g 2010 yılında 8. sınıf SBS ve OYP' nin ardından 6. sınıf SBS'de Antalya'da 428 okulu geride bırakarak Antalya
Sayı: 3
1.'si olan Başarı Koleji, 7. sınıf SBS'de de Antalya 5.'si olarak 2010 yılında Antalya'nın en başarılı okulu oldu.
Özel Akdeniz Başarı İlköğretim Okulu
Aralık 2010
İl Milli Eğitim Müdürlüğü İlköğretim okulları SBS sonuç Analiz Raporunu 2010 Kasım ayı içinde açıkladı. SBS 1- Manavgat Özel Akdeniz Başarı İ.Ö.O. 2- Manavgat Özel Sema İ.Ö.O. 3- Döşemealtı Özel Bahçeşehir İ.Ö.O. 4- Muratpaşa İstek Özel Antalya Yeditepe İ.Ö.O. 5- Serik Özel Akdeniz Yükseliş İ.Ö.O.
448,830 440,034 439,972 438,179 435,842
SBS 1- Muratpaşa Özel Antalya Toros İ.Ö.O. 2- Döşemealtı Özel Bahçeşehir İ.Ö.O. 3- Muratpaşa İstek Özel Antalya Yeditepe İ.Ö.O. 4- Demre Özel Anka İ.Ö.O. 5- Manavgat Özel Akdeniz Başarı İ.Ö.O.
439,55 437,68 437,26 436,24 431,90
OYP 1- Manavgat Özel Akdeniz Başarı İ.Ö.O. 2- Muratpaşa İstek Özel Antalya Yeditepe İ.Ö.O. 3- Kumluca Özel Kumluca İ.Ö.O. 4- Manavgat Özel Manavgat Sema İ.Ö.O 5- Finike Özel Finike İ.Ö.O.
430,229 428,328 427,294 423,971 422,795
B
aşarı Koleji'nde 10 Kasım bir duygu seline dönüştü. Okulun bahçesinde saat tam dokuzu beş geçe çalan siren eşliğinde saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla tören başladı. Ardından öğrenciler konferans salonuna geçti ve 6. sınıf öğrencilerinin hazırlamış olduğu “10 KASIM ANMA PROGRAMI” nı izledi.
Programda 6. sınıfın yetenekli öğrencileri “Atatürk'ün Son Nefesi” ve “Gaziyi Görmeye Gelen Ana” adlı dramaları izleyicinin beğenisine sundular. Ayrıca programda “Mavi Aydınlık Oratoryosu”, pek çok şiir, Atatürk'ün sevdiği şarkılar da yer alıyordu. Programı izleyenler gözyaşlarını tutamadı ve bir kez daha Ata'sı için çarpan yürekleri Başarı Koleji
sahnesinde böyle azimli, böyle inançlı gördükleri için kıvanç duydular. Programın sonunda okul müdürü Akif İnci, anma programının hazırlanmasında emeği geçen bütün öğretmen ve öğrencilere teşekkür etti ve vatanımızı değerlerine böylesine sahip çıkan bu gençlere gönül rahatlığıyla bırakabileceğimizi söyledi.
2. Sayfa
2
010 yılında 8. sınıf SBS ve OYP'nin ardından 6. sınıf SBS'de Antalya'da 428 okulu geride bırakarak Antalya 1.si olan Başarı Koleji, 7. sınıf SBS'de de Antalya 5.si olarak 2010 yılında Antalya'nın en başarılı okulu oldu. Başarı Koleji'nin 6. sınıf SBS'de Sınav puanı 448.830, 100 üzerinden başarı notu ise 89.766 olurken, Sınav puanında Antalya il ortalaması 344.482, Manavgat ilçe ortalaması ise 348.91 olarak gerçekleşti. Başarı Koleji Müdürü Akif İnci, "Türkiye'nin Örnek Okulu" sloganıyla yola çıkan Başarı Koleji'nin kısa sürede büyük başarılara imza attığını belirterek “Bu başarıda emeği geçen başta öğrencilerimiz, velilerimiz, öğretmenlerimiz olmak üzere bizlerden desteklerini SAYI: 3 • Aralık 2010 Sahibi Özel Akdeniz Başarı İlköğretim Okulu adına
Akif İnci Yayın Kurulu
Ömer Tunç Yazı İnceleme Kurulu
Yeliz Yıldız Bircan Ay Ümmiye Kutsal İdare Yeri Özel Akdeniz Başarı İlköğretim Okulu Manavgat - Antalya Tel: 0 242 776 66 55 Grafik Tasarım Baskı
Koçlar Gazetecilik Matbacılık Ltd. Şti. Tel 0.242.746.3051 Manavgat
esirgemeyen İlçe Milli Eğitim Müdürümüz, şube müdürlerimiz ve Milli Eğitim çalışanlarına, öğrencilerimizin her türlü sorunlarıyla yakından ilgilenen, öğrencilerimizin en güzel ortamda eğitim görmelerini sağlayan güvenlik görevlisinden temizlikçisine kadar tüm personele teşekkür ediyorum. Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İlköğretim ve Lise Başarı Artırma Projesi İLBAP verilerine göre 2010 SBS 6. sınıflarda Antalya'da ilk 50 sıra içerisinde Başarı Koleji'nin yanısıra; 2. sırada Sema Koleji, 22. sırada Manavgat Koleji, 33. sırada Dolbazlar İlköğretim Okulu, 42. sırada Sağirin İlköğretim Okulu ve 46. sırada Çağlayan İlköğretim Okulu olmak üzere Manavgat'tan 6 okul bulunuyor. Başarı Koleji'nin Antalya sıralamasında Antalya Toros, Antalya Bahçeşehir, Antalya Yeditepe ve Anka Kolejlerinin ardından 5. sırada yer aldığı, 7. sınıf SBS'de ise ilk 50 içerisinde 9. sırada Sema Koleji, 21. sırada Manavgat Koleji, 31. sırada Saraçlı Kale İlköğretim Okulu ve 33. sırada Çağlayan İlköğretim Okulu olmak üzere Manavgat'tan 5 okul
