2
KAYGIDAN KORKUYA
ÖZCAN KÖKNEL’IN KİTAPLARI Türk Toplumunda Bugünün Gençliği, Bozok Matbaası (TRT Ödülü), 1971. Uyuşturucu Madde Sorunları, Gelişim Yayınları, 1976. Köknel Ö., Yazıcı Ö., Yaşambilimsel Çözümlemede Davranış, 1977. Köknel Ö., Özuğurlu K., Tıpta Ruhbilim, İstanbul Tıp Fakültesi Yayınları, 1980. Cumhuriyet Gençliği ve Sorunları, Cem Yayınları (Yunus Nadi Ödülü), 1980. Ailede ve Toplumda Ruh Sağlığı, Hür Yayınları, 1981. Kişilik, Altın Kitaplar, 1982. Alkolden Eroine Kişilikten Kaçış, Altın Kitaplar, 1983. Biyo-Psiko-Sosyal Yönden Esrar Bağımlılığı (Sedat Simavi Ödülü), 1983. İnsanı Anlamak, Altın Kitaplar, 1986. Zorlanan İnsan, Altın Kitaplar, 1987. Çağımızın Hastalığı Stres, Milliyet Yayınları, 1988. Genel ve Klinik Psikiyatri, Nobel Yayınevi, 1989. Köknel Ö., Özuğurlu K., Bahadır G., Davranış Bilimleri, Ruhbilim, İ. Ü. Tıp Fakültesi Yayınları, 1989. Depresyon, Altın Kitaplar, 1989. Korkular, Altın Kitaplar, 1990. 2000’li Yıllarda Aile, Çocuk, Genç, 21. Yüzyıl Ansiklopedisi, Milliyet Yayınları, 1991. Dolu Dolu Yaşamak, Altın Kitaplar, 1992. “Kaygının Doğuşu”, I. Anksiyete Sempozyumu, Kayseri, 1992. “Yaşar Kemal’in Kitaplarında Yaşam ve Ölüm”, Uluslararası Epope Sempoz yumu, Adana, 1993. Yaşamın Zaferi, Altın Kitaplar, 1994. Bireysel ve Toplumsal Şiddet, Altın Kitaplar, 1996. Bağımlılık, Altın Kitaplar, 1998. Kötü Ruhtan Ruh Sağlığına, Alfa Yayınevi, 1998. Günlük Hayatta Ruh Sağlığı, Alfa Yayınevi, 1998. Kimliğini Arayan Gençliğimiz, Altın Kitaplar, 2001. Akıl ile Düşünce Gücü, Altın Kitaplar, 2003. 2000’li Yılları Algılama, Altın Kitaplar, 2005. Çatışan Değerlerimiz, Altın Kitaplar, 2007. Gülerek Bilgilenmek, Altın Kitaplar, 2010. Şiddet Dili, Remzi Kitabevi, 2013. Duygusal Akıl, Postiga, 2013.
Prof. Dr. ÖZCAN KÖKNEL
KAYGIDAN KORKUYA
3
4
KAYGIDAN KORKUYA
kaygıdan korkuya / Prof. Dr. Özcan Köknel
© Remzi Kitabevi, 2013 Her hakkı saklıdır. Bu yapıtın aynen ya da özet olarak hiçbir bölümü, telif hakkı sahibinin yazılı izni alınmadan kullanılamaz. Editör: Eylül Duru Kapak: Murat Özgül Edvard Munch’un Çığlık (1893) adlı tablosundan yararlanılmıştır.
