-N0:33-Ocak/Januar y2014
No: 3 3
Al abi l i r s i ni z/YourCompl i ment ar yCopy Ocak/Januar y
Tel:0 392 822 43 05 - 0392 822 43 06 - 0392 822 43 07
Karaoğlanoğlu Cad., Paşaoğlu İş Merkezi, No:4 Karaoğlanoğlu, Girne
İÇİNDEKİLER / CONTENTS
15. Passatempo’dan / From Passatempo YÖNETİM / MANAGEMENT:
18. Portre / Portrait 26. Tarih / History
CYXP Aviation Ltd. Genel Müdürü v e Pegasus Havayolları Kıbrıs Temsilcisi CYXP Aviation Ltd. General Manager and Pegasus Airlines Cyprus Representative M. Zeki Ziya z.ziya@cyprusxp.com Pegasus Havayolları Kıbrıs Merkez Ofisi Pegasus Airlines Cyprus Main Office Hasane Ilgaz Sokak, 11 B, Köşklüçiftlik / Lefkoşa Tel.: (+90) 392 228 73 11 Fax: (+90) 392 227 22 90 YAYIN YÖNETİM / PUBLICATION MANAGEMENT Genel Yayın Yönetmeni / Publishing Director Can Sarvan cansarvan@isvic.com
36.
Kıbrıs Nostaljileri / Cypriot Nostalgia
İsviç İletişim Hizmetleri Ltd. Güzeltepe Sokak, 18, Edremit / Girne Tel: (+90) 0548 888 00 09 www.isvic.com info@isvic.com YAPIM / PRODUCTION
46. Hayvanlar Alemi / Animal Life 58. Sanat / Art 64. Spor / Sport
Röportaj / Interview Hakan Çakmak Art Direktör / Art Director Laden Uyguroğlu Fotoğraf / Photography Mustafa Batıbeniz Çeviri / Translation Mehmet Ratip Düzelti / Proof Reading Mehmet Ratip
70. Yol Notları / Road Notes 82. Gündüz & Gece / Day & Night
Muhasebe / Accounting Fırat Özbolayır firatozbolayir@isvic.com Website www.passatempoXP.com Reklamlarınız İçin / For Advertising reklam@isvic.com isviciletisim@gmail.com
BASKI-CİLT / PRINTING-BINDING
94. 108.
Gurme / Gourmet Bulmaca / Puzzle
Görsel Dizayn Ofset Matbaacılık Atatürk Bulvarı, Deposite İş Merkezi, A5 Blok Kat:4, No: 405 İkitelli OSB, Başakşehir, İstanbul Tel.: 0212 671 91 00 Fax: 0212 671 91 90 www.gdofset.com
Tüm hakları saklıdır. Yazılı izin olmadan içeriğin bir bölümünün ya da tümünün yeniden yayınlanması kesinlikle yasaktır. All right reserved. Reproduction in part or in whole without written permission is strictly prohibited.
16
PASSATEMPO’DAN / FROM PASSATEMPO
“Yeni”nin Heyecanı “New” Charms
2
0. yüzyıl Türk şiirinin büyük üstadı Orhan Veli
Can Sarvan
“Eskiler alıyorum Alıp yıldız yapıyorum, Musikî ruhun gıdasıdır, Musikîye bayılıyorum”
A
witty poem by Orhan Veli, the grand master of twentieth-century Turkish poetry, puts it well:
“I take those that have grown old I take them and make them stars, Music is the food of soul, I am infatuated with its charms”
diyordu nükteli bir şiirinde... Nedense her yeninin başlangıcında eskinin ne olacağına dair bir hüzün çöker ruhumuza... Yine de hayatın önlenemez akışı içinde eskiyen, acısı ve tatlısıyla bir kenarda duracak, anılar albümünde aklımıza düşen fotoğraflarıyla kâh hüznümüzün kâh neşemizin kaynağı olacaktır. Evrensel takvimin 2013. yılını da arşivlerimize kaldırdık ve her yılın son ayında olduğu gibi artık geleneksel hale gelen yemekli, eğlenceli toplantılarla eski yılı yıldız yapıp parlattık... Gönüllerimiz şen oluncaya değin sevdiklerimiz, dostlarımız ve çalışma arkadaşlarımızla eğlendik. Nihayetinde de coşku içinde, koro halinde yaptığımız son geri sayımla 2014 yılına merhaba dedik. Passatempo ailesi olarak yeni yılınızı en içten duygularımızla kutlar, yıl boyunca yapacağınız keyifli uçuşlarla, Kuzey Kıbrıs’tan ve dünyanın dört bir yanından sonraki yıllara sevinç ve mutlulukla anı olarak devredeceğiniz yıldızlar toplamanızı dileriz.
For some reason, a sadness concerning what might happen to that which has grown old affects our soul with the beginning of all that is new... Still, what grows old in the unstoppable flow of life, with all its ups and downs, will always have its own place. Its photographs will be kept in our mind’s album of memories and continue to be the source of both joy and sorrow. The 2013th year of the universal calendar is now in our archives. Everyone made a shiny star out of the old year during what has now become a tradition of good food and entertaining gatherings... We had great fun with our loved ones, friends and colleagues until our hearts were filled with joy. Ultimately, we greeted 2014 with a jubilant countdown in unison. The Passatempo family wishes you a happy new year and hopes that you collect many stars made of joyful memories on your many flights to Northern Cyprus and other parts of the world.
17
PORTRE / PORTRAIT
18
. Kıbrıs’a 400 Milyon Dolarlık Yatırım Yapan İş İnsanı:
.
. Besim Tibuk
A Business person Worth 400 Million Dollars of Investment ın Cyprus:
Can Sarvan
M
B
erit Crystal Cove Hotel & Casino, Merit Park Hotel & Casino, Merit Lefkoşa Hotel & Casino, Merit Royal Hotel & Casino, Merit Cyprus Gardens Tatil Köyü olmak üzere Merit Uluslararası Oteller ve Casinolar zincirini Kuzey Kıbrıs’a kazandıran NET Holding Yönetim Kurulu Başkanı Besim Tibuk Passatempo’ya konuştu...
esim Tibuk, Chief Executive Officer at NET Holding, is the businessperson who brought the chain of Merit International Hotels and Casinos, including Merit Crystal Cove Hotel & Casino, Merit Park Hotel & Casino, Merit Lefkoşa Hotel & Casino, Merit Royal Hotel & Casino and Merit Cyprus Gardens Holiday Village, to Northern Cyprus. In this month’s issue, Mr.Tibuk talked to Passatempo.
Kuzey Kıbrıs’ta Net Holding yatırımlarına başladığınızda nasıl süreçler yaşadınız? 80’li yıllarda bizim Kuzey Kıbrıs’ta küçük sayılacak bir yatırımımız vardı. Girne’deki Liman Otel’in yarısı bizimdi ama bizim piyasaya girişimiz esasen 1996 yılındadır. 1996 yılında şirketimiz öncelikle Merit Crystal Cove’u kurdu. O yıllarda bir beton yığınından ibaret olan alandan büyük bir otel yarattık. Ardından Karmi ve Cyprus Gardens’la yatırım alanlarımızı genişlettik. O yıllarda bu yatırımlara hız vermemizin nedeni, Kuzey Kıbrıs’ın, özellikle Girne’nin doğal güzellikleri kadar Kıbrıs sorununun çözümünün yakında olacağına dair beslediğimiz ümitti. Bu ümit 1996’da çok güçlü olduğu için arkadaşlarıma yatırım fikirlerini realize edebilmeleri için yeşil ışık yaktım. O sıralarda şirkette bulunmasam da büyük yatırım projeleri benim onayıma sunuluyordu. Ben de kabul ettim ve böylelikle Kıbrıs’ta yatırıma başlamış olduk.
What kind of processes have you had to go through when NET Holding began to invest in Northern Cyprus? In the 1980s, we only had a small investment in Northern Cyprus. Half the shares of Liman Hotel in Girne belonged to us. Our true entry into the Northern Cypriot market took place in 1996. Back then, the first thing that our firm achieved was to establish Merit Crystal Cove. We managed to create a great hotel out of what was merely a big pile of concrete.Then we further expanded our investments with Karmi and Cyprus Gardens. There are two reasons why we made more investments back in those years: first, the natural beauty of Northern Cyprus and especially of Girne and secondly, the hope that the resolution of the Cyprus Problem was high. As the hopes for a solution were high in 1996, I gave my colleagues the green light to realize our investment ideas. Although I was not very much involved in the firm back then, projects requiring big investments were always submitted to my approval, which I gave, and our investments in Cyprus began.
1996’lı yıllarda Kıbrıs’taki devlet bürokrasisi nasıl işliyordu? Yabancı yatırımcıya karşı ciddi manada olumsuz bir algı vardı. Politikacılar yüzünüze karşı yatırım yapmamızdan çok memnun olduklarını söylüyorlardı ama arka planda büyük bürokratik engeller yaratılıyordu. Cyprus Gardens yatırımımız için İsrailli büyük yatırımcıları buraya getirdik. Dönemin Başbakanı yatırımla ilgili çok yapıcı görünüyordu ve yatırımın önünde hukuki hiçbir engel yoktu ancak iki bürokratın engellemesiyle proje hayata geçirilemedi. Biz benzeri olayları Türkiye’de 1980 öncesinde de yaşamıştık, bu tavra yabancı değildik. Türkiye’deki 1980 öncesi vizyonsuzluk Kuzey Kıbrıs’ta da vardı. Bugün hala bu çağ dışı anlayışın tam anlamıyla ortadan kalktığı söylenemez. Ülke dışından KKTC’ye gelen yatırımcıyı ‘emperyalist’ olarak gören zihniyetin ağırlığı hâlihazırda hissedilmektedir.
How did the state bureaucracy of Northern Cyprus operate in 1996? There were very negative perceptions of foreign investors. Although politicians told to our faces how glad they were due to our investments, certain bureaucratic obstacles were created in the background. We brought big Israeli investors for our Cyprus Gardens project.The prime minister of the time seemed very constructive concerning this investment, which fortunately faced no legal obstacles, too. Still, obstructions caused by two bureaucrats killed the project. We had similar experiences in pre1980 Turkey. We knew this sort of behaviour. A lack of vision, similar to the one in Turkey prior to 1980, was pervasive in Northern Cyprus. We cannot argue that this outdated mindset has been completely overcome. The mentality that sees foreign investors as “imperalists” is still powerful.
19
Yurtdışından gelen yatırımcının finansman kaynakları genişken yerel yatırımcının finansmana erişiminin sınırlı olması korumacı anlayışı güçlendiriyor olabilir mi? Biz buradaki yatırımlarımızı yapabilmek için Türkiye’deki çok değerli arazilerimizi sattık. Cyprus Gardens yatırımına harcayacağımız 8,5 milyon Dolar’ı temin etmek için İstanbul, Yakacık’taki bir arazimizi sattık. O arazinin değeri şu anda 300 milyon Dolar’dır. Bizim holdingde Kıbrıs’a yaptığımız yatırımlara ilişkin pozitif olmayan bir hava var. Yönetim Kurulu üyelerimizin Kıbrıs’taki yatırımlarımıza karşı geliştirdikleri negatif yaklaşıma rağmen bir kere yatırım yaptıktan sonra büyütmekten başka çareniz yok. Kuzey Kıbrıs’ta Bafra dışında hiçbir bölge için kredi bulmanız söz konusu değildir. Bafra bölgesindeki yatırımcıların kredi olanaklarına karşın hallerinden memnun oldukları söylenemez. Burada yatırım yapmamızın temel nedeni, benim şahsen burayı çok seviyor olmam ve Kuzey Kıbrıs’ın güzelliklerinin getirdiği olumlu psikolojik etkidir. Senenin 2-3 ayı Kıbrıs’a değil de Bodrum’a gidiyor olsaydım Bodrum’daki arazilerimiz üzerinde yatırım yapardım. Kıbrıs’a kış aylarında da gelecek kadar Ada’yı seviyorum. İkinci nedense bir işe başlamış bulunduğumuz için yatırımlarımızı büyütmenin faydalı olacağını düşünüyor olmamız. Bir fabrika 10 bin ton üretimle belki zarar ediyordur ancak üretimi 30 bin tona çıkardığınızda kâra geçersiniz. Bizim Kıbrıs’taki yatırım stratejimiz de buna benzer özellikler taşır. Şu anda Royal Hotel’e 150 milyon Dolarlık bir yatırım yapıyoruz. Şaşalı bir oteli Kıbrıs’tan kazandığımız para ile yaptığımızı sananlar büyük bir yanılgı içindedir. Biz buradan kazandığımız para ile bu yatırımı yapmıyoruz; kendi kaynaklarımızdan buraya nakit getirerek bu yatırımı yapıyoruz. Although foreign investors can tap into diverse sources of funding, local investors have limited access to such sources. Could this limitation be a factor that is strengthening the protectionist stance? We had to sell highly valued land inTurkey to be able to invest in Northern Cyprus. We sold land in Yakacık, İstanbul to ensure 8,5 million dollars that would be invested in Cyprus Gardens.That piece of land is now worth 300 million US dollars. In our holding, there is a negative perception of our investments in Cyprus. Despite this negativity shared by members of our Executive Board regarding the investments in Cyprus, once you invest, you have no option other than to expand. You cannot find credit provided for any region in Northern Cyprus besides Bafra. Despite these credit opportunities, it is not easy to say that investors in Bafra are entirely happy. One of the reasons behind our investments is that I personally love here. I cannot deny the positive psychological effects of Northern Cyprus. If I were to spend two or three months of the year in Bodrum instead of Cyprus, I would have been investing in our land in Bodrum. I love this island. I even visit here during winter. Secondly, we believe that it is to our benefit to grow our business once we have invested thus far. A factory might be taking a bath on a production level of 10,000 tonnes, but a spike in productivity up to 30,000 tonnes would definitely mean an increase in profits. Our investment strategy in Cyprus shares certain features with this kind of logic. Currently, we are making a 150 million dollar investment in Royal Hotel.Those who think that we are building this luxurious hotel with the money we made in Cyprus are seriously mistaken. This is not the case. We are bringing in money from our sources abroad in order to make this investment.
20
Casino sektörü düşünüldüğü kadar kârlılığı olan bir sektör değil mi? Bu alanda müthiş bir rekabet var. Son derece kaliteli bir hizmet sunuluyor ama rekabet o kadar yoğun ki, bu da kârlılığı düşürüyor. Casinolar olmasa Kuzey Kıbrıs’taki bütün otelleri kapatmak gerekir. Çünkü casinosuz bir otelseniz yeterli sayıda müşteriyi Ada’ya getiremezsiniz ve ayakta kalamazsınız. Ancak casinolarla otelleri birleştirdiğinizde zaman içinde yeterliliği sağlayabilirsiniz. Ve ne mutlu ki Kuzey Kıbrıs’a ilgi her geçen gün artıyor. Türkiye ve Avrupa dışında Kıbrıs’a Ortadoğu ülkelerinin ve İsrail’in de ilgisi artıyor. Royal Hotel’in Ada’ya çok üst düzeyde müşteri çekebileceğine inanıyorum. Ve bunca yıldan sonra nihayet yatırımlarımızın karşılığı 1-2 sene içinde alabileceğimize inanıyorum. Royal Hotel bitince Kıbrıs’a yıllardır yaptığımız toplam yatırım 400 milyon Dolar’a ulaşmış olacak. Bunun yüzde % 10’nunu geri kazanmaya başlarsak bunun bizim için iyi olacağını düşünüyorum. Kıbrıs çok güzel bir yer. Kıbrıslılar da medeni, uyumlu ve güzel insanlar. Bu nedenle Ada’nın geleceğinin çok daha parlak olacağına inanıyorum.
Is the casino sector not as lucrative as it seems? Competitiveness in this sector is beyond imagination. A very high-quality service is currently on offer, but intense competition causes a decline in profitability. Without the casinos, all hotels in Northern Cyprus will be facing shutdown. If you try to manage a hotel without a casino, you won’t be able to bring in enough customers to sustain your business. Sustainability is possible only when you combine casinos and hotels. Fortunately, Northern Cyprus have recently begun to draw considerable attention in this sector. In addition to Turkey and Europe, some Middle Eastern countries and Israel are interested. I believe that Royal Hotel will draw very high-quality customers to the island. After so many years of investing in Northern Cyprus, I believe that we will be able to get our money’s worth in a couple of years. Once Royal Hotel is operational, the sum total of our investments over the years will reach 400 million dollars. If we begin to receive returns amounting to 10% of this total effort, that would be good for us. Cyprus is a wonderful place. Cypriots are wellmannered, easygoing, beautiful people. I firmly believe that a brighter future awaits this island.
21
Türkiye’de yaygınlaşan tam pansiyon uygulamasının Kuzey Kıbrıs’ta da başlaması sektörü olumlu mu olumsuz mu etkileyecek sizce? Tam pansiyonu bırakın, ‘all inclusive’ (her şey dahil) yapıyoruz. 24 saat sürekli hizmet veriyoruz. Bunu elbette müşteri istediği için yapıyoruz. Antalya’da da bu tartışma yapıldı. Yok, gelen turist lokantalara gitmiyormuş, otelden dışarı çıkmıyormuş vesaire… Bir defa gelen müşteri tatil satın aldığı zaman sürpriz bir faturayla karşı karşıya kalmak istemiyor. Gelen turist neyi talep ediyorsa o yapılmalıdır. Neden odaların tümüne klima koyuyoruz çünkü öteki türlü gelen sıcaktan fenalık geçirir. Vay efendim öğlen, akşam yemek veriyorsunuz diyorlar. Otellere gelen her turist 1 hafta boyunca otelde yemeğini yiyecek diye bir şey yok. Dışarıda yemek yiyen zaten dışarıya çıkacak. Turist çay içti; çocukları 3 meşrubat içti diye yüklü ekstralarla karşılaşmak istemiyorsa elbette otellerde ‘all inclusive’ hizmet verilecek. Müşteri memnuniyeti arttıkça doluluk oranlarımız artıyor. Bakınız, Antalya dünya turizm tarihinin en büyük başarısıdır. Dünya turizm tarihinde en başarılı örnek, Antalya’dır. Teröre rağmen, ekonomik krizlere rağmen Antalya büyük bir gelişme yaşamıştır. Bu başarının nedeni, kaliteli hizmeti ‘all inclusive’ olarak ucuz fiyata vermiş olmasıdır. Antalya dünya turizmde bir mucizedir. Piyasadaki rekabet koşulları nedeniyle otelini iyi işletemeyenler sektörden çekilmek zorundadır. Bu Antalya’da ‘all inclusive’ paketler satıldığı için değil, işletmelerini iyi yönetemeyenlerin başarısızlığıdır. 1964 yılından bu yana, yani 50 yıldır sektördeyim. Dünya turizmini de takip ettiğim için Antalya örneğinin ne kadar başarılı bulunduğunu görebiliyorum. Hem isteyen otel ‘all inclusive’ yapacağı gibi istemeyen de yapmaz. Kimse otellere ‘all inclusive’ yapın diye baskı yapıyor değil ki. Oteller daha fazla müşteri bulmak için ‘all inclusive’ yapıyor. Dileyen yapar, dileyen yapmaz. Antalya’da oteller kendi arazileri içinde ayrı villalar yaptılar. Antalya’da o villa işi çok iyi gidiyor. Özellikle Ruslar villaları ‘all inclusive’ olmadığı halde tutuyorlar ve diğer giderleri ekstra ödüyorlar. Aynı şey Kıbrıs’ta geçerli değil ama… Kıbrıs’taki villalar boş kaldı. Piyasayı kendi haline bırakmak gerekir. Kıbrıs’ta müşteri az olduğundan oteller ve casinolar arasında dehşet bir rekabet var. Bu rekabet nedeniyle Kuzey Kıbrıs’taki hizmet kalitesi dünyanın en iyisidir diyebilirim. Araştırma yapmadık ama görünen Kuzey Kıbrıs’taki servis anlayışının dünyada 1 numara olduğudur. Dünyada en iyi servis veren şirketler bana göre Güney Doğu Asya şirketleridir. Peninsula, Shanghai, Raffles, Mandarin gibi otel zincirleri en iyi servis veren şirketlerdir. Biz onlardan daha iyiyiz.
22
Hotels in Northern Cyprus have begun to offer full board packages. These are already popular in Turkey. How do you think this will affect the sector? What we offer has gone beyond the full board package. It is “all inclusive” now, which means 24 hours of uninterrupted service. This is, of course, what customers demand. This debate took place in Antalya, too. It was claimed that tourists did not go to restaurants outside the hotel due to such packages. First of all, when customers purchase a holiday, they do not want to have to pay for a bill full of surprises. Whatever customers demand must be provided. Why do we put air conditioners in every room? We put them because otherwise customers will pass out from the heat.There have been complaints about hotels providing three meals a day, but not every tourist chooses to eat at their hotels throughout their stay. Those who want to eat outside the hotel will always have the chance to do so. But if tourists do not want to pay for expensive extras just because they had a tea and their children had three sodas, then we will certainly offer them “all inclusive” packages. As long as we keep our customers satisfied, occupancy rates in our hotels will increase. Let’s look at the example of Antalya. This is a city that has become the biggest success story in the history of world tourism. Antalya is second to none. Even terrorism and economic crises could not stop the development in this city. Behind this success lies cheap “all inclusive” packages offering quality services. Antalya is a miracle in world tourism. The competitive environment of the market makes sure that those who do not manage their hotels well will have to withdraw from the sector.This is not a problem caused by the supply of “all inclusive” packages in hotels in Antalya; it is a failure caused by bad hotel management. I am active in this sector since 1964, that is, for almost half a century. Because I have had the chance to closely observe the development of world tourism, I can easily see how Antalya is an example of great success. Hotels will decide whether to offer “all inclusive” packages. Some might choose not to. No one is forcing hotels to offer them. Hotels offer “all inclusive” packages because they want to attract more customers. It all depends on whether hotels decide to offer them or not. Some hotels in Antalya have also constructed villas on their own land.This is a profitable option, too. Russian tourists are especially interested in this option, even though this is not an “all inclusive” package.They choose to pay for the extras.This, however, does not apply to Cyprus. Villas in Cyprus are empty. One needs to let markets sort these things out spontaneously. Since the number of potential customers is lower in Cyprus, there is fierce competition between hotels and casinos. But I will argue that it is this high level of competition that makes the quality of service in Northern Cyprus the best in the world. We have not yet conducted research to prove this, but it appears that Northern Cyprus currently offers the best quality service in the world. My view is that the highest quality service in the world is being provided by Southeast Asian companies. Peninsula, Shanghai, Raffles and Mandarin are hotel chains offering the best service, but we are better than them.
