Emperyalizm ve Sosyalizmdeki Bölünme Viladimir liç Lenin Sonbahar 1916 Lenin, Marx-Engels-Marxism [Türkçesi: Lenin: Marx-Engels-Marksizm, Sol Yay nlar , May s 1990, kinci Bask , s: 241-257]
EMPERYAL ZM ile Avrupa'daki i³çi hareketi üzerinde oportünizmin (sosyal-³ovenizm biçiminde) kazand § korkunç ve tiksindirici zafer aras nda herhangi bir ba§ nt var m d r? Modern sosyalizmin temel sorunudur bu. Ve Parti yaz n m zda önce içinde ba³lad § m z dönemin ve bugünkü sava³ n emperyalist niteli§ini ve ikinci olarak da sosyal-³ovenizm ile oportünizm aras ndaki birbirinden ayr lmaz tarihsel ba§ nt y oldu§u kadar, bunlar n siyasal ideolojilerinin yap sal benzerli§ini eksiksiz olarak koyduktan sonra, bu temel sorunun tahliline geçebiliriz ve geçmeliyiz de. Emperyalizmin olabildi§ince aç k ve tam bir tan m yla ba³lamal y z. Emperyalizm, kapitalizmin özgün bir tarihsel a³amas d r. Bunun özgün niteli§inin üç yönü vard r: emperyalizm, (1) tekelci kapitalizmdir; (2) asalak, ya da çürüyen kapitalizmdir; (3) cançeki³en kapitalizmdir. Serbest rekabetin tekel taraf ndan aya§ n n kayd r lmas , emperyalizmin temel ekonomik özelli§i, özü dür. Tekel kendini ba³l ca be³ biçim alt nda ortaya koyar: (1) Karteller,
sendikalar ve tröstler üretimin yo§unla³mas , kapitalistlerin bu tekelci birliklerinin do§mas na yolaçacak bir düzeye ula³m ³t r; (2) büyük bankalar n tekelci konumu üç, dört ya da be³ dev banka, Amerika, Fransa, Almanya'n n tüm ekonomik ya³am n denetim alt na almaktad r; (3) hammadde kaynaklar n n tröstler ve mali oligar³i taraf ndan ele geçirilmesi (mali sermaye, banka sermayesi ile tekelci sanayi sermayesinin kayna³mas d r); (4) dünyan n uluslararas karteller taraf ndan (ekonomik) bölü³ümü ba³lam ³t r. Daha bugünden, bütün dünya pazar na komuta eden ve bu pazar kendi aralar nda sava³ onu
yeniden payla³t r ncaya kadar dostça payla³an böyle yüzden fazla uluslararas kartel vard r. Tekelci olmayan kapitalizm ortam ndaki meta ihrac ndan
1
farkl olarak sermaye ihrac , oldukça ilginç bir olayd r ve dünyan n ekonomik ve topra§a de§gin siyasal bölü³ümüne yak ndan ba§l d r; (5) dünyan n toprak bölü³ümü (sömürgeler) tamamlanm ³t r. Kapitalizmin Amerika'da ve Avrupa'da, ve daha sonra da Asya'da en yüksek a³amas olarak emperyalizm, son biçimini 1898-1914 döneminde alm ³t r. spanyol-Amerikan Sava³ (1898), ngiliz-Boer Sava³ (1899-1902), Rus-Japon Sava³ (1904-05) ve 1900'deki Avrupa ekonomik bunal m , dünya tarihinin yeni dönemindeki beliba³l tarihsel kilometre ta³lar d r. Emperyalizmin asalak ya da çürüyen kapitalizm olmas olgusu, her ³eyden önce üretim araçlar n n özel mülkiyeti sistemi alt ndaki her tekelin özelli§i olan çürüme e§ilimi içinde kendini gösterir. Demokratik cumhuriyetçi emperyalist burjuvazi ile gerici, monar³ist emperyalist burjuvazi aras ndaki farkl l k, tam da her ikisinin de (sanayiin tek tek kollar nda, tek tek ülkelerde ve ayr ayr dönemlerde kapitalizmin ola§anüstü h zl l ktaki geli³imini hiç bir biçimde d ³lamayan) ya³ yorken çürümelerinden ötürü, ortadan kalkm ³t r. kincisi, kapitalizmin çürümesi, son derece büyük bir rantiyeler, kupon keserek ya³ayan kapitalistler tabakas n n do§mas nda kendini gösterir. Ba³ta gelen dört emperyalist ülkeden ngiltere, ABD, Fransa ve Almanya herbirinin tahvil sermayesi, her ülkeye en az ndan be³ ile sekiz bin milyon, bir y ll k gelir getiren 100.000 ya da 150.000 milyon franka ula³m ³t r. Üçüncüsü, sermaye ihrac doru§una ula³m ³ asalakl kt r. Dördüncüsü, mali sermaye egemenlik u§runda çaba gösterir, özgürlük u§runda de§il . Siyasal gericilik her zaman emperyalizmin kendine has bir özelli§idir. Çürümü³lük, çok bü-
yük boyutlarda rü³vet ve her türden sahtekârl k. Be³incisi, bir avuç Büyük Güç taraf ndan ezilen uluslar n sömürüsü ki bu, ilhaklarla ayr lmaz bir biçimde ba§ nt l d r ve özellikle sömürgelerin sömürülmesi, uygar dünyay uygarla³mam ³ uluslar n yüzlerce milyonluk gövdesi üzerinde giderek artan bir biçimde bir asala§a dönü³türür. Roma proletaryas , toplumun s rt ndan ya³ yordu. Modern toplum, modern proletaryan n s rt ndan ya³ yor.
1
Marx, Sismondi'nin bu derin gözlemini özellikle vurgulam ³t r.