ısbn 978-975-14-1591-2 birinci basım: Ocak 2014 Kitabın basımı 2000 adet yapılmıştır. Remzi Kitabevi A.Ş., Akmerkez E3-14, 34337 Etiler-İstanbul Sertifika no: 10705 Tel (212) 282 2080 Faks (212) 282 2090 www.remzi.com.tr post@remzi.com.tr Baskı ve cilt: Remzi Kitabevi A.Ş. basım tesisleri 100. Yıl Matbaacılar Sitesi, 196, Bağcılar-İstanbul Sertifika no: 10648
İçindekiler SUNUŞ, 9 KAYGI (ANKSİYETE) SÖZCÜĞÜNÜN KÖKÜ, 17 Dilimizde Kaygı Kavramı, 20; Kaygının Tanımı ve Nitelikleri, 23; Kaygı Düzeyinin Yükselmesi, 26; Davranış Kalıplarının Seçimi, 26; Tehlikeli Durumun Değerlendirilmesi, 29; Kaygı Düzeyi Kişilik Yapısına Bağlıdır, 30; Kaygı Düzeyi Nasıl Ölçülür?, 31; Kaygının Yarattığı Bedensel Değişmeler, 32; Kaygı Düzeyinizi Ölçebilirsiniz, 33; Nasıl Değerlendireceksiniz?, 33; Kaygının Doğuşu, 35; Bilinmezlik, Hiçlik, Yok Olmak, 38
YARADILIŞ, 39 Mitolojiden Bilime, 40; İnsanın Yaratılışı, 43; Yaşama ve Ölüm İçgüdüsü, 44; Çocuk Cinayet ve İntiharları, 47; Ölümsüzlük Düşü ve Ölümlülük Cezası, 47; Cennet ve Cehennemin Kapıları, 49; Dinlerin Kaynağı: Ölüm Korkusu, 50; Yaşar Kemal’in Kimsecik Üçlemesinde Yaşam ve Ölüm, 51; Umut ve Yaşam, 58; Çocukta Ölüm Kavramı, 59; Çocukta Kaygı ve Korku, 63; Korkuların Somutlaşması, 65; Korkular Nasıl ve Neden Kalıcı Olur?, 66; “Sevmek Dokunmaktır”, 67
SAVUNMA DÜZENLERİ, 69 Başarılı Savunma Düzenleri, 70; Olumlu ya da Olumsuz Savunma Düzenleri, 73; Kaygı Çağı, 84; Korku Endüstrisi, 86; Korku Kahramanları, 87; Gerçekdışı Filmler, 89; Ciddiye Alınması Gereken Bilimkurgular, 90; Hayat Elma Şekeri Değil, 92; Doğa-İnsan Çatışması, 92; Üçüncü Dünya Savaşı Korkusu, 95; İklimi Bozan Nükleer Deneyler, 96; İnsan ve Sanayi Atıkları, 97;
5
6
KAYGIDAN KORKUYA
“Ölüm Bulutu” ve Asit Yağmuru, 97; Hayvan Korkusu, 99; “Kuşlar”la Simgeleşen Yeni Korkular, 101; Yükseklik ve Asansör Korkusu, 102; Trafik ve Uçuş Korkusu, 104; Hastalık Korkusu ve Dünyaya Dehşet Salan Veba Salgınları, 105; “Her Birimiz Vebayı Kendi İçimizde Taşırız”, 107; Kanser Korkusu, 109; Korku Kanserin Gelişmesini ve Tedavisini Etkiler, 110; 20. Yüzyılın Vebası AIDS, 111; AIDS’le İlgili Dönemler ve Ruhsal Tepkiler, 112
BEDENSEL, RUHSAL VE TOPLUMSAL GEREKSİNİMLER, 114 Korunma, 116; Ruhsal Yaşantı, 117; Beslenme, 118; Reklamlarla Besleniyoruz, 119; Diyet Karmaşası, 120; Uyku, 122; İç Saat, 123; Cinsel Yaşam, 123; Flört Mutluluk Yerine Korku Kaynağı Oluyor, 125; Bekâret, 126; Kendi Kendine Doyum, 127; Cinsel Soğukluk, 128; Cinsel Güçsüzlük ve Kısırlık Korkusu, 129; “Ya Yine Başaramazsam…”, 130; Cinsel Saldırı, 131; Cinsel Eğitim, 133; Eğitim-Öğretim, 134; Okula Başlama Yaşı, 136; Toplumsal Kültürden Kaynaklanan Kaygı