PassatempoXP Sayı 28

Page 1



BAYRAM’ DA

FUNDA ARAR

UÇAK İLE ULAŞIM, 5 GÜN 4 GECE T A KIBRIS GİRNE’DE S R I F VUNI PALACE HOTEL’DE BU MAZ Ç A K KONAKLAMA “Sın

ıda” ırlı Say

5 GÜN 4 GECE

649 YERİNİZİ GEÇ KALMADAN AYIRTMAK İÇİN BİZİ ARAYIN











T N

R

EST

AUR

A

Balık a d ' a n y Sha yenir

Eşsiz deniz manzarasında, taze balık çeşitleri, zengin balık mezeleri ile yemeğin keyfini çıkarmak size kalmış...

Rezervasyon; 0533 885 0004

info@shayna-beach.com www.shayna-beach.com Çatalköy / Girne

Profil Reklam 227 7595

Eşsiz deniz manzarasında, taze balık çeşitleri, zengin balık mezeleri ile yemeğin keyfini çıkarmak size kalmış...






İÇİNDEKİLER / CONTENTS

16. Passatempo’dan / From Passatempo YÖNETİM / MANAGEMENT: CYXP Aviation Ltd. Genel Müdürü v e Pegasus Havayolları Kıbrıs Temsilcisi CYXP Aviation Ltd. General Manager and Pegasus Airlines Cyprus Representative M. Zeki Ziya z.ziya@cyprusxp.com

20. Portre / Portrait 32. Tarih / History

Pegasus Havayolları Kıbrıs Merkez Ofisi Pegasus Airlines Cyprus Main Office Hasane Ilgaz Sokak, 11 B, Köşklüçiftlik, Lefkoşa Tel.: (+90) 392 228 73 11 Fax: (+90) 392 227 22 90 YAYIN YÖNETİM / PUBLICATION MANAGEMENT Genel Yayın Yönetmeni / Publishing Director Can Sarvan cansarvan@isvic.com

36. Hayvanlar Alemi / Animal Life 40. El Sanatları / Handcrafts

İsviç İletişim Hizmetleri Ltd. Şht. M. Ruso Cad. Dinler Apt. No: 4, Küçük Kaymaklı, Lefkoşa Tel: (+90) 0548 888 00 09 (+90) 0548 850 00 85 www.isvic.com info@isvic.com YAPIM / PRODUCTION Röportaj / Interview Hakan Çakmak Art Direktör / Art Director Halil Aktansoy Fotoğraf / Photography Mustafa Batıbeniz

42. Yaşam / Life 54. Spor / Sport 60. Doğa / Nature 70. Yol Notları / Road Notes

Çeviri / Translation VIRTUOSO Çeviri virtuosoceviri@hotmail.com Düzelti / Proof Reading Mehmet Ratip Muhasebe / Accounting Fırat Özbolayır firatozbolayir@isvic.com 0548 850 00 85 Website www.passatempoXP.com Reklamlarınız İçin / For Advertising 0548 888 00 09 isviciletisim@gmail.com BASKI-CİLT / PRINTING-BINDING

80. Kıbrıs Mutfağı / Cyprus Cuisine 82. Gündüz & Gece / Day & Night

94. 108. 16

Gurme / Gourmet Bulmaca / Puzzle

Görsel Dizayn Ofset Matbaacılık Atatürk Bulvarı, Deposite İş Merkezi, A5 Blok Kat:4, No: 405 İkitelli OSB, Başakşehir, İstanbul Tel.: 0212 671 91 00 Fax: 0212 671 91 90 www.gdofset.com

Tüm hakları saklıdır. Yazılı izin olmadan içeriğin bir bölümünün ya da tümünün yeniden yayınlanması kesinlikle yasaktır. All right reserved. Reproduction in part or in whole without written permission is strictly prohibited.


PASSATEMPO’DAN / FROM PASSATEMPO

Kıbrıs sizlerle daha güzel

Cyprus is even more beautiful with you Can Sarvan

I

nsanın doğasında güzellikleri paylaşmak, ürettiği ile, var ettiği ile gurur duymak gibi yaradılışından gelen özellikler vardır.

Kıbrıslı Türkler yaşadıkları ağır sancılara rağmen bu güzel Ada’da var oldular. Topraklarına tutundular; güneşi altında ter döktüler... Ada’nın güzellikleri Kuzey Kıbrıs’ı ziyaret edenlerle paylaşılamasa, ne devasa turizm yatırımları, ne de büyük uluslararası üniversitelerimiz inşa edilebilirdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin katkıları ve Kıbrıslı Türklerin verdiği büyük mücadeleyle ülkemiz misafirlerine kapılarını her gün büyük bir gururla açıyor ve siz değerli misafirlerimize çok daha iyi hizmet sunmak için her gün daha fazla çabalıyor. Sizlerin Kuzey Kıbrıs’a bağlılığı, bu memleketin doğasını, insanını sevmeniz sayesindedir ki Ada insanı daha fazlasını üretebilmek için sizlerden aldığı enerji ile güç kazandı. Sizlerin desteği ile bugünlere gelindi ve daha güzel günler de ancak sizlerin sayesinde doğacaktır. Ülkemizi ziyaret ettiğiniz için siz misafirlerimize sonsuz teşekkürler... Güzel bir tatil geçirmeniz ve ülkemize tekrar gelmeniz dileğiyle...

I

t is in human nature to share beauties and to be proud of what one has produced and created.

Turkish Cypriots have managed to survive on this beautiful island in spite of all the pain they went through. They held on to the land they belonged and they worked hard. If the natural beauties of the island were not shared with those who come to visit North Cyprus, we would have neither the enormous tourism investments, nor the huge international universities. With the support of the Republic of Turkey and thanks to the efforts of the Turkish Cypriots, our country welcomes her guests proudly every day and works even harder to serve you better. Thanks to your love of North Cyprus, its nature and its people, the Islanders are working harder and harder to produce and create more with the energy and power they get from you. It is with your support that we reached where we are. Better days are to come only with your continuing support. We would like to express our sincere appreciation of you, our precious guests, for visiting our country… We wish you a pleasant stay and a wonderful holiday. We hope to see you again…

17




PORTRE / PORTRAIT

BÜLENT

ORTAÇGİL

G

ÇAĞDAŞ BİR OZAN A MODERN POET

Hakan Çakmak azimağusa Belediyesi tarafından bu yıl 17’ncisi düzenlenen ve alanında isim yapmış dünyaca ünlü müzik yıldızı Fransız şarkıcı Zaz, Balkanlar’ın güçlü sesi Goran Bregoviç, Portekizli Fado şarkıcısı Luz Casal ile kapanış konserinde özellikle 80’li yıllarda güçlü bir çıkış yakalamış olan ABD’li şarkıcı ve oyuncu Natalie Cole’u Salamis Antik Tiyatro’da konuk eden Uluslararası Mağusa Kültür Sanat Festivali’nde; rafine müzikleri, sesleri ve güçlü yorumlarıyla Türkiye’den İncesaz topluluğu ve Bülent Ortaçgil ile Birsen Tezer ikilisi sahne aldılar. Temmuz ayının ilk gününe denk gelen pazartesi akşamında Salamis Antik Tiyatro’yu dolduran müzikseverlere keyifli bir konser ve unutulmayacak güzellikte bir müzik ziyafeti sunan Bülent Ortaçgil ile Birsen Tezer’i bu ayki portre sayfalarımızda konuk ettik. 20

Bülent Ortaçgil 1971 yılında çıkan ve bir yüzünde “Yüzünü Dökme Küçük Kız”, diğer yüzünde de “Anlamsız” adlı şarkılarına yer verdiği ilk 45’liğinin ardından; “Olmalı Mı Olmamalı Mı”, “Benimle Oynar Mısın?”, “Bu İş Zor Yonca”,” Beni Kategorize Etme” gibi felsefik derinlikler taşıyan ve melodik yapılarıyla kulaklarda her daim hoş tınıların izlerini bırakan şarkıların sahibi. Fikret Kızılok’la yaptıkları bir iki albümle birlikte bugüne kadar 10 albüme imza atmış olan Bülent Ortaçgil’in, her daim dinlenen ve her kuşaktan dinleyici bulabilen şarkılarıyla 80’li yılların sonunda tanışan ve Ortaçgil şarkılarının en iyi yorumcularından biri olarak öne çıkan Birsen Tezer’in birlikteliğiyle, Salamis’te oldukça keyifli bir konser akşamı yaşandı.


BİRSEN TEZER

GÜÇLÜ BİR YORUMCU A POWERFUL VOİCE

A

t the International Magusa Arts and Culture Festival, which took place at the Salamis Ancient Theater and was brought together by the Gazimagusa Municipality for the 17th time this year, hosting the world renowned French singer Zaz, the deep voice of Goran Bregovic from the Balkans, the Portuguese Fado singer Luz Casal and for its closing concert a voice that had risen to stardom in the 80s, the American singer/ actress Natalie Cole, known for their refined music, voices and strong interpretations, alongside the Incesaz Group, the duo Bulent Ortacgil and Birsen Tezer also took centre stage.

After his first EP in 1971, which on one side played the song “Yüzünü Dökme Küçük Kız” (Don’t Sulk Little Girl), and on the other “Anlamsız” (Meaningless), Bulent Ortacgil is the artist that went on to write melodically structured songs with philosophical depth such as “Olmalı Mı Olmamalı Mı”(To Be or Not To Be), “Benimle Oynar Mısın?” (Will You Play with Me), “Bu İş Zor Yonca” (This is Hard My Four-leaf Clover),” Beni Kategorize Etme” (Don’t Categorize Me). Including the one or two albums he co wrote with Fikret Kizilok, up until this date Bulent Ortacgil has released ten albums; Ortacgil and Birsen Tezer, who was introduced to these long listened to songs that are loved by all generations in the 80s and who Coinciding with the first Monday evening of July, and com- is known as one of the best interpreters of his music, came ing together with music lovers who filled out the Salamis together at Salamis for an extremely enjoyable concert. Ancient Theatre, Bulent Ortacgil and Birsen Tezer who hosted the most pleasurable concert and unforgettable musical delight, are the guests of this month’s Portrait pages. 21


Müzikal kariyerine başlamadan önce Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan ve lise yıllarında Milliyet gazetesinin düzenlediği Liselerarası Müzik Yarışması’nda birincilik ödülü kazanan Mağusa Namık Kemal Lisesi’nin efsane orkestrasının solistlerinden olan Birsen Tezer, 30 yıl önce lisesine ödüller kazandırdığı Mağusa kentine, bu kez özgün ve renkli doğaçlamaları içeren Türkçe Caz şarkılarını söylediği festival konseriyle konuk oldu. Sayın Ortaçgil, bu ilk gelişiniz değil!.. Ada’da daha önce defalarca konserleriniz oldu değil mi? Bülent Ortaçgil: İlk gelişim 90’lı yılların başında, kendisi de müzik yapan Mete Hatay’ın yöneticilik yaptığı Girne’deki Dome Otel’in bar kısmında verdiğimiz konserle olmuştu. Birsen Tezer: Yanılmıyorsam bizden sonraydı. Girne’deki o mekânda, Mete Hatay’ın da girişimleriyle bar müziğini ilk biz başlatmıştık. Birsen Tezer, Namık Kemal Lisesi orkestrasında müzikal kariyerinizin o ilk yılları hakkında neler diyeceksiniz? O yıllarda daha henüz yolun başındayken elime mikrofonu alıp oldukça kalabalık bir kitlenin karşısında şarkı söylemek benim için çok büyük bir tecrübe olmuştu. O heyecanı attıktan sonra alışmaya başladım ve öğreneceklerime baktım. O ilk tecrübe benim konservatuvar eğitimimin temelini oluşturmuştu. Bülent Ortaçgil’in de müzik macerası lise yıllarında başlıyor değil mi? Lise yıllarında gruplarımız vardı ve şarkılar söylüyorduk. Benimle lisenin birinci sınıfında sınıfdaş olan Mazhar Alanson da bu müzik gruplarından birinde yer alıyordu. 60’lı yılların sonlarına denk gelen lise yıllarının hemen ardından ilk 45’liğimi 1971 yılında yayınladım. Bugünkü kuşaklar bilir mi bilmem ama 45’lik derken, iki yüzünde iki şarkı olan ve pikaplarda çalınan yuvarlak plaklardan söz ediyorum.

22


With an authentic and colorful impromptu Turkish Jazz concert, Birsen Tezer, a legendary vocalist from the Magusa Namik Kemal Lycee, who lived in North Cyprus before starting her musical career and who won the High school Music Competition coordinated by the Milliyet newspaper in her high school years, became a guest at the town of Magusa, which she brought numerous awards to during her high school years. Mr Ortacgil, this isn’t your first time here!... You have performed at numerous concerts on the island before, haven’t you? Bulent Ortacgil: My first visit was at the start of the 90s with Mete Hatay, also a musician and manager at the Girne Dome Hotel’s bar. Birsen Tezer: If I’m not mistaken it was after us. In that venue in Girne, alongside Mete Hatay’s initiative we were the first to start bar concerts. Birsen Tezer, what can you tell us about your first years of your musical career at the Namik Kemal High School orchestra? Those years, when I was a novice, to pick up the microphone and sing in front of a reasonably crowded audience was a huge experience for me. After I got over my nerves I got used to it and looked forward to what I would be learning. That first experience was the basis of my training at the conservatory. Does not the musical adventure of Bulent Ortacgil also start at high school?? In our high school years we sang and had groups. Mahzar Alanson, who was a classmate during my first year of high school, was also in one of these groups. Immediately after the last years of high school, corresponding towards the end of the 60s, in 1971 I released my first EP. I do not know if the present generations know but an EP was a record that had two songs, one on each side, and was played on gramophones.

23


Bugüne kadar yayınladığınız albümler çıktığı anda çok satan değil ama sürekli sabit bir tirajı olan albümler oldu... Bu da bir yerde kalıcılık adına önemli bir noktaya işaret ediyor olabilir mi? Bu aslında ben böyle istediğim için olmadı. Türkiye ölçeğinde beni her zaman sabit sayıda bir insan kitlesi dinler oldu ve bu sayı hiç azalmadı. Hiç katlanmadı ama son yıllarda ister istemez popüler işlerin içinde olunca biraz arttığını söyleyebilirim. Bu da mesela bir şarkımın bir filmde kullanılması ve o filmi izleyen birkaç milyon kişinin benden haberdar olmasından kaynaklanıyor.Yine de beni izleyen ve talep eden müzik dinleyicisi Türkiye’de hiçbir zaman devasa boyutlarda olmadı ama beni öldürmedi de... Dolayısıyla ben işimi hep yapar oldum. Birsen Tezer’in Bülent Ortaçgil’le “Çığlık Çığlığa” başlayan bir buluşması oldu... Bülent Ortaçgil şarkılarının sizi çeken yanı ne oldu ve ikinizin bir konserde buluşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Birsen Tezer: Sahip olduğum ruh beni bu şarkılara yakınlaştıran en önemli sebepti. 1987 yılında bir arkadaşımın çaldığı “Benimle Oynar Mısın?” adlı şarkıyı dinlediğimde “Bu nasıl bir müzik,” diye hayranlığımı ifade etmiştim. Sonra bütün albümlerini araştırdım ve ona ulaştım. O

24

zamanlar ben Ortaçgil’in birinci “fan”ı olarak kabul ediliyordum. Bir gün ailecek beni dinlemeye geldiler. Ortaçgil beni benimsemeye başlamıştı ki, dostluğumuz başlamış oldu. Sonrasında aynı yerlerde çalma imkânı bulduk ve çıtamı da ona göre ayarladım. Benim için onunla aynı sahneyi paylaşmak her zaman çok özel ve muhteşem bir duygu. Bülent Ortaçgil: Birsen bana önceleri bir “fan” olarak gelmişti, ama artık benim bir arkadaşım. İyi bir şarkıcı ve benim şarkılarımı söylemesinden keyif alıyorum. Ben aslında şarkıcı değil söyleyiciyim. O ise besteciliği ve şarkıcılığının yanı sıra bir yorumcu ve onun yorumları çok hoşuma gidiyor. Birsen Tezer, oğlunuzun ve kardeşinizin adı iki albümünüze de isim oldu... “Cihan” albümü yayınlandıktan sonra oldukça tanınır oldum. İlk albümde kanun ve perküsyon ağırlıklı eserler vardı. Bülent Ortaçgil’in de uzun yıllardır çalışageldiği bas gitarist Gürol Ağırbaş’la çalıştığımız ve daha disipline bir şekilde kotardığımız “2. Cihan”da kanunu hiç kullanmadık, perküsyonun yerine de davulu koyduk. 2013 yılı başlarında yayınladığımız bu ikinci albüm benim içime çok sindi diyebilirim.