Emperyal-
izm durumu bir ölçüde de§i³tirmektedir. Proletaryan n ayr cal kl bir katman emperyalist ülkelerde, k smen uygarla³mam ³ uluslardaki yüz milyonlar n s rt ndan ya³amaktad r. Emperyalizmin niçin cançeki³en kapitalizm, sosyalizme geçi³ halindeki kapitalizm oldu§u besbellidir: kapitalizmden do§an tekel, zaten ölmekte olan kapitalizmdir, sosyalizme geçi³in ba³lang c d r. Emperyalizm taraf ndan eme§in çok geni³ boyutlarla toplumsalla³t r lmas (savunucular n burjuva
1 Karl Marx,
Louis Bonaparte' n 18 Brumaire'i, Almanca kinci Bask ya Yazar n Ön-
sözü , Sol Yay nlar , Ankara 1976, s. 7-9. Ed.
2
iktisatç lar n n birbirine kilitlenme dedikleri ³ey) ayn sonucu do§urmaktad r. Emperyalizmin bu tan m n geli³tirince, emperyalizmi kapitalizmin bir evresi olarak görmeyen ve mali sermayenin ye§ledi§i bir politika, sanayi ülkelerinin tar m ülkelerini kendine katma e§ilimi olarak gören K. Kautsky
2
ile tam bir çeli³kiye dü³eriz. Kautsky'nin tan m , teorik aç dan ba³tanba³a yanl ³t r. Emperyalizmi belirleyen ³ey, sanayi sermayesinin yönetimi de§il, mali sermayenin yönetimidir, özel olarak tar m ülkelerini de§il, her türden ülkeyi kendine katma çabas d r. Kautsky, emperyalist politikay , emperyalist ekonomiden ay r yor, silahs zlanma , ultra-emperyalizm ve benzeri z rvalar türünden kaba burjuva reformculu§una yolaçmak için, politikadaki tekeli, ekonomideki tekelden ay r yor. Bu teorik yanl ³l § n amac ve anlam , emperyalizmin en derin çeli³kilerini buland rmak ve böylece emperyalizmin savunucular yla, düpedüz sosyal-³ovenistler ve oportünistler ile birlik teorisini hakl ç karmakt r. Kautsky'nin
bu
konuda
marksizmden
uzakla³mas
üzerinde
Sotsial-
Demokrat ve Kommünist 'te yeterince durduk. Bizim Rus kautskicilerimiz,
Akselrod ve Spectator'un ba³ n çekti§i, hatta Martov'un ve büyük bir oranda Trotski'nin de dahil oldu§u Örgütlenme Komitesi (ÖK) yanda³lar , bir e§ilim olarak kautskicilik sorununda tam bir suskunlu§un sürmesini ye§liyorlar. Bunlar s rf Kautsky'yi yüceltme ile (Örgütleme Komitesinin Rusça yay nlamay vaadetti§i Almanca kitapç § nda Akselrod bunu yapmaktad r) ya da Kautsky'nin muhalefete dahil oldu§unu söyledi§i ve ³ovence beyanlar n düzenbazl kla örtbas etmeye çal ³t § özel mektuplar ndan aktarmalar yapmakla (Spectator) yetinerek Kautsky'nin sava³ s ras nda yazm ³ oldu§u yaz lar savunmaya cesaret edemiyorlard . Kautsky'nin emperyalizmi süsleyip güzelle³tirmek demek olan emperyalizm anlay ³ n n , yaln zca Hilferding'in Finance Capital 'i ile kar³ la³t r ld § nda de§il (Hilferding, Kautsky'yi ve sosyal-³ovenistlerle birli§i , ³imdi ne kadar büyük bir gayretle savunursa savunsun, farketmez!), sosyal-liberal J. A. Hobson'la da kar³ la³t r ld § nda geriye do§ru bir gidi³ oldu§u belirtilmelidir. Marksist oldu§u konusunda hiç bir iddiada bulunmayan bu ngiliz iktisatç s , 1902'de yay nlanan bir kitapta çok daha derinli§ine emperyalizmi
3
aç kl yor ve çeli³kilerini ortaya koyuyor. Emperyalizmin asalak niteli§ine ili³-
2 Emperyalizm, oldukça yüksek bir geli³me göstermi³ sanayi kapitalizminin bir ürünüdür. Her sanayile³mi³ kapitalist ulusun daha geni³ tar msal topraklar , bu topraklarda oturan uluslara bak lmaks z n, boyunduruk alt na alma ve ilhak etme çabas demektir. (Kautsky, Die Neue Zeit, 11 Eylül 1914.)
3 J. A. Hobson,
Imperialism, London 1902.