bulunuyor. Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İlköğretim ve Lise Başarı Artırma Projesi İLBAP verileri açıklandı. İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından daha önce yapılan açıklamalarda 2010 yılı 8. sınıf SBS ve OYP'de 428 okulu geride bırakarak Antalya 1.si olan Başarı Koleji, bayram öncesinde açıklanan İLBAP verilerine göre 2010 SBS 6. sınıflarda da aynı başarıyı göstererek Antalya 1.si oldu. Başarı Koleji 2010 yılı 7. sınıf SBS'de ise 5. sırada yeraldı. Antalya ortalamasının 344.482, Manavgat ortalamasının 348.91 olarak gerçekleştiği 2010 yılı 6. sınıf SBS'de 448.830 puan, 89.76 100 üzerinden başarı notu ortalamasıyla Antalya 1.liğini elde eden Başarı Koleji'nin ardından 440.034 puan, 88.007 100 üzerinden başarı notu ortalamasıyla Sema Koleji Antalya 2.si, 439.972 sınav, 87.994 100 üzerinden başarı notu ortalamasıyla Antalya Bahçeşehir Koleji ise Antalya 3.sü oldu. Başarı ve Sema Koleji'nin yanısıra Manavgat Koleji (22), Dolbazlar İlköğretim Okulu (33), Sağirin İlköğretim Okulu (42) ve Çağlayan İlköğretim Okulu (46) Antalya sıralamasında ilk 50 içerisinde yeralan
okullar oldu. Antalya ortalamasının 322.45 olarak gerçekleştiği 2010 7. sınıf SBS'de ise 439.55 puan ile Antalya 1.si olan Antalya Toros Kolejinin ardından, 437.68 puan ile Antalya Bahçeşehir Koleji 2., 437.26 puan ile Yeditepe Koleji 3., 436.24 puan ile Anka Koleji 4., 431.90 puan ile Başarı Koleji 5. sırada yer aldı. 7. sınıf SBS'de Manavgat'tan Sema Koleji (9), Manavgat Koleji (21), Saraçlı Kale (31) ve Çağlayan İlköğretim Okulu (33) Antalya'da ilk 50 içerisinde yer alan okullar oldular. İNCİ: “BAŞARI; BAŞARI AİLESİNİNDİR” Sonuçlara göre SBS'de Antalya birincisi olan Başarı Koleji Yönetim Kurulu Başkanı ve Okul Müdürü Akif İnci eğitimde takım olabilmenin çok önemli olduğunu, 2010 yılında Antalya'da birinci olmanın bireysel başarılardan çok daha değerli olduğunu belirterek: “Okulumuzun 2010 yılında SBS-6,7 ve 8'de elde ettiği başarılarla Antalya'nın en başarılı okulu olması bizim için
sürpriz olmadı. Öğrencilerimize verdiğimiz eğitimin karşılığını almanın mutluluk ve gururunu yaşıyoruz. Başarı Koleji olarak öğretmen, veli ve diğer çalışanlarımızdan oluşan Başarı Koleji ailesi
ve Atatürk'ün yolunda ilerleyen bu ailenin en değerli bireyleri olan öğrencilerimiz önümüzdeki yıllarda da elde edecekleri başarılarla Başarı Koleji ailesinin ve Manavgat'ın yüzünü güldürmeye devam edecektir”
3. Sayfa
G
azi Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ziya SELÇUK “Ergenlik Döneminin Genel Özellikleri ve Ergenle İletişim” konulu bir seminer verdi. Ergenlik döneminin genel özellikleri ve Ergenle kurulması gereken diyalogla ilgili hem teorik hem de yaşanmış örnekler vererek sunumunu gerçekleştirdi. Prof.Dr. Selçuk: “Ergenlik döneminde otoriteye karşı olma, söz dinlememe, eleştirme, hata bulma, vb. gencin tutumlarındandır. Gelişme döneminde anne-baba tarafından bazen çocuk, bazen yetişkin gibi algılanan ergen, ne zaman ne şekilde davranacağını bilemez. Gelişmekte olan bedenine, cinsel ve duygusal gelişimlerine ayak uyduramaz, “kimlik karmaşası”na düşebilir. Yetişkinin baskılı ve disiplinli davranmaktan çok, gence karşı sevgi gösteren, güven veren, önemseyen ve değer veren bir tutum içine girmesi onun kimlik geliştirmesini kolaylaştıracaktır. Yetişkin uzaktan denetime ihtiyaç duyar. Ergen aynı zamanda annebabanın güvenini kazanmaya, kendine güvenilen bir insan olmaya ihtiyaç duyar. Kendisine güven
