17

Page 1


2

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

İçindekiler

UBP Genel Başkanı yeniden İrsen Küçük UBP Genel Başkanı seçilmek için gerekli olan 815 oyu alan İrsen Küçük yeniden genel başkan seçildi. 1488 delegesi bulunan UBP’de, delegelerin salt çoğunluğunun (745 oyunu) gerekli olduğu Genel Başkanlık seçiminde 815 Küçük’ün ardından, Ahmet Kaşif 387, Hasan Taçoy ise 212 oy aldı. Haber 5

İrsen Küçük

Ulusal Birlik Partisi (UBP)’nin 5 Aralık tarihinde yapılan 18. Olağan Kurultay’ına KKTC Cumhurbaşkanı Dr Derviş Eroğlu’da katilarak burada bir konuşma yaptı.

‘Efendiler aslında kral çıplaktır’... Müteahhitler Birliği eski başkanı, KADA Denizcilik Şirketi’nin sahibi Cafer Gürcafer tartışma yaratacak açıklamalarda bulundu. Önemli tesbitlerini gazetemize anlatan iş adamı Kıbrıs Türk toplumunun yok oluşa doğru gittiğini savunarak toplumsal uzlaşının sağlanması gerektiğini savundu.

Haber 8

Babutsa “Ifa” ödülüne aday

Türkiye’nin gözde sanatçılarından Gülşah Buzlu, Kıbrıslı işadamı Acar Acabey’in sahibi olduğu European Records Müzik Yapım Şirketi’nin sanatçıları arasına katıldı.

European Records

“Devleşiyor”... Haber 6

Sahibi: North Cyprus UK Ltd Genel Yayın Yönetmeni: Zorlu Cezaroğlu Editör: Misli Kad›oğlu Dizayner: Onur Mehmet Kapak Fotoğrafı: Erol Uysal

Adres: PO BOX 57894, London SE26 9AU Kıbrıs: +90 533 863 5341 Londra: +44 7958 352 411 Mail: zorlucezaroglu@yahoo.co.uk zorlu@northcyprusuk.com

Haber 6

recycle Gazetemizde yay›nlanan fotoğraf, haber ve reklamlar›n her hakk› mahfuzdur


NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

3


4

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Haber

Editörden

Türkan herkesi büyüledi Show TV’deki “Yetenek Sizsiniz Türkiye” Kuzey Kıbrıs’taydı. Yarışmaya Kuzey Kıbrıs’tan katılan 11 yaşındaki Türkan, sesi ile dinleyenleri büyüledi. Jüri koltuğunda oturan Hülya Avşar büyük yetenek karşısında göz yaşlarını tutamadı. Küçük Türkan ayakta alkışlandı.

Misli Kadıoğlu mislikadioglu@hotmail.com

Mutlu yıllar... ralık ayına geldiğimiz şu günlerde hala daha Kıbrıs’ta kış yaşanmadı. Karlarla bürünen Avrupa’ya biz gıbtayla bakar olduk, onlar da orada dondular. Hala daha burada denize ve havuza girildiğini duysalar...Eğer havalar böyle giderse yeni yıla, bu aylarda yazı yaşayan Avustralya gibi gireceğiz. Şimdiden siz de yeni yıl için planlara başladınız heralde. Dileğim, sevdiklerinizin özlemini hissetmeden, onlara yakın bir yeni yıl geçirmeniz... North Cyprus UK ile bu sayımızda da Kıbrıs’ta yaşamı ve kültürümüzü buram buram yaşarken biz, siz okuyucularımıza da hissettirmeye çalıştık. Şu günlerde ‘yağmur bereketi’ne hasret, ancak‘zeytin bereketi’ ile coşan bahçelerde dolaştık... Ergazi Köyü’nden tutun da Kilitkaya’ya ve buralardan Kozan Köy’e uzanan yolculuğumuzda zeytin toplayan insanlarımızla, kara yağ yapmak için uğraşanlarla yaptığımız sohbetleri sizlerle paylaşmak adına sayfalarımıza taşıdık. Kıbrıs mutfağından bir birinden güzel tatlar var yine bu sayımıda. Örneğin, biz Kıbrıslılar’ın kış yemeği kolokasın tarifini anlattık, Koruçam’da yaşayan Maronit Maria’nın ünü ülke dışına taşan fırın kebabının sırlarını öğrendik. Bu güne kadar hedefimiz her zaman ülkemizi ve ülkemizdeki turistik ve kültürel güzellikleri yansıtmak oldu. Ancak zaman zaman yok olan değerlerimizden de bahsederken hep birlikte üzüldük. Siyasi bir tarafla düşünmemekle birlikte, ülkemiz işadamlarından Eski Müteahhitler Birliği Başkanı Cafer Gürcafer’le bir vatandaş olarak konuştuk. İlginç bir röportaj olduğunu ve ilgiyle okuyacağınızı tahmin ediyorum. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da yeni yıla sizlerle girmenin mutluluğunu taşıyoruz. Hepinize mutlu yıllar.

A

Flamingo dansı yapan Sergen ve Asya danslarıyla güzel bir gösteri sunarak elemeleri geçti.

etenek Sizsiniz Türkiye” Kıbrıs ayağının ön elemeleri 20-21 Kasım 2010 tarihleri arasında GAÜ Sahne Sanatları Fakültesi’nde, Jüri üyeleri Acun Ilıcalı, Hülya Avşar ve Ali Taran’ın katılımlarıyla yapıldı. 5 Aralık’ta tüm Kuzey Kıbrıs, yarışmadaki elemeler için Show TV ekranlarına kilitlendi. Kuzey Kıbrıs’tan yarışmaya katılan 11 yaşındaki Türkan Kürşat, sesi ile dinleyenleri büyüledi. Jüri koltuğunda oturan Hülya Avşar Türkan’ın performansı karşısında göz yaşlarını tutamadı. Türkan, seyirciler tarafından da ayakta alkışlandı. Hülya Avşar, Türkan’a“Olağanüstü bir şeysin, mükemmel ötesisin” diye hitap etti. Jüri üyelerinden tam not alan küçük kız Acun’un sorusu üzerine 2 yaşından beridir şarkı söylediğini belirtti. Herkesi kendisine hayran bırakan ve sempatik tavırlarıyla da dikkatleri üzerinde toplayan Türkan, en büyük hayalinin finale gitmek olduğunu söyledi. “

Y

Birçoğu mutlu ayrıldı Kıbrıs’tan katılan yarışmacıların büyük bir çoğunluğu eleme-

Herkesi kendisine hayran bırakan ve sempatik tavırlarıyla da dikkatleri üzerinde toplayan Türkan, en büyük hayalinin finale gitmek olduğunu söyledi.

leri geçti. Flamingo dansı yapan Sergen ve Asya danslarıyla güzel bir gösteri sunarak elemeleri geçti. Ardından da Kıbrıs’tan 7 genç kız sahneye çıkarak hip hop dansı yaptılar. Genç kızlar enerjik ve güzel danslarıyla beğeni topladı.

Jüri koltuğunda oturan Hülya Avşar büyük yetenek karşısında göz yaşlarını tutamadı.

Jürideki üç kişiden de evet oyu aldılar. Daha sonra Udi Zeynep Funda Aksoy’da yarışmaya katıldı. Çok beğenilmesine rağmen Aksoy elemeleri geçemedi. Lefkoşa’dan yarışan Oytun Andaç ilizyon ve elek show yaptı. Jüri tarafından olumsuz

oy aldı. Nijerya’dan arkadaşı ile birlikte katılan Taner Tarlacı da elemeleri geçemedi. Önce şarkı söyledi ardından da yengeçleri üzerine koyarak jüriyi etkilemeye çalışan Tarlacı ve arkadaşı jüriyi etkilemeyi başaramadı.

Hip hop yapan genç kızlar izleyenlerin büyük beğenisini kazandılar.


5

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Haber

Küçük’ün UBP Genel Başkanı İrsen biyografisi... yeniden İrsen Küçük UBP Genel Başkanı seçilmek için gerekli olan 815 oyu alan İrsen Küçük yeniden genel başkan seçildi. 1488 delegesi bulunan UBP’de, delegelerin salt çoğunluğunun (745 oyunu) gerekli olduğu Genel Başkanlık seçiminde 815 Küçük’ün ardından, Ahmet Kaşif 387, Hasan Taçoy ise 212 oy aldı. lusal Birlik Partisi (UBP) ‘nin 5 Aralık’ta yapılan 18. Olağan Kurultayı’ndaki Genel Başkanlık seçiminde, 815 oy alan İrsen Küçük, seçimi kazandı. 1488 delegesi bulunan UBP’de, delegelerin salt çoğunluğunun (745 oyunu) gerekli olduğu Genel Başkanlık seçiminde 815 oy alan İrsen Küçük UBP Genel Başkan’ı seçildi. Küçük’ün ardından,

U

Ahmet Kaşif 387, Hasan Taçoy ise 212 oy aldı. Küçük’ün seçimi kazanmasının ardından Atatük Spor Salonu’nda Küçük’ün destekçileri coşku gösterisinde bulundu. İrsen Küçük’ü ilk kutlayanlar arasında Kaşif ve Taçoy da yer aldı. Daha sonra, Küçük, Kaşif ve Taçoy el ele delegeleri selamladı. Küçük, delegelere teşekkür etmek için bir de konuşma yaptı.

1940 yılında Lefkoşada doğdu. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinden 1966 yılında mezun oldu. Toprak muhafaza ve Zirai Sulama konularında Üniversite üstü ihtisası vardır. 1966 - 1968 yıllarında Türkiye Devlet Su İşleri (DSİ) Teşkilatında İşletme Mühendisi olarak çalıştı. 1968 - 1973 yıllarında Kıbrıs Hayvancılık Dairesinde görev yaptı. 1973 yılından sonra kendine ait işletmede Tarım ve Hayvancılık çalışmalarını yürüttü. Ziraaat Mühendisleri Odası ve Erenköy Mücahitler Cemiyeti Başkanlığı yaptı.

1976 ve 1981 genel seçimlerinde Ulusal Birlik Partisinden Lefkoşa Milletvekili seçildi . 1983†™te oluşturulan Kurucu Meclis†™te üyelik yaptı . 1976 -1981 ve 1982 -1983 tarihleri arasında Tarım, Doğal Kaynaklar ve Enerji Bakanlığı ile 1981 - 1982 tarihleri arasında Sağlık,

Sosyal İşler ve Çalışma Bakanlığı görevinde bulundu. 1993 erken genel seçimlerinde Ulusal Birlik Partisinden Lefkoşa Milletvekili seçildi. Ulusal Birlik Partisi Lefkoşa İlçe Başkanlığı ve Genel Sekreterlik görevlerinde bulundu. 6 Aralık 1998 Genel Seçimlerinde Ulusal Birlik Partisinden Lefkoşa Milletvekili seçildi. UBP TKP Koalisyon hükümetinde Tarım ve Orman Bakanı olarak görev aldı. Bilahare oluşturulan UBP - DP koalisyon hükümetinde Tarım ve Orman Bakanlığı görevine devam etti. 2010 Mayıs ayında UBP 8. Olağanüstü Kurultayı’na tek aday olarak giren UBP Genel Sekreteri İrsen Küçük, seçim yapılmaksızın Başbakan ilan edildi. Derviş Eroğlu’nun KKTC Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra boşalan UBP Genel Başkanlığına da İrsen Küçük seçildi. İngilizce ve Rumca bilmektedir . Evli ve iki çocuk babasıdır.


6

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Magazin Türkiye’nin gözde sanatçılarından Gülşah Buzlu, Kıbrıslı işadamı Acar Acabey’in sahibi olduğu European Records Müzik Yapım Şirketi’nin sanatçıları arasına katıldı.

European Records “Devleşiyor”

Babutsa “Ifa” ödülüne aday ürkiye müzik piyasasına hızlı giriş yapan “Babutsa Grubu” Yanayım Yanayım isimli albümlerinin ardından geçtiğimiz aylarda “Tabi Güzelim” isimli ilk single şarkılarını da piyasaya sürerek büyük bir çıkış yakaladılar. Yeni albümleriyle birlikte gündemde yeniden ön sıralarda yer alan Babutsa Grubu, ardı arkasına verdikleri konserlerle de hayranlarının kalbinde taht kurdular. 1011-12 Aralık tarihlerinde Viyana’da verecekleri 3 konser için yola çıkmaya hazırlanan grup

T

Viyana Konserlerinin ardından İstanbul’da düzenlenecek olan 14. İstanbul FM Altın Ödülleri (İfa) yarışmasına katılmak üzere İstanbul’a uçacak. 15 Aralık 2010 tarihinde Bostancı gösteri merkezinde düzenlenecek olan ödül töreninde “En iyi Grup” dalında yarışacak olan Babutsa, yarışmanın ardından Kuzey Kıbrıs’a gidip Girne’de bulunan Zeus Casinio’da sahne alacak. Babutsa 18 Aralık 2010 tarihinde yeniden İstanbul’a dönerek yeni album çalışmalarına hız verecek.

ıbrıslı işadamı Acar acabey’in sahibi olduğu European Records Müzik Yapım Şirkete geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin yeni gözdesi Gülşah Buzlu’yu da sanatçıları arasına transfer etti. 2006 yılında çikarmış olduğu ilk albümü “Alerjim Var” ile müzik dünyasına giriş yapan Gülşah Buzlu 4 yıl aradan sonra piyasaya çıkardığı ikinci albümü “Devleşiyorum” ile müzik marketlerdeki yerini yeniden aldı. Bu albümüyle birlikte European Records sanatçıları arasına katılan

K

genç ve güzel sanatçı, yeni albümünün ilk klibini de çok yakında piyasaya çıkarmaya hazırlanıyor. Kendine ait klip yönetmenliğini de kendisi üstelenen Buzlu, klip yönetmenliği yapan ilk bayan solist olma özelliği taşıyor. Yeni albümünde eski şarkıların yeni versiyonlarını seslendiren genç sanatçı, ses rengi, yorumu ve kalitesiyle beğeni topluyor. 3ü remix versiyon olmak üzere, toplam 12 şarkının yer aldığı albümde, birbirinden güzel ve dinleyenlerin kendi hayatlarından

kesitler bulacağı slow şarkıların yanı sıra, dinlerken volume açtıracak hareketli şarkılar ve Ferdi Tayfur’un klasikleşmiş eseri, ’Huzurum Kalmadı’ nın cover versiyonunun da yer aldığı bu albümle genç sanatçı, müzik piyasasında ve hayranlarının karşısında her geçen gün tıpkı albümüne vermiş olduğu isim gibi devleşiyor. Yeni sanatçı transferleri konusunda Magazin servisimize kısa bir açıklamada bulunan Acar Acabey, “Gülşah Buzlu ile birlikte şimdi devleşiyoruz” dedi.

Turizm elden giderse... Dr Muhammet Yaşarata muhammet@cypruspremier.com

luslararası alanda yaşanan ekonomik krizin 2011’de ülkelere ve sektörlere etkileri tartışılmaya devam ediliyor. İngiliz The Economist Dergisi’nin ‘World in 2011’ çalışmasına göre, seyahat sektöründe kriz sonrasında yaşanan düşüşün 2011’de yerini yükselişe bırakacağı vurgulanıyor. The Economist’in ‘World in 2011’ çalışmasına göre 2011’de uluslararası turist sayısı yüzde 5.5 artarak 2008 yılındaki düzeyi yakalayacak yorumları yapılıyor. Dünya’da ekonmik kriz devam ederken bu gelişmelerin herkese bir moral verdiği kesin. Ama bir de 2010 yılında ekonomik krize rağmen Anavatanımız Türkiye’ye bir bakalım. Antalya’ya gelen yabancı ziyaretçi sayısı 2010 yılının 11 aylık döneminde yüzde 11 artışla 9 milyon 442 bin

U

992’ye ulaşarak yeni bir rekor kırdı. 11 Aylık dönemde yöreye gelen yabancı turistler arasında İngilizler 1 milyon 648 bin 724 kişiyle ilk sırada yer alıyor. Muğla Valiliği internet sitesinde açıklanan bilgilere göre, Muğla ve yöresine bu yılın 11 aylık döneminde, hava ve deniz yoluyla gelen yabancı turist sayısı 3 milyon 86 bin 160’a ulaştı (1 milyon 621 bin 478’inin Dalaman ve 985 bin 154’ünün de Milas-Bodrum hava limanı kanalıyla). Bu gelişmeler devam ederken Akdeniz’in İncisi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet’i Turizm Alan’ında neler oluyor? 2011 yılında turist sayısını artırmak için Turizm Bakanlığımız büyük bir çalışma içerisine girmişti. Bu çalışma ile İngiltere ve diğer yabancı ülkelerden ülkemize turist taşımaya yönelik Charter Seferler düzenlenecekti. Bu doğrultuda ilk anlaşma İngiltere’deki tüm tur operatörleride biraraya gelerek ön protokol imzalanmıştı. İmzalanan bu ön protokole göre İngiltere’den 30,000 otelerimizde konaklayacak turist hedeflenmişti. Fakat son günlerde alınan haberlere göre bu projenin büyük bir olasılıkla rafa kalkma durumunun olduğu görülüyor.

Burada ‘Suçlu Kim Oyunu’ oynamaktansa sorunun ne olduğuna bakıp çözmemiz gerekir. Ama malesef bizim toplumumuzda sorun çözme politikası yerine ‘ÇÖZÜMLERİ ORTADAN KALDIRMA’ ve ‘ÇÖZÜM YOK’ politikası vardır. Oysa Dünya’da gerek ülke ekonomilerinde ve gerekse ülke projelerinde sorunlar olması doğaldır. Önemli olan bu sorunları çözüm politikalarını gündemde tutarak sonuca ulaştırmaktır. Bu projenin uygulanmaya girmemesinin ülke turizmine büyük bir darbe vuracağı açıktır. Tur operatörleri projenin uygulanmaması durumunda tüm pazarlama ve tanıtımlarını Türkiye’ye yönlendirecekleri yönünde söylemler vardır. Anavatanımız Türkiye, en kötü dünemlerde dahi yaptığı tanıtım ve pazarlama ile şu anda İngiltere’de en büyük dikkat ve talep çeken bir destinasyon olmuştur. Peki ülkemize turistler nasıl gelecek? Bu soruyu sormak ve cevap bulmak gerçekten büyük önem arzetmektedir. Her zaman şunu düşünmüşümdür: Gerçekten bizi yönetenlerimizin 30 bin İngiliz turistin adamıza sıcak para olarak bırakacağı ekonomik değerin ne olduğunun farkında

mıdır? Bu kadar Dünya’da ülkelerin neden turizmlerini geliştirmek için uğraş vermekte olduklarını düşünüyor muyuz? Neden bu kadar ülkeler milyonlarca ve milyarlarca dolar turizm yatırımını ülkeye çekmek için teşvikler vermektedir? Milyonlarca dolar tanıtım ve pazarlama yatırımı yapmaktadır? Bu soruların cevaplarını hepimizin bildiğini düşünmekteyim. Tabii, ‘HAYIR’ belkide yanılıyorumdur. Ülke turizmimiz konusunda Doktora yapmış bir araştırmacı ve işadamı olarak bu soruların yanıtlarını hiç bıkmadan ve usanmadan söyleyerek ve yazarak anlatacağım. Dünya Turizm ve Seyahat Konseyi WTTC, WTM (Dünya Turizm Fuarı) Londra Fuarı’nda yayınladığı raporunda, turizm sektörünün 2010 yılında beklentinin üzerinde büyüdüğünü açıkladı. Raporda, WTTC’nin 2010 yılı başında açıkladığı yüzde 0.5′ lik büyüme beklentisinin aşıldığı ve yüzde 2 düzeyinde gerçekleştiği ifade edildi. WTTC ayrıca yine raporunda, turizm endüstrisinin önümüzdeki 10 yıllık süreçte ortalama yüzde 4.3 büyüme kaydedeceği öngörülürken bu büyümenin 66 milyon kişiye istihadam alanı açacağı tahmini yapıldı.

