3. Dünya Savaşı

Page 1


Edited by Foxit Reader Copyright(C) by Foxit Corporation,2005-2009 For Evaluation Only.

Kors(in)an www.GeyikHane.org

üçüncü dünya sava

Bu kitap Osman Okçu'n n yay n yönetmenli inde Neval Akb y k editörlü ünde yay na haz rland . Kapak tasar m Kenan Ozcan taraf ndan yap ld . 2005 Temmuz ay nda yay mland . Kitab n Uluslararas Seri Numaras (ISBN) : 975-263-193-2 Bask ve cilt: Kelebek Matbaac l k Litros Yolu 4/1 A Blok Topkap /istanbul Tel: (0212) 612 48 35 BURAK TURNA :rtibat : Alayköskii Caddesi. No.: 11 Faks ; (0212) 512 40 00 www.tinias.cotn.tr tinias@titnas.com.tr T:MA@ YAYINLARI/1276 POL:T:K KURGU-RONAN/3 ©Eserin her hakk anlaEmal olarak TimaE Yay nlar 'na aittir. :zinsiz yay nlanamaz. Kaynak gösterilerek al nt yap labilir. üçüncü dünya sava BURAK TURNA :STANBUL 2005


A

20 Ocak 1975 y l nda :stanbul'da do du. :lk, orta ve lise ö renimini YeEilköy'de tamamlad . K br s Cime Amerikan Üniversitesi :Eletme Bölümü'nden mezun oldu. Medya, bankac l k ve tekstil sektörlerinde iE deneyimi kazand . Yazarl k serüveni, ilk roman Metal F rt na ile baElad ; ancak hayal kurma serüveni, bilincinin aç ld ilk andan beri sürüyor. Profesyonel yazarl k hayat na baElad ilk kitab "Metal F rt na" on dört hafta en çok satanlar listelerinin birinci s ras nda yer ald . "Üçüncü Dünya SavaE " yazar n ikinci kitab d r. Yazar, kendi geliEtirdi i ve "Metal F rt na" roman n n temelinde bulunan mant k sistemini anlatt "Sistem A" isimli denemesini yak n zaman içinde yay nlamay düEünüyor. Halen Metal F rt na'n n hayranlar için devam roman üzerinde çal E yor: "Metal F rtt na: KurtuluE" yak t zaman içinde okurun be enisine sunulacak. yazar_bumkturna@yahoo.com wtvw.bnraktnrna.com


ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I: SAVA@ ZEM:N: OLU@UYOR :ngiltere / Runnimede, 1215 Ocak... Runnimede'de her zamanki gibi ya mur ya yordu. Kara bulutlar çökmüEtü orman n, Eehrin üzerine. Kalenin d E nda pek fazla köylü görülmüyordu. Sadece kale içindeki pazarda mallar n satmak için gelmiE birkaç tüccar vard , hepsi bu. Kendi aralar nda konuEuyor ve söyleniyorlard . Toprak a as baronlar vergileri gittikçe art r yordu. Bunun nedeni de Kral' n sürekli kendilerinden asker ve para talep etmesiydi. Biraz sonra kaleye al nacaklard ama atlar n d Ear da b rakmalar istenmiEti onlardan. Kral, kendi atlar d E nda baEka atlar n pisli ini kale içinde görmek istemiyordu. Tüccarlardan birisi yüksek sesle ba rd : "Zaten Baronlar, Kral' n art k çok oldu unu ve ona gereken dersi vereceklerini söylüyorlar." ":Eini bitireceklermiE." "Papa III. Innocent da onlar destekliyormuE ama politika gere i Kral' n yan nda gibi görünüyormuE..." Bunu söylerken sanki çok gizîi bir kaynaktan bu bilgileri al yormuE hissi yaratacak beden hareketleri yapm Et . "Bunlar n hepsi uydurma, pagan büyücülerin uydurmalar bunlar..." "Neden böyle bir yalan uydurma gere i duysunlar ki?" "Çünkü Papa onlar n hepsini yok ettiriyor, k z l pelerinli büyücüleri ve siyah giysili cad lar n yakt r yor." "Bence sen tamamen yan l yorsun; bu yakt rma hikâyeleri, hep gerçe i gizlemek içinmiE. III. Innocent' n anti-papa oldu unu düEünüyor insanlar, söylentiler var böyle... Ama o antipapa'dan daha da öte, gerçek bir H ristiyan bile de il, o bir pagan diyorlar... Yok edilen atalar n n öcünü almak için bunu yapm E olan bir pagan. "Saçmal k bu! Söylentilerden haberin yok senin galiba..." "Ne söylentileri?" "Hey, bunlar n hepsi saçmal k... Bunlar o cad lar uyduruyor olmal ... Yak las yarat klar..." Bunu söyleyen tüccar, baE n olumsuz bir ifade ile sallad ve at arabas n n arkas ndan koca bir çuval yere indirdi. "John hepsini öldürecek, Kral John hepsini öldürecek..." "Baronlar öldürmeye gücü yetmez, bütün ordusunu onlardan al yor. Üstelik onlar n ba lant lar na ihtiyac var, topraklar na ihtiyac var..." :ngiltere'nin ve ona ba l topraklar n Kral John zor durumdayd . Sürekli bask geliyordu toprak sahiplerinden ve Papa'dan... Özgürlük geldi inde, kendi gücünün azalmaya baElayaca n biliyordu, güç sonsuz olamaz, diye düEünüyordu. Yap lacak fazla bir Eey yoktu... Onlarla anlaEacak ve isteklerini yerine getirecekti... Baronlar ve kilise daha da özgür olacakt ... Ama insanlar... Bu onlar n sorunu, diye düEünüyordu John. Magna Carta'y imzalayacakt ... Ailesi ve krall ancak bu Eekilde kurtulabilirdi. Papa'y bir kez daha tehdit etmiEti. Baronlar n taraf nda yer almamas için, ama onun kendisine söz vermiE olmas n yeterli görmüyordu. Baronlarla Papa ayn ç karlara sahipti, topraklar yönetiyorlard ve dünyevi güce ihtiyaçlar vard . John buna dayanam yordu ama yapaca hiçbir Eey yoktu, ekonomik güçleri yönetenlerle anlaEmal yd ama asla istedikleri gibi at oynatmalar na da izin vermeyecekti. Papa'n n güç elde etme çabas n anlayam yordu; samimi bir H ristiyan, insanlar yönetme gücünü elde etmek istememeliydi. Do u'da yeEermiEti H ristiyanl k ve Bat 'ya geldi inde


s k lm E limona dönmüEtü. Kendisiyle savaE yordu John, bu s rr dünyaya aç klarsa e er o zaman kendi gücünü tamamen yitirebilirdi, insanlar buna inanmayabilirdi. En yüksek dini otoritenin, ç kar sahipleriyle ortak çal E yor görünmesi kabul edilemezdi. Yoksa söylentiler do ru muydu? Paganlar, H ristiyanl ele geçirmeye mi u raE yorlard ? Baronlar, geniE tahta bir masan n etraf nda otarmuE, yemek sonras konuEmalar na devam ediyorlard . Büyük topraklar n kullan lmas na ve ticarete yön veren, ekonomik güce hükmedenlerdi onlar. Odan n içine s zan gün E , kimsenin içine ferahl k vermiyordu. Saatlerdir süren tart Emalar n son bulmas gerekiyordu art k. Biraz sonra efendiler devreye girecekti. Ve d Ear da bekleyen Eövalyelere, ald klar karar kesin olarak bildirmeliydiler. "Kral John mutlaka susturulmak, onu tehdit etmeliyiz. Efendilerimizin bizden istedi i Eartlar ona dayatmal y z." "Evet, efendiler... E er onlar n emirleri yerine gelmezse büyük bir lanet çekece iz üzerimize." "Dünyan n sonu buradan baElayacak... Böyle söylediler bana, bizler dünyan n sonunun baElamas için gereken bir ad m at yoruz." "Ama bu Tanr 'n n iradesine ayk r ! Sadece o, dünyan n sonunu haz rlayabilir..." "Biz, Ölüm KardeEli i örgütünün bir parças y z... Bu yaftadan kurtulmam z imkâns z!" "Ölüm KardeEli i! Bu ne lanetli bir isim böyle..." "Dünyay ele geçirecek olan gelecek kuEaklar n birer hizmetkâr y z sadece ve onlar bu dünyaya hükmetmeye baElad klar anda da dünyan n sonu gelecek..." "Efendiler... Aziz Malacchia'ya gelece i gösteren efendiler, sonun mutlaka gelece ini söylüyorlar..." "Malacchia'dan sonra 112. Papa geldi inde dünyan n sonunun gelece ini söylüyorlar..." "Bu ne kadar uzun bir süre, ne kadar hayal edilemez bir zaman dilimi!" "O zaman John'a gitmeliyiz ve bunu kabul ettirene kadar bask yapmal y z. E er karE ç karsa savaE p onu yeryüzünden kald raca z..." "Peki ya bunu kendi krall na karE yap lm E bir sayg s zl k olarak görürse?" ":Ete o zaman ona bu antlaEman n insanlara özgürlük getiren bir anlaEma olarak tarihe geçmesi sözünü veririz ve o da bu Eeref ile ödüllendirilmiE olur." "John bana Papa ile bir arada olmamam z gerekti ini söyledi. Onun gerçek Papa olmad n , gerçek Papa'nm paganlar taraf ndan öldürülmesinden sonra onun yerine geçen bir büyücü oldu unu söyledi...Ve dünyan n sonu gelirse bu yüzden gelecek, dedi..." "Bu nas l bir kaos... Bizler efendilerin izinden ayr lmamal y z, onlar bize görünmüyorlar ama bizle konuEuyorlar... Mutlaka bir bildikleri olmal ..." Baronlar n toplant s sürerken üstü baE toz içinde bir rahip girdi içeriye... Herkesin gözü hayretler içinde aç lm Et . "Papa, size karE John'u destekleyecek ama kalbi sizden yana... Sizin kazanman z istiyor... Efendilerin kendisi ile anlaEt n belirtiyor... :nsanl hiçbir var oluE umutsuzlu una sürüklemeden sona taE mak için kendi varl n n bir baElang ç olabilece ini belirtiyor..." Baronlar bu sözün ne anlama geldi ini çözememiElerdi ama Kral John mutlaka bu antlaEmay imzalamal yd ...


ANKARA / TÜRK:YE, 2009... Gökyüzü bulutluydu, karanl k bir kutunun içinde gibi hissediyordu kendisini Tümgeneral Cemil Sever. Uzun süredir havadayd dev kargo uça . Aya a kalk p, uça n gövdesi boyunca s ralanm E olan askerlerin aras ndan geçti. Dev Rus taE ma uça AN-124 Condor, gökyüzündeki sars nt lardan fazla etkilenmiyor gibiydi. Hava her ne kadar aç k ve sakinse de Transilvanya da lar n n üzerinden geçerken hava ak mlar na kap lmamak imkâns zd , sars nt lar zaten gergin olan sinirleri iyice geriyordu. S k nt bas yordu. TerlemiEti. Üzerindeki savaE teçhizat , 1. Hava indirme Tümeni'ndeki her er ile ayn seviyedeydi. Türk Hava indirme komandolar n n yüzlerindeki ifadeleri tek tek inceliyordu. Uça n içindeki k rm z E n sebep oldu u yans malar nedeniiyle gerçek ötesi bir görüntü hakimdi. Silahlar n hepsi defalarca temizlenmiE ve haz rlanm E olmal yd . Bu emri vermesine gerek yoktu, askerlerin hepsi de deneyimli subay ve astsubaylardan oluEuyordu. Türk ordusunun stratejik Hava :ndirme Tümeniydi onlar, saatler içerisinde dünyan n herhangi bir yerine müdahale edebilecek bir gücü bar nd r yorlard . AEa daki kargo bölümü ve üst kat, tam teçhizatl askerlerle doluydu. Yanlar nda roketleri ve a r makinelileri duruyordu. Koyu renk üniformalar ve boyunlar ndaki özel kolyeleri ile adanm E askerlerdi hepsi de. Bir süre sonra uça n d E nda par lt lar gördü. Camdan d Ear bakt nda, kendi uçaklar ile beraber hareket eden di er Antonov uçaklar n seçebildi ini fark etti. Yirmi beE taE ma uça ile alt bine yak n asker naklediliyordu. Dünya standartlar ile bak ld nda inan lmaz bir say yd bu. Gökyüzünü ayd nlatan par lt lar n uçaksavar ateEi oldu unu anlad Tümgeneral, demek dost bölgeden ç km Elard , art k her tehlikeye aç kt lar. Yak n hava deste i olmadan bu harekât gerçekleEtirmek düEünülemezdi bile, ama Eartlar bunu zorlam E olmal yd . Çok yüksekte uçtuklar için mermiler henüz onlara ulaEam yordu. Baraj ateEini geçtiler, kim bilir bu sadece uyar yd belki de. "Kargo kapaklar aç ls n!" emri verildi, bir süre sonra kapaklar aç lm Et . "Hedefe yaklaE yoruz" uyar s geldi pilottan. Ve uçakta alarm zilleri çalmaya baElad . Komandolar paraEütle atlayacaklar kap n n önünde s raya girmeye baElad lar h zla. Aç lan kap dan d Ear s daha iyi görünüyordu. Di er uçaklar n da ayn pozisyonu ald n gördüler. Aniden bir çat rdama oldu. Birkaç uçaksavar mermisi çok yak nlar nda patlam Et , askerler kendilerini yere att lar. "Füze ateEi, dikkat füze ateEi!" Pilotun uyar s herkesin kendisini korumaya almas n sa lad . Her Eeye haz rl kl olmal yd lar. E er uçak vurulursa aç k olan kap dan dengesizce düEmek, paraEütün aç lmamas na ya-da birbirine kar Emas na neden olabildi. Avrupa üzerinde bu kadar çok askerin oldu u bilinseydi e er, hava çok daha fazla kar E rd . Gökyüzünün uzak ve karanl k bir noktas nda, yerden f rlat lan hava savunma füzesinin çizdi i E kl e riyi gördüler, kendilerine do ru geliyordu ama uçaklardan at lan E ldaklar ve yan lt c lar, füzenin hedefini bulmas n engellemiEti. Patlama Eiddetli oldu, uçak 10 çok sars ld . Tümgeneral bir an önce atlaman n gerçekleEmesini istiyordu. E er ateE devam ederse vurulabilirlerdi. Heyecan had safhadayd . "Atla!" emri ile ilk askerler kendilerini karanl a b rakt lar. General Cemil Sever, askerlerin arkas ndan bakarken s rti arma vurarak di erlerini aEa atmaya baElad . Aç lan paraEütler beyaz mantar taneleri gibi dolaE yordu karanl k denizinde.


"Füze geliyor! Manevra yap yoruz!" Pilotun heyecan dolu sesi doldurdu kulaklar n . Cemil PaEa, uzaklarda bir nokta gibi görünen füzenin h zla kendisine do ru yaklaEt n gördü. Gitgide bü-yüyordu E lt , tam üzerine geldi ini fark etti. Yataktan f rlad Cemil PaEa. Ter içinde kalm Et , yan nda uyuyan han m da korku ile s çram Et yata ndan. "Cemil, ne oldu, yine rüya m gördün? Hay rd r inEallah!" "Evet han m, evet. Hadi yat uyu sen, hay rlara karE gelsin." "Ne gördün söylesene." "Bir Eey yok, sadece çok gerçekçi bir rüya. Sanki gelece i görü-* yorum." "Ne diyorsun sen? Ne gelece i?" "Bir görev... Çok zorlu bir görev, askerlerimle Avrupa'n n üzerinde uçuyoruz. Sonra bir ateE aç l yor. Üzerime do ru bir füze gelirken uyan yorum. Buna benzer rüyalar görüyorum birkaç gündür." "Hay rd r, var m böyle bir görev?" "Henüz bir Eey yok ama karacana s k s k gelen emirlerden, sanki yeni bir görevin verilece ine uair bir izlenim edindim. Kim bilir! Çok saçma ama neden Avrupa'ya acil bir görevle gitmek zorunda kalal m, belki midemdeki s k nt dand r gördü üm rüyalar." "Hadi yat uyu." "Yok, ben biraz televizyon seyredece im." Cemil PaEa kalk p salona geçti. Demlikte kalan çay s tt . Televizyonda kanallar dolaE rken haberlere rastlad . Aral k duran pencereden l k bir hava esiyordu bu gece, rahatlad birazc k. Çay, keyfini yerine getirecekti. "Dünya ekonomisi h zla bir sarsint ya do ru gidiyor. Uzun süren ekonomik geniEleme ve suskunluk dönemi sona ermek üzere. Amerika BirleEik Devletleri borçlanma konusunda daha muhafazakâr davranaca n belirtti. En k sa zamanda bütçe ve d E ticaret aç klar n n azalt lmas politikalar n n uygulamaya konaca , gelen haberler aras nda. Faizlerdeki art E nedeniyle Avrupa piyasalar ndan h zl sermaye ç k E meydana geldi i söyleniyor. De er kazanan Amerikan dolar nedeniyle ihracatta yavaElama ve Avrupa'n n d E sat mlar nda canlanma beklense de genel ekonomik durgunluk bu canlanman n etkilerini aza indirebilir." "Çin ekonomisi ise alarm sinyalleri veriyor. Son zamanlarda Bat l sermaye hareketlerine karE giriEilen toplu Eiddet olaylar nedeniyle do rudan sermaye yat r mlar nda büyük azalma meydana geldi. Çin para birimi Yuan' n de er kazanmas Asya borsalar nda büyük bir kar E kl a neden oldu. Seul Borsas yüzde 4,5 düEerken Nikkei'nin yüzde 2,7 düEmesi pani i körükledi. Japonya, Asya bölgesindeki yat r mlar n n genelde yavaElayabilece i sinyalini vermesi nedeniyle borsalardaki düEüEün daha da h zlanmas ve mali sistemin ciddi bir türbülansa girmesi bekleniyor." "Hollanda ve Fransa'da gerçekleEen sald r larda pek çok yabanc ya ait ev ve iE yeri tahrip edildi. Yaral lar n say s henüz belli de il. Yaral lar aras nda Türklerin de olabilece i belirtiliyor." "Avrupa Birli i Konseyi, Birli in art k iElevselli ini yitirmeye baElad n ve gerileme dönemine girdi ini resmen aç klad . Avrupa Birli i'nin baz üyelerinin birlikten ayr lmak üzere oldu u, gelen haberler aras nda. Konu ile ilgili olarak Brüksel'e ba lan yoruz." "Rusya Devlet BaEkan , son üç ay içinde ikinci kez Türkiye'yi ziyarete geldi. BaEbakanla görüEen Rusya Devlet BaEkan , Rusya'n n Kafkaslarda izledi i politikalar yumuEatmas ve buradaki Türk topluluklar na kendi kendini yönetme hakk tan nmas durumunda, iliEkilerin Eimdiye kadar görülmemiE ölçüde iyileEece i mesaj n n memnuniyetle karE land n belirtti. Bu konuda önemli ad mlar n at lmas bekleniyor." 12


"Ermenistan, Rusya'dan gelen Eiddetli bask lar sonucunda, sözde 'Ermeni soyk r m ' iddialar konusunda sessizlik politikas izleyece ini belirtti ve iEgal alt nda tuttu u Azeri topraklar ndan çekilece ini duyurdu. Azerbaycan ve Nahç van aras ndaki koridorun Azeri kontrolüne b rak lmas n n da kabul edilmesiyle, Türkiye Cumhuriyeti'nin Asya ile aras ndaki engeller kalkm E oluyor." Cemil PaEa, elinde çay barda ile kalk p dolaEmaya baElad . Balkona ç k p güzel havay içine çekti. Rahat de ildi nedense, da lm yordu içindeki s k nt . Güzel haberler de geliyordu ama garip bir hava çökmüEtü sanki dünyan n üzerine, bunu hissedebiliyordu. :stanbul'da patlayan büyük bombalar öncesinde de ayn huzursuzlu u hissetmiEti, havadaki bo uculu u hâlâ hat rl yordu. @imdi ona benzer bir duygu içindeydi. Gerilip s kt kendisini, mücadeleci hislerle doldu. Her ne olursa olsun her Eeye haz r oldu unu biliyordu. E er bir gün görev verilirse, dünyan n neresinde olursa olsun bizzat savaEmay göze alabilirdi, Türkiye'nin ç karlar için gereken her fedakârl k yap lacakt , yap lmal yd . Haberlerin sesi geliyordu arkadan, ekranda patlayan flaElar ve politikac lar n görüntüleri vard . Odan n içindeyse loE bir E k yan yordu. Cemil PaEa, balkondaki sandalyeden gökyüzünü seyretmeye devam etti. "Japonya, Çin ile had safhaya gelen iliEkileri dengelemek için Rusya ile münasebetlerini geliEtirmeye çal E yor. Ancak Rus Devlet BaEkan , Japon BaEbakan 'n n, Kuril sorununda Japonya'n n daha fazla ödün vererek anlaEma yapma önerisini reddetti. Rus Devlet BaEkan , 'Rusya'n n Kuril ile ilgili tutumu bellidir. Habomai and Shikotan kayal klar n Japonya'ya geri verebiliriz ama bunun d E nda tek bir ad m bile atmay düEünmüyoruz,' diyerek Japon BaEbakan 'n hayal k r kl na u ratt ." "Bölgede h zla yaln zlaEan Japonya'n n, Amerika'n n istedi i tüm savunma ve üs kullanma anlaEmalar na onay vermesi bekleniyor, Japon Hükümeti'nden, Tayvan' n son zamanlarda artan ba ms zl k isteklerine olumlu bak ld aç klamas , politik arenan n k z Emas na neden oldu." "Fransa'da solcu ö rencilerle aE r sa c lar n kavgas meydan muharebesine döndü, polisin yetersiz kalmas nedeniyle jandarma birliklerinin devreye girdi i belirtiliyor," "Balt k cumhuriyetlerinden Litvanya'da, iki Rus aile, kimli i belirsiz kiEilerin sald r s sonucu hayat n kaybetti. Polis, görgü tan klar n n sald rganlar n yabanc oldu u yönünde tahmin yürüttü ünü belirtti. Son zamanlarda Ruslara karE yap lan sald r lar n artmas , Rus kamuoyunda büyük infial yaratt , sald r lar n Avrupa'da güçlenmeye baElayan Nazi güçleri ile ba lant l oldu u iddialar , durumun daha da kritikleEmesine neden oluyor." Cemil PaEa televizyondaki kanallar dolaE rken sürekli haberlerle karE laE yordu. Hemen hemen her yerde ayn haberlerden bahsediliyordu. Avrupa Birli i ile ilgili tart Emalar artt kça durum daha da kötüleEiyordu. Avrupa içindeki Türk karE tlar , Türkiye'ye karE sürdürülen ayr mc politikalar n da etkisiyle seslerini yükseltiyorlard . Dünya sallanmaya baElam Et , ölüm rüzgârlar yaklaE yordu. 14 "Kristallnacht" Münih, Turkische Strasse / Almanya, 2010 H zl ad mlarla soka a f rlad Rüya. Hava kararmaya baEl yordu. Polisin telefonu geldi inde banyodan yeni ç km Et daha. Saçlar n tam kurutamadan üzerine ince bir Eeyler giydi, yan odada uyuyan annesine bile haber vermeden d Ear f rlad . Ne oldu unu bilmiyordu ama kötü bir Eeyler oldu una dair kesin bir his vard içinde. Telefonu açan polis memuru hemen babas n n evine gelmesini istemiEti. Sebebini aç klamam E ve so uk bir Eekilde önemli oldu unu söylemiEti sadece, hepsi buydu. Babas ile ilgili önemli bir haber ne olabilirdi ki? 'Mutlaka ama mutlaka baE na kötü bir Eey geldi' diye düEündü Rüya. Kendilerinden y llard r ayr yaEayan insan n baE na ne geldi inin ne önemi vard ki? Mant , vicdan n n sesine kulak vermemesini söylüyordu ama içinde


s zlayan bir yer vard , eksik bir Eeyler oldu unu m r ldan yordu. GözyaElar serin Münih akEam n n rüzgârlar nda uçuEuyordu. Uzun boylu ve inceydi Rüya, k z l saçlar slak olunca daha koyu görünüyordu. Mavi gözlüydü, asl na bak l rsa onu görenler pek Türk'e benzetemiyorlard . Bu özelli i nedeniyle Almanya'da daha 15 rahat hareket edebiliyordu. Yabanc lara dönük Eiddetin doruklara ç kt günlerde bu görüntüsünün avantaj oldu unu düEünüp rahatlat rd kendisini. Çok fazla düEünmemeye çal Earak ad mlar n h zland rd . Anne ve babas Almanya'ya geldikleri ilk günlerde, evliliklerinin uzun sürmeyece ini anlam Elard . Almanya onlar için yaln zl k ve yabanc laEman n di er ad yd . Annesi AyEe, Rüya'nm do umunu boEuna beklemiEti umutla; bebek, evliliklerine hiçbir Eey katmam Et . Aksine Rüya'nm babas , çocukla gelen sorumlulu u kald ramam E ve kendisini alkole vermiEti, sonra da hayat n s radan zorluklar na bile katlanamaz bir insan haline gelip Rüya daha 5 yaE ndayken evi terk etmiEti. Çok uzaklara gitmemiEti asl nda, yak nlarda bir yerlerde oldu unu biliyorlard hep. Zaman zaman görüEmenin mümkün oldu u bir iletiEim yarat lm Et aralar nda. Bu sayede Rüya, babas n n zaman geçtikçe akl n yitirmeye baElad n ve yabanc bir ülkede hem kendine hem çevreye hem de gerçeklere yabanc laEt n görebilmiEti. Ona her rastlad nda elbiselerinin daha da kötüleEiyor olmas , zaten bo ucu geçen yaEam na fazladan s k nt lar getiriyor ve geceleri babas yla baErol oynad kâbuslar görmesine neden oluyordu. iEsiz oldu u için devletle ilgili iElerinde de istenmeyen adam muamelesi görür olmuEtu zaten babas . Alman bütçesinin aç klar ndan her gün daha çok Ahmet'i ve onun gibileri, özellikle de yabanc lar sorumlu tutuyorlard . Ahmet, bulaEmad k iE b rakmam Et , içine girdi i pis iEleri kimse bilmiyordu ama az çok tahmin edebiliyorlard . Münih'in akci eri denebilecek olan EnglishGarten' n giriEine gelince biraz yavaElad Rüya, dev gezi park a açlarla kapl yd , büyük bir orman gibiydi. Etrafta kimse görünmüyordu. AkEamüstünün karanl , gri bulutlarla ve a açlar n s k dallar ile birleEip gezi park n n amazonlara benzemesine neden oluyordu. Gece indikten sonra parkta ilaç kullanan serseriler olurdu, gözleri sürmeli gibi görünen, ince k yafetler giymiE ve k z l saçlar slanm E bir Türk k z n n karE s na bu saatte iyi insanlar ç kma Eans çok düEüktü. Bu düEünceler akl na girdi i gibi ç k yordu, bir anda kendisini a açlar n sard taE yolda yürürken buldu, park n öbür yakas ndan ç kt ktan sonra birkaç blok ötede babas n n evine gitmiE olacakt ne de olsa. Karanl k, bedenini sararken titremeye baElad . Gündüz E klar ndan a aç dallar sayesinde korunmay baEarm E olan parkta kuru bir so uk vard . Ayak seslerini duyabiliyordu, bir de park ikiye ay ran küçük rma n köprü alt nda oluEturdu u köpüklerin fokurday Em . Park h zla geçti, caddeye ç k p babas n n evine do ru koEmaya baElad . Ne durumda oldu unu bilmedi i babas n n yaEad eski apartman n önünde duran BMW polis arac n görebiliyordu. Polis arac nda kimse yoktu, eve ç km E olmal lar, diye düEündü. Binan n yan na gelir gelmez kap kolunu sertçe itip içeri dald . Merdivenleri koEar ad m ç kt . Babas n n dairesinin önünde bekleyen yeEil üniformal , beyaz Eapkal polisi gördü ü anda her Eeyi anlad . Polisin yüz ifadesinde ölümün gölgesi vard . Dairenin aç k kap s n n önüne gelip içeriye bakt . Kesif bir alkol kokusu çarpt yüzüne. Elektrik ampulünün ayd nlatt iki odal daireye girdi. Eski bir televizyon aç kt , TV'nin karE s ndaki kanepede yana k vr lm E olan babas n gördü ü anda gözyaElar boEald . Polis memuru onun kendisini kaybedebilece ini düEünerek yanma gelip kolundan tuttu ve dairenin d E na do ru çekmeye çal Et .


Rüya karE koydu ama memur kolunu s karak onu d Ear ç kard ve güçlü bir biçimde karE duvara do ru itti. Rüya ne oldu unu anlayam yordu. Polisin henüz 18 yaE ndaki bir k za böyle davranmas için hiçbir neden yoktu, anlamaya çal Et , sorgulayan gözlerle bakt memura. Dairenin içinden ç kan ikinci polis memuru da Rüya'ya kötü bak Elar f rlatt : "Sat c ba ml n n k z o mu?" Polisin a z ndan ç kan kelimeler nedeniyle Eoka u ram E gibiydi Rüya. înanam yordu, babas n n uyuEturucu kulland na inanam yordu. BaE n iki yana do ru sallamaya baElad ve birkaç ad m geri att . Polis hemen kolundan tuttu: "Dur bakal m, nereye gitti ini san yorsun?" "Ben... Ben..." "Baban uyuEturucu kullan c s yd ve ayn zamanda sat yordu." "Hay r, bu do ru olamaz" diye ba rd Rüya. "Kes, çok konuEma. @u duvar n kenar nda dur ve ellerini aç. Üzerinde uyuEturucu taE y p taE mad n kontrol edece im." Rüya duvara s k Em Et , polis, yan na gelip onu iyice geriye itti. Ellerini üzerinde dolaEt rmaya baElad . Gözleri doldu Rüya'n n. Bir anda polisin ellerinden kurtulup uzaklaEt , merdivenlere do ru gitmek istedi. "Bana bak, baban n ne pisliklerin içinde oldu unu biliyorduk. Bu haline sak n üzülme. O pis yabanc n n zehirledi i Almanlar n aileleriyle de biz u raE yoruz." Rüya duyduklar na inanam yordu. Polisin yüzündeki nefret çok farkl yd . "Hadi Eimdi defol git buradan, e er onun cenazesini almak isterseniz sonraki gün Adli T p Kurumuna gelin. Ya da gelmeyin, gere ini biz yapar z." Bunu söylerken gülüyordu. Rüya geri geri ad m atarak birkaç basamak indi ve sonra koEmaya baElad . Soka a ç kt nda daha da h zland , koEmaya devam etti. GözyaElar yanaklar ndan süzülüp havaya kar E rken bedeni buz kesmiE halde sars larak titriyordu. Caddeyi geçip gezi park na girdi, hava iyice kararm Et . Çok uzakta koca bir Alman kurdunu gezdiren yaEl adamdan baEka kimse yoktu parkta ve birazdan o da gözden kaybolacakt . Korkuyu hissedecek durumda de ildi. Derin bir duygusal travman n eEi indeydi, sokaktaki sesler kula nda yank lan yor ve hayvan postlar gibi havada as l kal yordu. A aç dallar n n iyice aEa e ildi i bir noktada toprak yola girip dönmek isterken aya bir Eeye tak ld Rüya'n n. Sendeledi, birkaç ad m daha att ama dengesini yitirmiEti. Yere yuvarland , birkaç kez dönüp durdu. Ac içinde k vran rken baE n kald rd . KarE s nda karalt lar vard , derken akl baE na geldi. Kasten düEürülmüEtü. Seslerini duyabiliyordu, zaman n çok fasa bir kesitinde, kendisini düEürenlerin hiç de dalga geçmek ya da e lenmek niyetinde olmad klar n hissettiren sesler duydu. Ses tonlar ndan ciddi bir amaçlar oldu u seziliyordu. Aya a kalkt . "Ne istiyorsunuz benden?" diye ba r rken duydu u kendi sesinin yaratt dürtü ile sald r ya u rad n anlad . Bu gerçek bir sald r yd , s radan bir rkç sald r n n da ötesinde oldu una dair bir his belirmiEti içinde. Belki de etraf na toplanan adamlar n neredeyse düzenli ordu gibi giyinmiE olmalar ndan kaynaklan yordu bu duygu. Daha fazlas n düEünmeye f rsat bulamad . Yüzünde bir botun taban n hissetti, so uktan donmaya baElayan burnunda keskin bir ac yd duyumsad . H zl tekme nedeniyle s rt üstü yere serilmiEti, ince bedeni yaral bir kalp gibi kas l yordu. Yan aç k gözlerinin aras ndan, etraf nda toplanan beE alt adam seçebiliyordu. Asker pantolonlar giymiEti hepsi ve baz lar n n baElar nda garip bir Eapka ya da ona benzer bir Eey vard , iri cüsseli olan, Rüya'y kavray p omzuna att , Rüya debelenmek istedi ama yüzüne ald tekme bütün dayanma


gücünü tüketmiEti. Bilinci uyuEmuE olsa da kulaklar na gelen kelimeler aras nda birini ay rt etmeyi baEarm Et . "KristallnachtU!" Bu kelimenin kulak çeperlerine nereden ulaEt n anlamas na imkân yoktu ama birileri zafer edas yla hayk rm Et bunu. Bilincinin derinliklerinde bir yerlerde karE l k bulmuEtu o söz. Kristal Gece, o meEum gecenin ad yd . 9 Kas m' 10 Kas m'a ba layan, garip bir tesadüf eseri, Atatürk'ün öldü ü ve Almanlar n Yahudi k y m na resmi olarak baElad klar gecenin ad . Kendi durumu ile ne gibi bir ilgisi oldu unu anlayamam Et ama içinde gitgide büyüyen ölümcül korkuyu daha da artt rm Et . Rüya, kendisini taE yan Alman'm koltukalt ndaki kötü kokuyu hissediyordu, biraz kendine gelmesinde o kokunun da yard m olmuEtu. Adam n kafas nda sert bir metalden yap lm E bir Eey vard , I. Dünya SavaE 'nda Almanlar n kulland mi ferlere benziyordu. H zla gezi park ndan d Ear ç kt lar. Rüya biraz kendine gelir gibi olmuEtu. Hâlâ uyuEuktu surat ama kaç r ld m anlayabilmiEti art k. Yapabilecek bir Eeyi olmad n da biliyordu. Ba racak durumda de ildi, zaten ba rsa da onu duyacak kimse yoktu ortal kta. Birden bir Eey oldu, tan d k bir ses geldi kula na. Kafas n zorlukla sesin geldi i yöne çevirdi. Ayn mahallede oturduklar eski erkek arkadaE Claus, caddenin öte yan nda durmuE, ona bak yordu. BaE n ellerinin aras na alm E, gözleri kocaman aç lm E, dudaklar Eok nedeniyle s k s k ya kapanm Et . Bir saniye için Rüya ile göz göze geldiler. Rüya sanki hiçbir Eey olmam E gibi anlams z ve hüzünlü bak Elar f rlatt . O anda Claus'un a z ndan garip bir ç l k yükseldi. Ç l duyan Almanlar kaçacaklar na, içlerinden birkaç ona do ru koEmaya baElad . Claus EaEk nd , kendini korumak için ne yapaca n bilemedi. Ellerini kald rd ama kafas kaz nm E, genç Almanlar z playarak yüzüne sald rd lar. "Seni adi vatan haini, bir yabanc y m korumaya kalk Eacaks n ha? Senin yurttaElar n bunlar yüzünden iEsiz, yurtsuz ve aç kal rken." Darbeler Claus'un yüzüne inerken o yere iyice kapanm E ve gözünden düEen ince çerçeveli gözlüklerini bulmaya çal E yordu, sar ve küt saçlar kan içinde kalm Et . "O Türk k z n çok seviyorsa onu da alal m o zaman" diye ba rd mi ferli adamlardan birisi. Evet, al n onu da... Bu gecenin hat r na. Amac m z n karE s nda kendi rkdaElar m z bile duramamal . Ulusun yükselmesine karE ç kan, Alman bile olsa yok edilecek." Claus'un kollar ndan tutup, Rüya'y da içine koyduklar minibüse do ru sürüklemeye baElad lar ve aç k kap s ndan içeri sallad lar. 20 Claus, Rüya'n n ayaklar n n dibine düEtü. K z çok kötü durumdayd ama kendisi de iyi say lmazd . Kulaklar u ulduyor, bedeni titriyordu, sanki ruhu ayr l p gidecekmiE gibi hissediyordu. Minibüse doluEan Almanlar ç ld rm E gibiydi. Büyük günün gelmiE oldu undan bahsediyorlard . Claus anlam yordu, hangi büyük gündü bu? Minibüsün içindeki dazlaklar ise sokaklarda birbirlerine bir Eeyler gösteriyorlard . Merak na dayanamad Claus, baE n kald r p bakmak istedi, bunu gören dazlaklardan bir tanesi onun baE n kald r p arac n cam na sert bir Eekilde çarpt . Gözlerine inanam yordu Claus. Münih sokaklar birbirine girmiEti. Sokaklarda ateEler vard , yerlerde yatan insanlar oldu unu görebiliyordu. Baz sokaklar n içinde silahl çat Emalar yaEan yordu. Etrafta polis ya da asker görünmüyordu. Gökyüzünün karanl içine çöktü, inanam yordu. Almanya, ortas ndan çatlam Et sanki.


21 Berlin / Almanya Birkaç gün önce... Alman @ansölyesi Hugo Preuss, elindeki gazeteyi Eiddetle masaya vurdu. Art k olaylar n kontrolden ç kt n hissedebiliyordu. FaEist Almanlar n Anti-Türk söylemiyle uç veren, sonra da bütün Do ululara karE , ki buna Ortodoks H ristiyanlar da dahildi, ortaya ç kan yabanc karE t hareketler, Avrupa'n n çeEitli kentlerinde de kendisini göstermeye baElam Et . Paris'te üniversite ö rencileri kendi aralar nda çat E yorlard ; aE r sa c lar Fasl lara, Cezayirlilere ve Türklere sald r yordu; Amsterdam'da Türk iEyerleri kundaklan yor ve ölenler oluyordu, Viyana'da okula giden yabanc gençlere sald r lar yap l yor ve güvenlik güçleri etkisiz kal yordu H zla yay l yordu kargaEa ve bütün hükümetleri tehdit eder hale gelmiEti. Avrupa'n n aE r kanatlar , anlaEm E gibi ve tek bir merkezden idare ediliyormuEçasma organize bir Eekilde kar E kl k ç kart yorlard . Papan n hoEgörüsüz aç klamalar da Ortodoks dünyas n derinden yaralam Et . Vatikan, Do u'ya karE seferinde Ortodokslar bir engel olarak görmeye baElam Et . Katolik ve Protestan birli i olarak an lan Avrupa Birli i, kendi imaj m temizlemek için hiçbir Eey yapm yordu nedense. Bu gidiEe dur diyebilecek zeki insanlar n Avrupa's susuyordu. Preuss, siyasi tarihi çok iyi biliyordu. YaEan lan olaylar n Yahudi k y m öncesindeki geliEmelere çok benzedi i aEikârd . Türklerin Avrupa Birli i'ne girme tarihleri yaklaEt kça, islam karE t demagoji ile doldurulmuE beyinlerde Türk resmi ile birleEen bir Eiddet patlamas yaEan yordu. Çelik Mi ferler hortlam Et ; II. Dünya SavaE öncesinin resmi k yafetli sokak çeteleri, ülkede demokrasiyi dinamitleyen ve Nazilerin iktidara gelmesinde baErolü oynayan hareket... YavaE yavaE sokak yürüyüElerine baElam Elard ve en kötüsü de polisin bunlar engelieyememesiydi ya da engellememesi... Üstelik silahl yd lar, silahl eylemlerinden -sonra onlar yakalamak isteyen polislerle de çat Emaya giriyorlard , güvenlik kuvvetleri etkisiz kalmaya baElam Et . BaEbakan Hugo Preuss, çal Ema odas ndaki gergin havay , içeri giren kar s na yans tmamaya çal Et . Sar saçlar topuz yap lm E, ileri yaE na ra men genç görünümünü korumay baEarm E, aile kökleri Fransa'ya kadar uzanan ©dette Preuss, Alman BaEbakan 'mn hiç de iyi görünmedi ini fark etti. Nedenini de gayet iyi biliyordu. Sokaklar kimse için yeterince güvenli de ildi art k. K ta'n n birlik hayalleri yavaE yavaE tarihe gömülüyordu. Art k herkes Birli in, prestij nedeniyle devam ettirildi ini ve pratikte hiçbir iElevselli inin kalmad n görüyor, dinamizmini kaybetmiE olan bütün sistem partilerine ateE püskürüyordu. Amerika kökenli para hareketlerinin yaEatt ekonomik krizlerden bunalan Avrupal lar bir ç k E yolu ar yorlard ve genlerinde yaEayan tarihin zorlamas ile ak lc l terk ediyor gibiydiler. Garip güçler taraf ndan Avrupal lara biçilen görev de buydu sanki, ak lc l terk etmek ve kaosa katk da bulunmak. Bu kaosun nas l ortaya ç kt ise herkes için bir soru iEaretiydi. Sanki herkesin d E nda bir güçler mücadelesi vani ve zaman geldi mi sistemin 23


çökmesine neden oluyordu. Avrupa, uzun soluklu bir ekonomik büyüme dönemine girmeye çal E rken bir anda kendisini derin bir kriz ve hemen ona eElik eden çalkant lar n içinde bulmuEtu. Germen Birlik Hareketi partisinin militanlar art k içlerinden taEan enerjiyi tutam yor ve ölümcül Eiddete dönüEtürüyorlard . Son zamanlarda kaç r lan onlarca Türkün, Fasl n n, Cezayirlinin, H rvat n nerde oldu unu kimse bilmiyordu ve polisteki çözülme nedeniyle bu insanlar araEt racak bir motivasyon da yoktu. Garip bir k s rdöngü oluEmuEtu ve tüm çözüm çabalar n yutarak dalga dalga topluma yay l yordu. Slogan ve propaganda, tekrar geçerli iletiEim biçimi haline gelmiEti. "Hugo, durumun çok kötü oldu unu biliyorum." Odette Preuss'un sesi pusluydu. Kocas n n art k umudunu yitirmeye baElad n görebiliyordu. "Sen elinden geleni yap yorsun ama..." @ansölye, ortas aç lm E saçlar ve gözlük camlar n n saklaya-mad çökük gözleriyle yorgun görünüyordu. Elli iki yaE nda bu kadar bitkin görünmesinin tek bir nedeni vard ; Avrupa'da otorite, sokaklara geçiyordu. "Odette, beni teselli etmeye çal Ema. Ne senin bunu yapabilecek gücün var ne de buna uygun bir ortam." "Biliyorum ama bunlar n sorumlusu o manyaklar." "Sen biliyorsun, ben biliyorum ama bu hiçbir Eeyi de iEtirmiyor, bunu herkes bilmedi i sürece de asla bir iEe yaramayacak." "Almanya'n n tekrar eski ihtiEaml günlerine dönmesi gerekti ini düEünüyorlar, bunlar imparatorluk özlemi yaEayan ç lg nlar." "Hay r Hugo, sadece Almanya'n n de il. Bu sefer bütün Avrupa'n n dinsel bir rk çat s alt nda birleEmesini isteyenler harekete geçti. Bu Nazizm de il, garip bir rkç l k, dini rk gibi kullanan bir yaklaE m. Ve çok baEar l olduklar görülüyor." "Bir Eeyler yapmal y m Odette. Finans kaynaklar n kurutmal -y z baElang ç olarak ama Avrupa Parlamentosu bile bir karar almakta bu kadar yavaEken ben nas l harekete geçece im?" 24 "Bu hareketi bir an önce bast rmaks n Hugo, e er bast rmazsan, hükümeti hemen düEürebilecek bir h za ulaEabilir. Ve bu dönemde hükümetin düEmesi demek, Avrupa'n n çat rdamas demek. Birlik, Almanya'n n istikrars z olmas na dayanamaz." "Evet Odette, hakl s n. Birlik demek, Almanya ve Fransa demek. Ve sen inanmasan da Birlik çat rdayal çok oluyor. Ben asl nda bak l rsa bir Birlik'ten ziyade, nas l parçalanaca n bilemeyen bir Avrupa görüyorum." "Fransa'da da durum iyi say lmaz, bunu biliyorum. @iddet olaylar n n çok artt söyleniyor. Irkç Eiddet suçlar Eimdiye kadar görülmemiE ölçülerde. Germen Birlik Hareketi'nin orada çok destekçisi oldu u söyleniyor." "Hatta Franco-Germen Birlik Hareketi ismini almay düEündüklerini duydum." Bu s rada odaya Alman Maliye Bakan Alfred Hub'er girdi. Genç Maliye Bakan , Bismarck zaman bakanlar nm edas nla yürüyordu. Sert ad mlar ve kendine güvenen bir havayla. "Alfred, bana istedi im raporlar getirebildin mi?" "Evet say n @ansölye, ancak bu belgeleri Merkez Bankas 'ndan elde etmek için hukuki yollar n d E na ç kmak zorunda kald m." Hugo Preuss baE n sallad . Bunlar normal karE lamak zorundayd . "Biliyorum, biliyorum... Bunun için üzülecek durumda de iliz, sanki Merkez Bankalar çok hukuki yap larm E gibi. "Biliyorum @ansölye, iEte Germen Birlik Hareketi ile ilgili hesap transferleri ve para hareketleri ile ilgili bütün dökümler. Yaln z Eut nu söylemem gerekir, partinin para kaynaklar kendilerini saklamak için inan lmaz yöntemler kullan yor."


@ansölye, belgeleri al p incelemeye baElad . Çok fazla anlad @eyler de ildi bunlar ama elindeki belgeleri yorumlad zaman Çok önemli sonuçlar ç kaca na neredeyse emindi. "Bekledi imiz gibi mi Alfred?" "Evet say n @ansölye, Germen Birlik Hareketi'nin para kaynaklar d Ear da. Garip olan Eu ki bu hareketi destekleyen Eirketlerin tamam , ada devletlerindeki uyduruk hesaplar kullan yor. Bu Eirketlerin uçlar çok farkl ülkelere gidiyor. Ancak ilginç olan nokta, muhabir banka olarak ço u zaman arac l Manhattan Bank yap yor. Yani transferler nerden olursa olsun araya mutlaka bu banka giriyor." "Bir zamanlar Nazi hareketini destekleyen banka da oydu. San r m büyük dünya savaElar n ç karan güçler bir kez daha devrede. Kim bilir kimleri ateEleyip yeni bir çat Ema baElatmak istiyorlar, Almanya bunlar n yemi olmamal ." "Özür dilerim, bunu bilmiyordum." "Germen Birlik Hareketi'öin Avusturya ve Fransa'dski ba lant lar nda durum ne?" "Avusturya ba lant s çok sa lam. Ancak Fransa'daki eylemleri gerçekleEtiren gruplarla çok içli d El olduklar n söyleyemem. Az da olsa para transferleri söz konusu. San r m Fransa hareketinin kendi baE na d E ba lant lar var ve iki ülkedeki gruplar ayn finans kaynaklar destekliyor. Bununla ilgili olarak da bir ipucu var. Bir Fransa bankas ndaki hesapta Çin @anghay Bank'tan yap lan transferin kayd var." Odette Preuss söze girdi: "Çin bankas ha, bu çok garip. Oraya silah sat yorlar ama Frans z rkç lar ile Çinlilerin ne gibi bir ba lant s olabilir ki? Fransa'da -ki hareketi idare edenlerle ilgili bilgi bulabilirim," Hugo Preuss, bir an geri çekildi masadan: "Bunu nas l yapmay düEünüyorsun Odette?". Frans z soylusu görünümündeki eEi duraksad bir an: "Orada pek çok akrabam var ve biliyorsun hükömet içinde konuEulan bir Eeyler varsa kulak kabartabilecek konumlarda bulunan insanlar bunlar." "Bundan eminim. Odette, bu konuda kendine zarar vermeden yapabilece in ne varsa yap lütfen." "Tabii ki Hugo, eminim iEe yarar bir Eeyler ö renebiliriz, umar m bütün bu çabalar için geç de ildir." 26 Hugo Preuss'un gözleri uzaklara dald . Baz Eeyler için geç oldu unun fark ndayd . Alman devletindeki pek çok kuruluE Çelik Mi ferlerin etkisi alt ndayd . Gizli ya da aç ktan desteklerini belirtiyorlard . En kötüsü de istihbarat servisleri, yabanc karE t hareketleri büyük oranda desteklemeye baElam Et . Kendisine ba l olan BND(1) d E nda hiçbir servise tam olarak güvenemiyordu. Alman istihbarat kuruluElar aras nda tam bir iç savaE yaEan yor gibiydi. Maliye Bakan Alfred Huber, @ansölye'nin dal p gitmesinden memnun de ildi. Bu adam Almanya'n n BaEbakan olmay hak etmiyordu. Yeterince güçlü de ildi. Huber'in çelik bak Elar , Preuss'un üzerinde odaklanm Et . BaEbakan bunu fark etti: "Alfred, verdi in bilgiler için teEekkürler. Birazdan MAD(2) BaEkan Tümgeneral Helmut Göbbel ile telefonda görüEece im. Ondan BND ile daha yak n iliEki içinde olmas n ve Germen Birlik Hareketi'nin ordu içindeki ba lant lar konusunda bizi bilgilendirmesini isteyece im." "Say n @ansölye!" Alfred'in sesi sertleEmiEti. "Evet, say n Bakan?" BaEbakan, sesinde hoEnutsuzluk hissetti i adama görevini hat rlatma gere i duydu. Ama bu, karE s ndaki genç ve ateEli Alman etkilememiE gibi de ildi. "Alman Silahl Kuvvetleri'nin bu konuda sizin kadar hassas olamayaca n m düEünüyorsunuz?" "Hay r, ancak..."


"Bence siz Alman ordusunun hâlâ Nazi kal nt s bir ideoloji ile yönetildi ini düEünenlerdensiniz." KonuEmadan çok bir suçlamay and r yordu Maliye Bakan 'n n sözleri. Hugo Preuss, karE s ndaki Bakan n ses tonunda derin bir Eiddet sezdi. Ona nereye kadar ve ne ölçüde güvenebilece ini bilmiyordu. "Gidebilirsiniz Bay Huber, eminim yapman z gereken pek çok :@ vard r." 1 BND: BundesNachrichtenDissBat: federal :stihbarat Servisi. 2 MAD: MaitaerischerAbschiradBkatst: Askeri Güvenlik Servisi. 27 Alfred Huber, arkas n dönüp odadan ç karken kap y sertçe çarpt . Hugo Preuss, kendisine umutsuz ama sevecen bir çehreyle bakan Odette'le göz göze geldi. :kisi de neler oldu unu çok iyi biliyorlard . Almanya ve genelde Avrupa, yeni, tehlikeli ve ölümcül bir rkç hareketin etkisi alt na giriyordu. Dünyan n II. Dünya Sa-vaE 'ndan beri biriktirdi i enerji birleEiyor ve büyük bir patlama ile deEarj olmak için hedefe yönleniyordu. Patlaman n nerede ve nas l olmas gerekti ine karar vermeye çal Eanlar oldu u Eüphesizdi ama bu ba lant lar ortaya ç karmak çok zordu. Birbirine girmiE binlerce uluslararas iliEkiyi çözümlemek ve bunlar ispat etmek gerekiyordu. Oysa ba lant lar n kaynak noktas belliydi, yüzlerce y ld r politika denilen iliEkileri yönlendiren, karE tl klar n her iki yan nda yer alarak tanr c l k oynamaya kalkan, din kökenli görülse de s rf güç politikalar yürüten, tam anlam yla pagan kültlerin etkisindeki odaklard bunlar. Odette Preuss, "Ben gitsem iyi olacak. Daha sonra görüEürüz" dedi, kayg l yd sesi. Almanya art k sevgili kocas @ansölye Hugo Preuss'un odas ndan de il, sokaklardan yönetilmeye baElam Et . Odette, @ansölye'nin odas n terk ettikten sonra h zla merdivenlere yöneldi. Koridorda Alfred Huber duruyordu. Ona s cak bir Eekilde gülümsedi, yanina gitti: "Alfred, Hugo'ya böyle davranma. Biliyorsun, durumun fark nda ve her an saçmalayabilir." Maliye Bakan , elini Odette'in koluna koydu: "Odette, ben ona iyi bile davran yorum. Görmüyor musun, Almanlar n haketti i bir lider de il o? Önümüzdeki günlerin Alman-yas onun hayal etti i p s r k ve bar E yanl s Almanya olamaz Odette, anlam yor musun?" "Alfred, ben savaE istemiyorum." "Evet ama bu bizim iste imize ba l de il." "Neden? Almanya savaEmak zorunda de il." "Odette, kaç n lmaz olan bir Eey varsa o da Büyük SavaE. Asya28 l lar , Afrikal lar ve hatta Ortodokslar bile buradan uzaklaEt rmal y z. Ve bunu bizden çok daha fazla isteyen baEkalar da var." "Amerikal lar m ?" "Evet, hatta Çinliler bile bu savaE istiyor. Ve hatta Ruslar da. Çok uzun y llard r bask ve aEa lanma ile karE laE yorlar. Büyük devletlerin hepsi haklar oldu unu düEündükleri yerleri istiyor Odette. Bir ülkenin stratejik olarak sahip olmas gereken yerler ile hukuken sahip oldu u yerler aras nda bir çat Ema varsa, bunu engellemenin imkân yok. Çinliler, Ruslar, hepsi bu çat Emay hissediyorlar. Bizim ülkemiz, kendi varl n yabanc lara teslim etti. Oysa di erleri çoktan harekete geçti. Ne yaz k ki Almanya yine politikac lar nedeniyle geride kald , yapmas gerekenleri yapamad ." "Ne yapmas gerekiyordu ki?" "Yabanc lar çoktan s rt ndan atmal , ülkeyi saf bir bütünlü e kavuEturmal ve Amerika'n n dünya egemenli ine karE savaEmaya baElamal yd ."


"Alfred, bu söyledi in sözler çok korkutucu." "Bunu yapaca z Odette, bunu beraber yapaca z. Bütün Avrupa, Almanya'n n liderli inde bu iEi baEaracak. Yeni bir Katolik-Protestan Birli i kurulmal , Ortodokslar bast rmal ve Do u'ya hapsetmeliyiz, daha önce yapt m z gibi. Buna sen de inan yorsun." "Bilemiyorum Alfred, gerçekten bilemiyorum. Zaten art k Ortodoks kalmad gibi, hepsini komünist sistem alt nda yok ettiler, ama bilemiyorum. "Bence biliyorsun, e er bilmeseydin, bizim için çal Emazd n." Odette Preuss, baE m öne e di. Utanm E gibiydi. Alfred onu kolundan tutup koridorun kör bir noktas na çekti ve iyice kendisine yaklaEt rd . Odette'in kalbi deli gibi at yordu. Alfred onun gözlerinin içine bak p yüzüne do ru yaklaEt iyice, sanki öpecek gibiydi. Birden öpmekten vazgeçip döndü ve h zla koridorun sonunda kayboldu. Odette Preuss, uzun süre Maliye Bakan Alfred'in ard ndan bakt . Onlarla beraberdi, çünkü enerjileri nedeniyle hakl olduklar na dair bir izlenime kap l yordu. Almanya BaEbakan Hugo Preuss'ta ise s radan bir insan n, saf ve kolay kand nlabilir bir insan n iticili i vard art k. Odette, onunla kaybetti i heyecan Alfred'in ideallerinde buluyordu. Hugo Preuss, ofisinde yaln zd Eimdi. Pencerenin yan na gidip sokaklara bakt . Almanya'n n ve bütün Avrupa'n n gelece i, sokaklardayd . Yollar tedirgin bak Elarla süpüren yabanc kökenli temizlik iEçilerine dikti gözlerini. Bugünlere gelinebilece ini öngöremedi i ve zaman nda önlem alamad için bütün suçu kendisinde buluyordu. Yabanc lara karE her zaman mesafeli davranm E ve onlar n Avrupa'ya tam olarak entegre olmas n asla gönülden desteklememiEti. Hepsi Almanya'n n dünya üzerindeki ç karlar için oynanan bir oyunun parçalar olarak görünmüEtü gözüne ama Eimdi durum çok farkl yd . Avrupa'n n kaybolan dinamizminin yerini Amerikan orijinli bir dinamik, kaotik bir Eiddet dinami i dolduruyordu. Hata yapt n anlam Et ; Do u'yu küçümseyerek ve aEa layarak, asl nda Avrupa'n n sonunu getirmiElerdi, bunu görebiliyordu. Telefonu çald . Arayan, Askeri Güvenlik Servisi'nin BaEkam Tümgeneral Helmut Göbbel'di. "Sayg de er @ansölye, beni aram Es n z." "Evet Tümgeneral. San nm arama nedenimi biliyorsunuz."' "Do rusu hay r @ansölye, arama nedeninizi bilmiyorum." "Tamam o zaman, anlatay m. Germen Birlik Hareketi'nin art k önü al namaz bir Eekilde sokaklar ele geçirdi ini ve bununla kalmay p h zla devlet içinde örgütlenmekte oldu unu düEünüyorum say n Tümgeneral." MAD BaEkan bir süre suskun kald . Bu konuEmadan ne gibi bir sonuç ç kaca n bilmiyordu: "Bu bahsetti iniz durumu biz de gözlemliyoruz ve mümkün oldu unca yak ndan takip etmeye çal E yoruz." "Ancak BND'ye yeterince bilgi vermedi inizi düEünüyorum. Bunu bu kadar aç k biçimde ifade etti im için beni ba Elay n zira art k laf dolambaçl biçimlerde anlatmak için fazla zaman m z kalmad ." 30 "BaEbakan, MAD bu konuda üstüne düEeni yap yor ancak Eunu unutmay n ki biz özerk bir kuruluEuz ve yapt n* :E askeri aç dan Almanya'n n hayati ç karlar n ilgilendiriyor. Bu nedenle çok önemli olan bilgilerin do rudan istihbarat kuruluElar na gönderilmesini bekleyemezsiniz." "Say n BaEkan, yani BND'ye güvenmedi inizi mi söylüyorsunuz?" "BaEbakan, BND de dahil olmak üzere böyle hassas konularda kimseye güvenemeyiz. Avrupa sizin tahmin etti inizden de karmaE k bir durumda. :stihbarat servisleri birbirlerinin iletiEim a lar na s zmak için ellerinden geleni yap yorlar ve böyle bir ortamda bilgi ne kadar çok el de iEtirirse, düEman ellere geçine olas l da o kadar artar." "Sanki savaEtaym E z gibi konuEuyorsunuz." "BaEbakan, beni acil bir Eekilde arad n za bak l n siz de böyle düEünüyorsunuz."


"Say n BaEkan, Germen Birlik Hareketi'nin çok h zl bir Eekilde sokaklar ele geçirdi ine ve h zla devlet içinde örgütlendi ine dair yo un bilgi ak E var. Allah kahretsin ki bu bilgi ak E na da hiç gerek yok; her gün Türklere, yakalanan di er yabanalara ve hatta demokratik tav rl Almanlara bile pek çok sald r yap l p ve bu sald r lar örgütlü bir hale geliyor. Adamlar, II. Dünya SavaE öncesinde oldu u gibi üniformalar giyip insanlara Eiddet uyguluyorlar. Ve devletin her kademesine s zm E durumdalar. Para kaynaklar da d Ear da. Bu sefer bu oyuna gelmemeliyiz." "Say n BaEbakan, bu adamlar n hepsinin birer vatansever oldu unu görmelisiniz. Evet, baz suçlar iEliyor olabilirler ama tek amaçlar , Almanya'n n yaEad sorunlara bir çözüm bulmak. Yani politikac lar n yapmas gereken ama yapmad klar Eeyi yapmaya Çal E yorlar." "Bana bu haydutlar destekledi inizi mi söylersek istiyorsunuz? @imdiki sistemin asl nda Yahudi sermayesinin uEa oldu unu ve ülkeyi Yahudi sermayesinin yönetti ini söylüyorlar ama kendilerine akan paran n kayna da belli de il." "@ansölye, amac n z nedir? Kendi politik kariyerinizi elinizden almalar n engellemek mi, yoksa Türklerin ve di er yabanc lar n kal c olarak Avrupa'ya yerleEmesini sa lamak m ?" "Say n BaEkan, Türklerden bahsederken milyonlarcas n n vatandaE m z oldu unu ve emekleriyle kazan lm E paralar yla bu k tada yer sahibi olduklar n göz ard ediyormuEsunuz gibi geldi." "@ansölye!" Askeri Güvenlik Servisi'nin baE ndaki deneyimli ve sert Tümgeneral Göbbel hayli sinirlenmiEti. Hugo Preuss, onun neden bu kadar sinirlendi ini anîam yordu. Do rusunu söylemek gerekirse, art k etraf ndaki kimseyi ve neden Çelik Mi ferlere bu kadar l ml yaklaE ld n da anlayam yordu. "@ansölye, sözlerinizin bizi bir yere götürmeyece i aç k. Dünya büyük bir kaosa do ru sürükleniyor. Alman ordusu, bunun fark nda ve Alman ulusunun bu kaostan zaferle ç kmas için elinden geleni yapmaya haz r." "BaEkan, unutmay n ki siz Alman ordusu ad na konuEamazs n z. Göreviniz gere i Savunma Bakan 'na ba l s n z." Tümgeneral sesli bir kahkaha att . Bu konuda Hugo Preuss'a kat lmad aç kt . BaEbakan, ayaklar n n alt ndan kay p giden zemini hissedebiliyordu, gözleri hafifçe karard . Tansiyonuyla ilgili bir sorun vard ve son zamanlarda bu konuda fazla bir Eey yapam yordu. "@ansölye, o zaman size bir Eey söylememe izin verin. Birli in içine düEtü ü bu durumla u raE yoruz ama unuttu umuz bir Eey var. Rus tümenlerinin hareketleri." "Rus tümenleri mi?" Hugo Preuss, bir an ne oldu unu anlamad , bu kelimelerin konuEmada geçmesi çok garip gelmiEti. "Evet @ansölye. Bu karmaEan n bir sonucu olmas gerekiyordu ve o sonuç ortaya ç kmaya baEl yor. Kuzey Rus Ordu Bölge Komu-tanl 'na ba l askeri birlikler, Letonya, Litvanya ve Estonya s n r na yak n çevrede toplanmaya baElad , çok h zl hareket ediyorlar, çok planl lar. Bu hareketin ne demek oldu unu biliyor musunuz? E er kaos iç çat Emaya dönüEürse, belki de dönüEmese bile Rus orduusu, Sovyetlerin y k lmas ile terk etti i topraklara geri dönebilir. ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Üstelik bunun için bahaneleri de haz r. Balt klardaki Rus az nl a karE pek çok faili meçhul cinayet ve sald r gerçekleEtirildi." "O bölgeden gelen rahats zl k sinyallerini takip edebiliyor muyuz say n Tümgeneral?" "@ansölye, MAD, üzerine düEen tüm görevleri en detayl biçimde yerine getiriyor. Balt k devletlerindeki Rus az nl k içinde ciddi bir kaynama baElad . Rus hükümeti uzun süre önce bu ülkelerdeki soydaElar n korumak için ne gerekirse yapaca n bildirmiEti." "Bence Rusya hiçbir Eey yapamaz. Bu modern dünyan n çok sert cevap vermesine neden olur. Avrupa'y karE s na almaya cesaret edemez, tabii Amerika'y da..."


"Amerika'n n Ruslara bu aEamada hiçbir Eey yapabilece ini sanm yoruz. @u anda Çin'le meEguller. Çok yak nda Tayvan Bo a-z 'nda Eiddetli bir savaE yaEanacak ve e er taraflar dikkatli olmazsa bu, topyekun bir nükleer savaEa dönüEebilir." "Tümgeneral, Almanya'n n bu çalkant l dönemde birli e ihtiyac var..." "Evet @ansölye...Mutlak ve kesin bir birli e..." "Tanr m, bu ne demek, zaten birlik içinde de il miyiz? Tek yapmam z gereken, iletiEimi sa lamak." "@ansölye bunun o kadar kolay oldu unu sanm yorum. YaklaE mlar n z son derece naif yaklaE mlar ve bugünün getirdi i kaosu kucaklamaktan son derece uzak." Peki Tümgeneral, bu gidiEat konusunda ne yapmam önerirsiniz?" Say n @ansölye, size Eu kadar n söyleyebilirim ki bu davran E n z Alman ulusuna yak E r bir liderin davran E de il." Bu, konuEmam z n sonu geldi anlam na m geliyor?" "Evet, say n @ansölye." Telefon kapand . Hugo Preuss dizlerinin uyuEtu unu hissetti. Arka arkaya yaEad iki olay ona durumun ne kadar vahim oldu unu gösteriyordu. Avrupa, bo az na kadar rkç l a batmaktayd . Ve de bunlar buzda n n görünen k sm yd . Kendisini nelerin BURAK TURNA bekledi ini asla tam olarak bilemeyece ini anlad . Bütün istihbarat çabalar sonuçsuz kal yordu. Alman @ansölyesi gücünün tükenmekte oldu unu her saniye daha çok anl yordu ama bunu durdurmak için önünde hiçbir seçenek yok gibiydi. Olaylar bir süre izleyip neler olaca n görmekten ve bu arada sokakta iElenen suçlara karE daha fazla mücadeleye etmeye çal Emaktan baEka yapacak bir Eeyi olmad n düEündü ama bu belki de sorunun kökünden çok yans malar yla u raEmas anlam na gelecekti. Ve kaybedilen zaman Almanya'n n ve bütün Avrupa'n n sonu olabilirdi. 34 Almanya / Karlsruhe Çelik Mi ferler Toplant s Germen Birlik Hareketi'nin yüzü gülmeyen, sar E n ve sinirli lideri Franz Duesterberg masan n arkas nda durmuE, karE s nda kerldisini dinleyen yüzlerce Çelik Mi ferli'ye konuEuyordu. Dudaklar n s k E Eekli ve a z n büzüEü, asl nda kimi taklit etti ini dikkatli bakan bir göz için çok aç k biçimde ortaya koyuyordu. "Almanya'n n ve gelece in Alman imparatorlu u Büyük Reich' n insanlar !" Çelik Mi ferler, dikkatle Franz Duesterberg'i dinliyorlard , yüzlerinde sert, duvar gibi bir ifade vard . Hepsinin kafalar kaz nm Et ve kahverengi gömlekler giymiElerdi. Bar n içi sigara duman ile dolmuEtu. "Germen Birlik Hareketi'ne karE giriEilen bütün engelleme ve yasaklama çabalar na ra men bizler kazand k. Günden güne daha da büyüdük ve art k II. Dünya SavaE öncesi gücümüze kavuEtuk. Bu duruma gelmemiz, sizlerin sayesinde oldu." Franz' n becerisi, karE s ndaki kitlenin çok h zl biçimde heyecana kap lmas n sa layabilmesiydi. Asl na bak l rsa bunu do al bir Eekilde yap yordu, kendisi de çok çabuk heyecana kap lan bir Politik heyecan n oldu u her yerde bulunmuEtu gençliBURAK TURNA inde; bu nedenle bugün o masan n arkas nda, karE s ndaki yüzlerce insan n kalplerinin h zla atmas ve akl n d E nda bir evrende davranmalar do al bir sonuçtu. "Bizler bugün Almanya savaEtaym E gibi davranmak zorunday z. Bu, Alman ulusu ve Alman :mparatorlu u düEüncesi için zorunlu. Bizler, kiEisel kaderimizin bize getirdi i bütün zay fl klar bir kenara b rak p kendimizi sadece ve sadece Alman Reich'm n varl na adamal y z. Bu yüce hedef karE s nda bireylerin hiçbir önemi yoktur. Bizim toplum olarak yok olmam z için gereken bütün çaba gösterilmektedir. Gizli Yahudi oyunlar , halen Almanya'n n kaderini belirliyor. Ve buna karE yapaca m z tek Eey, bir arada


olmak, cesur olmak ve savaEmakt r. Dünyay yönetmeye çal Ean güç odaklar , ki bunlar bir elin parmaklar m geçmez, Alman ulusunun ayaklar alt nda ezilecektir. Art k bizler sadece Alman Reich'm n savaEç lar de il, Avrupa'n n bir bütün olarak kurtuluEunun savaEç lar y z. Ve dini, eski kuEaklar n yapt gibi bir kenara koyamay z. @unu kabul etmeliyiz ki Katolik-Protestan inanc m z, Avrupa kültürünün yap Et r c s ve yabanc lar ile Ortodokslara karE bizim tek gücümüzdür. Dünyan n geri kalm E olan Do u'suna karE savaEmak için tek bir yumruk olmal y z, Do u'yu bir daha aya a kalkamayacak ve sonsuza kadar bizim üstün rk m z n ve birli imizin kölesi olarak kalacak biçimde ezmeliyiz. Bunun için gerekiyorsa nükleer savaEa bile haz r olmal ve bu savaE en ac mas z Eekilde gerçekleEtirmeliyiz." Çelik Mi ferler, ç lg nca alk Elad lar Duesterberg'i. Franz da onlara Hitler selam ile karE l k verdi. Sa kol tekrar gökyüzünü gösteriyor, diye düEündü Franz. Bugünlerin kendi eseri oldu unu düEünüyor ve büyük gurur duyuyordu. II. Dünya SavaE 'nda hayat n kaybeden onca Alman' n boEa ölmedi ini kan tlamas gerekti ini düEünüyordu. "Yak n zaman içinde Berlin'de gerçekleEecek olan miting, çok önemli olaylara gebe. Avrupa'n n yeniden Alman Reich'm n E alt nda toplanmas zaman . ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Amerika'n n üstünlü üne son verecek olan, bizim liderli imizdir bunu ancak Alman ulusu baEarabilir. GeçmiEinizden asla utanmay n. Tarihin oluEmas insanlar n elindedir ama bir kez gerçekleEti mi bu art k Tanr 'n n iste i haline gelir ve de iEtirilemez, O nedenle, geçmiEte Yahudilere karE yapt klar m z, de iEtirilemez ve bu nedenle de Tanr 'n n iste i say l r. Tanr 'n n iste ini yerine getirme sorumlulu u Almanlara verilmiEti ve biz bunu baEard k. Ancak görüyorum ki art k Avrupa kendi içinden sat lm E durumdad r. Demokrasi söylemine kap l p giden Avrupal lar n da bizim için yabanc lardan bir fark yoktur. Bu nedenle bizden olmayan herkes bizim düEman m zd r!" Toplant devam ederken, salonun d E nda, toplant y merakla izleyen gözler vard . KonuEmalar n her cümlesi not alm yordu. Kalabal k hiçbir Eeyin fark nda de ildi. Art k söylemin etkisi alt ndayd lar. Bundan sonras , tarihin ak E yd . Ancak tarihin ak E yönlendirilebilirdi, ülkelerin düEünceleri yönlendirilebilirdi, dünya politikalar yönlendirilebilirdi. Uluslar n paralar n kontrol edenler için yasalar kimin yapt n n önemi yoktu. Paris / Fransa Republique Meydan 'nda toplanan kalabal k harekete geçmiEti- Pyramide taraf nda biriken gruplar da onlara kat l yor, caddeleri doldurarak ilerliyorlard . Hedeflerinde, Bastille Hapishanesi'nin bulundu u meydan vard . S radan insanlar kesme taEla kapl ara sokaklara çekilerek, gençlerden oluEan ç lg n kalabal n önünden kaç yordu. 1789 Devrimi'nin günlerine benziyordu, bütün çiviler ç km Et yerinden. Avrupa Birli i Anayasas 'n n reddedilmesiyie baElayan dengesizlikler, dalgalar halinde yay lm Et Avrupa'ya; bütün politik dengeler alt üst olmuE ve Türklere karE baElayan karE tl k, provokatörlerin de etkisiyle, toplu halde bir sald r hareketine dönüE37 BURAK TURNA müEtü y llar içerisinde. Ve bu sald r lardan tüm Do u kültürü mensuplar da paylar n al yordu fazlas yla. Elleri sopal ve yüzleri maskeli göstericilerin baE n çekti i genç grup, kat etti i yollar üzerindeki dükkanlara sald r yordu. Gençlerin, ellerindeki silahlar n yan s ra saç kesim biçimleri de dikkat çekiciydi, Çelik Mi ferlerin tarzlar na çok benziyordu. Bastille Hapishanesi taraf ndan gelen bir baEka kalabal k ise yüzlerine k rm z maskeler ba lam Et . Ellerinde k rm z bayraklar, Marx resimleri, Sosyalist Enternasyonalin pankartlar bulunuyordu.


Asl nda iki grup da Avrupa'ya karE ç km Et , ama ret karar ndan sonra gerçekleEen geliEmeler, bu iki grubu da karE karE ya getirmiEti. Frans z sa c lar , Alman, Avusturyal ve Hollandal sa c larla birleEmiEti. :ki grup birbirine yaklaEt kça öncüler gruptan ayr l yor ve ellerindeki taElar di er gruba do ru f rlat yorlard . Yüzlerce polis, gruplar aras na girmeye haz rlanmaktayd . Gerçek anlamda gergin anlard , on binlerce insan karE karE ya gelmiEti. Polis, gruplar n taEk nl klar n önleyemiyordu. Frans z ordusu teyakkuz durumuna geçmiEti. Frans z tanklar , meydanlar denetim alt na almak üzere her an haz r bekletiliyordu. Sa c grubun hemen arkas nda yer alan bir baEka grubun üyeleri, dikkat çekmeden kendi aralar nda konuEuyorlard . Birisi cep telefonuyla görüEüyordu. Bu grubun idarecisi konumundaki Ansel Archaimbaud, ba rarak telefona bir Eeyler söylüyordu ama duyulmas na imkân yoktu. "BaE üstüne Sir Evetyn de HabeaE, gerekli düzenlemeler yap ld . Bu gösterinin, tarihin hat rlayaca bir gösteri olmas için elimizden geleni yapaca z. Ve emin olun, olaylar bununla da s n rl kalmayacak; gece yabanc lar n iEyerlerine emretti iniz gibi sald r lar gerçekleEecek." Ansel, kuEaklar önce paras bitmiE bir barona borç verme karE l nda alman Sir'lük unvan na sahip olan efendisi ile konuEurken çok dikkatli davran yordu. Onun kafas nda en ufak bir olumsuz imaj b rakmamal yd , 38 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Gruplar aras ndaki taEl düello daha da EiddetlenmiEti. Polis gençlerin üzerine göz yaEart c bombalar at yordu ama bunun bir etkisi olmam Et . Bu arada iki el silah sesi duyuldu ama kalabal klar yine etkilenmedi. "Evet efendim, gereken tonlamalar yap ld . San r m Rusya Devlet BaEkan 'na yapt n z yönlendirme, iEe yaram E görünüyor, Nazilerin iktidara gelir gelmez Ruslara mutlaka sald raca na ikna etmiE gibi görünüyorsunuz ve tabii ki Nazilere yap lan Rusya ile ilgili yanl E bilgilendirme de çok önemli bir itici güç sa l yor. Taraflar tam anlam yla bir korku kapan na k st r ld , t pk So uk SavaE'ta oldu u gibi güvensizlik zinciri iEimiz kolaylaEt r yor. San r m Rusya'n n bu topraklarda bir miktar ilerlemesinde bir sorun yok." Polisin baz ö rencileri gözalt na ald görülüyordu, yerlerde sürükleniyordu insanlar, genç k zlar n saçlar ndan sürüklüyordu polis. Yapacak bir Eey yoktu, bu kar E kl klar n önü al nmal yd ama devlet sistemi garip bir Eekilde kilitlenmiE gibiydi. Fransa BaEbakan ve belki de CumhurbaEkan istifas n vermek üzereydi. "Çin'den yap lan transferler hesab m za geldi efendim, çok düEüncelisiniz, bizi izleyenler varsa yap lan transferler nedeniyle Eoka u ruyorlard r, en üstün beyinler bile paran n art k baEka bir evrende yaEad n ve bu evrenin dünyay kontrol etti ini anlayam yor san r m.. Bu arada say n Bayan Odette'ten gereken bilgileri ald k. Size sonsuz sayg lar n iletti." Grubun önünden ç l klar yükselmeye baElam Et , gruplar... Ve çarp Ean bedenler ac mas zca birbirine zarar vermeye u raE yordu. Ansel, telefonu kapatt ktan sonra yan nda dikkati biçimde yönetici özelliklere sahip adama döndü, adam n ismi Davet'ti. Kendisi de görüntüsü gibi garip, diye düEünüyordu Ansel. BURAK TURNA "Davet, birazdan operasyona baElayacaks n. Unutma, önce polisleri vuracaks n, sonra da kalabal a ateE aç lacak." "Tamam Ansel. On milyon dolar n hesab mda oldu una eminsin de il mi? Yoksa önce bunlar , sonra da seni temizlerim." "Tabii ki hesab nda, hemen bu ülkeden defolup gidebilirsin, ama önce bu iEi hakk yla yap." "Merak etme, Afrika'da çok adam öldürdüm, ben Fransa'da e itildim. @imdi ülkeme bu e itimin bedelini ödeyece im."


Ansel gülerek karE l k verdi: "Davet, mant na her zaman hayran oldum. Baksana Eu ateEli kalabal a, büyük bir savaE n ateEini yakmak üzere olduklar n n fark nda de iller. Bizler gerçekten zeki oldu umuzu düEünüyoruz ama asl nda küçük çocuklardan fark m z yok, kibirliyiz ve Eu kalabal k gibi asl nda Do u kültürlerinin aEa l k ve gereksiz oldu unu düEünüyoruz, Eimdi de onlara sald r yoruz... Bence do ruluk ve adalet, bu ülkede olmayan kavramlar. Hadi, ac ma onlara..." Eski Lejyoner Davet, elindeki çantayla yan ndan geçtikleri bir binan n içine dald . Ansel ise sanki kalabal n s radan bir parças ym E gibi ba rarak yerden ald taElar karE tarafa f rlatmaya baElam Et . Frans z gençlerin birbiri ile mücadelesi dramatik bir hal al yordu. AE r sa c gruplar, solcular kötü s k Et rm Et . Pek çok k z l maskeli ö renci yerlerde kanlar içinde yat yordu. Polisler ne yapacaklar n bilmeden bir oraya, bir buraya koEuyor ama çat Ean taraflar bast ram yorlard . Pek çok baEka Avrupal genç de Fransa'daki gösteriye kat l yordu. Hiç düEünmeden rahatça etraf k r p dökmüyor ve k tan n temelindeki yap y yok ediyorlard . Frans z ordusu durumu dikkatle izlemekteydi. Durum iyice kritik bir hal alm Et . Bu nedenle Frans z ordusunun, içeride meydana gelebilecek bir kar E kl a tahammülü olamazd . Haz rl ks z yakaland klar n hissediyorlard Frans z 40 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I generaller, ne yapacaklar n bilmiyorlard . E er umursamaz davran rlarsa sorun büyüdü ünde bir anda savunmas z kalabilirlerdi. E er aE r tepki gösterirlerse, tansiyonun yükselip savaE n ç kmas n körüklemek durumunda kalmak istemiyorlard . Davet, çantas ndan özel yap m otomatik tüfe i ç kard ve haz rlad . Seksen kadar mermisi vard . Çok k sa süre içerisinde bu mermileri gereken yerlere s kacak ve sonra da ortadan kaybolacakt . Belki de sonsuza kadar... Fransa'da yaEamak istemiyordu art k, Avrupa'n n yaEan r bir yer olmaktan ç kaca m hissedebiliyordu. Hiç piEmanl k duymuyordu, ülkesine inanm yordu art k, ülkesini Frans zlar n yönetmedi ini biliyordu, bu nedenle üzülmüyordu da. Binan n birinci kat na ç kt ve pencerenin yanma gitti. Arkada hemen kaç p atlayabilece i pencereyi aç k b rakm Et . Her ihtimale karE çelik yele ini giydi ve siyah bir maske geçirdi baE na. Silaha, keskin niEanc at Elar yapmas na olanak sa layan dürbününü takt , iki Earjörü hemen boEaltmak zorundayd . En fazla otuz saniye içerisinde iEi bitirmiE ve kaç yor olmal yd , içinde bulundu u dairenin kap s na iki el bombas ba lad ve basit bir bubi tuza yerleEtirdi. Pencerenin önüne geldi. GeniE cadde kalabal kt ve caddenin ilerisindeki meydanda pek çok polis vard . Askeri birliklerden de gelenler olmuEtu. Sevindi buna Davet, bekledi inden fazla ses getirecekti. Tüfe i pencerenin kenar na dayad ve niEan ald . Polisler meydan n bir köEesinde toplanm Elard Eimdi. Güç kazan p çat Ean taraflar n üzerine tekrar yürüyeceklerdi. Tam zaman , diye düEündü Davet, dürbünün içinden bakt , polisler Eimdi tam hedefin ortas ndayd . Ucuna susturucu tak lm E olan tüfek ölüm kusmaya haz rd . Teti e dokundu. Arka arkaya darbelerle sars ld pencere. BeEli paketler halinde k rk mermiyi polislerin üzerine yollam Et Davet. 41 BURAK TURNA Dürbünden bakt yine, ilk anda kimse ne olup bitti ini anlamam Et ama bir anda onlarca polis kendisini yerde buldu. ArkadaElar hemen onlar n üzerine e ildi ve baz lar havaya makineli tüfek ateEi açt . Askerler de hemen siper al p havaya ateE etmeye baElad lar. Seken kurEunlar caddedeki ve meydandaki kalabal ktan baz kiEilerin vurulmas na neden oldu.


Ba r Elar doldurdu her yeri. Bu s rada Davet, ikinci Earjörü takm E ve yeni hedeflerine niEan alm Et . Önce siper alan askerlere bakt , hâlâ görülebilir durumdayd lar. Birkaç beEli paketi askerlere yollad . Bir mangan n neredeyse tamam yere serilmiEti. Hepsi yerde k vran yor ve yard m istiyorlard . Son kalan mermileri seri bir Eekilde sa c kalabal n üzerine boEaltt . Sokaklar, yaralardan f Ek ran kanla k rm z ya boyanm Et . Pencerenin kenar na bir Eey çarpt . Davet, baE n kald r p bakt ve kendisine ateE edildi ini anlad . Hemen silah b rak p h zla binan n arkas ndaki aç k pencereye koEtu ve aEa atlad . TaEl sokaklarda koEarken, kap ya ba lad el bombalar n n patlama sesiydi galiba en son duyduklar . Kaos, gerçekten baElamak üzereydi. Bölüm 18 Binaya ölüm sessizli i çökmüEtü. Kuzey Irak' n da l k alanlar ndan yans yan par lt lar, ayd nlatma fiEeklerinin E ndan baEka bir Eey de ildi, havan mermileri iki taraf aras nda karE l kl olarak gidip geliyordu. Tehlikeli silahlard havanlar, serseri mermileri gökyüzünde dolaE rken yere düEmeden önce tek duyulan, bir ç l k olurdu ve e er do ru yerde de ilseniz havan mermisinin parçalar sonunuzu getirebilir, sizi kör edebilir ya da baEka bir kal c sakatl a neden olabilirdi. Binan n içinde kesif bir duman ve kan kokusu vard . Hava kararmaya ve patlamalar çerçeveleri sarsmaya devam ederken k r k kap n n önünde gölgeler belirdi. Simsiyah üniformalar içinde eli silahl insanlar. YavaEça evin içine do ru süzüldüler çok dikkatli hareket ediyorlard . :lk önce ikisi girdi içeriye. Kap n n hemen giriEinde, antrenin bilimindeki odaya dald lar, içerisi boEtu. Arkadakilere eliyle iEaret etti biri. Di er iki kiEi de h zla süzüldü; silahlar n , ateE etmek üzere ileriyi niEanlam E olarak salona girdiler. Çok dikkatli ve profesyonel hareket ediyorlard . Hiç konuEmadan, el iEaretleri ile anlaE yorlard . 43 BURAK TURNA Daha sonra yatak odas n n bulundu u yere gittiler yine ayn profesyonel hareketlerle. Odan n kap Ema geldiklerinde bütün deneyimlerine ra men yüzlerindeki buruEmay gizleyememiElerdi. Bundan utansalarda, karE lar ndaki manzaraya bakmak çok zordu. Odaya ilk giren, dönüp di erlerine iEaret etti. En sonunda tek bir kiEi yavaE ve emin ad mlarla eve girdi. Tamamen boE oldu u belirlenen evdeki odalar dolaEmaya baElad . Hepsinin yüzlerinde siyah kar maskeleri vard . Gecenin koyulu unda y rt c bir orman avc s gibi hareket ediyorlard . Eve son giren, iki katl binan n üst kat ndaki yatak odas n n kap s na geldi inde durdu. Di erlerinden farkl yd duruEu. Yata n yanma yaklaE p etraf kolaçan etti. Maskenin alt nda da olsa gözlerindeki yanma görülebiliyordu, ama mimiklerine yans m yordu düEünceleri. Yata n etraf nda dolaEt , aya na tak lan bir metal parças n n sesini duydu. E ilip yerden ald . Bir M-16 mermi kovan yd . Yata n üzerinde büzülüp ölen adam n üstündeki kan izlerini aç kl yordu. Mermi kovan n al p kendisiyle beraber odaya giren adamlardan birine verdi. Kovam alan silahl adam, belindeki küçük çantadan ç kartt ufak plastik bir torbaya mermi kovan n koydu. Eve giren askeri tak m n komutan oldu u, her hareketinden belli olan adam, yata n üzerindeki bedenleri dikkatle incelemeye devam etti. :ki askere, iki istihbarat subay na aitti bu bedenler. Yata n üzerinde Eimdi naaElar bulunan askerler, kar kocayd . Buradaki tehlikeli göreve beraber gelmiElerdi. :kisi de Türk ordusunun gözde askerlerindendi, orduda tan Em Elard ve Kuzey Irak ile ilgili aç k istihbaratla görevlendirildiklerinde seve seve kabul etmiElerdi bu


vazifeyi. Kuzey Irak'taki Türk birli i için Musul ve çevresinde bölge temsilcileri ile iletiEimi ve koordinasyonu sa layan bir askeri grubun bünyesinde yer al yorlard . Bölgede kar E kl k devam ediyordu ve kimi zaman hangi taraf n kimle çat Et n kendileri bile bilmiyorlard . :ran'a karE gerçekleEtirilen sald r dan sonra, Kuzey Irak ile Iran 44 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@! aras ndaki ba lant nedeniyle bölge, tam anlam yla cad kazan na dönmüEtü. Tam anlam yla bir baE bozukluk vard ve dünya üzerindeki gerilimler nedeniyle, bölgeye yeterince askeri kuvveti y amayan Amerika, yerel güçlerin kafalar na göre yapt iElere ses ç karm yordu. :ran'daki aE r direniE nedeniyle çok kay p veren Amerikan kuvvetleri, sadece merkezi karargâhlar nda kalabiliyordu, :ran'daki esas savaE halen devam ediyordu. Amerikan kuvvetleri Kuzey Irak'ta da aktifti ve ba l unsurlar zaman zaman kendi baElar na operasyonlar yapabiliyordu. Bir savaE bölgesinde çok uzun kalman n zehri, Amerikan ordusunu sarmaya baElam Et ; disiplinsizlik had safhadayd . Kimi zaman Amerikan askerleri, operasyon d E nda ya da operasyon s ras nda suç iEleyebiliyordu, bu suçlar bölge halk na ya da :ran savaE sonras ç kan karmaEa nedeniyle bölgede bulunan Türk askerlerine karE iElenebilirdi. Bu türden bilgileri do rulamak ve gerekli kan tlar toplamakla görevli olan gizli askeri birim, Eu anda evin içinde araEt rma yap yordu. Komutan oldu u belli olan asker, naaElara do ru e ilip dikkatle incelemeye koyuldu. Kad n subay n baE na gelen olay n izleri aç kça görülebiliyordu. Yüzündeki ifadeden ne kadar ac çekti ini anlaE l yordu. Yüzüne bak ld nda, ölürken yaEad ac hissedilebiliyordu. Kaburgalar ndaki k r klar belirgindi; yüzünde ve aln nda darp izleri, karn nda geniE bir karart vard . Pek çok ölüm nedeni olabilirdi, ayn anda organlar n n ço u harap olmuE gibi görünüyordu. Komutan n dikkati birden kad n n elinde yo unlaEt . Hemen yan na çöktü yata n. Cesedin belinin alt nda kalan sa el yumruk gibiydi. Yumru un içinden parlayan metali görmüEtü. Cans z bedenin kolunu yavaEça kald rd , çok dikkat etmeye çal E yordu. Yumru u tuttu ve içinde bulunan metal parçay ald . Evet, bu bir askerin kimli ini belirten metal kolyeydi. Bunu yan ndaki askere vermedi, kendi yan ceplerinden birisine koydu. Tak m n di er üyeleri onun bu yapt n gördü. Ac d lar kimli in sahibine, onunla komutan n bizzat ilgilenece inin en aç k kan t yd bu. BURAK TURNA Di erleri odan n içinde parmak izlerini araEt rd lar. Bunlar ileride onlara laz m olacakt . Burada iElenen savaE suçlar n n cezas z kalmas na izin verilemezdi ve bütün suçlular cezalar n çekmeliydi. Er ya da geç. Bölüm 18 olarak adland r lan özel birimin askerleri geldikleri gibi sessizce evden ayr ld lar. Bölüm 18'in kurulma nedeni, kendileri de dahil olmak üzere onlar kuran bir gizli organizasyon d E nda kimse taraf ndan bilinmiyordu. Hiçbir resmi kuruluEla ba lant lar yoktu, bulunduklar yerden nas l al nd klar n dahi bilmiyorlard . Tamamen karanl k bir operasyon grubuydular. Hata yapma Eanslar yoktu, buna izin verilmemiEti, içeri ini bilmedikleri bir idare merkezinden yönlendiriliyorlard , sadece komutanlar telefon konuEmalar yap yor, emirleri ald ktan sonra tak ma bildiriyordu. Dünya çap ndaki gizli servislerin operasyonel kanatlar na benzer bir yap lar vard ama bölümün ba lant lar asla aç a ç kamayacak kadar iyi gizlenmiEti. Tak m liderleri O uz Çelikyürek'ti. Di er dört üye birbirleriyle eEit statüde yer al yordu. Attila Han, Karabey Acar, Cem Erenler ve Tu rul Alsancak, Hepsi de ordunun seçkin askeri birliklerinde görev yapm Elard . Ortak bir özellikleri vard , bir süre sonra bu seçkin birliklerde görev yapmay b rakm Elard . Disiplin onlara göre de ildi. Kendi baElar na hareket etmeyi seven, özgür ruhlu ama savaEç insanlard . Hatta birliklerindeki komutanlar onlar "serseri"


diye tan mlard . Ancak onlar gibi birileri, görev sorumlulu uyla birlikte yüklendikleri inan lmaz psikolojik a rl taE yabilirdi. Bir gece yar s gelen telefonla yataklar ndan kalk p birliklerinin d E na ç km E, orada kendilerini bekleyen Mercedes minibüslerinden ç kan sivil giyimli adamlar taraf ndan teker teker al nm E ve hiçbir bilgi verilmeden Kara @ahin helikopterleriyle bu da l k alana getirilip at lm Elard . 46 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Üzerlerinde ne k El k bir giysi, ne yiyecek ne de kendilerini korumak için silah vard . Özellikle böyle yapm Et bölümü kuranlar. Her Eeye s f rdan baElamalar ve ayr lmaz bir güç olmalar gerekiyordu. Bu nedenle O uz'un komutanl n do al biçimde kabul etmelerini sa layacak bir düzenleme yap lm Et ... Kar ya E h zlan yordu, yak nda tipiye dönecekti kuEkusuz. O uz, bölgeye ilk atand . Ona komutan oldu u söylenmiEti ama di erlerine komutan n O uz oldu u bildirilmemiEti, hatta bir komutan oldu unu ya da komutana ihtiyaç duyulan bir görev birli i olduklar n dahi bilmiyorlard . Di erleri teker teker bölgeye indirildikten sonra aç k alanda topland lar. Erkenden gelmenin avantaj ile kendisine yer haz rlayan O uz, bir hayli uzaktan onlar izliyordu. A açlar n aras nda kendisine h zla bir s nak yapm Et . Bir süre sonra ateE yakacakt ama bunun için önce avlanmas ve biraz et piEirmesi için malzeme toplamas gerekiyordu. DüEünceli bir Eekilde malzemelerine bakarken -ki asl nda malzemelerinin hepsi etraftan toplad do al Eeylerdi- baE na gelecekleri tahmin edebiliyordu. SavaEç duygular ona pek çok konuda gelece e dair sezi yetene i kazand rm Et . "@aEk nlar sizi" diyerek güldü. Henüz a açlara do ru yürümeyi ak l etmemiElerdi. Ben kendim gideyim bari, diye düEündü. Kar n içinde bata ç ka aç k alanda toplanm E askerlerin yan na yürümeye baElad . Askerler onu gördükleri zaman yabanc zannetmiElerdi. "Kim bu herif be?" diye ba rd Cem, kendilerine do ru yürüyen O uz'u göstererek. Yanaklar al al olmuEtu so uktan. Bir önceki akEam yeme ini be enmedi i için yememiEti ve Eimdi buna piEmand . Yemek buldu unda yemesi gereklili ini atlam Et , çünkü bir daha bulma Eans olmayabilirdi. Cem, Trakyal , ince görünümlü, beyaz tenli ve son derece keskin bak Elar olan bir Kuzey Irak gazisiydi, teröre karE ve di er baz gizli görevlerde çok uzun süre savaEm Et . Bir gün büyük bir çat Ema BURAK TURNA s ras nda teröristler taraf ndan sar lan bir birli in komutan yken, ateE kapan ndan kurtulmay baEarm E birkaç askerden birisiydi. Bu göreve en çok istekli olabileceklerdendi. Kuzey Irak'tan sonra asla normal bir görevi kabul edemeyece ini belirterek orduda kalm Et . Attila, s k laEm E ya lar n sard vücudunu oldu u yerde z platarak s nmaya çal E yordu. O nispeten Eansl yd , her f rsatta yerdi, ordu birli inin kantini ona ba l yd ve kendisinin emrindeki bir er sürekli ona yiyecek içecek getirmekle meEgul olurdu. O da di erleri gibi iyi bir askerken özel bir nedenle ayr lm Et esas birli inden. Kayseri 1. Komando Tugay 'nda paraEüt ve yak n dövüE e itim komutan bir yüzbaE yken, paraEütü aç lmayan bir ö rencisini kurtaramam Et . Sonras nda izin alm E ve lojistik komutanl nda göreve baElam Et . O günden bu yana daha çok yiyordu ve bu nedenle kilo alm Et ama hâlâ herkesi korkutacak bir savaEç yd Attila. Tokat' n da lar nda yedi i ballar n yarar n görüyordu, babas bal üreticisi bir ö retmendi, onu sert bir çevrede yetiEtirmiEti. Karabey, etraf gözlemliyordu, Kayseriliydi ve içlerinde en gergin olan yd . Uzun y llar Özel Tim polisi olarak görev yapt ktan sonra, üniversiteyi bitirmiE ve sonras nda askere gitmiEti. Askerden dönmeyi hiç düEünmemiEti. SAT komando kursunda birinci olmas n n ard ndan bir


süre SAT komandosu olarak görev yapm E ama sonra nedense üstlerinden özür dileyip basit bir görev istemiEti. Onun yüzünün halini gördüklerinde komutanlar hiçbir Eey söylemeden basit bir servis birli ine yollam Elard Karabey'i. :çinde, durdurulamaz bir enerji oldu unu biliyordu Karabey, SAT'lar n sahip olmas gereken tak m ruhunu taE mad n düEünmüE ve arkadaElar na zarar verebilece inden endiEe etmiEti. Belki bu ben-merkezci ve tek baE na hareket edebilen yap s nedeniyle, böylesine gizli bir casusluk timine yollanm Et . Tu rul, son derece rahat bir ifadeyle kendilerine yaklaEan O uz'a bak yordu. Adam, üzerine çal ve yapraklardan bir elbise yapm Et . Kendi üzerlerine bakt , hepsi de e er bir Eeyler yap p so u a karE önlem almazlarsa donacak durumdayd lar. ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Tu rul, aileden :stanbullu bir doktordu, askerli ini yaparken ailesi bir trafik kazas geçirmiE ve hepsi ölmüEtü. Uzun uzad ya düEündükten sonra asker oca n n onun için en güzel yuva olaca na karar vermiEti ve bu karardan asla piEman olmam Et . Askerli ini yaparken yavaE yavaE yeniden bir aile kurmaya baElam Et kendisine, iyi bir savaEç yd Tu rul, biraz saf ve at lgan bir askerdi. Ancak her zaman s rt n z yaslayabilece iniz türden bir insand . GeniE aln , düzgün burnu ve dökümlü saçlar ile yak E kl birisiydi, bir o kadar da utangaçt ama. "Bu cehenneme neden geldi ini bilen var m ?" diye sordu O uz. Dört adam, o gelince birbirlerine daha da yaklaEm Elard . "Çok çabuk kaynaEm Es n z. Ben O uz. Soyad m boE verin. E er baEka gelen olmazsa bu tak m n komutan benim." O uz'un yüzünde yar çarp k bir gülümseme vard . Yapt Eeyin tehlikeli oldu unu biliyordu, bu durumu kendilerini oraya getirenlerin tasarlad n anlam Et ve hoEuna gitmiyor da de ildi bu. Attila, yavaEça O uz'a yaklaEt : "Kimsin lan sen?" O uz, hemen ellerine bakt . Çok a r görünüyordu. Hemen zihninde beden yo unlu unu ve e er kendisine vurursa ne kadar Eoka girece ini hesaplad ve birkaç ad m geri gitti. O uz, Eehit bir generalin o luydu. Babas görev yapt s rada onun yurtd E ba lant lar sayesinde Asya'daki ormanlarda savaEmay ö renmiEti, eski Viet-Kong gerillalar ile orman savaE n n inceliklerini bile bilirdi. Türk ordusunun stratejik hareket etme karar nedeniyle, bu türden bilgilere ihtiyaç duyulabilece i düEünülmüEtü. Kimsenin bilmedi i bir Eey vard O uz hakk nda. Kamboçya s n r nda, Vietnam' n Kontum eyaletinin Sa Thay bölgesinde, Mom Ray da lar nda kaybolmuEtu bir süre, iki hafta kadar. Kimse ondan haber alamam Et ama EüphelenmemiElerdi de. Çünkü çok zorlu bir e itim al yordu O uz orada. Bazen bir e itim kolu ile göreve ç k p uzun süre orada kalmas normaldi. Ama Türkiye'dekilerin bilmedi i, I8URAK TURNA O uz'un, beraber e itim ald birkaç kiEi ile birlikte ç kt bir orman yürüyüEünden dönmedi iydi. E itmenler onu bulana kadar aramaya söz vermiElerdi ve iki hafta sonra O uz, kendili inden geri gelmiEti. Ne oldu unu kimseye anlatmam Et . E itmeni Mien Huong Ung Buu Vinh, onunla sabaha kadar konuEmuE ama a z ndan bir söz alamam Et . Ona büyük sayg duyuyordu O uz. Mien'in dedesi 1900'lü y llar n baE nda Filipinli Müslüman direniEçilerle Amerikal lara karE savaEm Et . Ve onlar n yan nda Budizm'i b rak p Müslümanl seçmiEti. O uz geceleri geç vakitlerde onun dua etti ini görüyordu. Orman n içinde yanan bir ateEin E nda Mien'in bilge ve huzurlu görüntüsünü izlemeyi seviyordu. O uz, iki gece sessizce uzanm Et yata nda. Mien'in srarlar na dayanamay p, "Çok üzgündüler..." demiEti. Mien baE n bilgece sallam Et o gece. BaE na gelenleri biliyordu. O uz ve Mien için bu dünyadan öte dünyaya taE nacak bir dostlu un baElang c o s rr paylaEmalar nda sakl yd .


