SERÇESM ¸ E BÝLÝMLE GÝDÝLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR
TARÝHÝMÝZÝ UNUTMAYALIM
BU SAYIDA VELÝYETTÝN ULUSOY Alevi-Bektaþi Yolunda Sürek Farklýlýðý
FÝKRET OTYAM Aleviler ve Dahi Aczmendiler ESAT KORKMAZ Aleviliðin Felsefe Boyutu - II ÝSMAÝL KAYGUSUZ Þemseddin Tebrizi - II ALÝ BALKIZ Toplumsal Barýþ Nasýl Saðlanýr CENGÝZ YILDIRIM ‘Raymond” ve “Kýzýlbaþlýk” ÝSMAÝL ÖZMEN Tasavvuf - II AHMET TAÞÐIN Ayetten Nefese AHMET KOÇAK Yaser Arafat’ý Yitirdik ÖLÜMÜNÜN 3. YILDONÜMÜ ESEN USLU Yitirdiðimizin Kýymetini Bilmek RIZA YÜRÜKOÐLU Alevi Toplumunun Derleniþ Yollarý LÜTFÝ KALELÝ Aleviler Diyanette Yer Almalý mý? BURHAN KOCADAÐ Lolanlarýn Tarihçesi - I MUHARREM TEMÝZ ile Söyleþtik MEHMET TURAN Yola Birlikte Gidilir AYHAN AYDIN Anadolu Erenlerinin Dergâhlarýnda ESAT KORKMAZ Niçin Eðitim, Nasýl Eðitim ESAT KORKMAZ Bedreddin’in Toplumsal Kimliði
AYLIK DERGÝ Genel Yayýn Yönetmeni: Esat Korkmaz Sahibi: Genel Ajans Basým Daðýtým Organizasyon Ltd. Þti. adýna Ahmet Koçak Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü: Ahmet Koçak Yönetim Yeri: Divanyolu Cad. No: 54, Erçevik Ýþhaný 102, 34110 Eminönü - Ýstanbul Tel/Faks: +90.(0)212.519 5635 E-posta: sercesme_dergisi@yahoo.com Baský: Mart Matbaacýlýk, Ceylan Sk. No 24, Nurtepe, Kaðýthane, Ýstanbul - 0212.321 2300 Yayýn Türü: Yerel - Süreli
FÝYATI: TL 3M / € 3 / £ 3 ARALIK 2004 SAYI: ISSN 1304-986
9 771304 986000
5
Aleviler-Bektaþiler tarihlerine bireysel, ötesinde toplumsal “katýlým” saðlamak istiyorlarsa “geçmiþi þimdinin bilincinde” yoðurmalarý gerekir. Ancak o zaman Alevi-Bektaþi bilinci, henüz “gerçek olmayan gerçeðe” uzanabilir, yani tarihi “aþabilir”.
Kahramanmaraþ Can Kýyýmý Esat Korkmaz, Genel Yayýn Yönetmeni Baðlarbaþý Camii imamý Mustafa Yýldýz cemaate þöyle sesleniyordu: “Oruç tutmak namaz kýlmakla hacý olunmaz, bir Alevi öldüren beþ sefer hacca gitmiþ gibi sevap kazanýr.” 1978’in son ayýna girilirken “ortalýk”, þeriat özlemi çeken köktendincilerin, “Türk-Ýslam Sentezi”ne “yatýrým” yapan ve devleti ele geçirmek isteyen faþistlerin, bunlarý yönlendiren ve güden CÝA ajanlarýnýn, MÝT ve Kontrgerilla görevlilerinin kitle katliamlarýna “gebe” idi. Bu noktaya “dün”den gelmiþtik; uzak geleceðe umutla bakmakla birlikte yakýn “gelecek” için ayný þeyi söylemekte zorlandýðýmýz da bir gerçekti. Menemen’de Kubilay’ýn kör bir testereyle þehit edilmesi; emperyalizme karþý ulusal kurtuluþu gerçekleþtiren Kemalistlere, Kemalistlerin yaþama geçirmeye çalýþtýðý “demokratik devrime” karþý, hukuk yaný geçersiz kýlýnarak vicdanlara itilen/sýkýþtýrýlan, iktidardan alaþaðý edilen köktendinciliðin, yani þeriatýn, umutsuz bir “kalkýþmasý”ydý. Egemenliðin Tanrý’dan alýnarak halka verildiði süreci tersine