3
kin oldukça önemli bir konuda Hobson'un (ki kitab nda Kautsky'nin pasi st ve uzla³mac yavanl klar n n hemen hemen tümü bulunabilir) söyledikleri ³öyledir: ki ko³ullar grubu, Hobson'a göre, eski imparatorluklar n gücünü zay atm ³t r: 1) iktisadi asalakl k ve 2) ba§ ml halklardan ordu kurulmas . Önce yönetici devletin, kendi egemen s n f n zenginle³tirmek ve alt s n ar n ses ç karmamaya raz etmek için eyaletlerinden, sömürgelerinden ve kendine ba§l ülkelerden yararland § ekonomik asalakl k al ³kanl § vard r. kinci ko³ula ili³kin olarak Hobson ³öyle yaz yor: Emperyalizm körlü§ünün [emperyalist körlü§ü konusundaki bir türkü, sosyal-liberal Hobson'da marksist Kautsky'dekinden daha uygun dü³üyor] en garip belirtilerinden biri, Büyük Britanya'n n, Fransa ve öteki büyük uluslar n bu tehlikeli ba§ ml l §a girerken gösterdikleri kay ts z vurdumduymazl kt r. Büyük Britanya bunda en ileri gidendir. Hindistan' mparatorlu§umuza kazan rken verdi§imiz mücadelenin ço§unu yerliler vermi³tir; Hindistan'da, çok yak n zamanda da M s r'da, ngiliz kumandanlar n n kumandas nda büyük sürekli ordular kurulmu³tur; Afrika'daki dominyonlar m zla ilgili hemen bütün sava³lar, güney bölgesindekiler d ³ nda, bizim ad m za yerli halk taraf ndan verilmi³tir. Çin'in parçalanmas olas l § , Hobson'un, ³u ekonomik de§erlendirmesine yolaçm ³t r: ngiltere'nin Güneyinde, Riviera'da ve talya'n n ve sviçre'nin turist çeken ya da oturma bölgelerinde, Uzak Do§udan kârlar ve ayl klar sa§layan zengin aristokratlar n küçük kümeleri, oldukça geni³ profesyonel i³ takipçileri ve tacirler, geni³ bir özel hizmetçiler ve ula³ mda ve çabuk bozulabilir mallar n üretiminin son evresinde çal ³an i³çiler biçiminde, daha ³imdiden sergilenen bir görünüm ve özellik, o zaman Bat Avrupa'n n büyük bölümünde de ortaya ç kabilecektir; canal c belliba³l bütün sanayi yokolacakt r ve ana g da maddeleri ve yar mamul mallar Asya ve Afrika'dan haraç olarak içeriye akacakt r. ... Bat ülkelerinin daha geni³ bir ittifak n n, dünya uygarl § n ilerletmek ³öyle dursun Bat asalakl § biçiminde büyük bir tehlikeyi getirebilecek olan büyük güçlerin bir Avrupa federasyonunun, üst s n ar , Asya ve Afrika'dan geni³ haraçlar alan ve bununla art k tar m n ve manifaktürün hammadde sanayileri ile u§ra³mayan, mali aristokrasinin denetimi alt nda ki³isel ya da küçük sanayi hizmetlerinin yerine getirilmesi ile u§ra³an, büyük bir uysalla³m ³ i³ takipçisi y § n n destekleyen bir ileri sanayi ülkeler grubunun Büyük Güçlerinin do§mas n n olabilirli§ini önceden görmü³tük. B rakal m, böyle bir teorinin [olas l § n demesi gerekirdi] üzerinde durmaya gerek görmeyerek onu reddedenler, daha ³imdiden bu duruma gelmi³ olan Güney ngiltere'deki bölgelerin bugünkü ekonomik ve toplumsal ko³ullar n
4
incelesinler ve ayn mali gruplar n, yat r mc lar n [rantiyeler] ve siyasal ve ticari resmi memurlar n, e³i görülmedik bir biçimde çok büyük potansiyel kâr birikimini Avrupa'da tüketmek üzere çekip alarak Çin'i tahakküm alt na almalar yoluyla olanakl duruma getirebilecek olan böyle bir sistemin çok geni³ boyutlar üzerinde dü³ünsünler. Durum çok daha karma³ k, dünya güçlerinin oynad klar rol gelece§in ³u ya da bu herhangi bir yorumunu pek olas k lmayacak kadar çok hesap d ³ d r, ama bugün Bat Avrupa emperyalizmini yöneten etkiler bu yönde ilerliyor ve direnilmedi§inde ya da yönü de§i³tirilmedi§inde, böyle bir sona do§ru yönelmi³ bulunmaktad r. Hobson, bu sosyal liberal, bu direni³in yaln zca devrimci proletarya taraf ndan ve yaln zca toplumsal bir devrim biçiminde sa§lanabilece§ini göremiyor. Ama o bir sosyal liberaldir zaten! Bununla birlikte, 1902'de bile Birle³ik Avrupa Devletleri (kautskici Trotski'nin hesab na söylenmi³ olsun bu) ve bugün çe³itli ülkelerin ikiyüzlü kautskicileri taraf ndan üzeri örtülen her ³eyi, yani oportünistlerin (sosyal-³ovenlerin), tam da, Asya ve Afrika'n n s rt ndan, emperyalist bir Avrupa yaratma yolunda, emperyalist burjuva ile elele vererek çal ³t klar n n anlam ve önemini, ve nesnel olarak oportünistleri, küçük-burjuvazinin ve emperyalist a³ r kârlardan sus pay verilen ve
kapitalizmin bekçi-köpekleri ve i³çi hareketinin bozucular haline getirilen i³çi s n f n n belli tabakalar olduklar n , çok mükemmel bir biçimde kavram ³t . Hem makalelerde, hem de partimizin kararlar nda i³çi hareketi içerisinde (uzun zamand r?) ba³ar kazanm ³ bulunan emperyalist burjuvazi ile oportünizm aras ndaki bu çok derin ili³kiyi, bu ekonomik ili³kiyi tekrar tekrar göstermi³ bulunuyoruz. Ve bundan yeri gelmi³ken söyleyelim ki, sosyal³ovenistlerle bir bölünmenin kaç n lmaz hale geldi§i sonucunu ç kard k. Bizim kaustkiciler, sorundan kaçamak yapmay ye§lediler! Örne§in Martov, konu³◦ malar nda Yurtd ³ ndaki Sekreterlik Örgütleme Komitesinin Bülteni 'nde (n 4, 10 Nisan 1916) a³a§ daki gibi aç klad § bir safsatay ortaya att : ... Devrimci sosyal-demokrasinin davas , e§er zihinsel geli³me yönünden `ayd nlara' en yak n bir biçimde yakla³an ve en yüksek yeteneklerindeki i³çi gruplar , tehlikeli bir biçimde ondan uzakla³arak oportünizme do§ru yönelirse, çok kötü, gerçekten umutsuz bir duruma girecektir... Tehlikeli bir biçimde gibi ahmakça sözlerle ve belli bir elçabuklu§u ile i³çilerin belli gruplar n n zaten oportünizme ve emperyalist burjuvaziye do§ru sürüklenmekte olduklar olgusunu geçi³tiriyor ! ÖK'nin safsatac lar n n kaçmak istedikleri olgu da i³te budur! Bunlar, kautskici Hilferding ve ba³ka
birçoklar n n ³imdi böbürlenerek sunduklar resmi iyimserlikle yetinmektedirler, nesnel ko³ullar, proletaryan n birli§ini ve devrimci e§ilimin zaferini güvence alt na alm ³t r! Biz, gerçekten de, proletarya aç s ndan iyimseriz !