23
Kuzey Kıbrıs hangi alanlarda çıkış yakalayabilir sizce? İklimi, Avrupa ile Ortadoğu’ya yakınlığı ve Akdeniz havzasındaki inanılmaz üstünlükleri Kıbrıs turizmde çok başarılı olacak bir ülkedir. Ülkenin mukayeseli avantajları değerlendirildiğinde eğitim sektöründe Kuzey Kıbrıs’ın mukayeseli bir avantajı yok çünkü her ülke aynı şeyi yapabilir.Ama Kıbrıs’ın coğrafi durumu, tabiatı, tarihsel özellikleri ve doğal güzelliklerinin karşılığı hemen hemen hiçbir yerde yok. Bu nedenle turizm politikası olarak üst düzey turizme yönelmeli. Turizmciler çok ucuza tur satın alan, kâr bırakmayan turist yerine lükse yönelmelidir. Üst düzey turist golfa meraklıdır. Bir kısmı tabiata, bir kısmı casinoya meraklıdır. Dünyada zengin turistin ilgi gösterdiği diğer adalar incelenmelidir. Monaco’da, Karayip Adaları’nda zengin turisti çekecek ne varsa bunları belirlenmelidir. Zengin turist geniş arazide ev sahibi olmak istiyorsa gelmişken almasını sağlayacaksınız ve yabancıların mülk alımına ilişkin yasaları değiştireceksiniz. Golf oynamayı seviyorsa turist, golf sahalarının sayısını artıracaksınız. Tarımda kullanılmayacak çok güzel alanların golf alanı olarak kullanılması önünde engel çıkarmayacaksınız. Lüks otellerin artması, lüks restoranların hizmete girmesi lazım. Alışveriş için çok daha kaliteli ürünlerin piyasaya sunulması lazım. Ben Kıbrıs’ın istikbalini üst düzey turistlerin Ada’ya gelmesinde görüyorum. NET Holding olarak Royal Hotel yatırımınızla üst düzey turiste hizmet vermeyi mi hedefliyorsunuz? Royal Hotel’deki stratejimiz, otel bütünüyle bittiği zaman çok üst düzeyde turiste hitap edecek koşulları sağlamaktır. Dünyanın en büyük, en lüks spalarından birinin Royal Hotel’de olacağını söyleyebilirim. Royal Hotel’in odaları standartların çok üzerindedir. Henüz açılmadı ama casinosu dünyanın en güzel casinosu olma iddiasını taşıyor. Çevresindeki spor alanları ve restoranlar son derece lüks. Gelen sanatçılarda yüksek kalitede turiste hitap edecek sanatçılar. Bu ve benzeri faaliyetlerle Royal Hotel’i Avrupa ve Ortadoğu’dan gelen insanlar için özel bir merkez haline getirmeyi hedefliyoruz. Gelenler son derece memnun kalıyor. Çünkü son derece negatif etkiler altında buraya gelen turist zaten zar zor geliyor. Ancak yapılan anti propagandalar nedeniyle negatif etkiyle gelen turist buradaki servis kalitesini görünce beklentilerinin çok üzerinde bir olumluluk yaşıyor. Dünyanın en iyi yemeklerini, en güzel odalarını ve en iyi hizmetini veriyoruz. Royal Hotel’in kalitesi hemen hemen dünyanın hiçbir yerinde bulunmayacak bir kalitedir. Ne Akdeniz’de ne de dünyada toplam kalite itibarıyla böyle bir otel yoktur diyebilirim. Tüm bu yatırımları yaparken bir yandan da KKTC Devleti’ne yüksek meblağlarda vergi ödüyoruz. Sadece bu sene devlete ödediğimiz vergi 20 milyon Dolar, yani 40 milyon TL’dir. Bunca çabamıza rağmen devlet bürokrasisinin hâlihazırda azaltılmaması bizi üzen temel sorundur.
24
What are the cutting-edge opportunities in this field in Northern Cyprus? Its climate, proximity to Europe and Middle East and location in the Mediterranean basin are all distinctive qualities that make Cyprus a story of success in tourism. Let us consider the country’s comparative advantages. NorthernCyprus does not have a comparative advantage in the sector of education. Every country has the capacity to achieve what Northern Cyprus aspires to do in this sector. But the geographical condition, historical features and natural beauties of the island all add up to make the island almost unique. This is why any national tourism policy must aim at high-level tourism. Investors in tourism should work to attract those tourists that seek luxury rather than the ones purchasing cheap nonprofitable tours. High-level tourists love playing golf. Some love nature, some others are casino enthusiasts. One should examine other island countries frequented by rich tourists. The question of what draws the attention of rich tourists in Monaco or the Carribeans must be answered. If rich tourists want to be homeowners on a big plot of land, then you should create the conditions for them to buy land easily. You should, for instance, reform the legal framework regulating foreigners’ purchase of property. If, on the other hand, rich tourists love playing golf, you will build more golf courses. You will not obstruct the use of beautiful fields that will not be used in agriculture as golf courses.The number of luxury hotels and restaurants in Northern Cyprus has to increase. In terms of shopping, more high quality products should be introduced into the market. I believe that the future of Cyprus depends on its capacity to attract high-level tourists. NET Holding has recently made a big investment in Royal Hotel. Do you expect to serve high-level tourists? With the completion of the Royal Hotel project, our strategy will be to create the conditions that will attract highest-level tourists. I can say that one of the biggest and most luxurious spas will be at the Royal Hotel. Rooms will be way beyond what is expected as standard. The casino is not open yet, but it will be one of the most beautiful casinos in the world. Sporting facilities and restaurants in the surrounding area are all very luxurious. Artists who will perform at the Royal Hotel will also be the ones to satisfy hwigh-level tourists. All these are aimed at making the Royal Hotel a special center for guests from Europe and Middle East. Tourists are highly satisfied, because those who visit Northern Cyprus are generally under the influence of negative perceptions nurtured by negative propaganda. But when they are exposed to our high-quality services, they are satisfied beyond their expectations. We provide them with the best food, the best rooms and the best service in the world. The quality of Royal Hotel will definitely surpass anything known in the world. I can safely say that you won’t find any better hotel either in the Mediterrean or in the wider world in terms of overall quality. By the way, as we make these investments, we also pay very high amounts of taxes to the Turkish Cypriot state. For example, this year alone, we paid 20 million dollars, that is, 40 million Turkish liras, in taxes. What makes us sad is that state bureaucracy remains gargantuan despite all our efforts.
TARİH / HISTORY
II. Dünya Savaşı’nda Kıbrıslılar Cypriots During the Second World War S. Mehmet
K
ıbrıslılar İkinci Dünya Savaşı’na yaklaşık 30 bin kişilik bir askerî birlikle katıldılar ve Müttefikler tarafında “Kıbrıs Alayı” adıyla Nazilere karşı savaştılar. Çeşitli kaynaklara göre, 1939 yılında ilk kurulduğunda 500 kişi olan bu birlik 1941’de 30 bin kişiye ulaşmıştır.
Kıbrıs, İkinci Dünya Savaşı’nın başladığı 1939 yılında İngiliz sömürgesiydi. O dönemde İngiltere 1931 yılında Ada’da çıkan isyanı bahane ederek sıkıyönetim uyguluyor, siyasete izin vermiyordu. Bu isyandan nasibini alanlar arasında Sovyetler Birliği’yle iyi ilişkileri olan komünistler de vardı. Kıbrıslı komünistler arasında İkinci Dünya Savaşı öncesindeki İspanya İç Savaşı’nda General Franco’ya karşı savaşan Kıbrıslı yurtsever solcular da vardı. Bu grup diğer Kıbrıslılara göre daha fazla savaş deneyimine sahip olsa da bunların İngiliz askeri olarak Kıbrıs Alayı’na katılmaları ancak Sovyetler Birliği’nin İngiltere’nin de yer aldığı Müttefikler tarafında savaşa girmesiyle söz konusu oldu. Kıbrıs Alayı’nın yanı sıra, neredeyse tamamına yakını Kıbrıslı Rumlardan oluşan bazı gruplarınYunanlılarla birlikte İkinci Dünya Savaşı’na katıldığını belirtmek gerekir. Bu gruplar 28 Ekim 1940 tarihindeYunanistan’a karşı saldırıya geçen İtalyanlara karşı savaşmıştı. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, İkinci Dünya Savaşı yıllarında İngiliz idaresinin Kıbrıs’tan topladığı paralı askerlerden oluşan yaklaşık 30.000 kişilik alay 1939 yılında kurulmuş ve önceleri 500 kişiyle sınırlıyken savaşın uzaması nedeniyle alayı oluşturan asker sayısı her geçen gün artmıştır (bkz. “II. Dünya Savaşı’nda Kıbrıs Alayı”,Yrd. Doç. Dr. Mehmet Demiryürek).
26
İllüstrasyon / illustration: Laden Uyguroğlu
M
any Cypriots served in the Second World War as part of a 30,000-strong infantry regiment on the side of the Allies against the Nazis. This regiment was called the “Cyprus Regiment�. Although it merely comprised 500 soldiers when it was first established in 1939, many sources show that the number reached 30,000 by the year 1941.
When the Second World War broke out in 1939, Cyprus was a British colony. The effects of the martial law imposed on the island communities as a result of the rebellion against British rule in 1931 were still felt and the domestic political space was completely restrained. Among those who suffered the consequences of this rebellion were Cypriot communists who had good relationships with the Soviet Union. Among these Cypriot communists, moreover, were leftists who fought against General Franco during the Spanish Civil War immediately prior to the outbreak of the Second World War. Although this latter group was more experienced in warfare, they participated in the Cyprus Regiment only when the Soviet Union decided to fight on the side of the Allies. In addition to taking part in the Cyprus Regiment, many Greek Cypriots also fought the Second World War on the side of the Greeks. These latter volunteers fought against Italians who attacked Greece on 28 October 1940.
27
Mısır, Libya, Kuzey Afrika, Habeşistan, İtalya, Yunanistan ve Fransa’ya gönderilen Kıbrıslı askerlerin haftalık olarak belirlenen ücretleri şöyledir: “Sadece bir karısı bulunan 8,5 şilin, karısı ve bir yavrusu bulunan 11 şilin, karısı ve iki çocuğu bulunan 12,5 şilin, bundan sonra ilave edilecek her çocuk için, 12,5+1 şilin.” Savaşın şiddetini artırması üzerine, İngiliz yönetimi tahsil derecesine bakmaksızın “bir at veya katırı idareye muktedir olan” her kişiyi “gönüllü” olmaya çağırmış ve “Kıbrıs Katırcıları” bölüğünü oluşturmuştur. 1940 kışında Fransa, İtalya, Habeşistan, Keren (Eritre) gibi yerlere savaşa gönderilen, bomba ve kurşun altında, soğukta mühimmat taşıyan görece yüksek rütbeli katırcıların maaşları haftalık 42-55 şiline kadar yükseltilmiştir. Bu askerlerin yüzlercesi ölmüş, bir kısmı esir düşmüştür. Büyük çoğunluğu Kıbrıslı Rum olan bu askerlerin önemli bölümünün Kıbrıs’a döndükleri zaman, Ada’nınYunanistan ile birleşmesi (Enosis) için çabaladıkları da bilinmektedir. İngiliz askeri olarak İkinci Dünya Savaşı’na katılan Kıbrıslılar sadece bahsi geçen Kıbrıs Alayı’yla sınırlı değildir. Örneğin, geçtiğimiz ay 92 yaşında hayata veda eden Kıbrıs Cumhuriyeti eski cumhurbaşkanlarından Glafkos Klerides, bu savaşta İngiliz savaş uçağı pilotu olarak görev yapmıştır. İngiliz devleti, günümüze kadar bu savaşa katılan Kıbrıslı askerlerin büyük bölümüne önemli kolaylıklar sağlamanın yanında, sık sık onları unutmadığını gösteren küçük çaplı etkinlikler düzenlemekten de geri durmamıştır. İkinci Dünya Savaşı’nda savaşan Kıbrıslıların birçoğuna madalya, hatta değişik kraliyet unvanları verilmiştir.
As mentioned above, the 30,000-strong Cyprus Regiment formed by Cypriot mercenaries and fighting under the British rule was established in 1939 and initially contained a mere total of 500 soldiers. With the prolongation of war, the number of soldiers in the regiment began to increase on a daily basis (see “Cyprus Regiment During the Second World War”, Assist. Prof. Dr. Mehmet Demiryürek). The weekly salaries paid to those Cypriot soldiers sent to missions in Egypt, Libya, North Africa, Abyssinia, Italy, Greece and France were as follows: “8.5 schillings for those who have a wife; 11 schillings for those who have a wife and a child; 12.5 schillings for those who have a wife and two children; 12,5 schillings plus1 schilling per child after two children for those who have a wife and more than two children.” As the violence of the war began to escalate, the British administration asked for volunteers irrespective of their educational background. Everyone who had the capacity to manage a horse or a mule was asked to participate in the war effort. Hence, the Mule PackTransport Company of the Cyprus Regiment was established. These soldiers were sent to places like France, Italy, Abyssinia and Keren (Eritrea) and carried under bombs and bullets essential equipment throughout the cold winter of 1940. High ranking mule drivers received up to 42-55 schillings as weekly salaries. Hundreds of them were killed and many became prisoners of war. The surviving soldiers, many of whom were Greek Cypriots, were known to have campaigned and struggled for Enosis, that is, the union of Cyprus with Greece, upon their return to the island. There were also Cypriots who fought the Second World War as British soldiers outside the Cyprus Regiment. For instance, Glafcos Clerides, the former president of the Republic of Cyprus who passed away last month at the age of 92, served in the Second World War as a Royal Air Force radio operator and gunner. Britain has continued to provide many amenities for the soldiers of the Cyprus Regiment up until this day and frequently organized small commemorative events to show gratitude for their service. Many Cypriots who served in the Second World War were awarded medals and received various royal recognitions.
28
KIBRIS ENSTANTANELERİ/ CYPRUS IN PHOTOGRAPHS
Hasan Bağlar’dan Kıbrıs’ın Kelebekleri
30
Hasan Bağlar Butterflies of Cyprus
D
oğa fotoğrafları alanında çalışmalarını sürdüren ve 2011 yılında National Geographic Türkiye Dergisi’nin yarışmasında birincilik ödülü kazanan Hasan Bağlar’ın objektifinden sayfalarımıza aktardığımız Kıbrıs’ın, renk ve dokularıyla göz alıcı görünümler sunan kelebekleri, soğuk kış günlerinde baharı özleyenler için sıcak enstantaneler sunuyor.
I
n this month’s issue, Hasan Bağlar’s photographs will capture the fascinating colours and textures of the butterflies of Cyprus. Passatempo hopes that these pictures will bring you the warmth of springtime in these winter days. Bağlar was the winner of the 2011 National Geography Turkey Photography Contest. He continues to produce works of nature photography.
31
Doğayı fotoğraflayan ve onu ayrıntılarıyla karelerine aktarmaya çalışan fotoğrafçılar, doğayla olan yakınlaşmalarında canlı varlıklar konusunda daha çok farkındalık geliştiriyorlar. Nitekim onların yansıttıklarında bunu gözlemleyebilmek mümkün. Kıbrıs Adası’nın yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve az yağışlı. Akdeniz iklimiyle maki bitki örtüsüne sahip olmasından dolayı, mevcut tür sayısı görece daha az olmakla birlikte, görebilen gözler için, doğanın bahşettiği güzellikleri yansıtan canlılar Ada üzerindeki varlıklarını sürdürüyorlar. Ada’da kısa süreli de olsa bahar aylarında artış gösteren endemikler, rengârenk çiçekler, kelebekler bulunmaktadır. Kıbrıs’ın kuşların göç yolları üzerinde olması da, baharda çeşitlilikteki büyük artışın sebeplerindendir.
32
In their encounters with the natural world, photographers of nature seem to gain a deeper awareness of living beings. What they reflect in their photographs can easily attest to this. The Mediterranean climate and maquis landscape of the island of Cyprus, with its arid, hot summers and dry, cold winters, result in a lower number of species. Still, life in all its varying forms of fascinating natural beauty exists on this island for all to see. Although it does not last very long, spring is the season when the endemic species of Cyprus, including colourful flowers and butterflies, reveal themselves. The fact that Cyprus is situated on the migration routes of birds also contributes to the increase in biological diversity in springtime.
33
Bağlar’ın objektifinden yansıyan kelebekler, bazen bir çiçeği birer ucundan yakalarken, bazen de dans edercesine bir çiçeğin gövdesinde ve taç yaprakları üzerinde dururlarken, desenleri, dokuları ve renkleriyle fotoğrafın en iyi malzemelerinden biri olduklarını kanıtlıyorlar. Yumurta, tırtıl, pupa ve kelebek aşamalarını yaşayan doğanın en göz alıcı böceklerinden olan kelebeklerin 53 türüne rastlanabilen Kıbrıs’ta, bunların üç türü endemik, üçü de alt endemik grubundandır. Ada’da çok ender bulunabilen kelebeklere de rastlanmaktadır.
With their unique patterns, textures and colours, butterflies almost seem as if they were created for being photographed. They have been captured in Bağlar’s pictures in different moments; one barely touching upon the surface of a plant, another standing still on the stem and petals of a flower. A butterfly, one of the most enchanting insects in nature, has a life cycle consisting of four parts: egg, caterpillar, pupa and adult. Cyprus is home to 53 species of butterfly, including some rare species as well as three endemic and three subendemic ones.
34
35
KIBRIS NOSTALJİLERİ / CYPRIOT NOSTALGIA
36
Kıbrıslı Türklere Çok Sesli Klasik Batı Müziğini Sevdiren Öncü Kişilik A pioneer figure who brought polyphonic Western classical music to Turkish Cypriots
JALE DERVİŞ
K
Hakan Çakmak
J
ıbrıs Türk kültür ve sanat yaşamının 1940’lı yıllardan başlayarak önemli figürlerinden biri olan Jale Derviş piyano dendi mi Ada’da akla gelen ilk isimlerden biridir. Lefkoşa’daki kız lisesinde öğretmenliğe başladığı 1946 yılından bu yana yüzlerce öğrenci yetiştiren ve “hocaların hocası” olarak anılan Jale Derviş Hanımefendi’yi 2012 yılının Mayıs ayında yitirmiştik.
ale Derviş, one of the most important figures of Turkish Cypriot culture and art from 1940s onwards, is a name that is almost synonymous with the piano. Since the year 1946 when she became a teacher at the girls’ high school in Lefkoşa, Jale Derviş educated hundreds of students and became known as the “teacher of teachers” throughout the island. She passed away in May 2012.
Lefkoşa’da Hakim Mehmet Derviş Bey’in kızı olarak dünyaya gelen Jale Derviş, çok sesli klasik Batı müziğinin Kıbrıs Türk toplumu içinde sevilip yaygınlaşmasının öncüsüdür. 9 yaşındayken St. Joseph Fransız Okulu’na başlayan Jale Hanım’ın ilk piyano dersleri o yıllarda başlamıştı. Buradaki 6 yıllık eğitimi süresince, müzik yeteneğiyle dikkatleri üzerine toplayacaktı. Jale Derviş, Fransız Okulu’nu bitirdikten sonra ailesiyle birlikte İngiltere yollarına düştü. İlk durakları İstanbul olan ve gemi yolculuğuyla çıkılan bu yolculukta Jale Derviş’le birlikte annesi, babası ve ağabeyi merhum Hakim Vedat Derviş vardı. Üç gün İstanbul’da konaklayan aile yine gemiyle Napoli’ye, oradan da tren yoluyla Avrupa’yı geçerek Londra’ya ulaştı.
Born in Lefkoşa, Jale Derviş was the daughter of Judge Mehmet Derviş Bey. She is the pioneer figure who introducedTurkish Cypriot society to polyphonic Western classical music . At the age of 9, she enrolled in St. Joseph French School, where she took her first piano lessons. During her 6-year education at this institute, her special talent for music was recognized. After her graduation, Jale Derviş went to Britain with her family. Together with her parents and brother, the late Judge Vedat Derviş, they took a long journey, first by ship to İstanbul, where they stayed for three days, and Napoli, and then by train across Europe to finally reach London.
AğabeyiVedat Derviş Bey Londra’da hukuk eğitimine başlarken Jale Hanım da lisan eğitimi alacaktı. Jale Derviş, müziği meslek olarak seçmesinde büyük rolü olan Eastbourne’deki Milton Grange Private School’a girdi. Ailenin o dönemdeki ekonomik koşulları çocukların İngiltere’de eğitim görmesi için pek uygun olmasa da ondaki müzik yeteneğini gören müzik hocaları, iki yıl daha okula devam etmesini isteyecekler, o da “Student Mistress” olarak kendinden küçük sınıflara ders vermeye başlayacaktı. Jale Derviş, verdiği derslerle bir yandan maaş alırken, diğer yandan kendi yüksek öğrenimini tamamlamak için gayret sarfediyordu. İngiltere’de başarıyla sürdürdüğü yüksek öğrenimi süresince Ada’ya hiç dönmeyecek, tatillerini de ağabeyi Vedat Bey’le birlikte orada geçirecekti.
While her brother Vedat Derviş began his law education in London, she enrolled in the Milton Grange Private School in Eastbourne where she was to take language education. This place played an important role in terms of leading her to choose music as her career. Although the financial circumstances of her family were not ideal in terms of providing for the education of both of their children in Britain, Jale Derviş’s music teachers at Milton Grange recognized her musical talent. They, therefore, created an opportunity for her to continue her education for two more years. As part of this arrangement, she became a “Student Mistress” and began to give lessons to her minors. In this way, she began to make a living and worked hard to provide for her higher education. During her whole stay in Britain for the purpose of higher education, she never visited Cyprus, not even during vacations which she chose to spend in London with her brother Vedat. 37
Kıbrıs’a döndükten sonra piyano resitalleri sunan ve British Council’ın düzenlediği konserlere de katılan Jale Derviş, o yıllarda geçimini sağlayabilmek için özel piyano dersleri vermeye başlamıştı. Bu arada Lefkoşa’daki English Junior School’da müzik ve İngilizce öğretmenliği yapan Jale Derviş’in, Mehmet Ratip Şevket Bey’le evlendikten sonra, her ikisi de müziğin içine doğan Sümer adında bir kızı ve Arman adında bir oğlu oldu. Kızı da kendisi gibi müzik öğretmenliğini seçti. Oğlu Arman Ratip ise, gazetecilik mesleği eğitimini seçmekle birlikte, bugün romantik, avant-garde ve uzay müziği alanındaki besteleri, albümleri ve konserleriyle Ada’nın önemli bestecilerinden biridir. 1946 yılında, o dönemlerde Victoria Kız Lisesi olarak bilinen Kız Lisesi’nde müzik öğretmenliği görevine atanan Jale Derviş, daha sonra Lefkoşa Türk Kız Lisesi’ne dönüşecek olan bu okulda emekli olduğu 1973 yılına kadar hizmet vermişti. 27 yıllık öğretmenlik hayatında, Ada’nın toplumsal ve kültürel yaşantısında adeta devrim sayılabilecek işler yapan ve çok sesli klasik Batı müziğinin sevilip yaygınlaşmasında öncü rol üstlenen Jale Derviş, koro çalışmalarında da büyük atılımlara imza attı. 1950’li yılların sonlarında, Kız Lisesi ve Erkek Lisesi korolarından oluşan karma koro ile besteci Kemal Gündüz’ün Namık Kemal Kantatı’nı sahneleyerek büyük beğeni ve takdir toplamıştı. Kızı Sümer Hanım’la birlikte aynı okulda öğretmenlik yapma mutluluğunu yaşayan ve Lefkoşa Türk Kız Lisesi Marşı’nı besteleyen Jale Derviş’in bütün öğrencilerinin katıldığı, her yıl düzenlenen konserleri çok sevilen ve tatlı anılarla dolu sanat etkinlikleri olarak Kıbrıs Türk kültür ve sanat yaşamında iz bıraktı. Jale Derviş, salt öğretmenlik mesleğinin ve müzik eğitimciliğinin gereği olan çalışmalar yapmak ve başarılı öğrenciler yetiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda sosyal ve kültürel hayatın içinde müzik çalışmalarını sürdürüyordu. Bu kapsamda, Ada’da Batılı müzik ve özgün beste çalışmalarıyla büyük ses getiren ve Zeki Taner, Fikret Özgün, Vecihi Turgay, Sümer Sungurtekin, Türkây Sungurtekin, Salih Biray gibi Kıbrıs’ta iz bırakmış değerli müzisyenlerin yer aldığı Kâmran Aziz ve Arkadaşları Topluluğu’na piyanist olarak katılmıştı.