O uz, Attila'n n cesur ve mert yüzüne bakt . Tombul yanakl yd ve saçlar hafifçe dökülmüEtü. Ona karE derin bir muhabbet hissetti. Onunla çok iyi arkadaE olaca n biliyordu ama önce komutanl n kabul ettirmeliydi. "Bana bak n. Ben Eu anda, siz dördünüzden ve benden oluEan Bölüm 18'in komutan y m. Dolay s yla emirlerime uymak zorundas n z." "Bana rütbenizi söyler misiniz?" dedi Tu rul. "Rütbemi falan boE verin. Komutan benim ve rütbe falan da yok tamam m ? Hâlâ orduda m zannediyorsunuz kendinizi?" "Bana bak, do ru konuE" dedi Cem. Dudaklar iyice morarm Et ve gittikçe sinirleniyordu. "Tabii ki orduday z." O uz güldü. Sinir bozucuydu gülüEü. Çoktan anlam Et bu insanlar konuEarak ikna edemeyece ini. Çünkü elinde hiçbir kan t yoktu ve anlad kadar yla ne kadar uçuk tip varsa buraya gönderilmiEti. Attila için gerçekten kan ta ihtiyaç vard . Üstü baE çal ve yapÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I raklarla kapl bu garip görünüElü adam n kendilerine ordudan at ld klar n söylemesi için iyi bir yer seçilmemiEti do rusu. Birkaç ad m att Attila. O uz'a çok yaklaEm Et . O uz, geriye do ru ad m atarken sendeledi ve düEtü. Attila da üzerine atlad . Bütün a rl yla üzerine kapanm Et . Bölüm 18 gülmeye baElad ikisine de. Birden korkunç bir ses duydular. O uz inan lmaz bir Eekilde ba rm Et . însan gibi de ildi ba rt s . Bir anda üste ç km Et . Kimse yapt hareketi görememiEti, çok h zl yd . Attila hareketsiz kalakalm Et yerde. O uz aya a kalkt . Döndü ünde herkes birkaç ad m daha gerideydi. Kalp at Elar h zlanm Et ve gözleri kocaman aç lm Et . Yanlar nda silah olmamas iyi olmuEtu, yoksa çekip O uz'u vurmak isteyeceklerine Eüphe yoktu. Tu rul bir ad m öne ç kt önce, sonra koEarak sald rd O uz'a. Tu rul ona bir dirsek boyu kadar yaklaEana kadar O uz hiç hareket etmemiEti, sonra aniden elini uzatt , Tu rul'un g rtla n kavrad , bu hareket Tu rul'u oldu u yerde kilitlemîEti, sol kolunu boynuna dolad ve aya n yerden kesen bir hareketle onu s rt üstü yat r p yüzükoyun hale getirdi ve geri çekildi, O uz, kendi çevresinde dönüp iki dizini büktü, kollar iki yana aç kt ve elleri garip bir biçim alm Et . Filmlerde gördükleri saçma karate hareketlerine benziyordu ama hiçbirisi gibi de ildi; daha do al, daha vahEi bir duruEu vard . Bulundu u Eu halde kimse ona yaklaEmaya cesaret edemezdi. "Yeter be adam, manyak m s n sen? Hepimizi öldürerek mi kan tlayacaks n komutan oldu unu?" diye ba rd Karabey; hafif çekik gözleri çakmak gibiydi. O uz'a sald rmamak için kendini zor tutuyordu. Ancak bunun son derece gereksiz ve sonuç getirmeyecek bir hareket oldu u ortadayd . Bu garip görünüElü adamla anlaEmak zorundayd lar. O uz sakinleEmiEti biraz ama nefesi çok h zl yd ve bu yükseklikle bu kadar enerji sarf etmek çok yorucuydu. Bedeni birkaç saniye sonra yavaEça eski haline geldi. Sonra rahatlama, yüz kaslar na yay ld . Bir dakika sonra ise O uz gülüyordu, Bölüm 18 karE laBURAK TURNA r ndaki adam n gerçekten de komutanlar olabilece ine inanm Et . Hepsi içinden bu düzene i haz rlayan komutanlara teEekkür etti. Kendilerine verilen görevin ne kadar zorlu oldu unun belki de ilk göstergesiydi bu. O uz hemen gidip Attila'ya bakt . Koca gövdesi kar n içine saplan p kalm Et ama durumu iyiydi. Ona özellikle sadece bay lt c bir hareket yapm Et . :stese bir saniye içinde öldürebilirdi Attila'y . Di erleri halen O uz'a yaklaEmaktan çekmiyorlard . O ise kimsenin görmedi i bir hareket yapmak için Attila'nm üzerine kapand ve onu öksürükler içinde tekrar bilince taE d . Hemen do ruldu Attila ve etraf na EaEk n EaEk n bak nd . Durumun sakin oldu unu görünce biraz rahatlam Et ve önüne bakarak bir süre kendine gelmeyi bekledi. Sonra baE n kald r p


O uz'a bakt . O uz da ona yaklaE p elini uzatt . Attila, O uz'a tutunarak aya a kalkt . Sessizlik olmuEtu. Tipi h zlan yordu ve herkes bedenen tükenme noktas na yaklaE yordu. "Hemen a açl klara gidelim ve orada size giyecek bir Eeyler yapal m. Yoksa donaca z" dedi ve a açlara do ru koEmaya baElad O uz. Ekibin di er üyeleri de peEine düEtüler. Do al ortamda komutanl k ancak bu Eekilde sa lanabilirdi, e er her askerin size sayg duymas n gerekti inde birebir bunu sa layam yorsan z, savaE an nda onlara hakim olman z zorlaEabilirdi. Bu en az ndan özel kuvvetler mant na göre böyleydi. A açlar n aras na geldiklerinde gözlerine inanamad lar. O uz kendisine küçük bir yaEam alan yaratm Et . Gayet de konforlu görünüyordu, "A açlar böylesine iyi kullanmay nerde ö rendin?" diye sordu Tu rul. "Vietnam'da..." dedi O uz. Eliyle kar eEeliyor ve bir çubukla bir Eeyler ar yordu. "Çatt k, al sana Amerikan filmlerinden ç kma bir manyak..." dedi Cem ama di erlerinin bak E ile kendisine geldi: "Özür dilerim komutan m." UÇUNCU DÜNYA SAYI@I O uz, iEine bakarken güldü. "Vietnam hikâyesi ilginç..." dedi Karabey. "Asl nda kiEisel bir hikâye, orada Amerikal lar yenen Vietnaml lar n bulundu u bir köyde orman savaE ve hayatta kalma e itimi ald m, hiçbir zaman tan mak istemeyece iniz insanlar tan d m. Bütün vücudu napalm ile yanm E, y llard r halen savaE oldu una inanan ama orman n içinde bir y landan daha rahat hareket eden insanlarla beraberdim." Dudaklar n büktü Cem, etkilenmiEti. Tu rul hemen O uz'un yan na gidip ne yapt na bakt . Kar eEelemesine anlam verememiEti. "Tuvalet yap yorum. Belki ihtiyaç duyars n z diye." Herkes güldü. "Bence gülmeyi b rak p benim üzerimdeki gibi bir Eeyler yap n kendinize, hemen avlanmal y z. Burada ne kadar kalaca m z , bizi al p almayacaklar n bilmiyoruz. Görevimizin ne oldu unu da... Sadece Eunu biliyorum, bu tak m çok büyük bir görev için kuruldu. Ad Bölüm 18 ve o gün gelene kadar bizi baEka görevlerde e itecekler." "Hepsi bu ha, tamamen belirsizlik." "Psikolojik olarak da buna haz r olmal s n Cem... Daha çok gençsin ama bu da görevin parças , e er gerekiyorsa hemen büyüyeceksin. Sana yard m etmemi ister misin?" S r tt O uz. Cem, Hay r, der gibi baE n sallad . O da kendilerine çal ç rp dan onun üzerindeki garip elbise benzeri Eeyi yapmaya çal E yordu. O uz kar kazmay bitirince di erlerine bakt . Hepsi de bir Eeyler yapm Et , çok iyi de ildi belki yapt klar ama onlar so uktan bir süre koruyabilirdi. "AEa daki yar ktan inilebiliyor. Uçurumun sonunda bir nehir var. Orada bal k olabilir. Bir Eeyler yemeliyiz, öyle de il mi?" "Ben hemen gidiyorum..." Attila at lm Et . Tak m n oburunun kim oldu u ortadayd . Büyük ihtimalle yemekleri yapma iEini de üstlenecek, diye kendiyle iddiaya girdi O uz, bu s k c iEi kendi üzerinden alan her askere karE sonsuz sayg duyard . Sadece yeBURAK TURNA meyi severdi, bir türlü yemek yapma iEine s namam Et . Bölüm 18, Attila'mn arkas ndan bakt . Garip bir kendine güven hissiyle yürüyordu ve dallardan yapmaya çal Et ilginç elbisesi ile avc lar n vurmaktan hoEnut olaca bir görüntüye sahipti. Hava, kararmaya ve so uk, etkisini had safhaya ç karmaya baElad nda ateEin baE nda, bir keçiyi parçalara ay rm E olarak oturuyordu askerler. Kimsenin içinden bir Eeyler söylemek gelmiyordu. Söyleyecek fazla bir Eey yoktu. Tek yapmalar gereken, hayatta kalmak ve kendilerine verilecek görevleri yerine getirmekti.


Yaln z bunun için silahlar yoktu. Belli ki ilerleyen aEamalarda onlarla ba lant kurulacakt . Ya da en az ndan öyle umuyorlard . Oysa O uz, kendilerine yap lan davran Ea bakt nda sanki bundan sonra kimsenin onlarla ba lant kurmayaca n düEünüyordu. Her ne yapacaklarsa kendi baElar na yapmak zorundayd lar. Görevin zorlu unu kavramalar için geliEtirilmiE bir e itim biçimiydi bu ve kendi seçilme nedenini aç klayabiliyordu. Vietnam'da yaEad orman deneyiminin onlar hayatta tutma potansiyeli taE d bir görevdi demek ki, ama daha ötesini kestiremiyordu. Sonuçta tropikal bir iklim ile Eu an bulunduklar kutup iklimi aras nda da lar kadar fark vard . Oysa zamanla, olay n iklimle de il, psikoloji ile ba lant l oldu unu anlayabilecekti. Da da, özellikle böylesine so uk ve karlarla kapl bir yerde baElar na gelebilecek en büyük tehlike, hipotermiydi ve hayatta kalman n tek kural vard ; içindeki korkuyu yenmek. Geri kalan , elinde araç gerecin olmas ve bunlar kullanmay bilmekti ama pani e kap lan insan asla hayatta kalamazd . Gerçi savaE zaman , vurulmuE bir yaral için hipotermi belli bir seviyeye kadar damarlar s k Et r p kan ak E n yavaElatt için hayat kurtar c etki yapabilirdi ama ileri seviyede kurtulma Eans yoktu. Böyle bir sorunlar olmayaca n biliyordu O uz. Tak mdaki kimse korkuyor olamazd . Onlar ateEe bak p ak llar ndan kim bilir neler geçirirken, O uz, adamlar n n yüzlerinden anl yordu ne kadar özel insanlar olduklar n . AteE yüzlerine yans rken hepsinin 54 görüntüle ini beynine kaz maya baElad O uz. Cem, gençti, yüzü sivriydi. Saçlar hafifçe sar yd ve k sa kesilmiEti. Gözlerinde bu ulu bir ela rengi hakimdi. Küçük burnunu iyice çekerek az oksijeni ci erlerine yollamaya u raE yordu. Helikopterlerin bile uçmakta zorluk çekebilece i kadar yüksek bir yerde, neredeyse hiçbir gereç olmaks z n buraya gönderilmiE olman n nedenlerini sorguluyor gibiydi. Attila, dolgun yüzü ve hafifçe dökülmüE saçlar ile babacan bir görüntüye sahipti. Bedeni çok çevik ama kiloluydu. O daha çok ailesini düEünüyor gibiydi. Karabey, ismi gibi kara bir tene sahipti. Gözleri siyaht , saçlar nispeten uzundu. Yüzünde neredeyse hiç k r E kl k yoktu. :çlerinde en yap l vücuda o sahipti. Boyu uzun de ildi ama son derece atletikti, SAT komandosu oldu u için buraya çabuk al Emas beklenmese de o gayet memnun görünüyordu halinden. Tu rul ise kahverengi saçl ve ela gözlüydü. D E görünüEü normal bir insan gibiydi ama yetenekleri sayesinde neler yapabilece ini herkes görecekti. T p e itimi onu tak m n en de erli eleman yap yordu. Kimsenin bilmedi i Eeyse, inan lmaz bir at c oldu uydu. O uz uykusunun gelmekte oldu unu hissetti. Kar n içine küredi i bir deli i ölü yapraklarla doldurmuEtu. Üzerini kapatacakt deli in. Di erlerine de ayn Eeyi yapmalar talimat n verdi. Gece üzerlerine kapan rken uluma sesleri kulaklar n doldurmaya baElad . O uz gözlerini kapatmamak için ne kadar mücadele etse de bu mücadelede çok zorlan yordu. Gecenin tehlikeleri vard ormanda ve onlar tamamen silahs zd lar. Kulaklar n dikti O uz. Garip bir ses duyuyordu. BaE n kald r p kafas n , içinde yatt deli in a z na yanaEt rd . Ses sanki kafas n n içinden geliyordu, Mien'i hat rlad , Vietnaml hocas n . O zaman da sesler duyard ve kar f rt nas na benzeyen sesleri Mien iyiye yormazd hiç. Oysa bu ses, kar f rt nas na benzemiyordu. Bu bir helikopter sesi, diye düEündü. Evet, havada zorlukla durmaya çal Ean ve motorlar aE r zorlanan bir helikopterin sesiydi BURAK TURNA bu. Geliyorlar, diye düEündü. Onlar buraya göreve yollayanlar belli ki onlar unutmam Elard . Kafas n delikten ç kartt . Yüzüne çarpan kar bulutu ve keskin rüzgâr, ci erlerini yakt ; surat na yüzlerce kamç çarp yormuE gibiydi. Nefes almakta zorland n hissetti. Daha kötüydü durumu, bunun neden böyle oldu unu bilmiyordu ama hisleri ile ilgili bir Eeydi belki de. O iki haftay hat rlad kça, beyninin arka bölümünde meydana gelen s zlamalar, nefes


darl n art r yordu. Belki de ruhsal kökenliydi nefes darl n n artmas ; yaEamaya baElad deneyim, onu en kötüye haz rl yordu; tamamen düEman varl klarla çevrili oldu u ve ölümün hemen ensesinde oldu u anlara. Kafas n delikten ç kartt nda Bölüm 18'in tamam n n kafalar n n d Ear ç km E oldu unu gördü. Herkes uyanm Et . Bu iyiye iEaretti. Tak m n geri kalan ile uyum içinde olmas zorunluydu. Birbirlerine bakt lar, gece öyle karanl kt ve kar f rt nas o kadar sertti ki, görüE mesafesinin neredeyse metrelerle ölçülebildi i bir yerde helikopter sesinin duyulmas çok mant ks zd . Bu kadar tehlikeli bir göreve uçmak bir helikopter pilotu için tam anlam yla bir kâbus olmal yd . O uz delikten ç k p a açlar n alt na do ru gitti, bir Eeyler görmeye çal E yordu. Cem de koEarak yan na geldi. O uz genç çocu a karE yak nl k hissetmeye baElam Et . Cem, O uz'un elindeki sivri aleti gördü. Komutanlar boE durmam E ve sert bir a aç dal ndan orta boy bir m zrak yapm Et . Bunu ben neden düEünmedim, diye hay fland Cem. Onun do al bir Eekilde kendilerinin baE na geçmesi ilk baEta itici gelmiEti ama Eimdi O uz'a karE hayranl art yordu gitgide. Çok uzaklarda bir E n yan p söndü ünü gördüler. Helikopter onlara do ru yaklaE yordu. Bir an hepsinin içinde kendilerini oradan al p s cak bir yere götürecekleri duygusu oluEtu ama utand klar için bunu kimse ile paylaEmad lar. Bölüm 18 Eimdi bir aradayd , kimlerin neden bu saatte onlar rahats z etti ini anlamak için... 56 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Helikopter, alan n üzerine geldi inde onlar eliyle koymuE gibi buldu. O uz bunu bir kenara not etti, bu çok zor bir iEti, iEaret ve iz olmadan böyle bir Eey yapm E olmalar garibine gitmiEti. Nedenini araEt rmal yd . Kar f rt nas na Eimdi de pervanelerin oluEturdu u girdab n etkisi kar Em Et . Tam anlam yla klostrofobik bir and . Hepsi duygular n n körleEti ini ve so u un inan lmaz gücünün etkisine girdiklerinin fark ndayd lar, hipotermi kap dayd . Üzerlerindeki dallar ve çal lar, art k so u u kesecek durumda de ildi, hem de gecenin bu saatinde. Yürümelerine imkân yok gibiydi, tehlikeliydi yürümek; bacaklardaki so uk kan, s cak kanla kar E rsa ani ölüm meydana gelebilirdi. "Beni iyi dinleyin! Yar n sabah bir helikopter gelip sizi alacak, soru sormak yok. Kuzey Irak'ta bir bölgeye indirileceksiniz. Size ataca m çantan n içinde gerekli bilgiler var. Bölgeye indirildikten sonra teksiniz. Bizimle hiçbir ba lant n z yok. Resmi olarak Eehit kabul edildiniz ve bu durum ailelerinize bildirildi." Bölüm 18, kar f rt nas ndan daha beyaz bir Eoka girmiEken Kara @ahin helikopterden büyük siyah bir çanta f rlat ld d Ear ya do ru. Tok bir gürültü ile kar n içine sapland . Kar içinde art k donmak üzere olan askerler Eoku atlatamam Eken çantan n baE na topland lar. O uz hemen çantay açt , içinde daha küçük çantalar vard . Üzerlerinde Bölüm 18 elemanlar n n isimleri yaz yordu ama sadece isimleri. Bu çok garip, diye düEündü O uz. Gerçek kimlikleri ortadan kald r lm Et . Yeni kimlikleri de olmayacakt . Böylesine gizli bir birimin tek operasyon yöntemi kal yordu; yüzde yüz s zma harekâtlar ve ölümüne mücadele. Çantalar n içindeki kiEisel paketleri hemen adamlara da tt . Herkes kendi çantas n al p deli ine do ru sürüklemeye baElad . Orada hemen üzerlerine geçirecekleri bir Eeyler olmal yd . Kar nlar toktu ama so uk nedeniyle öyle çok enerji harc yorlard ki, yeniden ac km Elard . 57 BURAK TURNA O uz kendisine ait iki çanta oldu unu gördü. Birinde kiEisel eEyalar ve di erinde görevle ilgili bilgiler vard . Kendi deli ine do ru çantalar sürüklerken, helikopter de motorundan gelen garip seslerle beraber uzaklaEmaya baElam Et .


Kar f rt nas Eiddetini art r yordu; bölümün askerleri aras ndaki ba lant , açt klar çukurlar çok yak n olmas na ra men kopma noktas na gelmiEti. Bir an önce hayatta kalmak için gerekli önlemleri almal yd lar; yoksa resmi olarak öldükleri gibi fiziki olarak da öleceklerdi. O uz'un görev çantas nda bir küçük e] bilgisayar vard . :lk iE olarak bilgisayar açt . GiriEte karE s na bir bilgi ç kt . Bilgisayarda, özel olarak yaz lm E bir virüs vard ve zaman ayarl yd . K sa bir süre sonra bilgisayardaki tüm bilgiler silinecekti. Bilgileri dikkatle okudu. Hepsini haf zas na kaydetmeliydi. Görevi planlayanlar n kendilerini ne kadar az umursad n gösteren bir durumdu bu. En ufak bir yanl E anlama ya da unutma, görevin baEar s zl kla sonuçlanmas na ve bölümün tamamen ortadan kalkmas na neden olabilirdi. :ndirme noktas : Musul yak nlar Hedef: Musul Havaalan n n 5 km güneyindeki Ebu Sayif'te bulunan Amerikan esir kamp ndan iki Türk gizli istihbarat subay n n kurtar lmas . :ki subay n, 2 km güneydo uda yer alan @amsiyat köyünde bisiklet tamircisi olan Hac Ali kod adl istihbarat eleman na teslim edilmesi ve 7 kilometre güneybat da meskun olmayan mahalde Serbest halde bulunulmas . BuluEma noktas : Tamamen imha edilmiE olan 3 t r n at ld alanda buluEulacak. Bir gece sonra saat 01.OO'de, he- likopter bölgeye gelecek ve 3 dakika yerde bekleyecek. Helikopterin kalkmas ile görev sona erecek. Bir baEka buluEma noktas yok. ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I O uz bilgileri ezberledi, hemen gidip az ötede duran Cem'e de ayn bilgileri söyledi. Bilgisayar çoktan dosyay silmiEti ve art k iEe yaramaz bir aletti. Özenle az ömrü kalm E bir pil kullan ld görülüyordu. Birkaç saniye sonra O uz'un f rlatt el bilgisayar havada uçuyor ve tamamen imha olaca yar a do ru ilerliyordu. "O uz, bu adamlar ne demek istediler, 'Sizler resmi olarak ölüsünüz' diyerek?" Karabey bir yandan çantadan ç kan elbiseleri giyerken sordu. Silahlar özel kumaElara sar lm Et ve monte edilmek üzere yerde bekliyordu. "Çok aç k de il mi Karabey? Bizler art k ölüyüz. Ve bu, ailelerimize bildirildi. Aç kças bu kadar ciddi bir giriEimde bulunulmas için çok önemli bir harekât planlan yor olmal . Ne diyece imi bilemiyorum ama san r m, ne olursa olsun bu görevden kurtulma Eans m z pek az." Herkesi sessizlik kaplam Et . @imdi az önce kurulan hayallerin daha vahEileri kuruluyordu. Bir anda bütün dünyan n ortas nda kimliksiz ve ailesiz insanlar olarak, tek baElar na var olmak zorundayd lar. Ölümleri bile önceden planlanm Et . Bu görevi kald racak güçte olduklar düEünüldü ü için gurur duymal yd lar ve duyuyorlard . Ama geride kalanlar... Verilecek bir cevap yoktu Bölüm 18 için, henüz adlar n n bile ne anlama geldi ini bilmeden emirleri yerine getirmek zorundayd lar. Di erleri, o an O uz'un, art k resmi olarak asker olmad klar n söyledi inde ne demek istedi ini anlad lar. Art k kime ba l olduklar n bilmiyorlard . Bölüm 18, bilinmeze inmiEti ve öylesine derine inmiEti ki bu derinlik onlar n mezar olacak gibi görünen kara bir çukurdu. Sessizlik ortak duygular oldu. Bir daha bu konu konuEulmayacak ve düEünülmeyecekti. Önlerinde zorlu bir görev vard ve bu, belki de karE laEacaklar görevlerin içinde en kolay olacakt . Nihai hedeflerinin isimlerinde gizli oldu unu sezebiliyordu O uz, ama ne demek istediklerini, 18 kodunun ne anlama geldi ini çözemedikleri sürece anlamalar na imkân yoktu. @imdiden akl n n bir yerinde 18 kodunu çözmeye gi59 BURAK TURNA riEmiEti ama bunun ne kadar sürece ini kimse bilemezdi.


Nefes al E veriEi hâlâ kötüydü ama az önce oldu undan daha iyiydi. Kendilerine gelen çantalarda çok yararl Eeyler vard . So uktan onlar tamamen koruyacak bir üniforma, özel yap m M-4 otomatik piyade tüfe i, sadece Attila için çok etkili bir FN makineli tüfek, her biri için rpg roket atar, Baretta 9 mm tabancalar, mermi, ayd nlatma fiEe i, gece görüE dürbünleri ve gözlükleri gibi hemen hemen her tür gereç çantalar n içinden ç k yordu. Çok güzel birkaç ö ünlük yemek de hediye gibi gelmiEti onlara. "Tamam, herkes gerekli tertibat ald ktan sonra çukuruna dönsün, sabah erken haz r halde bekleyece iz. Bölüm 18, görev baElad ve arka arkaya pek çok görev alaca m z hissediyorum. Bundan sonra hepimiz amans z birer savaEç y z, verilen emirleri yerine getirmekten baEka bir Eey düEünmeyece iz. Ve sadece ülkemiz için var oldu umuzu kabul edece iz." Kimse cevap vermedi. Gerek de yoktu zaten. Ayn duygular yaEamaya baElam Elard , içlerine yay lan s cakl k, en zor Eartlarda birlik olma duygusu ile ilgili bir Eeydi. O uz deli in üzerini kapat rken etrafa bak nd . Kar f rt nas h zl yd hâlâ, hiçbir Eey tehlikeden uzak görünmüyordu art k. 60 Florida / ABD Çimenlerin üzerinde yürüyen ayak seslerini duyunca irkildi Bili Fowley. Henüz gecenin garip seslerine haz r de ildi. AkEam olmaya yeni baElam Et . Ama etraf ndaki hava, gözlerinin ve kulaklar n n geceye al Emas n beklemeye niyetli de il gibiydi. Etraf na bak nd , gözlerini k sarak yolun kenar ndaki a açl kl alanda bir Eeyler görmeye çal Et . Buralarda fazla vahEi hayvan olmazd ama Florida garip bir yerdi. Timsahlar n, evlerin bahçelerine kadar gelebildi i nadir bölgelerdendi. Kimse uykuya dald nda sabah yan nda bir timsah ile uyanmayaca n garanti edemezdi. Indian nehri kenar ndaki Kokoa'da sadece al EveriE yapmak için durmuEtu. Evine fazla uzak de ildi buras , Peachstreet'deki müstakil, ahEap ev, sadece beE alt kilometre ötedeydi, istese daha yak n yerlerden de al EveriE yapabilirdi ama bazen kafas n da tmak için Chevy'nin gürültülü sesine ihtiyaç duyuyordu. Orman n do al oldu unu düEündü ü gölgelerine ve seslerine kay ts z kalman n daha mant kl olaca na karar verdi. Benzin istasyonunun marketinden yapt al EveriE torbalar n 76 model Chevrolet'in bagaj na yerleEtirirken, bir yandan dayar n ertesi gün gidece i psikiyatri seans ile ilgili saçma sorular geliyordu akl na. BURAK TURNA Gerçekten bunu yapmas gerekip gerekmedi i konusunda Eüpheleri vard . Ama ordudan maluliyet tazminat n almaya devam edebilmesi için zorunluydu bu seanslar. Bu düEünceler akl na geldi inde yüzü k zar yor, her yerini ateE bas yordu. Akl na gelen görüntüler nedeniyle bir türlü rahat bir uyku uyuyam yordu. Araban n bagaj na torbalar yerleEtirme iElemini gerçekleEtirip ön koltu a do ru hareket etti inde, yolun di er yan nda a açl k alanda birilerini gördü ünü sand . Asl nda orada birilerinin oldu una yemin edebilirdi. :çinden bir his, buna kafay takmadan arabas na atlay p biran önce oradan-defolup gitmesini söylüyordu. Koltu a oturup anahtara çevirirken az önce akl na gelen savaE görüntüleri gözünün önünde canlanmaya baElam Et . Bu anlarda vücudu kas l yordu ve ne yapmas gerekti ini bilmiyordu. Psikiyatri seans na gitmek için iyi bir nedeni vard asl nda, o bunu kabul etmek istemese de. Arac n gaz na bas p yola ç kt ve Dona caddesinde ilerlemeye îbaElad . Giderken dikiz aynas na bakt . Garip bir Eey görüyordu. Marketin bulundu u benzin istasyonunun hemen karE s ndaki yolda bir araç durdurulmuEtu ve içindeki Eoför sanki zorla indiriliyordu. Yol kenar ndaki E klar, araban n içini yan yar ya ayd nlat rken, gözünü dikiz aynas ndan ay ramad . Az önce durdurulmuE olan araba tekrar harekete geçmiEti ve bilinçli bir Eekilde h zlanarak kendisine yaklaEt görülebiliyordu. Saniyeler içinde arac n uzun E klar


nedeniyle dikiz aynas na bakamaz hale gelmiEti. Heyecanlanmaya .baElad . Kalbi deli gibi at yordu. Nedenini anlayamad derin bir korku oluEmuEtu kalbinde. @imdi bunun kendisi ile ilgili bir Eey oldu unun fark na varm Et . Otomobil, son model bir Toyota Land Cruiser'd . Arac n camlar siyah oldu u için bir Eey görebilmesine imkân yoktu Bili Fowley'in. Ne yapaca n bilemedi ve sadece Chevy'yi sürmeye devam etti. Son model jip yan na geldi ve cam araland . Cam n arkas ndan ç kan yüzü görünce Bili Fovvley neye u rad n EaE rd , arac n kontrolünü fasa bir süre için kaybetti ama tam yoldan ç kmak üzeÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I reyken toparland . Bu yüz ona geçmiEi hat rlatm Et . Tan m yordu belki o yüzü ama ona benzeyen binlerce yüz görmüEtü. Gözünü yola dikti ve yaEl araban n yapabilece i kadar h z yapmas için gaz pedal na as ld . Ancak arkas ndaki arabadan kurtulmak için Eans yoktu. Karbüratörden gelen sesier ona araca fazla yüklenmemesini söylüyordu. BaE n döndürüp kendisine bakan yüzü görmek istemiyordu. Görüntüler yine oluEmaya baElam Et . Psikiyatrisi, bunun asla sona ermeyece ine dair hislerini "paranoyakça" hisler diye nitelemiEti ama art k do rular n hislerinde sakl oldu unu görebiliyordu. Etrafta bir polis arac görmek için dua etti ama bu, hiçbir Eeyi de iEtirmezdi. Araç onu sakince takip ediyordu. Arac n içindeki yüzün gözleri hiç k p rdamadan ona bak yordu. Toyota'da kaç kiEinin oldu unu anlamaya çal Et , birden fazla kiEi oldu unu görebiliyordu ama tam say y tahmin edemedi. Polis karakoluna gitse bile ne olabilirdi ki, bu insanlar n bak Elar böyle Eeylerin onlar engelleyemeyece ini söylüyordu. Güney Lakemont yoluna giden sapaktan döndü, daha meskun yerlerden geçerek evine gidecekti. Garaja girer girmez hemen evin salonundaki dolaptan Baretta tüfe ini kapabilirdi. Ondan sonra bu garip Do ulular, ne yapmak istiyorlarsa yapmay deneyebilirlerdi. Birkaç dakika sonra Toyota'n n art k arkas nda tak l olmad n gördü. Yüzlerce karmaE k duygu ve düEünce, bedenini bir elektrik dalgas gibi tar yordu; saç dipleri kalkm E, kalbi normal at m n n d E nda aritmik davranmaya baElam Et . Sevinçle ve umutla kar E k bir korku yaE yordu. Bu kadar basit olamazd . Belki de tamamen yan ld m, diye düEündü. Belki de hepsi gerçekten de psikiyatrisinin söyledi i gibi bir paranoya idi. Evin önüne geldi, Chevy'yi hiç yavaElatmadan sert bir manevra ile garaj n giriEine do ru k rd . Garaj kap s önünde sert bir fren yap p d Ear ç kt , baE ndaki Eapkay düzeltip h zla garaj n kap s n açt . Araca tekrara atlay p arabay içeri sokarken uzaktan kumandal bir garaj kap s yapt rmad için kendine lanet okudu. Burak Turna Garajdan salona do rudan geçen kap y aç p içeri girdi inde bedeni dehEetle sars ld . Dizlerinin ba çözüldü. Salonda beE adam vard . O anki ruh hali, olanlar tan mlamaya yetmezdi. Gayet rahat görünüyorlard , ikisi koltuklarda otururken di er ikisi masada yemek yiyordu. Birisi ise elinde Baretta tüfe ini taE yordu. Bili Hovvley, ne yapaca n bilemez halde ayakta kald . Di erlerinden ayr bir yerde tek baE na duran b y kl ve k sa saçl olan, elindeki tüfe i okEayarak kendisine do ru bir iki ad m att : "Bili, bu gerçekten çok güzel bir tüfek!" Howley ne yapaca n bilemiyordu. Saniyeler içerisinde akl ndan onlarca ihtimal geçti i için dili tutulmuEtu. Bu adamlar kim, benim ad m nerden biliyorlar, beni izlerken bu eve benden önce nas l geldiler, diye sormaktan alam yordu kendini. Otuz yaElar nda, uzun boylu, beyaz tenli ve çekik gözlü adam, kendisine do ru geldi. Yap l bir vücudu, ama özel salonlarda de il de do al ortamlar n zorlu uyla geliEti i belli olan bir vücut yap s , k sa k r saçlar , ç k k elmac k kemikleri, çok bilgili ve profesyonel tav rlar vard ; bu tav rlar, karE s ndaki insan ilk baEta rahatlatabilirdi. Donuk bak Elar n n, akl ndan geçenleri engelledi ini biliyordu Bili Fowley ama karE s ndaki adam n kendisini kontrol etmek için u raEt n hissedebiliyordu.


"Siz kimsiniz?" Kelimeler a z ndan zorlukla, kekeleyerek ç km Et neredeyse. "Bay Fowley, benim ad m O uz, Türk'üm." @imdi tam karE s nda, kollar ba l ve boyun kaslar gerilmiE bir haldeydi. Bili Fowley, baE na geleni anlam Et . O uz, karE s nda titremeye baElayan adam n gözbebeklerinin korku ile aç ld n gördü. Kalp at E n n h zland n ve beyninin ç lg nca adrenalin pompalad n da hissedebiliyordu. Kan kokusu geliyordu burnuna. Kad n subayda sizi gördü ünde gözleri böyle aç lm E olmal , diye düEündü. Profesyonel davranmaya çal E yordu O uz ama kendisini tutmas zordu. "Attila, yukar daki dolaplar araEt rd n m ?" diye sordu. Yemek masas nda oturmuE, umars z bir rahatl kla dolapta buldu u so uk ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@: eti yiyen k sa boylu, saçlar s f ra vurulmuE, hafif göbekli adam baE n döndürmeden cevap verdi: "Evet, komutan m. Ancak pek bir Eey bulamad m. Sadece çocuk porno CD'leri, garip k yafetler falan." K zar k ve dolgun yanaklar n EiEirerek so uk tavu u yemeye devam etti. Oturdu u yerden kilolu gibi görünse de dikkatli bak ld nda lastik gibi esnek ve dayan kl bir yap s vard Atüla'n n. "Evet, Bay Fowley. San r m neden burada oldu umuz konusunda bir fikir sahibi olmuEsunuzdur. Yüzünüzden bunu anl yorum." "Hay r, hay r... Gerçekten, ben hiçbir Eey bilmiyorum." "Bay Fowley, beni sinirlendiriyorsunuz." O uz'un çekik gözlerinden mavi E klar saç ld , boynundaki damarlar geniEledi. Ellerinin s k ld n kimse görememiEti ama aniden rahatlad . Dengesiz bir görüntü sergiliyordu. Kollar n ba lay p, ayakta iyice titremeye baElayan ve oldu u yerde m hlanm E gibi duran adam n etraf nda dolaEmaya baElad . "Benden ne istiyorsunuz? Tanr m..." Bill'in gözlerinden yaElar gelmeye baElad . "A lama be adam! A layan bir erkek gördü üm zaman daha da sinirleniyorum." O uz, söylediklerinde hakl gibiydi. "Art k uzatmayaca m. Bili, sen Kuzey Irak'ta iki iletiEim subay n n öldürülmesi olay na kar Et n. @u anda yarg lan yorsun. Ve hakk nda ç kan karar da ölüm. Bu karar uygulamaya birkaç dakika var." Attila, tavu un son kalan parças n s y r rken kocaman bir kutu kolay mideye indiriyordu. Di er üç Türk de bir yandan O uz'un ne yapaca n merak ediyor, bir yandan da Attila'n n bu kadar önemli bir anda nas l olup da midesini düEünebildi ine ve hiç rahats z görünmedi ine EaE r yordu. "Karabey! Bill'i art k koltu a oturtabilir misin? Ona baz sorular sormak istiyorum..." Koyu tenli ve Amerikan kesim saçl olan hemen koltuktan kalkt . 65 BURAK TURNA Bili Fowley nas l adamlarla karE karE ya oldu unu anlamaya baEl yordu. S radan insanlar de illerdi. Karabey, bir kas y n yd , hiç ya yok gibiydi üzerinde. Kaslardan yap lma özel bir üniforma giymiE gibi görünüyordu. Bili Fowley, Karabey'in hareketlerinden, çok tehlikeli bir dövüEçü oldu unu anlayabilmiEti. Yürürken bile bacaklar her an havaya kalk p yüz seksen derece bir dönüE ile ölümcül bir tekme indirebilecekmiE gibi duruyordu. Karabey, Bili Fowley'in kolundan tuttu. Fowley'in gözleri ac yla suland tekrar. Karabey'in elleri kelepçe gibi sert biçimde kavram Et art k yumuEamaya baElam E olan kollar n . Askerden sonra spor yapmay b rakmamal yd m, diye düEünmeden edemedi.


Salonun ortas ndaki kanepeye kadar getirdi Karabey, Fowley'i. Sonra omzundan hafifçe iterek koltu a oturmas n sa lad . Bili, Eokta oldu u için hareketlen aksakt , yard mc olmak gerekiyordu. "Tu rul, Cem siz d Ear da bekleyin. Burada bir süre zaman geçirebiliriz. Bu eve kimse girmesin. Ne sivil ne de polis. Her Eart alt nda burada bir süre durmam z gerekiyor." Tu rul d Ear ç karken, kal p içerdeki konuEmalar dinlemek isteyen Cem isteksizce emre uymuEtu. Bili Fowley, iki kiEi d Ear ç k nca etraf na daha dikkatli bakmaya baElam Et . Kaçabilece ini düEünemiyordu ama e er çok zor durumda kal rsa deneyebilirdi. Ne de olsa askerli ini bir süvari piyade olarak yapm Et ve çok zorlarsa kendisini, e itimde ö rendiklerini tekrar hat rlayabilirdi. O uz, Karabey'e bakt . Çok uzun süredir beraberdiler. Art k bak Elar ndan, en basit hareketlerinden ne düEündüklerini anlayabiliyorlard . Bill'in kaçmay düEündü ünü fark etmiEti O uz, Eimdi Bili Fowley'in tam yan nda oturan Karabey'e dikkatli olmas n söylüyordu. Ald yan t basitti, kendinden emin bir s r t E... Çekik, mavi gözlü O uz, kanepenin baE na geldi. Bili Fowley, garip bir rahatl k içine girmiEti. Sanki olan biteni kabullenmiE ve Eimdi bu sayede karE taraf s k Et rmak istiyor gibiydi. Aln nda bi66 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I iken ter tanelerinin kurumaya baElamas da zaten bunun bir göstergesiydi"Bili Fowley, sizi bulmam z sa layan ilk ipucu iEte buydu." Cebinden küçük plastik torbay ç kartt , içinde metal askeri kimlik vard . Bili Fowley, kay ts z kalmaya çal Earak ama tereddütlü bir biçimde torbay ald , kimli i içinden ç kart p bakt . Evet, bu kendi kimli iydi. O günü tekrar hat rlamaya baElad . Evine girdikleri Türk subaylar öldürmüE ve yüklüce de para çalm Elard . Ve evet, hat rl yordu, kad n n kocas n öldürdükten sonra evden ç km E ve aEa da kendilerini bekleyen Humvee'ye binerek uzaklaEm Elard . Araç uzaklaEt ktan sonra Bili Fowley, metal kolye kimli inin kopmuE oldu unu fark etmiEti. Bir an geri dönmeyi düEünmüEler ama sonra bundan vazgeçmiElerdi. E er o gün geri dönselerdi Bölüm 18 ile karE laE p hayatlar n kaybedeceklerdi. Askeri birli e döndüklerinde ise komutanlar na kaybolduklar n rapor etmiEler ve soruEturmadan s y rm Elard . "Bunun benim oldu unu kabul ediyorum. Ve e er bunu bulduysan z, san r m beni neyle suçlad n z da biliyorsunuz." O uz baE n sallad . Yüzünde kederli bir ifade vard . Aylard r Amerikan topraklar nda kalm Elar, tak m arkadaElar ndan ayr ayr araEt rmalar n sürdürmüEler ve bu arada pek çok belaya bulaEmak zorunda kalm Elard . "Bay Fowley, ben bir savaEç y m. DüEman ma her zaman sayg duydum. Ama savunmas z ve savaEç olmayan subaylara yapt klar n z kabul edilebilir bir Eey de il." O uz'un kelimeleri vurguluydu, içinde pek duygu bar nd rm yor gibiydi. Kendi tak m bile onun bir insan olmad n düEünüyordu. "Humanoid" (insan-robot kar E m ) demekten zevk al yorlard ona. Bili Fowley, asl na bak l rsa O uz'un ne söyledi ini dinlemiyordu bile. Bu pislikler hep böyle, diye düEünüyordu. Önce gelip kendisine nas l da adaleti sa layacaklar n söylerler ve sonra da silah çekip adam vururlard . Fowley, Hollywood kliEelerinin dünyan n her yerinde taklit edilmesinden nefret ediyordu. Bununda da bir BURAK TURNA fark olmayacakt . Birazdan silah çekip onu m hlamaktan baEka bir Eey yapmay düEünmediklerine emindi. O uz, odan n içinde huzursuz biçimde dolaEmaya baElad . Evdeki eEyalara bak yordu. Ortado u'dan al nm E turistik eEyalar çarpt gözüne, güldü kendi kendine. Her Eeyi turistik bir havada yapma becerisine sahipti bu adam.


Bili, yan gözle kap ya bakt . Kap n n önünde çantalar vard . :çlerinde silah oldu unu anlayabiliyordu. Bu herifler, kahrolas garip askerlerdi. Kendi silah dolab na bakt . Uzakt . Kendisine ukalal k taslayan adam s rt n dönmüEtü. Fowley, fazla zaman n n kalmad n biliyordu. Yeniden terlemeye baElad . O uz, tekrar adama do ru döndü. Bu arada Karabey, çok fazla ilgilenmiyordu yan ndaki Amerikal ile. Kendilerine ne kadar da çok güveniyorlar, diye iç geçirdi Bili. Gözleri yuvalar nda dönmeye baElad . "Bu nedenle Bay Fowley, sizin bir savaE suçlusu oldu unuzu düEünüyoruz. Bu arada di er arkadaElar n z da sizinle ayn sebeple suçlu bulundu ve idama mahkûm edildi. Cezalar n k sa süre önce infaz ettik. E er Eimdi söyleyecek bir Eeyiniz yoksa sizin cezan z da infaz edip gitmek istiyoruz. Bir sorun yoktur umar m." "Hah..." Bili Fowley kendini tutam yordu. Gerçekten de komik bir durumdu. Türk'ün biri, burada durmuE, savaE s ras nda öldürdü ü birileri nedeniyle y llar sonra gelip onu vuraca n söylüyordu. "Hah ha ha ha... Tanr m... Hadi vur beni. Pislik herif. YaEamay çok sevdi imi falan m zannediyorsun ha? Hadi ne duruyorsun, vursana beni!" Karabey, Bill'in konuEmalar ndan hoElanmam Et . Sert bir tokat vurdu kafas na. "Sus be adam!" Bili Fowley ac içinde kafas n iki kolu aras na ald . Karabey'in elinin ne kadar a r oldu unu o zaman anlam Et . BaE elleri aras ndayken aniden kalkarak kanepenin arkas na ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAS| düEtü, sonra h zla kap ya do ru koEtu. Kendisinden beklenmeyecek kadar atik davranm Et do rusu. Her Eey saniyeler içerisinde oluyordu. Ç karken, kap n n önünde duran çantalardan birisini kapt . O uz ve Karabey, hiç k p rdamad lar. Attila zaten yemek masas nda, olan biteni seyreder gibi duruyordu. Kimse onun,çok gizli bir operasyonun parças oldu una inanamazd . ArkadaElar bile bazen ondan Eüphe ediyordu. O uz, can n kurtarmaya çal Ean adam n arkas ndan sert bir bak E f rlatt . Az sonra duyaca Eeyi biliyordu: Fowley'in ba rt s . "Aaahhhh......" DüEündü ü gibi olmuEtu. Fowley'in ç l sokakta yank land . Bu iyi bir Eey de ildi. O uz, onu konuEturup bilgi almak istiyordu. Birisi vard henüz yakalayamad klar . Katillerden birisi kay pt ve nerede oldu u bilinmiyordu. Fowley'in onun yerini bilebilece ini düEünmüEtü ama iEler kontrolden ç k yordu. Onu bir an önce öldürmek zorundayd , bir anda karar verip ok gibi f rlad . Kap n n d E ndaki durum gerçekten de korkunçtu. Kendine hakim olmal yd . Caddeden geçen bir polis ekibi Eimdi tam soka n ortas nda durmuEtu. Polisler, silahlar çekili vaziyette arabalar n siper alm Elard . Tu rul ve Cem ise Fowley'i yakalay p s k ca tutmuE ve merdivenin hemen yan ndaki büyük saks n n arkas na saklanm Elard . Polis onlar Fowley'i yakalarken görmüE olmal yd . O uz, kap n n önüne ç kt nda polisler onu da gördü. Teslim olmalar için ba rmaya baElad lar. Tansiyon her saniye katlanarak art yordu. Ba r Elar üzerine Attila ve Karabey de d Ear f rlam Et . BeE adam n Bili Fowley'i k sk vrak yakalad n gören Amerikal genç polisler EaE rm Elard . Ama O uz onlar n ne yapaca n çok iyi biliyordu. Birazdan yard m isteyecekler ve buray bir sürü silahl adamla dolduracaklard . Evin içinde dolaEmaya baElad . Bu onun tehlikeli bir plan yapt na iEaretti. Karabey, deneyimlerinden biliyordu bunu. Ve her Eeye haz rd lar. Attila çoktan çantas n açm E, silahlar n haz rl yordu. BURAK TURNA Bir dakika içerisinde tam donan ml bir komandoya benzeyecekti Üzerinde iki tabancas sa ve sol yan nda as l yd . Çelik yele ini üzerine geçirdikten sonra gö süne el bombalar ve


yedek Earjörleri takacakt . M- 16'n n özel savaE birimleri taraf ndan kullan lan bir versiyonuydu elindeki, üzerinde lazer iEaretleyici bulunan, çok özel bir silaht . Karabey de Attila gibi yapm E ve silahlar n üzerine geçirmeye baElam Et . Tu rul ve Cem ise hareket edecek durumda de ildi. E er k p rdarlarsa genç polisler heyecana kap l p ateE açabilirdi. O uz, karar n vermiE ve silahlar n haz rlamaya baElam Et . Çantas ndaki k yafetlerini de ç kart yordu. Karabey, onun geceyi aç kta geçirmeye karar verdi ini anlad . Attila'yla bak Et lar. Hiç de istedikleri bir Eey de ildi bu ama komutan n kararma uymak zorundayd lar. Onlar da gece d Ear da kendilerini so uktan koruyacak k yafetlerini giymeye baElad lar. Bir dakika sonra siyah gortex k yafetleri, siyah botlar ve siyah bereleri ile bedeninin her yan nda ayr bir silah oldu u izlenimi veren üç korkutucu adam ç km Et ortaya. Aç k duran kap n n aral ndan yerde yatm E Bili Fowley'i k sk vrak tutan Tu rul ve Cem'e bakt lar. Her ikisi de arkadaElar n n tam donan ml hale geldi ini görünce az sonra olacaklar anlam Et . Tam anlam yla bir k yametin kopaca n hissedebiliyorlard . Birbirlerine bak p h nz rca gülümsediler. Bili Fowley de onlara bak yordu. Az önce polisi gördü ünde yüzüne yerleEen umut E kaybolmaya baElam Et . Bu adamlar n ne polisi ne de baEka kimseyi takt vard . "Çocuklar, Bili Fowley'e elveda demeye haz rlan n. Birazdan o polisleri halletmemiz gerekiyor. Hemen mezarl a do ru gidece iz" diye seslendi O uz. Tu rul ve Cem, anlad k, der gibi baElar n sallad lar. Bili Fowley'i aya a kald r p arkas na geçtiler. Onlara aya a kalk nca polisler ç lg n gibi ba rmaya baElad . "Durun, k m ldamay n, yoksa ateE ederiz.!!!". 70 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Kimsenin onlar n uyar s na ald rmad n görünce beklemeye baElad polisler. KarE lar ndaki adamlar silahl yd . Henüz içeride haz rlanan di erlerinin ne ölçüde silahl oldu u konusunda bir fikirleri de yoktu. Yoksa orada durup öylece yard m n gelmesini beklemezlerdi. Tu rul ve Cem kendi çantalar n aç p siyah k yafetlerini giymeye baElad lar. O uz, Bili Fowley'in kolundan tutmuE, pençe gibi yumruklar n s km Et . Adam az sonra olacaklar anlam Et . Ölüm kapan nda oldu unu biliyordu art k. Bu kapandan ç k E n n neredeyse imkâns z oldu unu da. Psikolojik olarak ölüm korkusu çizgisini aEmak üzereydi, çünkü art k yaEamas mucizeydi. O uz'un gözlerinin içine bakmaya baElad . Gözbebeklerindeki büyüme küçüldükçe O uz'un harekete geçmek için enerji toplad n hissetmeye baElam Et . Fazla uzatmaya gerek yoktu. Tu rul ve Cem simsiyah özel donan mlar n üzerlerine geçirmiEler ve silahlar n omuzlar ndan sallan r hale getirmiElerdi. O uz, belindeki 9 mm parabellum tabancay ç kar p Bili Fowley'in baE na do rulttu. Akl nda, sadece ölen subaylar n cesetleri vard . Bunu onlar için yapacakt . Evin önünden geçen yolda arabalar n durdurup siper alm E olan polisler heyecanl telsiz konuEmalar n n aras nda uzaktan duyulmaya baElayan siren seslerine dikkat kesilmiElerdi. Özel e itimli polis timi SWAT'ler de yard ma geliyordu. Bu s rada evden bir patlama sesi duyuldu. D Ear dan bak ld nda, evin perdelerinde beliren gölgelerin birinden kal c bir leke Eeklinde bir Eeyler f Ek rd perdeye. Polisler bunun ne oldu unu anlam Elard . Birileri Bili Fowley'in hakk nda idam karar n infaz etmiEti, bu genç görevli, üzüntü ile içeriye bakt . Sonra tekrar eve döndüler. Kap dan ç kan karalt lar n ne oldu unu anlayamad lar ilk önce. Simsiyah k yafetleri içinde ve otomatik tüfekleri ellerinde kendilerine do rultulmuE beE adam onlara yaklaE yordu. Yüzlerinde ölümcül bir EaEk nl k vard genç polislerin. BURAK TURNA


Elleri titremeye baElad . @imdiye kadar hiçbir kimseye ateE etmemiElerdi. Bu onlar için bir dezavantajd , ama karE lar nda s radan silahl insanlar yoktu. Neredeyse tam donan ml bir müfreze üzerlerine yürüyordu. O uz kaskat kesilmiEti; Bölüm 18'in di er askerleri de hemen ateEin arkas nda tek s ra halinde ilerliyordu. Komutanlar n n üzerinde kurEun geçirmez yelek de vard . O uz polislerin onlara ateE edemeyece ine bahse girmiEti, o ana kadar hakl görünüyordu. Genç polislerden biri yaklaEan siren seslerinden cesaret alarak silah n n teti ini çekti. Mermi, O uz'un tam gö sünde patlam Et . Bu polislerin hayatlar nda yapt klar en büyük hata olmal yd . O uz merminin etkisiyle yere serilirken hemen arkas nda duran Karabey, özel yap m M-16's n iki kez arka arkaya ateEledi. Kasaban n iki yeni genç polisinin kafalar na saniyede 925 metre h zla çarpan 4 gram a rl ndaki yar alüminyum kapl , ucu çelik mermiler, kafataslar n n içinde parçalara ayr lm Et . Mermilerin etkisini fazla hissedememiE olmal yd her iki polis de. Art k yerde bir kan birikintisinin ortas nda yatan iki bedenden ibarettiler. Kasabadaki polislik görevlerine beraber baElam Elar ve ne Eanst r ki beraber bitirmiElerdi. O andan sonra Bölüm 18 askerleri tamamen profesyonel bir düzen içinde karanl n içine dald . Hedefleri belliydi. Mezarl a gitmek, gözlerden kaybolmak ve sonras nda izlerini kaybettirerek yeni görevleri için :stanbul'daki gizli iletiEim karargâhlar n aramak. Yapacaklar her Eey kafalar nda haz rd ancak bu o kadar kolay olmayabilirdi. Çok yak nlar na gelmiE olan iki polis otomobili ve içinde özel e itimli SWAT timinin bulundu u koyu mavi minibüs, en az 15 donan ml ve e itimli polisle mücadele etmeleri gerekiyordu. Yorun karE s nda evlerin bahçesinden geçip h zla arkas ndaki a açl k alana dald lar, mezarl k hayli büyüktü ve orada izlerini kaybettirebiürlerdi. En az ndan öyle olmas gerekiyordu. Florida'n n karanl k gecesinde, bulutlar n aras nda baE n uzatan 72 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I ay, yeryüzünü az da olsa ayd nlatabiliyordu. Bölüm 18 için iyi bir Eey de ildi bu, saklanmalar daha zordu ay E nda. Yard m için ça r lan polisler olay yerine vard klar nda önce yerde yatan iki polisin cesedi ile Eoka girdiler. Sonra evin içinde kafas paralanm E bir sivilin ki ile. Ve her Eeye ra men olayla ayn anda yemek yenmiE gibi masan n üzerinde duran tabak ve bardaklarla. Olay gören birkaç kiEinin söyledikleri, k sa süre içinde ne kadar zorlu bir olayla karE karE ya olduklar konusunda onlara ipucu vermiEti. Ancak yine de geceleyin siyah giysili ve otomatik silahl 5 adam n peEine hemen düEmek çok mant kl olmayabilirdi. Dakikalar sonra, burnunda projektör E olan bir helikopter bölgede dolaEmaya baElam Et . SWAT timi ve polisler de siyah giyimli adamlar n peEine düEmüElerdi. O uz, a açl k bir bölgeye geldiklerinde hemen siper almalar n iEaret etti eliyle. Helikopterin sesini duymuEtu. E er görülürlerse helikopteri düEürmeleri gerekirdi. Olay n daha fazla büyümesini istemiyordu. Bir an önce bu cehennem kazan ndan ç kmalar gerekiyordu. Görevin devam için bu zorunluydu. Helikopter, üzerlerinden geçip gittikten sonra tekrar koEmaya baElad lar. Çok fazla dikkat etmiyorlard etraflar na, zaman yoktu ve arkalar nda görgü tan b rak yor olmal yd lar. Mezarl a ulaE p geriye dönüp bakt klar nda uzun bir yolu rekor h zla koEmuE olduklar n görüp EaE rd lar. A açlarla kapl , büyük bir mezarl kt buras . Bölüm 18'in h zl askerleri, mezarl n bir ucuna do ru süzüldü. @imdi a açiar hayli s klaEm Et . Art k daha rahat hareket edebilirlerdi. Ancak rahatl n düEüncesi bile ak llar ndan geçti i anda, bunun çok uzun sürmeyece ini anlam Elard . Hayli uzak bir mesafede baEka gölgeler gördüler. Ve e er profesyonel alg lar onlar yan ltm yorsa gördükleri gölgelerin ellerinde silahlar da vard .


"Sessiz, çok sessiz olun. Bizi bu kadar çabuk takip etmiE olamazlar. 73 BURAK TURNA E er öyleyse Eu anda etraf m z sar lmak üzere. Ve buradan ç kamay z" dedi O uz di erlerine. Di erleri birbirlerinin yüzüne bakt , bunun çok da önemi yoktu. Zaten hiç olmamalar gereken bir yerdeydiler, olmamas gereken bir olayla karE laEmay da o kadar kafalar na takmayacaklard . O uz, Karabey ve Attila'ya sa taraf iEaret etti. Ter içindeki iki asker, kafalar n sallay p hemen a açlar n aras nda kayboldu. Tu rul ve Cem'e de sol taraf gösterdi. Kendisi do rudan gölgelerin üzerine do ru gidecekti ve e er mümkün olursa ilk temas gerçekleEtirmek istiyordu. Bir kedi sessizli inde ilerlediler gölgelere do ru. O uz onlara çok yaklaEt nda, asl nda fark edilmemiE olduklar n anlad . Bir an için hata yapt duygusu kaplad içini ama kendisini çabuk s y rd bu duygudan. Di er iki grup ile göz temas ndayd sürekli. Birbirlerini anlayabiliyorlard . Hedefledikleri yere yaklaEt kça, sesleri duymaya baElam Elard . Birileri daha bulunuyordu mezarl kta saklanma amac yla. Evet, bu mezarl kta saklanmak için bulunan sadece onlar de ildi. O uz bu ironik durum karE s nda neredeyse gülecekti. Sesleri dikkatle dinledikleri zaman, konuEulan dilin ingilizce de il, bir Asya dili oldu unu hemen anlad lar. O uz, duydu unun Çince oldu una yemin edebilirdi. O kadar da garipsemediler durumu. Amerika, Çinlilerin ikinci vatan say l rd . Mezarl n içinde küçük bir alana s Em E dört Çinli, etraflar n n sar lm E oldu unu anlad nda çok geçti. Bölüm 18'in askerleri silahlar n birer Çinli'nin baE na dayam Et bile çoktan. Ay iE mda birbirlerini çok iyi görebiliyorlard içgüdüsel biçimde orada bulunma nedenlerinin benzer oldu unu anlam Elard . Çinlilerin hepsi sivil k yafetliydi ama profesyonel Rus yap m , özel kuvvetlerde kullan lan otomatik tüfek taE yorlard . Dürbünleri ve yüzlerinde ayakkab boyas ile yapt klar belli olan maskeler vard . "Hepiniz sakin olun. Bu adamlar n burada ne arad n ö ren74 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I meye çal Eal m. San r m kaçak birileri ile karE karE yay z" dedi O uz. "Allah' m, bu belal yerde tek ihtiyac m z olan Eey, bizim gibi polisten kaçan Çinlilerdi" diye yak nd Attila. Grubun içindeki en k sa kiEi olarak Çinlilere yak n görünüyordu. Karabey, k m ldama belirtisi gösteren Çinli'nin kafas na namluyu iyice yap Et rd . "Karate biliyor olabilir" dedi O uz, gülerek. "Hadi ordan" diye cevap verdi Karabey. O uz eliyle Çinlilere yere yatmalar n iEaret etti. Hemen oydular bu emre, hatta o söylemeden silahlar n da b rakt lar. "Bu adamlar ya çok uysal ya da gerçekten ne yapt klar n n fark ndalar" dedi O uz. Gece karanl na gömülmüE saklanan k sa boylu adamlara karE sayg uyanmaya baElam Et içinde. Bu tamamen kiEisel ve profesyonel bir duyguydu. :çinden bir ses onlara yak nl k duygusu yarat yordu, kendi bölgelerindeki Türklere iyi davransalar baz Eeyler de iEebilirdi. Bu duygusunun nedenini anlamal yd . Onlarla nas l anlaEaca m bilmiyordu. Çok çabuk davranmal yd lar. "O lum Attila, nas l konuEaca z.bu adamlarla?" "Ne bileyim O uz, bu heriflerin dllnden anlamam." "Bir Çinliler eksikti...." "Hay, Çinlilerin..."


O uz'un yüzü yanmaya baElam Et . Zaman n darald n biliyordu. Burada durmuE dört Çinli ile nas l konuEacaklar n düEünürken her yanlan polisle doluyordu. Bir an önce daha uza a gitmeliydiler. ":ngilizce konuEabilirim" dedi Çinlilerden birisi. O uz'un yüzü ayd nlanm Et . "Neden daha önce söylemedin, Allah' n belas herif?" "Sormad n ki..." Çinli, otoriter ve k zg n bir tonda ba rd . O uz EaE rm Et . Adam n kafas na bir silah dayal yd ve bu halde bile kendine güveni had safhadayd . Onun davran Elar ndan, BURAK TURNA bir profesyonel oldu u sonucuna varm Et . Bu düEünce içini titretti. Kendileri gibi profesyonellerin Amerikan topra üzerinde ne iEi vard ? Bölüm 18'in çok geçerli ve adil bir görevi vard , savaE suçlar n n cezas n veriyorlard ama bu Çinliler burada ne ar yordu? @aka na 9 mm Baretta'n n so uk namlusu dayanm E haldeyken serinkanl durmaya çal Ean Çinli, O uz'un kafas n n kar Et n anlam Et . Aralar nda daha ilk saniyeden itibaren bir duygu a geliEmiEti. "Daha ne kadar burada duraca z?" dedi Çinli, gayet emin bir sesle. "O uz komutan m, bu adam kendine çok güvenmiyor mu sizce?" "Sus Tu rul, bir saniye..." "Evet, anlat bakal m...Neden buradas n z?" "Hey, bunu ben de merak ediyorum. Peki siz neden buradas n z?" O uz sinirlenmeye baEl yordu. @iEen Eakak damarlar bunun için yeterli kan t oluEturmal yd ama Çinli'nin bunu anlad yoktu. Di er üç Çinli ise konuEmalar hiçbir Eekilde anlam yor gibi bak yordu. "Bana bak adam, kafas na silah dayal olan sensin. E er konuEmazsan z arkam zda iz b rakmay düEünmüyoruz." "Tehdidin yeterince güçlü de il." Bunu söyleyip ard ndan da pis pis s r tm Et Çinli. "Benim ad m Wu... Sadece Wu de... Di erlerinin ismi önemli de il. Zaten Wu da benim gerçek ismim de il." Yüzü hâlâ gülüyordu. O uz, karE s nda sakince gülümseyen Çinli'nin konuEmalar n deEifre etmeye çal E yordu. S radan suçlular ya da kaçaklar de ildi bunlar. . Bölüm 18'in peEine düEen kasaba polisi, çoktan FBI'a haber vermiEti bile. Birkaç saat sonra Cocoa kasabas ve civar tam anlam yla güvenlik çemberine al nm E olurdu. Mezarl n bir kilometre kadar güneyinde dolaEan helikopterin sesinin geldi i tarafa ye ayd nlatma E na bakt Wu. "Bu adamlara ne yapt n z siz? San r m baE n z büyük belada. HeÜÇÜNCÜ ÛUNYA SAVA@I men bana kim oldu unuzu söyleyin. Belki bu delikten beraber ç kabiliriz. Çünkü sizin yüzünüzden bizim de görevimiz tehlikeye girdi." "Ne görevi?" O uz, Bölüm 18 üyelerine bakt , akl na gelenleri birleEtirdi inde resim oluEmaya baElam Et . Karabey at ld : "O uz, bu adamlar burada bir görevden bahsediyor. Dört tane e itimli ve sportmen görünüElü, üstelik otomatik silahl Çinlinin bir görevi varsa bu, onlar n casus oldu u anlam na gelir." O uz, Karabey'in gözlerinin içine bakt , sonra di erlerine döndü. Attila, Cem ve Tu rul ona, Çabuk olmal y z, der gibi bak yordu. "Tamam Wu... Art k pek bir önemi yok. Biz Kazakistanl bir iEadam n n borcunu tahsil etmeye geldik. Onu öldürmek zorunda kald k. Ve iEte görüyorsun durumumuzu..." Bölüm 18, O uz'un iyi bir yalanc olmad n düEünüyordu. Çinli'yi kand rmaya çal E yordu ama bunun iEe yarad ndan emin de illerdi.


Wu'nun yüzünde, art k al Et klar alayc ifade belirdi. "Gerçekten kötü bir yalanc s n. Sizin Türk oldu unuzu anlamad m m san yorsun O uz...?" O uz, isminin de ö renilmiE olmas ndan memnun de ildi. Ama ok yaydan ç km Et art k. "Tamam seni küçük Çinli, biz Türk'üz... Özel bir birlik... Burada baz gizli iElerimiz var... Ve bunlar seni hiç ilgilendirmez, bundan sonra da ilgilendirmeyecek." Wu'nun yüzünde sert ve so uk bir ifade belirdi: "San r m saklayacak bir Eey kalmad . @u anda etraf m z h zla sar l yor... Ve asl na bak l rsa bizim de burada olmamam z gerekiyordu, îEi bat rd k ve kaçarak buraya geldik. Yaln z henüz kimse bizden haberdar de il. Otel odas nda öldürdü ümüz, bizim ad m za casusluk yapan FBI ajan n n cesedi bulununcaya kadar yani." O uz'un baE ndan aEa kaynar sular döküldü. :Eler gitgide berbatlaE yordu. Kendisini ve tak m n büyük bir kapan n içinde gibi hissetti. BURAK TURNA "Beyler, Eu anda Çin Askeri Haberalma TeEkilat na (MID/PLA) ba l olarak çal Ean bir askeri istihbarat timi ile karE karE yas n z." Wu, sözlerini tamamlay p, yakaland ndan beri tak nd sinir bozucu olmaya baElayan alayc yüz ifadesine döndü. Bölüm 18, ne yapaca n bilemiyordu. Çok büyük bir iEin ortas nda kalm Elard . Buna kar Emay kesinlikle istemiyorlard . "Peki burada ne yap yordunuz? Halinize bak l rsa çok önemli bir iE üzerindeydiniz" dedi O uz, bir an önce olay n iç yüzünü ö renmeliydi. Belki o zaman kendi kimlikleri ile ilgili do ru bilgi verirdi... Belki... "Bak, O uz..." Bir süre düEündü Wu, sözlerini tartmaktan çok bir kerede anlaE labilmesini sa lamaya çal E yor gibiydi. "Kennedy Uzay Üssü'nde çok önemli bir f rlatma gerçekleEtirilecek. Mart' n 12'sinde. Daha önce de ayn içerikte iki f rlatma yap lm Et . Dünya bas n na bu f rlatman n bilimsel bir araEt rma oldu u ile ilgili bilgi verildi. Biz iEte bu f rlatman n içeri ini ö renmeye çal E yoruz. Ancak bize bilgi getiren FBI ajan n n, karE casusluk yapt n anlad k. Bunu nas l anlad m z sak n sorma. Onu öldürdük. Ancak elimizde, önceki gün baEka bir konta m zdan ald m z bir belge daha var. Bu belgede uzay üssündeki f rlatma ile ilgili gizli bir plana dair bir not oldu u söylendi." "Peki notta ne yaz yor, okumad n z m ?" O uz, Wu'yu dinlerken bütün olan biteni anlamaya çal E yordu ama aniden beynine yüklenen bilgileri birbirine ba layam yordu. Wu, O uz'un yüzüne bakt . Birden gözleri yana do ru kayd ve kocaman aç ld . O uz, saniyenin onda biri kadarl k bir sürede olan anlad . Konu, savaEç içgüdülere geldi inde az bulunur özelliklere sahipti çünkü. "Yat n!" diye ba rd O uz. Bölüm 18 kendisini h zla yere atarken Wu da yere yuvarlanm Et . Üzerlerinden geçen mermilerin sadece v z lt lar n duyabilmiElerdi. 78 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Onlara ateE edenler, susturucu tak yor olmal yd . Çinlilerin geldi i yönden aç lm Et ateE ve Wu da o yöne bakm Et zaten. O uz, ateE edenlerin kendileri arayan polisler olmad na emindi neredeyse. Wu'nun yüzüne bakt , ifadesinden, akl ndan geçenin do ru oldu u teyidini alm Et . Aç lan ateEin yo unlu u artmaya baElam Et . Birkaç noktadan çok seri makineli tüfek at E yap l yordu ama ç kan ses neredeyse hiçe yak nd . Yerde yatan askerlerin etraflar ndaki a aç dallar paramparça olmuEtu ve gövdeleri de yüksek kalibreli, muhtemelen 7,62 mm oldu unu tahmin ettikleri mermilere daha fazla dayanamayacak gibiydi. "At E serbest!!"


O uz'un emri, Bölüm 18'in bekledi i Eeydi. Hemen silahlar n seriye ayarlay p niEangâhlar n ray na yerleEtirdiler. Wu, simsiyah giysiler içindeki Türkleri hayranl kla izliyordu. O uz'la göz göze geldiler, hemen ard ndan Çinliler de silahlar n al p belirleyebildikleri noktalara do ru ateE etmeye baElad lar. Onlar da susturucu takm Et . Mezarl k bir anda yüzlerce merminin s k ld , fakat sadece havay yaran v z lt lar n duyuldu u, garip bir yere dönüEtü. KarE taraf n kim oldu u hakk nda en ufak bir fikirleri yoktu ama onlar da EaE rm E olmal yd lar. Mezarl n uzak ve karanl k noktas ndan ba rt lar geliyordu. Dört Çinli ile karE laEmay beklerken bunun iki kat silahl güçle yüz yüze gelmek bekledikleri bir Eey olmasa gerekti. O uz bu yo un ateEe fazla dayanamayacaklar n anlad . Birer birer vurulmalar an meselesiydi. Hemen ayr l p da lmalar gerekiyordu. Bölüm 18, ince ama g rtlaktan gelen bir hayk r Ela irkildi. Çinlilerden ikisi ayn anda vurulmuEtu. AteE edenlerden birisi iyi bir aç yakalam E olmal yd , bir anda harcam Et iki küçük adam . Wu'nun yüzü öfke ile buruldu. Silah ndaki mermileri birkaç saniye içinde 79 BURAK TURNA mezarl n karanl klar na do ru s kt . Hiçbir sonuç almadan... Bu mermiler, arkadaElar için birer sayg at E yerine geçmiEti. O uz ona sayg duydu. Bunu hak ediyor olmal yd lar. Bölüm 18'ten bir kiEiyi bile bu saçma çat Ema içinde kaybetmeyi göze alamazd . M-16'y karanl n içine do rulttu. Gözlerinin karanl a al Emas n bekledi iyice. Mermilerin par lt lar bunu engelliyordu ama bütün dikkatini toplad ve hiçbir Eeyin bu konsantrasyonunu bozmas na izin vermedi. BaE n n birkaç santim üzerinden geçen mermilere bile ald rm yordu. Bir ara Attila, baE n kald r p ona bakm Et . Attila'n n av n parçalamaya haz r bir leopar gibi karanl n içine bakt n görünce umut dolmuEtu O uz'un içi. O uz'un silah ard ard na patlad . Mezarl n öte taraf ndan canh raE bir feryat yükseldi. Bunu ba r Elar, küfürler ve daha çok mermi izledi. Birini vurmuEtu O uz. Ancak durum kötüye gidiyordu. @imdi tam arkalar ndan gelen bir polis otosu kalabal n görebiliyorlard . Üzerlerinde dolaEan helikopterlerin say s üçe ç km Et . Birisi de çok iyi tan d Kara @ahin'di. Belli ki birazdan a r silahlar n sesleri duyulmaya baElanacakt . Silah n gökyüzüne do rulttu, onlar uzaklaEt rmal yd . Biraz zamana ihtiyaçlar vard . KarE ateE riskine ra men yapmal yd bunu. KarE ateE, 30 mm'lik gatling topu olabilirdi ve bu, ölüm anlam na geliyordu. Dikkatli biçimde Kara @ahin'in pilot mahalline niEan ald . Tek bir mermi s kt . Pilot kabin cam n n patlad n gördü. Ve helikopter, sert bir hareketle mezarl n üzerinden uzaklaEt . Yüz metre kadar ötede tekrar as l duruma geçti. O uz, az ileride, baE ndan kan s zan Wu'ya bakt . Ac içinde olmas na ra men sesi ç km yordu. Ancak az önceki kadar s k ateE açmad n fark etmiEti. Wu'nun gücü tükeniyordu. Hemen yan ndan bir baEka ç l k geldi. O tarafa bakmak istemedi O uz, bir anda karanl k bir perde indi gözlerine. Tansiyonunun düEtü ünü hissediyordu. Buna dayanamazd . Dayanabilirdi belki ama dayanmak istemiyordu. 80 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I BaE n birkaç mezar taE ötesinde yatan Cem'e çevirdi. Tu rul'un, Cem'in baE n tutmuE gö süne do ru bast rd n gördü. Seslerin birbirine kar Et , ç l klar n havada dans eder gibi birbirine dolaEt bir and . Sanki uçuEan mermilerin havada yavaE çekim gidiElerini görüyor gibiydi. Çelik uçlu mermi çekirdeklerinin havada kuyruklar n sallayarak gittiklerini bile görebiliyordu. Az önce girdi i hal nedeniyle alg s normal bir insan n alg s n n çok üzerinde


keskinleEmiEti. O uz, Vietnam'da, bask alt nda iken alg n n "insanüstü" diye nitelendirilebilecek seviyeye ç kar labilmesi ile de ilgili uzun bir e itim alm Et , d E görünüEleri ile sadece basit birer köylü olan hocalar ndan. Ve Mien, onlar içinde O uz'u en iyi anlayand . Tu rul, bir an sonra O uz'a döndü, gözünden yaE geliyordu. O uz, onun Cem'den hayat belirtisi almad n anlad . Bedenindeki bütün sinirlerin kar ncaland n , kollar n n uyuEtu unu hissetti ama gitgide artan öfkesi nedeniyle damarlar n iEgal etmeye baElayan adrenalin, bütün bu zay fl k belirtilerini h zla tam tersi yönde geliEtiriyor ve O uz'u bir ç tadan daha geliEmiE reflekslere sahip bir hayvana çeviriyordu. O uz, Cem'in öldü ünden emin oldu. Tu rul'un durumu bunu gösteriyordu. Tu rul silah n n baE na dönmüEtü ama att noktalara bakm yordu bile. Tamamen haf zas n n etkisi alt nda oldu u belli oluyordu. Bu bir süre sonra onun da dikkatsiz davranmas na ve ölmesine neden olacakt . Her ikisi de çok iyi askerlerdi, en özel Eartlarda savaEm Elar ve en iyi e itimi alm Elard ama y llar süren kesintisiz görevleri, genç yaElar ve deneyim eksiklikleri ile birleEince ölümcül sonuçlar do uruyordu. Birden aya a f rlad O uz. Onun f rlad n gören Attila ve Karabey EaE rm Et . Biraz ötede geniEçe bir mezar mermerini siper alm Elar, gördükledikleri gölge hedeflere ateE ediyorlard . Gece görüE dürbünlerinin de çok iEe yaramad ortaya ç km Et . Asl nda bunun tek bir sebebi vard , o da pilleri uzun süredir de iEtirmemeleri idi. Bunu kabul etmek zorundayd lar. Hata yapm Elard . BURAK TURNA Aya a f rlayan O uz'un birden h zla koEmaya baElad n gördüler. Her Eey birkaç saniye içinde oluyordu. Çinli Wu bile EaE rm Et bu iEe. O n sanki havada uçuEan mermileri teker teker izliyormuE gibi zigzaglar çizerek koEuyordu. A açlar kendisine siper ederek karanl n içinde kayboldu. Birden koEtu u yönden yap lan ç lg n seri at Elar n sesi gelmeye baElad . Garip sesler ç karan kiEi O uz olmal yd . Bölüm 18, kendilerine do ru gelen mermilerin birden azald n , hatta hiçe yak n oldu unu fark etti. Birkaç v z ldama ise büyük ihtimalle Eimdi tamamen siyah bir mezar denizi içinde süren bo uEmadan seken mermilerin sesi olmal yd . Karabey ve Attila h zla sürünerek Tu rul'un yan na gitti ve Cem'e bakt lar. Mermi, Cem'in boynundan girmiE ve yukar do ru yön de iEtirerek beynine saplanm Et . Yeni biçilmiE çimenlik alan, Cem'in kan ile dolmuEtu. Onun için yapacak bir Eey yok gibi görünüyordu. "Karabey! Çabuk buraya gelin." O uz'un sesiydi bu. Çat Ema bir anda sona ermiEti. Bölüm 18 hemen aya a kalk p sesin geldi i yöne do ru gitti. Tu rul, Cem'i omzuna alm Et . Wu ve sa kalan Çinli de silahlar na s k s k ya sar l halde di erlerinin peEinden gitti. Art k ayr lamazlard . Mezarl n etraf polis ve FBI ajan dolu olmal yd . Belki de bütün televizyonlarda gösteriliyorlard . Yan na geldiklerinde O uz'un, geniE gövdeli bir a ac n arkas na sinmiE bekledi ini gördüler. "San r m vurulan adamlar n da al p kaçt lar. Ben buraya geldikten sonra fazla durmad lar. Bu adamlar polis ya da FBI ya da her ne haltsa onlardan olamaz." "Neden? Size gizli bir görevle burada oldu umuzu söylemiEtim. Ve bir FBI ajan n öldürmek zorunda kald m z " dedi Wu, gözlerinin içinde farkl bir Eeyler vard . Az önceki kendine güvenen alayc Wu gitmiE, sanki baEka birisi gelmiEti. O uz tüylerinin ürperdi ini hissetti. O uz'un beyninde garip bir u uldama oldu. 82 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Tek heceli bir ses yank land . Kafas n n arkas nda, ensesi ile beyni aras nda E k h z nda elektriksel bir s zlama hissetmesiyle aniden rahatlamas bir oldu. Wu'nun hiç hareket etmeyen gözbebeklerine bakt . Yüzündeki s r t E... Beyaz ve keskin diEleri, bir maskenin arkas na gizlenmiE hançer gibi görünüyordu. Asla onun kim oldu unu ö renemeyece i hissi ile dolup taEt .


"Wu, bu adamlar n kim oldu unu bilmiyorum... FBI bu Eekilde, terörist gibi davranmaz." "Buna gerçekten inan yor musun? FBI' n ya da Eimdi Amerika'da aktif olan herhangi bir istihbarat örgütünün tek bir parçadan oluEtu unu mu san yorsun?" "Ne demek istiyorsun, aç k konuE. Zaman daral yor." Helikopterlerin sesi yeniden yak nlaEmaya baElam Et . Ciddi anlamda büyük silahl bir gücün kendilerine yaklaEt n tahmin ediyorlard . Bölüm 18, O uz ile Wu aras nda geçen garip diyalogu anlamaya çal E yordu ama zaman n azalmas , etraf neredeyse sar lm E bulunan mezarl ktan sonsuza kadar ç kmamalar riskini de beraberinde getiriyordu. "O uz... Bu çok ama çok büyük bir operasyon. FBI büyük bir Eeylerin döndü ünün fark nda ve e er bu operasyonu resmi bir Eekilde ortaya ç kar rlarsa, kontrolü yitirebileceklerini düEünüyor, olmal lar. Üstelik CIA'in istihbarat üzerindeki gücü neredeyse tükendi ve art k bütün güç, zaman nda Donald Rumsfeld'in kurdu u Stratejik Destek Birimi (SSB) isimli gizli örgütte. Yak nda CIA tamamen kapat l rsa sak n EaE rmay n." "Wu, bana söylemedi in önemli bir Eey oldu unu anlad m. Bunu art k söylemen gerek." Bir anda yere atmak zorunda kald lar kendilerini. Ses yabanc de ildi. Mermi v z lt s . O uz, Karabey ve Attila'ya bakt , ikisi de yine mi, der gibi yüzünü buruEturdu. Onlar anlayabiliyordu Ö uz, uzun süredir bu topraklarda kalmaktan memnun de illerdi, hiçbir toprak parças Türkiye'nin yerini tutmuyordu iEte. BURAK TURNA "Buradan hemen gitmeliyiz, daha sonra anlat r m sana. Hemen kaçmal y z..." O uz baE n sallad . Her saniye hayati de erdeydi. Bölüm 18, nihayet hareket edecekleri için çok sevinmiE gibi görünüyordu. Ama Cem yoktu art k, Tu rul onu taE makla yükümlüydü. Daha sonra.uygun bir yerde gömebilirlerdi, ne olursa olsun bir gün geri gelip vatan topra na taE mak üzere yemin ederek... Wu ve di er Çinli ilk geldikleri istikamette h zla koEmaya ve Bölüm 18 de onlar izlemeye baElad . Çinliler gerçekten de geldikleri yolu çok iyi biliyorlard . Ancak birkaç yüz metre ötede gördükleri gölgelerin ellerinde silah oldu u apaç kt ve Wu'nun bu konuda ne düEündü ünü O uz dahil kimse bilmiyordu. Karanl kta koEarken aniden Wu ve di er Çinli gözden kayboldu. Bunu bir göz yan lsamas zannettiler ancak birkaç metre ilerlediklerinde bunun nedenini anlam Elard . Tam önlerinde kaz l bir mezar duruyordu. "Allah' m, ölmeden mezara sokma beni!" diye ba rd Karabey. O uz, hiç durmadan mezara atlad . Kaz lan toprak asl nda bir tünele aç l yordu ve iki Çinli çoktan tünelde sürünerek ilerlemeye baElam Elard . Bölüm 18 de hemen peElerinden tünele girdi. Tu rul en son girmiEti ve Cem'in bedenini sürüklemeye çal E yordu. Wu, arkas na döndü ünde durumu gördü. "Onu burada b rak n, ç karken tüneli çökertece iz... Hem kendisini yaln z hissetmez" diye ba rd . O uz önce Wu'ya bakt . O kendi ölüleriri almaya tenezzül bile etmemiEti. Tu rul'a dönüp b rakmas n söyledi. Tu rul bir an için dondu. Sanki Cem'i asla b rakmayacakm E gibi taE yordu. Gözleri doldu ama profesyonel hisleri Cem'in elbisesine sar lm E olan yumru unun gevEemesini sa lad . @imdi daha h zl hareket edebilirlerdi. O uz, Wu'nun hareketlerindeki kararl l k ve profesyonelli e hayran kalm Et . Ancak savaE84 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@lj ta olan bir asker böyle davranabilirdi. Oysa Çin ve Amerika savaEta de ildi ki... Yoksa öyle miydi???


Mezar n ç k Ema geldiklerinde Wu ve adam silahlar ile etraf kontrol etmeye çal E yorlard . Asl na bak l rsa etraflar n saran Amerikal polis ve FBI ajanlar n n çok da uza nda bir yerde de ildiler. Neredeyse birkaç ad m ötelerinde, onlarca polis, mezarl a do ru bak yordu. Mezarl k ile yolu ay ran a açlar n hemen bitiEi inde ise özel polis timi, son darbeyi vurmak üzere haz rlan yordu. O uz, Wu ile karE laEmalar n n onlar n hayat n kurtard n düEünmeye baElam Et . Mezarl k tam bir ölüm kapan n and r yordu bu haliyle. Son derece sessiz davranarak yolun di er yan ndaki evlerin aras na girip karanl kta bir hayalet gibi ilerlemeye baElad lar. Hâlâ çok güvende de ildiler. En ufak bir aksilik, yerlerini belli edebilirdi ve Eimdi iyice haz rlanm E olan Amerikan polisinin sald r s na maruz kalabilirlerdi. Ay yeryüzünü ayd nlat rken, bahçeleri ay ran dar toprak yollarda alt gölge, engellerin üzerinden atlay p hiç durmadan ilerliyordu. Dakikalarca koEtular. Ta ki Wu aniden durup ellerini kald rarak onlara da durmalar n iEaret edene kadar. Evlerin sona erdi i, uzun bir anayolun baElad bir alandayd lar Eimdi. Az ötelerinde köhne bir ev vard . Daha çok barakaya benziyordu. Wu, eve do ru bak p oraya yürüdü. Hep birlikte evin kap s na geldiklerinde durdular. Wu evin penceresinden içeriyi kontrol etti. Ajan n öldürülmüE oldu u anlaE ld ysa bu barakay bulmalar da mümkündü. Ancak Eimdilik güvende görünüyordu. Wu, barakan n kirli ve eski tahta kap s n itip içeri girdi. IE yakt . Tek ampullü bir lamba yand . Zay f E , iki odal barakan n mutfa ndan yay lan ya buhar ile sararm E duvarlar ve aylard r kullan lmam E hal lar , kanepeleri ayd nlatt . Çok kullan ld belli olan ama kullananlar n asla ne oldu unu umursamad , kenara s k Em E bir ev görünümündeydi. BURAK TURNA "Kusura bakmay n, evin han m kaçal çok oldu" diye dalga geçti Wu. Buras en kötü koEullarda kulland klar güvenli evlerden birisi olmal yd . "Bu pisli in içinde nas l yaEad n z sormamda bir sak nca yok de il mi Wu?" O uz evin iki odas n dolaE rken bir yandan da Çinlilerin neler yapmakta oldu una dair küçük de olsa bir ipucu bulup bulamayaca n araEt r yordu. O uz'un sorgulayan mavi gözlerine tak lan Wu'nun yüzünde, art k do uEtan gelen bir kas problemi olabilece ini düEündürten s r t E vard . O uz'un çok iyi bir asker ama casusluk dünyas n n insan ç ld rtacak kadar dolambaçl dünyas ndan uzak oldu unu hissedebiliyordu Wu. Bölüm 18'in yüzünden, yaEad klar burukluk hissedilebiliyordu. Cem'i orada b rakm E olduklar için hiç de mutlu de illerdi. En az ndan cenazesinin ailesine teslim edilmesi gerekiyordu ve bunu mutlaka yapacaklard . Wu tünelden ç kt ktan sonra bir ipi çekmiEti ve içinden geçtikleri tünel bir anda toprakla dolmuEtu. Kaz l mezar da hiçbir iz taE mayan s radan bir mezara dönüEmüEtü. "Her Eey çok organizeydi Wu. Bu kadar olay bir anda gerçekleEmiE olamaz." O uz oldu u yerde durmuE, cevap bekliyordu. Wu, art k ona her Eeyi anlatmas gerekti inden emindi. Zaman daral yordu ve O uz, kendi makamlar n uyarsa veya bilgilendirse bile baElam E olan büyük kaosu durduracak ya da tehlikeye düEürecek bir Eey yapamazd . "Herkes buldu u bir yere otursun lütfen." Bekledi Wu, kendi adam hiç sesini ç karmadan kap n n önüne gitti ve cam aral ndan d Ear y izlemeye baElad . Hâlâ silahl ve terliydiler. Üzerlerindeki ekipman oldu u gibi duruyordu. Herkes çok gergindi, yüzlerindeki bu plastik cerrahiden yeni ç km E gibi duran ifade bunun kan t yd . "Dünya büyük bir kaosun eEi inde... Çin ve Amerika her an büyük bir savaEa girebilir... Bu bir ölüm kal m savaE olacak... Buna Eüphemiz yok... Ama buna karE ç kamayaca m z anlad k... Üstelik bu Çin-Amerika savaE olarak da kalmayacak, bütün dünyan n 86 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I


iEin içine girece i dev bir savaE olacak. Rusya'n n Avrupa'y yutaca ve bütün Do u kürenin Bat küreyi yok edece i bir savaE..." Sustu Wu ve Bölüml8'in yüzüne bakmaya baElad . O uz, alt dudaklar n s r yordu. Di erleri de onun ne demek istedi ini aEa yukar anlam Et . Durum, beklediklerinin çok ötesindeydi. Kontrol edebilecekleri bir Eey de ildi bu. Hiçbir Eey yapamayaca n düEündü ü bir olayla karE laEmak hoEuna gitmemiEti O uz'un. Tam olarak kafas nda canland ram yordu olabilecekleri. Bu sadece kapal bir bölgede meydana gelecek basit bir savaE m olacakt , yoksa Wu'nun yüzünde gördü ü garip E lt n n zihninde meydana getirdi i, tahmin edilemez boyutlarda büyük bir kaosu mu? Wu, karE s ndaki adamlar n ne durumda oldu u konusunda kesin bir fikre sahipti. Bu çok do ald ama, onlar belli ki k s tl bir görev için buradayd lar ve bir anda karE lar na dünyan n sonunu geliEebilecek bir operasyonun parças oldu unu iddia eden birisi ç km Et . Bu ç lg nca bir Eey olmal yd .... "Peki siz burada ne yap yordunuz?" "O uz, burada sana dedi im gibi Çin Askeri :stihbarat Birimi ad na çok gizli bir görevi yerine getiriyoruz." "Wu, haval cümleler kurmay b rak. Ne ar yorsunuz bu ülkede?" "O uz, Eu anda bulundu umuz yerin yaklaE k olarak beE mil kadar do usunda ne var?" "Kennedy Uzay Üssü." "Bravo, iEte o uzay üssünden gizlice yap lan baz uzay yolculuklar n n bizim için iyi anlama gelmeyen sebepleri oldu u bilgisine ulaEt k. Ve bu bilgileri do rulatabilmek için buraya kadar geldik." "Ne olabilir ki, bildi im kadar yla baz göktaE deneyleri ile ilgili uydular yolluyorlar uzaya." "Bu, dünyaya aç klanan sebep. Ancak öldürmek zorunda kald m z FBI ajan , bizi kendisine çekebilmek için baz bilgiler vermiEti. Ona inanmam z için de do ruluk pay olmas gerekiyordu bu bilgilerde. Bizim amac m z da zaten bu yemi al p büyük resimle birleEtirmekti ve bunu gerçekleEtirdi imizi san yoruz. 87 BURAK TURNA "Gerçekten çok garip." O uz, Bölüm 18'in, hiç tarz olmayan bir operasyonla çak Et n hissedebiliyordu. Burada yapt klar Eey, ak nc l kt sadece; ama Wu çok zekice haz rlanm E, ölümcül bir istihbarat harekât n n içindeydi. Karabey, Attila ve Tu rul durumun fark na varmaya baEl yorlard . :Elerini yapmalar n güçleEtiren bir durum vard ortada. Bu Çinlilerle karE laEmalar çok iyi olmam Et . Wu di er odaya gidip elinde bir çanta ile geldi. Büyük, siyah bir çantayd bu, kenarlar nda metal Eeritler vard . Wu, pasl metal kilidi gürültülü bir Eekilde k rd , sonra da küçük bir kasa büyüklü ündeki çantan n kapa n açt . Çantan n içinden dikkatli bir Eekilde siyah bir makine ç kard . Kutu içinde kutu gibiydi. O uz bunun elektronik bir cihaz oldu unun fark na varm Et . VVu aleti önüne çekti i sehpan n üzerine yerleEtirdi ve klipsini açt . KarE lar nda garip bir araç duruyordu. Bir çeEit iletiEim arac . Aç lan kapa n üzerinde likit kristal ekran vard , bir klavye ve hemen yan nda küçük bir ahize. Kapa n hemen yan nda duran kal n bir çubu u kald r p yukar do ru uzatt , anten olmal yd bu. Bütün bu hareketleri dikkatle yap yordu. Kurma iElemi bittikten sonra aleti çal Et rd . Ekranda beliren yaz lar Çinceydi. Özel bir yaz l m olmal yd . Bir süre sonra karanl k bir görüntü ve sol üst köEede küçük bir ekran aç ld . Klavyeden Çince tuElara basarak bir çeEit kod girdi. Beklemeye baElad . Ba lant kuruldu unu anlad O uz. Huzursuzdu, bu tür aletlerin yerleri belirlenebilirdi. Bir süre sonra ba lant kurulmuEtu. Ekran n sol üst köEesinde aç lan küçük kutuda bir insan görüntüsü belirmiEti ama iletim h z yavaE ya da karmaE k oldu undan dolay olacak, ekrana gelen resmin de iEmesi zaman al yordu. VVu, heyecanl bir Eekilde bilgi geçmeye baElad . KarE taraftaki adam n sesi gelmiyordu, sadece not ald n görebiliyorlard . VVu,


konuEmas n bitirdikten sonra kula m alete iyice yaklaEt rd . Ekrandaki adam elindeki kâ ttan h zla bir Eeyler okudu. Yeni talimatlar ya da ona benzer Eeyler... ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I GörüEme birkaç dakika içinde sona ermiEti. Wu, O uz'a döndü. "Aramak istedi in bir yer var m ? Güvenli uydu ba lant s ." O uz'un yüzü EaEk nl kla gerildi. Mavi gözlerindeki p r lt , aln nda biriken ter damlalar na benzedi. Bu bulunmaz bir nimetti Bölüm 18 için, uzun süredir kurmalar gereken ba lant y yapam -yorlard . Ankara'daki merkez onlar "operasyonel kay p" kabul etmek üzere olmal yd . Ama bu aleti kullan rlarsa bütün operasyon aç a ç kabilirdi; birilerinin, yapt klar iEi detaylar yla ö renmesini istemiyordu. "O uz, hâlâ fark nda de il misin, çok fazia düEünecek zaman n yok... Ne senin ne de dünyan n..." Karar vermeliydi O uz, bunu hemen yapmal yd . Ahizeyi ald ve VVu'ya numaralar verdi. Her taraf Çince olan o aletle hiçbir yeri arayamazd . KarE taraf n sadece sesi duyulacakt , görüntü yoktu. Simsiyah bir ekrana yap Earak konuEmaya çal E yordu. C z rt lar geldi önce, o ses kirlili i içinde çalan telefon sinyalini duyabiliyorlard . "Alo, Askeri Teknolojiler Dan Emanl k A@" "Beni hemen Bölüm 18'e ba lay n. Çok acil." "Bekleyin lütfen." Telefondaki ses beklemeye ald . Birkaç saniye sonra feeyecan dolu bir sesin cevab geldi: "O uz, neredesiniz? Sizi çok merak ettik. Bu görüEme nereden yap l yor?" "Komutan m, merak etmeyin. Çok garip Eeyler oluyor. Subaylar n öldürülmesi suçundan aranan Bili Fowley'in cezas infaz edildi." "O uz, çok önemli geliEmeler var." "Nedir efendim?" "Çok çabuk olarak Almanya'ya gitmeniz gerekiyor. Durum çok kar E k." "Komutan m, bizden de size çok gizli bilgiler var. Amerika ve Çin aras nda ciddi bir savaE tehlikesinden bahsediliyor. Çinli ajanlarla 89 BURAK TURNA karE laEt k, nas l oldu unu lütfen sormay n. Burada çok önemli bir görevle bulunuyorlar. Bir de Rusya'n n Avrupa'y yutaca na dair bir Eeyler söylüyorlar, korkunç bir gelecek resmi çiziyorlar." "O uz, neler yap yorsunuz orada, gizli bilgileri yabanc bir ajanla m paylaE yorsunuz? Bölüm 18'in hâlâ aktif olarak görev yapabildi ini teyit edin lütfen." "Görevdeyiz efendim. Cem Eehit oldu. Polisle çat Emaya girdik. Aran yoruz ama Eu anda bir sorun yok. Çinli ajanlarla Kennedy Uzay Üssü'nün yak nlar nda karE laEt k." "O uz, Avrupa'da durum çok vahim... Derhal Almanya'ya gidip oradaki birimle ba lant ya geçmelisiniz. Size orada gerekli bilgiler verilecek. Ancak çok zorlu bir göreve haz rlan n. E er baEar l olamazsan z. .." KarE taraftaki ses kesildi, bir süre suskunluk geçirmiEti. "Evet efendim, baEar l olamazsak..." "Kod 18 geçerli olacak." "Kod 18'in sadece bir Eifre oldu unu san yordum." "Ve Bölüm 18'in de sadece bir isim oldu unu mu?" "Do rusunu söylemek gerekirse evet." "O uz, asl nda siz Avrupa'da gerçekleEtirilecek operasyon için oluEturuldunuz. Ama Amerika'daki bu iEi halletmeniz, size deneyim kazand racakt , önceki görevlerin de amac buydu. Bu nedenle yolland n z oraya. Ve art k gerçek görevinize baElaman z gerekiyor." "Gerçek görev demek... Bunu hep beklemiEtim do rusu, daha önce yapt m z hiçbir Eey bu gizlili i gerektirecek özellikte de ildi bence."


"Ne kadar önemli bir iEiniz oldu unun fark nda m s n z? Sizin baEar n z ülkenin gelece ine etki edecek." "Biliyoruz efendim..." Bunlar söylerken kendilerine söylenenleri anlamaya baElam Et . Nihayet esas görevleri için hareket edebileceklerdi. "AteE, Almanya'da. Münih'te olmal s n z en k sa zamanda. Çok büyük ve h zl bir operasyona giriEmek zorunday z. Her Eey size 90 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I ba l olacak. E er baEar l olamazsan z bize Kod 18 mesaj n yollayacaks n z. E er Kod 18'i duyarsak Bölüm 18'in baEar s z oldu unu anlayaca z. Ve o zaman 'Çelik Yumruk' harekât baElayacak." "Anlam yorum efendim. Ama sormak da istemiyorum. Görev tam olarak nedir?" "Münih'e gitti iniz zaman bizi aray n. Size görevi orada bildirece iz." "BaE üstüne komutan m." KarE taraftan gelen telefonun sesi kesildi. O uz ahizeyi elinde tutuyordu hâlâ. Ankara'dan gelen ses, uzun süre kulaklar nda yank land . Münih kelimesi sürekli beyninin içinde dönüp duruyordu. Buna inanmas na imkân yoktu. Demek onun yan na gidecekti? Rüya'y düEündü, her zaman düElerinde olan kad n . :çinde buz gibi bir rüzgâr esti. Gözleri dalm Et ve odada bulunanlar onun ruh halindeki de iEimi hemen anlad lar. Garip bir gülümseme belirmiEti surat nda. Y llar önce, henüz genç bir kara subay yken, bir haftal k bir seminer için Almanya'ya gitmiEti. Münih Hilton Oteli'nde düzenlenen bir konferansta "Özel Operasyonlarda Toplumda Söylenti OluEturulmas ve Söylentilerin SavaE Alan Biçimlendirilmesi için Kullan m " konulu bir sunum yapm Et . O gün otelden ç k p yürürken kaybolmuEtu ve nereye gidece ini bilemedi i bir anda Rüya ç km Et karE s na. Almanya'da pek çok Türk'e rastlayaca n biliyordu ama Rüya gibi birisi ile karE laEmay hiç düEünmemiEti. Rüya onu otele b rakm Et ve bu arada tan Em Elard . Ertesi gün onunla buluEmak üzere anlaEm Elard . Ve sonradan her gün devam eden buluEmalar n ilki olmuEtu bu. Seminer sona erdi inde O uz, Rüya'ya, seni arayaca m, demiEti. Aram Et , ama o kadar. Aralar ndaki telefon konuEmas s cak baElam E ama bir süre sonra, beraber olman n imkâns zl n n kara gölgesi alt nda so umaya baElam Et . :kisi de biliyordu; e er mekân onlar ay rmasayd , beraber olabilirlerdi 91 ama geometrinin aE lmaz kurallar yla uyum sa lamak zorundayd lar. Daha do rusu Rüya, uyum sa lamada daha aceleci davranm Et , içgüdüsel bir kad n davran E sergileyerek. Gerçek, olas l a üstün k lm Et kendisini. O uz, kapat rken bütün so uklu una ra men Rüya'ya, bir gün tekrar görüEece iz, demiEti ama bu hiç olmam Et . Münih'te olmak, onu görmek anlam na gelecek miydi? Bütün profesyonel duygular bunun kesinlikle imkâns z oldu unu ba r rken içindeki bu garip sevinç ne demek oluyordu? Acaba oraya gitti inde bütün mant n yerle bir edecek bir duygu sald r s alt nda onu görmeye mi çal Eacakt ? Bunun cevab n o an için kesinlikle veremezdi ama Münih'te görecekleri, O uz için beklentilerinin çok ötesinde Eeylerdi. "O uz, ilk kez bir görev ald nda bu kadar çok kimyasal de iEimi bir arada yaEad n görüyorum" dedi Karabey. O uz kendisine gelmiEti, etraf na bakt nda Bölüm 18'in ve Wu'nun kendisine güldü ünü görünce bozuldu. "Kesin, çok önemli bir görev ald m z hissediyorum. Ama oraya gitti imizde görece iz her Eeyi" diyerek ç k Et odadakilere. Kap dan gözetleme yapan Wu'nun adam n göstererek sordu, üzerindeki ilgiyi da tmak istiyordu: "Hiç konuEmaz m o?" Adan sanki kendisinden bahsedildi ini anlam E gibi baE n çevirdi, gözleri garipti.


