Hemşehri Dergi Şubat 2011

Page 1




İÇİNDEKİLER

4-5

26-27

6-9

28-29

10-15

30-31

16-17

32-33

18-19

34-35

20-21

36-37

22-23

38-43

Sevgili Hemşehrilerim

Kardeşlik Coğrafyası Sakarya

Sakarya’da Çok Kültürlülük

Paylaşılmayan Birşey Yoktur Sakarya’da

Sakarya; Türkiye’nin Buluşma Adasıdır.

Ada’da Kalanlar

Sakarya Yeni Bir Meydana Kavuşuyor...

Sakaryalıların Gözdesi Kent Park

Süpürgeci Esnafının Yüzü Gülüyor

Ulaşımda Bisiklet Rahatlığı

SAMEK Kursları Takdir Topluyor

Kent Orkestrası Yeni Binasında

Yenikent’e Yeni Bir Soluk Yenikentpark

Sakarya Kültür Başkenti Oluyor...

İmtiyaz Sahibi: Sakarya Büyükşehir Belediyesi Adına; Orhan BAYRAKTAR Genel Yayın Yönetmeni: Yekta ŞİRİN Genel Sanat Yönetmeni: Aydın Yıldırım DURAN Yazı İşleri Müdürü: Halil SAĞIRKAYA Tasarım: Özer ÖZTÜRK Fotoğraflar: İhsan KORKUT, Faruk KOÇ Baskı: Star Matbaacılık / İstanbul ISSN:1307-0177

Sakarya Büyükşehir Belediyesi


3- Hemşehri / 2011

24-25

44-45

46-49

64-65

Doğa

Gayemiz Milletin Emanetine Sahip Çıkmak

Çark Suyu’ndan İçen Adapazarı’ndan Ayrılamaz

Kendi Elektriğimizi Kendimiz Üreteceğiz...

50-51

66-67

52-53

68-69

Bağ Çorbası

Gölün Çevresi Değişime Hazırlanıyor

54-57

Yenikent Kültür Merkezi İçin Geri Sayım Başladı

Çözüm Masası Sorunları Çözmeye Devam Ediyor...

70-71

Sakarya’nın Gururu Kenan SOFUOĞLU

Sakarya’nın İlk Sentetik Sahası Açıldı

58

72-73

59

74-75

60-63

76-79

Sakarya Akıyor...

Yeni Kültür Merkezi Yükseliyor

Tarihi Çark Yeniden Dönmeye Başladı

82 Yıllık Lezzet

Orhan Camii

Taraklı’da Artık Herşey Mümkün...


Başkandan

Saygıdeğer

Hemşehrilerim Türkiye’nin en nadide kentlerinden birinde yaşıyoruz. Sakaryamız gün geçtikçe adından daha çok söz ettiriyor. Daha çok dikkat çekiyor. Sakaryamız gelişiyor, değişiyor. Biliyoruz ki; şehrimize sahip çıktığımızda her şey çok daha güzel olacak. Ve yine biliyoruz ki; Sakarya çok yakında kimliğine kavuşmuş, bir çok alanda imkanları gelişmiş bir kent olacak. Bizler bunun için çalışıyoruz. Göreve geldiğimiz günden bugüne çalışıyoruz. Hizmetlerimizi siz hemşehrilerimize sunarken, bir yandan günlük ihtiyaçlarınızı gözetiyor, bir yandan da geleceği planlıyoruz. Yeni yaşam alanları ve sosyal donatılarla kentimize kalitesini her geçen gün daha da yükseltiyoruz. Bu doğrultuda, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek enerji santrali kuruyoruz. “Hiçbir şeyi akışına bırakmıyoruz” diyerek Çevre ve Orman Bakanımız Sayın Veysel Eroğlu’nun katılımıyla HES temelini attık. Kültür sanat faaliyetlerine çok önem veriyoruz. Her ay düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz programlarımızla Türk düşünce hayatının önemli isimlerini sizlerle buluşturuyoruz.

Değerli hemşehrilerim; Sakarya, Türkiye’nin, Balkanların, Kafkasların çeşitli bölgelerinden bir çok etnik kimliğin bir arada huzur içerisinde yaşadığı çok özel bir kent… Bu özelliğiyle Türkiye’nin nadide şehirlerinden birisi. Bizler bu zenginliğin farkındayız. Tüm vatandaşlarımızın kendi kültürlerini yok olma endişesi taşımadan yaşatmaya, paylaşmaya devam etmesi, eminim ki siz değerli hemşehrilerimin de en önemli hassasiyetlerindendir. Bu zenginliği birlikte yaşatmaya ve örnek olmaya devam edelim. Bu sayımızda özellikle bu konuya eğildik. Kent kültürümüz oluşturan, ayakta tutan değerleri gündemimize aldık. Adapazarı denince akla gelen ıslama köfteyi de, dünya şampiyonumuz Kenan Sofuoğlu’nu da ağırladık. Geçtiğimiz yıl hizmete giren tarihi çarkımızı da unutmadık. Hep birlikte şehrimizi daha güzel yarınlara taşımak arzusuyla tarihi ve kültürel mirasımıza sahip çıkıyoruz. Çok daha güzel, huzurlu bir Sakarya için… Sevgilerimle…

Zeki TOÇOĞLU Büyükşehir Belediye Başkanı

Sakarya Büyükşehir Belediyesi


5- Hemşehri / 2011


Kapak

Sakarya farklı kültürlerin buluşma adresi adeta. Her milletten insanın yaşadığı bu güzel diyarda, senelerdir kardeşlik türküleri söyleniyor...

Kardeşlik Coğrafyası

SAKARYA

Babası Yugoslavya’dan göç ederek gelmiş olan Rıza amca, Abazalarla akraba olmuş örneğin. ‘Benim yakın arkadaşlarımdan birisi Gürcü’dür’ sözü Çerkez Beyi Atay Çeyişakar’a ait bir başka örnek. Ağrılı Mehmet Adıgüzel ise, ‘Hani şimdilerde demokratik açılım konuşuluyor ya. Sakarya bu konuda model bir şehirdir. Çünkü bu açılımı senelerdir Sakarya’da yaşıyoruz” diye

Sakarya Büyükşehir Belediyesi

söylüyor. Temel’in Sakarya’daki temsilcisi olduğunu söyleyen Trabzonlu Yusuf Mısırlıoğlu ise bakın ne diyor: “Benim gelinim Boşnak, komşum Abaza. Can ciğer arkadaşım Muhacir. Bu geniş yelpazeyi ancak Sakarya’da bulabilirsiniz.” Bir de Sakarya’nın yerlileri var tabiî ki. Onlara Manav diyorlar. Sakaryalı Manavların temsilcisi Cüneyt Demir ise “Bütün unsurlarımızla, kardeşlik

içerisinde huzurlu ve mutlu bir şekilde yaşıyoruz” diyor. Boşuna demiyoruz, Sakarya kültürlerin buluşma adresi, diye. Bizim tam olarak kaleme alamadıklarımızı ise SAÜ Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa Taşdelen tamamlıyor: “Sakarya halkı, birbiriyle kaynaşmış ve gönül bağı kurmuştur. Bu anlamda gerçek bir zenginliğe sahiptir ve ülkemiz için güzel bir örnektir.”


