İyi Değil, Çok İyi!.. Öğrencilerinin Dilinden Özcan Özbek

Page 1

İYİ DEĞİL, ÇOK İYİ!.. Öğrencilerinin Dilinden

ÖZCAN ÖZBEK


Özel Baskı 24 Kasım 2015 1 adet basılmıştır.

Yayına Hazırlayan: Pan Yayıncılık Editör: Nimet Çakıcı


ÖNSÖZ 30 senedir birçok öğretmen, birçok öğrenci geldi dükkânı­ mıza… Bizim çok sevdiğimiz, bizi çok seven… Ama Özcan Bey’in bizim gönlümüzdeki yeri farklıdır. O dükkândan çıktıktan sonra “Bir Pan madalyası olmalı, biz de onu Özcan Bey’e vermeliyiz,” deriz hep. Nasıl bir şey yapacağımıza da bir türlü karar veremeyiz. O öğrencilerin dertlerini dinleyen, elinden gelen hiçbir yardımı esirgemeyen bir öğretmen. Ama onu farklı kılan çok önemli bir şey var: Öğretmenler genellikle “Şu kitapları bu­ lun, okuyun,” der, değil mi? Özcan Bey, öğrencilerinin okuma­ sını istediği veya onlar için faydalı olduğuna inandığı kitapla­ rı kendi alır, götürür öğrencilerine verir. Fark budur işte. Özcan Bey’in öğrencilerine duyduğu sevgi gururunun çok önündedir. Özcan Bey öğrencilerini çok sever, öncelik hep on­ larındır. Özcan Bey ayrıca kitapları okumayı ve okutmayı çok sever. Ama bizim bildiğimiz kendisinin bilmediği bir şey var: Öğrencileri de onu çok severler. Bugüne kadar dükkânımıza gelen hiçbir öğrenci Özcan Bey’in adını duyunca kayıtsız kal­ mamıştır. Gözlerinden sevgi parıltısı geçer ve anlatmaya baş­


lar. “Özcan Hoca başkadır.” “Özcan Bey bana çok yardım etti.” “Özcan Bey’in sayesinde okula girdim.” vs. Sanki onun adının önünde gizli bir “Aziz” ibaresi vardır. Bu kitabı ona kültüre hizmet ettiği için, kitapları çok sev­ diği için, okumayan bir ülkenin okuyan ve okutan kahramanı olduğu için ve onu çok sevdiğimiz için hazırladık. Dileriz öğrencileri de onu örnek alır. Çünkü ancak Özcan öğretmenler çoğalırsa çıkabiliriz aydınlığa… Pan Yayıncılık

4


2013 yılıydı… Hayatımın akışını değiştirecek bir karar verip okuduğum Elektronik Bölümü’nden mezun olur olmaz, Müzik Öğretmenliği Bölümü’nün yetenek sınavlarına hazırlanmaya karar vermiştim. Özcan Hoca’nın mezun ettiği öğrencilerden biriyle tanışmış ve Halk Eğitim Merkezi’nde ondan ders almaya başlamıştım. Ders haftanın bir günü olduğu için yeterli gelmi­ yordu. Bu arada Özcan Hoca’nın öğrencileri Müzik Bölümü’ne hazırlamak üzere Marmara Üniversitesi’nde yıllardır ücretsiz olarak verdiği toplu derslerden haberim oldu. Katılmanın fay­ dalı olabileceğini düşünüp arkadaşımla yola koyulduk. Der­ se girdiğimizde Özcan Hoca, ses çalışmaları ve basit dikteler yazdırıyordu. Ders kesinlikle çok faydalıydı. Öte yandan Özcan Hoca bize yavaş yavaş öğretmenlik mesleğinden bahsediyor kitaplar öneriyordu. Önerdiği kitapları not alıyor ve anlattıkla­ rını pür dikkat dinliyordum. Yetenek sınavlarına az bir zaman kala dersleri haftada iki güne çıkarmıştı. Derslerden aldığım verim giderek artıyordu. Alan dışı olmama rağmen Özcan Hoca ve onun yetiştirdiği öğrencisi sayesinde sıkı çalışarak eksikle­ rimi kapatıp bölümün sınavını beşincilikle kazandım. Özcan Hoca’nın elini sıkarak teşekkür ettiğimde hiçbir karşılık bek­ lemeden yıllardır öğrencileri hazırlamasının güzelliğinden ve duyduğum minnetten bahsetmiştim. O da bana, “Sizler gönüllü olarak bir şeyler göreceksiniz ki ileride bu tip hizmetler yapa­ sınız,” demişti. Bir insana dokunmak çok şey ifade eder… Özcan Hoca gibi bir eğitimcinin öğrencisi olmanın sorumluluğunu ve gururunu üzerimde ebediyen taşıyacağım. Alper Semih Sarı 5


Kıymetli Özcan Hocam, Sizi ilk olarak okula hazırlık çalışmalarımızda tanımıştım. Karşılıksız verdiğiniz onca emeğin yanında bir de hep güler yüzlü olmanız, uçsuz bucaksız bilgilerinizi paylaşmak için duyduğunuz heyecan, o zamana değin hiçbir okulda, hattâ hayatımda görmediğim bir şeydi. Şunu baştan söylemeliyim ki, bu okulu seçmemde de, ilmek ilmek sevgiyle ördüğünüz bilgiler ve devamlı verdiğiniz mo­ tivasyon sayesinde kazanmamda da en büyük etken sizsiniz. Okulu kazanıp derslerimiz başladıktan sonra, sizi daha iyi tanıdıkça şaşkınlığım da her geçen gün arttı. Hoşgörünüz, bulunduğunuz yerin ağacıyla, kuşuyla, öğ­ rencisiyle, kedisiyle iletişim halinde olmanız, tümünü severek güzelleştirmeniz yani kalbinizde hepimize yerinizin olması; inanılmaz sabrınız, her birimizle farklılıklarımızı gözetmeden birebir kurduğunuz bağ, gözlerinize yansıyan ve belli ki hiç kaybetmediğiniz çocuksuluğunuz ve bununla gelen tertemiz duru görüşünüz ile hep yansıttığınız tatlı neşeniz; hiçbir prob­ 6


lemi gözardı etmeyip her zaman yapıcı ve onarıcı olmanız, en heyecanlı ve zorlu anlarda bile iki dakika sohbetle verdiğiniz güven ve huzur, müziğe olan büyük aşkınız ve bize aşılamak için elinizden geleni yapmanız; meraklı olmanız ve meraklı ol­ maya teşvik etmeniz, derslerinizde müziğin yanında önce iyi bir insan olmayı öğretmek için gayretiniz ve her şeyinizle tas­ tamam bunun örneği olarak karşımızda olmanız... Ve daha yazacak öyle çok şey var ki! Benim tanıdığım en iyi insan sizsiniz, gözümde gerçeküstü bir masal kahramanı kadar iyi ve emsalsizsiniz. Çoğu zaman si­ zinle konuşurken heyecanlanırım bu yüzden iyi ki bunları dile getirmek için böyle bir fırsatım oldu. Verdiğiniz hakkı ödenmez tüm emekler için, iyi bir insan olmama yardım ettiğiniz için, te­ şekkür ederim. Bakımlarını üstlendiğiniz, her gün yemeğinizi paylaştığınız ve çok sevdiğiniz okulumuzun kedileri adına da ayrıca teşekkür ederim. Bence bir öğrencinin başına gelebilecek en iyi şey Özcan Hoca’dır. :) Bengi Şiir Umutlu

7


Özcan Hoca, öğretmenlik kelimesinin tam olarak hakkını veren, bize gerçekten “Öğretmen nedir?”i gösteren, herkesin hayalinde olmak istediği bir öğretmendir. Ben öğretmenin tek amacının ezber olmadığını, insanın hata yaparak da öğrenebileceğini, öğretebileceğini, ufacık bir çabanın herşeye yeteceğini, ne kadar yoğun olunursa olun­ sun insanlara hattâ hayvanlara zaman ayırmayı ve dertlerine kulak vermeyi sizden öğrendim öğretmenim. Bu sene sınıf yönetimi dersinde öğretmenimiz Öğretmenim Bu Kitabı Okur musun? isimli kitabı önermişti bize. Kitabın bir bölümünde, “Öğretmenin amacı yarına kalmaktır, bir öğretmen öğrencisi­ ne kötü davranırsa yarınlarda da öyle hatırlanır,” deniyordu. Siz bizim yarınlarımızda gülerek, özenerek, öğrencilerimi­ ze örnek göstererek anlatacağımız bir öğretmen olarak kala­ caksınız. Ülkemizde sizin gibi öğretmenlerin artması ve sizin gibi iyi bir öğretmen olabilmek dileğiyle… İyi ki varsınız! Bilge Atay

8


Özcan Hocam... Dört yıl.. Dört kocaman yıl ve sizin tartışılmaz emekleriniz.. Konuyu anlayamayınca sabırla defalarca anlatışınız. İstis­ nasız her konuda ürettiğiniz çözüm önerileri ve daha niceleri. Hasta olduğumuzda bize kıyamayıp iyileşmemiz için verdiği­ niz tonlarca tarif… Siz bir tanesiniz öğretmenim, sizin gibisi Marmara’ya bir daha gelmez. Kocaman yüreğiniz ve mükemmel eğitimciliği­ nizle sizi asla unutmayacağım!

