2
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
İçindekiler
Babutsa bu kez “Tabi Güzelim” diyecek
Haberi sayfa 11
Bengü Konseri’nde Halil Orun da sahne aldı!
Dr. Teoman Sirri, Aliye Hurer, Esin Sirri ve Ertan Hurer.
Ascot yarışında 4 Türk Kraliyet ailesi ve sadece özel davetlilerin girebildiği Royal Enclosure’a davet edilen Dr. Teoman Sırrı ve Enfield Belediye meclis üyesi Ertan Hürer ve eşleri, güneşli ve güzel bir günde yapılan at yarışlarını ünlü isimlerle bir arada izlediler. oyal Ascot’un ‘Royal Enclosure’ kısmına bu yıl dört Türk davet edildi. Royal Ascot koşularına her zaman olduğu gibi bu yıl da İngiltere Kraliçesi ikinci Elizabeth ve ailesi katılıp destek verdi. Kraliçe ikinci Elizabeth ve İngiltere’nin
R
yüksek sosyetesinden seçkin davetliler ‘Royal Enclosure’ kısmına oturup koşuları izlerler. Koşuların geçtiğimiz yıl ‘Royal Enclosure’ kısmına Dr. Teoman Sırrı ve eşi olmak üzere sadece iki Türk davet edilirken bu yıl dört Türk davet edildi. Dr.
Teoman Sırrı ve Enfield Belediye Meclis Üyesi Ertan Hürer ve eşleri bu davetliler arasındaydı. Kraliçe İkinci Elizabeth, eşi Edinburgh Dükü Prens Philip ve ailesiyle izlediği yarışlar heyecanlı geçti. Dr. Teoman Sırrı’nın kıra-
liyet ailesinin mensuplarından birisine hangi atın kazanacağını sorusuna aldığı ‘Yarıştan sonra size söylerim’ cevabı davetlileri kahkahaya boğdu. Samimi bir hava içerisinde geçen bu günde, bayanların birbirinden ilginç şapkaları da dikkat çekti.
“En iyi penthouse” ödülü Döveç Construction’a” öveç Construction, 2009 yılında Property NC Dergisi tarafından düzenlenen Emlak ve İnşaat sektörünün “En iyileri” ödül gecesinde “En iyi Penthouse” ödülüne laik görüldü. Kasım 2009 ayında Rocks Hotel’de gerçekleştirilen törenle yarışmaya tek dalda katıldıkları ve kazandıkları ödüllerini 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın elinden alan Döveç Construction, geçtiğimiz günlerde de Korineum Golf Club’da düzenlenen ve seçkin insanların katıldığı bir törenle sertifikalarını aldı. Bu yıl diğer dallarda da aday olmayı hedeflediklerini belirten ve alınan bu ödülün Döveç Construction çalışanlarının özverileri ve profesyonellikleri sayesinde elde edilmiş ve şir-
D
Haberi sayfa 26
Cepte Kuzey Kıbrıs Turkcell Depremi !
Tüm Yurtdışı aramalardaki indirimlerin yanı sıra Süper Tarifeler ile yurtdışıyurt içi aynı fiyata aranacak
Evrensel bir kültürün çocukları: Gurbetler
Haberi sayfa 14 Sahibi: North Cyprus UK Ltd Genel Yayın Yönetmeni: Zorlu Cezaroğlu Editör: Misli Kad›oğlu Dizayner: Onur Mehmet Kapak Fotoğrafı: Burçin Tuncer
Adres:11 Byron Close, Sydenham, SE26 5SF Kıbrıs: +90 533 863 5341 Londra: +44 7958 352 411 Mail: zorlucezaroglu@yahoo.co.uk zorlu@northcyprusuk.com
Haberi sayfa 38-39
recycle Gazetemizde yay›nlanan fotoğraf, haber ve reklamlar›n her hakk› mahfuzdur
ketin gurur kaynağı olduğunu kaydeden Döveç Construction yetkilileri, ülkemizin en önemli sektörlerinden biri olan Emlak ve İnşaat sektörüne kaliteli ve modern bir hizmet sunmaya devam edeceklerini söyledi.
Burçin Döveç
Haberi sayfa 18
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
3
4
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Haber
Editörden Misli Kadıoğlu mislikadioglu@hotmail.com
Şimdi keyif zamanı ıcaklar bastırdı. Özellikle plajlarda iğne atsanız yere düşmeyecek şekilde bir kalabalık var. Geçmiş yıllarda da mı bu kadar çok insan vardı yoksa bu yaz nüfusumuz mu arttı bilmem aynı şekilde eğlence mekanlarında da ortalık kum gibi. Ülkemi bu şekilde fıkır fıkır görmek beni sevindiriyor. Özellikle de içimizin ısındığı bu yaz günlerinde...Bu hareketlilik ülkedeki eğlence sektöründe değildi sadece, siyasi gündemin de oldukça yoğun olduğu bir dönem yaşandı. Yerel seçimler nedeniyle de heyecan yine doruktaydı. Bu sayımızda da Kuzey Kıbrıs’ta yaşanan yaz keyfini sizlerle paylaşmaya bu coşkuyu sizlere de hissettirmeye çalıştık...Bunun yanında Kıbrıs’ta uzun yıllardan beridir var olan ancak eski yaşamlarından gittikçe uzaklaşan ve aslında İngiltere’de de sayıları hiç azımsanamayacak kadar olan Gurbetler’e bir ziyaret gerçekleştirdik. Hem onları daha yakından tanımak, hem de bu yok olmak üzere olan topluluğun kültürel yaşantısını arşivlemek adına...İlginç bir ziyaret ve gerçekten de açılmaya değer bir sayfaydı. Biz onlarla paylaştığımız anlardan büyük keyif aldık, umarım siz de satırlarda aynı keyfi yakalarsınız...İlginizi çekebileceğini düşündüğüm bir başka konu daha bu sayıda sizlerle... Mavi Köşk... Hala Ortadoğu’nun en büyük silah kaçakçısı olarak bilinen Makarios’un avukatı Paolides’in çok severek yaptırdığı Mavi Köşkü...Bu esrarengiz adamın esrarengiz evinin hikayesini biz de büyük bir heyecan ve merakla karşıladık. Çok ilginç bir yer ve mutlaka ziyaret edilmesi gerekiyor... Bu ay 12. sayısı olan North Cyprus UK’i, yine dolu dolu bir içerikle sizlere sunuyoruz. Yeni yaşımızda daha fazla içerikle sizlerle birlikte olmayı hedefliyoruz...Umarız bir elinizde renkli kokteyliniz, karşınızda Akdeniz’in mavi suları, koynunuzda yasemin kokusu ve yanınızda sevdiklerinizle birlikte bu güzel adanın keyfini çıkarıyorsunuz şimdi. Ya da bunun planları aşamasındasınız...Hem tatil hem de gelecek planlarınız için sizlere bir rehber görevi olduğumuzu umut ediyorum...Gelecek sayımızda buluşmak ümidiyle.
S
Lopez’e 3 milyon dolar Boz Group’un Girne’de yaptırdığı Cratos Premium Hotel’in 24 Temmuz’daki gala gecesine katılacak olan dünyanın en ünlü yıldızlarından Jennifer Lopez’in 3 milyon dolar alacağı belirtildi. ennifer Lopez, KKTC’de turizm şehri Girne’de hizmete girecek Cratos Premium Otel’in 24 Temmuz’daki gala gecesinde sahneye çıkacak. Ancak KKTC’yi şimdiden Jennifer Lopez heyecanı sardı. 41. yaşını da otelde kutlayacak olan sanatçı için otel yetkilileri hazırlıklara şimdiden başlamış durumda. Konserden iki gün önce kendisi için 12 bin dolara kiralanan özel uçakla Ercan Devlet Havalimanı’na inecek olan Lopez’i karşılayanlar arasında Turizm ve Çevre Bakanı Kemal Dürüst ile Ekonomi ve Maliye Bakanı Ersin Tatar da yer alacak.
J
Konser özel davetlilere 220 milyon dolara mal olan Cratos Premium Otel’in gala gecesinde sahneye çıkacak Lopez, özel davetlilere konser verecek. Otelde de Lopez için özel tasarımlar düşünüldü. Buna göre, ünü sanatçı 700 metrekarelik kral dairesinde kalacak. Odası özel istenen yaseminlerle donatılacak. Kalacağı katta, sadece yakın dostları ve korumaları bulunacak. Lopez 220 milyon dolara yaptırılan otelin açılışına eşi Marc Anthony ve ikiz bebekleri ile birlikte gelecek. Otelde 3 gün kalacak olan Lopez, aynı zamanda 41. yaş gününü de kutlayacak. Kıbrıs’a özel uçakla gelecek olan Lopez ve ailesi havalimanında beyaz Hummer Limuzinle alınıp Girne’deki otele ulaştırılacak. 22 Temmuz’da 80 kişilik ekiple Kıbrıs’a gelecek olan Lopez, otelin 24 Temmuz’daki açılışında konser verecek. Lopez’in sahne malzemeleri ise iki TIR ile getirilecek. Lopez’in konserinden önce, ünlü Cirque du Soleil performans sergileyecek. Gala gecesi, Fashion TV tarafından 193 ülkede canlı olarak yayınlanacak. Odasına 100 orkide konulacak Üç gün için 3 milyon dolar (4.5 milyon TL) alan Jennifer Lopez, 80 kişilik ekibin yanı sıra 3 aşçısı ve 5 özel yardımcısını yanında getiriyor. Lopez otelin 650 m2’lik içerisinde spa, sauna, buhar odası ve jakuzisi bulunan özel dizayn edilmiş kral dairesinde konaklayacak. Kral dairesi Lopez için beyaz olarak dekore edildi. Odasına 100 adet beyaz orkidenin de konulacağı Lopez için 2 masör, 2 kuaför de hazır tutulacak.
Karpaz’da denize girecek Geniş güvenlik önlemlerinin alınacağı konserde Lopez’i 12 kişilik koruma ordusu koruyacak. Beraberinde aşçılarını da getirecek olan Lopez, kendine özel yemekleri yiyecek. Danışmanlarının Kıbrıs brifingi verdiği Lopez’in, Ada’nın en güzel kumsalı Altın Kum’da gezeceği, denize gireceği belirtildi. Lopez’in ülkede bulunduğu süre içinde, Kuzey Kıbrıs’a has kıyafetleri giyeceği öğrenildi. Dürüst: Büyük kazanç Milliyet’e, “Lopez, dünyaca ünlü bir sanatçıdır” diyen Turizm Bakanı Dürüst, “Bu gibi sanatçıların ülkemize gelmesi hem tanıtım açısından hem de turizm açısından büyük kazançtır. Bundan sonra da bu gibi etkinliklerin olması için çalışacağız” diye konuştu. Dürüst, Lopez’i havaalanında karşılama
konusunda ise, “Zamanı gelsin bakalım” demekle yetindi. Tatar: Hatıra fotoğrafı çektireceğim Lopez’in KKTC’ye gelecek olmasını Milliyet’e “müthiş bir olay” olarak değerlendiren Maliye Bakanı Ersin Tatar, “Lopez gelsin, havaalanında da karşılarız. Dünya yıldızı gelecek ve bu dünyaya da bir mesaj olacak. Buranın ambargosunun kırılması konusunda” dedi. Lopez geldiğinde, mutlaka bakan olarak “hatıra fotoğrafı” da çektirmek istediğini söyleyen Tatar, “Fotoğraf albümlerimizde hep siyasetçiler olacak değil ya, dünyaca ünlü starlar da olsun” diye konuştu. Roberto Cavalli defilesi Gala gecesinde sürpriz bir defile olduğu da bildirildi. Dünyaca ünlü modacı
Roberto Cavalli, Fashion TV’nin davetlisi olarak, 24 Temmuz’daki Gala Gecesi’nde Jennifer Lopez’e özel, sürpriz bir defile düzenleyecek. Defilenin manken kadrosu da yine Fashion TV güzellerinden oluşuyor. Gala Gecesi, Fashion TV tarafından 193 ülkede canlı olarak yayınlanacak. John Secada da sahne alacak Gala Gecesi’nden bir gece önce ise, otel dünyaca ünlü Küba asıllı Amerikalı şarkıcı John Secada da konser verecek. Lopez’in yakın arkadaşı ve söz yazarı olan Secada’nın iki Grammy Ödülü bulunuyor. Sanatçı, 23 Temmuz’daki sahnesinin ardından Lopez’in doğum günü partisine katılacak.
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
5
6
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Magazin
Hepimize Hayırlı olsun ir yıla aşkın süredir ülke turzminin nasıl gelişeceği konusunda birşeyler yazmaya çalıştım. Bu yazdıklarımı ve düşüncelerimi birçok sektör temsilcisinin yanında ilgili devlet yetkilileriyle de paylaştım. Kıbrıs Türk Hava Yollarımızın da ülke turizmi için ne kadar büyük önem arzettiğini anlattım. Ulaşım bir ada ülke ekonomisi için en önemli faktördür. Bugün üzülerek milli hava yolumuz olan KTHY’nın uçuşlarının durduğunu ve tüm sektörlerin bir belirsizliğe itildiğini görüyoruz. Ülkemize turistleri ulaştırmaya çalışan tur operatörü ve acenteler büyük bir şaşkınlık içerisine girdiler. KTHY’nın bir borç batağının içerisinde olduğu açık bir gerçekti. Herkes geçte olsa KTHY’nı kurtarmak için büyük çabalar harcamıştır. 109 milyon dolar borcun ödenebilmesi, Devletimiz açısından çok zor bir durumdu. Böyle bir borcu ödemesi durumunda da, bu şekilde işletilmesinin ne kadar sürdürülebilir olduğu da tartışıldı; fakat bir cevap bulunamadı. Bugün gelinen duruma bakacak olursak, Atlasjet KTHY’nın yolcularını taşımak için çalışmalara başladı. Dileriz Atlasjet’in bu çalışmalarına herkes yardımcı olur da ülke turizmi çok yara almadan yoluna devam eder. Bir ada ülkesi ekonomisi açısından, devletin Hava yolunun var olması gerekliliğini her zaman savunmuşumdur. Atlasjet ve Pegasus’u ülkemize olan katkılarından dolayı her iki şirketi de milli hava yollarımız gibi görmemiz ve her ikisine de destek vermemiz gerekmektedir. Bu iki hava yolu şirketi ülkemize yolcu ve turist taşımak için büyük riskler alarak uçuşlar düzenlemektedirler. Devlet, ülkemize turist taşıyan tüm hava yolu şirketleri ile masaya oturarak, turist sayısını artırabilecek teşvikşleri sunmalıdır. Atlasjet ile varılan antlaşmaya göre devletin hava ulaşımından uzaklaşması söz konusu değildir. Varılan antlaşmaya göre, gelecek yıl Atlasjet ile
B
Dr Muhammet Yaşarata muhammet@ cypruspremier.com
yeni bir oluşuma gidilecek. Böylece, borç batağında olmayan yeni bir Kıbrıs Türk Hava Yolları şirketi doğacaktır. Devlet bu yeni kurulacak şirkette ortak olacak ve işten durdurulan 320 çalışanını geri alacak. Bu yeni hava yolunun kurulma maliyeti 5 - 8 milyon dolar arasında bir yatırımı gerektirecektir. Dolayısıyle, KTHY’nin bugünkü 109 milyon dolar borcu ile 5 uçaklı 10 tane daha hava yolu kurulması ve 50 tane daha uçak kiralanması demektir. Dünya standartlarına göre her uçak için 50 kişi çalıştırıldığı düşünülürse 2,500 personele ihtiyaç olacak. İlerleyen yıllarda verim alınırsa ve uçak filoları artırılırsa bugün durdurulan çalışanlardan daha çok çalışana ihtiyaç duyulacağı da bir gerçek. Devletimiz artık özel sektörün önünü açmalı ayrıca havacılık gibi stratejik önemi olan işletmelere de muhakkak ortak olmalıdır. Devlet devamlılk arz eder ve hiç bir özel kurum ve kuruluş devletin üzerinde olamaz. Devletimiz ekonomik sorunlar içerisinde olabilir fakat yarın bu sorunlar bittiği zaman en güçlü bir organ olarak ekonominin temeli olmaya da devam eder. Devletimizin ülkeye turist taşımak için özel sektör ile birlikte bir Charter Şirketi kurması kaçınılmazdır. Oysa, Atlasjet ile kurulan şirket tarifeli seferler yapma yönündedir. Özellikle ada ülkelerinde tarifeli hava yolu şirketlerinin maliyetleri yüksektir. Dünya ile rekabet edebilecek uçak fiyatlarına bu şekilde ulaşılabilmesi zordur. Dolayısı ile, Atlasjet ile de kurulacak bu hava yolu şirketinin Charter hava yolları çerçevesinde düşünülmesi yerinde olacaktır. İlerleyen günlerde Kuzey Kıbrıs Türk Havacılığında neler olacak birlikte göreceğiz. Herkese bu zor geçilen günlerde sabırlar diliyorum...
Sean Paul Girne’de konser veriyor... Reggae ve pop müziğinin efsane devi, Grammy Ödüllü dünya yıldızı Sean Paul, 7 Ağustos 2010 Cumartesi gecesi Girne Jasmine Court Hotel’de sahne alıyor. irne de unutulmaz bir gece için geri sayım başladı. Geçtiğimiz yıllada Ian Oliver, David Vendetta, Andi & Stella, Manga, Decaparecidos, Akcent, Inna ve Shaggy gibi dev isimlerle müzikseverleri buluşturan Dance FM ve Groove Organizasyon, Maiyanna International işbirliğiyle, şimdi büyük bir dünya starı olan Sean Paul’u Kuzey Kıbrıs’a getiriyor. 7 Ağustos 2010 Cumartesi gecesi Girne Jasmine Court Hotel – Green Garden’da yer alacak konserde, geceye özel muhteşem bir prodüksiyon, devasa bir sahne, led animasyonları ve muhteşem ışık showları ve birbirinden özel süprizler hazırlandı. Gecede 800 metre kare VIP alan ayrıca 10 000 kişilik yeşil çim alan üzerine dünyanın en ünlü gece klüplerinin lüksünü aratmayacak dev klüp düzeni kuruluyor. Yıllardır Kuzey Kıbrıs’a geleceği olay konusu olan Sean Paul unutulmayacak bir gece yaşatacak. Konsere yaklaşık 8000 kişinin katılması bekleniyor.
G
Hollandalı mankenler Kıbrıs’taydı ollanda’’nın en yüksek tirajlı dergilerinden Panaroma’nın mankenleri, Yasmin Boone, Yay Oan Veben ve Sophia Yacearine geçtiğimiz hafta içinde çekim için Kıbrıs’taydı. Derginin Ağustos sayısı için mekan olarak Kuzey Kıbrıs’ı seçen ekip, adanın farklı noktalarında yaptıkları çekimlerin arasında dinlenme şansı da buldular. Mankenler, işte bu aralardan birinde alışveriş için Girne sokaklarındaydı. Kentin en gözde mobilya ve dekorasyon mağazası DCR Interiors’a giren mankenler, iki saate yakın mağazayı gezdiler. ZOOM ve BRT Magazin ekibinin takip ettiği ziyarette, keyifli anlar vardı.Mağaza sahibi Yasemin Rodoplu tarafından karşılaşan ekip, mağazadaki objeleri inceleme şansı buldu.Ziyaretin sonunda Rodoplu, gelen mankenlere ve ekibe özel bir hediye paketi ile uğurladı.Avrupa’da birçok dergiye kapak olan mankenler, Plaboy’un Hollanda baskısına da kapak olan ünlü mankenler arasında yer alıyor.
H
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
7
8
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Haber
The Ottoman House Restoran açıldı...