ve Korku, 137; Baskı Rejimlerinin Terörü, 139; Çağ Ötesi Kültür, 141; Küreselleşme, 142; Tüketim Çılgınlığı, 143; Popüler Kültür, 145; Marka Kuşağı, 146; Kitle İletişim Araçları, 147; Altkültür, 148; Tanı ve Sınıflandırma, 151; İradenin Azalması, Agorafobi ve Erken Bunama, 154; Ruhsal Yozlaşma, 155; Motoru Arızalı ya da Benzini Bitmiş Otomobil, 156; Üç Düzeyli ve Boyutlu Yaklaşım, 159; Korkudan Korkmak, 160; İlaç Tedavilerinin Gelişmesi, 162
KAYGI BOZUKLUKLARI, 168 Panik Atağı, 168; Hasta Nelerden Yakınır?, 170; Nöbetin Yinelenme Korkusu, 173; Panik Atağı Geçiren Hasta Öyküleri, 175; BedenselRuhsal Hastalıklar ve Panik Nöbetleri, 178; Hangi Hastalıklar Panik Atağı Nöbeti Yapar?, 180; Kalp-Damar Hastalıkları, 181; Kalp Hastasının Savunma Düzenleri, 182; Solunum Sistemi Hastalıkları, 185; Kanda Şeker Düzeyinin Düşmesi, 186; Kadınlarda Aybaşı Öncesi Nöbetler, 188; Atipik Panik Atağı, 190; Fobik Bozukluklar, 190; Agorafobi, 191; Sosyal Fobi, 201; Özgül Fobi, 204; Obsesif-Kompulsif Bozukluklar, 207; Kuşku, Hastalık, Sayma ve Metafizik İçerikli Obsesyonlar, 209; Tikler ve Kekemelik, 211; Hastalık Hastalığı, 213; Yorgunluk Sendromu: Nevrasteni, 214; Akut Stres Bozukluğu, 215; Travma Sonrası Stres Bozukluğu, 216; Yaygın Anksiyete Bozukluğu, 216
KAYGININ BİYOLOJİSİ, 218 Beyinde Yapı ve İşlev Bozukluğu, 219; Kaygıyı Doğuran Yapılar, 221; Kaygıyı Doğuran Maddeler, 222; Beyin Yapısı ve Davranış, 223; Alın Lobu Ön Bölümü, 226; Beynin Esnekliği, 227; Ruhbilim Öğretileri, 231; Yapısal Ruhbilim, 233; İşlevsel Ruhbilim, 234; Ruhsal Çözümleme, 234; Bireysel Ruhbilim, 241; Analitik Ruhbilim, 242; Otto Rank Öğretisi, 242; Karen Horney Öğretisi, 243; Kültürel Ruhbilim, 244; Erich Fromm Öğretisi, 245; Varoluşçu Ruhbilim Öğretileri, 245; Görüngücü Ruhbilim Öğretisi, 246; İnsanlar Arası İlişki Çözümlemesi, 246; Bütüncül Ruhbilim, 247; Gelişim Basamakları, 247; Davranışçı Ruhbilim, 249; Bilişsel Ruhbilim, 253; Öğrenilmiş Çaresizlik Modeli, 256; Bilişsel Üçlü, Hatalar ve Şemalar, 257; Bilişsel Bozma-Çarpıtma, 259; İletişimi Bozan Çatışmaya Yol Açan Kavramlar, 261
TEDAVİ, 265 İlkel ve Azgelişmiş Düşünce Biçimi, 266; İlaç Tedavisi, 269; Ruhsal Tedaviler, 272; Tüm Ruhsal Tedavilerin Amacı: Davranışı Değiştirmek, 274; Ruhsal Tedavi Türleri, 275; Destekleyici Ruhsal Tedaviler, 276; Çözümleyici Ruhsal Tedaviler, 277; Davranış Tedavisi, 280; Sistematik Duyarsızlaştırma, 281; Üstüne Gitme, 283; Bilişsel Tedavi, 284; Obsesyon ve Kompulsiyonların Sağaltımı, 285; Şema Tedavisi-AnalitikBilişsel-Davranışçı Tedavi, 288; Terk Edilme Şeması, 290; Boyun Eğme Şeması, 292; “Âlem Ne Der” Korkusu, 293; Ne Aşırı Kollama ve Baskı, Ne Aşırı Hoşgörü ve İlgisizlik, 295