Büşra Periz

9


1988 yılında Marmara Üniversitesi Müzik Bölümü’nü ka­ zandım ve birkaç yıl devam ettim. Derken müzisyen olarak geceleri çalışmaya başladım ve okulu bıraktım. Yıllar geçtikçe müzisyenlik zorlaştı. Bir aile kurdum ve hayatın anlamı de­ ğişti yavaş yavaş. Hattâ farklı ülkelerde de müzisyenlik yap­ maya devam ettim. Çalışmadığım yer kalmadı. Uzun lafın kı­ sası öğrenci affından yararlanarak 42 yaşında okula geri dön­ düm ve öğrenci olarak okula gitmeye başladım. İlk zamanlar çok zorlandım. Hattâ birkaç kez vazgeçtiğim de oldu. Dersle­ re adapte olmak, 25 yıl sonra tekrar aynı yerde, geçmişimle yeniden öğrenci olmak; gençlerle bir arada olmak hem zor, hem de farklıydı. Sağolsun öğretmenlerim yardımcı oldular ellerinden geldiğince. Destek olanların başında değerli öğret­ menim Özcan Özbek gelir. Her zaman koruduğu duruşuyla, ölçülü ve kararlı tavırlarıyla bana destek olmaya başladığını farkettiğimde ne kadar rahatladığımı anlatamam. Her şeyden önce eğitim ve öğretim hayatının hem eğitim, hem de öğretim alanlarında çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Her zaman adaletli ve haklıdan yana olmuştur. Derse başlamadan yaptığı sohbetler aslında eğitimi aktarma ve doğru mesajı verebil­ menin en güzel yollarından olsa gerek. Fedakârlık konusunda son derece cömerttir. İzinli olduğu perşembe günleri okulda kimse yokmuş hissine kapılırsınız. Sabah en erken ve en uzak yoldan hep “O” gelir ve koridorlarda hafif hafif yankılanan müzik yayınına başlar. Okula yakın oturup erken gelen bir öğ­ renci olarak ne kadar denesem de bir türlü ondan önce okul­ 10


da olamadım. Kitap okumayı, okumaya teşvik etmeyi sevdi­ ği için ben ve oğlum da bundan nasibimizi aldık. Sayesinde güzel kitaplar okuduk. “ATATÜRK” sevgisi en önemli ortak noktamızdır diye düşünüyor ve bu konudaki derin bilgisine her zaman saygı duyuyorum. İdealisttir Özcan Öğretmenim; doğrularından taviz vermez ve kırıcı olmamak için de o ince çizgiyi hep korumaya çalışır. Karşısındaki kim olursa olsun saygı duyar ve bunu hissettirir, ölçülüdür. Biraz da farklı bir espri anlayışı vardır, bazen esprideki inceliği anlamanız za­ man alabilir. İyi niyetli, sabırlı, güzel insandır Özcan Öğret­ menim. Aydın ve aydınlıktır. Okuldaki hemen herkeste emeği vardır, bu inkâr edilemez. Ben de o emeklerden payını almış birisiyim. İyi ki vardın, iyi ki varsın Özcan Öğretmenim. Öğrettiğin, paylaştığın, hayatıma çok önemli bir noktadan dokunduğun için; harcadığın emekler için, daha birçok şey için çok teşek­ kürler. Saygı ve sevgilerimle...

Çağatay Kovanlıkaya

11


Keşke herkes bunu yapabilmeyi becerebilse ama azınlıkta kalsam da; ben, dünyayı seyretmeyi sevenlerdenim galiba… Çünkü insanlar etrafta olana bitene takılmamakla, her şeyi aynı statüye koymakla, var olan değerleri görememekle çok büyük şeyler kaçırıyor bence. Her şeyin saniyesi bile önem­ lidir benim hayatımda, bir başkasının bana katacağı bir şey­ ler mutlaka vardır diye düşünürüm hep, diğerlerinden farklı olarak. Benim “Neden?’’ bu hayatta olduğuma, “Nasıl?” bir in­ san olduğuma varıncaya kadar her şeye verilecek bir cevaptır diye düşünürüm, izlediğim ve anlamına eriştiğim her yeni şe­ yin... Çalmasa da, fonda bir müzik beynimde; gelip gidenlere, yanımda olanlara bakarım, görebildiğimce... Özcan Hocam, siz yanımda olanlardandınız hep. Tabii en çok da manen olduğunu söylemeden geçemem. Siz de o yeni, izlenmesi gereken, atlanılmayacak şeylerdensiniz ve sizi bol bol seyredip inceleme şansına eriştim ne mutlu ki... Bazen tüm gün yapmış olduğunuz derslerin ardından gelip bir de, ışığını gözlerinden yakaladığınızı söylediğiniz, bu işe gönül veren diğer öğrencilerinize tüm yorgunluğunuza rağ­ men nasıl böyle gülebildiğinizi düşünürdüm hep, benim de katıldığım o keyifli, hiç bitmesini istemediğim derslerinizde… Yaşınıza rağmen diye başlayamayacaktım bu cümleye, çünkü siz hiç yaşlanmayacaksınız gözümde, ben bunu size kondura­ mayacağım en azından… Düşünüyorum da… Hiç mi pes etmez insan? Hiç mi ters­ lemez? Ya da bir anlık boşluğuna gelip ne bileyim gördüğü 12


olumsuz bir şeye hiç mi kayıtsız kalmaz? Her an mı hazır olur öğretmeye, sevgi vermeye, ilgilenmeye, gülmeye? Sizin tüm yaptıklarınızı tevazunuz ile örtmeyi başardığınızı hepimiz bi­ liyoruz bence. Bunu yapmanızdaki nedenin de aslında Özcan Özbek’in yaptığının herkes tarafından yapılması gerektiğinin, olması gerekenin bu olduğunu söyleyerek normalleştirmeye çalışmak istemenizden olduğunu biliyorum. Size hem hak ve­ riyor hem de vermiyorum. Bir yanım her şeyin bu kadar kolay olduğunu aslında hepimizin böyle yaşaması gerektiğini, yani bizlere göre normalin bu olduğunu düşünse de; bir yanım da yaşadığımız dünyada hiçbir şeyin bu düşünceyi somutlaştı­ racak fırsata izin vermeyeceğini düşünüyor, tüm dengelerin bir zıtlık üzerine kurulu olduğunu söylüyor. Aksi durumda sanki tüm yapılan iyiliklerin üzerine gölge düşecekmiş gibi düşünüyorum. Yani hayatta farkında olamasak bile herkesin bir misyonu, her şeyin de bir anlamı var bence… Eminim daha çok zamanlar, birkiminizi aktardığınız öğ­ rencilerinizin anlatacak anısı olacak, teşekkürleri bir ömre sığmayacaktır. Ama ben sizinle tanışalı dört sene, sizi ger­ çekten tanıyalı da iki sene olmuş olmasına rağmen, pek çok kişiye göre bu sürede pek çok güzel duygunun farkına varıp öğrenmediklerimi gördüm. Aslında bilmediklerimden suç­ lu olmadığımı, yanlış yapmaktan korkmamayı, sabretmeyi, azmetmeyi, ümidi, hırs yapmayı, kazanmayı bildiğim ka­ dar, kaybedebileceğimi, başarmayı ama bunun yanında bi­ rilerinin gelip ayağımı da kaydırabileceğini, tüm olasılıkları denetlemeyi ve en iyi olmayı dilerken; gerçekleşen en kötü sonucu bile pozitif bir yaklaşımla karşılayıp yoluma devam edebilmeyi, umutsuzlukların olduğunu bilip yine de umut edenlere -çocuğa, yaşlıya, bir kediye, hattâ bir bitkiye bile-