duyulmaması onda kaygı yaratır.” diye konuştu. Ergenlik döneminin temel özelliklerinden biri olan güvensizlik, ergenin atılgan, gösterişçi ya da çekingen bir birey olmasına sebep olabilir. Bu evrede ergen, başkalarının kendisi hakkında verecekleri hükümler konusunda aşırı derecede duyarlıdır. Ergen bu dönemde kişilik arayışları içindedir, arkadaş grupları değişebilir. Ergen kendisi ile çok ilgilidir. Ayna karşısında dakikalarca vakit harcayabilirler. Kararsızdırlar, elbise seçimine ve giyimine önem verirler. Kendilerinin özgür bırakılmalarını isterler. Ebeveyne isyankâr tutum içine girebilirler. Bu dönemde okul başarılarında düşme olabilir. Ergenin geleceği ile ilgili kararlar alırken çok dikkatli olmalıyız. Onu da kararların içine alabilmeliyiz. Çünkü Şimdi çalışmaya başlayan çocukların hiçbirisinin yaşamının sonuna kadar aynı işte kalma
imkanı yok. İş koşulları, meslek tanımları vb. her şeyde değişiklikler olacaktır. Gelecekte öğrencilerin birçoğu öğrenim için yurtdışına çıkacaktır, yurtdışından da birçok öğrenci ülkemize gelip üniversitelerimizde okuyacaktır. Avrupa'daki eğitim özgürlüklerine bakış açısı ile, ülkemizdeki bakış açısı farklıdır. Oradaki öğrenciler daha özgürlükçü, ülkemizdeki şartlar ise Avrupa'dan farklıdır. Sınıf ortamları bizim sınıf ortamlarımızdan farklıdır.
Hasan ERSOY
PROF. DR. ZÝYA SELÇUK BAÞARI KOLEJÝ'NDE
Sınıf düzeninin öğrencinin öğrenmesini pekiştirmeye yönelik, daha rahat ve kendisini ifade etmenin daha kolay olacağı şekilde düzenlenmesi gerekir. Hayat başarısı ile okul başarısı farklıdır. Okulun çocuğun hayat başarısında etkisi daha azdır. Hayatta okul başarısı %20 civarında etkilidir. Hayatta okul başarısının etkisi bu kadar az olmasına rağmen bizler çocuğa yüklendikçe yükleniyoruz ve başka alanlardaki yeteneklerini kısıtlıyoruz. Ergen çocuğun gelişiminde okul ile aile arasındaki tutarsızlıklar çocuğun aklının karışmasına sebep olur. Okulda öğretmeninin tutarlı davranışına karşın evde anne yada babanın tutarsızlıklarını yakalayan ergen kolaylıkla kendisi için daha kolay ve yakın olanı tercih eder. Çoğu zaman anne-babalar işin kolayına kaçarlar. Çocuğu dinleyip sorunlara daha mantıklı yoldan çözüm yolları üretmek yerine işine nasıl gelirse öyle davranırlar. İletişimde önemli olanın çocukla geçirilen zamanın niteliğidir. Az ya da çok olması değildir. Eski Yunanca'da "Kairos Zamanı" denilen çocukla geçirilen zamanın niteliğinin çok iyi olmasıdır önemli olan. Neden öğrenciler derse girerken çok zorlanırlar da dersten çıkarken hiç zorlanmaz süratle dışarı çıkarlar. Genelde sınıf içinde geçirilen Kairos zamanı ile alakalı bir durumdur bu. Çocuklar ergenlik döneminde çok büyük zıtlıklar yaşayabiliyorlar. Bir söylediği diğer söylediği ile çelişebilir ve bunun doğru olduğunu düşünürler. Çocuklar 6 yaşına kadar çevredeki her şeyin kendileri için olduğunu düşünüyorlar. Örneğin anne babası neden var? Çocuğa hizmet etmek için gibi. Kar neden yağar? Beni mutlu etmek için gibi. Neden böyle yapıyorlar? Çünkü egonun yani benliğin gelişebilmesi için önce 'Ben' demesi gerekiyor. 6 yaşından sonra 'Sen' demeyi öğreniyor. Ondan sonra gelişirse 'biz' demeyi öğreniyor gelişmezse hayat boyu 'sen' diyor. 'Ben'i de bırakıyor, 'sen,sen,sen' diye hayat boyu gidiyor. Günümüzde insanların en büyük sorunlarından birisi çok çabuk “Terk etmeleri”, hemen
