SERÇEÞME BİLİMLE GİDİLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR
Ali Baba Dergâhı Koruma ve Yaşatma Derneği Katkısıyla Hazırlanan Özel Ek
Alevi-Bektaşi Ulularını Tanıyalım: ALİ BABA
ALEVİLİKTE DÜŞÜNCEYİ AŞAN İNANÇ OLAMAZ
Bu Sayida Ahmet Koçak PSAKD Sultanbeyli Şubesi Yalnız Bırakılmıştır Sadegül Çavu’la Söyletk
Fkret Otyam Şinasi Koç Dedeyi Anarken... Esat Korkmaz Mahşerin Üç Atlısı - II: Ulusçuluk Pr Vel Ne Müdahale Ama Muharrem Ercan Dede Laik Cumhuriyeti Savunamayanlar Aleviliği Savunamazlar İsmal Kaygusuz Karşıt Düşünce Topluluklarına Karşı Kullanılan Baskı Yöntemleri - Bölüm I Alev-Bektai Kültür Ensttüsü’nün Açilii Enstitü Başkanı Gülizar Cengiz ile Söyleştik Myase İlknur Hıdrellez Dertl Dvan Âşık’ın Sözü, Kuran’ın Özü Kaml Ateoulları Araba Devrilmeden Önce - Bölüm II Ham Kutlu Henüz Son Sözü Söylemedik Dönüüm Sürecnde Alevlk- Bektalk Uluslararası Konferans Robert Langer Yurtdışı Alevilik Gelişmeleri İlhan Cem Erseven Alevi Cephesinde Neler Oluyor - Bölüm I Yalçın Yusufolu Bayburtlu Zihni Hasan Harmanci Diliniz Solmasın - Bölüm I Lütf Kalel Seyyid Nesimi Levent Ümt Arslan Cemevleri, Laiklik ve Demokrasi Murat Kantekn Seçimler ve Alevi Kökenli Adaylar
Aylik Derg Genel Yayın Yönetmeni: Esat Korkmaz Sahibi: Genel Ajans Basın Dağıtım Organizasyon Ldt. Şti. adına Ahmet Koçak Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Ahmet Koçak Yönetim Yeri: Divanyolu Cad. No: 54 Erçevik İşhanı 102, 34110 Eminönü - İstanbul Tel/Faks: +90.(0)212.519 56 35 E-posta: sercesme_dergisi@yahoo.com Baskı: Mart Matbaacılık, Ceylan Sk. No 24 Nurtepe Kağıthane, İstanbul - 0212.321 23 00 Yayın Türü: Yerel - Süreli
Fyati: Ytl / / Hazran Sayi:
30
İnsan, eylemiyle “doğaya, doğada olmayanı, yani kendinde olanı ekleyerek” tarihine “yol verir” ve kendini gerçekleştirme olanağını bulur. Demek ki insanın kendini anlaması-algılaması, yine “yazgısını kendisinin çizdiği” kendi tarihinden bağımsız olamaz.