38
After she returned to Cyprus, she performed piano recitals and took part in concerts organized by the British Council. She also began to give private piano lessons in order to make a living. She then became both music and English teacher at the English Junior School in Lefkoşa. Jale Derviş married Mehmet Ratip Şevket Bey. They had two childrens, a daughter named Sümer who eventually became a music teacher like her mother and a son named Arman.Though a journalist by profession, Arman Ratip is one of the island’s most renowned pianist-composers, with numerous compositions, albums and concerts of romantic, avantgarde and space music. In 1946, Jale Derviş was appointed as a music teacher at the girls’ high school in Lefkoşa, known at the time as Victoria Girls’ High School and which later became Lefkoşa Turkish Girls’ High School. She held this position until her retirement in 1973. Her 27 years as a teacher amounted to a revolution in the social and cultural life of the island as she was the pioneer figure who introduced Cyprus to polyphonic Western classical music. She also initiated great advances in choral work. A highly acclaimed example was when, towards the end of the 1950s, she formed a mixed choir from the students of girls’ and boys’ high schools who performed the “Namık Kemal Cantate” composed by Kemal Gündüz. Jale Derviş also had the chance to become a colleague with her daughter Sümer, who taught at the same school. Among her numerous compositions, the anthem that she composed for the Lefkoşa Turkish Girls’ High School attests to her love of her profession. Annual concerts and other artistic activities that she organized together with her students have made a great impact onTurkish Cypriot cultural life and are still joyfully remembered. Jale Derviş was not only an educator and a music teacher who touched the lives of hundreds of students with her musical work, but also a musician who actively took part in the social and cultural life of her country. As part of this latter role, she joined as a pianist to “Kâmran Aziz and Her Friends”, a musical society, which created a vibrant culture of Western music and original composition on the island and brought together many talented musicians such as Zeki Taner, Fikret Özgün, Vecihi Turgay, Sümer Sungurtekin, Türkây Sungurtekin and Salih Biray.
Yararlanılan kaynak: Arman Ratip, “Jale Derviş - Müzik Dünyamızda Bir Değer” (Lefkoşa, 1997) Source: Arman Ratip, “Jale Derviş – A Gem in Our World of Music” (Lefkoşa, 1997)
39
Zone Restoran ve Red Zone Bar Dağ ile deniz manzarası ve şömine keyfi bir arada Zone Restaurant and Red Zone Bar Enjoy the view of mountains and the sea next to a fireplace
Ü
ç katlı denize nazır bir binada balık, steak ya da Moğol mutfağı seçeneklerini değerlendirmek, eşsiz deniz ve dağ manzarasına karşı şömine eşliğinde yemek yemek isterseniz Girne’deki Zone Restoran’a mutlaka gitmelisiniz.
Mekanın alt katında açılan Red Zone Bar’da ise farklı kokteylleri ve dilediğiniz her içkiyi Girne, Bellapais’in muhteşem dağ ve deniz ambiyansı içinde yudumlayabilirsiniz. Müşterilerine günlük balık seçenekleri dışında steak ve Moğol mutfağı seçeneklerini de sunan Zone Restoran, Red Zone Bar’da da sadece içki içmek isteyenlere haftanın belli günlerinde canlı müzik dinleme ayrıcalığı yaşatıyor.
40
Z
one Restaurant is located in Girne, in a three-storey building with a view of the sea. This is the right place if you would like to enjoy sea food, steak or Mongolian cuisine with a magnificent view of the sea and mountains next to a mesmerizing fireplace.
The ground floor of this enterprise serves as Red Zone Bar where you can enjoy cocktails and other drinks, staying in touch with the fascinating ambiance of Bellapais, Girne located between the sea and mountains. Zone Restaurant offers its customers fresh fish, steak and Mongolian food. You can also choose to enjoy your drinks at Red Zone Bar, listening to live music on certain days of the week.
41
The Cacao: Eğlencenin yeni ikonu
B
The new icon of entertainment
ir Kıbrıs markasından dünya markası yaratmayı hedefleyen The Cacao, hem dekoru hem lezzetleriyle ezberleri bozuyor.
7’den 77’ye herkesin kendini mutlu hissetmesini sağlayan The Cacao’nun dekoru, ünlü iç mimar Gökhan Büyükdoğan imzasını taşıyor. Menüsünde Pasta Mania tarifleri ile İtalyan mutfağının birbirinden lezzetli sunumları, İtalya’dan getirtilen De Cecco unu ile Morello Forni taş fırınında pişen pizzaları, pastacılık kreması kullanılmadan yapılan doğal pastaları, İtalyan gelato’sunun en önemli lezzetlerini buluşturan dondurmaları, hamuru ve sosları ile sizi baştan çıkaran waffle çeşitleri, 35 çeşit milkshake’i barındıran The Cacao’da, 2.000’den fazla alkollü ve alkolsüz içecek çeşidi de sunuluyor. Çikolata şefliğini dünyaca ünlü master şef Jean Pierre Wybauw’un yaptığı The Cacao, mükemmelliyetçiliği ve uluslararası standartlarıyla müşterilerinin güvenini hakkıyla kazanıyor. Yabancı turistlerin de ilgisini çeken The Cacao’da açıldığı günden bugüne 213,196 kişi ağırlandı. 2012 yılının Temmuz ayında ilk kez kapılarını açan The Cacao, bir sene gibi kısa bir süre içinde önce Girne, ardından sırasıyla Girne Boğazı, Mağusa, Güzelyurt, Lapta ve son olarak da Lefkoşa şubelerinin açılmasıyla toplam 6 şubeye ulaşmıştır.
T
he Cacao hopes to become a global brand developed from a Cypriot enterprise. Its decoration as well as its menu go beyond what is ordinarily expected from similar recreational venues.
The Cacao aims at making everyone, young and old alike, happy. Its decoration is the work of Gökhan Büyükdoğan, a famous interior designer. Its menu includes delicious Italian food based on Pasta Mania recipes, pizzas made with Italian De Cecco flour and baked in Morello Forni stone ovens, natural cakes made without using artificial pastry creams, ice creams representing the best of Italian gelato, waffles combining delicious dough with a wide variety of toppings and 35 kinds of milkshake. The Cacao also serves more than 2,000 different alcoholic and nonalcoholic beverages. As a token of its perfectionism and commitment to earn customers’ trust by closely observing international standards,The Cacao works with Jean Pierre Wybauw, a world famous master chocolatier. An attraction for foreign tourists, The Cacao has so far hosted 213,196 guests. It was opened in July 2012 and already has 6 branches.The first branch in Girne was followed by Girne Pass, Mağusa, Güzelyurt, Lapta and most recently Lefkoşa branches.
Ana teması eğlence olan The Cacao, Lefkoşa şubesinde oyun alanlarının ve top havuzunun bulunduğu bir katı çocukların hizmetine sunuyor. Diğer bir katta ise Kıbrıs’ta bir ilk olan 12 boyutlu sinema ve dev ekranlarıyla Playstation alanı yer alıyor. The Cacao Lefkoşa, terası, iç ve dış mekan dekoruyla Kıbrıs’ın ikon mekanı olmaya aday.
The central theme at The Cacao is entertainment. One floor of the Lefkoşa branch is for children’s entertainment, including game zones and ball pits. Another floor contains the first 12 D cinema in Northern Cyprus plus a Playstation area. With its terrace and interior and exterior design, The Cacao’s Lefkoşa branch is bound to be an iconic entertainment venue in Cyprus.
Kıbrıs’ta Karakum’da ve Ercan Havalimanı’nda yeni yatırımlar yapacak olan The Cacao’nun dünya markası olma hedefine paralel olarak Türkiye, İngiltere ve Orta Doğu’daki franchiser’lar ile fizibilite çalışmaları devam ediyor. The Cacao ilk yurt dışı şubesini 2014’ün ikinci yarısında açmayı planlıyor.
The Cacao’s next investments will be in Karakum and Ercan Airport. In line with its objective to become a global brand, The Cacao’s feasibility studies with potential franchisers in Turkey, Britain and the Middle East continue. The Cacao plans to open its first foreign branch in the second half of 2014.
42
(0 392) 444 26 26 43
Hürdeniz Balık Restoranı
Özel pişirme teknikleriyle taze balık ve mezeleriyle fark yaratıyor Hürdeniz Fish Restaurant: Distinguished with special methods of preparing fresh fish and meze
B
alık avında büyük bir işletme sahibi olan Hürdeniz ailesinin açtığı Hürdeniz Balık Restoranı açıldığı günden bu yana taze balıkları, balık ve meze tatlarıyla övgü kazandı.
Çipura, levrek, fish & chips, hamsi, deniz levreği, lagos, barbun, kava levreği, dil balığı, sinarit ve özel pişirme teknikleriyle hazırlayan Hürdeniz Balık Restoranı’nda soğuk mezeler arasında somon füme, lakerda, uskumru turşusu, humus, tahin, beyaz peynir, ahtapot salatası, midye dolma, sarımsak ve cevizli yoğurtlu patlıcan ezmesi bulunuyor. Sıcak mezeler arasında ise kızarmış kalamar, sarımsak soslu güveçte karides, ahtapot ızgara, kuru domatesli karides, balık böreği, folyoda pişmiş ızgara levrek, kağıtta hamsi, ahtapot ızgara, kuru domatesli karides, tereyağı ve sarımsak sosuyla pişirilmiş yerli taze ahtapot muhteşem lezzetler sunuyor. Deniz mavisi dekorasyonu ile sıcak bir ortam sunan mekan, samimi sohbetler için de ideal özellikler taşıyor.
44
T
he Hürdeniz family owns a big fishing company. Hürdeniz Fish Restaurant is their successful enterprise, distinguished with fresh and delicious fish and meze varieties since their opening.
In Hürdeniz Fish Restaurant, sea bass, fish & chips, mackerel, grouper, red mullet, stone bass, tonguefish and seabream are cooked with special techniques. Cold starters include smoked salmon, lakerda, pickled mackerel, hummus, tahini, white cheese, octopus salad, staffed mussels, the yoghurt-aubergine mix with garlic and walnuts. Among hot mezes are fried buttered calamari, prawns in butterand garlic sauce served in earthenware casserole, grilled cattle fish, grilled squid, fish pot pie, grilled sea bass in foil, grilled octopus, shrimp with sun-dried tomatoes, local fresh octopus in butterand garlic sauce and many more delicious choices. Hürdeniz Fish Restaurant offers a warm ambience with its aqua decoration. It is also ideal for friendly conversations.
Hürdeniz Balık Restoranı
Karaoğlanoğlu Caddesi, Girne Tel: 0533 868 88 38 www.hurdenizrestaurant.com hurdenizfishrestaurant@yahoo.com
45
HAYVANLAR ALEMİ / ANIMAL KINGDOM
Adamızın Kızıl Süsü
The Red Charm of Our Island
46
Tilki
Yılda bir kez bahar döneminde üreyen tilki, ailesine düşkün bir türdür. Yuvası küçük inler, kaya çatlakları, sık çalılıklar ve kayaların arasında kazdığı deliklerdir. Dişi ve erkek yavruların bakımından sorumlu olur ve yavru bakımı sonbahara kadar devam eder. Yavru sayısı o yılki besin miktarına bağlı olarak değişir. Bu ilişkiyi anlamak ekosistemin devamlılığı için çok önemlidir. Bu nedenle tilki ve temel besin hayvanları arasındaki popülasyon ilişkisi uzun yıllar boyunca incelenmiş ve biyolojinin temel taşlarını oluşturan teorilerden biri haline gelmiştir. Daha sonraları bu teori sadece biyolojide değil, birçok farklı bilim dalında kabul görmüş ve kullanılmıştır. Adamızda yaşayan tilki (Vulpes vulpes indutus) popülasyonu uzun zamandır anakaradan ayrı kaldığından dolayı Kıbrıs Yaban Koyunu (Ovis orientalis ophion)(1) gibi endemik bir alttür formunu almıştır. Tilki, adamıza özgü türler arasında yer almasına rağmen, yaban koyununun gördüğü ilgiden nedense nasibini alamamış, dahası tam tersi bir yaklaşımla karşı karşıya kalmıştır.
FOX
Fotoğraf/Photography: Olkan Ergüler
T
ilki aslında kuzey yarımküreye özgü adaptasyon yeteneği yüksek bir türdür. Kuzey Avrupa’dan Kuzey Afrika’ya, Kuzey Amerika’dan tutun da Asya’ya büyük bir dağılım alanı vardır. Üstelik insanlar tarafından pek çok yere taşınmış, özellikle Avustralya’ya taşınması oradaki yaban hayatına büyük zarar vermiştir. Hem etçil hem otçul oluşları nedeniyle sahip oldukları geniş yiyecek seçenekleri sayesinde gittikleri her yere başarıyla uyum sağlamış ve baskın hale gelmişlerdir. Küçük kemirgenlerden böceklere, meyvelerden yumurtalara pek çok değişik yiyecek tilkinin menüsünde yer alır. Fakat temel besin öğelerinden ilki küçük kemirgenlerdir. Adamızda yumurtlayan deniz kaplumbağalarının yavruları da zaman zaman tilkinin besinleri arasında yer alır.
F
oxes are species of the northern hemisphere with a high capacity to adapt to their environments. They show presence in a wide geography covering Northern Europe, Northern Africa, Northern America and even Asia. Sometimes foxes have been introduced through human intervention into different places. For example, the introduction of foxes into Australia has damaged the native wildlife to the point of extinction. Their adaptative skills are largely derived from their omnivorous character. The diet of foxes is highly varied, including rodents, insects, fruits and eggs. However, their primary food are usually rodents. Sometimes eggs laid by sea turtles on the shores of our island also fall prey to foxes. Foxes reproduce once a year, during springtime. They are usually committed to living in small family groups. They live in small caves, thickets and holes dug between rocks. Both male and female foxes are responsible for nurturing their offspring. The number of offspring varies depending on the annual availability of food. This is a very important relationship in terms of the continuity of the ecosystem. This is why the population-based relationship between foxes and their preys has been subject to research for many years and become one of the basic theories of biological science. This theory later came to be accepted and used in other scientific disciplines as well. The population of our island fox (Vulpes vulpes indutus) has eventually taken the form of endemic subspecies, a fate shared by Cyprus mouflon (Ovis orientalis ophion), (1) due to their lack of contact with the mainland. Although foxes of Cyprus are an endemic species, they have not been as popular as the Cyprus mouflon. On the contrary, they have been largely neglected.
Referanslar / Referances : (1) http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/22226984
47
Kıbrıs’ta yaşayan tek yırtıcı memeli olan tilki pek çok tartışmanın odak noktası durumundadır. Ada’daki varlığını sürdürmesi zekası, uyum yeteneği ve hayatta kalma becerisinin kanıtıdır. Fakat tüm bunlara rağmen son 20 yılda sayılarındaki azalma dikkat çekicidir.(2) Bunun en büyük nedenlerinden biri tabii ki insan etkisidir. Özellikle hayvan yetiştiricileri va avcılar tarafından istenmeyen hayvan olarak görülmesi bu hayvanın yasa dışı olmasına rağmen vurularak ya da zehirlenerek öldürülmesine neden olur. Hayvan sahipleri hayvanlarını koruyabilmek için, avcılar da av hayvanlarının tilkiler tarafından yakalanmasını engellemek için Kıbrıs’taki tek yırtıcı memeliyi öldürmeyi kendilerine hak sayarlar.
Foxes, the only mammalian predators living on the island of Cyprus, have been the subject of many debates. Their continuing existence attests to their intelligence and skills in adaptation and survival. Still, there has been a considerable decline in their population over the last couple of decades.(2) One of the primary causes of this decline is, of course, the human factor. As foxes are generally considered undesirable animals by farmers and hunters, they have frequently fallen victim to illegal killings and poisonings. By killing the only mammalian predator of the island, animal breeders believe that they protect their animals and hunters think that they protect their game animals from being hunted by the fox.
Oysa neredeyse 10.000 yıldır Ada’da insanlarla birlikte varlığını sürdürebilmiş, yaban hayatının parçası haline gelmiş bir türün diğer yaban hayatı tehdit ediyor olduğu düşüncesi insan odaklı bir düşünce olmaktan öteye gitmez. Çevre bilimciler tilkinin ekosistemdeki görevinin önemini her fırsatta vurgularlar. Uluslararası çalışmalar tilkinin çiftlik ve av hayvanları üzerindeki etkisinin sanıldığından çok daha az olduğunu göstermiş, aksine tilkinin fare ve çekirge gibi tarım zararlılarını avlayarak tarımcılara büyük destek verdiğini kanıtlamıştır.(3) Aslında tilkinin av hayvanları ve çiftlik hayvanlarına verdiği zararın Kıbrıs’taki boyutları hakkında hiçbir somut bilgi mevcut değildir. Bu bilgi eksikliğinin acilen giderilmesi adamızdaki tek yırtıcı memelinin geleceği bakımından hayati öneme sahiptir.
Seeing foxes, a species that have coexisted with human beings in Cyprus for 10,000 years and become an indispensable part of the island’s wildlife, as a threat to other animals is the result of vulgar anthropocentric thinking. Ecologists always emphasize the important role played by the fox within the wider ecosystem. International studies have not only shown that the impact of foxes on other farm and game animals is lower than expected, but also proved that foxes make a positive contribution to agriculture by preying on those species damaging agricultural crops like mice and grasshoppers.(3) In fact, there are no island-wide data on whether foxes cause damage to farm and game animals. This lack of concrete information needs to remedied in order that the only mammalian predator of the island might continue to exist.
Günümüzde birçok bölgede yaban hayatta yer bulamayan, dışlanan, besin bulamayan, öldürülen tilkiler çareyi şehirlerde yaşamakta bulmuştur. İngiltere, Avusturya, İsveç, Kanada gibi birçok ülkede şehir tilkilerinden bahsedilmektedir. Bunun esas nedenlerinden biri insanların yaban hayatın yaşayabileceği alanları azaltmasıdır. Koruma alanlarının olmaması ya da gerektiği gibi korunmaması türler üzerindeki baskıyı artırmakta, bu da onların yaşam tarzlarının değişmesine sebep olmaktadır. Bu nedenle çöplerden beslenebilen türler insanların yaşadığı bölgelere yönelmekte ve çöplerden yararlanmaya çalışmaktadır. Maalesef zaman içinde Kıbrıs’ta da bu gibi bir değişimin yaşanması uzak bir ihtimal değildir.
In many countries around the world, as foxes are being excluded from their natural habitat, left without food and killed, they tend to seek ways to live in cities. Urban foxes are found in many countries, including Britain, Austria, Sweden and Canada. One of the major factors behind this phenomenon is human intervention in natural environments where animals can sustain themselves. Lack of natural protection areas or lack of sufficient protection in such areas pressure wild animals to change their ways of life. Therefore, those species who can eat from dumpsters try to survive in areas populated by human beings. Unfortunately, such a transformation in foxes’ nature is not entirely unlikely in Cyprus, too.
Damla Beton Cyprus Wildlife Ecology 48
Referanslar / Referances : (2) http://www.moa.gov.cy/moa/fd/fd.nsf/All/1D33F87041BEA8DDC2257A2A002F70CB/$file/The%20fauna%20of%20Cyprus.pdf (3) http://www.kykpee.org/istoselides/istoselides_agglika/eidos_tou_mina_to_eidos_tou_oktovri_2012_en.html
DOĞA / NATURE
Kıbrıs Patatesi
Cyprus Potatoes
Ç
ağdaş botanikçilere göre anavatanının Güney Amerika olduğu konusunda uzlaşılan patates, İspanyol fatih Pedro Cieza de León tarafından Avrupa’ya getirildikten sonra tüm dünyada yaygınlaşmıştır. Her zaman için çok sevilen ve bolca tüketilen yiyecek ürünlerinden biri olan patatesin yetiştiriciliği Kıbrıs’ta da yapılmaktadır. Ada’da yetişen patateslerin lezzeti konusunda dünya ölçeğinde fikir birliği olduğundan söz edilebilir. Nitekim İngiltere pazarında Kıbrıs’tan gelen patateslerin orada üretilen patateslere oranla 4 kat daha pahalıya satıldığı bilinmektedir.
1878 yılında Ada’nın İngiliz Kolonisi olmasından sonra başlayan Ada’daki patatesi üretimi günümüzde de yaygın olarak sürdürülmektedir. Kuzey Kıbrıs’ta Güzelyurt ve Karpaz bölgesi ile Gazimağusa’ya yakın köylerde yetiştirilen patateslerin yaygın türü Spunta’dır. Yılda iki kez ilkbahar ve sonbahar ürünü olarak yetiştirilen Kıbrıs patatesi, özellikle kızartma aşamasında daha az yağ çektiği için diyet uygulayanlar tarafından tercih edilmektedir. Kıbrıs patatesi, Kıbrıs mutfağında da patatesli köfte, fırında ve etli patates kebabı, patates musakka gibi çok farklı ve değişik lezzet seçenekleri sunmaktadır.
50
A
ccording to contemporary botanists, potato species are indigenous to South America. Potatoes were first introduced to Europe by a Spanish conquistador named Pedro Cieza de León. Thereafter, they spread around the world. Potatoes have always been a popular, widely consumed food crop. They are being cultivated on the island of Cyprus, too. There seems to be a worldwide consensus on the special deliciousness of Cyprus potatoes. The fact that their price in the British market is four times higher than that of domestically cultivated potatoes attests to their specialty.
Potato cultivation on the island began after Cyprus became a British colony in 1878 and continues as a common practice to this day. The popular variety cultivated in Güzelyurt, Karpaz and Gazimağusa regions of Northern Cyprus is Spunta. Cultivated twice a year in spring and autumn, Cyprus potatoes are especially preferred by people who are on a diet as these potatoes absorb less fat when fried. Cypriot cuisine offers original specialties made of potatoes, such as potato meatballs, kleftiko (oven-baked potatoes with lamb) and potato mousakka.
51
EL SANATLARI / HANDCRAFTS
Oya İşleri Lace making
Yemenimin oyası Sıktım çıksın boyası Ben senden vazgeçemem Ta ki nikâh olasın (*)
Like laces of my kerchief From which I squeeze the paint Between us, there can be no rift Until we unite and wed (*)
ya işi, genellikle iğne, tığ, firkete ve mekik kullanılarak merserize iplik ile yapılan ince işlerdir. Kadın giyiminde ince ağ görünümlü el işi dantellerden farklı olan oya işleri, elbise kenarına ince işlenmesine rağmen üç boyutlu yapıya sahiptirler. Danteller birbirini izleyen motiflerden oluşurken oyalar özgün karakter taşımaktadırlar.
ace making is a craft performed with needle, crochet hook, hairpin and bobbin, using mercerised cotton thread and requiring extreme finesse. Although lace making, like the production of netlike handmade ruffle used in women’s clothing, involves fine crafting around the hem, it differs with its three-dimensional structure. Ordinary ruffle comprises repetitive motifs, whereas lace making seeks originality.
Oya benzeri dantel türü el işlerinin M.Ö. 3000’li yıllarda Eski Mısır, Babil ve Asur gibi kültür alanlarında yer aldığı bilinmektedir. Türk kültürünün çok eski ve ortak bir süsleme sanatı olarak günümüzde de gelenek halinde kullanılmakta olan oyalar, Kıbrıs Türk kültüründe de önemli bir yer tutmakta, iğne, tığ, firkete ve mekik gibi işlendikleri aracın adı ile anılmaktadırlar.
The making of lace-like ruffle dates back to 3000 BC and to old civilizations such as Ancient Egypt, Babylon and Assyria. Lace making in Turkish culture, on the other hand, is a very old art of embroidery surviving to this day as a shared tradition. It has an important place inTurkish Cypriot culture as well.The craft itself is usually named after the tool used in making laces, such as needle, crochet hook, hairpin and bobbin.
O
L
(*) Geleneksel bir mani / TraditionalTurkish Cypriot poem 54
Yemeni oyalarını işlemeye başlamadan önce ilk iş olarak yemeninin kenarı kıvrılır. Yemeniye uygun ipek veya merserize iplik trabzan ve belli aralıklarla ilmek yapılarak işlenir. İğne oyası olarak bilinen işleme tekniğinde motifler, iğne ile tek tek düğüm atılarak işlenir. Yemeninin kenarına tek tek veya salkımlar halinde tutturulur. En kıymetli oyalardan olan iğne oyalarına örnek olarak nergis, karanfil, menekşe, sümbül ve ilik (kalem) oyası gibi işler gösterilebilir.
The first thing to do when making laces for traditional kerchiefs is to fold the edge of cloth. Silk or mercerised cotton thread chosen for the kerchief is knitted by using a technique called railing (trabzan). Needle lace making involves making motifs by sticthing up each one of hundreds of stitches. Laces are then attached to the hem of the kerchief one by one or in clusters. Needle lace making is considered the purest form of the art of embroidery. Among the examples of this type of lace making are those consisting of motifs of daffodil, dianthus, viola, hyacinthus and buttonhole.