Dünya bir taraftan bu değerlendirmelerin peşindeyken, malesef KKTC Turizm’i ULAŞIM SORUNUNDAN dolayı çıkmaz bir yola doğru sürülmektedir. Yeni dönemde gelecek yıl bir hava yolu kurulacak söylentileri etrafta dolaşıyor. Ülkemizde yeni bir hava yolları kurmayı bir tarafa bırakın, ülkemize uçuş yapmak isteyen her hava yolu desteklenmelidir. Komşumuz Güney Kıbrıs şimdi de İngiltere’nin en büyük Low Cost hava yolu firması Rayan Air’ın adaya uçması için harekete geçti. Rayanair’a indi kalktı teşviklerinin yanında ülkeyi tanıtım ve pazarlama yapması için 1 milyon sterlin değerinde bir katkıyı verme teklifi yapılmıştır. Anlaşılan komşularımız ‘KAZ GELECEK YERDEN TAVUĞU ESİRGEMEZKEN’, bizler ne yapıyoruz? Artık bu sorulara cevap vermek için her türlü seferberliğin başlayacağını buradan duyurmak isterim. Yalnızca turizm sektörleri değil tüm ekonomik sektörler, basın ve yayın organlarımız halkımızı turizm konusunda bilinçlendirmek için harekete geçecektir. EĞER TURİZM ELDEN GİDERSE GÜZELİM ÜLKEMİZ DE ELDEN GİDECEKTİR...


NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

7


8

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Haber

Toplumsal uzlaşı önemli

‘Efendiler aslında Kral çıplaktır’ üteahhitler Birliği eski başkanı, KADA Denizcilik Şirketi’nin sahibi Cafer Gürcafer toplumsal açıdan ciddi tesbitlerde bulundu. North Cyprus UK’e konuşan Gürcafer, Kuzey Kıbrıs’ta çok uzun süredir sosyal, ekonomik, ruhsal açıdan toplumda ciddi bir travma yaşandığı gerçeği konusunda açıklamalar yaparak, zaman zaman toplum ve siyasileri eleştirdi zaman zaman da bu konuda çözüm önerilerinde bulundu. Gürcafer bir vatandaş kimliği ile yaptığı açıklamalarda, yaşanan iktidar değişiklikleri ve bu iktidar değişikliklerinin yapmaya çalıştığı düzeltme arayışları ve girişiminden bahsetti. Tüm bunların başarıya ulaşabilmesi için ciddi bir analiz çalışması yapılması gerektiğine işaret eden İşadamı, toplumda tartışma yaratabilecek görüş ve önerileri ile ‘toplumsal uzlaşı’yı destekledi. İktidar ve ganimetten, ben merkeziyetciliğe, birçok olgu konusunda eleştirilerde bulundu.

M

“1974 öncesi toplumsal dayanışma vardı” 1974 öncesi Kıbrıs Türk toplumunun ciddi bir dayanışma örneği gösteren sağlam karakterli bir toplum olduğunu söyleyen Gürcafer, bazı tesbitlerini örneklerle anlattı. Gürcafer konuşmasına 1974 öncesinden örneklemeleriyle devam etti: “Akşam üzeri olduğunda sokaklarda kadınları görürdük. Biri birlerine pişirdiklerini götüren ve pişirdiğini paylaşan kadınlar... ‘Kokusu var’ denilen bir deyim vardı. Artık günümüzde kalmayan bir deyim. Bu aslında paylaşımcı düşüncenin yansımasıydı. Düğünleri hatırlıyorum. Kimisi kuzusunu verirdi, kimisi sandalye masayı taşımaya yardımcı olurdu, kimisi dolmayı sarardı. Hep birlikte bir çabayla evlenecek kişi evlenirdi. Herkes askerdi ve kimse aldığı maaşı sorgulamazdı. Okul ünüformasını çıkarır asker ünüformasını giyer, karargaha gider hangi mevziye gönderilecekse öğrenir ve sorgulamazdı. Toplumsal bir dayanışma vardı. Bunun özünde yatan toplumsal çıkarlara olan inanıştı. Bu dayanışma ruhu toplumun karakterine yansımıştı.” İktidar ve ganimet olgusunun getirdikleri 1974 sonrası ise Kıbrıs Türk toplumunun iki farklı olgu ile tanıştığına işaret eden Gürcafer, bunların bir tanesinin “ganimet” bir diğerinin ise “iktidar” olarak adlandırdı. Siyasi oluşumların 1974 öncesi oluşmasına rağmen, esas anlamda 1974’den sonra başladığını ve ganimet dönemine denk geldiğini ifade eden Gürcafer, ganimet iktidar ilişkisinin Türk toplumuna çok olumsuz şekilde yansımaya başladığını anlattı. O dönemde bu olumsuzlukları toplumun ve iktidarın fark edemediğine değinen Gürcafer, “Paylaşım ve talepler, ganimetin dağıtılması olaylarında 36 yıl sonra bu şekilde ola-

cağı ve topluma böyle yansıyacağı düşünülmedi. İktidar kendi devamlılığını sağlamak için, ganimeti alan da devamlılığını sağlamak için farklı bir ilişki içerisine girdi. Toplumun içerisinde ispiyonculuk, gambazcılık, yalancılık, çekememezlik ve ben merkezli düşüncenin merkezleri o dönemde atıldı. İnsanlar toplumsal düşünceden uzaklaştı ve bireysel zenginlik peşinde koşmaya başladı.” dedi. “Olumsuz zincirin kırılması lazım” En rahatsız edici, toplumsal sosyoekonomik durumu da etkileyen noktanın bütünlüklü bir toplumsal bakış açısının olmamasına bağlayan Gürcafer, toplumsal çıkarların peşinden koşulmamasının insanları bireysel kurtuluşa ittiğini ifade etti. Tüm bunların siyasete yansıdığını ileri süren Gürcafer, insanların seçim arifesinde ben merkezli bir takım beklentiler içerisine girdiğini ve seçilecek olan kişiye şart koştuğunu ve seçilmiş olanın da bu seçilmişliğini devam ettirebilmek adına tavizde bulunduğnu anlattı. Gürcafer, olumsuz bir zincir olarak adlandırdığı bu durum için “Bu olumsuz zincirin bir yerde kopması lazım” şeklinde konuştu. Bu zincir kırılmalı! Diğer ülkelerden de kıyaslamalar yaparak konuşmasına devam eden Gürcafer, başka ülkelerdeki toplumsal bakış açısına verilen önemden bahsetti ve çözüm önerilerinde bulundu. Kıbrıs Türk toplumunun bütün siyasi partilerinin tabanlarında asgari düzeyde uzlaşabileceği bir takım tezlerin bulunduğunu ileri süren Gürcafer, birilerinin çıkıp bu bireysel çıkar ve siyasetci ilişkisini kırması, Kıbrıs Türk toplumunu asgari müşterekte bir çatı altında toplaması gerektiğine işaret etti. Asgari müşterekler var Gürcafer, siyasi görüş farklılıkları olmasına rağmen siyasi partilerde bazı asgari müşterekler olduğunu söylerken bu asgari müşterekleri de şöyle anlattı: Hiçbir siyasi parti bugün Kuzey Kıbrıs’ın Kıbrıs Türk halkının vatanı olduğuna karşı çıkmaz. Bu bir asgari müşterektir. Kıbrıs’ın kuzeyinin efendisi Kıbrıs Türk halkı olması noktası da bir asgari müşterektir. Buna da hiçkimse ve hiç bir siyasi parti karşı çıkmaz. Kıbrıs Türk kimliğine de hiç kimse karşı çıkmaz. Kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomi arayışı, ekonomik özgürlüğümüzü elde etme arayışı da asgari müşterektir. Kıbrıs’taki herkes, gerçekler üzerinde kurulacak, geçmişteki acıları yaşatmayacak bütün çözümlere evet der. İçeriğinin nasıl olduğu tartışılır. Belki nüans farklılıkları olabilir. Bu da asgari müşterektir. Siyasi- toplum ilişkisi Bir diğer açıdan da ülkede, toplum

Müteahhitler Birliği eski başkanı, KADA Denizcilik Şirketi’nin sahibi Cafer Gürcafer tartışma yaratacak açıklamalarda bulundu. Önemli tesbitlerini gazetemize anlatan iş adamı Kıbrıs Türk toplumunun yok oluşa doğru gittiğini savunarak toplumsal uzlaşının sağlanması gerektiğini savundu.

Cafer Gürcafer, toplumun bireysel olarak hiçbir yere varamayacak noktada olduğunu söyleyerek, siyasi beklentiden uzak asgari müştereklerde toplanılması gerektiğini söyledi.

çıkarlarını ön planda tutacak insan sayısının çok az olduğunu söyleyen Gürcafer, asgari müştereklerin bireyselliği ortadan kaldırabileceğine inancını belirtti. Siyasetçinin seçilebilmesi için seçmenin beklentisi kırmak geretiğini belirtirken, siyasi rant beklentisinin kırılması gerektiğine işaret etti. Gürcafer, “Bu çarpık ilişkiyi hazmedemeyen herkes siyasetten uzaklaştı. Kadro eksikliğinin nedeni budur. İnsanlar bu ışığı görürse doğru kadrolar siyasete girecektir. Gelişimin önünü tıkayan bu ilişkidir. Bütün yozlaşmaya sebebiyet veren siyasiler ve toplumun karşılıklı beklentilerdir. Topluma artık birinin çıkıpta ‘efendiler aslında Kral çıplakdır’ demesi lazım. ‘Arkadaşlar bu böyle gitmeyecek’ demek lazımdır. Bunu bir kişinin söylemesi ve karşı tarafında bundan siyasi beklenti içerisinde hareket etmesi yine de yeterli değildir.” dedi. Kaynaklar tükendi Yaptığı bu konuşmaların ardından halkın siyasete güvenmediği konusuna da değinmeden geçemeyen Gürcefer, halkın siyasetlerden umudunu kestiğini söyledi. Gürcafer zaman zaman sert açıklamalarda da bulundu. “Artık siyasiler halkın beklentisine hitap edemiyor. Bireysel çıkar ve ilişkilerin sonuna geldik. Çünkü ne tarla, ne arsa, ne mücahit puanı kaldı. Ne Türkiye’den gelen ve yağma Hasan’ın böreği gibi dağıtılan kaynak kaldı, ne ikramiyeler, ne on yılda emeklilikler kaldı. Bütün bunlar bireysel çıkarlardı. Bütün bunlar siyasetçinin varlığını devam ettirebilmesi için kaynaklardı ve bu kaynakların hepsi tükendi. Şimdi öyle bir noktadayız bireysel olarak hiçbir yere varamayız. Toplum olarak adım atmalıyız. Toplumun siyasi beklentiden uzak asgari müştereklerde toplanması lazımdır ve toplum buna hazırdır.” dedi.

“Projeler hiç bir yere götüremez” Gürcafer, gerek çözüme yaklaşan, gerekse ekonomik yönden kendi ayakları üzerinde duran bir toplum olunabileceği görüşünü belirtti. Bunun yanında kendi toplumumuzun efendisi olduğumuzu söyleyerek, bunu Avrupa Birliği, Rum kesimi ve Türkiye’ye duyurabileceğimizi ve belli noktalarda toplumsal uzlaşı sağlanabileceğini anlattı. Gürcafer, en önemli noktanın toplumsal uzlaşı olduğunu yineleyerek, Türkiye’de ve Kuzey Kıbrıs’ta üretilen belli projelerin toplumu hiç bir yere götürmeyeceğini söyledi. Toplumsal uzlaşı dışında, bütün projelerin toplumsal kutuplaşmayı devam ettireceği için Kıbrıs Türk toplumuna zarar vereceğini iddia etti. Bu kutuplaşmadan kurtulmak... Gürcafer konuşmasına şöyle devam etti: Bugün yurt dışından gelen bir çok yatırımcı vardır. Bu yatırımcılarla ilgili ne medyada ne de siyasi partilerde hiç bir eleştiri görmedim. Çünkü siyasi taraf değildiler. Kıbrıslı bir yatırımcıya dönemin iktidarlarından yardımcı olunması durumunda karşı taraf bunu ciddi şekilde kullanacaktır. Seçmeni etkileyeceğini düşünerek eleştirir. Aynı zamanda Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) döneminde diğer partilerin benzer yaklaşımlarıyla karşı karşıya kaldı. Bu da Kıbrıs Türk sermayesinin gelişmemesine neden oldu. Bu zinciri kırmamız lazım. Toplumun belli açılardan bakmasını sağlamak lazım. Bizim kardeş olduğumuzu aynı topraklarda yaşamak ve çocuklarımızı burada yetiştirmek zorunda olduğumuzu anlamamız lazımdır. Bizi ancak bizim efendi yapacağını anlamamız lazımdır. Bizi yok edecek olan da yalnızca biziz. Benim siyasetçiden, medyadan, basından, sendikaladan, sivil toplum örgütlerinden beklen-

tim bu kutuplaşmadan kurtulmaktır. Yoksa, Kıbrıs Türk halkı var olacak ama biz olmayacağız. Aksi halde bu toplum yok olacak Konu ile ilgili İngiltere’deki Türkler konusuna da değinen Gürcafer, İngiltere’de 250-300 bini aşkın Kıbrıslı Türk’ün Kıbrıs’a gelmekten vazgeçirildiğini ileri sürdü. “Biz bu toplumu kaybediyoruz. İngiltere’ye de bir yansıma oldu ve insanlar kutuplaşma yaşıyorlar. Aynı hastalık buraya da geldi.” diyerek bu noktada siyasetçiye düşenin toplumu asgari müştereklerde bir çatı altında toplayacak siyasetler üretmek olduğunun altını çizdi. Halkın da beklentisinin bu olduğunu söyleyerek, Kıbrıs Türk toplumunun geleceğini hem vatan bazında, hem sosyal açıdan, ekonomik ve var olma açısından güvence altına alınmasının böylelikle mümkün olacağını ifade etti. Aksi halde Kıbrıs Türk toplumunun yok olmaya mahkum kalacağını kaydetti. “Bütün kaleleri bir bir kaybediyoruz” Konuşmasının sonuna yaklaşırken. “Yurt dışından gelen sermaye karşısında var olmaya çalışan bir Kıbrıs Türk sermayesi. Ne kadar cılız bir ses. Eğer sen toplumsal var oluş anlamında doğru şekilde siyaset üretemiyorsan boşluklar oluşur. Tedavisi mümkün olmaz. Örneğin otelcilik sektöründe kendi sermayeni geliştir. Sanayi sektörü, esnaf, eğitim sektörü bitti. KTHY gitti. Bütün bu kaleleri bir bir kaybediyoruz.” dedi. Gürcafer, yaptığı açıklamaların Türkiye düşmanlığı, anavatan karşıtlığı olarak algılanmaması gerektiğinin altını çizdi. İş adamı, kendisi için esas olan kendi halkının geleceği olduğunu, söylediklerinin toplum içerisinde bir tartışmaya neden olacağını ümit ettiğini söyledi.


NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

9


10

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Haber

“Bu yıl sizin yılınız olsun” Mine Çeliker mceliker@gmail.com

ine, yılın son ayına geldik dayandık… 21. Yüzyılın ilk on yılı sona eriyor ve acısıyla tatlısıyla 2010 yılını da geride bırakıyoruz, yani eskitiyoruz… Yeni yıl kapımızda… 2011’e sayılı günler kala umutlarımızı ve hayallerimizi yeni yıla aktardık bile… Zaman akıp gitmeye devam ediyor hızla ve umursuzca… Sizin yapacak işleriniz varmış, zamanınız yapmak istediklerinize yetmiyormuş, bu arada da yaşlanıyor muşsunuz, onun umurunda bile değil. Durmaya niyeti yok… Bizim de durdurmaya gücümüz yok… Ardımızda bıraktığımız her yıl ise bize bunları daha da ağır bir dille anlatıyor. Yıllar, en az günler kadar hızlı geçiyor ve sadece geride kalan anılar geçen yılları bize anımsatıyor ve farkına vardırıyor. Geçmiş umutlarımızı, arzularımızı, beklentilerimizi düşünerek yeni başlangıçlar için güç topluyoruz. Son yıllarda yaşadıklarımız hakkında kendi kendimizin muhasebesini yapıyoruz ve hedeflerimizi yeniden gözden geçiriyoruz. İstediklerimizi ne kadar başarabildik? Yapmak istediklerimizi yapabildik mi? Yaptıklarımızdan memnun muyduk? Sorun bizde miydi? Sorun geçtiğimiz yıllarda mıydı? Peki bu yıl farklı mı olacak? Her yıla yeni umutlar yerleştiriyoruz. Her yılbaşında, ‘Hissediyorum, bu yıl benim yılım olacak’ diyoruz. Hayatlarımızda değiştirmek istediklerimizin listelerini çıkarıyoruz, kimi daha zayıf olmak için diyete başlayacak, kimi para biriktirip yurt dışına gidecek, ya da istediği o arabayı artık alacak, kimi evlenecek, kimi sevdikleriyle daha fazla vakit geçirecek, kimi yeni bir dil öğrenecek, ya da müzik aleti çalmaya başlayacak, kimi eğitimine devam edecek, belki de yeni bir işe başlayacak… Yani beyaz sayfalar açıyoruz her gelen yılda ve umutlarımızı yeniden gözden geçirmek için 1 Ocak tarihini bekliyoruz. Belki bir sihirli değnek gelir de üzerimize dokunur hayatımız değişir, belki dünya değişir ve bu yıl istediklerimiz olur diye… 2010 yılının 1 Ocak tarihi için yaptığımız planlardan farklı bir şey bulabilecek miyiz 2011 için orası tartışılır ama umutların yenilenmesi ve yeniden yeşermesi için yeni yıllar lazım bize… Bizi motive edecek başlangıçlar lazım… Belki de o yüzden her gelen yeni yılı bu şekilde coşkuyla, heyecanla ve sevgi dolu karşılıyoruz… Biliyoruz çünkü ve içten içe hissediyoruz. Bu yıl farklı olacak… Bu yıl her zamankinden daha kararlıyız… Bu yıl bir şeyleri değiştirebiliriz… Bu yıl bizim yılımız olacak… Kime sorarsanız sorun ‘yeni yıldan beklentiniz nedir?’ diye, önce dünya barışı ve kardeşlik, arkasından da para gelir diyecek. Ardından da başlanır bir bir dilekler, istekler sıralanmaya. O yüzden ben de size 2011 yılının dostluk, barış, para, mutluluk ve huzur getirmesini diliyorum. Mutlu Yıllar. Bu yıl sizin yılınız olsun…

Y

Hala bir umut varken, elimi bırakma... ellapais Manastırı bu kez anlamlı bir katkı için ev sahipliği yapıyor. 17 Aralık 2010 tarihinde 12:0016:00 saatleri arasında Kanser Hastalarına Yardım Kermes’i düzenleniyor. “Hala bir umut varken elimi bırakma”, “Savaşı biz başlatıyoruz. Birlikte söndürelim” sloganları ile hazırlanan kermes için kıyafet bağışın-

B

da bulunmak isteyenlerin 16 Aralık Perşembe gününe kadar 0533 882 52 20- 0533 882 34 49 numaralı telefonlarla iletişim kurabilecekleri belirtildi. Yardımseverlerden toplanacak kıyafetler ise 17 Aralık’ta Bellapais Manastırı’nda satışa sunulacak. Kermesten elde edilen gelir kanser hastalarına verilecek.

Mağusa Şenliğe hazırlanıyor Mağusa Suriçi, 10- 31 Aralık tarihlerinde şenliklere hazırlanıyor. Etkinlikte, Noel Baba ile fayton gezileri, sıcak hava balonu ıle kuşbakışı Mağusa seyri, folklör gösterileri, canlı müzik dinletileri, latin dansları, karikatür çizimleri ve birçok eğlenceli aktivite yer alıyor. ağusa, 10 Aralık- 31Aralık tarihleri arasında büyük bir şenliğe hazırlanıyor. Magusa Suriçi Derneği (MASDER) tarafından organize edilen ve eğlenceli alışveriş imkanı sunan şenliklerde, Noel Baba ile fayton gezileri, sıcak hava balonu ıle kuşbakışı Mağusa seyri, folklör gösterileri, canlı müzik dinletileri, latin dansları, karikatür çizimleri yapılacak. Bunun yanında hem çocukler hem de büyükler için organize edilen bu şenliklerde yeni yıl pazarında indirimli alışveriş imkanı sağlanarak MASDER Tavla Turnuvası (10 Aralık -18 Aralık) da düzenleniyor.

