2
ÇIPLAK KANSER
3
5
Sho, Minnoş ve değerli babaları için...
6
ÇIPLAK KANSER
İçindekiler
Teşekkür..........................................................................................9 Sunuş............................................................................................11 GÖĞÜS GERMEK......................................................................15 Hastalık Öncesi Hayat.................................................................17 Tanı ve Ameliyat...........................................................................21 Mastektomi Sonrası.....................................................................23 Onkolog Bulma Süreci.................................................................25 İlk Kemoterapi Seansları..............................................................29 Tedaviye Teslim Olmak ...............................................................36 İlk Radyoterapi Seansları.............................................................38 Aktif Kanser Tedavisi Bitince.......................................................40 Çocuklar.......................................................................................42 TEDAVİ SONRASI HAYAT.......................................................45 Kanserden Sonra İlk Aile Seyahatimiz .......................................47 Nasıl Biri Oldum?…....................................................................48 New York......................................................................................51 Londra..........................................................................................53 Kanser Geri Geldi.........................................................................55 Eve Dönüş ve İyileşme.................................................................64 Metastazla Yüzleşme ve İkinci Radyoterapi Dönemi.................67
7
8
ÇIPLAK KANSER
KANSER KONTROL ALTINDA................................................69 Paris..............................................................................................73 Kanserle Yaşamak.........................................................................75 Üçüncü Radyoterapi....................................................................77 Dr. Hudis’i Tekrar Ziyaret Ediyoruz............................................79 İkinci Kemoterapi Tedavisi..........................................................81 On Altı Aylık Kansersiz Dönem..................................................84 New York Gezisi ve Dr. Hudis’i Ziyaret......................................86 Grup Terapisi................................................................................88 Dördüncü Radyoterapi................................................................90 Üçüncü Kemoterapi.....................................................................92 Can’la Yollarımız Ayrılıyor..........................................................93 Ateş Düştüğü Yeri Yakar..............................................................96 HASTALIK SÜRECİNDEN NOTLAR.......................................99 Hasta Yakınlarından Ne Bekler?................................................101 Geçtiğim Yol, Geldiğim Yer.......................................................126
Teşekkür
9
Teşekkür
H
er şey bir yana, bu kitabı yazmak benim için çok iyileşti rici oldu. Kitabımdan beklentim başka insanlar, hastalar, hasta yakın ları için de iyileştirici olması, yüreklerine su serpmesi, azim ver mesi ve esin kaynağı olması. Yazdıklarım basılıp, vücut bulup, okuyucu ile buluşunca da beni yeni ve farklı bir yolculuğa götürür, hayatıma yeni insan lar sokar, farklı bakış açıları gösterir, fikren ve ruhen zenginleş tirir diye umuyorum. Annem ve babam olmasaydı ben de olmazdım. Bana yaşam verdikleri, ellerinden gelen en iyi şartlarla ve özenle büyüttük leri için onlara teşekkür ederim. Her gün arayıp hatrımı soran, özelime girmeden yaşamımı takip eden, en sıkıntılı, kararsız ve açmazda kaldığım zamanlarda seksen beş yıllık tecrübe ve bil geliğiyle yolumu aydınlatan, bana güç veren babama özellikle minnettarım. İkinci teşekkürüm farklı yolculuklara çıkabilmem, yeni de neyimlere hâlâ açık olabilmem için beni sağlıklı tutan ve bıkma dan yüreklendiren çok sevgili doktorum Kerim Kaban’a. Şaman’ım, dostum, zeki, güzel, komik, azimli, yürekli ar kadaşım Tülin… Nasıl olduysa her kemo seansımda hastane nin önünden geçiyor oldun ve uğradın! Fazlasıyla gülüp şama