Yemeninin etrafına trabzan olarak işlenen iplik oyalarında 6-8 kat iplik bir arada ilmeklerle ve 2 santim ara ile bağlanırlar. Yan yana ve üst üste bağlanan iplik oyaları renklerine göre pür oya, bakla çiçeği, kına çiçeği ve altın top gibi isimlerle anılırlar.
In thread works knitted with the railing technique around the edges of a kerchief, six to eight layers of threads are knitted together at two centimeter intervals. Thread works knitted together side by side or on top of each other are given names after their colours, such as pure lace, pumpkin flower, balsam flower and golden ball.
55
Mekik oyasında tığ ipliği veya ipek mekiğe sarılarak işaret ve orta parmağa dolanır, baş parmak ve yüzük parmak yardımı ile tutulur. İplik sağından ve solundan, mekik yardımıyla mekik üzerindeki ipliğe geçirilir. Düz iplik sarılarak yarım ve tam tur halinde motifler oluşturulur. Şerit halinde işlenen oyalar yemeni ve mendil gibi aksesuarlarla kıyafetlerde kenar süsü olarak kullanılır. İnce işlenen mekik oyaları objenin ölçüsüne göre uygun ve yan yana ya da daire şeklinde birbirlerine eklenerek büyük parçalar oluşturulur; değişik boyda örtüler, bardak altı, yastık kılıfı ve dantel olarak kullanılır.
In bobbin lace, crochet or silk thread is wound on a bobbin.Thread is then wound on index and middle fingers and held with the help of thumb and ring finger.This thread is spun with the help of the bobbin on the left and right side of the thread on the bobbin.The straight thread is then knitted in the shape of a circle or half circle in order to make a motif. Laces in the form of stripes are generally used as hemstitches on accessories like kerchiefs and handkerchiefs. Depending on the size of the object, bobbin laces are made separately to be put together next to one another or in a circular shape in order to form bigger parts of the garment.They are usually used as tablecloths, coasters, pillowcase and ruffles.
Çok zarif ve gösterişli bir iş olan firket oyaları, tığ yardımıyla zincir çekerek bağlanma yöntemiyle işlenmektedir. Firketin iki kenarından dolanan iplik ortada zincir çekilerek bağlanır, firket dolunca da tek tarafı tığ yardımı ile işlenerek firketeden çıkarılır. Kenar süslemelerinde genellikle boncuk ve pul kullanılırken; süpürge, pullu ve boncuklu gibi isimler alırlar. Firket oyası yemeni, eşarp, abajur, yastık, lizöz ve çanta gibi eşyaları süsleme amacıyla kullanılmaktadır.
Hairpin laces are highly glossy and elegant works, made with the help of a crochet hook and by using the knitting technique called chaining (zincir çekmek). Thread is wound on both sides of a crochet hook and then knitted with the chaining technique. When there is no space left on the hairpin, one side of the work is weaved with a crochet hook. The work is then removed from the hairpin. Edges are usually adorned with beads and sequins. Hairpin laces are generally named after these ornaments: broom, sequins, beady, etc. They are used as embroidering materials on kerchiefs, scarves, lampshades, pillows, bed jackets and bags.
2-2,5 santim boyunda sarı renk çiçeği olan bir ağaç türünün kozasında oluşan pamuktan yapılan pamuk oyasında, kuru badem şeklinde ve renginde oluşan koza çatladıktan sonra içindeki pamuk alınır ve her kozanın pamuğundan bir oya yapılır. İplik oyasındaki gibi iğne yardımı ile top top bağlanarak işlenir.
Cotton lace is made of cotton that forms in the cocoon of a tree bearing a yellow flower with a 2-2.5 centimeter height. When the almond-shaped and -coloured cocoon cracks open, the cotton inside is taken and a lace is produced from the cotton of each cocoon. Similar to thread works, cotton lace is knitted in rounds with the help of a needle.
Salkım salkım oyalar, sadece kadınlar tarafından giyimde, yemeni süslemelerinde, mendillerde ve para keselerinde değil, fesin kullanıldığı dönemlerde fesin çevresinde ve çorap bağlarında erkekler tarafından da kullanılmaktaydı. Hatta tören atlarının başlarıyla yelelerinin de iri boncuk ve oyalarla süslendiği bilinmektedir.
Lace is not simply women’s accessory, used as an ornament embroidering women’s clothing, kerchiefs, handkerchiefs and pouches. In older times, it was used in embroidering men’s fez (a traditional felt hat) and garters. Even the heads and manes of horses used in ceremonies are known to have been adorned with large beady laces.
Kaynak: Dervişe Çeliker, “Geçmişten Günümüze Kıbrıs Türk İşlemeleri”, Nisan 2011, Lefkoşa.
Source: Dervişe Çeliker, “Turkish Cypriot Embroidery: Past and Present”, April 2011, Lefkoşa.
56
t
t
t
t 57
SANAT / ART
15 yıldan beri Kıbrıs’a sevdalı ressam Aksoy çifti İSTANBUL ART GALLERY
O
Hakan Çakmak
ktay Aksoy ve eşi Canan Aksoy, 1999 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın önerisi ve teşvikiyle Ada’ya yerleşmiş ve o günden beri İstanbul Art Gallery adını verdikleri, Girne Akçiçek Hastanesi yakınlarındaki stüdyolarında ürettikleri ve pazarladıkları resimleriyle özellikle Ada’yı ziyaret eden turistlere hizmet sunuyorlar. Sanayiî Nefise Mektebi kurucularından dedesi Ali Kemal Aksoy ve Marmara Üniversitesi resim bölümü başkanlığı yapmış olan babası Prof. Dr. Rıza Aksoy’un ardından ailenin üçüncü kuşak ressamı olan Oktay Aksoy, Diyarbakır’da dünyaya geldi. İstanbul Tatbikî Güzel Sanatlar Akademisi mezunu olan ve 41 yıldır resim sanatıyla uğraşan Oktay Aksoy, bugüne kadar 70 uluslararası sergi açtı. 15 yıllık öğretmenlik deneyiminde yüzlerce ödüllü öğrencinin yetişmesine katkı yapmış olan Aksoy, hayatını sadece resimle kazanan sayılı Türk ressamlarından biridir.
58
O
ktay Aksoy and his spouse Canan Aksoy moved to Cyprus in 1999, when Rauf Raif Denktaş, the founding president of the Turkish Republic of Northern Cyprus, invited them to live on the island. Since then, they have been offering their artistic services, especially to tourists visiting Northern Cyprus, with their paintings produced and sold in their studio called İstanbul Art Gallery, near Girne Akçiçek Hospital. Oktay Aksoy represents the third generation of painters in his family. His grandfather Ali Kemal Aksoy was one of the founders of the School of Fine Arts (Sanayiî Nefise Mektebi, est. 1883) and his father Prof. Dr. Rıza Aksoy was the Head of the Department of Painting at Marmara University. Oktay Aksoy was born in Diyarbakır. He graduated from İstanbul Academy of Applied Fine Arts (İstanbul Tatbikî Güzel Sanatlar Akademisi). He has been a painter for 41 years and so far opened 70 international exhibitions. In his fifteen-year experience as a teacher, Aksoy contributed to the development of hundreds of award-winning painters. He remains one of the few Turkish painters who solely makes his living out of painting.
The Aksoy family: 15 years of painting affection for Cyprus
59
Kıbrıs’a gelmeden önce İstanbul’un Kadıköy ilçesinde üç galerisi olan Oktay Aksoy’un eşi Canan Hanım da o yıllarda ticari fuar organizasyonlarıyla uğraşıyordu. Kuzey Kıbrıs’taki bir fuar organizasyonuna eşi Canan Aksoy’la birlikte katılan ve Türkiye pavyonunun girişinde resimlerini sergileyen Oktay Aksoy, resimlerine ilgi gösteren dönemin Cumhurbaşkanı merhum Rauf Denktaş’tan çalışmalarını Ada’da sürdürme teklifi alınca bu işe heyecanla sarılmış ve Kadıköy’deki galerilerini kapatarak buraya gelmiş. Önceki dönemlerinde nostaljik İstanbul resimleri çalışan ve çalışmaları 600’ün üzerinde kartpostala konu olan Aksoy, ressamlık mesleğinin her sanat alanında olduğu gibi maceraya açık bir yanı olduğunu vurgulamadan geçemiyor. Bir ressam için önemli olanın yaşadığı süre içinde ortaya koyduğu eserlerinin değer bulduğunu görmek olduğunu söyleyen Oktay Aksoy, özellikle müzayedelerde yüksek değer bulan eserleriyle bunu yaşayan sanatçılardan biri olduğunu mutlulukla belirtiyor.
Before he came to Cyprus, Oktay Aksoy had three art galleries in Kadıköy, İstanbul. Back in those days, Canan Aksoy was working as an organizer for commercial fairs. When Oktay Aksoy participated in one of the fairs in Northern Cyprus together with his spouse Canan Aksoy, the late president Rauf Denktaş was highly impressed by his paintings displayed in theTurkish pavilion and immediately invited the couple to move to Northern Cyprus. The Aksoys were exhilarated by this offer, upon which Oktay Aksoy decided to shut down his galleries in Kadıköy. For the last fifteen years, they have been living here. Oktay Aksoy’s early works focused on nostalgic representations of the city of İstanbul. These works were used in more than 600 postcards. He stresses that the art of painting, like other art forms, has an adventurous aspect. Aksoy believes that the most important experience for a painter is to witness the realization of the value of his or her works. He is happy to be one of those painters whose works were given their proper value in art auctions.
Resme konu olabilecek her alanda ve her tarzda çalışmış olan Oktay Aksoy, son kertede tercihini, doğada gördüğü olayları ve durumları kendi yorumlarını katarak tuvale aktardığı izlenimcilik yönünde kullandı. Bu teknikle çalışırken yağlı boya ve spatula dışında malzeme kullanmayan Aksoy, resim sanatının temel malzemelerinden olan fırçayı sadece imza atarken kullanıyor. Girne Limanı ve Bellapais Manastırı gibi turistik merkezlerin resimleri, başta İngilizler olmak üzere, son dönemlerde Rus ve İsrailli yabancı turistler tarafından büyük ilgi görüyor. Ada’nın buram buram tarih kokan yerlerinden çok etkilendiğini söyleyen Oktay Aksoy’un en çok ilgi duyduğu mekân ise, Girne’deki tarihî yat limanı. Oradaki mistik havayı yaşarken kendinden geçtiğini ifade eden Aksoy için Ada’nın her köşesi tablo değeri taşıyacak güzellikler sunuyor. Kıbrıs’ın insana enerji veren havasının da çok etkili olduğundan dem vuran Oktay Aksoy, özellikle Karpaz bölgesinin bir ressam gözüyle adeta çıldırtacak denli güzellikler barındırdığını ve muhteşem bir ışık yansıttığını vurguluyor. İzlenimci resim geleneğine yaslanan Aksoy için İstanbul’un sisli puslu havasından sonra, Ada’nın oldukça berrak ve güneşi güneş gibi gösteren ışığında yaptığı resimler daha cıvıl cıvıl renkler taşıyor.
Oktay Aksoy tried almost every style of painting, but ultimately he opted for impressionism, an approach through which he paints and interprets natural phenomena. In this approach, he simply uses oil paint and a spatula. He reaches to his brush only when he signs his works. Foreign visitors —mostly British, but lately Russians and Israelis, too— have recently shown great interest in the paintings of touristic attractions like Girne Harbour and Bellapais Monastery. The historic sites of the island have always been an important source of inspiration for Oktay Aksoy’s paintings. His most favourite site is the old harbour in Girne. He says that he is mesmerized by the mystic air surrounding the harbour. For Aksoy, every corner of the island offers beauties worthy of artistic expression. He believes that the island’s atmosphere exudes a special kind of energy and the Karpaz Peninsula in particular reflects the perfect light and is full of charms of the kind that can drive a painter crazy. Leaving İstanbul’s thick and smoggy air behind, Aksoy’s impressionistic art bears the chirpy and sparkly colours flourishing under the penetrating lucidity of the island’s sunlight.
60
Ankara doğumlu bankacı bir babanın kızı olan Canan Aksoy ise, pek çok çocuk gibi yazı yazmayı öğrenmeden önce resim yapmaya başlamış. Ne var ki, resim onda bir tutku halini aldığı halde, ailesinin “Resim yapmakla para mı kazanılır?” şeklindeki tavrından dolayı yürekten ve çok istediği halde akademik resim eğitimi alamamış. 1990 yılında tanıştığı ve sonradan hayatını birleştirdiği hocası ve eşi Oktay Aksoy’dan ilk resim derslerini alan ve ilk yol göstericisi Oktay Bey’in yönlendirmeleriyle bu alandaki yeteneğini geliştiren Canan Hanım, daha çok klasik geleneğe yaslanan portrelerle figüratif resimler yapıyor.
Canan Aksoy is the daughter of a banker. She was born in Ankara and, like most children, she learned to paint before she could write. Nevertheless, her passion for painting dimmed, as her family was of the opinion that one simply cannot make a living by painting. Therefore, she was not able to receive an academic training in painting which she ardently desired. Canan Aksoy met Oktay Aksoy in 1990. He became first her teacher and then her partner in life. She received her first painting lessons from Oktay Aksoy and, under his guidance, improved her artistic talent. Among Canan Aksoy’s works are portraits and figurative paintings largely representative of the classical tradition.
61
Resimle uğraşan kişiler için oldukça olumlu özellikler taşıyan bir ülkede yaşıyor olmaktan dolayı çok mutlu olduğunu ifade eden Canan Aksoy, burada bir ressam için gerekli olan huzurla birlikte ışığın ve Akdeniz güneşinin önemine vurgu yapıyor. Kendini tanımaya başladığı zamandan beri insan odaklı resimler yaptığını ifade eden Canan Hanım, karşılaştığı her insanın bedeninin biçimine, yüzlerindeki ışığa ve gölgeye ilgi gösteriyor. İnsanları form, ışık ve gölge olarak görmekten, onları yaptığı resimlere yansıtmaktan büyük haz duyan Canan Aksoy, resimlerini yaptığı insanların resmi gördükleri zaman yüzlerinde oluşan mutluluk ifadesini çok sevdiğini belirtiyor. Canan Aksoy, Ada insanının Akdeniz coğrafyasının her yanından genlerine kattığı özelliklerle oluşan beden yapısından çok etkilendiğini söylüyor. Nereye giderse gitsin, resmine konu olabilecek insanları ve onların kavislerini izlemekten büyük keyif alıyor. Kadıköy’deki galerilerini kapattıktan sonra 15 yıldan beri cennet olarak addettikleri ve bozulmamış değerlere sahip insanların bulunduğu Kıbrıs Adası’nda yaşıyor ve üretiyor olmaktan çok mutlu olduklarını ifade eden Aksoy çiftinin, Girne kent merkezine çok yakın bir mesafede, Çatalköy yolu üzerindeki galerilerine uğramanızı tavsiye ediyoruz.
62
Canan Aksoy says that she is very happy to live in a country that possesses many positive attributes for persons engaged in painting. She argues that the island has all that is required for a painter: peace and the light of the Mediterranean sun. Since the time she discovered her artistic side, she always produced works focusing on human beings. She is attracted to the form of the human body and the light and shadows on the human face. She takes great pleasure in seeing human beings as form, light and shade, reflecting them in her paintings and witnessing the sense of joy in their faces when she shows them how she recreated them in her works. Canan Aksoy is inspired by the bodily structure formed by the features of the variegated Mediterranean gene pool and captured by the islanders. She enjoys watching those human beings, the lines on their faces and the shapes of their bodies that might enter into her artworks. The Aksoy family loves their life on the island of Cyprus. Fifteen years after they shut down their galleries in Kadıköy, they continue to produce art in a place they deem paradise and among the people they consider to have intact values. We recommend you to visit their İstanbul Art Gallery, on the road to Çatalköy, near Girne city center.
SPOR / SPORT
Kuzey Kıbrıs’ın başarılı genç atletleri ve
SÜRAT KOŞULARI
A
tletizmin en çok izlenen spor dalı olan, Kuzey Kıbrıs’taki gençler arasında da oldukça ilgi duyulan sürat koşuları alanında başarılı yarışlar çıkaran sporcular yetişmektedir. Sürat koşuları yılda 365 gün disiplinli bir çalışmayı gerektirir. Bu alandaki sporcuların çelik gibi sarsılmaz bir sinir yapısına ve yarışmacı bir ruha sahip olmaları beklenir. Sürat koşuları alanında genç sporcuların yetişmesi için çaba harcayan, sadece atletizm değil, sporun farklı kulvarlarında da gençlerle çalışmalarını sürdüren spor eğitmeni ve antrenör Celal Keleş’i, genç koşucularımızla birlikte bu ayki sayfalarımıza konuk ettik. Sürat koşuları alanında neler yapıldığını, nasıl bir çalışma temposu oluşturulduğunu ve bu alanda başarıyı yakalamış ve daha yüksek başarılar peşinde koşan sporcularımızı konuştuk. Sürat koşularına olan ilginin yoğunluğunu neyle açıklayabiliriz? Sürat koşuları, popülaritesini dünyanın en hızlısını belirlemek için her şeyini çok kısa bir sürede ortaya koymaya çalışan, birbirinden enerjik atletlerin heyecen verici mücadelelerinden almaktadır. Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği’nin (IAAF: International Association of Athletics Federations) ve buna bağlı ulusal federasyonların periyodik olarak düzenlediği organizasyonlardaki izlenme oranlarının ortaya çıkardığı bu gerçek, sprint’in (sürat) insanlar üzerindeki etkisini de ortaya koymaktadır. Bugün dünyada yapılan tüm takımsal ve bireysel organizasyonlarda kişilerin ve takımların ulaşmaya çalıştıkları ve sonuç üzerinde en etkili temel motorik özellik sürattir. Dolayısıyla, süratin ortaya konduğu atletizmin sprint dallarının da bu denli dikkat çekmesi ve izleyici bulması doğaldır.
64
Young thriving athletes of Northern Cyprus and
SPRINTING
S
prints, the most popular running events in athletics, greatly appeal to Turkish Cypriot youngsters. Many of them are being trained as sprinters and have begun to climb up the ladder of success in competitions. Sprinting calls for discipline 365 days of the year. Sprinters are expected to have nerves of steel and a competitive spirit. In this month’s issue, Passatempo interviewed Celal Keleş, a trainer working closely with young Turkish Cypriot athletes in many different sport branches. Keleş informed us about the basics of sprinting, the challenges of training sprinters and the achievements of our thriving young athletes. Why are sprints so popular? Sprints are popular, because they involve exhilarating contests between the world’s most dynamic athletes who are ready to do everything to prove, in a very short period of time, that they are the world’s fastest. Ratings periodically published by the International Association of Athletics Federations (IAAF) as well as other affiliated national federations attest to this fact. Today, speed is the most sought-after basic motoric attribute that has the greatest effect on the outcome of any individual or team effort in sporting activities. It is, therefore, understandable that sprints, where speed matters most, draw the attention of many spectators.
65
Bu sporla uğraşan, ülke ve dünya çapında başarıyı hedefleyen sporcuların çalışma ve yaşam koşulları nasıl olmalıdır? Başlangıçta bu sporla ilgilenmeyi düşünen sporcuların önceden belirlenmiş yetenek testlerine tabi tutulması ve sonuçlarının uluslararası normlarla karşılaştırılması gerekmektedir. Çünkü atletizmin sprint branşında dünya çapında başarılı olmayı hedefleyen sporcuların bazı fiziksel motorik özelliklere sahip olmaları kaçınılmazdır. Örneğin, hızlı kasılabilen kas fibril yapısına fazlasıyla sahip olmaları gerekmektedir. Bunun yanında, uzuvlarının (kol ve bacak boylarının) uzunluğu ve bunların boy uzunluğu ile orantılı ve koordineli olması avantajdır. Ayrıca, yarışmacı bir ruha sahip olmaları son derece önemlidir. İstenilen özelliklere sahip olan sporcuların ve bu sporcuların ülkelerinin esas görevleri bundan sonra başlamaktadır. Bu noktada, sorumluluk, işine bağlılık ve adanmışlık, antrenman programlarının ve çalışma ortamlarının kalitesi, maddi ve manevi destek mekanizmalarının sorunsuz çalışmasını sağlayacak devlet politikalarının olması veya oluşturulması gibi konular irdelenmelidir. Buna bağlı olarak da kısa (bir yıllık), orta (4 yıllık) ve uzun (8 yıllık) süreli bireysel planlamaların, sporcuların yaş ve özelliklerinin getirdiği ihtiyaçlara bağlı olarak yapılandırılması gerekmektedir. Tüm bunlarla birlikte, sporcular da yaşamlarının her anını tam bir adanmışlık ve sorumluluk algısı içerisinde planlamalı ve sürdürmelidirler. Bu konularda yardımcı olacak yaşam koçları, diyetisyen, spor psikoloğu, spor hekimi gibi kişilerden ve yazılı ya da görsel medya gibi alanlardan bilgi almaya ve vermeye açık olmalıdırlar. Atletizmde yılın 365 gün ve 6 saatinin doğru ve hassasiyetle planlanması gerektiğini hatırlamalıdırlar. Performans sporlarında en yüksek verimin en sağlıklı vücuttan alınabileceği gerçeği hiçbir zaman unutulmamalıdır. Bu yüzden, kaliteli uyku, doğru beslenme, düzenli sosyal yaşam, hedefin gereğini içeren antrenman ve pozitif düşünce yapısı sporcuların hedeflerine ulaşmalarında olmazsa olmaz yaşam ve davranış düzenleri olmalıdır. Kısacası, atletizm atletler için yaşam tarzı olmalıdır!
66
How should those young sprinters seeking national and international success train? What kind of lifestyle should they choose? First of all, those athletes interested in becoming sprinters have to take certain skills tests, the results of which are assessed in light of international standards. Those seeking worldwide success in sprinting need to have certain physical motoric attributes, such as, fast twitch muscle fibers. Moreover, the lengths of their limbs and their proportionality to and coordination with body height matter a lot. Of course, prospective sprinters should also possess a competitive spirit. The real tasks awaiting athletes and their countries come to the fore only after these factors are taken into consideration. These tasks require responsibility, dedication, and devotion, and their fulfilment depends on the quality of training programs and facilities as well as the making of government policies aimed at providing both financial and motivational support. Given these conditions, short-term (one year), medium-term (4 years) and long-term (8 years) individualized training plans should be made in light of what an athlete’s age and characteristics might demand. Finally, athletes are expected to plan and maintain their own lifestyle with utter dedication and full responsibility. They should be open to using and sharing information provided by life coaches, dietitians, sport psychologists and sport physicians as well as sources in print and visual media. In athletics, 365 days and 6 hours of the year necessitate careful and accurate planning. One should never forget that the highest performance in sports can only come out of a most healthy body. Therefore, a good night’s sleep, a healthy diet, a well-arranged social life, target-oriented training and a positive mental state are all sine qua non for an athlete to realize his or her objectives. In short, athletics itself should become an athlete’s lifestyle!
Sporcularımızın devletin uluslararası tanınmamışlığından dolayı yaşadıkları sıkıntılar nelerdir? Kendi ülkemizin uluslararası yarışmalara katılım standartlarını IAAF’in normlarına göre belirleyemememizin verdiği birçok olumsuzlukla karşı karşıya kalıyoruz. Bireysel hedeflerden tutun da toplumsal hedef ve sonuçlara kadar yansıyan olumsuz durumlar söz konusudur. Çeşitli federasyonlarımıza bağlı ve dünyada uluslararası şampiyonalara katılma hakkı kazanan, dereceler elde etmiş sporcularımızın, farklı ülke pasaportlarına sahip olma veya olabilme yollarını değerlendirerek uluslararası şampiyonalara katıldıklarını görmekteyiz. Bununla birlikte, devletin, antrenörlerin, sporcuların, spor kamuoyunun ve toplumun hedef koyma, uluslararası düzeyde program yapma ve uygulamasında birçok sıkıntı ortaya çıkmaktadır. Sporcuların bu sıkıntılardan kaynaklanan motivasyon kayıpları olmakta, bununla birlikte performanslarında dalgalanmalar ve düşüşler ve hatta spordan kopma ve uzaklaşma görülmektedir.