M

10 Aralık Cuma Noel Baba ile Faytonlu Gezi (5. TL)- Anı Fotoğrafı Çekimi (Foto Tamel) Kıbrıs Mutfağından Lezzetler (Mehmet Dal ve Yağmur Konfeksiyon Önü) Kumda Kahve Servisi (Sun Spice Önü) Sıcak Hava Balonu ile Mağusa’yı Kuşbakışı İzleme İmkanı (16’dan itibaren) 11 Aralık Cumartesi Noel Baba ile Faytonlu Gezi (5. TL)- Anı Fotoğrafı Çekimi (Foto Tamel) Kıbrıs Mutfağından Lezzetler ( Mehmet Dal ve Yağmur Konfeksiyon Önü)

Gazimağusa Belediyesi Halk Dansları Gösterisi 11:00- 13:30 Kumda Kahve Servisi (Sun Spice Önü) Çocuk Oyunu- Anne Benimle Oynar mısın? (Lucky Duck Learning Centre) Bandabulya Latin ve Halk Dansları, Müzik Dinletileri (Tattoo Bar Önü), Karikatür Çizimi ve Müzikal Gösteriler (DAÜ Kültür Derneği) Kalemle Yeni Bir Dünya- Karikatür Çizimi (Mağusa Kültür Derneği) 14:00-16:00 MAGEM Orkestrası Dinletileri (ES Cafe Önü) 18:00-20:30 17 Aralık Cuma Noel Baba ile Faytonlu Gezi (5. TL)- Anı Fotoğrafı Çekimi (Foto Tamel) Kıbrıs Mutfağından Lezzetler ( Mehmet Dal ve Yağmur Konfeksiyon Önü) Kumda Kahve Servisi (Sun Spice Önü) Sıcak Hava Balonu ile Mağusa’yı Kuşbakışı İzleme İmkanı (16’dan itibaren) Çocuk Oyunu- Anne Benimle Oynar mısın? (Lucky Duck Learning Centre) Bandabulya 18 Aralık Cumartesi Noel Baba ile Faytonlu Gezi (5. TL)- Anı Fotoğrafı Çekimi (Foto Tamel) Kıbrıs Mutfağından Lezzetler ( Mehmet Dal ve Yağmur Konfeksiyon Önü) El İşleri Standı (Ali’s Pizza Önü) Gazimağusa Belediyesi Halk Dansları Gösterisi 11:00- 13:30 MASDER Tavla Turnuvası Finali ve Ödül Töreni 11:00- 14:30 (Çarşı Meydanı) Kumda Kahve Servisi (Sun Spice Önü) Çocuk Oyunu- Anne Benimle Oynar mısın? (Lucky Duck Learning Centre) Bandabulya Latin ve Halk Dansları, Müzik Dinletileri (Tattoo Bar Önü), Karikatür Çizimi ve Müzikal Gösteriler (DAÜ Kültür

Derneği) Kalemle Yeni Bir Dünya- Karikatür Çizimi (Mağusa Kültür Derneği) 14:00-16:00 MAGEM Orkestrası Dinletileri (ES Cafe Önü) 18:00-20:30 24 Aralık Cuma Noel Baba ile Faytonlu Gezi (5. TL)- Anı Fotoğrafı Çekimi (Foto Tamel) Kıbrıs Mutfağından Lezzetler ( Mehmet Dal ve Yağmur Konfeksiyon Önü) Mağusa Yönlendirici Tabelalar Sergisi ve Sertifika Töreni- Bandabulya Kumda Kahve Servisi (Sun Spice Önü) Sıcak Hava Balonu ile Mağusa’yı Kuşbakışı İzleme İmkanı (16’dan itibaren) Halk Dansları Gösterisi ( Lucky Duck Learning Center) –Bandabulya 25 Aralık Cumartesi Noel Baba ile Faytonlu Gezi (5. TL)- Anı Fotoğrafı Çekimi (Foto Tamel) Kıbrıs Mutfağından Lezzetler ( Mehmet Dal ve Yağmur Konfeksiyon Önü) Hediyeli Satışlar (Parlan Konfeksiyon) Gazimağusa Belediyesi Halk Dansları Gösterisi 11:00- 13:30 Kumda Kahve Servisi (Sun Spice Önü) Çocuk Oyunu- Anne Benimle Oynar mısın? (Lucky Duck Learning Centre) Bandabulya Latin ve Halk Dansları, Müzik Dinletileri (Tattoo Bar Önü), Karikatür Çizimi ve Müzikal Gösteriler (DAÜ Kültür Derneği) Kalemle Yeni Bir Dünya- Karikatür Çizimi (Mağusa Kültür Derneği) 14:00-16:00 MAGEM Orkestrası Dinletileri (ES Cafe Önü) 18:00-20:30 Yeni Yıl Pazarı – Hindi Hediyeli Piyango Çekilişi (Ravelin) 31 Aralık Cuma Noel Baba ile Faytonlu Gezi (5. TL)- Anı Fotoğrafı Çekimi (Foto Tamel) Kıbrıs Mutfağından Lezzetler ( Mehmet Dal ve Yağmur Konfeksiyon Önü) Gazimağusa Belediyesi Konseri ve Havayi fişenk gösterileri


11

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Zarina Manken Ajansı’nın gözdeleri…

Her yerde onlar var! arina Manken Ajansı’nın güzel mankenleri Evşen Çağlan ve Selen İğneci,

Z

KKTC’de yer alan her açılış ve organizasyonların en gözde mankenleri arasında yer

alıyorlar. Bugüne kadar katılmış olduğu güzellik yarışmalarında güzelliğini dört kez tescil ettiren Evşen Çağlan, kendine olan güveniyle de dikkat çekiyor. Magazin basınına vermiş olduğu cömert pozlarıyla da dikkat çeken Çağlan, Zarina manken Ajansı’nın en gözde mankenleri arasında yer alıyor. Zarina’nın bir diğer dikkat çeken mankeni ise selen İğneci. Adana doğumlu olan ve KKTC’de yüksek ögrenimini sürdüren İğneci, gazetemizde bir süre önce yayınlanan söyleşisinde “Vucudumun her noktasını beğeniyorum” derken aslında kendine

olan güvenini ortaya seriyordu. Kendine olan güvenini podyumlara da taşıyan güzel manken, bu günlerde KKTC’de yer alan birçok etkinlikte Çağlan ile birlikte yer alıyor. Premiercard’ın tanıtimında da onlar vardı Kuzey Kıbrıs’a her yıl yaklaşık 15 bin turist gelmesini sağlayan köklü şirketlerden Cyprus Premier ve Cyprus Paradise, ülkeye getireceği turistleri alışveriş yapmaya teşfik etmek amacıyla başlattığı avantaj kartı Premier Card’ın tanıtımını geçtiğimiz aylarda Cadde de Passport’ta gerçekleştirmişti. Zarina Ajansa bağlı Selen İğneci ve Evşen Çağlan isimli mankenlerin gerçekleştirdiği tanıtımda Cadde de Passport müşterilerine kartın avantajları anlatıldı ve Premier Card hediye edildi.


12

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Haber

Erbatu Emlak Firması’nın Tuzla bölgesinde yapmakta olduğu yeni

Tuzla Tepe Villaları’nın temelleri atıldı Erbatu Emlak Firması’nın Mağusa, Tuzla bölgesinde bulunan Silver Beach’in karşısında yer alan ve toplam 23 villadan oluşan yeni projesinin temelleri atıldı. 1997 yılından beri Kuzey Kıbrıs’ta hizmet veren Erbatu Emlak, Tuzla bölgesinde yer alan ve denizi gören bir mesafede inşa ettiği “Tuzla Tepe Villaları” isimli konutların iç tasarımlarını da tamamladı. rbatu Emlak ve İnşaat Şirketi, yılların tecrübesiyle ve uzun araştırmalardan sonra yeni bir projeye daha imzasını attı. Modern tasarım ve günümüzde kullanılan en son teknolojiyi Tuzla Tepe Villaları’nda buluşturan Erbatu Emlak İnşaat, Silver Beach’in tam karşısında, Tuzla’nın en değerli bölgesinde, sağlam bir zemin üzerine kurulan bu projeyi; denizi gören konumu, zemini, modern bina mimarisi açısından uzun

E

araştırmalardan sonra hayata geçiriyor. İlgi büyük Yeni projeleri hakkında bilgi veren Erbatu Emlak İnşaat Ltd. Direktörü Ramazan Karataş, Tuzla Tepe Villaları’nın Mağusa Tuzla Bölgesi’nin Kuzey tarafında denizi gören bir mesafede temellerinin atıldığını ve inşasının başladığını söyledi. Bu sitenin üzerinde bulunan zeminin sağlamlığı ve

merkeze yakınlığı ile de dikkat çektiğini belirten Karataş, günümüzdeki tüm teknolojik unsurları yeni projelerinde kullandıklarını kaydetti. Tuzla Tepe Villaları’nın dış tasarımlarından sonra iç tasarımlarının da hazır hale geldiğini kaydeden başarılı işadamı, yeni projelerine ilginin büyük olduğunu kaydetti. Tuzla Tepe Villalarının gerek dış tasarımı, gerekse iç tasarımı ve kalitesiyle birlikte muhteşem nir

eser olarak ortaya çıkacağını kaydeden Karataş, yeni projeleriyle iddialı olduklarını vurguladı. Muhteşem bir yaşam Tuzla Tepe Villalarının A tipi, B tipi ve C tipi olmak üzere üçe ayrıldığını anlatan Karataş, A tipi evlerin, bodrumunda garaj, çalışma odası, duş ve tuvalet inşa edileceğini kaydetti. B tipi evlerde bodrumda sadece garaj bulunduğunu söyleyen Karataş, C tipi evlerin ise

bodrumsuz ve garajsız olarak tasarlandığını kaydetti. 92 bin 500’den başlayan fiyatlarla insanlara muhteşem bir yaşam alanı sunmayı tasarladıklarını anlatan Karataş, site içerisinde bir büyük bir de çocuk havuzu yapılacağını, çocukların oyun oynayabileceği bir de park alanının proje yer aldığını kaydetti. Evlerin yüzde yüzünün denizi göreceğinin de altını çizen Karataş, 3 yıl içerisinde anahtarların teslim edileceğini ifade etti.


NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

13

Haber

projesinin temelleri atılırken binaların iç tasarımları da hazırlandı


14

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Haber

Otel konforunda tahlil laboratuvarı Girne’de bulunan Erduran Tıbbi Tahlil Laboratuvarı modern tasarım ve kalitenin sınırlarını zorlayan bir anlayışla halka otel konforunda bir hizmet sunuyor. irne’de modern dizaynı ve insana huzur veren tasarımlarıyla Erduran Tahlil Laboratuvarı dünyada eşi benzeri olmayan otel konforunda bir hizmet sunuyor. Binanın girişinde akan şelalenin huzuruyla birlikte kırmızı halılarla karşılaşıyor, binanın içerisine girdiğinizde modern tasarımlı ve güleryüzlü personelle karşılaşılanıyorsunuz. Sıranızı veya tahlil sonuçlarınızı, isterseniz ülkenin ılık ve temiz havasında, portokal ağacının olduğu ve cafeyi andıran açık havada bekleyebilirsiniz, isterseniz de huzurun ve rahatlığın sizler için hazırlandığı bekleme odasında...

G

“İnsanlar pozitif enerji almalı” Direktör ve biyokimya uzmanı Metin Erduran, 1988 yılında Girne’de küçük bir laboratuvarda hizmet vermeye başladıktan sonra, 2007 yılında şu anda 11 personelin görev yaptığı modern bir binada hizmet sunduklarını söyledi. Modern tasarım, konfor, rahatlatıcı ferah bir ortam ve kaliteli bir hizmetin ötesine geçen ve tahlil laboratuvarından çok bir otel konforuyla hizmet veren işletmenin direktörü, “Biz laboratuvarı, korkulan ve zorunlu olmadıkça gitmek istenilmeyen yerler olmaktan çıkarmak istedik. Belki de dünyada bir ilk olan iddia ortaya attık. Bu da otel konforunda laboratuvar hizmetiydi. Niye olmasın diye düşündük. İnsanların geldikleri zaman pozitif enerji alabilecekleri laboratuvar istedik.” dedi. İddialıyız! Tedaviye başlayanların,

önce morale ihtiyaçları olduğuna işaret eden Erduran, insanların buraya gelip olumlu duygular yaşamalarını amaçladıklarını kaydetti. Tahlil laboratuvar binasını tamamen otel konforunda olacak şekilde dizayn ettiklerine işaret ederek, “İddia ediyoruz ki dünyanın hiç bir yerinde böyle dizayn edilmiş bu konforda tıbbi tahlil laboratuvarı yoktur.” dedi. Erduran, bu konuda araştırmalar yaptıklarını belirterek böyle bir laboratuvar merkezinin dünyada bulunmadığını iddia etti. “Otelciliğe ilgi duyuyordum” Erduran, otel konforunda bir laboratuvar fikrinin nasıl doğduğunu anlattı. Otelciliğe duyduğu ilgiden bahsederek, gençlik yıllarında, tatillerde turistik tesislerde çalıştığını ve ileride bir turistik tesiste çalışmayı ve turistik bir tesis sahibi olmayı hayal ettiğini ancak sonraları kimyagerliği meslek olarak seçtiğini söyledi. Erduran, “İçimde kalan turizm sevgisini tatmin etmek istedim. En büyük amacım, toplumuma insanıma pozitif bir mesaj vermekti. Başardığıma inanıyorum.” diye konuştu. Kalitesi tescillendi Erduran Tahlil Laboratuvarı, aynı zamanda Kuzey Kıbrıs’ta ilk İSO 9001 Kalite Yönetim Belgesi alan tahlil laboratvarı. Bu konuda da bilgi veren Erduran, laboratuvarlarının müşteri odaklı çalıştığını ortaya koymak ve müşterilerin taleplerini en iyi şekilde yerine getirebilmek için ISO 9001:2000 Kalite yönetim sistemi çalışmalarına 2007 yılı başında başla-

Erduran Laboratuvarı Direktörü ve Biyokimya Uzmanı Metin Erduran dünyanın hiç bir yerinde böyle dizayn edilmiş bu konforda tıbbi tahlil laboratuvarı olmadığını söyledi

dıklarını ve Ağustos 2007 de merkezi Slovenya da olan uluslararası bir belgelendirme kurumu olan SIQ nun bağımsız denetçileri tarafından denetlenerek uluslararası ISO 9001: 2000 Kalite Belgesi ile ödüllendirildiklerine işaret etti. (SIQ Certificate no:Q 1103 / Certification date 2007-0822). Erduran, üç yıldır da bu kalite belgesi ile hizmet verdiklerinin altını çizdi. Gıda ve su analizleri de yapılıyor 2007 yılının Mayıs ayında hizmete giren modern tıbbi tahlil merkezi, gıda laboratuvar hizmeti de veriyor. Bu konuda da gazetemize bilgi veren Metin Erduran, ilk kez özel gıda laboratuvarını da kendilerinin kurduğunu söyledi. Erduran, ülkemizde gıda alanlar, üreticiler, resto-

ranlar, ve otellere gıda analizi konusunda da hizmet verdiklerine işaret ederek, Erduran Tahlil Laboratuvarı olarak aynı zamanda su analizleri yaptıklarının altını çizdi. Check-up sonuçları birkaç saate hazır Erduran Tahlil Laboratuvar’ında temel olarak, kan şekeri, kolestrol, karaciğer testleri, böbrek fonksiyon testleri, hormon, tiroid testleri, vitamin testleri, kanser testleri, alerji testleri, ve york testi olarak bilinen intolerans testleri yapılıyor. Bunun yanında checkup’ların da yapıldığını belirten Erduran, İngiltere’den farklı olarak, aç olmaları kaydıyla kişilere istenildiği anda test yapılabileceğini ve sabah yaptıkları checkup’ların sonuçlarını öğleye

verdiklerini söyledi. Erduran, çıkan sonuçlar ardından da izahta bulunduklarına işaret etti. Burada standart check- up’ ın fiyatının 350 TL. Bu da 150 pounda karşılık geldiğini söyleyerek, bunun yanında ektra testler istenirse ekstra ücrete tabi tutulduğunu kaydetti. Güzel şeyler yapılabilinir Son olarak da Kıbrıs insanı-

nın en olumsuz koşullarda bile güzel şeyler başarabilecekleri mesajını vermek istediklerinin altını çizen Erduran, ülkemizde ekonomik, sosyal, politik sorunlar gibi ciddi sorunlar yaşandığını söyleyerek bunun çaresinin de ülkeyi terketmekte olmadığını vurguladı. Erduran, ülkede kalıp mücadele etmek gerektiğine işaret ederek doğru yatırımlar yapmanın şart olduğunu söyledi.



16

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Haber

Yorumsuz

Fotograf: Erol Uysal


NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

17


18

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Haber

Hukuk Tahsili evgili North Cyprus UK’in değerli okuyucuları, gazetenin bu sayısında bana devamlı sorulan bir konuda, bilhassa lise çağlarındaki genç kardeşlerimizi ve bu çağlarda çocuk sahibi olan aileleri yakından ilgilendiren bir konu üzerinde bilgi vermeyi uygun buldum. Bu ayki konumuz, başlıktan da görülebileceği gibi hukuk tahsili ve bu süreç boyunca sizi bekleyenlerdir.

