Sayı 32 2010/3
Sayı 32 2010/3
| ALMANCA | İNGİLİZCE | ÇİNCE | TÜRKÇE
www.pldturkiye.com
TÜRKİYE Mimari Aydınlatma Tasarımı Dergisi TEMA Günışığı ve Müzeler AYDINLATMA TASARIMI Sanat eserleri için bir sanat eseri: Münih Brandhorst Müzesi Gerçek ve üzerinde oynanmamış sanat: Yeni Akropolis Müzesi
TEORİK TASARIM KONULARI Günışığı ile tasarım Kamusal alanda ışık
PROJELER Tokal› Kilisesi, Kapadokya Sadberk Han›m Müzesi, ‹stanbul Artium Modern Sanat Galerisi, ‹stanbul Granada Luxury Resort & Spa, Antalya “Prenatal” Azerbaycan Mağazas› İZLENİM Light+Building 2010 Frankfurt, tek bir konuya odakland›: LED’ler IŞIK TEKNİĞİ LED alan›nda geliflmeler ve trendler PRATİK TASARIM KONULARI Değiflim içinde müzeler Gün›fl›ğ›n›n rönesans›
Profesyonel Aydınlatma Tasarımcıları Derneği (PLDA) Resmi Dergisidir.
4
Sevgili okuyucular, Günışığı ve günışığı ile çözümlerin planlamasının mimari aydınlatmamızın geleceği olduğuna ilk defa işaret etmiyoruz. Çoğu planlamacı henüz bu konudan çok uzak veya konuya az ilgi gösteriyor veya böyle bir konunun işlenmesi çok karmaşık. Professional Lighting Design’ın bu sayısında, bilgi ve anlayışlarında çoğu planlamacıya gore birçok adım ileride olmanın yanı sıra başarılı olup, günışığı çözümleri trendini kullanmayı bilen planlama ofislerinin olduğunu da anlatıyoruz. Christian Bartenbach gibi aydınlatma planlamacıları veya Carpenter Norris gibi planlama büroları artık günışığı uzmanları olarak biliniyor. Bu ikisinde dahi günışığı felsefesinde büyük farklılıklar var. Ancak, Arup mimarlik ofisinin aydınlatma planlama departmanı, günışığı uzmanları liginde yukarı doğru hızla yol alınabileceğini kanıtladılar. Son 24 ay içinde gerçekleştirdikleri dört müze projesi ile Arup Lighting ekibi büyük takdir topladı. Övgüye değer bir başka unsur ise, projelerin birbirinden bağımsız coğrafyalarda yer alması oldu. Projelerin Yunanistan, Orta Avrupa ve ABD’de de çalıştığı ve ihtiyaca gore ayarlamalar yapılabildiği gösterildi. Üç projenin ikisini bu sayıda ayrıntılı olarak anlatacağız. Okuyucular olarak konsept ile ilgili düşüncelerden çözümlere kadar, büronun profesyonel çalışmalarını takip edebileceksiniz. Zaten son yıllarda müze işletmecilerinde bir strateji değişimi görülüyor. Günışığı sadece aranan bir unsur değil, aynı zamanda yapı sahiplerinin bilinçli olarak talep ettikleri bir öge. Bu talebi gerçekten gözardı mı edeceğiz veya bir şans olarak mı göreceğiz? Müze işletmecilerinin fikir değiştirme nedeni, son 30 yıl içinde dünya çapında müze projeleri tasarlayan Prof. Dr. Heinrich Kramer’in yer alan analizinde açıklanıyor. Günışığının öne çıkarak yaygın kullanılmasına rağmen, suni ışık sunanlar, düşen satış rakamları konusunda endişe duymamalı. Çünkü güneşin batışı ve doğal karanlık, LED’lerin şu anki zafer marşı gibi sürüyor. Light&Building’i içerik olarak anlamak gerçekten kapsamlı ve de heyecan verici bir süreç. Light&Building kapsamında gerçekleştirilen Frankfurt Ledlight District etkinliği, çoğu kişinin gerçeklere gözlerini kapamasını sağladı. Yeni ve eski üreticiler LED ümitlerine kendilerini kaptırdılar. Yine bir tarihte piyasanın oyuncuları için LED balonu da patlayacak. Eski ampul üreticileri ve de piyasanın yeni oyuncuları şu sıralar Retrofit-LED lambaları ile tüketici pazarını fethetmeye çalışıyorlar. Üreticilerin listesi uzun. 20 ve daha fazla üretici akkor ampulün ve kompaktflüoresanların yerine LED çözümleri sunmaya ve buradan önemli bir Pazar payı kapmaya çalışıyorlar. Henüz iki sene once 1 Euro’ya satın alınabilen bir ampul için 25 Euro gibi fiyat tavsiyeleri ile artık Aldi, Rewe ve diğer mağaza zincirlerinden puan toplamaya çalışıyorlar. Objektif olarak değerlendirildiğinde, bunun çok gerçekçi olmadığı söylenebilir. Gelecek yıllarda bu pazar kesiminde agresif bir rekabet beklenebilir ve çoğu kişi beklentilerini önemli ölçüde geri çekmek durumunda kalacaktır. Yelkenleri suya indirmeleri gerektiği de söylenebilir. Ancak, ekonomide zaten bu böyledir. Herkes herşeyi yapabildiğini ve başarılı olmanın kolay olduğunu düşünür. Tanrının elini tutan Diego Maradona dahi, başarıya giden yolun sadece heves değil, bilgi ve konseptten geçtiğini anladı. Bu örnekten ışık sanayisi de dersini almalı. Sadece başkalarının sunamadığını sunabilecek birşeye sahip olan, başarılı olacak ve günün birinde siparişsiz ve işsiz kalmayacaktır. Ve böylece günışığı konusuna dönmüş oluyoruz. Mesleki eğitim rekabet avantajı getirir. Olmayan birşey için kimse para vermez. Zaman, günışığı konusunda eğitim alma zamanıdır. Bu konuda sunulanlara ise bu sayımızdan ulaşabilirsiniz. Joachim Ritter Professional Lighting Design Editörü
PRIMOPIANO
AYDINLATMA
Renzo Piano
Merkez: Nispetiye Aytar Cad. No: 24 Kat: 1-2-3 1.Levent - ‹stanbul / 0212 279 29 03 Showroom: Nispetiye Aytar Cad. No: 22/5 1.Levent - ‹stanbul / 0212 325 22 05 www.tepta.com
6
İÇİNDEKİLER
Sayı: 32 - Haziran / Temmuz 2010
Münih’teki Brandhorst Müzesi Metin: Arup Lighting
KAPAK Yeni Akropolis Müzesi, Atina Fotoğraf: Peter Mauss GÖRÜNÜM Türkiye ve dünyadan aydınlatma tasarımı haberleri AYDINLATMA TASARIMI TEMA - Günışığı ve Müzeler Brandhorst Müzesi, Münih Yeni Akropolis Müzesi, Atina TEORİK TASARIM KONULARI Günışığı ile tasarım PROJELER Tokalı Kilisesi, Kapadokya Sadberk Hanım Müzesi, İstanbul Artium Modern Sanat Galerisi, İstanbul Granada Luxury Resort & Spa, Antalya “Prenatal” Azerbaycan Mağazası İZLENİM Light+Building 2010, Frankfurt IŞIK TEKNİĞİ LED alanında gelişmeler ve trendler PRATİK TASARIM KONULARI Değişim içinde müzeler ÜRÜN TANITIMI
Müze ve galerilerin aydınlatma tesisatları tasarlanırken, sergilenen eserler ile ziyaretçinin izlemek için ihtiyaç duyduğu ışık arasındaki dengenin bulunması gerekir. Bunun yanı sıra, ödünç verilen eserler kapsamında yapılan anlaşmalarda, galeriler arasında gerekli olan aydınlatma gücü ve aydınlatma süreleri belirlenir. Müze ve galerilerin hem uluslararası standartlara uygun olmaları ve aynı anda ziyaretçiyi estetik olarak çekebilmeleri için fikir dolu ve deneyimli uygulamalar gerekir.
36
10 36 44 54 58 60 62 64 66 68 71 74 77
Atina’daki Yeni Akropolis Müzesi Metin: Arup Lighting, Alison Ritter
Antik dünyanın yedi harikasından biri değil, ancak muhtemelen her okul çağındaki çocuk Atina’daki Akropolis’i bilecektir. Ayrıca dünya dışı varlıklar tarafından mavi gezegenin muhtemelen en meşhur kalıntıları olarak görülüyordur. Mimarlar ve aydınlatma tasarımcıları arasında, antik Yunanistan’ın henüz yıkılmamış en önemli yapısı Partenon dahi, günışığı mimarisinin en iyi örneği olarak gösteriliyor. Buradan yola çıkılarak Yeni Akropolis Müzesinde sergilenen eserler için ilk ışık kaynağı olarak günışığı kullanılması gerekliliği ortaya çıktı. Aslında işin özü antik eserler 2600 sene önce nasıl sergileniyorlarsa öyle bir ışıkla sergilemekti: tamamen doğal ve hiçbir şeyi değiştirmeksizin.
44
Günışığı ile tasarım
Light + Building Değişim içinde 2010 Etkinliği müzeler
Metin: James Carpenter
Metin: Joachim Ritter
Etrafımızda her an ışık fenomenleri oluşuyor ve ışığın her anı, bilinçli veya bilinçsiz gözlemlerimizi etkiliyor. Fenomenleri algılama kapasitemizi bastıran şeyler kentsel çevremizde dikkatimizi dağıtanlar. Kırk yıllık çalışma hayatıma sanatçı olarak başladım, cam ile çalıştım, film uygulamaları ve ışığı araştırdım, sonra cam araştırmacıları, üreticileri, mühendisler ve mimarlar ile birlikte çalıştım.
54
Metin: Prof. Dr. H. Kramer, FPLDA
Light+Building 2010’un bugüne kadar yapılanlardan farklı olacağı bekleniyordu. Bir taraftan dünya krizi diğer taraftan LED konusu hem ümit hem de endişe veriyordu. Ancak bu LED çılgınlığının bu yoğunlukta gerçekleşmesi sürprizdi ancak çok etkilemedi. Hiç şüphesiz konu, mevcut krizin önüne geçti. Çoğu kişinin gerçeklere gözlerini kapatmış oldukları ve LED’e çok ümit bağlanmış olduğu da söylenebilir.
68
Tanınmış sanat koleksiyonları ve müzeler turist çeker ve kentlerin gelirlerini artırır. Bunların en güzel örneği Paris’deki Louvre Müzesi, Amsterdam’daki Rijsk müzesi, Londra’daki Ulusal Müze, Madrid’deki Prado, New York’daki Guggenheim, Floransa’daki Uffizien, Kahire’deki Ulusal Müze ve daha birçoğudur. Bunun için çoğu kent, müzelerini genişletmiş ve hatta yeniden inşa etmiştir.
74
8
PLD TÜRKİYE’DEN
Uzmanlık dalı olarak aydınlatma tasarımı Dergi olarak yoğun bir dönemden geçiyoruz. Önce Light&Building etkinliği ve kül Doğan Hasol’un temmuz ayında kendi kişisel web sitesinde yayınladığı “İçmimar Mimara Karşı” adlı yazısına abonesi olduğum bir e-posta grubu sayesinde ulaştım. (bak›n›z: http://bit.ly/9HNQEM) Hasol, yaz›s›nda ‹ç Mimarlar Odas›’n›n Mimar Kerem Erginğlu ve Mimar Hasan Çal›fllar aleyhine savc›l›ğa yapt›ğ› suç duyurusu temelinde mimarl›k mesleği ve bağl› uzmanl›k dallar› aras›ndaki iliflkiyi inceliyor. Yaz›n›n ayd›nlatma tasar›m› çerçevesinde okumas›n› yapt›ğ›mda karfl›ma ç›kan sorular ise ilginç. Öncelikle ilk dikkatimi çeken ayd›nlatma tasar›m› isminin bir uzmanl›k dal› olarak geçmemesi. Ancak aç›kcas› ne bu beni flafl›rt›yor ne de Doğan Hasol’u bu konuda elefltirebilirim. Meslek olarak ayd›nlatma tasar›mc›l›ğ›n›n kabulü ve tan›nmas› için daha uzun yollar gitmemiz gerektiği aflikar. Hasol yaz›s›nda flöyle bir tespitte bulunuyor. “Türkiye’de mimarlık mesleğinin kapsamı ve sınırları zorlanıyor. Mimarlık şu anda yetki sınırları belli olmayan yan ve alt uzmanlık dalları arasında sıkışıp kalma yolunda… Kentsel Planlama, Kentsel Tasarım, Peyzaj Mimarlığı, İçmimarlık… Yetki sınırları tam belirlenmemiş bütün bu dallar kendi konumlarını yasal çerçevelere oturtma çabasındalar. Ne var ki çerçeveler o kadar geniş çizilmeye çalışılıyor ki sonunda mimarlara çalışma alanı kalmayacak gibi görünüyor.” PLDA Derneği olarak Avrupa Birliği seviyesinde Aydınlatma Tasarımcılığı mesleğinin tanınması için lobi faaliyetlerimiz bir süredir devam ediyor. Er ya da geç bu mesleğin de resmi olarak tanınacağını ve çizgilerinin belirlenmesi gerektiğini görebiliyoruz. Bu noktaya geldiğimizde acaba mimarlar aynı kaygıya sahip olacaklar mı? Hatta meslek çizgisi sınırları sadece mimarlar ile çakışmıyor, elektrik mühendisleri de kendileri aynı dertten muzdarip hissedebilirler. Tabii ki bu mesleğin varlığına inanan bir insan olarak iki meslek grubunun da bir projede aydınlatma tasarımcısı olması için dua etmesi gerektiğini düşünüyorum. Bilinçli profesyonellerin de bu kanıya katılacağından eminim. İmza attığınız projede kimsenin sahiplenmediği, sorumluluk almadığı ve ücretini talep edemediği işleri üstüne alan başka biri... Kim buna hayır diyebilir ki? Hasol’un yazısına döndüğümüzde şu cümlesi beni düşündürdü: “Bugün ev kadınlarının bile profesyonelce çalıştığı bir iş ortamında iç mimarların mimarları dışlamaya kalkmaları anlaşılır bir durum değildir.” Kendisinin ifade ettiği bir durumdan şikayetçi olmaktan çok küçümser bir ifade kullanmasını yadırgadım. Bugün aynı şikayet aydınlatma tasarımcılığı mesleği için de var olabilir. Kimin aydınlatma tasarımcısı olduğu kimin “bağımsız” olarak aydınlatma tasarımı hizmeti verdiği bizim de sektör olarak tartıştığımız bir konu. Bu konudaki duruşum başından beri aynı. Ben biraz da Adam Smith’in dediği gibi (Türkiye’de bu söylemi bolca seslendiren Turgut Özal gibi) “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” diyorum. Yani bugün kim çıkıp kartının üzerine “aydınlatma tasarımcısı” yazıyor, marka bağımsız olarak bu servisi verdiğini söylüyor ise benim kabulümdür. Bu konuda ne yargıç ne de savcı olmanın gerekli olmadığını düşünüyorum. Başarı kriteri olarak ortaya çıkan projeleri ve devamlılık konusunu koymamız yeterli. Merak etmeyin, söylediği hizmeti veremeyen veya vermeyen kimsenin bu pazar şartlarında tutunabileceğini düşünmüyorum. Heleki ülkemizde sayısı 10’a ulaşamamış bir meslek için ilk günden kim kim kavgası veya eleme mantığı işlemeyecektir. Yazıda Hasol’un katıldığı İçmimarlar Odası İstanbul Şube Başkanı Adil Öngel’in “Biz mimarla birlikte çalışırız, ama mimarların bizi tercih etmesi lazım” (1) saptaması ise yine aydınlatma tasarımcılarının mottosu olmak zorunda. Bazı aydınlatma tasarımcılarının işverenle direkt çalışmayı tercih ettiğini biliyorum. Ancak mimarın ikna olmadığı bir projede işbirliği kapılarının da çok açık olmayacağı kesin. Mimarın işe aldığı bir aydınlatma tasarımcısı konumlamasının da çok sağlıklı olmadığını düşünüyorum. Sanki ideal durum, işverenin altında yer alan ama mimarın briefine göre çalışan bir aydınlatma tasarımcısı olacaktır. Uzun zamandır yazmak istediğim konuları böyle bir yazı ile kaleme almamı sağladığı için Doğan Hasol’a teşekkür ederim. Şu notu düşmek lazım: Yazdıklarım benim düşüncelerimdir. Mesleğin sağlıklı gelişimi için yavaş yavaş bu konuları daha çok tartışmamız gerektiğini düşünüyorum. Lütfen yorumlarınızı paylaşmaktan çekinmeyin. Bir sonraki sayımıza kadar, ışıkla kalın... Emre Güneş Professional Lighting Design Türkiye
10
≥ T-Noktalarının Tanrısı – İki Kule Almanya’nın Bonn kentindeki Telekom köprüsü 2009 yılının başlarında Deutsche Telekom AG, “Bundesstrasse Neun” üzerinden konser salonu ve Telekom Deutschland GmbH’nın bir bina arasına bir yaya köprüsü inşa etme kararı aldı. Köprünün altından geçen otoban, Bonn’un şehir içindeki en önemli ana trafik yollarından biri. İnşa edilen köprü 74 metre uzunluğunda ve geniş biçimli. Köprünün iki yanından aşağı doğru inşa edilmiş iki çelik merdivenlerin yanında iki asansör kulesi bulunuyor. Bu alanın aydınlatması için Bonn’lu aydınlatma tasarımı bürosu LichtKunstLicht görevlendirildi. Basamakların üzerine ve köprü korkuluğuna düz bir hat boyunca beyaz LED lambalar yerleştirildi. Gündüz saatlerinde lambalar görünmüyor ve trafikte olan araç sürücülerin kamaşma ile gözünü almıyor. Köprünün tabanı, çevredeki diğer ögelere göre açık renkte ve köprü, her iki ucundaki kuleler arasında havada süzülüyor görüntüsü veriyor. Yaya geçidinin kenarlarına medya bantları monte edildi. Bunlar gündüz dahi görülebiliyor. Köprüye tam entegre edildikleri için, kapalı konumda sanki köprünün bir parçası gibi duruyorlar ve boş bir medya yüzeyi gibi algılanmıyorlar. Bu bantlar üzerinden mekân ve Telekom Kuruluşu ile ilgili seçilmiş sanatsal içerikler akıyor. Pembe “T” noktalarını bilmeyen var mı? Her biri onbir metre yüksekliği olan kulelerin üst ve alt kenarlarına LED profil lambaları yerleştirilmiş. Bunlarla süt rengindeki cam cephe arkadan aydınlatılıyor. Sabah ve gece saatlerinde yayalar da tasarıma entegre oluyor.
Kulelerin cephelerinin alt kısmına sensörler yerleştirilmiş. Sensörler her geçen kişinin hareketini algılıyor ve bu harekete göre sarı renkli LED lambalar yanıp sönüyor. Yaya yaklaştıkça, yanıp sönme işlemi kuvvetleniyor. Bu “ışık gölge” oyunu kişiler arttıkça neşeli bir grup eylemine dönüşebiliyor. Projeye katılanlar: Yapı sahibi: Deutsche Telekom AG Mimarlar / Mühendisler: Schlaich Bergermann ve Partner, Stuttgart Aydınlatma planlaması: Licht Kunst Licht, Bonn / Berlin Uygulanan ürünler: Insta korkuluk aydınlatması, Philips: Asansörlerde ışık huzmesi, Eventa AG: Yazılımı ile birlikte ikili-puls lazer, Squadrat Medya bandı Fotoğraflar: Lukas Roth, Köln
GÖRÜNÜM
≥ Vasa hayaletleri İsveç’in Ljusrum AB kentinde heyecan verici bir uygulama 10 Ağustos 1628 yılında Vasa adlı savaş gemisi Stokholm limanından ilk yolculuğuna çıktı. Gemide 145 gemici vardı. Bunların çoğu bir daha denize çıkamayacağını henüz bilmiyordu. Birkaç dakika sonra gemi sallanmaya başladı ve kısa süre sonra battı. Ljusrum tarafından bahar döneminde Djurgardsljus ışık etkinliği için tasarlanan ışık uygulaması bu trajediyi anlatıyor. 26 Şubattan 7 Mart 2010 tarihine kadar ziyaretçiler büyüleyici ışık uygulamasını izleyebildiler. Kraliyet Djurgarden Yönetimi “sihirsel birşeyler yaratmak üzere” Ljusrum AB firmasını görevlendirdi. Aydınlatma tasarımcıları ışık ile geminin batmasından sonra gemi mürettebatının nasıl yukarı çıkarak limana sığındıklarını anlatıyor. Efsaneye göre buzun üzerinde klasik hayalet görüntüsüne sahip parlak beyaz insan şekilleri görünür. Uygulamada bu dram Vasa müzesi girişinin yanındaki tersanede sergilendi. Aydınlatılmış olan gemi direkleri uzaktan rahatlıkla görülebiliyor ve müze ziyaretçilerini kendisine çekiyordu. Ruhların geri dönüşü, buzları kırarak batan gemi gürültüsünün ekosu ile seslendirildi. Projeye katılanlar: İşveren: Kungliga Djurgårdsförvaltningen / İsveç Aydınlatma tasarımı: Julia Hansson, Ljusrum AB / İsveç
≥ Duygular gerçektir Olafur Eliasson ve Ma Yansongs Servisi, Pekin / Çin Halk Cumhuriyeti 4 Nisan 2010 tarihinden 24 Haziran Düz bir alanda hareket etmek 2010 tarihine kadar Pekin’de problemsiz mümkün olurken, yamuk gösterimde olan “Duygular bir zeminde ziyaretçi sürekli denge gerçektir” sergisinde Olafur Eliasson bulmaya çalışıyor ve ağırlığını ve ve Ma Yangsong ziyaretçileri bedenini zeminin eğimine göre günlük davranışlarında mekânsal ayarlaması gerekiyordu. Bu durum, oryantasyonlarının dışına çıkmaya çevremizi algılamamızda hareket zorladı. Görme yeteneğimiz ile eden cismin önemli rolünü bir kere öncelikli olarak yön bulmamızı daha gösterdi. Ziyaretçi, mekânın sağlarız. Buradaki kapsamlı derinliklerine doğru ilerledikçe uygulama ile, ortamın görünürlüğü zemin dikleşmeye başladı ve büyük ölçüde azaltıldı ve izleyenlerin dalga biçimli bir duvarda sona içgüdüsel olarak kendilerini güvende erdi. Aynı konstrüksiyon duvara hissetmemeleri sağlandı. da uygulanmıştı. Dolayısıyla Boyutları aşırı aşağı doğru çekilmiş tavan ve yamuk bir zemin ile boyutları değiştirilen galeride sanatçı Eliasson suni olarak yoğun sis odakları oluşturdu. Tavana yüzlerce flüoresan yerleştirildi ve bunlarla kırmızı, yeşil ve mavi bölgelerden oluşan bir ızgara şekli ortaya çıktı. Her renk bölgesinde iki nüansın dışında Cyan, Magenta ve sarı renkleri yarattılar. Yoğun ışıklandırılmış ortamdan geçerken, bu renk cümbüşü boyunca ilerleyebiliyor ve yön tayin edebiliyordunuz. Yön tayini için bir başka oryantasyon noktası, zemindeki konstrüksiyondu.
ziyaretçi bulunduğu mekânı sınırsız olarak algılıyordu. Ma Yanson: “Duygularımız ve duyularımız, gerçekleri alışkanlıklarımız ile ilişkilendirerek görür. Sadece gözlerimizi kapattığımızda, mekân ve ışık, ruhlarımıza dokunduğunda içimizdeki dünyayı hissedebiliriz. Destekleyenler: Zhongtai Lighting, Zhongtai Holding Group ve UCCA/RC
14 ormandan yukarı doğru ilerleyen ziyaretçileri gizli ışık çizgileri karşılıyor. Reklam kampanyasından sonra ağaç evinin mülkiyeti ağacın bulunduğu arazinin sahibine devredildi. Şu sıralar, mekânı tekrar restoran şeklinde kullanmak yerine özel/ticari kutlamalar ve etkilinkler için kullanmak amacıyla onay bekleniyor.