7- Hemşehri / 2011

çerkez Atay Çeyişakar (Çerkez Büyüğü) Benim dedemler 1878 – 1880 yılları arasında Sakarya’ya göç etmişler. Reşitbey Köyü’ne yerleşmişler. Bizim Çerkez ve Abazalarda müthiş bir dayanışma vardır. Tabi kendimize has kültürümüzde var. Mesela toplum içerisinde ayıplı duruma düşmemek bizim kültürümüzde çok önemlidir. Doğadan çıkan kendimize özgü yemek kültürümüz de var. Halen

kendi kültürümüzü yaşatıyoruz. Daha doğrusu Sakarya’da birçok etnik kökenden gelen millet var. Burada herkes kendi içerisinde kendi kültürünü yaşatıyor. Fakat Sakarya’da çok önemli bir kardeşlik havası da var. Herkes birbirine saygılı. İlk göç edildiğinde tabi biraz yadırgamalar olmuş. Fakat aradan kısa bir zaman geçince çok olumlu bir etkileşim

oldu. Herkes birbirine saygı gösterdi ve bir kardeşlik atmosferi meydana geldi. Mesela benim en yakın arkadaşlarımdan birisi Karadenizlidir diğeri de Gürcü’dür. Sakarya birçok milletin bir arada yaşamasını ancak bir kültürel zenginlik olarak gördük ve görüyoruz. Bu zenginlik içerisinde hoşgörülü bir şekilde yaşıyoruz.

arnavut Rıza Yıldız (Arnavut Büyüğü) Sakarya müthiş bir potansiyele sahip. Şehir olarak bütün unsurlarımızla birbirimize bağlıyız. Bakın mesela benim evimde Tatar var, Abaza var, Karadenizli var, Boşnak var, Kürt var. Biz birbirimizle o kadar kenetlendik ki kızlarımızı aldık verdik. Şimdi ben

Arnavutum. Ama bir Boşnak’a laf söylense bana da dokunuyor. Yani biz etle tırnak gibiyiz. Birbirimize o kadar karıştık. Hem neden karışmayalım ki? Hepimiz bu vatan için can vermiş insanlarız. Ayrıca bizi birbirimize bağlayan ‘din’ gibi bir olgu var. Söyle-

diğim gibi Sakarya bu anlamda müthiş bir potansiyele sahip. Bu şehirde meydana gelen olaylara bakın, hepsi münferit olaylardır. Hiçbir zaman halklar karşı karşıya gelmemiştir, toplumsal olaylar olmamıştır. Biz hep birlikte huzurlu bir şekilde yaşıyoruz.

kürt Mehmet Adıgüzel (Ağrılılar Dernek Başkanı) Sakarya için ‘küçük Türkiye’ demek yerinde olur. Her milletten insanın kardeşlik içerisinde yaşadığı örnek bir şehirdir Sakarya. Hatta Türkiye’nin nadir örneklerindendir şehir olarak. Bakın ben Kürt kökenliyim. Ama benim eşimin babası Karadenizli, annesi Selanik göçmeni. Şu an ben bir apartmanda oturuyorum.

Komşularım arasında Abaza var, Karadenizli var, Manav var. Bu mozaiği ancak Sakarya’da bulabilirsiniz. Farklılarımız bizim zenginliğimizdir. Biz Sakarya’da kardeşlik içerisinde yaşıyoruz. Birbirimizle öyle kaynaştık ki bunu tarif etmek zor. Mesela bizim evde Çerkez tavuğu pişer, düğünlerimizde horon oynanır.

Ben mesela, iyi horon oynarım. Her milletten çok samimi arkadaşlarım var bu şehirde. Bizi birbirimizden ayıramazlar. Biz ülkemizi de şehrimizi de çok seviyoruz. Hani şimdilerde demokratik açılım falan konuşuluyor ya. Sakarya bu konuda modeldir. Çünkü bu açılımı biz senelerdir yaşıyoruz.


laz Yusuf Mısıroğlu (Trabzonlu İş Adamı) Ben Temel’in Sakarya’daki temsilcisiyim. Hatta horonu Sakarya’ya getiren ilk kişiyim diyebilirim. Madem bu sayıda kardeşlik temasını işliyorsunuz, bakın size anlatayım. İlk olarak şunu söylemeliyim ki, Sakarya birçok unsurun bir arada hiçbir sorun olmaksızın yaşaması açısından, ilk önce akla gelen örnek bir şehirdir. Bu anlamda ideal bir kent konumundadır. Bu şehirde

insanların milliyetlerinden kaynaklanan herhangi bir ayrımcılığa rastlanmaz. Özellikle son 20 yılda müthiş bir kaynaşma süreci yaşadık. Herkes kendi kültürünü kendi folklorunu yaşatıyor ama herkes de birbirine saygı duyuyor. Biz şuna inanıyoruz, güzel olan her şey paylaşılmalı. Bakın size bir örnek vereyim. Bizim düğünlerimizde horon oynanır. Boşnaklarında ‘Damat’

oyunu vardır. Bizim yaşadığımız kaynaşma o kadar bariz ki, artık bizim düğünlerimizde de Damat oyunu oynanıyor. Horon’a da bir Gürcü düğünün de kolaylıkla rastlanabiliyor. Size başka bir örnek daha vereyim. Benim gelinim Boşnak, Abaza komşum var, can ciğer arkadaşım Muhacir. Başka söz söylemeye gerek yoktur sanırım.

roman Orhan Tanyel

(Sakarya Romanlar Dernek Başkanı) Bizden ilk olarak dedemin dedeleri Sakarya’ya gelmişler. Sakarya’nın eskilerindeniz yani. Sakarya’da 40 binin üzerinde roman yaşıyor. Hendek, Akyazı, Sapanca, Geyve, Pamukova, Taraklı, Söğütlü ve Sakarya merkez, roman vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı yerler. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, biz Sakarya’da büyük bir kardeşlik havası içerisinde yaşıyoruz. Sakarya’da her etnik gruptan insanlar var. Fakat gerçekten bir kardeşlik havası da hakim bu

şehre. Mesela biz kim olursa olsun, hangi milletten olursa olsun kişiye ‘insan’ diye bakarız. Kimseye bu Kürt, bu Laz, bu Çerkez veya başka bir şey diye bakmayız. Mesela benim birçok arkadaşlarım vardır başka milletlerden. Onlar bizim düğünlerimize gelirler, biz de onların düğünlerine gideriz. Bizim düğünlerimiz çok renkli olur. Her milletten insanımız katılır bizim düğünlerimize. Ben bir dernek başkanıyım. Bütün derneklerle çok iyi ilişkilerimiz de var. Bütün dernek baş-

kanlarıyla bir araya geliriz, çok güzel sohbetlerimiz olur. Yani Sakarya’da bir kardeşlik havası var, biz de bu kardeşlik atmosferinde birlikte yaşıyoruz ve de mutluyuz. Fakat elbette insanlara önyargılarla yaklaşanlar olacaktır. Sizin vesilenizle onlara da bir çağrıda bulunmak istiyorum. Kimseye önyargı ile yaklaşmasınlar, farklılıklarımızla birbirimizi kabul edelim.

manav Cüneyt Demir

(Sakarya Yerel Kültür Derneği Başkanı) Biz Sakarya’nın yerlileri olarak başka vatanı olmayan insanlarız. Bizlere Manav diyorlar. Biz Sakarya’nın yerlileri olarak kendi kültürümüzü en yaygın bir şekilde yaşıyoruz. Son dönemlerde şehrimizde Sakaryalılık bilincini Sakarya Büyükşehir Belediyesi

de oluşturduk. Biz bütün unsurlarımızla, kardeşlik içerisinde huzurlu ve mutlu bir şekilde yaşıyoruz. Biz dernek olarak da birçok faaliyet düzenliyoruz. Örneğin derneğimizde farklı kültürlere ait yemekler de yapıp

ikram ediyoruz. Başka bütün derneklerle de sık sık bir araya geliyoruz, sık sık görüşüyoruz. Sakarya’da kardeşliği bozacak herhangi bir kötü örneğe rastlanmamıştır.