VVu'nun kahkahas ç nlad odada. "San r m bu sizin için sürpriz olacak" dedi ye kap n n yan ndaki pencereden d Ear ya bakan adam na baE yla isabet etti. Odaya do ru döndü o da, siyah eldivenli eliyle baE ndaki bereyi ç kartt . Bölüm 18'in gözleri büyüdü, a zlan bir kar E aç k kalm Et . Buna inanmak istemiyorlard ama do ruydu. Bu kadar zaman boyunca, ölümün k y s nda dolaE rken yanlar nda en az kendileri kadar s k savaEç bir kad n olmuEtu. Simsiyah saçlar kafas n n yan ndan döküldü ünde anlam Elard bunu. Çenesine kadar gelen 92 ÜÇÜNCÜ DÜNYA siyah kazak ve kaElar na kadar yüzünü kapatan bere nedeniyle bunu bir saniye olsun düEünmemiElerdi. "Bu, Mandy Wang beyler" diyerek elini Mandy'ye do ru uzatt . Mandy Wang, gülümseyerek karE l k verdi onlara. Karabey, hemen yan na gidip elini uzatt . Sonra bunu neden yapt n anlamad n belli eden bir EaEk nl k yaEad . Di erleri de güldüler. "Beyler, bu e lenceyi bozmak istemem ama önümüzde çok önemli bir sorun var." "Nedir Wu?" "Bizim bu görevi tamamlamam z gerekiyor. Ancak sadece Mandy ve benim bunun alt ndan kalkabilece imizi sanm yorum." "Ne demek istiyorsun?" "Demek istedi im, sizlerin yard m na ihtiyac m var." Bölüm 18 bir kez daha EaEk nl k içindeydi. Bugün çok fazla EaE rm Elard , art k haddi aE yordu durum. Çok önemli bir görevleri varken bu Çinli'ye nas l destek verebilirlerdi? "Wu, bu gerçekten çok zor bir durum. Az önce ülkemizden önemli bir görev ça r s ald k. Sana tam olarak söyleyemem ama hemen gitmemiz gerekiyor." "Biliyorum O uz. Ama benim söyledi im de çok önemli, dünyan n gelece i için önemli bir görev. Ve gördü ün gibi ne yaz k ki, en iyi adamlar m kaybetmiE durumday m." Wu'nun yüzünde son derece ikna edici bir görüntü vard . O uz, her an ona daha çok hayranl k duymaya baEl yordu. Adam sadece iyi bir asker de il, ayn zamanda çok da iyi bir görüEmeciydi. "Wu, san r m anlam yorsun, biz Türkiye için buraday z, Çin için de il." "Evet, biliyorum ama Çin, buradaki bilgilere uiaEamazsa Amerika'ya karE son derece kötü durumda kalabilir. Çin ordusu güçlü ama Amerika'n n uzaydan bize ne yapmak istedi ini bulmak zorunday z. Aksi takdirde haz rl k yapamay z ve Çin'in sonu gelebilir. Ve bu, kesinlikle Türkiye için de iyi olmayacakt r. Unutma O uz, BURAK TURNA bu savaEta Çin'in varl Türkiye için önemli; çünkü tersi durumda Amerika'n n merkezindeki hedef haline gelebilirsiniz." "Bunu üstlerimize sormak zorunday m." "Yalan. Üstlerine falan sormak zorunda de ilsin, yabanc topraklarda böylesine cesur bir operasyon yapan askerlerin inisiyatif kullanma yetkisi neredeyse sonsuza yak nd r." O uz düEündü, buradaki durumu tamamen göz ard edemezdi. H zl düEünmeliydi, bu soruna bulunabilecek bir çare yoktu. "Ayr lmam z gerekiyor" dedi O uz. Bölüm 18 birbirine bakt . Durum ciddi görünüyordu, aralar nda m r ldand lar. "O uz, bize verilen görev, dördümüze göre düEünülmüE olabilir." "Hakl s n Attila, ama gerekirse en zoru baEarmak bekleniyor bizden. Beyler, bizler özeliz, bu bazen diplomat gibi davranmam z da gerekli k l yor."


Wu, Bölüm 18'in aras nda geçen konuEmaya tan k olmuEtu ve neler koEuldu unu tahmin edebiliyordu. Yüzüne her zamanki alayc s r t E yay ld . Buna bir de yaEad rahatl k eklenmiEti. O uz, Attila ve Karabey'e bakt , ikisi de durumu anlam Et . Tu rul arkadaE n kaybetmiEti ve o O uz ile gitmek zorundayd . Karabey, Mandy Wang'a bakt . K z ona gülümsüyor muydu ne? "Tamam O uz, komutan sensin. Wu ile kal yoruz" dedi Attila. Wu, bu muhteEem, diye geçirdi içinden. 94 GOLGOTA Amerika BirleEik Devletleri Cape Canaveral - John F. Kennedy Uzay Üssü "10,9,8,7,6,5,4,T-3,T-2,T-1," Florida Cape Canaveral'daki John F. Kennedy Uzay Üssü'nde mutlak bir sessizlik hakimdi, f rlatma merkezinin idare odas ndaki büyük ekranlara çeEitli aç lardan f rlatma rampas n n ve f rlatma alan n n görüntüleri ak yordu. Bilgisayarlar baE ndaki operatörler, sürekli olarak roketten gelen verileri program yöneticisi Eef mühendislere aktar yorlard . Özel olarak a r yükleri uzaya taE mak için geliEtirilmiE olan roket, bu görevle ilgili üçüncü ve son f rlatmay gerçekleEtiriyordu. Önceki iki uçuEla dünyan n jeosantrik yörüngesinde (yerden 35 bin metre yükseklikte) iki yük b rak lm Et . Çok basit güdümlü kontrol sistemleri bulunan bu iki yük, temelde rulo biçimde sar lm E, yüzlerce metrekarelik güneE panelinin koni biçimine getirilmiE haliydi. Öylece uzayda sal n p duruyor ve üçüncü f rlatma ile uzaya gönderilecek ana parça ile birleEmeyi bekliyorlard . Ondan sonra hedefe do ru harekete geçebilirlerdi. Uzay çal Emalar na amatörce ilgi duyan geniE bir kalabal k, 95 BURAK TURNA dev Titan5 roketinin f rlat l E n seyretmek üzere birkaç kilometre ilerideki ziyaretçi alan nda toplanm Et . Yirmi bin kadar insan büyük bir dikkatle f rlatmay beklerken, bu çok önemli göreve giden arac n f rlatma an n kaydetmek için video kameralar n ve foto raf makinelerini haz rlamakla meEguldü. Hava parçal bulutluydu, görüEü etkileyen fazla bir engel yok gibiydi. Titan roketi, atmosferin üst tabakas na ç kmak için ilk ad m olan alçak yörüngeye kadar izlenebilecekti. Bu türden uzaya araç gönderme seremonilerine eski ilgi yoktu. Apollo 11, uzaya gönderildi inde 1 milyon insan bu olay izlemiEti ama uzay seyahatleri s radanlaEt ndan beri ayn ilgi kalmam Et . F rlatmay , uzay üssünün idare merkezinden izleyen kalabal k bir mühendis grubu, heyecanla nefeslerini tutmuE, geri say m bekliyordu. Ve s radan insanlar n bu f rlatma ile fazla ilgilenmemesi kesinlikle iElerine geliyordu do rusu. Basit bir uzay araEt rmas olarak tan t lm Et her Eey. Ancak kendilerinin bile bilmedi i baz özellikleri vard görevin ve bu konuda basma konuEmaktan korkuyorlard . Bu korku yüzlerine de yans m Et , sanki f rlatman n gerçekleEmesi ile büyük bir yükten kurtulacaklard . "F rlatma!" Bu komut ile beraber kat yak t tanklar ateElendi ve 42 tonluk kütle, büyük bir h zla gökyüzüne do ru dev bir beyaz duman n içinden itilmeye baEland , iki yan nda kat yak t tanklar bulunan turuncu renkli d E tank, çok özel bir arac taE yordu. New Orleans Michoud'daki üretim tesislerinde iki y l süren denemelerden sonra yeterince güvenli oldu una karar verilen turuncu renkli f rlatma roketi, onu üreten mühendislerin "bebek" ismirt^koydu u ama askeri raporlarda Golgota olarak isimlendirilen dev uzay sondas n n taE nmas nda kullan lmak üzere onay almak için pek çok zorlu testten geçmiE ve önceki f rlatmalarda karE laE lan sorunlardan ar nd r lm Et . En basit parças na kadar bütün düzenek mükemmel olmal yd . Bu görev ikinci kez yap lamazd . Zaman daral yordu, e er Eans bir kez kaçarsa bir daha geri dönüE olmazd .


ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Zaman demek, her Eey demekti. Arac yapan özel bir Eirkete ba l araEt rma grubu, geliEtirme cal Emalan s ras nda NASA Jet Propulsion Labaratory'nin mühendisleri taraf ndan denetlenmiE ve projenin sorumlulu unu NASA taE m Et - Uzay görevi s ras nda bu arac yönlendirecek olan teknisyen grup ise tamamen farkl yd . Golgota kendisini uzaya taE yan roketlerden ayr l p, dahili yönlendirme motorlar n n itiE gücü ile uzayda izleyece i ana yörüngede ilerlemeye baElad ktan sonra, nerede oldu unu JFK'deki mühendislerden ve yöneticilerden kimsenin bilmedi i bir askeri üsten idare edilmeye baElanacakt . Haz rl klar n tüm aEamalar nda bulunan bir Amerikan Uzay Komutanl Dairesi subay , ikinci aEamay yönlendirecek olan askeri üsle sürekli temas halinde kalm Et . @imdi de f rlatma aEamas nda, yerini kimsenin bilmedi i askeri üsle JFK Uzay Merkezi aras ndaki iletiEimi sa lamak için u raE yordu. Yan nda taE d büyük telsizle idare odas ndaki operatörlerin aras nda dolaE yor ve onlar tedirgin eden bir ses tonuyla f rlatma aEamalar n hattm di er ucundakilere bildiriyordu. Saçlar k rlaEm E, ancak hayli atletik görünümlü askerin sürekli olarak idare merkezindeki görevlilerden uzak kalmaya çal Emas herkesin dikkatini çekmiEti. Özel bir ayg t taE yordu yan nda, bir çeEit iletiEim ayg t . Uydu ba lant s içeri ine Eüphe yoktu ama yan ndan geçen görevliler onun sürekli Eifreli konuEmalar yapt n duymuEtu. Bu çok garipti, Eimdiye kadar hiçbir bilimsel uzay çal Emas nda buna benzer bir olay baElar na gelmemiEti. Subay n binbaE oldu unu görebiliyorlard , arada s rada mavi bak Elar n yakalayanlar hemen baElar n çevirmek zorunda kal yorlard ; çünkü subay n gözlerinin içine bakanlar, sanki bunu yapmamalan gerekiyormuE hissine kap lmalar na neden olan bir karE l k al yordu. Arac yapan ve f rlatmay gerçekleEtiren NASA ekibinin yüzünde mutlulu un yan s ra ne yapt n tam bilememenin gerginli i de okunuyordu. Basitçe anlatmak gerekirse, ki bundan daha fazlas n JFK Uzay Üssü idare merkezindeki kimse anlatamazd , Titan5 BURAK TURNA f rlatma roketi dev bir sondaj aletini taE yordu. Bu sondaj aleti, daha önce f rlat lan güneE panelleri ile birleEecek ve dünyan n çok uza nda bir yörüngeye yerleEecekti. GüneE panelleri, uzay sondas na monte edilmiE hale geldikten sonra aç ld nda bir futbol sahas ndan daha büyük olacakt . Paneller, özel olarak geliEtirilmiEti ve güneE E n s radan panellere göre çok daha iyi toplayarak yo unlaEt rma ve daha fazla enerji üretme kapasitesine sahipti. Bu kadar güneE panelinin dev sondaj makinesi için fazla oldu u düEünülmüEtü. GüneE panellerinden sa lanacak olan enerji ile sonda arac inan lmaz bir enerji üretecekti, bu güçte çal Ean bir araçla normalin onda biri zamanda küçük bir petrol kuyusu açmak mümkün olabilirdi. Ancak uzay n milyonlarca kilometre derinli inde bu sondan n bu kadar enerjiyle ne iEe yarayaca n kimse bilmiyordu. Amerika'n n uzayda petrol buldu u ve uzayda petrol araEt rmalar yapt na dair baz komplo teorileri üretilmeye baElanm Et . :dare merkezinde bu sefer alk Elar yoktu, f rlatmay izleyen kalabal k, merakl bak Elarla uçuEun izleyebildikleri k sm n kay t alt na almak için deklanEörlere bas yor, kamera vizörlerinde gerekli ayarlamalar yap yordu. Merkez mühendis grubu görevini yerine getirmiEti. F rlatma roketi 28 mil yükseldikten sonra kat yak t tanklar ndan ayr lacak ve dev uzay sondas Golgota, kendisini yörüngeye ç karacak olan, likit oksijen ve hidrojen kar E m yak t yakarak itme sa layan d E tank n güdümüne girecekti. Bu andan sonras , art k dev uzay sondas n kullanacak üssün sorumlu undayd . Golgota, dünyan n hayli uza ndan geçece i söylenen bir göktaE na inmek ve bu göktaE nda araEt rmalar ^ajpmak üzere tasarlanm E, teknolojik olarak çok da geliEmiE olmayan basit bir araçt . Araç, yaklaE k olarak 110 bin kilogram oldu u tahmin edilen 2011ZSRX isimli göktaE na inecek ve bu göktaE nda sondaj yapt ktan sonra elde etti i verileri dünyaya


yollayacakt . Askeri aç dan bu bilgilerin nas l kullan laca ise herkes aç s ndan tam bir s rd . :nilen göktaE , hayli büyük bir örnekti, uzayda varl n sürdüren ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I s radan gezegenler için tam anlam yla bir giyotindi o. izleme Subay BinbaE , f rlatman n ard ndan üsten ayr lmak üzere haz rland . Üssün otopark nda kimseye görünmeden ve h zl hareketlerle arac haz rlad ve ç k E kap s na sürdü, görevlilere kimli ini gösterdi ve h zla gaza bas p uzaklaEt . Ç k E kap s ndaki koruma görevlileri subay n arkas ndan yüzlerini buruEturarak birbirlerine bakt lar. Bir beton duvar kadar so uk bak Elar n unutmayacaklar na emindiler. Araç üsten ayr l rken üs d E ndaki merakl gözler de onu izliyordu. Birkaç kilometre ötedeki otluk alanda iyice gizlenmiE durumdaki bir dürbün, arac n ç k E n fark etmiE ve onu takibe alm Et . YaklaE k 50 cm boyundaki lensi, dürbünün özel yap m oldu unu ve askeri amaçlarla kullan lmak üzere tasarland n gösteriyordu. Wu, yine Bölüm 18'i EaE rtm E ve kimsenin beklemedi i bir anda ilk baEta son derece önemsiz görünen silindir bir aparat son derece hassas bir dürbüne çevirmiEti. Attila ve Karabey, Wu'nun hemen yanma uzanm Elar ve onun dikkatli gözlerle arabay takip etmesini izliyorlard . Attila ve Karabey birbirlerine bakt lar, sonra da Mandy Wang'a. Mandy onlar n biraz arkas nda uzanm E, etraf gözetliyordu. Çin yap m Type 79 keskin niEanc silah n n 7.62'lik namlusunu lazer hedefleme cihaz ile geliEtirilmiE niEangâh n n do rultusunda ince ayar yapm E ve kendilerine yaklaEabilecek bir düEman ar yordu. Çinlilerin ünlü Rus Dragunov silah n n kopyas tüfekten herhangi bir hedefin kaçmas neredeyse imkâns zd . Mandy Wang, aileden keskin niEanc yd . Dedesinin I. Dünya SavaE 'nda onlarca düEman askeri öldürdü ü söyleniyordu. Karabey, Mandy'ye bak p gülümsedi. Çin k zlar n n çirkin oldu una dair bir inanç oluEmuEtu içinde ama Mandy bütün bu I düEünceleri y k p geçiyordu. Mandy de ona bak p gülümsedi ve silah Karabey'e do rultup niEan al yormuE gibi yapt . Attila da Karabey'in Mandy'ye nas l bakt n fark etmiEti, gülerek kafas na patlatt bir tane, o zaman Mandy ve Karabey kendileriBURAK TURNA ne geldiler. Attila her ne kadar Eaka yap yor olsa da bu yak nlaEma belirtisi hoEuna gitmemiEti. Çok gizli ve ülkeleri için hayati önemde bir görevi yerine getiriyorlard , üstelik nas l ortaya ç kt belli olmayan bir Çinli gizli askeri istihbarat subay ile garip bir Eekilde karE laEmalar n n ard ndan beraber çal Emaya baElam Elard . Attila göbe inin alt nda ezdi i otlar n üzerine yeniden yerleEirken, O uz'un do ru bir karar verip vermedi ini sorgulamaya baElam Et . Nas l olmuEtu da bu Çinli ajanlara bu kadar güvenebilmiElerdi? O uz ve Wu aras nda ola and E bir iletiEim gerçekleEti inin fark ndayd , bunun O uz'un Vietnam'da geçirdi i zamanla bir ilgisi olup olmad n bilmiyordu ama O uz'un verdi i karar n, Türkiye'nin ç karlar için do ru oldu u konusunda Eüpheleri vard . Wu'nun ve ekibinin ortaya ç kmas , ilginç bir Eekilde Bölüm 18'in kimyas n bozmuEtu; Cem hayat n kaybetmiEti, baEka kay plar n da verilme tehlikesini atlatm Elard . Sonra Wu'nun garip teklifi ve bu teklifin O uz taraf ndan kabul edilmesiyle Bölüm 18'in ikiye bölünmesi. Türkiye'nin Avrupa'da yapaca bir operasyon için haz rlanan Bölüm 18, tam da hedefine ulaEmak üzere Münih'e yönlendirilmiEken, VVu'nun araya girmesi ile ikiye bölünmüEtü. Attila, yüzünü VVu'nun yüzüne yaklaEt rd : "Wu, bu araban n bizim için bir önemi var m ?" VVu hiç bakmadan cevap verdi:


"Bu araban n içindeki asker bizim için çok önemli Attila, Amerika'n n uzay çal Emalar nda gizledi i bütün bilgilere sahip ya da o bilgilere ulaEmam z için gereken bütün anahtarlar elinde." "Ona ne yapmay düEünüyoruz?" Takip edece iz. Attila EaE rm Et , birazdan önlerinden geçecek olan ve saatte 120 km h zla yol alan bir arac nas l takip edebilirlerdi? "Hadi Eimdi!" diye ba rd VVu. Ve aya a kalk p deli gibi yola do ru koEmaya baElad . Di erleri de aya a kalk p peEinden koEtular. Onlar otlar n aras ndan ç kt klar nda izledikleri subay n arac kendi hizalar ndan geçip gitmiEti. @imdi hemen bir araç bulup onun ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I peEine düEmeliydiler. Attila'n n Wu ve onun ekibi ile ilgili Eüphelerini güçlendirir biçimde bir dakika sonra gözlem subay n n kulland Cadillac'tan daha h zl bir araç olan Nissan marka bir spor araba belirdi. Wu, Mandy'ye bakt . Mandy çevik bir hareketle yolun ortas na att kendisini, bir Çin kaplan kadar at lgan ve bir geyik kadar k r lgan görünüyordu. Yolun ortas na geldi inde keskin niEanc silah n omzuna as p, belindeki tabancay ç kard . Nissan h zla onlara do ru yaklaEt n yoldakileri önce fark etmedi, yolun tam ortas nda, elindeki tabancay kendisine do rultmuE bekleyen kad n gördü ünde ise çok geç kalm Et . Mandy, yüzündeki ifade hiç de iEmeden Earjörü tamamen arac n ön cam na boEaltt . Ön cam tamamen paramparça olmuEtu. Wu koEarak bedeni delik deEik olmuE haldeki cesedi arabadan ç kartt . Karabey ve At-tila, arac n arkas na geçtiler. Attila biraz zorlanm Et , spor araba oldu u için arka taraf hayli s k E kt . Wu direksiyonun baE na geçerken, Mandy tüfe i bacaklar aras na s k Et rd ve çantas ndan seri bir Çin yap m otomatik tüfek ç kartt , e er seslerini duyan olur da peElerine düEerlerse buna ihtiyaçlar olabilirdi. Karabey ve Attila da M-16 tüfeklerinin Earjörlerini kontrol ettiler. Tabancalar da doluydu, gerekirse çok Eiddetli bir çat Emaya girecek kadar mermiyi çelik yeleklerinin üzerine giydikleri mermi yele ine doldurmuElard . Wu'nun hayli riskli bir Eekilde operasyonu yürütmesi Attila'n n dikkatinden kaçmam Et ama Karabey'in bu durumun fark nda oldu undan emin de ildi. E er ona bu Eekilde bir uyar yaparsa k zmas ndan korkuyordu, nihayet Attila da en az kendisi kadar bu iEin içinde bir asker de il miydi? Nissan gittikçe h zlan rken, uzaktan izledikleri Cadillac, görüE alan na girmiEti. Normal olarak fazla yaklaEmadan izlemeleri gerekirdi ama Wu h z n kesmiyordu. Attila, VVu'nun omzuna vurdu. "Hey, baEka araç yok. E er adama çok yaklaE rsak bizi fark edebilir. Üstelik cam m z yok." "Merak etme Attila, Karabey gibi rahat davransana." Wu'nun 101 BURAK TURNA sözleri so uk duE etkisi yaratm Et Attila'da, Karabey söylenenin ne anlama geldi ini anlamam E gibiydi ama Attila anlam Et , Wu onun fazla konuEmas n istemiyordu. Attila hiç hoElanmam Et bundan ancak Eimdilik ses ç karmas n gerektiren bir durum yoktu. O uz ve Tu rul yanlar ndan ayr l p Almanya'ya yola ç kt klar ndan beri Wu'nun hareketleri belirgin Eekilde de iEmiEti. :çinde bulunduklar Nissan, h z n gittikçe art r rken, Cadillac da h zlanmaya baElam Et . Bu, izledikleri Amerikan Uzay Komutanl nda görevli subay n durumu fark etti inin bir iEareti olmal yd . Wu, yola kilitlenmiEti, terlemeye baElad görülüyordu. Mandy Wang, s k ca kavrad Çin piyade tüfe i Type 86'nm dipçi ini arac n taban na vuruyordu, çok sinirliydiler. Attila onlar n neden bu kadar sinirli oldu unu anlamam Et . Görevin baE ndan beri belki de en rahat anlar n yaE yor olmal yd lar. Biraz sonra Attila emin olmuEtu; Wu adama gittikçe yaklaE yordu ve bu, asl nda onu takip etmeyi de il, öldürmeyi, belki de kaç rmay planlad n gösteriyor olmal yd . Attila'n n bir


Eey söylemesine f rsat vermeden Wu, arac gazlad . Bir dakika sonra Amerikal subay n arac n n hemen yanma ulaEm Elard , adam dönüp onlara bakt nda yüzündeki ifade de iEti birden. Az önce tak nd so uk ve karizmatik ifade, yerini tam anlam yla ölüm korkusunun gölgesine ve pani ine b rakm Et . Büyük ihtimalle Mandy'nin elinde tuttu u 7,62 mm tüfe in namlusunu görmüE olmal yd . Mandy bunu bilerek yapm Et . Amerikal subay gaza bas p h zland ama bu, Nissan'm onu yakalamas na engel olamayacakt . Mandy tüfe in namlusunu pencereden d Ear ç kartt . Wu gaza bir kez daha yüklendi ve tekrar Cadillac ile ayni hizaya geldiler. Bu sefer durum kritikti, Mandy silah Cadillac'm lasti ine do rulttu ve darbeli bir at E gerçekleEtirdi. Arac n lastikleri Eiddetle patlad , otomobil savrulurken Amerikal subay, direksiyona hakim olmaya çal E yordu ama bunu baEaramad ve yolun d E na savrulan araç sert biçimde dönerek durdu. Wu da frenlere olanca gücüyle as lm Et . Hemen araçtan inip 102 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Amerikal subay n yanma koEtular. Adam, kafas n cama ya da baEka bir yere vurmuE olmal yd . Arabas n siper alm Et , elindeki silah görebiliyorlard , hiçbir Eans bulunmuyordu. Attila arac n d E taraf ndan dolanarak arkas na geçti ve koEarak otomobilin yan kap s na bast , tavan ndan aEarak subay n tam üzerine düEtü. Neye u rad n EaE rm Et Amerikal subay, silah elinden düEerken ateE ald ama kimse yaralanmad . Amerikal subay aya a kalk p dövüE pozisyonuna girdi, yüzünde kan izleri vard , otomobilinden duman ç k yordu hâlâ. Attila, adama yaklaEt , M-16's n ona do ru çevirdi. Gözlerindeki kararl l k Amerikal subay n dizlerini titretmiEti. Gri saçl BinbaE yavaEça ellerini indirdi ve diz çöktü. Karabey de Attila'n n yan nda bitmiEti aniden, hemen subay n yan na gidip ellerini arkadan ba lad . Aya a kald r p kendi araçlar na do ru sürükledi. Wu ve Mandy yakalad klar adama bak p araca atlad lar. Nissan' n arkas , yeni misafirle daha da s k Em Et . Yapacak fazla bir Eeyler yoktu. "@imdi nereye gidiyoruz?" diye sordu Karabey. Wu cevap vermeden Mandy at ld : "Biraz bekle Karabey, çok güzel ve güvenli bir eve gidiyoruz." Mandy'nin gözleri parl yordu. Wu da yan ndaki askerine bak p kafas n çevirdi. Mandy'ye bakarken hiçbir mimi i ne düEündü ü hakk nda fikir vermiyordu. Karabey, yan nda duran Amerikal subaya bakt . Adam korkmuE görünüyordu, ne yapaca n bilemedi ine dair bir his oluEtu içinde, zor durumda oldu unu düEünüyor olmal , diye iç geçirdi. Bir süre sonra geniE caddelerin kenar nda s ralanan evlerin oluEturdu u mahallelerden geçtiler, ortal k kalabal klaEmaya baEl yordu. Pekâlâ bir polis otosu ile karE laEabilirlerdi, bu her Eeyi berbat ederdi Eüphesiz ama hiçbir Eey VVu'nun umurunda de ilmiE gibiydi. Camlar patlam E ve hasar görmüE, içi garip biçimde giyinmiE silahl adamlarla dolu bir spor araban n dikkat çekmedi ini düEünmesi ya da bu riski al yor olmas garipti. Wu arac geniE bahçeli bir evin önüne geldiklerinde yavaElatt BURAK TURNA ve sert bir manevra ile evin arkas ndaki park yerine girdi. Burada durdular, etraftaki çitler nedeniyle görülmelerine imkân yoktu. Wu ve Mandy h zla arabadan indiler. Attila ve Karabey de Amerikal subay sürükleyerek yanlar na ald lar. Adam bitkin haldeydi ve kesinlikle konuEmuyordu. Elinde hâlâ çantas vard , uzay üssündeyken sürekli bir yerlerle konuEtu u iletiEim çantas . Wu bir tekme ile evin arka kap s n açt . :çeri girdiklerinde hemen evin içinde h zl bir araEt rma ile güvende olduklar n teyit ettiler. Amerikal subay bir sandalyeye oturtan Wu profesyonel hareketlerle adam ba lad . Duvar kenar ndaki ayakl lambay getirip yan na koydu.


Hava kararmaya baElam Et , birazdan yakalad klar subay için sorgulama saatinin baElayaca aç kt . :ki taraf da buna haz rlan yordu. Attila içeri oday kontrol ettikten sonra lavaboya gitti, geldi inde Karabey ve Mandy'nin pencere kenar nda çok yak nlaEm E olduklar n gördü. Karabey'in O uz gittikten sonra bir hayli de iEik davranmaya baElad n hissediyordu, nedense içinde derin bir yaln zl k duygusu belirmiEti. Karabey ve Mandy Wang, Attila'n n geldi ini görünce konuEmay kesip mutfa a yöneldiler. "Mandy, Çin yeme i piEirecek Attila, hadi bakal m iyisin... Harika yapaca ndan eminim" dedi Karabey, k z n peEinden mutfa a giderken. Attila silah n duvar dibine yaslay p üzerindeki a rl klar yanma koyarken onlara bakt , gülümsedi: "Eminim çok güzel piEirecektir" dedi. Ses tonunda hissettirmeye çal Et imaya Karabey'in en ufak tepki vermemesi çok garipti, bu aç dan çok anlay El oldu unu düEünürlerdi. Karabey'in Çinli bir k zdan hoElan p da görevini bu kadar kolay savsaklar hareketler yapmas çok ilginçti, o iyi bir askerdi. Attila tarihi hat rlad , Çin devletinin Türk boylar n n sald r lar ndan kurtulmak için prensesleri kullan p durdu unu hat rlay p güldü kendi kendine, tarih tekerrürden mi ibaretti? Ama VVu'nun ekibi ile onlara yard m etmek için çal E yorlard , neden kendilerine karE böyle bir çabaya giriEsinlerdi ki? Garip Eeyler oluyordu. ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I, AkEam oldu unda Karabey ve Mandy'nin yapt yeme i yediler, Karabey Çin yeme i yapmay bile ö renmiEti. Attila'nm iEtahs z olmas , Karabey'in dikkatini çekti. Ama bunun normal oldu unu, Bölüm 18'in ikiye bölünmesinin getirdi i bir s k nt olabilece ini düEündü. Karabey, yan nda oturan Mandy'ye bakt . Bu k zda garip bir Eeyler vard , ölümcül bir mele in savaEç l ile zehirli s cakl n duyumsayabiliyordu. Daha önce hissetmedi i bir duyguydu bu. :çinde bir çat Ema baElatm Et ona karE duygular . Bu kadar önemli ve gizli bir görevde akl na getirmemesi gereken Eeyler düEünüyordu Karabey. Belki de bu sefer içimden gelen duygulara hay r dememeliyim, görevimi yerine getirip her Eey yoluna girdikten sonra onunla mutlu bir hayat geçirebilirim, diye düEünüyordu. Bir an geliyor ve Mandy ile dünyaya getirecekleri çocu un ne kadar üstün özelliklere sahip olaca n hayal ediyordu. Onun hem gerçek bir savaEç hem de üstün zekal bir insan olaca n düElüyordu. Böyle bir insan n hayata gelmesine katk da bulunmak mükemmel olmaz m yd ? "Karabey çok dalg n görünüyor" dedi VVu, yüzünde her zamanki pis s r t Ela. Attila, bundan hoElanmam Et ; Karabey'in, kendi tak m arkadaE n n zay fl n fark etmesi hoEuna gitmemiEti. Art k emindi, bu adamda benim hoEuma gitmeyen bir Eeyler var, diye düEündü. Onlar yemek yerken Wu yavaEça Amerikal subay sorgulamaya baElam Et . Hiç de ilk gördüklerindeki karizmatik adam de ildi. Sorgulanmaya pek haz r durmuyordu, sanki söylenmesi istenen her Eeyi bir ç rp da söyleyecekmiE gibi bir hali vard . Ad n n Brian Randall oldu unu ö rendiler. Wu gayet sakince, a z nda lokmalar çi nerken sorular n s ral yordu ve bunlar n hiçbirisi gizli konular olmad için adam cevap veriyordu. Tabii, cevaplar verirken çok istekli de ildi ama oyunun kurallar m biliyordu. Bu nedenle sorgulay c lar n mümkün oldu unca k zd rmamak niyetindeydi. "Say n Randall, Eimdi sizden ö renmek istedi imiz baz Eeyler var. îlk olarak Eu çantadaki aletin ne iEe yarad n anlat r m s n z?" 105 BURAK TURNA Adam yan nda duran siyah kutuya bakt . "Bu gayet aç k, bir iletiEim kutusu. Özel askeri kodlar vas tas yla üssümüzle iletiEim kurmam za yard mc oluyor. Cevab n bildi inize eminim, çünkü sizde de ona çok benzer bir ayg t var."


Adam n bak Elar , kap n n giriEinde y l duran Wu'nun eEyalar n gösterdi. Gerçekten de O uz'un da Türkiye ile ba lant kurmak için kulland iletiEim aletlerinin bulundu u çanta, Brian Randall' n kulland çantaya çok benziyordu. "Brian, bir anlaEma yapal m ve Eunu kabul edelim, burada sorgulay c benim. Bu senin hayat n n devam edip etmemesine benim karar verece im anlam na da geliyor" dedi Wu, biraz sinirlenmiEti. Bunun do al olup olmad n kimse anlayamazd . Taba n-daki yeme e çatal bat rmas biraz sert olmuEtu, bu bir kan t oluEturabilirdi belki. Ya da oluEturmazd , buna kim karar verecekti ki? "Bana bak seni pis Çinli, burada durmuE beni tehdit ederek hayat n kolaylaEt raca m m zannediyorsun? E er böyle düEünüyorsan, koca kafal ama k sa boylu bir geri zekal olmal s n!" diye ba rd Brian Randall. @imdi o da sinirlenmiEti, bo az ndaki damarlar EiEmiEti ve Randall ba l oldu u sandalyede ileriye do ru gitmeye çal E yordu. Attila ve Karabey EaEk nl kla birbirlerine bakt lar. Adam yoksa sert kaya m yd ? Bu kadar cesur olmas n n sebebini anlamak güçtü. Wu hiç cevap vermeden a z ndaki lokmay bitirdi, aya a kalkt , Mandy'nin yan na gitti, ona elini uzatt . Mandy cebinden ç kartt bir metal parças n ona verdi. Wu, yavaEça adama yaklaEt ve olanca gücüyle elindeki küçük metal parçay gözüne saplad . Korkunç bir ç l k evin içini kaplad . Attila ve Karabey yerlerinden z plam Elard , hemen masadan kalk p pencerenin yan na gittiler. Sesi birileri duymuE olabilirdi. "Meraklanmay n, camlar ses geçirmez" dedi VVu. Brian' n baE ucuna geldiler. IE yakm Elard . Tam anlam yla bir sorgu odas görünümdeydi ev. Brian Randall ac içinde k vran yordu, gözünden akan kan bütün göz bölgesini kaplam Et . 106 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I "Bana bak, geçmiEi olmayan Amerikal köpek! Bunu bir daha yapar ve benim otoritemi sarsmaya çal E rsan, bu sonun olur ve ölürsün. Bunun için sana asla ac mayaca m." Amerikal subay baE n sallad ama kanl gözlerinden yaE da gelmeye baElam Et . VVu'nun ac mas z yüzü kendisini göstermiEti. Attila bunu görmeyi bekliyordu, adam tam anlam yla profesyonel bir ajan ve insani duygular n ald rm E bir savaEç yd . O Amerikal subay sorgularken Attila da kendilerini ona karE korumak zorunda olduklar n hissediyordu, en çok da Karabey'i, çünkü o pek çok Eeyin fark nda de il gibiydi. Bu garip adam n iEine neden yard m etmek zorunda olduklar n anlamaya çal E yordu, tam anlam yla yanl E bir karar m yd yoksa? O uz'a ulaEma Eanslar neredeyse yok gibiydi, Eu anda kim bilir nerelerdeydiler? Büyük ihtimalle, onlar n yerine geçecek ve Almanya'ya gitmelerinde kendilerine örtme görevi yapacak iki kiEi ar yorlard . "Brian Randall, Eimdi bana o Allah' n belas uzay üssünde ne haltlar kar Et rd n z anlatacaks n." Wu sözlerini tamamlad nda Brian gülmeye baElad . Histeri halinde gülüyordu. "Bunu söyleyemeyece imi biliyorsun. Bir Eeyler anlatsam bile sana ne kadar do ru söyleyebilirim ki! Sence bende hiç 18. maddeyi çi neyecek göz var m ?" Wu adam n yüzüne nefretle bak yordu. Kendisini çok zorlayaca n düEünmeye baElam Et . E er böyle giderse ald klar yüksek risk karE l nda elleri boE dönmüE say lacaklard . Onu konuEturmal yd . "Wu, 18. madde nedir?" Karabey'in kafas kar Em Et , Bölüm 18 ile isim benzerli i olmas hemen akl na garip olas l klar gelmesine neden olmuEtu. Yoksa bu olay n Bölüm 18 ile bir ba lant s m vard ? "Amerikan anayasas n n 18. maddesi, 793'üncü bölüm (b) bendine göre, Ulusal Savunma Bilgileri'nin Amerika BirleEik Devletleri'ne zarar vermek ya da yabanc bir ülkenin ç karlar na hizmet et-


107 BURAK TURNA mek amac yla izinsiz kopya edilmesini konu eden cezaland r c bir maddedir." Çinli, anayasa maddesini o kadar h zl tekrarlam Et ki hem Brian Randall hem de Attila ve Karabey EaE rd . Ancak Mandy'nin hiçbir tepki vermedi i görülüyordu. Profesyonel ajan, o anki durumu hemen geçiEtirmek ister gibi Brian' n surat na olanca gücüyle bir tokat patlatt . Bu tokat Brian Randall' etkilememiEti bile. O hâlâ az önce kendisini sorgulayan grubun aras ndaki EaEk nl k hissine tak lm Et . VVu'nun davran E di erlerini EaE rtm Et . Demek ki aralar nda do al olmayan bir ba vard . Randall' n bu konudaki dikkati VVu'nun gözünden kaçmam Et . Zeki domuz, diye geçirdi içinden. "Wu, bunlar bilmen asl nda do al ama sanki bu sözleri daha önce pek çok kere tekrarlam Es n gibi ezbere söyledin" dedi Attila. Gerçekten endiEeleniyordu, VVu'nun yapmaya çal Et Eeye inanc n tamamen yitirmeye baElam Et . Kendisini yanl E bir yerdeymiE gibi hissediyordu. Karabey'e bakt , ondan bir elektrik alam yordu. O burada olmak istiyordu ve bu iste inin alg s n Eekillendirmesine izin veriyordu. "Attila, bunu sormana gerçekten gerek yok. Ben Amerikan topraklar üzerinde gizli görevde bulunan bir ajan m. Bunlar biliyor olmam yad rgayamazsm." "Hay r, ben bilgini yad rgamad m, sadece o sözleri tekrarlarken... Sanki daha önce defalarca söylemiE gibiydin." Wu hastal kl bir bak E att Attila'ya. Kap n n yan na gitti önce, çantas ndan silah n ald . Ortam garip bir Eekilde gerilmiEti. Attila az önce silah n koydu u yere bakt . Tüfe i orada duruyordu ama Eu anda VVu'nun elinde bir tabanca vard ve avantaj ondayd . :Elerin bu noktaya gelebilece ine inanmam Et hiç ama dürtüleri tehlikeli bir yerde olduklar n söylüyordu sürekli. Karabey'den umudunu yitirdi i için ona bakmadan kendi baE na neler yapabilece ini hesaplamaya baElad . 108 KÜRESEL SAVA@ DÖNEM: Gecenin iki buçu uydu. Telefon ac ac çalarken evde tam anlam yla derin bir uykunun getirdi i ölüm sessizli i hakimdi. John Dewark, uykusunun en derin yerlerinde garip rüyalarla çalkalan yordu. Garip bir solucan, sürekli vücudunu yerken, az ötesinde oturmuE duran bir soytar kendisine gülüyordu. Telefon sesi rüyaya dahil olmuEtu, John Dewark için telefon sesi rüyan n devam gibiydi. Bu nedenle uyanam yordu ama az sonra ses kesilmeyince gerçek hayat kendisini dikte etti ve ani bir s çrama ile uykusundan uyand . "Kahretsin!" diyerek telefona uzand . Ahizeyi bulmaya çal E rken yere düEürdü. Yata n hemen yan ndaki gece lambas n yak p ahizeyi yerden ald . Kendine gelmesi gerekiyordu, önemli bir telefon olmal yd bu. "Alo, John Dewark konuEuyor..." "Hey John. Tanr m neler oluyor?" "Kimsiniz?" John Dewark hâlâ uyanamam Et ; belli ki arayan, onun kendisini tan d m ya da tan mas gerekti ini düEünüyordu. "Ben Richard, Richard Ely." Amerika BirleEik Devletleri D EiEleri Bakan John Devvark, bu saatte Berlin Büyükelçisi Richard Ely taraf ndan uyand r lmas için mutlaka önemli bir neden olmas gerekti ini biliyordu. Arada geçen 109 BIRAK TURNA


birkaç saniyelik süre içerisinde, pek çok aranma nedeni geldi akl na. Hükümet istifas , büyük bir terör olay ya da ekonomik kriz. Hepsi de olabilirdi. Oysa ald cevap, neredeyse kalbine inmesine sebep olacakt . "John, Tanr m, san r m dünya savaE patlak verdi." Bir süre sessizlik oldu telefonda. D EiEleri Bakan , hiç hareket etmeden kelimeleri alg lamaya ve hayal dünyas n bu duydu u kelimeye göre ayarlamaya çal Et . Uzun zamand r bu olas l a karE haz rd lar, hatta garip bir biçimde Amerikan diplomasisinin bu gerçe e kendini adapte etmesi için John Devvark'a yo un bir bask vard . Parlamentoda ve kulislerde bu konuda yap lan pazarl klar n ve güç mücadelelerinin d E nda kalmas na imkân yoktu. Ancak bazen beklenen oldu unda insan beklenmeyen tepkiler verebiliyordu. "Sen ne diyorsun, neden bahsediyorsun?" "Avrupa kar Et . Sizin kahrolas diplomatlar n z uyuyor mu? Çin, Tayvan'a karE Eiddetli bir sald r ya geçti. SavaE baElayal henüz dakikalar oluyor, inanam yorum John... inanam yorum..." "Richard, sakin ol... Peki bu lanet olas haberleri neden baEkalar de il de Berlin Büyükelçisi vermek zorunda..." Bakan çoktan aya a kalkm Et , giyinmek için sarsak hareketlerde bulunuyordu. Yan nda uyumakta olan kar s Emily Dewark da uyanm E, söylenenleri anlamadan boE boE kocas na bak yordu. "Buna asla inanmayacaks n John." John Dewark, Büyükelçi Richard Ely'nin ses tonundan az sonra son derece garip bir Eey duyaca n anlam Et . Kendisini en inan lmaz haberleri almaya ayarlad . "Avrupa'da Türklere karE kristal gece sald r s baElad . Yüzlerce Türk'ün öldürüldü ü ya da kaç r ld haberleri geliyor." "Tanr m!" diye ba rd John Devrark. OlmuEtu iEte, beklenen olmuEtu, dünya küresel çat Ema e risine ulaEm Et tekrar. "Ama esas haber bu de il..." "Richard, ne demek istiyorsun esas haber bu de il diyerek?" Hâlâ son cümleye tak l p kalm Et . 110 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I "John, Avrupa büyük bir kaosun eEi inde. Naziler bütün Avrupa'da aE r sa ile birlikte hareket geçtiler. Durum çok ciddi, seçilmiE hükümetler düEmek üzere. Yüz binlerce insan Almanya, Fransa ve Avusturya'da parlamentolara ak n etti... Hükümetler sabaha ç kmayabilir. Fransa'daki bir mitingde insanlar n ve polislerin üzerine ateE aç ld . Onlarca ölü ye yaral var." Richard'm söyledikleri korkunçtu. Bakan ne diyece ini bilmeden giyinmeye çal E yor ve bu telefon konuEmas sonras nda BaE-kan' aray p ne söyleyece ini planl yordu. Bir yandan da Emily'nin surat ndaki aptal ifadeyi inceliyordu. Kad n gerçekten de konuEmalar ndan bir Eey anlam yordu. @ok geçiliyor olabilirdi. Beklenen bir Eeydi bu da, Avrupa'n n Amerika'ya rakip bir güç olarak ç kmamas için, gizli Amerikan sermayesinin bir k sm n n Avrupa'daki aE r sa ak mlar destekleme amac yla ak t ld n , resmi olarak olmasa da gayri resmi kanallarla biliyordu John Dewark. Ancak bu duyduklar yine de abart l yd . :Ein, sokak çat Emalar na ve Türklere sald r biçimine dönüEmesi, ipin ucunun biraz kaç r ld n n göstergesiydi. Ancak bir Eekilde düzeltilebilirdi bu durum: Amerika'n n bask s ve deste i ile hükümetler zor durumdan kurtar labilir ve Avrupa Birli i, daha küçük bir yap haline getirilebilirdi. Ama çok zordu, Avrupa Birli i son y llarda iyiden iyiye sars lmaya baElam E ve çökmek üzere olan bir düzendi. Birli in sonu gelmek üzereydi ve bu çat Emalar da bunun kan t yd . @iddetli bir savaE, her Eeyi yeniden düzenlemek üzere baElayacakt . Bunlar Bakan'm birkaç saniyede düEündü ü Eeylerdi. Tabii daha her Eeyi duymam Et . "John... Tanr m, buna asla inanamayacaks n!"


"Kahretsin Richard, çabuk söyle, geveleme laflar a z nda." "Avrupa hükümetlerinden Türkiye'ye gizli mesaj gitmiE... 'Bu sald r lar ve gösterileri durduramay z' diye. 'Halk n z koruyamay z' demiEler John, 'Biz kendimizi bile koruyam yoruz' demiEler." "Peki bu ne demek oluyor Richard?" "John... Türkler çok sinirli... 'Biz söylemiEtik, e er Türkiye'yi 111 BURAK TURNA Avrupa Birli i'ne almazsan z, anti-Türk hareketi desteklerseniz, olacaklar engelleyemezseniz demiEtik' diyorlar." "Bunda hakl lar, Avrupal lar asla Türklere aç k yüreklilikle yaklaEmad . AE r sa n güçlenmesine bizzat destek verdiler." Bu s rada John Dewark' n telefonlar çalmaya devam ediyordu. Ayn anda üç telefon hatt ndan görüEme talebi vard . Gece, De-wark için çoktan bitmiEti, bir daha ne zaman rahat bir uyku uyuyaca n bilemezdi. "Türkler bir Eey yapmay düEünüyorlar m Richard?" "Bunu kimse bilemez, mutlaka bir Eeyler yapacaklard r, istersen Ankara Büyükelçisi'ne sor, az önce onunla konuEtum, bir Eeyler geveleyip duruyordu. Ruslarla çok s k f k lar ve Avrupa'ya Rus sald r s kap da... Türkler Ruslarla beraber Avrupa'ya ve bize karE cephe alabilir." "Onlar n ne yapmak isteyebilece ini ö renmeye çal E. Ben EU-COM komutan ile konuEaca m, Avrupa'daki Amerikan üslerinin güvenli im art rmalar n isteyece im. Hatta kal dostum..." Di er hatta geçti, karE uçta D EiEleri Bakan Yard mc s Jote Case vard : "Efendim, acilen BaEkan'la toplant yap lmas gerekiyor. Bütün dünyada çok ciddi bir askeri hareketlilik baElad . Taraflar karmaE k bir Eekilde hedeflerine ilerliyor. Çin ile Tayvan Bo az 'nda Eiddetli bir çat Emaya girdik. Bu arada buna inanamayacaks n z ama Rus ordusunun kuzeybat askeri bölgesindeki kuvvetleri çok h zl bir harekete giriEtiler. Uydu görüntülerinden en az 4 tümenin hareketlendi ine ve Balt k ülkelerine do ru ileri uç harekât na baElad na dair raporlar geliyor. Avrupa hükümetleri ise Eu anda bu tehditle baEa ç kabilecek durumda de il." "Rusya da harekete geçti demek, buna inanam yorum. Bu adamlar n normalde bir ayl k bir süreye ihtiyaçlar var ilerlemek için. Nas l oldu da bu kadar sessiz bir haz rl k yapabildiler." "San r m biz Çin'e fazla odakland k." "John, hatta kal..." 112 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Di er bir hatta Savunma Bakan Yard mc s Andrew ar yordu: "Bay Dewark, acilen Ulusal Güvenlik toplaml s yapmam z gerekiyor. Bu sefer dünya savaE h zl geliEecek san r m. Tayvan Bo az 'nda donanmam z Çin donanmas ile çarp E yor. Tayvan Kuvvetleri direniyor ancak Çin büyük bir kuvvetle sald r yor. Amfibi güçleri Bo az' geçmeye çal E yor. Birkaç askeri taE ma arac n vurmuE. Her Eey çok h zl geliEiyor. Bu arada dünya çap ndaki askeri üslerimize karE özel kuvvet plan yap ld na dair bilgiler geldi bir dakika önce. Ancak durumu ne oldu unu tam anlam E de iliz." "Andrew, anlaE ld , iEler sarpa sar yor. Hemen BaEkan arayaca m. Kimseye haber vermeden hatlar kapad Dewark, telaEla bir dü meye bast ve karE s na ç kan sekreterine, bana BaEkan' ba la dedi. Bir dakika sonra BaEkan telefondayd . Önce Kaliforniya Valisi olan, de iEen yasa sayesinde BaEkan olan Arnold Swanzenegger, yata ndan do rulmuE, art k yavaE yavaE sarkmaya baElayan kaslar n geriyordu. Beyaz Saray' n II. Ronald Reagan' sinemada kazand Eöhret ve dönemin ruhuna uygun gözlemleri ona Beyaz Saray yolunu açm Et . Bir


Nazi subay n n o lu olarak her zaman diktatör olmak istedi ini söylemiEti ve bunu gerçekleEtirmek için bir Eans do sun diye dua ediyordu. Ayr ca bu Eans yaratmak için kendisinin de pek çok yolu denedi i biliniyordu. Vali olmadan önce dünya finans piyasalar n yöneten insanlarla çektirdi i foto raflar baz Eeylerin habercisiydi asl nda. "BaEkan, özür dilerim, bu saatte rahats m ettim." Dewark endiEesini gizlemeye çal E yordu. "Umar m bunun için iyi bir nedenin vard r." Arnold' n sesi uykuluydu, çok fazla çal Emasa da uykulu bir tonda konuEuyordu genede. Ancak sinirlendi i zaman vücut çal Emaktan aE r geniElem1E damarlar kendisini gösteriyor ve karE s ndakini korku- tuyordu: "Üçüncü Dünya SavaE 'n n ç kt n söylesem, bu yeterince iyi bir neden mi?" 113 BURAK TURNA KarE taraftan gelen ses kesildi. @iddetli bir öksürük duyuldu. "Neler oldu unu k saca anlat r m s n Dewark?" BaEkan hafifçe heyecanland n belli etmemeye çal Et . "Tabii. Az önce Çin ordusu Tayvan'a karE sald r ya geçti, Tayvan Bo az 'nda ilerleyen amfibi güçlerle çat Emaya girdik. Ve Rus ordusu Balt k s n rlar n geçerek h zla ilerlemeye baElad . Üstelik Avrupa'da Türklere ve di er yabanc lara karE yo un sald r yap l yor. Türkiye'nin nas l cevap verece ini bilmiyoruz. Ancak Rus hareketi geniElerse Türk ordusunun Avrupa'ya yürüme ihtimali ortaya ç kabilir. Ya da k s tl bir askeri harekât." Sessizlik oldu yine. Dewark, BaEkan' n düEünüp düEünmedi inden emin de ildi. "Tanr m, bana bütün bunlar n ayn gün baElad n m söylüyorsun?" "Say n BaEkan, çok garip biliyorum ancak Alman rkç lar n sald r lar toplu katliama dönüEmek üzereyken, Balt klarda Ruslara karE giriEilen sald r lara bir cevap olarak bu harekât baElad . Tahminim o ki Ruslar, bu olaylar önceden haber ald lar ve haz rland lar. Çin'in de bundan haberdar olmamas neredeyse imkâns z. Nazi sald r lar n kendilerine bir baElang ç iEareti olarak belirlediler ve koordineli biçimde harekete geçtiler... Do u'nun gazab çok Eiddetli baElad Arnold..." "Bu durum gerçekten kötü." Kötü mü, Tanr m bu nas l bir BaEkan? "Hemen toplant yapmal y z. SavaEtay z. Acilen televizyonlardan halka hitap etmek gerek ve daha bir sürü v r z v r... Her türlü ihtimale karE Montana'daki Malmstrom Hava Kuvvetleri üssünde bulunan nükleer silahlar haz rlans n." BaEkan, yaklaE k iki yüz nükleer silah n bulundu u üste kapaklar n aç lmas n istemek için acele etmedi. Bunu yapmas kolayd , k sa bir süre içerisinde o üsten bütün dünyaya nükleer silah yollayabilirlerdi. "Peki, hemen haz rl klar yap n." 114 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Telefon kapand ... John Devvark yata n üzerinde uzun süre kald . Dakikalarca... Emüy de baE nda bekliyordu. "Neler oluyor John?" Emily, dizlerinin üzerine kalkm E ve John Dewark' n omzuna koymuEtu baE n ... "Emily, çok Eiddetli bir dünya savaE ç kt ... Dünya çok ac çekecek... Ve bunu nas l temizleyebilece imi de bilmiyorum..." "Oh John!" diye inledi Emily Dewark. GözyaElar sessizce yanaklar ndan süzülmeye baElad . Saf bir kad nd , a lamakl ses tonunda da bu safl yaE yordu. "Seni EaE rtan bir Eey söyledi Richard..." "Evet Emily, Naziler Türkleri yok etme operasyonunu baElatm Elar.. . Yüzlerce insan öldürmüEler... Neler oldu unu hayal


edebiliyorum, o adamlar n ne kadar ac mas z oldu unu biliyorum... Sadece Türklere de il, Almanlara da ayn Eeyi yapt klar ndan eminim. .. BaEkan telefon konuEmas n n etkilerini yaEamaya ahizeyi kapatt ktan dakikalar sonra baElad . Hayalinde dünyan n yeni resmi Eekilleniyordu. Büyük bir savaE geliyordu... Silahlar n ya mur gibi ya d bir dünya... Bütün bunlar n neden kaynakland n bilmese de bu saçmal klar n sürekli oldu unu fark edebiliyordu. YavaE hareketlerle kalk p giyinmeye baElad . BaE na a r lar saplan yordu günlerdir. Demek o gün yaklaEt için, diye düEündü. Buna karE gelmek istemiEti ama karE gelemeyece i güçlerin etkisinde kald n biliyordu. Pencereden d Ear bakt , gökyüzü siyaht ama havan n kapal oldu unu görebiliyordu. Uzakta y ld r mlar vard , ya mur çiselemeye baElam Et . Giyindikten sonra telefonun baE na gitti. Numaralar çevirdi. "Alo, ben Arnie. Söyledi iniz oldu. SavaE ç kt ." "Buna inanmad n bir an oldu mu Arnie?" "Hay r. Her an inand m." "Öyleyse bize inanmaya devam et. Karanl ktan kork. Karanl k 115 BURAK TURNA güçler her yerde. :yilik, gerçekten de zavall bir kavram, ona asla inanmad n, de il mi?" BaEkan baE n ellerinin aras na ald . Onunla ne zaman konuEsa baE ç lg nca a r maya baEl yordu: "Bu savaE kazanacak m y z?" "Sana söyledim Arnie, karanl n güçleri seninle olacak. Yüzy llard r biz bu hedefin peEinde koEuyoruz. Gücümüzü pek çoklar na verdik ama baEar l olamad lar. O gücü iyi kullanmaya bak, çünkü karanl n büyüsü kendisine gerçekten inanmayana ters teper. Onu kullanamazs n, ancak o seni kullan r ve sana güç verir." "Gücü istiyorum, gücü istiyorum. Bu nedenle böylesine bir vücuda sahip oldum." "Öyleyse onu kullanmal s n, güç kendisini kullanmayanlar sevmez, korkaklar sevmez. Güce, ancak onu kulland kça hakim olabilirsin, yoksa o sana hakim olacak." "Göreceksiniz, onu kullanaca m." "Bize ba l olanlara emirlerimizi verdik. Bütün dünya finans sisteminin çökertilmesi için gerekenler yap lacak. Kimse fark na varmadan bütün varl klar n uçtu unu göreceksin. Dünyan n karanl k ve karamsar bir yer olmas gerekiyor. Her Eey ne kadar da kolay! Ha ha ha! Basit bir terörist eylem, sonra bir iki iEgal operasyonu, bir iki Avrupa ülkesinde kamuoyuna psikolojik operasyon yap ve sonra koca sistem çökmeye haz r hale gelsin. SavaE baElatmak çok kolay ve çok kârl bir iE. En güzeli, iki tarafl savaEt r, her ikisi ile de çal E rs n. :Ete bu kadar basit." "DüEmanlar ma ac mas zca sald raca m." "Biliyoruz. Bu arada Hintli bir adam rüyalar nda, olacaklar gördü; engellemeye çal E yor ama baEaramayacak. Ancak onda çok önemli bir Eey var, bir tablette yaz l olan bir Eiir. E er sana o Eiiri okursa sonun olur. S rr n aç a ç kmas ndan hoElanmaz güç; o Eiir, s rr n aç a ç kt n n kan t ve e er sen onu kulaklar nla duyarsan güç seni de yok edecek, onu da ve önüne gelen her Eeyi." "Çin'i yok edece im..." ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I "Güzel, çünkü orada yaEayan rakiplerimizin de yok olmas n istiyoruz. Falun Gong'un yok olmas n istiyorum. Onlar Do u'nun Eeytan n n temsilcileri... Bat 'n n Eeytan onlar n yok olmas n istiyor. Çünkü onlar dünyan n devam etmesinden yanalar, biz ise art k dünyan n sonunun gelmesi gerekti ini düEünüyoruz, ne Avrupa ne de Asya umurumda... Avrupa'da


yaEam E bilge atalar m z yok eden barbar uygarl klar n sonu gelmeli... Ve sen de bu büyük amaç için Güç taraf ndan seçildin." Odan n içinde garip bir sis meydana gelmeye baElam Et . Gökyüzü, BaEkan' n gözlerine k zarm E gibi görünüyordu. Odan n uzak köEelerinde parlak gözlü yarat klar oldu unu düEünüyordu. Etraf nda garip Eeyler dans ediyor ve sanki asla yok olmayacakm E gibi duruyorlard . BaEkan s k lmaya baElam Et , kalbinde garip bir a rl k oluEuyordu. "Bana baak...," t slamayla g rtlaktan gelen bir sesin kar E m tonundayd ses. "Amerikan topraklar üzerinde yabanc lar var, senin planlar m bozmaya çal E yorlar. Onlar n yan nda birisi vard , bizim varl m z hissedebilecek birisi... Ama o gitti, uzaklaEt . Oysa onunla beraber olanlar hâlâ burada. Ama korkma, bu planlar bozamayacaklar. Çünkü o planlar bozmak isteyenlerin içinde bizden birisi var." "Dediklerinizi anlam yorum ama anlamama gerek yok, bunu hissediyorum, do ru tarafta oldu umu. Sizi görmek isterdim." "Emin ol ki telefonun bu yan n görmek istemezdin, e er bu taraf bir kere görseydin asla eski sen olmazd n ve bizim iEimize yaramazd n." Telefon kesildi. BaEkan garip duygularla baE baEa kalm Et . Kimse bunu bilmeyecekti, yapt klar n n nedeni buydu ama insanlara baEka yalanlar söylemek zorunda kalacakt . Ne garip, diye düEündü. Bunu kimse bilemeyecek ama ben bilece im ve herkes yanl E Eeyler düEünecek, oysa gerçekler ne kadar farkl . Bir an önce toplant baElamal yd , ç kmas gereken büyük bir savaE vard . D EiEleri Bakan Ahmet Kand rah, merdivenleri ç karken ter içinde kalm Et . Birer ikiEer atl yordu basamaklar . Dan Emanlar ve yard mc lar durumun çok acil oldu unu söylemiElerdi. Kand rah, ortal n hayli kar Et na dair haberler almaya baElam Et ama kesin bir Eey yoktu elinde. Birazdan her Eeyi ö reniriz, diye geçirdi içinden. Yolda gelirken BaEbakan' arad , isterlerse haz rlanmaya baElayabileceklerini ve erken saatte hükümetin toplanmas gerekebilece ini söyledi. BaEbakan, onun ses tonundan tart Eman n gereksiz oldu una karar verip bu fikre uymay tercih etti. Kand rah kendi toplant s n yap p hemen haber verecek ve hükümet bir araya gelecekti. Odas na girdi inde etraf n kar E k oldu unu gördü. Sigara duman dolu ortamda çal Emay sevmezdi ama bu seferlik tolerans göstermeye karar verdi. "Ne oluyor çocuklar, nedir bu durum?" "Say n Bakan, büyük bir savaE patlamak üzere." "Ne savaE ?" Kand rah heyecanlanm Et . "Rusya ve Çin, sanki anlaEm E gibi ayn anda harekete geçtiler. Aynca bu hareketlerin Hindistan taraf ndan desteklendiklerine dair duyumlar var." "Hayda, ne oldu ki bunlara?" "Bakan m, büyükelçilerle sürekli temas halindeyiz. Ancak baEkentlere ulaEam yoruz, hepsinde tam anlam yla savaE durumu söz konusu" "O zaman biz de savaE durumuna geçelim. Neden hâlâ geçmedik?" "Bakan m Meclis'i yar n toplayal m ve her ihtimale karE savaE yetkisi alal m derim ben." "Tamam, yar n Meclis'i toplar z. Zaten yeterli say day z. Hallederiz yar n." "Bu arada çat Emalar n detaylar Genelkurmay BaEkanl 'na akmaya baElad . Oradan da bize rapor halinde geliyor. Görüldü ü kadar yla Çin'in Tayvan'a sald r s Eiddetli biçimde devam ediyor. Ancak ç kartma birlikleri henüz köprü baE n tutamam Elar." "Amerikal lar kar Et m savaEa?" 118 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I " Say n Bakan m, Amerikan ordusu Eu anda aktif olarak savaE yor ancak henüz bir savaE ilan söz konusu de il. Ancak büyük bir Amerikan denizalt s vuruldu. Bir de firkateyn ve baz


savaE uçaklar n n düEtü ü haberleri geldi. Çin son derece sert bir savaE veriyor. Kararl lar. Bence Amerika daha fazla dayanamaz. Tayvan' ilk elde Çin'e b rakabilirler." "Efendim, Avrupa'dan gelen haberler iç aç c de il. Ruslar n Balt klarda giriEti i operasyon çok önemli. San r m Rus Gizli Servisi FSB'ye akan bilgiler, Almanya'daki kaosun Nazileri iktidara getirmesi durumunda, Rusya'n n tekrar büyük bir sald r ya u rayabilece i endiEesini yarat yor." "Avrupa'daki Türkler ne durumda?" "Haberler çeliEkili... Pek çok vatandaE m z n ölmüE olabilece i söyleniyor, yakm zamanda bunlar n gerçek yüzü ortaya ç kar. Ancak ben olumlu bir Eey beklemiyorum. San r m bütün yabanc lara karE ve özellikle de Türklere karE yo un sald r lar oluyor. Bu sald r lar n günlük suçlar olmaktan ç k p düzenli ve sürekli hal ald söyleniyor. Alman Büyükelçi reddediyor ama Almanya'dan arayanlar durumun çok kötü oldu unu bildirdi." "Ne yapaca z bu durumda?" Odadaki dan Emanlardan birisinin yüzünde E k belirdi: "Bakan m, san r m bu konuda yapmam z gereken bir Eey yok. Sadece biraz bekleyip görmemiz gerekiyor." Ahmet Kand ral anlaml gözlerle bakt dan Emana: "Hakl s n, bekleyip görmemiz gerekiyor. Hemen bilgileri bana bir dosya yap n, acele kabine toplant s na girece im." Beklemeliydiler ama neyi? Bu sorunun cevab n birileri biliyor muydu? Biliyorsa neden kimse dile getirmemiEti? Rus Parlamentosu Duma'n n toplant s hâlâ sürüyordu. Toplant , gece boyunca da devam etmiEti. @iddetli kavgalar ve hatta yumruklaEmalar olmuEtu Rus parlamenterler aras nda. Ama Devlet BaEkan 'nm iste i, yerine gelmiEti. 119 BURAK TURNA Oturum gizli yap l yordu. Rusya'n n Avrupa Harekât ile ilgili önemli kararlar al nm Et . Bu kararlar, Rusya'n n gelecek planlar için önemliydi ama Avrupa'n n sonunu ilan eden bir karar silsilesi parlamentodan geçmiEti. Devlet BaEkan Sergei Ruskin kürsüye ç kt : "Sayg de er milletvekilleri! Rusya, s n rlar d E ndaki insanlar n n öldürülmesine ya da bask alt na al nmas na izin veremezdi. Bu nedenle Balt k operasyonu gerçekleEiyor. Ancak bu harekât n, Avrupa'n n güvenli i ile ilgili bir operasyon haline gelmesine karar verdik bugün. Almanya, Fransa ve di er ülkelerdeki yabanc düEmanl had safhada ve demokratik yap tamamen çökmek üzere. Bütün Avrupa'n n tekrar Nazi iktidar alt na girmesine izin vermemeliyiz. E er olaylar n gidiEat de iEmezse çok k sa süre sonra Rus ordular Polonya s n r n geçecektir. Ve durmayacakt r. Demokrasinin kurtulmas ve Rusya'n n güvenli inin yeniden inEas için Rus Silahl Kuvvetleri'ne tam yetki verilmiEtir. Ve y k lacak olan Avrupa Birligi'nin yerine yeni bir Avrupa Birli i kurulmas için de gereken temaslar ve çal Emalar yap lmaya baEland ." Alk Elar ve yuhalamalar Parlamento salonunda yank land . Milletvekilleri ayakta alk El yorlard Devlet BaEkan 'n . Sergei Ruskin, genç yaE ve dinamik görüntüsü ile halk n sevgilisi durumundayd . Demokrasiden taviz vermeyen bir görüntüsü vard ve bu anlay E, ayn zamanda Rusya'n n sonsuz potansiyelini de erlendirmesi için önünü de t kam yordu. Ruskin, salonu terk ederken yanma yaklaEan Savunma Bakan ona bir Eeyler f s ldad ve Ruskin'in iEareti ile peEinden geldi. Salonun ç k E nda h zla kendilerini bir köEeye att lar ve merakl bak Elar alt nda gizli konuEmalar n gerçekleEtirdiler.


"Efendim, Frans z ordusunun hareketlendi ini ö rendik. San r m Alman ordusu ile ortak hareket ediyorlar. Çok k sa süre sonra Avrupa'daki tüm s n rlar birer Maginot hatt na dönüEecek." "Kahretsin Alexandre, bu kadar h zl olmalar ilginç. Bizim dü120 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Eüncelerimizden haberleri olmadan bu karar alm E olmalar gerçekten çok tuhaf." "Bu tehdidi seziyor olmal lar. Bizim Balt klarda durmayaca m za dair güçlü bir hisleri olmas boEuna de il." "Polonya hatt n hemen geçebilir miyiz?" "Evet, ama çok kay p olacak." "Bunu göze almal y z, ancak Alman s n r na geldi imizde nelerle karE laEaca m z Eimdiden bilmek isterdim do rusu." "KarE laEaca m z Eey, büyük ihtimalle Alman z rhl tümenleri ve Hava Kuvvetleri olacak." "Bundan emin misin?" "Do rusu, de ilim. Çünkü sivil kar E kl k, art k s radan bir hareket olmaktan ç kt . Sistemin çözülmesine kadar gidebilir iEler." "O zaman Alman ordusunun kolayca teslim olmas mümkün." "Ama çabuk olmal y z. E er Naziler hükümeti devirir ve baEa geçerse o zaman bu bir dalga etkisi ile bütün Avrupa'ya yay l r. Ve karE m zda yekpare bir güç buluruz." "Türkler ne diyor bu iEe?" "Türkler çok sinirli. VatandaElar na yap lan sald r lar kabul edemiyorlar. Bir Eeyler yapmak istediklerine eminim." "Onlarla anlaEabiliriz, e er vatandaElar n n tam güvenli ini sa lama konusunda güvence verirsek bizim Avrupa'daki operasyonumuzu destekleyeceklerdir. Bu da bize Avrupa'n n içinde milyonlarca sempatizan kazand r r." "Türklerin Avrupa'ya ihanet edece ini sanm yorum. Bence onlar her Eeyin eski haline dönmesi için u raEacaklar. Yani hedeflerinde Naziler olacak. Ve çok fazla ilerlemedi imiz takdirde bizim de genel olarak arkam zda olacaklard r." "Türkiye'nin bize karE tavr olumlu olmazsa Bat 'ya do ru ilerlemek zorlaE r." "Evet, dikkatli olmal y z ama bu düEünceleri onlara aç klamayal m." 121 BURAK TURNA "Bu konuda bir fikrim var. E er Almanlarla savaEmak zorunda kal rsak, oradaki Türklerin yaEam tehlikeye girer. Bence Türk ordusunun bu cephede bize destek vermesini isteyelim. Buna ikna olurlarsa, Avrupa'daki hiçbir güç, karE m zda duramaz. Stratejik Türk tümeni ile ilgili bilgiler çok olumlu. O tümen en iyi Rus tümenlerinden daha e itimli ve donan ml ." "Evet efendim, ama bu çok ciddi bir olay. T pk Kore'deki gibi... Türkiye'nin Almanya'ya karE savaEmas n istiyorsunuz." "Hay r Kore'deki gibi de il. Ve Almanya'ya karE da de il. Asl nda Almanlar n pek ço u Nazileri istemiyor ve burada Türkler, sadece kendi vatandaElar n korumak ve Nazi iktidar n y kmak için bulunacaklar." "Bunun için temaslara baElayaca z efendim." "Amerika'n n ne yapaca ise meçhul..." "Bence de il. Hiçbir Eey yapmayacaklar na eminim." "Bundan nas l emin olabiliyorsun?" "Çünkü Nazilerin iktidara gelece ini düEünüyorlar. Ve Nazilerin iktidara gelince önce bize karE savaEacaklar n bilmiyorlar. Üstelik bu sayede Avrupa'daki birliklerini çekmek için bahaneleri olacak ve o birlikleri do uya kayd rabilecekler. "Avrupa'dan çekilmenin getiriEi nedir? Çok garip."


"Avrupa'n n art k Amerika için bir anlam yok. Yeni bir düEmanl k merkezi yarat labilir orada. Tabii önce Po u'nun, yani :slam' n, Konfüçyüsçü Asya'n n ve Ortodokslu un bask alt na al nmas ve itaat etmesi sa lanacak. Bunu baEarabilirlerse kendi aralar nda savaE rlar." "Bu sefer kendi aralar nda savaEmay düEündüklerini sanm yorum... Sence?" "Bence dünyay yönetmek için gerekli altyap haz rlan yor. Burada bize ulaEan veriler, asl nda bir hiçten ibaret. Esas baE m za gelecek olanlar çok daha vahim. San rsam, bilgimiz d E nda olan baz Eeyler var, hissedebiliyorum bunu." "Nükleer savaE m ?" ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I "Ona haz rl kl y z, ama onu bile aratacak bir Eeyler olabilir. Tanr m, bu savaEla ilgili içimde çok kötü hisler var." "Amerika her zaman böyle yapar, önce baEkalar n çat Emaya zorlayacak ortam yarat r, sonra da ma dur olmuE gibi kendisini dünya savaEma sokacak bir olay n geliEmesini bekler. Ne yaz k ki o garip küresel güç ba lant lar , her seferinde bunu gerçekleEtirmeyi baEar yorlar." "Evet efendim, Bat çok fazla ilerledi, Rusya'n n s n rlar çok geriledi ve bu bizim savunmam zda zaaflar oluEturuyor. Üstelik Kafkasya'daki sorunlar n çözülmesinde ç kan engellerin hep Avrupa ve Amerika kaynakl oldu unu görüyoruz. Bir de baE m za Naziler gelirse, Rusya eski karanl k günlerine döner." "Buna izin veremeyiz, hay r buna izin vermemeliyiz. Bütün köklü kültürlerin yaEamas bu mücadelenin kazan lmas na ba l . Onlar n amac , kültürleri yeryüzünden silmek ve tam anlam yla köle bir dünya toplumu yaratmak." 123 Zhogda Biange (Büyük De iEim) Büyük bir demiryolu geçidinin a z nda duruyordu askerler. Meteorolojiden al nan bilgiler Guangzhou'da havan n bulutlu ve ya murlu olaca n söylüyordu. Meteorolojinin söyledi i gibiydi her Eey. 42. Ordu Grubu'nun Elektronik SavaE Tugay Unit 54468'e ba l Çinli askerler, saatlerdir bekledikleri geçidin içinden ç kmak için haz rland lar. Komutanlar emir verince h zla trene atlay p harekete haz r hale geldiler. Birlik, Macau'daki garnizona gitmek için çok önceden tertibat alm Et ama Amerikan uydular na görünmeden gitmek için uygun hava koEullar n beklemeleri gerekiyordu. Amerikan uydular normalde sorun ç karmazd . Casus uydular n bile yörüngede ilerledikleri yol, belli ya da kolay tahmin edilebilir oldu u için askeri birlikler, bu uydular n olmad zamanlarda hareket edebilirdi ama on milyar dolarl k Amerikan Misty III görünmez uydusu, iEleri zorlaEt rm Et . Bu uydunun yeryüzünden görülemedi i ve sadece bulutlu havalarda iEe yaramad bilgisi mevcuttu ellerinde. On sekiz vagonlu tren yavaEça hareketlenmeye baElad . Yolcu124 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I luklar n n büyük bölümü yer alt ndaki tren yolunda gerçekleEmiEti Bu gerekliydi, Amerikan gözetleme araçlar sürekli onlar n üzerindeyken bu kadar büyük bir orduyu gizlice bir yerden baEka bir yere taE mak için yeralt nda hareket eden bir tren yolundan baEka seçenek yoktu. Demiryollar baEka amaçlar için de hayati derecede önemliydi. Nükleer silahlar n hareketlili i ancak demiryollar vas tas yla güvenli bir Eekilde sa lanabiliyordu. Nükleer denizalt lar n kolay izlenebilir olmas nedeniyle Rusya da, Çin de mobil nükleer silahlar n demiryollar nda hareket ettirmeyi do ru buluyordu. Birli in görevi, Macau adas ndaki garnizona gitmek ve orada h zla yaklaEmakta olan operasyon için beklemekti. Anavatan Çin, art k üzerine düEen sorumlulu u yerine getirmeliydi. On y llar süren geliEme dönemi sonlanmaya baElam E ve Eimdi yap lan yat r mlar n meyvelerini toplama zaman gelmiEti. Çin, e er bir süper güç olacaksa, öyle davranmak zorundayd . Ve yan baE ndaki bir adan n, Tayvan' n, arkas na sadece Amerika'y alarak kendisine kafa tutmas na izin veremezdi.


Gece karanl n daha da siyaha boyayan ya mur bulutlar n n alt nda, kilometrelerce süren pirinç tarlalar n n aras ndan geçti tren. Vagonlar n büyük bölümü, ileri teknoloji ürünü elektronik kar Et rma araç gereçleri ile doluydu ve geri kalan vagonlara askerler t ka basa doldurulmuEtu. Hepsi balistik korumal mi ferlerini ve orman kamuflajl üniformalar n giymiEti. S rtlarmdaki çantalarda bir hafta yetecek kadar erzak vard . Çin Merkezi Askeri Komisyonu, Tayvan'a yap lacak sald r n n çok k sa sürece ini düEünüyordu; daha do rusu k sa sürmeliydi çünkü Tayvan ilk sald r y atlat r ve dayan rsa, Amerikan yard m n n gelmesi ile Çin ordusu yenilgiye u rayabilirdi. Tayvan'a yap lacak sald r , tek yumrukluk bir nakavt sald r s olmal yd . Sald r da esas sorumluluk, Nanjing. askeri bölgesine ba l tümenlerde olacakt . Buras Tayvan' n tam karE s nda yer alan askeri bölgeydi. Guangzhou askeri bölgesindeki birlikler de ana sald r ya elektronik savaE ve deniz sald r E deste i vereceklerdi. Plan çok incelikle haz rlanm Et ; genel olarak BURAK TURNA Çin'in büyük askeri gücünün ezici biçimde kullan lmas na dayanan bir pland ve asker kayb pek düEünülmeden haz rlanm Et . Çin için aday bir seferde ve kesin olarak almak hayati önemdeydi. E er ada ilk seferde ve çabucak al nmazsa Amerikan deste i k sa sürede yetiEebilirdi. Kötü olansa, Çin'in askeri tarihinde, ilk sald r lar n genelde baEar s z olmas yd . Bu gerçe in fark nda olan Çin ordusu, her ne kadar kendini her aç dan geliEtirmiEse de geçmiEin getirdi i bir kuEkuculuk hakimdi subaylarda. Sevk yat gece boyunca sürecekti. Elektronik savaE birli inin ard ndan bölgeye bir hava savunma birli i de gönderilecekti. Portekiz denetiminden Çin ordusunun sorumlulu una geçtikten sonra adada sadece 800 asker bulunduran Çin, bir gecede bu say y on bin askere ç kar yordu. Güney Çin Denizi'ndeki Amerikan donanmas n n çal Emalar m engellemek ve Nanjing askeri bölgesinden yap lacak ana sald r ya güneybat dan bir engelleme ge'mesini önlemek için yerleEiliyordu bu adaya. Tren, gece karanl nda yol al rken vagonlarda istif edilmiE ve suskun bir halde yolculuk yapan Çinli askerler, kendilerini haz r hissediyorlard . Hong Kong'a do ru giden tren yolu, belli bir noktada dönüyor ve sadece askeri amaçlarla kullan lan bir baEka ray sistemine dahil oluyordu. Çok az bir süre sonra, su dolu pirinç tarlalar n n aras ndan geçtikten sonra denizin hemen yan nda, dev bir kaya parças n n belirledi i küçük bir koya bir kilometre kadar bir mesafede tren yolu sona erecekti ve sonras nda bütün ekipman, askerler taraf ndan kendilerini bekleyen amfibi gemilere yüklenmek üzere taE nacakt . Tren vanE noktas na geldi inde ya mur h zlanm Et . Askerler h zla vagonlardan inip ekipman boEaltmaya baElad lar. Çok çabuk olmaya çal E yorlard , hassas ekipmanlar n ya murdan zarar görmemesi ve Amerikan casus uydular taraf ndan görünme riskinin en aza indirilmesi için. Amfibi gemiler, kapaklan aç k vaziyette k y dayd . Çinli erler bütün güçlen ile ekipman taE maya çal E yorlard . Dalgalar hare126 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I ketlenmiEti. Denizde f rt na beklenmiyordu ama Güney Çin Denizi'nin sular hayli dengesizdi, her an her Eey olabilirdi. Büyük bir f rt na patlarsa operasyon tehlikeye düEerdi. E er ekipman k y da uzun süre beklemek zorunda kal rsa, ,Çin ordusu büyük bir darbe yerdi. Gemiler, ba l olduklar k y modüllerine çapt kça, tok bir ses dolduruyordu koyu. Askerler karanl n içinden ç k p gemilere yanaEt . A r çelik kasalar taE mak için pek ço u bir arada bulunmak zorundayd . Bu s rada ince bir c z rt duyuldu, ilk baEta bunun ne oldu una kimse dikkat etmedi. Ama dalgalar n bast rd ses gitgide art yor, sonra tekrar azal yordu. Askerlerden baz lar k y da kasalar yere b rakm Elar, zifiri karanl n görüE mesafesini s f ra indirdi i denize do ru bak yorlard .


Panik baE göstermiEti, erler heyecanla subaylar n yanma gidip duyduklar sesi rapor ettiler. Sonra birden k y n n birkaç yüz metre aç nda bir E k par ldad ve uzaklaEt . Amfibi gemideki askerler hemen makineli tüfe in bas na geçip E n par ldad noktaya karE ateE etmeye baElad lar. Ba r Elar doldurdu koyu, subaylar heyecanlanan erleri sakinleEtirmeye çal Et . K y da gözlemede kalmaya devam ettiler ama huzursuzluklar iyice artm Et . Bu olay üstlerine rapor edip etmeme konusunu tart Et subaylar ama buna gerek olmad sonucuna var ld . Ne oldu unu bilmedikleri elektronik bir c z rt için kimsenin rahat n bozmaya gerek yoktu. Gözleri korku ile aç lm E askerler ekipman gemilere doldurmaya devam ettiler ama iElerin yolunda gitti ine dair Eüpheler oluEmuEtu kafalar nda. Zaman zaman zifiri karanl n derinliklerine bak p her Eeyin yolunda gitti inden emin olmaya çal E yorlard . Biraz sonra büyük hava sald r s baElayacak, ard ndan da on saat sürecek bir yolculuktan sonra, Tayvan' ait oldu u ülkeye ba layacaklard . Askerler kendileri ile gurur duyuyorlard , bu önemli görevin gerçekleEtirilmesi kendilerine düEmüEtü. 127 PEK:N Merkezi Askeri Komisyon Toplant s Komünist Parti'nin lideri 71 yaE ndaki Hu Jintao, Merkez Komite toplant s n n yap laca , duvarlar krem rengi boyal , lüks ama gösteriEsiz salona dev gibi ama so uk görünümlü kap dan girerken bütün askeri yetkililerin gözleri üzerindeydi. Sa l yerinde de ildi Hu'nun. Komünist Parti'nin gençlik kollar ndan yükselmiEti, askeri konularda Çin'in ilk devrim liderlerinden çok farkl bir tav r sergiliyordu. Onun liderli i, Çin askeri gücünün modern ordulara yaklaErras aç s ndan ivme dönemi olmuEtu. Ordu büyük bir modernizasyon ata na kalkm E, asker say s n azalt p 1,5 milyona indirirken, teknolojik aç dan tam bir süper güç haline gelmiEti. Komite üyeleri onu ayakta karE lad lar. Hu, yorgun gözleriyle onlara bak p elini hafifçe kald rarak selam verdi. Merkez Komite Binas 'n n dev salonunun duvarlar çok yüksekti, kocaman pencereler toplant nedeniyle karart lm Et ve havada koyu gri bir gerginlik hissedilebiliyordu. Salonun görüntüsünde bir Eey vard , mat bir renge bürünmüEtü hava. Garip bir koku hakimdi. 128 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Bugünlere bilerek gelinmiEti, dünya sürekli olarak Çin'in bir süper güç haline gelmesini ve Tayvan' almas n beklemiEti, o gün bugün olmal yd . En az ndan Komite üyeleri bu düEünce ile salona gelmiEti. Bir kiEi hariç... Bu arada Tayvan Meclisi de toplanm E ve art k Çin tehdidi alt nda yaEamak istemediklerini, maliyeti ne olursa olsun bu tehdide karE koymak zorunda olduklar n aç klam Et . Amerika, Tayvan'a tam destek veriyordu. Çin de bu durumda uzun zamand r haz rland bir yola girmek durumundayd . Bu yolun zemini nas l haz rlanm Et bilenemezdi ama tarihin çark içindeki ba lant lar yerine gelmiEti ve yapacak fazla bir Eey kalmam Et . Çin'in en yüksek askeri idari komitesi 11 kiEiden oluEuyordu. Komitenin BaEkan Hu Jintao idi. BaEkan Yard mc lar ise Genelkurmay Daire BaEkan Yard mc l n da yürüten Guo Boxiong ile Ulusal Savunma Bakan ve Çin Halk Ordusu Silahlanma Dairesi BaEkan Cao Changcuan'd . Di er üyeler; Kara, Deniz, Hava ve Füze Komutanlar yla Komite Sekreteri Xu Chaihou. Genelkurmay Komutan Su Jinhai, Çin Ordu Lojistik Komutan Liao Xilong ve Çin Ordu Silahlanma Dairesi :darecisi Li Jinai'ydi. Sürekli olarak BaEkan Jintao'nun yan nda bekleyen özel kalemi Mandy YVang, BaEkan'm yakas na bir mikrofon takt ve dikkatle yakas n düzeltti. Hu, Eefkatli gözlerle ona bak p "tamam" iEaretini verdi. Hasta oldu u için yeterince güçlü ç km yordu sesi. Bu nedenle uzaktan kumandal bir mikrofon kullanarak kaülabiliyordu toplant lara.


Çin Halk Cumhuriyeti kuruldu undan beri Komite'ye asla bir kad n girememiEti, hatta toplant lar n yap ld salonda bile kad n olmam Et . Mandy Wang bu büyük önyarg y k rmay baEarm Et . Her ne kadar görevi, sadece liderin özel iElerini yapmak gibi görünse de Jintao'nun güvenini o kadar kazanm Et ki, zaman zaman Komite toplant lar nda fikrini söylemesine izin verilir ve Jintao onu her zaman cesaretlendirirdi buna. Etraf n saran, yaElan art k altm Elar geçmiE yöneticilerin düEüncelerinin betonlaEm E olabilece ini kendisinden biliyordu Jintao. 129 BURAK TURNA Genç ve duyarl bir ses, Komite'ye enerji kat yordu ona göre. Çin Komünist Partisi kulislerinde Mandy'ye karE özel bir husumetin oluEu u biliniyordu. Henüz otuz yaE ndaki Mandy Wang, Yale Üniversitesi mezunuydu. Çinlilerin ortalamas na göre fazla olan IQ'su ve boyu ile çok fazla dikkat çekiyordu. Fark edilir ölçüde beyaz bir rengi, parlak siyah saçlar ve spor yapt n belli eden bir kad nd . E er siyah ve büyük çekik gözleri olmasa kimse Çinli oldu unu düEünmezdi. Mandy Wang, bu ismi Yale'deyken alm Et ve Jintao ona bu Eekilde seslenmeyi seviyordu, Mandy, toplant salonundakilere büyük bir sayg göstererek masalar na kal n mavi renkli birer dosya barakt . Her Komite üyesinin yan na sayg yla yaklaE yor, sessizce ve yere bakarak dosyay üyenin önüne b rak yor, sonra yine geriye do ru bir ad m atarak uzaklaE yordu, Bu dosyalarda, Komite toplant lar yap l rken üyelerin ele alacaklar konularla ilgili, bilgiler bulunuyordu. Bugün için, haz rlanan dosyalar özellikle her zamankinden daha kal nd . Hassas ye karmaE k bir dururu söz konusuydu. Tehlikeli ve dünyay ilgilendiren bir konuydu, toplant n n gündemi, üyelerin bile, tam, olarak bilmedi i, ama biraz sonra ö renecekleri kadar hassas konular... Toplant larda üyelere yerilen ve içlerinde pek çok gizli, bilgi ve belge bulunan dosyalar, Mandy taraf ndan haz rlan p salona getiriliyordu. Toplant bittikten sonca da, bu salona ba lanan özel küçük bir odadaki, kazanda yak larak imha ediliyordu dosyalar. Dosyalardaki bilgilerin asl sadece MEndy VVang' n bilgisayar nda bulunuyordu. Çok önemli bir konumdayd MEandy, ona, bu, kadar güyenilmesinin çok özel; bir nedeni vard . Bu nedeni sadece Jintao biliyordu. Mandy'nin, babas n n tam bir milliyetçi oldu u biliniyordu, Çin'e ihanet edebilecek en son insanlardand Mandy. Babas uzun y llar boyunca içeri ini hükümetin en üst kademelerindekilerin bile bilmedi i iEler yapm Et , Amerika'da yaEay p Jintao'ya sa kolu kadar yak n olmas , onun asl nda ne iE yapt hakk nda fikir veriyor130 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I du. Büyük bir Amerikan bankas nda çal Et biliniyordu, bu sayede Mandy Wang' Yale Üniversitesi'nde okutabilmiEti. Mandy'nin babas , ona bu ad , Amerika'da ismi rahat hat rlans n diye vermiEti. Amerikal Çinlilerle çok yak n iliEkiler içindeydi. Bankac oldu u için Amerika'da Eirket sat n almak isteyen Çin firmalar , önce Baba VVang' n ofisine u rar, do ru davranmak için gereken bilgileri ondan al r ve sonra da Amerikal sat c larla toplant ya girerlerdi. Amerikan n vahEi kapitalistleri ile iE yapabilmek için Baba VVang hayati de erdeydi. Bu, onun herkesin bildi i de eriydi. VVang, kimsenin bilmedi i bir de er daha yarat yordu ülkesi için ve daha çok da, kendisini Kore SavaE 'nda iEledi i bir askeri suçtan kurtaran büyük lider Hu Jintao için. Mandy VVang toplant dosyalar n da tmay tamamlad . Dev maun masan n etraf ndaki deri kapl sandalyelere oturan Komite üyeleri dosyalan aç p bir süre gözden geçirdiler. Çinli komutan ve yöneticilerin yaEl ama diri ve enerjik yüzleri okuduklar Eeylerle ilgili olarak de iEik ifadelere bürünüyordu. Hu Jintao sab rla onlar n belgeleri gözden geçirmelerini bekledi. Bugün al nacak kararlar çok önemliydi, dev boyutlarda tarihi bir operasyonun son


karar verilecekti. Haz rl klar bitmiEti, sadece baElama dü mesine basma karar yd bu toplant n n amac . Bütün Komite üyeleri toplant dan "baEla" emri ç kaca na emindi. Bu geleneksel bir durumdu, kararlar al n r, haz rl klar yap l r ve son toplant da bütün haz rl klar baElam E olan çal Emalar için devam emri verilirdi. @imdiye kadar hiç farkl olmam Et . Askeri liderler, ilk konuEmay Komite BaEkan Hu Jintao'nun yapmas n beklerken beklenmedik bir Eey oldu ve Hu, yine baE n sakin ve yavaE biçimde e erek Ordu Kurmay Komutan Su Jin-hai'ye söz hakk verdi. Bu hareket bile Çin askeri tarihi ve parti ile ordu iliEkileri incelendi inde bir devrim niteli indeydi. Devrimci liderler, her zaman ordudan çok önde gelmiEler ve askerler de liderlerinin sözünden ç kmamay bir görev saym Elard . Mao'nun askeri stratejilerdeki üstün bilgisinin bir yans mas yd bu BURAK TURNA yaklaE m. Ancak Çin son zamanlarda çok de iEmiEti ve Komünist Parti de tabii ki. Art k komünist yaftas bile geçmiEi yad etmek olarak görülüyordu. En az ndan Bat 'daki izlenim buydu. Oysa Çin'in yaklaE mlar ndaki garip denge kimsenin akl nda soru iEaretleri yaratm yordu. Komünizmi uygularken di erlerinden farkl davranm Elar; bu ideolojiyi, sadece pragmatik bir idare biçimi olarak alm Elard . Komünizm, Çin yönetimi için otoriter yönetimin di er ad yd sadece. Ancak Çinli liderler, dünyadaki sorunlar çözecek olmasa bile, kapitalist hegemonya devletlerinin ortadan kalkmas gerekti ini düEünüyorlard . Amerika ve Avrupa uygarl klar , kapitalist hegemonya üzerinde yükselen uygarl klard . Kültürleri ile de il, ihraç ettikleri ekonomik sistem sayesinde ayakta kal yorlard . Bu, dünya için kötü oland . Çin, kültürü ile ayakta kalmay baEarm Et ve Do u kültürlerinin Bat 'n n ekonomi temelli hegemonyas karE s nda kaybetmesi demek, insanl n kaybetmesi demekti. Çin Genelkurmay , son y llarda Türkiye ile çok önemli iliEkiler kurmuEtu ve Karadeniz bölgesinde büyük yat r mlar gerçekleEtirmek üzereydi. Bu dönemde Türkiye'nin yan nda olmas gerekiyordu Çin'in. Bu nedenle de Do u Türkistan'a karE l ml bir politika izlemeye baElam Et . Çin Genelkurmay Komutan Su Jinhai aya a kalkt , biraz EaE rm Et . Sandalyesini geriye itip toplant masas n n karE s nda yer alan büyük bir kaideye as l duran haritan n yanma gitti. Sözlerine baElamadan önce gözlüklerini düzeltti ve üyeleri süzdü. Mandy VVang'a bakmam Et . Onu Komite üyesi olarak görmüyordu. Jintao'nun uygulad garip yenileEme hareketlerinden birisiydi sadece. "Say n Komite üyeleri, bundan tam bir y l önce ald m z kararla önümüzdeki hafta çarEamba günü Tayvan'a karE bütün gücümüzle harekete geçerek, adan n tekrar gerçek sahibine, Çin Halk Cumhuriyeti'ne geri dönmesini sa layacak operasyonu baElataca z. Kald ki biz hiçbir zaman Tayvan' ayr görmedik, biz hep birdik ve bir olmaya devam edece iz. Sadece bunun üzerindeki Eüp132 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I heleri kald raca z, o kadar" Su Jinhai, hafifçe gülümsedi, gururlu görünüyordu. Komite üyeleri, kendilerine hitap etmeye devam eden Komutan yumuEak alk Elarla kutlad . "Ve bugün, Çin'in büyük dönüEümün de baElang c n temsil ediyor." Çin art k bir süper güçtür ve hiçbir Eekilde bu operasyona karE durmaya çal Eacak güçlere geçit vermeyecektir. Ne Amerika ne de bir baEka güç, bizim önümüzde duramaz." Sözünü noktalarken, beyninden salg lanan adrenalin, bütün Komite üyeleri taraf ndan hissedilebiliyordu. Hu Jintao, eliyle iEaret ederek sözü ald : "Çin bu operasyona giriEerek, bütün dünyan n kendinden bekledi i Eeyi yap yor ve ben bunun gerekli olup olmad n n bir kez daha sorgulanmas n istiyorum. Bu hareketi dünyaya karE


kendimizi ispat etmek için de il, inand m z için yapt m za ikna oldu umuzdan emin de ilim." Çinli komutanlar n ve komite üyelerinin yüzündeki ifade de iEti birden. Ayakta konuEmakta olan Kurmay Komutan 'n n da. Jintao'nun özel kalemi Mandy Wang ise liderinin bu ani ve garip ç k E ndan hoEnut olmuEa benziyordu. Beyaz ve düzgün diElerini gösteren tebessümü, bunun iEaretiydi. Su Jinhai, beklemedi i bu ç k E karE s nda iyiden iyiye EaE rm Et : "Sayg de er BaEkan, bu konunun konuEulmas için bir hayli ileri bir safhaday z san r m. Çin Halk Ordusu'nun hiçbir Eüphesi yoktur ki..." Hu Jintao, onun bu EaEk nl n biraz daha kullanmak îster gibiydi: "Biliyorum Komutan, biliyorum bir Eüpheniz yok. Ancak bu savaE n sonuçlar n n bizi nereye götürece ini de hesaplamal y z." Yüzüne öfkeli bir ifade oturdu Kurmay BaEkan Jinhai'nin: "Çin ulusu bir bütün haline gelmelidir. E er gelemiyorsa, bunu onurumuza yediremeyiz. E er bize yak Et gibi davranam yorsak, o zaman bize yak Et gibi ölmeliyiz." 133 BURAK TURNA "Ölmek... Su Jinhai, bunu yapmak gerçekten kolayd r. Ama insanlar yaEatmak..." "Sayg de er Jintao, ölümü mutlak bir son olarak de erlendirmiyorum." "Demek komünist düEünceden bir hayli sapm Es n z." "Hay r, ama bir amaç u runda ölmek, o ölümü sonsuz k lar." "Sizce Tayvan için ne kadar asker ölmeli?" "BaEkan m... Gerekti i kadar." Hu Jintao, gözlerini Komutan'a dikti. Ald klar karar, bilinmez say da askerin yok olmas ile sonuçlanacakt . Bu kimse için kolay bir karar de ildi. Ama askerler, Çin ordusuna her zaman hakim olan aE r milliyetçi söylemin etkisiyle, savaE biraz da düEünmeden arzuluyorlard . Hu, di er komutanlar n yüzünde de ayn ihtiras görüyordu, bütün Komite'ye tek baE na karE koyacak durumda hissetmiyordu kendisini. SavaE n olaca n biliyordu. Ama bu savaE n, Çin'in dünya üzerinde sald rgan devlet olarak an lmas na neden olmas n istemiyordu. Bu savaEa itildiklerinin fark ndayd . E er Amerikan deste i olmasa Tayvan' n bir dakika bile dayanamayaca n biliyordu. Amerika, Tayvan'a destek vererek, onlar sald rgan bir konuma düEürmek istiyordu. Ve duruma bak l rsa bunu baEaracak gibiydi. "Her Eey yolunda m Komutan?" diye sordu yaEl lider. "Efendim, Eu anda yüzy l n en mükemmel operasyonunu gerçekleEtirmek üzereyiz. Çin ordusu hiç bu kadar haz r ve güçlü olmam Et ." "Amerikal lar ne yap yor?" Kurmay BaEkan Su Jinhai, masadan biraz geri çekildi, etraftaki duvarlarda Güney Çin Denizi'nin ve Tayvan' n haritalar as l yd . Eliyle Hint Okyanusu'nda Amerikan üssü olarak kullan lan Guam adas n n oldu u yere iEaret etti: ":ki denizalt m z, Guam adas n n etraf ndan bir tur at p Japonya'ya do ru seyrediyor. Mümkün oldu unca sessiz olmaya çal E yorlar ama bütün denizalt lar m z Amerikan uçaklar ve uydular 134 ÜÇÜNCÜ DÜNYÂ SAVA@I taraf ndan izleniyor. Bu nedenle savaE baElad nda sadece kapatma görevi için kullan lacaklar. Ayr ca Guam için baEka sürprizler var, tabii Diego Garcia üssü için de," Hu Jintao, aya a kalkt , Kurtmay BaEkan 'n n yan na geldi. Mandy Wang hemen onun yan nda yürüyor ve sendelememesi için dikkatle lideri izliyordu. Gömerinde derin bir bilgelik vard Hu'nun. Puslu ve k zar k gözlerle bakt Su Jinhai'ye:


"Tayvan' almak Amerika ile savaEmam za neden olmamal .". "Efendim, Amerika bize sald rmaya cesaret edemez. Bilgi kay-naklar m z..." "Bana... Bilgi kaynaklar ndan bahsetme Su, istihbaratç lar dünyan n en zeki insanlar gibi davranabilirler ama bunun tam tersi de çok zaman geçerli olmuEtur" "Liderim, Amerika'da çok üst düzey köstebeklerimiz var. Bize Amerika'n n böyle bir sald r oldu unda cevap veremeyece ini ve Çin'le so uk bir savaE ortam yaratarak Tayvan' bize b rakacaklar n s zd r yorlar." "Bu savaE n sadece Tayvan'la s n rl kalaca ndan nas l bu kadar emin olabilirsin Su?" "Efendim, bu s n rl bir savaE olacak." "Bu savaE s n rl olabilir, ama Çin büyüyor, güçleniyor Komutan. Dünyan n en büyük ekonomisi haline geliyoruz. Dünyan n en büyük nüfusuna sahibiz. Dünyan n en büyük ordular ndan birisi bizim ordumuz. Ve Çin... Uzun bir aradan sonra sald r ya geçiyor. Sence dünyan n geri kalan ve Amerika, bunu s n rl bir savaE olarak m görecek? Bizim art k bir sûper güç olarak dünyaya egemen olma amac güttü ümüzü düEünmeyecekler mi?" "Çin büyük dönüEümü tamamlanmak üzere liderim, sizden sonra.." "Benden sonra... Demek benden sonra her Eeyin daha iyi olaca n düEünüyorsun." "Ben öyle bir Eey söylemedim efendim." BURAK TURNA "Sen söylemedin ama akl n söylüyor. Benden sonra Çin daha atak olabilir, de il mi? Çin dünyaya bile hükmedebilir, de il mi Su?" "Efendim..." Ordu Kurmay BaEkan baE n e di bir an, ama bunun bir zay fl k belirtisi olarak düEünülece inden korkup tekrar kald rd baE n . "Biz Chang hanedanl ndan beri, tam beE bin y ld r uygarl k sahibi bir toplumuz. Ama bir ulus devlet olarak tek yumruk haline gelmemizden bu yana yüzy l bile olmad . Ne kadar geçmiEi olan bir ülkeysek de, henüz emekleyen bir milletiz." Lider son sözü söylemiE gibiydi. Çin'in Mao'dan sonra gelen lideri Deng Xiaoping'in ve onun liderli i aktard Jiang Zemin'in de destekledi i gibi ordu ve silah, Parti'nin yönetiminde kalmal yd ; ülke yönetiminin askerlere b rak lmas , Komünist Çin'in ilkelerine ayk r bir durumdu. Hu Jintao, koltu una do ru geldi. Mandy Wang koluna girmiEti, hareket etmesine yard m ediyordu. Birden kendinden beklenmeyecek bir atiklikle döndü: "Su, Amerika'daki bilgi kaynaklar m za güvenmiyorum. Amerika'n n savaEmas ndan kâr eden çok insan var. Ve onlar n felsefeleri benim midemi buland r yor." "Efendim, çok güçlü baz finans kuruluElar ile Eimdiden görüEüyoruz. Amerika ile savaEsak bile bize destek olacaklar n söylüyorlar." "Ve bu sana normal mi geliyor?" "Bu Amerikan düzeni için çok normal. Nazi Almanyas 'n besleyen de onlard . Ve sonra besledikleri bir güçle savaEt lar." "Ve yok ettiler..." "Bizi yok edemezler." "1976 y l n hat rl yor musun?" "Neyi?" "Büyük depremi, 650 bin insan n hayat na mal olan depremi." "Evet, efendim..." ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I "O depremin do al bir deprem olmad na dair pek çok kan t m z vard , ama hiçbir Eey yapamad k. Bize bir mesaj verdiler. Amerika'y karE m za alacaksak e er, onlar bize sald rmadan biz onlara sald rmal y z. Onlar durdurman n ve yenmenin tek yolu bu." Su Jinhai, nefesini tuttu, 71 yaE ndaki liderin sözleri beynine mermi gibi saplanm Et . "Amerika'ya sald rmak m ?" Bu, Komite üyelerinin oturdu u masada düEünsel bir rüzgâr estirdi. Toplant n n seyri de iEmiEti.