≥ Sarı Ağaç Evi Restoranı Yeni Zelanda’nın Auckland kentinin kuzeyinde yer alan Warkworth kasabasında çocukluk hayalleri Aslında ağaç ev Sarı Sayfaların bir reality TV reklamı için inşa edilmişti. Farklı bir restoran olarak tasarlanmıştı. Doğadan ilham alarak, ağaçların içine bir restoran inşa etme fikri, Sarı Sayfalar için tüm ürün ve hizmetleri bulmak için geliştirilmişti. Restoran Aralık 2008 tarihinden Şubat 2009’a kadar açıktı.
Projeye katılanlar: Proje yönetimi: The Building Intelligence Group – Gareth Skirrow, Blair Wolfgram, Joe Holden / Yeni Zelanda Mimarlar: Pacific Environments Architects – Peter Eising und Lucy Gauntlett / Yeni Zelanda Mühendisler: Holmes Consulting – Chris MacKenzie ve John Worth, Martin Feeney – Holmes Fire / Yeni Zelanda ‹nflaat firmas›: NZ Strong – Shane Brealey, Paddy Molloy, Megan Roberts; Citywide Construction Ltd – Jim Bellamy Ayd›nlatma tasar›m›: ECC Lighting & Furniture – Renee Kelly www.yellowtreehouse.co.nz
Mimari konseptin temelini çocuk hayalleri ve oyunlar, sihir ve büyü ile ilgili masallar oluşturdu. Pacific Environment Architects firmasından mimar Peter Eising şöyle diyor: “ Ağaç içine restoran yerleştirmeyi bırakın, çocukluğumdan beri bir ağaç ev inşa etmedim”. Sonuç olarak ortaya 40 metre yüksekliğinde bir ağaç evi çıktı. Geceleri, ağaçlara tutunan bu yuvarlak yapı parlayan, orman içinde bir fenere dönüştü. Sıcak renklerle sakin bir atmosfer yaratıldı. Restoranda 18 kişi akşam yemeği yiyebiliyor veya içki içebiliyor. Ağaca çıkış 60m’lik bir ahşap iskele üzerinden yapılıyor. İnanılmaz bir deneyim. İskelenin bazı parçaları yörede yetişen ve işlenen kırmızı renkli ahşap ile oluşturuldu. Dikey kanatlar ve latalar kalıcı fıstık çamı ve kavak ağacından yapıldı. İskele üzerinden geçerek karanlık
≥ İnsani bir dokunuş Matta Binası ve Şili / Santiago Nueva Las Condes Projesi Edificio Matta, Şili’nin Santiago bir işareti haline geldi. Ekolojik kentinde bulunan ve çoğu, ofis nedenlerden ve yeni yapı projesine mekânları olarak kullanılan yirminin insani bir dokunuş vermek için, Las üzerinde katı olan yepyeni bir Condes bölgesinden sorumlu olan gökdelen. Matta, Nueva Las kent planlamacıları, bu bölgenin Condes’i oluşturuan on iki binadan önemli bir oranının yeşil alanları olan biri ve şimdiden hem gündüz hem bir serbest zaman geçirme alanı de gece görüntüsünde şehrin olmasına karar verdiler. Binaların arasına geniş, yolları kaplı, etraftaki bürolarda çalışan insanlar için bitki ve su ögeleri ile bir dinlenme mekânı yaratıldı. Buna göre ofis çalışanları molalarında burada buluşabiliyor, telefon ve bilgisayar ekranlarının uzağında taze bir çevrede mesai arkadaşları ile dinlenebiliyorlar. Edificio Matta ve dış alanlarının aydınlatması aydınlatma tasarımcısı Paulina Sir’e verildi. Konsept, gökdelenin gündüz ve gece görüntüsüne yönelik yapılan bir araştırmaya dayanıyor. Binaya monte edilen lambalar mimarinin asıl özelliğini etkilemeyecekti. Başta
lambalar inşaatın kapanış aşamasında entegre edildi, çünkü binanın renk ve geometrisine ve cephenin yüzey dokusuna uygun olmaları istendi. Edificio Matta, Las Condes Bulvarına girişi temsil ediyor. Bu arada ışık 400 metrelik bir ana çizgiyi oluşturuyor.
Projeye katılanlar: Yapı sahibi: Sinergia, José Manuel Recabarren / Çin Halk Cumhuriyeti Mimari ve planlama: LCV Arquitectura; A4 Arquitectos / Çin Halk Cumhuriyeti Aydınlatma tasarımı: Paulina Sir Arquitectos / Çin Halk Cumhuriyeti Peysaj planlaması: María Teresa Leighton / Çin Halk Cumhuriyeti Mühendisler: VMB Elektroteknik: Fleischmann Ingeniería Perde: Accura Systems
16
GÖRÜNÜM
≥ Legia Stadyum’un yeni yüzü Stadyumun tam olarak aç›lmas› 2011 Bahar’›nda gerçekleflecek. Üç tribünde yaklafl›k 35.000 seyirciyi ağ›rlayabilecek kapasiteye sahip devasa yap›, d›fl bölümde 800 adetlik park yeri bar›nd›r›yor. Pilkarski Legia Warszawa Futbol Kulübü’nün muhteflem müzesi ise kapal› tribünde yer al›yor. Proje sonunda, Stadyum’un modernizasyonu için toplam 120 milyon Euro harcanm›fl olacak. Bu stadyum Polonya ve Ukrayna’n›n ev sahipliğinde oynanacak bir sonraki Avrupa Futbol fiampiyonas›’na aday olacak.
teknoloji, yüksek safl›kta anodize alüminyumdan imal edilmifl, birincil reflektörden etkin bir flekilde, ikincil reflektöre homojen bir ›fl›k dağ›l›m› vermektedir Bu sistemde etkin ve homojen ayd›nlatma elde edilmesi amac›yla 2500*2500 mm iç bükey faset yüzeyler tercih edilmifl olup, her bir üründe 2 adet 1000 W rotasyonel simetrik projektörler kullan›lm›flt›r. Elektrik güvenlik s›n›f› “CLASS I” olup Armatür güvenlik s›n›f› IP65’dir. Ayd›nlatma sistemi “ENEC” (European Norms Of Electrical Certification), “CE- EN 60598” standartlar›na ve “EN ISO 9001: 2000” Kalite Güvence sistemine göre üretilmektedir. www.moonlight.com.tr
Heper+Moonlight, stadyumun ayd›nlatma tasar›mlar›n› gerçeklefltirirken, patentli ikincil reflektör sistemleri ürün ailesinden; URBIS MEGA ürününü kullanm›flt›r. Maksimum verimli ›fl›k dağ›l›m›na imkân veren bu
≥ RAMPA Sanat Galerisi’ne yalın aydınlatma... Rampa, Leyla Tara Suyabatmaz ve ayd›nlatmas›n› Tepta üstlendi. Murat Arif Suyabatmaz taraf›ndan Ayd›nlatma, mekân›n yal›n mimarisi2010 y›l› Mart ay›nda Akaretler’de, ne ve güncel aç›k alan müzelerdeki 100 m2 ve 890 m2’lik karfl›l›kl› iki uluslararas› konseptine uygun olarak mekân olarak kuruldu. Özgün ifllerin s›va üstü lineer flüoresan armatürtan›t›lmas›n› amaçlayan ‹stanbul’un lerle yap›ld›. Ayr›ca ana bir ray sistebu yeni büyük galerisi Rampa’n›n mi döflendi ve bunun üzerine her
sergide değiflken olacak yap›tlar› ayr› ayr› ortaya ç›karacak çeflitli aç›larda QR-111 halojen ampullü ve yönlendirilebilir spotlar kullan›ld›. www.tepta.com
Made in TURKEY
ARCUS Yeni nesil yol aydınlatma armatürü Uluslararası Standartlar EN 60598-1 EN 60598-2-3 EN 13201 Mukavemetli ve uzun ömürlü gövde Çevreye duyarlı, geri dönüşümlü malzeme kullanımı Korozyona dayanıklık Reflektör Teknolojisi Optimized Reflektör® teknolojisi Yüksek verim ( %80) 60W-140W CPO-TW 70W-100W-150W-250W HIT / HPS Full Cut Off özelliği Kamaşmasız ve homojen ışık dağılımı Gövde Tasarımı Aerodinamik tasarım alüminyum enjeksiyon gövde Kontrol Ünitesi (Balast) IP66 / Optik Ünite IP66 Alet gerektirmeksizin açılıp, kilitlenme özelliği
MOONLIGHT AYDINLATMA SAN. TIC. LTD. STI. 1. Organize San. Böl. Uygurlar Cad. No.1 Sincan, (06935) ANKARA T: +90 312 267 54 30 (pbx) F.: +90 312 267 54 31 www.moonlight.com.tr
“Mimari Aydınlatmada Yeni Trendler” konferansı “Akşamdan kalma” mimari aydınlatma
Engin Cebeci
“Brokeback Lighting” İkinci sunum, belki de bugüne kadarki, benim gördüğüm, en renkli konuşmacılar olan İsveçli Olsson&Linder tasarım ofisi kurucu ortakları Erik Olsson ve Jöran Linder’e aitti. Tüm sunumlarını “Aydınlatma tasarımı insanlar içindir” kavramı üzerine yerleştiren ikili özellikle İsveç banliyölerinde yaptıkları çalışmalardan bahsetti. İsveç’in konut üretimi politikaları sebebiyle yaşanan sıkışmışlığın ve sıkıcılığın sosyal sorunları da beraberinde getirdiğini anlatan Linder, bu sorunları aydınlatma tasarımı ile çözemeseler de bir fark yaratabildiklerini anlattı. İkilinin beraber çektiği ve ekip olarak ışık ile olan aşklarını anlattıkları “Brokeback Lighting” başlıklı kısa filmleri ise görülmeye değerdi.
Emre Güneş
PLD Türkiye dergisi olarak Yapı Endüstri Merkezi işbirliği ile düzenlediğimiz “Mimari Aydınlatmada Yeni Trendler” konferansı 28 Mayıs Cuma günü gerçekleşti. Siteco ana sponsorluğunda gerçekleşen etkinliğe Dubai’deki Burj Al Arab ve İngiltere’deki Lighthouse projeleri ile ödül kazanan Iain Ruxton’ın yanı sıra Avrupa’nın başarılı aydınlatma tasarımcıları Erik Olsson, Jöran Linder ve Kevan Shaw konuşmacı olarak katıldı. “Akşam’dan kalma” Etkinlik PLD Türkiye editörü Emre Güneş’in Etkinliğin ilk sunumunu dünyanın önemli konuşması ile açıldı. Kısa konuşmasında Güneş, aydınlatma tasarımı ofislerinden Speirs and bir “hayal” ile başlayan 5 yılık süreçteki PLD Major Associates’tan Iain Ruxton yaptı. Berlin’de Türkiye hikayesini paylaşırken özellikle 25 gerçekleşen PLDC 2009 etkinliğinde konuşan Ekim’de Türkiye’de ilk defa gerçekleştirecek ALD Roger Narboni’nin (ki kendisi 1 Ekim’de İstanbul etkinliği ile ilgili de bilgiler verdi. LightMapping İstanbul Konferansı konuğumuz) söylediği “Mimari aydınlatma öldü” sözüne Güneş’ten sonra söz alan ise etkinliğin ana “Hayır, sadece akşamdan kalma” diye cevap sponsoru Siteco’dan Aydınlatma Pazarlama veren Ruxton, aydınlatma tasarımının geçmişten IKAM ve Tasarım Grup Müdürü Engin Cebeci bugüne nasıl kriterlerle değerlendirildiğini ve oldu. Cebeci, 12 yıllık sektör tecrübesi süresince nereye doğru gittiğini anlattı. Sadece işlev ile aydınlatma tasarımı kavramının gelişimini başlayan aydınlatma tasarımı kriterinin sonra gözlemleyebildiğini belirterek, hem kişisel güzellik ve gösterişe dönüştüğünü anlatan olarak hem de şirket olarak böyle bir etkinliği Ruxton, gelinen noktada kriterlerin arttığını desteklemekten duyduğu memnuniyeti dile belirterek şöyle sıraladı: Sürdürülebilirlik, toplum, getirdi. fizyoloji ve psikoloji, entegrasyon ve işbirliği, marka, yaşam döngü maliyeti.
“Enerji kaynağı” olarak aydınlatma Konferansın son sunumu İskoçya’dan KSLD kurucu ortağı, aynı zamanda PLDA Derneği Sürdürülebilirlik Komisyonu Başkanı Kevin Shaw oldu. Aydınlatma tasarımı ile sürdürülebilirlik kavramlarının ortak paydasında gerçekleşen sunumunda Shaw, ekolojik tasarım yaklaşımları ve aydınlatma tasarımı çözümleri üzerine yoğunlaştı.
GÖRÜNÜM
“Mimari Aydınlatmada Yeni Trendler” konferansı
Kewin Shaw
Erik Olsson, Jöran Linder
Iain Ruxton
Emre Güneş, Iain Ruxton
Banu Durmuşoğlu
22
PLDA Light 2010 Töreni Metin: Louise Ritter Fotoğraflar: Christian Kaik
Professional Lighting Designers’ Association PLDA’nın bu yılki ışıklı tören gecesi gençlerin kültürel etkinliklerine tahsis edilmiş olan “Sankt Peter” kilisesinde gerçekleştirildi. Frankfurt kentinin merkezinde bulunan ve eskiden dini törenler için kullanılan binanın kullanım amacı birkaç yıl önce değiştirilmişti. Yapı bugün, tercih edilen alternatif bir etkinlik mekânı.
Işığı kutlama gecesi için hazırlanan 700 bilet çok çabuk tükendi ve eskiden kilise olarak kullanılan binanın salonu hızla uluslararası konuklarla doldu. Aydınlatma tasarımcıları, öğrenciler, üreticiler ve ışığın dostları rahat bir ortamda birbirleri ile fikir alışverişinde bulunmak ve sohbet etmek ve eski ve yeni meslektaşları ile buluşmak için bu fırsatı kaçırmadılar.
PLDA-ACT Architectural Lighting Design / Belçika’dan Koert Vermeulen, salonun ışık tekniği konseptinden sorumluydu ve kilisenin ana gövdesinde heyecan verici bir atmosfer ve tabii ki ışığı kutlamak için bir dans pisti yarattı. Bu etkinlik bir kere daha nice yetenekli dansçının ışık sektörüne kaptırıldığını gösterdi! Koert
Vermeulen’e çalışmalarında Irrlicht (Almanya) firmasının montaj ve teknik ekibi ile Joris Corthout / Belçika (Video operatörü) ve Dimitri Theuwisen / Belçika (Işık Operatörü) yardımcı oldu. Gecenin programı kısaydı ve Mimari Aydınlatma Tasarımı Yarışmasının dört kazananını sunma ile sınırlıydı. Yarışmayı kazananların tasarımları salonda sergilendi. Yarışma Philips firmasının sponsorluğunda gerçekleştirildi ve bu kilisenin de aydınlatma tasarımını kapsıyordu. Konseptin uygulaması dış alanda gösterildi. PLDA Başkanı Martin Lupton etkinlik vasıtasıyla FPLDA’dan Alison Ritter’e derneğe yapmış olduğu uzun yıllara dayanan katkılarından dolayı teşekkürlerini sundu. Alison Ritter on altı yıllık Genel Müdür’lük görevinden ayrılarak kendisini eğitim alanında yeni görevlere adayacak. PLDA etkinliği, daha önceki senelerde olduğu gibi, fuar alanı dışında gerçekleştirilen en büyük ışıklı etkinlikti. Sektörün çoğu ortağı aktif olarak ve geceye katılımları ile etkinliği destekliyorlar. Işık Töreni “Celebration of Light” uluslararası aydınlatma tasarımı camiasının iki yılda bir gerçekleştirilen buluşması olarak kabul ediliyor. Özellikle Wismar, Stockholm ve Hildesheim’daki yüksekokulların eski mezunları ve PLDA workshoplarına katılanlar bu etkinlikte buluşuyor ve bilgi alışverişinde bulunuyor.
24
Fikir yarışması Frankfurt’ta Luminale Etkinliği için yapılan geçici bir uygulama yarışması sonucu
Light+Building 2010 kapsamında gerçekleştirilen Luminale etkinliği öncesinde Professional Lighting Designers’ Association PLDA tarafından, proje ortağı Philips Lighting ile birlikte genç aydınlatma tasarımcıları için bir yarışma düzenlendi. Yarışmada istenilen, Main nehri kenarındaki Frankfurt kentinde bulunan gençlik kültür kilisesi “St. Peter” için (geçici) bir aydınlatma konseptinin geliştirilmesiydi. Mark Major(İngiltere), Roger Narboni(Fransa, Martin Lupton (İngiltere), Michael Rohde (Almanya ve Fernand Pereira (Hollanda) adlı kişilerden oluşan jüri toplam 176 adayın arasından dört genç tasarımcı veya tasarım ekibini seçti ve kilise için bir konsept geliştirmek üzere yarışmaya davet etti. Yarışmayı, Avustralya’nın Perth kentinden genç bir aydınlatma tasarımcısı olan Flynn Talbot kazandı. Talbot’un dışında Jessica Dietz(Almanya), Johanna Dittrich (Almanya), Chantelle Stewart (İrlanda) ile Chris Coulter (ABD) ve Matt Alleman(ABD) birinciyi yakın takip eden adaylardandı. Genç aydınlatma tasarımcılarının eğitimi ve desteklenmesi, PLDA’nın programının merkezinde yer alıyor. Genç tasarımcıların bir proje çervesinde gerçek bir iş çıkarmalarını sağlamak için Philips Lighting gibi bir ortağın katkısı kaçınılmazdı. 176’nın üzerinde katılım ve de verilen projelerin kalitesi, aydınlatma tasarımı mesleğinin artık varolduğunu ve gelecek neslin bu alanda gelişime açık olduğunu bir kere daha kanıtlıyor! Flynn Talbot, 1981 yılında Batı Avustralya’nın Perth kentinde dünyaya geldi. Bugün dünyadaki genç tasarımcıların arasından giderek daha fazla öne çıkıyor. Başlangıçta çalışmalarında mobilya ve sanayi tasarımına odaklanan Talbot, 23 yaşında bu eserlerini
Avrupa’da sergilemeye başladı (Londra ve Milano). Sonra, 2005 yılında gerçekleştirilen “Köln’den ilham almak” adlı sergi için 30 tasarımcının arasından seçildi. Talbot daha sonra Londra’ya gitti. Buradaki tepkiler kendisini tatmin etmiyordu ve bu nedenle daha duygusal çalışmalar arayışı içindeydi. Kariyer yolunu aydınlatma tasarımı yönünde değiştirdi ve o günden beri de bu konuda hiç pişmanlık duymadı. 2007 yılında yine memleketine, Perth’e döndü ve aydınlatma projeleri üzerinde odaklanmak üzere bir şirket kurdu. Birçok uygulama, soyut projeler ve yaratıcı aydınlatma tasarımları üzerinde çalıştı. 2009 yılında en son çalışması “Horizons” (Ufuklar) Sidney’de ve Londra’da sergilendi. 2010 yılında video tabanlı uygulamasını, Perth’de sergiledi. Flynn Talbot’un kısa konsept açıklaması St. Peter Kilisesi Frankfurt’un içinde olan tarihi bir yapı. Eskiden bu bölgede Frankfurt’un en büyük mezarlıklarından biri bulunurdu. Benim tasarımım buna bir bağlılık göstergesi olacaktı. Dini bir yapı özel bir yerdir. Ben aynı duyguları veren bir uygulama yapmak istedim. Ne zaman büyük bir kilise veya katedrale girsem, sanki orada çok muhteşem, anlatılamaz birşey varmış gibi kendimi çok küçük hissederim. Tasarımımın konsepti bu düşünceye dayanıyordu ve uygulamama “Portal” adı verdim. Tasarımımın, ışık aracı olarak eski ve yeni Frankfurt kenti arasında hizmet etmesini istiyordum. Ziyaretçinin yaşam ve ölüm hakkında düşünmesini ve gerçekten ne kadar küçücük olduğumuzu görmesini istedim. Bu çalışma, duyguları öne çıkartacak ve yaşam hakkında tartışma ortamları yaratacaktı. Uygulama, sanki gökyüzyünden bir parça St. Peter Kilisesine düşmüş etkisi yaratacaktı. Bu bulut içerden aydınlatacak ve yoğun ışıyacaktı. Işığı binanın üzerinden aşağı doğru ve yökyüzüne
doğru verecekti. Sis yavaşça rüzgarla binadan uzaklaşacak ve düşünce ve fikirlerimizi beraberinde götürecekti. Uygulamayı gerçekleştime aşaması Kulenin dış alanına ışıktan bir kare şekil oluşturuldu. Tüm uygulama bu alan ile sınırlıydı. Kuledeki saatin altında kulenin etrafına yatay yerleştirilen bir ray monte edildi. Buraya ışık rayları ile sis makinasının difüzörleri yerleştirildi. Flüoresanlarla sis ve çizgisel düzende yerleştirilen dar yansımalı LED lambaları ile kulenin cephesi ışıklandırıldı. Çizgisel düzendeki lambaların küçük bir taşıyıcı yapı üzerine monte etme fikri geliştirildi. Bunlar da rahatlıkla mevcut binaya monte edilecekti. Konstrüksiyonun çok karmaşık olmaması ve bina üzerindeki mevcut taşıyıcıdan faydalanılması isteniyordu. Aslında sis makinalarını kulenin içinde tutmak istiyordum ve sis hortumlarını binanın yan cephesinden çıkarmak istiyordum.
Bu hortumlar bir PVC hortum ile birleştirilecek ve dışarda çizgisel düzende yerleştirilen lambalara monte edilecekti. Sisi dışarı vermek için PVC hortumuna her 300 milimetrede bir 40 mm genişliğinde delikler açıldı. Burada da hedef, düz bir çizgi üzerinde bir sis sistemi oluşturmak ve kuleden bulutların çıktığı görüntüsünü vermekti. www.nothingintosomething.com www.flynntalbot.com Organizayson: VIA Verlag Event, Louise Ritter, Falk Düning Uygulama: Christian Breil, Andreas Ermisch, Jacqueline Goldschmidt, Nicole Petig
Chris Coulter + Matt Alleman
Chantelle Stewart
Ohanna Dittrich und Jessica Dietz
28
W orkshop
Zistergienserkloster in Bad Doberan/D
29
TRILUX NEXIMO LED ile yeni ışığı keşfedin...
www.optimumaydinlatma.com
TRILUX aydınlatmadan çok daha fazlasıdır. Neximo, çok yalın ve düz bir cam panel olarak algılanmakla birlikte, organic ışık çıkış formu sayesinde benzersiz bir tasarım nesnesine dönüşmektedir. Toplam 58 adet high-power LED ile çalışma alanı üzerinde direkt aydınlatma yanında geniş açılı endirekt aydınlatma sağlanmaktadır. LED teknolojisi, düşük güç tüketimi ve uzun ömürlü ve verimli aydınlatma çözümü sunar.
