Temmuz 2017
Makine İhracatçıları Birliği Aylık Dergisi
Sayı: 110
YERLİ ÜRETİM CNC TAKIM TEZGAHLARI
Yüksek Verimlilik & Üretkenlik için Tasarlandılar
TT - 850
TT - 550
TT - 250
İş Mil : 8” (A2-6) İş Mili Motoru : 11 KW (30 min) İşleme Boyu : 1000 mm Taret Sayısı : 2 (8x2 Takım)
İş Mil : 6” (A2-5) İş Mili Motoru : 11 KW (30 min) İşleme Boyu : 500 mm Taret Sayısı : 2 (8x2 Takım)
İş Mil : 8” (A2-6) İş Mili Motoru : 11 KW (30 min) İşleme Boyu : 300 mm Taret Sayısı : 1 (12 Takım)
İstanbul Anadolu Yakası Organize Sanayi bölgesi 2. Sanayi Cad. No:7 Tuzla - 34953 İSTANBUL / TÜRKİYE T: +90 216 593 19 90 F: +90 216 593 19 99 www.smbcnc.com info@smbcnc.com www.smbcnc.com info@smbcnc.com
başkandan
300 YILDIR DÜNYA EKONOMİSİNDEN ALDIĞIMIZ PAY DEĞİŞMEDİ
ADNAN DALGAKIRAN Makine İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı
Makine sektörünün alt gruplarını oluşturan dernekleri bir araya getiren MAKFED, organize bir şekilde makine imalatı konusunda strateji geliştirmeye devam ediyor. Bizler, sivil toplum örgütlerine daha farklı bir bakış açısı getirmeyi amaçlıyor ve Yönetim Kurulu odaklı değil, kurumsal bir yapıya bürünmüş daha uzun vadeli stratejiler geliştirmek istiyoruz. Türkiye makine sektörünü dünya ile karşılaştırdığımızda, hangi açıdan baktığımıza bağlı olarak, farklı görüş ve analizler ortaya çıkabilir. Gelişmemiş ülkelere bakarsak, Türkiye’nin güçlü bir makine sektörüne sahip olduğunu ve bu sektörün yoğun bir emekle ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Yıllar boyunca bilgi, tecrübe ve öğrenme isteğinin eksilmemesi gerekiyor. Hep söylediğim bir şey var, “Yokluktan gelen toplumlar vasatlığa kolay ulaşır çünkü açtırlar. Ama insan açlığı unutunca daha fazla kazanmak için (orta gelir seviyesinden yukarı çıkmak için) fazla çaba göstermez çünkü ihtiyacı kalmamıştır.” Orta gelir tuzağı, büyük bir konfor alanıdır ve son 60-70 yılda orta gelir tuzağını aşmaya başaran sadece iki ülke var. Ama açlıktan gelip vasat olan ülke sayısı çok daha fazladır. Dolayısıyla orta gelir tuzağındaki ülke sayısı gittikçe artıyor. Bu tuzaktan kurtulmanın formülü ise belli: Kültür ve nitelikli insan kaynağı. Sadece makine sektörünün çabası ile orta gelir tuzağından çıkamayız. Son yıllarda inovasyona ülke çapında odaklanıyoruz ama küresel inovasyon sıralamasında yükseleceğimize daha geri sıralara düşüyoruz. En uzun vadeli planımız “akşam ne yesek” ise gökten para yağsa da inovasyan kültürümüz zenginleşmez. İnovasyonu artırmanın temel koşulu eğitimdir ve burada kilit rol öğretmenlerimize aittir. Eğitim ciddi bir iştir ve temelinde de insan vardır. Bu yüzden de orta gelir tuzağını aşmak için kültürü değiştirmemiz gerektiğine inanıyorum. Türk sanayi üretiminin yüzde 70’i orta ve düşük teknolojili ürünlerden oluşuyor. Hedef ve strateji belirlemeden önce durum tespiti yapmalıyız. Acaba neredeyiz ve neyi hedefliyoruz? Bu topraklar son 300 yıldır dünya ekonomisinden yüzde 1 pay alıyor. 300 yıldır yüzde 1’den yukarıya çıkamamışız. Benzer bir tarih aralığında Çin’in de payı çok düşüktü ancak son 20 yıldaki atılımlarıyla küresel ekonomiden aldıkları payda büyük bir sıçrama gerçekleştirdiler. Peki, bunu nasıl başardılar? Herkes “girişimcilik” diyebilir ama nüfusa oranla en fazla girişimciye sahip olan ülkelerin Yunanistan ve Türkiye olduğunu biliyor muydunuz? Demek ki girişimcilik konusunda nicelik sıkıntımız yok nitelik sıkıntımız var. Türkiye olarak çok fazla nitelikli girişimcimiz olursa, eğitim sistemimiz ne kadar kötü olursa olsun kendi nitelikli çalışanlarımızı yetiştirebiliriz. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz. Bundan sonraki stratejimizde teknoloji ve yazılımın da büyük ağırlığı olacak. Çünkü katma değerli ihracatımızı artırmak için teknoloji ve yazılım konusunda kendimizi gelişmemiz gerekiyor. Ürettiğimiz makinelere teknoloji katmak ve verimlilik çalışmalarımızı artırmak zorundayız.
3
içindekiler gündem
syf8
8 GÜNDEM MAKFED MEYEM PROJESİ’NDE SONA GELİNDİ 13 GÜNDEM MAİB, ERASMUS+ PROGRAMINI BAŞARIYLA TAMAMLADI 15 GÜNDEM ISK-SODEX FUARI YENI TARIHINDE, YENI YERINDE 17 GÜNDEM MAKİNE HİKAYELERİ 50+ BEŞİNCİ KİTABIYLA YAYINDA 19 GÜNDEM HPKON 2017 İÇİN GERİ SAYIM BAŞLADI
MAKFED MEYEM PROJESİ’NDE SONA GELİNDİ gündem
syf13
21 GÜNDEM İTÜ’LÜ ÖĞRENCİLERDEN SINIRLARI AŞAN BAŞARI 23 VİTRİN MİMSAN’DAN TÜRKİYE’NİN İLK ÇÖP YAKMA SANTRALİ 24 SEKTÖRDEN “ÖZEL MAKİNE İMALATINDA İDDİALIYIZ” 28 SEKTÖRDEN “FARK YARATAN BİR DÜNYA MARKASI OLACAĞIZ” 32 KAPAK BOŞ DURMA, BOŞA ÇALIŞMA 52 ÜLKELERDEN BALTIK’IN BİLGİ ÜSSÜ LİTVANYA 64 ÜÇÜNCÜ KUŞAK “ASIRLIK BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE BÜYÜK SORUMLULUKLAR ALIYORUZ”
MAİB, ERASMUS+ PROGRAMINI BAŞARIYLA TAMAMLADI gündem
syf17
68 POZİTİF “KADIN VE ERKEK BU SİSTEMDE EŞİT OLARAK VAR OLABİLMELİ” 72 AR-GE MERKEZİ “ZİNCİRLERİ KIRIP, HEDEFLERİ YÜKSELTMEK AR-GE İLE MÜMKÜN” 76 SEKTÖREL KÜMELENME “ODAĞIMIZDA YERLİ İMALATIN GÜÇLENMESİ VAR” 80 RÖPORTAJ “132 YILDIR FRANSA-TÜRKİYE TİCARETİNE YÖN VERİYORUZ” 84 AKADEMİK “TEKNOLOJİYE HÂKİM MÜHENDİSLER YETİŞTİRİYORUZ”
MAKİNE HİKAYELERİ 50+ BEŞİNCİ KİTABIYLA YAYINDA kapak
syf32
88 KAMPÜS “UYGULAMALI DERSLER EN ÖNEMLİ AVANTAJIMIZ” 90 JUNIOR MESLEK GARANTİLİ OKUL 92
FUAR ROTASI FUAR ROTALARINA YAKIN BAKIŞ
96
MAKİNE TARİHİ KAS GÜCÜNÜN SONU: FORKLİFTLER
98 MAKALE 2017 YILININ İKİNCİ YARISINDA BEKLENTİLER Makine Sektörü MakineAraúWÕUPD Envanter Sektörü Envanter AraúWÕUPD VÕ VÕ
Makine Sektörü Envanter AraúWÕUPDVÕ
Makine Sektörü Envanter AraúWÕUPD VÕ
Makine Sektörü Envanter AraúWÕUPDVÕ
Mart 2017 Mart 2017
Mart 2017
101 GÖSTERGELER
Mart 2017
Mart 2017
Makine Sektörü Envanter AraúWÕUPDVÕ
Makine Makine Sektörü øPDODW 6HNW|U Envanter AraúWÕUPDVÕ 7 UNL\H YH ' Q\D 'H÷HUOHQGLUPH 5DSRUX
Makine Sektörü Envanter AraúWÕUPDVÕ
Makine Sektörü Envanter AraúWÕUPDVÕ
Mart 2017 Mart2017 2017 Mart
Mart 2017
Mart 2017
BOŞ DURMA, BOŞA ÇALIŞMA
115 RAKAMLAR 116 FUARLAR 118 ADRESLER 119 MOMENT in ENGLISH
5
AHS 30/150 SİLİNDİR BÜKME MAKİNESİ Akyapak, 2 mm’den 200 mm’ye kadar sac kalınlığında ve 500 mm’den 12000 mm’ye kadar sac genişliğinde malzemeyi yüksek kalitede ve kolayca büken 4 Valsli Hidrolik Silindir makineleri üretir.
/AkyapakMachinery
/akyapakmachines
/akyapakmakine
Akçalar Sanayi Bölgesi, Sanayi cad. No:8/A 16225 Bursa / TÜRKİYE Tel : +90 224 280 75 00 | info@akyapak.com.tr www.akyapak.com.tr
editörden
VERİMLİLİKTEN ŞAŞMADAN YOLA DEVAM EDİYORUZ TUGAY SOYKAN
Bu sayımızın gündem sayfalarını oluşturan ana konulardan biri MAKFED MEYEM Projesi. MAKFED’in “Toplumun yaşam kalitesinin artması ve makine imalat sektörünün, kalite, teknoloji geliştirme ve yenilikçilikte uluslararası düzeyde rekabetçi bir yapıya ulaşmasına katkı sağlama” vizyonu çerçevesinde sürdürdüğü MAKFED MEYEM Projesi’nde sona gelinirken bizler de Moment Expo dergisi olarak projenin tüm detaylarını bu sayımızda enine boyuna ele aldık. MAİB tarafından ERASMUS+ programı kapsamında yürütülen “Makine Sektöründe Üretim Tekniklerinde Modern Yaklaşımlar” isimli AB projesinin kapanış toplantısı da gündem sayfalarımıza taşıdığımız bir diğer başlık oldu. Gerek imalat gerekse de ihracat oranları ile ülke ekonomisine hatırı sayılır oranda katkı sağlayan makine sektörünün önemli aktörlerini ağırladığımız sektörden bölümümüzün bu ayki konuklarından biri, özel makine imalatında uzmanlaşan Barida Makina olarak karşımıza çıkıyor. Endüstriyel unlu mamul makineleri imalatı yapan Mataş da sektörden bölümümüzde ağırladığımız ikinci isim. Sadece makine üretip satan bir firma olarak anılmak değil; kültürü, değerleri, prensipleri, tecrübeleri ve yüksek enerjisiyle fark yaratan bir dünya markası haline gelmek istediklerini söyleyen Mataş Genel Müdürü Kamil Efe, teknolojik yenilikleri imalat süreçlerine nasıl yansıttıklarını bizlere anlattı. Kadının iş dünyasındaki vazgeçilmez yerini ve Doğrar Kepçe’nin deneyimli yöneticisi Kerime Dinçer ile konuşurken, “Üçüncü Kuşak” bölümümüzde ise Savrukoğlu Ziraat Makinaları Ar-Ge Müdürü İbrahim Savrukoğlu’nu konuk ettik. Dalgakıran bünyesinde 2007 yılında kurulan, Türkiye’nin 362’nci ve kompresör sektöründe ilk ve tek akredite Ar-Ge merkezi olarak, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan onay alan Dalgakıran Ar-Ge Merkezi’nin yaptığı çalışmaları Dalgakıran Ar-Ge Müdürü Dirim Selim Tan ile konuştuk. Verimliliğin üretim faktörlerinin daha akılcı ve etkin kullanımı ile yalnızca daha çok gelir yaratıp ekonomik kazanç sağlamanın bir aracı olmadığı, bir gelişme stratejisi olarak da sürdürülebilir kalkınma ve büyümeyi sağlayacak en doğru yaklaşım olduğu geçtiğimiz yüzyılın ikinci yarısından itibaren sıkça dile getirilmeye başlandı. Sürdürülebilir kalkınmada itici bir güce sahip olan verimlilik konusuna “Verimlilik Temelli Kamu Destek Modeli Tasarımı” adlı rapor ile yoğunlaşan Türkiye’nin Makinecileri ve MAKFED ise makine sektörünün geliştirilecek destek politikalarına paralel olarak artan verimlilik sayesinde küresel rekabetteki konumunun üst noktalara taşınacağına dikkat çekti. Rapor’da, firma boyutunda verimliliğin neden önemli olduğu, verimlilik artışına sebep olan unsurlar, yenilikçilik-verimlilik ilişkisi, verimlilik artışının firma ihracatı üzerindeki etkileri de çalışma kapsamında incelenirken, makine sektöründe verimliliği daha üst noktalara taşımak için bir takım çözüm önerileri sunan raporun tüm detaylarını bu sayımızın kapak konusunda okuma fırsatı bulacaksınız. Verimlilikten şaşmayan ve boşa çalışmayan makine sektörü, Türkiye ekonomisine sağladığı katkıyı artırmak için sağlam adımlar atmaya devam ederken Moment Expo dergisi de bu adımları izleyerek sizlere aktarmaya devam edecek. Sağlık, barış ve mutluluk içinde kalın... Keyifli okumalar
MAKİNE İHRACATÇILARI BİRLİĞİ ADINA SAHİBİ Özkan AYDIN
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Tugay SOYKAN (tugaysoykan@origamimedya.com)
KATKIDA BULUNANLAR Muhammet BEY (muhammet@origamimedya.com)
YAYIN KURULU BAŞKANI Adnan DALGAKIRAN
EDİTÖR Hüsne PAMUK (husne@origamimedya.com)
YAYIN KURULU Kutlu KARAVELİOĞLU,Sevda Kayhan YILMAZ, Necmettin ÖZTÜRK, Hüseyin DURMAZ, Ali EREN, Tamer GÜVEN, Ferdi Murat GÜL, Mehmet AĞRİKLİ, Zeynep ARMAĞAN, Menderes AKAR, Özkan AYDIN, Esra ARPINAR, Mehtap ÖNAL, Erinç TARHAN
MUHABİR Volkan ÜKÜNÇ (volkan@origamimedya.com) Tolga ÇATAL (tolga@origamimedya.com)
YAYIN ADRESİ Mecidiyeköy Mah. Atakan Sok. No: 6/7 Şişli / İstanbul T: +90 212 252 87 76 - 77 F: +90 212 211 40 70
YAYINA HAZIRLAYANLAR Origami Medya
REKLAM KOORDİNATÖRÜ Mustafa AK (mustafa@origamimedya.com) GÖRSEL YÖNETMEN Murat CERİT GRAFİK TASARIM Zeynep Esen SARIKAYA
YAYIN TÜRÜ Süreli, Yerel Dergi MAİB GENEL SEKRETERLİĞİ Ceyhun Atuf Kansu Cad. No: 120 Balgat - Çankaya / Ankara Tel: 0312 447 27 40 Faks: 0312 446 96 05
BASKI VE CİLT Belmat Baskı ve Ajans Çözümleri San. Tic. Ltd. Şti. Oruçreis Mh. Tekstil Kent Cad. A7 Blok No: 51 Esenler - İstanbul - Türkiye Tel: 0 212 698 26 28 www.belmatbaski.com MOMENT EXPO Dergisi, Origami Medya tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayınlanmaktadır. “Moment Expo Dergisi” ibaresi kullanılarak alıntı yapılması izne bağlıdır. Moment Expo Dergisi Makine İhracatçıları Birliği’nin 7.500 adet basılan ücretsiz süreli yayınıdır.
7
gündem
MAKFED MEYEM PROJESİ’NDE SONA GELİNDİ Ankara Kalkınma Ajansı’nın desteği ile sürdürülen MAKFED MEYEM “Makine Sektörü Mesleki Yeterlilik Merkezinin Kurulması” projesi kapanış toplantısı, 27 Temmuz’da Ankara’da gerçekleştirildi.
T
ürkiye’nin sürdürülebilir gelişmesine hizmet eden Makine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu’nun (MAKFED), “Makine Montajı Seviye 3 ve Seviye 4 ile Makine Bakımcısı Seviye 4 Ulusal Yeterlilikleri için Ankara’da Yetkilendirilmiş Sınav ve Belgelendirme Merkezi Kurulması Projesi”nin kapanış toplantısı Ankara’da gerçekleştirildi. Geçtiğimiz yıl Temmuz ayında başlatılan proje çerçevesinde söz konusu üç ulusal yeterlilikte gerekli altyapı oluşturulurken, teorik ve uygulama sınav alanı olarak gerekli teçhizatla donatılan Erkunt Mesleki Eğitim Merkezi’yle de anlaşma sağlandı. MAKFED MEYEM Projesi, makine sektörü için işsizlerin ve düşük gelirli çalışanların istihdam edilebilirlikleri ve gelir düzeylerinin artırılması, bu kişilerin hayat boyu öğrenme sürecinin desteklenmesinin yanı sıra nitelikli, belgeli işgücü anlayışının geliştirilmesi bakımından da önem
8
taşıyor. Projeyle birlikte, çalışanların niteliklerinin tespit edilmesi ve bu çerçevede istihdam piyasalarına uyumlu hale getirilebilmesine yönelik olarak bireylerin belgelendirilmesi alanında faaliyet gösterilecek. “GİRİŞİMCİLİKTE NİTELİK AÇIĞIMIZ VAR” Projenin kapanış toplantısına MAKFED ve üye dernekleri yönetim kurulu başkanları, yönetim kurulu üyeleri ile genel sekreterleri katılırken, Ankara Kalkınma Ajansı ve ilgili bakanlık ve kurumların temsilcileri de katıldı. Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) ve MAKFED Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran, toplantının açılış konuşmasında makine sektörünün güncel durumu hakkında bilgi verirken MAKFED’in hedeflerine de değindi. “Türkiye’de sanayi üretimi yüzde 70 oranında orta ve düşük teknolojili ürünlerden oluşuyor. Hedef ve strateji belirlemeden önce durum tespiti yapmamız
gerek. Bu topraklar yüzde 1 oranıyla son 300 yıldır dünya ekonomisinden aynı payı alıyor. Çin’in de aldığı pay da çok düşüktü ama son 20 yıldır yaptıkları atılımla dünya ekonomisindeki paylarını artırdılar. Peki, bunu nasıl yaptılar? Herkes ‘girişimcilikle’ diyebilir ama küresel istatistiklere bakarsanız nüfusa oranla en fazla girişimciye sahip olan ülkelerde Yunanistan birinci, Türkiye ise ikinci sırada yer alıyor. Demek ki girişimcilik konusunda nicelik sıkıntımız yok, nitelik sıkıntımız var” diyen Dalgakıran, ülke olarak nitelikli girişimci sayısını artırdığımızda, eğitim sistemimiz sorunlarla mücadele etse de nitelikli çalışanlar yetiştirebileceğimizin altını çizerek, “Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz. Makine sektörünün ihtiyaç duyduğu insan kaynağını sağlayabilmek için Ankara Kalkınma Ajansı’yla birlikte çok ciddi bir çalışma içindeyiz. Bu konuda bilgi sahibi olan herkesi de projemize katkı sağlamaya davet ediyoruz” açıklama-
gündem sında bulundu. Dalgakıran, konuşmasında, Almanya’nın sadece 6 bin makine üreticisiyle Türkiye’nin toplam ihracatının iki katına karşılık gelen 300 milyar dolar tutarında ihracat yaptığını, Türkiye’nin ise 12 bin makine üreticisiyle ancak 15 milyar dolarlık makine ihraç ettiğini anımsattı. Dalgakıran, “Biz, var olan girişimcilik hareketlerini verimsiz işlerle kaybetme noktasındayız. Girişimciyiz ama ihracat yapamıyoruz. Dünya ölçeğinde firmalarımız yok, kaliteyi artıramıyoruz, yenilikçi teknolojilere kaynak, iş güvenliğine para ayıramıyoruz. Bu yüzden bütünleyici politikaları MAKFED çatısı altında çok daha ciddi şekilde hazırlamaya devam edeceğiz” dedi. Türk makine imalat sektörü olarak gelecek stratejisini sadece makine değil, teknoloji ve yazılım üzerinden kurgulayacaklarını da ifade eden Dalgakıran, makine ihracatında 10 yıldır 6 dolarlık kilo değerini aşamadığımızı, bu değeri artırmanın yolunun ise teknoloji ve yazılımdan geçtiğini söyledi. Dalgakıran son olarak, “Makine sektörü ancak bu şekilde katma değerini yükselecektir. Ürettiğimiz makinelere teknoloji katmak zorundayız. Bunun yanında verimlilik çalışmaları da yapmalıyız. Biz, Türkiye’de sektörel verimlilik ölçümleri yapılsın istiyoruz ve buna makine sektöründen başlayacağız. Yetkilendirilmiş sınav ve belgelendirme merkezimizle, sektörümüzün ihtiyacı olan nitelikli insan kaynağını sağlamak için elimizden gelen çalışmaları yürüteceğiz” değerlendirmesinde bulundu. “DAHA FAZLA İHRACAT YAPMALIYIZ” MAKFED Genel Sekreteri Zühtü Bakır ise toplantıda yaptığı konuşmada projeyi tanıtarak
MESLEKİ YETERLİLİKTE SAĞLANAN TEŞVİKLER • Mesleki yeterlilik belgesi olan personel çalıştıran firmaların işveren sigortasını 2020’ye kadar devlet karşılıyor. Bu, ciddi anlamda maddi getiri sağlayan bir teşvik ama bazı sınırlandırmaları var: Yaş sınırlamaları, personelin daha önce çalışıp çalışmadığına dair sınırlamalar gibi. Teşvik 48 ay ile sınırlandırılmış durumda ancak işçi İŞKUR’a kayıtlıysa 54 aya kadar teşvik süresi uzatılabiliyor. • Zorunlu olan mesleklerde devlet bütün belgelendirme masraflarını kendi karşılıyor. Belgelendirme ücretleri 2017 yılı sonuna kadar yüzde 100, 2019 yılının sonuna kadar ise yüzde 50 karşılanacak.
MAKFED’nin amaç ve hedeflerine değindi. Türkiye’deki makine imalat sektöründe TÜİK verilerine göre sektörde 13 bin 74 girişimci olduğunu söyleyen Bakır, “Sanayi Sicil” kayıtlarına göre ise makine imalat sektöründe 6 bin 500 iş yerinin imalat gerçekleştirdiği ancak bunların çoğunlukla mikro ölçekli olduğunun altını çizdi. “MAKFED bugün makine sektörünün yüzde 95’ini temsil ediyor. Sektör 212 bin kişiye istihdam sağlıyor. İstihdam endeksinde makine sektöründe 100’den 147’ye çıktık. Türkiye’nin genel istihdam endeksi ise 120’de kaldı. Sadece bu rakam bile Türkiye’de en hızlı gelişen sektörlerden birinin makine olduğunu gösteriyor” diyerek devam eden Bakır, yine de sektörün yeterli gelişmişlik seviyesine ulaşamadığını, sektörel rakamların en az iki, üç katına çıkarılmasıyla Türkiye’nin hedeflerine ulaşılabileceğini vurguladı. Makinenin, petrolden sonra en fazla cari açık verilen sektör olduğunu da anımsatan Zühtü Bakır, yıllara göre değişmekle birlikte 1218 milyar dolar aralığında dış ticaret açığı verildiğine, Türkiye ekonomisi açısından bu tabloyu tersine çevirmenin önemli olduğuna değindi. Bakır, “Makine ithalatı yapmak bir gelişmişlik düzeyidir ancak makine ihracatı yapmak da sanayi ülkesi olduğunun göstergesidir. İthalat yapacağız ama daha fazla ihracat yapmak zorundayız” şeklinde konuştu.
ADNAN DALGAKIRAN: “İMAL ETTİĞİMİZ MAKİNELERE TEKNOLOJİ KATMAK VE VERİMLİLİĞE ODAKLANMAK ZORUNDAYIZ.”
“SEKTÖRE YÖNELİK ÇALIŞMALARIMIZ SÜRECEK” Sunumunda, projenin detayları hakkında da katılımcıları bilgilendiren MAKFED Genel Sekreteri Zühtü Bakır, “Projenin başında soru bankaları ve İnternet sitemizi oluşturduk. İnternet sitemizde yeni bir yazılıma
9
gündem
PROJE, HAYAT BOYU ÖĞRENİMİ DESTEKLEYECEK MAKFED MEYEM Projesi, makine sektörü için işsizlerin ve düşük gelirli çalışanların istihdam edilebilirlikleri ve gelir düzeylerinin artırılması, bu kişilerin hayat boyu öğrenme sürecinin desteklenmesiyle birlikte nitelikli, belgeli işgücü anlayışının geliştirilmesi bakımından önem taşıyor. Bu anlamda projeyle birlikte, çalışanların niteliklerinin tespit edilmesi, istihdam piyasalarına uyumlu hale getirilebilmesi ve böylece bireylerin kalite güvencesi kapsamında belgelendirilmesine de çalışılacak. Böylece, kurulan yetkilendirilmiş sınav ve belgelendirme merkezi sayesinde herhangi bir eğitim almadan çalışarak beceri edinen bireylerin sahip oldukları becerileri belgelendirmeleri, bireylere farklı meslekler veya sektörler arasında yatay ve dikey geçişleri sağlayacak. Bulunduğu sektörde ortaya çıkan yeni gelişmeleri esnek bir şekilde mesleğine yansıtabilen personel, ilgili alandaki yeteneğini de belgelendirmiş olacak.
geçtik. Tıpkı diğer mesleki yeterlilik kuruluşlarında olduğu gibi bütün sistem bu yazılım üzerinden yürüyecek. Adaylar bu sistemden başvuracak, sorular sistemden rastgele seçilecek ve istatistiki bilgiler de oluşturulacak. Uzun bir çalışma sonrası sınav merkezimiz de faaliyete hazır duruma geldi. Makine bakımcısı, makine montajcısı 3 ve makine montajcısı 4 alanlarında yetkinliklerimiz olacak. Makine bakımcısı, zorunlu meslekler arasında yer almakta ancak kapsamımızda bulunan her iki alanda da devlet desteği söz konusu. Sanayicilerimizin tüm sınav ve belgelendirme giderleri İŞKUR tarafından karşılanacak. Çalışmaları-
ZÜHTÜ BAKIR: “MAKFED OLARAK SEKTÖRÜMÜZ KAPSAMINDA BELİRLEYİCİ VE SÜRÜKLEYİCİ OLMAK İSTİYORUZ.”
mız elbette bitmedi, sektörün çatı kuruluşu olarak öncelikli ihtiyaçlar doğrultusunda kapsamımızı genişleteceğiz.Örneğin “Dijital Sanayi Operatörü” standardı üzerinde çalışılıyor, ayrıca iş makineleri bakımcıları konusu da var. Bu gelişmeleri yakından takip ediyoruz. MAKFED olarak bu hususta sektörümüz kapsamında belirleyici ve sürükleyici olmak istiyoruz” dedi. Toplantıda bir konuşma yapan Ankara Kalkınma Ajansı İzleme ve Değerlendirme Bölüm Başkanı Muhammed Seyit Pehlivan ise ajans ve faaliyetleri hakkında kısa bir bilgilendirmede bulunarak başarıyla sonuçlanan projeden dolayı emeği geçenleri kutladı. Türk Standartları Enstitüsü adına toplantıya katılan Akreditasyon ve Belgelendirme Uzmanı ve Makine Yüksek Mühendisi Hakan Ergin de “Mesleki Yeterlilik Sistemi-Sanayi ve Ekonomiye Etkileri” konulu kapsamlı bir sunum gerçekleştirdi.
11
Model
F6100
Genişlik (cm)
258
İş Genişliği (cm)
155
Yükseklik (cm)
180
Balya Ebadı (cm)
36-46
Sol Teker Ebadı
7.50x16
Balya Uzunluğu (cm)
30-135
Sağ Teker Ebadı
6.50x16
Ot Balya Ağırlığı (kg)
25-35
Ağırlık (kg)
2450
Saman Balya Ağırlığı (kg)
18-25
Güç Gereksinimi (Hp)
60-70
Parçalayıcı Ünite (haşbay)
Bağlama Sistemi
3 ipli
Var
İş Verimi (Balya/Gün)
1000-1200
Piston Stroğu (cm)
66 90
Parçalayıcı Ünite (Haşbay) Pozisyonu
Hidrolik Ayarlanabilir
Piston Hızı (strok/min) Pikap İç Genişliği (cm)
155
Haşbay Hareket Devri (1/min)
2 opsiyonlu -1900/900
Çalışma Konumunda Makine Uzunluğu (cm)
640
Bağlama Sistemi Hareketi
Zincir Dişli Sistemi
500
Besleme Ünitesi (Yabalar) Hareketi
Zincir Dişli Sistemi
Yol Konumunda Makine Uzunluğu (cm)
• HAŞBAY TAKIP SÖKME DERDİNE SON! HAŞBAY, SÖKMEDEN AYNI HİDROLİK PİSTON SİSTEMİ İLE HEM SAP HEM DE YONCA (OT) BALYASI YAPABİLME ÖZELLİĞİNE SAHİP ÇİFT DEVİR SERİ ŞANZIMANLI, İŞ VERİMİNİ ARTIRAN, YABALARI OTOMATİK VE BAĞLAMASI ORİJİNAL AVRUPA (RASSPE) KULLANILMIŞTIR. • YENİLENEN TOPLAYICI TIRMIK PİKAP HAREKETİ İLE DAHA AZ GÜÇ, DAHA FAZLA PERFORMANS. • YABA GRANK SORUNUNU TAMAMEN ORTADAN KALDIRMAK İÇİN TASARLANMIŞ ZİNCİRLİ SİSTEM. • ELİBOL AR-GE’NİN HAZIRLAMIŞ OLDUĞU FULLA 6100 SERİSİ BALYA MAKİNASI İLE DAHA AZ ZAMANDA DAHA HIZLI VERİM.
gündem
MAİB, ERASMUS+ PROGRAMINI BAŞARIYLA TAMAMLADI MAİB tarafından ERASMUS+ programı kapsamında yürütülen “Makine Sektöründe Üretim Tekniklerinde Modern Yaklaşımlar” isimli AB projesinin kapanış toplantısı, 7 Temmuz’da Ankara’da gerçekleştirildi.
T
ürkiye Ulusal Ajansı tarafından 2015-2017 yılları için hibelendirilerek üç ülkenin ortaklığıyla yürütülen “Makine Sektöründe Üretim Tekniklerinde Modern Yaklaşımlar” projesinde sona gelindi. Projede, MAİB üyeleri arasından seçilen 10 Türk firmasıyla birlikte, Almanya’dan otomotiv ve makine mühendisliği alanında özel ve kamu sektörü için Ar-Ge faaliyetleri yürüten Fraunhofer Makine Ekipmanları ve Şekillendirme Teknolojileri Enstitüsü ile Polonya’dan Aşağı Silezya Bölgesi İnovasyon ve Bilim Parkı Yönetimi diğer ortaklar arasında yer alıyordu. Proje çerçevesinde Türk firmalarının temsilcileri Almanya’da, eğitim ihtiyaç analizi sonucu öne çıkan “Endüstri 4.0 Başta Olmak Üzere Modern Üretim ve Üretimde Tasarım Teknikleri (2016)” ve “Üretimde Kaynak Verimliliği Optimizasyonu (2017)” adlı iki başlıkta kısa dönemli eğitim programlarına katıldı. Polonya ile Türkiye’de gerçekleştirilen firma ziyaretleri ve atölye çalışmaları kapsamında da karşılıklı olarak bilgi alışverişi sağlandı.
“FİRMALARIMIZ ÖNEMLİ BİR TECRÜBE EDİNDİ” Kapanış toplantısında söz alan MAİB Yönetim Kurulu Üyesi Sevda Kayhan Yılmaz, projenin sektörde farklı paydaşlar arasında bilgi ve deneyim transferinin sağlanmasına büyük katkı sağladığına değinerek şunları söyledi: “Genel olarak Türkiye’deki işletmelerin uluslararası bir projede yer alması önemli bir tecrübe. Projeyle birlikte belki de ilk defa yurt dışında sanayiye yakın bir Ar-Ge kurumunun (Fraunhofer IWU) nasıl çalıştığı konusunda tecrübe edindiler. Fraunhofer IWU eğitim kapsamında gösterilen teknikler, workshoplar Ar-Ge kurumlarında gelişmiş bir bilginin sanayiye aktarımı konusunda örnek teşkil ediyor.” Türkiye’de meslek eğitimi denildiğinde akla ilk olarak meslek liseleriyle üniversitelerin geldiğini, buradaki müfredatın ise ne yazık ki mevcut sanayi gerçekliğinden bir hayli uzak olduğunu söyleyen Yılmaz, bu yüzden iş yaşamına adaptasyon ve entegrasyonda sorunlar yaşandığını aktardı. Yılmaz, “İşletme iç eğitimi konusunda da bir hu-
susun altı çizilmeli; bazı işletmeler personel iç eğitimine önemli kaynak ayırıyor. Fakat söz konusu personelin daha sonra başka işletmelere ‘yetiştirilmiş personel’ olarak gittiği görülüyor. İşletme içi eğitimler de doğası gereği ‘yaratıcılık’ ve/ veya yeni beceriler edinme yerine, proses ve makineler dünyasına uyum şeklinde kopya meslek eğitimine dönüşüyor. Haftada iki-üç gün meslek okulu, iki ya da üç gün işletmede eğitim şeklindeki ‘Dual Meslek Eğitimi’ (Almanya’da uygulanan model) Almanya’nın sanayi başarısında önemli rol oynamış. Böylece meslek becerisi ve bilgi ana metotları bir didaktik ve pedagojik yöntemle aktarılırken işletmede de bunun uygulama alanları görmek ve iş prosesine entegre etmek önemli meslek öncesi avantajlar yaratıyor” dedi. Yılmaz, konuşmasını şöyle noktaladı: “Verimlilik artışı, otomasyon ve mevcut sistemin müşteri taleplerine göre akıllı hale dönüştürülmesi; bu son başlık altına işletme spesifik konuların tespiti önemli. Bu alanda genel eğitimlerden ziyade işletmeye özel eğitimler daha faydalı olacaktır. Zira geçiş dönemi eğitim modüllerinde genel standart yok (Bir nevi ihtiyaca göre şekillendirme ve eğitim kitleri). Kamunun desteği yani üniversite personeli bu iş için angaje edilebilir. İkinci başlık kapsamında ise yarının sanayi dünyasına interdisipliner bilgi ve tecrübenin yön vereceğinden yola çıkarak -fizik, kimya, makine, iletişim, yazılım- daha fazla alanda ihtisas sahibi olmak zorunlu hale geliyor. Buna yönelik müfredat ilköğretimden başlayarak mesleki ve üniversite eğitimine kadar tüm süreci kapsayan bütünlükte olmalı”.
13
gündem
ISK-SODEX FUARI YENI TARIHINDE, YENI YERINDE Sektörün önde gelen firmalarının ısıtma, soğutma, havalandırma, yalıtım, pompa, vana, tesisat, kompresör ve su arıtma konularında yeni ürünlerini sergileyeceği ISK-SODEX İstanbul 2018, 7-10 Şubat tarihinde yeni yeri olan TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde 50 bin metrekarelik stant alanını kapsayan 14 holde gerçekleşecek. er iki yılda bir düzenlenen ISK-SODEX İstanbul fuarı önümüzdeki yıl yeni yerinde katılımcı ve ziyaretçilerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Zenginleştirilmiş ürün yelpazesiyle ziyaretçilerine her zamankinden çok daha farklı ve güçlü bir deneyim yaşatmaya hazırlanan ISK-SODEX’te ilk kez oluşturulacak “Enerji Verimliliği” ve “Bina Otomasyon” özel sergi alanlarında da yeni ürün grupları yer alacak. Sektöründe Avrasya’nın lider fuarı olarak önemli bir buluşmaya ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyduklarını belirten Hannover-Messe Sodeks Fuarcılık Genel Müdürü Alexander Kühnel, önümüzdeki yıl ilk kez TÜYAP’ta gerçekleşecek olan fuarda bini aşkın katılımcıya ve 80 binin üzerindeki ziyaretçiye yepyeni bir deneyim yaşatmayı amaçladıklarını söyledi. “Katılımcı ve ziyaretçilerimize sunduğumuz elverişli altyapı ve üstyapı sistemleriyle ideal bir uluslararası iş ortamı sağlamayı umuyoruz” diyen Kühnel, “Fuarımız bu sene yeni yer ve yeni tarihinde, yeni ürün gruplarıyla ziyaretçileriyle buluşacak. İklimlendirme sektörünün iki tamamlayıcı unsuru olan bina otomasyonu ve enerji verimliliği konularındaki çözümler iki özel sergi alanında sunulacak. Ayrıca ilk kez geçtiğimiz yıl düzenlediğimiz konferansımız zenginleştirilmiş içeriğiyle ilgililerin karşısına çıkacak” şeklinde konuştu.
“ALANINDA DÜNYANIN ÜÇÜNCÜ BÜYÜK FUARI” ISK-SODEX Fuarı’nın geçmişten bu yana başarı grafiğini sürekli yükselttiğini ve bugün tüm dünyada alanının üçüncü büyük fuarı haline geldiğini hatırlatan Kühnel, “Ancak biliyoruz ki bulunduğumuz yeri korumak, söz konusu başarıyı sağlamaktan çok daha zor. O nedenle Hannover-Messe Sodeks Fuarcılık olarak, gerçekleştirdiğimiz yurt içi ve yurt dışı çalışmalarla başarılarımızı pekiştirmek adına çok fazla çaba sarf ediyoruz. Fuarımızın uluslararası niteliğini hem ziyaretçi hem katılımcı anlamında artırmak adına hedef ülkelerde uluslararası tanıtım çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Katılımcılarımızı doğru ziyaretçiyle buluşturmak için özel ziyaretçi çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Fuarımızın memnuniyet oranı ve fuarda gerçekleşen iş hacmi ise bu çabalarımızın karşılığını aldığımıza işaret ediyor. Fuara daha altı ay olmasına rağmen satışlarımız yüzde 60’ın üzerinde tamamlandı. Sektörün, fuarını bu denli sahipleniyor olması bizler için çok sevindirici. Gösterilen ilgi karşısında biz de katılımcılarımıza sunduğumuz hizmetin kalitesini her yıl artırmayı hedefliyoruz” dedi. ISK-SODEX İstanbul 2018’e ilişkin fuarın kurucuları ISKAV, DOSİDER, İSKİD, İZODER, TTMD ve HannoverMesse Sodeks Fuarcılık arasındaki
Alexander KÜHNEL Hannover-Messe Sodeks Fuarcılık Genel Müdürü
işbirliğinin; fuarın desteklenmesi, ortak sinerji yaratılması ve başarısının artırılması adına paydaş dernekler POMSAD, SOSİAD, ESSİAD, MTMD ve KBSB tarafından da desteklendiğini sözlerine ekleyen Kühnel, “Bu birliktelik, aslında fuarımızın en güçlü yanına işaret ediyor. Sektörün tüm paydaşları sektörün çıkarları adına bir araya geliyor ve sektörün geleceğini birlikte tayin etme olanağı elde ediyor. Bu açıdan ISK-SODEX, sektörün tüm bileşenlerini kapsayan önemli bir etkinlik olarak öne çıkıyor. İşbirliği yaptığımız bu değerli derneklerin desteği ve yönlendirmeleriyle sektör adına en elverişli iş ortamının sağlanması için çaba gösteriyoruz.” dedi.
15
gündem
MAKİNE HİKAYELERİ 50+ BEŞİNCİ KİTABIYLA YAYINDA Türk makine sektörüne 50 yıl ve üzeri süreden bu yana hizmet veren firmaların anlatıldığı “Makine Hikayeleri 50+”nın beşinci kitabı yayımlandı.
S
erinin diğer kitaplarında olduğu gibi, 50 yıl ve üzeri süreden bu yana Türk makine sektörüne hizmet veren firmaların hikâyelerini işleyen kitapta, Türk sanayisinin önünü açan Türkiye’nin makinecilerinin kuruluşlarından bugünlerine uzanan hikâyeleri okuyucuya aktarılıyor. Bugüne kadar 109 firmanın konuk edildiği serinin beşinci kitabında 22 firmanın üretim yolculukları yer alırken, şirketlerin üçüncü hatta dördüncü kuşak temsilcileri ile kurucu kuşaklar arasındaki geçiş sürecine değiniliyor; başarılar kadar başarısızlıklara, imkânsızlıklar içindeki umutlara, mutluluklar ve hayal kırıklıklarına da yer veriliyor. Moment Expo dergisi ile sektörel kültüre kazandırılan “Makine Hikayeleri 50+”nın beşinci kitabı, yaklaşık bir yıllık bir çalışmanın ürünü. İlki 2012 yılında yayımlanan “Makine Hikâyeleri” serisi, son kitapla 50 binin üzerinde baskı adedine ulaştı. Bu tarihsel yolcuğun sektörün entelektüel birikimi açısından önemli bir arşiv değeri taşıdığını düşünüyoruz. Moment Expo olarak her makinecinin kitaplığında yer almasını arzu ettiğimiz bu kitaplar, sektörün geleceği için de bir kılavuz görevi görecektir.
MAKİNE HİKAYELERİ 50+ BEŞİNCİ KİTABIN KONUK FİRMALARI • Savrukoğlu Ziraat Makinaları (1925)
• Göçmen Makina (1959)
• Turan Tarım Makinaları (1925)
• DMS Osman Çubuk Makine (1960)
• Sözer Makina (1946)
• Elibollar Tarım (1960)
• Ayvaz (1948)
• Kocayusuf Makina (1961)
• İnanlar Makina (1950)
• Çelikel Tarım Makinaları (1962)
• Tutkun Kardeşler Tarım Makinaları (1952)
• Ateşpar Motorlu Araçlar (1963)
• Bilekler İnşaat Makinaları(1957)
• Ergünler Fırın Makinaları (1963)
• Ekler Pompa (1957)
• Elsan Elektrik (1964)
• Bilgili Makina (1958)
• Ermaksan (1965)
• Emniyet Sanayi (1958)
• Ayhan Göçmen Makina (1966)
• Kan Metal (1958)
• Mustafa Yontar İnşaat Makinaları (1966)
17
gündem
HPKON 2017 İÇİN GERİ SAYIM BAŞLADI Makine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu (MAKFED) üyesi derneklerden Akışkan Gücü Derneği (AKDER) ile Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği’nin (ENOSAD) de destek verdiği 8’inci Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongre ve Sergisi-HPKON 2017, 22-25 Kasım’da İzmir’de gerçekleştirilecek.
T
MMOB Makine Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen ve hidrolik pnömatik sektörünün ilk ve en kapsamlı kongresi olarak tanımlanan HPKON 2017 2225 Kasım tarihlerinde düzenlenecek. Kurs ve atölye çalışmalarının içeriklerinin belli olduğu etkinlik kapsamında bu yıl altı kurs ve 15 atölye çalışmasının düzenlenmesi planlanıyor. “HPKON, SEKTÖRÜN PUSULASI” 1999 yılından bu yana, sektörünün önemli organizasyonlarından biri olarak yoğun katılımla gerçekleştirilen Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongre ve Sergisi’nin sektörün pusulası olduğunu söyleyen Hidrolik Pnömatik Kongresi Yürütme Kurulu Başkanı Semih Kumbasar, “Endüstrinin güç ve hareket kontrolü gibi birden çok mühendislik disiplininin uyum içinde çalışması gereken, akışkan gücü tekniği gibi komplike sektörlerde; deneyim, bilgi ve program oluşturmanın paylaşılıp sınandığı ortak platformları yaratmak hem zahmetli, hem de dikkat ve titizlik isteyen ama bir o kadar da yararlı ve gerekli bir uğraş. HPKON, deyim yerinde ise bu ‘kutsal’ görevi, 8’inci kez yerine getirmenin huzur ve onurunu taşıyacak.1997 yılında başlayan çalışmalar sonucunda, TMMOB Makina Mühendisleri Odası adına 1999 yılından günümüze kadar İstanbul ve İzmir şubelerinin sekretarya görevini üstlendiği etkinlik bu kez yeniden İzmir’de, uluslararası
Semih KUMBASAR Hidrolik Pnömatik Kongresi Yürütme Kurulu Başkanı
katılımlı olarak, Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Olgunluk dönemine ulaşmış ve kendisinden beklenenleri bugüne kadar fazlasıyla yerine getirerek sektörümüzün pusulası haline gelen HPKON, yetkin ve deneyimli kadroların emeğiyle sektörümüzün kilometre taşlarını döşeyen başlıca organizasyon oldu” dedi. “SEKTÖRÜMÜZ ENDÜSTRİ 4.0’A HAZIR OLMALI” Açılış konferansıyla başlayacak kongrede bildiriler, atölye çalışmaları, kurslar, yuvarlak masa toplantıları, özel oturumlar, forum, panel ve konferansların düzenleneceği bilgisini veren Kumbasar sözlerini şöyle sürdürdü: “Dinamik ve interaktif bir platform
oluşturabilmek amacıyla akışkan gücü ve otomasyon tekniği alanında yoğunlaşan etkinliklerde; hidrolik pnömatik sektörünün bilgi birikimiyle ulaştığı bilimsel teknik düzey, yine sektörün hizmetine sunulacak. Hidrolik ve pnömatik sektöründe faaliyet gösteren firmalar, sektörel dernekler, akademisyenler, meslek odaları ve bu alanda görev yapan mühendis ve teknik elemanların ortak platformu olarak sektörün gelişimi ve geleceği de kongre kapsamında planlanacak. Öte yandan akışkan gücü alanındaki eğitim, araştırma ve yasal mevzuat konularında yapılması gerekenler belirlenerek var olan gelişmeler hidrolik ve pnömatik alanında çalışan mühendis ve teknik elemanlarla paylaşılacak. Sektörümüzü, ‘Endüstri 4.0’ aşamasında büyük ve kapsamlı görevlerin beklendiğini göz önüne alarak, otomasyon tekniği ve endüstriyel kontrol sistemlerinde yarınki teknolojinin gerektirdiği gelişim ve dönüşüme hazır olma, sektörel yatırım ve eğitim planlarımızı geleceğin gereklerine göre gözden geçirme, elemanlarımızın bilimsel ve teknik düzeylerini yükseltme olmazsa olmazlarımız arasında yer almalıdır. Bu amaçla başta makine imalatçıları olmak üzere, Endüstri 4.0 değişiminin etkileyeceği tüm alanlarda, üniversitelerle işbirliği ve yakın temas içinde olmamız gerekiyor”.
19
gündem
İTÜ’LÜ ÖĞRENCİLERDEN SINIRLARI AŞAN BAŞARI İTÜNOM Otonom Hava Araçları Takımı, ABD’de düzenlenen İnsansız Hava Araçları Yarışması’na katılan 54 takım arasında dördüncü oldu.
U
luslararası İnsansız Hava Araçları Derneği’nin (AUVSI-SUAS Association for Unmanned Vehicle Systems International) düzenlediği öğrenciler arası İnsansız Hava Araçları Yarışması’nın 15’incisi 14-17 Haziran tarihleri arasında, ABD’de, Patuxent River Askeri Hava Üssü’nde düzenledi. Üniversiteler bazında dünyanın en saygın insansız hava aracı yarışması olarak kabul edilen organizasyona Türkiye, ABD, Kanada, İsrail, Hindistan, Polonya, Almanya ve Romanya’dan toplamda 54 takım katıldı. Yarışmaya katılan ve bilgisayar, uçak, kontrol ve otomasyon, elektrik ile elektronik ve haberleşme mühendisliği bölümü öğrencilerinden oluşan İTÜNOM Otonom Hava Araçları Takımı, yarışmadan “En İyi Döner Kanatlı Araç” ödülü ile ayrıldı. Yine, istenilen görevleri en iyi şekilde gerçekleştiren ikinci ekip olan İTÜNOM, genel sıralamada ise dördüncü oldu. 2014 yılında, otonom uçuş teknolojileri
geliştirmek ve bu teknolojilerle alakalı yarışmalarda Türkiye’yi temsil etmek amacıyla kurulan İTÜNOM Otonom Hava Araçları Takımı, aktif bir ekip olarak İTÜ adına birçok yarışmaya katılıyor. Takımdaki öğrenciler; otonom uçuş teknolojileri, görüntü işleme, uzun mesafe kablosuz ağ teknolojileri, gömülü sistemler, güç elektroniği sistemleri tasarımı ve testi konularında da çalışmalar yürütüyor. BİRBİRİNDEN ZOR GÖREVLER Üniversiteler bazında dünyanın en prestijli insansız hava aracı yarışması olarak değerlendirilen etkinlikte takımlar insansız (otonom) kalkış, uçuş ve iniş; koordinatları ve yükseklikleri belirli noktalara uçuş; hareketli ve hareketsiz sanal engellerden kaçma; belli bir noktaya belli bir yükseklikten cisim bırakma ve yerde bulunan şekil/harfleri görme, tanıma ve konumunu bulma gibi oldukça zor ve kapsamlı görevleri yerine getirmeye çalışıyor. Her yıl düzenlenen yarışmaya bu yıl Türkiye’den Anadolu Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversite-
si takımları da katıldı. Anadolu Üniversitesi takımı yarışmayı 20’nci sırada tamamlarken, Yıldız Teknik Üniversitesi takımı ise 29’uncu oldu.
