PassatempoXP Sayı 36

Page 1

-N0:36-Ni san/Apr i l2014

No: 3 6

Al abi l i r s i ni z/YourCompl i ment ar yCopy Ni san/Apr i l









Karaoğlanoğlu Cad., Paşaoğlu İş Merkezi, No:4 Karaoğlanoğlu, Girne








İÇİNDEKİLER / CONTENTS

15. Passatempo’dan / From Passatempo YÖNETİM / MANAGEMENT:

16. Portre / Portrait 24. Tarih / History

CYXP Aviation Ltd. Genel Müdürü v e Pegasus Havayolları Kıbrıs Temsilcisi CYXP Aviation Ltd. General Manager and Pegasus Airlines Cyprus Representative M. Zeki Ziya z.ziya@cyprusxp.com Pegasus Havayolları Kıbrıs Merkez Ofisi Pegasus Airlines Cyprus Main Office Hasane Ilgaz Sokak, 11 B, Köşklüçiftlik / Lefkoşa Tel.: (+90) 392 228 73 11 Fax: (+90) 392 227 22 90 YAYIN YÖNETİM / PUBLICATION MANAGEMENT Genel Yayın Yönetmeni / Publishing Director Can Sarvan cansarvan@isvic.com

30. Kıbrıs Enstantaneleri / Cyprus in Photographs

İsviç İletişim Hizmetleri Ltd. Güzeltepe Sokak, 18, Edremit / Girne Tel: (+90) 0548 888 00 09 www.isvic.com info@isvic.com YAPIM / PRODUCTION

42. Hayvanlar Alemi / Animal Life 50. Sanat / Art 58. Spor / Sport

Röportaj / Interview Hakan Çakmak Sanat Yönetmeni / Art Director Laden Uyguroğlu Kapak fotoğrafı / Cover Photography Laden Uyguroğlu Fotoğraf / Photography Hakan Çakmak Çeviri / Translation Mehmet Ratip Düzelti / Proof Reading Mehmet Ratip

64. Yol Notları / Road Notes 76. Gündüz & Gece / Day & Night

Muhasebe / Accounting Fırat Özbolayır firatozbolayir@isvic.com Website www.passatempoXP.com Reklamlarınız İçin / For Advertising reklam@isvic.com isviciletisim@gmail.com

90. 108.

BASKI-CİLT / PRINTING-BINDING

Gurme / Gourmet Bulmaca / Puzzle

Görsel Dizayn Ofset Matbaacılık Atatürk Bulvarı, Deposite İş Merkezi, A5 Blok Kat:4, No: 405 İkitelli OSB, Başakşehir, İstanbul Tel.: 0212 671 91 00 Fax: 0212 671 91 90 www.gdofset.com

Tüm hakları saklıdır. Yazılı izin olmadan içeriğin bir bölümünün ya da tümünün yeniden yayınlanması kesinlikle yasaktır. All right reserved. Reproduction in part or in whole without written permission is strictly prohibited.

14


PASSATEMPO’DAN / FROM PASSATEMPO

Bahar’ın en güzel yaşandığı Ada: Kıbrıs The best island to live the spring: Cyprus

Can Sarvan

K

ıbrıs’ın baharı, dünyanın diğer ülkelerinde yaşandığından daha güzeldir mealinde bir iddia ortaya atmak, siz okuyucularımıza abartılı gelebilir. Ama burada yaşayan biri için, gerçekten de Ada’da bahar cennete, güzelliğe ve sevgiye açılan büyülü bir kapıyı çağrıştırır.

Y

ou, dear readers, might find it overblown when I claim that springtime in Cyprus is more beautiful than springtime in any other part of the world. Still, for someone living in Cyprus, springtime is indeed like a magic door opening to paradise, beauty and love.

O kapı mevsimi gelip de bir kere açıldı mı; toprağın neredeyse her parçasından doğan binbir renkte ve çeşitte çiçek, masmavi gökyüzü ve turkuaz deniz ile birleşince ve doğanın kusursuz estetiği üzerinde bir de Ada’nın antik yapıları tüm görkemiyle yükselince, yeryüzündeki en güzel yerin Kıbrıs olduğunu siz de teslim edebilirsiniz.

As soon as the spring arrives and that door is wide open, thousands of colours of thousands of flowers emerge from every corner of land and unites with the deep blue sky and the turquoise sea. Add to this picture the way the island’s ancient monuments rise above this perfect aesthetic of nature and you might see what I mean when I say that Cyprus is the most beautiful place on earth.

Çünkü Kıbrıs’a bahar gelir; coşku, üretkenlik, tabiat ile kucaklaşma ardı sıra sizi takip eder. Sanat etkinlikleri giderek ısınan havalara uyum sağlar ve Ada gençliğinin yaratıcılığıyla sokaklara yansır. Ülkenin dinamik iş insanları doğanın bereketine imrenerek yeni girişimlerine hayat vermeye çalışır. Ada’nın en iyi şefleri mevsimin tazeliğine yaraşır en kaliteli yemekleri beğeninize sunmak için yarışır.

After all, springtime in Cyprus is followed by joy, creativity and being in unison with nature. Art events adapt to warmer weathers and the innovative works of the island’s youth overflow into the streets. The dynamism of the country’s businesspersons try to emulate the nature’s bounty by bringing new enterprises to life. The best cooks of the island, inspired by the freshness of the season, compete to present food of the finest quality for your enjoyment.

Ama belki de hepsinden önemlisi, dünyanın en gözde metropollerinde bulamayacağınız, artık nadir rastlanan bir şeyi, mevsimin değiştiğini müjdeleyen, havayı kuşatan, toprağa karışan ve içtiğiniz suyun tadına dahi nüfuz eden o bahar kokusunu Kıbrıs’ta hâlâ duyabiliyor olmanızdır. Ada’da bahar takviminizde değişen rakamların ötesinde, bütün duyularınızı harekete geçiren bir gerçekliğe sahiptir.

But perhaps most important of all, something you will never find in the most popular metropolises of the world, something truly rare is around here. The smell of springtime which heralds the change of seasons, permeates the air, blends with the soil and marks even the taste of your drinking water is still tangible in Cyprus. Springtime on this island has a reality beyond the changing numbers on your calendar, a reality that stimulates all your senses.

Kıbrıs’ın baharına hoş geldiniz. Sevinçli olmalısınız…

So, welcome to springtime in Cyprus. You must enjoy it...

15


PORTRE / PORTRAIT

Tiyatrodan beyaz cama uzanan öyküsüyle usta bir oyuncu From theater stage to television screen, the story of a masterful actor

OSMAN ALKAŞ “Sanatçı, derdi olan ve topluma söyleyecek bir sözü olan kişidir” “Artist is a person with public concerns, someone with a message to the society”

5

Hakan Çakmak

0 yıllık sanat geçmişi olan Kıbrıs Türk Tiyatrosu’nun duayen isimlerinden Osman Alkaş, 3 Kasım 1955 tarihinde Lefkoşa’da dünyaya geldi. Adının Osman Fehmi olduğu ilkokul yıllarında nerede bir müsamere ya da şiir okuma etkinliği varsa en önde duran isimlerdendi. Sahne ile henüz o yıllarda tanışan ve oyunculuk kurdu içini kemirmeye başlayan Alkaş, ortaokul ve lise yıllarında sahnelenen okul piyeslerinde aldığı rollerin verdiği cesaret ve edebiyat öğretmeniSami Ergün’ün teşvikiyle, 70’li yılların başlarında konservatuvar eğitimi için Ankara’nın yolunu tutacaktı. 1973 yılında girdiği Ankara Devlet Konservatuvarı Oyunculuk Anabilim Dalı’nı 1976 yılında tamamlayarak Ada’ya dönen Osman Alkaş, oyunculuk kariyerinin ilk yıllarında Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları sahnesinde sözleşmeli sanatçı olarak çalıştı. 1980 yılında Lefkoşa Türk Belediyesi tarafından düzenlenen Kültür Sanat Festivali’nde Çağdaş Sanatçılar Derneği’nin sahnelediği “Vatandaş Oyunu” adlı oyunda Yaşar Ersoy, Erol Refikoğlu ve Işın Cem (Refikoğlu) ile rol aldığı için adı geçen oyuncularla birlikte Devlet Tiyatroları’ndaki görevlerine son verilen oyuncular arasında yer aldı. Mısırlızade Sineması salonundaki oyunun sahnelendiği akşam, takvim yaprakları 11 Eylül 1980’i gösteriyordu. Dönemin Lefkoşa Belediye Başkanı Mustafa Akıncı’nın teklifiyle Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nun kurucu kadrosunu oluşturan bu isimlerle birlikte pek çok başarılı oyunda oyuncu ve yönetmen olarak görev alan Osman Alkaş, 90’lı yılların ortalarından itibaren önce televizyon programları ile popülerleşen ve sinema filmlerinin yanı sıra Türk televizyon dizilerinde de rol alacaktı.

16

O

sman Alkaş is one of the doyens of Turkish Cypriot theater with a 50-year history in art. Born on 3 November 1955 in Lefkoşa, he was already a leading student participating in every show or poetry performance possible during his primary school days when his name was Osman Fehmi. His first encounter with the stage was that early and, thereafter, he got caught with the bug of acting, so to speak. Alkaş was further encouraged by his acting peformances during his years at the secondary school and high school and supported by Sami Ergün, his literature teacher. In the early 1970s, he went to Ankara to receive conservatory training. He enrolled in the Major Degree Program of Acting at Ankara State Conservatory in 1973. Upon his graduation in 1976, he returned to the island and worked as a contract actor at Cyprus Turkish State Theaters during the first years of his acting career. In 1980, he took part in the play called “Citizen Game” (Vatandaş Oyunu), together with his fellow actors Yaşar Ersoy, Erol Refikoğlu and Işın Cem (Refikoğlu), staged by the Association of Contemporary Artists as part of the Festival of Culture and Art and organized by the LefkoşaTurkish Municipality.Their participation in the play led to the removal of all the named actors from their jobs.The date of the evening when the play was staged at Mısırlızade Cinema Hall was 11 September 1980. The said names, along with Osman Alkaş, became the founding members of Lefkoşa MunicipalityTheater upon an invitation by Mustafa Akıncı, a Former Mayor of Lefkoşa, and they acted together in many successful plays, some of which were directed by Osman Alkaş himself. From the mid-1990s onwards, Alkaş first became popular with his roles in television shows and motion pictures and eventually began to take part inTurkey’s television series.


17


Lefkoşa Belediye Tiyatrosu 3 Kasım 1980’de kurulmuştu ve Alkaş’ın doğum günüyle çakışan bu gün, sanatçının hayatı boyunca aldığı en anlamlı armağanlardan birine vesile olmuştu. 20 yıl boyunca dört kişilik kadrosuyla ve dıştan takviyelerle Lefkoşa Belediye Tiyatrosu çatısı altında ses getiren oyunlara imza atan dörtlü “Bizden sonrası tufan olmasın!” anlayışıyla yeni oyuncuların yetişmesinde de önemli bir görevi yerine getirdiler. Emekli olduğu halde hiçbir zaman bağlarını koparmadığı ve halen mensubu olduğu Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’ndaki 35 yıllık kariyerinde, 100’e yakın oyunda rol alan ve 10’u aşkın oyunda yönetmenlik yapan Osman Alkaş ve arkadaşları sadece oyun sahneleyen değil, tiyatronun her türlü idari ve teknik konularıyla ilgilenen isimler olacaktı. Tiyatroya yan hizmet verecek düzeyde yetişmiş elemanların olmaması ve kadro sıkıntısı nedeniyle, oyun çalışan sanatçılar bir yandan da dekor, ışık ve efektlerin hazırlanmasında etkin olmak durumundaydılar.

18

Lefkoşa Municipality Theater was established on 3 November 1980. The date, coinciding with Alkaş’s birthday, was regarded by the actor as one of the most meaningful birthday gifts in his entire life.The four original members staged many important plays under the roof of Lefkoşa Municipality Theater, sometimes with the contribution of volunteers. They also regarded the training of new actors as their own responsibility and fulfilled an important duty to future generations. Even after his retirement, Alkaş never lost contact with Lefkoşa Municipality Theater. He is still an active member of the institution where he acted in almost 100 plays and directed more than 10 throughout his 35-year career. Osman Alkaş and his friends were not only responsible for staging plays, but also took care of every administrative and technical task related to the theater. Due to lack of a sufficient number of employees and skilled persons who could provide additional services for theaters, the artists had to take care of decoration, lighting and effects as they were preparing for their roles.


19


İlk 10 yıl boyunca oldukça uzun, zor, çekişmeli ve çatışmalı bir dönem yaşayan, teknik ve donanım açısından yaşadıkları yetersizlikleri sanatsal çözümlerle aşmaya çalışan ekip, buna rağmen sahneledikleri oyunları Lefke’den Kaleburnu’na Ada’nın her yanına götürecekti. Alkaş’a ve bu ekibi oluşturan sanatçıların bakış açısına göre bir derdiniz ve topluma söyleyeceğiniz bir sözünüz yoksa sanatçılık yapmaya kalkışılmamalıdır ve sanat toplum için yapılması gereken bir eylemdir. İnsanlık her zaman daha ileri aşamada bir yönetim ve daha iyi yaşam koşullarının beklentisini taşır. Pahalı arabalarla villaların ve zenginliğin yollarını değil; insanca yaşayabilmenin, dürüst ve adaletli olmanın yollarını aramaktır bu. Özelde tiyatronun genelde de sanatın bu düşünceye hizmet etmesini savunan Osman Alkaş, sanatın kadın erkek ilişkilerinden çocuklarla ilişkilerimize, toplumsal yapıdan siyasal sisteme ilişkin her alanda sorgulayıcı bir tavra sahip olması gerektiğini söylüyor. O’na göre sanatıyla insanları güldüreyim, eğlendireyim ve paramı kazanayım diye düşünenler usta bir ip cambazı olmaktan öteye geçemezler ve ipten indikleri anda kimseye yararı olmayacak olan marifetleri de sona erer…

This team went through a long, difficult, contentious and quarrelsome period for the first ten years as they tried to find artistic solutions to the problem of technical inadequacies and lacking equipments. Still, they managed to stage plays in every part of the island, from Lefke to Kaleburnu. According to the perspective of Alkaş and other members of this team, one should not try to become an artist if one does not have anything to say to the society. Art is action performed for the sake of the society. Human beings always carry the hope of having a more progressive government and better conditions of life. This is also a search for the possibility of living humanely and becoming an honest and just person; not a quest for the riches and for acquiring more expensive cars and villas. Osman Alkaş believes that art in general and theater in particular should serve this perspective. Art has to adopt a questioning attitude towards every domain, including relationships between men and women, relationships with children, social structure and political system. According to Alkaş, those trying to make some money by making people laugh and enjoy themselves are mere rope dancers and as soon as they complete their performance, their talent which has no use for anyone else ends, too...

Tiyatro sanatının temelinde, her sanat dalı ve hayatın her alanında olduğu gibi çelişkiler üzerine kurgulanmış bir yapı var. Tiyatro sahnesinde uzun yıllar boyunca Erol Refikoğlu ile çelişkinin iki ucundan birini temsil eden Osman Alkaş, bu sürecin yetişmiş eleman sıkıntısından kaynaklanan bir zorunluluk sonucunda ortaya çıktığını söylüyor. Adı konmamış ama Türk tiyatro geleneğindeki KavukluPişekâr gibi bir ikiliyi temsil eden Alkaş ve Refikoğlu ile Işın Cem ve Yaşar Ersoy dörtlüsü, yıllar içinde Belediye Tiyatrosu çatısı altında birbirlerinin hem ustası hem de çırağı olacaktı.

Theater rests on a structure based on contradictions, like every other branch of art and domain of life. For many years, Osman Alkaş and Erol Refikoğlu have represented such a contradiction. According to Osman Alkaş, such processes inevitably result from the lack of trained professionals. Though not clearly named as such, Alkaş and Refikoğlu have come to represent a duo like Kavuklu and Pişekâr of the Turkish theater tradition. Alkaş and Refikoğlu, together with Işın Cem and Yaşar Ersoy, have become each other’s masters and apprentices throughout their years at the Municipality Theater.

20


21


Osman Alkaş’ın hem kamera önü hem de kamera arkasındaki oyunculuk, senaryo yazımı, prodüksiyon vb. unsurları içeren televizyon deneyimi, 1994 yılında Tolgay Tarıman’la hayata geçirdikleri ‘Torba’ adlı programla başlamıştı. Uzun yıllar boyunca Kıbrıs televizyon kanallarının birçoğunda yayınlanan bu programla adı farklı bir alanda da öne çıkmaya başlayan Osman Alkaş’a Türkiye’den ilk dizi teklifleri 15 yıl kadar önce yapılmaya başlanmıştı. Alkaş, tam gün mesaisini vermek ve oyuncu yetiştirmek misyonunu da sürdürmek durumunda olduğu Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’ndaki görevlerinden dolayı bu teklifleri nazikçe geri çevirmek zorunda kaldığını anlatıyor. Sözünü ettiği misyonu tamamlayıp yeni yetişen genç tiyatroculara bayrağı teslim ettikten sonra, ilk olarak Derviş Zaim’in ‘Gölgeler ve Suretler’ filminin ana karakterlerinden birini canlandıran Osman Alkaş’a, filmin Türkiye’de vizyona girmesinin ardından dizi teklifleri yeniden gelmeye başladı. 2010 yılında Türk televizyon tarihinin en popüler dizileri arasında yer alan, ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ adlı dizide, 12. bölümden itibaren 3 yıl boyunca Ekrem Tatlıoğlu rolünü üstlenen Osman Alkaş, bu dizideki başarısının ardından TRT için çekilen ‘Eski Hikâye’ dizisinde rol aldı. Sinema alanında geçen yıl eş zamanlı olarak çekilen ve bu yılın başlarında vizyona giren ‘Hükümet Kadın 2’ ile ‘Halam Geldi’ filmlerinde de rol aldı. OsmanAlkaş,Türk sineması veTürk televizyonları dışındaUNESCO’nun desteklediği Susam Sokağı Şirketi ile İngiltere’deki Peace Child Organization’un Kıbrıs’la ilgili olarak 2001’de çekilen “Gimme 6” adlı çocuk filminin hem yazarlık hem oyunculuk görevini üstlenirken, Güney Kıbrıs’ta çekilen uzun metrajlı filmlerde de hem Türkçe hem Rumca hem de İngilizce dillerinde oyunculuk yaptı. Film ve dizi çalışmalarını Asiye Kocaman Oyunculuk Ajansı bünyesinde sürdüren ve yeni sezonda ekranlara gelecek olan dizilerden birinde görev alması beklenen Osman Alkaş, bugünlerde 35 mm. olarak çekilecek yeni bir filmin çekimleri için İstanbul’da kamera karşısında. Kendisine başarılar dileriz.

22

Osman Alkaş’s experience in television, covering parts both in front of and behind the camera, including acting, screenwriting, production, etc., began in 1994 with the television show called ‘Sack’ (Torba), created together with Tolgay Tarıman. This show remained on television screens for long years on many of the localTV stations of Cyprus. As Alkaş gained recognition for his television appearances, the first proposals fromTurkey began to arrive almost 15 years ago. He was forced to kindly reject these offers due to his ongoing duties at the Lefkoşa Municipality Theater where he continued to work full-time and kept pursuing the mission of training new actors. After he considered this mission accomplished and transferred his responsibilities to the younger generation of actors, he first played one of the main characters in ‘Shadows and Faces’ (Gölgeler ve Suretler), a film by Derviş Zaim. After the movie hit the theaters inTurkey, Osman Alkaş once again began to receive offers from Turkey for parts in television series. In 2010, he began to portray the character called Ekrem Tatlıoğlu in ‘AsTime Goes By’ (Öyle Bir Geçer Zaman Ki), one of the most popularTV series in the history ofTurkish television, from the 12th episode onwards and for 3 years. After his successful performance in this series, he took a role in ‘Old Story’ (Eski Hikâye), a series produced forTurkish Radio Television (TRT). His cinema career continued as well, as he took part in two movies, ‘Government Mom 2’ (Hükümet Kadın 2) and ‘My Aunt Is Here’ (Halam Geldi), that arrived in theaters early this year. In addition to his appearances in Turkish cinema and Turkish television, Osman Alkaş became the writer and actor in a 2001 children’s movie about Cyprus called “Gimme 6”, a UNESCO-supported joint project by Sesame Street Company and Peace Child Organization of the UK. Alkaş also took part as an actor in feature films produced in Southern Cyprus, acting inTurkish, Greek and English. The actor, affiliated with Asiye Kocaman Acting Agency, continues to take part in movies andTV series. He is expected to take a role in one of the new TV series of the next season. Alkaş is currently shooting a 35 mm film in İstanbul. We wish him great success.