13


yardım etmeyi öğrendim… Gerçekten gözleriyle gülebilmeyi ve gülmeyi öğretebilmeyi ailemden sonra sanırım en çok ve bir tek sizden öğrendim… Siz, kimi zaman öğretmen, kimi za­ man baba, kimi zaman da insanı belki de en yakınlarının din­ leyemeyeceği sabır ve samimiyetle kabullenip anlayabilen bir arkadaş olarak bana hep eşitçe yaklaştınız. Bir insanın tüm yaptığı, söylediği, hattâ kullandığı jest ve mimiklerinde bile sevgi olabileceğini ve de üstelik karşılıksız olabileceğini yani kısacası insan olmanın gerçek erdemini gördüm. Siz insanlı­ ğımı pekiştiren bir öncü oldunuz bana… Buraya kadar söylediklerim kişiliğimi besleyen yaklaşım­ larınızdan örneklerdi. Bundan sonrası da müziğe ait olsun… O hep var olsun… Siz de, yıllar sonra bile kulağımızda ve aklı­ mızda tınlayan hattâ çocuklarımızın bile ezberlediği en güzel şarkı olun Öğretmenim… Hep söylersiniz ya “Müzik sizin için eşittir nefes almaksa şayet bu işe sarılın,” diye… Evet, müzik bizim, en azından benim için nefes almaktır Öğretmenim… Çünkü nefes almadan “şarkı” söyleyemem ben. Şarkı söy­ leyemezsem de yaşayamam zaten. Hattâ şu an tüm bunları hissedip yazıya dökerken bile kulağıma en büyük bestecileri misafir ediyorum ki bu an’ı daha da önemli kılabilsin diye… Söylediğiniz her cümle hâlâ kulağımda… Sanırım ben sa­ dece bir ayna görevini üstlendim burada. Belki de tüm bunla­ rı yazarak size; yani söylediklerinizi, ciddiyetinizi, sevginizi, eğitimciliğinizi en doğru şekilde anlayan birilerinin var oldu­ ğunu ve hiçbir iyiliğinizi unutmayacağını bilin Hocam… Sizin verdiğiniz en güzel hediye ilginizdi, zamanınız, hiçbir mecburiyetiniz yokken hiç şikâyet etmeden verdiğiniz uğ­ raşınız, her şeyin yerine oturmasını sağlayacak bir eğitimci olma yolunda yalnız kalmamamız için vermiş olduğunuz en 14


iyi, en sadık arkadaşlarımız yani kitaplarınız… Bir gün her şeyin anısını onların yaşatacağını düşünmek biraz hüzün ve­ riyor olsa da, bizleri olduğundan şanslı hissettirdiniz. İyi ki varsınız. Dediğim gibi eski öğrencilerinizin “teşekkür”ü bir ömre sığmayacaktır belki ama ben size tüm insanlığım ve dolu dolu hislerimle cümle araları yerine sadece en sonda teşekkür edeceğim. Bu kitap da en somut hediyesi olacak… Siz ne kadar mütevazı olursanız olun biz biliyoruz ki, o kadar güzel hayatlara dokundunuz ki, bunu sadece kendimden bil­ miyorum… Dilerim sizin de görmeyi isteyeceğiniz gibi, ileri­ de Özcan Özbek’in yetiştirdiği bir çocuk olarak başarılar elde eden bireyler olmayı başarabiliriz. İyi ki diyebiliyorum sadece, çok uzun yıllar daha hep bir­ likte olabilmek dileğiyle canım Hocam… Varlığınıza TEŞEKKÜRLER… Çağla Yıldız

15


Unutamayacağımız, kalbimizin bir köşesinde hep gizli ka­ lan insanlar vardır. Yanımızda olmasa da her an varlığını his­ settiğimiz, çok şey paylaştığımız insanlar... Bazen bir küçük bakış, bazen ise ufacık ses yeter tarif etmeye kalbimizdeki ye­ rini. Bizi bir araya toplayan, kimi zaman kızsa da sevildiğimizi hissettiren... Konuşurken, bakarken değer verdiğini her şekil­ de hissettiren insanlar... Onları bulmak kolay değildir ve bul­ duğumuzda da artık bırakmayız. Bir araya geldiğimiz günden beri çok şey yaşadık. Üzüldüğümüz anlarda bile gülüp eğlen­ meyi başarabildik. Size sahip olduğumuz için çok şanslıyız... Öğretmenim...

16

Didem Binat


Sevgili Özcan Hocam, 2011 Eylül’ünde okula yatay geçiş ile geldiğimde ilk der­ sinizde anlattıklarınızdan hiçbir şey anlamamıştım. Çünkü geldiğim yerden o kadar boş gelmiştim ki... Bana armoniyi sevdirdiniz ve sizden aldığım ilham ve cesaret ile kendi çok seslendirmelerimi ve bestelerimi yazmaya başladım. Her ders iyi insan olmak üzerine verdiğiniz öğütler, yaşan­ mış örnek olaylar, okuduğunuz kitaplarda bize örnek olaca­ ğını düşündüğünüz her şeyi bizimle paylaşmanız, neye ihti­ yacımız varsa hiç çekinmeden, usanmadan bitmek tükenmek bilmeyen enerjinizle bize kaynak sağlamanızın borcunu öm­ rüm boyunca ödeyemem Hocam. Umutsuzca geldiğim okulda bana insanlığın hâlâ ölmemiş olduğunu gösterdiniz. Bu okul­

17


da kimden ne kadar şey öğrendin diye sorsalar yüzde seksen ile tek başına iktidar olursunuz benim için sevgili Hocam. Bu mesleği sayenizde daha çok sevdim daha da idealist olmak için tüm gücümle çalışacağım. Başımızdan hiç eksik olma­ yın sevgili, değerli, saygı değer müzik ve yaşam öğretmenim. Bana verdiğiniz en ufak bilgi kırıntısını bile mükemmelleştir­ mek için elimden geleni yapacağıma emin olabilirsiniz. Beni, bizi unutmayın sevgili Hocam. Sevgilerimle... Erhan Kara

18


Hediye ettiğiniz bir kitapla o kadar çok öğrencinin hayatı­ na ışık oldunuz ki… Ben de onlardan biri olarak küçük bir not yazmak istedim. Bir derste öğrenebileceğimizden kat be kat fazlasını öğ­ rettiniz. Bir gün bile iyi kalbinizden ve düzgün kişiliğinizden ödün vermediniz, hayatta herkesin idol alması gereken bir öğretmensiniz çok sevgili Özcan Öğretmenim, bana kattığınız her şey için çok teşekkür ederim.

Gamze Sözgötürmez

19


Söze başlamak, bir yerden Hocamı tanımlamaya başlamak çok zor oldu. Öncelikle böyle bir anı-kitabı düşünüp hayata geçirme inceliğinden dolayı başta Pan Yayıncılık olmak üzere emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. “Müzik de, öğretmenlik de bir sanattır bu yüzden bir mü­ zik öğretmeni iki kere sanatçıdır.“ Ve bu sanatı en iyi icra eden, hiçbir akademik unvanın adını yüceltmeye yetmeyece­ ği Özcan Öğretmenimden bahsedeceğim. İlk tanıdığı andan itibaren bütün paylaşımcılığı ve içtenliği ile bana ve benim gibi öğretmen adaylarına hep destek olmuş bir kılavuz… Kendisinden öğrendiğim müzik teorisi vb. konular bir yana yetiştiğim bu memlekete ve bu toprakların güzel insanlarına 20


faydalı olabilme çabası asla vazgeçmeyeceğim bir ülkü olarak önümde hep duracak ve yolumu aydınlatacaktır. Direkt veya dolaylı yoldan hayatlarına dokunduğu binlerce insan arasına girebilmiş biri olarak kendimi son derece şanslı hissediyo­ rum ve bundan gurur duyuyorum. Bu liyakate bütün meslek hayatım boyunca uygun davranışlar sergilemek için elimden geleni yapacağım. Hocamla aramızda geçen küçük bir anıyla bitirmek isterim. Üniversitenin ilk yılında -klasik öğrenci mantığıyla- Hoca’nın dersine gelemediğim için bir arkadaşımdan benim yerime imza atmasını istemiştim. O da yaptı. Fakat ben süreç içeri­ sinde kendimi çok rahatsız hissetmeye başlamıştım. Karşım­ da bu kadar iyi niyetli ve anlayışlı bir öğretmen varken benim bu samimiyetsiz davranışım utanç veriyordu. Dayanamayıp gidip Hoca’ya itirafta bulunup özür diledim. Kendisinin o anda bile insan kaybetmeye değil de iyiye doğruya kazandır­ ma odaklı tavrını hiç unutmayacağım. Bana bu durumun ben söylemeden önce de zaten farkında olduğunu, bunun bir hata olduğunu, herkesin hatalar yapabildiğini, önemli olan ders çıkarıp tekrarlamamak olduğunu söylediğinde çok duygu­ landım. Bir daha da ne Özcan Hoca’nın dersi, ne de başka bir ders için öyle bir şeyi tekrarladım. Sınıfta, kantinde, koridorda, hattâ denk gelirseniz otobüs, metrobüste rastlayabileceğiniz her şeyiyle “öğretmen” bir büyük insan Özcan Özbek… Gökhan Parlaktaş

21


Herkesin Bir Özcan Hocası Olmalı

Özcan Hoca, benim için en özel insanlardan ve en önemli hocalarımdan birisidir. Lisans Müzik Öğretmenliği Bölümü’ne başlayarak tanıdım kendisini. Benim solfej ve armoniye yön­ lenmem konusunda üzerimde çok etkisi vardır. Bu konuda beni çok desteklemiştir. Önüme çıkan her türlü zorlukta yıl­ mamam konusunda beni yüreklendirmiştir. Özcan Hoca bilgi birikimi olarak dopdolu bir insan. Öğren­ cilerini yalnızca meslekî anlamda değil, her türlü konuda bil­ gilendir. Çok okur ve öğrencilerine de çok kitap okutur. Kitap­ çıya gittiğinde kendisine bir kitap almakla yetinmez. Aldığı bir kitaptan mutlaka en az 15-20 tane alır. Meslekî kitapların

