psikolojiM Aylık Psikoloji Dergisi
Yıl : 2014 | SAYI 4
boşanma
psikolojisi
Hiperaktivite ve Dikkat Eksikliği (DEHB)
Öğrenci ŞAKALARI
Tükenmişlik Sendromu
BBİNG iş hayatındaMO
El Yazısı Analizi
Ruh Açlığızı Giderin
9 772147 881002
ISSN 2147-8813
Satış Fiyatı : 10 TL
İÇİNDEKİLER
SAYI:4 - KASIM,2014
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ ve GENEL YAYIN YÖNETMENİ Timur TUNA t.tuna@psikolojim.com.tr
DERNEK BAŞKANI Yrd.Doç.Dr. Bilal Semih BOZDEMİR president@ppd.com.tr
YÖNETİM KURULU
Yrd.Doç.Dr. Bilal Semih BOZDEMİR, Dr.Meltem ÖZKANDAN, Fadime YEŞİLKAVAK, Murat YÜCEL
Hukuk Müşaviri
Av. Faik ÖNER (faik_oner@hotmail.com)
BASKI YEDİZ OFSET - İstanbul İstanbul Reklam Rezervasyon;
İlgili Kişi : Veysel TOPUZ Adres : Fevzipaşa Cad. Aktar Kerim Sk. No.23/2 Edirnekapı/İstanbul Tlf : 02125341726 Dizgi & Tasarım : Timur TUNA Yönetim Adresi: Psikologlar ve Psikiyatristler Derneği İzmir-1 Cd. No:33/31 Kat:8 Kızılay, Çankaya/ANKARA Telefon Faks Web Mail
Çeşitli Gelişmeler Editörden MOBBİNG (İş yerinde psikolojik taciz) Mobbing ile Mücadele Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite DEHB Tedavi Önerileri Ruh Açlığını Giderme Tükenmişlik Sendromu El Yazısı Analizi/Grafoloji Şiddete Giden Yol:Öğrenci Şakaları Boşanma Psikolojisi Boşanma Sonrası Psikolojik Öneriler
4 5 6 9 12 18 22 24 28 28 32 34 36
: 444 1 659 / (0312) 419 1659 : (0312) 418 45 99 : http://www.ppd.com.tr : info@ppd.com.tr
“psikolojiM” Psikologlar ve Psikiyatristler Derneği Yayın Organıdır. ISSN : 2147-8813 Aylık, süreli yayın.
Ankara, KASIM/2014 Psikologlar ve Psikiyatristler Derneği yayın organıdır. Web Adresimiz; http://www.psikolojim.com.tr
Psikolojim dergisi T.C. yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır. Dergide yayınlanan içeriğin bir kısmı yada tamamı kaynak göstererek kullanılabilir. Kullanılan görsellerin yasal haklarından ve yazıların içeriklerinden yazarları sorumludur; tüzel kişileri bağlamaz.
Bize katılın >
@ppdernegi
facebook.com/ppdernegi
+PsikolojimTrAnkara
www.psikolojim.com.tr
Bu ay neler var?
psikolojiM
İMTİYAZ SAHİBİ Psikologlar ve Psikiyatristler Derneği İktisadi İşletmesi adına Timur TUNA
3
GELİŞMELER TÜM TÜRKİYE’YE GURURLA SUNARIZ!
Yeni bir güne uyanıyor olmanın mutluluğu ile dördüncü sayımızdan merhaba!
Yeni bir sayı ile yeniden kar- Dernek olarak, Klinik Psikoloji şınızda olmanın sevincini ve Psikologlar Derneği ile birlikyaşamaktayız.. te tüm toplumumuzun yararlanabilmesi amacı ile “Psikolojik Önceki sayılarımızda sizlere Destek Hattı” projesini hayata amacımızdan bahsederek, siz- geçirdik. E-Psikolog hattımız lere sadece bir dergi hizmeti 7/24 sizler ile birlikte. Psikolojik sağlamak değil, aynı zamanda desteğe ihtiyaç duyduğunuz psikolojiye merak salmış kişile- an (0312) 911 3626 nolu Psikore ulaşarak, gündemdeki ko- lojik Destek Hattımıza ulaşabinuları takip etmek ve akademik lirsiniz. Psikolojik Destek Hattıiçerikler ile meslektaşlarımızın mız ile sizlere birkaç tuş kadar bilgisine bilgi katmayı hedefle- yakınız! miş ve siz değerli okurlarımıza 7’den 70’e herkese ışık tutaca- Yine mesleki manada, meslektaşğına inandığımız “psikolojiM” larımızı desteklemek ve ülkemize, dergisini sizlere sunduğumuz vatandaşlarımıza ve tüm dünya için mutluyuz. insanlığına yararlı çalışmalar yapmak amacı ile kurulan “Psikologlar Federasyonu” kurucu üyesi Hızlı gelişen dünyamızda, ge- olduk. lişmelere ayak uydurmak, toplumumuzu daha fazla bilinç- Artık dernek olarak verilen eğilendirmek için çok çalıştık. tim programlarımızın tamamını, onlarca akredite kurumu ile
birlikte, “Psikologlar Federasyo- Ayrıca yeni eğitimlerimiz “Renk nu”onayı ile de sizlere sunmaya Psikolojisi” ve “Nefes Teknikleri” devam edeceğiz. eğitim programı çalışmalarımızın da tamamlandığını buraUluslararası St. Clements Uni- dan müjdelemek isteriz. versity ile karşılıklı protokol imzalayarak, akademik projelerde Bu ay, Türkiye Cumhuriyeti’nin ortak çalışmalarımızın son sü- kurusucusu Atatürk’ün bize zarat devam ettiğini de sizlerle man kavramında sonsuzluğu, paylaşmak istedik. yine bir sonbaharda hatırlattığı bir aydır. Vadettiği millete yakışTopluma hizmet amaçlı bir der- mayı diliyoruz. nek olarak, geleneksel olarak, her yıl, meslektaşlarımız arasın- Sonbahar, bize Hz. Ali’nin “her da seçimler yaparak, “Psikoloji- bir harfi öğrettiği için kırk yıl nin Oskarları - Oscar of Psycho- köle olmamızı” hatırlatan, yani logy” projemizi hayata geçirdik. “yirmi dokuz kere kırk yıl köle olacağımız” öğretmenlerin Her ay bir yenisi eklenen psiko- de gününü ihtiva etmektedir. lojik eğitim programlarımıza Bu kelimeleri yazma zeminini 2 yeni proje ile tekrar merhaba hazırlayan Ulu Önder ve bana dedik! bunları yazmayı öğreten öğretmenlerime de bu vesileyle Bilinç Analizi ve Parapsikoloji zamanlar dolusu sonsuz teşekeğitimi artık sizler için hazır! kürlerimizi sunarız.
Sonraki sayımızda güncel konular ve ilginizi çekeceğini düşündüğümüz sürpriz kitabımız ile görüşmek üzere! Sevgi ve saygılarımızla...
Her tür görüş, öneri, talep ve şikayetlerinizi okurtemsilcisi@psikolojim.com.tr adresine gönderebilirsiniz. PSİKOLOJİM, KASIM-2014
merhaba!
Yrd.Doç.Dr. Bilal Semih BOZDEMİR Dernek Başkanı
B
ir sonbahardan daha merhaba, yeni bir sayıda. Sonbahar, yeni bir bahara hazırlıktır aslında, araya bir kış alarak. Geçen yazdan daha iyisine hazırlanmak ister dünya, kişi, hayata, hayatı sevmesine ve sevgilerine. Araya bir kış alır yeni bir bahar öncesi ve yazı özletir kendine, kendince.
Doğa üzerindeki tüm canlılar, yaşama daha bağlı kalma, nesillerin devamı ve daha iyi koşullarda mutlu olmak için izlerler doğayı. Onun ikazlarına aldırmaksızın bazen, zamana bırakırlar yaşamayı, sevmeyi, yaşamın kendilerin sevmesini. “Zamanın”, sadece “zaman kaybı” olduğunu düşünmezler, o andaki zamana bıraktıkları bazen fazlasıyla renklere boğar bıraktıklarını baharda, bazen yakar güneşte sebepsizce, bazen beyaza boğar; ama sonbaharda soldurur bazense zaman. Zamana bırakılanlar bazen de olgunlaşır sonbaharda, sıcaktan kurtulmuştur, dirilir, kışa hazırlamak için yaşama bağlanır belki ya da yeni bahar için şimdiden hazırlanma kararını verir, “zamanın zaman kaybı olduğunu” bilerek. “Zamanla” çok sonbahar geçer. Zamanla ümitler ertelenir, istekler, sevgiler, sevilmişlikler. Ama zamanla eğer ertelenmemişse zaman, olgunlaştırır zaman sevmeyi, şükretmeyi, sevgiyi. Derin bir nefes almayı o an hissetmek ertelememektir zamanı, o an yapmaktır içinden geçeni. Zaman, acımamaktır geçen sonbahara. Gelecek sonbahara çok emek verecek doğa. Bir yıl çalışacak bir sonbaharı daha tatmak ve tattırmak için herşey, zamanında yeşermek için, zamanında güneşe gülümsemek için ve zamanında çekilmek için ait olduğu yere, zaman kaybı olmadan, ertelemeden bir başka yıla. Zaman, yaşanılan o dakikanın en iyi ilacı değildir de nedir öyleyse? Ertlenemeyecek duyguların sevgiye, onların da yaşam enerjisine dönüşmesi neden gelecek sonbahara? Ertelenmeyen hayatlara, ertelenmeyen, kendini iyi hisseden yeni sabahlara uyanmaya, ertelenmeyen bir yeni bahara işte bir fırsattır sonbahar. Bu ay, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurusucusu Atatürk’ün bize zaman kavramında sonsuzluğu, yine bir sonbaharda hatırlattığı bir aydır. Vadettiği millete yakışmayı diliyoruz. Sonbahar, bize Hz. Ali’nin “her bir harfi öğrettiği için kırk yıl köle olmamızı” hatırlatan, yani “yirmi dokuz kere kırk yıl köle olacağımız” öğretmenlerin de gününü ihtiva etmektedir. Bu kelimeleri yazma zeminini hazırlayan Ulu Önder ve bana bunları yazmayı öğreten öğretmenlerime de bu vesileyle, zamanlar dolusu sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Bu sonbahar sayılarımızdan, elinizdeki derginin, size yeni en güzel baharlar hazırlamasını ve yaşatmasını temenni ederim.
psi Ko lo jim
5 Editörden..
Sonbahar, o yılın sonbaharıdır. O yıl ki yaşanananların, yaşanmayanların, yaşanamayanların sonbaharıdır. İlkbahara hazırlıktır tüm mevsimler. İlkbaharın o yaşama sevincini dünyanın tüm renkleri ile gözlerinin önüne sermesi doğanın, “bak yaz da gelecek, sonra başka bir bahar, sonra ise beyaz” demesidir, üzerindekilere.
PSİKOLOJİM, KASIM-2014
İş hayatında mobbİng
MOBBiNG
<işyerinde psikolojik taciz> Mobbing, bir kimseyi sıkıştırmak, bunaltmak, taciz etmek, psikolojik şiddet, baskı, kuşatma, rahatsız etme veya sıkıntı vermek anlamında bir sözcüktür.
PSİKOLOJİM, KASIM-2014
İsmail ÖZTÜRK Psikolojik Danışman
M İ
ş yaşamında hep var olan fakat görmezden gelinen, birçok iş yerinde hâlâ çok sayıda çalışanın kâbusu olmaya devam eden mobbing; bir kişinin veya bir grubun kasıtlı olarak, bir veya birden fazla çalışan üzerinde sürekli olarak, sistematik bir baskı, yıldırma, pasifize etme uygulamalarıdır. Kişiyi iş yaşamında
obbinge maruz kalan kişiler gördükleri zararın büyüklüğü ve etkisiyle, işlerini yapamaz duruma gelmektedirler. Konu ile ilgili yapılan araştırmalar göstermiştir ki, en kısa mobbing süresi 6 ay, genelde ortalama süre 15 ay, sürecin kalıcı ağır etkilerinin ortaya çıktığı dönem ise, 2946 aydır. Hangi işyerlerinde ve hangi kişilerin mobbinge uğradığına bakıldığında araştırmalara göre kâr amacı gütmeyen kuruluşlar, öncelikle sağlık ve eğitim sektöründe yaygın olduğu ve özellikle de üniversitelerde bunun çok daha sıklıkla yaşandığı görülmektedir.
Y
aşanan bir olaya psikolojik taciz diye bakabilmek için davranışların ayda birkaç kez tekrarlanması, birbiri ardına birtakım evreler içinde geçmiş olması ve bunun tekrarlama sıklığı ve uzun süre devam etmesi ve davranış tarzlarının kişiye kötü muamele şeklinde olması gerekmektedir.
MOBBİNG TÜRLERİ 1.
Dikey Psikolojik Taciz: Çalışanın yöneticiye psikolojik şiddet uygulamasıdır. Nadir görülen bir durumdur. Örneğin, çalışanların bireysel olarak veya birlikte hareket ederek yöneticiyi kabullenememesi, eski yöneticiye duyulan bağlılık, kıskançlık gibi durumda uyguladığı tacizdir. Çalışanlarda fiziksel ve zihinsel rahatsızlıklara, davranış bozuklularına, sosyal sorunlara ve ekonomik zarara neden olmaktadır
3.Yatay Psikolojik Taciz: Aynı düzeyde, benzer görevlerde ve benzer olanaklara sahip veya aynı konumdaki iş arkadaş olanların birbirlerine karşı uyguladıkları davranışların bütünüdür. Örneğin; eşit koşullar içinde bulunan çalışanların çekememezliği, rekabet, çıkar çatışması, kişisel hoşnutsuzluklar gibi.
7
2
.Düşey Psikolojik Taciz: Yöneticinin çalışanlarına psikolojik şiddet uygulamasıdır. Bir amirin astlarına yönelik olarak gerçekleştirdikleri psikolojik taciz vakalarıdır. Üstler sahip oldukları kurumsal gücü, astlarını ezerek, onları kurumun dışına iterek kullanmasıdır. Çalışanların haklarının ihlal edilmesi olasılığını güçlendirir. Bu kişilerin ortak özelliklerini genellikle ilgi görmek isteyen, zayıf kişilikli, övgüye aşırı ihtiyaç duyan, silik karakterli, suçlayıcı, yargılayıcı, güçten hoşlanan, çalışanları motive edemedikleri için onları kontrol altına almaya çalışan kişiler olarak tanımlamak mümkündür Düşey mobbingin en yaygın ve en bilinen nedenlerini şu şekilde özetlemek mümkündür: • Sosyal imajın tehdit edilmesi (Amirinden daha başarılı bir astın varlığı), • Yaş farkı (Amirinden daha genç bir astın durumu), • Kayırma (Kayırılan kişi amir ise, istediği her şeyi yapma gücünü kendinde görmesi hali), • Politik nedenler (Astın amiri ile ayrı görüşte olmaması). PSİKOLOJİM, KASIM-2014
iş hayatında MOBBİNG
engelleyip huzursuz olmasına yol açarak dışlamak amacıyla yapılır ve onun işten çıkmasına zorlar. Kişinin; kişiliğinde, mesleki durumunda veya sağlığında zarar ortaya çıkarır. Bazen hakaretle, aşağılamayla bazen de normalin üzerinde aşırı iş yükü yükleyerek kendini gösteren bu davranışa maruz kalmak çalışanın hem psikolojik hem de fizyolojik olarak etkilenmesine neden olabilmektedir ve çoğu kez cezai soruşturma ve yargılamalara konu olabilmektedir.
