COLS SİLİNMİŞ SAHNE Simon ve Isabel’in Silinmiş Sahnesi Maia onları MacCarren parkta, kuruyup düşen yapraklarla tozlanmış dar yollardan birinde bekliyordu. Gri deri ceket ve kulaklarının üzerine indirdiği açık pembe şapka takmış, çılgınca kıvrık saçları açık kahve hale şeklinde kenarlardan çıkmıştı. Ona doğru yaklaşırlarken belli belirsiz el salladı; ağzından çıkan ilk kelimeler : "Luke hakkındakileri duydunuz mu?" oldu Hepsi kafalarını salladılar. Simon L-treni yolculuğu sırasında bildiklerini İsabelle ve Jordan'a anlatmıştı. Parkı'ın içinden geçerlerken Maia Jordan'ın yanında yürüyerek devam etti, hareket halindeki dörtlü. Jordan'ın elleri ceplerindeydi ve usulca Maia ile konuşuyordu, kurt adamdan kurtadama. Simon yanında sessizice yürüyen İsabelle'e baktı. Zayıf, kasım günışığı bulutların arasından çıkmış ve İsabelle'in saçlarındaki kızılımsı gölgeleri ortaya çıkarmıştı. Simon'ın elmalı duş jeli ve gölge avcısı gibi kokuyordu. "Peki" dedi Simon. "Dün akşam eve geldiğimde neden seni yatağımda kendinden geçmiş halde bulduğumu sormamı istiyor musun istemiyor musun?" Manhattan bulvarına dönerlerken " Yatağında bayılıp kalmadım" dedi Isabelle . G tren durağı oradaydı ve bir çocuk parmaklıklara dayanmış ,gitarda melodisiz bir şarkı çalıyordu.Caddenin karşısında hala 50 cent'e bir külah dondurma alabileceğiniz Thrifty mağazası vardı.
"Senin oturma odanda kendimden geçtim ve Jordan beni senin yatak odana taşıdı." "O mu yaptı?" "Yani , eğer Jordan değilse,biri evine zorla girdi ve beni yatak odana taşıdı. Şahsen ben Jordan teorisini tercih ederim... Daha az ürkütücü" "O değil, demek istediğim- Jordanla birlikte sarhoş olarak ne yapıyordun? Jordan o kadar çok içmez" "Öyle hayal etmiyorumdur umarım .Tekila konusunda korkunç bir lezzet anlayışı var." "Iz" Simon elini onun bileğine koydu." Sadece neden geldiğini bilmek istiyorum" Başını ondan uzağa çevirdi , parlak siyah saçları sırtında kayıyordu.Köprücük kemiğinin hemen yukarısın da,boğazının sol alt tarafında ufak bir iz vardı. Simon parmaklarının ucuyla ona dokunmak istedi ama parmaklarını yine de ceplerinin içinde tuttu. "Her şey iğrenç" dedi Isabelle " Geçen gece Helen ve Aline'i gördüm . Birlikte yemek yedik. Onlar o kadar mutlular ki ve düşünüp durdum___"dudaklarını ısırdı. " Annem ve babam boşanıyorlar,sanırım" dedi."Alec mutlu ama onu hiç görmüyorum .Jace ise (burası çıkarılmış...).... Max ise öldü. Clary_____" "Anladım "dedi nazikçe Simon."Konuşmak için birine ihtiyacın vardı ve aklına başka kimse gelmedi" "Hayır!" dedi Isabelle,yaşadığı hüsran sesinden belli oluyordu."Seninle konuşmak istedim.Her zaman__ demek istediğim,seninle konuşmak hoşuma gidiyor.Eğer işler böyle olmasaydı bile ,yine de konuşurdum...." Yandan ona baktı "Yani, biz çıkmıştık " "Ama öyle değildi__ hiçbir zaman ciddi bir şey değildi" dedi Simon tuhafça " senin şey istediğini düşünmemiştim...." "Sen istedin mi? Ciddi misin?"diye sordu Isabelle. Sesinde kesin bir sertlik vardı-- gurur,diye tahmin etti Simon. İsabelle erkeklerle birlikte ilk hareketi yapan tarzda kızlardan değildi.Olması gereken tarzda bir kız değildi. "Sen istedin mi?" Isabelle bıkkın bir ses çıkardı. "Bak, dün akşam herhangi bir listede 6. sıradasın ve diğer herkes müsait değilmiş diye gelmedim .Geldim çünkü___senden hoşlanıyorum.Kendimi daha iyi hissettiriyorsun. Belki de yüzünle ilgili bir şeydir " "Yüzüm seni daha iyi mi hissettiriyor?" Yani ona ,güven verici, tatlı olduğunu mu söylüyordu,tüm o şeyleri,Clary’nin onun hakkında düşündüğünü bildiği şeyleri,Jace yerine ona bakmasına yardımcı olmayan şeyleri,beş dakika bile. Ve Isabelle tehlikeli erkeklerden hoşlanırdı ,güven verici....değil.Güvenilir olmak daha çok doldurulmuş hayvanlara özgüydü.Nasıl hem bir vampir olup aynı zamanda cinsel açıdan tehditkar olunmazdı? Emin değildi ,ama bir şekilde bunu toparlamayı başarmıştı. Magnus'un apartman dairesine gelmeleriyle daha fazla işkence edici konuşmadan kurtulmuş oldu-giriş her zamanki gibi kedi sidiği ve bayat pizza kokuyordu.Simon Isabelle'in arkasından merdivenlerden yukarı çıktı.İlk defa buraya geldiği zamanı hatırladı ,İzzy'e vurulmuştu ve gizlice Clary'i kıskandırmayı umuyordu,işe yaradığından değil.Magnus'un evi aşağı dünyalılar ve gökkuşağı dumanıyla doluydu.Şimdiyse içeriyi doldurdukları gibi ,sessiz ve gün ışığıyla doluydu. Magnus, Jocelyn ve Alec dikdörtgen biçimindeki bir masanın etrafından oturuyorlardı. Magnus bir bardak kahveyi kavramış , sarı yarışçı şeritleri olan koyu yeşil bir tulum giymişti,Siyah saçları yataktan yeni kalmış gibi asice karmakarışıktı. Alec ....Alec gibi görünüyordu.odaya girdiği sırada kız kardeşine kaşlarını kaldırdı ama onu öldürmeye meyilliymiş gibi de durmuyordu yada Simon'ı .
Ama Jocelyn Simon'a sivri tırnaklar gibi delici bir şekilde baktı" Clary nerede?" dedi sertçe.
CEVİRMEN ESRA ZENGİN