dรถrt
Sakat
fanzin 1
içindekiler 3 • samos’taki şair • richard gwyn (çeviren: seda ateş) 4 • -ikiyüzyetmişüç • inanç avadit 7 • paralel evrenle raks • nebiye arı 8 • benin şeyliği • usame söylemez 10 • burnu akan şiir • muhammet özmen 12 • pandemonyum • altuğ altıntaş 13 • ya da kaç • ipek oytun 14 • eksi harfle • ahmet keskinkılıç 15 • viyana metrosunda hıçkırıklara boğulan çocuğun boynundaki haç • emre şahinler 16 • bendire sevdalı mum • çağdaş ünbal 17 • içbükey monolog • serhat vural 18 • kalibrajlanmak kendim [sana] • luis stravinsky
samos’taki şair richard gwyn (çeviren: seda ateş)
İşte ardında bıraktığın şeyler: adı okunamayan bir yere eski bir otobüs bileti, ayrı ayrı yönetimlerden kalmış resmi dosya istifi, bir yığın taş, bir Kavafis kitabı, okunmaktan yıpranmış. Burada kaç öğün yedin bilmiyorum, denize nazır pencerenin kenarında. Bilemem belki de kepenkler geceleri uyanık tutardı seni duvara çarpmasını umursamazdın, ya da dediğin gibi, bu bir teselli biçimi. Parantheses’i okurken, bir kez daha anladım dünyanın nasıl eklendiğini şiirlerine, şiirlerinin dünyaya eklendiği gibi. İşte keşfettiğin şeyler, hatta sırası gelince onlar da seni keşfetti. Hiçbiri ruhsuz değildi. Başın her hareketini, düşen her yaprağı, ya da bisikleti bir masal parçasına çevirdin. Basit şeylerin arkasına gizlendiğini söylemiştin bize bulamasak bile seni, şeyleri bulacaktık yerine.
3
-ikiyüzyetmişüç inanç avadit
“Her cisimde – hatta buzda bile – bir miktar ısı vardır. Bu, herhangi bir cismin moleküllerinin süreksiz olarak hareket halinde olduğu anlamına gelir. Cisim ısıtıldığı zaman, moleküllerinin daha hızlı hareket etmesi için enerji verilmiş olur. Cisim ne kadar sıcak olursa molekülleri de o kadar hızlı hareket eder. Cisim ne kadar soğuk olursa molekülleri de o kadar yavaş hareket eder. Cismi soğutmaya devam ederseniz, öyle bir an gelir ki cisimde hiç ısı kalmaz ve bütün moleküllerin hareketi durur. Bu nokta «mutlak sıfır» diye bilinir.” didem’e
4
bunu delirdim sonra bunu sonra bunu ne zaman başladı bu oda bu çerçeveler bu kırışıklıklar ben elimde olmadan gülümsediğim bir akşamı geri saramadığımı bunun bir çaresizlik olduğunu insanın bu çaresizlikten yapıldığını sen antik yunan erdemsizliğini ikibinbeşyüz yıl içinde bir süs gibi taşıyabildiğini kas yaptığını acılarının. bir kapı çarpışıyla o kadar uzağa gidilmemeliydi bir ayağa kalkmanın bir göz kaçırmanın bir baş parmağın bir sinir sisteminin bedeli bu kadar ağır olmamalıydı diyerek afrikaya kadar bağırdın iki ip tek cambaz insan aynı anda hem hayatta kalıp hem de masum olamaz dediğin an kemer ikaz ışıkları yandı koltuğumu dik duruma getirip havalandım.
