SERÇEÞME BİLİMLE GİDİLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR
KİFAYETSİZ MUHTERİSLER(*)
Bu Sayida Ahmet Koçak Pir Abdal Musa Sizi Islah Eylesin
Ağız bir “namlu”, ağızdan çıkan her söz bir “kurşun”dur. Demek ki “doğru konuşma”, sahibini öldüren “silaha” benzer. Ne denli “doğru” konuşursan o denli “iyi” nişan alırsın ve “sistem bu sistem” olunca kendini “on ikiden vurursun”.
Frk Dede Hakk’a Yürüdü
Fkret Otyam Siz Bu İşe Ne Dersiniz Ey Canlar? Esat Korkmaz Mahşerin Üç Atlısı - III: Yurtseverlik İsmal Kaygusuz Karşıt Düşünce Topluluklarına Karşı Kullanılan Baskı Yöntemleri - Bölüm II Muzaffer Ersoy Dünkü Cemler Bugünkü Cemevleri Baskın Oran Alevlerle Ufuk Uras’ın Seçm Bldrgesnden Rıza Aydomu İki Katliam İki Yaklaşım Dah Bleenler’ne ‘Olaanüstü Genel Kurul Çarısı’ Yapıldı Ham Kutlu Alevilerden Sol, Demokrat ve Sosyalist Bağımsız Adaylara Destek Çağrısı İlhan Cem Erseven Alevi Cephesinde Neler Oluyor - Bölüm II Yusuf Zamr İnsan Olmaya Geldik İsmal Özmen Uygarlık Dönemeçlerinde Koşan İnsanın Temel Sorunu Ula Özdemr Cavit Murtezaoğlu ile Söyleştik Bölüm I Hasan Öztürk Topçu Baba Gümbür Gümbürdü Seda Cokun Besé Aslan ile Söyleştik Al Kele Abdal Musa Sultan Anma Etkinlikleri Hasan Harmancı Diliniz Solmasın - Bölüm II Önder Aydın Pir’in Huzuruna Çıkmak Mustafa Özcvan Seçime Doğru
Aylik Derg Genel Yayın Yönetmeni: Esat Korkmaz Sahibi: Genel Ajans Basın Dağıtım Organizasyon Ldt. Şti. adına Ahmet Koçak Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Ahmet Koçak Yönetim Yeri: Divanyolu Cad. No: 54 Erçevik İşhanı 102, 34110 Eminönü - İstanbul Tel/Faks: +90.(0)212.519 56 35 E-posta: sercesme_dergisi@yahoo.com Baskı: Mart Matbaacılık, Ceylan Sk. No 24 Nurtepe Kağıthane, İstanbul - 0212.321 23 00 Yayın Türü: Yerel - Süreli
Fyati: Ytl / / Temmuz Sayi:
31
Bilinç Yoklaması Var Herkes Sıraya… Esat Korkmaz, Genel Yayın Yönetmeni
B
ana göre “yazmak”, “bilinci yoklamak” anlamına gelir: Bilinci yoklamayan her yazma eylemi “kolay”ı anlatır. Biz biliyoruz ki “kolay güzel değildir”; her zaman “zor güzeldir” demek de doğru olmayabilir; “güzel” ayrımına varamadığımız herhangi bir yerde ya da yanı başımızdadır, sakındığımız yerdedir, suçladığımız mekândadır, günahkâr kabul ettiğimiz şeyin içindedir. Yazmak “değiştirme kültürünün” bir parçası ise eğer “yaşamanın sonucudur”. “Yazma dışında” her türden yaşam seçeneğini insana kapattığı için bir bakıma “Yalnızlık yalnızca sana mahsus değildir anlamında Tanrı ile aşık atmaktır” yazmak. Kalem, boş kâğıt üzerinde yol almaya başladığı andan itibaren “suç” işlemeye başlar. Biz bunu “sisteme” karşı diye biliyorduk; meğer sisteme karşı “birlikte” duruş aldığımız kimi “yöneticilerimiz” için de geçerliymiş: Serçeşme’nin 25. sayısını okuyunca telefona “sarılan” –bizce planlı