“mobbingin etkileri”
Mobbing, işin akışına ya da bir davranışa ilişkin bir anlaşmazlıkla başlar. Daha sonra saldırgan eylemlerle devam eder. Çalışanın mesleki bütünlük ve benlik duygusunu zedeler, kendine yönelik kuşkusunu artırır, paranoyaya ve kafa karışıklığına neden olur, çalışan kendine güven duygusunu yitirir, kendisini yalıtabilir, huzursuzluk, korku, utanç, öfke ve endişe duyguları yaşar.
iş hayatında MOBBİNG
8
Mobbing mağdurlarında görülen bazı etkiler; bireyler arası anlaşmazlık ve çatışmalar, ağlama nöbetleri, kalıcı uyku bozuklukları, depresyon, yüksek tansiyon, panik atak, kalp krizine kadar giden sağlık sorunları, travma sonrası stres bozukluğu, konsantrasyon bozukluğu, gerginlik, alınganlık, yüksek tansiyon, mide ve bağırsak sorunları, aşırı kilo alma veya verme, alkol veya ilaç (madde) bağımlılığı, tedavi masrafları, işyerinden kaçma veya uzaklaşma (sık sık geç kalma, sıkça kullanılan hastalık izinleri), şiddetli depresyon, ve diğer ciddi hastalıklar, kazalar, üçüncü kişiye yönelik şiddet ve intihar girişimleridir. Western Washington Üniversitesi profesörlerinden sosyal psikolog Gary Namie’ye göre, zorbalık kurbanlarının % 41’i bunalıma giriyor, kadınların % 31’i, erkeklerin % 21’i Travma Sonrası Stres Bozukluğu teşhisiyle bir kez daha işyerine dönemeyerek çalışamaz oluyor. Tam anlamıyla çalışanın kuruma ve topluma olan katkısı sıfırlanıyor. İşyerlerinde psikolojik tacizin mağdura olan muhtemel etkilerinin yanında işyerleri üzerinde de olumsuz etkileri vardır. İşyerlerinde psikolojik tacizi uygulayanların ve mağdur/mağdurların performans ve verimlilikleri ile işe ayırdıkları zamanda önemli kayıpların meydana gelir. Çalışma ilişkileri ve barışı bozulur, çalışan ve yöneticiler arasında uyumsuzluklar başlar. İşyerinin genel verimliliği olumsuz etkilenir. Devamsızlıklarda, izinlerde ve sağlık raporlarında artış görülür. Yeterlilik ve tecrübe sahibi çalışanların kaybedilmesine yol açar. Konunun işyeri dışına taşınması halinde kurumun saygınlığı ve marka değeri zarar görür. İşyerlerinde uygulanan psikolojik taciz çalışma ilişkilerini bozmakta, toplum içinde mutsuz bireyler ve ailelerin oluşmasına yol açmaktadır. MOBBİNG DAVRANIŞLARI Kendini göstermeyi ve iletişim oluşumunu etkilemek: Sözünüz kesilir, yaptığınız iş sürekli eleştirilir, jest ve bakışlarla ilişki kesilir, yazılı ve telefonda tehditler vs. Çalışma arkadaşları ile aralarında çıkan tartışmalar, her zamankinden daha fazla olmaya başlar. Sosyal ilişkilere saldırı: Kimse sizinle konuşmaz, diğerlerinden ayrılmış bir işyeri verilir, çalışanların sizinle ilişkiye geçmeleri yasaklanır, orada değilmişsiniz gibi davranılır. Kişi, başkalarının ofisine girdiğinde konuşma
PSİKOLOJİM, KASIM-2014
hemen kesilir, konu değiştirilir. Kişi, işle ilgili önemli gelişmeler ve haberlerin dışında bırakılır. İtibarınıza saldırı: Arkanızdan kötü konuşulur, asılsız söylentiler çıkarılır, kararlarınız sürekli sorgulanır, özgüveninizi olumsuz etkileyen bir iş yapmaya zorlanırsınız. Kişinin arakasından çeşitli söylentiler çıkarılır; kulaktan kulağa fısıltılar yayılır. Kişi, diğerleri tarafından sürekli eleştirilir veya küçümsenir. Kişinin yaşam kalitesi ve mesleki durumuna saldırı: Hiçbir özel göreviniz yoktur, sürdürmeniz için anlamsız ve sahip olduğunuzdan daha az nitelik gerektiren işler verilir, işiniz sürekli değiştirilir, özgüveninizi etkileyecek şekilde işler verilir. Kişi her yaptığı işin ince ince gözlendiğini hisseder. Kendisine
yetenek ve becerilerinin çok altında veya uzmanlık alanına girmeyen işler verilir. Kişi, sözlü veya yazılı taleplerine yanıt alamaz. Kişinin işle ilgili tüm önerileri reddedilir. Kendisinden daha alt düzeydeki görevlerde çalışanlardan daha düşük ücret alır. İşe geliş gidiş saatleri, telefon konuşmaları, çay ya da kahve molasında geçirdiği zaman ayrıntılı olarak kontrol edilir. Kişinin sağlığına doğrudan saldırı: Fiziksel olarak ağır işler yapmaya zorlanırsınız, fiziksel şiddet tehditleri yapılır, doğrudan cinsel taciz ve fiziksel zarar görürsünüz. Kişinin dış görünüşü veya giyim tarzıyla alay edilir. Kişinin sigara kokusu ve dumandan rahatsız olduğunu bile bile yanındaki masaya çok sigara içen biri yerleştirilir.
“mobbingin etkileri ve mobbing davranışları”
“mobbing” İLE 9
elecekteki Mobbing davranışlarından sakınmak için olumlu bir tavır sergilenebilir. Kontrolün sizde olduğuna ve seçenekleriniz olduğuna inanın.
şyerlerinde psikolojik tacize maruz kaldığını düşünen kişi öncelikle içinde bulunduğu durumu sağlıklı bir şekilde değerlendirmelidir. Psikolojik tacize uğradığını kanıtlayacak yazışma, not, mesaj, e-posta gibi bilgi ve belgeleri saklamalıdır. Yaşadığı olayları, verilen anlamsız emirleri ve uygulamaları yazılı olarak kaydetmesi, günlük tutması gerekmektedir.
İşyerinde psikolojik taciz kadar, fizyolojik tacizler de artış göstermektedir.
Sevdiğiniz değerlerden destek alın. Yaşanılan sürece şahit olan/ olabilecek çalışma arkadaşları ile görüşmelidir. İnsanlarla bir arada bulunun ve özgüveninizi geliştirecek faaliyetler yapın. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın İletişim Merkezi Alo 170’i arayarak, işyerlerinde psikolojik taciz konusunda uzman psikologlardan destek alınmalıdır. Mobbing kurbanlarına, yeni bir iş araması, yardım alması, kendini yalıtmaması, özgüvenini geliştirmesi, olasılıkları hatırlaması, yaraları sarmaya çalışması, yasal işlem yapması ve sendikaya başvurması önerilmektedir.
Mobbingin psikolojik bir saldırı olduğu düşünülürse psikolojik savunma yöntemleri geliştirmek büyük önem taşımaktadır. Böylece alınan yaranın derinleşmesi önlenebilir ve kişi, iş yaşamının dışına atılmaktan kendini kurtarabilir. HUKUKSAL MÜCADELE YÖNTEMLERİ Çok yaygın bir işyeri sorunu olarak bilinen “Psikolojk Taciz (Mobbing)” olaylarını engellemek, toplumun bilinçlendirilmesini sağlamak amacıyla tüm çalışanları kapsamak üzere “İşyerlerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Önlenmesi” konulu 2011/2 sayılı Başbakanlık Genelgesi 19 Mart 2011 tarihli ve 27879 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Söz konusu Genelgenin 5 inci maddesi gereğince; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde, sivil toplum kuruluşları ve ilgili tarafların katılımıyla “Psikolojik Tacizle Mücadele Kurulu” oluşturulmuştur. Kurul, çalışanların uğradığı psikolojik taciz olaylarını izlemek, değerlendirmek ve önleyici politikalar üretmekle görevlendirilmiştir.
Kurul, işyerlerinde psikolojik tacizin önlenmesine yönelik olarak ülke çapında politikaların belirlenmesine katkı sağlama, eğitim ve bilgilendirme faaliyetlerini koordine etme, ihtiyaç duyulan konularda araştırma ve incelme yapma/ yaptırma, rapor, rehber ve bilgilendirme dokümanları hazırlama ve kamuoyunu bilinçlendirme çalışmaları yürütmektedir. Anayasamızda psikolojik tacizi doğrudan içeren bir hüküm bulunmamaktadır.
Ancak psikolojik tacizin ulusal ve uluslararası hukukta kişilik hakları temelinde değerlendirildiği dikkate alınarak Anayasa’daki bu haklara ilişkin düzenlemelerin bazıları; Anayasamızın “Devletin Temel Amaç ve Görevleri” başlıklı 5’inci maddesinde; “kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli
şartları sağlamak” devletin görevleri arasında sayılmıştır. 10’uncu maddede, “Kanun Önünde Eşitlik” ilkesine yer verilmiş ve devletin bu eşitliği sağlamak üzere gerekli tedbirleri alacağına vurgu yapılmıştır. “Herkesin kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilemez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahip olduğu” 12’inci maddede düzenlenmiş ve yine “herkesin yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu” 17’inci maddede vurgulanmıştır. İş Kanunu hükümlerinde doğrudan psikolojik taciz kavramına yer verilmemiş olmakla birlikte; Eşit davranma ilkesi (Madde 5), Çalışma koşullarında değişiklik ve iş sözleşmesinin feshi (Madde 22), İşçinin haklı nedenle derhal fesih hakkı (madde 24), İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı (madde 25), İşverenlerin ve işçilerin yükümlülükleri (İş sağlığı ve güvenliği konusunda) (Madde 77), kapsamında konunun değerlendirilmesi mümkün görünmektedir. PSİKOLOJİM, KASIM-2014
iş hayatında MOBBİNG
G İ
MÜCADELE
mobbing ile mücadele
iş hayatında MOBBİNG
10
M
SONUÇ: ve KARAR nu ve Türk nu Ka , kararın dayandığı ar ara rçl zıl ya Bo ilk i e ak za ad em sy ist t Do na evzuatımı mi taz sebeplere ve ni Kanunu’na göre rle kanuni gerektirici lille de kez Türk Borçlar Mede . inde bir isabetsizlik ile hakkı bulunmaktadır özellikle delillerin takdir de bulunmayan Kanunu rin yapan görülmemesine göre, ye giren psikolojik n reddi ile usul ve uğrayan işçi, mobbing minat ını lar g’e az bin itir Mo si yiz de ifa tem tün bü taz vi taciz ne ma ve kmün ONANMASINA iyi dava edebilir kanuna uygun olan hü “İşçinin kişiliğinin yönetic bulunabilir. oybirliği ile karar e 30.05.2008 gününde k o r u n m a s ı ” talebind altında başlığı ise işçi, kötü niyet verilmiştir. Koşulları söz konusu düzenlenmiştir. tı hükümlerine de iresi, E. 2012/24019; ve ayrımcılık tazmina Yargıtay 22. Hukuk Da 7.2013 şvurabilir. K. 2013/17421; T.12.0 işyerindeki psikolojik ba yda davacı genel ola Bu hükümle işçinin t mu ına ÖZET: So güvence alt I kî AR ku RL hu RA çalışırken rşı KA Y ka ITA re RG tacizle adım ÖRNEK YA e mali müşavir olarak K. zd ; bir 00 rke 55 li me /3 em 10 ön 20 a E. nd si, k Daire yan etmesinin alınması konusu e aykırı Yargıtay 9. Huku rinin kesilerek fikir be ası gereken ey zle dd sö ma bu 12 nin .20 ere atılmıştır. İşv /44486; T. 27.12 şkasının yapm ın satın alma engellendiğini, ba a aya çıkan zararların 2012 sai yükünün arttırılmay davranışları sonucu ort kırılıktan doğan ÖZET: Somut olayda, davacın me rek dinin haksız işlerin verile ay ın ak e sın iş ey ma ve şm lış ı ça zle tığ sö lış rı ça nla ni, so tazmi bölümünde çalışıldığını, hafta ne tâbi tutulmuştur. ğü anlaşılmaktadır. Şirketin sorumluluk hükümleri feshedildiğini ileri sürdü adaki delillerden istendiğini, üniversite görevi dışında sy rildiğini, Do ve e Ç: ndisin SONU dolayı muhasebe işlerinin de ke Kanunu’nda KARAR VE nî an de ıkt ıkl Me lıştığı tan rk ça Tü , bir nü iz, ğı ğü tac ptı ın ya ilafa düştü Psikolojik olmakla birlikte; davacın erinde farklı bir yönetici ile iht işy iş nde lı em ğü va rlü nm da dü nle u ze mü uğ dü old … a açıkç 2’inci çalışmakta oldukça uzak n ını e klı as im şlı bir nm ba vu sa nın a” ğı, arı ldı nm ay Davra ruz ka n bilgis “Dürüst llanırken muameleye ma sızın görevlendirildiğini, gitmede alamadığı-nı, ku ı ak rın nm kla alı ha , ati es fak erk va “H i ri maddesindek ndığı, yazılı mu ldiği, formatlandığını, hiçbir ve n istendiğini getirirken dürüstlük alı uğu yerin değiştiri ını old as lam kta zır ve borçlarını yerine ma ha lış ça ki oru de rap dadır” şeklin le aralarında denetim run för zo şo k bir ma uy rilmediği gibi an ve lış ına ar ça lar ay kural eçme işyerinde u ancak tarafına bilgis zg luğ va i ğru iliğ do kiş ; da rak ya lun yo şla rapor sebebi uğu temel ilkeden ba 23’üncü bir ilişki old ara iki aylık sürede hazırladığını, e tarafına atl an isn ruy ko ız ıls rşı as ka ım ya kıs ma bir ğünd ve aşırı sınırla atlanamayan aların ile çalıştığı .. müdürlü rşı koruyan 24’üncü isp rin oluşması ığı, tüm bu uygulam ele ıld nc ak şü bır dü madde, saldırılara ka ruz ı uz ma lar ms va olu da rak k ola rşı ca g) ka ıla bin aç ob da (m huzursuzluk yıldırma madde ve bu konu ile yeni işyerinde de madde davacı açısından ın ci bi cın ’in be va 25 se da klı da şlı a ba arl r” itib ala ayrılmanın daha düzenleyen “Dav kabulünün gerektiği, bu ttiği istemediğinden işyerinden . he dir fes kte me rak bil ola na alı klı ha ele şünerek tazminatları kapsamında iş sözleşmesini ın hüküm doğru olduğunu dü tın na mi taz ırılmasını em kıd , an sözleşmesinin sonland yer anlaşıldığınd iş da k rar sın ere ka en ara ı e öd lar din aç red am n en gerekirk yandan davacı Türk Ceza Kanunu’nu ması” altına alınması ni beyan etmiştir. Öte run iği ko ed in ist rin kle rlü gü öz istenen kişilerin betsizdir. alan “kişi hak ve ığı istifa ettirilmek ize konu verilmesi isa tan tac ik loj iko ps a, gönderildiğini, “A…. kapsamınd /9154; K. …. sürgün olarak ve sonuçlarına i 07 ler 20 im E. biç si, eneceği ire niş Da k işle ku in eylemler Yargıtay 9. Hu davacıya tazminat öd azda ere üz an k nd me afı iril tar nd rle ğe de bir göre her biri ayrı ayrı /13307; T. 30.5.2008 istifa dilekçesi verdi t, 105. maddesindeki 2008 ştur. larının kaldırılması söylenince mu za ce lun in bu ipl a dis nd , ya va be Da : 96. maddesindeki Eziye de taciz) zorlandı” şeklin i Tehdit, 107. ÖZET ik ek loj iko ind es (ps ı ile dd iz an ma tac şk 6. al ba 10 us , e duyg ki daire Cinsel Taciz Maddesindeki ve işyerind t talebine Davalı tanığı Z…; “es na 7. mi 11 tını taz aj, na vi nt mi ne Şa taz i ma ek en et ind en maddes 2. nedeniyle ist ığını “istifa 12 ad , cı am ali va ihl da laş an rle nin nle eti de rriy iği ne verild ni, kişisel İş ve çalışma hü im şeklinde yazılı kağıt indeki ilişkindir. İşveren eğ ve es ec te dd ey ek ma öd em 5. 