İTÜNOM EKİBİ İTÜNOM üyelerinin çoğu ikinci sınıf öğrencilerinden oluşuyor. Mekanik, otopilot ve aviyonik, görüntü işleme ile ağ sistemi ve haberleşme olmak üzere dört ana gruba ayrılan takım üyelerin isimleri ise şöyle: Mekanik Ekibi: Mehmet Can Şen Uçak Müh. Enes Uçar Uçak Müh. Otopilot ve Aviyonik Ekibi: Ertuğrul Aksoy Kontrol ve Otomasyon Müh. Melih Sabri Boz Kontrol ve Otomasyon Müh. Oğuzhan Köse Kontrol ve Otomasyon Müh. Görüntü İşleme Ekibi: Mutluhan Üzmez Bilgisayar Müh. Ali Eren Çelik Bilgisayar Müh. Ağ Sistemi ve Haberleşme Ekibi: Furkan Bağcı Elektronik ve Hab. Müh. Resul Aydın Elektronik ve Hab. Müh. Sertan Sezgin Kutlu Elektrik Müh.
21
vitrin
MİMSAN’DAN TÜRKİYE’NİN İLK ÇÖP YAKMA SANTRALİ Malatya’da elektrik enerjisi üretimi sağlayacak Türkiye’nin ilk çöp yakma ve bertaraf etme tesisi olan “Entegre Çevre Projesi” start alıyor. Mimsan Grup tarafından hayata geçirilecek proje ile 100 bin ev aydınlanacak. Yakma sırasında ortaya çıkan 150 derecelik ısıyla da, kurulacak serada çiçek üretimi yapılacak.
toplam 10 MW/saat elektrik enerjisi ile 100 bin ev aydınlanacak. Yakma sırasında ortaya çıkan atık ısıyla da Malatya Büyükşehir Belediyesi ile birlikte kurulacak serada çiçek üretimi yapılacak. “Yap-işlet-devret” modeli ile toplamda 25 milyon dolar yatırım bedeli olan proje, bu yıl sonuna kadar tamamlanacak. Mevcut vahşi çöp depolama uygulaması ile doğanın 300 yılda yok edemeyeceği atıklar, bu yeni bertaraf teknolojisi ile çevreci bir şekilde enerjiye dönüştürülecek. Proje tamamlandığında, çöpler sırasıyla ayrıştırma, gazlaştırma ve yakma aşamasından geçirilecek. Diğer projelerden farklı olarak Türkiye’de bir ilk olacak bu projede, Malatya’nın tüm atıkları yüzde 100 değerlendirilmiş olacak. Mevcut uygulamada çöpün sadece yüzde 15’i enerjiye dönüşürken, bu yeni teknoloji ile bu oran Avrupa ortalamalarının da üzerine, yüzde 65’e çıkarılacak. Mimsan Grup CEO’su Hacı Ahmet İlhan da törende yaptığı konuşmada, Türkiye’de henüz bu alanda yatırım
yapmaya cesaret edebilen firma olmadığını ve Mimsan Grup olarak ilk adımı kendilerinin attığını söyledi. “Gelecekte, her şehirde bir çöp yakma ve bertaraf etme ve birkaç biyokütle santrali kurulacak. Yatırımımız kendisini ortalama dört-altı yılda amorti edecek” diyerek devam eden İlhan, tüm Türkiye’de yaklaşık 10 milyar dolarlık bir yatırım potansiyeli bulunduğu ve Türkiye’de günlük ortalama çıkan 100 bin ton çöp ve atığın yıllık enerji değerinin de yaklaşık 5 milyar dolar olarak öngörüldüğünün; diğer bitkisel ve biyolojik atıklarla beraber düşünüldüğünde 10 milyar doların üzerinde bir gelir oluşabileceğini altını çizdi. İlhan, Avrupa’da ilk denemesi 1902 yılında gerçekleşen çöp yakma ve bertaraf etme yöntemi ile Türkiye’nin, Mimsan Grup’un yatırımı ile tam 115 yıl sonra tanışacağını da sözlerine ekledi. Projede toplamda 50 kişi istihdam edilecek ve atık ısılarla, entegre olarak kurulacak seralarda çiçek üretimi yapılarak Malatya’nın ihtiyaç duyduğu peyzaj ve hediyelik çiçek ihtiyacı da karşılanacak.
“Vitrin” bölümünde Makine İhracatçıları Birliği üyelerinden gelen haberlere yer verilmektedir.
T
ürkiye’nin ilk çöp yakan termik santrali Malatya’da kuruluyor. Şehir çöplerinin “tam bertaraf” sistemiyle enerjiye dönüştürüleceği enerji santralinin temeli, 27 Temmuz’da Malatya’da atıldı. Temel atma törenine Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Malatya Valisi Ali Kaban, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır ve Mimsan Grup CEO’su Hacı Ahmet İlhan katıldı. Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, törende yaptığı konuşmada, projenin sadece Türkiye’deki belediyelere değil, yakın çevredeki ülkelere de örnek olacağının altını çizerken, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır ise çevreci ve verimli bir yatırım olan projenin vahşi çöp depolama alanı üzerine kurulduğunu ve tüm ilçelerdeki evsel atıkların da bu merkezde toplanarak değerlendirileceğini söyledi. Sanayi kazanları üreticisi Mimsan Grup tarafından hayata geçirilen proje tamamlandığında, ortaya çıkacak
23
sektörden
“ÖZEL MAKİNE İMALATINDA İDDİALIYIZ” ÖZEL MAKINE IMALATINDA AR-GE VE INOVASYONUN ÖNEMININ FARKINDA OLDUKLARINI SÖYLEYEN BARIDA MAKINA GENEL MÜDÜRÜ ONUR KALFA, “2016 YILINDA TİM TARAFINDAN DÜZENLENEN İNOVALİG PROGRAMI KAPSAMINDA INOVASYON DALINDA TÜRKIYE ÜÇÜNCÜLÜĞÜ ÖDÜLÜNÜ ALARAK BU ALANDAKI IDDIA VE BAŞARIMIZI TAÇLANDIRDIK” DIYOR.
B
ursa’da 2007 yılında kurulan Barida Makina mühendislik, danışmanlık, anahtar teslim proje yönetimi, sistem tasarımı alanında faaliyet gösteriyor. İmal ettiği özel makineleri dünyanın 14 ülkesine ihraç eden firmanın Ar-Ge merkezi de 2017 yılında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından onaylandı. Kurulduğu tarihten bu yana Ar-Ge ve inovasyon ekseninde büyümeyi hedefleyerek vizyonunu da bu şekilde tanımladığını söyleyen Barida Makina Genel Müdürü Onur Kalfa, “Özellikle Endüstri 4.0 konseptinin gündemde olduğu ve yaygınlaşmaya başladığı bu dönem, makine imalat sektörü için bir fırsattır ve bu fırsatın en iyi şekilde değerlendirilmesi gerekiyor” diyor. Barida Makina’nın şirket yapılanması hakkında bilgi verir misiniz? Firmamız satın alma, satış ve mühendislik hizmetleri, insan kaynakları ve idari hizmetler, üretim ve lojistik, Ar-Ge, kalite, finans ve mu-
24
hasebe ile bilgi işlem olmak üzere sekiz farklı birimden oluşuyor. 150 personelin istihdam edildiği söz konusu birimlerin yanı sıra 60 kişilik Ar-Ge merkezimiz ise bilgisayar destekli tasarım ve mühendislik, proje yönetimi, yazılım geliştirme, kontrol-otomasyon, prototip imalat ve devreye alma, proje geliştirme ile inovasyon alanlarında çalışmalarını sürdürüyor. İmalatınızı nerede ve nasıl gerçekleştiriyorsunuz? Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi’ndeki (NOSAB) 2 bin 800 metrekarelik tesisimizde imalatımızı gerçekleştiriyoruz. Bursa Kayapa Organize Sanayi Bölgesi’nde ise inşaatı devam eden yaklaşık 15 bin metrekarelik yeni fabrikamıza ise 2017 yılı sonunda taşınacağız. Teklif hazırlama, sipariş alma ve sözleşme imzalama süreçlerinin sonrasında, siparişi alınan ürünlerin projelendirme sürecini başlatıyoruz. Bu projelerden Ar-Ge içeriği tatmin edici ve inovasyon düzeyi yüksek olanlar firmamızın Ar-Ge mer-
kezinde; Ar-Ge içeriği ve inovasyon düzeyi belli bir eşiğin altında olanlar ise rutin mühendislik hizmetleri gerektirmesinden ötürü, satış ve mühendislik hizmetleri bölümümüzde yürütülüyor. Gerekli mühendislik, danışmanlık, anahtar teslim proje ve sistem tasarım hizmetlerini tek bir kaynaktan sunabilen firmamız tasarım ve tasarım doğrulama süreçlerinde çeşitli modelleme ve analiz programlarından yararlanıyor. Tedarik, imalat ve montaj süreçlerinin ardından ise imal ettiğimiz makineler gerekli otomasyon testlerinden de geçerek devreye alma ve müşteri onay süreçleriyle sonuçlandırılıyor. Barida Makina olarak yılda toplam 150 proje yürütebilecek kapasiteye sahibiz. Ürün çeşitleriniz ve bunların özellikleri hakkında bilgi verir misiniz? Geçen 10 yıl içinde Barida Makina başta otomotiv olmak üzere; beyaz eşya, inşaat, elektrik, gıda, ilaç gibi farklı sektörlerde faaliyet gösteren müşterilerine özel üretim montaj hatları, test makineleri ve kontrol ekipmanları tasarlayıp üretirken ihtiyaca yönelik her türlü mühendislik, proje ve otomasyon çözümü sunabilen bir firma konumuna ulaşma başarısını da gösterdi. Bugün firmamızın ürün portföyünde yer alan ve tamamen müşteriye özel olarak, otomasyon sistemleri ve robotik uygulamalarla birlikte projelendirilen makinelerimizi; özel üretim makineler ve hatları, montaj transfer makineleri ve hatları, test istasyonları, kameralı ve kamerasız kontrol istasyonları, robotik hatlar ve uygulamaları, yay ve tel bükme makineleri, makaralı/dönel sac şekillendirme (roll form) hatları, paketleme (shrink) makineleri, kaynak ve kontrol fikstürleri oluşturuyor.
Firmanız ve ürünleriniz konusunda yürüttüğünüz TÜBİTAK vb. gibi projeleriniz var mı? Firmamız kurulduğu tarihten bu yana 10 TÜBİTAK, iki FP7 (AB 7. Çerçeve Programı) ve iki de KOSGEB projesini başarıyla tamamladı. Ulusal destekli projeler ağırlıklı olarak çeşitli otomotiv bileşenlerinin otomasyona dayalı ve yenilikçi üretim yöntemleriyle üretilmesine; bunlara dair montaj, test ve kalite kontrol yöntem ve özel makinelerin geliştirilmesine yönelik. Ortak olarak yer aldığımız Avrupa Birliği FP7 projeleri ise alüminyum geri dönüşümü ve kaynak fikstürleri için optimizasyona odaklanan tasarım programlarının geliştirilmesini konu alıyordu. Şu anda devam eden bir TÜBİTAK projemiz bulunuyor. Aynı zamanda bir personelimizin doktora tez çalışmasına vesile olacak
“BARIDA MAKINA, BAŞTA OTOMOTIV OLMAK ÜZERE; BEYAZ EŞYA, INŞAAT, ELEKTRIK, GIDA, ILAÇ GIBI FARKLI SEKTÖRLERDE FAALIYET GÖSTEREN MÜŞTERILERINE ÖZEL ÜRETIM MONTAJ HATLARI, TEST MAKINELERI VE KONTROL EKIPMANLARI TASARLAYIP IMAL EDIYOR.”
25
sektörden
“YÜRÜTTÜĞÜMÜZ AR-GE VE INOVASYON PROJELERININ ÇIKTISI OLARAK BEŞ ADET TASARIM TESCILINE SAHIBIZ. AYRICA ÜÇÜ ULUSAL BIR TANESI DE ULUSLARARASI OLMAK ÜZERE DÖRT ADET PATENT BAŞVURUSUNDA BULUNDUK.”
bu projede ülkemizde imalatı henüz yapılamayan bir yarı mamul için yenilikçi bir üretim yönteminin geliştirilmesi hedefleniyor. Otomotiv ve elektrik sektörüne yönelik özel makineler ve Endüstri 4.0 konseptine uygun yenilikçi üretim hatlarının geliştirilmesine yönelik projelerimizin hazırlık çalışmalarıysa devam ediyor. Firma olarak inovatif çalışmalara gereken yatırımları yapıyor musunuz? Özel makine imalatında Ar-Ge ve inovasyonun öneminin farkında olan bir firmayız. Barida Makina, kurulduğu tarihten bu yana Ar-Ge ve inovasyon ekseninde büyümeyi hedefleyerek vizyonunu da bu şekilde tanımladı. Yürütülen Ar-Ge ve inovasyon projelerinin çıktısı olarak firmamız beş adet tasarım tesciline sahiptir ve üçü ulusal bir tanesi de uluslararası olmak üzere dört patent başvurusunda bulunmuş durumda. Ayrıca Barida Makina olarak AB, Rusya ve Çin’de de marka tescil başvurularımız söz konusu. Tüm bu çalışmaların sonucunda firmamız, 2014 ve 2015 yılarında Bursa Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen “Ekonomiye Değer Katanlar Ödül Töreni”nde Bursa dördüncülüğüne ödülüne layık görülürken 2016 yılında Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından düzenlenen İnovaLİG Programı kapsamında da inovasyon dalında Türkiye üçüncülüğü ödülünü alarak başarısını taçlandırdı. Firmanızın ihracat potansiyeli hakkında bilgi verir misiniz? Firmamız global ölçekteki firmaların Türkiye’de faaliyet gösteren fabrikalarına yönelik geliştirerek devreye aldığı özel üretim hatları ve özel makinelerle başarısını kanıtladı. Öte yandan bu firmaların yurt dışındaki fabrikalarına tedarikçi olarak giriş yapma başarısı da gösterdi. Başta İspanya, Fransa, Slovenya, Bulgaristan, Rusya ve Çin olmak üzere farklı kıtalarda yer alan 14
26
ülkeye özel makine ihraç ediyoruz. Bunun yanı sıra Kanada ve Meksika pazarları için araştırmalarımızı tamamlayarak ihracat için çalışmalara başladık. İhracat konusunda yaşadığınız problemler var mı? Sizce mevcut problemlerin çözüm yolu nedir? İhracat süreçlerinde kronik problemler yaşadığımızı söyleyemem. Gerek gümrük gerekse bankalar nezdindeki finansal süreçler gayet oturmuş ve öngörülebilir bir yapıda. Bunu özellikle AB ülkelerine gerçekleştirdiğimiz ihracat için söylemek mümkün. Daha çok yeni pazarlarda sorunlarla karşılaşabiliyoruz. Çin’e ihracat gerçekleştirdiğimizde, bu ülkenin gümrük ve finansal sistemi gereği işlemler öngörülebilir olmaktan uzaklaşıyor. Gümrük süreçleri uzadığı gibi döviz transferlerinde de standart dışı onaylar gündeme geliyor. Ülkeler arasında imzalanan ikili ticaret anlaşmalarıyla ticari süreçler ihracatçılar adına kolaylaştırılabilir. Çin’e benzer başka bir örnek de Meksika. Bu ülke ile Türkiye arasında ikili ticaret anlaşması olmadığı için ihracatını gerçekleştirmek istediğimiz ürünler üzerinde, AB ülkelerine kıyasla çok yüksek oranda (yüzde 30-33 seviyelerinde) gümrük vergileri uygulanıyor. Bu durum doğal olarak rekabet gücümüzü oldukça sınırlandırıyor. AB ülkeleri ile sağlanan yüksek ticari işbirliği ortamının Güney Amerika, Afrika ve Uzak Doğu ülkeleriyle de tesis edilmesi ihracat olanaklarımızı ve kapasitemizi artıracaktır. Çalışanlarınızın gelişimi konusunda ne tür çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz? İleri teknoloji ile iç içe olan bir firma olarak, dünyadaki teknolojik gelişimi hızla takip edip ürünlerimize adapte edebilmek ve teknolojiye katkı sağlayacak ürün ve çözümler ortaya koyabilmek için çalışanlarımızın teknik gelişimine
önem veriyoruz. Bu amaçla daha çok tasarım, sayısal analiz, proje yönetimi, hidrolik-pnömatik, robotik ve otomasyon konularındaki mesleki eğitimlere ağırlık veriyoruz. Diğer yandan personelimizin kişisel eğitimine yönelik çeşitli etkinlikler de organize ediyoruz. Türkiye makine üreticiliği bakımından sizce ne durumda? Ülkemizde her sektörde olduğu gibi makine imalat sektöründe de önemli gelişmeler söz konusu. Devletimizin Ar-Ge ve inovasyona verdiği destekler firmaların gelişiminde bir itici güç görevi üsteleniyor. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Ar-Ge ve tasarım merkezleri çerçevesinde sağladığı destekler, KOSGEB ve TÜBİTAK projeleri ve Ekonomi Bakanlığı’nın verdiği ürün geliştirme ve uluslararası rekabete yönelik URGE destekleri; sektördeki firmaların Ar-Ge ve inovasyon ekseninde gelişiminde önemli rol oynuyor. Özellikle Endüstri 4.0 konseptinin gündemde olduğu ve yaygınlaşmaya başladığı bu dönem, makine imalat sektörü için bir fırsattır ve bu fırsatın en iyi şekilde değerlendirilmesi gerekiyor. Sektöre bakıldığında size göre en büyük problem nedir? Ülke sanayisinin genel problemleri elbette makine imalat sektörüne de yansıyor. Bu doğrultuda kayıt dışı firmaların oluşturduğu haksız rekabet, Çin’den kalitesiz makine ithalatı, nitelikli personel eksikliği, teknolojik ürünlerde yerli bileşen eksikliği, ithal ürüne bağımlılık, yüksek vergi, yüksek istihdam maliyetleri, finansman giderleri ve sermaye darlığı ile bürokrasi sektörde karşılaşılan sorunlar arasında yer alıyor. Firmanız açısından 2017 yılı nasıl geçiyor? Yeni dönemde beklentileriniz nelerdir? 2016 yılı proje faaliyetleri çerçevesinde çok yoğundu ve 200’e yakın projeyi hayata geçirdik. 2017 yılına da hızlı başladık. Bu yıl içerisinde Ar-Ge merkezimizi kurarak Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan onay aldık. Aynı zamanda Ekonomi Bakanlığı tarafından ürün geliştirme projelerine verilen destekten de yine bu yıl içinde yararlanmaya başlıyoruz.
Dolayısıyla 2017, Ar-Ge ve Ür-Ge çalışmalarına sistematik yaklaşımlarla odaklandığımız bir yıl olacak. Böylelikle rekabetçi koşullarda katma değerli ürünlerle sürdürülebilir büyüme sergileyen, ihracat potansiyeli ve üretkenliğiyle ülke ekonomisine katkı sağlayan bir firma olma vizyonumuz doğrultusunda adımlar atmaya devam edeceğiz. Aynı zamanda 2017 yeni tesisimize taşındığımız yıl olacak. Bu modern komplekste, daha verimli bir çalışma ortamına kavuşacağımıza ve daha büyük projelere imza atacağımıza inanıyoruz. Geleceğe yönelik projeleriniz ve hedeflerinizden bahseder misiniz? Havacılık ve savunma sanayisi gibi ileri teknolojinin en üst düzeyde kullanıldığı veya biyoteknoloji, nano/mikro işleme gibi hassas işlerin söz konusu olduğu alanlarda projeler yürütmek istiyoruz. Endüstri 4.0 konseptine uygun araştırma projeleri yürüterek bu projeleri ticarileştirmek, farklı sektörlerde küresel ölçekte faaliyet gösteren firmalarla stratejik Ar-Ge ve inovasyon işbirlikleri kurmak, kontrol ve otomasyon sistemlerinde kendi yazılım ve donanımlarıyla belli ürünlerin imalat ve kalite kontrolüne adanmış özel üretim, montaj ve test makineleri geliştirerek uluslararası alanda firmamızın marka değerini artırmak da hedeflerimiz arasında yer alıyor.
“BAŞTA İSPANYA, FRANSA, SLOVENYA, BULGARISTAN, RUSYA VE ÇIN OLMAK ÜZERE FARKLI KITALARDA YER ALAN 14 ÜLKEYE ÖZEL MAKINE IHRAÇ EDIYORUZ.”
ONUR KALFA KİMDİR? ✓ 1981 yılında Bursa’da doğan, ✓ Dokuz Eylül Üniversitesi Maliye Bölümü’nden mezun olan Onur Kalfa, ✓ Barida Makina’nın Genel Müdürü olarak 10 yıldır çalışmalarını sürdürüyor.
27
sektörden
“FARK YARATAN BİR DÜNYA MARKASI OLACAĞIZ” TEKNOLOJIK YENILIKLERI IMALAT SÜREÇLERINE YANSITTIKLARINI SÖYLEYEN MATAŞ GENEL MÜDÜRÜ KAMIL EFE, “SADECE MAKINE ÜRETIP SATAN BIR FIRMA OLARAK ANILMAK DEĞIL; KÜLTÜRÜ, DEĞERLERI, PRENSIPLERI, TECRÜBELERI VE YÜKSEK ENERJISIYLE FARK YARATAN BIR DÜNYA MARKASI HALINE GELMEK ISTIYORUZ” DIYOR.
H
alil Efe tarafından 1987 yılında Bursa’da kurulan Mataş, aradan geçen 30 yıl içinde ürün yelpazesini ve pazarlarını genişletti. Planet-spiral mikserler ile ekmek dilimleme, hamur yoğurma ve un eleme makineleri alanında imalat gerçekleştiren firma, ürünlerinin yüzde 70’ini, aralarında ABD ve Rusya’nın da yer aldığı dünyanın çok sayıda ülkesine ihraç ediyor. Sektörleri ile ilgili dünya çapında yaşanan tüm gelişmeleri yakından takip ettiklerini dile getiren Mataş Genel Müdürü Kamil Efe, eğitim ve fuarların da dâhil olduğu bu gelişim sürecinin sonunda, firmalarını uluslararası bir marka haline getirmek istediklerine vurgu yapıyor. Nitelikli çalışanları, yenilikçi ve katılımcı yönetim anlayışı, etkin kaynak kullanımıyla ulaştığı teknoloji ve hizmet-kalite standartları çerçevesinde, kurumsal bir endüstri firma-
28
sı olduklarını söyleyen Kamil Efe ile Mataş’ın kuruluşundan bugüne sektördeki çalışmalarını konuştuk. Mataş şirket yapılanması hakkında bilgi verir misiniz? Yönetim kurulu başkanı ve iki yönetim kurulu üyemizin yanı sıra, 33 kişilik personel ile imalat, Ar-Ge, satış, muhasebe ve satın alma birimlerimizle faaliyetlerimize ara vermeden devam ediyoruz.. Mataş olarak imalatınızı nerede ve nasıl gerçekleştiriyorsunuz? Üretim çalışmalarımızı Bursa Nilüfer Çalı Sanayi Bölgesi’nde 1500 metrekare kapalı alana sahip idari binamızın da içinde yer aldığı tesisimizde, TSE ve CE standartları çerçevesinde sürdürüyoruz.
“EKMEK DILIMLEME MAKINELERI ILE PLANET, HAMUR YOĞURMA VE SPIRAL HAMUR YOĞURMA MIKSERLERIMIZ EN ÇOK IHRAÇ ETTIĞIMIZ ÜRÜNLER ARASINDA YER ALIYOR.”
Ürün çeşitleriniz ve bunların özellikleri hakkında bilgi verir misiniz? Hâlihazırda fırın, pastane, otel ve marketlerle gıda işletmelerinin ihtiyaç duyduğu endüstriyel unlu mamul makinelerini imal ediyoruz. Ekmek dilimleme makineleri, planet mikserler, hamur yoğurma makineleri, spiral mikserler, un eleme makineleri ile hamur kesme tartma-yuvarlama-işleme makineleri ana ürün grubumuzu oluşturuyor. Yeni geliştirdiğiniz bir ürün var mı? Pratico self servis ekmek dilimleme makinemize özellikle fırın ve marketlerden yoğun bir talep söz konusu. Makinemiz, ekmek tüketicilerinin kesim işlemini güvenli bir şekilde ön tarafta bulunan cam bölmeden izlemesine olanak tanıyan bir sisteme sahip.
ilgi görüyor. Ekmek dilimleme makineleri ile planet, hamur yoğurma ve spiral hamur yoğurma mikserlerimiz ise en çok ihraç ettiğimiz ürünler arasında. Üretimimizin yüzde 70’ini aralarında AB ile Afrika ülkeleri, ABD, Rusya, Uruguay, Yeni Zelanda ve Avustralya’nın yer aldığı çok sayıda ülkeye ihraç ediyoruz. İhracat konusunda yaşadığınız problemler var mı? İhracat yaptığımız ülkelerle problemlerimiz yok denecek kadar az fakat ürünlerini dünyanın dört bir yanına gönderen bir firma olarak karşılaştığımız vize probleminin bir an önce çözüme kavuşturulmasını bekliyo-
Firma olarak yenilikçi çalışmalara gereken yatırımları yapıyor musunuz? Sektörümüzde dünya çapında yaşanan tüm gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Eğitim ve fuarların da dâhil olduğu bu gelişim sürecinin sonunda, firmamızı uluslararası bir marka haline getirmek istiyoruz. İhracata ne zaman ve nasıl adım attınız? Hamur yoğurma ve planet mikserlerden oluşan makinelerimizi 1994 yılında ilk defa Rusya’ya ihraç ettik. İlerleyen süreçte ihraç pazarlarımız artarak çeşitlendi. Mataş’ın ihracat potansiyelinden bahseder misiniz? Ürünlerimizin kalitesi, kullanım kolaylığı ve diğer avantajları tüketicilerin tercihini belirleyen en önemli etkenler. Bu kapsamda tüm ürünlerimiz yurt dışından da yoğun
29
sektörden Mataş olarak nasıl bir vizyon çerçevesinde çalışmalarınızı sürdürüyorsunuz? Sektörümüzde sadece makine üretip satan bir firma olarak anılmak değil; kültürü, değerleri, prensipleri, tecrübeleri ve yüksek enerjisiyle fark yaratan, müşteri memnuniyetini en üst düzeyde tutan dünya markası bir firma haline gelmek istiyoruz.
“ÜRETIMIMIZIN YÜZDE 70’INI ARALARINDA AB ILE AFRIKA ÜLKELERI, ABD, RUSYA, URUGUAY, YENI ZELANDA VE AVUSTRALYA’NIN YER ALDIĞI ÇOK SAYIDA ÜLKEYE IHRAÇ EDIYORUZ.”
30
ruz. Devletimiz konuyla ilgili çok güzel bir adım atarak ihracat koşullarını tam olarak yerine getiren firmalara hizmet pasaportu sağlama yoluna gitti. Biz de söz konusu çalışmadan faydalanmayı bekliyoruz.
Firmanızı sektördeki benzerlerinden ayıran özellikler nelerdir? İmalat süreçlerimizde birinci sınıf malzeme ve işçilik kullanıyoruz. Ham madde tedarikinde düşük kaliteli ürünleri kesinlikle tercih etmiyoruz. Bir diğer özelliğimiz de ürünlerimizin kullanım kolaylığı ve yüksek performansı çerçevesinde gerçekleştirdiğimiz Ar-Ge çalışmalarıdır. Satış sonrası geri dönüşlerin takip edilmesi ve varsa talepgörüş ve problemlerin en kısa zamanda yanıtlanması özen gösterdiğimiz diğer konular arasında.
Sektörünüzle alakalı yurt içi ve yurt dışında düzenlenen fuarlara katılıyor musunuz? Fuarların firmanız için öneminden söz eder misiniz? Faaliyet gösterdiğimiz sektörle ilgili fuarları sürekli takip ediyor ve yurt içinde düzenlenen fuarlara katılıyoruz. Diğer yandan yurt dışında da Almanya, Fransa, Rusya’da gerçekleştirilen ve sektörün en önemli organizasyonları arasında gösterilen fuarlara da 2004 yılından bu yana katılıyoruz. Yurt dışındaki fuarlar özellikle ihracat potansiyelimizi artırma ve Türk makine sektörüne bilinirlik kazandırma adına oldukça önemli. Fuarlar aynı zamanda imalatçı ve alıcıyı doğrudan buluşturduğu için de çeşitli avantajlar sağlıyor.
Firmanız açısından kalite kavramı nasıl bir yerde duruyor? Nitelikli çalışanları, yenilikçi ve katılımcı yönetim anlayışı, etkin kaynak kullanımıyla ulaştığı teknoloji ve hizmet-kalite standartları çerçevesinde, kurumsal bir endüstri firması olarak 1998 yılından bu yana TSE ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi Belgesi’ne sahibiz. Kalite konusunda müşteri odaklı olmayı benimseyerek tüm çalışanlarımızla birlikte aynı kalite anlayışı çerçevesinde imalat faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Ulusal ve uluslararası kalite standartlarına uygun, sürekli gelişim ve değişimi ilke edinmiş bir firma olarak sektörümüzde öncü olma hedefiyle ilerliyoruz.
Çalışanlarınızın gelişimi konusunda ne tür çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz? İmalat alanındaki uygulamalarımız güncel bilgiler ışığında ve iş geliştirmeyle iş güvenliği danışmanları öncülüğünde sürekli olarak yenileniyor. Bu çerçevede eksik ya da geliştirilmesi gereken hususlarda gereken önlemleri alıyoruz.
sağlığını ilgilendiren gıda sektörüne yönelik imalat yaptığımız için bu alandaki önlem, tedbir ve denetimlerin çok daha yoğun şekilde değerlendirilmesi gerekiyor. Beklentimiz ise denetimlerin sıklaştırılması ve standartlar dâhilinde kaliteli imalat yapan firmalara verilen desteklerin artırılması.
Türkiye makine imalatı bakımından sizce ne durumda? Devletin sanayiye ve sanayiciye verdiği teşvik ve desteğin artarak devam etmesinden yanayız. Son yıllarda hızlanan fuar ve teşvik destekleriyle Türk makine üreticileri de yurt dışındaki rakip firmalarla yarışır hale geldi. Sektörümüzün değer kazanarak her geçen gün daha da güçlenmesi devletimizin de güçlenmesini sağlayacaktır. Bu çerçevede gerçekleştirilecek katma değerli ihracatla ülke olarak önümüze koyduğumuz hedeflere ulaşabileceğimizi düşünüyorum. Türk makine sektörü yakın gelecekte yetişmiş iş gücü, gelişmiş Ar-Ge yeteneği ve gördüğü teşvik ve destekle daha da iyi bir noktaya ulaşacak.
Mataş olarak sektörün geleceği hakkında neler söyleyebilirsiniz? Sektörümüz gıda firmalarının taleplerini karşılıyor. Bu açıdan makinelerin sağlığa uygun koşullarda üretilmesi büyük bir önem taşıyor. Yenilikçi ürün geliştirme faaliyetleriyle beraber imal edilen makinelerin kalitesi arttıkça sektörümüz de her açıdan gelişerek beklentileri daha yüksek oranda karşılayacaktır. Böylece sektördeki küresel oyuncularla rekabet edebilen daha fazla sayıda firma öne çıkacaktır.
Sizce sektördeki en büyük problem nedir? Merdiven altı olarak tabir edilen kalitesiz ve denetimsiz imalat yapan firmaların varlığı sektördeki en önemli sorunlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Bizler doğrudan insan
“ULUSAL VE ULUSLARARASI KALITE STANDARTLARI DOĞRULTUSUNDA GELIŞIM VE DEĞIŞIMI ILKE EDINMIŞ BIR FIRMA OLARAK ÇALIŞMALARIMIZI SÜRDÜRÜYORUZ.”
Firmanız açısından 2016 yılı nasıl geçti ve 2017 yılına dair beklentileriniz nedir? 2016 yılını fuarlar ve satışlar açısından olumlu bir yıl olarak geride bıraktık. Hedeflerimizi tutturmanın mutluluğu ve ihracat rakamlarını artırmamız hem bizim hem de ülkemiz adına mutluluk kaynağı. 2017 yılında ise istediğimiz üretim maliyetleri ve satış rakamlarını geçmiş yılların üzerine taşımak istiyoruz.
KAMIL EFE KİMDİR? ✓ Bursa’da 1973 yılında doğan Kamil Efe,
✓ Bursa Erkek Lisesi’nde eğitimini tamamladıktan sonra aile firmalarında çalışmaya başladı. ✓ 2004 yılından bu yana Mataş Genel Müdürü olan Efe,
✓ Aynı zamanda firmanın Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği görevini sürdürüyor.
31
kapak
E En
En
Mart 2017 Mart 2017
Mart 2017
TÜRKIYE’NIN MAKINECILERI VE MAKFED, “MAKINE SEKTÖRÜ ENVANTER ARAŞTIRMASI” ILE “MAKINE SEKTÖRÜ MAKRO PAZAR ANALIZI, MEVCUT DURUM DEĞERLENDIRMESI VE STRATEJIK ÖNERILER RAPORU”NUN ARDINDAN “VERIMLILIK TEMELLI KAMU DESTEK MODELI TASARIMI” ADLI ÇALIŞMAYI DA SEKTÖR VE KAMUOYU ILE PAYLAŞIYOR. MAKINE SEKTÖRÜNÜN VERIMLILIK KONUSUNDA IMALAT SANAYISI ORTALAMASININ ÜZERINDE BIR PERFORMANS GÖSTERDIĞINE DIKKAT ÇEKEN RAPOR, SEKTÖRDE VERIMLILIK ARTIŞININ ÖZELLIKLE 2009 YILINDAN SONRA IVMELENEREK YÜKSELDIĞINE IŞARET EDIYOR.
M
M
32
Makine Sektö rü Man akte Env inreASraek rüDVÕ úWtö ÕU P nvanter AraúWÕU PDVÕ
Makine Sektörü Envanter AraúWÕUPDVÕ
Makine Sektö rü nvanter AraúWÕU PDVÕ
Makine Sektörü Envanter AraúWÕUPDVÕ
Mart 2017
Mart 2017
Makine Sektörü Envanter AraúWÕUPDVÕ
Makine
Makine Sektörü øPDODW 6HN W|U Envanter 7 UNL\H YHAraúWÕUP ' Q\D DVÕ
'H÷HUOHQGLUPH 5DSRUX
Makine Sektörü Envanter AraúWÕUPDVÕ
Makine Sektörü Envanter AraúWÕUPDVÕ
Mart 2017
Mart2017 2017 Mart
Mart 2017
Mart 2017
33
kapak
V
erimlilik, günümüz dünyasının ekonomik sorunlarını çözümlemede kullanılan anahtar kavramlardandır. Bir anlamda kalkınmanın itici gücü de olan verimlilik artışları, başka sektörleri de harekete geçirir. Sürekli artan verimlilik de, akılcı ve çağdaş bir yönetim uygulamasıyla kalkınmayı hızlandırır. Yüksek verimlilik, dönemsel krizlerden etkilenmeyecek bir üretme gücü yaratır. Kısa, orta ve uzun vadede büyümeyi desteklemek için yapılabilecek en
34
önemli katkı verimlilik odaklı politikaların tasarlanması ve uygulanmasından geçer. Verimlilik artışı ile sağlanacak olan sektörel katma değer artışı GSYİH artışına ciddi katkılar sunarken belirlenen ekonomik hedeflere ulaşılmasını da kolaylaştırıcı bir etki ortaya koyar. Ekonomiler üzerinde itici bir güce sahip olan verimlilik konusuna “Verimlilik Temelli Kamu Destek Modeli Tasarımı” adlı rapor ile yoğunlaşan Türkiye’nin Makinecileri, makine sektörünün geliştirilecek destek politikalarına pa-
büyüme izleği ortaya koyularak, dünya ekonomisinin yakın gelecek eğilim ve beklentileri perspektifinden Türkiye’nin konumu irdeleniyor. Söz konusu analiz ve değerlendirmelerden sonra Türkiye ekonomisinin, makine sanayisinin ve makine sanayisi alt sektörlerinin karşılaştırmalı bir şekilde verimlilik performansı incelenerek mevcut yapının resmi çiziliyor. Firma boyutunda verimliliğin neden önemli olduğu, verimlilik artışına sebep olan unsurlar, yenilikçilik-verimlilik ilişkisi, verimlilik artışının firma ihracatı üzerindeki etkileri de çalışma kapsamında incelenerek hem teorik boyutta hem de ampirik sonuçlar ışığında ele alınıyor. Çalışmada, Türkiye özelinde yapılan, yenilikçilik faaliyeti olan ve bu faaliyetleri “kamusal/yarı kamusal yenilikçilik destek programları” kapsamında fonlanan 340 imalatçı-ihracatçı firmanın 2007-2012 dönemi verilerini kapsayan ekonometrik analiz sonuçlarından da yararlanılarak, yenilikçilik destekleri ile firmanın özellikle ihracat performansı arasındaki ilişki de sergileniyor. Raporda ayrıca farklı ülkelerin uygulamalarından ortaya çıkan sonuçlar da ayrı ayrı değerlendiriliyor. “Verimlilik Temelli Kamu Destek Modeli Tasarımı” tüm bu teorik ve ampirik değerlendirmeler ışığında Türkiye makine sektörü için “politika önerisi” ile tamamlanıyor.
ralel olarak artan verimlilik sayesinde küresel rekabetteki konumunun üst noktalara taşınacağına dikkat çekti. Dr. Bülent Gökdemir tarafından hazırlanan, makine sektöründe verimlilik üzerine yoğunlaşan çalışma kapsamında öncelikle; Türkiye’nin ekonomik konumunun anlaşılabilmesi bakımından dünya ekonomisinin mevcut durumu ve dünya ekonomisinin kısa ve orta vadede görünümüne değiniliyor. Ardından Türkiye ekonomisinin orta vadeli geçmiş performansını gösteren
KÜRESEL ÇAPTA YAPILAN ÇALIŞMALAR BÜYÜMENIN EN ÖNEMLI ITICI GÜÇLERINDEN BIRISININ VERIMLILIK ARTIŞI OLDUĞUNU ORTAYA KOYUYOR.
MAKİNE SEKTÖRÜ VE 2023 HEDEFLERİ Toplumsal, siyasal ve ekonomik anlamda farklı alanlarda belirlenmiş 2023 hedefleri arasında ekonomik hedefler ön plana çıkıyor. Ekonomik hedefler içinde ise dikkat çeken iki husus söz konusu. Bunlardan ilki, belirlenen tarih itibarıyla kişi başı gelirin 25 bin dolara ulaştırılması. İkincisi de Türkiye’nin dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer almasının sağlanması. Buna göre, nüfusumuz ve GSYİH’deki mevcut büyüme hızları hesaba katıldığında, şimdikinden daha hızlı bir büyüme performansı sergilememiz ve birçok yapısal tedbirin hayata geçirilmesi gerektiği açık. Bu çerçevede sanayinin önemli bir alt dalı olan makine sektörünün de kendi payına düşen sorumluluğu yerine getirmesi önem arz ediyor. Makine sektörünün ekonomideki bağlantıları nedeniyle ortaya çıkan bu önemli konum, hemen hemen tüm sektörler bazında ekonomik büyümeye kayda değer katkılar sağlayabilmesinden kaynaklanıyor. Makine, tüm sektörlerin değer zinciri içinde yer alması, ilaveten imalat sanayi sektörlerinin tümünde verimliliğin temel belirleyicilerinden biri olması nedeniyle son derece kritik bir sektör konumunda. Bu bakımdan makine sektörü, 2023 hedeflerine ulaşılmasında yaratacağı ağ etkisi ve yayılma potansiyeliyle büyümenin önemli tetikleyicilerinden biri olacak. Sektörün bu göreli önemi nedeniyledir ki kalkınma plan-
35
kapak
VERIMLILIK ARTIŞI KAYNAKLI BÜYÜMEDEN EMEĞIN YETERI KADAR PAY ALMASI, GELIR DAĞILIMINDAKI ADALETSIZLIĞIN ÖNÜNE GEÇILMESINE VE BÜYÜMENIN KAPSAYICI BIR NITELIK ARZ ETMESINE IMKÂN SAĞLAYACAK.
ları çerçevesinde ilki 2011-2014 yıllarını kapsayan “Strateji Belgesi ve Eylem Planı”nın ardından, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından 2017-2020 yılları için ikinci “Türkiye Makina Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı (Strateji Belgesi ve Eylem Planı)” hazırlanarak Resmî Gazete’de yayımlandı. Söz konusu Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nda da belirtildiği gibi, makine sektörü, sahip olduğu yüksek katma değer oranı, teknoloji üretimini zorunlu kılması, geniş bir yan sanayi ağı oluşturması, yatırım maliyetlerini düşürmesi, nitelikli personele yönelik istihdam alanı oluşturmasının yanı sıra pek çok sektöre girdi sağlaması ile lokomotif bir sektör konumundadır. Diğer yandan, küresel çapta yapılan çalışmalar büyümenin en önemli itici güçlerinden birisinin verimlilik artışı olduğunu ortaya koyuyor. Bu nedenle kısa, orta ve uzun vadede büyümeyi desteklemek için yapılabilecek en önemli katkı verimlilik odaklı politikaların tasarlanması ve uygulanması olacaktır. Verimlilik artışı ile sağlanacak olan sektörel
katma değer artışı GSYİH artışına ciddi katkılar sunarak belirlenen ekonomik hedeflere ulaşılmasını kolaylaştırıcı bir etki ortaya çıkaracaktır. KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM VE VERİMLİLİK Küresel ekonomide büyümenin lokomotifi verimliliktir. Bu nedenle ileriye dönük büyüme hamlesi yapmak isteyen ülkelerin üstesinden gelmesi gereken temel zorluk, verimlilik artışının önündeki engel teşkil eden unsurların tespiti ve bunları ortadan kaldıracak politikaların tasarımı ve uygulaması olacaktır. Gelişmiş ekonomilerin sahip oldukları en belirgin üstünlüklerden biri, göreli olarak yüksek verimlilikle üretim gerçekleştirmeleri. Her ne kadar yükselen/gelişen ülkeler küresel ekonomiden ciddi paylar almaya başlamış olsa da bu ekonomilerin önemli bir kısmı orta gelir tuzağında takılıp kalmıştır. Söz konusu ülke ekonomilerinin bulundukları bu noktadan ileriye doğru bir hamle yapabilmeleri, verimlilik odaklı bir ekonomi politikası tasarlamaları ile mümkün olacaktır.
VERİMLİLİKTE YILLARA GÖRE DALGALANMALAR Verimliliğin, Türkiye’nin büyümesine katkısı 2000’li yıllarda yüzde 20’ler dolayında seyrederken, 2010 sonrasında yüzde 10’un altına düştüğü ve ortalama büyüme hızının görece düşük olduğu 1991-2000 döneminde de bu büyümenin gerisinde kaldığı görülüyor. Türkiye’nin iş gücü verimliliğinin yıllar bazında değişimi incelendiğinde; dünyada verimliliğin düşme eğilimi gösterdiği dönemlerde (2007-2010 yılları arası) Türkiye’deki iş gücü verimliliğinin gelişmiş ve yükselen ekonomilerdekinden daha sert bir düşüş sergilediği görülüyor. Buna karşılık eğilimin yükselişte olduğu dönemlerde, Türkiye’deki verimlilik artışları ortalamaların görünür şekilde üzerinde gerçekleşiyor. Bu da dalgalanmanın oldukça yüksek olduğunu gösteriyor.
36
DÜNYADA VE TÜRKIYE’DE VERIMLILIK
%80
50 Yıl
Uzun vadede küresel iktisadi büyüme oranının muhafaza edilebilmesi için verimliliğin yaklaşık yüzde 80 artışla yıllık yüzde 3,3 düzeyine erişmesi gerekiyor.
Son 50 yılda gelişmiş ülkelerin verimlilik artış hızı yüzde 1,9 olurken, gelişmekte olan ülkelerde bu oran yüzde 2,8 düzeyinde gerçekleşti.
2003-2014 Yılları
2004-2014 Yılları
2003-2014 yılları arasında imalat sanayisinde saat başına brüt ücret yüzde 20 oranında artarken, makine sektöründe bu oran yaklaşık yüzde 80 olarak gerçekleşti.
2004-2014 döneminde verimlilik artış hızı gelişmiş ülkeler için yüzde 0,8; gelişmekte olan ülkeler için yüzde 5,6 olarak gerçekleşti.
10 Yıl
%20
%47
Özellikle son 10 yılda verimlilik artış hızı farkı gelişmekte olan ülkeler lehine daha fazla arttı.
Türkiye’de, verimliliğin büyümeye katkısı 2000’li yıllarda yüzde 20’ler dolayında seyrederken 2010 sonrasında yüzde 10’un altına düştü.
2014 yılı itibarıyla makine sektöründe kaynak dağılımındaki etkinsizlik ortadan kaldırıldığında, Türkiye’de sektörün verimliliğinin yüzde 47 düzeyinde artacağı öngörülüyor.
Verimlilik artışından kaynaklanan büyümeden emeğin yeteri kadar pay alması, birçok ülkede yapısal bir sorun olarak varlığını sürdüren gelir dağılımındaki adaletsizliğin de önüne geçilmesine ve büyümenin kapsayıcı bir nitelik arz etmesine imkân sağlayacaktır. Bu durum ise daha kaliteli bir iş gücü potansiyelinin sağlanması ve kaliteli iş gücünün gerekli mobilizasyonunun mümkün kılınması ile verimlilik artışlarının hızlanmasına, böylece sürdürülebilir yüksek hızda büyümenin elde edilmesine yol açacaktır. 2008 yılında baş gösteren küresel finans krizi sonrasında gözlemlenen, yavaş gelişen ama ümit vaat eden olumlu ekonomik tabloya, dünya ekonomisindeki pozitif büyüme trendine ve yükselen ekonomilerin küresel katkılarına rağmen, önümüzdeki birkaç 10 yılda küresel ve ülkesel bazda büyüme hızının düşeceğine yönelik çok sayıda çalışma mevcuttur. Ulusal ölçekte değerlendirildiğinde, önümüzdeki dönemde büyümenin önündeki önemli engelleri aşmanın ve refahı artırmanın önemli bir aracı verimlilik artışı sağlamak olacaktır. Son 50 yıllık dönem göz önüne alındığında, kriz dönemleri müstesna, küresel ekonomik büyümenin parlak bir performans sergilediği görülüyor. Bununla birlikte, nüfus ve KBGSYİH değişkenlerinde de önemli artışlar ortaya çıktı. Küresel nüfusun iki kattan fazla arttığı, ortalama KBGSYİH’nın 13 bin dolar ile hemen hemen üç katına çıktığı bu dönemde, küresel gelir altı katına kadar genişledi. Gerçekleştirilen söz konusu GSYİH büyümesinin yarıdan çoğu verimlilik artışlarıyla sağlandı. Bununla birlikte, son 50 yılda ortalama iş gücü artışının yüzde 1,7 seviyesinden yüzde 0,3’ler düzeyine gerilemesi sonucunda büyüme trendi azalan bir eğilim sürecine girdi. Üstelik ekono-
mik performansı yüksek ülkelerin çoğunda çalışma süresi de giderek azalıyor. Nitekim son 50 yılda gözlenen görece yüksek iş gücü verimlilik düzeyi (ortalama yıllık yüzde 1,8) korunsa dahi, küresel ekonomik büyüme hızının önümüzdeki 50 yıllık dönemde yüzde 40 oranında azalacağı öngörülüyor. Bir diğer ifadeyle, uzun vadede küresel iktisadi büyüme oranının muhafaza edilebilmesi için verimliliğin yaklaşık yüzde 80 oranında artışla yıllık yüzde 3,3 düzeyine erişmesi gerekiyor. Konuya gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler ayırımında bakıldığında, anılan trendin Türkiye’nin de dâhil olduğu gelişmekte olan ülkeler için bir fırsat penceresi sunma potansiyeli taşıdığı ileri sürülebilir. Çünkü tarihsel olarak gelişmekte olan ülkelerin verimlilik artış hızı, gelişmiş ülke artış hızının üzerindedir. Üstelik özellikle son 10 yıllık dönemde verimlilik artış hızı farkı gelişmekte olan ülkeler lehine daha da artmıştır. Nitekim geçmiş 50 yılda gelişmiş ülkelerin verimlilik artış hızı yüzde 1,9 olurken, gelişmekte olan ülkelerde bu oran yüzde 2,8 düzeyinde gerçekleşti. Burada çarpıcı olan nokta, 2004-2014 döneminde verimlilik artış hızının gelişmiş ülkeler için yüzde 0,8; gelişmekte olan ülkeler için yüzde 5,6 olarak gerçekleşmesidir. Diğer yandan iş gücü artışındaki göreli yavaşlama ve çalışma süresindeki azalma gelişmiş ülkeler bakımından daha belirgin görünüyor. Tüm bu faktörlere rağmen ortalama rakamlarla gelişmiş/gelişmekte olan ülkeler arasındaki beş katlık verimlilik farkının kapatılabilmesi için stratejik kamu politikalarına ihtiyaç duyulduğu açıktır. Verimlilik hesaplamaları ve bunlara dayanılarak yapılan analizlerdeki teknik eksiklikleri ve aksaklıkların yanı sıra, kurumsal bazda verimlilik artışlarını ve analiz-
SON 50 YILLIK DÖNEM GÖZ ÖNÜNE ALINDIĞINDA GERÇEKLEŞTIRILEN GSYİH BÜYÜMESININ YARIDAN ÇOĞU VERIMLILIK ARTIŞLARIYLA SAĞLANDI.
37
kapak
TÜRKIYE’DE ALT SEKTÖRLER BAZINDA BÜYÜK VE KÜÇÜK ÇAPLI FIRMALARIN IŞ GÜCÜ VERIMLILIKLERI ARASINDA ÖNEMLI FARKLILIKLAR OLDUĞU GÖRÜLÜYOR. BU FARKIN EN YÜKSEK OLDUĞU MAKINE SANAYI ALT DALLARI SIRASIYLA YAKLAŞIK ÜÇ KAT ILE “2830-TARIM VE ORMANCILIK MAKINELERININ IMALATI”, 2,4 KAT ILE “2899-BYS DIĞER ÖZEL AMAÇLI MAKINELERIN IMALATI” VE 2,1 KAT ILE “2811-MOTOR VE TÜRBIN IMALATI” OLARAK SIRALANIYOR.