What are the difficulties of living in an internationally non-recognized state for our athletes? We face many difficulties, concerning individualized goals as well as societal goals and outcomes, because we are not able to determine our national standards for participating in competitions in accordance with the norms of IAAF. Many of our athletes, who are members of our national federations and have earned the right to participate and won places in international competitions, try to take the path of entering these events with the passports of other countries. Additionally, state bodies, trainers, athletes, the sports community and the wider society confront challenges in setting goals and preparing and implementing internationally valid plans. All such difficulties lead to loss of motivation, which in turn causes fluctuation or downright decline in an athlete’s performance. At worst, the athlete could become alienated from sports.
Ülkemizde sürat koşularında geçmişten bugüne başarıya koşan isimlerden söz edecek olursak kimlerin adlarını sıralayabiliriz? Geçmişte ada çapında başarı gösteren sprinter’lar arasında, Turan Öztürk, Günay Caymaz, Ömer Yalçıner, Ferhat Sakallı, Mustafa Sağman, Reşat Oğuz, Ali Yırtıcı, Mehmet Avcı, Eser Erçin, İlkay Yorgancı, Dilek İyihasırcı, Narin Benli, Münise Kara ve Serhan Güneyli gibi kadın ve erkek sporcularımızı sayabiliriz. Bu isimlerin arasından Turan Öztürk ve Reşat Oğuz’un uluslararası dereceler açısından farklı bir noktada değer bulduklarını da vurgulamak gerekir.
Can you name our country’s past and present successful sprinters? Among our sprinters, both men and women, who are known for their national achievements in recent past are Turan Öztürk, Günay Caymaz, Ömer Yalçıner, Ferhat Sakallı, Mustafa Sağman, Reşat Oğuz, Ali Yırtıcı, Mehmet Avcı, Eser Erçin, İlkay Yorgancı, Dilek İyihasırcı, Narin Benli, Münise Kara and Serhan Güneyli. Turan Öztürk and Reşat Oğuz, known for winning places in international competitions, deserve a special mention.
100 metre, 200 metre, 400 metre, 100 metre engelli (kadın), 110 metre engelli (erkek) sprint koşu alanlarında ülkemizde faal durumda olan sporcularımızdan söz edecek olursak... Yiğitcan Hekimoğlu, Turan Cenk, Erdal Sakaoğlu, Meliz Redif, Suzan İçen, Dinçer Şöföroğlu, Havva Hüdan gibi sporcularımızı üst düzey ve üst düzeye aday faal atletlerimiz olarak anabiliriz. Bu atletlerimiz arasından Meliz Redif ve Yiğitcan Hekimoğlu uluslararası dereceleri ile üst düzeye aday atletlerimize örnek teşkil etmektedirler. Çalışmalarını benimle sürdüren Yiğitcan Hekimoğlu (100, 200 metre), Erdal Sakaoğlu (110 metre engelli) ve Turan Cenk (100, 200, 300 metre) farklı yaş kategorilerinde KKTC rekorlarına sahiptirler.
What about those athletes who are currently active in 100, 200 and 400 metres sprinting as well as women’s 100 and men’s 110 metres hurdling? Among those athletes who are known for high levels of performance, Yiğitcan Hekimoğlu, Turan Cenk, Erdal Sakaoğlu, Meliz Redif, Suzan İçen, Dinçer Şöföroğlu and Havva Hüdan can be mentioned. Meliz Redif and Yiğitcan Hekimoğlu deserve a special mention for being athletes who have already acquired international recognition and set examples for our other athletes who are candidates for future achievements. Yiğitcan Hekimoğlu (100 and 200 metres sprinting), Erdal Sakaoğlu (110 metres hurdling) and Turan Cenk (100, 200 and 300 metres sprinting) are my trainees and they hold national records across different age categories.
1992 doğumlu Yiğitcan Hekimoğlu 10,54 saniyelik 100 metre derecesi ile eski Türkiye rekortmenidir. Aynı zamanda 100 metrede Avrupa Gençler Atletizm Şampiyonaları’nda final koşan ilk Türk gencidir. Yıldızlar Dünya Şampiyonası (Brissanone - İtalya 2009) ve Gençler Dünya Şampiyonaları’na (Moncton - Kanada 2010) katılma ve yarışma başarısı göstermiştir. Aynı yıllarda, Yıldızlar ve Gençler Balkan Atletizm Şampiyonaları’nda Türkiye adına yarışabilmiş ve Balkan Şampiyonu olmuştur. Çeşitli kategorilerde Türkiye Milli Atletizm Takımlarında yer almış ve 4x100 metre bayrak (relay) yarışmalarında Türkiye rekoru kıran takımlarda yarışmıştır.
Yiğitcan Hekimoğlu, born in 1992, is a previous record holder in Turkey, with a time of 10.54 seconds in 100 metres sprinting. He is the first Turkish young athlete who made it to the finals in 100 metres sprinting in European Athletics Youth Championships. He participated in 2009 World Youth Championships in Athletics in Bressanone, Italy and 2010 World Junior Championships in Athletics in Moncton, Canada. In the same years, he also entered the Balkan Youth and Junior Championships in Athletics, representing Turkey, and became Balkan champion. He took part in Turkish national athletics team in various categories and competed in 4x100 relay races as a member of the teams holding Turkey’s national records. 67
1995 doğumlu Erdal Sakaoğlu 110 metre engellide 14,92 saniye ve yaş gruplarında 100 metre engellide 14,35 saniye olmak üzere KKTC rekorlarına sahip olup Türkiye’de okullar düzeyinde ve yaş kategorilerinde şampiyonluklara sahiptir. Bunlarla birlikte, Avrupa Genç Takımlar Şampiyonlar Ligi’nde, Türkiye’deki ENKA Spor Kulübü ile, Genç Takımlar Avrupa ikinciliğini kazanmıştır.
Erdal Sakaoğlu, born in 1995, holds national records with a time of 14.92 seconds in 110 metres hurdling and 14.35 seconds in 100 metres hurdling in his age category. He won championships in several schools competitions and age categories in Turkey. He also won the second place, with his club from Turkey called ENKA, in European Junior Champion Clubs Cup.
Turan Cenk, 100 metre (11,56 saniye), 200 metre (23,28 saniye), 300 metre (36,90 saniye) yaş grupları rekorlarına sahip, 1999 doğumlu genç bir yetenek olarak önümüzdeki yıllarda ülke atletizminin önde gelen isimlerinden birisi olacağının sinyallerini vermektedir. Bu yetenekli atletimiz, aynı zamanda, Türkiye okullar ve yaş grupları yarışmalarında da şampiyonluklara sahiptir.
Turan Cenk, born in 1999, has national records with a time of 11.65 seconds in 100 metres, 23.28 seconds in 200 metres and 36.90 seconds in 300 metres sprinting in his age category. He has already shown the promising signs of becoming one of the leading names in our country’s athletics. Cenk has also won championships in schools competitions in Turkey and other competitions in his age category.
Ülkemizde oldukça popülerleşen spor salonlarının ne gibi riskler vardır? Spor salonları sadece performans sporu ile uğraşanlar için değil, sağlık amaçlı kullanıcılar açısından da son derece önemli egzersiz alanlarıdır. Bu alanları uzmanların rehberliğinde, planlı ve amaçlar doğrultusunda kullanmak son derece önemlidir. Bu amaçlara ulaşmadaki sabırsızlık, denenen yolları riskli hale getiren en önemli hatadır. Egzersize başlayacak her bireyin öncelikle tam teşekküllü bir sağlık kontrolünden geçmesi gerekir. Spor salonlarına gidenlerin kendi vücutlarını başkalarınınki ile karşılaştırmaları ve hazır reçete program veya beslenme önerileri ile bu idollere ulaşmaya çalışmaları bir başka önemli hatadır. Spor ile uğraşan veya sağlık için egzersiz yapan kişilerin bilmesi gereken en önemli nokta, kişiye özel çalışmalar ve buna bağlı beslenme yöntemleri uygulamaları gerektiğidir. Unutulmamalıdır ki, her bireyin metabolizması kendine özeldir ve başkasınınkine göre çalıştırılmamalıdır. Bu yapılırsa, zaman içinde bazı sakatlıklar oluşabilir. Aynı zamanda, vücuttaki bazı dengeler bozulması, bunu takiben organ kayıplarına, hatta ölüme kadar giden sonuçlar ortaya çıkması söz konusu olabilir.Tüm bu risklerin en aza indirgenmesinin yolu, işinin uzmanı kişilerle bağlantılı ve sabırlı bir şekilde yaşam boyu egzersizi hayatımızda etkin kılmaktır.
68
Gyms and fitness centers have become highly popular sporting venues in Northern Cyprus. Are there any risks involved in going to gyms? Fitness centers are indispensable sporting venues not only for those involved in professional athletism, but also for people who do physical exercises for health purposes. It is highly important that these venues are used under the supervision of experts and in accordance with individualized plans and goals. The most elementary mistake that makes going to the gym a risky business is being impatient in reaching one’s goals. Any person who wants to start doing physical exercises in fitness centers must, first and foremost, undergo a thorough general medical examination. Another basic mistake is caused by comparing one’s own body with those of others who regularly go to gym and trying to look like one’s idols by following readymade sporting and nutritional programs. The most important point that everyone involved in professional sports and physical exercises needs to know is that exercise programs and related nutritional methods should be individual. One should never forget the fact that each individual’s metabolism is unique and it should not be confused or compared with other persons’ metabolisms. Otherwise, injuries are inevitable. Furthermore, upsetting certain physical balances bears the risk of leading to loss of organs and, under extreme conditions, even death. In order to eliminate such risks, we need to maintain lifelong physical activity in our lives under the guidance of experts and, most importantly, with patience.
China Bazaar ve Jumbo Bazaar Kalitenin Adresi China Bazaar & Jumbo Bazaar address of quality
China Bazaar Lefkoşa Tel: 0392 227 75 00 Adres: Özker Özgür Cad. No:42 Kaymaklı China Bazaar Girne Çatalköy yolu, Karakum Çıkışı Girne Tel: 0533 826 15 50
China Bazaar Gazimağusa Tel: 0392 366 79 40 - 41 Adres: Ayluka Bölgesi Şht.İbrahim Hasan Sokak
China Bazaar Lefkoşa Merkez Tel: 0392 223 81 32 Fax: 0392 223 37 29 Adres: Gzt. Hasan Tahsin Cad. No:70
www.chinabazaarcyprus.com
69 e-mail: info@chinabazaarcyprus.com
YOL NOTLARI / ROAD NOTES Yazı ve Fotoğraflar / Writing & Photography by Cem Sarvan cem.sarvan@gmail.com
KARA SEVDALI ADAM
S
izi hiç kar büyüsü çarptı mı? Kar tamamıyla etkisi altına alır bedeninizi. Beyazın uçsuz bucaksız sonsuzluğu içinde ruhunuz teslim olur doğanın sükûnetine. Bir kar tanesinin yere düşüşünü duyduğunuzu düşünecek kadar farklı bir boyuta geçersiniz. Yürürken, üstüne bastığınız o yumuşacık güzelliğin sesini hissedersiniz. Kar, en çok çocukların arkadaşı olur. Büyüdükçe etkisini yitirir ama geçmişinize döndüğünüz anda orada sizi bekliyordur. Yine de hiçbir zaman çocukluğumuzun kar kavramı geriye gelmez. Malum, aylardan ocak... Acaba şu an uçağın içinde dünyanın hangi köşesine gidiyorsunuz? Ama gözlerinizi kapayıp şöyle bir düşünün nasıl da güzeldi o kar topları? Kardan adam yaparken üşüyen ellerimizi, soğuktan soluk alamasak da elimizin içinde erimeye direnen kar topunun gücünü hatırladınız değil mi? İşte böyle bir kış günü çekip gidesim gelmişti İstanbul’un keşmekeşinden. Yoksa bu cümlede bir çelişki, bir kavram karmaşası mı var? Kar derken neden kış günü çekip gidesim gelmiş olabilir? Aslında hep yanıldığımız bir nokta bu. Kış denince kar geliyor aklımıza ama böyle bir şey yok. Her kar kışı içerir ama her kış maalesef karlı geçmez. Dünyanın birçok köşesinde kış ayları sıcak, yağmurlu, bulutlu ama karsız sürüyor. Oradaki çocuklar için kar daha da büyüleyici, anlaşılmaz ve anlatılmaz bir doğa olayı.
70
THE MAN WHO FELL IN LOVE WITH SNOW
H
ave you ever been bound by the spell of snow? Snow takes complete control of your body. Inside the white infinity, your soul submits itself to the silence of nature. It is as if you are in another dimension where you can hear the sound of a single flake of snow meeting the ground. As you walk, you hear the voice of the soft beauty of snow with every step you take. Snow is, first and foremost, the friend of children. As one grows older, it becomes somewhat less spellbinding, but whenever one remembers the past, it is always there, awaiting. Nevertheless, our childhood conception of snow never returns. We are in January now... I wonder where your plane will take you. Just take a moment and think how beautiful those snowballs were. Do you remember how our hands were cold like ice when we made a snowman? Do you remember the power of a snowball which resisted melting in our hands as cold air made it so hard to breathe? One winter day, I decided to leave İstanbul and its chaos. But could there be a contradiction, a conceptual confusion in this last statement? Why would I talk about a winter day as I write about snow? This is a common mistake. When we speak of winter, we think of snow, but this might not be the case. Snow always means winter, but unfortunately not every winter is snowy. In many parts of the world, winter months are warm, rainy, cloudy, that is, anything but snowy. For children in those parts, snow is even a more fascinating, more incomprehensible and more inexplicable state of nature.
71
Evet, aldım sırt çantamı, çıktım yola, kaçtım İstanbul’dan. Bir gün sonra yolların kapanma riskindeki Macahel’deydim. Neden Macahel’le başladım bu kar yolculuğuna? Çünkü Macahel özgürlük, sakinlik, yalnızlığın tadına varılan ve doğayla buluşulan bir yer benim için. Gözlerimin önünde uçsuz bucaksız bembeyaz bir örtü; yürüdükçe sonu gelmeyen, baktıkça rahatlatan bir güzellik. Kar ve Macahel bende özdeşleşmiş bir ikili. Bu ikilinin yanına sevdiğim insanları koyuyorum Macahel’de. Farkında olmadan, onların sesleri, gülüşleri, telaşları ortak oluyor anılarıma. Kar nedeniyle kapanacak Macahel yollarında mahsur kalırım korkusuyla yola çıkmış olsam da, kar insaflı davranmış ve beni serbest bırakmıştı. Halbuki özgürlük aslında o kar yığınının içindeydi. As I was saying, I took my bag, hit the road and left İstanbul. One day later, I was in Machakheli despite the risk of closed roads. Why start this snowy journey with Machakheli? This is a place where I can enjoy freedom, tranquility and solitude and feel one with nature. An endless field of whiteness lies before my eyes; it is a beauty that soothes your soul and invites you to an eternal walk. For me, snow and Machakheli are inseparable and they always make me think of loved ones. Their voices, smiles and worries unwittingly colour my memories. Although I feared the possibility of being stuck on the roads of Machakheli which would be closed because of snow, snow was merciful and let me go.Yet freedom was inside the snow pile.
Kar yolculuğu beni yeniden İstanbul’a getiriyor. Bu çok sevdiğim şehrin, üstüne kar şalını takmış hali nasıl da bulunmaz bir görüntüdür... Ama bu görüntü her zaman bulunmaz. Yağmursuz, gerçek bir kış olmalı ki, o kar kendisini göstersin, şehri sımsıkı örtebilsin. Deniz kenarında karın keyfini çıkaran bir kedim vardır benim. Bir kış günü tanıştık onunla. Bir daha hiçbir zaman birbirimizi göremeyeceğiz ama o kedicik her karda benimle olur. İşlerine veya evlerine yetişmeye çalışanlar zorluk çekse de, sıcak ortama girince unutacaklar zorluklarını. Lapa lapa karla ilk kez İstanbul’da tanışmıştım. O gün bugündür gitmez o görüntü anılarımdan. My snowy journey brings me back to İstanbul. I love this city, especially when it puts on a shawl made of snow. What a marvelous sight...This sight is not always there. In order for snow to cover the whole city and show its true identity, winter must be truly rainless. I have a cat who always enjoys snow on the seashore. One winter day, we met. We will never see each other again, but that kitty cat is always in my thoughts whenever it snows. Those who are in a hurry to get to work or home will surely have difficulties during their trips, but these will be forgotten as soon as they arrive their warm destinations. My first encounter with big snow flakes was in İstanbul. I could never forget that moment. 72
Eğer karlı bir günde İstanbul’dan Ankara’ya doğru yola çıkarsanız, arka arkaya karşınıza çıkan muhteşem görüntüler nedeniyle o yolculuk bitmez. Bir bakmışsınız, Abant kıyısında önünüzde bir resim duruyor. Tuval beyaza boyanmış, göl buz rengi olmuş, içindeki sazlar dillenmiş. Böyle durumlarda sıcak bir kahvenin içilebileceği daha güzel bir ortamın olamayacağını düşünürüm.
If you take a trip from İstanbul to Ankara during the snowy season, this trip might seem endless because of fascinating sights. Suddenly, there appears a painting on the shores of Lake Abant. Canvas is white, lake has the colour of ice and reeds seem to have a desire to talk.There cannot be any place better than this to enjoy a hot cup of coffee.
73
Kahvenin içimi ısıtan rehavet duygusuyla gözlerim kapanmış. Hafiften titreyerek uyanıyorum. Etrafıma biraz şaşkınca bakıyorum. Yine sessiz bir ortamdayım ama karşımda masallardan çıkmış bir şato var sanki. Kar çevresini kaplamış, önündeki deniz her kış olduğu gibi yine donmuş. Yüzüme serpiştiren kar taneleri “Bak Stockholm’desin” diyorlar fısıldayarak. Kendimi hiçbir zaman yabancı hissetmediğim bu şehrin uzun kış döneminin en güzel yanıdır kar. Yağar, durur, denizde yollarda kalır, rüzgârla savrulur. Ne olursa olsun İsveçli kardan bıkmaz, hayatını karla beraber sürdürür. Çocuklar parklarda oynamaya, insanlar işlerine bisikletle gitmeye devam eder. Kar yaşamın önemli bir parçasıdır. Küçüklüğümden beri her kar yağışında daha önceden gözümü yoran aksaklıkları karlı görüntülerin kapadığına tanık olmuşumdur. Bununla beraber güzel olana da güzellik katar. İşte Stockholm gerçekten buna çok iyi bir örnek. Kar, güzel şehirlerin özlenen süsü.
Coffee calms my nerves and I close my eyes. I wake up with a shudder. I look around, I am a bit puzzled. I am in a silent space but it seems that a castle worthy of fairy tales stands there, facing me. It is covered in snow. The sea across the castle is frozen as it always is every winter. Snow flakes touch my face and whisper, “Look, you are in Stockholm”. I never felt a stranger in this city. Snow is its most beautiful aspect during its long winter. It snows intermittently in Stockholm. Snow covers the sea and roads and gets carried away by the wind. Swedes are never fed up with snow. It is an unerasable and most important part of their lives. Children keep playing in parks and people keep going to work on their bicycles. Since my childhood, I witnessed how snow hides those bothersome details that tire my eyes. Moreover, it makes what is beautiful look even more beautiful. Stockholm is the best example of this. Snow is a long-awaited adornment for beautiful cities.
74
Yaşadığımız dünyaya hep sonradan gelenleri, eklenenleri karla birleştiririz. Binalar, şehrin görüntüsü, kar içindeki bizler, yollar... Örnekleri arttırabiliriz ama bütün bunların ötesinde karsız düşünmediğimiz dağlar vardır.
Those who become a part of this world only afterwards are always somehow associated with snow. Buildings, city sights, we, roads, all covered in snow... But besides these examples, there are mountains which are unthinkable without snow.
İşte Güney Amerika’nın And Dağları karın zirvelerinde hiç eksik olmadığı yerlerden. Şili’nin üstünden uçakla geçmenin en vazgeçilmez yanı, Santiago’nun çevresini kaplayan And Dağları’nın her zirvesinde ayrı bir güzellik görebilmektir. Şililerin yaz kış demeden o dağlara çıkmasının nedeni, karla birlikte tazelenen, serinleyen havayı solumak, doğayla biraz daha iç içe olabilmektir. Aynı şekilde Bolivya’nın başkenti La Paz’a gelirken de Illimani Dağı’nın alımlı, etkileyici, görkemli güzelliği ruhunuzu dinlendirir.
For instance, the Andes of South America...Theirs peaks are always buried under snow. One of the most joyful aspects of travelling by plane over Chile is to see all the different beauties on the peaks of the Andes around Santiago. Chileans climb these mountains throughout the year, because they feel the need to breathe the cool air freshened by snow and become connected with nature. Similarly, as one approaches La Paz, the capital city of Bolivia, the sublime and spectacular beauty of Illimani calms your soul.
75
Bu kadar karlı zirvelerde dolaşırken, ne kadar soğuk olursa olsun, dünyanın sayılı güzelliklerinden biri olan Ağrı Dağı’na, onun büyüleyici zirvesine de uğramalı. Onlarca kilometre öteden sizi etkisine alan, eteklerindeyken bile bakmaya doyulmayan, doğanın özene bezene sunduğu bu güzellik karşısında sadece saygı duymak kalır geriye. Kar öyle bir şey ki, hakkında sayfalarca yazılıp, günlerce konuşulabilir. Kar yağışının olmadığı yerlerdeki insanların kara olan özlemini, kar görmemiş çocukların karla ilgili görselleri izlerken gözlerinin içindeki ışıltıyı fark etmek bile çok güzel. Kaf Dağı’nın ardında bilinmeyen bir ülkede kara sevdalı bır adam varmış. Her kar yağdığında saatlerce karda dolaşır, onu sanki bir canlıymış gibi dikkatle izlermiş. Kar toplarını oradan geçecek çocuklar için hazırlar, dünyanın en güzel kardan evlerini bir heykeltıraş edasıyla yaparmış. Herkes o adamı konuşur, uzun kar dönemleri geldiğinde onun neler yapacağını düşünürmüş. Bir gün insanlar adamı uzun süre göremeyince merakla aramaya başlamışlar. Karlı bir tepede, çevresinde onlarca kardan sanat eserinin ortasında, üstü karla kaplı, insana benzeyen bir şey daha duruyormuş. Önce bunun o adam olduğunu anlamamışlar. Hatta yeni eseri diye de heyecanla seyre dalanlar da olmuş. Meğer adam kara kendini o kadar kaptırmış ki, kardan evleri özenle yaparken donmuş ve orada kalmış. Yüzünde mutlu bir gülümseme, elinde kar küreği, öylece donuvermiş. O günden sonra halk her sene onu anmak için kardan adam yapmaya başlamış. Hani belki şimdi uçakla karlı bir tepenin üstünden geçiyorsunuzdur. Şöyle bir pencereden bakıp, o karlı tepelerin öykülerine girmeye ne dersiniz? Mutlu, keyifli, karlı yepyeni bir sene olsun... Speaking of snowy peaks, one should pay no attention to cold weather and visit Mount Ararat, one of the rare beauties of the world. It attracts you from many kilometres away and creates an insatiable desire to look ahead when on its skirts. One can only revere such an impeccable natural beauty. Snow is such a fascinating topic that one can write about it for pages and talk about it for days. Seeing how people in places where snow is rare miss snow and witnessing how children who have never seen snow have a shine in their eyes when looking at pictures of snow is a wonder in itself. In an unknown country beyond Mount Qaf, there was a man who fell in love with snow. After every snowfall, he would walk around in snow and watch it carefully as if snow were living. He would prepare snow balls for children passing by and he would build the world’s most beautiful houses made of snow with the care of a sculptor. Everyone would speak of this man, thinking about what else he could build when the next long snowfall would come. One day, the man was no longer around and people began to look for him. On a snowy hill, in the middle of many works of art made of snow stood a man-like figure covered in snow. First, they did not notice that this was the man who fell in love with snow. Some even began to watch in awe this new work of art. But the truth was that the man got so carried away that he eventually froze as he built snow-made houses. He just froze with a happy smile on his face and a snowplough in his hand. After that, the people of this unknown country decided to commemorate the man by making snowmen every year. Perhaps your plane is now passing over a snowy hill. Look outside your window. How about entering the stories of these snowy hills? I wish you all a happy, joyful and snowy new year...