9- Hemşehri / 2011

Ortak Değerler Dünyasına Sahibiz

Sakarya’da farklı coğrafyalardan gelen insan topluluklarımız aslında birbirleriyle temelde ortak bir değerler dünyasına sahip. Prof. Dr. Musa Taşdelen Eğer biz bu ortak inanç ve değerler dünyasının (SAÜ Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi) önemini kavrayamazsak, Bu değerleri, 1071’den sonra farklı renklerini kuşatan ve en barış ve hoşgörü içerisinde Anadolu’nun vatanlaşma sü- üstte yer alan ortak bir kültürecinde Yunus Emre, Mevlana rel ton vardır. Bu kültürel ton birlikteliği sağlayan sosyal Celaleddin-i Rumi ve Hacı Bek- bütün renkleri bir gökkuşağı Veli gibi Anadolu erenleri gibi bir arada tutmakta, bir ve kültürel dokuyu anla- taşi dile getirmişlerdir. Örneğin, arada yaşama ve birliktelik şuyamayız. Adapazarı’nın kuruluşu itiba- urunu temsil etmektedir. Bu

riyle, bir esnaf ve ticaret şehri olduğunu göz önüne alırsak Ahi Birliklerinin temel umdesi olan “ eline, beline, diline sahip olmak” toplumsal barışın ve kültür dünyamızın dayandığı en temel ilkelerinden biridir. Birlikteliğimizin temeli ortak kültür dünyamızdır. Bu ortak kültür dünyamız sayesinde farklılıklarımız zenginliğe dönüşmektedir. Kökleri hangi coğrafyaya uzanırsa uzansın, Sakarya’da yaşayan halkın ortak inanç ve değerler dünyası aidiyet bağlarının harcıdır. Hangi tür farklılık olursa olsun, bu ortak kültür dünyasının üzerinde değildir. Asıl zenginlik de budur. Sakarya bir mozaik değildir. Çünkü mozaikte hakim renk ya da ton, ortak bağlar ve değerler öne çıkmaz. Sakarya’nın bütün

nedenle Sakarya halkı , birbiriyle kaynaşmış ve gönül bağı kurmuştur. Bu anlamda gerçek bir zenginliğe sahiptir ve ülkemiz için güzel bir örnektir. Sakarya’da Orta Asya’dan, Kafkasya’dan Balkanlardan buraya taşınmış, kendi içinde çeşitlilik arzeden son derece zengin bir halk kültürü olduğu bir gerçektir. Bu beşeri ve kültürel potansiyel, son derece önemli bir sosyal sermayedir. Bunun sosyal, kültürel ve ekonomik hayata katkı sağlayıcı yansımaları olmalıdır. Olaya sadece ekonomik değer eksenli bakmamak da gerekir, bu farklılıklar içerisinde bizi cem eden, bir arada tutan ortak kültürel değerlerimizi ortaya koymak, bu zenginlimizi Sakarya’nın bir zenginliği olarak ülkemize tanıtmak daha doğru bir yol olur.


Kapak Ali AKTAŞ Sosyolog

İpek ve baharat yollarının ve üç kıtanın birleşim noktası ile uygarlıkların beşiği olan Anadolu toprakları, binlerce yıldan bu yana göç yollarının en önemlilerinden biridir. Anadolu tarihinin mübadelelerle, iskânlarla dolu olması bunun en somut göstergesidir. Türklerin Anadolu topraklarına gelmelerinden sonra, özellikle son iki yüzyılda yoğun göç hareketleri ile birlikte büyük çapta bir toplumsal değişim süreci de yaşan(maktad)ır. Göçle gelen ve Anadolu topraklara yerleşen göçmenler, kimi zaman yerleşik topluluklarla aynı etnik gruptan ve aynı kültürden, kimi zamanda farklı etnik (alt kültür) gruplardandır. Farklı kültürlerden olan göçmenler ile Anadolu’da yaşayan halk (yerliler) arasında; gelenek, görenek ve kültürel farklıkların olması, bir takım toplumsal problemlerin yaşanmasına da neden olmaktadır Sakarya Büyükşehir Belediyesi

Sakarya’da Çok Kültürlülük (Etnik ve Dini Yapı)

Göç ve toplumsal bütünleşme ile ilgili sorunlara, gerek Osmanlı İmparatorluğu gerek Türkiye Cumhuriyeti dönemlerinde sık biçimde rastlanılmaktadır. Ancak göç sonucu sorun yaşanmayan istisna yerleşim alanlarında da söz etmek gerekir. İşte Sakarya bu illerin başında yer almaktadır. Dört yol ağzında bir il Sakarya iklimi, verimli toprakları, ormanları, akarsuları, gölleri ve önemli göç yolları üzerinde bulunmasından dolayı; milattan önce ve sonra önemli bir geçiş noktası ve yerleşim merkezidir. İlk yazılı tarihi milattan önce XII. yüzyıla kadar uzanan ve ilk yerleşik kavim olarak Friglerin yaşadığı Sakarya’da; daha sonra sırasıyla Makedonlar, Persler, Bithynialılar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osman-

lılar hâkimiyet kurarlar. Sakarya geçmişten günümüze uzanan bu tarihsel süreç de; Orta Asya, Kafkaslar ve Balkanlar gibi farklı coğrafyalardan gelen toplulukların renklerinden oluşan ve farklı kültürlerin birlikte huzur içinde yaşadığı bir ildir. Etnik kimliğin de kavşak noktası olan bu ilde farklı coğrafyalardan gelen ve farklı kültürlere sahip olan insanlar, bu topraklarda yüzyıllardır barış içinde yaşamaktadırlar. Sakarya’nın kültürel renkleri olarak adlandıracağımız farklı kültürlerin çeşitlilikleri, ayrıştırıcı değil, birleştirici ve kaynaştırıcı bir rol oynamaktadır. Yani Sakarya’da ilk dikkati çeken; çok kültürlülük ve bunun yansıması olan kültürel canlılıktır.