boşanıyoruz, hemen küsüyoruz, hemen radikal kararlar alıyoruz. Bununla beraber günümüzdeki anne babalar çok fazla koruyucu hale geldiler. Anne babalar ne kadar koruyucu iseler çocuğun bireyselleşmesi de o kadar geri kalır. Çocuklar istediklerini yaptırabilmek için birçok roller yaparlar ve sonunda da anne babaya istediklerini yaptırıyorlar. Çocuğun bireyselleşebilmesi için kendi sorumluluğunu alması, gerektiğinde düşmesi, yaralanması, kendi kendine bir şeyleri başarabilmesi gerekir. Çocuklarımızı günümüzün şartlarına göre yetiştirebilmeliyiz. Eskiden olduğu gibi evde anneye ütüde yardım eden, bulaşıkları yıkayan, yemek hazırlamada yardım eden bireyler beklentisi içinde olursak hayal kırıklığına uğrayabiliriz. Çünkü öyle bir şey yok artık. Onların gelecekteki yaşantısında da olmayacak muhtemelen. Bundan 5-10 yıl sonra her şey de daha çok teknoloji olacak, yemekler bile belki de kapsüller şeklinde olacak onun için çocuklardan fazla beklenti içinde olmak hayal kırıklığı yaratabilir. Çocuklar yeterli iletişimi kuramazlarsa bir şeyler yaptırabilmek için anne babalarıyla güç mücadelesine giriyorlar. Onlarla tartışıyorlar, kavga ediyorlar ve istediklerini yaptırmaya çalışıyorlar. Çocuk bunu da yaptıramazsa öç almaya başlıyor. Öğretmeninin arabasını çiziyor, sıraları çiziyor, karalıyor, kapıları kırıyor, evde sık sık kardeşini dövüyor, vb. Ergenle hiçbir zaman güç mücadelesine girişilmez. Çünkü onları yenemeyiz. Bize karşı hep galip gelirler. Onlarla iletişim kurmaya çalışıp birlikte hareket etme yolunu bulmalıyız. İşbirliğini sağlayabilirsek, onun bireyselleşmesini sağlayabilirsek daha mutlu oluruz. Onların sosyalliklerini arttırabilmeliyiz; çünkü tüm dünyada buna Türkiye de dahil sosyal zekası yüksek olanlar, yanlarında matematik zekası yüksek olanları çalıştırıyorlar. Çocuğumuzun ne kadar özgür, kendine güvenen ve sosyal yetişmesine katkı sağlayabilirsek o oranda topluma faydalı insanlar yetiştiririz.
Gelişen dünyamızla birlikte, çocuk eğitimi konusunda çok büyük değişiklikler olmaktadır. Nasıl ki günümüzde bir günkü değişmeler diğer günden farklı. Çocuk eğitiminde de her gün değişiklikler olmakta, çocuğun ilgi ve görgü alanı artmaktadır. Adeta bilgi ve tecrübe yönünden çocuktan önde olması gereken anne-babalar; tecrübe yönünden çocuktan önde olabilmekle beraber, çoğu zaman teknolojik bilgiler yönünden çok gerilerde kalabilmektedirler. Bu durumda istediğini elde edemeyen çocuk da, anne babaya karşı hayal kırıklığı yaratabilmektedir. Anne-babasının yetersiz olduğunu düşünebilmektedir. Kaldı ki anne babalarda bunun böyle olduğunu düşünebilmektedirler. Bu durumda bazı ebeveynler hoşgörü ile karşılayıp eksikliklerini gidermeye çalışırken, bazıları da bu durumu kabullenemeyip çocuklarını başka yollardan baskı altına almaya, bastırmaya çalışabilmektedirler. Çocuklarınızla iletişim kurarken bazı gerçekleri anlatmak için uygun fırsatları kollayın. Çocuğunuza olur olmaz her yerde, "Bizim zamanımızda nerde böyle güzel kitaplar, dergiler; bir çantamız dahi yoktu, eşyalarımızı bir torbaya doldurulur öyle okula giderdik; düzgün bir ayakkabımız, ceketimiz bile yoktu," gibi eskiden yaşadığımız olumsuz şartları anlatıp kendilerine sağladığınız imkânları onların başına kakmayın. Bu söylenenler yaşanmış gerçekler olsa da genelde çocuklar eleştirildikleri, azarlandıkları zaman söylendiği için, çocuğun bir kulağından girer diğerinden çıkar. Bunlar çocukla iyi bir iletişimde bulunulan anlarda söylenirse daha eğitici olur ve bu acı gerçekler çok ucuza satılmış olmaz. Ayrıca bazen 13 yaşındaki çocuğumuzdan 30 yaşındaki bir insanın düşünce ve şuurunu bekliyoruz. Halbuki onda mantık değil, daha ziyade his hakimdir. Siz kendi kendinize bazen "Ben onlara bu kadar imkân sağlıyorum, bu kadar zorluklara katlanıyorum onun hiç umurunda değil!" diye düşünerek, onu nankörlükle suçlayabilirsiniz. Fakat nasıl ki çiftçi diktiği