38
lerini olumsuz yönde etkileyen unsurların başında küresel ekonomik krizler ve durgunluklar geliyor. Kriz ortamında firma veya sektörel bazda kredi olanaklarının daralması, varlık fiyatlarının firmaların mevcut mali yapısını ve gelecekteki devresel hareketlere karşı direncini etkilemesi ve firmalar arası veya sektörler arası kaynak dağılımında etkinsizlikler ortaya çıkması verimliliği doğrudan etkiliyor. Bu bağlamda küresel ekonominin durumu ve küresel ekonomiye yön veren başat aktörlerin ekonomik yapıları, Türkiye’nin de içinde yer aldığı gelişen ve yükselen ülke ekonomilerinin değerlendirilmesi ve bu ülkelerde verimlilik analizlerinin yapılması noktasında hesaba katılmalıdır. Küresel ekonomi incelenirken, dünya ekonomisini etkileme potansiyelleri dikkate aldığında, ABD ve AB’nin konumu ile yükselen Asya ekonomilerini iyi değerlendirmek gerekiyor. Zira dünyaya yön veren bu kutupların içinde bulunduğu ekonomik koşullar küresel ekonomiyi doğrudan etkiliyor. Kriz sonrası toparlanma sinyalleri veren ABD ve AB’ye ilişkin orta vadeli büyüme projeksiyonları kriz öncesi döneme göre yavaş bir şekilde büyüme sergileneceğini gösteriyor. Bununla ilintili olarak da iş gücü verimliliğinin büyümesinde de (saat başı GSYİH) ciddi zayıflama olması bekleniyor. Diğer küresel siyasi, ekonomik ve demografik gelişmelerle birlikte düşünüldüğünde, sermaye akımlarında aksamalara yol açması beklenen söz konusu hususlar tüm yükselen ekonomiler gibi Türkiye ekonomisini de etkileme potansiyeline sahip.
Ayrıca, gelişmiş ülkelerle birlikte, iş gücünün niteliği ve yaşı, son dönemlerde, Türkiye’nin de içinde yer aldığı gelişmekte olan ülkeler için de bir sorun olarak görülüyor. Nitekim yapılan bir çalışmada, gelişmekte olan ülkeler bakımından iş gücü yaş ve niteliğindeki değişimin, yükselen ve gelişmekte olan ülkeler için yılda ortalama yüzde 0,1 oranında verimlilik azalışına yol açtığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu çerçevede, izleyen
bölümlerde yapılacak olan verimlilik analizleri değerlendirilirken, küresel ekonominin konumunun yanı sıra, üretim faktörlerinin en verimli oldukları alanlara yönlendirilmesi ve verimlilik artışlarının temel kaynaklarından birisi olan iş gücünün niteliğini artırmaya dönük teşvik mekanizmalarının da istenen hedeflere ulaşmada etkili olabileceği dikkatlerden kaçmamalıdır. TÜRKİYE EKONOMİSİ VE VERİMLİLİK CESifo Dünya Ekonomik İklim Raporu’na göre, küresel toparlanmaya ilişkin olarak kısa vadeli göstergeler olumlu sinyaller vermekle birlikte, Türkiye’ye özgülenen analizlerde kısa dönem faizlerdeki yükselme ve dolardaki güçlenme eğiliminin olumsuz etkilerine işaret ediliyor. Bununla birlikte, kriz sonrası dönemde gelişmiş ekonomilerdeki yavaş büyüme trendinin, yükselen ve gelişen ekonomilerin göreli yüksek performansıyla bir ölçüde telafi edildiğini unutmamak gerekiyor. Yakın gelecekte de ABD ve AB ekonomilerindeki düşük büyüme hızlarına karşılık yükselen ekonomilerin daha yüksek büyüme oranlarına ve verimlilik artışlarına ulaşabileceği öngörülüyor. Bu noktadan hareketle Türkiye gerekli yapısal reformları ve teşvik mekanizmalarını hayata geçirerek gelişmiş ekonomilerle arasındaki farkı hızla kapatma potansiyeline sahip. Öte yandan küresel ekonomide ağırlığı artan Çin ve Hindistan gibi ülkelerin gerisinde kalma ihtimali yüksek. Nitekim ekonominin tümü için hesaplanan iş gücü verimliliğine ilişkin eğilimler bu savı destekliyor. Ülkelerin 2000 yılındaki verimlilikleri baz alınarak, ilgili yıla göre sonraki yıllardaki verimlilik
değişimlerine bakıldığında, Türkiye’nin iş gücü verimliliğinin dünya makine ihracatında söz sahibi olan gelişmiş ülkelerin ve bazı ülke gruplarının iş gücü verimliliğine kıyasla bir taraftan krizlere daha duyarlı olduğu, diğer taraftan da trendin yükselme dönemlerinde daha olumlu tepkiler verdiği anlaşılmaktadır. Diğer yandan Türkiye’nin 2000 yılı bazlı verimlilik değişimleri yükselen ekonomilerin ağırlıkta olduğu Asya ekonomileriyle karşılaştırıldığında ortaya çıkan tablo parlak görünmüyor. Ayrıca, Türkiye’nin 2002-2007 dönemindeki yüksek ekonomik performansının, 2009-2015 döneminde sürdürülemediği dikkat çekmektedir. Bu durumun ortaya çıkmasında, izlenen ekonomi politikalarındaki değişiklik, eylem planlarında ortaya konulan yapısal reformların istenen hızda gerçekleştirilememesi, sermaye girişindeki sıkıntılar, yaşanan küresel kriz nedeniyle ticarette yaşanan daralma, üretim faktörlerin tahsisindeki etkinsizlikler ve iş gücü niteliğinin yüksek katma değerli ürünlerin üretiminde yetersiz kalması gibi unsurların etkili olduğunu ileri sürmek mümkündür. Türkiye’de 2002 sonrası GSYİH büyüme rakamları da bahsedilen verimlilik gelişmelerine koşut bir tablo ortaya koyuyor. Yapılan bu analiz ve değerlendirmeleri, belirli dönemler itibarıyla Türkiye’de sermaye, iş gücü ve toplam faktör verimliliğinin büyüme üzerindeki katkılarıyla birlikte değerlendirmek de mümkündür. Türkiye’de, verimliliğin büyümeye katkısı 2000’li yıllarda yüzde 20’ler dolayında seyrederken, 2010 sonrasında yüzde 10’un altına düşmüş, ortalama büyüme hızının görece düşük olduğu 1991-2000 döneminin de gerisinde kalmıştır.
“ÜRETİM AVANTAJLARI, REKABETÇİLİK IÇIN ÖNEMLI”
Dr. Bülent GÖKDEMIR
“Makine imalat sanayisinin gelişimi diğer iktisadi sektörlerin gelişimiyle doğrudan ilişkilidir. Bunun altında yatan en önemli neden, bu sektörün diğer sektörlere sabit sermaye yatırımı niteliğinde üretim gerçekleştirmesi. Genel olarak iktisadi sektörlerin yükselişe geçtiği dönemlerde, yani sektörel bazda üretimin artma eğiliminde olduğu konjonktürde, yeni makine yatırımları ve/veya makine yenileme yatırımları talebinde artış ortaya çıkıyor ve bu durum da makine imalat sanayisini olumlu yönde etkiliyor. Makine imalat sanayisinde üretim ve değer artışında süreklilik sağlamak için hem iç hem de dış ticaret olanaklarında iyileşme önem kazanıyor. Ülke ekonomisinin durağan olduğu dönemlerde dahi şayet küresel bir durgunluk yok ise dış ticaret bağlantıları ve uluslararası rekabet edebilirlik ön plana çıkıyor ve üretim artışının sağlanması için önem kazanıyor. Bu nedenle rekabetçiliğin önemli ayaklarından birisi olan uluslararası ticarette verimlilik kaynaklı üretim avantajları önemli hale geliyor.”
39
kapak
VERIMLILIK ARTIŞLARI ILE ÇALIŞANLARIN NITELIKLERI ARASINDA ISTATISTIKSEL OLARAK ANLAMLI BIR ILIŞKI MEVCUT. BU NEDENLE KAMU TARAFINDAN, EĞITIME YAPILACAK YATIRIM VEYA ILGILI SEKTÖRDEKI FIRMALARIN BU ALANDAKI YATIRIMLARININ DESTEKLENMESI, ÖNCELIKLI POLITIKA SEÇENEKLERI ARASINDA YER ALMALI.
40
Bu sorun çözülmedikçe Türkiye’nin potansiyel büyüme hızı olan yüzde 5 seviyesini yakalaması ve bu oranın üzerine çıkması son derece güçtür. 2010 yılı sonrasında ortaya çıkan verimlilik sorununun makroekonomik planda olduğu kadar mikroekonomik, bir diğer ifadeyle sektörel hatta firma planında analiz edilmesi gerekiyor. Anılan sorunun çözümüne ilişkin kamu politikalarının tasarımında verimlilik dinamiklerine odaklanan mikro analizler ciddi sinyaller verecektir. Bu noktada özellikle kamu destek politikalarının kaynak dağılımı üzerindeki etkileri mercek altına alınmalıdır. TÜRKİYE MAKİNE SEKTÖRÜNÜN KONUMU VE GENEL GÖRÜNÜMÜ Küresel makine ticaretinin gelişimi incelendiğinde, özellikle son yıllarda toplam ticaret içerisinde gelişmiş ekonomilerin aldığı payın, yükselen ülkelerin aldığı paya oranla azaldığı görülüyor. Her ne kadar gelişmiş ülkeler ileri teknolojili makine üretimine odaklanma eğiliminde olsa da, yakın gelecekte Türkiye’nin de içinde bulunduğu yükselen ülkeler kategorisinin, küresel makine ticaretindeki payının daha da artması bekleniyor. Bu itibarla verimlilik analizine geçmeden önce Türkiye makine sektörünün özelliklerini ve küresel konumunu kısaca ortaya koymak yerinde olacaktır. Makine imalat sanayisinin gelişimi diğer iktisadi sektörlerin gelişimiyle doğrudan ilişkilidir. Bunun altında yatan en önemli neden bu sektörün diğer sektörlere sabit sermaye yatırımı niteliğinde üretim gerçekleştirmesidir. Genel olarak iktisadi sektörlerin yükselişe geçtiği dönemlerde, yani sektörel bazda üretimin artma eğiliminde
olduğu konjonktürde, yeni makine yatırımları ve/veya makine yenileme yatırımları talebinde artış ortaya çıkıyor ve bu durum da makine imalat sanayisini olumlu yönde etkiliyor. Makine imalat sanayisinde üretim ve değer artışında süreklilik sağlamak için iç ve dış ticaret olanaklarında iyileşme önem kazanıyor. Ülke ekonomisinin durağan olduğu dönemlerde dahi şayet küresel bir durgunluk yok ise dış ticaret bağlantıları ve uluslararası rekabet edebilirlik ön plana çıkıyor ve üretim artışının sağlanması için önem kazanıyor. Bu nedenle rekabetçiliğin önemli ayaklarından birisi olan uluslararası ticarette verimlilik kaynaklı üretim avantajları önemli hale geliyor. Bununla birlikte makine imalat sanayisindeki ihracat ve ithalat dengesinin ithalat lehine gerçekleştiği, bir diğer ifadeyle bu sektörde bir dış ticaret açığının var olduğu görülüyor. GTIP 84 kodlu ürün grubuna yönelik olarak Türkiye’nin dış ticaret dengesine bakıldığında, yıllar itibarıyla söz konusu ürün grubunda ithalatımızın ihracatımıza oranla daha fazla arttığı görülüyor. Bu bağlamda, 500 milyar dolar olarak öngörülen 2023 ihracat hedefi içerisinde makine imalat sektörü için 100 milyar dolar tutarında bir hedef belirlendiği dikkate alındığında, gerekli ihracat artışını sağlamak için daha rekabetçi bir makine imalat sanayisine sahip olmamız gerektiği açıktır. Bunun için öncelikle, üretim bakımından yurt içi talebi karşılamakta sıkıntı çektiğimiz makine sektörü alt üretim sınıflarının belirlenmesi ve bu sınıfların desteklenmesine dönük bir üretim politikası izlenmesi gerektiği öne çıkıyor. İkinci öncelik ise ihracat artışı sağlanması için makine imalat sanayisinin rekabet gücünün artırılmasına olanak sağlayacak politikaların geliştirilmesidir. Rekabet gücünün temel belirleyicilerinin başında verimlilik faktörü geliyor. Bu çerçevede, verimlilik artışlarıyla daha yüksek bir katma değere sahip olan bir makine imalat sektörünün uluslararası arenada daha rekabetçi bir konum elde etmesi, böylece ihracat hedeflerine ulaşması mümkün olabilecektir. MAKİNE SEKTÖRÜNDE VERİMLİLİK ANALİZİ Birçok sektöre yatırım ve ara malı üreten makine imalat sanayisinin toplam imalat sanayisi içindeki payı, başta gelişmiş ülkeler olmak üzere yükselen ve gelişmekte olan ekonomilerde artıyor. Bu bakımdan makine imalat sanayisindeki ilerlemeler yayılma ve çarpan etkisiyle diğer tüm sektörlerde de etkisini gösteriyor. Dolayısıyla bu sektördeki verimlilik artışları ekonominin bütününde olumlu bir etki yaratıyor. Dünyada makine ihracatında en yüksek payı alan ülkelerin başında Çin, Almanya, ABD, Japonya ve ülkemizde örnek bir model olarak ka-
bul edilen İtalya yer alıyor. En büyük ithalatçılarının başında ise ABD, Çin, Almanya, Meksika, Kanada ve Fransa geliyor. 2015 yılı sonu itibarıyla, Türkiye’nin makine ihracatından pay alan ülkeler arasında Almanya, ABD, İran, Cezayir ve Irak bulunuyor. 2010-2014 döneminde Türkiye makine imalat sanayisindeki iş gücü verimliliği toparlanmaya başlayarak 2014 yılı itibarıyla bazı gelişmiş ülkeleri geride bıraktı. Bu tablo, 2011-2014 yıllarını kapsayan Türkiye Makine Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nın (2011-2014 Strateji Belgesi); ihracat, Ar-Ge ve yenilik desteklerinin çeşitlendirilerek artırılması, KDV uygulamaları ve kamu alımlarına ilişkin düzenlemeler, gözetim ve denetim faaliyetlerinin etkinleştirilmesi yoluyla, gözlenen olumlu iyileşmeye katkı sağlamış olabileceğini ima ediyor. Bununla birlikte, anılan performansın artarak sürdürülebilmesi, yeni Strateji ve Eylem Planı’nın etkin bir şekilde uygulanmasının yanı sıra verimlilik odaklı kamu destek politikalarının da adaptasyonu ile mümkün olabilecektir. Başta makine sektörü olmak üzere Türkiye imalat sanayisi verimlilik konusunda son yıllarda gösterdiği olumlu gelişmeye rağmen, gelişmiş ülkelerle hala aynı seviyeye gelebilmiş değil. Bir diğer ifadeyle Türkiye’nin orta ve uzun vadeli hedeflere ulaşması ve göreli konumunun yükselmesi için vites büyütmesi gerekiyor. Türkiye imalat sanayisinin kendi içinde sektörel bazda karşılaştırmalı durumuna bakıldığında, makine sektöründeki verimliliğin imalat sanayisi ortalamasının bir hayli üzerinde olduğu hesaplanıyor. Sektörde verimlilik artışının özellikle 2009 yılından sonra ivmelenerek yükseldiği ve imalat sanayisi içinde verimliliği yüksek olan birkaç sektörden biri olduğu görülüyor. Bu değerlendirmeler, makine sektörünün katma değer açısından ülke ekonomisi için önemli bir konumda bulunduğunu ortaya koyuyor. Diğer yandan, sektör düzeyinde, çalışılan saat başına işveren tarafından ödenen brüt ücretler bakımından iş gücü maliyetlerine bakıldığında, makine sektöründe iş gücü maliyetlerinin imalat sanayisi ortalamasına göre çok daha
hızlı yükseldiği anlaşılıyor. 2003-2014 yılları arasında imalat sanayisinde saat başına brüt ücret yüzde 20 oranında artarken, makine sektöründe bu oran yaklaşık yüzde 80 olarak gerçekleşti. Bu noktadan hareketle görece yüksek verimlilikle çalışan sektörde işveren üzerindeki ücret yükünün azaltılmasına olanak verecek kamu politikalarının tasarlanması ve uygulanması sektörde yatırımlara hız verecek, böylece toplam imalat sanayisi verimliliğinin ortalaması artacaktır. Sektörün yurt içindeki verimlilik durumunun analizinin ardından, uygun politika önerilerinin geliştirilebilmesi için göreli verimlilik analizi de yapmak gerekiyor. Bu çerçevede makine imalat sanayisinin alt sektörlerinin göreli iş gücü verimliliği sektörler arası ve uluslararası ortalamalar bakımından değerlendirilmiştir. Bu bilgilere göre, Türkiye makine sektörü alt dallarında, çalışmanın daha önceki bölümlerinde de yer verildiği üzere makine sektörünün toplamına benzer şekilde, karşılaştırmalı
ÖNÜMÜZDE YILLARDA TÜRKIYE’NIN DE IÇINDE BULUNDUĞU YÜKSELEN ÜLKELER KATEGORISININ, KÜRESEL MAKINE TICARETINDEKI PAYININ ARTMASI BEKLENIYOR.
MAKİNE SEKTÖRÜNÜN VERİMLİLİĞİ YÜZDE 47 ARTABİLİR Türkiye makine sektörü verimlilik konusunda son yıllarda bir hamle yaptı. Bu sayede ülkemizin diğer ülkelerle arasında var olan verimlilik farklarının yavaş da olsa kapanmaya başladığını görüyoruz. Bununla birlikte Türkiye’nin mevcut gelişme hızı, dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer almasını sağlayacak düzeyde görülüyor. Bu sebeple verimlilik düzeyi ve rekabet gücünün artırılmasına yönelik özgün kamu politikaları tasarlanmalı ve ivedilikle hayata geçirilmelidir. Bu türden politikalar neticesinde makine sektöründe kaynak dağılımındaki etkinsizlik ortadan kaldırıldığında, sektörün verimliliğinin yüzde 47 düzeyinde artacağı tespit ediliyor. Sadece kaynak dağılımının yeniden düzenlenmesi ile elde edilebilecek bu oranda bir verimlilik artışının sektörün küresel rekabetteki konumu üzerinde ciddi bir etki yaratacağı belirtiliyor. Bunun için özellikle doğru destek modellerinin tasarlanması, verimlilik odaklı destek modelinin hayata geçirilmesi gerekiyor.
41
kapak
BAŞTA MAKINE SEKTÖRÜ OLMAK ÜZERE TÜRKIYE IMALAT SANAYISI VERIMLILIĞI SON YILLARDA OLUMLU BIR GELIŞME GÖSTERMESINE RAĞMEN, GELIŞMIŞ ÜLKELERLE HALA YÜKSEK ORANDA BIR FARK BULUNUYOR.
bir verimlilik dezavantajı olduğu görülüyor. Ancak burada dikkat çeken husus, Türkiye makine sektöründe faaliyet gösteren büyük/verimli firmaların verimliliklerinin dünya ortalamaları ile rekabet edebilecek düzeyde olması. Bu noktada ülkemiz makine sektörü için rekabet gücü açısından, temel sorunlardan birisinin küçük/ verimsiz firmaların verimliliklerinin dünya ortalamalarına kıyasla oldukça düşük seviyelerde gerçekleşmesi. Söz konusu firmaların düşük düzeylerdeki verimlilikleri, Türkiye toplam makine sektöründeki ortalama verimliliği de aşağı çekiyor ve tüm sektörü içerecek şekilde yapılan karşılaştırmalarda diğer ülkelerle aramızda ciddi bir fark oluşmasına yol açıyor. VERİMLİLİK ARTIŞINDA TEKNOLOJİK ADIMLAR ÖNEMLİ Verimlilik artışları ya eldeki mevcut üretim faktörleriyle elde edilebilecek maksimum ürün miktarını artırarak (yani üretim olanakları sınırını genişleterek) ya da bu potansiyel sınıra ulaşmak için verimsiz olan alanlarda gerekli politikaları uygulayarak gerçekleştirilebilir. Potansiyel üretim kapasitesinin altında faaliyet gösteren ekonomiler ve sektörler, diğerlerine nazaran daha hızlı bir verimlilik büyümesi sergiler. Asya Kaplanları’nda belirli bir dönemde yaşanan verimlilik artışı kaynaklı hızlı büyümenin altında yatan temel etken budur. Bununla birlikte her ne kadar ülkeler geliştikçe verimlilik artışlarında düşüşler yaşanacağı beklense de tüm ekonomideki verimliliği dikkate aldığımızda, Türkiye’de yıllar itibarıyla verimliliğin gelişmiş ülkelerden görece düşük olduğu gözlemleniyor. Türkiye’nin ABD ile göreli verimliliği
42
diğer tüm ülkelerden daha fazla bir farka sahip. 2000-2005 yılları arasında en üst düzeylere çıkan bu verimlilik farkı 2005-2015 arasında giderek azalmakla birlikte Türkiye halen ele alınan örneklerle kıyaslandığında ABD ile verimlilik farkı en yüksek ülke konumundadır. Söz konusu verimlilik farklarının kapatılabilmesi için Türkiye’de üretim imkânları potansiyelinin ciddi bir politika tercihi olarak yeniden ele alınması gerekiyor. Öncelikle üretim potansiyelini artırmanın en belirgin yolunun teknolojik gelişmede süreklilik ve organizasyonel yapıda yeni üretim tekniklerine uygun değişimleri gerçekleştirmek olduğu anlaşılmalıdır. Bu çalışmanın da konusu olan makine sektörü açısından ele alındığında, yukarıdaki bölümlerde yer verilen karşılaştırmalı verimlilik analizlerinden çıkarılabilecek ilk sonuç; sektöre yönelik olarak izlenecek stratejilerde, eylem planlarında ve ekonomi politikalarında verimliliği düşük olan alt sektörlerin özellikle dikkate alınmasının uluslararası rekabet gücü açısından uygun ve gerekli olduğudur. Bu bağlamda, kısa bir süre önce yayımlanan 2017-2020 Strateji ve Eylem Planı’nda da yer alan: • Makine sektöründe Ar-Ge ve inovasyona dayalı üretimi geliştirmek, • Rekabet gücü artırılarak makine sektöründe dış ticaret açığını azaltmak, • Akıllı üretim sistemleri konusunda makine sanayisini geliştirilmek, • İnsan kaynağının nitelik ve yetkinliğini geliştirmek, şeklinde ortaya konulan hedefler bu çalışmada elde edilen sonuçlarla uyumlu görünüyor. Raporda ulaşılan sonuçlar çerçevesinde, sayı-
lan bu hususlara eklenebilecek önemli bir politika tercihi de sektörel bazda var olduğu anlaşılan faktörlerin tahsisindeki etkinsizliklerin ele alınması ile sermaye ve emeğin yeniden tahsisine ilişkin teşvik mekanizmalarının geliştirilmesi. Her şeyden önce, belirtilen bu hedeflere ulaşmak için mevcut çalışmada yapılan analizler neticesinde ulaşılan tespitlerle uyumlu politikalar geliştirilmesi gerektiği su götürmez bir gerçek. Uygulanabilecek politikalar açısından mikro ekonomik anlamdaki reformlar sektörel verimlilik ve rekabet gücü artışı sağlamak ve bu gelişmeye süreklilik kazandırmak bakımından önemli işlevler görecektir. Firmaların üretim potansiyellerinin artırılmasının önündeki bürokratik ve yasal engellerin kaldırılması, firma seviyesinde teknolojik ve organizasyonel değişimde yeniliklerin gerçekleştirilmesi ile sağlanabilecek rekabetçi bir yapının oluşturulmasına yönelik politikalar bu tür mikro ekonomik reformların başında geliyor. Diğer yandan verimlilik artışları ile çalışanların nitelikleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişkinin var olduğu biliniyor. Bu nedenle, kamu tarafından, çalışan kalitesini artıracak şekilde sektörlere özgü niteliklerin kazanılması için eğitime yapılacak olan yatırım veya ilgili sektördeki firmaların bu alandaki yatırımlarının desteklenmesi, öncelikli politika seçenekleri arasında yer almalıdır. Nitelikli iş gücü aynı zamanda, etkinlik kazanımı sağlayabilecek dışsal unsurların (kamu kolaylıkları ve ulaştırmaya ilişkin gerekli altyapı eksikliklerinin tamamlanması) ve özellikle firma kapasitelerini aşacak çaptaki verimlilik artışları sağlayabilecek teknik/teknolojik gelişmelerin önünü açacak Ar-Ge yatırımlarına dönük işleti-
lecek olan teşvik mekanizmasının da daha etkili sonuçlar doğurmasını sağlayacaktır. Mutlaka dikkate alınması gereken bir başka konu da üretim faktörlerinin en etkin alanlarda kullanılıp kullanılmadığı. Dünya Bankası tarafından yapılan bir çalışmada Türkiye’de gerek tüm ekonomi gerekse sektörel bazda kaynak dağılımında ciddi ölçüde etkinsizlikler bulunduğuna yönelik tespitler yer alıyor. Söz konusu çalışmada Hsieh ve Klenow yöntemi ile yapılan hesaplamalara göre, 2014 yılı itibarıyla makine sektöründe kaynak dağılımındaki etkinsizlik ortadan kaldırıldığında, sektörün verimliliğinin yüzde 47 düzeyinde artacağı öngörülüyor. Sadece kaynak dağılımının yeniden düzenlenmesiyle elde edilebilecek bu oranda bir verimlilik artışının, sektörün, küresel rekabetteki konumu üzerinde ciddi bir etki yaratacağı belirtiliyor. Çalışmada, etkinsizliğin kaldırılmasıyla elde edilebilecek verimlilik kazanımının 2003 yılında yüzde 90 seviyesinde gerçekleştiği ortaya konuluyor. Bu tablo Türkiye’de son 10 yılda kaynak dağılımında bir iyileşme sağlandığını gösteriyor. Bununla birlikte 2023 perspektifli hedeflere ulaşmak için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiği açıktır. İlgili çalışmada, Türkiye’de yapısal dönüşümün hızının azaldığı, verimlilik artışının sağlanabilmesi ve devam ettirilebilmesi için yeni bir politika tasarımına ihtiyaç duyulduğu vurgulanıyor. Buradan hareketle verimliliğin artırılmasına dönük kamu politika tasarımında sektörler arası ve sektör içi kaynak dağılımındaki bozukluklara odaklanılması gereği ortaya çıkıyor. Makine sektöründe verimli çalışan yüzde 20’lik grup, dünya ile rekabet edebilecek seviyede iken, verimsiz çalışan firmalar ülke
MAKİNE SEKTÖRÜNDE VERIMLILIK ARTIŞININ ÖZELLIKLE 2009 YILINDAN SONRA IVMELENEREK YÜKSELDIĞI VE IMALAT SANAYİLERİ IÇINDE VERIMLILIĞI YÜKSEK OLAN BIRKAÇ SEKTÖRDEN BIRI OLDUĞU GÖRÜLÜYOR.
43
kapak
TÜRKIYE MAKINE SEKTÖRÜNDE FAALIYET GÖSTEREN BÜYÜK/VERIMLI FIRMALARIN VERIMLILIKLERI DÜNYA ORTALAMALARIYLA REKABET EDEBILECEK DÜZEYDE.
44
kaynaklarını heba ediyor. Bu noktada faktör mobilizasyonuna yönelik ayrıntılı bir analiz yapılarak, kaynakların etkin olmayan bir şekilde dağılımını önleyecek nitelikte bir teşvik mekanizmasının tasarlanması gereği ortadadır. YENİLİKÇİLİK-VERİMLİLİK-İHRACAT İLİŞKİSİ İmalat sanayisi ve özelde makine sektörüne yönelik olarak nasıl bir teşvik sistemi kurgulanması gerektiği, mevcut sistemin özüne yönelik yapılabilecek müdahalelerin ana eksenleri, teorik tartışmalar ve ülke uygulamaları temelinde şu soruların cevaplarının aranması gerekiyor: • Verimlilik ile ihracat performansı arasındaki ilişki nedir? • Yenilikçiliğin verimlilik ve ihracat performansı üzerindeki etkisi nasıldır? • Hangi tür teşvikler verimliliği ve buna bağlı olarak ihracatı artırmaktadır? Yapılacak olan değerlendirmelerde bir taraftan teorik tartışmalar ve ampirik çalışmalar diğer taraftan da Türkiye özelinde yapılan ekonometrik analiz çalışmasının sonuçları dikkate alınıyor. Böylece teori, ülke pratikleri ve ampirik sonuçlar bir arada gösteriliyor. Teori ve ampirik literatür dikkate alınarak verimlilik ve ihracat performansı ilişkisi, ihracatçı firmaların verimlilik kaynakları, Ar-Ge teşviklerinin yenilikçilik ve verimlilik üzerindeki etkileri, hangi tür firmalar üzerinde Ar-Ge teşviklerinin ve ihracat desteklerinin daha etkili olduğu irdeleniyor. Ekonometrik analizlerde Türkiye’de ihracat yapan firmaların kamusal fonlar tarafından desteklenen yenilikçilik faaliyetlerinin verimlilik üzerinden ihracat performanslarını nasıl etkilediği belirlenmeye çalışıldı. Analiz sonuçla-
rı; yenilikçilik desteklerinin, önceki bölümlerde kaynak dağılımında var olduğu tespit edilen etkinsizliği giderecek şekilde nasıl dağıtılması gerektiğinin ipuçlarını ortaya koyuyor. Elde edilen sonuçlar, çalışmanın sonuç kısmında yer verilen “Makine Sektörüne Özel Destek Modeli”nin bileşenlerini oluşturuyor. YENİLİKÇİLİK DESTEKLERİNİN YURT İÇİ SATIŞLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ İlk olarak firmanın yurt içi satışları üzerinde yenilikçilik değişkenlerinin etkileri incelendi. Bu analizlerde bağımlı değişken “Yurt İçi Satışlar”dır. • Firmanın yaşı ve yabancı sermaye kullanımı kontrol edildiğinde, yenilikçilik destekleri ile yapılan proje sayısının katkısının yurt içi satışlar üzerindeki etkisinin önemli ölçüde (istatistiki olarak anlamlı) olduğu gözüküyor. • Yenilikçilik desteği ile proje yapan KOBİ’lerin Ar-Ge personel sayısı arttıkça firmaların yurt içi satışları da artış gösteriyor. Toplam 233 firmanın verisine göre yapılan analizde bu etkinin istatiksel olarak yüzde 1 düzeyinde anlamlı olduğu sonucuna ulaşılıyor. • 233 firma ve altı yıllık dönemde “yapılan proje sayısı” yurt içi satışlar üzerinde firmanın yaşı, yabancı sermaye ve Ar-Ge çalışan sayısı değişkenlerine göre daha etkili oldu. • Yenilikçilik projelerine ne kadar önce başlanmışsa ve/veya ilk proje tarihi ne kadar eski ise yurt içi satışları o kadar çok artıyor. • Yenilikçilik projesine sağlanan destek tutarı yükseldikçe KOBİ’nin yurt içi satışları da artıyor. • Yenilikçilik destek miktarıyla firmaların yurt içi satışları arasındaki pozitif ilişki firmanın yaşı,
yabancı sermaye kullanımı, Ar-Ge personel sayısı kontrol edildiğinde dahi görülüyor. YENİLİKÇİLİK DESTEKLERİNİN İHRACAT ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Firmanın yaşı ve yabancı sermaye kullanımı kontrol edildiğinde, desteklenen yenilikçilik proje sayısının ihracat üzerindeki katkısı istatistiki olarak anlamlı düzeydedir. Aynı etki, yurt içi satışlarla karşılaştırıldığında, desteklenen yenilikçilik proje sayısının, yurt içi satışlar üzerindeki etkisinin ihracata kıyasla daha yüksek olduğu sonucu çıkıyor. • İnovasyon desteği alan firmanın Ar-Ge personel sayısı arttıkça firmaların ihracatı da artış gösteriyor (İstatistiki olarak anlamlı düzeyde). • Desteklenen yenilikçi projelere ne kadar önce başlanmışsa ve/veya ilk proje tarihi ne kadar eski ise ihracat o kadar çok artıyor. • Yenilikçilik destek miktarıyla firma ihracatı arasında pozitif ilişki vardır. Ancak bu etki yurt içi satışlarla kıyaslandığında düşük kalıyor. Diğer bir ifadeyle alınan destek miktarı yükseldikçe yurt içi satışlar daha fazla artıyor. DESTEK MODELİ ÖNERİSİ Her ne kadar teoride ülkeler geliştikçe verimlilik artışlarında düşüşler yaşanacağı beklense de ekonomi genelindeki verimliliği dikkate aldığımızda, Türkiye’de yıllar itibarıyla verimliliğin gelişmiş ülkelerden görece düşük olduğu görülüyor. ABD ile göreli verimlilik baz alındığında Türkiye’nin, incelenen diğer tüm gelişmiş ülkelerden daha fazla bir farka sahip olduğu tespit ediliyor. 2000–2005 yılları arasında en üst düzeylere çıkan bu verimlilik farkı 2005–2015 arasında giderek azalmakla birlikte, Türkiye halen ele alınan örneklerle kıyaslandığında ABD ile verimlilik farkı en yüksek ülke konumunda. Verimlilik-büyüme ilişkisi irdelendiğinde; verimliliğin Türkiye’nin büyümesine katkısının 2000’li yıllarda yüzde 20’ler dolayında seyrederken, 2010 sonrasında yüzde 10’un altına düştüğü ve ortalama büyüme hızının görece düşük olduğu 1991-2000 döneminin de gerisinde kaldığı görülüyor. Türkiye’nin iş gücü verimliliğinin yıllar bazında değişimi incelendiğinde; dünyada verimliliğin düşme eğilimi gösterdiği dönemlerde (20072010 yılları arası) Türkiye’deki iş gücü verimliliğinin gelişmiş ve yükselen ekonomilerdekinden daha sert bir düşüş sergilediği görülüyor. Buna karşılık eğilimin yükselişte olduğu dönemlerde, Türkiye’deki verimlilik artışları ortalamaların görünür şekilde üzerinde gerçekleşiyor. Bu da dalgalanmanın oldukça yüksek olduğunu anlatıyor. Çalışmada verimlilik konusu, makine sektörü özelinde de inceleni-
yor. Buna göre makine sektörünün verimliliği, imalat sanayisi ortalamasının bir hayli üzerinde. Sektörde verimlilik artışının özellikle 2009 yılından sonra ivmelenerek yükseldiği ve imalat sanayisi içinde verimliliği en yüksek birkaç sektörden biri olduğu dikkat çekiyor. Alt sektörler bazında incelendiğinde ise, altı makine alt sektöründeki düşük iş gücü verimliliği, makine imalat sanayinin ortalama verimliliğini de aşağı çekiyor. Söz konusu altı sektörde verimlilik düşüklüğünün nedenlerinin spesifik olarak araştırılması, bu sektörler özelinde yapılacak odak grup çalışmaları ve firma bazlı analizlerle ortaya konulması gerekiyor. Buna göre alınması gereken verimlilik artırıcı tedbirlerin belirlenmesi önem taşıyor. Diğer yandan sektör düzeyinde iş gücü maliyetlerine bakıldığında; makine sektöründe iş gücü maliyetlerinin çok daha hızlı yükseldiği anlaşılıyor. Bu noktadan hareketle görece yüksek verimlilikle çalışan sektörde, işveren üzerindeki ücret yükünün azaltılmasına olanak verecek kamu politikalarının tasarlanması ve uygulanması, sektörde yatırımlara hız verecek, böylece toplam imalat sanayisi verimliliğinin ortalaması artacaktır. Türkiye makine sektörünün karşılaştırmalı analiz sonuçlarına göre, iş gücü verimliliğinin 2010 yılına kadar diğer ülkelerin performansının altında kaldığı, diğer bir ifadeyle sektörün çalışılan saat başına yaratılan reel katma değer bakımından karşılaştırmalı olarak düşük bir performans sergilediği anlaşılıyor. Ancak makine sektöründe en verimli ilk yüzde 20’lik dilimde yer alan firmalarımızın ortalama verimliliğinin, genel ortalama verimlilikten oldukça yüksek olduğu da tespit edilmiştir. Türkiye makine sektörün-
MEVCUT GELIŞME HIZI, TÜRKIYE’NIN, DÜNYANIN EN BÜYÜK 10 EKONOMISI ARASINDA YER ALMASINI SAĞLAYACAK DÜZEYDE. BU SEBEPLE VERIMLILIK DÜZEYI VE REKABET GÜCÜNÜN ARTIRILMASINA YÖNELIK ÖZGÜN KAMU POLITIKALARI TASARLANMALI VE IVEDILIKLE HAYATA GEÇIRILMELI.
45
kapak
IHRACATTA MAKSIMUM ETKIYI ORTAYA ÇIKARACAK BIR DESTEK MODELI IÇIN FIRMALARIN VERIMLILIĞININ ÖNCEDEN ÖLÇÜLMESI VE DEĞERLENDIRILMESI GEREKIYOR.
46
de faaliyet gösteren bu yüzde 20’lik dilimdeki firmaların verimlilikleri dünya ortalamalarıyla rekabet edebilecek düzeydedir. Bu noktada ülkemiz makine sektörü için rekabet gücü açısından temel sorunlardan birisinin küçük/ verimsiz firmaların verimliliklerinin dünya ortalamalarına kıyasla oldukça düşük seviyelerde gerçekleşmesidir. Söz konusu firmaların düşük düzeylerdeki verimlilikleri Türkiye toplam makine sektöründeki ortalama verimliliği de aşağı çekerken tüm sektörü içerecek şekilde yapılan karşılaştırmalarda diğer ülkelerle aramızda ciddi bir fark oluşmasına yol açıyor. Türkiye makine sektörü verimliliği son yıllarda bir hamle yaptı. Bu sayede ülkemizin diğer ülkelerle arasında var olan verimlilik farklarının yavaş da olsa kapanmaya başladığını görüyoruz. Bununla birlikte mevcut gelişme hızı, Türkiye’nin, dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer almasını sağlayacak düzeyde görülüyor. Bu sebeple verimlilik düzeyi ve rekabet gücünün artırılmasına yönelik özgün kamu politikaları tasarlanmalı ve ivedilikle hayata geçirilmelidir. Bu türden politikalar neticesinde makine sektöründe kaynak dağılımındaki etkinsizlik ortadan kaldırıldığında, sektörün verimliliğinin yüzde 47 düzeyinde artacağı tespit ediliyor. Sadece kaynak dağılımının yeniden düzenlenmesi ile elde edilebilecek bu oranda bir verimlilik artışının sektörün küresel rekabetteki konumu üzerinde ciddi bir etki yaratacağı belirtiliyor. Bunun için özellikle doğru destek modellerinin tasarlanması, verimlilik odaklı destek modelinin hayata geçirilmesi gerekiyor. Çalışmada gerçekleştirilen ekonometrik analiz sonuçları, nasıl bir destek modelinin kurgulanması gerektiğinin ipuçlarını veriyor.
Verimlilik odaklı destek modelinin özünde yenilikçilik faaliyetlerinin desteklenmesi yatıyor. Yapılan analizler ışığında, yenilikçilik desteklerinin bir bütün olarak firmanın hem yurt içi satışları üzerinde hem de ihracat üzerinde pozitif etki yarattığı tespit edilmiştir. Yapılan teorik değerlendirmeler ışığında verimlilik üzerinde pozitif etki yarattığı tespit edilen yenilikçilik faaliyetleri, Türkiye özelinde de firma performansı üzerinde olumlu etki yaratıyor. Yenilikçilik desteklerinin ihracat üzerinde de pozitif etki yaratması, söz konusu verimlilik artışının önemli bir boyutta olduğunu ortaya koyuyor. Destek miktarı arttıkça (projenin boyutu büyüdükçe) ciro performansının yükselmesi, yenilikçilik desteklerinin küçük firmalara değil de büyük miktarlar halinde verilmesinin, kaynak dağılımındaki etkinlik sorununu azaltacak bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Benzer şekilde proje kapsamında istihdam edilen Ar-Ge personeli sayısının hem iç satışlar hem de ihracat performansında etkili olması ve Ar-Ge personeli sayısı arttıkça ciro performansının yükselmesi, desteklerin önemli miktarda ArGe personeli istihdam edebilecek büyüklükte firmalara yönlendirilmesinin gerekliliğini ortaya koyuyor. Aynı zamanda desteklenen proje sayısı arttıkça, etkinin boyutunun da artması destek modelinin kurgulanması açısından önem taşıyor. Destekten yararlanan firmanın performans artışları göz önünde bulundurularak yeniden destekten yararlanmasına öncelik verecek bir model, çok daha büyük bir etkiyi ortaya çıkarabilecektir. Yenilikçilik desteklerinin bir taraftan verimliliği artırırken aynı zamanda firmanın ihracat performansını da yükseltmesi, Türkiye’nin sürdürülebilir bir ihracat artışı için yenilikçilik desteklerini ihracatçı firmalara yönlendirmesinin önemine işaret ediyor. Tüm regresyon sonuçlarında performans üzerindeki pozitif etkisi ortaya konan yaş un-
suru ile birlikte değerlendirildiğinde; piyasada belirli bir dönem zarfında varlığını devam ettiren ihracatçı firmaların büyük montanlı yenilikçilik desteklerinden belirli bir periyod dahilinde, performans kriterine bağlı olarak yararlandırılması optimum model olarak karşımıza çıkıyor. Son olarak, ekonometrik analizlerde yenilikçilik desteklerinin ihracat üzerindeki gücünün iç pazara kıyasla düşük olması, bu desteklerin ihracat pazarlarında firmanın rekabet gücünü artıracak projelere yönlendirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Bu tespitler ışığında makine sektörü özelinde önerilen destek modelinin bileşenleri aşağıdaki gibidir: • Belirli bir yaş, büyüklük ve verimlilikteki makine ihracatçısı firmaların, • Uluslararası pazarlardaki rekabet güçlerini artıracak yenilikçilik projelerinin, • Büyük montanlı destek ödemeleriyle, • Birbirine eklemlenmiş projeler zinciri şeklinde uzun bir periyotta, • Verimlilik kriterlerine bağlı olarak desteklenmesi. Söz konusu unsurların tamamı hem Türkiye özelinde yapılan ekonometrik analiz sonuçları hem de ülke uygulama sonuçları tarafından destekleniyor. Fransa, Hindistan, İsveç, Avusturya, Portekiz, Singapur, Japonya ülke uygulamalarının tamamında ön plana çıkan unsur verimliliktir. Verimlilikten ihracata giden hareketin yönü, destek modelinin tasarımında verimliliğin önemini ortaya koyuyor. Fransa örneğinde desteklerin, destek öncesi verimli olan firmalara yönlendirilmesinin önemi net
bir şekilde ortaya çıkıyor. Portekiz uygulaması ise, destek verilecek firmaların seçiminde firmanın yalnızca ihracat yoğunluğu değil, aynı zamanda rekabetçiliğine odaklanmak gerektiğini ortaya koyuyor. Bu noktalardan hareketle, kaynak dağılımındaki etkinsizliği azaltacak ve ihracatta maksimum etkiyi ortaya çıkaracak bir destek modeli için destek alacak firmaların verimliliğinin önceden ölçülmesi ve değerlendirilmesi gerekiyor. Bunun için makine sektöründe verimlilik kriterlerini ortaya koyacak, firma bazında verimlilik analizleri gerçekleştirecek ve uzun vadede verimlilik sertifikasyonu yapabilecek bir merkezin varlığına ihtiyaç duyuluyor. Böyle bir merkez Türkiye’de henüz mevcut değildir. Kurulması önerilen merkez, imalat sanayisi alanında firma bazlı verimlilik analizlerini yapabilecek ve firma bazlı sertifikasyon yapabilecektir. Bu çalışmada ortaya konulan söz konusu destek modeli ve bu destek modelinin bileşeni olan merkez, pilot uygulama olarak öncelikle makine sektörü özelinde uygulanacaktır. Mevcut destek sistematiğine ilave edilecek yeni bir modülle mevcut yenilik ve Ar-Ge destek yapısında hiçbir değişikliğe gitmeksizin makine sektörü özelinde bu modelin uygulanması yerinde olacaktır. Uygulama sonuçlarına göre orta vadede imalat sanayinin bütününe yaygınlaştırılabilecektir.
47
kapak
SEKTÖR, ENTELLEKTÜEL BİRİKİMİNİ ORTAYA KOYUYOR MAKFED VE MAİB BU YILI, SEKTÖREL POLITIKALARDA GÖLGEDE VEYA IKINCI PLANDA KALAN ALANLARIN AYDINLATILMASINA VEYA ÖNE ÇIKARILMASINA VAKFETTI. MIKRO DÜZEYDE BILGILERI UZMAN VE YETKILILERIN ISTIFADESINE SUNUYOR. REFERANS BIR KÜTÜPHANEMIZ OLUYOR. HERKESE AÇIK BIR BILGI KAYNAĞI. YILLARDIR DILE GETIRDIĞIMIZ VE BIRÇOĞUNDA ILERLEME SAĞLANAN ARGÜMANLARIN ALTINI DOLDURUYORUZ VE HAKLILIĞIMIZI GÖSTERIYORUZ.
48
M
akine imalat sektörü 2002’den itibaren, yani MAİB’in üst örgüt vasfıyla kurulmasıyla birlikte makro meselelerini anlatmak ve çözümlerini önermek için önemli bir zemin elde etti. 2007’de MTG ve MSSP’nin sektörel yaşama katılmaları, madden ve fikren daha güçlü, daha etkin bir örgütlenme modeli oluşturmak imkanı sağladı. Aynı zamanda da makrodan mikroya geçişin, yani ürün veya segment bazında çalışmaların desteklenmesinin yolları bulundu. Başarı, elbette derneklerimizin güçlenmesine ve uluslarası temsilde söz sahibi olmalarına bağlıydı. Bu temsiliyet, hem küresel teknik ve ticari bilgiye nüfuz etmek, hem de ülkede ciddi bir üretim potansiyeli olduğunu göstermek olanağı sağlıyordu. Bugün 15 makine imalat derneği 20’nin üzerinde uluslararası federasyonda görev yapıyor, segmentinin geleceğini şekillendiriyor. 2014’te kurduğumuz MAKFED ise uluslararası konfederasyonlar içinde bayrak gösteriyor. Şunu rahatlıkla ifade edebiliriz ki, makine imalat sektörü entelektüel birikimine yakışır eylem ve etkinlikler içinde ülkesinin refaha kavuşması için var gücüyle mücadele ediyor. “AŞIRI VE HAKSIZ REKABETİN ÜZERİNE GİTMELİYİZ” Bu sene dört rapor yayımladık. Bunlar birlikte incelendiğinde birkaç önemli husus yadsınamaz halde gözler önüne seriliyor. Makine imalat sektörü, bütün dünyada teknolojiyi geliştiren sektördür. Hangi alanda imalat yapıyor olursanız olun, hatta hangi hizmet sektöründe olursanız olun, sizin fikirleriniz veya prosesinize dair bir buluşunuz, makineci çözüm ortağınız üzerinden yaşama geçiyor. Bu yüzden, bütün ileri ülkeler makinecilerine göz bebekleri gibi ihtimam gösteriyorlar ve küresel rekabette alt ve üst yapı bakımından rakip ülkelerin ilerisinde olmalarını sağlamaya çalışıyorlar. Bir diğer husus, sabit sermaye malı sağlayan makineciler, her türlü değer zincirinin içinde yerlileşme konusunda en önemli unsur. Yatırımlarınız ucuzluyor, bakım onarım maliyetleriniz azalıyor, ülkenizde istihdam ve tüketim yaratıyorsunuz. İthal malların sosyal maliyet-
Kutlu KARAVELİOĞLU Makine İhracatçıları Birliği ve MAKFED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
leri, güçlü ekonomilerin dahi başedemeyeceği bir hale geldi. Gümrük duvarları yükseliyor, yerli mal destekleniyor. Bu durum ülkeye yatırım çekmenin de önemli bir aracı haline geliyor. İçinden geçtiğimiz günlerde, ülkemizde de bu konularda çok önemli tedbirlerin alındığını görüyoruz. Devlet ilk defa bu kadar kararlı bir tutum içinde. Şikayetler elbette olacaktır. “Hammaddeme dokunma, ara malımı pahalandırma, nihai mamulde beni koru!” diyen imalatçılarımız elbette var. Bir hayli yan sanayi ürününü ve komponenti ithal etmek durumunda olan makine segmentlerinde bu durumun yetkili kurumlarımızca gözetildiğini gözlemliyoruz. Bir geçiş dönemi yaşadığımızı düşünüyoruz; faydayı optimuma getirecek dengelerin sektör sektör oluşacağına inanıyoruz. Küresel rekabetçilikte ihtiyaç duyduğumuz bir diğer eksiğimiz de ölçeklerimiz. İleri ülkelerdeki durumu raporlarımız ortaya koyuyor. Firmalarımızın tekno-ekonomik kapasitelerini doldurmakta sorunları var. Aşırı ve haksız rekabeti besleyen ve özendiren unsurların
üzerine katı biçimde gitmeliyiz. Piyasa denetimi ve gözetimi bunun bir önemli aracı. Kayıt dışının seviyesi denetlenemez bir pazar yaratıyor. İyi ve kötüyü birbirinden ayırmanın maliyeti elbette olacaktır ama bunu başarmak zorundayız. “VERİMLİLİK, GÜNÜMÜZÜN ALTIN ANAHTARI” Bu sayımızın konusu olan verimliliğe gelirsek. Hatırlayacaksınız, 2002’den 2008’e kadar makine ihracatımız dünyada Çin hariç bütün ülkelerden misliyle fazla arttı. Bu dönem, sermaye oluşumu ve teknoloji üretimi bakımından önemlice bir fon sağladı. Her yıl yüzde 15’in üzerinde gerçekleşen bu artış devam edebilir miydi; evet edebilirdi ama daha verimli çalışmanın yöntemlerini bulmalıydık. O yıl gelen ağır kriz, bunu çabuklaştırdı. Eş zamanlı olarak kamuoyuna sunacağımız bu rapor, makine sektörünün verimlilik konusunda imalat sanayimizin ortalamasının üzerinde bir performans gösterdiğini tespit ediyor. Özellikle verimliliğin 2009 yılından sonra ivmelenerek yükseldiğine işaret ediyor. Kriz sonrası ihracat artışında yakalanan netice zaten olağanüstü, Çin’i de geride bırakan bir performans sergiliyoruz. Verimlilik, günümüzün altın anahtarı. Kalkınmanın iticisi ve başka sektörleri de harekete geçiriyor. Yüksek verimlilik, dönemsel krizlerden etkilenmeyecek bir üretme gücü yaratıyor. Çok önemli bir husus, kısa, orta ve uzun vadede büyümeyi desteklemek için yapılabilecek en önemli katkı verimlilik odaklı politikaların tasarlanması ve uygulanmasın-
dan geçiyor. Yani GSYİH artışına ciddi katkılar sunarken belirlenen ekonomik hedeflere ulaşılmasını da kolaylaştırıcı bir etki ortaya koyuyor. Raporda bir tespit var; araştırma, kaynakların etkin paylaşımı neticesinde makine sektöründeki verimin yüzde 47 artabileceğini gösteriyor. Bu, aynı personel ve donanım ile yüzde 47 daha fazla üretim yapabileceğiniz anlamına geliyor. Müthiş bir potansiyel. İmalat sanayiinin ortalamasından daha verimli olmak yetmiyor; bugün 500 milyar TL’lik makine imalat yatırımı var ise 250 milyar TL’lik yeni yatırıma tekabül eden bir üretimden bahsediliyor. Ya da 55 milyar TL’lik yıllık toplam üretimin, sadece verimlilik artışı ile 80 milyar TL’ye ulaşabileceğini okuyoruz. Bunun ihracata ve Ar-Ge’ye sağlayacağı katkı raporda ayrıntılı olarak var. Diğer sektörlere vereceği katkı var. MAKFED ve MAİB bu yılı, sektörel politikalarda gölgede veya ikinci planda kalan alanların aydınlatılmasına veya öne çıkarılmasına vakfetti. Mikro düzeyde bilgileri uzman ve yetkililerin istifadesine sunuyor. Referans bir kütüphanemiz oluyor. Herkese açık bir bilgi kaynağı. Yıllardır dile getirdiğimiz ve birçoğunda ilerleme sağlanılan argümanların altını dolduruyoruz ve haklılığımızı gösteriyoruz. Katkıda bulunan bütün meslekdaşlarımıza, bunlardan yararlanan paydaşlarımıza ve bürokrasimize şükranlarımızı sunuyoruz. Bu çalışmaların yapılabilmesine bilgi ve fon sağlayan Türkiye’nin Makinecileri’ne ve MAKFED üyesi derneklere müteşekkiriz.