S

Günümüzde dünyadaki küreselleşme ve yurt dışında okuma oranının bayağı arttığını da göz önünde bulundurulduğunda her üniversiteye gitmeye hazırlanan öğrencinin tahsil yapmak istediği ülkenin ve üniversitenin giriş koşullarını (entry requirements) titizlikle inceleyip kendisini ona göre hazırlaması gerekmektedir. Kendimden bir misal vermek gerekirse lise yıllarımın sonunda Birleşik Krallık’ta okumaya karar verdiğimden, bulunduğum okulun GCE bölümüne geçip IELTS denilen bir İngilizce yeterlilik sınavına ciddi surette hazırlanmıştım. Bu hazırlık sürecinde sayısız üniversite ile yazışmış, bilgi toplamış ve benim için en doğru olan üniversiteyi ve şehri tespit etmiştim. Yıllarca süren hazırlık, tonlarca sınav, gerekli yazışmalar ve müracaatları müteakip üniversite boyunca sizleri yoğun bir çalışma temposu bekleyecektir. Hukuk tahsilinizin her döneminde avukatlığın ne kadar sorumluluk gerektiren bir meslek olduğunu sizlere verilecek olan projelerle (courseworks), sınavlarla devamlı surette anımsatılacaktır. KKTC’de avukatlık yapmak isterseniz salt bir hukuk fakültesi diploması ile avukatlık yapmanız mümkün iken Birleşik Krallık’ta bu durum daha farklıdır. Birleşik Krallıkta üniversitedeki lisans eğitiminizin (LL.B.) ardından ne tür avukatlık yapmak istediğinize karar vermelisiniz. Bilindiği üzere KKTC’nin aksine İngiltere’de iki tür avukat bulunmaktadır. Barrister olan avukatlar ve solicitor olan avukatlar. Bu iki avukat arasındaki en temel fark Baristerlerin mahkemeye çıkıp müvekkilleri adına hitapta bulunan, solicitorlerin de genel-

Burcu Sertbay Barristerat-Law sertbay@gmail.com

de ofiste müvekkilden bilgi toplayan ve dosyayı dava aşamasına hazırlayan avukatlar olmalarıdır. Barrister olmak için üniversite sonrası Bar Vocational Course (BVC) adı verilen bir kurs almak ve her Barristerin kayıtlı bulunduğu dört Inn’den birinde 12 “geleneğe uygun” (formal) yemeğe katılmak gerekirken, solicitor olunabilmesi için Legal Practice Course (LPC) adında bir kursu başarı ile bitirmek gerekmektedir. Gerek BVC gerekse LPC’nin gayesi hukuk mezunlarını akademik dünyadan çıkarıp gerçek hayatta avukatlık yapmaya hazırlamaktır. Bu kursların başarı ile tamamlanmasından sonra KKTC ve Türkiye’de de avukatlık öncesi şart koşulan baro stajını tamamlamak gerekmektedir. Birleşik Krallıkta Solicitorlerin 24 aylık staj (training contract) yapması gerekirken Barristerlerin 12 aylık staj (pupillage) yapması gerekmektedir. Özellikle Barristerlerin BVC biter bitmez staj olanağı bulmaları nerdeyse imkansıza yakındır. Bunun nedeni aşırı muhafazakar kişilikleri ile bilinen İngiliz Avukatların ofislerine çok ender stajyer almaları ve bu pozisyonu da genelde binlerce parlak hukuk mezunu arasından beyaz, “soylu bir aileden gelen” ve Oxford veya Cambridge mezunu birine vermeleridir. Tüm yukarıdakiler dikkate alındığında varılabilecek yargı hukuk eğitimi küçük yaşlarda başlayıp üniversite ve onu takip eden yıllarda süre gelen ciddi, meşakkatli ve büyük fedakârlıklar gerektiren bir ıttıla (cognition period) sürecidir. Bunun aksinde cereyan eden her hukuk öğrenimi hukuk nosyonundan yoksun bireyler yetiştireceğinden toplumumuza telafisi ve geriye dönüşü imkânsız tahribatlar yaşatacaktır. “Bir tek kişiye yapılan bir haksızlık, bütün topluma yapılan bir tehdittir.” Montesquieu

Doğa sizi çağırıyor emiz hava ve doğanın eşsizce seyreldiği Kuzey Kıbrıs’ta dağ ve orman yürüyüşleri tatlı bir etki yaratır. Özellikle bahar ve kış aylarında, parlak güneş ışıklarının eşsiz manzara üzerindeki izdüşümü yürüyüş meraklılarına muhteşem bir görünüm sunar. Girne’deki Beşparmak Dağları’nda bulunan yürüyüş parkurları bulunmaz bir hazinedir. Up uzun servi ağaçları ve mis gibi kokular yayan çam ağaçları arasında giden rota boyunca, yöreye özgü bitki çeşitlerini görmek ve fotoğraflamak da ayrıcalıktır. Bazı parkurlar üzerinde bulunan büyüleyici arkeolojik yapılar, doğa ile öylesine çevrelenmiş ki bir rüyaya adım atar gibi çağırır sizleri kendine. Ermeni Manastırı, Antifonitis Kilisesi ve St Hilarion Kalesi’ni görmeden ayrılmamanız gereken Beşparmak yürüyüş parkurlarında ayrıca, Kıbrıs’a özgü yüzün üzerinde orkide türüne de rastlamak mümkün. Dağ ve orman yürüyüşü turlarını profesyonelce düzenleyen kuruluşların yanı sıra Dağcılık Spor Derneği de bu alanda aktif faaliyetlerini sürdürüyor. Kuzey Kıbrıs’ı doğası ile tarihini

Kıbrıs’ta çok keyifli ve zevkli yürüyüşler yapabilirsiniz. Yürüyüşlerinizi rehber eşliğinde yapmanızı tavsiye ederiz. Bu alandaki hizmetler; yürüyüş turları, dağcılık (tırmanma), çadır turizmi ve kamp düzeyinde de düzenleniyor. Düzenlenen yürüyüşlerde sabah kahvaltısı, öğle ve akşam yemekleri de veriliyor. Öğle yemekleri zaman zaman köy evlerinde otantik köy evi ortamı içerisinde yapılıyor. Kuzey Kıbrıs ani kaçamaklar için de ideal bir destinasyon. Dağ ve orman yürüyüşü için müracaat Dağcılık Spor Derneği, 0542 851 18 00 Follow me: 815 38 37- 0542 851 66 70

T

yakından tanımak ve sağlıklı bir spor için, Dağcılık Spor Derneği’ne veya dağ ve orman yürüyüşü düzenleyen kuruluşlara başvurmak suretiyle Kuzey

Dağ ve Orman yürüyüşleri için öneriler; Bir çift iyi yürüyüş ayakkabısı, Şapka, t-shirt, kısa veya uzun pantolon, Yürüyüş şapkası, Kişi başına 1 litre su. Yolunu kaybederseniz geriye dönüp önceden yolda belirlenmiş işaretleri bulunuz. Yolları karanlık bastıktan sonra kullanmayınız. Yollarda ateş yakmayınız ve sigara içmeyiniz Bitki örtüsü ile canlıları koruyunuz. Yaz mevsiminde yılanlara dikkat ediniz. Yürüyüşlerde sopa kullanınız


19

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Haber

5 yıldızlı bir yaşam sizi bekliyor

Rüyalarınız gerçekleşecek Caesar Resort, hayatınıza farklı bir pencere aralıyor. Kendi ödeme planınızı belirleyebileceğiniz olanaklarla, deniz ve dağ manzarasının etkileyici atmosferi içerisinde 5 yıldızlı bir tesiste rüyalarınızdaki gibi bir daireye sahip olabilirsiniz. kdeniz’de bir eve sahip olma rüyanız gerçekleşiyor. Kumsaldan 500 metre mesafede, tarihi Mağusa kenti ile deniz kıyısındaki cafe, restorant ve barlara ev sahipliği yapan büyüleyici balıkçı kasabası Boğaz arasında yer alan Dumika İnşaat’ın ödüllü Caesar Resort Hotel yaşamınıza bir ayrıcalık katacak. Sayısız kumsallara erişmek ve Doğu Akdeniz’in tartışmasız en etkileyici tarihi alanlarından olan Salamis Harabeleri de dahil, bölgedeki tarihi zenginliği keşfetmek için sadece 10 dakikalık bir mesafeyi kat etmeniz yeterli olacak.

A

İster yaşayın ister kiralayın Hemen yanıbaşınızda görülmesi gereken tarihi mekanlardan sadece birkaçı olan ortaçağdan kalma surlarla çevrili eski Mağusa kenti, St.Barnabas Manastırı ve Kral Mezarlıkları ile tarihi güzelliklerin keyfini çıkaracaksınız. Mağusa aynı zamanda adanın en büyük üniversitesine de ev sahipliği yaparak dünyanın çeşitli ülkelerinden öğrencileri de bünyesinde barındırıyor. Bu da tatilcilerin ek olarak kiralık ünitelere olan talebini daha da artırıyor. Caesar Resort’un bünyesindeki kiralık ünitelerin doluluk oranı da %100.

Doğu sahili ve eşsiz dağ manzarası Caesar Resort Hotel, Karpaz’dan güneyde Greko Burnu’na kadar tüm doğu sahilinin manzarasına sahip. Dağ severler ise haşmetli Beşparmak Dağları’nın hemen hemen tümünün manzarasını izleme olanağını burada bulabilecekler. Güney’de kar kayağı ve snowboard gibi kış sporlarının yapıldığı Trodos Dağları da Caesar Resort Hotel’de kalanlar için ulaşılabilecek bir konumda. Geniş fasilite ve güvenli yatırım Caesar Resort, Kuzey Kıbrıs’taki en geniş fasilite tesislerine sahip. Ve ülkede, otel odalarını bitirmeden önce tesislerinin toplamını tamamlayan tek yatırım durumunda. Bu nedenle mülk sahipleri ilk günden başlayarak mülklerinin keyfini sürebiliyorlar. Caesar Resort yetkilileri bu avantajlarının, ayrıca mali istikrarını ve sorumluluklarına olan bağlılıklarının da bir kanıtı olduğunu belirtirken, yatırımcıların günümüz pazarında satın alma kararı verirken birincil olarak dikkat etmesi gereken noktanın da bu olduğuna işaret ediyor. 5 yıldızlı tesis 5 yıldızlı tesislerde; ısıtmalı kapalı yüzme havuzu, amfi tiyatro (yazın film gösterimi), yüzme havuzları, tenis kortu, spor alanları, açık

hava jakuzi, restorant ve bar, kuaför ve güzellik salonu, mini – golf, gym/ fitness klübü, denetmenli çocuk klübü, internet cafe, çocuk oyun alanı, pasaj ( snooker,video oyunları,masa tenisi), mini market, BBQ ve piknik alanları, çamaşır odası, kamusal alan için Back-up generatör, 24 saat güvenlikli giriş kapısı, satış sonrası bakım ve kiralama servisi bulunuyor. Her zevke uygun seçenekler Caesar Resort herkesin bütçesine ve ihtiyaçlarına uygun değişik mülk olanakları sunuyor. 28 000

stg den başlayan daireler, stüdyo apartman daireleri, 1 yatak odalı daireler, 2 yatak odalı daireler, 2 yatak odalı 2 banyo odalı aile daireleri, 3 yatak odalı çatı katları ( özel çatı teraslı), 4 yatak odalı delüks daireler ( geniş teraslı)’den oluşuyor. Taşınmaya hazır biştmiş dairelerden kısıtlı sayıda kalsa da, Caesar Resort yetkilileri, hemen bitmiş bir daire isteyenler için Ceasar Resort’u tavsiye ediyor. Ödeme koşullarını siz belirleyin Açıklama yapan Caesar Resort yetkilileri bankaların çok az borç

verdiği bu dönemde, kurumları tarafından bağlanan Mortgage dahil her bütçeye uygun esnek ödeme planları sunduklarını belirtiyor. Caesar Resort’taki satışların mükemmeliyetinden gurur duyduklarını belirtirken, şu an itibarı ile birinci evredeki mülklerin %100’ü ve ikinci evredeki mülklerin % 98 satıldığını belirtiyorlar. Birinci ve ikinci evre mal sahiplerine tamamı ile devredilmiş olup operasyonel durumda.Caesar Resort hakkında daha fazla bilgi almak veya bir inceleme turu için ücretsiz telefon numarası 0800 40 48 970.


20

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010


NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

21

Tarih

Kertikli hamam Surlariçi Naim Efendi Sokakta yer alan bir Osmanlı devri yapısıdır. Bu hamam kubbeleriyle ilgi çekmektedir. Yapı, üzeri kubbe ile örtülü altı odadan, odaların arkasında tonozla örtülü bir su deposundan ve soyunmalık olduğuna inanılan üst örtüsü yıkık kısımlardan oluşmaktadır


22

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Haber

Kuzey Kıbrıs’ta bir marka: MARDO Mardo, Kuzey Kıbrıs’ta herkesin bildiği bir marka. Ülkenin dört bir yanında açılan 15 şube ile Mardo, her kesime ulaşan 45’ten fazla dondurma çeşiti ve birbirinden lezzetli tatlılarıyla dünya standartlarını yakaladı. Mardo’nun Genel Koordinatörü Orhan Ağıt başarılarındaki sırrı kalitelerini korumaya bağladı. uzey Kıbrıs’ta bir marka haline gelen Mardo Dondurmaları, dünya standartlarında bir birinden özel tatların sırrını koruyor. 2007 yılından bu yanadır ülkenin dört bir yanında açılan ve 15’e ulaşan şube sayısı ile kaliteli hizmet sununan Mardo Dondurmaları Genel Koordinatörü Orhan Ağıt ile Kuzey

K

Kıbrıs’ta en iyilere giden yoldaki süreci, yarattıkları birbirinden lezzetli ürünlerinin sırrını konuştuk. “Kendimi bildim bileli dondurmacıyım” Mardo dondurmaları Genel Koordinatörü Orhan Ağıt çok genç bir yönetici. 1984 doğumlu olan Ağıt, çocukluğundan bu yanadır da dondurmacılık sektörünün içerisinde büyümüş. Biz de ilk önce Orhan Ağıt’tan Mardo dondurmalarının serüvenini öğreniyoruz. “Kendimi bildim bileli, dondurmacıydım. 20 yıldır. Ben 4 yaşında iken ailem dondurmacılığa başladı.” diyen Ağıt, 1988 yılında babası Ali Ağıt’ın annesi Sevgi Ağıt ile birlikte Lale Sokak Mineraliköy’de dondurma üretimine başlaması ile marka olmaya giden bu serüvenin de başladığını belirtiyor. Orhan Ağıt, o zamanlarda ‘tenekeler’ içerisinde dokuz yıl boyunca askere dondurma satarak dondurmacılığa devam ettiklerini anlatıyor. 2004 yılında da şimdi merkez olarak bilinen Demirhan’da dağyolu kavşak yanındaki şubeye geçtiklerini belirten Ağıt, 2007 yılından bu yanadır da

şube açtıklarını belirtiyor. İlginç bir isim hikayesi Mardo dondurmalarının isim hikayesi de çok ilginç. İlk olarak dondurma üretimine başlandığı zaman Mardo dondurmalarının adının Gökhan dondurmaları olduğunu söylüyor genç işadamı. 1994 senesinde ismi tescil için gitttiklerinde ise bu ismin daha önce tescili olduğunu öğrendiklerinde, isim arayışına başlamışlar. 90’lı yıllarda TRT 1’de gösterilen Hayat Ağacı dizisi ise onlara bu konuda bir ışık tutmuş. Filmde Marshill ice cream adı altında dondurma yapıp satan bir aile şirketinden etkilenerek firmalarının adını Marşıl dondurmaları koymuşlar. Ardından da Marşıl’ın MAR’ını dondurmanın da DO’sununu alarak böyle bir isim yaratılmış. Ancak, Orhan Ağıt ileriki yıllarda bütün şubeleriyle beraber bir isim değişikliğine de gitmeyi hedeflediklerini belirtiyor söyleşimizde. 5 çeşitten 45 çeşite İlk etapta konsepte dondurma ile başlayan Mardo dondurmaları 5 çeşit

dondurma üretiminden şimdilerde 45 çeşite ulaştı. Tabi 45 çeşit dondurma demek de 45 çeşit milkshake demek. Ayrıca, şu anda 45 çeşidin üzerinde bir seçenek yanında tatlılar, waffles, sandüviç gibi çeşitler de menülerinde bulunuyor. Kendi formülleriyle hiç bir katkı koymadan ürettikleri dondurmaların alkollü, diyabetik, normal dondurmalar olmak üzere üçe ayırdıklarını söylüyor Orhan Ağıt. Dondurmanın yanında Gaziantep’ten özel getirilen ustayla baklava yapımına başladıklarını ve yenilenerek sürekli ilerlemeyi hedeflediklerini kaydediyor. Amacımız bir numara olmak Ağıt, “Amacımız kaliteden ödün vermeden ilerlemektir” derken Kıbrıs halkının ağız tadına uygun bir dondurma yarattıklarının da altını çiziyor. Dondurmalarının ne Maraş ne de İtalyan dondurmasına benzediğini belirten Ağıt, İtalya’dan “gelen bir şirketin adamları, ‘bunu patronumuzun yemesi lazımdır’ dediler. Biz aslında dünya standartlarında bir marka yarattık” diyor gururla. Genç iş adamı, kısa süre

içerisinde ilerlediklerini de belirtmeden geçmiyor. Daha da ilerlemeyi amaçladığını ifade eden Ağıt, bunun yanında noktaları belirledikten sonra konsepte ağırlık vereceğini söylüyor. Yurt dışından da teklifler aldıklarını belirterek, en büyük hedeflerinin Kıbrıs halkına en iyi şekilde hizmet vermek olduğunu söylüyor. Ve bir numara olyı amaçladıklarını belirtiyor. “Tek şifresi babamda” Tabi ki ülkedeki bu eşsiz lezzetlerin sırrını biz de herkes gibi merak ediyor ve soruyoruz. Ağıt, “Tek şifresi babamdadır, ancak ben de yapıyorum.” diyor. Ve şöyle devam ediyor konuşmasına: Çikolata, karadut, limonlu gibi dondurmaların yüzde yüz babama aittir. Çilekli dondurmanın 8 yıldır hiçbirşeyine dokunulmamıştır. Örneğin çilekli dondurma tamamen çilekten yapılmıştır. O nedenle de bazen çok tatlı bazen ekşi olabilir. Bu da orjinal olmasından kaynaklanır. Antep fıstığı tarladan çıkar ve gelir. Kendi formüllerimizle üretiyoruz. Katkı maddesi kullanmıyoruz.


23

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Tabi ki ülkedeki bu eşsiz lezzetlerin sırrını biz de herkes gibi merak ediyor ve soruyoruz. Ağıt, “Tek şifresi babamdadır, ancak ben de yapıyorum.” diyor.

Çeşitler saymakla bitmiyor Dondurma çeşitleri gerçekten de saymakla bitmiyor. Normal dondurmalar; vanilyalı, damla sakızlı, çikolatalı, antep fıstıklı, limonlu, portokallı, çilekli, franboğazlı, kirazlı, kavunlu, kara dutlu, muzlu, cevizli, karamelli, beyaz çikolatalı, tiramisu, acı bademli, bademli, bal bademli, tofili, kestaneli, naneli, damla çikolatalı, fıstıklı,

cheese cake, helvalı, expressolu, coffe mocha, güllü, babutsalı...Alkollü dondurmalar; Rom ve karaüzümlü, Archie’s & Pineapple, Jack Daniel’s, Black Label, Famous Gross, J&B, Bailes, Brandy, vodka&limon, tekila& orange ve biralı; bir de diyabetik ve diyet dondurmalar bulunuyor. Vanilya, çikolata ve framboğazlı...


24

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

25

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Magazin

Magazin

2011’e Kıbrıs’ta girecekler

Sarastro yeni yıla hazır

Yılbaşı gecesi için Kuzey Kıbrıs’taki bazı otellerin eğlence programı belli oldu. Her zaman olduğu gibi bu yılbaşında da birbirinden ünlü sanatçılar 2011’e Kuzey Kıbrıs’a ‘Merhaba’ diyor.

ondra’nın kalbinin attığı Covent Garden bölgesinde bulunan dünyaca ünlü Sarastro Restaurant 2011 yılı gecesi düzenlenecek olan “Özel Yılbaşı Partisi” hazırlıklarını tamamladı. Oldukça zengin bir menünün hazırlandığı yılbaşı partisinde konuklarına unutulmaz bir gece hazırlayan Sarastro Restaurant’ta o gece ünlü Motown ve Swing sanatcısı Collin Roy sahne alacak. Yeni yıl gecesi Sarastro’da

L

sahne alacak olan ünlü sanatçı, repertuarında sevilen eski eserlerin yanısıra günümüzün sevilen şarkılarına da yer verecek. Yeni yıl gecesini Sarastro Restaurant’ın büyülü ortamında kutlamak isteyenlerin yerlerini ayırtmakta geç kalmamalarını salık veririz. Rezervasyonlarınız için 020 7836 0101 nolu telefon numarasını arayabilir veya reservations@sarastrorestaurant.com adresine mail gönderebilirsiniz.

Cyprus Meze Bar’da herşey tamam

ürkiye sahnelerinin ünlü sanatçıları yılbaşı programları için Kıbrıs’ı tercih ettiler. Fatih Ürek, Tıpatıp Show ve Mehmet Ali Erbil Yılbaşı’nda Rocks Otel’de herkesi kahkahaya boğacak. Utku & Nalan, Türkçe pop müziğinin

T

sevilen grubu Karnaval, Metin Kiper ve orkestrası Acapulco Otel’de sahneye çıkacaklar. Pop müziğinin sevilen seslerinden Serdar Ortaç ve Mega Star Ajda Pekkan’da yeni yılda Cratos Premium’da sahne alıyor. Müzik dünyasının imparatoru olarak bilinen

İbrahim Tatlıses ise 31 Aralık Cuma gecesi Kaya Artemis Resort & Casino / KKTC Artemis Kongre Merkezi’nde sahneye çıkmaya hazırlanıyor. Bu yılbaşı, Petek Dinçöz’de Jasmine Court Hotel & Casino’da sahneye çıkacak.

ondra’da faaliyet gösteren en nezih eğlence mekanlarından olan Cyprus Meze Bar&Restaurant yeni yıl hazırlıklarını tamamladı. Leyton, Lea Bridge Road üzerinde hizmet veren Cyprus Meze Bar, yeni yıl gecesinde sabaha kadar hizmet verecek. Yeni yıl için özel bir menünün hazırlandığı Cyprus Meze’de 25 çeşit sıcak ve soğuzk meze, ana yemek, meyve, tatlı ve kahve verilecek. Her 4 kişiye 1 şise şam-

L

panyanın da hediye edileceği gecenin giriş ücretleri ise £65- £70 ve £75 olarak belirlendi. Zengin sanatçı kadrosunun da sahne alacağı gecenin sonunda tüm yeni yıl gecesine katılan herkese çorba ikram edilecek. Full sanatçı kadrosuyla geceye hazırlan restoranda o gece zengin piyango çekilişi de yer alacak. Sussku Kaya, Sabina Strozwska, Bora Duran, Aydın Gültekin, Serpil Çınar.