ürk ve Lübnan mutfağından lezzetlerin sunulduğu The Ottoman House Zeytinlik’te açıldı. Arap yemeklerinin tanıtıldığı açılışta, arap müzikleri de dinletildi. Bülent
T
Günkut’un usta tanıtımıyla sunulan açılışa, KKTC Meclis Başkanı Dr. Hasan Bozer yanında İngiliz, Arap ve Türk misafirler de katıldı. Zeytinlik Köyü girişinde yer alan, tarihi ve otan-
tik görünüşü ile dikkat çeken restorantta Arap İş adamı Said Saadi, eşi ve 7 çocuğuyla birlikte Lübnan’dan esintiler getirecek. Türk ve Lübnan mutfağından yemek çeşitleri sunulacak.
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
9
10
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Haber
Mucizeler Yaratıcısı… azar günü nasıl yaşamak istersen ona dönüşüyor. Ya kayıp bir gün haline geliyor, veya içine çok şey sığıyor. Pazarlardan pek hazzetmem esasında, ilkokul zamanından böyle bu… Bizimkiler dizisinin ardından uyku vaktinin geldiği ve ertesi sabah erken kalkıp okula gitme düşüncesi. Okul bitene kadar hep bu şekilde anlamlandırılmış bir gün benim için Pazar. Halbuki insanın ruhunun dinlendiği, anı yaşadığında tüm telaşlardan arındığı bir gün…Şimdi de tüm hafta yaşadığımız iş telaşından uzaklaşabildiğimiz (tabi Pazar çalışmıyorsak) bir gün … Böyle bir Pazar günlerinden birinde, havanın da güzelliğini fırsat bilerek, arkadaşlarla biraraya gelip Davlos’a doğru yola çıktık. Ancak bu gezinin sonunda kendimizi Dipkarpaz’da bulduk. Ona sonra döneceğim... Sizlere şunu söyleyebilirim ki Girne’den Davlos’a giderken deniz ve dağın manzarasıyla transa geçmemek nerdeyse imkansızdı… Aslında resimlerde gördüğümüz ve hayran kaldığımız birçok yerden pek de bir farkı yokmuş buraların, bire bir şahit oldum… Davlos’tan Karpaz’a giderken o kadar güzel konaklama yerleri yapılmış ki biraz umutlandırdı beni ülkemizin turizmi adına . Ve bir çok soru da üçer beşer sıralandı aklıma. Ne kadar planlıyız? Ne kadar biliyoruz ne yaptığımızı? Bu kadar güzel havayı ve doğayı doğru kullanıp değerlendirebiliyor muyuz? Dağları inşaat yapmak için kalbinden delerken, başka bir yol düşündük mü? Geleceğe dair bir hedefimiz var mı? Ne yaptığımızı biliyor muyuz?...Kaygılanmamak
P
Mine Çeliker mceliker@gmail.com
ve bu güzellikler için endişe duymamak da elde değil. Yol boyunca bu konuları konuşup tartışırken Dipkarpaz’a geldik… O meşhur Apostolos Andreas manastırına… Hani suyuyla insanların şifa bulduğu, muma adanan dileklerin kabul olunduğu, mucizelerin yaratıcısı olarak bilinen rüzgarlar hakimi Andreas (St. Andrew)’a adanmış mistik manastıra… İçim her gelişimde olduğu gibi bu sefer de bir garip oldu bu tarih kokan yerde… Manastırda bulunan kilisenin ihtişamından bir kez daha büyülendim. Yüzyıllar önce orayı ziyaret eden insanların aynı manzara karşısında neler hissettiklerini düşündüm… Kimlerin gelip geçtiğini buradan ve buraların nelere şahit olduğunu… Ortodokslar için ayinlerin düzenlendiği manastıra, her inanıştan insanların gelerek adakta bulunduğu fikri beni çok heyecanlandırdı. Yakılan her mumun ne kadar da özel olduğunu düşündüm birden… Hangi çağ olursa olsun mucize arıyor insan… Dileklerini gerçekleştirecek ve geleceğe olan inancını güçlendirecek mucizeler… Bu beklenti kimi zaman bir muma, kimi zaman gül ağacına asılan bir resime yansıyor. Ama mucizeler inanıldığı sürece yaratıcısının beyninde hayat buluyor… Bende güzel ülkem için doğal güzelliklerinin bozulmaması adına bir mum yakmadan geçemedim.
Genç Yapı Market Mağusalılarla buluştu
arım asırdan beri Mağusa’da hizmet veren İlkay Genç Ltd, 51’inci yılında halka daha iyi kalitede hizmet ve ürünler verebilmek için yeniden yapılandırma çalışmalarını sürdürerek, 1951 yılından beri hizmet vermeye devam ediyor. Geçtiğimiz hafta, Gazimağusa Küçük Sanayi Bölgesi’nde kokteyilli bir açılışla yeni şubesinin tanıtımını yaptı. KKTC Sağlık Bakanı Ahmet Kaşif ve Mağusa Belediye Başkanı Oktay Kayalp’ın birlikte yaptığı açılışa ilgi büyüktü. Hizmet kapasitesini artırmak için personel eğitimleri ve danışman nezdinde takım çalışmaları yapan Genç Yapı
Y
Market Ltd, tüm mağazalarında olduğu gibi Mağusa Genç Yapı Market’te de yapı malzemeleri sektöründeki dünya markalarını bir çatı altında buluşturarak, dünya fiyatları ile rekabet edebilen ürünleri ve rahat alışveriş imkanı sağlayarak halkın hizmetine sundu. İlkay Genç Ltd yenilenen şirket vizyonunda kurumsallaşmış, sektöründe 1 numara olan, sürekli yatırım ve gelişmelerle büyüyen, güçlü markası ve üstün hizmet kalitesiyle ada genelinde yer alan mağazalarıyla, Kuzey Kıbrıs’ta bu sektörde yer alan kurumlar arasında en çok tercih edilen firma durumuna geldi.
11
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Magazin
Babutsa bu kez “Tabi Güzelim” diyecek Babutsa yeni single’ı “Tabi Güzelim” ile bu yaz müzik piyasasına kıpır kıpır girmeye hazırlanıyor. Grubun Temmuz ayı içerisinde çıkacak yeni single için son hazırlıklar tamamlanırken, klip çekimi için de geri sayım başladı. Misli KADIOĞLU abutsa, “Tabi Güzelim” isimli yeni single’ı için kolları sıvadı. Türkiye’de altyapı hazırlıkları tam gaz süren grup, kıpır kıpır bir şarkı ile bu yaz müzik piyasasına bomba gibi düşecek. “Yanayım yanayım” isimli parça ile Türkiye, Londra ve Kuzey Kıbrıs’ta büyük başarı elde eden grup, bu kez “Tabi Güzelim” ile yaza farklı bir soluk getirmeyi hedefliyor. Müziği Yünanistan’a ait, sözleri ise Almanya’da yaşayan Kıbrıslı Türk Kadir Mutlu’ya ait “Tabi Güzelim” adlı parça, Babutsa’nın kıştan sonra çıkacak albümünde de yer alacak. Babutsa, 20-23 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilen Kemer
B
Festivali’nin ardından şarkı çalışmalarını bitirerek klip çekimine başladı. Babutsa ödüle doymuyor Diğer yandan Babutsa ödüle doymuyor. Avrupa Gazeteciler Derneği’nin “Yılın En İyileri Medya Ödülleri” Conrad Otel’de düzenlenen geceyle sahiplerine verilirken grupa bir ödül de burada geldi. Avrupa Gazeteciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Fişenk ve Ajans Goldencest Yönetim Kurulu Başkanı Tülin Ürker’in ev sahipliği yaptığı gecede çok sayıda milletvekili, politikacı, iş adamları, Ulusal ve Uluslararası Basın ile Magazin dünyasından seçkin davetliler katıldı. AGD Onur
Ödülüne Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, En iyi siyaset adamları Devlet Bakanı Başmüzakereci Egemen Bağış, Avrupa Parlamenterler Birliği Başkanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, En iyi çıkış yapan bayan sanatçı ödülüne Sıla layık görülürken En İyi Çıkış Yapan Grup ödülünü Babutsa aldı. Diğer yandan başarılarına başarı katarak ödüle doymayan Babutsa, Boğaziçi Üniversitesi-Radyo Boğaziçi 7. Geleneksel Müzik Ödülleri’nde de En İyi Çıkış Yapan Sanatçı ödülüne layık görüldü. Son bir ay içerisinde Babutsa, Girne Amerikan Üniversitesi ve Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin de aralarında bulunduğu birçok yerden ödüller aldı.
12
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Haber
İnşaat sektörüne düzen ve denetim Kuzey Kıbrıs’ta inşaat sektörüne hazırlanan yasayla birlikte düzen ve denetim geliyor. Yeni yasa, hem müteahhit hem alıcı hem de bankayı koruyacak. Banka müteahhit yerine direkt alıcıyı kredilendirecek. Müteahhit inşaat yapacağı araziyi ipotek koyamayacak. Alıcı, tapu işlemlerine başlandığı andan itibaren kendisine hukuki teminat sağlayacak “Kat İrtifak Hakkı” elde edecek. uzey Kıbrıs ekonomisinin bir dönem lokomotifi kabul edilen inşaat sektörüne düzen ve denetim getiriliyor. Müteahhidin inşaat yapacağı araziyi ipotek koymasını ya da satılan bir malın başkasına satılmasını engelleyecek ve apartman hayatını tam bir denetim altına alacak Kat Mülkiyeti ve Kat İrtifakı Yasa Tasarısı hazır. Bakanlar Kurulu’ndan mart ayında geçen ve Cumhuriyet Meclisi’nde beklemede olan Kat Mülkiyeti ve Kat İrtifakı Yasası, hem müteahhidi hem alıcıyı hem de bankayı koruyacak. Alıcı, ortada hiçbir inşaat yokken, tapu işlemlerine başlandığı andan itibaren kendisine hukuki teminat sağlayacak Kat İrtifak Koçanı alacak. Yasayla birlikte banka direkt müteahhidi kredilendirmek yerine, alıcıyı kredilendirecek. Böylece kredi riski bölünecek. Yasa, insanların mağduriyetini önlediği gibi, inşaatların mimari yönden de “hilkat garibesine” dönüşmesini de engelleyecek. Emlak çevrelerince Kat Mülkiyeti ve Kat İrtifakı Yasası’ “çok önemli bir boşluğu dolduracak kapsamlı bir yasa”.
K
Yasa neler getirecek? Kat Mülkiyeti ve Kat İrtifakı Yasası, tamamlanmamış, hatta başlanmamış, ancak bütün izinleri alınmış ve tapu kütükleri açılmış inşaatlardan mal almak isteyen alıcılara “Kat İrtifak Koçanı” verilmesini öngörüyor. Mevcut 63/1987 sayılı Kat Mülkiyet Yasası’na göre alıcı, inşaat tamamlandıktan sonra alacağı “Kat Mülkiyeti Koçanı” ile hak sahibi olabiliyor. Eski yasanın revize edilmesi ve yeni unsurların eklenmesiyle hazırlanan yeni yasanın hayata geçmesiyle alıcıya verilecek “Kat İrtifak Koçanı”, “Kat Mülkiyeti Koçanı”na geçiş öncesinde mal sahiplerine hukuki teminat sağlayacak. Yeni yasayla alıcının ödeme şekli de değişecek. Alıcı, kat irtifakını aldığı binayı ban-
kaya ipotek gösterip, para alacak ve gerekirse müteahhide verip inşaatını tamamlayacak. Ancak müteahhit hiçbir zaman kat irtifakı sahiplerinden izinsiz hiçbir şey yapamayacak. Müteahhit de inşaat yapacağı araziyi ipotek koyamayacak. İpotek koyarsa, hiç kimseye satamayacak. Kat İrtifak Hakkı’nı kimseye veremeyecek. Müteahhit hiçbir zaman kişiye vereceği apartman dairesini veya villayı ya da araziyi ipotek koyamayacak. İpotek koyup, inşaatına başlayamayacak. Bu şekilde alıcılar garantiye alınacak. İpotek olan araziler Kat İrtifak Yasası’na tabi olamayacağı için, hiçbir risk olmadan mal alınabilecek. “Sektöre ciddiyet kazandırılacak” İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı, İskandan Sorumlu Müsteşarı Hasan İslamoğlu, hem inşaatı yapana hem de inşaatı alana ciddi sorumluluklar getirecek yeni yasanın inşaat sektörüne tam bir ciddiyet kazandıracağını belirtti. İslamoğlu, “Kimse kimseyi mağdur etmeyecek. Alıcı verdiği para karşılığı tapudan aldığı Kat İrtifak Koçanı ile kendisini garantiye alıyor. Ev kesinlikle başkasına satılmıyor. Alıcı bu koçanı ipotek göstererek, bankadan para alıyor ve işin devamını sağlıyor. Hem bitmiş binaların denetimi sağlanmış olacak hem de inşaat halindeki ve inşaata başlarken binaların sağlıklı bir şekilde alınıp satılması sağlanacak. Yasa, inşaatın tamamlanması sonrasında sigortalanmasını da öngörüyor” dedi. “Kat İrtifakı devreye konuyor” Hasan İslamoğlu, 7 Mart’ta Bakanlar Kurulu’ndan onaylanıp, Cumhuriyet Meclisi’ne havale edilen Kat Mülkiyeti ve Kat İrtifakı Yasa Tasarısı’yla, mevcut kat mülkiyeti yasasına çağın gerekliliğine uygun bir içerik kazandırmayı ve “Kat İrtifakı Kurumu’nu devreye koyarak kat mülkiyetine geçiş öncesinde hak sahiple-
rine hukuki teminat sağlamayı amaçladıklarını söyledi. İslamoğlu “Proje çizilip, şehircilikten geçtikten ve KTMMOB’dan onay aldıktan sonra kaymakamlık ya da ilgili belediyeye gönderilecek. Apartman ise daire
kişiye vereceği apartman dairesini veya villayı ya da araziyi ipotek koyamayacak. İpotek koyup, inşaatına başlayamayacak. Bu şekilde alıcılar garantiye alınacak” dedi. Alıcının ödeme şeklinin de değişeceğini kaydeden
KT İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Soner Yetkili
numarası, sitede bir villa ise villa numarasıyla Tapu Dairesi’ne gönderilecek. Tapu Dairesi buna birer Kat İrtifak numarası verecek. Bu malları inşaata başlamadan önce alacak kişilere dairenin ya da villanın Kat İrtifak Koçanı verilecek” dedi. Mevcut Kat Mülkiyet Yasası’nda bu konuda hiçbir düzenleme bulunmadığına işaret eden İslamoğlu, sadece bir sözleşmeyle düzenlenen alıcı-müteahhit ilişkisinde olası mağduriyeti önleyici hiçbir yasal düzenleme bulunmadığını belirtti. İslamoğlu, özellikle faiz yasasının eksikliğinin son zamanlarda artan mağduriyetlere neden olduğunu söyledi. “Müteahhit araziyi ipotek koyamayacak” Hasan İslamoğlu, yeni yasayla müteahhidin inşaat yapacağı araziyi ipotek koyamayacağını; ipotek koyarsa hiç kimseye satamayacağını ve Kat İrtifak Hakkı’nı kimseye veremeyeceğini söyledi. İslamoğlu, “Müteahhit hiçbir zaman
İslamoğlu, alıcının, Kat İrtifak Koçanı’nı aldığı binayı bankaya ipotek gösterip para alacağını ve gerekirse müteahhide verip inşaatını tamamlayabileceğini belirtti. İslamoğlu, müteahhidin hiçbir zaman Kat İrtifak Hakkı sahiplerinden izin almadan inşaatta bir şey yapamayacağına dikkat çekti. “Apartman denetim altına alınacak” Hasan İslamoğlu, Kat Mülkiyeti ve Kat İrtifakı Yasası’nın getireceği bir diğer yeniliğin ise apartman hayatının tam bir denetim altına alınmasını sağlayacak binanın sigortalanması, yönetici atanması gibi birtakım uygulamaları zorunlu hale getirmesi olduğunu söyledi. Yasada kat maliklerinin ortak yerler üzerindeki hakları ile borç ve yükümlülüklerinin düzenlendiğini kaydeden İslamoğlu, merdiven ayakları, bacalar ve dış cepheler gibi bağımsız bölümlerin kullanım şeklinin yasada açıkça ifade edildiğini
belirtti. İslamoğlu, ana taşınmazın bakım ve onarımının, kişilerin ana taşınmazın genel giderlerine katılımının, sigorta anlaşmalarının ve mülke Yönetici ile Kat Malikler Kurulu’nun atanmasının zorunlu hale getirildiğini kaydetti. İslamoğlu, “Mevcut yasada bunlar şart koşulmazdı. Örneğin zemin katta oturan bir kişi, kullanmadığını ileri sürerek bozulan asansörün tamirine katkı koymayabiliyor. Yeni yasayla tüm apartman sakinleri, kullanır ya da kullanmaz tamirata maddi katkı yapmak zorunda olacak. Dış cepheyi isteyen istediği gibi boyayamayacak. Ya da herkes istediği şekilde balkonunu kapatıp, odaya dönüştüremeyecek. Bu tip konularda kararı orada yaşayan kişiler verecek” dedi. Sungur: “Alıcıyı inşaatın biteceği ana kadar emniyete alıyor” Kıbrıs Türk Emlakçılar Birliği Başkanı Hasan Sungur, Kat Mülkiyeti ve Kat İrtifakı Yasası’nın emlak sektörünü düzenleyip geliştirecek bir yasa olduğunu ifade ederek, Emlakçılar Birliği Yasası’nın da eklenmesiyle emlak sektöründeki sorunların çok büyük oranda çözülmüş olacağını söyledi. “Mevcut yasaya göre 40 dairelik sitede bir daire almak isteyen kişiye 40’ta 1 hisse veriliyor. İpotek konma durumunda, tümüne ipotek konuyor. Sistem kilitlenir. Kat İrtifak Yasası geçtikten sonra müstakil ev alacaksanız size yerdeki betonun, apartmansa betonarme karkasın irtifak koçanı verilecek. İnşaat bittiği ve daireye adımınızı attığınız an size o daireyle ilgili bitmemiş ev koçanı verilecek. Bu koçan hisseli olmayacak. Koçanda ‘1 numaralı dairenin bitmemiş ev koçanı’ denilecek. Otomatik olarak o andan itibaren müteahhit batsa da, ara emri konsa da sizin malınıza konamayacak. Sizin malınız emniyette olacak. İrtifak koçanı, tamamen mal satın alan kişilerin mağduriyetini önleyen bir yasadır.”
Hayati bir yasa Sungur, kat irtifakının hayata geçmesiyle bazı müşterilerin aldığı emlakin parasını ödememesi durumunda müteahhidin; parasını ödediği halde kötü niyetli müteahhitten dolayı da müşterinin mağduriyetinin önleneceğini söyledi. Yasanın emlakin herhangi bir şekilde istimlaka girmesi halinde, hissedarların nasıl tazmin edileceğini de düzene koyduğunu kaydeden Sungur, “Çok kapsamlı bir yasadır. Meclis’te daha da geliştirilecek. Orada da katkı koyacağız. Çok hayati bir yasadır” dedi. Yetkili: Sıkıntılar bu yasayla aşılacak KT İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Soner Yetkili de yasanın çok önemli bir boşluğu dolduracağını ve bugün yaşanan birçok sorunun önüne geçeceğini söyledi. 3 yıldır yasanın hazırlanması için çabaladıklarını ve yetkilileri yaşanabilecekler konusunda defalarca uyardıklarını belirten Yetkili, kendilerinin özel hukukçulara hazırlattığı yasanın, birliğin son eylemi sonrasında Bakanlar Kurulu’ndan geçirildiğini kaydetti. Yetkili, yasanın hem müteahhidi hem alıcıyı hem de bankayı koruduğuna işaret ederek, “Banka direkt müteahhidi kredilendirmek yerine, alıcıyı kredilendirecek. Böylece kredi riski bölünecek. Alıcı da inşaata başlamadan koçanın kendi adına olduğunu bilecek. Müteahhit de işini bitirdiğinde parasını alacağını bilecek” dedi. Ülkedeki finansman sisteminin ipotek üzerine kurulu olması ve bunun sonucunda ihtiyaç duyulan finansmanın ipotekle sağlanmasından dolayı kriz dönemlerinde istenmeyen olayların yaşanabileceğine dikkat çeken Yetkili, yasanın bundan sonrası için çok gerekli olduğunu ve sıkıntıların bu yasayla büyük oranda aşılabileceğini kaydetti. Soner Yetkili, birliğin geçmişte yaşanan sorunların giderilmesi üzerinde de çalıştığını belirtti.