“RAPORDA BIR TESPIT VAR; ARAŞTIRMA, KAYNAKLARIN ETKIN PAYLAŞIMI NETICESINDE MAKINE SEKTÖRÜNDEKI VERIMIN YÜZDE 47 ARTABILECEĞINI GÖSTERIYOR. BU, AYNI PERSONEL VE DONANIM ILE YÜZDE 47 DAHA FAZLA ÜRETIM YAPABILECEĞINIZ ANLAMINA GELIYOR. MÜTHIŞ BIR POTANSIYEL.”
49
VERİMLİLİK ODAKLI DESTEK MODELİNİN HAYATA GEÇİRİLMESİ GEREKİYOR
Zühtü BAKIR MAKFED Genel Sekreteri
K
lasik iktisada göre yatırımlarla tasarruflar arasındaki birebir ilişki nedeniyle ekonomik büyümeyi sağlamak için tasarrufların artırılması gerekir. Teknoloji, verimliliği artıran dışsal bir değişkendir. Tasarruf artışları sermaye stoğunu artıracak ve net sermaye yatırımları teknolojik ilerleme sayesinde daha verimli kullanıldığında, ekonomik büyüme sağlanacaktır. Günümüzde ağırlıklı olarak kabul gören evrimci iktisat ise teknoloji dahil olmak üzere her türlü ekonomik sonucu birbirleriyle sürekli iletişim halindeki aktörlerin etkileşimi ile ortaya çıkan dinamik süreç temelinde ele alır. Girişimcinin merkezde olduğu ekonomi belirsizlik içerirken sürekli devinim halindedir. Artık sermaye ve emek, yanı sıra bilgi birikimi de içselleşerek üretim fonksiyonunun bir parçası haline gelir. Gelişmiş ülkelerin kalkınma stratejilerine bakıldığında belirli yönleriyle bu iki yaklaşımdan da yararlanıldığı görülür. Pratikte ise “yaratıcı yıkım” olarak da adlandırılan üretim yapısındaki değişikliğin yanı sıra bilginin yapısını da değiştirebilen inovasyon süreci rekabetin temel unsurudur. Bu unsurun ayrılamaz diğer bir bileşeni olarak ise verimlilik karşımıza çıkar. Verimlilik kavramı esasen mühendisliğin de temelidir: Az emek ile çok iş yapmak. Günümüzde ürün odaklı tek-
nolojik ve inovatif çalışmalar çoğunlukla bu eksen etrafında dönüyor. Aynı zamanda iklim değişikliği gibi süreçler ve beraberinde BM ve AB gibi kuruluşların hedef ve yaptırımları endüstiriyi her alanda verimli ürün arayışına itiyor. Bununla birlikte ülkelerin, sektörlerin ve hatta firmaların küresel rekabet güçleri, çalışılan saat başına yaratılan reel katma değerden tutun da diğer birçok alandaki verimlilik üstünlüklerine bağlı haldedir. Buradan hareketle, ülkemizde bu alanda faliyet gösteren kurum ve kuruluşların çalışmalarına katkı sağlamak ve sektör olarak inisiyatiflerimize referans oluşturmak üzere Makine Sektörünü konu alan “Verimlilik Temelli Kamu Destek Modeli Tasarımı” çalışması hazırlandı. Bu çalışmada, sektör için önem arz eden iki tespitin altını özellikle çizmek istiyorum. Birincisi, 2003-2014 yılları arasında imalat sanayisinde saat başına brüt ücret yüzde 20 oranında artarken, makine sektöründe bunun yaklaşık yüzde 80 olarak gerçekleşmesidir. Buradan hareketle görece yüksek verimlilikle çalışan sektörde işveren üzerindeki ücret yükünün azaltılmasına olanak verecek kamu politikalarının tasarlanması ve uygulanması ile sektörde yatırımlara hız verilecek ve böylece toplam imalat sanayisi verimliliğinin ortalamasında da artış olacaktır. Diğer husus ise bir Dünya Bankası çalışmasına referansla ülkemizde gerek tüm ekonomi gerekse sektörel bazda kaynak dağılımında ciddi ölçüde etkinsizlikler bulunduğuna yönelik tespittir. Söz konusu çalışmaya göre 2014 yılı itibarıyla makine sektöründe kaynak dağılımındaki etkinsizlik ortadan kaldırıldığında, sektörün verimliliğinin yüzde 47 düzeyinde artacağı öngörülüyor. Bu şekilde elde edilebilecek bir verimlilik artışının, sektörün, küresel rekabetteki konumu üzerinde ciddi bir etki oluşturacağı gerçektir. Bunun için özellikle doğru destek modellerinin tasarlanması, verimlilik odaklı destek modelinin hayata geçirilmesi gerekiyor. Bu doğrultuda yapılacak çalışmalara katkı sağlamak üzere makine sektöründe verimlilik kriterlerini ortaya koyacak, firma bazında verimlilik analizleri gerçekleştirecek ve uzun vadede verimlilik sertifikasyonu yapabilecek bir yapı oluşturulması fikrini çok faydalı buluyorum.
ÇALIŞMAYA GÖRE 2014 YILI ITIBARIYLA MAKINE SEKTÖRÜNDE KAYNAK DAĞILIMINDAKI ETKINSIZLIK ORTADAN KALDIRILDIĞINDA, SEKTÖR VERIMLILIĞININ YÜZDE 47 DÜZEYINDE ARTACAĞI ÖNGÖRÜLÜYOR. BU ŞEKILDE ELDE EDILEBILECEK BIR VERIMLILIK ARTIŞININ, SEKTÖRÜN, KÜRESEL REKABETTEKI KONUMU ÜZERINDE CIDDI BIR ETKI OLUŞTURACAĞI GERÇEKTIR.
51
ülkelerden LİTVANYA CUMHURİYETİ
YÜZÖLÇÜMÜ 65.300 km2
NÜFUS 2.880.000 (2016, IMF tahmini)
ÖNEMLİ ŞEHİRLER Vilnius (Başkent), Kaunas, Klaip da, Šiauliai, Panevžys
ETNİK GRUPLAR Litvanya’da yerleşik hâkim topluluk Litvanlardır. Bununla birlikte Polonya, Rusya, Beyaz Rusya, Ukrayna, Almanya, Letonya, Romanya halklarından da yerleşik topluluklara rastlanıyor.
DİL Litvanca (Rusça da yaygın olarak kullanılıyor)
DİN Katolik %79 Ateist %6 Ortodoks %4,1 Diğer %10,9
PARA BİRİMİ Euro 1 Dolar: 0,85 euro (31 Temmuz itibarıyla) CIA The World Factbook ve T.C. Dışişleri Bakanlığı Litvanya Cumhuriyeti Künyesi
52
AVRUPA’NIN EN HIZLI GELİŞEN EKONOMİLERİNDEN BİRİ OLAN LİTVANYA’DA, SANAYİ SEKTÖRLERİNDEN DAHA ÇOK İLETİŞİM VE BİLGİ TEKNOLOJİLERİNE YÖNELIK YATIRIMLAR ÖN PLANA ÇIKIYOR. ÜLKEDE, İLERİ TEKNOLOJİ VE BİLGİ BİRİKİMİ GEREKTİREN LAZER SİSTEMLERİNİN ÜRETİMİ DE YAPILIRKEN, GELECEKTE MEKATRONİK VE BİLGİ TEKNOLOJİLERİ SEKTÖRÜNÜN ÖNEMİNİ ARTIRACAĞI DA TAHMİN EDİLİYOR.
Trakai Kalesi
53
ülkelerden
I
kinci Dünya Savaşı sonrasında yaklaşık 50 yıl eski Sovyetler Birliği’nin parçası olan üç Baltık cumhuriyeti Litvanya, Estonya ve Letonya, Birliğin en özgür ve Batı’ya açılan pencereleri olarak kabul ediliyordu. Bu nedenle, Sovyetler Birliği’nin siyasi ve ekonomik politikalarını asgari benimseyen bu üç ülkenin 1990’lı yılların ba-
54
şında birbiri ardına bağımsızlık ilanları da Avrupa siyaseti için sürpriz bir sonuç olmamıştı. Bugün hem NATO hem de AB’nin bir parçası olan bu üç ülkede, son 20 yılda gerçekleştirilen ve AB fonlarıyla desteklenen yapısal reformlarla planlı ekonomiden serbest piyasa ekonomisine geçiş büyük ölçüde tamamlanmış durumda. Bu süreçte,
Kutsal Meryem Kilisesi
ülkeleri, benzer şekilde, Kuzey ülkeleriyle aynı değerler düzleminde paylaştıkları kadın erkek eşitliği, insan hakları ve basın özgürlüğü gibi kavramlara verdikleri önemle de dikkat çekiyor. BİR DÖNEM AVRUPA’NIN EN BÜYÜK ÜLKESİYDİ Tarihçilere göre Litvanya’daki ilk insan yerleşimlerinin tarihi MÖ 10 binli yıllara, son Buzul Çağı’nın sonrasına kadar uzanıyor. MÖ 2 ila 3 binli yıllarda ülke topraklarına Hint-Avrupa halklarının göçü başlarken, Hint-Avrupa halklarının yerli halklarla kaynaşması Baltık uluslarının da temelini oluşturdu. Tarihte ilk kez Litvanya ismine ise, bir Alman el yazması olan ve 1009 yılına tarihlenen Kuedlinburg Yıllıkları adlı kitapta rastlanıyor. 14’üncü yüzyılda Avrupa’nın en geniş sınırlarına sahip devletlerinden biri olan Litvanya’da, o dönemde Beyaz Rusya, Ukrayna, Polonya ve Rusya’nın bir bölümüne hakim olan Litvanya Büyük Dükalığı egemen güçtü. Devam eden yıllarda, Doğu komşusu Rusya’nın siyasi, ekonomik ve kültürel hegamonyasına girmeye başlayan Litvanya, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları boyunca süren bağımsızlık hareketlerine rağmen, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından 50 yıllık bir süre boyunca Sovyetler Birliği’nin bir parçası olmaya devam etti. Nihayet, 11 Mart 1990’da yayımlanan ulusal bir deklarasyonla Sovyetler Birliği’nden ayLİTVANYA’NIN MAKİNE İTHALATINDA İLK 10 ÜLKE (MİLYON DOLAR) SIRA
yalnızca Litvanya kişi başına 10 bin dolara yakın yabancı sermaye çekerken, bir zamanların güçlü Litvanya-Polonya Krallığı’nı oluşturan Baltık milletlerinin dünya siyasetindeki ağırlığı da giderek artıyor. Özellikle bilgi işlem teknolojilerindeki gelişmişlik düzeylerinin yanı sıra yüksek eğitimli ve hareketli işgüçleriyle ön plana çıkan Baltık
ÜLKE
TARİHTE İLK KEZ LİTVANYA İSMİNE BİR ALMAN EL YAZMASI OLAN VE 1009 YILINA TARİHLENEN “KUEDLINBURG YILLIKLARI” ADLI KİTAPTA RASTLANIYOR.
Kaynak: www.trademap.org (BM İstatistik Bölümü verileri)
2014
2015
Değişim %
1
ALMANYA
615
555,9
-9,6
2
İTALYA
276
322,1
16,7
3
POLONYA
199,4
233
16,9
4
HOLLANDA
225,6
188,8
-16,3
5
LETONYA
148,3
188,7
27,3
6
İNGİLTERE
193,1
163,4
-15,4
7
FRANSA
116,8
136,2
16,6
8
DANİMARKA
116,3
119,2
2,5
9
FİNLANDİYA
124,7
117,1
-6,1
10
İSVEÇ
125,2
106,1
-15,3
20
TÜRKİYE
14,2
21,6
52
DİĞER
759
699,7
-7,8
2.913,5
2.851,7
-2,1
TOPLAM
55
ülkelerden önem vermesiyle de Avrupa ülkeleri arasında öne çıkan bir ülke. Kuzey ülkelerinin en eski yüksek öğrenim kurumu Vilnius Üniversitesi’ne de ev sahipliği yapan ülkede okur yazar oranı yüzde 98 iken, 2,8 milyonluk nüfusa sahip olan Litvanya’da halkın ikinci bir yabancı dili (Rusça) konuşma oranı yüzde 90, üç ve daha fazla yabancı dili (Fransızca, Almanca ve İngilizce) konuşma oranı ise yüzde 50 olarak açıklanıyor. GENÇ BEYİN GÖÇÜ Sovyet döneminde tarım ürünleriyle birliğe katkı sağlayan Litvanya’da bağımsızlık sonrasında ise tarımın GSYİH’ye sağladığı katkı hızla düşerken, bunun yerini bilgi işlem teknolojileri almaya başladı. Ülkede bilgi işlem teknolojilerine yapılan yatırımlar, yabancı yatırımcılara sunulan teşvikler ve uygun yatırım ortamı küresel devlerin bu ülkede önemli merkezler açmasını sağlarken, biyoteknoloji de Litvanya’nın yükselen sektörlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Bununla birlikte gençlerin daha üniversite yıllarından itibaren Norveç, İngiltere, Almanya gibi Avrupa ülkelerine gitme eğilimi, eğitimleri esnasında veya sonrasında bu ülkelere göç etmeleri, yüksek eğitimli genç nüfusun kaybedilmesi riskini de beraberinde getiriyor.
Vilnius
11 MART 1990’DA YAYIMLANAN ULUSAL DEKLARASYONLA SOVYETLER BİRLİĞİ’NDEN AYRILDIĞINI AÇIKLAYAN LİTVANYA, BAĞIMSIZLIĞINI İLAN ETTİ VE BATI İLE İLİŞKİLERİNİ HIZLA GÜÇLENDİRMEYE BAŞLADI.
56
rıldığını açıklayan Litvanya, bağımsızlığını ilan etti ve Batı ile ilişkilerini hızla güçlendirmeye başladı. 4 Şubat 1991’de, İzlanda, Litvanya’nın bağımsızlığını tanıyan ilk ülke olurken, 1991 Sovyet darbe girişimi sonrasında Litvanya uluslararası platformda geniş ölçüde tanındı ve 17 Eylül 1991’de Birleşmiş Milletler’e katıldı. Sovyet ordularının ülkeyi 31 Ağustos 1993’te terk etmesinin ardından Litvanya 1994’de NATO üyeliğine aday oldu; yapılan piyasa düzenlemeleriyle serbest piyasa ekonomisine geçti ve 2004’te NATO’ya, 2007’de ise AB’ye tam üye oldu. BİLGİ TEKNOLOJİLERİNE YATIRIM Uluslararası finans araştırmalarına göre Litvanya, Avrupa’nın en hızlı gelişen ekonomilerinden biri. 1 Ocak 2015’te euroyu resmi para birimi olarak benimseyen Litvanya, Euro Alanı’na dahil olan 19’uncu ülke. Litvanya, Türkiye ile güçlü bir tarihi geçmişe sahip. Türkiye’nin Litvanya’nın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden birisi olması Litvanya’da Türkiye’ye büyük sempatiyle bakılmasını sağlıyor. Litvanya, tarih boyunca nitelikli eğitime
İNOVASYONDA SIÇRAMA AB tam üyeliği adaylığı ile Litvanya ekonomisi yüksek bir gelişim eğrisi çizmeye başladı. 2003’te yüzde 8,8 büyüyen ve 2004’te yüzde 7,4; 2005’te yüzde 7,8 ve 2006’da yüzde 7,8’lik büyüme başarıları sergileyen Litvanya ekonomisi, 2007’de büyüme eğrisini yüzde 9’a yükseltti. 2008 krizi ile yaşanan kayıpları 2010’dan itibaren telafi etmeye başlayan ülke halen yüzde 3’lük bir büyüme eğrisi sergiliyor. IMF’nin son tahminlerine göreyse Baltık ekonomilerindeki büyüme eğrisi sürmeye devam edecek. Litvanya ekonomisinin 2017 yılında yüzde 2,8, 2018 yılında ise yüzde 3,1 büyüyeceği tahmininde bulunan IMF, Letonya’nın bu yıl yüzde 3 ve gelecek yıl yüzde 3,3; Estonya’nın ise daha mütevazi bir gelişme göstererek 2017’de yüzde 2,5 ve 2018’de yüzde 2,8 büyüyeceği öngörüsünde bulunuyor. Birleşmiş Milletler sınıflandırmasına göre, Litvanya, kişi başına düşen millî gelir bakımından geliri yüksek ülkeler arasında gösteriliyor. Ülke, dört şeritli otoyolları, hava alanları ve demir yolları altyapısı olarak da gelişmiş bir yapıya sahip. Litvanya’nın resmi istatistik kurumu Statistics Lithuania’nın açıkladığı verilere göre, 2016 yılında Litvanya’nın gerçekleştirdiği ihracat 25 milyar dolar, ithalat ise 27,5
Klaipeda’da gençlik festivali
milyar dolar oldu. Litvanya’nın en önemli ihracat pazarları Rusya, Letonya, Polonya ve Almanya olurken, ithalatta ise Rusya, Almanya, Polonya ve Letonya güçlü partnerler olmayı sürdürüyor. Aynı dönemde ihracat ve ithalatta en önemli payı ise makineler, tıbbi cihazlar ve elektrikli donanımlar ile mineral ve kimyasal ürünlerin aldığı görülüyor. Bu verilerin de işaret ettiği gibi AB’nin en canlı ekonomilerinden birine sahip olan ülke, yabancı kaynaklı yatırımlar almaya da devam ediyor. Yapısal olarak, ülkede sanayi sektörlerinden daha çok iletişim ve bilgi teknolojilerine yatırımlar ön plana çıkarken, özellikle biyoteknoloji sektörü önemli bir sanayi ka-
lemi olarak dikkat çekiyor. Ülkede ileri teknoloji ve bilgi birikimi gerektiren lazer sistemlerinin üretimi de yapılırken, gelecekte mekatronik ve bilgi teknolojileri sektörünün önemini artıracağı tahmin ediliyor. Aslında bu tahmin, bir tahmin olmaktan daha fazla anlam içeriyor. Çünkü Avrupa Komisyonu tarafından her yıl yayımlanan Avrupa İnovasyon Sıralaması’na göre Litvanya 24’üncü sıradan büyük bir sıçrama yaparak 16’ncı sıraya yerleşmiş durumda. Böylelikle, komşu ülkeler olan Polonya ve Letonya’nın yanı sıra İspanya, Slovakya ve Macaristan gibi güçlü sanayi ülkelerini de geride bırakan Litvanya, 2010-2016 yılları arasında, özellikle teknoloji dışı inovasyonlara yapılan harcamalarda,
GENÇLERİN ÜNİVERSİTE YILLARINDAN İTİBAREN NORVEÇ, İNGİLTERE, ALMANYA GİBİ AVRUPA ÜLKELERİNE GİTME EĞİLİMİ, EĞİTİMLERİ ESNASINDA VEYA SONRASINDA BU ÜLKELERE GÖÇ ETMELERİ, YÜKSEK EĞİTİMLİ GENÇ NÜFUSUN KAYBEDİLMESİ RİSKİNİ DE BERABERİNDE GETİRİYOR.
Vilnius
57
ülkelerden
2,8 MİLYONLUK NÜFUSA SAHİP OLAN LİTVANYA’DA HALKIN İKİNCİ BİR YABANCI DİLİ (RUSÇA) KONUŞMA ORANI YÜZDE 90, ÜÇ VE DAHA FAZLA YABANCI DİLİ (İNGİLİZCE, ALMANCA, FRANSIZCA) KONUŞMA ORANI İSE YÜZDE 50 OLARAK AÇIKLANIYOR.
fından Litvanya’da faaliyet gösteren yabancı sermayeli şirketler üzerinde gerçekleştirilen bir ankete göre, yabancı yatırımcılar Litvanya ekonomisinin genel görünümünü pozitif bulsa da Litvanya’daki iş dünyasına ilişkin kural ve düzenlemelerin yeterli seviyede etkin olamadığını ifade ediyor.
risk sermayesi yatırımlarında, uluslararası bilim ortak yayınlarında ve yüksek öğrenime katılımlarında da önemli bir yükseliş eğilimi sergiliyor. Ancak ülkedeki ekonomi yönetiminin halen kimi zorluklarla karşı karşıya olduğunun da altını çizmeliyiz: Investors’ Forum taraLİTVANYA’NIN MAKİNE İTHALATINDA BAŞLICA KALEMLER (MİLYON DOLAR - 84. FASIL) GTİP KODU
Kaynak: www.trademap.org (BM İstatistik Bölümü verileri)
GTİP ADI
2015
2016
DEĞIŞIM (%)
8471
OTOMATİK BİLGİ İŞLEM MAKİNELERİ, ÜNİTELERİ
318,4
337,1
5,9
8481
MUSLUKÇU, BORUCU EŞYASI-BASINÇ DÜŞÜRÜCÜ, TERMOSTATİK VALF DÂHİL
177,9
187,8
5,6
8433
HASAT, HARMAN, BİÇME; ÜRÜNLERİ AYIRMA, TEMİZLEME MAKİNE VE CİHAZLARI
117,2
135,5
15,5
8479
KENDİNE ÖZGÜ FONKSİYONLU MAKİNE VE CİHAZLAR
109,6
110,3
0,7
8418
BUZDOLAPLARI, DONDURUCULAR, SOĞUTUCULAR, ISI POMPALARI
89,4
108,7
21,6
8421
SANTRİFÜJLE ÇALIŞAN KURUTMA, FİLTRE, ARITMA CİHAZLARI
86,9
103,3
18,9
8432
TARLA, BAHÇE TARIMINDA; ORMANCILIKTA KULLANILAN MAKİNE VE CİHAZLAR
71,2
100,3
40,9
8443
MATBAACILIĞA MAHSUS BASKI MAKİNELERİ, YARDIMCI MAKİNELER
97
97,8
0,8
8419
ISI DEĞİŞİKLİĞİ YÖNTEMİ İLE MADDELERİ İŞLEMEK İÇİN CİHAZLAR
92,1
92,6
0,6
8414
HAVA-VAKUM POMPASI, HAVA-GAZ KOMPRESÖRÜ, VANTİLATÖR, ASPİRATÖR
88,6
92,4
4,3
DİĞER
1.665,2
1.485,9
-10,8
TOPLAM
2.913,5
2.851,7
-2,1 Vilnius
58
Klaipeda
LİTVANYA’NIN MAKİNE İTHALATI 1991 yılına kadar Litvanya sanayisi, tüm ekonomiyle birlikte Sovyetler Birliği’nin ihtiyaçlarına hizmet edecek şekilde organize edilmişti. Büyük sanayi işletmelerinin birçoğu askeri sanayi komplekslerinin birer parçası konumundaydı ve 1991 yılında ülke
Sovyetler Birliği ile olan ekonomik ve politik bağlarını koparmaya başlayınca Litvanya sanayisi de büyük problemlerle baş başa kaldı. Bu problemlerin ilki, en büyük ihraç pazarının tamamen elden çıkmasıydı. Avrupa ile karşılaştırıldığında düşük düzeyde olan teknoloji ise Litvanya ekonomisinin en kırılgan noktasını oluşturuyordu. Halen gelişimini sürdüren Litvanya ekonomisi ve sanayisi, gıda işleme, hafif sanayi, makine imalatı ve metal, elektronik ve elektrikli aletler, kimyasallar, yapı malzemeleri ve enerji sektörlerinde büyümeye devam ediyor. Sanayi sektörlerinin GSYİH içindeki payı halen yüzde 20 seviyelerindeyken, yine sanayi sektörleri işgücünün yüzde 16’sını istihdam ediyor. Bu kapsamda Litvanya’nın makine ithalatı da 2016 yılında yüzde 2,1’lik bir kayıpla 2,8 milyar dolar olarak gerçekleşse de toplam ithalat içerisindeki yüzde 10’luk payını koruyor. Litvanya’nın 2016 yılı makine ithalatında Almanya, İtalya ve Polonya ilk üç sırayı paylaşırken, Türkiye, Litvanya’nın makine ithalatı gerçekleştirdiği ülkeler içerisinde 20’nci sırada yer aldı ve BM İstatistik Bölümü verilerine göre Litvanya, geçtiğimiz yıl Türkiye’den yüzde 52’ye varan bir artışla 21,6 milyon dolar değerinde makine ithal etti. Ülkeler açısından Litvanya’nın makine ithalatı incelendiğinde ise ilk 10 ülke içerisinde dört ülkenin yüzde 10’u aşan oranlarda kayıplar yaşadığı; kalan ülkelerin ise yine yüzde 10’un üzerinde artış gerçekleştirdiğini görüyoruz. Bu dönemde Almanya’nın Litvanya’ya makine ihracatı yüzde 9,6 düşerken, Hollanda’nın yaşadığı kayıp yüzde 16,3, İngiltere’nin yaşadığı kayıp
LİTVANYA TÜRKİYE İLE GÜÇLÜ BİR TARİHİ GEÇMİŞE SAHİP. TÜRKİYE’NİN LİTVANYA’NIN BAĞIMSIZLIĞINI TANIYAN İLK ÜLKELERDEN BİRİSİ OLMASI ÜLKEDE TÜRKİYE’YE BÜYÜK SEMPATİYLE BAKILMASINI SAĞLIYOR.
Vilnius
59
ülkelerden Kaunas
IMF, LİTVANYA EKONOMİSİNİN 2017 YILINDA YÜZDE 2,8, 2018 YILINDA İSE YÜZDE 3,1 BÜYÜYECEĞİNİ TAHMİN EDİYOR.
yüzde 15,4 ve İsveç’in yaşadığı kayıp yüzde 15,3 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde Letonya’nın Litvanya’ya makine ihracatı yüzde 27,3 artarken, İtalya, Polonya ve Fransa ise makine ihracatını yüzde 16’nın üzerine çıkan oranlarda artırdı. Bu çerçevede Litvanya, 84’üncü fasılda 2016 yılı verilerine göre en fazla 8471 GTİP kodlu “Otomatik bilgi işlem makineleri, üniteleri”
ürün grubunda ithalat yaptı. 2016 yılında söz konusu ürün grubunda 337,1 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken, bu rakam 2015 yılında 318,4 milyon dolar olarak gerçekleşmişti. Listenin ikinci sırasında ise 8481 GTİP kodlu “Muslukçu, borucu eşyası-basınç düşürücü, termostatik valf dahil” ürün grubu bulunuyor. Litvanya, 2016 yılında söz konusu kalemde 187,8 milyon dolar değerinde ma-
TÜRKİYE’NİN LİTVANYA’YA 84. FASIL BAZINDA MAKİNE İHRACATI (MİLYON DOLAR - 84. FASIL) GTİP ADI
2015
2016
DEĞİŞİM (%)
8481
MUSLUKÇU, BORUCU EŞYASI-BASINÇ DÜŞÜRÜCÜ, TERMOSTATİK VALF DÂHİL
0,5
3,1
560,2
8414
HAVA-VAKUM POMPASI, HAVA-GAZ KOMPRESÖRÜ, VANTİLATÖR, ASPİRATÖR
2,4
2,6
8,2
8450
EV VEYA ÇAMAŞIRHANE TİPİ YIKAMA MAKİNELERİ (YIKAMA VE KURUTMA BİR ARADA)
2
1,9
-8,8
8451
DOKUMA MADDELERİNİ YIKAMA, KURUTMA, ÜTÜLEME MAKİNE VE CİHAZLARI
0,1
1,6
1.070,7
8418
BUZDOLAPLARI, DONDURUCULAR, SOĞUTUCULAR, ISI POMPALARI
1,3
1,4
6
8421
SANTRİFÜJLE ÇALIŞAN KURUTMA, FİLTRE, ARITMA CİHAZLARI
1
1,2
21,6
8462
METALLERİ DÖVME, İŞLEME, KESME, SATAFLAMA PRESLERİ, MAKİNELERİ
0,5
0,9
77,2
8432
TARLA, BAHÇE TARIMINDA; ORMANCILIKTA KULLANILAN MAKİNE VE CİHAZLAR
0,7
0,9
19,4
8403
MERKEZİ ISITMA KAZANLARI (84.02 POZİSYONUNDAKİLER HARİÇ)
0,4
0,8
136,9
8422
YIKAMA, TEMİZLEME, KURUTMA, DOLDURMA VB. İŞLERİ İÇİN MAKİNE VE CİHAZLAR
0,6
0,7
8,3
DİĞER
4,7
6,7
41,5
TOPLAM
14,2
21,6
52
GTİP KODU
60
Kaynak: TÜİK verileri
kine ithal ederken, bu ürün grubunda 2015 yılında 177,9 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilmişti. Litvanya’nın 2016’da 84’üncü fasılda en fazla ithalat gerçekleştirdiği üçüncü kalem 8433 GTİP kodlu “Hasat, harman, biçme; ürünleri ayırma, temizleme makine ve cihazları” ürün grubu oldu. Söz konusu ürün grubunda 135,5 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken bu rakam 2015’te 117,2 milyon dolar seviyesindeydi. Litvanya’nın makine ithalatındaki ilk 10 ürün grubu içerisinde en yüksek artış ise 8432 GTİP kodlu “Tarla, bahçe tarımında, ormancılıkta kullanılan makine ve cihazlar” ürün grubunda oldu. Bu ürün grubunda 2016’da yüzde 40,9’luk artışla 100,3 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirildi. TÜRKİYE’NİN LİTVANYA’YA MAKİNE İHRACATI YÜZDE 52 ARTTI Diğer yandan, BM İstatistik Bölümü verilerine göre Türkiye, Litvanya’nın makine ithalatında 2016 yılında 20’nci sırada yer aldı. Türkiye’nin 84’üncü fasılda Litvanya’ya gerçekleştirdiği makine ihracatı içinde ilk sırada 8481 GTİP kodlu “Muslukçu, borucu eşyası-basınç düşürücü, termostatik valf dahil” ürün grubu yer alırken, söz konusu kalemde Litvanya’ya 2016’da yüzde 560’lık artışla 3,1 milyon dolar değerinde makine ihraç edildi. Listenin ikinci sırasında bulunan 8414 GTİP kodlu “Hava-vakum pompası, hava-gaz kompresörü, vantilatör, aspiratör” ürün grubunda ise yüzde 8,2’lik artışla 2,6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Üçüncü sıradaki 8450 GTİP kodlu “Ev veya çamaşırhane tipi yıkama makineleri (yıkama ve kurutma bir arada)” ürün grubunda ise yüzde 8,8’lik kayıp yaşandı ve 1,9 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirildi. Türkiye’nin Litvanya’ya makine ihracatındaki en güçlü artış ise 8451 GTİP kodlu “Dokuma maddelerini yıkama, kurutma, ütüleme makine ve cihazları” ürün grubunda oldu. 2015’te sadece 100 bin dolarlık bir ihracata konu olan bu ürün grubunda 2016’da 1,6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken, 8403 GTİP kodlu “Merkezi ısıtma kazanları (84.02 pozisyonundakiler hariç)” ürün grubunda da yüzde 140’a varan artış yaşandı. Litvanya pazarı, Türk makine sektörü için yükselen bir pazar olarak potansiyel taşımaya devam ediyor. Türkiye’nin Litvanya’ya toplam ihracatı içerisinde makine ihracatının payının yüzde 4,7 seviyelerinden yüzde 8,4 seviyesine çıkması da bu pazarın daha güçlü değerlendirilebileceğine işaret ediyor. Litvanya’nın ülke bazında makine ihracatı ise BM İstatistik Bölümü
LİTVANYA EKONOMİSİNİN ANA SEKTÖRLERİ TARIM VE HAYVANCILIK: Litvanya topraklarının yüzde 50’lik bölümünde tarımsal üretim gerçekleştirilebiliyor. Özellikle gıda işleme sanayilerine yönelik ham madde katkısı bakımından tarım sektörü, Litvanya ekonomisi için önemini günümüzde de koruyor. Bununla birlikte, 1990’lı yılların başında GSYİH’nin üçte biri tarımsal üretimden karşılanırken, bu oranın günümüzde yüzde 9 seviyesinin altına düştüğü görülüyor. Halen toplam işgücünün yüzde 6’sını istihdam eden tarım sektöründe üretim artışının önündeki en büyük engel, çiftçilerin sattıkları ürünler (hububat, patates, şeker pancarı, keten, sebze, sığır eti, süt, yumurta, balık) karşısında ürünü işleyen işletmelerden tahsil edemedikleri alacaklar ile tarımsal akaryakıt ve kimyevi gübre fiyatlarındaki artışlar. Bununla birlikte, et, süt ve balık ürünleri Litvanya’nın önemli ihraç kalemleri arasında üst sıralarda yer almaya devam ediyor.
SANAYİ:
1991 yılına kadar Litvanya sanayisi, tüm ekonomiyle birlikte Sovyetler Birliği’nin ihtiyaçlarına hizmet edecek şekilde organize edilmişti. Büyük sanayi işletmelerinin birçoğu askeri sanayi komplekslerinin birer parçası konumundaydı ve 1991 yılında ülke Sovyetler Birliği ile olan ekonomik ve politik bağlarını koparmaya başlayınca Litvanya sanayisi de büyük problemlerle baş başa kaldı. Bu problemlerin ilki, en büyük ihraç pazarının tamamen elden çıkmasıydı. Avrupa ile karşılaştırıldığında düşük düzeyde olan teknoloji ise Litvanya ekonomisinin en kırılgan noktasını oluşturuyordu. Halen gelişimini sürdüren Litvan ekonomisi ve sanayisi, gıda işleme, hafif sanayi, makine imalatı ve metal, elektronik ve elektrikli aletler, kimyasallar, yapı malzemeleri ve enerji sektörlerinde büyümeye devam ediyor. Sanayi sektörlerinin GSYİH içindeki payı halen yüzde 20 seviyelerindeyken, yine sanayi sektörleri işgücünün yüzde 16’sını istihdam ediyor.
ULAŞIM: Ulaştırma, Litvanya ekonomisine katkı sağlayan önemli sektörlerden. Letonya’nın Ventspils Limanı’ndan sonra Baltıkların ikinci en büyük limanı olan Klaipeda’nın son yıllardaki ortalama yük işleme hacmi 14,5 milyon tonun üzerine çıkmış durumda. Limanın yenilenmesi ve yıllık yük kapasitesinin 21 milyon tona çıkartılması planlanırken, özellikle Rus firmalarının bu projeye büyük ilgi gösterdiği de izleniyor. Diğer yandan ülkenin 2 bin kilometrelik yoğun demir yolu ağı da başkent Vilnius’u Riga, Minsk, Kaliningrad ve Varşova’ya bağlamasıyla ülke ekonomisi için oldukça önemli bir yerde duruyor.
TURİZM: Ekonomi Bakanlığı’nın Litvanya resmi istatistik kurumu Statistics Lithuania verilerinden derlediği verilere göre Litvanya’ya 2015 yılında 1,1 milyon turist geldi ve ülke turizmden 2015 yılında 768 bin euro gelir elde etti. Diğer yandan Litvanyalı turistlerin Türkiye’ye olan yoğun ilgisi de hızını kesmeden devam ediyor. Uzun yıllardır Türkiye, paket turlarda Litvanya’nın en popüler turizm destinasyonu olma özelliğini korurken, TÜİK verilerine göre 2,8 milyon nüfusuyla küçük bir ülke olan Litvanya’dan Türkiye’ye 2015 yılında 112 bin 654 turist geldi. Bu rakam, 2015 yılında turizm amacıyla ülke dışına çıkan Litvanyalıların yaklaşık yüzde 14’ünün Türkiye’yi tercih ettiğini de ortaya koyuyor.
61
ATLAS EXPO TECMA Mexico City MEKSİKA Uluslararası Makine ve Üretim Teknolojileri Fuarı 07-10 Mart 2017 9. TECHNICAL FAIR
St. Petersburg RUSYA Makine ve Üretim Teknolojileri 14-16 Mart 2017
8. SVARKA St.Petersburg RUSYA Uluslararası Kaynak Teknolojileri Fuarı 25-28 Nisan 2017
FUAR TAKVİMİ INNOPROM Ekaterinburg RUSYA
Uluslararası Endüstri Fuarı 11-15 Temmuz 2017
30. EXTEMIN Lima PERU Uluslararası Döküm ve Metal Teknolojileri Fuarı 18-22 Eylül 2017 CMTS 2017 Toronto KANADA Üretim Teknolojileri Fuarı 25-28 Eylül 2017
FABTECH Monterrey MEKSİKA
MSV Brno ÇEK CUMHURİYETİ Uluslararası Makine ve Mühendislik Fuarı 04-08 Ekim 2017
17. MACH-TECH
TOLEXPO Paris FRANSA Uluslararası Makine ve Mühendislik Fuarı 21-24 Ekim 2017
Uluslararası Metal İşleme ve Kaynak Teknolojileri Fuarı 02-04 Mayıs 2017
Budapeşte MACARİSTAN Metal İşleme ve Kaynak Teknolojiler 09-12 Mayıs 2017
AUSTECH Melbourne AVUSTRALYA Uluslararası Makine ve Üretim Teknolojileri Fuarı 09-12 Mayıs 2017 EXPONOR 2017 ŞİLİ
Uluslararası Maden ve Madencilik Teknolojileri Fuarı 15-19 Mayıs 2017
61. TECHNICAL FAIR
Belgrad SIRBİSTAN Makine ve Üretim Teknolojileri 17-21 Mayıs 2017
AMB Tahran İRAN Uluslararası Metal Teknolojileri Fuarı 23-26 Mayıs 2016 WMTS Edmonton KANADA Uluslararası Metal İşleme ve Kaynak Teknolojileri Fuarı 06-08 Haziran 2017 AMTEX 2017 Yeni Delhi HİNDİSTAN Uluslararası Makine ve Üretim Teknolojileri Fuarı 08-11 Temmuz 2017
Sanatçılar Sitesi 27F Blok No:Z1 Tarabya - İSTANBUL
18. KOREA METAL WEEK Seul KORE Uluslararası Metal İşleme Fuarı 24-27 Ekim 2017
8. CORTE & CONFERMAÇAO
Sao Paolo - BREZİLYA Uluslararası Metal İşleme ve Kaynak Teknolojileri Fuarı 22-25 Ekim 2017
THE MINING SHOW DUBAI Madencilik Fuarı 26-28 Ekim 2017
19. MWCS Şangay ÇİN Üretim Teknolojileri Fuarı 02-06 Kasım 2017 FABTECH Chicago A.B.D. Uluslararası Takım Tezgahları ve Metal İşleme Fuarı 07-10 Kasım 2017 METAL EXPO Moskova RUSYA
Uluslararası Demir Çelik ve Haddehane Tesisleri Fuarı 14-17 Kasım 2017
Tel:+90 212 299 29 28
info@atlas-expo.com.tr
Kaunas
verilerine göre, 2016 yılında yüzde 2,4 kayıpla 2 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu dönemde, Rusya, Belarus ve Letonya Litvanya’nın en güçlü ticaret ortakları olurken, bu dönemde Türkiye de 1,1 milyon dolarlık alımla Litvanya’nın makine ihracatında 55’inci sırada yer aldı. Türkiye’nin Litvanya’dan makine ithalatında en fazla yer tutan ürün grubu ise 8409 GTİP kodlu “Sadece ve esas itibarıyla 8407 veya 8408 pozisyonlarındaki motorların aksam ve parçaları” ürün grubu oldu. Bu ürün grubunda Türkiye, Litvanya’dan 341 bin dolarlık alım gerçekleştirdi. Litvanya, 84’üncü fasıl itibarıyla 2016 yılında, en fazla 8471 GTİP kodlu “Otomatik bilgi işlem makineleri, üniteleri” ürün grubunda ihracat gerçekleştirdi. Bu ürün grubunda 246,6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken, 8481 GTİP kodlu “Muslukçu, borucu eşyası-basınç düşürücü, termostatik valf dahil” ürün grubu 189,1,3 milyon dolarla ikinci, 8418 GTİP kodlu “Buzdolapları, dondurucular, soğutucular, ısı pompaları” ürün grubu 113,7 milyon dolarla üçüncü sırada yer aldı. Bu çerçevede, Litvanya’nın makine ihracatı, toplam ihracat içerisindeki makine sektörü payında yüzde 8’lik konumunu korumayı da başardı.
TÜRKİYE-LİTVANTA DIŞ TİCARETİ Türkiye ile Litvanya arasındaki ticari ilişkiler, genellikle potansiyelinden uzakta seyrediyor. Bununla birlikte, Türkiye lehine gerçekleşen ikili ticarette 2016 yılında durum tersine döndü ve Türkiye 22,7 milyon dolarlık dış ticaret açığı verdi. Türkiye, Litvanya ile ticaretinde yoğunluklu olarak otomobil, makine ve tekstil ürünlerini ihraç ederken, Litvanya’dan ağaç ürünleri, buğday ve demir-çelik ürünleri ithal ediliyor. Her ne kadar dış ticaret hacmi artan bir trend izlese de 52,5 milyar dolarlık dış ticaret hacmi olan Litvanya’nın dış ticaretinde aldığımız payın yüzde 1 seviyesinde olması iki ülke ticaretinin taşıdığı potansiyeli de açıkça ortaya koyuyor. Bununla birlikte, Litvanyalıların turizm açısından en çok tercih ettiği ülkeler arasında Türkiye’nin ilk sıralarda olması, sevindirici bir gelişme olarak yorumlanıyor. Uzun yıllardır Türkiye, Litvanya’nın en popüler turizm destinasyonu olma özelliğini korurken, TÜİK verilerine göre 2,8 milyon nüfusuyla küçük bir ülke olan Litvanya’dan Türkiye’ye 2015 yılında 112 bin 654 turist geldi. Bu rakam, 2015 yılında turizm amacıyla ülke dışına çıkan Litvanların yaklaşık yüzde 14’ünün Türkiye’yi tercih ettiğini de açık bir şekilde ortaya koyuyor.
LİTVANYA’NIN RESMİ İSTATİSTİK KURUMU STATISTICS LITHUANIA’NIN AÇIKLADIĞI VERİLERE GÖRE, 2016 YILINDA LİTVANYA’NIN GERÇEKLEŞTİRDİĞİ İHRACAT 26,6 MİLYAR DOLAR, İTHALAT İSE 24,7 MİLYAR DOLAR OLDU.
63
üçüncü kuşak
“ASIRLIK BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE BÜYÜK SORUMLULUKLAR ALIYORUZ” FIRMADA GÖREV ALMAYI HIÇBIR ZAMAN ZORUNLULUK OLARAK GÖRMEDIĞINI SÖYLEYEN SAVRUKOĞLU ZIRAAT MAKINALARI AR-GE MÜDÜRÜ İBRAHIM SAVRUKOĞLU, “BILAKIS BU DURUM UZUN SÜRE PROVA YAPTIKTAN SONRA SAHNEYE ÇIKMAK GIBI BIR ANLAMA SAHIP OLDU BENIM IÇIN. BÖYLESINE KÖKLÜ, ASIRLIK BIR ÇINARIN ALTINDA SORUMLULUK ÜSTLENDIĞINIZDE ADIMLARINIZI ÇOK DIKKATLI ATMALISINIZ” DIYOR.
64
Ç
ocukluğunun yaz tatillerini, fabrikada vakit geçirip makinelerle ilgili yeni şeyler öğrenebildiği çok değerli ve eğlenceli zamanlar olarak hatırladığını söyleyen Savrukoğlu Ziraat Makinaları Ar-Ge Müdürü İbrahim Savrukoğlu, 1990 yılında Afyonkarahisar’da doğdu. İstanbul Teknik Üniversitesi Makina ile İmalat Mühendisliği Bölümü’nden çift ana dal yaparak 2013 yılında mezun olan Savrukoğlu, İstanbul’da savunma sanayisi alanında iki yıl çalıştıktan sonra aile firmalarında görev üstlenmek için Afyonkarahisar’a geri döndü. İş hayatının yanında Afyon Kocatepe Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde doktora eğitimini de sürdüren İbrahim Savrukoğlu, asırlık bir firmada çalışmanın zorlulukları ile keyifli yanlarını Moment Expo okurları için anlattı. Aile şirketinde görev alma serüveniniz nasıl başladı? Şirket içinde hangi görevleri üstlendiniz? Savrukoğlu Ziraat Makinaları yaklaşık 100 yılı geride bırakmış bir firma. Kurucularımız Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı gibi çetin dönemlerden geçerek firmamızı bugünlere taşımayı başardı. Bugün itibarıyla firmanın beşinci kuşak temsilcileri olarak dördüncü kuşakla birlikte şirket yönetiminde kuzenim Ahmet Şengül’le görev alıyoruz. Dördüncü kuşağı temsilen kardeş çocukları olan babam Bahattin Savrukoğlu ile İbrahim Şengül de hala görevlerinin başında. Bu denli köklü bir firma olmamız sebebiyle oldukça sağlam bir kültür ve tecrübeye sahibiz. Durum böyle olunca şirketin herhangi bir pozisyonunda görev almak büyük bir onur olmasının yanında aynı zamanda ağır bir sorumluluk getiriyor. Küçük yaşlardan itibaren sürekli makineler ve fabrika ortamıyla iç içeydim. Yaz tatilleri benim için fabrikada vakit geçirebileceğim, makinelerle ilgili yeni şeyler öğrenebileceğim çok değerli ve aynı zamanda da çok eğlenceli zamanlardı. Aile büyüklerinden firmanın geçmişiyle ilgili anıları dinlemekten zevk alırdım. Kısacası kendimi hatırladığım zamanlardan bu yana firmayla daima iç içe oldum. 2014 yılından itibaren de Savrukoğlu Zi-
raat Makinaları Ar-Ge Müdürü olarak çalışmalarımı sürdürüyorum. Türkiye’nin önemli firmalarından biri olan Savrukoğlu Ziraat Makinaları’nda görev almak bir zorunluluk muydu? Savrukoğlu Ziraat Makinaları, ailemiz için hiçbir zaman sadece para kazanılan veya meslek icra edilen bir firma olmadı. Bu firma, bir yaşama biçimi ve aynı zamanda geçmişe karşı bir vefadır. Benim için de durum daima böyleydi. Hiçbir zaman firmada görev almayı zorunluluk olarak görmedim. Bilakis uzun süre prova yaptıktan sonra sahneye çıkmak gibi bir anlama sahip oldu benim için. Böylesine köklü bir firmada görev almak, atacağınız adımlara çok dikkat etmeyi gerektiriyor. Bununla birlikte geniş bir tecrübe havuzunda yoğrulmanızı da sağlıyor. Aile firmasında çalışmanın zorlukları ve avantajlı yanları nelerdir? Köklü bir aile firmasında çalışmak büyük sorumluluk ve özveri istiyor. Geçmişe baktığımızda firmada görev alan her fert, firmayı bir adım öteye taşıyarak bugüne tertemiz bir geçmiş bırakmış. Firmamız geçtiğimiz asırdaki savaşlardan, ekonomik-siyasi krizlerden hep büyüyerek çıkmayı da başarmış. Bu se-
beple firma için atacağınız her adım fazlasıyla düşünmeyi gerektiriyor. Bugüne kadarki gözlemlerim neticesinde asırlık bir firma olmanın birinci sırrının, ahlak sahibi olmaktan geçtiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Bir işi hakkıyla yapmak ve ticarette doğru davranmak sizi sürekli ileriye taşıyor. Geçmişte şirkette çalışan ustalarla ve eski müşterilerle zaman zaman karşılaşıyorum. Onlardan duyduklarım firmamızın nasıl 100 yıldır alnı açık bir şekilde dimdik ayakta kaldığını da açıklıyor. Böyle bir çatı altında görev almanın en büyük avantajı da firmanın ismi ve saygınlığı. Çok gururlandığım iki an var. İlki yıllar önce bizden makine satın alan ve hala kullanan eski müşterilerimizin, karşılaştığımızda bize hayır duası etmesi. İkinci ise hiç ummadığım zamanlarda bir malzeme veya bir makineye ihtiyacımız olduğunda diğer firmaların, Savrukoğlu ismini duyunca kapılarını sonuna kadar açması. Ben de firmamızın en büyük değeri olan bu itibara layık olmaya gayret ediyorum. Sizden beklentiler hangi düzeydeydi? Ötelediğiniz hayalleriniz oldu mu? Belki bana doğrudan söylenen bir beklenti olmadı fakat dolaylı yoldan, “Bizler bu bayrak yarışında, bayrağı teslim aldığımız noktadan bugünlere getirdik, artık sıra sizde!” gibi öğütler
“ENDÜSTRI 4.0 DEVRIMINI KAÇIRMAMAMIZ IÇIN ÇOK HIZLANMAMIZ VE DOĞRU HEDEFLERE EMIN ADIMLARLA ILERLEMEMIZ GEREKIYOR. BU ILERLEME IÇIN BILINÇLI VE KABILIYETLI NESILLER, MÜHENDISLER YETIŞTIRMELIYIZ. BILIMI TECRÜBEYLE YOĞURMALI VE GEÇMIŞTEKI HATALARDAN DERS ÇIKARMASINI BILMELIYIZ.”
