AkademiPress
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi 1 TUS ve TIP SERİSİ
2010 AkademiPress
Ä°nsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
2
Ä°nsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
3
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
isbn: 978-605-4330-68-3
Bu kitap, Anatomi Bilimine dair, önemli yazar, bilim adamları ve düşünürlerin fikirlerinin değişik bir şekilde irdelendiği konu, araştırma ve çevirileri içermektedir.
4
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
MİDE
Doktor Woods Hutchinson’a göre şişman insanlar diğerleriyle karşılaştırıldıklarında daha mutludur. Nasıl bilebilir? diye sorabilirsiniz: Yeleğinin üst iki düğmesini sarkan boynundan dolayı hiç iliklenmeden bırakmak zorunda kaldı mı?, ya da beline yerleştirdiği köstekli saati büyük bir işkenceye dönüştüğü için zamanı öğrenmek için neredeyse soyunmak zorunda kaldı mı? Hayır. Bunlar, yedi fitten fazla uzunlukta ve ağır pantolonuyla yaklaşık doksan sekiz kilo gelen bir kişiden beklenen davranışlardır. doktor woods hudchinson’ın zayıf insanların yaşadığı hazlar, rahatsızlıklarla ilgili ifadelerini kişisel olarak alacağım; fakat bana şişman insanların zayıflara göre daha mutlu olduğunu anlatmaya giriştiğinde, bu onunla ilgili sadece kulaktan dolma bir bulgu olarak kalır ve diğer ifadelerinin de tartışmasız olduğunu kabul etmemizde negatif rol oynar. Hudchinson ait olduğu topluluğun dışına çıkmaktadır. O, Sizin de aynı fikirde olabileceğiniz gibi şişman insanlara seyirci olan birinden fazlası değildir. Oysaki ben nitelikli tanıklardanım.
5
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Kabul etmeliyim ki hayatımın bir bölümünde şişmanlığı sahip olunmak istenen değerli bir özellik olarak dikkate aldım. Hadise şu şekilde uç verdi. Yaşadığımız kasabaya bir sirk gelmişti ve birçoğumuz katılmayı planlıyorduk. Bir ringli, fazla yüksek olmayan, neredeyse bütün ülkeyi gezen sirklerden biriydi. Şuan hatırladığım hepimizin bilet almaya yetecek birikimimizin olduğuydu; fakat bilinen yolla giriş yaparsak, çok fazla para israfı olacağını düşündük. Bu düşünceyle birlikte, en uç noktasına kadar kontrol ederek ana çadırın arka kısmına geçtik. Orada yerden dört ya da beş inç yukarı kaldırılmış çadır bezine rastladık. Kimin ilk içeri gireceği konusuna karar vermek için gayri resmi bir toplantı yaptık. Girme şerefi aramızdan iki kişi arasında gidip geldi – oldukça zayıf olan yazar ve daha da zayıf olan diğer çocuk – Thomson. İkincisi kazandı, bunun tek açıklaması, ‘formunda’ olmasıydı. Thomson karşı çıksa da uygulamada oy çoğunluğunun kararına göre, alt taraftan emekleyerek içerdeki izlenecek yolun nasıl olduğuna bakmalıydı. Her şey yolundaysa belirli işaretlerle bize haber verecek ve biz de onu sırayla takip edecektik. İçimizden iki kişi çadır bezini yavaşça kaldırdı ve Thomson alttan kıvrılarak gitmeye başladı. Yaklaşık yarı yola geldiğinde –O da ne !! ,ani bir flaş gibi biranda ortadan kayboluverdi. Geride sadece tırnaklarının oyduğu topraktaki izleri bırakarak, yok olmuştu. Şaşırmış bir şekilde birbirimize bakakaldık. Tuhaf bir şeyler oluyordu. Ortada, Sirk çadırına tedbirli ve gerçekten
6
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
oldukça dikkatli bir şekilde henüz girmiş ve sonra anlamsız ve ani bir telaş içinde yolculuğu sona erdirmiş bir çocuk vardı. Tuhaftan daha fazlasıydı - Esrarengiz denecek düzeydeydi. Hiç tekin değildi. Tek bir kelime bile konuşmadan oradan uzaklaşmaya karar verdik. Genç yüzlerimizde yoğun duygusuzluk ve suçsuzluk ifadesiyle uzaklaştık ve ana giriş kapısı yönüne ilerledik. Genç arkadaşımızı dışarıda karşılamak için tam zamanında kapının önündeydik. Her iki ayağını ilerlemek, ellerini ise üstünü başını temizlemek amaçlı kullanarak büyük bir telaş içinde geldi. O an arkasında, kullandığı dilden gençlik ruhunu aşmış ve her şeyden önce çocukluk çağının düşünce ve amaçlarından uzak biri olduğu anlaşılan geniş, kaba saba bir adam belirdi. O saniyede, ben ve olanlar hakkında konuşması için zorlanan Thomson oğlan, aslında hepimiz aşırı zayıflığın dezavantajları olabileceğini gördük. O zamandan sonra, birkaçımız fikirlerimizi değiştirmek için bir fırsat bulduk. Zaman geçtikçe kilo aldık ve şuan daha iyi olduğunu biliyoruz. Thomson oğlanı en son gördüğümde, aşırı-bagaj thomson diye biliniyordu. Karşıdan bakıldığında görünümü kollarında yuvarlak masa taşıyan bir adamı andırıyor, yüzü katılaşmayı reddetmiş ve her an kıyafetlerine akacakmış gibi duruyordu. Gençliğine duyduğu özlemle konuşuyordu ve dizlerini en son gördüğünden beri çok fazla değişip değişmediklerini merak ediyordu. Evet efendim, doktor Hutchinson ne derse desin, zayıf birinin bu dünyadaki en iyi şeylere sahip olduğunu iddia
7
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
ediyorum. Şişman insan evrensel bir ahmaktır: o insanlığın daimi şaka kaynağıdır. Göbek, modern uygarlıkların lanetidir. Bir adam için, bir göbeğe sahip olduğu an, zorluklar başlar. Şüpheniz varsa herhangi bir şişman adama sorun - artık şişman bir kadına sorun demeye de başladım. Dememenin nedeni sadece konuşulacak hiç şişman kadın olmamasıdır. Balık etli kadınlar vardır, evet, ve onlar bunu benimsemişlerdir. Şişman olmaya istekli kadınlar bile vardır. Onlardan birine sorun. Herhangi birine. Bana sorun. Bir mideye sahip olma özelliği kişiden, gece hırsızı gibi, sinsice bir şeyler çalar. Küçük önemsiz bir şey çaldığınızı sanırsınız ve zaman geçtikçe bundan kişisel hazlar duymaya başlarsınız. Gömlekleriniz üzerinize daha iyi oturmaya başlar. Düğme deliklerindeki gerilme hoşunuza gider. Teninize vurduğunuzda, olmuş karpuz hissi veren hoş sese hayran olursunuz. Derken, güçlü naftalin kokularının sonbahar havasını doldurduğu, sosyal aktivitelerin canlanacağının belirtisi olan, kuaför salonlarında herkesin enselerindeki saçları da kestirdiği ve akşamüstleri, üstünüze çok iyi uyan takım elbisenizi asılı olduğu dolaptan çıkarıp, olacağına bahse girdiğiniz gün gelir. Yaklaşık üç beden küçük kaldığını öğrenince acılar içinde kalırsınız. Đlk olarak elbiseyi çekmekle suçlama eğiliminde bulunursunuz. Fakat ikinci düşünce, suçun başka bir yerde olduğuna sizi ikna eder. Genişleyen sizsinizdir, çeken elbise değil. Ceketin önünü süslemesi beklenen düğmeler şimdi arkadan açıkça görülebilmektedir.
8
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Başka bir elbise alırsınız ve sonraki sonbahar başlangıcında bu elbisenin içine de sığamazsınız. Taksinin peşinden koşarken kertenkele gibi nefes nefese kalırsınız. Göbeğininizin meydana çıkmasını önlemek için bacaklarınızı çapraz yaparsınız ve birini iki elinizle tutmak zorunda kalırsınız. Birkaç zaman sonra çapraz yapmayı bırakırsınız ve kendi çapınızda oyalanmaktan kendi kendine hoşnut olursunuz. Siz bir şişmansınızdır. Kahretsin ki –siz bir şişmansınızdır. Onunla karşı karşıyasınızdır. Daha kötüsü o sizinle karşı karşıyadır. Đnsanlar için gülünecek bir malzemesinizdir artık. Ayrıca sizden de gülmeniz beklenir. Mızmızlanmak zayıf insanlara mahsustur; Herkes, zavallı insanın hazımsızlık sorunu olduğunu ve gülünmesi gerektiğini ileri sürecektir. Fakat mızmız şişman bir adam hiçbir toplulukta hoş görülmez. Huysuzlanmak onun için çok fazladır. Hoşnut olmayan, depresif bir hava yaratır. Romantik yada duygusal olması da beklenmez. Duygusal olmak zürafalar içindir, su aygırıları için değil. Eğer dediklerimden şüphe duyuyorsanız, doğada tarih boyunca rastlanmış örneklere bakın. Zürafa, erkeğininkine kucaklaşma amacıyla dolanmış uzun ve kıvrımlı boynuyla gösterilir; fakat hem suda hem karada yaşayan, kan dökücü su aygırı fışkırtıcı, çamurda yuvarlanan, huysuz, insanları sevmeyen, kendi kendine oynayan bir hayvan olarak tasvir edilir. Bu konuyu Geçerken bu karşılaştırmanın gayet uygun oldunu ileri sürdümü, söyleyebilirim. Çünkü su aygırından başka, sıcak havada, hem karada hem suda yaşayan, şişman bir adam kadar aç gözlü, başka bir canlı bilmiyorum.
9
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Hiç kimsenin şişman bir adamı sevmediği sözü nekadar da doğru! Şişman adam ön balkonda göründüğünde, aşk üçüncü kat penceresinden atlar. Kır evinde aşk? Evet. Yağhanede aşk? Hayır. Şişman bir adamın kalbinin çok fazla içerde bulunduğu ve yumuşak duyguların ona tamamıyla ulaşamayacağı iddaa edilir. Fakat en şişman insanlar en doğru olanlardır. Hatta bilmiş olsanız onlar en narin insanlardır. Çift gerdanlı bir adam nadir olarak ikili bir yaşam sürer. Şişmanlık bir şey için çok fazla hareket etmeyi gerektirir. Şişman bir adam istediği kıyafetleri giyemez. şişman insanlar, soy olarak, parlak ve renkli kıyafetlere bayılırlar; fakat hiçbir şişman adam ailesini ve arkadaşlarını üzmeden ya da hakkında bir şey düşünmeyenleri bile alay edici gülüşmelere yöneltmeden, bu yöndeki masum arzularını yenebilir. Çiçekli bir gömlek giyse, babilin asma bahçesinebenzediğini söylerler. Buna rağmen öyle bir görünümü vardır ki çiçekli gömlekle hava atmak diğerlerine kıyasla onda en büyük etkiyi yaratır. Dalış kıyafeti için ışık kontrollü bir şey tercih edebilir fakat kontrolü yapılmış elbiseyle yurtdışına çıkma girişiminde bulunursa, kaba yabancılar ona anlamlı anlamlı bakıp, birbirlerine nüfusun merkezi tekrar yön değiştiriyor gibi görünüyor diyeceklerdir. Benim araştırmama göre şişman erkekler sonbaharın başlarında içgüdüsel olarak taba rengi kısa ceketlere yönelir. Fakat bu renk kısa ceket giymiş şişman bir erkek, güneşli bir akşamüstü ağaçlıklı bir yolda gezerken arkasında ‘banka kasasını dışarı çıkarmak için niçin geceyi beklemediler ki’diye soran insan sesleri
10
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
duyacaktır. Bu onu fena halde kızdırır; fakat eğer arkasını dönüp onlara doğru giderse, yaşlı bir bayanı ya da kör bir adamı kaldırımdan aşağıya atma eğilimi içindedir. Ve sonra bazı sokak çocukları ‘kutsal isa ! Chimmy. Gösterinin kalanına ne oldu? Bas davulu evine kendi kendine gidiyor’ diye şarkı söyleyeceklerdir. Açığa çıkarılan böyle görüşler biliyorum. Ve size temin ederim ki hasta bir ruhu parçalara ayırmaktalar. üniversiteli erkekler için olan Şık kıyafetler şişman erkekler için değildir; ve terzilerin belirttiği gibi bedenleri sınırlıdır. Çünkü bu onların da içinde olması gerektiği fakat hiç mümkün olmayan ölçülerdir. Enine çizgili ipeksi gömlek onun için üretilmemiştir. Dikey çizgili gömlekler, giyen insanın kendini kontrol etme yeteneği olmadığından, yatay çizgili gömleğe dönüşmektedir ve bakanlara Đtalyan manavı üzerindeki gölgeliği anımsatır. Bu yüzden şişman erkek sade denizci mavisi, depresif siyah ve melankolik gri renge sadık kalmalıdır. Ona mümkün olan her an akşamüstü giydiği giysileri giymesi tavsiye edilir. Çünkü siyah ve beyaz çizgiler ona daha çok uyar. Fakat akşamüstü giydiği kıyafetler içinde bile, iyice geniş şeffaf gömlekler ve o beyaz mine yaka düğmeler, bakanlara bir muhallebicinin ön tarafını hatırlatır. Ya da bana acımasızca böyle anlatılmıştır. Kamu hizmeti planlanırken, kim şişman bir erkeği düşünür ki? Onun sığabiliceği büyüklükte bir fayton kabini hiç var olmamıştır, kapılar açık oturmazsa tabi ki! Ki onun için bu çıplak gezmekle eş değer bir duygudur. Ya da tiyatroda onu bir seferde kapsayacak bir orkestra koltuğu
11
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
yoktur. Sallanır ve ortalığı birbirine katar. Apartmanlar, asansörler ve otel kuleleri, dünyanın isminde çift A içeren son insan şekilleriyle (dipnot: fat man) birlikte standart ölçülere sahip insanlar tarafından işgal edilmiş olduğu düşüncesi üzerine inşa edilmiştir. Yataklı vagon arabalarını düşünelim, mesela. Bilinen en kötü fikirlerden biri, şişman bir erkeğin asma yatak denilen o küçük oda raflarından birinde umutsuzca tersdüz olmadan ya da kendi pantolon askısıyla kendini intihar etmeden, kıyafetlerini çıkarmaya çalıştığı fikridir. Ve bir sonraki stres yaratan fikir, aynı şişman erkeğin amacına ulaştıktan sonra o yatakta adabalığı gibi püskürterek yatması ve ona ayrılmış yeri ılık bir mutfakta patates mayasından yapılmış hamur dolu bir tas gibi aşmasıdır. Ve arabanın bir kenarına çıkıntı oluşturmadan hatta bir kazaya neden olmadan nasıl yatağında dönebileceğini merak etmektedir. Ah Allahım! O manto düğmeli koyu yeşil perdeler birçok sıkıntılı manzarayı seyehat eden diğer yolculardan nasıl da saklamaktadır. Eğer şişman bir erkek zayıflamayı öne sürerse kimse ona sempati duymaz. Sabahları pantalonunu giydiğinde bütün yol boyunca üstünden düşmemesi için kilo almaya çalışan bir zayıf erkek sempati ve hayranlık uyandırır. Ve insanlar millerce uzaklardan gelip ona nasıl yapacağı hakkında tavsiyeler verirler. Fakat bir noktaya kadar rejim yapan şişman bir erkeği düşünün. Ki bu noktada, bir telefon kulübesine gittiğinde ve “doksan dört genişlikte” dediğinde,
12
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
etraftakiler bir numara almaya çalıştığını düşüneceklerdir terzisine bel ölçüsünü söylediğini değil. Şişman bir erkek içten bir anlayışla karşılanır mı? Cevap hayır. Küçümseyici bir tavırla selamlanır ve insanlar etrafında toplanıp sinsice bakışlar atarlar. Yetkililer ona sağlık egzersizleri önerirler; fakat sağlık egzersizleri yorucu olmasının yanında neredeyse her zaman etki yönünden zayıftır. Kim nemli bir sabahı sırtüstü dümdüz yatarak ve ayaklarını on beş kez havaya kaldırarak selamlamak ister ki? Nemli sabahı selamlamak her nasılsa ne tarz bir yoldur? Ve dizlerinizi bükmeden eğilme ve el parmaklarının ucuyla ayak parmaklarına dokunma- bakmakla yükümlü olduğu bir ailesi ve toplumda koruması gereken bir pozisyonu olan olgun bir erkeğin işi değildir. Diğer bir yandan yapılması imkansızdır da. Yapılamaz olduğu ifadesini su götürmez bir şekilde ve başarılı itirazlardan korkmaksızın belirtiyorum. Ve eğer yapılabilirse – ki ben yapamayacağımı söylüyorum- yıllardır sadece bir söylenti olarak var olmuş olan birkaç ayak parmağına dokunma eyleminde hiçbir kayda değer haz yoktur. O ayak parmakları, sizin için yabancıların olduğuyla aynıdır. -şüphesiz ki onların çevrenizde olduklarını biliyordunuz, fakat onlarla hiç içli dışlı olmamışsınızdır. Belki de doğaya aykırı olan diyeti denersiniz. Doğa şişman erkeklerin tüm kalbiyle yemesini planlamıştır, aksi taktirde onu neden bu kapasite ve kolaylıklarla donatsın ki? Bolluğun ortasında açlık çekmek onun için değildir. Doğa şişman erkeklerin iştahlı olması ve belirli aralıklarla ona
13
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
kendini kaptırması gerektiğini söyler. Akşam yemeğinden önce Büyük Kanyon gibi ve sonrasında Royal Gorge kanyonu gibi hissetmelidir. Her neyse, şişman bir erkek için diyet, yenebilecek hiçbir şeyin yenmemesi demektir. Uzmanlar sadece bir at ne yiyorsa onu yemesini söyler ve onu herhangi bir at ahırında kendisi için bir şeyler bulabileceğine dair yüreklendirme konusunda sabırlıdırlar. Bir kadınının uyguladığı yöntemle o da tabi ki diyet yapabilir. Bir kadının nasıl diyet yaptığını biliyorsunuz. Güne kararlı bir şekilde başlamaktadır ve eğer onun eşiyseniz onu kırmaktan, kızdırmaktan kaçınmak istersiniz. Çünkü cehennem bile diyet yapan bir kadın kadar öfkeyle dolu değildir. Kahvaltı için ılık su ve yarım tuzlu bisküviyi mideye indirir. Öğle yemeğinde krakerin diğer yarısını yer ve su içmeyi keser. Akşam yemeğinde restoran sahibinin adı ve tarih hariç menüde gördüğü her şeyi sipariş eder. Bunu diyete devam edebilmesi için güç kazanmak için yaptığını iddaa eder. Hiçbir şişman erkek bunu yapmayacaktır. Fakat hangi yolla yaparsa yapsın ona hiçbir katkısı olmaz. Sağlık egzersizleri geride sadece ağrılı kaslar bırakır ve diyet şu benzer şikayetlerin atağıyla sonuçlanırken, Harvard beyzbol takımının Charles W.’a Horse’a, Mollie K. Grubbs ve Fan J. Todds’a dediklerini akla getirir. Bazen yürüyüş önerilir ve günlerce yürüyebilen yaşayan canlı olarak deve örneği gösterilir. Fakat bazı düşünürlerin söylediği gibi, gökgürültü bir günde kim bir deve olmak ister ki? At sürmek de yine bu konuda verilen diğer bir örnektir.
14
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Şişman erkekler arasında en yaygın kaygı attan düşüp bir kadın gibi güçsüz gözükmektir. Listemde bu düşüncenin altında ezilmiş birsürü şişman erkek bulunmakradır. Hiçbirisi doğuştan at binme yeteneğine sahip değildi, asla olmayacaklardır da. Aydınlık bir sabahta dışarı çıkmayı ve bir parkta bank üstünde rahatça oturmayı ve atlara ayrılmış yolda tek sıra halinde gezen mutsuz insanları izlemeyi seviyorum. Bir park bankı kimse oturmuyorsa rahat edilebilecek yeterlilikte geniştir. Kanunlar gereği oşekilde bakmak için izin belgesi göstermem istenene kadar, orada oturup büyük bir zevkle seyrederim, Şu da var ki benim at sürmeye karşı benzer bir ön yargım yok. At binme Atlı polisler, albay W. F. Cody, Stickney aile üyeleri ve çok kıymetli mazeppa adlı tiyatro oyununda aynı adla oynamış olan topluluk için gayet doğru bir aktivitedir. Onlara bir yaşam sağlamak için gereklidir. Uygundurlar ve sürmeye alışıktırlar. Milli savaştaki generallerin atlı heykelleri için de uygundur. Fakat şişman bir erkeğin özellikle zorla koşan, gerçek anlamda düşününce gittiği bile söylenemeyecek Đngiliz bir atı sürmekte ısrarcı şişman bir erkeğin uğraşı olamaz. Fakat kendisi de geçmişte sinir problemi yaşamış ve bir yerde çok uzun süre kalmaktan nefret etmiş bir Đngiliz tarafından, sinir zayıflığı için benim de onayladığım dışsal bir çare geliştirildi. Böylece, söylediğim gibi parktaki bankta oturup, , her biri yüzünde vals yapan bazı erkeklerde, sırf akrabaları sevindirmek için evlilik yapan bazı kadınlarda görülen o aynı ifadeyi taşıyarak, hoplayıp zıplayan arkadaşlarımı izlerim, Bu tür şiddet içeren, hem de zarar verici cezalara bağımlı bir arkadaşa sahibim. Đşleri için uzun
15
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
ve inatçı tudor dönemine ait bir at kullanır. Etkisi ve arka bacak eklemleri kuvvetli bir at. Bana göre bu at bol gürültülü şarkı ve dans sanatının icra edildiği ortamlarda yetiştirilmiş olmalı. Her müzik duyduğunda ya da duyduğunu sandığında durup ayaklarıyla müziğe eşlik etmektedir. Bunu nezaman yapsa arkadaşım eğilip belinden atı sıkıca kavrar. Bence kulağına fısıldayıp, tanrı’nın adını sakınmasını istemeye çalışmaktadır. Fakat oldukça yüksek bir evin damında ayaklarını saçaklardan sarkıtarak oturan, bacadan çocukların uyuyup uyumadığını dikizleyen, temiz traşlı Santa Claus gibi görünmektedir. O at öldüğünde boğazında hala parmaklarının izi olacak, ve yetkililer muhtemelen bir cinayetten şüpheleneceklerdir. Bir seferinde onu bende denedim. Andes dağları genel fikrine benzer özellikte bir at yüksekliği hissetmek beni ürkütmüştü, Dağa tırmanmanın ondan tek farkı daha engebeli ve zirveye yaklaştıkça daha dik olmasıydı. Yerden bakıldığında on altı karıştan daha yüksek görünmüyordu. Fakat üstüne çıktığım an on altı karış değil on altı mil olduğunu fark ettim. Atın parıldayan yüzü zannetmiş olduğum şey karla kaplı zirveydi. Bayan Anna Peck benim yerimde olsaydı eminim ki kendi evindeymiş gibi hissederdi, çünkü daha öncesinde deneyimi vardı ve böyle şeylere alışkındı. Fakat kendi adıma konuşmak gerekirse, ben bir dağcı değilim. Daha alçak ve seyrek dağ yamaçlarına geldiğimizde daha ben kendimi aşağıya eğmeden, at normal bir attan beklenen gidişle değil de neşeli adımlarla ve yana doğru eğimli
16
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
hareketlerle gitmeye başladı ki bu dehşet demesek de büyük oranda endişe vericiydi. Eğer mümkünse Ona ayak uydurmak için bir sonraki hareketini tahmin etmeye çalışarak parmaklarım yelelerine karışmış bir şekilde omurgasına sıkıca yapıştım. Eğer o an Allah taktir ediyorsa ben atın üzerinden canlı olarak inmeliydim. Aksi taktirde bunu bir kez daha yapamazdım. Ne yazık ki bu isteklerimi o anda sesli olarak dile getiremedim. O durumda söyleyebildiğim dilimin ucuna gelen sadece iki kelime vardı. çüş ve ayy ! Ardı ardına öyle bir hızla tekrarladım ki adeta bambaşka bir kelimeye dönüştüler: çüayy!! Ki bu benim için öyle anlamlı bir kelime haline geldi ki benim durumuma düşen herkesin kullanmasını tavsiye etmekteyiz. Bana söylenene göre dünyadaki akla gelebilecek tüm yerler - o an bütün geçmişim gözümün önünden geçtiği için çok fazla yer düşündüm - ölümle karşı karşıya kaldığında örneğin boğulma anında, tanıdık gelir. -- bana göre dünyada tüm o yerler içinde en az bulunmak isteyeceğim yalnızca iki yer vardı – biri o atın üstü ve diğeri o atın altı. Fakat bunun kötünün iki farklı seçimi olduğu göründü. Ben altta olmayı seçtim. Ve alt tarafına geçtim. Bunu o an aklıma gelen basit bir yolla yaptım. Düştüm. Atın ayaklarının altında epeyce ezildim. Ve yer on altı mil yüksekten göründüğünden daha da sert geldi. Fakat dayandım, nefes aldım- ya da en azından birkaç zaman geçtikten sonra nefes almayı başardım.- o anki durumdan memnumdum. Ve böylece bu zorluğun üstesinden kendi kendime gelmiş olarak, benimle aynı yaradılışta başka bir erkeği, bir atın gotik kalıntıları üzerine konulmuş yüksek kurban sehpasında başını
17
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
sallarken gördüğümde, onun ne zorluklar yaşıyor olabileceğine dair şükretme durumundayım. –zavallı kendini yakılarak yada azarlanarak kurban ettiriyor. -Ve bunun yanında biliyorum ki ata binmek şişman bir erkekten bir şey eksiltmez, olan ata olur. Ve bu böylece devam eder. Şişman erkek sürekli bir mücadele içindedir. Görünümü tükettiklerinden duyduğu pişmanlıklarla dolu anıların içinde, bayrakları yarıya indirmiştir. Çoğu spor ve kazançlı uğraşlar ona kapalıdır. Açık hava tenisi oynayamaz, ya da en azından benim araştırmalarıma göre iki haftada bir kezden daha sık oynayamaz. Aralardaki oyunlarda şapka askısı kadar sert ve ezilmiş bir başparmağındaki kadar ağrılı bir şekilde topallayarak ortada gezinir. Zaman, durumun olabileceği gibi, ayaklarının üstünde hafifçe süzülerek, ya da belki yere vurarak, valsin mistik labirentinde kaybolabilmesinin mümkün olduğu zamandı. Fakat bu şişman erkeklerin diğer danslar arasındaki dostu olan, eski moda dört kişilik ve iki adımlı dansların günlerindeydi. Dansın güreş müsabakası, akrobasi ve lunapark treninde bir gezinti etkinliklerinin karışımı olduğu ve tavşan sarılması (bunny hug) ,örümcek süzülmesi (Tarantula Glide ) gibi ya bir hayvan ismiyle, ya da mobile temizlik ( mobile alabama’nın güneybatı kısmında bir şehir) , uzak rockaway taşı , ( rockaway newyork’ta bir yarımada ) ve South Bend virajı ( South bend amerikada bir eyalet ) gibi şehir isimler verildiği bu günlerde değildi. Arkadaşları danslara eşlik ederlerdi- yada çoğunluğu. Şişman erkek yüzmeye gidebilir, bu doğrudur; fakat ters dönüp suyun üstünde gittiğinde insanlar can
18
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
kurtaran salını birinin akıntıya bıraktını haykıracaklardır. Suyun kenarında yatarsa, botlar ondan tarafa gelecekler ve rıhtıma yanaşmaya çalışacaklardır. Eğer güneşlenmek amacıyla sahile uzanırsa, bronzlaşmak için sonsuza kadar orada durması gereklidir ki bu da büyük bir yangın tehlikesine yol açabilir. Tavşan vurma, zar oyunları ya da büyük hayvan avlama gibi aktivitelerin hiçbir derecesinde başarılı olamaz, bilardo oyunu da buna dahil. Vuruşları yapmak için masaya yeterince yaklaşamaz bile ve vuruşların hepsini bilardo topuna değil de kendisine yapar. Kazanç sağlayan uğraşları düşünün. Bunların kaç tanesi enerjisi ve yeteneği olan fakat ön kısmında ekstra balkonları olan erkeklerin girmesine yasaklanmıştır? Şişman bir erkek bir oyunda yönetici kişi olamaz. Hiç kimse bir romanın baş kahramanının şişman bir erkek olmasını istemez. Herhangi bir uçağa giremez, ip cambazı olamaz ya da herhangi yol, kek, uyku yada zemin konusunda tanınmış bir markanın başarılı temsilcisi olamaz. Ünlü bir garson da olamaz, kimse sıcak bir günde şiman bir garson istemez çünkü. Doğru, belki siparişinizi üstü örtülü bir şekilde getirmesini sağlayabilirsiniz, ama öyle olsa bile kulağa hiç hoş gelmeyen teneke kapağın üstüne yağmurun yağması uyarısı hala geçerlidir. Buyüzden şişman erkeklerin her şeyi berbat edeceğini tekrar ediyorum. Ve şişmanın varis olduğu zorlukların içinde en zoru şişmanın kendisidir. Şairin dediği gibi; dünya, şişman ve iblis. Bir cümle içinde de belirtince; bir yandan iblise, diğer bir yandan dünyanın alay edişlerine
19
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
maruz ,arada kalmış şişman. Doktor woods Hutchinson’ın ya da diğer zayıf erkeklerin ne dediği umrumda değil. Đddia ediyorum ki tarih şişman olduğu için kaybetmesiyle bilinen birçok örneğe sahne olmuştur. Marc Anthony’nin ‘ölüyorum, mısır ölüyorum ’ dediği ve sonra bunu yapmaktan sonraki on dokuz dize için bunu yapmaktan kendini frenlediği kadın, Cleopatra’yı düşünelim şimdi. Cleopatra, Cleo yada Pat, iki isimle biliniyordu. Duyduğum kadarıyla şişmanlayana kadar kraliçe, cilveli bir kadındı ve nehirdeki gezilerin organizatörü olarak çok iyi işler çıkarmıştı. Sonra başarısızlığa uğradı. Doktor Johnson şişman bir adamdı ve isilikten, boswell hastalığından ve ikinci kat indirmesinde ağzındaki sosların çoğunu etrafa sıçratmadan yemek yiyemediği gerçeğinden kıvranıyordu. Zayıf ve sağlıksız genç delikanlı olarak napoleon avrupanın haritasını değiştirdi ve birçok ulusun başının üstünde yer edindi. Azize Helena’nın, adasına vardığında, son günlerini kolları bağlı verimsiz kayalıklarda demir işçisi gibi görünmeye çalışarak geçirdiği günleri şişmanlayıp, etlerinin buruşmasından sonraydı. Nero şişmandı ve akrabalarından ayrılmamak için şansını çok zorladı, hemen hemen her zaman üstüne geliyorlardı ve sonunda sanki başına çok ciddi bir şey gelmiş gibi, iki elle kullanılabilen, insanın bakınca içini acıtan eski Romadan kalma kılıçla kendini öldürmek zorunda kaldı. Fallstaf şişmandı ve son oyunda kralların beğenisini kaybetti. Günümüze gelecek ve washington’daki beyaz saraya yönelecek olursak , kişisel olmayacak şekilde verebileceğimiz yeterli örneğimiz var mıdır? hayır . julius ceaser’ın dediği gibi: bırak benim için
20
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
çalışacak şişman adamlarım olsun’ ; fakat elbette ki J.Caesar bunu dediğinde sıcak bir dönem yoktu!
DĐŞLER
Doğmanın en güzel yanı, bence dişsiz olarak doğmamızdır. Birkaç ististanının olmuş olduğuna inanmaktayım; belgelere göre üçüncü Richard bütün dişleri çıkmış olarak ve tamamen içler acısı bir yaradılışla dünyaya gelmişti. Ve bir keresinde, özellikle Roosevelt yıllarında, colonel’in resimlerinin Amerika’da bir çok evin duvarını süslediği zamanda, gazetelerde bir yerlerde her şeyi tam olarak, hatta Rough Riders at terbiyecileri topluluğunun önceki üyelerinden birinin henüz doğmuş çocuğunda görüldüğü gibi burun gözlüğü ve kısa kesilmiş bıyıklarıyla bir çocuğun doğmuş olduğu haberini okuduk. Fakat bu asıl gerçeklerin bağışlanabilir abartılması olmuş olabilir. şuan hatırladığım kadarıyla, bu sekiz yıl önce başkanlık seçimleri esnasında, new york makamına iowa’daki aşıklar tepesinden bir telgrafla aktarılmıştı. Ama genelde çoğumuz dişsiz dünyaya geliriz. Bir çok şeyimiz olmadan doğarız- Anthony Commstock’un bütün çocukların üzerlerinde kıyafetleriyle doğmasını sağlamak için bir yasa çıkarmaya çalıştığı söylense de, kıyafetler örneğin.
21
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Fakat şuan ki konumuz dişlerdir. Bu dişlerin olmayışı yeni doğmuş nesile bir çeşit eski model ağzını kapatan zinciri kırık ipek cüzdan görünümü verir. Yinede böyle olsa bile genellikle hepimiz dişler çıkana kadar geçen o süreden oldukça hoşnutuzdur. Đlk olarak süt dişleri çıkmaktadır. Ve işte o anda sıkıntılar başlar. Adet olduğu üzere, dişlerin, diş plastiği, hemşirenin nasırlı başmağı ya da bir kaşığın ters kısmı gibi bazı yardımcı yollarla, sadece kendimiz için değil etrafımızdakiler için de sonsuz bir acı yaratarak, diş etlerinden patlamasını sağlarız. Onlar da bizi patlatırlar tabi. Son dişi çıkardığımız an ilk kaybedişlerimiz başlar. Kendi kendine düşerek, zorla çıkarılarak ya da şekerleme yerken her seferinde bir tane eksilir. Onlar sadece sizin de diyebileceğiniz gibi kayıtlı çırak dişlerdi. Şuanda tam otuz iki derece mücadele etmekteyiz – her diş için bir derece- ve toplamda tam takım otuz iki diş- . Zahmetli zorlu geçen bir süreçle birlikte, birkaç yıl uzatarak, en son yirmilik dişimiz de çıkınca daimi dişlerimize kavuşmuş oluruz – diğer dişler birer gönüllüydü sadece- ünlü yirmilik dişler yanlış adlandırılır oysaki. Çünkü ağızda onların çıkabileceği hiçbir yer kalmaz ve arka sırada durmak zorunda kalırlar ve genellikle çıktıklarında üstlerinde bir çok delik mevcuttur. Eğer gerçekten bize olgunluk verselerdi, bu diş türünü tamamen ortadan kaldırmanın yollarını bulabilirdik. Geç çıkarlar, kalabalık yaparlar, diğer dişleri sıranın dışına iterler. Ve biz aylarca ağzımızın içinde diş telleriyle, kablolarla ve buna benzer şeylerle gezeriz. Böylece derin nefes aldığımızda hıçkırır gibi ya da rüzgar harpı gibi mırıltılı sesler çıkarırız.
22
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Fakat ne olursa olsun hepsine sahip oluruz ve sahip olduğumuz an tek tek kaybetmeye başlarız. Çürükler, ağrılar ve ekstra kökler üretirler. Ve hayatımızın büyük bir kısmını, varlığımızın çoğunu dişçiye harcarız. Bizim yaptğımız ve dişçinin yaptığı onca şeye rağmen yine de onları kaybetmeye devam ederiz. Bir zaman sonra hepsi birden giderler ve yüzümüz ezilmiş bir şapka ya da bir akerdoan gibi aşağıya sarkar. Ve artık kaşlardan çeneye kadar bakışları, önceden yaptığımız kadar, uzun tutmayız, bu doğal çökmüş görünümden nefret ederiz, kim etmez ki? Ve kaşıkla yemek yeme merasimlerinden ve geçmiş biftek dilimleri hatıralarından yoruluruz. Bu yüzden gidip takma diş yaptırırız. Önceden söylmeyle yapılmaları gerekmektedir. Hazır yapılmış diş satan matket asla bulamazsınız. Ya da her ağza uyacağını, rutubetli havaya bile dayanabileceğini garanti eden ikinci el diş ilanına hiçbir zaman rastlamayacaksınız. Bir diş sipariş vermek oldukça uzun ve keyifsiz bir süreçtir. Ve üzerinden kısaca geçeceğim. Dişerimiz hazır olduğunda, onların bize ya da bizim onlara uygun olmadığımızı fark ederiz ki zaten ikisi de aynı yola çıkar. Dişçi biraz bizde biraz da dişte değişiklikler yaparak, onları ağzımıza uydurur. Ve birkaç ay sonra bizim değilmiş, başka birinin seramik koleksiyonundan ödünç alınmış hissini vermekten vazgeçerler. Tam bizim onlara onların da bize alışmaya başladıkları zaman, kendimize has özel nedenlerden dolayı ağzımızın iç yapısında önemli sayılabilecek değişiklikler meydana gelir. Ve biz ya en başa gidip bütün o süreci tekrar yaşamak zorundayızdır ya da tesadüfen ölürüz ve dişli ya da dişsiz kimsenin dönüş yapmadığı diyarlara geçeriz. Shakespeare bunu bir kez bile düşünmüş olsaydı- zaman zaman birçok şey
23
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
düşünmüştür – insanların yaşadığı yedi evreyi, dişlerin yedi evresi diye değiştirerek çok daha başarılı bir sınıflandırma yapabilirdi. Birinci evre: dişsiz bir ağız, ikinci evre: süt dişi, üçüncü evre : kaybetme ,dördüncü evre: daha çok diş çıkarma, beşinci evre: kaybetme , altıncı evre: takma diş edinme ve onlardan memnuniyet duyma ,yedinci evre : tekrar dişsiz bir ağız. Bir keresinde dişlerinin hepsini oldukça küçük yaşta kaybetmiş tüfek ustası bir adamla tanıştım. Aynı hayatı yıllardır yaşıyordu. Bonfileden, çiğneyemediği gerçeğinden dolayı kaçınmak zorundaydı ve cevizli kek ve koçanda mısır yemeyi kesmek zorunda kalmıştı. Fakat durumunun, dişleri hedef aldığı bilinen tüfeklerin üretimine hiçbir olumsuz etkisi yoktu. Böylece can yoldaşının eşiyle ve Ponto isminde sadık bir köpekle küçük bir evde yaşayarak her şeyle kolayca baş edebildi. Fakat altmışını geçtiğinde, dişçiye gidip kendisi için takmadiş yaptırdı. Bunu evdekilere hiçbir şey söylemeden yapmıştı. Onlara sürpriz yapmak için dişlerin üzerine titriyordu. En önemli süreç Mayısta yatıyırdu, Haziran itibariyle dişlerin iskeleti tamamlanmıştı. Ve Ağustosta yeni dişler için bir çok kutlama düzenlendi. Dişler görünüşünü oldukça değiştirmişti. Önceden gayet sıkıfıkı olan burnu ve çenesi şimdi içten bir hoşçakalla birbirinden uzaklaşmıştı. Yüzü bükülmüş akordiyon görünümünü kaybetmiş, düzelmişti ve eskiye göre altı yedi inç daha uzun hale gelmişti. Şimdi bir sirkteki demir çeneli kadın gibi belirgin bir özelliği vardı. Oysaki önceden yüzünde kırışmış bir görünüm vardı, boynu bir vatka gibi sarkıyordu. Böylece şapkası boyun bölgesinde rahat bir şekilde
24
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
dinlenebiliyordu. Değiştiğinin farkındaydı. Fakat o akşamüstü eve gidene ve ön kapının önünde gururla yürüyene kadar ne kadar değiştiğini fark etmemişti. Yabancı insanlar konusunda oldukça çekingen olan eşi kapıyı yüzüne şiddetle çarpmıştı, sadık köpekleri Ponto veranda merdivenlerinden inerek bacak baldırlarını ısırmıştı. Bunda onun için sadece bir tane avutucu şey vardı –uzun yıllar boyunca ilk kez geri ısırabilecek pozisyondaydı. Bu durumların dişlerle nasıl düzeldiğinin göstergesidir. Bundan böyle kişisel zamir kullanmaya başlayacağım ve onlardan senin dişlerin olarak bahsedeceğim. Biri acı çekmek zorundaysa eğer, bu sen olabilirsin ben değil: Bundan bahsetmekle meşgul olmayı umuyorum. Bir dakika önce konusunu açtığım, sen – bu saniyeden sonra senden bahsediyorum bunu unutma, düzenli dişlere sahip olursun ve sıkıntılar başlar. Her küçük saniye korkunç bir narayla bir tanesi yuvasından patlar. Ani sancılardan fırsat bulduğun sakinlik esnasında, gözlerinde dehşet dolu bir olayda ayak seslerini dinleyen birinin büyülenmiş bakışlarını barındırarak insan içine çıkarsın. Kafanın yarısı, çenenin bir kısmında patlıcan taşıyormuşsun garip fikrine kapılmış gibi dışa doğru şişmiştir. Nazik bir arkadaşın yanına gelir ve konu çekişmeyi daha da arttıran onun dişi değil de senin dişin olduğunda nazik bir arkadaşta daima görülebilecek cesaretlendirici bir tavırda ve gururlu bir kurban etme edasında konuşarak , dişin için derhal bir şeyler yapman gerektiğini söyler. Bunu onun bildiği gibi sen de biliyorsundur. Fakat konunun açığa çıkarılmasından nefret edersin. O ne olursa olsun senin diş ağrındır. Seninle başlamıştır. Sen onun, çocuğuna gurur
25
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
beslemeyen, gurur verici ebeveynisindir. Umulduğu kadar iyi geçinen fakat iyi geçinmeyi ummayan anne ve çocuksunuzdur. Fakat bu arkadaşların senin için tavsiyelerini dile getirmeye, diş gittikçe daha da kötüleşmeye devam eder. Taki ağrı önceki bölgenin tamamına sıçrayana kadar. Ve son olarak kararını, parmaklarının arasından sızmasını önlemek için iki elinle kavrarsın ve bir dişçiye gidersin. Bu o kadar çok kez tekrarlanır ki; sayısını ne siz ne de, her seferinde kırmızı defterine karşısına yüksek meblağlar belirterek isminizi yazmasa, dişçi hatırlayabilir. Sana sanki heran dişine bir şeyler yaptırıyormuşsun gibi gelir. Onları çektirirsin, ittirtirsin, dürttürürsün, doldurtup, boşalttırırsın ve tekrar doldurtursun, oydurursun, tahrip ettirir, yontturur, kazıttırırsın ve izin almadan yasal olarak yerine getirilmeyeceğini düşündüğünüz daha başka birçok şey. Zaman ilerlerken, bir zamanlar iyi işleyen, rahat kafanın içi, son günlerdeki konumundan çok az daha fazlasına dönüşür. Sıçrayışların uçarak yok olmuş ve dolgu mikrofonu, dişçiye has nazik müdahaleler ve insan yüzünün şeytani suçluları tarafından içindekilerin çoğu çekip alınmıştır. sen sorumlu kişilerin ilgilenmesi için bırakılmış dağınık bir yün yumağısın sadece. Vahşice işlenmiş bir cinayetteki belli belirsiz ipuçlarısındır. X’le işaretlenmiş noktasındır. Fakat bu yaşananlar boyunca kendisine adeta hanımefendi gibi muamele göstermiş bir diş vardır. Diğer dişler senin inancına ihanet etmiş olabilirler; fakat Eski Sadık, yaşananlara katılarak, sadece durabileceği bir oda ve nazik davranılmayı isteyerek beklemiştir. Diğerlerine panikle bakmış olabilirsin,
26
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
fakat bu dişe kıvançla işaret edersin. Dikkat et, seni kandırmaktadır! Bazı geceler yatağına yattığında bir rüya görürsün. Rüyanda bir tilki teriyeri başının içinde bir dağ sıçanını takip etmektedir. Bu rüyalara özgü karmaşık tarzdaki modanın içindeyken, ilgin ilk olarak başının içinde hızlı hızlı koşturan, bademciklerinden boğazına ve sonra damağındaki kirişin üstüne, sonra yine aşağıya sıçrayan ve sonra alt çenenin üstünde hızlı adımlarla ilerleyen tilki teriyerine sonra da dağ sıçanına yönelir. Fakat hemen hemen o an irkilerek uyanırsın ve içinde hissedebileceğin küçücük bir sempatinin bile sırf kişisel amaçlar için saklanması gerektiği kararına varırsın. Çünkü o saniyede köpek yukarılara tırmanmakta ve kıymetli dişinin üstündeki sıçan onu yerinden çıkarmaya çalışmaktadır. Köpek çok kararlı ve çok hareketlidir. Fakat maniküre ihtiyacı olduğu gerçeğiyle anında vurulmuşa dönersin. Böyle durumlarda kullanımı adet haline gelmiş fakat yinede kişinin gerçek hislerini yansıtmakta faydasızlığı bilinen sıradan bilgilerini ve filolarından birkaçını açığa çıkararak, yerinden kalkarsın ve öfkesi başına sıçramış hayvanı evde uygulanan tedavilerle sakinleştirmeye yeltenirsin. Onu kibrit kutusunun arkasına koyulmuş, sıkıştırılmış ilaçlı bir tutam pamukla cezp etmeye çalışırsın. Fakat arnika ilacı besbelli daha önceden aşina olduğu bir tattır. Onunla senin kadar ilgilenmediğini görürsün. Bir elini elbiselerini üzerine geçirmek ve diğer elini başını tutmak için kullanarak giyinmeye başlarsın. O mühim anda köpek son kalan duvarı da yerle bir ederek, tırnaklarıyla dağ sıçanını yakalayıverir. Sıçan bir avdır. –onu orda köpeğin ellerine teslim etmek
27
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
zorundasındır, öyle bir durumda sıçanın alışkanlıkları ve gelenekleri için ne dilediğini söyle şimdi.—bir aslan olarak av durumundadır. Umutsuzca savaşır, çevrede yoğun bir heyecan duygusu hakimdir. Mücadele sürerken kıyafetlerini giyersin ve güneşin doğmasını beklersin; ki bu sekiz ya da on hafta böyle devam eder. Gecelerin altı ay sürdüğü tek yer Norveç olmaktan çıkar. Dişçiye gittiğinde erken olduğunudan başka bekleyen yoktur. Sen beklemek istersin. Bir kuaför salonunda durum farklı olabilir ama dişçide bir beyefendi edasıyla her zaman beklemek istersin; fakat Hammer Thrower gazetesiyle salonun önünde oturan adaletli genç bey o an ki duruma tamamen zıt neşeli bir tavırla size hazırlanmanı, sıranın sana gelmek üzere olduğunu söyler. Bu doğru olamazdır, eğer sıra sana geliyorsa, arkanızı dönüp bir geyik gibi kaçacaksındır. Sıra diye bir şey olmadığından içeri girersin. Başından itibaren bu genç delikanlıya karşı bir antipati beslersin, şapkanı çıkarırken ellerine tükürdüğünü ve kollarını sıvadığını fark edersin. Bunun yanında bir dişçi için fazla güçlüdür. Bu omuzlarla soba üreticisi, kasa taşıyıcısı ya da onun gibi bir şey olmalıdır. Đçten içe bir dahaki dişçi ziyaretinde daha kibar ve yumuşak tavırlı birini seçeceğine karar verirsin. Dünyada ağır işlerde çalışacak erkeklere ihtiyaç bu kadar çokken, yapılı kuvvetli bir erkeğin yıllarını dişçi olarak heba etmesi zalimcedir. Fakat henüz bir şey demeye fırsat bulamadan, bu kaslı atlet tehlikeli ellerini titreyen vücuduna doğru uzatmış ve seni korkunç bir şekilde kucaklayacı, Sing Sing hapishanesinde kullanılana benzeyen, -- sadece orda işler daha hızlı ve hükümlü için daha az acısızdır.-- lüks kırmızı sandalyeye aniden yapıştırmıştır bile. Yan tarafında duran açıktaki aletlere ve diğer tarafındaki
28
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
çeşitli ebatlarda küçük çelik kaplamalı leziz görünen aletlere dikkatle bakarsın. Bakışların hangi tarafa odaklanırsa odaklansın, gördüklerin sana çok çekici gelecektir. Bir de elektrikli bir tramvayı çalıştırabilecek büyüklükte diyebileceğin tekin olmayan, çekilmez bir mırıltı çıkaran motor dikkatini çeker. Dişçilikte sık sık böyle ilerlemeler yapılmaktadır. Duyduğuma göre elli yıl önce bir dişçi, ülkede o şehirden o şehre bazen diş çekerek, bazen tay terbiye ederek dolaşmış, sanatını iki çift demir aletten – birincisi çift kılıç dişli keski, diğeri çift oyucu-- ibaret malzemeyle icra etmiş. Atlara uyguladığı tedaviyi insanlara da uygulamış, tek fark atların ilk olarak bacaklarını bağlıyor olmasıymış. Fakat şuan elektrik çok yaygın olarak kullanılmakta ve çalışırken mırıltıya benzer bir ses çıkaran ve resmi kanarya şarkısına enstirümental bir edayla eşlik eden dinamo takılmadan hiçbir diş kurumu tamamlanmış sayılmamaktadır. Bir köy kasabasındaki berberin niçin hep gitar çalmayı öğrendiğini ve duygu yüklü adem elmasına sahip bir adamın niçin devamlı açık yakalı giysiler giydiği bilmekteyim. Biliyorum; fakat resmi bir yemin gerçeği nedeniyle açıklamaya izinli değilim. Bunların aksine neden her dişçinin ofisinde bir kanarya bulundurduğunu bu güne kadar çözebilmiş değilim, ya da nasıl olur da boynunu her uzvunun bir örs kemiği kadar rahat hissedildiğin koltuk başlığına doğru yaslandığında ve dişçinin size doğru eğilip kollarıyla çukur oluşturup, kökleri tuhaf bir çift davranış gibi kulağının arkasına kadar uzanan bir dişin alt kısımlarını incelemeye başladığında, kanaryanın burnunu beyaz mürekkep balığı gaga taşına silip, hepsi aynı ton, aynı biçim ve aynı renkte iki
29
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
yüz bin cıvıltılı melodi üretmeye daldığını anlayamıyorum. Bu bağlamda bir mürekkep balığının, kuşlar için bir paket mendil işlevi gören gaga kemiği şeklinden yassı, yuvarlakımsı ve köşelerde zorlukla duran bir hayvan olduğu çıkarımını yapmama rağmen, ne tür bir hayvan olduğunu bilmiyorum. Doğa bilimi diyarlarına geçici geçişler yaptığım için beni affet, şimdi asıl konumuz olan dişlerine dönüyoruz. Kaslı genç delikanlının, makinesini çalıştırdığı, kanaryaya melodisine başlaması için işaret verdiği ve malzemelerinin içinde keskin, iyi bir alet aramaya başladığı an iyileşirsin. Bir anda sen ve dişin iyi hissetmeye başlarsınız. Đkinizde daha önce bukadar iyi hissetmemişsinizdir. Köpek teriyeri at sıçanını öldürüp sonra intihar etmiş olmalıdır. Tam bu çifte tajediyi genç delikanlıya açıklamaya ve ona herhangi bir sıkıntı yaşattıysan çok üzgün olduğunu söyleyip mazeretini açıklayarak oradan ayrılmaya yeltenirsin ki o an delikanlı pazılarını göstermeyi bırakıp, bütün vasıflarını yok ederek seni ele geçirmiştir bile. Eğer bir aynada kendine bakabilme şansın olsa, o an colonial şömine üreticilerine ait eski moda kırmızı kiremitli bir şömine gibi görünebilmek için nekadar insan yüzü kehaneti yapılması gerektiğini hesaplayabileceksindir. Söylemek için delirdiğin muhtemelen birsürü şey vardır. Kafanın içi ne yapsanda dile getirebilsen düşünceleriyle doludur. Söylemek istediğin şeylerden biri elleri için kullandığı sabun markasından pek hazetmediğindir. berberinin başparmağındaki tatla Muhtemelen kişisel olarak ilgilenmezsin ama dişçinin parmağının tadı yanında berberinki peşmelba tatlısı kalacaktır. Sen daha bir şey bile söyleyemeden, delikanlı dişinin yapısında bir boşluk ya da bir
30
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
çeşit kanal keşfeder. Bu ona büyük bir haz yaşatmışa benzemektedir. Bu keşiften duyduğu yoğun memnuniyetle ve coşkun bir şevkle tutuşmuş halde alt kısmında koyu kırmızı çıkıntısı olan sivri uçlu bir alet kapar ve senin umduğun arkadaki çatallı kısmın hemen hemen zıttı bir bölgeye saplayıverir. Sonra ona bir şeyler söyleme şansı yakalarsın, ya da en azından bir kelime söyleme şansı. Fakat dizini göğsünün üstüne dayayarak hiç acımadığını, bunun sadece senin hayal ürünün olduğunu belirtir ve doğadaki diğer birkaç rahatlatma yollarını dener. Sonra elindeki aleti ucunda delgi bulunan başka bir aletle değiştirir. Bu alet ilk olarak Đspanyol engizisyonu sırasında kullanılmıştır ve gelişerek bugünlere kadar gelmiştir. Bu el kadar aleti alıp hayal gücünü biraz daha geliştirmeye devam eder. Boğuk bir ses tonuyla bir şey söylemeye tekrar yeltenirsin fakat seni dinlemez. Yan odadaki kardeş katiline, gelip, başlıca eski, karışmış üç odalı x’le dolu sinirin muhteşem örneğini görmesi için seslenir. Bu nedenle ikinci mezar kazıcısı aletlerini kurbanının damağında bekletir ve içeri girer. Kendin görgü tanıklığı yapmadan, kulaktan dolma kanıtlardan bir araya getirebildiğine yakın şekilde, biri hemen alt çenenin arkasındaki siniri fındık açacağıyla zıpkınlar. –Bütün bağımsızlığını yok ettiği sinir, senin sinirin bunu lütfen unutma. – ve onu sığınağından dışarı çeker ve diğer adam eline bir çekiç alarak beynini vura vura öldürmeye çalışır. Siniri ıskaladığı zamanlar sana geçirir. bu yüzden yarattığı hasar hala binlercedir ve onun için güzel bir alıştırmadır. Senden ve dişten başka herkes durumdan memnundur. Sinir arka bacaklarını göğüs kemiğine dolar, orada umutsuzca asılı durur. Sen bolca terler ve ağzında bir
31
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
kaşık dolusu sıcak lafı tutmaya çalışırken, Đsveç şarkısı söylemeye çalışan sarhoş zulu gibi sesler çıkarırsın. Hoş oyalanmalardan, devam etmekte olan yorucu iş sohbetlerinden bile bunaltı geldiği zamanda, ikinci dişçi başlangıçtaki avına döner ve seni görev edinmiş heyet yeni bir deneme yapar. Kendini, kısmen çelik üretilen iş yerlerinde kullanılan buhar perçinleyiciye benzeyen, bir çeşit otomatik çekiçleme makinesiyle donatır. Buhar makinesine göre bu daha yoğun ve saniyede yaklaşık seksen beş kat daha fazla esinti yayabilmektedir. Öylece donanmış bir halde, senin yüksek su seviyenin daha da altına eğilir ve su sporları ve eğlenceleriyle hatırı sayılır bir süre meşgul olur. Onun gibi suyun altına inip bu kadar durabilen bir adam daha görmemişsin gibi gelir. Onun bir kazan üreticisi olması gerektiğini karar verdiğinde, gerçek mesleği konusunda yanlış fikir yürütmüş olduğunu hissetmeye başlarsın. Bilirsin ki o Đnci avı için yaratılmıştır. Doğuştan bir açık deniz dalgıcıdır. Nefes almak için bile yukarı çıkmak zorunda değildir. Dizlerine kadar suya batmış halde, küçük buhar makinesiyle en alttaki mercan kayalıklardan büyük parçaları keyifle çıkartarak ve muhteşem zamanlar yaşayıp, senin gelgitli sularında, alt tarafta durur. Su seviyen gittikçe daha da artmaktadır ve biran durup seni kefaretle serbest bırakmasını dilersin. Đçten işlenen boğulma düşüncesi suçundan nefret edersin. Fakat olamaz, işine devam etmektedir, tam burada baygınlık geçirmek senin için tabii hale gelir. Ayılırken, fikrini yine değiştirdiğini gözlemlersin. Şimdi amatör preslere ilgi duymaktadır ve senden bu bağlamda faydalanır. Đlk kendi oynadığın platformun dışında neler olup
32
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
bittiğinden seni alıkoymak için, sahne kemerinin tam karşısına kauçuktan yapılmış, küçük bir perdeyi dikkatlice asıp, blue jeans’teki şok edici bıçkı gösterisi için sahneyi hazırlar. Çalışan Daire bıçkısını açıkça hissedebilmekte, harç teknesinin, sıcak zift kovasının ve kanatlarda terk edilmiş bir ve bir başka şeyin tadını alabilmektesindir. Ve izolasyon için sahnenin üst kısmında bir yerde elektrikli bir donanımın istihlak edilmesini eleştirirsin. Tüm bu anlarda diş hala direnmeye devam eder ve dişçi önüne bir kez daha gelip sana üstü kapalı bir konuşma yapar. Dişin dolguya değil, çekilmeye ihtiyacı olduğu kanaatine varmıştır. Başlangıçta dolgu yapılması gerektiğini düşünmüş ve onun için bir şeyler yapmaya çalışmıştır – doldurmak içinfakat şimdi gerekli yöntemin çekmek olduğunu anlamıştır. Gayet açık görülen bir dişin nasıl olur da onu aldattığını anlayamamaksındır. Yine de şimdi dişi çekecektir. Çeker. Elinden geleni yapar ve dişi çeker. Zaman zaman dişetinin küçük bir bölümünü de biçer ve bazen kaburga kemikleri kadar aşağı uzaklıktaki kökleri görünür hale gelmeleri için gevşetmeye yetecek uzunlukta durur. Fakat onu çeker. Çekmek için hiç bir zorluktan kaçınmaz. Ya da kaçınıyorsa da ne olduklarını daha sonraları hatırlayacak halde değilsindir. Tuhaf ve anlaşılmaz bir dilde çeşitli sesler çıkarırsın ve o arkasına yaslanıp dizlerini alt çenene doğru destekler ve diş can çekişme hırıltısı çıkararak yatak örtüsünü tırmalamaya başlar. Disçi çekmek için son bir girişimde daha bulunur ve kökleri bağlı oldukları omurganın alt kısmından ayırır. Nefes nefese fakat zaferiyle övünerek dişi gün ışığına çıkarır. Ve kupasını senin de görmen için havaya kaldırır. Eğer
33
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
senin dişin olduğunu bilmesen, eski moda temizlikçilerce ihmal edilmiş, Çin tükürük hokkası zannedeceksindir. Yıllardır değer verdiğin bir dişti. Fakat şuan sahip olunacak bir hediye olarak hiç de zarif olmazdı. Ondan sonsuza kadar kurtulmuşsundur ve onu bir daha asla görmeyeceksindir. Dişçiye gelince, o sabit bedeli odun ve şarap açma parası ve başka başka şeyler için biriktirir. Ve sen çenenin bir kısmında boş arsa varmış hissiyle uzaklaşırsın. Dilin eski yeri tanıyıp tanıyamayacağını anlamak için, önceden yapının bulunduğu boşluğa gidip durur. Dişe nasıl bir zemin verildiğini daha önceden hiç fark etmemişsindir. Dişçiden çıkarken içeri giren taze bir kurbanın yanından geçersin. Dişçinin onu karşılayıp makinesini çalıştırmak için döndüğünü görürsün ve kanaryanın v şeklindeki şakımalarını yeni tonla seslendirdiğini duyarsın. Onun içeri giren ve senin dışarı çıkan kişi olmasından memnunsundur. Bilim bize dişlerin aslında tamamıyla çok iyi işleyen insan kompozisyonundaki en zorlayıcı şey olduğunu söyler. Fakat bilimin yapması gereken şey devam edip cümleyi tamamlamaktır. Koruması en zor demek istemiştir.