34
W orkshop
Zistergienserkloster in Bad Doberan/D
35
36
36.000 adet seramik çubuktan oluşan renkli dış cephe tüm ilgiyi çekiyor. Bina cephesindeki dar ahşap kısmı üst bölümü kaplıyor. Bununla bağlantılı olarak hemen alt bölümdeki katlanmış delikli metal levhadan oluşturulmuş cephe ise sesi yutuyor. Zemin katının üst bölümünde boydan boya yer alan pencere bandı yine baş kısımdaki cam kaplı ana girişte sona eriyor ve her iki yapı arasında görsel bir bağlantı oluşturuyor.
TW EM oA r :k sGhÜo NpI Ş I Ğ I V E M Ü Z E L E R
Brandhorst Müzesi, Münih Zistergienserkloster in Bad Doberan/D
37
Sanat eserleri için bir sanat eseri Münih’deki Brandhorst Müzesi Metin: Arup Lighting Fotoğraflar: View pictures, Hufton & Crow, Bitterbredt
Her sanat mekânının başarısı için doğru uygulanmış bir aydınlatma kaçınılmaz. Günışığı kullanımının ziyaretçinin keyif almasına katkısı olabilir. Çoğu zaman, içinde tablo ve heykellerin sergilendiği mekânlarda doğal ışık tercih edilir. Günışığının değişen özelliği avantaj olabilir, çünkü iç mekânın havasını neredeyse herzaman sanatsever müzede gezerken, onun farketmesine fırsat vermeden değiştirir.
38
3 3
1 2
4
1. Üst kat Galeri – Cy Twombly – Lepanto Salonu 2. Üst kat Galeri – Cy Twombly 3. Üst kat Galeri – Cy Twombly 4. Zemin kat - Galeri
Franz West
1. Üst kat Galeri – Cy Twombly - Lepanto Room 2. Zemin kat – “Patio” (Avlu) 3. Alt kat –“Patio” (Avlu) 4. Üst kat Galeri – Cy Twombly 5. Zemin kat – Galeri 4
1
4 2
5 3
2
3
TEMA: GÜNIŞIĞI VE MÜZELER
Müze ve galerilerin aydınlatma tesisatları tasarlanırken, sergilenen eserler ile ziyaretçinin izlemek için ihtiyaç duyduğu ışık arasındaki dengenin bulunması gerekir. Bunun yanı sıra, ödünç verilen eserler kapsamında yapılan anlaşmalarda galeriler arasında, gerekli olan aydınlatma gücü ve aydınlatma süreleri belirlenir. Müze ve galerilerin hem uluslararası standartlara uygun olmaları ve aynı anda ziyaretçiyi estetik olarak çekebilmeleri için fikir dolu ve deneyimli uygulamalar gerekir. Günışığı CO2 üretmez ve işletmesi maliyetsizdir. Doğru kullanıldığında, enerji tasarruflu bir binanın geliştirilmesinde önemli rol alır. Ancak, doğal ışığın galeri ve müzelerde kontrolsüz kullanımının dezavantajları da vardır. Güneş ışığı mekânı ısıtabilir veya sanat eserlerinin üzerine aşırı yansıyan ışık ile doldurur. Bu zorlukların üstesinden zekice ve yaratıcı biçimde kurgulanmış tasarımlarla gelinebilir., Tüm görünen risklere rağmen, geçmiş yıllarda yapı sahiplerinin günışığı ile aydınlatılan müze talepleri arttı. Tabii ki temel olarak başarıyla uygulanmış yaratıcı çözümler müze sahiplerinin, enerjiden tasarruf etme ve ortam yaratma fikirlerini ön plana koymalarına ve mimar ve aydınlatma tasarımcılarının çözüm önerilerine güvenmeye başladıklarını gösteriyor. (bkz Sayfa.... Değişimdeki müzeler). Şu sıralar uygulamaya alınanlar özellikle endirekt aydınlatma çözümleri veya camdan oluşturulmuş özel tasarımlar. Aslında endirekt aydınlatma konseptleri daha fazla planlama çalışması gerektiriyor ama temelde çok daha doğal bir ortamın yaratılmasını sağlıyorlar. Almanya’nın Münih kentindeki Brandhorst müzesi projesini verenler, sergilenen eserler için ana ışık kaynağı olarak günışığının kullanılmasına büyük önem verdiler. Buradaki hedef, eserleri sadece günışığının etkisi altında görmek isteyen ziyaretçi saatlerini mümkün olduğu kadar maksimize etmekti. Yeni binanın aydınlatma tasarımı konseptinin temelini bu düşünce oluşturdu. Brandhorst Müzesi geç 20.yüzyıl ile yakın zamana ait sanat döneminden daha çok tablolar olmak üzere büyük özel bir sanat eseri koleksiyonunu barındırıyor. Bina, boydan boya düz uzun, birbirine bağlantısı olan üç mekandan oluşuyor. Binanın büyük „baş kısmını“ Münih’in müze bölgesindeki güney batı köşesi oluşturuyor. Üç mekân birbirinden, farklı duvar cephe renkleri ve nüansları ile ayrılıyor. Müze katları birbiri ile içerden geçen bir merdiven ile bağlantılı. Binanın dış cephesi sekiz farklı renkli dikine yerleştirilmiş seramik panjurlardan oluşuyor. Yatay, katlamalı ve iki renkli metal kaplama ise ikinci katmanını oluşturuyor. Bu katmanlar ve renkler binanın dış cephesine değişik bir görüntü veriyor. Yakından bakıldığında canlı ve üç boyutlu etkisi yaratan görüntü, uzaktan eşit ve düz görünüyor. İç mekânda, sergi alanının çoğunu kontrol edilebilir günışığı ile aydınlatmak ve böylece sanatı; kalıcı bir
aydınlatma konsepti ile canlı göstermek hedeflendi. Aydınlatma tasarımından diğer sergi mekânlarına da özel bir hava katması istendi. Sadece kapalı kış günlerinde ve karanlık bastırdığında devreye alınan elektrik ışığı ise tamamen mimariye entegre edildi ve günışığının akışkan ve difüz özelliğini yansıtıyor. Günışığı konsepti, sadece en üst kattaki galerilerin değil, alt katların da doğal ışık ile aydınlatılmasını sağlayacaktı. En alt kattaki büyük „patio“’nun (avlu) tamamen günışığı ile aydınlatılması için tasarımda mekânların yeri değiştirildi ve bodrum kattaki alan da günışığı almış oldu... Zemin kattaki galerilerin aydınlatması için zekice tasarlanmış bir reflektör sistemi, galerideki çatı pencerelerinden gökyüzünün en uç noktasından gelen ışığı bu alana yansıtıyor. Galerilerin tamamında duvarlar beyaza boyalı ve döşemesi masif Danimarka meşesi ile kaplı. Renklerin hafifliği ve doğallığı aydınlık ve havadar bir ortam yaratırken sanat eserleri için nötr bir arka alan oluşturuyor. Günışığı ile aydınlatılmış galerilerde doğal ışık, ziyaret saatlerinin yüzde 50’si ile 70’i arasında kullanılabiliyor (galeriye bağlı olarak). Böylece sanat eserleri için sadece mükemmel bir ışık kalitesi sağlanmıyor aynı zamanda önemli ölçüde enerjiden tasarruf ediliyor. En üst kattaki galerilerin tamamı kontrollü günışığını çok katmanlı bir cam çatıdan alıyor. Çatıdaki yüksek performanslı güneşten koruyucu cam kaplama, iç alanları güneş ısısından ve UV ışınlarından koruyor. Cam, hem doğrudan giren güneş ışığını dağıtıyor hem de bunu yaparken ışık lekeleri oluşmuyor ve alt katların difüz olarak aydınlatılmasını sağlıyor...Güneşli günlerde difüz güneş ışığı sürekli değişiyor ve tüm özelliklerini sergiliyor ve galerilerin tamamen doğal ışıkla aydınlatıldığı ziyaretçi saatlerinin süresini artırıyor. Cam kaplama altında yer alan motorla çlaışan kanatlar sayesinde güneş ışığının değişkenliği kontrol ediliyor ve üst katlardaki tüm odalarda farklı ışık ortamlarının yaratılmasını sağlıyor. Ziyaretçi saatleri dışında bu kanatlar kapatılarak, sanat eserlerinin gereksiz yere güneş ışınlarına maruz kalmaması sağlanıyor. Uygulama ayrıca ziyaretçi saatleri esnasında daha yüksek aydınlatma gücünün de kullanılmasına olanak sağlıyor. Bu değer genelde kalıcı sergiler için 300 Lux seviyesinde oluyor. Üst kattaki büyük galerilere giren ışık ayrıca, gerdirilerek tavana asılmış ışık geçirgen bir folyo örtü ile dağıtılıyor. Bu sayede mekânlarda oluşan ışık difüz, sakin ve eşit orantılı. Gerdirilmiş folyo örtü ışığı eşit dağıtırken, Soldaki fotoğraf: Bistro dahil, sade bir şıklıkta aydınlatılmış giriş alanı alt kattaki avluya çıkıyor. Bu alan yan tarafa yerleştirilmiş bir cam cepheden ışık alıyor. Camın iç kısmına uygulanan ayarlanabilir panjur kanatları ve flüoresanlar günışığının girişini kontrol ediyor. Salondaki sanat eserlerinin sergilendiği ana duvar flüoresanlarla donatılmış yarı kısmı sıva altına gelecek şekilde yerleştirilebilen duvar ışıklıkları ile aydınlatılıyor.Salonda bulunan ve mekâna hakim bir merdiven üzerinden diğer galerilere geçiş sağlanıyor.
Brandhorst Müzesi, Münih
39
40
Cam kanatlar Motorlu kanatlar Güneşten koruma ögeleri olarak yatay konumlı kafes konstrüksiyon Cam kaplama
Günışığı faktorü dağılımı
Serbest yansımalı uzun alan lambası, bina cephesine monte edildi
Projektör montajı için adaptor
Ayrıntı A
Ayrıntı A: UG/EG, Avlu, Doğal ışık ile aydınlatılmış sergi Aydınlatma yoğunluğu dağılımı Işık yoğunluğu dağılımı
T EWMoAr: kGsÜhNoIpŞ I Ğ I V E M Ü Z E L E R
Brandhorst Müzesi, Münih Zistergienserkloster in Bad Doberan/D
gökyüzündeki bulutların hareketi ile yine de hafif bir şekilde ışık değişikliklerini ve güneşin, farklı saatlerdeki sürekli değişen konumunu içeri aktarıyor. Gece ve çok bulutlu günlerde ara salonun tavanına gizli olarak yerleştirilmiş olan flüoresanlar devreye giriyor ve müze kapanana kadar gerekli aydınlatmayı sağlıyor. Flüoresanlar, tavan aralığındaki tüm diğer ögeler ile uyum içinde, bu uygulama için özel olarak hesaplanan bir açıdan yerleştirilmiş, böylece hemen altında yer alan folyo örtü üzerinde gölgeler oluşturmuyor. Işık kumanda sistemi; jaluzilere ve flüoresanlara kumanda ediyor ve tüm ışık koşullarının, sanatın izlenmesi için en uygun ışığı sunacak şekilde olmasını ve eserlerin üzerine onlara zarar verecek miktarda ışığın gelmemesini sağlayacak seviyede, kontrollu şekilde olmasını temin ediyor. Zemin katında yer alan samimi bir ortam yarattığı söylenebilecek galeriler ışık tekniği açısından inovatif çözümlerle donatılmış. Bu sayede mekânlar, günışığı asimetrik olarak içeri giriyor olsa da eşit oranda ışık alıyor. Çevresinde binayı koruyan başka bina ve ağaçlara rağmen, hemen üzerindeki kata ışığın;mekâna yanlardan, duvarların üst kısımlarında bulunan pencerelerden girmesi gerekiyordu. Bunu sağlamak için, pencerelerin dışına bir günışığı yönlendirme sistemi kuruldu. Sistem, üstteki pencerelerden giren günışığı ve güneş ışınlarını yönlendiriyor. Işık yönlendirme işlemi, pencere camlarına entegre edilmiş olan ve hava şartlarından koruyacak olan prizmatik akril plakalar ile sağlanıyor. Sistem üst pencerelerin dışına belli bir açıda monte edilerek günışığının en uygun biçimde galerilere yönlendirilmesi sağlanıyor. Alt katlardaki mekanlarda günışığı üst pencerelerden kumaş storlar arasından içeri ve galerilerin görünen tavanını oluşturan bir dizi ışık geçirgen kanatlara yönlendiriliyor. Kanatlar ışığı zayıflatarak dağıtıyor ve mekâna ve hemen mekânın üzerindeki yapıya değer katıyor. Işık asimetrik bir şekilde girse dahi, sergi mekânlarının sanki yukardan aydınlatılıyormuş gibi, eşit orantıda ışık almasını sağlıyor. Üst pencerelere yerleştirilen motorlu jaluziler güneş ışığınında değişkenliğini kontrol etme olanağı sunuyor. Zeminkatındaki galerilerin inovatif gün şığı konseptinin verimliliğini test etmek ve değerlendirmek için bilgisayarda kapsamlı bir model oluşturuldu ve ayrıca tipik bir zemin katı galerisinin yarısını gösteren tam bir maket hazırlanarak testler yapıldı. Konseptin tamamının denenmesi ve ışık kıran kanatların denenmesi ve bunların en uygun yerleştirme açısını belirlemek için bu test çok önemliydi. Gerektiğinde günışığı, gizli olarak yerleştirilmiş flüoresanlar ile tamamlanıyor. Flüoresanlar, kanatların hemen üzerindeki alana yerleştirilerek kubbeli tavan alanın aydınlatılması ve galeride yumuşak, difüz ve eşit orantılı bir ışıklandırma sağlanmış. Zemin katından büyük bir merdiven ile ulaşılan merkezî avlu yerin altında. Bu alan, zemin yüksekliğindeki binanın kalan kısmına açılan büyük bir çatı penceresi üzerinden doğrudan yukardan güneş ışığı ile aydınlatılıyor. Cam
Zemin katından büyük bir merdiven ile ulaşılan büyük merkezi “patio” olarak adlandırılan salon yerin altında. Salon, binanın diğer kalan kısmına zemin seviyesinde sınır yapan büyük bir pencereden giren gün ışığı ile aydınlatılıyor.
Avlu
41
42
Günışığını yönlendirme kapağı
Pencere Günışığı kontrolü için motorlu ayarlanabilir jaluzi Işık dağılımını yapmak için motorlu kumaş stor
Detay B
Taşıyıcılar üzerinden doğrudan yansıyan flüoresanlar
Günışığı faktörü dağılımı
Işık geçirgen kanatlar (Barrisol veya difüz cam türünde)
Projektör montajı için elektrik rayları
Ayrıntı B: EG, doğal ışıkla aydınlatılan sergi Işık yoğunluğu dağılımı
Okalux-K
Motorlu jaluzi kanatları
Detay C
Flüoresanlı sıva üstü lamba ve dar yansımalı reflektör
Kafesli ızgara seviyesi
Günışığı faktörü dağılımı
Işık tavanı Projektör montajı için tavan donanımının aralığından ışık tavanının üzerine doğru yerleştirilen lamba yuvası
Ayrıntı C: OG, Galeri, doğal ışıkla aydınlatılan sergi
Işık yoğunluğu dağılımı
Okalux-K
Motorlu jaluzi kanatları Flüoresanlı sıva üstü lamba ve dar yansımalı reflektör
Günışığı faktörü dağılımı
Kafesli �zgara seviyesi
Işık tavanı
OG, twombly Salon, doğal ışıkla aydınlatılan sergi
Projektör montajı için tavan donanımının aralığından ışık tavanının üzerine doğru yerleştirilen lamba yuvası
Işık yoğunluğu dağılımı
T EW Mo Ar: kGsÜhNoI Şp I Ğ I V E M Ü Z E L E R
Difüz ve çok katmanlı bir tavan sistemi üzerinden üst kattaki galeriler hem günışığı alıyor hem de elektrik ışığı ile aydınlatılıyor. Cam tavanın altında yer alan motorlu panjur kanatları sayesinde güneş ışığının değişkenliği kontrol ediliyor. Tavan arasındaki alana ışık rayları yerleştirilmiş ve tavana ışık geçirgen bir folyo gerdirilmiş, böylece mekân eşit orantılı bir aydınlığa kavuşuyor.
Zemin katındaki galeriler inovatif bir teknik ile mekânın yan üst kenarında bulunan tavan pencerelerinden günışığı alıyor. Tavandaki difüz panjur kanatları içeri giren asimetrik günışığını azaltıyor ve ışığı galeriye, sanki gerçekten yukardan aydınlatılıyormuşcasına eşit orantıda dağıtıyor.
Brandhorst Müzesi, Münih Zistergienserkloster in Bad Doberan/D
kaplamanın dışına yatay kanatlar yerleştirilmiş, bu sayede bu alanın altında kalan salonlara doğrudan güneş ışınlarının girmemesi sağlanıyor. Burası aynı zamanda ziyaretçilerin üzerinde dolaşabileceği geniş bir yüzey. Cam kaplamanın dikey alanında hemen ana merdivenin yanına yerleştirilen dikey cam kanatlar ise yine güneşten koruma sağlıyor. Avlu cam kaplamasının iç kısmında ayarlanabilir kanatlar ve flüoresanlar yerleştirilmiş ve diğer galerilerde olduğu gibi ışık ortamlarının benzer ölçüde kontrolünü sağlıyor. Elektrik ışığı, ayarlanabilir kanatların arasına yerleştirilen, uzun alan aydınlatan lambalarla sağlanıyor. Diğer galerilerde olduğu gibi burada da yüksek renk verimi (CRI>90) olan T5 ampulleri kullanılıyor. Böylece sergilenen sanat eserleri gerçek ve canlı görünüyor. zemin katında fotoğraf ve kağıt üzerine yapılan eserlerin yer aldığı birbirine sınır oluşturan altı galeri, sadece elektrik ışığı ile aydınlatılıyor. Bunun için tavana bir dizi şeklinde „ışık kutuları“ yerleştirilmiş. Işık kutularının etrafına monte edilmiş elektrik rayları ise gerektiğinde belli eserlerin vurgulanmasını sağlayacak ışıklandırmaya imkan veriyor. Burası ışığa hassas eserlerin korunması ile ilgili zorunlu tedbir gerektiren bir alan ve bunun için günışığı ile aydınlatılmayan mekânlarda elektrik ışığı ile sabit ışık ortamları oluşturma seçeneği daha uygun görülüyor. Brandhorst Müzesini gündüz ziyaret edenler, galerilere yansıyan doğal ışığın eşit ve düzenli kompozisyonlarına hayran kalıyorlar. İçerde iken herzaman dışarıya olan bağlantı mevcut. Akşama doğru, günışığı yok olurken, zekice tasarlanmış elektrik aydınlatması sayesinde mekânların ışık kalitesi ve ambiyansı sürüyor. Projeye katılanlar: Mimarlar: Sauerbruch Hutton Aydınlatma tasarımı: Arup Lighting, Londra ve Berlin Uygulanan Ürünler: Güneşten korumak için uygulanan cam kaplama: Okalux Gerdirilmiş ışık geçirgen folyo örtü: Barrisol Işık kırmak için prizma şekilli koruyucu : Siteco Işık bantları: Tecton, Zumtobel Restoranda ışık hatları: LED-Özel lambalar, Zumtobel
43
44
Yeni Akropolis Müzesi, Akropolis tepesinin başında yer alıyor. Mimarlar bilinçli olarak Akropolis kalıntılarının bu noktadan görülmesini istedi. Bu bağlamda bir cam cephe zaten kaçınılmazdı.
Yeni Akropol Müzesi, Yunanistan’da son 20 yıl içinde kamusal alanda yapılan en önemli projelerden biri. Orjinal halleriyle 1874 yılında inşa edilen Akropolis Müzesinde sergilenen sanat eserleri ve cisimleri, depolanan veya yabancı ülkelerin müzelerinde bulunan hazinelerin sadece çok küçük bir miktarı. 19. Yüzyılın başında yedinci Earl of Elgin tarafından İngiltere’ye çıkartılan Parthenon’a ait sanat eserlerinin iadesi konusunda süren uluslararası tartışmalar onlarca yıldır devam ediyor ve gerçekten ulusal boyutlu ünlü bir vakaya dönüştü. Bu tür eserlerin iadesi ile ilgili en büyük endişe ise, sonradan bunların doğru bir şekilde teşhir edilmesini sağlamak için uygun bir yerin olmamasıydı. Yeni Akropol Müzesinin açılması ile birlikte tüm bu tartışmalar geçersiz hale geldi. Artık Parthenon’a ait sanat eserlerinin bir evi var. Gün ışığı ile aydınlatılarak sergilenen tüm eserlere hakkını veren modern ve en uç taleplere cevap verecek bir yer. Yaklaşık 4.000 buluntu, ki bunların çoğu Atina’daki Akropolis’ten gelen parçalar, 14000 metrekarelik bir alan üzerinde sergilenecek. Müze Haziran 2009 tarihinde halka açıldı ve ilk iki ay içinde 523540 ziyaretçi ağırladı. Bu rakam günde ortalama 9.200 ziyaretçi anlamına geliyor.
T EWMoAr:kGs Ü hN oIpŞ I Ğ I V E M Ü Z E L E R
Yeni Akropolis Müzesi, Atina Zistergienserkloster in Bad Doberan/D
Gerçek ve üzerinde oynanmamış sanat Antik Yunanistan’a ait heykeller ve sanat hazineleri Yeni Akropolis Müzesinde günışığı altında sergileniyor. Metin: Arup Lighting, Alison Ritter Fotoğraflar: Christian Richters, Peter Mauss, KTIRIO Technical Editions, Arup Lighting
Antik dünyanın yedi harikasından biri değil, ancak muhtemelen her okul çağındaki çocuk Atina’daki Akropolis’i bilecektir. Ayrıca dünya dışı varlıklar tarafından mavi gezegenin muhtemelen en meşhur kalıntıları olarak görülüyordur. Mimarlar ve aydınlatma tasarımcıları arasında, antik Yunanistan’ın henüz yıkılmamış en önemli yapısı Partenon dahi, günışığı mimarisinin en iyi örneği olarak gösteriliyor. Buradan yola çıkılarak Yeni Akropolis Müzesinde sergilenen eserler için ilk ışık kaynağı olarak günışığı kullanılması gerekliliği ortaya çıktı. Aslında işin özü antik eserler 2600 sene önce nasıl sergileniyorlarsa öyle bir ışıkla sergilemekti: tamamen doğal ve hiçbir şeyi değiştirmeksizin.