"Evet Su. Onlarla eninde sonunda savaEaca z. E er bunu yapacaksak Eu anda sana yapt klar gibi, bizi kand rmalar na izin verelim, b rak onlar bizi aldatt klar n düEünsünler." Liderin sözleri, toplant salonunda m r ldanmalara yol açt . O ana kadar sessizce toplant y izleyenler konuEmaya baElam Et . Su Jinhai, liderin kendisini aptal yerine koydu unun fark ndayd . Bu konuda yapaca fazla bir Eey yoktu. Komite üyeleri, Hu'nun yeni önerisi karE s nda EaEk nl ktan ne yapacaklar n bilemez durumdayd lar. Lider, neden bahsediyordu, Amerika'ya sald rmak! Çinli Komite üyeleri ve askeri yetkililer, uzaktaki duvarlarda as l duran aynalar n k r k aç lar ndan kendilerine bakt lar. Pearl Harbor bask n na karar veren Japon subaylar gibi hissediyorlard kendilerini. Bu yap labilir miydi? Çin Amerika'ya sald r p onu yenebilir miydi? Bu sorunun beyinlerine girmesinden rahats z oldular. Bazen bir soru, insan n içini öyle g d klayabiiirdi ki, sadece cevab n bilmek u runa ak l ve duygular bir kenara b rak labilirdi. Hu Jintao, çok tehlikeli bir soru sormuE ve çok tehlikeli bir cevab n peEine düEmüE gibi görünüyordu. Bir ulusun kaderi anl k kararlarla yönlendirilebilir rftiydi peki? Bu karar n anl k bir karar olma ihtimali yoktu pek. Peki bu kadar önemli bir karar n al nmas için yap lacak çal Emalar yap ld ysa e er, neden Komite'nin hiç haberi olmam Et ? 137 BURAK TURNA Tayvan operasyonunu yönetecek olan Deniz Kuvvetleri Komutan Amiral Hsin Pao, soyad ndan ald bir özellikle aceleci davran yordu. Komite toplant s nda gerçekleEmekte olan konuEmalar, ülkenin en üst kademesinde düEünce tutars zl anlam na geliyordu onun için. Bir an önce görev baE na dönmek için sab rs zlan yordu. @u anda iki yüz bine yak n Çin askeri, yüzlerce savaE uça ve yüzlerce balistik füze, Tayvan adas na do ru yönlenmiE, bekliyordu. Bu kadar büyük bir gücün her saniyesi idare edilmeliydi. Henüz savaE baElamad halde, pek çok yerde Çinli askerlerin kazalar nedeniyle öldü ü haberleri geliyordu. Bo ulmalar, silah yaralanmalar , bombalar n patlamas , tank manevras s ras nda u ran lan kazalar; sald r ya haz rl k yapan ordunun ne kadar stres alt nda oldu unu gösteriyordu. Her ne kadar operasyonu saklamaya da çal Esalar da, bunu baEarm E olduklar na inanam yorlard . Amerika'dan hiçbir tepki gelmemiEti. Çin'in askeri hareketlilikle ilgili olarak verdi i bütün kan tlara sanki tamamen inan yor gibiydiler. "Liderim, ordumuz halk n n kendisine verdi i görevi yerine getirmek ve kendisinden zorla kopar lm E olan bir aday kendisine katmak için çok haz rl k yapt " dedi Hsin Pao. "Hsin Pao!" Çin'in lideri k s k sesini ç karabilece i en üst seviyede kullanm Et . Askerlerin kendisine, iEleri bozmaya çal Ean bir çocuk muamelesi yapt n düEündü. K zm Et buna. "Çin uzun y llard r Amerika'ya karE koymak için bütün gücüyle teknoloji geliEtirdi. Ordumuzu yenilmez k lmak için u raEt k." "Biliyorum efendim! Ben de bu amaca, bizim büyük stratejimize hayat m adad m" diye ç k Et Hsin Pao. Sesi garipti. Bir çocuk kadar heyecanl yd . SavaE yaEamaya baElam E gibiydi, üzerindeki yük çok büyüktü. "Bizim stratejimiz, hep savunma amaçl yd !" dedi Hu Jintao. "Ama savunmada kal rsak bu bizim için yenilgiyi getirebilir. E er Amerika ile karE laEacaksak, sald rmal y z. Onlar n bize sald rmas n 138 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I


bekleyip, üzerimize yollayacaklar binlerce savaE uça ve füzeyle, savaEma kabiliyetimizi yavaE yavaE erozyona u ratmalar na izin verirsek kazanamay z" Sesi gittikçe art yordu yaEl liderin, o da heyecanlanm Et . Komiteye hakim olmas , otoritesini kurmas gerekiyordu. Komiteyi oluEturan bakanlar ve askerler, liderlerinin kararl tavr ndan etkilenmiElerdi. Bu o kadar da ani al nm E bir karara benzemiyordu. Hu Jintao'nun, belki de uzun zamand r gizli biçimde ele ald bir konuyu Eimdi, hayat n n son devresinde dile getirdi ine Eahit oluyorlard . Liderleri devam etti: "Bütün bu yeralt ndan giden demiryollar , üstün silahlar, hepsi Amerikan ordusu göz önüne al narak kuruldu. Ama düEman Eimdi yeni bir aEamaya geçti." Zorlanarak aya a kalkt Hu Jintao, pencerenin önüne do ru gitti. Büyük bir liderden beklenmeyecek bir davran Et bu. Ama yaEad klar tarihi an, herkesi farkl davranmaya itebilirdi. "Bütün silahlar m z yeryüzü için yap lm Et ama art k düEman bize uzaydan bak yor." "Liderim, bizim uzay çal Emalar m z da bir hayli ilerledi ama.." Su Jinhai, tamamen pasif bir konuma düEmemek için kendini savunma ihtiyac hissetmiEti. "Ama... Yeterli de il Su" dedi Jintao. "Uzay savaE na giriEirsek kaybedebiliriz. Amerika'y kendi evinde vurmal y z." Bu sözler, herkese fantastik bir kurgunun parçalar gibi gelmekteydi. Hayal güçlerini çal Et rmak zorundayd lar. Amerika'y kendi topra nda vurmak, savaE o topraklara taE mak ne kadar mümkün olabilirdi? "Bunu mümkün görmeyebilirsiniz. Ama mümkün. Çin, bir kaplan gibi savaEmal ... Bütün bedeni ile, bütün kaslar ile. Sadece pençelerini kullanarak bunu baEaramaz." "Sayg de er liderim, Çin'i dünya çap nda sald rgan bir ülke konumuna getirmez mi bu?" Komite Sekreteri Xu Chaihou sakin sesiyle sordu. "Çin'i bir dünya savaE n n baElat c s m yapmak 139 BURAK TURNA istiyorsunuz? Bu bize ne kadar uygun bir politika olur? Ve bu politikay nas l aç klar z?" Hu Jintao, Komite Sekreteri'ne bakt . "E er bir kaplan n evine gider ve onu orada, evinde rahats z edersen; boynuna bir ip geçirip zorla evcilleEtirmeye çal E rsan ve sonunda onun dev pençesi ile yere serilirsen kaplan n sald rganl yla aç klanabilecek bir durum de ildir bu." "Yani Amerika'n n eninde sonunda bizi buna zorlayaca ndan m bahsediyorsunuz?" Sekreter, bunu gerçekten ö renmek ister gibi sormuEtu. "Amerikal lar anlamak çok zor gibi görünse de asl nda hiç de zor de il. Beceriksizce bir imparatorluk gibi davranmaya çal E yorlar. Ancak bir imparatorluk yönetiminde görülebilecek entrikalarla ve d E politikalarla u raE yorlar. E er bizle savaEmak istiyorlarsa bunu haks z yere yapmamak için bizi yumuEak karn m zdan vuruyorlar, Tayvan'dan..." "Bunu neden yapmak istesinler ki?" dedi Xu Chaihou, gözlüklerinin üzerinden dikkatle liderine bak yordu. "Çünkü ya dünyan n lideri olurlar ya da bütün hayat damarlar baEkalar n n eline geçer. Bu nedenle hiçbir kural tan madan, gerekirse kendi ülkelerine bile sald rmaktan çekinmiyorlar." "Bu konuda size kat l yorum efendim" dedi General Su Jinhai, "Amerikal lar aras nda yapt m z istihbarat çal Emalar s ras nda çok garip iliEkilerle karE laE yoruz. Çözmek gerçekten de zor." "Zor ama imkâns z de il. Amerikan devletini kendi amaçlar için kullanan bir örgütten bahsetmek mümkün" dedi Hu Jintao. Ve devam etti: "Ancak bu örgütün amac , sadece kâr elde etmek de il. Yani bu örgütün politikalar , basit bir Marksist görüEle ayd nlat lamaz. Onlar güden baEka itkiler var; güce, adalete ve insanl a dair garip, aEa lay c ve fantastik


bir yorum yap yorlar. Çok zekiler, geniE kitleleri kullanmaya kalkmaktan korkmad klar gibi bunu baEar yorlar da... Ve dünyan n gidiEat na yön verecek bir güce hükmediyorlar." 140 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Hu Jintao'nun nefesi h zlanm Et . Belli ki söyledi i Eeyleri kendi a z ndan duymak bile hoEuna gitmiyordu. Komite toplant s na kat lanlar, liderlerini derin bir sükunet içinde dinlemeye baElam Elard . KarE lar ndaki yaEl ve güçsüz görünümlü insan gitgide devleEmeye ve önlerine ayd nl k ama kanla kapl bir yol çizmeye baElam Et . "Onlarla savaEsak da bunu kendi yararlar na kullan rlar, savaEmasak da..." Jintao'nun sesi umutsuz gibi ç km Et . Oysa sadece di erlerinin, söylediklerine ne tepki verece ini düEünüyordu. "Yani onlara karE bir seçene imiz olmad n m iddia ediyorsunuz efendim?" diye at ld Kuvvet Komutanlar ndan birisi. "Amerikal lar bu kadar ciddiye almamal y z. Çin topra n iEgal edebilecek güçleri olmad gibi bizim anakaram z yak nlar nda bizimle savaEacak güçleri olmad n da düEünüyorum." "Ben 71 yaE nday m ve bugün Çin'e hükmediyorsam bunu bir tek prensibime borçluyum: DüEman m asla küçümsemem." Elini hafifçe masan n üzerine vurdu yaEl lider. "Ve bu durumda da düEman m küçümsemeye hiç niyetim yok. Çünkü ellerinde bar nd rd klar ölümcül teknolojileri ne zaman kullanacaklar belli de il." "Sayg de er liderim, ordumuz Amerikan ordusunu ve özellikle de Hava Kuvvetleri'ni alt etmek için önemli yat r mlar yapt . Pek çok modern savaE uça filomuz var. Ve kimsenin hayal edemeyece i kadar çok fazla hava savunma silah m z. Tüm bunlar göz ard edemeyiz. Biz dev bir silahl armaday z." Hu Jintao, yorulmuE gibiydi. Etraf ndaki komutanlar n kendilerini içine hapsetti i duvar y kmaya çal Et klar n n fark ndayd . Göremedikleri bir Eey vard : DüEman n beyninde yaEayan, çok kilit noktalara yerleEip orada virüs gibi yay lan, Eeytani zeka... Klasik düEünce metotlar ile anlaE lamayacak bir düEmanla karE karE ya oldu unun fark ndayd Jintao, bunu bütün yönetim kadrosu anlamal yd . Ancak o zaman, düEmana karE do ru hareketi yapabilecek durumda olurlard . Komite üyelerini denemeye devam etti. Soru cevap yöntemi, en sevdi i yöntemdi. 141 BURAK TURNA "Tarihimizden örnek almal m y z sizce? Çin kendi potansiyelinin üst s n rlar na ulaEmak üzere. Bu bize kaç n lmaz olarak tarihsel bir sorumluluk yükleyecek." "Say n liderim, Çin, bugün gücünün zirvesini yaE yor. Dinamik bir orduya, dinamik bir topluma; ama k s tlanm E ve geri çekilen bir politikaya sahibiz. Bu nedenle Tayvan' istiyoruz" dedi Su Jinhai. Sözlerinin melodisi onu hakl ç kartm E gibi gelmiEti. "Hakl s n Su, bir dünya gücü olarak varl m z sürdürmek için dünyan n bu bölgesinde hegemonyam z geniEletmek zorunday z." "Ve liderim, bu bölgede hegemonyam z geniEletmek demek, Amerika'ya karE topyekun karE koymak demek." "Evet, bu kaç n lmaz. Tabii Japonya, Güney Kore ve Avustralya'n n da a z n n pay n n verilmesi gerekiyor." "Hakl s n z efendim. Ancak belki de diplomasi yoluyla, Amerika'ya verdikleri deste i en aza indirmelerini sa layabiliriz." Su, bir askeri liderden çok bir ö renci gibiydi Eimdi. "Amerikan politikas art k sadece tek bir do rultuda iEliyor. O da Roma imparatorlu unun do rultusu." Hu Jintao, Komite üyelerinin gözüne bir bilge gibi görünmeye , baElam Et : "Roma, kendi imparatorlu una yönelecek tehlikeleri önceden yok etmek için önleyici sald r larda bulunurdu. Ve bunun modernlikle hiçbir alakas olamaz."


"Bizimle karE laEmaya istekliler o zaman..." dedi Su Jinhai. ":nand klar Eey Eu, savaE engelleyemezsiniz, ancak düEman n z n lehine erteleyebilirsiniz." Bu sözler çok Eey ifade ediyordu. Sanki lider Jintao, Çin'in yak n gelecekte uygulayaca politikay resmen aç kl yordu. Çin, on y llard r yapt at l mlar n gerçek anlam n ö renmeli ve buna göre davranmal yd . Dünya politikalar n etkileyen pek çok neden vard . Ama bunlardan en önemlisi ve insanl k tarihini bir savaElar tarihine çeviren etken, güç politikas yd . :nsan toplumlar , pek çok nedenden do142 . ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I lay belli zamanlarda güç farkl l klar yaE yordu. Ve güçlü olan n, güçsüz olan n alan n doldurmas e ilimi ortaya ç k yordu. Dünya tarihi, büyük imparatorluklar n bu Eekilde büyümesinin ve ortadan kalkmas n n örnekleri ile doluydu. Çin'in yaEl lideri Hu Jintao görebiliyordu. Amerika'y yönetenlerin bu bilgiye sahip oldu unu ve güç mücadelelerinin imparatorluklar n bir süre sonra y pran p çökmesine neden oldu unu. Bu nedenle aceleci davran yorlard . Ve bu nedenle Çin'e karE bir Eeyler yap yor olmal yd lar. Çin devlet politikas , en büyü ünden en küçü üne kadar bütün kurumlar yla, Amerika'n n kendilerine sald raca düEüncesi üzerine kurgulan yor; askeri ilerleme ile ilgili raporlarda, asla isimlendirilmese de, düEman Amerika olarak tan mlan yordu. Ve Amerika çöktü ünde, dünya hegemonyas na tek aday Çin olabilirdi. Hu Jintao, önündeki dosyay açt . Mandy'nin haz rlad dosyada bulunan pek çok belgenin aras ndan birini çekti. Dosyay inceledikten sonra üzerinde "Çok Gizli" yazan bir belgeyi Komite üyelerinin görebilece i Eekilde havaya kald r p masan n üzerine b rakt . Komite üyeleri de önlerindeki, dosyalar n içinden ayn belgeyi ç kartt lar. Tekrar göz att lar. Hu Jintao: "Bu belge Tewu*'nun bana yeni ulaEt rd bir belge. Amerika'daki baz finansal kaynaklar n Falungong'a aktard paralarla ilgili." Falungong ismini duyan Komite üyelerinin gözleri aç ld . Y llard r hepsi Falungong isimli tarikat ile bir Eekilde mücadele etmiElerdi ve yazd klar raporlarda ne kadar baEar l olduklar n anlatm Elard . Budizm ve Taoizm kar E m garip bir inanç sistemi vard Falungong'un. Ancak bunlar n hiçbiri önemli olmam Et devlet için. Çin'de inanc yaEatana ve gerekti inde bunu bir kar E kl k arac na dönüEtürme potansiyelini taE yorlard . Bu da yok edilmeleri için yeterli bir nedendi ama, bu asla baEar lamam Et . Amerikan kay*Tewu: Çin Gizli Servisi. 143 BURAK TURNA nakli gruplar her zaman Falungong'u desteklemiEti. Jintao sebeplerini aç klamaya çal E yordu. "Bu örgütün konumuzla çok fazla ilgili oldu unu düEünmüyorum efendim" dedi Çin Ordu Lojistik Komutan Liao Xilong. Önlerinde önemli bir operasyon vard , görünüEe göre operasyonun boyutlar çok büyüyecekti. Bu konularla zaman harcanmamal yd . "Liao, anlataca m Eey çok önemli. Hepimizin kafas n kar Et racak kadar önemli." Salondakiler sessizli e büründü. Mandy Wang, parlayan gözlerle liderine bak yordu. Yaratt mistik atmosferden etkilenmiEti. Toplant masas n n biraz ötesinde, Jintao'nun çapraz arkas nda, sessizce oturmuE; kendisine bir görev verilmesini ya da söz bahsedilmesini bekliyordu. Ancak masadaki gergin atmosferden dolay herkesin kendisini unutmuE oldu una emindi. Hu Jintao, elini sallay p devam etti: "Falungong'un baEka arac hesaplarla ald yard mlar n içeri i çok da önemli de il, önemli olan, bu hesap bilgilerini elde etmek için yap lan Tewu operasyonu s ras nda yakalanan iki tarikat üyesinden ç kan baz yaz Emalar n bizi götürdü ü sonuçlar."


"Lütfen aç klar m s n z sayg de er Jintao?" diye söze girdi Su Jinhai. "Bu konuyu anlatmas için Mandy'yi ça r yorum. Dosyalar n özetini o ç kartt . San r m bize daha ayr nt l bilgiler verebilir." BaE n arkaya çevirip Many VVang'a bakt gülerek. Mandy bir an afallad . Bu gergin anda sözün kendisine geçmesi onu çok EaE rtm Et . Çabuk toparlad kendisini. Hemen aya a kalk p lacivert pantolon ve aç k mavi .gömlekten oluEan üniformas n düzeltti. Masan n tam ortas na gelip birkaç ad m ötede durdu: "Yakalanan tarikat üyelerinden birisinin üzerinden bir telefon numaras ç kt . Bu telefon numaras n araEt rd k. Numara, Alman BaEbakan 'n n eEine ait. Odette Preuss'a." Bu tam anlam yla bir tokat olmuEtu masadakiler için. Çin'in 144 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Tayvan'a yapaca operasyonla Alman BaEbakan 'n n eEi aras nda ne gibi bir iliEki olabilirdi? "Üstelik Odette Preuss ad na yaz lm E bir teEekkür mektubu... Ona kendilerine ulaEt rd mesaj için teEekkür ediliyor. Ve Avrupa'daki baEar l çal Emas için sayg lar n iletiyorlar." Komite üyeleri, Mandy Wang' daha dikkatle dinlemeye baElam Et . Bu hikâyenin alt ndan ne ç kaca n merak ediyorlard . Tayvan operasyonu için geçen hayati de erdeki saatlerini harcad klar na göre önemli olmal yd . Mandy, masadakilere bakmay sürdürdü. Göz temas heyecan n azalt yordu do rusu. "Falungong üyelerinden birisi derinlemesine araEt r ld nda ilginç bir sonuç ç kt ortaya. Bu adam Amerika'da birkaç y l kalm E. Orada, Çin'deki insan haklar ihlallerini araEt ran bir örgüte destek olmuE. Ancak bir süre sonra, yaklaE k 6 ay önce Çin'e girmiE." Nefesi kesilmiE gibiydi. Ülkenin en yüksek komitesinin a r üyeleri dikkatlerini ona yönelttikçe o da geriliyordu. Soru sormalar ndan korkuyordu. "Yani bu Eu anlama m geliyor? Alman BaEbakan 'nm eEi, Çin'de insan haklar ihlalleri oldu unu düEünüyor ve bu konuya ilgi duyuyor." Su Jinhai sinirlenmiEti. Bunun ne önemi olabilirdi ki? "Hay r, sayg de er Komutan m." Asl nda söyledikleri, çok da baEka bir anlama gelmiyordu. Söylemek istediklerini iyi ifade edemedi ini düEündü. "Devam et, Mandy." Hu Jintao'nun sesini duyunca rahatlad birden. "Falungong üyesi, mektubunda Amerika'daki efendilerden söz ediyor. Çinli olmayan efendilerden..." Komite üyeleri derin bir EaEk nl k içindeydi. Zihinlerinde canlanan resim netleEmeye baElam Et . "Ve bu adam..." Bir an duraklad Mandy. "Bu adam, Çin'e Amerika'n n askeri s rlar n satan bir Amerikal n n ofisinde görülmüE. 145 BURAK TURNA Ve bu adam, Amerikan Savunma Bakan Richard Stillson'un yard mc s Oleg Kopinsky'den baEkas de il." "Bu nas l olur?" diye s çrad Komite Sekreteri Xu Chaihou. "Bunu aç klayabilmek mümkün de il.". Sinirden EiEen Eakaklar , ç k k elmac k kemikleri ile ayn hizaya gelmiEti neredeyse. Dengesiz hareketleri, di er üyelerin gözünden kaçm yordu. "Olur Xu. @aE rmamak laz m. Size söylemeye çal Et m Eey buydu. Amerika'y yönetenlerin, bunu kendi ülkeleri için yapt konusunda Eüphelerim var. Ve görüldü ü gibi kollar çok uzak yerlere kadar dokunabiliyor." Bu gerçekten inan lmazd , Alman BaEbakam'n n eEinin Amerika'daki gizli bir yeralt devlet mekanizmas ad na casusluk yapt sav ortaya ç k yordu. "Bu, bu çok saçma. Savunma Bakan Yard mc s 'n n bizim casusumuz olmas . Bize, ihtiyac m z olan bilgileri sa lamak için baEka pek çok kaynakla çal Emal ." Su Jinhai, olay derinlemesine anlamak istiyordu. Yapt klar toplant n n seyrini de iEtirecek bilgilerdi bunlar.


"Evet efendim, Oleg bizim ajan m zd . Ancak bu olay ortaya ç kt ktan sonra Eunu çok iyi anl yoruz ki belki de bizim ajan m z olmayabilir" dedi Mandy. "Yani bir çift tarafl l k m söz konusu?" diye sordu Genelkurmay BaEkan Su Jinhai. :ki tarafl ajanlardan nefret ederdi. Onlar sadece para için çal Ean pislikler olarak görürdü. "Aç kças , Oleg'in çift taraf oldu undan bile Eüphelerimiz var. Temi, onun bizi yönlendirmek için kullan lm E bir ajan oldu una inan yor." Mandy'nin sesinde hüzünlü bir hava vard . "Yani, Oleg Kopinsky'ye bize iletmesi için pek çok bilgi verildi. Bizzat Amerika BirleEik Devletleri bu bilgileri bize sa lad demektir." Mandy VVang' n son sözleri odada buz gibi bir hava estirmiEti. Amerika'n n kendi bilgisi dahilinde Çin'e Hava Kuvvetleri'nin elektronik silahlar n geliEtirmesi için çok önemli teknoloji bilgile146 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I ri satmas , anlaE labilir Eey de ildi. Komite üyelerinin hepsi de bu teknolojik bilgilerin orduyu geliEtirmek için ne kadar önemli oldu unu biliyordu. Amerika'n n düEman n güçlendirmek için geçerli bir nedeni olamazd . Yoksa karE lar ndaki düEman iki baEl bir yarat k m yd , düEman n öldürmek için baElar ndan birisini feda etmeyi göze alabilecek kadar korkunç bir yarat k. Bu duygu, Komite üyelerini rahats z etmiEti. Yapt klar operasyonda kullanacaklar baz silahlar n teknolojileri, bu yolla elde edilmiEti. Ve bunu bizzat düEman olacaklar ülkenin sa lam E olmas mant a s m yordu. Hu Jinte Komite üyelerini içine düEtükleri ç kmazdan kurtarmas gerekti ini biliyordu. Ordular na çok güveniyorlard ve bu onlarda rehavet yaratabilirdi. Bu rehaveti yaEamamal lard ama moralleri de bozulmamal yd . YaEl lider, askerlerini gerçek bir lider gibi kontrol alt nda tutmal yd . "Bu duyduklar n z n sizi çok sarst n biliyorum. Amerika'daki baz adamlar n, garip inançlar olan bir örgüt yoluyla dünyaya hükmetmeye çal Emalar çok ç lg nca geliyor. Bunu bazen baEard klar n düEünüyorum. Ancak bu sefer faka bast lar." Komite üyeleri, liderlerinin Eimdi ne diyece ini çok merak ediyordu. Her an yeni bir Eeyler duyacaklar n beklemeye baElam Elard . Bu kadar çok Eeyden haberdar olmamalar da kendilerini kötü hissetmelerine neden oluyordu. "Hiçbir plandan vazgeçmiyoruz. Yani Tayvan'a sald r y baElataca z. Ve sonras nda, Amerika bize sald rsa da sald rmasa da, onlar Pasifik Okyanusu'ndan silmek için harekete geçece iz ve durmayaca z." Hu Jintao'nun bak Elar çelik gibi parl yordu. Bu karar çoktan verdi ini o anda anlad lar. Ayakta kalan Mandy ise ne yapaca n bilemez haldeydi. Terden s r ls klam olmuE gömle inin içindeki ince bedeni ürpermiE ve titremeye baElam Et . Hu Jintao sustu, etraf ndakilere bakt . Üyelerin hepsinin gözlerinde, kaç n lmaz olan n izleri okunuyordu. 147 BURAK TURNA "Bunu nas l yapaca z efendim? Pasifik'ten onlar silmek için savaEmaya haz r z. Ancak sonras nda nas l devam edece iz?" Su Jinhai, bunu sormak zorunda hissetti kendini. E er devam edilecekse bu, kendi sorumluluk alan na giren bir durumdu. Hu Jintao, Mandy'e oturmas için iEaret etti. "Komite üyeleri, bunun do ru olmad n biliyorum ancak sadece benim bilgim dahilinde olan bir proje gerçekleEtirildi. Çin Gizli Servisi Tewu'nun sadece baz bölümleri bu konu hakk nda bilgi sahibiydi. Amerika ile savaE çok önceden öngördü ümüz için, bu savaE n klasik yollarla kazan lamayaca n düEündük. Ve size çok garip gelebilecek bir operasyon yürüttük."


Üyeler buna haz rd art k. Kendilerinin d E nda bir inisiyatifin Amerika ile savaEmaya çoktan baElad n anlamalar uzun sürmemiEti. "Bu geçen y llar içinde bizim sadece egemenlik, modernlik ve istikrar için çabalad m z zannettiler. Oysa Çin bu sefer faka basmayacak." Hu Jintao, Mandy'ye bakt . Mandy Wang, liderin yüzündeki muzip ifadeyi fark etti. Bütün komiteyi EaE rtm E olmak hoEuna gitmiEti Jintao'nun. Lider, gözleriyle "zaman geldi" mesaj n verdi. Toplant dakilerin bilmedi i bir Eeyi, önemli bir Eeyi bilmenin zevkini yaEayarak kap dan d Ear ç kt Mandy. Biraz sonra, beyaz önlükler içinde üç bilim adam , bir üst düzey subay ve bilgisayarlar n taE yan bir erle beraber içeriye girdi. Toplant n n yeni ve gizemli konuklan, Komite üyelerinin kimler oldu unun fark ndayd lar. Sayg belirten yumuEak hareketlerle üyelerin önünden geçerek masan n tam karE s nda, dev Çin haritas n n as l oldu u duvar n önünde yerlerini ald lar. Üst düzey bir subay, bu bir albayd , birkaç ad m öne ç karak kendini ve beraberinde gelen üç bilim adam m tan tt . "Say n Komite üyeleri, birazdan size 'Project Luan' tan taca z." 148 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Askeri Komite üyeleri taE kesilmiEti. Klasik bir askeri harekât n d E nda bir Eeylerle karE karE ya olduklar n n fark ndayd lar. Bu, genetik silahlar n bile ötesinde bir çal Ema olmal yd . Hu Jintao'nun yüzüne bakt lar, diElerini göstermeyen bir gülümseme yay lm Et yüzüne. Ayn , özel kalemi Mandy Wang gibi. Komite üyelerinden bir tanesi oldu u yerde diElerini g c rdatt . "Man Tian Guo Hai!" Bu sözleri duyan Hu Jintao, üyeye do ru dönüp bakt . Çok anlaml sözlerdi bunlar ve asl nda Hu Jintao bu savaE öngörüp çoktan harekete geçmiEti. Ancak Askeri Komite'nin kendisini desteklemeyece ini ya da korkaca n düEünerek onlar Tayvan' n iEgali senaryosu ile kand rm E ve en sonunda Amerika'n n evinde vurulmas stratejisini geliEtirmiEti. Art k Tayvan savaE n n baElamas na saatler kala gizli plan n aç kl yordu. Üyenin söyledi i gibi "Hu imparator yan ltm E ve denizi aEmas n sa lam Et ." Bu, Çinlilerin eski askerlik hikâyelerinde yer alan bir söylenceydi ve tehlikeli bir operasyonun baElang c nda muhalefetin oluEmas n engellemeyi sa layan bir yöntemdi. Project Luan' n yöneticisi Albay duvara yans yan karmaE k görüntülere iEaret ederek: "Bu bir tekstil boyas n n elektron mikroskobu ile çekilmiE görüntüsü" dedi. Görüntüde yuvarlak, iç içe geçmiE, anlams z Eekiller yer al yordu. Daha sonra ekrandaki görüntüler daha da büyüdü ve organik içerikli do al bir zincir görüntüsü belirdi. Moleküllerin aras nda dolaE yordu ve nereye ba land belirsizdi. "Bu bir nanomolekül zinciri, do al karbon materyallerinin oluEturdu u bir yap , ancak içinde ak ll baz molekülleri bar nd r yor. Yapay silikonlar, kendi kendilerine bir chip oluEturacak Eekilde hareket ediyorlar ve içlerine yerleEtirilen alt n partikülleri sayesinde iletim yap labiliyor. Bu ak ll moleküllerin içindeki elektrik ak m , gerekti inde benzer elektrik ak m dalgalan ile iletiEim kurmam za yard mc oluyor. Mesela ak ll ilaçlarda oldu u gibi, d E bir etki sayesinde istedi imiz zaman bu karbon nanomoleküllerin diledi imiz kimyasallar salg lamas n sa layabiliyoruz." 149 BURAK TURNA Askeri Komite tam anlam yla ölüm sessizli i ile Albay dinliyordu, Albay konuEurken de proje tak m n n di er uzmanlar , sürekli olarak yeni görüntülerin duvara yans t lmas n sa l yordu. "Sayg de er üyeler, bilindi i gibi ticaret hacmimiz bize büyük bir güç verdi. Ve Amerika'ya burada üretti imiz her Eeyi sokabildik."


"Evet... Anlad m sizi!" diye ba rd bir baEka üye. Hu Jintao ve Mandy Wang güldü. Bugün Mandy'nin o toplant salonunda olmas n n sebebi, babas n n ticari iEletmeler yoluyla Amerika'da Project Luan' n altyap s n oluEturmas yd . Bu alanda çok önemli hizmetleri olmuEtu ve sonra birden ortadan kaybolup gitmiEti. Herkes FBI' n karE casusluk hareketi ile onu yakalay p ortadan kald rd n düEünüyordu. "Son y llarda Amerika'ya ihraç etti imiz tekstil ürünlerinde nanoteknoloji ile uygulad m z özel bir kimyasal var. Bu kimyasal tekstil ürünlerindeki boyalar n içinde santimetrenin milyonda biri boyutlar nda kapsüller bulunuyor ve bunlar belli bir eletromanyetik dalga boyuna ayarl durumda. SavaE baElad nda Amerika ile iliEkiler kötüleEecek ve daha sonra silahl çat Emaya dönüEecek. Bu savaE n nükleer bir çat Emaya dönmemesi için Amerika'n n kendi topra nda felç edilmesi gerekiyor." "Peki bu garip silah nas l harekete geçireceksiniz Albay?" Genelkurmay BaEkan 'yd soran. "Komutan m, gerekli olan radyo dalgalar n , uydular vas tas yla Amerika üzerine gönderece iz. Yüzde 80 gibi bir oranla bu boya aktifleEecek. Ve bu ürünleri kullananlar n yüzde 89'u, salg lanacak kimyasal yüzünden hastaneye kald r lmak zorunda kalacak. Kesinlikle ölümcül olmayan bir silah, bu aç dan insani yönü geliEkin. Ancak öldürücü olmamas nedeniyle sa l k sisteminin üzerine aE r yük bindiriyor ve sistemin çal Emas n engelliyor. Hasta olacaklar n hemen hepsi yo un bak ma ihtiyaç hissedecek, belli bir süre sonra hepsinde bu belirtiler ortadan kalkacak kendili inden. Ama o zamana kadar Çin ordular Tayvan' ela geçirmiE ve Amerikan 150 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@: hükümetini bar E yapmaya zorlam E olacak. San r m bu stratejik olarak çok büyük bir kazanç bizim için." "Bu çok büyük bir operasyon..." "Ve çok da zekice..." Komite üyelerinin yüzleri gülmeye baElam Et , Nükleer silah kullanma ihtiyac olmadan, sadece milyonlarca insan n belli bir süre için hasta olmuE hissine kap lmas yoluyla büyük bir zafer elde edilecekti. Böyle bir zafer, kendi Komiteleri için büyük bir onur olacakt . Ancak henüz Amerika'n n da kendileri ile ilgili bir sürprizi oldu unu bilmiyordu Çin Askeri Komitesi. Hu Jintao aya a kalkt : "Tayvan sald r s baElamal art k. Hava sald r lan sürerken ç karma güçleri de on saatlik bir yolculu a baElayacak. Onlar için zor ve tehlikeli bir yolculuk olacak bu. Bo az bölgesinde yo un Amerikan denizalt trafi i var. @iddetli ve kanl bir savaE olacak..." 151 Hindistan / Kerala Eyaleti, Malankara Süryani Ortodoks Kilisesi Karanl k, dev, yuvarlak bir kaya gümbürdeyerek tap na n merdivenlerinden yuvarlan yor. Merdivenin her basama na çarp E nda, taE ile metal kar E m bir ses ç kart yor. Uzaklardan, çok uzaklardan gelen ç l k sesleri kar E yor karanl k kayan n yeri sarsan, insan iskeletine kadar titreten gümbürtülerine. Ve karanl k kaya, merdivenlerden yuvarland kça, merdivenlerin bitiEindeki :lyas, kaçmak için ç rp n yor. Ama kollar ndan birileri tutuyor, kim olduklar n görmesine imkân yok. BaE n döndürüp uzaklara bak yor. Uzaklarda sadece bulutlar var. :çleri alev alev yanan elektrik kazanlar ... @imEeklerin hiç durmadan çakt bir bulut kümesinin içinden d Ear ç kmaya çal Ean bir cenin görür gibi oluyor. Sanki o bir bulut kümesi de il de, dünyaya gelmeye çal Ean bir bebe in mukozas .


Yine baE n döndürüyor ve karanl k kaya, her basmakta daha da büyüyerek ona yaklaE yor. @imdi kenarlar nda ateE de var. S cakl n oradan bile hissedebiliyor :lyas. Biraz sonra üzerinden geçecek ve onu öldürecek. ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Uzaklardan gelen ç l klara kar Ean taE, metal kar E m gümbürtüler, gökyüzünde yanan cenin mukozas görünümlü bulut kümeleri ve :lyas baE baEa. Ama onu kollar ndan tutanlar var, bunu görsün istiyorlar, bunu yaEas n, llyas kaçmak istiyor ama bir Eeyler onu tutuyor. Bir tap na n a z nda... Tap nak uzaktan bak ld nda küçük gibi ama yaklaEt kça büyüyor ve sanki gökyüzündeki karalt lara de ecek kadar yükseliyor. Duvarlar nda dev kabartma heykeller var, birbiri ile kavga eden iki çocuk. Birbirine ac mas zca vuran iki çocuk ve uzakta onlar seyreden kötücül bak Elar. Bir baEka kabartmada, çocuklar ayr , birbirlerinden uzak ama her ikisinin arkas nda onlar n kulaklar na bir Eeyler f s ldayan ayn kötü bak Elar. Bronz ile alt n kar E m renkte kabartmalar, ama canl gibiler. Sanki bir oyunu perdeliyor gibiler. Cans z ve metalden yap lma kabartmalar, bir o kadar da canl ve gerçek. :lyas yaklaEan kayaya bak yor, etraf na saçt ateElere... Yine sesini ç karamadan ve kendini tutan kollar n kime ait oldu unu görmeden. Ter içinde uyand uykusundan. Bo az s k l yordu yine, giysisi s r ls klam olmuEtu terden. Saatine bakt . Yine gecenin bir yar s yd . Kaç gecedir uykusuzdu, kötü rüyalarla kesiliyordu uykusu ve bir türlü uykuya dalmak gelmiyordu içinden. Gündüzleri de rüyalar ile yaE yordu. Rüya gibi gelmeyen rüyalar, ona sanki bir Eeyler anlatmak istiyordu. Bu derdine çare olsun diye gündüz vakti sürekli dua ediyor ama bir türlü fayda bulam yordu. O zaman bunun kendisine verilen bir mesaj oldu unu düEünmeye baElad . Ne yapaca m biliyordu, ayin sonras , Mor lyavennis Abgar David'i görecek ve ona ak l soracakt . :çine düEtü ü s k nt dan onu Metropolitinin kurtarabilece ini düEünüyordu. Sabah zor etti. Sabah dualar n n ard ndan ayin baElad ve sona 153 BURAK TURNA erdi inde. Mor :yavennis'in kap s n n önünde duruyordu Ilyas. Metropolit,:lyas' n yüzünden, kötü bir Eeyler oldu unu anlad . Avludaki çiçekli yoldan yürüyerek ana kap ya yöneldi. Ilyas da peEinden. Hava s cakt , yüzleri su içinde kalm Et nemden. Bembeyaz duvarlar olan kilisenin kap s n n d E na geldiklerinde Mor Iyavennis gerinerek aç k havaya ve gökyüzünde garip Eekiller oluEturan bulutlara bakt ... Manast r geniE bir düzlükte kurulmuEtu. S cak ve nemli havalarda bile hava ak m sayesinde bir nebze de olsa ferahlayabiliyorlard . Mor lyavennis düzlü e bakt bir süre, :lyas'a döndü: "S k nt n nedir? Hiç iyi görünmüyorsun." :lyas' n dizlerinin ba çözüldü birden, gözlerinden yaElar boEand . Uzun süreden beri üzerinde taE d gerilim, bedeninden d Ear taEmaya baElam Et . Mor lyavennis, :lyas' n omzuna elini koydu: ":lyas, kendini toparla. Biliyorum, daha önce yaEamad n bir Eey yaE yorsun. Ama bununla baEa ç kmak zorundas n. Hadi anlat bana." YaEl yüz çizgileri bir an ortadan kayboldu. Gözleri nemlenmiE-ti. Uzun saçlarmdaki gri, beyaz teller birbirlerinden ayr l yordu rüzgârda. :lyas anlatmaya baElad . Rüyalar nda gördüklerini. Neresi oldu unu bilmedi i karanl k tap na . Merdivenlerden üzerine do ru gelen karanl k, ateEli kayay , birbiri ile kavga eden iki çocu un kabartma figürlerini ve uzakta onlara bakan kötücül gözleri. Çocuk mukozas gibi görünen elektrik dolu bulutlar, ç l klar, ba r Elar... Anlat rken rüyalar n tekrar yaE yordu. Mor Iyavennis bunlar n bir rüya olmad n anlam Et . Ama çok düzensizdiler, eksiktiler. :lyas' n gördü ü pek çok Eey olmal yd . Ya hat rlam yordu


bunlar ya da bir araya geliniyorlard rüyada. Oraya gitmeliydi. Deyr'ul Zafaran'a, rüyalar n sona erdi i ya da anlam n n kendisini dayatt yere... :lyas' elinden tutup biraz yürümesini sa lad . @imdi daha iyiyÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I di :lyas. Mor lyavennis ona Deyr'ul Zafaran' anlatt . îlyas da sakince dinledi. Rüyalar na orada bir anlam kazand rabilir miydi, bilmiyordu. Beyt-ül Isbor, demiEti lyavennis, geçmiEin piskoposlar n n yatt oda. GüneE tap na n n üst kat nda. Orada gece uyuyanlar n rüyalar nda görebilecekleri en anlaml Eeyleri gördüklerini anlatm Et . Belki orada uyumak, rüyalar na bir anlam kazand racakt . Hemen, Türkiye'ye gitmeliydi îlyas. Ad n ald insan n memleketine. Ve Mardin'de Deyr'ul Zafaran'a varmal yd . Bir an düEündü îlyas, hiç paras yoktu. Bunu nas l yapacakt ? Umutsuzluk kaplad hemen kalbini. O an Mor îyavennis'in yüzünü gördü, gülüyordu. Anlam Et llyas' n ne düEündü ünü. Cebinden ç kartt paralan ona verdi. îlyas EaE rd buna, onun cebinde para ile dolaEt n hiç görmemiEti. Yoksa konuEman n sonunun buraya varaca n biliyor muydu, nas l? Günler süren otobüs yolculu undan sonra Mardin otobüs terminaline ulaEabilmiEti îlyas. Terminalden inince, köEede toplanm E insanlar n yan na gitti. Onlarla nas l anlaEaca n bilmiyordu. Elinde, manast nn resmi vard . Kendisini merakl bak Elarla inceleyen Mardinlilere resmi gösterdi. Nereye gitmek istedi ini anlad lar o zaman îlyas'm. Tarif etmeye çal Et lar. îlyas az ötede, terminalin d E nda bir at gördü. Sahipsiz duruyordu. Ata do ru yürümeye baElay nca Mardinliler de EaE rd . At da, :lyas' da garip bak Elarla süzdüler. Atm nereden ç kt n kimse bilmiyordu. Sütçü beygiri herhalde, diye geçiEtirdiler ama etrafta ne sütçü vard , ne de beygirin taE yabilece i süt kaplar . At n üzerine bindi. Aralar nda bambaEka bir iletiEim kurulmuEtu, îlyas, iyi bir biniciydi, Keranz eyaletinin en iyi binicilerinden biri, bile denebilirdi asl nda ona. Atlar n dilinden iyi anlard . Ve Eimdi üzerinde durdu u at n da nereye gidece ini çok iyi biliyordu. BURAK TURNA Öyle hissetmiEti. Onu Deyr'ul Zafaran'a götürece inden emindi. Hayvan n karn n topuklad ve :lyas' n beklemedi i bir Eekilde ok gibi ileri at ld at. At n üzerinde zaman çabuk geçmiEti. Yeleleri rüzgârda sal n rken, nefesi de rüzgâr sesine eElik ediyordu at n. Üzerindeki biniciyi sarsmamak için özel çaba sarf ediyor gibiydi. îlyas ile at aras nda özel bir ba kurulmuEtu o andan itibaren. Sar kesme taE evleri görebiliyorlard belli bir mesafede ama hayvan oralara yaklaEt rm yordu :lyas' , sanki onun buraya sadece kendi rüyalar nedeniyle geldi ini biliyor gibi davran yordu. Bir Eeyleri bilerek davrand na Eüphesi yoktu :lyas' n. Bunu çok garip-sememiEti, bilginin sadece insana ait bir Eey olmad n biliyordu. Deyr'ul Zafaran' gördü ünde hiç hareket etmemiEti ama at da sanki :lyas' n, iEte geldim, düEüncesini okumuE gibi yavaElam E ve ilerlemeye devam etmiEti, :lyas garip duygular içindeydi; kahverengi, soylu görünümlü at, sanki orada onu beklemiE ve ulaEt rmas gereken yere ulaEt rm Et . Yüzlerce y ll k yorgun tahta kap n n önüne gelince at hiçbir komuta gerek duymaks z n durdu. KiEnemeleri bile sessizdi. îlyas zarifçe attan indi. Gökyüzü karanl kt , bulutlarla kaplanm E bir gecede so uk, içine iElerken kap n n önünde duruyordu. S k s k ya sar ld paltosunun üzerinde beyaz çi taneleri birikmiEti. Havada uçuEan kar tanelerine bakt . Kendi a z ndan ç kan buhar yüzüne püfleyip donmaya baElayan burnunu s tmaya çal Et . Kap y vurup bekledi. Bir süre hiç ses duyulmad . Bir kez daha vurdu, fazla rahats z etmek istemiyordu içeridekileri. At da huysuzlanm Et , bir an önce kap n n aç lmas n bekliyordu. Sanki kap aç lmazsa oradan hiç gitmeyecek, :lyas' yaln z b rakmayacakt .


Birkaç dakika sonra kilisenin avlusundan geldi ini tahmin etti i ayak seslerini duydu ve umutland . Teker teker sayd ayak seslerini. Kap g c rdayarak aç ld . Üzerine cübbe giymiE yaEl bir yüz karE lad onu. :lyas, yaEl yüze gülümsedi. Ama kap y açan rahibin 156 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I yüzünde gülümseme yoktu, :lyas bir an buraya ne için geldi ini hat rlad . Türkçe bilmiyordu, karE s ndaki rahiple nas l anlaEmas gerekti ini de. Buna gerek kalmad ama. :lyas' k yafetinden tan m Et rahip, eliyle onu içeriye davet etti. Hindistan'da Deyr'ul Zafaran ile ilgili yeterli bilgi alm Et :lyas, içgüdüsel bir biçimde Beyt'ül IEbor'a yöneldi. Onu içeri alan rahip kolundan tuttu, bir an göz göze geldiler. îlyas korkular n hissetmeye baElam Et yeniden. Yolculu un yaratt ferahlama, etkisini giderek yitiriyordu. Aln nda ter tanecikleri birikmiEti. Rahip onun yüzüne bak nca neden oraya yöneldi ini anlad . Bu yolcu her nerden geldiyse bir sorunu vard ve orada çözece ini düEünüyor olmal yd . :lyas' odaya götürdü. GüneE tap na n n hemen üzerinde, eski piskoposlar n koltuklar nda oturur halde duvar içlerine mumyalanarak gömüldükleri yere. :lyas bu gece orada uyumal yd . Ölülerin aras nda uyuyacak ve Hindistan'daki Metropolitin sözlerinin do ru olup olmad n ö renecekti. Hayat kendisine zindan eden rüyalar n ne anlama geldi ini orada bulabilir miydi? BaEka çaresi yok gibiydi. Kap n n önüne geldiklerinde rahip ona biraz beklemesini söyledi. Gidip bir bohça getirdi. Bohçay llyas'a verdi ve yavaEça geldi i karanl k avlunun içerisinde kayboldu. :lyas odaya girdi. Bir anda teni diken diken oldu. Garip bir rüzgâr esiyordu odan n içerisinde. Kenardaki döEe i gördü. Oraya gidip elindeki bohçay döEe in üzerine att . Bir süre ayakta durup etraf na bak nd . Karanl kta bir E k s z yordu odan n içerisine. Nereden geldi i tam belli olmuyordu. Bu odan n alt kat nda bir güneE tapma n n oldu unu düEünmek garipti. Sonradan kiliseye döndürülen Deyr'ul Zafaran, eskiden güneEe tapan @emsi kollar n n mabediydi. GüneEe tapmak için, güneEin hiç girmedi i bir tapmak yapmay neden düEünmüElerdi acaba? Tap nmak için Tanr 'y görmemek mi gerekiyordu, ya da gerçekten tapmalar gereken Tanr 'n n asl nda göremedikleri bir Tanr oldu u düEüncesi içgüdüsel olarak 157 BURAK TURNA içlerinde mi yaE yordu? Ona ulaEmak için biraz garip bir Anadolu yöntemi uygulam Elar ve "E er içimizde, Tanr 'yi görmememiz gerekti ine dair bir düEünce varsa o zaman biz de onu göremeyece imiz bir tap nak yapar z" m demiElerdi? :lyas bu düEüncelerin akl na nerden geldi ini bilmeden duvardaki bölmelere bakt . Her bölmenin önünde ince bir duvar ve üzerinde örtü vard , arkas nda da birer rahibin koltu unda oturur halde mumyal cesedi bulunuyordu. içi ürperdi, mumyalanm E bir sürü cenazenin aras nda duruyordu Ilyas, geldi i yolu hayal etti. "Burada ne yap yorum ben?" diye iç geçirdi. Gariplikler okyanusunun ortas nda, k r k bir tahta parças na tutunmuE, yüzmeye çal Et n düEündü. Kafas bulan k ve uyuEuktu Eimdi. Gece yaklaE yordu ve rüyalar n n hareketlenmeye baElad n n bir göstergesiydi belki de düEünceleri. Kendisine verilen bohçay aç p döEe in üzerine örttü. Yorgana sar l p uykuya yatmadan önce k sa bir dua yapt . BaE m yast a koyup tavana bakt , içerisi so uktu, iyice sar nd yorgana. YavaE yavaE tatl bir s cakl k yay lmaya baElad içine. K sa bir süre sonra uyumaya baElayaca n biliyordu. Sesler... Her Eey böyle baEl yordu ve yine ayn Eey olmuEtu. Sesler kulaklar nda canlanmaya baEl yordu. TitreEimi hissediyordu. Belli bir ritim tutturmuE giden bir gümbürdemeye eElik eden titreEimler.


Gözlerini saran karanl k tabaka aç lmaya baElad . Ilyas, rüya ile gerçeklik aras nda bir dünyadayd . Uyanmaya çal Et ama baEaramad . Uyuyor ve derin bir rüya görüyordu. Ama bu sefer rüyan n etkisiyle s k nt lara bo ulmuyordu... Henüz. Gözlerindeki perde araland kça gelen E k ona tan d k bir yerde oldu unu hat rlatt . :lyas korkuyu hissetti, damarlar nda dolaEan bir kurt vard sanki, yavaE yavaE beynine do ru yaklaE yordu. Korkunun canl hali gibiydi. Art k görüntü berraklaEm Et . Bir tapma n önündeydi yine. Ve 158 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I o merdivenler. Bu sefer hareket ediyorlard . Kaçmak istedi... Kollar kilitli gibiydi. Birisi onu tutuyordu. îlyas, yine onu göremeyece ini düEündü. Kaçmas n engelleyene, kollar n ac bir kuvvetle tutana bakmak için baE m döndürmeye çal Et . Garip. Bu sefer baE dönüyordu. Bu daha önce hiç olmam Et . Yar aç k bir bilinç ile uyku aras nda f rt nal bir havada gibiydi. Seslerin gücü art yordu. Birden karanl k kayay hat rlad . Korku tekrar Eahland içinde. Merdivenlere bakt . Kaya yuvarlanarak üzerine geliyordu GeniE merdivenlerden birisine çarp yor, havalan yor ve sonra arkas nda sisli bir duman b rakarak tekrar yere çarp yordu, îlyas, ba rmak istedi ve ba rd . Bu da ilk sefer oluyordu. Rüyas nda daha önce yapamad klar n yap yordu. Dilsizin dili çözülmüE gibiydi; rüyalar n n dili çözülmüE, onunla konuEuyorlard , îlyas hiddetle baE n döndürdü, kendisinin kaçmas na izin vermeyeni görmek istiyordu. Ölümünü isteyen birisi miydi o. BaE n döndürdü ünde neye u rad n EaE rd . Yere s k s krya yap Em E elleri çözüldü. Bütün bedeni uyuEmuEtu stad . Gözlerine inanamad , kendisini çimdikledi ama uyanamad . Onu tan yordu, yüzünü gördü ü insann tan yordu. Nereden oldu unu ç karamad ama biliyordu kim oldu unu. Sonra birden kar Et ortal k. Kavga eden çocuklar n ç l klar , ba r Elar doldurdu basamaklar , çocuklar merdivenin üzerinde birbirlerine sald r yorlard , birisinin elinde taE ve di erinin elinde de b çak vard . K yas ya sall yorlard kollar n . Karanl k kaya parças , etrafina yayd s nedense, kor haline gelmiE bir çemberin içinde yuvarlanarak ona do ru yaklaE yordu. Kollar n tutan adam, evet bu bir adamd , ona seslendi. "Yard m et onlara, durdur onlar ..." Sesinde ac ve st rap dolu bir ton seziliyordu. Kimdi o. "Kimsin sen?" diye seslendi îlyas. Ter nehirleri siyahlaEmaya baElam Et yüzünde. "Onlar benim çocuklar m, yard m et onlara." "Sen neden yard m etmiyorsun?" îlyas rüyas nda ba rmaya BURAK TURNA baElam Et . Kavga eden insanlar n babas ndan bunu neden kendisinin yapamad n ö renmeliydi. Neden îlyas'tan bekliyordu bunu? "Ya :lyas, ben dünyada de ilim ki..." Gözlerinde biriken yaElar gördü. Evet, onu tan yordu. Tan m yorsa da içinde bir Eeyler, onun kim oldu unu bildi ini söylüyordu. "Peki çocuklar; çocuklar n, torunlar n dünyada m ?" :lyas' n sesinde panik vard Eimdi. Karanl k kayan n gümbürtüsü, art k üzerinde durdu u taElar k m ldat yordu. Sanki bu rüya, o gece sonlanmak üzere kurulmuEtu. "Benim çocuklar m dünyada... Sizler hepiniz benim çocuklar ms n z..." Bu sözleri duyunca :lyas neye u rad n EaE rd . Onu tan m Et . "Ya :brahim..." diyebildi ancak. Ishak ve ismail'in çocuklar yd kavga edenler... :shak' n torunlar H ristiyanlar ve Yahudiler, :smail'in torunlar Müslümanlar.


Ve sonra bütün rüyay anlad ... Ya da anlad n sand ama her Eeyi çözmüEtü. Bunu nas l anlad m ya da nas l bilincine yerleEti ini asla bilemezdi, gerek de yoktu buna. ibrahim'in yüzünde keder vard . Kulaklar çocuklar nda gibiydi. Gözü ise uzaklarda bir yere kilitlenmiEti. Dudaklar ndan tek bir kelime döküldü. "Belzebub..." llyas onun bakt yöne bakt . Rüyalar nda gördü ü, kötülükle ba daEt rd yarat k oradayd ... O zaman, o da dünyada olmal yd . Ufukta beliren bulutlar yeniden cenin halini almaya baElad , içlerinde yanan elektrik kümelerinin ayd nlatt bir mukozan n içinde, do may bekleyen bir bebek gölgesi görülebiliyordu. Kulaklar sa rlaEmaya baElarken kollar n n çözüldü ünü hissetti. BaE n döndürdü, :brahim uzaklaE yordu. Ona son bir kez bir Eey sormal yd ... "O kim, o kim?" Bulutlar n içindeki bebek ceninini gösterdi. ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I :brahim, bir Eey söylemedi. Sadece mukozaya bakt ve yüzündeki derin keder artt . GözyaElar n n parlak birer inci tanesi gibi yeryüzüne do ru düEtü ünü görebiliyordu. O bebe in bir Eeyin do uEunu müjdeledi ini hissediyordu... Müjdelemek? Bundan emin de ildi iEte, bu çocu un bir müjde mi, yoksa kara haber mi oldu u konusunda hisleri karmaE kt . "llyas, îlyas! Uyan!!" diye ba rd baE na toplananlardan birisi, rahibe benzemiyordu. llyas gözlerini açt , korkuyla büzüldü ü döEekten f rlayarak uyand . :smini söyleyenleri tan m yordu, ismini nereden bilebilirlerdi ki! "Ba nyordun, ba r yordun, kötü bir rüya m gördün?" dedi bir rahip. llyas hiçbir Eey anlam yordu, onun ad n nas l ö rendiklerini de... Belki de uykuda hayk rd m kendi ismimi, diye düEündü. Biraz sakinleEmeye baElam Et . "San r m istedi in oldu." O kadar Türkçe kelimenin ard ndan, Sanskritçe kelimeler duymak onu Eok etmiEti. Odan n karanl k taraf nda kalan birisinden geliyordu bu ses. "Kimsiniz?" diye biraz da korkuyla sordu. Evinden bu kadar uzakta, bu da n baE nda Sanskritçe bilen birisinin ne iEi vard ? Peki ya, kendisinin ne iEi vard burada? "Korkma, ben Yakup. Uzun süre Hindistan'da kald m, orada ö rendim Sanskritçeyi." Sözlerini tamamlay p gülümsedi yabanc . "Neden geldin Hindistan'a?" "Sen ad n kimden ald ysan ve o neden oraya geldiyse... Peki, sen neden buradas n?" "Ben... Ben..." "Sen buraya rüyalar nla ilgili sorununu çözmek için geldin de il mi?" Irkildi llyas: "Sen nerden biliyorsun bunu?" BURAK TURNA "Bunda EaEacak ne var :lyas! Hindistan'da yan nda bulundu un Metropolitinden ö rendim." "Demek size o söyledi. Evet, beni arad , sana yard mc olmam istedi benden..." "Ben kendi baE m n çaresine bak yordum." "Emin misin, ben sana etrafta yaEamaktan ve buradakilerle anlaEmaktan daha öte yard mlardan bahsediyordum." "Ne gibi yard mlardan?" "Rüyalar n îlyas... Rüyalar nla ilgili olarak yard m etmekten bahsediyorum." "Sen kimsin, bana bu konuda nas l yard m edebilirsin?" "Metropolitin beni arad na göre bunun bir nedeni olmal de il mi? Ona güvenmiyor musun yoksa?" "Tabii ki, tabii ki güveniyorum. Ama rüyalar m n onunla bir ilgisi yok..."


"Buna nas l da emin oluyorsun :lyas, seni binlerce kilometre yol yapmaya sevk eden rüyalar belli ki hepimizi ilgilendiriyor." :lyas bir süre durup düEündü. Bu adama rüyalar ndan bahsetmesinden bir Eey ç kmazd . Belki onu rahatlatacak bir Eeyler söyleyebilirdi. Yakup'un sesinde insana rahatl k veren bir Eeyler vard . Yakup, Ilyas' n kendisi ile konuEmaya karar verdi ini bak Elar ndan anlam Et . Odadaki rahiplere bak p d Ear ç kmalar n istedi. Onlar ç kt ktan sonra Ilyas' n yan na oturdu. "Her Eeyi duydum, senin rüyalar nda normal olmayan bir Eeyler var :lyas" dedi Yakup, sesi k s lm Et . Bir Eeyler biliyormuE ama söylemiyormuE gibi geldi Hintliye. "Yakup, bir Eeyler olacak... Kötü Eeyler... insanlar kavga edecek, bütün insanlar... Ve sonras nda yeni birisi do acak..." Yakup döEe e çöktü, karanl k ran E k yüzüne vuruyordu: "Bir bebek mi?" Bebek laf n duyunca Ilyas' n gözleri aç ld korkudan. Birden akl na elektrik dolu rahim mukozas geldi. ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I "Bebek, onu nerden biliyorsun? Yakup lütfen söyle, sen kimsin, bütün bunlar nerden biliyorsun?" Yakup hiç de e leniyormuE gibi de ildi: "Her Eeyden önce benim kim oldu umu bilmen gerek..." Bir süre sustu, :lyas onun neler anlatma n hayal etmeye çal Et . "Çok eski Arami yaz tlar n Ingilizceye tercüme ediyorum." "Yani tercüman m s n?" "Asl nda bir bak ma öyle ama bu yazlar Arami dilinin ilk örnekleri, çivi yaz s ndan sonra ortaya ç kan ilk alfabetik dil. Ve bunlar bizim tarihimizin asla bilinmeyen taE yaz kal plar . "Peki neden bunlar yap yorsun?" "Bu gizli bir görev asl nda..." îlyas EaE rd . Da n ortas nda bir kilisede gizli bir görevli ne arayabilirdi ki? "Bu yaz tlarda baz önemli bilgiler var san yorum. Ancak onlar n anlam n tam olarak ç karabilmiE de ilim." "Nedir bu gizli bilgiler?" llyas, kendi derdini unutmuEtu, Yakup'un söylediklerine tak lm Et kafas . "Gelece i okuma biliminin ilk ad mlar na ait bilgiler. H ristiyanl ktan önceki dönemin y ld z bilimcilerinin anlatt hikâyeler ve gerçekleEenler... Belli periyotlarla bu bölgede ortaya ç kan olaylar ve dünya ile ilgili gözlemleri..." "Nelerden bahsediyor o yaz tlar? Ve bunlar n benim rüyalar mla ne ilgisi var?" :lyas ba lant y kurabilmiEti bir süre sonra. "Bu araEt rmalar Amerikal lar taraf mdan projelendirilip finanse ediliyor. Kim olduklar n bilmiyorum. Ortado u ile ilgili çok derin araEt rmalar yap yorlar. Ama bu yaz lardan ç kard klar sonuçlar garip, bazen telefonda konuEuyoruz." "Peki benimle ba lant s ..." "Bebek hikâyesi..." Daha bu kelimeleri duyar duymaz :lyas ola and E bir Eeyler oldu unu anlam Et . 163 BURAK TURNA "Anlat hadi" diye kolunu tuttu Yakup'un. "Sadece tek bir yerde, binlerce y ll k bir tabletin üzerinde aynen Eöyle yaz yordu: Bîr bebek görecek, y ld r mlar içinde... Ölüm gelecek, güneEin selinde,


Dünya... Ac lar içinde... Karanl k kayalar n alt nda, Dumanl mezarl klarda, Seher y ld z n n saf nda, Yer tutacak ard ard na, :nsanlar... Ve dirildiklerinde yeniden.. GüneEsiz bir dünyaya, Uyanacaklar, :nsanlar, Lejyonun elinde..." îlyas, Yakup'un a z ndan dökülen kelimeleri dinlerken aptallaEm Et . Ne diyece ini bilemiyordu. Sanki rüyas n anlat yordu Yakup'un bahsetti i yaz ttakiler. "Dahas var" dedi îlyas... Bunu bekliyordu Yakup, biliyordu dahas oldu unu, çünkü yaz t n bulundu u tabletin yar s k r lm Et ve di er yar s nda neler oldu unu bilmiyordu, bilmiyorlard . "Kavga vard Yakup, :shak ve :smail'in çocuklar kavga ediyordu..." Yakup EaE rm Et . Bir rüya nas l olur da bu kadar gerçekçi olabilirdi! "Ve benden, yard m istedi..." Yakup heyecanlanm Et : "Kim?" ":brahim." Yakup oldu u yere y ld : "O sensin..." ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I :lyas, ne oldu unu anlam yordu... Kimdi kendisi, tan m yordu art k kendisini. Yakup'un dizinin dibine çöktü, ondan cevap vermesini istiyordu. Yakup cüppesinin kenar ndan bir kâ t ç kart p uzatt llyas'a. :lyas kâ da bakt . Az önce Yakup'un kendisine söyledi i cümleler yaz l yd . Yaln z birini yeni görmüEtü. Tabletin en alt k sm da bulunmuEtu ve orada bir cümle vard . Öyle kalacak dünya, ateEle yükselen el koymad kça... "Bu ne anlama geliyor ki!" dedi îlyas, ama bir anda beyninde EimEekler patlad , biliyordu bunlar n anlam n . Benden bahsediyor, diye düEündü. Buna inanm yordu. Rüyalar nda kendisini görüyordu bunca zamand r. O bebek kendisiydi, :lyas't , gö e ateEle yükselendi. ":lyas, sen dünyan n umudusun... Tabii bu yaz tlarda yazd na göre..." Yakup, geliyorum birazdan, deyip odadan ç kt . :lyas öylece kalakalm Et . Ne yapaca n bilemiyordu. Zavall gibi görmüEtü kendisini hep. @imdi neler diyordu Yakup? :lyas ismi, ölümü haber vermekle eEde erdi, Ahab' n ölümünü haber vermiEti ve yine ölümü haber veriyordu. Ve bu kendi rüyalar ndayd . Yakup nereye gitmiEti? Neden gitmiEti? îlyas terlemeye baElad . Rüyalar ndan ç km Et s k nt ama bu sefer yüre ine girmiEti. Anlam Et ki o s k nt onu b rakmayacakt , büyük ölümün habercisiydi yine. Zavall bedeni, isminden dolay bu görevi üstlenmiEti. Kime haber verecekti, bu ne iEe yarard , zavall birine kim inan rd ? Ona deli diyeceklerdi. Karanl k odada kap n n aç ld n gördü, ilk baEta Yakup'tan çekinmiEti ama Eimdi ona ihtiyac vard . Birileri ile bunlar paylaEmal ve düEünmeliydi. Yakup'tu gelen, îlyas'a yaklaEt . BURAK TURNA "Bana yard m edecek misin Yakup?" diye sordu :lyas. Bir gariplik vard ama bu sefer. Yakup'a seslendi i halde ses ç kmam Et , :lyas aya a kalkmaya yeltendi. Yakup elinde bir Eey tutuyordu. Anlamad ne oldu unu llyas.


"O elindeki ne?" diye sordu. Karanl kta, Yakup'un elinde ne oldu unu görebilmek için gözlerini iyice açm Et . Bir anda dondu kald , ne yapaca n EaE rd . Yakup'un elindeki, bir silaht . Odaya s zan E yans tt nda anlam Et bunu îlyas. Birden olanlara anlam veremedi ama zaten beynini güdüleri kontrol alt na alm Et bile. Odan n içine bakt h zla, her Eey bir saniye içinde oluyor gibiydi. Tek ç k E yolu, Yakup'un geldi i kap gibi görünüyordu. Birden göz ucu ile odadaki mezarlar n duvarlar n fark etti. Çok ince olduklar n n fark na varm Et , sadece tek bir kol darbesi ile k r labilirdi duvarlar. Ani bir hareketle kendisini odan n soluna do ru att , yerde yuvarland . Bu s rada kulaklar bir patlama ile sa rlaEt . Merminin v z ldamas n ve kula n n hemen yan ndan geçip gitti ini hissetmiEti, :lyas o kadar h zl yuvarlanm Et ki yerde, mezar n giriE duvar na çarp p durdu. Hemen do ruldu ve ince duvara olanca h z yla dirsek att , parçalan duvardan içeri süzüldü. Kendisini mezar n içine atarken ikinci bir patlama sesi ve mermi, kap y delip mezar n içinde bir yerde kaybolmuEtu. îlyas mezara süzülüp k r k duvar kapatmaya çal E rken, girdi i mezar n baEka oda mezarlarla ba lant l oldu unu gördü. Hemen buldu u ilk ba lant boElu undan sürünmeye baElad . Çok korkutucu bir yerdi, tünel kenarlar nda dolaEan akrepleri görünce bütün bedeni titredi ama bu çok normaldi, Mardin onu bilenlere akrepleri ile de ünlüydü. Yakup da peEinden gelmiEti, :lyas bir kez daha duydu patlamay ve bedeni sars ld . Vuruldu unu hissetti o an. Neresinden vuruldu unu ya da yaran n ölümcül olup olmad n anlayacak durumÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I da de ildi. Havaland rma boElu una benzeyen ama toz, küf ve örümcek a lar ile kapl geçitten sürünürken Yakup'un kendini takip etmemeye karar verdi ini hissetti. Bu daha da kötüydü, peki ne yapmay planl yordu? Onu mutlaka yakalamaya çal Eacakt . Ve onca silah sesine karE n kilisede hâlâ bir pat rt kopmam Et . Biraz daha sürünüp ilk buldu u ç k Ea yöneldi. TaEtan yap lm E küçük bir kap y açt ve hemen kendisini karE layan karanl n kollar na b rakt yaral bedenini. Hiçbir Eey göremiyor ve hiçbir Eey duyam yordu. Garip bir huzur kaplam Et içini. D E dünyadan tamamen izole bir yerdi buras . Kilisenin mahzeni oldu unu düEündü ama o kadar aEa da de ildi. Kilisede bir mahzen oldu undan bile emin de ildi. Duygular ndaki rahatlama ona nerde oldu una dair bir fikir veriyordu. Mezar odas n n hemen alt ndaki güneE tap na ndayd . @imdi, hissetti i rahatlaman n ve güneEe tapanlar n neden içinde güneEin olmad bir tap nak yapt sorusunun cevab n da bulmuEtu. Tamamen izole bir mekând ; hayat n hiç s zmad , bir öte dünya denemesiydi buras . Bu nedenle kutsal geliyor olmal yd onlara. @imdi baz sesler iEitmeye baElam Et . Duvarlar elleriyle kontrol ederek kap y buldu ve kulaklar n dayad . Art k içindeki s k nt da lm Et , en kötü gerçekleEtikten sonra art k sadece hareket zaman yd . Ama ne yapabilirdi ki? Yaras n hat rlad , boynunun arkas nda hissetti i s cakl üzerinde gezdirdi elini. Mermi, boynunu s y rm Et . Saplansayd IIyas' öldürürdü hemen. Kulaklar na :ngilizce konuEmalar geliyordu. Burada yabanc lar n olmas nda garip bir Eey yoktu ama turistlerin gündüz gelmesi gerekmez miydi? Kendisi gibi gelenler d E nda... Ya da kendisi için gelenler... Yaras kötü görünmese de kan kaybettiriyordu. Bir süre sonra sorun yaratmaya baElayabilirdi. Kap y aralay p avluya süzüldü ve bir pencerenin kenar ndan d Ear ya bakt , koEuEturmalar azalm Et . Kilisenin d E nda bir yerlerde karalt lar seçebiliyordu. BURAK TURNA Yakup'un siluetini ay rt edebilmiEti aralar ndan ama di erlerinin görüntüsü çok belirsizdi. Ancak k yafetleri, hiç de yöre halk n n k yafetleri gibi durmuyordu üzerlerinde, sanki tak m


elbiseli insanlard . Birkaç saniye sonra bulutlar n aras ndan s yr lan E k huzmeleri, karalt lardan baz lar n aç a ç kard . :lyas' n hiç Eüphesi kalmam Et , bunlar gerçekten de tak m elbiseli insanlard . Garip ve ürkütücü görünümleri vard . Türk ya da Arap olmad klar kesindi, ingiliz ya da Amerikal olmal yd lar. Eski efendilerini nerede görse tan rd . Burada ne ar yorlard , Yakup'un bahsetti i Arami yaz tlar n tercüme etme projesi ile ilgileri olabilir miydi? Öyle olmal yd . Yoksa bu adamlar kendisini mi bekliyordu? Onu bekliyorlard ... Bundan kesinlikle emindi. Hayal gücü, olanlar karE s nda zorlanmaya baElam Et . Rüyalar onu buraya kadar getirmiEti ve onun buraya gelece ini bilen birileri vard . Ve llyas büyük bir felaketin yaklaEmakta oldu unu dünyaya duyurmal yd . Hay r, bunu kendisi istememiEti. Ona verilen bir görev gibi hissediyordu Eimdi, ad yla ba lant l bir görev. Bunlar n hepsi birer tesadüf olamazd . Ve bu garip Bat l lar n nas l olup da kendisine karE böyle bir tuzak haz rlayabildi ine EaE r yordu, bunu bir Eekilde ortaya ç karacakt . Hiçbir kaç E yolu yok gibiydi. Türkiye'nin da l k bir bölgesinde, Sanskritçe'den baEka bir dili do ru düzgün bilmeyen, zay f ve yaral bir Hintli, kendi ayaklar ile girdi i bu garip tuzaktan nas l kurtulaca n kestiremiyordu. Zaman zaman kararmaya baElayan gözleri, o s rada toprak yolda h zla hareket eden bir baEka gölge seçti. Dörtnala gelen bir gölge. Tan d ; bu, kendisini manast ra getiren att . :nan lmaz bir Eeydi, nas l olurdu da bir at bu kadar do ru zamanlama ile onun yanma gelirdi? YaEad klar ndan sonra hiçbir Eeye EaE rm yordu. Gölgelerden etkilenmemiEti at ve hemen kilisenin arkas na do ru se irtmiEti. ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Karalt lar bundan kuEkulanmam Et demek ki, hâlâ olduklar yerde bekliyorlard . :lyas, at n kendisine sinyal verdi ini anlad . O da kilisenin bir arka ç k E olabilece i düEüncesi ile avlunun öte taraf na do ru yürüdü. Bu garip hayvan kiliseyi ve çevresini iyi tan yor olmal yd . Gerçekten de kilisenin arkas nda çok küçük bir delik vard , :lyas zorlanarak geçti o delikten. Sessizce kiEneyerek kendisine bakan ata dokundu kanl elleriyle, at irkildi. Kan n s cakl n hissetmiE olmal yd , huzursuzdu ve acele ediyor gibiydi, :lyas at n üzerine ç kt ama zorlanmaya baElam Et . Gitgide daha çok kararmaya baElam Et gözleri ve baE dönüyordu. So uk bir ter basm Et bedenini. Ata biner binmez ona bakt , içinden ona "Anga" demek geldi. "Anga" Sanskritçe'de organ anlam na geliyordu. At, onun bir parças gibi olmuEtu. Anga, kiEnedi ve h zla koEmaya baElad , :lyas, o koEarken kula na do ru e ilip "Ari, Ari"(5) diye sesleniyordu ve Anga sanki denileni anlam E gibi daha da h zl koEuyordu, :lyas, Anga'n n nereye gitti ini bilmiyordu ama ona çok güveniyordu. Kendisini güvenli bir yere götürece inden emindi. Bozuk toprak yollardan ilerliyordu Anga, hiç yavaElam yordu ve sanki sonsuza kadar koEsa, bunun sonu gelmez gibi geliyordu îlyas'a. Bir türlü inanmak istemiyordu olanlara. Kendini öldürmek isteyenler, o yabanc lar, bunu nereden bilmiElerdi? Sadece rüyalar nda yaEad bir s k nt y hocas na anlatm E ve onun tavsiyesi ile buraya gelmiEti. Bir an düEündü... Yoo, hay r bu olamazd , hocas bunu haz rlam E olamazd . Peki nas l olup da Yakup'a güvenmiEti Hindistan'dakiler? Bu normaldi asl nda. Yakup'un söylediklerini hat rlad . O sadece bir çevirmendi ve bu sayede Amerikal larla ba lant ya geçmiE, sonra da onlar ad na çal Emaya baElam Et , ya da Amerikal lar kullan yordu. Yoksa Ilyas' n rüyalar ndan baEkas n n haberi nas l ola5 Ari: DüEman. BURAK TURNA bilirdi kî?


Anga, birkaç tepeyi aEt ktan sonra, uzakta bir köy göründü. Karanl köpek havlamalar n n y rtt küçük bir yerdi buras . Tek camisi vard , onun d E nda aç k renk bir yap görünmüyordu bile. Anga camiye yaklaE p önünde durdu. îlyas EaE rm Et , burada ne iEi vard ? Attan inince hayvan uzaklaEt biraz. Köyün iki iriyar köpe i gelip havlamaya baElad . Korkutucu bir görüntüleri vard . :lyas, bir Eey yapmadan öylece durdu. Sonra caminin kap s nda bir adam belirdi, sakallar ve gözlü ü vard . Ayd nl k bir yüz, diye düEündü :lyas. Caminin hocas olmal yd bu. Adam kap dan ç k p köpekleri kovalad ve :lyas'a bakmaya baElad . :lyas ona do ru yürüdü. Hamdi Hoca, gece vakti köy meydan nda durmuE, kendisine bakan adam n yaral oldu unu görünce hemen yan na koEtu ve koluna girdi. YavaEça caminin hemen yan ndaki evine do ru taE d , ilyas bir Eeyler söylemeye çal E yordu ama anlaEmalar imkâns zd . Ne yapaca n hemen düEünmemeye karar verdi. En kötü ihtimalle Hindistan' n telefon nu- maras n verirdi ve bu adam da kendisi için araEt rma yapabilirdi. "O yabanc lar m ateE etti?" :lyas EaE rm Et . Hoca'mn ingilizce konuEmas garip gelmiEti. Kendi :ngilizcesi iyi de ildi ama Hamdi Hoca'n n, dediklerini anlayabilece ini hissetmiEti. Ona anlatabilirdi her Eeyi ve o da polisten yard m alabilirdi belki. "Yabanc lar?" diye sordu ilyas. "Onlar nerden biliyorsun?" "Onlar görüyorum bir süredir, buralarda dolaE yorlar. Bazen de manast r civar nda. Zaten turist çok gelir buralara. Onlar da turist gibi gelmiEti. Ama sonra gitmediler. S k gördüm buralarda." "Bana ateE eden kiEi onlarla beraberdi." "Bana anlatmak ister misin?" ilyas, Hamdi Hoca'ya bakt . Sanki çok Eey bilirmiE gibi bir ifadesi vard . "Peki anlat r m, beni iyi dinleyin." Anlatmaktan baEka da Eans yoktu. ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Hamdi Hoca onu dinledikten sonra içeriye gidip çay getirdi îlyas'a. Kan kayb ve d Ear da kalmas nedeniyle titremeye baElam Et . Ne yapaca n bilmez haldeydi. Gerçekten de bir Eeyler bildi ini düEünüyordu. Ama bu bilgi hiçbir Eeye dayanm yordu. Odan n içinde gözlerini gezdirdi, duvarda as l duran bir av tüfe i vard . Di er duvarda Arapça dualar yaz l bir çerçeve duruyordu. Bir di er duvarda da saat ve yine dualar n oldu u küçük bir çerçeve daha. Hamdi Hoca, içerideki telefondan bir yeri ar yordu, :lyas onun kendisine yard m edebilece ini hissetmiEti. "Ankara'y arad m, Hindistan Büyükelçili i'ni. Buraya jandarma gelir birazdan. Elçiliktekilere derdini anlat rs n. D EiEleri Bakan 'n çok yak ndan tan yorum. Bu anlatt n rüyan n anlam n biliyor musun? Bunu mutlaka Bakan Kand ral ile konuEmam gerekiyor. Senin gördü ün rüyalar n pusu, gerçeklere iEaret etti ini düEündürüyor bana. Büyük bir düzen kurulmuE san r m, insan insana, dini dine ve milleti millete k rd rma düzeni. Neden bilmiyorum :lyas ama bunu engellemeye çal Eman beni çok duyguland rd , senin yan nday m." îlyas' n içini rahatl k kaplad birden. Çok mant kl ve bilgece konuEuyordu Hamdi Hoca. Onun sözleri îlyas' n yüre ine daha önce hissetmedi i bir ferahl k vermiEti, evindeki her eEya, duvar nda as l çerçevelerdeki dualar... Burada kalmak istiyorum, diye düEündü :lyas. "TeEekkür ederim Hamdi Hoca" dedî. Daha fazlas na hacet yoktu. Her Eey düzelmiE miydi birden? Bunu bilmiyordu ama Eimdilik do ru hareketi yapt n hissediyordu. Hamdi Hoca'nm evi ve zaman zaman minareye ç k p okudu u ezan, îlyas'm moralini yükseltti... Kendi hocalar ndan hep dostlu u ö renmiEti, peki dinler aras nda dostluk olabiliyorsa o zaman neden savaE vard ve neden rüyalar na giren büyük kar E kl k yoldayd ? Bunlar daha fazla düEünmek istemiyordu, çünkü inanc n n 171


BURAK TURNA zedelenece inden korkuyordu. Süryani'lerin :slam'a bak E , H ristiyanl n ilk geliEindeki safl and r yordu ama ne olmuEtu da sonradan kendi içlerinde bu kadar çok parçalanm Elar ve Ortado u'da yeEeren H ristiyanl k Bat 'ya gidip bir güç ve ihtiEam sembolü haline gelmiEti? Bunu bir türlü anlayam yordu... Ve Hamd Hoca neden onu ba r na bas yordu böylesine sorgusuz? Belki de H ristiyanlar ve Müslümanlar bir araya gelip, Bat 'ya sürülen H ristiyanl n kendi özüne dönmesini sa layabilirlerdi, :slam' n temelinde, H ristiyanl n bozulmam E haline dönük iEaretler ve bilgiler olmal yd , bundan yararlan lmal yd ... Belki de bu yüzden bir zamanlar n ilk H ristiyan toplumu olan Süryanilerin elinden al nm Et liderlik... Politik güç ve ihtiEam onlarda olmad için belki de... iyi ama bütün bunlar n kendileri ile ne ilgisi olabilirdi ki? Ölüm KardeEli i Ray Corbis, bekletilmekten nefret ederdi. E er bekledi i insan üç dakikadan daha fazla gecikmiEse ellerinin içi terlemeye baElar ve sonradan geçen her dakika için bekledi i insana fazladan eksi puan verirdi. E er bu kiEi, kendi yan nda çal Ean biriyse gelece inin hiç de parlak olmad söylenebilirdi kolayca. Bu sefer iEler farkl yd . Saatler bile geçecek olsa beklemek zorundayd . William, onunla hükümet binas nda buluEmak istememiEti. Hatta bu buluEmadan kimseye bahsetmemesi için s k s k ya tembihlerde bulunmuEtu ona. Ray Corbis, zor durumdayd . Çal Et Eirketin baz pis iEleri oldu unu hissediyordu ve bundan çok rahats zd . Bu konu ile ilgi olarak Washington'da ona yard m edebilecek fazla insan yoktu. William Harrods bunlardan biriydi. Califomia, teknoloji yar E nda Virginia bölgesinin çok gerisinde kalm Et . Ama Ray, yaEad yeri seviyordu. Karar n çoktan vermiEti, California'da ölecekti. Ama iEler hayal etti i gibi gitmiyordu. Yine büyük bir iEin baE na geçmiE ve emekli olmay becerememiEti. @imdi yaEamak ve ölmek istedi i yerden binlerce mil uzakta, Washington' n yeralt ama temiz say labilecek mekânlar ndan birinde, saç yla sakal n birbirinden ay rt etmenin imkâns z oldu u bir BURAK TURNA adamla hiç istemedi i konular hakk nda sohbet ederek VVilliam' n gelmesini bekliyordu. Buras ancak bas ndan ve kar s ndan kaçmak isteyen politikac lar n u rayabilece i türden bir yerdi. Bu bar n ad asla bas na s zmam Et . Politikac lar dünyan n kaderiyle ilgili konularda rahatl kla birbirlerine düEman olabilirlerdi ama kar lar n aldatma konusunda tam bir a z birli i içindeydiler ve bunu yapmalar n kolaylaEt ran bu yerin ad n , rakiplerinin yaEamas na izin vermek pahas na bas ndan gizli tutuyorlard . "Hey dostum, sen de kar s n aldatmak için buraya gelen tiplerden misin? Seni hiç görmemiEtim. Seçim zaman da olmad na göre buraya yeni gelmiE kahrolas bir politikac da olamazs n." "Tam üstüne bast n." "Neyin?" "Seni geri zekal , benim politikac olamayaca m söylüyordun. Ben de tam üstüne bast n, dedim. Bu ne demektir? Hay r, politikac de ilim, demektir. @imdi anlad n m ?" Saçlar ve arada s rada tarand belli olan sakallar beyazlaEm E barmen, donup kald . Üzerinde spor ama pahal k yafetler taE yan beyefendi görünüElü bu adamdan beklemedi i Eeyler duyuyordu. Ç lg n n biri olmal , diye düEündü. Daha fazla diretmek istemedi. Bar n di er köEesindeki müEterilerle ilgilendi. LoE E klar, sadece bar n orta k sm nda yer alan boE alan ayd nlatabiliyordu. KöEelerdeki masalarda neler olup bitti ini ve oturan insanlar seçmenin imkân yoktu. Buras gerçekten ak ll ca seçilmiE bir mekând . Amerikan BaEkam bile rahatl kla çapk nl k yapabilirdi ve kimsenin haberi olmazd .