24

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

25

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Magazin

Magazin

2011’e Kıbrıs’ta girecekler

Sarastro yeni yıla hazır

Yılbaşı gecesi için Kuzey Kıbrıs’taki bazı otellerin eğlence programı belli oldu. Her zaman olduğu gibi bu yılbaşında da birbirinden ünlü sanatçılar 2011’e Kuzey Kıbrıs’a ‘Merhaba’ diyor.

ondra’nın kalbinin attığı Covent Garden bölgesinde bulunan dünyaca ünlü Sarastro Restaurant 2011 yılı gecesi düzenlenecek olan “Özel Yılbaşı Partisi” hazırlıklarını tamamladı. Oldukça zengin bir menünün hazırlandığı yılbaşı partisinde konuklarına unutulmaz bir gece hazırlayan Sarastro Restaurant’ta o gece ünlü Motown ve Swing sanatcısı Collin Roy sahne alacak. Yeni yıl gecesi Sarastro’da

L

sahne alacak olan ünlü sanatçı, repertuarında sevilen eski eserlerin yanısıra günümüzün sevilen şarkılarına da yer verecek. Yeni yıl gecesini Sarastro Restaurant’ın büyülü ortamında kutlamak isteyenlerin yerlerini ayırtmakta geç kalmamalarını salık veririz. Rezervasyonlarınız için 020 7836 0101 nolu telefon numarasını arayabilir veya reservations@sarastrorestaurant.com adresine mail gönderebilirsiniz.

Cyprus Meze Bar’da herşey tamam

ürkiye sahnelerinin ünlü sanatçıları yılbaşı programları için Kıbrıs’ı tercih ettiler. Fatih Ürek, Tıpatıp Show ve Mehmet Ali Erbil Yılbaşı’nda Rocks Otel’de herkesi kahkahaya boğacak. Utku & Nalan, Türkçe pop müziğinin

T

sevilen grubu Karnaval, Metin Kiper ve orkestrası Acapulco Otel’de sahneye çıkacaklar. Pop müziğinin sevilen seslerinden Serdar Ortaç ve Mega Star Ajda Pekkan’da yeni yılda Cratos Premium’da sahne alıyor. Müzik dünyasının imparatoru olarak bilinen

İbrahim Tatlıses ise 31 Aralık Cuma gecesi Kaya Artemis Resort & Casino / KKTC Artemis Kongre Merkezi’nde sahneye çıkmaya hazırlanıyor. Bu yılbaşı, Petek Dinçöz’de Jasmine Court Hotel & Casino’da sahneye çıkacak.

ondra’da faaliyet gösteren en nezih eğlence mekanlarından olan Cyprus Meze Bar&Restaurant yeni yıl hazırlıklarını tamamladı. Leyton, Lea Bridge Road üzerinde hizmet veren Cyprus Meze Bar, yeni yıl gecesinde sabaha kadar hizmet verecek. Yeni yıl için özel bir menünün hazırlandığı Cyprus Meze’de 25 çeşit sıcak ve soğuzk meze, ana yemek, meyve, tatlı ve kahve verilecek. Her 4 kişiye 1 şise şam-

L

panyanın da hediye edileceği gecenin giriş ücretleri ise £65- £70 ve £75 olarak belirlendi. Zengin sanatçı kadrosunun da sahne alacağı gecenin sonunda tüm yeni yıl gecesine katılan herkese çorba ikram edilecek. Full sanatçı kadrosuyla geceye hazırlan restoranda o gece zengin piyango çekilişi de yer alacak. Sussku Kaya, Sabina Strozwska, Bora Duran, Aydın Gültekin, Serpil Çınar.


26

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Haber

Ergazi’den Kilitkaya’ya uzanan bereket Bir Pazar günü Ergazi’den Kilitkaya’ya uzanan bir yolculukta, enginar bahçelerinden Akdeniz’in en bereketli ağacı zeytin ağaçları arasına uzanan bir yolculuk yapıyoruz... slen Ergazili olan ve Mağusa’da yaşam süren Hüseyin Kaçmaz ile sabahın ilk ışıklarıyla birlikte zeytin toplamak için Ergazi Köyü’ne doğru yola koyulduk bir pazar günü. Yaklaşık yarım saatlik bir yolculuğun sonunda, Ergazi’ye vardık. Sulu tarımda bölge halkına destek olmak için devlet tarafından yapılan Ergazi Göleti’nde durduk ilk önce. Göletin o muhteşem görüntüsü ve güzelliğinin yanında bölgeye uğrayan göçmen kuşlar apayrı bir güzellik katıyor buraya. Soluğu enginar bahçesinde alıyoruz Göletin vanalarını açtıktan sonra Kaçmaz ile birlikte enginar bahçelerinde alıyoruz soluğu. Kaçmaz bir yandan göletten gelen suyla enginarları sularken bir yandan da bize enginarlar hakkında bilgi veriyor. “Enginarlar geçmiş yıllardan kalan kökler budanıp temizlendikten sonra Agustos ayın-

A

da sulanmaya başlanır.” diyor Kaçmaz. Ve enginarların bol su isteyen ve suyu çok seven bir sebze olduğunu söylemeden geçmiyor. Aralık ayı girişinde çarşıda görülmeye başladığını ve her enginar kökünden ortalama olarak 8 – 10 tane enginar elde edildiğini belirtiyor. Kaçmaz’ın söylediğine göre enginar hasatı Nisan ayı sonuna kadar devam ediyor. Yetiştirmekte oldukları enginarları hem iç piyasaya, hemde Türkiye’ye pazarlıyorlar. Zeytinler hem Ergazi, hemde Kilitkaya’dan Enginar bahçelerinin ardından Hüseyin Kaçmaz’ın Ergazi’de bulunan evine konuk oluyoruz. Eski bir köy evi olan ve Kaçmaz’ın annesine ait olan bu evde aracımızı bırakıp traktör ile yola koyuluyoruz bu kez de. Zeytin toplama makinesini de yanımıza alıp Kaçmaz ile birlikte Kilitkaya

Zeytin hasatı Eylül ayı sonunda başlar, Aralık ayı sonunda son bulur. Bu yıl adanın her yanında zeytin ve yağ bereketi yaşandığı konusunda herkes hemfikir. Bolluk nedeniyle geçen yıl 35 Türk Lirası’na satılan karayağın fiyatı bu yıl 10 Türk Lirası’na düşmüş bile.

Köyü’nün yolunu tutuyoruz. Yol boyunca yüzlerce zeytin ağacı arasından Kaçmaz’a ait zeytinlere doğru yol alırken kendi bahçelerindeki zeytinleri toplayan köylülerle karşılaşıyoruz. Hem yol alıyor hem de durup köylülerle sohbet ediyoruz. Bu yıl adanın her yanında zeytin ve yağ bereketi yaşandığı konusunda herkes hemfikir. Bolluk nedeniyle geçen yıl 35 Türk Lirası’na satılan karayağın fiyatı bu yıl 10 Türk Lirası’na düşmüş bile.

Karayağ’ın kokusu da tadı da bir başka. Özellikle Baf Bölgesi’nden gelen bu gelenek Kuzey Kıbrıs’ta hala sürüyor. Karayağ, yemeklerde, salatalarda, kavurmalarda, Kıbrıslıların vazgeçilmez lezzetlerinden bir tanesi olarak biliniyor.

Kasım ayında siyah zeytinler tuzlanır Kaçmaz’la sohbetimizde zeytin hasatıyla ilgili bilgiler alıyoruz. Şöyle anlatıyor Kaçmaz: Zeytin hasatı Eylül ayının sonunda başlar. İlk olarak yeşil zeytini keseriz ve çakısdes ile gara yağ yaparız. Zeytinler olgunlaşıp siyahlaşınca bu zeytinlerden de yeşil yağ (Çiğ yağ) çıkarılır. Kasım ayında

siyah zeytinler hem tuzlanır, hemde yeşil yağ elde edilir. Siyah zeytinler bölgelere göre değişim gösterir bizim bölgelerde Aralık ayı sonunda son bulur. Gara yağ için zeytinler damlara çıktı Gara yağ tarifini de öğreniyoruz Kaçmaz’dan. Yeşil zeytinleri toplanıp önce


27

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

suda kaynatılıyor. Zeytinler su kaynamaya başlarkenden hemen sudan çırkartılıyor. Sonra yere bez seriliyor ve bir iki gün suyunun süzülmesi ve zeytinin tepsermesi için bekletiliyor. Daha sonra zeytin evlerin damına çıkartılıp iyice yayılıyor. Güneşle birlikte daha da çok tepserilmesi için 4 – 5 gün bekleniyor. “Gara yağ salata içindir” Bu işlemin ardından da zeytinle-

rin değirmenlere götürülüp yağ elde edildiğini söylüyor Kaçmaz. 3 buçuk kilo zeytinden ortalama olarak bir kilo yağ elde edildiğini anlatıyor bize. “Salata içindir bu gara yağ. Yeşil yağ kaynatmadan değirmene gönderilip elde edilen yağdır. Gara yağın asidi çok yüksektir. Avrupa Birliği’nde gara yağ yasaktır.” diyor. Ve buram buram Kıbrıs kokan bir günü de böyle tamamlıyoruz.

Enginarlar geçmiş yıllardan kalan kökler budanıp temizlendikten sonra Agustos ayında sulanmaya başlıyor. Bol su ister. Suyu çok seven bir sebze çeşitidir. Aralık ayı girişinde çarşıda görülmeye başlar. Her enginar kökü ortalama olarak 8 – 10 tane enginar elde edilir. Enginar hasatı Nisan ayı sonuna kadar devam eder.

Kuzey Kıbrıs’ı İngiltere’de tanıtıp pazarlayan tek gazete


28

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Tarih

Girne Kapısı ski Lefkoşa şehrini çevreleyen surların üzerinde bulunan üç kapıdan biri de kuzeydeki Girne Kapısı’dır. Burası kentin en önemli giriş çıkış noktalarından biriydi. Mimar Proveditore Francesco Barbaro’nun adından esinlenerek “Del Proveditore Kapısı” olarak bilinen bu kapıyı Türkler 1821’de tamir ederek üzerine kubbeli bir oda eklenmişler. Kapı üzerindeki kitabede Kur’an-ı Kerim’den ayetler bulunuyor. Kapının kuzeye bakan tarafına 1820’de II. Mahmut’un turası yerleştirilmiş. İngilizler tarafından Napolyon’a karşı Akka’yı savunmak üzere getirilen kapının önünde bulunan toplar, daha sonra Türklerin eline geçmiş.

E


NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

29


30

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Teknoloji

PC’mizi çöpe çevirecek bomba! Facebook, spam’cıların hedefi haline gelebilir! Facebook son bombasını patlattı ama bu bomba, çok yakında PC’mizi çöpe çevirebilir! eçtiğimiz günlerde Facebook yeni e-posta hizmetini kullanıcılarına duyurmuş ve davetiye dağıtarak kullanıma açmıştı. Facebook’un yenilenen bu mesaj özelliği, güvenlik uzmanlarına göre spam’cılar için çekici bir hedef olacak. Facebook ise spam filtrelemede yeni önemler aldıklarını söylerek kendini savunuyor. Antivirüs şirketi Sophos’ta görevli güvenlik uzmanı Chet Wisniewski’ye göre, eposta özelliğinin eklenmesiyle spammer’lar kullanıcıya ulaşmak için yeni bir yola sahip olacaklar. “Bildiğim kadarıyla Facebook’un mesajlaşma özelliğinde herhangi bir filtre bulunmuyor” diyen Wisniewski, Facebook mesajlarıyla tekrarlanan saldırılara önceden rastlandığını ve Facebook’un bunları

G

engellemekte zorluk çektiğini hatırlattı. Bir Facebook sözcüsü ise Wisniewski’ye cevaben, spam korumasını güçlendirmek ve Facebook dışından gelen e-postalardan korunmayı iyileştirmek için üçüncü parti bir şirketle anlaştıklarını söyledi.

Spam’lardan korumak için ne yapacak? Facebook, kullanıcıların gelen kutusunda hangi mesajları göreceğini ‘Sadece arkadaşlar’ veya ‘Arkadaşlarımın arkadaşları’ seçenekleri ile kısıtlamasına izin verecek. Fakat bu

kişiler dışından gelen epostalar varsayılan olarak ‘Diğer’ olarak etiketlendirilecek. Tabi ki bu, kırılan hesaplardan gönderilen spam ve zararlı yazılımları engellemek için yeterli bir çözüm değil. Facebook ise varolan teknolojilerinin, kırılmış hesapları ve bunlardan gönderilen spam mesajları algılayabildiğini söylüyor ve ekliyor: “Sistemlerimiz şüpheli davranışları otomatik olarak algılıyor ve örneğin kısa zamanda gönderilen çok fazla mesaj veya zararlı linkler içeren mesajlar algılandığında, benzer mesajların tümü otomatik olarak siliniyor. “ Wisniewski son olarak zayıf halkanın teknoloji değil kullanıcılar olduğunu söyledi ve kullanıcıların dikkatli olması gerektiğini belirtti

iPhone’a rakip ama kapanıyor! Nokia’nın amiral gemisi N8’de sorun çıktı. iPhone ve Blackberry ile rekabette geride kalmak istemeyen firmanın yeni akıllı telefonunda ‘kapanma’ sorunu yaşanıyor ş dünyası ve gençlerin yoğun ilgi gösterdiği akıllı cep telefonu (smartphone) pazarında iPhone ve Blackberry ile rekabette geride kalan, tüketiciler ve yatırımcılardan son dönemde sürekli kırık not alan Finlandiyalı Nokia’nın başı şimdi de “N8” ile dertte. Nokia’nın yeni amiral gemisi N8 kapanma tehlikesiyle karşı karşıya. Kullanıcılardan art arta gelen ‘kapanma’ şikayetlerinin ardından Nokia da yaptığı açıklamayla N8’de güç sorunu yaşandığını kabul etti. Dokunmatik ekran, gelişmiş multimedya fonksiyonlar ve 12 megapiksel kamera ile oldukça iddialı bir şekilde akıllı cep pazarına giriş yapan N8’in sorunu, sebepsiz şekilde telefonun kapanıyor olması ve belli bir süre açılmaması. Hatta bazı şikayetlerde telefonun hiç açılmadığı durumlarla da karşılaşıldı. Microsoft’tan CEO transferi sonrası, yeni model akıllı tele-

İ

fonu N8’i büyük umutlarla geçen ay piyasaya çıkaran cep pazarının lideri Nokia, bu cihazı firmanın yeni amiral gemisi olarak tanıtmıştı. Yenisiyle değiştirilir mi? Nokia sözcüsü Tapani Kaskinen, sorunlu telefonlarla ilgili kesin bir rakamın ellerinde olmadığını buna karşılık hatanın küçük bir rakama işaret ettiğini kaydetti. Kaskinen, yaşanılan sorunun çözüldüğünü, tüm cihazların garanti kapsamında olduğu hatırlattı. sorunun teknik servis yoluyla çözülememesi halinde yeni bir N8’le değiştirileceği de bildirildi. Mobil işletim sistemi pazarında Symbian ile etkili olmaya çalışan ve yeni Symbian 3 platformunu ilk kez bu modelde deneyen Nokia’nın N8’de yaşadığı sorunun bu sistemden kaynaklı olabileceği belirtiliyor. (Şükrü AndaçMilliyet)

İşte akıllı yara bandı Bilim insanları yeni bir yara bandı geliştirdi. Eğer plasterin üzerine yapıştırıldığı yara iyileşmiyorsa yarabandı mor rengini alıyor.

Bu araba yürüyor, uçuyor ve yüzüyor Intersceptor hem karada hem havada hem de suda gidebiliyor. lasik araba tasarımlarından sıkılanlar için İngiliz konsept tasarımcı Philip Pauley’nin yeni tasarımı ilaç gibi gelecek. Normal bir tasarımdan çok daha fazlasını bekleyenler için tasarımcı, çok yönlü bir araba modeli tasarladı. Halo Intersceptor isimli bu tasarım otomobil, hem yollarda

K

hızla gidebiliyor, denizin üzerinde yol alabiliyor ve aynı zamanda bir helikopter olup uçabiliyor. Aklınıza hemen Transformers geldiyse Intersceptor’ün tasarımı dönüşümlü bir şekilde çalışmıyor. Pauley, arabanın yerleştiği yardımcı elemanlarla bu özellikleri almasını sağlıyor.

ücutta oluşan küçük yaralar birkaç günde iyileşiyor. Oysa derin yaraların iyileşmesi daha uzun sürüyor. Yara bantı yapıştırılan derin yaralarda yaranın iltihap kapıp kapmadığını anlamak için plasteri çıkarıp bakmak gerekiyor. Oysa Almanya’daki Fraunhofer araştırma kliniğinde geliştirilen bu yara bantıyla buna hiç gerek kalmıyor. Yara iyileşme sürecindeyse, bir enfeksiyon oluşmadıysa bandın rengi değişmiyor. Ama yara iyileşmiyorsa ve enfeksiyon söz konusu ise bant renk değiştiriyor ve mora dönüşüyor. Müthiş buluş en çok doktorların işini kolaylaştıracak. Özellikle

V

büyük yaralarda doktorun yaralı bölgeyi takip etmesini kolaylaştıracak. Yarabantını geliştiren ekipten Dr. Sabine Trupp, sağlıklı cildin pH değerinin 5.5 olduğunu hatırlatarak “Yarabantı yaralı cildin pH değerinin 6.5 ile 8.5 seviyesine yaklaştığını yani enfeksiyon olduğunu renk değiştirerek haber veriyor” dedi.


NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

31


32

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Haber

Maria’yı tanımayan yok Maronitler’in yaşadığı Koruçam’daki Maria’nın adını neredeyse duymayan kalmadı. Türkler, Rumlar ve ülkeye gelen turistler, muhteşem mezeler ve lezzetli kebapların ötesinde burada bulunan Yorgo Restoran’ın sıcak aile ortamı yanısıra kızları Maria’nın içten, sempatik, enerjik ve samimi misafirperverliğinden oldukça memnun. uzey Kıbrıs’ın kuzey batısında oldukça ilginç bir köy Kormacit. Girne’den yaklaşık 34 km uzakta...Adanın Müslüman Türk ve Ortodoks Rum halkından farklı olarak bu köyün sakinleri Lübnan kökenli, katolik Maronitler. Sanki de farklı bir gizemi barındırıyorlar adanın en güzel köşelerinden birinde, biraz içlerine kapalı biraz da aslında popüler. Kormacit’e gidip de ‘Yorgo Restoran’, bilinen adıyla ‘Maria’ya uğramayan yok. Kormacit Köyünün simgesi haline geldi Maria. Her ne kadar yaşlı, siyah giyimli bir Maronit kadın beklesem de karşımda, bambaşka bir Maria’yla karşılaştım. Maria adını duymayan çok azdır bu adada...Neden mi? Nedeni, muhteşem mezeler ve lezzetli kebapların ötesinde Yorgo Restoran’ın sıcak aile ortamı yanısıra kızları Maria’nın içten, sempatik, enerjik ve samimi misafirperverliği.

gibi. Maria, Maronitler içinde en çok bilinen en meşhur kişi. Çok çalışkan, cana yakın ve yardımsever kişiliğiyle tanınıyor. Kormacit köyünde yaşayan en genç insanmış da söylenenlere göre. 38 yaşında genç bir bayan. Hafta sonu olması nedeniyle oradan buraya koşuşturma içerisinde Maria, öğleye doğru bizim dışımızda tek bir masa daha olmasına rağmen yoğun bir çalışma içerisinde olduğu gözlerimizden kaçmıyor. Ayni zamanda ‘Yorgo Kasap Restorant’ın’ genel müdürü olan Maria restoranın tüm işleriyle de bizzat kendisi ilgileniyor. Halkla ilişkiler, siparişler, mal alımı, servis kısacası herşey Maria’nın elinden geçiyor. Tek başına birçok işi ayni anda kontrolü altında tutan Maria’nın en büyük mutluluğu, müşteri memnuniyeti. O gün için bana söylediği ilk söz ise “Bugün Pazar, konuşamam, çok yoğunum çocuk!”