So far the albums you released were not best sellers but were albums with constant circulation... Do you think that this indicates the important point of sustainability? This did not happen because I wanted it to. Within the Turkish market I have always had a steady flow of listeners and this number has never decreased. It never went up but I can say that throughout the last years, without meaning to, my involvement with popular events has propelled an increase. For example, this is the result of one of my songs being used in a film soundtrack and a few million people getting to know about me. Still, listeners who follow me and ask for me has never been in masses but this hasn’t killed me...Therefore I have always been able to do my job. The meeting of BirsenTezer and Bulent Ortacgil started with a “Scream”... What was it about Bulent Ortacgil’s songs that drew you in and how do you feel about sharing the stage with him at this concert? Birsen Tezer: The soul I possess was the most important reason that I felt close to these songs. Back in 1987 when a friend of mine played the song “Benimle Oynar Mısın?” (Will You Play With Me), I said to myself in awe “what is this music”. I then looked for all his albums and was able to

reach him. Back then I was accepted as Bulent Ortacgil’s number one fan. One day, as a family, they came to hear me sing. It was so that Ortacgil had started to familiarize himself with me, and our friendship began. We then found the opportunity to work with one another in the same places and I evaluated my standards accordingly. For me to share the same stage with him has always been a special and magnificent feeling. Bulent Ortacgil: At first it seemed to me as if Birsen was a ‘fan’, but now she is my friend. She is a good singer and I take pleasure from her singing my songs. I am not actually a singer, I am a narrator. As for her, apart from her abilities as a songwriter and singer, she is an interpreter and I enjoy her interpretations. Birsen Tezer, your son’s and your brother’s names became the names for two of your albums... I became pretty well known after the album “Cihan” was released. On the first album, zithers and percussions took centre stage. The second album on which I worked with base guitarist Gurol Agirbas, who Bulent Ortacgil also worked with for years, came together in a more disciplined manner and did not use the zither at all, replacing percussions with drums. I can safely say that I was satisfied with the second album we released at the start of 2013.

25


Mağusa Festivali’nde sahne alıyorsunuz... Buradaki dinleyici kitlesiyle ilgili olarak neler söyleyeceksiniz? Birsen Tezer: Yıllar sonra gençlik yıllarımın geçtiği kente festival solisti olarak gelirken, heyecanımın uçaktan indiğim anda başladığını söyleyebilirim. 5-6 ay önce iki bar konseri vermek için buraya geldiğim halde her seferinde aynı heyecanı yaşıyorum. Yıllar sonra kendimden ve yaptıklarımdan emin bir şekilde Kıbrıs’ta bulunmak çok heyecan verici ve çok rahatlatıcı bir duygu. Bülent Ortaçgil: Daha önce de aynı festival kapsamında Othello Kalesi’nde çalmıştım. Farklı vesilelerle de birkaç kez geldiğim Kıbrıs dinleyicisini tanıyorum ve gördüğüm kadarıyla burada iyi bir müzik dinleyicisi var.

You are performing at the Magusa Festival... What can you say about the crowd here? Birsen Tezer: After many years, returning to the town where I spent my youth as a vocalist for the festival, I have to say my excitement started as soon as I disembarked from the plane. Even though I was here 5 or 6 months ago to perform at two bar concerts, I relive the same excitement every time. After many years have passed by, to be back, sure of myself and what I have done, is very exciting and comforting. Bulent Ortacgil: I had previously played at the Othello Castle as part of the same festival. Having visited Cyprus for various reasons a couple of times before, I know the audience in Cyprus and as far as I can tell they have an appreciation for music.

Beste çalışmalarınız devam ediyor mu? Birsen Tezer: Bu sıralar durgunluk dönemim. Beslenmeye devam ediyorum ve mutlaka olacaktır. Bülent Ortaçgil: İlk yıllardaki bereketim olmadığı için, giderek daha zor ve daha az beste yapabiliyorum. Bir iki eskiz şarkım var ama yaşın da verdiği olgunlukla heyecana kapılacak bir durumda değilim. Bekliyorum ve çeşmelerdeki suyun bitmemesini umuyorum.

Are your songwriting works still continuing? Birsen Tezer: This time is a calm period for me. I continue to take things in and surely my work will continue... Bulent Ortacgil: Because I do not have the same wealth as I did in my first years, songwriting for me has become harder and fewer in between. I have a few rough copies of some song but given the maturity that comes with age I am not in a position to get excited. I am waiting and hoping that the water in the wells do not dry out.

26


27


28


ANGELİC EVENTS


SOS Çocukköyü Derneği, korunmaya muhtaç çocuklara uzun süreli aile tipi bakım ve destek veren, ihtiyaçlı ailelere ve çocuklarına yardım eden bir hayır kurumudur. Sadece sizin yardımlarınızla ülkemizde korunmaya muhtaç çocuklarımıza mutlu ve güvenli bir gelecek sağlayan bağımsız bir sivil toplum örgütüdür. Toplumsal dayanışma ve yardımlaşmanın en güzel örneklerinin sergilendiği, ramazan ayında yapacağımız küçücük bir yardım, geleceklerini güvenle yaşamalarını sağlayacak! Gelin çocuklarımızı okula geri gönderelim! Çocuklarını yaşamaları ve iyi bir eğitim alarak geleceğe güvenle sarılmaları için onlara bir fırsat verelim!


Telsim Red'liler Türkiye ve tüm dünya yönüne aramalarında %50 indirimin keyfini çıkartıyor!

Telsim Red’li olmak için: kktctelsim.com/red

Ayrıntılar: Telsim Shoplar kktctelsim.com/red facebook.com/kktctelsim twitter.com/kktctelsim 444 0 542

31


TARİH / HISTORY

illustration by Halil Aktansoy

32


S. Mehmet

MEHMET KAMİL PASHA OSMANLI’DA EN YÜKSEK GÖREVLERDE BULUNMUŞ EN ÖNEMLİ KIBRISLI THE MOST IMPORTANT CYPRIOT WHO SERVED AT MANY HIGH-RANK POSITIONS IN THE OTTOMAN EMPIRE

M

T

Bazı kaynaklara göre 1833, bazılarına göreyse 1832 yılında, Osmanlı toprağı olan Lefkoşa’da dünyaya gelen Mehmet Kâmil Paşa, Kıbrıs’ta ve Mısır’da eğitim gördü. Mısır’da askeri okula gitti, subay oldu ve binbaşı rütbesine kadar burada yaşadı.

Mehmet Kamil Pasha was born in Nicosia, which was Ottoman land back then, in 1833 according to some resources, and in 1832 according to some others. He went to school in Cyprus and Egypt. In Egypt he attended military school, became a military officer and lived there until he acquired the rank of squadron leader.

Kıbrıs’ta 1860 yılında Evkaf Müdürlüğü yaptı. Anadolu’nun birçok ilinde valilik görevinde bulundu. Osmanlı İmparatorluğu’nda Dahiliye Nazırlığı ve Maarif Nazırlığı yaptı. Dört farklı dönemde Sadrazamlık görevini yerine getirdi. Belki de Osmanlı’da en yüksek görevlerde bulunmuş en önemli Kıbrıslıdır.

In 1860, he served as the Minister of Pious Foundations in Cyprus. He then served as the Minister of Internal Affairs and Minister of Education in the Ottoman Empire. He was the Grand Vizier in four different periods. He is probably the most important Cypriot who served at many high-ranked positions in the Ottoman Empire.

“Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde 4 kez sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamı” olarak kabul edilen Kıbrıslı Mehmed Kâmil Paşa, II. Abdülhamit döneminde 25 Eylül 1885-4 Eylül 1891, 2 Ekim 1895-7 Kasım 1895 ve 5 Ağustos 190814 Şubat 1909 tarihleri arasında ve V. Mehmet Reşat döneminde 29 Ekim 1912 - 23 Ocak 1913 tarihleri arasında toplam altı yıl dokuz ay yirmi gün sadrazamlık yapmıştır.

Mehmed Kamil Pasha of Cyprus is considered to be an Ottoman statesman who undertook the Grand Vizier position for four periods during the last phase of the Ottoman Empire. He was the Grand Vizier for a total period of six years, nine months and twenty days between 25 September 1885 and 4 September 1891, between 2 October 1895 and 7 November 1895, and 5 August 1908 and 14 February 1909 during the reign of Abdulhamit II and between 29 October 1912 and 23 January 1913 during the reign of Mehmet Reshat V.

Kıbrıslı Mehmed Kâmil Paşa, bazı kaynaklarda Gaziköy (Afanya), bazılarında ise Gaziler (Piroyi) köyünden olduğu belirtilen topçu yüzbaşı Salih Ağa’nın oğludur. Bir İngiltere ziyaretinde, kısa süre içerisinde İngilizce öğrendiğini yazan kaynaklar olduğu gibi, Osmanlı Devleti bünyesindeki kariyeri boyunca da İngiltere’ye yakınlık duyduğu söylenir.

Mehmed Kâmil Pasha of Cyprus is said to be the son of Artillerist Captain Salih Ağa of Gaziköy, also known as Afanya according to some sources, or of Gaziler also known as Piroyi, according to some others. There are sources that say that he learnt English during a short visit to England. It is known that throughout his career in the Ottoman State, he has always been fond of England.

he book called “Authors of Ottoman History”, Orhan Bayrak’ın 1982 yılında published in 1982 by M. Orhan Bayrak, says that yayınladığı “Osmanlı Tarihi Yazarları” Mehmet Kamil Pasha of Cyprus was a “Grand Vizier, adlı kitapta, Kıbrıslı Mehmed Kâmil Minister of Education, Minister of Pious Foundations, Paşa için; “Sadrazam, Maarif Nazırı, Governor and Author”. It is not mentioned there that Evkaf Nazırı, vali ve yazardır” ifadeleri he was also a soldier. kullanılıyor. Askerlik eksik bırakılmış.

.

33


Doğu Rumeli, Hersek, Kosova, İzmir ve memleketi Kıbrıs gibi pek çok vilayette valilik yapmıştır. Son sadrazamlığı Bâb-ı Âli Baskını ile son bulmuştur. İstifasını Sadrazamlık makamına gelen Enver Paşa’nın kendisini tabanca ile tehdit etmesi sonucu verdiği de anlatılır. İstifasından sonra yakın dostu Lord Herbert Kitchener tarafından Kahire’ye davet edilir. Burada üç ay kaldıktan sonra Kıbrıs’a döner. Kıbrıs, 1878’den beri İngiliz yönetimindedir. Bir gün Osmanlı’da yeniden görev bekleyerek öldüğü söylenir. İngiltere’ye gitmeye hazırlanırken 14 Kasım 1913 günü kalp krizi veya senkoptan öldüğü de anlatılır. Lefkoşa Arap Ahmed Paşa Camii’ne gömülmüştür. Bazı kaynaklar, 1930’lu yıllardaki İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi’nin yazdığı bir raporda Kamil Paşa’dan “Kıbrıs asıllı Musevi” diye bahsettiğini de yazarlar. Aynı İngiliz diplomata göre Kamil Paşa, “yetenekli ve namuslu”dur. Layika Bayur ile evlenmiş ve beş çocuk babası olmuştur. Kıbrıslı tiyatro sanatçısı Zeki Alasya’nın büyük dayısıdır. Korgeneral ve Milletvekili Naci Eldeniz’in kayınpederidir. Eski Senato Başkanı Tekin Arıburun’un ise büyük kayınpederidir. Eski Milletvekili Perihan Arıburun’un ve 1933-1934 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı görevi yapan Ord. Prof. Dr. Yusuf Hikmet Bayur’un dedesidir. Let us not skip the fact that he served as the Governor of East Rumelia, Herzegovina, Kosovo, İzmir and Cyprus, his homeland. His last duty as the Grand Vizier was terminated by the Bab-ı Ali Raid. He resigned when Enver Pasha came to his office and threatened him with a pistol. After his resignation, he was invited to Cairo by his close friend Lord Herbert Kitchener. He stayed there for three months and returned to Cyprus. From 1878 onwards, Cyprus was under the reign of the British Empire. It is said that he died expecting another call for duty from the Ottoman Empire. He died of an heart attack or syncope on 14 November 1913, while he was preparing to go to England. He is buried in Nicosia Arap Ahmed Pasha Mosque. Some resources state that in a report prepared by the English Ambassador in Ankara, Kamil Pasha is referred to as a Cypriot of Jewish origin. According to the same English diplomat, Kamil Pasha was “skillful and respectable”. He was married to Layika Bayur and had five children. He is the great uncle of the Cypriot actor Zeki Alasya. He is the great father-in-law of Lieutenant General and former Member of Parliament Naci Eldeniz. He is also the great father-in-law of the former President of the Senate Tekin Arıburun. He is the grandfather of the former Member of Parliament Perihan Arıburun and Ord. Prof. Dr. Yusuf Hikmet Buyur, who served as the Minister of National Education between 1933 and 1934.

34


35


HAYVANLAR ALEMİ / ANIMAL KINGDOM

Fotoğraflar: Cenk Govza Photography by Cenk Govza 36


THE OCTOPUS Hakan Çakmak

8 AYAKLI, KAFADAN BACAKLI VE OLDUKÇA MERAKLI HAYVANLAR EIGHT-LEGGED, CURIOUS CEPHALOPODS

Y

I

n Greek language, octopus means eightunancada 8 ayaklı anlamına gelen ve kalegged and octopuses are cephalopods withbuksuz bir kafadan bacaklı olan ahtapoout shells. They move by way of crawling over tlar, kayalar üstünde kollarıyla sürünerek the rocks with their legs under the water and ve suyu hunisinden püskürterek hareket spraying the water with their funnel. While ederler. Küçük türleri kayalık ve yarıklar arasında gizlenerek avlanırken insan ve büyük hay- smaller types hide between rocks and cracks to hunt, they tend to hide away from humans and vanlardan saklanma özellikleri de vardır. larger animals. Çekmenli kollarıyla yengeçleri yakalayıp, kabuklarını boynuzsu ikiz çeneleri ve dişli dilleri- They catch crabs with their arms decorated with yle parçalayan ahtapotlar, parlak ve ses çıkaran sucker discs, they crash their shells with their nesnelere karşı çok meraklıdırlar. Bazı türleri savun- dual and corneous chins and toothed tongues. ma mekanizması olarak mürekkep püskürtürken, Octopuses are very fond of and curious against bu özellikleri onların en yakın akrabaları olan mürek- bright things and stuff that make noises. As a defense mechanism, some types spray ink and this kep balıklarıyla karıştırılmasına yol açmaktadır. makes them mixed up with their close relatives, Ahtapotlar, bir çift gelişmiş gözleri bulunan the cuttlefish. ve beyinleri iyi gelişmiş, kabuksuz omurgasız hayvanlardır. Vücutları kısa ve yuvarlak yapıda Octopuses have a pair of developed eyes and deolan ahtapotların üzerinde yüzgeçleri yoktur, fak- veloped brains and they don’t have shells and at üç adet kalbi vardır. Manto boşluklarında bulu- spines. Their bodies are short and round and they nan solungaçlarıyla solunum yapan ve boyları 100 do not have fins on them, but they do have three cm’ye kadar çıkabilen bu hayvanların ağızlarının hearts. They breathe with their gills in the mançevresinde, üzerinde yapışma özelliği olan iki sıra tle cavity and they may grow up to be 100 cm in height. Around their mouths there are two rows of vantuz bulunmaktadır. sucking discs. Around their heads, there are eight Başlarının çevresinden çıkan 8 adet, benzer yapıda, similar strong legs and arms of the same length, aynı uzunlukta, ve dipte kısa bir zarla birbirlerine which are connected to each other with a membağlı güçlü bacak ve kolları bulunmaktadır. Ters brane at the root. When looked from underneath, çevrilip bakıldığında, tam ortada kuş gagasına ben- right in the middle they have dark colored, hard zeyen sert, koyu renkli ve kesici ağızları görülebilen and sharp mouths that resemble bird beaks. In ahtapotların erkeklerinde, bu kollardan birisi cinsel male octopuses one of the eight legs has evolved organ vazifesi görecek şekilde değişikliğe uğramış to function as a sexual organ and this goes by the name hectocotylus. olup hektokotil olarak adlandırılmaktadır.

37


Ahtapotun yumurtasının her biri bir kapsülle muhafaza edilirken, bu yumurtalar salkım şeklinde bir küme meydana getirirler. Dişi ahtapot yumurtaların üzerine kuluçkaya yatar ve açlıktan ölecek olsa bile yumurtalarını terk etmez. Hatta zorda kalacak olurlarsa bacaklarından bir kaçını yiyebilirler. Yumurtadan doğrudan doğruya ergine benzer yavrular çıkar. Bu yavrular sinir sisteminin kontrolü altında kasılarak veya gevşeyerek seri bir şekilde renklerini değiştirirler ve bu sayede içinde bulundukları ortama uyum sağlarlar. Diğer bütün adalar gibi mükemmel bir karaktere sahip olan Kıbrıs Adası’nda, ilkbahar ve sonbahar aylarında özellikle Girne kıyılarında dalış yapanlar, su altı flora ve faunasının inanılmaz zenginliğine tanık olabilirler. Herhangi bir av baskısının olmadığı bu sularda, balıklar, özellikle de orfoz ve lahozlar cirit atarlarken, Kıbrıs kıyılarında göze çarpan ahtapotlar oldukça iri boyutlarda olabilmektedir. Dalarak ve zıpkınla avlanabilen ahtapotlar, ayrıca tekne üzerinden ‘Ahtapot Salatası’ adı verilen kendine özgü bir oltayla da avlanmaktadır. Amaç, kalın misina veya iple yapılan ve plastik yapma balıklar, fosforlu etiketler, ses çıkartabilecek zillerle metal levhalar takılarak hazırlanan bu oltaya, sürekli sallanan teknenin çok yavaş hareket ettiği durumda, meraklı yaradılışa sahip hayvanın sarılmasını sağlamaktır. Akdeniz ve Ege kıyılarının en aranılan mezelerinden biri olan ahtapotların zeytinyağlı salatası, kızartması ve turşusu deniz ürünlerini sevenler için leziz tatlar sunmaktadır.