Barda oturanlar n s rt kap ya dönük duruyordu. Bu, durumu daha da zor hale getirmekteydi. Ray fazladan bekledi i her dakikada birkaç kez boynunu çevirip kap y kontrol etmiEti. Boynu a r maya baElam Et , giderek daha fazla sinirleniyordu. Barda tek baE nayd ; içeri girenler, genelde karanl kta kalan bir masaya çekiliyordu ve f s lt lara gülüEmeler kat l yordu. ikinci içkisini smarlad , ilkini çok yavaE içmiEti ama bu gidiEle, ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I içme h z n n artaca n tahmin ediyordu. Barmen bar n üstüne barda b rakt anda gözleri Ray'in baE n n üzerine kilitlendi. Ray ani bir tepkiyle bir kez daha barmenin gözlerini dikti i yere bakacakt ki s rt nda sert bir yumru un patlad n hissetti. :çinde yo un bir nefret duygusu uyan rken, üzerinde neredeyse hiç tüy bulunmayan bir kafan n ortas nda par ldayan bir çift gözle karE laEt . Zekice bakan gözlere eElik eden diElerin hepsi tam ve kusursuz derecede parlakt . Ray k smen de olsa rahatlam E, yüz hatlar gevEemiEti. KarE s ndaki adam n gülüEü, her iEi birkaç dakika içinde halledecekmiE izlenimi veren bir dâhinin gülüEüydü. "Ray, umar m annemin ad n çok say klamam Es nd r. Biliyorum bekletilmekten nefret edersin." "Sen tam bir manyaks n. Peki bunu bildi in halde neden beni bir saat beklettin ha?" "Yapma böyle, beni üzüyorsun. Çok önemli iElerim vard Ray. Anlars n ya." "Önemli demek. Bunun ac s n senden ç karaca mdan emin olabilirsin William." Ray, yanma oturan William Harrods'a bakt . Okulda da böyleydi. Enerjisi asla tükenmezdi. TükenecekmiE gibi de görünmüyordu. William kendine bir içki smarlad . Bardak önüne gelir gelmez yüzündeki gülüE, yerini derin bir durgunlu a b rakt . Yüz hatlar gerilip bak Elar Ray'in gözlerinin içine odakland . Bu, onunla yeni tan Ean herkesi EaE rtan ve bir süre sonra da kendine hayran b rakan bir özellikti. :lk bak E, her zaman VVilliam için önemli olmuEtu, ilk bak Emada gözler her Eeyi söylerdi; sonras nda bilinç kendine gelir ve gözlerin önüne bir set çekerdi. Yalanc lar ve ikiyüzlüleri ilk iki saniyede yakalamak, William'm en iyi yapt Eeylerdendi ve bu sayede VVashington'da çok önemli yerlere gelebilmiEti. Kime güvenece ini çok iyi bilirdi. "Ray, çok düEüncelisin ve eminim benden yapabilece imin çok üstünde bir Eey isteyeceksin." Ray onun bu özelli ine hayrand , her Eeyi önceden bilirdi. BURAK TURNA "Evet William, hakl s n, ancak istedi im Eeyin senin gücünü ne kadar aEt n bilmiyorum." "Hadi uzatma o lum, anlat bana her Eeyi." Ray de bunu yapmak istiyordu zaten, her Eeyi anlatmak. Hayat boyunca uzak kalmaya çal Et Washington, Eimdi onun çal Et uzay elektroni i Eirketi için çok önemli bir ortak haline gelmiEti. Yeni bir ihale alm Elar ve bu ihale sonucunda, yapt klar üretimden sapm Elard . Uzay Sondas denilen bir aletin içine, asl nda aptal bir sondada olmas gerekmeyen çok geliEmiE bir yapay zeka mikroçip seti yerleEtirmiElerdi. Bu sonda, normal bir sonda olmaktan ç km Et art k. Üstelik baEka bir Eey daha vard . Sondan n ucu, delici de ildi. Yani her neyin üzerine inecekse o Eeyi kazmak için yap lmam Et ; daha çok, üzerine indi i Eeye vurmak için tasarlanm Et ve Ray'in Eirketinin yerleEtirdi i yapay zeka cipi, bu sonda ucu ile kalibre edilmiEti. Sondan n gücünü ve di er verileri hesaplayan yapay zeka cipi, üzerindeki cisme ne h zla ve ne do rultuda vurmas gerekti ini biliyor ve yüzlerce de iEik seviyede uygulama yapabiliyordu. Olay n garip olan taraf ise Savunma Bakanl 'n n ihale Eartnamesinde bu isteklerin hiçbiri olmamas na ra men, kendilerine daha sonra telefonla bildirilen bu de iEikliklerden hiçbir resmi teftiE s ras nda bahsedilmemiE olmas yd . Sanki herkes her Eeyi biliyor ama kimse bir Eey söylemiyordu. William bu dinlediklerini bir süre beyninin içinde devindirdi durdu, do al olarak akl na bir Eeylerin gelmesini bekliyordu. Ray Corbis'in söylediklerinde gariplik oldu u aç kt . O uzay sondas yak n zaman önce uzaya f rlat lm Et ve h zla dünyan n yak n ndan geçecek bir


meteorun üzerine yerleEtirilecekti; ama mekanik olarak yapay zeka gibi ileri derecede geliEmiE bir elektronik ile ne yap labilece i tam anlam yla bir muammayd . Bu büyük ihtimalle içeri i tam aç klanmayan gizli projelerden birisi, diye düEündü. "Ray, benden ne yapmam istiyorsun?" 176 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I "Beni anlam yorsun, senin bir Eey yapman istemiyorum." "Öyleyse sorun nedir?" "Sorun, ortada mant ks z bir Eeylerin olmas . Ve bir Eey daha var, bu satt m z elektronik beynin sonuçlar n n dünya için iyi olmayabilece ine dair baz bilgiler ald k." "Bilgiler mi? Kimden?" "Bilemiyorum, bir gün Çinlinin biri bana kahve içerken yaklaE p inanamayaca n Eeyler anlatt . Bu sonda iEini mutlaka durdurmam z gerekti ini ve kamuoyunu uyarmak zorunda oldu umuzu söyledi. Yoksa bu sonda ile yap lacak deney, dünyan n sonunu getirebilirmiE." "Ray, bu ç lg nl k. O adam n kim oldu unu bulamaz m s n? Bir ipucu ya da onun gibi bir Eey..." "Sanm yorum, çok esrarengiz bir adamd . Sonra çekip gitti. Ancak bana neden bu bilgileri verdi ini bilemiyorum. Çok garipti, çok..." Bar sahibi son sandalyeleri de masalar n üzerine sert biçimde yerleEtirdi. Müzik kesileli çok olmuEtu ve bundan sonra gerçekleEen konuEmalar n gizli kalma olas l çok daha düEüktü. Ray'in bahsetti i olas l k, kolay kolay ad konulamayacak bir durumdu. Sanayi casuslu u, damping veya entelektüel haklar yasas ile iliEkilendirilemeyecek bir olayd . Bu durumda ne yapabilece ini bilemiyordu. Hukuki bir çözüm bulabilece ini düEündü ama bu konuda nas l davranaca na Eimdi karar veremezdi. Hem de bar sahibinin yo un bask s alt ndayken buna imkân yoktu do rusu. "Ray, bu konuyu iyice gözden geçirmeliyim. Bahsetti imiz Eeyin hukuki bir dayana olup olmad n ve hükümetin pis bir iEe bulaE p bulaEmad n bulmal y z." "Hukukun bu iEte bir yeri yok. E er dikkatli olmazsak bu projenin yöneticisi olarak benim baE ma neler gelece ini bilmiyorum. Ancak o adam benimle ba lant ya geçince sana bunlar söylemem 177 BURAK TURNA gerekti ini düEündüm. San r m olay hükümetin gizlilik çemberinin d E na ç km E." "Ne istiyorsun Ray, hemen CIA'i aray p sizi korumak için bir ekip yollamalar n m söylemeliyim?" "Bilemiyorum Will, belki de. O Çinli benimle temasa geçti inden beri kendimi iyi hissetmiyorum. Belki de takip ediliyordu ve bunu hissedip birileriyle konuEma ihtiyac duydu. Çünkü yüzünde hiç de profesyonel ve bilinçli bir iE yap yormuE havas yoktu." William bu sav iyi düEünmeliydi. S radan bir teknoloji ihalesi de ildi bu. Bu projenin Çin'in iEtah n kabartmas çok do ald , adamlar sürekli olarak askeri casusluk yap p duruyorlard ve bu da onlar n ilgisini çeken projelerden birisiydi besbelli. Gecenin bu saatinde yavaE yavaE konuyu kavramaya baElam Et . Neyse, Eimdi çok geç olmuEtu, onu bekleyen kad na gitmeliydi. Wiliiam bir süre bar n önünden h zla uzaklaEan arac n arkas ndan bakt . Sokak lambas n n E alt ndaki silueti öylece kalakal-m Et ve a z ndan ç kan buhara Eekil verip duruyordu. Hafif bir ya mur sokaklar slatm Et ve etrafta kimse yoktu neredeyse. Ray Corbis'in kulland araç gözden kaybolunca William ard na dönüp sokak boyunca yürümeye baElad . Aylak aylak yürüyordu. Birkaç metre yürümüEtü ki aniden durdu ve karE dan ona bakan birilerinin oldu unu fark etti. izlendi ini hissetmiEti. H zl ad mlarla arac na do ru ilerledi. O


h zla araca giderken iki çift ayak sesi de ona do ru yaklaE yordu. Elini ceketinin içine att . 9 mm Brow-ning'in yerinde olup olmad n kontrol etti, e er bir Eeyler ters giderse... Ard ndan gür bir ses yank land . "Bay Harrods, lütfen k m ldamay n ve oldu unuz yerde durun." William' n aln ndan ve s rt ndan so uk terler boEald , oldu u yerde çak ld . Ayak sesleri gittikçe yaklaE yordu. Az ötede durdu: "@imdi sizden sakin olman z istiyoruz. Üzerinize do rultulmuE 178 ÜÇÜNCÜ DÜNYA &AVA@: bir 7-62 mm suikast tüfe i var ve en ufak bir hareketinizde sizi paramparça edecek. YavaEça diz çökün ve silah n z yere b rak n." William dua ederek yere çöktü, silah n yerde kayd rarak birkaç metre öteye f rlatt . Bu s rada bir sonraki sokaktan h zla dönmen siyah bir minivan, önlerine gelip ac bir frenle durdu. Arkada duran iki adam d Ear ç k p William' minivana bindirdi, arkalar ndan William' izleyen iki kiEi de araca atlad . Kap sertçe kapand ve araç, yola koyuldu. William, adamlar n yüzlerini görüyordu. Beyaz ve ifadesiz bir suratlar vard . Bu iyiye iEaret de ildi, çünkü kendilerini görmesine izin veriyorlarsa bu onu serbest b rakmay düEünmedikleri anlam na geliyor olmal yd . Sert bir Eekilde ona bak yor ve hiç konuEmuyorlard . Bir ara William konuEmak için hamle yapt , ancak yan nda oturan sar saçl ve iri k y m adam, a z n kapat p konuEmas n engelledi. Göz göze geldiler; gri gözleri parl yordu, duyu organlar olmayan bir sibernetik araç vard sanki karE s nda. Onu rahatl kla öldürebileceklerinden kuEkusu yoktu; düEündü ü, bunu ne kadar ac vererek ve ne kadar uzun bir sürede yapabilecekleriydi. Beyni inan lmaz bir h zla çal E yordu VVilliam' n; sebebini bulmaya çabal yor, Washington'daki Senatörlük görevi nedeniyle kimlerin ç karlar n zedelemiE olabilece im an msamaya çal E yordu, ancak akl na tutarl hiçbir Eey gelmiyordu. BaEkan n d E iliEkileri sürdürmesi için gerekli olan bilgiyi ve dan Emanl sa layan bir kurulun geçici üyesi olarak, kime ne zarar dokunmuE olabilirdi? Hay r, baE na gelen olay n nedenini bulamayacakt . Bunu ona ancak zaman gösterebilirdi ve bu olay n sebebini anlad nda, sebebi ö renmiE olmas n n bir anlam ifade etmeyece inden korkuyordu. Asl na bak l rsa, bu adamlar n Ray Corbis'in söyledikleri ile ilgili olabilece ine dair ciddi bir his belirmiEti içinde. Belki de Ray takip ediliyordu, belki o da oyunun bir parças yd . Yolculuk uzun sürmüEtü. Bir süre sonra araç sars lmaya baElad . Bu, Eehirden uzaklaEt klar n n ve aç k arazide gittiklerinin belirtisiydi. 179 BURAK TURNA William' n beyni uyuEmaya baElam Et , tansiyonunun düEtü ünü ve art k baE na gelen Eeyi önemsemedi ini fark etti, yapabilece i hiçbir Eey yoktu. Tanr 'n n ona el uzatmas için yalvard . Daha önce yaEamay bu kadar çok arzulad bir an olmam Et . Kafas n n içi sürekli olarak ölece i ana dair hayaller kuruyordu, ilk duyaca ac nas l etkileyecekti onu, belki de iEkence görecek ve tatmad ac lara maruz kalacakt . Ölmeden önce hayat n gözlerin önünden geçip geçmedi ini merak etmiEti hep ve bu sorunun cevab n ö renmesine az kalm E olabilirdi. Ve sonra, yani öldükten sonra anlat lanlar do ru muydu? YavaE yavaE gökyüzüne yükselecek ve sonra parçalanm E ya da kurEunlanm E bedenine ac yarak m bakacakt ? Bu düEünceler, baEka her Eeyin önüne geçmiEti ve oradan kurtulmak için bir Eans olmad na inanmas na neden oluyordu. Yoktu böyle bir Eans; onlar çok güçlüydü ve profesyonel olduklar , her hareketlerinden ve arada s rada a zlar ndan ç kan cümlelerden belli oluyordu. Araç h zla giderken yavaElad ve sert bir fren yapt . Tekerlekler toprak bir zemin üzerinde kaym Et . Adamlar h zl hareketlerle kap y aç p William' kollar ndan sürükleyerek d Ear ç kard lar. Vücudu kaskat kesilmiEti, her yan a r yordu ve bu nedenle de zorlukla hareket


edebiliyordu. Bacaklar na kan gidene kadar onu sürüklemek zorunda kalan adamlar sinirlenmiE ve daha da kötü davranmaya baElam Elard . En sonunda kapal bir yere girdiklerini anla-yabildi. KonuEmalar duvarlardan yank lan yordu ve yapay bir serinlik vard ortamda. KoEuEturmaca sona ermiE gibiydi, art k daha yavaE ve sakin hareket ediliyordu. Uzun bir koridorda yürüme temposuyla ilerlediler. VVilliam art k onlarla konuEmak için bir giriEimde bulunmas gerekti ini düEünüyordu ki kalças na yedi i sert bir tekme ile kendisini yerde buldu. Hemen ard ndan üzerine kapanan a r metal bir kap n n bo uk sesi eklendi. Elleri çözülmüEtü. Bir süre yerde kendine gelmeye çal Et . Gözlerini aralad - LoE bir E k vard odada. Büyük demir bir kap gözüne çarpt , kap n n hemen.yan nda bir lavabo ve tuvalet, bunlar n tam karE s ndaÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I ki duvar n kenar nda da küçük bir yatak vard . Uzun süre burada kalacak gibiydi ama hâlâ nedenini bilmiyordu. Ne kadar zaman geçti ini bilmesi imkâns zd . Kap aç ld nda içeriye dolan E k nedeniyle gözleri kör olmuE gibiydi. Elleriyle baE n yoklad . A r yordu ve uyuEuktu, uykusunda ona bir Eeyler verdiklerinden Eüphelendi. Etraf na bak nd . Sadece bir yatak ve beyaz duvarlar vard . Tavanda tak l olan E klar yanm yordu Eimdilik. "Bay Harrods, lütfen benimle gelin" diye seslendi birisi. William Harrods daha ne oldu unu bile anlayamadan kollar na giren iki yarma, onu sürüklemeye baElad . Uzun bir koridoru koEarak geçtiler. KamaEan gözleri nedeniyle koridor boyunca gördü ü kap lar n camlar ndan içeride neler oldu unu anlayamam Et . Sonra sorgu odas na benzer bir yere t k ld . Beklemesi gerekiyordu, yine beklemeye baElad . Sinirlerinin tamamen y prand n anl yordu. Kendisini çok güçsüz ve her Eeye boyun e ecekmiE gibi hissediyordu. Az sonra kap aç ld ve tan mad insanlar girdi odaya. Hepsi de beyaz tenli, kumral saçl , spor giyimli üç dört adamd . "Selamlar Bay VVilliam. Hemen konuya girelim. Do rusunu söylemek gerekirse son derece gizli bir operasyonla ilgili önemli bir bilginin size s zd r ld n düEünüyoruz." "Ne, ne s z nt s , anlam yorum sizi." William sarhoE gibiydi. "Bay VVilliam, e er iElen zorlaEt r rsan z size çok fazla ac verecek yöntemler uygulayaca z. O nedenle lütfen bir an önce size aktar lan bilgileri bize de verin." "Kahretsin, baE m a r yor ve siz bana saçma sorular soruyorsunuz." Adamlar n sabr taEm Et . William çenesinin tam alt nda Eiddetli bir darbe hissetti. Bilinci tam aç k olmad için ancak kafas n yere çarpt nda bunun biraz fark na varabilmiEti. "Bunlar yaparak beni konuEturabilece inizi mi zannediyorsunuz? Tanr m, ah çenem." William neler oldu unun fark na daha yeni var yordu. Birileri gerçekten de Ray Corbis'in Eirketinden sat n al nan ürünlerde 181 BURAK TURNA Eartnamelerin d E nda de iEiklik istemiEti ve Corbis'in karE s na ç kan o Çinli adam n söyledikleri do ru olmal yd . Yoksa Eu an baE na gelenlerin hiçbir anlam olmazd . "Bir Eey bilmedi imi size söyledim. Sadece... Sadece arkadaE m n baz paranoyalar var ve benden araEt rma yapmam istedi." Adamlar kendi aralar nda fis ldaEt lar. William onlar n iyi bir iE yapt klar n düEündüklerini anlayabildi. E er William'm gitmesine izin verselerdi, onun yapaca araEt rma baz Eeyleri ortaya ç karabilirdi. Aralar nda bir süre daha konuEtular. Belli ki William'a ne yap laca konuEuluyordu. Onun yaEamas , her aç dan tehlikeliydi. Bu arada VVilliam biraz kendisine gelmiEti, ölüm korkusunu hissetti i andan itibaren beyni çok daha iyi çal E yordu Eimdi. Masan n üzerinde bir


silah gördü. Arkalan dönük durumdaki üç kiEi William'a pek dikkat etmeden konuEuyorlard ve biri, silah n masan n üzerine koymuEtu, VVilliam yavaEça masaya yaklaEt ve silah kapt . Adamlar arkalar n döndüler, yüzlerindeki ifade tam bir Eok görüntüsüydü. VVilliam silah hiç tereddüt etmeden ateEledi. Namludan ç kan tok ses, odan n içinde üç kere yank land . Hepsi de sessizce yere y ld . Bo uk bir ses ç km Et bo azlar ndan. Kap y kapatt ve bir süre d Ear y dinledi. Çok garip bir yerdi buras , bütün odalar ses yal t ml olmal yd . Kimse silah seslerini duyup gelmemiEti. Hemen adamlardan birisinin üzerindeki beyaz tiEört ve krem rengi pantolonu ç kart p üzerine geçirdi. VVilliam EaEk n biçimde odadan ç kt ve koridorlarda koEmaya baElad . Tamamen hislerine güvenerek, geldi i yönü bulmaya çal E yordu. IE klar gözünü al yor ve baE a r yordu, buradan kurtulabilece inden emin de ildi ve bu nedenle kalp at Elar neredeyse kontrolden ç kacak gibiydi. Büyük bir kap n n önüne geldi inde durdu, kap yavaEça kendili inden aç ld . O s rada bir nöbetçi ile karE laEt . Güvenlik görevlisi silah na davranmak isterken VVilliam yine so ukkanl bir Eekilde teti e dokundu. H zla koEmaya baElad . Uzun bir koridor vard önünde. Koridorun sonundaki döne182 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@: meçten ayak sesleri geliyordu. Birileri durumun fark na varm E olmal yd , koEuyorlard çünkü. Duvar n hemen üzerindeki kapa gördü- Eliyle yoklad ve kapak kolayca aç ld , insanüstü bir gayretle o delikten içeri gitdi Kapa tekrar üzerinden kapad ktan sonra adamlar onun yan ndan geçip gittiler. Dar kanallarda h zla sürünmeye baElad . Bir ç k E yolu bulana kadar durmayacakt . William binadan ç kt ktan sonra uzunca bir süre koEtu. GeniE bir toprak alan n ortas nda beyaz bir yap yd buras . D Ear dan bir araEt rma laboratuar gibi görünüyordu. Bir an önce buradan uzaklaEmal ve Ray Corbis'i bulmal yd . Onun da hayat tehlikeydi. Tabii, bir de Washington'da yapmas gereken acil iEler vard . Binan n içi kar Em Et . Herkes etraf araEt r yordu ama kaçak rehin bulunam yordu bir türlü. Durum çok kötüydü. Birim yanl E bir iE yapm Et ; adam yakalam Elar, Eüphelerini do rulam Elar ve sonra da onu ellerinden kaç rm Elard . @imdi, yapt klar çok önemli birisi birilerine duyurup tamamen mahvedebilecek birisi vard d Ear da. Hemen örgüte haber verilmeliydi, bu, birilerinin görevden al nmas anlam na geliyordu. Tabii sadece görevden al nmakla yetinilirse... Gerçek Görev O uz ve Tu rul'un bindi i Airbus A 340' n tekerlekleri Münih Havaalan 'na de dikten çok k sa bir süre sonra iki asker, kendilerini havaalan n n d E nda buldular. Tabii Bay Alfonso ve Bay Hose sahte kimlikleriyle. "Hey Hose, al Eu çantalar !" O uz elindeki iki büyük çantay Tu rul'a verdi. Tu rul da kendi çantalar na ek olarak gelen yenileri pek hoElanmayarak s rtland . "Türkçe konuEmamaya çal E O uz Komutan. Unutma, biz Amerikal y z ve buradaki herkesin kulaklar Türkçe'ye aEinad r." "Biliyorum Tu rul, bu Eehri çok iyi biliyorum. Ben de bir zamanlar bu Eehirde bulundum. Hatta zaman geçirmekten de öte, içimden bir Eeyler b rakt m." "O uz, neler söylüyorsun? Hiç böyle konuEtu unu duymam Et m." Gerçekten de O uz böyle konuEmamas gerekti ini bilirdi, ama Eehirdeki an lar onun görev bilincine zarar veriyordu. :çi içine s m yordu, sanki kendisine ihanet etmek için sab rs zlan yordu kalbi. Havaalan önünden bir taksiye atlad lar, ilk hedefleri, hemen bir otele yerleEmekti. Bunun için en uygunu, English Garten yan nÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I


daki Hilton Oteli'ydi. Oras eski an lar n en iyi hat rlanabilece i yer, olmas d E nda, son derece sessiz ve iyi hizmet veren bir oteldi. Otele varmalar yar m saati buldu. Ancak yollarda gördükleri hoElar na gitmemiEti. O uz bunu beklemiyordu. Otelde kimsecikler yoktu. Almanya kötü durumdayd . Sokaklarda çat Ean gruplar ve yak lan ateElerin dumanlar yla kaplanm E caddeler görmüElerdi. Taksici onlara durumun daha da kötü oldu unu, Eehrin mahallelerinde pek çok insan n öldü ünü söylemiEti. O uz, ba lant kurdu u yetkilinin kendisine söylemeye çal Et Eeyi anl yordu.Yüzü allak bullakt , bütün hayalleri yerle bir olmuEtu. Önlerinde zor günler oldu unu biliyordu ama en az ndan Almanya'n n normal durumda oldu unu düEünmüEtü. Oysa burada k yamet öncesi bir aEama yaEan yordu. DüEündü; sokaklar gezecek insanlar yoktu ve deri renkleri dolay s yla kendileri de her an yakalanabilirlerdi. Otelden d Ear ç kmadan Ankara'y aramalar gerekiyordu. Odalar n n içinde dört dönüyordu ikisi de. D Ear da bir telefon bulmal ve oradan aramal yd lar. Ancak zaman da çok de erli görünmüEtü gözlerine. O uz'un hisleri, hiç zaman kaybetmeden Ankara'y aramas n söylüyordu, hiç tan mad klar ama kendi hayatlar n teslim ettikleri insanlar aray p görevin içeri ini almal yd lar. Bazen düEünmüyor de ildi; bu yapt klar iEler, ya resmi kuruluElar n belirledi i Türkiye ç karlar ile ilgili de ilse?! Ama gördükeri onu bu konular düEünmekten al koyuyordu. "Buradan, otelden arayaca m. D Ear s güvenli görünmüyor." Tu rul, O uz'un yüzüne, emin misin, der gibi bak yordu. "Yapacak fazla bir Eey yok Tu rul, durum kötü, her ne olacaksa hemen baElamal y z." "Komutan sensin." O uz, Tu rul'un gözlerinin içine bakt . Yata a oturdu ve telefonu kald rd . Bir dakika sonra karE s nda, onlara görevlerini anlatacak olan kiEi vard . O uz karE s ndaki puslu sesi iyi alg lam E "Münih'teyiz." Sesi tok ve netti. 185 BURAK TURNA "Durumu gördünüz san yorum." "Evet, efendim. Hemen hemen her köEede silahl adamlar görebiliyoruz. @ehir çok tehlikeli. Polis ve asker yok gibi ortada." "Yapt m z de erlendirmelere göre hükümetin buna direnmesine imkân yok. Yak n zaman içinde düEüp yerine aE n milliyetçi hükümetlerin gelmesi muhtemel." "Türklerin durumu nas l efendim?" "Çok kötü. Avrupa'n n her yerinden gelen raporlar çok Eiddetli çat Emalar yaEand n ve pek çok vatandaE m z n öldü ünü gösteriyor." "Efendim, san r m as l görevimizi anlamaya baEl yorum." "Evet Bölüm 18, siz Avrupa'daki vatandaElar m z n güvenli i için oluEturuldunuz." "Bu olacaklar öngörmüE olmal s n z." "Bu çok aç kt , Avrupa politikalar bu noktaya gelecekti. Çat Emalar n ilk dalgalar y llar önce baElad ama kimse bu sinyalleri alg layamad ." "Peki efendim, biz ne yapaca z?" "Bölüm 18'in, bu organize hareketin ard ndaki kiEileri ortadan kald rmas n istiyoruz." "Anl yorum ama bu son derece geniE çapl bir hareket. Bu hareketi nas l gerçekleEtirmemizi istiyorsunuz efendim?" "istedi iniz her Eeyi size sa layacak ba lant lar haz r. Avrupa'daki aE r lar n liderlerini yok etmeliyiz. Bunu çok çabuk yapmal y z. Yoksa Rusya, Avrupa'ya kal c biçimde dönebilir ve aç kças bizim de bunun d E nda kalmam z zor olur. Ancak siz,baEar l olursan z, bir ihtimal, kaos sona erebilir. @imdi Eu telefon numaralar n not et. Ve hemen onlarla ba lant kurun, tüm gerekli bilgileri ve görev emirlerini onlardan alacaks n z. Baht n z aç k olsun"


"Emredersiniz efendim, sa olun." Tu rul, O uz'un gözlerinin içine bak yordu, zor bir görevleri oldu una ad gibi emindi. O uz'un yüzündeki ifadeden bu kolayca anlaE labiliyordu. 186 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I "Tu rul, hemen bu telefonlar aray p onlarla buluEmal y z. Çok zor bir görev, Attila ve Karabey'in burada olmas n çok isterdim." "Ben de. Acaba Eu anda ne yap yorlar? Onlara ulaEma Eans m z da m yok?" "Sanm yorum, ancak Attila'ya gelirken burada olaca m z söylemiEtim. E er kötü giden bir Eeyler olursa bize ulaEabilir." "Peki, biz hemen iEimize bakal m." "Zor bir iEe giriEiyoruz Tu rul." "Fark etmez O uz, her göreve haz r m," DOM:NO ETK:S: Hava aniden de iEmiEti. H zla ya maya baElayan ya mur, göz gözü görmez etmiEti. Adalar Tayvan taraf ndan boEalt lal çok oluyordu. Ancak birbirine daha yak n ve büyük olan Pescadore adalar toplulu unda pek çok Tayvan askeri, gemisavar ve uçaksavar füze bataryas konuElanm Et . Bu nedenle bu adalar n yak n ndan geçip gidilmesi çok say da kayba yol açabilir ve ç kartma hareketinin gecikmesine, Çin'e uluslararas bask yap lmas na neden olabilirdi. Ama Çin, hiçbir bask y düEünecek durumda de ildi. Dünyan n bask yapacak hali kalmayacakt yak nda. Pescadore adalar na yo un hava sald r s düzenleniliyordu ama bu adalardan aç lan ateE hiçbir Eekilde kesilmiyordu. Çin iEgal ordusu bu ateEe ra men yoluna devam etmek zorundayd ; adadan saç lan binlerce z rh delici mermi, zaman zaman ç kartma gemilerine çarp p Çin askerlerinin ölmesine yol aç yordu. Durmak yoktu, askerler gözleri önünde teker teker vurulan arkadaElar n n ç l klar na dayanmak ve yüzlerine çarpan deniz suyunun serinli i ile dikkatlerini toplamak zorundayd lar. En öndeki ç kartma gemisinde bulunan askerler dikkat kesii-miEti, yüzlerine çarpan dalgalar nedeniyle içleri ürperiyordu. Ç kartma gemilerinin motor sesleri dolay s yla aralar nda konuEmalar bile pek zordu. Silahlar n sudan korumaya çal E yor ve biraz sonra içine girecekleri cehennemde o silahlar n sorunsuz çal Emas için dua ediyorlard . Sabah karanl nda etraflar n görmeseler de, pek çok ölümcül savaE arac n n hareket halinde oldu unu duyabiliyorlard . Denizalt avc s helikopterler de bunlardan biriydi. Ç kartma grubunun birkaç mil aç nda hareket ediyor ve de erli piyade birliklerini koruyordu. Bu birliklerin, zaman nda Tayvafo'da olmas önemliydi, e er gecikme yaEan r ya da ç kartma kuvvetleri vurulursa Amerikan destek birlikleri Tayvan ordusunun yard m na yetiEebilirdi. Bu da zayiat n artmas , hatta görevin baEar s z olmas anlam na bEe gelebilirdi. Bu nedenle Çin Genelkurmay bu kuvvetlerin ne pahas na olursa olsun korunmas n istiyordu. Deniz Kuvvetleri'ne Da l denizalt lar ve denizalt avc s helikopterler su 190 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I alt ndaki sinsi düEmanla»ikarE piyade birliklerini korumaya u raE yordu. Oysa ç kartman n ileri ucunun 3 mil kadar güneydo usunda, sualt nda ölü gibi yatan Los Angeles s n f nükleer sald r denizalt s USS Springf eld, pasif sonar vas tas yla, gürültü kirlili i yaratan ç kartma kolunun yolu üzerinde bekliyordu. Ç kartma gemileri, mükemmel hedefler halinde onlara yaklaE yordu. "Hedefleme için haz r olun. En öndeki üç ç kartma gemisini, Hedefi, Hedef2 ve Hedef3 olarak belirleyin." Denizalt komutan , aln nda biriken terleri sildi. Deniz Kuvvetleri'nin istihbarat iyi çal Em Et bu sefer. Çin ordusu, Tayvan'a do ru ilerlerken kendi gemisinin torpidolar yla buluEacakt ilk.


Ancak tehlikeli bir durumdu bu; ç kartma kolu 1500 tonluk Çin firkateynleri, Romeo s n f denizalt lar ve kim bilir daha neler taraf ndan korunuyordu. @ansl olduklar tek nokta, Tayvan ordusunun çok iyi savaE yor ve Çin'in a r hava gücünü meEgul tutuyor olmas idi. Bu sayede iki yüz kilometre ötedeki Independence uçak gemisi sald r grubu ile kontak halinde kalabiliyorlard . Hiç yoktan iyiydi bu. Zor bir durumda kal rlarsa etrafta bir F-18'in olmas iElerine gelirdi. "Hedefler belirlendi." Emrin teyidi gelmiEti. "Tüm torpido yuvalar doldurulsun." Bu emirle beraber Springfield' n alt torpido yuvas da MK-48 torpidolar ile doldurulmuEtu. Arka arkaya üç ç kartma gemisine de at E açabilirlerdi. Ancak hemen arkas ndan tekrar silahlar dol-durmahyd lar. Tayvan Bo az bir denizalt için bile çok ölümcül bir yerdi. Denizalt komutan son bir kere hedeflere bakt . H zla dibe dalmal ve uzaklaEmal yd lar. Yoksa sonar ekran nda görünen di er noktalar onlar avlayabilirdi. "Torpidolar ateE!" "Torpidolar ateElendi!" BURAK TURNA Ard ard na denizalt y terk eden torpidolar, hedeflerine do ru h zla yol almaya baElad lar. "Telleri kesin!" "Teller kesildi." Torpidolar hedefe yönlendiren teller kesilmiEti, bundan sonra torpidolar kendi aktif radarlar yla hedefleri bulacakt , komutan n bundan Eüphesi yoktu do rusu, gayet kolay hedeflerdi. Deniz bir hayli gürültülüydü, bu nedenle hedeflerine ne yapt klar n tam olarak anlayamayacaklard . Ancak bu durum bir avantaj da getiriyordu. Ç kartma kolu, üzerlerinden geçip gidece i için rahatl kla uzaklaEabilirlerdi, kimse onlar n gürültüsünü bu karmaEa içinde fark edemezdi. "Yüz metre derinli e inin, h z 12 mile ç kart n ve do rultuyu güneybat olarak belirleyin." Derhal emirlerin teyidi gelmiEti. Springfield Eimdi ateE etti i hedeflerden h zla uzaklaEmak zorundayd . Denizin üzeri kar Em Et . îçi yaklaE k alt yüz askerle dolu olan üç ç kartma gemisinin tamam torpidolarla vurulmuE ve h zla batmaya baElam Et . Gemilerden ikisi ilk patlama an nda ikiye bölünmüE, içlerindeki Çin askerleri suya da lm Et . Patlamalar nedeniyle di er ç kartma birlikleri geniE bir kavis çizerek vurulan araçlar n etraf ndan dolanm Et . Gemilerin denizalt lar taraf ndan vuruldu u belliydi, denizalt avc s helikopterler hemen aktif radarlar n suya sark tarak bölgeyi araEt rmaya koyuldu. Çevredeki Romeo s n f Çin denizalt lar da sonarlarla bölgeyi taramaya baElad . Risk al yorlard ama bu özellikle emredilmiEti. Art k risk hesaplamalar için zaman yoktu, topyekun bir çat Eman n eEi indeydiler. Kay plar için hayli yüksek bir eEik noktas koymuEtu Çin Genelkurmay . USS Springf eld' n idare merkezinde yo un bir panik yaEan yordu, üzerlerinde dolaEan sonarlar n sesini duyuyorlard ve bu durum, hedeflere zarar verdiklerinin bir göstergesiydi. Sanki Çin Deniz Kuvvetleri, savunmas z adamlar na sald ran bu denizalt y her ne pahas na olursa olsun yok etmek istiyordu. 192 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Komutan Dick Riley'in aln nda biriken ter tanecikleri, akl ndan geçenleri saklamas n zorlaEt r yordu. Kontrol odas ndaki askerler kaptan n verdi i emirleri an nda yerine getiriyorlar ve yeni emirler için kulaklar n dört aç yorlard . "Efendim, 10 mil uzakl kta denizalt ile kontak sa land . Romeo s n f , zikzak çizerek bize do ru yaklaE yor." "Sonar, onaylay n, yerimizi tespit etmiE olabilirler mi?" "Yukar s çok kalabal k efendim. Helikopterlerin yerimizi tespit olma olas l çok düEük."


"Torpido yuvalar 1 ve 2'yi doldurun." "Yuva 1 ve 2 dolduruldu." "Hedef uzakl nedir?" "6 milde efendim." "Torpido 1 ve 2, ateE!!" "Torpidolar ateElendi." "Telleri kesin!" "Teller kesildi." USS Springfield'a yaklaEmakta olan Çin denizalt s , kendisine do ru yaklaEan torpidolar n sesini belirledi inde geç kalm Et . Torpidolardan bir tanesi burun k sm na çarpm Et ve Springfield'm kontrol odas ndakiler bu sesi ald klar nda odan n içini alk Elar ve ç l klar doldurdu. Tam bu s rada garip bir Eey oldu. "Bir dakika, suda torpido var." Kaptan Dick Riley, sonar operatörünün sesiyle buz kesti. "Hemen tam güç verin ve maksimum derinli e inin." Riley'in sesi, yaEad Eoku derinden yans t yordu. "Efendim, çok yak nda, bize yaklaE yor. Çok h zl geliyor." "Çabuk gürültü bombalar n at n." "Gürültü bombalar at ld ." "Ahhhh!!!" Hiç zamanlar olmam Et , Ç kartma gemileri grubunun gürültüleri aras nda saklanan Çin denizalt s Type 093 torpidosunu beE 193 BURAK TURNA bin yardadan yollam Et , Rus denizalt teknolojisinin kopyas olan ve nükleer güçle çal Ean bu denizalt , çok zorlu u raElarla üretilmisti. Denizalt n n üretim aEamalar ndaki sabotajlar bile çal Emalar durduramam Et . @imdi nedeni anlaE l yordu, sessiz ve yok edici olaca do umundan belli bir araçt . USS Springfield, ölüm s ras nda an ran bir bo a gibi sesler ç kararak manevra yapmaya çal Et ama kararl biçimde kendisine kilitlenmiE olan Rus yap s "Shkval/roket" torpidosu, su alt nda ses h z na yak n sürati ile o mesafede alt edilmez bir avc haline gelmiEti. Silah n etraf n saran gaz tabakas nedeniyle suya sürtünmesi en az seviyeye iniyordu ve bu nedenle neredeyse bir mermi h z na ulaEabiliyordu, torpidonun h z 200 milin üzerindeydi. Pentagon, bu silah n Çinliler taraf ndan al nd n ö rendi i gün sars lm Et ama yapabilecekleri bir Eey olmam Et . Bugün o sars nt n n nedeni, dev denizalt n n kaybedilmesi ile daha iyi anlaE lacakt . Patlaman n etkisi ile Springfield' n kontrol odas nda tüm E klar söndü ve k rm z alarm E klar yand . Torpidonun çarpma an nda Eiddetli bir k r lma sesi duyulmuEtu önce, o h zda oluEan kinetik enerjinin sars nt s bütün denizalt personelinin kemiklerini s zlatm E ve hemen ard ndan da Eiddetli bir patlama, denizalt y neredeyse ikiye bölmüEtü. Üç tonluk silah, Springfield' kolayca öldürmüEtü. Komutan Dick Riley, hiç Eanslar n n olmad n biliyordu. Denizalt ve personeli gözleri aç k bir Eekilde çaresizce ölüme giderken, acil durum telsizinden "Vurulduk" mesaj n yak ndaki uçak gemisi grubuna iletebilmiEti. O uz telefon numaras n arka arkaya birkaç kez çevirdi, ilkinde cevap vermedi, kesik kesik sinyal sesi ve Almanca yanl E numara ikaz geldi. Tekrar çevirdi inde ise meEgul sinyali ald , bir an rahatlad , numaran n yanl E olmas durumunda Ankara'daki merkez1 aramas imkâns z


gibiydi. Bu sefer yanl Elar kald rmayacak bir görevleri vard . Üçüncü aray E nda numara düEtü ve çalmaya baEla194 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I d . Alman Telekomünikasyon sisteminin çöküyor oldu unu düEünmek istemiyordu ama Eiddetin dozunun kaç r lm E olmas nedeniyle bütün Almanya diken üstündeydi, herkes birbirini ar yor olmal yd . Büyük bir do al felaket karE s nda verilen tepkilerin ayn s veriliyordu. Bu olanlar gerçekten de büyük bir do a felaketiydi, insan do as n n dengesinin yitirildi i ve büyük çalkant lar yaEand bir felaket. Telefonu açan kiEinin sesi tutuk ve endiEeliydi. "Ben O uz, hemen bizi uygun bir yerden ald r n." "AnlaE ld , otelin d E na ç k n, kap n n önünde bekleyin, bir taksi sizi alacak, plakas n veriyorum." "Tamam ald m." "Beklemeyecek ama, hemen kap n n önüne inin, birkaç dakika sonra orada olur." "Nedir durumlar?' "@u anda bunlar konuEamay z, hemen buraya gelin. Çok h zl hareket edilmeli." "Anlad m, hemen iniyoruz aEa ya." Telefonu kapatt O uz, yüzü buruEmuEtu. Tu rul hemen yan tta geldi ve elini omzuna koydu. "O uz Komutan, yapmam z gereken her neyse yapal m." "Tu rul, hakl s n ama bana art k komutan demene gerek yok. Ne oldu umu bilmiyorum art k, iEler çok kar E yor. Her neyle karE laE rsak karE laEal m, görevi mutlaka yer re getirmeliyiz." Aç k olan televizyona bakt O uz, haberlei baElam Et . GeniE bir caddeyi gösteriyordu; büyük bir kalabal k, dükkanlar taEl yor ve ateEe veriyordu. Nazileri durduracak bir güç yoktu etrafta, yerlerde yatan cans z bedenlere, yaral lara bakt lar. Almanya'n n liderli indeki Büyük Avrupa rüyas , kald r m taElar n n üzerine seriliyordu. O uz, Tu rul'a döndü, gözlerindeki E k yeterince Eey söylüyordu. H zla aEa ya inmek üzere odadan ç kt lar. TaE döEeli koridordan geçip asansöre bindiler. Art k geriye do ru iEleyen bir zaman yar E baElam Et . Avrupa'daki Türk varl tehlikedeydi. 195 BURAK TURNA O uz'un hisleri onu yan ltmayacak kadar keskinleEmiEti, karanl k bir Eiddet bulutunun dünyan n üzerine kapanmaya baElad n hissediyordu. Ellerinin sürekli terlemeye baElamas ve baE na saplanan a r lar, ona hat rlamak istemedi i Eeyleri an msat yordu. Otelin önüne ç kt lar, neredeyse ayn zamanda bir Mercedes taksi sert bir frenle otelin önünde durdu. O uz ve Tu rul taksinin arkas na geçtiler. Direksiyonda kumral saçl , elli yaElar nda bir Türk Eoför oturuyordu. Saçlar ndan de il ama b y klar ndan Türk oldu u belliydi, iki adam araca biner binmez onlarla hiç konuEmadan gaza bast , otelin önünden bir tur at p ana yola ç kmak üzere k rd direksiyonu. "Durum nedir?" diye sordu O uz. "@u anda fazla bir Eey konuEamay z. Merkeze gidelim, orada her Eey konuEulacak. Ancak yine de fazla zaman n z n olaca n sanm yorum." Taksi ara yollardan giderken O uz gözlerine inanam yordu, Münih sokaklar nda s ra s ra dizili lüks dükkanlar n ve restoranlar n ço u harap olmuEtu. Neo-Naziler büyük gruplar halinde bir sokaktan ç k p di er bir soka a giriyorlard . Baz lar n n silahl oldu unu gördüler. Tu rul, keEke yan m zda silah olsayd , diye düEündü. O uz'un akl nda çok farkl Eeyler vard . Y llar öncesini hat rlad . Evi, buralarda bir yerlerde olmal yd , tüm bu çat Emalar n içinde ne haldeydi acaba? Ne kadar çok görmek istiyordu Rüya'y . Bir an burnunun s zlad n hissetti. Çok zorluyordu kendisini. Onu mutlaka bulmal yd , belki de hayat tehlikedeydi. Hisleri böyle söylüyordu. Görev belli olduktan sonra hemen aray p bulacakt onu. Ne pahas na olursa olsun.


O uz'un akl ndan bunlar geçerken taksi, aniden savrulmaya baElad . Kulaklar nda yank lanan sesin, arac s y ran mermilerin v nlamas oldu unu anlad hemen. Tu rul EaEk nl k içinde, sars lan araçta dengede durmaya çal E yordu. Taksici ne yapaca n EaE rm Et . Birkaç saniye içinde mermiler, arac n kaportas na isabet etmeye baElad . Ön camdan giren mermilerden birisi, Eoförü kolunÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I dan yaralam Et ; yaEl adam ac içinde ba r yordu. Taksi yalpalayarak yolun d E na savruldu ve bir a aca yandan çarparak durdu. O uz ve Tu rul hemen kap y aç p d Ear kayd lar. O kadar h zl d Ear ç km Elard ki, vurulman n Eokunu atlamayan taksici, yolcular n n ne halde oldu unu ö renmek için arkaya bakt nda onlar göremeyince bir kez daha Eok yaEam Et . Mermiler hâlâ havada uçuEurken Eoför de kendisini d Ear att . O uz ve Tu rul, a ac siper alm Elar, ne yapacaklar n konuEuyorlard . @oför onlar n profesyonel görünüElerinden ve davran Elar ndan etkilenmiEti. Yanlar na geldi. "Kusura bakma, seninle ilgilenemedik ancak durum çok kritik" dedi O uz. "BoE verin çocuklar, kötü de il durumum. Ne yapaca z Eimdi?" diye sordu Eoför. "Hemen merkeze gitmeliyiz ama ateE açanlar n bizi takip etmesini engellemek zorunday z. Yoksa merkez ortaya ç kabilir." Bunu söyleyen Tu rul'du. "Hakl s n z çocuklar, gidece imiz yer direniE aç s ndan çok önemli. E er oras bas l rsa bu felaket olur. Çok say da önemli insan var orada." "Hakl s n amca. Görebilen var m , kaç kiEiydi bize ateE edenler?" Tu rul, O uz'un sorusu üzerine yerde sürünerek caddeye yaklaEt ve ilerisini gözetlemeye baElad . Birkaç mermi ona do ru yönlenmiE halde asfalta çarp p sekti ama Tu rul geri çekilmedi. KarE taraf n kendisini daha çok ortaya koymas için hedef haline getirmiEti bedenini. ArkadaE n n bir anda yapt bu kahramanl k karE s nda O uz'un tüyleri diken diken olmuEtu. "Dikkat et Tu rul!" diye ba rd . Tu rul onu hiç duymam E gibi karE larmdakilerin kendisine birkaç el daha ateE etmesine izin verdi ve geri geri sürünerek tekrar yanlar na döndü. ":ki kiEiler, genç çocuklar ama ikisinde de 9 mm tabancalar var." 197 BURAK TURNA O uz h zla düEündü: "Hemen onlar halletmeliyiz, yoksa baEkalar da gelebilir." Tu rul ile göz göze geldiler. Hemen hareket etmeliydiler. Bak Elar yla anlaEm Elard . Taksi Eoförünün EaEk n bak Elar aras nda iki ayr yöne da ld lar. Silahl gençleri arkalar ndan sarmal yd lar. Taksici de onlara yard m etme içgüdüsü ile kafas n ç kar p gençlerin kendisine ateE etmesini sa lad . Az önce hayran kald kahramanca davran E n ayn s n yapt için gurur duymuEtu ama Eaka n n hemen yan ndan geçen mermi nedeniyle kendisini yere zor att . @oför, neler olacak diye beklerken O uz ve Tu rul, silahl Alman gençlerin sakland sokak köEesinin arkas ndan dolaEm Et . Çok uzaklarda yükselen dumanlar görebiliyorlard . Tu rul soka n karE taraf nda, O uz'da di er yandayd . Birbirlerini gördüler, garip bir Eekilde ne yap lmas gerekti i konusunda hemfikirdiler. Beraber geçirdikleri zaman onlar n telepati yetene ini ola anüstü seviyelere ç karm Et . Telepati yetene inin büyük bölümünün O uz'dan geldi ine Eüphe yoktu, Vietnam'da geçirdi i e itim s ras nda yaEad anlar baz yeteneklerini keEfetmesine neden olmuEtu. Zaman zaman hocas Mien'in akl ndan geçenlerin kendi beyni içinde yank land n duyabiliyordu. :yi Eeyler de ildi bunlar, bu yüzden de gerilimli anlar yaE yordu, delik deEik uykular na yans yordu bu gerilimi. Tu rul yapmas gerekeni biliyordu; az önce yapt Eeyi. Tekrar bedenini hedef haline getirecekti. Sakland yerden ç k p ba rd . "Buraya bak n ulan!"


Silahl gençler kötü bir yüz ifadesi ile dönüp arkalar na bakt lar. Dikkatleri tamamen da lm Et . Az önce ateElettikleri adam n -ki onun bir Türk oldu undan hiç Eüpheleri yoktuarkalar ndan dolaE p kendileriyle dalga geçiyor olmas bir an da olsa pani e kap lmalar na yol açt . Hemen Tu rul'un oldu u yere koEmaya baElad lar. :kisi de yerlerini terk etmiEti. O uz bir an onlara ac d sanki. E er birisi yerinde kalsa silah ile büyük tehlike oluEturabilirdi. Tu rul'un kaçmas na imkân yoktu. :ki genç O uz'un önünden geçip Tu rul'un saklanmaya ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@lJ çal Et köEeye yaklaE rken O uz da yerinden ç k p onlar n peEinden gitmeye baElad . Caddenin ortas na vard nda silahl gençler Tu rul'un yan na gelmiElerdi. Tu rul'un neden böyle aptalca bir hareket yapt n anlamaya çal E yorlard ki birden hatalar n fark ettiler. Yeterince zeki olmaman n bedelini ödeyeceklerdi az sonra. Gençler kendi aralar nda konuEurken karars z olduklar belliydi. Bir baEka hata, diye düEündü O uz. Art k onlar için yapacak baEka bir Eey yoktu ve Tu rul gerçekten de bir kurban gibi görünüyordu. Silahl rkç gençlerin arkas na o kadar sessizce yaklaEt ki bir metre kalana kadar onun fark na varmad lar. Ne sesini duymuElar, ne de varl n hissetmiElerdi. Bir orman kedisi kadar sessiz ve derinden ilerliyordu O uz. Gençler, silahlar m Tu rul'a do rultmuElard ama O uz'un geldi ini hissedince ona döndüler, Tu rul o anda namlular n hedef alan ndan ya gibi s yr ld ve sakince yere uzand . Bir saniyelik bir and bu, O uz onun hedef bölgesinden ç kt n görmemiEti ama bunun olaca n anlam Et . Sol aya üzerinde z play p sa aya ile güç alm E ve yine sol aya n inan lmaz bir h zla ve geniE bir aç yla çevirerek iki rkç n n silahlar na vurmay baEarm Et . Bu vuruEu yaparken ç kartt h Elama ise sadece Alman gençleri de il, Tu rul'u bile korkutmuEtu. Silahlar yere düEen gençler, baElar na gelecekleri anlam Elard , yüzleri bembeyaz kesilmiEti ama ç kacak yeri kalmayan vahEi bir hayvan gibi O uz'un üzerine sald rd lar yine de. O uz'un hareketleri gözle görülemeyecek kadar h zl yd , iki. genç de bilinçlerini yitirmiE biçimde yere y ld . O uz hemen silahlar ald , birisini Tu rul'a f rlatt . En az ndan kendilerini uzaktan koruyabilecek silahlar olmuEtu. Yak n dövüE riskini almaktan hoElanm yordu O uz. Bir gün karE s na bir Eampiyonun ç kmas ndan korkuyordu, o zaman ona karE , kendisinin bile içinden ç karmak istemedi i bir varl gün yüzüne ça rmak zorunda kal rd . Vietnam'da kayboldu u iki haftal k dönemde hayat n kurtaran varl k ortaya ç kar ve o Eampiyonu dünyaya geldi ine piEman edebilirdi. Bunu istemiyordu O uz, sonra o varl a söz dinletmesi çok zor oluyordu çünkü. 199 BURAK TURNA "Hemen Eoförün yan na gitmeliyiz" diye ba rd O uz. Tu rul derhal uydu bu emre. KoEarak O uz'un yan na geldi ve bu sefer kendilerine ateE eden gençlerin sakland köEeden dönerek taksinin yan na gittiler. Taksici onlar bekliyordu, seslerini duymay nca heyecanlanm Et . "Taksi çal Em yor, ama gidece imiz yere yak n z, koEal m!" diye ba rd Eoför. Üçü birden geniE caddede koEmaya baElad lar, bu çok tehlikeli bir and . Her an bir köEe baE ndan ç kacak silahl rkç lar taraf ndan ateE alt na al nabilirlerdi. V zlayan mermilerin, etraftaki binalara çarpt n duyabiliyorlard . Sokaklara tam anlam yla kaos hakim olmuEtu. Alman hükümeti ayakta kalmaya u raE yordu; polis ve ordu güçleri aras ndaki görüE ayr l , kimi yerlerde otoritenin ortadan kalkmas na neden olmuEtu. Bu bölgelerde pek çok mahallede sivil bir ordu kurulmuEtu; "Çelik Mi ferler" ad n alan bu sivil ordu, kendilerine hedef olarak Alman ulusundan olmayan unsurlar seçmiEti. @iddetli bir medeniyetler savaE n n ilk k v lc m burada at lm Et . Televizyonlarda yapt konuEman n yank lar soka a taEan BaEbakan Hugo Press, zaman nda tedbir alamaman n ve rkç yükseliEi engelieyememenin getirdi i felaketi, umutsuzca yurttaElar na demeç vererek bertaraf etmeye u raE yordu. O uz, Tu rul ve taksi Eoförü, büyük bir deponun önüne geldiler. Buras eski bir itfaiye merkezinin deposuydu. D Ear dan bak ld nda tamamen terk edilmiE gibi görünüyordu.


Deponun kaim demir kap s n n üzerinde boya ile "Sizin taraf n zday z yurttaElar m, bizi destekleyin" yaz yordu. O uz bu yaz ya bir anlam veremedi. @oför kap y birkaç kez sertçe ve de iEik bir ritimle yumruklad . Biraz geri çekildiler. Depo içinde koEuEan ayak sesleri duyuldu. Tu rul gergin görünüyordu. Elindeki silah s k ca tutmas ndan belliydi bu. O uz onun genç bir savaEç oldu unu düEündü. Ama çok cesurdu ve yan nda olmas O uz'u rahatlat yordu do rusu. Karabey ve Attila'n n da nerede oldu unu bilmek isterdi Eimdi ve Wu'nun Amerikal lar n dünyay mahvetmesini engelleme göreviÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I ne ne kadar katk yapt klar n , içinde yavaE yavaE büyüyen, hata yapt hissi rahats zl n art r yordu. Kendi baE na böyle bir karar alarak belki de gerçekle hiç ba lant s olmayan bir operasyona iki önemli insan vermiEti. Wu'nun kendisini kand rm E olabilece i duygusuyla baEa ç kmaya çal E yordu ama bu duygu her saniye beyninin bir kenar n kemirmekle meEguldü. Kap aç ld ; genç, beyaz tenli birisiydi karE lar ndaki. O uz sanki daha farkl birisi ile karE laEaca n düEünmüEtü. Bu karmaEa ortam nda kendisi ile konuEacak kiEilerin sert ve savaEç görünümlü olaca n tahmin etmiEti. "içeri gelin çabuk, Amir Bey sizi bekliyor." O uz ve Tu rul içeri girdiler, taksi Eoförü ise koEarak uzaklaEmaya baElad . Onlara selam bile vermemiEti. Ald rmadan kendilerini karE layan genç çocu un peEine düEtüler. "Ben Özgür. Lütfen buradan gelin. Durum çok kötü, Allah yard m etsin." GeniE bir depo alan n koEarak geçtiler, sonra dar bir demir kap ç kt karE lar na. Özgür kap y açmak için biraz zorland . Kal n bir kap yd . Bir çeEit s ma n kap s oldu u belliydi. Ne de olsa buras eski bir itfaiye merkeziydi. Ayn zamanda s nak olarak kullan l yor olmas çok da mant ks z de ildi, iyi seçim, diye düEündüler. Kaim demir kap dan girip dar bir merdivenden aEa inmeye baElad lar. Özgür, demir kap y arkalar ndan büyük bir gürültü ile kapatm Et . Bir süre dar merdivenlerden indiler. Merdivenlerin sonunda dar ve k sa bir hole gelmiElerdi. Holü geçip baEka bir kal n ve demir kap n n önüne geldiler. Özgür, kap ya yaklaE p iki kere vurdu. Sonra bekledi ve üçüncü kere vurdu. Kap aç ld . KarE lar na ç kan bir baEka genç, O uz'u EaE rtt . Sanki bir gençlik merkezinde gibi hissediyordu kendisini. Buras , içinde birkaç masan n oldu u bir odayd . Bir çeEit bekleme salonunu and r yordu. "HoE geldiniz. Ben Ahmet. Lütfen burada bekleyin. Birazdan sîzi içeri alaca m." 201 BURAK TURNA Ahmet, odan n sonundaki kap y aç p gözden kayboldu, inmekte oldu u demir merdivenlerin sesi geliyordu kulaklar na. Odan n duvarlar ndan birisine dayal duran konsolun üzerinde bir televizyon vard . Haberleri veriyordu. O uz gördüklerinden olanlar n boyutunu ç karabiliyordu. Haber kanal pek çok muhabirinden ayn anda bilgi almak üzere ekran dörde bölmüEtü. Muhabirlerden birisi Moskova'dan, birisi Pekin'den, bir di eri Washington'dan ve sonuncusu da Berlin'den yay n yap yordu. Zaman zaman ekrana muhabirlerin d E nda önceden çekilmiE görüntüler geliyordu. Dünya, anlaE lmaz bir Eekilde h zla savaEa do ru kaym Et . Uzun süre enerji biriktiren faylar ard ard na k r l yor gibiydi. O uz televizyona çak lm Et , Tu rul da. Ekran n bir bölümünde bir k y Eeridi boyunca yükselen mantar bulutlar görülüyordu. Kamera o bölge üzerinde durdukça, büyük alev toplar n n oluEmas sonucunda mantar bulutlar na yenileri ekleniyordu. Bunlar, Çin Füze Birlikleri taraf ndan Tayvan'a ateElenen uzun menzilli karadan-karaya füzelerinin patlamalar yd . Ç kartma kuvvetlerine destek olmak için, ç karman n yap laca k y Eeridi füzelerle vuruluyordu. Her biri birkaç tonluk patlay c lar taE yan Çin füzeleri bölgeyi cehenneme çevirmiEti. Tayvan Patriot sistemleri, sadece hassas bölgelere ateElenen füzeleri


havada vuruyordu, tabii kaç rd klar da oluyordu ve bu nedenle Tayvan Eehirlerinde ciddi anlamda hasar meydana gelmekteydi. Moskova muhabirinin oldu u ekranda, muhabirin arkas ndan h zla geçip giden Rus z rhl lar ve tanklar görülüyordu. Rus ordusunun Balt k ülkelerine karE giriEti i operasyonu, tüm dünya dikkatle izliyordu. En büyük endiEeyi ise Avrupal lar yaE yordu, büyük Rus kara gücü öylesine h zl hareketlenmiEti ki kay plar tamamen göz ard ederek bir ç rp da Avrupa ana karas n kalbinden vurabilir ve bir anda tarihin ak E n de iEtirebilirdi. Bu sald r lara karE cevap verece i düEünülen Amerika'da ise Washington taraf hayli sessiz görünüyordu. Washington muhabiri202 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I nin aktard bilgilerde anlaE l r Eeyler duydu O uz. Bir Amerikan denizalt s , üç Çin ç kartma gemisini bat rm E ve yüzlerce Çinli deniz piyadesini öldürmüEtü. Çin kaynaklar gururla bu Amerikan denizalt s n n da Çin denizalt lar tarar ndan bat r ld n belirtmiE ve Amerika'ya hiçbir harekette bulunmamas için ültimatom vermiEti, yoksa Amerikan Eehirlerine karE stratejik sald r lar yap labilirdi. Amerikan BaEkan uça yla havalanm E ve herhangi bir riske karE kendisini ve hükümetin kilit üyelerim koruma alt na alm Et . Parlamento toplanm E, BaEkan'a istedi i anda herhangi bir ülkeye savaE ilan etme ve nükleer silah kullanma yetkisi verilmiEti, bu yetkinin ayn s ralarda pek çok parlamento tarar ndan pek çok hükümete verildi ine kimsenin Eüphesi yoktu. Berlin muhabiri ise kalabal k bir gösterici grubunun ortas nda kalm E, onlar n taEk n tav rlar aras nda bir Eeyler anlatmaya çal E yordu. Mi ferli genç erkekler ve kad nlar, ellerinde silahlar ve sopalarla devriye geziyorlard . Bir süre sonra liderlerinin konuEma yapaca aç klanm Et , Berlin'in en büyük meydan nda gerçekleEtirilecek olan bu konuEmaya birkaç milyon kiEinin kat lmas bekleniyordu. Bir Alman Z rhl Tümeni, Berlin'e do ru harekete geçmiEti. Neden Berlin'e gitti ini kimse bilmiyordu. Pek çok söylenti vard ortal kta; kimisi hükümeti desteklemek üzere rkç liderlerin tutuklanaca n ve kaosun bast r laca n söylerken, kimileri de bu tümenin Berlin'deki gösterilere destek, amac yla harekete geçti ini ve bu tümen ile birleEecek olan rkç sivil ordunun BaEbakan' düEürerek Almanya'da gücü ele geçirece ini iddia ediyordu. Rus kuvvetlerinin geçen yüzy ldan sonra ilk kez Avrupa topraklar na karE harekât düzenlemesi de bu ihtimali güçlendiriyordu. Alman BaEbakan Hugo Preuss, Rus ileri harekât na karE hiçbir eleEtiride bulunmam E ve önlem al nmas emrini vermemiEti, bu onun acizli i olarak gösteriliyordu. Az önce Ahmet'in demir merdivenlerle indi i yerin kap s aç ld . Uzun boylu, geniE omuzlu ve hafif esmer tenli birisi odaya birkaç ad m girip televizyona kilitlenmiE olan iki adama bakt . 203 BURAK TURNA "Garip de il mi? Sizin gibi iyi e itimli iki asker bile bunlara EaE rabiliyor." O uz ve Tu rul, derin bir kâbustan uyanm E gibiydiler. Kendilerine hitap eden adama bakt lar. Siyah gözleri, hafif esmer tenine gömülmüE, parl yordu. K rk yaElar nda ve atletik yap l yd . Çok sert birisine benziyordu. "Hakl s n z. Ben O uz. San r m buraya geliE nedenimizle ilgili detaylar sizden alaca z." "Ben Tu rul. Bölüm 18 askeriyim." "Ve mümkünse çabuk" diye ekledi O uz. "Buraya gelmenize çok sevindik. Sizin gibi askerlere ihtiyac m z var. Benim ad m Kemal." Kemal Bey bir süre Bölüm 18'i süzdü. Hemen karar n vermiEti. O uz denen asker tehlikeli ve sertti. Tu rul ise onun emrinde savaEan cesur ve genç bir askerdi. Muhatab n n O uz oldu u daha ilk saniyeden belli olmuEtu.


Kemal Bey, eliyle iEaret ederek Bölüm 18'in kendisini izlemesini istedi. Kap dan geçerek demir merdivenlerden ilerlemeye baElad lar. Bu bölgede art k normal E klar kullan lm yordu, mavi ve k rm z alarm E klar yan yordu. O uz atmosferdeki de iEimi hissedebiliyordu. Garip bir ruh sezinlemiEti havada. Birkaç kata eEit merdivenden indiler. KarE lar na geniE bir kap daha ç kt . O kap n n arkas nda ise çok baEka bir atmosferle karE laEt lar. GeniEçe bir salona aç l yordu kap , aç l r aç lmaz yüzlerine bir u ultu çarpt . Pek çok masa yan yana dizilmiEti ve her masan n üzerinde bir bilgisayar vard . Sivil giyimli insanlar, bu bilgisayarlar ve kulakl klar yoluyla bir yerlerle iletiEim halindeydiler. Sürekli telefonlar çal yordu. Bu telefonlara verilen cevaplar ve sonras nda en arkada duran Eefe aktar lan bilgiler panik havas n yans t yordu. Mavi E k veren ampullerin yar ayd nlatt odan n havas na bilgisayarlar n renkli E klar kar E yordu. O uz gördü ü manzaradan çok etkilenmiEti. Almanyal Türkler, burada kendi baElar na 204 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I bir organizasyon kurmuElar ve baElar na gelen felakete karE koymak için bir Eeyler yapmaya u raE yorlard . Kemal Bey, O uz ve Tu rul'un bu görüntüden etkilenmiE olmas ndan memnuniyet duydu. Almanya'da do up büyümüE bir Türk olarak böyle bir organizasyonu kurabildikleri için gururlan yordu. "Nas l baElad tüm bunlar?" diye sordu O uz, etrafta çal Ean ve koEturan insanlar göstererek. Kemal Bey, b y k alt ndan güldü: "Ben buralarda do dum büyüdüm ama ülkemle ba m asla koparmad m. Her yaz birkaç ay Türkiye'de kal rd m. Bir aralar her Eey iyiydi ama on y l kadar önce iEler kötü gitmeye baElad . Irkç lar bir zamanlar serseri denilip dalga geçilen bir durumdan parlamentoda temsil edilen ve sürekli üye say s n katlayan bir partiye sahip hale dönüEtü. Almanlar n utand klar Nazi tarihinden kopup gelen konuEmalar doldurdu etraf . @imdi ise bu konuEmalar n içindeki söylem, gücü ele geçiriyor. Oysa ne ekonomik kriz ne de baEka bir kriz bu durumlar yaratacak kadar derindi. Her Eey çok yapmac k ve zorlamayla baElad . Sonra birden garip bir Eekilde kar topu gibi büyüdü. Medeniyetler çat Emas dedikleri bu olsa gerek. Durum çok vahim." "Kemal Bey, ne yapmam z gerekiyor?" O uz heyecanlan yordu, bir an önce görev neyse ö renmeli ve hemen harekete geçmeliydiler. Kemal Bey yan ndakilere seslendi. Büyük bir ekrana baz görüntüler gelecekti. Bu görüntüler ayn zamanda siyah bir dosya içinde haz rlanm E ve O uz ile Tu rul'a verilmek üzere odaya getirilmiEti. Ekranda bir resim ç kt ; sar , orta k sm hafif dökük saçlar. Gözleri sert ve bu ulu bir yüz, s k k dudaklar, ç k k elmac k kemikleri. "Bu adam, sizin ilk hedefiniz. Ad Franz Duesterberg. Germen Birlik Hareketi'nin lideri. Bu hafta içinde, iki gün sonra Berlin'de büyük bir gösteri yap lacak. Bu gösterinin pek çok olay n dönüm noktas olmas bekleniyor." 205 BURAK TURNA O uz, Kemal Bey'in kendisine ilk hedef olarak gösterdi i adama bakt . Bu yüzü o kadar beynine kaz m Et ki unutmas na imkân yoktu art k. Franz Duesterberg, diye tekrarlad , içinde garip bir avc hissi uyanm Et . Franz Duesterberg, ilk öncelikli avd . "Ona ne yapmam z istiyorsunuz Kemal Bey?" "Ben istemiyorum, buradaki Türklerin ç karlar bunu gerektiriyor. O adam n yaEamamas gerekiyor. Ve bu adam tek de il. Asl na bak l rsa size durumu daha çabuk aç klayabilirim. Burada Eimdi arka arkaya gösterece im insanlar, bu olaylar n ve ölümlerin sorumlusu.


Onlar n ortadan kald r lmas gerekiyor. Bu sayede Almanya haydutlar n elinden kurtulaca gibi hükümetin düEmesi de engellenmiE olur. Tabii baEarabilirsek." "Elimizden gelenin en iyisini yapaca z Kemal Bey" dedi Tu rul. O da Franz'm yüzünü zihnine kaydetmiEti. ":Ete liste!" Kemal Bey bir yandan ekrana gelen resimleri tan t yor. Bir yandan da görevlerinin ne oldu unu belirtiyordu. "Hermann Frick. Germen Birlik Hareketi BaEkan Yard mc s , kamuoyuna verilen mesajlar n altyap s n oluEturuyor. Dolay s yla ona yeni Goebbels diyebiliriz." Resimdeki adam, genç ve sert bak El yd ; koyu kahve saçlar geriye taranm Et ve kal n çerçeveli gözlükleri vard . "Bu da Rudolf Gürtner. Partinin Gençlik Kolu BaEkan . Daha do rusu, Çelik Mi ferlerin lideri, çok önemli bir isim. Gelece in Hitleri olmay istedi ini defalarca belirtti." Bu sefer ekrana flu bir resim geldi. Aç k kumral saçl , derin mavi bak El , geniE al nl ve yap l bir adam. DiElerinin s k l olmas ona sinirli bir hava veriyordu. Asl nda bu hava bütün Nazilerde vard nedense. "Ludwig Diels, eski Anayasa Mahkemesi BaEkan . Partinin kurmay subay . Üstelik eski bir asker. Stratejik anlamda çok önemli bir beyin." Ekrana gelen resim, yaEl ve k r E k suratl , gözlüklü birine aitti. Yüzü di erlerine nazaran daha mant kl bir portre çiziyordu. Di206 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I erlerinin aksine onun, neden bu hareketin içinde oldu unu anlamak için yüz ifadesine bakmak yetmezdi, gidip kendisiyle konuEmak gerekiyordu. "îEte beyler, bunlar adamlar m z, iki gün sonra yap lacak gösteriler s ras nda hepsi bir araya gelecek. Tabii onlar koruyan yüzlerce genç silahl insan olacakt r. Nas l yaparsan z bilmem ama onlar n hepsinin ortadan kald r lmas gerekiyor." "Hay r!" diye ç k Et O uz. Hepsi de ekranda olan resimlere bak yor; gözleri neredeyse hiç k p rdamadan bir bilgisayar gibi resimleri inceliyor ve adamlar n özelliklerini, ruhsal durumlar n , duygular n anlamaya çal E yordu. "E er hepsini öldürürsek bu hareketi yönetecek baEkalar ç kacakt r. Birisini sa b rakmal ve onun, hareketi kontrol alt na alarak kitleleri sakinleEtirmesini sa lamal y z." "Peki bunu nas l baEaracaks n z, üstelik bu kim olabilir?" Kemal Bey EaE rm Et ama duyduklar ilk andan itibaren mant kl gelmiEti nedense. "Ludwig Diels" dedi O uz. Ekranda sadece onun resmi kald . "Onda do ru bir Eeyler seziyorum, o benim aday m. Onu yakalayaca m ve ikna edece im." Salondakiler EaE rm Et . Bu adam neler diyordu böyle? Tu rul'un bile a z aç k kalm Et . Tam da O uz'dan beklenecek bir hareketti bu. Yine en beklenmedik Eeyi ve belki de imkâns z kendisine hedef seçmiEti. "O uz, bunu nas l yapmay düEünüyorsun? Bu çok ama çok tehlikeli olur." "Biliyorum Kemal Bey. Ama yapmak zorunday m." Odan n içindeki loE ve karmaE k E klar, O uz'un yüzündeki ifadeyi gizliyordu. Yanak kaslar EiEmiE ve boynu gerilmiEti. Bir anda bu iEi çözmek için büyük bir sorumluluk duymuEtu. Bunu nas l yapaca n bilemiyordu ama mutlaka birisinin hayatta kal p Alman rkç lar n sakinleEtirmesi ve yeni bir katliam durdurmas gerekiyordu. YaEl Ludwig Diels'in yüzüne bakt nda, çok derinlerde, tan d k gelen 207 BURAK TURNA bir Eeyin izlerini görmüEtü O uz. Bir zamanlar kendisinin de yaEad bir dönüEümün izlerini. O uz kötülükten iyiye dönmüEtü oysa yaEl Ludwig iyilikten kötülü e. Ama içinde b rakt izler ayn yd , birbirinin tam tersi istikamette gerçekleEen bir dönüEüm yaEam Elard .


"O uz, büyük bir savaE n eEi indeyiz. Rus ordusu, Balt k ülkelerine do ru h zl bir kara harekât baElatt . @u saatlerde neler oldu unu bilmiyoruz ama hâlâ kimse Rusya'ya bir Eey söyleyebilmiE de il. Yak n zaman içinde Amerika ve ingiltere'nin Rusya'ya savaE açmas söz konusu olabilir diye düEünüyoruz. Ancak Çin'in Tayvan'a karE baElatt sald r n n ayn ana denk gelmesi beni Eüphelendirdi." "Kemal Bey, hâlâ anlam yor musunuz? Bu bir dünya savaE , medeniyetlerin savaE ya da Do u ile Bat 'n n savaE ." Duvardaki ekrana yaklaE p avlamas gereken hedeflerin suratlar na bir kez daha bakt . Kemal Bey'in yüzü kararm Et iyice, O uz'un ses tonundaki de iEimi fark edebiliyordu. O sanki bir Eeyler görüyor ve resme bakarak konuEuyor gibiydi. "E er bu Do u ve Bat 'n n savaE ise Almanya neden kar Et ? Irkç lar Amerika düEman olduklar n söylüyorlar. Bu tezin do ru oldu undan emin de ilim. Bu önemli, çünkü e er tezlerimiz do ru de ilse yanl E kararlar al yor olabiliriz." "Irkç lar n Amerika'ya karE olmas çok do al ve olacaklard r da. Ama önce Do u'ya karE birleEecekler, Do u ile savaEacaklar. Ve e er onlar yenebilirlerse bu sefer bir sonraki ad mda yeni bir düEmanl n da tohumu at lm E olacak. Bu döngünün nas l iEledi ini bilmiyor musunuz? insanl k tarihi boyunca böyle oldu ve toplumlar n sonunu getiren karanl k bir döngüydü bu." Puslu mavi E k, karE l kl durmuE iki adam n yüzüne vuruyor du. Tu rul dikkatle O uz'u dinliyor ve etraflar nda toplanan di er Türklerle sessizce bir Eeyler konuEuyordu. "Peki, bunu siz nerden biliyorsunuz?" 208 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I O uz'un göz eri doldu bir an, baE na EimEek h z ile giren a r y belli etmemeye çal Et . Gözünün önüne ormanda kayboldu u iki hafta içinde yaEad klar ve Mien geldi. Mien'in bilge yüzü, ac dolu bak Elar ve gerçekler karE s ndaki çaresizli i. Tu rul'a döndü: "Zor bir görev, keEke Karabey ve Attila da burada olsayd ." Bunlar sessizce söylemiEti ama. "Onlara ulaEmal y z, art k iyi Eeyler hissetmiyorum O uz." "Tu rul, asl na bakarsan benim de endiEelerim kötüye do ru gidiyor. Sanki onlar yanl E bir Eeye zorlad m. E er baElar na bir Eey gelirse kendimi affedemem. Ve bu Wu için hiç de iyi olmaz." Gözleri boElu a dald . Kendisine geldi ve hemen Kemal Bey'in yan na yaklaEt : "Kemal Bey, iki gün sonraki toplant için hemen Berlin'e hareket etmeliyiz. Ama bundan önce burada halletmem gereken bir iEim var, görmem gereken birisi." "Ama... Ama sizler resmi olarak Eehit say ld n z. Gerçekte yoksunuz." "Kemal Bey, bunu hat rlatmazsan z sevinirim, gerçekten de zor bir durum kabullenmek için." "Peki O uz, sana yard m edece im ama fazla zaman m z yok, bu gece yola ç kmak zorundas n z." "Tamam Kemal Bey, bu benim için yeterli san r m." Tu rul O uz'a bak p gülümsedi. Böyle bir ortamda bile gülümseyebildi ine EaE rm Et ama insan organizmas en zorlu durumla-ra biIe ayak uydurma gücüne sahipti. Japon egemenli inde bulunan, ancak Amerikan askeri amaçlar için kullan lan, 7 derece 20 dakika güney ve 72 derece 25 dakika do u koordinatlar üzerinde bulunan Diego Garcia'daki Amerikan üssünün etraf nda yo un bir hareketlilik vard . Çad rlarda ki askeri birimler, yeni bir savaE n stresini hissediyorlard . Bu gece savaE amac yla kullan lan bir çeEit demirli uçak gemi209 BURAK TURNA


si görevi yap yordu. Ola anüstü bir durumun habercisiydi bu hareketlilik, her Eey aniden geliEmeye baElam Et . Gelen haberler iç karart c yd . Dev Çin ordusu, k p rdanm E harekete geçerek alt ndan kalk lmas güç bir enerji dönüEümünü baElatm Et . Tayvan'a do ru harekete geçmiElerdi. Çat Eman n boyutlar henüz belli de ildi ama s zan haberler, durumun inan lmaz ölçüde ak ld E oldu unu gösteriyordu. Tayvan ordusunun son y llarda yapt silah al mlar , Çin için hayli pahal ya mal oluyordu. Diego Garcia'daki hava üssünde bulunan Amerikan askerleri bütün haz rl klar n tamamlam Elar ve Eiddetli ya mur alt ndaki üste savaEa haz r halde bekliyorlard . Hava üssündeki bombard man filosundaki B-2 uçaklar üsten zaman zaman kalk p bulutlar n aras nda kayboluyordu. Amerikan ordusu Çin'e taktik karE l k vermekteydi ama bunun ne kadar iEe yarayabilece ine dair kimsenin bir fikri yoktu henüz. Silahlar konuEuyordu sadece, ölümcül aletlere on y llard r yap lan yat r mlar n sonuçlar n izliyordu ordu komutanlar . Tayvan Bo az ve çevresinde, gemi savar füzeler, karadan karaya at lan uzun menzilli füzeler dolaE p hedeflerine çarp yordu; bazen de hedefi EaE r p okyanusun dibini boyluyorlard . Üssün idare merkezi, iki katl küçük bir binayd . Basit bir görüntüsü vard , deprem ve tsunami dalgalar na dayanacak biçimde inEa edilmiEti. Zaten binan n içinde su geçirmeyen en az üç alt kat daha bulunuyordu. Alt katlar, binan n d E görüntüsüyle z t haldeydi. Çok yo un bilgi ak E n n oldu u bilgisayarlarla dolu odalar vard ve yüksek rütbeli subaylar sürekli olarak bu odalar aras nda gidip geliyorlard . Üs Komutan Amiral Dick Lahaye, odas nda puro içmekten yorgun düEmüEtü. Son birkaç gecedir uyumuyordu, savaE baElam Et . Bekledikleri gibi gidiyordu Eimdilik. Çin ordusu öldürücü bir biçimde Tayvan'a kesin darbe vurmak üzere harekete geçmisti. Amerikan ordusunun yapabilece i çok fazla Eey yoktu. Tayvan direnemezse, Amerika tek baE na Çin'i durdurmakta zorlan rd kiÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I sald r Avrupa'ya bile korku salm Et , e er Amerika Çin taraf ndan yenilgiye u rat l rsa, bütün Avrupa bu sar rk n boyunlu una girmek zorunda kalabilirdi. "Efendim Hint Okyanusu'ndaki aktivite raporlar geldi. Durum sand m zdan hareketli." Emir Subay Yarbay George Paladin elindeki dosya ile odaya dalm Et . Terli ve panik halindeydi. "Nas l yani? Hint Okyanusu'nda Eu anda bir hareketlilik olmas garip. Kim ne yap yor?" Purosundan derin bir nefes çekti. Yüzünde yeryüzünde hiçbir Eeyi umursamaz bir hava vard . "Efendim, Hint donanmas savaE formasyonunda buraya do ru seyrediyor." Yarbay Paladin kelimeleri arka arkaya s ral yor ve hiç nefes alm yordu. "Hint donanmas m ? Bu adamlar ne yapmaya çal E yorlar? Çin'in bu sald r y yapaca ndan nas l haberleri oldu?" "Efendim, Çin ile stratejik ortakl klar n n bir sonucu olmal bu." "Bence iEler bu kadar basit de il. Diego Garcia'ya neden geliyorlar?" Yarbay sessiz kalm Et . Bu bir tek anlama gelebilirdi. Amiral, Paladin'in akl ndan geçeni okumuE gibiydi. "Buna cesaret edemezler. Geri zekal Hintliler, bize sald rmaya cesaret edemezler." "Efendim, yaklaE k yirmi savaE gemisi buraya do ru yaklaE yor." Amiral Dick Lahaye, birden duruldu, yüzünün rengi de iEmiEti rahat nefes alamad n düEünüp puroyu kül tablas na b rakt ve boynundaki kravat gevEetti. ":yi misiniz efendim?" diye sordu Yarbay, endiEelenmiEti Eimdi de. "Ben iyiyim... Yirmi savaE gemisi ha... Ve bütün donanma Ç:n s n r nda. Bu durumda Diego Garoia savunmas z diyebilir miyiz?" " Hint donanmas n n tek yapmas gereken, gelip almak olur, e er amaçlar buysa."


BURAK TURNA "Efendim, birkaç saat sonra menzillerine girece iz" "Birkaç saat mi? Tanr m... Hemen Pasifik Donanma Komutanl ile ba lant kurun ve bize yard m göndermelerini söyleyin bana Savunma Bakanl 'n ba lay n, onlar n bu Hintlilerin ne yapt n bulmas n isteyelim. Gerekirse Pakistan donanmas ndan yard m isteyelim. Diego Garcia'y onlara teslim etmeyece im" "Efendim, adada sadece bin iki yüz asker var ve tamamen aç k hedefiz." "Adadaki birliklere savunma pozisyonu alma emrini verin. Üssün etraf n çevirsinler. Hava Kuvvetleri Üssünü aç k tutmal y z, yoksa milyar dolarl k B-2'ler geldiklerinde inecek alan bulamazlar." "BaE üstüne efendim." Yarbay Paladin odadan ç karken Amiral'in sa l n n yerinde olmad n hissediyordu. Yapabilecekleri hiçbir Eey yoktu. Pasifik Donanma Komutanl , ana savaE gücünün Çin taraf ndan yok edilmesi tehlikesi ile u raE yordu. Çin Hava Kuvvetleri, her an yüzlerce savaE uça ile, ana donanma güçlerini oluEturan uçak gemisi gruplar na ölümcül sald r lar düzenleyebilirdi; donanman n hava savunmas ne kadar iyi olursa olsun, bir anda ya mur gibi üzerlerine gelecek olan uzun menzilli, sesten h zl uçan füzelere karE bir süre sonra aç k vermeye baElarlard ve savunmadan s zacak birkaç füze bile donanmaya büyük darbe vurabilirdi. Amiral'in bu Eekilde hareket etmesi Yarbay Paladin'in umudunu iyice söndürmüEtü, e er en üst düzey komutan bu haldeyse gerçekten içinden ç k lmas zor bir durumdayd lar. H zla odas na koEtu. Subaylar ndan hemen Savunma Bakanl 'n ba lamalar n istedi. Az sonra telefonun di er ucunda, panik içinde konuEan bürokrat vard . Paladin daha ilk anda bu konuEmadan hiçbir Eey anlamayaca n biliyordu. "Buras Diego Garcia. Çok acil Pasifik Donanmas 'n n deste ine ihtiyac m z var." "Yarbay, san r m haberiniz yok, Üçüncü Dünya SavaE baElad . siz de savaE n tam ortas nda ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I yer al yorsunuz, Çin ordusuyla savaE yoruz." Bürokrat ciddiydi, henüz ortada dünya çap nda bir kar E kl k yok gibiydi ama Savunma Bakanl 'n n savaEa "Üçüncü Dünya SavaE " demesi, gelecek için de yeterince bilgi veriyordu. "Bunu biliyorum, ancak size bir Eey sormak istiyorum, bu saatten sonra Diego Garcia üssü sizin için önemli mi?" "Yarbay, bu nas l bir soru, benimle dalga m geçiyorsunuz? Tabii ki önemli, bütün destek operasyonlar n n merkezisiniz, üstelik B-2'ler bir sürü Çin gemisini vurdu." "Peki bay m, o zaman Savunma Bakan 'na hemen Eu bilgiyi geçmenizi istiyorum. Diego Garcia üssünün radarlar ndan ve karakol gemilerinden gelen bilgiler Hint donanmas n n yirmi gemi ile adaya yaklaEmakta oldu unu gösteriyor." Bir an karE dan gelen ses kesildi. Savunma Bakanl bürokrat n n yutkundu unu aç kça duymuEtu Yarbay Paladin. "Bundan tam olarak emin misiniz? Çünkü D EiEleri Bakanl , Hindistan' n savaEta tarafs z kalaca na iliEkin bir duyum ald ." "Peki, Savunma Bakanl buna inand m ?" "Ama inanmamam z için bir neden yoktu." "Peki o zaman Eimdi var, ne halt edersiniz bilmiyorum ama Diego Garcia üssü yak n zaman içinde bir Amerikan üssü olmaktan ç kacak. :sterseniz :ngiltere'yi arayal m, belki buradaki elli askerleriyle savunma yapabilirler!" Yarbay' n sinirleri bozulmuEtu, ak nt ya karE kürek çekme hissi ile dolmuEtu içi. "Peki Yarbay, san r m gidip birileri ile konuEmal y m.". "Evet o lum, çabuk olmal s n hatta!" Puslu bir ses tonu, uzaklara dalan bir çift göz... "Peki, bu gemilerin aras nda Vikramaditya Uçak Gemisi de var m ?" "@u an an size do ru gelenler bir uçak gemisi grubu mu?"


"Hay r de il, sadece firkateyn ve ç karma gemileri..." "Yarbay, e er Vikramaditya ile bir bilgi bulabilirseniz bize hemen haber verin'" "Neden?" BURAK TURNA "Çünkü uzun süredir kahrolas Hint donanmas n n uçak gemisini ar yoruz ve bulam yoruz. Sanki yer yar ld da içine girdi" "Çok garip, önemli bir görevi olmad sürece yerini hep kolayca belirledi imiz bir gemiydi o." "Evet, biz de bu yüzden size söylüyoruz. Durumunuz müsaitse de il ama o uçak gemisini bulmal y z." Telefon konuEmas sona erdi inde Yarbay Paladin, koltu una y l p kald . Hiç kimse bir Eey yapamayacakt . Çünkü savaE san ld gibi Çin'in Tayvan' iEgali falan de ildi. Rusya'n n harekât ile birlikte de erlendirildi inde, garip bir görüntü ortaya ç k yordu. Bat taraf ndan sürekli s k Et r lan ve k Ek rt lan dünyan n do usu, beklenen hareketi yapm Et . Bat l planlamac lar n bekledi i bir Eeydi bu belki de. Üstelik Hint donanmas n n en yeni uçak gemisi Vikramaditya ortadan kaybolmuEtu. Rusya taraf nda üretilip kullan lan ve eski ad Amiral Gorshkov olan uçak gemisinde Mig-29K'lar, Helbe savaE helikopterleri görev yap yordu ve Amerikan Pasifik Güçleri için önemli bir tehdit oluEturabilirdi. Paladin, e er bu durumda olmasayd m, o gemiyi bulup yok etmek için her Eeyi yapard m, diye düEündü ama o anda kendi üssünü ve askerlerinin hayat n düEünmek zorundayd . Yarbay Paladin, duvarlardaki diplomalar na ve ödüllerine bakt . Bir an, hayat n n gözlerinin önünden geçti ini anlad . Bu ölüm öncesinde oldu u söylenenlerin farkl bir versiyonuymuE gibi göründü gözüne. Amerika, yabanc topraklardaki üsleri kullanmakta zorlanmaya baElay nca deniz üslerine a rl k verme stratejisini geliEtirmiEti. Donanman n yay nlad Deniz Gücü 21 isimli raporda, Amerika'n n dünyan n dörtte üçünde kuvvet bulundurabilmesi için mutlaka okyanuslar deniz üssü olarak kullanmas gerekti i belirtilmiEti. Adalar gitgide sald r ya aç k hale geliyordu. Ancak Savunma Bakanl bu projeyi uygulamaya koyamam Et , çünkü donanma 214 ÜÇÜNCÜ DÜNYA küçülmüE ve deniz üzerinde hareketli bir üs oluEturacak teçhizat sa layamam Et . Bunun sonucunda ada üslerinde y nak karar al nm E, Diego Garcia ise neredeyse en önemli noktalardan birisi haline gelmiEti. Ama stratejiyi geliEtirenler, bu üsleri yabanc topraklarda olmamas na ra men, sald r ya hayli aç k olabileceklerine fazla ald rmam Et . Politika ile iEi halledebileceklerini. düEünmüElerdi. Ve bugün o bak E aç s n n duvara taslad gündü. Yarbay Paladin, Tanr m, bu ahmaklar n yapt klar n n cezas n ben mi çekece im, diye düEünüyordu. Dünyaya hükmetmeye çal Emay anlayabilirdi belki ama bunu yapmaya çal E rken aptalca davranmay anlayam yordu. Birden irkildi. Üste alarm, zilleri çalmaya baElam Et . Yarbay Paladin üst katlara ç kt . Binan n giriEindeki pencerelerden bakt nda karE s nda sonsuz mavilikten ve üssün yemyeEil çimenlerle çevrili görüntüsünden baEka bir Eey göremedi. Bir dakika sonra amiral de yan ndayd : "Neler oluyor Paladin?" "Komutan m, gerekli ba lant y kurdum ve durumu anlatt m. Ancak san r m geç kalacaklar ya da hiç gelmeyecekler. Üssü kendi gücümüzle savunmal y z. Deniz üssündeki denizalt harekete geçmeli. Hava savunma bataryalar na da haber verildi san r m. Dikkat edelim, h zl , bir saldir ile adaya asker y mak isteyebilirler." Hintlilerin dostumuz oldu unu zannediyordum, bunu nas l yaparlar?"


"Amiralim, san r m bunun politika ile bir ilgisi yok. Çin ile ikili ortakl k anlaEmas imzalad klar nda asl nda ne istediklerini biliyorlard . Bizi dünyan n Do u yar s nda istemiyorlar." "@u anda bunu düEünecek durumda de i..." Amiral sözünü bitiremeden, sesi aEan h zdaki bîr hareket göründü ve kulaklar t rmalay c bir ses duyuldu. Herkes savrulmak zorunda kalm Et . Yarbay ve Amiral bîrbirlerini görüyor ama alg layam yorlard . BURAK TURNA Deniz üzerinde tek görebildikleri, denizden yaklaE k otuz metre kadar yüksekte inan lmaz h zda uçan birkaç cisim olmuEtu, k v lc m and r yordu. :nan lmaz bir h zla önlerinden geçmiE ve adan n güney k sm na do ru yerleEtirilmiE olan silah ve mühimmat depolar na çarpm Elard . Patlaman n Eiddetiyle metrelerce öteye savruldular. Üssün etraf n ateE toplar çevirmeye baElam Et ve baz çad rlar n alev ald n görebiliyorlard . Hemen aya a kalkt lar. Patlaman n oldu u yerden yo un bir duman tabakas yükselmeye baElam Et . Bu kadar küçük bir üsse gere inden fazla güç kullan larak sald r lmas , hayra alamet de ildi. Kesin ve kararl bir sald r yd bu. "Tanr m, burada ne kadar güvendeyiz?" diye ba rd Amiral. "Efendim, san r m bunlar Hintlilerin Rusya ile ortak geliEtirdi i Brahmos füzeleri. Ve bunlar n son füzeler olmad na eminim. Hemen buradan uzaklaEmal y z." Hemen binadan ç k p koEmaya baElad lar. Etraftaki Amerikan askerleri ba r Earak koEuEturuyordu her yerde. Patlamalar devam ederken Brahmos füzelerinden birisi hava savunmas na tak ld ve havada patlad . Ama daha nefes bile ald rmadan iki tanesi savunmay geçti ve alandaki yap lara çarpt . Amiral ve Yarbay, yere kapakland lar. AteE topuna dönüEmüE metal parçac klar, içleri g c klayan sesler ç kararak etraflar na düEtü. Yarbay' n baca yaralanm Et . Askerler, ne yapacaklar n bilmeden uzaklaEmaya baElam Elard . Ufukta, Hint ç karma gemileri görünmüEtü. Bir süre sonra da savaE gemilerinin top mermileri sa anak galinde inmeye baElad . Amiral ve Yarbay kendilerini bir siperin içine att lar. Askerler doluEmuEtu. Hepsi Amiral'in bir Eeyler söylemesini bekliyordu. "Efendim, Hint ç karma filosu yaklaE yor, san r m buraya ç kacaklar." "Biliyorum, biliyorum... Teslim olamay z." 216 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I "Efendim ne yapaca z? Bizden kat kat üstünler." "K yas ya savaE p onlar püskürtmeliyiz." Bir anda bütün askerler dönüp Amiral'e bakt . "Hey dostum, adam delirdi san r m." Erlerden birisi arkadaE na f s ldad . Yarbay da kulaklar na inanamam Et ama füzelerin Eiddetli patlamas komutan n bilincini kaybetmesine neden olmuEtu belki de. "Amiralim, say m z çok az ve yard m gelecek gibi de durmuyor. Bence teslim olal m." "Bilmiyorum... Bilmiyorum..." Amiral Lahaye say klar gibi konuEuyordu. Yarbay ve erler birbirlerine bakt lar. Teslim olmak zorundayd lar. Hint donanmas n n füze ve topçu ateEi bir süre daha devam etti. Art k helikopterlerin seslerini duyabiliyorlard Amerikan askerleri. Hint ç karma gemilerinden kalkan Mi-24 savaE helikopterleri Diego Garcia'ya do ru yaklaE yordu. Adan n çeEitli yerlerinden zay f uçaksavar ateEi aç l yordu. Yarbay Paladin, siperdeki askerlere ba rd :


"Benim yan mdan ayr lmay n ve gerekmedikçe ateE etmeyin . Hintlilerle anlaEmaya çal Eaca m. Bu kuvvetle savaEmam za imkân yok. Çat Emay hemen sona erdirmeliyiz. Gerisi, Pasifik donanmas n n iEi." "Emredersiniz efendim!" diye ba rd askerler. Hepsinin yüzleri simsiyaht . Yarbay Paladin, Amiral'in kula na e ildi ve siperden ç kmamas n istedi. Amiral durumun fark ndayd , art k yapaca birEeyi kalmam Et . Yarbay ve sekiz asker, siperden ç k p deniz kenar na do ru koEmaya baElad lar. Zaman zaman etraflar na savaE gemilerinden top mermileri düEüyordu. Helikopterlere görünmeden bir kum tepesinin ard na yatt lar. Yarbay, Savunma bürokrat n n bir Eeyler yapabilece ini düEünüyordu hâlâ. Bir Ç karma gemisi h zla plaja do ru yaklaE yordu. Birkaç metre kala durdu ve kapa aç ld . Esmer yüzlerini boyayla BURAK TURNA iyice karartm E olan Hint deniz piyadeleri ç kt d Ear ve hemen kumsala yay lmaya baElad lar. Yarbay, askerlerine yerlerinde kalmalar n iEaret edip aya a kalkt . Elini kald r p k y ya ç kan Hint askerlerine do ru yürüyordu. Ç kartma gemisinden z rhl araçlar da boEalm Et ve namlular n Yarbay' n üzerine do rultuyorlard . Yarbay Paladin ba rarak ateE etmemelerini istedi. Hint askerleri gülüyordu Paladin'e. Hiç de savaEan bir asker gibi davranm yordu do rusu, daha çok sivil bir görevli gibiydi görünüEü. Hint ç karma gemisinin komutan bir YüzbaE , silah n do rultarak geldi. Paladin, gayet sakin görünüyordu ama Hintli askerlere sanki kendi askerleri gibiymiE gibi davranma e ilimindeydi. Hintli YüzbaE , "Hemen ellerini kald r ve teslim ol. Esirsiniz!" diye ba rd . Paladin bu emri duymam E gibi yapt : "Hint hükümeti savaEta tarafs z kalacak. Hemen adadan geri çekilmelisiniz." "San r m dalga geçiyorsun, bu kadar savaE gemisinin kendi baE na buray iEgal etmeye geldi ini düEünmüyorsunuz umar m. Art k zaman geldi asker, Amerika'n n ve Bat 'n n, dünyan n do usunu terk etme zaman geldi." Yarbay, garip bir durumda oldu unun fark na varmaya baElam Et . Adamlar aday bombalam Elard ve Eimdi de el koymaktayd lar. Bu s rada Hintli YüzbaE , az ilerdeki kum tepesinin arkas nda duran Amerikal askerleri gördü ve koEarak z rhl arac n arkas na gitti. @imdi silah n ateE etmek üzere haz rlam Et . "Durun, buna gerek yok!" diye ba rd Yarbay. Amerikal askerler de korkmuElar ve silahlar n kald rm Elard . Bir anl k sessizlik oldu. Hint askerlerinin oldu u taraftan bo uk bir patlama duyuldu. Yarbay ayn anda h zla büküldü ve karn n tutarak yere y k ld . Amerikal askerler de bunun üzerine Hintli askerlere ateE etti. 218 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Önde duran birkaç Hint askeri, vurularak yere y k ld . Hint birliklerin makineli tüfekleri ve z rhl araçlar n ateEi, kum tepesini birkaç saniye içinde yok etti. Amerikal askerlerin baz lar vurulup öldü baz lar da yaral halde ac içinde ba r yorlard . Her taraflar kan içinde kalm Et . Hint deniz piyadeleri askerlerin yan na geldi. Kendi aralar nda konuEtuktan sonra silahlar n askerlerin üzerine boEaltt lar. Silahlardan ç kan yüksek kalibre mermiler Amerikan askerlerinin hayatlar na son verdi. Ölüm sessizli i çökmüEtü kumsala aniden. Ama patlamalar devam ediyordu. Diego Garcia, Hint ordusu taraf ndan ele geçirilmiEti. Ayn anda baElayan büyük bir deniz harekât ile sadece Diego Garcia de il, Hint Okyanusu'nda bulunan, :ngiliz hakimiyetindeki


Chagos Archipelago adalar , Avustralya'ya ait olan Cocos ve Christmas adalar , Madagaskar' n do usundaki bütün Frans z sömürgesi adalar da Hint donanmas taraf ndan h zl bir Eekilde ele geçirilmiEti. Hint hükümeti tüm taleplere ra men bir cevap vermeyi reddediyor ve Çin ile yap lan anlaEma uyar nca davrand klar n öne sürmekten baEka bir Eey söylemiyordu. Amerika, Do u bölgesinde etkinli ini h zla yitiriyordu. SavaE n gidiEat belli olmuEtu; Bat , k sa sürede Do u'dan temizlenecekti. 0 zaman dünya yeni bir dengeye oturabilirdi belki. Avustralya kaybetti i adalar geri almak için Eimdilik harekete geçmeyece ini duyurmuEtu. Avustralya ordusu savaEta yer almak istemedi ini, fakat kendisini savunmak için ordunun bütün kuvvetleriyle harekete geçti ini ve yabanc güçlerin k taya yaklaEt r lmayaca n belirtiyordu. Ancak korkuyorlard . E er Amerika yenilirse h zla iEgale u rayabilirlerdi. Avustralya Eimdi Amerikan politikalar n izleyip füze savunma sistemini getirtti i için büyük piEmanl k duyuyordu. Bu nedenden dolay as l yeri olan Dogu'da Bat 'n n bir ajan gibi görülmüE ve "do al 219 BURAK TURNA düEman" kategorisinde yer alm Et . Asl nda yapmas gereken tamamen bölgesel bir politika izlemek ve kültürü, politika arac olarak kullanmay b rakmakt . @imdi de Amerikan ordusunun durumu karE s nda yaln z ve savunmas z kalmak üzereydi. Avustralya BaEbakan , ülkesinin Aegis füze savunma sistemlerini sat n alarak projeye dahil oldu u güne lanet ediyor olmal yd . Hint askerleri Diego Garcia'n n iEgalini tamamlarken telsizlerden sürekli yeni anonslar duyuluyordu. Hint denizalt lar n n, bölgede oluEturulacak sald r kuvvetine kat laca bildiriliyordu. Hint askerleri yeni hedefin ne oldu unu biliyorlard , Amerika'n n bölgedeki en önemli üssü ve Çin'e karE en hayati askeri noktas olan Guam adas na ç karma yapmak üzere büyük bir sald r birli i oluEturulmuEtu zaten. Çin ordusu Tayvan'a sald r rken, bu çat Emada Tayvan'a destek veren Amerikan güçlerinin can damar olan Guam adas na bat kanad ndan do ru sessizce yaklaEan bir sald r kolu vard ; Hint denizalt lar , savaE gemileri, Endonezya firkateynleri, Çin'in daha önceden Hindistan'a yollad destroyerler ve Rusya'n n sadece bayra n de iEtirerek Hindistan'a devretti i destroyerler... Do u yar mküresinde gizlice toplanan bu sald r kolu, Amerikan gözetleme uydular ndan ve casus uçaklar n n dikkatinden kaçarak, Guam' yok etmek üzere h zla yol al yordu. Alman @ansölyesi Hugo Preuss'un odas dan Emanlar ve onu destekleyen bakanlar ile doluydu. :çerisi sigara duman yla kaplanm Et , panik yüklü konuEmalar duvarlardan yank lanmaktayd . "@ansölye, Rus ordusu çok h zl bir kara harekât gerçekleEtiriyor. Saatler önce baElayan harekât çok h zl geliEiyor." Savunm Bakan endiEeliydi, karmaEan n bütün dünyada ayn anda ç kmas çok garipti. Daha önceki dünya savaElar hep dalgalar halinde meydana gelirken Eimdi sanki aralar nda büyük bir iletiEim varm Eças na her yerde birden patlak vermiEti. "Kahretsin Rudolph, Genelkurmay' n hâlâ harekete geçmemesini anlayam yorum." Hugo Preuss'un aln nda biriken teri 220 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I bembeyaz, uykusuz surat sa l ks z bir görüntü sergiliyordu. Savunma Bakan Rudolph Fritsch, @ansölye'nin bu durumuna üzülüyordu ama elden gelen bir Eey yoktu. @ansölye, zaman n da rkç lar n önünü kesmedi i için tüm bunlar n baE sorumlusuydu. "@ansölye, 5. Panzer Tümeni Berlin'e do ru harekete geçti. Bu sabah k Elalar terk etti birlikler. Berlin'e do ru geliyorlar. Ancak söylentiler var. Bu hareket ya Rus ordusuna karE


yap l yor ya da Germen Birlik Hareketi'ne destek vermek için. Tümenin komutan hiçbir aç klama yapmad . Ve Genelkurmay da bu konuda henüz bir aç klamada bulunmad ." "Germen Birlik Hareketi'nin Berlin mitingi mutlaka durdurulmal . Bu ç lg nlar dünyay ve Almanya'y tekrar yok oluEun eEi ine getirecekler. Bizi mahvedecekler, buna dur demeliyiz.". Preuss'un ba r Elar odan n d E ndan dahi duyulabiliyordu. "Genelkurmay bizi desteklemezse durumumuz kötü, hükümet düEmek zorunda kalabilir.". Bunu söyleyen Saksonya eyaleti parlamenteriydi. Saksonya, Germen Birlik'in en güçlü oldu u eyaletti, hatta do um yeri bile say labilirdi. "Bu kabul edilemez, bu kabul edilemez. Almanya bu oyuna gelmiE olamaz. Avrupa'ya bir Rus sald r s var ve biz henüz bu sald r ya cevap verip veremeyece imizi bile bilmiyoruz." Say n @ansölye, henüz Avrupa'ya sald r p sald rmayacaklar n bilmiyoruz. Hatta sald rma olas l klar çok düEük. Ancak Balt k ülkelerindeki Rus az nl a haks zl k yap ld ve dünyan n genel durumu çerçevesinde buradaki soydaElar n n güvenlik alt na al nmas için bu operasyonun baElad belirtiliyor." "Tamamen saçmal k bu. E er Ruslar n ilerleyip bu bölgeleri ele geçirmelerine izin verirsek her Eey biter. Avrupa hayali sona erer. Bir süre sonra tekrar Rus çizmelerini kap lar m zda görebiliriz.". "Say n @ansölye, neden bahsetti inizin fark nda m s n z? Ruslara cevap verip vermemek söz konusu de il. Kuzeybat askeri bölgelere hareketlenen Rus tümenleri, zaten harekât n çok ileri bir BURAK TURNA aEamas nda." Savunma Bakan büyük bir Avrupa haritas n masaya serdi. "Bak n, Rus kuvvetleri h zla bat do rultusunda, sonra da güney do rultusunda hareket ediyor. Amaçlar n n ne oldu unu he- pimiz; biliyoruz. Kalingrad ile Beyaz Rusya topraklar aras ndaki Poloraya-Litvanya s n r bölgesini bloke etmek ve böylece Balt k devletlerine NATO yard m n n yap lmas n engellemek." "Tanr m! Say n Bakan, siz nelerden bahsediyorsunuz! Böyle bir ortamda NATO'dan nas l bahsedebilirsiniz! Avrupa Birli i kendi içinde çat rdarken ve Amerikal lar n baE Çin ile beladayken, üstelik de Amerika'n n Avrupa politikalar nda kimi destekleyece i tam anlam yla belirsizken NATO'yu kim umursar?" "@ansölye, NATO olmazsa Rus sald r s na cevap veremeyiz." "Bu imkâns z, NATO bu ortamda tamamen etkisiz kal r. E er hükütmet düEerse Germen Birlik Hareketi ilk olarak ülkedeki Türklere sald racak ve sonra da Ruslara." "Peki Amerikal lar?" Odadaki milletvekillerinden birisi bu soruyu sormas gerekti ini düEünmüEtü, cevab havada kalmaya mahkûm görünüyordu. "Amerikal lar n bir Eey yapaca n sanm yorum. Almanya'n n kaosa sürüklenmesi onlar n iEine gelecek. Yeni bir Nazi hareketlenin güçlenmesi sonras nda yeni bir düEmanlar daha olacak. Bu ipsiz bir oyun; birileri, her iki taraf da savaE için cesaretlendiriyor." "@ansölye, san r m bu olaylar sizin mant kl düEünme kapasitenizi ortadan kald rd , yoksa bu türden komplo teorilerine inanan bir insan haline mi geldiniz?" "Sizin mant kl dedi iniz Eeylerin bizi nereye getirdi ini gördünüz." "Bu geldi imiz yerde sizin pay n z da yads namaz." "Bana bak n, burada beni yarg lamak için toplanmad k. Türkleri Avrupa'ya almamak için türlü oyunlar çeviren bizlerdik. Frans zlar n neler yapt n unutmay n. Ve Eimdi Hollandal lar ve Avusturyal lar. Her yerde Nazi ba lant l gruplar n sald r lar var. Avrupa'da yeni bir Nazizm hayaleti dolaE yor beyler." ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Durum gittikçe kötüleEiyordu. Hugo Preuss'un, burada bir çözüm olabilece ine dair umudu azal yordu. Sokaklardan yükselen u ultular duyabiliyordu.