bir ağaçtan hemen meyve vermesini beklemez. Uzun süre onlarla uğraşır, sular, bakımlarını yapar, etraflarını açar ve nihayet yıllar sonra onlardan istifade etmeye başlar. Bir çocuk da sizin şimdi diktiğiniz bir tohum gibidir. Sizin ona sunduğunuz imkânları bugün değil yıllarca sonra, olgun bir insan olduğu zaman anlayacaktır. O zaman, "Allah anne babamızdan razı olsun. Benim yetişmem için benden hiç bir şeyi esirgemediler. Kendileri yemedi içmediler bana yedirip içirdiler, her türlü imkânı bana sağlamaya çalıştılar." diyerek sizleri hayırla anacaklardır. Ayrıca anne ve baba birbirini dikkate almalı. Çocuğun annesiyle bir problemi çıktığında babası onu müsait bir zamanda almalı ve dışarıda bir yerlerde oturup annesine nasıl davranması gerektiğini, annesinin kendisinin üzerine ne kadar titrediğini, anne kalbindeki o derin şefkati anlatmalı, oğlum eve gidince annenin elini öp, kendisinden özür dile, seni affetmesini rica et demeli. Aynı şeyi anne, baba için yapmalı. Babasıyla bir problemi olduğunda çocuğu daha sonra bir kenara çekip babasının onların maddi ihtiyaçlarını temin etmek için nasıl uğraştığını, ne büyük fedakârlıklar yaptığını anlatmalı ve aralarını düzeltmeye çalışmalı. Yoksa ebeveyninden biriyle bozuştuğunda diğerinin hemen çocuğu savunması, desteklenmesi çocuğa kısa vadede faydalı gibi gözükse de, uzun vadede çocuğun kişiliğini olumsuz etkileyecek bir davranıştır. Çocuk iletişiminde anne-baba tutarlılığı olmazsa olmazdır. Çocuk öğrenme çağındadır. Hata yapmasından daha doğal bir şey olamaz. Önemli olan yapılan hataya verilen tepkilerdir. Çocuk yaptığı davranışın yanlış olduğunu ve düzeltmesi gerektiğini düşünebiliyorsa o zaman yapılan hata doğru davranışa dönüşmeye başlamış demektir. Önemli olan hata yapmak değil, yaptığı hatayı tekrarlamamaktır.
4. Sayfa
5. Sayfa
A
nkara Fen Lisesi ve Türk Telekom Mehmet Kaplan Sosyal Bilimler Lisesi'ni gezerek okullar hakkında bilgi edinen Başarı Koleji 8. sınıf öğrencileri, gezilerini Anıtkabir ziyaretiyle noktaladılar. Atatürk'ün arkasından kendisi gibi güçlü bir nesil bıraktığını belirten Başarı Koleji Müdürü Akif İnci,: “Türk milletini kurtaran
Ulu Önder Atatürk, arkasında geleceğinden korkmayan, kuvvetli bir devlet bırakmıştır. Büyük insan, Büyük Komutan Mustafa Kemal, Türk milletinin hayatını kurtaran tek liderdir. Ecdadın en büyük mukaddesatı, tarihi, bayrağı onun sayesinde çiğnenmedi. Bizim üzerimize düşen görev, onun adını gelecek
nesillere öğretip her zaman onu ve eserlerini yaşatmak olacaktır”dedi. Ankara Fen Lisesi ve Mehmet Kaplan Sosyal Bilimler Lisesi'ne inceleme gezisi düzenleyen Başarı Koleji 8. sınıf öğrencileri, okul gezilerinin ardından Ata'yı kabri başında anmayı ihmal etmedi. Ankara Fen Lisesi'ni bu yıl kazanan Ramazan Öksüz ve Umut
Utku Erdem ile de hasret gideren öğrencilere, Müdür Yardımcısı Meltem Uykur, öğretmenleri Aysel Ünal Keleş, Evrim Erünlü ve Mithat Şevik eşlik etti. "Aslanlı Yol'dan yürüyen öğrencilerin ilk durağı, müze idi. Ata'nın fotoğraflarından tutun da, kuşandığı kılıcı, giysileri, kitapları ve su içtiği bardağı bile öğrencilerin dikkatini çekti. Çanakkale,
Sakarya ve Büyük Taarruz Savaşlarının panoramalarını, pür dikkat okuyan öğrenciler, canlandırılmış savaş figürlerinde, duygulu anlar yaşadı. Öğrencileri derinden etkileyen savaş anlarının yanısıra, Kurtuluş Savaşı'na katılan birliklerin fotoğrafları, donanmalar, Atatürk'ün doğduğu ev, okuduğu okul
ve kongre binası maketleri dikkat çekti. Öğrenciler, Ata'nın mezar odasının, ekran görüntüsünü de canlı yayında izleme fırsatı buldu. Ardından mozelenin bulunduğu alana geçen öğrenciler, Atatürk'ün mozolesine saygı duruşunda bulundu ve Atatürk'e dua ettikten sonra Manavgat'a döndüler.