38


Each egg is preserved in a separate capsule, and altogether they form a cluster of eggs. The female octopus broods over the eggs and even if she is to starve to death, she never leaves her eggs. When too hungry, she may even eat a couple of her own legs. When baby octopuses hatch, they look exactly like adult octopuses. With the stimuli by their nervous systems, these baby octopuses contract and relax their bodies and change color rapidly and adapt to their environment. In the island of Cyprus, which has a magnificent character, those who scuba dive in spring and autumn will witness the splendid wealth of the underwater flora and the fauna, especially on the coasts of Kyrenia. In these waters where the underwater creatures do not have the fear of being hunted, one can see many groupers and rock groupers and quite large octopuses too. Octopuses can be hunted with a spear under water and with a special hook called ‘Octopus Salad’. With this special hook, the fisherman aims to make the curious octopus cling to this special hook, held by a thick fishing line and crowded with plastic fake fish, neon labels, small rings and metal pieces, while the boat moves quite so slowly. Octopus is one of the most favoured appetizers of the Mediterranean and the Aegean. Octopus salad, fried octopus and pickled octopus are among the most favourite appetizers of fish lovers.

39


EL SANATLARI / HANDCRAFTS

Talar 40 40


TALAR G

eleneksel Kıbrıs lezzetlerinin en seçkin ürünlerinden olan hellim ile keçi peynirinin hazırlandıktan sonra süzülmesi için saklandığı, mısır süpürgesinin de ana malzemesi olan ve el makarnalarının yapımında da kullanılan saz tipi kamıştan üretilen küçük sepetin adı olan talar, Rumcada ve özellikle Kıbrıs Türk köylüsünün aksanında “dalari” olarak da bilinmektedir. Talar kelimesinin kökeni bilinmemekle birlikte, bu sepetler kendi adını Kıbrıs’a özgü talar peynirine vermiştir. Saz tipi ve oldukça ince bir malzemeden yapıldığı için geçirgen bir yapıya sahip olan, malzemeyi dışa taşırmayan ve tortusunu içinde tutan talar sepetlerinin genişliği genellikle bir şarap şişesinin genişliğine denktir. Talar yapımında, eğilip bükülmesini daha kolay olan ve yaş halinde toplanan süpürge sazlarıyla ilk olarak “oturmalık” adı verilen alt kısım örülür. Daha sonra yanlardan uzatılan parçaların etrafından yaklaşık bir karış yükseklikte sepet şeklinde örülerek hazırlanan talar kullanıma hazır hale gelir. Peynir ve hellim yapmak için kaynatılan sütün mayalanmadan sonra oluşan tortuları toplanarak bu sepetçikler içinde sıkıştırılır. Elle bastırılıp genellikle sineklerden korumak için ya özel olarak örülmüş kapakçıklarla ya da eşarpla örtülen peynir süzülüp soğuyana kadar bekletilir. Ardından da soğumayla birlikte sepetin şeklini almış olan peynirler ve hellimler ya kurutulur ya da taze olarak tüketilir.

T

alar, which is the name of the small basket made of a kind of reed, also used for broom-making and the making of homemade macaroni, is the container where hellim/halloumi, one of the most special Cypriot tastes, and goat cheese, another very tasty Cypriot dairy, are left to rest and drain after they are prepared, while their production. In Cypriot Greek and especially among Turkish Cypriot villagers, it is also known as dalari. Even though the origin of the word talar is not known, it is a fact that these baskets have given the name to talar cheese, which is also indigenous to Cyprus. Talar baskets are made from a very thin reed, making them quite permeable. But the material and the residues are not let out of the basket. The width of these talar baskets are generally the same width of a wine bottle. When the special reed is picked up fresh and wet to enable bending and weaving, first, the bottom called oturmalık (which means saddle in English) is formed. Later, with the strings left on the sides, the rest of the basket is weaved to be around a handsbreadth high. Now the talar is ready to be used. During the making of hellim and cheese, when the milk is brought to boil, after it is leavened, the pieces that are formed are all collected, put in these small baskets and pressed. Usually the pressing is made with bare hands and after all the liquid is pushed out, the baskets are left to drain and cool. They are covered with specially woven caps or kerchiefs to protect them from flies. When the draining and cooling process is complete, hellim and cheese are taken out with the pattern of the basket imprinted on the outer surface and their shape same as that of the talar. Hellim and cheese are either left to dry or eaten fresh.

41


YAŞAM / LIFE

Çatalköy ÇATALKÖY

42 42


DOĞAL GÜZELLİKLERİ, TARİHİ VE 5 YILDIZLI OTELLERİYLE TURİZMİN GÖZ BEBEĞİ

THE CENTER OF TOURISM WITH ITS NATURAL BEAUTY, HISTORY AND 5 STAR HOTELS

Ç

A

atalköy, tarihi ve doğal zenginliği ile birçok ayrıcalığı bünyesinde barındıran Girne’nin doğusundaki önemli beldelerimizden biridir. Gökkuşağının tüm renkle rini kucaklayan, dağla denizin kesişme noktasındaki Çatalköy, kum tanelerinin altın sarısıyla Akdeniz’in mavisini ve maki bitki örtüsünün buğulu yeşil rengini parlak güneş ışığının altında en göz alıcı renklerle yansıtıyor.

dditional to many upsides, incorporating its history and its rich nature, Catalkoy, an area to the east of Kyrenia, is one of our important districts. Embracing all the colors of the rainbow, Catalkoy; where the sea meets the mountains and under the bright sunrays reflects the dazzling colors of golden sand and the Mediterranean blue, and the blue landscape meshes with misty green colors.

Eskiden Ayios Epiktitos olarak bilinen ve 1963 yılında yaşanan çatışmaların ardından 600 civarındaki Türk nüfusun köyü terketmesinin ardından 1974 yılına kadar sadece Rum nüfusun yaşayageldiği Çatalköy’e, Barış Harekâtı’nın ardından yaşanan nüfus mübadelesinden sonra Limasol yakınlarındaki Düzkaya (Evdim) köyünden gelen Türkler yerleştirildi. O yıllarda nüfus ve yerleşim olarak oldukça tenha bir yerleşim yeri ve ismiyle müsemma bir köy olan Çatalköy’ün sakinleri kaldırımlara, evlerin ve kahvelerin önüne oturarak, sıcak yaz günlerinde serinlemeye çalışırlarken, aynı zamanda arabalarıyla yolda seyreden plaj yolcularını izlerlerdi.

In Catalkoy, which was formerly known as Ayios Epiktitos, after the conflictsa that took place in 1963 where around 600 Turkish citizens fled the village; it was occupied by Greek citizens alone up until 1974 when the Peace Movement took place, in which the population exchange meant Turkish Cypriots living in the Duzkaya village near Limassol were placed here. In those years Catalkoy, which was quite a secluded place in terms of population and settlement and a village identified by its name, the residents of the village, as they tried to cool down on hot summer days, would sit on the pavements, outside their homes or coffeeshops while watching the cars carrying passengers on their way to the sea pass by. 43 43


Çatalköy belde insanının hoşgörüsü ile sevgisi ve kahvehanelerinin canlılığı, yerli ve yabancılar için bir çekim merkezi yaratmakta, bu nedenle bu yerleşim yeri Kuzey Kıbrıs’ta yaşayanlar için her zaman talep edilen en güzel bölgelerden biri olarak öne çıkmaktadır. Girne-Değirmenlik anayolu olarak kullanılan dağ yolu üzerinde, Çatalköy beldesi sınırları içinde yer alan Arapköy, beldenin en güzel yerleşim yerlerinden biri olarak öne çıkmaktadır. Nitekim, kuzeyinde Akdeniz’in engin ve yumuşak mavilikleri ile güneyinde uçsuz bucaksız eşsiz bir manzara sunan Beşparmak Dağları, yeşille mavinin türlü tonlarını yansıtan güzellikler sunuyor. Çatalköy beldesi sınırları içinde Ada’nın en uzak geçmişinden başlayarak Hristiyan ve İslam kültürlerinin de izlerini yansıtan önemli tarihî mekânlar yer almaktadır. Ada’nın tarih öncesi çağlarına ait ilk insan yerleşimlerinden biri olarak bilinen Vrisi’deki ören yeri ile Achelias Mezarlık Alanı, Lüzinyan Hanedanı döneminde St. Hilarion ve Kantara Kaleleri ile birlikte Arap akınlarına karşı savunma hattı oluşturmak üzere Beşparmak Dağları’nda 950 metre yükseklikte konuşlandırılmış Bufavento Kalesi, Meryem Kilisesi ve Arap akınları sırasında şehit düşen Ömer adlı komutan ve onun komutasındaki İslam askerlerinin defnedildikleri mağara üzerine Osmanlılar döneminde inşa edilen Hz. Ömer Türbesi ve Mescidi, Çatalköy beldesi sınırları içinde yer alan önemli tarihî yerlerdir.

44

Kuzey Kıbrıs’taki beş yıldızlı otellerin önemli bir bölümünü de bünyesinde barındıran Çatalköy beldesi 4.000 yatak kapasitesi ile ülke turizminin %21’ini içermektedir. Çatalköy’de Dedeman Olive Tree Otel ile başlayan turistik tesisler dizisi, bölgede en büyük kapasiteye sahip olan Acapulco Resort Hotel ile devam etmiştir. Son yıllarda Malpas Otel ve Cratos Otel gibi önemli turistik tesislerin inşa edilmesiyle birlikte belde, Kuzey Kıbrıs’ta turizm alanında öncü bir konuma gelirken, bu alanda yeni yatırımlar sürmektedir.


The Catalkoy district’s people’s politeness and friendliness and the vibrancy of the coffeeshops creates a focal point for both citizens and foreigners and for this reason this settlement always comes forth as one of the most sought after beautiful areas for the people of North Cyprus. Along the mountain road used as the Kyrenia–Degirmenlik, within the boundaries of Catalkoy is Arapkoy, coming forth as one of the most beautiful settlements in the area. Hence, it reflects the various tones of blues and greens; to the north of it the Mediterranean’s vast and soft blues and to its south an endless and unique view of the Kyrenia Mountains.

The Catalkay district, which is also home to an important number of the 5 star hotels in North Cyprus, with its 4,000 bed capacity, makes up 21% of the tourism sector. The touristic resorts that begin with the Dedeman Olive Tree in Catalkoy continue with the one with the biggest capacity, Acapulco Resort Hotel. With important touristic resorts such as Malpas and Cratos Hotel built in recent years, this district has become a leader in the tourism sector and investments in this area continue.

Within the boundaries of Catalkoy, starting from the Island’s oldest history, including reflections of the footprints of both Christian and Islamic cultures, important historical structures take place. Important historical places that reside in Catalkoy can be listed as: the Achelias Cemetery Area and the ruins of Vrisi which is known to be the first settlement of the Island B.C., St. Hilarion and the Kantara Castles built during the era of the Lusignian reign and the Bufavento Castle, situated at 950 meters high on the Kyrenia Mountains and built to form a defensive line during the Arab siege; St Mary’s Cathedral and the St. Omer Mausoleum and Prayer Room built during the Ottoman reign over the graves of a captain named Omer and the killed Islam soldiers under his command during the Arab siege.

45


Turizmle birlikte eğlencenin de en gözde merkezlerinden biri olan Çatalköy’ün nüfusu 7.000 olup, bu sayı, yaz mevsiminde iki katına çıkmaktadır. Beldede bulunan 3.500 konuttan 500’ü üçüncü ülke vatandaşlarına aittir. Bu yanıyla kozmopolit bir nüfus yapısına sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bir yanda denize ve dağa nazır dönümlerce araziler ortasındaki zeytin ve harup ağaçları arasında saklı cennetler olarak nitelendirilebilecek villalar, diğer yanda geleneksel Akdeniz mimarisini yansıtan köy içindeki beyaz badanalı duvarlarıyla şipşirin köy evleri ve rengârenk çiçeklerle bezeli bahçeleriyle gülümseyen yüzlerin yansıdığı kahvehaneleriyle Çatalköy, bir mıknatıs misali yeni nüfus çekmeye devam ediyor. Bu güzel ve şirin kasabanın temizliğinden suyuna, asfaltından altyapısına, insan sağlığından hayvan sevgisine kadar her şeyiyle ilgilenen Çatalköy Belediyesi, dantel örer gibi geleceğe taşımaya devam ettiği belde halkının kültürel ihtiyaçlarına da yanıt vermek amacıyla, birkaç yıl önce belediye bünyesinde bir Belediye Tiyatrosu’nun kuruluşuna imza attı. Belediye, Çatalköy Belediye Tiyatrosu’nun kurulmasının ardından, birkaç yıldan beri her mart ayında, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nü de kapsayacak şekilde, tamamı yurt içindeki tiyatro topluluklarının katılımıyla gerçekleştirilen Beşparmaklar Tiyatro Festivali’ni de düzenliyor. Çatalköy’de, bu festivalin yanı sıra her eylül ayında, farklı sanat dallarından Kıbrıslı sanatçıların konuk oldukları ve geleneksel el sanatlarının da sergilendiği Kültür Sanat Günleri düzenleniyor.

46


47


Together with the development of tourism, Çatalköy became one of the major districts of entertainment as well. Catalköy has a population of around 7,000 people. However, this number doubles in the summer season. Of the 3,500 houses in the area, 500 belong to persons from third countries. From this point of view, we can say that Çatalköy has a cosmopolitan population structure. On the one hand, there are villas, which can be described as hidden paradises in the middle of wide lands, surrounded with olive and carob trees, facing both the sea and the mountain, and cute, and on the other hand, there are white village houses of the Mediterranean architecture, with colorful gardens and coffeehouses with all smiling faces. Çatalköy continues to attract more population each day. Çatalköy Municipality takes care of every detail regarding the area, from cleaning to water provision systems, from asphalting to substructure and health care and animals. In order to be able to meet the cultural needs of the people residing in the area, the Municipality, which in a way knits a decent future for the town, realized the establishment of a theatre under the Municipality a couple of years ago. After the opening of the Municipal Theatre, for the last couple of years, the Municipality organizes Beşparmaklar (Five Finger – Pentadaktylos) Theatre Festival, every March, on 27th March World Theatre Day, where all local theatre groups perform. Besides this festival, in Çatalköy, Culture and Arts Days are organized every September, where Cypriot artists from various fields honour with their presence and products and traditional Cypriot arts and crafts are exhibited.

48


49


KIBRIS NOSTALJİLERİ / NOSTALGIC REMINISCING

Ö

nde gelen İskoçyalı fotoğrafçı, coğrafya uzmanı ve gezgin John Thomson (1837-1921), Kıbrıs Adası’nın Osmanlı İmparatorluğu tarafından Britanya Krallığı’na devredildiği 1878 yılında Ada’yı ziyaret eden önemli gezginler-

den biriydi.

John Thomson, Kıbrıs Adası’na yaptığı ziyaretinden önce Uzakdoğu ülkelerinde, özellikle de devasa Çin ülkesinde doğu kültürleri, manzaralar ve insan eliyle yapılan her şeyi konu edinen belgesel fotoğraf çalışmaları gerçekleştirmişti. Uzakdoğu ve Çin gezilerinin ardından 1872 yılında İngiltere’ye dönen ve son fotoğrafik gezisini Ada’ya yapan Thomson’ın ziyareti 1878 yılı sonbaharında Larnaka’dan başlayacaktı. Kıbrıs ziyaretine Ada’nın ve Ada halkının çok sayıda fotoğrafını çekmek hedefiyle yola çıkan John Thomson, gemiden Ada’ya ayak basar basmaz o dönemlerde salgın hastalıklardan kırılan Larnaka halkının içler acısı durumu karşısında hemen dönüp gitmek gerektiği gibi bir düşünceye kapılmışsa da yolundan dönmemiş ve Larnaka’dan başlayarak Kıbrıs’ın kentleriyle kırsal bölgelerinde çektiği fotoğraflarla iki ciltten oluşan ve Kıbrıs’ın ilk İngiliz Valisi Sir Garnet Wolseley’e ithaf ettiği “Through Cyprus With the Camera in the Autumn of 1878” başlıklı bir kitap yayımlamıştı.

50


T

he well-known Scottish photographer, geographer and traveller John Thomson (1837-1921) was one of the most important travellers who visited the island in 1878, when it was given to the British Kingdom by the Ottoman Empire.

Before John Thomson came to Cyprus, he visited the Far East, especially China, and took documentary photographs of eastern cultures, sights and everything handmade. After his visits to the Far East and China, he returned to England in 1872 and began his last photography journey in Larnaka, Cyprus in the autumn of 1978. John Thomson set off with an aim to take many pictures of the island and its settlers. However, when he stepped onto the island from the ship that had brought him, he was faced with the miserable condition of people in Larnaka, which had long been struggling with epidemics. The scenery made him consider going back right away but he didn’t stray from the path he originally intended. With the pictures he had taken throughout his journey that included Larnaka as well as many other urban and rural areas in Cyprus, John Thomson published a book called “Through Cyprus With the Camera in the Autumn of 1878” which consisted of two volumes of pictures. He dedicated the book to Sir Garnet Wolseley, the first English Governor of Cyprus.

51


Günümüzde yayıncılık faaliyetlerini Kuzey Kıbrıs’ta, özellikle Kıbrıs Kitapları yayımlayarak sürdüren Galeri Kültür Yayınları tarafından Türkçe ve İngilizce dillerinde geçen yıl içinde iki cilt olarak yeniden basılan adı geçen eseriyle Thomson, o dönemde Kıbrıs’a hiç gelmemiş olanların faydalanması için Ada’nın topoğrafyasıyla birlikte kaynaklarını, insan profillerini ve etnografik özelliklerini yansıtan bir veriler toplamı oluşturmayı hedeflemişti. Nitekim fotoğraflarıyla önemli belgeler oluşturan İskoç fotoğrafçı John Thomson, bu kitabını oluştururken sadece yaşadığı yüzyılın icadı olan “ışıkla resim yapmak”la yetinmemiş, aynı zamanda gezip gördüğü kentler, kasabalar, köyler, mekânlar ve insanlar hakkında bir gezginin gözlemlerini de içeren yazılarıyla Ada’nın o dönemdeki durumunu yansıtan önemli bilgiler aktarmıştır. Ada’nın Ortodoks ve Müslüman geçmişinden gelen tarihsel ve kültürel izlerle birlikte uzak geçmişin tarihi yapılarda somutlaşan görünümlerini ve her sınıftan Ada insanının fotoğraf karelerindeki yansımalarını içeren John Thomson’ın kitabı Ada’nın geçmişi üzerine en önemli görsel kaynaklardan birini oluşturmaktadır.