11- Hemşehri / 2011

Sakarya’daki Farklı Kültürler İl sınırları içinde yerli ve yerleşik olarak “Manavlar”, yerli ve göçer olarak “ Yörükler”; Kafkasya göçmeni olarak bilinen “Çerkezler”, “Abhazlar”, “Gürcüler”, “Lazlar” (Mohtiler) ve “Hemşinliler”; Kırım göçmeni “ Tatarlar”; Balkan ve Rumeli göçmeni olarak adlandırılan “Boşnaklar”, “Arnavutlar”, “Pomaklar”, “Sırplar” ve “Muhacirler” (Bulgaristan ve Rumeli’den gelen Türk kökenli Yörük ve Türkmenlere verilen genel ad); bu toplulukların yanı sıra “Kurmançlar” (Kürtler), “Zazalar”, Karadenizliler (Türkçe dışında dil bilmeyen/Türkmenler), Abdallar, Romanlar ve çok az sayıda “Ermeni”, “Rum” ile “Arap”

yaşamaktadır. İnanç açısından da Sakarya’da Müslümanlar nüfusun tamamını oluşturmakta ve bunların % 93,1’i “Hanefi”, % 3,6’sı “Alevi” ve % 3,3’ü “Şafii”dirler. Çok az sayıda da “Gregoryan”, “Katolik”, “Ortodoks” ve Protestan kökenli “Hıristiyan” ve de “Musevi” bulunmaktadır. Sakarya iline başlangıçta gelen göçmenlerin hemen hepsi zorunlu iskâna tabi tutulurlar. Bunların iskânı sanatlarına göre ve farklı kültürel özellikleri olanları birbirini arasına serpiştirme biçiminde bir yöntemle yapılır. Daha sonra yapılan göçler tamamen serbest ve istenilen yerleşim birimine yönelik yapıldığı için; bir süre sonra farklı kültürel yapılara sahip toplulukların

hemşehrilik/soy gütme esasına dayalı bir yerleşim anlayışını benimsemelerinin sonucunda, uzun bir süre farklı özelliklere sahip toplulukların bütünleşmeleri de gerçekleşmez. Ancak 1950’lerden sonra ilin ülke ulaşım ağının kara, deniz, demiryolunun tam merkezi bir konumda olması, tarımda makineleşme ile il merkezinde tarım dışı yeni iş alanlarının belirmesi gibi olgular, farklı kültürler arasında etkileşimi başlatır ve güçlendirir. 1999 depremi ise toplumsal bütünleşmenin hızlanmasına neden olur. Bu değişim kentsel alandaki giyim-kuşamda, beslenmede, barınmada, serbest zamanlarını değerlendirmede çağdaş öğelerin ön plana çıkmasında etkili olur. Geyve, Taraklı ve Pamukova yöresinde ise göçmen yerleşiminin az oluşu nedeniyle

lendirip çömlek yapan seksen yaşını aşmış Hasbi Uluç, oğlu Muharrem Uluç ve torunu Ümit Uluç Ustalar Boşnak; Kayalarmeduhiye Köyü’nde ağaçları, bastona ve asaya dönüştürerek yaşamın ayrılmaz bir parçası yapan, Nihat Çakıner Usta yarı Dadaş yarı Abhaz; Süpürge otunu Balkanlardan Adapazarı’na taşıyan kültürden abi kardeş Bahri Uzunoğlu ve Cumhur Uzunoğlu Ustalar Muhacir; kumaşın her çeşidi ve yün ile pamuktan binbir motifi aktarımı ile yorgan üreten Hasan Kar Usta Karadeniz; sıcak demiri her şekilde biçimlendirebilen abi kardeş Gülağ Yanık ve Ahmet Yanık Ustalar Abdal; Evliya Çelebi’nin anlattığı Taraklı’dan bugüne, ağaçları ataları gibi biçimlendiren kaşık yapan Ziyaettin Bulut Usta ile geleneksel evleri yapan abi kardeş Sıtkı Bu-

geleneksel “Manav Kültürü” günümüze kadar çok fazla değişmeden gelir.

luntekin ve Naim Buluntekin Ustalar gibi yine ağaç, deri, keçe ve demiri bir araya getirerek semer yapan rahmetli Hasan Çevik Usta Manav kültüründen gelmektedir. Çok kültürlülüğün günümüzdeki yansımaları olan bu ustalar akla gelenlerin yalnızca bir kısmıdır. Bugün dokuz yüzü aşkın yemeğin Sakarya’da yapılıyor olması da, bu zenginliğin bir başka göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Kısaca topraklarında barındırdığı farklı kültürler, zengin bir kültürel birikimi de beraberinde Sakarya’ya taşımıştır. Toplumsal açıdan uyumlu bir birlikteliğin yaşanmasında da, her kültür grubunun kendine düşen görevi yerine getirmesi etkili olmuştur.

Çok Kültürlülüğün Sağladığı Zenginlik Bu çok kültürlü yapının yansıması; yemek kültüründe, ölüm, evlenme ve sünnet geleneklerinde halk oyunları ve danslarında, hatta geleneksel el sanatları ve ustalarında kendini göstermektedir. Örneğin kent merkezinin çıkışı Dağdibi’nde toprağı biçim-


Göçler Sonucunda Sakarya’nın Etnik Yapısı

Bir il ya da yöreye ilişkin ne kadar çok araştırma yapsanız yapın, insanlar sizden yalnızca öğrenmek istediklerini veya aklındaki soru(lar) için yanıt bekliyorlar. Aslında sorularının yanıtı akıllarında var da, bunu da teyit etmeye çalışıyorlar. Ne yazık ki hiçbir çalışmanın tek bir cümleyle veya sözcükle yanıtlanabilir bir sonucu bulunmamaktadır. Ancak kentin etnik ve dini yapısını az bir yanılma payı ile verebilecek düzeye ulaştık.

Sakarya Yaşayan Etnik Grupları Anlatmak: Dış ve İç Göçler Kültürel toplulukların araştırılmasında anlatım dili çok önemlidir. Toplumbilimlerinde asıl durum hakkında bilgi verebilecek ipuçları anlatım dilindedir. Neyin, nasıl söylendiği, neyin hiç söylenmediği, hangi sözcüklerin, hangi örneklerin seçildiği, ses tonu, duraklamalar, espriler, dil oyunları, alınganlıklar, ciddiye almalar ya da hiç işitmemeler birer ayrıntı gibi gözükebilir. Ancak birçok toplumsal gerçeklik ayrıntılarda gizlidir. Kültürün ipuçları o ayrıntıların sağladığı açılımlardan çıkarılabilir ya da kültürün kavramları dilde ifadesini bulur. Örneğin “Sürgün”den söz edilmeden “gurbet”i, “yaban eller”i ifade etmeden “sıla hasreti”ni ve “vatan hasreti”ni, “insanın memleketi doğduğu yer değil, doyduğu yerdir” cümlesini kullanmadan göçün bu topraklarda nasıl anlamlandırıldığını göremeyiz de, gösteremeyiz de. Ayrıca çok disiplinli bir çalışma alanı olan kültürel araştırmalarda, pek çok etmeni hesaba katmak, bir araya getirip çözümleyebilmek, çeşitli disiplinlerin sağlayacağı zengin bakış açılarını değerlendirmek gerekmekte-