KAYGI BOZUKLUKLARIYLA BAŞ ETMEK, 297 Kaygı Bozukluğu Belirtileri, 299; Hekime Başvurun, 300; Kaygı Ölçeği, 301; Kaygının-Korkunun Kaynağını Düşünün, 302; Plan Yaparken Unutmamanız Gerekenler, 304; Uygulama Amaçtan Saptırılmamalıdır, 305; Başkalarının Destek ve Yardımı, 306; Dostlar Karagün İçindir, 307; Gevşeme ve Nefes Teknikleri, 308; Rahatlatıcı, Yatıştırıcı Solunum Alışkanlığı, 311; Solunum Hareketlerinizi Duygu ve Düşüncelerinizle Bütünleştirin, 312; Gevşeme Çalışmasına Bir Örnek, 314; Sınav Kaygısı, 316; Panik Atağının Tutsağı Olmayın, 319; Alışkanlık Kazanmak, 324; İnsan Geçmişi Belleğinde Yaşar, 325; Rolüne Hazırlanan Bir Oyuncu Gibi, 326; Korkuyu Beceriye Dönüştürmek, 327; Tekrar, Alışkanlık Kazanmanın Ana İlkesidir, 330; Başarının Sırrı, 332; Enerjinizi,
7
8
KAYGIDAN KORKUYA
Gücünüzü Ziyan Etmeyin, 333; Olumlu Düşünmek, 335; Olumlu Düşünme Programı, 337; Olumlu Düşünce Yapısının Önemi, 337; Duygusal Zekâ, 338; Goleman’a Göre Duygusal Zekâ, 339; Kişisel Yeterlilik, 340; Kendine Çekidüzen Vermek, 340; Güdülenme, 341; Toplumsal Yeterlilik, 341; Toplumsal Beceriler, 342; Öğrenme Aklın Gücünü Geliştirir, 343; Ev Ödevleri, 344; Sisyphos, 345; Öneriler, 350
KAYNAKLAR, 356 Yerli Psikiyatri Kitapları, 356; Diğer Kaynaklar, 357; Yabancı Kaynaklar, 358
Sunuş
9
Sunuş
İnsanın mutlu olması ilgi, sevgi, neşe, sevinç, umut duygularıyla dolu olması demektir. Mutluluk, insana haz veren bir duygulanım durumu, ruh ve beden sağlığı için gerekli olan en sağlam temeldir. Bu durumun tersi kaygı, korku, kızgınlık, sıkıntı ile birlikte olan elem durumudur. Bu duyguların sürekli olması önce insanın ruh sağlığını, sonra da beden sağlığını bozabilir. Bu nedenle, yaşam bir anlamda mutluluğu arayıştır. Kimi insan için mutluluk yaşadığı andan haz duyması, geçmişte haz duyduğu bir yaşantıyı anımsaması ya da gelecekte haz duyacağı bir yaşantıyı umut etmesidir. İnsanın “iyi olma”, “iyi yaşama” durumunu yakaladığı andır. O halde “iyi olma”, “iyi yaşama” durumunun ölçütleri, sonuçları nedir? Bu sorunun yanıtı aynı zamanda insanların mutluluğa erişmek için seçtikleri yolu, yöntemi de ortaya çıkarır. “İyi olma”, “iyi yaşama” durumuna kavuşmak kimine göre bireysel, kimine göre dinsel, kimine göre toplumsal yaşantıyla olur. Kimi alabildiğine özgürlüğü, kimi ilke ve kurallara sıkı sıkıya bağlılığı “iyi olma”nın, “iyi yaşama”nın tek çıkar yolu olarak kabul eder. Doğrunun, güzelin, iyinin aranması, elde edilmesi de insanda mutluluk yaratır. Ancak karşılaşılan engeller yüzünden bu arayış her zaman amacına ulaşmayabilir. İyilik durumu, aynı zamanda beden ve ruh sağlığının da temel ölçütüdür.