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
13
Haber
Adayı yasemin kokusu sardı ıbrıs yaseminler adasıdır. Yaz akşamlarında buram buram yasemin kokuları sarar ruhu...Bir çiçekten ötedir anlamı... Eskiler yasemini uğur sayarmış Kıbrıs’ta. Kimin evinin bahçesinde yasemin yoksa o ev hep eksik bilinirmiş....Geldi yine yaz akşamları, akla düştü o eski günlerin yasemin dizerkenki mutlu anları. Henüz açılmayan yaseminler seçilir, ya hurma yaprağına ya da ipliğe dizilirdi. Kokusunu zamana yaymak istercesine yavaş açar, etrafa mis gibi kokular yayardı yaseminler. Yastığa koyardı eskiler, kokusunu bıraksın diye. Ya da evinin en esintili yerine koyar, o her yeri saran eşsiz kokunun keyfini çıkarırdı. Kokusu ve narin güzelliği ile duyguları kelimelerden daha iyi anlatır yaseminler.... Kıbrıslı Türklerin çok büyük çoğunluğunun evinin bahçesinde yasemin vardır...Bir de eskisine nazaran çok ender de olsa yasemin satıcıları...Aslında onlar kültür elçileridirler şimdilerde, sayıları çok az olsa bile.
K
14
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Haber
Huzurun adresi: Pia Bella Girne’nin merkezinde gizlenen Pia Bella Hotel portokal, nar ve incir ağaçları arasında huzur, sessizlik sakinlik ve rahatlık arayanlara unutulmaz bir tatil imkanı sunuyor. irne’nin merkezinde saklı kalmış bir cennet Pia Bella Hotel, huzur, sakinlik ve rahatlık arayanlara unutulmaz bir tatil imkanı sunuyor. 4 yıldızlı olmasına rağmen daha fazlasını müşterilerine vermek için ellerinden geleni yapan Pia Bella, aile sıcaklığını ve samimiyeti sunmanın mutluluğunu yaşıyor. Son 15 yıla dayanan zengin tarihiyle eşine ender rastlanan hizmet sunan otelin içerisinde bulunan iç bahçesinde portokal, nar, incir ağaçları üzerinden kendi meyvenizi toplayabilir, şehrin içerisinde şehirden uzak sakin bir mekanda güneşin ve havuzun keyfini çıkarmak isterseniz Pia Bella’yı seçebilirsiniz.
G
Yıllar önce yurt larak tasarlanmış Pia Bella Hotel’in ilginç bir de tarihi bulunuyor otel Müdürü Mehmet Eminsoy’un anlattıklarına göre, 1992 yılında otelin sahibi Ali Çağaner, babası ve eniştesi ile birlikte üç ortak burayı 18 odalı bir yurt olarak tasarlamışlar. Ancak daha sonraları İstanbul Hava Yolları ile anlaşmış ve burası yalnızca pilot ve hosteslerin kaldığı bir yer olarak kullanılmış. Bunun ardından Ali Çağaner, otelciliğe yöneliyor ve Pia Bella büyümeye başlıyor. 1995 yılında 36 oda daha yapılmış 2000 yılında ise yeniden inşaat başlamış ve eski odalar da revize edilerek daha profesyonel adımlar atılmış. 2006 yılında otele Casino da eklenerek Pia Bella
otel 93 odaya çıkarılmış. 5-6 yıldan beridir Pia Bella’nın müdürlüğünü yapan Mehmet Eminsoy’un da dediği gibi adımlar arka arkaya atılarak, standarlar yükselmiş Pia Bella’da. Konfor, kalite ve rahatlık Müşteri portföyü, birçoğu her yıl Pia Bella’yı tercih eden müşterilerden oluşuyor. Genellikle oteli tercih edenler ise yaşlı kesim. Diğer bir yandan başarılı bir servis ve hizmet anlayışını garantileyen deneyimli personeli, rahat ve konforlu odalarıyla hizmet sunmayı hedefleyen otelde 18 standard, 4 birbirne geçişli, 11 çift kişilik, 3 üç kişilik toplam 72 superior oda, 3 King Suit, 6 Junior Suit, 4 birbiren geçişli odasıyla toplam 54 deluxe odası
bulunuyor. Pia Bella’nın odalarında Uydu yayın, minibar, telefon, elektronik kasa, sıcak soğuk klima, kettle, banyo, balkon, traş prizi ve ihtiyacınız olabilecek herşey müşterilerin rahatı için düşünülmüş. Otelin tüm odalarının sayısı ise 146. Zengin mutfak... Huzurun ve rahatlığın adresi haline gelen Pia Bella herşeyiyle muteşem bir hizmet sunuyor. Otel Müdürü Mehmet Eminsoy, zengin menüleri ile müşterilerine farklı tatlar da sunduklarını belirterek, alakart menü yanında özellikle Kıbrıs mutfağına has molehiya, tarhana çorbası, barbekü gibi lezzetlere de yer verdiklerini söylüyor. Sabah kahvaltılarında da açık büfe sunduklarını ifade eden
Eminsoy, tecrübeli aşçıların yaptığı şovlarla yemek sunumuna da özen gösterdiklerinin altını çiziyor. Otelin ana restorantı zemin katta bulunutken, üstün servis kalitesiyle Türk, Kıbrıs, değişik dünya mutfaklarından sunulan yemekler yanında, yazlık teras restorantta, meyve ağaçları, çiçekler ve süs havuzlarıyla huzur veren güzel bahçenin tadını çıkarmak mümkün. Odaların bir çoğu bahçe manzarısına hakim. Odaların mimari dizaynı, sessiz, konforlu ve modern ekipmanlarla 4 yıldızlı otel standartlarında dizayn edilmiş. Dışarıya çıkmak istemeyeceksiniz 2 açık yüzme havuzu, futbol sahası, masa tenisi, bilardo,
langırt, bilgi işlem merkeziyle( bilgisayar, printer, fax, internet) değişik aktiviteler sunan Pia Bella kütüphanesi, pastanesiyle de farklı seçenekler sunuyor. Dünya Sporlarını takip edebileceğiniz şık barı ve modern restorantıyla hizmet ediyor. Yüzme havuzunun etrafı huzurun tadını çıkaranlarla dolu. “Buyursunlar gelsinler” Kuzey Kıbrıs’a genellikle Temmuz ve Ağustos aylarında İngiltere’den gençlerin geldiğini söyleyen Eminsoy, kendi otellerinde yaş ortalamasının büyük olduğunu ancak, güneş, sessiz sakin huzur arayan herkesi Pia Bella’ya çağırıyor. “İngiltere’nin yoğunluğundan bunalanlar açık havada oturarak şeftali kebabı yemek istiyorlarsa, Pia Bella’ya buyursun gelsin diyor.”
16
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Haber
Cepte Kuzey Kıbrıs Turkcell Depremi! Tüm Yurtdışı aramalardaki indirimlerin yanı sıra Süper Tarifeler ile yurtdışı-yurt içi aynı fiyata aranacak uzey Kıbrıs Turkcell, 1 Temmuz’dan başlayarak yurt dışı görüşme tarifelerinde indirime gitti. İzolasyonlar altındaki KKTC’de dünya ile iletişimi kolaylaştıracak, başta turizm olmak üzere birçok sektöre katalizör görevi yapacak fiyat indirimine ilişkin tanıtımlara başlandı. Bakanlar kurulunun GSM şirketlerine yurt dışı ile direkt bağlantı kurma izni vermesi Kuzey Kıbrıs Turkcell’de deprem niteliğinde fiyat indirimine neden oldu. Kuzey Kıbrıs Turkcell, 1 Temmuz 2010’dan başlayarak yurt dışı konuşma tarifelerini yurt içi ile ayni seviye olan dakikası 25 kuruşa kadar indirdi. Bilgilendirmelere Golden Tulip Lefkoşa Hotel’de bugün (dün) yapılan basın toplantısıyla başlandı.
K
Çerkez: “ Dünya ile Konuş Kıbrıs ” Çok sayıda basın mensubu ve şirket satış ağı yetkililerinin izlediği basın toplantısında konuşan Kuzey Kıbrıs Turkcell Direktörü Günay Çerkez, şirket olarak 11 yıl önce adaya geldiklerine “ Konuş Kıbrıs ” sloganıyla işe başladıklarını, 11 yıllık sürede ekonomiye Mart 2010 sonu itibariyle 791 milyon lira katkı sağlarken 200 üzerinde çalışan ve 2500’ün üzerinde bayi, tedarikçi firma ve satış ağı ile ekonomide değer yarattıklarını anlattı. Kuzey Kıbrıs Turkcell olarak birçok ilke imza attıklarını, en son 2 yıl önce 3G teknolojisini Türkiye’den önce başlattıklarını anımsatan Çerkez, birçok insanımızın Güney Kıbrıs’tan sim kart aldığını, milli gelirde
kayıplara sebep veren ortamın yaptıkları fiyat indirimleri ve yeni Süper Tarifeler ile KKTC’nin lehine çevireceklerini vurguladı. Bu durumun tamamen bir ‘Kazan, kazan’ ortamı yarattığını, indirimlerle
arama fiyatlarında indirimin de gerçekleştiğini, Kuzey Kıbrıs Turkcell abonelerinin yeni yurt dışı fiyat indirimlerinden koşulsuz yararlanabileceklerini kaydetti. Sunulan Süper Tarifelerin abonelerin tercihle-
artan yurtdışı aramalarında devletin de kazanacağını belirti. Çerkez, konuşmasının sonunda yurtdışı ile direkt bağlantıya izin veren Başta bakanlar kurulu ve Ulaştırma Bakanlığına teşekkür etti.
rine göre SMS yolu ile kolaylıka seçebileceğini belirten Uzunali, tüm tarifelerin 1 Temmuz itibariyle yürürlüğe girdiğini vurguladı.
Uzunali:’SMS ile Tarife Paketleri Kolaylıkla Seçilebiliyor’ Toplantıda konuşan Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Çağlar Uzunali, Türkiye ve İngiltere ile yapılan konuşmaların ‘Her Yöne Plus’ paketi ile 1 Temmuz’dan sonra 25 kuruşlara varan fiyatlara ineceğini, hazırlanan paketlerden yararlananların, Girne ile Londra veya Lefkoşa ile İstanbul konuşmalarının aynı fiyata indiğini belirtti. Çeşitli soruları da yanıtlayan Uzunali, tüm yurtdışı standart
Kampanya Detayları Oldukça geniş kapsamlı bir tanıtım programıyla başlanan yeni yurt dışı paket tarifelerine ilişkin önemli detaylar şunlar: Tüm yurt dışı aramalarda yapılan indirimlerin yanı sıra; Kuzey Kıbrıs Turkcell abonelerinin arama alışkanlıklarına göre Türkiye, Dünya ve Her Yöne Plus paketleri sunuluyor. Her Yöne Plus Tarifeleri, KKTC’de yine bir ilk olarak tüm yurt içinde her yöne yapılan aramaları ve Türkiye, İngiltere aramalarını kapsıyor. Her yöne Plus tarifeleri ile Türkiye, İngiltere aramaları, yurtdışı arama fiyatına iniyor.
Paketlere nasıl abone olunur? Bireysel hatta sahip aboneler dilediği paketi veya birden fazla paketi; SMS, Kuzey Kıbrıs Turkcell Çağrı Merkezi, Kuzey Kıbrıs Turkcell İletişim Merkezlerinden alabilir. Her Yöne Plus 250 Tarife aboneliği için ‘HERYONE 250’, Heryöne Plus 500 Tarife aboneliği için ise ‘HERYONE 500’ yazıp 8780’e kısa mesaj gönderilerek 1 Temmuz itibariyle tarifelerden yararlanabiliniyor. Türkiye paketler için ‘TR 60’ veya ‘TR 120’, Dünya paketleri için ‘DUNYA 60’ veya ‘DUNYA 120’ yazıp 4444’e Kısa Mesaj göndererek paket aboneliği 1 Temmuz itibariye gerçekleşebiliyor. Tarife Paketleri yanı sıra tüm Kuzey Kıbrıs Turkcell aboneleri hiçbir başvuru yapmaksızın koşulsuz olarak yurtdışı aramalardaki indirimlerden yararlanacaklar. Yeni standart yurt dışı arama fiyatları şöyle; ÜLKE DAKİKALAR ESKİ FİYAT YENİ FİYAT İNDİRİM Türkiye Aramaları GSM yönüne 78 kuruş/20.67 kontör 50 kuruş/15 kontör %36‘ya varan indirim Sabit Telefon yönüne 37 kuruş/9.67 kontör 30 kuruş/8.33 %19‘a varan indirim İngiltere ve Rum kesimi GSM yönüne 1.46 TL/39.76 kontör 75 kuruş/27.50 kontör %49‘a varan indirim Sabit Telefon yönüne 42 kuruş/11.36 kontör 40 kuruş/10.83 kontör %5‘e varan indirim Diğer ülkeler GSM yönüne 1.47 TL/39.96 kontör 1 TL/33.33 kontör %32‘ye varan indirim Sabit Telefon yönüne 78 kuruş/22.46 kontör 60 kuruş/20 kontör %24‘e varan indirim
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
17
18
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Haber
Yüksek standarlarda bir yaşam için Döveç Construction’dan yepyeni bir proje...
Mağusa’da “Elite Yaşam” Döveç Construction Ltd. Gazimağusa’daki yeni projesi Elite Life Residence ile yüksek standartlarda konforlu bir yaşamın kapılarını aralıyor. Elite Life Residence farklı büyüklükte daire, penthouse ve dükkanlarıyla prestij ve kalite arayanları bekliyor... üksek kalite ve standartlarda daireler, villalar, dükkanlar ve ofisler olmak üzere bu güne kadar aileler ve iş merkezleri için 800’ün üzerinde binayı inşa eden Döveç Construction Ltd, çok konuşulacak bir projeye imza attı. Farklı mimarisi ile konforlu bir yaşam alanı sunan, Mağusa’nın yeni merkezi olması beklenen bir noktada projelendirilen Elite Life Residence farklı büyüklükte daire, penthouse ve dükkanlarıyla prestij ve kalite arayanları biraraya getirecek. Villa rahatlığını apartmanda hissettirecek elite bir yaşam sunacak. Döveç Construction Ltd. Direktörlerinden Burçin Döveç, bugünlerde şirket olarak adada ilk defa gerçekleşecek olan bu dev projeye adım attıkları için, büyük bir heyecan ve gurur duyduklarını söyledi. Yeni projeleri hakkında gazetemize bilgi veren Döveç, Elite Life Residence’ın Türk Koçanlı olup, 11 adet dükkan 28 daire ve 2 penthouse’dan oluştuğuna işaret etti. Mağusa’nın merkezinde inşa edilecek olan Elite Life’ın, DAÜ-Lefkoşa anayolu üzerinde, hastahane ve mağazalara yürüyüş mesafesinde yer aldığını belirtti. Döveç, projede çift asansör, merkezi jeneratör , kapalı otapark, wireless internet ve
Y
farklı mimari ile, ayrıcalıklı ve kaliteli bir yaşam tarzı ile müşterilerine kendilerini değerli hissedecekleri bir residence sunmayı hedeflediklerinin altını çizdi. Hem estetik hem kullanışlı Burçin Döveç, Elite Life Residence dairelerinde lüks ve kaliteyi her detayda hissedecek muhteşem manzara ile hem estetik hem de kullanışlı bir yaşam alanı sunmayı amaçladıklarını belirtti. Dairelerin 110 m2 ile 158m2 arasında değiştiğine işaret eden Döveç, bir, iki veya üç yatak odalı olan dairelerin, doğal mermer, Hilton Lavabo, görüntülü intercom ve daha bir çok özelliği bünyesinde bulundurduğuna işaret etti. “Bu projede halkımız için en iyisini, en kalitelisini ve en prestijlisini düşündük, 50 Bin Stg’den başlayan fiyatlarla karlı bir yatırım yapmalarını istiyoruz.” dedi. İki yıl sonra teslim Bu projenin altı aylık bir çalışmanın eseri olduğunu belirten Döveç, villa hayatını apartmanda yaşatmayı hedeflediklerini söyledi. 34 araçlık kapalı ve 40 araçlık açık park yeri ile Kuzey Kıbrıs’ta da bir ilki gerçekleştireceklerini ifade eden Döveç, projelerini Türk Koçanlı bir arazi üzerine
inşaa etmekle de halka güven veren bir proje hedeflediklerini kaydetti. Elite Life Residence’in inşaasına Temmuz ayı sonunda başlayacaklarını vurgulayan Döveç, yaklaşık iki yıl sonra ise teslimleri gerçekleştirmeyi hedeflediklerine işaret etti. İngiltere’de yaşayan Kıbrıslı Türklere de çağrıda bulunan Burçin Döveç, “Son zamanlarda Kuzey Kıbrıs’ta yaşanan sorunlar nedeniyle İngiltere’deki Türklerin de güvenleri sarsıldı. Ancak, kendi memleketlerinden güvenli bir yere yatırım yapmak istiyorlarsa Elite Life Residence’i tercih edebilirler.” şeklinde konuştu. Başardıkça büyüyor Diğer yandan da bu yıl yapılan Tapu Devir sayısı yaklaşık 120 adeti bulan Döveç Construction Ltd.’nin Mağusa’nın çeşitli bölgelerinde, Yeni Boğaziçi, Salamis, Longbeach ve İskele Boğazı bölgelerinde her kesime uygun villa projeleri ile arsa satışları devam ediyor. Bu konuda da gazetemize bilgi veren Burçin Döveç, tüm bunların yanında müşteri talebine göre de kendi istedikleri projeyi istedikleri arsaya tasarlayıp, inşaa ettiklerini sözlerine ekledi. Döveç Construction
Ltd.’nin, 1989 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Gazimağusa bölgesinde Muharrem ve Elmas Döveç kardeşler tarafından kurulduğuna değinen Döveç, firmalarının o günden bu güne bir aile şirketi olarak başlayıp, kurumsallaştığını da belirtti. “Dürüstlük ve güvenle üne kavuştuk” Şirketlerinin, inşaat sektörüne getirdiği yenilikleri, yapılarda kullandığı kaliteli inşaat malzemeleri, mükemmel müşteri hizmeti, dürüstlüğü ve güvenilirliği ile üne kavuştuğunu ifade eden Döveç, bugüne kadar tüm taahütlerini zamanında ger-
çekleştirdiklerinin de altını çizdi. Döveç, şirketlerinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde İnşaat Encümenliği Birinci Sınıf Yapı Lisansı olup, ayni zamanda Müteahhitler birliğine üye olduğunu da belirtti. Döveç Construction Direktörü Burçin Döveç, şirketlerinin en önemli hedefinin, en iyi kalitedeki yapı malzemelerini kullanarak, kaliteli projeleri uygun fiyatlarda gerçekleştirmek olduğunu kaydetti. “Bizde kötü süprizlere yer yok” Burçin, Döveç sözlerine şöyle devam etti: “Misyonumuz sektörümüz-
de ve adamızda değer yaratan bir firma olmaktır. Firma başarısının sürekliliği her proje için doğru ekip kullanıp, müşterilerin isteklerini karşıladığı deneyimli bir proje ekibi oluşturmasındandır. Şirket başarımız, bizim için görev değil, tutkudur düşüncesi ile her yeni projeye adım atmaktır. Bugüne kadar müşterilerimiz ve çalışanlarımız arasında oluşturulan saygı ve güvene dayalı ilişkimizi uzun dönemli sürüyor. Bizi diğer firmalardan ayıran en büyük özelliğimiz, evini zamanında teslim edip, müşterilerimize tapu devrini gerçekleştirmektir. Şirketimizde kötü süprizlere yer yoktur.