John Thomson’un fotoğrafları Galeri Kültür Yayınları tarafından 2012 yılında basılan, “1878 Sonbaharında Kamera ile Kıbrıs” adlı kitaptan Oya Silbery’nin izni ile alınmıştır. 52

The photographs from John Thomson referenced from the book, "Through Cyprus with the Camera in the Autumn of 1878" (Galeri Kultur Publications, 2012), have been reproduced with the permission of Oya Silbery.


Galeri Kültür Publications, which is a publishing house active in North Cyprus, publishing mostly Cypriot books, republished Thomson’s book as two volumes in both English and Turkish last year. Thomson actually wanted to gather a set of data that showed not only the topography but also the sources, people and ethnographic features of the island for those who never came here. As a matter of fact, the photos he had taken constitute a significant source of documents, together with the notes of the traveller he took about the towns, villages, cities, venues and people he saw. His work is not only a product of painting with light, the invention of the century, but a written documentary that reflects the situation of the island from his own point of view. John Thomson’s book reflects not only the historical and cultural prints of the island’s Orthodox and Muslim past, but characteristics of the farther past that have concretized on the outer faces of old buildings and the looks of people from every social class. Thomson’s book is, naturally, one of the most significant visual sources of the island’s history.

53


SPOR / SPORT

SCUBA

DIVING

AN EXPEDITION AMONG THE COOL WATERS OF THE MEDITERRANEAN

Su Altı Fotoğrafları: Cenk Govza Underwater Photography by Cenk Govza

54


I

n Scuba diving, known as the sport where one dives and stays under water, breathing tanks are used, however, it is also possible to dive without using them. Where diving without a tank is limited to 2 – 3 minutes, for longer expeditions and enjoyable trips underwater tank assisted diving is preferred. Scuba diving, where one breathes in the gas from the tanks filled with high pressure air and are independent of surface breathing, takes its name from the first letters of the words; Self Contained Underwater Breathing Apparatus . Whilst scuba diving, a steel or aluminum tank consisting of 21% oxygen, 78% nitrogen and 1% nobles gases, a modifier that decreases the compressed air in the tanks to underwater pressure levels, a manometer that shows the air pressure in the tank, a buoyancy vest, a mask, flippers, a wet suit and a watch that indicates time and depth is used.

tüplü dalış AKDENİZ’İN SERİN SULARINDA KEŞİF YOLCULUĞU

S

u altında kalacak şekilde suya dalma sporu olarak bilinen dalgıçlıkta, nefes alma araçları kullanıldığı gibi, bu araçlar kullanılmadan da dalış yapılabilmektedir. Tüpsüz dalışlarda süre 2-3 dakikayla sınırlıyken, sualtında uzun süreli ve keyif yüklü bir gezinti için tüplü dalışlar tercih edilmektedir. Yüksek basınçlı hava ile doldurulmuş tüpteki gazı soluyarak, yüzeye bağımlı olmaksızın yapılan aletli dalış türü olan Scuba, Contained Underwater Breathing Apparatus kelimelerinin baş harflerinden oluşmaktadır. Tüplü dalışlarda, %21 oksijen %78 azot %1 asal gazlardan oluşan ve solunan havayı sağlayan çelik ya da alüminyumdan üretilmiş tüp, tüpteki basınçlı havayı sualtında ortam basıncına düşüren düzenleyici, tüp içindeki havanın basıncını gösteren manometre, denge yeleği, maske, palet, dalış elbisesi, derinlik ve zaman saati kullanılmaktadır.

55


56


Dünyanın en olağanüstü keyiflerinden biri olarak addedilen Scuba, mutlaka özel bir eğitimden geçilerek yapılmalıdır. Eğitimsiz dalış çok tehlikeli olabilir. Dünyanın her yerinde olduğu gibi Kuzey Kıbrıs’ta da bu eğitimler organize dalış okullarından SSI (Scuba Schools International) sistemine uygun derslerle verilmektedir. Bu sistemle alınan ve ilk etapta 5 metrelik dalışlarla gerçekleştirilen 3,5 günlük eğitimin ardından alınan sertifikayla dünyanın her yerinde 18 metreye kadar dalışlar yapılabilmektedir. Gerek teknik ve bilimsel, gerekse eğlence ve hobi amaçlı dalışlar yapılabilir.

Scuba diving, said to be one of the most incredibly enjoyable experiences, can only be done after taking courses. To scuba dive without learning how to dive can be very dangerous. Just as it is around the world, in North Cyprus too, these courses are given in accordance with SSI (Scuba Schools International) systems. Certificates earned after 3.5 days by taking these courses with said system, where 5 meter dives are initiated, allows you to dive up to 18.5 meters anywhere in the world. Be it technical or scientific, or for entertainment or hobby purposes scuba diving can take place.

Türkiye kıyıları tam ısınmadan kış aylarında dahi bir dalış cenneti olarak addedilen Kuzey Kıbrıs kıyıları hem mekân olarak, hem de ekonomik yanıyla dikkat çekerken özellikle organize dalış turları açısından Akdeniz havzasında görülebilecek her tür balık ve deniz canlısını gözlemleme olanağı sunmaktadır. Girne bölgesinde Lara Beach, Güzelyalı, Amforalar, Maremonte ve Celebrity Otel açıkları kayda değer dalış noktaları olarak öne çıkarken, Ada’nın doğudaki en uç noktası olan Karpaz bölgesinde de muhteşem kumsallarla birlikte, 13 metre derinlikte yatan yük gemisinin kalıntıları sudan hiç çıkmadan yaklaşık 1 saat içinde keşfedilebilecek gizemlerdendir.

Before the coasts of Turkey warm up and even during the winter months, known as a scuba diving haven, the shores of North Cyprus generate interest both economically and location wise and offer organized diving experiences where one can see every kind of fish and sea creature known to the Mediterranean Sea. While diving spots such as Lara Beach, Guzelyalı, Amforalar, Maremonte and Celebrity Hotel are prime locations, the Karpaz area, located at the very east of the island, is a mystery that offers wonderful beaches and the remains of a freight ship that lies 13 meters under water and which you can explore for the best part of an hour.

57


58

Dalış noktalarına vardığınızda ya da dalıştan çıktığınızda Akdeniz’in sevimli insan dostları yunuslar ve deniz kaplumbağalarıyla birlikte yüzme keyfini yaşamak da ayrı bir keyiftir. Lastik bot yardımıyla 30 metre limitli diğer noktalara da dalınabilecek olan Kuzey Kıbrıs’ta basınç odası bulunmadığından dalış merkezleri bu konuda oldukça duyarlı davranmaktadırlar.

It is another kind of joy that you experience when you get to your point of diving or when you surface from diving to be greeted by and to swim with the friendly faces of the Mediterranean Sea; people friendly dolphins and turtles. As North Cyprus does not host a pressure room, diving centers are extremely careful when it comes to limited diving points which allow you to dive 30 meters deep with the aid of a rubber boat.

Bu sporla ilgilenenlerde barodentalji, sinüzit, dekompresyon, akciğer genleşme yaralanmaları ve oksijen zehirlenmesi gibi sağlık problemleri oluşabileceğini anımsatmakta yarar vardır.

People who are interested in this sport should also take into consideration that side effects such as barodontalgia, sinuses, decompression, lung expansion injuries and oxygen poisoning can occur.


No: 114 TRNC, Girne/Kyrenia

59


DOĞA / NATURE

ESKİ KIBRIS’IN FİL

VE

60

SU AYGIRLARI


ELEPHANTS AND HIPPOPOTAMUSES OF THE PAST IN CYPRUS

G

A

Kıbrıs’ta yaşamını sürdürmüş bulunan bu hayvanların, muhtemelen denizlerin yükselmesi sonucu geldikleri komşu ülkelerle ulaşım bağlantıları kopmuştur. Bu kopuş, onların izole olmalarına ve soylarını sürdürememelerine neden olmuştur. Aynı zamanda, Kıbrıs’ın o dönemdeki sakinleri tarafından avlanmaları da soylarının tükenmesinin önemli faktörlerinden biri olmuştur.

Probably due to the rise of the water, these animals that lived on the island lost contact with the neighboring countries they had come from. This isolated them from the mainland where they could mate and resulted in their extinction. At the same time, their being hunted by the residents of the island at the time constitutes another factor in their extinction.

round 200,000 years ago, the geographic features of the ünümüzden yaklaşık 200 bin yıl önce Adamızın bulunduğu island were much different than those today. As the water alandaki coğrafik şartlar bugünkünden çok farklıydı. Bübasin of the Mediterranean was probably much shallower, yük olasılıkla o tarihlerde Akdeniz havzası daha sığ olduit is assumed that mammals swam to Cyprus from Anağundan, anakaraya en yakın kara parçası olması sebebiyle, tolia and Syria, as the island was the closest piece of land Kıbrıs’a Anadolu ve Suriye üzerinden memeli hayvanların yüzerek göç ettiği tahmin edilmektedir. Bunu jeolojik dönemlerden gü- to the mainland. The fossils of the mammals that remained from past geological times to this date reveal this fact. nümüze intikal eden memeli hayvanların fosillerinden anlamaktayız.

61


Jeoloji Mühendisi Mehmet Necdet’ten aldığımız bilgiye göre, bu memelilerin başında su aygırı (Phanourious Minitus) ve Kıbrıs fili (Elephas Cypriotes) gelmektedir. Söz konusu hayvan fosillerinin kemikleri üzerinde yapılan bilimsel incelemeler sonucunda, su aygırlarının ve Kıbrıs filinin günümüzden en son 6 bin yıl öncesine kadar varlıklarını sürdürebildikleri belirlenmiştir.

According to Engineering Geologist Mehmet Necdet the most significant of the said extinct animals are a type of hippopotamus, namely, Phanourious Minitus and the Cyprus Elephant called the Elephas Cypriotes. As a result of the scientific analyses carried out on the bones of the said fossils, it was revealed that the closest time the hippopotamuses and Cypriot Elephants existed was around 6,000 years ago.

62


Bu kemiklerin izlerine Girne’nin batı yakasındaki Karaoğlanoğlu (Ayios Georgios) köyü kıyılarındaki kayalıklarda rastlanır. The remains of these fossils are situated on the west end of Kyrenia near the rocky cliffs located on the coastline of the village Karaoğlanğlu (Ayios Georgios).

63


64


65


SANAT / ART

HASAN ZEYBEK

Hakan Çakmak

İÇ GERÇEKLİĞİNİ RESİMLERDE SOMUTLAŞTIRAN GENÇ BİR SANATÇI

H

asan Zeybek 1986 yılında Lefkoşa’da doğmuş genç kuşak Kıbrıslı Türk bir ressamımız. İlköğretim yıllarının hemen ardından orta ve lise yıllarında sanatçı kimliği için gerekli olan ilk eğitim tohumları Lefkoşa Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’nde yeşermeye başladı. Burada, sırasıyla, kendileri de aynı zamanda sanatçı ve eğitimci olan Nilgün Güney, Ruzen Atakan ve Aşık Mene’nin öğrencisi oldu. O yıllar, tabii ki sanat adına ciddi farkındalıkların söz konusu olabileceği yıllar değildi. Bu nedenle sanat eğitimine yönlendirilmesi, resimle hayat arasında kurduğu ilişkiyi henüz çocukluk yaşlarında fark eden ve bu alandaki yeteneğini keşfederek takdir eden ailesi sayesinde oldu. Resimle olan mesaisi diğer çocuklara göre daha fazla olan Hasan Zeybek’in resimle akademik boyuttaki ilk buluşması, çocukluk ve ilk gençlik yıllarının geçtiği Ada’ya çok da uzak olmayan Antalya’daki Akdeniz Üniversitesi’nde oldu. Lisans ve yüksek lisans eğitimini en başından sonuna kadar kendisiyle birlikte aynı eğitim sürecinden geçen bir başka genç ve başarılı ressamımız Nilüfer İnandım ile birlikte, önce Oğuz Haşlakoğlu atölyesinde, ardından da İstanbul Mimar Sinan Üniversitesi Kemal İskender atölyesinde tamamlayan Hasan Zeybek’in hocalarıyla kurduğu usta-çırak ilişkisi sanatsal gelişiminde önemli bir yer tutacaktı.

66

Hasan Zeybek, sanatsal anlamdaki sorunlarını daha iyi idrak etmesini sağlayan doğayla baş başa kalma ve farkındalıklarını artıran iç yolculuklarını doğanın içinde sürdürme eğiliminden dolayı, lisans eğitiminden hemen sonra bir süre Toros Dağları’ndaki Nebiler köyünü de içine alan bir kanyonda kaldı. Hasan Zeybek’e göre doğanın görünmeyen kısmındaki yaratı süreci, resmetme eyleminin önüne geçiyor. Ona göre sanat dış gerçeklikte olan değil, daha çok iç gerçeklikle yaşam bulan varoluşsal bir süreçtir. Bu nedenle onun resimlerinde ortaya çıkan herhangi bir görüntü ya da tezahür bu iç gerçeklikle ilgilidir ve bugüne kadar yaşam verdiği her projesi tamamen içsel gerçeklikle ortaya çıkmış ürünlerin toplamıdır.


A YOUNG ARTIST WHO CAPTURES INNER REALITY IN HIS PAINTINGS

B

orn in Lefkosa in 1986, Hasan Zeybek is a Turkish Cypriot artist belonging to the younger generation. Immediately after his primary school years, the seeds of education needed for his artistic identity were planted in his high school and college years at the Lefkosa Anatolian Fine Arts Lycee. Here, he became the student of artists and teachers Nilgun Guney, Ruzen Atakan and Asik Mene, respectively. Of course, those years were not the ones in which serious awareness of art could even be considered. It is for this reason that his being directed towards an education in the arts was thanks to his parents who recognized his correlation between art and life at an early age and discovered his talent in this field.

Because of his tendency to partake of his awareness enhancing internal journeys among nature, and being at one with nature as he tries to grasp a better understanding of the problems in an artistic sense, as soon as Hasan Zeybek finished his university degree he stayed in a canyon that also encompasses the Nebiler village in theTrodos Mountains. According to Hasan Zeybek, the unseen process of creativity that takes place in nature gets in the way of delineation. In his eyes, art is not found in external reality, but is rather an existential process brought to life by internal

Clocking in more hours with the arts in comparison to other children, Hasan Zeybek’s first artistic and academic encounter was at the Akdeniz University in Antalya, not far from the island where he spent his childhood years and youth. Alongside another young and successful artist, Nilufer Inandim, who trained with him from start to finish throughout his undergraduate and master’s studies, he completed his education, first with Oguz Haslakoglu in his atelier, then at the Istanbul Mimar Sinan University Kemal Iskender atelier; the master-apprentice relationship he formed with his tutors occupied an important place in the development of his art.

67


Akdeniz Üniversitesi’ndeki lisans eğitimi sürecinde konu odaklı çalışmalardan ziyade, daha çok kompozisyon, renk ve plastik sorunlarla ilgilenen Zeybek’in mezuniyet projesi ‘Kimlik, Mekân ve Aidiyet’ üzerine olmuştu. Bu projesindeki çıkış noktası, Kıbrıs Adası’ndaki savaşın ardından yaşanan karşılıklı göç ve göç edenlerin gittikleri yerleşim yerleriyle mekânlara dair bir aidiyet duygusu geliştirememiş olmasıydı. Onun resimlerinde birbirini tamamlayan plastik dönüşümlerin yanı sıra konular da birbirini izleyen süreçleri işaret ediyor. Bugüne kadar üç dört farklı grupta çalışma yürüten Hasan Zeybek, tüm bu çalışmalarını Antik Yunan Edebiyatı’nda bahsi geçen yeryüzü cennetinden esinlenerek ‘Arkadia’ adı altında topladı. Coğrafi bir mekâna tekabül eden Arkadia, aslında zihinlerde var olan bir cennettir. Zeybek de kendi içindeki gerçeklikle ortaya koyduğu, yani zihninde var olan mekânı bu şekilde somutlaştırıyor. Ona göre sanatın kaynağı eyleyenidir. Eyleyen sanatçıdır ve sanat üretimi bir oluş sürecidir. Oluş halinde yapılan her şey sanat eseri olma kriterini de beraberinde getiriyor. Varoluşunda edindiği değerleri ve sanatsal bakış açısını görselleştirebileceğine inandığı her türlü malzemeyi kullanmaktan çekinmeyen genç ressam Zeybek için herhangi bir malzeme herhangi bir şekilde bir sanat eserine dönüşebilecek potansiyeli içinde barındırıyor olabilir. Bu nedenle onun çalışmaları klasik tuval resimlerinin yanı sıra hayatın içinden devşirilip sanatın malzemesi olabilecek boyuta taşınan nesnelerle hayat bulan enstelasyonları/yerleştirmeleri de kapsıyor. Hasan Zeybek, Bosna Hersek’te Galeri Priperot tarafından yaklaşık 20 yıldan beri sürdürülmekte olan bir sanat kolonisinde iki yıl üst üste çalıştı ve buradaki çalışmalarını grup sergilerinde gösterme şansı buldu. Bunun dışında, 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul’da, Emre Zeytinoğlu’nun küratörlüğünde üç sanatçıyla birlikte ‘Ada’da bir Yaz’ adlı sergide yer aldı. İstanbul’da bir dizi grup sergisine daha katılan ve grup serilerini Kuzey Kıbrıs’la birlikte Bulgaristan’da da sürdüren sanatçı, sözünü ettiğimiz Arkadia projesini kişisel bir sergiyle sunmayı hedefliyor. Şimdilerde plastik sanatlar alanında ülkemizde eğitim veren yegâne fakülte olan YDÜ Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi’nde doktora çalışmalarını sürdüren Hasan Zeybek, Kültür Dairesi tarafından 2009 yılından beri düzenlenmekte olan Genç Sanatçılar ResimYarışması’na 2009, 2011 ve 2013 yıllarında katılarak her üç yarışmada da ödül alma başarısı gösterdi.