çevirmek isteyen köktendinci bir “cüret”ti. Cumhuriyeti kuranlar Menemen’de; “ahlak ve öte dünya öðretisi” olarak “hapsedildiði” vicdanlara “dar gelerek” sokaklara taþan þeriatçý þiddete, kurulan ve yaþatýlmak istenen demokrasinin gereði, devrimci þiddet uyguladý; onu, yeniden olmasý gereken yere, “vicdanlara” itti. Çünkü yaþama geçirilmeye çalýþýlan demokratik devrim, feodal bir rejim yýkýlarak, ona son verilerek, emperyalizmin egemenliði kýrýlarak gerçekleþtirilmiþti. Sokaða taþan þeriat yoluyla Ortaçað’ýn yeniden hortlatýlmasýna; gericiliðe ve gerici þiddete izin vermek, ona özgürlük tanýmak devrimin boðulmasý demekti. Demokrasi, Ortaçað gericiliðinin tasfiyesi temelinde ve egemenliðin halkta olduðu; bireyin ulaþamadýðý/bilemediði/bilemeyeceði ilahi bir gücün tartýþýlamaz/esnetilemez buyruklarý yerine kendi özgür iradesinin seçeneklerine göre davrandýðý bir zeminde kurulur/boy atar/yapýlanýrdý; toplumsal-ekonomik, siyasal ve kültürel bir devrim olarak kendini örgütlerdi. Bu yolla, feodal siyasal egemenlik sistemini kýrar; feodal iktidarýn temelini oluþturan iliþkileri çözer/daðýtýr/temizler; emekçiyi/üreteni, topraða ve dinsel kurumlara baðýmlýlýktan kurtarýr; ruhbanlýðýn zincirlerini parçalar; feodal baðýmlýlýklarý, Ortaçað deðerlerini yeniden üreterek Ortodoks dinin deðerlerini toplumun düþüncesine katan, giderek ilahi bir toplumsal bilinç oluþturma yoluna giren þeriatçý ideolojiyi kökünden kazýrdý. Ýþte özgürlük denilen þey, böylesi bir mücadelenin, kan akýtýlarak, bedel ödenerek verilen bir kavganýn yol açtýðý toplumsal düzeydeki devrimci deðiþmenin/dönüþmenin ürünü olabilirdi. Eðer Ortaçað gericiliði tasfiye edilemezse, günümüze uzanan Ortaçað deðerleri kýrýlamazsa özgürlük de, özgür birey de olamaz. Kul zemininde ve kaderin, tevekkülün belirleyiciliðinde adým adým bireyin/topluluðun/toplumun tavrýna, ilahi bir ideolojinin “dikte ettirdiði” bir süreç egemen olmaya baþlar. Özgürlüðün boy vereceði, özgür bireyin doðacaðý/yetiþeceði/devineceði alanlar daralýr ya da ortadan kalkar. Sonuçta öyle oldu: Ortadan kalktý. Anadolu topraðýnda bu hesaplaþma süreci bir türlü yaratýlamadý. Oradan buraya uzanan tarihe baktýðýmýzda, devrimin/demokrasinin “boðazlanmasýný” izliyoruz; kýyýmlarý, katliamlarý yaþýyoruz. Kahramanmaraþ can kýyýmý bunun en çarpýcý örneklerinden biri durumundadýr. Koþullar CIA Ajaný Peck’in kitle katliamlarý yaratma planýnýn “kanalýna oturduðunu” gösteriyordu: 19 Aralýk 1978 günü, Kahramanmaraþ’ta, bir ülkücü, saat 21 sularýnda Çiçek sinemasýný bombaladý; bombalama olayý, katliama giden olaylar zincirinin ilk adýmý oldu. Sinemada o anda “Güneþ Ne Zaman Doðacak” adlý “Sovyetler Birliði’nde komünist zulmü” (Devamý Sayfa 2’de.)