Saçlar
Geçmiş bölümlerde belirttiğim gibi, doğmanın en güzel yanı dişsiz ve diğer sorumluluklar olmadan dünyaya
34
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
gelmemizdir. Dişler, borçlar ve taksit ödemeleri gibi sonradan girer hayatımıza. Saçlar için de aynıdır. Saçsız ya da neredeyse saçsız doğarız. Yaşamımızın o döneminde büyük oranda tamamlanmamış haldeyizdir. Bizde gerçek insan özellikleri bugularını saptamak sevgi dolu ve üzerimize titreyen ebeveynlere düşer. Sadece ağız ve kulaklar plan ve verilere uygun olarak görünür. Açıldığında –ki genelde açıktır- yüzün kalan kısımlarını lastik gibi gösteren bir ağız vardır. Ve bir çift kulak ki boyut konusunda okadar eli açıktır ki iki kulplu kupa gibi görünmemiz için tek eksik başımızın arkasında bir yerde bulunacak ekstra bir tane daha kulaktır. Büzgülü ve kenarları her birinde milyonlarca potluklar oluşmuş şekilde dikişliyiz. Az çok her yeni doğan bebeğin yaklaşık iki yüz yıl yaşamış gibi göründüğü gerçeği buna açıklık getirir. Ve daima restorandaki bir ıstakozun aynı tarzda hoş kırmızı ten rengine sahip oluruz. O canlı canlı kızarmış gibi görünümü biliyor musunuz? Diğer özelliklerimize gelince, onlar daha az ya da daha çok gelişmiştir. Kimyagerin bir iz olarak adlandıracağı bir burun vardır sadece. Onun, önemsiz küçük çıkıntının ,dışa doğru çıkmış küçük çukurun, yazın çillerle dolma ve kışın nezle olma kapasitesine sahip normal bir burna dönüşeceğinin düşüncesi bile zor görünür. –hapşırıp esneyeceğin bir burun. Bahsedilebilecek herhangi bir kaş da yoktur. Ve kafatası bir noktaya kadar konserve ananas gibi uzar. Başın tam üst arkası, parker ev rulosu gibi, bir çeşit yumuşak çıkıntılı bir yerdir, ve dokunursanız ölürüz. Bazı örneklerde bu çıkıntı ömür boyu yumuşak kalır. Ve bu insanlar büyürler ve başkanlık yıllarında
35
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
istasyonlarda trenler boyunca giderek komuoyu yoklaması yaparlar Ve daha önce söylediğim gibi, hiç saç yoktur, sadece peynirin üst yamaçlarında birkaç çok yumuşak bir resim kalemiyle hafifçe çizilmiş ve kolaylıkla silinebilecek, oldukça güçsüz, sönük, ince çizgiler vardır. Fakat bunlar sadece bundan sonra olacakların, bizim soyumuzdaki saçların başlangıcı, miladıdır. Bakınca hemen hemen hiç inanmazsın ama öyledir. Kaza yada kellik olmadığı taktirde o andan çocukluğumuza kadar büyümeye devam eder. Fakat durumu her zaman derin bir hayal kırıklığıdır. Çocuk bir kızsa, kıvırcık saçlı olması beklenir fakat saçları kesin olarak dümdüz çıkacaktır. Eğer bir erkekse ki kıvırcık bir saç lanet ve beladan başka bir şey olamaz – şüphesiz ki kıvır kıvır bir tavuk kadar kıvırcık olacaktır. Đsyan edecek yaşa gelinceye kadar uzun lüleleriyle dolaşacak ve yaşıtları buklelerine tarak ya da sakız geçireceklerdir. Sissie olarak ün salacak ve aksi taktirde hayatı onun için neşeli ve tasasız olacaktır. Eğer kırmızı tonlarda bir saça sahip olunmak istenirse şüphesiz ki sarı, kahverengi ya da siyah ve kahverengi favori tonuysa, uyumlu kaş ve kirpiklerle, kırmızı saçlı ve şapkanı çıkardığında insanların bakınca iki yada üç haleye sahip olduğunu düşünecekleri bir sürü inatçı saçla kesinlikle çok hoş olursun. Saçlar çok nadir yada hiçbir zaman önceden bildirimlere göre hareket etmezler. Çocukluğuma dair ilk ve en acıtan hatıram saçlarımla alakalıdır. Hala onu hatırladığımda adeta içim titrer. O zaman yaklaşık sekiz yaşında olduğumu söylemeliyim. Annem beni saçlarımı kırptırmak için aşağı caddedeki berbere yollamıştı. Daha sonraları kestirmek terimi kullanılmaya başlandı. Birkaç
36
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
özel koleksiyon asi saçım, aykırı eleştirilere neden olacak ve insanlara Japon balığını anımsatacak bir edayla havaya kalkmaya başlamıştı. Bunlar saçlarım kendini köklerden dışarı çekmeye ve kaçmaya çalışıyormuş görünümü veriyordu. Bu yüzden berbere gönderilmiştim. Benden iki yaş küçük kuzenim de benim sorumluluğumda gelmişti. Gösterinin onu eğlendireceği düşünülmüştü. Bir sandalyeye bindirilmiş ve et suyuna çorbasını yemek üzere olan, kendi emekleriyle milyoner olmuş biri gibi boynuma bir örtü takılmıştı. Görevdeki berber, çenesiyle parlak çelik bir alet çıkarmıştı – bu gördüğüm ilk saç makası çiftiydi- ve bunu en hoşa giden duyguyu yaratarak ensemin arkasına doğru hareket ettirdi. Başımın üstüne ulaştı ve durabilirdi fakat ben tam istikamet gitmesini saçlarımın tamamına yakınını kırkmasını söyledim; ki oda yaptı. Đşini bitirdiğinde o anki histen ve aynadaki sonuçtan okadar memnundum ki kuzenime de aynı müdahaleyi uygulamasını önerdim. Önemsiz bir çocuktan bu hale gelmiştim- özellikle benim tarafımdan sakıncaya yol açmadığı yerlerde, kendim hakkındaki memnuniyetlerimi sürekli başkalarıyla paylaşma isteği içinde –Gece geldiğinde ona babamın ikimizin de faturasını ödeyeceğini söyledim. Berber önerimle yıkılmıştı. Bu bir berberin kendisi için bir şeyler elde edebilir olduğu herhangi bir öneriyle yıkılmasına dair şimdiye kadarki tek deneyimim olmuştur. Bu örnekte bir başka çeyreklik cebe atacaktı, o günlerde bir çeyreklik şimdikinden daha önemliydi. Sandalyeden kalktım ve küçük suçsuz kuzenim yerimi aldı. Şuan hatırladığım hiç itiraz etmemişti. Yan tarafta hayranlıkla durup uzun sarı buklelerin kıvrılarak yere ayaklarımın dibine düşüşünü izledim. Berber saç makasını narin kafa derisininin üstünde dikkatlice ve
37
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
titizlikle hareket ettiriyordu. Genel görünümünde apaçık, harika bir iyileştirme yapıldığı kanaatindeydim. Sarı buklelerin yüzünün önünden sarkmasını engellemeye çalışmak yerine, şuan yuvarlak, düzgün yumuşak ve sert köklerle süslenmiş bir kubbeye sahipti. Cildi çok hoş ve pembe görünmüş ve kulaklar iyice açığa çıkmıştı. Oysaki önceden oldukça saklıydılar. Hatta gözlerinin önünde asılı duran o aptal perçemleri bile sevmişti. Belirtmeliyim ki bu olay her yaşta bayanın hatta bazı erkeklerin perçem bıraktıkları dönemde meydana gelmişti. Yarış atları ve Avrupa’nın çeşitli hükümdar saraylarındaki prensesler hariç, herkesin çoktan iyileştiği bir hastalıktı perçem. Şimdi benim küçük kuzenim o sinir bozucu kahküllerle örtülmüştü. Ve alnı okadar yükselmişti ki tam olarak nereden başladığını görmek için etrafında dolanmak zorunda kalırdınız. Başarının verdiği neşeli hislerle ve değecek şekilde yerine getirilmiş bir eylem bilinciyle dolu olarak küçük kuzenimin elini tuttum ve eve götürdüm. Annem kapının önünde bizi bekliyordu. Bakması için şapkamı çıkardığımda şaşırmış göründü. Fakat gururla kuzenimin şapkasını çıkardığımda bu şaşırması gereken bir durumdan çıkmıştı. Annem boğuk gibi bir ağlama sesi çıkardı ve kuzenimin annesi koşarak geldi. Durumu karşılama şekli skandaldı ve yersizdi. Gelecek beş dakikada gelişmiş olayların üstüne perde çekiyorum. Yaşananların üzerine iyi, kalın hatta tahtadan birkaç perde çekebilirsem o an büyük kişisel haz ve rahatlama duyarım. Annem teyzem ve küçük kuzenim hıçkırarak ağladılar. Ve söylemekten hiçbir şekilde utanmıyorum ki ben de bolca
38
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
ağladım. Fakat onlara göre ağlamak için daha çok nedenim vardı. Bu mesele sona erdiğinde annem beni bir mesajla berbere geri yolladı. Kalbi kırık bir kadının çok sevdiği kızından çalınan bukleleri geri istediğini söylemem istendi. Hatta onları bir şapkanın üstüne dikme ve kuzenimden onu yeni saçlar çıkana kadar giymesini isteme gibi eğlenceli fikrin ortaya atıldığını da biliyorum, bana bile, sadece sekiz yaşında bir çocuğa, bu gelişme aptal ve tamamen gereksiz olarak göründü; fakat ortam okadar çok gerilmişti ki herhangi bir tartışma çıkarmadan hemen gitmenin akıllıca olacağını düşündüm. Yine de belirli bir zaman için evden uzak olmayı tercih ederdim, ikinci sakin karar huzursuzluk ve kargaşanın yerine geçene kadar. Mesajı ilettiğimde berber dükkanının sahibi şaşkınlık içinde kalmıştı; fakat birkaç dakika sonra gelmemi elinden geleni yapacağını söyledi. O an üzüntülerimi unutmak için, cam önlerinde sergilenen ödül kutucukları ve kraknellerin sunumlarına büyük bir hayranlık içinde, köşedeki konfeksiyon dükkanına doğru ilerledim. Kraknellerin ve ödül kutularının çocuklar arasında hala moda olduğu gerçeğinden dönemi saptamanız gerekmektedir. Döndüğümde baş berber elime etrafında ip sarılı oldukça büyük bir kutu verdi – bir ayakkabı kutusu- kuzenimin bir ayakkabı kutusunu dolduracak kadar çok saçı olabileceği bana mümkün görünmedi. Fakat o akşamüstü her şey oldukça kötü gitmişti ve gerekçelerim hep yanlış anlaşılmıştı, bu yüzden tek bir kelime etmeden kutuyu aldım ve onunla eve doğru aceleyle gittim. Annem kutunun ipini kesti ve teyzem kapağını kaldırdı.
39
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Şuan ardı ardına gelen sahnelerin üzerine yeniden bir perde çekmeyi tercih ederdim. Fakat bu hikayeyi bitirmem gereği o günün cumartesi olduğunu belirtmemi istemektedir ve meşgul biri olarak baş berber, küçük kuzenimin buklelerini dükkanındaki diğer sahipsiz, öylece bırakılmışların arasından ayıklamak için zaman harcamamış, bunun yerine yerden, ayrılmış bir kutuyu doldurabilecek yeterlilikte süpürüvermişti sadece. En yaşlı yerli bile o gün saçının kenarından biraz kırptırmak için uğramıştır mutlaka diye düşünüyorum. Griye dönmüş Saman sarısı bir tutam sakal parçası hatırlıyor gibiyim. Kutuda yeterince miktar saç vardı - ve hemen hemen aklına gelecek her zevki memnun edecek yeterlilikte farklı renk saç ve madde bulunmaktaydı; fakat annem ve teyzem memnun olmaktan başka her duyguyu yaşıyorlardı. Tam aksine, memnun olmaktan çok uzaktılar. Eğer ayıklayıp, içindekilerden ayırmak için sadece birkaç gün harcamak istiyor olsalardı, kuzenimin saçları tam oradaydı. Bu başlıca örnekte ben, ‘saçlar bebeklik çağını geçtikten, uzun pantolonlar giymeye ve bay Kibling tarafından canlı türlerinden daha öldürücü diye tanımlanan cinsellik hakkında tuhaf ve zekice çekici bir şey fark edene kadar bir erkeğe hiç sıkıntı vermez ’ kuralına istisnaydım. Bu geçiş döneminde bir erkek için çok tüylü olma ya da kırpılmış, makasla yada başka bir şeyle kesilmiş olma anları hiç mesele değildir. Aralarda kulakları hala yerinde mi diye görmek için idareli ebeveynler kesmektedir saçlarını. Ya da bir berber aylardır esrarengiz olarak kaybolmuş her gün kullanımdaki kısımları düzelterek daha kusursuzca yapar aynı işi. Fakat berber başından bir şey eksiltmeye ya da ona bir şey eklemeye gönülsüz olarak genelde keyifle ve traşsız olarak gezinmektedir.
40
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Beklenen mevsim geldiğindeyse, ergen, sakalların ve gençliğin verdiği çekiciliğin aynı anda belirmeye başladığı yaşa gelir ve o andan itibaren hayatının geri kalan bölümünde saçlar ona dert olmaya başlar, çok fazla dert. Sahip olduğun sürece sana sıkıntı verirler ve yokolmaya başladığında da daha büyük sıkıntı. Daima onun için bir şeyler yapmaktasındır ve o da karşılığında hep dip boyalı nankör olarak görünür. Ya da boya tam dipte olmaz ki bu daha da acıdır. Saç, kepek, berberler, peruklar, bazı komik haftalık dergiler, manevi acı, ek harcama, çin devrimleri ve eşinin domates konservesinin kapağını açmak için en sevdiğin usturanı kullandığı şakası gibi yan ürünlerden müzdariptir. Buffalo bill, Küçük Lord Fauntleroy, Samson, Bayan Godiva, jo-jo, Köpek Yüzlü Çocuk, şairler, piyanistler,bazı artistler ve yatak üreticilerinin çoğu, bir kusur ve üzüntü olarak Đbrahim peygamber, tutsak kutup ayıları ve erkek cinsiyetinin genelinin çare aradığı bir madde olmuştur saç.
Bu iddia sadece baştaki saçlar için değil yüzdeki tüyler için de geçerlidir. Bir an için traş meselesini düşünelim. Kendi kendinize traş oluyorsanız, bir berberin kötü bakışlarını kızıştırırsın ve normal biri, garsonunki değilse, hiç kimsenin hor görmesinden, bir berberinkinden daha çok ürkmez. Fakat diğer yandan eğer bir berber sizi traş ediyorsa, sizin özellikle küçümsemenize değil hiddetinize ve bitmek bilmeyen nefretinize maruz kalır. Bir keresinde gizlilik sınırını aşarak, mesleğinin ticari sırlarından birini anlattı. Berberler arasında her yüz, üç sınıftan birine aittir, ya kare, ya yuvarlak ya da tavşan yüz. Seninkinin yuvarlak, kare ya da tavşan gibi olup olmadığını bilmiyorum
41
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
okuyucu; fakat görmeden tetkikle, traş olurken yoğun mutsuz anlar yaşıyor olduğunu söyleme girişiminde bulunabilirim. Traş olurken geçen gerçek süreçten pek bahsetmeyeceğim. Gerçekte normal olgun bir erkeğe, usta ve becerikli ellerce kıllı çene üstünde nahoş bir sesle yönlendirilen ve geçici bir yumuşaklık hissiyle izlenen, keskin bir ustura fikrinde dinlendirici, huzur veren bir şey vardır. Ya da berberlerin arasında geçen konuşmalardan da bahsetmeyeceğim. Her şeyin ötesinde berber bir insandır – biriyle konuşmak zorundadır bu sen de olabilirsin. Eğer sen olmazsan bir başka berberle konuşur ve bu ona hiç zevk vermeyecektir. Bahsedeceğim şey bir traştan öncesi ve daha da önemlisi sonrasında olanlardır. Traş olmak için acele edersin. On dakika içinde evlilik ya da başka önemli bir şey için görüşmen vardır. Traş edilmeyi ve onun hemen yapılmasını istersin. Berber aciliyetin farkına varır mı? Varmaz. Bu onun çağırma etiklerine aykırıdır. Traş olmak istediğini ve bu istediğin tek şey olduğunu kendi ağzından bildiğin halde, o yine de seni diğer başka şeylerle donatma isteğiyle yanıp tutuşmaktadır. Bu bağlamda berberlik mesleği tuhafiyecilikle ya da daha büyük şehirlerimizde uygulandığı şekli erkek giyim mesleğiyle çok fazla ortak özellik barındırır. Bir tuhafiyeciye, bırakın söyleyeyim, sade ve basit bir çift yarım çoraptan yirmi beş sent kar sağlamak için gidersin. Bu kesinlikle tek istediğindir. Ve bunu daha
42
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
çirkin şoset kelimesini kullanarak sade ve basit bir dilde belirtirsin. Peki ya soluk leylak rengi tişörtlü, sol elinin küçük parmağında beyzi bir yüzük olan genç bununla yetinir mi? Bu soruyu cevaplamama gerek var mı? Ardı ardına inci büyük düğmeleri olan süslü bir yelek, serisonu bir pijama, bir bornoz, birkaç karides pembesi çamaşır –tam bir gizlilik içinde, kendisinin de bu tarz giydiğini söyler- bir çift konforlu pantolon askısı, güneş tutulması döneminde gece on ikide kömür madeninin tam ortasında takmayı göze alamayacağın, hazırlanmış bir kravat satmaya çalışır. Eğer onun dil dökmelerine itiraz edecek, kırıcı kelimeler kullanmayacak bir centilmen olduğunu unutacak olursan ve bir çift çoraptan başka hiçbir şey istememekte ısrar edersen, onları sana verecektir; fakat bir daha asla onun o günkü tavırlarıyla karşılanmayacaksındır. Bu bir berber için de çokça aynıdır. Acil bir traşa ihtiyaç duyarsın ve o da traş olmanı istemektedir, orada bu amaçla durmaktadır; fakat o an saçlarının şampuanlanması, saç kesimi, saç uçlarının sarartılması, saç bakımı, saç briyantini, manikür, yüz masajı, kafa derisine masaj, türk hamamı, geleceğe ait yepyeni umutlarının fazileti üzerine düşünceleri, ayakkabı patlatma, bir çeşit cilt besleyici krem ve şuan ki havayla geçen ay bu zamanlar ki havanın karşılaştırması gibi sahip olman gereken otuz ya da kırk tane başka şey daha ortaya çıkartmayı düşünebilir. Hepimiz arkadaşım Frisbee’nin, sayesinde bir berberin aklındakileri
43
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
gerçekleştirme planından son anda yırttığı hazır cevap özelliğine sahip değilizdir.
“ Saçın ” der berber firari bir bukleyi okşayarak, “ uzamış ” “Uzadığını biliyorum” diye yanıtlar Frisbee “uzun seviyorum, oldukça reformcu duruyor.” “ çok uzun ” der berber arzu dolu bir edayla. “ onu uzun seviyorum” der yine Frisbee “sokakta insanların gelip bana bay Sutherland, kız kardeşinizi nasıl terk ettiniz? demesinden hoşlanıyorum. Rus bir piyanist sanılmak hoşuma gidiyor. Yabancıların durup Doğu Aurora’da hayatın nasıl gittiğini sormalarını seviyorum. Kısacası ben uzun saçı seviyorum.” “peki efendim.” Der berber. “mutlaka öyledir efendim, ama çok fazla uzun özellikle burada arka kısımda ceketinizin yakasını kapatıyor.” “ gerçekten ?” der Frisbee, “ceketimin yakasını kapattığını mı söylüyorsun?” “evet efendim, göremiyorsunuz.”
yakanızın
yakasını
hiç
“ oldukça keskin bir çift makasın var mı?” der Frisbee
44
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
“a elbette efendim.” Diye yanıt verir berber “tamam ozaman, ceketin yakasını kes” der Firsbee. Fakat önceden de söylediğim gibi, Frisbee’yi bizlerden ayıran savuşturma ve dayanma meziyetine hepimiz sahip değilizdir. Çoğunlukla güçsüzce teslim oluruz. Ya da sadece bir traş isteyerek teslim olmayı reddedersek, sonraki adım ne olur? Benim durumumda, kişisel olarak konuşuyorum, sonraki adımın tam olarak ne olduğunu biliyorum. Traş olurken yüzüme sürülen pudranın hiçbir çeşidinden hoşlanmıyorum. Eğer öyle bir dönem yaşıyorsan, gençliğin en parlak dönemlerinin cildiniz aracılığıyla ortaya çıktığına inanmaktayım. Bu bağlamda traş esnasında görüşlerimi en azından iki kez belirtmekten her zaman acı duymaktayım. Birincisi başlamadan önce berberin beni istiridye kabuğu görünümlü kulaklarımın kenarlarından damlayan ve boynumdan aşağıya süzülen sabun köpüğüyle tamamen köpüklediği an. Sonlara doğru, usturayı kenara koyup savunmasız çehremi kokusu ve tadı, ilaç raflarında kolonya tanıtımı yapmak için verilmiş kokulu pembe mendillere benzeyen bir sıvıyla sırılsıklam ettiği an. Berber bu bağlamda benim isteklerime saygı gösteriyor mu peki? Kesinlikle hayır. Ya gözümün önünde ya da el altından ve gizli kapaklı bir tavırla pudralamakta ısrar eder. Eğer pudralamasa, kendine saygısını yitirecektir ya da muhtemelen birlik onun kartını elinden alacaktır. Anayasada ya da kurallarda pudralanmam gerektiğine dair bir şeyler olduğunu düşünmekteyim. Bunun için yıllardır
45
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
savaşıyorum fakat hep pudralanıyorum. Bazen kurnaz düşman gizlenir ve beni pudralamayacakmış gibi davranır fakat aniden tam ben önceden olduğum gibi sırtımı döndüğümde pudra bezini yakalar ve ani bir saldırıda bulunur. Ve haince eylem tamamlanır. Böyle bir eylemin diğer kurbanlarından uygulanabilir bir tür cinayet hafifletme önerileri duyduğumda mutlu olmalıyım. Bir berberi öldürme niyetinde değilim. - öncesinde ilk olarak öldürme niyetinde olduğum insanları kastettiğim başka bir listem var – fakat belki böyle bir şeye sürüklenebilirim. Beni gelişigüzel oradan buradan yaraladıktan sonra zavallı yüzümü at arabasını temizleyen at ustasının umursamaz bir taşkınlığıyla bol suyla sırılsıklam yıkar. Ve sonra üstte de belirttiğim gibi cinayet ipuçlarını pudrayla kapatır. Sonraki adımda berber bir havlu alır ve onu kurallarda ve yönetmeliklerde belirtildiği gibi sağ elinin üstünde katlar. Ve yüzümün değişik bölümlerini dokuz yüz yetmiş dört farklı kez kurular. Kurulama sayısını tam bilmekteyim çünkü sayma sıkıntısına girişmiş bulunmayım. Tahmin edebileceğin kadar büyük bir telaş içinde olabilirim. Ve hatta zavallı asabi bir harabe olabilirim. Kalkıp oradan uzaklaşmak için titriyor da olabilirim. Fakat beni o havluyla kurular –akıl tahtında yalpalayana kadar kurular.- Bazen sadece küçük bir miktardır, atasözünde denildiği gibi, ya da bütün beyin yapısı dahil edilir. Ve sonra tamamıyla cinli kurulayıcı hale geldiğinde, geri gelir ve beni bir kez daha canavarca kasıtlı, tasarlanmış hareketlerle, toplamda dokuz yüz yetmiş beş kez kurular. Bunu yapmak zorundadır. Bu ben, sen ve diğer herkesin
46
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
kurulanması gerektiği ayinde vardır. Akıl hastanesinde bugün o son hoşça kal silişinde aklı yerle bir edilmiş anlaşılmaz konuşan kaç tane delinin olduğunu merak ediyorum. Ve böyle bir şeye her maruz kaldığımda, içimde savrulan anlamsız konuşmaları hissedebildiğimi yaşadığım deneyimden biliyorum. Bir gün beynim tamamen iflas edecek ve arka kapısında kilidi olan bir araba için acil bir çağrı gönderilecektir. Đtiraz yada protesto faydasızdır; fakat kaçmayı umamayız, sessizce ve zavallı bir ızdırap içinde ve Meksikalı saçsız köpeklere büyük bir kıskançlıkla dolu orada sadece otururuz . Şuan yaklaşık bir süre için yüzdeki tüylerden bahsetmiş olduk. Bu noktada başla ilgili olan saça dönüyoruz. Aramızda başları üstündeki saç kitlelerini hayatları boyunca koruyan ileri gelen, çoğunlukla profesyonel güneyli bir kaç kişi var. Fakat çoğumuz için durumlar farklıdır. Saçların seni terk eder. Đlk başta bunu fark etmezsin. Sonra bir an başının saç içlerine terfi ettiğini fark ederek uyanırsın. O andan sonra onları eski yerinde bir süre daha yapışık durmaları için teşvik etme umuduyla çaresiz bir şeyler yapmaya başlarsın. Fakat vahşi doğanın çağırışlarını duymuştur ve onun yolunun üzerindedir. Onu engelleyen hiçbir şey yoktur. Kafatasını beynin yumuşayana, şapkanın şeridi nemden küflenene kadar losyonların içine sokarsın. Fakat saçlar yinede terk etmeye devam eder. Birkaç zaman sonra neredeyse hepsi terk eder. Eğer sadece yaklaşık üçte ikisi giderse, başın küçük bir yuvadaki
47
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
martı yumurtası gibi görünür. Fakat çoğu giderse sende bitki örtüsü hattından yukarı doğru uzanan ve yamaçlarına kahraman ince bitki lif çizgilerinin sarıldığı, verimsiz buzdan zirveli buz devrini anımsatan bir şeyler var olur. Kötülerin alayları için uygun bir özne olmuş ve evrensel olarak soğan, katı yumurta, bir müzik gösterisinde orkestra sandalyelerinin ön sırası olarak tanımlanmış kelliğe sahipsinizdir artık. Şu anda kellik hakkında yazmak başımın her köşesini sinsice sızlatmakta ve kuzey yönündeki şakaklardan sınır harekatı yapmaktadır. Bir gün iki sütun birleşecekler ve ben ondan sonra şimdikinden çok daha aydın olacağım. Şuara bomboş noktaları doldurmak için, ortada kalan saçları hoş ve yatay olarak düzelterek kurnazca birleştiriyorum. Çok ince belki ama yinede örtülüler. Onları örtülü tutmaya devam etmek için çok azimliyim. Profesyonel güzel değilim: bahsettiğin amatör güzel de değilim, sadece başımdaki az saçımla gidebildiği yere kadar gitmek istiyorum. Fakat sık aralıklarla gittiğim berber, bu bağlamda benim arzularımla örtüşmekte midir? Tekrar cevap veriyorum ki hayır. Her gittiğimde ondan bahsediyorum, diyorum ki: “orman adamı, şu saçı bağışla, tek bir saç teline bile dokunma, gençliğimde o bana siper oldu şimdi de ben onu koruyacağım.” Ya da içerik olarak böyle. O da tamam dokunmayacağım der; fakat gerçek anlamı bu değildir. Beni savunmasız olarak yakalayacağı zamanı bekler. Sonra bir tarağı eline alır ve sol elinin kenarını bir gönye olarak kullanarak ve sağ kısmını spenser’e özgü
48
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
serbest kollu harekete benzer çalıştırarak, iki kısımda da deniztarağı etkisi bırakarak saçımın üst kısmını keser. Tepenin üstünde bir kavgaya tutuşur. Onu yumuşak kenarlı bir modelde dik durdutana kadar boğuşurlar. Yüz ifadesinden bu düzenlemeden hoşnut olduğunu anlarım. Kurbanlarını dünyaya huysuz bir kakadu gibi tepesinde püskülle dünyaya sunmayı sevmektedir. Saç tutamının çetin ve kayalıklı başta, inişli çıkışlı yüksek dalgalarını görmeyi sever. Artistik duyuları böyle bir sonucu talep etmektedir. Doğasındaki bitmek bilmeyen iştahı tatmin olduğu sürece, onu tek ilgilendiren saç hakkında nasıl hissettiğimdir. Ona sinirlenirim. Đçin için sinirlenirim. Başımın her köşesinde yeni bir cadde için açıklığı olan bir arazi oluşumu ve tepeye karşı hoş bir peyzajda süslü bir dizayn gibi gösterilmesine karşı çıkmaktayımdır. Eğer buna müsaade edersem, ondan uzaklaşmayı biraz umarak, en son doğum günümde yirmi yedi yaşında olduğumu söylemeye devam edemeyeceğim. Bu yüzden ondan ön saçlarımı bulduğu yere geri koyması konusunda ısrar ederim. Bunu yapar, gayri itirazı, istemeyerek, doğru ama yinede yapar. Ve sonra bir fırsatını kollayıp benimle tartışmaya girişir üste çıkar ve biraz daha kesmeye devam eder. Eğer güçsüz düşüp teslim olursam bir günün uzunluğu kadar mutlu hale gelir. Eğer iki tarafı da keserse beni barfiksçi gibi gösterecektir ki bu onun erkeksi görünüm fikridir. Ya da sadece bir tarafını keserse bunda onun için yine de bir teselli vardır, her yerde eğitilmiş bir hayvan performansçısıyla karıştırma eğilimine sahip olurum. Fakat
49
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
harika bir anda hiçbir tarafı kesmez, buna karşın orada durup, dışarıya saçlarım onun istediği gibi değil de benim istediğim gibi taranmış olarak çıkışımı görüp acı çeker. Bakışından kahrolduğunu ve neşesinin kaçmış olduğunu söyleyebilirim. Muhtemelen evine gidip çocuklarına çatacaktır. Her şeye rağmen bir tesellisi vardır- bir dahaki sefer benim karşımda daha iyi bir şansa sahip olmak –ve muhtemelen de olacaktır. Saçın son dönemi bir peruktur. Fakat peruklarda pek tatmin edici değildir. Bilinen bütün peruk çeşitlerini görmüş bulunmaktayım ve hiçbir zaman altındaki başla uyum içindeymiş gibi görünen bir tane görmedim. Bir peruk daima başa tamamen yabancıymış, oraya birkaç dakika dinlenmek için kurulmuş ve başka bir başa uçmaya hazır gibi görünür. Benim takma zamanım geldiğinde daha mutlu olacağım çünkü o dakikadan sonra hiçbir berber beni kırkamaz.
Eller ve ayaklar
Yaklaşık her çocuğun ekstra kolları olan hint tanrısına hayranlık duyduğu zamanları vardır.- vishnu. Bana göre bir topluluğun ismidir bu. Bir çocuğa yeterli çeşitlilikte ellere sahip olmak muhteşem görünür. Böyle bir düzenin okulda bir avantaj olacağını düşünür. Sıranın üstünde, McGuffie’nin dördüncü antolojisini incelenmesi için doğru köşede açıkta
50
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
görülen, tutan iki el ve sıranın altında kağıt tomarları üretmekle meşgul, krik krak oyunu oynayan ya da gerçekten dikkate değer işlerle uğraşan diğer ikisi. Ya da kuş yumurtası çalmak için. Đki el ağaca tırmanmak için, bir el ana kuşu kaçırmak için ve diğer el de yumurtaları kaçırmak için kullanımda olacaktır. Ve arabaların arkasına asılmak konusunda bu dörtlü pozitif olarak yenilemezlerdir. Daha az ayrıcalıklı çocuklar kendilerini sadece bir yetersiz çiftle memnun etmek zorunda bırakılırken, örümceksi etki yaratan içe ve dışa bükülen dört kolla ortalıklarda gezinmek çok şatafatlı bir dikkat çekicilik olacaktır . Gerçek anlamda bu komplo teorisinde sadece bir tane dezavantaj vardır, o da arkadaşlar akşam yemeğine geldiğinde yıkamak için normalden iki kat fazla ellerin olmasıdır. Genel anlamda, bir çocuk için elleri, hayatının ilk yıllarında, annesinin her şeye burnunu soktuğu, yaygaracı olduğu, bir çocuğun ellerinin yıkandığı sıradan kısımlarafarkındalık yaratmak için söylüyorum dirsek ve bilekler arasında ortada bir yer- göre yıkanması için ısrar ettiği öyle zamanlar hariç, hiçbir endişe yaratmaz. Bir parmağın genelde ezilmiş olma gerçeği bir dezavantaj değildir, tam tersi bir faydadır. Yağlı bir bezin parmağın etrafında sarılı durması çcuğun parmağına ayrıcalıklı bir işaret koyar. Onu diğer sıradan sakatlanmamış ellerden ayırır. Onun varlığı, mutlu mal sahibine mutfak şöminesi için odun getirmek, ön avludaki çimenlerin arasından kuzu kulağı otlarını yolmak, ki orda kuzu kulaklarının arasından otları yolmak çok daha kolay olurdu, gibi günlük ev işlerinden kaçmaya bahane bulmakla ünlenmiştir. Sargı bezini çıkarıp, bir kerede iki çin mermeri
51
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
yerleştirilerek kar amacına bile dönüştürülebilir. Bilhassa çekici bir yaralanma durumunda, örneğin ilk manada iyileşmeyi reddetmiş başparmağı tırnağının derin birşekilde kesilmesi ya da yerinden fırlaması ya da şişman bir et parçası yüzünden süzgün halde olduğun zaman aynı parmağa bir kıymığın batması. Dört tane kadar çin mermeri yerleştirilebildiğini anımsıyorum. Haziranın dördünde ara ara ellerini yaktın ve soğuk kışlarda onlar bileklere kadar çatladılar. Fakat bunlar onurlu çabanın ve yürekli tahammülün izleri ve yaralarıydılar. Bizim takımda dizlerinde en derin yaralar olan çocuk hayran olunan seçkin, yaraları nedeniyle sizin de diyebileceğiniz gibi hayali bir çelenkle taçlandırılmış şahsiyetti. Kızlar için tabiî ki durum farklıydı. Kızlar sabunun suyun değerli olduğunu söyleyen yanlış ve abartılmış düşünceleri olan boş yere ve faydasız varlıklardı. Elleri hiçbir şey için iyi değildi. Daha sonraları keşfettik ki bir kızın elleri saman taşımadan geri dönerken bir hamak kurulması amacı için mükemmeldi yada– şuan gelişimimizin daha önceki aşamalarından bahsediyorum, görünüş olarak daha zayıf cinsiyet kavramının birkaç duyarlı göğüste duyarlı nabızları şiddetlendirmeye başladığından öncesi- kısacası kızlar sadece bir baş belası ve gerekli olduğunda önemsenecek şeyler oldukları zaman. Var oluşunun ilk yıllarında bir erkek için eller özgecil, hassas ya da dekoratif bir değer değildi. Yararlı amaçlar içinlerdi ve bu amaçla kullanıldılar. Yalnızca kuyruklu ceketler ve dik yakalar yaşına geldiğinde, ellerin çoğu kez çok fazla olduğunu ve sıksık
52
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
yetersiz kaldığını fark edersin. Đlk beyaz eldivenlerini giydiğin ilk kilise düğününe katıldığında çok fazladırlar ve saat beş çayında çok yetersizdirler. Beş çayına gidebilen, o kadar çok loui kahn mobilyasının arasında düşmeyen, kendini umutsuzca asılı bir perdeye karıştırmayan, ellerinde bir bastonla, pembemsi gri renkte eldivenle, iki kuartlık bir şapkayla, içinde bir dilim limon, bir çay kaşığı, bir küp şeker, başlangıç kurabiyesi, bir zeytin eşliğinde olan bir fincan çayla, geç gelen ibsen’in mesajınındaki gerçek anlamı tartıştığı bayanın eliyle gayet rahat görünebilen bir erkek tipi vardır. Fakat bu tip meziyetler yaygın değildir. Ender ve egzotiklerdir. Kilise düğününde bir çift beyaz eldivenle yer göstericiliği yapıp çekingen görünmeyenler de vardır ayrıca. Bunlar da istisnadır. Çoğumuz böyle durumlar altında açıkça ızdırap çekeriz. Her bir el yirmi dört paunt ağırlıktaymış ve kollardan yaklaşık bir metre kırk beş santim uzakta asılı duruyormuş gibi bir hisse kapılırsın. Onlarla ne yapacağını bilmezsin ve eğer bileklerden kesilip bulamayacağın bir yere saklanmış olsalar, bütünüyle çok daha rahat ve dekoratif hissedeceksindir. Böyle düşünürsün ve bunu gözetirsin. Paris’te bir fabrikanın sıvama işinde çalışıyormuş ve eve bir çift eşantiyon çuval taşıyormuş gibi görünürsün. Beş çayında vishnu olmak muhteşem olurdu fakat bir kilise düğününde berbat. Kendini çaylar ve düğünlerde kariyer yaparken bulduğun zaman ellerinin görünüşü hakkında endişelenirken de bulursun. Şimdiye kadar ellerinle ilgili şu ya da bu şekilde hiçbir kaygın olmamıştır. Fakat bir gün maniküre ihtiyaç duyduğunu fark ederek uyanırsın. Bu hastalığa bir kez yakalandın mı senin için bir daha hiç umut yoktur. Hemen hemen her alışkanlıktan seni koparacak yollar vardır ama manikürden hariç. Tırnakların normalde olması gerektiğinden yaklaşık çeyrek inç daha geri
53
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
ittirilmeden tatmin olmadığını düşünürsün. Ve bolca parlamazlarsa, toplum içinde perişan hissedersin. Hiçbir erkek varlığının tırnakları arzu edilen bir mükemmellikte, sık sık ya yalnızca manikür yaptırıyormuşsun ya da üste bir tane daha yaptırıyormuşsun gibi hissettiğin bir tedaviden sonraki kısa ve uçar gibi geçen yirmi dört saatten fazla parlamayacaktır. Pahalı da bir alışkanlıktır. Zaman ve para çalar. Manikür için sabit bir bedel vardır ve bir de bahşiş. Bir keresinde bahşiş almayan bir manikürcü kız vardı; fakat artık yok. Bu duruma öfkelenmiş kardeşleri onu şapka iğneleri ve tırnak törpüleriyle ölümüne delik deşik etmişlerdi. Halk mesleği olarak manikürcülük insanlığımızın oldukça yeni gelişimidir. Đlk ortaya çıkmış ve günümüze kadar hep yıkıcı olmuş cumhuriyet kurucuları ve yasa koyucular –ki insanların bir mecliste toplanıp söylediklerine inanabiliyorsan.- manikürle ilgili hiçbir şey bilmezler. Rahat konuşmam gerekirse, başparmaklarını sadece şu üç şeyden birini yaparken ıslatırlar; banyo yaparken, yüzmeye gittiklerinde ve kitap sayfası çevirirken. Washington muhtemelen hiç manikür yaptırmamıştır ya da Jefferson ve Franklin de. Garanti ederim ki Daniel Bone, Israel Putnam ve George Rogers Clark de yaptırmamıştır hiç. Fakat yaptırmadan da gayet iyi devam ettikleri bilinen bir gerçektir. Mücadeledeki söz sahipleri sonsuza kadar hilecilerden ve meydanlardan hedef gösteriyor. Bu değişim ve ilerleme için çağın çağrısıdır ve manikür aynı şekilde değişimi körükleyen gelişimlerden bir tanesidir.- Bahşişte eli açık olma eğilimindeyseniz, mutlaka elli sentlik ve daha fazlası için değişim.