10
ÇIPLAK KANSER
ta yapmaktan aldığımız uyarılara rağmen tedavileri başarıyla bi tirdik her defasında! İyi ki akadaşımsın. Sağ ol, var ol, hep iyi ol. VKV Amerikan ve Kozyatağı Acıbadem Hastanesi onkoloji bölümleri hemşire ve çalışanlarına, Sibel Yayla’ya güler yüzleri, profesyonel tutumları, özenli ve bilinçli bakımları ve yardımları için özellikle teşekkür ederim. Kitabı yazmam için beni cesaretlendiren, destekleyen tüm arkadaşlarıma ve özellikle yazım sürecinde bana koçluk yapan arkadaşım, ortağım Gül Ergül’e minnettarım. Çok sevgili bir arkadaşımın “İyi günlerimde yanımda olma yanlar kötü günümde de yanımda olmasın,” cümlesi düşün cemde paradigma değişikliği yaratmıştı. Hep iyi olmamı isteyen, sağlığım için dua eden, umutlarını hiç kaybetmeyen, varlıkları ve dostlukları ile bana güç, enerji ve yaşam coşkusu veren tüm sevdiklerim, var olun, sağ olun. Özel ve unutulmaz anılar biriktirmeye devam edelim hep beraber…
Sunuş
11
Sunuş
D
oğru sözleri bulamadığımız durumlar vardır. Ne desek ne söylesek duygularımızı tam olarak ifade edemediğimiz za manlar. Kanser de birçoğumuzu ne diyeceğini bilemez duruma düşüren bir konu. Hele hele kanser olan kişi eşiniz, dostunuz, sevdiğiniz, yakınınızsa işler daha da sarpa sarar. Sözlerle ifade edemediğiniz üzüntünüzü yüzünüz ve bedeniniz ele verir oysa. Uzun süreden beri kanser tedavisi gören bir kanser savaşçısı olarak, bu üzüntülü, çaresiz beden dilini ve yüz ifadesini onlarca yakınımda gördüm… Hepsi de bana yardım edebilmek, doğru sözler bulabilmek, iyi hissetmemi sağlamak, moral vermek için çırpınan yakınlarımdı. Kanser teşhisi konmuş sevdiklerinize, yakınlarınıza, dostla rınıza ne diyeceğinizi, nasıl yardımcı olacağınızı bilemiyor, na sıl yaklaşacağınızı bulmakta zorlanıyorsanız bu kitap sizin için. Kitaptaki duygu, düşünce, deneyim ve önerileri altı yıldan be ri aktif kanser tedavisi görürken yaşadıklarımdan süzerek özet lemeye çalıştım. Kanser çok genel bir tanım. Aynı cins kanser tanısı almış kişi lerin dahi, detaylarına inildiğinde hastalıkları çok farklı. Benzer şekilde, hiçbir kişinin hastalıkla başa çıkma yöntemi bir diğeri nin aynısı değil. Kitabımda anlattıklarım özellikle bana faydalı
12
ÇIPLAK KANSER
gelmiş olan yaklaşımlar ve yöntemler. Yaşadıklarım ve anlattık larımdan tek bir cümle dahi hastalara veya yakınlarına faydalı olursa ne mutlu bana diyerek yola çıkıyorum. Bu kitap için ihtiyacım olan cesareti ancak toplayabildim. Halen tedavi gördüğüm VKV Amerikan Hastanesi’nde her çar şamba günü onkologlarımız, psikologlarımız, hastalar ve hasta yakınlarının katıldığı, fikir, bilgi, öneri alışverişi yaptığımız, so rularımıza cevap, sorunlarımıza çare aradığımız toplantılar ya pılıyor. Toplantıların genellikle en kıdemli hastası olduğum ve diğer hastalarla benzer süreçlerden daha önce geçmiş olduğum için, hastaların ve hasta yakınlarının sorunlarını iyi anladığımı gör düm. Çok sevgili doktorum Kerim Kaban’ın da teşvik etmesiyle bu toplantılardan esinlenerek okumakta olduğunuz kitabı yaz maya karar verdim. Amacım, kanserle savaşan kişilere ve onla rın yakınlarının kalbine biraz su serpebilmek ve işlerine yaraya bilir düşüncesi ile yaşadıklarımı, hissettiklerimi paylaşmak. Hasta kadar, hastanın duygusal ve fiziksel destek çemberin de olan kişilerin de desteğe ve eğitilmeye gereksinimleri oldu ğunu gördüm kendi sürecimde. Çoğu insan, ölümcül bir has talıkla savaşan bir kişiye nasıl yaklaşacağını, ne diyeceğini, na sıl davranacağını bilmiyor. Ben de bilmeyenlerden biriydim. Ne zaman ki kanser oldum ve dünyayı, insanları, hastalığın pence resinden de izlemeye başladım, ölümcül ve kronik bir hastalık la mücadele eden kişilerin yakınlarından neler beklediğini o za man anladım. Kitabın ilk bölümünü kendi hikâyeme ayırdım. Kanser tanı sının konulduğu 2006 Ekim ayından bugüne kadar hastalık ve tedavi etrafında dönen yaşamımdan kesitler vermeye çalıştım. Hastalığın farklı evrelerini nasıl yaşadığımı, düşünce ve duygu larımı, zorluklarla, korkularımla baş edebilme şeklimi paylaş mak istedim.