22


yanı sıra her türlü alan ile ilgili kitap bulur. Okumayı seven, gelişime açık öğrencilerine bu kitapları hediye eder. Herkesi kitap okumaya teşvik eder. Derslerinde dersin yanı sıra kitap tanıtımları yapar. Kitap hakkında bilgi vererek, kitaptaki bil­ gilerin nasıl fayda sağlayabileceğini anlatır. Eşine az rastlanır bir insandır. Çok fedakârdır. Kendisine bir konuyu anlamadığınızı söylerseniz zamanını tamamen si­ zin için kullanmaktan hiç kaçınmaz. Derslerinden artakalan zamanında size saatlerce ve günlerce o konuyu anlatabilir. Öğrencilerinin iç dünyası üzerindeki etkisi büyüktür. Be­ nim üzerimde o anlamda da büyük etkisi vardır. Daima olum­ lu düşünür. Olumlu düşünerek ve çalışarak her güçlüğün üstesinden gelebileceğimizi aşılar öğrencilerine. İnsanlara güven verir ve güvenir. Özcan Hoca’yı tanımış olduğum için çok mutluyum. Öğ­ rencileri olarak hepimiz O’nu çok seviyoruz. Herkesin bir Öz­ can Hocası olmalı.

Hakan Bağcı 11.11.2015

23


Özcan Hocam... Hayatıma yön veren çok değerli bir öğretmenim oldunuz siz. Bize kattıklarınızla birlikte yürüdüğüm bu yolda üzerim­ deki emeğiniz çok büyük. Öğrencilerinize olan sevginiz, on­ lara verdiğiniz değer o kadar büyük ve yüce ki… Okurken ne zaman bir sıkıntımız olsa hep yanımızdaydınız. Bize sadece müziği de öğretmediniz… Bana kitap okumayı sevdirdiniz. Si­ zin sayenizde üniversite hayatımda çokça kitap okudum. Hâlâ bana Albert Camus’yü iyi ki okuttunuz ve sevdirdiniz derim :) Sizi gerçekten çok seviyorum Hocam ve samimiyetime inanın ki mezun olduktan sonra hep aklımdaydınız. Melis’le hep sizi konuşur dururuz hâlâ :) Ben şu anda öğretmenliğimi sizin bana kattıklarınızla yapıyorum Hocam. Sizin gibi çok değerli 24


bir öğretmene bir eğitimciye sahip olduğum için kendimi çok şanslı ve ayrıcalıklı hissediyorum. Bizim gibi daha birçok me­ zun vereceksiniz. Türkiye’nin dört bir bucağında müziği ço­ cuklara aşılayacak nice öğretmenler yetiştirdiniz ve hâlâ ye­ tiştirmeye devam ediyorsunuz. Yeriniz doldurulamaz Hocam ve dolmayacak da... Ellerinizden öpüyorum Hocam kendinize çok iyi bakın. Hande Ayşe Ayvaz

25


Değerli Öğretmenim, Her öğrencinin hayatı boyunca unutamadığı bir öğretmeni olmuştur; yaşamının her anında hatırladığı, hatırlayınca yü­ zünde tebessüm oluştuğu... Siz de benim için öylesiniz. Hattâ bir öğretmenden daha fazlası. Dakikalarca ettiğimiz sohbet­ ler, verdiğiniz öğütler, dersler ve daha birçoğu hiç aklımdan çıkmayacak anılardır. Bu güzel anıların sonuna geliyoruz. Bu yıl sizinle geçireceğimiz son senemiz olacak. Fakat bu üç yılda “Nasıl öğretmen olmalıyım?” sorusunun cevabını sizden öğ­ rendim ve umuyorum ki sizin gibi bir öğretmen olabilirim. Yani bir öğretmenden daha fazlası... Değerli Öğretmenim, güzel mesleğinizi yaşamınız boyun­ ca sürdürmenizi dilerim. Bizden sonrakilerin de buna ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Sizi hayat boyu hep anımsayacağım. Saygılarımla. İrem Bahar Karaçoban

26


Sevgili Özcan Özbek Hocamı ilk tanıdığımda 90’lı yılların ba­ şıydı. Bülent Hoca’nın solfej derslerine katılan bir asistandı ilk bakışta… Sakin, biraz içine kapanık, kibar ve çok yardımsever birisi olarak tanıdım kendisini. Özellikle solfej ve armoni konu­ sunda çözemediğimiz her şeyi ilk olarak Özcan Hoca’ya götü­ rürdük, o da sabırla herkese tek tek yorulmadan usanmadan izah ederdi. “Bonus saçları” ve gözlükleri ile farklı ve çok sevi­ len bir kişi idi. Ben 1995’te okulu bıraktım aradan uzun yıllar geçti ve 2011’de tekrar okula döndüğümde artık yirmili yaşlar­ da değil kırklı yaşlarda biri idim. Özcan Hoca da ellili yaşlarda idi artık. Doktorasını bitirmiş, yılları devirmiş bir hoca olarak bölüm başkan yardımcısı olmuştu. Fakat kişiliği hiç değişme­ mişti. Aynı yardımseverliği insancıl yaklaşımı sabrı ile karşım­ da duruyordu ancak bir farkla, saçları azalarak beyazlamış... Hayatını annesine ve babasına adadığını, öğrencilerine ada­ dığını bu yüzden her gün Avcılar’dan Göztepe’ye gidip geldi­ ğini çok iyi biliyorum. Bu arada bilenler bilir Avcılar - Göztepe arası gidiş dönüş, ikişer saatten toplam dört saat yol eder. O yolu her gün gidip gelmek, yağmur çamur, yaz kış demeden 25 sene… Dile kolay! Bu başka bir meslek aşkı olsa gerek. Kısacası Hocam; bende çok emeğiniz ve hakkınız var. Helâl etmeniz dileğiyle… Allah size uzun ve gönlünüzce bir yaşam versin. Saygıyla ellerinizden öperim. Kadir Dinç Özel-Acıbadem Koleji Müzik Öğretmeni 27


Müzisyen kimliğinden önce kendisini insanî değerlere verdiği önemle hatırladığım, çok sevdiğim Hocam… Özcan Hocam… Müzik Öğretmenliği Bölümü’nü sizsiz düşünemiyo­ rum. Marmara’nın olmazsa olmazısınız. Karin Küçükoğlu

28


Özcan Özbek herkes için insanüstü bir varlıktır. Benim ise yalnız öğrenmenim değil; sığınağım, güç vere­ nim, yol gösterenimdir. Sanırım o olmasaydı, çıkamayacağım çok yokuş, yürüyemeyeceğim çok yol vardı. Bugün bir şeyler yapabiliyorsam, onun tereddütsüz arkamda duruşundan ve doğruyu bulmamı, kanatları altında tutup sakince izlemesin­ dendir. Sizi çok seviyorum Özcan Hocam. Hayatımda oluşunuz be­ nim için değerli. İyi ki sizinleyim. Umarım her gün yanı başı­ nızda biten bu kızdan hiç sıkılmazsınız. Kübra Çomakçalar

29


Sevgili Öğretmenim, Siz, bize Majör tonda mutlu olmayı ve bu Majör ton mo­ dülasyona uğradığında hemen karamsarlığa kapılmamayı, bu modülasyon o Major tonunun ilgili minörüne geçtiğinde aslında hayatta küçük acıların da olduğunu ve minör tondan da tekrar ana Major tona dönüldüğünde ise yeri geldiğinde üzüldüğümüzde bile hayatın hep mutlu bir sonla biteceğini öğrettiniz. Aslında siz bize sadece müziği değil, müziğin insan üzerindeki etkisini de öğrettiniz... Teşekkürler Öğretmenim... Mehmet Durak

30


Değerli Öğretmenim! Benim hayatımda tanıdığım en harika insan, en harika öğretmensiniz. Dört yıl boyunca sizin varlığınızın verdiği o güzel his ile okuduk üniversitede. Derler ya üniversitedesin büyüdün birey oldun öyle değilmiş ki… Sizi tanıdıkça, dinle­ dikçe hayata daha farklı bakmaya başlayıp birey olmanın ne demek olduğunu anladık. Bazen baba gibi oldunuz, bazen bir abi, bazen de arkadaş ama en önemlisi bizim için en parlak ışık oldunuz. İyi bir müzisyen olmanın yanında o kadar çok şey kattınız ki bize. Ben sizin desteklerinizle başardım çoğu hedeflerimi, sizin hediye ettiğiniz o güzel kitaplarınız ile ge­ nişlettim düşüncelerimi. Ve öğrencilerinize duyduğunuz o büyük sevginin farkındalığı ile nasıl bir öğretmen olunmalı, anladım. İkinci sınıftaydım ve sizin bana hediye ettiğiniz bir