Telefon çald . Odadakiler masan n baE na yaklaEt lar. Hugo hafif dökük saçl kafas ndaki terleri bir mendille silip telefo- nu açt . Telefonda Fransa BaEbakan vard . Odadakiler masaya o kadar yaklaEm Et ki Fransa BaEbakan 'n n telefondan gelen ba rt lar n duyabiliyorlard . Onun ne söyledi ini Hugo Preuss'un verdi i cevaplardan da ç karabilirlerdi. "Sevgili Gaspard, Gaspard Arno! Bu olanlara inanabiliyor musun?" "Hay r Gaspard, bunlar n suçlusu ben de ilim, bunlar n suçlusu hepimiziz." "Ruslar çok h zl bir harekât düzenlediler. Efendim, evet biliyorum Paris'te de büyük gösteriler yap l yor ve bunu durdurmak çok zor." "Alman ve Frans z aE r lar n n ba lant lar n araEt r yoruz; sonuç, ba lant lar n n oldu u yönünde. Asl nda bu adamlar n sadece kendi aralar nda de il, dünyan n pek çok yeri ile ba lant lar var." "Hay r, d E ba lant lar n hepsi Almanya üzerinden de il, hatta ço u Fransa üzerinden gerçekleEiyor. Bir "Frans z bankas Çin bankas ile para al EveriEinde bulunmuE." "Evet, Çinlilerden. Buna ben de inanam yorum. Nas l olur da böyle bir ba lant kurulabilir?" "San yorum Nazilerin Amerikan düEman oldu unu düEünüp yard m yapm E olabilirler. Biliyorsunuz, Çin'in Tayvan BURAK TURNA sald r s baElad . Ve bu durumda Amerika'n n baE n n s k Emas n istemiE olabilirler." "Hay r, Naziler baEa geçerse bunun kendilerine dönecek bir silah oldu unu bildiklerini sanm yorum, birileri Nazilerin gerçek Amerikan düEman oldu una ya da Amerikal lar n bu düEmanl ktan ç kar olmayaca na inand rm E olmal onlar ." Preuss mant n yitirmiE gibi anlams z ç kar mlar yap yordu. Fransa BaEbakan da bunu anlam E olmal yd ki, telefonun öbür ucunda yüzünü buruEturuyordu. "Bence yapmam z gereken, sokaktaki Eiddeti bast rmak Gaspard. Hay r Gaspard, bence her Eey kaybedilmedi bu ülkede. Ruslar n bindirmesi durdurulabilir belki. O zaman her Eeyi kontrol alt na alabiliriz." Hugo Preuss'un yorumlar odada bulunan kimseyi tatmin etmiyordu, Fransa BaEbakan ile konuEmalar n n bir sonuca gitmeyece i aç kt . Baz istihbarat k r nt lar ile baz sonuçlara ulaEmaya çal E yordu ama bunlar n hepsi onun, Amerikal lar n haks z ç kar lmas ile ilgili düEüncelerinin yans mas yd . Çok k sa süre içinde çözüm bulunmas gerekirken bu saplant s n tatmin etmeye çal Emas parlamenter ve bakanlar geriyordu. Preuss telefonu, kapat p hemen Amerikan BaEkan 'n n ba lanmas n istedi. Yeni bir heyecan dalgas oluEmuEtu odada. Ameri- kan BaEkan 'n n ba lanmas çok uzun sürmedi do rusu. "Say n BaEkan, neler yapmay planlad n z söyler misiniz lütfen, çok acil olarak?" "Say n @ansölye, durumun ne kadar kritik oldu unu san yorum siz de kabul edersiniz. Amerikan ordusu beklemedi i pek çok parametrenin yer ald bir savaE n ortas nda kald ." "Bunu biliyorum BaEkan, ancak Avrupa'da çok önemli say da kuvvetiniz var. Rus güçlerini hemen durdurmam z gerek yor. Yoksa hükümetim düEecek." ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I " Naziler ve di er bütün bunlar ilk olarak sizin iç iEiniz. Ancak, Say n @ansölye Rusya konusuna gelince, Pentagon'dan ald m bilgilere göre çok ileri bir harekât düzenlemiEler ve yak n zaman içinde Letonya ve Estonya'n n iEgalini tamamlam E olacaklar. Polonya ile görüEüldü, topraklar ndan Ruslara bir karE sald r yap lmas n istemiyorlar. Zaten çok dar bir aral kta hareket edilebilir, ancak Çin nedeniyle Ruslara karE Eu anda bir Eey yapabilece imizi sanm yorum." "Ne demek say n BaEkan? Bir Eey yapam yoruz, ne demek?" "Aç kças Tayvan adas civar nda Çin kuvvetleri ile Eiddetli bir savaE yaEan yor ve bu savaE n ne kadar k z Eaca n bilmiyoruz." "Peki Say n BaEkan, Avrupa'daki bunca kuvvet ne yap yor?" "Say n @ansölye,


e er isterseniz Avrupa'daki Amerikan kuvvetlerini geri çekmekten büyük mutluluk duyar z. @u anda o birliklere çok ihtiyac m z var, Çin'le savaE n çok zor olaca n düEünüyoruz, ilk haberler iç aç c de il. Üstelik henüz Kuzey Kore'den bir ses yok. E er onlar da harekete geçerse neler olaca n kimse bilmiyor." "Say n BaEkan, bu sözlerinize bir anlam veremiyorum. Alman @ansölyesi olarak zor durumda oldu umuzu ve Amerikan askerine ihtiyac m z oldu unu söylüyorum ve ald m cevaba bak n." @ansölye, Almanya, Fransa, Hollanda ve Avusturya'da rkç hareket o kadar yo unlaEt ki kendi hükümetinizi ayakta tutmakta zorlan yorsunuz. Böylesi çalkant l bir politik ortamda Amerikan birliklerinin harekete geçtikleri anda ne kadar büyük bir tehlikeye bulaEacaklar n biliyor musunuz? Kendi insanlar n z bunu kabul etmeyecektir; tren yollar n kapatacaklar, birliklerimin hareketini düEmanca sayacaklar ve sonra da bu hareketi bekleyen Rus ordusu ile savaE rken beni arkamdan vuracaklar." Preuss bu konuEmay d Ear dakilere de dinletmeyi uygun bulmuEtu. BaEbakan' n odas sessizli e bürünmüEtü. Kimsenin çt ç km yordu. Amerika, en zor anlar nda Almanya'y desteksiz b rakm Et , masaya çöktü. Odan n içindeki duman, görüEü bile azaltacak seviyedeydi. Herkes elindeki sigaralar derin derin çekiyordu. "Türkler..." dedi Preuss baE n , e di i masadan yavaEça kald r rken. Kimse bir Eey anlamam Et . @ansölye kendi kendine konuE gibiydi. Odadakiler, evet Türklerin baE na gelenler gerçekten de çok kötü, diye düEünüyorlard . "E er, Almanya ve Avrupa bu sorunu kendisi çözemezse..." Bir an sustu ve gözlerini boElu a dikti. Sokaklarda art k sadece ba r E ça r Elar de il, uzaklardan gelen silahlar n ve bombalar n patlama sesleri de duyuluyordu. "Türk ordusundan yard m isteriz." @ansölye'nin sözleri zaman n bir an donmas na, en az ndan insanlar n böyle alg lamas na yol açt . "@ansölye, pek mant kl bir fikir de il bu." Savunma Bakan Rudolph Fritsch'in kemikli surat , yaEad Eokun etkisi alt nda büzülmüE ve gerilmiEti. "Rudolph, asl na bak l rsa ben bu konu ile ilgili giriEimi, bu olaylar n nereye gidebilece ini gördü üm için çok önceden baElatt m." Bu sözler odada u ultuya neden oldu. @ansölye neden bahsediyordu böyle, Türk ordusu ile temasa m geçmiEti, neye dayanarak. Hugo Preuss aya a kalkt , yorgun ve bitkin görünüyordu. Odan n içinde bir tur at p cam açt . :çeriye dolan taze havay ci erlerine çekti. Son mermilerini kullanmaya haz rlanan bir askeri and r yordu. "Türkiye ile gizli bir anlaEma yapt m. E er olaylar kontrolden ç karsa yard m etmeleri için." "Nas l bir yard mdan bahsediyorsunuz @ansölye, Türk ordusu ne yapabilir ki?" "Bak n, e er bu hükümet düEerse, Avrupa'da demokrasi ve özgürlüklerin sonu gelir. Ve biz ne pahas na olursa olsun kurtarmal y z." 226 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I "Sanki kendinizi kurtarmak istiyormuEsunuz gibi bir hava var @ansölye." Odaya Maliye Bakan Alfred Huber girmiEti. Sesi k v lc m saç yordu. Duyduklar na inanam yordu. Gece karanl nda ilerleyen adamlar n hangi orduya ait oldu unu anlamak imkâns zd . Zaten hepsi simsiyah giysiler içindeydiler ve yüzleri örtülüydü. Hayli kalabal k bir gruptu. Asl nda benzer amaçlar için haz rlanm E pek çok gruptan birisiydi bu da. YaklaE k iki yüz kadar adam, son derece a r ve etkili silahlar ormanl k alanlar içerisinde taE yor ve sessizce hareket ediyorlard .


Grubun baE ndaki adam el hareketleri ile onlara komut veriyor ve di erleri hedeflerine do ru ac mas zca yaklaE yorlard . Bir tepenin üzerine ç kt lar. Komutan n emriyle askerler yere yatt . Komutan ve birkaç adam tepeci in üzerine ç karak çal lar n aras ndan vadinin sonundaki deniz kenar nda bulunan üsse bakt . Üste E klar yan yordu, henüz sabah olmam Et , güneE E yar m saat kadar sonra ortaya ç kacakt . Ancak Bulgaristan'daki Amerikan üssündeki askerler bu güneEi görmeyeceklerdi. Küçük askeri havaalan ve limandan oluEan bir üstü bu. Fakat Amerika'n n Kafkas ve Karadeniz bölgesindeki operasyonlar na destek için oluEturulmuE hayli hareketli bir askeri bölgeydi. Ameririka, Karadeniz bölgesindeki üsleri sayesinde, neredeyse tüm Kafkaslarda kontrol sa lama aEamas na gelmiEti; silahl grubun yapaca sald r , bu kontrol bölgelerine yap lacak sald r lardan bir tanesiydi. Ayn zamanlarda, Gürcistan ve Romanya'daki üslerin de yak nlar na da benzer askeri donan ml birimler yaklaEmaktayd . Sessiz KeEif Gücüydüler, hiçbirinin sonuçtan bir Eüphesi yoktu adeta. Kuvvetli ve profesyoneldiler. GeliEmiE ordular n özel birlik askerleri gibi davran yorlard . Bulgaristan sald r grubunun komutan , gece görüE özellikli dürbünü ile hedef üssü incelemeye ald . Nöbetçi kulelerini ve BURAK TURNA üste dolaEan personeli rahatl kla gözlemliyordu. Dürbünden beyaz gölgeler olarak seçebiliyordu askerleri. "Tanksavarlar gelsin." Emir, arka s ralara iletildi. îki asker ellerinde tanksavar füzesi ve f rlat c ile beraber geldi. Bu s rada birkaç asker de zorlukla EiEman 120 mm'lik havanlar kuruyordu. îki adet havan topu haz rlan yordu ve bunlar do rudan do ruya üssü hedefleyecekti. Komutan durumdan emin olunca tüm adamlar n görevleri için harekete geçmesi emrini verdi. Bunun üzerine büyük bir hareketlilik baElad . Bedenleri silahlar ve Earjörlerle dolu dört beE kiEilik timler, karanl n içine dalarak üsse yaklaEmaya baElad . Bu timler üsse s z p hayati organlar n yok oldu undan emin olmak için görevlendirilmiEti. Uçaksavar füzeleri taE yan askerler de tepenin de iEik noktalar nda haz rland . Helikopter sald r s na karE tetikte bekleyeceklerdi. A r makineli tüfekler ve keskin niEanc lar, kendilerine uygun yerler bulmak için araziyi araEt rmaya baElad . BeE dakika içinde herkes ateEe haz r hale gelmiEti. Üssün 2 kilometre kadar uza ndayd lar. Komutan da üç bin metre menzilli özel bir keskin niEanc silah ald ve gerekli ayarlamalar n yapt . Rüzgâr ve görüE cihaz n n ayarlar n kontrol etti. Havada garip bir sükûnet vard . Çin ordusu Tayvan'a sald r ya baElam E olmal yd . Amerikan üssünde henüz fazla bir hareketlilik yoktu, ancak olaylar n sebep oldu u gerilim hissedilebiliyordu. Büyük ihtimalle henüz olaylar çok yeni oldu u için, her Eeyin kendilerinden uzakta oldu unu düEünüyordu üs komutan , anlamad Eu idi; art k her Eeyin iletiEimi h zland gibi, bir yere ulaEmas da çok h zlanm Et . Komutan, niEangâhtan bakt . Üssün hemen etraf n saran dikenli tellerin yan nda, karanl n içinde ancak gece görüEü ile net olarak fark edilecek Eekilde duran bir nöbetçi vard ve hiçbir Eeyin fark nda de ildi. Oysa üstüne do rulmuE yüz silah bilseydi kim bilir neler hissederdi? 228 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I


AnlaEt klar üzere, onun ateEiyle operasyon baElam E olacakt . Top ve tanksavar kullanan askerler komutana bak yordu. Keskin niEanc komutan tekrar askere göz att , Eimdi lazer iEaretleyicinin dijital bilgileri vizörde okunabiliyordu. 765 metrede duran bir insan n hayat n almak üzereydi. Teti i yavasça çekip boElu unu ald ve 7.62 mm'lik patlay c özellikli çelik mermiyi hedefe gönderen hareketi yapt . Namludan, pof sesi ile beraber büyük bir ateE bulutu ç kt . Mermi korkunç bir h zla dikenli tellerin aras ndan geçerek Amerikal nöbetçinin bedenini tam ortadan vurdu. Nöbetçinin çelik yele i olsa bile bir iEe yaramazd . Nöbetçi, kamyon çarpm E izlenimi veren bir görüntü sergileyerek bulundu u yerden metrelerce öteye uçtu. Hiç ses ç kmad için bu at E n üste duyulmas na imkân yoktu. Havanc lar, ateE edildi ini görünce, haz r tuttuklar top mermisini silah n içine b rak p hemen baElar n ellerinin aras na ald lar. Bu, hedef belirleme at E yd ama o kadar iyi hedefleme yap lm Et ki, mermi tam olarak binalardan birisinin hemen yan na düEmüEtü. Fazla bir Eey yapmadan ateEe devam edebilirlerdi. Ve ettiler, arka arkaya at lan havan mermileri, s rayla yatakhanelere ve di er binalara çarpmaya baElad . Ölümüne bir kar E kl k baElam Et üste. Kimsenin beklemedi i bir Eeydi bu. Üssün etraf ndaki araçlar harekete geçince tanksavarc lar, Rus yap m Kornet tanksavar füzelerini ateEledi. Bir anda harekete geçen araçlardan birisi havaya uçmuEtu. Bu at E, üsteki askerlerde ciddi bir sald r ile karE karE ya olduklar hissini uyand rm Ed . Bu silahlar n arkas ndan, makineli tüfekler ve hafif piyade tüfeklerinin hassas at Elar baElad . Bir anda bütün arazi, yo un ve gerici bir ses perdesi ile kaplanm Et . Özel kuvvetin yan nda getirdi i tüm silahlar, üssü yo un bir Eekilde ateE alt nda tutuyordu. KarE ateE aç lamamas , bask n n baEar ile gerçekleEti ini gösteriyordu. AteE devam ederken, üssün yak n na yaklaEan timler229 BURAK TURNA de, ateEten korunmaya çal Ean askerlerle çat Emaya girerek onlar n yerlerinden ç kmas n sa l yor ve bu sayede askerleri keskin niEanc lar n ve makineli tüfeklerin hedefi haline getiriyordu. Karadeniz k y s ndaki bu Amerikan üssünde, tam anlam yla bir can pazar yaEan yordu. Üsten gelen zay f ateE, asl na bak l rsa gerçek anlamda bir koruma tedbirinin al nmad n da gösteriyordu. Yak n zaman içinde k y da demirli bulunan bir savaE gemisinin karE ateEi baElayacakt . Ama havan mermileri oraya kadar ulaEmay baEarm Et . Dramatik bir savaE an yd ; sert bir düEman, Amerikan askerlerinin nefes almas na hiç izin vermeden üzerlerine gidiyordu. Geminin uçaksavar silahlar baz sald rganlar n ölmesine neden olmuEtu ama o kadar kararl yd lar ki, Amerikan askerleri yavaE yavaE umutsuzlu a kap lm E ve teslim olmaya baElam Et . K y da demirli bulunan savaE gemisinden alevler ç k yordu, söndürmeye çal Ean askerlerin çabas da bir Eey ifade etmiyordu. Sald r grubu çok yaklaEm Et ve sürekli olarak menzil içindeydiler. Ve art k kaçacak hiçbir yer kalmam Et . Askerler teslim olmaya baElad lar, bu onur k r c bir Eeydi. Düzenli bir ordu askeri gibi görünmeyen silahl adamlara teslim oluyorlard ama garip bir Eey vard . Sald ranlar, teslim alm yordu. Bunu ilk anlayan, az ileride ellerini kald rarak bekleyen denizciler olmuEtu. Bir saat sonra, Bulgar askeri birimleri bölgeye geldiklerinde geride fazla bir Eey kalmam Et . YaklaE k bin Amerikan askerinin bulundu u üste vurulmad k bir tek yer yoktu adeta. Her yer ölü ve yaral larla doluydu. Bunlar aras nda sald r birli inden olanlar da vard ve dikkatle Bulgar askerleri taraf ndan al n p ortadan kaybedildiler.


Sabah oldu unda bilanço korkutucuydu; Amerika'n n Kafkas ve Hazar üsleri, Türkmenistan'daki üssü, kimli i belirlenemeyen a r silahl ve profesyonel timler taraf ndan yo un sald r lar nedeniyle kullan lamaz hale gelmiE, 3800 Amerikan askeri ölmüE ve 5000'i de yaralanm Et . Henüz olay n detaylar n aç klayabilecek kadar bilgi yoktu. Herkes gözlerini Tayvan'daki savaEa dikmiEken, 230 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I dünyan n do usunda kaynayan bir ölüm kazan , ruhlar h zla içine çeken bir girdap oluEturmuEtu. Tümen karargâh nda gergin bir hava vard . 1. Hava indirme Tümeni'nin özel kuvvet birimleri e itimden dönüyordu. K Elan n kap s ndan içeriye girerken hepsinin üstleri baElan çamur içindeydi, zaten sadece y rt lm E pantolonlar vard üzerlerinde, onun d E nda ç plak koEuyorlard . Komutanlar karargâha girerken askerlerin durumlar na bak p gülümsedi. Özel olarak seçilmiE askerlerden kurulu on iki bin kiEilik bir hava indirme tümeni, her türlü askeri terminoloji ile incelendi inde çok güçlü bir birim olarak kabul edilirdi. Hele askerleri Anadolu'nun zorlu topraklar ndan yetiEmiE subay, astsubay ve uzman askerlerden oluEuyorsa. Tugay Eekillenmesine giren Türk ordusu, uzun vadeli stratejik bir de erlendirme sonucunda hava indirme harekâtlar n n önemini kavram E ve uçarbirlik harekâtlar n dünya çap nda bir güç birikimi ile yapmaya karar vermiEti. Bu nedenle bu üç tugaydan oluEan bir tümen kurulmuE ve askerleri de özel seçilmiEti. E itimlerini sürekli olarak gerçek mermilerle yap yorlard ama zaten bu e itimlere fazla gerek kalm yordu. Çünkü tümenin büyük bölümü düzenli olarak Güneydo u ve Kuzey Irak bölgesindeki terör yuvalar na y ld r m harekâtlar düzenliyordu. Harekât kabiliyetinin en üst düzeyde olmas gerekiyordu, iletiEim sistemleri mükemmel olmal yd . Kendi baE na bir savaE birimi olarak var olmal ve her tür düEman bertaraf edecek kapasiteyi bâr nd rmal yd . Dünyan n en uzak köEelerine k sa sürede gidebilmeliydi. Bu düEüncelerle oluEturulmuEtu 1. Hava indirme Tümeni. Ve istenilen sonuçlara ulaE lm Et . Uzun menzilli harekâtlar için sat n al nan dev Rus ulaEt rma uçaklar kullan l yordu. Bunun d E nda büyük Rus helikopterleriyle de bir anda yüzlerce asker, k sa sürede hareket ettirilebiliyordu. Her tugay, belli aral klarla göreve haz r bekliyordu. Ancak durum 231 BURAK TURNA bu sefer farkl yd , üç tugay hava indirme komandosu ayn anda hareket etmek üzere büyük bir operasyona haz rlan yordu. Henüz kesin bir emir yoktu ama haz r olunmas emri bir süre önce verildi inden beri Görev Gücü Kartal, bütün personeli ile haz rl klar n yap yordu. Nereye gideceklerini bilmeden haz rlan yorlard , bunun pek de önemi yoktu do rusu. Görev, Pasifik'te bir adada, Afrika'n n kuzeyinde bir ülkede ya da baEka bir yerde olabilirdi. Ellerinde çok güçlü silahlar vard ve bu gücü her yerde kullanmak için e itiliyorlard . Karargâhta bir araya gelen generaller ola anüstü bir toplant dayd . Bu tümen için çok zorlu bir görev belirlenmiEti ve görevde yaEanacak olaylar, dünya tarihini etkileyebilirdi. Görev Gücü Kartal'a verilecek vazifenin ne kadar hassas oldu u, k Elaya gelen Bordo Berelilerden anlaE labiliyordu. Otuz kadar Bordo Bereli Özel Kuvvet, askeri k Elan n uzak bir köEesinde, hava indirme komandolar m bile k skand ran e itimlerini yap yorlard . Birlikteki askerler, yenilmez görünen Bordo Bereli askerlerin silahlar n hayranl kla izliyorlar ve o silahlar n nas l ustaca kullan ld na Eahit olunca daha da çok istek duyuyorlard . Görev Gücü Kartal' n her bir askeri, boynuna, özel yapt r lm E bir kolye tak yordu. S rt s rta vermiE iki ay y ld zdan oluEan bronz bir kolyeydi bu. Birli in bütünlü ünü ve stratejik önemini belirten bir kolye.


Karargâhtaki hararetli toplant devam ediyordu. Emir detaylar ulaEmaya baElam Et birli e, Tümgeneral Cemil Sever, kendisine gelen dosyay aç p inceledi inde hayli heyecanlanm Et . "S ra d E bir operasyon emrini elimde tutuyorum arkadaElar. Ancak zaman konusunda net bir bilgi yok. Her an emir gelebilir ve bizler bütün gücümüzle uçaklar m z kald rmak zorunda kalabiliriz. O yüzden yirmi dört saat haz r hale gelin." "Komutan m, görevden bahsetmeyecek misiniz? Biz de merak ettik." 1. Tugay Komutan Tu general Ersin Tek gülerek sordu. "Ersin PaEa, biraz sab rl ol. Duyunca anlamakta zorlanacaks n z." ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I "Ee Komutan m @imdi daha da merak ettik." "Asl nda gülünecek bir durum yok. ArkadaElar, dün sabah itibariyle baElayan olaylar bütün Avrupa'ya yay lma e ilimi gösteriyor Dünyan n çeEitli yerlerinde patlayan ani çat Emalar n ve hareketlenmelerin topyekun bir dünya savaEma dönüEme ihtimali var. Beyler, san r m Üçüncü Dünya SavaE 'n n tam göbe indeyiz." Karargâhtaki subaylar n aras nda bir u ultu koptu. "Bu daha bir Eey de il. Ne yaz k ki Avrupa'daki vatandaElar m za karE bütün Avrupa çapmda büyük bir sald r hareketi baElad . Birlik hayali tamamen suya gömülmek üzere. Rus sald r s ile pani e kap lan hükümetler, rkç ayaklanma ile yerlerine m hlanm E durumda. Amerikan ordusuna ba l güçler de sivil ayaklanma nedeniyle yerinden k p rdayam yor, hatta Çin'le savaEmak üzere geri çekilebilirler." "Komutan m, bu k yametin kendisi." "Belki de beyler, ama bizim görevimiz bu k yametin içinden vatandaElar m z n hayat n kurtarmak." "Nas l?" Bu soruyu pek çok subay ayn anda sormuEtu. Hepsi de heyecanl yd , baz lar s rt s rta vermiE iki ay y ld zl kolyelerini s r yorlard . "ArkadaElar sizden büyük fedakârl k bekleyece im. Tarih yazman z isteyece im. Çünkü görev bunu istiyor. Alman hükümeti ile yap lan anlaEma gere ince, Görev Gücü Kartal, Alman topraklar na indirme yapacak ve Nazilerin sivil ordular n n oldu u yerlerde onlarla çarp Eacak." Bu hayal gibi bir Eeydi. Böyle sözleri duymay hiçbir asker beklemezdi kolay kolay. Bu kadar imkâns z bir görevin gerçekten verildi ine inanmak istemiyordu kimse. Ama verilmiEti. Tümgeneral Cemil Sever, en ciddi ve sert maskesini takm Et babacan kimli inin üzerine. "Hepimiz bu göreve gidece iz. E er emir verilirse, bütün tümen olarak kan m z n son damlas na kadar Avrupa'da savaEaca z. VatandaElar m z n Avrupa'da sahipsiz olmad n gösterece iz dünyaya." BURAK TURNA Duygusal ve bir o kadar da profesyonel hislerin doru a ç kt bir and . "Komutan m, ya baEaramazsak?" "BaEaramamak diye bir Eey yok!" Cemil Sever'in sesi o kadar hiddetli ç km Et ki, yak n ndaki subaylar kulaklar n kapatmak zorunda kald . "Görev Gücü Kartal, bütün unsurlar ile daima savaEa haz r olacak. E er yüce Türk milleti bize Avrupa'daki vatandaElar m z n ve bütün Avrupa demokrasisinin kurtar lmas görevini verirse, on iki bin evlad mla beraber ben de bu görev u runda can m vermeye haz r m. Ve komutanlar ma sesleniyorum, sizler de haz r olun. Hiçbir komutan, karargâhta olmayacak. Görev emri verildi i andan itibaren hepimiz sahada olaca z. Her askere ihtiyac m z var. Bütün askerlerin silahlar n n bak m n yapmas n sa lay n, eksik teçhizat kalmas n. Bu görevle ilgili yeni ödenek geldi. Eksikler hemen tamamlans n ve uzun süreli olarak düEman hatlar arkas nda kalacak biçimde yedek malzeme plan yap ls n." "Komutan m, Rus ilerlemesi ile bir ilgimiz olacak m ?" "Hay r BinbaE , Rus kuvvetleri ile ilgili olarak Eimdilik bir durum yok. Ama Ruslar Avrupa'n n kalbine do ru hareket etmeye niyetlenirlerse bu durumda ne yapaca m z bilmiyoruz. Ancak bizim görevimizle çak Ean bir görevleri olmaz umar m. E er zor durumda


kal rsak, Rus Hava Kuvvetlerinden yard m istenmesi fikri gündemdeydi ama ne yap ld bilmiyorum. Biz yine de buna güvenmeyelim." Tümgeneral Cemil Sever aya a kalkt , masan n üzerindeki özel yap m M-4 tüfe ini al p okEad . Karargâh n cam ndan d Ear bakt . Koyu yeEil-a rl kl üniformalar n giymiE binlerce asker, geniE bir alanda teçhizatlar n bak m n yap yordu. GeliEmiE komünikasyon araç gereçleri, ayr bir köEede tutuluyor ve bu teçhizattan sorumlu askerler diz üstü bilgisayarlar üzerinde ayarlamalar yap yor, birbirlerine bilgi veriyorlard . :çini çekti Tümgeneral Sever, zor bir görev vard karE lar nda. E er o an gelirse hiç durmamalar gerekiyordu, bütün kay plar gö234 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I ze al p Avrupa'n n ortas nda bir yerlerde sonu belli olmayan bir savaE n içine gireceklerdi. Bir yandan bir aradaki hava indirme komandolar na bakarken di erlerinin duyabilece i kadar yüksek sesle konuEtu. "Oraya gidece iz, kim oldu umuzu gösterece iz ve bize karE ç kanlara hadlerini bildirece iz." Durum gayet iyi görünüyordu, birkaç sorun vard ama k sa sürede bu sorunlar halledilebilirdi. Rus Kuzeybat Ordu Komutan Orgeneral Ivan Radoviç, etraf n çeviren z rhl araçlar n aras nda kurmaylar ile durum de erlendirmesi yap yordu. Rus ordusu, Bat l istihbaratç lar n yapt de erlendirmelerin çok ötesinde bir baEar mla kimsenin beklemedi i h zda bir harekât gerçekleEtiriyordu. A r tümenlerin bu kadar h zl hareket ettirilmesi nedeniyle Balt k ülkelerinin güvenlik birimleri neredeyse yerlerinden hiç k m ldayamam Elard . Estonya ve Letonya, henüz üçüncü gün dolmadan ele geçirilmek üzereydi. Kolay olmam Et bu baEar , yüzlerce Rus askeri çat Emalarda kaybedilmiEti ama a r silah kayb yoktu. Rus kay plar n n ço u Eehir çat Emalar nda olmuEtu. Bu kay plar n duraca na dair bir beklenti de yoktu, bu maliyete katlanmay göze alm Et Rus ordusu. Litvanya'n n Vilnius kentinde ise durum farkl yd . 578 bin kiEilik nüfusu ile büyük bir Eehir say labilecek Vilnius'ta hayli Eiddetli bir direniE baElam Et . E er topyekun karE koymay düEünüyorlarsa durumu kötüleEtirebilirdi bu. "Vilnius'a girmeye çal Ean motorize birliklerin neden bu kadar cok kay p verdi ini ö renmek istiyorum." General Radoviç çok sinirleydi Vilnius Eehri çok önemliydi, çünkü ancak o zaman Polonya s n r ndaki Kalingtad ile Beyaz Rusya s n rlar aras ndaki kap y kapatabilirlerdi. "Komutan m, Amerikan Özel Kuvvetlerinin Vilnius'a s zd ve oradaki güvenlik güçleri ile haz rl k yapt na dair bilgiler var. Zaten harekâttaki kuvvetlerimize çok say da Amerikan yap m 235 BURAK TURNA AT-4 roketi ile ateE edildi, bunun yan s ra bir de 50 kalibre M-107 var bir yerlerde, pek çok Rus askerini uzak mesafelerden paramparça eden yüksek patlay c l mermiler at yorlar... Korkunç görüntüler efendim, askerin morali bozuluyor." "Say lar konusunda fikir var m ?" "San r m birkaç yüz kiEilik bir kuvvet General, ancak çok a r silahlar var ve çok deneyimliler. Bu nedenle bir dahaki sald r da daha a r güç kullanmay düEünüyoruz. Bu arada Kaunas'taki direniEle de ba lant l lar. Durum çok aç k, NATO güçlerinin ihtiyaç duymas olas l na karE Polonya s n r ndaki alan aç k tutmaya çal E yorlar." "Bu tamamen boEuna bir çaba. Tamamen prosedür. Amerikan ordusu bizimle savaEmayacak." "General, bunu neye dayanarak söyledi inizi sorabilir miyim?" "Avrupa'n n yeniden Eekillenmesini istiyorlar çünkü. Avrupal lar, bu k ta üzerinde kendilerine verilen Eans kullanamad lar. Ne Bat 'y tatmin edebildiler ne de Do u'yu. Asl na bak l rsa


Avrupa, uygarl k çat Eman n ilk kurban olacak san r m, çünkü Amerikal lar bunu istiyor, hissediyorum." "Ama Amerika bize karE koymazsa... Bu... bu çok garip... O zaman her Eey de iEir." "Her Eey de iEecek Yuri, her Eey de iEecek. Dünyaya baksana, kaynama çok h zl baElad . Resim çok aç k, Do u ile Bat 'n n savaE bu. Buna izin verilmemeli. Amerikal lar son ana kadar hiçbir Eey yapmayacaklar, Avrupa'da sistemin çökmesini bekleyecekler, belki de bizim oray da tmam z . Ve Nazilerin tekrar baEa geçmesi ile Rusya eskiden oldu u gibi Almanlarla savaEmak zorunda kalacak. Belki de bütün Avrupa... Bütün Avrupa Eu anda Türklere yapt klar gibi Rusya'n n üzerine gelecek, hatta nükleer savaE bile göze alarak. Dünyada sadece Amerikal lar ve Naziler kalacak... Birbirleri ile savaEmaya baElayacaklar... Tabii bu ç lg n planlar nda baEar l olabilirlerse..." General Radoviç koyu bir kahkaha at p kuvvetlerin harita üzerindeki yerleEimine bakt . 236 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I 2. Muhaf z Tank Tümeni ve ona ba l destek kuvvetleri Estonya'daki bütün anayollar ve önemli Eehirleri kontrol alt na alm Et . 45. Muhaf z Motorize Piyade Tümeni, Litvanya'daki harekâtta tam sonuç elde etmiEti. Do rudan kendisinin komuta etti i, 131. Motorize Piyade Tümeni, 111. Muhaf z Motorize Piyade Tümeni ve 20. Motorize Piyade Tugay , Litvanya'da tak l kalm Et . Vilnius'un bir an önce ele geçirilmesi için Özel Birlik statüsündeki 2. Spetsnaz Tugay ça r lm Et , gece Vilnius civar na ineceklerdi. Ertesi sabah büyük bir hücum ile harekât tamamlanmal yd . "Finlandiya ve di er bölge ülkelerinin de bu harekât kabullenmesi gerekiyor. Az önce Moskova ile görüEüldü. Ciddi oldu umuzu anlatacak bir mesaj haz rl içindeyiz. Ayr ca bu harekât n Rusya'n n art k s k Et r lmaya karE sessiz kalmayaca na dair bir mesaj olmas gerekiyor. Bu nedenle Tu-160 bombard man uçaklar ndan oluEturulan bir filo havaland . Bu uçaklara Mig-31 ve Mig-25'ler eElik edecek. Beyler, ne yaz k ki Helsinki Eehri tamamen imha edilecek." General Radoviç'in etraf ndaki komutanlar hareketlenmiEti. Bu nas l olabilirdi, tarihin en iyi savaEç uluslar aras nda yer alan bir ülkeye böyle bir sald r da bulunmaya ne gerek vard ? "Akl n zdan geçenleri biliyorum, ancak bazen büyük güç olmak, mant ks z davranmak demektir. Asl na bak l rsa Finlere boyun e dirilmesi gerekiyor, çünkü e er bu harekât geniE bir bölgesel çat Emaya dönüEürse baE m za sorun ç karabilirler. Fark nda olman z gereken Eey Eu, bu savaE biz baElatmad k. Do u'ya karE giriEilen çevirme ve geriletme harekât bizi yok etmek üzereydi, bu nedenle tek çaremiz savaEmak. E er gerekiyorsa bunu yapmaktan çekinmeyece iz." General Radoviç, komutanlar ile durum de erlendirmesi yaparken ne oldu unu bile anlamayan Helsinki Eehrinin üzerine Rus a r bombard man uçaklar ndan tonlarca bomba b rak lmaya baElanm Et . :lk bombalar n Helsinki Üniversitesi üzerine düEtü ü görülüyordu. Bütün üniversite, bir anda taE y n na dönüEmüEtü. 237 BURAK TURNA Rus Mig-31 avc uçaklar , Fin F-18'leri ile it dalaE na girmiEti bile. Fin savaE uçaklar n n baz bombard man uçaklar n yok etti i haberleri geliyordu. Ancak ellerinde sadece altm E dört F18 bulunan Finlilerin fazla savaEma Eans yoktu. Rus hava gücü neredeyse üç yüz avc uça ile Fin semalar n kontrol alt na almak üzereydi, ancak Ruslar n kay plar da hayli fazlayd . F18'ler düEmeden önce mutlaka bir Rus Mig'ini vurmuE oluyordu. Rus ordusu, :sveç'e gönderdi i uyar da hiçbir harekette bulunmamalar m ve e er bulunurlarsa Finlandiya'n n kaderine u rayacaklar n bildirmiEti, isveç Hava Kuvvetleri'nin tamam havadayd . S n r boyunca uçuyorlard . Rus uçaklar n uzaktan görebiliyorlard ama onlarla


savaEmaya çal Eman n bir anlam yoktu. Fin Hava Kuvvetleri'nin yavaE yavaE tarihe gömülmesini seyretmekten baEka yapacak bir Eeyleri yoktu. II. Dünya SavaE 'nda Rus ordusu Finlandiya'y ele geçirmek için bir milyon asker kaybetmiEti ve sadece yirmi beE bin Fin askeri ölmüEtü bu savaEta. Rusya, bu nedenle Avrupa'da giriEece i harekâtta mutlaka Finlandiya ile özel olarak ilgilenmek durumunda oldu unu biliyordu. Hava Kuvvetlerinin yok edilmesi ilk uyar yd ; e er direniE olursa Rus ordusu, karadan savaEmadan bütün ülkeyi yok edecekti. Guam'daki Andersen Hava Kuvvetleri Üssü'nün radar odas n n içerisinde s cakl k neredeyse bir f r n seviyesine yükselmiEti. Ekranlardaki veriler korkunçtu. Yüzlerce bilgi k r nt s raporlara dönüEtürülüyordu. Radar uydular ndan gelen verilerle Çin donanmas n n yeri tam olarak belirlenmeye çal E l rken olas di er savaE konumlar ile ilgili yeni programlar yap l yor ve Amerikan Pasifik Donanmas için yol haritalar , Hava Kuvvetler uçaklar için görev planlar ve destek uçaklar için gereken veriler düzenleniyordu. Üs Komutan Hava Kuvvetleri Komutan General Harold Peak, radar odas n n ortas nda bulunan masada subaylarla konuEuyor238 ÜÇÜNCÜ DÜNYA du. Bütün ana planlar burada yap yorlar ve Amerika'dan gelen emirler do rultusunda görev planlar haz rl yorlard . "Diego Garcia tamamen yok edildi. Çin sald r s ile koordineli olmas çok EaE rt c do rusu. Bu iEin böyle sarpa saraca n düEünememiEtik. Hindistan' n bunu yapmas n beklemiyorduk. Olay n sadece Çin'in Tayvan'a özgürlük karar almas ve buna verilen cevap biçiminde geliEece ini tahmin ediyorduk." General, elindeki püro ile masan n etraf nda dolaE yor ve Pasifik Okyanusu'nu gösteren haritaya bak yordu. "Genelkurmaydan gelen bilgiler çok fazla, dünyan n her yerinde patlak veren olaylar ile ilgili uyar lar al yoruz. Bekledi imiz dünya savaE baElad efendim." Kurmay subaylardan birisi söze girdi: "Biliyorum, durum çok kritik, savaE n baE nda inisiyatifi kaybetmemeliyiz." "Komutan m, Hint donanmas ile ilgili baz olumsuz bilgiler var. Vikramaditya isimli Hint uçak gemisi ve beraberindeki se-kiz savaE gemisi ortadan kayboldu. Bütün aramalar m za ra men bulamad k." "Bu korkunç Albay, onlar hemen durdurmal y z. Diego Narcia'y vurduklar na göre, biz de güvende de iliz." "Efendim, bütün uçaklar m z Eu anda Çin Hava Kuvvetleri ile çat E yor." "Tayvan savaE hayli iyi gidiyor. San r m, Çin ordusunun hava ak nlar n kesebilece iz. Bu sayede ç karma harekât da sonuçsuz kalacak." Radar odas ndaki hararet gittikçe att yordu. Üs çok önemliydi, Amerikan ordusunun Tayvan'daki müdahale gücü Guam üssü ol- maks z n hiçbir Eey yapamazd ve Çin, sorunsuzca aday ele geçirebilirdi. Genç bir te men komutan n yan na gelip kula na bir Eeyler f s ldad .Yüzü de iEti komutan n. "Bu nas l olur?" diye ba rd , sesi odada yank land . "Nedir efendim?" diye sordu bir hava subay . BURAK TURNA "Vikramaditya bulunmuE..." "Bu harika efendim, hemen haz rl k yap p vurulmas için operasyon düzenleyelim." "Buna hiç gerek yok..." Komutan n yüzünde karanl k bir ifade vard . "Neden efendim? Hemen onlar vuracak bir görev kuvveti haz rlayal m."


"Gerek yok Albay, çünkü zaten Guam'a çok yaklaEm E durumdalar. Burnumuzun dibindeki Hint donanma gücünü göremedik, ileri karakol görevi yapan gemileri vurmuElar." Bir anda oda kar Et . Komutan ba rmaya baElad . Tüm savunma pozisyonlar hemen görev yerine gitmeliydi. Füze bataryalar ve savaE uçaklar kalkmal yd . Ani bir hava sald r s uçak pistini alt üst ederse sonlar olurdu bu. Onlar n bu kadar yaklaEmalar na izin vermeleri zaten büyük bir dezavantaj olmuEtu. Andersen Hava Üssü'ndeki koruganlarda yüz bin kadar bomba ve füze stoklanm Et . Bu stoklar sayesinde Çin sald r lar na karE uzun soluklu bir mücadele yürütülebilecekti. Füze hedefleme bataryalar n n radar sistemleri, birer birer hedef belirlemeye baElam Et . "Bunlar Mig-29. Vikramaditya'n n hava sald r s baElad . Hedefler hava savunma kalkan menzili içinde." "Haz r olun ve ateE edin... Tüm silahlar n ateE etmesini istiyorum. Üsse yönelecek olan füzelere de kilitlenin..." Hint donanmas Çin ile yapt anlaEma uyar nca, Amerikan donanmas n arkas ndan vurma görevini üstlenmiEti. Ve bu görevi mükemmel yerine getiriyordu. Diego Garcia'y yok etmiElerdi ve Guam'a sessizce yaklaEm Elard . Hint zekas kendisini savaEta gösteriyordu. Amerikan F-15C'leri havalanmay baEarm Et . Ama üste kalan uçaklar n bir sorunu vard , uzun menzilli aktif taray c l AMRAAM-120'lerin hepsi Çin Hava Kuvvetleri'ni durdurmak için giden uçaklara tak lm Et , üstelik aktif elektronik taray c l radar aksam ç kaÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I r lm Et ve uçaklar klasik elektronik donan mlar ile uçmak zorundayd . Bu gerçekten Amerikal pilotlar n isteyebilece i en son Eeydi ama yapacak fazla bir Eey yoktu. Üs korumas nda görev almak üzere seçildikleri için tam donan ma ihtiyaç duymad klar sonucuna varm Elard ve birazdan yaEayacaklar için Eimdiden endiEeleniyorlard . Üsteki tüm hava savunma silahlar haz r hale gelmiEti, sürekli olarak alarmlar çal yordu. "Komutan m, menzile girdiler. Mig'ler menzilde." "B rak n F-15 'ler ilgilensin önce." "Komutan m say sal olarak Hintliler üstün. Neredeyse bire üç daha fazla uçakla sald r yorlar." "B rak n, bizim kartallar n ne yapabilece ini görelim." • Havadaki uçaklar n telsiz konuEmalar radar odas ndan dinleniyordu. Pilotlar n umutsuzlu u ses tonlar ndan belliydi. "Kartal 1'den duyuru. Mig'ler hayli yüksekten uçuyor." "AnlaE ld Kartal 1. Sadece Mig'ler yok, Su-30'lar radar ekran mda görüldü." "Hey! Bak n Euraya..." Bir an pilotlar n konuEmalar kesildi, iletiEim kopmuE gibiydi. "Kahretsin, bu bir füze!" Radar odas ndaki telsizden bir patlama sesi geldi. Ve sonras nda duyulan c z rt herkesin kan n dondurdu. "Efendim, ufuk ötesi füzeler kullan yorlar, büyük ihtimalle AA-12 Archer'lar!" Bu kötü haberdi. Komutan kendilerini korumas gereken F-15'lerin bir iEe yaramayaca n anlam Et . Sonraki dakikalarda Amerikan uçaklar n n birer birer vuruluEunu dinlediler, radar ekran nda kaybolan her yeEil noktac k, Guam Üssü için kaybolan umutlar anlam na geliyordu. BURAK TURNA Yar m saat sonra 22 Amerikan F-15'i yok edilmiEti. Hintlilerin kayb ise sadece 9 Mig-29'du. General Harold Peak, Guam adas yak nlar ndan ses üstü h zlarda geçen Hint uçaklar n n sesini duyabiliyordu.


Üssü koruyan Patriot bataryas bir kez daha ateElendi. Füze büyük bir duman kümesinin aras ndan s yr ld ve gökyüzünde kavis çizerek umutsuzca kendisinden kurtulmaya çal Ean Su-30'u havada binlerce parçaya böldü. "Derhal donanmadan yard m isteyin, Çin'i b raks nlar, yoksa desteksiz kalacaklar." Emri alabilecek durumda kimse yoktu. Hint uçaklar havadan yere güdümlü silahlarla üsse ateE ediyorlard . "Komutan m, hemen s na a inmelisiniz, pist tahrip bombalar nedeniyle art k hiçbir uçak inemeyecek buraya." "Bu ç lg nl k, bize böyle sald ramazlar." Komutan kendisini yitirmiEti, ama odadaki herkesi yere y kan Eiddetli patlama onu kendisine getirdi. "Neresi vuruldu?" General Peak, art k bir er gibi koEuEturuyordu. "Efendim, depolar, depolar..." @iddetli patlamalar devam etti. Guam adas tamamen dumanla kaplanm E gibiydi. :nsanlar n oldu u bölümler cehennem ateEi ile kavruluyordu sanki. General Peak ve yan ndaki subaylar d Ear ç kt lar, s nak bile güvenli de ildi. Hint savaE uçaklar , s nak delici füzeler de kullan yordu. Yüzlerce ton uçak yak t n n bulundu u depolara ateE ediyorlard . Ancak aE r önlemlerle korunan yak t depolan henüz zarar görmemiEti. "Sanki hedefi tutturmaktan çok yeralt yak t depolar n n oldu u bölgeyi bombal yorlar." General hakl yd , Hint uçaklar , içinde s k Et r lm E yak t gaz olan füzeleri, depolar n yerleEtirildi i yere ya d r yorlard sanki. Depolar n üzerinde korkunç bir ateE tabakas oluEmuEtu. 242 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I "Tanr m! Depolar n s s n art rarak havaya uçurmak istiyorlar." Subaylar dehEetle açt lar gözlerini. E er o depolar patlarsa adadaki binlerce Amerikan askeri bir anda yanard . "Hemen yang n söndürme birimlerine haber verin, ellerindeki bütün suyu o bölgeye s ks nlar." Emir subaylar ndan birisi koEarak itfaiye merkezine gitti. Ne kadar Eans vard , kimse bilmiyordu. "Komutan m, denizde ç karma araçlar var." General Peak, bunu beklemiyordu ama EaE rmam Et . Hemen dürbünü ile denizi tarad . Gerçekten de denizde baz tekneler vard ve h zla Guam'a do ru geliyorlard . O dürbünü ile bakarken, Hint uçaklar ayakta duran her yap y yerle bir ediyordu. "Bunlar Endonezya gemileri..." "Endonezya m ?" "Buna EaE rmad m, buraya çok yak nlar." "Tanr m, sanki bütün Asya bize karE birleEmiE gibi." "Efendim, bu çok planl bir birleEme, derhal bu bölgeleri boEaltmal y z. Hemen Pasifik donanmas ile irtibata geçelim ve bu okyanusu terk etmelerini söyleyelim.. Yoksa biteriz. Kuvvetlerimiz kal c bir ma lubiyete u rayacak" "Hemen gerekli bildirimleri yap n, donanman n yard ma gelmesini istemeyin, 'Guam kaybedildi' deyin, havadaki uçaklar n baEka üslere yönlenmesini söyleyin." General Peak ve askerleri EaEk nl ktan küçük dillerini yutacakken, sahildeki baz top bataryalar Endonezya gemilerine ateE etmeye baElam Et . Endonezya savaE gemileri de k y y roket ya muruna tuttu. Bir anda top bataryas n n oldu u bölge metal f rt nas na tutulmuE gibi,


canl her Eeyi yutmuEtu. Binlerce metal parças k y daki bataryalarda bekleyen askerlerin bedenlerine saplan yordu. Bu s rada ufukta Çin Hava Kuvvetleri ile çat Emadan dönen Amerikan savaE uçaklar n n siluetleri görülmeye baElam Et . Uçaklar uzun süredir havadayd , havada yak t ikmali ile çat Emaya kat l243 BURAK TURNA m Elard ancak geri dönerken havada ikmal yap lmam Et ve depolar nerdeyse boE olarak dönüyorlard . Hint uçaklar n n dikkatini çekmiEti Amerikan uçaklar . Endonezya donanmas na ba l hava savunma firkateynleri de çok namlulu hava savunma silahlar n kullanarak Guam üzerinde bir ölüm kapan oluEturmuEtu. Uçaklar çat Emaya çekmek istiyorlard . "Hay r bunu yapmamal lar!" diye ba rd General Peak, Eimdi kum torbalar yla oluEturulmuE bir siperin arkas ndan, adaya düzenlenen Eiddetli sald r y izliyordu sadece. :nan lmaz bir bask nd , Amerikan savunmas hemen çökmüEtü. BeE SEAL komandosu bütün silahlar haz r vaziyette General'in yan na geldi. Hepsi de çok heyecanl ve panik halindeydi. Endonezya askerlerinin adaya ç kmak üzere oldu unu görmüElerdi. "Komutan m, derhal helikopterle aday terk etmeliyiz, Guam düEmek üzere." "Ama hiç savaEamad k bile!" "Evet efendim, ama yapabilece imiz bir Eey yok. Bir bask n bu, hemen kaçmal y z!" General Peak'in gözü, üsse umutsuzca inmeye çal Ean uçaklardayd ve bunlara bir de B-2 savaE uça kat lm Et . Dev bombard man uça , yak t bitmiE halde yalpalayarak üsse do ru yaklaE yordu, pistin bozuk oldu unu göre göre bunu yapacakt . BaEka Eans yoktu çünkü. Bu s rada B-2 bombard man uça n n arkas na Hint Mig'lerinden birisi yaklaEt . Hint savaE uça , av na sessizce yaklaEan y rt c bir avc y and r yordu. Az önce bombalar n Çin kuvvetlerinin üzerine b rakan Amerikan uça ise, çaresiz görünüyordu. General Peak, uça a kilitlenmiEti, Mig'in burnundan ç kan makineli top k v lc mlar m görebiliyordu. :stese hemen düEürebilece i uça düEürmüyordu Hintli pilot. B-2 gitgide daha dengesiz uçmaya baElad , kanatlar ndan vuruldu u görülebiliyordu. Sürekli olarak makineli top mermilerine hedef olan iki milyar dolarl k ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I dev, darbelere dayanamad ve yavaE yaE yavaE suya do ru alçalmaya baElad . DüEüEe küçük patlamalar eElik ediyordu. En sonunda uçak deniz üzerinde büyük bir patlanlama ile yok oldu. SEAL komandolar adan n kaybedildi ini, hatta Pearl Harbor'da oldu u gibi, Pasifik savaE nda ciddi bir bir yara ald klar n anlam Elard . Orada durman n bir yarar yoktu. Bir an önce kaçmal yd lar. Ancak adan n etraf gemilerle sar lm Et . Endonezyal ve Hintli askerler, üste dehEet saç yordu. General, silah n ald ve savaEmak için haz rland . E er o gitmiyorsa komandolar da gitmeyecekti. Aniden büyük bir sars nt meydana geldi, Ejddetli bir deprem gibiydi. Daha sonra korkunç bir s cak hava dalgas bedenlerini yalad ve onlar içine ald . Elbiseleri vede derileri yanm Et . Hava üssünün uçak yak t depolar artan s ya dayanamam E ve havaya uçmuEtu. Yüzlerce metre havaya do ru kaim bir siyah duman ve alev tabakas yükseliyordu. General Peak, elindeki tabancay üzerlerine gelmekte olan askerlere çevirdi ve ateEledi. Her Eey çok h zl olup bitti. Son mermiyi kendisine s kmaya bile zaman bulamadan General'in bedeni sahile da ld . Guam adas Do u'nun gazab na u ram Et . O uz, Tu rul'u yaln z b rakt için biraz piEmanl k duyuyordu ama içgüdüleri Rüya'y bulmas n ssöylüyordu. Y llard r hâlâ ayn evde oturup oturmad n ve Avrupa'y saran anti


Türk hareketten etkilenip etkilenmedi ini bilmiyordu. Umar m bu adamlar ona bir zarar vermemiElerdir, diye düEündü. O zamnan gerçekten k zacakt iEte. Kemal Bey'in yan na verdi i adamla beraber küçük bir araEt rmadan sonra Rüya'n n evini bulmuElard . O uz arabadan indi ve hemen adama gitmesini söyledi. Art k kendisi geri dönebilirdi, bütün yollar haf zas na kaz m Et ve bu bölgede kimsenin yard m na ihtiyaç duymadan yaEayabilirdi. Evin önüne geldi inde bir gariplik sezdi. Asl nda herhangi bir 245 BURAK TURNA ipucu yoktu bunun için ama sezgisel bir gariplikti bu. Kap n n, önünde durdu bir süre. Buraya kadar gelirken bir Eeyi yapmad n fark etti. Kap aç ld nda Rüya ile karE laE rsa e er, ne diyece ini hiç düEünmemiEti. EvlenmiE olabilirdi ya da niEanl . Yani ona ne söyleyebilirdi ki? Yak nlarda bir yerde yaEayan birisi olsa belki bir bahane bulunabilirdi kap s na geldi i için, ama böylesi bir karmaEa ortam nda onu buraya çekebilecek tek güç, aEk olabilirdi. DüEünmenin anlam yoktu, hemen içeri girdi. Çok iyi hat rl yordu, birinci kata ç kt , koyu karanl n hakim oldu u merdivenlerde kolayl kla ilerleyebiliyordu, E yakmaya gerek duymam Et . Bunu yapmay sevmezdi pek, mümkün oldu unca E kullanmazd . Bu onun karanl kta savaE yetene ini geliEtiren gündelik bir pratik gibi olmuEtu. BeE katl apartman n içindeki garip yemek kokular midesini kald rm Et . Al E k olmad kokular aç midesine dolunca kötü hissetmiEti kendisini. Bir an, uzun süredir hiçbir Eey yemedi ini ve midesinin asit dolu gurultular ç kartt n fark etti. Rüya'n n karE s nda komik duruma düEebilirdi ama zaten oraya kadar gelmiE olmas bile O uz'un ne kadar garip bir insan oldu unu göstermiyor muydu? Dairenin kap s na geldi inde duraklad . Eli bir türlü zile gitmiyordu ama sonunda iradesine hakim oldu ve zili çald . Uzun süre hiçbir ses gelmedi. TaE nm E olabilirlerdi veya daha pek çok Eey olabilirdi. Tam umudunu yitirecekken içeri odalardan gelen bir ayak sesi duydu. Kalbi h zla atmaya baElad . Kap aç ld . O uz'un karE s na elli yaElar nda, yüzü sarkm E, durgun, sanki yaEamayan bir kad n ç kt . Gözaltlarrmorarm E. Uykusuz oldu u her halinden belli. "Kimsiniz?" diye sordu Almanca. "Ben.... Ben Rüya'y aram Et m" dedi O uz. Sesi titriyordu, bu halinden utanmal yd . Kad n, Rüya ismini duyar duymaz a lamaya haElad ve içeriye do ru gitti. O uz'un gözleri karard , biraz önce içine do an garip 246 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@: hissin kayna bu olmal yd . Bir Eeylerin yolunda gitmedi i belliydi buna emindi, kötü Eeyler olmuEtu. Kad n n peEinden eve girdi ve kap y kapatt . Münih sokaklar ndan gelen seslerin Eiddeti gitgide artarken bulutlu gökyüzü, tedirginli i daha kesif bir hale getiriyordu. "Onu ald lar..." diyebildi sadece kad n. "Siz annesi misiniz?" "Evet o lum, sen kimsin?" Bunlar söylerken iyice gözyaElar na bo ulmuEtu. O uz'un gözleri kararmaya baEl yordu. Sinirleri iyice gerilmiEti ve kendisine hakim olmakta zorlanmaktayd . Soka a ç kap pek çok insan bunun için cezaland rabilirdi. "Lütfen sakin olun, ben onun çok eski bir arkadaE y m." Kad n hâlâ a l yordu, üstelik h çk r klar giderek art yordu. "lütfen susun, k z n za böyle yard m edemezsiniz- Kim götürdü onu, hemen söyleyin bana." Kad nca z bir an EaE r p sustu, bu tan mad adam gelmiE, kendi evinde ona k zarak susmas n söylüyordu. Az sonra içinin ferahlad n hissetti. Her ne kadar garip bir davran E da olsa, birisi Rüya için endiEeleniyordu. Kimse bunu yapmam Et Eimdiye kadar. Polis bile.


Kad n sakinleEmiE görünüyordu Eimdi, O uz da biraz rahatlad . Rüyâ'n n annesi aya a kalk p mutfa a yöraeldi. Elinde birkaç tabakla geri döndü. Bunlar masan n üzerine yerleEtirdi. Sonra tekrar mutfa a dönüp elinde bu sefer bir çaydanl kla geldi. O uz'un gözleri önünde, biraz önce hayalini kurdu u kahvalt masas Eekilleniyordu, yüzündeki mutlu ifadeyi gizleyemedi, bedeni bunu bayram kabul etmiEti. Masaya oturdular. Kad n her Eeyi O uz'a anlatmas gerekti ini hissetmiEti. "Bana haber geldi inde evdeydim. @u ortal kar Et ranlar, dazlaklar... Rüya'y kaç rm Elar. KomEular görmüE. Ayr ca yan nda Alman bir arkadaE da varm E. Clause diye bir çocuk. Clause Diels." 247 BURAK TURNA Bu isim bir anda beyninde yank land O uz'un, buraya ne için geldi ini unutacakt neredeyse. ":smi bir daha tekrarlar m s n z lütfen?" "Clause Diels." "Bu çocu un ailesini tan yor musunuz? Yani babas n mesela." "Evet, babas Ludwig Diels, Germen Birlik Hareketi'ne kat ld . Ama çok eskiden beri kar s ile ayr yd lar, Clause da annesinin yan nda kal yordu. Bu olaydan haberi oldu unu sanm yorum, e er haberi varsa bile hiç umurunda olmayacakt r. Çünkü sorunlu bir insan. Germen Birli i'ne kat lmas n n bile mant kl bir nedeni oldu unu sanm yorum. Orada fazla durabilme ve o harekete katk da bulunma ihtimali de s f r diyebilirim." O uz hiç de öyle düEünmüyordu, bunun bir iEaret oldu una emindi. :lahi bir iEaret olmal yd bu, belki de arad Eeyi bulmuEtu. "Annecim, bu çocu un neden onlarla kaç r ld n biliyor musun?" "Rüya ile çok iyi arkadaEt , galiba beraber olmuElar bir süre. Rüya'y kaç rd klar n görünce o da onu korumaya çal Em E, ikisini de minibüse atm Elar." "Anl yorum." Anlam yordu asl nda, anlamak istemiyordu O uz. Kendisini toparlamal , Rüya'y bulmal ve iyice sinirlendi i bu adamlara hak ettikleri dersi vermeliydi. @iddetli bir patlama sesi O uz'u kendisine getirdi. Hemen pencereye koEtular. Kapkara dumanlar ç k yordu birkaç mahalle öteden. Durumun ne kadar kötüye gitmekte oldu unun göstergelerinden birisiydi, Eiddetin boyutu bu patlamalara ulaE yorsa... Bir an önce bir Eeyler yap lmal ... Hemen kap ya koEtu, Rüya'n n annesine onu bulaca na söz verdi. Kap dan ç karken kad n n umut dolu gözlerinden güç alm Et ama bunu yapabilece ine gerçekten inan p inanmad ndan Eüpheliydi. Gitti i yönde, yani Türklerin oluEturdu u iletiEim merkezine do ru kalabal k art yordu. KöEeyi döndü ünde, her yeri sarsan Eiddetli patlaman n eski itfaiye binas içinde meydana geldi ini 248 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I gördü. Bir an Tu rul'u düEündü, beynine kan s çrad . KoEarak binaya gitti ancak itfaiyeciler kimseyi yaklaEt rm yorlard . Buna inanam yordu, Tu rul'u sadece bir saat için yaln z b rakm Et ama Eu anda yaEay p yaEamad ndan bile habersizdi. Benim suçum, diye düEündü. E er Berlin'e do ru yola ç ksalard bunlar baElar na gelmezdi. Alman itfaiyeciler bir yandan içerisi dumanla kapl binaya girip yaral lar ç kart rken bir yandan da sürekli not al yorlard . Polis de gelmiEti ve olay yerini kordon alt na al yordu. O uz bir an kendisini bütün dünyada yapayaln z hissetti. Tu rul'a bir Eey olmamal yd . "O uz!!! Buraday m!" Hayat nda duymay en çok istedi i sesi duymuEtu o an O uz. Geri döndü ünde biraz ilerdeki a açlar n aras nda Kemal Bey ve Tu rul'un durdu unu gördü. "Tu rul! Ne oldu böyle?"


Tu rul heyecanl yd , Kemal Bey ise etraf gözetliyordu. O uz hemen yanlar na koEtu. Eski itfaiye merkezinden hâlâ patlama sesleri geliyordu. Yanlar na geldi inde ikisinin de yüzü bembeyazd . "Söyleyin çabuk, kim yapt bunu?" "Bilmiyoruz O uz, ama iEler kötüleEiyor. Karanl k bir duman çöküyor Avrupa'n n üzerine. San r m yerimizi tespit ettiler. Ben ve Tu rul etrafta biraz gözetleme yapmak üzere d Ear ç km Et k, seni bekliyorduk. Sonra... Sonra birden bu patlama meydana geldi. Pek çok arkadaE m z içerideydi..." Dönüp kap dan ç kan yaral lara bakt lar. Az önce gördükleri gençlerin simsiyah bedenleri sedyelerle d Ear ç kar l yordu. Polis ve özel tim içeri girmiE, yar yanm E baz dosyalar kutular içerisinde d Ear taE yordu. Bölge kordon alt na al nm Et , art k oraya girmelerine imkân yoktu. Bu arada yolun en uç noktas nda birkaç kiEi görüldü. O uz onlar bir yerden tan yor gibiydi. S rtlar nda çantalarla onlara do ru geldiler. Adamlar yaklaEt kça Kemal Bey'in yüzü ayd nland . 249 BURAK TURNA "Bunlar bizimkilerden baz lar !" diye ba rd . Dört kiEi, arkadaki gizli giriEten kurtulmuEtu. Patlama her nas lsa onlar n bulundu u muhaberat kesimine zarar vermemiE ve onlar da itfaiye ve polis yetkilileri içeriye ulaEmadan gizlice kaçm Elard . BuluEtuklar anda etraflar na bakt lar. Dikkat çekecek bir say ya ulaEm Elard , Eimdi yedi kiEiydiler. "Kemal Bey, çantada silahlar ve O uz'un kullanaca gereçler var. Çok zor kurtarabildik." Bu iyi bir haberdi, yoksa bütün operasyon ç kmaza girecekti, o silahlar k sa sürede bulmak imkâns zd . A açlar n arkas na do ru ilerlediler. O uz birden durdu. Bir Eeyler duymuEtu. Herkes onun yüzüne anlams zca bakarken Tu rul olan biteni anlad . Münih sokaklar nda silah sesleri duyuluyordu. Hemen yere çöktüler, bulunduklar yerde s k çal lar vard . Bir süre daha kulak kesilip sesleri dinlediler, azalma yoktu. Silah seslerine otomatik tüfeklerin sesleri kar Emaya baElam Et . Böylesi Eiddetli bir çat Eman n nedeni ne olabilirdi ki? "Bunu anlamal y z,.." Kemal Bey e ilerek a açlar kendisine siper etti ve h zla koEmaya baElad . Di er dört adam da peEinden gitti. Hepsinin bellerinde tabanca vard . Kendilerini riske at yarlard . "O uz, bence o yöne gitmeyelim. Kemal Bey'i ça r, biran önce Berlin'e gitmeliyiz, geç kal yoruz,." O uz, Tu rul'un yüzüne bakt . Silah sesleri sokaklar boyanca yank lan yordu. @imdi ba r E ça r Elarda kat lm Et bu senfoniye. "Orada çok kötü Eeyler olmaya baElad Tu rul. Gitmeliyiz." Emir emirdi, Tu rul da hemen O uz'un peEi s ra koEmaya baElad . Bir süre sonra mermilerin etrafta v z ldad bir soka n ucuna geldiler. Baz mermiler a açlara çarp p dallar k r yordu. Bunlar büyük kalibreli mermilerdi. "Yere yat n!" diye ba rd O uz. Kendilerini yere at p sa lam görebildikleri Eeylerin arkas na sakland lar. Koca bir park n içindeydiler. Park çevreleyen sojcaklarda Eiddetiî bir çat Ema vard . O uz soka n kenar na do ru süründü ve etrafa bak nd . 250 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I "Evlere girip içeride ateE ediyorlar. Yerlerde bir sürü insan yat yor." Kemal Bey de O uz'un yan na geldi. "Bunlar Türk!" diye ba rd . Hepsinin kan donmuEtu aniden. O uz ne yapaca n bilemedi önce, sonra patlayan itfaiye merkezinden kurtar lan silahlar n bulundu u çuvala tak ld gözü. Hemen çuval taE yan n yan na gitti. O uz onun iyi durumda olmad n görüyordu. Çocuk çuvala s k s k ya sar lm E, terlemiE ve titriyordu. Tam anlam yla Eok halindeydi.


Sert bir Eekilde çuval çocu un elinden ald ve hemen içindekileri önüne boEaltt . Sinirlerine hakim olmakta zorlan yordu, çok h zl olmal yd lar. Neo Naziler biraz ötelerinde yabanc lar n evlerine giriyor ve masum insanlar öldürüyordu. Bunlar n sadece Alman olmad n görmüEtü O uz, içlerinde Frans z ve Hollandal lar n olmas çok anlaml yd . Avrupa'da rkç l n s n rlar aEt n ve s n r ötesi bir oluEum haline geldi ini gösteriyordu bu. Tabii ki Avrupa siyasi birli i sa lan rken sadece demokratik siyasi düEüncelerin ve liberal ekonomik yap n n entegrasyonu düEünülüyordu ama beklenmeyen bir yan etki ortaya ç km E, aE n hareketler de s n rlar aE p birleEmiE ve önemli bir iletiEim a kurarak tüm Avrupa'y kas p kavurmaya baElam Et . Rus sald r s bile onlar durdurmaya ya da dikkatlerini da tmaya yetmemiEti. Aksine Avrupa'daki "zay f" ve "teslimiyetçi" olarak tan mlad klar yönetimleri bir an önce devirmek ve Avrupa'y saf bir Avrupa haline getirme düEüncesiyle h zla hareket etme karar alm Elard . Frans z ordusunun Ruhr Havzas na do ru yöneldi i ve gerekirse bu bölgelerin Rus iEgalinden korunmas için hareket edebilece i söylentisi yay lm Et . Avrupa kamuoyu art k söylentilerin ve aE r söylemlerin etkisi alt na giriyordu. Kemal Bey, O uz'un yan na geldi: "O uz, bu silahlar Berlin'deki operasyon için haz rlam Et k." "Tamam Kemal Bey, silahlara bir Eey olmayacak. Gerekirse ben öyle ya da böyle silah bulurum. Bombalar kullanmayaca z. BURAK TURNA Kemal Bey kafa sallad . Tu rul da yanlar na gelmiE ve silahlar n içinden birisini seçmiEti. Tam otomatik bir kalaEnikoftu, yedek Earjörü, tak l olan Earjöre ba lam Et . Birkaç Earjörü de beline s k Et rd ktan sonra haz r hale gelmiEti. O uz da kendisine bir M-16 ve Smith VVesson toplu tabanca alm Et . "Ben ç k nca herkese at E serbest. Onlar n bizden kalabal k olmas çok daha iyi, böylece birbirimizi vurma Eans m z azalm E olur." BaElar n sallad lar. O uz do al liderlik yetene i ile grubun komutan haline gelmiEti, Kemal Bey bile bundan memnun gibi görünüyordu. O uz yatt yerden kalkt ve son derece sakin bir Eekilde, ellerinde silahlar ile soka n orta yerinde rahatl kla hareket eden rkç lara do ru yürümeye baElad . Tu rul da hemen arkas ndan kalk p giderken di erleri görünmeden yolun karE s na geçmek için koEtular. Garip bir and , zaman yavaElam E gibiydi. Tu rul olaylar yavaE çekim izliyormuE hissine kap ld . Gerçekli in en düEük boyutundayd lar sanki. YaEamlar ellerinin aras ndan kay p gidebilirdi ve bunun için hiçbir Eey yapamayabilirlerdi. Az ilerisinde O uz'u gördü. BeE alt rkç n n yan na o kadar yaklaEm Et ki adamlar onu kendilerinden biri sanm E olmal yd . O uz sakin bir Eekilde silah n namlusuna mermiyi sürmüE ve teti i haz r konuma getirmiEti. Yolun tam ortas nda durdu, bacaklar n açt ve silah n kald rd . O zaman adamlar etrafta bir gariplik oldu unu anlay p arkalar na dikkatle bakt lar ve kendilerine çevrilmiE duran namluyu gördüler. Hepsinin yüzleri gerilmiE, beyaza kesmiE ve a zlar kilitlenmiEti. Tu rul onlar n ölümle yüzleEtiklerini anlam Et . O uz teti e bas nca M-16'n n mermileri seri bir Eekilde, üzerine do rultuldu u rkç lar n bedenlerine saplanmaya baElad . Hemen hemen hiçbirisi ba rmam Et , sessizce yolun ortas na y ld lar. Az ötede cans z yatan bir Türk'e bakt O uz. Silah sesleÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I rini duyan baEkalar da o soka a bakmak için gelmiElerdi. O uz karE s nda kimlerin oldu unu biliyordu art k. Çelik Mi ferler, çok h zl biçimde silahlanm Elard ve bu olaylar baElamadan önce kurduklar sivil orduyu silahland rarak bir baEka Nazi devrimi gerçekleEtirme güdüsü ile hareket ediyorlard . Bu sefer yaln z de ildiler, Avrupa'n n pek çok ülkesindeki aE r larla


beraberdiler, onlar kimin bu kadar güçlü organize etti i bilinmiyordu henüz. Ancak olaylar , hiç kar Emadan izleyen Amerika'n n davran E biçimi garipti. Bu s rada evlerden birisinden ç kan bir Çelik Mi ferli, elindeki tabanca ile birkaç el ateE etti. Ancak kötü bir niEanc yd . Tu rul kalaEnikofun teti ine bir kez bast . Daha fazlas na gerek kalmam Et . Birden soka n sonundan Frans zca ba r Elar duyuldu. Dört beE Frans z, silahlar ile siper al yorlard . O uz ve Tu rul da hemen kald r mlar n kenar n siper ald lar ve kulaklar sa r eden bir çat Ema baElad . Ortal kta dört beE graml k öldürücü çelik parçalar dolaE yordu. Silahlar n sesleri, ard ard na havaya at lan yüzlerce havai fiEe in korkutucu patlamalar n and r yordu, bütün Eehirden duyuluyor olmal yd bu sesler. Soka n en ucundaki silahl Frans z Çelik Mi ferlere yan mahallelerden gelen Almanlar ve Hollandal lar da kat l yordu. O uz ve Tu rul'un karE s ndaki silahl güç neredeyse yirmi kiEiye ulaEm Et . Bu s rada Kemal Bey ve adamlar devreye girdi. Ellerindeki silahlar ard ard na silahl kalabal n üzerine boEaltt lar. KarE tarafta duyulan ba rt lar artmaya baElam Et . Pek ço u vurulmuEtu. Tu rul'un aln ndan kan s z yordu, s y r p geçmiE olmal yd mermilerden birisi. Çelik Mi ferler durumun kendileri için gitgide kötüleEmeye baElad n görmüElerdi. AteEleri azald ve yaral lar alarak uzaklaEmaya baElad lar. Neredeyse tamamen çekilmiElerdi. O uz ve Tu rul hemen birbirlerini koruyarak Kemal Bey ve adamlar n n yan na gittiler. Gençlerden birisi yaralanm Et , omzundan kan ak yordu ama yüzündeki ifadeye bak ld nda yapt iEten gurur BURAK TURNA duydu u görülüyordu. Pek çok insan n can n kurtarm Elard . Ama bu ne kadar sürebilirdi ki? Polis sirenleri duyulmaya baElad nda gitme vakti oldu unu anlad lar. Evlerden yaral lar n sesleri geliyordu ama yapacaklar bir Eey yoktu. Baz evlerin yand n gördüler. Arkalar na bakarak ve daha fazla yard m edememenin ac s yla uzaklaEt lar. Münih, gittikçe tehlikeli olmaya baElam Et . Genelde Avrupa'da her yer ayn durumda gibiydi. Küresel bir savaE Avrupa'da patlak vermiEti, dünyan n en güçlü medeniyetlerinden birinde ani bir kanama meydana geliyordu, e er bu kan durdurulmazsa Avrupa ölebilirdi. Kemal Bey, O uz ve Tu rul'a seslendi: "Taksimiz geliyor, sizi Berlin'e götürecek. Önce otele u ray p eEyalar n z al n. Zaman daral yor. Otelde fazla zaman harcamay n." O uz, Kemal Bey'e bakt . Akl ndan geçen resimlere dald bir an. @imdi adlar n FrancoGermen Birlik Hareketi olarak de iEtirmeye haz rlanan Çelik Mi fer liderlerini düEündü. Ve Ludwig Diels'i, o lu Clause Diels'i ve Rüya'y . KarE s na bu Eekilde bir ba lant n n ç kmas ilahi bir mesaj n tezahürü gibi geldi ona. Gerçekten baEarabilece ini ilk o an düEündü. Buras bir çeEit tap nak gibiydi. Asl na bak l rsa son derece basit bir mimarisi olan, ama bar nd rd tarih nedeniyle pek çok anlam taE yan biryerdi. Beyaz, iki katl bir malikane. Victoria dönemi mimarisinin: kötü bir kopyas say labilirdi. Amerikan :ç SavaE 'nda yak lm E ve sonras nda tekrar inEa edilmiEti. Alt kattaki salonun ortas nda, büyük bir masa etraf nda toplanan on iki kiEi önlerindeki k rm z Earab yudumluyordu. @öminede yanan ateEin E , düEük güçlü ampullerin yaratt loE ortama canl l k kat yordu. Evin iç dekorasyonu som derece mütevaz görünüyordu. Bu ev sadece toplant lar için kullan l rd ve onun d E nda her zaman kapal ve haz r tutulurdu Masan n en ucunda, hayli yaEl görünen Lider oturuyordu. ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Onun d E ndaki herkesin yaElan k rk ile elli aras ndayd . Sayg yla onu dinliyorlard .. "Hepiniz biliyorsunuz, asl nda insanl k ad na istenmeyen bir döneme girdik. :stenmeyen olaylar n yaEanaca bir dönem bu, ancak yapabilece imiz bir Eey yok. Bizler var olan güç boElu una do ru devinmek ve onu doldurmak zorunday z, insanl k bilinçsiz ve bizim


bilincimiz onlar n üzerinde. Öyleyse onlar yönetmeliyiz. Onlar n hayatlar na hükmetmeliyiz. Ve öyle de yap yoruz." Masadaki on iki kiEi, bu Eekilde bir arada görüntülense bütün dünyada büyük bir tart Ema baElayabilirdi. Masada oturanlar aras nda yüz milyarlarca dolarl k Eirketlerin büyük sermaye ortaklar ndan valilere ve uluslararas kuruluElar n baEkanlar na kadar çok farkl güç odaklar na hükmeden insanlar yer al yordu. S radan bas nda bu insanlar n herhangi bir Eekilde bir arada oldu u görülemezdi. Ancak ve ancak bu eski malikanede bir araya gelir, konuEur, yap lmas gerekenleri ortaya koyar ve sonra da bir dahaki toplant ya kadar asla birbirleri ile ba lant kurmazlard . Ve asla birbirlerinin isimleri toplant da an lmazd , sadece Lider ve üyeler vard . Kimsenin birbirini tan mas na gerekyoktu, çünkü zaten aileden aktar lan ba lar nedeniyle bu örgütte herkes birbirini çok iyi tan rd . Art k düzenli nefes almakta zorluk çeken Lider, konuEmas na devam etti. Bir yandan da salonun dört duvar nda as l duran önceki liderlerin resimlerine bak yordu, yüzüne resimlerin çerçevelerinden yans yan Eöminenin E vuruyordu. Ölüm KardeEli i'nin geçmiEinde büyük önem taE yan simgelerin resimleri, ö simgelerin gerçek kimli ini bilmenin verdi i, bilginin verdi i bir haz duyuyorlard : Papa III. Innocent, Jeanne d'Arc, William Shakespeare... Onlar n resimlerinin bu odada bulunuyor olmas çok ilginç gelebilirdi baEkalar na ama Lider için derin bir sayg uyand ran öncü imgelerdi. Ölüm KardeEli i'nin bilinmeyen kahramanlar yd lar. "Çal Emalar m z, art k olgunlaEan dünya savaE ortam n n, ç karlar m za uygun Eekilde patlamas n sa lamaya dönük. San r m 255 BURAK TURNA bu konuda bir hayli baEar l olduk. Bu ülkeleri yönlendirmenin bazen ne kadar kolay oldu unu gördü ümde ben de EaE r yorum. Rusya ve Çin, Bat 'n n art k kendilerine son darbeyi vuraca na o kadar inand lar ki, san r m geceleri yataklar nda uyuyam yordur liderleri, bu nedenle yanl E karar al p önce sald racaklar, bu onlar dünya kamuoyunda sald rgan konumuna düEürecek ve biz de istedi imiz gibi savaEa dahil olabilece iz. Her zaman ayn formül beyler ve hep iEe yar yor, hah ha..." Masan n sa nda oturan beyaz saçl , küçük yuvarlak gözlükleri olan üye, hafifçe öne e ildi: "Liderim, Amerika'da faizlerin artt r lmas iElemlerinin bu çabalar için büyük yarar sa lad n düEünüyorum. Bu sayede pek çok ülkeden yo un sermaye ç k E oldu. Uluslararas piyasalardaki ani daralma da pek çok Asya ekonomisinde kriz beklentisini art rd ." "Hakl s n z, Çin'deki Japon yat r mlar na karE giriEilen sald r lar da bu korkulara tuz biber ekti do rusu. Sald r lar organize eden ekibimiz, biraz övgüyü hak ettiklerini düEünüyor do rusu." Masan n di er yan nda oturan kumral peruklu ve hayli kilolu olan bir baEka üye, hafifçe e ilerek söze girdi, d E iliEkiler konusunda hayli önemli bir kuruluEun yöneticisiydi: "Çin'in sürekli silahlanmas , dengeleri bozmak üzereydi. @u an süren çat Ema, asl nda bu dengelerin onlar lehine bozuldu unu gösteriyor. Amerikan donanmas n n kay p vermekte oldu u haberleri geliyor. Japon gemileri, bat r lan bir Amerikan firkateyninin mürettebat n kurtarmaya giriEmiE ve bu s rada bir Çin denizalt s taraf ndan bat r lm E. San r m Japonya da savaEa girecek ve Japonya'n n savaEa girmesi demek, Do u-Bat çat Emas teorimizi biraz bozan bir durum ama Japonya'n n art k Do u diye nitelendirilmesi bence yanl E olur." "Hah ha, o denizalt n n Çin denizalt s oldu undan emin misiniz?" :lk söze giren üye afallam Et . Laf tamamlayan üye ise yüzünde garip bir gülümseme taE yordu. 256 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I "De il mi?"


"Tabii ki de il, Japonlar n bizim saf m zda yer almas n garantilemek istedik asl nda, yani do rusunu söylemek gerekirse firkateynin vurulmas da bu tuzak için yap lan bir ön haz rl kt . Kadehimi, bizim için ölen Amerikal denizciler ad na kald r yorum." Gerçekten de kadehini kald r p bir yudum ald . Di er üyeler de ayn Eekilde davrand lar. "Avrupa'daki kar E kl k dikkatli gözlem gerektiriyor" dedi Lider. Kadehi elindeydi, düEünce dolu gözlerle bak yordu etraf ndakilere. "Liderim, Avrupa'daki operasyon son derece baEar l biçimde sürdürüldü. Çelik Mi ferler denen saflara gereken kaynaklar farkl yollarla temin edildi ve bu kaynaklar n Avrupa'daki tüm hücrelere dengeli da t m yap ld . Bu sayede Rusya'n n Nazi tehlikesinden iyice korkmas sa lan yor ve Balt klardaki Rus sivillere yönelik sald r lar kurgulanarak Rusya'ya müdahale için gereken zemin yarat ld . Yani onlara anahtar teslimi bir savaE sunduk." "Türklere yap lan sald r lara Türkiye'nin cevab ne oldu?" "Henüz Türkiye'den bir cevap yok ama politik çevrelerde artan bir hareketlilik var dünden beri. Bir Eey yap p yapmayacaklar n bilmiyoruz. Ancak yeni bir bilgi geldi. Münih'te bir çat Ema olmuE. Garip bir Eekilde ortaya ç kan silahl adamlar, pek çok Çelik Mi fer üyesini öldürmüE." Lider, düEünceli bir biçimde bakt üyeye. Purosunu yakmaya u raE rken gayet sakin ve yavaE hareket ediyordu. "Bu genelde böyle mi, yoksa yanl El kla sert kayaya m çarpm Elar?" "Liderim, sadece tek bir yerde görülmüE bu. Ancak olay gerçekleEtirenlerin profesyonel oldu u söyleniyor." "Türkiye'nin olaylar önceden haber al p haz rlad bir tim olabilir. E er böyle bir durum varsa baEka Eeyler de yapmak isteyeceklerdir. O timin hemen bulunmas gerekiyor." "Bunun için polis içindeki Çelik Mi fer teEkilat ile ba lant ya geçmeliyiz. Maliye Bakan ile görüEürüm. Bu durumun takip edilmesini sa layaca m." 257 BURAK TURNA "Sa ol. Rus sald r s ile ilgili durum nedir?" "Rus sald r s son derece h zl ilerliyordu ama Vilnius ve çevresinde çok kay p verip durdular. Ancak yeni bir sald r dalgas baElad . Bizimkilerden içeri s zanlar, durumu tertip etmeye çal E yor ama fazla dayan lamayaca raporu geldi." "Güzel, Ruslar n o bölgeleri almas bu savaE n seyri aç s ndan önemli. CIA'deki aptallara bilgi s zmas n sa lay n. Balt k ülkelerindeki yeralt örgütleri direniEe haz r. Hemen onlarla ba lant ya geçsinler. Bu sayede Ruslar n da orada çok fazla rahat etmesi engellenmiE olur." "Peki Liderim. Ancak bunun yap lmas için CIA'dekileri uyand rmam z gerekecek." Masadaki herkes güldü. "Zaten art k zamanlar doluyor. Yeni bir istihbarat örgütü kuruluyor. O örgüt kurulunca CIA, sadece dosyalama iElerini yapan bir yere dönüEecek. Ancak o zamana kadar ellerindeki bütçeyi iEe yarar bir Eekilde kullanmalar için onlara yard mc olal m." "Hakl s n z Liderim. Peki Amerikan hükümeti ne durumda?" Lider, hafifçe gülümsedi: "Amerika, bu ülkelerin Üçüncü Dünya SavaE 'n baElatmas n ve sonra da bu savaEa kendi ç karlar na uygun bir Eekilde dahil olmay planl yor. Biliyorsunuz, bu bir Amerikan takti idir. SavaE baEkalar baElatm E gibi görünür ama kazananlar, savaEa sonradan dahil olanlard r. Kamuoyu burada her Eey demektir beyler, bizim için de farkl de il." "Amerikan Hükümeti'nin bizimle ba lant s n sa layan Senatörler, BaEkan' n etki alt nda oldu unu düEünüyorlar. San r m Çin savaE na çok fazla kafa yoruyor." "Golgota projesini baEtan beri istemiyordu. Dünyaya hükmetmek istiyor ancak Golgota sonras nda dünyan n yaEanabilir bir yer olmaktan ç kabilece ini düEünüyor." Lider'in yüzü k zarm Et , nefes almas biraz daha zorlaEt ama sonra toparlad kendisini:


"Ne zannediyor, Çin'i yenebilece ini mi düEünüyor? Ç ld rt yor 258 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I beni bazen. Çin ordusu karE s nda ne kadar dayanabilir? O kadar insan kontrol edebilecek mi? Bizim tek yapabilece imiz Eey, Çin'e bir do al afet yollamak ve beklemek." "Hakl s n z Liderim, ancak Golgota projesinin desteklenmesinin garanti alt na al nmas çok zor oldu." "Evet, Çin'in güçlenmesi için bile çal Emak zorunda kald k. :srail'e giden tüm bilgiler hemen Çin'e de ulaEt r l yordu." "Bu gerçekten çok zekiceydi Liderim." "Asl nda çok basit bir Hegel mant uyguluyoruz. E er bir oyunda sadece taraflardan biri olmay p karE t n da belirlersen o zaman oyunun bütün süreçlerini kontrol edebilirsin." "Asl na bak l rsa hükümet bunu anlad ve bir süre bize karE tav r tak nd lar." "Evet, bu tav rlar beni sinirlendirdi. BaEkan olmakla bu devlete sahip olduklar fikrine kap lmalar ndan nefret ediyorum, :srail'in askeri projelerde k s tlanmas , asl nda bize verilmiE bir mesajd . :srail BaEbakan 'n yak ndan tan r m, bu konuda çok EaEk n oldu unu biliyorum. Ama ona söylemiEtim, bazen BaEkanlar da duygusal olabilir." "Liderim, bu arada Çin istihbarat örgütlerine s zan ajanlardan raporlar var önümde. Bu raporlar çok ilginç baz veriler aktar yor." "Nedir?" "Amerika'da bulunan bir Türk ajan timinden bahsediliyor. :ki kiEilik bir tim. Ama ne yapmak istediklerini tam olarak anlayabilmiE de iliz. San r m baz Çinli ajanlarla beraber çal E yorlarm E." "Bu çok ilginç bir bilgi iEte. Türk ve Çinli ajanlar beraber ha?" " "Asl na bak l rsa Türkler ve bir Çinli ajan beraber. O timin içinde bizim adamlar m zdan biri de var." Lider dumanla dolu olan a z ndan güçlü bir kahkaha patlatt : "Bu hareketleri çok seviyorum. O zaman o adamlar n ne yapmaya çal Et n da gayet iyi biliyoruz de il mi?" "Tabii ki Liderim, bunun aksi mümkün mü? @u anda Golgota projesini baltalamak, daha do rusu projenin neyle ilgili oldu unu 259 BURAK TURNA anlamaya çal Emakla meEguller ve hayli cesur iEler yap yorlar. Hatta Eu s ralar bu bilgiye ulaEm E olabileceklerini tahmin ediyoruz." "Neden onlar yakalam yoruz?" "Liderim, bunu yapmam z çok kolay, ancak yapt klar operasyonun sa l kl bir Eekilde yürüdü üne inanmalar gerekiyor. Gerekti inde adamlar yakalar ve operasyonlar na son veririz." "Güzel fikir. Ancak elimizden kaçma riskleri var, bu nedenle çok dikkatli olunmal ." "Bir de, Türkler daha önce dört kiEiymiEler ve ikisi Avrupa'ya gitmiE." "Bunu neden daha önce söylemedin?" Lider sinirlenmeye baElam Et yine. Çok önemli bir bilgi taneci inin bu kadar aymazca atlan yor olmas hoEuna gitmemiEti. "Liderim, söyleyecektim." "Daha önceden CIA ile ba lant n var san yorum. Almanya'daki çat Emay bu ba lamda incelemelisiniz bence. Amerika'daki timden ayr lan iki Türk, Almanya'da bir Eeyler yapma haz rl nda olabilir." "Affedersiniz. Yar n Berlin'de çok büyük bir miting var. Germen Birlik Hareketi, isimlerinin Franco-Germen Birlik Hareketi olarak de iEtirildi ini aç klayacak ve yeni Frans z yöneticilerin partiye kayd yap lacak. Avrupa'n n kaderi bu mitingde belirlenecek, bir milyon kiEinin toplanmas bekleniyor. Miting sonras nda ç kacak olaylardan korkuluyor. Franz


Duesterberg, Germen Birlik Hareketi'nin lideri, onu tan r m. Bence büyük bir çat Ema baElayacak ve Berlin yeni bir devrime sahne olacak." "Bunu göremiyor musunuz?" Lider purosundan derin bir nefes ald ve Earab n yudumlad . "Neyi say n liderim?" "O iki Türk, Berlin'deki mitingde olacaklar. Tanr m, bu adamlar gerçekten ç lg n. Türkler çok büyük bir iE planl yor beyler." Masan n etraf ndaki üyeler EaEk nl kla birbirlerine bakt lar. Lider, do ru söylüyor gibiydi. Koca kuruluElar yöneten ve trilyonlarca do260 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I lara hükmeden insanlar, Eimdi birer çocuk gibi yaEl adam n a z ndan ç kacak sözlere bak yorlard . "Bence bir an önce harekete geçmelisiniz. Amerika'daki Türk ajanlar derhal yakalan p Almanya'daki Türk ajanlar n dikkatini da tmak için kullan lmal ." "Sizce bu oyuna gelirler mi?" "Ne oyunundan bahsediyorsun sen geri zekal ! Bu bir savaE, onlarla savaEman z istiyorum, elinizden gelen her Eeyi yap n. Çelik Mi fer Hareketi'ne zarar vermelerini engelleyin. Franz'a haber yollay n, çok dikkatli olsunlar. Adamlar n resimleri varsa bütün her yere da t n. Üzerlerine suç at n. Her Eeyi yap n." "Bu konuyu hemen aktaraca m Liderim. San r m bu akEama yakalanm E olurlar." "Ve bunu Almanya'daki Türk ajanlar n bilmesi için gereken her Eeyi yap n. Bu arada Rus birlikleri Avrupa'n n içine do ru yürümek için bu kar E kl klar bir bahane olarak kullanabilir. Bu nedenle, Çelik Mi ferler bir an önce gücü ele geçirmeli ve Rusya'ya karE dengeyi sa lamal ." "Bana kal rsa Hindistan daha da tahrik edilmeli, daha Eiddetli sald rmalar sa lanmal ." "Anakara bir araya gelmemeli. Do u birleEmemeli.... E er birleEirlerse, Avrupa'da köEede duran Protestan ve Katolik güçler bütün kontrolü yitirir... Türkler, Ortodokslarla birlik olursa, bütün planlar m z alt üst olur. Çelik Mi ferlerin Protestan Kuzey'den daha fazla destek ald n biliyorsunuz, bu da söylediklerimin ne kadar do ru oldu unu gösteriyor." "Türklerin bu stratejik bak Ea sahip oldu una inan yor musunuz say n Liderim?" "Senden daha fazla görüEe sahip olduklar na Eüphem yok. Senin soyun yurtsuz bir gezginken onlar dünyay yönetiyordu." "San r m bu konudaki baz verileri abart yorsunuz." Üzerinde k rm z bir cübbe olan elli yaElar ndaki yaEl bir din adam söze girmiEti, Vatikan' temsil ediyordu. Ve "Liderim" sözünü kullanmam Et . 261 BURAK TURNA "Bu yaE ma kadar, stratejik analizlerim hep do ru ç kt . Bunlar da dikkate alman z öneririm." "Vatikan' n Ortodokslara karE uygulayaca baz politikalar var. Bunlar n bizi daha da güçlendirece ini ve H ristiyanl k dünyas ndaki parçalanmay giderece ini düEünüyorum." "Bak n, Papa'n n ne yaz k ki bir Nazi geçmiEi var ve bu durum Germen Birlik Hareketi taraf ndan büyük coEkuyla karE land ." "Bu do ru." "Ancak bu durumda Rusya'n n Papa'y dikkate almas n bekleyemezsiniz." Salonda sessizlik oldu. Hizmetkârlar, masan n etraf ndaki kat l mc lar n önünde duran bardaklara içkileri koydular. Bu masay saran insanlar dünyan n pek çok örgütünde önemli yerlere sahipti. O yerleri temsil etmiyorlard ama etkin olduklar için politikalar n Eekillenmesinde örgütlerin ç karlar n gözetiyorlard .


Dünyan n en büyük ekonomi forumu, paraya hükmeden bütün uluslararas f nans kuruluElar , petrol Eirketleri... Hepsi de gücü temsil ediyordu. Yüzlerce y ll k bir dünya imparatorlu u idealini yaEatan, Eimdiye kadar kimsenin ortaya ç karamad bir örgüt. Ölüm KardeEli i... Medyan n ve dünya insanlar n n ak llar n çelen bir sürü örgüt, hepsi de Ölüm KardeEîi i'ni perdelemek için kurulmuE sahte düzenlemelerdi. Kurukafa ve Kemikler... Illuminati... Gül ve Haç... Hepsi de birer aldatmacadan ibaretti. Hepsinin temelinde tek bir örgüt vard ve o da Ölüm KardeEli i örgütüydü. Örgüt, Amerika'da kurulmuEtu, baz üyeleri ayr l p Kurukafa ve Kemikleri oluEturmuE ve kendilerini Illuminati'nin devam gibi göstermiElerdi. Ancak onlar kendilerini aç a ç kar p egolar n tatmin ederken ve olmayan bir gücü sahiplenirken Ölüm KardeEli i bütün dünyaya yay lm Et . Örgüt, sadece gücü temsil ediyordu. Saf evrensel gücü. :çlerinde stratejik önemi olan her ülkeden üyeler ve ba lant lar vard ; ancak bu gizli toplant lara sadece saf beyaz, Katolik veya Protestan olanlar kat labiliyordu. Geri kalanlar, sadece emirlere uyuyordu. ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I "Say n üyeler. Bu durumda toplant lar daha s k yapmal y z. Amerika, yak n zamanda Çin'e savaE ilan edecektir. Bu arada OPEC bölgesinden Çin'e petrol ak E durdurulacakt r mutlaka. Ancak ben Çin'in adil Eartlarda savaEmas gerekti ini düEünüyorum. Yani petrol ak E n n taEeron ülke ve Eirketler ile devam edilmesini sa layal m. Üstelik Çin'in Amerika'ya kay p verdirmesi gerekiyor. Bunun en az ndan bizim ihtiyac m z kadar olan n n gerçekleEmesini sa lamal y z. Bu nedenle baz geliEmiE teçhizat n gizlice Çin'e ulaEt r lmas konusunda eli aç k davranal m. Üstelik Çin'deki ba lant lar m z bize Jintao'nun çok sald rgan bir plan üzerinde çal Et n bildirdi." "Çin'in bu savaE kazanma ihtimali yok Liderim." "Golgota'dan bahsediyorsunuz. Evet, umar m bana bahsedilen teknoloji gerçekten de bu iEi baEarabilir. Yoksa Amerikan ordusunu Çin'e girmeye teEvik eder ve yeni bir Vietnam'la cezaland r r m sizleri." Bu sözleri söyledikten hemen sonra gülmüEtü Lid«r. Espri yapt çok s k görülen bir Eey de ildi. Birkaç üye d E nda di erleri de gülerek karE l k verdi. Golgota'n n teknolojisi teorik olarak mevcuttu ve uzun süredir gizli bir biçimde üzerinde çal E l yordu. Ancak Eimdiye kadar hiç denenmemiE bir projeydi, vahEi bir uzay yarat n ölümcül bir silaha dönüEtürmek fikri ancak böyle bir örgütten ç kabilirdi. Çin, henüz içinde bulundu u tehlikenin fark nda de ildi, onlar kendi gizli silahlar n kullanmak için haz rlan yorlard . Attila, Wu'nun silah na bakarken akl ndan ölüm geçiyordu sadece, ama vurulmadan Wu'yu öldürmeyi deneyecekti. E er Eans olursa Karabey de ona yard m edebilirdi. Wu, Attila'ya sert bir bak E daha att . Brian Randall' n yan na geldi. Randall, bütün çabalara ra men konuEmuyordu ama biraz sonra can yanmaya baElayacakt . Attila, Wu'nun silah Randall için kullanaca n anlay nca ra263 BURAK TURNA hatlad ama belli etmeden kendi silah na do ru yanaEmaya baElad . Her ihtimali göz önünde bulundurmal yd . Zaman geçtikçe Karabey'in Mandy Wang ile olan yak nlaEmas na EaE r yordu. Bu kad n ona ne yapm Et ? Attila'n n akl n kemirip duruyordu bu soru. Karabey, profesyonel bir askerdi, bu hataya düEmemesi gerekirdi. Gitgide Karabey'in kendisine eskisi gibi ayr lmaz bir dost gözüyle bakmad n fark etmiEti. Bölüm 18, büyük bir tehlike alt ndayd . Amerika'n n ortas nda bilinmezlik dehlizlerinde yaln z kalmak üzere oldu unu hissediyordu Attila.


Karabey ile bu konuda konuEmak istedi inde, onun anormal bir Eekilde k z p içine kapand n görmüEtü. Sanki o Karabey de il de baEka birisi gibiydi. Attila, keEke O uz burada olsayd , diye düEündü. "Bay Randall, bu elimdeki tabanca tam otomatik bir Glock, üstelik de özel olarak modif ye edilmiE versiyonu. Ve eminim ki namlusundan ç kacak mermiler can n z çok yakacakt r." "Bana bak pis Çinli, seninle iEim olmaz. Bu tabancay al ve müsait bir Eekilde kullan tamam m , Allah' n belas !" "Yeter!" diye ba rd Wu ve silah n kabzas n Randall' n kafas na indirdi. Bir anda koyu k rm z bir s v nehir halinde Randall' n yüzünden aEa ya do ru akmaya baElad . Mandy VVang, Karabey'in yan ndan ayr l p onlar n taraf na gitti: "Dur Wu, ben hallederim..." Mandy'nin yüzünde çekici ama vahEi bir ifade vard . Wu, hoEnut olmuEtu bu hareketinden, demek ki yan mda dura dura Mandy de benim tekniklerimi ö reniyor, diye düEündü. Çinli kad n, Karabey'e son bir kez bak p Randall' n yan na gitti. Wu'nun elinden Glock tabancay ald ve sandalyeye ba l duran Randall'm üzerine oturdu. Onun nefesini hissedebiliyordu Randall. Neredeyse bir su damlas na benzeyen gözleriyle Mandy, Glock'un namlu ucunu onun boynuna dayam Et , gitgide daha çok bast r yordu. Bunu yaparken zevk ald n gördü Attila, kad n sanÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I ki biraz sonra ona iEkence etmeye baElayacak gibi duruyordu. Karabey de etkilenmiE görünüyordu, Mandy'nin bir erkek gibi davran yor olmas kendine güvenini gösteriyordu. Bir süre sonra Randall' n gözlerinden yaE gelmeye baElad , olgun ve güçlü görüntüsü gitmiE, çocuk gibi a lamaya baElam Et . "KonuE, yoksa teti i çekece im." Mandy biraz daha bast rd ; art k namlu, Amerikal subay n g rtla na dayanm Et . "Hey durun, bunlar n hepsi aldatmaca!" Attila bir anda geriye çekildi ve kenarda duran tüfe ini al p kimseye do rultmadan teti ini kurdu. Odan n içindekiler EaE rm Et , kimse bir Eey anlam E gibi görünmüyordu. "Attila, neyin var senin?" diye sordu Wu. "San r m akl n yitirdi." Mandy, elindeki iEi yar m b rakt için sinirlenmiEti. "Mandy'nin Randall'a iEaret etti ini gördüm, Randall da ona gülümsedi." "Attila, saçmalama, baksana adam a l yor." Karabey de silah n alm Et ama neden bunu yapt n bilmiyordu. "Karabey, bu kad n seni büyüledi ya da baEka bir Eey yapt . Mant kl düEünemiyorsun, baE ndan beri bütün bu olanlar bir oyundu. Önce Wu, O uz'u kand rd ; bizi böldüler. @imdi de Mandy seni kand r yor ve yine bölecekler. Birileri Bölüm 18'i yok etmeye çal E yor ve bunu baEarmak üzereler." Attila'n n sesi gittikçe daha çok ç k yordu ve konuEtukça silah n odadakilere do ru çevirmeye baElam Et . Durum ciddiydi. "Benim Karabey'i kand rmaya çal Et m düEünüyorsun demek. Ve Wu'nun da O uz'u kand rd n , öyle mi?' Attila, Mandy'nin so ukkanl davran E karE s nda EaE rm Et : "Evet, tam olarak bunu söylüyorum." "Peki Attila, sana bunun do ru olmad n kan tlarsam, bu paranoyandan kurtulacak m s n?" 265 BURAK TURNA "Bunu nas l yapacaks n?" Karabey araya girdi: "Mandy, ben sana inan yorum, bunu yapmak zorunda de ilsin." "B rak Karabey, buna ihtiyac m z var. E er tabii hâlâ Bölüm 18'in üyesiysen."