bir hareketin son hamlesi– Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Sayın Ercan Geçmez beni aradı. Mealen: “Hocam”, dedi; “bilimsel bir dergi olan Serçeşme’ye Ali Balkız ve Kâzım Genç’in yazıları yakışmıyor; aynı söyleşileri tekrar tekrar yayınlıyorsunuz; bilinen kimi yazıları da internetten indiriyorsunuz; Federasyon kongresi bizim iç işimizdir; bunları yazmanız doğru değil. Amacınız ne?”, diye sordu. Amacımızı “bilincini yoklayarak” açıkladım: Serçeşme Dergisinin bir “tartışma platformu” yaratmak için çıktığını bu nedenle eleştiri hakkını kullanabileceğini belirttim. “Okumak istemiyorsan satın almazsın, iade edersin”, dedim. Arkadaş “eleştiri hakkını” kullanacağına “memur kafası” taşıdığı için genel başkanı olduğu örgütün tüm üyelerinin kendisi gibi düşündüğü kanısına vararak “yasaklama yoluna” gitti. Şube başkanlarına telefon etti ya da onlarla konuştu; kimi şubeler “dergiyi iade etti”. Örgütlü Alevi zeminde “demokrasi”, kimi başkanların ya da genel başkanların sesini açtığı bir radyodan çıkan müziğe benzer: Sesi yükselttiğinde “daha fazla” demokrasi vardır; biraz daha yükseltirse biraz daha fazla… Ya sesini kapatırsa, “durumdan vazife çıkaran” azımsanmayacak sayıda alt birim başkanları ulaşabildikleri tüm radyoların sesini kısmak, yani “demokrasiyi boğmak” için koşuşturan “ortodoks memurlara” dönüşür. Tam da bu nedenle 20 yıldır özlemlerimizin ötesinde “örgütlendik” ama tahminlerimizin ötesinde “gericileştik”: Örgütlenerek gericileşmek gibi bir “keşfin” sahipleriyiz. Bu toprağın “en gerçekçi politikası-siyaseti” olan Alevi tarihini “güncellemeyi” beceremedikleri için “beklentileri” karşılanmayan, doyumsuz, kendilerini Alevi “uzmanı” sayan, Aleviliği kurtuluşa taşıyacak “seçenek” gören kimi çağdaş örgüt yöneticilerimiz “engelimiz” durumuna geldi. Ne kadar acı değil mi?
Çağdaş Ruhbanlar Biz yıllarca Aleviliğin “en zayıf halkası”nın “ruhbanlık ya da ruhban örgütlenmesi” olduğunu söyleyegeldik: Eğer Alevilik “toplumsal bir bilinç-toplumsal bir örgütlenme” yaratmak istiyorsa “kan bilincini ve kan örgütlenmesini” aşmak zorunda olduğunu sürekli yineledik. Artık günümüzde geçmişten bize taşınan “kan temelli ocak örgütlenmesini” okul olarak algılamak zamanı gelmiştir dedik. Serçeşme merkezli ve “bilme temelli” bir gelenek örgütlenmesine bağlanmak gerektiğini açık açık yazdık. Hay huy içinde “tersine dönüşüm” ürünü “çağdaş ruhbanları” görememişim. Aymazlığım için “kendi kendimden özür diliyorum”. Tanımladığım “çağdaş ruhbanlar”, Alevi “aristokrasisini” oluşturan, “yukarıdanlığı” ile belirgin, kendilerinin de içinde yer aldığı “seçenek elit”i her şeye “merhem” sanan “cahillerdir”. Kendi esenlikleri adına Aleviliğin içini doldurmaya çalışan “sarı yöneticiler”dir bunlar. (Devamı 2. Sayfada)