31


kitapla başladı uzun, güzel ve başarı dolu olmasını istediğim hedefim, yolum. Birçok öğrencinizin söylediği gibi benim de hayatıma güzel renkler kattınız Öğretmenim. Şimdi ben de öğrencilerimin hayatlarına bir kitapla, kısacık bir sözle ba­ zen bir hikâye ile renk katmaya çalışıyorum. Çok şanslıyız ki kendi öğrencilerimize anlattığımız siz değerli öğretmenimizi tanımışız. İyi ki varsınız Öğretmenim! Sevgiler… Melis Çelti

32


Öğretmen kelimesi benim gözümde, bildiğimiz anlamının beraberinde; değer veren, dinleyen, alınmayan, saygı duyan, sevgi, güven, anlayış gibi özellikleri nefsinde taşıyan; öğren­ cisine, velilere, meslektaşlarına ve çevresine hoşgörülü olabi­ len anlamlarını taşımakta. Ben on altı yıllık öğrencilik haya­ tımda bu değerler toplamının tek bir öğretmende can buldu­ ğuna tanık oldum. İmrendim. Sabrına, duruşuna hep hayran olduğum biricik öğretmenime saygılarımla... Melisa Kaymak

33


Sanırım, sizi 2007 yılında tanıdım. Sizin mezun ettiğiniz bir öğrenciniz beni okula, yanınıza getirmişti. Okulda birçok hoca vardı. Fakat o sizi seçmişti çünkü onun da kalbindeki en iyi öğretmeni sizdiniz. O gün çok heyecanlıydım. Sizi tanımaya başladıkça, “Bu adam bir melek,” dedim. Marmara Üniversitesi Müzik Öğretmenliği Bölümü’ne sizin mezun ettiğiniz öğrencilerle hazırlandım, aslında dolaylı olarak hep sizin sihriniz dokundu bana… Dile­ rim bu sihir öğretmenlik hayatımda da yanımda olsun. Bazı sebepler derken; okula 2011 yılında girdim, dört yıl­ da eğitimimi tamamladım. Şimdi yıl 2015. Sizi tanıyalı sekiz sene oldu. Sizi bir melek olarak tanıdım ve siz hiç değişme­ diniz, bizim kanatsız meleğimiz oldunuz, her ihtiyacımızda sizin yanınıza koştuk ve siz hep elinizden geleni yaptınız. Ba­ 34


zen tatlı tatlı hayıflandınız ama hep yanımızda oldunuz. Evet biliyorum sizi çok yorduk zaman zaman, üzdük meleğimizi, gençliğimize verin… Özür dileriz Öğretmenim. Sizi seviyoruz. Marmara Üniversitesi Müzik Öğretmenliği deyince aklımı­ za ilk siz geliyorsunuz Birçok öğrenciye gönüllü olarak yar­ dım ediyorsunuz, her yıl hayata yeni bireyler kazandırıyorsu­ nuz. Başarıyorsunuz. Bize her yönünüzle örneksiniz. Çok say­ gı değer bir öğretmenimizsiniz. Atatürkçü yönünüzle, vatan sevginizle her şeyinizle... Sizin gibi bir öğretmen tanımadım, siz çok yaşayın e mi... Hep hayatımızda olun. Yanı başımızda olun. Sizi çoook seviyoruz. Ve ne olursa olsun unutmayacağız sizi, bizim kanatsız meleğimiz...

Nevin Tornacı

35


8 Kasım 2015

Sizi düşündüğümde zihnimde uçuşan ilk kelimelerle başlıyorum yazmaya… İyilik, doğruluk, dürüstlük, erdem ve mutluluk… Antik Yunan ve Alman filozoflarının bu kavramları anlam­ lı kılmak için adadıkları ömürlerini, hayatın anlamını mum­ la aradıkları dönemlerini düşünüyorum. Bugün yine mumla aranıyor aynı anlamlar… Öte yandan, sizin bu kavramlardan yola çıkarak hayatla kurduğunuz bağ geçiyor aklımdan, ister istemez. Her insanın hayata bağlanma dinamikleri farklı; iyilikten, mutluluktan, erdemden, doğruluktan, dürüstlükten anladığı da...

36


Oysa ideallerimizi ifade ederken hep aynı kelimeleri kul­ lanıyoruz: iyilik, mutluluk, erdem, doğruluk, dürüstlük. Gö­ rünen o ki, kişisel tarihimiz ve deneyimlerimiz kavramlara yüklediğimiz anlamları şaşırtıcı ölçüde farklılaştırıyor. Kimimiz görüp görebileceğimiz en kötü, en karanlık re­ feranslarla perdelenmiş bir deneyimle tecrübe ederiz o an­ lamları. Kimimiz ise -eğer şanslıysak!- en olumlu halleriyle ve hep ileriyi işaret eden bir aydınlıkla... Yine eğer şansımız yaver giderse, hayatın en hakiki izlerini iyilik ve doğruluk çerçevesinde saf haliyle aktaran, hattâ tec­ rübe etmeye davet eden biri mutlaka çıkar karşımıza. Bir referans ve iyiye, doğruya davet… Bu daveti ya fark eder ve “teslim” oluruz ya da ardımıza şöyle göz ucuyla baktığımızda, tercihlerimizin dokusunu dahi şekillendiren bir bilinç akışının esip geçmiş olduğunu görü­ rüz, belki de biz hiç fark etmeden… Fark etmiş fakat teslim olmayı becerememiş olmak da müm­ kün. Çünkü yaşarken, yaşadığımız şeyleri anladığımız zamanla­ rın sayısı çok değil ne yazık ki… Ne yaşadığımızı düşünebildi­ ğimiz zamanların sayısı da öyle… İşte şimdi Özcan Hocam, ister farkında olarak yaşanılmış, is­ terse de sonradan anlaşılmış olsun, bu kitapta yer alan her bir kelimenin tüm olumlu anlamlarıyla sadece sizin için bir araya gelmiş olması, ideallerinize duyulan saygının en güzel ifadesi sanırım.

37


Sizi düşünürken kendi yaşamıma da “otopsi” yapmış oluyorum. Sanırım yıllar sonra öyle göz ucuyla filan değil, et­ raflıca ardıma baktığımda -John Berger’in ifadesiyle“… kibirinden feragat etmiş, hayatın neşesi, burukluğu ve sihriyle beslenen…” si­ zin yamacınızda –hep biraz uzaktan da olsa- durmu­ şum, bir şekilde… Gözümün önünden ge­ çen ilk kare ise sanırım 1998 yılına ait! Bugün ne yazık ki kurumsal kimliğini devam ettirmeyen Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı’nda çalıştığımız zamanlarda, Dostlar Korosu’nda korist iken ak­ lıma düşen Müzik Eğitimi Bölümünde okumak fikriyle baş­ layan... Ne şans! Vakıfta sizinle başlayan solfej derslerimiz... O derslerde önerdiğiniz kitaplar... Şimdi müptelası olduğum yayınevlerinden Pan’la ilk temasım… Okullu oluşum… Okulla birlikte hayatımı sürdüremeyişim… Yıllar sonra bunun tadını, keyfini; telaşını, zorluğunu her şeye rağmen solumaya tekrar karar verişim… Ve sizin içtenliğiniz, desteğiniz... Ne hoş ve fakat ne tuhaflıktır ki Pan Yayıncılık’ın önerdiği ve redaksiyon için el attığım kitaplardan biri de size ithaf edi­ liyor şimdi. Ne güzel! 38


Ve… 2015 bitiyor! Yaşadığımız, hattâ daha kaç kuşağa sirayet edeceğini kestiremediğimiz bir karanlığı kaygıyla tecrübe ederken hepimiz; neyse ki siz, mesleğinize, hayatınızı atfet­ tiğiniz değerlere belki de her zamankinden daha çok ihtiyaç duyacak olan çocuklar için öğretmenler yetiştirmeye devam ediyorsunuz.

Temennim odur ki: O saf iyiliğiniz, idealleriniz ve sabrınız sesinizin ulaştığı her insanda dönüm noktaları yaratsın… İnandığınız doğru­ luk, iyilik çoğalsın, yayılsın! Sizi hayata bağlayan, mutlu eden değerlerle, yaşadığımız toplumu hayata bağlayan, mutlu eden değerler ortaklaşsın.