5
Ama gerçekte bütün bu kautskiciler Hilferding ÖK yanda³lar , Martov ve ortaklar oportünizm aç s ndan... iyimserdirler. As l sorun da bu! Proletarya kapitalizmin çocu§u yaln zca Avrupa kapitalizminin, ya da emperyalist kapitalizmin de§il, dünya kapitalizminin çocu§udur. Dünya ölçüsünde, elli y l daha önce, ya da elli y l daha sonra dünya çap nda ölçüye vuruldu§unda bu pek önemsiz kal r proletarya hiç ku³kusuz birle³mi³ olacakt r ve devrimci sosyal-demokrasi kaç n lmaz olarak zafer kazanacakt r. Ama sorun bu de§il, kautskici baylar. Bugünkü durumda sorun ³u ki, Avrupa'n n emperyalist ülkelerinde siz, bir s n f olarak proletaryaya yabanc olan, burjuvazinin hizmetçileri, ajanlar ve onun etkisinin araçlar olan oportünistleri ok³uyorsunuz, ve i³çi hareketi yakas n onlardan kurtarmad kça bir burjuva i³çi hareketi olarak kalacakt r. Oportünistlerle, Legien'ler ve Da-
vid'lerle, Plehanov'larla, Çenkeli'lilerle, Potresov'larla vb. birli§i savunarak siz, nesnel olarak, emperyalist burjuvazinin i³çi hareketi içerisindeki en iyi ajanlar n n yard mlar yla i³çilerin kölele³mesini savunuyorsunuz. Devrimci sosyal-demokrasinin dünya ölçüsündeki zaferi kesenkes [kesinkes] kaç n lmazd r, ancak size kar³ hareket etmektedir ve edecektir, geli³mektedir ve geli³ecektir, bu sizin üzerinizde bir zafer olacakt r. 1914-16'da bütün dünyada yollar aç k-seçik bir biçimde ayr lm ³ bulunan bugünkü i³çi hareketindeki bu iki e§ilim, hatta iki parti de denebilir, Engels ve Marx taraf ndan ngiltere'de kabaca 1858'den 1892'ye kadarki on y llar
içerisinde izlenmi³tir. Ne Marx, ne de Engels, 1898-1900'den önce ba³lamam ³ bulunan dünya kapitalizminin, emperyalist dönemini görecek kadar ya³am ³lard r. Ama 19. yüzy l n ortalar nda bile, emperyalizmin en az ndan belliba³l iki ay rdedici özelli§ini ortaya koymu³ bulunmas , ngiltere'nin kendine has bir özelli§i olmu³tur: 1) geni³ sömürgeler ve 2) (dünya piyasas nda tekelci konumu yüzünden) tekel kâr . Her iki aç dan da ngiltere, bu s rada, kapitalist ülkeler aras nda bir istisna idi ve Engels ve Marx, bu istisnay tahlil ederek, oldukça aç k ve belirgin bir biçimde, oportünizmin ngiliz i³çi hareketi içerisindeki (geçici) zaferi ile ba§ nt s n göstemi³lerdi. 7 Ekim 1858 tarihini ta³ yan mektubunda Engels, Marx'a ³öyle yaz yordu: ... ngiliz proletaryas giderek daha çok ilen burjuvala³ yor, öyle ki, bütün uluslar n bu en burjuva, anla³ lan, sonunda burjuvazinin yan nda bir burjuva aristokrasisine ve bir burjuva proletaryas na sahip olmay amaçl yor. Bütün dünyay sömüren bir ulus için ku³kusuz bu bir ölçüye kadar hakl görülebilir. 21 Eylül 1872 tarihini ta³ yan mektubunda da Engels, Sorge'a Enternasyonalin Federal Konseyinde Hales'in kavga ç kard § n ve Marx' n ngiliz i³çi liderlerinin kendilerini satt klar yolundaki sözlerinin k nanmas n sa§lad-
6
§ n bildiriyor. 4 A§ustos 1874'de, Marx, Sorge'a ³öyle yaz yordu: burdaki [ ngiltere'deki] kent i³çileri yönünden liderler tak m n n tümünün parlamentoya girmemi³ olmalar talihsizlik oldu. Bu, bütün tak mdan kurtulman n en güvenli yolu olacakt . Marx'a yazd § , 11 A§ustos 1881 tarihli bir mektubunda Engels, burjuvaziye sat lm ³, en az ndan burjuvazi taraf ndan parayla beslenen kimselerin yönetimine kendini b rakm ³ ³u çok berbat ngiliz sendikalar ndan sözetmektedir. 12 Eylül 1882 tarihini ta³ yan bir mektubunda da Engels, Kautsky'ye ³öyle yazm ³t : Sömürge politikas konusunda ngiliz i³çilerinin ne dü³ündüklerini bana soruyorsun. Genel olarak politika konusunda dü³ündüklerinin t pk s n . Burda i³çilerin partisi yoktur, yaln zca muhafazakarlar ve liberal-radikaller var ve i³çiler de dünya piyasas ndaki ve sömürgelerdeki ngiliz tekelinin ziyafetinden keyi e pay al yorlar. 7 Aral k 1889'da Engels, Sorge'a ³öyle yaz yordu: Burda [ ngiltere'de] en i§renç ³ey, i³çilerin iliklerine dek i³lemi³ olan burjuva `sayg nl § d r'. ... Hepsinden daha iyi olarak kabul etti§im Tom Mann bile, Lord Mayor ile ö§le yeme§i yiyece§ini belirtmekten ho³lan yor. E§er bu Frans zla kar³ la³t r lacak olursa, sonunda devrimin ne i³e yarayaca§ anla³ lm ³ olur. 19 Nisan 1890 tarihli mektubunda da, Ama suyun alt nda [ ngiltere'deki i³çi s n f ] hareketi devam ediyor, daha geni³ kesimleri ve daha çok da bugüne kadar durgun en alt [italikler Engels'in] katmanlar aras ndakileri kucakl yor. Bu y § n n
birdenbire kendini bulaca§ , hareket halindeki bu dev gibi kitlenin kendisi oldu§unun fark na varaca§ günler pek uzakta de§il. 4 Mart 1891'de: Çökmü³ olan Dokcular sendikas n n ba³ar s zl § ; `eski' tutucu i³çi sendikalar , zengin ve bunun sonucu olarak da korkakça, meydanda tekba³ na duruyorlar. ... 14 Eylül 1891: Newcastle ³çi Sendikas Kongresinde, sekiz saatlik i³gününün muhali eri, eski sendikac lar yenildiler ve burjuva gazeteleri burjuva i³çi partisinin yenilgisini kabul ediyorlar. (bütün italikler Engels'indir.) ...