TARİH / HISTORY

24


. Kleopatra/Antonius Aski ve Kibris . Cyprus and the Love Affair Between Cleopatra and Antoniuss S. Mehmet

E

ski Roma Cumhuriyeti’nin M.Ö 130-30 yılları arasında yaptığı fetihlerden biri de M.Ö 58’de Kıbrıs’ı Roma’ya bağlamaktır.

Romalılar Batı Akdeniz’de üstünlüklerini kurduktan sonra gözlerini Doğu Akdeniz’e çevirir. Doğu Akdeniz’deki Kıbrıs Adası bir deniz üssü olmasının yanı sıra şarap, yağ, buğday, arpa, şeker ve pamuk üretiminde üstünlüklere sahiptir. Keza Ada’nın maden yataklarına ve ilaç yapımında kullanılan kimyasal bileşiklere sahip olması da Romalıların dikkatini çekmiştir. Romalı bir yönetici olan Publius Claudius Bellus’un Kıbrıs sularında korsanlar tarafından esir alınması ve korsanlardan kurtulmayı başaran Bellus’un Roma’ya dönünce anlattıkları Romalı komutan Marcus Pocius Cato’nın Kıbrıs’ın ele geçirilmesi için görevlendirilmesine neden olur. Mısır Kralı XII. Ptolemaios’un erkek kardeşi tarafından yönetilen Kıbrıs’a Roma’dan general Cato’nun yaklaştığı duyulunca Kıbrıs kralı intihar eder. Daha önce Mısırlıların egemenliği altında olan Kıbrıs böylelikle Romalıların yönetimine geçer. M.Ö 47’de Roma Cumhuriyeti lideri Jül Sezar Kıbrıs’ı Mısır Kraliçesi ve Mısır’ın son firavunu Kleopatra (Kleopatra VII)’nın kız kardeşi Arsinoe’ye sus payı olarak verir. Zira Arsinoe Sezar’ın Mısır’daki hakimiyetini hiçbir zaman desteklememiştir.

O

ne of the conquests of the ancient Roman Republic between the years 130 B.C. and 30 B.C. wasCyprus, which came under Roman rule in 58 B.C.

After consolidating their power over the Western Mediterranean, the Romans began to consider extending their influence over the Eastern Mediterranean.The island ofCyprus in the Eastern Mediterranean was not only a naval base, but also known for its advantages in the production of wine, oil, wheat, barley, sugar and cotton. Moreover, the Romans were interested in the potential of the island in terms of mineral reserves and chemical compounds used in medicine manufacturing. When PubliusCladius Bellus, a Roman administrator, was taken hostage by pirates in the territorial waters of Cyprus and yet returned to Rome after he managed to free himself from captivity and told his stories aboutCyprus, Marcus PociusCato, the Roman commander, was assigned with the mission of conquering Cyprus. When news broke out that General Cato from Rome was approaching Cyprus, which was then ruled by the brother of Ptolemaios XII, the Egyptian King, the king ofCyprus committed suicide. In this way,Cyprus which was previously under Egyptian rule came under the rule of the Romans. JuliusCaesar,theleaderoftheRomanRepublic,gavethecontrolofCyprustoArsinoe,thesisterofCleopatra who was the Queen as well as the last paraoh of Egypt, as a concession to appease her, as Arsinoe never supportedCaesar’s rule over Egypt. 25


Sezar’ın M.Ö 44’te öldürülmesinden sonra ikiye ayrılan Roma Cumhuriyeti’nin doğusu Marcus Antonius’a, batısı ise daha sonraları I. Roma İmparatoru Augustus olarak anılacak Sezar’ın yeğeni Octavianus’a bırakılır. Sezar’ın ardından Doğu Roma İmparatoru Marcus Antonius ile ihtiraslı bir aşk yaşayan ve hakkında yaratılan mitlere rağmen güzelliğinden çok zekası ile ünlü Mısır Kraliçesi Kleopatra’ya Kıbrıs Adası Antonius tarafından hediye edilir. Sonu trajediye bitse de tarihe mal olmuş bu ünlü aşk hikayesinin taçlandığı an Kleopatra’nın aldığı hediye midir bilinmez ama Kleopatra Kıbrıs’ta erkek bebeğini kucaklar haliyle para bile bastırır. Octavianus’un kız kardeşi ile evli olmasına karşın Kleopatra’ya aşık olan Antonius’a Octavianus diş bilemektedir. Roma’ya hükmetmek için Octavianus ve Antonius arasındaki iktidar savaşı, M.Ö 31’de Octavianus’un Antonius ve Kleopatra’yı Aktium Savaşı’nda yenmesiyle son bulur. Kleopatra ve Antonius İskenderiye’ye kaçarsa da, M.Ö 30’da Octavianus’un Mısır’a girer. Antonius Kleopatra’nın intihar ettiği iddialarına inanarak kendisini kılıcıyla öldürmeye teşebbüs eder.Yaralı Antonius’un Kleopatra’nın kollarında ölmesinden sonra da Kleopatra intihar eder. Kıbrıs Adası Kleopatra’nın ölümünün ardından Octavianus tarafından Roma’ya bağlanır.

After Caesar’s murder in 44 B.C., the Roman Republic was divided between the east under the control of MarcusAntonius and the west left to the rule ofOctavianus, the great-nephew ofCaesar who was later to be known asAugustus, the first Roman Emperor. Cleopatra, the Queen of Egypt, who had a passionate love affair with Marcus Antonius, the Eastern Roman Emperor after Caesar, and was famous for less her beauty than her intelligence despite the legendary emphasis on the former was given the island of Cyprus as a gift by Antonius. It is questionable whether the crowning moment of this famous and historic love story which ends tragically is the giving ofCyprus as a gift toCleopatra. Nevertheless, the figure ofCleopatra holding her baby boy appears on the coins of this era inCyprus. Octavianus nursed a grudge to Antonius who fell in love with Cleopatra despite his marriage with Octavianus’s sister.The struggle for power over the rule of Rome betweenOctavianus andAntonius ended whenOctavianus defeatedAntonius andCleopatra in the Battle ofActium in 31 B.C. Although Cleopatra and Antonius fled to Alexandria, Octavianus entered Egypt on 30 B.C.Thinking that therumoursaboutCleopatra’ssuicideweretrue,Antoniustriedtokillhimselfwithhisownsword.Cleopatra committed suicide afterAntonius, wounded, died in her arms. The island ofCyprus was brought under Roman rule byOctavianus afterCleopatra’s death.

26


27




KIBRIS ENSTANTANELERİ / CYPRUS IN PHOTOGRAPHS

Sahne Işıkları

Spotlights

Jimmy Burns

30


A W

ltın kumsallarıyla mitolojik aşk tanrıçası Afrodit’in, doğal ve tarihi güzellikleriyle ziyaretçilerinin göz bebeği olan Kıbrıs Adası, modern hayatın vazgeçilmez eğlencelerinden biri olan canlı müziklerin yankılandığı mekânlarıyla da Akdeniz akşamlarını doyasıya yaşayacağınız bir atmosfer sunuyor. ith its golden beaches home to Aphrodite, the mythological goddess of love, and its historic and natural beauties, the island of Cyprus is loved by tourists. Cyprus also offers colourful Mediterranean nights to its visitors with its venues of live music, an indispensable part of modern life.

Joe Louis Walker David Antonio Herrero, Katherine Davis

31


Fikri Karayel

Adalı genç müzisyenlerin, özellikle son yıllarda müziğin her türünde gelişmeye yönelik ve dünyaya açık bir tavırla ortaya koydukları çabalar yaptıkları işlere de yansıyor. Her geçen gün sadece müzikal anlamda değil mekânsal açıdan da yenilenen ve çağın eğlence anlayışına yakınlaşan Kuzey Kıbrıs gençliği, sadece kendi müzisyenlerini değil, yıl içinde başta Mağusa kentinde olmak üzere düzenlenen nitelikli festival ve konser etkinlikleri sayesinde dünyanın önemli müzisyenlerini sahne üstünde canlı izleyebilmenin keyfini de yaşıyorlar.

The efforts of young Cypriot musicians to improve themselves in various genres with an open-minded approach to musical developments in the world are being reflected in their works. The Northern Cypriot youth has already become an exemplary representation of quality contemporary entertainment not only in terms of their musical activities, but also with constantly renewed venues. The young people of Northern Cyprus enjoys listening to the works of not only talented local artists, but also world-famous musicians who perform in the island as part of successful festivals, especially in the city of Mağusa, and important concert organizations. Mor ve Ötesi 32


Olcay Gündoğar

Manga 33


Apocalyptica

Pelin Aydın

Gazetecilik kariyerine eğitimciliği de ekleyen ve özellikle magazin fotoğrafçılığı alanında kendini geliştiren Duyal Tüzün’ün kadrajından yansıyan ve son dönem fotoğraf çalışmalarına damgasını vuran sahne enstantaneleri, müziğin coşkusunun doruğa çıktığı anları yansıtıyor.

DuyalTüzün, a journalist and an educator, has produced fine works in the field of celebrity photography. Tüzün’s recent photographs of the stage reflect those moments when the joy of music is at its peak. İlker Ercen

34

Fotoğraflar / Photographs by: Duyal Tüzün


35


36



EL SANATLARI / CYPRIOT HANDICRAFT

MOZAİK SANATI THE ART OF MOSAIC MAKING

Tijen Şeherlioğlu’dan Mozaik Sanatının İncelikleri… Tijen Şeherlioğlu on the Particulars of the Art of Mosaic Making... 38


. I

nsanlık tarihiyle eş zamanlı olarak Sümerlerden beri uygulanan; küçük, birbirinden farklı renk ve boyutlardaki parçacıkları birleştirerek resim yapma tekniği olarak bilinen mozaik sanatı, Anadolu, Eski Yunan ve Ortadoğu kökenli uygarlıkların kesişme noktası olan Kıbrıs Adası’nda da önemli bir yere sahipti. Uzunca bir süre Antik medeniyetlerin ve 1000 yıl boyunca Roma ve Bizans kültürünün etkisi altında kalan Ada’da, özellikle Salamis ve Soli gibi ören yerleri ile eski şapellerde görülen ve sadece dinsel değil doğayla bağlantılı motifleri de içeren eşsiz mozaikler, zamanın aşındırıcı etkisinden kurtarılabildiği kadarıyla kültürel mirasın en önemli parçaları olarak günümüze kadar gelebilmiştir. Genelde çimentodan oluşan zemin malzeme üzerine parçacıkları batırmak ya da tutkalla yapıştırılmış parçaların aralarına sıva döşemek tekniğiyle üretilen mozaik resimlerde; parçacık olarak seramikten metale, ahşaptan cama kadar pek çok çeşit, şekil ve büyüklükteki malzemeler bir arada kullanılabilmektedir.

T

he history of the art of mosaic making is as old as the history of humankind. It has been practised since the times of the Sumerian civilization as a technique of creating images by assembling coloured pieces of different dimensions. The art of mosaic making was widespread in the island of Cyprus, too, as it occupied the intersection point of civilizations from Anatolia, Ancient Greece and Middle East. The island remained under the influence of ancient civilizations for a very long time and then fell under the reign of Roman and Byzantine culture. Accordingly, highly original mosaic designs which contained not only religious but also nature-related motifs were found in the ruins of ancient cities like Salamis and Soli as well as in old chapels. They have managed to survive to this day, though partly consumed by the passage of time, and constitute an important part of the island’s cultural heritage. Mosaic designs are usually created by either placing pieces on the surface of a background usually formed by concrete or using plaster between pieces glued together. Pieces used in mosaic making can vary from ceramic and wood to metal and glass, covering a wide range of materials with different types, shapes and dimensions.

39


Osmanlı döneminin en önemli yapılarından olan Lefkoşa’daki Büyük Han’a yolu düşenler, avlu merdivenlerinden ikinci kata çıktıklarında Han’ın güney doğu kısmında Tijen Şeherlioğlu’nun el emeği ve göz nuruyla hayat verdiği mozaik atölyesiyle karşılaşırlar. Bankacılık mesleğinin zor ve meşakkatli yıllarını geride bıraktıktan sonra bu alandaki yeteneğini iki aylık kursla pekiştiren ve mozaiklerini üretmek için Büyük Han’ı tercih eden Tijen Şeherlioğlu’nun çalışmalarında, mitolojik figürlerin yanı sıra Kıbrıs’a özgü eski kuş figürleri hemen göze çarpıyor. Soli’den, Salamis’ten ve Ada’nın güneyindeki Kurium ile Baf mozaiklerinden örnekleri fotokopi tekniğiyle çoğaltarak tahta ya da meş adı verilen file üzerine yeniden çizerek çalışan Tijen Hanım, mozaik malzemesi olarak doğal taşla birlikte camı kullanıyor. Filenin üzerine çalıştığı figürlerde duvara ya da masa üzerine sıfırlanacak şekilde monte edilebilecek mozaikler üretirken, cam malzemesini ayna üzerinde çalışıyor. Sonuç olarak göze hoş gelen ve insan hayatına renk katan, hikâyesi olsun ya da olmasın tüm motifler; çalışma yoğunluğuna göre kısa ya da uzun süreler içeren bir çabanın sonucu olarak, üretim sürecini bire bir izleme olanağı bulabileceğiniz Tijen Şeherlioğlu’nun atölyesinde hayat buluyor.

If you visit the Great Inn (Büyük Han) in Lefkoşa, one of the most important structures of the Ottoman era, and climb the garden stairs to reach the second floor, you will find Tijen Şeherlioğlu’s mosaic workshop on the southeastern section of the Inn. Şeherlioğlu’s workshop is the result of hard work. Leaving behind a difficult and toilsome career in banking, she decided to improve her skills in mosaic making by participating in a two-month course. She preferred to be based at the Great Inn while creating her mosaic designs. Some of the prominent figures in her works are mythological figures and old birds endemic to Cyprus. Tijen Şeherlioğlu practised her craft by remaking mosaics from the photocopied original designs in Soli and Salamis as well as Kurium and Paphos in Southern Cyprus over wood or a net called mesh. Materials that she uses in her works are natural stones and glass. Figures created on mesh end up as mosaic designs that can be assembled on walls or tables. Glass is used in designs created on mirrors. As a result, all of these motifs are eye-catchers and add colour to our lives, regardless of whether they relate to a story. They might be the outcomes of short or long labouring periods, depending on the intensity of the work. In any case, they come to life in Tijen Şeherlioğlu’s workshop where you can personally witness how they are created.

40



HAYVANLAR ALEMİ / ANIMAL KINGDOM

BAYKUŞ SİNEĞİ

OWLFLY

42


Y

usufçuk böceğine benzeyen ancak iri göz yapısı ve topuzlu antenleriyle farklılık gösteren baykuş sinekleri ‘Ascalaphidae’ familyasından olup, kelimenin kökeni Yunancada baykuş anlamına gelmektedir. Latince adı “Ascalaphus libelluloides” olan baykuş sineğinin bazı türleri gece hareket ederken, erginlerde baş uzun ve ince tüylerle örtülüdür.

A

lthough they look like dragonflies, owlflies are distinguished by their large eyes and knobbed antennae. They belong to the family of ‘Ascalaphidae’, a word whose origins in Greek mean ‘owl’. The Latin name for owlflies is “Ascalaphus libelluloides”. Some species of owlflies are active at night. Adults have long heads covered with thin hair.

43


Bildiğimiz gerçek, sineklerle uzak akraba olan bu sinek türü yusufçuk böceğiyle daha yakın durmaktadır. Kısmi olarak çoğunlukla renkli olan baykuş sineklerinin kanatlarında çok miktarda damar vardır. Özellikle kanatların uç kısımlarına doğru düzgün olmayan hücreler yer alır. Boyları genellikle 33-107 mm. arasında değişen bu sineklerin bazı türleri çevik bir uçma yeteneğine sahip olsa da çoğunun hareket kabiliyeti ve uçuş hızı yavaştır. 200’den fazla türü olan familyanın dişileri yumurtalarını tek veya çift sıralar halinde otların sapları üzerine bırakarak çoğalırlar.

44

Only distantly related to ordinary houseflies, owlflies are more closely related to dragonflies. Their wings are usually partially coloured and have many veins. There are atypical cells especially on the tip of their wings. Their length is generally 33-107 mm. Although some species have highly mobile flight capacities, most owlflies are weak in terms of mobility and slow in flight. The family of ‘Ascalaphidae’ covers more than 200 species. The female insects lay their eggs on twigs in a single or double line as part of their reproductory process.

Fotoğraflar / Photographs: Hasan Bağlar (Doğa Fotoğrafçısı - Nature Photographer)



Arpa Çiçegi DOĞA / NATURE

Common Sword-Lily

L 46

atince adı ‘Gladiolus Segetum – Iridacaea’ olan, ‘Freesia’ olarak da arpa çiçeği, arpa ve buğday tarlalarında mart sonu tahılla birlikte ortaya çıkan zambakgiller ailesinden çok yıllık bir bitkidir.

T

he plant called common sword-lily, also known as ‘Gladiolus Segetum – Iridacaea’ or ‘Freesia’, is a perennial plant of the family of irises. It grows in fields of barley and wheat together with the grain towards the end of March.


Yaprakları kılıca, gövdesi trampete benzeyen arpa çiçekleri sarı, beyaz, krem, pembe, mor ve mavi gibi çok çeşitli renklerde olabilmektedir.

The leaves of common sword-lily look like swords and its stem looks like a tambourine. It can have a variety of colours, including yellow, white, cream, pink, purple and blue.

Anavatanı Afrika olan, halk arasında arpa zambağı olarak da bilinen arpa çiçeği Akdeniz coğrafyasının kalbinde olan Kıbrıs Adası’nda da özellikle mart ayında tarlalarda çiçeklenen başaklar arasında izlenebilir. Arpa çiçeği evlerin bahçeleriyle balkonlardaki ve salonlardaki saksılarda yarattığı hoş kokulu atmosferle nergis çiçeği gibi çok sevilen çiçeklerden biridir.

Originally, it is an African plant. But common sword-lily is also considerably widespread in the island of Cyprus located in the middle of the Mediterranean region where it grows especially during March amidst the ears of cereal plants. Like daffodil, common sword-lily is a favourite flowering plant giving off a beautiful scent and can be grown in the gardens, balconies and interior rooms of a house.

Parfüm sanayinde de kullanılan kendine özgü hoş kokusuyla evlerde toprak ya da seramik saksılar içinde yetiştirilebilen, bahçe peyzajlarında görüntüleriyle de göz alıcı özellikler sunan bir çiçektir.

The scent of common sword-lily is also used by the perfume industry. It can be grown in soiled ceramic pots inside houses and contribute to the landscape of gardens with their lively colours.

Her başakta 8-10 kandil yetişen ve her kandilin çapı 5 cm olan arpa çiçeğinin çiçeklenmesi ve gelişmesinde sıcaklık oldukça önemli bir etmendir. Hızlı ve sağlıklı bir gelişim için en uygun sıcaklık 14-18 derece arasında olup ışık ve ısı yoğunluğunun oldukça yüksek olduğu yaz aylarında gölgelemeye ihtiyaç duyulmaktadır.

Common sword-lily grows in clusters of 8-10 in each ear and each cluster has a diameter of 5 centimetres. Its flowering depends in large part on temperature. For a fast and healthy growth, the optimal temperature is 14-18 degrees Centigrade. The plant requires shades during summer when the intensity of light and heat is at a maximum.