Đlk manikür hiç unutulur mu? Unutamayanlar oy birliğiyle çoğunluktadır. Manikür salonuna, bir berber
54
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
dükkanına girip, ellerini yabancı bir kadına doğru küçük bir sehpanın üstüne koymak ve ona usta manikürcü kadından duyduğun yolla başlamasını ve onları biraz parlatmasını söylemek kolay gibi gelir. Belirtmeliyim ki görünüşte kolay gibidir. Fakat göründüğü kadar kolay değildir. yeterince acımasızlaşana kadar, çok büyük cesaret ister. Sen, mahcup acemi, manikür salonunun camı önünde sanki orada doğup büyümüş gibi neşeli ve gayet rahat bir şekilde oturan ve genelde sarışın eli çabuk varlıklarla günün halihazırdaki konularından bahseden diğer adamları görürsün. Ve onların bunu hep yaptıklarını tahmin edersin. Şuan genelde evindeymiş gibi görünen ve “yakalandın Steve, bakın kimler buradaymış,” gibi zekice ve esprili sözleri, hiç tereddütsüz ve uygun bir kelime yada cümle düşünmek için bir an bile durmadan pat diye söyleyebilen, sözlerin hep dilinin ucunda olduğu bu insanlardan bazılarını biraz tanıyorsundur. – onlarında senin şuan yaşadığın başlangıç aşamasından geçtiklerini düşünürsün. Durum öyledir de. Odanda kıyafet provaların olur- özel olanlarından-yatak odanın tenha bir köşesinde kendini manikür salonunun mermer kapısını açıp canlı fakat ağırbaşlı bir edayla James K.Hackett’ın ilk sahneye çıkarken yaptığı gibi.- içeri girerken ve etraftakilere kayıtsız görünerek -john drew’in evlerini saydığı gibi- ve ‘selam kızlar , küçük kalplerde durumlar nasıl bu akşam ?’bunun gibi bir şeyler diyerek ve bekleyen pohpohlanmış kızların arasından en çekici ve en gösterişlisini seçerek ve karşısındaki sandalyeye rahatça çökerek-Donald Brian’ın bir bayanı valse kaldırışı gibi –ve
55
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
ayrıca -William Faversham’ın kot yaka dökümünü geriye atarken aynı zamanda sol eliyle kalçasının üst kısmını bileği dışa doğru çıkık olarak sıkıca kavrarkenki fotoğraflarına bakın- sağ elini seçilmiş kıza doğru uzatıp istediğini yapmasını söylerken hayal edersin. Düşündüğünde kulağa kolay gibi gelir. Fakat uygulamaya geçince düşünülenden farklıdır işler. Benim düşünceme göre ikisi de gerçekleştirme cesaretinde bulunmadan önce her bayan bir türk hamamı modasındaki orijinallik için ve her erkek manikürün orjinalliği için can atar. Yanılıyor olabilirim ama bu benim düşüncem. Ve erkeklerin hususunda, bir erkek genellikle yanlış başlangıçlar yapar. Kapısına kadar gider, tereddüt edersin ve sonra ya kapı eşiğinde tökezlersin ya da berber dükkanına dalarsın.yakınlarda bir berber dükkanı varsa- ya da acelen olduğu ve daha sonra geleceğin hakkında bir şeyler geveleyerek nezaket ve süt şişesinin ağız kısmına geri dönmeye çalışan sert kabuklu bir yengeç tarafından sergilenecek bir rahatlama hissiyle geri çıkarsın. Bunu muhtemelen birçok kez yaparsın. Fakat bir gün takılıp kalırsın. O küçük sandalyelerden birine yapışıp, ellerini ya da sadece bir elini oldukça sakin ve kibirli görünen genç bayana uzatırsın. Ve kibarca onları biraz parlatmasını istersin. Bunu bir yıldan fazla bir zamandır sık aralıklarla yaptırıyormuş gibi görünmeye çabalarsın. Fakat o, minik kalbini tanrı korusun, o bunu daha iyi bilmektedir. Manikürcülerin dişi türü bu çeşit ucuz, saydam aldatmacalarla kandırılamaz. Transparan bir bluz giyiyor olsan bile, seni daha kolay göremeyecektir. Yüzün seni ele vermese de ellerin verecektir. Gizlice
56
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
fısıldıyarak, yan masadaki dokuz bilezikli saçları şarküteri dükkanı modelinde yapılmış- sosisler, yuvarlak köfteler, küçük çörekler - genç bayanı gösterir ve ikisi de özel tatlı bir seste gülerler ve sırtının arkasında yangın çıktığını hissedersin. Oradaki yanan kemik düğmelerin kokusunu duyarsın ve daha yanıcı olan ve yüksek sıcağa maruz kaldığında patlama ihtimali olan selülozdan yapılmadıkları için mutlu olursun. Đkiside gülünce neşeleri ortamı doldurur. Seninle ilgilenen bayan gözlerinin içine bakarak ; “ Canım, bunu dediğim için beni affet ama tırnakların berbat görünüyor, uzun zamandır bir Jumpman’in ( jumpman aşamalı oyunlarda bulunan kahramanlara verilen ad :mario,donkey kong ) tırnakları kadar berbatını gördüğümü hatırlamıyorum. Lütfen beni bağışla; fakat en son yaptırdığının üstünden nekadar zaman geçti.? Kontrol dışı kaygısız bir tonla cevap verirsin “ O! çok kısa bir süre önce. süredir.”
Şehirden uzaktaydım bir
“ Ben de bunu tahmin etmiştim.” Hafifçe omuz silkerek yanıtlar. Söylediği çok fazla bir şey değildir. Bu onun söyleyiş biçimidir, tonuyla her şeyiyle ki bu seni, saat cebine emekleyip orda sonsuza kadar mutlu bir şekilde yaşayana kadar, gittikçe daha da küçültür. Cebinde yığınla alana sahip oda vardır. Akşam havası almak istediğinde gömleğinin bir düğmesine tırmanıp orada rahat ve keyifli
57
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
olabileceksindir. Büzülmüş olarak, ki muhtemelen öylesin, kaçış için hiç umudun yoktur. Yukarı uzanıp seni bileklerinden kavramıştır. Çabucak seni ele geçirir. Sekiz ya da dokuz bin kişinin arkanda toplandığı ve sabit bir şekilde küçük sırtına baktıkları hissine kapılırsın. Seninle ilgili affedilmeyen tek şey ellerindir. Gittikçe daha da büyük, daha kırmızı ve her saniye daha belirgin ve göze çarpıcı olduklarını hissedebilirsin. Bayan operasyona başlar. Bir çift eli tam anlamıyla manikür yapmak için kaç tane aletin ve donanımın kullanıldığını fark edince şaşırırsın. Küçük sehpasının üstü onlarla doludur ve bir çekmeceyi açıp sana sıraya dizilmiş birkaç tane daha gösterir. Dosyalar, çelik cımbızlar, etleri içe batıran makaslar, cilalar, törpüler ve buna benzer aletler, yaralı parmaktaki kanı durdurmak için pamuk tamponlar, sıvı şişeleri, ilaç görünümlü kırmızı macunla dolu küçük kavanozlar ve içinde sabunlu su olan kırık bir cam kap ve bir sürü küçük portakal ağacı çubuğu. Gerçeği öğrenme hevesiyle, bilgi alma zahmetine katlanmış ve bu tahta çubukların portakal ağacı odunlarından çıktığını öğrenmiş bulunmaktayım. Nasıl bir bilgi istediğini söyle şimdi. Portakal ağacı çok zor büyüyen bir ağaçtır. Gazetelerde her şubat, yılbaşı buzlanması nedeniyle tamamen mahvedildiği zamandan beri ardı ardına üçüncü kez yapılmış Florida portakal hasatı haberlerini okursun ve yine de soda cihazlarına portakal fosfatının gerekli mamüllerini sağlamak için, gelin çiçekleri, kuzey izlandanın politik duyarlılığı ya da manikürcü bayanın
58
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
küçük keskin çubukları için her zaman elde yeterli miktar bulundurulmaktadır. Dışardan bakan biri olarak konuşmam gerekirse onun kadar iyi işlev görecek ve istenileni verecek farklı odun türleri de vardır. Sıkıntılı bir çeşit zehirli sarmaşığın ihtiyacı karşılayacağını düşünüyorum. Fakat portakal odunu gerekli gibi görünür. Manikürcü bir bayan portakal ağacı çubuklarını belirli periyodlarda kullanmadan manikürü, karikatüristin hapishanedeyken ayağına bir pranga geçirmeksizin bir adam resmi çizebilmesinden ya da otelden yürüyüş mesafesi uzaklıkta aşıklar tepesi olmaksızın bir yazlık yerin yürütülmeye çalışılmasından, daha adamakıllı yapamaz. Basitçe yapılmaz, hepsi bu. Söylediğim gibi, alet çantasını çıkarır ve senin üzerinde işlem yapmaya başlar. Tek bir küçük parmak tırnağına yapılacak –özellikle acımasız doğanın -o kadar çok şeyin olduğunu hayal bile etmemişsindir. Başparmaklarla diğer parmakları sayınca toplamda on tane olduklarını hatırlayınca birden ürkersin. Bir parmağı eline alıp eğer ve dengeler, onu sıcak bir suda yumuşatır ve suyu kimyasal maddelerle pekiştirir, biraz kaç dakika ısıtır ve sonra şeytan derilerini keser. Eğer şeytan tırnağın yoksa bile o birkaç tane üretecektir. Yaklaşık olarak iri yarı bir çocuğu kaplayamaya yetecek kadar ekstra kütikül keser. Kıllı bir fırçayla üstünden geçer ve arkadaki sırt yüzgeçlerine kadar açıkça karıncalanana kadar sinir uçlarını harekete geçirir. Sonra daha önceleri bahsettiğim portakal ağacı çubuklarından birini alır ve tırnakların arkasında can evini bulmak için keşif arayışına çıkar. Daima onu bulur. Can evini bulmakta başarısızlık yaşanmış hiçbir kayda
59
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
rastlanmaz. Bulduğunda, uyandırıp, ona birkaç salon numarası öğretmek için işe girişir. Bütün bu detayları oluş sıralarına göre ifade etmiş olmayabilirim. Fakat bütün hepsinin uyguladığını biliyorum ve o an gelişirken, ilk eli yarılamışken diğer elini sabunlu suya sokturur. Bu işte daha sonraları çok daha pratik olduğun zaman, diğer elini sabunlu suya sokmadan önce işaret verilmesini beklemeyi öğrenirsin, fakat bu surumda deneyimsizken, sabunlu suyun sağ elin ordan sol ele doğru taşınmasını yanlış bir uyarı olarak anlama ve daha ileri bir emir verilmeden onun istediği boyutlara budaması belasından kurtulmak için yumuşatma umuduyla dokunulmamış elini sağa doğru çıkarmaya eğilimlisindir. Fakat bu doğru değildir. Çok yanlıştır. Çünkü o yüzünde cahilliğine acıyan bir gülümsemeyle gecikmeden söyler. Manikürcü kızlar bir eli sıcak suyun içinde nekadar tutacakları konusunda, bazı insanların sabah kahvaltısında yumurtalarını pişirirken oldukları kadar dikkatlidirler. Đki dakika durmuş bir el ona hiç zevk vermez ya da tam tersi. Bu konuda bir hata yaparsan, kızmış elini dışarı çıkarıp, kurulayacak ve sana geri verip seni tekrar çağırana kadar kuru bir bölgede saklamanı söyleyecektir. Manikürcü kızlar bu bukadar eğlencelidirler. Zaman öylece geçip gider ve gittikçe daha çok evinde gibi hissedersin. Çekingenliğin yavaş yavaş yok oluyordur. Tutarlı konuşma gücü sana geri dönmüştür ve onunla daha iyi tanınmış sakız markalarının göreceli özellikleri ve hangisinin tadının daha uzun kaldığı üzerine fikirlerini
60
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
karşılıklı tartışmakta, bayanların toplum içinde sigara içip içmemeleri konusunda fikirler ortaya atmaktasındır. O, kravat iğnesinin sana ne kadara mal olduğunu öğrenir ve sen de onun en sevdiği çiçeğin ne olduğunu. Aniden tırnaklarını kırmızı bir macuna bastırana ve bir çeşit cila aleti kaparak kıvılcım çıkartıncaya dek şiddetle parmaklarını ovana kadar iyi gitmişsindir. Tam alevler etrafa yayılma tehdidi verdiği zaman cilalamayı durdurur ve kalıntılardaki ateşi, yumuşak ve pembe avuç içlerine karşı duran tırnaklarını nazikçe cilalayarak söndürmeye devam eder. Bu yolu diğerinden daha çok seversin. Eğer eline doğru çeşit güderi bir cilt zımparası tutuşturulmuş olsaydı Kendini hemen hemen her an bir sürtüşmeyle ateşe verebileceksindir. Fakat bu oldukça değişik ve dinlendiricidir. Yaramazca sırtına okşadığında, verdiği histen gerçekten hoşlanmaya başlarsın, acıma okşayışı, bu operasyonun bittiği anlamına gelen bir işarettir. Hesabı öder ve kıza bahşişini verirsin. Eğer Mario gibi sevimli bir Jumpman olarak nitelendirilmek istersen ona elli sent ver ya da çok hoş bir delikanlı olmak seni hoşnut edecekse yirmi beş sent ve şapkanı sağlamlaştırıp uzak ülkelere bir gezi yapmış ve bütünüyle çok sevmiş birinin hissiyle dışarı doğru yönelirsin. Güneş ışığında durur parmaklarını oynatırsın, bir dağın tepesinde yanıp sönen bir pırıldak gibi o parmak ucundan o parmak ucuna uçuşan çekici pırıltılarla dolusundur. Gerçekten hoşa giden bir manzaradır. O dakikadan itibaren her an böyle parıldamaya karar verirsin. Bu mücevherler takmaktan daha ucuzdur ve daha incelikli. Ve bu yüzden
61
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
bütün gün parmaklarına gözün gibi bakarsın. Ve iş adamlarının öğle yemeği toplantısında salatalık turşuları için iç mekan sporu mızraklama ile meşgulken onları tuzlu suyla ıslatmaktan sakınırsın. Manikür kariyerine başlatılmışsındır. Ondan asla kurtulamazsın. Ya evlenir tırnaklarını eşine yaptırırsın ki bu sana büyük para kazandırır; fakat yüksek derece cila uygulamada ve aynı işin evden uzakta yapıldığında damaklarda kalan romantizm tadını vermekte başarısız olur. Ya da her zamanki işletmelere destek vermeye devam edersin ve zamanla cilalı percival ya da manikür salonunun evcil hayvanı olarak bilinmeye başlarsın. Fakat iki olasılıkta da zamanında iki elden başka bir şey olmamış ellerin sana ekstra sıkıntı ve masraf olmuştur. Ellerden bahsetmek doğal olarak bir kişiyi, başlangıçta bu bölümün son yarısının konusu olması planlanmış olan, ayak konusuna da getirir. Fakat maalesef ellerine çok fazla yer ayırdım, buyüzden ayaklarına oldukça az alan kaldı. Ayaklarınla ilgilendiğimiz sürece, bu duruma özel birkaç genel açıklamayla kendimizi memnun etmeliyiz. Araştırmalardan ve deneyimlerden yola çıkarak, ayakların bize ellerden daha çok sıkıntı yaşattığını düşünüyorum. Aramızda hala elleri için hayatı boyunca çok fazla şey yapmamış olan oldukça çok kişi vardır; fakat ayaklarımız açısından bu çok zordur. Đlgi ve itina bekleyerek adeta bize bağımlıdırlar. Bu her yaş ve boyuttaki ayak için geçerlidir. Küçük bir çocuk olup yazları taş
62
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
çizikleri ve kışları şişiklerden ıstırap çektiğin andan itibaren, hayatın boyunca nasırlar, sertlikler, ayak tabanı kayması ve diğer ayakların mirasçı olduğu hastalıklarla kuşatılırsın. Damla hastalıklı zenginler, az çok tuzu kurular kendilerini aktif bir batık tırnak ya da onun gibi bir şeyle memnun ederler. Ve fakirler dışarı çıkarlar ve tırnaklarının üstüne bir demir dökümü bırakırlar. Oy kullanma yaşına erişmiş yaklaşık her erkek bir kızak gibi uçları yukarı doğru kalkan puanlı ayakkabılar giydiği gençliğinde zihinsel zayıflık dönemi yaşar. Ve hayatının geri kalanını bundan pişman olarak geçirir. Ayaklar kesinlikle tatsız şeylerdir. Sen onlar için bir şeyler yaparsın onlar da sana yapar. Bir çıban çıkarırsın yumuşak ya da sert, tedavi edilir ya da kökten sökülür. Onun akraba cemaatinin tamamı yerini almak için gelirler. Bence doğa bizim çıplak ayaklı yaşamamız gerektiğini planlamıştı; fakat şuan bizim canımıza okumaktadır hatta, çünkü istediğini yapmadık. Bizim zavallı, zahmetli ayaklarımız bütün o yıllar boyunca bizimle gelir ve hayattaki her adım bir çeşit ıstırapla işaretlenir. Ve yaşamımızın sonlarına doğru daha da halsiz, sıkıntılı, aksi ve bütün o anlarda katlanılması güç olurlar. Bir ayağı mezarda bir ayağı ayak uzmanında şuan kaç kişi vardır acaba? Zannediyorum ki binlerce. Napoleon bir ordu mideleriyle ilerlerler demiştir. Orduyu ayıplamıyorum, ne münasebet, her zaman ben kendim de o yolu yürüyebilmeyi istemişimdir. Bundan hiç şüphem yok ki diğer tüm adamlar dokuz kırk beşlik bir ayağı sekizlik bir
63
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
rugan ayakkabıya sokmuş ve sonra buharla ısınan apartmanda ikamet eden arkadaşlarını çağırmaya gitmiştir. Madem öyle, erkekler neye sahip değildir? Yeşil mısır dansı, Hintli Siyu Kızılderili kabilesine özgü bir şeydi; fakat günümüzde bu dansa bir adam kalabalıkta diğerinin tırnağına bastığında rastlanabilir. Mütevazi toprak solucanıyla dalga geçmeye alışkınızdır. Bir bakımdan, mütevazi solucan da kesinlikle aynı şeyi bize yapar. O elsiz ve ayaksız varlığını sürdürür. Bu bağlamda tüm alemde biz zavallı insanlardan daha kötü durumda olan bir hayvan bulabirim. Bu sevimli kulağakaçandır. Çökmüş ayaklarından sıkıntı çeken ve ayaklarının üşüdüğünden şikaketçi bir eşi olan bir kulağakaçan olduğunuzu düşünün.!
TEŞEKKÜR
Aşağıdaki seçiler için bu vesileyle Auguste Forel ‘in eseri“ Böceklerin Hisleri” için La Salle ill’deki Open Court Yayın Evine ; Elie Metchnikoff’ın eserleri “Ömrün Uzatılması” ve “Đnsan Doğası” için New York’taki G.P. Putnam's Sons yayın evine; doktor Bramwell’in “Hipnotizm”i için Londra’daki De La More Press yayın evine teşekkür ve minnetlerimi sunuyorum.
64
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
BĐLĐM
JOHN MILNE BRAMWELL
Hipnotizm: tarihi, uygulama ve teorisi
Johne Milne Bramwell 11mayıs 1852’de iskoçyanın Perth kentinde doğdu. Bir fizikçinin oğlu olarak, Edinburg’ta tıp eğitimi aldı. 1873’te Tıp lisansı derecesi aldıktan sonra Gole, Yorkshire’a yerleşti. Braid, Bernheim ve Liébeault’ın bitmemiş eseri için yanıp tutuşarak 1889’da kişisel olarak idare ettiği ve tıp dünyasında heyecanlar uyandıran başarılı deneylerle bir seri hipnotik araştırma yapmaya başladı. Londra’daki çalışmalarını ve yerleşimini 1892’de terk ederek, doktor Bramwell ülkede iyileştirici etken olarak hipnotizmin önde gelen uzmanlarından biri oldu. Eserleri değerli birçok mukavele içerir. En önemlisi 1903’te yayınlanan: “hipnotizm: tarihi, uygulama ve teorisi”dir ve Doktor Bramwell’in kendi elinden çıkan “dünyanın en iyi kitapları” adlı başyapıt burada özetlenmektedir.
1-hipnotizmin öncüleri
65
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Kimyanın simyadan, astronominin astrolojiden ortaya çıkmış olduğu gibi, hipnotizmin kökeni de mesmerizme dayanmaktadır. Mesmer olarak isimlendirilen fenomena şüphesiz ki eski zamanlarda gözlemlenmişti- fakat bilimsel uyanışını, 1756’dan 1815’te ölümüne kadar sürmüş, çokça hata ve kendini kandırma döneminden sonra, bugünkü adlandırdığımız haliyle, hipnotizmle sonuçlanmış çalışmasına borçluyuz. John Elliotson (1791-1868) döneminin önde gelen fizikçisi, İngiltere’deki mesmerik hareketin öncüsüydü. Dupotet’in çalışmasını gördükten sonra, 1837’de College üniversite hastanesinde deneylerine başladı ve dikkate değer bir başarıyla üniversite konsey üyeleri tarafından bırakması emredilene kadar devam etti. Elliotson bu emri ağır bir hakeret olarak kabul etti (sayfa 2)ve büyük bir kızgınlıkla işinden istifa etti. Çalışmaya başlamak için çok fazla emek harcadığı hastaneye ondan sonra bir daha asla girmedi. Tıbbi basının ısrarcı ve düşmanca saldırılarına rağmen, ölümüne değin arkadaşlarını, gelirini ve tanınmışlığını düşüncelerine kurban ederek, mesmerik üzerine araştırmalarına devam etti. Mesmeriğin ünü, doğu Hindistan topluluğunun cerrahı James Esdaile’nin (1808-1859) konuyu araştırmaya karar verdiği yer olan Hindistan’a yayıldı. Hoogly’deki Native hastanesi sorumluluğu altındaydı ve can sıkıcı bir ameliyattan önce bir mahkumu başarıyla hipnotize etti. Bu başarıdan cesaretlenerek azmetti ve bir yılın sonunda idareye 120 acısız
66
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
ameliyat rapor etti. Tetkikler başlatıldı ve Esdaile Colgutta’da bir üniversitenin yönetimine yerleştirildi. Mesmerik uygulamalarında kesin bir sonuç elde etmek için, 1851 de Hindistandan ayrılana kadar benzer konularla meşgul olmaya devam etti. 261 ciddi ve binlerce ikincil ameliyatı acısız olarak kayda geçirdi ve elefantiyazis hastalığında büyük tümörlerin çıkarılması esnasındaki ölüm oranını yüzde elliden yüzde beşe indirdi. Elliotson ve Esdaile’e göre mesmerizm fenomeni başlangıçta sadece fizikseldi. Önemli bir tedavi edici sıvı ya da bazı koşullar altında bir insandan diğer insana aktarılabilen olağandışı fiziksel güçler yoluyla yapılması varsayılmıştı. Bu genellikle ‘od’ ya da ‘odilik’ kuvvet olarak isimlendirildi; mesmerik durumu teşvik edip nihayetlendirebiliyor ve fenomeni kontrol altında tutabiliyor ya da uyandırabiliyor olmak için, metal, kristal ya da mıknatıs gibi durağan maddelerin buna sahip olmaları beklendi.
Hipnotizm öğrencilerinin hepsi James Braid’in (1795– 1860) ismine aşinadır. Braid çalışmalarını, başarısıyla büyük oranda ünlendiği ve 1841’de ilk mesmerizm araştırmalarına başladığı Manchester’da sürdüren İskoç bir cerrahtı. (Sayfa 3) Fenomenin tamamen kişisel olduğunu başarılı bir şekilde gösterdi. 1843’te “ nöroloji, ya da gergin uykunun rasyoneli’’ni yayınladı ve bugün kullandığımız terimi icat etti. Bu 41 tane saydığım, fakat hepsinin baskısı tükenmiş, az çok önem arzetmiş diğer çalışmalarla takip edildi.
67
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
On sekiz yıl boyunca Braid kendini hipnotizm çalışmasına adadı. Görüşleri birçok değişiklik ve ıslaha maruz kaldı. Birinci teorisinde, hipnotizmi fiziksel bir bakış açısından açıkladı. İkincisinde, gönülsüz tek bir fikre odaklanma(monoteizm) ve konsentrasyon durumu olduğunu düşündü. Üçüncü teori bu ikisinden farklılık gösterdi. Akıl ve iradenin zarar görmemiş olduğunu ve dikkatin aynı zamanda birden çok noktaya yönlendirildiğini teşhis etti. Durum bu nedenle tek bir fikre odaklanma değildi. Konumun bilinçlilik olduğunun ve uyanmayla izlenen hafıza kaybının, müteakibinde hipnotize uygulanarak iyileştirilebileceğinin gittikçe daha çok farkına vardı. Son olarak, ilk hipnotik, sonra monoteistik olarak adlandırdığı durumu ‘bilinçte ikileşme ’ diye tanımladı. Braid’in hipnotizme karşı ilgisi ölümüne kadar hep canlı kaldı. Gerçekten de ölümünden üç gün önce Bordeaux’taki doktor Azam’a cerrahlıkta son yüksek lisansını “ saygı ve itibar işareti” olarak yolladı. Ölümünden sonra basında mesleki karakteri hakkında içten beyanlara zemin hazırlamış samimi bildirimler yer aldı. Briad’ın ölümü esnasında, hipnotizm çalışmaları İngiltere’de uygulamada durdurulmuş olmasına rağmen, ateşlemiş olduğu fener Fransa’ya aktarıldı. 1860’ta, doktor A.A. Liébeault (1823-1900) ciddiyet içinde hipnotizm çalışmalarına başladı. dört yıl sonra genel uygulama şeklini bırakıp, Nancy’e yerleşti ve hipnotizmi kendi isteğiyle fakir insanlar arasında uyguladı. Çabaları yirmi yıl boyunca fark edilmedi. Sonra hastalarından birini Liébeault’ın tedavi ettiği, Bernheim onu görmeye geldi ve az bir zaman sonra gayretli bir öğrenci oldu. Nancy
68
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
okulunun ünü (sayfa 4) yayıldı, Liébeault’ın ismi dünya etrafında bilinir oldu ve doktorlar yeni terapi yöntemini incelemek için akın ettiler. Liébeault’ın çalışmasının Braid’inkinin sadece bir devamı olduğu kabul edilirken, Charcot ve Salpêtrière okullarının ve diğer mesmerizecilerin teorileri arasında küçük farklar vardır.
II-hipnotizm teorisi
Gelecek bölüm Braid’in en son teorisinin bir özetidir. (1) Hipnotize tek başına fiziksel yollarla indüklenemez. (2) Hipnotik ve sözde mesmerik fenomenler başlangıçta kişiseldi; fakat ikisi de doğrudan ya da dolaylı önermelerle harekete geçirildi. (3) Hipnotize, fiziksel değişimlerle olduğu kadar fiziksel olarak da karakterize edildi. (4) Birkaç fenomenin aynı zamanda ortaya çıkışı fark edildi ve ikincil bilinçliliğin akıl eylemine daha çok önem yüklendi. (5) Đrade bozulmamış, ahlak duygusu yüceltilmiş, suç önermesi imkansızdı. (6) Hasta hekim arasındaki ilişki önermelerle ortaya çıkarılmış tümüyle sahte bir durumdu.(7) Fiziksel yöntemlerin akli etkisi gibi, doğrudan sözlü önermenin önemi de tam olarak kabul edildi. Önerme fenomenleri harekete geçirmek için kullanılan bir araç olarak dikkate alındı ve onları açıklamak için yeterli olmadığı düşünüldü.(8) Normalle hipnotize edilmiş uyku
69
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
arasında önemli farklar ortaya çıktı.(9) Hipnotik fenomenlerin uykuya benzeyen herhangi bir duruma maruz kalmış biri olmadan teşvik edilmesi mümkün olabilirdir. (10) Etkilemek için akli olarak sağlıklı biri en basit olan, histerik biri en zor olandı. Bu Đngilterede, Braid’ın yaşamı boyunca, evvelki düşünceleri tanınmış bilim adamları tarafından büyük oranda benimsendi. Özellikle Profesör W.B. Carpenter ve J. Hughes Bennett tarafından. Fakat en son teorileri hakkında az bilgileri varmış ya da hiç yokmuş gibi görünürler. Bennett’in (sayfa 5) Braid’ın monoiteizmi özellikle kayda değer olarak tanımladığı duruma dahil olan, muhtemel akli ve fiziksel koşulları üzerine tanımlamaları dikkate değerdir. Sadece başlı başına ilginç olmakla kalmaz, ayrıca hipnotizmi beyinsel ketlenme, fiziksel otomatizm ya da bu iki koşulun birleşmiş hali olarak açıklama girişiminde bulunmuş sonraki araştırmacıların teorileri için karşılaştırma ölçütü olarak hizmet eder. (a) Psikolojik.-Bennet’a göre hipnotizm, beyin loplarındaki ak madde sinir tüplerinin fiziksel aktivitesindeki değişimlerle karakterize edilir. Diğerleri sonuç olarak güçlenirken, bunun belli bir oranının devam eden monoton tahrikler sonucu felç geçirdiğini ileri sürdü. Bu tüpler sinir düğümü hücrelerini bağladığı için, görevlerinin askıya alınmasının bu hücreler arasında bağlantıda aksaklıklara neden olacağı varsayıldı.
70
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
(b)Ruhsal- Ruhsal yönden hipnotizm fenomenlerini, ağır basan ve kontrol edilmemiş fikirlerle açıkladı. Bu fikirler sıradan koşullar altında gelişimlerini kontrol edecek diğer düşüncelerin ortaya çıkmaması gerçeğinden öne çıkmayı başardılar. Çünkü ikinci olanın bağlantıda olduğu beyin bölümü aksiyonunu geçici olarak askıya almıştı.örneğin sinir tüpleri arasındaki bağlar, bağ dokusundaki bozulmuş etkileşimler yüzünden koparıldı. Böylece algıdaki hatıraların daimi olarak beyin tarafından canlandırılabilir olduğunu söyledi. Fakat sıradan koşullar altında karar verme, karşılaştırma ve diğer zihinsel beceri egzersizlerinden yola çıkarak, onun sadece bir anı olduğu anladık. Bu beceriler tükendiğinde önerilen fikir üstün geldi ve birey onun gerçekliğine inandı. Böylece zihnin becerilerine yanılgıları kesin doğrulama yetileri yükledi ki (sayfa 6) bir duyunun ilüzyonları diğer duyuların sağlıklı kullanılmasıyla saptanabilirken , doğrulama yetilerinin her birinin elde edilmesi muhtemeldi. Akli ve duyusal ilüzyonlar vardı. Đlk olan baskın fikirlerle meydana getirildi ve uygun mantıksamalarla doğrulandı. Diğeri bir duyunun yoldan çıkmasıyla yaratıldı ve diğerilerinin sağlıklı işleyişiyle düzeltildi. Hipnotizmde de, bu teoriye göre, önerilen bir fikir öne çıktı ve akli ve duyusal ilüzyonlara neden oldu. Çünkü daha ileri belirli merkezlerin kontrol eylemi – önleyici güçgeçici olarak askıya alınmıştı. Bu teoriler Profesör Bennett tarafından ilk olarak 1851 de yayınlandı.
71
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
III Hipnotik indükleme
Hipnotizmin teşvik edildiği yöntemler şöyle sınıflandırılmıştır. (1) fiziksel; (2) ruhsal; (3) uyutma yöntemi. Modern işlemci teorileri, her ne olursa olsun, tekniğini Mesmer ve Liébeault’tan eşit tarafsızlıkla ödünç alır, böylece sınıflandırmayı imkansız kılar. Nancy okulunun mensupları, her şeyin önermelerden kaynaklı olduğunu ileri sürerken, fiziksel yolları kullanmakta tereddüt etmezler ve eğer bunlar işe yaramazsa, Bernheim bayıltıcılara başvurur. Sıradaki benim kendi yöntemimdir: Bir hastayı gördüğüm an nadiren tedaviye başlarım. Bunun yerine, durumuyla ilgili hikayelerini dinleyerek ve zihinsel durumundan önermeler hususunda emin olarak, kendimi onun bilgileriyle sınırlarım. Diğer tedavi yöntemlerinde yaşanan yanılmalardan, yararlanılmak konusunda az ya da çok kuşkulu olduğunu fark ederim. Yanlış düşüncelerinden onu arındırmaya çalışırım. Ve hasta güvenilir ve talep edilen bir tecrübe olduğuna inanmadan tedaviye başlamayı reddederim. Onu kesin etkileme konusunda yetenekli olduğumu asla söylemiyorum. Fakat emirlerime uymasının akli durumuna ve gücüne nekadar bağlı olduğunu açıklarım. Ve daha ileri giderek sabırlı olmasını, gelecek sefer geldiğinde ona gözlerini kapamasını, dikkatini biraz uyutucu bir akli resme vermesini ve onu benden uzak tutmaya çalışmasını söyleyeceğimi açıklarım. (sayfa 7).
72
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Sonra iki çeşit öneride bulunurum: Đlki gerçekten sandalyede oturduğunda içinde olmasını dilediğim duruma gönderme yapar. Böylece ‘ beni her gördüğünde, dikkatini rahatlatıcı bir şeye odaklamayı daha kolay bulacaksın. Đstediğim uyuman değil. Fakat normal uykudan önce gelen uykulu duruma geçebilirsen, öneriler daha çok yerine getirilmiş olacaktır.’ Bazı nadir örneklerde görülmesine rağmen, bunun bir kerede gerçekleşmesini beklemediğimi, fakat bunun sonuca ulaşmakta büyük rol oynayan önerilerin tekrarı olduğunu söylerim. Böylece ilk tedaviden itibaren hasta iki farklı aşamayla karşı karşıya kalır. Kişinin önerilen uykulu durumuna geçmeyi ya da hastalığı iyileştirmede ya da hafifletmede rol oynayan diğer süreçlerden bazılarını reddedişi. Bildirmek isterim ki hipnotizm ve hipnozdan – ki ilki söz konusuyken bunu yapmamak imkansızdır -bahsetmeme rağmen, çok bahsedilen hipnozu indüklemeye çok nadir yeltenirim. Ve hastaların tedaviye hazır olduklarını ve şuanda tedavi edici önermelere ve tedaviye aynı anda başladığımdan dolayı, tedavi edici önermelerden önce hipnozun teşvik edilmesini beklediğim günlerde yapılanlardan daha çabuk cevap verdiklerini fark etmekyeyim. Konversiyon histeriği, sinir argınlığı, akıl hastalığının belirli formları, alkol bağımlılığı ve kronik alkolizm, morfinomani ve diğer ilaçlara bağımlılık, hırçın ve dejenere olmuş çocuklar, saplantılar, kekemelik ,kore hastalığı ,deniz tutması ve diğer işlevsel sinir bozuklukları formları dahil histerinin her çeşidini tedavi etmede iyi sonuçlar elde ediyorum.
73
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Farklı teorileri burada detaylarıyla tartışmak imkansızdır. Fakat en önemli noktalara kısaca değineceğim. (1) Bilim olarak hipnotizm, fenomenin kişiye özgü doğasının tanınmasına bağlıdır.(sayfa 8). (2) Charcot ve Salpêtrière okulunun teorileri, uygulamada mesmerik hatasının kopyası niteliğindedir. Liébeault ve yolundan gidenler Salpêtrière okulunun görüşleriyle mücadele etti ve başarıyla kendilerininkini o görüşlerin yerine koydu; ki izleyen maddeler önemli noktalarıdır: (a) Hipnoz sağlıklı insanlarda teşvik edilebilen ruhsal bir durumdur .(b) Herkeste önermelere cevap verme eğilimi vardır; fakat hipnoz sırasında bu durum yapay olarak yükseltilir. (c) Bir önerme her şeyi açıklar. Nancy okulunun mensupları durumu tamamen ruhsal ve sadece normal bir şeyin abartılması olarak değerlendirmelerine rağmen, bütün vakalardaki basamakların bir otomatizm şekli olduğunu düşünürler. Nancy okulunun bu ve diğer düşünceleri birkaç araştırmacı tarafından sorgulanmıştır. Myers’ın belirttiği gibi, önerme, fenomenleri harekete geçirmek için yapılan bir hiledir. O, bağlı oldukları durumu ortaya çıkarmaz. Fenomenlerin teşvik edilmesini sağlayan özel durum esas olandır, açığa çıkışlarından önce gelen işaretler değil. Son zamanlarda hipnotizmi, normal yaşamı sürdürmekte yardımcı olan bazı beyin merkezlerinin el konulmuş eylemleriyle açıklamak yerine, bunu, üzerinde az ya da hiç kontrolümüzün olmadığı belirli güçlerin aksiyonunu canlandırarak yapmaya çalışan yeni, diğer bir teori ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu teori değişik isimler altında
74
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
görülür. ‘Bilinçte ikileşme’ ,‘Çifte inç’ vb. Bağlı olduğu husus bilim tarafından büyük ölçüde kabul edilmiştir. William James, örneğin,‘ en azından belirli insanlarda bütün olası bilinçlilik halleri aynı anda varolan bölümlere ayrılabilir; fakat karşılıklı olarak birbirlerini göz ardı ederler.’ Demektedir. Bu görüşün en belirgin açıklaması Frederic Myers tarafından yapıldı. Alışılagelmiş şekilde yaşadığımız bilinç akışının bizim tek şeyimiz olmadığını iddia etti. Muhtemelen süregelen bilincimiz (sayfa 9) çoklu düşünce ve duyuların arasından bir seçimdir sadece. En azından, bazıları, görsel olarak bildiğimiz şeylerin farkındadır. Bu teoriyle, genel yaşam ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşıladığı belirlenmiş potansiyel olanlar hariç, sıradan, uyanık özlere hiçbir mahremiyet bahşedilmedi. Kurala göre, uyanıkken yaşanan hayat hipnozda hatırlanır ve hipnoz sırasında yaşanan, uyanıkken unutulurdu. Bu, ana hafızanın tek hafıza olduğu konusunda herhangi bir iddiayı ortadan kaldırdı. Myers sıradan bilinç eşiği altındaki özü ‘eşik altı bilinç’ ve ortak deneyimler esnasındaki görgül özü ‘eşiküstü’ olarak tanımladı. Hem fiziksel hem psikolojik aktivitenin, eşikaltı bilinç ve çok daha geniş bir alan olan hafızaya, eşiküstünden daha açık olduğunu savundu. Eşikaltılılık bir insanınki kadar gelişmiş bir organizmanın bilinçaltı hafızasında tutmak için çok temel sayılan şeyleri, çokça kapsarken, eşiküstülülük, varoluş mücadelesi için gerekli hatıralar üzerine konsantreolma ihtiyacıyla kaçınılmaz olarak sınırlandırıldı.
75
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Şuan otomatik olarak uygulanan, hiçbir aksaklık yaşanmak zorunda kalınmayan aşamaların anımsanması bilinç dışı hafızanın dışında intikal etti; fakat belki bilinçdışılılık sayesinde sürdürülebilirdi. Bilinçüstü ya da hipnotik öz, fizyollar ve dolaşım sistemi üzerinde, uyanıkken paralellik göstermeyecek bir derece kontrol uygulayabilir. Böylece Nancy okuluna göre, derinliklerine kadar hipnotize edilmiş biri, entelektüel merkezi yapılmış olana, önleyici eylemler sergilemeye zaman bulmadan önce, önermeye otomatik olarak cevap verir; fakat diğer bir yandan eşiküstü bilinç teorisinde, irade ve bilincin hipnoz esnasında zarar görmediği kabul edilir.
IV- hipnozun tedavi edici ehemmiyeti
Đkincil özün zekice eylemleri, hipnotizmayı izleyen belirli davranışların sergilenmesiyle izah edilebilir.(sayfa 10) Bu şekilde, sonraki dönemlerde uygulama için bir kurban olmaya razı olmuş hastalarımdan biri, inanılmaz bir zaman takdiri gücü geliştirdi; örneğin, anlatmam gerekirse, hipnoz esnasında, komplike miktardaki dakikalar, mesela 40,825, sona ererken, uyanık olduğu sırada ondan bazı özel eylemleri yerine getirmesi beklendi ve önermeyi genellikle kesin bir titizlikle yürüttü. Bu ve benzer uygulamalarda üç noktaya dikkat çekildi.(1) Ardı ardına gelen problemler
76
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
onun kendi gücünün çok üstündeydi.; (2) Normal olarak zaman taktiri için özel bir becerisi yoktu.(3) Uyanık bilinci ,önermeleri ya da hipnoz esnasında meydana gelmiş herhangi bir şeyi anımsamadı. Diğer tedavi yöntemleriyle bağlantılı olarak önermenin kesin ehemmiyetini hesaplamak imkansızdır. Akılda tutulması gereken geniş bir ya da iki gerçek vardır. (1) Diğer tedavi yöntemleriyle birlikte uyguyan kişiler tarafından bazen kaynaştırılan önerme tıbbın bir dalıdır. Bu sebeple tedavi edici sonuçların nekadar oranının hipnotizm sayesinde ve nekadarının diğer tedavilerle olduğunu söylemek çoğunlukla zordur. (2) Diğer bir yandan, çoğu işlevsel sinir bozukluğu vakası, süregelen diğerlerin uygulamaların başarısızlığından sonra önermeli tedavi sayesinde iyileştirilmiştir. Dahası sıklıkla tedavi edilenler, ilaçların az etkili olduğu ya da hiç olmadığı hastalıklardır. Örneğin kişi fiziksel olarak sağlıklı; fakat takıntılara adeta bir anda yem olmuş bir adama nasıl bir ilaç yazabilir? Böyle hastaların akıl sağlıkları neredeyse bozuktur. Onlara işkence çektiren düşüncenin korkunç olduğunu kabul ederler. Ve buna rağmen ondan kurtulmak için güçleri yoktur. (3) Önerme tedavisinin sonuçlarını değerlendirirken, kişi vakaların çoğunluğunun oldukça kötü olduklarını unutmamalıdır. Önermenin ve onun tehlikeden uzak olmasının önemi gittikçe daha çok kabul edilmiştir. (sayfa
77
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
11) Şüphesizki hastalığın daha erken evrelerinde de uygulanmaya başlanacaktır. (4) Şu açık olarak kabul edilmelidir ki , bütün bir önermeli tedavinin amacı hastanın motivasyonunun ve kendi organizmasını kontrolünün gelişimi olmalıdır. Ruhsal durumları geliştirebilirsek, çoğu hastalık önlenebilir.
Buffon
Doğa tarihi
1773’te adı Comte de Buffon olarak değiştirilen Georges Louis Leclerc, Fransa’nın montbard şehrinde 7 eylül 1707’ de doğdu. Bilime dikkat çekici bir katkıda bulunarak, 1739’da Paris’te ki Jardin du Roi ve Kral müzesine yönetici oldu. Uzun zaman tamamlanmış bir doğa tarihi çalışması için hazırlıklarını tasarlamış ve şu noktada çalışmayı yürütmek için girişmişti. ‘Genel ve Özel Doğa Tarihi’ isimli çalışmasının ilk üç cildi 1749’da yayınlandı ve Paris’te 16 Nisan 1788’de ölümüne kadar, sık aralıklarla diğer ciltler takip etti. Buffon’ın yoğun girişimleri çağdaşları tarafından övgü dolu olarak karşılandı. 1 Temmuz 1752’de Fransız akademisine ve sırayla Languet de Gergy ünvanına ve Sens’lerin başpiskopozluğuna seçildi. Ve sonraki yıl 25 Ağustostaki resepsiyonunda ‘Le style est l'homme même’ (üslup insanın ta kendisidir. ) hafızalardan silinmeyek bu
78
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
sözü içeren söylevini ilan etti. Ayrıca Thomas Carlyle’nin dahilik üzerine tanımına ( ki bu ilk olarak zahmete katlanmada üstün kapasite anlamına gelmektedir) ünlü aksiyomuyla katkıda bulundu. "Le génie n'estautre chose qu'une grande aptitude à la patience."( Dahilik sabır için büyük bir yetenektir, başka bir şey değildir.)
Çalışmanın kapsamı
Buffon ‘Doğa Tarihi’ çalışmasının ansiklopedik ölçülerde olmasını planladı. Bakış açısı eşsizdi. En kapsamlı manasıyla, doğa tarihinin gözle görülür evrendeki her objeyi kapsadığını belirtir. Konunun aşikar bölümleri bu nedenle ilk olarak yeryüzü, hava, ve sudur; sonra hayvanlar - dört ayaklılar,kuşlar, balıklar ve dahası- çağının sözü olan “element”i kullanmak için, bunların her birini kapsamıştır. Bu günlerde buffon insanlardan etraflarını saran hayvanlarla ilgili beyanlarda bulunmaları istenseydi, onların şüphesiz ki at, köpek, inek gibi en aşina olduklarından başlayacaklarını iddia etti. Bundan yola çıkarak daha az aşina oldukları hayvanları incelemeye girişeceklerdi. Ve son olarak (sayfa 13)- gezginlerin hikayeleri ve diğer bilgi kaynakları vasıtasıyla –yabancı topraklardaki saha, orman ve deniz sakinleriyle ilgileneceklerdi. Benzer şekilde, astronomiyle ona aktarılmış mucizeleri konu edinmekle birlikte, bitkileri,
79
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
mineralleri ve doğada bulunan diğer maddeler üzerine de düşüneceklerdi. Bilimsel olarak eksiklikleri ne olursa olsun, Buffon’ın planı kendinden iddiasızlıktı. Ünlü Linnæus’un sistematik metodlarını küçük görmesi sonucunda, -gerçek ya da birinden etkilenmiş olarak - tamamen değilse de büyük oranda benimsendi. Rotasının taslağını çıkarmış, geri kalan sadece bir gemi yolculuğuydu. Gezegenlerin oluşumlarından, yer kürenin özelliklerinden –dağlar, nehirler, göller, akıntılar, akarsu debileri, rüzgarlar, volkanlar, depremler, adalar ve dahası-, okyanus gelgitinin etkilerinden söz ederek, fiziksel küreyle başlamatadır. Bir sonraki aşamada, canlı yaşamı ilgisini çeker. Hayvan, bitki ve mineralleri karşılaştırdıktan sonra, yazısını psikoloji, fizyoloji, onu kötülemeye çalışanların üstü kapalı söyledikleri ve özellikle çalışmasını ilgi çekici ve popüler kıldıkları hijyen alanına saldırılarla süsleyerek, beşikten mezara kadar insan yaşamını incelemekle devam eder.