12 em k, ist ı cılı iştir. sın ırım etm da çalışma u” beyan maddesindeki Ay ilerin huzur işçinin yanın vunma bu kağıdın kaybolduğun sa Kiş ı ki zıl de ya z sin ke insan de n5 e ad de ec 3.m em isin de kend Ç: Mahk Hakaret, 12 4. maddesindeki bir yıl için iştir. İşveren işçisini gözetme KARAR VE SONU 12 a, in de zm vir bo şa mü nu li nu kû ma ve ve sü 132. talep etm davacıyı iş kaynakları uzmanı gellenmesi, tine rak en ye ya he ma in uy işi en irk şm ne bil rle ğü be ğu ülü Ha k aralarında bulundu gizliliğini yüküml çü kü in en rak şm ola rle li reti be su rek Ha sü ek önünde si verilm Maddesindeki ediğini yerinde inceleme yetki r arasındaki arkadaşları ile rem Kiş ce i sı, be ek ri da ind -o işle es ve lüm dd ş bö ma mı lıştığı üş, bağır ihlal, 133. sı ağlama ile davacının ça kayda alınması, düşürm ve nra li si so i ma me sa ile len me rı din cı lla va rın şu Da ala ko ir. konuşm ini ifade etmişt r ve çalışma liliğ . işle giz tür ğı üş ptı tın rm ya ya gö ha i av el ma Öz ted lış i 134. Maddesindek ri geçirmiş, psikolojik ki odası-görevi-ça eki Kişisel verilerin krizle ik taciz kavramı, işyerinde bireylere işler dairesinde ılması açısından loj ihlal, 135. maddesind rşı iko astları koşullarının ka laştır sayılan fiiller Ps da rak ya ola ç lar su an a lış K’d ça e TC i yd es yaptırılarak davacıya kaydedilm üstleri, eşit düze uygulanan bilirkişi incelemesi de ır. im tad biç ak k uygulanıp ati alm r tem ye sis da arasın tarafından iği gibi mobbing ett ma ıla ia ağ idd aş t, de şid , dit a yer vermeyecek her türlü muamele, teh n haklar anan uygulanmadığının kuşkuy ına ıkl Aç tan ir. rak ted ola ek al ks rm ku içe ları oluşacak sonuca Çalışanlara hu dayanarak gibi davranış kabulü şekilde belirlenmesi ve ne ın de sın ne va da klı ın ha n cın ini va es da rekirken yazılı şekilde İş sözleşm olaylar ışığında göre karar verilmesi ge r. rdı va ı kk ha me bil ayı gerektirmiştir. de feshe gerekir. kabulü hatalı olup bozm
! 0 7 1 ALO PSİKOLOJİM, KASIM-2014
Tü rk iye
as yo n
Bü ros u
lements Universit C t y S
f En
m or
şİmdİ Türkİye’deyİz
Uzaktan eğitim teknikleri ile eğitim alacağınız Türkiye Enformasyon Ofisimiz 2006 yılından bu yana sizlere hizmet vermektedir. Sınav vb. zorunluluk ve şartlar olmaksızın St.Clements University ‘nin kapıları şimdi size de ardına kadar açık. ÖSS vb. sınavlara girmiş olmak gerekmemektedir (Uzaktan eğitim ile hizmet vermekteyiz). Eğitiminizi yarıda bırakmış iseniz ve bir yerlerden başlamak istiyorsanız, Herhangi bir fakülte mezunu değilseniz; yüksek lisansınızı tamamlamak istiyorsanız; Doktoranızı dünyanın en saygın üniversitelerinden birisinde yapmak istiyorsanız; Çalışırken öğrenim görmek istiyorsanız; Mezun olunca tercih edilen bir personel adayı olmak istiyorsanız; Okumak için değil, mezun olduğunuzda gerçekten iyi bir öğrenim tamamlamanın mutluluğunu ve gururunu yaşamak istiyorsanız;
şimdi bunu gerçekleştirebilirsiniz... BÖLÜMLERİMİZ;
Psikoloji (Lisans, Yüksek Lisans, Doktora) Uluslararası Hukuk (Lisans, Yüksek Lisans, Doktora) İşletme Yönetimi (Yüksek Lisans, Doktora) Siyaset Bilimi (Lisans, Yüksek Lisans, Doktora)
şİmdİ tam zamanı St.Clements University | Türkiye
http://www.stclements.eu | info@stclementstr.com
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite
12
DİKKAT EK HİPERAKTİV
Hiperaktivite anne-babanın yetiştirm yan, genetik hem de nöropsikolojik ağır bastığı bir rahatsızlıktır. Kelime anlamı olarak “aşırı hareketl uzman bir Psikolog tarafından, öğre taranmasına, psikolojik testlere, dav yapılmalıdır.
PSİKOLOJİM, KASIM-2014
KSİKLİĞİ VE VİTE (DEHB)
13 Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite
Buket ÖZTÜRK Psikolojik Danışman Rehber Öğretmen
me biçimlerinin doğrudan sonucu olmak çalışmalar sonucu kalıtsal özelliklerin
lilik” anlamına gelir. Tanısı mutlaka etmen/ebeveyn gözlemlerin vranışsal gözlemlere dayanarak
PSİKOLOJİM, KASIM-2014
HİPERAKTİVİTE
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite
14
Hiperaktif çocuklar gereğinden fazla hareketlidirler, düşünmeden davranır, dalgın, unutkandır ve dikkatlerini (ilgilerini çekmeyen konularda) birkaç dakikadan fazla yoğunlaştıramazlar. Bu çocukların ani hareketleri olur, mobilyalara tırmanır ve üzerinde zıplarlar, evin içinde koşuşup dururlar, oturma gerektiren grup etkinliklerinde güçlük yaşarlar. Bu çocuklar kısa süreli kendi başına oynayabilir, oyuncakla oynamaktan daha çok, saldırgan oyunları tercih ederler, saldırgan olması ve oyunda işbirliği yapamaması nedeniyle çok az arkadaşları vardır. Hiperaktif çocuklar genellikle davranışlarının dikkat dağıtıcı ve rahatsız edici olduğunu bilirler, fakat bu konuda ellerinden bir şey gelmez. Hiperaktif çocukları, normal çocuklardan ayıran anormal davranışın sürekli oluşu ve her alanda olmasıdır. Hiperaktivite okul çağındaki çocukların %3-8’inde bulunan (Bu da 25-30 kişilik bir sınıfta en az 1-2 DEHB olan çocuk görülebileceği anlamına gelmektedir.) ve erkek çocuklarda daha fazla rastlanan bir problemdir (Erkek çocuklarda kızlara oranla 5 kat fazla sıklıkta görülür). Hiperaktivite aile için olduğu kadar çocuğun kendisi içinde büyük bir stres kaynağıdır. Hiperaktivitenin ilk işaretlerine çok ergen yaşlarda rastlanabilirse de tanı genelde okul öncesi yaştaki çocuklarda konulur, belirtisi dikkatsizlikten daha çok aşırı hareketliliktir. Ancak dikkatsizliğin göstergelerini de taşır. Aşırı hareketliliğe ilaveten saldırganlık gösteren okulöncesi çocuklar daha çok problem oluştururlar. Tanısının çocuk okula başladıktan sonra konulmasının sebebi okul ortamının hiperaktif çocuklar için gerçek bir rahatsızlık kaynağı olması ve bu sorunun belirtilerinin sınıf ortamında daha fazla göze batmasıdır. DEHB olan çocukların bir kısmında aşırı hareketlilik ve dürtüsellik ile ilgili belirtiler ön plandayken bir kısmında dikkatsizlik ile ilgili şikâyetler ön plandadır. Önemli bir kısmında ise her iki gruptan şikâyetler bir arada görülür.
hiperaktif mi? yoksa
dikkati mi eksik?
15
Dikkat Eksikliği ön plandaysa, • Yönergeleri başından sonuna kadar takip edemez, • Dikkatini yaptığı işe veya oyuna vermekte zorlanır, • Evde veya okulda yapacağı işler ve aktiviteler için gereken malzemeleri kaybeder, • Dinlemez, • Detayları gözden kaçırır, • Düzensiz görünür, • Uzun süre zihinsel çaba gerektiren işleri yapmakta zorlanır, • Unutkandır, • İlgisi kolayca başka yönlere kayar.
NASIL ÖNBİLGİ EDİNECEĞİM?Çoğu
Okul öncesi çocuklarda DEHB tanısı koymak kesinlik zordur, çünkü bu yaş çocukların gün be gün davranışları değişiklik gösterir, çevreye durumsal tepkiler gösterebilirler ve davranışlara yetişkinlerin müdahalesi söz konusudur. Çocuklar bir gün coşkulu ve hareketli olurken, başka bir gün durgun ve sakin olabilirler. DEHB tanısına güvenle karar vermek için uzunlamasına (longutidinal) çalışmaları gözden geçirmek gerekir. Uzunlamasına takip çalışmaları göstermiştir ki, erken yaşlarda kesin tanı koymak güçtür. Hiperaktif bir çocuk hem annebaba, hem de ailenin diğer bireyleri için büyük bir sıkıntı kaynağı olabilir. Aile içinde farklı görüşlere neden olabilir. Örneğin çocuğunun davranışlarından tükenen anne, onu “hiperaktif” olarak değerlendirebilir, baba ise çocuğunun davranışları hakkında yorumu bende küçükken böyleydim, bütün erkek çocukları böyledir tarzında olabilir.
anne-baba çocuklarına hiperaktivite tanısı konulduğunda hayrete düşer, çünkü bu çocukların evde aileleri tarafından gözlemlenen herhangi bir sorunu yoktur. Gerçekten de bu çocuklar evde hiçbir dikkat bozukluğu bulgusu göstermeden saatlerce televizyon seyredebilir veya video oyunları oynayabilirler. O halde
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite
Hiperaktivite ön plandaysa, • Yerinde duramaz, • Oturması gerektiği halde oturamaz, • Yerli yersiz koşup tırmanır, • Aşırı konuşur, • Sessiz sakin oyun oynamakta güçlük çeker, • Her zaman bir şeylerle uğraşır, • Cevapları ağzından kaçırır, • Sırasını beklemekte zorlanır, • Olaylara yada konuşmalara müdahale eder, yarıda keser.
Hiperaktivite tanısı konmuş çocuklarda Anne babalara önemli görevler düşmektedir. Biriken kanıtlar; okulöncesi yaşta olan çocukların ilgisiz, reddedici veya katı anne babalık tutumları olduğunda daha büyük olasılıkla aşırı hareketlilik, uyumsuzluk, saldırganlık ve dürtüsel davranışlar gösterdiği; diğer yandan, sıcak, yanıtlayıcı ve uygun şekilde sınırlamalar koyan ailelerde bu tür küçük çocukların daha sosyal uyumlu davranışlar geliştirdiği gözlenmektedir.
böyle bir çocukta nasıl hiperkativite olabilir? Cevap basittir. Video oyunları ve televizyon çocukların dikkatlerini odaklamalarına yardım edecek şekilde uyarı gönderir, yani bu çocuklar televizyon seyrederken veya video oyunu oynarken pasif konumdadırlar ve dikkatlerini dışarıdan gelen uyarılar sayesinde toparlayabilirler.
PSİKOLOJİM, KASIM-2014
TEDAVİYE YÖNELİK
DEĞERLENDİRME Tanı koymada gecikme, tedavi girişimleri belirlemede gecikmeye yol açabilir ki, bu durumda benlik saygısı, sosyalizasyon ve öğrenme ile ilgili ikincil sorunlara veya davranışların daha da kötüleşmesine yol açabilir.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite
16
D
EHB tanısının kesinleşmesi uygun tedavi yaklaşımlarının belirlenmesi için gerekli olabilir.
Tanı koymada gecikme, tedavi girişimleri belirlemede gecikmeye yol açabilir ki, bu durumda benlik saygısı, sosyalizasyon ve öğrenme ile ilgili ikincil sorunlara veya davranışların daha da kötüleşmesine yol açabilir. Tedavi edilmeyen hiperaktif bir çocuk aile için rahatsızlık kaynağı olmaya devam edecektir. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki ilerleyen yaşlarda hiperaktif okulöncesi çocuklar önemli derecede daha düşük bilişsel beceriler, daha düşük okuma yeteneği, daha sık yıkıcı ve dikkatsiz davranışlar (evde ve okulda) göstermeye devam ediyorlar.
depresyon anksİYETE
Ayrıca, diğer çocuklarla karşılaştırıldıkların da ergenlik öncesi ve ergenlikte daha yüksek oranlarda psikiyatrik tanılar alıyorlar.
ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ ENÜREZİS NOKTURNA
DEHB ile beraber sık görülen durumlar nelerdir? • Davranım Bozukluğu • Depresyon • Anksiyete Bozuklukları (takıntılar, korkular, kaygılar,…) • Gelişimsel (ör: motor becerilerinde) gecikmeler • Öğrenme Güçlükleri (okuma, yazılı-anlatım, matematik, karma) • Tourette Bozukluğu ve diğer Tik Bozuklukları • Bipolar Affektif Bozukluk (çocukluk döneminde tanısı henüz tartışmalıdır) • Enürezis Nokturna (gece altını ıslatma)
PSİKOLOJİM, KASIM-2014
TEDAVİYE YÖNELİK DEĞERLENDİRME
H
iperkativite tanısı koymak zordur ve zaman alabilir. Sorunların kaynağı bulununcaya dek sabırlı olun ve çocuğunuza duygusal açıdan destek olun. DEHB tanısı koymak zor olması nedeniyle, değerlendirmenin amacı tanı koymaktan daha çok, belirtilerin iyileştirmeye yönelik olmalıdır. Tanı alması bu çocuğun ayrıcalıklı veya ilaç tedavisinin kaçınılmaz olduğu anlamına gelmez.
D
eğerlendirme çok yönlü olmalıdır, çocukta hiperaktivite, dikkatsizlik, ataklık, saldırgan ve uyum sorunu yapan bütün olası nedenler gözden geçirilmelidir. Böyle bir yaklaşım, çocuk hakkında fiziksel, duygusal, bilişsel ve çevresel bilgileri bütünleştirmelidir.
Ç
ocuğun hekime getirilişi büyük olasılıkla anne babanın kaygıları veya okulöncesi öğretmenlerinin veya bakıcıların kaygıları nedeniyle olmaktadır.
Hekim çocuğun problemlerinin geçici mi yoksa spesifik bir nedenle ilişkili olup olmadığını araştırmaya yönelik görüşme ve muayene yapar. Durum özel bir nedenle açıklanamıyorsa, hekim çocuğu çocuk psikoloğu veya erken çocukluk eğitim programına gönderir. Başlangıçta gelişimi mutlaka değerlendirilmelidir. Gelişimi sorgulanırken; gebelik, doğum vs. ayrıntılı incelenmelidir.