Köyün en hareketli yeri Kormacit’in ortasındaki St. George Kilisesi köyün en etkileyici yapısıyla karşılarken bizleri, hemen karşısındaki ‘Yorgo’nun Kasap Restoranı’ na ilişiyor gözlerimiz. Ününü çok duyduk ya oraya doğru yol alıyoruz, biz de köyü ziyaret eden büyük bir çoğunluğun yaptığı gibi. Belirtmeden geçmeyeyim Yorgo Restoran özellikle hafta sonları köyün en canlı yeri. Yorgo Restoran’dan içeriye girdiğiniz zaman duvarda asılı resimler dikkatimizi çekti önce, ardından da kapıdan girer girmez Maronit azizlerinden Ayos Şapel ile Atatürk’ün resimleri Maronit Köyü’nün ortasında ilginç bir buluşmaydı.

Giden yeniden gidiyor Öyle demesine rağmen neşeli, sempatik ve konuşkan olan Maria, ile ayaküstü birçok şey konuşuyoruz iş arasında. Ayni zamanda Yorgo’nun (Gıorgos Skoullou’nun) kızı olan Maria, sabahın erken saatlerinden akşamın son saatlerine kadar ayakta ve koşuşturarak günün her saatinde hiç bıkmadan çalışıyor. İşini çok seven Maria, müşterilerini memnun etmek için elinden gelen gayreti gösteriyor. Müşterileriyle her zaman sıcak ilişkiler içinde olan Maria, restorantına ilk defa gelen her müşterinin en kısa zamanda yeniden geldiğini ve sürekli gelmeye başladığını söylüyor. Özellikle de müşterilerinin büyük bir çoğunluğunun, yurt dışından gelen turistler başta olmak üzere, Lefkoşa, Gönyeli, Girne ve Mağusa’dan olduğunu belirtiyor.

Anne Christina küçük yaştan beri kasap Bu restoranttaki tüm mezeler, Skoullou ailesi tarafından hazırlanıyor. Hellim, turşu, yoğurt ve pastırma tamamen kendi yemek kültürlerine uygun olarak hazırlanmış. Herşey günlük ve taze olarak hazırlanıyor. Kasap olan bayan Christina Skoullou, restorantta en çok emek harcayanlardan biri. Christina Hanım, baba mesleği olan kasapcılığa çok küçük yaşlarda başlamış ve 1980’den itibaren Yorgo Kasap Restorant’ta mesleğine devam ediyor. Bir ömür boyu et kestiğini, kasapcılık yaptığını büyük bir gururla ifade eden Bayan Christina müşterilerin yiyeceği eti pişirileceği saat kestiğini söylüyor. Biz gittiğimizde ise onu mangalın başında suhla adındaki kebabı pişirirken görüyoruz. O da içtenlikle bizleri karşılıyor.

Herkes Maria’yı bilir Ben değil o soruyor bana gülümseyerek. Ana dili olmasa da oldukça iyi konuştuğu Türkçesiyle. “Benim hakkımda ne duydun be çocuk?”. Onu tanımayanın olmadığını söyleyince de gururlanıyor Maria, ve başlıyor anlatmaya. “Bir gün Lefkoşa’ya gittim. Birisi bana nerelisin diye sordu. Ben de dedim ki Kormacitliyim. O da bana, orada bir Maria varmış herkes onu söyler ben de gideceğim bir gün dedi. Herkes ama herkes bilir Maria’yı.” diyor.

Fırından çıkan lezzet Bayan Christina’nın eşi Gıorgos Skoullou’nun ise restorant müşterileri için kesilecek hayvanların yetiştirilmesi veya alım işleriyle ilgilendiğini öğreniyoruz. O da zaman zaman kasap dükkanının başına geçiyor. Restorantın en meşhur menüsü taş fırında pişirilen ve “küp kebabı” dediğimiz diğer bir adı ile ‘Fırın kebabı’ . Maria ile birlikte, üçü restoranın yan tarafında ikisi ise arkasında yer alan taş fırını açmaya ve fırın kebablarını almaya gidiyoruz. Öncelik-

K

Tek başına kontrol onda Yorgo’nun Kasap Restoranı olmasına rağmen bu restoranı herkes ‘Maria’nın Yeri’ olarak biliyor daha önce de bahsettiğim

le, kebaplar fırına konulduktan sonra çamurla sıvanan fırın kapağını açıyor Maria, ardından da birer birer kebapları alıyor dışarıya. Açtığı taş kapağı ise kapatırken, fırının içerisindeki sıcaklık dışarıya çıkmasın diye, taş ile arasına torba yerleştiriyor Maria. Bir anda tüm masalar doluyor Bu kebap için et özel olarak yağlardan ayrıştırıp özel yönetemlerle foiller içine sarılarak köy fırınında pişiriliyor. Kormacit köyündeki bu meşhur kebabı yemek için ülkemize gelen birçok vatandaş, sanatçı, birçok iş adamı, doktorlar ve değişik mesleklerdeki iş insanları hemen hemen herkes Yorgo Kasap Restoran’a uğramadan gitmiyor. Öğleye doğru henüz birkaç masadan ibaret olan restoran, bir anda doluyor. O nedenle özellikle hafta sonları rezervasyon almak gerekiyor.


33

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Reklamcı Aranıyor İngiltere’de yayın yaşamını sürdürmekte olan ve Kuzey Kıbrıs’ı İngiltere’de tanıtıp pazarlamayı amaç edinen “NORTH CYPRUS UK” gazetesinde reklamcı olarak çalışmak ister misiniz? =İletişimi kuvvetli, ikna kabiliyeti yüksek, dinamik, takım çalışmasına yatkın, kendine güvenen, sürüş ehliyeti sahibi reklamcılık bölümünde çalışabilecek presentabil satış elemanları aranmaktadır. =Pazarlama tecrübesi avantaj sayılacaktır. (Başvuruda bulunacak erkek adayların askerlik görevini yerine getirmiş olması gerekmektedir) Eğer ben bu vasıflara uyuyorum diyorsanız aşağıdaki mail adresine CV’lerinizi bekliyoruz Email: zorlucezaroglu@yahoo.co.uk Tel: 0533 863 5341


34

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Haber

Evinizde unutulm Siz de yeni yılı evinde geçireceklerden misiniz? endişelenmeyin… Sevdiklerinize özel bir gece hazır ılbaşı gecesini evde mi geçireceksiniz? Eskiden altı kutu bira, bir paket çerez ve patates cips, eğlenceli bir parti akşamı için yeterli olurdu. Ama günümüzde güzel gecenin anlayışı iyice değişti. İyi ve keyifli vakit geçirme amacı, artık kırmızı bir lamba ve durmadan başa sarmamız gereken Michael Jackson kasedinden çok daha fazla hazırlık gerektiriyor.

Y

RENKLİ KUMAŞLAR DOLAPLARDAN ÇIKSIN Evinizde parti vermeye hazırlanırken ilk önce düşünmeniz gereken, davetlileri içeri ilk adım attıkları andan itibaren saracak, sıcak bir atmosfer oluşturmak. Bunu, aydınlatmada kullanacağınız ışıklar, kanepelere sereceğiniz renkli örtülerle sağlayabilirsiniz. İlk olarak koltuk ve kanepelerden başlayın işe. Dolapta bekleyen, bir türlü kullanamadığınız renkli kumaşları ortaya çıkarma zamanı geldi. Güzel renkli şallar bile işe yarar. Aydınlatma için de ışık geçiren kumaşları kullanabilirsiniz. Tabii lambaların üzerine örteceğiniz kumaşın ışık kaynağı ile temas etmemesine dikkat edin. BARDAKLARINIZ YETECEK Mİ? Yılbaşı akşamı dolapta bol buzunuz olduğundan ve içkilerin uygun şekilde servis edilmesi için yeterince bardağa sahip olduğunuzdan emin olun. Bardak çıkarırken, bir kişiye üç farklı bardak düşecek şekilde organize olun. Bardaklarınızın sayısı az ise, onları çeşitli süslerle farklılaştırarak konuklarınızın bardaklarının birbirine karışmasını önleyebilirsiniz. Buz kalıplarınız yeterli değilse, bu gece için buz poşetlerinden yararlanabilirsiniz. Hem de hijyenikler. FARKLI SERVİSLER KULLANIN Sunum en az yiyecekler kadar önemli. Bir tabakta aynı anda çok fazla seçenek sunmamaya çalışın. Böylesi bir düzen karışık görünür. Faklı yiyecekleri farklı tabaklarda servis edin. Bir takımınız yoksa sorun değil, basit bir tabakla da sunum yapabilirsiniz ama asla káğıt tabak kullanmayın ve hiçbir yiyeceği káğıt peçete ile

sunmayın! İçki olarak evde yapacağınız kokteylleri servis edecekseniz, bunun için sürahilerinizi kullanabilirsiniz. Ya da büyük bir çanağı. AZ VE ÖZ OLUN Küçük bir evde yaşıyorsanız, dekorasyonda abartıya kaçmayın. Yılbaşı süsleriniz ne kadar sade olursa, o kadar iyi. “Az, daha çoktur” felsefesinden yola çıkın. Bunun için daire kapınızı süslemekle başlayın işe. Evin içinde sembolik süsler kullanabilirsiniz. Örneğin, yılbaşı ağacı süslerini ağaca asmak yerine bir kaseye tepeleme doldurun ve sehpanın ortasına yerleştirin.

BANYOYU DA HAZIRLAYIN Banyonuzda misafirleriniz için havlular hazır edin. Bunlar ille de kalın, pufur pufur bildik havlular olmak zorunda değil. Anneannenizden kalan keten peçeteler, kenarı işli ince pamuklu el bezleri bile işe yarar. Banyonuza su içinde mumlar da koyabilirsiniz. El kurulamak için ayrıca kağıt havlu bulundurun. ADIM ADIM PLANLAYIN! Yaratıcılık detaylarda gizlidir! Kendi keyfiniz için, hiçbir noktayı gözden kaçırmamak amacıyla partinin nasıl gideceğine misafirlerin bakış açısıyla karar verin; geldikleri andan partiyi terk ede-


35

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Haber

az bir yeni yıl için Ve bütün sorumluluk size mi kaldı? Üzülmeyin ve lamak aslında hiç de düşündüğünüz kadar zor değil…

cekleri ana kadar her şeyi düşünün ve geceyi kontrol altında tutmak için tüm maddeleri listeleyin. Paltolar portmantoya sığmadığında yatak üzerinde saklamak en uygunu. DETAYLARA DİKKAT! Davetlilerin aklında kalan, detaylardır. Peçetelikler, davetlilerin evlerine götürebilecekleri çiçekler, saçlarına takabilecekleri kuştüyleri edinin. Pencerelere Çin fenerleri asın, balkonunuza gül yaprakları dökün. Servis tabaklarınızı muz yapraklarıyla örtün, yeşil bitkilerle süsleyin. MUMLARI UNUTMAYIN Evinizi özel olarak süslemeseniz

bile, kullanacağınız mumlar ile farklı bir ambiyans yaratabilirsiniz. Bunun için en uygunu tealight’lar. Beyazlarını ve renklilerini, kokulularını kullanın. Yılbaşı olunca, kırmızıları bol tutabilirsiniz. Sehpadan yemek masasına, sokak kapısının dışından banyoya kadar her yere bu minik mumları yerleştirin. Yalnız, yerlerine dikkat, yanacak şeylerin yakınına koymayın. KENDİ SÜSLERİNİZİ YAPIN Evinizi süslerken klasik parti süsleri yerine kendi yaratıcılığınızı kullanın. Biraz elişi ile size özel süslerinizi yaratabilirsiniz. Sonuçta, parti dekorunda önemli

olan, doğru atmosferi yaratmak. Çiçekler, parti dekorasyonunuzdan eksik olmasın. Servis tabalarından bardaklara, sofradaki isim kartlarına kadar birçok yerde çiçekleri ve bitkileri kullanabilirsiniz. HER ŞEY MASADA OLSUN Açık büfe yemek servisi yapacaksanız, bütün servis tabaklarını ve gerekli malzemeleri sofrada hazır bulundurmalısınız. Yemek sofrasını da yılbaşı süsleriyle ve çiçeklerle dekore edebilirsiniz. Hiç galvaniz bir kovaya koca bir demet çiçek koymayı denediniz mi? Çok güzel duruyor.


36

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Tarih

Antiphonitis Kilisesi irne’nin doğusundaki Esentepe kasabası yakınlarında, beşparmak dağlarının zirvelerine yakın bir noktada yer alan bu kilise eski bir manastırın çekirdeğini oluşturmaktadır. Antiphonitis, “cevap veren İsa” anlamına gelmektedir. Kilise, sekiz sütunla desteklenen düzensiz bir sekizgen

G

formundaki kubbesi ile Kıbrıs’ta pek rastlanmayan bir mimari biçime sahiptir. Batısındaki beşik tonozlu narteks ile güneyindeki revak 14. veya 15. yüzyılda yapılmış eklemelerdir. Güneydeki revak düzenlemesi gotik taş işçiliğinin eşsiz bir örneğidir. Yapı narteks dışında tamamen duvar res-

imleri ile kaplı iken bunlardan çok azı günümüze kadar ulaşabilmiştir. Korunmuş olanların bir bölümü 12./13. yüzyıllara tarihlenirken bir bölümü de 14./15. yüzyıllar arasına tarihlenir. Duvar resimlerinde yoğun olarak azizler betimlenmiş olmakla birlikte İncilden alınmış kompozisyonlar da vardır.


NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

37


38

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010


39

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Kahve sandalyeleri Erol Uysal lkemize gelen turist ve yabancıları şaşırtan bir özelliğimiz de köy kahvehanelerindeki sandalye sayısıdır… Hatta ülkemizi ziyaret eden yabancı yazarların kitaplarında bu konuya yer verilirken, yabancı

Ü

ressamların da tuvallerinde bu görüntülere rastlamak mümkün. Gaziveren köyündeki kahvehanede objektifimize yansıyan bu görüntü, sandalye sayısının neden insan sayısından fazla olduğunu tüm çarpıcılığıyla gözler önüne seriyor...


40

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

CELBNAME D.M: Boşanma- Nafaka Güzelyurt Aile Mahkemesinde Dava no: 46 /10 Davacı /müstedi : Nermin Birinci veya n/d Nermin Messerchmidt- Bahçeli evler bulvarı Güzelyurt ile Davalı / müstedialeyh : William Paul Messerchmidt - Adresi Mechul (Londra) Arasında. Yukarıda sayı ve ünvanı yazılı davada Davacı/Müstedi tarafından Av. Hüseyin İ. Malyalı & Ayla Malyalı namına Av. Ayla Malyalı’nın hazır bulunduğu halde Av. Hüseyin İ. Malyalı & Ayla Malyalı’nın tek taraflı istidası ve ona ekli yemin varakası incelendikten sonra BU MAHKEME; Celpnamenin kaydedilip, mühürlenmesine; işbu emir ile birlikte kaydedilip mühürlenen celpnamenin tasdikli bir suretinin KKTC’de yayınlanan ve yurt dışında dağıtımı yapılan günlük Türkçe bir gazetede l gün yayınlanmak suretiyle usulünde tebliğ işlemlerinin yapılmış addolunmasına; Bu şekilde yapılacak tebliğden itibaren davalının 30 gün içerisinde ısbat-ı vücut dosyalamakta serbest olmasına; İsbat-ı vücut dosyalanmaması halinde ise bundan böyle dava ile ilgili ve davalıya tebliğ edilmesi gerekli evrak ve istidaların 7 gün süreyle Mahkeme ilan tahtasına asılmak suretiyle tebliğ edilmiş addolunmasıa ve bu şekilde yapılacak olan tebliğin usulünde tebliğ yapılmış addolunmasınaEMİR VERİR. 2.11. 2010 tarihinde verilmiştir. 9.11.2010 tarihinde hazırlanmıştır.

(İmza)(Gülen Özkamil) Kaza Mahkemesi Başkanı Aslına uygundur. Mukayyit. /e.ü. ------------------------D.M: Boşanma- Nafaka Güzelyurt Aile Mahkemesinde Dava no: 46 /10 Davacı /müstedi : Nermin Birinci veya n/d Nermin Messerchmidt- Bahçeli evler bulvarı Güzelyurt . ile Davalı / müstedialeyh : William Paul Messerchmidt - Adresi Mechul (Londra) Arasında. Davacı/ müstedi Nermin Birinci tarafından tek taraflı istida : Davacı/ müstedinin Muhterem Mahkemeden istemleri aşağıda gösterildiği gibidir : A- Dava celpnamesinin kaydedilip mühürlenmesine emir ve izin vermesi .. B- Para (1) bağlı olarak verilecek olan emirle dava celpnamesinin aslına uygun bir süretinin yurt dışında dağıtımı yapılan gazetelerden birisinde (1) gün yayınlan masına ,ve/veya gazete yayın yoluyle yapılacak tebligatın muadil tebliğ sayılma sına ; Davalının , tebliğden itibaren (30) gün içerisinde isbatı vücut muhtırası dosyalamaması halinde dava ile ilgili her türlü evrağın tebliğinin (3) gün Mahkeme ilan tahtasına asılmak süretiyle tebliğ edilmesine emir verilmesi. C- Mahkemenin uygun göreceği herhangi bir emir . D- Başvuru masrafları. Bu istida HMUT E2 N.2.3, E 5 N.1,9,10, E 5A , E 48 N.8 (1) ,(al),(e) ve Mahkemeler Tüzüğü ilgili maddelerine dayanır . Bu istidanın istinad ettirildiği hakıkatler ve gerçekler davacı/müstedi Nermin Birinci ‘nin......................tarihli olan yemin varakasında gösterildiği gibidir. Bu istida davacı/müstedi Avukatı Hüseyin İ.Malyalı & Ayla Malyalı tarafından hazırlandı. Tebliğ adresi: Malyalı Hukuk Bürosu Ecevit caddesi B 7 Güzelyurt. İmza Hüseyin İ.Malyalı & Ayla Malyalı Davacı /müstedi tarafından Avukat ……………………………tarihinde Güzelyurt Aile Mahkemesinde dosyalanmış olup işitilmesi…………tarihine tayin olundu. Mukayyit. -----------------------------------D.M: Boşanma- Nafaka Güzelyurt Aile Mahkemesinde Dava no: 46/10 Davacı /müstedi : Nermin Birinci veya n/d Nermin Messerchmidt- Bahçeli evler bulvarı Güzelyurt . ile Davalı / müstedialeyh : William Paul Messerchmidt - Adresi Mechul Londra) Arasında. Yemin Takriri Ben aşağıda imza sahibi Nermin Birinci olup yemin eder vede yeminimle aşağıdaki hususların doğruluğunu teyid ederim. 1- Yukarıda sayı ve ünvanı verilen davada davacı, bu istidada ise müstediyim. 2- Davalı/ müstedialeyh ile 30.9.1992 tarihinde Newyork Evlendirme memurluğu nezdinde nikahlanıp evlendik. Ben KKTC vatandaşıyım davalı ise Amerikan avatandaşıdır. 1992 yılından 1994 yılına kadar davalı ile bilikte Newyork’da yaşadık. Bu evlilik ikimizin de ikinci evliliği idi. Çocuğumuz olmadı. Davalı beni 1994 yılında terk edip tahminim Londra’ya gitti ve bir kez daha aramadı. Ben yaşantımı yalnız ailem ve Amerikada bulunan akrabalarım ile birlikte idame ettirdim. Davalıdan hiçbir haber alamadım. Beni hiç aramadı . Ben bir kaç yıl önce Kıbrıs’a yerleşmeye karar verdim . Her türlü hazırlıklarımı yaptım . Zaten evlenmeden önce de Güzelyurt’ta ikamet etmekte idim. Kardeşlerimin bir kısmı Güzelyurt’tadır. Ben de halen kesin dönüş yaptım. Ve Güzelyurt’a yerleştim. Emekliliğim ile ilgili işlemlerimi ilgili dairede başlattım. Davalıdan boşanıp kendime yeni bir hayat ve düzen kurmak isterim. 3- Davalı ile evlendiğim ilk aylarda iyi geçindim fakat daha sonra aramızdaki kültür ve yaşantı farkı o kadar fazla idi ki uyum sağlayabilmem olanaksız idi. Uyum sağlayamadığım, onun anlamsız isteklerini yerine getiremediğim nedeni ile de davalı beni terk edip gitti. Davalı/müstedialeyhın nereye gittiğini , kaldığı yeri bilmemekteyim.Londra’ya gitmiş olabileceğini düşünüyorum. Londraya gitme planları bulunmakaydı. Davamı bir gazetede ilan etmek süretiyle davalı/müstedialeyhe muadil tebliğ yapılmasını sağlıyacağım. 4- Yukarıda izah edilenler gereğince , davalı/müstedialeyhin kusur ve kahabatlerı neden ile ailevi ilişikiler birlikte yaşamı olanaksız veya çekilmez bir hale koyacak kadar önemli surette gerginleşmiş olması nedenine istinaden ve/veya terk nedenine istinaden Muhterem Makeme den boşanma talep edip davamı neticelendirebilmem mak-