5
her şeyin bir başlangıç anı olması gerekiyordu yedi milyar gözün açılışını bir patlamaya benzettin yedi milyar gözün kapanışını bir karanlığın alışkanlığa dönüşmesine eşyalarımı toplamıştım anıları ve anahtarı bakkala bırakacaktım yedi kat aşağıda ve elbet yedi kat göğün üzerinde emeği vardı kutsal kitapları ekmek arasında sattıkları bir yüzyıldan sen de kendi adımlarına benzeyen kendi adımlarınla geçecektin planlar yaptın bire bir ölçekli krokiler hiçbir detay atlanmayacaktı bu yüzyılda ne olduysa saniyesi saniyesine bir almanak hazırlayacaktın sonra çürüyor olduğunun sesleri kulaklarını işgal edince. bir sonsöz gerektiğini düşünüyordun hepsini tutarlı bir delilikle birbirine bağlayacak düğümlerin kilitlerin şifrelerin kodların işaretlerin hepsi yalnızca tek bir sonuç için biraraya gelecekti dörtbuçukmilyar yıl önce başlayan her ne idiyse yalnızca dörtbuçukmilyar yıl bir saniye önce başlamadığı için tüm planların elinde patladı. bir kaza gibi gelince başıma delirdim kendimi
6
paralel evrenle raks nebiye arı
paralel evrene inanıyorum ve bir kara deliğim var İki evren arası (dedim hay Allah neden 2) sancılı geçiş Sisli, puslu, havada ağır irade kokusu hep biri Dolar kurunun inişi ve çıkışı, maktülün yaşı Devlet, yo Hayır güvenlik, o da değil olağan değil Tarlamızı belliyorlar ve ağaçlarımızın köküne gübre suyu Neresinden ayıracağım şimdi bu cümleyi terör estirerek Hangi evren bu yaşadığımız kaçıncı boyut Gözlerim 3D kalitesinde 4.5G hızında Sizlerle paylaşmak, bolca kalplemek sizi Ve daha neler neler edeceğim bilseniz Paralel evren de bana inanıyor lakin deliği bende kara Kim gitmedi tapınaktaki ataya kim almadı harçlığını gün sonunda Gazeteler bunu da yazsın iki evren arasında suni sancı karnım İç ve dış düşmanların çarpımı eşittir kuyruğu denklemin Yeni, yine, ilki gibi, yeniden, şahlan, köprüler hanlar saraylar Hiç yaşanmamış gibi tarihimizi bir cilala ve kurula Hangi boyutunu aşıyorduk milli araçlarımız üstünde hangi zaferin ertesi Sizleri selamlamak ve reverans, boynumu uzatmak önünüz kış Ve daha neler neler sayacağım bir bilseniz.
7
benin şeyliği usame söylemez
durdurdum kalbî uygunluklarımla sana taşkınlığımı araladım orda çocukluğumu yiyeceksin sonunu ördüğün trenlerin sonu bulacak bu kez elf güzelliğiyle örteceğim bulanık geleceğim ve sesindeki sivrilikle soğuğun altından dönmek gibi olacak kırılgan ve ahşap mı gövdelerimiz yoksa son akdeniz değil mi dedim geceyi kırıp ortadünyaya vardın bulanarak gündüze ve ablam oldun yaşasan dünyadan yalnız ölümüm eksilir belki bu kış yine beyrut ölürsün mü. böylesine senden dolayla bir ömür kurdum eğitim fakülteleri şimdi tüzel allah büyük metin eloğlu okuyoruz
8
deyi ayıramayıp bulunamaman şurda ar etmeyen işçi gömümleri boyluğunca düzgün yılkılıklar bile uzattım bana her oluşumda ayrı bir doğumluk ağladığımda eşşek gibi gözlerim boğumlanıyor sanki boğazımda. korkumu bir yenilgi bilip topladım bana acımayan inkârlar taşıdım sırtımı bütün sonuçlara açıp cehennemime dayanan baldırı buldum artık beni işgal ederiz ya da taşı kaşımak çoğalırsa bulunur diğer tüm dünyalarım: doyuma bulaşıp bir ermeni kaderi gibigerçekle boğuşurken bölerek kana kadına ve yaşamaait bulup gövdelerimizi.