Sağlık Öyküsü DEHB veya diğer davranış problemleri için risk faktörlerinin tanımlanması ve DEHB’nu taklit edebilecek sağlık problemlerini dışlamak için genel tıbbi öykü alınır. Prematürite ve fötal alkol maruziyeti gibi biyolojik risk faktörleri sorgulanır. Ailede benzer sorunları olanların bulunması, davranış problemlerinin endojen olasılığını artırır. Absans epilepsi bu yaş grubunda dikkat eksikliklerinin bir nedeni olabilir. Bazı antikonvulzan ilaçlar, özellikle fenobarbital küçük çocuklarda sıklıkla aşırı hareketlilik yapar. Alerjiler önemlidir, DEHB’nun nedeni olarak bulunmamasına karşın, kronik nazal konjesyon huzursuz uykuya yol açabilir veya dekonjestanlar ve antihistaminikler davranış sorunları oluşturabilir. Diğer kronik hastalıklar ve tedavilerinin davranış üzerine olası etkileri araştırılmalıdır. Psikososyal Değerlendirme Çocuğun ailesi ve yaşadığı çevre hakkında ayrıntılı bilgi edinilmelidir. Aile stresleri, evlilik ilişkileri, şiddet, konaklama ve maddi durumlar gibi ailesel durumlar derinlemesine soruşturulmalıdır. Burada sosyal hizmet uzmanlarından yardım alına bilinir. Campbell’in çalışmasında; küçük çocukların davranış problemleri ve prognozunda ailenin stresi ve problemlerinin önemli belirleyici olduğu belirtilmiştir. Bunlar göz önünde tutulmadığı takdirde yanlış tanı kaçınılmaz olabilir.
Davranışsal Değerlendirme
“
DEHB tanısına yönelik anne-baba ve öğretmenlerin davranışları algılamasını sistematik olarak yoklayan birçok davranış değerlendirme ölçekleri veya çeklistleri mevcuttur. Gecikmiş dil gelişimi, zayıf sosyal beceriler ve zor davranışları olanlar yaygın gelişimsel bozukluk yönünden değerlendirilirken konuşma patologundan yardım alınır.
17
Bilişsel ve Eğitimsel Değerlendirme Bilişsel gecikmeleri, nörogelişimsel immaturitesi veya öğrenme sorunları olan çocuklar aşırı hareketli veya dikkatsiz olarak algılanabilirler, özellikle de belirli ortamlarda çocuğun yetenekleri konusunda farklılıklar gözleniyorsa. Öğrenme potansiyelini saptamaya yönelik formal bilişsel değerlendirme, başarı durumunu saptama yönelik eğitimsel değerlendirme ve daha da önemlisi öğrenme stilinin belirlenmesi tanı yanında bakış açısı geliştirmede son derecede yararlıdır. Öğrenme bozukluklarının okula başlamadan güvenilir bir tarzda tanımlanması güçtür, fakat gelişimsel becerilerde nispi zayıflıklar tanımlanmalı ve iyileştirici girişimlere başlanmalıdır. Bazı hekimler bu becerileri direkt değerlendirmeyi seçebilirler. Bu amaçla pediatrik değerlendirme sistemi (3 yaş için PEET, 4-6 yaş için PEER) ve erken tarama envanteri uygulanabilir.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite
Hiperaktivite tanısı için özel bir test yoktur. Tanıya yönelik değerlendirmeler doktorun fiziksel problemleri ayırt etmek için ayrıntılı bir sağlık öyküsü almasıyla başlar. Doktorunuz size ayrıca ev ve okuldaki davranışlarıyla ilgili öğretmeninden yazılı formlarla bilgi isteyecektir. Doktorunuz ayrıca benzer belirtilere yol açabilecek başka sorunların olup olmadığını anlamak için çocuğunuzu muayene edebilir. Örneğin, bazı çocuklarda hiperaktivite ile beraber öğrenme güçlüğü veya davranış bozukluğu gibi bir başka sorunda bulunabilir. Bu gibi durumlarda doktorunuz her iki rahatsızlığın da tedavisini amaçlayacak ve buna göre tavsiyelerde bulunacaktır.
“
Hiperaktivite tanısı için özel bir test yoktur. Tanıya yönelik değerlendirmeler doktorun fiziksel problemleri ayırt etmek için ayrıntılı bir sağlık öyküsü almasıyla başlar.
DEHB ile birlikte görülen durumlar
Fiziksel Muayene
G
enel fizik muayene, işitme ve görmenin değerlendirilmesi dahil, davranış bozuklukları ile ilişkili olabilecek tanıların ayırıcı tanısında önemlidir.
Ç
oğu olguda fizik muayene bulguları normaldir, nadiren fizik muayenede şaşırtıcı bulgu elde edilir. Görme ve işitme testleri dâhil edilmelidir. Bekleme odası veya serbest oyun odasındaki davranışları gözlemlenmeli ve not edilmelidir.
DEHB ile beraber sık görülen durumlar nelerdir? • Davranım Bozukluğu • Depresyon • Anksiyete Bozuklukları (takıntılar, korkular, kaygılar,…) • Gelişimsel (ör: motor becerilerinde) gecikmeler • Öğrenme Güçlükleri (okuma, yazılı-anlatım, matematik, karma) • Tourette Bozukluğu ve diğer Tik Bozuklukları • Bipolar Affektif Bozukluk (çocukluk döneminde tanısı henüz tartışmalıdır) • Enürezis Nokturna (gece altını ıslatma)
PSİKOLOJİM, KASIM-2014
İlaçlar hiperaktif çocuklar için asla tek tedavi yöntemi olarak kullanılmamaktadır. Çocuğun davranışlarını kontrol etmesine yardımcı olurken öğretmenler, danışmanlar ve ailenin diğer bireyleriyle yapılacak işbirliği içerisinde uygulanacak tedaviler çok önemlidir. Sık sık geri bildirim verin, çocuğunuza onun ne yaptığının farkında olduğunuzu gösterin.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite
18
tedavi önerileri H
iperaktiviteyi ortadan kaldırıcı bir kesin tedavi yoktur; fakat yardımcı olabileceğimiz pek çok yol vardır. Doktoru, öğretmeni, danışmanı ve aile bireylerinin karşılıklı fikir alışverişi ve işbirliğiyle çocuğunuz bu rahatsızlığa rağmen normal bir yaşam sürebilir.
İlaç Tedavileri: Hiperaktivitenin tedavisinde uyarıcı ilaçlar oldukça işe yararlar. Hiperaktivite ve dikkat eksikliği gibi sorunları bulunan bir çocuğa uyarıcı ilaçlar vermek ilk bakışta garip gelebilir. Bu ilaçlar çocuğu daha hareketli kılmak yerine, şaşırtıcı olarak hiperaktiviteyi azaltıp dikkat süresini uzatmaktadır. Hiperaktif bir çocuğa davranışlarını kontrol etmesinde yardımcı olan bu ilaçları kullanan bir çocuk ilacı kullandığı süreler içerisinde daha sakin ve dikkatli olmaktadır.
PSİKOLOJİM, KASIM-2014
“Çocuğunuza beklentileri ve planları konusunda yardım edin.”
Uyarıcı ilaçlar, beynin yeterince çalışmayan dikkat ve dürtüsellik ile ilgili bölgelerini uyararak daha fazla çalışmalarını sağlarlar. Okul çağındaki hiperaktif çocuklar için birçok ilaç kullanılmaktadır. İlaç tedavisi gerekli olduğunda doktorunuz çocuğunuz için en etkili ilacı bulmanızda size yardımcı olacaktır. Kullanılan bu ilaçlar bağımlılık yapmaz, fakat bir takım yan etkilere yol açabilirler (baş ağrısı, uykusuzluk, iştah kaybı ve depresyon gibi). En sık karşılaşılan yan etkisi iştah kaybı ve uykusuzluk yapabilmesidir. Çocuğunuzun doktoru tarafından düzenli olarak görülmesini sağlayın. Bu şekilde doktorunuz hem ilacın dozunu ayarlayabilecek, hem de çocuğunuzun genel sağlığını gözetim altında tutacaktır.
Psikolojik ve pedagojik tedaviler: İlaçlar hiperaktif çocuklar için asla tek tedavi yöntemi olarak kullanılmamaktadır. Çocuğun davranışlarını kontrol etmesine yardımcı olurken öğretmenler, danışmanlar ve ailenin diğer bireyleriyle yapılacak işbirliği içerisinde uygulanacak tedaviler çok önemlidir. Anne-babanın çocuğa yaklaşım konusunda eğitimi, öğretmen ve okul danışman psikoloğunun bilgili yaklaşımı ve çocuğun kendisini kontrol etme ve duygularını ifade etme becerilerini kazandığı psikoterapi ve pedagojik terapilerin birlikte uygulanması, ilacın sağladığı kazanımların uzun vadeli olabilmesi için şarttır. Çocuğunuza ilaç tedavisi başlandıysa nelere dikkat etmelisiniz?
Bu dönemde iyi bir gözlemci olun, size verilen standart formları aradaki farkları, düzelmeleri vurgulayacak şekilde dikkatlice doldurun, ilacın etkilerini - yan etkilerini gözlemleyin. İlaç tedavisini hekimin önerdiği şekilde uygulanmasına azami dikkat gösterin. Bu çocukların dikkatlerinin dağınık olduğu ve unutkan oldukları da göz önüne alınırsa, ilaçların bir yetişkin denetiminde verilmesi gerekmektedir. Bu durumda öğretmeninden ya da varsa okul hemşiresinden yardım istemekten çekinmeyin.
Çocuğunuzun iyi günleri olabileceği gibi kötü günleri de olabileceğini göz önünde bulundurun.
Olumsuzluklar, yapamadığı şeyler ve cezalar hakkında odaklanmaktan ziyade olumlular üzerinde odaklanın.
Bir karakter sorunuyla değil biyolojik bir sorunla mücadele etmekte olduğunuzu daima akılda tutun.
19 Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite
Tedaviye genellikle düşük dozdan başlanır. Çocuğunuz için en uygun dozun bulunması amaçlandığından, bu dönemde hem ailenin hem de öğretmenin gözlemleri oldukça yol gösterici olacaktır.
4 5 6 7 8 9
Çocuğunuza beklentileri ve planları konusunda yardım edin.
Çok konuşup nasihat vermeyin, davranışlarınız daha öğretici olacaktır.
Espiri anlayışınızı kaybetmeyin ve sabırlı olun.
10
Kendiniz ve çocuğunuza karşı hoşgörülü olun. Bu işte birliktesiniz ve elinizden geleni yapıyorsunuz.
DEHB bulunan çocukların anne-babaları için Dr. Russel Barkley tarafından önerilen 10 kural:
1
Kurallar koyduğunuz zaman bunların çok spesifik olmasına dikkat edin ve onları yazıp asın.
2 3
Ödülleriniz çocuk için anlamlı ve güçlü ödüller olsun.
Sık sık geri bildirim verin, çocuğunuza onun ne yaptığının farkında olduğunuzu gösterin.
PSİKOLOJİM, KASIM-2014
KARİYERİNİZ İÇİN SERTİFİKA PROGRAMLARI 1 2 3
4 5 6
7
8
9
1
DİKSİYON EĞİTİMİ
sadece
49TL
2
BEDEN DİLİ EĞİTİMİ
sadece
49TL
3
LİDERLİK EĞİTİMİ
sadece
49TL
www.sertifikapress.com.tr
www.sertifikapress.com.tr
www.sertifikapress.com.tr
SertifikaPress Eğitim Akademisi, Uzaktan Eğitim tekniği ile kişisel gelişiminize TAM destek oluyor! Kolay erişim, eğlenceli ve uzman eğitim programı, full HD dersler sizin için BURADA!
SertifikaPress Eğitim Akademisi, Uzaktan Eğitim tekniği ile kişisel gelişiminize TAM destek oluyor! Kolay erişim, eğlenceli ve uzman eğitim programı, full HD dersler sizin için BURADA!
SertifikaPress Eğitim Akademisi, Uzaktan Eğitim tekniği ile kişisel gelişiminize TAM destek oluyor! Kolay erişim, eğlenceli ve uzman eğitim programı, full HD dersler sizin için BURADA!
Uzman eğitimci Meltem ÖZKANDAN tarafından sizlere sunulan sertifikalı DİKSİYON Eğitim Programı sadece 49 TL.
Uzman eğitimci Ali ÇİFCİ tarafından sizlere sunulan sertifikalı BEDEN DİLİ Eğitim Programı sadece 49 TL.
Uzman eğitimci Ali ÇİFCİ tarafından sizlere sunulan sertifikalı LİDERLİK Eğitim Programı sadece 49 TL.
Bu fırsatı kaçırmayın!
Bu fırsatı kaçırmayın!
5
6
Bu fırsatı kaçırmayın!
4
KARİYER KOÇLUĞU
sadece
59TL
KİŞİSEL GELİŞİM
sadece
59TL
ÖĞRENCİ KOÇLUĞU
sadece
59TL
www.sertifikapress.com.tr
www.sertifikapress.com.tr
www.sertifikapress.com.tr
SertifikaPress Eğitim Akademisi, Uzaktan Eğitim tekniği ile kişisel gelişiminize TAM destek oluyor! Kolay erişim, eğlenceli ve uzman eğitim programı, full HD dersler sizin için BURADA!
SertifikaPress Eğitim Akademisi, Uzaktan Eğitim tekniği ile kişisel gelişiminize TAM destek oluyor! Kolay erişim, eğlenceli ve uzman eğitim programı, full HD dersler sizin için BURADA!
SertifikaPress Eğitim Akademisi, Uzaktan Eğitim tekniği ile kişisel gelişiminize TAM destek oluyor! Kolay erişim, eğlenceli ve uzman eğitim programı, full HD dersler sizin için BURADA!
Uzman eğitimciler tarafından sizlere sunulan sertifikalı KARİYER KOÇLUĞU Eğitim Programı sadece 49 TL.
Uzman eğitimciler tarafından sizlere sunulan sertifikalı KİŞİSEL GELİŞİM Eğitim Programı sadece 49 TL.
Uzman eğitimciler tarafından sizlere sunulan sertifikalı ÖĞRENCİ KOÇLUĞU Eğitim Programı sadece 49 TL.
Bu fırsatı kaçırmayın!
Bu fırsatı kaçırmayın!
Bu fırsatı kaçırmayın!
7
8
9
İŞARET DİLİ
sadece
49TL
STRES YÖNETİMİ
sadece
59TL
YÖNETİCİ KOÇLUĞU
sadece
59TL
www.sertifikapress.com.tr
www.sertifikapress.com.tr
www.sertifikapress.com.tr
SertifikaPress Eğitim Akademisi, Uzaktan Eğitim tekniği ile kişisel gelişiminize TAM destek oluyor! Kolay erişim, eğlenceli ve uzman eğitim programı, full HD dersler sizin için BURADA!
SertifikaPress Eğitim Akademisi, Uzaktan Eğitim tekniği ile kişisel gelişiminize TAM destek oluyor! Kolay erişim, eğlenceli ve uzman eğitim programı, full HD dersler sizin için BURADA!
SertifikaPress Eğitim Akademisi, Uzaktan Eğitim tekniği ile kişisel gelişiminize TAM destek oluyor! Kolay erişim, eğlenceli ve uzman eğitim programı, full HD dersler sizin için BURADA!
Uzman eğitimciler tarafından sizlere sunulan sertifikalı İŞARTE DİLİ Eğitim Programı sadece 49 TL.
Uzman eğitimciler tarafından sizlere sunulan sertifikalı STRES YÖNETİMİ Eğitim Programı sadece 49 TL.
Uzman eğitimciler tarafından sizlere sunulan sertifikalı YÖNETİCİ KOÇLUĞU Eğitim Programı sadece 49 TL.
Bu fırsatı kaçırmayın!
Bu fırsatı kaçırmayın!
Bu fırsatı kaçırmayın!
Sperm anne rahmine düştüğünde yumurtayı dölledikten sonra döllenmiş yumurta anne rahmine tutunur. Burada cinsiyet kavramı daha belirgin değildir. Ve herhangi bir teknik kullanılarak cinsiyet tespit edilememektedir.