Sakarya Büyükşehir Belediyesi

dir. Tek bir disiplinde kuramsal açıklık, güvenirlilik sağlamak için birkaç ana kavrama inmek marifet sayılabilir, ama kültür araştırmalarında ne kadar çok kavram irdelenirse, ne kadar çok ayrıntıya girilirse, ne kadar çok bakış açısından konulara bakılabilirse, olayların karmaşıklığı ne kadar derinlemesine algılanabilir ve sunulabilirse, o kadar başarılı bir çözümleme ortaya çıkabilir. Karmaşıklığı görmek ve göstermek, biraz da, kültürü kendi içinde bir bütünmüş gibi değil de, içinde bulunduğu toplumsal ve siyasal bağlamda ele almaktan geçmektedir. Göç devinimlerini sınıflandırmada kullanılan ve belki de en önemli ölçütlerden birisi de, “göç kararı”nın alınış süreci ile ilgilidir. Göç kararı, bu eylemi gerçekleştiren göç devinimine katılan insanlarca gönüllü olarak verilmişse; gerçekleşen göç hareketi “gönüllü isteğe bağlı göç”tür. Nüfusun bir bölümü kendisine yönelik uygulanan baskı ve zulüm sonucu göç etmeye karar vermiş, göç; göç eden insan(lar) ın iradesi dışında bir başka irade tarafından dayatılmış ya da, içinde yaşanılan bölgenin doğal koşulları, toplumsal, ekonomik, kültürel ve psikolojik ortamı içinde yaşanılmaz duruma gelmişse, gerçekleşen göç devinimi “zorunlu göç”tür. Bu kapsamda Sakarya’ya göçle gelen toplulukların önemli bir bölümü olan; Abhazları, Çerkez-

leri, Gürcüleri, Lazları, Boşnakları, Arnavutları, Tatarları, Hemşinleri, Romanları, Arapları, Balkan ve Rumeli Türklerini ağırlıklı olarak dış ve zorunlu göçler sonucu yerleşen topluluklar olarak tanımlamak olanaklıdır. Ama Osmanlı coğrafyası içinde yaşayan bu toplulukların göçlerini yerleşim tarihleri açısından ele aldığımızda, kısmen içgöç kapsamına girdiğini de söylemek yanlış bir ifade olmayacaktır. Yine dikkat edilmesi bir nokta da, günümüz için bizim ülke sınırlarımız dışında kalan farklı yerleşim bölgelerinden gelen, bu toplulukların bir bölümünün kimi zaman ilk yerleşim yeri Sakarya olurken, kimi zamanda ilk yerleşimi farklı bir il olup, sonrasında Sakarya’ya yapılan göç sürecini içermesidir. Asıl içgöç kapsamında Sakarya’ya yerleşenler ise; Karadenizliler, Kürtler, Yörükler ve Abdallar gibi kültürel topluluklardır. İçgöçlerin Sakarya’nın toplumsal yapısının biçimlenmesindeki etkisi göz önüne alınarak iç göç hareketleri, “yerleşme amaçlı göçler” ve “mevsimlik iş göçleri” olarak ele alınabilir. Mevsimlik iş gücü göçleri, Sakarya’da sıkça gözlemlenen bir olgudur. Fındık toplamak için gelenler; gurbetçi veya tarım işçisi olarak tanımlanan bu insanların/grupların yer değiştirme devinimi ritmik göçtür. Kısaca her yıl aynı dönemde tekrarlanmaktadır. Kalıcı yerleşme eğilimi taşıyan iç göç devinimleri ise, sıkça rastla-


13- Hemşehri / 2011

nan bir olgudur. Bu devinimlerin ardında yatan temel neden, insan-toprak dengesinin bozulması ekilebilir tarım alanlarının verimliliğini yitirmesi, nüfus artışı, işsizlik ve gelir olanaklarının giderek sınırlanmasıdır. Bu ve benzeri nedenlerle nüfus, tarımsal potansiyeli daha yüksek kırsal yerleşim alanlarına göç etmektedir. İç göç devinimlerinin yönü incelendiğinde, genel olarak ülkenin doğu yarısından batı yarısına doğru bir nüfus hareketliliği söz konusudur. Yine 1965-85 yılları arasını kapsayan dönemde de iç göç alan illerin tümü Ankara ili hariç sosyo-ekonomik açıdan gelişmiş batı ve kıyı bölgeleridir. Buna karşın göç veren illerde, yine aynı biçimde Doğu ve Karadeniz Bölgeleri olmaktadır. 1985-90 dönemine geldiğinde Türkiye’nin Ankara hariç 19 ilinin

iç göçlerin yönelim alanı olduğu, bu illerin sosyo-ekonomik açıdan gelişmiş iller oldukları, batı ve kıyı bölgelerinde toplandıkları görülmektedir. Türkiye’de 1935 ile 1960 yılları arasında yer değiştiren nüfus içinde erkeklerin oranı %62’dir. Sakarya’ya yerleşen Karadenizlilerin göçlerinde de bu benzerlikler görülmektedir. Gerek kırsal alana, gerekse kentsel alana yapılan Karadeniz Bölgesi’nden yapılan göçlerde ilk gelenin erkek olduğu ve onu diğer aile fertleri takip etmektedir. Göç nedenleri arasında kan davası ve vurgunlardan dolayı da yaşadıkları yerleri bırakıp gelen bulunmaktadır. Sakarya İli sınırları içine yoğun bir göç yaşanmış, bu göçün bir ucunda köy, topraksızlık, yetersiz kırsal üretim, kırsal yapı, göçe zorlanmak, göçe gücü yetmek

veya yetememek, öbür ucunda kent, kentlileşme, gecekondulaşma, tarım dışı mesleklere yönelme, toplumsal değişim, sınıfsal değişim hepsi bir arada yer almaktadır. Sakarya’ya fındık toplamak için doğu ve güneydoğudan gelen tarım işçilerinin yaz dönemini ırgatlık yaparak geçirdikleri mevsimlik (emek) göçleri ardından kalıcı göçlere yönelmeler sonucu “ Van”, “Hızırtepe” ve “Maltepe” vb. mahalleler oluşmuştur. İlde sanayileşmeyle (Goodyear, Toyota, Otokar vb. gibi kuruluşlarla) birlikte başka bölge ve illerden beyin göçü denilen yüksek öğrenim görmüş insanların göçle yerleşmesi olgusuna da rastlanmaktadır. Bu tür göç edenler daha çok Kırkpınar, Sapanca ve Serdivan gibi yerleşim alanlarına yönelmişlerdir.