sadıyle istidada talep ettiğim emirlerin verilmesini ve/veya Muhterem Mahkemenin davamı yürütüp neticelendirebilmem için hüküm veya emir vermesini isterim. 5-Davalın Londra’daki adresini bilmemekteyım . Dava celpnamesinin bir süretini, davalı/müstedialeyhe , yurt dışında da dağıtımı yapılan bir gazetede ve/veya Toplum Postası gazetesinde yayınlamak süretiyle tebliğinin yapılmasını isterim. 6- En iyi bilgi ve inancıma göre izah ettiğim herşey doğru ve hakikattır. Yemin eden Nermin Birinci kk no: …………………tarihinde huzurumda yemın ve imza olundu. Mukayyit. Talep Takriri 1- Davacı ile davalı 30.9.1992 tarihinde Newyork Evlendirme Memurluğu nezdinde Amerika’da nikahlanıp evlendiler . 2- Taraflar dava konusu evliliği takriben Newyork’da yaşamaya başladılar. 3- Davacı ile davalının bu evlilikten herhangi bir çocukları olmadı . 4-Davacı KKTC vatantaşı davalı ise Amerikan vatandaşıdır. Davacı evlenmeden önce Güzelyurt’ta KKTC ikamet etmekte idi. Takriben 2-3 yıl önce KKTC yerleşme hazırlıklarına başladı ve halen de KKTC Güzelyurt’ta yerleşti, Davacı KKTC kesin dönüş yaptı. KKTC Sosyal Sigortlarından emekli oldu . Davalı adresi mechuldür. İkame edilen bu dava Muhterem Mahkemenin kazai yetkisi dahilindedir. 5- Davacı ile davalının bu davanın konusunu teşkil eden evlilik , ikinci evlilikleri olup sözkonusu evlilik ile ilgili olarak taraflar birbirlerine herhangi bir dava ikame etmediler. 6- Davacının davalı ile evlenmeden önce kızlık adı Nermin Birinci idi. Davalının adı ise bu davada gösterildiği gibidir . 7- Davacı halen emekli olup ev hanımıdır. 8- Davacı ile Davalı evlendikleri zaman davalı ilk bir iki ay iyi geçindiler fakat ilerleyen zamanlarda aralarında büyük bir külür ve yaşandı farkı olduğunu fark ettiler. Davacı Kıbrıs Türk kültüründe yetişen birisi olarak, davalının yaşam tarzına ve evlilik anlayışına uyum sağlıyamadı. Davalının evlilik birliği içerisinde eşine karşı hiçbir sorumluluk üslenmeyen kendi başına buyruk bekar ve bağımsız , evlilik birliği dışıda bir yaşantıyı benimseyen görüşleri olduğundan, davacı ile anlaşamadı. Evlilik birliğindeki birlikteliğin ve eşlerin birbirlerine karşı olan sorumluluklarının davalı bilincinde değildi. Davalı, davacıyı hiçbir sebeb yokken aniden terk edip Londra’ya gitmiş ve bir kez daha evine dönmemiştir. Davalı davacıyı 1994 yılında terk etmiştir. Davalı 1994 yılından sonra yaşantısını Amerikada bulunan kendi akrabaları ve Kıbrıs’taki kardeşleri ile geçirdi. Davacı halen temelli KKTC Güzelyurt’ta yerleşti . Davacı 1994 yılında beri kesintisiz olarak ayrı yaşadığı ve nerede olduğunu bilmediği davalıdan boşanıp , hayatına bir düzen kurmak istemektedir. Bu nedele işbu boşanma davasını ikame etti . 9-Davacı ile davalının fiili evliliği takriben 1994 yılından itibaren tamamen kesintisiz olarak bitmiş olup taraflar arasında hiçbir diyalok, ilgi ilişki kalmamıştır. Davacı kendi ülkesine gelip yerleşmiş ve yeni bir hayat kurmuştur. Davacı davalının adresini ve nerede olduğunu bilmemektedir. Londra’ya gitmiş olabileceğini düşünmektedir. Davalının adresi mechuldür. 10 Davacı ile davalı arasındaki ailevi lişkiler davalının sözkonusu kusurları nedeniyle davalı ile birlikte yaşamı olanaksız veya çekilmez bir hale getirip önemli surette gerginleştirmiştir . Aile ilişkilerinde önemli bir gerginleşmenin hasıl olmasındaki kusur tamamen davalı tarafta bulunmaktadır. Davalının evlilik kusur ve kabahatlerinin tafsilatı ; (A) ------------------------------------------------------------------A- Davalı evlilik birliği içerisinde ,davacının isteklerine ,görüşlerine hiç değer vermeyip , davacı yokmuş gibi haraket etmektedir. Aşırı derecede sorumsuz bir kimsedir. B- Davalı , davacının evlilik birliği içinde maddi manevi hiçbir ihtiyacını karşılamaz, kocalık vazife ve mükellefiyetlerini yerine getirmez. C- Davalı davacıyı terk etmiştir. D- Davalının evlilik kültürü çok farklı olup , davacının evlilik anlayışı davalıya yabancıdır. E- –Davalı evli olmasına karşın hiçbir şekilde davacıya sorumluluk duyup bilgi vermemiş ve dilediği satte evden çıkıp dilediği gün gelmiştir. Buna karşın davacının yaşantısına da hiç karışmayıp ilgisiz kalmıştır. Davacı ile davalının karakter ve mizaç uyuşmazlığının tafsilatı : (B) ---------------------------------------------------------------------------------A- Davalı mizaç itibarıyle, bencil bir kimsedir . Yaşatısını kendi başına buyruk yaşayan bir kimsedir . B- Davalının olaylar karşısındaki davranış ve tepkileri ve değerlendirmeleri çok bencilce olup, yalnız kendini ve zevklerini düşünen yapı ve karakterde birisidir. C- Davacı ile davalının evlilik birliğinden beklentileri , çok farklıdır . 11- Davacı, davalıyı yukarıdaki parağraf ve bendlerdeki evlilik kusur ve kabahatlerinden dolayı affetmemiştir. 12- Davacı yukarıdaki parağraf ve bendlerdeki davalının evlilik kusur ve kabahatle rinden dolayı aile bağlarını kökünden sarsan vede davalı ile bir arada yaşamayı çekilmez ve imkansız hale getiren geçimsizliğin ve huzurusuzluğun hasıl olduğunu evlilik birliğinde eşlerde bir arada yaşamada aranan hayat iştiraki şuurunun artık kendisinde canlanamıyacak derecede ortadan kalktığını, Davalı ile artık bir araya gelip onunla bir arada olmanın vede bir arada yaşamanın kendisi için imkansız vede çekilmez hale geldiğini, davacı bu dava maksadları bakımından ısrar eder 13 Davalı davacıyı 1994 yılından buyana terk etmiştir. Mezkür dava ikame edilmeden önce kesintisiz olarak 3 yıldan çok fazla bir zaman davalı davacıyı terk etmiştir. 14- Tarafların , l/98 Sayılı Aile (Evlenme ve Boşanma) yasası tahtında paylaşıma tabi olan gayrımenkul ve menkul malları bulunmamaktadır. 15- Davacı bu davanın işitilmesinde her türlü tafsilatlı şahadet ile bilgiyi Muhterem mahkemeye vermeyi ve/veya celbetmeyi kabul ve deruhte eder. 16- Davacı ile davalı arasında ailevi ilişkiler, davalının evlilik kusur ve kabahatlerinden dolayı , birlikte yaşamı olanaksız veya çekilmez bir hale koyacak kadar önemli sürette gerginleştiğinden , davacı davalı ile bir arada olup, onunla bir arada yaşamaları imkansız vede çekilmez hale geldiğinden , davacı ile davalı bundan sonra bir araya gelip bir arada yaşamaları mümkün değildir. 17- Yukarıdaki hakikatler gereğince Davacının Muhterem Mahkemeden ---------------------------------------- talepleri aşağıda gösterildiği gibidir : -------------------------------------------A- Muhterem Mahkemenin davalının kusur ve kabahatleri nedeniyle taraflar arasındaki ailevi ilişkilerin birlikte yaşamı olanaksız veya çekilmez bir hale koyacak kadar önemli surette gerginleşmiş olması nedenine istinaden , davacı leyhine ve davalı aleyhine, bir boşanma hükmü veya emri vermesi. B- Alternatif olarak Tarafların davanın açıldığı tarihe değin 3 yıl kesintisiz ayrı yaşadıkları nedenine istinaden 1/98 sayılı aile evlenme boşanma yasası 24 madde (8) gereğince boşanma hükmü veya emri verilmesi. C- Muhterem Mahkemenin uygun göreceği diğer herhangi bir hal çaresi . D- İşbu dava masraflarının davalı tarafa tahmili. Aslına uygundur . (imza) Hüseyin İ.Malyalı & Ayla Malyalı (a) Davacı tarafından Avukat . Mukayyit.


41

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Moda

Göz kamaştırın! Yeni yılda bayanların en çok üzerinde durduğu soru, o özel gecede ne giyeceği. Bu yıl yeni sezon gece kıyafetlerini sizler için inceledik. Geçtiğimiz dönem tek omuz gece kıyafeti modası bu sene devam ederken, asimetrik kesimli modeller göz önüne çıkıyor... eni yıla girerken herkesin aklındaki ‘Ne giyeceğim?’ sorusu hep var. Özel geceler için kıyafet seçimi oldukça dertli bir iş. Özellikle yeni yıl gecesi giydiklerimizle fark yaratmak, fark yaratırken de seçkin bir görüntüye sahip olmak isteriz. Dilerseniz yeni yılı romantik tül bir elbise ile karşılayın, dilerseniz de ışıl ışıl kadifelerle... 2011 yılı gece kıyafeti modasında daha çok asimetrik kesimler, geo-

Y

metrik kesimler kullanılmış. Geçen yılın modası tek omuzlardan da vazgeçilmemiş. Renk, desen ve modellerin uyumu gerçekten mükemmel. 2011 gece elbiseleri gerek kesim gerek renk uyumları ile adından söz ettirecek bir sezon olacak gibi görünüyor. Vücut hatlarınızı ortaya çıkaracak iddialı kıyafetler bu yıl da revaçta. Bacaklarına güvenen cesur hanımların tercihi mini elbiseler.

Spor ve cool

En büyük tamamlayıcılar ayakkabılar Özel gecelerin vazgeçilmezi ve şık bayanların her zaman tercihi yüksek topuklar güzelliğinize güzellik katacak. er ne kadar kadınlar özel bir gecelerde elbise seçimine çok fazla zaman harcar gibi görünse de, bir elbisenin en büyük tamamlayıcısı tabi ki ayakkabılardır. 2011 yılına girerken şık ve topuklu ayakkabılar kadınların yine vazgeçilmezi olacak. Zariflik ve renk uyumu bu yılın ayakkabı modasında yine ön planda. Taşlarla ışıltılar katılmış ince topuklar veya elbisenizin rengiyle uyumlu bir tercihle göz kamaştırabilirsiniz.

H

2011 erkek modasına baktığımızda diğer yıllara oranla değişimler gözle görülür bir hal aldı. Bu yıl özellikle spor takım elbiseler oldukça popüler. u sezon klasik modellerden daha çok sportif modellere dönen markaların özellikle spor takım elbiseleri oldukça popüler. Renk olarakta koyu renklerin yine hakim olduğu fakat koyu

B

renklerden sıkılan baylar için renkli modellerinde üretildiği bir sene 2011 modası değişik modellerdeki ve renklerdeki gömlekler onlara uyumlu kravatlar ve sportif takım elbiseleriyle erkekler 2011

yılına bomba gibi giriyorlar. Önceki yıllarda krodil modası görülen kemer ve cüzdanlarda bu yılda aynı moda biraz değiştirilerek devam ediyor. Bu üğrünlerde de koyu renkler oldukça popüler.

Kuzey Kıbrıs’ı İngiltere’de tanıtıp pazarlayan tek gazete


42

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Köylerimiz Yazı Dizisi 16

Efsaneleri vardı eskiden... İlginç cinayetleri de...

Köye son yıllarda Londralı bazı Kıbrıslı Türkler yeni evler yaptılar. Eski Türk bölgesinde hala bazı otantik Kıbrıs evleri duruyor.

. Ve devlet ülkenin geç rıs evi 2007’de yıkıldı iyi yansıtan çok Bir yığın otantik Kıb esk a hal yde Kö . a övündü mişini silen bu yıkıml görüntü var. sayıda otantik ev ve

Yedikonuk arpaz bölgesinde, İskele ilçesine ve Büyükkonuk Belediyesi’ne bağlı bir köyümüzdür Yedikonuk… 1974 öncesinde Türk ve Rumlar’ın birlikte yaşadığı bu köy, efsanelerinden anlaşıldığı kadarıyla, ülkemizin belki de en eski yerleşim birimlerinden de biridir. Turizm açısından özellikle yürüyüş parkurları ve muhteşem deniz manzaralı tepeleri ile yararlanılması gerektiği konusunda herkesin ve her kesimin ortak görüş belirttiği bu köy, yoksulluğun ciddi oranda hissedildiği köylerimizden de biridir. Köyün nüfusu yaklaşık 900 kadardır. Bu nüfusun yüzde 80’e yakını 1974 savaşı sonrası Türkiye’den gelen göçmenlerden oluşurken, geriye kalanlar ise asırlardır bu köyde yaşam süren Kıbrıslı Türkler’dir. Yedikonuk ya da eski adıyla

K

Eftakomi, İngiltere’ye çok sayıda göçmen gönderen köylerimizden de biridir. Bir köylüye göre İngiltere’de en az bin Eftakomili yaşam sürmektedir. Tarih öncesine dayanan Yudi efsanesi ve bu efsanedeki kişinin adını verdiği Yudi Dağı köyün hemen üst başındadır. Dağın öte tarafı Kıbrıs’ın Kuzey sahillerinin muhteşem manzarası ile gezilmesi gereken yerlerin başında gelir. Efsaneye göre Yudi dişiyle doğmuş. Annesinin memesini emerken kanatıyor ve sürekli de ağlıyormuş. Yudi, annesi ile birlikte yemek bulmak amacıyla yakınlardaki bir çiftliğe gitmiş. Annesi yorgunluktan ve açlıktan ölmüş. Çiftçi alıp Yudi’yi büyütmüş. Yudi, sürekli dua ederek Tanrı’dan hep bir şeyler istemiş. Efsane çok uzun… Kısaltmak zorundayız. Önce ayakkabısı yokmuş, ustası dua ederken işitip gece uyur-

ken yanıbaşına yeni ayakkabı koymuş. Çok çalışkanmış. Melekler dualarına destek verip, evlenmesini, mal mülk sahibi olmasını sağlamışlar ama doymak bilmemiş bizim Yudi. O kadar doymak bilmemiş ve tatmin olmamış ki, Tanrı O’nu cezalandırmış… Ve taş yapmış… Yudi Dağı’ndaki bir taş ya da kaya parçası da Yudi’nin aslında taşlaşmış haliymiş… Köyün bu türden efsanevik yapısı ve “ruhani” özelliği geçtiğimiz yılın sonlarında da medyaya konu olmuştu… Son yıllarda müthiş bir kuraklık yaşayan Kıbrıs’ta çareyi “yağmur duasında” bulan Yeidkonuk köylüleri, imamları ve bölgenin ileri gelenleri ile birlikte bu Yudi Dağı’na çıkmışlardı… Ve Yedikonuk’un kuzeyindeki Yudi tepesinde buluşan yaklaşık 400 kişinin katıldığı yağmur duası, ani bas-

tıran sağanak yağış nedeniyle yarıda kalmıştı. Ancak köylülerden bazıları, “biz duaya çıkmamış olsaydık, bu yıl yüzümüzü güldüren yağpmur olmayacaktı” demekten de kendini alamıyor… Mustafa Gökçeoğlu’nun bir kitap çalışmasında, bazı Kıbrıslı halk ozanlarının bu köyde işlenen cinayetle ilgili anlatılarını okumuştum… Bu olayda da Rum olan Andoni’nin karısı Marikku ile köyün Türk sakinlerinden Mullali’nin oğlu Ahmet Ağa arasında yaşanan aşk ve bu yasak aşk neticesinde andoni’nin Ahmet’I öldürmesi anlatılıyordu. 1974 öncesinde bu köy karışıktı… Ülkemiz gündemine çok seyrek olarak gelen ve resmi ya da kitlesel anlamda pek ortaya çıkarılmayan bir “siyasi” cinayet de yaşandı bu köyde… Yedikonuk köyü destebanı

“dudağı kesik Abdi” diye bilinen bir Kıbrıslı Türk, Rum destebanı ile ve bazı Rumlarla çok yakın arkadaştı. Ama bu arkadaşlığı yargısız bir şekilde infaza dönüştüren kimliği meçhul kişi ya da kişiler; mücadele döneminin ilk yıllarında EOKA’cılara işbirliği yaptığı ve EOKA’ya hizmet ettiği, onlarla birlikte eğlendiği iddiasıyla suçlamışlardı Abdi’yi… Ve bir gece kahveden evine dönerken Abdi, nacakla öldürülmüştü. Parçalanmıştı… Gelin Yedikonuklu Seyrani Köse’yi dinleyelim: “Köyde son derece ciddi bir işsizlik sorunu vardır. 5 yıl önce bu köye süt geliri olarak her 15 günde 40 milyon TL giriyordu. Şimdi 5 milyon TL girmiyor. Hayvancılık bitti. Evleri yıktılar, temizlediler. Arsa vereceklerini söyledilerdi. O iş de olmadı.

“Ahmet Karaman’ı dinleyelim şimdi de: “Köyde ağıllar hala içimizde. Kokusundan durulmuyor. Köyümüzde en az 4 aile çok ciddi anlamda mağdurdur, çok yoksuldur. Bir kısmı özürlü olan çocukları vardır. Görüntü gerçekten acıdır. Devlet el atmak zorundadır. Ova yollarımız, dağ yollarımız berbattır. Yaya olarak bile gidilemez haldedir.” Mustafa Alpmut köyle ilgili sorunların bitmek tükenmek bilmediğini ve her geçen günü arttığını söylüyor ve şunları ekliyor: “Köyde su sorunu da vardır. Kuyu kazdırılıyor ama köye su getirmeyi başaramadılar. Haftada bir iki defa su gelir. Kalitesi çok kötü bir sudur bu da. Gençlik için bu köyde hiç bir şey yoktur. Arsa kestiler, verdiler. Ama ne yolu var ne alt yapısı. Üstelik de arsalar için


43

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Köylerimiz

Şimdi işsizliği ve yoksulluğu konuşuluyor daha çok...

Bir yığın otantik Kıbrıs evi 2007’de yıkıldı. Ve devlet ülkenin geçmişini silen bu yıkımla övündü. Köyde hala eskiyi yansıtan çok sayıda otantik ev ve görüntü var.