Son olarak: Bu kitapta yazılanlarla da görüyorum ki iyilikten anladığı­ mız bir de sizsiniz! İyi ki varsınız… Sevgi ve saygılarımla, Nimet Çakıcı

39


Bu resim her şeyi anlatır: Sırtımı güvenle yasladığım, des­ teğini öğrencilerinden asla esirgemeyen, bilgilerini sınırsız paylaşan, her zaman sorularımıza cevap veren, zaman ayıran, okuma için şevklendiren, okutan, paylaşan mükemmel bir eğitimcidir Özcan Hoca. Kimseyi kırmaz, kedilerini ve ailesini hep sevgiyle anlatır ve siz o yumuşak ses tonu ile kendisini saatlerce dinlersiniz... Canım Öğretmenim sizi çok çok seviyorum, hep var olun… Özge Metin

40


Merhaba bize müzik aşkını aşılayan Hocam... Henüz oku­ lunuzun bir öğrencisi değilim. Ama yetenek sınavı hazırlık kurslarınıza geliyorum. Sizin sayenizde müziğe çok daha farklı boyutlarda yaklaşmaya başladık. Müziğin ruhumuza, bedenimize hattâ tek tek tüm organlarımıza nasıl faydalı ol­ duğunu sizden öğrendik. Müziğin insanî duyguları yeniden canlandırdığını, insanın kalbini yumuşattığını siz öğretti­ niz bize. Öğrenince anladım sizin neden bu kadar yumuşak kalpli, konuşurken huzur veren, yardımsever, hoşgörülü, se­ vecen biri olduğunuzu ve dahası öğrencilerinize en ufak bir şey daha katabilmek için nasıl çırpındığınızı... Sizi tanıdıktan, öğretmeye, öğretmenliğe duyduğunuz aşkı gördükten sonra öğretmen olmak istediğime karar verdim. Müzisyen ve öğret­ men olabilmek için sizin yolunuzdan gidip müzik öğretmeni olmayı hedefledim. İnşallah ömrümün sonuna kadar sizden her gün yeni bir şey daha öğrenirim. Öğretmeye duyduğu aşka hayran olduğum canım Hocam. İyi ki varsınız, iyi ki ta­ nımışım sizi. Hayatıma yön vermeme vesile oldunuz. Her şey için size çok teşekkür ediyorum. Sevgi ve saygılarımla... Rabia Akdemir

41


Öğretmenlik mesleğini özümsemek ve bir çocuğun haya­ tında öğretmenin rolünü en iyi şekilde içselleştirmek adına örnek alınacak ender eğitimcilerdendir Özcan Hocamız. Mü­ zikal birikiminin yanı sıra bize aktardığı hayatın içinden ve insancıl örnekler sayesinde öğretmenlik adına vizyonumun genişlemesini ona borçluyum. Yardımsever davranışı ve po­ zitif enerjisiyle eğitim hayatıma ışık tutan değerli Hocamın öğrencisi olduğum için her zaman kendimi şanslı hissetmi­ şimdir. Bize kattığı her şeye ve emeklerine layık bir öğretmen olmak en büyük arzumdur. Serda Kebapcı

42


Dünya güzeli insan, bir öğretmende bulunması gereken vasıfların tümüne fazlasıyla vâkıf; müzik teorisine olan hakimiyetinin yanı sıra genel kültürüyle de dikkat çeken, derslerde bizim iyi bir müzisyenden çok önce iyi bir in­ san olmamız için gayret etmemizi öğütleyen... Gerekirse dersin tümünü, eğer hayatta iyi bir birey olursak gerçek mânâda iyi bir müzisyen de olabiliriz gerçeğini kavrama­ mız için harcayan, asil ruhlu, sabır küpü, hal, tavır, giyim kuşam ve kişisel bakımıyla da hepimize örnek olan neza­ ket abidesi, bilge insan. Tek kelimeyle Atatürk’ün örnek gösterdiği ideal öğretmen örneği. Canım Özcan Hocam Allah size uzun ömürler versin. İyi ki öğretmen olmuşsunuz da biz de sizi tanıma ve öğ­ renciniz olma fırsatına erişmişiz. Bunun için çok şanslıyız. Serhan Aykaç

43


Özcan Hoca, Özcan Hoca... Evet Özcan Hoca, insanın bu dünyada tanışabileceği en iyi insanlardan biri bence. Gerek öğretmenliği, hocalığı ile gerekse insaniyeti ile... Hani Münir Özkul’un Mahmut Hoca rolünde oynadığı Haba­ mam Sınıfı filmi vardır. Evet tam da anlatmak istediğim, Öz­ can Hocamızın öğretmenliği bu. Bu işi tüccarlık için yapmadı­ ğı, insanlara hedef göstermek için değil, seçtiği hedefte doğru yolu göstermek için gerek hocalık, gerekse öğretmenlik yap­ mayı tercih etmiş birisi. Burada sadece Özcan Hoca’nın müzik hocalığı ve bilgisi hakkında yazmayı düşünmüyorum, zaten Özcan Hoca’nın nasıl bir müzik hocası olduğunu herkes biliyor. Ben onun ça­ lışmalarına katıldığımda, yetenek açısından belki de öğrenci­ lerin en kötüsüydüm. Onun öğretmenliği ve insanî karakteri birleştiğinde yetiştiremeyeceği hiçbir insanın olduğunu dü­ şünmüyorum. İnsanı en çok etkileyen tutumlarından birisi de bu çalış­ maları hiçbir şekilde karşılık beklemeden, bir kere olsun şikâyet etmeden, tam tersine memnuniyet duyarak yapması... Hiçbir zaman, çok yakını bile olsa, kimseye taviz vermeden öğretmenliğini yapması... Demiştim ya hani tam bir Münir Özkul’un oynadığı Mahmut Hoca. Kelimelerimin yeteceğini sanmıyorum, ama yine de yap­ tığı işleri anlatmak istiyorum. Örneğin en çok sevdiği şeyler­ den birisi öğrencileriyle konsere gitmek, konser çıkışı onlarla konser hakkında konuşmak, fotoğraf çektirmektir. Öğrenci­ 44


leriyle vakit geçirmeyi seven birisidir. Yaptığı çalışmalar da bunu gösteriyor zaten. Diğer bir örnek ise hani demiştim ya yardım etmeyi seven birisi diye, evet öyle birisi. Her ne engeliniz olursa olsun hede­ finize ulaşmanız için size kesinlikle yardım eden birisidir, bunu da zaten çalışmalara aldığı bazı bedensel engel durumları olan arkadaşlarımızdan anlıyorsunuz. Evet gerçekten insan kendisini böyle bir insanın öğrencisi olduğu için şanslı hissediyor. Kelimelerimin yeteceğini sanmıyorum Özcan Hoca’yı ger­ çekten anlatmaya. Her ne olursa olsun, çalıştığı okulda resmî öğrencisi olayım ya da olmayayım, çalışmalarına gittiğim için ve ondan öğrendiğim bilgilerle okul kazandığım için onun öğrencisi olarak görüyorum kendimi. Ufkumu açan da oydu, beni geliştiren de, koyduğum hedefte elimden tutan ve iler­ lememi sağlayan da oydu... Evet ben Özcan Hoca’nın öğrenci­ siyim ve bundan gurur duyuyorum. Umarım bu gururu yolu düşen herkes yaşar... Serhat Dönüş

45


Hayatında Özcan Özbek dokunuşu olan herkes bilir o kıy­ meti.... İlkin şöyle bir durup gerçek mi acaba diye sorgularsın. Sonra sözlerini alır kulağına küpe yapar düşünürsün. Zaman­ la anlar örnek alır, yanında hep mahçup kalırsın… Öyle bir değer ki, karşısındakini hep eşit hep aynı değerde görür. Hiçbir zaman selamını esirgemez. Tebessüm etmekten çekinmez. Paylaşmayı en iyi bilendir. Onun yolundan gidebilmek, başka insanların hayatlarına dokunabilmek için sevgiyle, say­ gıyla, doğruyla yaşayabilmeyi amaç edinmek gerekir. Size olan minnetim, sevgim, saygım o kadar büyük ki… Hakkınız ödenmez. İyi ki hayatıma dokundunuz. Şunu da bilmenizi isterim ki: Ben artık daha güzelim. Sen de güzel, o daha da güzel. Biz sizinle en güzeliz Hocam. Sizi çok seviyorum. Sevgilerimle...

46

Sevda Solak


Meslek hayatımda her zaman örnek alacağım çok değerli öğretmenlerimden biri oldu Özcan Hoca. Derslerde onun tatlı anılarını dinlemek ve hatırlamak çok büyük bir keyif ve unu­ tulmaz zamanlar oldu benim için. Çoğu zaman da bir öğret­ men gibi değil bir baba gibi davrandı öğrencilerine... Müzik derslerinin yanında hayata dair anekdotlar da aktardı bize. Unutamayacağım iz bırakan öğretmenlerden biri oldu benim ve birçok arkadaşım için.