47


48


49


SANAT / ART

Araf’ı metruk mekânlarda yeniden kurgulayan fotoğrafçı Hakan Çakmak

G

The photographer who redefines purgatory in abandoned places

Emre Ekinci

rafik tasarım alanındaki çalışmalarının yanı sıra fotoğraf alanında da başarılı işlere imza atan ve ortaya koyduğu tematik fotoğraf projeleriyle ses getiren İstanbul doğumlu grafiker ve fotoğraf sanatçısı Emre Ekinci on yıldan beri Girne’de yaşıyor.

10. yüzyıldan günümüze “Varlığın sırları saklı senden, benden, / Bir düğüm ki ne sen çözebilirsin ne ben./ Bizimki perde ardında dedikodu: / Bir indi mi perde ne sen kalırsın ne ben” diye seslenen Doğu bilgesi Ömer Hayyam’ın rubâîsiyle anlam bulan Emre Ekinci’nin, soyut bir içerikle sunduğu “Tekâmül” başlıklı son kişisel sergisi, Girne’deki The House’un Art Rooms salonlarında 5-19 Mart tarihleri arasında gerçekleştirildi.

50

E

mre Ekinci, a graphic designer and photographer born in İstanbul, is known for his successful works in the field of graphic design as well as photography and has received wide acclaim for his thematic photography projects. Emre Ekinci has been living in Girne for the last ten years.

Emre Ekinci’s most recent personal exhibition of abstract works is titled “Tekâmül” (Evolution). The exhibition is inspired by Eastern polymath Omar Khayyám’s following quatrain: “Neither you nor I know the mysteries of existence, / Such a miracle it is that neither you nor I can comprehend. / You and I only chitchat this side of the veil: / And when the veil falls, neither you nor I will be here”.The exhibition took place at The House Art Rooms in Girne between 5 March and 19 March.


51


The House’un bir yılı aşkın bir süredir Art Rooms adı altında galericilik hizmeti sunan salonlarında, yaklaşık 4 yıl önce açılan ilk sergisi “Göçebe”yi sunmuş olan Emre Ekinci, yeni sergisinde “Ölüm denen olgu, başlangıcı olmadığı düşünülen hayatın sonu olabilir mi?” sorusundan hareket ediyor. Madde ötesi olarak adlandırılan, duyu organlarımızla algılayamadığımız; ancak öte bir benlikte anlamaya çalıştığımız ölümle yaşam arasında, ölümün yok oluş değil, aslında yeni bir var oluş olduğunu anlatan ruhsal yolculuk hikâyesini Ekinci deneysel fotoğraflarla sunuyor. Bir kelebeğe nazaran uzun gibi görünen insan hayatının, uzaktan bakıldığında çok kısa olduğunun görülebileceğini düşünen Emre Ekinci’nin yeni projesi, Cennet-Cehennem-Araf üçlemesini anlatan Dante Alighieri’nin İlahi Komedyası gibi tarih içinden pek çok ilham taşıyor. Projenin adı ‘Tekâmül’ de daha çok Osmanlı kültür hayatında anlam bulan ve ruhun yolculuğuyla birlikte gelişim ve olgunlaşma anlamlarını da içinde barındıran Arapça kökenli bir sözcük. Tekâmül, farklı dinlerle kültürlerde de yer bulan ve yeniden hayat bulmayı anlatan Reenkarnasyon’la tekrar tekrar bedenlenen ruhun, bu dünyada ve başka hayatlarda kusursuzluğa ulaşmak için edindiği deneyimlerin yolculuk sürecini anlatıyor.

52

Four years ago, Emre Ekinci opened his first exhibition titled “Göçebe” (Nomad). In this new exhibition at The House Art Rooms, which has been providing services as an art gallery for more than a year, Ekinci starts from the question of whether the fact of death could be the end of life which is considered to have no beginning. We try to understand death as something beyond matter, beyond our sensory perception, something that requires of us a transcendent consciousness. Through his experimental photographs, Ekinci presents the story of his spiritual journey between life and death which perceives death not as destruction, but as a new existence. Though considered much longer than the life span of a butterfly, a human life can seem incredibly short when viewed from afar. Based on such an observation, Emre Ekinci’s new project is nurtured by many historical inspirations, including Dante Alighieri’s Divine Comedy, a trilogy divided between Heaven, Hell and Purgatory. ‘Tekâmül’, the name of the project, is a word of Arabic origin, mostly derived from Ottoman cultural life and covering a wide range of meanings such as the evolution and maturation of a spirit through its journey. ‘Tekâmül’ captures the process in which the spirit goes through various experiences and travels through many lives on this earth in order to reach perfection. It is reminiscent of the idea of reincarnation found in different religious cultures where the spirit takes a bodily form and comes to life again and again.


Fotoğraf sanatçıları bir kareyi dondurup ışığın yardımıyla anı kaydederken insanlara vereceği mesajın boyutunu ve içeriğini düşünmek durumundadır. Emre Ekinci sadece kaydeden ve yansıtan değil, fotoğraf aracılığıyla daha farklı mesajlar verebilmek için de kafa yoran bir sanatçı. Balıkgözü mercek, uzun pozlama ve ışıkla boyamanın yanı sıra dijital teknoloji yardımıyla zaman zaman üst üste bindirme tekniklerinden de yararlanan Ekinci, yeni sergisi için çoğunlukla metruk, zaman zaman da dinsel ve tarihi mekânlarda kendisine modellik yapan Nilsen Küçük ve Gizem Bengüsu ile çalıştı.

Photographers have to take into account the size and content of the message that will be received by the viewers as they freeze a shot and record a moment with the help of light. Emre Ekinci does not merely record and reflect. He thinks really hard in order to be able to convey different messages through photography. Ekinci uses techniques of superimposition with the help of digital technology as well as fisheye lens, long shot and light painting. For his new exhibition, he worked with Nilsen Küçük and Gizem Bengüsu, models who posed for Ekinci’s camera mostly in abandoned places and sometimes in religious and historic sites.

Fotoğraflar, Photoshop müdahalesine ihtiyaç duyulmayacak şekilde Alevkayası’ndaki eski Ermeni Manastırı, savaş döneminde şiddetli ve yoğun çatışmalara sahne olan ara bölgede kalmış ve çoğu insanın girmekten çekindiği yıkık dökük ve harap yapılar içinde çekildi. Yaşarken tanıdığımız her varlık ister insan, ister hayvan ya da ağaçlarla çiçekler bir gün gelip ölüyor ve yok oluyor. Geriye kalan mekânlar ve mekânlardan yansıyan geçmişe dair hayat izleridir… Emre Ekinci’nin fotoğrafları kullanılan mekânlardan yola çıkılarak bir zamanlar birçok hayatın yaşandığı ve farklı insanların gelip geçtiği mekânlara sinmiş hayat izlerini yansıtan kareler olarak da okunabilir.

Photographs, which required no Photoshop interference, were taken at the site of the Armenian Monastery in Alevkayası as well as the destroyed and ruined buildings of the buffer zone which witnessed violent and intense wartime conflicts and have been deprived of human contact ever since. Every being that we encounter throughout our lives, whether human beings, animals or trees and flowers, someday dies and vanishes. Spaces and traces of past lives reflected through spaces are what remain...Therefore, Emre Ekinci’s photographs could be read as shots reflecting those traces of lives pervading spaces once occupied by many different persons and sheltering many different lives.

Emre Ekinci, fotoğraflarını ‘Zaman Akışı’ olarak da ifade edebileceğimiz ve arka arkaya sıralanmış 2-3 bin fotoğraf karesinin hızlı akışını içeren video içerikli ‘Timelapse’ çalışmalarıyla da paylaşıyor. Bu sergi için de bir ‘Timelapse’ hazırlayan Ekinci’nin, www.emreekinci.com başlıklı resmi sitesi üzerinden daha önce hazırladığı ‘Sükût’, ‘Fasl-ı İstanbul’ ve Gökhan Kırdar’ın ‘Yağmur’ şarkısı için hazırladığı fotografik videoları izlenebiliyor.

Emre Ekinci also has video works called ‘Timelapse’, formed by photograph shots numbering two to three thousand flowing in rapid motion one after the other. Ekinci prepared a ‘Timelapse’ for his recent exhibition, which can be seen on his official website (www. emreekinci.com) alongside his other photographic video works called ‘Silence’ (Sükût), ‘Fasl-ı İstanbul’ (Music of İstanbul), and Rain (‘Yağmur’) based on a song by Gökhan Kırdar.

53


KIBRIS NOSTALJİLERİ / CYPRIOT NOSTALGIA

Lefkoşa’nın kadın kahvecisi Halide’nin Kahvesi

Lefkoşa’s woman coffee house keeper Halide’s Coffee House 54


K

C

Osmanlı-Türk kültüründe sahibinden ocakçısına, garsonundan müşterisine, baştan ayağa erkek donanımı ve erkek mekânı olarak bilinen kahvehaneler açısından istisnalar da söz konusu olabiliyor. Kıbrıs Türk kültüründe gelenekten gelen özelliklerin yanı sıra, Ada insanı olmanın verdiği açık görüşlülük nedeniyle, erkeklere mahsus görülen işlerin kadınlar tarafından da ifa edildiği görülegelmiştir.

Although coffee houses are known to be all-male places as everyone including the owner, coffee maker, waiter and customer are generally men, there are some exceptions. In addition to the patriarchal structure of coffee houses that is prevalent in Turkish Cypriot culture, the open-minded nature of the people of the island led to circumstances where women also carried out tasks which have been usually considered male-specific.

eyif düşkünlerinin, okur yazarların ve halkın çeşitli kesimlerinden insanların uğrak yeri olan ve ilk olarak, Sultan Süleyman dönemine denk gelen 16. yüzyıl ortalarında İstanbul’da başlayan ve oradan da Avrupa’ya yayılan kahvehane kültürü geleneksel bağlamda erkek egemen bir yapıyı temsil ediyor.

Sosyal ilişkilerin daha yakın bir ilişki yapısı sunduğu Kıbrıs köy kahveleri gibi, Lefkoşa’nın varoşu Göçmenköy bölgesindeki Zehra teyze (Kebapçıoğlu) gibi kadın kahvecilerin kent yaşamında sadece geçmiş yıllarda değil günümüzde de etkin olduklarını söyleyebiliriz. Lefkoşa’nın geçmiş yıllara damgasını vurmuş olan en önemli kadın kahvecisi Halide Edip Türegün idi. Surlariçi’ndeki önce Deveciler Sokağı’nda ardından da Yenikapı bölgesinde 45 yıl süreyle kahve işletmeciliği yapmış olan Halide Hanım, Akaça köyünde dünyaya geldi. Türk Kurtuluş Savaşı’nın öncü isimlerinden yazar ve mücadele insanı Halide Edip Adıvar’ın öldüğü gün doğduğu için adını ondan alan Halide Hanım, 2. Dünya Savaşı’na İngiliz askeri olarak katılan eşi Mehmet Ali Bey ile evlendi.

offee houses were first opened in the middle of the 16th century in İstanbul during the reign of Sultan Süleyman. From there, the coffee house culture spread to Europe. Traditionally representing a patriarchal social structure, coffee houses eventually became popular places frequented by pleasure seekers, men of letters and various other segments of the society.

Female coffee makers like Zehra Kebapçıoğlu whose coffee house in Göçmenköy, a district in the suburbs of Lefkoşa, is similar to coffee houses in the villages of Cyprus where social relations allow for more intimate communication, have played a prominent role in urban life not only in the past, but also in the present. The most important female coffee maker in the recent history of the city of Lefkoşa was Halide Edip Türegün. Halide Edip Türegün was born in the village of Akaça. She managed her coffee house first in Deveciler Street in the walled old town of Lefkoşa and then in the Yenikapı district for 45 years. She was named after Halide Edip Adıvar, as she was born on the day when this leading intellectual figure who participated in the struggles of the Turkish War of National Liberation passed away. She was married to Mr. Mehmet Ali who participated in the Second World War as a British soldier.

55


56

Geçimlerini ilk olarak gezici dondurma satıcılığı yaparak sağladılar. Ardından Deveciler Sokağı’nda kiraladıkları büyük bir mekânı 7 yıl boyunca işlettiler. Halide Hanım ocakçılık yaparken eşi de kahve dağıtımını yapardı. Kuyuları tatlı sularla dolu, içinde envai çeşit meyve ve sebzenin yetiştiği Lefkoşa kenti, o yıllarda bahçelerle çevrili evlerden müteşekkildi. Halide Hanım ve ailesi de ilk kahvehanesine yakın bahçe içinde bir evde kirayla otururdu. Komşuluk ilişkilerinin çok sıcak ve yakın olduğu o dönemde komşu çocuklarının da gönüllü yardımlarıyla kahvehanelerini işlettiler.

Initially, the couple made a living with their ice cream van. Then, they hired a spacious venue on Deveciler Street which they run for 7 years. Ms. Halide was the coffee maker, whereas her husband served coffee to their customers. Back in those years, the city of Lefkoşa had wells filled with fresh water, was surrounded by detached houses with gardens, and was a place where all sorts of fruits and vegetables were grown. Ms. Halide and her family also lived in such a rented detached house with a garden, close to their first coffee house. Those were the times when relationships between neighbours were very close and intimate. So, children of their neighbours voluntarily helped the couple with the work at the coffee house.

Müşterilerine kahvenin yanı sıra süt, limonata, tatlı, lokum, ayran, çay ve sütlü çay gibi hizmetler sunardı Halide Hanım ile eşi. O zamanın hükmünde kahvehaneye gelen biri bir şey içmezse oradaki dost ve tanıdıklarına lokum ısmarlamak adettendi. Halide Hanım, müşterilerine çarşıdan aldığı tatlılarla evde ürettiği karpuz, kabak, patlıcan, ceviz ve turunç macunlarını da servis ederdi.

In their coffee house, Ms. Halide and her husband offered milk, lemonade, desserts, Turkish delights, ayran, tea and milk tea, in addition to coffee. Back then, it was customary for people who chose not to drink anything to order Turkish delights for friends and acquaintances in the coffee house. Ms. Halide served her customers desserts bought from the marketplace as well as homemade traditional Cyprus sweets called macun made of watermelon, pumpkin, eggplant, walnut and bitter orange.


1957 yılında uzun yıllar Halide’nin Kahvesi olarak bilinen Gençlik Gücü Spor Kulübü arkasındaki sokağa taşınan kahvehanede 1959 yılında çıkan bıçaklı bir kavgayı ayırmak için araya giren Mehmet Ali Bey, olaydan bir ay sonra hayatını kaybedince dul kalan Halide Hanımın 4 çocuğunun geçimini sağlamak için, işini tek başına sürdürmekten başka seçeneği kalmadı. O güne kadar ocaktan dışarı çıkmasına eşi tarafından izin verilmeyen Halide Hanıma, bulaşıkların yıkanmasında annesi yardımcı olacaktı. 63 olayları sırasında kendisi gibi yalnız bir kadın olan Nahide Hanımla can yoldaşı ve iş arkadaşı olarak yoluna devam eden Halide Hanımın pişirdiği kahvenin tadına doyum olmazmış diye anlatırdı eskiler. Yazın serin akşamlarında kışın güneşli günlerinde hisarın üstüne dizilen sandalyelerle tabureler dolar taşardı Halide Hanımın kahvehanesinde. 24 yaşında girip 62 yaşında çıktığı kahvehanesini, Halide Hanımdan sonra da işletenler olmuş ama o aynı hava, o kadın eli değmişliğin lezzetiyle temizliği bir daha görülememiş o mekânda! Anılarda bir Halide’nin Kahvesi kaldı yadigâr...

Kaynak: Neriman Cahit (‘Eski Lefkoşa Kahveleri ve Kahve Kültürü’, 2001)

Halide’s Coffee House, as it was known among the people of Lefkoşa, moved to the street behind the Gençlik Gücü Sports Club in 1957. In an unfortunate incident in 1959, Mr. Mehmet Ali tried to break up a knife fight that broke out in the coffee house and got wounded. He passed away one month after the incident. Ms. Halide, now a widow, was forced to continue to work in order to look after her 4 children. Until then, her husband did not let Ms. Halide to do work other than coffee making, but from then on, Ms. Halide’s mother had to help her with washing the dishes. From the intercommunal conflict of the year 1963 onwards, Ms. Halide began to run her coffee house in cooperation with Ms. Nahide, another lonely woman who became her faithful friend and business partner. People who tasted the coffee of Halide’s Coffee House in those times always had only high praise for it. In the cool evenings of summer and sunny days of winter, chairs and stools of Halide’s Coffee House placed on the walls of the old town would be filled with people. She began to run her coffee house at the age of 24 and left it at the age of 62. After her retirement, other people continued to run her place, but that unique atmosphere, the cleanliness and taste created by the skillful hands of a woman were no more! The memories of Halide’s Coffee House are still cherished...

Source: Neriman Cahit (‘Coffee Houses and Coffee Culture in the Old Town of Lefkoşa’, 2001) 57


SPOR / SPORT

TEKERLEKLİ SANDALYE BASKETBOLU WHEELCHAIR BASKETBALLU 58


E

W

ngelli sporları içinde lokomotif branş olarak bilinen tekerlekli sandalye basketbol oyunu, Kuzey Kıbrıs’ta 1992 yılından beri, bu alanın öncü sporcularından merhum Mustafa Çelik, Faruk Taşkınçay ve Günay Kibrit gibi isimlerle başlayarak, günümüzde Türkiye Engelliler Basketbol Süper Ligi’nde mücadele eden bir takım düzeyinde başarılı bir ekiple sürdürülmektedir.

heelchair basketball, known as a locomotive branch of disabled sports, is being played in Northern Cyprus since 1992.The efforts in this field began with such leading sportsmen as the late Mustafa Çelik, Faruk Taşkınçay and Günay Kibrit and are currently continued by a successful team competing in the Turkish Wheelchair Basketball Super League.

Dünya ölçeğinde, kısa adı IWBF olan Uluslararası Tekerlekli Sandalye Basketbol Federasyonu tarafından düzenlenen oyunların kuralları, basketbol oyununun temel kurallarına uyarlanmıştır. Standart büyüklükteki bir sahada, standart pota yüksekliğinde ve bu spor için özel olarak üretilmiş tekerlekli sandalyelerle oynanan tekerlekli sandalye basketbolunda, basketboldaki hatalı yürüme kuralı, topu elinde tutan engelli bir oyuncunun sektirmeden sandalyenin çemberini arka arkaya üç kez ittirmesi olarak uyarlanmıştır.

The rules of the game, determined by the International Wheelchair Basketball Federation (IWBF), are adapted from the rules of basketball. The game is played on a standard basketball court with standard basketball hoops and with wheelchairs specially produced for this sport. Travelling, that is, a violation in basketball that occurs when a player travels by taking three consecutive steps without dribbling the ball, is adapted to wheelchair basketball as a violation that occurs when the player touches her wheels three times without dribbling the ball.

Amerika ve İngiltere gibi bazı ülkelerde engelsiz sporcuların de tekerlekli sandalye kullanma şartıyla katılıp oynayabildiği karışık takımların da mevcut olduğu bu spor dalında, oyuncular engel derecelerine göre puantaj sistemine tabi tutulmakta ve saha içindeki oyuncular engel derecelerine göre değerlendirilerek takımların dengeli bir kurulum içinde mücadele etmeleri hedeflenmektedir.

In some countries like the United States and the United Kingdom, sportsmen without disability can also play the game on condition that they use wheelchairs, which results in teams comprising both disabled and non-disabled players. In wheelchair basketball, players are given scores in light of their levels of disability. In this way, players in a particular team are evaluated according to their functional abilities corresponding to a score and the resultant teams are thereby allowed to engage in a fair competition as the total score of players allowable on the court at one time is predetermined.

Fotoğraflar / Photographs: Delizia Flaccavento

59


Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan tüm engellilerin sporla tanışmasını sağlamak ve spor sayesinde engelli bireylerin yaşama bakış açısına yeni bir boyut katmak amacıyla 1996 yılında kurulan Kuzey Kıbrıs Engelliler Federasyonu çatısı altında faaliyetlerini sürdüren Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı, çalışmalarını haftanın üç günü 2’şer saatlik sürelerle antrenör Hasan Serbülent yönetiminde sürdürüyor.

The Wheelchair Basketball Team of Northern Cyprus is currently active under the umbrella of Northern Cyprus Federation of Disabled Persons which was established in 1996 with the objective of introducing sports to every disabled person in Northern Cyprus and offering a new perspective of life to disabled individuals by encouraging their participation in sports. The team continues their training in two-hour sessions on three days of the week with their coach Hasan Serbülent.