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
19
20
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Haber
Pavlides ve Mavi Köşk’ün sırrı uzey Kıbrıs, hala Ortadoğu’nun en büyük silah kaçakcısı olarak bilinen İtalyan asıllı dünyaca ünlü Rum silah kaçakçısı, Makarios’un avukatı Byron Pavlides’e ev sahipliği yaptı 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’na kadar... Çamlıbel’de bulunan ve Beşparmak Dağları’na gizlenmiş her köşesi sırlarla dolu Mavi Köşk, Pavlides’in hem aşk yuvası hem de mafya liderleriyle gizli toplantılarının mekanı oldu...Adanın en sır dolu yerlerinin başında gelen bu köşke girmek için sıkı bir kimlik kontrolünden geçiyorsunuz. Kontrolün ardından sağlı sollu ağaçlarla kaplı yolu aştıktan sonra Mavi Köşk’e ulaşılıyor...Ve bir sırrın bilinen kadarıyla hikayesi böyle başlıyor...
K
Sıradan görünümlü, sıradışı... Rum Makaryos’un avukatının dönemin şartlarında muhteşem bir mimariyle yaptırdığı ve dışarıdan hiç kimsenin göremediği ama içeriden her yerin göründüğü bir köşk, Mavi Köşk. Askeri personel tarafından gezdirilirken bazıları şeytanın aklına dahi gelmeyecek sıradışı hikayelerle anlatılan mekan zamanın şartlarına göre oldukça lüks. İçerisindeki eşyalar, değerli tablolar, aksesuarlar, perdeler, banyo ve tuvalet dekorasyonları, bahçesindeki havuz, içerisinden devirdaimli olarak şarap akan mimari olarak estetik musluk, Roma medeniyetinin etkilerini taşıyan havuzlar, o zamanın şartlarında bütün odalarının klimalı oluşu, gizli dehlizler, gizli kasalar, köşkün içerisindeki açıklanamayan sırlar köşk şimdilerde sıradan bir ev havasında olarak gözümüze çarpsa da insanı etkilemekte.
Hiçbir yerden görülmüyor Köşkün bahçesinin en son noktasından ilerideki bütün boğaz ve dağlar görünüyor. Buradan bütün alanı kontrol edebilen köşkün sahibinin silahları denize açılan bu boğazdan kaçırdığı söyleniyor. Mavi köşkün bahçesinden gelen gemiler kontrol ediliyormuş zamanında. Kilit nokta ise şu: Köşk’ün bahçesinden bakıldığında görünen dağların tepe noktaları bile dahil hiçbir noktadan görünmüyor. Köşkün sahibi, çok yakın bir arkadaşı olan bir mimara bu köşkü yaptırdıktan sonra köşkün yerinin kimseler tarafından bilinmemesi için mimarı öldürtüyor. Oturma odasında süt havuzu Köşkün içerisinde gizli dehlizlerin olduğu; tam olarak ne işe yaradıkları bilinmediği için bazı bölümlerin müzede sergilenmediği söyleniyor. Sözgelimi, köşk sahibinin yatağının hemen baş ucunda gizli bir kapak var. Ama tam olarak ne olduğu anlaşılamamış. Salonda, içerisinin süt ile doldurulup banyo yapıldığı iddia edilen ufak havuz bulunuyor. Hatta askeri personel tarafından dönemin ünlü yıldızlarından Sophia Loren‘in de bir gece bu köşkte misafir kaldığı ve burada banyo yaptığı söyleniyor. Düzen ve asayiş de düşünülmüş Köşk büyük bir ihtişamla süslenmiş; bir sürü oda var. Köşkün içerisinde dikkat çeken kırmızı, mavi, sarı olmak üzere üç farklı oda daha var. Kırmızı oda mafya görüşmeleri için gelen arkadaşlarıyla toplantı yaptığı oda, mavi olağan misafirlerini ağırladığı oda, sarı oda ise misafir çocukla-
rın odası. Alt kattaki şömineli yemek odasındaki masalar ve sandalyeler ise dikkat çekici. Her masa ve sandalye kırmızı, mavi ve sarı olarak boyanmış. Nedeni ise kalan misafirlerin kaldıkları odanın rengi olan masalardan başka masaya oturmalarına izin verilmemesi; dolayısıyla herhangi bir kalabalık durumunda evin içerisindeki düzeni ve asayişi sağlayabilmek olarak anlatılıyor. Önemli detaylar bulunuyor Köşkte görülmesi gereken birkaç önemli detay, dinlenmesi gereken birkaç önemli hikaye daha var. Ama genel olarak düşündüğümüzde o zamanın şartları göz önünde bulundurulsa Mavi Köşk bir ibret müzesi olarak günümüzde yerini alıyor. Odanın duvarlarında sevdiği kişilerin burçlarını simgeleyen semboller var. Örneğin duvarın birinde boğa sembolü var. Bu arada kendisi de kova burcuymuş. Ayrıca Avukat olan Pavilides mahkemede savunma yapmaya hazırlanırken kullandığı resimde görünen amfi biçimindeki bölümde ilginç bir durum var. Burada tam ortada bulunan siyah bir mermer taşının üzerinde durulup köşke doğru konuştuğunuzda kulaklarınızda sesinizin yankısını duyuyorsunuz, Pavilides bu sayede mahkeme heyetini etkilemek için konuşmasını nasıl yapacağını ses tonunu dinliyordu. Ölüm korkusuyla yaşıyordu Giriş katında şömineli bir yemek odası var. Şöminenin hemen sağı bahçeye açılıyor. Mekan zamanın şartlarına göre oldukça lüks bir biçimde döşenmiş. Oda içindeki aksesuarlardan
tutun perdelere kadar hiçbir ayrıntı ihmal edilmemiş. Köşk sahibinin yatak odasında gizli bir geçite giden bir bölüm olduğu söyleniyor. Yetkililerden aldığımız bilgiye göre geçitin tam olarak nereye vardığı belirlenememiş; bu yüzden yatağın hemen arkasında bulunan bu kapağın gizli bir mahzene açıldığı ihtimalide göz önünde bulunduruluyor. Bu kapağın bir silah kaçakçısı olan Pavilides’in ölüm korkusuyla yaşadığının bir göstergesi olduğu söyleniyor. Perdelerden ses geçmiyor Köşkte misafirler için ayrılmış bir çok oda var, perde-
ler köşkün bütün odalarında değişik desenlerle mevcut. Bu perdelerin özelliği ses yalıtımını sağlaması. Yetkililerin anlattığına göre köşkün bahçesinde müzikli toplantılar, partiler verildiği zaman sesin odalara ulaşması bu perdeler sayesinde mümkün olmuyormuş. Ayrıca duvarlarda değerli tablolar gözükmekte. Köşkün içinde birde içki salonu var. Duvarlarındada değişik aksesuarlar bulunmakta. Örneğin, köşk sahi-
binin yakın dostlarının burçlarını temsil ettiği yetkililer tarafından söylenen bazı demirden objeler mevcut. Bardaki seramiklerin hepsinin orjinal olduğu söyleniyor. Deprem heykeli de düşünülmüş! Köşkün bütününde birçok değerli tabloyu, köşk sahibi Pavilides’in ve yakınlarının çalışmalarının duvarlara asılı olduğunu görebilirsiniz. Köşkün üst katında balkona çıkan yemek salonunun duvarında asılı olan Meryem Ana’nın kucağında Hz.İsa’yı taşıdığı bir resim vardır. Köşkte ufak bir heykel bulunuyor. Ama özelliği itibariyle önemli bir görev üstleniyor. Bu heykelcik her durumda dengede kalabildiği için yıkılmıyor. Yetkililer, bu heykelciğin olası bir deprem anında bütün köşk ahalisini uyarmak için kullanıldığını söylüyor. Lüksün böylesi Köşk sahibi Pavilides’in köşkte asılı fotoğrafı bulunuyor. Pavilides’in oldukça lüks bir hayat sürdüğü fotoğrafından da anlaşılmakta. Ayrıca kaçakcının çalışma odasında bulunan masası ceylan derisinden yapılmış olup çalışma koltuğu ise insanı rahatsız edecek bir şekilde yaptırılmıştır. Bir oturuşta gece geç saatlere kadar çalışabilmeliymiş. Bu odada bulunan perdeyi açtığınız zamansa havuzun sesi gelmekte kapattığınız zamansa sanki orda olan camı kapatmış gibi ses kesilmekte buda çok büyüleyici. Kırmızı odada ise kaçakçının masasının duvar kenarında olması ve toplan-
tıları burdan yönetme sebebiyse arkasından gelecek olan bir saldırıya maruz kalmamaktır. Aslan ağzından sürekli şarap akıyordu Aslanlı fotografta şarap sürekli devir daim oluyor ve aslanın ağzından akıyormuş. Köşte birde dilek havuzu var burada arkalarını dönüp dilek tutarak bozuk parayı sol omzundan aşağıya doğru bırakırlarmış havuzun içine düştüğünde eğer tura gelirse dileklerinin kabul olacağına inanırlarmış. Evde çok sayıda günay çıkarma köşesi bulunuyor ve bu köşelerin birinde bulunan bir ayna 9 boyutlu günah çıkarma sırasında arkasını göremeyen Pavilides bu ayna sayesinde odanın tamamını ve arkasından gelebilecek tehlikeleri görebiliyormuş. Ölüm korkusu çok hat safhadaymış. 13’ün gizemi Mavi Köşk dünyada eşine az rastlanır belkide tek örnek bir yerdir. Bu ünlü avukat ve silah kaçakçısı hala ortadoğu’nun en büyük silah kaçakçısı. Bu kaçakçının 13′ e özel bir ilgisi var. Evdeki havuz da 13 musluk var evde 13 oda buna benzer bir çok şey 13 rakımı çevresinde odaklanmış. Görevliler tarafından anlatılan bilgiye göre havuza doğru bakan balkondan elma atarmış ve o attığı elmayı kim götürürse o gece onunla beraber olurmuş. yatak odasında 2 pencere var bunların biri güneşin doğuşunu diğeri ise batışını görebilecek şekilde inşaa ettirmiş... Mavi Köşk Saat 09:00 – 18:00 saatleri arasında ziyarete açık. Sadece Pazartesi günleri bakım nedeniyle kapalı tutuluyor.
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
21
22
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Haber
Bir kahve molası
Kırk yıllık hatırın öyküsü: Türk Kahvesi ürklerin en bilinen deyimlerindendir “Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır.” Bu sözle de anlatılmak istenen birlikte paylaşılan anların ve sohbetin, en önemlisi de dostluğun değeridir aslında. Ancak Türk kahvesinin anlamı bununla da sınırlı kalmaz. Türklerin gündelik yaşamlarıyla adeta iç içe geçmiş türk kahvesi özellikle Kıbrıs insanının vazgeçilmezi arasındadır. Sabah uyanır uyanmaz güne daha dinç ve daha güzel başlamak, bir sohbet, bir hatır, bir mola adına kahveler daha bir keyifle yudumlanır. Kahvenin önemi sadece bununla da kalmaz, kız istemelerde de kahve geleneği hala sürmektedir.
T
Fala inanma falsız kalma Türk kahvesi denildiğinde akla ilk gelen şeylerden bir tanesi kahve falıdır. Özellikle kadınlar arasında süren bu alışkanlıkta, birbirlerini ziyaret eden kadınlar, ev sahibinin ikram ettiği kahveyi içtikten sonra fincanı ters çevirip kapağını kapatırken niyet tutarlar. Ters çevrilen fincanın dibindeki telve tabağa kadar akarak fincanda şekiller oluşturur. Bu şekilleri yorumlayan kişiler türlü türlü hikayeler uydurulur. Yüzyıllardır süren gelenek Türklerin kahve ile tanışmaları birkaç yüzyıl öncesine dayanır. Bilgilere göre, Türkler kahveyi ilk olarak Yemen’den
duymuştur. Yaklaşık 450 yıl önce Yemen Valisi Özdemir Paşa kahveyi Yemen’den saraya taşır. Bu gün bile bazı insanlar, kahveleri getirilirken geciktiğinde, “Yemenden mi geliyor?” deyimi kullanılır. Bir efsaneye göre ise kahve çekirdeğinin değerini ilk kez 9. yüzyılda Arabistan’da bir çoban ortaya çıkarmıştır. Dünyaya yayılan lezzet 15. yüzyılda Arabistan’ın güney kesimlerinde ve Yemen’de başlayan kahve tarımıyla birlikte kahve içme alışkanlığı öylesine artar ki batıya doğru hızla yayılarak 16. yüzyılda Anadolu’ya oradan da 17. yüzyılda Avrupa ülkelerine ulaşır. Ancak dik-
kat çeken şu ki kökeni Türkiye olmadığı halde Türk kahvesinin ünü bütün dünyaya yayılmıştır. Türk kahvesi Türkiye’de yetişmeyen ‘Arabica’ türü yüksek kalitedeki kahve çekirdeğinden üretilir. Pişirmesi hüner ister O muhteşem tadını koruyabilmesi için, kavrulan çekirdekler öğütülerek, ya hemen aromasını koruycak şekilde paketlenmeli yada hemen tüketilmelidir. Pişirilip servis edilen türk kahvesinin dibinde kalan tortusuna telve adı verilir. Kahvenin önem taşıyan bir başka özelliği de köpüğüdür. Köpüklü kahve pişirmek ayrı bir hüner iste-
diği gibi konuğa verilen değerin de göstergesidir. Türk kahvesi dört ayrı şekilde pişirilir. Şekersiz şekilde yapılan kahveye “sade”, içerisine çok az şeker konuluyorsa, “az şekerli”, bir kaşık
şeker konuluyorsa “orta” ve çok fazla şeker konuluyorsa “şekerli” olarak adlandırılmaktadır. En lezzetli Türk kahvesini bakır cezvede mangal üzerinde pişirmek mümkündür.
23
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Magazin
Müzik benim için hep vardı ürkiye’de en iyiler arasında yerini alan Kıbrıslı grup Babutsa’nın Peri, Ali ve Soner üçlüsünden Soner konuk oldu bu sayıda gazetemize. Acar Acarbey’in sahip olduğu European Records şirketinden çıkan albümleri bir anda büyük bir başarı yakalayan ve “Yanayım yanayım” isimli parça ile Türkiye müzik piyasasında hızlı bir yükselişe geçen grubun aslında doğuşunda en büyük paya sahip Soner’le bir anda yakalamış oldukları başarılarını, hedeflerini, tutkularını konuştuk. Uzun yıllar önce Mağusa’nın tozlu topraklı yollarında paslı tenekelerle davul çalarak başladığı müzik hayatında milyonlarca hayran kitlesine kavuşmasının hikayesini dinledik. Kendi stüdyosu olmasını fırsat bilerek, Kıbrıs şarkıları unutulmaması için bir arada toplamakla başlayan Babutsa’nın öyküsünden tutun da gelecekteki planlarından söz ettik.
T
Klasik bir girişle başlamış olacağız ancak müziğe nasıl başladın? Bu başlangıcın ilginç bir hikayesi varmış duyduk... Müziğe 15 yaşında başladım. Düğünlerde, Palm Beach’te falan şarkılar söylerdik. Biraz daha eskilere gidelim. Tenekelerle falan...(gülüşüyoruz) Mağusa Suriçi’nde yaşıyordum. Mahallede tenekeleri toplar davul yapar, sırmalardan da telleri çıkarır gitar yapardım. Mücahitler Gazinosu’nda çıkan grupları
seyreder bir gün ben de onlar gibi şarkı söylemenin hayalini kurardım. O zamanlar babam kes langırtıyı geç otur ders çalış derdi.
O zamanlar genelde ne tarz müzik dinlerdin? Eagles, Beatles, leonardo Richy, Bob Marley gibi sanatçıları dinlerdim. Genellikle ingilizce şarkıları tercih ederdim. Türkçe şarkı söylemeye Londra’da Kelebekler Grubu’na katıldığımda düğünlerde söylemeye başlayınca başladım. Orada restoranlarda hafta sonları program yapıyordum. Türkçe müzik o zaman hayatıma girdi. Profesyonel olarak müziğe başlaman Kelebekler Grubu’yla mı oldu? Daha önce kaset veya CD çıkarmak gibi bir deneyimin oldu mu? Yoksa Babutsa ile bu ilk mi oldu? Hayır. Ondan önce. Yani ben Kıbrıs’ta liseyi ve askerliği bitirdikten sonra Londra’ya gittim. Orada Kıbrıs Dörtlüsü’ne girdim. İki üç yıldan sonra da Erenler Grubu’na katıldım. Ardından da Kelebekler Grubu geldi. 20-25 yıl Kelebekler Grubu’nda Ali ile birlikte söyledik. Birlikte düğünlere giderdik. İlk kayıt stüdyomu 4 track 80’lerde kurdum. İlk Kıbrıs Dörtlüsü kasetini çıkardım. Babutsa’nın doğuşunu bir de senden dinleyelim. Kendi stüdyom olmasını fırsat bilerek, Kıbrıs şarkılarının unutulmaması için Kıbrıslı olan ve Londra’da yaşayan 12 arkadaşa okutmak istedim. Her zaman
Amacı unutulmaya başlayan Kıbrıs şarkılarını bir arada toplamaktı. Bir anda doğan grupları Babutsa ile milyonlarca hayran kitlesine ulaştılar. Babutsa Grubu’nun soft rock tarzında şarkı söyleyen solisti Soner, özel yaşamı, gruplarının müzik piyasasındaki yükselişleri, ve bilinmeyen tutkuları hakkında North Cyprus UK’in sorularını yanıtladı. içimizde vardı Kıbrıs’a özgü birşeyler yapmak. Çünkü şarkılarımız unutulma noktasına geldi. Ben de böyle bir fikirle başladım. Herşeyi bitirdikten sonra CD’yi çıkarmak için sponsora ihtiyacım vardı. Birisini bulduk ardına değişik bir teklif geldi. Bu projeyi gel 12 değil de 4 kişiyle Türkiye’de yapalım dediler. 4’ten 3’e sonra 2’ye düştük. Ali’yle ben kaldım. Sonra aranıza bir kız alın dediler. Elemeler yapıldı ve Peri ile beraber devam ettik.
her zaman hep müzik vardı hayatımda.
Grubun adı nereden geldi? Grubun ismini çok düşündük. Kıbrıs’a özgü birşey olmasını istedik. Kimisi molehiya dedi, kimileri golokas dedi. Bulles diyenler oldu. Sonra babutsada karar kıldık. Kıbrıs’a özgü bir isim olduğu için Türkiye’de özellikle katıldığımız televizyon programlarında ne demek olduğunu soruyorlar. Onlar babutsayı dikenli incir olarak biliyor-
“Mağusa Suriçi’nde yaşıyordum. Mahallede tenekeleri toplar davul yapar, sırmalardan da telleri çıkarır gitar yapardım. Mücahitler Gazinosu’nda çıkan grupları seyreder bir gün ben de onlar gibi şarkı söylemenin hayalini kurardım. O dönemler babam bana kes langırtıyı geç otur ders çalış derdi. Onları hatırlıyorum...” Daha önceki kayıtlar ne oldu? Yeniden mi çektiniz? Evet yeniden tabi ki. Kayıtlar baştan yapıldı. Türkiye’ye yolladık ve beğendiler. Yanayım’la çıkış yaptık. Ummadığımız patlama oldu. Albümde üç değişik tarz var. Benim tarzım soft rock. Bir anda hayatınız değişti. O anları nasıl tarif edersin. Kendimizi rüya aleminde gördük. İnanamadık. Televizyon şovları, konserler ve hızlı bir koşturmaca başladı. Şarkılarımızın her yerde söylenmesi, büyük sanatçılardan teklifler almak bizlere gurur verdi. European Records müzik şirketinin de bize katkıları çok oldu. Elimizden tuttu. Ya kısa süre öncesi? Kendi stüdyomda başka sanatçılara albüm çıkarıyordum. Hafta sonları ise düğünler şarkı söylüyorduk. Boş zamanlarımda da
lar. Kıbrıs’ta babutsa eskiden fakirin yemişiydi.