68


realities. For this reason, any images or manifestations that emerge from his painting are associated with internal reality and up until this date all projects that he has brought to life are a sum of products brought forth from inner reality. Rather than subject-oriented works at his time at Akdeniz University, Zeybek, who was more interested in composition, color and plastic problems, wrote his thesis on ‘Identity, Space and Belonging’. The starting point of this project was the migration that occurred after the war and how the migrants were unable to form a sense of belonging to the places they arrived at. Apart from the plastic twists that complement one another in his paintings, the subjects also indicate processes that precede one another. Hasan Zeybek, who, up until today, has carried out his work under three to four different groups, gathered all these works under the name ‘Arkadia’, inspired by the paradise on earth mentioned in the Ancient Greek Literature. Arkadia which corresponds to a geographical space is in fact a paradise that exists in people’s minds. Zeybek makes this space tangible by putting fourth his own inner reality, in other words, the space that existed in his mind. According to him, the source of art is the actuator. The actuator is the artist and the production of art is a process of existence. Every work of art that is made as an entity brings with it the criteria of becoming a work

of art. For the young artist Zeybek, who is not afraid of using any kind of material that aids him in bringing to light his artistic point of view and his values acquired with his existence, any kind of material could hold within it the potential to become a work of art in any which way. It is for this reason that his art also includes, apart from the classical canvas paintings, art installations/placements that come to life from harvested objects that can become materials for art. Hasan Zeybek worked for two years in a row at the Priperot Gallery in Bosnia-Herzegovina, in an arts colony that has been ongoing for approximately 20 years and was able to showcase his works in group exhibitions. In addition to this, together with three other artists and curated by Emre Zeytinoglu, he also participated in an exhibition in 2010 called “A Summer on the Island”, in Istanbul, the then European Capital of Culture. The artist, who participated in a number of group exhibitions in Istanbul and who continues to showcase his group series in both North Cyprus and Bulgaria, is aiming to provide a solo exhibition on the aforementioned Arkadia project. Hasan Zeybek, who is currently continuing his doctorate studies at the only faculty in our country that offers education in the field of plastic art, the Fine Arts and Design Faculty of the Near East University, has succeeded in winning awards at the 2009, 2011 and 2013 Young Artists Artwork Competition, organized by the Department of Culture since 2009.

69


YOL NOTLARI / ROAD NOTES

PANAMA’DA OKYANUSUN BÜYÜSÜ

Yazı ve Fotoğraflar : Cem Sarvan Writing & Photography by Cem Sarvan cem.sarvan@gmail.com

O

T

İki okyanusun arasında yaşamak nasıl bir duygudur peki? Atlas Okyanusu’nun Karayipler Denizi ile Pasifik Okyanusu’nun arasında kıvrılıp kalmış Panama’dayız. Panama hakkında söylenecek, yazılacak çok şey var ama bu yazı biraz da içinde bulunduğumuz mevsimin bunaltıcı sıcağı düşünülerek serinletme amacıyla yazılmıştır. Hatta yazıdan çok olabildiğince görselliğe önem vererek bir an önce sizleri serin sularla ve okyanus meltemiyle baş başa bırakmayı amaçlamaktadır.

So, how is it to live between two oceans? We are in Panama, curled up between the Atlantic Ocean’s Caribbean Sea and the Pacific Ocean. There is so much to say, to write about Panama. However, this article was written taking into consideration the sweltering heat of the season and was aimed to cool the readers down a little. In fact, by putting more emphasis on the visual aspect rather than the textual, its aim is to leave you be at one with the cool waters and ocean breeze as soon as possible.

kyanus kültürü değişiktir. İnsanın kendisini her gün yaşanan gelgitlere göre ayarlaması gerekir. Koskoca okyanus öyle az gidip gelmez, bazı yerlerinde beş metreyi aşkın iner tabana (dünyanın kaydedilen en büyük su çekilmesi ise 21 metreymiş), sonra bütün gün dinlenircesine sessiz durur ve akşama doğru dalgalar gelmeye başlar. Dolar o koskocaman kütle. Gelgit süreci günde iki kez tekrarlanır. Her gün aynı saatlerde de olmaz. Ay boyunca değişen bir zaman çizelgesi vardır ki, balıkçılar o çizelge olmaksızın ağlarını atmaz, suya açılmazlar.

70

he culture of the ocean is different. Man himself must make adjustments for everyday tides. A vast ocean has no few number of tides. In some places, the ebbs can reach over five meters at the bottom (the biggest ebb ever was measured at 21 meters), and then, as if resting, a calm takes over all day and towards the evening the tides begin to flow. That great piece of mass fills over. The tidal periods take place twice a day. They are not at the same hour every day; throughout the month, it has an ever changing timeline, to the extent that fishermen will not throw out their nets nor will they set out to sea without that timeline.


THE OCEAN’S SPELL IN

PANAMA 71


72


Panamacity’yi merkez olarak alırsak iki ila dört saat arasında bir sürede ulaşılabilecek plajlarda gezintiye çıkalım o halde. İlk durağımız San Blas Adaları. Hala Panama’nın yerlilerinin yaşadığı ve üç yüzden fazla adadan oluşan, elliye yakınını işleten Kuna Yala kabilesinin bulunduğu adalardayız. Karayipler’in büyüleyici sularındayız da desek yanlış olmaz. İspanyolcadan farklı bir dilleri vardır. Fiziki görünüşleri de Panama içinde kendilerini belli eder. O nedenle de kendilerinden ayrı olan Panamalılara Latino derler. Olabildiğince San Blas Adaları’na teknolojiyi getimemişler. Sazdan yapılmış bir kulübede uyur, adanın doğallığı içinde diğer canlılara fazla dokunmadan doğal bir yaşamın parçası olursunuz kısa sürede. Karikatürlerdeki adalarda hissedersiniz kendinizi. Adımlarınızla beş dakika içinde bitireceğiniz adalardasınızdır. Adalara özgü balıklarla yenecek bir akşam yemeği ya da sabah kahvaltısında karşınıza çıkacak menemen tarzı bır yumurta günün sürprizlerinden bazılarıdır.

If we take Panama City as the center, then let’s discover the beaches that we can get to between two to four hours. Our first stop is the San Blas Islands. We are at the islands where Panama folk still live and which consists of over 300 islands, 50 of which are run by the Kuna Yala tribe. It would be true to say that we are in the magical waters of the Caribbean. The tribe has a different language from Spanish. Their physical appearance also sets them apart in Panama; it is for that reason that they call the Panamanians different from themselves Latinos. They have kept technology as far away from the San Blas Islands as possible. You’ll sleep in a hut made from straw and in no time at all you’ll find you’re a part of a natural life, existing without disturbing the other living beings on the island. You’ll feel as if you’re on one of those caricature islands. You’re on one of those islands that you can cross walking in five minutes. A dinner made of fish specific to the islands or a breakfast where you’ll find menemen (eggs mixed with tomatoes and green peppers) are just a few of the surprises you’ll find.

Günübirlik gidilecek plajların başında Playa Blanca gelmektedir. Adını beyaz kumlarından alan plajda kendinizi ıssız sahillerde hissedecek kadar yalnızlığı yaşamak, koşuşturmadan ibaret yaşamın içinde donan geniş bir anı kalıcı kılar. İşte bunun adı dinlenmedir. Gözünüzün önünde yorgunluğunuzu alacak uçsuz bucaksız bir mavi uzanmaktadır. Pasifik Okyanusu’nun Panama’ya yakın plajlarından birindeyiz. Eğer şanslıysanız okyanus kıyıya balıkları getirmişse, balıkçılların, pelikanların suya dalışları bir resitale dönüşür maviliğin içinde.

Playa Blanca is the first beach that comes to mind for daily visits. Taking its name from its white sands, the beach offers the opportunity of solidarity on its deserted sands, an everlasting moment of stillness among life’s hectic running around. You see, this is called relaxing. In front of you is an endless horizon of blue to take away your fatigue. We are on one of the beaches of the Pacific Ocean near Panama. If you are lucky and the ocean has delivered fish to the shore, the diving fishermen and pelicans become a recital among the blueness.

Playa Blanca’dan devam edince yaklaşık üç saat sonra Pedasi Bölgesine gelinir. Pedasi’nin insanı yavaş şehir (cittaslow) ortamına çekmesine başka yazılarımızda yer vereceğiz ama önemli olan Pedasi’ye gelmişken iki farklı yerle tanışmak. Yarım saat tekne mesafesindeki Isla Iguana, adı üstünde, iguanaların, deniz kabuklularının, pelikanların yaşam merkezi. Her şey doğal hayatın içindedir. Öyle ki kendi varlığınızı yapay bulursunuz..

Further on from Playa Blanca, approximately three hours later you reach the Pedasi Area. We will talk about Pedasi enticing people to live the ‘cittaslow’ life in another article; however, what is important is that having come to Pedasi we are introduced to different places. Half an hour away by boat, Isla Iguana, as its name suggests, is the habitat of iguanas, sea shells and pelicans. Everything is in their natural habitat, so much so that you find

73


74


Elinizle iguana besleme veya sahilde dolaşan on binlerce deniz kabuklusunun arasında yürüyebilme şansını elde edebileceğiniz ender yerlerden biri olan bu adada denizin yeşille mavi arasında gidip gelen tonları adeta üstünde oynanmış fotoğraf izlenimi verir.

islaiguana

Yine Pedasi’nin diğer bir kıyısında bu kez Venao körfezinin plajındayız. Alabildiğine uzanan kumsal, dalgalarını bekleyen sörfçülerle dolu. Birazdan hepsi suda en iyi dalgayı en doğru zamanlamayla yakalamaya çalışacaklar. Öte yandan kumsalda rastladığımız bir su yılanı da buraların hala ne kadar doğal olduğunu bizlere kanıtlıyor. Usulca bırakıyoruz suya; biraz zorlansa da sonunda yüzerek açılıyor sahilden. Sörf tahtanız yoksa bile, dalgalara bedeninizi kendi halinde bırakın, onlar ahenk içinde nasıl dans edeceklerini bilirler. your own existence artificial. This island, where you find the very rare opportunity to hand-feed iguanas and walk among tens of thousands of shelled sea creatures, is a place where the meeting of the blue and green tones of the sea looks like a photo-shopped photograph.

Sanblas

Again on another shore of Pedasi, we are on the beach of the Venao gulf. The endless sand is full of surfers waiting to hit the waves. In no time, they will all be in the water, each one trying to catch the best wave at the best time. On the other hand, a water snake that we run into on the sand is proof of how natural this place still is. We quietly let it into the water; even if it struggles a bit, in the end, it swims away. Even if you do not have a surf board, just release your body into the water and let it be, it knows how to sway to the rhythm of the sea.

75


76


Panama’nın çevresinde yüzlerce harika sahil var. Hepsini birden burada yazmak imkansız. Tropikal gezimizi Isla Grande ile bitirelim. Farklı bir şehir olan Colon’a geldikten sonra rotayı güneye doğru kırınca yol sizi Portobelo’ya götürür. Yine Karayiplerin kimi zaman hırçın, kimi zaman olabildiğince dingin sularındayız. Portobelo 16. yüzyılda önemli bir liman olarak önce İspanyollar, sonra da Perulu denizciler tarafından kullanılmış. Bugün ise o yılların anılarıyla turizme hizmet etmekte. Portobelo’nun değişik sahillerinden biri olan Isla Grande’de dalgalarla oynamak, bir an gözünüzü kapadığınızda yüzyıllar öncesinin gümüş sevkiyatı yapılan koşuşturmacasının içine dalmak, minik teknelerle ada ile kara arasında gidip gelmek; özgürlüğün, doğanın, insanın kendisiyle baş başa kalmasının anlatması zor anlarıdır.

There are hundreds of wonderful beaches surrounding Panama. It would be impossible to write about all of them here. Let’s finish our tropical journey at Isla Grande. When you get to the somewhat different city Colon, if you change your route towards the south, the road will take you to Portobelo. Once again, we are in the sometimes volatile and sometimes calmest waters of the Caribbean. It was used in the 16th century by the Spaniards and then the Peruvian seamen; nowadays, with the memories of those years, it serves the tourism sector. On one of the different beaches of Portobelo, Isla Grande, to play with the waves, to close your eyes for just a second and dive into the hustle and bustle of hundreds of years ago when it used to be a silver shipment port, to go back and forth between land and the island; the feeling of freedom, nature and being at peace with oneself are feelings that are hard to describe.

Eğer bir gün yolunuz Panama’ya düşerse, mutlaka bu sahillerde, adalarda zamanınız geçsin. Tropikal meyveler eşliğinde dolaşırken dünyanın çok farklı bir köşesindeki bambaşka insanların, haritaların nokta tabir edilebilecek yerlerindeki mutlu, doğal, lüksten uzak ama sakinlik ve keyif içindeki yaşantılarıyla karşılaşmanın ayrıcalığının tadını doyasıya çıkarın.

If one day you find yourself in Panama, you must most certainly spend time at these beaches, these islands. While wondering among tropical fruits, succumb to the pleasure of coming across completely different people from another corner of the world, at a place that could be a dot on the map, where their lives are happy, natural and far from luxury but are calm and enjoyable.

77


78


79


KIBRIS MUTFAĞI / CYPRUS CUISINE

Cyprus Style Creamy Pastry Kıbrıs Usulü Sütlü Börek Malzemeler Yufka hamuru 1 litre süt 250 gr irmik 1 kg şeker 4 bardak su Margarin Çiçek suyu

Ingredients

Hazırlanışı Süt kaynatılarak içine irmik katılır. İrmik katıldıktan sonra krema kıvamına gelinceye kadar karıştırılır. Bu işlem tamamlandıktan sonra irmikli krema soğumaya bırakılır.

Preparation The milk is boiled and the semolina is added into the milk. Stir until the mixture is creamy. Let the creamy semolina mixture cool.

Katlanmış yufka hamuru arzu edilen büyüklükte kareler halinde kesilir ve soğuk krema, kare biçimli yufkaların içine konularak, üçgen bir biçim verilecek şekilde katlanır. Hazırlanan börekler, sırt sırta kare oluşturacak şekilde, eritilmiş margarinle yağlanan kare biçimli fırın tepsisinin içine dizilir. Sütlü börekler tepsinin içine dizildikten sonra üzerlerine eritilmiş margarin serpilir ve 180 derecelik fırın ısısında yufkalar kızarıncaya kadar pişirilir.

Fold the phyllo pastry and cut it into squares of the size you wish. Put the cooled creamy mixture in the pastry and fold the squares into triangles. Butter the oven pan and put the triangles into the pan, back to back, so that they make squares. After the patties are put in the pan, apply melt margarine over them and bake them on 180 degrees Celsius until brown.

İçine, yetecek miktarda çiçek suyu damlatılarak kaynatılan, 4 bardak suya 1 kg şeker ölçeğinde hazırlanmış sıcak şerbet, fırından çıkmış sıcak börekler üzerine dökülerek soğumaya bırakılır ve soğuk olarak servis edilir.

On the other hand, prepare the syrup by boiling the sugar, the water and some drops of flower water. When the patties are ready, pour the warm syrup over them and let them cool. Serve chilled.

Afiyet olsun. 80

Tatlı Tarifi / Recipe: Ergül ÇOBANOĞULLARI Emekli Tatlıcı / Retired Confectioner

Phyllo pastry 1 liter milk 250 gr semolina 1 kg sugar 4 glasses of water Butter Flower water

Bon appétit.


81


GECE & GÜNDÜZ / DAY & NIGHT

3.08.2013/17.08.2013-Soner Olgun 10.08.2013-Sıla

82


A PLEASANT NIGHT WITH SONER OLGUN

AT MERİT PARK HOTEL

MERİT PARK HOTEL’DE SONER OLGUN’LA KEYİFLİ GECE

M

M

erit Park Hotel’de sahne alan Soner Olgun, “Soner Olgun’la İyi Bayramlar Kıbrıs” programlarının ikincisinde, keyifli bir geceye imza attı. Merit Park Sunset Bar’ın açılışında gerçekleştirilen konser sırasında seyircilerle sürekli diyalog kuran sanatçı, şarkı aralarını stand-up gösterisine dönüştürdü.

erit Park Hotel’de sahne alan Soner Olgun, “Soner Olgun’la İyi Bayramlar Kıbrıs” programlarının ikincisinde, keyifli bir geceye imza attı. Merit Park Sunset Bar’ın açılışında gerçekleştirilen konser sırasında seyircilerle sürekli diyalog kuran sanatçı, şarkı aralarını stand-up gösterisine dönüştürdü.