1-Dört ayaklı hayvanlar
Böyle bilinmezlikler ilk üç cildi işgal etti. Bu noktada 1753(4.cilt) ‘ten 1767(15.cilt –Yeni Dünya maymunları, özellikleri ve bunun gibi konular ) ’ye kadar çeşitli tarihlerde yayınlanmış, sayısı 20den az olmayacak kadar cildi doldurmuş dörtayaklılarla meşhur tez için zemin
80
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
temizlenmişti. Buffon’un operasyon tekniği modus operandi onu ölümcül hatalardan alı koymuştur. Aşırı gereksiz olmasına rağmen, ‘halbuki beş muhteşem dahi tanıyorum’ demiştir bir keresinde.’ Newton, Bacon, Leibniz, Montesquieu ve ben. -Kendi sınırlarının oldukça bilinceydi. Ve bilgisinin karşılaştırılınca yetersiz kaldığı anatominin tanımı ve diğer teknik meseleleri Daubenton’a havale etmek için sağduyuya sahipti. Her bir hayvanın tarihteki yerini kayda geçirerek ve alışkanlıklarını gösterişli ve muazzam biçimi gibi gustosuna bağlayarak, konusunun edebi denecek yanını kendine ayırdı. Hayvan doğası üzerine kabataslak bir denemeden sonra, Buffon evcilleştirilmiş ya da uysallaştırılmış olanların hesabı içine girer. Yer önceliği atlara verilir. Ve tedavi yöntemi ilginç olarak modern çizgilerin dışına çıkar. Tarihteki atlara biraz önemsemeyle başlayarak, görünüşünü, alışkanlıklarını, familya çeşitliliğini ve son olarak (Baubenton’ın yardımıyla)yapısı ve psikolojisini hesaba katarak tanımlamaya devam eder. Çoğunluğu açıklamaları çerçevesinde toplamak için, yaşadığı sıkıntıların aşikarlığı, Đngiliz atının koşma gücünü,1745’te Stilton’dan Londraya kadarki uzaklığı at üstünde 15 saatte ardı ardına üç kez gideceğine bahse giren, Stilton posta müdürü, Thornhill örneğinden alıntı yaparak açıkladığını belirtmek kulağa ilginç gelir. Thornill Stilton’dan yola çıkarak ve sekiz farklı at kullanarak vazifesini üç saat elli bir dakikada tamamlamıştır. Dönüş yolculuğunda altı at kullanmış ve o da üç saat elli iki dakika sürmüştür. Üçüncü mücadelede at şansını binmiş olduklarıyla sınırlandırmış ve üçünü seçerek
81
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
uzaklığı üç saat kırk dokuz saniyede almıtır. Girişimi on bir saat otuz iki dakikada tamamlamış ve buffon bu girişimi ‘olimpiyat oyunlarında Bay Thornhill tarafından gösterilen kadar hızlı at koşusuna hiç şahit olunup olunmadığına şüphe ediyorum.” Demiştir. Adalet duygusuyla, atlar yerini eşeklere, öküzlere, koyunlara, keçilere, domuzlara, köpeklere ve kedilere bırakır. Ki bunlarla, üç cildin ayrıldığı evcilleştirilmiş hayvanlar hesabı kapatılmış olur. Belirtmekte yarar var ki; Buffon her zaman olmasa da sık sık hayvanların isimlerinin diğer dillerdeki eş anlamlılarını belirtir. Ve genellikle (sayfa 15) sözlerini çoğunluğa alt yazıda otoritelere göndermeler yaparak destekler. Et yiyen hayvanlara geldiğinde, -zararlı hayvanlar (les animaux nuisibles)- buffon’ın karmakarışık planındaki bozukluklar hemen hemen gülünç bir şekilde açıktır. Çünkü etçiller, meyve yiyiciler, böcek yiyiciler ve kemirgenler şaşırtıcı aldırmazlıkla bilinmektedir. Fakat şüphesiz ki bu bizim için daha çok göstermeliktir. Çünkü örf ve adetler günümüzün okurlarını, bunu teşhis etmek dosdoğrudur ki, Buffon’ın zamanından beri özen gösterilen ve mükemmelleştirilen sınıflandırmanın faydalarına alışkın kılmıştır. Muazzam boyuttaki görevi gelişirken, Buffon’ın yaşadığı zorluklar arttı, 12.cildin başında (1764) tekdüzeliliğin kaçınılmaz özellik olduğu bir yazının monotonluğunu bozmak düşüncesiyle gelecekte zaman
82
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
zaman doğa ve onun büyük ölçüdeki etkisi üzerine görüşleriyle genel tanımlamanın önüne geçeceğini ima eder. Bu onun yenilenmiş cesaretiyle “dingin bir sabır ve dahilerin alanı olmayan efor” gerektiren araştırmasındaki detay hesabına devam etmesini sağlayacaktır.
II- kuşlar
Kuşlara geçtiğinde, Buffon et yiyen hayvanlardan bahsettiği 12.cildi ucu ucuna tamamlamıştı. Sözde bu bölüm daha az zahmetliydi; fakat ilgisinde büyük oranda ısrarcı olmasını gerektirdi. Dokuz cilt tür tarihi tamamlanmadan çıkarıldı. “Des oiseaux” , (kuşlar)’ın yayınlanmasına 1770’de başlandı. Aralıklı olarak 1783’ e kadar devam etti; fakat sıkıntılar büyük doğa bilimcinin peşini bırakmadı. Daubenton’la arasındaki ilişki vahim hale gelmişti. Daubenton Buffon’ın aşırı gurur sevdasına artık tahammül etmek istemeyerek, ortaklığının çok fazla değer kazandırdığı teşebbüsten çekildi. Buffon’ın eşinin ciddi hastalığı ve ölümü de (sayfa 16) Guéneau de Montbéliard’in yardımlarıyla hafifletilen işlerinden uzun zaman uzak kalmasına neden oldu. Bir gün başına kimsenin görmeyeceği yorgun talih kuşu Titan kondu. Kinnaird’da yaşayan James Brunt, 1773’re Abyssinia’dan dönüş yolundayken, Buffon’la birlikte Montbard’taki şatosunda birkaç zaman geçirdi ve
83
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
seyahatleri esnasında ortaya çıkarmış olduğu dikkate değer birkaç buluşunu açıkladı. Buffon bu beklenmeyen lütfa hayran olmakta gecikmedi. Sadece bruce’un önyargısız yardım teklifin çoğundan uygun olarak yararlanmakla kalmadı, ayrıca Đngiliz hükümetinin Bruce’un “değerli” çalışmasının yayınlanmasıyla ilgileneceğini inançla umut ettiğini de aktardı. Đngilizlere saygı göstermeye devam etti ve şu girişimde bulunarak “ diğer bütün milletleri buluşlar konusunda gölgede bırakan bu saygıdeğer ulus, muhteşem gezginlerin, araştırmacıların sonuçlarını dünyaya bir an önce aktararak ününe ün katabilir.” Demiştir. Bilimsel ya da mantıksal herhangi bir sınıflandırma şemasıyla henüz kısıtlanmamış olarak, Buffon kuşlarla ilgili açıklamalarına kartallar ve baykuşlarla başlar. Dünya kadar kuş türleri üzerine hazırladığı taslağı oluşturmak için, en başta gelen birkaç kuşun ismini, bir düzen içinde –ki Buffon onları avcı kuşlarından sonra inceler- açıklamak yeterli olacaktır. Bunlar devekuşları, toy kuşu, av kuşları, güvercinler, kargalar, ötücü kuşlar, sinek kuşu, papağanlar, guguk kuşları, kırlangıçlar, agaç kakanlar, tukanlar, iskele kuşları, leylekler, turna kuşları, sekreter kuşları, akbalıkçıl kuşları, ibis kuşları, çulluk kuşları, yağmur kuşları, sutavuğu kuşları, dalıcı kuşlar, pelikanlar, karabatak kuşları, kazlar, martılar ve penguenlerdir. Pikar kuşlarından( ağaç kakanlar) bahseden ciltle birlikte Guéneau de Montbéliard’la çalışmaktan, Abbé Bexon’a (1748–1784) yardım ve tavsiye yükümlülüğünden, Paristeki Sainte Chapelle kilisesinin kurallarından çekildiğini bildirmiştir.
84
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
III-Đlaveler ve netice
Kuşlarla ilgili cildin basında yer almasıyla aynı zamanda, Buffon periyodik olarak sonuncusu ölümünden sonra Count Lacépède editörlüğü altına girmiş, yedi ciltlik bir ilaveyi de bildirdi. (1774–1789). Bunun içinde her tür kaynakların kullanıldığı bir karışımda vardı. Charles Godfrey Leland’ın kalbini kazanabilirdi örneğin. Karışımın niteliği içindekilerin bazılarının kronolojik düzende yer aldığı bir resitalden anlaşılabilir. Minerallerin tarihi hakkında bölüm bölüm teorik (ışık, ısı, ateş, hava, su, toprak ve çekim yasası) ve bölüm bölüm deneysel (vücut ısısı, minerallerdeki ısı, platinin doğası, demirin sünekliliği ) bir giriş bölümüyle başlatıldı ve sonra akkonluk, füzyon, gemi silahları, ağaçların direnci ve gücü, ormanların muhafaza edilmesi ve tekrar ağaçlandırma yer kürenin soğuması, gezegenlerin sıcaklığı , daha önceden de bahsedilen dört ayaklılar üzerine ilave araştırmalar, tapir ,zebra, antilop, hint antilopu, birçok farklı antilop çeşidi, vikunya, karınca yiyen (yer domuzu), köstebek, deniz aslanı ve diğerleri gibi daha önce üstünde durulmamış hayvanların incelenmesi, yaşam olasılıkları (yazar bu konuyla kendini diğerlerinden üstün hissetti), doğanın tarihsel dönemi üzerine yazıları tartışıldı.
85
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Bu eşzamanlı kitap serileri sınırsız enerji ve becerisini olumsuz etkilemedi. Ölümünden önceki beş yıl, (1783– 1788), “ Minerallerin Doğa Tarihi” isimli çalışmasını beş ciltte ortaya çıkardı. Sonuncu cilt çoğunlukla elektrik, manyetizma ve mıknatıs konularına ayrıldı. Modern kimyanın araştırmacıların Buffon’ın bu alandaki çalışmalarıyla yıkıma uğradıkları doğrudur. Fakat bu onun hatası değil şanssızlığıydı. Ve sayfalar, ürettiklerinin bolluğundan hiç bahsetmedi. Buffon hemen hemen ilk baştan sanatçıların desteğini istemiştir. “ Doğa Tarihi” çalışması yüzlerce tam sayfa bakır levha oymasıyla gösterilir ve sayısız kibar başlık dizaynlarıyla süslenir. Klasik geçmişin yapıtların çoğuna grotesk dokunuşları aşılamasına rağmen, hayvan figürleri çoğunlukla hayranlık uyandıran portrelerdir. Anatominin, psikolojinin ve birçok teknik yapının diğer özelliklerinin resimleştirilmesi skor boyutundadır. Ve tabiî ki böyle bir çalışmada da kaçınılmazdır. Editio princeps, çalışmanın ilk baskısı, folyo olarak 1008 tane, çalışması ruhen Martinet tarafından işlenen Daubentonca renklendirilmiş levha ("Planches Enluminées”) , -metin quarto boyutundadır, halinde hazırlandığı için koleksiyoncularca değerli olarak nitelendirilir. Bölük pörçük birkaç bölüm göstermek yerine, bir bölümü ayrıntılarıyla sunmaktan açıkça endişe duyarak, sanatkar on levhadan dokuzunu tekeline alan ve muhtemelen muhteşem tüylerinden etkilenmiş olduğu kuşlara kendisini tamamen adadı.
86
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Çalışma sona erer ermez, bilimsel arkadaşları, çalışmalardan Buffon’ın aklına sokabilecekleri en muhteşem şeyin bu “Doğa Tarihi” çalışmasını tamamlamasının olduğunu düşündüler. Bu görev iyi vasıflara sahip; fakat bağımsız çizgilerdeki iki kişi tarafından üstlenildi. Count Lacépède orijinal formata bağlı kalarak sürüngenler üzerine çalışmalara iki (1788-1789), balıklara beş (1798–1803) , su memelilerine bir cilt ekledi (1804). Sonnini de Manoncourt (1751–1812) bu baskının oldukça güzel görünmesine rağmen kullanışsız olduğunu hissederek, oktav şeklinde yeni bir baskı çıkarmayı üstlendi. Buna 1797’de başlandı ve 1808’de bitirildi. 127 ciltten oluştu ve Lacépède’yle anlaşmalar mevcut olmadığından, Sonnini balıklarla(13cilt) balinalarla (bir cilt) , kabuklular ve böcekler kısmında P.A.Latreille’le(14 cilt) yumuşakçalarda Denys-Montfortla( 6cilt),sürüngenlerde F.M. Dandin’le ( 8cilt) ve bitkilerde C.F. BrisseauMirbel ve N. Jolyclerckendi’le (18cilt) kendisi ilgilendi.(sayfa 19).Sonnini’nin baskısı Buffon’ın çalışmasının baş taşını oluşturdu. Ve sonraki zoolojide köklü değişimler yapmış gelecek doğa bilimcilerin düşünceleriyle tüm yapı alt üst edilene kadar en iyi baskı olarak kaldı.
IV- Konumu ve Doktrini
Buffon, sadece belki doğa tarihini ilk popüler yapan kişi olarak kabul edilebilir. Fakat o, formların devamlı başarısı
87
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
hayvanlar alemiyle mümkündür, diyen önemli doktrini özellikle açığa çıkaran sistemlere karşı çıkışında gayri ilmiydi. Bu temel düşünceyi kabulü gerçekte bilime sunduğu en önemli hizmeti olmuştur. Diğer akıllıca genellemesi şudur ki ‘doğa bilinmeyen aşamalarla ilerler ve sıksık kendini şekilsel analizlere adapte edemez, çünkü değişim gölgeleriyle tamamen algılanmayacak kadar saydam olmak için bir türden diğerine ve sık sık bir familyadan diğer familyaya kendini koyar.” Buffon’ın gözünde doğa, bölmesi ve sınıflandırılması imkansız son derece çeşitli bir bütündür. “Doğadaki tüm güçler hayvanlarda birleşir. Hayvanları karekete geçiren kuvvetler garip bir şekilde kendilerine aittir. Đsterler, yaparlar, azmederler, çalışırlar ve uzaktaki cisimlerle duyuları yoluyla iletişim kurarlar. Birinin benliği her şeyin karara bağlandığı, tüm evrenin yansıtıldığı, dünyanın bir minyatür olarak gösterildiği noktada merkezdir.” Doğa tarihinde bu yüzden her hayvan ya da her bitki kendi biyografisine ve tanımına sahip olmalıdır. Buffon yaşamı da ele aldı. Ona göre, yaşam organik moleküllerde devam eder. “Canlılar bölünebilen fakat asla zarar verilemeyen, kaba maddeleri delip geçerek orada işleyen, girdikleri maddenin doğasına göre gelişen –bu hayvanlar, bitkiler olabilir -sayısız miktardaki bu moleküllerden meydana gelir. Bu yok edilemez moleküller (sayfa 20) evren boyunca dolaşır, bir canlıdan diğerine
88
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
geçer, yaşam dengesine hizmet eder, bireylerin büyüme ve beslenme ihtiyacını karşılar ve soy türemelerini belirler. Boffun daha ileri giderek, yaşam süresi ve kalitesinin alt seviyelerden üst seviyelere geçtiğini açıklamıştır- Tennyson deyiminde “insan soyu ölü benliklerine ilk adım taşı olanın üstünde yüksek seviyelere yükselir.” demiştir– ve Buffon insan aralarında en mükemmel tür olduğu tüm canlıların birlik ve yapısını göstermiştir. Buffon’ın bir ölçüde Darwin ve Lamarck’ı öngördüğü iddia edilmiştir. Türlerin değişkenliğini önceden görmüştü. Fakat çeşitlilikleri ve ırkları kanıtlamakta başarılı olamamıştı. Köpek, çakal, kurt ve tilki türlerinin bu türden tek bir hayvandan türediklerini, atların zebradan geldiğini ve dahasını beyan etse, bu bir doktrin sergilemeye benzer olmaktan çok uzaktı. Gerçekte devam eden bir seriyle, canlıların başarısı ve bağlantısı üzerine fikirlerine gerekçe olarak sayarak, sabit doğrunun yerine, türlerin çeşitliliğini uygun teori olarak ortaya koydu. Bazı durumlarda Buffon hayvan coğrafyası biliminin kurucusu olarak kabul edebilir. Her akıbette türün doğal yaşam alanını belirlemede ilk sırada gelmiştir. Türlerin iklime göre değiştiğine; fakat bütün evren boyunca mevcut olan hiçbir çeşidin olmadığına inanır. Sadece insanlar her yerde bulunma ve her zaman aynı kalma ayrıcalığına sahiptir. Çünkü insan ırkı bir tanedir. Beyaz insanlar (Avrupalı ya da Kafkasyalı) , siyah insanlar ( etiyoplaylılar ) , sarı insanlar (mongollar) ve kırmızı insanlar
89
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
(Amerikalılar) insan ırkının tek çeşitleridir. Đskoçyalılar bunu alışılmış bir eğilimle aktarır. “ Hepimiz Jock Tamson’ın çocuklarıyız” Jeolojik çalışmalarına gelince, Buffon yer kürenin oluşumu için iki teori ortaya koydu , “Yer oluşum Teorisi”nde (Théorie de la Tere ) dünya fenomenlerini, suyun hareketine dayandıran Neptüncüleri destekledi.(sayfa 21) “Doğa Bilimi ve Doğanın Çağları” (Epoques de la Nature) teorisinde leibniz’in doktrinlerini genişletti ve şu nicelikleri ortaya koydu: (1) Yerküre çekim yasası ve merkezkaç kuvvetine göre ekvatordan şişkin ve kutuplardan basıktır. (2) Güneşten aldığından ayrı olarak bir iç ısıya sahiptir. (3) Kendi ısısı yaşam için yeterli değildir. (4) Yerküreyi oluşturan maddeler camdan yapılmıştır ya da ısı ve füzyon yoluyla cama dönüştürülebilir – bunlar kanıtlanabilir.(5) Dağları da içine alarak, yüzeydeki her noktada büyük miktarda deniz kabuğu ve diğer denizsel kalıntılar bulunur. Henüz belirtilmiş olan teze, Buffon, eser diye nitelendirdiği, ya da Hugh Miller’in bir yüz yıl önce daha uygun yolla “Taşların Şahitliği” diye tanımladığı şeyleri ekledi. Tüm bunların düşüncesinden yola çıkarak, Buffon nihayet çağın halefiyetine ya da doğanın yedi devrine ulaştı. Şöyle ki: istikrarsızlık çağı yada parlaklık dönemi, yerküre ve gezegenlerin şekillerini oluşturdukları zaman.(2) Buzul çağı ya da sağlamlaşma, yerkürenin sert iç yapısının ya da yüzeyindeki camlaştırılabilir büyük kütlelerin oluşturulduğu zaman .(3) Suların yerküreyi kapladığı çağ.(4)Suların geri
90
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
çekildiği ve volkanların harekete geçtiği çağ .(5) Fillerin, su aygırlarının, gergedanların ve diğer dev gibi hayvanların kuzey yarımkürede kükredikleri çağ (6) Toprağın geniş bölgelere ayrılması çağı, şuanki yeni ve eski dünya.(7) Đnsanın ortaya çıktığı çağ.
Robert Chambers
Yaratılışın izleri
Robert Chambers Đskoçyanın Peebles eyaletinde 10 Temmuz 1802’de doğdu. St.Andrews’te 17 Mart 1871’de öldü. W. & R. Chambers yayın evinde erkek kardeşiyle partnerdi, Chambers dergisinin editörlüğünü yaptı. Ve Ocak 1844’te isminin daima hatırlanacağı “Yaratılışın Doğal Tarihinin Đzleri ”isimli çalışmasının, anonim olarak yayınladığında birçok çalışmanın sahibiydi. Önceki çalışmaları – yaklaşık 30 tane- bilimle alakalı değildi ve başyapıtını hazırlarken harcadığı emeği böyle bir girişimde bulunmasını sağlayan cesaretiyle orantılıydı. Kitap yayınlandığında yazarının kim olduğuna dair öyle ilgi ve merak yükseldi ki paralel olarak “Waverley”nin yayınlanmasından bahsetmek zorundayız. Bilimsel çevrelerde
91
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
başka şeylerden az bahsedilir olmuştu. F.W. Newman, daha önceki bir eleştirinin yazarı, bilinçli bir istina olarak, birçok muhalif eleştirmen tarafından şiddetle karşı çıkılıyordu. “Türlerin Orijinleri” nin tarihsel giriş bölümünde Darwin “Đzlerin” “harika ve güçlü” tarzından bahseder. Ve devam eder ; “ ilgileri konuya çekerek, ön yargıları yıkarak ve benzer görüşlerin karşılanmasına böylece zemin hazırlayarak, bu ülkeye muhteşem bir hizmet sundu.” Türlerin tarihine bir anahtar işlevindeki Darwin’in seçme düşüncesi, alışkanlıkların ve kullanılmayanların etkisinin ırsi aktarımındaki incelenmemiş düşünce okulu, Lamarckian’a, ait olan “izler”de yer almaz.
I- Evrensel Kanunlar Saltanatı
Yıldızlar güneşlerdir. Ve onlarda, güneşimizi ve onun ailesini yöneten kanunların işleyişini gözlemleyebiliriz. Bu evrensel kanunlarda, güç ve kudretin yansıtılması olarak aklı algılayabiliriz. Doğanın kanunları, fiziksel dünya fenomeninin başlıca ya da bağımsız nedeni olarak kabul edilemez. Kısacası biz doğanın çok üstünde olarak dünyaya geliriz.- Onun yazarı, onun tanrısı, sınırsız, akıl almaz belki. Hal böyle iken (sayfa 23) en nazik ve en güzel duygularımız bizi O’nun gözetimi altındaki çocukları ve elinde ki damarlar olduğumuzu hissetmeye iletirken, bu kanunlar bize doğamızın bir bakıma O’nun zayıf ve uzak gölgesi olduğunu gösteren niteliklerle sunulur. Bırakın bu konuyu tam olarak anlaşılır yapalım.- ve bu okuyucuların özel ilgisi içindir.- doğa kanunlarından
92
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
burada bahselirken, göndermeler sadece ilahi gücün kullanıldığı biçimlere veriliyor. Bu destekleyici, hep mevcut Tanrı hareketi için başka bir açıklamadır. Doğaya bu ışık altından bakıldığında, bilimin aradığı şey sonsuz olanla daha derin bir tanışıklıktır. Tarihindeki herhangi bir olayı açıklama çabası, büyük ya da mucizevi olabilir, sadece annenin dizlerinde bir çocuk gibi oturup ve merak içinde biz doğmadan önce olanları sormaktır. Ve alçakgönüllü saygı dolu bir tavır içinde, hatta bizim fark edişimize sunulmuş evrenin fevkalade düzeninin başlangıcına ait herhangi bir iz olup olmadığını da araştırabiliriz. Bu bahiste ilk olarak evrenin aralarında geniş boşlukların olduğu sınırsız sayıda cisim içerdiğini kavrarız. Bu cisimler arasında belirli bazı devinimleri, diğer ya da şuan bilgi edinmeye başladığımız daha büyük aktarımları biliriz. Bu mekan ve hareket düşüncesinin yanında, bu cisimlerdeki maddelerin öncel yumuşak ve daha çok nüfuz etmiş durumunun eşit kesinlikte bir tanesine sahip oluruz ve ayrıca mekan ve hareketin nedenlerini belirlemiş olan yer çekimine aşağı yukarı açık bir tanesine. Bu düşüncelerden, doğal olarak bize önerilen genel olan - maddesel şeylerin çerçevesi içinde daha önceki bir aşama, bir diğerinin gelişimi içinde belki sadece bir nokta ya da şimdilerdeki gibi bir şeyden dönme –gazla doldurulmuş maddelerden oluşan evrensel boşluktur. Fakat bu düzensiz bir yapıydı. Böylece yer çekimi, onun patlayıp yamalı olarak toplaşmasına, bir kerede astral ve solar sistem bölgelerini ve o zamandan beri araştırılan(sayfa 24) kendileriyle ve birbirleriyle hareketlerini, oluşturmasına neden oldu. - tekli cisimlerin kendi eksenlerindeki günlük dönüşlerinden,
93
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
küredeki geniş ailelerin devrelere sadece milyonda bir gelen karışık danslarına kadar. Bu süreç ne kadar da büyük fakat ne kadar da kolaydır –bir tanrı için sadece tasarlamak ve yapmak; fakat bir insan için, her şeyden sonra kroki çizmek ve üzerinde düşünmek. Gerçekten bir bakıma bunların hepsini düşünebilen Tanrıya yakın olmalıyız ve yüzü koyun kapanmak ve sessizce tapmak da olsa varlığına ve konseyine bu yüzden katılmalıyız. Boşuktaki gökcisimler, açıklanan konuya sadece içinden çıkılamayacak şekilde bağlı olmakla kalmaz, ayrıca bütünün yapısı da tekdüzedir. Çünkü hepsi kimyasal elementler içerir. Ve şuan doğa macerasının, kendi yerküremizin tarihini incelemek için ürettiğimiz versiyonunda, gökcisimleriyle dolu bir evren ve evrensel elementlerin karakteri düşüncesinden geliriz. Ve bunun Laplace’in geniş bir yıldız topluluğunda veya yıllardır yer çekimi ve ısı radyasyonu etkisi altında yoğunlaşmış alev bulutundaki güneş sistemi kökeni teorisince önerilen şeylerin birincil düzeniyle önemli derecede bağlantı içine girer.
II- Yeryüzü Tabakasının Tarihi
Yerküre tabakasını incelediğimiz zaman, ardı ardına gelen katmanlardan ve stratumlardan oluştuğunu görürüz. Katmanlar ısının etkisi altındadır, stratumlar suların etkisindedir. Bir düzen içindeki bu katmanlar çok erken zamanlardan nispeten şimdiki zamana kadar gezegenimiz üzerinde yaşam olduğunun
94
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
bir kaydı olarak tanımlanabilir. Bu gerçekten de öyle bir kayıttır buna rağmen tam değildir. Yine de kayda değer ve önemli bir dizi buluruz. Đlk toprak bitkisi ve hayvan fosillerinin ortaya çıkışından önce kuru bir tabakanın olduğunu öğreniriz. Farklı coğrafik oluşumlarda çeşitli türlere rastlamamıza rağmen ,(sayfa 25) bazen tam tersi olur. Taşların kayıtlarının gösterdiği dünyadaki değişimlerden hayatta kalmış farklı türlere aynı oluşumda rastlarız. Başlangıçtan şimdiki çağa kadar hayvan yaşamının aralıksız bir dizisi olmuştur. Đşin aslı ilk hayat belirtilerinin kaydedildiği yerde, sadece omurgasız hayvanların çağına rastlarız. Ve aynı yerde bulunan hayvan formları, çeşitli olmalarına rağmen, hepsi saygıdeğer geçiş çizgilerinde mütevazidirler. Önceki zamanlardaki balıklar kendi sınıflarına ve içinde bulundukları düzene saygı duyacak kadar alçakgönüllüydüler – kıkırdaklı ya da kıkırdaksı balıklar. Eski çağdaki tüm balıkların düzeninde birincisinden sonuncusuna kadar artan bir karakter geçişi vardır. Dahası bitki fosillerinde en yüksekte bulunan ilk tabakadan itibaren, alçaktan yüksek tiptekine doğru bir dizi vardır. En önemli canlı türlerinin birkaçı herhangi bir oluşumda kendilerine ait, göreceli olarak konuşmak gerekirse, modern çağı aşacak hiçbir kayıt bırakmamışlardır. Bunlar koyun ve keçiler ve her şeyden öte bizim kendi türümüzdür. Birçok mütevazi hayvanla karşılaştırılınca insan önceden de olduğu gibi dünün canlısıdır. Yer bilimce anlatılan yeryüzünün tarihine ışık tutmuş bu mükemmel bölüm böylece sonlandırılır. Jeoloji yer küremizi dış tabakasının oluşumu erken evresinden ele alır. Ve onu inandığımız her nedenin zamanın geniş türleri hakkında
95
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
olduğu, birçok yüzeysel değişimin yaşandığı -ve bitki ve hayvan yaşamlarının da ilerleyerek geliştiği -rota boyunca ilerletir. Ve onu görünüşe göre insanın sahneye çıkmak üzere olduğu noktada bırakır. Sıra dışı bir karakterin materyallerinden ve bu materyallerin sağladığı kanıtların güçlü doğasından böyle bir tarihin derlenmesi hayranlığımızı arttırmak için yapılır. Ve sonucun bilimin, insan endüstrisinin bir ürünü ve onun akıl yürütmesi olarak, itibarını yüceltmesi sağlanmalıdır. Şuan belirtilmelidir ki olağan doğa baskıları etkenlerince açıklama getirilmeyebilen inorganik coğrafyada yapılan operasyonların bütün serilerinde geçen bir şey yoktur. Bir yandan lavlar püskürten ve geniş toprak parçalarını sallayan volkanlarla; diğer yandan yeryüzünün primitif parlak durumuyla, dağ sıralarının oluşumunu sağlayan ve içinden kıtaları yükselten yer altı baskı hareketleri içinden çıkılmaz derecede birbirine bağlanmış durumdadır. Önceki zaman taşlarını çözündürmüş olan; ki bu tortular deniz dibinde yeni yataklar oluşturmuştur, bu baskıların hala aynı etkiyi yaratarak çalışmalarına devam ettikleri görülür. Bu gerçekleri daha yakından incelemek için, bir fırında bulunan basalta benzeyen bir madde oluşturmak mümkündür: Kireç taşı ve kumtaşı uygun kaplardaki elverişli materyallerden oluşturulmuştur; Bölünme fenomenleri, elektriğin de yardımıyla küçük ölçülerde simule edilmiştir. Ve aynı kristal etkenler tarafından oluşturulmuştur. Kısacası kozmik kanunların üstünde çalıştıkları ölçülere kayıtsızlığı önemsenerek yapılmış açıklamalar, coğrafik etkenler önemsenerek tekrarlanmaktadır.
96
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Sıradan bir fırın bazen Devin Geçişyolunu (giant’s causeway- kuzey irlanda’ da okyanusun hexagonal kayalarla buluştuğu, bir zamanlar devlerin yürüdüğü yerler diye anılan jeolojik şaheser ) üretmiş olan baskı operasyonlarını örneklendirecektir. Ve eğimli sürülmüş bir arazide yağmurdan sonra, sıksık oluğun alt bitiminde yıkanmış ve suyunu çekerek tortulaşmış, doğanın Nil ve Ganj nehrinin deltalarını meydana getirme yolunun gösterimine hizmet etme kapasitesinde bir avuç dolusu çamur ya da toprak gözlemleyebiliriz. Günümüz kumsallarındaki dalga izlerinde doğanın karbon devrine ait kumtaşlarına aynı özellikleri uygulamış olduğu kesin operasyon tekrarlarını görürüz. Hatta günümüzde akıntının terk ettiği toprakları üretecek olan rüzgara meyilli yağmurlar gibi işaretler eski çağlardaki tabletlerin üzerinde okunmaktadırlar. Bu o aynı doğadır, bir başka ifadeyle- doğa şeklinde ya da şekli boyunca tanrı – soyumuzun ortaya çıkmasından akıl almaz derecede çok yıl önce ve şimdi her yerde ve her an çalışan, rüzgarın esmesini ve yağmurun yağmasını, akarsuların alçalıp yükselmesini sağlayan aynı tanrı. Ayrıca yaşlı kozalaklardan öğreniriz ki; doğamızda herkese cana yakın davranan birine benzemek ya da diğerlerinin insan nankörlüğü kadar acımasız bir hava solumadıklarını söylemek için dünyaya gelmemizin öncesinde de dünya üzerinde kış ve yaz yaşanıyordu. Ufak ve ailesel operasyonlarındaki kanunlarını araştırmada Yaratan için saygısızlık olduğunu kimse savunmasın. Gerçekten de doğada muazzam ve küçük, büyük ve ailesel bir doğru yoktur. Bu sadece kendimize, yargılamaya başladığımız bir nokta olarak
97
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
güvendiğimiz zaman ortaya çıkar. Bunu geçelim, ıslah edilmiş olarak bütünün benzer tapınası olduğunu kabul etmeliyiz. Yaratanın, sonrasında, yeryüzünü şekillendirdiği ve onu, arkamızdan doğa meselelerini yürüttüğünü bulduğumuz aynı yolla yani doğa kanunları aracılığıyla uzun ve karışık değişimlere maruz bıraktığı görülür. Aceleci ya da resmi olmayan bir mesele değildir. Bir yandan Newton ve Laplace’in hesaplarından, Murchison’un endüstriyel araştırmalarındaki gerçeklerden ve diğer yandan bir Lyell ‘den ne çıkardığımızdır. Bu insan ilminde harikulade bir gerçeğin noktasıdır. Burada bir kerede inorganiğin tüm alanları mucizenin egemenliği dışına çıkarılıp, ilahi düzen düşüncesi altına yerleştirilebilir.
III- Dünya Yaşamının Tarihi
Coğrafik değişimlere karışmış ve kürenin oluşumuyla bağlantısı olan, görünen o ki, son etken olarak tarihimizin taslağında sunulan diğer bir olaylar zinciri vardır. – şuan hala yüzeyi işgal ettiklerini gördüğümüz ailelerde tükenmiş olan uzun bir canlı, bitki ve hayvan sırasının ortaya çıkışı (sayfa 28). Bu olaylar zinciri ne şekilde filiz vermiştir?, sorusu akla gelir. Doğal yollarla aynı anda üretilmiş böylece duyusal gözlemlerimize sunulan her şey için karakterin hariç yakın sebeplerini belirleyen bitki ve hayvanların olasılığına dokunup üzerinde bir dakika dinlenebilir miyiz? Ya da bu fikri bir kerede reddedip, yaratıcı gücün burada farklı yolla eyleme
98
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
dönüştürüldüğünü savunuyor olmaktan ya da sorgulamasının gücümüzün üstünde bir şey olduğuna, araştırma yapmadan inanmaktan memnun mu kalmalıyız.? Sonuncu soruyu ilk ele alarak şu cevabı verebilirim ki; doğada incelemekten alıkoyulmamamız gereken bir şeyin olduğunu hayal etmeye inanılmaz derecede isteksizim. Bilimin geçmiş yıllara ait tarihinden hiçbir şey çıkaramazsak, bu bütün bir doğanın akıl yetilerimiz için elverişli bir alan olduğu, bu bilgiler ve varlığımız arasında bir bağın mevcut olduğu ve eğer bir zamanlar sorgulayıcı mantığımca umudun kesildiği; fakat şuan açık ve basit hale getirilmiş şeyler için yargıda bulunabilirsek, doğanın israk etmeye çalıştığımız herhangi bir sırrı kalmayacağı anlamına gelir. Organik doğa için orta dereceli sebeplerin çeşitli sınıfları olduğunu farz ediyor olmaktan tembelce memnun kalmak bana bu zeminde sakıncalı görünüyor. Diğer sorularla ilgili olarak bazı doğal taslakların organik şeylerin üretiminde gözlemlendiği düşüncesi birçok kez gündeme gelmiştir. Ve hatta öncesinde, buna inorganik doğayla ilgili açık sonuçlar sağlamamıza müsaade edildi. Ciddi şekilde göz önüne almak için değersiz olarak daima bir kenara atıldı. Durum şuan da, bütün inorganik alanında yasa kabul ettiğimiz zamanda farklıdır. Aksi taktirde yönlendirilmemiz gereken saçmalıkların her derin düşünen beyni etkilemesi büyük olasıdır. Sonsuz egemenlik, konuya başlangıçta uygulanan eğilimlerle bir güneş ya da yıldız sistemi düzenler. Aynı yollarla geniş okyanusların birleşmesine ve kıtaların yükselmesine bütün o büyük meteor etkenlerinin sürekli değişim içinde devam
99
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
etmesine, yani organik canlılar için dünyanın yaşanır bir yer olmasına (sayfa 29) sebep olur. Bu operasyonların taslağında, fuci ve mercanlar, ilk kez, bu okyanuslara yerleştirildikleri zaman, idare planında bir değişiklik yapılması gerekli olur. Onun operasyon biçimi olarak neyin farzedildiğini söylemek kolay değildir. Bilgisizler tanrının ellerinin iş başında olduğuna inanırlar. Bilgililer arasında “yaratıcı hükümleri”, “girişimleri” “yaratıcı enerjinin müdahalelerini ” sözlerini duyarız. Ki bunların hepsi anlaşılması güç kelime parçacıklarıdır fakat hepsi sadece, çalışmanın doğa yoluyla değil, muhteşem bir yolla yapıldığına eğilim gösterir. Buna rağmen, biri inorganik doğa planında ve diğeri onunla çok yakından bağlantılı organik doğa planında olan tamamen farklı iki ilahi güç uygulamasını varsaymamız gerekmemektedir. Gerçek anlamda, tüm kanıtlar incelendiğinde, izlerin en azından yaratanın çalışmasının bu bölümündeki metodu ve davranışlarından görüleceği izlenimine karşı koymak zor görünür. Bu sabit kanıtların incelemesinin hemen hemen hiç yapılmayacağı bir durum olarak ortaya çıkar. Fakat mevcut olanlar gibi bulgular oldukça tutarlı ve uyum içindedirler. Teori evrenin tarihi hakkında kesin olarak öğrenmiş olduğumuz başka her şeyle birlikte, eşleri dikkat çekmiştir. Bilim diğer yönde herhangi bir pozitif doğrulaya sahip değildir. Gerçek anlamda ona karşı olan görüş bilimin ilgilendiği değildir: Soyumuzun ilk yıllarında oluşmuş önyargılardan sadece biri olarak ortaya çıkmıştır.
100
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Organik doğanın tarihi için, kanıtlanmış bir gerçek olarak değil de; bilim açığa vurduğu sürece, objelerin mantıklı yorumlanması olarak, kademeli gelişim fikrini benimsemekteyim. En basit ve en ilkel canlı türlerinin onlara daha üstün bir türün doğumuna neden olduklarını düşünürüz: bu yeniden bir sonraki daha yüksek seviyedekini üretir ve böyle devam ederek en yükseğe ulaşılır. Kısacası canlılarınki gibi ve sıradan bir annenin hamileliğinin birinci haftasından diğerlerine sessiz gelişmesi gibi mucizevi çeşit koşullarla az oranda eşlik edilen doğanın evrensel planını seyrederiz. Bütün fenomenler, diğer bir görüş açısından, ilahi yazarları bölümünde önsezi, beceri ve iyiliğin en yüksek katkı olduğunu savunan kanunların şüphesiz sonuçları olan en yüksek türün harikalarıyken, mucize yıllarından sonra, organik yaradılım böyle kolay görünür. Son olarak insan zekasını incelersek, diğer her şey gibi onu da, doğal özelliklerinden geliştirilmesi için, her şeye gücü yeten Yazarının tayin ettiğini anlarız. Böylece bütün, bir prensip üzerinde tamamlanmış olarak görünür. Uzay kütleleri bir kanunla oluşturulur. Kanun onları bahsedilen zamanda bitkiler ve hayvanlar için varoluş sinemaları yapar; algı, yaratılış, zihin bunların hepsi bir aksiyonda kurallarca idame ettirilen tutumlar gibidirler. Doğanın tüm mucizelerinin nekadar küçük bir alana kendilerini eninde sonunda çözümlediklerini gözlemlemek en ilginç olandır. Đnorganik varlıkların son bir kapsamlı kurala sahip oldukları düşünülmüştür.-yer çekimi. Diğer büyük dünyevi şeyler bölümü, organik, benzer bir tutumda bir kurala
101
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
dayanır – gelişim. Bunlar her şeyden öte bir ikili olamazlar. Fakat sadece daha kapsamlı bir kuralın kolları, ilk ve son olandan o an çıkan bir bütünlüğün aktarımı olabilirler.
IV- Gelecek ve Anlamı
Đnsan ırkının, akıl ve ahlak yönünden şuanki poziyonundan daha ileri bir duruma gelişip gelişmeyeceği sorusu çok ilgi çekmiştir. Geçmişten yargıda bulunarak, daha büyük gelişmelerin yapılacağına mantıksal olarak şüphe duyamayız. Fakat gelişimin esasları kabul edilirse, gerçekleşmesi için ne kadar süre gerekirse gereksin kesinlerdir. Gelişmeye benzeyen bir ilerleme hem bireylerde hem de insan gruplarındaki indan doğasında doğasında gözlemlenebilir. Sadece bukadarla kalmaz, düşünebilen beyinlerimiz ve meşgul ellerimizce dış dünyada daha önce bilinmeyen yolla değişiklikler yaparız. Đnsanlar tarafından dünyanın yüzeyinde yapılmış fiziksel gelişimleri, bir kerede insanlığın, doğamızın teşvik edici kısımlarında daha az güçlü, muhakemeci ve ahlaki bölümlerinde daha güçlü, toplumsal yaşamın zevkleri için daha uygun olan daha gelişmiş çeşitleri için hazırlıklar ya da sebepler olarak düşünmekteyim. Çünkü toplum böylece korkuya daha az ve sevgiye daha çok şey sunacaktır. Şuan dünyanın tarihi ve yapısı, alçakgönüllü bir bireyin idrak edebilen ve akıl yürütebilen yetilerine ulaşmasıyla
102
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
bulmuş olduğu en iyi ışıklara göre varsayımsal olarak açıklanmış oldu. Her şeyin bir devamlılık ve düzen içinde olduğu ve her şeyin boyun eğmez operasyon kuralının ilahi kodundan çıktığı ve ona bağlı olduğu bir sistem görmüş olduk. Bizden önce konulan, insanların çeşitli zihinsel güçler ve dürtülerle bilim tarafından idrak edilebilen elementlerin doğal bir problemi olduğu fikrinden; ve soyumuzun tüm dünyevi yazgılarının, jenerasyondan jenerasyona, tamamen zeki bir tanrı tarafından yönetilen ve aksiyon içinde sürdürülen kuralların evrimi olduğu fikrinden çıkarım yapabiliriz. Bizi bu küre oluşumun tüm mükemmel olmayan mutluluk hisleri, felaketleri, ıstırap ve acıları altında muhafaza etmekte yeterli bu doğa görüşünden türeyen bir kaderin var olması mümkündür. Bunun için nasıl bir sistemin gözümüzün önüne serildiğini ve bize en yatışıksız yargıyı uygulamakta istekli ve yetenekli olanın ellerinde olduğumuza şüphe edemeyeceğimizi tamamıyla ve doğru şekilde düşünelim. Şüphe yok ki; böyle bir kaderle, dünya bize uzatmalı bir illet olarak gelmesinin gerekmesine rağmen,(sayfa 32) huzur içinde yaşayabiliriz. Bu dünyanın tüm beklenmedik olaylarının, zaman içinde günümüzün sadece bir tamamlayıcı olduğu daha büyük sistemlere karışmış ya da içinde kaybolmuş olduğunu düşününce, bırakın sonu sabır ve neşeyle bekleyelim.
103
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Georges cuvier
Yerkürenin yüzeyi
Georges cuvier 24 ağustos 1769’da Fransanın Montbeliard eyaletinde doğdu. Stuttgard akademisinde parlak bir kariyere sahip oldu. Ve 1795’te, 26 yaşındayken, Paris’ teki d'Histoire Naturelle müzesine karşılaştırmalı anatominin profesör asistanı olarak atandı ve ulusal enstitüye bir üye olarak seçildi. Bu tarihten 1832’de ölümüne kadar, bilimsel çabası dikkate değerdi. Fakat hayvan bilimcisi ve taşılbilimci olarak bilimin en büyük öncülerinden kabul edilmelidir. Fransa Üniversitesindeki doğa tarihi sandalyesi ve botanik bahçesinde (Jardin desPlantes) profesörlük dahil birçok bilimsel makamı doldurdu. 1808’de Đmperial Üniversitesinde konsey üyesi ve 1814’te milli eğitim bakanlığına konsey başkanı yapıldı. 1826’da şeref nişanının büyük subayı ve beş yıl sonra Fransız asilzadesi seçildi. 1825’te yayınlanan yazarın “Yeryüzündeki Köklü Değişiklikler Hakkında Açıklamalar” tanınmış çalışmasına“Dört Ayaklıların Fosil Kemikleri Üzerine Araştırma” ön hazırlık olmuş bir tezdir. Bu, dünya yüzeyinde meydana gelmiş değişiklikler ve hayvan nüfusundaki değişiklikler arasındaki ilişkileri dört ayaklılarının fosil kalıntılarınca sağlanmış kanıtlara özel göndermeler yaparak inceleme çabasıdır. “Bu açıktır” cuvier böyle yazmıştır. “ Bu açıktır ki dört ayaklıların kemikleri bizi çeşitli mantıksamalarla herhangi bir organize bünyenin
104
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
kanıtlarından daha özel sonuçlara iletir.” Đki kitap birlikte paleontolji biliminin ilk örneği olarak düşünülebilir.
1- Coğrafik Değişimin Etkileri
Đlk amacım, karasal hayvanların fosil kalıntılarının yeryüzü teorisiyle nasıl bağlantılı olduğunu göstermek olacaktır. Ardından fosil kemiklerin tanımlanabildiği esasları açıklamalıyım. Bu esaslara başvurularak keşfedilmiş yeni türlerin süratli yeni bir taslağını sunmalıyım. Sonra bu çeşitliliklerin iklim ve evcilleştirme sayesinde nekadar (sayfa 34) genişleyebileceğini göstermeliyim. Sonra keşfettiğim daha önemli farklılıkların afetlerin sonucu olduklarını sonuçlandırarak kendimi haklı çıkarmalıyım. Sonrasında araştırmalarımın kabul edilmiş dünya devrimleri ile ilgili fikirler üzerine uygulanması gerektiği özel etkileri açıklamalıyım. Son olarak ulusların sivil ve dini tarihlerinin dünyanın fiziksel tarihi üzerine araştırmaların sonuçlarıyla ne kadar uyum içinde olduklarını açıklamalıyım. Sakin suların akarlarken gür bir bitki örtüsünü besledikleri ve yüzlerce insan tarafından çiğnenen ve gelişmekte olan köyler, zengin şehirler, muhteşem yapılarla donatılan toprağın savaş yıkıntılarıyla ya da güç baskılarıyla hiçbir şekilde bozulmamış olduğu verimli düzlüklerden geçtiğimizde, doğanın aynı zamanda içsel karmaşalara sahip olduğuna hemen hemen hiç inanmayız. Fakat bu görünüşte barış dolu toprağı kazdığımızda ya da yakınlarındaki tepelere
105
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
tırmandığımızda fikrimiz değişir. En alçak ve en düz topraklar yatay startumlardan oluşmuştur. Hatırı sayılır yüksekliğe uzanan tepeler aynı tabaka ve üretimden ortaya çıkartılmıştır. Deniz kabukları bazen toprak üstündeki bütün kütleyi kaplayacak kadar çok sayıdadır ve yeryüzünün bütün bir çeyreği aynı fenomenleri göstermektedir. Bilgisizliğin, bu organize edilmiş bünye kalıntılarının doğanın kaprisinin sonucunda meydana geldiğini ve üretici güçler tarafından dünyanın merkezinde oluşturulmuş üretimler olduğunu idrak edebildiği zaman geçmişte kalmıştır; çünkü kalıntıların özenli bir karşılaştırması, fosil deniz kabukları ve şuan okyanusta bulunanlar arasındaki en ufak farkları bile göstermez. Ozaman denizi iskan edindikleri ve deniz tarafından şuanki bulundukları yerlerinde biriktirildikleri açıktır. Ve bunu denizin bu yerlerde daimi, derin, geniş suya ait hayvan birikintileri oluşturmaya yetecek kadar uzun süre dinlendiği izler. Buna göre deniz yatağı, ya ölçüsü bakımından ya da konumu bakımından bazı değişimler geçirmiş olmalıdır. Dahası horizontal tabakanın altında, eğimli tabakaya ratlarız. Böylece deniz horizontal tabakanın oluşumundan öncesinde, kırılmış, eğimlendirilmiş ve bazı bilinmeyen etkenlerle ters çevrilmiş olan diğerlerini meydana getirmiş olmalıdır. Bundan daha fazla olarak, fosillerin stratumların derinliğine göre farklılık gösterdiklerini ve daha derin ve eski stratumlardaki fosillerin kendilerine uygun bir oluşum
106
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
gösterdiklerini gözleriz. Ayrıca bazı yeryüzüne ait yaşam kalıntılarına rastlarız.
stratumlarda
da
Denizde hayvan yaşamının farklılaştığının ve dünya düzeyinin bu bölümünün dönüşümlü olarak kuru toprak ve okyanus olmuş olduğunun kanıtı bu nedenle açıktır. Günümüzde karasal hayvanların iskan ettiği toprak, önceki hayvanların yaşam tarihlerini ve sonra deniz altı yaşamın tarihini barındırır. Tekrarlanan deniz baskınları ve geri çekilmeleri tamamıyla kademeli olmamıştır. Fakat tam tersi ani afetlerce üretilmiştir. En son günümüz kıtalarını su altında bırakmış ve tekrar geri çekilmiş afet, kuzey ülkelere donmuş ve cilt, saç ve etleriyle günümüze kadar korunmuş dört ayaklıların leşlerini bırakmıştır. Bu leşler öldürüldüklerinde donmamış olsalardı, çürümüş olmaları büyük olasılık olurdu. Ve diğer yandan yoğun buz olağan iklimsel koşul olmuş olamazdı. Çünkü o kadar düşük sıcaklıkta yaşayamazlardı. Aynı anda, ozaman, bu hayvanların iskan ettikleri iklimi mahvettikleri yer tam bir evrim yaşamış olmalıdır. Daha eski tabakaların çatlaması, eğilimi, devrilmesi aynı şekilde ani ve şiddetli değişimlere işaret etmiştir.