15 sporcuyla çalışmalarını yürüten Kuzey Kıbrıs Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı, dünya ve Avrupa ölçeğinde şampiyonlukları olan Galatasaray ve Beşiktaş gibi kulüplerin de mücadele ettiği Türkiye Engelliler Basketbol Süper Ligi’nde, 1997’den bugüne dek iki üçüncülük elde etme başarısı gösterirken, geçen yıl da Avrupa beşincisi oldu.

The Wheelchair BasketballTeam of Northern Cyprus comprise 15 athletes who have not only recently came fifth in Europe, but also twice managed to win the third place in the Turkish Wheelchair Basketball Super League where they have been competing since 1997 with sports clubs with world and European championships like Galatasaray and Beşiktaş.

Kuzey Kıbrıs’a uygulanan spor ambargosunu yıkma başarısı gösteren tek spor dalı olan tekerlekli sandalye basketbolu, Ada’da konuk ettikleri Türkiye ve Avrupa takımlarıyla müsabakalarını Lefkoşa Atatürk Spor Salonu’nda yapıyor.

60

Currently, wheelchair basketball is the only sports branch that has succeeded in overcoming the sports embargoes imposed on Northern Cyprus. The Wheelchair Basketball Team of Northern Cyprus compete with visiting teams from Turkey and Europe at Lefkoşa Atatürk Sports Hall.


61


Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı sponsoru Kuzey Kıbrıs Turkcell’in Genel Müdürü Aybars Karaatmaca ise “Bu takıma ismimizi vermekle onur duyuyoruz” diyor. Passatempo’ya konuşan Karaatmaca, “Kuzey Kıbrıs Turkcell Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı, tam bir başarı öyküsüdür. Bu takım bizler için bir sosyal sorumluluk projesinin çok ötesindedir. Takımımız, sporcularımız ve tüm emek verenler, Kuzey Kıbrıs Turkcell ailesinin bir parçasıdır. Bu nedenle de, tüm başarıları ve güçlükleri, önemli özveri gerektiren performansları, antrenmanları ve maçları Kuzey Kıbrıs Turkcell Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımımız birlikte yaşıyoruz. Türkiye’deki deplasmanlarda, Avrupa’daki şampiyonalarda, ülkemizdeki maçlarda hep yanlarındayız. Maçlar dışında sosyal yaşantımızın da ayrılmaz bir parçası oldular. Engelleri ortadan kaldıran mücadele, sevgi ve dayanışmaları, sadece engelli insanlarımız için değil tüm ülke adına bir özgüven ve cesaret unsurudur. Bu takıma ismimizi vermekten onur duyuyoruz” diyerek Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı’na destek veriyor.

Kuzey Kıbrıs Turkcell Genel Müdürü Aybars Karaatmaca Kuzey Kıbrıs Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı antrenörü Hasan Serbülent ile...

Aybars Karaatmaca, General Manager at Northern Cyprus Turkcell, with Hasan Serbülent, coach of Northern Cyprus Turkcell Wheelchair Basketball Team.

Aybars Karaatmaca, General Manager at Northern Cyprus Turkcell, the sponsor of the wheelchair basketball team, says that they are honoured to be able to give their name to this team. Karaatmaca talked to Passatempo about the wheelchair basketball team to whom he gives his full support: “Northern Cyprus Turkcell Wheelchair Basketball Team is an utter success story. For us, this team is not simply a social responsibility project. The whole team, including athletes and other staff, is a part of the Northern Cyprus Turkcell family. Therefore, we go through every process together with our Northern Cyprus Turkcell Wheelchair Basketball Team, including enjoying achievements and facing difficulties and experiencing the hard work of performances, training and competitions. We always stand by them during away games inTurkey, championships in Europe and local games. Besides our solidarity during competitions, we also come together in social occasions. Their struggle against hardships and their love and solidarity are a shining example of self-confidence and courage not only for the disabled persons in our country, but also for the entire people.We are honoured to have the chance to give our name to this team”. 62


China Bazaar ve Jumbo Bazaar Kalitenin Adresi China Bazaar & Jumbo Bazaar address of quality

China Bazaar Lefkoşa Tel: 0392 227 75 00 Adres: Özker Özgür Cad. No:42 Kaymaklı China Bazaar Girne Çatalköy yolu, Karakum Çıkışı Girne Tel: 0533 826 15 50

China Bazaar Gazimağusa Tel: 0392 366 79 40 - 41 Adres: Ayluka Bölgesi Şht. İbrahim Hasan Sokak

China Bazaar Lefkoşa Merkez Tel: 0392 223 81 32 Fax: 0392 223 37 29 Adres: Gzt. Hasan Tahsin Cad. No:70

www.chinabazaarcyprus.com

63 e-mail: info@chinabazaarcyprus.com


YOL NOTLARI / ROAD NOTES

LAS TABLAS’TA KARNAVAL HEYECANI CARNIVAL THRILL IN

LAS TABLAS

64


Yazı ve Fotoğraflar / Writing & Photography by Cem Sarvan cem.sarvan@gmail.com

K

C

arnaval... Söylerken bile insanı ışıl ışıl bir resmin içine alan bir kelime. Yıllarca karnaval denince akla gelen ilk yer Rio olmuştur. Gazeteleri süsleyen çılgın görüntüler, ekranları dolduran rengârenk geçitler… Doğrusu Latin Amerika’da yaşamaya başlayınca karnavalın sadece Brezilya ile anılmadığını, aslında bu olgunun bütün kıta için beklenen bir dönem olduğunu öğrenmenin sürprizini yaşadım. Şubat ile nisan ayları arasında, her sene on gün ileriye kayarak kutlanan ve eğlencenin doruk noktasına ulaşıp kraliçe seçimi ile bütünleştiği bir dönem. Peki nasıl olacaktı karnaval Las Tablas’ta?

arnival... A word that, as soon as uttered, carries a person into a bright picture. For so long, Rio deJaneiro has been the place most closely associated with carnivals. Wild pictures all over the newspapers, the most colourful parades all over the screens... As I began to live in Latin America, I must admit that I was surprised to learn how carnival was not specific to Brazil and was a period eagerly anticipated by the inhabitants of the whole continent.This is a period between February and April, celebrated with tenday intervals between the exact date in each year, when entertainment is at its peak and the election of the queen is nigh. How is the carnival in Las Tablas, then?

Önümüzde sıralanmış arabaların peşi sıra kafamın içinde bir sene önce ilk kez katıldığım Panamacity’deki görüntülerle Las Tablas’a doğru ilerliyorduk. Panama’nın her şehrinde karnaval kutlaması yapılsa da, Las Tablas gelenekleri en çok koruyanı ama öte yandan en çok da eğlenileni. Onbinlerce insanın dört günlüğüne rotalarını çevirdiği bu küçük şehir, her sene karnaval bittiği anda bir sonraki karnavalı düşleyen, damarlarında Latin kanının en hızlı ve en kaynar aktığı insanlarının olduğu yerlerden biri.

Following cars on the road ahead of us, as we moved forward to Las Tablas, my mind was filled with sights from Panamacity, the first carnival that I attended a year ago. Every city in Panama has carnivals. However, Las Tablas stands out as the most traditional and most entertaining one. This small city visited by tens of thousands of people for four days is home to a people that dreams the next carnival as soon as the carnival ends each year.Their blood always run fast and hot.

Gece yarısı şehre giriyoruz. Hazırlıklar tamamlanmış, binalar bile ertesi günü beklercesine heyecanlı, bütün şehre giriş belli noktalardan veriliyor, amaç onbinlerce insanı bir şekilde düzenli ama çılgın eğlencenin içinde zarar görmeden tutabilmek. Karnaval için neredeyse kıtanın her yerinden birileri gelip tezgahlarını açmışlar. Kolyeler, şapkalar, el işi ürünler, yemek tezgahları arasında ‘El Turco’ isimli bölümde iki girişimci dönerci gençle karşılaşmak apayrı bir sürpriz tabii ki…

We enter the city at midnight. Preparations are over. Even the buildings are filled with excitement in anticipation of tomorrow. One can enter the city only through certain points so that tens of thousands of visitors can arrive regularly and stay in the midst of the crazy joys of the carnival without harm. People from almost every part of the continent come here for the carnival and open stands. Among the stands selling necklaces, hats, handmade products and all sorts of food, it is a nice surprise to see the section called ‘ElTurco’ where two young doner chefs with entrepreneurial spirits make doner kebab...

Dönüyoruz sokakların cümbüşüne. Karnavalın ana etkinliği aşağı sokak (calle abajo) ve yukarı sokak (calle arriba) denilen şehrin iki bölümünün dört gün boyunca kraliçe seçimi için kıyasıya yarışması çevresinde gerçekleşiyor. Sabah 10 ile öğleden sonra 4 arası herkes sokaklarda sırılsıklam. Adeta sağanak bir yağmur var. Gündüz saatlerinin en büyük eğlencesi herkesin birbirini ıslatması, daha da ötesi sokaklara yerleştirilen su tankerlerinden de sürekli sulama yapılması. Sıcak havada eğlencenin en etkili ilacı bu işte. Bira festivali gibi tüketilen tonlarca litre bira ve sürekli olarak ıslanmak. Sokak aralarındaki yürüyüşlerin arasına serpiştirilmiş konserler, sokaklarda çılgınca dans edenler… Pantolonumdan akan sularla yürüyorum, karşıma çıkan biri “karnavala” diyerek elindeki birayı veriyor, sağlığa içiyoruz. Bir ara hiç tanımadığım birisiyle sokağın ortasında dans ediyoruz. Ben ilerlerken durağan film karelerinin içinden geçer gibiyim. Sahne hep değişiyor ve hep gülen yüzlerle eğlenen insanlarla karşılaşıyorum. Ne özel bir görüntü var ne de tasarlanmış farklı bir film platosu, sadece ve sadece eğlenmeye şartlanmış insanların ortamdan aldıkları büyük keyif. İnsanın çalışma, ev, ilişkiler temposu içinde yaşaması gereken bir deşarj dönemi, keşke her yerde olsa ama kültür buna uygun olmalı tabii ki…

And here we are, facing the festive streets.The main activity of the carnival is a four-day competition between the two sides of the city divided into a street below (calle abajo) and a street above (calle arriba). They fiercely compete for the election of a queen. Everyone is soaked wet between 10 a.m. and 4 p.m. due to heavy rain. One of the most entertaining aspects of daytime is that everyone pours water over each other. There are even water tankers placed on certain points along the street, constantly pouring water over passers-by.This is the most effective way of having fun during hot weather. Tonnes of beer are consumed as if this was a beer festival. There are concerts on some streets and people dancing crazily on others... I am walking down the streets with my trousers soaking wet. Someone comes by, says “To the carnival” and shares the beer in his hand. We drink to good health. At one point, I am dancing with someone I do not even remotely know in the middle of the street. As I move forward, it feels like I am passing through paused scenes in a movie.The scene keeps changing, but people smiling and having fun are in every frame. There are neither special effects nor a pre-designed movie set. Only the great joy of people whose sole focus is on having great fun.This is a period of release necessary for people lost inside the routine of their relationships and lives at home and work. I wish every place had this, but naturally the culture has to be accommodating... 65


Akşam üzeri su eğlencesi biterken büyük bir çalışmayla sokaklar geceye hazırlanmaya başlıyor. Onbinlerce insanın sular içinde tepindiği yollar iki saat içinde yine tertemiz oluyor. Şehir azıcık dinlenip gece makyajını yapmaya başlıyor. Tezgahlardan yükselen et, tavuk, sosis kızartma kokuları, kazanlarda pişirilen pilavlar gün boyunca enerjisini tüketmiş kalabalığa güç verecek birazdan… Camekânların arkasında sergilenen yemeklerden siparişimizi verip, oturuyoruz sokak sandalyemize. Pilavın leziz tadı, mısır kızartması ve tavukla nasıl da bütünleşiyor! Bir sokak yemeği bu kadar lezzetli olabilir. Merkeze uzanan arka sokaklarda koşuşturmaca başlamış bile, gece yarısına doğru kraliçe arabaları geçide başlayacak. Bir sene öncesinden başlıyor kraliçe adaylarının heyecanı... Orada kraliçe olarak boy gösterenler bir sonraki aşamada Panama kraliçesi olma şansına da sahipler. Kraliçe, kraliçenin nedimeleri, nedimelerin de yardımcıları şeklinde her geçit arabasında beş altı güzel gece boyunca halkı selamlıyor. İleride kraliçe olmak isteyen minikler, nedimelerin yardımcısı olarak arabaların en alt kademesinde… Muzip çocuksu şaşkınlıkları arasında, arabaların yanında onları takip eden aileleriyle yorucu geceleri farklı bir heyecanla yaşıyorlar. Aşağı ve yukarı mahalle arasındaki yarışma gece boyunca sürerken, hazırlanan geçit arabaları da ayrı bir rekabet içinde. Hangisi daha süslü, daha anlamlı, daha çarpıcı dekorla insanları etkileyecek acaba? İki mahallenin de meydana girişleri farklı noktalardan ve her bir turdan sonra geçit arabası dekoru değişiyor. Gecede iki kez yenilenen dekor, izleyenler için büyük bir eğlence ve merak, tabii ki bu eğlencenin arası yiyecek ve içkilerle dolduruluyor. Bütün bu şölene katılmak için sadece cesaretinizi toplayıp kalabalık içinde yer almanız yeterli, herhangi bir ücret ödenmiyor. As water entertainment ends towards the evening, the intense work of preparing the street for the night begins. Roads where tens of thousands of people were kicking and stamping in water are spotless in the mere span of two hours.The city catches her breath and starts wearing her night makeup. Smells of meat, chicken and sausage cooked on street stands rise and rice cooked in cauldrons will soon give new energy to the crowds exhausted by their daytime joy... We choose our food from options displayed behind stand windows and sit down on our street chairs. Rice, fried corn and chicken create one delicious mix! Food taken from a street stand cannot get any better than this. Backstreets leading towards the city center are already restless. Towards midnight, the queens’ parades will begin. The excitement over candidate queens continues throughout the year before the carnival...Those who become candidate queens during the carnival also have the chance to later become the queen of Panama. Five or six beautiful women representing the queen, the queen’s maids and maids’ helpers greet the public all night long. Little girls who want to be queens in the future act as the helpers of maids on the lowest level of the parade car... Their childish astonishment is witnessed by their parents who walk alongside the car, watching their children live through an exhausting yet exciting night. As the contest between the street above and the street below continues throughout the night, the parade cars represent a whole other level of competition.The question is which one will be able to impress the people with their ornaments and striking decoration. Representatives of each street enter the main square from opposing directions and after each round, the parade cars are dressed with a different decoration. Renewed twice through the night, the parade cars’ looks offer a sense of anticipation and entertainment to their viewers who, in the meantime, keep enjoying their food and drinks. All you have to do in order to be a part of this festivity is to have the courage to stay in the middle of the crowd.The carnival is for free. 66


İlk geçit büyük bir beğeniyle turunu tamamlarken bu kez de her iki mahallenin ayrı havai fişek gösterileri başlıyor. Sokaklara kurulmuş havai fişek platformlarından renkler gökyüzüne doğru çıkıyor, tanımlaması zor bir yıldız festivalinin içindeyiz, tepemizde patlayan havai fişekler meydanı sessiz bir hayranlık içine çekiyor. Demek böyle bir gerçeküstü eğlenceymiş Las Tablas! Gece sabaha doğru yol alırken bedenler yorgun, ellerde içeceklerin bulunduğu buz kovaları evlerine giden, yolda durup bir şeyler yiyen insanlarla dolu. Yorgunluktan anne babalarının kollarında çoktan uykuya dalan çocuklar nasıl bir rüyanın içindeler merak ediyorum. Öte yandan Latin Amerikalı yazarların neden düş güçlerinin böylesine zengin olduğunun cevapları da bu sokaklardan hemen yanı başımdan geçiyor aslında. Bir şiir geçiyor güzümün önünden ve dudaklarıma iniyor: Marquez’i düşünüyorum. yağmurlu bir Kolombiya gecesinde; ninesinin anlattığı büyücü öykülerini dinleye dinleye karnavalları yaşaya yaşaya yüzyıllık yalnızlığı yazdığını. Kimi zaman da çocukluğunun onulmaz yalnızlığı içinde bu öyküleri zoraki dinlediğini, karnavallarda çocuksu bir neşe içinde uyukladığını.

As the first round of the parade draws to a close, it is time for the fireworks to rise from both streets. Colours reach the sky and take us to an inexpressible festival of stars. Fireworks above our heads trigger the silent admiration of everyone in the square. Now I understand how surreally entertaining Las Tablas is! As the night slowly comes to an end, tired bodies start walking toward their homes with ice buckets filled with drinks yet still stop by for something to eat. I wonder what the exhausted children who fell asleep long ago in the arms of their parents might be dreaming. Meanwhile, streets are full of answers to the question of how come Latin American writers have such rich imaginations. I see a poem pass by and touch my lips: I think of Marquez. on a rainy Colombian night; I think of how his grandmother tells tales of sorcery as he listens and listens and lives through carnivals and writes one hundred years of solitude. And I also think how in his childhood and in its irreparable loneliness he reluctantly listened to these stories, and through the childish joy of carnival slumbered away.

67


Son günlere kadar aynı türden eğlence sürse de, önemli olan katılanların ve Las Tablas sakinlerinin mutluluğu. Her akşam özenle sandalyelerini, koltuklarını sokak kenarlarına dizen evlerini süsleyen, geçitleri keyifle izleyip alkışlayan insanlar bunun en iyi örneği. İstediğinizle fotoğraf çektirip istediğinizle sohbet veya dans edebildiğiniz bir ortam olsa olsa Marquez’in, Cortazar’ın, Borges’in sayfalarından taşmış olabilrler. Kalemlerinize sağlık Latin Amerika edebiyatının kahramanları. Geceler her mahallenin bandosuyla notalara da dökülmeden durmuyor. Saksafonlardan ve trompetlerden oluşan topluluğun tınıları eğlenceye apayrı bir coşku katıyor. Seçtiğiniz veya desteklediğiniz mahallenin geçidinin arkasına takılıp, müzik eşliğinde kalabalığın ritmine bırakmak zamanıdır artık. Yukarı mahalleyi seçiyoruz ve sallanma teposu içinde dans ederek yürüyoruz kalabalıkla beraber. Belki ritim aynı, müzik benzer ama bu topluluğun içinde beraber yürüyerek ortamı paylaşmak ve her şeyden öte o karnaval coşkusunun mimarlarından biri olmak insana çok iyi geliyor. Sanırım karnavalın merkezinde yapılan kutlamanın temel farkı bu. Büyük şehirlerde ki, Panamacity ve hatta Rio da buna dahil, karnavalı izleyenlerden biri olurken; karnavalın geleneksel kutlamalarının sürdüğü küçük yerlerde ise o karnavalın içine girip, onu yapanlardan biri haline geliyor insan.