76
SAĞLIK / HEALTH
Son teknoloji ile Yapılan Kalp Ameliyatları Kuzey Kıbrıs’ta Kolan British Hospital Başhekimi, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı, Op. Dr. Harun Gülmez Passatempo’nun sorularını yanıtladı
State-of-the-art Heart Surgery in Northern Cyprus Passatempo talked with Surgeon Dr. Harun Gülmez, chief physician and specialist in cardiovascular surgery at Kolan British Hospital Tıptaki yeni teknolojiler sayesinde kalp çalışırken ameliyat edilebiliyor. Kalbi çalışırken bir insan nasıl ameliyat olabiliyor? Kalbin temel görevi kanı vücutta pompalayarak vücuttaki kan dolaşımını sağlamaktır. Kalbi besleyen damarlarda tıkanıklıklar oluşursa kalbin beslenmesi zayıflar ve kalp sağlıklı bir şekilde çalışamaz. Kalbi besleyen damarlardaki tıkanıklıklarda ya damarın içerisine girip damarı açmak ve o bölgenin tekrar tıkanmasını önlemek için stent takmak gerekir ya da vücuttan alınacak sağlıklı bir damarla by-pass ameliyatı gerçekleştirilir. Klasik by-pass ameliyatında kalp durdurularak ameliyat yapılır. Ancak şu anki teknoloji ile kalbin yüzeyinde sadece müdahale edilen damarları hareketsiz hale getirebiliyor ve o bölgeye kalp çalışmaya devam ederken müdahale edebiliyoruz. Artık hastaların %70-75’ine çalışan kalpte müdahale ediyoruz. Ama kalbi durdurarak ameliyat yapma gerekliliği %25-30 civarında devam ediyor.
78
New advances in medical technology allow for beating heart surgeries. What are beating heart surgeries? The basic function of the heart is to pump blood and realize blood circulation throughout the body. If an embolism, that is, any blockage affecting blood circulation, occurs, the heart cannot realize this function and does not work healthily. In cases of embolism, we either go inside the vein to eliminate the blockage and prevent it from happening again by using a stent or perform a bypass surgery by using healthy veins from elsewhere in the patient’s body. The classic bypass surgery is performed with the heart stopped. But the current technology allows us to stop the veins on the surface of the heart which are subject to surgery.The rest of the heart beats as we continue to perform the surgery. According to current figures, 70-75% of patients undergo beating heart surgeries, whereas the necessity to perform ordinary heart surgeries applies to 25-30% of cases.
Çalışan kalpte yapılan ameliyatların avantajları nelerdir? Kalbi durdurduğunuz zaman ameliyat sırasında kullanılan mekanik kalp ve akciğer makinesi vücuttaki kan dolaşımını ve oksijenizasyonu sağlar. Bu makine vücuda bir akım verir ve bu akım 50 ila 70 mm. arasında bir kan basıncı ile sağlanır. Ameliyat sonrasında oluşan bazı karakter değişiklikleri ya da ameliyat sonrası çabuk toparlanamama hali kalbin durdurularak ameliyat edildiği ve kalp ve akciğer makinesinin devreye girdiği operasyonlar sonucunda ortaya çıkabilir. Bu tür değişiklikler, yani ameliyat sonrasında kişinin sinirli bir mizaca sahip olması veya tersine yumuşak ruhlu karakteristik özellikler göstermesi, durdurulmuş kalpte yapılan ameliyatlar sırasında vücuda verilen akımla ve hastanın tüm dokularının küçük, mikro embolilerin etkisiyle düz akıma maruz kalmasıyla da ilişkilidir. Bunun dışında, durdurulan kalpte yapılan ameliyatlarda hastanın iyileşmesi de daha uzun sürelidir. Ama çalışan kalpte yaptığımız ameliyatlarda hastanın ameliyat sonrası iyileşme süresi daha kısadır. Çalışan kalpte yapılan ameliyatlarda kan akımında ve tansiyonda değişiklik yaşanmadığı için kalp kendi doğal ortamında çalışırken doktorlar ameliyatlarını gerçekleştirebiliyor. Hasta da ameliyat sonrasında daha konforlu bir iyileşme dönemi geçiriyor. Artık kalp nakli yapılabildiği gibi mekanik kalpler üzerine de çalışmalar yapılıyor. Önümüzdeki yıllar tıp teknolojisine ne tür yenilikler getirecek? By-pass ameliyatlarını artık göğüs kafesini açmadan da yapabiliyoruz. Robotik cerrahi ile yaptığımız bu ameliyatlarda göğüs boşluğuna 8-10 santimetrelik bir kesi ile girip özel aletler yardımıyla, yine kalbi durdurmadan damarlara by-pass yapabiliyoruz. “Minimal invaziv cerrahi” uygulaması dediğimiz bu yöntemle hasta hem daha az travmatize oluyor hem de vücutta daha az kesi yapılıyor. Çalışan kalpte yapılan ameliyatların ardından en çok revaçta olan, göğüs kafesi açılmadan yapılan by-pass ameliyatlarıdır. Bu ameliyatlar Kuzey Kıbrıs’ta da yapılıyor. Bir ya da en fazla iki kalp damarı değişecek hastalarımıza göğüs kafesini açmadan ameliyat yapıyoruz. Ama değişecek damar sayısı 3 veya 3’ten fazlaysa çalışan kalpte ameliyat yapıyoruz. Kıbrıs’ta son yıllarda sağlık alanında yaşanan gelişmeler neticesinde Kıbrıs dışındaki ülkelerde çok riskli bulunan hastaları Kıbrıs’a transfer ederek tedavilerini burada yapıyoruz. Buradaki ekiplerin deneyimleri ve uzun süredir birlikte çalışıyor olmaları nedeniyle Kuzey Kıbrıs’ta yapılan kalp ameliyatlarında riskin düştüğü görülmektedir.
What are the advantages of beating heart surgeries? After making the heart stop for an ordinary surgery, the cardiopulmonary bypass (CPB) pump, also known as the heart-lung machine, is used to maintain the circulation of blood and the oxygen content of the body. This machine transmits an electrical current to the body and this current is made possible with a blood pressure of 50-70 mm. After the surgery, certain changes in personal character or continuing feelings of exhaustion might be the result of stopped heart surgeries during which the heart-lung machine is utilized. Such changes, such as the person becoming more aggressive or, to the contrary, more easygoing after a surgery, are associated with the electrical current being transmitted during the stopped heart surgery and all the tissues of the patient being subject to direct current due to microembolisms. Additionally, in stopped heart surgeries, recovery lasts longer. In contrast, time of recovery is shorter in the case of beating heart surgeries. As there are no changes in blood circulation and blood pressure during beating heart surgeries, the heart continues to beat in its natural environment throughout the surgery. The patient is therefore expected to experience a more comfortable recovery. In today’s world, not only heart transplants are possible, but the work on artificial hearts continues apace, too. What kind of innovations can we expect in the field of medical technology in the coming years? Bypass surgeries can now be performed without opening up the chest. In these robotic surgeries, we make an entry into the chest through an 8-10 centimetre wide cut with the help of special medical instruments and thereby perform a bypass surgery without stopping the heart.This is called the “minimally invasive surgical procedure”, thanks to which the patient is less traumatized and the body is subject to smaller cuts, both in numbers and size. The second most popular cardiovascular surgery after the beating heart surgery is the bypass surgery that is performed without opening up the chest. Such surgeries are being performed in Northern Cyprus. A surgery without opening the chest can be performed on those patients with one or at most two blocked veins. But when the number of blocked veins is three or more, we perform beating heart surgeries. As a result of the latest developments and advances in the health sector in Northern Cyprus, many patients with high risk cardiovascular problems are now being transferred to the island for their treatment. The experience of the medical staff in Northern Cyprus and the fact that they have been working together for many years lead to heart surgeries with lower levels of risk.
79
KIBRIS MUTFAĞI / CYPRUS CUISINE
HUMUS ÇORBASI HUMMUS SOUP
Malzemeler Nohut, tahin, limon suyu, su, maydanoz, kırmızı biber ve acı pul biber, kimyon , sarımsak, tuz, summak, ekmek, katı yağ.
Ingredients Chickpeas, sesame tahini, lemon juice, water, parsley, red pepper and chili powder, cumin, garlic, salt, sumac bread butter.
Hazırlanışı Nohut yumuşak bir kıvama gelinceye kadar çok az tuz ilave edilerek iyice haşlanır. Bu sırada tahin de su ve limon suyuyla kıvamını buluncaya kadar karıştırılır. Tuz, sarımsak ve biber karışımı, humus tokmağı denilen ahşap bir tokmak yardımıyla dövülerek ezilir ve bu karışım açılmış tahinle karıştırılır.
Directions Let chickpeas boil, along with a small amount of salt, until they are really soft. In the meantime, blend tahini with water and lemon juice until it is creamy. Crush and mix salt, garlic and pepper with the help of a wooden pestle also called the hummus pestle. Blend this mix with the creamy tahini.
Küp şeklinde kesilmiş ekmek parçaları çukur çorba tabağı içine konur ve üzerine suyuyla birlikte bir iki kepçe nohut ilave edilir. Nohut suyundan çok az bir miktarla biraz daha inceltilen krema kıvamındaki tahin, ekmek ve nohut karışımının üzerine konur ve üzerine baharatlarla birlikte bir iki tutam da doğranmış maydanoz serpilir. Bu arada küp şeklinde kesilmiş ekmek parçalarından bir miktar daha yağda hafifçe kızartılarak karışımın üzerine dökülerek servis edilir.
Place cubed bread at the bottom of a soup plate. Add two ladles of boiled chickpeas along with their water over the cubed bread. Also use a small amount of water from the boiled chickpeas to make the tahini mix a little more creamy. Add the tahini mix to the soup plate, with spices and a small handful of sliced parsley at the top. Top off with some more cubed bread fried with butter.
Afiyet olsun. Bon appétit. 80
Çorba Tarifi / Recipe by: Kubilay Aşık (Restoran İşletmecisi-Restaurant Manager)
81
GECE & GÜNDÜZ / DAY & NIGHT
Tommy Hilfiger Kuzey Kıbrıs’ta
Başman Group dünya markası Tommy Hilfiger’in KKTC franchise’ını aldı
K
B
Passatempo için söyleşi yaptığımızTommy Hilfiger’in Balkanlar’dan Sorumlu Genel Müdürü Giorgos Betchavas, “Genişleyen bir pazar olarak Kuzey Kıbrıs’ta modanın iyi takip edildiğini görünce Lefkoşa’da mağaza açmanın doğru olacağında karar kıldık. Bir dünya markası olan Tommy Hilfiger’in Kuzey Kıbrıs’ta da Ada’nın diğer yarısındaki kadar başarılı olacağına inanıyoruz. Güney Kıbrıs’ta, (Güney) Lefkoşa’da, Limasol’da ve Baf’da toplam 3 Tommy Hilfiger mağazası bulunuyor. Başman Group’la yaptığımız anlaşmayla Başman Group, Tommy Hilfiger’in Kuzey Kıbrıs’ın bütününde franchise’ını aldı. Planımız önümüzdeki yıllarda Tommy Hilfiger’in Girne ve Mağusa mağazalarını da açmaktır. Tommy Hilfiger Avrupa dışında Asya ve Afrika pazarına da açıldı ve son yıllarda Rus pazarında çok iyi hedeflere ulaştı. Türkiye pazarında da önümüzdeki yıllarda çok daha büyümeyi amaçlayan Tommy Hilfiger, müşterilerinin taleplerini global ölçekte karşılıyor. Tommy Hilfiger küçük detaylara gösterdiği özen ve kaliteli fabrikasyonuyla büyük fark yaratmasının yanı sıra bir hayat tarzını müşteri kitlesine sunuyor” dedi.
Passatempo talked with Giorgos Betchavas, General Manager at Tommy Hilfiger responsible for the Balkans. Betchavas made the following comments concerning the newTRNC franchise: “When we saw that fashion was being eagerly followed in the expanding market of Northern Cyprus, we decided that opening a new store in Lefkoşa would be the right call. We strongly believe that the global brand ofTommy Hilfiger will be as successful in Northern Cyprus as it is in Southern Cyprus. There are 3 Tommy Hilfiger stores in Southern Cyprus; in (Southern) Nicosia, Limassol and Paphos. According to our agreement with the Başman Group, they have become the franchisee of Tommy Hilfiger in the whole of Northern Cyprus. Our plan for the years ahead is to open Girne and Mağusa stores ofTommy Hilfiger.Tommy Hilfiger has recently gone beyond the European market and expanded into Asian and African markets. In recent years, the company was highly successful in the Russian market as well. One of our objectives is to achieve more growth in the Turkish market in the following years. Tommy Hilfiger meets the demands of its customers on a global scale. The company makes a big difference by showing great attention to small details and creating high-quality products, ultimately offering a lifestyle brand to our customers.”
Açılış sırasında görüştüğümüz Başman Group yöneticilerinden Osman Başman ise, “1,5 yıl süren çalışmalar sonucunda Tommy Hilfiger’i KKTC’ye getirdik. Bu, Kuzey Kıbrıs’ın tanınması açısından oldukça önemli bir gelişmedir” diyerek, Tommy Hilfiger’in yeni mağaza konseptine ilk kez Kuzey Kıbrıs mağazasıyla geçtiğini ve yeni konseptin KKTC’de çekilen fotoğraflarla tüm dünyada paylaşıldığını kaydetti.
Passatempo also had a chance to have a conversation with Osman Başman, director of Başman Group, during the opening ceremony of Tommy Hilfiger Lefkoşa store. “Our efforts to bring Tommy Hilfiger to the TRNC lasted one and a half years and we finally succeeded. This is a very important development in terms of the recognition of Northern Cyprus”, said Başman. He further informed Passatempo that the new store concept of Tommy Hilfiger was being put into effect for the first time in the Lefkoşa store and shared with the wider world through the photographs taken in theTRNC.
uzey Kıbrıs’ın önde gelen şirketler grubu Başman Group, KKTC’ye uygulanan izolasyonları kırarak dünyaca ünlü Amerikan giyim markası Tommy Hilfiger’in KKTC bayiliğini almayı başardı. Uzun süren görüşmeler sonucunda Lefkoşa’da açılan Tommy Hilfiger mağazasında Tommy Hilfiger’in geniş bir yelpazeye yayılan bütün ürünlerini satın almak mümkün.
82
aşman Group, a leading group of companies in Northern Cyprus, overcame the economic isolation of the TRNC and succeeded in their efforts to become the TRNC franchisee of Tommy Hilfiger, the world-famous United States apparel company. As a result of long but fruitful negotiations, Tommy Hilfiger store in Lefkoşa was opened. The store offers a wide variety of all kinds of high-qualityTommy Hilfiger products.
Tommy Hilfiger in Northern Cyprus
BaĹ&#x;man Group is now the TRNC franchisee of the global brand Tommy Hilfiger
83
Linet Başkent Lefkoşa’yı Isıttı! Linet Heats Up Lefkoşa!
G
üçlü sesi ile farkını her zaman ortaya koyan Linet, Golden Tulip Lefkoşa Hotel & Pasha Casino’da verdiği konserle bir kez daha müzikseverleri kendine hayran bıraktı.
Uzun abiye ve sırt dekolteli gelinlik beyazı bir kıyafet tercih eden güzel şarkıcı, sahnedeki dinamizmiyle başkentlileri ısıttı. “Sorma” ve “İsyan” şarkılarıyla ayakta alkışlanan, hayatı İsrail ve İstanbul arasında geçen güçlü yorumcu Golden Tulip Hotel & Pasha Casino’nun muhteşem sahnesinde 1.000 kişiye verdiği muhteşem konserinin ardından yeni bir konser sözü vererek canlı performansını sonlandırdı.
84
L
inet is a distinguished singer with a very powerful voice. Her recent performance at the Golden Tulip Lefkoşa Hotel & Pasha Casino left music lovers enchanted.
Linet chose to wear a white long cowl-back evening dress for the concert. Her on-stage dynamism heated up the music lovers of the capital city. Her hit songs “Sorma” (Don’t Ask) and “İsyan” (In Defiance) were given a warm applause by around 1,000 fans who were there for Linet’s live performance in the fascinating atmosphere of the Golden Tulip Hotel & Pasha Casino’s concert hall. Linet who divides her time between Israel and İstanbul ended her performance by promising another concert in Northern Cyprus soon.
Grand Pasha Girne’de Erçetin Nostaljisi Erçetin Nostalgia at Grand Pasha Girne
T
ürk pop müziğinin hanımefendi sanatçısı Candan Erçetin görkemli bir gala gecesiyle resmî olarak hizmete açılan Grand Pasha Girne Hotel, Casino & Spa konukları için nostalji rüzgârları estirdi.
Candan Erçetin, Grand Pasha Girne Hotel’in göz alıcı dekoru ve konforuyla dikkat çeken 700 kişilik balo salonunu dolduran yerli ve yabancı izleyicileri dillerden düşmeyen şarkılarıyla mest etti. Erçetin’den önce sahne alan Bükreşli ünlü keman grubu Flash Events konuklara 30 dakikalık keyifli bir keman resitali sundu.
C
andan Erçetin, the Lady of Turkish pop music, performed at the gala occasion of the opening ceremony of Grand Pasha Girne Hotel, Casino & Spa. Her fans were mesmerized by the nostalgic aura of her songs.
Candan Erçetin went on stage in the 700-capacity ballroom of the Grand Pasha Girne Hotel marked with impressive decoration and luxurious comfort and filled by local and foreign guests taking great pleasure in Erçetin’s highly popular songs. Flash Events, a famous violin band from Bucharest, opened for Erçetin with a joyous 30-minute violin recital.
85
Birsen Tezer’in Sesiyle Büyülenen Lefkoşa Geceleri
Birsen Tezer Enchanted Lefkoşa Nights With Her Voice
Y
erine göre yumuşak tonda, yerine göre kreşendolarla çarpıcı bir ses yelpazesine sahip olan Türkçe cazın güçlü sesi ve yorumcusu Birsen Tezer Kıbrıs’ı mesken tuttu. 2013 yılı Ocak ayının ilk yarısında önce Girne’de, ardından da Lefkoşa’daki rock barlarda sahne alan Tezer ve grubu Lefkoşa’daki The Doors Bar’daydı. Temmuz ayının ilk gününde de Uluslararası Mağusa Kültür Sanat Festivali’nde Bülent Ortaçgil’le birlikte Salamis’teki açık hava konserinde sahne alan Birsen Tezer, yılın en soğuk günlerini yaşadığımız bu günlerde, ipeksi sesi ve anlam yüklü sözlerle örülmüş şarkılarıyla dinleyenlerinin içini bir kez daha ısıttı. Birsen Tezer, Ada’da sevenleriyle gerçekleştirdiği yılın bu son buluşmasında, albümlerini de birlikte yaptığı müzisyen arkadaşları Derin Bayhan (davul), Emre Tankal (elektrik gitar), Gürol Ağırbaş (bas gitar) ve Tunç Öndemir (akustik gitar) ile birlikte sahne aldı. Türk sanat müziğini cazla buluşturan “Cihan” ve “İkinci Cihan” albümleriyle son dönemde adından sıkça söz ettiren ve Bülent Ortaçgil şarkılarındaki güçlü yorumlarıyla dikkat çeken Birsen Tezer’in yanı sıra, Can Gox ve Jehan Barbur gibi genç kuşağın önde gelen diğer güçlü sesleri de Aralık ayında başkent Lefkoşa’daki The Doors Bar’da sevenleriyle buluştular.
86
B
irsen Tezer, a widely acclaimed Turkish jazz singer whose vocal range not only spans the lowest notes but also allows for powerful crescendos, has recently been frequenting Cyprus. Tezer and her band first went on stage in early January 2013 in rock bars of Girne and Lefkoşa. Most recently, they performed at The Doors Bar in Lefkoşa . BirsenTezer also went on stage with Bülent Ortaçgil in an open-air concert in Salamis in early July this year, as part of the International Famagusta Culture and Art Festival. During her performance at The Doors Bar,Tezer once again inspired warm feelings in her fans with her silky voice and the soulful lyrics of her songs. She warmed Lefkoşa nights during these coldest days of the year. In her last concert in Northern Cyprus in 2013, Tezer was accompanied by Derin Bayhan (drums), EmreTankal (electric guitar), Gürol Ağırbaş (bass guitar) and Tunç Öndemir (acoustic guitar). The band has also worked withTezer in her albums. Tezer received wide acclaim with her two albums “Cihan” (The World) and “İkinci Cihan” (The Second World). She drew the attention of many music lovers with her intense interpretation of Bülent Ortaçgil songs. Besides Birsen Tezer, Can Gox and Jehan Barbur, the leading singers of the younger generation, also took stage atThe Doors Bar in the capital city of Northern Cyprus.
Soner Olgun’dan Merit Park Hotel’de özgürlük temalı konser Soner Olgun’s freedom-themed concert at Merit Park Hotel
M
erit Park Hotel & Casino’da sahne alan Soner Olgun, “İnsan Hakları Günü” nedeniyle bol bol mesaj verdi ve “Bugün çok güzel bir gün. 10 Aralık İnsan Hakları Günü... İnsan hakları kadın hakları ile başlar” dedi.
87
S
oner Olgun gave a concert at Merit Park Hotel & Casino. Olgun had the opportunity to share his views concerning Human Rights Day and said, “Today is a beautiful day. 10 December, Human Rights Day... Human rights begin with women’s rights”.
Birbirinden güzel şarkıları güçlü sesiyle yorumlayan Olgun, Amerikan Country’sinden çok daha güzel olduğunu söylediği “Karacaoğlan Türküsü”nün ardından “Ey özgürlük” isimli parçayı Merit Park Hotel misafirleriyle birlikte seslendirdi.
Throughout the concert, Olgun performed many beautiful songs with his powerful voice. He claimed that Karacaoğlan’s folk songs were more beautiful than American country music and sang the song “Ey özgürlük” (Oh freedom) which was accompanied by his guests at Merit Park Hotel.
Merit Park misafirlerine özel darbuka şov yapan Olgun, seyircilerin arasında dans eden genç bir kadın misafirini de sahneye davet etmeyi ihmal etmedi.