Sakarya’da Yaşayan Etnik Grupların Oranı ve Nüfusu Yüzyılın başında Ahmet Şerif Bey’in 1913-1914 yıllarında yaptığı Adapazarı-Bolu gezisi ile ilgili notlarında; “Kaza merkez (Adapazarı) nahiyesiyle, Akyazı, Karasu, Sapanca ve Hendek nahiyelerine bölünmüştür. Bunlardan, merkezin mahalleleriyle beraber 154, Akyazı’nın 60, Karasu’nun 50, Sapanca’nın 35, Hendek’in 69 ki, toplam 368 köyü vardır” der ve Sakarya’nın 6 Ekim 1913’deki etnik yapısını verir: ETNIK YAPI

KÖY VE MAHALLE

Eski İslam Halkı (Manavlar)

NÜFUSU

YÜZDESI

147

42.836

42.96

Rumeli Göçmenleri

30

6.650

6.67

Laz ve Gürcü

56

9.458

9.48

Çerkez ve Abaza

73

16.155

16.20

Yörük

1

173

0.17

Ermeni

36

16.500

16.55

Rum

19

6.761

6.78

Musevi

1

113

0.11

Kürt

5

1.072

1.08

368

99.718

100.00

TOPLAM

Ancak eksikliklerden söz eder ve “bunun dışında, hem birçok nüfus vardır, hem de yeni köyler kurulmuştur. Örneğin, gerek merkez kazada, gerek köylerde birçok Boşnaklar oturmaktadır ki tablo da bunlar hiç anılmamıştır. Yeni köylerin, ne nüfusu yazılmıştır, ne de devlete vergi ile yükümlüdürler. Kazanın gerçek nüfusu, yüzyirmibin dola-

yında tahmin edilmektedir. Şu durumda, nüfus kaydına göre, yirmi-yirmibeşbin yazılmamış nüfus var demektir” diyerek nedenlerini kaleme alır. Evet çok yerinde bir tespittir bu değerlendirme. Ebubekir Sofuoğlu’nun 2007 yılında yayınlanan “Belediye ve İnsan: Osmanlı’dan Bugüne Adapazarı’nda Belediye Hizmet-

leri (1862-2006)” adlı kitabının 75 ve 85 sayfaları arasında yer alan 1881-1893 yıllarında Adapazarı’na yerleştirilen Boşnakların listesi bu değerlendirmeyi doğrulamaktadır. Bu verilerden yararlanarak düzenlenen tablolara bakıldığı bu tespit doğrulanmaktadır:


1881-1893 Yıllarında Adapazarı’na Yerleştirilen Boşnakların Cinsiyete Göre Dağılımı Toplam

Yıllar (1881-1893)

Cinsiyet Erkek

593

2

108

48

39

49

76

26

45

74

37

41

39

9

Kadın

618

3

121

47

40

58

83

23

39

61

50

37

41

15

5

229

95

79

107

159

49

84

135

87

78

80

24

Toplam

1881-1893 Yıllarında Adapazarı’na Yerleştirilen Boşnak Hanelerin Yerleşim Birimlerine Göre Dağılımı Toplam

Yıllar (1881-1893)

Yerleşim Birimlerinin Adı Aziziye Mahallesi

26

-

4

-

1

-

21

-

-

-

-

-

-

-

Bahşiler Mahallesi

73

-

11

12

2

9

3

2

4

17

4

3

4

2

Cami Cedid Mahallesi

76

-

22

11

12

9

3

-

5

8

3

-

3

-

Çaykışla Karyesi

2

-

-

-

-

-

-

-

1

-

-

-

-

1

Çukur Ahmediye Mahallesi

71

1

2

3

2

4

1

6

12

6

12

9

10

3

Pabuççular Mahallesi

39

-

7

2

3

-

3

2

2

5

5

7

3

-

Belirtilmemiş Toplam

9

-

-

-

-

-

2

4

1

-

1

-

-

1

296

1

46

28

20

22

33

14

25

36

25

19

20

7

Sakarya’da Yaşayan Kültürel Topluluklar (2007) Kültürel Topluluklar

Nüfusu

Yüzdesi

Manavlar

336.666

40,31

Karadeniz Türkmenleri

179.065

21,44

Balkan ve Rumeli Türkmenleri (Muhacirler)

76.337

9,14

Gürcüler

60.969

7,30

Lazlar

44.348

5,31

Kurmançlar/Kürtler

34.493

4,13

Abhazlar

21.882

2,62

Çerkezler (Adıge, Şapsığ, Ubıh vd.)

15.284

1,83

Romanlar/Çingeneler

12.444

1,49

Boşnaklar

11.860

1,42

Arnavutlar

11.776

1,41

Yörükler

10.356

1,24

Hemşinliler

5.596

0,67

Pomaklar

3.424

0,41

Abdallar

1.754

0,21

Orta Anadolu Türkmenleri

1.670

0,20

Tatarlar

1.587

0,19

26

0,003

5.654

0,677

835.192

100,00

Zenciler/Araplar/Sudanlılar Tespit Edilemeyenler Toplam

Sakarya Büyükşehir Belediyesi


15- Hemşehri / 2011

Farklı Dil veya Lehçe Bilen Kültürel Topluluklarından Gelme Durumu (2007) Kültürel Topluluklar

Nüfusu

Yüzdesi

Türkçe Dışında Dil Bilmeyen Kültürel Topluluklar Toplamı

605.848

72,540

Türkçe Dışında Dil Bilen Kültürel Topluluklar Toplamı

223.690

26,783

5.654

0,677

835.192

100,00

Tespit Edilemeyenler Sakarya İlinde Yaşayanlar Toplamı

Sakarya’da Yaşayan Dinsel Topluluklar (2007) Dinsel Topluluklar Hanefi

Nüfusu

Yüzdesi

777.480

93,09

Alevi

30.067

3,60

Şafii

27.561

3,30

Hıristiyan (Gregoryen, Katolik, Ortodoks, Protestan)

70

0,0083

Musevi

14

0,0017

Toplam

835.192

100,00

Günümüzde ise sosyolojik anlamda Sakarya, Osmanlı’nın küçük bir örneğini yani zenginliğini topraklarında barındırmaktadır. Bu kadar zengin bir kültürel topluluğun, bir arada kalmasında, kendi deyimleriyle “yedi kez düşünmeden bir adım atmayan”, yöre halkının çoğunluğunu oluşturan Manavlar, tüm etnik gruplar arasında tampon kurum görevini üstlenmiştir. Yöreye göç eden farklı kültürel topluluklarla, kendi topraklarını paylaşmış ve diğer grupların birbiriyle denge sağlamasına da öncülük etmiştir. Göçle gelen ve artık Sakarya’nın bir parçası olan Karadeniz ve Kafkas göçmenleri, daha atak, daha hırslı ve daha gözü pek olmalarına karşılık, yöreye sonradan yerleşen Rumeli ve Balkanlardan gelenlerinde etkisiyle yörede bü-

tünleşme ve denge sağlanmıştır. Sakarya’nın da kültürel renkleri olan bu topluluklar, İl genelinde etnik temele dayalı bir sorunun oluşmasına hiçbir zaman izin vermemiş ve huzurlu, toplumsal bütünlük açısından fevkalade uyumlu bir il olmasında olumlu bir rol oynamışlardır. 2007 yılında ise etnik yapıya bakıldığında: Bu bilgiler ışığında Sakarya genelinde tüm nüfusun yaklaşık % 72’si Türkçe dışında başka bir dil bilmeyen, Manav, Türkmen ve Yörüklerden gibi topluluklardan oluşturmaktadır. İlde yaşayan Türkmenler ise, oransal büyüklüklerine göre Karadeniz Bölgesi, Balkan ve Rumeli’den ve Orta Anadolu Bölgesi’nden göç edenlerden meydana gelmektedir. Sakarya’da Türkçe dışında bir dil veya lehçe konuşan topluluk

