SERÇEÞME BİLİMLE GİDİLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR
ALEVİLER İÇİN SEÇİM BİR BİLMECE
Bu Sayida Velyettn Ulusoy Hacı Bektaş Veli’ye Bağlılık
Fkret Otyam Katkılara Eyvallah Ey Canlar Yaar Seyman Deyişlerin Yanık Sesi Esat Korkmaz Geri Dönüş Tapımı ve Kırklar Cemi İsmal Kaygusuz Yunus Emre - Bölüm I İlyas Şmek Abdal Musa Etkinlikleri CHP Adına Düzenlenmiş Yusuf Zamr İnsan Olmaya Geldik - Bölüm II İlhan Cem Erseven Alevi Cephesinde Neler Oluyor - Bölüm III Ham Kutlu Ölçüsüzlük ya da Yanlışlardan Öğrenmek Ahmet Koçak 2007 Yılı Hacı Bektaş Veli Dostluk ve Barış Ödülü Sebahat Akkiraz’a verildi Sebahat Akkiraz ile Söyleştik Ula Özdemr Cavit Murtezaoğlu ile Söyleştik Bölüm II Metn Demrta Hamza Tanal ile Feyzullah Çınar’ı Dinlerken, 1983 İsmal Özmen Tasavvufda Müzik ve Sema Hasan Harmancı Hak’tan Doğanlar Döner mi Geriye Al Kele Günümüz Âşıklarından Taşlamalar Lütf Kalel Yedi Ulu Ozan
Aylik Derg Genel Yayın Yönetmeni: Esat Korkmaz Sahibi: Genel Ajans Basın Dağıtım Organizasyon Ldt. Şti. adına Ahmet Koçak Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Ahmet Koçak Yönetim Yeri: Divanyolu Cad. No: 54 Erçevik İşhanı 102, 34110 Eminönü - İstanbul Tel/Faks: +90.(0)212.519 56 35 E-posta: sercesme_dergisi@yahoo.com Baskı: Mart Matbaacılık, Ceylan Sk. No 24 Nurtepe Kağıthane, İstanbul - 0212.321 23 00 Yayın Türü: Yerel - Süreli
Fyati: Ytl / / Austos Sayi:
32
Dervişlik, hırkada, taç’da değildir Hararet nardadır, sac’da değildir Her ne arar isen kendinde ara Kudüs’te, Mekke’de, Hac’da değildir (Hacı Bektaş Veli)
Aptallaşıyor muyuz? Esat Korkmaz, Genel Yayın Yönetmeni
S
eçim sürecinde “aptallaşıyor muyuz neyiz”; zaman bize daha hızlı koşuyor bunu biliyorum. Onu karşılama becerisini gösteremediğimiz için gelip bize çarpıyor; yara-bere içinde kalıp “telef ” oluyoruz. Sonra da zaman kötü diye dövünüyoruz. Zamanın kötülüğü, biz zaman olamadığımız içindir; zaman olabilseydik, zamanın yerine geçebilseydik eğer birbirimize koşardık; anlaşırdık diye düşünüyorum; en azından kendimize rastlama olanağımız olurdu. Zaman olup birbirimize koşacağımıza, “siyasete müdahale ediyoruz” savıyla örgütlerimizi kendi sağına yatırım yapan sosyaldemokrat yapıya “koştuk”. Koştuk da ne oldu? Körlüğümüzün bedeli ortaya çıktı. Bu toprağın en gerçekçi siyaseti olan Alevi-Bektaşi tarihi, sosyaldemokrat zemine yatırım yapmaya yöneldi. Alevilik-Bektaşilik denen tohumun temel üretim zemininin dışına düşen CHP toprağında “düşük verim” vereceğini bir türlü öğrenemedik. Öyleyse böylesi dönemlerde ağırlıklı olarak sosyaldemokrat yapının solunda yatırım olanakları-seçenekleri yaratmak daha üretken olmaz mı? Gerekiyorsa çok küçük oy oranıyla ezilenler adına politik anlamda “erken uyarı sistemi” olunamaz mı? Bunu bile beceremedik. Seçim “geliyorum”, dedi; biz “haber vermeden geldi, apansız bastırdı” biçiminde anladık. Hazırlıksız ve seçeneksiz yakalanan Alevi-Bektaşi örgütlülüğü, kimi örgüt yöneticilerinin milletvekili olma hırslarını tatmin etmenin ötesinde sağlıklı sonuçlar üretebildi mi? Bence üretemedi. Alevi-Bektaşi siyaseti, topluluk ölçeğinde, Alevi-Bektaşi gelenekselliğini kucaklayan, o temelden beslenerek günümüze uzanan çağdaş bir tavrın-duruşun; toplumsal ölçekte ise Alevilerin-Bektaşilerin de içinde yer aldığı halk katının-sınıf temelinin çıkarlarına dayalı bir kavganın iktidara yönelik taşıyıcısı olmalıdır. Çağdaş Alevi-Bektaşi örgütlülüğünün “yazgısını” elinde tutan örgüt yöneticilerimizin, doğrudan demokrasi temelli, halkın yakın ve uzak çıkarına dayalı Alevi-Bektaşi geçmişini güncellemekten, Aleviliğin-Bektaşiliğin toplumsallaşma araçlarını saptamaktan ve siyasal siyasetini üretmekten “aciz” olduğu anlaşıldı. Bu durum arkadaşların iyi ya da kötü olmalarıyla ilintili değildir; bilgi ve becerilerini aşan bir durum olmasıyla ilintilidir. Alevi-Bektaşi örgütlülüğünün mücadele zemini halk katıdır; yani sınıf yoğun alandır. Orada demokratik hakların kesintisiz kavgasını verir; toplumsallaşma araçlarını harekete geçirerek Aleviliğin siyasal siyasetinin nerede ve nasıl üretileceğini, nerede-nasıl ve kimlerle örgütleneceğini yaşama geçirir. Elde ettiği her hakkın kalıcı kazanımlar durumuna gelmesi için uğraş verir. Birey kimliğini, demokratik örgüt kimliğine dönüştürür. Yasaları zorlayan ya da egemen yargıyı kıran, daha açık anlatımla sistemin ezberini bozan bir “itaatsizlik” kanalında Aleviler-Bektaşiler için güdücü-yönlendirici bir bilinç-kültür oluşturur. O zaman somutlayalım: Alevilerin-Bektaşilerin kendi demokratik örgütlerini doğrudan taban alarak gösterecekleri siyasal tavır, tepki duydukları sosyaldemokrat siyasetin solunda, ilerici toplumsal güçlerin bir blok oluşturarak iktidara yönelik olarak gerçekleştirecekleri siyasal oluşuma katılmayı amaçlayabilir. Katılım sürecinde, Alevi-Bektaşi kimliğinin açılımlarının özümsenmesini sağlar. Uzantısında sosyaldemokratları da kendi siyasetlerini sorgulayacakları bir eğilimin içine sokmaya çalışır ya da böylesi bir sonuca neden olur. Bu tavır, bağımsız adaylarla gösterilebileceği gibi başka yollarla da gösterilebilir. AlevilerBektaşiler açısından, halk katında, emek zemininde “sınıf yoğun” değerleri öne alan anlamlı bir demokrasi blokunun özlenen biçimde gerçekleştirilememiş olması, yapılan yanlışlıkları (Devamı 2. Sayfada)