10
KAYGIDAN KORKUYA
Bu kitapta kaygı bozukluklarını açıklamaya, anlatmaya çalıştım. Burada mutluluk, ruh sağlığı, hastalık boyutlarına ulaşmış ruh sağlığı bozukluklarına ilişkin bilgilere, önerilere de yer verdim. Bilindiği gibi, bütün insanlar mutlu olmak için çaba harcar. Bireysel ya da toplumsal nedenlerle bu çaba yetersiz kalırsa ruh sağlığı bozulur. Bu bozukluk ruhsal yapının özellikleri ile kaygı bozukluklarına yol açar. Başka bir deyişle, ruh sağlığını bozan bireysel ve toplumsal nedenler kaygı bozukluklarına yol açar. Kaygı bozuklukları ile baş etmek için ruh sağlığına, mutluluğa ulaşmak gerekmektedir. Korku tüm insanlarda ortak, doğal ve evrensel duygu durumudur. Kitabı okumaya başladığınız anda aşağıdaki sorulara vereceğiniz “evet” ya da “hayır” cevaplarıyla siz de bu görüşe katılacak, korkularınızı tanıyacak, onların yaşamınız üzerinde ne denli etkili olduğunu göreceksiniz. • Alışmadığınız, bilmediğiniz, görmediğiniz, tanımadığınız durum, kişi, nesne, olay ya da olgu karşısında huzursuzluk, rahatsızlık, tedirginlik, korku ya da kaygı duyar mısınız? • Yukarıda söz konusu edilen koşulların bulunduğu bir ortamda bulunmak, yaşamak ister misiniz? • Böyle bir ortamda bulunduğunuzda hemen oradan kaçıp kurtulmanın, uzaklaşmanın yollarını, yöntemlerini araştırır mısınız? • Karanlıkta, kalabalıkta, kapalı bir odada ya da açık bir alanda yalnız başınıza bulunmak ister misiniz? • Taşıt araçlarında, trende, metroda, gemide, uçakta çekinmeden, korkmadan seyahat eder misiniz? • Asansörde, yeraltında bir mağarada ya da yüksek bir binanın balkonunda korkmadan uzun süre durabilir misiniz?
Sunuş
11
• Başta fare olmak üzere çeşitli hayvanlara, böceklere, kedi, köpek gibi evcil hayvanlara iğrenmeden, korkmadan bakabilir misiniz? Onlara dokunabilir misiniz? Sevip okşayabilir misiniz? • En küçük bedensel ya da ruhsal belirti, yakınmada ciddi, öldürücü bir hastalığın başladığını düşünür müsünüz? Bu sorular çoğaltılabilir. Ancak bu sorulara verdiğiniz evet, hayır cevaplarıyla insanlarda doğal ve evrensel olarak bulunan, bulunması gereken kaygı ve korkuyu paylaştığınızı sanıyorum. Önemli olan insanın kaygısız, korkusuz olması değil, bunlarla birlikte yaşamasını bilmesi, bunları duygu ve düşüncelerinin denetimi altına alması, bunların günlük yaşamını olumsuz biçimde etkilemesini önlemesidir. Aşağıdaki listede bulunan sorulardan birine bile “evet” cevabını veriyorsanız, kaygı bozukluğunu düşünebilirsiniz. • Sık sık hoşa gitmeyen şeyler düşünür, onları zihnimden uzaklaştırmakta güçlük çekerim. • İşleri zamanında bitiremediğim için çoğu kez geç kalırım. • Sık sık hava gazını, su musluklarını ve kapıları birkaç kez kontrol ederim. • Aklıma takılan nahoş düşünceler hemen hemen her gün beni rahatsız eder. • Her gün yaptığım basit günlük işlerden bile emin olamam. • Bazı şeyleri tekrar tekrar yaptığım için işimde geri kaldığım olur. • Çok fazla sabun kullanırım. • Bana göre bazı sayılar son derece uğursuzdur. • Temizliğe aşırı düşkünüm. • Ayrıntılara gereğinden fazla dikkat ederim. • Paraya dokunduktan sonra ellerimi kirli hissederim.