üyesinin oranı yaklaşık %27’dir. Günümüzde bu topluluk üyelerinin ancak dörtte birinin dil ya da lehçe bildiği tespit edilmiştir. Bu durum tüm Sakarya’da dil veyahut lehçe bilenlerin oranının yaklaşık %7 olduğunu göstermektedir. Kaynaklar Ahmet Şerif, “Ahmet Şerif Bey’in 1913-1914 Yıllarında Yaptığı Adapazarı-Bolu Gezisi İle İlgili Notları”, Anadolu’da Tanîn, Cilt: 1, Hazırlayan: Mehmed Çetin BÖREKÇİ, Türk tarih Kurumu Yayını, Ankara, 1999, s.348-349 Ali AKTAŞ, Farklı Kimliklerin Kavşak Noktası: Kültürel Renkleriyle Sakarya (Sakarya’nın Toplumsal ve Kültürel Yapısı), Adapazarı Merkez Belediyesi Yayını, İstanbul, 2008, s. 303 Ebubekir Sofuoğlu, Belediye ve İnsan: Osmanlı’dan Bugüne Adapazarı’nda Belediye Hizmetleri (1862-2006), Adapazarı Merkez Belediyesi Yayını, İstanbul, 2007, s. 75-85


Yazı Yekta ŞİRİN

Paylaşılamayan bir şey yoktur

Sakarya’da! Üniversite okumak için şehrimize gelen gençlerin sıkça karşılaştıkları ve bir anlam veremedikleri bir sorudur. Bu soruyla muhatap olanlardan bazıları Sakarya’da farklı ülkelerin vatandaşlarının yaşadığını düşünür. Kimi bunu hakaret telakki eder… Kimiyse önce şaşırır, ardından da “Nasıl yani?” der… Aslında soru basittir. Önce “Nerelisin” denir, ardından da asıl can alıcı soru gelir; “Ne milletsin?” Cevap aslında bellidir; Türküm! Ama yıllardır Lazıyla, Kürdüyle, Çerkeziyle, Boşnaklarıyla, Romanlarıyla, Gürcüsüyle, Yörükleriyle, Abhazasıyla ve daha bir çok farklı etnik kimlikten gelen insanlarıyla bir arada yaşamaya alışmış ve bunu da ayrıştırıcı değil birleştirici bir unsur olarak gören Sakaryalı-

Sakarya Büyükşehir Belediyesi

yı bu cevap kesmez. “E tabii ki… Hepimiz Türküz ama sen ne milletsin?” diye zorlar karşısındakini. Karşısındaki şaşkın bir şekilde aynı cevabı verir, ısrar eder: “Türküz dedik ya” Çünkü alışmamıştır Sakarya’ya gelen, “Ne milletsin” sorusuna… Bir anlam veremez. Bu durumda istediği cevabı alamayan Sakaryalı durmaz, istediği cevabı almadan da muhabbeti geliştirmez. Tekrar aynı soruyu yöneltir, konuyu biraz daha açarak. Der ki; “Bak ben Gürcüyüm, (yanındakini göstererek) arkadaşım buranın yerlisi, yani Manav… Sen de Edirnelisin ama köken olarak nerelisin?” Soru bu kez daha anlaşılır hale gelmiştir. Kimi öğrenci bu soruya

“Vallahi bizim oralarda bu tip şeyler bilinmez. Biz işte Türküz” der. Kimi öğrencilerse, “Ha evet şimdi anladım, bizimkiler Edirne’ye Bulgaristan’dan göçmüşler. Biz muhaciriz” der... Ve Sakaryalı istediği cevabı almıştır. Hemen konuya girer, muhacirlerden bahseder. Muhacirlerin yemeklerinden, gelenek ve göreneklerinden söz eder. Sakaryalıların büyük bir kısmının sosyolojiye meyyal oluşu buradan gelir. Sakaryalılar, farklı kültürlerin adetlerini, yemek kültürlerini, düğünlerde nasıl eğlendiklerini, cenaze adetlerini, komşuluk ilişkilerini ve daha bir çok şeyi detaylarıyla bilir.Çünkü Sakarya’da bu ilişkiler iç içe geçmiştir. Sakaryalı için etnik kimlik sorunu yoktur. Çünkü her ailede farklı kültürlerden gelinler, damatlar bulunur.


17- Hemşehri / 2011

Kimse kimseye benzetmeye çalışmaz kendini Sakarya’da. Herkes kendi kültürüyle varlığını sürdürür. Orhan Camii’nde kılınan cuma namazında herkes aynı safta yer alır. Başbakan Erdoğan’ın deyimiyle ‘herkes aynı kıbleye yönelir’. İftar sofralarında birlikte açılan orucun ardından birlikte saf tutulur Yeni Cami’de…

Çok kültürlülüğün en gelişmiş özellikleri Sakarya’dadır... İlkokulda sınıf arkadaşlarımız arasında Roman, Kürt, Laz, Boşnak, Çerkez, Dadaş vs.. her milletten insan vardır. Çünkü Sakarya, küçük Türkiye’dir. Mahalle futbol takımımızda, Laz, Abaza, Muhacir, Manav ailelerin çocukları vardı. Karşı takımda da durum bundan farksız değildi. Herkes kendi takımının galibiyeti için ter döker, top koştururdu. Sakarya’da seçimlerde birinci olan siyasi parti Türkiye’de de iktidar olur. Sakarya’da her dil yaşar, kullanılır. Evlerde Kürtçe de konuşulur, Boşnakça da, Gürcüce de.. Şiveler birbirine girmiştir. Türkçe ortak dildir. Ancak şivesine bakarak insanların yöresi de hemen anlaşılır. Ve kimse bu zenginlikten rahatsız değildir.

Bilakis bu zenginlikten mutludur Sakaryalılar. Bunca farklı milletlerden insanların bir arada yaşaması Sakaryalının hayatını renklendirir, hareketlendirir.

mazında herkes aynı safta yer alır. Başbakan Erdoğan’ın deyimiyle ‘herkes aynı kıbleye yönelir’. İftar sofralarında birlikte açılan orucun ardından birlikte saf tutulur Yeni Cami’de…

“Askerde Sakaryalılar hemen fark edilir” derler. Çünkü Sakaryalı tez canlıdır, hareketlidir, geride durmaz, hep öne çıkar, ‘Ben buradayım’ der. İşte bu zenginliktir Sakaryalıyı farklılaştıran… Laz baba ile Boşnak annenin erkek çocuğu bir Kürt kızına aşık olur Sakarya’da… Ya da Balıkesirli babayla Arnavut annenin kızıyla; Abhaz baba ile Manav annenin oğlu evlenir… Kimse kimseye benzetmeye çalışmaz kendini Sakarya’da. Herkes kendi kültürüyle varlığını sürdürür. Orhan Camii’nde kılınan cuma na-

Paylaşılamayan bir şey yoktur Sakarya’da… Herkes kendi yöresel yemeğini büyük bir şevkle komşusuna ikram eder. Biz annemizin Boşnak böreğini ya da baba tarafından öğrendiği kara lahanayı komşumuza ikram ederken -adettendir tabak boş dönmez- onlar da tabağı içli köfte size sunarlar… Hulasa bu şehirde paylaşılmayan bir şey yoktur.