Ruhunuzun Açlığını Giderin
22
Z
igot içinde hem bir kadın hem de bir erkek barındırır. 16. haftaya kadar genellikle anlaşılamaz. Kromozomların kadında XX erkekte XY olduğu düşünülürse X kromozomu kadını Y kromozomu ise erkeği temsil etmektedir. Bu bağlamda her kadının içinde bir erkek yoktur ama her erkeğin içinde bir kadın vardır, denebilir. Aslında bu yönüyle düşünüldüğünde erkeklerin kadınları anlaması kadınların erkekleri anlamasından daha kolay görülmektedir. Yeniden konumuza dönersek tutunmak insanın daha şuuru yokken yaptığı bir davranıştır. Bir yere yaslanma, dayanma, güçlenmek ve büyümek için bir yerlerden destek alma ihtiyacı. Bu öyle bir ihtiyaç ki yeni doğan bir bebeğin ellerini koyacak bir yer araması ve yaşadığı ilk korkunun boşlukta olma hissi olduğu düşünülürse, yazdıklarımda daha da gerçeklik payı olduğu anlaşılır. Bebeğin anne baba arayışı, yürüdüğünde bir yerden tutunması, ikide bir annesine dönerek dayanağım orda mı diye bakması, büyüyünce arkadaş ara-
Ruhunuzun Açlığını Giderin PSİKOLOJİM, KASIM-2014
ması, sırtını yaslayacak dostlar peşinde koşması ve nihayet evlenmesi hep bir tutunacak dal arayışıdır. İnsan ruhu da bedenide boşluğa dayanamaz. Beden her gün 8 saat uyur. Yani bir yerlere yaslanır, güç toplar. Peki ya ruh, o nereye tutunacak, kendini nasıl emniyette hissedecek? Emniyet ne kadar güçlü olduğunuz ve sırtınızı nereye yasladığınızla ilgilidir. Emniyet yoksa önce Anksiyete (kaygı) sonra Depresyon başlar. Sadece 1 kez yemek yiyerek yaşamak, sadece 8 saat uyumak bedeni hayatta tutmaya yetmediği gibi insanın dünya öğrencisi olan ruhu da sadece zaman zaman alınan gıda ile hayatta kalamaz. Allah’da, felsefede, bilimde, evrende, dünyada devamlılık esas olduğu gibi emniyet duygusunda yani tutunduğunuz dayanağında da, ruhun besisininde de devamlılık esastır. Bedenimiz için belirlenen yemek ve uyku periyotları varken ruhun benzer bir gıda periyodu var mı? Kişi depresyondayken kabule geçer, bulunduğu durumu olağanlaştırırsa daha doğrusu yaşadığı her şeyde görünmeyen bir neden vardır diyerek sırtını kendinden daha büyük bir ruha teslim eder ve ona dayanırsa depresyon huzura dönüşür. Huzur ise insana yeniden deneme gücü verir. Bu güç ile başlanan işlerde, bir de sonuç alınırsa başarı hissi yaşanır. Bütün depresif veya daha ağır nevrozlardan çabuk çıkmanız evreni kaplayan ve sizden daha güçlü olan o ruha ne kadar inandığınız ve sırtınızı nasıl yasladığınız ile ilgilidir.
Başlangıç noktamıza geri dönersek bilginin ve bilincin tavan yaptığı bir noktayı açıklayarak bu sayıdaki yazımı bitirmek istiyorum. İnsan sperm ve yumurtadan oluşan olağanüstü kompleks bir varlıktır. İnsanın en büyük başarısı bu iki hücreden vücudu meydana getirmesidir. İlk döllenme olduktan sonra mitoz bölünme başlar. Hücreler çoğalır. Hücreler çoğaldıkça insan vücudunun organları şekillenmeye başlar. Sperm ve yumurtadan oluşmasına rağmen organlar görevlerine göre davranmaya başlarlar. Akciğer hücresi karaciğer hücresiyle aynı membadan gelmesine rağmen görevlerini karıştırmazlar. Anlatacağım şey o kadar önemli ki, derin bir nefes al ve okumaya devam et. Bu oluşumda bir şuur (bilinç) vardır. Yani hücreler bilinçli olarak hareket etmekte ne yapacaklarını bilmektedirler. Hatta en başta bir bilinç vardır. Sperm yumurtayı dölledikten sonra yumurta kabuğunu sertleştirmekte ve ikinci bir spermin girmesine engel olmaktadır, sağlıklı bir döllenme için. Hücreler çoğalmaya başlar. Hücre organelleri oluşur. Hepsi görevinin fakında, bilinçli. Bir inşaat düşünün, kimisi duvar örüyor, kimisi sıva yapıyor, kimisi harç karıyor.
Dayandığınız, tutunduğunuz dal ne kadar sağlam değilse tıpkı bir bebeğin anne rahminden düşmesi gibi düşersiniz. Mutlu olmak için sağlam bir yere tutunmanız şarttır. Peki, siz neye tutunuyorsunuz? Ruhunuzun gıdası nedir? Alışveriş mi? Para mı? Kadınlar mı? Erkekler mi? Karınız mı? Evlatlarınız mı? Mal varlığınız mı? Hedefleriniz mi? Bunu anlamanın en kolay yolu şudur. En zor anınızı düşünün bu durumda, bu ruh halinde sizi çıkaran ne oldu? Yâda denediniz ama sizi çıkarmayan ne oldu? Soruların cevabı sizin dayandığınız noktayı ortaya çıkarır. Zor durum diye tabir ettiğiniz durumu ne kadar çok yaşıyor, kendiniz ne kadar sıkışmış, depresif ve hayatı anlamsız görüyorsanız, dayanağınız yani dayandığınız nokta, enerji kaynağınız o kadar zayıftır. Neye tutunuyorsanız tutunun ama mutlaka bir dayanağınız olmalıdır. Dayanağınız ne ise gücü nispetinde sizi umutlandırır ve huzur verir, yeniden deneme gücünüzü artırır. Adına ne derseniz deyin, ister kuantum düşünce felsefecileri gibi evren deyin , ister Allah, sizin iradenizden daha büyük daha evrensel, daha kümülatif bir irade vardır. İster adına dua deyin, ister evrene sinyal göndermek deyin, isterseniz de laf arasında temenni edin. Yeter ki isteyin ve kabul edin. Sizin ruhunuzdan daha büyük bir irade vardır. Bu ne güzel bir rahatlıktır. İnsanın işini kolaylaştıran ve stresini azaltan bir sihirli iksir gibidir. Bu öyle bir ruh ki içinde hiç kötülük barındırmıyor. Hiç içinde kötülük olmayandan size bir zarar gelebilir mi? Ancak bir konu var ki dua, istek veya sinyalin karşılığını bulması birkaç şarta bağlıdır. Peki, nedir onlar? Diğer yazılarımızda bunları sizler ile paylaşacağım.
Bu inşaatı görseniz bu bilinçli yapılan bir iş midir dersiniz yoksa arkadaşlar gelişi güzel yapmışlar bir bina ortaya çıkmış mı? İşte aynen öyle hücrelerin bu faaliyetinin de bilinçli bir faaliyet olduğunu kabul etmemek aptallık olur. Çocuk doğuyor ve anne çocuğu emziriyor. Anne çocuğunu emzirdiği sürece anne yeniden hamile kalamıyor. Anne vücudu yine bilinçli hareket ediyor ve diyor ki bana muhtaç bir bebek var hala benden kopamadı o varken yeni bir bebek yapamazsın. O çocuk buna daha hazır değil diyor. Farkındalığa, bilince bakın, olağanüstü. Peki, şimdi gelelim bam teline. Herhangi bir nesne düşünün. Bu nesne kendini oluşturan parçalardan farklı bir özellik gösterebilir mi? Tabi ki gösteremez. Tuzlu su, tuzun ve suyun özelliklerini gösterebilir. O zaman bilinçli ve bu kadar farkında olan hücrelerden oluşan insan denen varlık nasıl olurda bilinçli ve farkında yaşayamaz. Bilinçli olmak ve farkındalık insanın tabiatına uygun ve hücrelerinin her an gerçekleştirdiği bir faaliyet olurken bilinçsiz davranışlar göstermek ya da “istiyorum ama yapamıyorum elimde değil, bırakmak istiyorum ama bırakamıyorum” gibi sözler insan tabiatına aykırıdır. Uygun olan seçimlerini yapabilmek hayatının kontrolünü eline almaktır. Asıl mümkün olmayan ise tersidir. Ama biz insanlık olarak imkânsızı ve tabiatımıza uygun olmayanı yapmayı başarıyoruz. Hücreleriniz kadar bilinçli olmanız dileğiyle.
Ali ÇİFCİ Yazar
Ama öncesinde önemli bir dayanaktan, güçten, kaynağını o evrensel iradeden alan en sağlam dallardan biri olan bir şeyden bahsetmek istiyorum. Bu eşsiz dayanak bilgidir. Ancak bu kastettiğim okunan kitaplardan elde edilen bilgi değildir sadece. Evrensel bilgiden, bilinçten değil bilinçaltından gelen duygu temelli bilgiden bahsediyorum. Okumak evreni, etrafını, insanları, kâinatı okumak. Her anı bir duyguya bağlı olarak kaydeden bilinçaltında saklı ve sizi her an yönlendiren hazineyi fark edip değiştirmekten bahsediyorum. Bu hipnozdan çıkmak. O kadar üst bir noktaya çıkmak ki bilinçaltının varlığını reddetmek. Her şeyi bilinç seviyesine çıkarmak. Davranışlarımın sorumluluğunu alıp değiştirebilecek kadar bilgi sahibi olmak. PSİKOLOJİM, KASIM-2014
Tükenmişlik Sendromu
24
Tükenmişlik SENDROMU Toplumlarda özellikle son teknolojik ve ekonomik değişiklikler ve gelişmelere bağlı olarak bazı psikolojik hastalıklar baş göstermekte ya da artmaktadır. Bunların en önemlilerinin geneline stres diyoruz.
Y
aşadığımız çağ, yapılan araştırmalar sonucunda, iletişim, bilgi akışı kolaylığı ve teknoloji gelişimin önemli etkisiyle “Bilgi Çağı” olarak adlandırılmıştır. Son yıllarda gelişen teknolojiyle artan yaşam standartları, yani bir nevi bilgi çağının getirdikleri, insan yaşamı üzerinde sosyal, ekonomik ve kültürel alanlar başta olmak üzere birçok alanda olumlu etkiler ortaya koymaktadır.
B
u olumlu etkilerin yanı sıra, bu gelişmeler ve standartlar stres ortamları da oluşmuştur. Ancak içinde bulunduğumuz bilgi çağının bize getirdiği olanaklarının yanında bir de olumsuz etkileri vardır. Gelişen teknolojiyle insanların uluslar arası işler yapması, iletişimin her anlamda gelişmesi iş hayatında kolaylıklar sağlasa da iş yükünün artmasına ve
PSİKOLOJİM, KASIM-2014
insanların çeşitli stres türevleri durumlarına girmesine sebep olmaktadır. Tükenmiş bir kişi bunu ya duygusal çöküş ya duyarsızlaşma ya da azalmış başarma motivasyonu şeklinde yaşar.
G
ünümüzde en sık karşılaşılan stres türevi “Tükenmişlik Sendromu” olarak adlandırılmaktadır. Tükenmişlik Sendromu, İngilizcede “Burn out” olarak adlandırılmıştır ve bu kelimeden türetilmiş bir adlandırmadır. “Burn” kelimesi yakmak anlamına gelmektedir. Uzmanlar bu kelimeden yola çıkarak isimlendirdiği bu sendromu, psikolojik, fiziksel ve duyusal olarak “ yanma, yok olma, yavaş yavaş çökme”durumlarına dayandırmışlardır. Bunların her biri kişinin rutin hayatını, işlevselliğini ve tepkilerini ciddi oranda etkiler.
İşi, ailevi sorumlulukları, bireysel sorumlulukları, yardıma muhtaç yakınının bakımı gibi o sırada sürdürmeye çalıştığı uğraşı ile ilgili istek, güç, gayret, olumlu duygu ve davranışlarını gittikçe azaltarak, kişinin yetersiz kalmasına neden olur. Tükenmişlik Sendromu, iş hayatıyla alakalıdır. İş hayatında meydana gelen gelişmelere bağlı olarak rekabet ortamının sonucu olan hadiseler ve fizyolojik yada yerine göre psikolojik olumsuz etkiler
Bu durum ruhsal bir bozukluk olarak görülmemektedir; Dünya Sağlık Örgütü Hastalıklar ve Sağlık Problemlerinin Uluslararası İstatistiksel Sınıflandırmasına göre, “Yaşama zorluklarıyla ilgili zorluklar” olarak tanımlanmıştır. Bu tanıma göre, Amerikalı Sosyal Psikolog ve Kaliforniya Üniversitesi Psikoloji Profesörü Christina Maslach bu konu üzerinde çalışma-
Maslach, tükenmişlik sendromunu “işi gereği yoğun duygusal taleplere maruz kalan ve sürekli diğer insanlarla yüz yüze çalışmak durumunda olan kişilerde görülen fiziksel bitkinlik, uzun süreli yorgunluk, çaresizlik ve umutsuzluk duygularının, yapılan işe, hayata ve diğer insanlara karşı olumsuz tutumlarla yansıması ile oluşan bir sendrom” olar-
ak tanımlamıştır (Maslach ve Jackson, 1981: 99). Bu motivasyon, ilgi ve istek kaybı ile birlikte kişide genel bir enerji kaygı, kendisi ile ilgili olumsuz duygu ve düşünceler, yetersizlik ve başarısızlık hissi gelişir. Bunlara ek olarak, başkalarına karşı da ilgi kaybı, negatif duygu ve davranışlar ortaya çıkar. İşte bütün bunlar kişiyi çevreden uzaklaşmaya, kişilerarası ilişkilerde çatışmaya veya kendi içine kapanmaya zorlar. Maslach’a göre tükenmişlik sendromu üç bileşenden oluşmaktadır. Bunlar, duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarıdaki azalmadır. Tükenmişlik sendromu, kişinin duygusal olarak sahip olduklarının tüketmesiyle başlamamaktadır, bu duygusal kaynakların tümüyle tükenmesi sonucu evreler tamamlan-
mış olur. Duygusal yetilerini kullanamayan ve bu kaynaklarını yitirmiş kişi zamanla etrafındaki bireylerle olan ilişkilerini kaybetmektedir. Bu durum sonucu kişi, insanlardan uzaklaşmaktadır. İnsanlardan uzaklaşmasının sonucunda da çevresine karşı, çevresindeki olay ve olgulara karşı duyarsızlaşır. Bu iki evreyi yaşamış birey, çevresinde, çalıştığı işyerinden kendisinin yetersiz kaldığını ve herhangi bir katkıda bulunamadığını hisseder. Kişi, yaptıkları ve hissettiklerini olumsuz yönde değerlendirir, yani negatif düşünür Bu da kişisel başarının düşmesine sebep olmaktadır. (Cordes ve Dougherty, 1993: 624; Maslach, Schaufeli ve Leiter, 2001:403 ; Maslach ve Zimbardo, 1982)
25
Tükenmiş durumunun oluşmasında iki faktör önem taşımaktadır bunlar kişisel etkenler ve örgütsel etkenlerdir. Kişisel etkenlere, beraber çalışma, kurumsal ortamlarda ya da ortak iş yapılan bir durumda yani takım halinde çalışmada, takım içerisinde çalışan kişilerden kaynaklanan ve tükenmişlik bıkkınlık hissine neden olan özellikler örnek gösterilebilir. Çalışan kişillerin çalışma ortamlarındaki başarıları ve adaptasyonları, kişilikleri ile doğru orantılıdır. Yani, kişinin karakter özellikleri tükenmişlik sendromunun oluşma olasılığında önemli bir yol göstericidir. Maslach, özgüveni düşük ve empati duygusundan yoksun bireylerin tükenmişlik duruma gelme olasılığının yüksek olduğunu söylemektedir. Bu da, bu kişilerin beraberinde çalıştığı kişileri de etkilemekte ve örgütsel olarak bıkkınlık, isteksizlik ve tükenmişlik durumuna itmektedir. Yine Maslach’a göre, demografik özellikler de tükenmişlik sendromu üzerinde etkilere sahiptir. Yapılan araştırmalara göre, cinsiyete bağlı oluşan tükenmişlikle ilgili yeterli sonuçlar ortaya konulamamıştır. Bazı çalışmalar kadınların tükenmişliğe olan eğiliminin daha yüksek risk altında olduğunu göstermektedir, yine bazı toplumlarda erkek üzerinde olan aşırı sorumluluktan kaynaklı olarak durum tam tersinedir. Sonuçta cinsiyetle ilgili çalışmalar yetersiz kalmıştır. Yaş gruplarına göre yapılan incelemeye göre kişilerin çalışma süreleri ve mesleki tecrübeler incelenmiştir. Bu gibi etkenlerle, tükenmişlik arasında olumsuz yönde bir bağlantı görülmüştür.