On y llar boyunca Engels taraf ndan yinelenen bu dü³üncelerin, bas nda onun taraf ndan yay n yoluyla da aç klanm ³ olmas , ngiltere'de ³çi S n f n n Durumu 'nun 1892'deki ikinci bask s na yazd § önsözle de tan tlanmak-
tad r. Burda çal ³an halk n büyük kitlesi nin d ³ nda bir ayr cal kl i³çi az nl § n n n i³çi s n f aras ndaki aristokrasisinden söz etmektedir. ³çi s n f n n yaln zca küçük, ayr cal kl , gözetilen bir az nl § ngiltere'nin 1848-68'deki ayr cal kl konumundan sürekli olarak yararland r l yordu , oysa bunlar n büyük bir kesimi olsa olsa geçici bir iyile³tirmeyi ya³am ³lard . ... [ ngiltere'nin s nai] tekelinin y k lmas yla birlikte, ngiliz i³çi s n f , bu ayr cal kl konumunu yitirecektir. ... Yeni sendikalar n, vas fs z i³çilerin sendikalar n n üyeleri, kafalar n n, daha iyi durumundaki `eski sendikac lar n' beyinlerini s n rlayan geçmi³ten miras kalm ³ `sayg de§er' burjuva önyarg lar ndan tamamen uzak, bakir topraklar halinde olmas gibi çok büyük bir üstünlü§e
7
sahiptiler . ... �ngiltere'de sÜzßmona i³çilerin temsilcileri ad verilen kimseler i³çi s n f ßyeleri olmalar a edilmi³ olanlard r, çßnkß bunlar n kendileri de i³çi olma niteliklerini kendi liberalizmlerinin okyanusuna gÜmmeye isteklidirler. ... Okurun bunlar bir bßtßn olarak inceleyebilmesi için, Marx ve Engels taraf ndan do§rudan sÜylenmi³ sÜzleri, kas tl olarak uzun uzun aktard k. Ve bunlar n incelenmesi gerekir, bunlar n ßzerinde dikkatle dß³ßnmeye de§er. Çßnkß bunlar, emperyalist dÜnemin nesnel ko³ullar n n emek hareketine dikte ettirdi§i taktiklerin eksenidir. Burada da Kautsky sorunu sislendirmeye ve marksizm yerine oportßnistlerle duygusal uzla³may yerle³tirmeye çal ³m ³t r. �ngiltere tekelcili§ini y kma arac olarak Almanya'n n sava³a kat lmas n hakl bulan aç §a ç km ³ ve bÜn sosyal-emperyalistlere (Lensch gibi adamlara) kar³ tart ³ rken Kautsky, bu aç k-seçik yalan , gene ayn Ülçßde aç k-seçik bir ba³ka yalanla dßzeltiyor . Alayc bir yalan yerine tatl bir yalan kullan yor! �ngiltere'nin s nai tekeli, diyoruz, uzun sßre Ünce k r ld , uzun sßre Ünce y k ld ve geriye
y kacak bir ³ey kalmad . Bu iddia neden yanl ³t r? Birincisi, �ngiltere'nin sÜmßrge tekelcili§ini gÜrmezlikten gelmesinden Ütßrß. Oysa Engels, gÜrdߧßmßz gibi, bunu daha 1882'de, otuzdÜrt y l Ünce aç k-seçik bir biçimde gÜstermi³tir! �ngiltere'nin s nai tekeli y k lm ³ olsa bile, onun sÜmßrge tekeli yaln zca varl § n sßrdßrmekle kalm yor, son derece sa§lamla³m ³ da bulunuyor, çßnkß dßnya ³imdi payla³ lm ³ bulunmaktad r? Bu tatl yalan yoluyla Kautsky, dÜvß³ecek bir ³ey yok yolundaki burjuvapasi st ve oportßnist darkafal dß³ßnceyi elalt ndan soku³turuyor. Tersine, de§il kapitalistlerin ³imdi dÜvß³ecekleri bir ³eyin bulunmamas , e§er kapitalizmi korumak istiyorlarsa, dÜvß³meden edemezler de, çßnkß sÜmßrgelerin zor yoluyla yeniden bÜlß³ßmß olmaks z n yeni emperyalist ßlkeler, eski (ve daha zay f ) emperyalist gßçlerin yararland klar ayr cal klar ele geçiremezler.
�kincisi, niçin �ngiltere'nin tekeli, �ngiltere'de oportßnizmin (geçici) zaferini aç kl yor? Çßnkß tekel, a³ r kâr, yani bßtßn dßnyada normal ve al ³ lm ³ olan kapitalist kârlar n n ßzerinde bir art kâr demektir. Kapitalistler bu a³ r kârlar n bir bÜlßmßnß (ve pek de Üyle az olmayan bir bÜlßmßnß!) kendi
i³çilerine, bu ulusun i³çileri ile kapitalistlerinin Üteki ßlkelere kar³ bir tßr ittifak n (�ngiliz sendikalar ile i³verenlerinin Webb'leri taraf ndan aç klanan o ßnlß ittifaklar an msay n z) yaratmak için rß³vet olarak ay ra bilirler. �ngiltere'nin s nai tekeli 19. yßzy l n sonunda zaten y k lm ³ bulunuyordu. Bu, tart ³ma gÜtßrmez. Ama bu y k m nas l oldu? Tekelin tßmß yokoldu mu?
