Odak Noktamız Futbol
Armut Dibine Düşmeyince
Yaramaz Çocukları İlaçlamayın!
BILL BESWICK
ANDREW SOLOMON
PROF. MUTLUHAN İZMİR
H
“O
er anne baba, evladı biraz olsun kendine benzesin ister. Ama bazı çocuklar inadına farklıdır. “Armut Dibine Düşmeyince”, tam da bu duruma uygun çocukları ve ebeveynlerini anlatıyor. Ebeveyn-çocuk ilişkisine dair alışılagelmiş beklentileri de tersyüz ediyor ve ebeveynliğin tanımını değiştiriyor. Devamı sayfa 12
dak Noktamız Futbol” sadece futbol branşını ilgilendirmiyor. Sporun psikolojik antrenman boyutu üzerine yazılmış önemli bir rehber kitap. Beswick kitabında zihinsel antrenmanın uygulanmasını sağlayacak, sistematik bilgiler veriyor. Kitap, zihinde canlandırma çalışmalarına da sayfalarında geniş bir yer ayırmış. Devamı sayfa 6
R
E
M
Z
İ
K
İ
T
A
B
E
V
İ
T
oplum, insanı etkiletleme kolaycılığına kaçmayı alışkanlık haline getirdi. Yaramaz, hareketli ya da farklı çocukları hemen bazı hastalık tanılarıyla etiketliyor. Peşinden gelsin ilaçlar... Prof. Mutluhan İzmir, kitabında ilaç sektörünün değirmenine su taşıyan bu sistemi deşifre ediyor ve ebeveynleri uyarıyor. Devamı sayfa 15
ARKA KAPAK KONUĞU Tevfik Uyar
SAYI 128 - AĞUSTOS 2016 - ÜCRETSİZDİR
EDEBİYATIN DELİLERİ, DELİLİĞİN EDEBİYATI D
elilik tıpkı hayatta olduğu gibi edebiyatta da birçok farklı çehreyle karşımıza çıktı. Patolojik derecede hayalperestler, psikopatlar, megalomanyaklar ve daha nicesi. Bazen sürreal bir kurgunun parçası, bazen günlük hayatın içinde gizlenen delilerdiler. Kimi zamansa “Esas deli acaba yazarın zihninde mi gizli?” diye sormadan edemedik kendimize. Delilik çoğu zaman korkulan, kaçılan, bazen de görmezden gelinen bir gerçeklik oldu. Kimi yazarlar içinse huzura kavuşmanın tek yoluydu. Her yazarın kaleminde farklı bir yönüyle tanıştık deliliğin, hatta kendi deliliğimizi keşfettik bazı metinlerde. Delilik sadece bir kahramanın değil, kurgunun bütünü oldu kimi eserlerde. İnsanlığın başlangıcından
Sputnik Sevgilim
beri aramızda olan deliler, edebiyatın var oluş serüveninde de hep önemli bir role sahipti. Bugün geldiğimiz noktada, edebi birikimin içinde delilerin “normallerden” çok daha önemli bir rolü olduğunu söylesek yeridir belki de. Bu sayı dosya sayfalarımızda hem deliliğin edebiyatına, hem de edebiyatın deliliğine baktık. Delilik üzerine yazılmış kitaplardan deliliğin ironisini yapan kült yapıtlara bir gezintiye çıkalım istedik… Foucault’un “Deliliğin Tarihi”nden, Erasmus’un “Deliliğin Övgüsü”ne, delilik üzerine pek çok deneme/kuram kitabından el aldık, çağdaş edebiyatta deliliği yazanlara uzandık. Devamı sayfa 8-9
6
HARUKI MURAKAMI
Manşetleri Gör Aklını Kaçırırsın
7
BURCU KARAKAŞ
Enayinin Portföyü
10
KURT VONNEGUT
Ne Yapabilirim?
10
GÜNDÜZ VASSAF
Edebi Aforizmalar Merhaba Cancağızım Ya sou vre!
14
UFUK KAAN ALTIN
Yaramaz Çocukları İlaçlamayın!
15
PROF. MUTLUHAN İZMIR
7
“Sevgi Aslında Politik Bir Eylem”
13
MEHMET EROĞLU
3
KARİN KARAKAŞLI
16
IRMAK ZİLELİ
ÖNER CİRAVOĞLU
EMRE KONGAR
Edebiyat Neye Yarar?
Gelecek, Gelecek mi?
Dağlarca’yla Evinde Son Görüşme-1
K
arin Karakaşlı’nın yeni kitabı “Asiye Kabahat’ten Şarkılar Dinlediniz” günümüzün gerçeğine tanıklık ederken edebiyatın ve dilin gücünden yararlanıyor. Türkiye’nin yakın tarihine dair gerçek belgelerle yazarına hesap soran kurmaca karakterlerin iç içe geçtiği kitapta, metinler birbirine epigraflarla bağlanıyor. İstanbul’dan Berlin’e, katı gerçekten kurgunun derinliklerine geçiş yaparken Asiye Kabahat’in, dünya üzerine hüzünlü şarkısını dinlemiş oluyoruz. Parça parça metinlerin meydana getirdiği kitabın aynı zamanda yazamama halinin bir dışavurumu olduğu da söylenebilir. Kitap, yazarın gerçekliği kurguya dönüştürme sürecini açıkça ortaya koyması bakımından da dikkat çekici. Bu ay Karin Karakaşlı’yla, birçok şair ve yazarın da çağrışımlar aracılığıyla eşlik ettiği son kitabı, sözün işlevi ve gerçekliğin sınırları hakkında söyleştik.
“İlk sorum kitaplarınızdaki yaşam-kurmaca ilişkisi hakkında olacak. Bana biraz Vüs’at O. Bener metinlerini hatırlatıyor. Bu bir benzerlik olduğu kadar karşıtlık da aslında. Onun metinlerinde ‘Yazıklanmanın yararı ne?’ diye sorar, sizde bu ‘yazık bana’ya dönüşüyor.” “Bu kitabın yazımı sırasında okuduğum hiçbir şeyi düşünme alanım olmadı. Bu kitabın çıkışı, üzerinde en az kontrollü davranabildiğim süreç oldu. Bir yandan kurgu olarak matematiğine, mimarisine çalıştım ama bir yandan da ipleri elimde tutmadığım bir süreçti. Temel olarak da edebiyatla hayatın anlatıcı ses olan benim üzerimden hesaplaşması gerçekleşti. Bu kitabı ‘ben’i anlatmak gibi bir gayeyle yazmadım. ‘Ben’ orada samimiyeti pekiştiren ve her bir okura kendi hikâyesiyle anlatının içine katılma imkânı sağlayan, meramı anlatDevamı sayfa 4-5 manın aracı oldu.