Duygular Film Eki

Page 1


Film İncelemesi: Three Colors: Blue (Uzun ve spoiler içeren hali) Filmin Yorumlanması

Film bir araba kazası ile başlar. Julie bu kazada eşini ve kızını kaybetmiştir. Julie’nin kim olduğunu bilmeden onun çaresizliğine ve yalnızlığına ortak olmuş oluruz. Julie yaşadığı travmanın etkisiyle yaşamanın anlamsız olduğunu düşünerek hastanede intihara teşebbüs eder ama bu girişimden vazgeçer. Julie sonrasında eşinin asistanı Olivier’in getirdiği televizyondan eşinin ve kızının cenaze törenini izler ve bu andan itibaren filmin son anına kadar duygularını yaşamaz ve yas süreci ile yüzleşmeyi geciktirir. Julie hastaneden taburcu olduktan sonra kazadan önceki yaşamını yani geçmişini unutabilmek için harekete geçer. Malikâneye ilk geldiğinde mavi odayı görmek ister ve o odada mavi lamba asılıdır. Bir hışımla lambanın kristallerini koparır, yere düşen kristalleri toplar ve uzun bir süre elinden bırakamaz. Bu da aslında geçmişine ne denli önem verdiğini göstermektedir. Evindeki tüm eşyaları satar. Yolda yürürken kaza anından o ana kadar dışa vurmadığı duygularını duvara elini çarparak fiziksel olarak kendine acı çektirerek ortaya çıkardığını görürüz.


Malikanesini bırakıp küçük bir apartman dairesine taşınır. Taşındığı apartmanda aradığı ilk koşul binada çocuğun olmamasıdır. Buradan da anlaşılacağı üzere Julie ona kızını hatırlatacak şeylerden uzak durmaya çalışmaktadır. Julie apartman dairesine taşınırken eski evinde kullandığı mavi lambayı da yanına alır. Ne kadar geçmişinden uzak durmaya çalışsa da mavi lambayı yanında götürmesi ve evin salonunda kullanması geçmişinden kopamadığını göstermektedir. Kocasının yarım kalan konçertosunu çöp kamyonuna atarak geçmişindeki izleri silmeye devam eder. Julie böylece izole olmuş bir hayat kurmak istemektedir. Filmin ana teması olan özgürlüğü ele aldığımızda Julie özgürlüğünü kısıtlayan her şeyden yani geçmişinden, kaybettiği kişilerden, yaşadığı ortamdan uzak durmaya çalışmaktadır. Annesini huzurevine ziyarete gittiğinde mal mülk, arkadaşlık, aşk, insanlarla kurduğu bağ gibi öğelerin onun özgürlüğünü kısıtlayan şeyler olduğunu dile getirmiş. Julie ne kadar unutmak için çabalasa da geçmiş yaşantıları onu yalnız bırakmaz. İlk olarak hastanedeyken bir gazeteci onunla eşi hakkında röportaj yapmak ister. Kaza yerinde bir kolye bulan çocuk bunu Julie’ye ulaştırmaya çalışır. Evinin bir odasında fare yavrularıyla karşılaşır, çocukların olmadığı bir bina isterken evinde böyle bir manzarayla karşılaşması Julie’yi etkiler. Kafede otururken bir sokak sanatçısının çaldığı bir müziği eşinin bestesine benzetir. Sürekli kafasının içinde eşinin besteleri döner durur.


Eşinin asistanı olan ve Julie’ye aşık olan Olivier, yarım kalan konçertoyu tamamlamak için harekete geçer. Bu sıralarda Julie eşinin başka bir kadınla ilişkisinin olduğunu öğrenir ve kadın hamiledir. Julie, eşinin onu aldattığını böylece öğrenmiş olur. Julie ne kadar çabalasa da acıları hep gün yüzüne gelmektedir.

Julie tüm bu yaşananlardan sonra geçmişin onun peşini bırakmayacağını anlamaya başlar. Böylece ilk adımı atar. Eşinin asistanı Olivier ile konçertoyu tamamlamaya karar verir. Malikaneyi eşinin onu aldattığı kadının çocuğuna bırakır. Olivier ile yeni hayatına ilk adımını atar. Filmin son sahnesinde Julie’nin ağladığını görürüz. Geçmişinden uzak kalarak özgürleşemeyeceğini anlamıştır. Filmin adından anlaşılacağı üzere filme mavi rengi egemendir. Julie’nin kendini kötü hissettiği anlarda müziğin sesinin yükseldiğini ve mavinin en koyu tonunun kullanıldığını görmemiz mümkündür. Filmde Julie’nin kazadan olma hayatının anlamını kaybettiğini görmekteyiz. Ölüm gerçeğiyle yüzleştiğinde ve onu hayata bağlayan biri hayatına girdiğinde varoluşunu anlamlandırmaya başlayacaktır. Julie’nin ölüm ile yaşam arasında gidip gelmelerini, çaresizlik duygusu ile nasıl baş ettiğini, yas sürecinin aşamalarını Kieslowski’nin kamerasından iyi bir şekilde görebiliriz. Özlem TEKİN Psikolojik Danışman


Yazgı – Film İncelemesi (Uzun ve spoiler içeren hali) Zeki Demirkubuz’ un Karanlık Üstüne Öyküler üçlemesinin ilk filmi olan Yazgı, insan psikolojisinin anlam arayışını, bireylerin toplumun tercih ettiği yaşam şekline karşı duruşunu, ölüm ile yaşam arasındaki ince çizgiyi çekerken yapılan sorgulamaları net bir biçimde gözler önüne seriyor. 2001 yılında sinemaya aktarılmış bu film, Albert Camus’un Yabancı adlı romanında sunulan öğretiler ve Zeki Demirkubuz’un etkilendiği Schopenhauer, Jean Paul Sartre ve Dostoyevski gibi varoluşçu isimlerin görüşleri ışığında çekilmiş ve ufak değişiklikler olsa da temelde anlatılmak istenenden kopmamış olması sebebiyle bu alanda oldukça başarılı bir duruş sergilemiştir.