9
burnu akan şiir muhammet özmen
kar yağıyor. jpg çok ağrısı varmış nane limon hızdan kurtulsa kolay iyi bir de kış almasa müslüman sıpraytı ver çok ağrısı varmış nane limon ağza metro ıslığı alır gibi gele gide kafelere ısık ısık bırakılmış rahatsız asını orağını bir top arlayıp başını bağlamış kara kara onun da içten organları kıyamet. kopuyordu ben. lavivamı hızlıca bitirip bir sigara yaktım allah. benden ümidi kesmiş. olmalı ki mehdiyi beklemedi. kıyamet gerçekten kopuyordu
10
ağzında sanki metro ıslığı var kulağını yamıyor oğlanların eli uygulamalı yüzü güz yapıyor ne gereği varsa tüm bunların zaten ağzını çok güzel yapmışlar çok ağrısı varmış limon nane hızdan kurtulsa iyi kolay bir de soğuk olmasa müslüman sıpraytı versene çok ağrısı varmış limon nane kardan bir kedi çıkarıyorum. gif yaşmağıma mümkünce çok kapı kattım. çok kapı (öhö öhö. mp3) çok kapı deliği demekti. hangi delikten baktıysam. bir demlik çay iki (öhö öhö. mp3) paket kemıl soft. biraz mehdicilik oyunu ve biraz acı. çok değil. pdf
11
pandemonyum altuğ altıntaş
Bu gün ve her gün kapısını açtığım kapadığım balkonundan sarktığım evim. Pandemonyuma bakar tüm pencereler Açsam camı. Hava! Adını bilmediğim şunca ağaç Rengini bilmediğim şunca beton toz toprak. Velhasılı yürrek kürek. May neym iz chao Küçücük harflerle chao Büyük kıyametlerin gölgesinde hayal kuran benim. Ve ben tanrı olsaydım hâşâ! Cennette savurganlığa izin vermez o sıkıcı yere hep asileri atardım. Sokağa çıkmaya korkuyorum adını bilmediğim ağacın gölgesinden geçip rengini bilmediğim taşa basmağa ve günaydın demeye Kıyametlerinizden korkuyorum Şeytanlarınızdan Bilhassa meleklerinizden... Bu dünya tam intiharlık. Diyorum bazen de günah! Yapmayın öyle şeyler Siz de kıvranın bu kavurganlık içinde.
12
ya da kaç ipek oytun
Kısır günleri ve siz kendiniz biraz böyle mahvettiler bizi stil programlarını izlediğimi de bilmesinler ben hep tarih atlasları falan aman canım siz misafir misiniz şu üç günlük dünyada öyle yabancı gibi oturmayın yayılın, gevşeyin bu oyun yeri sizin çayım bitsin kalkıyoruz kalkarız biraz dinlense üzeri ıslak düşünce çamlarım misafirleri atlattım mı tamamdır o zaman sana koşarak oturma odasının önünden hole kıvrılıp nasıl olur da makyajım otobüste tazelenir -yengenin çayı bitmiş kızım yenge önemli ve dahi tüm konuklar öte yandan başka şeyler hani dededen kalma o evde o erkek kollarınla beni tutuşun falan sökmeden askerler yüz ifadeni daha dilim düştü yalnız beni niçine çekişinin boğazı son fotoğrafımız olabilirdi bu susmasaydın düşüyordum adem elmanı sehpanın üzerine koyarak
13
eksi harfle ahmet keskinkılıç
kanlandım düz bir çizgi çekebilmenin zorluğunu burada ne anlatmak istemiş’i, yorumu öznelliği bırakıp, ağımda bir çift el ile -kuc anlandım. -k. seni bir kere öpebilsem ikinin allah belasını versin ne diyeyim, son sürat bir ihtimale saklandım iç açıları hesaplamanın imkânsızlığını çünkü bir bir kesilirse soluğum, soluğunu rüzgâra üfleyip, dığımda yüreğimdeki gürz ile -kal aklandım. -s. denedim yenildim yine denedim yine yenildim derken yine, mevzunun galibiyet olmadığını anladım göz suyunda iki kere yıkanılmazmış çalıştım. tutarak yaşamanın iki ucundan gökyüzünü görmeye, yeryüzünü ve bütün yüzleri görmeye ısrar ettim, kavga ettim, bir duvar var ona çarpmaya alıştım. -ç.