45
46 Alternatif konsept – Çatı penceresiz günışığı
Alternatif A İnce mikro plakalar ve Okalux cephe
Mikro Yoğun yansıyan ışık plakalar
Mikro plakalar
Yoğun yansıyan ışık
Okalux cam
X1
Friz Y1
Berrak
Metop
Y2
Berrak
Güney cephe
Alternatif B Çatı pencereli ve serigrafi baskılı Okalux cephe
Friz
Okalux
X2
Alınlık
Metop
Metop
Doğu ve batı cephesi
Friz Berrak
Metop
Y2
Alınlık
Berrak
Metop
Doğu ve batı cephesi
Ayarlanabilir ince plakalar
Çatı penceresi
Pencereler, Farklı yoğunluklı serigrafi baskı
Ayarlanabilir ince plakalar
İki ışık renkli flüoresanlar
Çatı penceresi
Berrak
Friz
Y2
Metop
Güney cephe
Berrak
Alınlık
Pencereler, Farklı yoğunluklı serigrafi baskı
Ayarlanabilir ince plakalar
Friz Y1
Metop
Kuzey cephesi
Ayarlanabilir ince plakalar
Çatı penceresi
Pencereler, Farklı yoğunluklı serigrafi baskı
Friz
Friz Berrak
Güney cephe
Alternatif C Cam üzerinde farklı serigrafi baskısı olan cephe
Kuzey cephesi
Farklı baskı yoğunluklu serigrafi baskı
Farklı serigrafi baskı yoğunluklu okalux pencere
Y1
Friz Berrak
Metop
Parthenon’a doğru engelsiz görüş
Ayarlanabilir ince plakalar
Friz Y3
Berrak
Doğu ve batı cephesi
Metop
Kuzey cephesi
Alternatif konsept - suni ışık Ray sistemi
Ray sistemi
Alternatif A Ray sistemi 30O
15O
15O
Friz Metop
Friz Alınlık
Güney cephe
Friz
Metop
Berrak
Doğu ve batı cephesi
İki ışık renkli flüoresanlar
Metop
Kuzey cephesi
İki ışık renkli flüoresanlar
Döndürülebilir ince plakalar
Döndürülebilir ince plakalar
Halojen spotlar
Aternatif B Entegre çatı pencereli
15O
30O
Halojen spotlar
opal 30O
15O
15O
15O
23O
Ayarlanabilir ince plakalar
30O Friz Metop
Güney cephe
Friz
Friz Y3 Alınlık
Metop
Doğu ve batı cephesi
Berrak
Metop
Kuzey cephesi
T EWMoAr: kGsÜhNoIpŞ I Ğ I V E M Ü Z E L E R
Arup Lighting 2001 yılında mimarlık yarışmasını kazanan Bernard Tschumi mimarlık ofisi mimarları ile yakın işbirliği içinde dünyanın en meşhur sanat eserleri için bir aydınlatma konsepti ve ziyaretçilerin unutamayacakları bir mekân deneyimi tasarlamaya başladı. Aydınlatma tasarımını uygulama işi OCNAM (Organization for the Construction of the New Acropolis Museum) tarafından Londra’daki Florence Lam tarafından yönetilen aydınlatma tasarımı ekibine verildi. Böylece Arup Lighting, projeden ve açılıştan ilk sergiye kadar tüm aşamalardan sorumluydu. Işık, yeni Akropolis Müzesinin ana konusu. Diğer tüm tasarım ögelerinden çok daha önemli ve mimari planlamanın merkezini oluşturuyor. İç mekânlar bina cephelerindeki ve çatıdaki geniş pencerelerden giren, Attika’nın üzerindeki gökyüzünün o özel ışık gücüne sahip doğal ışığı ile aydınlatılıyor. Bu müze sadece belli bir sergi uğruna yapılmadı, aynı zamanda modern mimarinin de bir sembolü. Binanın görüntüsü davetkâr ve ziyaretçilere açık. Gerçek bir günışığı müzesi. Müze içindeki çoğu mimari kalıntının mümkün olduğu kadar dışarda görünmesini sağlamak için ışığın bu koşulları içeri yansıtması istendi. Yeni Akropolis Müzesini de eşsiz kılan günışığı ile sanat arasındaki bu sıkı ilişki. Antik eserlerin yer aldığı salon Çoğu sergi mekânında olduğu gibi mimarlar, antik eserlerin bulunduğu salonunda günışığı almasını istediler. Salon, doğal ışığı iki katı kapsayan kuzey cephesi ile bir dizi çatı penceresinden alıyor. Müze ziyaretinin önemli bir kısmını buraya hakim olan günışığı oluşturuyor ve yılın çoğunluğunda sergilenen eserlerin görülmesi için temel aydınlatmayı sağlıyor. Eserleri ışıktan koruma konusu bu salonda geçerli değil. Ancak herzaman doğrudan güneş ışığı almamaları sağlanmalı ve içeri giren güneş ışığının miktarı kontrol edilmeli. Elektrik aydınlatması çatıya yerleştirilen günışığı sensörleri ile bağlantılı. Sensörler elektrik ışığını kumanda ediyor ve kapalı havalarda günışığını elektrik ışığı ile destekliyor.
Aynı mesafeli projeksiyon Yer 38,0O, 0,0O
Günışığı pasif bir biçimde kullanılıyor. Salondaki günışığı ile elde edilen aydınlatma yoğunluğu, günün saatleri veya mevsimlere ve hava şartlarına göre değişiyor. Eserleri güneşten korumak için cam cephenin alt
Parthenon Galerisinin gösterimi
bölümlerine serigrafi baskı yapılmış. Cam cephenin üst bölümlerinde karartma bulunuyor. Dolayısıyla salondaki günışığı yumuşak ve eşit. Serigrafi baskı uygulanan camdan ise yan taraftaki binaların görülmesi engellenmiş oluyor. Güneş yavaş yavaş batarken, sergilenen eserler,
Güneşin durumunu gösteren diyagram
Yeni Akropolis Müzesi, Atina Zistergienserkloster in Bad Doberan/D
47
48 üzerlerine yönlendirilmiş projektörler ile beliriyor. Projektörler elektrik rayları üzerine monte edilmiş ve raylar duvarın üst kısmında kalan pencere pervazlarının kenarına görünmeyecek şekilde yerleştirilmiş. Doğal ve elektrik ışığı (vurgulama ve temel aydınlatma da) pencerelerin olduğu bu üst alandan geliyor. Herhangi bir görsel engel oluşmaması için aydınlatma planlaması, mimarlar ile birlikte yakın işbirliği içinde yapıldı. Projektörler kafes sisteminde yerleştirilmiş. Lambalar farklı açılardan sanat eserlerinin üzerine doğru yönlendirilmiş. Böylece aydınlatma esnek bir biçimde, eklenecek eserlere göre de ayarlanabiliyor. Heykeller, en önemli sanat eserlerinin her zaman, sütun düzenini ortasına alacak şekilde konumlandırılmış. En önemli heykellerin her biri üç veya dört projektör ile aydınlatılıyor. Sütunlara yerleştirildikleri noktalardan ışık konisi kesitleri ve zeminde gölgelerin oluşmaması için lambalar çok hassas bir ayarlamaya tabi tutulmuş. Vurgu aydınlatması heykellerin şekil ve ayrıntılarını öne çıkartırken, duvarın üst kısmındaki pencerelere entegre edilen difüz ışıklı tavan aydınlatması, rahat bir ortam görüntüsü sunuyor. Işık, tüm yüzeylerden yüksek tavanlı mekâna yansıyor ve serbest duran sanat eserlerinin şekillerini ortaya çıkartıyor. Sergilenen eserlerin aralıklı yerleşimi tesadüfi görüntüsü verse de, bu yerleşim çok ayrıntılı olarak yapılan bir hiyerarşi çalışmasının sonucu. Antik eserlerin bulunduğu salonun ışık kalitesi burada bulunan figürlere tam uyuyor. Gece veya gündüz, bu alan her zaman gezmeye değer.
frizin 160 m’den fazlası zamanımıza kadar ulaşabilmiş. Birçok parçası ise dünyanın çeşitli başka noktalarında. Metoplar, Parthenon’un sütunlarının üzerindeki dekoratif rölyef bandın bir parçası olan 92 mermer plakadan oluşuyor. Her bir tabaka üzerinde rölyef olarak savaş sahnelerinin ayrıntıları ile mitolojideki insan başlı, at gövdeli, dört ayaklı yaratık olarak bilinen Kentauren’ler ve efsanevi Teselyalı Lapithen görülüyor. Yeni müzedeki Parthenon salonunda Metop’lar, bina içinde eskiden de bulundukları şekilde sergileniyorlar. Ziyaretçilere eksiksiz bir eser olarak neye benzediklerini göstermek için eksik olan heykellerin yerine kum taşından dökme taklitleri yapılmış. Parthenon Tapınağı’nın Doğu ve Batı cephelerini pedimentler oluşturuyor. Bunlar 3,3 m’lik yüksek çatı kalkanı içine yerleştirilmiş bir dizi muhteşem biçimli heykelden oluşuyor. Beş metre yüksekliğindeki cam kaplı salonun günışığı konsepti, müzenin; eserler ve ziyaretçiler sıcaktan bunalmadan, gözleri güneşten kamaşmadan ve dışarıyı görmeden gezilecek şekilde olmalıydı. Galerinin cephesine çift cam uygulanmış ve camlar özel bir katmanla kaplanmış. Bu sayede Güney Avrupa’da yaz aylarında görülen yakıcı sıcaklıktan koruma sağlanıyor. Ziyaretçilerin gözlerinin güneş ışınlarından kamaşmasını önlemek ve içerdeki eserleri rahatça izleyebilmelerini sağlamak için cam üzerine serigrafi baskı uygulanmış. Baskı üzerinde farklı yoğunluklarda (camın alt ve üst kısımlarında daha yoğun) siyah noktalar bulunuyor ve böylece Parthenon’u görmek kolaylaşıyor.
Cam kaplı çatı penceresinden giren difüz günışığı
İki renkli flüoresan ile dolaylı mekân aydınlatması
Bir ray sistemi üzerine monte edilmiş spotlight’lar
Parthenon salonu Yeni Akropolis Müzesindeki sergi salonlarında bulunan şartlar hiçbir başka müzede olmadığı kadar doğal ışığa bağlı. Bu durum kendisini en çok Parthenon salonunda gösteriyor. En ince ayrıntısına kadar düşünülmüş günışığı kullanımı sayesinde burada yer alan eserler, doğal çevrelerinde oldukları gibi görünüyor. Çoğu eser göz hizasında olduğu için ziyaretçi, orjinal ayrıntıları kolayca görebiliyor. Her bir eserin doğru konumlandırılması ve iyi ışık kalitesi sayesinde, zaman içinde daha az zarar gören eserlerin orjinal pigment boyası (patina) görülebiliyor. Galerinin eşsiz tasarımı sayesinde mermer figürler yakından ve arka planda orjinal mekânlarının kulisinde görülebiliyor. Parthenon’un üst kısmındaki mimari süslemeler üç ögeden oluşuyor:
Friz, metop ve pediment. Aydınlatma konsepti, sanat eserlerinin mekân içinde yerleşimi ve hiyerarşisine göre geliştirildi. Atinalıların göçünü gösteren friz, mermer üzerinde rölyef heykelleri bulunan ve Cella des Parthenon’un üst kısımlarını çerçeveleyen ve orjinal binanın dışından görünmeyen boydan boya uzanan bir yapı şeridi. Orjinal
Bir heykelin veya rölyefin dokusu, ışığın içeri girişi ve özellikle giriş açısı ile daha fazla veya daha az öne çıkartılmış oluyor. Giriş açısı ne kadar eğimli olursa, eserin dokusu daha fazla görülüyor. Çok büyük biçimli dokulara sahip bir alan (Metop ve pediment üzerindeki figürler gibi) frizlerde olduğu gibi çok ayrıntılı ve hassas yüzeye göre aynı ölçüde asimetrik bir aydınlatma gerektirmiyor. Arup Lighting, bu projede mimar ekipler ile birlikte çok yoğun çalıştı ve tasarımın her aşamasında katkı sağladı. Sergilenen sanat eserleri, farklı günışığı ortamlarında ve bununla birlikte modelleme efektleri konusunda test edildi. Sadece bu şekilde, en uygun günışığı ve görme koşulları planlanabildi ve hem rahatlık hem de görsel konforu sağlayacak bir mekân oluşturuldu. Geleneksel olarak daha çok, tiyatrolarda bulunan şekilde aydınlatma teknikleri kullanıldı. Bu amaçla çatıya bir sıra şeklinde çatı pencereleri yerleştirildi. Yukardan gelen günışığının heykellerin üzerinden sıyırarak geçmesi planlandı. Bu hareket mekanda belli bir ışık oyunu oluşuyor, çünki yan pencerelerden içeri giren ışık ortamı tamamlıyor ve de fizlere gün içinde biçim olarak değerlendiriyor. Karanlıkla birlikte elektrik ışığı devreye giriyor. Tüm
Antik eserlerin yer aldığı salonun aydınlatma konsepti.
T EWMoAr: kGsÜhNoIpŞ I Ğ I V E M Ü Z E L E R
Antik eserlerin yer aldığı salonda gece ve gündüz ortamı. Farklı ışık renklerine sahip flüoresanlar temel aydınlatmayı sağlıyor ve geceleri günışığının yerini alıyor. Spotlight’lar figürleri öne çıkartıyor. Gündüz saatlerinde sadece günışığı kullanılıyor.
Yeni Akropolis Müzesi, Atina Zistergienserkloster in Bad Doberan/D
49
50 50
Hem Metop hem de frizler, göç hikayesinin tamamını veya Panathena göçünden bir dizi hikayeler gösteriyor. Doğal veya suni olarak kullanılan ışığın tüm bu alan boyunca aynı olması sağlanmalıydı.
Ana aydınlatma, önden, %75
Ana aydınlatma, önden, %75
Gölge oluşumunu engellemek için yan ışık, %40
Gölge oluşumunu engellemek için yan ışık, %40
Pedimentlerin aydınlatma konsepti
ortam bir sahneye dönüşüyor ve sahnenin anlatıcı ögesini oluşturuyor. Çoğu büyüleyici sırları ve figür ve sanat eserlerinin güzellliğini göstermek için birçok farklı teknikler uygulanıyor. Tavandaki çatı pencerelerine görünmeyecek şekilde yerleştirilen lambalar sergilenen eserlere doğru yönlendirilmiş. Zaman zaman, sergilenen figürler ve cisimler bir ışık çerçevesi içine alındı. Tavanın veya yapının aydınlatılmamasına dikkat edildi, çünkü bu şekilde gölge oluşabilir ve görüntü kalitesi bozulabilirdi. Oval biçimli lenslere sahip ek lambalar, orjinal tabakaları vurguluyor ve bunlara şekil veriyor. Bu teknik, orjinal friz parçaları ile görüntüyü tamamlamak için yapılanlar arasındaki kontrastı bilinçli olarak güçlendiriyor. Koleksiyonun tam olmadığının sessiz bir işareti mi?
Pediment sergisi bir dizi daha büyük ve her biri dar yansımalı Spotlight’lar ile farklı yönlerden aydınlatılan ve özellikleri ortaya çıkartılan heykellerden oluşuyor. Pedimentler sadece önden ve yandan aydınlatılıyor, tıpkı orjinal ortamlarında olabilecekleri gibi. Frizlerde ve metop’larda olduğu gibi kum taşından yapılan eklentiler görüntüyü tamamlıyor. Burada da orjinal heykeller öne çıkartılıyor. Parthenon salonunun konseptinde sanat eserlerini sadece akşamları elektrik ışığı ile aydınlatmak öngörüldü. Uzaktan bakıldığında, aydınlatılmış olan Metop ve Frizler heyecan verici. Cam kaplı müze binası dev bir vitrine dönüştürülüyor. Vitrinin içinde ise sahneleştirilmiş figürler ve sanat objeleri, gösterimde olan mücevherlere
Her pediment ustaca yapılmış bir çalışma. Buradaki hedef, sanat hazinesini gündüzleri difüz günışığı ile aydınlatmak ve gece saatlerinde heykelleri iyi tasarlanmış elektrik ışığı ile öne çıkarmaktı.
TEMA: GÜNIŞIĞI VE MÜZELER Workshop
Cam kaplı Parthenon salonunun tamamı ışık tekniği açısından zorlayıcı ancak bir o kadar da etkileyici. Günışığı şartları güzel ve dengeli bir görme ortamı sunuluyor. Gün içinde günışığı yavaşça, orjinal eserler ve de sonradan Frizlere eklenen yeni, beyaz renkte oluşturulmuş figürlerin üzerinden kayarak geçiyor.
Yeni Akropolis Müzesi, Atina Zistergienserkloster in Bad Doberan/D
51 51
Tavan pencerelerinden giren difüz günışığı
Duvar ışıklıkları
Frizlerin kalitesini öne çıkarmak için ray sistemi üzerine yerleştirilmiş dar yansımalı vurgulama aydınlatması
Serigrafi baskısı yapılmış çift cam bina cephesi, filtrelenmiş günışığı
Metrop’ların vurgulanmasını sağlamak için 45O derecelik açıda yerleştirilen ray sistemi üzerindeki vurgulama aydınlatması Farklı ışık rengine sahip iki flüoresanla sağlanan genel aydınlatma
Yeni Akropolis Müzesi Aydınlatma Tasarımı
benziyor. Açılış saatlerinin dışında geceleri de Müzenin görüntüsü muhteşem. Cam cepheden içerdeki eserler görülüyor. Karyatid salonu Karyatidler, mimaride taşıyıcı olarak işlev gören kadın şekilli taş sütunlardır. Eskiden altı heykel, Akropolis’deki Erectheion Tapınağının kapısını taşıyordu. Karyatid salonu, günışığının galeriye yukardaki cam zemin arasından filtrelendiği bir iç mekân. Sergilenen beş karyatid, çeşitli katmanlardan görülebiliyor ve bu nedenle müze ziyaretçilerinin beğenisini kazanan bir alan. Galerinin özel yerleşimi ve sergilenen eserlerin
konumu algılar ile ilginç oyunların ortaya çıkmasına olanak sağlıyor. Karyatidler çok meşhur ve belli bir açıdan bakıldığında, galerinin tavanını taşıyorlarmış izlenimini veriyor. Bu Trompe l’oeil efekti sahne aydınlatması teknikleri ile oluşuyor ve Karyatid’ler mekân içinde öne çıkıyor. Heykellerin biçimlerini göstermek için bir dizi tavan projektörü ve duvara monte edilmiş elektrik rayları üzerine yerleştirilmiş lambalarla birlikte aydınlatma yapılıyor. Tavandaki projektörler farklı açılarla heykelin ana gövdesine yönlendiriliyor ve heykelin başının arkasındaki ayrıntıları vurguluyor. Yan duvarlardaki elektrik rayları üzerinde bulunan lambalar ise Karyatid’lerin yüzlerine odaklanmış ve tavandaki
52
Karyatid’lerin aydınlatılması ile ilgili test ve araştırmalar: Detayların çıkartılması ve gölge oluşmaması önemliydi. Bu nedenle özellikle müzenin yandan günışığı almayan bölgelerinde üst aydınlatmanın yandan bir lamba ile tamamlanması gerekiyordu.
T EW MoAr: kGsÜhNoI pŞ I Ğ I V E M Ü Z E L E R
Yeni Akropolis Müzesi, Atina Zistergienserkloster in Bad Doberan/D
projektörlerle oluşan gölgeleri azaltıyor. Karyatid’leri yakından görmek için heykellere yaklaşan ziyaretçilerin gözleri kamaşmaması ve ayrıntıları ve lazer ile uzun temizleme metodları sonrasında ortaya çıkartılan heykellerin örgülü saçlarını göstermek için, projektörlerin konumunun ve yönlendirmesinin çok hassas bir şekilde yapılması gerekti. Dünya kültür mirası olarak kategorize edilecek bir yeri dolduran kültürel kriterlerden biri bu yerin veya binanın “insanın yaratıcı dehasını sergileyecek bir ustalık işi” olması gerekir. Yeni Akropol Müzesinin günışığı planlaması ve tasarlanan elektrik aydınlatması kesinlikle bu dehayı gösteriyor. Planlamacı olarak bugünün mimar ve aydınlatma tasarımcılarına günışığı ile nasıl çalışıldığını göstermek için örnek bir proje.
Projeye katılanlar: İşi veren: Yeni Akropolis Müzesinin Yapı Uygulama Organizasyonu, Dimitros Pandermalis (Başkan) / Yunanistan Mimarlar: Bertrand Tschumi Architekten, New York / ABD Michael Photiadis, ARSY / Yunanistan Yapı tekniği: ADK ve Arup New York / ABD Mühendislik yapısı: Michanniki Geostatiki / Yunanistan ve Arup New York / ABD Makina yapım ve elektro teknik: MMB Study Group S.A. ve Arup New York / ABD Aydınlatma tasarımı: Arup Londra / İngiltere, Florence Lam, Vasiliki Malakasi, Matt Franks, Katie Davies İnşaat firması: Aktor S.A.: Leonidas Pakas, Costis Skroumbelos / Yunanistan Cam kaplama planlama: Hugh Dutton Associates (HDA) / ABD Uygulanan ürünler: Müze aydınlatması: Tecnica von iGuzzini Flüoresanlar: Osram Cam kaplama: Vario von Eckelt Glas
Ziyaretçi Karyatid’leri farklı yüksekliklerden ve bakış açılarından yakınına giderek seyredebiliyor. Işık, heykellerin üzerine sanki biçim verircesine bir fırça darbesi gibi yansıyor ve heykelin ayrıntılarını ortaya çıkartıyor. Ustaca ama bir o kadar da heyecan verici bir etki.
53
54
Günışığı ile tasarım Kamusal alanda ışık Metin: James Carpenter
Etrafımızda her an ışık fenomenleri oluşuyor ve ışığın her anı bilinçli veya bilinçsiz gözlemlerimizi etkiliyor. Fenomenleri algılama kapasitemizi bastıran şeyler kentsel çevremizde dikkatimizi dağıtanlar. Son kırk yıllık dönemime sanatçı olarak başladım, cam ile çalıştım, film uygulamaları ve ışığı araştırdım, sonra cam araştırmacıları ve üreticileri ile birlikte çalıştım ve son olarak da mühendisler ve mimarlar ile birlikte çalıştım. Tüm bu süreç içinde günışığının kamusal kaynak olarak görüleceği bir fikir geliştirdim. Şirketim, James Carpenter Design Associates’de tüm mimari projelerin tasarımında disiplinler arası deneyimlerimizden faydalanıyoruz.