65
üçüncü kuşak
Halil İbrahim SAVRUKOĞLU
“BÖYLESINE KÖKLÜ BIR FIRMADA GÖREV ALMAK, GENIŞ BIR TECRÜBE HAVUZUNDA YOĞRULMANIZI SAĞLIYOR.”
Bahattin SAVRUKOĞLU
sürekli kulağımdaydı. Makine mühendisi olmak, makinelerle uğraşmak, benim çocukluk hayalimdi. Belki bu hayalleri kurmama o dönemde firmayla ilgili bilinçaltı anılarım sebepti. Bugün, geçmişte hayal ettiklerimin bir kısmını hedefe dönüştürdüm ve bu amaçla çalışmaya devam ediyorum. Ülkemizin köklü firmalarından birinin beşinci kuşak yöneticisi olarak Türkiye’nin makinecilik serüvenini nasıl yorumluyorsunuz? Nereden nerelere ulaştı, hedefleri neler olmalı? Osmanlı Devleti’nin yıkılmasının sebeplerinden biri de Sanayi Devrimi trenini kaçırması ve bilimden uzaklaşmasıydı. Cumhuriyetin ilanından sonra bu treni yakalamak için çok çalışılıp çaba sarf edildi. Vecihi Hürkuş’un uçak yapmayı başarması, Nuri Demirağ’ın Kayseri’de uçak
İbrahim SAVRUKOĞLU
fabrikası kurması, ülkenin kazma kürekle dört bir yanının demir ağlarla örülmesi; özveriyle yapılmış ve bana göre Kurtuluş Savaşı’nın devamı olan büyük işlerdir. Geçmişimiz önemli başarı hikâyeleriyle dolu. Yerli otomobil 1961 yılında sadece dört ayda yapıldı. Bu anlamda eski kuşak sanayici ve mühendislerimizin ülkemizin sanayisinin bugünlere gelmesinde büyük pay sahibi. Fakat son yarım asırda dünya sanayisi hızına hız kattı. Bu hıza ayak uyduramayan ülkelerin ise yarışa tekrar dâhil olması oldukça zorlaştı. Türk makine sektörü her geçen gün ilerleme kaydediyor. Bizim de Endüstri 4.0 devrimini kaçırmamamız için çok hızlanmamız ve doğru hedeflere emin adımlarla ilerlememiz gerekiyor. Bu ilerleme için bilinçli ve kabiliyetli nesiller, mühendisler yetiştirmeliyiz. Bilimi tecrübeyle yoğurmalı ve geçmişteki hatalardan ders çıkarmasını bilmeliyiz. Umutsuzluğa kapılmamalı ve “icat çıkarma!”, “biz yapamayız!” diyerek bizi hedeflerimizden saptırmaya çalışanlara kulak asmamalıyız. En önemlisi de bunu milli bir bilinçle bizi bugünlere getiren, okullarında hayatı öğrendiğimiz, meslek edindiğimiz ülkemiz adına bir vefa duyarak yapmalıyız. Firmanızın geleceğine yönelik öngörüleriniz neler? Şirketinizi taşımak istediğiniz nokta neresidir? Basamakları birer birer ve sağlam adımlarla çıkmış bir firma olarak Savrukoğlu Ziraat Makinaları’nın kilometre taşları var. Firmamız, Türkiye’de henüz traktörlerin olmadığı dönemlerde hayvan gücüyle kullanılan ekipmanlar imal etti. Ülkede traktörlerin yaygınlaşmaya başladığı 1950’lerde ise yönünü traktör ekipmanlarına çevirerek bu alandaki öncü firmalardan biri oldu. Eğer zamanında bu dönüşüm sağlanmasaydı bugün bu durumda ol-
66
“FIRMAMIZ, TÜRKIYE’DE HENÜZ TRAKTÖRLERIN OLMADIĞI DÖNEMLERDE HAYVAN GÜCÜYLE KULLANILAN EKIPMANLAR IMAL ETTI. ÜLKEDE TRAKTÖRLERIN YAYGINLAŞMAYA BAŞLADIĞI 1950’LERDE ISE YÖNÜNÜ TRAKTÖR EKIPMANLARINA ÇEVIREREK BU ALANDAKI ÖNCÜ FIRMALARDAN BIRI OLDU.” mayabilirdik. Firmaların sürdürülebilirliğinin önemli ayaklarından biri olan bugünün yanında geleceği de okuma kabiliyeti, firmamız bünyesinde yönetim kademelerinde yer alan genç kuşaklara da aşılanıyor. Bilime önem verip teknolojiyi üretime entegre edebilirsek sürdürülebilirlik açısından önemli bir adım atabiliriz diye düşünüyorum. İşte bu felsefeyle birbirinden değerli, farklı disiplinlerden yetişmiş mühendislerden oluşan bir Ar-Ge ekibimiz var. Bu ekiple birlikte önemli projelere imza atıyoruz. Firmamızı taşımak istediğim nokta da dünyada kendi alanında takip edilen, teknoloji ve kalitede öncü bir firma haline gelmek. İş yaşamı dışında kişisel hobileriniz var mı? İş yaşamında başarılı olmak için zihninizi belli zamanlarda farklı yönlere çevirmelisiniz. Zaman zaman resmin bütününe uzaktan bakmayı da ihmal etmemek gerekiyor. Benim de zihnimi zaman zaman boşaltma-
ya ihtiyacım oluyor. Eski radyo, gramofon, taş plak, telefon ve fotoğraf makinalarından oluşan antika eşya koleksiyonum var. Fırsat buldukça bunların bakımını yapıp taş plakları dinlemeyi seviyorum. Sizin gibi aile şirketinde yöneticiliğe hazırlananlara tavsiyeleriniz nelerdir? Öncelikle bir firmada üçüncü-dördüncü ve daha sonraki jenerasyon olmak büyük bir sorumluluk gerektiriyor. Görev üstlenmeden önce çok iyi hazırlanmaları ve firmalarını bir adım öteye nasıl götüreceklerini devamlı düşünmeleri bu noktadaki öncelikli tavsiyelerim olacaktır. Hayal etmekten, hata yapmaktan hiç korkmasınlar ve kurdukları hayallerin gerçek olması için de ellerinden geleni yapsınlar. Bugünün çocukları-acemileri yarının idarecileri, bilim adamları, mühendisleri, sanayicileri olacak. Eğer yeni nesilleri bugün iyi yetiştirebilirsek geleceğimizi de garanti altına alırız.
67
pozitif
“KADIN VE ERKEK BU SİSTEMDE EŞİT OLARAK VAR OLABİLMELİ” GÜNÜMÜZ İŞ DÜNYASINDA ERKEK YÖNETİCİLERİN SAYISI ÇOK DAHA FAZLA OLSA DA SON YILLARDA KADIN YÖNETİCİ SAYISININ DA HIZLA ARTTIĞINI SÖYLEYEN DOĞRAR KEPÇE YÖNETİM KURULU BAŞKANI KERİME DİNÇER, “BİZİM İŞİMİZ TEK BAŞINA VAR OLUP BİR ŞEYLERİ BAŞARMAYA UYGUN DEĞİL. AKSİNE TAMAMEN EKİP ÇALIŞMASI ÜZERİNE KURULU BİR SİSTEMİMİZ VAR. HER ÇALIŞAN BULUNDUĞU KÜMEDE SENKRONİZE HAREKET ETMELİ Kİ BAŞARIYA ULAŞABİLELİM” DİYOR.
68
T
ünel ve mini ekskavatörler, mermer blok yıkım makineleri ve bina yıkım makasları imalatı yapan Doğrar Kepçe, özellikle madencilik sektörüne yönelik makine imalatı ve ihracatıyla dikkat çekiyor. Doğrar Kepçe’nin 1972 yılında Ahmet Dinçer tarafından iş makineleri yedek parçalarının tamiri amacıyla kurulduğunu, sektörde kazanılan deneyimle makine ataşmanları imalatına başlandığını ifade eden Doğrar Kepçe Yönetim Kurulu Başkanı Kerime Dinçer, 2007’den itibaren kendi tasarımları olan ataşman ve iş makineleri imalatına ağırlık verdiklerini söylüyor. Tünel ekskavatörlerinin yer altı madenlerinden kömür, krom, nikel ve altın çıkarılmasında kullanıldığını; mini ekskavatörlerin ise özellikle belediyeler ve ilgili kurumların refüj, sulama kanalı, fidancılık ve ormancılık uygulamalarında kullanıldığını vurgulayan Dinçer, Ar-Ge çalışmaları sonucunda 2010’da üretimine başladıkları bina yı-
kım makaslarının ise tehlike arz eden ve uzun zaman alan bina yıkım işlerinde kullanılabileceğini dile getiriyor. Makine sektöründe kadın çalışan ve kadın yönetici sayısının yıllar içerisinde artmaya başladığının altını çizen Dinçer, kadınların titizlikleri, zekâları ve hırsları ile her türlü zorluğun üstesinden gelebileceğini; önemli olanın iyi bir eğitim almak ve kendine inanmak olduğunu söylüyor. Ataerkil toplumlarda kadınlara bakış açısının biraz daha dar olsa da günümüzde, geçmişin tabulaştırılmış alışkanlıklarının yavaş yavaş yıkıldığını da anımsatan Dinçer, “Kadınlar her geçen gün hayatın her alanında daha fazla görünür oluyor, iş dünyasındaki kadın çalışan ve yönetici sayısı da artmaya devam ediyor” diyor. Sizi daha yakından tanıyabilir miyiz? Denizli doğumluyum, tekstil eğitimi aldım ancak eşimin makine sektöründe çalışıyor olması beni de bu sektöre çekti. Hem tekstil
hem makine sektöründe üretimin her safhasında yer aldım. Hedefim, iş hayatında edindiğim tecrübeleri genç nesillere aktarıp onların da bu tecrübelerden faydalanmasını sağlamak. İş hayatına giriş hikâyenizi kısaca bizimle paylaşabilir misiniz? Üç çocuk annesiyim, çocuklarımız lise dönemine geçtikten sonra aktif olarak iş hayatına zaman ayırabildim. Yaklaşık 10 yıldır da makine sektöründeyim. Makine imalat süreçleri ilk etapta çok karışık görünse de yüksek tempoda çalışarak sistemi ve bilinmeyenleri iş arkadaşlarımla beraber çözdüm. Dolayısıyla şu an hem keyif aldığım hem de yorulmaktan usanmadığım bir işim var. Ortalama bir iş gününüz nasıl geçiyor? İşletmede günlük rutinlerim var. İlk olarak her sabah fabrikayı dolaşıp imalatın akışına bakarım. Mühendislerimizle her hafta başı ve ortasında düzenli olarak bir araya gelir, beyin fırtınaları gerçekleştiririz. Üretim planlarımız haftalıktır ve üretimde hedefimiz de her zaman kaliteli ve hatasız ürün çıkarmak biçiminde özetlenebilir. Bu nedenle de imalat süreçlerinde son derece titiz bir çalışma sürdürdüğümüzü söyleyebilirim. İmalat da aslında bir makine gibidir: Birçok dişliden oluşan bir makineye benzer ve biz de tüm konsantrasyonumuzu o dişlilerin düzgün çalışması üzerine kurduk. İmalatın ilk aşamasından ürünün müşteriye ulaşmasına kadar olan her aşamada mükemmeliyeti hedefliyoruz. Sistem kur-
mak, sistemi işletenlerden geçer. Bütün parametreleriyle eksiksiz bir şekilde üretim yapma zorunluluğumuz var. Bizim gibi proje bazlı çalışan firmaların hepsinde durum böyledir. Kalite kavramının altında birçok alt başlık bulunur. Sadece malzeme kaliteniz ya da kaynak işçiliğiniz tek başına kaliteyi sağlamaz; üretim sonrası takip, satış sonrası servis hizmetleri, müşteriye hızlı geri dönüşler işimizin ve doğal olarak kalitemizin yansımasıdır. Üretim dışında ise vaktim genellikle fabrikamıza ziyarette bulunan misafirlerimizi ağırlayarak geçiyor. Yoğun bir iş temposuna sahip olan makine sektöründeki başarınızı neye borçlusunuz? Titiz çalışmak ve kalite, başarıyı sağlayan önemli faktörlerdir. Ancak başarı, aynı zamanda çok genel bir kavramdır ve bunu sağlayan bir piramit vardır. Piramidin sadece ilk iki halkası titiz çalışmak ve kalitedir, bunların dışındaki birçok alt faktörü; özveri, düzen, samimiyet, satış sonrası hizmetlerle interaktif müşteri ilişkilerini sağladığınızda piramit tamamlanıyor ve başarı kendiliğinden geliyor.
“TOPLUMUMUZDA GENEL BİR ALGI OLUŞTURULMUŞ VE İNSANLARDA, KADINLARIN BU SİSTEME DÂHİL OLAMAYACAĞI DÜŞÜNCESİ HAKİM. ANCAK TAM TERSİNE, KADINLAR TİTİZLİKLERİ, ZEKÂLARI VE HIRSLARIYLA HER TÜRLÜ ZORLUĞUN ÜSTESİNDEN GELEBİLİR.”
Erkek egemen bir sektörde kadın yönetici olmak hakkında neler söyleyebilirsiniz? Günümüz iş dünyasında erkek yöneticilerin sayısı çok daha fazla olsa da son yıllarda kadın yönetici sayısı da hızla artıyor. Türk kadınının inatçı ve çalışkan doğası da bu artışta etkili oluyor. Benim kişisel hikâyemde zaman zaman zorluklar olsa da genel olarak tüm iş arkadaşlarımın yardımcı olmaya çalıştığını söyleyebilirim. Bizim işimiz tek
69
“HATASIZ VE DÜZENLI ÇALIŞAN BIR SISTEM IÇIN HER ZAMAN KADIN YÖNETICI VE ÇALIŞANLARA IHTIYAÇ DUYULACAKTIR.“
başına var olup bir şeyleri başarmaya uygun değildir. Aksine tamamen ekip çalışması üzerine kurulu bir sistemimiz var ve her çalışan bulunduğu kümede senkronize hareket etmeli ki başarıya ulaşabilelim. Bu yüzden erkek yöneticilerle çalışırken şu ana kadar büyük bir sorun yaşamadığımı söyleyebilirim. İşinizle ilgili yurt dışı seyahatleriniz de oluyor. Yurt dışı gezilerinizde makine sektöründe yönetici pozisyonda görev yapan bir kadın yönetici olarak nasıl tepkiler alıyorsunuz, gözlemleriniz nelerdir? Halen dünyanın çeşitli ülkelerinde düzenlenen sektörel fuarların da aktif bir katılımcısıyız. Yurt dışında gittiğim yerlerde genelde samimi tepkilerle karşılaşıyorum. Bazen insanlar garip bakabiliyor ama genel olarak ön yargı kırıldıktan sonra çok iyi anlaşıyorum.
gün hayatın her alanında daha fazla görünür oluyor. Bu kapsamda iş dünyasındaki kadın çalışan ve yönetici sayısı da artmaya devam ediyor. Makine imalat sektöründe daha fazla kadın çalışan ve yönetici görmek için neler yapılabilir? Azimle çalışıp yılmadan yollarına devam etsinler. Elbette makine zor bir sektör ve erkeklerle çalışmak da hayli zor ama sektörümüzde ya da başka sektörlerde de kadın yöneticilerin hak ettikleri yeri alması gerektiğini düşünüyorum. Hatasız ve düzenli çalışan bir sistem için her zaman kadın yöneticilere ve çalışanlara ihtiyaç duyulacaktır. Son olarak şunu söyleyebilirim: Kadınlar asla pes etmesinler, çünkü başarısızlığın yüzde 90’ını pes eden insanlar oluşturur. İnanıp yılmadan çalışıldığında aşılamayacak hiçbir engel yoktur.
Makine imalat sektöründe, diğer sektörlere kıyasla sizce neden daha az sayıda kadın çalışan görev yapıyor? Yurt dışında motor imalatı yapan fabrikalarda kadın çalışan oranı yüzde 80’dir. Birçok makine imalat fabrikasında da kadın yönetici görmeniz çok olası ve normaldir. Bizim toplumumuzda genel bir algı oluşmuş, dışarıdan bakan insanlar kadınların bu sisteme dâhil olamayacağını düşünebilir. Ancak tam tersine, kadınlar titizlikleri, zekâları ve hırslarıyla her türlü zorluğun üstesinden gelebilir. Burada asıl önemli konu kadınların iyi bir eğitim alması ve kendine inanması. Ataerkil toplumlarda kadınlara bakış açısı biraz daha dar olsa da günümüzde, geçmişin tabulaştırılmış alışkanlıkları yavaş yavaş yıkılıyor ve kadınlar her geçen
71
ar-ge merkezi
“ZİNCİRLERİ KIRIP, HEDEFLERİ YÜKSELTMEK AR-GE İLE MÜMKÜN” DALGAKIRAN AR-GE MERKEZİ’NİN 10 YILLIK, DALGAKIRAN’IN İSE 50 YILI AŞKIN SEKTÖR DENEYİMİYLE BASINÇLI HAVA SEKTÖRÜNDE CİDDİ BİR BİLGİ BİRİKİMİ OLDUĞUNU VURGULAYAN DALGAKIRAN ÜRETİM VE AR-GE MÜDÜRÜ DİRİM SELİM TAN, “ÖZELLİKLE ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA ARTACAK KOMPONENT VE SİSTEM TASARIMLARIYLA BİRLİKTE PATENT VE FAYDALI MODEL SAYIMIZDA CİDDİ BİR ARTIŞ ÖNGÖRÜYORUZ” DİYOR.
72
I
stanbul Karaköy’deki 25 metrekarelik atölyede 1965 yılında kurulan Dalgakıran, bugün 27 bin metrekare kapalı alana sahip ve birbirine entegre üç fabrikasıyla İstanbul Sancaktepe’de makine imalatına devam ediyor. Ürünlerinin yüze 70’ini dünyanın 130 ülkesine ihraç eden Dalgakıran, Rusya, Ukrayna ve Almanya’da ki şubeleri yanı sıra 2017 yılında ABD Charlotte’da açtığı yeni şubesi ile ABD’de de hizmet vermeye başladı. Dalgakıran, yurt dışında bulunan şubeleri ile farklı lokasyonlardaki satış ve dağıtım kanallarıyla küresel ölçekte hizmet veriyor ve her geçen yıl büyümeye devam ediyor. Dalgakıran bünyesinde 2007 yılında kurulan Ar-Ge departmanı, gerçekleştirdiği onlarca proje ile bugünkü ürün gamının şekillenmesinde büyük bir rol oynarken, Dalgakıran Üretim ve Ar-Ge Müdürü Dirim Selim Tan, geçtiğimiz Şubat ayında Dalgakıran Ar-Ge
Merkezi’nin Türkiye’nin 362’nci ve kompresör sektöründe ilk ve tek akredite Ar-Ge merkezi olarak, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan onay aldığının altını çiziyor. “Yüksek teknolojiye sahip, enerji verimliliği yüksek, Endüstri 4.0’a tam uyumlu, tüm sektörlere hitap eden, katma değer yaratan ve uluslararası arenada rekabetçi ürünleri yaratabilmek için 10 yıldır var gücümüzle çalışıyoruz” diyen Tan, Dalgakıran Ar-Ge Merkezi’nin kendi tasarımları olan katma değeri yüksek ürünleri, ürün gamına eklemek ve Dalgakıran’ın teknik temelli bir firma olmasını sağlamak için proje geliştirmeye ve üretmeye devam edeceklerini ifade ediyor. Sadece imalat yaparak ya da fason imalatla belirli bir büyüklüğün üzerine ulaşmanın mümkün olmayacağını belirten Tan, “Zincirleri kırıp, hedefleri yükseltmek ancak Ar-Ge ile olabilir. Ülkemizde imalat yapan tüm firmala-
rın Ar-Ge yatırımlarına gerekli kaynağı ayırması ve Ar-Ge merkezlerinin de katma değer yüksek ürünler üzerine çalışması gerekiyor” diyor. Dalgakıran Ar-Ge Merkezi ne zaman kuruldu? Ar-Ge merkezi kurulmasının temel nedenleri nelerdi? Dalgakıran Ar-Ge Merkezi 2007 yılında faaliyete geçti. 2017 yılına kadar öz kaynaklarımızla yürüttüğümüz Ar-Ge faaliyetlerini, 1 Şubat itibarıyla Türkiye’nin 362’nci, kompresör sektörünün ise ilk ve tek Ar-Ge merkezi olarak sürdürüyoruz. Dalgakıran bünyesinde Ar-Ge merkezi kurulmasının temel nedenleri ise kendi tasarımı olan katma değeri yüksek ürünleri ürün gamına eklemek; makine sektöründeki teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek ürünleri bu yönde geliştirmek; hızla büyüyen Dalgakıran’ın teknik altyapısını kuvvetlendirerek teknik temelli bir firma olmak şeklinde özetleyebilirim. Dalgakıran Ar-Ge Merkezi’nin yapısı ve faaliyetleri hakkında neler söyleyebilirsiniz? İmalata yönelik geliştirdiğiniz projelerden söz edebilir misiniz? Dalgakıran Ar-Ge Merkezi basınçlı hava konusunda kendi sektörünün en yetkin Ar-Ge merkezidir. Sancaktepe Fabrikası’nda 1200 metrekarelik bir alanda kurulu olan Dalgakıran Ar-Ge Merkezi’nde tam zamanlı 32 personel görev yapıyor. Ürün gamımızın tamamının tasarımı Dalgakıran Ar-Ge Merkezi’ne aittir. Dalgakıran Ar-Ge Merkezi’nde test mühendisliği, yeni projeler mühendisliği, dokümantasyon mühendisliği, elektrik mühendisliği ve ürün-proses geliştirme mühendisliği olarak beş ana grupta çalışmalar
sürdürüyoruz. Ancak genel hatlarıyla Dalgakıran Ar-Ge Merkezi’nin dört ana işi olduğunu söyleyebilirim: • Mevcut ürün gamını sürekli iyileştirmek ve üretim kolaylıkları sağlamak; • Yeni projeler geliştirmek, komponent ve sistem tasarımları yapmak; • Basınçlı hava sektörü ile ilgili bilimsel çalışmalar yapmak (tez, makale, konferans sunumları gibi); • Makine sektörü başta olmak üzere tüm teknolojik yenilikleri yakından takip etmek ve ürünlere bu yenilikleri yansıtmak. Dalgakıran bünyesindeki tüm birimlerde temel felsefemiz sürekli iyileştirmedir. Bu kapsamda Dalgakıran Ar-Ge Merkezi’nde de ana kurgumuz sürekli iyileştirme kapsamında ürünlerimizi hep bir adım öteye taşımak. Biliyorsunuz artan maliyetler nedeniyle günümüz iş dünyasında verimlilik en önemli konulardan biri haline geldi. Endüstri 4.0’ın ortaya çıkış noktası da bu esasa dayanıyor. Bu anlamda bizler de verimlilik konusunu, ürettiğimiz makinelerin verimliliği ve fabrika (imalat) verimliliği olarak iki ana başlık altında ele alıyoruz. Dolayısıyla Dalgakıran Ar-Ge Merkezi, yenilikçi teknolojileri hem makine verimliliğini hem de fabrika verimliliğini artırmaya yönelik yakından takip ediyor. Önem verdiğimiz bir diğer konu ise Ar-Ge merkezi personelinin gelişimi. Bu kapsamda yurt dışındaki tüm sektörel fuarlara kalabalık ekiplerle katılıyor, personelimizin bireysel gelişim ve eğitimleri için önemli ölçüde kaynak ayırmaya devam ediyoruz. Örneğin araştırmacı konumunda çalışan personelimizin yüzde 50’si yüksek lisans eğitimlerine devam ederken, yüzde 20’si ise yüksek mühendis olarak görev yapıyor.
“DALGAKIRAN AR-GE MERKEZİ, GEÇTİĞİMİZ YIL BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI’NDAN AKREDİTASYON ALARAK, TÜRKİYE’NİN 362’NCİ, SEKTÖRÜNÜN İSE İLK VE TEK AKREDİTE AR-GE MERKEZİ OLARAK ONAYLANDI.”
73
ar-ge merkezi
“2018 YILINDA DİLOVASI’NDA AVRUPA’NIN EN BÜYÜK VE EN MODERN KOMPRESÖR FABRİKASINI ENDÜSTRİ 4.0 ESASINA UYGUN OLARAK İNŞA ETMEYE BAŞLAYACAĞIZ. BU FABRİKAMIZDA YENİ BİR AR-GE MERKEZİ DE OLACAK.”
Dirim Selim TAN Dalgakıran Üretim ve Ar-Ge Müdürü
Devlet kurumlarıyla koordinasyonunuz nasıl? Halen yürürlükteki Ar-Ge desteklerine ilişkin görüşleriniz nedir? Dalgakıran Ar-Ge Merkezi Türkiye’nin 362’nci akredite Ar-Ge merkezidir. Bu kapsamda tüm Ar-Ge merkezlerinde olduğu gibi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile yakın bir işbirliği sürdürüyoruz. Bunun yanı sıra kurulduğumuz günden bugüne yürüttüğümüz TEYDEB-SANTEZ projeleriyle de devlet teşviklerinden faydalanıyoruz. Özellikle son yıllarda Ar-Ge merkezlerine olan devlet teşviklerinde ciddi bir artış gözleniyor. Bu gelişmenin, Türkiye imalat sanayilerinin en temel sorunlarından olan katma değerli ürün imalatının geliştirilmesi ve dış ticaret açığı sorununun aşılmasında da önemli katkılarda bulunacağına inanıyorum.
Hizmet alanınız içinde patent ya da faydalı model başvuru sayılarında artış gözlenmesini bekliyor musunuz? Kısa, orta ve uzun vadeli hedefleriniz nelerdir? 2007 yılından bu yana kendi öz sermayemizle yürüttüğümüz projelerimizde çok sayıda patent ve faydalı modeller aldık. 2017 itibarıyla akredite Ar-Ge merkezi olduk fakat Dalgakıran Ar-Ge Merkezi’nin 10 yıllık, Dalgakıran’ın ise 50 yılı aşkın sektör deneyimiyle basınçlı hava sektöründe çok ciddi bir bilgi birikimi var. Bu bilgi birikimini yeni ürünlerin geliştirilmesinde kullanmaya elbette devam edeceğiz. Özellikle önümüzdeki yıllarda artacak olan komponent ve sistem tasarımlarıyla birlikte patent ve faydalı model sayımızda da ciddi bir artış öngörüyoruz. Dalgakıran Ar-Ge Merkezi’nin hedefleri, Dalgakıran’ın misyon, vizyon ve ana stratejisiyle paralel olarak şekillendirilmiştir. Bu anlamda, Endüstri 4.0’a tam uyumlu ürünleri ürün gamımıza dâhil etmeyi; ürün gamımızdaki ürünleri yüksek ve yenilikçi teknolojilerle sürekli geliştirmeyi; ürün gamımızdaki katma değeri yüksek ve yüksek teknolojili ürün sayısını artırmayı ve patent/faydalı model sayımızı yükseltmeyi ana hedeflerimiz olarak belirledik. Bunun yanında, makine ve basınçlı hava sektöründeki tüm yenilikleri ilk önce ürünlerine adapte eden; basınçlı hava sektörüyle ilgili bilimsel çalışmalar yapan ve sektöründe farkındalık yaratan bir firma olmak şeklinde özetleyebileceğim stratejik hedeflerimiz de var. Diğer yandan, Dalgakıran Ar-Ge Merkezi’nin nitelik ve nicelik olarak yeterliliğini de sürekli artırmak için çalışmalarımız devam ediyor. Bu kapsamda, yenilikçi ve yaratıcı çalışanları şirkete kazandırmak ve değişen koşullara göre Ar-Ge imkânlarımızı yükseltmeyi de hedeflerimiz arasında sayabilirim. İmalatın katma değerini artırabilmek, pazara sunulan ürünlere değer katmak açısından Ar-Ge’nin önemini sizin sözlerinizle dinleyebilir miyiz? Türkiye’de firmaların daha fazla Ar-Ge’ye yönelmesini sağlamak için hangi adımlar atılmalı? Rekabette en önemli konu, katma değeri yüksek ürünler üretmek. Dünya ülkelerinin ekonomilerini incelediğimizde, gelişmiş ülkelerin ihraç ettikleri malların birim/kilogram fiyatlarının ekonomik büyüklükleriyle doğru orantılı olduğunu görüyoruz. Başka bir deyişle, ülke ekonomisine gerçek katkı sağlamak için kilogram fiyatı yüksek ürünler üretip ihraç etmemiz gerekiyor. Bunu da ancak katma değeri yüksek ürünler tasarlayarak ve üreterek sağlayabiliriz. Bu noktada da Ar-Ge’nin önemi ortaya çıkıyor. Sadece imalat yaparak ya da
74
fason imalatla belirli bir büyüklüğün üzerine ulaşmak mümkün değil. Zincirleri kırıp, hedefleri yükseltmek ancak Ar-Ge ile mümkün olabilir. Ülkemizde imalat yapan tüm firmaların Ar-Ge yatırımlarına gerekli kaynağı ayırması ve Ar-Ge merkezlerinin de katma değeri yüksek ürünler üzerine çalışması gerektiğini düşünüyorum. Ar-Ge merkezi yatırımları ve sürdürülen projeleriniz için ayrılan bütçe sizce yeterli mi? Gelecek dönem içinde merkeze yönelik yatırımlarınız sürecek mi? Dalgakıran’ın toplam bütçesinin yüzde 5’ini Ar-Ge merkezi faaliyetleri için kullanıyoruz. Üstelik bu rakam her yıl giderek artıyor çünkü Ar-Ge faaliyetleri Dalgakıran için önemli bir konu. 2018 yılında Dilovası’nda Avrupa’nın en büyük ve en modern kompresör fabrikasını Endüstri 4.0 esasına uygun olarak inşa et-
meye başlayacağız. Yeni fabrikamızda yeni bir Ar-Ge merkezimiz de olacak. Makine sektörünün en modern Ar-Ge merkezini kurmayı planlıyoruz. Yeni Ar-Ge merkezimiz içerisinde Ar-Ge himayesinde ufak bir fabrikamızın olması da planlanıyor. Böylece Ar-Ge atölyesinde tasarım ve analizleri yapan ekip, kendi bünyesinde A’dan Z’ye tüm parçalarını işleyebileceği ve aynı gün içerisinde prototip makine çıkartabileceği bir tesise sahip olacak. Yine, makine sektörünün en gelişmiş, tamamen otomatik olarak çalışan test odaları da (akustik, vibrasyon, performans gibi testler) yeni Ar-Ge merkezimizin bünyesinde bulunacak. Biz, alışılmış ofis çalışma kültürünün aksine, yaratıcı fikirleri teşvik eden bir çalışma şeklini benimsiyoruz ve bu doğrultuda, her yönüyle hem makine sektörüne hem de Türk sanayisine örnek olacak bir Ar-Ge merkezi inşa edeceğiz.
“32 KİŞİLİK AR-GE PERSONELİ KADROMUZDA, DOKTORA, YÜKSEK LİSANS VE LİSANS MEZUNU MÜHENDİSLERİN YANI SIRA YILLARIN TECRÜBESİNE SAHİP TASARIMCI VE TEKNİKERLER DE BULUNUYOR. BU EKİP, YALNIZCA BUGÜNÜN DEĞİL GELECEĞİN TEKNOLOJİSİNİ OLUŞTURACAK MAKİNELER ÜZERİNDE DE ÇALIŞIYOR.”
75
sektörel kümelenme
“ODAĞIMIZDA YERLİ İMALATIN GÜÇLENMESİ VAR” OSTİM’İN İLK SEKTÖREL KÜME ORGANİZASYONU OLAN İŞ VE İŞ MAKİNELERİ KÜMELENMESİ’NİN (İŞİM) KOORDİNATÖRÜ FEVZİ GÖKALP, “ANA ODAĞIMIZ YERLİ İMALATIN GELİŞMESİ VE GÜÇLENMESİ. TÜRKİYE’NİN 2023 VİZYONU ÇERÇEVESİNDE, 750 MİLYAR DOLARA YAKLAŞAN BÜYÜK ÖLÇEKLİ İNŞAAT YATIRIMLARI PLANLANIYOR. BU YATIRIMLARDA ÖZELLİKLE YERLİ İMALATÇILAR VE YERLİ MAKİNELERİN YER ALMASI GEREKTİĞİNE İNANIYORUZ” DİYOR.
76
A
na hedefi firmaların yenilikçi yaklaşımları ve işbirliklerini geliştirerek, ulusal ve uluslararası rekabet güçlerini artırmak ve dünya markası haline gelmelerini sağlamak olan OSTİM İş ve İş Makineleri Kümelenmesi (İŞİM), bugün 144’e ulaşan üye sayısı ve 10 yıllık tecrübesiyle Türk makine imalat sektöründe çalışmalarına devam ediyor. İŞİM, iş ve iş makineleri sektörü ile üye firmalarının gelecekte daha rekabetçi olmasını sağlayabilmek için ortak lobi çalışmaları yürütüyor. Tanıtım ve eğitim faaliyetleri organize eden, yerli üretim yapan firmalara danışmanlık hizmetleri sunan, sürdürdüğü
projelerle sektörün gelişimine katkı sağlayan İŞİM, yerli imalatın ve ihracatın artırılmasına yönelik faaliyetlerinde bugüne kadar onlarca projeyi tamamladı. Bu projelerden önemli sonuçlar elde ettiklerinin altını çizen İŞİM Koordinatörü Fevzi Gökalp, tamamlanan iki ayrı URGE projesi sonucunda katılımcı firmaların ihracatlarında yüzde 100’e ulaşan artışlar gerçekleştiğini söylüyor. Diğer yandan, küresel ölçekte 300 milyar dolarlık bir pazara sahip olan iş ve iş makineleri sektöründe Türkiye’nin yüzde 2,3 pay alabildiğine de değinen Gökalp, “Sektörün hâkim ülkeleri ABD ve Japonya’dır. Küresel satışların 3’te 2’si ise 10 firmaya ait. Türkiye, Çin ve Hindistan’ın ardın-
dan en hızlı büyüyen pazar konumunda. Büyüklük olarak dünyada 11’inci sıradayız ama 2023 hedefimiz altıncılığa yükselmek” diyor. Fevzi Gökalp, sektörün ana üretim bölgesinin Ankara olduğuna; üye firmaların ise sektörün ana imalatçılarından KOBİ’lere kadar geniş bir yelpazeyi içerdiğine değinirken, bu kapsamda OSTİM’de kurulan ilk sektörel kümelenmenin İŞİM olmasının da şaşırtıcı olmadığını ifade ediyor. Sektörün bu yılın ilk çeyreğinde önemli bir ivme yakaladığını söyleyen Gökalp, hem İŞİM’in hem de sektörün gelecek stratejilerini Moment Expo okuyucularıyla paylaştı. İş ve İnşaat Makineleri Kümelenmesi’ni ve sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Endüstri mühendisiyim ve İş ve İnşaat Makineleri Kümelenmesi’nin kuruluşundan itibaren koordinatörlüğünde çalışıyorum. Son beş yıldır da küme koordinatörüyüm. İŞİM, Çankaya Üniversitesi ile OSTİM OSB Müdürlüğü’nün 2007 yılında geliştirdiği işbirliği sonucunda OSTİM’de kurulan ilk küme organizasyonudur. 2007 yılından bu yana faaliyetlerimizi geliştirerek sürdürüyor; iş ve inşaat makineleri sektörünün çeşitli alt dallarında ihtisaslaşıyor ve yerli ürün imal eden firmaları bünyemize katıyoruz. İş ve inşaat makineleri sektöründe Türkiye’de ve dünyada bir merkez olan OSTİM Bölgesi ve Ankara’da yer alan, ağırlıklı olarak KOBİ’lerden oluşan üyelerimiz, Türkiye’nin sektörel anlamda ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir potansiyele sahip. İŞİM; hafif inşaat makineleri, iş makineleri ve yedek parçaları, beton santralleri, kırma-eleme tesisleri, asfalt fabrikaları, araç üstü ekipmanları, aktarıcı-konveyör sistemleri alt sektörlerinde faaliyet gösteren firmalardan oluşuyor.
2016 yılı hem sektörünüz hem de İŞİM’in faaliyetleri açısından nasıl geçti? Bu yıla ilişkin üretim, iç satış ve ihracat beklentileriniz nedir? Geçtiğimiz yıllardaki büyüme oranlarımız, beklentilerin aksine diğer sektörlerde olduğu gibi düşük bir seviyede gerçekleşti. 2017 yılının ilk çeyreği sonrası sektördeki üretim, iç satış ve ihracat rakamlarında ise yükselen bir grafikle, iyi bir ivme yakaladık. Türkiye’de 2023 vizyonu doğrultusunda yapılan ve yapılacak büyük projelerin sektöre önemli katkılar sunacağını düşünüyoruz. Çünkü Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörü olarak adlandırılan inşaat sektörünün yüzde 30’unu iş ve inşaat makineleri sektörü oluşturuyor. Bu nedenle
İŞİM, küme üyesi firmalarla URGE projesi kapsamında sektörel fuarları da ziyaret ediyor.
77
sektörel kümelenme
Fevzi GÖKALP İŞİM Koordinatörü
inşaat sektöründeki yatırımlar da doğrudan iş ve inşaat makineleri sanayisine yansıyor.
“İŞİM’İN ŞU AN 144 ÜYESİ BULUNUYOR. ÜYE SAYIMIZ, SEKTÖRÜN YÜZDE 10’U SEVİYESİNDE GÖRÜNSE DE ETKİLEŞİM OLARAK SEKTÖRE CİDDİ ORANDA KATKI VERDİĞİMİZE İNANIYORUZ.”
İŞİM’in Türk makine sektörü açısından önemini sizin cümlelerinizle dinleyebilir miyiz? Hem iş ve inşaat makineleri sektörü hem de Türk makine sektörünün genel güncel durumu ve gelecek stratejileri için neler söyleyebilirsiniz? Türkiye makine sektörü her geçen gün güçlenerek büyümeye devam ediyor. Halen Türkiye ihracatındaki sektörler arasında da ikinci sırada yer alıyoruz. İş ve inşaat makineleri sanayisi ise makine imalat sanayisinin bir alt grubu olarak toplam makine imalatımız içerisinde önemli bir yere sahip. Makine imalat sanayisine ait ihracatın yüzde 7,7’sini iş ve inşaat makineleri sektörü karşılıyor. Sektörün yıllık ekonomik hacmi 2016 verilerine göre 6,5 milyar dolar idi. Yine sektörümüz, 25’i AB ülkesi olmak üzere 127 ülkeye ihracat yapıyor. Türkiye, iş ve inşaat makineleri sanayisinde Avrupa’nın dördüncü büyük ülkesi. Türkiye iç pazarı da yerli iş ve inşaat makineleri sanayisinin büyümesini desteklemeye devam ediyor. Son sekiz yıldır Türkiye iş ve inşaat makineleri pazarı Çin ve Hindistan’dan sonra en hızlı büyüme oranına sahip olmasıyla da küresel ölçekte dikkat çekmeye devam ediyor.
İŞİM’e halen 150’ye yakın firmanın üye olduğunu biliyoruz. Bu sayı sektörü ne kadar kapsıyor? Makine üreticilerinin sivil toplum kuruluşlarına yaklaşımı ve bu yapılar içinde görev alma kabiliyetleri/istekleri için neler söyleyebilirsiniz? Türkiye’de iş makineleri sektörü denilince ilk akla gelen bölge Ankara ve OSTİM’dir. Türkiye’de, sektörde üretim yapan büyük kuruluşların üretim yeri de Ankara’dır. Bunun yanı sıra binlerce yedek parça imalatı yapan KOBİ’ler de bu bölgede yer alıyor. İŞİM’in şu an 144 üyesi bulunuyor ve tamamı sektörde yerli üretici konumunda. Üye sayımız, sektörün yüzde 10’u seviyesinde görünüyor olsa da etkileşim olarak sektöre ciddi oranda katkı verdiğimize inanıyoruz. Hem bölgemizde hem de Türkiye’de makine sektörünü ilgilendiren birçok sivil toplum kuruluşu yer alıyor. Günümüz için değerlendirecek olursak, üreticilerimiz artık bu kuruluşlarda yer almakta daha istekli davranıyor. Fakat ağırlığını KOBİ’lerin oluşturduğu sektörlerde yöneticiler, firmalarındaki iş yoğunlukları nedeniyle bu yapılara yeterli zamanı ayıramıyor. Sektörün Ar-Ge yetkinliği ve kapasitesi için görüşünüz nedir? Sektör temsilcilerinin Ar-Ge çalışmalarına İŞİM’in katkısı hangi aşamalarda gerçekleşiyor? Sektörümüzün öncü firmalarında Ar-Ge yetkinliği ve kapasitesi devletin de sağladığı desteklerle her geçen gün artıyor. Ancak küçük ölçekli firmalarımız için aynı şeyi söylemek çok mümkün değil. Bizler İŞİM olarak küçük ölçekli firmalarımızda Ar-Ge yetkinliği ve kapasitelerinin artması için üniversitelerimizle firmalarımızı buluşturuyor, böylece KOBİ’lerin de ürün geliştirme ve Ar-Ge faaliyetleri sürdürmelerine önayak oluyoruz. Benzer şekilde sektörünüzün kalite yönetimi yaklaşımı için neler söyleyebilirsiniz? Sektör temsilcilerinin yerel ve küresel rekabetteki pozisyonlarında “kalite”nin önemi nedir? Üyelerimizin ürün kalitesi, bazı eksikleri olmasına karşın küresel rekabette güçlü ko-
“ENDÜSTRİYEL TASARIMCI İHTİYACIMIZ VAR” “Sektörün insan kaynakları dağılımına baktığımızda meslek lisesi mezunu, lisans ve lisansüstü personel oranının iyi bir seviyede olduğunu görüyoruz. Ancak özellikle satış/pazarlamada çalışan personel sayısı ile yabancı dil bilen istihdam oranımız, uluslararası rekabet için düşük seyrediyor. Bununla birlikte, sektörümüzün önemli bir istihdam bileşeni olan endüstriyel tasarımcı oranında da çok düşük seviyeler gözleniyor. Bu konuda İŞİM olarak çalışmalar yapmaya, üniversitelerin ilgili bölümleri ile işbirliklerimizi artırmaya devam ediyoruz. Sektörümüzün ihtiyacı olan yetişmiş/ nitelikli çalışan problemini çözebilmek adına eğitimlerimiz de sürüyor.”
78
numdadır. Fakat kalite belgeleri konusunda eksiklerimizin olduğunu vurgulamamız gerekiyor. Bununla ilgili önümüzdeki dönemlerde İŞİM olarak çalışmalarımız olacak ve üyelerimizin sertifikasyon anlamında eksiklerinin giderilmesi için çaba harcayacağız. Sektörel olarak baktığımızda, yurt dışındaki rakiplerimize göre eşit düzeyde hatta ürün gruplarına göre daha kaliteli ürünlerimiz olduğunu söyleyebilirim. İŞİM’in odaklandığı ve öncelik arz eden projelerinizden de söz edebilir misiniz? İŞİM’in odaklandığı en önemli konular yerli ve milli üretimin güçlenmesi, buna bağlı olarak ihracat oranlarında artışın yakalanmasıdır. Bu doğrultuda Ekonomi Bakanlığı’nın ihracatı artırmak adına sağladığı URGE projeleri bizim için ciddi bir destek içeriyor. Bu kapsamda 38 firmanın yer aldığı ve üç yıl süren iki projemizi tamamladık. Halen 29 firmamızla projenin üçüncüsüne devam ediyoruz. Bu yıl sonuna doğru projenin dördüncüsüne de başlamayı planlıyoruz. Yaptığımız projelerin çıktısında, projede yer alan firmalarımızda yüzde 100’ün üzerinde ihracat artışı yakalamayı başardık. Bunun yanı sıra yürüttüğümüz AB projeleriyle de kümelenme adına yurt dışındaki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Bugüne kadar iki ayrı AB projesini tamamladık ve üçüncü bir AB pro-
jemiz de halen devam ediyor. Umuyorum yıl sonunda bu projeyi de tamamlamış olacağız. Yerli makine kullanımının artması için neler yapılmalı? Bu konuda İŞİM’in stratejisi nedir? İŞİM olarak ana odağımız yerli imalatın gelişmesi ve güçlenmesi. Türkiye’nin 2023 vizyonu çerçevesinde ulaştırma sektöründe 250, kentsel dönüşüm sektöründe de 400 milyar dolarlık yatırım hedefleri var. Kara yolları ve köprü inşaatları da dahil edildiğinde rakam 750 milyar dolara yükseliyor. Bu yatırımlarda özellikle yerli imalatçıların yer alması gerektiğine inanıyoruz. 4734 sayılı Kamu İhale Kurumu kapsamındaki alımlar ile Devlet Malzeme Ofisi’nden gerçekleştirilecek alımlarda öncelikli olarak Türkiye’de üretilen ürünlerin tercih edilmesi ve kamu kurum ve kuruluşları yöneticilerinin bu konuda gereken duyarlılığı göstermeleriyle ilgili 2011 yılında yayımlanmış bir genelge mevcut. Ayrıca yerli ürünlerde yüzde 15’e kadar fiyat avantajı da sağlanıyor. Fakat bu konularda yeterli hassasiyetin sağlanmadığını görüyoruz. Geçtiğimiz yıllara bakacak olursak, artık bu algı ve hassasiyetin yıllar içerisinde arttığı açıkça görülebilir. Türkiye pazarında yerli makine kullanımının hala yeterli düzeyde gerçekleştiğini söyleyemiyoruz. Biz de özellikle bu konuların takipçisiyiz ve bu hassasiyetimizi ilgili kurumlara her platformda aktarmaya devam ediyoruz.
İŞ VE İNŞAAT MAKİNELERİ SEKTÖRÜNÜN GÜCÜ
(İŞİM VERILERINE GÖRE)
Türkiye’de 50 yıldır iş makineleri imalatı yapılıyor.
Üretimin yüzde 45’i ihraç ediliyor.
Sektörün 2016 yılındaki ekonomik hacmi 6,5 milyar dolar.
25’i AB ülkesi olmak üzere 127 ülkeye ihracat yapıyor.
Türkiye iş ve inşaat makineleri pazarı, Avrupa’nın 4’üncü büyük pazarı.
Türkiye iş ve inşaat makineleri pazarı, Çin ve Hindistan’dan sonra en hızlı büyüme oranına sahip.
Dünyanın en büyük 11’inci iş makineleri pazarı olan Türkiye’nin, 2023 yılında 6’ncı sıraya yükselmesi bekleniyor.
79
röportaj
“132 YILDIR FRANSA-TÜRKİYE TİCARETİNE YÖN VERİYORUZ” 1885 YILINDAN BUGÜNE FRANSATÜRKİYE TİCARİ VE EKONOMİK ILIŞKILERININ GELIŞMESINE KATKIDA BULUNMAK AMACIYLA ÇALIŞMALARINI SÜRDÜREN TÜRK-FRANSIZ TICARET DERNEĞI, 450 ÜYESININ OLUŞTURDUĞU IŞ AĞI ILE TÜRK-FRANSIZ IŞ DÜNYASININ CANLANDIRILMASINI, IKI ÜLKE ARASINDAKI TICARET HACMININ GELIŞMESINI HEDEFLIYOR.