Filme gelecek olursak, Yazgı, bir gümrük memurunun etrafında şekillenen olayları anlatıyor diyebiliriz. Gümrük memuru Musa, annesiyle birlikte yalnız yaşayan, işine gidip gelen, bunun dışında yaşıtları gibi ilgi alanlarına sahip olmayan bir karakterdir. Yalnız kalmayı seven, pek fazla dostu olmayan, konuşmakla da arası pek iyi olmayan, gerek olmadıkça ikili diyaloglara girmeyen Musa, bu haliyle Şizoid kişilik bozukluğunun özelliklerinden izler barındırıyor. Şizoid kişilik bozukluğuna sahip bireyler genellikle yalnız kalmayı yeğlerler, başkalarının görüşlerine karşı ilgisiz bir tavır sergilerler, duygusal anlamda soğuk bir yapıları vardır. Filmde Musa’ nın bu özellikleri barındırdığı açıkça görülmektedir. Musa diğer insanlardan farklı olarak hayata ‘yabancı’ görünen bir karakterdir. Sahiplenme, aidiyet, bağlanma gibi kavramlar Musa’nın karakterine oldukça uzaktır. Hayatını bir amaç uğruna devam ettirmeyen Musa, filmde var olmanın sancısını bu haliyle yaşıyor gibi gözükür. İnsanların kendi oluşturdukları değerlere, hırs mücadelelerine hiçbir şekilde anlam verememesinin yanı sıra anlam veremeyişini anlamayan insanlara da yabancıdır.


Annesinin ölümüyle sarsılması beklenirken sergilediği tavırla içinde bulunduğu durumu hissettirmeye başlar. Ölüm haberi üzerine elinde belki de üzerinde karara vardığı tek şey olan sütlü kahvesiyle sessizce beklemeye koyulur. İlerleyen günlerde annesinin ölümü üzerine iş arkadaşı Sinem ile yaptığı konuşmada şu sözleri dikkat çeker: “Her insan yakınlarının ölümüne biraz sevinir. Annesi bile olsa fark etmez bu.”

Musa’nın ‘yabancı’ oluşu bununla sınırlı değildir. Sinem’i sevmediği halde, mesai arkadaşının “Benimle evlenir misin” sorusuna “Benim için fark etmez.” yanıtını verir. Gerçekten Musa için hayattaki pek çok şey “Fark etmez.” dir. Yapılacak bir şey varsa yapılır ve biter. Üzerine çok fazla düşünmeye gerek yoktur. Konuşmak bile eğer konuşulacak bir şey varsa anlamlıdır. Öyle ki patronunun eşini ve 2 çocuğunu öldürmekle suçlandığında kendini savunma gereği bile duymaz. 4 yıl hapis yatar ve filmin sonlarına doğru, savcı ile gerçekleşen diyalogda olaylara bakışını, hayat felsefesini şöyle açıklar: ‘‘Ben sadece suçlanmış olmaktan dolayı şikayetçi olmadım. Kendimi suçlu ya da suçsuz hissetmiyorum. İnsan suçluyum diyebilir ama suçsuzum diyemez. Beni doğrudan ilgilendiren konularda umutlu olmuşumdur. Ben kendimi bilirim, başkaları beni ilgilendirmez. Kendim için anlayabildiğimi, başkası için de anlayabilirim. Hapishaneler akıl almaz suçlar işlemiş sağlıklı insanlarla dolu. Bütün bu olanlar hepsi vız gelir. Hiçbir şey umrumda değil. İnsan olmanın yükünü benim gibilere yıkıp gidiyorlar’’. Bu sözleri incelediğimizde, toplumsallıktan uzak, insan olmanın sorumluluğunu yük olarak gören, hayatı ve hayatta yaşananları basit görüp anlam yüklemeyi bir karmaşa olarak yorumlayan bir karakter olan Musa sadece toplum yaşamına değil, kendine de ‘yabancı’ dır.


Musa karakteri üzerinden varoluşu ve var olmanın getirdiği sancıları anlatan bu film, psikolojik danışmanların yaşamın anlamı üzerine düşünmeleri, sorgulamaları ve birtakım değerlendirmelerde bulunmaları açısından oldukça doyurucu bir filmdir. Filmi dikkatle izlemek ve anlatılmak istenenleri yakalamak filmin içerisinde yer alan öğretileri özümsemek açısından oldukça önemlidir. Keyifli seyirler. Psikolojik Danışman Mücahit AKKAYA Psikolojik Danışman Necla AYDOĞAN


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.