Ne tür müziğe daha yatkınsın? Ne tarz müzik seversin? Kulağıma hoş gelen her tür müziğe yatkınım. Soft rock, reggieyi seviyorum. Arabestk de dinliyorum. Müzik her haliyle güzel. Müzik olsun yeter. Kıbrıs’ta müzik piyasasını nasıl buluyorsun? Kıbrıs’ta değerli sanatçılar var ancak önleri açık değil. Ayrıca burada en büyük sıkıntımız kopya CD’ler. Bizim harcadığımız emeklerin sonucunda tek kazancımız CD’ler, ancak Kuzey Kıbrıs’ta marketlerde dahi kopya CD’ler satılıyor. Oysa emek olan herşeyin orjinal olması lazım. Dövme tutkun da var anlaşılan. Kolundaki dövmeler nedir? Bir anlam taşıyor mu? Sol kolumda yüzünün bir
yarısı melek bir yarısı da şeytan olan bir kadın dövmesi var. Sağ kolumdaki de teslim olmuş bir erkek melek dövmesi. Ne anlamı var açıkcası şimdiye kadar düşünmemiştim. Kadınlara teslim oldum mu demek acaba? (gülüyoruz). Meleklerin kanadı altındayım diyelim...
Aile hayatından da biraz bizlere bahseder misin? Senin de ailen grubun diğer üyeleri Peri ve Ali gibi Londra’da mı? 15 yıllık evliyim. İki kızım var. Benim ailem de Londra’da yaşıyor. Bu yoğun tempo içerisinde tek zorluk uzak olmamız. Fırsat buldukça onlar geliyorlar. Ya da ben gidiyorum. Giyim tarzın? Kıyafetlerini kendin mi tarif ediyorsun. Basit güncel giyinmeyi severim. Kıyafetlerimi ve aksesuarlarımı kendim seçerim. Altından nefret ederim.
Bana ucuz görünüyor.
Motor tutkun olduğunu duyduk. Bu konuda ne dersin? Motorlara olan tutkum çok eskilerden beridir var. İngiltere’de kendime bir motor aldım. Orada süremeyeceğim için buraya getirdim. Daha fazla klasik modelleri beğeniyorum. Motorumla uzun yollar gitmeyi seviyorum. Gerçekten de Kıbrıs’ta motor sürmenin keyfi bir başka. Tek başına albüm çıkarma fikrin var mı? Anlaşmamıza göre herkes ayrı birşey yapabilir. Ancak Babutsa çıkalı bir yıl oldu. Acele etmeye gerek yok. Yine soft rock söylediğim bir rock albümü çıkarmayı isterim. Ancak albüm yapmak çocuk doğurmak gibi. Çocuğu doğurması değil, Babutsa’yı ileriki yıllara taşımak için çalışmak lazım.
24
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
25
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Magazin
Magazin
Sıcaklık 40 çıktı plajlar doldu taştı o
Kuzey Kıbrıs’ta plajlar doldu taştı. Hava sıcaklığın yükselmesiyle birlikte plajlar yerli ve yabancı halkın akınına uğradı. Kimileri sere serpe güneşin tadını çıkarırken kimileri de su sporu yapmayı tercih etti. Deniz suyunun ısınması herkesin yüzünü güldürdü. irbirinden güzel plajlarıyla farklı seçenekler sunan Kuzey Kıbrıs sahilleri, hava sıcaklığının artması ile birlikte doldu taştı. Hem güneşlenmek hem de serinlemek amacıyla plajları dolduran halk, altın sarısı kumların ve berrak denizin keyfini çıkardı. Kimileri sere serpe güneşin tadını yaşarken kimileri de su sporu yapmayı ya da plaj voley-
B
bolu oynamayı tercih etti. Şezlongları dolduranlar ve deniz kenarında oynayan çocuklar renkli görüntüler oluşturdu. Haziran ayı içerisinde hava sıcaklığı zaman zaman 40 dereceyi bulsa da geçtiğimiz yıla nazaran hava sıcaklığında düşüş görüldü. Mağusa sahilleri rengarenk Mağusa bölgesinde
yer alan tüm plajlar Haziran ayı ile birlikte dolup taşmaya başladı. Konuk olduğumuz plajlar arasında yer alan ve Londra’da yaşamakta olan Kıbrıslı Türklerin en çok uğrak noktalarından biri olan “Glapsides Plajı” yine rengarenk ve cıvıl cıvıldı. Mağusa’dan Karpaz’a kadar uzanan tüm sahil şeritlerinde adeta bir insan şenliği vardı.
Peri “Glapsides Sahilleri”ni mesken tuttu abutsa Grubu’nun başarılı ve güzel solisti Peri Aziz, artık Kıbrıslı. Babutsa Grubuyla birlikte bir anda şöhrete ulaşan Peri, konser ve albüm çalışmalarıyla birlikte grup arkadaşları Ali Sönmez ve Soner ile birlikte Kuzey Kıbrıs’ı mesken tuttu. Yaz sıcaklarıyla birlikte Mağusa’da bulunan “Glapsides Sahilleri”ni mesken tutan genç sanatçı haftanın 4 gününü bu sahillerde güneşlenerek geçiriyor. Yeni albüm çalışmaları dolayısıyla sık sık İstanbul’a uçan Peri, Kıbrıs’ta bulunduğu süre içersinde ise “Akdeniz Sıcaklığı”nda bol bol güneşlenip bronzlaşmaya çalışıyor.
B
24
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
25
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Magazin
Magazin
Sıcaklık 40 çıktı plajlar doldu taştı o
Kuzey Kıbrıs’ta plajlar doldu taştı. Hava sıcaklığın yükselmesiyle birlikte plajlar yerli ve yabancı halkın akınına uğradı. Kimileri sere serpe güneşin tadını çıkarırken kimileri de su sporu yapmayı tercih etti. Deniz suyunun ısınması herkesin yüzünü güldürdü. irbirinden güzel plajlarıyla farklı seçenekler sunan Kuzey Kıbrıs sahilleri, hava sıcaklığının artması ile birlikte doldu taştı. Hem güneşlenmek hem de serinlemek amacıyla plajları dolduran halk, altın sarısı kumların ve berrak denizin keyfini çıkardı. Kimileri sere serpe güneşin tadını yaşarken kimileri de su sporu yapmayı ya da plaj voley-
B
bolu oynamayı tercih etti. Şezlongları dolduranlar ve deniz kenarında oynayan çocuklar renkli görüntüler oluşturdu. Haziran ayı içerisinde hava sıcaklığı zaman zaman 40 dereceyi bulsa da geçtiğimiz yıla nazaran hava sıcaklığında düşüş görüldü. Mağusa sahilleri rengarenk Mağusa bölgesinde
yer alan tüm plajlar Haziran ayı ile birlikte dolup taşmaya başladı. Konuk olduğumuz plajlar arasında yer alan ve Londra’da yaşamakta olan Kıbrıslı Türklerin en çok uğrak noktalarından biri olan “Glapsides Plajı” yine rengarenk ve cıvıl cıvıldı. Mağusa’dan Karpaz’a kadar uzanan tüm sahil şeritlerinde adeta bir insan şenliği vardı.
Peri “Glapsides Sahilleri”ni mesken tuttu abutsa Grubu’nun başarılı ve güzel solisti Peri Aziz, artık Kıbrıslı. Babutsa Grubuyla birlikte bir anda şöhrete ulaşan Peri, konser ve albüm çalışmalarıyla birlikte grup arkadaşları Ali Sönmez ve Soner ile birlikte Kuzey Kıbrıs’ı mesken tuttu. Yaz sıcaklarıyla birlikte Mağusa’da bulunan “Glapsides Sahilleri”ni mesken tutan genç sanatçı haftanın 4 gününü bu sahillerde güneşlenerek geçiriyor. Yeni albüm çalışmaları dolayısıyla sık sık İstanbul’a uçan Peri, Kıbrıs’ta bulunduğu süre içersinde ise “Akdeniz Sıcaklığı”nda bol bol güneşlenip bronzlaşmaya çalışıyor.
B
26
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Magazin
Bengü Konseri’nde Halil Orun da sahne aldı! Türk pop müziğinin güzel ve başarılı sanatçısı Bengü 42. İskele Festivali kapsamında yer alan konserde bir kez daha ülkemiz insanıyla buluştu. skele Belediyesi tarafından her yıl geleneksel olarak düzenlenen İskele Festivali’nin bu yıl 42’ncisi yaşanıyor. “Köklü bir gelenek, 42 yıllık heyecan” sloganıyla gerçekleşen festivalde geçtiğimiz hafta Türk Pop Müziği’nin ünlü sanatçısı Bengü yer aldı. European Records Müzik yapım Şirketi Direktörü Acar Acabey ve
İ
İskele Belediye Başkanı Halil Orun’un girişimleriyle Kuzey Kıbrıs’a gelen genç sanatçı, sahne ladığı festivalde hayranlarını büyüledi.
İskele’de dansçıları eşlik etti. Sanatçının hareketli şarkılarına kıvrak danslarıyla eşlik eden dansçı kızlar konseri izleyenlerden tam not aldı.
Dansçılarıyla bir bütün “İki Melek” ismini taşıyan albümünde yer alan ve dillerden düşmeyen şarkılarını seslendiren Bengü’ye sahne aldığı
“Adaylar içinde bir seni seçtim” şarkısıyla Orun sahnede! Zafer kazandığı yerel seçimlerin ardından yeniden İskele Belediye
Başkanı seçilen Halil Orun konseri baştan sona büyük bir hayranlıkla izledi. Belediye Meclis Üyeleri ve Acar Acabey ile birlikte konseri izleyen Orun, bir an yerinden kalkıp sahneye gitti. Türk Pop Müziği’nin yeni starı Bengü’den mikrofonu isteyen Belediye Başkanı Orun, Bengü’nün o anda söylemekte olduğu “Güzeller içinde bir seni seçtim” şarkısını yarım kesip bu şarkıya uyarladığı “Adaylar içinde bir seni seçtim, oyumu ben sana, ben sana verdim” şeklinde şarkıyı seslendirirken
izleyenlerin alkış yağmuruna tutuldu. Şarkının ardından Acarbey ile birlikte Bengü’ye buket ve bir plaket takdim eden
Orun, tüm İskele halkına seçimlerde kendisine vermiş oldukları güven ve destekten dolayı teşekkür etti.
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
27
28
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Haber
Eğlencenin üstü açıldı Yazın gelmesiyle birlikte eğlence hayatı daha da çeşitlendi. Yazlık mekanlar birbiri ardına açılırken, gece hayatı kapalı mekanlardan çıkıp deniz kenarlarına taşındı. Özellikle hafta sonları eğlenceseverlerin akınına uğrayan clublar sabahın ilk ışıklarına kadar doyasıya eğlendiriyor. az sezonunun açılması ile birlikte eğlence mekanları tıklım tıklım dolmaya başladı. Canlı Dj performanslarına sahne olan clublarda, coşku sabahın ilk saatlerine kadar aralıksız devam ediyor. Turistlerin de yoğun ilgi gösterdiği clublarda özellikle gençler doyasıya eğlenmenin tadına varıyor. Çatalköy Bölgesi’nde Club Mension ve Shayna geçtiğimiz ay içerisinde yaz sezonuna merhaba derken, Beyond Vip Lounge & Bar ve Ice Club da geçtiğimiz haftalarda yazlık mekanıyla kapılarını eğlenceseverlere
Y
açtı. Yıllardır eğlence dünyasında hep adından söz ettiren yine Girne Bölgesi’nde Escape Beach Club, Club Night Park gibi yazlık mekanlar da birbirinden eğlenceli programlarıyla eğlenceseverleri ağırlıyor. Mansion İbiza’yı aratmadı Çatalköy’ün gözde eğlence mekanı Club Mansion, yazlık diskosunun açılışını büyük bir kalabalığın katıldığı görkemli bir partiyle yaptı. Mekan yaklaşık iki bini aşkın şık konukla dolup taştı. Açılışa katılanlar arasında eğlenceseverlerin yanında ülkemiz mankenleri de vardı. Açılış gecesine özel olarak “Ibiza Planet Party” adı altında ateşli bir konsept düzenleyen Club Mansion, İngiltere’den adamıza gelen “High on Heels” Grubu ile coşku dolu bir kutlama yaşadı. Vokalist ve perküsyonist olmak üzere üç seksi bayandan oluşan grup, programlarıyla Ibiza’nın ateşli eğlencesini aratmadı. Beyond’un yazlığı da iddialı Eğlence dünyamıza yazlıklarıyla hız kesmeden geri dönen Girne mekanlarına Beyond da katıldı. Girne eğlence hayatına geçtiğimiz kış aylarında damga vuran Beyond Vip Lounge & Bar, yaz sezonu için yepyeni bir mekanla kapılarını eğlenceseverlere açtı. Eğlenceseverler için en iyi şekilde tasarlanan
yazlık mekanın açılışı 18 Haziran’da gerçekleşti. Beyond Vip Lounge & Bar, deniz manzarası ve muhteşem atmosferiyle adı gibi eğlence hayatının ötesine geçme konusunda iddialı. Gençlerin delicesine eğlendiği açılışta, mekanın daimi DJ’i Umut kabin başında yer aldı. Konukların eğlencesi sürpriz şovlarla doruk noktasına çıkarken, bu özel gecede performans sergilemek için adaya gelen Freak Dance Show Grubu da eğlencerseverlere unutulmaz saatler yaşattı. Kış aylarının vazgeçilmez mekanı olan Beyond yaz sezonunun da en trend mekanları arasında şimdiden yerini alacağa benziyor… İce’a yeni tarz geldi Aslancak’ta erçekleşen “yaza merhaba” partisi görülmeye değerdi. Yazlık mekânının açılışını görkemli bir partiyle yapan Ice
Club’daki partiye katılan gençler doyasıya eğlendi. Yaz sezonuna idaalı bir şekilde giren ICE Club yeni dekor, ışık, ses sistemi ve yenilenen hizmet anlayışı ile eğlence severlere kaliteli bir hizmet sunmaya devam ediyor. Ayrıca ICE Club
Temmuz ayında asya mutfağınıdan WOK markası ile sunacak. Sushi Bar Haftanın her günü 19:00 23:00 saatleri arasında hizmet olacak ve saat 23:00’dan itibaren ise Club konseptinde hizmet vermeye devam edecek.
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
29
30
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Haber
Saçaklı Ev zellikli bir yapı olan “Saçaklı Ev”, Lefkoşa surlar içi Selimiye Mahallesi Kütüphane Sokakta yer almaktadır. Yola çıkma yapan köşk odasının eğimli dikmelerle desteklenen geniş saçaklarından dolayı “Saçaklı Ev” olarak isimlendirilmiştir. Kare bir iç avluyu çevreleyen “L” planlı ve iki katlıdır. Yapının tarihi ise kesin olarak bilinmemekle birlikte, gerek ön cephedeki izlerden gerekse restorasyon aşamasında alt kat revaklı galeride ortaya çıkan Gotik kemerden, geçmişinin Orta Çağa dayandığı anlaşılmaktadır. Osmanlı döneminde mevcut Orta Çağ kalıntılarından yararlanılarak geliştirilen konut, gerek plan, gerekse yapının tekniği ile malzeme özellikleri bakımından Osmanlı konut mimarisi özellikleri taşımaktadır. Giriş kapısı üzerindeki 1932 tarihli kayıtlar, yapının bu tarihte esaslı bir onarım geçirdiği, geniş kapısı ile alt kat
Ö
ön cephedeki taş çerçeve büyük ebatlı pencerenin bu onarımdan kalma olduğu anlaşılmaktadır. Konutun zemin ve üst katında üçer oda bulunmaktadır. Alt kat revaklı galeride yer alan ahşap dik bir merdivenle üst kata ulaşılmaktadır. Bol pencereli köşk odası (Baş Oda) Bağdadi teknikle, diğer bölümler ise taş ve kerpiç malzeme kuşanılarak inşa edilmiştir. Alt kattaki odalar zaman içinde bölünerek ve ön cepheye gelişi güzel açıklıklar açılarak dükkana dönüştürülmüştür. Kötü kullanım, bilinçsiz müdahale ve eklemelerden dolayı ortaya çıkan
statik sorunlar nedeniyle köşk odası iç avluya doğru oturma yapmıştır. 1936 yılındaki Eski Eserler ve Müzeler Dedesi tarafından kamulaştırılan yapının restorasyonuna 1994 yılında başlanmış ve bu çalışmalar 1996 yılında tamamlanmıştır. Yapının özgün şekliyle yeniden elden geçirilmesi için iki etapta gerçekleştirilen yeniden yapılandırma çalışmalarının ilk etabında, yapıya sonradan eklenen ve hiçbir özelliği bulunmayan ilaveler yıkılıp atılmıştır. Saçaklı eve, kültür ve sanatla uğraşan kişi, kurum ve kuruluşların sergi açabilecekleri, toplantı, konferans, sempozyum, seminer ve benzeri etkinlikler düzenleyebilecekleri bir Kültür – Sanat merkezi olarak kullanıma kazandırılması amaçlanmıştır. Bunun nedeni alt ve üst katlardaki mekanlar bu amaca yönelik olarak düzenlenmiş, hizmet bölümü ise yeni bir ilave olarak iç avlunun güneybatı köşesine inşa edilmiştir.
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
31
32
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Haber
Kuzey Kıbrıs Festivallerle Yaz boyunca süren festivallerle adada karnaval havası yaşanıyor. Temmuz ayı süresince de İskele ve Güzelyurt festivalleri kapsamında kültür, sanat, spor ve müzik etkinlikleri yapılacak. az dönemi boyunca Kuzey Kıbrıs’ın dört bir yanında gerçekleştirilen festivaller son sürat devam ediyor. Temmuz ayı süresince İskele ve Güzelyurt şenlik alanına dönecek. Geleneksel İskele Festivali, “Köklü Bir Gelenek, 42 Yıllık Bir Heyecan” sloganıyla 30 Haziran tarihinde başlarken, festival, 11 Temmuz’e kadar devam edecek. Güzelyurt Belediyesi’nin düzenlediği Güzelyurt Portakal Festivali’nin 33’üncüsü ise 2-18 Temmuz tarihleri arasında yer alacak. Festivaller dolu dolu etkinlikler yanı sıra ünlü sanatçıların konserleriyle renklenecek.