8
E§er böyle olsayd , Kautsky'nin (oportünistlerle) uzla³ma teorisi bir ölçüde do§rulanm ³ olacakt . Ama böyle de§ildir ve as l sorun da budur. Emperyalizm, tekelci kapitalizmdir. Her kartel, tröst, sendika, her dev banka bir tekeldir. A³ r kârlar yokolmam ³t r; bunlar hâlâ yerinde durmaktad r. Tüm öteki ülkelerin, ayr cal kl , mali yönden zengin bir ülke taraf ndan sömürüsü sürüyor ve bu sömürü daha da yo§un hale gelmi³ bulunmaktad r. Bir avuç zengin ülke e§er ba§ ms z, gerçekten de dev, modern zengin ülkelerden sözedecek olursak, bunlar yaln zca dört tanedir: ngiltere, Fransa, Birle³ik Devletler ve Almanya tekelcili§i çok büyük boyutlara ula³t rm ³lard r, binlerce olmasa bile, yüzlerce milyonlara ula³an a³ r kârlar elde etmektedirler, öteki ülkelerdeki yüzlerce ve yüzlerce milyonluk insanlar n s rtlar na binmi³lerdir ve özellikle zengin, özellikle ya§l ve özellikle ya§ma edilmesi kolay yerlerin payla³ lmas için kendi aralar nda dövü³mektedirler. Bu, gerçekte, Kautsky'nin derin çeli³kilerini sergilemek yerine örtbas etmeye çal ³t § emperyalizmin iktisadi ve siyasal özüdür. Bir emperyalist Büyük Gücün burjuvazisi kendi i³çilerinin üst tabakas na, y lda yüz milyon ya da daha fazla frank harcayarak, ekonomik rü³vet verebilir, çünkü a³ r kâr büyük bir olas l kla bin milyona ula³maktad r. Ve
bu küçük sus pay n n, i³çi bakanlar, i³çi temsilcileri (Engels'in bu terimi parlak bir biçimde tahlilini an msay n z), sava³ sanayii komitelerinin i³çi üyeleri, resmi i³çi yetkililer, dar meslek birlikleri üyeleri olan i³çiler, büro memurlar vb. vb. aras nda nas l bölü³üldü§ü ikincil bir sorundur. 1848 ile 1868 aras nda ve bir ölçüde daha da sonralar , yaln zca ngiltere, tekelcilikten yararland : i³te bunun için oportünizm orada onlarca y l egemenlik sürebildi. Ba³ka hiç bir ülke ne böyle zengin sömürgelere, ne de sanayi tekeline sahipti. 19. yüzy l n son üçte-biri, yeni, emperyalist döneme geçi³e tan k oldu. Bir de§il, pek az olmas na kar³ n birkaç Büyük Gücün mali sermayesi tekel durumundad r. (Japonya ve Rusya'da askeri güç tekeli, geni³ topraklar , ya da az nl k milliyetlerini, Çin'i vb. soymaktaki özel kolayl klar, günümüzdeki modern mali sermaye tekelini k smen bütünlemekte, k smen de onun yerini almaktad r.) Bu farkl l k, ngiltere'nin tekelci konumunun niçin on y llar boyu rakipsiz kalabildi§ini aç klar. Modern mali sermayenin tekeli ç lg nca tehdit edilmektedir; emperyalist sava³lar dönemi ba³lam ³ bulunmaktad r. O günlerde bir ülkenin i³çilerine on y llar boyu rü³vet vermek ve onlar yozla³t rmak olana§ vard . imdi bu, olanak-d ³ denmese bile, olas da de§ildir. Ama öte yandan her emperyalist Büyük Güç, i³çi aristokrasisi nin (184868 ngilteresi'ndekinden) daha küçük katman na rü³vet verebilir ve vermektedir. Eskiden, Engels'in son derece derin ifadesini kullan rsak, bir burjuva i³çi
9
partisi ancak bir ülkede ortaya ç kabilmi³ti, çünkü bir tek bu ülke tekelci idi,
ama öte yandan da bu ülke uzun bir süre varl § n sürdürebilmi³ti. imdi ise her emperyalist ülkede bir burjuva i³çi partisi kaç n lmazd r ve tipik bir
olayd r, ama ya§man n payla³ lmas için umutsuz bir sava³ m yürütmekte olmalar kar³ s nda böyle bir partinin birçok ülkede uzun süre varl § n sürdürece§i pek ku³kuludur. Çünkü tröstler, mali-oligar³i, yüksek yatlar, vb. üst kattaki bir avuç insana rü³vet vermeyi olanakl k larken, proletarya ve yar proleter kitlesini giderek daha çok bask alt na al yor, eziyor, y k yor ve onlara i³kence ediyor. Bir yandan, burjuvazinin ve oportünistlerin bir avuç çok zengin ve ayr cal kl ulusu, insanl § n geri kalan n n gövdesinde ya³ayan ölümsüz asalaklar haline getirmek, zencileri, hintlileri vb. modern militarizmin sa§lad § kusursuz nitelikteki yokedici silahlar n yard m yla boyunduruk alt nda tutarak, bunlar n sömürülmesinin ³ere üzerinde oturmak e§ilimi vard r. Öte yandan, öncekinden daha çok ezilen ve emperyalist sava³lar n bütün yükünü ta³ yan y § nlarda bu boyunduru§u atmak ve burjuvaziyi ala³a§ etmek e§ilimi vard r. Bu iki e§ilim aras ndaki sava³ m n içinden emek hareketinin tarihi, ³imdi kaç n lmaz olarak geli³ecektir. Çünkü birinci e§ilim rastlansal de§ildir; bu, iktisadi olarak gerçekle³mektedir . Bütün ülkelerde burjuvazi, kendisi için [t rnak?] sosyal-³ovenlerin burjuva i³çi partilerini zaten do§urmu³, büyütmü³ ve güvence alt na