G
ünümüz ekonomi dünyasında şirketler, ülkeler arasındaki ilişkilerin gelişmesinde gitgide artan bir rol oynuyor; yeni işbirlikleri sadece şirketlere değil, ülke ekonomilerine de önemli bir ivme kazandırıyor. Diğer taraftan bu işbirlikleri sadece ekonomik katkı sağlamakla da kalmıyor, aynı zamanda politik, sosyal ve kültürel yakınlaşmalara da imkân tanıyor. İş dünyası, elbette yeni işbirlikleri kurma yolunda güçlü iş ağı platformlarından etkin şekilde faydalanıyor. Bu anlamda ülkelerin yabancı ülkelerle kurduğu iş konseyleri
80
ekonomik ilişkilerin bir ayağını oluştururken, ikili iş dünyası dernekleri, birlikleri, yerli ve yabancı ticaret odaları da sürece ivme kazandırıyor. Geçtiğimiz iki sayıda, Türkiye’de kurulmuş ilk yabancı ticaret odalarından İtalyan Ticaret Odası Derneği ve Türkiye’de İngiliz Ticaret Odası’nı Moment Expo okuyucularına tanıtmış ve bu yapıların Türk iş dünyasına sunduğu hizmetleri aktarmıştık. Bu sayımızın konuğu ise Türkiye’deki ilk yabancı ticaret odası olan ve 1885’te kurulan TürkFransız Ticaret Derneği (CCFT) oldu. Türk-Fransız Ticaret Derneği, iki ülke ara-
sındaki mevcut ikili ekonomik ilişkilerin gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla, Türk yasalarına uygun olarak 1885 yılında İstanbul’da kurulmuş bir dernektir. CCFT Müdürü Raphaël Esposito, o dönemde Osmanlı İmparatorluğu topraklarında 30 binden fazla Fransa vatandaşının yaşadığını ve bu kalabalık topluluğun özellikle finans alanında etkin olduğunu söylerken, CCFT’nin kuruluş amacının da aslında bu finansal yapıyı korumak ve geliştirmek olduğunun altını çiziyor. Halen Türkiye’de yerleşik olan ve sanayi, ticari ve finans sektörlerinde sayıları 450’ye ulaşan Türk ve Fransız menşeli firmayı bünyesinde toplayan dernek, firmalara sağladığı danışmanlık ve lojistik desteklerin yanı sıra iki ülke arasındaki önemli ekonomik aktivitelerin gerçekleşmesine yönelik çalışmalarına devam ediyor. TÜİK rakamlarına göre Türkiye-Fransa arasındaki ticaret son 10 yıldır 13-14 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmeye devam ediyor. Fransa, Türkiye’nin ihracat ve ithalatında 6’ncı sırada yer alırken, Fransız gümrüklerinden derlenen verilere göreyse geçtiğimiz yıl iki ülke arasındaki ticaret hacmi tarihi zirvesine ulaştı ve 14 milyar 43 milyon euro olarak gerçekleşti. Bu dönemde Fransız firmalarının Türkiye’ye ihracatı yüzde 1,3 oranında gerilerken, Türk firmalarının Fransa’ya ihracatı ise yüzde 5,4 artış gösterdi. Diğer yandan Fransa, Türkiye’deki yabancı yatırımcılar arasında üçüncü sıradayken, son 25 yılın toplam yatırım miktarına göre ise ilk sırada yer alıyor. Ancak yine de iki ülkenin ekonomik potansiyelinin daha yüksek olabileceğine işaret eden uzmanlar, bu ekonomik potansiyele ulaşmak için iki ülke iş dünyasının birbirine daha sıkı bağlanması gerektiğini vurguluyor. Bu çerçevede, merkezi İstanbul’da olan CCFT de, iki ülke kuruluşlarına destek olmayı kendine
Raphaël ESPOSITO CCFT Direktörü
amaç edinirken, bu destek görevini Türkiye ile ticari ilişkiler içine girmek isteyen Fransız firmalarına, Fransa pazarında gelişmeler sağlamak isteyen Türk firmalarına ve tabii ki Türkiye’de yerleşik 400 Fransız firmasına yönelik olarak sunuluyor. 132 yıldır Türk iş dünyası ile etkin bir iletişim ve işbirliği kuran CCFT’nin bugününü ve faaliyet alanlarını, Derneğin Müdürü Raphaël Esposito’ya sorduk.
“TÜRK-FRANSIZ TICARET DERNEĞI, 90 ÜLKEDE FAALIYET GÖSTEREN 120 FRANSIZ TICARET VE SANAYI ODASI’NDAN OLUŞAN ‘YABANCI ÜLKELERDEKI FRANSIZ TICARET VE SANAYI ODALARI BIRLIĞI’NIN (UCCIFE) KURUCU ÜYESIDIR. 34 BIN ŞIRKET VE GIRIŞIMCIDEN OLUŞAN DÜNYADA ILK ÖZEL FRANSIZ ŞIRKETLER AĞI OLAN BU YAPI ARACILIĞI ILE TÜRK IŞ DÜNYASI ULUSLARARASI GELIŞIMINI SAĞLAYABILIR VE BIRÇOK AYRICALIKTAN YARARLANABILIR.”
Türk-Fransız Ticaret Derneği’nin kuruluş amacı neydi? Derneğin kurulduğu dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nda 30 bin Fransız yaşıyordu ve Fransız vatandaşlarının finansal getirileri son derece yüksekti. Fransızların özellikle Osmanlı Bankası’nda etkin olduğunu biliyoruz. 1885’te ise bu finansal getirileri korumak amacıyla Türk-Fransız Ticaret Derneği kuruldu. İlk kurucuların arasında Türk katılımcı
81
röportaj
TÜRKİYE-FRANSA TİCARETİNİN DANIŞMAN KURUMU Türk-Fransız Ticaret Derneği, ekonomi dünyasının yanı sıra Türkiye ve Fransa’daki etkin kişilerle mevcut özel ilişkileri ve pazar hakkında bilgileri sayesinde faaliyetlerini, Türk veya Fransız pazarlarına yakınlaşmak isteyen, özellikle küçük ve orta ölçekli firmalara yönelik danışmanlık hizmetleri üzerinde yoğunlaştırmış durumda. Dernek, bu firmaların araştırma ve geliştirme misyonlarına katkıda bulunmak amacıyla, mümkün iş ortaklarının seçilmiş listelerden tespitinden pazar/ürün tanımlamalarına; nitelikli ve hedef firma profiline uygun firmalarla randevu programı organizasyonlarından ticari ve sanayi ortakların araştırılması ve ticari misyon organizasyonlarına; teknik danışmanlar ve ortaklarla iletişimin sağlanmasından ülke içinde tanıtım ve reklam çalışmalarına; Türkiye, Fransa ve diğer ülkelerdeki forum ve fuarlarda şirketlere rehberlik hizmetlerinden refakat, tercümanlık ve randevularda müzakere desteklerine; firma yeterlilik raporlarından yerel personel istihdamlarında aday belirleme süreçlerine kadar çok geniş bir çerçevede danışmanlık hizmeti sağlayabiliyor.
31 OCAK’TA GERÇEKLEŞEN TÜRKIYE-FRANSA İŞ DÜNYASI YUVARLAK MASA TOPLANTISI’NA EKONOMI BAKANI NIHAT ZEYBEKCI ILE FRANSA DIŞ TICARET, TURIZM VE YURT DIŞINDA YAŞAYAN FRANSIZLARDAN SORUMLU DEVLET BAKANI MATTHIAS FEKL DE KATILMIŞTI.
82
yoktu; kurucuların tamamı Fransız vatandaşlarıydı. Tabii o dönem, Türk-Fransız Ticaret Derneği gibi yapıların tüm dünya genelinde kurulmaya başlandığı dönemdi ama Türkiye’deki organizasyonun en eskilerden biri olduğunu söylemeliyiz. Halen dünya genelindeki 90 ülkede toplam 120 Fransız Ticaret Odası faaliyetlerine devam ediyor. Türk-Fransız Ticaret Derneği’nin önceki dönemlerde farklı hedefleri olsa da şu an iki temel amacımız mevcut: Yerleşik Fransız firmaların faaliyetlerine yardımcı olmak ve iki ülke arasındaki ticari ilişkileri canlı tutmak. Dernek, Fransa pazarına açılmak isteyen Türk üreticilere ne tür hizmetler sunuyor? Bu hizmetlerin içerikleri ve ölçütlerinden söz edebilir misiniz? Türk iş insanları ya Fransa’ya ihracat ya da Fransa’ya yerleşmek ve orada iş kurmak üzerine bizimle işbirliği geliştirmeye çalışıyor. Biz, bu iki konuda Türk iş dünyasına danışmanlık hizmeti verebiliyoruz. Fransa’da iş kurma ve Fransa’ya yerleşme konuların-
da aslen Fransa hükümetine bağlı Business France kurumu ilgileniyor. Fransa’ya ihracat konusunda ise ya zaman zaman bizim faaliyetlerimize Türk iş dünyasını davet ederek birlikte bir işbirliği geliştirebiliyor ya da bizim danışmanlığımıza başvuran Türk iş dünyası temsilcileri ile Fransız iş dünyasını buluşturacak bilgi paylaşımlarında bulunuyoruz; B2B buluşmalar düzenleyebiliyor; Fransa’daki satın alma kültürü hakkında önemli bilgi aktarımları gerçekleştirebiliyoruz. Diğer yandan, Fransa’daki Türk-Fransız Ticaret Odası’nın, Türk iş dünyasına yönelik çalışmalarında biz, duyurular ya da direk başvurularla kendileriyle ortak çalışmalar sürdürebiliyoruz. Türkiye-Fransa ticaretinin güncel durumu için neler söyleyebilirsiniz? Geçtiğimiz yıl oldukça verimliydi ama bu yılın ilk çeyrek rakamlarında bir düşüş izleniyor, bu süreci nasıl yorumlarsınız? Geçtiğimiz yıl, Fransız gümrüklerinden aldığımız bilgilere göre iki ülke arasındaki eko-
2000 - 2016 YILLARI ARASINDA FRANSA-TÜRKIYE TICARET HACMI Fransa’dan Türkiye’ye ihracat Türkiye’den Fransa’ya ihracat Toplam Ticaret Bakiye FR/TR
15 000 14 500
13 772
14 000 13 500
12 633 12 604
13 000 12 500
11 000 10 500 10 000
9 397
9 500 9 000 8 000 7 000 6 000
5 831 4 783
4 198 3 640 2 288
3 000 2 500 1 500 1 000 500
2 191
2 495
1 449
2 895 2 730
165
4 660
5 223
4 244
4 248
909
975
7 093
6 901 6 265
5 993
4 843
5 924 5 412
5 338
5 703
6 031
6 679
7 042
6 197
3 530
2 827 484
903
1 130
844
371
-207
-10000
7 001
5 086
3 311 3 295
5 153
6 709
5 709
785
1 193 414
234
0 -500
-243
-41
-204 2016
2015
2014
2013
2012
2011
2010
2009
2008
2007
2006
2005
2004
2003
2002
2001
2000
Türk-Fransız Ticaret Derneği’nin kaç üyesi var? 450 üyemiz var ve tüm üyelerimiz Türkiye’de yerleşiktir. Bunun 150 kadarı Türkiye’de yerleşik Fransız firmalarıyken, 300’ü de ya Fransa ile çalışan ya da Türkiye’de yerleşik Fransız şirketleri ile işbirliği olan firmalardır. Diğer yandan, net rakam veremesem de
5 625
3 500
2 000
6 256
6 138
4 500 4 000
9 929
7 493
7 500 6 500
9 471
7 190
8 500
5 000
Fransa’nın rekabetçi sektörleri nelerdir? Bu pazarda Türk üreticiler hangi sektörlerde daha rekabetçi olabilir? Fransa’da fiyat ve kalite kriteri çok önemlidir. Dolayısıyla rekabetçi sektörlere değil, rekabetçi kalite ve fiyata önem veririz. Ancak otomotiv, otomotiv yedek parçaları ve tekstil sektörlerinde Türk iş dünyasının avantajlı olabileceğini de söyleyebiliriz. Hem kalite hem fiyat açısından bu üç sektörde, Türk iş dünyası Fransa pazarında her zaman tercih ediliyor. Diğer yandan inovatif bir ürüne sahip olan her firma Fransa için değerlidir. Burada ölçek de önemli değildir, ister KOBİ olsun ister büyük ölçekli bir şirket, inovasyon kaynaklı bir ürününüz varsa Fransa ile ticarette öncelikli olabilirsiniz.
12 190
11 047
11 500
5 500
Fransa ile ticaret yapmak zor mudur? Bazı Türk firmaları için Fransa ile ticaret yapmak İtalya, Almanya ya da İspanya’ya göre daha karmaşık gelebilir. Öncelikle dil problemi nedeniyle Türk iş dünyasının zorluklarla karşılaştığını görüyoruz. Kültürel sebepler de iki ülke arasındaki ticarette zorlayıcı olabiliyor. Fransa’da yanlış adresten doğru bilgiyi alamazsınız. Organizasyon şemaları çok kesin ve güçlüdür. Dolayısıyla o organizasyon içerisinde ancak doğru iletişim kanalları ile doğru yolu bulabilirsiniz. Evet, metodoloji olarak Fransa’daki işleyiş, Avrupa ülkelerine göre farklıdır ama buna rağmen Fransa halen dünyadaki altıncı en büyük ihracatçı ülke konumundadır.
14 043
12 296
11 668
12 000
Milyon avro olarak
nomik hacimde tarihi zirveyi yaşamıştık. Bu yılın ilk çeyreğinde kayıplar izleniyor olsa da düzelme işaretlerini de izlemeye devam ediyoruz. Mevcut durumda asıl etken, Türkiye üzerindeki küresel risklerin yükselişi. Türkiye’ye gelen yurt dışı kaynaklı yatırımlarda azalış trendi devam ediyor ve bunu biz de teyit ediyoruz. Ancak az önce söylediğim gibi son birkaç aydır düzelme işaretlerini de izliyoruz. Dolayısıyla biz de, Türk-Fransız Ticaret Derneği olarak, kuruluş amaçlarımıza uygun şekilde süreci takip ediyor ve uygun faaliyetleri gerçekleştirmeye gayret ediyoruz.
Kaynak: Fransız Gümrükleri, tahmini veriler. CVS/CJO - milyon euro
Fransız gümrükleri tarafından Şubat ayı başında yayımlanan Fransa-Türkiye dış ticaret verilerine göre, geçtiğimiz yıl Fransa-Türkiye ticari ilişkileri 14 milyar 43 milyon euro ile 2015 yılına göre yüzde 2 artış gösterdi ve tarihi zirvesine ulaştı. Fransa’ya Türk otomobillerinin satışında kaydedilen yüzde 17,8’lik güçlü ilerleme bu artışın temel nedeni olurken, Fransız firmalarının Türkiye’ye ihracatı ise aynı dönemde yüzde 1,3 oranında geriledi. Türk firmalarının Fransa’ya ihracatı ise yüzde 5,4 artış gösterdi. İki ülke arasındaki ticari denge bakiyesi ise 41 milyon euro ile Türkiye lehine gelişti. TÜİK verilerine göre de Fransa, halen Türkiye’nin ihracat ve ithalatında 6’ncı sıradaki yerini koruyor.
üyelerimizin 300’den fazlası KOBİ, 100’ü de büyük ölçekli firmadır. Görülebileceği üzere Türk-Fransız Ticaret Derneği’nin Türkiye’de oldukça güçlü bir iş ağı bulunmaktadır ve bu iş ağı, Türk iş dünyasının Fransa ile kuracağı ticari ilişkilerde önemli bir avantaj olarak değerlendirilebilir.
CCFT’NİN SAĞLADIĞI HİZMETLER Türk-Fransız Ticaret Derneği, iki kültür, iki lisan ve iki ülkenin temsilcilerinden oluşan bir ekip ile; ∫ Firmalar için tasarlanmış hazır ofislerden oluşan iş merkezi (kiralık kişiye özel hazır ofisler, açık alanda çalışma gurupları ve toplantı salonları), ∫ Türkiye ve Fransa pazarları için şirketlere destek, ∫ Danışmanlık ve refakat, ∫ İdari ve lojistik destek hizmeti sunuyor.
83
akademik
“TEKNOLOJİYE HÂKİM MÜHENDİSLER YETİŞTİRİYORUZ” TEORIK VE PRATIK BILGIYI HARMANLAYARAK ALANINDA YETIŞMIŞ, SEKTÖRDE SÖZ SAHIBI, TEKNOLOJIYI DOMINE EDEBILECEK MÜHENDISLER YETIŞTIRMEYI HEDEFLEDIKLERINI SÖYLEYEN AFYON KOCATEPE ÜNIVERSITESI MAKINE MÜHENDISLIĞI BÖLÜM BAŞKANI PROF. DR. MUHAMMET YÜRÜSOY, “BÖLÜMÜMÜZÜN YILLAR IÇERISINDE KAT ETTIĞI MESAFEYE BAKARAK HEDEFLERIMIZI GERÇEKLEŞTIRME NOKTASINDA BÜYÜK BIR GELIŞME GÖSTERDIĞIMIZI GÖNÜL RAHATLIĞIYLA SÖYLEYEBILIRIM” DIYOR. 84
A
fyon Kocatepe Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü, 2010 yılında Teknoloji Fakültesi’nin kurulmasıyla birlikte açılan ilk üç bölümden biri olarak eğitim-öğretim hayatına başladı. 2016-2017 eğitim yılında 573 lisans, 93 yüksek lisans ve 13 doktora öğrencisine sahip olan bölüm, geçen süre zarfında önemli bir yol kat etti. Özellikle son yıllarda makine teknolojilerinin Türkiye’nin öncelikli yatırım alanları arasına girmesiyle birlikte yetişmiş mühendis ihtiyacının arttığını söyleyen Afyon Kocatepe Üniversitesi Makine Mühendisli-
ği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Muhammet Yürüsoy, “Bu durumu kendimize misyon edinerek ülkemizin teknolojik anlamda ilerlemesi için dünyadaki teknolojileri takip edip ülkemize kazandıracak mühendisler yetiştirmeyi hedefledik. Bu amaçla diğer mühendislik fakültelerinden farklı olarak da bölümümüzü teknoloji fakültesi altında kurmaya karar verdik ve eğitim programımızı tamamen sanayi ve üniversite etkileşimi çerçevesinde şekillendirdik” diyor. Yürüsoy’la bölümün yapısı, hedefleri ve eğitim olanakları hakkında ayrıntılı bir söyleşi gerçekleştirdik.
Kuruluşundan bugüne bölümünüzde ne gibi gelişim ve değişimler yaşandı? Daha iyiye ulaşma noktasında önceliği hangi konulara verdiniz? Afyon Kocatepe Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü çok genç bir bölüm olmasına rağmen kısa zamanda önemli bir yol kat etti. Eğitim-öğretime başladığımız günden bu yana mükemmel olana ulaşmak adına bölümümüzde başlayan gelişim ve değişim halen devam ediyor. Öncelikle öğretim görevlisi kadromuz her geçen gün artıyor. Böylece birlikte eğitim skalamız ve akademik çalışma alanımız da genişliyor. Aslında bizim için her insan bir değer taşıyor. Kadromuza katılan her akademik personelimizle bir değer kazanıyoruz. Bunun yanında Anadolu’nun kısıtlı imkânlarıyla çıktığımız yolda laboratuvarlarımızı geliştirmeye önem gösteriyoruz. Biz Teknoloji Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü olarak teorik eğitimin yanında pratik eğitim de veren bir kurumuz. Bunun bilinciyle yeni ekipmanlar, deney setleri ve atölyeleri bünyemize katarak imkânlarımızı zenginleştiriyoruz. Yeni yapılan laboratuvar binamızla da daha iyi hizmet verir hale geldik. Şu an imalat derslerinde her öğrenci torna, freze, matkap başta olmak üzere sanayinin bel kemiğini oluşturan cihazları kullanma imkânına sahip. Öğrencilerimiz sadece bir saat değil dönem boyunca makine atölyesinde çalışma yapabiliyor. Bölüm imkânlarımızı ne kadar geliştirsek de sürekli bir dinamizm içinde eksiklerimiz mutlaka oluyor. Teknolojik ihtiyaçlar sürekli biçimde yenilenmeyi gerekli kılıyor. Aynı zamanda bölge sanayisine hizmet eden bir eğitim kurumu olarak üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde onların katkı ve desteklerine olan ihtiyacımız da yadsınamaz bir gerçek. Bölümümüz dört yıldır mezun veriyor ve mezun ettiğimiz öğrenci sayısı da her geçen gün artıyor. Bu yıl 90 öğrencimizi donanımlı birer mühendis olarak çalışma
hayatına uğurladık. Mezunlarımızın başarılarıyla birlikte Afyon ve çevresi ile ülke genelinde bölümümüzün tanınırlığı da artıyor. Akademik kadronuzun uzmanlık alanları hakkında bilgi verir misiniz? Bölümümüzün yaş ortalaması itibarıyla oldukça genç ve dinamik olduğunu ifade etmek isterim. Eğitim kadromuz hem tecrübeyi yıllarla harmanlamış hem de yeni mezun olmuş genç ve başarılı akademisyenlerden oluşuyor. Makine mühendisliğinde beş anabilim dalında çalışmalar yapan akademik personelimiz aynı zamanda söz konusu bilim dallarında yüksek lisans ve doktora öğrencisi de yetiştiriyor. Bölümümüz bünyesinde ısı bilimleri ve akışkanlar mekaniği alanında analitik ve nümerik çalışmalarımızı sürdürürken laboratuvarlarımızda da deneysel çalışma imkânına sahibiz. İmalat teknolojileri konularında ise bir yandan Türk sanayisinin ih-
“TÜRK SANAYISININ IHTIYAÇLARINA HIZMET EDERKEN AYNI ZAMANDA LITERATÜRE KATKIDA BULUNACAK ÇALIŞMALAR YAPIYORUZ.”
85
akademik
“ÖĞRENCILERIMIZ IKINCI SINIFTAN ITIBAREN HER YIL STAJ YAPIYOR. EĞITIMLERININ SON YILINDA DA UZUN SOLUKLU BIR IŞ YERI EĞITIMI ILE STAJLARINI TAÇLANDIRARAK SEKTÖRDE ÇALIŞMAYA HAZIR HALE GELIYOR.”
Prof. Dr. Muhammet YÜRÜSOY Afyon Kocatepe Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı
tiyaçlarına hizmet ederken aynı zamanda dünya bilim literatürüne katkıda bulunacak çalışmalar yapıyoruz. Bunların yanında titreşim başta olmak üzere akademik kadromuzun çeşitli konularda çok değerli çalışmaları bulunuyor. Eğitim konularını oluştururken sanayiden gelen talepleri de dikkate aldınız mı? Teorik eğitimlerle pratik arasındaki dengeyi nasıl sağladınız? Bölümümüzde teorik ile pratik eğitimi sürekli iç içe götürmeye çalışıyoruz. Öğrencilerimize laboratuvar ortamında bol bol pratik yaptırarak onları çalışma ortamına hazırlamaya gayret ediyoruz. Çoğu üniversitede öğrenciler laboratuvar derslerini sadece izlerken burada bizzat çalışmalara katılabiliyorlar. Çalışma hayatına atılmadan önce cihaz ve ekipmanları tanıyabiliyor ve projelerini çalışabiliyorlar. Bunun yanında her makine mühendisliği bölümünde olmayan, uzun soluklu bir staj imkânına sahibiz. Öğrencilerimiz ikinci sınıftan itibaren her yıl
86
staj yapıyor. Eğitimlerinin son yılında da uzun soluklu bir iş yeri eğitimi ile bu stajlarını taçlandırarak sektörde çalışmaya hazır hale geliyorlar. Öğrencilerimiz ilk stajlarında üretim ve imalat ağırlıklı çalışırken ikinci yaz stajlarında ise üretim yapan firmaları tercih ediyorlar. Staj yapılan bu firmalar hocalarımız tarafından sıkı sıkıya takip edilip denetleniyor ve böylece öğrenciyle ilgili en iyi ve güvenilir geri dönüşler alınabiliyor. Söz konusu stajlar sayesinde üniversite-sanayi işbirliği için de önemli adımlar atılıyor. Böylece bölümümüzün bilinirliği artarken sanayicilerimizin ihtiyaçlarına da en doğru şekilde cevap verilebiliyor. Öğrencilerimiz dördüncü sınıfta ise iş yeri eğitimiyle bir dönem boyunca o iş yerinin çalışanı oluyor ve tabiri caizse Türk ve bölge sanayisi için biçilmiş kaftan haline geliyor. Bizzat iş hayatının içinde her şeyi yaşayarak öğrendikleri için işe başladıklarında adaptasyon sürecini kısa bir sürede atlatabiliyorlar. Ayrıca öğrencilerimizin birçoğu staj yaptıkları firmalarda çalışma hayatına atılma fırsatı da yakalıyor. Makine mühendisliği eğitimi almak isteyen bir öğrencinin Afyon Kocatepe Üniversitesi’ni seçmesindeki temel nedenleri sıralayabilir misiniz? Şehrin konumu, üniversitenin sahip olduğu yurt ve ulaşım imkânları öğrencilerimizin tercihlerini belirleyen en önemli kriterler olarak öne çıkıyor. Yenilikçi ve öğrenci odaklı eğitim anlayışımız dahilinde bölümümüzde kariyer ve staj danışmanlık hizmeti de öğrencilerimize maksimum fayda sağlama gayretiyle yürütülüyor. Ayrıca lisans ve lisansüstü mezunlarımız makine mühendisliği gibi geniş bir çalışma yelpazesine sahip bir alanın sunduğu diğer imkânlara da sahip oluyor.
“HEM KENDI BÜNYEMIZDE HEM DE ÇEŞITLI ÇEVRE ÜNIVERSITELERIYLE BIRLIKTE YÜRÜTTÜĞÜMÜZ SANAYI DESTEKLI ÇOK SAYIDA SANTEZ, TÜBİTAK, BAP PROJELERIMIZ MEVCUT.”
Yurt dışı öğrenci değişim programları çerçevesinde öğrencilerinize ne tür imkânlar sunuyorsunuz? Öğrencilerimiz Erasmus+ Programı kapsamında yurt dışında hem eğitim hem de staj yapma olanağına sahip. Bu çerçevede birçok öğrencimiz yurt dışında eğitim alıyor ve bu eğitimleri burslarla da destekleniyor. Bölümünüz bünyesinde gerçekleştirdiğiniz veya gerçekleştirmeyi planladığınız sanayi projeleriyle ilgili bilgi verir misiniz? Hem kendi bünyemizde hem de çeşitli çevre üniversiteleriyle birlikte yürüttüğümüz sanayi destekli çeşitli SANTEZ, TÜBİTAK, BAP projelerimiz mevcut. Tüm bu projeler lisans ve lisansüstü tezleri olarak yapılabildiği gibi aynı zamanda akademik çalışma amaçlı olarak da gerçekleştirilebiliyor. Projelerden elde edilen sonuçları da ulusal ve uluslararası literatüre kazandırmayı hedefliyoruz.
etkileşim sonucunda öğrencilerimizin hiçbir zorluk çekmeden staj yeri bulabilmeleri oldu. Fakat bu durum daha çok bölgesel olarak bölümümüz ve fakültemiz öğretim görevlilerinin ve Afyon Organize Sanayi Bölgesi’ndeki firmaların konuya olumlu bakış açılarının neticesidir. Öte yandan Türkiye geneline bakacak olursak tablo maalesef bu kadar olumlu değil. Bu alanda atılacak çok adımın olduğu aşikâr. Akademik kadroların sanayiyle olan bağlarını koparmamaları ve sanayi firmalarının da akademiye ulaşarak en akılcı cevapları aramada ısrarcı olmaları gerekiyor. Ne üniversitenin sanayiyle bağlarını kopardığı ne de üniversitenin sanayideki gelişmelere gözünü kapattığı bir senaryo mümkün değildir.
Türkiye’deki sanayi kuruluşlarının üniversitelere bakışını nasıl yorumluyorsunuz? Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında nasıl bir algı farklılığı gözlemliyorsunuz? Bölümümüz adına üniversite-sanayi işbirliği adına uzun bir yol kat ettiğimizi söyleyebilirim. Bu yola ilk çıktığımızda sanayiciler üniversite ile çalışmaya temkinli yaklaşıyordu. Fakat kendilerine teorik bilginin işlerini nasıl daha verimli hale getireceğini, birlikte çalıştığımız yıllar içerisinde ifade edebildik. Bu kapsamda bölgesel temelde de olsa sanayinin güvenini kazandığımızı ifade edebilirim. Bu karşılıklı ilişki neticesinde sanayi kesimi, üniversitedeki teorik bilgiyi alarak işlerini daha verimli ve teknolojik hale getirirken akademisyenlerimiz de projelerinde birlikte çalışabilecekleri partnerler elde etti. Bu durumun bir diğer olumlu çıktısı ise tüm bu
87
kampüs
“UYGULAMALI DERSLER EN ÖNEMLİ AVANTAJIMIZ” AFYON KOCATEPE ÜNIVERSITESI MAKINE MÜHENDISLIĞI BÖLÜMÜ ÖĞRENCILERI, YENI VE GENÇ BIR BÖLÜMDE, ALANINDA UZMAN NITELIKLI BIR AKADEMIK KADROYA SAHIP OLDUKLARINI SÖYLÜYOR.
A
ldıkları uygulamalı derslerin mesleki ve kişisel gelişimleri için oldukça faydalı olduğunu söyleyen Afyon Kocatepe Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü öğrencileri, eğitim süreleri boyunca staj yapma imkânına sahip olmalarının da kendilerine büyük bir avantaj sağladığını belirtiyor.
AHMET CEVAHİR MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ 4. SINIF ÖĞRENCİSİ “AKADEMİK ALANDA ÇALIŞMALAR GERÇEKLEŞTİRMEYİ HEDEFLİYORUM” “Meslek lisesi makine bölümü mezunu olmam ve mekanik sistemlere duyduğum ilgi tercihimi belirlememde etkili oldu. Dört yıl boyunca, günümüzün gerekliliklerini karşılayan kaliteli bir eğitim aldık. Teknoloji fakültesi ve bölümümüz diğer mühendislik
88
fakültelerine nazaran çok yeni ve genç. Bu nedenle bazı eksikleri mevcut. Laboratuvarlarımızın zaman içerisinde daha da geliştirilebileceğini düşünüyorum. Ayrıca seçmeli derslerin de çok önemli olduğunu düşünüyorum. Uçaklara olan ilgim sebebiyle havacılık sektöründe kendimi geliştirmek ve uzmanlaşmak istiyorum. Ülkemizde de gelişmeye başlayan bu sektörün bir parçası olmak istiyorum. Lisans eğitiminin ardından yüksek lisans yaparak kendimi geliştirmeyi ve akademik alanda çalışmalar gerçekleştirmeyi hedefliyorum. Araştırmayı çok seviyorum ve bu projelerle hem ülkemize hem de tüm insanlara faydalı olmak istiyorum. Türk makine sektörü çok zengin bir üretim ağına sahip. Fakat yabancı firmalara yan sanayi üretim gerçekleştirmekten çok, yoğun Ar-Ge faaliyetleriyle katma değeri yüksek ürünler imal etmemiz gerekiyor. Böylece kendimiz tasarlayıp, üreterek dışa bağımlı olmayan bir ülke haline gelebilir ve ihracatımızı çok yüksek seviyelere taşıyabiliriz.”
ÖZGÜR UZUN MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ 4. SINIF ÖĞRENCİSİ “ÇALIŞMA HAYATINA İLK OLARAK BİR KOBİ’DE BAŞLAMAK İSTİYORUM” “Bölümün Türkiye’de ilk kurulan teknoloji fakültesi bünyesinde yer alması, yaşadığım şehre yakın olması ve aldığım puan tercihimde etkili oldu. Eğitimimin ilk yıllarında açıkçası biraz hayal kırıklığı yaşamıştım. Fakat teknik derslerin ağırlığı artıp alanında donanımlı hocalarımızı gördükçe, mühendislik mesleğine duyduğum hayranlık daha da arttı. Her ne kadar iyi bir eğitim alsak da geliştirilebilecek çok şey var. Teknoloji her geçen gün ilerliyor ve buna ayak uydurmak gerekli. Bence bu noktada hem tecrübeli hem de genç akademisyenlerin birlikte çalışması önemli. Talaşlı imalat ve sac metal kalıpçılığı alanında kendimi geliştirmek istiyorum. Çünkü stajlarda edindiğim tecrübeye göre, Türkiye sanayisinde işler önemli oranda bu teknikle gerçekleştiriliyor. Mezun olduktan sonra yurt dışında dil eğitimimi tamamlayıp donanımlı bir hale gelmek niyetindeyim. Çalışma hayatına da ilk olarak bir KOBİ’de başlamak istiyorum. Çünkü bu tarz işletmelerde iş ve sosyal hayata dair daha çok tecrübe edinilebiliyor. Büyük şirketlerde ise daha izole bir çalışma ortamı söz konusu ve sadece belli konularda uzmanlaşmanız bekleniyor. Ülkemiz çok büyük bir kapasiteye sahip. İnsanlar iş yapmak için hırslı ve aç. Eğer ilk hareket verilirse bu potansiyel bir çığ gibi büyüyüp gelişebilir. Önemli olan o ilk adımı atmak.”
SEMA GÜLTEKİN MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ 4. SINIF ÖĞRENCİSİ “TERMODİNAMİK ALANINDA UZMANLAŞMAK İSTİYORUM” “Teknoloji fakültesinde uygulama ağırlıklı bir eğitim alıyoruz. Sektörde çalışmak için bu tarz bir eğitim bence oldukça önemli. İlk zamanlarda pişmanlık yaşasam da ikinci ve üçüncü sınıfta bölüm hocalarımızın derslerdeki yetkinliğini gördükçe fikrim değişti. Bana göre bölümümüzün en önemli avantajı verdiği uygulamalı eğitim. Hatta laboratuvar derslerinin biraz daha fazla olması gerektiğini düşünüyorum. Böylece daha fazla pratik yaparak tecrübemizi artırabiliriz. Termodinamik alanında uzmanlaşmak
istiyorum. Stajımı da doğalgaz ısıtma ve havalandırma sektöründe faaliyet gösteren bir firmada yaptığım için bu alanda çalışmaktan daha çok keyif alıyorum. Ayrıca ülkemizde söz konusu iş kolunda daha çok mühendise ihtiyaç duyulduğunu düşünüyorum. Yüksek lisans eğitimi alıp bölümümde araştırma görevlisi olmak istiyorum. Bana göre Türk makine sektörü yarattığı katma değer, teknoloji üretimini zorunlu kılması ve pek çok sektöre girdi sağlaması nedeniyle tetikleyici bir güce sahip. Bu yüzden bu alana önem vermeli ve dünyaya gücümüzü ispatlamalıyız. Var olan enerjimizi açığa çıkarırsak dünyanın en sanayileşmiş ülkelerinden biri olabiliriz. Bir gün hiç kimseye muhtaç olmadan büyük işler başarabileceğimize, her şeyiyle yerli makineler yapacağımıza gönülden inanıyorum.”
AFYON KOCATEPE ÜNIVERSITESI MAKINE MÜHENDISLIĞI BÖLÜMÜ ÖĞRENCILERI, GELIŞEN TEKNOLOJIYE AYAK UYDURAN ÇAĞDAŞ BIR BÖLÜMDE EĞITIM ALDIKLARINI VURGULUYOR.
SERKAN EVMEZ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ 4. SINIF ÖĞRENCİSİ “MÜHENDİSLİK BAKIŞ AÇISINI ÇOK İYİ ÖĞRENDİK” “Lisede temel makine eğitimi aldığım ve bu alana ilgi duyduğum için üniversitede makine mühendisliği bölümünü tercih ettim. Ortaöğretim yıllarında tanıştığım pratik ağırlıklı teknik eğitimimi, burada hem teorik hem de pratik eğitimle sürdürdüm. Bölümümüzdeki eğitimin iyi olsa da daha da iyileştirilebilecek yönlere sahip. Öncelikle teorik eğitim veren hocalarımızdan mühendislik bakış açısını çok iyi bir şekilde öğrendik. Uygulama ağırlıklı bir programa sahip olmamız da bizim için önemli bir kazanç. Mezun olduktan sonra soğutma sistemleri alanında çalışmak istiyorum. Son sınıfta aldığımız seçmeli dersler bu noktada çok faydalı oldu. Aynı zamanda yine aynı konuyla ilgili yaptığım bitirme projesi de bu alana tam anlamıyla odaklanmamı sağladı. Fakat asıl hedefim gerekli tecrübeyi kazandıktan sonra kendi işimi kurmak. Bugün itibarıyla Türk makine sektörünün çok ileri bir seviyede olduğunu söyleyemem. Fakat kötü bir konumda da değiliz. Ülkemizde Ar-Ge çalışmaları yapılıyor olsa da halen Ar-Ge’den çok Ür-Ge çalışmalarına önem veriliyor. Kişisel olarak geleceğe yönelik büyük umutlar taşıyorum. Çünkü ülkemizde çok büyük bir kapasite var. Sadece bunu açığa çıkarmak ve bir düzene koymak gerekiyor. Azimle ve kararlılıkla çalışınca üstesinden gelemeyeceğimiz bir iş yok.”
89
junior
MESLEK GARANTİLİ OKUL KONYA ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ’NDE YER ALAN VE KONYA SANAYİ ODASI İLE MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ARASINDA İMZALANAN BİR PROTOKOL İLE “PROJE OKUL” STATÜSÜNE KAVUŞAN MEHMET TUZA PAKPEN MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ, KONYA SANAYİSİNİN İHTİYAÇ DUYDUĞU NİTELİKLİ ÇALIŞAN İHTİYACINI KARŞILAMAK AMACIYLA YENİ YATIRIMLARLA DESTEKLENİRKEN, MEZUNLARINA DA İŞ GARANTİSİ VERİYOR.
90
K
onya Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan ve 2012-2013 eğitim öğretim yılından itibaren öğrenci kabul eden Mehmet Tuza Pakpen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Konya iş dünyasının yatırımlarıyla yeni eğitim öğretim döneminde “iş garantili okul” kimliğine bürünecek. Konya Sanayi Odası (KSO) ve Konya Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Memiş Kütükcü, KSO ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında imzalanan bir protokol ile “Proje Okul” statüsüne kavuşan kurumun, Türkiye’deki sekiz proje okuldan birisi olduğunu anımsatırken, “Konya iş dünyasının yatırımlarıyla okulumuzu Konya’nın en çok tercih edilen mesleki ve teknik lisesi yapmayı hedefliyoruz” diyor. Konya sanayisinin ihtiyaçlarına yönelik yatırımlara kavuşan okulda halen makine, plastik ve mobilya teknolojisi bölümlerinde 200’e yakın öğrenci eğitim görüyor. Çağın gerekleri ve sanayinin ihtiyaçlarına uygun hazırlanan atölyelerde teorik bilgileri pratiğe döken öğrenciler, eğitim süreçleri boyunca Konya Organize Sanayi Bölgesi’ndeki firmalarda iş
tecrübesi de edinebiliyor. Öğrenciler böylece okulda aldıkları bilgileri sanayi içerisinde tecrübe etme fırsatı yakalıyor. Bu uygulama ve okulun sahip olduğu eğitim öğretim yetkinlikleri ile Konya sanayisinin ihtiyaç duyduğu nitelikli/yetkin gençleri “iş sahibi” olarak mezun edeceklerini dile getiren Memiş Kütükcü, sorularımızı yanıtladı. Milli Eğitim Bakanlığı ile Konya Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğü arasında geçtiğimiz yıl bir protokol imzalanmış ve Mehmet Tuza Pakpen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin işleyiş modeli güncellenmişti. Bu protokolün ardından gerçekleşen yatırımlar için neler söyleyebilirsiniz? Konya OSB içerisinde yer alan Mehmet Tuza Pakpen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, 2012-2013 eğitim öğretim döneminden bugüne öğrenci kabul ediyor. Gerek eğitim kalitesi gerekse sosyal imkânlar bakımından öğrencilerine çok geniş olanaklar tanıyan Mehmet Tuza Pakpen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, proje okulu statüsüyle birlikte çok daha nitelikli bir mesleki eğitim altyapısına kavu-
şacak. Protokol gereği, lisede görev yapacak öğretmenlerde nitelik artık ön şart olarak aranacak. Okulun eğitim altyapısını geliştirmek amacıyla sürekli olarak yatırımlar yapmaya devam ediyoruz. Mehmet Tuza Pakpen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde halen hangi bölümlerde eğitim öğretim devam ediyor? Açılması planlanan yeni bölümler hangileri? Okulun yetkinliklerini sizin sözlerinizle dinleyebilir miyiz? Halen makine, plastik ve mobilya teknolojisi bölümlerinde 200’e yakın öğrencimizin eğitim gördüğü okulumuzda, bölge sanayicilerinin ihtiyaçları doğrultusunda yeni bölümler açmak için çalışmalarımız devam ediyor. Örneğin bölge sanayicilerimizin en çok ihtiyaç duyduğu çalışanlar olan kaynak operatörlerini de okulumuzda yetiştirmek istiyoruz. Toplamda 600 öğrenci kapasiteli ve 20 derslikli okulumuzda şu anda dört atölye binası bulunuyor. Öğrenciler bu atölyelerde sanayinin ihtiyaçlarına yönelik, pratik ağırlıklı bir eğitim sürecinden geçiyor. Ayrıca okulumuza dört kişilik odalardan oluşan 200 kişi kapasiteli öğrenci yurdu, kantin ve sosyal tesis alanları ile kapalı spor salonu da kazandırdık. Öte yandan mesleki eğitimde Endüstri 4.0 vizyonuyla hareket ederek, tüm dersliklerimizi akıllı tahtalarla donattık; mevcut atölyelere ek olarak bir de dijital laboratuvar kurmak için ilk adımlarımızı attık. 2017-2018 eğitim öğretim yılı itibarıyla öğrencilerimize sağlayacağımız imkânları şöyle özetleyebiliriz: • Merkez ilçelerden ücretsiz servis, • Ücretsiz öğle yemeği, • TEOG puanı 375 ve üstü olan öğrencilere karşılıksız eğitim bursu,
Memiş KÜTÜKCÜ KSO Yönetim Kuurulu Başkanı
• Mezun olan öğrencilere protokol kapsamında staj ve iş garantisi, • İhtiyacı olan öğrencilere ücretsiz yurt imkânı. Konya sanayisinin ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünün sağlanmasında Mehmet Tuza Pakpen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi nasıl bir rol üstlenecek? Okul mezunlarına gerçekten iş garantisi sağlayabilecek misiniz? Konya’nın en çok tercih edilen meslek lisesi olmayı hedefleyen okulun temel amacı, çağın ve çalışma hayatının ihtiyaçlarına yönelik insan kaynağı yetiştirerek mezunlarını yüzde 100 iş sahibi yapmak. Bunu garanti edeceğimizi tekrar söylemek isterim. Öğrencilerimiz burada sadece teorik olarak ders görmeyecek, aldıkları dersleri CNC tezgâhlarında ve diğer atölyelerimizde uygulamalı olarak tecrübe edebilecek; hem okurken hem de mezun olduktan sonra bölgemizde bulunan fabrikalarımızda çalışabilecekler.
ÇAĞIN GEREKLERI VE SANAYININ IHTIYAÇLARINA UYGUN HAZIRLANAN ATÖLYELERDE TEORIK BILGILERI PRATIĞE DÖKEN ÖĞRENCILER, EĞITIM SÜREÇLERI BOYUNCA KONYA ORGANIZE SANAYI BÖLGESI’NDEKI FIRMALARDA IŞ TECRÜBESI DE EDINEBILIYOR.
91
fuar rotası
2017 YILI EYLÜL AYI İÇERİSİNDE MAKİNE SEKTÖRÜNÜ, YOĞUN BİR PROGRAM BEKLİYOR. ÇOK SAYIDA FUARIN GERÇEKLEŞECEĞİ EYLÜL AYINDA, SEKTÖRÜN UĞRAYACAĞI DURAKLARDAN İKİSİ SAO PAULO VE TAIPEI OLACAK. HER İKİ ROTAYA GİDİŞ AMAÇLARI FUAR KATILIMI OLSA DA, ŞİRKET TEMSİLCİLERİNE HER İKİ KENT DE BOŞ ZAMANLARINI DEĞERLENDİREBİLECEKLERİ PEK ÇOK İMKAN SUNUYOR.
92
GÖKDELENLERIYLE ÜNLÜ OLAN SAO PAULO, BU ÖZELLIĞI NEDENIYLE “GÜNEY AMERIKA’NIN ŞIKAGO’SU” OLARAK NITELENDIRILIYOR. TAIPEI DE ÖNEMLİ BİR TEKNOLOJİ ENDÜSTRİ BÖLGESİ OLMA ÖZELLİĞİ TAŞIYOR.
Y
az aylarında fuar faaliyetleri açısından durgun bir dönem geçiren makine sektörü, Eylül ayı ile birlikte yoğun bir fuar takvimine hazırlanıyor. Sektör temsilcileri, döküm ve takım tezgahlarının tanıtılacağı Taimold Fuarı için 6-9 Eylül tarihlerinde Taipei’yi, makine ve teknolojilerinin sergileneceği Intermach Fuarı için de 12-15 Eylül tarihlerinde Sao Paulo’yu ziyaret edecek. GÜNEY AMERİKA’NIN ŞİKAGO’SU: SAO PAULO Gökdelenleriyle ünlü olan Sao Paulo, bu özelliği nedeniyle “Güney Amerika’nın Şikago’su” olarak nitelendiriliyor. Sahip olduğu 12 milyon nüfusla Güney Amerika’nın en büyük şehri olan Sao Paulo, Serra do Mar tepeleri üzerinde kurulu. 1554 yılında Portekizli Katolik rahipler tarafından inşa edilen şehir, 1700’lü yıllara gelindiğinde verimli toprakları ve yüksek rakımı sayesinde gelişen kahve üretimi sayesinde hızla büyüdü. Sao Paulo’nun gelişmeye başlamasından kısa bir süre sonra sanayinin, bankacılığın ve ticaretin hızla büyümesi şehre; İtalya, Portekiz, İspanya, Almanya ve Japonya’dan yoğun bir göçü de beraberinde getirdi. Söz konusu göçle, şehirde çarpık kentleşme ve çevre kirliliği hızla artarken, trafik sorunu da her geçen gün büyüdü.
İbirapuera Parkı, Sao Paulo
eğitim ve kültür merkezi olmasının yanı sıra önemli bir teknoloji endüstrisi bölgesi olma özelliği de taşıyor. Elektronik ürünler ve bileşenler, elektrikli makine ve cihazlar, imalatı yapılan başlıca ürünler arasında yer alıyor. Tarihte pek çok kez el değiştiren şehir, 1895 yılında Birinci Çin Japon Savaşı ile birlikte Japonya hakimiyetine geçti. 50 yıl kadar Japonya hakimiyetinde kalan şehir İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ise tekrar Çin’in topraklarına dahil oldu. Yoğun bir iş hayatına sahne olan Taipei, ulaşım konusunda da epey gelişmiş durumda. Taipei Ulusal Tiyatro Binası
TAYVAN’IN BAŞKENTİ: TAIPEI “Tayvan’ın kuzeyi” anlamına gelen ve dünyanın en uzun ikinci binasına ev sahipliği yapan Taipei; Tayvan’ın siyasi, ekonomik,
93
fuar rotası
SAO PAULO
NERELER GEZILIR?
Sao Paulo Katedrali
Sao Paulo Cathedral (Sao Paulo Katedrali) 16’ncı yüzyıl sonunda Portekizlilerin inşa ettiği kilise birkaç kez yıkılıp yerine yenisi yapılmış. 1913’te bugünkü, Rönesans mimarisinden izler taşıyan görkemli katedralin inşaatı başlamış. Dünyanın dördüncü büyük neo gotik katedrali olan bu yapı, 8 bin kişilik kapasiteye sahip. Marcodo Municipal (Sao Paulo Marketi) 1928’de inşa edilen barok bina, şehrin en büyük alışveriş merkezi. Meyve ve baharat pazarı olarak da bilinen merkezin içinde 300’den fazla tezgah buluyor. 2003’teki restorasyonda eklenen asma katta ise restoranlar ve etkinlik salonu yer alıyor. Mosterio Sao Bento (Sao Bento Manastırı) Aziz Benedict Manastırı, Katedral Meydanı’nın (Praça de Se) kuzeyinde yer alıyor. Neo gotik yapı, Benedikt mezhebi papazlarınca 16’ncı yüzyılda yapılmış. Manastırın bir parçası olan kilisedeki asma kat zamanın zenginlerinin ayini izlediği noktayken halk zemin katta, köleler bahçede duruyordu. 1828’de Brezilya’nın ilk hukuk fakültesinin de burada kurulduğu biliniyor.
lik eşya dükkanları ve semt pazarlarından pek çok ürün satın alabilirsiniz. Dekoratif ev eşyaları için “Rua Teodoro Sampio”; özel tasarım kıyafetler ve lüks mücevherler için “Rua Oscar Freire”; düşük fiyatlı her çeşit giysi, ayakkabı ve aksesuarlar için “Rua José Paulino”, “Rua 25 de Março” ; elektronik ürünler için “Rua Santa Ifigênia” caddeleri ideal noktalar. Sao Paulo’da mağazalar hafta içi ve cumartesi günleri 10.00-18.00 arasında; büyük alışveriş merkezleri 10.0022.00 saatleri arasında açık. Sao Paulo’dan alınabilecek en güzel hediyelik ürünler ise karnaval kostümleri, ünlü futbolcuların formaları, otantik objeler ve Brezilya’nın dünyaca ünlü kahveleri.
NEREDE KALINIR? Sao Paulo’da otellerin yanı sıra, apart daireler, hosteller, pansiyonlar ve konukevleri gibi 600’den fazla konaklama tesisi yer alıyor. Şehirde lüks otellerden orta bütçeli tesislere kadar pek çok seçenek bulmak mümkün. Aralık, Ocak, Şubat ve Mart aylarında Sao Paulo otel fiyatları en düşük seviyede. Sao Paulo’yu Nisan-Eylül arasındaki dönemde ziyaret edecekseniz önceden rezervasyon yaptırılması önerilir.
ŞEHİR İÇİ ULAŞIM Sao Paulo’da; Line 1 (Blue), Line 2 (Green), Line 3 (Red), Line 4 (Yellow), Line 5 (Lilac), Line 7 (Ruby), Line 8
ALIŞVERIŞ Sao Paulo’da bulunan alışveriş merkezleri, mağazalar, küçük butikler, hediye-
94
Luz Tren İstasyonu
(Diamond), Line 9 (Emerald), Line 10 (Turquoise), Line 11 (Coral), Line 11 Express, Line 12 (Sapphire) ve Line 15 (Silver) olmak üzere 13 metro hattı buluyor. Metro hatları ile şehrin hemen her noktasına kolayca ulaşım sağlanabilir. Metro hatları, güzergaha göre değişmekle birlikte genellikle 04.30 – 01.00 saatlerinde hizmet verir. Sao Paulo’da çok sayıda otobüs hattı da mevcut ve otobüsler şehir içi ulaşımda oldukça yaygın. Biletinizi otobüsün içinde temin edebilirsiniz.
DAMAK TADI Göçmenler kenti Sao Paulo, Brezilya mutfağına ait lezzetlerden Portekiz, Japon ve İtalyan yemeklerine kadar çok zengin alternatifler sunuyor. Ayrıca şehirde restoran fiyatları Amerika ve Avrupa standartlarının oldukça altında. Sao Paulo restoranları genellikle saat 19.00’dan sonra açılıyor
Virada à paulista
ve gece yarısından sonra da servis yapıyor. Birçok yemek kültüründen etkilenen Brezilya mutfağında özellikle Afrika etkisi belirgin. Ülkenin milli yemeği olan “siyah fasulye” aslen Afrika mutfağına ait bir yemek. Sao Paulo denince akla ilk gelen ise et yemekleri. Dünyanın en kaliteli etlerini üreten kentte, mangalda pişirilerek servis edilen “chourasco”u mutlaka denemelisiniz. Şehre özgü bir diğer popüler lezzet de doyurucu ve besleyici “virada à paulista” yemeği. Sao Paulo’da en sık tüketilen dünya mutfağına ait yemekler ise suşi ve pizzadır. Pazar akşamları pizza yemek kentte bir gelenek haline gelmiştir.
