Serçeşme Dergisi - 35

Page 1

SERÇEÞME BİLİMLE GİDİLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR

DİKKAT, BU DERGİNİN HBVKTD VE HBVAKV ŞUBELERİNE GİRMESİ HÂLÂ “YASSAH”TIR!

Bu Sayida

AŞKTAN BAŞKA TANRI YOKTUR VE ALİ AŞKIN VELİSİDİR

İsmal Özmen - Yunus Koçak Hamdullah Çelebi’nin Savunması - Bölüm III Haksız Yere İdamının 70. Yıldönümünde Dersim’in, Munzur’un Şehidi Seyt Riza’yı ve Yoldaşlarını Saygıyla Anıyoruz

Fkret Otyam Hayırlara Vesile Olur İnşallah Esat Korkmaz Harf Simgeciliği - Bölüm I İsmal Kaygusuz Hacı Bektaş Veli’yi Doğru Tanıyarak Anlamak Erdoan Aydin le Söyletk Metn Demrta Bizi Güldürüp Düşündürenler Ham Kutlu Muktedir Olan Asla Muzaffer Olmamalıdır Yüksel Iik Erdoğan Aydın’ı Susturmak Yalikavak Panel Yasemin Sağlam, Esat Korkmaz, Ahmet Koçak - Konuşmalar Fath Vural Hüseyin Albayrak’la Söyleşi Kemal Dern AB Alevileri Tanımlamaktan Vazgeçti Al Cvan Bir Eleştiri ve Yorum Erdal Zek Aslan Safavi Devleti - Bölüm II Riza Aydomu Kamber Çakır’ı Uğurlarken Hasan Öztürk Beycili Hasan Karaca Hakk’a Yürüdü Ahmet Koçak Osman Dağlı (Maksudi) Hakk’a Yürüdü PSKAD ve ABF-AABF Basin Açiklamalari

Aylik Derg Genel Yayın Yönetmeni: Esat Korkmaz Sahibi: Genel Ajans Basın Dağıtım Organizasyon Ldt. Şti. adına Ahmet Koçak Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Ahmet Koçak Yönetim Yeri: Divanyolu Cad. No: 54 Erçevik İşhanı 102, 34110 Eminönü - İstanbul Tel/Faks: +90.(0)212.519 56 35 E-posta: sercesme_dergisi@yahoo.com Baskı: Mart Matbaacılık, Ceylan Sk. No 24 Nurtepe Kağıthane, İstanbul - 0212.321 23 00 Yayın Türü: Yerel - Süreli

Fyati: Ytl  /   /   Kasim  Sayi:

35

Tasavvufta, Hallac-ı Mansur ile geleneğe taşınan, bedelsiz konuşan değil, ancak darağacı ve urganın acısını seve seve tadan âşık olabilir algısını, “aşkın sırrının açıklanacağı yer vaaz kürsüsü değil darağacıdır”, özdeyişi dışa vurur.

İnsanı Eğitmenin Alevi-Bektaşi Şeriatına Uygun Tek Aracı Aşktır Esat Korkmaz, Genel Yayın Yönetmeni