6. Sayfa
SEVGi VE BiLGi MiMARLARI
ğretmenler bir çiftçi gibidir, öğrencileri ise tohumları gibidir. Öğretmen eker, biçer, sürer, öğrenciler olarak
Ö
bu bilgileri zamanı gelince geri veririz. Biz öğrenciler her zaman, her şeyin bir anda olmasını isteriz. Okumayı öğrenmeyi çok
istiyorduk, çok çabuk olmasını da; ama öğretmenimiz bize her şeyin bir zamanı olduğunu söylerdi. Şimdi ise biz artık
ortaokullu öğrenciler olduk. O okumayı öğrenmeye çalışan çocuklar yerine öğretmen peşinde koşan soru göstermeye çalışan çocuklar olduk. Her şeyi ve her konuyu kendimiz çözmeye çalışıyoruz. 1.sınıftaki gibi: “Öğretmenim, öğretmenim! Ali beni ittirdi, Ayşe kalemimi izinsiz aldı.” demiyoruz. O küçücük halimizle kavga etmeye hazır gibi her şeyi şikâyet ediyorduk. Şimdi ise her şeyi ailemiz olmadan, öğretmenimiz olmadan, kendimiz hallediyoruz. Erkek, kız ayırmadan arkadaş oluyoruz. Bu yıl her şeyi daha iyi anlıyorum, öğretmenimizden, arkadaşlarımdan ayrıldığımda çok üzülmüştüm. 6.sınıfa
geçince bazı arkadaşlarımızdan ayrıldık. Ben en çok mezuniyet balomuzdaki halimize üzülmüştüm, herkes bir yanda ağlıyordu, o anı hayatımda bir daha hiç yaşayamayacağım için hiç unutamayacağım. Öğretmenlerimizin de dediği gibi dostluklar erken yaşta kazanılır. Bizlere bütün güzel değerleri kazandıran öğretmendir. Ben sadece okulumdaki öğretmenlerin değil, Manavgat'takilerin, Türkiye'dekilerin hatta dünyadaki tüm öğretmenlerin gününü kutlamak istiyorum: ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN. Hatice ÖZDEN / 6-C
Öðretmenler Günü
E
ğitim ve öğretim bir ülkenin suyu, havası, toprağı ve doğal kaynakları değerinde yaşamın vazgeçilmez ve kaçınılmaz unsurudur. Ulusun gıdası, gururu, değeri ve gücü uygarlık yanıdır. Bir ülke ulusu ile kalkınma, refah ve saadet yolunu, eğitim-öğretimde bulur. Eğitim ve öğretimin ülke kaderinde oynadığı kesin yolu çok iyi değerlendiren Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK, eğitim ve öğretimi ön plana almış ve kendisini buna adamıştır. Bu uğurda gerekli her türlü yasal ve idari düzenlemelerin temelini atmış, ülkemizdeki gelişmeleri “ Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözleriyle ilme ve tekniğe bağlamış; bu yolda Türkiye'nin “Çağdaş uygarlığın üstüne çıkacağını” belirlemiş ve hedef olarak göstermiştir. Çünkü o biliyordu ki; bir ülkenin kurulması, kurtarılması,
gelişmesi, geleceğin güven altına alınması, eğitim ve öğretim temeline dayanır. Bunun da mimarları öğretmenler olacaktır. Atatürk 24 Kasım 1928 günü, Başöğretmenliği resmen kabul ederek bu görüşünü tarihe mal etmiş ve ulusunun o tarihten bu yana "Başöğretmeni" olmuştur. Öğretmenler O'nun yolunu izler O'nun amacına ulaştırır bizleri. Öğretmen, bilgi dağıtan pınardır. Suyundan içmek isteyen herkese verir. Öğretmen, sanki insan işleyen bir torna tezgâhı gibidir. İnsanın zekâsını büyütür, geliştirir. Öğretmen, okuma yazma öğretmekle kalmaz, bizi karanlıktan aydınlığa götürür. Bize bir anne, bir baba olur adeta. Ailenin görevini seve seve üstlenir. Görürüz onu içimizde, işlemiştir artık o oraya, çıkmaz bir daha. Tüm meslekler arasında en şerefli ve kutsal olan öğretmenliktir. Çünkü bütün
meslek dalındaki insanları öğretmenlerimiz yetiştirir. Öğretmen işler öğrencisini bir nakış inceliği ile. Aslında kendini işler o, öğrencisine. Gerektiğinde anne olur öğretmen, gerektiğinde arkadaş. Üzüntüsüne ortak, sevincine ortak. Var mı dünyada böyle bir dost? Öğretmene olan saygımız geçmişte olduğu gibi, bugün de devam etmektedir. Örneğin; Fatih Sultan Mehmet beyaz atına binmiş, ordusunun önünde İstanbul'a ilk defa giriyor. Sağında, solunda hocaları: Ak Şemsettin, Molla Hüsrev, Molla Gürani. Şehir halkı caddelerin iki yanına yayılmış. Heyecanla Türk ordusunu karşılıyor. Bu sırada halkın arasından birçok kimseler, ellerindeki çiçek demetlerini padişaha sunmak için ortaya atılıyorlar. Hepsi de, aksakalıyla, ağır duruşuyla Ak Şemsettin'i padişah sanarak çiçekleri ona vermeye çalışıyor. Ak Şemsettin, atını geri geri