12
KAYGIDAN KORKUYA
• Alıştığım bir işi yaparken bile kaç kere yaptığımı sayarım. • Sabahları elimi yüzümü yıkamak çok zamanımı alır. • Çok miktarda mikrop öldürücü ilaç kullanırım. • Her gün bazı şeyleri tekrar tekrar kontrol etmek bana zaman kaybettirir. • Dikkatle yaptığım bir işin bile tam doğru olup olmadığına emin olamam. • Kendimi toparlayamadığım için günler, haftalar, hatta aylarca hiçbir şeye el sürmediğim olur. • En büyük mücadelelerimi kendimle yaparım. • Çoğu zaman büyük bir hata ya da kötülük yaptığım duygusuna kapılırım. • Sık sık kendime bir şeyleri dert edinirim. • Önemsiz ufak şeylerde bile karar verip işe girişmeden önce durup düşünürüm. • Bazen önemsiz düşünceler aklıma takılır ve beni günlerce rahatsız eder. Kaygı bozukluğunda durumluk kaygı düzeyi önemlidir. Kay gı düzeyini ölçebilirsiniz. 1. Şu anda sakinim. 2. Kendimi güvende hissediyorum. 3. Şu anda sinirlerim gergin. 4. Pişmanlık duygusu içindeyim. 5. Şu anda huzurluyum. 6. Başıma geleceklerden endişe ediyorum. 7. Şu anda keyfim hiç yok. 8. Şu anda endişeliyim. 9. Kendimi rahat hissediyorum. 10. Kendime güvenim var. 11. Durumumdan memnunum. 12. Çok sinirliyim.
Sunuş
13
3, 4, 6, 7, 8, 12 numaralı sorulara evet cevabını veriyorsanız kaygılı olduğunuzu düşünebilirsiniz. Sizlere yardımcı olabilmek için on beş yaşında yaşadığım bir olayı aktarmak istiyorum: Babamın memuriyeti nedeniyle ilk ve orta öğrenimimi Anadolu’nun çeşitli kentlerinde yaptıktan sonra, lise öğrenimi için İstanbul’a gelip Arnavutköy’e yerleştik. Kısa sürede yaşdaşlarımla arkadaş oldum. İlkyaz Arnavutköy iskelesinin yanında, şimdi kazıklı yol olan yerde onlarla birlikte denize girmeye başladım. Gençlerin hepsi çok iyi yüzme biliyordu. Çoğunluğu, o zamanlar Bebek’te yüzme dalı olan Galata saray’da ya yüzüyor, ya sutopu oynuyor, ya da atlıyor, dalıyor, kürek çekiyordu. Ben onların yanında denize girmekten, yüzmekten çekiniyor, sıkılıp utanıyordum. Onlarla birlikte denize atlıyor, sekiz -on kulaç attıktan sonra top oynadığımı, kaslarımın gevşemesini istemediğimi ileri sürüp hemen kıyıya çıkıyordum. Böylece iyi yüzme bilmediğimi, yüzerken soluğumun kesildiğini gizleyebildiğimi sanıyordum. O zamanlar Boğaz’dan bir motorun arkasına takılmış mavnalar geçerdi. İskele yanında yüzen gençlerin en büyük tutkusu Boğaz’ın ortasına kadar yüzüp mavnaları yakalamak, onların içine girip Rumelihisarı, Emirgan’a kadar gitmek, oralardan yeniden denize atlayıp Arnavutköy’e dönmekti. Bir gün benim de kendileriyle birlikte Boğaz’ın ortasına mavnalara kadar yüzmemi istediler. “Ben sizler gibi yüzemiyorum. Yüzsem bile soluğum yetmez. Boğaz’ın ortasına ulaşamam. Mavnalara erişemem. Erişsem bile Rumelihisarı’ndan, Emirgan’dan Arnavutköy’e kadar yüzemem,” diyemedim. Onlarla birlikte denize atladım. Onlar benden uzaklaştı. Ben kıyıdan uzaklaştım. Ancak Boğaz’ın ortasında mavnaların geçtiği yere yaklaşamadım. Yüzü güneş ışıklarıyla parlayan içi ko-
14
KAYGIDAN KORKUYA