Sanatçının bilgi dalı gözlemleridir. Bu gözlemler bize yaşadığımız dünyadan bilgi verir. Konu ışık olduğunda, ışığın kalitesi doğrudan bulunulan yerin özelliklerine bağlıdır. Işık, çevremiz hakkında bilgi verir ve bu bilgiyi işleme kapasitemiz, mimarların bilgi dalı ile uyumludur. Çünkü bizler önce yeri anlamaya çalışır, mevcut günışığı şartlarını değerlendirir ve malzeme ve yapı parçaları hakkında bilgimizi kullanarak ister fazla ister az olan ışıktan faydalanırırz. Hedef, yerin herkes tarafından algılanmasını sağlayacak şekilde görünür bir fenomenoloji seviyesi oluşturmaktır. Işık, malzeme ile etkileşime girdiğinde görünür hale gelir. Her tür malzeme ile birlikte ve etkileşim içinde ışık, hemen çevremizdeki bağlamı anlamamızı sağlayan bilgileri kaydeder ve sunar. Malzemeyi doğru seçtiğimizde, kent çevresindeki engellere karşı duran ışık fenomenleri oluşturabilir. Bunu sağlamak, ışık tasarımı, günışığı, mimarinin kullanımının ve sanatın kullanımını birbirinden ayıran sınırları aşmak demektir. Mimari tasarım ile ilgili ilk girişimler için mimarideki hacimsel ışığın anlaşılması gerekir. Bizim girişimimiz camın olağanüstü özelliklerini anlamaya dayanıyor. Burada, mimariye hizmet eden ışık değil, ışığa hizmet eden mimaridir. Işığın mimari bilimi, camın malzeme kalitesiyle ışığın mümkün olan en üstün hacimsel kalitesini yaratma şeklinde görüyor. Işık aynı anda birçok yüzey üzerinde ortaya çıkıyor ve bu ışık, yüzey üzerine belli bir derinlik katıyor. Bu, yüzeyleri ışığa hassas yapan ve izleyene, bir yerin özelliğini farklı olarak gösteren bir temel konsept. Yine de camın ötesinde yaratıcı fikirlerle ve teknik bilgilerden faydalanılarak kentin görüntüsüne uygun olacak
Gün batımında „7 Trade Center” binasının görüntüsü. Bina cephesine yerleştirilen LED’ler, binanın yanından geçenlerin tepkisine göre yanıyor. Etkileşim konusuna sanatsal bir yaklaşım. New York City’de yaşayan veya çalışan insanların ilgisi, kentsel çevre tarafından çekiliyor. Kentin kendisi ise ayrı ayrı yaratılan ışık fenomenleri ile kent halkının enerjik katılımıyla yaşam buluyor. Fotoğraf: David Sundberg
W oArTkİ Ks hTo PR ApS A R I M KO N U L A R I
Kamusal alanda ışık Zistergienserkloster in Bad Doberan/D
tasarımların yapılması gerekiyor. Birçok malzeme ile çalışsak da, arasından geçen, yansıtan veya kıran ışığın özelliği ve algılanması istikrarlı bir oryantasyon noktasıdır. Ortaya çıkan, kamusal alanlara olumlu bir şekilde uyum sağlayan ve kentin yaşantısındaki doğal fenomenlere ayrı ayrı ilişki kuran ve bu ortamları zenginleştiren bir tasarımdır.
üzerinde „görülebiliyor”. Doku üzerinde ›fl›ğ›n hayaletimsi resmi alg›lan›yor ve bu resim çevresindeki duvarlara projekte ediliyor. Burada avlunun tamam›ndaki ›fl›k giriflinin normal bir pencereden daha fazla bir aral›ktan olmad›ğ›n› hat›rlamak önemli. As›l hedef bu k›s›tl› ›fl›ğ› stratejik olarak tüm avluya dağ›tmak.
JCDA ekibi ışığın kendine özgü ayrıntılarını araştırıyor ve çevremizde ışığın varolduğunu algılayabilmemiz için malzeme ve yapı parçaları/ cisimlerin nasıl kullanılması gerektiği üzerinde çalışıyor. Bir cismin yapısı ve malzemesini tek bir yapı parçasında toplayarak istenilen işlevi sunan ürünlerden biri „Solar Light Pipe” olarak adlandırılan güneş enerjili ışık borusu. Uygulamalardan birinde yeterli inşaat alanı olmadığı için bir şirket kendi avlusuna doğru genişleme ihtiyacı duyuyordu. Bu şirket için yapılan tasarımda bir dizi ofisin tek doğal ışık kaynağı 4,26 m uzunluğunda, 18,28 metre yükseklikte ve sadece 2,43 m genişlikte olan „atriyum” olarak adlandırılan bir iç avlu oldu. Işığın avludan alınması için yeni bir strateji geliştirildi. Dar avlu yönüne bakan büyük ofis pencereleri yerleştirildi. Pencereler 2,43 m uzaklıktaki düz bir beyaz duvara bakıyordu. Carpenter Norris Consulting yepyeni bir ürün geliştirdi. Ürün, çatıda bulunan bir helyostat aracılığı ile güneş ışığını prizmatik bir koniye doldurdu. Avlu dikey olarak aydınlatılıyordu. Daralan cam katmanları içeri giren güneş ışığını, iri dokulardan oluşan dış silindirler üzerinde kırıyor ve koninin yüksekliği boyunca güneş ışığının difüz ancak kinetik olarak parlak bir şekilde yansımasını sağlıyor. Bu ışığın nasıl hacim kazandırıldığını gösteren bir örnek. Işık, cam koni
Günefl enerjili ›fl›k borusunun, günefl ›fl›ğ›n› verifli bürolar›n bulunduğu 14 kattan ve yedinci kattaki kütüphaneden görülebiliyor. Zemin kattaki girifl alan›n› da üç metre çap›nda dev bir günefl ›fl›n› ile öne ç›kart›yor. Günefl enerjili ›fl›k borusu gözle görünen günefl ›fl›nlar›n› ofislere ve kütüphaneye yans›t›rken, as›l hedef „gün ›fl›ğ›ndan” faydalanmak değildi. Günefl enerjili ›fl›k borusu sürekli günefl, gökyüzü ve gökyüzü görüntülerini aktard›ğ› için izleyiciyi bu görüntülerle bağl›yor ve dinamik bir ortam yarat›yor. ‹zleyici her ne kadar d›fl dünyay› görmese de, bina kullan›c›lar› günün ve mevsimlerin günefl döngüsü ile iliflki içinde. Doğaya olan bu bağlant› izleyicinin kendini rahat hissetmesini sağl›yor ve çoğu kiflinin hayat›n›n büyük bir k›sm›n› geçirdiği ifl yerindeki yaflam kalitesini art›r›yor. Projenin temellerini atmak, problemlere çözüm getirmekten daha zor. Ifl›ğ› bizzat yaflamak, ›fl›ğ›n, bulunduğumuz ortamdaki özel davran›fllar›na bağl›. JCDA firmas›, Skidmore, Owings ve Merrill firmas›ndan David Childs ile birlikte 7 World Trade Center’da birlikte çal›fl›rken, 9/11 facias›ndan sonra alanda görülecek değifliklikleri de hesaplar›na katt›lar. Yeni plana göre, 7 WTC’nin güneye bakan cephesi, yeni Ticaret Merkezinin inflaat› ile sokak seviyesinden itibaren karfl›lacakt›. Yeni Ticaret Merkezinin kuzey cephesinin inflaat› ise, Kuzey yönünde Greenwich Sokağ›na bakacakt›.
55
56 Kulenin kendisi yaklafl›k 60 katl› daralan bir paralelogram olarak tasarland›. JCDA planlamac›lar› prizmaya benzer flekil fikrini binada devam ettirdiler. Kristal görünümlü bina d›fl cephesi konsepti ile Alt Manhatten’de oluflan ›fl›ğ›n kalitesi muhafaza edilmek istendi. JCDA, bina cephesine vuran ›fl›k ile, binan›n çevresindeki dar sokaklardaki diğer binalara ›fl›k getirme fikri üzerinde çal›flt›. Doğrudan ve s›n›r yapan diğer binalardan yans›yan günefl ve gökyüzünün parlakl›ğ› ile bina cephesindeki dinamik efektler, çeflitli yönlerden gelen yayalar taraf›ndan hemen alg›lan›yor. Ifl›ğ›n bu hacimsel kalitesini görsel bir flölene dönüfltürmek için JCDA cam cephe için eflsiz bir ayr›nt› gelifltirdi. Çelikten yap›lm›fl yans›ma özelliği
olmaktan ç›kart›yor ve d›fl cephesinde sürekli değiflen renkler, gökyüzünün rengi ile içiçe giriyor ve ›fl›ğ›n izleyici taraf›ndan eflsiz bir flekilde alg›lanmas›n› sağl›yor. Dikroitik ›fl›k alan› çeflitli ›fl›k efektleri yakal›yor ve bunlar› ayn› anda gösteriyor. Kentlerde ›fl›ğ› yaflamak s›radan olmak zorunda değil. Ifl›ğ› kamusal alanlara getirme sanat› ise sadece günefl ›fl›ğ›na ulaflmakla olmuyor. Bir mekân›n ›fl›k ile olan iliflkisini anlamak ve bu ortam›n günler, aylar ve seneler içinde hangi etkiyi b›rakt›ğ›n› öğrenmekle, özelliklerini kullanabilecek, malzemelerin kullan›m düzenini araflt›racak ve bu ›fl›ğ› kent içinde kullanmam›za olanak sağlayacak yarat›c› çözümler bulacağ›z. Dikrotik ›fl›k alan›, bir kulenin
hemen arkas›ndaki duvar› saklamaya yaram›yor, ayr›ca kanatlarda yarat›lan ›fl›k fenomenlerini de kaydediyor. Kanatlar›n buhar uygulamak suretiyle oluflturulmufl dikrotik katman› cam›n kendi yap›s›na entegre. Dikrotik katman ›fl›ğ› k›ryor, tayf›n bir yar›s›n›n renklerini yans›t›yor ve diğer yar›s›n› geçiriyor. Bu camdan sanat eserine kuzeyden bak›ld›ğ›nda, soluk yeflilden ‹ndigo rengine kadar genifl bir renk yelpazesi görülüyor. Güneyden bak›ld›ğ›nda alt›n/ yeflil’den magenta’ya kadar uzanan bir renk yelpazesi sunuyor. Temelde dikrotik ›fl›k alan›, ›fl›k içinde olan verileri çal›fl›yor. Bu bilgiler, güneflin zamanla ilerleyifli ve izleyicinin ›fl›k alan›na göre sürekli değiflen bak›fl aç›s› ile harekete geçiyor. Benzer nedenlerle 7 World Trade Center’›n alt cephe bölümleri için
7 World Trade Center’ın interaktif ışık duvarı, insanların kentsel alanda mevcudiyetini dinamik şekilde gösteriyor. Fotoğraf: Andreas Keller
yüksek yüzeyli pencere kasalar›n›n hemen önüne üstüste bindirilmek suretiyle ›fl›k geçirgen cam ögeleri yerlefltirildi. Pencere kasas›n›n biçimli derinliği bina cephesinin tamam›nda çeflitli etki yarat›yor. Kasan›n alt kenar› mavi paslanmaz çelikten yap›lm›fl bir reflektörden olufluyor. Çelik gökyüzündeki ›fl›ğ› bükümlü reflektöre yans›t›yor. Cam geçirgenliği ve renginin doğru seçimi, ›fl›ğ›n bina cephesine girifli, düz hat fleklinde üstüste bindirilerek yerlefltirilen cam ögeler, bunlar›n hepsi kuleyi sadece büyük bir cisim
temelinde yer alan tuğla tafll› büyük bir alan› örtmek için tasarlanm›fl bir sanat eseri. Hem ›fl›ğ› çevreye yans›t›yor hem de yans›yan ve doğrudan gelen günefl ›fl›nlar›na tepki gösteriyor. Ifl›k alan›, güneflin hareketini ve kentin çevresini yans›t›yor. Dikrotik ›fl›k alan› difüz bir cam aynadan olufluyor. Ayna, ağ›r yağmur bulutlar›ndan en parlak maviye sahip gökyüzüne kadar, New York City’nin en güzel günlerinde gökyüzündeki ›fl›k durumunu yakal›yor. Ayn› zamanda bu yar› opak yüzey sadece binay› ve
interaktif ›fl›k duvar› gelifltirildi. Ancak bu uygulama ile ›fl›ğ›n sokaklarda daha fazla alg›lanmas› hedeflendi. JCDA tasar›mc›lar›, güneflin doğuflundan bat›fl›na kadar binan›n önemini ortaya ç›kartan bir interaktif ›fl›k duvar› tasarlad›lar. ‹nternaktif ›fl›k duvar›, kent ortam›n› içinde oturanlar› ile gerçek iliflkisini dinamik bir biçimde sergiliyor. Bunun için kule ile yaya aras›ndaki eflit olmayan boyut iliflkisini afl›yor. Ifl›k duvar›, JCDA taraf›ndan tasarlanan alt cephenin kuzey ve güney k›s›mlar›na
entegre edilmifl. Paslanmaz çelikten oluflturulan çit tel örgü duvar›, transformatörlerin ›s›s›n› d›flar› atmak için gerekli havaland›rma alan›n› sunuyor ve transformatörlerden birinin patlamas› halinde ›s› dalgas›na karfl› direnç oluflturmas› hedefleniyor. Duvar, telden örülmüfl çelik katmanlar›n alt çerçeveye kaynak yap›lmas›yla oluflturulmufl. Tel örgünün yönü hem gün›fl›ğ› hem de LED ›fl›k raylar›ndan gelen ›fl›ğa göre ayarlanm›fl. Binan›n içi gündüz ve geceleri görülmüyor. Bina cephesi de görsel olarak bir derinlik kazan›yor. Geceleri binan›n alt bölümleri interaktif ›fl›k duvar ile canlan›yor. 16 video kamera ve dört bilgisayardan oluflan tan›ma sistemi ile, ki bunlar Kinecity firmas› taraf›ndan özel olarak gelifltirilen bir yaz›l›m ile kumanda ediliyor, sistem yaya trafiğinden görüntüler topluyor ve bunlar› analiz ediyor. Ifl›k duvar›na yerlefltirilen LED’ler binan›n yan›ndan geçen yayalara tepki olarak yan›yor. Buradan geçen her bir kiflinin varl›ğ› büyük kent ile iliflkilendiriliyor. Kiflilerin her biri yedi kat yüksekliğindeki ›fl›k raylar› ve üstüste binen uzun görüntülerden oluflan insan gruplar› olarak gösteriliyor. Binan›n hemen yak›n›nda bulunan her kifli, kendi gölgesinin ›fl›kta değiflmesi gibi basit ve gündelik bir fenomene flahit oluyor, bu ›fl›ğ›n nas›l, parlayarak bina ve baflka ögelerin ›fl›ğ› ile birlefltiğini görüyor. Kent insan› çevresini çok daha bilinçli olarak alg›l›yor. Otomatik olarak ayn› yerin, ulusal ve de uluslararas› ziyaretçilere kap›lar›n› açt›ğ› kültürel alan olarak geçmifli ve geleceğini düflünüyor. ‹nteraktif ›fl›k duvar›, Dünya Ticaret Merkezine gelen ziyaretçilere ve burada yaflayanlara; nas›l kendileri kent taraf›ndan teflvik ediliyorlarsa, kentin de enerjik kat›l›m› ile canland›klar› hat›rlat›l›yor. Geçici ancak bir o kadar etkili olan ›fl›k uygulamalar›na ilgi göstererek bunlar› kamusal alana dahil etme yollar› bulabilir, kentin yap›s›n›, günlük varoluflumuzun değerlenmesine katk› sağlayacak flekilde değifltirebiliriz.
PRATİK TASARIM KONULARI
Bunu yapmak için tasar›m sürecinin s›n›rlar›n› kald›rmal› ve ›fl›ğ› bunun merkezine entegre etmeliyiz. Ifl›ğ›n kamusal alanlara dahil edilmesi ›fl›ğ›n, kentte yaflayanlar taraf›ndan hissedilmesi ve alg›lanmas›n› harekete geçirecek ve böylece kent çevresindeki k›s›tlamalar›n ötesine geçerek, doğan›n gücüne bir iliflki kuracakt›r.
Üst fotoğraf: 52 Katlı yeni 7 World Trade Center (Ticaret Merkezi): Binanın cephesi sürekli değişen gökyüzünün görüntülerine tepki veriyor. Fotoğraf: Andreas Keller Alttaki fotoğraf: Güneş ışığı borusunun (Solar Light Pipe) gündüz görüntüsü. Fotoğraf: Paul Warchol
Kamusal alanda ışık
57
58
Tokalı Kilisesi, Kapadokya Metin: Şekibe Aslan, Mimar (İTÜ)
Coğrafi özelliği ile dünyanın en güzel ve egzotik bölgelerinden biri olan Kapadokya’da yer alan Tokalı Kilisesi, yerel yönetim ve özel sektör işbirliği ile aydınlatıldı. Bölgenin bilinen en eski kaya kilisesi olan Tokalı Kilisesi, dört mekândan oluşur. Tek Nefli Eski Kilise, Yeni Kilise, Eski Kilise’nin altındaki Kilise, Yeni Kilise’nin kuzeyindeki Yan Şapel. Aydınlatma projesinin gerçekleştirildiği yeni Tokalı, enlemesine dikdörtgen planlı, basit beşik tonozludur. Doğu duvarında kemerlerle birbirine bağlı dört sütun, sütunların arkasında yükseltilmiş bir koridor, koridordan sonra ana apsis ile iki yan apsis yer alır. Beşik tonozlu nefinde İsa’nın siklusu kronolojik sıraya göre daha çok kırmızı ve mavi renkler kullanılarak işlenmiştir.
Fotoğraf 1, 2, 3, 4
PROJE
Tokalı Kilisesi, Kapadokya
59
dört adet led projektör kullanılmıştır. DMX kontrol sistemi ile kontrol edilen (Nemesis) bu aydınlatma bölümünde; 6 dakikada bir (bir grubun ziyaret süresi 6 dakika ile sınırlanmıştır), ışık şiddeti kademeli olarak artmakta, 10 saniye maksimum seviyede kaldıktan sonra yine kademeli olarak sönümlenmektedir. Bu aydınlatma tercihi; hem mekânın sürekli aydınlık olmasından kaynaklı “gizemini” yitirmesini önüne geçmekte, hem de ziyaretçilere kısa bir süreliğine de olsa mekânın zenginliğini hissettirmektedir. Yeni Kilise’nin kuzeyindeki “Yan Şapel içi; amber rengi kullanılarak, daha önce karanlık olduğu için hissedilmeyen derinliği algılanır kılınmıştır. (Fotoğraf 7, 9)
Fotoğraf 5, 6
Batı duvarında yer alan kör-nişler “ılık beyaz” renk ile vurgulanmış, apsisi amber rengi kullanılarak belirginleştirilmiştir. (Fotoğraf 10)
Aydınlatma projesinde hedeflenen mekânın “gizemini” bozmadan, hem mimari okumanın yapılması, hem de fresklerin muhteşemliğini algılanır kılmak oldu. Tokalı Kilisesi’nin varolan aydınlatması, mekânın genelini hedeflemişti. Tonoz, kubbe ve duvarlardaki çoğu fresk karanlıkta kaldığı için görülemiyordu. Rehberler tanıtımlarında, el fenerleri yardımı ile anlatmaya çalışıyor ancak muhteşem görüntünün tamamı algılanamıyordu. (Fotoğraf 5, 6)
Yeni Kilise’de daha önceki aydınlatma ile görülemeyen tonoz yüzeyi ile tonozun kuzey, güney duvarlarında yer alan tüm freskler, zeminden yönlendirilen (Venüs) “ılık beyaz” (günışığı) renklerle görülür hale getirilmiştir. Bu sayede Tokalı Kilise’yi, Kapadokya bölgesindeki tüm diğer kiliselerden ayıran renk özelliği yani “lapis mavisi” ve kırmızılar genel atmosferi de bozmadan görülür hale getirilmiştir.
Bu yüzden, “Yeni Kilise’nin ana apsis ile iki yan apsisin ön tarafında yer alan dört sütun ve kemerler ile diğer tüm kemerler, sütun içlerine yerleştirilen ve çapraz yönlendirilen noktasal (Lotis) “ılık beyaz” günışığı renk ile belirginleştirilmiştir. (Fotoğraf 1, 3, 8)
Bugün “Yeni Kilise”nin girişini oluşturan “Eski Kilise”nin tonoz yüzeyinde yer alan ve İsa’nın hayatını kapsayan siklus ve duvarların üst bölümünde yer alan freskler “ılık beyaz” (günışığı) renkteki Venüs isimli Lineer armatürler ile vurgulanmıştır. (Fotoğraf 9)
Bu sayede kemer iç yüzeyindeki freskler, gölge olmadan okunabilir hale getirilmiştir.
Duvar yüzeyinde yer alan ve 2 metreyi geçen figür; yine “Meryem ana ve çocuk İsa” freskinde olduğu gibi “soğuk beyaz” noktasal aydınlatma (Lotis) ile belirginleştirilmiştir. (Fotoğraf 9)
Dört sütun ile kemerler arkasındaki yüksek koridorun, “ılık beyaz+amber” karışımı armatürlerle (Venüs) derinliği artırılmıştır. Ana apsis ve yan apsislere yerleştirilen tek renk ”ılık beyaz” (Rhodos) ile oylumlar ve freskler okunur kılınmıştır. (Fotoğraf 1, 3) Yine mekân tespitleri sırasında, rehber tanıtımları izlenip/dinlenip, bu koridorda yer alan fresklerden “Meryem ana ve çocuk İsa fresk’inin özellikle vurgulandığı tespit edilmiş ve fresk dar açılı “soğuk beyaz” renkteki noktasal aydınlatma (Rhodos) ile belirginleştirilmiştir. (Fotoğraf 2) “Yeni Kilise’nin tonoz yüzeyindeki ve duvarlarındaki tüm fresklerin tamamını, 10 saniye gibi kısa bir sürede gösterebilmek için,
Eski Kilise‘nin altında yer alan “Kilise”, proje kapsamında olmadığı için daha önce yapılmış aydınlatma sistemi ile aydınlatılmaktadır. Proje künyesi: Proje sahibi: Nevşehir, Göreme Açık Hava Müzesi Tokalı Kilisesi, Müze Müdürü Arkeolog Murat Gülyaz Proje aydınlatma mimarı: Mimar Şekibe Aslan (İTÜ) Uygulama montaj: Işıksaçan Elk. Ltd. Şti. Sponsor: Göreme Kasabası Turizm Geliştirme Kooperatifi Kullanılan ürünler: LSP Aydınlatma, Venüs, Lotis, Rhodos, Nemesis serileri
Fotoğraf 7, 8, 9, 10
60
Sadberk Hanım Müzesi Metin: Tuncay Danacıoğlu Fotoğraflar: Engin Gerçek
Vehbi Koç Vakfı Sadberk Hanım Müzesi’nin kuruluşunun 30. yıldönümü için açılan “Osmanlı İmparatorluğu’nun Son Döneminden Kadın Giysileri” sergisi, müze koleksiyonundan seçilen 18. yüzyıldan 20. yüzyıl başına kadar olan dönemde hazırlanmış 81 kadın kıyafeti ve 13 çift ayakkabına ev sahipliği yapıyor.
PROJE
Sadberk Hanım Müzesi’ndeki bu yeni sergi için yapılan yenileme çalışmaları kapsamında, giysilerin sergileneceği kapalı vitrinler yeniden aydınlatıldı. Değerli giysilerin konvansiyonel aydınlatmaların yayacağı ısı ve zararlı ışınlardan korunması için fiberoptik aydınlatmalar tercih edildi. Fiberoptik seçimi yapılırken de sentetik pmma monofiberler yerine quartz cam monofiber optikler seçildi. Cam monofiberler ısı ve ultraviyole iletmeme ve kesinlikle yanmama özelliklerinden dolayı müzelerde tercih edilmekte. Işığın daha iyi dağılmasını ve istenilen noktalara yönlenmesini sağlayan özel mercekli fiberoptik aydınlatmalar vitrinlerin tavanına
Sadberk Hanım Müzesi, İstanbul
monte edilerek, ışığın vitrin içinde eşit dağılması ve aynı zamanda isteğe göre dim edilebilmesi sağlandı. Yine kumaştan üretilmiş ayakkabıların sergilendiği küçük vitrinlerde ise aydınlatma benzer özelliklerde LED ile yapıldı. Fiberoptik ve LED seçiminin bir diğer nedeni de, ultraviyole sızdırmaması ve bu ışık kaynaklarının müze gibi sürekli kullanım alanlarında dahi 20 yıl kadar ömürlerinin olması ve bakım gerektirmemeleri. Sadberk Hanım Müzesi’nin duvarlarında yer alan birçok değerli tablonun aydınlatması ise iGuzzini’den özellikle müze ve sergi aydınlatması için tasarlanan Zoom spotlarla yapılmakta. Zoom spotların duvardan ve tablolardan uzaklığı ve yönü ise yay şeklinde özel tijlerle ayarlanmakta.