Konseri izlemeye gelenler arasında yer alan Best Model of Cyprus güzelleri geceye damgasını vurdu. Misafirlerin arasında yerlerini alan birbirinden güzel finalistler Soner Olgun ile hatıra fotoğrafı çektirmeyi de ihmal etmedi.

Konseri izlemeye gelenler arasında yer alan Best Model of Cyprus güzelleri geceye damgasını vurdu. Misafirlerin arasında yerlerini alan birbirinden güzel finalistler Soner Olgun ile hatıra fotoğrafı çektirmeyi de ihmal etmedi.

Olgun “O Ses Türkiye” yarışmacılarından İrem’i sahneye davet ederek Halil Sezai’den İsyan parçasını okumasını da rica etti. Enerjisiyle konuklarını konser boyunca coşturan Soner Olgun, fotoğraf çektirmek isteyen hayranlarını da kırmadı.

Olgun “O Ses Türkiye” yarışmacılarından İrem’i sahneye davet ederek Halil Sezai’den İsyan parçasını okumasını da rica etti. Enerjisiyle konuklarını konser boyunca coşturan Soner Olgun, fotoğraf çektirmek isteyen hayranlarını da kırmadı.

83


GECE & GÜNDÜZ / DAY & NIGHT

84


ALİŞAN GOLDEN TULİP’TEKİ TÜM MASALARI DAVULLA DOLAŞTI ALIŞAN SHOOK GOLDEN TULIP WITH A DRUM

S

ahnelerin vazgeçilmeyen ünlü yorumcusu Alişan, Golden Tulip Otel, Pasha Casino konserinde nostalji rüzgarları estirdi.

Yaklaşık iki ay önce müzik piyasasına bomba gibi düşen yeni albümü “Seni Biraz Fazla Sevdim”le sevenlerine keyifli anlar yaşatan Alişan, iki saat süren canlı konserinin büyük bölümünü 1.000’i aşkın seyirci ile baş başa geçirdi.

T

he famous Turkish singer Alişan turned the night into a momentous event at his concert at Golden Tulip Hotel, Pasha Casino.

With his popular new album “Seni Biraz Fazla Sevdim” (I love you a little too much) that came out around two months ago, Alişan presented the audience with a pleasant show and spent most of his two-hour live concert interacting with his audience of around a thousand people.

Davulcusuyla sevenlerinin arasına dalan Alişan, konsere Alişan walked among the people with his drummer and made gelen herkesi ayağa kaldırıp halay çektirdi. everyone dance to traditional Anatolian folk music.

85


GECE & GÜNDÜZ / DAY & NIGHT

KUZEY KIBRIS’TAKİ İLK YOGA MERKEZİ

K

YOGA YAMA

ökeni Hindistan’a dayanan yoga, kişinin ruhsal, zihinsel, fiziksel ve duygusal olarak gelişimine fayda sağlayan bir yaşam tarzıdır. Sanskritçe’de birlik, bütünlük anlamına gelen yogayla ilgili ilk yazıtlar, kimi kayıtlara göre 6-7 bin yıl öncesine dayanmaktadır. Yani dünya üzerinde henüz tek tanrılı dinlerin ortaya çıkmadığı bir dönemde, insanlık, yoga yardımıyla doğada birliğin ve bütünlüğün arayışı ve iç huzura kavuşma peşindeydi. En önemli hormonlarımızdan biri olan endorfinin salgılanmasında güçlü bir etken olan yoga egzersizleri, sinir ve sindirim sistemlerinin dengelenmesini, buna bağlı olarak da kaliteli bir uyku uyuyabilmemizi sağlar. Çağımızın en fazla görülen, bel ve boyun fıtığı rahatsızlıklarının tedavi sürecini destekleyen hareket serileri olan yoga, bedenle birlikte düşünceyi ve felsefeyi de içeren fiziksel ve ruhsal bir deneyim sürecidir. Yoganın felsefesini yaşam tarzı haline getirebildiğiniz takdirde hayata bakış açınızın da tamamen değiştiğini hissedeceksiniz. Felsefesini hiç bilmeden sadece merak ettiğiniz için katıldığınız bir saatlik yoga dersinin sonunda, başladığınız ana kıyasla pek çok fark hissedersiniz. Yoga yaparken doğru nefes alıp vermeyi öğreniyoruz. Bu da hayatın kalitesini, tahmin edilenin çok üstünde değiştirebiliyor. Kalp atışlarını düzene soktuğu için kalp krizi riskini azaltan yoga egzersizleri, sinir sistemini dengelediği için de depresyon, panik atak ve hayata karşı isteksizlik gibi rahatsızlıkların önüne geçiyor.

86

SİBEL SARAÇOĞLU


THE FIRST YOGA CENTER IN NORTH CYPRUS

Y

oga, which originated in India, is a lifestyle that contributes to the spiritual, mental, physical and emotional development. The first written documents on yoga, which means unity and wholeness in Sanskrit, date back to 6-7 thousand years ago, according to some records. So even before the rise of monotheistic religions, mankind sought unity and wholeness in nature and inner peace with the help of yoga. Yoga exercises, which are significant agents in the secretion of endorphin, which is one of the most important hormones in our body, helps the balancing of the nervous and digestive systems, therefore helping you have a quality and good night’s sleep. There are series of moves in yoga exercises that help the treatment of herniated discs, which is a widespread problem of our day. Besides all these, yoga is a physical and spiritual experience process that involves thoughts and philosophy, too.

SİBEL SARAÇOĞLU

If you can adopt the philosophy of yoga as a lifestyle, you will see that your point of view towards life will change completely. Even at the end of a one hour yoga session that you enter just out of curiosity without knowing the philosophy, you feel many differences in yourself. While doing yoga, we learn to breathe correctly.This can raise the quality of life to a degree beyond imagination. As it balances the rhythm of the heart as well, it reduces the risk of heart diseases; as it balances the nervous system, it prevents conditions such as depression, anxiety disorders and loss of motivation.

87


Sekiz yıl bankacılık sektöründe çalıştıktan sonra, Kuzey Kıbrıs’ta bilinen ilk yoga merkezi olan Yoga Yama’yı kuran Sibel Saraçoğlu, yoga deneyiminden önce uzun yıllar aerobik ve 90’lı yıllarda oldukça popüler bir aerobik türü olan tae-bo ile uğraşmış. Kısa tatil molalarından birinde gittiği tatil köyündeki yoga dersinden çok etkilenen ve ardından DVD’ler yardımıyla kendi evinde her gün en az iki saat yoga yapan Sibel Hanım İskoçya’da yoga eğitmenliği konusunda eğitim aldı. Ardından kendini daha fazla geliştirmek için dünyadaki farklı yoga hocalarından dersler alan Sibel Saraçoğlu, yogadan sağladığı faydayı herkesle paylaşabilmek için, 2005 yılında YogaYama eğitim merkezini hayata geçirdi. Yoga Yama’yı kurduğu zaman bu kadar ilgi göreceğini ve derslerinin bu kadar çok sevilebileceğini hiç tahmin etmediğini ifade eden Sibel Saraçoğlu, yoga eğitmenliği konusunda da, Kuzey Kıbrıs’ta “Herkes İçin Spor Federasyonu” denetiminde yoga eğitmenliği sertifika programları vermektedir. Şirket personellerine motivasyon artırıcı yoga dersleri veren ve katılımcıların seansların sonundaki meditasyondan fazlasıyla etkilendiklerini vurgulayan Sibel Saraçoğlu, özellikle iş hayatında insanların birbirlerini rakip olarak görmelerinin ne kadar yıpratıcı olduğunu belirtiyor. Bunun yerine, kendi gelişimleri için, iş hayatındaki bireylerin kendi geçmişleriyle hesaplaşarak, kıyaslamalarını bu doğrultuda yapmalarını öneriyor. Girne’ye bağlı Karakum sahilindeki Emek Sitesi’nde yer alan eğitim merkezinde yoganın yanı sıra pilates, yaşam koçluğu, kişisel danışmanlık ve yoga eğitmenliği sertifika programlarını da sürdüren Sibel Saraçoğlu’na ve Yoga Yama eğitim merkezine ulaşmak isteyenler, “yogayama@hotmail.com” adresinden bilgi alabilirler.

88


After she spent eight years in the banking industry, Sibel Saraçoğlu, who founded the first known yoga center Yoga Yama in North Cyprus, was engaged with aerobics and tae-bo, which was a popular aerobics style in 1990s, for long years. During one of her breaks, Sibel Saraçoğlu visited a holiday village, where she was introduced to yoga. She was so impressed by it that with the help of the DVDs she bought, she started doing yoga at home for at least two hours every day. Later, she attended a yoga training course in Scotland. She continued educating herself on yoga by joining classes by various yoga instructors in different places of the world. In order to be able to share the benefits of yoga with anyone who desired, in 2005 she opened the instruction center,YogaYama. Sibel Saraçoğlu now expresses that, when she founded Yoga Yama, she hadn’t imagined that it would be so popular, neither that her sessions would be loved so much. Regarding yoga instruction in North Cyprus, she organizes yoga instruction certificate programs under the supervision of “Federation of Sports for Everyone”. Siber Saraçoğlu explained that she gives motivation-boosting yoga lessons to company personnel and that the participants are affected especially by the meditation at the end of the session. She continues to explain that, especially in work life, it is extremely back breaking when people perceive others as competitors. Instead, for their own development, she suggests that everyone makes terms with their own past and direct their comparisons on that line. The center is located at Emek Sitesi, on Karakum coastline, within the district of Kyrenia, and besides yoga, there are pilates sessions, life coaching, personal consultancy and yoga instruction certificate programs. Those who wish to get in touch with Sibel Saraçoğlu or YogaYama can write to yogayama@hotmail.com and ask for further information on any of the subjects.

89


90


91


SAĞLIK / HEALTH

ERCAN HAVALİMANI’NDA ACİL SAĞLIK HİZMETİ VERİLMEYE BAŞLANDI

1

EMERGENCY HEALTH AID IS NOW BEING OFFERED AT ERCAN AIRPORT

.000’e yakın personele ve 3 milyon civarında yolcu kapasitesine sahip Ercan Havalimanı’nda, 7 gün 24 saat sağlık hizmeti vermek amacıyla, havalimanı işletmecisi ile KOLAN British Hospital arasında sözleşme imzalandı.

KOLAN British Hospital, bu kapsamda, birinci basamak sağlık hizmetleri, poliklinik, acil yardım ve kara ambulansı, ilk yardım eğitimi hizmetleri, hava ambulansı, refakat hizmetleri, uçuş raporu, hasta ve engelli yolcu taşıma hizmetleri gibi hizmetler sunmaktadır. Bu hizmetler, ilgili havayolu şirketlerinin kapasitesine ve sunduğu hizmet çeşitliliklerine bakılarak sunulmaktadır. Bu bağlamda havalimanı bünyesinde verilmeye başlanan hizmetler şöyle: Poliklinik hizmeti: Havalimanlarında bulunan çalışanlara ve yolculara ihtiyaç halinde doktor muayenesi ve tedavi hizmetleri (pansuman, enjeksiyon, serum vs.) sunulmaktadır. İstenildiğinde, yolculara muayene sonucuna göre “uçabilir” raporu verilmektedir.

92

A

n agreement has been drawn up between KOLAN British Hospital and the management of Ercan Airport, where around 1000 persons are recruited and around three million travellers visit each year. The agreement is signed up to provide health care services 7 days a week and 24 hours a day. Within this concept KOLAN British Hospital will be providing first degree health care services, policlinic, emergency service and ground ambulance, first aid training services, air ambulance, carer services, flight reports, transportation for patients and disabled persons and other services. These services are provided according to the capacity of and the multiplicity of the services offered by the airline companies. The following are the services provided at the Ercan Airport: Policlinic: When needed, the staff of the airport and the passengers that are using the airport facilities are provided with medical examination and treatment services (medical dressing, injection, serum, etc). If requested, passangers can be given reports that prove their eligibility for air travel.


Müdahale ve müşahede: Yolculuk öncesi, sonrası veya rötar nedeniyle ortaya çıkan sağlık problemlerinde, gerekli tıbbi müdahaleler yapılabilmekte, özellikle rötar nedeniyle hasta yolcuların uzun süreli bakımı için bir sağlık personeli gözetiminde kalması sağlanabilmektedir. Bu hizmet yolcular için çok büyük bir kolaylık olmasının yanı sıra, havayolu şirketleri için çok sıkıntılı bir sürecin çözümü olmaktadır. Yeni hizmete giren klinikte müdahale odaları uluslararası standartlarda oluşturulmuştur. Kara ambulansı hizmetleri: Başlangıç ya da varış noktası havalimanı olmak üzere, bir doktor, bir anestezi teknikeri/hemşire ve bir ilkyardım eğitimli sürücüden oluşan kara ambulansı hizmeti başlamıştır. Kolan British Hospital, havalimanından alınan Güvenlik Komisyonu kararı gereği apron içine ve uçak altına girebilmektedir. Refakat hizmetleri: Tıbbi desteğe ihtiyacı olan kişilerin, tarifeli, özel uçak veya helikopter ve bunlara ilaveten kara ambulansı yoluyla seyahatleri esnasında, refakat edecek doktora ve sağlık personeline ihtiyaç duymaları halinde, bu ihtiyaç yurt içi veya yurt dışına yönelik olarak Kolan British Hospital tarafından, yabancı dil bilen, uçuş tecrübesi olan personelle karşılanmaktadır. Sağlık danışmanlığı: Poliklinik hekimliği tarafından havalimanı çalışanlarına ve yolcularına karşılaştıkları sağlık problemleri ve yapılması gerekenler konusunda aydınlatıcı bilgiler verilmektedir.

Medical Response and observation: At instances of health problems that appear before boarding, at arrival or due to delays, the policlinic can immediately respond. Due to problem arising because of delayed flights, sick passengers can be provided with the care of a medical practitioner for longer time periods. This service is not only a great advantage for passengers, but also the solution of a major problem of the airline companies. The response chambers are of international standards. Ground ambulance services: This service includes transports which depart from and arrive at the airport. The ambulance team consists of a doctor, an anaesthesiologist/nurse and a first aid trained driver. In accordance with the Security Commission’s resolution, Kolan British Hospital can enter the apron and proceed beneath the aircraft. Carer services: While persons who need medical support are travelling with scheduled flights, private planes or helicopters and while they are using ground ambulance services following such flights, in case they need a doctor and other health care personnel, this need can be satisfied by Kolan British Hospital both abroad and inland. This service is provided with healthcare personnel who can speak a foreign language and who has flight experience. Health consultancy: The terminal personnel and the passengers are provided with enlightening information on how to overcome the health problems they may suffer.

93


GURME / GOURMET

CORNARO

BEACH CLUB & FISH RESTAURANT

94


AMAZING SUNSET, NEW IMPROVED SETTING, DELICIOUS TASTES AND SMILING FACES OLAĞANÜSTÜ BİR GÜN BATIMI MANZARASI, YENİLENMİŞ MEKAN, HARİKA LEZZETLER VE GÜLEN YÜZLER

Ahmet Esenyel

B

I

en bir restoranı içeriye adımımı atar atmaz, hatta günler öncesinden, tüm deneyimi tahayyül ederek değerlendirmeye başlarım. Tüm detaylara, renk seçimlerine, otopark olanaklarına, dekorasyona, ışıklandırmaya bakar, kapalı restoranlarda sigara kokusunun olup olmadığını kontrol eder ve sepetteki ekmeğe bakarım. Garsonları gözlemler, menüleri uzatırken teşvik edici bir gülümsemeye sahip olup olmadıklarını incelerim. Tuvaletlerin, mutfağın ve personelin temizliği bir restorandaki en önemli unsurlardır ve eğer bu unsurlardan herhangi birisinde başarısız olmuşsanız, işletmenizin başarılı olmasını beklemeyin. Böyle bir durumda sizin için en iyisi orayı satmak veya profilinizi değiştirmek ve başka bir iş yeri açmaktır; kısacası, hizmet sektörü size göre değil demektir. İnsanlar sizi birçok farklı konuda eleştirebilir. İş yerinizi başarılı kılacak olan da bu insanların söyledikleri olacaktır. Bu nedenle önceliklerinizi, sorumluluklarınızı ve görevlerinizi asla unutmamalısınız.

start judging the minute I walk in, even days before the visit, imagining the whole experience. I pay attention to the details and color schemes, parking facilities, decorations, lighting, look whether the odor from cigarette smoke is prominent at the indoor restaurants and look at the bread in the basket. I observe the waiters or waitresses, who flashes an encouraging smile as he/she hands over the menus. The restrooms, kitchen and personnel cleanliness are the most important features in the restaurant business and if any one of these features happen to fail, do not even think that is going to make a successful business. Instead, sell your lease or change your profile and start another business because the service industry is not something you can control. People judge you on various things and it is their word that will make your business successful. Therefore, always remember your priorities, responsibilities and duties.

Bir restoranın ilk görevi misafirperver olmak ve güzel yemekler sunmaktır. Müşterilerin size gelme amacı zaten budur. En iyi izlenim ilk izlenimdir. İnsanlar restoranınıza geldiği zaman, gerek temizlik, gerek manzara, gerekse dekor ve atmosfer gibi mümkün olan her detayla onlara özel olduklarını hissettirmelisiniz. Yakın oturanların konuşmaları (hoş mu, yoksa rahatsız edici mi) ve arka planda çalan müziğin sesi (sıkıcı mı, yoksa keyifli mi)... Uzun süreli başarı için işte bu gibi konulara dikkat edilmelidir. Bazı eleştirmenler yalnızca yemek deneyimine dikkat eder, ancak ben her zaman bir restoranın nasıl olması gerektiğini düşünürüm. Nahoş bir garsonla sizin sindirim süreciniz arasında doğrudan bir ilişki vardır. Tabii ki istisnalar vardır, ancak, eğer size hizmet eden kişi mutluysa, bu muhtemelen işini sevdiğini ve patronla iyi ilişkiler içerisinde olduğunu gösterir. Bu olumlu ilişkiler atmosferin geri kalanına da yayılır; aşçıbaşıyla mekan sahibi arasındaki dostane ilişkilere, yemek seçimlerine ve tabii ki nihai olarak da müşteri memnuniyetine...