Although the same kind of entertainment continues until the very final day, what matters is the happiness of visitors and the people of Las Tablas. This is best attested by the way people adorn their houses and put their chairs along the street every night of the carnival in order to watch and give applause to the parade. Indeed, a place where you can take photographs, chat and dance with anyone you want can only spring from the pages of Marquez, Cortazar and Borges. I remember these heroes of Latin American literature with respect and admiration. Nights are also filled with the tunes of each street’s own band. The sound of saxophones and trumpets leave a distinctive mark on entertainment. Now it is time to lose yourself to the rhythm of the crowd, accompanied by music, and follow the parade of the street you support. Let us pick the street above. We walk and dance together with the crowd. Rhythm may be repetitive, music may sound familiar, but sharing the same atmosphere with this community and participating in the creation of that carnivalesque air feels great. I think this is what makes being at the center of the carnival so different an experience. In big cities like Panamacity and Rio, you become part of the audience of the carnival; here in smaller cities where more traditional forms of carnival are still alive, you are inside the carnival and become one of the persons contributing to its unfolding. 68


Karnavalın dört günlük temposu her gün bu şekilde ilerliyor. Son günlere doğru kraliçenin seçim aşamasına gelinmesi, kraliçelerin ve mahallerin her gün ayrı bir tanıtımla kareografilerini değiştirmesi, kalabalığı bakalım bugün nasıl yenilikler göreceğiz hevesiyle meydanlarda topluyor. Artan dans çılgınlığı içilen içkilerle birleşince dört gün sonunda bedenler daha bir kendilerini bu tempoya bırakmış ve yılın kalanında yaşadıkları iş, koşuşturmaca düzeninden tamamıyla uzaklaşmış hale geliyor. Son gece kraliçeler meydanda yöresel kıyafetlerindeki kavalyeleriyle saatlerce süren danslarını sergiliyor, teşekkür konuşmalarını yapıyorlar. Bu son ritüel neredeyse sabaha kadar sürüyor ve sabah gün ağarıncaya kadar onbinlerce insan bekliyor. Tabii ki onların beklediği sadece kraliçelerin hoşçakalları ve teşekkürleri değil; gün kalabalıkla buluşmadan önce her iki mahalle için meydanın sağında ve solunda yakılacak olan meydan ateşi de bir o kadar önemli. İnsan böyle yorgun geçen dört günün üstüne iki saat bile uyumadan yeniden meydanda olma fikrine ne kadar soğuk baksa da; son enerji o ana saklanıp meydanlarda olunmalı. Büyük bir düzen içinde hazırlanan meydan, güvenlik kontrolünde insanları emniyetli yerlere çekerek yanmaya hazırlanıyor. İki saatlik bir yapay savaşın içine giriliyor sanki. Hazırlanmış özel tahtaların yakıldığı, alevlerin kırk elli metrelere çıktığı, bu kez insanların seyrettiği, adeta sadece meydanın eğlendiği bir şölen. Sanki meydan arınıyor, yaşanan bütün eğlenceleri gökyüzüne gönderiyor, bir şekilde insanoğlunu ilk büyülendiği, ilk tapındığı madde olan ateşle birleştiriyor ve bir sene sonrasına kadar bu ateşin sıcaklığı, yok ediciliği, büyüleyiciliğiyle bırakıyor sizi.

The four-day long event follows this pattern every day. In the final days, it is time for the election of the queen. As the streets present their candidate queens in different choreographic designs for each day, the crowd eagerly waits to see what the new shows might entail and fills the square. As the intensity of dancing increases together with the amount of alcoholic drinks consumed, bodies begin to lose themselves to the tempo of the carnival more easily on the fourth day. They are now completely detached from their work and everyday rush which dominate the rest of the year. On the last night, queens perform their dance for hours together with their cavaliers wearing traditional dress and make their thank-you speeches.This final ritual actually lasts until the early hours of the morning. Still, tens of thousands of persons wait until dawn for its conclusion. Of course, they do not simply wait for hearing queens’ speeches and farewells. They also wait for an important part of the ceremony when a bonfire for each street is started on the right and left sections of the square right before the new day embraces the crowd. Although a person might feel discouraged to participate in one more event in the square after four days of exhaustion, one should save their strength for this final moment. The square is prepared in a very orderly manner. Once it is made sure that people are at a safe distance, the bonfires are lit. It is almost as if one is in the middle of a two-hour long artificial battle. Special woods are burnt and fires reach a height of forty to fifty metres. This time, people only watch and the square has its own fun. It feels like the square is going through a purification, sending every entertainment that has unfolded so far into the sky and uniting human beings with fire, that is, the first matter that ever captivated them and they ever worshipped.The square leaves you with the warmth, destructive force and mesmerizing nature of this fire until the next year.

69


LasTablas beş günde çılgınlığının içinde yaşanan sakinliğiyle, onca gürültüye karşın huzurlu ortamıyla, katılanların sıcaklığıyla bizleri içine aldı. Orada olmasaydık karnaval üç kişi eksik olacaktı diyecek kadar sahiplendik karnavala. Biliyorum çok çok uzaklardan bir şöleni aktardıktan sonra insan bir yolunu bulur da katılabilir mi, bunu düşünmek kolay değil ama unutmayın ki; orada bir Las Tablas var çok uzakta ve yüzyıllardır karnavalı yaşıyor. Eğer giderseniz hemen sizi de karnavalın bir parçası yapacak kadar davetkâr, alçakgönüllü ve eğlenceli...

In five days, LasTablas embraced us with its persistent calm during the crazy carnival, its peaceful atmosphere despite all the noise and the warmth of its visitors. We felt so at home with the carnival that we knew the crowd would have been short of three more persons if we had not visited. I know how difficult it is to imagine participating in such a carnival, especially after reading the story of another person told from afar. Still, never forget that there is a faraway place called Las Tablas that has been living the carnival for hundreds of years. And it is a place so inviting, humble and entertaining that once you are there, it will immediately make you a part of the whole carnivalesque experience.

70


71


SAĞLIK / HEALTH

Kolan British Diş Kliniği Doktoru Diş Hekimi Dr. Levent Devrim Üstün Diş Tedavisinde ve Estetiğindeki Son Uygulamaları Anlattı Dr. Levent Devrim Üstün, Dental Surgeon Explains the Latest Technology and Treatments at the Kolan British Dental Clinic

Öncesi

D

Sonrası

iş tedavisi sırasında stres nasıl azaltılmalı? Aile ortamında, profesyonel yaklaşımlarla, dostça ağız ve diş sağlığı sorunlarına çare üretildiğinde hastanın yaşayabileceği stres azalır.

H

ow to reduce stress during dental treatment? In our family environment, with staff that have a professional approach, stress is reduced and patients feel comfortable and secure.

Kuzey Kıbrıs’ta diş tedavisi ve diş estetiği uygulamalarında en son teknoloji kullanılıyor diyebilir miyiz? Kuzey Kıbrıs’ta en son teknoloji ile güzel bir gülüşe çok uygun fiyatlarla ulaşabilirsiniz. Ülkemizde bu hizmetler koruyucu, tedavi edici ve kozmetik tedaviyi en gelişmiş teknolojik alet ve ürünlerle sunuyor.Ve teşhisler panaromik, digital, R.V.G cihazları gibi gelişmiş teknolojik alet ve ürünlerle yapılmaktadır. Kozmetik tedavilerde multidisipliner çalışmalar da uygulanmaktadır. Gülüş tasarımı çalışmalarımızda ‘veneer’ler, estetik kaplamalar, diş şekillendirmeleri, beyazlatma ve diş implantları ile birlikte gerekliliğinde kullanımınıza sunulmaktadır.

What can I say about the latest technology in dental and aesthetic treatments in North Cyprus? In North Cyprus we give you that beautiful smile with the latest technology at a reasonable price. In our country, our services are preventative, curative and cosmetic treatments and products offered are technologically the most advanced. We use the most sophisticated and technologically advanced tools offering diagnostic, panoramic, digital, RVG devices and products. We have a multi–disciplinary approach to cosmetic treatments. In our work of “Smile Design” we use veneers, aesthetic veneers, tooth shaping, whitening and dental implants which are available to you in fitting in with your specific requirements.

Yapılan uygulamaları şöyle sıralayabiliriz:

Dental Aesthetic Services that we provide are:

Dental Kaplamalar: Diş eti seviyesinden itibaren tüm dişi kapsayan ve koruyan porselen veya tüm estetik zirkonyum seramik kaplamalardır.

Dental Crowns: A crown completely covers the tooth above the gum line and protects it. Crowns are made of porcelain or full aesthetically zirconium ceramic materials.

Ton Ağartma: Dişlerde geçici ton ağartma işlemidir. Bir seansta beş veya yedi ton ağartabilme yapılabilir. Ofiste uygulanan ağartmadan sonra evde günlük kullanım için size özel ev kiti hazırlayıp kullanımınıza sunar ve daimi beyazlığı sürekli kılmanıza yardımcı oluruz. Böylelikle hayal ettiğiniz güzel gülüşünüze beyaz dişlerinize kavuşabilirsiniz.

Bleaching: Bleaching provides permanent whiteness. We can whiten your teeth between five and seven shades after only one visit. After your first whitening at the clinic, we can give you a bleaching kit which you can use at home for permanent whiteness. Bleaching can be used to make teeth, which have lost their intensity of colour, return to the colour of their other teeth in the mouth. We can give you the smile that you have always wanted but only dreamt about.

72


Dental Köprüler: Eksik dişlerinizin yerine doğal dişlerden destek alınarak yapılan fonksiyon ve estetik protez uygulama işlemdir. Dental Kronlar: Çok ince zirkonyum veya porselenden yapılmış dişler üzerine giydirilen dişteki estetik ve fonksiyonel işlevlerin iadesi işlemidir. Tedavi süreci müracaatınızdan bir ile üç hafta içinde tamamlanır. Bu süreçte yaşam konforunuzu ağız ve diş fonksiyonlarınızı uygulayacağmız geçici kronlar sayesinde ödünsüz devam ettirebilirsiniz. Porselen Lamina Veneerler: Diş şekli, renk ve estetik değişimini istediğinizde estetik uygulamanın en etkili yöntemi olup, hazırlanması sırasında hiçbir ağrılı işlem yapılmamaktadır. Prepere edilen diş üzerine göz lensi kalınlığında elde edilen full estetik seramik yapılardır. Prepere edilen diş üzerine yapıştırılarak kalıcı estetik sağlarlar. Estetik Dolgular: Kırılmış veya çürümüş dişlere uygulanan, diş renginde full estetik dolgulardır. Bilgisayar yardımı ile veya klinikte uygulanan kompozit dolgular estetik beklentinize cevap verecektir. Diş Şekillendirmeleri: Diş şeklini, rengini,boyutunu değiştirmeniz gerektiğinde diş üzerinden az bir miktar mine tabakası kaldırılarak çeşitli kimyasal yapıştırma ve doldurma ürünleri kullanılarak elde edilmesi arzulanan estetik görüntüye ulaşma yöntemidir. Ağrısız ve klinik ortamda uygulanan bir işlemdir. Gülüş Tasarımı: Gülüş tasarımı medikal ve sanatın bir arada ağız ve çevre dokularla dişlerin uyum içinde estetiğini sağlayabilme uğraşıdır. Klinikte hastadan elde ettiğimiz model üzerinde tasarlanan dizayn beğeni kazandığı taktirde hastaya uygulanır.

Öncesi

Dental Bridges: A bridge replaces missing teeth by fixing a replacement tooth (or teeth) to the natural teeth at each end of the gap. Some bridges have crowns at each end, the replacement teeth are stuck to each of the sides. Dental Venees: Veneers are very thin specially shaped pieces of porcelain or zirconium that are attached to the front of your teeth to create that beautiful smile. Your smile enhancement can take as little as 3 weeks with only a few visits to the clinic. During this time we use high quality temporary crowns for your comfort and appearance. Porcelain laminate Veneers: These are the most effective and conservative method for changing the shape, colour and size of the teeth, they are resistant to recurring discolouring. During their application we need very little abrasion and they are no thicker than an optical eye lens. Aesthetic fillings: These are fillings of dental colour which match up to the colour of your natural teeth, which are used for decayed or cracked tooth cases. We can also use them for aesthetic purposes.These are bonded to teeth with a special adhesive and we can change the length, form and colour to match your other teeth. Tooth Re-shaping: This is also called dental contouring and is a cosmetic dental technique that removes small amounts of tooth enamel in order to change the shape, length and colour of one or more teeth.The process is often combined with bonding, a cosmetic dentistry treatment that uses a tooth coloured composite material to sculpt and shape the teeth, and we use this procedure because only surface enamel is removed in both reshaping and dental contouring.There is generally no discomfort during this procedure and no anaesthesia is required. Smile design: Smile design is the medicine and application of art. It is ideal if you want to renew your smile, so with personal touches you have a new natural looking smile. Before deciding on dental work needed, we take impressions of your teeth (a temporary model made in our laboratory) to enable you to then discuss whether you are happy with the design and agree for the procedure to be permanent.This dental work allows you to have that special smile that will enable you to go forth with confidence and enthusiasm.

Sonrası

Öncesi Öncesi

Sonrası

Sonrası 73


KIBRIS MUTFAĞI / CYPRUS CUISINE

P

atates-Bullez Silkme

Shaken Potatoes and Baby Colocasia Roots Yemek tarifi ve uygulama Recipe written and cooked by Emine Çakmak

Malzemeler (4 kişilik) 1 kg. patates 1 kg. bullez 1 lt. ayçiçek yağı Tuz

Ingredients (for 4 people) 1 kg. of potatoes 1 kg. of baby colocasia roots 1 lt. of sunflower oil Salt

Hazırlanışı Uzakdoğu kökenli kolakas bitkisinin küçüğü ve incesine Kıbrıs Türk Ağzı’nda ‘bullez’ denmektedir. Küçük topak patateslerle kızartılarak hazırlanan ve özgün bir lezzet yaratan patates-bullez yemeğinin yapımı oldukça basittir.

Directions Colocasia is a plant native to Far East. Baby colocasia is known as ‘bullez’ inTurkish Cypriot dialect. Cooking “patates-bullez” (potatoes and baby colocasia roots), a traditional Turkish Cypriot dish with a unique taste, is very straightforward and simply involves frying small round potatoes.

Tercihen küçük olarak seçilen ve bıçakla soyulan patatesler iyice yıkanır. Aynı şekilde dış kabuğu soyulan bullezler kesinlikle sudan geçirilmeden peçete ile silinerek temizlenir. İlk olarak bullezler tencerede iyice kızgınlaşan ve damak tadına göre tuz ilave edilen yağın içine konur, kabuklanmaya başlayana kadar kızartılır. Ardından patatesler de bol miktarda yağ kullanılan kızartma tenceresinin içine eklenir ve kızartma işlemine devam edilir. Patates ve bullezler iyice kızarana kadar yağda bekletilir. Patates bullez çok az miktarda tencerede bırakılan yağla birlikte, kapağı kapatılan tencere içinde aralıklarla iki üç kez sallandırılarak silkelenir. Patates bullez kapalı olarak 5-10 dakika bekletildikten ve yumuşadıktan sonra servis edilir. Yemeğin, golyandro ve domatesle yapılmış bol limonlu ve zeytinyağlı salata ile yenmesi muteberdir.

Afiyet olsun.

74

Potatoes, preferably small ones, are peeled and thoroughly washed. Baby colocasia roots are similarly peeled. However, they must have absolutely no contact with water. Therefore, they are wiped clean with napkins. First of all, baby colocasia roots are placed in hot sunflower oil, with salt added if preferred, and fried until crusty. Then, potatoes added to the cooking pot filled with the large amount of hot sunflower oil are fried. Potatoes and baby colocasia roots are kept inside the hot sunflower oil until they are well-fried. Finally, after they are well-fried, potatoes and baby colocasia roots are left inside the cooking pot with a small amount of sunflower oil and after closing the lid of the pot, the pot is shaken two or three times. The ingredients are left inside the closed pot for 5-10 minutes and served after they become soft. A salad made with coriander and tomatoes and dressed with plenty of lemon juice and olive oil is highly recommended as a side dish.

Bon appétit.


75


GECE & GÜNDÜZ / DAY & NIGHT

SEVGİLİLER İLK KEZ AYNI SAHNEDE LOVERS ON THE SAME STAGE FOR THE FIRST TIME üzik dünyasının en beğenilen çiftlerinden olan Yavuz Bingöl ve Öykü Gürman ilk kez aynı sahneyi paylaştı. Girne’deki Merit Crystal Cove Hotel’de sahne alan ikili, özellikle düetleriyle izleyenlerini müziğe doyurdu. Gürman’ın parmağındaki tek taş yüzük dikkat çekti.

M

avuz Bingöl and Öykü Gürman, one of the most admired couples of the music scene, shared the same stage for the first time.The couple took to the stage at Merit Crystal Cove Hotel in Girne. Their duet performances were especially a musical feast for the audience. Meanwhile, the solitaire ring on Gürman’s finger attracted attention.

Konser öncesi bir basın toplantısı düzenleyen Öykü Gürman, gece için özel olarak hazırlandığını,Yavuz Bingöl ile daha önce şarkı söylediklerini ancak ilk kez aynı sahneyi paylaşacaklarını belirtti.

During a press conference before the concert,ÖyküGürman stated that she made special preparations for the night and although she sang together withYavuz Bingöl before, they would be sharing the same stage for the first time.

Sahneye ilk olarak Öykü Gürman çıktı. Tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayan şarkıcı, “Biz kadınlar savaşçı ve mücadeleciyiz” dedi. Sevilen parçalarını konuklarıyla birlikte hep bir ağızdan seslendiren Gürman, İspanyolca söylediği parça ile de büyük alkış aldı.

Öykü Gürman was the first to appear on stage. She wished all women a happy 8 March International Women’s Day and said that “We women are fighters”. She sang her popular songs in accompaniment with her guests and received great applause for her performance of a song in Spanish.

Yavuz Bingöl de sahneye çıktığında tüm kadınların Dünya Kadınlar Günü’nü kutladı. İkili birlikte şarkılar seslendirdi. Sevilen şarkılarını bağlaması eşliğinde seslendiren Bingöl, Merit Crystal Cove Hotel misafirlerine müzik ziyafeti verdi. “Turnalara Tutun Da Gel”, “Atabarı”, “Yiğidim Aslanım Burada Yatıyor” ve “Şafak Türküsü” ile misafirlerini coşturan sanatçı, repertuarında Ahmet Kaya şarkılarına ağırlık verdi. Yavuz Bingöl son şarkısını seslendirdiğinde sahneye uzun zamandır birlikte olduğu sevgilisi Öykü Gürman çıktı. Merit Crystal Cove misafirlerine unutulmaz bir müzik gecesi yaşatan ikili sahneden el ele ayrıldı.

76

Y

When Yavuz Bingöl came up on stage, he, too, celebrated every woman’s International Women’s Day. The couple, then, performed together.Bingöl sang his popular songs as he played the baglama. It was a real musical feast for the guests of Merit Crystal Cove Hotel. Bingöl not only offered a joyful night to his audience with the performance of songs like “Turnalara Tutun Da Gel” (Come On the Wings of Cranes), “Atabarı” (Our Forefathers’ Dance), “Yiğidim Aslanım Burada Yatıyor” (Here Lies My Hero, My Lion) and “Şafak Türküsü” (Dawn Song), but also included many songs from Ahmet Kaya in his repertoire.As Yavuz Bingol performed his final song, Öykü Gürman, his longtime girlfriend, appeared on the stage as well. The couple offered an unforgettable night of music to the guests of Merit Crystal Cove and got off the stage hand in hand.


MERİT LEFKOŞA HOTEL & CASİNO’DA YILDIZLAR GEÇİDİ DEVAM EDİYOR

STARS CONTINUE TO RISE AT MERİT LEFKOŞA HOTEL & CASINO

R

um taverna geleneğinin Türkiye’de öncülüğünü yapan, Yunan müziğinin başarılı ismi Gallis Galey, Dünya Kadınlar Günü’nde Merit Lefkoşa Hotel & Casino’da kendisini dinlemeye gelen misafirlere çok özel bir gece yaşattı. Gallis Galey zengin repertuarı ve eğlenceli sahne şovu ile misafirlerin gönüllerini fethetti. Türkçe ve Yunanca şarkıların söylendiği gecede pisti dolduran genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeği ile 200’den fazla misafir bir dakika bile yerlerine oturmadı. Gallis seslendirdiği bütün şarkılarını günün önemine ithafen kadın dinleyicilerine armağan etti.

G

allis Galley, a leading figure of Greek tavern tradition in Turkey and a successful performer of Greek music, offered the guests of Merit Lefkoşa Hotel & Casino a special night on International Women’s Day.

The guests had a great night with the rich repertoire and entertaining stage performance of Gallis Galley. Galley sang both Turkish and Greek songs to which every member, young and old, woman and man alike, of the audience which numbered more than 200 danced all night long. Gallis presented every song he performed during the concert as a gift to her women fans in celebration of the International Women’s Day.

77


HÜLYA AVŞAR

SALAMİS HOTEL & CASINO’DA

MAĞUSA

SAHNE ALDI

M

ağusa Salamis Hotel’de sahneye çıkan Hülya Avşar’ı yaklaşık 1.000 kişi izledi. İki saat sahnede kalan sanatçı Türk Sanat Müziği ağırlıklı repertuarıyla sevenlerine keyifli bir gece yaşattı.