Olgun also performed a special darabukka show for his guests and made a kind gesture by inviting to the stage a young woman guest dancing to his performance. 87
G
Golden Tulip Lefkoşa Pasha Casino’da 6. Uluslararası Kıbrıs Açık Tavla Turnuvası Yapıldı
olden Tulip Pasha Casino’da yapılan 6. Uluslararası Kıbrıs Açık Tavla Turnuvası yaklaşık 20 ülkeden katılımcı ile gerçekleşti. Dünyadaki en iyi tavla oyuncuları sıralamasında ilk 10’da yer alan oyuncular turnuva için Kuzey Kıbrıs’a geldi.Türkiye’den, Kuzey Kıbrıs’tan, Güney Kıbrıs’tan ve dünyanın diğer pek çok ülkesinden toplam 120 oyuncunun katıldığı turnuvanın ilki 2009 yılında gerçekleşmişti. Turnuva, 2009’dan bu yana, yılda iki kez olmak üzere düzenli olarak Golden Tulip Lefkoşa Pasha Casino sponsorluğunda yapılıyor. Kıbrıs Açık Tavla Turnuvası Dünya Tavla Birliği’nin düzenlediği Avrupa Tavla Turu’nun bir etabı olarak düzenleniyor. Malta’dan Almanya’ya, Portekiz’den Avusturya’ya birçok ülkede düzenlenen turnuvalarda en başarılı olan oyuncular her sene ara etap ve final için Pasha Casino’da bir araya geliyor ve Avrupa’nın en iyi tavla oyuncuları sıralaması Kuzey Kıbrıs’taki organizasyonla belirleniyor. Türkiye’den ve Kuzey Kıbrıs’tan katılım nasıl? Türkiye’den çok yoğun bir katılım var. Ama backgammon oyununun kuralları farklı olduğu için Kuzey Kıbrıs’tan sınırlı katılım oluyor. Kuzey Kıbrıs Tavla Federasyonu oluşumu sayesinde artık Kuzey Kıbrıs’tan 40’a yakın oyuncumuz var. Kıbrıslı oyuncular artık düzenli olarak liglere katılıyor ve kendi aralarında turnuvalar yapıyorlar. Mağusa’nın ve Girne’nin ardından yakın gelecekte Lefkoşa’da da bir oluşum ortaya çıkacak. Türkiye’de de daha önce tavla denilince anlaşılan Türk tavlası idi, ama gün geçtikçe backgammon da yaygınlaşıyor. Türkiye’de 8 kentte derneğimiz var ve git gide backgammon oynayan oyuncu sayısı artıyor. Türk oyuncuların uluslararası turnuvalara katılmasında Pasha Casino’nun çok yapıcı bir etkisi oldu. Türkiye dışındaki turnuvalarda otel maliyetleri çok yüksek olduğu için Pasha Casino’nun katkılarıyla Kuzey Kıbrıs’ta yapılmaya başlanan uluslararası turnuvalarda Türkiyeli oyuncular büyük deneyim kazandılar. 2008 yılındaTürkiye’nin uluslararası tavla turnuvalarında hiçbir başarısı yoktu. Pasha Casino’nun katkılarıyla Kuzey Kıbrıs’ta düzenlenen turnuvalarda yabancı oyuncularla karşılaşan ve mücadele etmeye başlayan Türkiyeli tavla oyuncuları deneyim kazandı ve peş peşe uluslararası turnuvalarda başarılı olmaya başladık.
88
6
th International Cyprus Backgammon Open took place at Golden Tulip Pasha Casino with the participation of players from around 20 different countries. The top 10 best backgammon players of the world came to Northern Cyprus to compete in the tournament. A total of 120 players from Turkey, Northern Cyprus, Southern Cyprus and many other countries took part in the 6th Cyprus Backgammon Open. This tournament was first organized in 2009. Since then, it regularly takes place twice a year under the sponsorship of Golden Tulip Lefkoşa Pasha Casino. Cyprus Backgammon Open is a tournament organized within the scope of the European Backgammon Tour of the World Backgammon Association. Those players who win in tournaments across the world, including countries like Malta, Germany, Portugal and Austria, came to Pasha Casino every year for finals and rounds preceding the finals. In this way, the rankings of best backgammon players in Europe are being determined through this organization in Northern Cyprus. What is the level of participation from Turkey and Northern Cyprus? There is a high level of participation from Turkey. However, participation from Northern Cyprus is still limited due to different rules of backgammon. Thanks to Northern Cyprus Backgammon Federation, there are now around 40 players from Northern Cyprus. Players from Cyprus regularly participate in leagues and organize local tournaments. It seems that Lefkoşa will soon follow Mağusa and Girne in terms of getting organized. Previously, what backgammon meant in Turkey was simply the Turkish version of modern backgammon, a version with looser rules. Nevertheless, knowledge of modern backgammon is becoming more widespread. We have associations in 8 cities across Turkey and the number of players playing modern backgammon is on the rise. Pasha Casino played a constructive role and had a positive impact on the participation of Turkish players in international tournaments. Because the costs of hotel accommodation during tournaments outside Turkey are considerably higher, Turkish players had the opportunity to gain experience in international tournaments organized in Northern Cyprus with the support of Pasha Casino. In 2008, Turkey had no achievements in international backgammon tournaments. With the support of Pasha Casino, those players from Turkey who had the chance to play with international players in tournaments in Northern Cyprus eventually became more experienced and began to win awards in international contests.
6th International Cyprus Backgammon Open at Golden Tulip Lefkoşa Pasha Casino Tavla turnuvalarında ödül veriliyor mu? Pasha Casino’nun sponsorluğunda her turnuvada toplamda 100.000 ABD dolarını aşan ödüllerimiz var. Bu turnuvada da birinci 40.000 dolar alacak. Turnuvaya katılan tavla oyuncuları bir katılım ücreti vererek turnuvaya katılıyor, kazananlar da ödüllendiriliyor. En alt kategoride olanlar ücret ödemiyor. Orta kategoriden 200 avro, üst kategoriden 500 avro katılım ücreti alınıyor. Tavlanın bir tür zeka oyunu olduğu söylenir. Bunu nasıl açıklıyorsunuz? Tavla kesinlikle bir zeka oyunudur. Eğer tavla bir şans oyunu olsaydı, her turnuvada değişik insanların şampiyon olması gerekirdi. Uzun vadede hep iyi oyuncular şampiyon oluyorsa bu tavlanın bir zeka oyunu olduğunun kanıtıdır. Bizim kullandığımız özel analiz programları var. Birçok oyunu bilgisayara kaydediyoruz ve programlar vasıtasıyla oyuncuların hata oranlarını tespit ediyoruz. Bazen şansı ile derece elde edenlere rastlanır ama bu bir tesadüftür, çünkü o şans sonra devam etmiyor. Fakat iyi oyuncular istikrarlı bir şekilde derece almaya devam ediyorlar.
What are the awards of the backgammon tournament? Under the sponsorship of Pasha Casino, each tournament gives awards worth more than 100,000 US dollars. In this tournament, the winner will win 40,000 dollars. Players participating in the tournament pay participant fees, which are then given to winners in the form of awards. Players at the beginner level do not pay fees. Those considered in the intermediary category pay 200 euros each, whereas advanced players pay 500 euros for participation. Backgammon is said to be a kind of mind sport. What are your comments on this? Backgammon is definitely a mind sport. If it was merely a game of luck, each tournament would have had different champions. If, however, the best players always become champions in the long run, this proves that backgammon is a mind sport. We use special analytical software programmes that show this. We record many games to computers and calculate error rates for players through special softwares. It is true that sometimes there are people who win simply because they are lucky, but this is pure coincidence. Eventually they run out of luck. Good players, on the other hand, maintain consistent levels of achievement.
89
Leman Kültür’den ve Girne Amerikan Üniversitesi’nden basın mensuplarına yeni yıl kutlaması Leman Kültür and Girne American University organized New Year celebration for press members
K
T
Leman Kültür’deki yemekte geceye katılanlara peynir tabağı, börek sepeti, bonfile ve tatlı ikram edildi.
The NewYear dinner served at Leman Kültür included cheese platter, pastry platter, steak and dessert.
uzey Kıbrıs’ın önde gelen gazetecileri, ülkenin ilgi çeken mekanlarından Lefkoşa Dereboyu’ndaki Leman Kültür’de yapılan yılbaşı yemeğine katıldılar.
Yemeğe katılan Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) CEO’su ve GAÜ Yöneticiler Kurulu Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Asım Vehbi basın mensuplarının yeni yılını kutlarken Girne Amerikan Üniversitesi İşletmeler Müdürü Erhan Başay da gazetecilerle sohbet etti.
90
he leading members of the press in Northern Cyprus participated in a NewYear celebration at Leman Kültür, one of the most interesting entertainment venues of the country, in Dereboyu, Lefkoşa.
Assist. Prof. Dr. Asım Vehbi, CEO and Vice-Chancellor of Girne American University, wished press members a happy new year, whereas Erhan Başay, Business Manager of Girne American University, chatted with journalists.
91
GURME / GOURMET
Ahmet Esenyel
. . Zarif Bir Yapı ve Tasarım, . Kusursuz Ortam, Muhteşem Hizmet ve . . Gerçek bir Ziyafet
G
üzel bir Noel ve yılbaşı gecesi geçirdiğinizi umuyorum. Yeni yıl kutlaması vesilesiyle ailelerin, dostların bir araya geldiğinden, güzel bir yemek ve iyi bir şarap eşliğinde keyifli vakit geçirdiğinden eminim. Yeni yıl kutlamaları, başka kutlamalara benzemez. Genci, yaşlısı, zengini, fakiri, herkes yılbaşını sevgiyle ve neşeyle karşılar. Dekorasyonlar, hediyeler, yeni umutlar, yeni başlangıçlar ve yeni maceralar... Bunların hepsi güzel duygular barındırır. Yeni yıl yaklaşırken, herkes “Seni seviyorum”, “Yanımda olduğun için çok şanslıyım”, “Sağlıklı ve mutlu bir aileye sahip olduğum için müteşekkirim” gibi sihirli sözcüklerle önemsendiğini ve sevildiğini bilmeyi hak eder. Sizler de bu sözleri tekrarlayın, sürprizler hazırlayın ve sevdiklerinizi gülümsetin, mutlu edin. Bir yıl daha geride kaldı. Dolayısıyla, ailenize ve sevdiklerinize sımsıkı sarılın. Seyahat ettiğimiz her yerde sık sık yemeklerle ilgili yorumlar, eleştiriler okuruz. Bu gibi yorumlarda, bazı yemek müesseselerinin diğerlerine kıyasla daha fazla tavsiye edildiğini görürüz. Dünyanın birçok yerinde yazılan ve iştahımızı kabartmakla kalmayıp bizleri ağlatan ve güldüren sayısız makale vardır.Yemeği bu denli büyüleyici bir konu yapan da budur.Yemek, değişik konularda sınırsız sohbetlere imkân tanır. Yiyecek ve içecek endüstrisi giderek daha rekabetçi bir hal alıyor. Bu son derece stresli ve zorlu iş sahası, sürekli iyileştirmelere muhtaçtır. Gelgelelim, bu alanda elde edilecek başarı, yorulmaya değer. Muhtemelen, uzun günler ve geceler boyunca çalışmanın tek tesellisi, müşterilerin sunduğunuz deneyimden keyif aldıklarını ve böylece mekânınızın müdavimi haline geldiklerini görmektir. Şüphesiz “Teşekkür ederim”, “Harika bir akşamdı”, “Şefe tebrikler” gibi tanıdık ifadeleri duymak herkesi mutlu eder. İnsanlar son zamanlarda seyahat etme ve dünyayı görme imkânlarına giderek daha fazla erişiyorlar. Bu şekilde, dışarıda akşam yemeği yeme, değişik türde güzel yemekler, şaraplar ve farklı eğlenceler tecrübe etme kültürünü yaşayarak öğreniyorlar. Bunun sonucunda, müşteriler sunulan hizmeti daha fazla önemsemeye başlıyorlar. İşletmeleri hijyen, dekorasyon, ışıklandırma, müzik, fiyat, personelin tutumu, havalandırma, çocuklara yönelik hizmetler, otopark ve diğer küçük ama önemli ayrıntılar ışığında değerlendirip karşılaştırıyorlar.
94
Elegant Structure and Design, Spotless Environment, Superb Service and a Real Feast
H
ope you had a wonderful Christmas and a NewYear and I am sure friends and families gathered together and had good food, good wine and great time. Unlike any other celebration, this holiday is loved and cherished by young and old as well as rich and poor. Decorations, gifts, new hopes, new beginnings and new adventures all bear beautiful feelings. Every single person deserves to be cared and loved with those magical words like “I love you”, “Thanks for being there for me”, “I am grateful to have a healthy and happy family” and many more. Just say these words, make surprises, and make each other smile. Make each other happy. Another year has passed, so hold on to your family and loved ones. We frequently read food commentaries wherever we travel. In such commentaries, some of the catering establishments are more recommended than others. There are many articles out there in the world that not only make us hungry, but also make us cry and laugh. This is what is so great about food. It is a subject which creates huge potential for an endless variety of conversations. The food and beverage industry is becoming very competitive. It is a stressful and highly difficult business requiring continuous improvement. Success, however, certainly takes all the fatigue away. After working long days and nights, the only consolation is probably seeing customers enjoy the whole experience so that they keep coming. Hearing well-known phrases like “Thank you”, “It was a wonderful evening”, “Compliments to the chef” can make everyone’s day. People have recently had more freedom to travel and see the whole world, realizing and understanding the culture of dining out and the wide variety of good food, wine and entertainment. Customers care. They judge and compare establishments according to hygiene, decoration, lighting, music, price, staff attitude, air conditioning, children’s facilities, parking and many other small but important details.
95
En etkili ve en ucuz reklam, ağızdan ağıza yayılandır. Yemek işinin sırrı insanların tekrar tekrar sizi seçmesini sağlamaksa, bunu gerçekleştirmenin yolu her türlü küçük ayrıntıyla birlikte eleştirmenlerle müşterilerin yapıcı eleştirilerini dikkate almaktan geçer. Reklamlar aşırı masrafa yol açabilir. Reklama harcanan her kuruş çok kıymetlidir. Hizmet endüstrisi büyük paralar harcadığı promosyon amaçlı materyallerle müşterilerin birinci tercihi olmaya çalışır. Bu sektörde rekabetin ne kadar yoğun olduğu göz önünde bulundurulursa, hizmet verenin kalabalık bir müşteri grubunu hijyenik bir ortamda, harika yemek ve içkilerle, kaliteli hizmetle, etkileyici bir ambiyansla ve diğer tüm gerekli unsurlarla memnun etmesi beklenir. Benim işletmecilere tavsiyem şu: Kimliğinizi tanımlayın ve koruyun, daima küçük değişiklikler yapın, yeni fırsatlar yaratın, daima gülümseyin, hijyene önem verin, her müşteriye eşit davranın ve personelinizi motive edin. Yeni bir ay, yeni bir gezinti ve “The House” Lounge Bar & Restaurant’ı ziyaret etmenin ayrıcalığı... Mekân eski Girne’nin merkezine oldukça yakın konumda, The Colony Hotel’in karşısında. The Colony Hotel, konumu, kolonyal tarzdaki mimarisi, ambiyansı, eğlence hizmetleri ve yemek servisiyle gerek Kıbrıslı müşterilerin gerekse yabancı turistlerin en fazla tercih ettiği yemek müesseselerinden biri. 120 yaşında olduğu tahmin edilen tarihî bir yapının renovasyonuyla ortaya çıkan The Colony Hotel, özgün tarihî karakterini koruyarak 2010 yılında açıldı. Hünerli mimarların, tasarımcıların ve mühendislerin katkı verdiği mükemmel bir renovasyonun ardından, malzemeler, tasarım ve renkler arasında en doğru dengeyi sağlayan büyüleyici bir yapı meydana geldi. Düğün, konser, kokteyl ve şirket tanıtımı organizasyonları için son derece uygun, yaklaşık bin kişilik kapasiteye sahip “The House” Lounge Bar & Restaurant ve “The Garden”, prestijliThe Colony Hotel’in yan kuruluşları. Her iki işletme de her yıl binlerce yerli ve yabancı ziyaretçi çekmeleri bakımından adamıza verilmiş değerli armağanlar.
96
We all know that the most effective and cheapest advertisement is the word of mouth. If the core of this business is to make people come back again and again, then we should take into account every small detail as well as reviewers’ and customers’ constructive criticisms. Advertising may cost a lot of money and every penny spent should be worth it. The service industry spends huge amounts of money on promotional materials, trying to persuade customers to choose their facilities and services. Given the fierce competition, one should be prepared to handle the crowd with hygiene, great food and wine, quality service, a fabulous ambiance and all the other necessary factors. My recommendation is as follows: Define and maintain your identity, always make small changes, create new opportunities, always smile, give great attention to hygiene, treat every customer equally and keep your staff motivated. A new month, a new journey and a new privilege to visit “The House” Lounge Bar & Restaurant… It is located very close to the old town of Girne, facing The Colony Hotel. The latter has been one of the most preferred catering establishments in the eyes of both locals and tourists with its location, colonial-style architecture, ambient design, entertainment services and food. The hotel building, a historical monument estimated to be around hundred and twenty years old, was renovated and opened in 2010 without changing its character and originality. After an excellent renovation involving talented architects, designers and engineers, a magnificent structure utilizing the right materials, design and colors was created. “The House” Lounge Bar & Restaurant and “The Garden” (the capacity is around a thousand people, suitable for organizing weddings, concerts, cocktails and company launches) are both subsidiary companies of the most prestigious The Colony Hotel. These establishments are all precious gifts for our island, attracting thousands of locals and foreign visitors every year.
“The House” Lounge Bar & Restaurant, şahane ev dekoruna sahip, 20-25 kişiyi ağırlayabilecek odalardan oluşuyor. Müşterilerine doğum günü partilerini, kokteylleri, kutlamaları, romantik bir akşam yemeğini, arkadaş ve aile toplantılarını, yıldönümlerini ve iş yemeklerini özel alanlarda düzenleme imkânı tanıyor. Bu son derece önemli ve özgün bir konsept. “The House” sizlere sunduğu ev rahatlığındaki ortamla diğer müesseselerden büyük ölçüde ayrılıyor. Koyu ahşapla döşenen zemine konforlu kanepeler, yemek masaları ve sandalyeler, güzel bir aydınlatma, özgün eserler, antika kaloriferler ve daha birçok ilgi çekici aksesuar eşlik ediyor. Bazı odalarda soğuk kış gecelerinde sıcak, keyifli ve huzurlu bir ortam yaratan şömineler de var.
“The House” Lounge Bar & Restaurant is composed of rooms with fantastic home décor, accommodating around 20-25 people. It gives customers the opportunity to have birthday parties, cocktails, celebrations, gatherings of friends, couples and families, anniversaries and small business meals privately.This is a very important and unique concept. It is markedly different from other establishments and you certainly feel the comfort of home.The interior floors are made of dark wood with comfy settees, dining tables and chairs, beautiful lighting, original paintings and antique central heating radiators along with other accessories throughout the building. Some of the rooms have fireplaces, creating a warm, cozy and peaceful atmosphere during cold winter nights.
Kendinizi evinizde hissedeceğiniz bu özel odalarda unutulmaz bir akşam geçirmeyi, özellikle çiftlere, arkadaş gruplarına ve ailelere şiddetle tavsiye ederim. Koridordan içeriye girdiğinizde karşınıza 100-150 kişilik kapasiteye sahip bar alanı çıkıyor. Bar alanının karşısında sigara içenlerin geceyle teması yitirmeden dışarıya çıkabileceği, özenle tasarlanmış arka teras yer alıyor. Bu kısım, son üç yıldır başarıyla devam eden “Cuma Karaoke Geceleri”yle bir hayli popüler. Dolayısıyla, rezervasyon yapmanızı öneririz. “The House”, yüksek sesli müzikle daha çok gençlere hitap eden kalabalık gece kulüplerinde eğlenmeyi tercih etmeyen seçkin müşteriler için güzel bir ambiyans yaratmayı başarmış. “Cuma Karaoke Geceleri”, sevdikleriyle akşam yemeği yiyen diğer müşterileri hiç rahatsız etmeden, saat 23:00 dolaylarında başlayıp 02:00’ye kadar sürüyor. LCD ekranları, şık uzun masaları, yuvarlak bistro masaları, konforlu bar sandalyeleri, camdan yapılmış uzun açık alan ısıtıcıları ve loş ışıklandırmasıyla arka terasta hem sigaranızın ya da puronuzun tadını çıkarıp içkinizi yudumlayabilir hem de gece boyu eğlenen cesur şarkıcıları izleyebilirsiniz. “The House” Lounge Bar & Restaurant’ın bar bölümünde özel kokteyl partileri düzenlemeniz de mümkün. Koridorun diğer ucuna doğru yürüdüğünüzde ise, karşınıza şık ve zarif saatler, bilezikler, yüzükler ve değişik türde mücevheratın sergilendiği ve satışa sunulduğu camekânlar çıkıyor. Bunların yanı sıra, “The House” müşterilerine şampanya veya bir başka içkiyle birlikte tadını çıkarabilecekleri pahalı, kaliteli purolar da sunuyor.
I would highly recommend this treat especially to couples, friends and families to spend an unforgettable evening in one of these private rooms where you will feel very special and at home. As you walk through the corridor, you come across the bar area with a capacity of 100-150 people and overlooking the back terrace, which has been nicely designed for the convenience of smokers who would want to step outside without losing touch with the night. This room has been very popular for “Friday Karaoke Nights” which have been going on successfully for the last three years. Thus, reservations are highly recommended. “The House” has managed to create an ambiance for elite customers who do not prefer to be at night clubs with highvolume music and a crowd of teenagers.The “Friday Karaoke Nights” start around 23.00 and last until 02:00 without disturbing other customers who enjoy their dinner with their loved ones. The back terrace has LCD televisions, long magnificent monkey tables, round bistro tables with comfortable bar chairs and tall glass gas heaters with dim lighting where you can still smoke your cigarette or cigar, sip your drink and watch the brave singers of the night who have great fun. You may also organize a private or cocktail party in the bar area of “The House” Lounge Bar & Restaurant. As you walk towards the other side of the corridor, you come across glass stands where stylish watches, bracelets, rings and various jewelry are being displayed for sale. “The House” also offers expensive and quality cigars for those who want to enjoy smoking with their champagne or another spirit.
97
80 kişilik kapasiteye sahip ön teras, cam akordeon pencereler, beyaz ahşapla kaplı tavan, yaz mevsiminde kullanılan tavan vantilatörleri, yeşil ahşap panjurlar ve tırabzanlar, açık gök mavisi duvarlar, dökme demirden yapılmış yuvarlak ve dikdörtgen siyah ve beyaz masalar, krem renginde ve yeşil, rahat yastıkları olan sandalyelerden oluşan müthiş bir ortamda, The Colony Hotel’in etkileyici bir tasarıma sahip ön cephesine ve geceleri büyüleyici bir aydınlatmayla süslenen St. Hilarion Kalesi’ne bakıyor. Ön terasta müşterilerin ideal sıcaklıkta yemeklerinin ve içkilerinin keyfine varmaları için bütün duvarlarda ısıtıcılar bulunuyor. Ahşap merdivenleri tırmandığınızda, sanat odalarına ve bir müessese için —hem eleştirmenlerin hem müşterilerin gözünde— birinci önceliklerden olması gereken ve bu mekânda son derece hijyenik ve güzelce tasarlanmış olan lavabolara ulaşıyorsunuz. Sanat odalarına gelince... Ressamlara, heykeltraşlara, yazarlara, bütün sanatçılara bu muhteşem kolonyal atmosferi tecrübe etmelerini ve sanatlarını çeşitli biçimlerde sergilemek, icra etmek üzere “The House” yönetimiyle görüşmelerini tavsiye ederim. Restoranın şık, yeşil deri kaplı menüsünde, kahvaltı çeşitleri, atıştırmalıklar, salatalar, burger ve sandviç çeşitleri, risotto ve makarnalar, pizzalar, ana yemekler, kebap veya balık seçenekleriyle fiks menü ve tatlılar bulunuyor. En fazla tercih edilen yemekler arasında Türk ve İngiliz usulü kahvaltılar; Eggs Benedict; tatlı ekşi sosla birlikte şişte hindistan cevizli jumbo karides; karidesli ve parmesan peynirli enginar salatası; “The House” burger; Philly peynirli biftek sandviç; karidesli, parmesan peynirli ve domates soslu linguine; “The House” özel pizza; biftek Diane; kuru dinlendirilmiş kemikli (T-bone) biftek; kuşkonmaz ve beyaz şarap soslu ızgara somon; soğuk ya da sıcak meze, kebap ya da balık seçenekleri ve gayet makul fiyatıyla (45 TL) fiks menü ve kremalı (custard soslu) ve vanilyalı dondurmalı elmalı tart, NewYork cheesecake, tiramisu ve vanilyalı dondurmalı havuçlu kek yer alıyor. Elbette bu emsalsiz mekânda bunların dışında birçok lezzetli seçenek de mevcut. Yemek menüsü gibi profesyonel bir tasarıma sahip olan içecek menüsünde ise alkolsüz içecekler, çay ve kahve çeşitleri, bira, yerli ve yabancı şaraplar, viski, malt viski, konyak, grappa, likörler, rakı ve kokteyllerden oluşan alkollü içecekler bulunuyor.