Hayvan yaşamına bu yüzden, dünya üzerinde korkunç afetlerce sık sık zarar verilmiştir. Canlılar sayısız kere mahvedilmişlerdir. Kuru toprakta yaşayan nüfuz, sel baskınları tarafından yutulmuştur. Ve doğa şartlarınca kurutulan suda yaşayan sakinler kuraklıktan yok olmaya bırakılmıştır.
107
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Dünyada yaşam ortaya çıkmadan önce şekil verilmiş ve biriktirilmiş eski zaman taşları bile korkutucu şiddetin işaretlerini gösterir. Bazıları tarafından şuan dünyanın yüzünü değiştirerek iş başında olan sebeplerin geçmiş olduğu tüm değişimlere neden olmaya yeterli olduğu ileri sürülmüştür. Fakat bu böyle değildir. Doğanın şuan kullandığı aktörlerin hiçbiri – yağmur, buzların erimesi, nehirler, volkanlar, eski zaman çalışmalarını üretmek için yeterli olmayacaktır. Dünyanın dış kabuğunu açıklamak için, işleyişte mevcut olanlardan farklı sebepler ararız. Ve binlerce sıra dışı teori geliştirilmiştir. Böylece, bir filozofa göre dünya başlangıçta okyanus derinliklerine neden olan ve tufan üretmek için kırılmış tekdüze ince bir kabuk almıştır. Bir diğeri, sele mineral birleşimlerinin bir anlık uzaklaşmasıyla sebep olunduğunu savundu. Başarılı bilim adamları ve filozoflar bile imkansız ve çelişkili teoriler öne sürmüşlerdir. Açıklamak için yapılan bütün girişimler, fosillerce sağlanan kanıtların gerçek bilgi eksikliği ya da kısmi araştırılmaları ve özel olarak ihmali dolayısıyla yavaş yavaş yok oldu. Dünya teorisinin, başlangıcını sadece fosillere borçlu olduğunun farkına varmamak nasıl mümkün olabilirdi? Gerçekte onlar tek başlarına dünyanın her zaman aynı örtüye sahip olmadığını bir kesinlik içinde bildirirler. Çünkü şüphesiz ki derinliklerinde gömülü olmadan önce, yüzeyinde yaşamış olmalılardır. Eğer Fosiller olmaksızın sadece tabakalar var olsaydı, kişi tüm tabakaların hep birlikte şekillendirilmiş
108
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
olduğunu iddaa edebilirdi. Şimdiye kadar, gerçekte, filozoflar bir tanesi hariç her nokta üzerinde çelişkide kalmıştır. Ve bu denizin yatağını değiştirmiş olduğudur. Peki bu, fosiller olmasa nasıl bilinebilirdi? Bu düşünceden, fosilleri incelemeye yönlendirildim. Alan yoğun olduğu için bir dalı üzerine yoğunlaşmak zorunda kaldım. Üzerinde çalışmak için dört ayaklıların kemik fosillerini seçtim. Bu seçimi yaptım çünkü sadece dört ayaklıların fosilleri çalışmasından, kişi deniz baskınlarının sayıları, periyodları ve içerikleri konusunda emin olmayı bekleyebilir. Ve çünkü dörtayaklıların sayısı kısıtlı olduğu için ve çoğu dörtayaklı bilindiğinde, eğer fosil kalıntıları nesli tükenen bir hayvana ya da hala mevcut bir hayvana aitse, kendimizi daha iyi anlamda garanti edebiliriz. Ejderha, katazonon, ünikorn gibi hayvanlar asla yaşamadı. Ve muhtemelen şuan insanlar tarafından bulunmamış yaşayan çok az sayıda dört ayaklı vardır. Buna rağmen, dörtayaklılar üzerine çalışması aydınlatıyor olmasına rağmen, kendine özel zorluklara sahiptir. Bir büyük zorluk tamamlanmış bir duruma yaklaşan fosil iskeletin bulunmasının çok nadir olması gerçeğinden doğmaktaktadır. Fakat, şans eseri, karşılaştırmalı anatomi de bu zorluğu azaltan bir esas vardır. Organize edilmiş her canlı bütün bölümleriyle ortak tekabülde tam ve yoğunlaştırılmış bir sistem oluşturmaktadır. Bölümlerinin hiç birinde diğerleri değiştirilmeden farklılıklar yaratılamaz. Ve neticede her bir bölümü, ayrı ayrı ele alındığında diğerlerini belirtir.
109
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Böylece, eğer bir hayvanın bağırsakları çiğ et sindirmesine uygun olarak üretilmişse, çenesi de aynı şekilde avını bir çırpıda yutabilmesine, pençeleri onu yakalayıp parçalamasına, dişleri bölmesine, dudakları bastırmasına, duyu organları onu uzakta fark etmesine uygun olarak yapılmalıdır. Yenilemek gerekirse, çenenin onu beceriyle yakalamasını sağlamak için, belli formda kemik ucu yumrusu gereklidir. Ve elmacık kavisi çiğneme kası eklemine bağlantı vermek için iyi gelişmiş olmalıdır. Kasların bağlantıda olduğu omurga ve okiputta özel bir form(sayfa 38)oluşturması sebebiyle boyun kasları güçlü olmalıdır. Ve tekrar çenenin etkili olabilmesi için, burun kemiğinin belirli bir formu olmalıdır ve belli bir şekilde yayılmış kaslara ve sinirlere sahip olmalıdır. Kısacası, dişlerin şekli kemik ucu yumrusunun, kürek kemiğinin, çenenin, uyluk kemiğinin ve diğer kemiklerin şeklini gerektirir. Ve diğer bütün kemikler tek tek ele alındığında dişlere çıkacaktır. Bu bağlamda; organik ekonominin kurallarına bilimsel olarak aşina olan herkes tüm hayvanları, bir parça yeniden inşa eder. Bir çatal tırnağı işareti bir hayvanın dişlerinin, çenesinin, omurgasının, bacak kemiklerinin, uyluk kemiğinin ve leğen kemiğinin şeklini anlatmakta yeterlidir. Kemiğin en küçük parçası, en küçük apofiz sınıfıyla, düzeniyle, türüyle ve bağlı olabileceği familyayla ilgili olarak kararlı bir forma sahiptir. Şu doğrudur ki sadece bir tane iyi korunmuş kemik ektremitesine sahip olsak, analojiye ve kesin bir karşılaştırmaya başvuruyla, ve yine analojiden iyi şekilde yararlanarak, bütün hayvanlara sahipmişiz kesinliğinde, tüm o noktaları belirleyebiliriz. Bu esaslara başvurarak, yüz elliden fazla memelinin fosil kalıntısını tanımlamış ve sınıflandırmış bulunmaktayız.
110
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
II- Fosillerden Öğrenilenler
Belirlemiş olduğum çizgilerdeki fosillerin incelenmesi, yüz elli memeli ve dört ayaklı yumurtalı hayvandan, doksanının doğa bilimciler tarafından bilindiğini ve daha eski tabakalarda ichthyosaur diye bilinen deniz sürüngeni, plesiosaur deniz canlısı gibi memeli dörtayaklıların bol olduklarını gösterir. Fil, gergedan, su aygırı, mastodon fosili daha eski tabakalarda bulunmaz. Gerçekte, bizimkiler gibi görünen türler sadece yüzeysel birikimlerde bulunur. Günümüz hayvan soylarının eski zaman soylarından sadece yerel ve iklimsel koşullarca üretilmiş değişimlerle farklılıklar gösterdikleri ele alınamaz.- Çünkü eğer türler gittikçe değişiyorsa, bu değişimin izlerini bulmamız gereklidir. Ve paleotheria ve bugünkü türler arasında bazı orta dereceli formlar keşfetmiş olmamız gereklidir; fakat şuan bunların hiçbiri görülmemektedir. Önceki çağların türleri şimdikiler kadar daimi değillerse ya da en azından onları tahrip etmiş olan afet onlara değişimlerin kaıtlarını bırakmaları için zaman tanımamış olduğu için; dünyanın iç kısımları dikkate değer bir soyun eserlerini niçin korumamıştır? Dahası hayvanların incelenmesi yüzeysel özelliklerinin değişken olmasına rağmen, örneğin renkleri ve boyutları, daha köklü özelliklerinin değişmediğini gösterir. Evcilleştirilmiş hayvanların yapay yerleşimleri bile sadece sınırlı derecede bir
111
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
çeşitlilik üretmektedir. Günümüzde, hayvanlar alemindeki maksimum çeşitlilik köpeklerde görülür. Fakat tüm çeşitlerde, kemik ilişkileri aynı kalır. Ve dişlerin şekli hissedilir hiçbir değişim geçirmez. Bazı doğa bilimcilerin bir kalem vuruşuyla biriktirebilecekleri binlerce yıla çok fazla güvenindiklerini bilmekteyim. Fakat zamanın, iklimden ve evcilleştirme durumundan daha çok etki yaratacağını kanıtlayan hiçbir şey yoktur. Hayvan formlarının en erken zamana ait dokümanlarını toplamak için çaba harcadım. Mısır’dan roma’ya getirilmiş sayısız sütunlarda üzerindeki kuşlar dahil, hayvan oymalarını incelemekteyim. Bu incelemelere göre, M. Saint Hilaire hayvanların Mısırda elde edebileceği tüm mumyalarını toplamış. –kediler, ibisler, avcı kuşlar, köpekler, maymunlar, timsahlarve onlar ve günümüzdekiler arasında, ozamanın insan mumyaları ve şimdiki insan iskeletleri arasındaki farklardan, daha fazlasını bulamamaktayız.
Bu nedenle bilinen gerçeklerde, fosillerin aralarında bulunan yeni türlerin; Paleotherler, anoplotherler, megaloniler, mastodonlar, pterodactyl sürüngenleri, ichthyosaurus deniz hayvanları vb. –,sadece iklimsel ve evcilleştirme etenleri sonucu değişime uğramış şuan var olan herhangi bir hayvanın kaynağı olabileceği görüşünü destekleyecek hiç bir şey yoktur. Şimdiye kadar dünyanın yüzeyinin devamlı katmanlarında hiçbir insan kemiği keşfedilmemiştir. Bu nedenle, insanlar muhtemelen fosil kemiklerinin bulunduğu
112
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
ülkelerde bu kemiklerin gömülmüş olduğu devrim çağında var olmamışlardı. Çünkü insan ırkının öyle karşı konulmaz felaketlerden kaçmasını gerektirecek, ya da insan kalıntılarının neden keşfedilmediğine dair tahsis edilmiş hiçbir neden var olamaz. Đnsanlar ülkenin sınırlandırılmış, felaketten kendini kurtarmış bir arazisine yerleşmiş olabilirler. Fakat fosil kalıntılarının bulundukları ülkelerdeki yerleşimleri – şöyle ki; Avrupa’nın büyük bir bölümünde, Asya ve Amerika’da- ister istemez sadece bu kemikleri örten devrimlerin değil, onları kuşatan tabakayı açıkta bırakan şeylerin de arkasında kalır; bu sebepten, ne kemiklerin kendilerinden ne de onları örten taşlardan bu farklı ülkelerde insan türünün antikitesi lehine bir argüman çizemeyeceğimiz açıktır. Tam tersi dünyanın yüzeyinde son kez kuru kaldığından bu yana yer almış şeyleri yakından incelemediğimizde, son devrimin ve neticesindeki mevcut olan toplum yerleşimlerinin çok eski olamayacaklarını görürüz. Nehirler tarafından biriktirilmiş alüvyal maddelerin, ağaçsız tepelerin gelişimlerinin ve dünya yüzeyinde meydana gelen diğer değişimlerin miktarları üzerine bir araştırma açıkça maddelerin şuanki durumunun uzak bir periyodda başlamadığının bilgisini verir. Ulusların tarihi, fosillerin ve taşların kanıtlarını doğrular. Batıdaki hiçbir ulusun kronolojisi 3.000 yıldan geriye gidildikçe kesintisiz olarak gözlemlenemez. Tevrat, dünyanın sahip olduğu en eski doküman, ve sonra gelen diğer tüm yazılı dokümanlar (sayfa 41) evrensel bir tufandan bahsetmektedirler. Tevrat, veda, chou-king, bu
113
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
felakete günümüzden 5,400 yıldan daha uzak olmayan bir tarih koyarlar. Tek bir şansın, Asurlu, Hint ve Çin hükümdarlıklarının geleneksel orijinlerinin 4,000 ya da 5,000 yıl öncesi kadar uzak olduğunda fikir birliği yapacakları kadar çarpıcı bir sonuç verdiği olası mıdır? Gerçek üzerine kurulmamış olsalardı,– ki onların dillerinin, dinlerinin ya da kuralların ortak hiçbir noktası olmayan ulusların fikirleri çok az iç iletişimle bu noktada birleşirler miydi? Hintliler, Babilliler ve Yunanlılar gibi, Amerikalı Hintlilerin bile kendi Nuh’ları ya da Deucalion’ları vardır. Eski ulusların uzun süreli varoluşları astronomideki ilerlemeleriyle doğrulandığı söylenebilir. Fakat bu ilerleme çok abartılmıştır. Daha mükemmel olsaydı bile, bu astronomi neyi kanıtlardı? Bir bilimin bundan başka bir şeye sahip olmamış ulusların merkezinde yapacağı ilerlemeyi bugüne kadar ölçmüş bulunmakta mıyız? Eğer insan kalabalıklarının arası sadece astronomiyle işgal edilmiş olduğunda bile bu insanların tüm bildiği Copernicus ve Laplace arasına sadece 300 yıl girdiği zamanki birkaç yüzyıl içinde keşfedilmiş olabilir. Eski zaman tapınakların üzerindeki Zodyak figürlerinin uzak uygarlığın ispatı olduğu bir kere daha varsayılmıştır. Fakat şüphe çok karmaşıktır. Yazarlar kadar çok fikir vardır ve kıtaların ve ulusların yeniliğinin böyle kanıtlar üzerine kurulu olduğuna karşı kesin olarak bir sonuç yoktur. Tek başına Zodyak eski uygarlıkların bir kanıtı olarak düşünülmüştür. Fakat öne çıkarılan tartışmalar şüphesiz ki sağlam değildir.
114
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Bu astronomik kanıtlar şüpheli oldukları kadar kesin olsalar bile, tartışılmaz olarak gösterilen büyük felakete karşı ne sonuç çizebiliriz? Sadece astronominin, felaketçe canları bağışlanmış olan kişiler tarafından korunan bilimler arasında olduğu sonucuna varma hakkına sahip olmalıyız.
(sayfa 42)
Sonuç olarak jeolojide belirlenmiş bir şey varsa eğer o da dünyamızın yüzeyi 5,000 yıllık bir devrime maruz bırakılmış olduğudur. Bu devrim, öncesinde insanlar ve modern hayvanlarca işgal edilmiş ülkeleri gömmüş ve önceki denizin dibini canını bağışladığı birkaç birey için kuru olarak bırakmıştır. Neticesinde şuan ki insan toplumları bu felaketten beri ortaya çıkmaktadırlar. Fakat fosillerin gösterdiğine göre, şuan işgal edilmiş ülkeler önceden insanlarca değilse de hayvanlarca iskan bellenmişti ve sonra gelen bir tufanla ters düz edilmişti. Gerçekte, bulduğumuz farklı fosil düzenlerinden yargıda bulunarak, muhtemelen iki ya da üç su baskını geçirmişlerdi.
Charles darwin
115
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Türlerin orijinleri
Charles Robert Darwin Đngiltere’ nin Shrewsbury eyaletinde 12 şubat 1809’da ikiye ayrılmış bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Doğa tarihi için tıbbı terk ederek 1831’de beş yıllık bir yolculuk için “Beagle’ın Gezisi” nde açıkladığı ve şaheserinin giriş bölümünde gönderme yaptığı H.M.S. Beagle gemisine katıldı. Doğal seçilim fikrinde, Darwin’in organik evrim teorisine belirgin katkısını barındıran “ türlerin kökeni” Kasım 1859’da yayınlandı. Bu eserinde insanlardan sadece kısa bir cümlede bahsetti. Fakat yirmi yıl sonra “Đnsanın Türeyişi” adlı, önceki ciltteki esasların mantıklı bir netice bulduğu eserini yayınladı. Diğer çalışmalarında Darwin, mercan kayalıkları, organik çeşitlilik, yer solucanları ve insan ve hayvanlardaki karşılaştırmalı duygu aktarımları üzerine bilgilerimize büyük çapta yenilerini ekledi. Büyük çağdaşı Gregor Mendel tarafından yapılan çeşitlilik üzerine çalışmasının bilgisizliği içinde öldü. Mendelin çalışması 1900 de yeniden keşfedilmiştir. “Mendelizm” Darwin’in çalışmalarında çok değişiklik yapılmasını gerektirir. Buna rağmen Darwin’in çalışması, yaşam üzerine araştırmalarda, en mükemmel çağ yapıcı ve bu araştırmada yapılmış en önemli katkı olarak kalır. Ölümsüz yazar 19 Nisan 1882’de öldü ve Westminster manastır kilisesinde gömüldü.
1-Yaradılış mı evrim mi?
116
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
H.M.S. Beagle Gemisinde doğa bilimciyken, Güney Afrika’da yaşayan organik canlıların yayılımı ve kıtadaki eski nüfustan bugünkülere kadar coğrafik ilişkilerle ilgili belirli gerçeklerden çok fazla etkileniyordum. Bu gerçeklerin, bu cildin sonraki bölümlerinde söylendiği gibi, türlerin kökenlerine biraz ışık tuttuğu görülmüştür. – bu köken, en büyük filozoflarımızca denildiği gibi ; bilinmeyenlerin bilinmeyenidir. Eve dönüş yolumda, 1837’de bana öyle geldi ki bu soru için üzerinde etki yaratacak her türlü gerçeği sabırla biriktirerek ve yansıtarak bir şeyler yapılabilirdi. (sayfa 44) Beş yıllık çalışmadan sonra konu üzerinde tahminlerde bulunmak için kendime olanak sağladım. Ve birkaç küçük not aldım. 1844’te bunları ozaman bana mümkün görünmüş olan sonuçların bir taslağı olarak genişlettim. O periyoddan şimdiki zamana kadar durmaksızın aynı konuyu kovaladım. Umarım ki bu kişisel detaylara girdiğim için bağışlanırım. Çünkü onları bir karara varmakta aceleci olmadığımı göstermek için veriyorum. Türlerin kökenini düşününce, bir doğa bilimcinin organik canlıların ortak benzerlikleri, embriyolojik ilişkileri, coğrafik dağılımları, jeolojik dizileri ve böyle diğer gerçekler üzerine düşünerek, türlerin bağımsız olarak üretilmedikleri, bunun yerine, çeşitlilikler gibi, türlerin soyundan geldikleri sonucuna varabileceği akla uygundur. Yine de böyle bir sonuç, çok iyi bulunmuş olsa bile, bu dünyayı işgal etmiş sayısız türlerin yapı mükemmelliği ve
117
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
haklı olarak hayranlığımızı arttıran ortak adaptasyon elde etmek için değiştirilmiş oldukları gösterilemezse, tatmin edici olmayacaktır. Doğa bilimciler devamlı iklim, yiyecek vb. gibi dış etkenlere çeşitliliğin tek nedeni olarak göndermeler yaparlar. Dar anlamda, sonra göreceğimiz gibi, bu belki doğru olabilir; fakat tek dış etkenlere bağlamak saçma olur. Mesela ağaçkakan yapısı, ayakları, kuyruğu, gagası ve diliyle hayran olunacak şekilde ağaç kabukları altındaki böcekleri yakalamaya adapte olmuştur. Beslenmesini belirli ağaçlardan sağlayan, belli kuşlarca taşınması gereken tohumlara sahip ve bir çiçekten diğerine polen getirmeleri için belli böceklerin eylemlerini tümüyle gerektiren farklı cinsiyetlerde çiçekler barındırmakta olan ökse otunun durumunda, dış koşulların, alışkanlıkların, bitkinin kendi iradesinin etkisi yoluyla birkaç farklı organik canlıyla ilişkileriyle, parazitlerin yapılarını hesaba katmak aynı derecede saçma olur.(sayfa 45) Bu nedenle değişiklik yollarına ve ortak adaptasyona açık bir içgörü kazanmak en yüksek önemlerdendir. Araştırmalarımın başlangıcında evcilleştirilmiş hayvanların ve ekili alanların dikkatli bir çalışmasının bu anlaşılması güç probleme çözüm bulmak için en iyi şansı sunacağı bana mümkün görünmüştü. Hayal kırıklığına uğramadım. Bunda ve diğer bütün kafa karıştırıcı durumlarda, evcilleştirme altındaki çeşitlilik için bilgimizin, mükemmel olmamasına rağmen, en iyi ve en güvenli ipucunu bulabildiğini keşfettim. Doğa bilimcileri tarafından ihmal edilmelerine
118
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
rağmen, böyle çalışmaların yüksek değerine olan Đnancımı aktarma teşebbüsünde bulunabilirim. Çoğu belirsiz kalmasına ve uzun bir zaman öyle kalacaklarına rağmen, en kapsamlı çalışmadan ve yeteneğimin olduğu en serinkanlı yargılamadan sonra, çoğu doğa bilimcinin son zamanlara kadar kabul etmiş olduğu ve benim önceden kabul ettiğim -yani şöyle ki her bir türün bağımsız olarak yaratılmıştır .- düşüncesinin hatalı olduğuna hiç şüphe barındırmıyorum. Türlerin değişmez olduğuna, fakat herhangi bir türün kabul edilmiş çeşitliliklerinin o türün soyundan gelmesiyle aynı bağlamda, aynı familya diye adlandırdığımız şeye ait olanların soyunun doğrudan doğruya diğer bazı ve genelde soyu tükenmiş türlerden geldiğine tamamen ikna olmuş durumdayım. Dahası doğal seçilimin özel değil de en önemli ıslah yolu olduğuna da inanmaktayım.
II-Çeşitlilik ve Seçilim
Bütün yaşayan canlılar az çok birbirinden farklılıklar gösterir. Miras alınan farklılıklar bizim için önemsiz olsa da miras alınabilen yapı deviasyonlarının çeşidi ve sayısı- hem küçük olanlar , hem de hatırı sayılır psikolojik önemi olanlar- sonsuzdur. Hiçbir üretici, kalıtıma eğilimin nekadar kuvvetli olduğundan, esas kanısını ürettiği gibi şüphe
119
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
etmemektedir.(sayfa 46) Şüpheler sadece teorik yazarlarca bu esas üzerine kondurulmuştur. yapının herhangi bir deviasyonu sıksıkla ortaya çıktığında ve onu baba ve oğulda gördümüzde, bunun aynı sebebin ikisinde de eyleme geçmesi nedeniyle olup olmadığını söyleyemeyiz. Fakat açıkça aynı koşullara maruz kalmış bireyler arasında olduğunda, koşulların olağandışı birleşimi nedeniyle olmuş herhangi oldukça seyrek deviasyon, ebeveynlerde ortaya çıkar– birkaç milyon bireyden bir tanesinde- ve çocukta yeniden ortaya çıkar. Şansların bir tek doktrini yeniden ortaya çıkışını kalıtıma bağlamamız için hemen hemen bizi mecbur kılar. Herkes, aynı ailenin mensuplarında ortaya çıkan albinizm, dikenli deri, kıllı vücutlar, vb. vakalarını duymuş olmalıdır. Tuhaf ve seyrek yapı deviasyonları gerçekten kalıtımsal olsalar, daha az tuhaf ve daha sık deviasyonların kalıtımsal oldukları açıkça kabul edilecektir. Tüm konuyu gözden geçirmenin doğru yolu, her karakter kalıtımına, ne olursa olsun, kural olarak ve kalıtımsal olmayana kural dışı olarak bakmak olacaktır. Kalıtımı yöneten kurallar çoğu kısımdan bilinmemektedir. Kimse, niçin aynı türün, farklı bireylerinde ya da aynı tür içinde aynı özelliklerin bazen kalıtımsal olup bazen olmadığını; çocukların niçin sıksık belirli özelliklerde büyükanne ya da büyük babasına ya da daha uzak bir atasına döndüklerini, bir özelliğin sık sık niçin bir cinsiyetten diğer ikisine ya da sadece bir cinsiyete,
120
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
yalnızca değil de daha yaygın olarak benzer cinsiyete, aktarıldığını söyleyemez. Sunulmakta olan soyaçekim gerçeğinde, insanların doğal seçilimin etkisiyle ilgili uygulamasından türeyen delilerimiz bulunmaktadır. evcilleştirilmiş, hayranlıkla insan kullanımına ya da zevkine uydurulmuş, ihtiyaç ve eğiliminin en önemli yapılar olduğu çevreye adapte edilmiş Çok geniş sayıda hayvan ve bitki ırkı vardır. Bütün soyların bir anda şu an gördüğümüz kadar mükemmel ve kullanışlı olarak üretildiğini iddia edemeyiz; Gerçekte, çoğu durumda, biliriz ki (sayfa 47) bunun onların tarihi olmamış olduğunu biliriz. Anahtar insanın biriktirici seçme gücüdür. Doğa ardışık çeşitlilikler sunar. Đnsan belli yönlerde kullanışlı olacak şekilde onlara eklemeler yapar. Bu bağlamda, kendine kullanışlı ırklar yaratmış olduğu söylenebilir. Bu seçme esasının gücü varsayımsal değildir. Şu kesindir ki seçkin üreticilerimizden bir kaçı, tek bir yaşamla bile, koyun ve sığır soylarını büyük oranda değiştirmişlerdir. Đngiliz üreticilerinin gerçekten neyi etkiledikleri safkan hayvanlar için verilen büyük fiyatlarla ve bu hayvanların dünyanın yaklaşık her çeyrekte birine ihraç ediliyor olmalarıyla kanıtlanmaktadır. Aynı esaslar bahçıvanlarca da izlenir. Ve günümüzün çiçeklerini sadece 20 ya da 30 yıl önce çizilmiş resimlerle karşılaştırdığımız da, çiçekçilerdeki şaşırtıcı gelişmelere şahit oluruz. Seçilimin uygulanması modern bir buluş olmaktan uzaktır. Eski zamanlara ait bir Çin ansiklopedisinde
121
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
esaslarının açıkça verilmiş olduğunu gözlemekteyim. Bazı eski roma yazarlarınca belirgin kurallar konulmuştur. Evcil hayvanların ıslahıyla eski zamanlarda dikkatli bir şekilde ilgilenildiği ve şuan en alt seviye barbarlarca bunun uygulandığı açıktır. Gerçekte o zamanlarda ilginin ıslaha verilmemiş olması tuhaf bir gerçek olurdu. Çünkü iyi ve kötü özelliklerin kalıtımı oldukça açıktır. Hayvan ve bitkilerin evcil ırk kökenlerinin araştırılması şu sonuçlara götürür. Yaşamın değişmiş koşulları hem düzenleme de rol oynayarak hem de dolaylı yoldan üreme sistemini etkileyerek, çeşitliliğe sebep olmakta en yüksek muhtemel önemdir. Bilinmeyen bir kökenin aynı andaki çeşitliliği kendi rolünü oynar. Bazı etkiler, belki çoğu, bölümlerin artmış kullanımına ya da bırakılmasına bağlanabilir. Final neticesi böylece son derece karmaşık duruma getirilir. Bazı durumlarda başlangıç olarak farklı olan türlerin melezlenmesinin (sayfa 48)türlerimizin kökeninde önemli bir rol oynadığı görülür. Birkaç tür herhangi bir ülkede bir kerede oluşturulduğunda, seçilim yardımıyla nadir melezlenmeleri, şüphesizki yeni alt- türlerin oluşumunda büyük oranda desteklenmiştir; çaprazlamanın önemi hem hayvanlar hem de tohumla çoğaltılan bitkiler bakımından çok fazla abartılmıştır. Tüm bu değişim nedenleri üzerinde, seçilimin toplayıcı eyleminin, methodlu ve hızlı şekilde ya da bilinçsiz ve yavaş fakat daha verimli olarak da uygulansa da, baskın güç olmuş olduğu görülür.
122
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
III- Doğaya bağlı değişim
Bu ilkeleri Bir doğa durumundaki organik canlılara uygulamadan önce, bu canlıların herhangi bir değişime maruz kalıp kalmadıklarına emin olmalıyız. Değişimi her yerde gözlemleriz. Bireysel farklılıklar sistemcilerin çok fazla dikkatini çekmese de, bizim için en yüksek önemdir. Çünkü onlar sıklıkla kalıtımsaldır. Ve böylece, doğal seçilimin insanın evcilleştirilmiş ürünlerinde biriktirdiğiyle aynı tutum içinde eylemde bulunması ve biriktirmesi için materyaller sağlarlar. Dahası çeşitlilik diye adlandırdıklarımız uzun vadede türlerden ayrı konulamaz. Ki bu, türler bir kere çeşitlilik olarak ortaya çıktıklarında ve böylece ortaya çıktıklarında açıkça anlayabileceğimiz bir gerçektir. Fakat türler eğer bağımsız yaradılışlarsa, gerçekler tamamıyla muamma kalır. Vücudun bir bölümünün diğer bir bölüme ve hayat koşullarına ya da bir organik canlının diğer bir canlıya bütün hassas uyarlamaları nasıl mükemmelleştirilmiştir? Çünkü her yerde bu güzel uyarlamaları keşfetmekteyiz. Cevap yaşam savaşında saklıdır. Bu savaş sayesinde, küçük olmalarına rağmen, öncesinde ne sebep olursa olsun, çeşitlilikler, bir türün bireylerine, diğer organik canlılarla ve fizisel yaşam koşullarıyla son derece karışık ilişkilerinde herhangi bir ölçüde faydaları varsa, böyle bireyleri koruma
123
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
eğilimi gösterecekler ve genel olarak döllerle miras alınacaklardır. Ayrıca döller, bu nedenle, periyodik olarak doğan, fakat az sayıda hayatta kalanın olduğu her hangi bir türdeki çoğu bireyin, hayatta kalma şansına daha iyi şekilde sahip olacaklardır. Küçük değişimlerin, yararlıysalar, korunduğu bu esasa, insan gücünün seçimiyle ilişkisini belirtmek için “doğal seçilim” demekteyim. Fakat bay Herbert Spenser tarafından sıksık kullanılan “ en uygun ve uyumlu olanın ayakta ve hayatta kalması” ifadesi daha kesindir. Đnsanın, seçilimle, büyük sonuçlar üretebilir ve organik canlıları doğanın elleri tarafından ona verilmiş olan küçük fakat yararlı değişimleri biriktirme yoluyla kendi menfaatine adapte edebilir olduğunu görmüş bulunmaktayız. Doğal seçilim eyleme her an hazır ve doğa eserlerinin sanat eserlerine olduğu gibi, insanın zayıf gayretlerine ölçülemez derecede üstün bir güçtür. Tüm organik canlılar çetin bir yarışa maruz bırakılırlar. Hiçbir şey evrensel yaşam savaşı gerçeğini sözde kabul etmek yerine, bu daha kolaydır, ya da -en azından ben öle buluyorum- bu sonuca beyninde sık sık katlanmaktan daha zor değildir. Fakat beyne tamamen yerleştirilmezse bütün bir doğa ekonomisi, her bir dağılım, nadirlik, bolluk, soy tükenmesi ve değişim gerçeğiyle, bulanık olarak görülecek ya da oldukça yanlış anlaşılacaktır. Doğanın yüzünü sevinç dolu ve parlak olarak dikkate alırız. Sık sık aşırı yiyecek bolluğuna şahit oluruz. Etrafımızda aylak aylak şarkı söyleyen kuşların çoğu zaman böcek ya da tohum yiyerek
124
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
hayatlarını sürdürdüklerini ve böylece sıksık yaşamları tahrip ettiklerini görmeyiz ya da unuturuz. Ya da bu ötücü kuşların, yumurtalarının, yerleşimlerinin birçok kuş ya da avcı hayvanlar tarafından ne kadar büyük ölçüde tahrip edildiğini unuturuz. Yiyecek belki çok bol olabilir ama buna rağmen bunun yinelenen yılların tüm mevsimlerinde aynı olmayacağını her zaman aklımızda tutmayız. (Sayfa 50)
Geniş, genel, metaforik anlamda kullanılmakta olan terim, Varoluş mücadelesi, kaçınılmaz olarak, tüm organik canlıların artma eğiliminde olduğu yüksek orandan çıkar. Doğal yaşamı boyunca birkaç yumurta ya da tohum üreten her bir canlı yaşamının bazı dönemleri, bazı mevsimler ya da nadir yıllar boyunca yıkıma katlanmak zorunda kalmalıdır. Yoksa geometrik artış esaslarında, sayıları hızlı bir şekilde aşırı derecede büyür ve hiçbir ülke onlar için ürün sağlayamaz. Bundan dolayı muhtemel olarak hayatta kalabilecek daha fazla bireyler üretilirken, her bir durumda, ya bir bireyle aynı türden başka bir birey ya da faklı türden bireyler arasında ya da yaşamın fiziksel koşullarıyla bir yaşam mücadelesi olmalıdır. Bu Malthus’un birçok baskıyla tüm hayvan ve bitki alemine uygulanmış doktrinidir. Çünkü bu durumda hiçbir yapay yiyecek artışı ya da evlilikten kaynaklı ileriye dönük hiçbir kısıtlama mevcut olmaz. Bazı türler şuan az çok hızlıca sayı olarak
125
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
artıyor olmasalar da, hepsi bunu yapamaz. Çünkü dünya onları elinde tutmayacaktır. Her bir organik canlı doğal olarak öyle bir yüksek oranda artar ki, eğer tahrip edilmezlerse, dünya yakında tek bir çiftin nesillerince kaplanacaktır, kuralına hiçbir istisna yoktur. Yavaş insan çoğalımı bile son 25 yılda iki katına çıkmıştır. Ve bu oranda bin yıldan daha az bir sürede, nesiller için tam anlamıyla ayakta duracak yer kalmayacaktır. Linnæus’ın ölçümlerine göre; yıllık olarak bir bitki sadece iki tohum üretse, - böyle verimsiz bir bitki yoktur- ve onların fideleri gelecek yıl iki tane üretse, ve bu böyle devam etse , yirmi yıl içinde bir milyon bitki olurdu. Filin bilinen hayvanlar arasında en yavaş tür olduğu düşünülür. Ve fillerin doğal artışının minimum oranını ölçme zahmetinde bulundum. Varsaymak en güvenli olacaktır ki; üretmeye 25 yaşında başlarlar ve(sayfa 51) arada yedi genç doğurarak 90 yaşına kadar üretirler ve yüz yaşına kadar hayatta kalarak bir yaşam sürerler. Eğer bu böyleyse, 740’tan 750 yıllarına kadar bir periyoddan sonra , ilk çiftten türemiş yaklaşık 900 milyon fil hayatta olurdu. Her bir türün artışına olan doğal eğilimini frenleyen sebepler en belirsiz olanlardır. Yumurtalar ya da çok genç hayvanlar en çok acı çekenler olarak görünür. Fakat durum her zaman böle değildir. Bitkilerde geniş bir tohum tahribi vardır. Her bir tür için yiyeceğin miktarı her birinin artabileceği en uç limiti verir. Fakat çok sık olarak bunlar temin edilen yiyecekler değil, bunun yerine, bir türün ortalama sayısını belirleyen diğer hayvanlara av olarak
126
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
hizmet eden yiyeceklerdir. Đklim önemlidir ve periyodik aşırı soğuk ya da kuraklık mevsimleri tüm frenleyicilerin en etkilisidir. Tüm hayvan ve bitkilerin varoluş mücadelesinde birbirleriyle ilişkileri en karışık olan ve sıklıkla umulmaz. Savaşa savaş, değişken başarılarla devamlı olarak tekrarlanmalıdır. Ve en az değersizliğin bir organik canlıya, diğerlerinin üzerinde kesin olarak galibiyet vermesine rağmen, uzun vadede güçler öyle güzel dengelenir ki doğanın yüzü uzun zaman için aynı biçimde kalır. Yine de bilgi eksikliğimiz öyle derin ve tahminlerimiz öyle yüksek ki bir organik canlının neslinin tükendiğini duyduğumuzda hayret ederiz. Ve sebebi görmediğimiz için büyük felaketlerin dünyayı terk etmesini ya da yaşam formlarının devamı üzerine kurallar üretmesini isteriz.! Yaşam mücadelesinin en çetin şekli aynı türlerin bireyleri ve çeşitlilikleri arasındadır. Yarış en çetin doğa ekonomisinde, yaklaşık olarak aynı yeri dolduran müttefik formlar arasında geçer. Fakat bütün organik canlıların ortak ilişkileri üzerine bilgisizliğimiz çok fazladır. Tüm yapabildiğimiz her bir organik bireyin geometrik oranda çoğalmak için uğraştıklarını, her birinin hayatlarının bir bölümünde (sayfa 52), bir yılın bazı mevsimleri boyunca, her bir kuşak boyunca ya da aralarda, yaşam için ve büyük tahrip için mücadele vermeleri gerektiğini, devamlı olarak aklımızda tutmaktır. Bu mücadeleyi düşündüğümüzde, kendimizi doğa savaşının sürekli olmadığı, hiçbir korkunun duyulmadığı, ölümün genel olarak çabuk olduğu, etkin,
127
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
sağlıklı ve mutlunun hayatta düşüncesiyle avutabiliriz.
kaldığı
ve
çoğaldığı
IV-en uygun olanın hayatta kalışı
Varoluş mücadelesi değişim bakımından nasıl rol oynar.? Gördüğümüz gibi insanın ellerinde çok etkili olan seçilim esasları, doğanın hükmünde uygulanabilir mi? Bana göre en verimli şekilde rol oynayabileceğini görmemiz gereklidir. Bırakalım küçük çeşitliliklerin ve evcil üretimlerimizde ve daha az derecede doğanın hükmü altında meydana gelen bireysel farklılıkların sonsuz sayısı, ırsi eğilimin gücü kadar akıllarımızda belirsin. Evcilleştirme altında, tüm düzenlemenin bir derecede şekil verilir olduğu belki tam olarak söylenebilir. Yerli üretimlerimizde hemen hemen evrensel olarak karşılaştığımız çeşitlilik, doğrudan insanlarca üretilmez. Đnsanlar ne çeşitlilikler meydana getirebilirler ne de onların oluşlarını önleyebilirler. Sadece meydana gelirlerken koruyabilir ve biriktirebilirler. Düşünmeden, organik canlıları yeni ve değişen yaşam koşullarına maruz bırakırlar. Ve çeşitlilik ardından gelir. Koşulların benzer değişimleri doğanın hükmü altında meydana gelebilir ve gelir. Tüm organik canlıların birbirleriyle ve fiziksel yaşam koşullarıyla ortak ilişkilerinin nasıl son derece karışık ve
128
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
dar kalıp olduğu ve yapının ne derece çeşitli farklılıklarının, değişen yaşam koşulları altında her canlıya yararlı olabileceği de bırakalım zihnimizde belirsin. Đnsana yararlı ne çeşitliliklerin şüphesiz ortaya çıktığını görerek, büyük karışık yaşam savaşında, her bir canlıya bir yönden yararlı olan diğer çeşitliliklerin, ardışık çoğu kuşak sırasında meydana gelmesi gerektiği ozaman olasılık dışı düşünülebilir mi?(sayfa 53) Böyle bir şey meydana gelirse, muhtemel anlamda hayatta kalabilecek olandan daha çok bireyin doğduğunu anımsayarak, insanların diğerleri üzerinde avantaja sahip olarak hayatta kalmak ve türlerini üretmek için en iyi şansı elinde bulunduracaklarından şüphe duyabilir miyiz? Diğer yandan en düşük derecede zarar verici olmayan her hangi bir çeşitliliğin sert bir şekilde tahrip edileceğinden emin olabiliriz. Bu uygun birey farklılıklarının ve değişimlerinin korunmasına ve zararlı olanların tahrip edilmesine ben Doğal Seçilim ya da En Uygun Olanın Hayatta Kalışı demekteyim. Terim sıklıkla yanlış anlaşılır. Ne yararlı ne de zararlı olan değişimler doğal seçilimce etkilenmeyecektir. Doğal seçilimin çeşitlilikleri teşvik ettiği de iddia edilmemektedir. Sadece böyle çeşitliliklerin ortaya çıkarken korunmasını ve yaşam koşulları altındaki canlılara yararlı olmalarını ima eder. Yinelemek gerekirse, benim, doğal seçilimden aktif bir güç ya da bir ilah olarak bahsettiğim söylenmektedir. Fakat yer çekiminin cazibesinden, gezegenlerin hareketlerini yöneten şey olarak bahseden bir yazara kim karşı çıkabilir ki? Doğa kelimesini kişiselleştirmeyi önlemek çok zordur. Fakat doğadan kastettiğim, birçok
129
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
doğa kanunlarının toplam aksiyon ve ürünüdür. Ve kanunlardan demek istediğim tarafımızdan tespit edildiği gibi olaylar dizisidir. Đnsanlar metodik ve bilinçsiz seçim yollarıyla, büyük bir sonuç üretebildikleri ve muhtemelen de üretmiş oldukları için, doğal seçilimin neyi etkilememesi mümkündür? Đnsanlar sadece dışsal ve görülebilen özellikler üzerinde rol oynayabilirler; doğal korumayı ya da en uygunun hayatta kalmasını kişiselleştirmeme izin verilirse, doğa her canlıya yararlı oldukları sürece dış görünüşlerle hiç ilgilenmez. Đçsel her parçayı, her yapısal farklılık siluetini, yaşamın tüm mekanizmasını etkiler. Đnsanlar sadece kendi çıkarları; doğa ise sadece eğilimli olduğu canlıların çıkarları doğrultusunda seçim yapar. Seçilimleri gerçeğiyle ima edildiği gibi seçilmiş her karakter tamamıyla doğa tarafından kullanılır. Doğa aynı iklimin uluslarını, aynı ülkede tutar.(sayfa 54): nadiren seçili her karakteri, bazı özel ve uygun tarzlarda kullanır. Uzun ve kısa gagalı güvencini aynı yiyecekle besler. Herhangi farklı bir tutumda uzun gagalı ya da uzun bacaklı dört ayaklılarar üzerinde hiç eylemde bulunmaz. Kısa yünlü koyunu ve uzun yünlüyü aynı iklime maruz bırakır. Đnsanlar en güçlü erkeklerin dişiler için mücadele etmelerine izin vermez. Alt seviyede olan bütün dişileri sert bir şekilde tahrip etmez, fakat üretikleri gücünün hakimiyetinde yattığı sürece, değişim mevsimleri boyunca dişileri korur. Sıklıkla seçimine bazı yarı-acayip formlardan
130
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
başlar. Ya da en azından göze çarpacak ya da ona sade biçimde yararlı olacak kadar belirgin bazı ıslahlarla başlar. Fakat doğanın hükmü altında, yapının ya da bünyenin en küçük farklılıkları, yaşam mücalesi içinde güzel dengelenmiş ölçeği döndürebilir ve böylece korunabilir. Đnsanların arzuları ve çabaları nekadar da kısa sürelidir.! Zamanı ne kadar da azdır! Ve sıklıkla sonuçları bütün jeolojik periyodlar boyunca doğa tarafından toplanmış olanlarla karşılaştırıldığında nekadar da zayıf olacaktır! Doğanın ürünlerinin karakterde insanın ürünlerinden daha doğru olmaları, karışık hayat koşullarına oldukça daha iyi adapte olmuş olmaları ve açıkça çok daha yüksek işçilik işareti taşımaları gerektiğinden şüphe edebilir miyiz? Metaforik olarak şu söylenebilir ki; doğal seçilim günlük ve saatlik olarak kötü olanları reddederek, sessiz ve hissedilmez bir şekilde çalışarak, her ne zaman ve her ne yerde fırsat bulursa, iyi olanları koruyup arttırarak, dünya üzerindeki en küçük değişimleri, her bir organik canlının organik ve inorganik yaşam koşulları ile ilgili olan gelişiminde incelemektedir. Zamanın eli yılların hatalarına işaret koymuş olana kadar, gelişimde olan bu yavaş değişimlerden hiçbirini görmeyiz. Ve böylece çok uzak jeolojik yıllara ait görüşümüz öyle kusurludur ki tek gördüğümüz yaşam formlarının günümüzde önceden olduklarından farklı olduklarıdır.
131
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Doğal seçilim, gençlerin ebeveynlerine dair ve ebeveynlerin de gençlere dair yapılarını değiştirecektir. Toplumsal hayvanlarda, eğer topluluk, seçilen değişimden yarar sağlayacaksa her bir bireyin yapısını tüm topluluğun yararı için uyduracaktır. Doğal seçilimin yapamadığı şey bir türün yapısını diğer türlerin yararı için ona hiçbir üstünlük vermeyerek, değiştirmektir. Ve bu etkide çalışmların doğa tarihinde bulunması mümkün olabilmesine rağmen, ben soruşturma doğuracak bir durum bulamıyorum. Bir hayvanın yaşamında sadece bir kez kullanılmış bir yapının, yüksek önem verilirse, doğal seçilim tarafından bir derece değiştirilmesi mümkün olabilir; örneğin, belirli böceklerin sahip olduğu büyük çeneler özellikle koza açmada, ya da yumurtadan yeni çıkmış sert kuş gagasının ucu yumurta kırmak için kullanılır. En iyi kısa gagalı taklacı güvercinlerin yumurtadan çıkabilenlerden daha büyük çoğunluğunun, içinde öldüğü iddia edilmiştir. Bu nedenle meraklılar kuluçkadan çıkma eylemine yardımcı olurlar. Eğer şuanda doğa iyi gelişmiş bir güvercinin gagasını, kuşun kendi iyiliği için kısa yapmak zorunda kalsaydı, değiştirme süreci oldukça ağır geçerdi, ve bu aynı zamanda bütün kuluçkadaki genç kuşların en titiz seçilimi olurdu. Çünkü zayıf gagalı olanların hepsi kaçınılmaz olarak ölürdü ya da kabukların kalınlığının diğer tüm yapılar gibi çeşitlilik gösterdiği biliniyor olmasından, kırık kabuklar daha kolaylıkla seçilebilirdi. Tüm canlılara çok kasti olmayan, doğal seçilim üzerine çok az etkili ya da hiç etki yaratamayacak bir tahrip söz
132
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
konusu olmalıdır. Örneğin yıllık olarak geniş sayıda yumurta ya da tohum tüketilir. Bu, sadece onları düşmanlarından koruyan bazı tutumlar içinde çeşitlilik gösterirlerse, doğal seçilim yoluyla değiştirilebilir.(sayfa 56) Fakat bu yumurta ve tohumların çoğu, tahrip edilmezse, muhtemelen yaşam koşullarına hayatta kalmış olanlardan daha iyi adapte olmuş bireylere teslim olacaklardır. Bu nedenle tekrar söylüyorum ki; geniş sayıda ergin hayvan ya da bitki, koşullarına iyi adapte olmuş olsalar da olmasalar da, diğer bakımdan türlere yararı olan yapıdaki ya da bünyedeki belirli değişikliklerce en az derecede bile yatıştırılamayacak rastlantısal nedenlerce yıllık olarak tahrip edilmelidirler . Herhangi bir bölgede var olabilecek sayı böyle sebeplerce tamamen aşağıda tutulmuyorsa-öyleyse bırakalım yetişkinlerin tahribi çok ağır olsun. Ya da aynı şekilde, bırakalım yumurtların ya da tohumların tahribi öyle büyük olsun ki sadece yüzüncü ya da bininci bölüm geliştirilsin.- Hayatta kalmış olanların en adapte olmuş bireyleri, uygun bir yönde çeşitliliklerin olduğunu varsayarsak, türlerini daha az adapte olmuş olandan daha geniş sayılarda çoğaltmaya eğilimli olacaklardır. Teorimize göre; zayıf bir organizmanın devam eden varoluşu hiçbir zorluk çıkarmaz. Çünkü doğal seçilim ilerleyen gelişimi şart olarak içermez. Sadece ortaya çıkanlar gibi böyle çeşitliliklerden faydalanır. Ve hayatın karışık ilişkilerinin altındaki her bir varlık için yararlıdırlar. Birtek zaman aşımı kendi kendine hiçbir şey yapmaz. Ya
133
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
doğal seçilim için ya da ona karşı hareket eder. Bunu belirtiyorum; çünkü hayatın bütün formları doğuştan kurallar nedeniyle şart olarak değişime uğruyorlarmış gibi, zaman unsurunun tarafımca türleri değiştirmede tüm önemli rolleri oynadığı varsayıldığı, hatalı olarak ileri sürülmüştür.