13
Sunuş
•
•
•
Kitabın ikinci bölümünde ise kendi tecrübemden, kemote rapi ünitelerinde sohbet ettiğim hastalar, hasta yakınları ve oku duklarımdan yola çıkarak kanser hastalarının yakınlarından ne ler beklediğini ana başlıklar altında toplamaya çalıştım. Hastanın en temel iki gereksinimi, sevgi ve umut. Yaşadığı sürece umudunu ve yaşam coşkusunu korumak için desteğe ih tiyacı var hasta kişinin. Tarif etmek istediğim doğal, gerçekçi, o ana ve güne odaklanan, sevecen ve samimi bir destek… Ne olursa olsun pozitif olalım, moralimizi hep ama hep çok iyi tu talım söyleminin yorucu tavrı asla değil. Hastalıklar ilgi, sevgi, kendine değer vermek gibi psikolojik ihtiyaçların karşılanmaması nedeniyle bedenimizin bize verdi ği sinyaller. Kanseri ve tedavi sürecinde yaşadıklarımı anlamlan dırmak, umudumu korumak için tutunduğum bir inanç oldu benim için bu cümle. Kendimi daha yakından tanımam, karşı lanmamış ihtiyaçlarımı anlamam, bedenimi ve kalbimi dinle mem için bana bir vesile oldu kanser. Hastalığa odaklı değil de, değişimi, sağlığı özendiren yakla şımlar hastaya çok ama çok yararlı. Tek başına bir şeyler yap masına yüreklendirmek, en ufak bir iyileşmeyi dahi fark etmek ve hastaya yansıtmak, hastalıkla ilgisi olmayan faaliyetler yap masına yardımcı olmak, hastayla yeni ve daha derin bir ilişki ye girebilmek, hastanın şifa ve moral bulmasına öylesine fayda lı ki… Bütün bu yaşadıklarımdan sonra, kalbindeki tüm şefkatle yanınızda olan, sevgisini ve duygularını açık, basit ve kendine uygun, içten bir yöntemle aktarabilen herkesin şifacı olduğuna inanır oldum. Hastanın yaşam sevincini koruması için etrafın da, tarif etmeye çalıştığım gibi şifa vericiler olması, hastanın da sevdikleri tarafından aktarılan yaşam enerjisini almaya açık ol ması gerektiğini düşünüyorum.
14
ÇIPLAK KANSER
Sunuş
Göğüs Germek
15
16
ÇIPLAK KANSER
Hastalık Öncesi Hayat
17
Hastalık Öncesi Hayat
1
961 yılının Şubat ayında doğmuşum. Benden önce üç erkek çocuk doğurmuş olan annem saat kaçta doğduğumu hatır lamaz. Tek hatırladığı, babamın doktorlara “Bir yanlışlık olma sın, bizim hanım hep erkek doğurur,” demiş olması. Sevincim kursağımda kalmıştı diye anlatır annem hep. Ayrıca pek de gü zel bir bebek değilmişim. Oysa benden bir önce doğan ağabeyi mi hastanenin en güzel bebeği diye vermişler annemin kucağına. İşte bana anlatılanlardan aklımda kalanlar böyle. Küçük yaş larımda defalarca duyduğum bu sözleri eğlenceli bulmakla be raber, bir taraftan da içimin acıdığını hatırlıyorum. Özellikle an nemin sevincinin kursağında kalmış olması, dünyaya gelişimin coşkuyla karşılanmadığını düşünmek hâlâ kırar beni. Belki bu yüzden uzun seneler doğum günlerime çok önem vermedim. Doğduğum günü kutlamaya gerek duymadım. Herhalde babamı haklı çıkarmak için, zaman zaman erkek gibi davranan, erkek olmaya öykünen bir kız çocuğu olduğumu hatırlıyorum. Yetişkin hayatımda da dişi özelliklerimin yanın da eril özelliklerimi hep korudum. Çalışmak, üretken ve verim li olmak, kendi işini kurmak, karar almak, sözünü sakınmamak, ailem ve çalışanlar için maddi sorumluluk taşımak, bilanço yö netmek, fikrini açık ve net ifade etmek, rekabeti sevmek yaşamı ÇK 2
18
ÇIPLAK KANSER
