Atatürk Sesleniyor
Âşık Bir Adam
Kara Muska
HIFZI TOPUZ
KARL OVE KNAUSGAARD
ELÇİN POYRAZLAR
K
B
nausgaard’ın altı ciltlik serisinin ilk kitabı olan “Kavgam”ın ardından ikinci kitap da Monokl Yayınları tarafından “Âşık Bir Adam” isimiyle Türkçeleştirildi. “Âşık Bir Adam”, Karl Ove’un eski eşinden ayrılıp bir süre beraber yaşadığı ve sonrasındaysa evlendiği, çocuklarının annesi olan Linda’yla yakın geçmişteki hayatını anlatıyor. Devamı sayfa 7
u kitap sıradan bir Atatürk kitabı değil. Günümüzde en çok tartışılan konularda Atatürk’ün görüşlerinin ne olduğuyla ilgili bilgi veren bir çalışma. Hıfzı Topuz, içinde bulunduğumuz sorunları aşmak için Atatürk’ün sohbetlerinde, anılarında yer alan görüşlerini güncel olaylardan yola çıkarak aktarıyor. Devamı sayfa 6
R
E
M
Z
İ
K
İ
T
A
B
E
V
E
lçin Poyrazlar bu polisiye romanda hem ülkenin bildik meselelerine neşter vuruyor hem de ince bir zekâyla bizi düşünmeye davet ediyor. Romanın ana karakteri Selin Uygar, ulusal bir gazetenin Washington temsilcisiyken bir cinayetin peşine düşüyor. Ve kendisini siyasi bir komplonun içinde buluyor. Devamı sayfa 12
ARKA KAPAK KONUĞU
İ
Özgür Mumcu SAYI 127 - TEMMUZ 2016 - ÜCRETSİZDİR
YAZARLARIN SEYAHAT ÇANTASI Y
azarın işi, her daim bir yapıt ortaya koymak, aralıksız yazmak değil belki ama her daim okumaktır. Yeri, zamanı, mevsimi olmayan bir uğraştır okumak. Diğer meslek grubundan insanlar için yaz mevsimi, işe güce bir dur demek, azıcık kafa dinlemek anlamına gelebilir. Oysa mesleği yazarlık olan bir insan için okumaya ara vermek hiçbir vakit olası değildir. Mevsim yaza evrilip tatil amaçlı yola düşmek gerektiğinde de, yazarın seyahat çantasının gediklisi hiç şüphesiz kitaplardır. Bavulda birkaç kitaba daha yer açabilmek adına gerekirse bazı kıyafetlerden kolaylıkla vazgeçilebilir. Peki yolculuk boyunca kendisine eşlik edecek olan kitapları, eşsiz yol arkadaşlarını nasıl seçer yazar?
Dünyada Geçirdim Çocukluğumu
Bu yaz, yazarların seyahat çantalarında hangi kitaplara yer açtığını merak ettik ve kendilerine sorduk. Kimi yanına “okumayacağını bile bile” aldığı kitaplardan söz etti, kimi olmazsa olmazlarından. Bazısı kitap okumaktansa etrafı seyretmeyi, gözlem yapmayı tercih ettiğini söyledi, bazısı gittiği ülkenin, şehrin yazarlarını kendine yol arkadaşı seçtiğini. Yeniden okumalar için tatili bir fırsat olan görenler ya da ihmal ettiği yazarların kitaplarını okuma şansı bulanlar için seyahat gerçek manada bir dinlenme oluyor belki de. Yazar için en büyük ödül sadece kendi keyfinin çektiği kitabı okumak olsa gerek. Buyurun, hep birlikte kurcalayalım yazarların bavullarını… Devamı sayfa 8-9
6
MELİH CEVDET ANDAY
Dünyaya Kafa Tutan Köy DAN HANCOX
Bizans’ı Anlamak RADİ DİKİCİ
Metrodaki Yabancı ALİ PARLAR
Yaşamak
10
MELTEM GÜRLE
13
“Türkiye’nin Modern Epiği, Tutunamayanlar”
14
YU HUA
15
Delişmenliğe Övgü
3
10
7
16
IRMAK ZİLELİ
ÖNER CİRAVOĞLU
EMRE KONGAR
Eleştirinin Dili
Adnan Özyalçıner: Öykünün Emekçisi
Her Gün Bir Sayfa Yazsaydım
B
irçok yayında deneme ve eleştiri yazılarını okuduğumuz Meltem Gürle doktora tezinden yola çıkarak hazırladığı “Ölülerle Konuşmak” kitabında Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar” kitabını irdeliyor. İletişim Yayınları’ndan çıkan kitap, Atay’ın dünya romanıyla olan ilişkisini modernlik süreci üzerinden okuyor. Gürle’yle hem “Tutunamayanlar”ı, hem de Türkiye aydınının modernlikle ilişkisini konuştuk.
“Doğru bir başlangıç olur mu bilmiyorum ama röportajımıza bir itirafla başlamak istiyorum, ben ‘Tutunamayanlar’ı okumadım.” “Hiç doğru bir başlangıç olmadı. Gerçi okuması meşakkatli bir kitap.”
“Türkçe edebiyata dair genel bir ilgisizlikten ya da romanın zorluğundan değil aslında. Zorluk bakımından ‘Ulysses’i okumuştum, Türkçe edebiyatın
birçok kanon metnini de okudum. Bir yandan sosyal bilimci olmam nedeniyle ‘Tutunamayanlar’ ve Oğuz Atay hakkında birçok makaleyle karşılaştım ve merak da ettim; ancak bir yandan da elinde, yatak ucunda ‘Tutunamayanlar’ taşıyan genç imgesi beni hep korkuttu. Nedir bu ‘Tutunamayanlar’la derdimiz? Nasıl bir ilişki kuruyoruz?” “Aslında bütün bu söylediklerin şu anlama geliyor: ‘Tutunamayanlar’, Türk edebi kültürü içinde canlı bir damara dokunmuş demek ki. Böyle bir reaksiyon aldığına göre. Kitabı okumamış olanlar için bile kitabın adının Türkiyeli olmakla ilgili bir çağrışımı var. Başaramamanın, Oğuz Atay’ın dediği gibi, Türk gibi başlayıp bitirememenin, bir şeyleri tamamına erdirememenin hikâyesi... Onun için çoğu kişide karşılığını buluyor, bazen yanlış buluyor ama yine de bir anlam ifade ediyor. Devamı sayfa 4-5