As a restaurant, your first job is to be very hospitable and serve good food. This is why customers visit you in the first place. The first impression is the best impression and when people arrive, you have got to make them feel special with as many details as possible such as cleanliness, views, décor and ambiance and many others. That’s where you will definitely win in the long run: The conversation of others seated nearby (charming or polluting) and the choice of music playing in the background (deadly or uplifting). Some critics pay attention only to the meal experience, but I always think about how a restaurant should be. There is a direct line running from an unpleasant waiter or waitress to your digestive process. There are exceptions, of course, but if your server is happy, it most likely means she or he loves the job and has good relations with the boss. This certainly extends to the rest of the atmosphere, to the rapport between the chef and the owner, to the produce choices of the kitchen and eventually reflects on customer satisfaction.

95


rakı, bir bardak kola ve su sipariş ettik. Her içkinin kendine has bir hazırlanış şekli vardır ve rakıyı hazırlarken sudan önce rakı doldurulur (genellikle bardağın üçte biri rakıyla doldurulur). Su ve buz sonra eklenir ki rakı kristalleşmesin; kristalleşme lezzeti bozar. Su bardağı da dolu olmalıdır, çünkü birçok kişi her bir yudum rakıdan sonra bir yudum da su içer. İçecek menüsünde hem yerli hem de ithal markalardan viski, bira, alkolsüz içecekler ve rakılar vardı. Genellikle masaya ilk önce içecekler gelir. Sipariş ettiğimiz rakı, uzun süre soğuk kalmasını sağlayan özel ve geleneksel, paslanmaz çelik veya bakırdan yapılmış olan ehlikeyif içerisinde sunuldu. Yanında ev yapımı ekmek ve yerel bir lezzet olan zeytinyağı ve limon sosunda kırılmış yeşil zeytinden yapılan çakıstes geldi. Ekmeğinizi sosuna banıp, üzerine de bir zeytin yemek neredeyse adettendir. Bunun lezzeti tarifsizdir; tadanlar neden bahsettiğimi çok iyi bilecekler. Birçok müşteri, yemek gelmeden önce atıştırabilmek için masada küçük tabaklar olmasını tercih eder. Bu, ayrıca, mutfakta çalışanlara da siparişleri her detaya dikkat ederek hazırlayabilme fırsatı verir. Birçok balık restoranı gibi burada da ara sıcak ve ara soğuklar var. Geleneksel lezzetler ve taze balık ve deniz ürünleri de araya serpiştirilmiş.

İşte yeni bir ay, yeni bir yolculuk ve 2008 yılının yaz döneminde açılmış olan ve Girne’den arabayla yalnızca on dakika uzaklıktaki Çatalköy sahilinde bulunan Cornaro Beach Club & Fish Restaurant’ı ziyaret etme ayrıcalığı… Bu eşsiz kuruluş, başarılı bir aile işletmesi olan, denize karşı konuşlandırılmış, hem deniz hem de dağ manzarasına sahip Malpas Otel’e bağlı bir işletme. Burada, yüzerek, harikulade kokteylleri, çeşitli içecekleri ve oldukça makul fiyatlı atıştırmalıkları tadarak tüm gününüzü geçirebilirsiniz. Mekanda otelin misafirleri, yerliler, yabancı yerleşikler ve turistlerin bu sıcak ortamda, kaliteli hizmet eşliğinde BeachClub’ınsessizliğininve güzelliğinintadını çıkardığını göreceksiniz. Cornaro Fish Restaurant’ın Müdürü, cana yakın, samimi ve tutkulu bir tatbilir olan Aydın Bey bizi yüzünde büyük bir gülümsemeyle karşıladı ve bizi denizin tam kenarındaki masamıza kadar götürürken bu yıl yaptıkları kapsamlı değişikliklerden bahsetti. Merdivenlerden aşağıya inerken muhteşem bir gün batımı sizi selamlar ve yaz gecelerinin serin Akdeniz esintisi sizi kucaklar. Küçük ve şirin bir marinayı andıran beach club devasa kayalıklarla çevrilidir ve deniz de dört bir yandan ışıklandırılmıştır. Ahşap yer döşemesi denizin içine kadar uzanır ve size sanki bir lagünde otururmuş hissi verir. Her çifte, burada, Cornaro Beach Club’ta şehrin kalabalığından uzakta, sessiz ve sakin, romantik bir yemek deneyimini kesinlikle tavsiye ederim. Buradaki ortam kesinlikle görülmeye değer. İyi bir restoran, kaçınılmaz olarak, menüsü kadar, şarap ve içecek menüsüyle de değerlendirilir. Şarap ve alkollü içeceklerde yerli, Avrupa veYeni Dünya seçenekleri doğru şekilde dengelenmelidir. Aynı şekilde çok pahalı ve daha uygun fiyatlı olanlar da dengede olmalıdır. Şarap ve alkollü içecek listesi temel olarak restoranın çekmek istediği misafir kitlesinin özelliklerine dayanmalıdır. Balık ve balık mezelerinin yanında rakı, bira veya beyaz ya da roze şarap içmek adettendir. Biz de altın serisinden bir bardak 96

Soğuk meze tabakları arasında karışık Akdeniz salatası, humus, tahin, deniz börülcesi turşusu, beyaz peynir, mezgit salatası, taze kavun, midye dolma, közlenmiş patlıcan, domates ve biber, patates salatası, paşa mezesi (peynir, sarımsak ve yoğurt), terbiye edilmiş levrek, marula sarılmış köz somon, ahtapot salatası, domates ve acı biber salçası ve salata, somon ve midyeler için kesilmiş limon dilimleri vardı. Sıcak spesiyallerde ise ızgara hellim, mürekkep balığı sotesi, tartar soslu, tereyağlı ve kızarmış kalamar, şarapla sotelenmiş ahtapot, ve tereyağlı, sarımsak ve biberli karides güveç vardı. Seçiminize sunulmuş olan balık, deniz ürünü ve kebap menüleri yanında, yine arzunuza göre tercih edebileceğiniz çeşitli ara sıcak ve soğuk mezeler de var. Seçenekleriniz arasında ayrıca Cornaro Fix Menü 1, 2 ve 3 olarak adlandırılmış üç de hazır menü var. Bu hazır menülerde de soğuk mezeler, ara sıcaklar, ana yemekler ve meyve veya tatlı var. Fiyatları sırasıyla 50 TL, 60 TL ve 80 TL. İçecekler ekstra ödeniyor. Hazır menülerin her biri oldukça cazip görünüyor; seçim, zevkinize ve bütçenize göre, tamamen size kalmış. Ana yemeklerde çok sayıda taze, mevsimsel balık seçeneği var; ızgara lagos filet, levrek, çipura, sinarit, barbun ve fener balığı, palamut, çinekop, kalkan veya kılıçbalığından o gün ağa takılan günün balığı. Cornaro Fish Restaurant’ta kuzu pirzola, tavuk kanat, köfte ve karışık ızgara gibi kebap seçenekleri de mevcut ki bu balık ve deniz ürünü sevmeyenler için iyi düşünülmüş bir seçenek.


A new month, a new journey and the privilege to visit Cornaro Beach Club & Fish Restaurant which was established in the summer of 2008 and is located down by the coast of Catalkoy village, only ten minutes away from the city of Kyrenia by car.This unique establishment is the subsidiary of the very successful, family-run Malpas Hotel, located right on the seafront with spectacular sea and mountain views where you may spend a whole day swimming, enjoying beautiful cocktails, spirits and fresh juices as well as reasonably priced snacks. You may see hotel guests, locals, expats and tourists enjoying the quietness and beauties of the Beach Club throughout the day within a friendly atmosphere and with good service. Mr. AydÄąn, the Manager of Cornaro Fish Restaurant, who is a very friendly, sincere and passionate foodie greeted us with a big sincere smile on his face and walked us all the way down to our table right by the sea, explaining the huge changes they made this year. As you walk down the steps, you would realize the immaculate and wonderful sunset with cool Mediterranean breeze on a hot summer night. The small and cute marine-like beach club is surrounded by massive rocks and the water is lit all around. The wooden decking has been extended to the shore making you feel like you are actually sitting on a lagoon. I definitely suggest every couple to spend an unforgettable romantic evening meal here at Cornaro, away from the city, in peace and quiet. The setting is really one of a kind.

Most customers usually expect to have small plates on the table to nibble before the first courses arrive. This also gives some space to the kitchen personnel to prepare their orders with attention to detail. Just like most fish restaurants, the eatery has cold and hot starters with a large variety of traditional tastes as well as fresh seasonal seafood and fish. Cold meze plates included Mediterranean mixed fresh salad, hummus, tahini, see weed pickles, feta cheese, cod fish salad, fresh melon, staffed mussels, smoked eggplant, tomato and pepper, potato salad, pasha meze (combination of cheese, garlic and yoghurt), marinated sea bass, smoked salmon wrapped on lettuce, octopus salad, tomato and spicy red pepper puree and some lemon wedges to use for salad, salmon and for mussels. The hot specials are grilled hellim, sautĂŠed cattle fish, buttered and fried calamari with tartar sauce, wine sautĂŠed octopus and prawns served in earthenware pot with butter, garlic and peppers. There are many other cold and hot meze alternatives as well as main courses including fish, seafood and kebabs in the menu for you to choose. The menu also gives you an option of three different set menus labeled Cornaro Fix Menu 1-2-3 with cold and hot starters, mains, and fruit or dessert. These fixed menu prices are 50TL, 60TL and 80TL respectively and drinks are paid extra. All of the set meze alternatives look very appetizing and the choice is certainly all yours according to your budget or appetite.

A good restaurant is inevitably judged as much by its wine and spirits list as by the menu. Achieving the right balance of wines and spirits, between local, European and New World choices, and inexpensive and costly ones too, is important.The wine and spirits list should be based mainly upon the type of customers the restaurant expects to attract. It is almost a tradition to drink either beer, white or rose wine, or raki with fish and fish mezes (appetizers) so we ordered a glass of golden series of raki, a glass of coke and water. There is a way of serving every drink and raki should be served first (usually one third of the raki glass) followed by water and ice. Otherwise the alcohol will be crystallized and you will not have the right taste. Water glass should also be filled as most people have a sip of raki and water after one another. Make sure the water glass is always full. The drinks menu consisted of both local and international brand choices including whiskies, beers, soft drinks, wines and rakis. Drinks are usually the first to arrive at the table and the raki is served in ehlikeyif (a special and traditional stainless steel or copper feature that is kept in deep freeze and served when ordered to keep the raki glass ice cold for so many hours), with homemade bread and local cracked green olives (cakistes) in olive oil and lemon juice. It is a way of culture to dip the bread into the sauce followed by an olive. This taste is something different, and those of you who already tasted it know what I am talking about.

97


Her restoranda birkaç tane özel ve imza niteliğinde yemek olmalıdır ve genelde bu yemekler haklarında konuşuldukça müşteri çekerler. Cornaro Fish Restaurant’ın da spesiyalleri, paşa mezesi, marine edilmiş levrek, tereyağlı ve kızarmış kalamar, şarapta sotelenmiş ahtapot, tereyağlı, biberli ve sarımsaklı karides ve patates, ızgara biber ve domates, yeşillik ve limon dilimleriyle sunulan ızgara deniz levreği. Mezeler genel olarak taze, lezzetli ve güzel görünümlüydü. Ancak benim en favori mezelerim yukarıda belirttiğim spesiyaller oldu. Gerçekten etkileyici ve çok lezzetliydiler. Bir yiyeceğin değerlendirildiği üç alanda da çok iyiydiler; kıvam, tat ve lezzet. Şefi gönülden tebrik ederim. Tatlı ve meyveler genelde restoranlarda tamamlayıcıdır ve burada da fırınlanmış tahin helvası veya dondurmalı irmik tatlısı seçenekleri mevcut. Fırınlanmış tahin helvasını aldık ve gerçekten hafif, ılık ve lezzetli bir seçimdi. Tüm o bolca sunulmuş yemeklerden sonra tatlıyı yemeyi de başardık. Cornaro Fish Restaurant’ın mutfağı kesinlikle taze sebze, zeytinyağı, soslar ve baharatların dengesi bakımından çok özenli ve başarılı. Restoranların çalışanları genelde işletmenin insan yüzüdür ve bir restoranın başarısında çok önemli rol oynarlar. İyi hizmet denilen olgu, sihir yoluyla kendiliğinden gelen bir şey değildir; çalışanların iyi eğitilmiş olmaları ve sürekli bilgilendirilmeleri gerekir.Yaptıkları işle ilgili olarak kendilerine güvenmeleri, yönetime güvenmeleri ve meslektaşlarının görevlerini anlamaları şarttır. Ayrıca sıkı ve telaşlı zamanlarda da birlikte çalışabilmeleri gerekir.Yoğun çalışan bir restoranda zamanlamanın iyi olması için, çalışanların yaratıcı olmaları ve takım çalışmasını iyi kurmaları gerekir. Cornaro Fish Restaurant’ın garsonları gayet iyi eğitilmiş, çok yardımcı ve nazik kişiler. Örneğin, önce kadınlara hizmet etmeyi ihmal etmiyorlar. Üniformaları çok düzgün, temiz ve güzel görünüşlü. Ayrıca hepsinin göğsünde, onlara isimleriyle hitap edebilmeniz ve kendinizi ortamda rahat hissedebilmeniz için isim etiketleri var. Ben her zaman restoranda şöyle bir gezinir, en az bir kez tuvalete gider, mekanın temizliğine bakarım. Cornaro Fish Restaurant kesinlikle tertemiz bir restoran. Eminim ki aşçılar da mutfaktaki temizlik ve hijyen konularına, en az tuvalet ve lavabolarda olduğu kadar, özen göstermektedir.

98


The main course choices are composed of a wide variety of seasonal fresh fish including grilled fillet grouper, red snapper, sea bass, black sea bass, sea bream and red mullet and certainly catch of the day in season such as angler fish, bonito fish, blue fish, turbot, dentex and sword fish. Cornaro Fish restaurant also offers kebab varieties such as lamb chops, chicken wings, meatballs and mixed grill and this is a wellthought alternative for those who do not fancy seafood and fish. Every restaurant should have few signature dishes and these dishes usually attract a lot of people as the word about them spreads. Cornaro Fish Restaurant’s signature dishes are pasha meze, marinated sea bass, buttered and fried calamari, wine sautéed octopus, prawn in butter, pepper and garlic sauce and grilled black sea bass served with sautéed potatoes, grilled peppers and tomatoes, greens and lemon wedges. The mezes in general were fresh, tasty and presentable. However, my favorite mezes are those signature dishes I mentioned above.They were truly impressive, finger licking and had all about the rightTTF, that is, texture, taste and flavor. Sincere compliments to the chef. The desserts and fruits are usually the two complimentary features of the restaurant and the desserts are baked halva (tahini dessert) or baked semolina with ice cream. We tried baked halva and it was very light, warm and delicious. After all those huge meals, we did manage to finish the dessert. Cornaro Fish Restaurant’s kitchen is definitely very careful in using fresh vegetables, herbs, olive oil, sauces and the balance of spices to cook the dishes skillfully. Restaurant staff is the human face of the business and they are one of the most crucial parts of a successful restaurant.Good service does not happen by magic; staff always needs to be well-trained and continuously briefed.They need to feel confident about what they are doing, trust their management and understand the roles of their colleagues. They also need to be able to work under pressure. A busy restaurant needs good timing, creative minds and team work for perfection.The waiters of Cornaro Fish Restaurant are well-trained, very helpful and kind. For instance, they always serve the ladies first. Their uniforms seemed very neat, clean and presentable, they all have name badges which helps customers to communicate with the service personnel by their names creating a friendly and family-like environment. I always walk around the restaurants and use the bathrooms at least once to see the general cleanliness of the establishment and Cornaro Fish Restaurant is definitely spotless. I am sure the chefs do look after their kitchen`s hygiene as much as the bathrooms.

99


Hem yemekten hemen sonra, hem de ertesi gün kendimi gayet iyi, hafif ve huzurlu hissettim. Cornaro Fish Restaurant’taki deneyimim kesinlikle çok keyifliydi.

Both after the meal and on the next day, I felt hundred percent right, light and peaceful and enjoyed the whole experience at Cornaro Fish Restaurant.

Tüm deneyim için kişi başı 65 TL’lik hesap geldi ki bu miktar bir balık restoranı için oldukça makul.

The whole experience was 65 TL per person which is a fair value for a fish restaurant.