"Kes Eunu..." "Tamam Karabey, merak etme, ona Eimdi kan tlayaca m." @aEk n bak Elar alt nda Mandy, otomatik Glock tabancay tuttu u kolunu kald rd ve hiç nefes almadan, hiçbir mimik göstermeden silah Wu'ya do rultup ateEledi. Silahtan ç kan mermi Wu'nun tam gö süne sapland . Her Eey o kadar ani olmuEtu ki, Wu'nun yüzünde, vurulaca na dair hiçbir korku ya da Eok belirtisi görünmüyordu. Bo uk bir ses ç karm E ve yere yuvarlanm Et sadece. Sorgu odas haline gelen metruk görünüElü evin salonunda herkesin dikkati da lm Et . Kimsenin beklemedi i bir hareketti bu. Attila silah n indirdi, Randall' n yüzüne kötü bir gülümseme yay ld . Mavi gözleri bir Eeylerin döndü ünü söylüyordu. Mandy daha sonra ayn so ukkanl l kla Attila'ya döndü ve silah bir kez daha ateEledi. Attila'n n iki baca na sapland mermiler. Karabey ne yapaca n EaE rm Et , fevkalade bir olay n içinde yaEad n düEünüyordu. Mandy, namluyu Karabey'e çevirdi inde durdu. "Karabey, senden gerçekten hoElan yorum ama özür dilerim" dedi. Daha sonra silah son kez ateEledi. Karabey de bacaklar ndan vurulup yerde k vranmaya baElad . Mandy hemen yerde yatan Bölüm 18 askerlerinin yanma gidip silahlar ndan uzaklaEmalar n sa lad . Randall, derin bir oh çekti. Mandy gülerek adam n yan na geldi ve kollar n çözdü. "Bu salaklar n beni öldürmesine izin verece ini düEündüm bir an Mandy" dedi Randall. Yerde serili yaral lar hâlâ gözlerine inanam yorlard . Wu, yaEam belirtisi göstermeden yat yordu. Randall, Attila ve Karabey'in yanma geldi: "Her Eeyin bu kadar kolay olaca n m düEündünüz ha!" diye266 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I rek yüzlerine tekmeyi savurdu. Karabey'in yüzünden gelen çat rt burnunun k r ld n gösteriyordu. Mandy, Randall' n koluna sertçe vurdu: "Karabey'e dokunma! Di erine ne istiyorsan yapabilirsin." Randall, Attila'n n yan na geldi: "Bu adamlar n iyi durumda getirilmesi isteniyor. Hadi hemen buradan gidelim. Wu ne olacak?" "B rak çürüsün pislik." Mandy, gerçek bir Eeytan gibi konuEuyordu. Attila anlayam yordu, nas l bir iliEkiler zinciriydi böyle! Randall, iki yaral adam araca taE rken Mandy'ye döndü: "Bu iki Türk, çift tarafl casuslu un ne demek oldu unu henüz bilmiyor san r m. Çok EaE rd lar." "Onlar çok iyi birer asker Randall, ama dedi in gibi, casus de iller." Araç haz rland ktan sonra metruk evden h zla uzaklaEt . Geride kan izleriyle dolu bir salon b rakm Elard . Wu yerde hareketsiz yat yordu. Kimse onun gerçekten ölüp ölmedi ini kontrol etmeyi düEünmemiEti. O uz ve Tu rul, son h zla giden Mercedes'in arka koltu una gömülmüE, neler yapabileceklerini konuEuyorlard . Aralar nda Berlin'de mitingin yap laca alan n bir krokisi vard . :kisinin morali de son derece bozuktu. EEyalar n almak için otele geldiklerinde kendilerini bekleyen not, bütün morallerini bozmuEtu. Ama bir süre sonra bu bitkinlik hali derin bir öfkeye dönüEmüEtü. O uz kendisini toparlam E ve görevi bitirmeye, sonra da mesaj n gere ini yapmaya karar vermiEti. Mesaj k sa ve aç kt . Bölüm 18 elimizde, e er hedefinize ulaE rsan z onlar unutun. :lk anda Eok oldular, O uz'un akl ndan milyonlarca olas l k geçiyordu. Kim yapm E olabilirdi bunu, Wu ile bir ilgisi var m yd , yoksa onlar da yakalan p öldürülmüE müydü?


267 BURAK TURNA Bu sorular sorman n zaman de ildi henüz. Öncelikle Eu Franco-Germen Birlik Hareketi ile ilgilenmesi gerekiyordu ve bu k zg nl kla onlara ac yordu do rusu. Miting, Reichstag ile Bundesiag binalar n n yak n ndaki geniE, aç kl k alanda yap lacakt . Bunun için izin verilmemiEti ama polis bu mitingi engelleyebilece ini düEünmüyordu. E er böyle bir Eeye kalk E l rsa kanl bir gün yaEanaca na Eüphe yoktu. Alman 5. Panzer Tümeni ise h zla Berlin'e do ru yaklaE yordu, miting yap ld ktan k sa bir süre sonra tümenin Eehre girmesi bekleniyordu. Tank taE y c araçlar dev ölüm makinelerini bölgeye naklederken, garip bir hava hakimdi geçtikleri yollara. Sanki her Eey normaldi ve her Eey altüst olmuEtu, insanlar yol kenar nda durup tümenin hareketlerini izlerken, üstlerinden helikopterler ve uçaklar geçiyordu. Yüzlerine kayg ve korku hakimdi insanlar n, hayatlar n n neden böylesine alt üst oldu unu sorguluyorlard . Cevaplar n çok uzaklarda ve çok derinlerde gizli oldu unu bilmeden. O uz, sürekli bir plan yap yor, sonra da bozuyordu. Milliyetçi Türklerin sa lad ayr nt l bilgiler iElerine çok yar yordu, gerçekten de Nazilerin içine nas l s zd klar n ve onlar n miting ve organizasyon bilgilerini nas l ele geçirdiklerini anlayamam Et O uz. Ancak her zaman için bu planlar n de iEme olas l vard ; hatta bu, Almanlar taraf ndan kurulmuE bir tuzak bile olabilirdi. Hain zannedilen bir Alman, pekâlâ karE taraf kand rmak için kullan lan bir ajan olabilirdi. Yine de bu plan n çok h zl bir Eekilde uygulamaya konmas gerekiyordu. Kemal Bey, geride kalm Et ama onun da çok önemli bir görevi vard , bütün Münih bölgesini araEt rmak ve Rüya'n n izini bulmak. @ehirdeki bütün ba lant lar n kullanacakt Kemal Bey. "Tu rul bak, buras taksi dura .". Elini haritan n üzerinde Reichstag binas n n iEaretli oldu u yerin üzerine koydu, karE taraf nda bir taksi dura vard . "Ve konuEma yap lacak olan kürsü burada." Parma n n ucunu yavaEça hareket ettirerek geniE yeEil alan belirleyen otoyolun kenar na getirdi. ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Germen Birlik Hareketi'nin yönetim kadrosu ve fanatikleri, 17 Haziran Caddesi ile Scheidemann Caddesi aras nda kalan alanda toplanacaklard ve geriye kalan yüz binlerce insan, geniE alan n bat s nda bir araya gelecekti. "Ancak miting baElamadan önce Germen Birlik Hareketi, Eurada toplanacak.". Elini yavaEça hareket ettirerek bu sefer büyük bir yap n n oldu unu belirten iEaretin üzerine geldi. "Buras Dünya Kültür Merkezi." Tu rul dikkatle dinliyordu O uz'u. Mercedes, Alman otoyollar nda neredeyse hiç sars lmadan ve h zla ilerliyordu. "Buraya gelenler aras nda Frans z aE r sa n n yetkilileri de bulunacak. Belki Hollandal ve Avusturyal lar n da gelebilece i söyleniyor.". "Yani?" "Anlad n san yorum, onlar burada k st raca z. Bu kültür merkezinde." "Bunun için bir plan n var san yorum." "Her zamanki gibi..." diyerek güldü O uz. "Bak, iEte buras . @u rmak, bizim için gereken korumay sa layacak. Willy Brandt Caddesi'nin nehri geçti i yerde, köprü alt ndan suya girece iz ve kültür merkezinin hemen yan ndan ç kaca z.". "Ama... Orada korumalar olacakt r büyük ihtimalle.". "Ama son derece heyecanl ve gergin olacaklar.". "Bunun bize ne gibi bir faydas olur, ayn zamanda gözlerini dört aç yor olacaklar." "Hakl s n, bu nedenle az önce gösterdi im duraktan bir taksi ça raca z. Sen taksiciyi dükkan n içine çekeceksin ve ona bir adres söyleyeceksin. Tam bu s rada sanki vazgeçmiE gibi taksiciye yüklü bir para verip dura a geri yolacaks n. Ve duraktan bir arkadaE n n taksiye


binece ini söyleyerek, kimseyi alma, diyeceksin. Bu saçma bir öneri ama paran n etkisi alt nda adam sözünü dinleyecektir.". "Hay Allah' m, oyun mu oynayaca z O uz?" 269 BURAK TURNA "Tu rul, sus iki dakika. Ben de o s rada taksinin arka bagaj na bir ses bombas b rakaca m. Taksi dura a döndü ünde biz nehre girece iz ve nehrin içindeyken, ki yaklaE k beE yüz metre yüzmemiz gerekiyor, ses bombas tam taksinin dura a döndü ü s ralarda patlayacak ve bütün dikkatler oraya yönelecek. Biz ikimiz de kültür merkezine girip üst yönetimi ele geçirece iz." "O uz, her zamanki gibi ç lg nca bir plan yapm Es n ama san r m al Et k bunlara. Ayr ca bir önemi yok, zaten intihar sald r s ndan farkl olmayan bir iE bu. O nedenle sonuçlar m hiç düEünmüyorum. Bu Eekilde ölmek e lenceli olur herhalde." "Tu rul, karamsar olma. Unutma, bu iEten sonra yapmam z gereken bir Eey daha var. Attila ve Karabey'i, her kimse onlar kaç ranlar, o adamlar n ellerinden kurtarmal y z." Tu rul araban n cam ndan otobana bakt . YeEil ve güzel bir çevreden geçiyorlard . Araçlar kendi Eeritlerinden ayr lmadan hareket ediyordu. Bu kaosun içinde bile kurallara uyuyor olmalar nedeniyle Almanlara sayg duydu. Lider, masadaki Kardinal'in gözlerinin içine bakt : "Sevgili Kardinal, neredeyse dokuz yüz y ld r devam eden ortakl m z n art k istenilen aEamaya geldi ini düEünüyorum." "Bu sözlerinize kat l yorum. Dünyan n idaresini ele alma zaman geldi. Ülkeleri yöneten devlet baEkanlar na ihtiyac m z yok." "Say n Kardinal, Papal k Eunu unutmamal ki, bir zamanlar bizim soyumuz sayesinde krallar n elinden kurtulup tam özgürlü ünüze kavuEtunuz." "Baronlar Komitesi'ne her zaman sayg l yaklaEt k. Vatikan' n bu konudaki tutumu, san r m konu hakk nda bir veri sa l yordur. Varl klar m z n büyüklü ünü ve bunlar n sizin finansal kald raç gücünüze katk s n lütfen unutmay n." "Evet Kardinal, hakl s n z... @imdiye kadarki deste inizden dolay sonsuz teEekkürler." ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Lider bir an durdu, kendilerini dinleyen di er üyelerin yüzlerine bakt ve sonra duvardaki resimlere; "Kardinal, bazen soruyorum kendime, Papal k kurumunun büyük s rr n aç klama zevkini yaEamay düEünmüyor musun diye?" Bu sözleri duyunca Kardinal'in yüzü bembeyaz olmuEtu. Rahats zl aç kça belli oluyordu ama yine de yüzünden gülümsemeyi eksik etmemeye çal Et . "Bu aram zdaki kutsal anlaEmaya ayk r . Magna Carta'dan beri bu anlaEmay bozmay kimse düEünmedi ve bundan sonra da düEünülebilece ini sanm yorum." "Gerçi siz kutsal anlaEmay bir kez bozdunuz, Magna Carta sonras nda John'un yan nda yer ald n z." Kardinal bir süre duraklad : "Evet ama biliyorsunuz, Kral )ohn büyük s rr bilen son kiEiydi ve onun taraf nda yer almasayd k s rr aç klayaca n söyledi. Kral Arthur'dan gelen bir mirast o s r. @ükür ki John ölmeden önce bunu kimseye söylemedi." "Söyleyemezdi Kardinal, çünkü Newark @atosu'ndaki bütün bak c lar Ölüm KardeEli i taraf ndan atanm Et . Pek çok kiEiye bu s rr aç klad ve s rr aç klad herkes bizim kardeEimizdi." "Bunun için size minnettar oldu umuzu biliyorsunuz." "Size hep sayg duyduk, Kral' bir gün yenerek ulus devletlerin önünü açaca m z ve büyük savaElar n yarataca sisin içinde ilerleyece imizi biliyorduk. Hatta atalar m z olan feodal beylerin bask lar sonucunda kendi düzenimizin y k laca n ve ortaya ç kacak olan düzenin saf bir ulus devlet yap s olaca n biliyorduk... Ve sizin bir gece aniden büyük kurumu ele


geçirmenize öykündük. Sanki bir ruh gibiydiniz. Bir anda baEkas n n ruhuna sirayet eden daha güçlü bir ruh gibi." "TeEekkürler... Bu bizim için büyük onurdur... Bu sayede biz de bir anda kilisenin geniE topraklar na sahip olduk. Ve bu nedenle sizinle ayn köklere sahibiz... Bizler bu yerkürenin sahipleri olmal y z... Topra n üstünün ve topra n alt n n, a ac n dallar n n BURAK TURNA ve a ac n köklerinin... GeçmiE bilge atalar m z n ruhlar ancak böyle yaEayabilir... Ve idaremiz alt ndaki insanlar ancak bu sayede bizim ruhumuza ulaEabilir..." Kardinal'in sözlerini sessizce dinledi Ölüm KardeEleri. "Bu nedenle Magna Carta'mn birinci maddesi sizin ad n za düzenlendi..." Lider, bo uk bir kahkaha att . Masadakiler de onun esprili kiEili ini bildikleri için gülümsediler ama Lider'in ne zaman nas l davranaca belli olmazd . Bu espriyi boEuna yapmam Et , Vatikan' n kendi planlar na engel olmas n istemiyordu. E er bir gün Vatikan'a bask yapmak isterlerse bu s rr aç klamay düEünebilirlerdi. "Do rusunu söylemek gerekirse tarihi hat rlad kça onun üzerine konuEmak istiyorum hep. Ne kadar görkemli ve yalanlarla örülmüE bir tarih var karE m zda. O tarih bizim yazd m z gerçek tarihi örtmek için kullan l yor." "Hakl s n z, ulus devletlerin idare edilmesi daha kolay yap lar oldu u düEüncesinden hareket ederek krall klar n karmaE k yap s n y kan ve homojen devletlerin yolunu açan Ölüm KardeEli i bizim gücümüzün artmas n n nedenlerinden birisi oldu." "Yaln z bir yerde bir kar E kl k oldu. Bir hata ya da tarihin cilvesi mi demeli..." "Nedir o say n Lider?" "Ulus devletlerin hep kan ve genetik bir ba ile tan mlanaca n düEünmüEtük." "Zaten öyle de oldu. Bu sayede ulus devletleri kolayca etkileyebiliyor ve istedi imiz zaman savaE ç karabiliyoruz. Baksan za, Hint Okyanusu'ndaki her ada sebebiyle bir savaE ç kabilir. Bunun nedeni de zaten ulus devletin genetik ba üzerine kurulmuE olmas ve alg s n n kolay Eekillendirilebilmesi." "Evet, iEte bunu gören birisi oldu. Atatürk bu oyunu gördü ve ulus devletin tan m n bizim aleyhimize yapt . O ulus devletin tan m n yaparken seçimi insanlara b rakt , topra n üzerinde yaEa272 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I yan insanlar n kendi kendini tan mlamas n istedi. Bu genetik bir zorunluluk de il, bir özgür irade seçimiydi. Gerçekten de iElerimize uzun süre köstek oldu bu durum. Ancak yüzy llard r kurdu umuz sistem, Mustafa Kemal'in cumhuriyetine de sirayet edebildi bir ölçüde, onun ölümünden sonra. Fakat hâlâ yeterince tatmin olmuE de iliz. Her Eey yolunda giderken, Türkler bir Eey yap yorlar ve iEler bozuluyor. Anlam yorum bu insanlar ." Masan n etraf ndakiler sessizli e bürünmüElerdi. Bu nedenle Türkiye üzerinde ne kadar çok operasyon yap l rsa yap ls n bir türlü tam iEe yaram yordu. "Türklerin atas n n gizli defterinde bu gerçekleri aç klam E olabilece ini düEünüyorum." "iEte bu nedenle Türkler ile Avrupal lar aras nda bu karmaEa ç kar lmal yd . E er bu Türkler bizim gizemimizi ortadan kald r rlarsa, Avrupa'n n saf ve demokratik nüfusu bize karE dönebilir, :slam ile H ristiyanl k bir anda buluEabilir. Arami rk n n H ristiyanlar gibi bar E keEfedebilirler..." Üyeler, Lider'in düEüncelerini sayg yla dinlediler. Kardinal onun de erlendirmeleri karE s nda bazen dehEete kap l yordu. Tarihi yazanlar, onun nas l çökebilece ini de biliyor olmal yd ... Toplant sonuna gelmiE gibiydi. Kap n n önündeki zil çald . Üyeler, gitmek üzere hareketlendiler. Lider oturdu u yerden kalkmad . Onlar n yavaEça haz rlanmalar n ve kendisine selam verdikten sonra evi terk etmelerini izledi.


Bir süre sonra yaln z kalm Et . Hizmetkâr, önündeki kadehi doldurdu ve uzun K z lderili piposunu yakt . Bu K z lderililerin büyük Eefi Oturan Bo a'n n çubu uydu, bizzat onu öldüren subaydan Ölüm KardeEli i'ne hediye edilmiEti. Lider her toplant dan sonra o çubu u içer ve üzerinde oturdu u topraklar n güç yoluyla sahiplenilmesinin kötücül hazz ndan zevk almaya çal E rd . Kadehindeki Earab n son damlas n ald ktan sonra o sesi duydu: "Gel bakal m buraya lider... Lider ha, hah ha ha..." 273 BURAK TURNA Liderin kemiklerine iEleyen bir s zlama yay ld beyninden bedenine. Bütün eklemleri bir an için felç oldu ve sonra yeniden harekete geçti. Bugün onunla konuEmay beklemiyordu, ama o istedi i zaman konuEurdu. "Efendim... Sayg lar..." "Çabuk odana geç... Hizmetkârlar n seni duymas n istemiyorum." "Emredersiniz efendim..." Lider yaEl bedenini koltuktan kald rd ve merdivenlere do ru yöneldi. Odas na gitti inde garip bir is kaplam Et etraf . Zaten yüzlerce y ll k eEyalarla döEenmiE oldu u için neredeyse tarihin kokusu sinmiEti odan n duvarlar na. Yata n üzerine oturdu yavaEça. "Yapt klar n bizi daha da güçlendirecek mi sence?" "Efendim bunu bana neden soruyorsunuz?" "Çünkü Eüphelerimiz var. Garip bir his yaE yoruz, garip bir his..." "Sizlerin gelece i gördü ünüzü san yorum. Bunu :lyas denen o Hintlinin bir Eeyler yapmaya çal Eaca n söyledi iniz zaman anlam Et m. Ve do ru ç kt ." "Biz ancak bizimle ayn dünyaya yaklaEanlar görebiliriz... Ama birisi var, her Eeyi bozabilir... Çünkü o, ruhun baEka bir âleminde kendisini e itmiE... Ondan çekiniyoruz..." "Hepiniz mi?" "Evet, hepimiz..." Bunu söylerken ses sanki bir koronun ortak sesi gibi ve metalik kaim bir tonda ç km Et . Bu sesi duydu u zaman ürperdi ve kalbi düzensiz atmaya baElad . Efendiler Meclisi'nin ona ne demek istedi ini çok merak ediyordu... Vilnius kentinin üzerine karanl k bir duman bulutu çökmüEtü. Rus topçusunun ateEi, evleri tamamen tahrip etmiEti; zarar görmemiE hiçbir yap kalmam Et neredeyse. DireniEçilerin cephanesi tükenmek üzereydi. @ehrin giriEindeki ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I kasabada birkaç bölük gücünde direniEçi vard . Yanlar ndaki Amerikan Özel Kuvvet askerleri de art k umutlar n yitirmek üzereydi. Rus sald r lar art k hafif güçlerle durdurulamaz hale gelmiEti Kuzey Bat Komutanl na ba l Hava Ordusu çok uzaklarda karanl k bir sinek ordusu gibiydi... Riley, Özel Kuvvetlere kat lal daha bir y l olmuEtu ama kendisini üçüncü Dünya SavaE 'n n ortas nda bulmuEtu. Makineli tüfekçi oldu u için kendisine yönelik beklentiler çoktu. Litvanyal direniEçilerle çok iyi anlaE yordu, dedelerinden birisinin Polonyal oldu unu söylemiEti onlara. Bu gerçek de ildi ama bazen savaE alan nda gerekli s cakl yaratmak içim gerçekleri çarp tman n da çok fazla yerilecek bir taraf yoktu. Özel Kuvvetler içinde h zla yükselmesi beklenen askerlerden birisiydi. Alt nc hissi çok kuvvetliydi, bir Eeylerin çok kötüye gitmekte oldu unun fark ndayd Riley. Rus sald r s n n sadece Balt k harekât alan içinde s n rl kalmayaca n alg layabiliyordu. Rus kuvvetlerini tam olarak ç plak gözle göremese de yo unluklar , böylesi bir bölge için çok fazla gibiydi. Ona kalsa hemen Almanya'ya gidip orada s n r önlemleri almalar gerekirdi. Öyle görünüyordu ki Avrupa'da bir iç savaEa dönüEmeye baElayan sokak çat Emalar , NATO'nun Rusya'ya cevap vermesini imkâns z hale getirmiEti ve bu nedenle art k Polonya s n r bölgesini aç k tutman n da bir


anlam kalmam Et . Nas l olsa kimse gelip Ball klar Ruslar n elinden kurtarmay düEünmüyor gibiydi; dahas , bunu yapabilecek irade Avrupa taraf ndan çöpe at lm Et . Küçük bir direniE alan içindeydiler. Ara ara düEen bombalar ancak sesinden anl yor ve kendilerini bir sipere atabiliyorlard , ancak her saat daha çok kay p veriliyordu. Riley, makinelisini al p direniE cebinin d E na ç kt ve bir süre y k nt lar aras nda ilerledi. Yan nda birkaç direniEçi de vard . Y k nt haline gelmiE mahallelerin aras ndan ilerlediler. Evlerin ço unda insan yoktu art k, baz lar nda ise bir yere gidemeyen yaEl insanlar n siluetlerini görebiliyorlard . "Hey Amerikal , buradan daha fazla gitmeyelim! Baksana evler 275 BURAK TURNA seyrekleEiyor, Rus keskin niEanc lar na hedef olmak m istiyorsun?" "Buras senin ülken o lum, Ruslar n ne yapmay düEündü ünü ö renmeliyiz. Bu Eehirde daha ne kadar kal p kalmayaca m karar vermek için adamlar n durumunu ö renmemiz laz m. Yo un duman nedeniyle uydu görüntüleri çok kötü ç k yormuE." "Neredeyse bütün Balt k ülkelerini ele geçirdiler ve Eu anda sadece buras direniyor. Fazla dayanabilece imizi sanm yorum, bence hemen Polonya'ya kaçmal y z." "Bana bak, e er Rus kuvvetleri benim tahmin etti im kadar güçlüyse Polonya ve hatta bütün Avrupa tehlikede. Rus ordusunun II. Dünya SavaE 'ndan bu yana en fazla gücü bir araya getirdi i cephenin hemen birkaç kilometre ötesindeyiz." "Kahretsin Amerikal , beni korkutuyorsun." "E er ben bile burada korkmuyorken sen korkuyorsan, savaE zaten kaybettik demektir. Cesur ol asker..." Riley, dürbünü ile etraf gözetledi. Birkaç yüz metre ötede yan y k lm E bir ev vard . Bir yükseltinin üzerinde duruyordu, inan lmaz bir sis çökmüEtü Vilnius etraf na, silahlar n duman ile birleEince görüE çok azalm Et . O eve gidip daha iyi bir yerden gözlem yapabilirdi belki. "Hey, benimle gelmeyi düEünüyor musunuz?" Bu sefer Litvanyal askerler sinirlendi: "Bana bak Amerikal , buras bizim ülkemiz ve s rf sen kovboyculuk oynamaktan hoElan yorsun diye adamlar m n hayat n tehlikeye atamam." "Ben sizin hayat n z kurtarmaya çal E yorum. Kalingrad'dan gelen Rus tugay Kaunas' almak üzere, e er oras düEerse, biz de çevrilmiE oluruz. Üstelik Beyaz Ruslar n da s n rda hareketlendi i söyleniyor ki o zaman bir saat bile sürmeden ölü ya da esiriz demektir." Litvanyal direniEçi Janis Külle düEündü bir süre. Kasapl k yaparak geçinip giderken birden kendisini Rus iEgalinin içinde bulmuEtu. Her Eeyin bu kadar çabuk de iEebilece ine inanm Et Eimdi. Ailesi h zla Polonya'ya kaçm Et ama orada baElar na ne geldi i, ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Polonyal lar n onlara nas l davrand konusunda hiçbir fikri yoktu. Sovyetlerin 1940-41 y llar nda Litvanyalara yapt klar n hat rlay nca titredi, ailesinden baz lar n n sadece kendilerine verilen Eekerden daha fazlas n ald klar için Sovyetler Birli i'ne sürgüne gönderildi ini ve orada yok olduklar n . "Peki, di erlerini geri gönderiyorum. Ben seninle gelece im." Litvanyal direniEçi, yan ndaki askerleri geldikleri yöne gönderdi. @imdi Riley ile ikisi kalm Et . Riley, Litvanyal kasaba bakt . Onun yaEama Eans n çok düEük görüyordu. Kendisininki de yüksek de ildi do rusu. Ama en az ndan e itimliydi. Eve do ru koEmaya baElad lar, sis ve duman n yaratt körlük perdesinin içinde koEarken birbirlerini bile görmüyorlard . Hiç bitmeyecekmiE gibi duran bir tünelin içinde hareket ediyor gibiydiler. Eve vard klar nda nefes nefese kalm Et kasap; Riley de duman ve sis nedeniyle kendisini iyi hissetmiyordu, gözleri karar yor, midesi bulan yordu.


Y k nt haline gelmiE olan iç tarafa geçtiler, eskiden salon olan odan n çerçevelerinin bulundu u yerden geniE bir alan görebiliyorlard . Riley do ru bir seçim yapt anlad ; o kadar dogru bir seçim yapm Elard ki motorize Rus piyadelerinin birkaç yüz metre aEa dan geçti ini görmüElerdi. Yerleri belirlendi i anda ölmeleri kesindi. "Sana söylemiEtim..." Riley, Litvanyal direniEçiyi yan na ça rd . Adam, gördükleri karE s nda Eoka u ram Et , yüzlerce Rus tank n n a r a r sald r durumuna geçti ini görebiliyorlard . Rus ordusu bitirici sald r ya haz rlan yordu. "Hey Eunlar da kim? Tanr m, onlar bir yerden hat rl yorum." "Hat rl yor musun? Bana bak Amerikal , ülkemi iEgal eden adamlar tan d n m söylüyorsun.". "Hay r Janis, Rus askerlerinin içinde bir tim var, bu adamlarla daha önce pek çok tatbikatta karE karE ya geldim. Türk Özel Kuv277 vetleri bunlar. Berelerinden tan d m." "Ne! Türk Özel Kuvvetleri mi? Burada ne iEleri olabilir?" Riley daha da çok telaElanm Et Eimdi. Onlar n eline düEmeyi kesinlikle istemezdi. Çok sinirli olmal yd lar. "Bilemiyorum Janis, ama bu durum iEleri bozar. O askerler Rus Özel Kuvvetleri ile birleEirse Avrupa'daki bütün cephe gerisi operasyonlar m z tehlikeye girecektir. San r m Rus ilerleyiEi ile ilgili bilgi veriyor bu durum." "Rus ilerleyiEinin Türk Özel Kuvvetleri ile ne ilgisi olabilir?" "Bu gizli bir irtibat timi olmal . Rus iEgali, Türk bölgelerine ulaEacak demektir bu. E er tahmin etti im gibi olursa Türk ordusu da iEin içine girecek demek ki." "Tanr m, yani 'Türkler geliyor' mu demek istiyorsun?" "Janis, bu istedi im en son Eey olur ama öncüleri gelmiE bile ve umar m sadece öncülerle kal r bu durum. Bildi im kadar yla Türk ordusunun stratejik müdahale tümeni, elindeki taE ma kapasitesi île birkaç seferde koca bir tümeni bu bölgeye taE yabilir." "Bak Amerikal , Türkleri sadece kitaplardan tan yorum ve bu, onlar n burada olmas n istememem için yeterli nedeni veriyor bana." Riley, Janis'in yüzüne bakt . Söyleyecek bir Eey bulam yordu. Bulunduklar yükselti, belki de dakikalar içinde cephe haline gelecekti. Hemen dönmeli ve haber vermeliydiler. Bir an önce Vilnius terk edilmeli ve Polonya'ya kaç lmal yd . "Polonya'ya kaçmak da bizi kurtarmaz" dedi Riley. "Ruslar Polonya'y da dümdüz edecek kuvveti toplam E durumdalar. Bence baElayacak sald n Vilnius'u ezip geçecek ve hiç durmadan Polonya'y kontrol alt na alacak. Böylece NATO'nun bu bölgeye müdahalesi tamamen imkâns z hale gelecek. Asl nda durum çok aç k, birileri buralar Rusya'ya geri veriyor." Bu s rada duyduklar ses kanlar n dondurdu: "Vrag. Vrag!" "DireniEçilerin ileri gözetleme askerleri, direniEçilerin yerlerini tespit ettik." Riley ateE etmeyi düEündü ama bu sonu olurdu. Çabuk düEünmeliydi. Karar n verdi. "Hadi, bu taraftan. Beni izle, koE deyince h zla ileri at lmal s n. Tek Eans m z bu." "KoE." Asl nda Litvanyal direniEçiyi yem olarak ortaya atm Et . YaEamak istiyorsa tek Eans buydu ve di er tarafa yöneldi. BURAK TURNA Riley koEmaya baElad . Kula n n dibinden geçen keskin niEanc mermisine ra men hiç durmad . Makinelisini atm Et , daha h zl koEmas için gerekliydi bu. Birkaç merminin daha Ruslar taraf ndan geliEigüzel at ld n duydu. Dalga geçiyor gibiydiler. Litvanyal lar n hatt na geldi inde kalbi ç kmak üzereydi Riley'in. Kurtuldu una inanam yordu hâlâ. Janis'in kendisine do ru geldi ini görünce koEarak yan na gitti. Janis buz gibi gözlerle bak yordu ona:


"Beni ölüme yollad n. Ve kendine bir Eans yaratt n. Ruslar beni öldürseydiler o eve bakmayacaklard belki de. Ve sen kurtulacakt n." "Hey Janis. Saçmalama dostum. Ben sadece hareket edemedim. Hepsi bu." "Yalan söylüyorsun." Janis, kalaEnikofunu Riley'e do rulttu. Etrafta hiç Amerikal asker yoktu. DireniEçiler etraflar na bak p bundan emin olmak istediler. Janis teti e arka arkaya bast , silah n tok sesleri duyuldu ve Riley hiç ses ç karmadan yere y ld . Mermiler hemen iç organlar n parçalay p öldürmüEtü onu. Riley öldükten hemen sonra Rus topçu ateEi baElad . Top at Elar n n Eehre düEmesiyle beraber tank paletlerinin sesleri duyuldu. Bunlara helikopterlerin ve uçaklar n sesleri eklendi bir süre sonra. Ruslar, Janis'in grubunun yerini belirlemiEti, KA-50 helikopterlerinden f rlayan roketler yak nlar na düEmeye baElam Et . Henüz uzaktan yap lan at Elar, h zla yak nlaE yordu. Janis ba rd . "Hemen buray terk etmeliyiz. Polonya'ya kaçal m. Ancak o zaman da durmay n. Ruslar Polonya'y iEgal edebilir." Çin deniz piyadeleri Tayvan'da k y baE n tutmak üzereydi. Tarihin en kanl ve Eiddetli ç kartma harekât gerçekleEtirilmekteydi. Tayvan ordusu, Çin Genelkurmay n n beklemedi i kadar diEli ç km Et . Amerikan Hava Kuvvetleri, Tayvan Bo az üzerinde Çin Ha280 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I va Kuvvetleri ile ölümüne mücadele ediyordu. Ama Tayvan BaEbakan 'n n Amerikan ordusunun adan n do usuna ç karma yapma ve Çin ordusunu karada karE lama taleplerine kesin bir "Hay r" cevab verilmiEti. Çin Deniz Kuvvetleri Piyadesi YüzbaE Zhu Han' n komutan oldu u bölü ü taE yan çkartma gemisinde 250 asker ve 'Type 63' hafif tanklar n n mürettebat , kabarmaya baElayan dalgalar nedeniyle zor anlar yaE yord ama karE lar ndaki manzaray aç klamaya çal Emak daha da zordu. Zhu Han, Çin 2. imfibi Tugay n n emrindeki 1. Bölü ün Komutan yd . Denizin üzerinde kendi birliklerine ba l pek çok ç kartma gemisi vard , Tayvan Topçusu uzun menzilli silahlar yla geliEigüzel ve hiç ara vermeden denizi topa tutuyordu. Zaman zaman top mermilerinin, ç kartma gemilerinden baz lar n vurdu unu görüyordu Zhu Han. 1. Deniz Piyade Tugay , Tayvan'a karE ilk sald r y gerçekleEtirmiEti. K y baE n tutmuE say l rlard . Tayvan ordusunun k y güvenli i, Çin'den at lan yüzlerce füze ile alt edilmiEti. Bu tugay n Rusya'dan al nma Zubr ç kartma araçlar , h zl ve bask na yak n bir ç kartma gerçekleEtirmiEti. Ancak bu bask n bile, zaten sald r y çok önceden bekleyen Tayvan kuvvetlerinin sert bir karE l k vermesini engelleyememiEti. Ölüm yaralanma ve kay p anlam na geliyordu bu. Zhu Han' n birli i 2. Tugay ise geriden geliyordu ve daha da geride Kara Kuvvetleri askerlerini sahile taE mak için kullan lan küçük ç kartma gemileri seçilebiliyordu. Kara Kuvvetleri askerleri Çin'in, firkateynlerden bozarak yapt taE ma gemileri ile belli bir mesafeye h zla taE n yor ve sonra da küçücük ç kartma gemilerine konarak Tayvan sahillerine, yollan yordu. Zhu, ç kartma gemisinin en önündeydi. Sahilde çat Emalar n azald n görebiliyordu. Gerçek ötesi bir görüntü vard . Sabah olmaya baElam Et . Çin ordusu bütün tehlikeleri göze alarak nerdeyse gece karanl nda harekât baElatm Et . BURAK TURNA Ve Eimdi güneE do mak üzereyken Tayvan Bo az 'n n üzerini kesif bir duman tabakas kaplam Et . Denizin üzerinde vurulmuE ve yanan ç kartma gemisi kal nt lar , dalgalar aras nda yüzen Çin askerlerinin cesetleri vard .


GüneE do uyordu ama savaE hiç aral ks z devam ediyordu. Gökyüzü birbiri ile it dalaE yapan Amerikan, Çin ve Tayvan uçaklar n n motorlar ndan ç kan beyaz çizgilerle karalanm E gibi görünüyordu. Ve gökyüzünde her an baEka uçaklar da görmek mümkündü. K y ya çok yaklaEm Elard . GeliE yönü belirsiz büyük çapl mermilerin, ç kartma gemisinin d E çeperine çarpmaya baElad n duydu Zhu. Gerildi ve geri çekildi biraz. Askerler haz rland lar. Birazdan ç kacaklard karaya. Ancak kap lar aç l r aç lmaz da vurulmak istemiyorlard . Zhu hemen sahili gözlemleyebilece i bir yere gitti ve dürbünü ile ateE gelen yeri belirlemeye çal Et . Hayli geride, çal lar n oldu u bir alandan geliyordu ateE. Telsizle komutanl n bulundu u Rus Sovremennyy-s n f destroyeri arad . K y dan bir hayli aç kta bekliyordu gemi. Yo un ateE gelen noktay bildirdi. Bir süre sonra denizden aç lan top ateEi bu noktada yo unlaEt , Zhu'nun ç kartma gemisi, k y ya geldi inde düEman ateEi sona ermiEti. Ç kartma gemisinin kap s aç ld . Zhu h zla k y ya yöneldi. Komutas ndaki piyadeler de peEi s ra koEmaya baElad lar. Type 63 hafif tanklar piyadeleri korumaya çal E yordu. Zhu en önde koEarken hâlâ kendilerine ateE aç lmad için EaEk nd . K y dayd gözü, her ne kadar k y , hava bombard man na tutulduysa da pek çok düEman askeri küçük ceplerde bulunuyor olabilirdi ve bir a r silahla neler yap labilece ini biliyordu. K y ya ulaEt lar. Zhu, birli inin, hemen k y ya yaklaEan yollar n kenar na do ru hareketlenmesini istedi. K y daki Çin varl h zla güçleniyordu. BaEarm Elard . Ne Amerika ne de Tayvan ordusu, k y n n Çin ordusu taraf ndan ele geçirilmesine engel olabilmiEti. 282 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I @imdi önlerinde bir tek hedef vard ; Tayvan' n baEkenti Taipei. Çin ordusu karaya inmeyi baEarm Et . Art k onlar durdurabilecek bir güç yoktu önlerinde. Bundan sonras zaman meselesiydi. Tayvan, yavaE yavaE kaç n lmaz sona do ru gidecek ve Çin idaresine geçecekti. Zhu, emrindeki bölü ü tekrar savaE konumuna soktu. Genelkurmay'dan gelen emirler, Çin birliklerinin hiç durmamas n istiyordu. Bu, kay plar art rabilirdi ama yapacak bir Eey yoktu. Çin ordusu, bu savaE n sadece Tayvan'la s n rl kalmayaca n biliyor gibiydi sanki. Bu nedenle iEi bir an önce bitirmek ve sonraki ad mlara haz r olmak istiyordu. Zhu Han, kendilerine yaklaEan bir Tayvan M-60 tank n gördü ünde çok geç oldu unu fark etti. O karmaEan n aras nda çok yak nlar na kadar gelmiEti Tayvan tank . Zhu, kafas n çevirdi. Kendi Type 63'leri baEka bir yönde konuElanm Et . Tayvan tank hemen ateEe baElad . Namludan ç kan mermiler bir anda bölü ün ortas na ya maya baElad . Patlamalar etrafa onlarca Earapnel parças yollam Et . Etraf, Çin askerlerinin ba r Elar yla doldu. Yerde çaresizce ç rp n p yard m istemeye baElam Elard . Zhu Han, ba rarak askerlerini yere yatmalar için uyar yordu ama zaten ayakta pek kimse kalmam Et . Zhu'nun hafif tanklar ndan birisi vurulmuEtu, içindeki askerler alevlerin aras nda kalm Et . YüzbaE bir süre ne yapaca n bilemedi ve az ötede gördü ü RPG roketine yöneldi. Bu yeterli olmayabilirdi ama en az ndan dikkatlerini da t rd . Çok zor bir durumdu, çünkü yak nlarda, bu tanka ateE edebilecek kadar geliEmiE bir silah görünmüyordu. Hafif tanklar n ateEi etkili olamam Et ve zaten ikinci tank da yaraland için geri gitmeye u raE yordu. Tayvan M-6O' ise Eans n iyi de erlendirmek için makineli tüfekleriyle ortada kalm E olan Çinli askerleri avl yordu. Zhu, RPG'yi ald ve hemen tanka do rulttu. Roket, tank n üst taretinden girdi, olabilecek en iyi vuruEu yapm Et . YüzbaE sevinçten ç ld racak gibi oldu birden. :çeri dolan RPG gaz alev alm E ve tank n mühimmat patlam Et . BURAK TURNA


Bir an sessizlik oldu. Sadece yaral lar n feryatlar duyuluyordu. Zhu, bu duruma bile Eükretti. Daha kötüsü de olabilirdi. Hemen askerlerinin baE na gidip elinde kalanlar bir araya getirmesi gerekiyordu. Taipei'yi almak için Eimdi daha çok moral güçleri vard , intikam duygusu onlar daha da güçlendirecekti. Bölük bir araya gelip yaral lar geri götürmek üzere k y ya taE rken garip bir v z lt duyuldu. H zla artan ses, hayli uzak bir mesafede bulunan, göremedikleri bir füze bataryas ndan ateElenmiE bir merminin sesi olmal yd . Saniyenin k sac k bir diliminde havada h zla manevra yapan bir k v lc m gördüler ve kor parças n and ran Hsiungfeng II ge-misavar füzesi, k y ya yeni z rhl araçlar getiren dev Zubr ç kartma gemisinin üst taraf ndan kaptan köEküne çarpt . Patlaman n Eiddeti ile geminin taban nda büyük bir delik aç lm E ve gemi batmaya baElam Et , üzerindeki araçlarla beraber. Zhu füzenin geldi i yönü belirlemeye çal E rken keskin niEanc lar n açt ateEin sesini bile duymadan yan nda duran birkaç erin yere y k ld n gördü. Hemen siper ald lar. Tayvan birlikleri o kadar topçu füze ateEine ra men öyle iyi saklanm Et ki bir türlü onlar tamamen temizlemek mümkün olam yordu ve sürekli çeEitli silahlarla ateE ediyorlard . Zhu o an, k y ya ç kt klar ndan beri asl nda iEin bitti ini düEündü ünü anlad . Yan l yordu, Eu anda en ön cephedeydiler ve daha Eimdiden elliye yak n ölü ve yaral vermiEti bölü ü. Tayvan' yutmak, Çin için hiç kolay olmayacakt . Telsizden sürekli emirler ya d ran komutanlar için hiç de iyi Eeyler geçirmiyordu içinden. Sanki önlerindeki yol tamamen temizlenmiE gibi Taipei sald r s için haz rlanmalar isteniyordu. Birileri onlara do ru bilgi vermiyor olmal yd . Askerlerine döndü. Hepsi Zhu'nun gözünün içine bak yordu ve gelecek için pek umutlu bir görüntü çizmiyorlard . Bu arada sürekli olarak askeri birlikler k y ya ç k yordu. Bir süre sonra harekât, ileri aEamaya geçebilirdi ama anlaE lan, a r ka284 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I y plar göze al narak yap lacak bir savaE olacakt bu. Kimse Tayvan savunma noktalar n vurmak için u raEm yordu. Çin Hava Kuvvetleri hâlâ Tayvan Bo az üzerinde Amerikan ve Tayvan uçaklar ile mücadele ediyordu. Tayvan Hava Kuvvetleri kendi havaalanlar n kullanmay b rakm Et ama nereden kalkt klar bulunam yordu. Ancak Çin sald r lar , alanlara yeterince zarar veremedi i için yeniden alanlara inilmeye baElanm Et . Sar Deniz, büyük kar E kl k içindeydi ve daha büyük bir kar E kl n do um sanc s n and r yordu. @imdilik her Eey ileri teknoloji taktik silahlar n düellosu Eeklinde geliEiyordu, dünya bir uçurumun kenar nda son h zla yol alan bir otobüsü and r yordu. Ne kadar daha bu Eekilde gidebilirdi, onu kimse kestiremiyordu. Yerden binlerce metre yüksekte yaEanan can pazar ise gitgide Eiddetleniyordu. Çin Hava Kuvvetleri istedi i hava üstünlü ünü bir türlü elde edememiEti. Pilot YüzbaE John Steere, F-18 E'nin koltu una yap Em E, sürekli olarak yüz kilometre uzaktaki AWACS radar uça ndan gelen bilgileri de erlendiriyor ve hedefine yöneliyordu, sabahtan beri üç Mig-21 ve bir de Su-30MK vurmuEtu. Kendi uça nda da birkaç tane uçaksavar mermisinin deli i vard ama fazla önemli de ildi. YüzbaE Steere'in ba l oldu u John F. Kennedy Uçak Gemisi'ne karE henüz bir Çin sald r s gerçekleEmemiEti ama o gemiden kalkan uçaklar bu kadar baEar l olmaya devam ederlerse Çin Hava KuvvetLeri'nin sadece uçak gemilerini avlamak için haz rlad hava sald r filosu harekete geçebilirdi. Rusya'dan al nan uzun menzilli bombard man uçaklar na yerleEtirdikleri beE yüz kilometre menzilli gemisavar füzelerini yollayarak, uçak gemilerini koruyan savunma kalkan n meEgul edebilir ve aradan s yr lacak bir füzenin patlataca birkaç yüz kiloluk bomba harp baEl ile uçak gemisini iEe yaramaz hale getirebilirlerdi.


Dörtlü kol uçuEu ile Güney Çin Denizi üzerindeydiler. Çin Hava Gücü her ne kadar büyük at l m yapm E olsa da, yeterince 285 BURAK TURNA beklemeden bu operasyona giriEmiE gibi görünüyordu. Uçaklar Eimdilik fazla bir Eey yapam yordu, menzilleri yeterli de il gibiydi ve havada yak t ikmali konusunda sorun yaE yorlard . Amerikan ordusu Arabistan yar madas ndaki petrol bölgesini blokaj alt na alm Et ve bu nedenle de Çin'e petrol ak E aksam Et . Aradaki fark, Rusya'dan karE lanmaya çal E l yordu ama Rus ordusu da büyük bir harekât yürüttü ü için Çinli do al müttefiklerine yeterince yard m edemiyorlard . Ortak telsiz sistemi üzerinde AWACS operatörlerinin sesi duyuldu. "Alfa'dan Bravo'ya. ...11 derecede Çin savaE uçaklar belirlendi. Dikkat edin, bunlar SU30'lar." "Bravo'dan Alfa'ya,., AnlaE ld . Angajman baEl yor, sabah bir tane bunlardan düEürmüEtüm." "AnlaE ld . Dikkat edin, Su-30'lar tehlikeli uçaklar." John Steere'in F-18'i düEmana tam 12 yönünde sald rmak için manevra yakarken koldaki di er uçaklar da onlar takip etti. Dört uçak aras nda hemen I. hedef paylaE m yap ld , art k uçaklar kendi aralar nda hangi uçaklara kilitlenecekleri konusunda otomatik olarak anlaEabiliyorlard . "Çin SU-30'lar ayr l yor... Tekrar ediyorum, uçaklar ayr l yor..." "AnlaE ld ,, kahretsin, bu baEka bir taktik. AEa l k köpekler sabahki taktiklerin iEe yaramad n görünce taktik de iEtirmiE olmal lar. "Ben ve Raven 21 dereceye yöneliyoruz." "AnlaE ld , gerisi de bize kald demek ki." "Size kalanlar sadece üç uçak, bize dört tane kald ." "Bence bunlarla çat Emayal m, çok kalabal klar efendim." "Hey, Donovan, bunu bir daha duymak istemiyorum. Alt ndaki uça n hakk n ver o lum. Onlar indirmen laz m." ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I "Efendim bunlar Mig de il, hat rlat r m." "Hey size söylemiEtim, sabah bir tanesini indirdim. O kadar da iyi de iller." Uçaklar kendi hedeflerine do ru yöneldiler. F-18'lerin radar nda beliren k rm z E k iyi haber de ildi. "Efendim, uzun menzilli radarlar var, bana kilitlendiler. Tekrar ediyorum, ufuk ötesinden bana kilitlendiler." "Donovan, hemen o Allah' n belas pozisyonunu de iEtir. O adamlar n menzilinden ç kmaya çal E." Çin Su-30'lar , Amerika'n n yo un bir Eekilde kulland ufuk ötesi radar teknolojisini Rusya'dan alm E ve bunu kullanmak için de iEik hava savaE taktikleri geliEtirmiEti. John Steere, kol uçuEundaki pilotun zor durumda oldu unu biliyordu. Çin savaE uça , ona kilitlenmiEti ve her an AA-12 füzesini yollayabilirdi. O zaman F-18'in buradan kurtuluEu olmazd . Steere, kendi hedeflerine yo unlaEm Et . SU-30'lardan bir tanesine kilitlenmiEti ve Çin uça Eiddetli bir manevra ile ondan kurtulmaya çal E yordu. Steere, AIM-l20'yi hedefe yollarken hiç tereddüt etmedi. Ayn anda telsizden duydu u ses, kan n dondurdu: "AteE etti, füze arkamda!" Sesin iki kat ndan fazla bir h zda uçan AA-12 füzesi k sa sürede Donovan' yakalad ve uça parçalad . Donovan kokpitinin f rlatma ünitesini çal Et rmaya zaman bulamam Et . Ayn anda bir Amerikal ve bir Çin savaE uça , Çin Denizi'nin sular na gömülürken, çat Ema gittikçe Eiddetleniyordu.


John Steere, radar ekran nda daha çok Çin uça görüyordu, Güney Kore'deki Kunsan ve Osan'daki hava üslerinden havalanan 8. ve 51. savaE filolar da uçak gemilerindeki hava gücüne kat lmaya baElam Et . Güney Kore, ülkede gerçekleEen bütün gösterilere karE n Amerikan Hava Kuvvetleri'nin üslerini kullanmas n engelleyememiEti. SavaE h zla yay l yordu ve Kuzey Kore'nin teyakkuza geçti i, s n r287 BURAK TURNA daki y ma a haz r ol emri verdi i haberleri gerilimi art r yordu. Kuzey Kore BaEkan , Çin'in a z n n içine bak yordu sanki. E er Çin, savaE kazan rsa ve Amerika'y bölgeden püskürtürse o zaman Güney Kore'ye yo un bir kara sald r s baElatmak üzereydi Kuzey. Bunu art k herhangi bir gizlili e gerek kalmadan yap yordu ve Güney Kore'de yanl E safta olup olmad sorusu, her düEen Amerikan uça ile daha da fazla soruluyordu. Eksi 271 derecede hassas elektronik devrelerin çal Eabilmesi için o devrelerin içinde bulundu u kutular n özel olarak yal t lm E olmas gerekiyordu. Özel olarak geliEtirilen karbon kar E ml yal t mla kapl baE bölgesi, dev sonda aletinin üzerinde parl yor ve güneE E n yans t yordu. Uzay n sessizli i ç ld rt c yd . Ancak geniE bir duyu alg s na sahip aletlerle uzaydaki sesler toplanabilirdi. Golgota'n n üzerindeki al c lardan gelen sesler, gizli kontrol merkezinde herkes taraf ndan hayranl kla dinleniyordu. GüneEin sesleri vakur ve kendinden emin bir insan n kalp at Elar n and r yordu. Acelesi olmayan ve nereye gitti ini bilen bir insan n. Dev uzay sondas , 2011ZSRX göktaE na büyük bir h zda çarpm E ve göktaE üzerinde neredeyse orta boy bahçe büyüklü ünde ve yirmi metre derinli inde bir kraterin içine gömülmüEtü. Ancak gereken enerjiyi sa lamas için o kraterden ç k p, göktaE üzerinde nispeten düz bir alanda güneE panellerini açmas gerekiyordu. Bu noktada Golgota'n n sistemine gizlice monte edilen yapay zeka ünitesi harekete geçti ve gereken hesaplamalar yapt . Bir süre sonra arac n böcek bacaklar n and ran robot bacaklar ortaya ç kt ve hareket etmeye baElad . Bu evrede merkezden hiçbir komut almadan hareket ediyordu. Bu gerekliydi, çünkü e er dünyadaki kontrol merkezinde bir sorun olursa, sistem, bilgisayarlar na yüklenen emirler ve kendi yapay zekas sayesinde görevini yerine getirebilirdi ama birkaç kiEi d E nda bunu bilen yoktu. ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Golgota a r a r göktaE yüzeyindeki ç k nt lara tutunarak yüzeye do ru ç kmaya baElad . BaE taraf ndaki kameradan dünyaya görüntü yolluyordu. Kontrol merkezindeki asker ve sivil görevliler dikkatle görüntüleri izliyordu. Hepsi nefeslerini tutmuEtu. E er Golgota yüzeye gelir ve orada sa lam bir Eekilde yere tutunursa o zaman sonda hareketine baElayabilirdi. Son bir iki ad m n ard ndan, kontrol merkezine yans yan görüntülerde uzay n karanl k boElu u görülmeye baElam Et . Karanl kla beraber heyecan art yordu. GeniE merkezin büyük duvar üzerindeki ekrandan gelen görüntüler, bütün operatörler taraf ndan gözlemleniyor ve gerekli konuEmalar ortak sistem üzerinden yürütülüyordu. "Golgota, yüzeyde!" Ortak iletiEim sisteminden duyulan ses, salondaki herkesin heyecan n belirgin bir Eekilde seslendirmesine neden oldu ve birkaç da alk E duyuldu.


Araç h zla birkaç ad m daha att ve durdu. @imdi dünyaya "Haz r!" mesaj n yolluyordu. En öndeki büyük bilgisayar ekran üzerinde yeEil bir E k yan p sönmeye baElad . Operatör yeEil E n üzerine t klad ve aç lan kutudan gerekli emir komutlar n n bulundu u ekrana geçti. Golgota son derece baEar l bir Eekilde verilen her komutu hiç duraksamadan yerine getiriyordu. Hayli düz say labilecek bir alandayd lar. GöktaE saatte 575 kilometre h zla dünya yörüngesinin hayli d E nda bir yörünge çizmek üzere güneE sistemi içinde ilerliyordu. Golgota'n n bulundu u yerden dünya, zay f bir E k kayna olarak görülüyordu. Siyahi idare operatörü, güneE panellerinin aç lmas komutunu yollad . Bir süre sonra ekrandaki görüntülerde bir titreme meydana geldi. Üst üste sar lm E olan geliEtirilmiE hücreli güneE panelleri aç l yordu. @imdi ekranda geniE ve parlak bir yüzeyin görüntüsü vard . Gü289 BURAK TURNA neE E , panellerin üzerine düEüyordu ve kimyasal tepkimeler baElam Et . Bir süre sonra bu tepkime enerji olarak Golgota'n n Bor pillerinde depolanmaya baElayacakt . Dakikalar sonra enerji durumunu takip eden bilgisayar ekran ndan gereken seviyeye ulaE lmakta oldu una dair sinyal al nd . "Operasyon baElas n!" emri ile ana kontrolörün önündeki istasyondan sonda aletinin d Ear ç kar lmas ve toprak ile temas için gereken emirler gönderildi. Arac n alt bölmesindeki büyük kapak aç ld önce. Sonra dev bir kafa ç kt ve yavaEça aEa ya do ru indi. Bu sonda aletinin kafas çok garip bir görünümdeydi. Hiç de delici bir Eekli yoktu. Bu araç sondaj yapamazd , daha çok bir çekici and r yordu bu duruEuyla. Kontrol merkezindeki kimse buna EaE rmam Et . NASA'da f rlatmay yapan mühendislerden farkl olarak bu gizli merkezde herkes Golgota'n n ne amaçla o göktaE na indirildi ini biliyordu. "Yönlendiriciye gereken enerjiyi verin." Bu isim ilk kez kullan l yordu. Art k operasyon baElad na göre tüm Eifreli konuEmalar son bulmuEtu. Golgota art k aç k aç k kullan l yordu. GöktaE n n yüzeyine inmiE bir kaptand o, bir çeEit yönlendirici. GöktaE n n idaresini sa layacak olan bir sisteme sahipti. Bunun teoride olabilirli i vard ancak pratik olarak ne test yap lm Et ne de baEka bir deneme. Dev çekiç baE yavaE yavaE geri çekilmeye baElad . Art k güneE panellerinin sa lad enerji ile hareket edecekti ve bu enerji ile sürekli olarak çal Emas sa lanacakt . Uzun vekal n, içi dolu bir borunun ucundaki çekiç baE Golgota'n n içine do ru çekildi, borunun ucu üst taraftan ç k yordu. "Yönlendirmeye baElay n." Çekiç baE n tutan içi dolu boru, son h zla göktaE n n yüzeyine çarpt . @iddetli bir sars nt n n sesi ve titreEimi yans d merkeze. Daha sonra bu hareketi dakik ve düzenli bir Eekilde yapmaya baElad Golgota. 290 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Hedef belliydi, göktaE uzayda serbest olarak gidiyordu ve evrensel çekimin gücüyle hareket ediyordu. Yap lacak olan Eey, bu çekim gücünden daha fazla bir güçle göktaE na vurmak ve onun yönünü de iEtirmekti. Bu iElem o kadar ince bir Eekilde yap lamayabilirdi ama sonuçta oluEturaca etki onlarca nükleer silah gücünde olaca için hedefi bir miktar kaç rmas sorun olmazd , dünya üzerindeki bir noktaya bu vuruEu yapmak teoride zor görünmüyordu. Ses sitemleri merkeze gelen aE r ses nedeniyle kapat ld . Ancak operatörlerin yavaE yavaE terk etmeye baElad kontrol salonundaki ekranda göktaE na a r darbeler indiren Golgota'n n resmi duruyordu. Bu darbeler bir süre sonra temelde alt boE


olan bir taE yörüngesini de iEtirmeye zorlayacakt ve ince hesaplamalarla bu yörünge de iEikli ine hassasiyet kazand r lmaya çal E lacakt . Yeni bir oyuncu, dünyay kas p kavuran savaEa istekli bir Eekilde geliyordu. Çin ordusu büyük bir güçle bölgeyi ateEe bo arken, uzayda sal nan s radan bir taE parças n n hedefi haline getirilmeye çal E l yordu. E er bu bir kez baEar l rsa hiçbir savunma önlemi onu durduramazd . Çin bir Eeyler yapmak zorundayd , yoksa dev ordusu s radan bir taE n alt nda ezilme tehlikesi ile karE karE yayd , herkes ordular n ve savaElar n daha karmaE k teknolojilerin kullan ld bir arena haline dönüEmesini beklerken, Ölüm KardeEli i örgütü düEmana taE atmay düEünüyordu. O uz ve Tu rul, köprünün hemen ayaklar n n dibinde saklan yorlard . Çok dikkatli olmal yd lar, etraf silahl sivil görünümlü Çelik Mi fer askerleriyle kayn yordu. Bekledikleri gibi heyecanl yd lar ve sürekli oraya buraya koEturuyor, güvenli in had safhada olmas için çaba sarf ediyorlard . O uz onlar n nas l davranaca konusunda çok iyi tahminlerde bulunmuEtu. Her Eeye ra men karE lar ndaki adamlar ne kadar 291 BURAK TURNA Eiddet dolu ve silahl da olsalar sonuçta amatördüler. Bu nedenle yapmalar gerekenden daha fazla Eey yapmaya çal E yorlard . Ve önemli detaylar kaç r yorlardi. Sürekli yapmalar gereken köprü alt taramas n unutmalar da bunun bir göstergesiydi. "O uz, taksi birazdan dura a geri dönmüE olur ve san r m tam bir dakika sonra bomba patlar. Bu nedenle suya Eimdi girmemiz ve Dünya Kültür Merkezi'nin önüne kadar dipten yüzmemiz gerekiyor." "Evet Tu rul, hakl s n. Bütün silahlar su geçirmez çantaya koy. Nefesini tutmak zorundas n biraz." "Bunu yapabilirim san r m." "Hadi bakal m, Allah yard mc m z olsun..." :ki deneyimli asker, suya atlad ve çamur rengi suda kendilerini ak nt ya b rakt lar. Suyun alt nda olmalar na ra men patlamay duymuElard . O uz, suyun alt ndayken, patlay c y biraz fazla kaç rm E olmal y m, diye düEündü. Aç kças sadece ses bombas koymas gerekirken sonradan vazgeçip ses bombalar n n yanma bir de C-4 kal b koymuEtu. Ortal k çok fena kar Em E olmal yd . Sudan ç kt klar anda neyle karE laEacaklar n çok iyi biliyorlard . Onlarca insan, patlaman n oldu u yere do ru ak n edecek, bunlarm bir k sm da patlaman n ters yönünde koEuyor olacakt ve bu nedenle tam bir karmaEa yaEanacakt . Üstelik bu nedenle silahl Çelik Mi ferler, komuta kademesini korumak için binaya doluEacak ve dolay s yla orada da bir kar E kl k yaEanacakt . O uz, bu kar E kl ktan faydalan p bir Çelik Mi ferin k yafetini alacak ve sonra aralar na kar E p hedeflerin yan na kadar yaklaEacakt . Tu rul ise çok iyi bir zamanlama ile adamlara do rudan ateE açacak ve O uz'un komuta kademesini korumas alt na almas n sa layacakt . Ondan sonras O uz'un iEiydi ama Tu rul kendisini büyük riske at yordu. Vurulma olas l yüksekti. Attila ve Karabey'in kendi elleri ile kaybedilmesini büyük aptall k olarak görüyordu ikisi de. Sudan ç kt klar nda görüntü, neredeyse tam da hayal ettikleri gibiydi. Adeta bir kaos yaEan yordu ve bu kadar büyük bir kalabaÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I l n birbirine girmesi, beklediklerinden de büyük bir kar E kl n ç kmas na neden olmuEtu. Bomba nedeniyle zarar görenler d E nda, yere düEüp ezilen ve yaralanan insanlar da vard . H zla ayr ld lar. Tu rul farkl bir yönde hareket ederken silahlar n kuEanm Et bile. M-16's n ve Earjörleri beline takt . Çelik Mi fer montunu giydi. O uz da ayn Eeyi yapt . Binan n


içerisine girdiklerinde, baEka M-16'l adamlar görünce rahatlad lar. En az ndan silahlar nedeniyle dikkat çekmeyeceklerdi. Oradayd lar iEte, sanki her Eey bir filmin kareleri gibi ak yordu önlerinde. Germen Birlik Hareketi'nin liderleri, ortada yer alan salonun uzak bir köEesinde, bir masan n arkas nda toplanm Elard . O uz yavaEça hareket ederek yanlar na yaklaEt , az önce bir Çelik Mi fer'i o kadar h zl biçimde öldürmüEtü ki adam büyük ihtimalle hiçbir Eey hissetmemiEti, bu da onu biraz rahatlat yordu. Herkes endiEeli ve panik halindeydi. Liderler ise ne yapacaklar n tart E yorlard . O uz C-4 koymakla iyi yapt n düEündü, aksi halde hiçbir etki olmadan her Eey devam eder ve Eu anki gibi rahat hareket edemezlerdi. Sonra sanki etraf gözetliyormuE gibi yap p panik aras nda salonun içinde ilerledi. Terlemeye baElam Et . Arada s rada hedeflerini gözlemliyordu. Hayli kalabal k bir lider grubu toplanm Et .; Aralar nda Frans zlan ve di er Avrupal aE r sa c lar da görebiliyordu. Bekledi inden de büyük bir kalabal k vard ortada. Tu rul'a bakt . Ona bir Eey olmas ndan korkuyordu ama her Eeyden önemlisi, uzun süredir haz rland klar iEi bitirmeleriydi. Ve daha yap lacak Eeyler vard . Bu insanlar tarih yapmak için orada bulunuyorlard ve O uz'un görevi de tarihin de iEimine yön vermekti, en az ndan kötü niyetlerle tarihi de iEtirmek isteyenleri durdurmak. Bunu yapaca n hissetmeye baElam Et . Akl na ormanlar geldi, muson ya murlar , f rt nalar ve bedenine yavaE yavaE giren sülükler. Onlar n açt yaralar ve s tma, ölümcül s tma. Ve s tmadan ölmek üzereyken, o garip insanlar n gelip kendisini s k a açlar n aras n293 BURAK TURNA da gizlenmiE, kal n dallardan yap lm E bir kap n n arkas na sürüklemeleri; ad n bilmedi i bir a aç tozunu katarak kaynatt klar kötü kokan, ac bir suyu içmesi; ölümle yaEam aras nda geçen geceler ve hayata dönüE... Mien'in de burada olmas n isterdi, onun ormanda ne kadar h zl hareket etti ini ve gerçek mermilerle yap lan çal Emalarda kendisine ateE edilmesini istedi ini hat rlad . Mien'i çok yak ndan vurmak bile imkâns zd . O uz akl na dolan düEünceleri atmak için s kt kendisini, bir mum alevini düEündü. O alevin E ndaki durulu un içinde düEünceleri buhar olup gitti birden, tekrar dikkatini iEine verebildi ini fark edince rahatlad . Bir an Tu rul'la göz göze geldiler. Uzaktayd Tu rul, salonun en ucunda ve kalabal düzenlemekle meEguldü. Tu rul kendisine uygun bir pozisyon bulmaya çal E yordu. Çabuk olmal yd , karmaEa yat Emadan iEi bitirmeliydiler. Geldikleri köprünün ayaklar na da bomba yerleEtirmiElerdi. Bu bombalar n patlamas na çok az süre kalm Et . Onlar patlad nda yeni bir kar E kl k ç kacak ve onlar da bu kar E kl ktan faydalan p kaçmaya çal Eacaklard . O uz birden Ludwig Diels'i gördü, beyaz sakal ile herkesin d E nda bir yerlerde duruyordu. Diels'in içinde bulundu u ruhsal durumun garip oldu unu anlad O uz. Onunla hemen iletiEim kurabilece ini hissetti. Adam n gözleri yere do ru bak yordu, orada duruEu sanki kendi iradesi d E nda baEka etkilere ba l gibiydi. Diels'in ölmemesi gerekiyordu, onu ikna etmeliydi. Claus için bunu yapmaya ikna etmeliydi Diels'i. Birden Kemal Bey ve adamlar n n Rüya ile Claus'u bulup bulmad klar n merak etti. Bulsalar bile... Claus'un iEin içine kar Emas , görev için iyi olmuEtu ama kendisi için hiç de iyi olmam Et . Rüya'n n kendisine tekrar bir Eeyler hissetme olas l n ortadan kald r yordu bu durum neredeyse. Masan n hemen arkas ndayd Eimdi, birkaç Çelik Mi fer'le baE-


ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I lar gelerek onlar daha uza a itmiEti. Art k lider kadrosu ile aralar nda hiçbir engel yoktu. Kafas ndan binlerce senaryo geçiyordu, AteE baElad nda onlara ne yapaca n hesapl yordu durmadan, ama büyük ihtimalle aniden geliEecekti her Eey. Tu rul ile göz göze geldiler. Birkaç Çelik Mi fer, Tu rul'a bir Eeyler söylüyordu. O uz durumun tehlikeli oldu unu anlad . Aç a ç kmak üzere olduklar na Eüphe yoktu. Tu rul'la konuEan Almanlar n sesi yükselmeye baElad . Tu rul'un verdi i karar O uz uzaktan bile okumuEtu gözlerinden. Kendisini haz rlad . Tu rul birden silah n n kabzas n sert ve h zl bir Eekilde havaya kald rd . Çelik Mi ferlerden birisinin oldu u yerde ayaklar yerden kesildi. Bu s rada bütün salonun dikkati Tu rul'a dönmüEtü. O an gelmiEti. Tu rul kendisi ile konuEan di er silahl adam da, sert bir darbe ile saf d E b rakt ve lider kadrosunun üzerine do ru ateE açt . Hemen arkas ndan salonun ç k E ndaki holde kayboldu. Ama hâlâ silah sesleri geliyordu, ortal daha da kar Et rmas gerekti ini biliyordu Tu rul. Lider kadrosu EaEk nl k içindeydi, hepsi yere yatm Et , O uz hemen gidip onlar n üzerine kapand . O uz'un elinde silah oldu u için kendilerini iyi hissettiler. "Hemen arka odaya geçelim, çabuk." Germen Birlik liderleri ve di er Avrupal lar, emre itaat ettiler hemen. O uz buna EaE rm Et , demek ki can söz konusu olunca ego s v E yordu ortal ktan. GeniE bir kap y aç p içeriye girdiler. Büyük bir salondu buras pek kullan lmayan, sadece toplant lardan sonra ya da önce kat l mc lar n buluEtu u bir mekân olarak tasarlanm Et . Odan n içinde bir süre hiçbir Eey olmad . D Ear dan gelen mermi sesleri duyulabiliyordu. Tu rul çok çetin bir çat Eman n içindeydi. O uz onun Çelik Mi ferleri bir hayli oyalayaca n biliyordu. 295 BURAK TURNA Hareketin baE ndaki insanlar, bir süre sonra sakinleEti. Kendi aralar nda konuEmaya baElad lar ama sonra garip bir Eeyler oldu unu sezdiler. Sanki anlaEm E gibi O uz'a dönüp bakt lar ve hiçbir Eey olmam E gibi kap ya yöneldiler. O zaman hepsini donduran gerçekle karE laEt lar. O uz silah n onlara do rultmuE, gülüyordu. "Bu ne anlama geliyor asker, derhal silah n indir!" diye ç k Et Rudolf Gürtner, Germen Birlik Hareketi'nin Gençlik Kolu BaEkan . Çelik Mi ferlerden o sorumluydu. O uz gülmeye devam etti. O an ciddi bir komplonun içinde olduklar n ve az önceki patlamalar ve silah at Elar ile bu adam n bir ilgisinin oldu unu anlad lar. Buna inand klar anda, art k hayatta kalma içgüdüsü harekete geçmiEti. Hollandal aE r sa c bir lider, koEarak pencereye gitti, cam k r p d Ear atlamakt amac . O uz hiçbir panikleme ya da aE n refleks göstermeden silah do rultup adam vurdu. Di erleri olduklar yerde durdular. Kesinlikle Eaka yapmad belliydi O uz'un. Kap y kilitledi ve önüne birkaç eEya çekti. Tu rul'un kaçt ndan emindi ama bu sefer kendisi k s lm Et içeride. Hemen iEi bitirip kaçmal yd . "Bu ne demek oluyor Bay m?" diye sordu Hermann Frick, Germen Birlik Hareketi BaEkan Yard mc s . Koyu kahve saçlar ve sert bak Elar ile içinde yeEermeye baElayan korkuyu belli etmemeye çal E yordu ama O uz'un derin bak Elar ndan saklamas na imkân yoktu hislerini. Ç lg n gibi korktu u belliydi. Ölmek üzere oldu unu düEündü ünden emindi O uz. "@imdi hepiniz beni dinleyin." "Ben O uz Çelikyürek, sizleri tarihin gidiEat na kötü bir darbe vurmaktan al koymak için buraday m." "Siz hiçbir Eey beceremeyecek olan bir geri zekal s n z." Sert ses, O uz'u kendisine getirdi. :Ein Eakas yoktu. Franz Duesterberg, Germen Birlik Hareketi'nin lideri, son derece aç k bir Eekilde üzerine yürüyordu. Gayet sakindi. O uz k sa bir süre, felç oldu u-


296 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I nu hissetti sanki. Duesterberg'i gerçekten takdir etti, cesareti inan lmazd ama kendisine ulaEmas na birkaç ad m kala silah patlad ve Franz Duesterberg geriye do ru k vr larak yere düEtü. "@imdi adalet zaman !" O uz'un ses tonu onlara çok fazla Eey söylemiEti. @arjörü Frans z, Avusturyal , Alman ve Hollandal aE r sa liderlerin üzerine boEaltt . Odan n içi bir anda mahEer yerine döndü. Mermilerin isabet etti i kemiklerin sesi içini ac t yordu O uz'un ama bunu yapmas gerekiyordu ve en sonunda durdu. Odan n en köEesinde duran Ludwig Diels'e bakt . Adam yere kapanm E ve kendisini korumaya alm Et . Sesler kesilince kafas n kald r p bakt . O uz ile yüz yüze geldi. :nanm yordu ama O uz'un gözlerinde kendisini öldürece ine dair bir iEaret yoktu. "Neden?" diye sordu Ludwig. "Bay Ludwig, çünkü siz ak ll bir insans n z. Ve o lunuz Claus bu adamlar taraf ndan kaç r ld . @u anda bütün Münih'te onlar ar yoruz." "O lum mu? O lumu nerden tan yorsun? Sen pis bir teröristsin..." "Hay r Bay Ludwig, sizi de öldürebilirdim. Ama ben bu hareketin dünyay kötülü e sürükleyece ini düEünüyorum. Bu nedenle sizi öldürmeyece in, hareketin baE na geçip onlar durdurmal s n z." Ludwig Diels ne diyece ini bilemiyordu, olay n Eoku ile pek de sa l kl düEünebildi i söylenemezdi. Aya a kalkt . Etrafa bak nca kendine gelir gibi oldu. Gerçekle yüz yüze gelmiE ve düEünmeye baElam Et . Garip bir rahatlama vard yüzünde, belki de söylenenler do ruydu, Ludwig Diels burada kendi iste iyle yer alm yordu. Germen Birlik Hareketi daha baElamadan yok edilmiEti. Ama d Ear da ve bütün ülkede bu hareketin psikolojisine kap lm E milyonlarca insan vard . Onlar rkç l k hastal ndan kurtarmak gerekiyordu ve bunu yapabilecek tek kiEi Ludwig Diels'di. 297 BURAK TURNA "Bay Ludwig, birazdan büyük bir patlama olacak. Hemen gitmeliyiz." Kap d E ndan sesler geliyordu. Durumu anlayan Çelik Mi ferler neye u rad klar n EaE rm Elar, kap y zorluyorlard . Bir anda Eiddetli bir patlama ile sars ld lar. Ve ayn anda makineli tüfek sesi baElad . Tu rul ellerinden kurtulmuE ve sakland yerden ç k p ortal savaE alan na çevirmiEti yine. "Siz gidin, Claus'u buldu unuz zaman bana haber verin... Bu saçmal a bir son verece im..." Ludwig Diels, ani bir Eokla de iEim yaEam Et . Böylesine s ra d E bir olay ve o lunun konu olmas onu farkl düEünmeye zorlam Et . O uz durdu, adam n sesinde garip bir de iEim seziyordu. "Bay Ludwig, arkadaElar n z öldürdü üm için üzgünüm, ama Avrupa'n n gelece i bizim için de önemli. Bunu yapmak zorundayd m." "ArkadaElar m m ?" dedi Ludwig, O uz'un gözlerinin içine bakt , O uz'un gerçekten üzüldü ünü görebiliyordu, hatta gözlerinin doldu u bile söylenebilirdi. EtkilenmiEti yaEl adam bu durumdan; içinden bir ses, bu Türk'ün do ru söyledi ini ve onun gerçekten ölen insanlar için ac çekti ine inand . O uz, Ludwig'in yan na gitti. O da bu yaEl adam n ac çekti ini hissedebiliyordu. BaEkalar n n ac lar n hemen alg lard , bu nedenle sürekli olarak hüzünlü bir hal içindeydi zaten. Bir de üzerine kendi yaEad klar eklenince bu bazen çekilmez oluyordu. "Hadi git delikanl , bu ç lg nl durduraca m ve hareketi sona erdirece im." O uz ona bir silah verdi ve kendi silah n indirdi.


Çok garip duygular n yaEand bir and . Diels, bir anda eline geçirdi i bu f rsat nedeniyle EaE rd . Bu adam ç ld rm E olmal , diye düEündü. Ama yapt hareket inan lmazd , orada sorunu kökünden çözecekti O uz, ya adam onu vuracakt ya da gerçekten anlaEt klar na emin olacakt . Bu riski alan birisinin yalan söylemedi ine emin oldu Ludwig. 298 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Diels de silah indirdi. O uz derin bir nefes ald . "Hadi git Eimdi ve o luma çok iyi bak, tamam m ? Onu buldu unuzda bana haber verin." "Buna hiç Eüpheniz olmas n..." O uz camdan f rlad . Tu rul çoktan suya atlam E ve ak nt yla beraber yüzmeye baElam Et bile. KararlaEt rd klar gibi gitmiEti her Eey. Çamurlu suyun dibine indi inde h zla yüzmeye baElad ama her Eeyin geride kald n düEünüyordu. Suyun d E na ç kt nda, kolundan yaralanm E olan Tu rul'un az ötede bir a açl n alt nda yatt n gördü. Alan o kadar kar E kt ki kimse onlar fark edemezdi. Herkes can n kurtarmaya bak yordu. 5. Panzer Tümeni ise yavaE yavaE Eehre yaklaE yordu, öncü birlikler Eehre giriyor ve baz sokaklarda kordonlarla kontrol noktalar koyuyordu. Bu tümenin ne yapaca hâlâ belli de ildi, ordunun tek parça halinde kal p kalmad n zaman gösterecekti. 6 Ay sonra... Uzun süren bar E sessizli i bozulal aylar geçmiEti. Dünya insan bu yeni çehreye al Emaya baEl yordu. Ölümler ve karanl k s radan hale gelmiEti. Çat Emalar n, geleneksel ordular n savaE biçiminde olmas bile mutluluk kayna yd . Birkaç kez nükleer çat Eman n eEi inden dönülmüEtü bu süreçte, ama neyse ki hiçbir seferinde insan n eli gitmemiEti dü meye basmaya. Tayvan bir ay süren savaEtan sonra Çin taraf ndan tamamen ele geçirilmiEti. Çin ordusu, ele geçirdi i alan n yüzölçümünün karesine yak n oranda kay p vermiEti neredeyse. Ama Tayvan' ve çevresindeki k y lar tamamen ele geçirip Amerikan Deniz Kuvvetleri'ni Güney Çin Denizi ve Hint Denizi'nin d E na atm Elard . Çin deniz gücü, Amerikan donanmas ile girdi i deniz savaElar nda gücünün yar s n kaybederken Amerikan deniz gücü de tarihteki en kay pl savaE n vermiEti. :lk kez bir uçak gemisi, aç k bir Eekilde düEman 299 BURAK TURNA taraf ndan bat r lm E ve bir di eri de kullan lamayacak biçimde tahribata u ram Et . Çin Denizi ve çevresindeki savaE, durgun bir aEamadayd , sürekli olarak Amerikan ve Çin donanmalar aras nda küçük çat Emalar meydana geliyordu ama bunlar fazla hüyümüyordu. Japon donanmas bu savaEta neredeyse hiçbir varl k gösteremeden sadece denizden kurtarma operasyonlar na yard m etmiEti. Çin'in Japonya'ya yaklaE m netti. E er bu savaEa kar E rsa, Japonya bir kez daha nükleer silah dehEetini yaEayacakt . Kuzey Kore ordusu, Amerikan güçlerinin bölgeden uzaklaEmaya baElamas ile h zl bir sald r ya kalkm Et . Güney ordusu birkaç ay direnmiE, ama ülkedeki Amerikan birlikleri çekilince k sa sürede teslim olmuEtu. Kore, art k tek bir yar madayd . Kuzey Koreliler bu yeni kayna a ç lg nca sald rm Elar ve her Eeyi talan etmiElerdi. Fakirlikte eEitlik sa lama ilkesi uyar nca, bütün Güney Korelilerin Kuzeyliler seviyesine gelmesi gerekiyordu h zla. Rus ordular , y ld r m bir harekâtla Polonya'ya girmiE ve ülkeyi kontrol alt na alm Et . Alman s n r na dayan p orada durdular. Rusya, Balkan ülkelerinde de kesin hakimiyet sa lam Et . Uzun süredir Avrupa'da bozulan dengeler, tarihi kimyas na dönüyordu. Ludwig Diels, Germen Birlik Hareketi'nin baE na geçti. Ancak bu, h zla ülkeye yay lm E olan Nazi hareketini yavaElatmam Et . Preuss hükümetinin düEmesi, kaosu daha da art rm Et .


Avrupa Birli i bütün otoritesini yitirdi ve ortadan kalkma aEamas na geldi. Ancak savaE n statikli i nedeniyle hiçbir Eey yap lam yordu. Ludwig Diels, kendisinin hayat n ba Elayan Türk'ü bir daha görmemiE ve ondan haber alamam Et . Tabii o lu Claus'dan da... Ülkedeki Türklerin güvenli ini sa layamad için suçluluk duyuyordu, O uz'a verdi i sözü tutamam Et . Avrupa Birli i, ikiye bölünmüE gibiydi; Ortodoks oluEum kendisini Katolik oluEumdan tamamen ay rm E ve yeni bir birlik için eksen oluEturmaya çal E yordu. Ve yeni politika, Ortodoks oluEuma, Türkiye'yi gösteriyordu. Bat 'n n do usu, yaEayabilmek ve birlik olabilmek için Türkiye'ye ihtiyaç duyuyordu. Bu nedenle Türki300 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I ye'nin gelecekteki Yeni Avrupa Birli i'ne kat lmas için teklif götürülmüEtü. SavaE sürerken, gelece in tohumlar at l yordu. Protestan Bat kanad Avrupa'y taE yacak bir düEünsel altyap oluEturmay baEaramam Et . H ristiyanl n gerçek köklerine sahip Ortodoks dünya bunu baEarabilirdi belki... Ortado u, yeni Eekline al Emaya çal E yordu ve Üçüncü Dünya SavaE 'n n en sessiz bölgelerinden birisiydi; çünkü savaE n temelindeki Kaos orada yarat lm Et , gaz al nm E bir balon gibiydi Ortado u. Sadece Ameiika, enerji bölgelerini bloke etmiEti ve Çin'e tam ambargo uygulamak için u raE yordu. Dünya kamuoyu EaEk nd , küresel ekonomik sistem çözülmüE ve aE r dengesizlikler ç km Et . :ç üretimin güçlü oldu u ülkeler daha az s k nt çekiyordu, ithalata ba ml ülkeler ise ne kadar çok paralar olursa olsun büyük zorluklarla ve yüzlerce kiEiden oluEan g da kuyruklar yla yaEamak zorundayd . Para, de erini yitirmiEti, dünya finans piyasalar nda alt n standard na geçilmesi konusu bile tart E l yordu. Dünya felç olmuE gibiydi, hiçbir ülke bir di erine güvenemiyordu. Bu nedenle beraber hareket etme imkân ortadan kalkm Et . Garip bir elektrik vard havada, bütün dünya atmosferine yay lan. Herkes büyük bir Eeyler olmas n bekliyordu. Büyük bir kötülü ün dünya yüzeyine yay ld n hissedebiliyordu s radan insanlar. SavaE n bu Eekilde ortada kalmas , büyük bir enerji birikiminin habercisiydi. F rt na öncesi sessizlik gibi. Kara bulutlar n yavaE yavaE toplanmas ve elektrik dolu dev kümelerin çarp E p patlamas öncesindeki gerginlik gibi... AteE f rt nas yaklaE yordu, dünyay kas p kavuracak bir ateE f rt nas . Ve belki de yeni bir dönem baElayacakt , belki de insanl k dönemi kapanacakt . Kimse k yametin yak nda olup olmad n bilmiyordu ama Papa Ratzinger'in sa l n n gittikçe kötüleEmesi, 112. ve son Papan n gelmek üzere oldu u inan Elar n güçlendiriyordu. BaEbakanl kta yap lan toplant sekiz saattir devam ediyordu. D EiEleri Bakan Kand ral , elde etti i son bilgileri paylaE yordu Hükümetle: 301 BIRAK TURNA "Say n BaEbakan m, dünyan n içinde bulundu u durum çok vahim, ancak e er bu badireler atlat l rsa, Türkiye için çok güzel bir gelecek görünüyor." BaEbakan düEünceliydi, genç olmas na ra men karE laEt zorluklar nedeniyle son derece bitkin görünüyordu: "Kand ral Hocam, savaE n dura an hale gelmesi pek hayra alamet de il sanki." "De il BaEbakan m. Çin'in o bölgedeki hakimiyeti Amerika taraf ndan kolay kabul edilemez. Japonya korkudan titriyor. Her an Japonya'y bile iEgal edebilirler." "Zannetmiyorum..." "Öyle demeyin BaEbakan m, Amerikan donanmas bölgeden uzaklaEt . Dünyan n Bat küresi köEesine sindi. Hint donanmas n n yapt klar çok EaE rt c . Hintlilerin bu kadar net biçimde Çin taraf nda yer alaca n düEünmezdik. San r m Amerika'n n Pakistan'a silah satmas ile


baElayan bir süreç söz konusu. Ama akan haberlerde Pakistan ile Hindistan' n sald rmazl k anlaEmas imzalad n gördüm." "Bu çok garip... @u Eeyden bahsediyordun, Hindistanl dan..." "Evet efendim. Benim hemEerim olan bir Hamdi Hoca var, Mardinli... O getirdi. Adam yaral halde bulmuE. Çok garip Eeylerden bahsediyormuE. Dünyaya do ru yaklaEan bir dev taEtan bahsediyormuE. AteE küresinden ya da ateEi getirecek olan bir taEtan. Bunu rüyalar nda görüyormuE ve rüyas n n anlam n bulmak için gelmiE Mardin'deki Deyr'ul Zafaran'a. Ve orada Bat l görünümlü, tak m elbiseli adamlar n sald r s na u ram E. Onlara yard m eden bir de sivil varm E... Söylediklerine göre bekliyorlarm E onu orada." "Çok ilginç gerçekten..." Savunma Bakam ibrahim Soylu girdi söze: "Efendim, Amerika'daki baz kaynaklardan Eu anki dünya savaE n n yeralt na indi i ve taraflar n birbirlerine üstünlük sa layacak s ra d E silahlar kullanma haz rl içinde oldu u duyumunu al yoruz." 302 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I "Bu çok kötü bir durum, nükleer silahlar bile aEabilecek kapasitede silahlardan bahsediliyor" diye ekledi Tar m Bakan . "Çin Konsoloslu umuza gelen bilgilerden baz lar , gerçekten, de hayret verici seviyede. Amerika'daki Çin ajanlar , baz Türklerle ba lant kurmuElar ve oradan bize akan bilgiler..." "Say n Kand ral , kim bu Türkler dedi in adamlar yahu?" "Say n BaEbakan m, bunu bilmesek daha iyi olur, kendilerine görev biçmiE olan serbest vatanseverler diyebiliriz. Çinli ajanlar ile ortak iE yapm Elar. Orada kurulan iliEkilerle gelen bilgilere göre; Amerika'n n uzayda çevirdi i baz iEler gerçekten de çok garip. D EiEleri Bakan Kand ral , d Ear ya, bulutlu gökyüzüne do ru bakt . "Orada dönenlerden pek hoEnut de ilim..." "Çin de çok sessiz, ancak kendisine çok güvenen bir havalar var. Bölgedeki tüm ülkeleri neredeyse sindirmiE durumdalar, Avustralya bile yo un bask alt nda, Çin ile özel anlaEma imzal yorlarm E..." Ekonomi Bakan 'yd konuEan. "Bu garip, çok garip..." "Ya Eu Yeni Avrupa Birli i projesine ne diyeceksiniz saym BaEbakan m?" E itim Bakan soruyordu. "Rus BaEbakan ile konuEtum. Bulgaristan, Romanya, Yunanistan, H rvatistan ve Bosna Hersek, Birlik konusunda anlaEm E gibi- ler. Türkiye'nin de yanlar nda olmas n istiyorlar." "Efendim, bence hemen evet demeyelim. Türkiye'nin gücünü art k bütün dünya kabul etti. Bu zamandan sonra tamamen kurallar m za göre oynamal Avrupa." "Evet Kand ral Hocam, Türkiye bu savaEtan etkilenmeyen az ülkeden biri. Ancak ekonomideki dalgalanmalar bir türlü kont- rol alt na al nmad Bakan m." BaEbakan, Ekonomi Bakan 'na bakt gülerek. "Say n BaEbakan m, döviz dengeleri çok bozuldu u ve petrol fiyatlar tavan yapt için dengelerin oturmas çok zor. Ancak savaE bitene kadar önemli olan, temel üretimin devam etmesi, ülke de yiyecek ve di er temel ihtiyaçlar n bulunabilmesi." BURAK TURNA Bakanlar Kurulu'nda esen hava çok enerjikti. BaEka ülkelerle anlaEarak onlar n politikalar nda yard mc ülke olma pozisyonu terk edileli çok oluyordu. Türkiye bir dünya gücü olman n eEi indeydi, savaE atlat l rsa yap lacak olan da buydu. "Almanya'daki durum nedir Kand ral Hocam?" "BaEbakan m, Almanya nispeten sakin görünüyor. Ancak rkç lar hâlâ çok önemli bir gücü ellerinde bar nd r yorlar. Berlin civar nda binlerce rkç var ve silahl lar. Alman ordusu hâlâ s n ra y nak yapm E durumda ve Ruslar n bir ileri harekât na karE l k vermek için bekliyor.


Fakat ordular n n bütünlü ü yok. Kaos, dengeleri alt üst etti. Yeni bir rkç hareket baElarsa neler olaca n bilmiyoruz." "Bu duruma karE haz rl kl m y z?" BaEbakan, Savunma Bakan 'na döndü. "Evet BaEbakan m. Genelkurmayla toplant yap ld . Dengeler çok hassas, Rus Genelkurmay ile sürekli temas halindeyiz. Rus ordusu da tam karar vermiE de il henüz, ancak Bat Avrupa'n n düzene girmesi gerekti ini düEünüyorlar ve Yeni Avrupa Birli i oluEursa, Bat Avrupa'ya bu oluEumun bir Eekilde kabul ettirilmesi gerekti i fikrindeler." "Bu tehlikeli bir düEünce... Ruslar n bütün Avrupa'y yutmas na izin veremeyiz." BaEbakan daha ciddileEmiEti. Önlerindeki en zorlu engel buydu, Avrupa'n n savaE öncesi durumunun ve Avrupa halklar n n kültürleri ile beraber korunmas önemliydi Türkiye için. "Peki ne yapaca z efendim? E er Ruslar harekete geçerse onlar durdurmak neredeyse imkâns z. Amerikal lar n bîle hiç sesini ç km yor olmas çok garip. Bu Arnold denen adam cesur gibi görünüyordu ama hiç de öyle ç kmad ..." "Ruslar n harekete geçmesi, rkç lar n gücü ele geçirmek için tekrar ortaya ç kmalar na neden olabilir. @u anda binlerce Nazi kal nt s , silahl bir Eekilde ortada. Bir tek bölgede toplanm E durumdalar, bu bölgeden tekrar Almanya'y etki alt na almalar san yorum ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I mümkün de il, ancak çat Emalar n baElamas Rusya için bahane oluEturabilir. Bu nedenle o Nazi birli inin mutlaka izole edilmesi gerekiyor..." Bakanlar Kurulu'ndakiler anlaml gözlerle BaEbakan'a bakt lar. Gerçekten de Ruslar durdurmaya çal Emak yerine onlar harekete geçirebilecek nedenleri ortadan kald rmak daha kolay gibi görünüyordu. Genelkurmay'da konu ile ilgili çok çeEitli senaryolar üzerinde duruluyor, bu senaryolar n baz lar çöpe at l rken baz lar n nsa daha da geliEtirilmesi için çal E l yordu. Ancak silahl Nazi birli inin bölümleri -ki bir tugaya yak n bir kuvvetti- birbirlerine yatan durdu u sürece provokasyona ve baEkalar taraf ndan yönlendirilmeye daha aç kt . Bu nedenle o birlik, tek hedef olarak ortaya ç km Et . Avrupa'da ç kacak yeni bir k v lc m, Avrupa nüfusunun yar s na yak n n n ölmesi ile sonuçlanabilecek bir savaE n patlak vermesine neden olabilirdi ve o zaman Türkiye de bu savaE n d E nda kalamazd . "Efendim, son gelen baz bilgi k r nt lar var. Amerika'dan bir Senatör bizim Büyükelçili i arayarak zor durumda oldu unu ve yard m istedi ini belirtmiE. D Ear da bu adamla görüEmüEler ve elçimize çok garip Eeyler anlatm E. San r m Amerikan Hükümeti'nin etkisi d E ndaki baz derin devlet faktörleri, Eu an yürürlükte olan baz uzay çal Emalar n kontrolleri alt na alm Elar. Senatör, bu çal Emalar n dünyan n iyili i için kullan lmad n söylemiE. Daha fazla konuEamam E, kaç r ld n ve sürekli arand n söylüyormuE. Bu projede çal Ean firmalardan birisinin sahibi Ray Corbis'in de ortadan kayboldu unu ve adamdan haber al namad n anlatm E." BaEbakan, akan bilgilerin s rad E l ndan ve karmaE kl ndan hayrete düEmüEtü. "Dünya SavaE " kavram da garip bir biçime bürünmüEtü. So uk savaE n da yo un biçimde yaEand ve kültürlerin birbirini tam olarak mat etmeye çal Et bir mücadeleye dönüEmüEtü. Kand ral Hocam, bu bilgilerin bizde durmas bence do ru BURAK TURNA de il. Her nerelere aktaracaksan aktar bu bilgileri, bu iE için u raEan bizim d E m zdaki kahramanlara gitsin... Bir Eeyler yapabilirler belki... Türk ordusuna tam teyakkuz emri verilmeli bence. @imdiye kadar görülmemiE ölçüde Eiddetli ve uzun menzilli bir sald r n n haz rl klar yap ls n..." Bakanlar, Hükümet Binas 'ndan ayr l rken dünyan n önemli bir baEkentinde al nm E önemli bir karara ortak olduklar için gurur duyuyorlard ; e er dünya do ru yola gidecekse bu,


Türkiye olmadan yap lamazd ve Türkiye üzerine düEenleri yapmakta hiç tereddüt etmeyecekti. Yeniden buradayd lar iEte, Amerika'da... Bir ara görevi asla baEaramayacaklar n ve bir daha asla iE üzerinde olamayacaklar n düEünmüElerdi ama buradayd lar; Karabey ve Attila'y kurtarmak için gelmiElerdi. ÖlmüE olsalar bile onlar n cenazelerini kendi elleriyle alacaklard . O uz ve Tu rul, 56' model Chevy'nin üstündeki tenteyi söküp atm Et . GüneEli bir hava vard o gün, serindi gerçi ama o kadar iyi hissediyorlard ki kendilerini bütün duyular yla tekrar dünyay hissetmek istiyorlard . Radyoda çalan müzi i sonuna kadar açm Elar, Nevada çölünü takip eden otoyolda son h zla yol al rken kimseye rastlamadan kilometrelerce gitmenin keyfini ç kar yorlard . "Bu bilginin bize nereden geldi ini söylediler O uz?" "Belki inanmayacaks n ama BaEbakanhk'tan.., Tabii do rudan bize gelmemiE ama D EiEleri diplomat n n ba lant da oldu u, bize talimat veren ekibin baE ndakiler bunu sanki resmi bir görev gibi alg lad klar n söylediler." "inanm yorum, bu gerçekten muhteEem. :nan lmaz bir motivasyon bu, bir ara kendimi sahipsiz ve kendi baE na ortal kar Et ran birisi gibi hissediyordum." "Bu kadar mutlu olma Tu rul, bizler hâlâ ölüyüz ve tekrar canlanma ihtimalimizi de s f ra yak n görüyorum." Tu rul yüzünü ekEitti. Bu sözler hoEuna gitmemiEti, hâlâ 306 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I bir iEin peEindeydiler ve O uz bu tehlikeli iElerden s yr lmay hiç düEünmüyordu sanki. "Rüya'dan bir haber var m O uz?" "Hay r... Ama Kemal Bey onlara çok yaklaEt klar n söylüyor. En az ndan canl olduklar ndan emin. Ama onlan kurtarman n imkâns z oldu unu düEünüyor. Büyük ihtimalle Berlin yak nlar nda Eehir d E nda toplanan beE bin kiEilik silahl Nazi birli inin içinde bir yerde, bir fraksiyon taraf ndan, Ludwig Diels'e karE kullan lmak üzere tutuluyor olabilirlermiE. Bu, onlar kurtarmak için beE bin silahl adam n aras na dalmay zorunlu k l yor." "Tamam iEte, bu tam sana göre de il mi?" O uz gülümsedi. Zaten yapaca buydu en sonunda. E er Kemal Bey Rüya'y o adamlar n elinde kurtaramazsa, kaç kiEi olduklar na bakmadan aralar na girip Rüya'y kaç racakt . Aksini düEünemiyordu bile, Nazilerin onu ele geçirmesi imkâns zd . Sadece cesedini bulabilirlerdi. "Önce Karabey ve Attila'y kurtar p, Eu uzay z mb rt s ile ilgili durumu aç a ç kartmal y z. Ondan sonra görevimiz sona erecek. Rüya için kimsenin Almanya'ya gitmesine gerek kalmayacak." Tu rul biraz bozulmuEtu. Bu kadar çok birliktelikten sonra O uz'u yaln z b rakmak zordu, ama onun gidiE biçimine bakt nda bunun tamamen kiEisel oldu unu ve neredeyse intihar gidiEi oldu unu görebiliyordu. O zaman iEler de iEebilirdi biraz. AkEama do ru geldikleri kasabay tan maya hiç niyetleri yoktu. Kendi yaln zl na bo ulmuE bir Amerikan kasabas yd buras . Sokaklar bomboEtu neredeyse. KöEe baE nda duran birkaç gencin bu kadar hayattan kopuk bir yerde hayat renklendirmek için gazete haberine konu olacak Eeyleri yapmay planlad n kimse kestiremezdi. Ama hiç de savaE havas yoktu. Dünya savaE bile buraya u ramam Et . YaEamam Et belki de. Evlerden s zan ölü E klar ve sokaklar n tenhal , insanlar n nas l bir psikoloji içinde oldu unu düEündürüyordu do rusu. Kasaban n içinden h zla geçip gittiler ve ç k Etan sonra birkaç 307 BURAK TURNA


yüz metre ötedeki benzin istasyonuna girdiler. Buras da sessiz bir yerdi, küçük bir kafesi vard ve EiEman bir adam, bar n içinde oturmuE, televizyon seyrediyordu. Masalarda kimse yoktu. Benzin istasyonunun giriEinde durdular, O uz konta kapatt . Burada beklemeleri gerekiyordu. Ortada onlardan Eüphelenebilecek kimse yoktu. BekleyiE fazla uzun sürmedi. Otoyolda görülen bir çift E k asl nda bu kadar bile araç trafi ine al E k olmayan kasaba için hayli yo un say l rd , köEe baE nda bekleyen çocuklar , neler oluyor burada, diye düEündürmüE olmal yd . Cadillac otomobil, hemen yan baElar nda durdu. Araban n arka koltu undan birisi indi ve araç hemen uzaklaEt . O uz, Almanya'ya gitmeden önce burada baElar na gelenleri hat rlad ve Eimdi bir Amerikal 'yla ortak iE yap yor olman n ne kadar garip oldu unu düEündü ama buna al Emal yd . Büyük ülke olmak, böyle bir Eeydi iEte, can al c bir düEman, ç karlar gerektirdi inde güvenilir bir dost olabilirdi. Bu tamamen karE l kl olarak birbirine sayg duymay ve her iki taraf n da kendine eEit derecede güvenmesini gerektiriyordu. Cadillac'tan inen adam, etraf na Eüpheli gözlerle bakarak O uzlar n arabas na yöneldi ve neredeyse hiç konuEmadan arka koltu a atlad . Araban n üzeri aç k oldu u için bu çok kolay olmuEtu. O uz bu tarz hareketleri severdi, zaman iyi kullanman n bir yoluydu kestirme davran Elar. O da hiç konuEmadan gaza bast ve çöl yolunda karanl n içine do ru devam ettiler. "Umar m, yeterince donan ml s n zd r" dedi adam. Gayet so ukkanl bir sesi vard . "Ben VVilliam Harrodson" diye ekledi. "Memnun oldum, ben de O uz Çelikyürek ve bu da Tu rul. KonuEmaya baElamadan önce, bu Amerikan topraklar üzerinde ilk bulunuEumuz de il. Sebebini bilmeseniz bence daha iyi olur ancak daha önce buralarda dolaEt k baya ." "Bu umurumda bile de il. Amerikan BaEkan na suikast yapm E bile olsan z Eu anda sizinleyim. Güvenebilece im baEka kimÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I se yok." Harrodson' n aln nda biriken terler onun içten içe derin ölüm korkusu yaEad n gösteriyordu. Bir suçlu gibiydi, sanki kendisini yakalamas çok muhtemel birilerinden kaç yordu. "O kadar da de il, pek masum say lmay z yani, onu söylemek istedim o kadar..." "Peki peki, sorun de il. Size baz Eeyler anlatmam gerekiyor. Sözümü kesmeyin. Bir süre sonra konuEmak için hiç zaman m z olmayabilir." "Tamam adam m. Hey, siz böyle söylüyorsunuz, de il mi? Devam et, bakma bana." "Amerikan filmleri seyretmeniz iEimize geliyor bazen, kendimizi tan tmak zorunda kalm yoruz." "Art k Hollyvvood yarat c l n kaybetti Bay VVilliam, bence Türklerin yarat c zekas na baEvurma zaman geldi. Her ne kadar ilk baElarda sizin hoEunuza gitmeyecek Eeyler ortaya ç karacaklarsa da, bence Türkler yat r m yapmaya en çok de er millet." "O uz, beni ne zannettin, Hollyvvood film Eirketleri dan Eman m ?" "Affedersin, sadece seni biraz rahatlatmaya çal E yorum. Sanki Wietnam ormanlar nda savaE yoruz, çok gerginsin." "Sen Vietnam hakk nda ne bilirsin ki?" O uz'un yüzü gerildi ve bir anda bembeyaz kesildi ama bunu telli etmemeye çal Et . E er baEkas olsa onu çoktan yere yap Et rm E ve özür diletiyor olurdu. Tu rul adama do ru döndü ve baE n sallad . Yüz ifadesi çok Eey anlat yordu. William Harrods, o zaman O uz'un s radan birisi olmad n anlad . Bir Türk e er Vietnam'da bulunduysa, bunun mutlaka garip bir nedeni olmal yd ve Eu anda bilmek istedi i en son Eey buydu.