alm ³ bulunuyor. Tümüyle sosyal-emperyalist olan, örne§in talya'daki Bissolati'ninkine benzer kesin olarak olu³mu³ bir parti ile, diyelim Potresovlar n, Gvozdyovlar n, [Gvozdyov'lar n] Bulkin'lerin, Çheydze'lerin, Skobelev'lerin ve ortaklar n nki yar -olu³mu³, yakla³ k partileri aras ndaki fark, pek önemli bir fark de§ildir. Önemli olan ³u ki, iktisadi olarak, i³çi aristokrasisinin bir katman n n burjuvaziden yana geçmesi erginlik ça§ na ula³m ³ ve gerçekle³mi³ bir olgu haline gelmi³tir; ve bu iktisadi olgu, s n f ili³kilerindeki bu yer de§i³tirme, herhangi bir özel güçlükle kar³ la³maks z n, ³u ya da bu biçim alt nda, siyasal biçimini bulacakt r. Yukarda de§inilen iktisadi temel üzerinde, modern kapitalizmin siyasal kurumlar bas n, parlamento, birlikler, kongreler vb. sayg de§er, uysal, reformcu ve yurtsever memur ve i³çiler için, ekonomik ayr cal klar, ve sus paylar na uygun dü³en siyasal ayr cal klar, ve sus paylar yaratm ³t r. Hükümette ya da sava³ sanayi komitelerinde, parlamentoda ve çe³itli komitelerde, legal olarak yay nlanan sayg de§er gazetelerin yaz kadrolar nda ya da bundan daha az sayg de§er olmayan yönetim kurullar nda ve burjuva yasalar na ba§l sendikalarda kârl ve tatl i³ler emperyalist burjuvazinin, burjuva i³çe partilerinin temsilcilerini ve destekleyicilerini çekmek ve ödüllendirmek için kulland § olta i³te budur.
10
Siyasal demokrasinin makinesi de ayn yönde çal ³ r. Zaman m zda seçim olmadan bir ³ey yap lamaz; y § nlar olmadan bir ³ey yap lamaz. Ve bu bas n ve parlamentarizm döneminde, geni³ bir biçimde dallan p budaklanm ³, sistemli bir biçimde düzenlenmi³, iyi donat lm ³ dalkavukluk, yalan, sahtekarl k sistemi olmaks z n, geçer akçe ve yayg n sloganlarla hokkabazl k yap lmaks z n ve burjuvaziyi ala³a§ etmek için devrimci sava³ m reddettikleri sürece sa§da ve soldaki i³çilere her türden reformlar ve nimetler vaadedilmeksizin y § nlar n yanda³l § n kazanmak olanaks zd r. Bu sisteme ben, burjuva i³çi partisinin klâsik topra§ nda bu sistemin en önde gelen ve en hünerli temsilcilerinden biri olan ngiliz bakan Lloyd George'un ad na ithafen, Lloyd-George'culuk diyece§im. Birinci s n f bir burjuva dalaverecisi, kurnaz ve politikac , istedi§iniz çe³itten hatta i³çi dinleyicilere dev-v-v-rimci türden nutuklar atan bir halk hatibi ve toplumsal reformlar ad alt nda (sigorta vb.) uysal i³çilere hesapl bir sus pay elde etme yetene§inde olan bir adam, Lloyd
4
George, burjuvaziye büyük bir ba³ar yla hizmet ediyor,
ve tam da i³çiler
aras nda ona hizmet ediyor, burjuvazinin etkinli§ini, onun en çok gereksi-
nim duydu§u yere ve y § nlar törel olarak boyunduruk alt na almada en çok güçlükle kar³ la³t § yere, tam da proletaryaya ta³ yor. Öyleyse Lloyd George ile Scheidemann'lar, Legien'ler, Henderson'lar ve Hyndman'lar, Plehanov'lar, Renaudel'ler ve ortaklar aras nda böyle büyük bir fark var m d r? Sonunculardan baz lar , Marx' n devrimci sosyalizmine döneceklerdir, diye itiraz edilebilir. Bu olanakl d r, ama e§er sorun siyasal, yani kitle yönünden ele al nacak olursa, bu pek önemsiz bir farkl l kt r. Bugünün sosyal-³oven önderleri aras nda baz lar proletaryaya dönebilirler. Ama sosyal-³oven ya da (ayn ³ey demek olan) oportünist e§ilim ne yokolur ne de devrimci proletaryaya geri döner . Marksizmin i³çiler aras nda yayg n oldu§u her yerde bu siyasal e§ilim, bu burjuva i³çi partisi , Marx' n ba³ na yemin edecektir. Bunlar böyle yapmaktan al konamaz, t pk ticari bir rman n herhangi bir etiketi, simgeyi ya da reklam kullanmaktan al konamayaca§ gibi. Ezilen s n ar taraf ndan sevilen devrimci liderlerin ölümlerinden sonra, dü³manlar n n ezilen s n ar aldatmak üzere adlar na sahip ç kma çabalar , tarihte her zaman görülen bir durumdur. Gerçek ³u ki, siyasal bir olgu olarak burjuva i³çi partileri belliba³l bütün kapitalist ülkelerde kurulmu³ bulunuyor ve partilere ya da gruplara,
e§ilimlere vb., hepsi de ayn d r kar³ bütün cephelerde kararl ve duraksamas z bir sava³ m vermeksizin emperyalizme kar³ sava³ m sorunundan, ya da
4 Son zamanlarda bir ngiliz dergisinde, Lloyd George'un siyasal muhali bir Tory taraf ndan yaz lan Bir Tory Gözüyle Lloyd George ba³l kl bir makale okudum. Sava³ bu muhali n gözlerini açm ³ ve bu Lloyd George'un nas l da mükemmel bir burjuva u³a§ oldu§unu ona kavratm ³t r! Tory'ler, onunla bar ³ yapm ³lard r!