14
viyana metrosunda hıçkırıklara boğulan çocuğun boynundaki haç emre şahinler
Dedi bana: hüzün şarlıyor terli geceye Namluların gözü kesmiyor seni Annesinin kasıklarında pembe güller açmış mertçe koklaşmaların kayıtsız oğlu Polinomu çözemiyor. Duran toplara vuramıyor. Klaket kesti ayağını Baba gömleğin anason kokmuyor. Babam annemi güllerle aldatıyor. Babam hepimizi kandırıyor. Biliyorum biliyorsun. Sesi kuşlara ilham veriyor. Baba baba baba baba. Nothing else. Kırdı kemiklerimi Mayıs yağmuru Ah dili olaydı şahlanaydı Schönborn şövalyeleri. Korkak atların eli kulağında nal sesleri. Eli tetik(te) kalbimin, Tek
li
Tek yor
li
yor
Tek le
di
Dün-yaaaa
Lam mim nun vav Sky on the love
15
bendire sevdalı mum çağdaş ünbal
fakat bu dünyadır şairlerin ve peygamberlerin dilinde bir sızı olarak kayda alınan khoniates’in bahs’açmadığı bir eski uygarlığın doktorası anlama yük geceler soğuk ve elektrikli soba bakteriyologlar ve mandalina uzun uzadıya umutlu şiirler sonra güneşi pencerede karşılayanın boş döşü ve tütün ağartan ak be ak tarlalarda kara sevda dünyadır bu sararan göğüslerde zapt’edilemeyen nefes kuşların göçmesi gibi vaktinden önce giden-zaman-dönen dağılan tespihin bulunamayan tanesi ve noksan zikir büyük bekleyiş elhamdülillah gökyüzüne.
16
içbükey monolog serhat vural bazı yanlışlarımı seviyorum yanlış çizgilerde gezdiriyorum elimi kötü biriysem canım öyle istediğinden deniz seviyesinde mahsur kaldıysam bunun benimle bir ilgisi yok büyük büyük kalabalıklar arasında manyetik bir kalkanla yürüyorum tekil şiirler yazıyorum tek şekerli çaylar içiyorum yaşama isteksizliğimi kabullendim yaşamak kötü bir deneyim biliyorum film izliyorum sinemada tek başıma oturup arkalara uyuyorum çoğul gürültüler duyuyorum üşüyünce çok boyutlu sokaklara inip yürüyorum bir sabah deniz dalgalarıyla uyanmak ya da güneşi iç cebimde taşımak gibi çılgınca hayallerim yok parmaklarımın uzunluğu artmıyor hâlâ dünya yuvarlak ve hâlâ birbirini delice seven âşıklar her şeyin değişeceğini düşünüyor bireyselliğin yarattığı iç bükeylik tüm sevgileri ve nefretleri soğuruyor ne yalnızlık küçümsenecek bir durum şimdi ne de kalabalıklaşmak toplum içinde karışmayın bana nereye gittiğimi bilmiyorum kendimle çelişikliğimin iç bunaltıcı havasını soluyarak gitmediğim yerlere gidiyorum acelem yok hiç yok yalnızca zamanın varlığı beni ürkütüyor
17
kalibrajlanmak kendim [sana] luis stravinsky