Seza Yüzbaşı

47


Özcan Hocam,

Tabanından birbirine yapışık iki üçgen cam ve o camın arkasında duran yabancı bir adamdı Özcan Hoca, kapının önünde tir tir titreyen ellerim ve bacaklarım kalbimin sesinden sağır olmuş kulaklarım… Bir sürü bağnaz fikrin uğultusunda boğulmuş halde bekliyorum. “Evlisin sen, ne gerek var? Çocuğunla okursun artık. Saçmalama daha neler…” vb bir sürü laf. Öyle sıkışmış ve çaresizdim ki, hayattaki son şansım buymuş gibi hissediyordum. İnanmaya çalışıyorum. Eğer bu benim için bir işaret olacaksa, bu yabancı bende bir yetenek bulacaksa bu yolda yılmadan yürü dedim kendime. Ama istemezse kaderine razı ol ve vazgeç. Her şey iki dudağından çıkacak sözlere bağlıydı. Yorulmuştum, pes etmeye hazır bekliyordum. Yıllar önce o kapının önünde kendime söylediğim sözler noktası virgülüne bunlardı. İçeride siyah bir duvar tipi piyano duruyordu -piyanoyu üçüncü görüşümdü-. Gözüklüklü bir adam bir şeyler çalıyordu. Yüzünde garip bir tebessüm. Piyanonun üstünde kıpırdamadan duran, uyuyan bir kedi –yıllarca uyudu, sadece dissonans seslere tepki verirdi-. Karşısında kan ter içerisinde kalmış on tane kadar öğrenci. Hafta sonu kimsenin olmadığı o koca okulda ne yaptıklarını bile bilmediğim bir grup insan… Gözlüklü yabancı kapıya doğru yöneldi. O kadar korkmuştum ki merdivenlerin yanında duran eşimin yanına koşup neredeyse saklandığımı hatırlıyorum. Buyurun bakalım 48


dedi. Eşim durumumu izah etti, ben konuşamıyordum bile. “Gel bakalım,” diyerek beni buyur etti. İçeriye adım attığım anda hayatımın değiştiğini hissedebiliyordum. Sanki bir eşikten atlamak gibiydi. Korku ve huzurun verdiği garip bir mutluluk, bu his ne tarif edilebilir ne de unutulabilir… “Hadi bakalım dikte yazıyoruz,” dedi. O da neydi? Tabii yapamayacağımı söyledim. “Yaparsın kolay, sadece dinle ve yaz. Nota yazabiliyor musun?” dedi. Yazıyordum ama sanki her şey uçmuştu kafamdan. “Öğreneceksin hadi bakalım,” dedi. O kağıtları hâlâ saklıyorum. Bir sürü hata yapmışım… Ve müzik başladı, ölene kadar sürecek olan müzik çalıyor artık hayatımda… Ondan çok şey öğrendim, para pul düşünmeden yardım etmeyi, inandığın şey uğruna savaşmayı, konsere gitmeyi, paylaşmayı, öğretmeyi, dinlemeyi, sevmeyi, öğretmen olmayı; her öğrencinin kıymetli olduğunu, asıl meselenin bakmak olduğunu ve daha sayamayacağım onlarca şey… Özcan Hocam hep yanımdaydı. Bize bir hikâye anlatmıştı mitolojiden, biraz anımsıyorum. Yunan mitolojisinde müz tanrıları varmış her birinin elinde bir enstrüman dünyaya sihirli müziklerini yayarlarmış. Özcan öğretmenimizin bilmediği bir şey vardı. O tanrılardan biri hâlâ bizimle, kalbimizdeki koca bir sırça sarayda oturuyor. Öğrencilerime her kızdığımda ya da bu ülkede müzik olmaz dediğimde aklıma o geliyor. Sakinliği, sabrı. Onun yolundan ilerliyorum… Son nefesimi verene dek kendisine minnettar kalacağım. Seni seviyorum güzel insan… Sezen Artıran

49


Özcan Özbek Öğretmenime; Marmara Üniversitesi Müzik Eğitimi Bölümü son sınıf öğren­ cisiydim. Sanırım yıl 2002 idi. Arkadaşlarımızla muhabbet eder­ ken konu Özcan Hoca’ya gelip dokunur ne kadar iyi ve bilgili bi­ risi olduğundan bahsedip dururduk. Hemen hemen her konuda yardımı dokunmuştur bana. Bende en çok iz bırakan özelliği ise arşivciliği olmuştur. Bununla ilgili küçük bir anımı paylaşmak is­ tiyorum sizlerle. Yine her zamanki gibi kaynak, kitap lazım olduğunda ilk müracaat adresim Özcan Hoca olmuştu: - Hocam sizde Nihavent Sirto ve Kürdili Hicazkâr Longa var mıdır? - Evet Görkemciğim olması lazım. - Onları ne zaman alabilirim sizden? 50


- Önümüzdeki hafta içi olabilir. - Ama öğretmenim bana lazımdı daha önce alabilir miyim? - Tabii ki ama benimle gelmen lazım çünkü notalar evde. - Tamam öğretmenim, ne zaman çıkıyoruz? Ve biz beraberce evine doğru yola çıktık. Yoldayken Özcan Hoca: - Sanırım küçük odadaki çekyatın altında sol tarafta alttan ikinci ya da üçüncü dosyanın içerisinde olmalı, diye mırıldandı. Kendi kendime “Hadi canım bunu niye söyledi ki,” dedim. Biraz sonra eve vardık içeri girdim. Ben böyle bir ev gör­ medim. Ev değil müzik kütüphanesi, müzik bankası ne der­ seniz deyin. Sıra sıra kitaplar, CD’ler kasetler öyle muntazam dizilmiş ki… Hani spiral yaptırdığımız fotokopi kitaplar vardır ya -ki onları ben hiç sevmem dolapta kitap gibi dik durmaz yırtılır -işte onlar bile o kadar itinalı dizilmişti ki imrendim, özendim, bayıldım anlatılmaz bir şey bu gidip görmeniz lazım. İşte o gün benim de böyle bir arşivim olmalı her gün ye­ nileri eklenmeli, onlarla uğraşmalı ve toplamalıyım diye dü­ şündüm. Naçizane o günden sonra elimden geldiği kadarıyla müzik­ le ilgili ne varsa elimde bulunmasına onlardan yararlanmaya çalışmışımdır. Bu konuda bana önderlik eden çok sevdiğim Özcan Hoca­ ma bir kez daha teşekkürü bir borç bilirim. Benim önümde çok güzel bir örnek teşkil ettiği ve etmeye devam ettiği için… İyi ki öğretmenim olmuşsunuz iyi ki varsınız. Deyimdeki gibi bir kelime öğretenin kulu kölesi oluruz. Saygılarımla kulunuz, öğrenciniz T. Görkem TEKİN Tekirdağ Güzel Sanatlar Lisesi-Keman Öğretmeni 51


Alanında hem sanatsal, hem de pedagojik açıdan son dere­ ce yetkin, araştırmacı, arşivci, sabırlı, iyimser, yardımsever ve kitap tutkunu bir müzik adamı Özcan Özbek... Kendisinin, 2002 yılında Marmara Üniversitesi’nde çalış­ maya başladığım günden, şu anda aynı kurumda meslektaş olarak bulunduğumuz bu güne kadar üzerimde çok emeği vardır. Onun özelliği; bu desteği hiç ayırım yapmaksızın bü­ tün öğrencilerine sabırla, olumlu düşüncelerle göstermesidir. Müzik ile ilgili bir makaleye, bir kitaba ulaşamıyorsanız size yardımcı olmak için büyük bir çaba gösterir. Ve bir ba­ karsınız ki geniş arşivinden istediğiniz belgeyi size özel çalış­ manızı teşvik eden size özel bir notla sunmuş. Karşılık bekle­ meksizin herkese yardım eden bir müzik emekçisidir. 52


Çalışmalarında son derece mükemmeliyetçidir. Kendi içi­ ne sinmeyen hiçbir çalışmayı müzikseverlere ve öğrencileri­ ne sunmaz. Bu konuda çok titiz davranır. Yoğun çalışmaları içinde her selamınıza karşılık verir, hatı­ rınızı ve ailenizi sorar. İnsani duyguları çok gelişmiştir. Kendisiyle tanışma ve çalışma şerefini tattığım için çok mutluyum... İyi ki varsınız canım Hocam... Benim gibi müzik âşığı daha birçok genç, sizin gibi hocala­ rın varlığı ile şüphesiz başarılarına başarı katacaktır. M.Ü.A.E.F Ses Eğitimi Öğretim Elemanı Tuğçem KAR

53


İlk karşılaştığımızda kendimi tanıtıp müzikteki hedefleri­ mi söyleyip kendisinden yardım istediğim zaman bana, neyi nasıl çalışabileceğimi anlatmıştı. Gün gelip de sevdiğim işte zorlandığım zaman ise zorlanmadan hiçbir şeyin olmayaca­ ğını söylemişti sakince. Zaten devamlı olarak öğrencilerini motive eden; onların müzikten vazgeçmesine izin vermeyen, doğru çalışma yollarını gösteren ve başarıya ulaşmalarını sağlayan en değerli öğretmenlerden birisidir Özcan Özbek. Ona ne kadar teşekkür etsem azdır. O örnek alınması gereken bir öğretmen ve benim en çok sevdiğim müzik öğretmenimdir. İyi ki onu tanıma fırsatı bulmuşum. Tüm öğrencilerinin onun yolundan gitmesi dileğiyle... Dr. Özcan Özbek’e saygıyla.