V-cinsiyet seçilimi
Seçilimin bu şekli diğer organik canlılara ya da dış koşullara bağlı olan varoluş mücadelesine değil de bir cinsiyetin bireyleri arasındaki, genellikle erkekler, diğer cinsiyete sahip olma mücadelesine bağlıdır. Sonuç, başarılı olamayan yarışmacıya ölüm olmaz, bunun yerine başarısızlık ya az döl ya da hiç döl anlamına gelir. Cinsel seçilim bu yüzden doğal seçilimden daha az şiddetlidir. Genel olarak en güçlü erkekler, doğadaki yerleri için en uygun olanlar, en çok ürünü bırakacaklardır. Fakat çoğu durumda, galibiyet genel güce, erkek cinsiyetine sınırlandırılmış özel silahlara sahip olmak kadar çok bağlı değildir. Boynuzsuz bir geyik, mahmuzsuz horoz, sayısız döl bırakmak için zayıf şansa sahip olacaklar. Cinsel seçilim, galibin üremesini sağlayarak, şüphesiz, yenilmez cesaret, mahmuza uzunluk ve acımasız horoz dövüşçüsünün en iyi horozunu seçerek yaptığıyla yaklaşık aynı tutum içinde mahmuzlu bacakta etki yaratması için kanada kuvvet verebilir. Doğa ölçeğinde savaş kuralı nekadar düşüktür, bilmiyorum. Erkek timsahlar kavgacı ve savaş dansı
134
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
sırasındaki Hintliler gibi, dişilere sahip olmak için etrafında dönen hayvanlar olarak tanımlanmışlardır. Erkek sombalıklarının bütün gün boyunca kavga ettikleri gözlemlenmiştir. Erkek yereşekleri bazen diğer erkeklerin çene kemiklerinden yaralanırlar. Sıksık diğer belirli böceklerin erkeklerinin oralarda oturan, mücadelenin ilgisiz seyircisi, sonra kazananla birlikte inzivaya çekilen, özel bir dişi için mücadele ettikleri görülür. Savaş çok eşli hayvanların erkekleri arasında belki daha çetin geçer. Ve bu en sık özel silahlarla donatılmış olarak görülür. Cinsel seçilimin anlamları yoluyla onlara aslan yelesi ya da sombalıklarının çengelli çeneleri gibi, savunmanın özel anlamları verilmiş olmasına rağmen, Etçil hayvanların erkekleri çoktan iyi zırhlanmışlardır. Zırh galibiyet için belki de kılıç ya da mızrak kadar önemli olabilir. Kuşlar arasında, çekişme sıklıkla daha barışçıl özelliktedir. Konuya katılmış olanlar çoğu türün erkekleri arasında, dişileri öterek etkilemek için en çetin rekabetin olduğuna inanırlar.(sayfa 58) Guyana bölgesinin kaya ardıcı, cennet kuşları ve diğer bazıları bir araya gelirler ve sıralı erkekler en özenli itinayla gösteri yaparlar. Ve en mükemmel tüylerini en iyi tarzda sergilerler. Aynı şekilde, seyirci gibi duran, en sonunda en çekici partneri seçecek olan dişilerin önünde tuhaf maskaralıklar yaparlar. Eğer erkekler kısa bir zaman içinde, güzellik standartlarına göre, küçük dişilerine güzellik ve zarif tutumlar sunabilirlerse, şüphelenmek için hiçbir neden bulamıyorum ki; dişi kuşlar, binlerce kuşak boyunca, en
135
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
melodik ve en güzel erkekleri güzellik standartlarına göre seçerek, bariz bir etki yaratabilirler.
VI-varoluş mücadelesi
Evcilleştirme altında, yaşam koşullarınca neden olunmuş ya da en azından harekete geçirilmiş çok fazla çeşitlilik görürüz. Fakat sıklıkla anlaşılması o kadar güç bir tutumdadır ki çeşitliliklerin aynı anda olduğunu düşünme eğilimine gireriz. Değişkenlik karışık birçok kural tarafından- bağlantılı büyüme, düzeltme, bölümlerin artmış kullanımı ve bırakılması ve çevreleyen koşulların kati eylemi tarafından -yönetilir. Đç üretimimizin nekadar çok değiştirilmiş olduğunu tespit etmek çok güçtür. Fakat miktarın çok olduğunu ve değişikliklerin uzun zamanlar için miras bırakılabileceğini güvenli olarak ifade edebiliriz. Yaşam koşulları aynı kaldığı sürece, çoğu kuşakta hali hazırda kalıtımsal olan bir çeşitliliğin sonsuz sayıda kuşak için de kalıtımsal olmaya devam edebileceğine inanmak için nedenimiz vardır. Diğer bir yandan çeşitliliğin, bir kez ortaya çıkmış olduğunda, evcilleştirme altında uzun bir zaman sona ermeyeceğine kanıtımız vardır. Ya da sona erdiğine hiç rastlamayız. Çünkü yeni çeşitlilikler hala ara sıra evcil üretimlerimizce oluşturulmaktadır. Çeşitlilik aslında insan tarafından yapılmaz.(sayfa 59) O sadece organik canlıları yeni yaşam koşullarına maruz
136
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
bırakır ve sonra doğa organizasyonu üzerinde rol oynar. Ve çeşitlenmesine neden olur. Fakat insan doğa tarafından ona verilen çeşitlilikleri seçebilmektedir ve seçer ve böylece onları herhangi istenilen tutumda biriktirir. Böylece hayvanları ve bitkileri kendi çıkarı veya zevki için adapte eder. Bunu metodik olarak yapabilir. Ya da ona en yararlı ve en hoşa giden bireyleri soy değiştirme niyeti olmaksızın koruyarak , bilinçsizce yapar. Đnsanın bir soyun karakterini, ardışık her bir kuşakta, eğitimli göz için hariç, belirsiz olacak kadar küçük bireysel farklılıkları seçerek etkileyebildiği kesindir. Bu bilinçsiz seçim süreci, en belirgin ve yararlı evcil soyların oluşumunda aktör olmuştur. Đnsan tarafından üretilmiş birçok soyun geniş kapsamda doğal türlerin özelliklerine sahip oldukları, çoğunun çeşitlilikler mi yoksa başlangıçtan beri belirgin türler mi olduğuna dair içinden çıkılamaz şüpheyle gösterilir. Evcilleştirme altında verimli bir şekilde rol oynamış esasların niçin doğanın hükmü altında etkin rol oynamadığına hiçbir neden yoktur. Tercih edilen bireylerin ve soyların sık sık tekrarlayan varoluş mücadelesi boyunca hayatta kalışlarında, seçilimin gücü ve daimi etkili formunu görürüz. Varoluş mücadelesi kaçınılmaz olarak tüm organik canlılara yaygın olan yüksek geometrik artış oranından çıkar. Bu yüksek artış oranı hesaplamalarla, çoğu hayvan ve bitkinin önemli mevsimler dizisi sırasında ve yeni ülkerelere yerleştirildiklerinde hızlı artışlarıyla kanıtlanır. Hayatta kalması muhtemel olanlardan daha çok birey
137
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
doğmaktadır. Tartıda bir buğday tanesi hangi bireylerin yaşaması hangilerinin ölmesi, hangi çeşitlilik ya da türün sayıca artması ve hangisinin azalması ya da sonunda yok olması gerektiğini belirleyebilir. Aynı türün bireyleri her hususta birbirleriyle en yakın rekabete girdikleri için, (sayfa 60) onlar arasında mücadele genel olarak en çetin olacaktır. Aynı türlerin çeşitlilikleri arasında da yaklaşık aynı şiddette olacaktır. Ve mücadele sonraki çeşitlik aynı sınıfın türleri arasındadır. Diğer bir yandan, mücadele, doğa ölçeğindeki ücra canlılar arasında da sıklıkla çetin geçecektir. Belirli bireylerdeki, her yaşta ve her mevsim süresince, yarışa giriştikleri ya da küçük oranda olsa bile çevreleyen fiziksel koşullara daha iyi adapte olanlar üzerinde en küçük avantaj uzun vadede dengeyi döndüreceklerdir. Ayrı cinsiyetlere sahip hayvanlarda, çoğu durumda erkekler arasında dişilere sahip olmak için bir mücadele olacaktır. En güçlü erkekler ya da hayat koşullarıyla en başarılı şekilde mücadele etmiş olanlar, genel olarak en çok ürünü bırakacaklardır. Fakat başarı sıklıkla özel silahlara, savunma araçlarına, cazibeye sahip erkeklere bağlıdır. Ve küçük bir üstünlük galibiyete götürecektir. Jeolojinin açıkça belirttiği gibi; her bir arazi büyük fiziksel değişimler geçirmiştir. Organik canlıların doğanın hükmü altında evcilleştirme altındalarken kiyle aynı şekilde çeşitlendiğini keşfetmeyi ummuş olabiliriz. Doğanın hükmü altında eğer herhangi bir çeşitlilik mevcut olmuşsa eğer,
138
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
eğer doğal seçilim işin içine girmediyse, bu olağanüstü bir gerçek olacaktır. Doğanın hükmü altında çeşitliliğin miktarının tam anlamıyla kısıtlı bir nicelik olduğu sıklıkla ileri sürülmüştür, Fakat iddia kanıttan uzaktır. Đnsan, sadece dış karakterler üzerinde etkin olmasına rağmen ve sıklıkla değişken bir halde, kısa bir sürede evcil üretimlerine sadece bireysel farklılıklar ekleyerek büyük bir sonuç ortaya çıkarabilir. Ve herkes, türlerin bireysel farklılıklar sunduklarını kabul etmektedir. Fakat bu farklılıklar yanında, tüm doğa bilimciler sistematik çalışmalarda kayda değer olacak yeterlilikte belirgin olduğu düşünülen doğal çeşitliliklerin de var olduğunu kabul ederler. Kimse farlılıklar, küçük çeşitlilikler ya da daha açık belirtilmiş çeşitlilikler, alt türler, türler arasında herhangi bir ayrım belirtmemiştir. Ayrı kıtalar üzerinde ve aynı kıtanın farklı bölümleri üzerinde, her hangi bir çeşit bariyerle ayrıldıklarında, öyle çok sayıda form ortaya çıkar ki bunu bazı deneyimli doğa bilimciler çeşitlilik olarak, diğerleri coğrafik soylar ya da alt türler olarak ve diğerleri de yakından benzer türler olmalarına rağmen, farklılık olarak sıralamaktadır. Öyleyse, eğer hayvanlar ve bitkiler çeşitleniyorlarsa, bırakalım ufak ve yavaş şekilde olsun. Niçin değişimler ya da bireyler, herhangi bir yönden yararlı olan farklılıklar korunmamalıdır ve doğal seçilim ya da en uygun olanın hayatta kalışı yoluyla niçin biriktirilmemelidir? Değişen ve karışık yaşam koşulları altında, doğanın yaşayan, sıklıkla artan ürünlerine yararlı çeşitlilikler niçin korunmamalı ve
139
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
seçilmemelilerdir? Uzun yıllar boyunca rol oynayan ve sabit bir şekilde tüm yapıyı, bünyeyi ve her bir varlığın alışkanlıklarını inceleyen, iyiyi destekleyen ve kötüyü reddeden bu güce nasıl bir kısıtlama konabilir? Ben, her bir formu yavaşça ve güzelce yaşamın karışık ilişkilerine adapte etmekte, bu güce hiçbir kısıtlama göremiyorum. Gelecekte daha önemli araştırmalar için açık alanlar görmekteyim Psikoloji bay Herbert Spenser tarafından hali hazırda iyi şekilde konulmuş, her bir akli gücün ve kapasitenin derece derece gerekli edinimi temelleri üzerine kurulacaktır. Đnsanın ve onun tarihinin kökeni üzerine çok ışık tutulacaktır. En yüksek saygınlıktaki yazarlar, her bir türün bağımsız olarak yaratıldığı görüşünden tamamıyla tatmin olmuş görünürler. Benim düşünceme göre, dünyada, geçmişteki ve bugüne ait nüfusun üretimi ve soylarının tükenmesinin, bireylerin doğumunu ve ölümünü belirleyenler gibi ikincil sebepler nedeniyle olmuş olması gerektiği hususu üzerine yaratanca bastırılmış kurallardan ne bildiğimizle daha iyi uzlaşır. Tüm canlılara özel varlıklar olarak değil de soyla devam eden kambriyen sisteminin ilk yatağı biriktirilmeden önce yaşamış oldukça çok canlının dölleri olarak baktığım zaman,(sayfa 62) bana asilleştirilmiş oldukları görünür. Geçmişten yargıya vararak, kesin olarak hiçbir canlı türünün, uzak bir geleceğe olan değiştirilmemiş benzerliğini iletmeyeceği sonucunu çıkarabiliriz.
140
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Şuan yaşayan türlerin çok azı uzak bir geleceğe herhangi bir çeşit ürün iletecektir. Çünkü tüm organik canlıların gruplandırıldıkları tutum, her bir soydaki türlerin daha büyük bir sayısının ve çoğu familyadaki tüm türlerin hiçbir döl bırakmamış olduklarını ve soylarının tamamıyla tükenmiş olduğunu gösterir. Belirli bir yere kadar, daha geniş ve baskın gruplara ait genel ve yaygın türlerin olacağını önceden haber vermek için geleceğe kahince göz atabiliriz. Yaşamdaki tüm canlı formları Kambriyen çağından uzun yıllar önce yaşamış olanların soyundan gelen döller oldukları için, kuşakların sıradan ardışıklığının bir kere bile bozulmadığından ve hiçbir felaketin tüm dünyayı terk etmemiş olduğundan emin olabiliriz. Muazzam uzunluktaki, güvenli geleceğe biraz inançla bakabiliriz. Doğal seçilim sadece her bir canlının çıkarına işlediği için, maddi ve manevi tüm yetenekler mükemmelliğe doğru gelişme eğilimidedir. Nemli yeryüzü boyunca sürünen kurtlarla, ordan oraya uçuşan çeşitli böceklerle, çalılıklarda şarkı söyleyen kuşlarla birlikte, çok çeşitli bitkilerle kaplanmış“tangled bank”’i düşünmek ve birbirlerinden çok farklı ve çok karmaşık bir tutum içinde birbirlerine bağımlı olan bu ayrıntılı olarak düzenlemiş formların hepsinin etrafımızda rol oynayan kurallarca üretildiğini dile getirmek çok ilginçtir. En geniş anlamda ele alınırsa, bu kurallar; Roprödüksiyonla Büyüme; röprodüksiyonla hemen hemen kastedilen Kalıtım; yaşam koşullarının dolaylı ve dolaysız eyleminden ve kullanım ve bırakımdan Çeşitlilik; Yaşam Savaşımına ve sonuç olarak daha az gelişmiş formların Karakter Iraksanmasını ve Soy Tükenmesini gerektiren
141
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Doğal Seçilime neden olmak için çok yüksek artış oranı. Bu nedenle doğa savaşından, açlık ve ölümden sonra, ortaya çıkarma yeteneğimizin olduğu en engin obje, daha yüksek düzey hayvanların üretilmesi direkt olarak izler. Bu dünya görüşünde sayılı gücüyle, Yaratıcı tarafından başlangıçta birkaç ya da bir forma üflenmiş olarak bir ihtişam vardır. Ve şöyle ki; bu gezegen yer çekiminin sabit kurallarına göre döndüğü sürece, çok basit bir başlangıçtan, en güzel ve en muhteşem sonsuz formlar var olmuştur ve evrim geçişmiş olarak var olmaktadır.
.
Sir humphry davy
Kimya felsefesinin öğeleri
Humphry Davy, meşhur doğa filozofu,17 Aralık 1778 yılında Đngiliterenin Petzanze eyaletinde doğdu. 17 yaşında bir eczacı çırağı ve 19 yaşında doktor Beddoes’in Bristol’daki Pnömatik Enstitüsünde asistan oldu. Gülme gazının fizyolojik etkilerini keşfetti ve böylece kimyager olarak öyle dikkate değer bir ün elde etti ki 22 yaşındayken öğretim görevlisi olarak ve bir yıl sonra Royal Society’de profesör olarak atandı. 1813 yılından itibaren on yıl boyunca tarımsal araştırmayla meşgul oldu. 1813’te “Tarım Kimyasının Öğeleri” ni
142
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
yayınladı. Aynı on yıl boyunca kimyasal birleşimin doğası üzerine önemli araştırmalar yürüttü. Ve potasyum, sodyum, stronsiyum, magnezyum ve klor elementlerini izole etmeyi başardı. 1812 yılında şövalyelik nişanı verildi ve Bayan Apreece’le (nee jane kerr.)evlendi. 1815’te patlayıcı gazların doğasını inceledi ve Davy emniyet lambasını icat etti. 1818’de baronet payesi aldı. Ve iki yıl sonra Royal Society’nin başkanı seçildi. 29 Mayıs 1929’da Geneva’da öldü. Davy’nin “Kimya Felsefesinin Öğeleri”, ki özeti burada verilmektedir, Tarım Bakanlığı hükmünde verilmiş derslerin içeriği olarak 1812’de bir ciltte yayınlandı.
I-maddenin formu ve değişimi
Canlıların ve dış dünyadaki cisimlerin formları ve görünümleri neredeyse sonsuz derecede çeşitlidir ve devamlı değişim durumundadırlar. Genelde, madde dört formda bulunur: (1)katı, (2)sıvı, (3)gaz, (4) eterik maddeler.
1-Katılar. Katı maddeler, onlara ne tür mekanik form verilirse verilsin korur: atomları zorlukla bölünebilir. Ve bölündüklerinden sonra da kolayca bir araya getirilemez. Ya esnek, ya da tam tersi olabilirler ve katılık, renk, opaklık, yoğunluk, kütle, hacim ve kristalsiyseler kristalsi formda birbirlerinden ayrılırlar.
143
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
2-Sıvılar –sıvı maddeler, ufak miktarda oldukları zaman, küresel bir şekil yansıtır. Atomları hareket özgürlüğüne sahiptir. Yoğunluk ve kararlılık, renk ve opaklık yönlerinden birbirlerinden ayrılırlar. Genellikle sıkıştırılamaz olarak kabul edilirler, onları sıkıştırmak için çok büyük bir mekanik baskı gereklidir.
3- Gazlar. Gazlar atmosferde serbest halde bulunurlar; fakat hapsedilmeleri mümkündür. Atomları büyük ölçüde hareketlidir. Sıkıştırılabilir ve yayılarak büyüyebilirler. Hacimleri onları sıkıştıran kütleleriyle ters orantılıdır. Bilinen tüm gazlar geçirgendir. Ve sadece iki ya da üç çeşit renkte mevcuttur. Özellikle yoğunluk bakımından birbirlerinden ayrılırlar.
4- Uçucu maddeler. Uçucu maddeler tarafımızca sadece, duyu organlarımıza ya da diğer maddelere etki ettiğindeki hareket durumlarıyla bilinirler. Ve hapsedilmeye elverişli değillerdir. Uzayda hareket halinde böyle bir maddenin varlığından şüphe edilemez. Eterik maddeler ya doğalarıyla ya da hareket etkileriyle birbirlerinden ayrılırlar. Çünkü etkiler yaratmaktadırlar. Örneğin radyan ısı ve değişik türlerde ışık. Tüm bu madde formları aktif güçler altındadırlar, örneğin yer çekimi, kohezyon, ısı, kimyevi ve elektriksel çekim. Ve bunların üzerine şuan yoğunlaşmamız gerekmektedir.
144
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
1.Yer çekimi. Atmosfere bir taş fırlatıldığı zaman, hemen yeryüzüne doğru iner. Bu yer çekimi nedeniyledir. Evrendeki tüm büyük hacimler aynı kuvvet tarafından birbirlerine doğru itilir. Hacimler yer çekimiyle karşılıklı olarak birbirlerine çekilirler. Fakat daha küçük hacim oran olarak diğerinden daha çok çekilir. Bundan dolayı yer çekimi gücünün doğrudan kitle bakımından çeşitlilik gösterdiği söylenir. Yer çekimi uzaklıkla da değişir. Ve uzaklığın karesine ters orantılıdır. 2-Kohezyon. Kohezyon katı formları koruyan ve sıvılara küresellik veren bir güçtür. Genellikle sadece hacimlerin yüzeyinde ya da yakın temaslarında rol oynadığı söylenir; fakat durum bu şekilde görünmez.(sayfa 66) Kesin olarak küçük mesafelerde çok daha büyük bir enerjiyle rol oynamaktadır. Fakat küçük miktardaki sıvı maddelerin küresel formları sadece oluşturuldukları tüm bölümlerin birbirleri için çekimleriyle üretilebilir. Ve bu çekimlerin çoğu hissedilir uzaklıklarda uygulanmalıdır. Böylece yer çekimi ve kohezyonun, çekimin aynı genel gücünün sade değişimleri olmaları mümkün olabilir. 3- Isı. Organlarımız üzerinde ısı hissine sebep olan bir hacim, öyle bir etkisi olmayan başka bir hacimle bağlantıya sokulduğunda, Sıcak hacim bağlantı kurar ve belirli derece ısı iletme gücünü kaybeder. Ve diğer hacim genleşir. Farklı katı ve sıvılar ısıtıldıklarında farklı şekillerde genleşirler. Ve sıvıların genleşme gücü, genelde, katılarınkinden daha büyüktür.
145
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Hacimlerin yoğunluğunun genleşme yoluyla azaltılması gerektiği açıktır. Atomları hareketli olan sıvıların ve gazların durumunda da, önemli birçok fenomen bu koşullara bağlıdır. Örneğin, ısı, sıvı ve gazlara uygulanırsa, ısınan atomlar yerlerini değiştirip yükselirler. Ve okyanuslardaki ve atmosferdeki akımlar muhtemel suretle bu hareket nedeniyle oluşmaktadır. Hacimlerin ısı hissini nakletme kapasitesinde olduklarında genleşmeleri kuralına çok az istisna bulunmaktadır. Ve bu istisnaların hacimlerin yapılarında bazı kimyasal değişikliklere ya da kristalsi düzenlerine bağlı oldukları görülür. Hacimlerin sahip olduğu ısıyı nakletme ya da alma gücü sıcaklık olarak bilinir. Ve bir hacmin, genleşmeye ya da atom çelişkisine sebep olmasına oranla bir diğerine göre düşük ya da yüksek olduğu söylenir. Farklı sıcaklıktaki farklı hacimlerin eşit hacimleri, aynı sıcaklığı elde edene dek bağlantıda kalmaları için zorlandıkları zaman, Bu sıcaklığın, aynı hacmin eşit yoğunlukları durumunda olacak olan gibi, kestedilen sıcaklık olmadığı gözlemlenir. (sayfa 67) Bu nedenle eğer yüz derecedeki yarım litre civa elli derece suyla karıştırılırsa, sonuçta ortaya çıkan sıcaklık 75 derece değil de 70 derece olur; Civa 30 derece kaybetmiştir. Oysaki su sadece 20 derece kazanmıştır. Bu farklılığın, hacimlerin ısı için farklı kapasitelerine, bağlı olduğu söylenmektedir. Farklı hacimler sadece, ısı için olan kapasitelerinde farklılık göstermezler, fakat aynı zamanda ısıyı farklı derecede çabuklukla elde ederler. Bu son farklılık hacimlerin ısıyı iletmek için farklı güçlerine bağlıdır. Ve kural olarak en yoğun
146
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
hacimlerin, ısı için en az kapasiteyle, en iyi iletken madde oldukları fark edilecektir. Isı ya da itme gücü, kohezyonun çekimine antagonist bir güç olarak düşünülebilir. Böylece katı maddeler, belirli bir sıcaklık artışıyla, sıvılaşırlar. Sıvılar gazlaşır; ve tam tersine sıcaklığın azalımıyla, gazlar sıvı ve sıvılar katı hale gelir. Katı, sıvı, gazların eterik maddelere dönüşümünün kanıtları belirgin değildir. Isınmış hacimler parlak olurlar ve hacimleri belli bir mesafede etkileyen radyan ısı yayarlar. Ve bu nedenle moleküllerin, ısınmış hacimlerden büyük hızla çıkarıldığı; ki bunun organlarımızda eyleme geçerek ısı ya da ışık hissini ürettiği ve diğer hacimlerin moleküllerine iletilen hareketlerinin onları genleştirme gücüne sahip oldukları ele alınabilir. Fakat hacimler tarafından ısıtmada çıkarılmış radyant maddelerin özel maddeler oldukları ve sıradan maddenin bu formu üstlenmeye elverişli olmadığı söylenebilir. Ya da radyasyon fenomenlerinin gerçekte uzayda heryerde var olan yaygın maddeye iletilen hareketlere bağlı oldukları ifade edilebilir. Hacimlerin durumlarını sıvıdan katıya değiştirdikleri sıcaklıklar, genel olarak kesin olmalarına rağmen, hareket, baskı gibi birkaç koşul tarafından etkilendirilir. Katı maddeler sıvılara ya da sıvılar gazlara dönüştürüldükleri zaman, (sayfa 68) sıcaklıkta daima bir ısı düşmesi meydana gelir. Ve tam tersi gazlar sıvılara ya da sıvılar katılara dönüştürüldüklerinde sıcaklıkta bir ısı artışı oluşur. Bu durumda gizli ısının emildiği ya da dışa verildiği söylenir.
147
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Isı yoluyla genleşme, hacimlerle birleşme ve atomlarını birbirlerinden ayırabilme kapasitesindeki keskin bir sıvının ya da kaloriğin ve gizli ısının emilimi ve serbest bırakılmasının bu esas üzerine açıklanabileceği ileri sürülerek izah edilmiştir. Fakat başka bir çok gerçek, teoriyle bağdaşmaz. Örneğin metal, friksiyonca bir zaman sıcak tutulabilir. Böylece, eğer kalorik emiliyorsa, tükenmez miktarda var olmalıdır. Hassas deneyler göstermiştir ki ; hacimlerin ısıtıldıklarında, kütleleri artmamaktadır. Katılarda, moleküllerin sabit titreşim hareketi durumunda oldukları, en sıcak hacimlerin moleküllerinin en yüksek hızda ve en geniş alan boyunca hareket ettiği, sıvı ve gazlarda moleküllerin sadece titreşim hareketi değil; ayrıca farklı vektörel hızlarla kendi çaplarında bir harekete sahip oldukları ve eterik maddelerde moleküllerin kendi çaplarında hareket ettikleri ve uzayda doğru çizgide nüfuz ederek birbirlerinden ayrıldıkları öne sürülürse, tüm ısı fenomenlerini açıklamak mümkün görünür. Sıcaklığın, titreşimlerin vektörel hızına, daha büyük alanlarda uygulanan hareket kapasitesinin artmasına bağlı olduğu ortaya çıkarılabilir. Ve katıların sıvılara ya da gazlara dönüşümü sırasında sıcaklığın düşmesi, moleküllerin hacim sıvı ya da gaz formuna döndüğü an kendi eksenleri etrafında dolanımı neticesinde titreşim hareketi kaybı fikri üzerinden ya da moleküllerin daha geniş boşluklar boyunca hareketi neticesinde titreşim serililiğinin kaybından açıklanabilir. 4-Kimyasal çekim. Yağ ve su birleşmeyeceklerdir. Birbirleri için hiçbir kimyasal çekimleri ya da benzerlikleri olmadığı söylenir. Fakat eğer, yağ ve sudaki potasyum
148
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
çözeltisi (sayfa 69) karıştırılırsa, yağ ve çözelti karışır ve sabun meydana getirirler. Ve birbirlerini kimyasal olarak etkiledikleri ya da birbirlerine kimyasal benzerliklere sahip oldukları söylenir. Hacimlerin özelliklerini değiştirmesi, kimyasal birleşimin genel özelliğidir. Böylece kimyasal aşındırıcı ve keskin tadı olan maddeler, yumuşak ve tatsız duruma gelebilirler. Katılar sıvılara ve katılar ve sıvılar gazlara dönüşebilirler. Hiçbir hacim diğer bir hacim üzerinde herhangi hissedilir bir uzaklıktan kimyasal etkide bulunmayacaktır. Kimyasal eylem için gözle görülür bir bağlantı gereklidir. Hacimlerin atomlarındaki hareket özgürlüğü ya da kohezyon isteği büyük oranda eyleme yardımcı olur. Ve öncelerde, içlerinden biri gaz ya da sıvı olmadan, hacimlerin birbirleri üzerinde kimyasal rol oynayamadıklarına inanılmaktaydı. Farklı hacimler farklı derecede güçle bir araya gelirler. Ve bu nedenle bir hacim, diğerlerini birleşimlerinin bazılarından ayırabilme kapasitesindedir. Ve neticede, farklı bileşimlerin ortak dekompozisyonu meydana gelir. Bu çift ilginlik ya da karışık kimyasal ilginlik diye adlandırılmıştır. Bilinen bütün bileşimlerde, elementlerin miktarları birbirlerine kesin rasyodadır. Şu açıktır ki; bu rasyolar numaralarla ifade edilebilir. Ve eğer bir numara bir hacmin birleştiği en küçük miktarı göstermesi için görevlendirilirse, aynı hacmin diğer tüm miktarları bu sayının katsayıları olacaktır. Ve bozulmamış hücrelerin bilinen birleşmeye girdikleri en az miktarlar, oluşturdukları bileşiklerin yapısı öğrenilebilir. Birleşimle açığa çıkarılan birleşmeyle ifade edilen en az miktarlarda kimyasal olarak birleşen elementler
149
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
ve diğer tüm elementler miktarlarının birleşmeyle ilişkilerince simgelendirilir. 5.Elektriksel çekim. Nemli bir cilalı cam plağa, hızlıca sürtülen kuru ipekli kumaş parçası cama yapışma özelliği kazanır. Hem cam hem de kumaş, birbirlerinden ayrılırlarsa, hafif maddeleri çekerler. Hacimlerin elektriksel uyarılmış oldukları söylenir. Muhtemelen, birbirlerinden faklılık gösteren tüm hacimler birbirlerine sürtüldüklerinde ya da bastırıldıklarında elektriksel olarak uyarılmış olurlar. Elektriksel uyarım iki çeşit ortaya çıkar. Bir ipek kumaşla uyarılmış cama sürülen bir mıknatıs, metallerce uyarılmış ipek kumaşa sürülen mıknatısı geri iter. Đpek kumaşla uyarılmış camdaki gibi aynı doğanın elektriksel uyarımı, vitreus ya da pozitif olarak ve zıt doğanın elektriksel uyarımı resinous ya da negatif olarak bilinir. Elektrik verilmiş bir hacimle dokundurulan bir cam çubuk, sadece bağlantı noktaları çevresinden elektriklenir. Tam tersi, bir cam çubuğun üzerine asılmış ve elektrikli bir yüzeyle bağlantıya sokulmuş bir metal çubuk hemen bütünüyle elektriksel olur. Cam iletken olmayan ya da yalıtkan bir madde; ve metal ise iletken bir madde olarak adlandırılır. Đletken olmayan ya da tam anlamda iletmeyen bir madde, iletken bir maddenin üzerine konulmuş ince bir plaka olması koşuluyla, uyarılmış elektriksel bir hacimle bağlantıya sokulduğunda, bağlantının zıt yönündeki yüzey, uyarılmış hacme zıt elektrik kazanır. Plaka uzaklaştırılırsa zıt durumlarda iki yüzeye sahip olduğu bulunur. Eğer iletken bir madde uyarılmış bir hacmin yakınlarına getirilirse- aralarında iletken olmayan hava bulunarak– uyarılmış hacme zıt olan
150
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
iletkenin ekstremitesi zıt kıvıllık kazanır. Ve diğer ektremite, yerle bağlantısı olan bir hacme zıtsa, aynı kıvıllığı kazanır. Ve orta nokta hiçbir şekilde elektriksel değildir. Bu indüklenmiş kıvıllık olarak bilinir. Elektriksel etkinin yaygın gösterimi çekim ve itimlerdedir. Fakat kıvıllık kimyasal fenomenler de üretir. Bir noktada birbirleriyle bağlantıda olan çinko ve bakır parçası aynı miktar suyla diğer noktalardan da bağlantıya sokulursa, çinko paslanacaktır ve oksijeni sudan bakırla bağlantıda olmadığı zamankinden çok daha hızlı çekecektir. Ve eğer sülfürik asit eklenirse, çözülmemesine ya da üzerinde etki yaratılmamasına rağmen, bakırdan yanıcı hava globülleri yayılır. Elektriksel etkilerle bağlantılı olan kimyasal fenomenler, farklı metallerin ve sıvıların başkalaşmasıyla elektriksel etkinin arttırıldığı karışımlarla daha da iyi gösterilebilir .-Ünlü galvanik piller. Bu pillerin birleşenlerine ayrılması öyle güçlüdür ki çözünmez bileşikler bile enerjilerine karşı koyamazlar. Çünkü cam, baryum sülfatı, flüorit vb. bile yavaş yavaş etki altında bırakılır. Ve alkalin, topraksı ya da asit madde her zamanki düzende uçlara taşınır. En kuvvetli voltaik birleşimler, çok büyük enerjiyle birbirleri üzerinde kimyasal rol oynayan maddelerce oluşturulur. Ve böyle maddeler, hiçbir kimyasal değişim geçirmedikleri için, hiçbir elektrik kuvveti sergilemezler. Bu nedenle metallerin elektrik kuvvetlerinin tamamen kimyasal değişiklikler nedeniyle olduğu iddia edildi. Fakat durum böyle değildir. Çünkü hiçbir kimyasal değişim gözlenemese bile, değme elektrik meydana çıkarmaktadır.
151
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
II-Radyan ya da eterik maddeler
Benzer termometreler güneş ışığı huzmesinin farklı bölümlerine yerleştirildiği zaman, farklı renkli ışınlarda farklı etkilerin yaratıldığı keşfedilir. En büyük ısı kırmızı ışınlarda ortaya çıkar. En az mor ışınlarda görülür. Ve görülebilen hiçbir ışığın olmadığı kırmızı ışının arkasındaki alanda sıcaklık artışı hepsinden fazladır. Bu gerçeklerden yola çıkarak; güneş tarafından karanlıkta bırakılan bir maddenin ışık olmadan ısı üretme kuvvetinin olduğu ve ışınlarının görülenlerden daha az kırılgan olduğu açıktır. Isı üreten görünmeyen ışınların, görülebilir ışınların refraksiyon olmalarıyla aynı bağlamda, yansıtma yetenekleri vardır. Işıkla ve ışıksız ısı üretebilen ışınlar (sayfa 72) sadece güneşten değil; ayrıca özel aktörler ya da değişimler altındaki dünyanın yüzeyinde bulunan hacimlerden de kaynaklanırlar. Eğer örneğin, tutuşturulmuş bir hacmin yanına bir termometre tutulursa, sıcaklığın yüksekliğiyle bağlantılı olan bir etki alır. Bu kısmen havanın iletken kuvvetiyle ve kısmen bir anda fark edilir bir mesafeye iletilmiş güçle üretilir. Bu etki karasal ısının ışınımı diye adlandırılır. Hacimlerin sıcaklığının, ısı üreten ışınlarca etkilendikleri durum, farklı maddeler için değişkendir. Ve renkleriyle son derece bağlantılıdır. En çok ışığı emen ve en azını yansıtan hacimler, güneşe ya da karasal ışınlara maruz bırakıldıklarında
152
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
en çok ısınmaktadırlar. Siyah hacimler, genel olarak, kırmızılardan daha çok ısınır; kırmızlar yeşillerden; yeşiller sarılardan ve sarılar da beyazlardan daha çok ısınırlar. Metaller topraksı, taşsı hacimlerden ya da hayvan ve bitki maddelerinden daha az ısınırlar. Cilalanmış yüzeyler sert olanlardan daha az ısınırlar. Sıcaklıklarını ısı ışınlarınca kolay bir şekilde yükselten hacimler, aynı zamanda kendi ışınımlarınca çok kolay soğutulanlardır ya da aynı sıcaklıkta en çok ısı veren ışını yayanlardır. Metaller camlardan daha çok, camlar hayvansal ve bitkisel maddelerden daha az ışık yayarlar. Ve kömür şimdiye kadar deney konusu yapılmış herhangi bir hacmin en yüksek ışın yayma gücüne sahiptir. Radyan madde kısmen ısıtma kuvveti yoluyla ve kısmen diğer bazı özel ve özgün etkiler yoluyla kimyasal değişimler üretme gücüne sahiptir. Böylece klor ve hidrojen, karışımları güneş ışığı huzmesine maruz bırakıldıklarında, ısı, patlama üretmek için yetersiz olmasına rağmen, infilak eder. Eğer nemli bir gümüş, güneş spektrumunun farklı ışınlarına maruz bırakılırsa, herhangi bir ışık olmadan ısıya yol açan en az kırılgan ışınlarca üzerinde hiçbir etkinin üretilmediği, küçük bir renk atmasının sadece kırmızı ışınlar tarafından üretileceği, karartma etkisinin spektrumun mor tarafına doğru daha yoğun olacağı, ve hiçbir hissedilir ısının ya da ışığın olmadığı morun ötesinde bir boşlukta, kimyasal etkinin çok belirgin olacağı keşfedilecektir. Bu nedenle ısı ve ışık üretenlerden daha kırılgan ışınların var olduğu görülür. Refraksiyonun ve güneş ışık hüzme etkisinin genel gerçekleri, elektrik aktörlerine bir kıyaslama sunar.
153
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Genel olarak, doğada güneş ışınlarının etkisi oldukça karıştırılır. Sağlıklı bir bitki örtüsü güneş ışığı huzmeleri ve ışığın varlığına bağlıdır. Ve ısı sebze sularına akışkanlık ve devinirlik verirken, aynı zamanda kimyasal etkiler ortaya çıkarılır. Oksijen onlardan ayrılır ve yanıcı bileşimler oluşturulur. Işıksız kalmış bitkiler beyazlaşır ve aşırı miktarda sakarin ve su molekülü içerirler. Ve çiçekler renk çeşitliliğini güneş ışığı huzmelesinin etkilerine borçludurlar. Hayvanlar bile güneş ışınların varlığına ihtiyaç duyarlar ve renklerinin bu ışınların kimyasal etkilerine bağlı olduğu görülür. Radyan maddenin esas işleyişine açıklama getirmek için iki hipotez üretilmiştir. Đlkinde evrenin, titreşim duruma getirildiğinde, vizyon duyularını oluşturan görme organlarımız ve güneşsel ve karasal ışınlar tarafından neden olunan diğer fenomenler üzerinde o etkileri yaratan oldukça nadir elastik madde içerdiği öne sürülür. Đkincisinde moleküllerin, parlak ve ısı üreten hacimlerden, büyük hızla çıkarıldıkları ve etkilerini, hareketlerini maddelere naklederek ya da içlerine girip bileşimlerini değiştirerek ürettikleri ortaya çıkarılmıştır. Newton ışık ışınlarının farklı kırılabilirliklerini, farklı boyutlardaki moleküllerden oluştuklarını ileri sürerek açıklamaya çalışmıştır. Aynı büyük adam ışığın ve yaygın maddenin birbirlerine dönüştürülebilir olup olmadıkları şüphesini ortaya koymuştur. Ve hissedilir sıcaklık fenomenlerinin, hacimlerdeki moleküllerin titreşmesine bağlı oldukları fikrini benimseyerek, titreşimlerin belli bir yoğunluğunun molekülleri boş bir alana yollayabileceğini ve doğru çizgilerdeki hızlı bir harekette moleküllerin, kendi
154
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
hareketlerini kaybederek, karasal hacimlerin moleküllerine bir titreşim hareketi iletebileceklerini iddia eder.
Michael Faraday
Elektrikte deneysel araştırmalar
Michael Faraday Yorkshire’lı bir demircinin oğlu olarak, 22 Eylül 1791’de Londra’da doğdu. Yirmi yaşındayken, Royal Enstitüsü’nde konferanslarına katılmış olduğu Sir Humpry Davy’ye asistan oldu. 25 Ağustos 1867’de kapanan ışık saçan yaşamının geri kalanında burada çalıştı. Faraday’ın ünü, çalışmaları onları bir kanı için nitelendirenler arasında, ölümüne dek, ondan sonra da çok büyük olmasına rağmen, durmaksızın arttı. Araştırmaları çağ yapıcı özellikteydi ve Faraday kimyaya hakim olmaya başlayan, elektriğin modern biliminin şüphesiz kurucusuydu. Faraday öğretim üyesi olarak sivrildi ve hatta çocuklara ders verme üstün tecrübesine bile katlanabildi. Faraday’ın “Elektrikte Deneysel Araştırmalar”ı bilim tarihindeki en dahice bazı deneylerin kaydıdır. Araştırmalarının gidişatında, önemli sonuçlara sahip olmuş buluşlar yaptı. Elektriksel indükleme ve elektrolizi buluşu eşit önemdeyken, mıknatısların ortak ilişkileri ve elektrik akımı
155
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
ileten telleri buluşu modern dinamonun ve içerdiği her şeyin başlangıcı oldu. Araştırmaların çoğu özetlemek için çok teknikseldir. Sunulanlar tutum ve metotlarına temsilendir.
I- Atmosferik manyetizma
Atmosferin ağırlıkça dokuzda ikisinin, sıcaklığındaki değişimler, yoğunlaşmalar ya da seyrekleşmelerce büyük değişimlere maruz bırakılan, büyük ölçüde manyetik bir hacim olduğunu, dünyanın yüzeyi üzerinde, manyetik kuvvetlerin değişken eğilimleriyle yapılacak çok fazla şeyin olduğuna ikna edilmeksizin, algılamak benim için imkansızdır. Dünya, intizamsızca düzenlenmiş ve birbirine karışmış paramanyetik ve diyamanyetik maddeler içeren küremsi bir hacimdir. Fakat günümüzde, tümü, güçlü bir mıknatıs bileşimi olarak düşünülebilir. Bu büyük mıknatısın manyetik kuvveti, tarafımızca sadece dünyanın yüzeyinden ve gezegenimizdeki sudan bilinir. Bu yüzeyin içinden ya da karşısından geçen manyetik kuvvet alanlarının çeşitliliği küçük standart mıknatısların üzerindeki eylemleriyle ölçülebilir. Fakat bu çeşitliliklerdeki bilgiler sınırlıdır ve sebebin yukarıdaki havada mı yoksa alttaki yerkürede mi olduğunu bize açıklamaz. Kuvvet alanları kuzey ve güney bölümlerdeki yer küreden yayılırlar ve eksenlerine bağlı olarak ayarlanmış bir ya da iki kısa mıknatısa sahip bir kürenin durumunda olacağı gibi, birbirleriyle ekvatoral bölümde kaynaşırlar. Ve kuvvet alanlarının, kıvrımlı rotalarında boşluk boyunca onlarca bin
156
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
mil genişleyebilmeleri mümkündür. Alanlar boşlukta belli derece bir serbestlikle ilerler. Fakat boşlukta değişiklikler olması mümkündür. Örneğin; manyetik etki iletme gücünü etkileyen sıcaklığındaki değişimler. Buna rağmen, yeryüzü ve uzay boşluğu arasına atmosfer girer. Ve biz atmosferin alt tabakasında yaşamaktayız. Atmosfer eşit oranda karışmış ve manyetik şekilde tek bir ortam olarak rol oynayan dört nitrojen hacmi ve bir oksijen içerir. Havadaki nitrojen, manyetik kuvvet bakımından, yoğun, seyrek olsa da ya da yüksek, alçak sıcaklıkta olsa da, ne paramanyetik ne de diyamanyetiktir. Diğer bir yandan, havadaki oksijen, oksijenin ağırlığının 17 katı kritalize tuz içereren demirin protosülfat çözeltisine eşdeğer olarak, oldukça kütleye kütle, paramanyetiktir. Seyrektildikçe ve sıcaklık aynı kalarak görünüşte seyreltisinin basit oranlarında daha az paramanyetik, hacme hacim olur. Sıcaklığı arttırıldığında –neticesinde genişlemeye olanak verilerek – paramanyetik kuvvetini çok büyük oranda kaybeder. Ve sıcaklığı düşürüldüğünde, paramanyetik durumunun güçlendirildiği neticesine varmak için yeterli sebep vardır. (sayfa 77) Bu özellikleri, oksijen havadaki nitrojenle karıştırıldığında bile korumaktadır. Bu nedenle, atmosfer büyük oranda manyetik bir ortamdır. Bu ortam yoğunluğunda ve sıcaklığındaki her bir değişimle manyetik ilişkilerinde değişikliğe uğratılır ve yer yüzünden çıkan manyetik güçlerin hem yoğunluğunu hem de yönünü etkilemelidir. Ve karasal manyetik kuvvette karşılaştığımız değişikliklerin sebebi olabilmektedir.
157
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Güneş bizi batıda terk ederken, doğudaki bir soğuk hava hacminin yaklaşımınınkine eş bazı manyetik etkiler bekleyebiliriz. Ek olarak, az çok ortalama bir hava sıcaklığı düzenlemesini sona erdiren sayısız koşulların sadece düzende, yönde ve manyetik değişimlerin derecesinde farklılıklar değil, aynı zamanda, çevre nedeniyle, verilen kısa bir periyod için bahsedilen farklardan birçok kat daha büyük olacak kadar geniş farklılıklar vermesi umulabilir. Ve ayrıca oluşumları esnasında bozukluklara sebep olabilirler. Fakat atmosfer yükseklere doğru yoğunlukta azalır. Ve bu azalma elektrik kuvvetinin iletilmesini etkileyecektir. Manyetik yapılardan ve atmosferin durumundan beklenen yıllık değişimlerin sonucu, bana aşağıda bahsedeceğim tarzda görünmektedir. Dünyanın rotasının ekseni, ekliptik düzleme 23° 27' eğiminde olduğu için, iki yarım küre dönüşümlü olarak birbirlerinden daha sıcak ve daha soğuk olacaktır. Soğuk yarımkürenin havası, bahsedilen durumda olduğundan, daha serbestçe manyetik etki yaratacaktır. Diğer yarım kürede, sıcak hava öncesinden daha az çabuklukla etki yaratırken, ondan geçen kuvvet alanları sayıca artacaktır, yoğunluk azalacaktır. Bu sıcaklık etkisinin yanında, sıcak bölümde havanın küçülmesi ve çakışık genleşmesi neticesinde, (sayfa 78)soğuk atmosferde havanın ağır kısmının artışı nedeniyle oluşmuş bir diğer etki daha olmalıdır; ki iki durumun koşulları da her iki yarımkürenin gücünün normal durumdan değişimini arttırma eğilimindedir. Bu nedenle, dünya yıllık rotasını dönerken, bir zamanlar daha soğuk olan daha sıcak yarımküre olur ve sırası geldiğinde, diğer yarım küre manyetik durumunu
158
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
azdan çok yoğuna değiştirirken, o önceleri üstünde olduğu ortalama manyetik yoğunluğun alt derecelerine alçalır.
II- Elektro-kimyasal hareket
Kesin elektrolitik ya da elektrokimyasal hareket teorisi bana göre, ivedi olarak farklı hacimlere ait mutlak elektrik miktarına değinmektedir. Kimyasal gücün her bir hacim için belirli olduğunun ve her bir hacimden salıverebildiğimiz elektriğin belirli ölçülebilen bir kimyasal güce sahip olduğunun farkına vardığımız an, harekete geçirmiş olduğumuz oranı, doğal ortamlarındaki moleküllere ait olan orana bağlayan halkayı keşfetmiş görünürüz. Şuan bileşik hacim miktarının, belli bir elektrik niceliğiyle ne kadar küçük bileşenlerine ayrıldığını gözlemlemek muhteşemdir. İletimi kolaylaştırmak için asitlendirilmiş bir su damlası, örneğin, devam etmesi için üç dakikalık ve çözülmesini etkilemek için dörtte üçlük elektrik akımı gerektirecektir. Akım, kalınlıkta 1/104 inç bir platin teli tüm zaman boyunca havada kıpkırmızı tutacak ve karakalem noktasıyla herhangi bir yerde durdurulursa oldukça göz kamaştırıcı ve daimi bir yıldız ışığı üretecek kadar güçlü olmalıdır. Bu gerekli elektrik miktarının çok güçlü bir ışık flaşına eşit olduğunu söylemek aşırı olmayacaktır. Yine de, bütün elektroliz işlemini tamamladığında, sadece bir damla suyu elementlerine bölmüş olur.
159
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Diğer bir yandan, elektriğin iletimi ve suyun çözülmesi arasındaki ilişki öyle yakındır ki biri diğeri olmadan yer alamaz. Eğer su, sadece sıvı yerine katı bir duruma sahip olmasını içeren derecede değiştirilirse, iletim durdurulur ve çözülme de onunla birlikte durur. İletimin çözülmeye bağlı olduğu ya da olmadığı düşünülse de, iki fonksiyonun aralarındaki ilişki yine de eşit derecede yakındır. Bu yakın ve çift açılı ilişkiyi düşününce, şöyle ki; çözünme olmaksızın, elektrik iletimi ortaya çıkmaz ve belirli bir miktar elektrikten geçen eşit derecede, belirli ve daimi bir miktar su ya da diğer bir madde bileşenlerine ayrılır. Ayrıca aktörün, ki bu elektriktir, aksiyonuna maruz bırakılmış bir hacimdeki elektrik kuvvetlerini bastırmak için görevlendirildiğini düşününce, geçen miktarın, bölünen moleküllerinkine eş değer olması mümkün ve neredeyse doğal bir sonuç olarak görünür. Örneğin, bir damla suyun elementlerini kombinasyon içinde tutan ya da küçük bir miktar oksijen ve hidrojeni, birleşmeleri için atandıklarında uygun dozda suya dönüştüren elektrik kuvveti bir akımın içine sokulabilirse, kesin olarak su damlasının elementlerine bölünmesi için gerekli olan akıma eşit olacaktır. Başka bir deyişle, birleşenlere ayıran elektrik ve belirli bir miktar madde çözünmesiyle geliştirilmiş elektrik benzerdir. Konuya bu bakış açısı, doğal olarak maddenin moleküllerine ait olan sıra dışı miktarda ya da derecede elektrik kuvveti karşı konulmaz fikrini ortaya çıkarır. Bu fikir voltaik pile gönderme yaparak gösterilebilir.
