2 minute read
Cellatlar ve Kurbanlar Ergül Çiçekler
by Önsoz Dergi
ergül çiçekler
Cellatlar
Advertisement
Karantina “Kimsesiz kalışlarından değil Kentlerin bu tenhalığı Sesler sokaklara geri dönecek bu sessizlikte öldürülenler Yeniden ayağa kalkarak Hesap soracak…”
Susku
“Şimdi, susması bu kentlerin Susmayı da bildiklerindendir Yani bu bir bozgun değil, erdemdir. Ne korkuyorlar ne de yenildiler ve ne de laldır dilleri”
Dil
“Onların dili; milyonlar O milyonların her canı; bir sözcük Her cümlesi: Kavga Zarfı; sevda Sıfatı; cesaret Sayısı; çoğul Edatı; ille de Öznesi; biz Eylemi; devrim Yan cümlesi; daima Zaman; sonsuz! “
ve
ve
ve Kurbanlar
Ölüm “Dönüp de gelecek yine O sunaklarda boynu vurulanlar O kurbanlar ki o kurbanlar Kanla beslenen bu aç tanrıları Kalplerinden vuracaklar!..”
Ses
“Susar mı hiç? Mikelanjelo’nun Davut heykeli Mısır’da sfenksler susar mı, Ha uşa’nın aslanlı kapısı Susar mı Ani’nin taş sinesi?”
Yazı
“Kalemle, çeviyle, kamışla Kağıda, taşa, kil tablete Kazınan onca söz Susmak için miydi Destanlar İçinde can taşıyan kan taşıyan, gül taşıyan destanlar mı Susmak için yazıldı Demirci Kawa!”
Sonsuz
“Sonsuz olanı kimse yenemez Çünkü onun sonsuzluğu Düşmanın sonlu oluşundandır. Yani, bu sessizlik Bir son değil Sadece bir an’dır Sonrası hesapların sorulacağı O şanlı zamandır.”
Kurban
“Virüs, virüs diyorlar ama onun kimi öldüreceğine Onlar karar veriyorlar Bu görkemli ”süper devlet”ler Bu haram-i zenginler Bizi evlerimizde ölüme mahkum e iler Şimdi odalarımızda cesetler Sokaklarımızda tabutlar”
İlan
“Ama inadına işte ama en çok da şimdi yitirmeyeceğiz umudumuzu Çünkü: Umudumuz kalkandır bizim Ö emiz de mızrak”
Gerçek
”Geçecek bunlar bitecek” diyenler var Geçecek ama bitmeyecek! Çünkü; Gülden ağu damıtıyorlar Sevdadan ayrılık Baldan acı Haya an ölüm”
ve
ve
ve
ve Zaman
“Vakti gelince İner taş duvarlardan Tanrıça tapınaklarındaki Savaşçı kadınlar Ellerinde mızraklarıyla ve onlar ilerledikçe Yeniden doğar insanlık ana rahminden Bütün masumiyetiyle”
Katil
“Karasını çıkarıp ak hırkalarını giyse de cellatlarımız ne fark eder ki Baltalarından damlayan Bizim kanımız…”
Bilinç
“Elleri katil onların Sözleri tuzak ve gözyaşları zehir Tanıyoruz onları…”
Görev
“Bir bir saracağız yaralarımızı ve sahipsiz cenazelerimizi emanet edeceğiz topraklarımıza Sonra dönüp sokaklara Kızılca bir tufan getireceğiz Çünkü: Bu ölümü durdurmak için hayatın katilini yok etmeli…”
Ve
“Değişmezse bir şeyler Ha a değişmezse baştan ayağa değişmezse kökten başağa Kimse kandırmasın kendini “Kandan kına” da yakacaklar”
Umut
“Uğuldayan rüzgarlar Dalgalanan denizler Susmayan yürekler adına daha fazla umut Bir kez olsun yenildi mi ki bu sokaklar Umutsuz olalım Paris Komünarları yenildi mi Yenildi mi İntifadanın küçük generalleri Bolivya’da burulup Havana’da dirilen yenildi mi Yenildi mi Puerta del Sol’da dövüşen Ape Musa yenildi mi Yenildi mi Beritan Amed’de yenilsin Yenildi mi Deniz Gezmiş Yaşar Bulut yenildi mi İstanubul’da yenilsin. Hiçbiri yenilmedi daha “
Son
“Terk edecek elbet sokaklarımızı Ölümün bu sessiz gölgesi Ama dönebilir mi yeniden ve yeniden Ta ki biz O kızıl şafağı Kızıl gelincikler üstüne Söktürene kadar”
ve
ve
ve Ve
“Garipsyeneler de olacak bu sözlerimizi ama ne yapalım o naif sözlerin hepsi Bu karantinada öldü Geriye keskin kılıçlar ve tutuşacak barut kaldı!..”
Yaşam
“Onca bina, yol, park Tiyatro, kütüphane Dağları delip geçen tüneller Kavuşmaları ve ayrılıkları anlatan limanlar Permitaj müzesinden Haydarpaşa Garına Havana’nın caddelerinden Hindistan’ın çiçekler içindeki çift katlı incir asması* O güzelim köprülerine Elhamra’nın saraylarından İtalya’nın aşk çeşmelerine Hangisi dikilmedi ki Yaşamak için Ölüm de sustursun hepsini Sonsuza dek!”
Şimdi
“Bu kentler Ölümden değil Yaşamdan doğdu ya da İzin vermeyelim Yaşamdan doğanın Ölümü doğurmasına”