mın, benliğimin parçaları oldular. Bu özelliklerimin ve bu dav ranış biçiminin iş yaşamında gerekli, hatta şart olduğunu hâlâ düşünüyorum. Hasta olup yaşamı farklı bir pencereden de izlemeye başla dıktan sonra eril özelliklerimi sorgulamaya başladım. Çalışma yolunu seçen bir kadın olarak rekabetçi, gerçekçi, zamanı en et kin şekilde kullanma ve çözüm odaklı taraflarımın daha geliş miş olduğunu iyice fark ettim. Çalışmayı bırakıp da hayatım bi raz daha yavaşlayınca ve bakış açım değişince erkek egemen iş yaşamında kendine yer açmanın kadınlar için hiç de kolay ol madığını, kadınlığından, ruh ve beden sağlığından çok şey alıp götürdüğünü anladım. İçimdeki hassas, yumuşak, kırılgan, uyumlu, dişi Oya’yı tek rar bulmak çok zamanımı aldı daha sonra. O Oya’ya kavuşmak, onun kendini ifade etmesine izin vermeye başlamak, onun is teklerini duyup anlamak, ona değer vermek, iyileşme sürecinde yaşadığım dönüm noktalarından biridir. 1997 yılında oğlum Ali dört yaşındaydı ve yuvaya gidiyor du. Yuva her cuma günü velilere haftanın özetini içeren bir bül ten gönderirdi. Bir cuma bülteninde şöyle bir anekdot vardı. Öğretmen sınıfa sorar: “İki hece, çalışır gündüz gece.” Benim oğlan hemen atılır ve cevap verir: “Anne!” Oysa doğru yanıt “saat”tir. Beni epey düşündürmüştü oğlumun yanıtı. Demek yavrucak annesini gece gündüz çalışan biri olarak algılıyordu. Aslına ba kılırsa, gerçekten çok da uzak değildi oğlumun algısı. O sıralar iki yaşında bir kızım, dört yaşında bir oğlum, kocam, evim, her gün gitmekte olduğum Gebze’de bir işim vardı. Otuzlu yaşlarımı yoğun çalışarak ve çocuklarımı büyüterek geçirdim. Zor, güzel, saf, ham, inişli çıkışlı, seçtiğim hayatı sor gulamadığım, verimli senelerdi. Yaşam nehrinde akıp gidiyor,
Hastalık Öncesi Hayat
19
yeni kurduğumuz ailemiz için en güzel koşulları sağlamak, mut lu ve huzurlu yaşamak için eşim Can’la beraber koşturup duru yorduk. Yorgunluk, hastalık, ölüm gibi durumlara etrafımızda pek rastlanmıyordu. On beş sene profesyonel olarak çalıştıktan sonra, 2000 yılın da üç arkadaş bir İngiliz firması ile ortak insan kaynakları ko nusunda danışmanlık hizmeti veren bir şirket kurduk. Otuz do kuz yaşındaydım, yeterince profesyonel tecrübe edinmiştim, eh çocuklarım da beş ve yedi yaşlarına gelmişlerdi. Yeni ufuklara, farklı denemelere hazırdım artık. Enerjim, sağlığım, farklı bir atılım yapma istek ve gücüm bol bol mevcuttu. Çocuklara, evi mize, aile hayatına, işime ayrı ayrı yetişebildiğimi düşünüyor dum. Her şeyi dengeli bir şekilde idare ediyor olmaktan gurur luydum. 2004 yılında şirket olarak hizmetlerimiz arasına bireysel koç luk hizmetini de ekleme kararı aldık. Tüm ortaklar gerekli eği tim ve sertifikasyon programlarından geçtik. Kişisel gelişimi te tikleyen, farkındalığı artırıcı eğitimlerdir bunlar. Hayatımın da ha olgun, dingin, duyarlı bir dönemine giriyordum yavaş yavaş. Kırklı yaşlar bir harikaydı. Hâlâ genç, üretken ve enerjik, aynı zamanda duyarlı, kişisel farkındalığın arttığı, yaşam amacının sorgulanmaya ve tekrar biçimlendirilmeye başlandığı o bulun maz, değerli yıllar… Yaptığım işin özünde çok iyi dinlemek yatıyordu. Dinlemek, doğru soruları sormak, yönetici konumundaki insanların so runlarını anlayıp, çözmeleri için onlara destek olmak. Bir gün çok sevgili arkadaşım Tülin ile sohbet ederken, ben herkese na sıl olduğunu sorduğum halde kimsenin bana gerçekten nasıl ol duğumu sormadığından yakınmıştım. “Ağzından ne çıktığına, ne istediğine dikkat et, oluverir!” Ne kadar doğrudur bu söz. Birkaç ay sonra bana kanser tanısı kon du ve o gün bugün nasılsın sorusu hayatımdan hiç eksik olmadı.