TAIPEI
NERELER GEZILIR? Taipei 101 Taipei’nin Xinyi semtindeki gökdelen, 2010’da Dubai’deki Burj Khalifa açılana kadar dünyanın en yüksek gökdeleniydi. Resmi adı Taipei Uluslararası Finans Merkezi olan ama halk tarafından Taipei 101 olarak adlandırılan görkemli gökdelen, 1999-2004 yılları arasında inşa edildi. 101 katı ile bünyesinde sinema, alışveriş merkezi, mağazalar, yaşam ve spor kulüpleri, barlar, restoranlar ve seyir terasları barındıran Taipei 101; dev bir eğlence ve tüketim merkezi. Etkileyici mimarisiyle Çinliler için kutsal olan bambu bitkisinden ilham alınarak tasarlanan Taipei 101’in bir diğer önemli özelliği ise girişten 87. kattaki gözlem kulesine 37 saniyede çıkan dünyanın en hızlı asansörüne sahip olması. Ayrıca 91. katta da bir açık hava seyir terası bulunuyor. National Chiang Kai-shek Memorial Hall (Çan Kay Şek Anıt Mezarı) Chiang Kai Shek Ulusal Parkı’nın içerisinde bulunan Chiang Kai Shek Anıt Mezarı, Tayvan eski devlet başkanı Chiang Kai Shek’in (Çan Kay Şek) anısına inşa edilmiş. Kompleks içerisinde ayrıca Ulusal Tiyatro ve Ulusal Konser Salonu da yer alıyor. Her sabah saat 08.00’de düzenlenen, Chiang Kai Shek Anıt Mezarı önünde muhafızların nöbet değişimi yaptığı anma seramonisi ise görülmeye değerdir.
edilmiş. Merhamet tanrıçası Guanyin’e ibadet etmek için kurulan Budist tapınağı, sonraki yıllarda yaşanan depremler, yangınlar ve İkinci Dünya Savaşı sırasında büyük zarar görmüş ve orijinal plana sadık kalınarak inşa edilmiştir. Taipei’nin en eski tapınaklarından olan Lungshan, otantik ve mistik atmosferi ile oldukça büyüleyici.
ALIŞVERIŞ
Taipei 101 Mall
Taipei’de alışverişin merkezi “Ximending”, “Zhongxiaove “Xinyi” semtleri. Taipei’den satın alınabilecek hediyelik ürünler olarak; yerel tütsüler, renkli ve dekoratif ev eşyaları, yeşim taşından yapılan mücevherler, biblolar ve Tayvan’a özgü bitki çaylarıdır. Taipei’de alışveriş deyince ilk akla gelen noktalardan biri Shilin Night Market (Shilin Gece Pazarı)’tir. Burada aksesuardan kıyafete, süs eşyalarından taze sebze ve meyveye kadar her türlü ürünü bulabilirsiniz. Taipei’nin en prestijli alışveriş merkezleri ise dünyaca ünlü markaların mağazalarını ve lüks butikleri içinde barındıran “Taipei 101 Mall” ve “Living Mall”dır. “Taipei Yeşim Taşı Pazarı”nda ise Tayvan inanışlarına özgü yeşim taşından elde edilen fil ve kedi gibi şans totemlerine göz atabilirsiniz.
NEREDE KALINIR? Çan Kay Şek Anıt Mezarı
Lungshan Temple of Manka (Lungshan Tapınağı) Eski dönem Tayvan mimarisinin en etkileyici örneklerinden biri olan Lungshan Tapınağı, ilk olarak 1738’de inşa
Konaklama için en uygun bölge Doğu Taipei. Bölgedeki lüks konaklama tesisleri; Songgao, Songren, Songshou, Güney Dunhua, Doğu Nanjing, Renai ve Doğu Minsheng caddeleri üzerinde konumlanır. Orta bütçeli bir konaklama tercih ediyorsanız Doğu
Taipei’deki Daan, BaDe, Güney Fuxing, Doğu Nanjing ve Chingcheng caddelerindeki tesislere göz atabilirsiniz.
ŞEHİR İÇİ ULAŞIM Şehirde beş ana metro hattı bulunuyor ve tabela ile yönlendirmeler Çince-İngilizce. Metro hatları 06.00–24.00 saatleri arasında hizmet veriyor. Biletinizi istasyonlarda bulunan bilet satış ofislerinden veya otomatlardan temin edebilirsiniz. Taipei’de çok sayıda otobüs hattı mevcut ve otobüs güzergahları genellikle metro hatları ile bağlantılı. Taipei’de taksi ile yolculuk yapılmak istendiğinde dikkat edilmesi gereken nokta; taksicilerin pek çoğunun İngilizce bilmemesi. Gideceğiniz noktayı Çince yazılı şekilde taksi şoförüne verdiğiniz taktirde zorluk yaşamazsınız.
DAMAK TADI Yeme içme konusunda çok çeşitli seçenekler sunan Taipei, adeta bir gastronomi cenneti. Taipei’de geleneksel Tayvan mutfağı haricinde Kore, Çin, Japon, İtalyan, Vietnam, Hint, Thai, Avrupa ve Orta Doğu mutfaklarına ait spesiyaller sunan pek çok restoran yer alıyor. Mutfağın en önemli malzemeleri et, pirinç ve tofudur. En sevilen spesiyaller ise; et, yumurta, havuç, mantar ve pirinç makarnasıyla hazırlanan “rice vermicelli”, bir çeşit mantı olan “tainan dan zai noodles”, “ba wan” acı sos ile servis edilen “ah gei”, balık köftesi “danshui”, bir tür dürüm “shawarma” ve yılan balığı çorbası “eel noodles”tur.
Shawarma
95
makine tarihi
KAS GÜCÜNÜN SONU: FORKLİFTLER BUGÜN KAS GÜCÜNÜN YERİNİ FORKLİFTLERİN ALMASININ ANA SEBEBİ, İNSANOĞLUNUN ARTAN İHTİYAÇLARI İLE DOĞRUDAN BAĞLANTILI. 1800’LÜ YILLARIN SONLARINDA İLK ÖRNEKLERİNİ GÖRDÜĞÜMÜZ FORKLİFTLERİN SERİ ÜRETİMLE TANIŞMASI İSE 1950’Lİ YILLARA RASTLIYOR.
K
as gücü, yük taşımacılığında bilinen en eski yöntem. Zaman içinde yük ağırlığının artması, kas gücüyle taşıma yapmanın insan iskeletine verdiği zararlar ve bu yöntemin ihtiyacı karşılama noktasında yetersiz kalması gibi faktörlerle, kas gücü yerini teknolojik aletlere bıraktı. İnsanoğlunun yetersiz kaldığı noktada, kas gücünün yerini teknolojinin alması kaçınılmaz bir süreçti. Hız ve kolaylık, insanlık tarihinde önemli kavramlar. Yük taşımacılığında da ilk yenilik tekerleğin icadıydı. Tekerlek sayesinde saatte 16 kilometre hızla yük taşımaya başlayan insanoğlu, buharlı trenlerin icadına kadar bu yolla yüklerini taşımaya devam etti. Fakat zamanla bu da yeterli olmayınca yeni arayışlar ortaya çıktı. YILDA 500 BİN FORKLİFT SATILIYOR Bu yeni arayışlar sonucunda 1800’lü yılların sonlarında ilk forklift tasarımları ortaya çıkmaya başladı. Bu makineleri, hareket edebilen ve ürünleri kısa mesafelerde taşımaya yarayan pratik ve popüler bir kaldırma düzeneği olarak da tanımlayabiliriz. Ağır yüklerin kaldırılması ve hareket ettirilmesi amacıyla kullanılmaya baş-
96
lanan forkliftler, günümüzde yük taşımacılığında oldukça popüler bir duruma geldi ve her yıl yaklaşık 500 bin ünite forklift satışı yapılıyor. 20’nci yüzyıla kadar vince takılan zincir vasıtasıyla kaldırma işlemi yapan forkliftler daha sonra tahta platformların üzerine takılan vinç ve zincirler yardımıyla kullanılmaya başlandı. SAVAŞLARIN TETİKLEDİĞİ TEKNOLOJİK YENİLİKLER İnsanoğlu, yeni teknolojik atılımları hep yıkıcı savaşlar döneminde gerçekleştirmiş. 19’uncu yüzyıldaki küresel sorunlar nedeniyle, ülkeler askeri harcamalarını artırırken, bu dönemde ortaya çıkan yeniliklerden biri de makinelere alçalabilen ve yükselebilen platformların eklenmesiydi. Ağır bombaları kaldırmak amacıyla kullanılan bu makineler, forkliftlerin temel çıkış noktası oldu. İlk forkliftler çok basit bir şekilde üretildi, herhangi bir hidrolik sistem söz konusu değildi. Ürün yerden birkaç santimetre kaldırılıp, sadece birkaç metre hareket ettirilebiliyordu. Yine bu ilk forkliftlerde çatal sistemi kullanılmadı. Hidrolik sistemler ve hareket kabiliyeti eksik olsa da bu ilk forkliftler özellikle Birinci Dünya Savaşı’nda oldukça fayda-
lı oldu ve insan gücünün ya da sayısının yetmediği zamanlarda devreye girerek önemini ortaya koydu. İLK FORKLİFT ÖRNEKLERİ Günümüzdeki forkliftlere en yakın öncü örnekleri ise ABD’li bir şirketin 20’nci yüzyılın başlarında üretmeye başladığını görüyoruz. Firmanın geliştirdiği mini traktörler 1918’de görücüye çıkarken, aynı konsept üzerinden geliştirilen ve kaldıraç ekipmanı ile geliştirilen mini traktörler daha 1919 yılında Fransa’ya ihraç edilmeye başlanmıştı. Firmanın günümüz forkliftlerinin ilk örneği olan çatal ağızlı ve asansörlü kaldırıcıları geliştirdiği yıl ise 1924’tür. Bu forkliftler, sürücüsünün üstüne oturarak çalışabildiği ilk forklift örneğiydi ve hidrolik güç ile silindirler kullanarak kaldırma işlemini gerçekleştiriyordu. Yeni icat edilen forkliftler hemen popüler olmadı çünkü verim konusunda problemleri vardı. Sistemli olarak yük taşınamıyordu. Fakat, 1930’lu yıllarda standartlaştırılmış paletlerin üretilmeye başlanmasından sonra forklift kullanım sahaları da genişledi. Bu yeni palet sisteminden sonra, daha düzenli, daha verimli ve daha hızlı yük taşınmaya başlandı.
yalarla sürekli çalışacak forkliftler üretildi. Bu süreçten sonra 1950’lere gelindiğinde günümüz forkliftlerinin seri üretimine başlandığını görüyoruz. Depolama sistemlerinin gelişmesi yeni forkliftlere ihtiyacı doğururken, bu yeni depolar çok katlı ve daha dar koridorlara sahipti. Buna paralel olarak forkliftler de daha dar koridorlarda hareket edecek şekilde ve daha yüksek raflara mal yerleştirecek şekilde tasarlanmaya başlandı. Forkliftlerin daha yükseğe eşya taşımaları ve ihtiyaçlara göre tasarlanmaları iş kazalarına da yol açmaya başladı. Kaza riskleri üreticileri forklift yük korkuluğu ve operatör üst koruyucu konusunda geliştirmeye iterken, forklift operatörü güvenlik standartları ilk kez 1980 yılında yayımlandı. Halen forklift devrilmelerini engelleyecek yeni çalışmalar da devam ediyor.
GÜNÜMÜZ FORKLİFTLERİNİN İLK ÖRNEĞİ OLAN ÇATAL AĞIZLI VE ASANSÖRLÜ KALDIRICILAR, 1920’LERIN BAŞLARINDA GELIŞTIRILDI. BU FORKLİFTLER, SÜRÜCÜSÜNÜN ÜSTÜNE OTURARAK ÇALIŞABİLDİĞİ İLK ÖRNEKTI VE KALDIRMA IŞLEMI HIDROLIK GÜÇ ILE SILINDIRLER KULLANILARAK GERÇEKLEŞTIRILIYORDU.
FORKLİFTLERE İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI ETKİSİ Tıpkı Birinci Dünya Savaşı’nda olduğu gibi İkinci Dünya Savaşı da forkliftlerin gelişiminde önemli bir itici güç oldu. Savaş yüklerinin trene ve gemilere yüklenmesi konusunda forkliftlere ihtiyaç duyulurken, bu ihtiyacı artıran bir diğer etken ise şirketlerin savaştan önceki taşıma kapasitelerinin 500 üniteden savaş sonlarına doğru 23 bin 500 üniteye yükselmesi oldu. Bu dönemde mal hareketliliğini sürekli kılmak amacıyla sekizer saatlik vardi-
97
makale
2017 YILININ İKİNCİ YARISINDA BEKLENTİLER DÜNYA EKONOMISINDE TOPARLANMA VE DENGELI BÜYÜME DEVAM EDERKEN YILIN IKINCI YARISINDA DA BÜYÜMENIN SÜRMESI BEKLENIYOR. DÜNYA EKONOMISI, 2017 YILININ SONUNDA ISE YÜZDE 2,8-3 ILE SON IKI YILIN ÜZERINDE BIR BÜYÜME GERÇEKLEŞTIRMIŞ OLACAK. DIĞER TARAFTAN IKI YILIN ARDINDAN YENIDEN GENIŞLEMEYE BAŞLAYAN DÜNYA MAL TICARETI, YILIN IKINCI YARISINDA DA GENIŞLEMEYE DEVAM EDECEK. DÜNYA MAL TICARETININ YIL GENELINDE YÜZDE 6-7 ARASINDA BÜYÜMESI VE 17 TRILYON DOLARA ULAŞMASI BEKLENIYOR.
98
A
vrupa Birliği’nde ekonomik toparlanma her alanda sürüyor ve beklentilerin üzerinde bir büyüme süreci yaşanıyor. Eylül ayındaki Almanya seçimleri sonrası Merkel’in kazanması halinde AB’de toparlanmanın hızlanması bekleniyor. Merkel ile Macron ikilisi Avrupa Birliği’ni çok vitesli Avrupa’ya taşıyacak reformları gerçekleştirecektir. Brexit de korkulan etkiyi göstermedi. AB ve İngiltere ekonomisi şu ana kadar çok az etki ile karşılaştı. Bundan sonra da toparlanma eğilimlerini bozacak bir etki beklenmiyor. YILIN İKİNCİ YARISINI BÜYÜK MERKEZ BANKALARI ŞEKİLLENDİRECEK Küresel kriz sonrası büyük merkez bankalarının başlattığı parasal genişleme politikaları yavaş yavaş yerini normalleşmeye bırakmaya başladı. Buna bağlı olarak genişletici para politikalarının uygulandığı dönemin koşulları da ortadan kalkmaya başlayacak. ABD Merkez Bankası (FED), bankanın bilançosunu küçültmeye hazırlanıyor. FED bununla ilgili bir plan açıkladı. Kademeli olarak bilanço büyüklüğünün 2022 sonuna kadar 4,5 trilyon dolardan 2,85 trilyon dolara indirilmesi hedefleniyor. Küçültmenin
ne zaman başlanacağına ise bu yıl Eylül ayı toplantısında karar verilecek ve küçültme büyük ihtimalle Ekim veya Aralık ayında başlayacak. Avrupa Merkez Bankası küresel krizin ilk yıllarında çok tutucu davranmış ve parasal genişlemeye gitmemişti. Ancak 2013 yılında genişleme başlatıldı ve 2017 Haziran ayı itibarıyla Avrupa Merkez Bankası bilanço büyüklüğü FED bilanço büyüklüğünü de geçti. Avrupa Merkez Bankası’nın genişletici programı 2017 sonunda sona erecek. Bu çerçevede Avrupa Merkez Bankası’ndan programa ilişkin ilk gelen değerlendirmeler programın artık uzatılmayacağı ve 2018 yılından itibaren bilançonun küçültülmeye başlanabileceği yönünde. Avrupa Merkez Bankası eksi olan faizlerini de en azından ilk aşamada sıfıra getirebilecek. Büyük merkez bankalarının para politikalarını normalleştirmeye başlaması ile birlikte küresel mali piyasalarda yeni koşullar oluşmaya başladı. Öncelikle küresel likidite azalacağından bankaların ve reel sektör şirketlerinin borçlanma olanakları sınırlanacak. Faiz oranlarındaki artışlar daha kademeli ve sınırlı olacak. Bu nedenle maliyet artışları daha az hissedilecek.
KÜRESEL EKONOMİ ÖNÜNDE EN ÖNEMLİ RİSK ABD BAŞKANI İLE İLGİLİ BELİRSİZLİK ABD’de Başkan Trump ile ilgili azil konusu küresel ekonomi önünde en öneli risk olarak görülüyor. Bu risk sürdükçe ABD doları zayıf kalmaya devam edecek. ABD Merkez Bankası’nın faiz artırımlarına ve bilanço küçültmeye yaklaşmasına rağmen dolar, Trump riski nedeniyle zayıflıyor. Euro ise hem doların zayıflaması hem de AB’deki toparlanma ve risklerin azalması ile birlikte güç biriktiriyor. PETROL VE EMTİA FİYATLARINI ABD YENİ YÖNETİMİ ETKİLİYOR Petrol fiyatları ABD ile üretici ülkeler arasındaki çekişme ile 50 doların altına indi. Muhtemelen yıl sonuna kadar 45-50 dolar arasında dalgalanacak. ABD yeni yönetimi enerjide radikal bir politika değişikliğine giderek dışa bağımlılığı en kısa sürede bitirmeyi hedefliyor. Bu çerçevede ABD’nin petrol ve doğalgaz üretimi artıyor. ABD’nin bu politikası enerji piyasasında ilave arz yaratarak fiyatları aşağı çekiyor. Emtia fiyatları ise yine ABD’nin yeni yönetiminin ekonomi politikalarından etkileniyor. Yeni yönetimin ekonomi vaatleriyle büyümenin hızlanacağı beklentisi artarak talep ile emtia fiyatlarını yukarı çekti. Ancak yeni yönetim halen ekonomide büyümeyi hızlandıracak radikal bir adım atamadı. Bu nedenle emtia fiyatları durağanlaştı. Metal ve gıda fiyatları mevcut talep ve mali yatırımlar çerçevesinde ikinci yarıda durağan kalacak. JEOPOLİTİK GELİŞMELER VE ULUSLARARASI TERÖR KÜRESEL RİSKLER OLARAK KALACAK Küresel ekonomik toparlanma önündeki en önemli tehdidin jeopolitik riskler olduğu görülüyor. Orta Doğu’da çok taraflı ve birden çok gerginlik yaşanıyor. Suriye ve Irak’ta İŞİD ile mücadelenin sonuna gelindikçe, sonrasına ilişkin kaygılar da artıyor. ABD ile İran gerginliği yükseliyor. Kuzey Kore balistik denemeleri ile önemli bir tehdit. ABD’nin Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmesi ise yarattığı hayal kırıklığının ötesinde tehditlere karşı uluslararası birlik oluşturma hevesini kırdı.
TÜRKİYE EKONOMİSİ, BÜYÜMEYİ İHRACAT KANALI İLE DESTEKLEYECEK Yılın ilk yarısında dünya ekonomisinde büyüme hızlandı ve dünya mal ticareti de yeniden büyümeye başladı. Yılın ikinci yarısında da küresel büyüme ve ticarette genişleme sürecek. Türkiye ekonomisi de büyümeyi özellikle ihracat kanalı ile destekleyecektir. Buna karşın yılın ilk yarısında ilk ay hariç oldukça uygun olan küresel mali koşullar bir miktar sıkılaşabilecek. Bu sıkılaşma ABD ve AB merkez bankalarının para politikalarındaki normalleşmeden kaynaklanacak. Bununla birlikte bu sıkılaşma oldukça kademeli olacağı için Türkiye’ye etkisi de yönetilebilir olacak. KAMU DESTEKLERİ KADEMELİ OLARAK BİTİRİLECEK Ekonomide yılın ilk yarısındaki hızlı toparlanmada kamunun birçok alanda sağladığı destekler etkili oldu. Bunların başında gelen KGF garantili kredilerde artık sona geliniyor. İstihdam destekleri yıl sonuna kadar sürecek. Çeşitli sektörlerdeki KDV ve ÖTV indirimleri de Eylül ayı ile birlikte kalkmaya başlayacak. Bu çerçevede piyasalar destekler olmaksızın kendi dinamikleriyle hareket etmeye başlayacağı için iktisadi faaliyetlerde bir miktar ivme kaybı yaşanabilir.
Can Fuat GÜRLESEL MAİB Ekonomi Danışmanı
EKONOMİDE YÖNETİM YENİDEN TEK ELDE TOPLANIYOR Bir önceki hükümette ekonomiden sorumlu birden fazla başbakan yardımcısı olması uzun yıllar sonra ekonomide çok başlılık endişesi yaratmıştı. Nitekim faiz oranları ve benzeri gibi birçok konuda farklı açıklamalar gelmesi belirsizlikler oluşturmuştu. Kabine değişikliği sonrası ekonomi yönetiminde yeniden tek elden yönetimin olacağı anlaşılıyor. Bunun yanı
KÜRESEL YATIRIMLARDA KADEMELİ TOPARLANMA BEKLENTİSİ 2015 ve 2016 yıllarında dünya ekonomisinde görülen yavaşlama yatırımların da yavaşlamasına yol açtı. 2017 yılının ilk yarısında ise büyüme hemen her bölgede toparlanıyor ve sanayi kapasite kullanım oranları yükseliyor. Bu çerçevede teknoloji ve yenileme yatırımlarının yanı sıra yeni kapasite yatırımlarının da kademeli olarak toparlanması bekleniyor. Petrol ve emtia fiyatlarındaki gerileme ise üretici ve ihracatçı ülkelerde yatırımların yine zayıf kalmasına yol açacak.
99
makale
YILIN IKINCI YARISINDA DA KÜRESEL BÜYÜME VE TICARETTE GENIŞLEME SÜRECEK. TÜRKIYE EKONOMISI DE BÜYÜMEYI ÖZELLIKLE IHRACAT KANALI ILE DESTEKLEYECEKTIR.
sıra Maliye, Kalkınma ve Ekonomi Bakanları’nın da görevde kalmış olması istikrarı artıracaktır. Bu Bakanlıkların açıklayacağı 180 günlük programlar ise ekonomide yol gösterici olacaktır.
lın ikinci çeyreğinde de benzer bir büyümenin gerçekleştiği tahmin ediliyor. Muhtemelen yılın geri kalanında da büyüme dinamikleri benzer şekilde çalışmaya devam edecek.
ORTA VADELİ PROGRAMDA KÖKLÜ REVİZYON YAPILACAK Ekonomide yol gösterici temel belge olan orta vadeli program son üç yıldır yaşanan gelişmeler nedeniyle kısa sürede geçerliliğini yitirmeye başlamıştı. Geçen seneki orta vadeli program da bir yıl içinde eskidi. Ayrıca geçen Aralık ayında TÜİK’in milli gelir hesaplarını yenilemesi ile birçok göstergenin güncellemesi gerekiyor. Bu çerçevede en geç Eylül ayında açıklanacak olan yeni orta vadeli program büyüklüklerinde ve hedeflerde köklü revizyonlar yapılacaktır.
ÖZEL SEKTÖR YATIRIMLARI HALEN DURAĞAN Ekonomide hemen tüm iktisadi faaliyetlerde toparlanma yaşanmasına karşın özel sektör yatırımları halen durağan ve çekingen kalmaya devam ediyor. Özel sektör yatırımları açısından siyasi ve jeopolitik riskler halen devam ediyor. Bunun yanı sıra son dönemde faiz oranlarında önemli bir artış yaşandı. Yüksek enflasyon, riskler, kaynak yetersizliği ve Hazine’nin artan borçlanma ihtiyacı ile faizler yüksek kalmaya devam edecek. Önemli yatırım teşviklerine rağmen özel sektör yatırımları için uygun koşullar halen yeterli ölçüde oluşamadı.
MERKEZ BANKASI PİYASALARI DESTEKLEYEN POLİTİKALARINI SÜRDÜRECEK Merkez Bankası yılın ikinci yarısında da piyasaları destekleyen politikalarını sürdürecek. Özellikle piyasaya geniş likidite verilecek. Ancak yılın ilk yarısında Kredi Garanti Fonu destekleri ile hızlı genişleyen krediler yılın ikinci yarısında daha yavaş büyüyecek. Merkez Bankası buna karşın enflasyon beklentileri iyileşene kadar göreceli yüksek fonlama faiz oranlarını sürdürecek. Bu da faizlerdeki düşüşü öteleyecek. TÜRKİYE’DE YÜKSEK EKONOMİK BÜYÜME YILIN İKİNCİ YARISINDA DA SÜRECEK 2017 yılının ilk çeyrek döneminde büyüme yüzde 5,0 olarak gerçekleşti. 2017 yılı ilk çeyreğinde tüm sektörlerde büyüme yaşandı. Sanayi ve sanayi ihracatı büyümenin ana motoru olunca daha sağlıklı bir büyüme ortaya çıktı. Ekonomik büyümeye en büyük katkıyı net ihracat sağladı. Hane halkı tüketim harcamalarıyla kamu tüketim harcamaları da büyümeyi destekledi. Yı-
100
TL DAHA İSTİKRARLI OLACAK TL geçen yılın sonunda önemli bir değer kaybı yaşadı ve sepet kur 4,00 TL’ye kadar yükseldi. Yeni yılın ilk yarısında ise yaşanan göreceli normalleşme ile birlikte TL, bir miktar değer kazanarak giderek istikrarlı olmaya başladı. TL sepet kur olarak son iki aydır 3,70-3,80 aralığında dalgalanmaya başladı. Bu seviye pariteye bağlı olarak 3,50-3,60 dolar/TL, 3,95-4,10 euro/TL bantlarına denk geliyor. Mevcut koşullar ve TL faiz oranlarının seviyesi değişmedikçe TL bu aralıkta yılın ikinci yarısında da kalmaya devam edecek. TL’nin göreceli değer kazanmasına karşın iki önemli gelişme TL üzerinde baskı yapacak. Bunlardan ilki ABD ve AB merkez bankalarından normalleşme adımları gelirse Türk Lirası yıl sonuna kadar sepet kur bazında yüzde 6-8 arasında değer kaybı yaşayabilecek. Bir diğer unsur ise Türkiye’nin dış politika alanında karşılaşacağı riskler. Özellikle Suriye ve Irak’taki olumsuz gelişmeler TL’yi baskılayacaktır.
GÖSTERGELER HAZİRAN 2017
göstergeler
TÜRKİYE’NİN MAKİNE İHRACATI HAZİRAN AYI SONUNDA 6,9 MİLYAR DOLAR OLDU TÜRKIYE’NIN MAKINE IHRACATI 2017 YILININ OCAK-HAZIRAN DÖNEMINDE 6,9 MILYAR DOLAR OLARAK KAYDA GEÇTI. 2016 YILININ AYNI DÖNEMINDE BU RAKAM 6,8 MILYAR DOLAR SEVIYESINDEYDI. TÜRKIYE’NIN MAKINE IHRACATI HAZIRAN AYI SONUNDA GEÇEN YILIN AYNI DÖNEMINE GÖRE YÜZDE 1,9 ARTTI.
102
M
akine sektöründe 2017 yılı OcakHaziran döneminde en fazla ihracat gerçekleştiren alt sektör motorlar oldu. 2016 yılının Ocak-Haziran döneminde söz konusu ürün grubunda gerçekleştirilen ihracat 1,05 milyar dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 0,9 artışla 1,06 milyar dolar seviyesinde kaydedildi. Listenin ikinci sırasında bulunan klimalar ve soğutma makineleri kaleminde 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde gerçekleştirilen ihracat
980,8 milyon dolar oldu. 2017 yılı Ocak-Haziran dönemi itibarıyla makine sektöründe en fazla ihracat gerçekleştiren üçüncü kalem ise 625,1 milyon dolarlık ihracat değeriyle diğer yıkama ve kurutma makineleri olarak kaydedildi. ALMANYA, ABD VE İTALYA İHRACAT LİSTESİNİN İLK ÜÇ SIRASINDA 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde Türkiye’nin makine ihracatı 6,9 milyar dolara yükseldi. Türkiye’nin en fazla ihracat gerçekleştirdiği ilk 20 ülke listesinde
2017 yılı Ocak-Haziran dönemi itibarıyla Almanya 1,1 milyar dolarla ilk sırada yer alıyor. Listenin ikinci sırasındaki ABD’ye yönelik makine ihracatı, 2017 yılı Ocak-Haziran döneminde 473,6 milyon dolar olarak kaydedildi. Türkiye’nin en fazla makine ihracatı gerçekleştirdiği ilk 20 ülke listesinin üçüncü sırasında ise İtalya bulunuyor. İtalya’ya 2016 yılının OcakHaziran döneminde 317,9 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 7,7 artışla 342,6 milyon dolar seviyesine yükseldi.
MAKİNE VE AKSAMLARI SEKTÖR TAMAMI İTİBARIYLA İHRACAT KAYIT RAKAMLARI
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
1 OCAK-30 HAZİRAN 2016
1 OCAK-30 HAZİRAN 2017
DEĞİŞİM (%)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/Kg
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
$/Kg
MİKTAR
DEĞER
65
1.049
16,1
73
1.058
14,5
12,2
0,9
KLİMALAR VE SOĞUTMA MAKİNELERİ
247,3
1.018
4,1
245,2
980,8
4,0
-0,9
-3,7
DİĞER YIKAMA VE KURUTMA MAKİNELERİ
226,4
637,9
2,8
230,9
625,1
2,7
2,0
-2,0
DİĞER MAKİNELER
79,2
547,9
6,9
89,3
574,4
6,4
12,8
4,8
İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER
118,1
453,7
3,8
137,1
455,1
3,3
16,1
0,3
POMPALAR VE KOMPRESÖRLER
52,2
351,6
6,7
52,1
375,2
7,2
-0,2
6,7
TARIM VE ORMANCILIKTA KULLANILAN MAKİNELER
68,4
329,3
4,8
74,5
331,7
4,5
8,9
0,7
TAKIM TEZGÂHLARI
49,1
338,1
6,9
49,5
330,5
6,7
0,8
-2,2
7,3
177,6
24,3
8,4
284,9
33,8
15,4
60,4
TEKSTİL VE KONFEKSİYON MAKİNELERİ
39,2
217,2
5,5
41,9
238,3
5,7
7,0
9,7
VANALAR
26,2
218,3
8,3
26,4
238
9,0
0,7
9,0
GIDA SANAYİİ MAKİNELERİ
36,2
204,1
5,6
44,9
225,9
5,0
24,0
10,7
REAKTÖRLER VE KAZANLAR
28,2
200,2
7,1
28,3
214,4
7,6
0,4
7,1
SİLAH VE MÜHİMMAT
23,2
334,2
14,4
12,6
199,9
15,8
-45,5
-40,2
HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ, KALIPLAR
20,4
143,5
7,0
20,4
158,3
7,7
0,0
10,3
ISITICILAR VE FIRINLAR
18,5
133
7,2
21,6
152,8
7,1
16,8
14,8
YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEMEYE MAHSUS MAKİNELER
26,2
117,8
4,5
32,8
132,1
4,0
25,0
12,1
AMBALAJ MAKİNELERİ
3,7
72,7
19,2
4,2
79,5
18,9
11,2
9,3
7
75
10,7
7,3
77,9
10,6
4,9
3,9
BÜRO MAKİNELERİ
1,6
68,3
42,1
2
77,6
38,7
23,5
13,6
RULMANLAR
6,1
66,4
10,8
5,8
63,2
10,8
-4,7
-4,8
KÂĞIT İMALİNE VE MATBAACILIĞA MAHSUS MAKİNELER
4,4
32,9
7,3
6,7
41,9
6,2
50,8
27,3
DERİ İŞLEME VE İMALAT MAKİNELERİ
0,9
5,6
6,0
1,5
7,6
5,0
65,1
36,1
1.155
6.793
5,9
1.217
6.924
5,7
5,3
1,9
MAL GRUBU ADI
MOTORLAR
TÜRBİNL, TURBOJET, TURBOPROPELLER, HİDROLİK SİLİNDİRLER
KAUÇUK, PLASTİK, LASTİK İŞLEME VE İMALATINA AİT MAKİNELER
TOPLAM
103
göstergeler
TEKSTİL VE KONFEKSİYON MAKİNELERİ
Tekstil ve konfeksiyon makineleri ürün grubu ihracatı 2016 yılının Ocak-Haziran döneminde, 217,2 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 9,7 artışla 238,3 milyon dolar oldu. Tekstil ve konfeksiyon maki-
lık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 25,6 artışla 17,8 milyon dolar olarak kaydedildi. Listenin üçüncü sırasında yer alan Bangladeş’e 2016 yılının Ocak-Haziran döneminde 15,1 milyon do-
neleri sektöründe 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke 20 milyon dolarla İngiltere oldu. Listenin ikinci sırasında bulunan Almanya’ya 2016 yılının Ocak-Haziran döneminde 14,2 milyon dolar-
lar değerinde ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 12,5 artışla 17 milyon dolar oldu. Listenin dördüncü sırasında bulunan Özbekistan’a yönelik tekstil ve konfeksiyon makineleri ihracatı 2016 yılının Ocak-Haziran döneminde 9,8 milyon dolarken 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde yüzde 56,1 artışla 15,3 milyon dolar olarak kaydedildi. Beşinci sıradaki Mısır’a 2016 yılının Ocak-Haziran döneminde 8 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde bu rakam yüzde 75,7 artışla 14,1 milyon dolar olarak kaydedildi. 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde Türkiye geneli tekstil ve konfeksiyon makineleri sektöründe en fazla ihracat artışı yüzde 162,6 ile İran’da yaşandı. İran’ın ardından yüzde 75,7 ile Mısır ikinci sırada gelirken yüzde 56,1 ile Özbekistan üçüncü sırada bulunuyor.
TEKSTİL VE KONFEKSİYON MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-30 HAZİRAN)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2016 YILI MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
İNGİLTERE
7,7
33
ALMANYA
2,3
14,2
ÜLKE
(%) DEĞİŞİM (2017/2016)
DEĞER (MİLYON $)
MİKTAR
DEĞER
4,2
5
20
4,0
-34,8
-39,2
6,0
3,4
17,8
5,2
42,9
25,6
$/KG
$/KG
BANGLADEŞ
2,1
15,1
7,0
1,6
17
10,6
-25,7
12,5
ÖZBEKİSTAN
0,9
9,8
9,9
1,3
15,3
11,0
40,7
56,1
MISIR
1,7
8
4,7
2,5
14,1
5,6
48,0
75,7
İRAN
1,7
5,2
3,0
3,8
13,8
3,6
121,1
162,6
HİNDİSTAN
2,6
8,8
3,4
3,1
11,9
3,8
20,1
35,1
FRANSA
2,2
10
4,6
2,6
11,9
4,5
21,5
18,7
İTALYA
1,4
9,6
6,5
1,5
10,1
6,7
1,0
5,5
BELÇİKA
2,5
11,1
4,4
1,9
7,2
3,8
-23,3
-34,8
39,2
217,2
5,5
41,9
238,3
5,7
7,0
9,7
MAL GRUBU TOPLAMI
104
2017 YILI MİKTAR (BİN TON)
YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİ Yük kaldırma, taşıma ve istifleme makineleri ihracatı 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde 132,1 milyon dolar olarak kayda geçti. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 117,8 milyon dolardı. Söz konusu ürün grubundaki ihracat artışı yüzde 12,1 olarak kaydedildi. Yük kaldırma, taşıma ve istifleme makineleri ürün grubunda 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde 8,4 milyon dolarla en fazla Cezayir’e ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 6,9 milyon dolardı. Cezayir’e yönelik ihracat artışı yüzde 21,7 oldu. Listenin ikinci sırasında bulunan İran’a 2016 yılının Ocak-Haziran döneminde 3,7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 106,6 artışla 7,8 milyon dolar oldu. Listenin üçüncü sırasında bulunan Almanya’ya 2016 yılının Ocak-Haziran döneminde 4,5 milyon dolar-
lık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 41,8 artışla 6,5 milyon dolar oldu. Dördüncü sırada yer ABD’ye 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde ihraç edilen yük kaldırma, taşıma ve istifleme makinelerinin değeri 6,1 milyon dolar oldu.
Listenin beşinci sırasındaki Suudi Arabistan’a 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde ihraç edilen yük kaldırma, taşıma ve istifleme makinelerinin değeri 5,7 milyon dolar olarak kayda geçti. 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde Türkiye ge-
neli yük kaldırma, taşıma ve istifleme makineleri ürün grubunda en fazla ihracat artışı yüzde 305,7 ile İtalya’da yaşandı. Söz konusu ülkenin ardından yüzde 192,7 ile Hollanda gelirken, yüzde 106,6 ile İran üçüncü sırada yer aldı.
YÜK KALDIRMA, TAŞIMA VE İSTİFLEME MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-30 HAZİRAN)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2016 YILI MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
CEZAYİR
1,6
6,9
İRAN
0,8
3,7
ÜLKE
2017 YILI
(%) DEĞİŞİM (2017/2016)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
MİKTAR
DEĞER
4,3
2,1
8,4
3,9
32,6
21,7
4,5
1
7,8
7,3
27,4
106,6
$/KG
$/KG
ALMANYA
1,2
4,5
3,8
1,8
6,5
3,6
47,7
41,8
ABD
1,3
6,9
5,2
0,9
6,1
6,7
-31,3
-11,0
SUUDİ ARABİSTAN
1,5
6,4
4,3
1,2
5,7
4,5
-15,5
-11,6
IRAK
0,9
5,1
5,3
1,2
5,4
4,3
31,8
6,2
RUSYA
0,5
3,3
5,6
1,2
4,5
3,7
104,8
35,1
HOLLANDA
0,2
1,1
5,1
2
3,3
1,6
831,1
192,7
GÜRCİSTAN
0,5
2,2
4,3
1,1
3,2
2,9
119,5
47,2
İTALYA
0,1
0,7
4,4
0,7
3,1
4,2
319,2
305,7
26,2
117,8
4,5
32,8
132,1
4,0
25,0
12,1
MAL GRUBU TOPLAMI
105
göstergeler
GIDA MAKİNELERİ Gıda sanayi makineleri ihracatı 2016 yılının Ocak-Haziran döneminde 204,1 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 10,7 artışla 225,9 milyon dolar seviyesine yükseldi. Gıda sanayi makineleri ka-
3,9 oldu. İkinci sırada bulunan Kazakistan’a 2016 yılının Ocak-Haziran döneminde 4,6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 274 artışla 17,4 milyon dolar oldu. Lis-
leminde 2017 yılının OcakHaziran döneminde en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke 23,5 milyon dolarla Cezayir oldu. 2016 yılının aynı döneminde 22,6 Milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilen Cezayir’de artış yüzde
tenin üçüncü sırasında yer alan Özbekistan’a 2016 yılının Ocak-Haziran döneminde 12,8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken bu rakam 2017 yılının aynı döneminde yüzde 22,5 artışla 15,7 milyon dolar oldu. Dördüncü sırada bulunan İran’a 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde 12,3 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirilirdi. Beşinci sıradaki Mısır’a 2016 yılının Ocak-Haziran döneminde 7,9 milyon dolar değerinde gıda sanayi makineleri ihracatı gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 24,7 artışla 9,8 milyon dolar oldu. 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde Türkiye geneli gıda sanayi makineleri sektöründe en fazla ihracat artışının yaşandığı ülke yüzde 274 ile Kazakistan oldu. Bulgaristan yüzde 151,7 ile ikinci, Suudi Arabistan ise yüzde 87,7 ile üçüncü sırada yer aldı.
GIDA MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-30 HAZİRAN)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
CEZAYİR
4,2
22,7
KAZAKİSTAN
1,3
4,7
ÜLKE
(%) DEĞİŞİM (2017/2016)
DEĞER (MİLYON $)
MİKTAR
DEĞER
5,4
6,7
23,6
3,5
61,5
3,9
3,6
5,8
17,5
3,0
345,2
274,0
$/KG
$/KG
ÖZBEKİSTAN
2,3
12,8
5,6
4,2
15,8
3,7
82,1
22,5
İRAN
4,8
13,8
2,8
3,5
12,3
3,5
-28,3
-10,8
MISIR
1,6
7,9
4,8
2,2
9,8
4,5
34,9
24,7
SUUDİ ARABİSTAN
0,3
4,2
11,5
0,5
7,9
13,3
63,2
87,7
IRAK
2,9
18,2
6,1
1,4
6
4,1
-50,9
-66,8
AZERBAYCAN
1,5
6,8
4,4
0,9
6
6,4
-38,7
-11,9
BULGARİSTAN
0,3
2,3
7,6
0,7
6
8,4
127,6
151,7
TÜRKMENİSTAN
0,6
7,2
10,9
0,6
5,6
8,3
3,0
-21,2
36,2
204,1
5,6
44,9
225,9
5,0
24,0
10,7
MAL GRUBU TOPLAMI
106
2017 YILI MİKTAR (BİN TON)
KAUÇUK, PLASTİK, LASTİK İŞLEME MAKİNELERİ Kauçuk, plastik, lastik işleme makineleri ihracatı 2016 yılının Ocak-Haziran döneminde 75 milyon dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 3,9 artışla 77,9 milyon dolar oldu. Kauçuk, plastik, lastik işleme makineleri mal grubunda 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde 5,9 milyon dolarla en fazla Cezayir’e ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının aynı dönemine göre yüzde 79.1 artış gözlenen Cezayir’in satış rakamı 3,3 milyon dolardı. İkinci sırada yer alan Rusya’ya 2017 yılının OcakHaziran döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 5,4 milyon dolar olarak kaydedildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 4,9 milyon dolar seviyesindeydi. Rusya’ya yönelik ihracat yüzde 10 arttı. Üçüncü sırada bulunan İran’a 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde 4,2 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirdi. Listenin dördüncü sırasındaki Romanya’ya 2016 yılının
Haziran döneminde 868 bin dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 270,2 artışla 3,2 milyon dolar oldu. 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde Türkiye geneli kauçuk, plastik, lastik işleme
Ocak-Haziran döneminde 2,5 milyon dolar ihracat gerçekleştirilirken bu rakam 2017 yılının aynı döneminde yüzde 36,4 artışla 3,4 milyon dolar oldu. Listenin beşinci sırasında bulunan Avrupa Serbest Bölgesi’ne 2016 yılının Ocak-
sektöründe en fazla ihracat artışı yüzde 270,2 ile Avrupa Serbest Bölgesi’nde yaşandı. Bu bölgenin ardından yüzde 224,2 ile Özbekistan ikinci sırada gelirken yüzde 79,1 ile Cezayir üçüncü sırada yer aldı.
KAUÇUK, PLASTİK, LASTİK İŞLEME MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-30 HAZİRAN)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2016 YILI MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
CEZAYİR
0,3
3,3
RUSYA
0,3
4,9
ÜLKE
2017 YILI
(%) DEĞİŞİM (2017/2016)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
MİKTAR
DEĞER
10,8
564,8
5,9
10,6
83,6
79,1
14,0
420,6
5,4
12,9
19,2
10,0
$/KG
$/KG
İRAN
0,4
7,1
15,2
411,2
4,2
10,2
-12,2
-40,7
ROMANYA
0,2
2,5
11,5
314,5
3,4
10,9
43,3
36,4
AVRUPA SERBEST BÖLGESİ
0,1
0,8
4,5
344,3
3,2
9,3
77,0
270,2
ÖZBEKİSTAN
0,1
0,9
7,6
287
3
10,7
130,1
224,2
ALMANYA
0,4
3,2
7,4
159,7
3
19,1
-63,2
-5,4
BULGARİSTAN
0,3
2,4
7,7
290,7
2,8
9,9
-9,7
16,4
GÜNEY AFRİKA
0,095
2,1
22,6
84,6
2,6
31,0
-11,2
21,8
0,2
2,4
10,4
212,5
2
9,5
-10,7
-18,0
7
75
10,7
7,3
77,9
10,6
4,9
3,9
UKRAYNA MAL GRUBU TOPLAMI
107
göstergeler
İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER 2016 yılının Ocak-Haziran döneminde inşaat ve madencilikte kullanılan makineler, aksam ve parçaları sektöründe 453,7 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 0,3 artışla 455,1 mil-
yon dolar oldu. İnşaat ve madencilikte kullanılan makineler, aksam ve parçaları sektöründe Cezayir, 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde 34,9 milyon dolarla en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke oldu. İkinci sıradaki Almanya’ya 2016
yılının Ocak-Haziran döneminde 27,9 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken bu rakam 2017 yılının aynı döneminde yüzde 0,3 artışla 28 milyon dolar oldu. Listenin üçüncü sırasında yer alan Suudi Arabistan’a 2016 yılının Ocak-Haziran döne-
minde 16,2 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 25,8 artışla 20,4 milyon dolar oldu. Dördüncü sıradaki İngiltere’ye 2016 yılının Ocak-Haziran döneminde 16,2 milyon dolar değerinde inşaat ve madencilikte kullanılan makine ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 17,6 artışla 19 milyon dolar olarak kaydedildi. Listenin beşinci sırasındaki Ege Serbest Bölgesi’ne 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde 16,6 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirildi. 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde Türkiye geneli inşaat ve madencilikte kullanılan makineler ihracatı listesinde en fazla artış yüzde 221,4 ile Türkmenistan’da yaşandı. Listede yüzde 41 ile Gürcistan ikinci sırada bulunurken söz konusu ülkeyi yüzde 25,8 ile Suudi Arabistan üçüncü sırada takip etti.
İNŞAAT VE MADENCİLİKTE KULLANILAN MAKİNELER İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-30 HAZİRAN)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2016 YILI MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
CEZAYİR
13,5
48,4
ALMANYA
5,5
27,9
ÜLKE
(%) DEĞİŞİM (2017/2016)
DEĞER (MİLYON $)
MİKTAR
DEĞER
3,6
9
34,9
3,9
-33,3
-27,9
4,9
6,8
27,9
4,1
20,4
0,3
$/KG
$/KG
SUUDİ ARABİSTAN
5,8
16,2
2,8
6,9
20,4
2,9
18,2
25,8
İNGİLTERE
9,2
16,2
1,8
9,9
19
1,9
7,8
17,6
EGE SERBEST BÖLGESİ
9,4
25
2,6
6,9
16,6
2,4
-26,8
-33,5
TÜRKMENİSTAN
0,8
4,5
5,4
2,6
14,5
5,5
213,7
221,4
İRAN
2,3
23,4
10,0
3,4
14,3
4,2
47,7
-38,7
MISIR
7,3
14,3
1,9
5,8
13,2
2,3
-21,1
-7,7
GÜRCİSTAN
2,7
9,1
3,4
4,6
12,9
2,8
69,6
41,0
ABD
3,7
12,2
3,3
3,9
12,9
3,2
7,1
5,2
118,1
453,7
3,8
137,1
455,1
3,3
16,1
0,3
MAL GRUBU TOPLAMI
108
2017 YILI MİKTAR (BİN TON)
AMBALAJ MAKİNELERİ Ambalaj makineleri ürün grubunda 2017 yılının OcakHaziran döneminde 79,5 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 72,7 milyon dolar seviyesindeydi. Ambalaj makineleri mal grubundaki ihracat artışı yüzde 9,3 olarak kaydedildi. Ambalaj makineleri mal grubunda 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde 10,6 milyon dolarla en fazla İran’a ihracat gerçekleştirildi. Söz konusu ülkeye 2016 yılının aynı döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 2,7 milyon dolar seviyesindeydi. İran’a yönelik ihracat artışı yüzde 289,5 oldu. İkinci sıradaki Irak’a 2016 yılının Ocak-Haziran döneminde 6,1 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 15,3 artışla 7,1 milyon dolar olarak kaydedildi. Üçüncü sıradaki Cezayir’e 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde ihraç edilen ürünle-
rin değeri 6,1 milyon dolar olarak kaydedildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 5,7 milyon dolardı. Cezayir’e yönelik ihracat artışı yüzde 6,6 oldu. Dördüncü sıradaki Almanya’ya 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 3,6 milyon dolar
olarak kayda geçti. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 2,3 milyon dolardı. Söz konusu ülkeye yönelik ihracat artışı yüzde 59,6 oldu. Listenin beşinci sırasındaki Suudi Arabistan’a 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde 2,8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi.
2017 yılının Ocak-Haziran döneminde Türkiye geneli ambalaj makineleri ürün grubunda en fazla ihracat artışı yüzde 289,5 ile İran’da yaşandı. Bu ülkenin ardından yüzde 149,3 ile Bulgaristan ikinci sırada gelirken yüzde 140,5 ile Birleşik Azerbaycan üçüncü sırada yer aldı.