61
Proje künyesi: İşveren: Sadberk Hanım Müzesi Proje: Tuncay Danacıoğlu Aydınlatma: Tepta Aydınlatma Kullanılan ürünler: Eltek quartz cam fiberoptik, LED, iGuzzini Zoom spot
62
Artium Modern Sanat Galerisi Metin: Erkan Şahin Fotoğraf: Erkan Şahin
Birbiri ardına açılan galeriler ve müzeler ile yeniden büyük bir sanat ortamının canlandığı Beyoğlu Asmalı Mescit’te 1000 m2 alanıyla Artium Modern sanatseverler için yepyeni bir adres. İnşaat yılı 1894 olan, mimar A. Vallaury’nin eseri Union Française binasındaki galeri 1000 m2 alanıyla büyük ölçekli galeriler sınıfına girmekte. Galeride 16 Haziran - 11 Eylül 2010 tarihleri arasında, ilk kez olarak ve kapsamlı biçimde ressam ve şair Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun (1911-1975, İstanbul) eserleri sergilenmekte. 100 dolayında eseriyle ünlü ressamın erken döneminden fauvistic dönemi dâhil tüm sanat hayatının izi sürülebilmekte.
PROJE
Tüm sanat ve sergi galerilerinde olduğu gibi Artium Modern’de de aydınlatma önemli bir rol oynamakta. Bu projede ışık, sergideki görsel deneyimi yaratmakta, eserleri yeniden tanımlamakta ve görsel manzarayı vurgulamaya yardımcı olmaktadır. Sergilenen öğelerin değerini ve güzelliğini artırmada ışık etkili bir araçtır. Görsel hava tasarlanırken herhangi bir yorgunluk veya durgunluk hissine sebebiyet vermeyip tam aksine izleyicilerin sersemlemeden, harekete geçirilmesi amaçlanmıştır.
Artium Modern Sanat Galerisi, İstanbul
Sergi salonu aydınlatma tasarımı ve konfigürasyonu birçok planlama parametresine bağlıdır ancak birinci önemli mesele ışık ve gölgeyle biçimlenmiş ambiyanstır. Artium Modern sergi aydınlatmasında, gösterimdeki öğelerin vurgulanması için sert bitişli doğrusal ışıklar ile düşey düzlemlerde homojen uzamsal etki için wallwasherler beraber kullanılmıştır. Asimetrik ışık dağılımlı wallwasherler daha yumuşak bir aydınlatma sağlarken belirli bir dramatik etki için spot armatürler tesis edilmiştir. Kullanılan metal halide lambalar %90 renksel geriverim sınıfına ait olup özel üretim spotların tasarımında UV filtreli seramik camlar tercih
63
edilmiştir. Sergide ünlü ressamın değeri 25.000300.000 TL arasında değişen eserleri olduğu düşünülecek olursa aydınlatma çözümünde kullanılan teknik özellikler bir kez daha ön plana çıkmaktadır. Galerinin aydınlatma tasarımı, resim sergilenmesi için wallwasher ve spot armatürlere sahip olduğu gibi, orta alanlarda sergilenecek üç boyutlu ve heykelsi objeler için spot armatürleri de tavandaki elektroray hatlarında bulundurmakta. Elektronik balastlı ve metal halide lambalarla çalışan bu armatürler özel filtrelerle de kullanılabilmekte ve kamaşmayı engellemek için siyah hareketli çarpma kanatlarına sahip. Proje künyesi: İşveren: Artium Sanatevi İç mimari danışmanı: Mahmut Nüvit Mimarlık Aydınlatma tasarımı: Kahraman Kuruten, ERA Aydınlatma Çözümleri
64
Granada Luxury Resort & Spa Metin: Haydar Öztürk
Granada Luxury Resort & Spa, Antalya-Alanya karayolu üzerinde, Antalya merkezine 95 km uzaklıkta, denize sıfır, 5 yıldızlı bir kompleks. Bu sene içerisinde tamamlanan projede, aydınlatma tasarımı ile hedeflenen mekanlarda oluşturulan özel görselleri ortaya çıkaran, izleyicisi ve kullanıcısına daha pürüzsüz ve rahat bir atmosfer yaratan bir yapı idi. Tercih edilen Led ışık kaynaklı ürünler ile mimariyle paralel olarak planlanan aydınlatmanın etkisi vurgulandı. Bu sayede otel ziyaretçilerine büyülü bir atmosfere girme olanağı verdi.
PROJE
Otelin balkon ve çatı aydınlatması, DMX kontrollü LED armatürlerle ayrı ayrı kontrol edilip renk değiştirebilmekte ve istenilen animasyonlar sisteme kolayca yüklenebilmekte. Lobi aydınlatması yine DMX kontrollü Croma Gardena 3 serisi 9 Ledli renk değiştiren armatürlerle yapıldı. Renkler istenirse sabitlenebilmekle beraber, değişim hızı da ayarlanabilmekte. Koridorlarda ve odaların içinde Led Line serisi lineer armatürler kullanılırken tuvaletler ve yatak altında mavi, ayna çevresi ve gizli aydınlatmalarda ise sıcak beyaz Led tercih edilmiştir. Esnek bir kullanım sunan sistem sayesinde ışık oyunları ile yapılan görsel şölen, deniz, kara ve havadan izlenebilme olanağına sahip olduğundan bulunduğu çevrede geceleri ayrı bir renk ve hareket oluşturmuş ve otelin imajına katkıda bulunmuştur. Proje künyesi: İşveren: MRH Turizm İnşaat LTD şti Mimar: Mısırlıoğlu Mimarlık, Cüneyt Darı Aydınlatma tasarımı: Fiberli Kullanılan ürünler: Fiberli marka, Ledline, Wallwasher, Croma Gardena, Croma Floor, Aqua Croma serilerden standart ve spesifik versiyonlar
Granada Luxury Resort & Spa, Antalya
65
66
“Prenatal” Azerbaycan Mağazası Metin: Aysel Güzel Fotoğraf: Anar Rawandi
İlk mağazalarını 1963 yılında Milan ve Barcelona’da açtığından bu yana; onlarca ülkede anne ve çocuk ihtiyaçları konusunda ilk akla gelen markalar arasında kendine sağlam bir yer edinen Prenatal, Azerbaycan’daki ilk mağazasını Bakü’de açtı. Oyuncaktan giyime, aksesuara kadar pek çok ihtiyacın bir arada karşılanabildiği mağazada beyaz renk ile renkli obje ve ürünlerin birlikte yorumlandığı mimari konsept, homojen ve renklerin vurgulandığı bir aydınlatma ile tamamlandı.
PROJE
“Prenatal” Azerbaycan Mağazası
67
Genel aydınlatmanın kompakt floüresan lambalı 2x26W, derin reflektörlü downlight ile sağlandığı mağazada tüm ürün teşhirleri için 70W metal halide lambalı, orta açılı reflektörlü R-Flex Ankastre aygıtlar kullanıldı. Rengârenk bebek ve çocuk giysilerinin yanı sıra birçok yerde kullanılan objelerde de canlı renklerin tercih edildiği mağazada, tüm bu renkleri gerektiği gibi vurgulamak adına, teşhir aygıtlarında çoğunlukla Shoplight lamba rengi tercih edildi. Genel aydınlatmada kullanılan 2x26W kompakt floüresanlı downlight aygıtların acil kitli versiyonu ile acil aydınlatmanın sağlandığı mağazada; görsel zenginliği sağlayan anne ve bebek görselleri 70W metal halide yönlendirilebilir R-flex ürünlerle vurgulanarak alışverişi destekleyici bir öğe haline getirildi. “Yenidoğmuş”, “Geleceğin Annesi”, “Büyüyen...” ve “Bebek Aksesuarları” gibi bölümlerin bulunduğu mağazada bölümlendirmeler mimari öğelerle vurgulandı. Renk ve aydınlatma tercihleri ile ortaya konan farklılaştırma sayesinde “Geleceğin Annesi” alanı diğer bölümlerden ayrılarak öne çıkarıldı. Söz konusu bölüm için ikili, 70W metal halide lambalı, orta açılı reflektörlü Grid Ankastre aygıtlar tercih edildi. Depo alanlarının 2x36W etanj floüresan lambalı aygıtlarla aydınlatıldığı mağaza da vitrinlerde ihtiyaç duyulan güçlü ışığa 150W metal halide lambalı ürünler kullanılarak ulaşıldı. 150W İdea Downlight aygıtların kullanıldığı vitrin alanında elde edilen bu fon aydınlığı, R-Flex, 70W, metal halide lambalı yönlendirmeli ürünlerin sağladığı vurgu aydınlatması ile pekiştirildi. 15W,18W,30W ve 36W güçlerinde, T8 lambalı sıva üstü aygıtlar kullanılarak elde edilen gizli aydınlatmanın konsepte zenginlik ve derinlik kattığı mağazada kullanılan tüm balastlar elektronik olarak tercih edilerek önemli bir enerji tasarrufu elde edildi. Dünya genelinde 450’ye yaklaşan mağazası, tasarımları ve kalitesiyle sektörünün en büyükleri arasında ön sıralarda kalıcı bir yer edinen Prenatal markası, mağazalarında hedeflediği yönlendirme ve çarpıcılığı teşhir ettiği ürünlerin renklerini gerektiği gibi vurgulayarak sağladı. İki katında farklı ürünlerin ve bölümlerin bulunduğu mağaza da; sergilenen çok ürün olması ve fazla sayıda canlı rengin bir arada kullanılması dezavantajları, tercih edilen yalın mimari konsept ve aydınlatma konsepti sayesinde sadeliğe ve fark edilirliğe taşındı.
Proje künyesi: İşveren: Anar Rawandi Aydınlatma: Lamp 83 Aydınlatma Kullanılan ürünler: R-Flex Ankastre, Grid Ankastre, Eos Downlight, İdea Downlight
68
Nimbus beş yıl önce ilk LED lambalarını yaygın kullanmaya başlarken, bu teknik herkes tarafından bir deney aşaması şeklinde görüldü. Bugün 5000’den fazla uygulamada 15 milyonun üzerinde Nimbus LED’leri ışık veriyor. Light+Building 2010 etkinliğinde firma, bir dizi yeni ürünlerinin yanı sıra, Q-, R- modüllerini ve L-Serisini tamamlayıcı ürünlerini de sergiliyor ve ev kullanımına uygun biçimlerini tanıtıyor. Etkinlikte, enerji tüketimini daha azaltan “IQ” teknolojisi gibi teknik özelliklerin geliştirilmesi ağırlık noktalarından biri.
İncecik ve kendine özgü biçimi ile “Haze” ürünü Nimbus’un büyük LED ailesinin bir parçası. Bugüne kadar kullanımında kendisini kanıtlamış olan “Q” serisinin biçimsel ögelerine entegre olan bu yeni ürün, farklı büyüklüklerdeki modülleri ile yeniden yorumlanıyor. Sadece 14 mm’lik yüksekliği ile “Haze” olağanüstü düz ve krom kaplamalı parlak bir yüze sahip. Geniş yansıyan ışık, kamaşmadan 168 konik biçimli yuvalardan yayılıyor. Öne çıkan teknik özelliği ise lambanın dokunmadan dim edilebilir olması. Bu özellik, sadece 14mm’lik bir akril yüzeye sahip olan ürünün içine entegre edilmiş enfraruj sensor (IR-Eye) ile sağlanıyor. www.nimbus. de
Frankfurt’un LED-ışığı bölgesinde trans halinde bir sektör Light+Building 2010 etkinliği aslında tek bir konuya odaklandı: LED’ler Genel olarak Light+Building 2010 etkinliğinin bugüne kadar yapılanlardan farklı olacağı bekleniyordu. Bir taraftan dünya krizi diğer taraftan LED konusu hem ümit hem de endişe veriyordu. Ancak bu LED çılgınlığının bu yoğunlukta gerçekleşmesi sürprizdi ancak çok etkilemedi. Hiç şüphesiz konu, mevcut krizin önüne geçti. Çoğu kişinin gerçeklere gözlerini kapatmış oldukları ve LED’e çok ümit bağlanmış olduğu da söylenebilir. Çoğunun sözverdiği gibi LED’lerin bu pazarı o kadar aydınlatıp aydınlatmayacağını göreceğiz. Çünkü, lider üreticiler dahi şaşırtıcı bir şekilde daha teknik ayrıntılarda ihmalkâr davranıyorlar...
Krize rağmen Light+Building 2010, ziyaretçi rekoru kırdı. Rekora rağmen katılımcı firma standlarının geçmiş yıllara göre daha küçük olduğu gözlerden kaçmadı. Yine geçmiş senelerden alışık olunmayan bir başka görüntü de stand sıraları arasında bir hayli boşlukların olmasıydı. Bazı aralıklara, bugüne kadar daha az tercih edilen salonlarda yer alan firmalar yerleştirilmişti. Böylece efsanevi ve tercih edilen 3. Salonda, genelde sadece büyüklükleri itibariyle “önemli” olarak sınıflandırılan ancak Pazar açısından veya kalite açısından üstün değerli olarak görülmeyecek üreticiler biraraya geldi. İster büyük ister küçük firmalar olsun, herşeye rağmen pazarın geneline bakmak giderek zorlaşıyor. Bugüne kadar henüz adı bilinmeyen üreticiler sahneye katılırken, birçok firma
da artık bugüne kadar ürettikleri ürünlerinde LED’ler kullanıyorlar. Kataloglarının kalınlığı üçte bir oranında hacim kazandı. İstenilen ya da gerekli olan değişikliklerin daha önce üretilmiş bir ürüne teknolojik uyarlanması (retrofit) sektörde hakim ve başından beri LED teknolojisini baz alan çok az yeni ürün geliştiriliyor. Erco bugüne kadar geliştirdiği lamba portföyünün neredeyse tamamını LED’li sunuyor. LED temeline dayanan yeni ürün geliştirme çalışmaları gelecek için planlanmış. Belki de bunun böyle olması daha iyi. Çünkü ikinci seviyenin teknik sorunları tüm sektör tarafından henüz bilinçli veya bilinçsiz olarak masanın altına süpürülüyor. Burada adlarını vermemiz gerekmeyen pazarda lider olan lamba üreticileri dahi LED’lerin hangi ritm veya darbe frekansında
çalıştırılması gerektiği konusuna memnun edici bir cevap veremiyor. Bu tür sorular üreticilerin teknik departmanlarına yönlendirildiğinde de bilgi eksiklikleri ile karşılaşılıyor. Belli ritm frekansları titreşme görüntülerine neden olabiliyor ve bu da insanlarda migren ve epileptik ataklara sebep olabiliyor. 300 Hz’nin üzerinde bir frekansta titreşme olmaz iken, bunun epilepsi ve migren hastaları üzerinde etkisi henüz çok az araştırılmış. Ancak bu tür araştırmaların, LED’ler pazarda yaygınlaşmadan ve başka ürünlerin yerine kullanılmaya başlamadan önce yapılması gerekiyor. Aksi takdirde birkaç yıl içinde bu ürünlerin ve teknolojilerin yeniden gözden geçirilmesi gerekecek. Gelecekteki uygulamaların karşı karşıya kalacağı tek sorun bu değil.
Günümüzde geleneksel lamba sistemlerinin LED çözümleri ile yer değiştirmesinin şalter ve sigortalarımızda bulunan emniyet tekniği üzerinde de etkisi büyük. Bu noktada da donanım değişiminin ekonomik olasılık hesapları yapılmalı. Yine de gelişmeler ve son dönemde yapılan hesaplamalar, LED’lerin artık TC-L’ye göre daha verimli olabileceğini gösteriyor. Bu nedenle Zumtobel, Panos Infinity LED Downlight modeli ile, dikkate değer bir ürün sunuyor. Bunun dışında, Zumtobel’in bu ve başka ürünlerinin üretimini Avrupa’da Lemgo’ya geri alma ve artık Çin’de üretmeme kararı da çok ilginç. Parça başına maliyet daha pahalı olabilir ancak Zumtobel geçmiş dönemde nakliye ve güvensiz teslimatlar ile yaşanan zaman kaybından dolayı birçok
L i g h t + B u i l d i n g Trans halinde bir sektör
siparişi de alamadı. Bu sayede Zumtobel, Discus-projektörünün siparişlerini artırabilir. LED’lerin geliştirmesindeki dinamikler de halen çok yüksek. Çoğu eski ve geleneksel üreticiler için bu durum halen çok yeni. Çünkü onlar iki yıllık bir geliştirme döngüsünü tanıyorlar ve LED’lerin lamba olarak teknolojisi altı ayda eskimiş olabiliyor. Uzmanların bu yöndeki görüşü 20 yıl sonra da muhtemelen değişmemiş olacak. Ancak pazardaki dinamik, başka bir noktada daha görülüyor. Pazara hızla ve kendilerine güvenerek giren yeni şirketler, pay almak için pazarı zorluyor. Bir basın toplantısı çerçevesinde Toshiba, kendisini
ve hedeflerini modern, yetenekli, son derece profesyonelce ve çok açık ifade ederek ve hedef tanımlı bir şekilde tanıttı, ki bunu basın mensubu, olarak ancak tüketici ve TV dünyasından biliyoruz ve bekliyoruz. Gelecek on yıl içinde Toshiba LED lambaları pazarının üçte birinden pay almayı hedefliyor. Bu tür şirketler hedeflerine ulaşmaya alışık olan firmalar. Ancak yalnız Toshiba bu hedeflere sahip değil. Bilgisayar ve tüketici sektöründen gelen Sharp ve Panasonic ‘de şirket hedeflerini yarı iletkenin aynı temel düşüncelerine dayandırmış olan firmalar. Philips ve Osram’da Pazar paylarını savaşmadan teslim etmeyeceklerdir. Peki, GE Avrupa’da ne yapıyor. Sonra, Xicato, Lighting Science Group ve start-up şirketleri olarak büyük tepkilere neden olan ve
ışık tekniği açısından ilginç çözümler sunan o küçük ancak yaratıcı firmalar var. Herşeye rağmen, yarı iletken sektörünü tanıyan şirketler dahi, önce ışık sektörünün kendine özgü kurallarını bilmeleri gerekiyor. Çözüm ve ışık tekniği açısından başlanacak noktalar belli ancak tasarım anlayışı ve kronobiyoloji eksik. Hatta, Toshiba’nın basın toplantısı esnasında kronobiyoloji alanında araştırma yapılmasına ilişkin taleplerle ilgili sorular dahi kısmen anlaşılamadı . Işığın biyoritm üzerindeki etkisi konu olarak yoktu veya geçiştirildi. Ancak, Zumtobel, Partnern Behnisch Architekten, Stuttgart; Transsolar, Stuttgart; Bartenbach
Lichtlabor, Innsbruck; Sunways, Konstanz; Okalux, Marktheidenfeld; BÜFA, Oldenburg gibi gayet ilginç şirketler ile problemi ele aldı ve Light + Building etkinliğinde enerji tasarrufundan enerjinin doğrudan LED lambalarına verilmesi konusunda yaptığı çalışmaları anlattı. Zumtobel’in basını bilgilendirme toplantısında yöneltilen soru şu: “Binalar nasıl daha akıllı ve verimli olacak?” Kesin olan bir şey var ise, o da projenin ilk bölümünün başarısız olacağıdır, çünkü binalar gelecekte de daha akıllı olmayacak. Eğer bunları akıllı insanlar kullanacak ise, böyle olmak zorunda da değiller. Ancak verim potansiyelinin, ki bu kesinlikle istenilen bir durum, gelişme kaydetmesi önemli olurdu. Bir başka geliştirme alanı ise,
fotovoltaik ögelerin geniş aydınlatma için kullanılan lambalara doğrudan yerleştirilerek mekân derinliğinde çalıştırılması veya lokasyona veya binaların şebeke elektriğine verilmesi. Ofis donanımları, bina tekniği ve merkezi sisteme bağlı olmayan klima cihazları da zaten şebeke elektriği ile çalışıyor. Aydınlatma da doğrudan elektrik ile çalıştığında bu alanda önemli gelişmeler kaydedilebilir. Bu projenin ortakları pazarlarına göre bu alanda ortak çalışmalar yapmak istiyorlar. İşbirliklerinden ve tanıtılan ve sergilenen bir demo modeli üzerinden, tesisler arasındaki kesin noktalarında köprüler oluşturmak
suretiyle rekabette avantajlar, yeni uygulama alanları ve ürünlerin geliştirilmesini bekliyorlar. Çok daha küçük şirketler şu sıralar ışık alanındaki bilgilerinden faydalanarak ve LED alanında yaptıkları geliştirme çalışmaları ile bir adım öne geçmeye çalışıyorlar. Nimbus, sektörde bugüne kadar dekoratif lambalar konusunda faaliyet gösteren yaratıcı bir şirket olarak biliniyordu. Son geliştirdiği LED çözümleri ile Nimbus artık ışık konseptleri alanında toplam bir sistem çözüm sağlayıcısı olarak pazarda yer edinmek istiyor. Başlarda LED çözümleri ile hiç akla gelmeyen şirketler de pazarın durumuna ayak uydurdular ve kullanılabilir inovatif çözümler geliştirdiler. Hatta Schott ve Roblon
gibi fiber optik üreticileri de LED’i ışık kaynağı olarak sunacakları geliştirmeler yaptılar. Bu bağlamda Kluth firması da, kalitesini çok zekice geliştirilmiş bir teknolojiye dayandıran çözümler geliştirdi. Firma, altgeçitler için insanların psikolojik unsurlarını dikkate alan ancak enerji verimliliği konusunu da kapsayan zekice bir çözüm olan LightAttendant adlı sistemini geliştirdi. Sistem ayrıca tasarımsal açıdan da heyecan verici ve gündelik olmayan bir çözüm olarak karşımıza çıkıyor. Temel bir aydınlatmanın yanında bir alt geçit veya bir koridora, LED’lerden oluşan kesintisiz
Zumtobel firmasının Panos Infinity LED-Downlight serisi: 77 Lümen/ Watt’a ulaşan ışıma verimliliği, artık ileri LED tekniğinin verimlilik ve ışık kalitesi konusunda , klasik kompakt flüoresanları geçtiğini gösteriyor. 1800 Lümen’lik lamba ışık akımı 27 Watt’lık bir performans ile sağlanıyor. 2400 Lümen için Panos Infinity Downlight’ı sadece 36Watt’a ihtiyaç duyuyor. Böylece LED Downlight’ı, geleneksel kompakt flüoresanlara göre yüzde 70 oranında daha verimli. Cree’nin True White teknolojisi sayesinde 50000 saatlik kullanım ömrü çerçevesinde 3000 Kelvin veya 4000 Kelvin’lik sabit bir renk ısısı ve Ra 90’nın üzerinde mükemmel bir renk verimi sunuluyor. www.zumtobel.com
69
70
bir ışık hattı entegre ediliyor. Temel aydınlatmanın yaratması istenen ortam istenildiği şekilde belirlenebiliyor. Böylece mevsime veya günün saatlerine göre renk uyumu yapmak mümkün ve zaten iyi bir ışık çözümü sunulmuş oluyor. Işık hattına entegre edilen bir hareket sensörü ise yayayı algılıyor ve ışık sisteminin tamamını, yayayı takip edecek bir ışığın yanması şeklinde uyarıyor. Yaya durduğunda ışık da duruyor. Işık sanki sürekli ve ayrılmaz bir “ışık gölgesi” gibi davranıyor.