PSİKOLOJİM, KASIM-2014
Tükenmişlik Sendromu
Tükenmişlik Sendromunu oluşturmaktadır. Günümüz toplumunda iş hayatının en önemli sorunlarından biri, bir stres türü olarak adlandırabileceğimiz bu sendromdur. Bu sendrom ilk olarak Amerikalı Psikolog Herbert Freudenberger tarafından yapılmıştır. Herbert, tükenmişlik sendromunu “Kişinin iş yaşamının etkisiyle ortaya çıkan ve olumsuz etkiler bırakan zihinsel ve fiziksel tükenme durumuyla özdeşleşmiş bir patolojik durum” olarak tanımlamıştır.
lar, tanımlamalar ve değerlendirmeler yapmıştır.
Tükenmişlik Sendromu
26
s P y c h
Bu sendrom genellikle hedefini ve çıtasını yüksek tutan, kariyerinde büyük beklentileri olan ve zihinsel yatırımlarla başlayan kişilerde görülür, işlerini sosyal yaşamın yerine geçecek bir alternatif olarak kullanan bu kişiler, işlerine aşırı bağlı ve kendini adamış, hayatının anlamını başarı üzerinden kurgulamışlardır.
PSİKOLOJİM, KASIM-2014
Tükenmişlik sendromu ile ilgili soruların birkaç örneği aşağıda sıralanmıştır:
Kendilerini devamlı olarak olumsuz cümlelerle ifade eden kişiler, aynı zamanda yaptıkları hiç bir şeyden de zevk almamaya başlarlar. Hiç kimsenin onları takdir etmediğini düşünürler. Tükenmişlik Sendromu’na yakalanan hastalar, aşırı huzursuz ve gergin olurlar. Aşırı öfkelidirler, tepkileri ağır ve serttir, hiç bir zaman kendilerini mutlu hissetmezler, yaptıkları işlerin hep olumsuz tarafını görürler. Dikkatlerini toplayamazlar ve her şeyin kötüye gittiğine inanırlar.
• Kendimi duygusal olarak işimden uzaklaşmış hissediyorum. • İş günü sonunda kendimi yorgun hissediyorum. • Sabah kalkıp yeni bir iş günüyle karşılamak beni yoruyor. • Bütün bir gün insanlarla çalışmak beni gerçekten yoruyor. • İşimin beni tükettiğini düşünüyorum Tükenmişlik Sendromu’na yakalanan kişiler, genellikle kendilerini duygusal yönden de tükenmiş olarak hisseder.
Karar vermede zorluk çekerler, hayatlarının hiç bir alanında değişiklik istemezler, iştahsızdırlar ya da normalde olduğundan çok daha fazla yemek yerler. Kalma gibi manevi kayıplar, alkol-sigara ve diğer madde kullanım bozuklukları, fizyolojik ve psikolojik belirtilerle giden somatoform bozukluklardan depresyona kadar giden çeşitli psikiyatrik hastalıklarla sonuçlanabilir.
arasındaki uyumsuzluk, uzun süreli yaşanan iş stresi ve uzayan çalışma saatleri tükenmişliğin ortaya çıkmasında büyük risk teşkil etmektedir. Bazı kişilik yapısına sahip kişiler, diğerlerine oranla tükenmişlik sendromu açısından daha fazla risk altındadırlar. Buna göre strese daha duyarlı, olumsuz düşünmeye ve hissetmeye daha yatkındırlar, daha içe dönük ve farklı deneyimlere daha az açık, titiz, plan ve programdan şaşmamaya özen gösteren kişiler tükenmişlik sendromu yaşamaya daha yatkındırlar.
Bu sendrom genellikle hedefini ve çıtasını yüksek tutan, kariyerinde büyük beklentileri olan ve zihinsel yatırımlarla başlayan kişilerde görülür, işlerini sosyal yaşamın yerine geçecek bir alternatif olarak kullanan bu kişiler, işlerine aşırı bağlı ve kendini adamış, hayatının anlamını başarı üzerinden kurgulamışlardır. Yine, aşırı iş yükü, işin gereklilikleri ve sahip olunan beceriler arasındaki dengesizlik de, iş yerindeki sosyal desteğin az olmasına bağlı olarak çalışma ortamında adaletli davranılmaması, iş üzerinde yeterince kontrole olmaması, gösterilen çaba ile alınan karşılık
Tükenmişliğin getirdiği bu genel enerji kaybı, kişide fiziksel olarak kronik yorgunluk ve bir takım bedensel yakınmalarla kendini gösterir. Hem duygusal hem de fiziksel kayıplar kişide çaresizlik, ümitsizlik, özgüven eksikliği oluşturarak duygusal ve zihinsel tükenmeye neden olur. Dolayısıyla kişi sorumlu olduğu görevleri sürdüremez hale gelir, insan ilişkileri tamamen bozulabilir. Bu sendrom için önlemler alınabilir. Burada iki türlü önlem mevcuttur. Bireyin kendine zaman ayırması, işini eve taşımaması, kendisine yardımcı edinmesi, iş ya da sorumlu olduğu uğraşı dışındaki ilgi alanına giren keyif verici başka etkinliklere ve sevdiklerine de şans tanıması (sanatsal etkinlikler, sportif faaliyetler, geziler gibi), gerektiğinde yardım istemeyi bilmesi, zorlanmakta olduğunu ilgili mercilere doğrudan bildirmesi, aralıklı olarak molalar verebilmesi (yıllık izin gibi) ve başa çıkma yöntemleri geliştirme konusunda danışmanlık alması. Tükenmiş hissettiğinizde ise, ilk adımınız mutlaka uzmana danışmak ve yardım almak olmalıdır.
PSİKOLOJİM, KASIM-2014
Kaynak: Güncel Psikoloji Yrd.Doç.Dr.Bilal Semih BOZDEMİR El yazısı analizi veya grafoloji, yazarın kendi el yazılarının karakteristiklerini, özelliklerini ve vuruşlarını tahlil ederek kişilik profilini ortaya çıkaran bilimdir.
El Yazısı Alanizi - Grafoloji
28
Bunun imkânsız gibi göründüğünü biliyorum, fakat eğitimli bir grafoloji uzmanı, yazar hakkında şaşırtıcı derecede fazla bilgiyi sadece onun el yazısını analiz ederek toplayabilir. Tam bir kişilik profili oluşturmanın yanında, el yazınızdan pek çok şey ortaya çıkarılabilir; mesela sağlık konuları, ahlak, eski tecrübeler, gizli yetenekler ve akli problemler sayılabilir.
Timur TUNA Genel Yayın Yönetmeni
El Yazısı Analizi GRAFOLOJİ
Nasıl Çalışır?
Nasıl Başlar?
Beyniniz elinizi yönlendirir. Kağıda dökülen her şey beyninizle elinizin refleks kasları arasındaki iki yönlü devrenin sonucudur. Bundan dolayı el yazınız “tüm benliğinizin” nabız hızı ve osiloskop okunuşu haline gelir. Size göre sadece el yazısıdır, fakat bir el yazısı analistine göre, bir kişinin kalemin ötesinden resmini çizer.
Duygusal enerji fiziksel ve ussal enerji seviyesinin birleşimidir. Yazı stilini incelerken, ilk önce genel olarak el yazısına bakarlar. En göze çarpan özellikleri hakkında ussal notlar alırlar ve yazar hakkında genel bir görüş çıkarmaya çalışırlar. Sonra, yazarın duygusal enerjisini belirlerler. Bu yazarın kişiliğinin en önemli faktörüdür. Duygusal enerjinin yazarın el yazısında görülen tüm özellikler üzerinde direk etkisi vardır. Duygusal enerji yazarın yazarken ne kadar baskı kullandığıyla belirlenir. Eğer yazıyı incelerseniz, yazı ne kadar koyu ise ne kadar baskı uygulandığını belirleyebilirsiniz. Ayrıca, sayfayı çevirip alt tarafına bakınca, ne kadar baskı uygulandığını hissedebilirsiniz (özellikle, eğer örnek yazı yumuşak bir yüzeye yazıldıysa).
Yazının Eğimi – Bu Ne Demektir? Eğim bakacağımız ikinci göstergedir. Eğim, yazarın dış güçlere karşı duygusal tepkilerini gösterir. Sağa doğru eğim (///) duygusal durumlara karşı güçlü tepkiler veren biri olduğuna işaret eder. Onlar özenli, sıcak ve sempatiktir, akıllarını kalpleri yönlendirir. Dikey eğim (III) yazanlar duygularını kontrol altında tutarlar, akılları kalplerini yönlendirir. Sola doğru eğimle (\\\) yazanlar duygularını gizlerler, soğuk ve kaygısız olarak gözlemlenirler. Hepsini Bir Araya Getirince Şimdi bu özelliklerin bazılarını karıştıralım ve neye ulaştığımızı görelim: 1. Yoğun baskı uygulayan ve sağa doğru eğimli yazan yazar. Yoğun baskı; yoğun duygular ve sağa eğim; duygularına hakim olmak. Bu yazar genellikle kendi aklına göre hareket eder. Birdenbire kıyamet PSİKOLOJİM, KASIM-2014
koptuğunda kafasını kullanır. Sağa eğimli yazan kişi kadar duygusal tepkileri yoktur ve serinkanlıdırlar. Bu “yüksek baskılı – sağa eğimli” yazan yazarlar bu serinkanlılıklarını her zaman koruyamazlar. Duyguları ağır bastığında, beklenmeyen anlarda “hiddete kapılabilirler”.
En son, yazarken kaleminize uyguladığınız baskı ile belirlenen duygusal ve fiziksel enerjiyi anlattık. Ayrıca el yazısının eğimine göre belirlenen dış etkenlere karşı duygusal tepkileri de inceledik.
2. Hafif baskı (duygusal değil, fiziksel enerji) ve sola eğimli yazan yazarlar (duygusal durumlardan kaçınmaya çalışırlar). Bu kişi duygusal olarak içine kapanık, soğuk, kaygısız ve bencildir. Bütün bir kişilik profilini ortaya çıkarmakta birden çok adım yer alır. Bu iki adımı kullanarak, siz de hem kişisel hem de profesyonel ilişkilerinizde kullanılabilecek profilinizi anlayabilirsiniz. 3. ve 4. Adım: Duygusal kontrolü, güvenilirliği ve konsantrasyonu incelemek.
Duygusal Kontrol ve Güvenilirlik Bir sonraki adım yazarın duygusal kontrolünü ve güvenilirliğini belirlemektir. Bu özellik yazının taban çizgisinde görülür. Taban çizgisi (satır) ya gerçekten belirlidir ya da küçük harflerin yazılı olduğu hayali satırlardır.
T
Taban çizgisi, yazı örneği çizgisiz kağıda yazıldığında en iyi olarak belirlenir, ki yazarın önceden basılmış satırları kullanmadığı temin edilsin. En iyi sonuçlar için el yazısı analisti çizgisiz dosya kağıdına yazılan örnek yazıları tercih eder.
Taban çizgisi dümdüz, dalgalı, düzensiz veya yalman olabilir. Normal taban çizgisi belirgin derecede dalgalı olmalı. Dümdüz taban çizgisinde yazan biri sinirli ve fazla disiplinlidir. Çok dalgalı taban çizgisinde yazan biri duygusal bir çöküntü geçiriyordur.
Aşağıda Charles Manson’un el yazısı örneği var. Dikkat edin taban çizgisi çok dalgalı ve bu da kişinin duygularının istikrarsız ve kontrol dışında olduğunu gösterir.
Harfler arasındaki ortalama boşlukla yazan kişi, kendine güvenen, rahat ve sakin hissedendir. Kelimeler arasında ortalama boşluk; diğer insanlarla iletişim kurmakta rahattır.Kelimeler arasında geniş boşluk; insanlarla iletişimden kaçınır, ve insanlarla ilgilenmekte sorunları vardır. Kendimizi daha küçük detayla konsantre olmak için zorlamalıyız, özellikle uzun vadede. Büyük yazanların dikkati çok kolay dağılır. Konsantre olmakta zorlanırlar ve yoldan çok kolay çıkarlar. İşte bu insanlara çok değişik ve çabucak tamamlanacak işler ve görevler verilmelidir. İşte burada Albert Einstein’in el yazısı örnek olarak verilmiştir:
29 El Yazısı Analizi - Grafoloji
Yukarı doğru taban çizgisinde yazmak kişinin optimist olduğunu gösterir. Aşağı doğru taban çizgisinde yazmak onun ya pesimist olduğunu, yorgunluğunu ya da kederliliğini gösterir. Düz taban çizgisinde yazmak kişinin optimistlik ve pesimistlik arasında sağlıklı bir dengede olduğunu belirtir.
“
Bir kalem ve kağıt alın ve bunu küçük küçük yazmaya çalışın. Küçük küçük yazmak için daha çok konsantre oldukça tüm bedeninizin daha gerginleştiğini hissedersiniz. Ben bu örneği büyüteçle incelerken gördüm ve her harf mükemmel yazılmıştı. Çok güzel bir sanat eseri idi. Hepsini Bir araya Getirince Şu ana kadar,
Duygusal ve fiziksel enerji (yazarken uygulanan baskı) Yazının eğimi \\\ III /// (bu duygusal ve fiziksel enerji ile yazanın ne yaptığını belirtir) Duygusal kontrol ve duygusal güvenilirlik (taban çizgisi) Konsantre olma yeteneği (yazının büyüklüğü)
Şimdi aşağıdaki birinci örneğe bakalım:
Konsantrasyon
Bu özellik yazının büyüklüğü ile belirlenir. Küçük yazı kişinin küçük detaylara daha fazla zaman konsantre olma yeteneği olduğuna işaret eder. Dış etkenlerden kolay etkilenmezler. Bu yazarların içine bilim adamları, araştırmacılar, muhasebe memurları vb dahildir. Küçük yazanlar yalnız çalışmayı daha çok severler. Onlar can sıkıcı işlerde güvenilirdirler ve o iş tamamlanıncaya kadar o işi geriye bırakmadan takip ederler. Küçük yazanlar genelde muhafazakar ve tutumludurlar. Pek çoğumuz ortalama büyüklükte yazarız, bu da bizim ortalama düzeyde konsantre olma yeteneğimiz olduğunu gösterir.
“ Küçük yazanlar ” yalnız çalışmayı daha çok severler.
El yazısı analizinde dördüncü adım kişinin konsantre olabilme yeteneğini belirler. Yazar yoğun baskı uyguluyor ve bu yazı derin ve uzun süren duyguları olan kişiye işaret eder. Sağa eğimli yazı, yazarın bu duygulara özgürce tepki verdiğini gösterir (kalp aklı yönetir). Yazı büyüktür ve bu da yazarın can sıkıcı işlere konsantre olmakta zorlandığını ve kolayca dağıldığını gösterir. Taban çizgisi açıkça dalgalıdır ve bu da içsel duygu karmaşası olmadığını ortaya çıkarır. Bu insan dostça, samimi ve enerji dolu bir insandır. Bu insan çok çeşitli ve pek çok aktiviteye ihtiyaç duyar. Taban çizgisinin duygusal istikrarı o kişinin güvenilir ve sağlam karakterli olduğunu gösterir.