Hülya Avşar’ın ‘Bu Gece Uzun Olacak’ başlıklı, ‘Sen Benim Canım, Sen Kara Sevdalım’ nakaratlı şarkısını seyircilere söyletmesiyle salonda eğlenceli ve komik anlar yaşandı. Hülya Avşar sahnedeyken Melih Yazgan imzalı karın dekolteli bir kıyafet tercih etti. Avşar’ın dekoltesinden görünen dövmesi gözlerden kaçmadı. Sanatçı sarmaşık motifli dövmesini yıllar önce yaptırmıştı. Dövme tutkusu olan Hülya Avşar’ın vücudunun çeşitli yerlerinde toplam 11 tane dövmesi bulunuyor.

78


HÜLYA AVŞAR TOOK TO THE STAGE AT

SALAMİS HOTEL & CASINO MAĞUSA

H

ülya Avşar took to the stage at Mağusa Salamis Hotel in front of an audience numbering around 1,000. Avşar performed a two-hour concert and offered her guests a pleasant night with her repertoire largely formed by Turkish Classical Music pieces. Hülya Avşar made some of her guests sing her song titled ‘Bu Gece Uzun Olacak’ (Tonight Will Be A Long Night), with the chorus ‘Sen Benim Canım, Sen Kara Sevdalım’ (You Are My Sweetheart, You Are the Love of My Life), which led to entertaining and fun moments. During her performance, Avşar wore a cut-out dress revealing her belly designed by Melih Yazgan. Avşar’s dress also revealed her ivy tattoo which she got some years ago. Avşar loves tattoos and has 11 of them on various parts of her body.

79


GRAND DELUXE SPA’DA MASAJ ve HAMAM KEYFİ Girne Grand Pasha Hotel & Casino’daki Grand Deluxe Spa sunduğu hizmetlerle fark yaratıyor

ENJOY MASSAGE and TURKISH BATH AT GRAND DELUXE SPA Girne Grand Pasha Hotel & Casino offers remarkable services at Grand Deluxe Spa

G

rand Pasha Hotel & Casino markası olan Grand Deluxe Spa, misafirlerine sunduğu tüm Spa deneyimlerinde dinginliği, saflığı ve temizliği vadetmektedir. 1.000 metrekarenin üzerinde geniş bir alan üzerine kurulu SPA merkezinde 7 adet lüks bakım odası, 1 adet hamam, buhar odası, sauna, buz şelalesi, yüzme havuzu, dinlenme alanı ve fitness salonu hizmet vermektedir. Grand Deluxe Spa’da büyülü bir yolculuğa hazır olun... Vücudunuzu ve zihninizi dinlendirerek yenilenmenin eşsiz hissini yaşatırken dinçlik ve zindelik kazandıran Deluxe Spa’da; ruhunuz ve vücudunuz doğal, mükemmel dengesine kavuşurken uzman terapistlerin sihirli ellerinde mistik bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Vücudunuzdaki negatif enerjiyi atarak gevşemek, sağlıklı ve zinde bir bedene kavuşmak için en güzel yöntem, kuşkusuz masajdır.

80

G

rand Deluxe Spa, a brand of Grand Pasha Hotel & Casino, promises serenity, purity and hygiene in every Spa experience offered to its customers.The SPA center, founded on an area of 1,000 square metres, has 7 luxury care rooms, 1 Turkish bath, a steam room, a sauna, an ice bath, a swimming pool, a recreational area and a fitness center. Get ready for a mesmerizing journey at Grand Deluxe Spa... Deluxe Spa brings you the irreplaceable feeling of renewal as you rest your body and mind and gain vitality and well being. At Deluxe Spa, you will go on a mystical journey as the magic hands of expert therapists will help you to rediscover the natural and perfect balance of your soul and body. Massage is undoubtedly the most effective method to help you to relax by getting rid of the negative energy inside your body and have a healthy and energetic body.


Grand Deluxe Spa’da uzman terapistler tarafından yapılan masajlar, vücudunuza fizyolojik ve metabolik canlılık vererek yaşam sevincinizi artırır bedeniniz rahatlarken, zihniniz de dinlenir. Ruh, zihin ve beden bütünlüğü için ... Klasik bir Türk hamamı olarak tasarlanan hamam bölümü, temizliğin ve dinlemenin keyfini aynı anda yaşatmaktadır. Ortamın ısısı ve buharı sayesinde vücudunuz toksinlerden arınırken, kan dolaşamınız da hızlanmaya başlar. Gözeneklerin açılmasıyla cildiniz nefes alır. Bir yanda Uzakdoğu masaj ritüellerinin uygulandığı Spa keyfini, diğer yanda eskiTürk geleneklerini hatırlatan hamam keyfini Grand Deluxe Spa ile yaşayabilirsiniz.

Massages applied by the expert therapists of Grand Deluxe Spa will trigger the physiological and metabolic renewal of your body, reinforce vitality and joy of life, relax your whole body and rest your mind. For the integrity of your soul, mind and body ... The classical Turkish bath section brings you the twin pleasures of hygiene and rest. The heat and vapour of the Turkish bath will rid your body of toxins and stimulate blood circulation. The bath will clean your pores and your skin will begin to breathe. At Grand Deluxe Spa, you can simultaneously enjoy the Spa with its Far Eastern massage rituals and the oldTurkish bath tradition.

81


EROL EVGİN KADINLAR İÇİN SÖYLEDİ EROL EVGİN SANG FOR WOMEN

8

Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Girne’deki Merit Park Hotel’de sahne alan Erol Evgin “Bu özel günde Kuzey Kıbrıs’ta olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Güzel bir konser olacak. Bu bana eşlik eden korodan belli” dedi.

Erol Evgin, sevilen parçalarının yanı sıra Türk sanat müziğinden de eserlere konserinde yer verdi. Aysel Gürel’le olan anılarını Merit Park Hotel misafirleri ile paylaşan Evgin, “Bir insan kendisiyle ancak bu kadar dalga geçebilirdi. Bir de bu kişi nasıl şarkılar yazdı” diyerek sözleri Aysel Gürel’e ait “Değer mi” isimli parçayı da seslendirdi. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için özel olarak hazırlanan, üzerinde “Dünya Kadınlar Gününüz Kutlu Olsun” yazan pastayı kadın hayranlarıyla birlikte kesen Erol Evgin bol bol hatıra fotoğrafı çektirdi. Erol Evgin konserinin sonunda Merit Park Hotel’in Kıbrıs’ın en güzel otellerden biri olduğunu, buraya üçüncü kez geldiğini ve her geldiğinde çok mutlu olduğunu belirtti.

82

E

rol Evgin took to the stage at Merit Park Hotel in Girne on 8 March, International Women’s Day. “I am very happy to be in Northern Cyprus on this special day. It will be a great concert. I can tell from the choir accompanying me”, said Evgin.

During the concert, Erol Evgin not only sang his popular songs, but also performed Turkish classical music. Evgin also shared with the guests of Merit Park Hotel his memories with Aysel Gürel. “There is no other person who can make fun of herself this much. Not to mention the fact that this person wrote so many great songs,” said Evgin and performed the song “Değer mi” (Is It Worth It?) written by Aysel Gürel. Erol Evgin also cut a special cake prepared in celebration of 8 March, International Women’s Day together with his women fans. The writing on the cake was “Happy International Women’s Day”. Erol Evgin also took many photographs with his fans. Erol Evgin concluded his concert by saying that Merit Park Hotel was one of the most beautiful hotels of Cyprus. He also stated that it was his third time here and that every time he was very happy.


EŞİNİ KISKANDI JEALOUS OF HIS WIFE Merit Park Hotel’de sahne alan Soner Olgun’dan keyifli konser

Soner Olgun’s entertaining concert at Merit Park Hotel

K

uzey Kıbrıs’ta Merit Park Hotel’de klasikleşen “Salı konserleri” kapsamında önceki gün sahne alan Soner Olgun, şiirler ve şarkılarla dolu keyifli bir geceye imza attı.

Soner Olgun’un ardından mikrofona geçen eşi Özlem Olgun ise seslendirdiği Şebnem Ferah’a ait ‘Hoşçakal’ isimli parça üzerine konuklardan büyük alkış aldı. Eşinin kendisinden daha fazla alkış olması üzerine “eşini kıskandığı”nı söyleyen Soner Olgun, “Bunca zamandır şarkı söylerim, bu kadar alkış aldığımı hatırlamıyorum” dedi. Konuklarıyla yakından ilgilenen ve birçok parçasını davetliler arasında seslendiren Soner Olgun, Ahmet Kaya, Neşet Ertaş, Leman Sam, Ferdi Özbeğen, Orhan Gencebay, İbrahim Tatlıses, Zeki Müren ve Erkin Koray gibi sanatçıların şarkılarını da söyleyerek konuklarına keyifli bir gece yaşattı.

S

oner Olgun once again took to the stage at Merit Park Hotel in Northern Cyprus as part of his classic “Tuesday concerts”. Olgun offered his guests a joyful night full of poetry and singing.

After Soner Olgun’s performance, his wife Özlem Olgun took to the stage. She sang the song ‘Hoşçakal’ (Goodbye) by Şebnem Ferah and received great applause. Soner Olgun said that he was jealous of his wife receiving so much applause: “I have been singing for so long, yet I don’t remember receiving that much applause”. Soner Olgun’s relationship with his guests was very warm throughout the concert. He performed many of the songs among his audience, including songs from Ahmet Kaya, Neşet Ertaş, Leman Sam, Ferdi Özbeğen, Orhan Gencebay, İbrahim Tatlıses, Zeki Müren and Erkin Koray. It was an entertaining night for the guests of Merit Park Hotel.

83


MİLENYUM ÜÇÜZLERİ

14. DOĞUM GÜNLERİNİ KUTLUYOR THE MILLENIUM TRIPLETS CELEBRATE THEIR

K

uzey Kıbrıs’ın ‘Milenyum Üçüzleri’ olarak bilinen ve 4 Nisan 2000 tarihinde dünyaya gelen Lâl, Lâçin ve Günsel Aslım artık 14. yaşlarının baharında 3 güzel genç kızımız…

Cyprus Xp Travel Genel Müdür Yardımcısı İlkay Aslım ile Leman Aslım’ın kızları olan üçüzler, nisan ayının 4. gününde 14. yaş günlerini kutluyor. Kolej öğrencisi olan Lâl, Lâçin ve Günsel gelecekleriyle ilgili karar vermek için henüz eşikte bekliyorlar. Bu yıl verecekleri derece sınavlarının ardından geleceğe atacakları adımlarını da belirlemiş olacaklar. Milenyum Üçüzleri’ne sağlıklı ve başarılı bir yaşam diliyoruz. 84

14th BIRTHDAY

L

âl, Lâçin and Günsel Aslım, born on 4 April 2000 and known as the ‘Millenium Triplets’ of Northern Cyprus, are now 3 beautiful teenagers in the spring of their youth...

Triplets are the daughters of İlkay Aslım, Deputy General Manager at Cyprus Xp Travel, and Leman Aslım. They will celebrate their 14th birthday on the 4th day of April. It is still too early for Lâl, Lâçin and Günsel, who are currently college students, to decide on their future. They will be taking their first steps into the future after this year’s grade examinations. We wish the Millenium Triplets a healthy and successful life.


85


KUZEY KIBRIS DÜNYACA ÜNLÜ OYUNCULARI AĞIRLADI Merit Park Hotel’de düzenlenen Kuzey Kıbrıs Açık Tavla Şampiyonası’nda uluslararası oyuncular mücade etti

NORTHERN CYPRUS HOSTED WORLD-FAMOUS PLAYERS

International players competed at the Northern Cyprus Open Backgammon Championship at Merit Park Hotel

G

M

erçekleştirdiği turnuvalar ile Kuzey Kıbrıs’ta yeni bir turizm kanalı oluşturan Merit Turizm Grubu, bu kez dünyaca ünlü tavla oyuncularını misafir etti. 26 ülkeden yüzlerce oyuncunun katılımıyla ve Merit Park Hotel’in ev sahipliğinde gerçekleşen Kuzey Kıbrıs Açık Tavla Şampiyonası 13 Mart’ta düzenlenen kokteyl ile başladı.

erit Tourism Group opened a new venue of tourism by organizing tournaments in Northern Cyprus.This time, the group hosted world-famous backgammon players. Hundreds of backgammon players from 26 different countries attended the Northern Cyprus Open Backgammon Championship hosted by Merit Park Hotel. The championship began with an opening cocktail on 13 March.

Avraham Eytan tarafından organize edilen turnuva bu yıl yoğun ilgi gördü. Oyuncular; ana kademe turnuvaları, şampiyonlar grubu, intermediate grup; devam eden günlerde de çiftler, takım turnuvaları ve yan aktivite turnuvaları ile kıyasıya mücadele etti. Büyük heyecanla oynanan final karşılaşmasıysa Danimarka’dan Michael Larsen ile Alman Rainer Witt arasında gerçekleşti. Karşılaşmayı, 21-10 skoruyla kazanan Michael Larsen, Kuzey Kıbrıs Açık Tavla Şampiyonası’nın galibi oldu.

Organized by Avraham Eytan, the tournament attracted a great deal of attention this year. Players entered fierce competitions in major grade tournaments, champions’ group and intermediate group followed in later days by competitions in couples’ tournaments, team tournaments and other minor grade tournaments. The final game, a most exciting part of the championship, was played between Michael Larsen from Denmark and Rainer Witt from Germany. Michael Larsen won the game with a score of 21-10 and became the champion of Northern Cyprus Open Backgammon Championship.

86


Danimarkalıların ağırlıkta olduğu oyuncular arasında, dünya sıralamasında önlerde yer alan isimler; İsrail’den “Falafel” lakaplı Michael Natanzon, Japonya’dan Masayuki Mochizuki, Michihito Kageyama, Danimarka’dan Lars Trabolt, Steen Gronbech ve Almanya’dan Rainer Witt de yer aldı. Turnuvada Masayuki Mochizuki’nin verdiği seminer büyük ilgi gördü. Mochizuki, seminerinde tavla severlere 10 sorudan oluşan test yaptı. Testi 10 sorudan 8’ini bilerek dünya yıldızı Falafel kazandı. Merit Park Hotel’in ev sahipliğini yaptığı Kuzey Kıbrıs Açık Tavla Şampiyonası muhteşem bir gala ile son buldu. Gala gecesi, Türk müziğinden örneklerle başladı. Ödül töreninde konuşma yapan Kuzey Kıbrıs Açık Tavla Şampiyonası organizatörü Avraham Eytan, teşekkürlerini sunmak üzere Merit Park Hotel & Casino Müdürü Mesut Gürdal Büyükgüngör’ü sahneye davet etti. Büyükgüngör; Kuzey Kıbrıs Açık Tavla Şampiyonası’na ev sahipliği yapmaktan büyük mutluluk duyduklarını belirterek, bir sonraki turnuvada tekrar kendilerini ağırlamak istediklerini belirtti. Turnuvada ödül alan tüm isimler tek tek sahneye davet edilerek, ödülleri alkışlar arasında verildi.

The largest group of players who attended the tournament were from Denmark. Many other players occupying leading positions in world charts also participated, including Michael Natanzon a.k.a. “Falafel” from Israel, Masayuki Mochizuki and Michihito Kageyama from Japan, Lars Trabolt and Steen Gronbech from Denmark, and Rainer Witt from Germany. A seminar by Masayuki Mochizuki, organized as part of the tournament, received particular attention. During his seminar, Mochizuki applied a test of 10 questions to backgammon enthusiasts. Falafel, a worldclass backgammon player, correctly answered 8 out of 10 questions and succeeded in the test.

The Northern Cyprus Open Backgammon Championship ended with a fascinating gala. The gala night began with performances ofTurkish music. Avraham Eytan, the organizer of Northern Cyprus Open Backgammon Championship, made a speech during the award ceremony and expressed his thanks to Mesut Gürdal Büyükgüngör, Merit Park Hotel & Casino Manager, by inviting him to the stage. Büyükgüngör stated that they were very happy to be the host of Northern Cyprus Open Backgammon Championship and eager to host the next tournament as well. Competitors were invited to the stage one by one and received their awards amid applause.

87




GURME / GOURMET

Ahmet Esenyel

Bellapais Gardens Hotel & Restaurant Kuzey Kıbrıs’ın en iyi, en müstesna ve en şık restoranı Simply the best, most exceptional and elegant restaurant in North Cyprus

B

T

ahar günleri kapımızda. Herkese mutlu bir Paskalya diliyorum... Çiçekler açıyor, havalar ısınıyor, gün ışığı uzuyor, hayvanlar bitkilerden beslenmek ve onların polenlerini yaymak için yeniden harekete geçiyor ve insanlar bahçelerinde uğraşmaya başlıyor. Paskalya, Hristiyan Kilisesi’nin en önemli kutsal günü. Hristiyanlık tarihinin en önemli olayı olan Hz. İsa’nın dirilişini anmak için kutlanan bir bayram.

he spring time is here now and `Happy Easter` to everyone… The flowers are blooming, the weather gets warmer, longer daylight, animals return to feed and pollinate local plants and people begin to work in their gardens again. Easter is the single most important holy day of the Christian Church. It celebrates the resurrection of Jesus Christ, the central event in Christianity.

Yerli ve yabancı birçok okurum telefonla veya posta yoluyla mütemadiyen Kuzey Kıbrıs’ta iyi bir yemek için nereye gidebileceklerini sorarlar. Bir eleştirmen olarak ülkemizdeki restoranları uzun zamandır ziyaret etmekteyim ve bu müstesna müesseselerden bazılarını tavsiye edebilmeme yardımcı olması için bir rehber dahi hazırlamış bulunmaktayım. İlk tavsiye edeceğim restoranın Bellapais Gardens Restaurant olacağı kesindir. Bu restoranın yemek kalitesi, hizmet anlayışı ve ambiyansıyla kusursuz bir yemek deneyimi sunan, ülkenin en iyi restoranı olduğuna şüphe yok. Kuzey Kıbrıs’ta çok sayıda restoran olsa bile, maalesef birçoğu birbirinin menüsünü taklit ediyor ve bilgi, yaratıcılık, özgünlük, ayrıntılara özen gibi konularda zayıf kalıyor. Halbuki yemek endüstrisi yabancı ziyaretçilerin en fazla tartıştığı unsurlardan biri olduğundan, işletmeciler müşterilerini sürekli şaşırtıp etkileyebilmek için niş sektörler keşfetmek zorundalar.

Many of my local and foreign readers keep asking me by phone or through mail where to have a decent meal in North Cyprus. As a reviewer, I have been visiting restaurants for a long time now and designed a guide for myself to recommend some of those exceptional establishments. Certainly, the Bellapais Gardens Restaurant would be the first to recommend as it is simply the best restaurant in town, the total dining experience with its food quality, service and ambiance. Although, there are too many restaurants in North Cyprus, unfortunately most of them copy each other`s menu and/or they lack in knowledge, creativity, uniqueness and details. Food industry turns out to be one of the most discussed elements by foreign visitors, therefore you`ve got to find a niche in order to surprise and impress your customers continuously.

90


91


Yeni bir ay, yeni bir ziyaret. 2000 yılından bu yana Akdeniz ve Avrupa gurme mutfağının öncüsü olan Bellapais Gardens Hotel & Restaurant’ı ziyaret etmek benim için büyük bir ayrıcalık. Bu olağanüstü restoran geleneksel ve doğal tatları, büyüleyici atmosferi, özgün menüsü, etkileyici sunumları ve zarif elemanlarıyla dikkat çekiyor ve Akdeniz ve Avrupa mutfaklarına özgü yemekleri kaliteli malzemeler kullanarak, modern bir yöntemle hazırlamaya özen gösteriyor. Tarihî Bellapais Manastırı’nın hemen aşağısında yer alan Bellapais Gardens Hotel & Restaurant, taze, sağlıklı, geleneksel ve kaliteli yemeği destekleyen uluslararası bir grup olan Slow food’un ilk üyesi. Restoranın Executive Chef’i, yani aşçıbaşı Selim Yeşilpınar, besin değerleri bakımından son derece dengeli, taze malzemeler kullanarak menüde gerek geleneksel gerekse dünya mutfağından lezzetlerin yer almasını sağlıyor.