A

LEVİLİK-BEKTAŞİLİK, din değil aşktır: Daha doğrusu, Ortodoks inançlardaki din teriminin karşılığı Alevilik-Bektaşilikte aşktır. O zaman soralım aşk nedir, diye. Aşk, Aleviliğin-Bektaşiliğin “anayasası” olarak algılayabileceğimiz “varoluş çevrimi”nin gerçekleşme nedenidir: Doğada nedenler “gizlenmeyi sever”; aşk her şeyin varlığa gelme nedeni olduğuna göre o da gizlenmeyi sever, yani sırdır. Aşk tanrı olduğuna göre tanrı da “keşfedilmeyi bekleyen” bir sırdır. Tanrı, madde ve eşyanın; hareketin, hareket soyutlaması olarak zamanın var olmasından önceki “doğurmayan hiçlik” durumunda, kendi kendisinin tanrısı iken, insanlar için düşünülmesi/algılanması güç bir öze sahipti. Doğurmayan hiçlikte, “hiçliği” tartışmak anlamsız olduğuna göre, bu aşamada bir “tanrı” varlığından söz etmek Alevi-Bektaşi felsefesi açısından “üretici” değildir. Çünkü Tanrı bu konumda, kendi kendisinin bilincinde; kendi içindeki sonsuz olanakların, yeteneklerin ve güçlerin ayrımında değildir. Deyim yerindeyse “kendi kendisinin cahilidir”. Derken çevrimin hareket ettirici ilkesi olan “güzelliğin görülmeye olan eğilimi” sonucu Tanrı, kendi kendine âşık oldu ve ilk “suçu işledi”; “sır” durumundaki güzelliğini görmek için “ayna”ya baktı. Kendini gördü ama sır “açığa çıktı”. Demek ki aşkın sırlarını açıklayan ve açıkladığı için “suçlu” durumuna düşen ilk “kimlik” Tanrı’dır. Anlaşılacağı gibi “doğurmayan hiçlik”ten “doğuran hiçliğe” doğru yönelim bu gereklilikle başladı. Bu gerekliliğin belirmesi ile olanaksız hiçlik, olanaklı hiçlik durumuna dönüştü. Ve önce Metafizik Tanrı iken şimdi Hak, Hakikat, Gerçek oldu; daha doğrusu Aşk oldu. Geleneksel anlatımdan da anlayacağımız gibi aşk, her şeyden önce “değişmenin-dönüşmenin” nedenidir. Yani eylemsiz durumdaki bâtını eylemli duruma geçiren güçtür; metafizik zemindeki “olanaksız hiçliği”, “olanaklı hiçlik” yapan temel erktir. Tanrı’nın ve her şeyin “varlığa gelme nedeni”dir; Tanrı’yı ve bizleri doğuran “olanaklı hiçlik”tir; Tanrı’nın hem anası hem de babasıdır. Bu tasarımın kanıtı anlamında geleneksel anlatıma bir bakalım. İlk “yabancılaşma” kademesi olan Hakk’tan, yani “olanaklı hiçlikten” ilk belirme aşaması olarak algılanan ve tüm diğer şeylerin onun aracılığıyla varlığa taşındığı kabul edilen ilk akıl (akl-ı evvel) doğar. Ve böylece çevrimin, “hiçlikten”(âlem-i gayb) duyularla algılanabilir/bilgiyle ulaşılabilir dünyaya (âlem-i şühud) inen alçalan eğrisinin (kavs-i nüzul) hareketi başlamış olur. Ardından sırasıyla ve her adımda “hiçlikten” uzaklaşacak biçimde; akl-ı evvel’e verilen bilgilerin belirme aşamaları olarak algılanan meleklerin, peygamberlerin, ermişlerin, inananların, inanmayanların, cinlerin/ şeytanların, hayvanların, bitkilerin ve doğal elementlerin aklı; bu dokuz akıldan kaynaklanan ruhları yaratılır. Tanrı Hak olup potansiyel kazandıktan sonra dönüşümler geçirerek, kendisinden daha az şeyler içeren/daha az kendisi olarak beliren aşamalara doğru yol alıp doğal elemente/saf cevhere değin iner. Böylece inançta varoluş çemberi olarak algılanan çevrimin, “hiçlikten” çıkıp görünür evrene doğru inen alçalan eğrisi’nin hareketi tamamlanmış oldu. Aşkın çocukları doğmuştur: Hava, su, toprak ve ateş. Artık kırkını kutlayabiliriz. Acele etmeliyiz; çünkü şubat ortalarından başlayarak hava, su, toprak ve ateş âşık olacak; sevişecekler ve 21 Mart’ta doğa doğuracak. Sonunda “doğuran hiçlikten doğuran doğaya” taşınacağız. Ne ile aşk gücüyle. Öte yandan aşk, insanın, hayvanın ve her şeyin Tanrı’ya, “olanaklı hiçliğe” ya da “doğuran hiçliğe” ulaşma nedenidir. (Devamı 2. Sayfada)


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.
Serçeşme Dergisi - 35 by Esen Uslu - Issuu