Y
Spor tesisleri açıldı İskele Belediyesi tarafından bu yıl “Köklü bir gelenek, 42 yıllık heyecan” sloganıyla düzenlenen festivalin açılışında, İskele Belediyesi Gençlik Merkezi’nin ilk adımı olan spor tesislerinin açılışı da Başbakan Küçük tarafından yapıldı. Festival, Kuzey Kıbrıs Turing Otomobil Kurumu yarış araçlarının gösterisi ve festival kortejinin festival alanına varışının ardından Atatürk Anıtı’nda yer alan tören ile başladı. Festivalin açılış törenine, Başbakan İrsen Küçük, bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanları, Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa
Büyükelçiliği yetkilileri, diğer yetkililer ve vatandaşlar katıldı. Açılışta, İskele Belediye Başkanı Halil Orun, belediye meclis üyeleri ve belediye yetkilileri de hazır bulundu. Ekiplerden gösteri Festivalde, 15. Uluslararası Halk Dansları Festivali’ne katılan ekiplerin protokol gösterisi de gerçekleştirildi. Ekipler, Başbakan Küçük’e ülkelerine özgü hediyeler de sundu. 15’inci Uluslararası Halk Dansları Festivali’ne bu yıl
Portokal Festivali capcanlı Güzelyurt Belediyesi’nin düzenlediği Güzelyurt Portakal Festivali’nin 33’üncüsü 2 Temmuz’da başlıyor. 2 Temmuz günü saat 18.00’de Güzelyurt Kurtuluş İlkokul’undan başlayıp Festival Parkı girişinde sona erecek olan kortej kortej yürüyüşüyle başlayacak olan festivalin açılışını saat 20.00’de yapılacak. 218 Temmuz tarihleri arasında yer alacak festivalde, sosyal, kültürel ve sportif etkinliklerle dolu bir program hazırlanırken, festival boyunca Türkiyeli şarkıcılar
Festivaller süresince Güzelyurt’ta Türkiyeli şarkıcılar Emre Aydın, Mustafa Ceceli, Haluk Levent, Gökhan Tepe konserler verecek, İskele’de düzenlenecek ses yarışmasında ise Ferdi Tayfur, İzel ve Ufuk Yıldırım jüride yer alacak. Türkiye’nin yeni Pop Star’ı Bengü’nün de sahne aldığı İskele Festival’i bu yıl oldukça renkli geçecek. Türkiye, Rusya, Bulgaristan, Sırbistan, Cezayir, Macaristan ve ev sahibi KKTC’den ekipler katıldı. Gecede Başbakan Küçük, İskele Belediye Başkanı Orun ve Belediyeler Birliği ve LTB Başkanı Bulutoğluları birer konuşma yaptı. Konuşmaların ardından “Bir Zamanlar Larnaka Fotoğraf Sergisi” ve spor tesislerinin açılışı yapıldı.
Emre Aydın, Mustafa Ceceli, Haluk Levent ve Gökhan Tepe ile KKTC’den şarkıcılar konser verecek. 5. Uluslararası Barış Güzellik Yarışması’nın da yapılacağı festival boyunca, Güzelyurt Belediyesi festivale katılanlara binlerce şişe portakal suyu, macunu ve tonlarca portakal dağıtacak.
Çocuk Şenliği ve İndirim Günleri... Güzelyurt Belediye Başkanı Mahmut Özçınar Belediyeler Birliği’nde bir basın toplantısı düzenleyerek festival programını açıkladı. Basın toplantısında 5. Uluslararası Barış Güzellik Yarışması’nın organizatörü Bülent Günkut ile diğer yetkililer de hazır bulundu. Özçınar, festivalde, çocuklara ve gençlere yönelik Çocuk Şenliği’nin 13 Temmuz’da halka açık ve tüm aktivitelerin ücretsiz gerçekleşeceğini, “İndirim Günleri”nin bu yıl festival programı içerisinde 14 Temmuz Çarşamba günü yer
alacağını belirtti. Çarşı merkezinin trafiğe kapatılarak vatandaşların güvenli ortamda alışveriş yapmaları sağlanacağını ve 18.00-24.00 saatleri arasında gerçekleşecek etkinlik boyunca vatandaşların indirimli alışverişten yararlanacağını, aynı zamanda çarşı merkezinde çeşitli eğlenceler düzenleneceğini belirtti. Spor da var Festivalde kültür sanat etkinliklerinin yanı sıra spor etkinliklerinin de yer alacağını, bu çerçevede minikler halı saha futbol turnuvası ve Uluslararası Masterler Futbol Turnuvası, darts ve
tavla turnuvası düzenleneceğini ifade eden Özçınar, bu yıl ikinci kez genç grupların yarışacağı bir etkinlik düzenleneceğini, etkinliğin 4 Temmuz’da Aphrodit tesislerinde ve 11 Temmuz Pazar günü Festival Parkında gerçekleşeceğini söyledi. Yılın gençleri seçilecek ve ses yarışması yapılacak Festival çerçevesinde 8 Temmuz akşamı ses yarışması düzenlenecek. Yarışmanın jüri üyeliklerini de Ferdi Tayfur, İzel ve Ufuk Yıldırım gibi Türkiye’nin ünlü ses sanatçıları yapacak. Geleneksel İskele
33
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Haber
renklendi
Festivali’nin vazgeçilmezleri arasına giren 27’inci Yılın Genç Kızı ve Yılın Genç Erkeği Yarışması Bülent Günkut organizatörlüğünde, İskele Belediyesi ve Havadis Gazetesi işbirliğinde 9 Temmuz Cuma akşamı saat 21.00’de gerçekleştirilecek. Halka hediyeler hazırlandı Özçınar, 33. Güzelyurt Portakal Festivali etkinlikleri içerisinde portakal dağıtım ve narenciye ürünlerinden elde edilen ürünlerin sunumunun 3 Temmuz Cumartesi, 9 Temmuz Cuma ve 14 Temmuz Çarşamba günleri düzenlenecek etkinlikle belediye tarafından
halka torbalar içerisinde portakal dağıtılıp, narenciye ürününden elde edilen macun gibi ürünlerin halka sunumu gerçekleştirileceğini söyledi. Bu yıl Festivalin en büyük sürprizlerinden biri olarak gösterdiği hediye piyangosunun ücretsiz olarak dağıtılacağını ve piyangoda hediye olarak Ford Fiesta marka araç verileceğini söyleyen Özçınar, bu etkinlikte 50 bin bilet dağıtılmasının planlandığını kaydetti. Özçınar, festivalin final akşamında havai fişek gösterileri yanı sıra ülkenin en popüler dans ekiplerinin sahne alacağı bir program hazırlanarak, festivale yakışan bir final yapılacağını vurguladı.
34
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Mutfak Sabahın ilk ışıklarında kalkıp toplanan bal kabağının altın sarısı çiçekleri eşsiz bir lezzete dönüşüyor. Kıbrıs’ta yapılan çiçek dolmalarının tadına doyum olmuyor.
Çiçek dolması İçindekiler =50 Kabak çiçeği =1 buçuk bardak pirinç =1 soğan =3 domates =2 limonun suyu =1 fincan zeytinyağı =2 kaşık kuru nane =1 kaşık domates salçası =Tuz =Karabiber
aha güneş doğarken kalkıp toplamalısınız bu narin çiçekleri, güneşin yükselmesiyle kapanmadan. Topladıktan sonra doldurmak için yine en fazla 2 saatiniz var, solmadan doldurup pişirmek için. Ancak sonrası için saklayacaksanız çiçeklerinizi, buzdolabında da bekletebilirsiniz pişirinceye kadar. Doldurmadan önce zedelemeden ayıklamalısınız ve narince doldurmalısınız içlerini çok doldurmadan, yapraklarını koparmadan. Anlayacağınız çok nazlı bu çiçekler. Öyle her istediğinizde bulup, her istediğinizde yapamıyorsunuz. Her güzel şey gibi emek veriyorsunuz, bekliyorsunuz… Bu eşsiz lezzete ulaşmak için önce hayalinizde tadıyla, koca bir yıl kabak mevsimini beklemeli sonra uykunuzdan feragat edip erkenden çiçekleri toplamalı ve pişirmelisiniz. Ama tüm bu zahmetlere katlanıp pişirilmiş bir çiçeğin tadına bakma şansınız olduysa da,
D
bir daha o lezzeti unutabileceğinizi sanmıyorum… Yaz günlerinin vazgeçilmez lezzeti Lapta’dan Ayşen hanımın mutfağına konuk oluyoruz bu eşssiz lezzeti öğrenmek için. Yaz günlerinde yanında yoğurt veya isteğe göre karpuzla yenilen bu yalancı dolma türünü şöyle anlatıyor Ayşen hanım: Kabak çiçekleri yıkanır.
Derin bir kaba bir soğan ince ince kıyılır. Domatesler rendelenir ve içerisine eklenir. Pirinç yıkanıp o da kabın içerisine katılır. Ardından tüm malzemeler eklenerek karıştırılır. Kabak çicekleri çok hassas oldukları için dikkatlice doldurulur ve çok bastırmadan bir tencereye dizilir. Ağzı açılmayacak şekilde tencereye düzenli olarak dizilmelidir.
Yoksa düzenli dizilmediği taktirde çiçeklerin ağzı açılır. Tencereye dizildikten sonra üzeri tabakla bastırılır. Ardından da tabağın üzeri suyla örtülene kadar su eklenir. 15 dakika kısık ateşte pişirilen dolmaların ateşi kapatıldıktan sonra biraz soğuması beklenmeli sonra servis edilmelidir. Kabaklısı dişi, kabaksızı erkekmiş Ayşen hanımın bir yandan pişirdiği lezzetli dolmalarının tadına bakarken bir yandan da işin püf noktalarını da öğreniyoruz. “Çiçekleri sabahın erken saatlerinde, daha yeni açmışlarken toplamak en ideali. Çiçeklerin kapanmış olması dolma yapacakları bayağı uğraştırıyor. O yüzden kabak çiçeklerini demet yapıp suyun içinde tutuyorlar pazarlarda. Ya da topladıktan sonra temizleyip buz dolabında bekletiyorlar” diyor Ayşen hanım. Uzun bir sapın ucundaki bu çiçekler “erkeği”, çiçek verip sonunda kabak meyvesi olanların da “dişisi” olduğunu öğreniyoruz...
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
35
36
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Haber
KKTC’de Bir İlk:
Dalış Parkı Doğaseverleri Bekliyor uzey Kıbrıs’ta bir ilk olarak Kuzey Kıbrıs Turkcell katkıları ile Amphora Dalış Merkezi ve Kuzey Kıbrıs Turkcell Dalış Kulübü tarafından ‘Rock Garden’ dalış noktasında Kuzey Kıbrıs Turkcell Dalış Parkı hayata geçirildi.
Kulübünden 9 Dalgıç ile Amphora Dalış eğitmenleri ve rehberliyle oluşturulan parka ilk dalış geçtiğimiz hafta gerçekleştirildi. Kuzey Kıbrıs Turkcell sponsorluğu ile yaratılan dalış parkı, gelecek zamanlarda su altı sporseverleri tarafından zenginleştirilmeye devam edilecek.
Sualtı canlıları için yeni bir yaşam bölgesi oluşturmak amacıyla Kuzey Kıbrıs Turkcell çalışanlarından oluşan Kuzey Kıbrıs Turkcell Dalış Kulübü ve Amphora Dalış Merkezi tarafından kurulan park, Girne’nin Kuzey Batısındaki ‘Rockgarden’ noktasında bulunuyor. Kuzey Kıbrıs Turkcell Dalış
22 Metre Derinlikte oluşturulan parka, ilk aşamada 7 adet Küp ve amphora yerleştirildi. Aynı noktada daha önceden bulunan balık kafesleri de gezilebiliyor. Park, yakın gelecekte daha farklı malzemeler ile zenginleştirilmeye devam edilecek. Kuzey Kıbrıs Turkcell Dalış Kulübü bölgenin dahada gelişe-
K
bilmesi için tüm su altı meraklısı kişilerden katkılar beklemektedir. Katkı yapmak isteyen dalış ve doğaseverlerin Girne’de Escape plajında bulunan Amfora dalış merkezi ile iletişime geçip Kuzey Kıbrıs Turkcell dalış noktasına ulaşabilirler. Konu ile ilgili görüş aldığımız Kuzey Kıbrıs Turkcell Dalış Kulübü üyesi Behzat Beysun ‘Bu çalışmamızı sosyal sorumluluk
projelerimizin yeni gözdesi ve yeni heyecanı olarak görüyoruz. Gittikçe yok olan doğal yaşamı gelecek nesillerin de görebilmesi için bu çalışmaya başladık.’ dedi Kuzey Kıbrıs Turkcell Dalış Kulübü üyeleri turizime ve doğaya da katkısı olacak bu yeni dalış noktasını oluşturarak KKTC’deki su sporlarının gelişmesine katkı sağlamış oluyor.
Kuzey Kıbrıs Turkcell sponsorluğu ile yaratılan dalış parkı, gelecek zamanlarda su altı sporseverleri tarafından zenginleştirilmeye devam edilecek.
37
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Haber
Baraka Shop’ta yok yok
arpaz’a giderken Tuzluca yol kavşağı üzerinde dört yol ağzında bulunan Baraka’da Kıbrıs kültürüne özgü el sanatları, testiler, örgü işleri ve sepetler gibi otantiklik ve gelenekselliği yaşatan ürünler satılıyor. Yoldan geçen ve bu ilginç dükkanı görenler, durmadan yoluna devam etmiyor.. Baraka Shop olarak bilinen bu yerde Kıbrıs’a özgü reçeller, macunlar, çakızdez, sirke, zivaniya, şarap,
K
bal ve zeytinyağı, zeytinyağı sabunları; Kıbrıs’a özgü çalı süpürgeleri, hurma dalından örme sepetler, seleler; El emeği ve göz nuru işlenen Lefkara işleri, ipek böceği ve koza işleri bulmak mümkün. Büyükkonuklu Serpil Uzun, iki yıldan beridir burayı çalıştırdığını belirterek, Baraka’ya özellikle turistlerden ilginin yoğun olduğunu söyledi. Uzun, İngiltere’den de birçok müşterileri bulunduğunu kaydetti.
38
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Haber
Evrensel bir kültürün Çok uzun yıllardan buyana bir çok farklı kültürün uğrak noktası olan Kuzey Kıbrıs’ta bu güne kadar gelen en renkli topluluk Gurbetlere düştü yolumuz... Onların ilginç yaşamlarına bir pencere araladık. lıyorlar. Eskiden kalaycılık yaparlarmış öğrendiklerimize göre. Günümüzde daha çok bakkallık, manavlık gibi serbest ticaretle uğraşıyorlar. İçlerinde müzisyenlikle de uğraşanlar var, tanışma fırsatı bulduğumuz 20 yaşındaki Gökhan gibi. Çoluk çocuk, hayvan haşat, cümbür cemaat Kıbrıs’ın narenciye, portakal, patates, zeytin, harnup (keçiboynuzu) zamanlarında, nerede o iş varsa, oraya giderlermiş eskiden, şimdi bir kısmının yolları Akova Köyü yakınlarına düştüğü gibi...
Misli KADIOĞLU ökü binlerce yıl öncesine dayanan evrensel bir kültürün çocukları, dünyanın en renki göçebe topluluklarından Gurbetlere düştü bu sefer yolumuz... Havaların ısınmasıyla birlikte Akova Köyü’nün yakınlarında ağaçlık bir bölge içerisine kurdukları çadırlarda yaşayan bu farklı topluluğun doğal yaşamına bir ziyaret gerçekleştirdik öncelikle, sonra da Mağusa’nın içerisinde barakalarda yaşayan birkaç gurbet aileyi ziyaret ettik. Hayata dair
K
beklentileri, isyanları, umutları, kaygıları, kırılganlıklarnı, öfkeleri konuştuk... Eskiden hep gezerlerdi, şimdi sadece yazları... Erkeklerin çoğunlukla çalışmaya gittiği bir öğle vaktinde ağaç gölgesinde oturan kadınlar ve çocuklar karşıladı bizleri Akova Köyü’nün yakınlarında bir bölgede kurdukları 5-6 ailelik çadır köyünde...Sıcak, samimi ve ürkekti kadınlar... Kimisi konuşmaktan çekindi yazılır diye, kimisi de ‘beyimin haberi olmadan konuşamam’ dedi. Gurbet kadınları
fotoğraf da çektirmedi...Sustu... Ancak çocuklar... Büyük bir heyecan ve koşuşmaca içerisinde karşıladılar bizleri, fotoğraf çektirmek için adeta yarıştılar...İtiştiler, kakıştılar, öfkelendiler, güldüler...Bambaşka bir yaşama bir pencere açtılar hepimizin hayatına dair. Öğrendik ki özellikle Güzelyurt bölgesinden gelen 5-6 aile yalnızca yaz sezonu için çıkmış artık ağaç altlarına, oysa eskilerde hiç evleri yokmuş, hep gezerlermiş... Ole, fello, fellah, cingane... Kayıtlara göre Hindistan kökenli
bir halk olduğu kabul edilen Çingeneler, dünyanın birçok yerine dağılmış durumda hayatlarına devam ederken, Kıbrıs’ta yaşayan Gurbetlerin Çingenelerle ve onların alt grubu olarak gösterilen “Gurbetler” ile etnik bağının olup olmadığı tam olarak bilinmiyor. Ancak toplum tarafından Çingene olarak algılanıyorlar. Kıbrıs’ta bu insanlara “Gurbet”ten başka “ole”, “gori”, “fellah”, ”fello”, “gullufiçilinciri” ve” cingane” de deniliyor. Ancak onlar kendilerini “Gurbet” olarak adlandırıyor, birbirlerine hitap ederken “ole” dedikleri için “ole” adı ile de anı-
İngiltere’ye de yerleşmişler... Halk arasındaki rivayetlere göre Kıbrıs Türkler tarafından fethedildikten kısa bir süre sonra, 1500’lü yılların sonlarına doğru adaya göç etmişler. Gurbetlerin çoğunluğu daha önce Limasol, Baf, İskele ve Larnaka bölgelerinde yaşarken, 1974’ten sonra Kuzeye göç etmişler. Mesela, Güzelyurt’ta yaşayanların birçoğu kendilerinin Limasol’dan geldiklerini söylüyorlar. Kıbrıs’ın kuzeyinde genellikle; Güzelyurt (Omorfo), İskele, Yeniboğaziçi, Gazimagusa (Larnaka yolu) da, güneyinde ise Baf, Larnaka ve Limasol’da yaşıyorlar. Gurbetlerin bir kısmı da İngiltere’ye yerleşmişler... Kayıtlara göre, çoğunluğu Kıbrıs’ın kuzeyinde olmak kaydıyla sayıları yaklaşık olarak 4–5 bin kişi olarak tahmin edilirken 1500’den fazlasının da İngiltere’de oldukları sanılıyor. Kuzey Kıbrıs’ta 1974’ten sonra çoğuna ev verilmiş, ancak birkaç aile Mağusa’da hala barakalarda yaşıyor...Gençlerin çoğu ise Güney Kıbrıs’ta Limasol ve Baf Bölgesi’ne geçmiş.
39
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Haber
çocukları: Gurbetler
Daha fazla esmer tenli olarak bilinen Gurbetlerden, farklılığı ve güzelliği ile dikkan çeken Gül vardı gurbet çocukları arasında...Dört beş yaşlarında sarı saçları ve masmavi iri gözleriyle bizleri kendisine hayran bırakan Gül, adı gibi hiç gülmedi ziyaretimiz esnasında...
‘Eskiden kral hayatı yaşardık’ “Eskiden kral hayatı yaşardık. Haruplar olur harupa gider, zeytin zamanı zeytin toplardık, portokala giderdik. Alışveriş yapardık. Hayvan alır hayvan satardık. Eskiden kötü bir günümüz geçmezdi. Nerede bir kaba gölge bulsak onun altında yaşardık. Dünya malı dünyada kalsın bütün köyün malı bizimdi. Bize çekil ora deyen yoktu. Malımız gibi serbest yerdik, serbest yaşardık...” diyor 70 yaşındaki Münise Kardeşoğlu. Mağusa’da barakadan yapılmış evinde ziyaret ettiğimiz Münise hanım, şimdilerde ise işsizlikten şikayet ediyor. Gün doğarkenden gençlerin çöpleri karıştırıp birkaç kuruş kazanmak için teneke, varel, maşrapa topladıklarını anlatıyor.