İkinci örnek üzerine: Yazarın uyguladığı baskı ve yazı büyüklüğü ortalamadır ve onun genellikle günlük aktiviteleri sürdürecek yeterli enerjisi vardır. Duygusal tepki açıkça çekingendir (dikey yazı), bu da aklın kalbi yönlendirdiğini gösterir. Ortalama büyüklük günlük aktivitelere, etrafında olan bitenlerle çok fazla dağılmadan konsantre olabilme yeteneğini gösterir. Taban çizgisi dalgalıdır ve bu da ruh halinin değişken olduğunu gösterir, bazen iyi bazen de kötüdür. Dalgalı taban çizgisi dikey yazanlarda daha sık görünür, çünkü duygularını kontrol etmeye çalışan insanlarda bir miktar içsel duygu karmaşası vardır. 1 ile 4 arasındaki adımlarla elde ettiğiniz yeteneğinizi kullanarak arkadaşlarınızın yazı örneklerini incelemeye çalışın. PSİKOLOJİM, KASIM-2014
el yazısı analizi // grafoloji El Yazısının Üç Bölgesi; El yazısını incelemek için üç bölge vardır. Bu bölgeler arzuları ve hayal gücünü yansıtır. Üst bölge akli düşünceyi, soyut düşünceyi, hayali, ruhsal yetenek ve hayal gücünü ortaya çıkarır. Üst bölge felsefi hayal gücünü de ortaya çıkarır. Orta bölge ev, aile, fatura ödeme, iş ve sosyal olaylar gibi hayatın günlük halleriyle ilgilidir. Orta bölge sizin hayata bakışınıza işaret eder. Alt bölge fiziksel aktivite, seks dürtüsü, iştah ve maddi zenginlik gibi fiziksel ve maddi dürtüleri vurgular. Alt bölge hayatta kalabilmek için gerekli aktiviteleri açığa çıkarır.
El Yazısı Analizi - Grafoloji
30
Harfler Arasında Boşluk; Harfler arasındaki ortalama boşlukla yazan kişi, kendine güvenen, rahat ve sakin hissedendir. Harfler arasında düzensiz boşluklar bırakan kişi şaşkın, kararsız ve kafası karışıktır. Birbirine yakın yazılan veya sıkıştırılmış yazılan harfler kişinin kendisi hakkında rahatsız olduğunu ve kendine az güvendiğini veya utangaç olduğunu gösterir.
handwrıtınganalysis
Kelimeler Arasında Boşluk; Kelimelerin sıkışık yazılması; diğerlerine yakın olma ihtiyacıdır, kalabalıklar gibi. Kelimeler arasında ortalama boşluk; diğer insanlarla iletişim kurmakta rahattır.Kelimeler arasında geniş boşluk; insanlarla iletişimden kaçınır, ve insanlarla ilgilenmekte sorunları vardır.
GRAPH YAZ el GRA
Örnek: Aşağıdaki nottaki kelime boşluklarına dikkat edin. Yazı kişinin kendisini diğerlerinden izole ettiğini gösterir. Diğer insanlarla ilgilenmekte zorluk yaşıyor ve bu yüzden insanlarla mümkün olduğu kadar iletişimden kaçıyordur. Bu Montana’daki izole edilmiş bir kulübede münzevi gibi yaşamış terörist Ted Kaczinski’nin el yazısıdır. İnsanlarla ve genel olarak halkla uğraşmakta güçlük çeker: Tüm geniş boşluk bırakarak yazan yazarlar Ted gibi değildir, fakat onlar mümkün olduğu kadar insanlarla iletişimden kaçınırlar.Pek çok geniş boşluk bırakarak yazan yazarlar evli ve çocukludur, fakat ondan sonra bile genelde kendi yollarına giderler.Normalde bir hobileri, ikinci işleri veya aileden ve arkadaşlardan mümkün olduğu kadar kaçmak için başka bahaneleri vardır.
Tüm geniş boşluk bırakarak yazan yazarlar Ted gibi değildir, fakat onlar mümkün olduğu kadar insanlarla iletişimden kaçınırlar. Pek çok geniş boşluk bırakarak yazan yazarlar evli ve çocukludur, fakat ondan sonra bile genelde kendi yollarına giderler. Normalde bir hobileri, ikinci işleri veya aileden ve arkadaşlardan mümkün olduğu kadar kaçmak için başka bahaneleri vardır.
Akıl ve Düşünce İşlemek Aklın genel seviyesi “m”, “n” ve “r” harfleri incelenerek belirlenir. Hızlı akıllı olan birinde, bu harflerin keskin sivri üst kısımları vardır. Bu yazarlar daha çabuk anlarlar ve fikirleri akılda tutarlar. Genelde zeki olarak düşünülürler. Onların ne kadar akıllı olduklarını belirlemek mümkün değildir. Sivri üst kısımlar “ortalamanın üstü” olduğunu belirtir (bu eğitim seviyesine bakılarak da onaylanabilir). “m”, “n” ve “r”nin tepesini daha yuvarlak yazanlar daha yavaş metotlu düşünürlerdir. Bu insanlar da çabuk düşünürler kadar fazla bilgiyi tutarlar, fakat bu insanlar karar vermeden önce tekrar tekrar aynı şeyleri düşünürler. Bu insanlar “hemen sonuca ulaşan” insanlar değildir ve daha yaratıcı olma eğilimleri vardır. Aynı harfleri daha düz ve ince yazanlar çabuk öğrenen ve yaratıcı olan insanlar değildir. Bu yazarlar genelde “tembel”dir. Harflerin tepelerinin düz olması yazarın aldatıcı bir insan olduğunu veya bir şeyleri sakladığını belirtir. Bu insanda iletişim yeteneği eksiktir ve bilinmeyen sebeplerle iletişim kurmak istemez. PSİKOLOJİM, KASIM-2014
Y
avaş yazan yazarlarda tutku ve azim eksikliği vardır.
HOLOGY
31 El Yazısı Analizi - Grafoloji
ZISI analizi
AFOLOJi! Y
Yazma Hızı;
azma hızı, yazan hakkında çok şey ortaya çıkarır. Birincisi yazar spontane, sabırsız, agresif, ihmalci, çabuk düşünen, sakar vb olabilir.Yazma hızı tamamen değerlendirildiğinde, pek çok özellik de daha doğru anlayabilmek için incelenir.
O Y
rtalama bir hızla yazan yazarlar yavaş düşünenlerdir. Dikkatli, yaratıcı, organize olabilirler. Yazıdaki diğer faktörler bütün bir anlam çıkarılmasını sağlar.
avaş yazan yazarlarda tutku ve azim eksikliği vardır. Bu insanlar çoğunlukla gösterişçidir ve akli kapasiteleri azdır.
PSİKOLOJİM, KASIM-2014
Şiddete Giden Yol: Öğrenci Şakaları
32
Empati (duygudaşlık), öğrencilere öğretilmelidir!
şiddete giden yol: ÖĞRENCİ ŞAKALARI! Okuldaki şiddet olayların altında yatan sebepler incelendiğinde anne-babanın çocukluk dönemine kadar gitmektedir.
Evden Okula Uzanan Şiddet! Okullarda öğrencilerin maruz kaldığı şiddetle ilgili haberleri izleyen aileler çocuklarının okulda benzer bir durumla karşılaşıp karşılaşmadığıyla ilgili kaygı duymaktadır. Okuldaki şiddet olayların altında yatan sebepler incelendiğinde anne-babanın çocukluk dönemine kadar gitmektedir. Ailede şiddete maruz kalan ya da şahit olan çocuklar, istediklerini elde etmek için okulda, okul çevresinde ve ailede şiddete başvurmaktadır. Buna öğretmenlerin, okul yönetiminin ve diğer çocukların olumsuz yaklaşımları da eklenince şiddet olaylarında artış görülebilmektedir. Bu sebeple çocukların maruz kaldıkları olumsuzlukların pek çok etkene bağlı olduğunu göz ardı etmemeli ve işbirliğini artırmanın yollarını aramalıyız. Öğrencilere, ‘’disiplin ve ceza’’ denildiğinde çocukların aklına ilk önce sözel ve fiziksel şiddet gelmektedir. ‘’Çocuklar dövülmeden terbiye edilir mi hiç!’’ şeklindeki yaklaşım, çocukların şiddeti normalmiş gibi algılamasına PSİKOLOJİM, KASIM-2014
sebep olmakta; çocuk kardeşini, arkadaşını dövmekten çekinmemektedir. Ailedeki olumsuzluklar hemen çocuğun iç dünyasına yansır. Okulda arkadaşı üzerinde söz sahibi olmak, küçük sınıflardaki çocuklara istediğini yaptırmak için şiddete başvurur. Öğretmenin, öğrenciler üzerinde otorite sağlayabilmek için bağırması, tebeşir fırlatması, kulak çekmesi, hakaret etmesi de durumu daha da içinden çıkılmaz bir hale sokmaktadır. Okul, sosyalleşme alanı olması sebebiyle, çocukların sürekli birbiriyle iletişim halinde olduğu bir ortamdır. Çocuklar okulda eğlenmek amacıyla birbirlerine şakalar yapabilmektedir. Sevgi gösterisi ya da oyun amaçlı bu davranışlar çok ciddi kazalara sebep olabilir. Kendini kabul ettirme davranışı, şiddeti ve akran zorbalığını ortaya çıkarabilir. Öğrencilerin bilinçlendirilmesi, olası kötü durumların da önüne geçecektir. Sınıf, kazalara en müsait ortamlardan biridir! Sınıf; sıralar, öğretmen masası, yazı tahtası, kütüphane, giysi dolabı gibi sivri köşeleri olan araçlarla doludur. Öğrenci, arkadaşıyla şakalaşırken onu ittiğinde başını bu sivri köşelere vurarak, beyin travması, kanama ve bayılma gibi durumlar doğabilir. Çocuk,
sırada otururken genellikle elinde bir kalem olur. Bu sırada arkadan bir arkadaşı sırtına şaka amaçlı vurduğunda kalem öğrencinin göğsüne, yüzüne ya da vücuduna saplanabilir. Sınıf içinde çelme takmak, yerleri ıslatmak dengeyi kaybedip düşmeye sebep olur. Sınıf kapılarının aniden açılması, öğrencilerin oturdukları yerlerdeki pencerelerin açık bırakılması da istenmeyen durumları beraberinde getirebilmektedir. Uçlu kalemlerin dış kabı ile diğer arkadaşlara minik kâğıtlar üflemek son derece yanlıştır. O minik kâğıt topakları, öğrencinin gözüne denk geldiğinde, görme bozuklukları oluşabilmektedir. ‘Tutmasaydım, düşecektin!’ Okulun bahçe duvarında oturup, diğer öğrencileri izleyen çocuklara yapılan sözde şaka ‘tutmasaydım düşecektin’; genellikle öğrencinin duvardan aşağı düşmesiyle sonuçlanır. Burada öğrenci yüksek bir yerde otururken, diğer arkadaşı ona sessizce yaklaşır ve sıkıca kavrayıp önce ileriye doğru itekler, sonra da geri çekerek ‘tutmasaydım düşecektin’ der. Korkudan yüreği ağzına gelen öğrenci de bu kötü şakadan rahatsız olur. Bazen öğrenci, arkadaşını ittikten sonra geri tutamaz ve arkadaşı duvardan aşağı düşer. Bu sırada kafası yere çarpabilir, vücudunda kırık,
El şakaları kötü sonuçlar doğurabilir!
Öğrenciler, ani hareketlerden kaçınmalıdır! Merdivenden inerken, arkadaşını itmek, korkutmak, çelme takmak, çantasını ve saçını çekiştirmek, merdivenlerden yuvarlanmasına sebep olabilir. Okul tuvaletlerinin zemini sürekli ıslak olduğundan buralarda öğrenciler birbirlerine şaka yapmamalıdır. Ayağın kayması sonucu düşme olaylarının büyük çoğunluğu tuvaletlerde olur. Çocuklar, ellerindeki araçları biçimi ne olursa olsun arkadaşlarına fırlatmamalı ve onları bu şekilde korkutmamalıdırlar. Öğrencinin fırlattığı kalem, arkadaşının vücuduna saplanabilir, başına denk gelerek istenmeyen durumlar yaratabilir.
çatlak ve zedelenmeler oluşabilir. Hatta duvarın altında duran başka bir öğrencinin üzerine düşerek çok daha ciddi yaralanmalar meydana gelebilir. Öğrenciler şakaların tehlikeleri konusunda bilgilendirilmelidir! Çocukların, eğlenmek, arkadaşlarıyla iyi vakit geçirmek için yaptıkları şakaların bazen kötü sonuçlar doğurabileceği onlara anlatılmalıdır. Öğrenciler, şakaların ne gibi kazalara sebep olabileceğini bilirlerse daha dikkatli davranacaklardır. Çünkü şaka yaparken, nasıl sonuçlanacağının farkında ve bilincinde değillerdir. Öğretmen ve ebeveynler, varsa çevrelerinde yaşanan şaka kazalarından örnekler vermeli ve insanların istemeden ne kadar zor durumda kalabildiğini izah etmelidir.
Empati (duygudaşlık), öğrencilere öğretilmelidir! Öğrenci, kendisini arkadaşının yerine koyarak az sonra yapacağı şaka eğer kendisine yapılsaydı ne tepki vereceğini düşünmelidir. Empati, hem kendimizi hem de karşımızdakileri doğru anlamamıza yardımcı olur. Böylelikle yanlışlardan olabildiğince uzak durmuş oluruz. Empati, çocukları psikolojik olarak rahatsız eden sözlü şakaları da yok eder. Arkadaşına bir söz söylemeden önce iki kez düşünen çocuk, iletişim yeteneğini de geliştirebilir. Öğrencinin akran istismarı ve rahatsız edilmeye maruz kaldığı nasıl anlaşılır?
33 Şiddette Giden Yol: Öğrenci Şakaları
Mustafa OĞUZ Sivil Toplum Akademisi Gönüllüler Sorumlusu
Öğrencilerin birbirlerinin enselerine vurması da çok yanlış bir davranıştır. Arkadaşı ensesine hızla vurduğu için beyninde ciddi rahatsızlık oluşan ve hayatını kaybeden öğrencinin haberleri uzun süre gazetelerde yer aldı. Gerçekten de öğrenciler el şakalarıyla istemeden birbirlerine zarar verebilmektedir. Son zamanlarda öğrencilerin şakayı değerlendirme biçimi çığırından çıkmıştır. Bazı öğrenciler, o an başka bir yere bakan arkadaşının tam göz hizasında parmağını boşlukta tutmakta ve arkadaşına seslenmektedirler. Diğer öğrenci bu sırada döndüğünde arkadaşının parmağı gözünün çok yakın bir noktasından geçmektedir. Eğer öğrenci biraz daha hızlı başını çevirse, parmak gözüne değebilir ve yaralanmalar meydana gelir. Bu tür şakaların yapılmaması için mutlaka öğrencilerle konuşulmalıdır. Bazı şakalar hemen güncelliğini kaybeder ve onun bir derece daha kötüsü ortaya çıkar. Öğretmenin gözü sürekli öğrencilerin üzerinde olmalı ve çocukların birbirlerine yaklaşımları değerlendirilmelidir.
Derste yeterince etkin değildir, başarısızdır. Kendine olan güveni zayıftır. Sürekli tetiktedir, geceleri uyuyamaz, kâbuslar görür ve içine kapanır. Sıkıntılarını çevresine anlatmak istemez. Sinirini kendinden küçük çocuklardan ya da kardeşlerinden çıkarmaya çalışır. Asabidir. Vücudunda sebebini söylemediği çizikler, morluklar vardır. İstenmedik davranışlarda (rahatsız eden arkadaşlarına vermek üzere para çalması ya da yalan söylemesi vb) bulunur. Okulda çocuğun şiddete maruz kalmasını, akran istismarı ve rahatsız edilmeyle karşılaşmasını önlemek için bütün kesimlere önemli görevler düşmektedir.