çekiyor, göz ucuyla padişahı göstererek: -"Sultan Mehmet odur, çiçekleri ona veriniz!" demek istiyor. Fatih de çiçeklerle kendisine doğru yürüyenlere Ak Şemsettin'i göstererek: -"Gidiniz, gene ona veriniz." diyor. "Sultan Mehmet benim; ama o benim hocamdır!" İnsanı yaratandır öğretmen! Bir ağacı herkes dikebilir; ama onun yetişebilmesi için sulanması ve budanması gerekir. İşte insanı sulayan da, budayan da öğretmendir. En iyiyi, en güzeli, en doğruyu öğretir. Sevgi dağıtır. İyilik diker, bilgi saçar öğretmen. Sabır ve özveriyle çimlenir onun ektiği tohumlar. Sonunda çok güzel, tatlı meyveler oluşturur. Bu eserini görünce tüm yorgunluğu gider öğretmenin. Tarihte birçok bilgin, devlet adamı ve sanatçı yetişti. Birçok başarılı eserler yaratıldı. Alkışlandılar, göklere çıkarıldılar, övüldüler. Büyük kitaplara geçtiler hepsi de. Yıllarca dillerden düşmediler, düşmüyorlar. Fakat biri vardı bunları izleyen perde aralığından, kapı ardından. Öğretmen, hep kapı ardında, perde arkasında kaldı, bekli de kalacak. Eserinin yarattığı eserlerle övünerek. Ta ki hatırlanıncaya, değeri anlaşılıncaya kadar. İşte öğretmen kendini işler öğrencisine, tükenmek yok olmak pahasına. Tıpkı yanan bir mum gibi. Aslında yok olmaz öğretmen. Yaşar daima yüreklerde... Ayça AYAN / 6-D
Bugün Öğretmenler Günü Hazal AKPINAR - Sınıf: 6/A Bugün öğretmenler günü, senin günün öğretmenim. Yılda bir gün seni anlatmaya yeter mi? Çocukların elini öpecekler, övün öğretmenim, Yüreğindeki coşku, gözyaşı olup düşer mi? Bilirim bizimle gurur duyar, bizimle coşarsın, Her birimizin derdine ayrı ayrı koşarsın, Öğrendiğimiz her bir harfle senelerce yaşarsın. Hakkını bir şiir, bir teşekkür öder mi? Ödenmez öğretmenim, hakkın ödenmez. Senin verdiğin emek, mısralara dökülmez. Güçlendirdiğin bu bilek, cehaletle bükülmez. Sen yıldızsın öğretmenim, yıldızlar hiç söner mi? Sabırla işledin bizi, ilminle ufkumuzu açtın. Biz karanlık geceydik, sen ışık saçtın. Yıllarca bıkmadan, vazgeçmeden uğraştın. Senin yaptığını anne, evladına eder mi? Biz ilimizi bilmiyorduk, sen dünyayı öğrettin; Dağı, toprağı, taşı, denizi öğrettin. Bazen üzdük seni, sen kırılmadan affettin. Bu can seni sevmekten bir gün bile geçer mi? Bugün öğretmenler günü, senin günün öğretmenim. Kutlu olsun, ver elini öpeyim. Ben yetiştirdiğin, başı dik kardelenlerden biriyim. Söyle öğretmenim: Senin çiçeklerin boynunu hiç büker mi?
Canım Öğretmenim Sinem Dilay AYDIN Sınıf: 6/B Annemle birlikte, okula ilk geldiğimde Senin gülen gözlerini gördüm. Bana ilk sarıldığında, Sende annemin kokusunu buldum, Canım öğretmenim. Bana ilk harfi öğreten, İyiyi, kötüyü gösteren, Canım öğretmenim. Beni hayata hazırlayan, Okumayı sevdiren, Her yazdığım yazıda, İlham kaynağım olan Canım öğretmenim. Ben de senin gibi İnsanlara faydalı olmak, Gözlerindeki mutluluğu görmek istiyorum, Canım öğretmenim. Seni bir gün değil, Her gün saygıyla anmak, O güzel gözlerine bakıp Ellerinden öpmek istiyorum, Canım öğretmenim. Öğretmenler günün kutlu olsun, Canım öğretmenim.
7. Sayfa
HAFTA SONU KURSLARIMIZ BAÞLADI
1
5.11.2010 tarihinde 20 katılımcı veli ile Müdür Yrd. Meltem Uykur, velimiz Ayhan Taş ve Banu Özel gözetiminde Royal Dragon otelde kış ligi olarak başlamıştır. Turnuvayı okul aile birliği düzenlemiş
olup amacı velilerimizin kaynaştırılması ve çocuklarımıza tenis sporunun tanıtılması, sevdirilmesidir. Turnuva bayanlar ve erkekler olarak 2 etapta gerçekleşmektedir. Tüm katılımcı velilerimize başarılar dileriz.