Yedikonuk’un günümüzde 900 civarında nüfusu var ve bu nüfusun yüzde 80’i 1974 sonrası Türkiye’den göç eden göçmenlerden oluşuyor

Köyün biri Mehmetçik – Balalan, ötekisi ise Büyükkonuk’tan gelen iki yolu var. Köye bu iki asfalt yoldan giriliyor... Büyükkonuk girişinde cami ve eski kilise birlikte görülebiliyor

istedikleri fiyat kimsenin ödeyemeyeceği kadar yüksek. Köyde bir düğün salonu bile yoktur.” Saadettin Karataş isimli genç ise “işimiz yok, sosyal yaşantımız sıfır, evlenmek istesek, mümkün değil” diye dile getiriyor sorunları. Ve 79 yaşındaki Eftakomi doğumlu Münür Kafa ile konuşuyoruz... anlatıyor: “Köyde Rumlarla eskiden aramızda hiç kavga yoktu. Ne zaman ki EOKA başladı, kavgalar da başladı. 1963’ten sonra da hiç eskisi gibi olamadık. Küs gibi yaşadık. 1974’te ovada bir kaç silah atıldı ama köy içinde bişey çıkmadıydı. Benim babam da dedem da bu köylüydü. Nereden geldiğimizi bilemem ama her halde Türkiye’den geldik.” Köyde son konuştuğumuz kişi ise Eftakomi doğumlu 80’li yaşlarındaki Fatma Kemal... Londra’da çok Eftakomili oldu-

ğunu anlatıyor ve çok sayıda yeni evi işaret edip, “aha bu evler Londralı köylülerimizindir” diyor... Yedikonuk’ta 1974 öncesi yaklaşık 750 Rum ve 230 kadar Kıbrıslı Türk yaşıyordu... 1974 sonrası 500 kadar Türkiyeli göçmen köye yerleştirildi. Bunlardan en ilginci; köyde sormamıza rağmen kısa ziyaretimizde izine rastlayamadığımız bir şair... Abdurrahman Köse adlı bu şair, 1961 yılında hükümete, Türkiye devletine “ilgisizlikten” dolayı kızmış ve oturup Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne, şiir yazarak derdini anlatmış. İlgisizlikten yakınmış... Seyhan’ın Kozan ilçesinden olan Köse, şiirinin son dörtlüğünü şöyle kaleme almış: “... On beş hane olan altmışa çıktı/ yedi baş nüfus da yetmişe çıktı / bu orman kanunu belimiz büktü / bari bir adaya

sürün efendim…” Ne ilginçtir ki Köse’nin 1961’de yazdığı şiirin son dörtlüğü gerçek olmuş. Abdurrahman Köse, 1974 sonrası Kıbrıs’a getirilen ve Yedikonuk’a yerleştirilenler arasındaymış. Köyde altı yıl müezzinlik yapan Adem Toy, Türkiye’den göç edenlerin büyük çoğunluğunun Adana bölgesinden geldiklerini söylüyor… Köye yeni bir cami inşa edilmiş. Bir kaç ay önce hizmete girmiş cami… Köyün orijinal eski camisi ise aslına hiç uygun olmayan bir şekilde boyanarak, köylünün başka amaçlarda kullanımına bırakılmış. Zaten nbu eski cami değil, köy ortasındaki eski büyük kilise 1974’ten sonar cami olarak kullanılmaktaymış… Cami müezzini Adem Toy, “köyümüzün cemaatı eskiden beri hep kalabalıktır, camimiz her zaman doludur” diyor.

Köyün müezzini Adem Toy, “cemaatımız camiye büyük ilgi gösteriyor” diyor

Seyrani Köse, “Evleri yıktılar, temizlediler. Arsa vereceklerini söyledilerdi. O iş de olmadı” diye konuşuyor

Ahmet Karaman, “Köyümüzde en az 4 aile çok ciddi anlamda mağdurdur, çok yoksuldur.. Devlet ilgilenmelidir” diyor

Çetin Karataş, işsizlikten, parasızlıktan ve sosyal aktivite yoksunluğundan yakınıyor, “işimiz yok, evlenemiyoruz” diyor.

Yedikonuk doğumlu Münür Kafa, EOKA dönemine kadar köyde rum ve Türklerin çok iyi geçindiklerini anlatıyor

Fatma Kemal, köydeki yeni evleri gösteriyor ve “hepsi Londralı köylülerimizindir, yazları geliyorlar” diye konuşuyor


44

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Mutfak

Kıbrıs mutfağının en özel lezzeti

Ceviz Macunu Karpuz, bergamut, incir, kabak, ayva, patlıcan, hurma ve turunç gibi çeşit çeşit meyvelerden yapılan macunlar, Kıbrıs mutfağının en gözde tatlılarıdır. Bu leziz macunların şahı ise damakta şaşırtıcı bir lezzet bırakan ceviz macunudur.

em sağlıklı, hem de lezzetli bir yiyecek olan ceviz, dünya mutfaklarında çorbadan tatlıya kadar sayısız yemek tarifinde kullanılır. Ancak cevizin, Kıbrıs mutfağında oldukça özel bir yeri vardır. Akdeniz mutfağının tipik özelliklerini gösterse de, kendine özgü lezzetleriyle dikkat çeken Kıbrıs mutfağının en prestijli tatlısı cevizden yapılır. Henüz dalında, yeşil ve ham haldeyken toplanan cevizlerden yapılan geleneksel ‘ceviz macunu’, tadı damakta kalan bir yemeği taçladırmanın en lezzetli yoludur.

H

Aslında Kıbrıs’ta hemen hemen her meyvenin macunu yapılır. Karpuz, bergamut, incir, kabak, ayva, patlıcan, hurma ve turunç, macunu en çok yapılan meyvelerdir. Macun yapmak için meyve önce ayıklanıp yıkanır, kireçte bekletilip acısı yokedilir, sonra da şekerli ve yoğun şerbetler içerisinde pişrilir ve uzun uzun bekletilir. Kimisi taze servis yapılır, kimisi ise konserve edilerek bekletilir. Macunlar misafirlere yapılan ikramın başında gelir. Dikkat gerektiren bir şekilde hazırlanmış birbirinden güzel ve lezzetli macunların ikramı ve sunumu özel

bir seremoniyi gerektirir. Ama her biri birbirinden değişik lezzetler sunan bu macunların en özeli, en kıymetlisi ceviz macunudur. Macun ikiye kesildiğinde, dışta yeşil kabuğun, hemen altında yarı sertleşmiş tahtamsı kabuğun ve henüz olgunlaşmaya başlamış ceviz meyvesinin görüntüsü muhteşemdir. Kekremsi ve gövdeli şırası ile damakta şaşırtıcı bir lezzet bırakır. Yemeklerden sonra küçük bir kapta, küçük çatallarla ve bir bardak suyla ikram edilen ceviz macunu, soğuk suya batırılıp üzerindeki şerbeti hafifletildikten sonra yenir.

Malzemeler: 50 adet yeşil ceviz 50 adet badem 50 adet karanfil 1250 gram şeker 2 adet limonun suyu 1/2 su bardağı limon suyu 1/2 kg sönmemiş kireç YAPILIŞI: Cevizlerin yeşil kabuklarını soyun. Tam baş kısmından bir kesik yapın. Geniş bir kaba alın. Üzerini örtecek kadar su ekleyin. Suyunu her gün değiştirmek üzere 7 gün suda bekletin. Sekizinci gün suyunu dökün. Tekrar suyla yıkayın ve üzerini örtecek kadar suya koyun. Kireci

temiz bir tülbente koyup, ağzını sıkıca kapatın. Bu şekilde cevizlerin bulunduğu suya koyun. Arada bir karıştırarak, 6 saat bekletin. Sonra cevizleri birkaç su yıkayın. Genişçe bir tencereye aktarın. Üzerini örtecek kadar su ilave edin. 5 dakika kaynatın. Tencereyi ateşten alıp, cevizleri soğuk suyla yıkayın. Tekrar tencereye koyup, 5 dakika kaynatın. Soğuk sudan geçirin. Tekrar tencereye aktarın. Yaklaşık 45 dakika kaynatın. Yeterince yumuşayıp yumuşamadığını kontrol edin. Cevizleri başka bir tencereye aktarın. 2 adet limonun suyunu ekleyin.

Üzerini örtecek kadar suyu ekleyin. 2 saat bekletin. Cevizleri sudan alıp, kesik kısımlarından 1 adet badem ve 1 adet karanfil koyun. Cevizleri tekrar başka bir kaba alın. Üzerine şekeri ekleyin. Bu şekilde 1 gece bekletin. Sabah cevizlerin üzerine bir buçuk su bardağı su koyun. Hafif ateşte kaynatın. Şeker eriyene dek karıştırın. Ateşten alın ve soğumaya bırakın. Soğuduktan sonra yarım su bardağı limon suyunu ekleyin. Tekrar ateşin üzerine koyup, şurup koyulaşana dek kaynatın. Sonra iyice soğutun. Şurubu ile birlikte kavanozlara doldurun.


45

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Mutfak

Kıbrıslılar’ın kış yemeği: Kolokas

Kıbrıs’ın geleneksel bir kış yemeği olan Kolokas, adanın çeşitli bölgelerinde yetirştirilen patates türünde, iri yapraklı ve suyu çok seven bir bitki. Kıbrıslıların vazgeçemediği damak tadı Kolokas metabolizmayı çalıştırmak için de harika bir yemek. olokas, Kuzey Kıbrıs’ta yapılan yöresel bir yemek. Özellikle kış aylarında yapılan kolokas yemeği Kıbrıslılar’ın sofralarında sık sık yer alıyor. Patatesin neredeyse iki misli büyüklüğünde, yumru bir bitki olan kolokasın kabukları tıpkı patates gibi soyuluyor. Kolokas‘ ın bir özelliği ise yıkanmaması, yani yıkanmadan soyulması. Kolokası eğer yıkarsanız tıpkı bamya gibi sümükleniyor. Diğer bir özelliği ise soyulan bitkiyi bıçakla yararak rastgele doğranıyor. Biz de Kıbrıs mutfağında önemli bir yere sahip olan Kolokas yemeğinin tarifini öğreniyoruz Hatice Hanım’dan.

K

İsterseniz kereviz de kullanabilirsiniz Önce bir tencereye yağ koyuyorsunuz, sudan geçirilmiş ve küçük parçalara ayrılmış etleri ilave ederek kızartıyorsunuz. Biz kolokas yemeğinde tavuk kullanıyoruz. Ancak arzuya göre et de

konulabileceğini anlatıyor bize Hatice Hanım. Etleriniz veya tavuklarınız kızartıldıktan sonra tencereden alıyorsunuz. Ardından da eğer isterseniz, yemeklik doğranmış kereviz sapları ilave ederek biraz soldurup salça ilave ediyorsunuz. Salça ve eğer kullanmışsanız kereviz sapları harmanlandıktan sonra etler tencereye konuluyor. Su ve tuz ilave edilerek yaklaşık yarım saat kaynamaya bırakıyorsunuz. Püf noktalarını bilmek şart Bu arada kolokasın üstü temiz bir bez ile silinip temizleniyor, sonra kabuğunu soyup yine temiz bir bez ile siliyorsunuz. Hatice Hanım’ın tarifine göre de işin püf noktalarını bilmek gerekiyor. “Kolokas soyulduktan sonra yıkanmamalı, çünkü yıkanması pişirmeyi

olumsuz etkiler, istenilen kıvam sağlanamaz” diyor Hatice Hanım. Daha sonra da kolokas soyulup temizlendikten sonra üstten başlayarak lokma büyüklüğünde parçalara ayrılıyor. Doğranan parçalar tencereye ilave edilerek pişmeye bırakılıyor. Pişirildikten sonra servis tabağına alınan yemeğiniz böylelikle hazır oluyor.


46

NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

Sağlık Hazırlayan

Dr Okan Dağlı

‹ç Hastal›klar› Uzman›

dagliokan@gmail.com

Şekerimiz ÇOK yüksek...

yetişkinlikte ortaya çıkan şeker hastalığında ölüm riski çocuklukta oluşandan daha yüksek.

ünya Sağlık Örgütü’nün geleceğin en yaygın hastalıklarından biri olacağını vurguladığı şeker hastalığı ile ilgili veriler hayli ürkütücü. Dünya nüfusunun yüzde 2.1’i diyabet hastası. 2010 yılında bu oranın ikiye katlanacağı tahmin ediliyor. Kıbrıs’ta bu oran %10’lar civarında olup dünya ortalamasının çok üzerindedir. Binlerce yıl önce Hintli doktorlar şeker hastalığının ‘dengesiz beslenen şişman’ kişiler arasında yaygın olduğunu belirtmişlerdi. Gerçekten de hızlı beslenme alışkanlıkları ve şişmanlığın yaygın olduğu zengin ülkelerde diyabetli sayısı fakir ülkelere oranla daha yüksek.

Şeker hastalığının belirtileri Aşırı susama ve acıkma, çok sık idrara çıkma, aşırı yorgunluk ve uyku hali Hızlı kilo verme, bulanık görme, ciltte kuruma ve kaşıntı El ve ayaklarda karıncalanma ve uyuşma, deride, vajinada ve mesanede iyileşmeyen enfeksiyonlar, açlık kan şekeri düzeyinin 140 mg/dl’nin üzerinde olmasıdır. Açlık şekerinin 110 ile 140 arasında olması gizli şekeri düşündürür ve kişi mutlaka şeker yükleme testi (OGTT) yaptırmalıdır.

D

Şeker hastalığı nedir? Kimbilir belki de adından dolayı halk arasında yanlış bir kanı var; sanılıyor ki çok tatlı yemek şeker hastalığına yol açıyor. Oysa suçlu, şekerli yiyecekler değil, şekeri enerjiye dönüştüren insülin hormonu. Kimi şeker hastalarında pankreas hücreleri yeterince insülin üretemiyor, kimi hastalarda ise bol insülin bulunuyor. Ancak pankreas hücreleri normal biçimde çalışamadığı için insülini gerektiği gibi kullanamıyor. Bu durumda enerji kaynağı olan glikoz, hücrelere giremiyor ve kanda aşırı şeker birikmesi sözkonusu oluyor. Şeker sinsi bir hastalık. Bu hastalık herhangi bir belirti göstermeden yıllarca sessiz kalabiliyor. Önlem alınmazsa yüksek kolesterol, damar tıkanıklığı, kol ve bacakta kangren, körlük ve böbrek hastalıklarına sebebiyet veriyor. Ayrıca cinsel iktidarsızlığa, kişilik değişmesine, diş, deri, midebağırsak hastalıklarına da yol açıyor. Kalıtım, şişmanlık, gebelik ve uzun süreli ilaç kullanımı (diüretik, kortikosteroid gibi...) hastalığın ortaya çıkmasını kolaylaştırıyor. En genel anlamda Tip I ve Tip II olmak üzere iki tür şeker hastalığı var. Tip I yani insüline bağlı şeker hastalığı kalıtsal olup çocukluk ya da gençlikte ortaya çıkıyor ve sürekli insülin tedavisini gerektiriyor. Oysa Tip II yani insüline bağımlı olmayan diyabet yetişkinlikte ortaya çıkıyor ve insüline gerek kalmadan diyet ve kilo kaybıyla kontrol altına alınabiliyor. Ancak

Hangi sporlar yararlı? Fiziki aktivite yani spor vücuttaki şekerin hızla tüketilmesine yardımcı olarak kan şekeri düzeyini dengeliyor.Spor ayrıcı kan damarları ve kalp için de yararlı.Ancak spora başlamadan önce mutlaka doktora danışarak tıbbi kontrolden geçmeli ve uygulanacak spora karar verilmeli.Yürüyüş,bisiklet,yüzme gibi sporlar ideal olabilir. Şeker hastasıysanız bunları ihmal etmeyin... Beslenme ve spor konusunda mutlaka uzman takviyesi alın. Tip I diyabet hastası iseniz 3 ana ve 3 ara öğün olmak üzere toplam 6 öğünü her gün aynı saatlerde yemeye özen gösterin. İnsülin aldığınız için karbonhidratların günlük dağılımı çok önemli; günlük karbonhidratın yüzde 15’ini kahvaltıda, yüzde 25’ini öğle, yüzde 30’unu akşam yemeğinde yiyin. Kalanı ara öğünlere paylaştırın. Tip II diyabet hastasıysanız, temel

ilkeniz kilo kontrolü olmalıdır. Daha az yiyerek ve daha fazla hareket ederek fazla kilolarınızı verin. Az ve sık yiyin. Kesinlikle aç kalmayın, çünkü uzun süren açlık kan şekerinizde dalgalanmalara yol açarak hastalığınızı artırabilir. Tansiyon, kan şekeri ve kolesterolünüzü kontrol altında tutun C ve E vitaminleri ile krom minerali içeren besinleri her gün düzenli olarak tüketin. Günlük C vitamini gereksinimi 2000-5000 mg arası, E vitamini 800-1200 IU arası olmalı. Bu konuda öncelikle doktora danışıp gerekiyorsa takviye vitamin hapları da alabilirsiniz. Beyaz ekmek yerine kepekli ekmeği tercih edin. Öğünlerde mutlaka pişmiş sebze yemeği ve salata yiyin. Meyveleri mümkün olduğunca kabuğu ile yiyin. Posalı yiyecekleri tercih edin. Kuru baklagillere, özellikle fasulye, bezelye, mercimek, barbunya ve nohuta sofrada sıkça yer verin. Ölçülü miktarda zeytinyağı veya sıvıyağ kullanın. Kırmızı et yerine beyaz et yiyin. Etli yemeklere ayrıca yağ ilave etmeyin. Light süt ve yoğurdu tercih edin. Az yağlı peynir çeşitlerini tüketin. Krema,kaymak, tereyağı ve margarinden uzak durun. Şeker, tuz ve alkolden sakının. Tatlandırıcılı tatlılara tüketmeye çalışın. Düzenli spor yapın. Bu konuda mutlaka doktorunuza danışın. Günde en az 8 bardak su için. Hangi yiyecekler şekeri düşürüyor? Şeker ve şekerli besinlerden uzak durun. Bu tür besinler bağırsaklar tarafından hızla emildiği için kan

şekerini çok çabuk yükseltiyor.Şeker yerine tatlandırıcı kullanın.Bu konuda aspartam,asesulfam,potasyum,sakkarin ve siklamat gibi enerji değeri olmayanları seçebilirsiniz.Tatlandırıcı hakkında mutlaka doktorunuza danışın. Vitamin ve mineralli sebze ve meyveler hazmı kolaylaştırmanın yanı sıra içerdikleri posa sayesinde kan şekerinin daha geç ve kontrollü yükselmesini sağlıyor. Bu nedenle şeker hastaları için meyvenin kendisi meyve suyundan daha yararlıdır. C ve E vitaminleri şeker tedavisinin en önemli besin maddeleridir. C vitamini, insülinin hücrelere girmesine yardımcı olurken E vitamini, hastalığın yol açtığı komplikasyonları giderip insülinin etkinliğini artırıyor. Krom minerali, kan düzeyindeki dalgalanmaları önlüyor. Krom, tüm tahıllar, mısırözü yağı, sütlü ürünler, et ve mantarda bulunuyor. Her besinin, yendikten sonra kan şekerini yükseltme hızı farklıdır. Yiyeceklerin, kan şekerini yükseltme hızlarına “glisemik indeks” deniyor. Genellikle posalı yiyeceklerin glisemik indeksleri düşük olur. Kuru fasulye, nohut, mercimek, bulgur, kepekli ekmek, elma, armut,light süt ve yoğurt,makarna ile portakal gibi besinlerin glisemik indeksleri düşüktür.Buna karşılık patates,prinç,havuç,muz,kavunve üzümünki yüksektir.Kuru üzüm,kuru kayısı ve kuru erik gibi kuru meyvelerin de glisemik indeksi yüksektir.Şeker hastalarının mümkün olduğunca glisemik indeksi düşük besinleri tüketmesi kan şekerinin kontrol altında tutulmasını sağlayacaktır.


NORTH CYPRUS UK DECEMBER 2010

47



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.