20
ÇIPLAK KANSER
18 Ekim 2006 günü mememden alınan patoloji örneğinin kanserli çıktığını öğrenene kadar saf, temiz, kendi küçük ve ko runaklı dünyamda, kırklı yaşların kadınlara bahşettiği o özel güç, üretkenlik ve özgüvenle dolu yaşayıp gidiyordum.
Tanı ve Ameliyat
21
Tanı ve Ameliyat (Ekim 2006)
K
anser konusunda bilgim çok sınırlıydı. Çevremde kanser olan ve yolculuğunu mesafeli bir şekilde izlediğim tek bir tanıdığım olmuştu o zamana kadar. Sağlıklı beslenen, fazla ki losu olmayan, çocuklarını uzun süre emzirmiş, yakın ailesinde meme kanseri görülmemiş, aktif hayatı olan, düzenli spor yapan ben, kanseri sadece başkalarının başına gelen ve uzaktan uzağa beni üzen bir hastalık olarak görüyordum. 18 Ekim 2006 günü akşamın geç bir saatinde görüntüleme merkezindeki doktor aradı ve mememden alınan patoloji ör neğinin kanserli çıktığını haber verdi. O gece aldığım bu ber bat haberin nelere yol açacağı, beni ve yakınlarımı geriye dönü şü olmayan bir şekilde nasıl değiştireceği hakkında hiç ama hiç bir fikrim yoktu. Oğlum Ali on üç, kızım Ayşe on bir, eşim elli iki yaşındaydı, ben ise kırk beş. Tanıyı koyan görüntüleme merkezindeki doktor acilen, he men, mümkünse aynı gün ameliyat olmam gerektiğini söyledi. Telaş ve tecrübesizlikle fazlaca düşünüp araştırmadan, ameliya tımı ilk önerdikleri doktorun yapmasına karar verdik. İki gün sonra kendimi ameliyat masasında buldum. 5-6 saat sonra gö zümü biraz açıp kendime geldiğimde, tüm sağ mememle bir
22
ÇIPLAK KANSER
likte on bir adet koltuk altı lenf bezinin de alındığını öğrendim. Bedenimin sağ üst tarafı kazınmıştı. Sağ kolumu oynatamıyor dum. Pansuman için ilk defa ameliyat bölgesi açıldığında sekiz yaşındaki Oya’nın görüntüsü ile karşılaşmış oldum! Beş gün sonra hastaneden taburcu ettiler beni. Bir an ön ce evime kavuşmak istiyordum. Sanki evime kavuşunca kâbus bitecek ve eski hayatıma geri döneceğim gibi hissediyordum. Kesinlikle bir kâbus gördüğümden, yaşadıklarımın gerçek ol madığından neredeyse emindim.
Mastektomi Sonrası
23
Mastektomi Sonrası
M
astektomi iyileşmesi kolay bir ameliyat değil. Kolu tekrar eskisi gibi hareket ettirebilmek için çaba sarf etmek gere kiyor. Kazınan dokuların tekrar iyileşmesi, yanma ve acı hissinin geçmesi aylar sürüyor. Mastektomi ile eşzamanlı olarak yapılan protez ameliyatının getirdiği ilave zorluklar da cabası. Meme dokusu ile birlikte koltuk altı lenfleri de temizlenmiş olduğu için bedenin o tarafı korunmasız kalıyor. Evde ziyareti me gelen bir pratisyen hekim arkadaşım güm diye artık tenisi falan unutmam gerektiğini, hatta sağ elime manikür dahi yap tırmamın çok sakıncalı olduğunu söyleyiverdi. Koruyucu lenf ler olmadığı için mikroplara karşı savunmasız kalan sağ kolumu çok sakınmam gerektiğini anlamış oldum hemen. Genelde cerrahlar ameliyattan önce veya sonra hastayı ne ler beklediği, iyileşmesi için neler yapması gerektiği konusun da en ufak bir bilgi nedense vermiyorlar. Neyse ki protez ameli yatımı yapan Doç. Dr. Tuğrul Kihtir lise yıllarından arkadaşım dır. Sağ olsun Tuğrul, bana eve çıktıktan sonra yapmam için bir takım kol egzersizleri öğretti. Gerginlik ve acıya rağmen verilen hareketleri gayretle yapıp kolumu tekrar eskisi gibi oynatır hale getirmek için epey çabaladım. Ameliyatın üzerinden biraz zaman geçince işime dönmek is