B
aşarı Koleji hafta sonu kurslarını Mdr. Yrd. Meltem Uykur koordinesinde 5 ana branşta 18 hafta sürecek kurslarına başladı. Çocukların zihinsel ve bedensel gelişimlerine destek olmak ve boş zamanlarını eğlenceli bir aktivite ile geçirmelerini sağlamak amacıyla uzman eğitmenleri eşliğinde her sene olduğu gibi bu sene de miniklerimiz hafta sonlarını okulumuzda değerlendirmektedirler.
KAPAK TOPLAMA KAMPANYASI DEVAM EDÝYOR: zel Akdeniz Başarı Koleji olarak Ataşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü tarafından 22.04.2010 30.12.2010 tarihleri arasında düzenlenen ''Ataşehir tane tane kapak topluyor adım adım engelleri aşıyor'' kampanyasına biz de destek verdik. Okulumuzda başlattığımız bu kampanya, doğada 400 yıl gibi uzun bir
Ö
sürede yok olan plastik kapakları geri dönüşüme kazandırmakla çevresel bir proje, kapaklardan sağlanan gelirle engelli vatandaşlarımıza umut olmak adına sosyal bir proje özelliği taşıyor. Kapaklardan elde edilen gelirle alınan tekerlekli sandalyeler ihtiyaç sahibi engelli vatandaşlara teslim edilecek. Kampanyamıza
destek veren tüm öğrencilerimizin bize ulaştırdığı her plastik kapak engelli vatandaşlarımıza tekerlekli sandalye alınması için bir umut olmuştur. Dünya Engelliler Günü'nde öğrencilerinin anlamlı bir davranış sergilediğini belirten okul müdürü AKİF İNCİ bu kampanyanın her tür sosyal yardım projesine örnek olması gerektiğini
vurguladı. Bu tür sosyal projelere herkesin katılmasının önemine değindi. Biz şu an 420 kg kapak topladık; ama amacımız 500 kg kapak toplayarak iki adet tekerlekli
sandalye almak ve bunu belirlediğimiz ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak dedi ve kampanyaya destek veren tüm öğrencilerine teşekkür etti.
VELÝLER ARASI VOLEYBOL TURNUVAMIZ BAÞLADI g 06 Aralık 2010 tarihinde veliler arası voleybol turnuvasını 2 grup şeklinde başlamıştır. Velilerimizin ve çocuklarımızın kaynaşmasını sağlamak amacıyla düzenlenen sınıflar arası bu turnuva dönem sonuna kadar devam edecek olup katılan tüm velilerimize teşekkür eder başarılar dileriz. "Başarı Gelenektir, Başarı Gelecektir."
BAÞARI KOLEJÝ'NDE KAN BAÐIÞI KAMPANYASI 'KANIMIZIN YETMEMESÝ KANIMIZA DOKUNUYOR' 2
008-2009 öğretim yılında Türk Kızılayı Antalya Şubesi ile birlikte "KANIMIZIN YETMEMESİ, KANIMIZA DOKUNUYOR" adı altında kan bağışı kampanyası düzenleyen Başarı Koleji, Salı günü kampanyanın 2.sini gerçekleştirecek. Öğretmen, idareci ve öğrenci velilerinin yanı sıra isteyen her vatandaşın katılabileceği kampanya Başarı Koleji bahçesinde 09.00-16.00 saatleri arasında gerçekleştirilecek. Her insanın ya kendisi, ya sevdikleri için mutlaka kana ihtiyaç duyabileceğini, 17 yaşını doldurmuş her sağlıklı insanın kan verebileceğini belirten Başarı Koleji Müdürü Akif İnci:
B
“Başta öğretmenlerimiz, velilerimiz, personelimiz ve servisçilerimiz olmak üzere Manavgat'ta yaşayan tüm insanları kağ bağışı konusunda duyarlı olmaya ve kampanyamıza katılmaya
aşarı Koleji ailesi Art Side Otel'de verilen “Öğretmenler Günü” yemeğiyle gününü kutladı. Yemekte okul müdürü Sayın Akif İnci şöyle konuştu: “Sene boyunca yavrularımızın bir şeyleri başarmaları için dur durak bilmeden gayret ediyorsunuz. Bugün sizin gününüz, her şeyi bir yana bırakıp
çağırıyorum. Vatandaşlarımızın gerekli duyarlılığı görtereceğine inanıyor şimdiden teşekkür ediyorum.” dedi.
doyasıya eğlenin istiyorum.” Başarı Koleji öğretmenleri ise dans pistini hiç boş bırakmayarak çalışmayı bildikleri kadar eğlenmeyi de bildiklerini kanıtlamış oldu. Bu anlamlı günde okul idarecileri, öğretmenleri, personeli tek bir kalpmişçesine birlikte attılar.