A new month, a new journey and a privilege to visit Bellapais Gardens Hotel and Restaurant which has been the leading Mediterranean and European Gourmet cuisine since 2000. This remarkable restaurant strives to provide quality ingredient driven modern way of Mediterranean and European cooking with traditional and natural flavors, impressive ambiance, unique menu, charming presentations and classy staff. The Bellapais Gardens Hotel and Restaurant is situated beneath the walls of the historical Bellapais Abbey and it is the first Slow food member restaurant internationally. The Slow Food is a group who support fresh, healthy, traditional and fine food. The Executive Chef Selim, supports the traditional tastes as well as world flavors in its menu using fresh ingredients that are nutritionally balanced.

Burası, ağaçlar, çiçekler, bitkiler ve küçük havuzların çevrelediği doğal taştan yapılmış yollarıyla ve görebileceğiniz en muhteşem gün batımı manzarasıyla hem albenili bir kır restoranı hem de eşsiz bir butik restoran. Bellapais Gardens Hotel & Restaurant yalnızca harika yemekler ve şaraplar sunmakla kalmıyor, aynı zamanda yüksek kaliteli, zarif ve sıcak bir ambiyans vadediyor. Ortam, masalsı ve alabildiğine romantik.

This is an appealing country style boutique restaurant with one of the most amazing sunset and natural stone driveway surrounded with trees, flowers, plants and waterfalls. The Bellapais Gardens Hotel and Restaurant offer not just great food and wine but an ambiance that is up-scale, elegant and warm.The setting is theatrical and highly romantic.

Bu güzel restoran, 1993 yılında, Sabri Abit tarafından, yalnızca otel müşterilerine yemek servisi sunmak amacıyla kuruldu. 2000 yılına dek bu böyle sürdü. Son on dört yılda ise, yılın neredeyse 365 günü boyunca hizmet vermek üzere, kapılarını yerli ve yabancı müşterilere açtı. Kardeşler Executive Chef Selim Yeşilpınar ile Yönetici Erkan Yeşilpınar’ın oluşturduğu ekip, bir aile olarak işletmeyi büyüttü ve yıllar içerisinde büyük başarılar elde etti.

This charming restaurant was built in 1993 by Sabri Abit where it was only catering to hotel visitors. This went on until the year 2000 and since fourteen years, Bellapais Gardens Restaurant opened its doors to local and foreign visitors almost three hundred and sixty days of the year. The second generation brothers Executive Chef Selim and Manager Erkan Yeşilpınar joined the team growing the business as a family making a huge success throughout the years.

Restorana adım attığınızda, Kuzey Kıbrıs hakkında çok sayıda kitap, broşür, resim ve etkinlik programı gözünüze çarpıyor. Kıbrıs’taki diğer restoran, cafe, kahvehane ve barların da adamızın geleneklerini ve güzelliklerini yabancı ziyaretçilere tanıtma sorumluluğunu bu şekilde üstlenmelerini dileyelim.

As you step into the restaurant, you may see many books, brochures, pictures and event programs about North Cyprus and I wished most restaurants, cafes, coffee shops and bars have such responsibility to promote our island`s customs and traditions to foreign visitors.

92


Müşterilerin deneyimlerini, hatıralarını ve dileklerini yazmaları için bulundurulan anı defteri, harika bir fikir. İşletmeciler böylece insanların fikirlerini ve beklentilerini okuyarak kendilerini sınayabiliyor ve ileride dikkate almak üzere güçlü ve zayıf oldukları yönlerini görebiliyor. İmaj, ayrıntılara önem verme, misafirperverlik ve devamlılık, müessesenin esas öncelikleri arasında yer alıyor. Müşteri değil, dost kazanmaya özen gösteriyorlar.

The testimonial book where people put down few words of their experiences, memories and wishes is a perfect idea to test one`s self reading people`s opinions and expectations because this will lead you understand your strengths and weaknesses for the future. Image, attention to detail, hospitality and continuity are main priorities for the establishment and throughout the years, they made friends not customers.

Misafir ile işletmeci arasındaki iki yönlü diyaloglar, insanları gelecek açısından umutlandırıyor, gülümsemelerini sağlıyor ve özellikle müşterilere daha iyi yemek, hizmet ve konukseverlik sunabilmek için işletmeyi yeni fikirler üretme, yatırımlar yapma ve işletme becerilerini geliştirme yönünde fazlasıyla teşvik ediyor. Bellapais Gardens otel odalarını yeniledi, peyzaj alanında yatırımlar yaptı ve masa örtülerini, peçeteleri, personel üniformalarını, bazı aksesuarları ve sunumları değiştirdi. Executive Chef Selim Yeşilpınar ve Yönetici Erkan Yeşilpınar kış sezonunda müşterilerinin değerlendirmelerini gözden geçirerek gurmelere özgü, eşsiz ve daha geleneksel lezzetler barındıran yeni bir menü ortaya çıkardılar.

The talks between the two sides give people a new hope for the future, a smile in their faces, a huge motivation and positivity to create new ideas, invest and improve their business skills in order to be prepared to handle the crowds with great food, service and hospitality.The Bellapais Gardens has renewed the hotel rooms, invested in landscaping and changed the table linens, napkins, design of staff uniforms, some accessories and certainly presentations.The Executive Chef Selim and Manager Erkan have completed their job by going through the customers` reviews during the winter season and created a new menu which seems highly gourmet, unique and more traditional.

Bu yaratıcı gurme restoranın Executive Chef’i Selim Yeşilpınar’ın geleneksel ve Avrupai tatları özgün bir biçimde bir araya getirmek için uyguladığı özel bir yöntemi var. Her bir malzeme, Master Chef’e, gece boyunca yaratıcılığını test etme ve misafirlerine hoş sürprizler yapma fırsatı sunuyor. Yeni, geliştirilmiş menüde, kırmızı şarap soslu tavşan eti, limon soslu karides kroket, karışık deniz ürünleri, risotto ile deniztarağı, hindistan cevizli keçi peyniri, jambonlu veya pastırmalı kuşkonmaz (ayrelli), Şef’in sosu ile sunulan istiridye mantarı, tartar soslu ve somon fümeli bulgur köftesi, orman meyvesi soslu geyik fileto, yeni salata çeşitleri, harnup pekmezli bonfile, yeni tatlılar ve daha nice muhteşem lezzetler bulunuyor. Müşterilerin tercihlerine uygun özel ve butik seçenekler sunabilmek adına mutfağın geliştirdiği bir başka yenilik de haftada bir duyurulan, üç tabaktan oluşan yemek. Şefler, ayrıca, hem yerli hem Avrupa’dan gelen malzemeleri bir araya getirerek, ki bu bence harika ve orijinal bir fikir, yeni sos ve baharat yaratma çalışmalarına devam ediyor.

SelimYeşilpınar, the Executive Chef of this creative gourmet restaurant, has his own special way of combining the traditional and European food uniquely. Each ingredient is another opportunity for the Master Chef to create and try to surprise his guests all through the night. The new and improved menu is designed with recipes like hare with red wine sauce, prawn crocket with lemon sauce, combination of seafood taste, scallops with risotto, coconut crumbed goat cheese, local asparagus with ham or pastrami, local oyster mushrooms with Chef`s sauce, wheat balls staffed and spiced with smoked salmon over a tartar sauce, deer sirloin steak with forest fruit sauce, new salads, filet steak with carob molasses, new desserts and many more wondrous dishes… The three course meal which will be announced weekly is another innovation by the kitchen to offer something special and boutique for the customers preferences. The Chefs are also working on using new sauces combining local and European ingredients and spices which I believe is a fantastic and unique idea.

93


SelimYeşilpınar sebzeleri marketten günlük ve taze olarak kendisi seçiyor. Eti de kendi, yerel kasabından alıyor. İyi bir restoran, menüsüyle olduğu kadar, şarap listesiyle de değerlendirilmek zorunda. Şarap söz konusu olduğunda, Burgundy ile Bordeaux, Avrupa ile Yeni Dünya, pahalı ile hesaplı seçenekler arasında doğru dengeyi sağlamak çok önemli. Şarap menüsü, genellikle restoranın hitap ettiği müşteri profiline uymalı. Bellapais Gardens şarap menüsünde Chateau Magnol, Chablis Chardonnay, Cole Secco Montepulciano, Mozza Corona Pinot Grigio, B&G Rose Wine, Sparkling Wine ve Champagne gibi yeni Fransız ve İtalyan şaraplarına yer veriyor. Takdire şayan bir çaba sergileyen yerli şarap ve bira üreticisi St. Hilarion, Bellapais Gardens için özel olarak, kendi markasıyla sunduğu ev şarapları üretmeye başladı. Bu da müessesenin başarılı yerli markaları ve yerel piyasayı ne kadar desteklediğinin bir göstergesi. Restoranın katı bir kıyafet kuralı olmasa da her bir müşterinin şıklığı dikkatimi çekti. Bu, sanırım, insanların Bellapais Gardens’ta yemek yemenin farklı, zarif ve müstesna bir deneyim olduğunu düşünmelerinden kaynaklanıyor. Bakanlar, iş insanları, elçiler, yabancı yatırımcılar, dekanlar, başbakanlar, cumhurbaşkanları, yerliler ve yabancı turistler bu eşsiz restoranı özel günler için tercih ediyor. Bellapais Gardens Restaurant’ta yer bulmak çok zor olduğundan haftanın herhangi bir günü için muhakkak rezervasyon yaptırmak gerekiyor. Üç ay önceden rezervasyon yaptıran insanlar bile oluyor. Ne büyük başarı... Bellapais Gardens Restaurant, doğum günü kutlamaları, nişan kutlamaları, iş yemekleri, aile buluşmaları ve elbette romantik akşam yemekleri için en iyi alternatiflerden biri.

94

Chef Selim chooses his own vegetables fresh and daily from the market as well as the meat from the local butcher. A good restaurant is inevitably judged as much by its wine list as by the menu. Achieving the right balance of wines is important between Burgundies and Bordeaux, between European and New World wines between inexpensive and costly. The wine list should be based largely upon the type of customers the restaurant expects to attract. The Bellapais Gardens have new French and Italian wines on the menu like Chateau Magnol, Chablis Chardonnay, Cole Secco Montepulciano, Mozza Corona Pinot Grigio, B&G Rose wine, Sparkling wine and Champagne. The admirable and very special local wine and beer producer St Hilarion started producing house wines specifically for the Bellapais Gardens with its labels. This shows how much this establishment supports the successful local brands and the market. Although there is no strict dress code rule for the restaurant, I realized that every single person was dressed stylish. I believe this is a psychological feeling where it makes people think that dining at Bellapais Gardens is something different, elegant and exceptional. The Ministers, Businessmen, Ambassadors, Foreign Investors, Deans, Prime Ministers and Presidents, locals and tourists prefer this transcendent restaurant for special occasions. The reservation is a must for any day of the week as it is very difficult to find a seat at the Bellapais Gardens Restaurant. I have seen people booking to come and visit this remarkable restaurant three months in advance, what a success….The Bellapais Gardens Restaurant is one of the best alternatives in celebrating birthdays, engagements, business meals, family gatherings and certainly couples romance evenings.


Su, cam şişelerde servis ediliyor. Zarif, kaliteli ve profesyonel bir işletmeden de beklenen budur. Bu her şeyiyle mükemmel gurme restoranda hayatımın en iyi yemek deneyimlerinden birini yaşadığımı söyleyebilirim. Dolayısıyla nereden başlasam, bilemiyorum. Şarap ve içkilerimizle atıştırmamız için zeytinyağı ve kekikle zeytin ezmesi, otlu tereyağı, ev yapımı rulo ekmekler ve zeytinli ekmek getirildi. Ev yapımı ekmekler o kadar lezzetliydi ki başlangıçlara geçmemize fırsat kalmadan iki sepet ekmeği bitirdik. Bu eşsiz ortamda, şömine kenarında oturarak viskinizi, şampanyanızı, şarabınızı veya herhangi bir başka içkiyi yudumlayabilir ve arka planda çalmakta olan muhteşem klasik, caz, soul veya otantik müziğin keyfini çıkarabilirsiniz. Hafta sonları canlı piyano ve yan flüt dinletisini özellikle tavsiye ederim. Geleneksel resimler, çiçekler, mumlar, loş ışıklandırma, müzik, büyük şarap mahzeni, kahkahalar ve yemek sunumlarıyla bütünlük arz eden dekor gerçekten rüya gibi ve göz kamaştırıcı. Ben ve bana eşlik eden beş kişiyle birlikte gittiğimiz Bellapais Gardens Restaurant’ta sipariş ettiğimiz başlangıç yemeklerini ve ana yemekleri paylaşmaya karar veriyoruz. Masamıza, ilk olarak, antioksidan özelliğiyle bilinen pancar üzerinde sunulan ekmek kırıntılı keçi peyniri, inanılmaz bir lezzet olan risotto üzerinde deniz tarağı, eritilmiş peynirle kuşkonmaz (ayrelli), feta peynirli mevsim salatası ve tartar soslu ve somon fümeli bulgur köftesi geldi. Malzemeler arasındaki uyum, baharat ve diğer tatlar arasındaki denge, genel lezzet ve sunum tam anlamıyla kusursuzdu. Bu başlangıçların ardından insan haliyle bir sonraki yemekler için sabırsızlanıyor. Ve işte, Bellapais Gardens mutfağının yeni tariflerinden, herkesin denemesini tavsiye ettiğim harnup pekmezli bonfile. Hayatım boyunca yediğim en lezzetli ve yumuşak etlerden biri. Bonfilenin iç kısmı pembe, dışı parlak kahverengi. Şef’in ekşi ve tatlı karışımını esas alan bir başka harika fikri, ahududu soslu geyik bonfile.Geyik etinin bu kadar lezzetli olabileceğini tahmin etmezdim. Üçüncü şahane lezzet ise, jumbo karides, hafif bir krema sosu üzerinde yeşil kabuklu midye, deniz ürünleriyle bir arada sunulan mürekkep balığı dolması, ahtapot Carpaccio salatası ve füme somon dilimlerinden oluşan deniz ürünleri tabağıydı. Yan ürün olarak fırınlanmış bütün patates, susam yağında sotelenmiş taze mevsim sebzeleri ve dekoratif amaçlı kullanılan kuşkonmaz, portakal dilimleri, roka ve nane sunuluyor. Kaliteli, gurmelere özgü ve eksiksiz yemek deneyimi, ev yapımı leziz tiramisu ve çilek, kivi ve muzla birlikte sunulan krem karamel ile tamamlanıyor.

Water comes in glass bottles and for such an elegant, fine dining and professionally run establishment, this is definitely what is expected to be seen. I don’t really know where to start with, as I have had one of the best culinary experiences in my entire life, in this totally wonderful gourmet restaurant. The olive paste with olive oil and wild oregano, country herb butter and homemade rolls and olive bread are the first to enter the table to nibble with our wines and spirits. The homemade bread is incredibly tasty and we dipped…dipped…dipped and finished the two baskets of bread before we even start to have the first courses. The setting is amazing here, you may sit near the fireplace and enjoy your malt, champagne, wine or a spirit and listen to the beautiful classical, jazz, soul or authentic music and I would certainly recommend the live piano and side flute over the weekends. The décor is gorgeous with traditional pictures, flowers, candles, dim lighting, music choice, huge wine cellar, laughter and presentation of food, it really feels like a dream. Me and my five other companions decided to share the starters and the main courses and the first ones to come is, crumbed chunky goat cheese is over the antioxidant beetroot, the scallops over the most delicious risotto, the whole local asparagus with melted cheese, seasonal salad with crumbled feta cheese and wheat balls filled with smoked salmon with tartar sauce. The harmony of ingredients, the balance of spices and flavors, the taste and the presentation is simply glorious. Anyone gets impatient and excited to see what the next courses would be like and here we are… Fillet steak with carob molasses sauce a new recipe from the kitchen is one thing that every single person must try. The steak is pink inside and shiny brown on the outside which is one of the most succulent and tender meats I have ever had in my entire life. The deer steak served with raspberry sauce, the amazing sweet and sour combination is another incredible idea by the Chef and I never thought deer meat would taste so amazing. The third impressive and finger licking dish was the seafood platter which is composed of jumbo prawns, green lip mussels over light cream sauce, stuffed ink fish with seafood, octopus Carpaccio salad and smoked salmon slices. The whole baked potatoes, sautéed fresh seasonal vegetables with sesame oil are served as side dishes where asparagus, orange slices, rocket and mint are used for decorative ingredients. The fine dining, gourmet and total dining experience is completed with homemade luscious tiramisu and cream caramel served with strawberries, kiwi and banana.

95


Bu restorandaki her şey kusursuz bir lezzete sahip. Dahası, bütün mutfak ekibi renkler konusunda da oldukça ustaca işler çıkarıyor. Her bir yemek göze hitap ediyor. Garsonlar son derece kibar, cana yakın ve profesyonel. Yeni krem-kahverengi üniformalarıyla gayet düzgün ve şık görünüyorlar. Zarif Şef üniformasıyla Executive Chef, her bir masaya uğrayıp farklı yemekler hakkında uzun uzun bilgi veriyor. Bu, son derece dostane ve düşünceli bir yaklaşım.

Everything is not only absolutely delicious at this restaurant but the whole kitchen team is also particularly gifted with colors and each course is a pleasure for the eyes. The waiters are very kind, friendly and professional and they look very presentable and stylish with their new cream-brown uniforms. The Executive Chef approached each table with his classy Chef`s uniform taking his time explaining the different courses which was very friendly and highly comforting.

Hükümet yetkilileri, eski, bilindik bir stratejiye başvurarak, Kuzey Kıbrıs’ı denizi, güneşi ve kumsalıyla tanıtmaya çalışırken milyonlarca lira harcıyorlar. Bana sorarsanız, festivallerimiz, sanatçılarımız, müzisyenlerimizle birlikte, alternatif ve orijinal çözümler üretmek adına, Bellapais Gardens gibi işletmeleri de tanıtmalılar. İnsanları etkilemenin yolu küresel bir vizyondan geçiyor.

The government authorities spend millions of pounds trying to promote North Cyprus with sea, sun and sand which is accepted as a very old strategy, rather, they should emphasize using establishments like Bellapais Gardens, with our festivals, artists, musicians and with unique alternative solutions. It definitely needs a worldwide vision to impress people.

Eleştirmenler bir restoranı değerlendirirken menüyü, atmosferi, fiyatları ve hizmeti göz önünde bulunduran kapsamlı bir görüş sunarlar.

When rating as reviewers, we are actually reflecting the overview according to the menu, atmosphere, cost and service.

Sizlere genel bir fikir verebilmesi açısından, mekân değerlendirmeleri bir ila dört yıldız arasında yapılır. Buna göre: •Bir yıldız (kötü): ortalamanın altında restoran •İki yıldız (orta): fena değil ama tekrar ziyaret etmek için acele etmeyin •Üç yıldız (çok iyi): üstün, akılda kalıcı •Dört yıldız (olağanüstü): mükemmel, eşsiz deneyim Biz, eleştirmenler olarak, Bellapais Gardens Hotel & Restaurant’ın dört yıldızlı bir müessese olduğunu düşünüyoruz. Ambiyans, lezzet ve konukseverlik mükemmel ve eşsizdi. Bu büyüleyici restoranı dostlarıma, aileme ve ülkemizi ziyaret eden yabancı misafirlere kesinlikle tavsiye ediyorum. Bellapais Gardens ailesine önümüzdeki yıllarda daha nice başarılar diliyorum... İletişim bilgileri: Adres: Crusader Road P.Box 7 Bellapais Kuzey Kıbrıs Tel: +90 392-815 60 66 / 815 76 68 Fax: +90 392-815 76 67 / 815 24 03 Websitesi: www.bellapaisgardens.com E-posta: info@bellapaisgardens.com E-posta: auskunft@bellapaisgardens.com

96

Just to give you an overall idea, ratings vary from one star to four stars; One star ( poor ); below average restaurant Two star ( fair ); just ok, a place not worth rushing back Three star ( excellent ); superior, memorable Four star ( extraordinary ); transcendent, a one of a kind As reviewers, we considered Bellapais Gardens Hotel & Restaurant as a four star establishment.The ambiance, food and the hospitality were transcendent, a one of a kind. I would highly recommend this fascinating restaurant to any friend, relative or a foreign visitor. Wishing them greatest success for many more years… The contact details are; Address: Crusader Road P.Box 7 Bellapais North Cyprus Tel: +90 392-815 60 66 / 815 76 68 Fax: +90 392-815 76 67 / 815 24 03 Web site: www.bellapaisgardens.com E – mail : info@bellapaisgardens.com E – mail : auskunft @bellapaisgardens.com


W

W

Address: Crusader Road, Bellapais Tel: +90 392-815 60 66 / 815 76 68 Web site: www.bellapaisgardens.com E – mail: info@bellapaisgardens.com


GURME / GOURMET EXTRA

Tango to Buddha Restaurant - Bar - Club

Yeme, İçme ve Eğlence Hayatında Fark Yaratıyor

Tango to Buddha Restaurant – Bar – Club

Marks Its Difference In Food, Drink and Entertainment

98


Ü

lkemizin saygın şirketlerinden Başman Group’un bir yatırımı olan Girne’deki Tango To Buddha Restaurant -Bar-Club bahar sezonunda restoranı, bar ve club’ı ile fark yaratıyor.