AMBALAJ MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-30 HAZİRAN)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI
ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
İRAN
0,1
2,7
IRAK
0,4
CEZAYİR ALMANYA SUUDİ ARABİSTAN
2017 YILI
(%) DEĞİŞİM (2017/2016)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
MİKTAR
DEĞER
17,5
0,2
10,7
38,6
76,7
289,5
6,1
14,9
0,4
7,1
16,1
6,5
15,3
0,3
5,7
19,0
0,3
6,1
20,0
1,0
6,6
0,1
2,3
13,3
0,2
3,7
13,5
58,1
59,6
0,3
6,4
21,4
0,1
2,9
21,1
-55,0
-55,5
İTALYA
0,1
2,2
17,9
0,07
2,2
28,7
-39,3
-2,8
ABD
0,07
1,5
21,2
0,1
2,1
15,9
84,3
38,4
AZERBAYCAN
0,04
0,8
17,1
0,09
1,9
20,3
102,5
140,5
BULGARİSTAN
0,03
0,7
21,1
0,1
1,8
18,0
192,4
149,3
TÜRKMENİSTAN
0,09
2
22,9
0,1
1,8
14,0
43,4
-12,2
MAL GRUBU TOPLAMI
3,7
72,7
19,2
4,2
79,5
18,9
11,2
9,3
$/KG
$/KG
109
göstergeler
TAKIM TEZGAHLARI Türkiye’nin takım tezgâhları ihracatı 2017 yılının OcakHaziran döneminde 330,5 milyon dolar oldu. Takım tezgâhları ürün grubunda 2017 yılının OcakHaziran döneminde en fazla ihracat 30 milyon dolarla Almanya’ya gerçekleştirildi. İkinci sırada yer alan ABD’ye 18,2 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Listenin üçüncü sırasında bulunan Rusya’ya 2016 yılının Ocak-Haziran döneminde 6,7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 112,5 artışla 14,2 milyon dolar seviyesine yükseldi. Listenin dördüncü sırasındaki Cezayir’e 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde 12,6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 10,5 milyon dolar seviyesindeydi. Cezayir’e yönelik ihracat yüzde 20,2 arttı. Listenin beşinci sırasında bulunan Polonya’ya, 2016
11,6 milyon dolar oldu. 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde Türkiye geneli takım tezgâhları ihracatı listesinde en fazla artış yüzde 112,5
yılının Ocak-Haziran döneminde 11,2 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken bu akam 2017 yılının aynı döneminde yüzde 3,7 artışla
ile Rusya’da yaşandı. İkinci sırada yüzde 24,9 ile İtalya yer alırken üçüncü sırada yüzde 20,2 ile Cezayir bulunuyor.
TAKIM TEZGAHLARI İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-30 HAZİRAN)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
ALMANYA
4,1
33
ABD
2,2
21,4
ÜLKE
(%) DEĞİŞİM (2017/2016)
DEĞER (MİLYON $)
MİKTAR
DEĞER
7,9
4,2
30
7,1
1,2
-9,2
9,7
2,5
18,2
7,1
15,6
-15,2
$/KG
$/KG
RUSYA
1,2
6,7
5,6
2,4
14,2
5,8
104,6
112,5
CEZAYİR
1,2
10,5
8,1
1,5
12,6
8,1
20,4
20,2
POLONYA
1,9
11,2
5,7
1,8
11,6
6,4
-8,2
3,7
İTALYA
1,1
7,5
6,6
1,6
9,3
5,6
46,6
24,9
1
8,1
8,0
1,2
9,1
7,4
21,6
12,2
İRAN
1,6
11,8
7,3
1,4
8,7
6,1
-11,5
-26,1
SUUDİ ARABİSTAN
2,6
18,6
7,0
1,4
8,5
5,8
-45,0
-54,3
FRANSA
1,7
9
5,3
1,4
8,1
5,8
-17,8
-9,7
49,1
338,1
6,9
49,5
330,5
6,7
0,8
-2,2
İSPANYA
MAL GRUBU TOPLAMI
110
2017 YILI MİKTAR (BİN TON)
ISITICILAR VE FIRINLAR Isıtıcılar ve fırınlar ürün grubunda 2016 yılının Ocak-Haziran döneminde 133 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 14,8 artışla 152,8 milyon dolar olarak kaydedildi. Isıtıcılar ve fırınlar ürün grubunda 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde 14,3 milyon dolarla en fazla Almanya’ya ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılında bu rakam 11,7 milyon dolardı. Almanya’ya yönelik ihracat artışı yüzde 22,3 oldu. İhracat listesinin ikinci sırasındaki İtalya’ya 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 9,1 milyon dolar oldu. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 7,2 milyon dolardı. İtalya’ya yönelik ihracat artışı yüzde 25,8 olarak kaydedildi. Listenin üçüncü sırasında ise 2017 yılı Ocak-Haziran dönemi itibariyle 7,7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilen Çin bulunuyor. Çin’e yapılan ihracat 2016 yılının aynı döneminde 1,7 mil-
dolarken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 13,6 artışla 6,2 milyon dolar olarak kayda geçti. Beşinci sıradaki Fransa’ya 2017 yılının OcakHaziran döneminde 5,6 milyon dolarlık ısıtıcılar ve fırınlar ihracatı gerçekleştirildi.
yon dolardı. Çin’e yapılan ihracat yüzde 343,7 olarak gerçekleşti. Listenin dördüncü ve beşinci sırasında ise ABD ve Fransa var. Dördüncü sıradaki ABD’ye 2016 yılının Ocak-Haziran döneminde gönderilen ürünlerin değeri 5,4 milyon
2017 yılının Ocak-Haziran döneminde Türkiye geneli ısıtıcılar ve fırınlar mal grubunda en fazla ihracat artışı yüzde 343,7 ile Çin’de yaşandı. Bu ülkenin ardından yüzde 118,25 ile Ukrayna gelirken yüzde 69,5 ile Rusya üçüncü sırada yer aldı.
ISITICILAR VE FIRINLAR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-30 HAZİRAN)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2016 YILI
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
1,8
11,7
1
ÇİN ABD
2017 YILI
(%) DEĞİŞİM (2017/2016)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
MİKTAR
DEĞER
6,2
2,5
14,4
5,7
33,4
22,3
7,2
6,8
1,4
9,2
6,5
31,3
25,8
0,1
1,7
12,7
0,7
7,8
9,9
465,2
343,7
0,6
5,4
8,5
0,6
6,2
9,4
2,6
13,6
FRANSA
1
7
6,8
0,9
5,6
5,9
-7,1
-20,0
RUSYA
0,3
2,9
7,6
0,6
5
8,1
59,9
69,5
SUUDİ ARABİSTAN
0,4
4,7
9,9
0,4
4,8
9,9
2,1
3,0
CEZAYİR
0,4
5,5
11,3
0,5
4,6
8,3
13,5
-16,5
ÜLKE ALMANYA İTALYA
$/KG
$/KG
İRAN
0,5
5,5
11,0
0,5
4,3
8,2
5,4
-21,5
UKRAYNA
0,5
1,9
3,5
0,5
4,1
7,0
7,3
118,2
18,5
133
7,2
21,0
152,8
7,1
16,8
14,8
MAL GRUBU TOPLAMI
111
göstergeler
TÜRBİN, TURBOJET, HİDROLİK SİLİNDİR
Türbin, turbojet, hidrolik silindir ihracatı 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde 284,9 milyon dolar olarak kaydedildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 177,6 milyon dolardı. Türbin, turbojet, hidrolik silindir ürün grubundaki ihracat artışı yüzde 60,4 olarak kaydedildi.
Türbin, turbojet, hidrolik silindir kaleminde 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke 125,5 milyon dolarla ABD oldu. 2016 yılında ABD’ye gönderilen ürünlerin değeri 110,4 milyon dolar seviyesindeydi. Söz konusu ülkeye yönelik ihracat artışı yüz-
de 13,7 olarak kayda geçti. ABD’nin ardından ikinci sırada bulunan Hindistan’a 2016 yılının Ocak-Haziran döneminde 728 bin dolarlık ürün ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 6.085,5 artışla 45 milyon dolar oldu. Üçüncü sırada bulunan Polonya’ya 2016 yılının Ocak-Haziran döneminde 1,4 milyon dolar değerinde ürün ihraç edilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 2.430 artışla 37,1 milyon dolar olarak kaydedildi. Listenin dördüncü sırasındaki Almanya’ya yönelik türbin, turbojet, hidrolik silindir aksam ve parçaları ihracatı 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde 18,1 milyon dolar oldu. Yüzde 21,6 ihracat artışının yaşandığı söz konusu ülkeye, 2016 yılının aynı döneminde gönderilen ürünlerin değeri 14,9 milyon dolardı. Beşinci sıradaki Belçika’ya 2016 yılının Ocak-Haziran döneminde 6,6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 12,8 artışla 7,5 milyon dolar olarak kaydedildi. 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde Türkiye geneli türbin, turbojet, hidrolik silindir sektöründe en fazla ihracat artışı yüzde 6.085,5 ile Hindistan’da gerçekleşti. İkinci sırada yüzde 2.430 ile Polonya yer alırken üçüncü sırada yüzde 194,9 oranıyla İngiltere bulunuyor.
TÜRBİN, TURBOJET, HİDROLİK SİLİNDİR İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-30 HAZİRAN)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2016 YILI
112
ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
ABD
0,2
110,5
HİNDİSTAN
0,04
0,7
2017 YILI
(%) DEĞİŞİM (2017/2016)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
MİKTAR
DEĞER
400,2
0,3
125,6
373,0
22,0
13,7
15,9
0,09
45,1
494,2
99,5
6.085,5
$/KG
$/KG
POLONYA
0,08
1,4
17,6
0,08
37,2
441,4
0,9
2.430,0
ALMANYA
1,4
14,9
10,0
1,8
18,2
9,7
25,3
21,6
BELÇİKA
0,08
6,6
80,7
0,07
7,5
102,4
-11,1
12,8
FRANSA
0,1
5,3
28,0
0,2
6,1
22,5
41,1
13,8
İNGİLTERE
0,02
1,4
62,6
0,02
4,2
159,3
15,9
194,9
İSPANYA
0,05
4,6
83,2
0,01
4,2
333,7
-77,2
-8,4
İRAN
0,4
2,2
4,5
0,7
2,6
3,7
45,1
17,5
HOLLANDA
0,4
1,9
4,5
0,2
2,5
10,0
-40,1
31,3
MAL GRUBU TOPLAMI
7,3
177,6
24,3
8,4
284,9
33,8
15,4
60,4
TARIM VE ORMANCILIK MAKİNELERİ Tarım ve ormancılıkta kullanılan makineler ürün grubunda 2017 yılının OcakHaziran döneminde 331,7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Söz konusu grupta 2016 yılının aynı dö-
mancılıkta kullanılan makineler kaleminde en fazla ihracat 79,2 milyon dolarla ABD’ye gerçekleştirildi. Listenin ikinci sırasında yer alan Azerbaycan’a 2017 yılının Ocak-Haziran döne-
neminde ihracat 329,3 milyon dolar seviyesindeydi. Tarım ve ormancılıkta kullanılan makineler ürün grubunda artış yüzde 0,7 oldu. 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde tarım ve or-
minde yüzde 227,8 artışla 35,6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Söz konusu rakam 2016 yılında 10,8 milyon dolardı. Üçüncü sıradaki İtalya’ya 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde 30,4 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Dördüncü sırada bulunan Irak’a 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 11,8 milyon dolar olarak kayda geçti. Beşinci sıradaki Sudan’a 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde ihraç edilen ürünlerin değeri 10,9 milyon dolar olarak belirlendi. 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde Türkiye geneli tarım ve ormancılıkta kullanılan makineler ürün grubunda ihracat artışının en fazla yaşandığı ülke yüzde 227,8 ile Azerbaycan oldu. Listenin ikinci sırasında 90,9 ile Fas yer alırken söz konusu ülkeyi yüzde 51,7 ihracat artışıyla Özbekistan üçüncü sırada takip etti.
TARIM VE ORMANCILIK MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-30 HAZİRAN)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2016 YILI ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
ABD
13,2
99,7
AZERBAYCAN
2,2
10,8
2017 YILI
(%) DEĞİŞİM (2017/2016)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
MİKTAR
DEĞER
7,5
10,6
79,2
7,4
-19,5
-20,5
4,8
8,5
35,6
4,2
279,8
227,8
$/KG
$/KG
İTALYA
6,6
32,6
4,9
5,4
30,4
5,6
-17,5
-7,0
IRAK
5,2
16,8
3,2
4
11,8
2,9
-22,3
-29,6
SUDAN
3,5
13,1
3,7
3
10,9
3,6
-15,1
-17,3
ÖZBEKİSTAN
0,8
6,8
7,9
1,6
10,3
6,5
86,0
51,7
UKRAYNA
1,7
6,5
3,7
2,5
9,1
3,7
41,5
40,8
İRAN
2,6
8,6
3,3
2,8
8,9
3,1
8,4
4,3
FAS
1,1
3,8
3,3
2
7,4
3,6
76,5
90,9
FRANSA
2,1
6,5
3,0
2,5
7,3
2,9
15,4
11,7
68,4
329,3
4,8
74,5
331,7
4,5
8,9
0,7
MAL GRUBU TOPLAMI
113
göstergeler
HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ Hadde ve döküm makineleri sektöründe 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde 158,3 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 143,5 milyon do-
en fazla Almanya’ya ihracat gerçekleştirildi. 2016 yılının aynı döneminde bu rakam 16,3 milyon dolar seviyesindeydi. Almanya’ya yönelik ihracat artışı yüzde 41,1 oldu. Listenin ikinci sırasın-
lardı. Hadde ve döküm makineleri ürün grubundaki ihracat artışı yüzde 10,3 oldu. Hadde ve döküm makineleri mal grubunda 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde 23,1 milyon dolarla
da yer alan Rusya’ya 2016 yılının Ocak-Haziran döneminde 9,3 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2017 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 47,1 artışla 13,7 milyon dolar olarak kayda geçti. Üçüncü sıradaki Bulgaristan’a 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde 9,5 milyon dolar değerinde ürün ihraç edildi. Dördüncü sırada bulunan İran’a 2017 yılı Ocak-Haziran döneminde 7,8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken listenin beşinci sırasındaki Cezayir’e ise 7,3 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. 2017 yılının Ocak-Haziran döneminde Türkiye geneli hadde ve döküm makineleri sektöründe ihracat artışının en fazla yaşandığı ülke yüzde 388,3 ile Azerbaycan oldu. İkinci sırada yüzde 165,9 ile Romanya yer alırken söz konusu ülkeyi yüzde 47,1 ile Rusya üçüncü sırada takip etti.
HADDE VE DÖKÜM MAKİNELERİ İHRACATINDA İLK 10 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-30 HAZİRAN)
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları
2016 YILI MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
ALMANYA
2,4
16,3
RUSYA
0,5
ÜLKE
(%) DEĞİŞİM (2017/2016)
DEĞER (MİLYON $)
MİKTAR
DEĞER
6,6
2,8
23,1
8,0
16,5
41,1
9,3
17,9
0,8
13,7
16,6
58,2
47,1
$/KG
$/KG
BULGARİSTAN
0,2
10,4
40,4
0,3
9,5
30,2
22,9
-8,1
İRAN
2,2
10,1
4,5
1,2
7,8
6,4
-45,6
-22,8
2
7,9
4,0
0,8
7,3
9,0
-59,5
-8,1
İTALYA
1,8
9,7
5,2
1,3
7,2
5,5
-29,1
-25,9
ROMANYA
0,3
2,7
8,5
0,7
7,2
9,4
140,0
165,9
AZERBAYCAN
0,2
1,4
5,1
0,7
7
8,8
183,7
388,3
CEZAYİR
FRANSA
0,5
3,5
6,8
0,4
3,8
7,7
-5,0
7,6
ABD
0,9
6,9
7,6
0,9
3,8
4,0
4,3
-44,7
20,4
143,5
7,0
20,4
158,3
7,7
0,0
10,3
MAL GRUBU TOPLAMI
114
2017 YILI MİKTAR (BİN TON)
MAKİNE SEKTÖRÜNÜN TAMAMI İTİBARIYLA İHRACAT GERÇEKLEŞTİRİLEN İLK 20 ÜLKE (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-30 HAZİRAN) 2016 (1 OCAK-30 HAZİRAN) MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
ALMANYA
124,4
ABD
42,4
ÜLKE
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri Kayıtları 2017 (1 OCAK-30 HAZİRAN) DEĞER (MİLYON $)
(%) DEĞİŞİM (2017/2016)
BİRİM FİYAT ($/KG)
MİKTAR (BİN TON)
BİRİM FİYAT ($/KG)
1.105
8,9
123,7
1.104
8,9
-0,6
-0,1
503,9
11,9
40,7
473,5
11,6
-4,0
-6,0
MİKTAR
DEĞER
İTALYA
69,9
317,9
4,5
76,3
342,5
4,5
9,1
7,7
İNGİLTERE
100,4
369,7
3,7
96,8
338,6
3,5
-3,6
-8,4
İRAN
33,7
212,6
6,3
45,4
276,8
6,1
34,6
30,2
68
268,1
3,9
64
255,9
4,0
-5,9
-4,5
32,5
224,2
6,9
35,2
226,1
6,4
8,3
0,9 -2,9
FRANSA ROMANYA İSPANYA
53
204
3,9
49,8
198,2
4,0
-6,0
CEZAYİR
41,5
194,5
4,7
36,9
180,1
4,9
-11,1
-7,4
POLONYA
24,2
124.8
5,2
24,7
173,3
7,0
2,3
38,8
IRAK
32,8
156,9
4,8
32,9
149,7
4,6
0,1
-4,6
RUSYA
12,9
88,5
6,8
20,9
132,8
6,3
61,9
50,1
SUUDİ ARABİSTAN
24,4
141,5
5,8
20,7
114,4
5,5
-15,0
-19,1
FAS
18,4
88,8
4,8
21,9
113,9
5,2
19,3
28,2
TÜRKMENİSTAN
10,4
75,9
7,3
14,3
110,9
7,7
37,2
46,0
MISIR
23,8
105,9
4,4
24,2
108,7
4,5
1,9
2,7
HİNDİSTAN
8,9
53,1
5,9
11,8
107,8
9,1
31,6
103,0
AZERBAYCAN
12,2
88,4
7,2
19,4
106,1
5,5
58,8
19,9
20
89,2
4,5
21,7
90
4,1
8,6
0,9
İSRAİL
9,4
75,5
8,0
13,5
85,7
6,3
42,7
13,5
DİĞER
ÖZBEKİSTAN
391,6
2,303
5,9
421,7
2,234
5,3
7,7
-3,0
TOPLAM
1.155
6.8
5,9
1.217
6.9
5,7
5,3
1,9
TÜRKİYE’NİN ÜLKELERE GÖRE GENEL İHRACATI (2016 ve 2017 Yılları 1 OCAK-30 HAZİRAN) 2016 YILI ÜLKE
MİKTAR (BİN TON)
2017 YILI DEĞER (MİLYON $)
MİKTAR (BİN TON)
DEĞER (MİLYON $)
ALMANYA
1.600
6.868
1.690
7.094
İNGİLTERE
1.412
4.295
1.582
4.520
İTALYA
2.725
3.668
3.284
4.207
IRAK
3.452
3.398
4.198
4.162
ABD
3.409
3.205
3.976
3.947
843
3.008
913
3.196
FRANSA İSPANYA
1.824
2.489
2.709
2.981
BAE
1.463
1.475
1.509
1.810
HOLLANDA İSRAİL POLONYA İRAN
988
1.847
890
1.757
1.898
1.503
2.056
1.623
450
1.415
501
1.540
563
1.861
777
1.522
1.246
1.730
918
1.473
ROMANYA
906
1.392
1.071
1.470
BELÇİKA
780
1.257
865
1.470
2.547
989
3.550
1.333
BULGARİSTAN
846
1.036
1.090
1.292
RUSYA
635
763
1.030
1.111
MISIR
1.981
1.405
1.245
1.087
586
933
628
921
SUUDİ ARABİSTAN
ÇİN
CEZAYİR DİĞER
22.214
20.829
24.497
23.083
TOPLAM
52.378
65.374
58.989
71.608
115
fuarlar
ALMANYA EMO Takım Tezgahları 18-23 Eylül 2017 @Hannover MOTEK Otomasyon 9-12 Ekim 2017 @Stuttgart INTERLIFT Asansör 17-20 Ekim 2017 @Ausburg BLECH EXPO Sac İşleme Makineleri 7-10 Kasım 2017 @Stuttgart
ABD
AGRITECHNICA
FASTENER EXPO
Tarım Makineleri
Bağlantı Elemanları, El Aletleri
12-18 Kasım 2017 @Hannover
17-19 Ekim 2017 @Las Vegas FMB FABTECH CHICAGO Metal İşleme Makineleri
İstifleme Teknolojileri, Otomasyon, Lojistik
6-9 Kasım 2017 @Chicago
8-11 Kasım 2017 @Bad Salzuflen
FRANSA BREZİLYA INTERMACH
İklimlendirme, Isıtma, Soğutma ve havalandırma
Makine ve Teknolojileri
7-10 Kasım 2017 @Paris
12-15 Eylül 2017 @Sao Paulo
EYLÜL 2017 EKİM 2017 KASIM 2017 ARALIK 2017
116
INTERCLIMA
GÜNEY KORE KOMAF (Korea Machinery Fair)
RUSYA
Makine ve Teknolojileri
MASHEX MOSCOW
24-27 Ekim 2017 @Goyang
Metal İşleme Makineleri
DAEGU INTERNATIONAL MACHINERY INDUSTRY EXPO - DAMEX
24-26 Ekim 2017 @Moskova
Makine ve Teknolojileri 15-18 Kasım 2017 @ Daegu
SİNGAPUR ÖZBEKİSTAN
TAYVAN
MSE
TAIMOLD
MACHINERY CENTRAL ASIA
Dijital Fabrika, Otomasyon, Çevre
Döküm, Takım Tezgahları
Makine ve Teknolojileri
25-27 Ekim 2017 @Singapur
6-9 Eylül 2017 @Tayvan
15-17 Kasım @Taşkent
ÇİN BICES İnşaat Makineleri 20-23 Eylül 2017 @Pekin EASTPO Takım Tezgahları 20-23 Eylül 2017 @Şangay
HİNDİSTAN HAND TOOLS & FASTENER EXPO
HEAVY MACHINERY ASIA
IRAN PLAST
Takım Tezgahları, Yüzey Teknolojileri
Maden ve Metalurji Makineleri
Plastik Makineleri
8-10 Eylül 2017 @Mumbai
31 Ekim - 3 Kasım 2017 @Şangay
26-29 Eylül @Tahran
IMEX (International Machine Tools Expo)
CEMAT ASIA
TAHRAN SANAYİ FUARI
Takım Tezgahları, Yüzey Teknolojileri
İnşaat Makineleri
Sanayi
8-10 Eylül 2017 @Mumbai
1-4 Kasım 2017 @Şangay
6-9 Ekim 2017 @Tahran
EXCON
İRAN
ENDONEZYA
İnşaat Makineleri
MACHINE TOOL INDONESIA
12-16 Aralık 2017 @Banglore
Takım Tezgahları ve Metal İşleme Aralık 2017 @Jakarta
TAYLAND METALEX Metal İşleme Makineleri 22-25 Kasım 2017 @Bankok
117
adresler Makine İhracatçıları Birliği (MAİB).....................................................................................................0312 447 27 40............................................................ www.makinebirlik.com Türkiye’nin Makinecileri.........................................................................................................................0312 447 27 40........................................www.makinetanitimgrubu.com.tr Makine İmalat Sanayi Dernekleri Federasyonu (MAKFED)........................................................0312 447 85 23.......................................................................www.makfed.org Makine Sanayi Sektör Platformu (MSSP)........................................................................................0312 447 27 40.............................................. ...www.turkmakinesanayi.com TURQUM.......................................................................................................................................................0312 447 27 40..................................................................... www.turqum.com
RESMİ KURUMLAR Ekonomi Bakanlığı...................................................................................................................................0312 204 75 00.................................................................www.ekonomi.gov.tr Maliye Bakanlığı........................................................................................................................................0312 415 29 00.....................................................................www.maliye.gov.tr Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı..................................................................................................0312 201 50 00.....................................................................www.sanayi.gov.tr Gümrük ve Ticaret Bakanlığı................................................................................................................0312 306 80 00......................................................www.gumrukticaret.gov.tr Kalkınma Bakanlığı..................................................................................................................................0312 294 50 00...........................................................................www.dpt.gov.tr İhracat Bilgi Platformu..........................................................................................................................0312 417 22 23..................................................................... www.igeme.org.tr Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği.......................................................................................................0312 218 20 00........................................................................ www.tobb.org.tr Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu...............................................................................................................0212 339 50 00......................................................................... www.deik.org.tr Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı.................................................................................0312 508 10 00.......................................................................... www.tika.gov.tr Türkiye İstatistik Kurumu......................................................................................................................0312 410 04 10..........................................................................www.tuik.gov.tr Hazine Müsteşarlığı.................................................................................................................................0312 204 60 00.................................................................... www.hazine.gov.tr TÜBİTAK........................................................................................................................................................0312 468 53 00....................................................................www.tubitak.gov.tr
SEKTÖREL ÖRGÜTLER Ağaç İşleme Makine ve Yan Sanayisi İş Adamları Derneği (AİMSAD).....................................0216 511 56 12 ...................................................................... www.aimsad.org Akışkan Gücü Derneği (AKDER)...........................................................................................................0212 210 34 23...........................................................................www.akder.org Ambalaj Makinecileri Derneği (AMD)................................................................................................0216 545 49 48.........................................................................www.amd.org.tr Anadolu Asansörcüler Derneği (ANASDER)....................................................................................0312 232 06 40..................................................................www.anasder.org.tr Anadolu Un Sanayicileri Derneği (AUSD).........................................................................................0312 281 04 68........................................................................www.ausd.org.tr Araç ve Araç Üstü Ekipman ve İş Mak. Üreticileri Birliği Der. (ARÜSDER)............................0212 440 18 43.......................................................................www.arusder.org Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği (AYSAD)...................................................0216 326 49 51......................................................................www.aysad.org.tr Bağlantı Elemanları Sanayici ve İşadamları Derneği (BESİAD)...............................................0212 609 06 35...........................................................www.besiadturkey.com Elektrikli Vinç İmalatçıları Birliği Derneği (TEVİD).......................................................................0216 548 11 67............................................................................ www.tevid.org Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği (ENOSAD)...........................................................0216 469 46 96....................................................................... www.enosad.org İklimlendirme, Soğutma, Klima İmalatçıları Derneği (İSKİD).................................................0216 469 44 96.........................................................................www.iskid.org.tr İMES Sanayi Sitesi (İMES).....................................................................................................................0 216 364 33 47........................................................................... www.imes.org İstif Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Derneği (İSDER).............................................0216 467 09 46........................................................................www.isder.org.tr İş Makinaları Mühendisleri Birliği (İMMB).......................................................................................0312 385 78 94..........................................................www.ismakinalari.org.tr Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği (KBSB)........................................................................0212 222 81 93............................................................................ www.kbsb.org Makine İmalatçıları Birliği (MİB).........................................................................................................0312 468 37 49..........................................................................www.mib.org.tr OSTİM Organize Sanayi Bölgesi (OSTİM)..........................................................................................0312 385 50 90...................................................................... www.ostim.org.tr Öncü Sanayici İşadamları Derneği (ÖNCÜDER).............................................................................0312 395 73 90....................................................................www.oncuder.com Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER).............................................................................................0212 444 20 85........................................................................ www.pagder.org Sağlık Gereçleri Üreticileri ve Temsilcileri Derneği (SADER)....................................................0312 433 77 88.......................................................................www.sader.org.tr Sakarya İli 2. Organize Sanayii Bölgesi Müteşebbisleri Derneği (S2OSB)...........................0264 654 58 33......................................................................www.s2osb.org.tr Tekstil Makine ve Aksesuarları Sanayicileri Derneği (TEMSAD)..............................................0212 552 76 60.....................................................................www.temsad.com Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçi Dernekleri Federasyonu (TÜMDEF)......................................0312 468 69 84........................................................................www.tumdef.org Tüm Asansör Sanayici ve İşadamları Derneği (TASİAD).............................................................0216 324 94 36..................................................................... www.tasiad.org.tr Türk Pompa ve Vana Sanayicileri Derneği (POMSAD).................................................................0312 255 10 73..................................................................www.pomsad.org.tr Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği (TÜDOKSAD).......................................................................0216 324 94 36............................................................... www.tudoksad.org.tr Türkiye İş Makineleri Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği (İMDER)......................................0216 477 70 77...................................................................... www.imder.org.tr Türkiye Mermer Doğaltaş ve Makineleri Üreticileri Birliği (TÜMMER)...................................0312 440 83 63..................................................................www.tummer.org.tr Türk Tarım Alet ve Makineleri İmalatçıları Birliği (TARMAKBİR)..............................................0312 419 37 94...................................................................www.tarmakbir.org Unlu Mamül Makineleri Üreticiler Birliği (TUMMAB)....................................................................0216 634 36 52.....................................................................www.tummab.org
118
July 2017
Issue: 110
Machinery Exporters Union Monthly Magazine
in english
MAKFED MEYEM PROJECT IS ON PROCESS The final sitting of the 'Establishment of the Machinery Sector Vocational Qualification Center' project, which has been conducted with the support of the Ankara Development Agency, was held in Ankara on 27 July.
T
he final sitting of 'Establishing Authorized Examination and Documentation Center in Ankara for National Qualifications Machine Installation Level 3 and Level 4 and Machine Maintenance Level 4' project of the Turkish Machinery Fed-eration (MAKFED), was carried out in Ankara. In the framework of the project initiated in July, 2016, while the necessary infrastructure for the three national qualifications was being established, an agreement was reached with the Erkunt Vocational Training Center equipped with necessary equipments as the theoreti-cal and practical examination area. The MAKFED MEYEM project is also important for improving the
120
employability and income levels of the unemployed and low-income workers for the machinery sector. This is important not only in supporting the lifelong learning process of people, but also in developing a qualified, documented workforce percept. With the project, activities will be carried out in the field of documenting the individu-als in order to determine the qualifications of the employees and to make them compatible with the employment markets in this framework. "WE ARE SHORT IN ENTREPRENEURSHIP" MAKFED and its members' board chairmen, board of directors, and general sec-retaries attended the final sitting of the project, whi-
le representatives of Ankara Development Agency and related ministries and agencies have taken part. Ma-chinery Exporters Associaitions (MAİB) and MAKFED Chairman Adnan Dal-gakıran addressed the objectives of MAKFED while informing about the current status of the machinery sector at the opening speech of the meeting. “In Turkey, industrial production is composed of medium and low technology products with 70 percent. We need to make a situational determination before setting targets and strategies. These lands have received the same share from the world economy for the past 300 years with a rate of 1 percent. China's share is also very low, but they have increased their share in the world economy with
the breakthrough they have made over the past 20 years. Well, how did they do that? Everyone can say "with entrepreneurship" but if you look at global statistics, Greece has the first place in the countries having the most entrepreneurs com-pared to the population, and Turkey is the second place. So, we do not have a quality quote about entrepreneurship, we have quality problems. When we increase the number of qualified entrepreneurs in our country, we can raise qualified employees even though our education system struggles with problems. We are putting up a fight for that. We are working very hard together with the Ankara Development Agency to provide the human resources needed by the machinery sector. We invite everyone who has knowledge in this field to contribute to our project. Germany exports $ 30 billion, which is double the total exports of Turkey, with only 6.000 machinery manufacturers. Turkey exports 15 billion dollars of machinery with 12.000 machine producers. We are at the point of losing the existing entrepreneurial movements with inefficient jobs. We are entrepreneurs but we can not export. We do not have our firms on the world scale, we can not increase the quality, we are not the source for innovative tech-nologies, we can not afford money for business security. So we will continue to prepare complementary policies much more seriously under the MAKFED framework. As Turkish machinery manufacturing sector, we will not only design the future strategy on machine but also technology and software. We have not been able to exceed the value of machine exports which is $ 6 for 10 years. We know that the way to increase this value is through technology and software. On-ly in this way will the machine sector increase its added
value. We have to add technology to the machines we produce. We also have to do efficiency studies. We want sectoral productivity measurements in Turkey and we will start with the machinery sector. With our authorized testing and certification center, we will carry out studies from the beginning to provide qualified human resources that our industry needs.” told Adnan Dalgakıran. "WE NEED EXPORT MORE" MAKFED Secretary General, Zühtü Bakır talked about the purpose and objectives of MAKFED by introducing the project in his speech. "According to Turkish Sta-tistical Institute (TURKSTAT) in the machinery manufacturing sector in Turkey, there are 13.074 entrepreneurs. According to the records of 'Industrial Register', 6.500 places of business in the machinery manufacturing sector have been man-ufactured but mostly they are micro scale. MAKFED today represents 95 percent of the machinery sector. The sector employs 212.000 people. In the employment index, we have increased from 100 to 147 in the machinery sector. Turkey's gen-eral employment index remained stable at 120. The figure
shows that the fastest developing sector in Turkey is a machine. Yet the sector could not reach the level of sufficient development. The targets of Turkey will be attained by increasing the sectoral figures to at least twice or three times. The machine is the sector that has the most current deficit after petroleum. Foreign trade is given in the range of 12-18 billion Turkish Lira, depending on the years. It is very important to re-verse this picture in terms of the Turkish economy. Importing machinery is a level of development, but exporting machinery is also an indication of the indus-trial country. We will import but we have to export more." said Zühtü Bakır.
121
in english
MAIB COMPLETED ERASMUS+ SUCCESSFULLY The final sitting of the EU project entitled 'Modern Approaches in Production Techniques in the Machinery Industry', which is conducted by Machinery Exporters' Association under ERASMUS + program, was held in Ankara on 7 July.
I
t has been finalized by the Turkish National Agency for the 2015-2017 project, 'Modern Approaches in Production Techniques in the Machinery Industry', which is carried out in partnership with three countries. The Fraunhofer Institute of Machinery and Equipment for Shaping Technologies, which conducts R & D activities for the private and public sectors in the automotive and mechanical engineering field in Germany, and the Institute for Forming Technologies of the Lower Silesian Region in Innovation and Science Park in Poland, are together with 10 Turkish companies selected from Machinery Exporters' Association (MAİB) members, is on the project. Representatives of the Turkish companies in the framework of the project participated in short-term training programs in two titles, 'Industry 4.0 and, Design Techniques in Modern Production and Manufacture (2016)' and 'Optimization of Resource Efficiency in Production (2017)' Information exchange was also provided within the scope of company visits and workshops held in Poland and Turkey. Speaking at the final sitting, Sevda Kayhan Yılmaz, Member of the Board of the MAIB, stated that the project contributed greatly to the transfer of knowledge and experience among different stakehol-
122
ders in the sector. "In general, it is an important experience for companies in Turkey to participate in an international project. For the first time with the project, they experienced how to operate a R & D institute (Fraunhofer IWU) close to the industrial field abroad. Techniques shown within the scope of Fraunhofer IWU training exemplify the transfer of advanced knowledge to the industrialization of workshops in R & D institutions." said Sevda Kayhan Yilmaz When it comes to vocational education in Turkey, Ms. Yılmaz says that universities came first with vocational high schools and that the curriculum in this area is rather far from the current industrial realities, so she said that there are problems in adaptation and integration in business life. "One point should also be underlined about business education; Some busi-
nesses devote substantial resources to staff internal training. But it is observed that the staff then went to other businesses as 'trained personnel'. Intrabusiness trainings are transformed into copy vocational training in a way that conforms to the world of processes and machines, instead of being 'creativity' and / or acquiring new skills. The 'Dual Occupational Training' (a model applied in Germany), which is a two to three days a week vocational school and two or three days in operation, played an important role in Germany's industry success. Thus, while the vocational skills and knowledge main methods are transferred in a didactic and pedagogical way, seeing its implementation areas and integrating it into the business process creates significant preoccupational advantages." said Yılmaz.
NEW DATE AND LOCATION FOR ISK-SODEX FAIR ISK-SODEX Istanbul 2018, which will exhibit its new products in the fields of heating, cooling, ventilation, insulation, pumps, valves, installations, compressors and water treatment of the leading companies of the sector, will be held in 14 halls at TÜYAP Fair Convention and Congress Center, İstanbul between 7-10 February 2018.
T
he ISK-SODEX Istanbul Fair, which is held biennially, is getting ready tin new location for participants and visitors in the next year. The 'Energy Efficiency' and 'Building Automation' exclusive exhibition areas to be created for the first time in ISK-SODEX, which is prepared to experience a much more diverse and powerful experience than ever before with its enriched product range, will also include new product groups. Alexander Kühnel, General Manager of Hannover-Messe Sodeks Fair Organisation, stated that they are happy to host an important meeting as the leader of Eurasia in the sector and they are aiming to have a new experience with over 80.000 visitors and more than 1.000 participants at TÜYAP next year. "We hope to provide an ideal international business environment with convenient infrastructure and superstructure systems that we provide to our exhibitors and our employees. Our fairs will meet with new product groups in new location and new date this year. Two complementary elements of the climate system, building automation and energy efficiency, will be presented at two exclusive exhibitions. In addition, our conference which we organized for the first time in the past will come up again with enriched content." said Alexander Kühnel. "THE 3. GREAT FAIR IN ITS FIELD" Kühnel reminded that the ISK-SODEX Fair has continuously improved its success chart and has become the third largest exhibition of its field all over the world. "But we know that to protect our position is much more difficult than reaching the position. For this reason, as Hannover-Messe Sodeks Fair Organization, we make a lot of efforts to consolidate our achievements with the domestic and foreign works
that we have realized. In order to increase the international quality of our fairs both in terms of visitors and participants, we place great importance on international promotion activities in target countries. We are conducting specific visitor activities to bring our participants together with the right visitors. The satisfaction rate of our fairs and the volume of business realized in the fair indicate that we have taken the best of our efforts. despite we have 6 months to fair date, 60 percent of our sales are over. It is very gratifying for us that the sector embraces the fair. In view of the interest shown, we also aim to increase the quality of the service we offer every year." said Alexander Kühnel.
123
in english
COUNTDOWN FOR HPKON 2017 The 8th National Hydraulic Pneumatic Convention and Exhibition (HPKON 2017), supported by Association of Fluid Power (AKDER) and Association of Industrial Automation Manufacturers (ENOSAD), will be held in İzmir between November 22-25.
T
he HPKON 2017 that will be organized in İzmir, Turkey, has won a name as the first and most comprehensive congress of the hydraulic pneumatic sector by the Chamber of Mechanical Engineers of Union of Chambers of Turkish Engineers and Architects (TMMOB). Six courses and 15 workshop will be organized during the organization. "HPKON IS COMPASS FOR INDUSTRY" Semih Kumbasar, Chairman of Executive Council of the Hydraulic Pneumatics Congress, said that since 1999, National Hydraulic Pneumatic Convention and Exhibition, which has been held as one of the important organizations of the industry, is the compass for industry. "In the complicated industry like fluid power sector, it is necessary to work in harmony with multiple engineering disciplines such as power and motion control of the industry. Creating common platforms in which experiences, knowledge and programs are shared and tested in the sectors is both laborious and demanding, but also a useful and necessary effort. As the phrase goes HPKON will carry this 'sacred' task with the peace and honor for the 8. times. As a result of the studies that started in 1997 and end in 1999, the event, which was organized by the Chamber of Mechanical Engineers of Union of Chambers of Turkish Engineers and Architects, will be held in İzmir and at Tepekule Congress and Exhibition Center. HPKON has reached the age of maturity and has become the industry's companion by fulfilling its expectations more than ever. HPKON also has been the leading organization to lay down the milestones of our industry with the help of competent and experienced staff." said Semih Kumbasar.
124
"GET READY FOR INDUSTRY 4.0 Before Semih Kumbasar end his speech, he underlined the importance of industry 4.0. ”We should get ready considering that large and comprehensive tasks are expected in the industry during Industry 4.0, the development and transformation required by tomorrow's technology in automation technology and industrial control systems. Overseeing our sectoral investment and training plans according to your future needs should be among the essentials to upgrade the scientific and technical levels of our staff. For this purpose, we as machine manufacturers must cooperate closely with the universities in all fields that will affect the change of Industry 4.0.” he said.
ITU GET BEYOND THE LIMITS The ITUNOM Autonomous Aircraft Team was the fourth among the 54 teams that participated in the US Unmanned Aerial Vehicle Competition.
T
he 15th International Student Unmanned Air Vehicle Competition organized by AUVSI-SUAS Association for Unmanned Vehicle Systems International was held between June 14-17 in Patuxent River Military Air Base, the USA. A total of 54 teams from Turkey, USA, Canada, Israel, India, Poland, Germany and Romania participated in the organization, which is regarded as the world's most respected unmanned aerial vehicle competition on a university basis. The ITUNOM Autonomous Air Vehicle Team, which consists of students from computer, aircraft, control and automation, electrical and electronic and communication engineering departments participating in the competition, won the 'Best Rotating
Wing Vehicle' category. ITUNOM, the second team to perform the desired tasks in the best way, and became the fourth in the overall ranking. ITUNOM Autonomous Aircrafts Team, which was established in 2014 to develop autonomous flight technologies and represent Turkey in competitions related to these technologies, participates in many competitions on behalf of ITU as an active team. Students in the team perform works on autonomous flight technologies, image processing, long distance wireless networking technologies, embedded systems, power electronic systems design and testing. VARIOUS AND FORCE TASKS US Unmanned Aerial Vehicle Competition is considered the most
prestigious unmanned aerial vehicle competition in the world on the basis of universities. Teams have tried to complete difficult and comprehensive tasks such as unmanned (autonomous) departure, flight and landing; coordinates and elevations at specific point-to-point flights; escape from moving and stationary virtual obstacles; dropping objects from a certain height to a certain point and seeing, recognizing and locating the shapes / letters on the ground. Anadolu University and Y覺ld覺z Technical University teams also participated in the competition from Turkey this year . The Anadolu University team finished the competition in the 20th place while the Y覺ld覺z Technical University team was 29th.
125
in english
DON'T IDLE ABOUT WORK EFFICIENTLY The Turkish Machinery released to the public 'Productivity Based Public Support Model Design' performance after 'Machine Sector Inventory Survey' and 'Machine Sector Macro Market Analysis, Current Situation Assessment, and Strategic Recommendations Report' works.
T
he Turkish Machinery have stayed focused with the report "Productivity Based Pub-lic Support Model Design" for efficiency, which has a driving force on economies. The Turkish Machinery paid attention to the fact that due to the increasing efficiency in parallel with the support policies of the machinery sector, the position of global competition will move to the top. Dr. BĂźlent GĂśkdemir's work concentrates on productivity in the machinery sector and focuses primarily on the current state of the world economy and the short and medium term view of the world economy in order to understand Turkey's economic position. Growth data showing the medium-term past performance of the Turkish economy is revealed, and Turkey's position is exam-ined from the perspective of the near future trends and expectations of the world economy. After the analysis and evaluations, the comparative efficiency performance of the Turkish economy, machinery industry and machine industry sub-sectors is ex-amined and the current picture is drawn. The relationship between innovation support and the export performance of the firm, especially the export performance of the firm, is being explored, taking advanta-
126
ge of the results of econometric analysis of 340 manufacturers-exporters' firms in 2007-2012 period, which are innovations in Turkey and funded under "public / semipublic innovation support programs". The report also evaluates the results of different coun-tries' practices separately. 'Productivity Based Public Support Model Design' is com-plemented by a 'policy proposal' for the Turkish machinery sector in the light of all these theoretical and empirical evaluations. EFFICIENCY ANALYSIS IN THE MACHINERY SECTOR Despite the positive developments that Turkey's manufacturing industry has shown in recent years
in terms of productivity, especially in the machinery sector, developing countries still can not reach the same level as developed countries. In other saying, Turkey needs to upgrade to reach medium and long-term targets and increase its rela-tive position. When we look at the comparative situation of the Turkish manufactur-ing industry within the sector, it is calculated that the productivity in the machinery sector is well above the manufacturing industry average. It is seen that the increase in productivity in the sector has been accelerated especially after 2009 and it is one of the few sectors that have high productivity in the manufacturing industry. The assessments reveal that the machi-
nery sector has in a significant position for the coun-try's economy in terms of added value. TECHNOLOGICAL STEPS IMPROVE PRODUCTIVITY Although countries are expected to experience declines in productivity growth as they develop, we watch that productivity is lower in Turkey than in developed countries over the years, considering productivity in the whole economy. Turkey's relative effi-ciency with the United States differs more than any other country. This productivity gap, which peaked between 2000 and 2005, declined gradually between 2005 and 2015, but Turkey is the country with the highest productivity gap with the USA. In order to close the aforementioned productivity differences, the potential of production opportunities in Turkey needs to be reconsidered as a serious policy preference. First of all, it should be understood that the most obvious way to increase production po-tential is to make changes in terms of technological development, continuity and new production techniques in organizational structure.
to be lagging in the 1991-2000 period -the average growth rate was relatively low- when it was about 20 percent in 2000 and then dropped below 10 percent in 2010. When Turkey's labor productivity changes are analyzed in years, It is seen that during the periods when the productivity of the world tends to decline (between 2007 and 2010), labor productivity in Turkey has shown a steeper decline than in developed and emerging economies. On the other hand, when the trend is on the rise, the productivity increases in Turkey are above the average. This explains that the ripple is quite high. The efficiency aspect in the study is examined in the machine sector as well. Accord-ingly, the productivity of the machinery sector is well above the average of the manu-facturing industry. It is noteworthy that the increase in productivity in the sector has been accelerated especially after 2009,
and it is one of the sectors with the highest productivity within the manufacturing industry. When the sub-sectors are examined the low labor productivity in the six machine sub-sector also lowers the average productivity of the machine manufacturing industry. Turkey's machinery sector productivity has made a move in recent years. In this way, we see that the productivi-ty differentials between our countries and other countries are closing. However, the current pace of development seems not to be enough to ensure that Turkey is among the top 10 economies in the world. For this reason, specific public policies aimed at increasing the level of productivity and competitiveness must be designed and urgent-ly vitalized. If the inefficiency of resource allocation in the machinery sector is put away as a result of such policies, it is determined that the productivity of the sector will increase by 47 percent.
SUPPORT MODEL PROPOSAL The countries are expected to experience downfalls in productivity growth as they develop, we observe that productivity is lower in our country than in developed countries over the years, considering productivity in the whole economy. Turkey's relative efficiency with the United States differs more than any other country. This productivity gap, which peaked between 2000 and 2005, decreased gradually between 2005 and 2015, but Turkey is the country with the highest productivity gap with the USA. When the productivity-growth relation is examined; the contribution of productivity to Turkey's growth seems
127
in english EXPORT FIGURES IN RESPECT TO THE ACTIVITY FIELD OF THE MACHINERY AND ACCESSORIES
Source: All Exporter Unions Database JANUARY 1-JUNE 30, 2016
PRODUCT GROUP
ENGINES, ACCESSORIES AND SPARE PARTS
VALUE (Mil $)
JANUARY 1-JUNE 30, 2017
$/kg
QUANTITY (1000 Tonnes)
VALUE (Mil $)
(%) CHANGE
$/kg
QUANTITY
VALUE
65
1.049
16,1
73
1.058
14,5
12,2
0,9
INDUSTRIAL AIR CONDITIONERS AND COOLING MACHINES
247,3
1.018
4,1
245,2
980,8
4
-0,9
-3,7
OTHER INDUSTRIAL WASHING AND DRYING MACHINES
226,4
637,9
2,8
230,9
625,1
2,7
2
-2
OTHER MACHINES
79,2
547,9
6,9
89,3
574,4
6,4
12,8
4,8
CONSTRUCTION AND MINING MACHINES
118,1
453,7
3,8
137,1
455,1
3,3
16,1
0,3
PUMPS AND COMPRESSORS
52,2
351,6
6,7
52,1
375,2
7,2
-0,2
6,7
AGRICULTURE AND FORESTRY MACHINES
68,4
329,3
4,8
74,5
331,7
4,5
8,9
0,7
MACHINE TOOLS
49,1
338,1
6,9
49,5
330,5
6,7
0,8
-2,2
7,3
177,6
24,3
8,4
284,9
33,8
15,4
60,4
TEXTILE AND CLOTHING MACHINES AND ACCESSORIES
39,2
217,2
5,5
41,9
238,3
5,7
7
9,7
VALVES
26,2
218,3
8,3
26,4
238
9
0,7
9
FOOD INDUSTRY MACHINES, ACCESSORIES AND SPARE PARTS
36,2
204,1
5,6
44,9
225,9
5
24
10,7
REACTORS AND BOILERS
28,2
200,2
7,1
28,3
214,4
7,6
0,4
7,1
WEAPONS AND AMMUNITION FOR THE DEFENSE INDUSTRY
23,2
334,2
14,4
12,6
199,9
15,8
-45,5
-40,2
ROLLER AND FOUNDRY MACHINES, MOULDS
20,4
143,5
7
20,4
158,3
7,7
0
10,3
INDUSTRIAL HEATERS AND COOKERS
18,5
133
7,2
21,6
152,8
7,1
16,8
14,8
LOAD LIFTING, CARRYING AND STOWING MACHINES
26,2
117,8
4,5
32,8
132,1
4
25
12,1
PACKAGING MACHINES, ACCESSORIES AND SPARE PARTS
3,7
72,7
19,2
4,2
79,5
18,9
11,2
9,3
7
75
10,7
7,3
77,9
10,6
4,9
3,9
OFFICE MACHINES
1,6
68,3
42,1
2
77,6
38,7
23,5
13,6
BEARINGS
6,1
66,4
10,8
5,8
63,2
10,8
-4,7
-4,8
PAPER MANUFACTURING AND TYPOGRAPHY MACHINES
4,4
32,9
7,3
6,7
41,9
6,2
50,8
27,3
LEATHER PROCESSING AND MANUFACTURING MACHINES AND ACCESSORIES
0,9
5,6
6
1,5
7,6
5
65,1
36,1
1.155
6.793
5,9
1.217
6.924
5,7
5,3
1,9
TURBIN, TURBOJETS, TURBO PROPELLERS
GUM, PLASTIC, RUBBER PROCESSING MACHINES
TOTAL
128
QUANTITY (1000 Tonnes)
Zorlu yollarda rĂźzgar arkanÄązda!
MAKINE HIKAYELERI 50+ BEŞINCI KITAP ILE DEVAM EDIYOR
Sayfalarına sığmayan Moment Expo 9 yılda 10 kitap yayımladı. Toplam 100 bin baskı adedini aşan kitaplarımızın sonuncusu; Makine Hikayeleri 50+ 5. Kitap meraklılarına ulaşmayı bekliyor. Bugüne kadar 109 firmanın konuk edildiği serinin beşinci kitabında 22 firmanın üretim yolculukları yer alırken, kurumların üçüncü hatta dördüncü kuşak temsilcileri ile kurucu kuşaklar arasındaki geçiş sürecine değiniliyor; başarılar kadar başarısızlıklara, imkânsızlıklar içindeki umutlara, mutluluklar ve hayal kırıklıklarına da yer veriliyor.
Makine Hikayeleri 50+ 5.Kitap’ın adresinize gelmesi için dergi ekinde yer alan formu doldurup, yildizs@oaib.org.tr adresine e-posta veya 0312 446 96 05 numarasına faks gönderiniz.