Bak n, geçen gün eski bir arkadaE m arad . Savunma Bakanl için çal E yorlar, bir proje için sözleEme d E bir de iEiklik yapmalar istenmiE. Gizli bir de iEiklik. Uzaya f rlat lan bir sonda aletine, onda olmas gerekmeyen bir yapay zeka sistemi yerleEtirmiEler. Bu sayede görev, dünyadan yönetilemese bile devam edecekmiE. BURAK TURNA Ancak garip olan, o uzay sondas ile ilgili aç klamalara bak ld n da, dünyadan idare koparsa görevin anlam kalm yor. Yani bu bilimsel veri toplamak için yap lan bir iE olmal ..." "Bak William, bu zamazingolardan anlam yorum, bana hem hedefi göster, bizim adamlar n bu iEle bir ilgisi oldu u söyleniyor. Kay p iki arkadaE m bulmam gerek." "Tamam O uz... Bu arkadaE m bana Çinli birisinden bahsetmiEti. Ona baz bilgiler verdi inden ve onu uyard ndan. Ama sonra ayr ld k. Ben kaç r l p bir yere götürüldüm. Oradan mucize eseri kaçt m diyebilirim. Ve araEt rd mda Ray Corbis'in, yani arkadaE m n da kay p oldu unu ö rendim." "Peki yeni bir Eeyler var m ?" "Evet... ClA'de baz dostlar m var. Ama onlara da pek güveniyorum Eu anda. Bana söyledikleri baz ipuçlar n takip ettim. Bir süre sonra birisi beni buldu..." "Kim?" "Bir Çinli..." O uz, yine mi, der gibi bakt Tu rul'a. "Yoksa tahmin etti im kiEi mi?" "Evet, buna inanamad m ama adam san r m belli bir haberleEme trafi ine s zm E ve oradaki trafikle ulaEt , iEine yarayacak kiEilerle ba lant kuruyor." "Bu harika!" "Bence de... Ama bana söyledikleri hiç de iç aç c Eeyler de ildi." "Hadi anlat." "O adam, bana kendisini Charles Wang diye tan tt ." Bu isim birden O uz'un beyninde bir yank yapt . Wang bu çok garipti, karE s na yine Wu ç kacakt ve yan ndaki kad n... "Ne söyledi sana?" "Çinli bir iEadam oldu unu ve Ray Corbis'i arad m duydu unu söyledi." "Ve.." "Ve bana yerini söyledi. Buna inanabiliyor musun?'' ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I "Hay Allah' m, yani bu, nereye gitmemiz gerekti ini bildi in anlam na m geliyor?" "Tam olarak öyle ama çok tehlikeli bir bölge ve çok tehlikeli bir yer." "Üstelik e er bana söyledikleri do ruysa, o da gelmek istiyor. Sizin arkadaElar n z n da orada olmas beni EaE rtmaz." "Peki bu Charles Wang' n k z var m ym E?" "Bunu nereden bilebilirim? Adamla havadan sudan konuEmad k." "Peki onu nereden alaca z?" "Merak etmeyin, yolumuzun üzerinde." William bunu söylerken güldü. Çölden geçen bir otoyolun kenar nda bir Çinli ile karE laEmak hayli e lenceli olmal yd . Bir süre daha gittiler, çöl akEam art k so uklu unu hissettiriyordu. Tente kapat ld ve radyonun sesi aç ld . Herkes sessizdi. O uz Rüya'y düEünüyordu sürekli. William hayatta kal p kalamayaca n . Tu rul ise düEünecek kimsesi olmad için kendisi ile hesaplaE yordu, hayat n gözden geçiriyor ve Eimdiye kadar neden yaEad n sorgulay p duruyordu. Bu ölümcül görevin yükü a rd , ama sonuç mutlaka al nmal yd .


"Hey yavaEla..." William birden uykudan uyanm E gibi f rlad . O uz aniden sesi duyunca frene bast ve yavaElad . Bir süre sonra da yolun kenar nda dimdik durmuE, çöle do ru bakan Çinli ile karE laEt lar. O uz William'a döndü. Bu çok garipti, sanki bir film karesinde gibiydiler. William' n yüzünde hiçbir ifade yoktu. Sanki her Eey çok normalmiE gibi. Tu rul ise EaEk nl ktan küçük dilini yutacak gibi olmuEtu. Tam da Charles VVang' n önünde durdular. O da sessizce arac n arkas na geçti. Yüzü bembeyazd , hiç de Çinli'ye benzemiyordu do rusu. O uz, adam n, Wu'nun yard mc s Mandy YVang'a benzen yan var m yok mu anlamaya çal Et . Pek benzetememiEti do rusu. Zaten hepsi birbirine benziyor, diye düEündü. BURAK TURNA "Bay Wang, sizinle tan Et m za memnun oldum. Umar m fazla üEümemiEsinizdir." Charles Wang, boE gözlerle O uz'a bakt . William da onu ilk kez görüyor ve Eüpheli gözlerle süzüyordu. "Peki, size bir Eey soraca m, sizin bir k z n z var m ?" O uz'un sorusunu duyunca bir anda Charles Wang' n gözleri aç ld . Belirsiz bak Elar nda, karanl kta parlayan iki göz ortaya ç kt . "Evet, var..." "Peki, ad Mandy mi?" Garip bir ses ç kt Charles Wang' n a z ndan. H r ldama gibi bir Eey. YaEl Çin ajan n n bu Eoka haz r olmad belliydi. "Onu nerden tan yorsunuz? Lütfen söyleyin, iyi mi?" "Hey, sakin ol. K z n Amerika'da..." "Ne? Amerika'da m ? Ama bu olamaz. K z m Çin'de, BaEkan' n yard mc s ." "Nee, BaEkan' n yard mc s m ?" "Evet, Hu onu asla b rakmaz." William, Hu jintao'nun isminin geçmesi nedeniyle irkildi birden. Yan nda oturan adam n gerçekten önemli birisi oldu unu o an anlam Et . "Peki bizim Mandy VVang diye tan Et m z kimdi acaba? Bir Çin ajan grubu ile karE laEt k. Ve içlerinde Mandy Wang ad nda bir kad n vard ." "Bilemiyorum..." Charles Wang birden sessizleEmiEti. "E er bu do ruysa, sizin karE laEt n z Mandy VVang, k z m n ismini kullan yor olabilir. Ve bu durumda onun yan nda duranlar n da pek güvende oldu u söylenemez." Evet, iEte böyle. Wu'nun suçu yoktu asl nda, diye düEündü O uz. O k z n Karabey ve Attila'nm yakalanmas ndan sorumlu oldu una ad gibi emindi nedense. Hisleri böyle söylüyordu. "Gitti imiz yer her neresiyse, emin olun, oradaki insanlar çok Eanss z" dedi O uz. Yola kilitlenmiEti. Gözlerini yoldan alm yordu, sinirlerinin gitgide kat laEt n hissedebiliyordu. ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I "Silah n z var m ?" diye sordu Charles Wang. Ve belinden ç kartt Smith Wesson'u gösterdi. O uz güldü. Bu adam gayet deneyimli bir ajan olabilirdi ama askeri konulardan pek anlamad ortadayd . Bir süre sonra durdular. O uz, onlar bagaj n önüne götürdü ve kapa açt . Otomobilin bagaj a z na kadar silah doluydu. "Bu akEam tam bir Eov izleyeceksiniz" dedi O uz. Tu rul'un da gözleri parl yordu ve heyecan n belli ediyordu. Silahlar teker teker ç karmaya baElad . Bu an çok seviyordu; giysilerin giyilme, silahlar n haz rlanma an n . William ve Charles Wang EaEk nd lar, yanlar ndaki sivil adamlar n yavaE yavaE bir savaEç ya dönüEmesini izliyorlard .


O uz ve Tu rul, al Et klar siyah üniformalar giydiler yine. Gece için çok uygundu bunlar. Bu sefer içlerine çelik yelek de giymiElerdi. Her ikisi de M-16'n n k sa versiyonu M-4 otomatik tüfeklerini ald lar ve bol yedek Earjörü giysilerin üzerindeki ceplere yerleEtirdiler. Esas silahlar bu olacakt . O uz bagaj n içindeki kalabal n aras ndan iki tane Glock 18C tam otomatik tabanca ç kartt . Tu rul'un bekledi i de buydu iEte. Hemen kendi silah n ald . Garip bir tabancayd bu ama ateE gücüne ihtiyaçlar vard . Gerçek bir makineli tüfek gibi çal E yordu, içindeki on yedi mermiyi yar m saniyede hedefe boEalt yordu. Tu rul tabancay sa taraf na takarken O uz bunlardan bir tane daha ç kar nca çocuk gibi sevindi. :kincisi de belinin sol taraf na tak lm Et . VVilliam ve Charles ise yavaE yavaE olay n ciddiyetini kavr yorlard . O uz onlara da birer çelik yelek att . "Sizler de bizimlesiniz." "Hey, ben asker de ilim ki..." William bir an gerildi. "Umurumda de il. SavaEta asker olanlar öyle do mazlar, e er gerekiyorsa herkes asker olabilir." Charles baE na gelenleri anlam Et ve çelik yele i giymeye çal E yordu. William da söylenerek yele i boynundan geçirdi. 313 BURAK TURNA O uz bu arada bagaj boEaltmaya devam ediyordu. Fosforlu ve sald r tipi el bombalar n hem kendisine hem de Tu rul'a veriyordu. Gitgide a rlaE yordu iki savaEç da. Ama hiç de bir Eey taE yormuE gibi görünmüyordu bedenleri. Hâlâ dimdiktiler. O uz M500 pompal tüfe i ç kart p VVilliam'a ve Charles'a birer tane verdi. "Bu mermileri de al n ve ceplerinize doldurun. Sizden istedi im, ateE deste i sa laman z ve vurulmaman z. Umar m daha önce at E yapm Es n zd r." Hemen ard ndan bagajdan bomba patlatmak için kullan lan kordonlar ve ateEleyicileri ç kartt ve yaklaE k k rk kilo a rl nda tahta bir konteyn r al p yere b rakt . Tahta konteyn r n içini açt . Konteyn r n içinde iki tane fiber konteyn r bulunuyordu. Her bir fiber konteyn r n içinde de birer tane 76 mm yüksek patlay c roketi vard . Roketleri gören William ve Charles birkaç ad m geri att lar. Tüfeklerini tam dolu hale getirmiElerdi. Gitgide O uz ve Tu rul'dan yans yan savaE havas na kendilerini kapt rm Elard . "Bunlar da ne?" diye sordu William. "iEte bunlar n yan na ba layaca m." William'a iki propan tüpü gösterdi. O uz, propan tüpleri ald , 76 mm roketleri propan tüplerin yan na yap Et r p, patlatma kordonlar ile ba lad . Daha sonra tüplere C-4 patlay c yap Et rd . @iddetli bir patlama yarataca na Eüphe yoktu bu kar E m n. "Peki bunu nas l kullanaca z?" Hedefler, çölün içine do ru giden yolun sonundaki büyük bir kompleksti. Ama o komplekse gelmeden önce birkaç kontrol noktas ndan geçmeleri gerekiyordu. Resmi olarak askeri olmayan bir bölgeydi. "Tu rul geçmemiz gereken yollar bizim için temizleyecek. KarE m zda sadece bina kald nda ben gaza basaca m ve hep beraber arabadan atlayaca z. Ondan sonra iEte tam bir Eov olacak. Hep beraber do rudan sald r p içeride adamlar m z arayaca z." 314 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I "Bu ç lg nl k!"diye ba rd Charles Wang. "Neden?" diye sordu O uz. "Herkesi öldüremeyiz. Bize yol göstermesi gereken birilerini sa b rakmal y z." "Bunu neden yapmal y z Charles?" O uz onun kendisinden bir Eeyler saklad n anlam Et . "Peki... Bunu hemen anlatmal y m size."


William, O uz ve Tu rul, Çinli ajan n baE na topland lar. Karanl n içinde bir araya gelmiE siyah elbiseli insanlar, aç k gökyüzünden üzerlerine vuran y ld z E klar alt nda hareket ediyor ve dünyay çok ilgilendiren Eeyler konuEuyorlard . "Buras çok gizli bir askeri operasyon üssü. O kadar gizli ki fazla dikkat çekmemesi için mümkün oldu unca az personel ile idare ediliyor. Kontrol noktalar da az say da ve paral güvenlik görevlileri ile çal E l yor. Bu bilgiye ulaEmam y llar m ald ." "Bu bizim için iyi bir haber gibi duruyor." O uz düEman say s n n az olmas ndan memnun olmuEtu. Bu çok do al bir içgüdüydü, az düEman, çok düEmandan iyidir. "Asl na bak l rsa uzayda yap lan bilimsel çal Emalar ad alt nda göktaE na inme düEüncesi, o göktaE n n bir silaha döndürülmesini perdeleyen bir aç klamalar zinciriydi." "Ne? GöktaE n bir silah olarak kullanmak isteyenler mi var?" William buna çok EaE rm Et iEte, k yamet senaryolar n okurdu, Mayalar n bile binlerce y l önceden Eu anda bulunduklar tarihe çok yak n zamanlar k yamet günü olarak belirlemiE olduklar n biliyordu. Üstelik pek çok gizemci de yak n tarihler için göktaE ya da gezegen felaketlerini haber veriyordu. Yoksa bunlar gerçek miydi? "Evet, Amerikan hükümetinde bile bunu bilen fazla insan yok. Bu gördü ünüz yer de operasyonun yürütüldü ü yer. :çeride 20'ye yak n insan var." William: "Biliyorum, ben buradan kaçt m iEte" dedi. O uz onun yüzüne bakt . Sanki, sen nas l oldu da buradan kaçabildin, der gibiydi. BURAK TURNA "Bana öyle bakma O uz! Garip, ben de biliyorum ama oldu iEte." O uz bu sefer garip Eeyler hissetmiEti. William'a inan yordu ama onu kullanmak isteyenler olabilirdi. Ve e er öyle bir durum varsa kendi ayaklar ile bir tuza n içine çekiliyor olabilirlerdi. :lyas ve Hamdi Hoca, Eimdi ne yapacaklar n bilmiyorlard . Ama ikisinin de içinde gittikçe büyüyen bir his vard . Tesadüfen bir araya gelmediklerini ve bir görevleri oldu unu hissediyorlard . Hamdi Hoca, D EiEleri Bakan ile görüEmüEtü, :lyas' n iste ini ve akl ndan geçenleri anlatm Et . Kand ral , mant kl bulmuEtu isteklerini. :lyas, Amerika ya gitmek istiyordu. Rüyalar artmaya ve güçlenmeye baElam Et . Hamdi Hoca ile beraber kald süre içerisinde :slam' da ö renmiEti. Hamdi Hoca da onun H ristiyanl k ile ilgili görüElerini dinlemiE ve asl nda dinler aras nda yarat lan savaE n ne kadar zoraki ve ç kar amaçl oldu unu anlam Et . Birileri insanlar n dinsel duygular n kullanarak güç elde etmeye çal E yordu, güç felsefesinin dünyaya hakim olmas n isteyenler yap yordu bunu. Güç felsefesinin, ihtiEam n, aE r sembollerin hakim oldu u dünyada ve insan zihninde Tanr 'ya yer kalm yordu. Bu asl nda Eeytan n savaE yd . Çok derinlere sinmiE, sislerin ve perdelerin arkas na saklanm E Eeytan n savaE yd ... :lyas, rüyalar n n art k ona yol gösterdi ini biliyordu. AteElerin merkezindeki tap nak, Eeytan n tap na yd . Ve o tap na a gitmeli, oradaki güçle mücadele etmeliydi. Ancak o zaman sonsuz bir huzura kavuEabilirdi. Ölümden de korkmuyordu, çünkü biliyordu ki geçen aylar içerisinde bir milyondan fazla insan ölmüEtü. Sanki ruhlar onu ça r yordu hâlâ. Hamdi Hoca da bu davetsiz misafirin Tanr misafiri oldu unu anlam Et . Ve îlyas' n tek baE na bu sorumlulu un alt ndan kalkamayaca n da. Onun yan nda yer almal yd . Üniversitede politika okumuE bir din adam olarak Îlyas' n tek baE na, sadece duygular ndaki yo unlukla bir yerlere gitmesine ve orada kolayca ortadan kaybolmas na izin vermeyecekti. 316 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Beraber yola ç kmay kararlaEt rd lar, :lyas rüyalar nda gördü ü yolu anlatacakt Hamdi Hoca'ya ve beraber Eeytan n inini bulacaklard . Orada ne yapacaklar n bilmiyorlard . D EiEleri Bakan Kand ral , Amerikal diplomat dostlar ile yapt görüEmeler sonucunda gerekli izinleri alm Et . Bu akl baE nda din adam n n sezgilerine güveniyordu, dünyan n


böylesine ola anüstü bir dönemden geçti i bu anda duygulara, gönül gözüne ve karanl a karE ç kacak bütün E klara ihtiyaçlar vard . Çok yak n bir süre içerisinde, art k iyice azalm E olan Atlantik-ötesi uçuElardan birisi ile Amerika'ya uçacakt her ikisi de. Oradan sonras , ikisinin bilece i iEti. Gerekti inde Türk elçilikleri onlara yard m edebilirdi ama @eytan Tap na 'n n kalbine çabuk gitmeleri gerekiyordu. Yanlar nda hiçbir Eey olmayacakt , sadece inançlar ile beraber gideceklerdi oraya. Tanr 'n n haz rlad yol, her ne görevle oraya gidiyorlarsa mutlaka gereken E verecekti onlara. Uçak gece kalk yordu, art k haz rlanmal yd lar. Fazla konuEmaya gerek yoktu, ikisi de tenlerine de en ateEin s cakl n hissetmeye baElam Elard . Ya mur bulutlar toplan rken EimEeklerin çakmaya baElamas boEuna de il gibiydi. Her Eeye haz r olmal yd lar. Hu Jintao, Mandy VVang' n elinden tuttu. Uzun y llard r kendi yan ndayd Mandy, art k daha önemli görevler yapmas n n zaman gelmiEti. Büyük ofisin içinde yaln zd lar. Amerikan ordusuna karE önemli bir zafer elde etmiElerdi ama yüz bine yak n Çin askeri ölmüEtü. "Onlar çok kötü yendik Mandy..." dedi Hu Jintao. "Evet, efendim. Ama hâlâ bitmiE de il. Amerikan ordusu geri çekildi, fakat yeterince zarar görmedi. Hâlâ bizim için tehlikeliler." "Evet, zarar veremedik fazla ama onlar savaEmad için böyle oldu. E er bizimle savaEsalardi tarihi bir yenilgi alabilirlerdi. Çünkü biz kararl yd k, kendi topra m z almaya ve dünya üzerinde BURAK TURNA hegemonya kurmaya çal Ean bu garip Beyaz adam n zincirlerini k rmaya. Do u'nun gazab na u rad lar, bunu biliyorlar." "Sevgili liderim, siz bütün dünyay yönetmeyi hak eden birisiniz." Hu Jintao, bu sözlerden hoElanmam Et . YetmiE bir yaE ndaki lider kaElar n çatt : "Mandy, Mandy... Bunlar bize göre de il. Dünyay yönetmek fikri, akim s n rlar n aEan ç lg nlar n düEünebilece i Eeylerden. Bu fikre tak l p kalm E insanlar n hastal kl düEünceleri. Dünyay yönetmeyi düEünmeden önce kendimizi tam olarak yönetebilmenin s rlar n araEt rmal y z. E er tüm insanl k, kendi iç dünyas n yönetmeyi baEarabilirce bir gün, o zaman bütün yönetimler ortadan kalkabilir, inançlar ve düEünceler, bulutlar n üzerinde hak ettikleri gibi rahatça var olabilir." "Bilge liderim, sizi k zd rd m için özür dilerim.". "Üzülme, sen daha çok gençsin... Ve çok güzelsin...". Hu Jintao, elini Mandy'nin siyah saçlar aras nda gezdirdi. Ona olan duygular n saklamay hiç istemezdi ve zaten kendisini anlad n biliyordu ama Charles Wang'a karE hissetti i dostluk, onun k z na babal k edece ine dair verdi i söz, bütün içgüdülerini bast rmas na neden oluyordu. "Mandy, büyük sald r n n ilk ve en önemli aEamas baElamal art k. O silah harekete geçirece iz ve milyonlarca Amerikal bir anda hastanelere ak n edecek. Sistemleri bir anda çökecek ve büyük bir kaos baElayacak Amerika'da... Ordu mensuplar da dahii olmak üzere herkes bu kaostan nasibini alacak. Senin bu operasyonu benim ad ma yönetmeni istiyorum, beni oradayken temsil edeceksin." "Ama efendim, ben bunu yapmaya lay k de ilim." "Hay r, lay ks n... Kaplan Pençesi'ni sen baElatacaks n. Ve sonra Çin ordular Amerika'n n kap s na dayanacak. Sonuca o kadar yak n z ki tek yapmam z gereken, bunu denemek. Ve sonra dünya, bizim liderli imizde uzun bir bar E dönemine girebilir. ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I "BaE üstüne efendim, sizin fikirleriniz benim için de erlidir. E er bunu yapabilece imi düEünüyorsan z yapabilirim demektir." Mandy yavaEça aya a kalkt ve sayg da kusur etmeyerek odadan ç kt , Eimdi acilen yapmas gerekenler vard . Hemen Pekin'in biraz d E ndaki uzay araçlar kontrol ofisinin otuz beE metre


yeralt ndaki s nak benzeri kontrol odas ndan Amerika üzerine radyo dalgalar m göndermeye baElayabilirlerdi. Bu sayede nanoteknoloji ile üretilmiE yar zehirli özel boyalarla boyanm E Çin tiEörtlerini giyen herkes, teninde Eiddetli bir yanma ve mide bulant s hissetmeye baElayacak, bedeni üzerinde kar ncalar geziniyormuE gibi olacak ve inan lmaz bir kaE nma krizine girecekti. Amerika'da yaEayan baz Çinli doktorlara tedavi için gerekli bilgi verilmiEti. Belli bir noktadan sonra hastaneler bu hastalan tedavi etmeye baElayacak ve sistem üzerindeki yüklenme artacakt . Bu boyadan etkilenen kimse ölmeyecek, sadece birkaç hafta süren bir hastal k donemi geçirecek, hastanede ya da evde bak m görmeleri gerekecekti. H zla Devlet BaEkanl binas n terk ederken, birkaç telefon görüEmesi yapm Et Mandy VVang. Az önceki uysal ve kedi gibi k z gitmiE, h zla iE bitirmek zorunda olan bir iEadam ya da devlet görevlisi gelmiEti. Onu merkeze götürecek araç kap da bekliyordu. @oföre, çok h zl olmas n söylemiEti. Silah ateElenmeye haz r hale gelirken gerekli haz rl k aEamalar n n hepsinde yer almak ve konuya tam olarak hakim olmak istiyordu. Bir buçuk saat sonra Uzay Araçlar Kontrol Ofisi'nin önündeydiler. H zla arabadan inip kendisini operasyon merkezine götürecek yolu takip etmeye baElad . Pek çok kontrol mekanizmas n aEmas gerekiyordu. Merkezin kap s na geldi inde onu operasyonun teknik k sm n yönetecek olan Albay karE lad . "Bayan Mandy, hemen operasyona baElayal m. Amerikan taraf nda ciddi bir uydu aktivitesi var. Bir Eeylere haz rlan yorlar, ancak tam olarak ne yapmak istediklerini anlayamad k. Bizim uydular 319 BURAK TURNA miza kinetik silahlarla ateE ettiler ve iki uydumuz da saf d E kald . Avrupa uydular ndan birisi ile anlaEt k. Zaten bu silah n çal Emas için gerekli olan band aral nda bir uydudan yer kiralamak yeterli. Adamlar neden hiç kullan lmayan bir band aral seçti imizi sordular. Bunun gizli oldu unu ve iletiEimin izlenmesini engellemeyi amaçlad m z söyledik." "Çok güzel, Albay." Mandy adam kolundan tutup kenara çekti. "Bana bak, e er bir sorun olursa bu ikimizin de sonu olur tamam m ? Bu operasyon mutlaka mahvolmal ." Albay' n yüzü bir anda as ld . Etrafta baEka mühendisler ve askerler vard . "Tamam... Bunu yapabilece imi asla düEünmezdim ama benim çocu umu kaç rd n z. Ülkeme ihanet etmeme neden sizsiniz." "B rak bunlar Albay, Hawai'de bir ev ve beE milyon dolarl k anlaEmay zorlayan sendin. Zavall çocu unu bu iElere alet etme!." "Tamam, tamam... Uzatmayal m." "Nas l yapaca z, bu operasyonu nas l mahvedece iz? Amerika'ya karE bu silah kullan lmamal . Ve operasyonun iEi bittikten sonra h zla buradan uzaklaEmal y z. H zla Çin'i terk etmeliyiz, yoksa baE m z feci belada demektir Albay." "Radyo dalga aral n belirleyen sistemin göstergelerini bozdum. Bu sayede yanl E dalgalar yollanacak. Ancak oradaki ajan n z bize durumun çok kötü oldu una ve insanlar n hastanelere koEmaya baElad na dair bilgi geçecek, iEte o zaman biz de ülkeyi terk edebiliriz." "Tamam, o zaman operasyonu hemen baElatabiliriz." Albay ve Mandy içeri girdiler. Baz mühendisler onlar n kendi aralar nda bu kadar ateEli ne konuEtu unu merak etmiEti. Onlar operasyonu baElatan ilk hareketleri yaparken, BaEkan Hu Jintao da haz rlanm E ve merkeze do ru yola ç km Et . Mandy'ye oraya gelmeyece ini söyledi i halde gidiyordu, bunun mutlaka önemli bir nedeni vard . Tu rul gruptan ayr lm E, kontrol noktalar na gizlice yaklaEmaya çal E yordu. Onlar n iEini çabuk bitirece inden emindi. O uz'un görüE mesafesi s f rd ama O uz ve Tu rul'un gece gözlükleri durumu kurtar yordu. Ayn gözlüklerin karE tarafta da


bulunmas olas l n göz önünde tutmal yd Tu rul. Bu nedenle mümkün oldu unca büyük bitkilerin arkas na saklanarak hareket ediyordu. :lk kontrol noktas na yaklaEt nda düEündü ki gerçekten de burada bu kadar önemli bir iEin yap ld tahmin edilemezdi. Hatta Eimdi kendisine bile mant ks z geliyordu. Kontrol noktas denen küçük kulübede iki adam otuyormuE, kâ t oynuyordu. Zay f bir E k vard ve yanlar ndaki tüfekler hayli uzaklar ndayd . Bunlar bela istiyor san r m, diye düEündü Tu rul. Kulübenin kap s ndan girdi inde uzaydan gelmiE bir savaEç y and r yordu. M-4 sald r tüfe inin namlusunun kendi üzerlerine do rultulmuE oldu unu gören iki görevli, tüfekleri ne bakt lar. Tu rul baE n hay r, anlam nda sallad . Anlam Elard , en ufak bir hareket ölüm demek olacakt . Ellerini baElar n n üzerine koyup diz çöktüler ve yere uzand lar. :kisi de etkisiz hale gelmiEti ancak Tu rul kendilerini kurtarmalar riskini alabilecek durumda de ildi. Komando b ça n çekip yanlar na yaklaEt ve birini ensesinden tutarken di erini sol aya ile yere yat rd . Adamlar hiç ses ç karamadan derin bir uykuya dald lar. Kulübedeki telefonu ve bilgisayar kullan lamaz hale getirdikten sonra tüfeklerin mekanizmalar n söktü ve bir sonraki kontrol noktas na do ru harekete geçti. Çöl rüzgâr gibi esiyordu Tu rul, simsiyah ve tehlikeli görünüyordu. Saatlerce orada durarak ve milyonlarca y ld z n görünür hale geldi i bu yerde gökyüzüne bakmak isterdi asl nda. O uz, arac n içinde dakikalar sayarken haz rlad bombay yan koltu a yerleEtirmiEti. Birkaç dakika sonra komplekse do ru harekete geçecekler ve oraya gelmeden araçtan atlayacaklard . "Bana bak n, e er zaman nda atlamazsan z, kaç parçaya bölünece inizi bilemem." BURAK TURNA "Anlad k, lütfen bunu konuEmayal m O uz" dedi William. Charles Wang yine sessizce kafas n sallamakla yetindi. "Evet. :Ete zaman geldi. Umar m Tu rul baEarm Et r, yoksa bizi bekleyen silahl adamlar n ataca mermilerle hep beraber havaya uçabiliriz." William ve Charles, O uz'un deli oldu unu düEünüyorlard . Ama bu kadar tehlikeli bir iEi yapmak için ancak bir deli gönüllü olabilirdi. Konta aç p vitesi takt , sert bir Eekilde gaz pedal na bast . Chevy h zla :leri at ld . Kumlar etrafa savurarak ilerlediler. :lk kontrol noktal ndan geçerken içeride E klar n yand n Ve adamlar n sandalyelerin üzerinde oturdu unu görünce William biraz heyecanland ama adamlar öylece oturmaya devam ettiler, Tu rul, buradan geçmiEti. :kinci ve üçüncü kontrol noktas nda da benzer görüntüler vard ama üçüncüde pencerelerde kan izleri vard . Biraz zor olmuEtu anlaE lan. Birkaç yüz metre ötelerinde binay gördüler. Art k atlamalar gerekiyordu. Tu rul da yak nlarda bir yerlerdeydi mutlaka. "Haydi!" diye ba rd O uz. Arac n fren pedallar n s k Et rd ve kap y aç p atlad . William ve Charles Wang da kendilerini arabadan att lar. 56 model Chevy gayet sakin ve h zl bir Eekilde binan n ön kap s na yak n bir yerde duvara çarpt ve müthiE bir infilak meydana geldi. Duvarda büyük bir delik aç lm Et . Çok garipti, patlama sonras nda alevlerin sesi d E nda hiçbir ses duyulmam Et . Patlama ile birlikte Tu rul da ortaya ç kt . Silah yukar da, gece görüE gözlükleri aEa da, O uz'un yan nda bitivermiEti. @imdi a r silahl iki adam, patlama ile aç lan deli e yaklaE yorlard . Ayd nl kt binan n iç bölümü, alevler de farkl bir ayd nl k veriyordu. Ö üt di erlerine durmalar için iEaret etti ve yavaEça duman kapl deli in önüne geldi. GiriEteki odalardan bîr tanesi havaya uçmuEtu. Yerde yatan iki kiEinin cesedini görebiliyordu. Tu rul'la be322 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I


raber h zla içeri dald lar. Arkalar ndan da William ve Charles Wang girdi. :kisi de tüfeklerini kald rm E, hedef ar yorlard . Ama daha çok tüfeklerin ard na saklanm E gibi duruyorlard . O uz onlara ac yarak bakt ama asl nda onlar için pek de endiEelenmiyordu. Hâlâ ortal k sessizdi, garip bir durumdu bu. Ama birkaç saniye sonra sessizlik bozuldu. Uzun bir koridorun en sonunda mermi ya muru oldu üzerlerine. Hepsi kendilerini yerlere ve bulabildikleri eEyalar n arkas na att . Tu rul gö sünü tutuyordu. Çelik yele ine bir mermi isabet etmiEti. Ani ter boEanmas nedeniyle yüzü y kanm E gibi slanm Et . O uz, otomatik tüfekle birkaç el ateE edip di erlerine ateEi kesmelerini söyledi. "BoEa mermi harcamay n." Elbisesine ast el bombalar ndan birisini al p koridorun sonuna f rlatt . @iddetli patlaman n ard ndan koEarak koridoru geçmeye kalkt . KarE taraftan ateE gelmiyordu ama koridora aç lan odalar n birkaç ndan o tam önünden geçerken mermiler ç km Et . Tu rul da peEinden gitti ve ateE gelen odalar n içine bakmadan M-4'ün mermilerini boEaltt . Odalardan gelen ba rt lar n ard ndan bir sonraki odaya geçiyordu. Her Eey o kadar h zl gerçekleEti ki VVilIiam ve Çinli, hareket bile edemediler ama mermilere ra men o iki Türk'ün peEinden gitmeleri gerekti ini biliyorlard ; e er orada fazla kal rlarsa, birileri ç k p kendilerini öldürebilirdi. :kisi de koridorda ilerlemeye baElad . WilIiam bu koridordan kaçm Et ve buraya tekrar dönece ini asla düEünmemiEti. Koridorun ucuna gelmeden önceki son odan n önünden geçtikleri s rada ateE edildi ve mermi, ikisinin kafas n s y r p duvara sapland . WilIiam ve Charles ayn anda tüfeklerini ateElediler. Yerde yaral yatan adam, bedenine çarpan dev pompal mermiler nedeniyle paramparça olmuEtu. Bir araya geldiler, makineli tüfekli bir güvenlik görevlisi yerde yat yordu. El bombas n n Eiddeti nedeniyle kolu yar yar ya kopmuEtu, Art k yaEam yordu. 323 BURAK TURNA "@imdi Bay Charles, lütfen nereye gitmemiz gerekti ini söyleyin bize." "AEa ya, aEa ya do ru gitmeliyiz. Merkez orada." "iEte, san r m Eu asansörler bizi istedi imiz yere götürecek." Mermiler gelmeye baElad yine. O uz makineli tüfe i al p M-4'ünü s rt na ast . Her silaha ihtiyaç duyacaklard . Di erleri asansörü ça r rken O uz kendilerine ateE açan güvenli e makineli ile ateE etti, sonucu belli bir karE l kl ateE olmuEtu. Asansörde kendisini güvende hissetmedi O uz. H zla inmeleri için dua ediyordu. Asansör bir hayli yol ald ktan sonra durdu. "Kenara yaslan n ve silahlar haz rlay n." Do ru hissetmiEti, kap aç l r aç lmaz içeriye mermiler gelmeye baElad . Asansörün iç çeperindeki metal blo a çarpan mermiler sekiyor ve bedenlerine geliyordu. O uz da d Ear ya bakmaks z n tüfe ini ateEledi. Tu rul iki el bombas n d Ear att . Fosforlu bomban n patlamas ile gözleri kamaEm Et . D Ear dan gelen ateE kesildi. Hemen f rlad lar. Ama O uz asansörden yaln z ç kabildi. :çerideki herkes vurulmuEtu. VVilliam ve Charles'm kollar ndan kan ak yordu. Tu rul'un ise boynu kan yordu. Ölümcül de ildi yaralar ama daha nerede olduklar n bile bilmiyorlard . ":yi misiniz?" "Tamam O uz, hallederim Eimdi. Yan mda müdahale için gerekil malzemeden biraz var." Tu rul küçük bir çantadan ç kartt tozlar ve sarg bezi ile iki adama ve kendisine müdahale etti. Bu an yanlar nda bir doktorun oldu una Eükretmeliydiler. "@imdi nereye gitmemiz gerek?" "@u tarafa gidilecek san r m. Bundan sonras hakk nda kesin bir bilgim yok do rusu. Hislerine güveneceksin." O uz'un en iyi yapabildi i Eeydi bu. Hislerine güvenmek... Hiç tan mad bir adama güvenmektense hislerine güvenmeyi tercih ederdi.


"Siz burada kal n, ben ilerleyece im." ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Tu rul baE n sallad . Yaralar halledip peEinden geleceklerdi. O uz köEeyi döndü. Art k beraberindekileri görmüyordu. Bir an derin bir yaln zl k hissetti. Rüya'n n baE na neler gelmiE olabilece ini düEündü. Binlerce silahl Nazi aras ndaki güzel ve yaln z bir k z n durumunu merak ediyordu ve öfkesini sürekli besleyen bir durumdu bu. Yine bir koridor ç km Et karE s na. Uzun ve karanl kt , k rm z E klar vard kenarlar nda. îçi yanmaya baElam Et O uz'un. Görev çok uzun sürmüEtü ve art k Rüya'n n baE na ne geldi ini düEünmeye dayanam yordu. Yeterince robot olmuEtu, insani yanlar da bast r yordu art k. O dehliz gibi görünen koridora girmek istemedi ini düEündü. Ölüm vard belki de ucunda ve Rüya'y görmeden ölmek istemiyordu. Arkas ndaki insanlar n da ölece ini düEünmeye baElam Et birden. Dizlerindeki derman azald . Tüfe i tutan elleri bile yeterince güçlü s km yordu kabzay . Derin bir yaln zl k hissi çöktü içine. Koca bir dünyan n içinde, belki de en tehlikeli noktas nda, elinde silahla, üzerine gelen onlarca insanla mücadele ediyordu. Yeter art k, diye iç geçirdi. Bir anda baE na saplanan milyonlarca i neyi hissetti. Garip bir koku vard havada ve baE dönüyordu. Karanl k koridorun ucunda görünen k z l E klardan yans yan gölgeler.... Kalabal kt lar. Oraya ulaEmas çok zor görünüyordu. Kendini toparlamaya çal Et . Koridorun sonundakiler ona ateE etti. Mermi aln n s y r p geçti. Bir damla kan, gözüne do ru akt . Bu hislerin içine dolmas çok garipti. BaEka bir sebebi olmal yd . Buras n koruyan kötücül bir enerjinin varl n hissetti. Bir Eeyler onu içten ele geçirmek istiyordu. Derken toparlan p M-4'deki mermileri koridorun sonuna do ru boEaltt . Mermiler betona ve çeli e çarp p k v lc mlar ç kararak da ld etrafa. Sessizlik oldu. Sanki mermiler sonsuz bir boElu a gidiyormuE gibi. Bir anda koridora ç kt . Öylece duruyordu. Birkaç ad m att önBURAK TURNA ce ve sonra yürümeye baElad . Ne olaca n umursam yordu. KarE s nda bir gölge görüp silah n kald rd ve ateEledi, otomatikleEmiEti duyular . Ama bir Eey olmad . Sonra birden kafas na bir kaya çarpm E gibi oldu, kendisini s rt üstü yerde buldu. Bir yerlerinin kanad na emindi ama bunun kayna n bulamazd . Evet, iEte oluyor galiba, diye düEündü. Ölüm böyle bir Eey olmal yd . Tu rul'un, William' n ve Charles'm seslerini duyuyordu. Çaresizce ba r Elar n ve ateElenen silahlar . Seken ve bedenlere çarpan mermileri. Ama kime çarpt n n bilincinde olmadan. @iddetli bir çat Ema oluyordu, kurEunlar üzerinden geçip gidiyordu ama O uz için hiç önemi yoktu bunlar n. Sonra yavaEça karard ortal k. :lyas, garip bir ruh hali içerisindeydi. Her Eey kararm Et . Rüyalar sanki onun gerçek dünyas olmuEtu. Art k sadece boE gözlerle bak yordu d Ear ya. Hamdi Hoca, :lyas'a destek olmaya çal E yordu ama kötücül havay sezmiEti Amerika'ya ayak basar basmaz. Rüyas onlar yönlendiriyordu. Büyük kötülü ün kalbine do ru çekiliyorlard . "îlyas, bu gitti imiz yerde ne olaca na dair bir fikrin var m ?" "Bilmiyorum Hamdi Hoca. Orada sadece ölüm var. Oradakiler, insanlar için sadece ölüm planlayabiliyorlar. Kötülük var ve ölüm var. Büyük ölümler var, insanlar n s ralar halinde öte tarafa geçece i ölümler." "Allah yard mc m z olsun. O gitti imiz yerde ne yapaca z bilmiyorum." "Ben de bilmiyorum Hamdi Hoca. Tek bildi im Eey, oraya gitmeliyiz." "Ne var orada?" "Orada kötülü ün kayna var." "O kayna kurutmal y z o zaman."


"Evet Hamdi Hoca, bunu beraber yapaca z. Ama nas l oldu unu bilmiyorum. Ben bildi im dualar okuyaca m." 326 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I "Ayr ca bir Eeyler de yapmal y z :lyas." "Ne yapaca z, silah m z yok ki?" "Allah ak l vermiE... Bulaca z bir yolunu." Bindikleri araba, onlar :lyas' n tarif etti i yere götürüyordu. Bak ml müstakil evlerin Amerikas 'ndan gidiyorlard Eimdi. Yol ald kça güzel görüntüler donuklaEmaya baEl yordu. Güzellik anlam n yitiriyordu. Uzaklarda tarif edilen yeri görebiliyorlard . YeEil tepelerin aras ndan uzanan yolun sonunda dev bir malikane. Sanki karabulutlar dolaE yordu evin üzerinde. Beyaz büyük bir yap yd , yanlar nda kuleleri vard , modern görünen ama ayn zamanda gotik zamanlar n izlerini taE yan, üzerinde çok düEünülüp detaylar île özellikle ilgilenilmiE hissi yaratan bir yap yd . Bu hiç de do al de il, dîye düEündü Hamdi Hoca. Sanki dalga geçilircesine oluEturulmuE bir mizansendi. Araç bir noktaya gelince durdu. "Buradan sonras özel arazi. Giremeyiz. Siz yola yürüyerek devam etmelisiniz" dedi Eoför, yüzündeki gerginli i belli etmemeye çal Earak. AEa ya indiler. Hava bulutluydu ve ya mur ya yordu. Hemen sland lar. Daha ilk ad mlar n atarken :lyas kusmaya baElad . Dayanam yor olmal yd art k. Rüyalar ile gerçekler birbirine girmiEti ve bedeni bu a rl a dayanam yor gibiydi. Hamdi Hocaya yasland . Hamdi Hoca sürekli olarak dua okuyordu. Düzlük bir yolun ucuna geldiler. Yol taEl kt . Kenarlar nda garip imgeler vard . @ekillerin anlam n bilmiyorlard ama pagan bir simgeler bütünüydü, bu çok aç kt . O yolda yürümeye baElad lar. Eve yaklaEt kça llyas iyice kötüleEmiEti. Zor ad m atabiliyordu. Evin kap s na geldiler. Y ld r mlar düEüyordu çevreye. Ya mur o kadar yo unlaEm Et ki görüE mesafesi birkaç metreye düEmüEtü. Kap n n önündeydiler. Büyük demir tokma n Eekli ikisinin de BURAK TURNA kan n dondurdu. Bir kafatas Eeklindeydi ve sanki gerçek bir kafatas n n mumyalanm E biçimini and r yordu. Kap y çald lar... Ve beklemeye baElad lar. Bir süre geçti. :çi çelik levhadan yap lm E koca tahta kaplamal kap yavaE yavaE aç ld . :çeriden zay f bir E k s z yordu. Kayna n anlayamad klar sesler geliyordu. Bu sesler bir müzik aletinden gelir gibi oluyordu bazen, bazen de tahrip edilmiE bir hayvan bo az ndan. Her halükârda korkutucuydu sesler, içerisi hakk nda fikir oluEturuyordu. Kap y yaEl bir uEak açm Et . Yüzü bembeyazd . Beton gibiydi bak Elar . Hamdi Hoca ve :lyas'a bakt . Hiçbir Eey söylemeden onlar içeri ald . GeniE ve yüzlerce y ll k eEyalarla döEenmiE, tavanlar bile özel kaplamalarla süslü büyük ve ihtiEaml bir salona aç lan antrede buldular kendilerini. Üzerlerinden su ak yordu, ikisi de bu evde bulunmalar n n garip oldu unu hissetmiEti. Ne olaca n bilmiyorlard . "HoE geldiniz!" YaEl bedenden ç kan h r lt l ama güçlü ses karE lad onlar . Etraflar na bakt lar. Merdivenlerden inen adam gördü Hamdi Hoca. :lyas gittikçe kötüleEiyordu. Terler akmaya baElam Et her yerinden, kurumas imkâns zd bu Eekilde. Ciddi bir travma geçiriyordu. "HoE bulduk" dedi Hamdi Hoca, elinden geldi ince içinde bulunduklar durumu normalleEtirmeye çal E yordu. Adam n hareketlerinden sanki oraya gelmeleri s radan bir olaym E gibi bir izlenim edinmiEti; bu, iEleri daha da garipleEtiriyordu.


"Çok ilginç. Buraya kadar gelmiE olman z, tüylerimi diken diken etti." YaEl adam gerçekten de onlarla ilgili bir Eeyler biliyordu. "Buraya neden geldi imizi bilmiyorum. Ama :lyas, burada bir Eeylerin döndü ünü söylüyor, bize bu inan lmaz yolu kat ettiren Eey sadece onun rüyalar ile baElayan olaylar dizisi..." "Demek öyle... Ne gibi Eeylerin döndü ünü biliyor mu acaba? Buras özel bir malikane. Ve bu kadar yolu gelmeniz için mutlaka bir sebebiniz olmal . Üstelik e er tahminleriniz do ruysa bile, burada ne elde edebilirsiniz ki?" 328 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I :lyas birden kendine geldi. Garip bir güçle kaplanm E gibiydi: "Sen... Kötülük senin içinde, dünyay kötülü e bo mak için u raE yorsun!" diye ba rd . YaEl adam, yani Lider, yerinden kalk p bir masan n yan na gitti. Çekmecelerinden birisini açt ve bir silah ç kartt . Hamdi Hoca oldu u yerde kalm Et , donmuEtu adeta. :çindeki kötü hislerin h zla gerçe e dönüEece inden korkuyordu. "Demek bu adam bizim burada kötü iEler çevirdi imizi söylüyor, bu çok aptalca. E er bunu düEünüyorsan z neden polis ça rm yorsunuz?" Lider'den, beklenemeyecek kadar Eiddetli bir kahkaha tufan esti yüzlerine. YaEl adam, salonun duvar na dayal bir mobilyan n çekmecesinden bir silah ç kartm Et Eimdi. Normal bir silah de ildi bu. Silah n namlusunu :lyas'a çevirdi. Genç adam oldu u yerde m hl kalm Et . Böyle bir Eeyle karE laEaca nda hemen kaçmas gerekti ini ö renmiEti Deyr'ul Zafaran'da, ama daha o kaçmay akl ndan geçirirken silah de iEik puflamayla beraber bir E k huzmesini :lyas'm bedenine f rlatt ve hemen bilincini yitirmesine sebep oldu. :lyas, Hamdi Hoca'n n kollar nda yere y ld . Hamdi Hoca oldu u yerde kald . Ne olacakt Eimdi? Ölüm KardeEli i'nin Lideri ile karE karE yayd . Lider'in gözünde büyüyen alevi hissedebiliyordu, ancak onu durduran bir Eeyler olmal yd . "Sizinle iEimiz bitmedi. :lyas, bir Ortodoks H ristiyan olarak bizim yan m zda yer almas gerekirken, köklerine dönmeye çal E yor; oysa onun küliürü zay fl k getiriyordu ve yok edilmesi gerekiyordu. Yüzy llard r yapmaya çal Et m z Eey bu iEte, gücü elde etmeyi istemeyen anlay E n ortadan kald r lmas . H ristiyanl k miras n biz idare ediyoruz. Ayr l k, bizim gücümüzü azalt r. O nedenle bir süre susmas gerekiyor." "O da bunu söylüyordu zaten. Sizin putperest oldu unuzu, güce tapt n z ..." "Sen Hamdi Hoca..." ; 329 BURAK TURNA Lider'in onunla bu Eekilde konuEmas garipti, ad hiç an lmad halde ismini biliyordu. Lider geniE salona do ru yürüdü ve Hamdi Hoca'ya da peEinden gelmesi için iEaret etti. Lideri takip ederken korkmuyordu Hamdi Hoca, zaten korksa da yap lacak bir Eey yoktu, :lyas'a bakt , uEaklar :lyas' içeri do ru sürüklüyorlard . Buraya kadar bunun için mi gelmiElerdi? Her Eey yeni baEl yor gibiydi. "Hamdi Hoca, bize güce tapt m z söylüyorsunuz... Belki de öyle, ama Tanr güç de ildir de nedir? Siz neye tap yorsunuz?" "Bu tart Emaya girecek de ilim. Ben Allah'a inan yorum ama onun ne benim tap nmama ihtiyac vard r ne de bir baEkas n n... Oysa senin güç dedi inin tap lmaya ihtiyac vard r, çünkü onu kullanmazsan yok olur..." Lider oldu u yerde durdu, kendisine bir viski koydu. "Hamdi Hoca, çok fazla mant kl s n..." "Daha da mant kl olabilirim."


"Efendilerimiz :slam karE s nda her zaman sayg yla e ilmiElerdir. Bunu neden yapt klar n bilmiyorum. Bana kalsa bütün Müslümanlara savaE açar ve onlar yenerim. Ama efendiler buna karE ç k yor. Bu savaEa baElarsak kazanamayaca m z düEünüyorlar." "@eytan, Allah' çok iyi tan r çünkü..." "Hamdi Hoca, Eimdilik burada misafirimsin. Buraya gelmeniz bir Eeyi de iEtirmeyecek, sonsuz arzumuz yerine gelecek mutlaka. Dünyan n egemenli inde bir ad m daha ataca z. Üstelik sen... :lginç bir adama benziyorsun. Yönetece imiz dünyada Müslümanlar da olacak ve senin benim yak n mda olman isterim.,Bu nedenle amac m za ulaEt ktan sonra seninle özel olarak ilgilenilmesini sa layaca m. Yeniden e itileceksin belki de ve Müslümanlarla ilgili konularda benim dan Emanl m yapacaks n." "Bana bunu yapt ramayaca n z biliyorsunuz herhalde." "Zor olabilir Hamdi Hoca, ama tekniklerim çok farkl d r. Senin içine iEleyecek yöntemler kullanaca m." :ki uEak Hamdi Hoca'n n yan na gelip ona eElik ettiler. Kendisi330 ÜÇÜNCÜ DÜNYA ne yukar da büyük bir oda verildi ve kap s üzerinden kilitlendi. A r kap n n kapat lma sesi Hamdi Hoca'mn yüre inin derinliklerine kadar iEledi. :lyas' merak ediyordu, ona bir kötülük yapmalar ndan korkuyordu. Ne olursa olsun bir Eeyler yapmal yd . Bu garip yaEl Eeytan n onu yok etmeyecek olmas bekli de :lyas' kurtarmas için ona bir Eans verebilirdi. BaE çok a r yordu O uz'un. Rüyalar çok kar E kt . Binlerce rüyay bir arada görüyor gibiydi. Bir Rüya'y görüyordu düElerinde, bir Kemal Bey'i, bir Eimdi hat rlamad eski arkadaElar n , Cem'i, Tu rul'u, di erlerini... Hepsi saçma sapan rollerde ç k yordu karE s na. Ama hep karmakar E kt . Gözlerini açmaya çal E yordu ama açam yordu. Sanki tonlarca a rl k ba lanm Et göz kapaklar na. Sesler duyuyordu, elektronik sesler ve f s lt l konuEmalar. Kollar n oynatmaya çal Et , baEaramad . Bir süre sonra bilinci yerine gelmeye baElad . Etraf n az çok gerebiliyordu. :lk fark etti i Eey, yatt yere ba l oldu uydu. O hareketlenince birileri geldi baE na. @imdi çok iyi seçebiliyordu etraf ndakileri. Birini hemen tan m Et . Bu Mandy Wang'd . Wu'nun yan ndaki kad n ajan. Öyle görülüyordu ki, çok ciddi bir tuza n içine çekilmiElerdi. BaE n çevirdi. Bulunduktan odan n uzak duvar nda s rayla sandalyelere oturmuE insanlar, oturduklar yere s k s k ya ba lanm Elard . Hepsinin yüzü da lm E haldeydi. O zaman Attila'y gördü. Kilo vermiEti. Aylard r do ru dürüst bak lmad belliydi. Karabey'i arad birden gözleri, ama o yoktu ortada. ÖlmüEtü demek ki... Tu rul da oradayd . O da baE ndan sarg l yd . VVilliam ve Charles Wang ise sakince oturuyorlard . Yaralar yoktu. Çabuk teslim olmuElard herhalde. "O uz, bizi gerçekten çok fazla zorlad n. Az kals n operasyonu mahvedecektin. Çok az zaman kald . Az sonra dünya liderli imizin zeminini oluEturacak felakette son aEamaya girilecek. Birazdaan Golgota, iElemi durduracak. GöktaE son yörüngesine girecek BURAK TURNA kimsenin buna karE bir Eey yapma Eans olmayacak. Çin'in yaris bu göktaE ile yok olacak, ondan sonras art k çocuk oyunca ." "Bunu yapamazs n z. AEa l k köpek, kendi ülkene ihanet ediyorsun." "O uz, ihanet bir düEünce problemidir. Baz lar nda olur." Mandy bu sözleri söyleyip güldü. O s rada içeriye uzun boylu ve esmer birisi girdi. Kap dan bile zor s yordu. O uz onu görünce gözlerine inanamad . Kalbi s k Em E gibiydi. Bu Karabey'di. A z ndan bo uk bir ses ç kt O uz'un. Ba rmak ça rmak istiyordu ama Eok olmuEtu. Karabey gülerek Mandy'nin yanma gitti ve ona sar ld . Güzel Çinli kad n da uzun uzun öptü Karabey'i. "Karabey..." diyebildi O uz sadece.


"O uz, kusura bakma. Ama dünya de iEmek üzereydi ve ben de bu de iEimin içinde yer almay tercih ettim. Mandy'yi seviyorum, bu göktaE olay biter bitmez Brezilya'daki evimize taE naca z. Sizlerin ölecek olmas gerçekten üzücü ama kusura bakma, hep savaE hep savaE olmuyor ki..." "Allah kahretsin seni, adi Eerefsiz." "O uz, ba l olan sensin, e er bana küfür edersen istemedi im Eeyleri yapabilirim sana." Tu rul da Eok içindeydi. Buna bir türlü inanmak istemiyordu. William ve Charles Wang' n, Karabey'in kim oldu unu anlamas uzun sürmedi. Üzüntüyle bakt lar O uz'a. "E er buradan kurtulursam kötü bir Eekilde öleceksin Karabey" dedi Tu rul. Karabey, Tu rul'a bakt ve cevap vermek yerine güldü. Mandy Wang, bir süre sonra Karabey ile birlikte odadan ayr ld . @imdi yaln z kalm Elard . Hep beraber öleceklerine Eüphe yoktu. O uz kendisine ne oldu unu bilmiyordu. SavaE n tam ortas nda neden kendisini yitirdi ini ve düEman n üzerine korumas z yürüdü ünü bilmiyordu. Zaman azal yordu. Dedikleri Eey olmak üzereydi. Golgota durdurulmal yd , yoksa dünyaya çarpmas kaç n lmazd . 332 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Umutlar yitiriliyordu, saatin sesi kulaklar nda büyüyordu. Bir mucize onlar kurtarabilirdi ancak. O uz kendisini b rakt , elinden geleni yapm Et . Bütün gücüyle tek baE na savaEm Et . Bundan sonra yapabilece i bir Eey yoktu. Rüya'y asla göremeyece ini düEündü. Buradan kurtulsa bile ne kadar zor bir Eeyle karE karE ya oldu unu biliyordu. Çok uzaklardayd Rüya, çok uzaklarda ve zor durumda. @iddetli bir patlama ile irkildiler. Odan n d E nda koEuEturmalar oluyordu. Bu gürültülere makineli tüfek sesleri eklendi. Amans z bir çat Ema baElam Et d Ear da. Neler oldu unu bilmiyorlard . Birden kap lar k r ld . Mandy Wang, içeriye bir el bombas att ve hemen kontrol odas na do ru kaçt . Bomban n patlamas ile birlikte öldürücü Earapnel parçalar odaya da ld ve duman sard etraf . Mermiler gelmeye devam ediyordu. O uz yaralanm Et ama kötü durumda de ildi. Birden kollar n ba layan kordonlar n kesildi ini ve serbest kald n hissetti. Bomban n yaratt sisin arkas ndan tan d k bir yüz gördü. Wu'nun yüzüydü bu. Neredeyse a layacakt sevinçten. "O uz, çabuk ol, o aleti parçalamal y z." O uz'a inan lmaz bir güç gelmiEti, duvar kenar nda dizilmiE . duranlar n ne halde oldu una bakacak zaman yoktu ama yanlar ndan geçerken Eöyle bir göz att ve William' n bo az ndaki Eiddetli kan ak E n gördü. @arapnel, Eah damar na isabet etmiE olmal yd ve birkaç dakika içinde ölecekti. Her taraf duman doluydu. Wu, çok fazla patlay c kullanm Et . Bu adam n bu Eekilde ortaya ç kmas na inanam yordu O uz. Kontrol odas nda yerde yatan adamlar gördü ünde Wu'nun tek baE na bunu yapmas n n imkâns z oldu unu gördü. "Bunlar tek baE na yapm E olamazs n." "B rak bunu Eimdi, kontrol mekanizmas burada." Kontrol konsolunun baE nda bir mühendis vard , kafas ndan kan ak yordu. Hâlâ ölmemiEti. Wu onun baE n tutup konsola vurdu birkaç kez. BURAK TURNA "Çabuk diyorum, Eu aleti kapat hemen! Kapat!" "Hay r, bunu yapamam..." Mühendis ba r yordu ama Wu'nun onu dinlemeye niyeti yoktu. "Durun!" Sesi duyunca olduklar yerde kald lar,


Mandy; "B rak n o adam !" diye ba r yordu. Bir anda bir ç l k duyuldu. Bu, Charles Wang'd ... "Ne yapt n z k z ma?" diye ba rarak Mandy'ye sald rd . Fakat Mandy, ondan daha h zl davranarak Charles' yere y kt . Charles Wang' n karn na ve baca na beE mermi saplanm Et . "Kahrolas pislik!" diye ba rd Mandy. Kontrolünü gittikçe kaybediyordu: "Senin k z n öldüreli çok oldu." "Hay r! Hay r!" "O Hu denen adam da senin k z n ile beraber oldu unu san yor ama Mandy Wang öleli çok oldu. Üstelik Hu da yak nda ölecek." Odadakiler Eok olmuEtu. Sahte Mandy Wang, masan n üzerinde duran M-4 tüfeklerden birisini ald ve teti i haz rlad . Tam niEan alm Et ama o anda arka arkaya on iki mermi birden Mandy'nin bedenine sapland . Gözleri kocaman aç ld , bir nefes bile alamadan yere y k ld . Herkes dönüp Karabey'e bakt . Karabey'in yüzünde kocaman bir gülümseme vard . ArkadaElar na dönerek, "Ad n bile bilmedi im Çinli bir k zla ne yapmam bekliyordunuz ha?" dedi. O uz, "Adi herif" diye ba rarak Karabey'in üzerine yürüdü ve ona sa lam bir yumruk att . "O uz, dur lütfen, baksan za bu an bekledim Eimdiye kadar. Attîla'n n hayatta kalmas n bana borçlusunuz. Üstelik bu süre içinde hem pek çok Eey ö rendim, hem de rahat yaEad m. Hemen o aleti durdurun." Mühendis artik karE koyacak durumda de ildi. Hemen Golgota'n n durdurulmas için gerekli iElemler yap ld . 334 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Uzay n derinliklerinde göktaE na sert bir Eekilde darbeler vuran uzay çekici susmuEtu. GöktaE h zla dünyaya yaklaE yordu ama ona vuramadan te et geçecekti. "Her Eeyin bitti ini mi san yorsunuz?" Charles Wang aE n kan kayb ndan ölmek üzereydi. Karabey, az önce el bombas at lan odada bulunan Attila ve Tu rul'a bakmaya giderken O uz da Charles VVang' n baE na çöktü. "BaEka ne var Charles, çabuk söyle..." "Çin, Amerika'ya karE uzaydan radyo dalgalar ile bir silah harekete geçirecek. Milyonlarca Amerikal bir anda hastalanacak ve Çin'in Amerika'y iEgali baElayacak." O uz kulaklar na inanamad . Bu savaE mutlaka durdurulmal yd . E er böyle bir Eey olursa dünya nükleer savaE dönemine girerdi. Ne yapabiliriz, diye düEündü O uz. Wu derin bir rahatl k içerisindeydi. "Bence bir Eey yapamay z. Çin'in bu silah kullanmas n engellemeye çal Eanlar var. Bence dua edelim ve baEar l olmalar n bekleyelim. Wu do ru söylüyordu, e er dünya felaketlerden s yr lacaksa birkaç insan sayesinde oluyordu bu. "Belki bir Eey yapabiliriz." Herkes Charles Wang'a bakt . "Bunu aç klamamay düEünüyordum ama savaE n durdurulmas gerekiyor art k." "Çabuk ol Charies, her Eey saatler içerisinde olup bitecek." O uz onun kendi yanlar nda oldu una iyiden iyiye inanm Et Eimdi. "Çin'in kendi uydular Amerika taraf ndan vuruldu. @imdi ticari bir uydudan frekans yay nlayacaklar. Bu, normalde kullan lmas yasak bir frekans ama o iEi hallettiler. Bu uydunun hangisi oldu unu biliyorum. E er o uydu vurulursa, proje suya düEmüE olur. Bu arada silah dedikleri Eey, insanlar n giydi i Çin mal tiEörtlerdeki nanopartiküller. Bu radyo dalgalar sayesinde partiküüer bir zehir ya-


335 BURAK TURNA yacakt . Bu zehir de insanlar öldürmeden birkaç hafta hasta ediyor ama aE r say da insan hasta olursa sa l k sistemi ve genelde toplumsal yap çöker, iEte bu s rada Çin'in a r sald r s baElayacak." Bu gerçekten korkunçtu. E er Amerika bu sald r ya u rarsa nükleer karE l k verirdi ve insanl n sonu gelirdi. Yap lacak Eey çok aç kt . O uz derhal Pentagon'u arad . Bunu yapmay pek istemezdi do rusu, ancak Eu anda diplomasi yapmak zorundayd . Pentagon'dan birilerine ulaEmas ve onlar inand rmas hayli uzun sürdü. Ancak savaE ortam nda verilen bilgiler çabuk de erlendiriliyordu. Amerika uyduyu vurmay kabul etmiEti. Arizona Tucsonville Hava Üssü'ndeki yer lazerinden at E gerçekleEtirilecekti. Uydunun vurulmas için gerekli konuma gelmesine çok az bir süre vard ve bu süre Çin'in silah ateElenmesi için gereken süre ile ayn yd . Yani tam anlam yla bir düello yaEanacakt . Hu Jintao, Uzay Araçlar Kontrol Merkezi'ne geldi inde, operasyonun baElamas na çok az zaman kalm Et . Kontrol salonundaki Mandy ve Albay, hareketlilik nedeniyle meraklan p d Ear ç kt lar. KarE lar nda Hu Jintao'yu görünce küçük dillerini yutacaklard neredeyse. Hu'nun hareketleri çok garipti. Yan ndaki subaylar da onun bu durumunu anlam Elar ve Albay ile Mandy'ye Eüpheli gözlerle bak yorlard . "Oh, sevgili Jintao... Sizi burada gördü üme çok sevindim." Hu Jintao, gayet vakur bir Eekilde Mandy'nin yan ndan geçti. Hiç konuEmuyordu. Gözleri, Albay' n üzerine kilitlenmiEti. "Sen Albay... Vatan hainisin." "BaEkan m, hay r ben vatan haini de ilim." "Evet Albay, boEuna u raEma. Bu projeyi ben baElatt m. San yor musun ki senin gibi bir vatan haininin bu projeyi mahvetmesine izin veririm." "BaEkan m, ben hain de ilim. Beni buna zorlad lar." 336 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@: "Kim?" Her Eey saniyeler içerisinde oluyordu ama a r çekim gibi alg l yordu insanlar olanlar . Albay baE n di er sahte Mandy Wang'a do ru döndürdü ünde, Mandy ilk ad m atm Et bile. Elindeki b ça Hu Jintao'nun s rt na saplarken kontrol odas na girdi ve kap y kapatt . Askerler Albay' yakalay p yere yat rd lar. Bir yandan Devlet BaEkan 'n hastaneye taE mak üzere yukar ç kar yorlar, bir yandan da kap y k rmaya u raE yorlard . O s rada bir asker, yan nda getirdi i büyük namlulu bir tüfek ç kartt . Hu Jintao sanki her Eeyi hesaplam Et . Z rh delici mermi atan bir silaht bu. Asker birkaç kez teti e bas nca kap darma duman oldu. Mandy Wang umutsuzca kontrol sistemine zarar vermeye u raE yordu ki bir baEka z rh delici mermi s rt ndan girdi ve bütün gö üs k sm n parçalad . Hu götürülürken Mandy Wang' n yerde yatan cesedine bakt . Subaylar ateElemenin yap lmas için gereken düzene i çal Et rd lar. Radyo dalgalar yay nlanmaya baEl yordu. "BaEkan m! BaEkan m!" Hu Jintao kan kaybediyordu ama bu ba r Elar duymamas na imkân yoktu. "Neler oluyor?" diye sordu, sesi titriyordu. "Efendim, uydu ile iletiEim kesildi." Gözlerini kapatt Hu ve kendini götürmelerini istedi. Projenin suya düEtü ünü anlam Et . O uz, Tu rul, Karabey ve Attila geniE bir sahil Eeridindeydiler. Kimseler yoktu ortada.


Bir gün önce dünya, yok olman n eEi inden dönmüEtü. Haberlerde dünyan n yak n ndan te et geçecek bir göktaE ndan bahsediliyordu. SavaE haberleri azal yordu. Dünya tehlikeli bir denge noktas nda durmuEtu. 337 BURAK TURNA "Ne yapacaks n Eimdi O uz?" Tu rul di erlerinden daha çok zaman geçirmiEti onunla. Bu nedenle akl ndan geçenleri merak ediyordu. "Biliyorsun ne yapaca m Tu rul..." "Yorulmad n m , savaE savaE nereye kadar?" "Bilmiyorum. Ama henüz savaE m bitmiE gibi gelmiyor." Karabey ve Attila EaEk n EaEk n onlara bakt lar. Hepsi de sarg lar içerisindeydi. "Ben gidece im çocuklar ama Bölüm 18 sona erdi. Sizler de kendi yolunuzu çizin." Hepsi baElar n öne e diler. 338 SavaE Avrupa'da Mario Kempe, silah na s k ca sar lm E, sabah ayaz nedeniyle donmaya baElayan yüzünü ovuEturup s tmaya çal E yordu. Polonya s n r ndaki Görlitz kasabas n n merkezinde bulunan Belediye Binas 'n n kulesinde, hemen karE yakada bulunan Zgorzelec kasabas nda konuElanm E bulunan Rus kuvvetlerini gözetlemekle meEguldü. II. Dünya SavaE 'nda ikiye ayr lan bu kasaba, Avrupa Birli i alt ndayken birleEmiEti ama Ruslar n Polonya'y iEgal etmesiyle, Alman askerleri, h zla kasaban n eski s n rlar na çekilmiEti. Sis kapl Polonya kasabas ndaki garip hareketlilik Mario'yu endiEelendiriyordu. Kuledeki yerinde, keskin niEanc tüfe i ve makinelisi haz r bekliyordu. Almanya-Polonya s n r n oluEturan köprüyü görebiliyordu. O köprüden geçmeye baElayacak her canl ya ateE etme emri alm Et . Bundeswfoer'in II. Ordusu'na ba l Panzer Tümeni, mekanize tugaylar ve hava savunma taburlar Dresden ve Berlin aras nda savunma hatt oluEturacak biçimde yerleEmiEti. Alman ordusu, BURAK TURNA Polonya ordusuna karE yapt haz rl klar hiç de iEtirmeden Rus ordusuna karE kullanmay deneyecekti. Ancak ülkenin bat s ndaki rezerv birlikler, h zla do uya kayd r l yor ve Ruslara karE gittikçe güçlenen bir hat oluEturulmaya çal E l yordu. Amerikan 1. Tank Tümeni, h zl bir Eekilde Almanya'dan çekilmeye baElam Et . Pasifik'teki savaE kaybediyorlard ve bu nedenle kuvvetlerin anakaraya dönmesi gerekti ini düEünmüEtü BaEkan Arnold. Garip bir korku belirmiEti Amerika'da, Asya'daki savaE gücü pek iEe yaram yordu. Modern donanma çok kay p verdirmiEti Çin'e ama Çin donanmas h zla bu sald r lara karE l k vermiE ve yeni silahlarla ç km Et karE lar na. Frans z ordusu, ülke içi kar E kl klar nedeniyle do uda beliren tehdide kesin cevap verebilecek durumda de ildi. Alman ordusuna yard m etmeyi düEünmüE ama bunu gerçekleEtirememiEti. Bunun yerine nükleer denizalt lar ile Kuzey Denizi'ne hareketlenmiE ve Ruslara karE nükleer cayd r c l k operasyonuna baElam Et . Charles de Gaulle Uçak Gemisi de Alman karasular na do ru hareketleniyordu. E er Rus ordusu Almanya'y yener ve Fransa'n n kap s na dayan rsa nükleer silahlarla karE l k verece ini belirtmiEti Fransa. :ngiliz donanmas , Rusya'y k nam E ve donanman n sadece :ngiltere'yi korumak üzere harekete geçti ini belirtmiEti. Avrupa Birli i'nin yok olmaya baElamas yla ortaya ç kan vakum etkisi, Rusya baEta olmak üzere Do u'daki enerjiyi Bat 'ya do ru çekiyordu.


Mario Kepme, telsizi sayesinde Ruslar n konuEmalar n duyabiliyordu. Sisler arkas nda ne haltlar çevirdiklerini bilmek isterdi do rusu. Çok yak ndayd lar ve sürekli hareket halindeydiler. Ö lene do ru sis da lm Et , art k görüntü çok daha aç kt . Kasaban n her yan nda garip bir doluluk vard , z rhl araçlar ve tanklar Polonya kasabas ndan taE yordu neredeyse. Bu normal de ildi, Rus ordusu harekete geçmeye haz rlan yordu. Mario telsizi daha fazla dinlemeye baElad . Rusças iyi de ildi ama yine de baz kelimeleri anlamas bile iEe yarayabilirdi. ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Telsize kulak verdi, bir Eeyleri anlam Et . Kesik kesik konuEmalar aras nda "Türk" kelimesini ay rt edebilmiEti ama bunun ne anlama geldi ini ç karam yordu. Ruslar, neden Türklerden bahsediyordu ki? Hemen kendi telsiz kanal na girip, tak m komutan na durumu anlatt . O da bir Eey anlamad ve daha sonra haber verece ini söyleyerek hattan ç kt . Ancak geri dönmedi. Bir Eey anlamam E olmal yd lar. Mario, güneydeki hareketlili i de kontrol ediyordu. Çek ordusu da Almanya ile ortak manevra ve savunma anlaEmas yapm E ve baz destek kuvvetlerini hemen Görlitz'in güneydo usundaki kendi s n r noktas nda toplam Et . 4. Acil Müdahale Tugay , Çeklerin yurtd E operasyonlar için haz rlad bir kuvvetti. @imdi Görlitz'e çok yak n biçimde konuEland r lm E ve 13. Topçu Tugay 'na ba l bir tabur da destek olarak bölgeye getirilmiEti. Rus ordusu için operasyonu karmaE k hale getiren bir durumdu bu. Rus ordusu ileri harekete geçti inde Çek topçusunun ateEi ile de u raEmak zorunda kalacakt . Çek topçusunun yeri belirlenmeye çal E l yordu. Sadece bu iE için bir Su-25 uçak filosu haz r bekletiliyordu, sald r baElad nda Çek topçusunun hemen susturulmas için kullan lacakt . Ö len güneEi bulutlar n ard na saklanm Eken Mario gittikçe artan bir u uldama duydu. Hemen dikkat kesildi, sniper silah n al p etraf gözlemlemeye baElad . Çok aç kt , Ruslar hareketleniyordu. Gökyüzünde duyulmaya baElayan sesler de bunun habercisiydi. Dürbünle gö ü tarad . Çok yükseklerde ve uzaklarda siyah noktac klar belirmiEti ve h zla büyüyorlard . Ve ilk patlamay duymas n n ard ndan k yamet koptu. Her zamanki gibi olmuEtu, savaE yine ayn seremoni ile baElam Et . Gö ü y rtan mermilerin kasaba etraf ndaki Alman siperlerine düEmeye baElamas ile ortal kara dumanlar, metal parçalar , insan ba r Elar kaplad . 341 BURAK TURNA Alman L-70 uçaksavar silahlar ayn anda pek çok noktadan ateEe baElad . Rus Hava Kuvvetleri ezici bir güçle sald r ya geçmiEti. Pek çok modern silah kullan yorlard . Uzun menzilli uydu güdümlü Rus füzeleri kasaban n bat s ndaki büyük bir Alman karargâh na ya maya baElad . Birkaç dakika sonra bölgeye düEen dört Rus füzesi iletiEimi felç etmiE ve Alman askerlerini EaE rtm Et . Alman Hava Kuvvetleri de savaEa kat lm Et . Eurofighter savaE uçaklar n n gökyüzünde Rus Mig ve Su'lar ile yapt it dalaElar Eiddetli bir hava savaE na dönüEmüEtü. Ancak Almanya yavaE yavaE uçaklar n kaybediyordu. Alman ordusu geniE bir s n r bölgesinde cephe oluEturmuE ve savunmada kalman n avantaj n dezavantaja çevirmiEti. Mario bulundu u kuleye gelen mermilerle kendini yere att . Onu fark ettiklerini anlad . Hemen sniper' ile siper ald ve köprüye bakt . Birileri köprüyü geçiyordu. Komando k yafetli askerler ateE ederek köprü baE ndaki siperleri vurmuE ve Eimdi de h zla köprüden karE ya geçmeye baElam Et .


Mario niEan ald . Askerlerden birisinin elbisesi dikkatini çekti. Bunlar Rus askerine benzemiyordu. Bir daha bakt , inanamad . Askerlerin kollar ndaki bayra ç karmaya çal Et . Bu gerçekten de Rus bayra de ildi. K rm z renkteydi. Askerlerden birisine ateE etti, vurulan genç asker gö sünü tutarak yere y k ld . Hemen silah n tekrar ateEledi. Bir asker daha vurulmuEtu. Mario'nun bulundu u kuleye bu sefer makineli tüfek ateEi baElad . Hemen arkas nda havan mermilerinin sesini duydu. Bulundu u yer çok tehlikeliydi. AEa ya inmeliydi art k. KoEarak kuleden aEa ya indi ve üzerine gölge düEmeye baElayan meydana ç kt . KoEuEturmaca vard , havan mermileri kasaban n üzerine ya yordu. Çat lardan uçan kiremitlerden korunmaya çal Et . ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I Burada durman n anlam olmad n anlad nda geç kalm Et , kasaban n çevresi sar l yordu. Yan mahallelerden ateE gelmeye baElam Et . Kendine bir duvar dibi buldu ama düEman z rhl lar n n h zl ilerleyiEini, burada durduramayacaklar m anlam Et . DireniE vard ama Alman Genelkurmay bu çat Emay daha içeride karE lamaya karar vermiEti anlaE lan. Görlitz kaybedilmiEti. Mario aya a kalkt ve ellerini kald rd , silah n b rakt . SavaEman n anlam yoktu. Meydana gelen askerlere eliyle ateE etmeyin diye iEaret ediyordu. Sonra yine o askerleri gördü, a r teçhizatlar ve kararl suratlar yla yürüyüElerini görünce dizlerinin titredi ini hissetti. Buna inanam yordu, Türk askerleriydi karE s ndaki. Bu nas l olur, diye düEünürken Türk askerleri gelip onu yere yat rd ve kelepçe takt lar. Ama iyi davran yorlard . Ölmeyece ini anlam Et , Türk ordusunun kendisini rahat ettirece ini umuyordu. Böylece rahatlam Et biraz. Rus askerleri ve Türk birli i çok h zl biçimde kasaban n kontrolünü ald ve direnenleri araEt rmaya baElad . Türk birli i burada yaEayan ne kadar Türk varsa hemen onlar n geri hatta geçmesini istiyordu. Avrupa'daki Türk vatandaElar , aylar süren sald r lardan kurtar lacakt . Tümgeneral Cemil Sever, giydi i kamuflaj ve üzerinden sallanan silahlarla tam bir savaE makinesini and r yordu.. Etraf nda onu korumak için bulunan komando tak m vard . Görlitz'in sokaklar n dolaE yorlard beraber. Alman savunma hatt n n Rus ordusu karE s nda neredeyse darmaduman olmas na EaE rm Elard . Ama bu çok do ald ; NATO, Rus ordusunu her zaman küçümsemiE ve So uk SavaE sonras yap lan bütün de erlendirmelerde, So uk SavaE s ras nda Sovyet askeri gücünün abart ld söylenmiEti. Oysa @imdi asl nda Rus ordusunun, beklenenin çok üzerinde bir savaE gücü oldu u görülebiliyordu. Türk Stratejik SavaE Tümeni'ne ba l 1. Tugay Komutan Tu geBURAK TURNA neral Ersin Tek, Görlitz'i savunan Alman askerlerinin tutuldu u büyük kilisenin kap s nda durmuE, tugay na ba l birliklerin komutanlar ile son planlan de erlendiriyordu. Cemil PaEa, Ersin PaEa'n n yan na gelince bütün subaylar aya a kalk p haz r ol'a geçti. Cemil PaEa rahat iEareti verdi: "Ersin PaEa, durum nedir?" "Komutan m, Rus ordusu h zla Almanya içlerine girebilecek durumda. Yaln z Görlitz'e do ru çok say da Neo-Nazi silahl milis grubunun geldi i haberini ald k. Alman tümenlerinin Rus hava bombard man alt nda olmas , onlar n da ülke içinde otoritesini art rmas na neden oluyor. San r m Alman ordusu yeniden bir Nazi ordusu haline gelecek. Ruslar karE s nda yenildikçe daha da sald rganlaEacaklar." "O zaman Ruslar n bir an önce kazanmas gerekiyor." "Evet, efendim, dolay s yla bizim de kazanmam z gerekiyor. Bu nedenle ilk olarak Eu Nazi kal nt lar n ortadan kald rmam z gerekiyor bence."


"Ersin PaEa, beni basit bir milis gücü ile karE karE ya getireceksin demek!" Cemil PaEa'n n yüzü gülüyordu. "Komutan m, basit milis gücü dedi iniz adamlar neredeyse on bin kiEilik azg n bir dazlaklar grubu..." "Evet, Ersin PaEa, o dazlaklar ve onlar yönlendirenler, benim sinirimi bozmaya baEl yorlar." Yüzünde Eiddetli bir öfke belirmiEti Cemil PaEa'n n, Ersin PaEa onu çok iyi tan rd , savaE donan m içindeyken ve öfkeliyken onun karE s nda kalmak zordu do rusu. "Komutan m, yaln z bu grup, sadece Alman Nazilerinden oluEmuyor. Asl na bak l rsa bunlara Neo-Nazi demek do ru de il. Avrupa çap nda bir aE r sa ak m . Ancak onlar en kolayca 'Avrupal Naziler' diye adland rabiliriz." "Kimlerden oluEtu una dair bir bilgi var m ?" Bu s rada yanlar na Rus komutanlardan oluEan bir grup geldi. Rus Generallerin keyfi yerindeydi. Aralar nda bir de Çinli Kurmay Subay bulunuyordu. Cemil ve Ersin PaEa'n n yan na geldiler. Koru344 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I malar bir araya toplanm E, geniE bir çerçeve oluEturmuElard . Alman siviller uzaktan geçerken yüzlerinde dehEetli bir ifade ile Rus, Türk ve Çinli subaylar n oluEturdu u gruba bak yorlard . Hepsi bir tür piEmanl k hissediyordu, bugünlere dek Do u'ya karE besledikleri negatif enerjinin birikip bu hale gelece ini ve kendi üzerlerine patlayaca n hiç düEünmedikleri belliydi. Rus General, Cemil PaEa'ya yaklaE p kolundan tuttu: "Say n General, Eimdi ald m z haberler, Frans z hava birliklerinden baz lar n n Alman ordusunun yard m na geldi i yönünde. Çat Emalar n Eiddetlendi ini ve s k Et n duydum. Bunu aEmal y z!" "E er baEar l olmak istiyorsan z bence de bunu yapmal s n z. Rus kuvvetlerinin yorulmaya baElad izlenimini ediniyorum." "Size kat l yorum General. Bat Avrupa içine ilerledikçe birliklerimizin yorulmas ve s k Emas normal. Üstelik ikmal hatlar na sald r lar da artt . Her yerde özel birliklerle mücadele etmek zorunda kal yoruz." "Zamanlama sizin için çok önemli General. Bence k sa sürede Alman direniEini k rarsan z Frans zlar da fazla dayanamayacakt r. :ngilizler ise zaten Amerika'n n dümen suyundan ç kamazlar ve öyle görülüyor ki Amerikal lar Avrupa'ya yard m etmeyecek; geleneksel bir politikayla, y llarca müttefik dedikleri insanlara s rtlar n dönecekler." "Unutmay n ki bizimle baElar belada General" diye söz girdi Çinli Kurmay Subay. Daha çok espri yap yor gibiydi. "Biliyorsunuz, Pasifik ve Hint okyanusunda donanmalar na çok kay p verdirdik, son zamanlarda çat Ema yeniden alevlendi, biraz önce bir uçak gemilerinin vurularak batt do ruland . Vurulmak gerçi biraz hafif kal r, uzun menzilli füzeler ve torpidolarla delik deEik olmuE. General, sizin dizel denizalt lar iEimize yar yor do rusu." Bu haber herkesin yüzünde EaEk nl k ifadesi yaratt . Bir uçak gemisinin bu Eekilde vurulmas , denizlerdeki Amerikan hakimiyetinin de sona erdi inin bir iEaretiydi asl nda. 345 BURAK TURNA "Yarbay, sizin Amerika ile savaE n z n daha çok büyük sürprizlere gebe oldu unu düEünüyorum" dedi Rus General. Güldü Çinli Kurmay Yarbay, "Hakl s n z General, ancak bu sürprizlerin sonuçlar dünya tarihin de iEmesine ve yeni bir dünya düzeninin oluEmas na yol açacak." "Hakl s n z, Avrupa'daki operasyonun sonucu ne olursa olsun yeni bir Avrupa düzeni oluEacak" diye söze girdi Cemil PaEa. "Yeni bir Avrupa Birli i oluEacak ve bu sefer a rl k merkezi Do u Avrupa olacak."


Rus General bu vurgudan hoElanm Et . "Yeni Avrupa Birli i'nin merkezinin :stanbul olmas na ben asla hay r demem, bir kez geldim ve Bo az' gördüm, bu neden yeterlidir san r m" dedi, savaE n duman tüterken bile esprili olmaya çal E yordu Rus General. "Buna ben de çok sevinirim" dedi Cemil PaEa. "Bat Avrupa da, kendi sonunu getiren Ortodoks dünyas n n :stanbul'la bar Emas n ac içinde seyreder." "Bu dünya tarihinin gördü ü en büyük bar E olur General!" Rus General Eimdiden muzaffer bir edaya bürünmüEtü. "Bu bar E sa lanacak ama önce buradaki sorunlar* çözmeliyiz." "Hakl s n z, Bar E n sa lanmas için önce savaE n tamamlanmas gerekiyor san r m" dedi Çinli Yarbay, yüzünde hüzünlü bir ifade oluEmuEtu. Akacak kan n çok olaca n biliyordu, daha Eimdiden binlerce kay p veren ordusunu ve askerlerini düEündü. Rus General, Cemil PaEa'ya döndü: "General, san r m Türk ordusunun, benim kuvvetlerimin dikkatini da tma ihtimali bulunan milisleri temizlemesini istememi çok görmezsiniz!" Cemil PaEa, Ersin PaEa'ya bakt . Bunun gerekece ini biliyorlard . Bu kadar Eiddetli bir savaE n içinde durup sadece koruma görevi yapamayacaklar n düEünmüElerdi zaten. "Ne diyorsun Ersin PaEa?" dedi Cemil PaEa, silah n çoktan kavram Et . "Genelkurmay'la ba lant 346 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I tamamd r, Ersin PaEa. Avrupal aE r sa c lar n, ki bunlar n aras nda, Almanlar n yan s ra Frans zlar, Hollandal lar ve Avusturyal lar da var, baEar l olmas halinde, Germen Birlik Hareketi'ni kan dökmekten uzak tutmaya çal Ean Ludwig Diels'in ve Alman ordusunun, aE r lar n politikalar na yenik düEece ini ve bütün Avrupa'n n faEist yönetimlerin peEine tak lma yolunun aç laca n bildirmeyi unutma" dedi ve göz k rpt . Ersin PaEa, Cemil PaEa'n n ne demek istedi ini anlam Et ; Avrupal faEistleri durdurmak için Ankara'dan mutlaka izin kopar, demeye getiriyordu. BinbaE Erman Dinçer, dürbünü ile karE lar ndaki geniE ovay tar yordu. Türk tümeninin ileri gözlem tak m yd bu. Yüksek rütbeli bir subay n idaresindeydi, görevin hassasiyeti nedeniyle her idari birimin baE nda deneyimli bir asker bulunuyordu. Gözlem tak m nda hepsi yaband dil bilen subay ve astsubaylar vard . On kiEilik tim, sürekli olarak tümen karargâh na bilgi gönderiyor ve Avrupal faEist milislerin hareketlerini tahmin etmeye çal E yordu. insans z hava arac n n çok yüksekten uçarak gönderdi i video görüntülerini izliyordu Erman BinbaE . Binlerce faEist milisin uzun kafileler halinde Alman otoban n dolduruEu, aç k seçik görülebiliyordu. Uzun konvoyun ileri uçlar ovaya yay lmaya baElam Et ve burada bir süre için bekleyeceklerine dair sinyaller vard . Video görüntülerini, yan ndaki hava ileri kontrolörü astsubayla beraber izliyordu Erman BinbaE . Gerekti inde hava deste i istemek için ona çok ihtiyac olacakt . "@uradakiler z rhl bir kol Komutan m." Astsubay eliyle ince ama koyu bir çizgiyi gösterdi. Avrupal faEist milislerin hemen yan nda pek çok z rhl arac n oldu u görülüyordu, üstelik bu z rhl kolun içinde tanklar n ve hava savunma araçlar n n da olmas muhtemeldi. "Evet, görüyorum, bu adamlar sadece milisler de il bence." "Nedir peki Komutan m?" BURAK TURNA "Bana kal rsa baz askeri birlikler, ordu yönetiminden ayr l p milis kuvvetlere kat lm E." Durum kötü görünüyordu. E er bu kat l mlar genel bir e ilim gösteriyorsa k sa süre içerisinde Alman ordu idaresi çökebilir ve bütün ordu, faEistlerin denetimine geçebilirdi. Özellikle Alman topraklar nda ilerleyen Rus-Türk kolu bu e ilimi çabuklaEt rabilirdi. Bunun engellenmesi için bu kuvvetin yok edilmesi gerekiyordu.


Türk tümeninin karargâh hareketlenmiEti. ileri gözetleme tak m ndan gelen bilgiler, beklenenden çok daha büyük bir yar askeri birimin hareket halinde oldu unu gösteriyordu. Yap lacak fazla Eey yoktu: Türk tümeni harekete geçecekti. Rus ordusu; Frans z hava indirme birlikleri, lejyoner taburlar ve Alman panzer tümeni ile karE laEm E ve Eiddetli bir muharebeye giriEmiEti. Rus hava ordusu tamamen bu iEe yo unlaEm Et ve belki de Türk tümenine gereken hava deste ini veremeyebilirdi. Tümgeneral Cemil PaEa, komutanlar toplad karargâhta son sözleri söylüyordu. Tümen, h zl bir ileri hareketle düEmana tam ön cepheden sald racak ve kol halinde hareket eden güçlerin aç l p hat oluEturmas n engelleyecekti. Cemil PaEa, kendisi için bir tabur asker ay rd . Bu taburun baE nda bizzat çat Emaya kat lmay düEünüyordu. Stratejik tümenin özelli iydi bu, yönetim kademesinde kay p olsa bile alt kademelerde gereken haz rl klar yap lm Et . Cemil PaEa askerleri ile do rudan milis gücünün merkezine ilerlemeyi ve komuta kademesini imha etmeyi düEünüyordu. Belki o zaman disiplinsiz silahl güçler çabucak da labilirdi. Avrupa milis kolunun en ilerisindeki gençler sanki yapt klar iEi çok ciddiye al yor gibi de illerdi. Daha çok e leniyor gibi görünüyorlard . Profesyonel asker olmayanlar n savaEa gidiEi gibiydi halleri, bir çeEit Haçl Seferi panoramas yd . Ancak duymaya baElad klar sesler, kolun baE ndaki herkesin 348 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I yüzünün bir anda allak bullak olmas na ve ciddi bir ifade içine girmelerine neden oldu. Bir süre sonra da korku ve panik baE göstermiEti. :leriki alçak tepelerin üzerinde gördükleri karalt lar n oldu u yerlerden Eimdi çok yak nlar na k v lc mlar düEmeye baElam Et . Bu k v lc mlar düEtü ü yerde patl yor ve etrafa küçük ve öldürücü metal parçac klar saç yordu. Türk tümenine ba l z rhl muharebe araçlar n n 25 mm'lik toplar yd ateE edenler. Aç lan ateEin sesi dalgalar halinde milis koluna ulaE nca büyük bir karmaEa baElad . E itimsiz milis kuvvetleri heyecana kap lm Elar ve ne yapacaklar n bilemez halde düzensiz bir hat oluEturmaya baElam Elard . Türk siperlerinden aç lan topçu ateEi ilk önce seyrek bir halde kendisini hissettirdi. Top mermileri birbiri ile ba lant s z noktalara düEüyordu; ama bunlar, sadece hedef tayini için gereken ilk at Elard . Bir süre sonra at Elar daha dengeli ve isabetli bir hal almaya baElad . O zaman milis kuvvetleri Türk top birli inin z rhl araçlar hedef ald n anlad . :nsans z hava arac ndan gelen koordinat bilgilerini de erlendiren topçular çok isabetli at Elar yapmaya baElam Et . Hareket halindeki Alman z rhl lar bile vuruluyordu. SavaE alan çok h zl oluEmuE ve çok kar E k bir görüntü alm Et . Milis güçleri karE lar nda kimin oldu unu bilmiyordu. Ruslar n geldi ini san yorlard . Milis kuvvetlerin komutan hemen birlik komutanlar ile bir araya geldi. "Bunlar da nereden ç kt , Rus kuvvetlerinin kilometrelerce kuzeyde ordu kuvvetleri ile savaEt n zannediyordum" diye ç k Et istihbarat görevlilerine. "Bu do ru komutan m, do ru, savaE devam ediyor kuzeyde!" Bu s rada top mermilerinin kendilerine yaklaEt n duyabiliyorlard . Çok acele etmeliydiler. Milis güçlerinin uçaksavar ateEi baElay nca panik daha da artt . Herkes gökyüzüne bak yordu. Görünürde bir Eey yoktu ama z rhl uçaksavar araçlar gökyüzünü tar 349 BURAK TURNA yordu. Kuru patlama sesleri dolduruyordu kulaklar n . Uçaksavarlar, insans z hava arac n görmüE ve ateE açm Et . Bir süre devam eden ateE, uça n kaçmas na f rsat vermeden onu aEa indirdi.


Milislerin komutan hemen vurulan insans z hava arac n n kendisine getirilmesini istedi. @üphelendi i Eeyler olmal yd . Bir süre sonra milisler, vurulan hava arac n n parçalar n komutana getirdiler. :srail yap m bir hava araçt bu ve gerekti inde silahl kullan labilirdi ama bu seferki, sadece gözlem ve yer belirleme amaçl olarak kullan lm Et . Hava arac n n d E yüzeyindeki parça kararm Et , okumaya çal Et . Garip bir dildi, Rusça de ildi ama. Yan ndaki milislerden birisi ona do ru e ildi: "Bu Türkçe efendim. Türk Kara Kuvvetleri, yaz yor." Milis komutan neye u rad n EaE rm Et . Türk askerlerinin Ruslar takip etti ini duymuEtu ama onlar n savaEa kat labilece i hiç akl na gelmemiEti. Birden akl nda kötü Eeyler canland . Kuvvetlerinin yenilmesi, yakalanmas ve Türklere karE iEledi i suçlar nedeniyle yarg lanmas . Korku, damarlar na ak n etti, yüzü beyazlad ve ne diyece ini bilemedi. Etraf ndaki insanlar onun korkusunu hissettiler. Bir anda moralleri bozulmuEtu. "Geliyorlar" dedi milis komutan . AteE sesleri bütün civardan duyuluyordu art k. Türk birlikleri ileri harekâta baElam Et . En ön saflarda çok yak n mesafede çat Emalar oluyordu. Z rhl muharebe araçlar n n ateEi, Türk askerlerinin önündeki engelleri temizliyordu. Milisler ne yapacaklar n EaE rm E halde birer birer yere düEüyorlard . Cemil PaEa'n n taburu en ortadan ilerliyordu. Etraflar n z rhl araçlar sarm Et ve koruma görevi yap yorlard . Sürekli olarak topçu ateEi ile önlerindeki alan temizleniyordu. Kartopu gibi milis kuvvetlerinin üzerine gidiyorlard . "2. Tugay geride kals n, 1. Tugayla bu iEi bitirece iz" diye ba rd muhabere subay na. Emir, derhal gerekli karargâhlara iletilecekti. ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVA@I "Topçu ateEi kesilsin, bize zarar verebilir." Türk askerleri faEist milislere çok yaklaEm Et art k. KarE l kl olarak a açlar n aras ndan ve yükseltilerin üzerinden piyade tüfe i ateEi yap l yordu. Zaman zaman yanlar ndan geçip giden roketler milisleri da t yordu. Onlar da tanksavar ateEi ile karE l k veriyordu buna ama at Elar genelde hedeften çok uza a vuruyordu. "Komutan m, Rus birlik komutan ndan haber var" diye ba rarak geldi muhabere eri. "Hava deste i sa layabilece ini söylüyor." Cemil PaEa'n n yüzü ayd nland . SavaE kazanacaklar kesindi ama yatan hava deste i ile bu daha da kolay olacakt . Türk hava kontrolörleri ile Rus hava kuvvetlerinin iletiEimi sa lamas uzun sürmedi. Alman ve :talyan Eurof ghter uçaklar n n iEini bitiren Rus Su-37'leri semalarda görülmeye baElam Et . Milis kuvvetleri komutan iEte o zaman asl nda çok ileri hatlarda olduklar n fark etmiEti. Büyük ordularla savaEman n ne demek oldu unu anlamak üzereydi. At lan yüzlerce kiloluk bombalar n etkisi ile etrafa saç lmaya baElayan Naziler, yok edilmek üzere olduklar n gösteriyordu ona. Berlin iyice kar Em Et . Rus hava sald r s nedeniyle sirenler çal yor ve hava savunma füzelerinin yükseklerde uçarak hedefleri vurdu u görülebiliyordu. Rus Hava Kuvvetleri "Eimdilik" kayd yla Eehri bombalam yordu. Rus D EiEleri, savaE n sona erdirilmesi için talep ettikleri koEullar Alman Hükümeti'ne bildirmiEti. Nazi Partisi derhal kapat lmal ve Almanya bu politik hareketi yasaklamal yd . Ancak bu istekler hükümetin otoritesini yitirdi i bir ortamda pek de iEe yaramazd . Türk Hava indirme Tümeni'nin Polonya s n r nda Rus kuvvetleri ile beraber Alman topraklar na girdi i haberi hemen yay lm Et . KarE s ndaki Alman kuvvetlerini da tarak ilerliyordu Rus birli i. Türk kuvvetleri pek çok noktada sadece destek vermekle yetinmiE ve Rus askerinin kendi önündeki düEman n h zla temizlemesini seyretmiEti, Türk kuvvetleri bir bak ma Bar E Gücü gibi görev BURAK TURNA yap yor ve Almanlar n Rus ordusu taraf ndan kötü muamele görmesini engelliyordu.


O uz, sokaklarda giderken kendisini tam bir cehennemin içinde buldu unu düEünüyordu. Rüya'y kurtarmas gerekiyordu. Nazilerin bulundu u askeri kamp and ran yerleEim alan na giderken, yola ç kan askerlere çarpmamaya çal E yordu. Sar ya boyatt saçlar Eimdilik onu tehlikeden koruyabilirdi ama yine de dikkatli olmal yd . Bölüm 18'den ayr ld ndan beri yaln zd ve sadece Rüya'y bulmak için u raE yordu. Görevin baEar ile tamamlanm E olmas na ra men, savaE durduramam Elard . Belki dünya büyük bir tehlikeden kurtulmuEtu ama savaE devam ediyordu. Önüne ç kan bütün engelleri ezerek geçmiEti savaEma ve savaEt rma arzusu. O uz ise ülkesi için savaEm E ve kazanm Et . @imdi de kendisi için, kendi hayat için savaEacakt . En az ndan böyle olmas n bekliyordu. Bunlar düEünürken Türk Stratejik Tümeni'ne ba l kuvvetlerin Türkleri kurtarmak üzere Alman s n rlar içerisine girdi ini bilmiyordu henüz. Kendisine biçti i görev, Rüya'y kurtarmakt . Ama gelece in ona ne görev biçece i tamamen belirsizdi. Siyah dumanlar Berlin'i kaplarken, sokaklar n aras nda koEarak ilerliyordu O uz. üzerinde hiçbir silah yoktu. Oysa içinde öyle bir ateE yan yordu ki, karE s nda kimse olmas n istemezdi. Yumruklar n beton parçalar gibi hissediyordu. Akl ndan sürekli Mien geçiyordu. Onun nerede oldu unu merak ediyordu ve yak nda kendisine ulaE p ulaEmayaca n da. Kaderin garip bir Eeyler Öldü ünün fark ndayd , hepsine karE haz rl kl olacakt . Ölüm korkusu olmayan kalbinin h zl at E n dinledi. Rüya, oradayd iEte. 352


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.