Fatma Köse’ye I şiir [ şuurdan gelir ] diyorsun. ama sana üç fatiha sana seviyorum bir ihlas. Sen çok türkhava yolları ek seferleri 38°C bir sıcakta susamak ve aşkı kurgulamak özdeş şeylerdir. Özdeştir neden sonra bulursun da kendini topografya-da ‘misliyle etsiz ruhun alışamaz dünya’ya ( ki insan : ilkses-kabultöreni-karanlık-geçit-dünya ) tutsağız. Evimiz her gün aynı cadde üstünde. Köşelerim var ya hani benim. Armonilerde vardır bilirsin ben de bilirim. Tutsağız ya tutsak. ‘Giriyorum-etrafım’ 29 harfle çevrili, camdan atlasam meşrebi bozukmuş derler, 3 güne zor bulunur terli cesetim. Baba master cart şifreni bi. ( Baba oğlun şair oldu / nasıl affettireceksin kendini? )
18
sana üç fatiha sana seviyorum bir ihlas. Sinyal sesinden sonra : nasıl demeli cesetler, evrenseldir. Poğaçalar, portakal suları çağımızadahil değil. Sen, çağdaş, nezih ve adi zamanımızın üzengisiz varılan en büyük besin maddesisin aşk. Bir senler hep peşi sıra ayaklarından tepinerek, sudan, karbondan, asitten bir hayli bitimsiz, gittikçe terleten. Yüzün- dar kapılı fanuslarında kısa nefes hamleleriyle tırtıklayan. Aralıklarında sabaha ve tabutlara yumulan dağ hayvanlarından, kancası pas ve toprakta. Atlarımızdan, sığırcık biblolardan kazmalardan sıyrılarak akan. Dil’imi ve ayak parmaklarımı sıkan sen. ‘Hangi raptiyecilerdensin.’ bir vazo olsa boynun sarkan içinden. Kızışmışız diyoruz, tüm vidalar oturur yerine, kürküm sakınıyor ya bize urganlar uzalı yatalak güneşlikleriçinde. Sıyrılan iz bırakan devriyesi baygınlığıyla sıkışık kolanları, ıslahı beladan almadan. Nihayet yakaları ütüleniyorum çarşı burnunda sızlamasıyla. geç şimdi tıraş kolonyası ve yağlı boyaları hatırla. İç gıjıltımı gider antenle oyna sağa sola sola sağa Orta asya
19
kalb, kanser olmuyor. Demek mağaran bu. Bu aklanmış barkın senin. Tuğlalı duvarları peşinden sürüklüyorsun. Ama bak kalb kanser olmuyor. mağaraya, duvar gerekmez. Ki gaflet, yatmaya yatmak ; metabolizma, kırık kemik, sıhhati kemalimden gayrı kurşun dökülen eşiğe işte seni alıyorum zihnimin ilkel bodrumuna. bu masal hiçbir fotokopi baskına yazılmıyor. Çünkü bizde ölü evine küp şeker gider. / + ek mısralar. kalb’in gözlem odası yanlış anlama haa hepimiz Kürtleri ve şiiri severiz. sendenkopamadan Barbaros Hayrettin Paşa Anıt’ına mukabil çantasında, biber gazı, saç düzleştirici, kuş yemi yakasında / CHP broşuyla / o kadın, herkes Allah’ını ve Frédéric Chopin’ini bekler biraz.
20
II eğitim fakültesine gidenler sıvı sabun kullananlar dizel araç kullananlar : kurnazdır III varsın ya mübalağa da var IV redbull kanatlandırır. V bir.sen.sakınarak.kalırsın.com birde.Atatürk.İlke.ve.İnkılapları.com VI Tırtıl yaprak yer Adalet insan eti VII Artık kepenekler çobanlara özgü değil VIII assimilate soil IX ‘dan sonra X Yalnızlığın reklam yüzüyüm. zerdaliler kurur. Şiir uzadıkça kurgu bozuldu. N’olur gör bu şiiri Fatma!
21
sakat fanzin 4. sayı 06.01.2016 editör • rıdvan gecü tasarım • fatih mutlu