Tango To Buddha, özenle hazırlanan lezzetli seçeneklerden oluşan yemek menüsü ile misafirlerine farklı tatları salı ve cumartesi günleri arasında, saat 19:00’dan itibaren yemek ortamına uygun müzik eşliğinde sunuyor. Çarşamba, cuma ve cumartesi günleri saat 24:00’ten sonra bar ve club olarak müşterilerine hizmet veren Tango To Buddha, gece atmosferine uygun müzik seçimleri, eşsiz kokteylleri, güler yüzlü ve profesyonel personeli ile Kıbrıs gece hayatının vazgeçilmez bir mekanı… Tango To Buddha Restaurant-Bar-Club organizasyon, doğum günü, evlilik yıldönümleri, şirket yemekleri vb. etkinlikler dışında ayın değişik günlerinde farklı konseptlerde özel geceler de organize ediyor.

T

angoTo Buddha Restaurant – Bar – Club, an investment of Başman Group, one of the most respected firms of our country, marks its difference with its restaurant, bar and club for springtime entertainment.

From Tuesday to Saturday, Tango To Buddha offers a wide range of new tastes to its guests with its special menu, accompanied by live dinner music from 7.00 p.m. onwards. On Wednesdays, Fridays and Saturdays, from midnight onwards, Tango To Buddha provides its services as a bar and a club. With its quality night music, original cocktails and professional staff, Tango To Buddha is an irreplaceable venue of night life in Cyprus... In addition to organizing activities for birthday celebrations, wedding anniversaries and business meetings, Tango To Buddha also organizes special nights based on varying concepts on several days throughout the month.

99


THE

Steak ve Bal覺kta Lezzet Yaratan Restaurant The Restaurant With Remarkable Tastes in Steaks and Fish

100


G

C

Kemal Özerce tarafından işletilen mekanda Özerce’nin steak ve et yemeklerinde kullandığı etlerin taze ve yerli olmasına dikkat ettiği, özenle seçilen etleri dinlendirmesi ve marine ettiği biliniyor.

The manager of Carpenter’s Restaurant is Kemal Özerce who makes sure that the meat used in steak dishes is fresh, local, properly aged and marinated.

irne Karaoğlanoğlu’ndaki Carpenter’s Restaurant lezzetli steak ve balık çeşitlerinin yanı sıra sıcak dekoru ve kır bahçesini andıran dış yemek ortamı ve restoranın yanındaki geniş park yeri ile dikkat çekiyor.

Carpenter’s Restaurant’ın ülkenin en iyi steak ve balık menülerinden birini sunmasının en önemli nedeni, yemek malzemelerinin seçiminde ve dinlendirilip marine edilmesindeki bu özen ve Kemal Özerce’nin tutkuyla farklı ve yeni lezzetler yaratmaktaki ustalığından ileri geliyor.

arpenter’s Restaurant, located in Karaoğlanoğlu, Girne, is a remarkable place, distinguished by its delicious steak and fish menu, warm atmosphere, outdoor area with a beautiful garden and a wide parking area right next to the restaurant.

The most important reason why the Carpenter’s Restaurant has one of the best steak and fish menus in the whole country is the great care shown by Özerce in choosing the right ingredients and properly aging and marinating the food as well as his passionate and masterful pursuit of creating different and new tastes. Contact details:

İletişim için: Adres: Adnan Damar Sokak No 13 Karaoğlanoğlu – Girne Restoran Telefonu: 0392-8222251 Cep: 0548 8913792 E Mail: carpenters.restaurant@hotmail.com Web Site: www.carpentersrestaurant.com

Address: Adnan Damar Street No 13 Karaoğlanoğlu – Girne Telephone: 0392-8222251 Mobile Phone: 0548 8913792 E Mail: carpenters.restaurant@hotmail.com Web Site: www.carpentersrestaurant.com

101


PASSATEMPO DVD Filmin Adı: Aşk Yönetmen:Spike Jonze Oyuncular:Joaquin Phoenix, Amy Adams, Scarlett Johansson Yapım Yılı:2013 Tür:Dram | Romantik | Bilimkurgu Filmin Konusu:Evliliğinin sona ermesiyle harap olan ve zor günler geçiren Theo, ‘Samantha’ adındaki yeni nesil işletim sistemiyle bir ilişki yaşamaya başlar. Bu filmi izlemeniz için 4 neden: 1-Yönetmenin geleceğin Los Angeles şehrini nasıl baştan aşağı tahayyül edip inşa ettiğini ve hatta bununla kalmayıp ‘sanal arkadaş bulma’ faaliyetini nasıl yeniden tanımladığını göreceksiniz. 2-Eşinin açtığı boşanma davasına kadar onun kendisinden ne kadar uzaklaştığının farkına varamayan Theo’nun duygularıyla ve içindeki çelişkilerle yüzleşmekten ‘Samantha’ya aşık olarak kaçmaya çalışmasını izleyeceksiniz. 3-Film insanların bilgisayarlar için geliştirdiği hayatları ve bu hayatların insan ilişkilerini nasıl etkilediğini; insanlar yerine elektronik cihazlarla birlikte olmayı tercih etmemizi inceliyor. 4-Aşk bu yıl görebileceğiniz en merak uyandıran ve en kışkırtıcı filmlerden biri.

Movie:Her Director:Spike Jonze Stars: Joaquin Phoenix, Amy Adams, Scarlett Johansson Year:2013 Genre: Drama | Romance | Sci-Fi Plot:Theo, highly damaged and sensitive over the breakup of his marriage, develops a relationship with a new generation operation system called herself as ‘Samantha’. 4 reasons to watch this movie: 1-The charm of the film is just how thoroughly director has imagined and constructed this future Los Angeles and takes this step further with redefining ‘computer dating’. 2-Theo is oblivious to his wife’s alienation as she filed a divorce. Instead of dealing with his emotions and inner conflicts, he creates an escape for himself by falling in love with ‘Samantha’. 3-The film examines the lives humans have developed for their computers and how it effects our human relationships; how we actually prefer to be with our electronic devices more than each other. 4-Her is one of the most engaging and genuinely provocative movies you’re likely to see this year. 102


Pharell Williams

PASSATEMPO MÜZİK / MUSIC

5

Nisan 1973 doğumlu ve yalnızca Pharrell olarak da bilinen Pharrell Williams, Amerikalı bir şarkıcı, şarkı yazarı, rapçi, yapımcı ve müzisyen. Birçok sanatçıyla birlikte çalışmış olan Pharrell, Daft Punk’ın “Get Lucky” (Şanslı Ol) ve “Lose Yourself to Dance” (Dansla Kaybet Kendini) şarkılarında olduğu gibi, T.I. ile birlikte Robin Thicke’in dünya çapında meşhur olmuş hit parçası “Blurred Lines”da (Bulanık Çizgiler) da yer aldı. Pharrell, Billboard Hot 100 adlı müzik listesindeki son başarılarıyla, liste tarihinde aynı anda birinciliği ve ikinciliği elde eden 12. sanatçı oldu. Aralık 2013’te Pharrell Yılın Yapımcısı dahil olmak üzere yedi Grammy Ödülü’ne aday gösterildi. Bunun yanı sıra, 2014 yılında, Çılgın Hırsız 2 filmi için yazdığı ‘Happy’ adlı şarkısıyla Akademi Ödülleri’nin En İyi Özgün Şarkı dalında aday gösterildi.

P

harrell Williams (born April 5, 1973), also known simply as Pharrell, is an American singer-songwriter, rapper, record producer, musician. He worked with variety of artists. Pharrell featured on Daft Punk’s songs “Get Lucky” and “Lose Yourself to Dance”, also appeared alongside T.I. on Robin Thicke’s worldwide hit single “Blurred Lines”.Pharrell became the 12th artist in the chart’s history to simultaneously hold the number one. December 2013 Pharell had been nominated for seven Grammy Awards, including Producer of the Year. Moreover Pharrell has been nominated for the Academy Award for Best Original Song with the Despicable Me 2 soundtrack ‘Happy’ in 2014. 103


AJANDA / AGENDA

TİYATRO KIBRIS: RUMCA KÜSTÜM TÜRKÇE KIRILDIM Tek kişilik oyun Lefkoşa Belediye Tiyatrosu Oyunlaştıran ve Yöneten: Yaşar Ersoy (Faize Özdemirciler’in şiirlerinden) Prömiyer: 5 Nisan Cumartesi 20:00 LBT Sahnesi - Lefkoşa

BABAANNEM YÜZ YAŞINDA İki Perdelik Komedi Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Yazan: Roberto Cossa Yöneten: Özlem Özkaram Her Cuma 20:00 Atatürk Kültür Merkezi – Lefkoşa

PADİŞAH-I HÂL-İ OSMAN İki Perdelik Absürd Komedi Çatalköy Belediye Tiyatro Su Yazan: Üstün Dökmen Uyarlayan ve Yöneten: Derman Atik Her Cuma, 20:00 Erol Avgören Kültür Merkezi – Çatalköy

SERGİ KAYIP DÜĞME

Kavramsal Fotoğraf Sergisi Gürkan Gökaşan - Selma Gürani The House Art Rooms - Girne 22 Mart – 4 Nisan

KÜÇÜK BÜYÜK İŞLER

YERLEŞTİRME VE RESİM SERGİSİ ÜMİT İNATÇI - SENİH ÇAVUŞOĞLU İsmet V. Güney Salonu - Lefkoşa 4-14 Mart

GÜRBÜZ DOĞAN EKŞİOĞLU KİŞİSEL RESİM SERGİSİ The House Art Rooms - Girne 5-19 Mart

104


THEATER CYPRUS: ANGRY IN GREEK, OFFENDED IN TURKISH One-person show Lefkoşa Municipality Theater Adapted and Directed by: Yaşar Ersoy (Adapted from poems by Faize Özdemirciler) Premiere: 5 April Saturday, 8.00 p.m. Lefkoşa Municipality Theater Stage - Lefkoşa

GRANDMA

Two-act Comedy Cyprus Turkish State Theaters Written by: Roberto Cossa Directed by: Özlem Özkaram Fridays, 8.00 p.m. Atatürk Cultural Center – Lefkoşa

SULTAN OSMAN

Two-act Absurd Comedy Çatalköy Municipality Theater Written by: Üstün Dökmen Adapted and Directed by: Derman Atik Fridays, 8.00 p.m. Erol Avgören Cultural Center – Çatalköy

EXHIBITION LOST BUTTON

Conceptual Photography Exhibition Gürkan Gökaşan - Selma Gürani The House Art Rooms - Girne 22 March – 4 April

SMALL AND BIG WORKS

INSTALLATION AND PAINTING EXHIBITION ÜMİT İNATÇI - SENİH ÇAVUŞOĞLU İsmet V. Güney Hall - Lefkoşa 4-14 March

GÜRBÜZ DOĞAN EKŞİOĞLU SOLO PAINTING EXHIBITION The House Art Rooms - Girne 5-19 March

105


MERVE VARIŞLI RESİM SERGİSİ Atatürk Kültür Merkezi 7-12 Nisan

GÖNEN ATAKOL – UFUK ÇİZGİSİ

KİŞİSEL RESİM SERGİSİ R. R. Denktaş Kültür ve Kongre Sarayı - Gazimağusa Nisan ayı boyunca açık

KUVEYT SANAT DERNEĞİ KARMA RESİM SERGİSİ Atatürk Kültür Merkezi 21-30 Nisan

GÖSTERİ GENÇLİK MERKEZİ HALK DANSLARI ŞÖLENİ Atatürk Kültür Merkezi - Lefkoşa 1-2 Nisan, 19.30

SİNEMA NUH - BÜYÜK TUFAN

Yönetmen: Daren Aronofsky Oyuncular: Russel Crowe, Jennifer Connely Epik Dram - Aksiyon (3 boyutlu), ABD 2014 3 Nisan Perşembe - Lemar Cineplex

MANDIRA FİLOZOFU

Yönetmen: Müfit Can Saçıntı Oyuncular: Müfit Can Saçıntı, Rasim Öztekin Komedi, Türkiye 2014 4 Nisan Cuma - Lemar Cineplex

RIO - 2

Yönetmen: Carlos Saldanha Oyuncular: Anne Hathaway, Jesse Eisenberg Animasyon - Macera - Komedi (3 boyutlu), ABD 2014 11 Nisan Cuma - Lemar Cineplex

KAPTAN AMERİKA

Yönetmen: Anthony Russo, Joe Russo Oyuncular: Chris Evans, Scarlett Johannson Macera - Animasyon - Bilimkurgu (3 boyutlu), ABD 2014 11 Nisan Cuma - Lemar Cineplex

106


MERVE VARIŞLI PAINTING EXHIBITION Atatürk Cultural Center 7-12 April

GÖNEN ATAKOL – DOWN THE LINE

SOLO PAINTING EXHIBITION Rauf Raif Denktaş Culture and Congress Palace - Gazimağusa Open throughout April

KUWAIT ART ASSOCIATION GROUP PAINTING EXHIBITION Atatürk Cultural Center 21-30 April

PERFORMANCE YOUTH CENTER FOLK DANCE FESTIVAL Atatürk Cultural Center - Lefkoşa 1-2 April, 7.30 p.m.

CINEMA NOAH

Directed b y: Daren Aronofsky Stars: Russel Crowe, Jennifer Connely Epic Drama - Action (3D), USA 2014 3 April Thursday - Lemar Cineplex

FARMER PHILOSOPHER

Directed by: Müfit Can Saçıntı Stars: Müfit Can Saçıntı, Rasim Öztekin Comedy, Turkey 2014 4 April Friday - Lemar Cineplex

RIO - 2

Directed by: Carlos Saldanha Stars: Anne Hathaway, Jesse Eisenberg Animation - Adventure - Comedy (3D), USA 2014 11 April Friday - Lemar Cineplex

CAPTAIN AMERICA

Directed by: Anthony Russo, Joe Russo Stars: Chris Evans, Scarlett Johannson Adventure - Animation – Science Fiction (3D), USA 2014 11 April Friday - Lemar Cineplex

107


BULMACA / PUZZLE

LABIRENT / LABYRINTH

Çözümü Solution 108


BULMACA / PUZZLE

NUMERICA

Çözümü Solution 109


BULMACA / PUZZLE

4

3

4 110

2

3

2

1

1

SUDOKU


ACİL NUMARALAR / EMERGENCY NUMBERS

KKTC’yi ziyaret edenler için önemli numaralar

Important telephone numbers for visitors to the TRNC

KKTC Ekonomi Bakanlığı:

0392-22-86838

TRNC Ministry of Economy:

0392-22-83594

KKTC Tarım ve Orman Bakanlığı:

0392-22-83594

TRNC Ministry of Agriculture and Forestry:

0392-22-83594

KKTC Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı:

0392-61-12000

TRNC Ministry of the Environment and Natural Resources:

0392-61-12000

Lefkoşa - Turizm Bakanlığı Danışma Bürosu:

0392-22-89629

Nicosia - Ministry of Tourism Information Office:

0392-22-89629

Lefkoşa Türk Belediyesi:

0392-22-85221

Nicosia Municipality:

0392-22-85221

Lefkoşa Derviş Paşa Müzesi:

0392-22-73569

Nicosia Dervish Pasha Museum:

0392-22-73569

Lefkoşa Kütüphane ve Taş Eserleri Müzesi:

0392-22-84349

Nicosia Library and Lapidary Museum:

0392-22-84349

Lefkoşa Lüzinyan Evi:

0392-22-71285

Nicosia Lusignan House:

0392-22-71285

Lefkoşa Mevlevi Tekke Müzesi:

0392-22-71283

Nicosia Mevlevi Dervish Lodge:

0392-22-71283

Lefkoşa Polis:

0392-22-83311

Nicosia Police Station:

0392-22-83311

Lefkoşa Devlet Hastanesi:

0392-22-85441

Nicosia State Hospital:

0392-22-85441

Lefkoşa Yakın Doğu Ünv. Hastanesi Acil Servis

0392-153

Nicosia Near East Univ. Hospital Emergency Service

0392-153

Lefkoşa Elektrik Arıza:

0392-22-75557

Nicosia Electricity Repairs:

0392-22-75557

Lefkoşa Galeria Cinema:

0392-22-77030

Galleria Cinema:

0392-22-77030

Lefkoşa Mısırlızade Sineması:

0392-22-89698

Nicosia Mısırlızade Cinema:

0392-22-89698

Lefkoşa Lemar Cineplex:

0392-22-35395

Nicosia Lemar Cineplex:

0392-22-35395

Gazimağusa Turizm Danışma Bürosu:

0392-36-62864

Famagusta Tourism Information Office:

0392-36-62864

Gazimağusa Belediyesi:

0392-36-64556

Famagusta Municipality:

0392-36-64556

Gazimağusa Canbulat Müzesi:

0392-36-65498

Famagusta Canbulat Museum:

0392-36-65498

Gazimağusa St. Barnabas Müzesi:

0392-36-48331

Famagusta St. Barnabas Museum:

0392-36-48331

Gazimağusa Yeni İskele İkon Müzesi:

0392-37-12933

Famagusta-İskele Icon Museum:

0392-37-12933

Gazimağusa Devlet Hastanesi:

0392-36-48986

Famagusta State Hospital:

0392-36-48986

Gazimağusa Elektrik Arıza:

0392-36-65514

Famagusta Electricity Repairs:

0392-36-65514

Gazimağusa Galeria Sinema:

0392-36-51270

Famagusta Galleria Cinema:

0392-36-51270

Girne Belediyesi:

0392-81-51884

Kyrenia Municipality:

0392-81-51884

Girne Akçiçek Hastanesi:

0392-81-52266

Kyrenia Akçiçek State Hospital:

0392-81-52266

Girne Barış ve Özgürlük Müzesi:

0392-82-18616

Kyrenia Peace and Freedom Museum:

0392-82-18616

Girne Bellapais Manastırı:

0392-81-57540

Kyrenia Bellapais Abbey:

0392-81-57540

Girne Güzel Sanatlar Müzesi:

0392-81-52287

Kyrenia Fine Arts Museum:

0392-81-52287

Girne Kalesi ve Müzeleri:

0392-81-52142

Kyrenia Castle and Museum:

0392-81-52142

Girne Halk Sanatları Müzesi:

0392-81-57688

Kyrenia Folk Art Museum:

0392-81-57688

Girne Galleria Sinema:

0392-81-59433

Kyrenia Galleria Cinema:

0392-81-59433

Girne Lemar Cineplex:

0392-82-23399

Kyrenia Lemar Cineplex:

0392-82-23399

Güzelyurt Belediyesi:

0392-71-42018

Omorphou Municipality:

0392-71-42018

Güzelyurt Müzesi:

0392-71-42202

Omorphou Museum:

0392-71-42202

Sağlık Sorunları:

0392- 112

Health Problems:

0392-112

Polis:

0392-155

Police:

0392-155

Yangın:

0392- 199

Fire:

0392-199

Orman Yangını:

0392- 177

Forest Fires:

0392-177

111


112




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.