Sercesme Dergisi, Sayı 38, Şubat 2008

Page 1

SERÇEÞME BİLİMLE GİDİLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR

LAİKLİK, ALLAH’I İKTİDARDAN İNDİREN BİR DEVRİMDİR

Bu Sayida

Söze “susturucu” takmanın ya da sözlerimizi gizlemek için ağzımızda “sığınak” aramanın zamanı değil artık.

Bahattn Ari Zonguldak’ta Anadolu’nun Renkleri Erzincanlıların Aşure Etkinliğinde Buluştu

Türban, Allah’ı İktidara Taşımanın Bir Simgesidir Esat Korkmaz, Genel Yayın Yönetmeni Fkret Otyam Bir Bir Uzaklaşıyor Sevdiğim İnsanlar Esat Korkmaz Aşkın Şeriatı, İslam Şeriatına Bir Başkaldırıdır Derviş Kemal Dosta Sitemimdir İsmal Kaygusuz Hacı Bektaş Veli ve Mevlâna İlişkileri - Bölüm II Ham Kutlu Asimilasyonun Konusu Olarak Aleviler Murtaza Demr Laiklik Aleviler Bakımından Ne İfade Eder? Hasan Harmanci Durgun Sular, Durgun Sol Önder Aydin AKP’nin Muaviye Kurnazlığı ve Alevi Örgütlülüğünün Duruşu Vahap Erdodu Siyasal İslam’dan Siyasetin İslamlaşmasına Muhterem Akta Aleviler ve Hukuk Riza Aydin Hz. Muhammed’in Dünyadan Göçüş Sürecinde Yaşananlar Kazim Balaban Rıza Aydın’a Yanıt İsmal Özmen Yedi Ulu Âşık ve Tarikattaki Rolleri - Bölüm I Seda Cokun Âşık Meftuni ile Söyleştik Kaml Ateoullari Kültürel Haklar ve Kimlik

Aylik Derg Genel Yayın Yönetmeni: Esat Korkmaz Sahibi: Genel Ajans Basın Dağıtım Organizasyon Ldt. Şti. adına Ahmet Koçak Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Ahmet Koçak Yönetim Yeri: Divanyolu Cad. No: 54 Erçevik İşhanı 102, 34110 Eminönü - İstanbul Tel/Faks: +90.(0)212.519 56 35 E-posta: sercesme_dergisi@yahoo.com Baskı: Mart Matbaacılık, Ceylan Sk. No 24 Nurtepe Kağıthane, İstanbul - 0212.321 23 00 Yayın Türü: Yerel - Süreli

Fyati: Ytl  /   /   Şubat  Sayi:

38

E

ĞRİ oturalım ama doğru konuşalım: Laiklik, iktidardaki Allah’a karşı yapılan bir “halk darbesi”dir. Bu darbeyle “egemenlik kayıtsız şartsız Allah’ındır” yargısı “iptal” edilmiş; yerine “egemenlik kayıtsız şartsız halkındır” yargısı geçirilmiştir. Bu Cumhuriyeti kuranlarca Allah’ın “dünya görüşü, bu görüşünü iktidarda tutacak her türden yasa, ilke, kural”, yani “Ortodoks şeriat” vicdanlara “kapatılmıştır”: Vicdanlardan dışarı çıkması, toplumsal ve bireysel yaşama el atması “yasaklanmış”tır. Buna “cüret” edersen sana “zor” uygularım; vicdanlarda bir “ahlak ve öte-dünya öğretisi” olarak yaşayabilirsin, orada “özgürsün” denilmiştir. İslamiyet bir “devlet dini”dir; böyle olduğu için de vicdanlar onun “evi” olamaz: Toprağımda laiklik “üretici” biçimde uygulanabilseydi, çoğunluk vicdanındaki “evi yıkar ve metafizik idealizmini düşüncesi idealizmine dönüştürürdü”. Tersini yaşadık: “Baskı” ile vicdanlara “sıkıştırılan” Ortodoks şeriata, orası “dar” gelmeye başladı. Türban simgesini, bu simgenin “sırladığı” şeriatı araç olarak kullanıp yaşama “sızdılar”. Bilgiyle görüntüyü birbirine karıştıranlar, “mağdurları oynayan” şeriatçılarla “birlikte özgürleşelim”, demeye başladılar. Türban, köktendinciler için, Allah’ın insanın giyimine-kuşamına koyduğu bir “işaret” idi: Bu “işaret” ile onlar “iktidardan indirilen” Allah’ı, “kovulduğu yere”, yani sokaklara, işyerlerine, evimizin içine, ötesinde kafalarımıza taşıdılar. Burada türban, bir “toplumsallaşma” simgesi olarak işlev gördü. Simgeyi taşımak ya da simgeye taşınmak, gizlediği şeriatı ve şeriat kimliklerini “güncellemek”, yani onlara “can” vermek anlamına gelir. “Güncellendi”-”canlandı” şeriat ve şeriat kimlikleri: Kaçınılmaz biçimde “siyasallaşacakları bir toplumsallığı” yakaladılar. Artık türban siyasal bir simge: Allah’ı “indirildiği iktidara yeniden taşımanın aracı”. Öyleyse son sözümüzü söyleyelim: “Şeriatla birlikte özgürleşme” yolu terk edilmeden, yani “şeriattan özgürleşmeden” laik olunmaz. İnanç kabullenmeleri “kul kimliği” olduğu için, aklın evrimini “zor” kullanarak “kesintiye” uğrattıkları için köktendinciler “özgürleşemez”, özgürleşemeyenlerle özgürlük mücadelesi yapılmaz.

Nasıl Bir Laiklik, Nasıl Bir Cumhuriyet Bugünün somutunda, toprak insanımızı esenliğe kavuşturacak “laik-devrimci” güçlerin başında Alevi-Bektaşi-Bedreddini topluluğunun geldiği savı, hemen herkesin “ortak yargısı” durumundadır. Bu yargı, toprağımda yaşama geçmiş “sınıflar mücadelesi”nde AlevilerinBektaşilerin-Bedreddinilerin çalışanlar-üretenler adına “oynadıkları onurlu rolün” bilince çıkardığı bir gerçekliktir. Bu nedenle daha fazla zaman geçirmeden laiklik konusunu açıklığa kavuşturmak ve laiklik mücadelesinde Alevilerin-Bektaşilerin ve Bedreddinilerin yerini “ikirciksiz” ortaya koymak gerekiyor. Bir kere daha soralım: Köktendinciler ne yapmak istiyor? Köktendinciler “şeriatı”, toplumun tümüne “dayatmaya” kalkıyor: Bu yolla laikliği ve laiklik mücadelesini “boğmaya” yelteniyor. Dinsel-inançsal taraflar arasındaki “kavgayı” öne çıkararak toplumsal düzeyde “sınıf ilişkilerini, sınıflar arasında süregelen çıkara dayalı mücadeleyi perdelemeye” çalışıyor. Toplumsal yaşamın her alanında “temsil edicilik” kazanıp “demokrasi-laiklik” kavgasına öncülük/önderlik edecek devrimci güçleri “kuşatma altına” almak istiyor. Aleviler, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çatısı altında yer almak istemiyorlar. Çünkü, devlet yapısında böylesi bir örgütün bulunmasını laiklikle bağdaştıramıyorlar. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Atatürk döneminde, devrimlere karşı köktendinci Sünni kesimden gelmesi olası tehlikelere karşı kurulmuştu. Varlık nedeni olan bu tehlikelerin ortadan kalkmasıyla (Devamı 2. Sayfada)


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.