Evcil Olmanın Tadını Çıkaran Sözde Aleviler Esat Korkmaz, Genel Yayın Yönetmeni
D
üşünmenin ve yapmanın bir sonu yoktur. “Son” demek, amaçlanan şeye ulaşmak anlamını taşır: Herkes amaçladığına ulaşırsa –ki böyle bir son olmadığı için insan kendini aldatır– hem “anlam” hem de “anlamsızlık” üretilmiş olur. Her iki durumda da “dünya çekilmez”dir. Öyleyse kendimizi “bir şeyin sonunun ya da her şeyin sonunun bir anlamı” olduğu yanılsamasından “kurtarmamız” gerekir: “Ölümle dünyaya anlam kazandırma karasevdasından hemen vazgeçmeliyiz.” Simgesel evrende “gezinerek” ya da “simgesel dünyayı üretken biçimde kullanarak”, ölümün “tersine dönüşümünü” sağlamalıyız. Bunun için kullanacağımız araç ölümün “kendisi” olacaktır; yani, “daha üstün bir ölüm” ile ölümü “tersine çevirmek”. Bâtıni açıdan düşünürsek “gerçek” dediğimiz elimizle dokunduğumuz ya da duyu organlarımızla hissettiğimiz şey, “gerçeği örten” bir şeydir: “Hakikati, örten hakikattir”. Yine bâtınilikte “inanç kuralları-kimlikleri/ilkeleri” düşünülerek üretileceğine/keşfedileceğine göre “düşünceni aşan” bir inancın olamaz; tersinden söylersek inancın, “düşüncenin nesnel sınırlarını aşma yeteneği/olanağı” yoktur. Ortodoks dinlerde “bilinmeyen ya da bilinemeyecek” olan şey inançtır; bâtınilikte ise “bilinen ya da bilinebilecek” şey inançtır. Bu nedenle bâtınilikte “kendini bilmek” eylemini yaşamak dışarıdan bakıldığında “daha az inanılacak şey bulma çabası” olarak görülür. “İçkin tersine çevirme” yatkınlığı insanı, karşıtlardan “olumsuzluk veren ya da acı veren-sıkıntı yaratan” yanıyla “akraba” yapar: Bu “akrabalık ayartıcı”dır; kişiyi “inanma değil, düşünme yönünde” ayartır. Devriye kapsamında “düşünme” denilen şey, döngüsel tersine dönüşüm zemininde “meydan okuma - karşı meydan okuma” çabasından başka bir şey değildir. Burada akıldan çıkarılmaması gereken bir “incelik” gizlidir: Çevrimde “sanalın özelliklerini tartışırken, gerçeğin ulamlarını değil, tam tersine gerçeği tartışırken sanalın ulamlarını kullanabilirsin”. “Çağdaş budalalık” anonim etiketle hepimize “yapışmış” durumda: “Budalalık yapmak” akıllı davranmanın yerine geçti. “Diyalektik düşünme” anlamında “tersine dönüşüm” yeteneğinin “körelmesi” ile bugün “egemen” Alevilik, “toplumsal ilişkilerin içinde ancak bu ilişkileri taşımaya kayıtsız, evcil olmanın tadını çıkaran” ihanet kimliklerinin eline düştü. Yaşamın dışına düşen, kendini “avutmak” için “ahlaka-erdeme sarılan” bu ihanet kimliklerinden öğreneceğimiz hiçbir şey yok. “Siyasal enerjilerini yitirmiş” bu ihanet kimlikleriyle ancak “iyi” ya da “gerçeği” örten “iyi” ya da “gerçek” diriltilebilir. Bu sözde Alevi “elitler” ile “bilme” temelli “beş para etmez çağdaş kimlikler” el ele vermiş, “modern görünümlü gerici” düşünceler üretiyor. Yaşıyorlarsa “yüksek çözünürlüklü bir öğretmen” Hakk’a yürüdülerse “badem gözlü bir yiğit” olarak anılacak olan bu çağdaş “büyücüler”, geçmişte kendilerinin de içinde yer aldıkları “kavganın” ürettiği onuru “toplumsal bir krediye dönüştürmek” sevdasındalar. Bâtıniler bu toprakta “belletilen ya da ezberimiz durumunda bulunan” başkaldırı türlerinden bambaşka bir başkaldırıyı yaşama geçirdiler. Neydi bu başkaldırı: Tanrı’yı öldürmek, yerine başka bir Tanrı dikmek. Peki, var olan Tanrı’yı nasıl öldüreceksin ve yerine yeni Tanrı’yı nasıl dikeceksin: “Birikmiş emek” onu yaratandan uzaklaştıkça ve “sahibini boğmaya” yeltendikçe “toplumsal bilinç yabancılaşır”; din ya da dinsel kimlikler durumuna dönüşür. Başat inanç kimliği metafizik Tanrı, “tersine dönüşümle” toplumsal iş sürecine ya da birikmiş emeğe yapıştırılabilirse “sahte” olana tanı konabilir. Metafizik Tanrı’nın niteli(Devamı 2. Sayfada)