‘Hayvan arabalarıyla gezerdik eskiden...’ İlk başlarda yetkililere karşı öfkeli tavırlar sergileyerek konuşmasına kızgın başlıyor Münise hanım. Dışlandıklarını, kendileriyle ilgilenilmediğini, ev ve iş verilmediğini söylüyor...Sonraları yumuşamaya başlıyor sohbet eskilere ve Gurbetlerin eski yaşantısına doğru kaydıkça. Eskilerden açılınca konu, esmer yüzünde siyah gözleri parlıyor, canlanıyor anıları. Başlıyor anlatmaya: “Dedelerimiz Hindistan’dan geldi. Bu günlere kadar geldik. Bu yerin çocukları olduk. Babam Lukrunulu, annemse gurbet. Hayvan arabalarıyla gezerdik eskiden, altı ay yazda Baf’taydık.
Nasıl Türk köylerine girer Rum köylerine de kaygısızca girer çıkardık. Akşamları toplanır, hikayeler anlatırdık, çalgı çalar eğlenirdik o zamanlar güzeldi. Harp olmadan önce çoğu İskele ve Leymosunda kalırdı. Köylere oradan dağılırdık. Gurbetlerin gizli dili... Bu farklı, yaşama sevinci ve doğayla iç içe yaşamaya alışmış topluluğun en dikkat çeken özelliklerinden birisi de konuştukları dil aslında... Kıbrıs ağzıyla Türkçe konuşuyorlar. Yaşlı olanlar adadaki bütün Türk unsurlar arasında olduğu gibi Türkçe’nin yanı sıra Rumca da biliyorlar. Ancak, onların dışındakilerin anlamasını istemedikleri, kendi
Eskilerde gittikleri yerlere hayvanlarını da götürürdü gurbetler. Şimdilerde yalnızca 5-6 aile olarak yaz sezonunda evlerinden çıkarak ağaç altına taşınan gurbetler az sayıda hayvan götürüyor yanlarında...Bu hayvanlardan küçük sıpa ise çocukların en büyük eğlencesi...Kaan ve arkadaşı sıpa ile objektifimize poz vermek için adeta yarışıyor...
aralarında anlaşma vasıtası olarak gizli bir dil kullanıyorlar. Bu gizli dili yaşlılar daha iyi biliyorlar. “Olece” de deniliyor bu dile. Gurbetlerin gizli diline ait 115 kelime tespit edilmiş öğrendiğimize göre.. “aba “kız kardeş”, ata “oğul”, avuç “el”, ebe “nine, anneanne, babaanne”, güveyi “güveyi, damat”, sıçan “fare”, yeğen: “amcaoğlu, dayıoğlu. teyzeoğlu” yanı sıra; aşına- “almak”, bayna- “vermek”, fısna- “sıçmak”, genna- “gelmek”, genabla “gelin abla”, yımrık “yumruk” gibi telaffuzlara Kıbrıs ağzına göre veya Gurbetlerin kendi ses özelliklerine göre değiştirdikleri Türkçe asıllı kelimeler de görülüyor. Yine Arapça ve Farsça asıllı olup da Türkçeleşmiş kelimeler
de bulunuyor. abı “baba”, dest “el”, gadef “bardak”, kese “cüzdan”, kırsi “masa, sandalye”, surat “yüz” vb. Bunlardan başka bazı kelimelerin de Rumca ile benzerlikleri dikkat çekmekiyor: angoni “torun” (< engoni), afayı “bunu” cav “göz”, cav-lık “gözlük”; çükkel “köpek”, çükkel-cik “köpek yavrusu”; çebe-ci “güzel konuşan”; nımıs-la- “uyumak”; çelle-ş-me- “susmak, konuşmamak”; genabla gibi... Gurbetlerin de artık eski yaşamları yalnızca hatıralarda kalıyor aslında ve onlar da dağişime uğruyor. Bu günleri yalnızca üç beş hatırayla hatırlayacak şimdiki gurbet çocukları belki, ancak onlar içlerinde bir yerlerde bu asi kültürün izleri kalacak...“
40
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Haber
Mavi derinliklerde dans Akdeniz’in en uzun dalış mevsimine sahip Kuzey Kıbrıs’ın sualtı dünyası gizemli bir yolculuğun kapılarını aralıyor. Bu yaşamınıza renk katacak deneyimde bazen batık bir gemi yada eski uygarlıklardan miras kalan kalıntılara rastlamanız mümkün...
kdeniz’in büyülü maviliği yanında sualtı dünyası da kıyaslanamayacak kadar gizemli ve görkemli zenginliklerle bezenmiş durumdadır. Kıbrıs’ın genellikle turizmle isim yapmış olan yerlerinde sizlere sunulan dalgıçlık imkanlarıyla bu güzellikleri keşfetmeniz elinizde. Girne, Gazimağusa, ve Karpaz yarımadasında belirlenmiş
A
özel yerlerde guruplar halinde yapılan dalışlarla hem Akdeniz’de yaşayan balıkları hemde denizaltında sizleri bekleyen ilginç görüntülerin keyfini çikarma imkanına sahip olabilirsiniz. Dalarken bazen batık bir gemi yada eski uygarlıklardan miras kalan kalıntılara rastlamanız mümkün. Profesyonel eğitimciler tarafından yaptırılan dalgıçlık eğitiminin ardından tam
donanımlı olarak gerçekleştirilen kurslar, hem hayatınıza renk katacak hem de ulaşılması zor güzellikleri yerinde izlemenize firsat verecek. Mükemmel bir görüntüyle karşı karşıya Bozulmamış doğası gibi, Kıbrıs’ın sualtı dünyası da el değmemiş ve harika bir güzelliğe sahip. Kuzey Kıbrıs’ta yirmiyi aşkın dalış merkezi bulunurken, ılık ve berrak suların, dalış meraklılarının ilgisini artırmasına şaşırmamak gerekiyor. Kuzey Kıbrıs’ın berrak suları, mükemmel sualtı görüntüsü sunmakla birlikte,vatoz, karagöz, orfoz, lagos, çarpan, akya, ahtapot, müren balığı gibi balık türlerini, carretta carretta, yeşil kaplumbağa gibi deniz kaplumbağalarını,
eşsiz zenginlikteki mercanları ve sualtı canlılarını da içerisinde barındırıyor. 8 ay boyunca dalabilirsiniz Denizlerimizde dalış meraklılarının keşfini bekleyen eski batıklar bulunurken, tarihi 2300 yıl öncesine dayanan bu coğrafyada en eski batık olarak Girne Batığı 1960’lı yıllarda bulundu. Şu anda Girne Kalesi’ndeki Sualtı Batık Müzesi’nde sergileniyor. Adanın mükemmel iklimi ve uzun günleriyle birlikte Kasım ayındaki deniz suyu sıcaklığının 20ºc civarında olması, dalış mevsiminin Nisan ayından Aralık ayına kadar sürmesine olanak
sağlıyor. Özellikle Girne bölgesinde faaliyet gösteren deneyimli dalış merkezleri, tecrübeli dalgıçlara yönelik günübirlik dalış programlarının yanısıra, PADI, CMAS, BSAC ve SSI gibi
uluslararası kurslar düzenleniyor. Bazı tur operatörleri dalış kurslarını içeren paket programlar sunarken, bireysel olarak da dalış kurslarına kayıt yaptırmanız mümkün.
Kuzey Kıbrıs dalış merkezleri 1) Amphora Dalış Merkezi www.amphoradiving.com
6) Nautilus Dalış Merkezi www.nautilusdivingcyp.com
2) Blue Dolphin Dalış Merkezi www.bluedolphincyprus.com
7) North Cyprus Scuba Dalış Merkezi www.northcyprusscuba.com
3) Cyprus Underwater Explorers Dalış Merkezi www.cyprusunderwaterexplorers.com
8) Scuba Cyprus Dalış Merkezi www.scubacyprus.com
4) Dive Kingdom Dalış Merkezi www.divekingdom.com 5) Mephisto Diving Dalış Merkezi www.mephisto-diving.com
9) Turtle Bay Dalış Merkezi www.turtlebaydivecentre.com 10) DAÜ Sualti Araştırma Ve Görüntüleme Merkezi www.emu.edu.tr/underwater
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
41
42
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Köylerimiz Yazı Dizisi 12
Kıbrıs’ın değil, Avrupa
Köyde hayvancılık önemli bir geçim kaynağıydı. Mandralar, köyün Kuzey’inde, Beşparmak Dağları eteklerinde yer alıyor
Kalavaç’ın ünlü iki renkli taşları... Köy meydanında bu taşlar hem sergileniyor hem de yerler bu taşlarla kaplanmış...
Serhat İncirli öye giriyoruz... Avrupa Birliği (AB) ve bilimum Birleşmiş Milletler kurumları tarafından restore edilmiş pırıl pırıl köy meydanında bir köylü... Kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi açıklıyoruz ve “Kalavaç, gezdiğim 42’nci köy oluyor” diyorum... Adam bir bozuluyor, bir bozuluyor ki sormayın gitsin! Şaşırıyorum. Kötü bir şey mi söyledim? Sonra şakayla birlikte açıklıyor bozulma sebebini; meğer Kalavaç’a ilk gelmeliymişim. Çünkü Kalavaç kesinlikle “birinci” köy olmalıymış. Kalavaç’a gitmeyen var mı? Vardır eminim... Lütfen gidin... Muhtarıyla ve köylüsüyle tanışın... Anlatsınlar köyü... Benim yazmam yetmez. Sayfalar sığmaz... Nereden başlasak? Geçmişinin zenginliğinden ve filmlere konu olması gereken sansasyonel hikayelerinden mi? Çevreci muhtarından mı? Ülkedeki en yaşlı zeytinin bu köyde oluşundan mı? AB’nin ve BM’nin yaptıklarından mı? Yoksa, muhtar ve eşinin, filmlerdeki komedi senaryolarını mahvedecek dünyalar tatlısı atışmalarından mı? Köylü erkeklerin bıyığa olan düşkünlüklerinden mi? Sahi, bıyık burmak bu köyde bayağı yaygın. Mesela Mustafa Şah... 1946
K
Kalavaç doğumlu... Masmavi gözlü... Bıyıklar burulmuş... 13 yaşından beri bıyıkları kıvırıyor... Babası merhum Salih beyin bıyıkları çok meşhurmuş... Kimse kızmasın, aman “ırkçılık” falan diye de suçlamasın ama Baba Salih lakaplı bu bıyıklı adam bir zamanlar Kıbrıslı Rumların alay konusu olmuş... Bazı Rumlar, “Koşun, koşun, artık insan bıyığından süpürge yapılacak” diye takılmışlar “Baba Salih”e... O da “Kıbrıslı hazırcevaplığı ve tabii ki biraz da küfür severliğiyle” yanıtlamış: “Koşun koşun, artık bıyıktan süpürge yapılacak ve ananızın a...ı süpürülecek!” Kalavaç’ı kuranlardan biri veya onların çocuklarından biri; tam olarak bilinmiyor; İngiliz döneminde idam edilmiş... “Galiba adı Hasan Hasan’dı” diyor bir köylü... İdam sebebi mi? İddiaya göre, Hasan Hasan’ın hanımı hamileymiş o zamanlar.. Köye kim bilir belki de 200 yıl öncesini konuşuyoruz ama fahişe getirmiş birileri. Hasan Hasan, ben de yatacağım diye tutturmuş... Fahişeyi getiren de kabul etmemiş. Kavga çıkmış. Hasan Hasan da adamı öldürmüş. Ve İngiliz de kendisini asmış...” Kalavaç’ı Osmanlı’nın bıkıp usandığı üç külhan beyi kurmuş... Osmanlı, elinden kurtulmak istediği bu üç kardeşi Kıbrıs’a sürmüş. Üç kardeş, gelip Mesarya bölgesin-
de Tirhon yani bgunkü Demirhan’da birilerinin yanında çalışmaya başlamış. Ama sonra usanmışlar... Bugünkü Kalavaç’ın olduğu yerde bir pınar keşfetmişler. Bu pınarın başında, pınara sahip çıkmaya çalışan zavallı papazı da döverek, söverek kovup, orada bugünkü köyün temelini atmışlar... Kalavaçlı 73 yaşındaki Niyazi Meraklı, köyün kavgacı, vurucu ve kırıcı olduğunu ve bunu da dedelerinden gelen bir miras kabul ettiklerini belirtiyor... Sadece köylüler mi sert mizaçlı? Hayır! Köye gelin gelenler bile öyle... Şaka yaparken bile sert konuşuyorlar... Örneğin 1925 Mağusa doğumlu Münüre Davulcu... İkinci evliliğini bu köye, işadamı Mehmet Salih Sampa’nın
Kalavaç, Lefkoşa ilçesinde yaklaşık 350 nüfuslu kakateristik bir Kıbrıs köyü... Alevkayası da bu köyün sınırları içerisinde...
dedesi Davulcu Tahir’le yapmış ve yarım asır önce buraya yerleşmiş. Fotoğrafını çekerken kızıyor... “Güzel çıkarma da görüşürük!” diyor... Mehmetali Davulcu ihtiyar heyeti üyesi... Köye suyun tankerle Değirmenlik’ten geitirldiğini aktarıyor... Ancak, AB desteği ile bulunan bir pınardan köye kendi suyunu aktarma çalışmaları yapıldığını ekliyor. “su sorunumuzu AB çözecek, zaten başkası çözemez ki!” diyor... Kalavaç Taşı çok ünlü... Renkli taşlar... Köy meydanında sergileniyor bazı örnekleri. Kalavaç, çok geniş bir toprağa sahip. Bütün bölge isimleri tamamen Türkçe... Muhtar Ömer Meraklı, 1938 yılında dönemin İngiliz yönetimi tarafından
43
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Köylerimiz Bu sayfa
CATERING katkılarıyla hazırlanmıştır
Birliği’nin köyü: Kalavaç
Bir kaç yıl öncesine kadar köyde 3 marangoz 3 de demirci atölyesi varmış. Hepsi kapatıp güney’de çalışmaya gitmiş. Peki neden? “Vergi kazığı” diyor bir köylü... Çok yüksek vergiden bunalmış köylü esnaf ve zaatkarları... Mehmetali Davulcu, “40 – 50 milyar TL vergi gelirse, nasıl kapatmasın insanlar?” diye soruyor. Kalavaç Muhtarı Ömer Meraklı, yaptıkları, yapacakları, sevgili eşi Lefkoşalı Behiye hanımla çekişmeleri ile tam bir film konusu...
Osmanlı – Kıbrıs mimarisindeki bazı evler, hala restorasyon bekliyor. Muhtar, AB’nin restorasyon çalışmalarının devam edeceğini anlatıyor
verilen tapu defterini gururla saklıyor... Ve gururla da sergiliyor... Gerçekten tüm isimler türkçe. Bir tek Rumca isim yok. Ve bilmediğim, eminim bilmediğiniz bir şey; Alevkayası piknik alanı var ya; burası Kalavaç toprağı... Ben Alevkayası’nı Rumlara ait biliyordum. Değilmiş. Kalavaç arazisi içerisinde asırlardır Türk toprağıymış... Bunu da muhtarın sakladığı tapu defterinde açıklıkla görebiliyoruz üstelik de “Alevkayası” adıyla... Kalavaç, Lefkoşa’ya bağlı bir köyümüz... Ama hem Girne hem de Mağusa’ya sınırı var... Köyün temel geçim kaynağı hayvancılık. Çiftçilik. Ancak son zamanlarda köyün tamamına yakını Güney Kıbrıs’ta çalışmaya baş-
lamış... Zanaatkar insanlar. Bir kaç yıl öncesine kadar köyde 3 marangoz 3 de demirci atölyesi varmış. Hepsi kapatıp güney’de çalışmaya gitmiş. Peki neden? “Vergi kazığı” diyor bir köylü... Çok yüksek vergiden bunalmış köylü esnaf ve zaatkarları... Mehmetali Davulcu, “40 – 50 milyar TL vergi gelirse, nasıl kapatmasın insanlar?” diye soruyor. Tamamen Türk toprağı olan Kalavaç’ta bazı bölgelere asker el koymuş... Köylü bundan dolayı biraz sıkıntılı ama pek de ses etmiyor... Yine de “ekerik, içinde tank gezer” diyor bazı köylüler... Ses ederlerse, askere saygısızlık olacağını düşünüyor bazıları... Ama askerin el koyduğu topraklar nedeniyle de koyunu olan satmış, çiftçilik yapan bırakmış; zaten üstüne de hükümetin ilgisizliği çökünce; tası tarağı toplayan Güney’e çalışmaya gitmeye başlamış. Çalışkan ve zanaatkar insanlar ya. Güney’de kolayca ve anında kapışılmış... Köyün 350 nüfusu var... 200 civarında da seçmeni... Üniversite bitiren gençler de Rum tarafında çalışıyor... Köylü “bizim hükümetten” bayağı şikayetçi... bir köylünün şu sözleri dikkat çekici: “Kalavaç’a bir tek AB doğru dürüst bir şeyler yaptı, yapmaya da devam ediyor.”... Ve muhtarlayız... Ömer Meraklı ile... “Köyde hiç sorun yok; yeter
Kalavaç’ta cami ve köy meydanı ile birlikte 15 ev AB tarafından restore edildi
ki yaptıklarımızı takdir etsinler” diyor... Takdire gerek yok sevgili muhtar... Yapılanlar gözle görülüyor... Varsın köylü rahat olsun, mutlu olsun, temiz ve güvenli yaşasın; yetmez mi? Muhtarı dinleyelim: “Kalavaç, Osmanlı’dan kalma yaklaşık 300 nüfuslu, 100 haneli bir köydür. İnsanları çok çalışkan, üretken, tutumlu, misafirperver, yardımsever ve tırnaklarını toprağa geçirmiş insanlardır. Kalavaçlılar, aralarına tek yabancı karakter sokmamış, cesur ve dürüst bir halktır. Atatürk’ün ilke ve inkılaplarını uygulayan ilk köydür. Kılık kıyafet devrimi ilk burada uygulanmıştır. İngilizlerin araştırmalarına göre, insanları karakteristik özellikleri nedeniyle madalya almıştır. Endemikler, kurtlar kuşlar yaşasın diye tarlalarını hiç yakmamıştır. Köyümüzde hiçbir zeytin ağacı sökülmedi, binlerce dikildi. En yaşlı zeytin ağacı da Kalavaç’tadır.” Köye bugüne kadar çocuk oyun parkı, eko turizm yürüyüş yolları, henüz tamamlanmamış su projesi, 15 evin restorasyonu, herbaryum çalışması (Bölgeye özgü çiçek ve bitki kolleksiyonu), 100 kişilik özürlü grubun ihtiyaçlarını dahi kaşrılayabilecek tuvalet inşaatı, Osmanlı mezarlığının islahı, 30 kilometrelik ova yolu açılması, ağaçlandırma, yeşili koruma projesi, yedi noktada hayvanların su
bulabilmesi için canlı pınar gibi onlarca proje yapıldı. Muhtar Ömer Meraklı, bu projeler nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği’ne, Yardım Heyeti’ne, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı’na, AB’ye, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’na (UNDP) ve diğer BM örgütlerine teşeşkür ediyor... Ömer Meraklı durmak bilmiyor... Eşi Behiye hanım frenliyor... “Ey ey övünme” diye... Ama gerçekten övünmek hakkı. Behiye hanımın karşı çıktığı bir olay daha var. O da köydeki bıyık merağı... Behiye hanım oğluna bıyık bıraktırmamış... Kalavaç’ın tapuları için de zamanında çok kavga verilmiş. İngilizler 1930’lu yıllarda 100 kadar nüfusun bir türlü yaklaşık 8 bin dönüm toprağa sahip olmasını kabullenememiş. Ama sonuçta, topraklar tapulanmış... Muhtarın ofisinde kahve içiyoruz... Duvarda Hz Ali’nin fotoğrafı da dikkat çekiyor... Kıbrıs’ta çok eskiden bir çok evde vardı Hz Ali fotoğrafı. 1974’le birlikte Ecevit fotoğrafları çoğalmıştı... Doğrusu Hz Ali’nin fotoğrafına rastlamak pek sık bir olay değil... Muhtar, “atamız olan üç kişi büyük olasılıkla Aleviydi” diyor... Saygı gösterdiği ve duvarına astığı resimler arasına, Hz Ali’yi de katıyor...