Roblon firmasının ürünü Libra, LED teknolojisine dayanan şık, esnek ve çok fonksiyonlu bir lamba. İnce bir direğe monte edilmiş olan daire biçimli LED-modülleri, her istikamette ayarlanabiliyor. Hatta standart versiyonda, iç mekânda çeşitli kullanım amacına uygun. Libra, vitrinler veya nişler veya serbest duran bir lamba veya duvar veya tavan armatürü olarak kullanılabiliyor. Özel konfigürasyonlara yönelik çözümler sunulabiliyor. LED modülleri ve reflektör sisteminin adedi ile ayarlama ihtiyacı bulunulan ortamda talep edilen ışık yoğunluğuna göre tanımlanabiliyor. Modüller doğrudan, yerinde ve tek tek takılabiliyor veya değiştirilebiliyor. Üstün ısı yönetimi ve kaliteli LED’leri ile çok iyi bir renk verimine sahip.
Şu sıralarda LED’ler şüphecileri ikna etmek üzere. Aslında sektör açısından olumlu bir gelişme, çünkü ışık dünyasının bir yatırım ivmesi kazanması herkes için faydalı olacaktır. Ancak LED’lere sınırsız güvenmemek gerekir, çünkü bunun için henüz yeterli bilgi ve deneyime sahip değiliz.
İnovatif ve değiştirilebilen reflektör sistemi üstün hassasiyete sahip ve ışığı anında ve eşit orantıda dağıtıyor. Libra lambaları kolay monte ediliyor, rahat kullanımlı ve yüksek bir ışıma etkisine sahip. Kamaşma yapmaksızın geniş çaplı uygulanabiliyor. www.roblon.com
Tünel içindeki refakatçi: Yaya olarak bir alt geçitten geçerken korku duymamak için yanında birinin olmasından daha iyi ne olabilirdi acaba? Eğer yanınızda kimse olamıyor ise, en azından teknikten faydalanarak psikolojik destek almaya ne dersiniz. Hareket algılayıcılar ve esnek LED tekniği ile artık mümkün.
Bunun dışında sistem tünelde bulunan birden fazla yayayı da algılayabiliyor. Yayaların birbiri ile aynı hizaya geldikleri ve hatta çarpışmaları halinde de son derece ilginç dinamik ışık oyunları izleniyor. Fikir ve sistem bu yıl Essen’deki tasarım merkezinin redDot ödülünü aldı. www.derkluth.com
Frankfurt Genel trendler ve gelişmeler En az befl üretici, 40 ve 60 Watt ampullerin yerini almas› beklenen LED tabanl› retrofit lamba üretiyor. %80’lere varan enerji tasarrufu söz veriliyor. Bu değerler, cival› düflük bas›nç boflaltmal› enerji tasarruflu lambalar›n performans›ndan çok daha iyi. Bu tür geliflmeler çevre için kesinlikle bir kazan›m olacakt›r, çünkü LED’ler civa içermeksizin üretiliyor.
IŞIK TEKNİĞİ
LED alanında trendler
de geçerli. Çoğu LED lambas›n›n homojen ›fl›k veren ›fl›k yay›l›m alan› olmad›ğ›n› özellikle söylemek gerek. Bunlar tek bir zincirden veya yayg›n düzende yerlefltirilmifl ayd›nl›k ›fl›k noktalar›ndan olufluyor. Ayd›nlatma tasar›mc›lar› ve mimarlar› herhalde her uygulamalar›nda “ölçülü ve ritimli” bir ›fl›k dünyas› istemeyecektir.
Light + Building etkinliğinin ziyaretçilerine, birden dördüncü salona kadar tüm alanlarda, üreticilerin, ışık kaynağı olarak gelecekte sadece LED’lere odaklanacağı aktarılmış oldu. Çoğu lamba ve ampul üreticisi standlarında sadece LED uygulamaları sergilediler. 2020 yılına kadar tüm ışık uygulamalarının %90’nının LED’ler ve OLED donanımları ile sağlanacağı yönünde
Örneğin, üreticilerin lambalardan beklentilerini Toshiba firmas› gösterdi. Firma, bas›n toplant›s›nda mükemmel bir video filmi ile ve flirketin Baflkan Yard›mc›s› ile birçok değerli üst düzey yönetiminin kat›l›m›nda LED Retrofit lambalar›n› tan›tt›. 2016 y›l›na kadar Avrupa’da %30’luk bir Pazar pay›na ulaflmay› hedefliyorlar. Yar› iletken çipinin ›s›s› LED’in kullan›m ömrünü doğrudan etkilediği için her LED uygulamas›n›n termo yönetimi çok önemli. Bu durum kendisini birçok LED lamba ve ampul tasar›m›nda gösterdi. Bunlar›n görüntüsüne soğutma kanatlar› ve elemanlar› ile ›s›tma borular›, havaland›rma aral›klar› vs. hakimdi. Bu amaçla CeramTec, ›s› iletkenlik kapasitesi çok daha iyi olan yeni bir seramik parça gelifltirdi (bugüne kadar olan 22 Watt/mK yerine 170 Watt / mK). Parça, küçültülebiliyor, elektriksel anlamda iyi izole edilebiliyor ve yabanc› maddelere karfl› gayet dayan›kl›. LED, çiplerin pasif soğutmas› için çok uygun. Örneğin fanlar (bilgisayarlardaki mikro ifllemcilerde olduğu gibi) ile aktif soğutma ifllemi dikkatimi çekmedi. “Soğutma kanall› tasar›m›n” mimar ve tasar›mc›lar taraf›ndan nas›l değerlendirildiği konusunu ilerde göreceğiz. Ayn› durum, iyi tasar›m›n kurallar› yerine, ›fl›k kaynağ›n›n (burada LED’ler) teknik ve geometrik verilerine göre yap›lan diğer tasar›m kriterleri için
öngörüler yapıldı.
LED alanında gelişmeler ve trendler Metin: Prof. Dr. Heinrich Kramer
71
Bu fuarda mükemmel tasar›m› (örneğin Optoled Lighting’de) olan baz› lambalar› da görmek mümkün oldu. Özellikle bu LED’ler geometrik yap›lar› ve teknik özellikleri ile yepyeni ›fl›k tasar›mlar›na olanak sağl›yor. Gelecekte LED uygulamalar›n›n nas›l gelifleceğini heyecanla bekliyoruz. LED’lerin iç mekânda kullan›mlar›n›n yan› s›ra, d›fl alanda ve sokak ayd›nlatmas›nda daha fazla kullan›ld›ğ›n› görmek de flafl›rt›c› oldu. Bu tür lambalar›n tasar›m›, ürünlerin klasik fener görüntüsünden
s
LED tabanlı retrofit lambaları ışık sektörünün ümut kaynağı. Lambaların verimliliği TC-L’i dahi geride bırakacak bir seviyeye ulaştı. Üreticiler, sektörün kaldırabileceğinden daha çok tüketicilere yönelik reklam veriyor. Ledon’un geniş retrofit lambaları portföyünde sadece 25 ve 40 Watt için ampul yedekleri değil, ayrıca 60 Watt’lık akkor ampulün yerine gecebilecek on Watt’lık bir retrofit lamba da bulunuyor. Lambalar dim edilebilir ve edilemez modellerde sunuluyor. Bir başka alternatif ise “Double-Click-Function” (çift tıklama fonksiyonlu) versiyonu. Bu üründe ışığın aydınlık derecesi ışık şalterinin çift hareketi ile yüzde 30 oranında azaltılabiliyor. www.ledon-lamp.com
CeramCool LED lamba kiti, önceden optimize edilmiş seramik yapı taşlarından üstün verimliliğe sahip LED’li retrofit lambalar üretmek için geliştirildi. Kit’in standart arayüzü üzerinden istenilen tasarım, biçim, renk veya malzeme seçimi yapılabiliyor. www.ceramtech.com
Cree’nin TrueWhite teknolojisi, optimum renk verimi ve enerji verimliliği ile sıcak beyaz bir ışık yaratıyor. Bu kompakt ürün ile etkili ve kaliteli aydınlatma çözümleri geliştirilebiliyor. Örneğin LMR4 Modülü 35000 saatlik kullanım ömrü ile toplam 12 Watt’lık bir performans çerçevesinde 90’nın üzerinde renk verim endeksine sahip.
Philips, geliştirdiği ve patentini aldığı elektronik çözüm sayesinde Master LEDspot MR16 LED yedek lambaları, mevcut 12 Voltluk halojen uygulamalarında çalışıyor. Geleneksel halojen reflektörlere göre eşit orantılı bir sıcak ışık verimi ve yüzde 80’lere varan enerji tasarrufu ile LED’ler hatasız çalışıyor. Lamba 4 ve 7 Watt versiyonunda sunuluyor.
260 derecelik bir yansıma açısı sunan Toshiba LED lambaları 1690 Lümen gücüne sahip. Ürün Toshiba’nın 8,7 Watt’lık LED lambası LEL-AW8L’nin 2,8 katı daha aydınlık veriyor. Bu LED ışık kaynağının performansı, 100 Watt’lık enerji tasarruflu bir ampule ekonomik bir alternatif.
www.philipslighting.com www.cree.com
giderek daha uzaklaflt›ğ›n› gösteriyor.
Cannon LED lambası, 250 Watt’lık civa buharlı lambaya alternatif olarak üretildi. Ayrıca 10O, 25O, 40O ve 60O’lik bir siperlik çıkış açısına sahip. 6000K renk ısısı ve 80 Ra’lık renk verimi kapasitesiyle sunuluyor. www.optiled.com
LED’li sokak lambalar› daha çok gökyüzüne doğru yükselen bir “›fl›k küreği” fleklini and›r›yor. Bu lambalarda kamaflma konusunda s›n›r değerlerinin yeniden düflünülmesi gerekir. LED’lerin iyilefltirilmifl ›fl›k verimi ile sokak lambalar›nda günefl enerjisi ile çal›flan lambalar giderek daha fazla tercih ediliyor. K›sa bir süre önce New York’taki Rensselaer Araflt›rma Enstitüsü bu tür lambalar ile büyük bir saha deneyine bafllad›. LED cephesinde başka neler var?
Optiled’ın Rocket LED lamba modeli, PAR30’a benzer niteliklerle mağaza ve vurgulama aydınlatması için ideal. Sıcak beyaz (2800 K), doğal beyaz (4000K) ve günışığı (6000K) seçeneklerinde sunulan ürün, Cannon gibi 80’lik bir renk verimine sahip. Rocket LED’in yansıma açısı 28O. www.optiled.com
Çoğu LED üreticisi art›k renk verimi 90 olan LED’ler imal ediyor. Bugüne kadar bu rakam 80’nin alt›ndayd›. Bu rakama ulaflmak için ›fl›ma katman› alt›nda mavi LED’lerin d›fl›nda farkl› renklerin de olmas› sağland›. Böylece tayf›n sar› ve yeflil alan›ndan ›fl›k veriliyor. Bugüne kadar üretilen LED’lerde ›fl›k verimi düflüktü. Farkl› renk ve/veya farkl› geometrisi olan çok LED’li LED platinleri giderek yayg›nlafl›yor. Yayg›n yerleflimli LED’li çözümler ise azal›yor. Bu noktada üreticiler, OLED’lerin h›zl› bir ç›k›fl yapmas›n› bekliyor. Baz› üreticiler, LCD ekranlar›n› arkadan ayd›nlatmaya uygun özel geometriler gelifltiriyorlar. Üreticilerin çoğu renk ve aç›kl›k tolerans değerlerini LED üretiminde daraltmaya ve renk
www.toshiba.com
verimini art›rmaya çal›fl›yorlar. Ancak bunun d›fl›nda, 4.500 ile 10.000 Kelvin aras›nda renk ›s›s› ile bir dağ›l›ma sahip LED üretenler de var. Nichia firmas› özellikle UVLED’lerinin çeflidini art›rd›. Bu bağlamda en güçlü UV-LED’I, 7,4 Watt’l›k bir bağlant› performans› ve 1,2 Watt’l›k yans›ma kapasitesi ile 385 Nanometre’lik dalga boyu veya 365 Nanometrelik dalgaboyu ve 0,95 Watt ile sunuluyor. UVLED’leri gelecek için ilginç olabilir, çünkü görülebilir ›fl›ğa dönüfltürmek için kullan›lan ayd›nlatma maddesi mavi ›fl›ğa gore UV ›fl›nlar› ile daha verimli çal›fl›yor. OLED fazla gösterilmedi. Asl›nda art›k mobil telefon ve navigasyon sistemlerinin ekran ayd›nlatmas›nda kullan›l›yor. Ancak makul kullan›m ömrü ile genel ayd›nlatma için gerkeli olan ayd›nl›ğ›n sağlanmas›nda halen zorluklar var gibi görünüyor. OLED’ler ince ve esnek zeminler üzerinde “bas›l›yor”. ‹fllemin en büyük zorluğu, neme karfl› dayan›kl› hale getirilmesi. Plaka nem ald›ğ›nda kullan›m ömrü önemli ölçüde etkileniyor. OLED’ler genel kullan›m için haz›r olduğunda, LED ayd›nlatmas› daha yayg›nlaflm›fl olacak. Uygun OLED’lerin ne
zaman haz›r olacağ› konusunda bir zamanlama bilgisi al›namad›. Fuarda sadece bir üretici LEP ›fl›k kaynağ› (Light Emitting Plasma) ürünü sundu. Asl›nda Alman ›fl›k endüstrisi uzun zamand›r plazmalara yönelik ›fl›ğ›n gelifltirilmesini hedefleyen “Placar” projesini destekliyor. Luxim Corporation, plazmalar için dalgal› ak›m girifl gücü 273 Watt olan iki alternatifli ›fl›k kaynağ›n› piyasaya sürdü. Birincisi 5.750 Kelvin renk ›s›s›nda 23.000 Lümen’le 72 renk verimi ile 50000 saatlik bir kullan›m ömrüne sahip iken, ikinci ürün 17000 Lümen, 5600 Kelvin’lik renk ›s›s›, 94 renk verimi ve 30.000 saatlik kullan›m ömrü sunuyor. Alternatiflerin her ikisi de %100 ile %20 aras›nda dim edilebiliyor. Üreticiden al›nan bilgilere gore her iki ürün de elektromanyetik parazit ›fl›n›m s›n›rlar›n› karfl›l›yor. Gösterilen tayf gün›fl›€›na benzer ve sürekli. Bugüne kadar belirtilen lumen paketleri ise ancak yüksek tavanl› salonlarda iç mekan ayd›nlatmas› olarak kullan›labiliyor. Fuar›n konuflulan iki önemli konusu ise flöyleydi: a) Söylenenlere göre büyük LED
IŞIK TEKNİĞİ
ASMT-YTBO PLCC-6 Blackbody ve ASMT-QTC0 Standard – PLCC4 LED’leri üç renkli, suya dayanıklı LED’ler. Renk yönlendirme kapasiteleri ve kontrastları daha yüksek ve 1150’lik bir yansıma açısına sahipler. LED’ler örneğin elektronik video ekranları veya reklam panoları için uygun. Güvenlik seviyelerini ve kullanım ömrünü artırmak için silikon içine yerleştirilmişler. www.avagotech.com
üreticilerden biri, ikincil optikli LED’lerin (farkl› üreticiler) birbiri ile çal›flmas›n› düzenleyen bir patente sahip. Bu üretici flimdi LED’i ›fl›k kaynağ› olarak kullanan tüm diğer lamba ürticilerden lisans ücreti almaya çal›fl›yormufl. Çünkü her LED lambada bir ikincil optiğin olmas› gerekiyor. Bu konunun muhataplar› haklar›n› aramak için biraraya gelmifller. Sorunun nas›l çözüleceği henüz bilinmiyor. Her durumda sonuç LED tekniğinin geliflimini etkileyecektir. Kullan›c›lar ise bunun lamba fiyatlar› üzerindeki etkisinden faydalanacakt›r. b) LED kullan›c›lar›, LED’lerin de kullan›m ömrünün s›n›rl› oldu€unu art›k anlad›lar ve gün geçtikçe daha iyi ›fl›k verimi olan LED’lerin gelece€i haberleri üzerine hangi türde ürünlerle karfl›lacaklar›n› merakla bekliyorlar. Fuarda sergilenen LED’lerin ›fl›k verimi, Watt bafl›na 100 Lümen civar›ndayd›. Osram firmas›, 122 Lümen/Watt’l›k ›fl›k verimi olan 90’dan büyük bir CRI ile s›cak beyaz bir LED’I piyasaya sürece€ini duyurdu. Baz› LED üreticileri, bu y›l›n sonuna kadar Watt bafl›na 150 Lümen’e (Renk verimi 80 ve renk ›s›s› 5000 Kelvin) ç›k›lacağ›n› öngörüyor.
Gelifltirme laboratuvarlar›ndan Watt bafl›na 200 Lümen gibi değerler duyuluyor. Bu flu anlama gelir: Bugün ald›ğ›n›z LED’li bir lamba bir sonraki sene ar›zaland›ğ›nda, yerine takacağ›n›z LED ayn› elektrik değerleri ile yüzde ellinin üzerinde daha ayd›nl›k olacak. Çoğu meslektafl›m ve büyük müflterilerden bu belirsiz ortamda LED planlamas› yapman›n çok tercih edilmediğini s›kl›kla duyuyorum. Fuar, çoğu üreticinin ›fl›k kaynağ› olarak art›k LED’I kullanacağ›n› gösterdiğine gore, kullan›c›lar›n hevesi, yerine konulacak ürünün ne olacağ› konusunda belirsizlik nedeniyle çok artacak gibi görünmüyor. Bu nedenle LED üreticilerin mümkün olduğu kadar h›zl›ca kabul edilebilir bir alternatif ürün stratejisi sunmas› ve müflterilerin güvenini tekrar kazanmalar› gerekiyor. Çözüm çok kolay olmayacak gibi, çünkü yerini alacak bir LED’in sabit ›fl›k ak›m›nda elektrik değerleri değiflecektir ve sabit elektrik değerlerinde ›fl›k ak›m› değiflecektir. Her ikisi de istenilen bir durum değil. Ancak LED tekniğinin gelecekteki geliflimi için uygun bir çözümün acilen bulunmas› gerekiyor. Probleme yönelik kullan›labilir bir çözüm bulmak için LED üreticileri ve LED kullan›c›lar›n›n, LED’lerin beslenmesinde hangi ak›m gerilim sistemini kullanacaklar› konusunda anlaflmalar› önemli. Halen üç farkl› sistem mevcut: Sabit ak›mla çal›flan, sabit gerilimle çal›flan ve dalgal› ak›m ile çal›flan. LED’ler elektriksel fonksiyonlar› itibariyle sabit ak›m ile çal›fl›yor. Ancak günümüz ürünlerinin çoğu, sabit gerilim ile çal›flacak flekilde tasarlanm›fl. Ayn› tekniği LED’leri çal›flt›rmak üzere kullanmak için her LED’in veya LED grubunun sabit gerilimden sabit ak›m’a dönüfltürülmesi gerekiyor. Bunun için her LED platini üzerine ek elektronik yap› parçalar›n›n entegre edilmesi gerekiyor, ki bu da tüm sistem balast cihaz›/LED’inin fiyat›n› art›r›yor. Müflteriler bu durumdan memnun kalmayacak
LED alanında trendler
Sharp’ın “DoubleDome” serisi üç beyaz ışık SMD LED’ini kapsıyor. Geleneksel olarak kullanılan plastik yerine, taşıyıcı malzeme olarak bir seramik plaka kullanılmış. Bu sayede ısı iletimi daha verimli ve küçük bir soğutucu mevcut. Seri içinde, sıcak beyaz, doğal beyaz ve saf beyaz olmak üzere üç farklı beyaz tonu bulunuyor. Renk verimi endeks değerleri flüoresanlardan elde edilen değerlere benziyor (CRI:85). www.sharp.eu
Shwo LED ailesi: Shwo kelimesi Çince ve geceleri gökyüzündeki yıldızları tanımlarken sıkça kullanılan “ışıldama” anlamına geliyor. LED’lerle de durum aynı. LED’ler küçük ama zarif ve sadece üç Watt’lık bir değerde dahi aydınlık. Shuen Serisi farklı alanlarda faaliyet gösteren kuruluşların belli bir hedefe yönelik yapmış oldukları yakın işbirliğinin ürünü.
Cree firmasının soğuk beyaz ışık veren XM LED ürünü 350mA’lık bir akımda, Watt başına 160 Lumen’lik bir ışık verimine ulaşıyor. Bu değerler ile sadece yedi Watt’la 60 Watt’lık bir akkor ampulün aydınlığına sahip! www.cree.com
www.everlight.com
ancak üreticilerin muhtemelen ifline gelecektir. Daha önce belirtilen yedek ›fl›k kaynağ› konusu bir sabit gerilim sistemi ile kolayca çözülecektir. Özetle, neredeyse tüm üreticiler LED’i geleceğin ›fl›k kaynağ› olarak tercih ediyorlar. Ifl›k ve renk veriminde görülen h›zl› geliflmeler de bu durumu destekler nitelikte. LED’lerin nokta biçimliliğini ve ›s› yönetimi için gerekli tedbirleri tasar›mlar›ndan yans›tmayan uygulamalar henüz çok az. Standartlaflma ve bunlar›n yerine kullan›lacak ›fl›k kaynaklar›
sektöründe müflterileri ikna edecek standartlar›n gelifltirilmesi gerekiyor. OLED’lerin gelifltirme çal›flmalar›nda kullan›m ömürleri konusunda herhangi bir ilerleme görülmüyor. Plazma ›fl›k kaynaklar›n›n geliflimi henüz emekleme safhas›nda gibi.
74
Değişim içinde müzeler Günışığının Rönesansı Metin: Prof. Dr. Heinrich Kramer, FPLDA Fotoğraflar: Luc Laurent Bernard
Tanınmış sanat koleksiyonları ve müzeler turist çeker ve kentlerin gelirlerini artırır. Bunların en güzel örneği Paris’deki Louvre Müzesi, Amsterdam’daki Rijskmüzesi, Londra’daki Ulusal Müze, Madrid’deki Prado, New York’daki Gugenheim, Floransa’daki Uffizien, Kahire’deki Ulusal Müze ve daha birçoğudur. Bunun için çoğu kent, müzelerini genişletmiş ve hatta yeniden inşa etmiştir. Ancak zaman içinde sadece mimari değil, ışığa olan yaklaşım da modern dünyada artık farklı görülmekte.