11
marksizm diye bir sorundan, ya da sosyalist i³çi hareketi sorunundan sözedilemez. Rusya'daki Çheydze hizbi, Na³e Dyelo ve Golos Truda ve d ³ardaki ÖK destekleyicileri böyle bir partinin türlerinden ba³ka bir ³ey de§ildir. Bu partilerin toplumsal devrimden önce kaybolacaklar n dü³ünmek için en küçük bir neden yoktur. Tersine, devrim yak nla³t kça daha güçle parlayacak ve geli³mesindeki geçi³ler ve s çramalar daha beklenmedik ve daha ³iddetli olacak, i³çi hareketi içerisinde oportünist küçük-burjuva ak ma kar³ , devrimci kitle ak m n n sava³ m daha büyük bir yer tutacakt r. Kautskicilik ba§ ms z bir e§ilim de§ildir, çünkü ne y § nlar n içerisinde, ne de burjuvazinin yan na geçmi³ bulunan ayr cal kl katmanlar aras nda kökleri vard r. Ama kautskicili§in tehlikesi, geçmi³in ideolojisini kullanarak, proletaryan n burjuva i³çi partisi ile uzla³mas na, proletaryan n bu parti ile birli§inin korunmas na ve böylece de bu partinin sayg nl § n n güçlendirilmesine çabalamas olgusunda yatar. Y § nlar art k dile dü³mü³ sosyal-³ovenlerin ard na dü³müyor: Lloyd George, ngiltere'deki i³çi toplant lar nda sl klanm ³t r; Hyndman, partiyi terketmi³tir; Renaudel'ler ve Scheidemann'lar, Potresov'lar ve Gvozdyov'lar polis taraf ndan korunmaktad r. Kautskicilerin sosyal-³ovenleri maskeli bir biçimde savunmalar daha da çok tehlikelidir. Kautskicili§in en yayg n yutturmalar ndan biri y § nlara ba³vurmas d r. Biz, diyorlar, y § nlardan ve y § n örgütlerinden kopmak istemiyoruz! Ama Engels'in sorunu nas l koydu§unu dü³ünün bir. 19. yüzy lda ngiliz sendikalar n n y § n örgütleri burjuva i³çi partisinden yanayd lar. Marx ve Engels bu temel üzerinde onunla uzla³mad lar, onu sergilediler. Birincisi, sendika örgütlerinin do§rudan proletaryan n bir az nl § n kucaklad § n unutmad lar. O zaman ngiltere'de, ³imdi Almanya'da oldu§u gibi proletaryan n be³tebirinden fazlas örgütlenmi³ de§ildi. Kapitalizm ko³ullar nda proletaryan n ço§unlu§unun örgütlenebilece§ini kimse ciddi olarak dü³ünemez. kincisi ve as l sorun budur sorun, bir örgütün büyüklü§ü sorunu de§il, politikas n n gerçek ve nesnel anlam sorunudur: bu politika y § nlar temsil ediyor mu, onlara hizmet ediyor mu, yani onlar n kapitalizmden kurtulmalar n amaçl yor mu, yoksa az nl § n ç karlar n , az nl § n kapitalizmle uzla³mas n m temsil ediyor? kincisi, 19. yüzy lda ngiltere için do§ru idi, ³imdi de Almanya vb. için do§rudur. Engels eski sendikalar n ayr cal kl az nl § n burjuva i³çi partisi ile en alttaki y § nlar aras na, gerçek ço§unluk aras na, bir ayr m koyuyor ve burjuva sayg nl § na bula³mam ³ olan bu sonunculara ba³vuruyor. Marksist takti§in özü budur! Ne biz, ne de herhangi bir kimse, sosyal-³ovenleri ve oportünistleri, proletaryan n ne kadar n n izledi§i ve izleyece§ini do§ru bir biçimde hesaplaya-
12
biliriz. Bu, yaln zca sava³ m ile ortaya ç kacak, yaln zca sosyalist devrimle kesin bir biçimde kararla³t r lacakt r. Ama ³unu kesenkes [kesinkes] biliyoruz ki, emperyalist sava³ta anayurdun savunucular yaln zca bir az nl § temsil etmekteler. Ve bu nedenle, sosyalist olarak kalmak istiyorsak, görevimiz daha derinlemesine ve, daha a³a§ lara do§ru, gerçek y § nlara do§ru gitmektir;
oportünizme kar³ sava³ m n tüm anlam ve tüm esas budur. Oportünistlerin ve sosyal-³ovenlerin, asl nda, y § nlar n ç karlar na ihanet ettiklerinin ve bunlar satt klar n n, i³çilerin az nl § n n geçici ayr cal klar n savunduklar n n, bunlar n burjuva dü³üncelerinin ve etkilerinin ta³ y c lar olduklar n n, gerçekten de burjuvazinin mütte kleri ve ajanlar olduklar n n sergilenmesiyle, biz, y § nlara gerçek siyasal ç karlar n de§erlendirmeyi, emperyalist sava³lar n ve emperyalist ate³keslerin bütün uzun ve ac l olaylar n aras nda sosyalizm u§runa ve devrim u§runa sava³may ö§retiriz. Dünya i³çi hareketi içerisinde tek marksist çizgi, y § nlara oportünizmden kopmalar n n kaç n lmazl § n ve gereklili§ini aç klamak, oportünizme kar³ amans z bir sava³ m vererek devrim yolunda bunlar e§itmek, ulusal liberal i³çi politikas n n o kesin i§rençli§ini gizlemek de§il, sergilemek için sava³ m deneyimlerinden yararlanmakt r. Bundan sonraki makalede bu çizgiyi kautskicilikten ay rdeden belliba³l özellikleri özetlemeye çal ³aca§ z.
Sonbahar 1916 (Türkçe çevirisi, Vahap Erdo§du taraf ndan yap lm ³ ve Marx-Engels-Marksizm içinde [s: 241-257] yay nlanm ³t r. Sol Yay nlar , kinci Bask , May s 1990 Birinci Bask , Kas m 1976)
13
Ayd nlanma K端t端phanesi
http://www.1001001000.org