Eleştirmen olarak bizler, her açıdan bir değerlendirme yaparız; menü, mekan, fiyat ve hizmet de bu değerlendirmeye dahildir. Genel olarak bir fikir edinmenizi sağlamak için belirtelim ki puanlamalar bir ila dört yıldız arasında değişir:

When rating as reviewers, we try to consider all aspects, including the menu, atmosphere, cost and service. Just to give you an overall idea, ratings vary from one star to four stars:

Bir yıldız (zayıf): ortalamanın altında İki yıldız (orta): iyi, tekrar gitmek için acele etmeye değmez Üç yıldız (mükemmel): yüksek kaliteli, unutulmaz Dört yıldız (olağanüstü): türünün tek örneği, muhteşem Eleştirmenler olarak bizler Cornaro Fish Restaurant’ı dört yıldızlı bir mekan olarak değerlendirdik. Genel temizlik, yemeklerin lezzeti, hizmet standardı ve manzara kesinlikle çok iyiydi. Bu restoranı herkes gönül rahatlığıyla dostlarına, ailesine ve yabancı konuklarına tavsiye edebilir. Malpas Group ve Cornaro ailesine gelecek yıllarda da başarılarının devamını diliyorum. Lezzetli yemekler, etkileyici ortam ve misafirperverliğiniz için teşekkür ederim. İletişim: Tel: +90 0548 870 03 05 0533 865 16 48 +90 362 650 30 00 Adres: Çatalköy / Girne E-posta: info@cornarobeachclub.com Websitesi: www.cornarobeach.com

100

One star (poor): below average restaurant Two stars (fair): just ok, a place not worth rushing back Three stars (excellent): superior, memorable Four stars (extraordinary): transcendent, one of its kind As reviewers, we considered Cornaro Fish Restaurant as a fourstar Restaurant. The cleanliness in general, the taste of the food, the standards of service and certainly the scenery are transcendent and one of a kind. Anyone could highly recommend this restaurant to friends, family or foreign visitors. I wish Malpas Group and Cornaro family more success over the years. Thank you for delicious food, amazing ambiance, and great hospitality. Contact: Tel: +90 0548 870 03 05 0533 865 16 48 +90 362 650 30 00 Address: Çatalköy / Girne E-mail: info@cornarobeachclub.com Website: www.cornarobeach.com


101


GURME / GOURMET EXTRA

LEFKOŞA’NIN TAM KALBİNDE DOĞADAN BİR PARÇA: BAHÇEDE BİYER

REZERVASYONLARINIZ İÇİN - 0392 22 80 143 - 0533 870 36 66 - 0548 888 49 99 Dereboyu - Lefkoşa

L

efkoşa’nın en gözde caddesi olan Dereboyu’nda hizmet veren Biyer Restaurant’a yolu düşenler bu mekanın müdavimi oluyor.

İşletme sahipleri 12 yıl önce açtıkları Biyer Restaurant’ın doyumsuz kebap ve zengin meze çeşitleri ile müşterilerinin damak tadına hitap ediyor. Biyer Restaurant, kebab çeşitleri ile iddialı olduğu kadar, günlük taze balık çeşitleri ve birbirinden leziz balık mezeleriyle balık mutfağında da iddialı olduğunu çoktan kanıtladı. Kaliteyi ve müşteri memnuniyetini ilkesi haline getiren Biyer Restaurant, şık kapalı mekanının yanı sıra, doğayı adeta müşterilerinin ayağına getiren “Bahçede Biyer”in göz kamaştıran bahçesi ile sizi şehrin gürültüsünden alıp unutulmaz bir ortam sunuyor.

102

Bahçede Biyer büyüleyici güzellikteki bahçesiyle 150 kişiye hizmet veriyor ve otantik aurasıyla insanların aileleriyle, özel ağırladıkları konukları ve dostlarıyla, nezih bir ortamda yemek yiyip, hoşça zaman geçirecekleri ender mekanların başında geliyor. Biyer Restaurant ve Bahçede Biyer doğum günü partileri, yemekli organizasyonları, nişan kutlamaları için en çok tercih edilen mekanların başında geliyor. Biyer Restaurant, aynı zamanda, sınırsız müzik ziyafeti ile Kıbrıs gece hayatının vazgeçilmezi konumunda. Tel: 0392 22 80 143 - 0533 870 36 66 - 0548 888 49 99 Dereboyu - Lefkoşa


A PIECE OF NATURE RIGHT IN THE HEART OF NICOSIA: BAHÇEDE BIYER FOR RESERVATIONS - 0392 22 80 143 - 0533 870 36 66 - 0548 888 49 99 Dereboyu - Lefkoşa

T

hose who visit Biyer Restaurant at Dereboyu Avenue, which is the most popular street in Nicosia, end up being frequenters of the venue.

With various kebab dishes and rich meze menus, the owners have been indulging their customers at Biyer Restaurant for 12 years now. Biyer Restaurant has already proven that they are good not only at serving the best kebab dishes but also delicious fresh fish and fish mezes. Quality and customer satisfaction have been the primary principles of Biyer Restaurant. Its elegant interior, magnificent garden “Bahçede Biyer” provides you the opportunity to get away from the crowd of the city and enjoy the nature.

Bahçede Biyer’s mesmerizing garden serves 150 people and, with its authentic aura, it is one of the top venues where people eat, drink and enjoy with their families, friends or special guests in an elegant atmosphere. Biyer Restaurant and Bahçede Biyer are among the most preferred venues for birthday parties, dinner organizations, engagement parties and other various events. Additionally, with its enjoyable music, Biyer Restaurant is an inevitable part of Cyprus’s nightlife. Tel: 0392 22 80 143 - 0533 870 36 66 - 0548 888 49 99 Dereboyu - Lefkoşa

103


GURME / GOURMET EXTRA

PORT CRATOS REZERVASYONLARINIZ İÇİN - 0392 650 60 00 WWW.CRATOSPREMIUM.COM

RESTORANLARI HİZMETİNİZDE… LA MATTA İtalyan damak tadının en güzel örnekleri Dünya mutfaklarının en seçkin lezzetlerini en uygun fiyatlar ile ayağınıza getiren Port Cratos, La Matta ile İtalya’nın en sevilen yemeklerini sunuyor. Birbirinden lezzetli yemekleri beğeninize sunan usta şefleri ile damak tadınıza olduğu kadar gözünüze ve gönlünüze de hitap ederek size bambaşka bir keyif yaşatıyor. Haftanın 7 günü hizmet vermektedir. Fix Menü 39,90 TL. OCAKBAŞI Deniz üstüne kurulan iskelede bulunan Ocakbaşı Restaurant’da muhteşem deniz manzarası eşliğinde birbirinden leziz meze ve kebap çeşitlerini yerken haftanın belirli günlerinde program yapacak akustik fasıl ekibi ile birlikte Adanalı ve Urfalı ustaların elinden çıkan Türk mutfağının vazgeçilmezi kebap sizlerle buluşuyor. Fix Menü 39,90 TL. MEY BLUE Birbirinden zengin çeşitleri, Türk ve Yunan balık kültürünün en nefis yemekleri ile hizmet kalitesinden, prensiplerinden ve lezzetinden 3 yıldır ödün vermeyen Mey Blue Balık Restaurant muhteşem manzarası ile Akdeniz’de İstanbul boğazındaki balık keyfini sizlere yaşatıyor. Fix Menü 39,90 TL.

104


PORT CRATOS FOR RESERVATIONS - 0392 650 60 00 WWW.CRATOSPREMIUM.COM

RESTAURANTS AT YOUR SERVICE... LA MATTA Selected Italian dishes Port Cratos, where you can find the best international dishes at best prices, has brought Italy to Cyprus, for your satisfaction, at La Matta. The experience here not only excites your taste buds, but also is a feast for the eye and the heart. Pleasurable times await you here. Open 7 days a week. Fix Menu 39.90 TL. OCAKBAŞI Ocakbaşı Restaurant is located on a deck over the sea. Here, you can enjoy the magnificent scenery while eating your delicious mezes and kebabs. On specific nights of the week, there is going to be an acoustic traditional Turkish music band, too. With the delicious Turkish kebab menus created by skillful chefs from Adana and Urfa, you are going to enjoy the food, the music and the scenery all at once. Fix Menu 39.90 TL. MEY BLUE Mey Blue Fish Restaurant that has been serving you with the most delicious dishes of the Turkish and Greek culture for three years is continuing to offer you a quality and delicious dinner experience. The magnificent view will make you feel the pleasure of the Bosphorus, right here in the middle of the Mediterranean. Fix Menu 39.90 TL.

105


PASSATEMPO DVD

Filmin Adı: Man of Steel

Film Name: Man of Steel

Yönetmen: Zack Snyder

Director: Zack Snyder

Oyuncular: Amy Adams, Antje Traue, Christopher Meloni, Diane Lane, Harry Lennix, Henry Cavill, Michael Shannon, Richard Schiff, Russell Crowe

Cast: Amy Adams, Antje Traue, Christopher Meloni, Diane Lane, Harry Lennix, Henry Cavill, Michael Shannon, Richard Schiff, Russell Crowe

YapımYılı: 2013

Year of Production: 2013

Türü: Aksiyon / Fantastik

Genre: Action / Science Fiction

Filmin Konusu: Genç adam sıra dışı güçlere sahip olduğunu ve dünyadan olmadığını öğrenir. Genç bir adam olarak nereden geldiğini ve buraya ne yapmak için gönderildiğini keşfe çıkar. Ancak dünyayı yok olmaktan kurtaracak ve tüm insanlık için bir umut ışığı olacaksa içindeki kahramanın su yüzüne çıkması gerekecektir.

Storyline: A young boy learns that he has extraordinary powers and is not from Earth. As a young man, he journeys to discover where he came from and what he was sent here to do. But the hero in him must emerge if he is to save the world from annihilation and become a symbol of hope for all mankind..

Bu filmi izlemeniz için beş neden: 1- Özellikle 3D, şaşırtıcı özel efektler ve görselleri için. 2- Oyuncuların performanslarıyla da uyum içerisinde olan orijinal ve düşündüren senaryo için. 3- Süpermen’in geri dönüşü ve ayrıca kendi adına da çok satacak bir yapım olduğu için. 4- Aksiyon ve tadında bir dramayla her yaştan izleyiciye hitap eden dengeli bir bileşim olduğu için. 5- En sevdiğimiz süper kahramanlardan birisini biraz daha karanlık, daha gerçekçi ve daha modern bir açıdan ele alındığı ancak aynı zamanda izleyicinin beklediği ve sevdiği Süpermen hikayesi unsurlarını da içeren bir film olduğu için.

Five reasons to watch this movie: 1- Jaw dropping special effects and visuals ecspecially in 3D 2- An original and thought provoking script matched with engaging performances by the actors. 3- The ressurection of the much loved superman franchise whist also being a formidable summer blockbuster hit in its own right. 4- A powerful blend of action and a refereshing blend of drama create of fine balance to please audiences of all ages. 5- To witness one of our favorite superheroes displayed in a darker ,realistic and more modern perspective albeit maintaining the elements of superman the audience expect andlove to begin with.

106


Filmin Adı: Aşk

Film Name: Amour

Yönetmen: Michael Haneke

Director: Michael Haneke

Oyuncular: Emmanuelle Riva, Isabelle Huppert, Jean-Louis Trintignant

Cast: Emmanuelle Riva, Isabelle Huppert, Jean-Louis Trintignant

Yapım Yılı: 2013

Year of Production: 2013

Türü: Drama, Romantik

Genre: Drama, Romance

Filmin Konusu: Georges ve Anne seksenli yaşlardadır. Kültürlü, emekli müzik öğretmenleridir. Kendisi de müzisyen olan kızları, ailesiyle birlikte yurt dışında yaşamaktadır. Bir gün Anne bir kriz geçirir. Çiftin sevgi bağı ciddi şekilde test edilecektir.

Storyline: Georges and Anne are in their eighties. They are cultivated, retired music teachers. Their daughter, who is also a musician, lives abroad with her family. One day, Anne has an attack. The couple’s bond of love is severely tested.

Bu filmi izlemeniz için beş neden: 1- Ustalıklı oyunculukla yansıtılan çetin karakterler için. 2- Alternatif bir tür film izlemek için; sıcak değil de ürpertici ama yine de romantik olan bir film olduğu için. 3- En iyi görüntü dalında Oscar Ödülü ve daha birçok ödül almış olan bir film olduğu için. 4- Aşkı en güzel ve en yoğun şekilde irdeleyen yetenekli yönetmenlik ve senaryo için. 5- Güçlü ve zarif anlatımıyla dikkatinizi ekrana kilitlemeyi başaracağı için.

Five reasons to watch this movie: 1- Compelling characters reflected through masterful acting 2- An alternative style of film; a romance which is more thrilling than warm but undeniably romantic all the same. 3- It is critically acclaimed winning numerous award,and an Academy Award for best picture. 4- Talented directing and screenplay which portrays love at its most beautiful and intense. 5- Keeps your attention locked with its powerful yet graceful narrative.

107


BULMACA / PUZZLE

LABIRENT / LABRINTH

Çözümü Solution 108


BULMACA / PUZZLE

NUMERICA

Çözümü Solution 109


BULMACA / PUZZLE

2

7

6

2

9

6 6 2

7

5

1

9

2 2

6

8

1

9

6

Generated by http://www.opensky.ca/~jdhildeb/software/sudokugen/ on Mon Jul 8 11:15:20 2013 GMT. Enjoy!

4 110

4

3

3

8 7

6 5

3 1

5

9

4

4

2

4

9

2

1

1

SUDOKU

Puzzle 1 (Hard, difficulty rating 0.60)


ACİL NUMARALAR / EMERGENCY NUMBERS

KKTC’yi ziyaret edenler için önemli numaralar

Important telephone numbers for visitors to the TRNC

KKTC Ekonomi Bakanlığı:

0392-22-86838

TRNC Ministry of Economy:

0392-22-83594

KKTC Tarım ve Orman Bakanlığı:

0392-22-83594

TRNC Ministry of Agriculture and Forestry:

0392-22-83594

KKTC Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı:

0392-61-12000

TRNC Ministry of the Environment and Natural Resources: 0392-61-12000

Lefkoşa - Turizm Bakanlığı Danışma Bürosu:

0392-22-89629

Nicosia – Ministry of Tourism Information Office:

0392-22-89629

Lefkoşa Türk Belediyesi:

0392-22-85221

Nicosia Municipality:

0392-22-85221

Lefkoşa Derviş Paşa Müzesi:

0392-22-73569

Nicosia Dervish Pasha Museum:

0392-22-73569

Lefkoşa Kütüphane ve Taş Eserleri Müzesi:

0392-22-84349

Nicosia Library and Lapidary Museum:

0392-22-84349

Lefkoşa Lüzinyan Evi:

0392-22-71285

Nicosia Lusignan House:

0392-22-71285

Lefkoşa Mevlevi Tekke Müzesi:

0392-22-71283

Nicosia Mevlevi Dervish Lodge:

0392-22-71283

Lefkoşa Polis:

0392-22-83311

Nicosia Police Station: 0392-22-83311

Lefkoşa Devlet Hastanesi:

0392-22-85441

Nicosia State Hospital:

0392-22-85441

Lefkoşa Yakın Doğu Ünv. Hastanesi Acil Servis

0392-153

Nicosia Near East Univ. Hospital Emergency Service

0392-153

Lefkoşa Elektrik Arıza:

0392-22-75557

Nicosia Electricity Repairs:

0392-22-75557

Lefkoşa Galeria Cinema:

0392-22-77030

Galleria Cinema:

0392-22-77030

Lefkoşa Mısırlızade Sineması:

0392-22-89698

Nicosia Mısırlızade Cinema:

0392-22-89698

Lefkoşa Lemar Cineplex:

0392-22-35395

Nicosia Lemar Cineplex: 0392-22-35395

Gazimağusa Turizm Danışma Bürosu:

0392-36-62864

Famagusta Tourism Information Office:

Gazimağusa Belediyesi:

0392-36-64556

Famagusta Municipality: 0392-36-64556

Gazimağusa Canbulat Müzesi:

0392-36-65498

Famagusta Canbulat Museum:

0392-36-65498

Gazimağusa St. Barnabas Müzesi:

0392-36-48331

Famagusta St. Barnabas Museum:

0392-36-48331

Gazimağusa Yeni İskele İkon Müzesi:

0392-37-12933

Famagusta-İskele Icon Museum:

0392-37-12933

Gazimağusa Devlet Hastanesi:

0392-36-48986

Famagusta State Hospital:

0392-36-48986

Gazimağusa Elektrik Arıza:

0392-36-65514

Famagusta Electricity Repairs:

0392-36-65514

Gazimağusa Galeria Sinema:

0392-36-51270

Famagusta Galleria Cinema:

0392-36-51270

Girne Belediyesi:

0392-81-51884

Kyrenia Municipality: 0392-81-51884

Girne Akçiçek Hastanesi:

0392-81-52266

Kyrenia Akçiçek State Hospital:

0392-81-52266

Girne Barış ve Özgürlük Müzesi:

0392-82-18616

Kyrenia Peace and Freedom Museum:

0392-82-18616

Girne Bellapais Manastırı:

0392-81-57540

Kyrenia Bellapais Abbey: 0392-81-57540

Girne Güzel Sanatlar Müzesi:

0392-81-52287

Kyrenia Fine Arts Museum:

0392-81-52287

Girne Kalesi ve Müzeleri:

0392-81-52142

Kyrenia Castle and Museum:

0392-81-52142

Girne Halk Sanatları Müzesi:

0392-81-57688

Kyrenia Folk Art Museum:

0392-81-57688

Girne Galleria Sinema:

0392-81-59433

Kyrenia Galleria Cinema:

0392-81-59433

Girne Lemar Cineplex:

0392-82-23399

Kyrenia Lemar Cineplex: 0392-82-23399

Güzelyurt Belediyesi:

0392-71-42018

Omorphou Municipality: 0392-71-42018

Güzelyurt Müzesi:

0392-71-42202

Omorphou Museum: 0392-71-42202

Sağlık Sorunları:

0392- 112

Health Problems:

Yangın:

0392- 199

Fire: 0392-199

Orman Yangını:

0392- 177

Forest Fires:

0392-36-62864

0392-112

0392-177

111


112




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.