Işığın sanat eserlerine zarar verebildiğinin kanıtlanması, ışık ile ilgili koruma kurallarının geliştirilmesine neden oldu. ICOM tarafından belirlenen kurallar artık sanat eserlerini ödünç olarak verenlerin ve sigortalayanlar için baz teşkil ediyor. Aynı kurallar yeni yapılan bina ve mevcut yapıların onarımını da temelden etkiledi. Özellikle ışık ve ev tekniği konuları yepyeni yönler kazandı. Ortaya çıkan bir başka konu ise bu tür düzenlemeler ile binaların masraflı teknik donanım gerektirdiği ve ziyaretçilerin müzelere çekilmesine mutlak katkı sağlamamamış olduğudur. İşte bu durum da güneş ve suni ışık ile yepyeni bir yaklaşımın geliştirilmesine neden oldu. 20.Yüzyılın ortalarına kadar müzeler yoğunlukla günışığı ile aydınlatıldı. Günışığı çatı pencerelerine yerleştiren mekânın sınırlarını gösteren cam tavanlardan veya yan pencerelerden sergi alanlarına
yönlendiriliyordu. Mekânlar çok büyük ve kalın duvarlar, obje barındıracak yapıda oldukları için mekân içinde iklimlendirme genelde olmuyordu. Uygun bir suni ışık tekniği de henüz mevcut değildi. 1946 yılında kurulan “International Council of Museums (ICOM Uluslarası Müze Konseyi) sanat eserlerinin korunmasına yönelik giderek daha fazla tavsiyeler yayınlıyor. Sanat eserleri için bugün, daha geçerliliği olan ışık ve iklimlendirme koşulları aşağıdaki şekilde sıralanıyor: Sanat eserleri ışık hassasiyetlerine göre 3 sınıfa ayrılır: 1. Işığa hassas olmayan malzeme (metal, taş, cam ve diğerleri), aydınlatma gücünde kısıtlama yapmak gerekmez, 2. Yağlı boya ve Tempora tabloları, 100 ile 150 Lux arasında, 3. Sulu boya, kağıt, fotoğraf ve deri,
kumaş gibi organik malzemeler kullanılarak oluşturulan eserler, 50 Lux. Kızılötesi miktarı, sanat eserleri üzerinde ısınmaya neden olmamalı ve UV miktarı 75 Mikrowatt/ metrekare ile sınırlandırılmalıdır. Bunlar, çok yüksek yansıma gücü ve tayf içindeki UV veya IR miktarı nedeniyle günışığında uyulması zor şartlardır. Ayrıca günışığı sürekli değişir. Güneşten koruma tedbirlerini, sürekli değişen ışık koşullarına ayarlamak zorunda olmamak için pencere ve çatı pencerelerini ortalama bir değerde tutmak ve belli bir genişlik ölçüsü vermek gerekti. Günışığı değerleri değiştikçe aradaki değer farkı çok yüksek olduğu için belirlenen veriler yine de istenmeyen çok yüksek uç değerlere veya çok karanlık tutulmuş mekânların oluşturulmasına neden oluyordu. Birinci seçeneği eser koruyucuları sevmiyor, ikincisini ise
ziyaretçiler sevmiyor. Mekan ısısı +/- 1 C’de sabit tutulacak ve havanın nem oranı %50 +/-%5 olabilir. Bu değerler, özellikle yüksek hava nemine sahip bölgelerde çok soğutucu cihazı ve havalandırma tesisatları (yapı maliyeti!) gerektiriyor. Bu arada suni ışık tekniği gelişmeler kaydetti. Suni ışığa göre günışığı ile ICOM tavsiyelerine uyum zor olduğu için günışığını mümkün olduğu kadar müzelerden uzak tutmayı veya en azından, ICOM tavsiyelerine yaklaşan güneşten koruma tedbirleri uygulamayı tercih ettik. Sanat objelerinin öne çıkartılması için uygun olan yansıma tekniği çoğunlukla sahne aydınlatması ve ürün sunumu için geliştirildi. Her iki alan için günışığı daha çok rahatsız edici olarak görüldü. Böylece benzer sunum teknikleri müzelere de giriş yaptı (örneğin Köln’deki Romisch-
PRATİK TASARIM KONULARI
Değişim içinde müzeler
Germanisches Müzesi). 20. Yüzyılın seksenli yıllarına kadar bu alışageldik bir uygulama oldu.
Sol: Almanya’nın Bonn kentinde bulunan sanat müzesi - Günışığı ile aydınlatılmış yağlı boya koleksiyonu
İnsan gözü 50 Lux’da mümkün olan renklerin sadece üçte birini görebildiği için ve 100 Lux’da dahi renkleri tam göremediği için, yeni aydınlatma stratejilerinin geliştirilmesi gerekti. Buna ek olarak müze ziyaretçileri, gün içinde günışığı ile aydınlatılmış alanları görme beklentisindeydiler. 50 Lux’luk bir aydınlatmayı ziyaretçi “karanlık oda aydınlatması” gibi algılıyor. Aslında 100 Lux’da dahi çoğu insan kendisini henüz rahat hissetmiyor.Müzeler giderek daha fazla kamu bütçeleri ile finanse edildiklerinden, daha geniş ziyaretçi kitlelerinin bu alanlara çekilmesi gerekiyordu. Bunun için müzelerin insanlara çekici gelecek şekilde tasarlanması gerekiyordu.
Orta: Hollanda’nın Otterlo kasabasındaki Kröller-Müller Müzesinde bir geçici sergi
Bu noktadan itibaren müzelerde günışığının rönesansı neredeyse zorunlu başlamış oldu.
Sağ: Almanya’nın Köln kentinde yer alan Romisch Germanisch Müzesinde “Ürün sunumu” tarzında sergileme.
75
76
Sol: Sanat salonunda büyük sergi ortamı; Kiel - Almanya Sağ: Institut du Monde Arabe, Paris, Fransa’da büyük sergi salonu
Müze direktörleri, ziyaret saatleri esnasında özellikle gün ışığında, sanat eserlerinin üzerine çok daha yüksek aydınlatma gücü uygulatmaya başladılar. Bugün çoğu yerde uygulanan aydınlatma gücü değerleri aşağıdaki gibi: Sulu boya ile yapılan tablolar 150 Lux’a kadar, yağlı boya ve Tempora ile yapılan tablolar 500 Lux’a kadar ve hatta gün ışığında 700 Lux’a kadar. Kızılötesi ışınları pencere camındaki iyi filtreler ile %99,9 oranında yok edilebiliyor. Filtre etkisi sanat eserlerini görme durumunu neredeyse hiç etkilemiyor. Esere verilebilecek hasar aydınlatma gücünün miktarı ve etki süresine bağlı olduğu için, aydınlatma süreleri duruma göre kısaltıldı. Bunu yaparken çoğu zaman ziyaretçi saatlerine dokunmak gerekmedi. Mekânlar, müzenin açılış saatleri dışında tamamen karartıldı. Bunun dışında artık neredeyse her değerli tablo bir “ışık pasaportuna” sahip. Bu pasaportta tablonun “ışık geçmişi” yer alıyor. Berlin Teknik
Üniversitesinde yapılan kapsamlı araştırmalar sonucunda artık renk pigmentlerinin ışıkla hasar görmesi ve organik malzemeler konusunda bir hayli bilgi sahibiyiz. Bu sayede izin verilecek yansıma dozajı sınırları daha iyi tayin edilebiliyor ve kontrol edilebiliyor. Yine de, ziyaretçilerine diğer müzelerden ödünç alınmış meşhur eserleri sergilemek isteyen her müzenin, ICOM tavsiyelerine uygun birkaç mekâna ihtiyacı var. Çünkü ödünç veren büyük kuruluşlar (örneğin Peggy Guggenheimstiftung veya Mısır Ulusal Müzesi) ve sanat sigortacıları, ICOM tavsiyelerine bağlı kalıyor ve bu düzenlemelere uyulup uyulmadığına yerinde bakıyor. Bu nedenle çoğu müzede geçici sergi salonları bulunuyor. Salonlar ışık ve iklim tekniğinin sunduğu olanaklarla donatılmış. Hiç olmazsa tüm müze mekânlarının o pahalı ev tekniği ile donatılmasına gerek kalmıyor. Müzeleri daha geniş ziyaretçi kitleleri için çekici hale getirme gerekliliği,
müzelerin günışığı ve suni ışık ile aydınlatılmasını temelden etkiledi. 90’lı yıllarda mekânı oluşturucu öge olarak algılanan günışığı, son yüzyılda tekrar müzelere geri döndü. ICOM tavsiyeleri herkes için bağlayıcı olmaya devam ediyor ancak artık daha ziyaretçiye yönelik tedbirlerle sağlanıyor. Suni ışık tekniği de değişti. Ürün sunumunda ve stüdyo tekniğinde kullanılan aydınlatma cisimlerinin hakim tasarımı, yerini çok daha çekimser bir tasarıma bıraktı. Emirlerin başında aydınlatıcının mimariye entegrasyonu geliyor. Çok daha renk verimi olan ışık kaynakları geliştirildi. Ancak akkor ampulün yasaklanması ile müzelerdeki suni ışık tekniği zorluklarla karşılaşmaya başladı, çünkü günümüzde müzelerde en çok kullanılan ışık kaynağı preslenmiş camdan yapılmış ampuller. Bunlar da yasaklı ve daha uzun süre durum böyle sürecekmiş gibi görünüyor.
ÜRÜN
RIDDLE Yaprakların arasından süzülen güneş ışığı Riddle’in arkasındaki kavram budur. Bu küre şeklindeki armatürler, şehrin veya özel alanların aydınlatması için ışık ve gölge etkileri yaratmaktadır. Riddle, Jean Nouvel ve Troll arasındaki tasarım işbirliğinin doğrudan bir sonucu olarak gerçekleşmiştir. Riddle, yüksek kaliteli döküm alüminyum ve küçük boyları polikarbondan imal küredir ve gövde, rastgele açılmış farklı ebat deliklerle perfore edilmiştir. Duvarlara, bitkilere yere veya başka yerlere ışık yayan bir obje olarak, zemine, duvara veya tavana monte edilebilir, aydınlatma direklerine sabitlenebilir veya asılabilir. 500mm ve 250mm çap olmak üzere iki boyuttadır. Armatürler elektronik ballast HIT 150W, HIT-TC mini 20W ve QT-14 60W lambalarla çalışmaktadır. Tüm modeler IP65 sınıfındadır. Bu tasarımın başarısı, uluslararası olarak tanınmış ve en yüksek ürün kalitesiyle ilişkilendirilmiş bir ödül olan Light+Building 2008 Fuarı DESIGN PLUS Ödülü’nü almasıyla teyit edilmiştir.
www.eralighting.com
Projelerde kullanılması gereken bir urun...’’ Muron ‘’. Z-Line firmasının son urunlerinden olan Muron, Flüoresan, Metal Halide, Halojen alternatifleri ve bu alternatiflere uygun ebatları ile sunulmaktadır. 200 mm ile 1340 mm aralıgında çeşitli ebatlarda bulunan Muron beyaz bir avuç içine bırakılmış siyah kutu içerisindeki lamba gibi tasarlanmıştır. Ürün 2 renk çeşidi ile (siyah - beyaz) hazırlanmaktadır ve yalnızca iç mekanlarda kullanılabilmektedir. Ürün üzerine ayrıca 2 adet QR111 ile HIPAR 111 monte edilerek bulunan mekana uygun efekt sağlanabilir. Ürün ayrıca L profil halinde raf gibi duvara monte edilebilir. www.euroluceaydinlatma.com
77
78
ÜRÜN
Jupiter Işığı ile Su Yaşama Dönüşüyor Pek çok mekânda kullanılan Jupiter armatürleri şimdi de su altını aydınlatıyor. JL 957 suya dayanıklılığı sayesinde suyun olduğu her mekânda aydınlatma ile farklı atmosferler yaratmak için ideal bir ürün. Özellikle havuzların aydınlatılması için kullanılan ürün havuzun içine monte edilerek ya da tripoduyla beraber kullanılabiliyor. Ürün Power Led ampulü ile enerji tasarrufu sağlıyor, ısıya dayanıklı güçlendirilmiş camı ve paslanmaz çelik gövdesiyle uzun ömürlü kullanıma imkân veriyor. 68 IP’ye sahip armatür, su geçirmezliği sayesinde su altında güvenle kullanılabiliyor. 220V giriş 24V çıkış 40W Led Drivera sahip olan ürün her kutuda hız, renk, zamanlama ayarları yapılabilen 1 RGB kontrolör ve 1 kumanda dâhil olarak sunuluyor. Tek RGB kontrolör ile 10 kadar armatür yakabilmeyi sağlayan sistem pek çok değişik fonksiyonel aydınlatmaya olanak veriyor ve CE, ROHS gibi pek çok uluslararası kalite standardına uygun olarak kullanıcılara sunuluyor. www.gulelektrik.com
Tiran Sıva üstü spot grubuna yeni eklenen TİRAN ile obje aydınlatmalarında kusursuz sonuç alınabilir. Yönlendirilebilir başlığı sayesinde özel tasarımlar ve dekorasyonlarda aydınlatmayı istediğiniz yere odaklayabilme ve ışığın hareket özgürlüğünü artırma şansı sunuyor. Şık ve dekoratif tasarımı sayesinde Tiran saklama ihtiyacı duyulmadan, uygulamalar ile bütünleştirilebiliyor. Tiran; IP65 sınıfı armatür olup,1 adet 1W 350mA Power Led ile çalışmaktadır. Proje detayına göre ortalama 4 metrede istenilen ışık seviyesine ulaşması sağlanabiliyor. Maksimum 1.3W enerji tüketen armatür, eloksallı alüminyum kasadan ve 5mm temperli camdan oluşuyor. Mimar ve tasarımcılara yeni ufuklar açacak olan bu ürün de projeye ve isteğe göre farklı lens seçenekleri de sunulabiliyor. Armatürün çalışma gerilimi input 110V-240V AC/50Hz. www.lsp.com.tr
ÜRÜN
ECO 30-90W enerji tüketimi 24x1.2W yüksek performansl› Led modülleri Beyaz ve RGB modül seçenekleri ON/OFF, 0-10V DC, KNX, DALI, DMX kontrol seçenekleri Her biri 4 farkl› flekilde adreslenebilir LED modülleri Optik: Yüksek performansl› lensler (> 85%), Yol ayd›nlatma amac›na uygun simetrik/asimetrik ›fl›k dağ›l›m›, Kamaflmaya karfl› gelifltirilmifl optik yap›, Tam ekranl› ›fl›k dağ›l›m›, Gövde: Alüminyum alafl›m enjeksiyon gövde ‹htiyaca ve amaca uygun modüler yap› Hafif, estetik ve aerodinamik gövde tasar›m› Korozyona karfl› üst düzey koruma önlemleri Kirlenmeye karfl› koruma s›n›f› IP66 IK08 mekanik mukavemet Elektriksel koruma s›n›f› I www.moonlight.com.tr
i88 - iGuzzini’den geri dönüşümlü gövdeli armatür i88 özel bir tasar›m; Nicholas Grimshaw taraf›ndan iGuzzini için tasarlanan bu armatür, yand›ğ› zaman sanki yaratt›ğ› ayd›nl›ğa kar›fl›p yok oluyor, yanmad›ğ›nda ise saydaml›ğ› ile bulunduğu mekân› hafifletiyor. i88,teknoloji ile malzemenin uyumlu bir bileflimi; yar›saydam polikarbonat gövdesi her yönden ayd›nlatma sağlarken, gövdenin bu saydaml›k özelliği ürünü klasik flüoresanlardan farkl› k›l›yor. Metalize polikarbonattan üretilmifl ve ürüne ismini veren 88 fleklindeki reflektörü ofis ve çal›flma alanlar› için ideal flartlar›n› sağl›yor. ‹88, sark›t veya plafonyer, tekli veya lineer hat olarak kullan›labilen, bağlant› noktalar›na ilave spot eklenebilen çok yönlü bir sistem. Çift seviyeli balast› sayesinde kullan›lan ›fl›k kaynağ› 2x28/54W veya 2x35/49W flüoresan olarak değifltirilebilir. DALI balast ile de siparifl edilebilir. i88’in tüm malzemesi geri dönüflümlüdür. www.tepta.com
79
80
Professional Lighting Design
PROFESSIONAL LIGHTING DESIGN TÜRKİYE 4/10 Gelecek Sayıda İşlenecek Konular: Ana konu: Beden ve ruh üzerinde etkisi Işık ve insanlar üzerinde etkisi incelendiğinde hep merkezi bir konu üzerinde durulur: Işığın beden ve ruh üzerinde etkisi. Geçmişte ışık metafiziki bir rol oynarken, artık insan üzerinde etkisi olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçektir. PLD’nin bu sayısında konuyu, belirttiğimiz iki açıdan değerlendirmek istiyoruz. Birincisi ışığın dini ortamlarda kullanımı, ikincisi ise bedenimiz ve ruh halimizi etkileyen faktör olarak ışık. Modern dini mekânların aydınlatması için üç örnek Kilise mekânlarının aydınlatması teknik açıdan zor olan bir uygulamanın ötesindedir. Toplu ayinler, konser etkinlikleri ve “sadece” sanat eserlerini izleme dahi başlı başına aydınlatma tasarımından beklentileri olan faaliyetlerdir. Toplu ayin etkinliği ön plandadır, çünkü kiliseler herşeyden once camianın ayin ve dua için toplandığı bir mekândır. Tamamen işlevsel olan taleplerin dışında burada teorik bakış açıları da önemli bir rol oynar. “Işık” kelimesinin kendisi de dinidir ve çeşitli şekilde yorumlanabilir. Aşağıda bir ofisin çalıştığı üç örnek veriliyor: Vellachi Ganesan Işık ile olan ilişkimiz, muhtemelen insan olarak varoluşumuzun en temel ve bütünleşik ilişkilerindendir ve birçok seviyede görülür. Işık bizi herzaman büyülemiştir. Öyle bir güce sahiptir ki, ona dil ve edebiyat, sanat ve mimari, ruhanilik ve din ve hatta tüm bilimsel alanın sorumluluğu yüklenilebilir. İnsan ve ışık arasındaki ilişkinin temeli nedir? Işık tarihimize ilham vermiş ve tarihimize itici güç olmuştur, çünkü bizler insan olarak ışığın içindeyizdir, ışık tarafından sarmalanıyor ve etkisinde kalıyoruzdur. Bu da, ışığın insanlığımızı özel bir şekilde, hatta samimi bir biçimde etkileyebileceği anlamına gelir. Biz ışığı görünür hale getirmeden önce onu hissederiz. Diğer konular? ≥ Intervento: İspanya’nın Madrid kentinde Risso Barros Kilisesi ≥ Dr. Joan E. Robers: Işık ve Sağlık ≥ Dr. Georgio Paissidis: Suni ışığın sağlığımız üzerinde etkisi
SAYFA Lütfen ilgilendiğiniz ilanın ismini, iletişim bilgilerinizi ve ilgilendiğiniz konuyu bizlere e-mail yoluyla ulaştırın. Firma yetkilisinin size ulaşmasını sağlayalım.
info@pldturkiye.com
İLAN
WWW
Ön kapak içi + sayfa 1 Lamp83 www.lamp83.com.tr 3 Siteco www.siteco.com 5 Tepta www.tepta.com 7 Jupiter www.gulelektrik.com 9 EMFA www.emfa.com.tr 11 LSP www.lsp.com.tr 13 Megaman www.megaman.com.tr 15 Er Elektronik www.erelektronik.com 17 Moonlight www.moonlight.com.tr 19 Osram www.osram.com.tr 21 Arlight www.arlight.net 23 Veksan www.veksan.com 25 Era Aydınlatma www.eralighting.com 27 PSL www.fiberli.com.tr 28 “Kar Beyaz” Film www.karbeyazfilm.com 29 Optimum Aydınlatma www.optimumaydinlatma.com 30 Yeşil Tesisler Konferansı www.yesiltesislerkonferansi.com 31 Seoul Semiconductor www.acriche.com 32 AEM www.aem.arkitera.com 33 Buildist www.buildist.com 34-35 Architectural Lighting Day www.aldistanbul.com Arka kapak içi Helvar www.elekon-tr.com Arka kapak Philips www.lighting.philips.com.tr
PROFESSIONAL LIGHTING DESIGN TÜRKİYE Türkiye Lisans Sahibi Ağustos Reklam Ajansı Ltd. Şti. Barbaros Mah. Denizmen Sok. 21/2 Üsküdar 34668 İstanbul Tel: 0216 651 86 45 Faks: 0216 651 86 49 www.agustos.com
www.pldturkiye.com Her hakkı saklıdır. Professional Lighting Design Türkiye Verlag fur Innovationen in der Architektur lisansıyla yayınlanmaktadır. Bu dergide yer alan yazı, makale, fotoğraf ve illüstrasyonların elektronik ortamlar da dahil olmak üzere çoğaltılma hakları Verlag fur Innovationen in der Architektur ve Ağustos Reklam Ajansı Ltd. Şti.’ne aittir. Yazılı izin olmaksızın hangi dilde ve hangi ortamda olursa olsun materyalin tamamının ya da bir bölümünün çoğaltılması yasaktır. Yayımlanan yazı, fotoğraf, ürün tanıtımı ve reklamların sorumluluğu proje müellifi, reklamveren ve yazara aittir. Bu dergi, basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Published by Verlag fur Innovationen in der Architektur Marienfelder Str. 20 D-33330 Gutersloh, Deutschland Tel: +49-5241-30726-0 - Fax: +49-5241-30726-40 info@ via-internet.com - www.pldplus.com Organ of the Proffessional Lighting Designers’ Association e.V., PLDA info@pld-a.org - www.pld-a.org Editor-in-chief: Joachim Ritter, FPLDA, jritter@via-internet.com Editorial department: Prof. Susanne Brenninkmeijer, PLDA sbrenninkmeijer@via-internet.com Franziska Ritter, fritter@via-internet.com Advisory Board: Motoko Ishii, Tokyo Phil Gabriel, Ottawa Prof. Dr. Heinrich Kramer, Köln Roger Narboni, Paris Charles Stone, New York Andrew Whalley, Londra
Professional Lighting Design Türkiye İmtiyaz Sahibi: Ağustos Reklam Ajansı Ltd. Şti. adına Nur Güneş nur@agustos.com Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Selim Güneş selim@agustos.com Editör PLD Türkiye Emre Güneş emre@pldturkiye.com Danışma Kurulu: Prof. Dr. Mehmet Şener Küçükdoğu (ATMK Başkanı, İst. Kültür Üniversitesi, Mimarlık Ana Bilim Dalı Başkanı) Prof. Şazi Sirel (ATMK Onur Üyesi) Yıldız Ağan (Hi-Tec Aydınlatma) Nergiz Arifoğlu (Nergiz Arifoğlu Light Style) Tuba Büyüktaşkın (Optimum) Derya Ercan (Türk Philips) Altuğ Çaçur (EA Aydınlatma) Tuncay Danacıoğlu (Tepta Aydınlatma) Ferruh Gök (Fersa Aydınlatma) Ruhan Gökhan (Debbas Newlight) Aydan Hacaloğlu İlter (Aydınlatma Tasarımcısı) Coşkun İnsel (Lumina Aydınlatma) Cevat Karaman (Lamp 83) Jan Van Lierde (Aydınlatma Tasarımcısı) Niyazi Avcı (Siteco Aydınlatma) Mustafa Seven (Aydınlatma Tasarımcısı) Hakan Ünsalan (Litpa Aydınlatma) Aydın Yenigün (Yenigün Aydınlatma) Çevirmen: Dürrin Caner Abone ve Satış: info@pldturkiye.com Grafik ve Web: Ağustos Reklam Ajansı Ltd. Baskı: Biltur Basım Yayın ve Hizmet A.Ş. Üçpınar Cad. No:89 Bulgurlu Üsküdar / İstanbul Tel: 0216 444 44 03 - www.bilnet.net.tr Basım Yeri ve Tarihi: İstanbul, Mayıs 2010 Dağıtım: İstanbul Dağıtım Hizmetleri Ltd. www.is-mail.com Dünya Süper Dağıtım A.Ş. www.dunyastore.com İki ayda bir yayımlanır. Yerel süreli yayın. Haziran-Temmuz 2010, Sayı 32 ISSN 1305-2926 9 TL