54

Ümit Erdoğan


Herkes öğretmen olamaz. Herkes öğretici, yol gösterici ve kutsal da olamaz. Bize sabrı, disiplini, samimiyeti, insanlığı ve eğitmenliği yaşatarak öğreten, birey olmayı öğreten kut­ sal öğretmenimiz, hayatımıza ışık kattığınız için çok teşekkür ederim. İyi ki öğrenciniz oldum. Diliyorum tüm emanet et­ tikleriniz size lâyık bir öğrenci ve hattâ öğretmen olabilirler. Sevgiler...

Yağmur Eylül Kul

55


Özcan Özbek ismini duyduğum anda içimde kocaman bir sevgi, yüzümde kocaman bir gülümseme var oluyor hemen. Çünkü kendisini her daim sevgi dolu ve hep gülümserken gördüm. Naif ve sakin ses tonuyla bir şeyler öğretmeye, anlat­ maya çalışır, her zaman. Her adımında öğrencilere ve insanla­ ra nasıl faydalı olunur diye düşünür. Bunu müzikle ve eğitim­ le etkili hale getirmeye çalışır, bildiklerini tüm öğrencilerine aşılamak ve yaptırmak için elinden gelenin fazlasını yapar... Yıllardır, yetenek sınavına girecek öğrenciler için uzak yol­ lardan gelip ayrıca zaman harcayıp onların da bilgi sahibi ol­ malarını sağlayan Öğretmenim... Yeri geldiğinde baba, sırdaş, fikir alabildiğim gerçek bir dost olan Öğretmenim… Yetenek sınavını kazandığımda ailemden sonra, ilk haberi ona verip 56


boynuna sarılmak istediğim Öğretmenim. Sabahları erken gelip dersi beklerken, birlikte tahtayı temizleyip sohbet et­ tiğim Öğretmenim. Hayatım boyunca aklımda, kalbimde çok büyük yer kaplayacak ve aklıma her gelişinde içimi titretecek olan Öğretmenim. İyi ki tanıdım, iyi ki onun öğrencisi oldum. Bu yüzden ken­ dimi gerçekten çok ama çok şanslı hissediyorum. Özcan Öz­ bek, her çocuğun ya da her insanın başına gelmesi gereken en güzel öğretmen. Her zaman onun öğrettikleriyle ve hisset­ tirdikleriyle yoluma devam edeceğim. Onun gibi bir eğitimci olabilmek için elimden geleni yapacağım. Dünyanın istisnasız tüm güzellikleri ayakları altına serilse yeridir. Kanatları eksik öğretmenim, canımın içi Özcan Öğretmenim. İyi ki var olmuş. Yankı Karaçam

57


Özcan Hocam sanırım alnıma yazılan en güzel yazılar­ dan biridir diye düşünüyorum. Sürpriz bir şekilde ve aniden Küçükçekmece’ye taşınmamız ve yeni evimize yakın olması vesilesiyle İstanbul’daki birçok kurs arasından Cennet Kültür Merkezi’ne kaydımı yaptırmama sebep oldu. Hattâ konten­ janın dolu olmasına rağmen konservatuvara hazırlandığımı belirtmemle yönetimin bana yardımcı olması sonucu kaydım yapıldı. Çalıştığım için derslere düzenli olarak katılmakta zorlanıyordum. Bir gün katılabildiğim bir derste piyano hoca­ mın ziyaretine gelmesi üzerine Özcan Hoca’yı tanıma şansını yakalamış oldum. Konuşmuyor, dikkatle bizleri izliyor ve sıklıkla gülümsü­ yordu, bazen bana, bazen bir başka arkadaşıma… Farklı gel­ mişti ama bir enerji vermişti. Ben de gülümsemeye başlamış­ tım. Marmara Üniversitesi Müzik Bölümü’nde öğretmenlik yaptığını öğrenince ders bitiminde yanına giderek bu okulda okumak istediğimi söyledim. O da ender bulunan özellikle­ rinden biriyle karşılık verdi ve müsait olması durumunda herkesle ilgilendiği gibi benimle de özel olarak ilgileneceğini söyledi. Hemen orada benim müzikle ilgili donanımımı biraz gözden geçirdi. Sonra da beni, yetenek sınavına hazırlanmam için her hafta verdiği üç saatlik ücretsiz eğitime katılmak üze­ re görev yaptığı okula davet etti. Gözümde fazlasıyla büyüyen sınava hazırlanabileceğimi söyleyerek umudumun büyüme­ sini sağladı. Okula girmeye hak kazanmış kadar sevinmiştim. Aslında kazanmıştım da zaten. Hem de sınava girmeden. Ar­ 58


tık okula girip hayalini kurduğum sıralarda oturmaya başla­ yacaktım. Evet, müzik konusunda yeterli seviyeye gelebilmek için derslerine katıldım. Fakat aldığım eğitimin müzikle alâkalı bölümü bana verdiği asıl şeyin yanında küçücük kaldı. Bunu tabii ki müzik eğitiminin az, zayıf veya yetersiz olduğu an­ lamında söylemiyorum. Özcan Hocam asıl zor, öncelikli ve önemli olanın müzik sınavını kazanmaktan ziyade faydalı ve doğru bir insan olmanın düzen, istikrar ve disiplinle müm­ kün olduğunu farketmemi sağladı. Bu olduğu takdirde ya­ şamın daha güzel, daha rahat ve daha doğru olacağını, dola­ yısıyla sınavım ne olursa olsun başarmamın çok daha kolay olacağını farketmemi sağladı. Açıkçası moral açısından iyi bir dönem geçirdiğim söylenemezdi ve önümü yeteri kadar iyi göremiyordum. Özcan Hocam bana ışık tutmadı, O benim ışı­ ğım oldu. Ona baktım ve göremediğim birçok şeyi görmeye başladım. Şu an yetenek sınavına hazırlanmaya çok daha iştahlı, is­ tikrarlı ve sistematik bir şekilde devam ediyorum. İnşallah sı­ navı kazanacağım ve ben de öğrencilik dönemimden itibaren benim gibi eğitime ihtiyacı olan öğrenci arkadaşlarıma fay­ dalı olabilmek adına elimden geleni yaparak bu güzel zinciri uzatmaya devam edeceğim. Ben onu manevi babam olarak gördüğümü ve Allah’ım nasip ettiği sürece onu bırakmayaca­ ğımı açık yüreklilikle söyleyebilirim. Allah bizleri o ve onun gibi insanlarla beraber eylesin. Yunus Çelenk

59


Çok değerli Öğretmenim Özcan Özbek, Siz o kadar güzelsiniz ki, sizi betimleyecek cümleleri se­ çerken çok zorlandım. Acaba Özcan Hocamı bir kaç cümleyle nasıl ifade ederim diye çok düşündüm... Size layık olabilmek ümidiyle: Bir öğretmen düşünün adı Özcan soyadı Özbek, Güzel kalbi yüzüne yansıyan adeta bir melek, Hiç şüphesiz Marmara’nın gülüdür, bunca verilen emek, Dünya yıkılsa da o hep Atatürk’ün yolunda ilerleyecek, Ömrü boyunca bu uğurda ilerleyip aydın nesiller yetiştirecek, Var mıdır dünyada dersine son dakika giren öğrencisine “Hoş geldin,” diyecek... Bir öğretmen düşünün adı Özcan, soyadı Özbek... Yusuf Kızılet

60


Öğretmenim, Cümlelerim, kelimelerim yetmez bize verdiğiniz emeklere... Okula adım attığım andan itibaren bakışlarınızla, tesellile­ rinizle, umut dolu sözlerinizle doldurdunuz içimi. Kazanabilme umudunu bile taşımadığım bir sınavda rast­ ladım size. Çoktan başlamış olan bir sınava dahil olmuştum. Beni gördünüz, merdivenleri çıkarak yanıma geldiniz ve ”Sa­ kin ol. Her şey yeni başladı. Sen güzel duyarsın iyi dinle...” de­ diniz. Belki de o cümlelerdi kaderimi belirleyen. Umutsuzluğu­ mu, mutsuzluğumu söküp attınız saniyeler içinde. Yalnız bununla kalsa... Bize iyi birer öğretmen olmaktan ziyade iyi birer “insan” olmayı öğrettiniz. Biz, yeryüzünde sizin gibi bir insanın olabileceğine hiç ih­ timal vermezdik oysa ki... İnsanlığınızla, görüşlerinizle, eği­ timciliğinizle, notalarınızla yolumuza öyle bir ışık tuttunuz ki... Bize “Kimler öğretmen olmak istiyor?” sorusu soruldu­ ğunda kalkmayan ellerimiz, şimdi sizin ışığınızla onlarca ço­ cuk yetiştiriyor. Mesleğimize olan inancımızın ve sevgimizin temelleri si­ zin sayenizdedir. Yolumuza çıktığınız için teşekkür ederiz.

Zeynep Gonca Tan 2010-2014

61


Karikatür: Murat K. Sağrıcıoğlu


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.