Münüre Davulcu köye gelin gelmiş... Mağusa’dan... 85 yaşında... Henüz genç bir kızken, İkinci Dünya Harbi’nde Mağusa’dan Mehmetçik’e göç etmişler... Sonra Kalavaç’a ikinci evliliğini yapıp gelmiş. “Ne be ayıp değil ya söylediğim” diye çıkışıyor etrafına...
Niyazi Meraklı 73 yaşında. Ömrünün 35 yılı askerlikte geçmiş...
63 yaşındaki Mustafa Şah’a bıyıkları, merhum babası “Baba Salih”ten miras...
44
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Gezi
Işıklar Şehri Birmingham İngiltere’nin tarihi ile yüzleşmek ve Avrupa’nın en meşhur mağazalarında dolaşmak istiyorsanız, doğru adrestesiniz. Dopdolu gece hayatıyla, pırıltılı alışveriş merkezleriyle, zengin kültürel mirasıyla, capcanlı, kozmopolit bir şehir sizleri bekliyor.
Yazı: Aslı Özgen Tuncer Fotoğraflar: Burçin Tuncer çağımız alçalmaya başladığında, Birmingham şehrini çevreleyen geniş yeşil araziler çarpıyor gözlerimize. İngiltere’nin orta batı kesimlerinde bulunan Birmingham, hala bir ortaçağ kasabasının izlerini barındıran İngiltere’nin tarihi kalbinin tam ortasında duruyor. Şehrin bu özelliği ayrı bir öneme sahip; çünkü İngiltere tarihinin derinliklerinde kaybolurken, aynı zamanda kendinizi göz kamaştırıcı alışveriş merkezlerinde de bulabilirsiniz. Birmingham, İngiltere’nin ikinci büyük şehri olarak biliniyor. Büyük bir havaalanı ve kullanışlı bir demiryolu hizmetine sahip olduğundan, şehre ulaşma ve şehiriçi dolaşma imkanları gayet elverişli. Havaalanından ayrılır ayrılmaz şehir merkezine giden ilk trene biniyoruz. Amacımız şehrin kendisine has havasını kısa bir anlığına olsa da solumak. Zira bir sonraki gün için, detaylı bir şehir turu planlıyoruz. Yalnızca şehir merkezine üç büyük tren istasyonu bulunuyor. Bu şehir merkezine akan turist trafiğinin ne kadar yoğun olduğunu gösteren bir rakam.
U
Haksız tanıtım Birmingham esas olarak bir sanayi şehri olmasıyla meşhur. Şehrin ünü, İngiltere’de
gerçekleşen Sanayi Devrimi’nin en önemli merkezlerinden biri olması sebebiyle artıyor. Bu yüzden Birmingham “dünyanın atölyesi” ya da “binbir ticaret şehri” gibi ünvanlara sahip. Günümüzde şehir merkezinde çok eskiye dayanan tarihi bir ize rastlamak pek mümkün değil. İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman uçaklarının ağır bombardımanına maruz kalan şehir, adeta yeniden inşa edilmiş. Bugün Birmingham, hareketli gece hayatı ve ışıltılı alışveriş dünyasıyla tanınıyor. Kentin turizm pazarlaması da bu minvalde şekilleniyor. Ancak bu durum bence Birmingham için hem yetersi hem de haksız bir
tanıtım. Zira şehir, tarihsel ve sanatsal olarak, eğlence ve ticaretten çok fazlasını sunuyor. Şehrin saklı köşelerinde karşınıza çıkan 17. ve 18 yüzyıllara ait evlerin yanısıra, Birmingham’ın müzeleri Rubens, Monet, Renior, Degas, Dante Gabriel Rossetti ve Rene Magritte gibi dünyaca ünlü ressamların seçkin eserlerine yer veriyor. Ayrıca bir bilim müzesine, botanik bahçelere ve mücevher müzesine ev sahipliği yapan şehrin, dünyaca ünlü iki futbol klübü bulunuyor: Aston Villa ve Birmingham City. Birmingham Şehri Senfoni Orkestrası, görkemli senfoni salonunda, unutulmaz klasik müzik dinletileri sunuluyor. Şansınız varsa Birmingham
Kraliyet Balesi’nin ihtişam dolu gösterilerine tanıklık etmeniz de mümkün. Birmingham’da her zevke hitap edebilecek o kadar çok şey var ki... Victoria meydanı: Şehrin Kalbi Şehir merkezinin en hayat dolu noktasına, Victoria Meydanı’na doğru hareket ediyoruz. Victoria dönemi mimarisiyle dikkat çeken Birmingham Şehir Meclisi ve Birmingham Müzesi binaları, Victoria meydanının belirleyici yapıları. Birmingham Müzesi’nin sunduğu dünyanın en geniş Raphael- öncesi sanat koleksiyonunu da kaçırmamalısınız. Gerçekten inanılmaz bir deneyim...
Meydanın hemen göze çarpan bir diğer özelliği, Dhruva Mistry’nin ‘The River’(Nehir) adlı heykeline ev sahipliği yapması. Meydandaki herkes havuzun etrafında çok rahat görünüyor; güneşlenenler, dinlenenler, içecek molası verenler, açık alanda düzenlenen spontane dans ve müzik gösterileri izleyenler... Şehir merkezinin en gözalıcı yapılarından biri olan Birmingham Katedral, Victoria meydanına çok yakın. Sir Edward BurneJenes’un elinden çıkan ve Katedralin camlarını süsleyen dört adet Raphael –öncesi vitrayı görmeden otele dönmek büyük haksızlık olur. Otele dönmeden önce bir başka yapılması gereken şey, tabii ki bir pup’a oturup keyifle bira içmek. Uzun ve yorucu bir uçuştan sonra, günü sonlandırmanın en keyifli yolu, bu tatlı pub rehaveti. Biz de Victoria meydanı’nı geride bırakıp, restoranlar, barlar, cafeler, ve mağazalarla dolu Brindley Place’e yöneliyoruz. Hoş bir atmosferde güzel bir yemek yemek için en uygun mekan burası. Burada içkilerimizi yudumlarken, Midland’e hayat veren kanalların büyüleyici manzarası bize eşlik ediyor. Birmingham’ın tarih mirası Birmingham’da görülmesi gereken çok şey olduğu için,
sabahın erken saatlerinde otelimizden ayrılıp, eşsiz bir deneyim sunan Blakesley Hall için yola koyuluyoruz. Burası tudor stiline sahip bir 17. yüzyıl evi. Ahşap kaplamalı bu küçük çiftçi evi, türünün son örneklerinden. Eski sahiplerinin yaşam tarzını yansıtan ince detaylarla bezeli bu ev, Tudor dünyasına açılan bir kapı gibi. Ahşap zemin, meşeden yapılmış mobilyalard, duvar resimleri ve özel odalar, 1600 yılların İngiltere’sine uzanan yolculuğa çıkarıyor sizi. Dahası, Blakesley, Hall’un etrafı şahane bir bahçeyle çevrili. Tudor dünyasına ait bir başka tarihi mekan da, 1500’den 1750’ye kadar değişen yıllara ait mobilyaları içeren Selly Manor adlı ev. Tudor evlerinin büyüleyici atmosferini geride bıraktıktan sonra, ‘Yüzüklerin Efendisi’nin yazarı J.R.R Tolkien’e ilham kaynağı olduğu söylenen Sarehole Mill’e gidiyoruz. Tolkien’in dünyasına uzanan turistik bir turun da parçası olan Sarehole Mill, Birmingham’ın halen çalışan tek su değrimeni. Bu değirmenin 18. yüzyılda inşa edildiği biliniyor, fakat tarihi kanıtlar aynı mevkide 1542’den beri bir değirmenin bulunduğunu gösteriyor. Değirmen, değişik kuş türlerine ve birçok yabani hayvana ev sahipliği yapan Shire Countr Park’ın içinde yer
45
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Gezi
alıyor. Vaktiniz varsa, bu parkta uzun bir yürüyüşe çıkarak huzur bulabilirsiniz. Bir sonraki durağımız, Soho Evi. Bu zarif ev bir zamanlar 1766 ve 1809 yılları arasında burada yaşayan sanayi devi Matthew Boultın’a aitmiş. Soho Evi’nin bir diğer önemli özelliği, dönemin büyük düşünürleri ve bilimadamlarının oluşturduğu Lunar Society’nin buluşma yeri olması. Bir zanaatkar olan Boulton’un gümüş madeni paralardan işlenmiş çeliğe kadar birçok eseri bu evde sergileniyor. Odaları gezerken, zengin dekorasyonuyla Soho Evi’nin başlı başına bir sanat eseri olduğunu da farkediyorsunuz. Güneş batmak üzereyken, romantik bir akşam için kanal boyunca bir bot turuna çıkmak yeterli. Brindley Place’nin yanıbaşında duran botlar, yolcularını kanalda tatlı bir yolculuğa çıkarmak için bekliyor. Bu gezinti yorucu bir günden sonra ve mağazalara uğramadan önce dinlenmek isteyenlere bire bir. Botumuz ördeklerle beraber kanalda ilerlerken, bulutlu gökyüzünün sudaki yansıması bizi büyülüyor. Sınırsız alışveriş Birmingham’da alışveriş yapmanın sonu yok. Mağazaların bulunduğu ana cadde olan New Street’e
insanlar günün her saati akın ediyor. Pahalı ve şık mağazalarla, daha uygun fiyatlara sahip olanları New Street üzerinde yan yana konumlanmış. Bunun anlamı, herkese uygun alışveriş! Zaten Birmingham’da alışveriş bağımlısı olmak işten bile değil. Pallasades ve Mailbox gibi nispeten makul alışveriş merkezlerinin yanısıra, Birmingham’da Avrupa’nın en büyük alışveriş merkezlerinden biri de bulunuyor: Bullring. 500 milyon sterlin gibi astronomik bir yatırımla inşa edilen Bullring, şehir merkezinde 26 futbol sahasına sığacak sayıda mağazayı, butiği ve restoranı sizlerle buluşturuyor. Bullring, modern mimarisiyle de ziyaretçilerinin üzerinde özel bir etki bırakıyor. Rubens, lokomotifler ve değerli taşlar Birmingham’ın müzelerine bütün bir günü ayırmanız gerek. Rubens, Gainsborough, Turner, Rosetti, Monet, Renoir, Degas, Van Gogh, Picasso ve Magriette gibi isimlere yer veren zengin bir koleksiyona sahip Barber Güzel Sanatlar Enstitüsü, mutlaka ziyaret edilmeli. Meşhur resimlerin yanısıra Enstitü, düzenli bir sergi ve konser programı sunuyor. Bir başka göz alıcı müze, bir
sanayi şehri olarak bilinen Birmingham’ın meşhur Think-tank bilim müzesi. Burası kelimelerin tam anlamıyla modern bir müze. Ziyaretçiler lokomotiflerden uzay seyahatine, bağırsaklardan robotlara birçok şeye dair bilgi ediniyor. Dijital Planetaryum’da gök yüzündeki yıldızları turlamanız bile unutulmaz bir deneyim için yeterli. Bayanlar için çekici bir ismi olan Jewellery Quarter (Mücevherat çarşısı, 250 yıllık bir geçmişi olan büyüleyici bir mekan. 400 kuyumcuya ev sahipliği yapan bu çarşı, tarihi atmosferiyle Avrupa’daki yegane örneklerden biri. Eski bir mücevherat fabrikası günümüzde Mücevherat Çarşısı Müzesi’ne dönüştürülmüş. Bir rehber eşliğinde yapacağınız müze turu sayesinde değerli taşların ve mücevherat sanatının tarihiyle ilgili ilginç bilgiler edinebilirsiniz. Mücevherat çarşısında alışveriş yapmaktan korkmayın. Zira Birmingham hatırası niyetine, beklenmedik derecede uygun fiyatlara mücevherler satın almanız mümkün. Birmingham kilometrelerce uzunluktaki yeşil arazileriyle, göze ve ruha hitap eden bilindik İngiltere manzarasından payına düşeni almış
bir şehir. Yinede devasa Botanik Bahçesi ile Cam Serası’nı ve Birmingham Doğa Merkezi’ni ziyaret etmeden şehirden ayrılmanızı tavsiye etmeyiz. İngiltere’nin iç kesimlerine ait bitkilerin koleksiyonu, 15 hektar genişliğindeki Botanik Bahçesi’nde sergileniyor. Bahçe içerisindeki dört cam serası, çeşitli egzotik bitkiler içeriyor. Birmingham Doğa Merkezi ise kızıl panda, hintdomuzu, baykuşlar yılanlar ve kertenkeleler gibi 130’dan fazla hayvan türüne sahip. Böyle bir ortamda çocuklarınız çok eğlenecektir.
Cadbury’nin tatlı dünyası Çocukların ilgisini çekebilecek bir başka mekan, şüphesiz Cadbury Dünyası. Burada Cadbury çikolatalarını tadıp, Cadbury tarihini ve köklerini öğrenebilirsiniz. Çikolata, bilgi ve eğlenceyle dolu bu dünyada küçük büyük herkesi eşsiz bir deneyim bekliyor. Cadbury’nin sihirli dünyasına adım attığımızda çikolatanın hikayesi M.Ö 600’de, Aztek Ormanlarında başlıyor. Yüzlerce yıl geriye, Mayalar ve Azteklerin zamanına gidiyoruz,
Ardından, çikolatanın sırrını Avrupa’ya taşıyanın kim olduğunu keşfediyoruz. Sonunda da günümüzün çikolata markası Cadbury’nin kurucusu John Cadbury ile tanışıyoruz. Cadbury ve oğulları aile şirketinin nasıl büyüyüp geliştiğini anlatıyorlar. Bir sonraki adım belkide en heyecanlısı. Cadbury çikolatası nası yapılıyor? Sıvı çikolatanın yavaşça dökülüşünü izlerken iştahınızın kabarmaması mümkün değil. Birmingham’ı ziyaret eden herkesin tadması gereken bir dünya Cadbury.
46
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
Sağlık Hazırlayan
Dr Okan Dağlı
‹ç Hastal›klar› Uzman›
dagliokan@gmail.com
Yaz aylarının 1 numaralı sorunu:
Güneş ve Sıcak Havalar
“15 dakikadan fazla güneşte kalmayın, cilt yanıklarına diş macunu veya yoğurt sürmeyin” rtan sıcaklar insan sağlığını tehdit etmeye başladı. Bu havalara özellikle, bebek, çocuk, hamileler ile tansiyon, kalp ve şeker gibi kronik hastalıkları bulunan kişilerin dikkat etmesi gerekiyor. Aksi halde, sıcak çarpmaları, gıda zehirlenmeleri ve sıvı kaybına bağlı rahatsızlıkların meydana gelebilmektedir.
serin ve havadar bir yere alınarak, giysilerinin çıkarılmasını, sırt üstü yatırılarak kol ve bacaklarının yükseltilmesi gerekir. Ayrıca kişinin bulantısı yoksa ve bilinci açıksa, su ve tuz kaybını gidermek için en basiti ayran veya kola ama mümkünse 1 litre suya 1 çay kaşığı karbonat ve 1 çay kaşığı tuz karıştırılarak içirilebilir.
Sıcak deriye dikkat Özellikle sahil bölgelerinde tatil yapan vatandaşların vücut ısısının ayarlanamaması nedeniyle sıcak çarpmasına maruz kalabilirlerken, sıcak çarpmalarının; güçsüzlük, baş dönmesi, bol terleme, adale krampları, davranış bozukluğu, solgun ve sıcak deri, mide krampları, kusma, bulantı, hızlı nabız, bilinç kaybı ve hayal görme belirtileriyle anlaşılabilmektedir.
Giysileriniz bol olsun Vatandaşların bu tür olumsuzluklara maruz kalmamaları için özellikle güneş ışınlarının dik açıyla geldiği 11.00 ila 16.00 saatleri arasında açıkta bulunmamaları veya denize girmemeleri ille de dışarı çıkılacaksa güneş gözlüğü, şapka ve şemsiye gibi aksesuarların ve bol kıyafetlerin tercih edilmesi uygun olur.
A
Sıcak çarparsa ne yapılmalı? Sıcak çarpmasına maruz kalanların,
Cildimiz için 7 öneri Sabahları aynaya baktığınızda yorgun, çizgileri derinleşmiş, hatta sivilceli bir yüzle mi karşılaşıyorsunuz? Canınızı sıkan bu tür sorunlar nereden kaynaklanıyor? 1- Sigara ve içki İkisi de vücudunuzu zehirler ve geriye pörsümüş sarkık bir cilt bırakır. Sigara ayrıca ağız kenarındaki çizgilerin derinleşmesini hızlandırır. 2- Yetersiz uyku Geç yatılmış bir gecenin izleri hemen grileşmiş yorgun görünümlü bir ciltle kendini ele verir. Eğer yeterli derecede uyuyamıyorsanız, bunu uyandığınızda kan dolaşımını sağlayacak hareketler ve yüzünüze soğuk su çarparak telafi etmeye çalışın. Uykusuzluğun yol açtığı çizgileri kapatmak için hafif bir nemlendirici sürün.
karşılamak için taze sıkılmış meyve suları, ayran, bitki ve meyve çaylarının da içilmesi gerekirken, sıvı kayıplarını dile getiremeyecek olan bebek ve çocuklar konusunda ebeveynleri de dikkatli olması şarttır. 15 dakikadan daha fazla güneşte kalmayın Güneş yanıklarından korunmak için 15 dakikadan fazla güneşte kalınmaması, kalınacaksa da koruyucu kremler kullanılması, cilt yanıklarına da diş macununu veya yoğurt sürmemeleri gerekir.
Günde 2 litre su için Sıvı kaybını önlemek için günde iki bardak su içilmelidir. Sıvı ihtiyacını
Meyveyi tercih edin Besinleri pişirirken ızgara, buğulama ve haşlama yöntemlerinin tercih edilmesi daha yararlı olur. Günde en az 5 porsiyon meyve tüketin. Kişinin şeker hastalığı yoksa kavun, karpuz, üzüm gibi bol sulu meyveler ön planda tüketilmelidir.
3- Makyaj temizlemeden yatmak Gözenekleri tıkayarak toksinlerin cilt yüzeyine çıkıp atılmasını önler. Göz makyajı silinmediği takdirde bir göz iltihabına neden olabilir.
enfeksiyonun çevreye yayılmasına neden olarak sorunu büyütür. Sivilcelerle hiçbir zaman oynamayın. Enfeksiyonlu bölgeye antiseptik merhem sürün.
4- Sivilcelerle oynamak Deri dokularına zarar verir. Ayrıca
5- Yüzü ovmak ya da aşırı fırçalamak Yüzünüzdeki ölü deriyi temizlemek için satılan bazı toz ya da kremler deriniz için fazla kaba gelebilir. Cilt tipiniz ne olursa olsun yüzünüze daima nazik davranın. 6- Çok sıcak suyla yıkamak Yıkanırken suyun kaynar derecede sıcak olmaması için önlem alın. Aşırı sıcak, cildi kurutur ve dokuları zedeler. 7- Yanlış beslenme Sağlıksız besleniyorsanız deriyi koruyucu yaşamsal maddeleri alamıyorsunuz demektir. Ayrıca ultraviyole ışınlarından da uzak durun.
NORTH CYPRUS UK TEMMUZ 2010
47