Çocuk, okula gitmek istemez ve pek çok bahane üretir. Zaman zaman okuldan kaçar.
PSİKOLOJİM, KASIM-2014
boşanma psikolojisi Boşanma Psikolojisi
34
Evliliğin, aile çekirdek yapı kutsallığında çok önemli olduğu yadsınamaz. Evlilik, hem neslin devamı ile ilgili kanuni, ahlaki gereklilikleri ve düzeni korumakta, hem de psikolojik olarak kişinin düzenli bir sosyal yaşantıya sahip olarak kendisinin ve çevresinin, kendisine bakışının daha olumlu yönde olmasını sağlamaktadır.
doğru kişi ve zamanda vlilik, bireyin karşı cins ile olan Ehemvlilik, gerçekleştirildiğinde hem toplum, E kültüre ve dine bağlı değerlerini de evlilik yapan kişiler için kutsallaştırmakta ve koruma altına olumlu yönde sonuçlar vermektedir. Gerek dini, gerek kültürel, gerekse ahlaki açıdan zamanında ve gerektiği, uygun şekilde yapılan evlilikler, toplum düzeninin ve dolayısıyla milletin ve devletin bekası, başarısı için olumlu sonuçlar ortaya koymaktadır.
almaktadır. Hukuki açından ise evlilik, ekonomik değerler dahil kişinin tüm kazanımları ve gelecekte vesayet yada varis yoluyla kişi ve kurumlara bu maddi ve manevi kazanımların aktarılması açısından çok fazla önem taşımaktadır.
yapının ve toplum etiklerinin devamını, kültürel değerlerin gelecek nesillere aktarılmasını tesis etmektedir.
cek bir sağlam yapıda olması rahatlığı ve güvenliğini hissetmektedir. Ekonomik özgürlüğü olmayan bireylerin karşı cinsin eşi olarak kabul
edilmesi esnasında bu özgürlüğün önemi, özellikle evliliklerin sıkıntıya girmesi esnasında gündeme gelmektedir. Bazen de bu durumun evliliği sıkıntıya sokuyor olması da bir gerçektir. Bahsettiğimiz rahatlık ve kendine güvende hissetme duygusu ve zorunluluğu, kişilerin bazen kendilerine yanlış karar alıp almadıklarını sorgulatmaktadır.
örf ve adetlerine uygun vliliğin tesisinde, birey öncelikle şağıda inceleyeceğimiz bu soruTlikleroplum şekilde gerçekleştirilen evliE karşı cinsin kanuni ve dinsel A ların çoğunun, ne bireyin toplum ise bu örf ve adetlerin, kültürel açından, kültüre tezat teşkil etmeyene de kültürel etkiler altında sorul-
vlilik kavramı, kelime anlamı ile de, kişinin düzenli bir yaşantıyı E tercih etmesi ve tesis etmesi ile
ilgili bir kavramı çağrıştırmaktadır. Bu tercih, kişinin kendisi, eşi ve çocukları, buna bağlı olarak da nesli ile ilgili mantıklı kararları gerektirmektedir. Peki bu kararların mantıklı olması gerekliliği özellikle hangi açıdan değerlendirilmelidir?
nsanın yaşamında ve aldığı kararlarda, yaşantısına tesir eden İfizyolojik, anatomik ve psikolojik değerler önem teşkil etmektedir.
ncak, sonradan meydana gelen istisnai bazı fizyolojik değişikA likler ya da kişinin cinsel gelişimi
ile ilgili fizyolojik değişiklikleri hariç tüm bireye ait kararlar, reşit olma yaşı sonrasında genellikle psikolojik olarak gerçekleşmektedir.
B
u psikolojik etki altındaki kararlar, sadece kişinin o andaki ya da genelde sahip olduğu psikolojiye göre yön bulmamaktadır. Bu yönü, kişinin içinde bulunduğu toplum, kültür, dini anlayış, anne baba ve alınan eğitim öğretileri, yakın çevre tarafından da etkilenmekte ve yönlendirilmektedir. Ancak bazı
PSİKOLOJİM, KASIM-2014
madığını, çoğunun psikolojik olduğunu göreceğiz...
örf ve adetlerde, kültürlerde ise bu durum, “töre” gibi etkilerle yaptırım haline dönüşmektedir. Yukarda bahsedilen sebeplerle ahlaki etkiler kapsamında olmayan ancak öyle değerlendirilen birçok kavram, kişinin karar alma özgürlüğünü etkilemektedir. Bu etkinin normalden fazla olması durumunda bireyin normal şartlar altında karar verdiği elbette düşünülemez. Bu kararların olumlu, bireyi ve diğer kişileri, çevresini ve özellikle eşini mantıklı bir şekilde tatmin ettiği ise kesinlikle düşünülemez. Evlilik kavramında en önemli unsur, kişinin eş seçimini özgür iradesi ile ve normal koşullar altında psikolojik rahatlığı ile yapabilmesidir. Evlilikte önce düşünülmesi gereken en önemli hususlar: 1. Evlilik sorumluluk gerektirir, önce bu sorumluluklara hazır olup olmadığınızı düşünün. 2. İlgi duymak, sevmek, aşık olmak, evliliğe hazır olduğunuz ya da herşeyin tam olduğu anlamına gelmez.
Evlilik, bireyin ka bağlı değerlerini k na almaktadır. Hu değerler dahil kiş kte vesayet ya da bu maddi ve m açısından çok faz
Boşanmadan en çok etkilenen taraf çocuklardır. Düşmanca tavırlar içinde olmak, çocukta evebeynlerini kaybetme korkusu oluşturmaktadır. Çocuklardaki utanç, özgüven eksikliği, korku ve kaygı duyguları bu sebeplerle oluşur.
Boşanma Psikolojisi
arşı cins ile olan kültüre ve dine kutsallaştırmakta ve koruma altıukuki açından ise evlilik, ekonomik şinin tüm kazanımları ve gelecea varis yoluyla kişi ve kurumlara manevi kazanımların aktarılması zla önem taşımaktadır.
35
3. Çevrenizden ya da ailenizden gördüğünüz baskı ya da yönlendirmeleri dikkate almak bazen faydalı olabilir. 4. Kendi ayaklarınız üzerinde durduğunuzu görmeniz, başkalarında güven oluşturacaktır. 5. Karşıdakinin, sizin evlilik gibi çok kutsal ve önemli bir husustaki ciddiyetini ve buna hazır olup olmadığını tekrar tartın, düşünün. 6. Kendinizini evlilikte daha iyi hissedeceğinize emin olun. 7. Yalan söylemeyin. 8. Maddi açıdan kendinizi yeterli hissetmelisiniz, aksi taktirde durumu erteleyin. 9. Kendinizi ve karşıdakini, bulunduğunuz durumdan psikolojik olarak daha kötü olmayacağınıza, önce kendinizi ikna edin. 10. Evililik ile birlikte yaşamak arasında çok fark vardır, tam olarak hangisini istiyorsunuz? 11. Evlendiğinizde neler değişecek, psikolojik ve maddi sıkıntınız olacak mı, iyi düşünün. 12. Evlendiğinizde bazı mecburiyetlerinize bir çözüm ya da kılıf mı bulmuş oluyorsunuz, kendinizi kandırıyorsunuz o halde. 13. Evliliği iki taraf da aynı oranda istiyor değil mi, baskı herhangi bir tarafta var mı, fazla mı? Düşünün!
14. Herhangi birisini sevindirme niyetiniz var mı? Sizin sevinmeniz, kim olursa olsun herkesten önemli. 15. Evlilikte düzenli yaşantıyı hak edeceksiniz, artık siz de hakkını vermeye hazır olun. 16. Evlendiğinizde değişen sadece evliliğin kutsallığı olacak, hayalperest olmayın. Yukarıdaki talep ya da beklentilerden çoğu hayal kırıklığı ile sonuçlanınca boşanmalar meydana gelmektedir. Boşanmaların sebepleri hukuki olarak genellikle şunlardır: 1. Aldatılma 2. Hayatı kısıtlama 3. Onur kırıcı davranışlar 4. Tarafların birisinin ya da ikisinin suç işlemesi 5. Haysiyetsizlik 6. Evlilik birliğinin sarsılması 7. Akıl hastalıkları 8. Alay 9. Aşağılama 10. Küçük düşürme 11. İftira
PSİKOLOJİM, KASIM-2014
r e v o game
Panik Bozukluk
18
Boşanma Sonrası
K
Psikolojik Öneriler
işilerin boşanma taleplerine örneklerle göz atalım:
• Eşim internette chat yapıyor. • Eşim sürekli bana hakaret ediyor. • Eşimin aldattığından şüpheleniyorum. • Eşim bana beni sevmediğini söyledi. • Eşim bana şiddet uyguluyor. • Eşim ailemle yaşamak istemiyor. • Eşim çocuklarla ilgilenmiyor. • Eşimle ayrı yaşıyoruz. • Karım çok masraflı. • Kocam sürekli alkol alıyor. • Karım ev işi yapmıyor. • Kocam kumar oynuyor. • Eşim porno izliyor. • Eşim ilgisiz. • Eşimde internet bağımlılığı var. • Eşim beni başkaları ile kıyaslıyor. • Eşim kıskanç. • Eşim beni terketti. • Eşim beni tehdit ediyor. Boşanmalarda, kişilerin gördüğü zararlar üzerine yapılan araştırmalar, kadının yada erkeğin, kültür, çevre ve ekonomik unsurlara bağlı olarak gördüğü zararın değiştiğini ortaya koymaktadır. Kadınların ekonomik bağımsızlıklarının olmaması, evlilik dışında bir sosyal PSİKOLOJİM, KASIM-2014
yaşama çabuk adapte olamamaları da kadınların gördüğü zararı arttırmaktadır.
Boşanma, sosyal düzeyi de etkilemektedir. Boşanmadan meydana gelen en büyük zarar, kişinin eşine duyduğu duygu yoğunluğuna bağlı olarak değişmektedir. Boşanma neticesinde evliliğin bitmesinin getirdiği kayıpları tolere edecek taraf daha az yıpranmaktadır. Sorun çözme becerilerinin yetersiz olduğu çiftlerde boşanma ya hemen gerçekleşmekte yada yıllar boyunca boşanma olmaksızın ayrı yaşama ile meydana gelmektedir. Çiftlerin sorunlarının tolere edilemez düzeye geldiği durum boşanmaya sebebiyet vermektedir. İletişim becerisinde olmamak, çatışma doğurmakta, duygusal tatmin ve fiziksel yatkınlık azalmaktadır. Sevgiye rağmen iletişim çaresizliği de boşanmaya sebebiyet vermektedir. Reddetme, depresyon, içe kapanma, kızgınlık ve kabul, başetme duygularını körertmektedir. Bu durumda en doğru karar ise, bir aile danışmanına başvurmaktır. Boşanmadan en çok etkilenen taraf çocuklardır. Düşmanca tavırlar içinde olmak, çocukta evebeynlerini kaybetme korkusu oluşturmaktadır. Çocuklardaki utanç, özgüven eksikliği, korku ve kaygı duyguları bu sebeplerle oluşur. Okulda
başarısızlık, psikosomatik hastalıklar, çocuklarda bu sebeple ortaya çıkar ve gelişimi olumsuz yönde etkiler. Boşanma sonrası kişilerde yine becerilerine bağlı olarak umutsuzluk ve karamsarlık başlar. Yaşamda dengeyi sağlamak ve bazı kararları tarafsız ve özgürce alabilme yeteneği ise kişilerde boşanmanın bazı durumlarda doğru bir seçim olduğunu göstermektedir. Boşanma sonrası özellikle psikolojik olarak iyi hissetme için öneriler: •Aile terapisti ve hukuki destek süreç için önemlidir. •Yeni yaşama adapte için bilgi ve becerilere bağlı kendinizi geliştirmeniz faydalı olacaktır. •Bazı başetme yöntemleri geliştirilebilir. •Kendinizi iyi hissetmek, kendinizi iyi hissettiğiniz çevrelerde bulunmak, spor yapmak faydalı olacaktır. •Yaşam hedefleri belirlenebilir, bu faydalı bir yoldur. •Üzülme ve yas tutmaya izin vermeyin, çevrenizdeki boşanmış ve mutlu örnekleri kaydedin. •Evlilikte öğrendiklerinizin, tüm zorluklara rağmen sizi olgunlaştırdığına dikkat edin. Psikologlar ve Psikiyatristler Derneği AG-GE
Evlilikte düzenli yaşantıyı hak edeceksiniz, artık siz de hakkını vermeye hazır olun.
neler yapıyoruz? • Sertifikalı “Temel Psikoloji” eğitimi ile 75.000+ kişiye, Psikoloji eğitimini ücretsiz verdik.. • Sertifikalı “Genel Psikoloji” eğitimi ile, kişilerin Psikoloji bilgisini ücretsiz pekiştirdik.. • Sertifikalı “Kişilik Psikolojisi” eğitimi ile, kullanıcılarımıza “Kişilik Psikolojisi” temellerini verdik... • Sertifikalı “Stres ve Stres ile Başa Çıkma Yolları” eğitimi ile toplumumuzun çağın hastalığı olan STRES hakkında, ücretsiz olarak bilinçlendirdik, bilinçlendirmeye de devam ediyoruz.. • Sertifikalı “Temel Kuantum Düşünme Teknikleri” eğitimi ile, kullanıcılarımıza “Kuantum” eğitimi verdik.. • Sertifikalı “Endişe ile Başa Çıkma Yolları” eğitimi ile toplumumuza, endişe ile başa çıkma yolları konusunda eğitim verdik.. • Sertifikalı “Aile Psikolojisi” eğitimi ile, toplumsal yapı taşımız olan ailenin temellerine indik.. • Sertifikalı “Başarılı Lider Olma” eğitimi ile başarılı liderler yetiştirdik... • Sertifikalı “İş ve Çalışma Psikolojisi” eğitimi ile, iş hayatında yaşanabilecek psikolojik engelleri birlikte aştık... • Sertifikalı “Kişilik Analizi” eğitimi ile karşınızdakini bir bakışta tanımanıza yardımcı olduk. • Sertifikalı “Renk Psikolojisi” eğitimi ile renginizi tanımanıza yardımcı olduk. • HD kalitesinde, ücretsiz eğitim setleri ile, toplumumuz ile iç içe olduk... • Mesleki üyelerimize özel, ücretsiz 7/24 psikolojik danışma hattı test aşaması başlamıştır. • Ülkemiz genelinde ve yurt dışına, temsilcilikler veriyoruz.. Ülkemiz insanına hizmet etmeyi, kendimize görev bildik... Görev ve sorumluluklarımızı yerine getiriyor olmanın haklı gururu içerisindeyiz... Psikologlar ve Psikiyatristler Derneği olarak toplumumuzun yanında olmaya devam edeceğiz...
Yrd.Doç.Dr.Bilal Semih BOZDEMİR Dernek Başkanı
hayata ortak ol! Psikologlar ve Psikiyatristler Derneği www.ppd.com.tr 444 1 659
Bir sonraki sayıda...
psikolojiM Aylık Psikoloji Dergisi
Alkol Bağ ımlılığ ı Aşağılık Kompleksi Erken Yaşta Evlilik
Yıl : 2014 | Sayı : 5
CİNNET
Estetik İşsizlik Psikolojisi
İzmir-1 Cd. No:33/31 Kızılay, Çankaya/Ankara | 444 1 659 www.psikolojim.com.tr | okurtemsilcisi@psikolojim.com.tr Sosyal Medya : facebook/ppdernegi | twitter/ppdernegi Ruh sağlığınız için çalışıyoruz!