yu mavi görünen denizin ortasında tek başıma çaresiz, desteksiz, yardımsız kaldım. Kulaç attıkça koyu mavi denizin derinliklerine doğru gidiyormuş gibi oluyordum. Mavilik, sonra karanlık beni dibe doğru çekiyordu sanki. Beş yüz metre gerimde kıyı, insanlar; iki yüz metre ilerimde motorun çektiği mavnalar vardı. Vardı ama ben onlara ulaşma gücünü, umudunu yitirmiştim. Okyanusların, dünyanın, evrenin ortasında yok olmaya başlayan bir hiçtim. İçimi ölüm korkusu kapladı. Kalbimin vuruşunu kulaklarımda duymaya başladım. Bedenim ağırlaşmaya, kaslarım gevşemeye başladı. Kulaç atamaz oldum. Elim ayağım birbirine karıştı. Paniğe kapıldım. Hiç olmak, ölmek, yok olmak ya da yaşamak… sadece kendi düşünceme, gücüme, kuvvetime bağlıydı. Düşünebil irsem bu durumdan kurtulma yollarını, yöntemlerini bulabilirdim. Önce sırtüstü yattım. Su üstünde kalabiliyorsam çok şey yapabilirim diye düşündüm. İyice dinlendim. Panik durumunu denetim altına aldım. Biraz sırtüstü yatıp biraz kulaç atarak kıyıya doğru yüzmeye başladım. Bu arada içinde balık tutan gençlerin bulunduğu bir kayık yanıma geldi. Kayığa çıktım. Başımdan geçenleri anlatmadım onlara. Sadece, çok top oynuyorum, sağ ayağıma kramp girdi, dedim. O günden sonra bir süre denize girmedim. Yüzmek istemedim. Hem korktum, hem de iyi yüzme bilmeden arkadaşlarımın yanında kendimi daima küçük göreceğimi düşündüm. Bir çözüm gerekti. İstanbul’da Boğaz’da, Arnavutköy’de oturan arkadaşlarımın, yaşdaşlarımın çoğu iyi yüzen, on beş yaşında bir gencin denizden korkması, iyi yüzme bilmemesi düşünülemezdi. Bir ay boyunca bütün arkadaşlarımdan uzak kaldım. Arna vutköy-Bebek yolunda olan Mısır Elçiliği’nin yanında o zaman
Sunuş
15
boş bir arsa olan kıyıda sabahtan akşama kadar kendi başıma yüzmeye çalıştım. Yüzmeyi çok iyi öğrendim. Daha sonra bir yüzme kulübüne üye oldum. On sekiz yaşından yirmi beş yaşına kadar kulübün yarışlarına geleneksel Boğaz geçme ve kış yüzmelerine katıldım. Yönetim ve divan kurullarında yer aldım. Arkadaş, dost kazandım. Altmış yıllık üye olarak plaket aldım. Böylece belirli bir nedene dayanan baş etme, üstüne gitme çabalarım, çalışmalarım sonucu denetim altına aldığım deniz korkusunu yendim. Korkuyu beceriye dönüştürme başarısını gösterdim. Aradan yıllar geçti… Hekim oldum. Askerlik yaptım. Evlen dim… Çocuklarım oldu. Ruh hekimi, doçent, profesör oldum. Bir yaz motor gezintisi sırasında Büyükada’nın arkasına yaklaştık. Birkaç arkadaş motordan atlayıp kıyıya kadar yüzdük. Dönüşte denizin maviliğinin, karanlığının beni dibe doğru çektiğini sandım. Gençliğimdeki olayı hatırladım. Aynı korkuyu, kaygıyı, paniği yaşadım. Ancak bunları daha çabuk ve kolay denetim altına aldım. O günden beri yüzerken kıyıdan uzaklaşmamaya ya da açık denizde bir kayığın, motorun yanında yüzmeye özen gösteriyorum. Kaygı ve korkuyu başarıya dönüştürmeyi yaşayarak, üstüne giderek öğrendim. Uzmanlığım sırasında bunun “üstüne gitme yöntemi” olduğunu gördüm. Yaşama savaşı dölyatağında başlar. Döllenmiş yumurtanın dölyatağına uyum sağlaması, burada yuvalanıp gelişmesiyle başlayan bu savaş, ölüme dek kesintisiz sürüp gider. Döllenmeden otuz saat sonra döllenmiş yumurta tomurcuklanmaya başlar. Böylece dölyatağı içinde doğuma dek sürecek değişme ve gelişmenin ilk adımı atılmış olur. Bölünen, parçalara ayrılan hücre kümeleri önce oğulcuğu, sonra dölütü oluşturacak biçimde birleşip bütünleşir. Hücrelerin bölünmesi, parça-