160
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Voltaik bir aletteki elektrik kaynağı neredeyse tamamen kimyasal etki nedeniyledir. Metalleri arasına konan maddelerin hepsi elektrolitlerdir. Ve akım, çözülmeleri olmaksızın aktarılamaz. Eğer şuan bir voltaik yarık ekstremitelerini çözünebilen bir hacimle, örneğin su, bağlantıya sokabilirse(sayfa 80), aygıtlar boyunca devamlı bir akıma sahip olmamız gereklidir. Ve asidin plakalar üzerinde rol oynadığı bölümü ve akımın su üzerinde karşılıklı rol oynadığı bölümü dikkate alabiliriz. Her ikisinde de, hacimlerde birbirinden ayrılmaz iki duruma sahip oluruz. Şöyle ki; bir akımın geçmesi ve çözünme. Bir durumda, akımla bağlantılı olan çözünmeyi; diğerinde çözünmeyle izlenen akımı gözleriz. Her molekülün ya da madde atomunun büyük elektrik kuvveti hususundaki kanımın desteğiyle, bunu uygulayalım. Her biri çapta 1/18 inç, ayrı ayrı 5/16 inçe yerleştirilmiş, bir damla vitriyol yağı, 4 ons damıtılmış yaklaşık 60 fahrenhayt sıcaklıkta su içeren, 5/8 inç derinlikte aside sokulmuş ve diğer uçlarından 18 fit uzunlukta ve 1/18 inç kalınlıkta bakır bir tele bağlı biri platin, diğeri çinko iki tel üçten biraz çok dakikada, tam işlevdeki oldukça geniş ve güçlü elektrik makine levhasının 30 devriyle şarj edilen Leyden pili kadar çok elektrik sağladı. Bu nicelik, bir kere de bir farenin ya da kedinin başından geçerse ışık flaşıyla olduğu gibi öldürülmesine yeterli olmasına rağmen, öyle küçük miktar çinko tel ve onunla bağlantıdaki suyun karşılıklı aksiyonuyla geliştirildi ki ikisinden birinin ağırlığındaki azalma hissedilmez olacaktır. Bu akımla çözünebilen suya gelince, miktar bakımından belli belirsiz olmuş olmalıdır. Çünkü bu üç dakika boyunca platinin yüzeyi
161
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
üzerinde hidrojene ait hiçbir iz ortaya çıkmaz. Bir damla suyun çözünmesi ya da yanılmıyorsam, karşılıklı kimyasal afinite bahşederek bir damla suyun elementleriyle doğal olarak ilişkideki elektrik miktarını eşitlemek için Leyden pillerinin 800,000 kere denildiği gibi şarj edilmesi gerektiği görülür. Bu elektriğin kesin evrimi ve eşdeğer kesinlikte aksiyonu teorisi, ilişkili kesin oranlar ve elektro-kimyasal afinite teorilerini güzelce dengeler. Buna göre; hacimlerin eşdeğer ağırlıkları, basitçe eşit elektrik miktarları içeren ya da doğal olarak eşit elektrik kuvvetine sahip nicelikleridir. Eşdeğer sayıları belirleyen elektriktir. Çünkü elektrik birleştirici gücü belirler. Yahut, atomal ya da frezyoloji teorisini benimsersek, o zaman, birbirlerine sıradan kimyasal aksiyonlarında eş değer olan hacimlerin atomları doğal olarak onlarla bağlantılı eşit elektrik miktarına sahip olurlar. Bu noktada, sanırım Berzelius tarafından elektro-kimyasal afinite teorisi üzerine fikirlerinin gelişimi esnasında öne sürülmüş; güçlü birleşim durumları esnasında geliştirilmiş ısı ve ışık, gerçekleşme anındaki elektrik deşarjının sonucudur, harika fikrini anımsamaktan kendimi alıkoyamıyorum. Fikir, ele aldığım madde molekülleriyle ilişkideki elektrik miktarı, görüşüyle mükemmel bir uyum içindedir. Kesin aksiyonuyla bağlantılı kesin elektrik üretimi, bana göre voltaik pildeki elektrik akımının, kimyasal çözünmeyle ya da daha doğrusu sadece bağlantıyla değil; kimyasal aksiyonla
162
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
devam ettirildiğini kanıtlar. Fakat diğerlerinde olduğu gibi bu noktada da, gerçek bağlantı aksiyonu konusunda fikrimi korumayı diliyorum. Buna rağmen, kimyasal aksiyonun elektriğin kaynağı olduğunu kabul ederek, voltaik pillerimizde, aktif olanın ne de küçük bir parçasını elde eder ve kullanırız! Dile acı gelmeyecek ya da en hassas (sayfa 82) turnusol kağıdımıza neredeyse hiç duyarlı olmayacak kadar zayıf şekilde seyreltilmiş sülfürik asidin içine sokulmuş çapta 1/18 ve uzunlukta yaklaşık yarım inç çinko ve platin teller 1/20 dakikada, herhangi birinin vücudundan gönüllü olarak bir kerede geçmesine izin vereceğinden daha çok elektrik geliştirecektir. Bir damla suyun ve dört damla çinkonun kimyasal afinitelerinin doyumuyla ifade edilen kimyasal enerji, miktar olarak güçlü bir gök gürültülü fırtınanınkine eşit olan elektrik geliştirebilir. Miktarın aktif olduğu salt olarak doğru değildir; yönlendirilebilir. Eş değer görevini yerine getirmesi sağlanabilir. Durum böyle olduğunda, gelişimin ve bu ustaca aktör aksiyonunun daha yakın bir incelemesiyle, pillerimizin gücünü arttırabilir olmamız ya da bugün sahip olduklarımızdan enerji bakımından bin misli üstün olması gereken yeni aygıtlar üretmemiz gerektiğine inanmak için büyük bir nedenimiz olmaz mı?
III- Gymnotus ya da elektrikli yılan balığı
163
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Elektrik fenomenleri ve kuralları inorganik ya da ölü maddelerde belirtildikleri zaman mükemmel oldukları için, etkileri, sinir sistemiyle ve yaşamla ilişkiye girdiğinde aynı kuvvete bağlananla hemen hemen hiçbir mukayese doğurmaz. Elektrikli makine, voltaik pil ve gök gürültülü fırtınayla yaşam sistemine aynı neticeyi sunabilen hayvanların varoluşu, çeşitli doğa bilimcilerce bize tanıtılmakta olduğundan, elektriklerini insanlar tarafından ölü maddelerden üretilen elektrikle teşhis etmek önemli hale geldi. Torpil balığı örneğinde ( elektrikli balıklar familyasına ait bir tür) bu teşhis tamamıyla kanıtlanmıştır. Fakat gymnotus örneğinde yarım kalmıştır. Ve İkinci balığı ele almanın çok daha uygun olduğunu düşündüm. Ele alınmakta olan gymnotus için deney serileri idare ettim. Bunun yanında, iki çeşit elektrik kolektörünün desteğinden yararlanıldı. – biri balıklarla iletişim için bir bakır disk ve diğeri balığın sırt ve yanlarını bir derece sarması için eyer şeklinde bükülmüş bir bakır plaka (sayfa 83). Balığın üstüne konulmuş bu iletkenler birçok elektrik etkisi üretmeye yetecek kadar güç topladılar. Elektrik şoku. Desteklerin biri başının yakınına ve diğeri de kuyruğuna yakın olarak yerleştirildiğinde ortaya çıkan şok çok kuvvetliydi. Destekler birbirine belirli limitlerde yaklaştıkça
164
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
şokun kuvveti azaldı. Destekler ıslandığı zaman, disk iletkenler şoku çok iyi yaydı. Galvanometre. Galvanometre gymnotusun ön ve ardıl kısmına yerleştirilmiş eyer şeklindeki iletkenleri kullanarak kolayca etkilendi. Balığın güçlü bir deşarjı 30 ya da 40 derece defleksiyona sebep oldu. Defleksiyon durmaksızın belirtilen yöndeydi. Elektrik akımı daima hayvanın ön kısmından galvanometre aracılığıyla arka kısımlara doğruydu. İlk kısım bu nedenle harici bir zaman için için pozitifti ve diğer kısım da negatif. Bir mıknatıs meydana getirme. Makaraya sarılmış 22 fit ipekli tek içeren bir heliks devreye konulduğunda ve helikse tav edilmiş bir ibre yerleştirildiğinde, ibre bir mıknatıs haline geldi. Ve her bir atmada polaritesinin yönü, gymnotusun ön kısımdan arka kısmına akan bir akımı işaret etti. Kimyasal çözünme. Bir potasyum iyodür çözeltisinin polar çözünmesi kolaylıkla elde edildi. Isı evrimi. Harris’in termo- elektrometresini kullanarak, bir örnekte hadid ısı artışı gözlemeyebilir olduğumuzu düşündük. Kıvılcım. Uygun bir aparat yardımıyla dört kez kıvılcım elde edildi. Gymnotus’tan sağlanan genel elektrik fenomenleri bu şekildeydi. Ve birkaç durumda, fenomenlerin çoğu birlikte elde edildi. Böylece, bir mıknatıs meydana getirildi, bir galvanometre yönünden saptırıldı ve belki de hayvanın
165
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
elektrik kuvvetinin tek bir deşarjıyla bir tel ısıtıldı. (sayfa 84) Şok, güçlü olduğunda, alt seviyede şarj edilmiş geniş bir leyden pilinki ya da elektrik devresinin sadece bir dakikada tamamlandığı, belki yüz ya da daha fazla plaka çiftine ait iyi bir voltaik pilinki gibidir. Deneylerle bazı elektrik niceliği düşüncelerini şekillendirmek için çaba harcadım ve balığın orta derece tek bir deşarjının, en azından her iki kısmından da kaplanmış 3500 metrekare inç cam içeren, en yüksek seviyede şarj edilmiş, 15 adet bir leyden pilin elektriğine eşit olduğu sonucuna vardım. Bu sonuç deşarjın galvanometre iğnesinde üretebileceği defleksiyon seviyesiyle ve ayrıca elektroliz deneylerinde meydana getirilmiş kimyasal çözünmenin miktarıyla mükemmel bir uyum içindedir. Gymnotus sıklıkla, deşarjlar arasında hemen hemen hiç hissedilir ara olmaksızın çifte ya da üçlü şok sağlar. Şok anında, ön kısımlar pozitif ve arka kısımlar negatif olduğu için, ilk bölümden ikincisine doğru, hayvanı vücudundan dikkate değer bir uzaklığa kadar sarmalayan suyun her kısmı boyunca bir akımın var olduğu sonucuna varılabilir. Hissedilen şok, bu nedenle, destekler en uygun pozisyonda olduğunda, en büyük miktar etrafındaki sudan geçerek, sadece hayvanın o anda deşarj ettiği elektriğin oldukça ufak oranda etkisidir. Bu büyük harici akım, balıktaki, yönü kuyruktan başa doğru olan bir akıma eş değer ve tüm bu dışsal güçlere eş bazı
166
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
etkilerle eşlik edilmelidir. Balıktaki elektriği geliştirme ya da harekete geçirme sürecinin, olmazsa olmaz olarak dışsal akım kadar oldukça hızlı ve bir anlık olmayan içsel akım üretip üretmediğini şu anda söyleyemeyiz. Fakat şok anında hayvan etrafındakilerde sebep olduğu elektrik hissini görünüşte hissetmez. Gymnotus, kendi vücuduyla oldukça çeşitli ilişki içinde olan balığı şaşırtır ve öldürür. İsabet alınmak üzere olan balığın, elektrik geçiren suya sağladığı yüzeyin alanı, şokun etkisini arttırır. Ve balık genişledikçe, bundan dolayı, maruz kalacağı şok da daha büyük olmalıdır.
Mumun kimyasal tarihi
“Bir Mumun Kimyasal Tarihi” Royal Enstitüde “genç dinleyicilere adapte edilmiş” uzun ve dikkate değer Noel Konferansı serilerinin en ünlü konusuydu. Ve bu konfreransların nasıl olması gerektiğine dair nadir olarak tercih edilen bir model olarak kalmaktadır. Deneylerle, örneklerle açıklandılar, fakat bunlara, uygunluk ve ilgi için bağlı kalmadılar.1860-61’de dağıtıldılar ve hepsi yarım yüz yıl eski olmalarına rağmen, almancaya daha yeni tercüme edilmişlerdir.
167
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
I- mumlar ve alevleri
Bu evrenin herhangi bir bölümünün yönetildiği, mumun kimyasal tarihi fenomenlerinde rol oynamayan bir kural yoktur. Fiziksel mum fenomenlerini düşünmekten başka, doğal felsefe araştırmalarına giriş yapabileceğin daha iyi bir kapı yoktur. Ve şu noktada, kızlarım ve oğlanlarım, size ilk olarak mumların nasıl üretildiğinden bahsetmeliyim. Bazısı büyük merak konusudur. Burada, yanışlarıyla ünlü birkaç parça kereste ve ağaç dalı bulunmaktadır. Ve İrlanda bataklıklarından çıkarılan, sert, kusursuz, güç direnişinde iyi iş gören ve yine de bununla birlikte çok iyi yanan; ki bulunduğu yerde, bir mum gibi yandığı ve çok iyi ışık sağladığı için parçalanıp el feneri yapılmaktadır, (sayfa 86) mum ağacı adındaki çok nadir maddenin bir parçasını görüyorsunuz. Ve bu ağaçta, mumun genel doğasının muhtemelen verebileceğim en güzel örneklerinden birine sahibiz. Sağlanan yakıt, bu yakıtı kimyasal aksiyon bölgesine getirmenin yolları ve aksiyon bölgesine aşamalı hava tedariği – ışı, ışık, tümü gerçekte doğal bir mum meydana getiren bu tür küçük odun parçasıyla üretildi. Fakat biz mumların ticarette oldukları hallerinden bahsetmeliyiz. Burada şuan, yaygın olarak daldırma diye adlandırılan bir çift mum bulunmakta. Kesilmiş, bir döngüye
168
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
tutturulmuş, eritilmiş içyağına batırılmış ve üzerinde yağ birikintisi oluşana kadar tekrar çıkarılıp soğutulmuş, koton ipliği uzunluklarından yapılırlar. Buna rağmen bir mum, bilirsiniz, günümüzde sıradan iç yağı mumları gibi yağlı değil, oldukça temizdir. Ve mumdan düşen damlaları, bir şeyi kirletmeden, kazıyarak ve toz haline getirerek hemen hemen temizleyebilirsiniz. Şuan elimde tuttuğum iç yağında ki stearin maddesinden yapılmış stearin mumudur. Daha sonra, bu ispermeçet balinasının arıtılmış yağından üretilen balina yağı mumudur. Ve bunlar da mumların şekillendirildiği sarı balmumu ve saf balmumudur. Parafin adındaki yaygın madde ve İrlanda ’daki bataklıklardan elde edilen parafinden yapılmış birkaç parafin mumu da buradadır. Ayrıca yanımda şuanda Japonya’ dan getirilmiş bir madde de var, kibar bir arkadaşımın bana yollamış olduğu ve mum imalatında yeni bir malzeme olmuş bir çeşit ağda. Bu noktada, mum ışığına gelince, Bir ya da iki tanesini yakacağız ve uygun fonksiyonlarının performansında işlev görmelerini sağlayacağız. Bir mumun lambadan çok farklı bir şey olduğunu gözlemlersiniz. Lamba için, küçük bir miktar yağ alırsınız, kabınızı doldurursunuz, küçük bir karayosunu ya da yapay yollar için hazırlanmış biraz pamuğu içine koyarsınız ve fitilin üst uçunu ateşlersiniz. Ateş pamuktan yağa doğru gittiğinde, durur; fakat üst kısımda yanmaya devam eder. (sayfa 87) Şuan hiç şüphem yok ki; tek başına yanmayacak olan yağın nasıl olur da yanacağı yer olan pamuğun üstüne çıktığını soracaksınız. Şuanda bu konuyu inceleyeceğiz. Fakat
169
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
mumun yanması konusunda bundan çok daha mükemmel bir şey daha vardır. Burada, onu içermek için hiçbir kabı olmayan katı bir cisme sahipsiniz. Bu cisim ateşin olduğu yere nasıl çıkabilir? Ya da sıvılaştırıldığı zaman, nasıl bir arada durur? Bu mum hakkında mükemmel bir şeydir. İlk örnekte çok güzel bir kabın oluşturulduğunu görürsünüz. Hava muma gelirken, mumun ısısıyla üretilen akımın kuvvetiyle yukarı doğru hareket eder. Ve köşeyi içteki bölümden daha soğuk tutmak için, bal bumunun, iç yağın ya da hayvan yağının her tarafını soğutur. İç bölüm durdurulmadan önce, fitilden gidebildiği kadar aşağıya doğru giden alevle erir. Fakat dış taraftaki bölüm erimez. Eğer bir akımı tek bir yönden yaparsam, kabım yamulacak ve sıvı bunun neticesinde taşacaktır. – Çünkü dünyayı birlikte tutan yer çekiminin aynı kuvveti bu sıvıyı da horizontal pozisyonda tutar. Bu nedenle kabın, bu hoş bir şekilde devamlı yükselen, tüm kısımlarında rol oynayan ve mumun dış kısmını soğuk tutan hava akımıyla şekillendirildiğini görürsünüz. Malzemenin sünger gibi olduğu ve kendi yağını tutan İrlandanın bataklık ağacı yağı hariç, hiçbir yakıt bu kabı verme kapasitesinde olmayan bir mum için hizmet etmeyecektir. Şuanda, şekil olarak intizamsız, kesik kesik olan ve bu nedenle bir mum için büyük bir güzellik nedeni olan hoş köşeli kaba sahip olamayan güzel yivli mumları yaktığınızda niçin böyle kötü bir sonuca sahip olduğunuzu görüyorsunuz. Bir sürecin mükemmelliğinin – ki bu onun faydasıdır- mumun için daha iyi güzellik noktası olduğunu göreceğinizi umuyorum. En güzel şey değildir; fakat en iyi rol oynayan şeydir ki; bu bizim
170
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
için en avantajlısıdır. Bu hoş görünümlü, kötü yanan bir mumdur.(sayfa 88) Hava akışı düzensizliği ve böylelikle meydana getirilen kabın kötülüğü nedeniyle, etrafında bir oluk meydana gelecektir. Mumu o kısımda diğer bölümlere göre daha kalın yaparak, kenarından aşağıya doğru giden küçük bir oluğa sahip olduğunuzda, yükselen akım aksiyonunun bazı şirin örneklerini görmeniz mümkündür. Mum yanmaya devam ederken yerini korur ve yakınında dik duran küçük bir sütun oluşturur. Çünkü kalan ağdanın ya da yağın üstüne yükseldikçe, etrafındaki hava daha da iyileşir, daha soğur ve küçük bir uzaklıktan ısı aksiyonuna daha iyi karşı koyar. Bu noktada, mumla ilgili en büyük yanılgı ve yanlışlıklar, diğer birçok şeyde olduğu gibi, sıklıkla, meydana gelmemiş olmamaları taktirde, almamız gereken komutlar verir. Nezaman bir akıbet gerçekleşirse, eğer yeniyse, sebep nedir? Niçin meydana geliyor? demeniz gerektiğini daima hatırlayacaksınız. Ve zaman akışı içinde nedeni bulacaksınız. Sonrasında, bir soruya cevap verecek bu mumlarla ilgili başka bir nokta daha vardır. Bu, sıvının kaptan dışarı, fitile, yanma bölgesine doğru çıktığı yolla ilgilidir. Balmumundan, stearinden, ispermeçetten yapılmış mumlardaki yanan fitiller üzerindeki alevin ağdaya ya da diğer bir maddeye doğru ilerlemediğini, başından sonuna kadar mumu erittiğini fakat kendi uygun konumunu koruduğunu bilmektesiniz. Alt kısımdaki sıvıdan ayrılırlar ve kenarlardaki kaba sokulmazlar.
171
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Mumun, aksiyonunun sonuna kadar, bir bölümünün diğerinin ilerlemesine yardımcı olmasını sağladığının altındaki düzenleme durumundan daha güzel bir örnek hayal edemiyorum. Özellikle alevin ne kadar dinamik bir şey olduğunu, mumu ele geçirdiğinde tahrip etme ve biraz daha yakına gelse mumun normal şeklini değiştirme gücüne ne kadar sahip olduğunu öğrendiğinizde, gitgide yanarak yok olan, alevle asla zorla sokulunmayan bunun gibi yanıcı bir şey göze çok güzel görünür. Fakat alev yağı nasıl ele geçirmektedir? Bununla ilgili çok güzel bir nokta vardır. Yakıtın yanmanın devam ettiği bölüme yayılması ve kayıtsız bir yolla değil de; etrafında meydana gelen aksiyonun merkezinin tam ortasında oldukça güzel olarak biriktirilmesi Kapiler çekme diye adlandırılanladır.
III- Mum ışıltısı
Hava yanma için kesinlikle gereklidir. Ve dahası, temiz havanın gerekli olduğunu anlamanızı sağlamalıyım. Aksi takdirde mantıksamamızda ve deneylerimizde kusurlu oluruz. Burada bir kavanoz hava bulunmaktadır. Mumun üzerine yerleştiriyorum, hakkında söylemiş olduğum şeyin doğru olduğunu göstererek, ilk başta çok hoş bir şekilde yanıyor. Fakat birazdan bir değişim meydana gelecek. Alevin nasıl yukarı doğru uzadığını görün. Hemen zayıflıyor ve sonunda sönüyor. Ve sönüyor, neden? Sadece hava istediğinden değil;
172
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
çünkü kavanoz önceden olduğu gibi şuan da hava dolu. Fakat saf, temiz hava istemektedir. Kavanozda kısmen değiştirilmiş, kısmen değiştirilmemiş hava bulunmaktadır. Fakat yanma için yeterli temiz havayı içermemektedir. Varsayın ki bir mum alıyorum ve gözümüze en parlak görünen bölümünü inceliyorum. Niçin? Mumun sadece dumanı olan bu siyah partikülleri oradan elde ederim. Ve bu akla Dean Swift’in uşaklarına eğlence için tavsiye ettiği eski meşguliyeti getirir. Şöyle ki; bir odanın tavanına mumla bir şeyler yazmak. Fakat nedir o siyah madde? Niçin? O, mumda bulunan karbonun aynısıdır. Mumda açıkça yer alır. Aksi takdirde ona şuanda sahip olmamamız gerekirdi. Londra boyunca duman ve kasvet şeklinde uçuşan tüm o maddelerin, şahsen alevin yaşamı ve güzelliği olduğunu hemen hemen hiç düşünmeyeceksinizdir. Şuan burada alevin geçmesine izin vermeyecek bir süzgeç teli görmektesiniz. Ve sanırım, aksi halde çok parlak olan alevin o kısmına değecek kadar aşağı getirdiğimde, hemen hemen anında onu yatıştırdığını, bir kerede söndürdüğünü ve bir miktar duman ortaya çıkarttığnı hemen hemen o an göreceksiniz. Ne zaman bir madde buharlı bir durum ortaya çıkarmadan yansa,- sıvıya dönüşse de, katı olarak da kalsa, - fazlasıyla ışıltılı olur. Bahsetmekte olduğum, bütün maddeler için uygulanabilirdir. – yansalar da yanmasalar da.- ısıtıldıklarında katı durumlarını korurlarsa, fazlasıyla ışıltılılardır. Ve ışıltısını borçlu olduğu şey mum alevindeki bu katı partiküllerin varlığıdır.
173
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Şuanda burada, yanıp, bize mumun bir kısmı olarak yanıyormuş gibi bir tutumla ışık verecek bir miktar karbon ya da kömür bulunmaktadır. Bir mum alevindeki ısı, ağdanın buharını bileşenlerine ayırır ve karbon partiküllerini serbest bırakır.- Partiküller, ısıtılmış olarak yükselirler, bunun şuan olduğu gibi, kor haline gelirler ve sonra havaya karışırlar. Fakat partiküller, yandıkları zaman, karbon formunda mumdan asla yok olmazlar. Kusursuz şekilde görünmez bir madde olarak havaya infilak ederler ki bunun hakkında daha sonra bilgi edineceğiz. Böyle bir sürecin işlediğini ve kömür kadar pis bir şeyin bukadar göz kamaştırıcı olabilmesini düşünmek güzel değil midir? Görüyorsunuz ki; tüm ışıltılı alevlerin bu katı partikülleri içerdiği sonucu çıkmaktadır. Yanan ve ya mumda olduğu gibi yandıkları esnada ya da barut ve demir tozu durumundaki gibi yandıktan hemen sonra katı partikül üreten Bütün her şey bize bu olağan üstü güzellikteki ışığı sunar.
III- Yanma ürünleri
Mumun yanması sonucunda oluşan belli ürünlerin var olduğunu, bu ürünlerin bir kısmının kömür ya da duman olarak düşünülebilmesinin mümkün olduğunu, kömürün, daha sonrasında yandığında, (sayfa 91) bazı başka ürünleri meydana getirdiğini gözleriz.- Görmemizin gerekli olduğu
174
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
kadarıyla karbonik asit; ve bu üçüncü ürünün ne olduğuna emin olmak için bizi fazlasıyla ilgilendirmektedir. Varsayın ki bir mum alıyorum ve onu bir kavanozun altına yerleştiriyorum. Kavanozun kenarlarının dumanlı olduğunu ve ışığın kuvvetsizce aydınlatmaya başladığını görürsünüz. Görüyorsunuz ki; bu, ışığı sönük yapan ürünlerdir. Ve kenarları oldukça donuk yapan da yine aynı şeydir. Evinize gidip elinize soğuk havada durmuş bir kaşık alırsanız ve onu bir mumun üstüne tutarsanız, - islendirmek için değil- kavanozun olduğu gibi, loşlaştığını fark edeceksiniz. Gümüş bir tabak ya da bunun gibi bir şey alırsanız, deneyi çok daha iyi uygulayacaksınızdır. Loşluğa sebep olan sudur. Ve zorluk yaşanmadan bir likit formunu göstermesini sağlayabiliriz. Ve böylece, hemen hemen tamamıyla yanıcı maddelerle devam edebiliriz. Ve eğer bir mum gibi alev alev yanarlarsa, su ürettiklerini gözleriz. Bu deneyi kendiniz de yapabilirsiniz. Bir demir çubuğun baş kısmı, denemek için iyi bir seçimdir. Ve mumun üstünde yeterince uzun soğuk kalabilirse, üzerindeki damlalarda yoğunlaşmış su elde edebilirsiniz. Ya da bir kaşık, bir kepçe, temiz olması koşuluyla herhangi başka bir şey kullanılabilirler, ısıyı alıp götürürler ve böylece suyu yoğunlaştırırlar. Ve bu noktada – yanıcı maddelerden ve yanmayla olan bu mükemmel su ürününün tarihini incelemek için – ilk olarak size bu suyun farklı ortamlarda var olabileceğinden bahsetmeliyim. Şuan bütün formlarından haberdar olabilmenizin münkün olmasına rağmen, yine de şu sıralarda
175
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
az da olsa onlara dikkat vermememizi gerektirirler. Böylece suyun, çok yönlü değişimler geçirirken, akarsulardan ve okyanuslardan ya da yanmayla bir mumdan üretilmiş olsa da, tümüyle ve kesinlikle aynı kaldığının farkına varabiliriz. İlk olarak, su, en soğuk olduğu zaman, buzdur. Bu noktada sudan katı da olsa (sayfa 91) sıvı da ya da gaz durumunda da olsa su olarak bahsediyoruz. Kimyasal olarak su diye ifade ediyoruz. Bu nedenle, gelecekte suda meydana getirilecek herhangi bir değişiklikle aldatılmayacağız. Bir okyanustan da ya da bir mum alevinden de üretilse, su her yerde aynı sudur. Öyleyse, mumdan elde edebildiğimiz bu su şuan nerededir? Bir parçası hususunda açıkça mumdan çıkar. Fakat öncesinde mumun içinde midir? Hayır! Mumun içinde değildir. Aynı zamanda, mumun etrafındaki yanması için gerekli olan havada da değildir. Ne ilkinde ne ikincisindedir. Fakat ikisinin birleşik aksiyonlarından, bir bölümü mumdan ve bir bölümü havadan çıkar. Ve bunun şu anda izinden gitmemiz gereklidir. Suyu eğer bileşenlerine ayırırsak, ondan bir gaz elde edebiliriz. Bu hidrojendir.- kimyada onlardan başka hiçbir türlü yararlanamadığımız için elementler diye adlandırırlanlar arasında sınıflandırılan bir hacim. Bir mum elementer bir hacim değildir. Çünkü ondan karbon elde edebiliriz. Hidrojen elde edebiliriz ya da en azından sağladığı sudan başka. Ve bu gaz böylece hidrojen olarak isimlendirilmiştir. Çünkü bir diğeriyle ilişkili olarak suyu meydana getiren elementtir.
176
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Hidrojen, katıya dönüşebilen hiçbir maddeyi, yanma süresince ya da sonrasında yanmasının bir ürünü olarak ortaya çıkarmaz. Buna rağmen, yandığı zaman sadece su üretir. Ve elimize soğuk bir bardak alıp, onu alevin üstüne koyarsak, nemli hale gelir. Ve hemen o an kayda değer miktarda üretilmiş, su elde edersiniz. Ve onun yanmasıyla mum alevinin üretmiş olduğunu görmüş olduğunuz aynı sudan başka hiçbir şey elde edilmez. Bu hidrojen, doğadaki suyu tek bir yanma ürünü olarak sağlayan tek şeydir. Su elektrikle bileşenlerine ayrıştırılabilir. Ve sonra diğer bileşeninin, kolaylıkla gösterilebileceği gibi, bir mumun ya da lambanın, havada yandığından çok daha parlak yandığı; buna rağmen havada yanarken ürettiğiyle aynı ürünü ürettiği oksijen gazı olduğunu fark ederiz. Böylece (sayfa 93) oksijenin havanın bir bileşeni olduğunu ve havada bir şey yakarak, araştırmamız için havanın yaklaşık 4/5 kısmını oluşturan nitrojeni geride bırakıp ki oksijen yaklaşık geri kalan kısmını açıklamaktadır, oksijeni dışarı çıkarabileceğimizi buluruz. Mumun yanmasının diğer büyük ürünü karbonik asittir.mumdaki karbonla havadaki oksijenin birleşimiyle meydana getirilmiş bir gaz. Ne zaman karbon yansa, bir mumda ya da yaşayan bir varlıkta da olsa, karbonik asit açığa çıkarır.
IV- yanma ve solunum
177
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Şimdi sizi konumuzun çok ilginç bir kısmına getirmeliyim.bir mumun yanması ve içimizde devam etmekte olan yanmanın yaşayan çeşidi arasındaki ilişkiye. Her birimizde mumdakine oldukça benzeyen yanmanın canlı bir süreci vardır. Çünkü bu şairane algılarda tek başına doğru değildir. – bir insan yaşamının manipleyle arasındaki ilişki. Bir mum dört, beş, altı ya da yedi saat yanacaktır. O zaman karbonik asit açısından, havaya yükselen günlük karbon miktarı ne kadar olmalıdır? Solunumda her birimizden ne de çok miktar karbon çıkmalıdır! Bir insan yirmi dört saat içinde yedi ons kadar çok karbonu karbonik aside dönüştürür. Sadece solunum eylemiyle bir sağmal inek yetmiş ons ve bir at yetmiş dokuz ons dönüştürecektir. Şöyle ki; bir at yirmi dört saat içinde o anki doğal ısısını temin etmek için solunum organlarında yetmiş dört ons kömür ya da karbon yakar. Tüm sıcakkanlı hayvanlar sıcaklıklarını bu yolla, serbest bir durumda değil birleşim durumunda karbon yanmasıyla elde ederler. Ve bu bize atmosferimizde meydana gelen değişimler hakkında ne olağandışı bir fikir verir! 5.000.000 pound kadar çok karbonik asit tek başına Londra’da solunumla meydana getirilir.( sayfa 94) Ve tüm bunlar nereye gitmektedir? Havaya. Karbon yanarken katı bir madde üreten kurşun ya da demir gibi olsaydı, ne olurdu? Yanma devam etmezdi. Kömür yanarken, bir duman durumuna gelir ve onu diğer yerlere yaymak için büyük bir araç, büyük bir taşıyıcı olan atmosfere karışır. Peki, sonrasında ona ne olmaktadır? Havayı iki kez üst üste içimize çekemediğimiz için bize çok aşağılayıcı gelen solunum tarafından meydana getirilen değişimin dünya yüzeyinde yetişen bitkilerin ve sebzelerin
178
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
yaşamı ve desteği olduğunu keşfetmek mükemmeldir. Bu büyük su hacimlerindeki yüzeyin altında da aynıdır. Çünkü balıklar ve diğer hayvanlar açık havayla tam bir bağlantı içinde olmasalar da aynı prensipler üzerinden solurlar. Havadan suyla çözündürülen oksijeni solumaktadırlar ve karbonik asit meydana getirirler. Ve bunların hepsi hayvan ve bitki alemini birbirlerine yararlı hale getirme tek büyük fiilini üretmek için hareket ederler. Dünyanın yüzeyi üzerinde yetişen tüm bitkiler karbon solumaktadır. Bu yapraklar karbonlarını, geriye karbon asidi formunda iade etmiş olduğumuz atmosferden almaktadırlar. Ve gelişmektedirler. Onlara bizimki gibi saf hava verin, onun içinde yaşayacaklardır; diğer maddelerle birlikte karbon verin. Yaşayacaklar ve durumdan memnun olacaklardır. Bu nedenle sadece hem cinslerimize değil, tüm doğanın, bir bölümün diğerinin çıkarına sebep olmasını sağlayan kurallarla birbirine bağlanmış olduğu dost varlıklara bağımlı hale getirilmiş bulunmaktayız.
Auguste Forel
Böceklerin duyuları
Morbid psikoloji koltuğundan 1909’de emekli olan Auguste Forel 1 eylül 1848’de doğdu. Ve ikinci derece hayvan
179
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
ve insanların duyu ve akıllarını inceleyen büyük öğrencilerden biridir. En ünlü çalışmaları arasında “ Sinir ve Aklın Hijyeni”, “Cinsel Ahlak” ismindeki ucuz baskısı yayınlanmış, insan yaşamındaki bütün cinsiyet sorunları üzerine tezi, hipnotizm üzerine çalışmaları ve böceklerin psiklolojisi konusuna sayısız katkısı bulunmaktadır. Bu dikkate değer, tanınmış öğrenci ve düşünürün başlıca çalışmaları geçen birkaç on yıl boyunca böceklerin duyuları ve akli melekeleri üzerine olmuştur. Arıkovanı çalışmasının uygun şartlara göre, onu, bir farkla sosyalizm olarak açıklanabilecek bugünkü fikirlerine yönelttiği gerçeğini kayda geçirmiştir. Böcekler üzerine çalışması insan psikolojisi çalışmasına hizmet etmiştir. Avrupa kıtasında uzun zamandır ünlü olan Forel’in çalışması, sadece geçen iki yılda yurtdışında tanınmaya başlanmıştır.
1- Böcek eylemi ve sezgisi
Bu konu, biyolojinin olduğu kadar karşılaştırmalı psikolojinin bakış açısında da oldukça ilgi duyulanlardan biridir. Đçgüdülerin oldukça özel mekanizması başlangıç noktasına duyularda sahiptir. Bu mekanizmayı idrak etmek için, duyu organlarını ve özel fonksiyonlarını bütünüyle anlamak gereklidir. Dahası, farklı duyuların aksiyonları arasında mevcut olan ve sinir merkezinin fonksiyonlarıyla, başka bir ifadeyle böceklerin özel içgüdüsel zekalarıyla, yakın bağlarına sebep
180
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
olan koordinasyonu araştırmak gereklidir. Bütün bilinmezlik, bu nedenle, karşılaştırmalı psikolojinin, her bir faktörün dikkatli notunu almanın, adeta kendini bir böceğin aklının düzeyine koymanın ve her şeyin üstünde konu üzerindeki çalışmaların dolu olduğu antropomorfik yanlışları sakınmanın gerekli olduğu bir bölümüdür. Aynı zamanda diğer bir ektrimite de eşit oranda sakınılmalıdır.- yaşayan yani büyüyen beslenen ve gelir ve harcamalar arasında bir denge etkisi bırakan, kısacası kendisini devamlı yeniden oluşturan bir “makine”nin bir “makine” değil de bunun yerine tamamıyla farklı bir şey olduğunu unutarak, tamamıyla her bir canlı organizmasında bir “makine” görme arzusuna mal olan “ antrofobia”. Başka bir deyişle, iki tehlikeyi bilinir kılmak gereklidir. (1) Bir böceğin aklını, kendi aklımızla tanımlamaktan, buna rağmen her şeyin üstünde (2) elimizde olan bilgiyle aklı kimyasal ve fiziksel kurallarla yeniden yaratabileceğimizi düşünmekten kaçınmalıyız. Diğer bir yandan, bu aklın ve gardını takınmasını sağlayan duyusal işlevlerin, insanlarda olduğu gibi ilkel protoplazmik yaşamdan kaynaklandığı gerçeğinin farkına varmak zorundayız. Bu yaşam, sinir sistemindeki sinir uyarılması ve onun kas sitemiyle bağlantısıyla özelleştirildiği sürece, iki açıdan gösterilir. Bu belki bir gövdenin iki dalına benzetilebilir. (a) Otomatik ya da içgüdüsel eylem. Bu, tekrarlamayla mükemmelleştirilse de, kesinlikle kalıtsaldır. Kontrol edilemez ve daimi etkilidir, söz konusu soyun özel yaşam koşullarına adaptedir. Đnsansı yapıdaki makineyle hilekar benzerliği
181
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
yoluyla bir çok bilim adamı ve filozofu yanıltmış olan, bu, kişisel görevini yerine getirirken oldukça zeki; başka bazı amaçlara yönlendirildiğinde ise oldukça aptal ve yeteneksiz olan yaygın içgüdüsel adaptasyondur Buna rağmen ortaya çıkmasının mümkün olduğu gibi otomatik içgüdü daimi değildir. ilk olarak, tek başına hali hazırda kuşaktan kuşağa belirli bir derece esneklik gösteren ırksal bir evrim sahneye koyar. Dahası, kalıtımla daha az derinlemesine belirlendiği için daha farklı olan bireysel çeşitlilikler sunar. Böylece iki çeşitliliğin farklı içgüdüleri, örneğin böceklerin, bir familyanın tüm türlerine genel olan içgüdülerinkinden daha fazla bireysel çeşitlilik ve adapte olunabilirlik sunar. Kısacası gelişmiş beyne sahip bir böcek türündeki her bir bireyin davranışlarını dikkatle incelersek ( diğerleri arasında P.Huber, Lubbock, Wasmann ve şahsımın arılar, yabanarıları ve karıncalar için yapmış olduğumuz gibi), özellikle içgüdüyü normal olmayan koşullar altına koyduğumuzda, kayda değer farklılıkları bulmamız uzun sürmez. Sonrasında, oldukça gelişmiş içgüdüleri altında bizden saklanmış olan ikinci ve esnek açıyı sunmak için bu böceklerin sinirsel aktivitelerini zorlarız. (b) Esnek ya da uyarlanabilir eylem hiçbir suretle iddia edildiği gibi içgüdünün türevi değildir. Đlkseldir. Hatta yaşam evriminin esas koşuludur. Yaşayan canlılar adaptasyon güçleriyle ayrılırlar. Amip bile şekil verilebilirdir. Fakat bir bireyin kendini koşulların ve imkanların sahibine uydurabilmesi için, birincil memelilerin ve özellikle insanların örneğinde olduğu gibi, beyin oldukça büyük miktar sinir
182
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
elementleri gerektirir. Fakat bu böceklerin sabitleştirilmiş ve özelleştirilmiş adaptasyonunda geçerli değildir. Kendimizde gözlemlediğimiz ikincil otomatizmde, ya da alışkanlıkta, bu aktivitenin nasıl esnek aktiviteden kaynaklandığını ve her zaman daha çabuk, daha karışık ve daha kesin olarak, (teknik alışkanlıklar) gittikçe daha az sinir eforu harcaması gerektirdiğini incelemek kolaydır. Kalıtımsal içgüdünün, ırsi otomatizmin nasıl olur da atalarımızın şekil verilebilir aktivitelerinden kaynaklandığını idrak etmek oldukça zordur. Şanslı bir nesil neticesinde en iyi adapte olmuş bireyler arasındaki oldukça yavaş bir seçilimin ona sebebiyet vermiş olabileceği görünür.
Özetlemek gerekirse, her bir hayvan bazen biri bazen diğeri üstün olarak, farklı derecelerde iki çeşit aktiviteye sahiptir. En alt tabaka canlılarda, ikisi de tam gelişmemiştir. Böceklerde, özel otomatik eylem gelişimin ve hakimiyetin zirvesine ulaşır; insanlarda, tam tersi, büyük beyin gelişimiyle, şekil verilebilir aktivite, her şeyin üstünde konuşmayla ve her şeyden önce, ikincil otomatizm için grafik fiksasyonun yerine geçen ve yığılmaları geçmiş kuşaklara ait bilgi beyninin dışına çıkaran, böylece geçmişin ona bıraktıklarını bir kerede adapte edici ve birleştirici olan şekil verilebilir aktivitesine hizmet eden yazmayla olağandışı bir boyuta taşınır. Böceklerin familyalarına, soylarına ve türlerine göre farklı duyuların gelişimi, aşırı boyutta çeşitlilikler gösterir. En çarpıcı zıtlıklarla ve yeterli derecede fark edilmemiş zıtlıklarla karşılaşırız. Belli böcekler, yusufçuklar örneğin, hemen hemen
183
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
tamamıyla görme sayesinde yaşarlar. Diğerleri kördürler ve varlıklarını yalnızca koku ve tat duyularıyla sürdürürler (mağaralarda yaşayan böcekler, en çalışkan karıncalar). Duyma belli formlarda iyi gelişmiştir (cırcırböceği, çekirge). Fakat çoğu böceğin duymadığı ya da zorlukla duyduğu görülür. Kalın, kitin iskeletlerine rağmen, neredeyse her böcek özellikle antenlerinde aşırı boyutta duyarlı dokunma yetisine sahiptir; fakat bu antenle sınırlı değildir,. Böceklerin akli melekelerini, açık bir hatasızlık derecesiyle duyularını nasıl kullandıkları konusunda yargıda bulunmak için kesinlikle akılda tutmak gereklidir. Bu noktaya özetlerken döneceğiz.
II- Böceklerin görme yetisi
Görmede, belli kesin bir uyarıcıyla ilgilenmekteyiz. – iki modifikasyonu renk ve hareketle; ışık. Böceklerin görme için iki grup organı vardır. Fasetalı göz ve bilinen basit göz ya da alın gözü. (sayfa 99) Bunlar tarihsel olarak bir ve aynı organdan türemişlerdir. Görme fonksiyonunu uygulamak için, fasetler, geceleri gündüzden daha büyük bir ışık demetine ihtiyaç duyar. Aynı sonucu elde etmek için gözbebeğini genişletiriz. Fakat gece çıkan böceklerin gün ışığında gözleri kamaşmaktadır. Ve gündüz görülen böcekler yer yetileri olmadığı için geceleri göremezler. Böcekler özel olarak hareketi algılayabilmektedirler. Fakat açık şekilde görebilen çok az böcek vardır.
184
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Örneğin, bir gün verandanın duvarındaki sineği takip eden bir eşekarısını izledim ki bu onun yazın sonunda ve sonbaharda yerine getirdiği bir alışkanlığıdır. Şiddetle uçarak, duvarda duran, çoğunluğunun kaçtığı sineklere doğru fırladı. Dikkate değer bir azimle kovalamasına devam etti ve birkaç durumda sinekleri yakalamada başarılı oldu. Öldürdü, sakatladı ve sonra yuvasına taşıdı. Her seferinde, avına devam etmek için hemen geri döndü. Duvarın bir noktasına bir sinek boyutunda siyah bir çivi çakılıydı. Ve eşekarısının üzerine çıktığı ve dokunmasındaki yanlışlığı anlar anlamaz terk ettiği bu çiviyle oldukça sık aldatıldığını gözlemledim. Yine de kısa bir süre sonra çiviyle aynı hatayı tekrarladı. Sıklıkla benzer gözlemler yapmaktayım. Kesin olarak, eşekarısının sinekle aynı boyutta, fakat detayların ayırtına varmaksızın bir şey gördüğü, bu nedenle belli belirsiz gördüğü sonucuna varabiliriz. Bir eşekarısı açıkça sadece hareketleri algılamamaktadır, ayrıca objelerin boyutlarının da ayırtına varmaktadır. Başka bir eşekarısınca götürülsün diye masaya ölü sinekler koyduğum zaman, önceki eşekarısı örümcekler ve onların yanına konulmuş küçük farklı boyutlardaki diğer böceklerle birlikte birbiri ardına onları da aldı. Diğer bir yandan sineklerin aralarına konmuş çok daha küçük ve çok daha geniş böceklerin farkına varmadı. Çoğu entomolojistler yusufçukların nasıl bir güvenle ve beceriyle kanatlarındaki en küçük böcekleri ayırt ettiğini, izlediğini ve yakaladığını gözlemlemişlerdir. (sayfa 100)Tüm böcekler arasında, yusufçuklar en iyi görme duyusuna sahiptir. Büyük dışbükey gözleri çok sayıda facete sahiptir. Sayıları 12.000 hatta 17.000 civarında hesaplanmıştır. Havasal
185
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
takipleri kırlangıç kuşlarınınkine benzer. Onları geniş bir göletin kenarında yakalamaya çalışarak, kişi yusufçukların kendilerini avcı sporu yaparak eğlendirdiklerine dair kendini ikna edebilir. Daima, kişinin yakalamayı ıskalayacak kadar yakınlarına gelmesine izin vereceklerdir. Mesafeyi ve düşmanının yanına varmasını ne dereceye kadar ölçebildikleri gözlemlenebilir. Yusufçukların, hava soğuk ya da zaman akşamüzeri değilse, öğrencinin dokunamayacağı tam o uzaklıkta uçmayı başaracakları kesin bir gerçektir. Ve birinin, bir ağ taşıyıp taşımadığını ya da ellerinden başka bir şeye sahip olup olmadığını mükemmel olarak görürler. Kişi hatta ağın sap uzunluğunu ölçtüklerini bile söyleyebilir. Çünkü uzun bir sapa sahip olma avantaj değildir. Onlardan saklayarak ve uçarlarken aniden hamle yaparak kişi kendine her ne sıkıntı verirse versin, yine de kişinin aletine dokunmaksızın uçarlar. Her kim kelebek ve sinekleri izlerse, çok geçmeden bu böceklerin de onlardan uzak olmayan objelerin mesafesini ölçebildiklerini görecektir. Arı ve karıncaların dişi ve erkekleri uçarken birbirlerini ayırt etmektedirler. Bir birey için sürüyü gözden kaçırması ya da uçarak izlediği şeyi kaybetmesi nadirdir. Koku alma duyusunun bu hususta bir yararının olmadığı kanıtlanmıştır. Böylece böcekler, ışık ya da uzaklığa uyum gücüne sahip olmamalarına rağmen, farklı uzaklıklardaki objeleri algılayabilmektedirler. Çoğu böceğin, geceleri körcesine uçacakları ve kendilerini yakana kadar bir lambaya çarpacakları bilinmektedir. Büyülenmiş oldukları sıklıkla yanlış bir şekilde düşünülmüştür. Đlk olarak yapay olanlarımız gibi bir noktada
186
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
yoğunlaştırılan doğal ışıkların doğada aşırı nadir olduğunu hatırlamalıyız. Vahşi hayvanların ışığı olan gün ışığı bir noktada yoğunlaştırılmaz. Böcekler, karanlıkta olduklarında,yer altında, (sayfa 10) kabuk ya da yaprak altında- kendilerini parlayan noktaya yönelterek, ışığın her yere nüfuz ettiği açık havaya ulaşmaya alışkındırlar. Geceleri, bir lambaya doğru uçtuklarında, açıkça kandırılmaktadırlar. Ve küçük beyinleri bir noktaya yoğunlaştırılmış bu ışığın tuhaflığını idrak edemez. Sonuç olarak neticesiz eforları parlaklığa karşı tekrar tekrar yinelenir. Ve zavallı masumlar kendilerini yanarak bitirirler. Kuşaklar boyunca yavaş yavaş yapay ışığa adapte olmuş evcil böceklerin birkaçı, artık kendilerinin bu sebeple kandırılmalarına izin vermezler. Bu ev sinekleri için geçerlidir. Eşekarıları renk farklılıklarına hemen hemen hiç tepki gösteremezken, arılar bütün renkleri ayırabilirler ancak nadiren mavi ve yeşil hariç herhangi bir rengi karıştırırlar. Buna rağmen objenin şeklini daha iyi tespit edebilirler. Örneğin balın yerinin nerede olduğunu belirlerler; böylece balın yerleştirildiği disk üzerindeki renk değişikliği neredeyse hiç keyiflerini kaçırmaz. Dahası eşekarıları arılardan daha iyi bir koku duyusuna sahiplerdir. Son otuz yılda yapılmış böceklerin görme yetisiyle ilgili başlıca buluş, karıncaların bizim algılayamadığımız ya da neredeyse algılayamadığımız spektrumun ultra viyola ışınlarını algıladıklarını kanıtlayan Lubbock’a aittir. Son dönemlerde ayrıca, böceklerin ışığı derileriyle kavradıkları kanıtlanmıştır.