98
The front terrace with a capacity of 80 people overlooks the wonderfully renovated Colony Hotel and the impressively lit St. Hilarion Castle in the evenings, with glass accordion windows, white wooden decorative ceilings with fans for the summer period, green wooden shutters and bannisters, light sky blue walls, cast iron round and rectangular black and white tables and chairs with very comfortable cream-colored and green cushions to match the environment. The heaters are placed on walls throughout the front terrace, creating the perfect temperature for you to enjoy your food or beverage. The wooden steps will take you to the art rooms and to one of the most hygienic and wonderfully designed bathrooms, a top priority —from the reviewers’ and customers’ point of view— for an establishment. I would certainly advise all artists (painters, sculptors, writers, etc.) to walk into this wonderful colonial setting where they will have many alternative ways to display their art, as a conversation with “The House” management will show. The restaurant’s dark green exclusive leather menu offers breakfast, appetizers, salads, burgers and sandwiches, risotto and pasta, pizza, main course, fix menu kebab or fish and dessert. Some of the most popular dishes areTurkish and English breakfast; Eggs Benedict; tiger prawns, coconut and sesame seed paste on skewers with sweet and sour sauce; artichoke salad with shrimp and parmesan cheese; “The House” burger; Philly cheese steak sandwich; Linguine with shrimps, parmesan cheese and tomato sauce; “The House” special pizza; steak Diane; dry-aged T-bone steak; grilled salmon steak with asparagus and white wine cream sauce; reasonably priced (45 TL) fix menu including selection of cold and hot meze with a choice of kebab or fish and apple pie with custard sauce and vanilla ice cream, New York cheesecake, tiramisu and carrot cake with vanilla ice cream… I am sure there are many more tasty dishes in this unique establishment. The drinks menu is also professionally designed, containing soft drinks, varieties of tea and coffee as well as alcoholic beverages like beer, local and international wines, whiskey, malt whiskey, cognac, brandy, grappa, liquors, raki and cocktails.
Biz büyüleyici aydınlatmasıyla St. Hilarion Kalesi’ne bakan ve muhteşem dekorasyonuyla The Colony Hotel’in karşısında yer alan ön terastaki yuvarlak masalardan birine oturduk. Işıltılı, dekoratif hediyelerle süslenmiş yılbaşı ağacı ve binayı kaplayan ışıklar sayesinde kendimizi özel, mutluluk verici, romantik bir ortamda bulduk. İki kadeh kırmızı şarap ve bir şişe su sipariş ettik. Şaraplarımız ideal sıcaklıkta sunuldu. Zeytinyağı ve balsamik sirke eşliğinde son derece lezzetli beyaz ve esmer ekmekler ikram edildi. Tercih ettiğimiz başlangıçlar arasında mercimek çorbası, hindistan cevizli jumbo karidesler, tavuk ciğer pâté ve baharatlı somon kekleri vardı. Bana eşlik eden diğer üç misafirin bu lezzetli başlangıçlardan bir hayli memnun kaldıklarını söyleyebilirim. Müşterilerin yemekler hakkında ne düşündüklerini onları gözlemleyerek anlayabiliyorum. İnanın, gerek yüzlerinden gerekse gözlerinden yemeğin iyi veya kötü olduğunu daima anlayabilirsiniz. Ben genellikle her tabaktan biraz tadar ve eleştirilerimi bana eşlik eden diğer misafirlerle paylaşırım. Böylece onları yemeğin ve içkinin dokusunu, lezzetini, dengesini anlamaya çalışmaları yönünde teşvik ederim. “The House”da şefin en iyi kalitede, taze malzemeler kullanmaya özen gösterdiği aşikâr. Şef, günlük taze malzemelerin yemeği daima daha şık ve daha lezzetli kılacağına inanıyor.
We were seated at one of the round tables of the front terrace area overlooking the amazingly lit St. Hilarion’s Castle and beautifully decorated Colony Hotel. The Christmas tree with shiny decorative gifts and lights all around the building made us feel special, happy and romantic. We ordered two glasses of red wine, served at the right temperature, and a bottle of water. We were served very delicious homemade white and brown rolls in a basket together with olive oil-balsamic vinegar mix as dip. The lentil soup, tiger prawns in coconut, chicken liver pâté and spicy salmon cakes were the first courses we had and my three other companions seemed to enjoy their first bites. I now know how customers feel about their food just by glancing at them and believe me, their faces, if not their eyes, will always tell you whether the food is good or bad. I usually have a bite from each plate and share my criticisms with my companions to give them an incentive to try and understand the texture, taste and balance of food and drink. The chef is very keen on choosing top quality fresh ingredients. He believes that these daily and fresh raw materials will always help the food look and taste better.
Başlangıçlar ideal sıcaklıkta, muhteşem bir sunumla geldi. Hepsi ideal oranlarda ve zengin tatlara sahipti. Ana yemek olarak iki adet orta pişmiş biftek Diane, bir adet orta pişmiş biberli biftek ve bir adet ızgara somon aldık. Başlangıç ile ana yemeğin sunumu arasındaki zamanlama kusursuzdu. Bu küçük mola, içkilerimizin ve sohbetimizin tadına varmamızı sağladı. Biftekler patates, karışık sebzeler ve karamelize soğanla, ızgara somon ise kuşkonmaz ve beyaz şarap sosuyla sunuldu. Biftekler son derece yumuşaktı; hepsi adeta ağzımızda eridi. Müthiş sağlıklı bir seçim olan ızgara somon, kuşkonmaz ve beyaz şarap sosuyla eşsiz bir bütünlük sağladı. Patateslerin dış kısımları çıtır çıtır, içleri yumuşak, tatları muhteşemdi. Her bir ana yemek özgün bir lezzet barındırdığından keyfimize diyecek yoktu. Böylece, bu güzel ortamda bütün gece boyunca hoşça sohbet etme imkânı bulduk. Bana eşlik eden diğer misafirlerle birlikte bir adet custard soslu ve vanilyalı dondurmalı elmalı tart ve bir adet tiramisu paylaştık. Hepsi taze, yumuşak ve nefisti. Son olarak, birçok müessese açısından artık çok önemli bir unsura dönüşmüş olan kahveye değinmeliyim. “The House”un lezzetli kahvelerinden denemenizi kesinlikle tavsiye ederim. Duble espresso, Türk kahvesi, latte ve cappuccinonun her biri sıcak, dengeli ve aromatikti.
The first courses were served at the right temperature in great presentations, exact proportions and rich taste. We ordered two medium steaks Diane, medium pepper steak and grilled salmon steak for the main course.Timing between the courses was perfect. It gave us the sufficient amount of time to enjoy our drinks and conversation. The steaks were served with pear potatoes, mixed vegetables and caramelized onions, and grilled salmon steak was served with asparagus and white wine cream sauce. The steaks were super tender, literally like butter melting in your mouth. The grilled salmon steak was full of flavors and delicious taste where asparagus and white wine cream sauce were a perfect choice to match this super healthy plate. The pear potatoes were soft inside but crispy outside with a fabulous taste. Every course had its own unique taste which made us enjoy ourselves even more and talk about this beautiful ambiance all through the night. We shared an apple pie with custard sauce and vanilla ice cream and finally a tiramisu. They were all fresh, soft and yummy. Coffee has become an important asset for some establishments. Given its importance, I definitely recommend everyone to have a decent cup of coffee at “The House”. Double espresso,Turkish coffee, latte and cappuccino were all hot and full of body and flavor.
99
Profesyonel bir eğitimden geçen “The House” Lounge Bar & Restaurant elemanlarının tümü kibar, zeki, disiplinli ve samimiydi. “The House” Lounge Bar & Restaurant salı günleri kapalı. Diğer günler 12:00’de kapılarını açan “The House”da mutfak 23:00’te kapanıyor, fakat müessese ilerleyen saatlerde içki hizmeti sunmaya devam ediyor. Eleştirmenler bir restoranı değerlendirirken menüyü, atmosferi, fiyatları ve hizmeti göz önünde bulunduran kapsamlı bir görüş sunarlar. Sizlere genel bir fikir verebilmesi açısından, mekân değerlendirmeleri bir ila dört yıldız arasında yapılır. Buna göre: •Bir yıldız (kötü): ortalamanın altında restoran. •İki yıldız (orta): fena değil ama tekrar ziyaret etmek için acele etmeyin. •Üç yıldız (çok iyi): üstün, akılda kalıcı. •Dört yıldız (olağanüstü): mükemmel, eşsiz deneyim. Değerlendirmemiz, “The House” Lounge Bar & Restaurant’ın dört yıldızlı bir müessese olduğu yönünde. Ambiyans, yemek, misafirperverlik... Tüm bu unsurlar mekânı mükemmel ve eşşiz kılıyor. Bu benzersiz restoranı dostlarıma, aileme ve yabancı ziyaretçilere şiddetle tavsiye ediyorum. Genel Müdür Cenk Bey ve Genel Müdür Yardımcısı Nazif Bey’e konukseverlikleri, şefe ve ekibine muhteşem yemekleri, diğer tüm elemanlara da bize çok özel bir akşam yaşattıkları için teşekkür ediyorum. Önümüzdeki yıllarda başarılarının devamını temenni ediyor, en iyi dileklerimi sunuyorum. İletişim Bilgileri: Adres: Ecevit Caddesi, The Colony Hotel karşısı, Girne Telefon: 0 392 816 10 10 Cep telefonu: 0 533 864 15 60 (Mevhibe Hanım) Fax: 0 212 299 79 85 E-posta: mevhibecangil@arkıngroup.com veya nazifsenturk@arkıngroup.com
100
Trained very professionally, the staff members were always unfailingly polite, smart, disciplined and friendly at “The House” Lounge Bar & Restaurant. “The House” Lounge Bar & Restaurant is closed on Tuesdays. “The House” opens at 12:00, the kitchen closes at 23:00, but the establishment continues to serve drinks. When rating a restaurant, reviewers present an overall view of the menu, atmosphere, cost and service. Just to give you a general idea, ratings vary from one star to four stars: •One star (poor): below-average restaurant •Two stars (fair): just ok, a place not worth rushing back •Three stars (excellent): superior, memorable •Four stars (extraordinary): transcendent, one of its kind According to our view as reviewers, “The House” Lounge Bar & Restaurant is a four-star establishment. The ambiance, food and the hospitality all add up to make this place transcendent, i.e., one of its kind. I definitely recommend this unique restaurant to friends, relatives and foreign visitors. I would like to thank to Manager Cenk and Assistant Manager Nazif for their kind hospitality; Executive Chef and his team for such great food; and all the other service personnel for making our evening very special. I wish them all the best and more success through the years. Contact Information Address: Ecevit Avenue, oppositeThe Colony Hotel, Girne Telephone: 0 392 816 10 10 Mobile: 0 533 864 15 60 (Ms. Mevhibe) Fax: 0 212 299 79 85 E-mail: mevhibecangil@arkıngroup.com or nazifsenturk@arkıngroup.com
Address: Ecevit Avenue, oppositeThe Colony Hotel, Girne Telephone: 0 392 816 10 10 - 0 533 864 15 60
PASSATEMPO DVD
Filmin Adı: Muhteşem Gatsby Yönetmen: Baz Luhrmann Oyuncular: Leonardo DiCaprio, Carey Mulligan, Joel Edgerton YapımYılı: 2013 Tür: Dram | Romantizm Filmin Konusu: F. Scott Fitzgerald’ın romanından uyarlanan “Muhteşem Gatsby”de, bono satıcısı Nick Carraway 1922 baharında New York’a gelir ve gizemli milyoner Jay Gatsby’ye komşu olur. Nick’in kuzeni Daisy, körfezin karşı yakasında yaşamaktadır. Carraway’in yeni zenginlerin saplantı ve trajediyle dolu yaşamlarını keşfetmesi uzun sürmez. Bu filmi izlemeniz için 4 neden: 1- Aşık olduğunuz veya sahip olmak istediğiniz hayatı tutkuyla kovaladığınız dönemleri hatırlattığı için. 2-Yalancı da olsa Gatsby’nin bir rüyanın peşinde koşmasının sizde bırakacağı etkiyi görmek için. 3- Gatsby’nin hikayesini gerçekçi kılan, zekice kurgulanmış film müziklerini dinlemek için. 4- İzledikten uzun süre sonra dahi sizi düşündürten güçlü temaları işleyen bir film olduğu için. 102
Movie: The Great Gatsby Director: Baz Luhrmann Stars: Leonardo DiCaprio, Carey Mulligan, Joel Edgerton Year: 2013 Genre: Drama | Romance Plot: An adaptation of F. Scott Fitzgerald’s novel, where bond-seller Nick Carraway comes to New York City in the spring of 1922. Nick lands next door to a mysterious, partygiving millionaire, Jay Gatsby and across the bay from his cousin, Daisy. Soon enough, however, Carraway will witness the cracks of this nouveau riche existence, where obsession and tragedy await. 4 reasons to watch this movie: 1- This movie may awaken a memory of when you were in love with a person or an idea for what your life should be. 2- Gatsby embodies a dream and makes you root for him, even though he is shown to be a liar. 3- Music in this movie is quite an intelligent touch that makes you feel that the story of Gatsby is realistic. 4- This movie has strong themes that make you think long after you have watched it.
PASSATEMPO MÜZİK / MUSIC
haggard 1
991 yılında Asis Nasseri önderliğinde kurulan Alman grup, Orta Çağ ve Rönens dönemi müziklerini ve klasik müziği “doom metal” türüyle harmanlayarak dinleyicinin beğenisine sunuyor.
16 kişiden oluşan grubun bütün şarkılarını, grubun vokalist ve gitaristi olan Asis Nasseri yazıyor. “Awaking the Centuries” (Yüzyılları Uyandırmak) (2000) albümü ile ünlenen grup daha sonra çıkardıkları “Eppur Si Muove” (Ama Yine De Dönüyor) (2004) ve “Tales of Ithiria” (Ithiria’nın Öyküleri) (2008) albümleriyle de başarılarına yenilerini eklewwmeye devam ediyor.
F
ounded by Asis Nasseri in 1991, Haggard is a doom metal German band inspired by medieval, Renaissance and classical music.
The band has 16 members. All songs are written by Asis Nasseri who is also the vocalist and guitarist of Haggard. Their first album “Awaking the Centuries” was released in 2000 and brought them success. Their later achievements include two more albums, namely, “Eppur Si Muove” (2004) and “Tales of Ithiria” (2008).
103
AJANDA / AGENDA
. TiYATRO LEYLA’NIN EVİ Yazan: Zülfü Livaneli Yöneten: Nedim Saban TİYATRO KARE
17 Ocak Cuma, 20:30
Mağusa Kültür ve Kongre Merkezi
HARİKALAR MUTFAĞI Çocuk Oyunu Yazan: Ege Işık - Haluk Işık Yöneten: Nergül Tuncay K. T. DEVLET TİYATROLARI
20 Ocak Pazartesi, 09:00-12:00 21 Ocak Salı, 09:00-12:00 22 Ocak Çarşamba, 09:00-12:00 23 Ocak Perşembe, 09:00-12:00 Lefkoşa - Atatürk Kültür Merkezi
. SERGI PUL SERGİSİ
POSTA DAİRESİ & K. T. FİLATELİ DERNEĞİ Lefkoşa - Atatürk Kültür Merkezi
3-13 Ocak ÖZGE ERTANIN
“TEKRAR BAK” RESİM & VİDEO YERLEŞTİRME SERGİSİ The House Art Rooms - Girne
9-31 Ocak UZAY ŞAİRİ OSMAN TÜRKAY
SERGİ - ŞİİR VE MÜZİK DİNLETİSİ Lefkoşa - Atatürk Kültür Merkezi
24 Ocak, 19:00 AYLİN ÖREK
KİŞİSEL RESİM SERGİSİ Lefkoşa - Atatürk Kültür Merkezi
29 Ocak-7 Şubat
104
THEATER LEYLA’S HOUSE
Written by Zülfü Livaneli Directed by Nedim Saban TİYATRO KARE
17 January Friday, 20:30
Mağusa Culture and Convention Center
A KITCHEN OF WONDERS
Children’s Play Written by Ege Işık and Haluk Işık Directed by Nergül Tuncay CYPRUS TURKISH STATE THEATERS
20 January Monday, 09:00-12:00 21 January Tuesday, 09:00-12:00 22 January Wednesday, 09:00-12:00 23 January Thursday, 09:00-12:00 Lefkoşa - Atatürk Culture Center
EXHIBITION PHILATELIC EXHIBITION
POST OFFICE & CYPRUS TURKISH PHILATELIC ASSOCIATION Lefkoşa - Atatürk Culture Center
3-13 January ÖZGE ERTANIN
“LOOK AGAIN” PAINTING AND VIDEO INSTALLATION EXHIBITION The House Art Rooms - Girne
9-31 January OSMAN TÜRKAY, THE “SPACE AGE” POET
EXHIBITION, POETRY READING AND MUSIC PERFORMANCE Lefkoşa - Atatürk Culture Center
24 January, 19:00 AYLİN ÖREK
PERSONAL PAINTING EXHIBITION Lefkoşa - Atatürk Culture Center
29 January-7 February 105
. SiNEMA PATRON MUTLU SON İSTİYOR
Yönetmen: Kıvanç Baruönü Oyuncular: Tolga Çevik, Ezgi Mola Komedi-Romantik, Türkiye 2013
1 Ocak Çarşamba – Lemar Cineplex HALAM GELDİ
Yönetmen: Erhan Kozan Oyuncular: Melisa Celayir, Tunç Oral Dram, Türkiye 2013
10 Ocak Cuma – Lemar Cineplex ÇILGIN DERSANE
Yönetmen: Kâmil Çetin Oyuncular: Oğuzhan Çakır, Paşhan Yılmazel Komedi, Türkiye 2013
17 Ocak Cuma – Lemar Cineplex FRANKENSTEIN
Yönetmen: Stuart Beattie Oyuncular: Aaron Eckhart, Bill Nighy Aksiyon-Fantezi-Bilim Kurgu, ABD 2013
24 Ocak Cuma – Lemar Cineplex
106
CINEMA BOSS WANTS A HAPPY ENDING
Directed by Kıvanç Baruönü Cast: Tolga Çevik, Ezgi Mola Comedy-Romance, Turkey 2013
1 January Wednesday – Lemar Cineplex PERIOD
Directed by Erhan Kozan Cast: Melisa Celayir, Tunç Oral Drama, Turkey 2013
10 January Friday – Lemar Cineplex CRAZY CLASS
Directed by Kâmil Çetin Cast: Oğuzhan Çakır, Paşhan Yılmazel Comedy, Turkey 2013
17 January Friday – Lemar Cineplex I, FRANKENSTEIN
Directed by Stuart Beattie Cast: Aaron Eckhart, Bill Nighy Action-Fantasy-Science Fiction, USA 2013
24 January Friday – Lemar Cineplex
107
BULMACA / PUZZLE
LABIRENT / LABRINTH
Çözümü Solution 108
BULMACA / PUZZLE
NUMERICA
Çözümü Solution 109
BULMACA / PUZZLE
4
3
4 110
2
3
2
1
1
SUDOKU
ACİL NUMARALAR / EMERGENCY NUMBERS
KKTC’yi ziyaret edenler için önemli numaralar
Important telephone numbers for visitors to the TRNC
KKTC Ekonomi Bakanlığı:
0392-22-86838
TRNC Ministry of Economy:
0392-22-83594
KKTC Tarım ve Orman Bakanlığı:
0392-22-83594
TRNC Ministry of Agriculture and Forestry:
0392-22-83594
KKTC Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı:
0392-61-12000
TRNC Ministry of the Environment and Natural Resources:
0392-61-12000
Lefkoşa - Turizm Bakanlığı Danışma Bürosu:
0392-22-89629
Nicosia - Ministry of Tourism Information Office:
0392-22-89629
Lefkoşa Türk Belediyesi:
0392-22-85221
Nicosia Municipality:
0392-22-85221
Lefkoşa Derviş Paşa Müzesi:
0392-22-73569
Nicosia Dervish Pasha Museum:
0392-22-73569
Lefkoşa Kütüphane ve Taş Eserleri Müzesi:
0392-22-84349
Nicosia Library and Lapidary Museum:
0392-22-84349
Lefkoşa Lüzinyan Evi:
0392-22-71285
Nicosia Lusignan House:
0392-22-71285
Lefkoşa Mevlevi Tekke Müzesi:
0392-22-71283
Nicosia Mevlevi Dervish Lodge:
0392-22-71283
Lefkoşa Polis:
0392-22-83311
Nicosia Police Station:
0392-22-83311
Lefkoşa Devlet Hastanesi:
0392-22-85441
Nicosia State Hospital:
0392-22-85441
Lefkoşa Yakın Doğu Ünv. Hastanesi Acil Servis
0392-153
Nicosia Near East Univ. Hospital Emergency Service
0392-153
Lefkoşa Elektrik Arıza:
0392-22-75557
Nicosia Electricity Repairs:
0392-22-75557
Lefkoşa Galeria Cinema:
0392-22-77030
Galleria Cinema:
0392-22-77030
Lefkoşa Mısırlızade Sineması:
0392-22-89698
Nicosia Mısırlızade Cinema:
0392-22-89698
Lefkoşa Lemar Cineplex:
0392-22-35395
Nicosia Lemar Cineplex:
0392-22-35395
Gazimağusa Turizm Danışma Bürosu:
0392-36-62864
Famagusta Tourism Information Office:
0392-36-62864
Gazimağusa Belediyesi:
0392-36-64556
Gazimağusa Canbulat Müzesi:
0392-36-65498
0392-36-64556 Famagusta Municipality: 0392-36-65498 Famagusta Canbulat Museum:
Gazimağusa St. Barnabas Müzesi:
0392-36-48331
Famagusta St. Barnabas Museum:
0392-36-48331
Gazimağusa Yeni İskele İkon Müzesi:
0392-37-12933
Famagusta-İskele Icon Museum:
0392-37-12933
Gazimağusa Devlet Hastanesi:
0392-36-48986
Famagusta State Hospital:
0392-36-48986
Gazimağusa Elektrik Arıza:
0392-36-65514
Famagusta Electricity Repairs:
0392-36-65514
Gazimağusa Galeria Sinema:
0392-36-51270
Famagusta Galleria Cinema:
0392-36-51270
Girne Belediyesi:
0392-81-51884
Kyrenia Municipality:
0392-81-51884
Girne Akçiçek Hastanesi:
0392-81-52266
Kyrenia Akçiçek State Hospital:
0392-81-52266
Girne Barış ve Özgürlük Müzesi:
0392-82-18616
Kyrenia Peace and Freedom Museum:
0392-82-18616
Girne Bellapais Manastırı:
0392-81-57540
Kyrenia Bellapais Abbey:
0392-81-57540
Girne Güzel Sanatlar Müzesi:
0392-81-52287
Kyrenia Fine Arts Museum:
0392-81-52287
Girne Kalesi ve Müzeleri:
0392-81-52142
Kyrenia Castle and Museum:
0392-81-52142
Girne Halk Sanatları Müzesi:
0392-81-57688
Kyrenia Folk Art Museum:
0392-81-57688
Girne Galleria Sinema:
0392-81-59433
Kyrenia Galleria Cinema:
0392-81-59433
Girne Lemar Cineplex:
0392-82-23399
Kyrenia Lemar Cineplex:
0392-82-23399
Güzelyurt Belediyesi:
0392-71-42018
Güzelyurt Müzesi:
0392-71-42202
0392-71-42018 Omorphou Municipality: 0392-71-42202 Omorphou Museum:
Sağlık Sorunları:
0392- 112
Health Problems:
0392-112
Polis:
0392-155
Police:
0392-155
Yangın:
0392- 199
Orman Yangını:
0392- 177
0392-199 Fire: 0392-177 Forest Fires:
111
112