187
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Bizim kadar açık görmezler. Fakat iyi gelişmiş birleşik gözlere sahip olduklarında, boyutları ve az çok açıkça objelerin dış çizgilerini kavrarlar. Karıncalar büyük bir tanıma yetisine sahiptirler ki bu muhtemelen onların görme yetileri ve hafızaları olduğunu ispatlar. Lubbock bir yıldan fazla bir ayrılıktan sonra birbirlerini hakikaten tanıyan karıncaları gözlemlemiştir.
III- Koku, tat, duyma, acı
Koklama, böceklerde çok önemlidir. Đnsanlar, balinalar hariç tüm omurgalılar arasında beklide bu duyunun gelişmemiş olduğu tek varlık oldukları için, bunda yargıda bulunmak bizim için zordur. Bu yüzden açıkça, sadece elle tutulmayan, bir köpeğe, köstebeğe, kirpiye ya da bir böceğe bir kokuyla öğretilmiş bilgi dünyası, fikrini şekillendirebiliriz. Koklama araçları antenlerdir. Antensiz zavallı bir karınca, ayrıca sağır ve dilsiz olan kör bir adam kadar kayıptır. Komple sosyal eylemsizliğinden, yalnızlığından, kendini koruma ve yiyeceğini bulma yetisinin olmayışından bu görülebilir. Bu nedenle anten ve koku alma güçlerinin, bir mesafede oldukları kadar çok belli bir mesafede de, karıncaların birbirlerini tanımalarını, larvalarına göz kulak olmalarını ve karşılıklı olarak birbirlerine yardım etmelerini sağlayan sosyal duyularını ve ayrıca kapanmak bilmez iştahlarını, koloniye yabancı olanlara şiddetli nefretlerini uyandıran duyuyu; üstlenmek zorunda oldukları uzun yolculuklarda onları esas
188
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
olarak koruyan -özellikle belli türlerde biraz görme yetilerinin yardımıyla- onlara dönüş yollarını, bitki bitlerini ve diğer tüm geçim yollarını bulduran duyuyu yapılandırdıkları cesurca iddia edilir. Filozof Herbert Spenser’in başarılı bir şekilde belirtmiş olduğu gibi; insanların iç organlarına ait duyuları ve koklama gibi sadece mesafe konusunda bir türün izlenimini yaratabilecek içsel duyuları – aynı anda iki koku tarafımızdan sadece karışım olarak değerlendirilebilirtam olarak, mesafeye ilişkin az bilgi edinebileceklerimiz ya da hiç edinemeyeceklerimizdir. Mesafenin çeşitli farklı noktalarından ışınları retinamızın çeşitli belirgin noktalarında aynı anda saptayan görme yetimiz, tam tersi, mesafeye dair en geniş fikri sunan en ilişkisel duyumuzdur. Buna rağmen; böceklerin antenleri, mesafede önemli bir yere sahip, tersyüz edilmiş ve dahası hareketli bir koklama organıdır.(sayfa 103)Bu, koklama duyusunun bizimkilerden çok daha ilişkisel olabileceğini, bu nedenle türemiş duyuların onlara nitelik olarak bizimkilerden farklı olan mesafe ve yön fikrini verdiğini iddia etmemizi sağlar. Tat alma duyusu böceklerde mevcuttur. Ve üzerine oldukça çok fakat bir dereceye kadar neticesiz şey yazılmıştır. Tat alma organları muhtemelen çenelerde ve dilin altında bulunur. Bu duyu karıncalarda, arılarda ve eşekarılarında gözlemlenebilir. Ve tırtılların özellikle tat almayla onlara uyan bitkileri nasıl teşhis ettiklerini herkes görmüştür. Böceklerin duyma yetileri üzerine Çok şey yazılmıştır. Fakat benim kanıma göre, sadece cırcır böceklerinin ve bu
189
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
sınıftan diğer birkaç böceğin sesleri algıladıkları görülür. Hatalı görüşler duymanın mekanik titreşimlerle karıştırılması nedeniyle ortaya çıkmıştır. Unutmamalıyız ki; duyma organının özelleşmesi, insanda, tekrar etmek gerekirse, ikincil omurgalılarda rastlanmayan detay hassaslığına erişmiştir. Acı çekme böceklerde sıcakkanlı omurgalılardan daha az gelişmiştir. Aksi takdirde, kişi ne gövdesinin altı kısmı ya da anteni koparılmış kendini balla tıka basa dolduran bir karınca görebilirdi, ne de anteni ve başının tüm ön kısmı yok olmuş çiçek bulmaya ve yağmalamaya giden bir yabanarısı, ya da ayağı kırılmış, anında, benim de şahit olduğum gibi kendi ayağıyla, kendini besleyen bir örümcek, ya da son olarak birden fazla kez gözlemlemiş olduğum gibi arka tarafından yaralanmış, kendini bir solukta yaralı bölgesinden başlayarak yiyen bir tırtıla rastayabilirdi.
IV- Böcek mantıksaması ve tutku
Böcekler mantık yürütürler ve aralarındaki en akıllıca olanı, zar kanatlılar, özellikle eşekarıları ve karıncalar, birinin düzenli olarak devam eden içgüdü mekanizmalarını (sayfa 104)gözlemlediğinde, inanmaya meyilli olduğundan bile daha çok muhakeme ederler. Bu mantıksamayı gözlemlemek ve iyi bir şekilde idrak etmek için, içgüdülerini yanıltmak gereklidir. Dahası bir kimse onları otomatizmlerinin uğrak yerinden bir anlık zorlarken, zorluklarla başa çıkması ve iki tehlike
190
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
arasında karar vermesi için ona yardımcı olan küçük şekil verilebilir yargı, kombinasyon patlamaları fark edebilir. – oldukça sınırlıdır, bu doğru – Đçgüdünün ve aklın ya da bunlardan ziyade mantığın bakış açısından, bu nedenle, böcekler, memeliler ve insanlar arasında kesin zıtlıklar yoktur. Son olarak böceklerin az çok içgüdüleriyle ilgilen olan tutkuları vardır. Ve bu tutkular türe göre büyük oranda çeşitlilik gösterirler. Karıncalar arasında şu tutkuları ya da karakter hususiyetlerini gözlemlemiş bulunmaktayım: Öfke, nefret, fedakarlık, eylem, azim ve açgözlülük. Ayrıca bazen yenilme anındaki çarpıcı tutumda gösterilen ve gerçek bir çaresizliğe dönüşebilen cesaretsizliği; karıncalar arasında sayısız olduklarında kaybolurken, yalnız olduklarında görülen korkuyu da ilave ediyorum. Dahası düşmanın zayıfladığını ve cesaretinin kırıldığını bilen ve kendilerini kendilerinden daha geniş siyah düşman kitlesinin ortasına atıp, en azından daha ileri önlemler almaksızın itip kakan belirli karıncaların vasıtasıyla bir anlık korkusuzluğu da ekleyebilirim. Böceklerin davranışlarını incelediğimizde, bizim için, duyu organlarıyla birlikte akli yetilerini de hesaba katmak gereklidir. Akıl sahibi böcekler, özellikle çeşitli şekilde birleştirerek, duyularından daha iyi yararlanırlar. Böyle böcekleri, gözlem için daha büyük gerçeklikler sağlayan yuvalarında daha çeşitli ve daha tamamlanmış bir tutum içinde incelemek mümkündür.
191
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Galileo
Kainat sistemi üzerine konuşmalar
Gökbilimci ve deneysel fizikçi olarak ünlü Galileo Galilei Đtalya Pisa’da 18 şubat 1864’te doğdu. Yetenekleri çok çeşitli ve dikkate değerdir; fakat matematiksel ve mekanik dehası ilk olarak baskın çıktı. Çocukken, mekanik oyuncaklar meydana getirdi. Ve genç bir adamken, en önemli buluşlarından birini gerçekleştirdi. Ki bu, zaman ölçümünde etken olarak bir sarkaç buluşuydu. Ve katı hacimlerin spesifik yer çekimlerinin emin olunabileceği hidrostatik teraziyi icat etti. 24 yaşındayken katıların yer çekimi merkezi üzerine bilimsel bir tez onu Pisa’da okutmanlığa yönlendirdi. Aristo’nun kini nedeniyle Pisa’dan sürülmüş olarak, bir çeşit termometre, bir orantılı pusula, bir mikroskop ve bir teleskop üretmiş olduğu Padua üniversitesine gitti. Son üretimi astronomik buluşlar için meyve verdi. Ve 1610’da Jupiterin uydularından dördünü keşfetti. Kopernik sistemini ilan edişi Aristo’nun yenilenmiş saldırılarına ve engizisyon mahkemesinin kınamasına sebebiyet verdi. (bakınız. Din. Cilt 8) Bu kınamaya karşın, 1632’de “ Kainat Sistemi Üzerine Konuşmalar ”ı yayınladı. “Konuşmalar” daki muhatapları, kendisi yazarın görüşlerini açıklayan Salviatus hariç, Galileo’nun eski arkadaşlarını işaret eder. “Konuşmalar” yüzünden engizisyon mahkemesince isteğine göre hapse mahkum edildi. Ve üç yıl boyunca haftada
192
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
üç kez pişmanlık mezmuru okuması emredildi. Bu dakikadan sonraki hayatı sıkıntılarla doluydu. Ve 1637’de dertlerine bir de körlük eklendi; bunlara rağmen deha ateşi 8 Ocak 1642’de ölümüne değin yanmaya devam etti.
Dünya hareket ediyor mu?
Salviatus: Şu noktada, bırakın Simplicius, Dünya’nın diğer gezegenler gibi sabit bir merkezin çevresinde hareket ediyor olabileceğine inanmasından caydıran o şüpheleri ileri sürsün. Simplicius: Đlk ve en büyük zorluk şudur ki; hem merkezde olmak hem de ondan uzak olmak imkansızdır. Eğer Dünya bir çemberde hareket ediyorsa, Zodyak’ın merkezinde olamaz: Buna rağmen, Aristo, Ptolemy(sayfa 106) ve diğerleri Zodyak’ın merkezinde olduğunu kanıtlamışlardır. Salviatus: Dünya’nın, çevresinde hareket ettiği bir çemberin merkezinde olamayacağı konusunda hiç şüphe yoktur. Fakat bana hangi merkezden bahsettiğini açıkla. Simplicius: Evrenin, tüm dünyanın, yıldızlarla kaplı kürenin merkezinden bahsediyorum. Salviatus: Şimdiye kadar kimse dünyanın sonlu, sembolik olduğunu kanıtlamamıştır. Fani ve küresel olduğunu ve bu nedenle bir merkezinin olduğunu onaylayıp, yine de neden dünyanın kendi merkezinde olduğuna inanmamız gerektiğine bir sebep sunmak zorundayız.
193
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Simplicius: Aristo yüz faklı yolla dünyanın sonlu, küresel olduğunu kanıtlamıştır. Salviatus: Aristo’nun dünyanın sonlu ve küresel olduğuna kanıtı özellikle hareket ettiğine dair düşünceden türetildi. Merkezin ve şeklin Aristo tarafından hareketliliğinden çıkarılmış olduğunu görerek, bu, dünyevi hacimlerin çembersel hareketlerinden, merkezin tam yerini çıkarmayı başarırsak mantıksal hale gelecektir. Aristo kendinden bütün göksel kürelerin evrenin merkezine konulan Dünya çevresinde döndüklerinin sonucuna varmıştır. Fakat Simplicius, Aristo’nun iki orandan birinin yanlış olması gerektiğini ve ne göksel kürelerin dünyanın etrafında dönmediğini ne de dünyanın döndükleri yuvarlağın merkezinde olmadığını bulduğunu varsayarsak, hangi orandan vazgeçmeyi tercih edecektir? Simplicius: Bana göre, gezinimciler ----------Salviatus: Gezinimcileri değil Aristo’yu soruyorum. Gezinimciler, Aristo’nun hürmetkar köleleri olarak, dünyadaki bütün deneyleri ve gözlemleri yalanlayacaklardır, yalnız bu değil, onları görmeyi de reddedecekler. Evrenin doğanın değil de Aristo’nun yazdığı gibi olduğunu söyleyeceklerdir. Çünkü O’nun otoritesinin kalkanına muhtaçlardır. Sahada neyle ortaya çıkacaklarını düşünüyorsun? Bu nedenle, bana Aristo’nun kendisi ne yapacaktır, bundan bahset.
Simplicius: Doğruyu söylemem gerekirse, hangisinin daha az zahmet olduğuna nasıl karar vereceğimi bilmiyorum.
194
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Salviatus: Bilmediğine göre, bırak hangisinin daha mantıklı bir seçim olacağını birlikte inceleyelim ve Aristo’nun da onu seçeceğini varsayalım. Aristo’yla birlikte dünyanın küresel bir şekil olduğu ve bir merkezin etrafında çembersel olarak hareket ettiğini onaylayarak, yıldızsal kürelerin evrenin merkezinin etrafında ya da farklı bir merkezin etrafında hareket ettiklerine inanmak mantığa uygun mudur? Simplicus: Ben, evrenle birlikte evrenin merkezinin etrafında hareket ettiklerine inanmanın çok daha mantıksal olduğunu söylerdim. Salviatus: Fakat onlar, dünyanın değil güneşin etrafında hareket ediyorlar. Bu nedenle dünya değil güneş evrenin merkezindedir. Simplicus: Ozaman, dünyanın değil de güneşin gezegen devriminin merkezi olduğunu nereden ortaya atmaktasın? Salviatus: Gezegenler dünyadan çok farklı uzaklıkta ve çok faklı zamanlarda oldukları için, Dünyanın gezegen evriminin merkezi olmadığı sonucunu çıkarıyorum. Örneğin, Venüs, en uzakta olduğunda, bize en yakında olduğundan altı kat daha fazla uzaktır. Ve Mars bir kerede diğer zamanlardan neredeyse sekiz kat yükseğe çıkar. Simplicius: O zaman, gezegenlerin merkez olarak güneşin etrafında döndüklerinin belirtileri nelerdir? Salviatus: Seçkin üç gezegenin – Mars, Jüpiter, Satürn – daima, güneşin aksi istikametinde olduklarında dünyaya en yakın, ve güneşle birlikte olduklarında en uzak olduklarını gözlemleriz. Mars, yakınken, uzak olduğundan altı kat büyük
195
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
görünür ki yaklaşma ve gerileme bu kadar büyüktür. Ayrıca Venüs ve Merkür kesinlikle güneşin etrafında dönerler, çünkü asla ondan uzakta hareket etmezler, bir an üstünde bir an altında görünürler.
Sagredus: Ben çok daha mükemmel şeylerin dünyanın günlük rotasının yerine yıllık dolanımına bağlı olduğunu düşünüyorum. Salviatus: SEN o hususta yanılmıyorsun. Dünyanın günlük rotasının etkisi ters yönde döndüğünün görünmesini sağlamak içindir. Buna karşın, yıllık hareketi tüm gezegenlerin kendilerine özgü hareketlerini güçleştirir. Fakat önermeme geri dönmem gerekirse; beş gezegenin- Satürn, Jüpiter, Mars, Venüs ve Merkür - göksel konvolüsyonlarının merkezinin güneş olduğunu ileri sürüyorum. Aya gelince, dünyanın etrafında döner, böyle olduğu halde dünyayla birlikte güneşin etrafında da dönmeyi bırakmaz. Bu doğru olduğundan, o zaman beş gezegen merkez olarak güneşin etrafında hareket ederler. Hareketli bir kürede, merkezden uzak herhangi bir yer yerine merkezin sabit durduğu madem ki daha mantıklıdır, kalanın dünya yerine bahsedilen güneşe bağlı olması çok çok daha mantıklı görünür. Bu nedenle, güneşi hareketsiz bırakarak, dünyaya yıllık bir dolanım tahsis edilebilmesi mümkündür. Böyle olması halinde, günlük hareketin aynı zamanda dünyaya ait olduğu izler. Çünkü eğer güneş sabit dursa ve dünya dönmese, bir
196
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
yılda altı ay gündüz altı ay gece olurdu. Aynı zamanda, bu plan gereğince, yirmi dört saatlik hızlı hareketin nasıl olurda evrenden ayrıldığını ve çok sayıda güneş olan sabit yıldızların, güneşimiz gibi nasıl olur da daimi hareketsizliğe sahip olmasının sağlandığını merak edebilirsin. Sagredus: Plan basit ve tatmin edici. Fakat bana onu ilk öne süren Pisagor ve Kopernik ’in nasıl olurda çok az tebdilini meydana getirebildiklerini açıkla. Salviatus: Adi, boyun eğmez ve isteksiz olanların dikkat etmelerini sağlamak için nekadar anlamsız akıl yürütmelerin hizmet ettiğini bir bilseydin, tebdillerin yetersizliğini merak etmezdin. Kalın kafalıların sayısı sonsuzdur. Ve ne akılsızlıklarını hesaba katmaya ne de onların zekice ve muhteşem fikirlere ilgi duymaları (sayfa 109) için çaba harcamaya ihtiyacımız yok. Hiçbir kanıt aptal beyinleri aydınlatamaz. Benim merak ettiğim, Sagredus, seninkinden farklı bir şey. Sen Pisagor hipotezlerine inananların azlığını merak ediyorsun; bense onu benimseyenlerin olup olmadığını merak ediyorum. Ya da kabul etmiş ve doğru olduğuna inanmış bu insanların üstün zekalarına yeterli oranda hayran olamam. Yargılarının canlılığıyla, hislerine öyle bir sertlik sunulmuştur ki; mantıklarının hangisini ileri sürdüğüne, akla uygun deneyimlerin hangisinde ortaya çıktığına karar verebilmişlerdir. Aristarkus ve Kopernik’ teki mantığın, kendisini orada saflıklarına rağmen hanım yapmasında olduğu gibi, hisleri üzerinde öyle bir tecavüze nasıl kalkıştığına, hayranlığım için hiçbir sınır bulamıyorum.
197
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Sagredus: Kopernik sistemine hala güçlü bir karşı çıkış mevcut olacak mı? Salviatus: Şüphesiz; çünkü karşı çıkmak için, sıradan ve adi olanlardan daha zekice hisler gerektiren, mantığı destekleyecek açık ve akla uygun gerçekler var. Sagredus: Öyleyse bırakın karşı gerçeklerle bir savaşa girişelim. Salviatus: Ben hazırım. Öncelikle, Mars Kopernik sisteminin doğruluğuna karşı öfkeyle hücum ediyor. Kopernik sistemine göre; bu gezegen en uzakta olduğunda en yakında olduğundan altı kat daha geniş görünmelidir. Fakat bu büyüklük farklılığı gözlenmemektedir. Aynı terslik Venüs ’ün durumunda da mevcuttur. Đlaveten Venüs karanlıksa ve ay gibi yalnızca yansıyan ışıkla parlayorsa eğer, lunar fazlar göstermesi gerekir; buna rağmen bu görülmez. Dahası, yinelemek gerekirse, Ay Güneş’in yerine dünyanın etrafında dönerek tüm Kopernik sistemini korur. Ayrıca Kopernik’in kendisinin de kabul ettiği ciddi ve yaygın başka terslikler de vardır. Buna rağmen benim belirttiğim üç büyük terslik (sayfa 110) gerçek değildir. Nitekim Mars ve Venüs boyut bakımından teorinin gerektirdiği gibi çeşitlilik gösterirler. Venüs ay gibi şeklini kesin olarak değiştirir. Sagredus: Bu nasıl olur da sana görünürken Kopernik’ten gizlenmiştir.
Sir Francis galton
198
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Öjeni üzerine makaleler
1822’de Đngiltere Birmingham’da doğan Sir Francis Galton, Doktor Erasmus Darwin’in torunuydu. Cambridge’ teki Trinity College’dan 1844’te mezun oldu. 1844 ve 1850 yılları arasında Galton, Kuzey Afrika’daki Beyaz Nil’e ve Güney Afrikanın batı bölümüne seyahat etti. Ölümsüz kuzeni Charles Darwin gibi, Sir Francis Galton’da büyük ve müthiş kalıtım insanına dikkat çekici bir örnektir. Ayrıca zenginliğini de miras olarak almış Galton onu ve gücünü insanlığın amacına adadı. Soya çekim üzerine birçok kitap yayınladı ki bunların ilki “Kalıtsal Yetenekler” di. Sonraki “Đnsan Yetileri Üzerine Araştırmalar” dı ve bunu 1901’de öjeni konusuna yöneldiğinden itibaren yapmış olduğu tüm çalışmalarının içinde bulunduğu “Öjeni Üzerine Makaleler” izledi. Bu cilt Sir Francis Galton’un fahri başkanı olduğu Öjeni Eğitim Derneğince henüz yayınlanmıştır. Bu çalışma için örnek oluşturmuş olarak, “Makaleler” in kitabın gelecek baskılarına dahil edilecek olan yazarın daha sonraki çalışmasını içermesi de sağlanmıştır. Özet, Öjeni Eğitim Kurumu’ndan özel bir izinle hazırlanmıştır. Ve sorumlu olanlar, birçok yazarın suçlu olduğu öjeniğin çirkin, kaba ve sıklıkla kasti yapılan yanlış beyanlarını etkisiz hale getirmek için bir ölçüde hizmet edeceği umudu içindedirler.
1-Öjeniğin amacı ve metodu
199
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Birazdan okuyacağınız makaleler son birkaç yıl boyunca öjeniğin gelişimine dair bir şeyler göstermeye ve feci derecede yanlış değerlendirilmiş ve hala da bazen değerlendirilmekte olan amacı ve metodu üzerine kendi fikirlerimi açıklamama yardımcı olmaktadır. Öjenilerin uygulanması popüler tahminler üzerine kayda değer bir dayanak elde etmiştir ve durmaksızın Ütopya’daki tek vizyon olmayı değil, uygulanabilir bilinmezlik statüsünü elinde tutmaktadır. Öjeni reformunun başlıca etkilenmesi gerektiği güç, her ne zaman harekete geçirilirse bu amaç için yeterince güçlü (sayfa112) olan kamuoyudur. Kamuoyu benim geçmiş vakalarımda ve farklı ülkelerde de bu kadar etkili olmuştur ki evlilikte kısıtlamalar üzerine makalemde bunun çok fazla kanıtı sunulmuştur. Şuanda eylemlerimizi şüphelenmeye meyilli olduğumuzdan çok daha yakından düzenlemektedir. Çünkü kamuoyunun dikteleri bütünüyle öyle asimile olmuşlardır ki; onlarla yol gösterilenlere özgün ve bireysel görünürler. Oldukça farklı çağlarda ve oldukça farklı medeniyetler altındaki mevcut fikirleri karşılaştırarak, inancımızın hangi kısmının gerçekten doğuştan ve kalıcı olduğunu ve hangi kısmının sonradan kazanılıp, geçici olduğunu tespit edebiliriz. Her şeyin üstünde, öjeniğin başarılı gelişimi için taraftarlarının sağduyulu bir şekilde hareket etmesi ve onun namına, geleceğin göstereceğinden daha fazla tesir ileri sürmemesi gerekmeklidir. Öjeni uygulamasının limitini göstermek için hala büyük miktarda araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Yine de halkı otoriter bir yolla bilgilendirmek
200
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
için sarf edilen büyük çabaları doğrulamaya yetecek kadarı, şimdiye kadar sağlam mantıksamayla elde edilmiş, toplumsal deneyimin şüphesiz gerçeklerine uygulanmış sonuçlarla birlikte belirlenmiştir. “Öjeni” kelimesi şahsım tarafından ortaya atılmış ve 1883 yılı kadar uzak bir geçmişte yayınlanan “Đnsan Yetileri” adlı kitabımda kullanılmıştır. Bu kitapta, insanların asli kardeşliği, akla gerçek bir şey olarak görünen kalıtım ve ayrıca işsizlik yardımı için mızmızlanan güçlü kuvvetli haylazlar gibi yardım beklemek için değil eylemde bulunmak için doğarız inancı üzerinde durdum. Bireyler, bana, idareci güçlerle kalıcı olarak donatılmış sonsuz canlı okyanusundan sonu olan bir ayrılma olarak görünür. Daimi devam eden niçin?, nereden? ve nereye? sorularının karşılığında kendime verebileceğim tek cevaptır bu. Doğanın, bildiğimiz kadarıyla, hareket ettiği- isim vermek gerekirse (sayfa 113) aklın, vücudun ve artan enerji ve birleşikadaptasyona sahip karakterin evrimine doğru- yönle ilgili bazı küçük bilgiler toplanabildiği için ivedi “nereye?” tümüyle belirsiz görünmez. Biz, insanların dünya üzerindeki önder ve belki de tek idareci olabileceği, özgür irade gücüyle, belki sadece yanıltıcı olabilir, aktif hizmetler üzerinde bağlantısız olduğumuz fikirleri uzun zamandır beğenimi kazanmıştır. Ayrıca, elimizden geldiği kadar iyi tahmin edeceğimiz, daha öte belirli, belirsiz sonlardaki başarımız ya da kaybımız için bir şekilde sorumlu olduğumuz, talimatlarımızın, belirsiz olsalar da, asil ve nazik şekilde hareket ettiği amaçlara ulaşmanın mümkün olduğu her an, doğanın çetin gidişatıyla
201
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
mücadelemizi haklı çıkarmaya yeterli derecede açık oldukları bu fikirler arasındadır. Đnsanlığın, var olan kural ve düşünce koşulları altında mümkün olan gelişiminde hatasızca rehberlik edileceksek, üzerinde yoğunlaşılması gereken birçok bilinmezlik vardır. Đnsan çeşitliliğini ve bir ulusta görülen özelliklerin yayılımını araştırmalıyız. Popülasyon sınıflandırmasını, tümüyle doğal özellikler açısından yapacağımız sınıflandırmayla sosyal statüye göre karşılaştırmalıyız. Bir popülasyondaki özelliklerin kökenlerini ve tüm sınıflardan sivrilen sınıfla evliliğe belirgin eğilimin sonuçlarını azami dikkatle incelemeliyiz. Üniversitelerde ve kolejlerdeki incelemelerin sonuçlarından bir şeyler öğrenilecektir. Đncelemelerde görüldüğü gibi, gençlerdeki umut ve takip eden performans arasında mevcut olabilecek uyuşmanın derecesinin araştırılması arzu edilendir. Bırakın şuan ki rekabetçi incelemenin büyük sistemiyle bağlantıdaki yüksek tahsilli geniş insan ordusunca bu araştırmanın ihmalinin kötü ve affedilemez olduğunu düşündüğümü ekleyeyim. Bu problem çözülene kadar, şuanki özenle hazırlanmış sistemin değeri konusunda muhtemel bir tahminde bulunamayız.
II- Evlilikteki kısıtlamalar
Herhangi bir öjeni sisteminin muhtemel benimsenmesine karşı tekrar tekrar ileri sürülmüş olan bir itirazla yüz yüze gelmek gereklidir. Şöyle ki; insan doğası evlenme
202
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
özgürlüğüne getirilecek herhangi bir engele asla tahammül etmeyecektir. Fakat soru, zamanın diniyle, gelenekle ve kanunla kutsandığında, evlilik kısıtlamalarının ne kadar etkili olmuş olduğudur. Sandalye eleştirisinden tarihi gerçeklere geçiyorum. Az sayıda istisnayla, evlilik geleneklerinin, doğal içgüdüler değil sosyal çıkarcılık üzerine kurulu olduğu fark edilecektir. Bunu, tek eşliliği ve bir çok zaman ve mekandaki uygulamaya karşı doğal bir içgüdü nedeniyle değil, bunun yerine sosyal huzur düşüncesi nedeniyle konulmuş ciddi çok eşlilik yasağını incelediğimizde öğreniriz. Aile içi evliliği, aile dışı evliliği, yasal evliliği ve tabularla kontrol edilen evlilikleri incelediğimizde de aynı şeyi buluruz. Günümüzde din tarafından kutsanmakta ve daha yüksek medeni uluslarda kanunlar tarafından korunmakta olan evlilik kurumu ideal olarak mükemmel olmayabilir. Ya da gelecekte evrensel olarak kabul edilmeyebilir. Fakat şimdiye kadar, özellikle ilgilenilen partiler için, çocukları için, ev yaşamları için ve toplum için icat edilmiş en iyi şeydir. Evliliklerin yasaklandığı akrabalık derecesi, ölmüş eşin kız kardeşiyle evliliğe izin verilmemesi, büyük oranda münakaşalı olan ve burada tartışmanın gereksiz olduğunu düşündüğüm töre istisnasıyla, modern düşüncelere oldukça uygundur. Bir kız ve bir erkek kardeşin evliliği aramızda doğa tarafından aşılandığı görülen fakat daha ileri araştırmaların gelenek ve göreneklerden ortaya çıkmış olduğunu göstereceği bir tiksinme hissi uyandıracaktır. Deliller, insanlar tarafından evrensel olarak hissedilen yasaklanmış derecedeki evliliğe içgüdüsel bir antipatinin var olmadığını, günümüzdeki gücünün( sayfa 115) büyük oranda
203
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
isimlendirebildiğim kadarıyla önemsiz dikkat nedeniyle olduğunu kanıtlar. Öjeni olmayan bir evliliğin bundan böyle iki kardeşin evliliğine duyduğumuzdan daha az bir tiksinme uyandırmaması gerektiği oldukça mantıklıdır. Dini nedenlerden dolayı evlenmemiş kimselerin yaşamlarının ve devam eden ailelerin zıt görevleri hususunda dinin dikteleri çelişkili olmuştur. Birçok ulusta, çocuk dünyaya getirmemenin bir yüz karası olduğu düşünülür ve düşünülmüştür. Ve diğer uluslarda bekarlık en yüksek erdem kademesine yükseltilmiştir. Hristiyanlığın kuruluşundan bu yana geçmiş elli ya da o kadar kuşak boyunca manastırlar, rahibe manastırları, Katolik rahiplerin evlilikten uzak yaşamları büyük sosyal etki yaratmışlardır. Nekadarının iyi ya da nekadarının kötü olduğunu burada tartışmak gerekmemektedir. Kuvvetlendirmek istediğim nokta iktidardır, sadece dini anlamda destekleme ve engellemenin değil özellikle daha çok dinin elçilerinin bekareti mecbur kılmadaki etki ve otoritesinin iktidarı. Söz konusu olduğu yerlerde bütünüyle inançlı kimseler olmayan buna rağmen sadece amaca uygun olan aile üyelerince desteğe başvurulduğunda, bunu dile düşmüş bir şekilde uygulamışlardır. Böylece bazı zamanlar, bazı hristiyan uluslarda genç olduğu halde evlenmemiş her kız daha sonra kaçmanın imkansız olduğu rahibe manastırlarına hemen hemen mecbur kılınmıştır. Rahibe manastırlarının ve keşişhanelerin donatılması ve sürdürülmesi kadar büyük çabaların, zıt bir amacın yerine getirilmesine yönlendirilmesinin gerekli olduğu zamanda, öjeninin bir ulusun dini olarak bütün bir kalple kabul edilmesi, yani, bir ulus tarafından, insanlar için kendi soylarının
204
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
gelişiminden daha değerli bir objenin var olmadığının tam bir inancının varsayımı üzerinde hayal gücünün başıboş dolaşmasını sağlamak kolaydır. Daha sonra bunun detaylarına girmeceğim. Şu kadarını söylemek yeterlidir ki; manastıra ait hayatın tarihi, insan doğasının evlilikte özgürlüğe eğilimlerini yönlendirmede ve karşı koymada oldukça baskın din otoritesi gücü üzerine bolca kanıt sunmaktadır. Mümkün olanı göstermek için, belki, evlilik kısıtlamalarının yedi farklı şeklinden bahsedilebilir.(sayfa 116) Bunlar tek eşlilik, aileiçi evlilik, ailedışı evlilik, yasal evlilik, tabu evlilikleri, yasaklanmış derecedeki evlilikler ve bekarettir. Evliliğin seçimi üzerine ehemmiyetsiz gerekçelerin değişik birleşimlerinin ne kadar güçlü olduğu, hepsinin din tarafından nasıl kutsanmış, gelenek olarak kabul edilmiş ve kanun tarafından zorlanmış olabildikleri, bahsedilen her bir konu başlığı altında gösterilebilir. Bu kurallar altında doğmuş bir kişi karşı koymaksızın yine aynı kurallar altında yaşar. Kısıtlanmaları konusunda, atmosferin basıncının farkında olmadığımız gibi, bilinçsizdirler. Medeni soyların birkaç dini hurafeye, geleneğe, otoriteye ve kalan her şeye itaat edişi sıklıkla barbarlarınki kadar onursuzcadır. Diğer soyları yönlendiren aynı gerekçe çeşitleri bizimkini de yönlendirir; bu nedenle gelecek zamanlardaki sebeplerin bize, hakim oldukları zamanda onlarınkilerin şuan ve geçmişte onlar için olduğu kadar, tatmin edici geldiğinden, geleneklerine ait bir bilgi, benimsediklerimizin geniş oranını açığa çıkarmamızda bize yardımcı olur.
205
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
III- En önemli öjeni özellikleri
Şimdi okuyacaklarınız, değişik özellikteki öjeni değerlerini adilce takdir etme sanatına katkı olarak sunulmuştur. Öjenik rütbe için bir iddia haklı çıkarılmadan önce, doğuştan gelen belli izlerin varlığının gerekli olduğu açıkça öne sürülebilir. Çünkü bu özellikler filozofları, sanatkarları, finansörleri, askerleri ve diğer temsili sınıfları ayıran özel yetilerin tam değerinin ortaya çıkarılması için gereklidir. Bahsedilen özellikleri keşfetmek için benimsenmiş yöntem, birey topluluklarını düşünmek ve büyüyen ve ilerleyen grupları aynı türdeki gerileyen ve parçalanan diğerlerinden ayıran özellikleri karşılaştırmaktır. Bu yöntem birey hususlarının örneklerinden türeyenlere göre ön yargı ihtimalinden daha uzak sonuçlar verme avantajına sahiptir. Ki bunu, ortak ilgi alanlarıyla-aileler, okullar, kulüpler, mezhepler, belediyeler, uluslar ve tüm orta derece sosyal birimler- bağlanmış insan topluluklarının dahil edildiği komünite kelimesini daha geniş bir anlamda kullanmam gerektiği takip etmektedir. Her ne özellik bu sayılanların çoğunun ya da her birinin refah derecesini yükseltirse, dediğim gibi, öjenik önemin ilk baş sırasında bir yer hak edecektir. Çoğumuzun ya doğrudan gözlemleme ya da tarihsel olarak okudukları yoluyla birkaç komünitenin çalışmalarına ve akıllarımızda bir yandan fazlasıyla refah olanların ve diğer yandan fazlasıyla gerilemiş olanların belirgin karakteristiklerinin doğru bir portresinin şekillendirilmesinde başarılı olmalarına tanıklığı vardır. Okuyucuların, gelişen
206
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
komünite mensuplarının, kural gereği, dikkat çekici bir şekilde faal ve gerilemiş oldukları ve parçalanmış olanların bariz bir şekilde gevşek oldukları konusunda benimle aynı fikirde olacaklarına çok az şüphem vardır. Ferah bir komünite mensupları, uyanıklılığıyla, yoğun meşguliyetleriyle, çalışmalarından aldıkları hazla, onları tümüyle yerine getirmeleriyle ve tüm komünitelerinde hakim olan dürüst bir gururla ayırt edilebilir. Gerilemekte olan komünitenin mensupları, çoğu kısmında, halsiz ve üşengeçtirler. Vücut hareketleri gösterişliliğin tam tersine ağır ağır ve uyuşukçadır. Yapabildikleri zaman bile çalışmaktan kaçınırlar ve üstlendikleri şeyleri ecele acele yaparlar. Refah bir komünite bazı ya da diğer mensuplarının hevesle meşgul oldukları elle tutulur ilgi alanlarıyla dikkate değerdir. Fakat gerilemiş bir komüniteyi altüst eden kaygılar, anlamsız düzenin en büyük kısmını teşkil eder. Refah komüniteler ayrıca yaşamdan zevk almalarıyla dikkate değerdir. Çünkü mensupları, ilerlemiş bir medeniyet için gerekli olan şatafatı tedarik etmek için sıkı çalışmak zorunda olmalarına rağmen öyle büyük bir enerjiyle donatılmışlardır ki günlük uğraşları sona erdiğinde, günün geri kalan kısmı boyunca özel hobilerini devam ettirmeye yetecek kadarı harcanmamış olarak kalır. (sayfa 118) Gerilemiş bir komünitede insanlar kolaylıkla yorulurlar ve çok geçmeden angaryaya dalarlar. Aralarında neticesinde çok fazla şevksizlik ve çok az yaşam arzusu bulunur. Sivil ferahın sebeplerini farklı yönlerden ve birçok bakış açısından incelemiş bulunmaktayım. Ve varmış olduğum sonuç yadsınamaz derecededir. Şöyle ki; bu sebeplerin
207
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
başlıcası çalışma hevesiyle birleştirilmiş geniş işçilik kapasitesidir.- akli, fiziksel ya da her ikisi de- Hayvanlardaki evrim süreci gösterir ki; bu görüş genelde doğrudur. Kocaman, hızlı hareket edemeyen kertenkelelerin, yaşam süresi kısa olmazsa ve uzun dönem bir dinlenmeyle ilişkilendirilmezlerse, uzun süre dayanıklılık gücüne sahip kuşlar ve memelilerce ayakları kaydırılır. Bu ikinci bahsedilenler, emek harcamaktan alıkoyulduklarında huzursuz ve sağlıkları bozulmuş olarak, çalışmaya muhtaç olarak yapılandırılmışlardır. Buna rağmen şartların komüniteler üzerindeki etkisinin beden gücünü arttırmada güçlü bir faktör olduğu gerçeğini gözden kaçırmamalıyız. Popüler hissi yakalayan bir sebep, sıklıkla potansiyel olarak yetenekli bir ulusu uzakta durmaktan eyleme geçmeye yönlendirecektir. Yeterli yiyecek tedariğiyle ve birliğinin düzenli harcamaları için yatırımlarla desteklenmiş iyi bir subay kötü gelişmiş magandaların ve holiganların olduğu bir alayı oldukça akıllı ve iyi, disiplinli bir kolorduya dönüştürecektir. Fakat temel olarak daha iyi bir malzemeyle, arzulanan bir dış çevrenin etkisi paralel olarak yükseltilir ve her nezaman çevre sorumluluk yüklense ve daha az elverişli hale gelse, bozulmaya daha az eğilimlidir. Bu nedenle, bunu şu izlemektedir; ortalamanın üzerindeki bir zekayla aydınlatılmış ve, eklemeliyim ki, çalışmak için doğal bir kapasite ve şevkle birleştirilmiş güçlü bir akıl ve beden, öjeninin asli elementleridir. Çünkü zengin bir adam diğer ayrıcalıklara nekadar sahip olursa olsun, söylemiş olduğum özellikler açısından yetersizse, bana göre, öjenik olarak doğru şekilde adlandırılamaz.
208
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Öjeni temsilcileri, gerçek hayırsever ya da insancıl olduklarını ve kendilerini (sayfa 119) özel uzmanlık alanlarında hayırseverler kadar içtenlikle harekete geçirmeleri gerektiğini, kendi uğraşlarını bu kelimenin güncel ve oldukça kısıtlanmış anlamında yapmış olduklarını doğrulukla öne sürerler. Karşı karşıya kaldıkları gibi sivil değerlerdeki ailelerle, özellikle hem ebeveynlerle hem de çocuklarla arkadaşlık kuran ve dikkate değer derecede, imkanları el verdiği kadarıyla, ne zaman yardıma ihtiyaç duyulsa kendilerini hazır gösteren geniş ailelerle kendilerini alakalandırmalıdırlar. Kendi notlarını benzer şekilde alakalı olan diğerlerininkiyle karşılaştırmalıdırlar. Böyle aileleri, bazı nadir bitki çeşitlerinin fide yataklarına yine de çok daha özellikli türün şevkiyle itibar eden hevesli bir bahçıvan olarak önemsemelidirler. Çünkü bir kuşakta doğmuş bireylerin yaklaşık yüzde onunun gelecek kuşağın yarısını karşıladığı gösterildiği için, aynı zamanda öjenik olan geniş aileler, uluslara birinci dereceden önemlerini kanıtlayabilir ve onun en değerli varlığı olabilir.
IV-Uygulanabilir öjeni
Birazdan okuyacaklarınız istisnai olarak vatandaşlığa uygun olanların ailelerini desteklemeyle ilgilenen geniş öjeni alanına ait benim bazı görüşlerimdir. Neticesinde, burada Doktor Saleeby’nin negatif öjeni olarak adlandırmış olduğu şeye, şöyle ki istisnai olarak uygun olmayan tarafından evliliklerin ve döl üretiminin engellenmesi, dair hiç ya da çok
209
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
az bir şey söylenecektir. Bu şüphe yok ki daha baskılayıcı bir konudur. Fakat çok geçmeden soruşturma kurulunun kafası işlemeyenler üzerine son zamanlardaki raporları yardımıyla parlamentonun dikkatine itilecektir. Benimseme için her ne aksiyon planı sunulursa sunulsun, ne ütopik ne de abartılı; bunun yerine baştan başa Đngiliz duygu ve uygulamalarıyla uyumlu içinde olmalıdır. “Değer” kelimesiyle bir kişinin sivil değerliliğini ya da devlet için kıymetini kastetmekteyim. Sadece kendi adıma konuşuyorum, eğer insanları değere göre sınıflandırmak zorunda kalırsam, her birini, herhangi birindeki bir kalitesizliğin diğer ikisindeki üstünlüğe ağır gelmesi gerektiği şartına bağlı olan fizik, yetenek ve karakter, bu üç ana başlık altında düşünmem gerekmektedir. Fiziği ilk sıraya koyarım. Çünkü sadece kendinden çok değerli ve diğer iyi özelliklere bağlı değildir, ayrıca kolaylıkla sıralandırılma ek erdemine sahiptir. Yeteneği aynı zeminde ikinci sıraya ve gerçek öneminde hepsinden önce gelse de, karakteri üçüncü sıraya koyarım. Toplum görüşün gücü abartılmak yerine küçük görülmeye meyillidir. Soluduğumuz ve içinde hareket ettiğimiz atmosfer gibi, toplum görüşü de itibarına dair bilincimiz olmaksızın, etkili bir şekilde yönetir. Herkes bilir ki; bir dönem doğru, adetlere uygun ve yanlışsız olduğu düşünülmüş hükümetler, tutumlar ve inanışlar diğerinde yanlış, yakışıksız ve hatalı olarak değerlendirilmiştir. Ve gençliğimizde duymuş olduğumuz, üstümüzdeki otoritedekilerce aktarılmış görüşler olgunluk yıllarında aksiyom ve değiştirilemez olma eğilimindedirler.
210
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Özellikle sınırlandırılmış komünitelerde, toplumsal onay ve uygun görmeme güçlü bir baskı uygular. Öyleyse soruyorum, öjeni taraftarı bir kamuoyu böyle bir komüniteyi bir kerede ele geçirmiş olduğu zaman, sonucun henüz denenmemiş müteferrik ve oldukça etkili bir aksiyon modunda açıkça gösterileceğini ummak aşırı değil midir? Kendi adıma konuşmak gerekirse, sayısız yönden bölgesel öjeni aksiyonunu sabırsızlıkla beklemekteyim ki bunlardan birini şuanda açıkça belirteceğim. Bu, değerli özelliklere sahip genç çiftleri evlilik hayatlarına başlatmak ve onları ve ailelerini kritik zamanlarda desteklemek için dikkate değer fonların birikimidir. “Değerli” ye ters olanlara yardımsever hediyeler miktar olarak müthiştir. Bunların ne kadarının mantıklı bir şekilde harcandığını ya da ne yolla harcandığını söylemeye hazır değilim. Bunun yerine sadece, çoğu insanın merhamet üzerine kurulu (sayfa 121) duygularının patlaması anında özgürce sunmak istediği anlamın, aynı zamanda, daha iktidarlı doğa vergisinin teşvik edilmesi isteğine ve gelecek kuşakların ulusal yeterliliğine yanıt olarak büyük ölçüde sunulmasının sağlanabilir olduğunu doğrulamak amacıyla gerçeği belirtmek için hazırım.
V- dinde bir faktör olarak öjeni
Öjeniler toplumsal görevi öyle çok önemli detayla güçlendirir ki araştırmasından doğan sonuçların, her toleranslı dinde rahatlatıcı bir mesken edinmelidir. Đleri görüşlü insan
211
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
severliği, himayenin ciddi bir sorumluluk olarak kabulünü ve vatanseverliliğin daha ileri kavranışını teşvik etmektedir. Öjenilerin öğretisi evrim fikri üzerine kurulmuştur. Pasif bir formu üzerine değil bunun yerine bir dereceye kadar kendi gidişatını yönlendirebilecek olanın üzerinden ortaya çıkarılmıştır. Tümüyle pasif ya da mekanik olarak adlandırılabilecek evrim, huşu uyandıran nasıl olduğunu bilmediğimiz bir şekilde ortaya çıkmış ve nereye olduğunu bilmediğimiz bir şekilde ilerleyen bir geniş organik kargaşa girdabı görüntüsünü sunar. Devam eden bir bütünü oluşturur. Fakat akıl ve boşa giden süreçler şöyle ki; deneme ve yanılmanın tökezleyen adımları boyunca, aşırı bir hammadde üretimi ve fuzuli olan her şeyin acımasız reddedilişi tarafından şekillendirilmiştir. Bu büyük sistemin birbirini izleyen dakikalarındaki durum, oldukça eskiden itibaren bildirdiği ve henüz zarar verilmemiş geleceği işgal etmek üzere olduğu için, şiddetli iç kargaşalardan biridir. Elementleri daimi bir akış ve değişim içindedir. Evrim her bir durumda büyük bir görüntü oyunudur. Buna rağmen, insanın isteğinin zekice aksiyonunun, bazı küçük ölçülerde, gidişatına klavuzluk edebilme kapasitesinde olduğunu bilgisi altında son derece daha ilginç bir görünüm elde eder. Đnsan, insanlık evrimiyle ilgilenildiği sürece, bunu geniş oranda yapma gücüne sahiptir. Organik yaşamın kalitesini ve dağılımını hali hazırda öyle geniş oranda etkilemiştir ki dünyanın yüzeyi üzerindeki değişimler, sadece ağaçlandırmama ve tarım yapması yoluyla, (sayfa 122) ay kadar uzak bir mesafeden ayırt edilebilir.
212
İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
Öjeniğin uygulanabilir yönü konusunda, insanların yaratıcı istem gücüne herhangi bir surette sahip olup olmadıklarına ya da isteminin ayrıca bilinmeyen güçler ya da perdenin ardındaki zeki aktörlerce önceden belirlenmiş olup olmadığına ve insanların bağımsızca hareket edebilecekleri inancının sadece bir ilüzyondan daha fazlası olup olmadığına dair sonu olmayan tartışmayı yeniden gündeme getirmeye ihtiyacımız yoktur. Öjeni insan severliğin fonksiyonunu gelecek kuşaklara genişletir. Ailelerle, bütünüyle toplumlarla ilgilenerek aksiyonunu şimdiye kadarkinden daha yaygın hale getirir. Ve gelecek döllerin muhtemel kalitesine ciddi bir dikkat yönelterek, evlilik anlaşmasının önemini güçlendirir. Kişisel lütuf eylemleri için hevesle fırsat ararken, soya zararlı olan duygusal her tür hayır işini katı bir şekilde yasaklar. Ailede ve soyda sevgi ve ilgiyi teşvik eder. Kısacası, öjeniler umut dolu ve doğamızın en asil hislerinin çoğunun ilgisini uyandıran kuvvetli bir öğretidir.
213
Ä°nsan Anatomisi ve Fizyolojisi - 1 AkademiPress
214