Röportaj

Sakarya, farklı coğrafyalardan gelip Ada’yı memleket görüp, yurt edinen farklı insanların ortak hikâyelerinden oluşuyor. Çok kültürlülüğün en güzel örneklerinden birinin sergilendiği Sakarya’yı Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu ile konuştuk. Başkan Toçoğlu Sakarya için ; “Sakarya; Türkiye’nin buluşma adasıdır” diyor.

Sakarya; Türkiye’nin Buluşma ADAsıdır 28 farklı etnik grubun yaşadığı bir şehrin belediye başkanısınız. Bu nasıl bir duygu?

özeti, buluşma adası kabul ettiğinizde, bunu bir onur olarak görüyorsunuz ve aynı zamanda bu güzel kentin belediye başkanı olarak büyük bir sorumluluk duyuyorsunuz.

Bu, olaylara nasıl baktığınıza bağlı. Farklılığı, farklı olmayı, çeşitliliği sorun olarak da görebilirsiniz, zenginlik olarak da. Biz bu durumu zenginliğimiz olarak görüyoruz. Bizim açımızdan bu duygu elbette insanı onurlandıran bir duygu. Ülkemizde farklı kültürlerden gelen insanların bir arada yaşadığı bu denli zengin bir coğrafya olduğunu zannetmiyorum. Bu farklılık da insanı onurlandırmaya yetiyor. Böylesine zengin bir kültüre sahip, diğer şehirlerden bu anlamda farklılık arz eden bir şehrin belediye başkanı olmak tabii ki insanı mutlu ediyor. “Bu da bizim şehrimizin farkı” diyorsunuz. Bir anlamda Sakarya’yı, Türkiye’nin

Sakarya’daki mevcut tablonun oluşumundan biraz bahseder misiniz?

Sakarya Büyükşehir Belediyesi

Balkanlar’dan, Kafkaslar’dan, Anadolu’nun çeşitli coğrafyalarından gelen göçler sayesinde burada zengin bir kültür meydana gelmiş. Konuyla ilgili yapılan çalışmalar bize bu zengin kültürün oluşmasının çok da planlı olmadığını gösteriyor. Biraz da doğal akış içinde böylesine zengin bir kültür oluşmuş. Yani birileri Balkanlar’dan gelenlere ya da Kafkaslar’dan, Karadeniz’den, Anadolu’dan gelenlere “Siz Sakarya’ya yerleşin; biz burada Türkiye’nin özetini çıkaracağız”

dememiştir. Bu zenginlik kendiliğinden oluşmuştur. Sakarya, Osmanlı coğrafyasından izler ve renkler taşıyan bir kent. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla birlikte “yurtsuz” kalan birçok insan kentimizi sığınılacak bir Ada olarak görmüş ve göç etmiş. Ya da ülkemizin çeşitli bölgelerinden insanlar, daha güzel bir gelecek inşa etmek üzere ilimizi yurt edinmişler. Tabii, gelirken sadece kendileri gelmemiş, o yöredeki, kültürlerini, geleneklerini, adetlerini, becerilerini, tecrübelerini, daha doğrusu zenginliklerini de kentimize taşımızlar.

Geçmişle bugün arasında bir fark var mı? Olmaz olur mu, farklılıklar mutlaka var. Her şeyin hızlı değiştiği bir dünyada kentimiz de değişiyor. Yaşantılarımız, ilişkilerimiz, değerlerimiz,


19- Hemşehri / 2011

kültürümüz de değişiyor. Ben bu anlamda değişimin çok da sorunlu olmadığını düşünüyorum. Geçmişin güzel örneklerini koruyarak, kültürümüze ve geleneklerimize sahip çıktığımız kanaatindeyim. Sorunuz bağlamında düşünecek olursak şehrimizdeki bu çok kültürlü yapıda özü itibariyle herhangi bir değişim olmadığını söyleyebiliriz. Dün nasıl, farklı coğrafyalardan gelip buraya yerleşen insanlarımızın oluşturduğu çok zengin bir yapı mevcut ise, bugün de yine bu çok kültürlü yapı mevcudiyetini sürdürmektedir. Dün nasıl farklılıklara karşı hoşgörü varsa bugün de var. Bizim kentimizde “laz”, “çerkez”, “gürcü”, “boşnak”, “arnavut”, “kürt” vb. kelimeler, çok masumane kullanılır. Bunlar ayrımcılık ifade etmez. Bu kelimeleri kullanırken kimse kimseyi ötekileştirmez. Burada insanlar çokluk içinde birliği bulmuşlardır. Atalarımız gibi biz de bir arada yaşamayı sürdürüyoruz. Bu yapımızı sürdürmeye azimliyiz.

Bu kadar etnik kimliğin huzur içerisinde yaşamasını neye bağlıyorsunuz? Sosyal hadiseleri açıklarken, olayı tek bir nedene bağlı olarak ele almak doğru olmaz. Ancak şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Yurttaşlarımızın böylesine uyum içinde, sizin de ifade ettiğiniz gibi huzur içinde yaşamalarına imkân sağlayan en önemli şey hoşgörüdür. Biz toplum olarak tarih boyunca her zaman hoşgörülü olmuşuz. Bu topraklarda Ermeniler de, Rumlar da, Yahudiler de, farklı mezheplerden insanlar da bir arada yaşayabilmiştir. Bakıyoruz, Anadolu’nun çeşitli coğrafyalarında ibadethaneler yan yanadır. Hiç kimse diğerinin inançlarına müdahale etmemiştir. Bu milletin kodlarında “öteki” yoktur. Kendisi gibi düşünmeyene, yaşamayana olumsuz bakma yoktur. Bu milletin duygu ve düşünce dünyasını oluşturan en belirgin özellikle-

rin başında gelen dini inançlarında ötekinin hayatına müdahaleye izin verilmemiştir. Bu bizim adeta genlerimize işlemiştir. Modern çağın tüm ötekileştirme ve tektipleştirme politikalarına rağmen, özümüzdeki hoşgörü ateşi, bazen küllense de, bir kor gibi hep yanmıştır. Biz aslında yeni bir şey keşfetmiyoruz. İnancımızın ve değerlerimizin öngördüğünü, atalarımızın yaptığını yapıyoruz. Mevlanaların Yunusların suladığı bu topraklarda hoşgörüden başka ne olabilir ki? Önemli olan önümüzü aydınlatan içimizdeki ateşi söndürmemek. İnşallah bu ateş hiç sönmeyecektir.

Hemşehrileriniz hangi ortak noktada buluşuyor? Tek kelimeyle insanlık. Evet, Sakarya’da insanların ortak noktası insanlıktır. Bizim şehrimizde bir apartman düşünün. Ve bu apartmanın birinci katında Çerkez tavuğu pişer. İkinci katında kara lahana,

üçüncü katında Boşnak böreği, dördüncü katında çiğ köfte yoğrulur, bir diğer komşuda Arnavut ciğeri, keşkek, gaviçi, kuru fasulye, irmik tatlısı pişirilir. Ve bu komşular birbirlerine bu yemekleri götürürler, ikram ederler. Birbirlerinin düğünlerinde, cenazelerinde yer alırlar. Sakarya’da bir apartmanda Türkiye’deki bütün farklı milletlerden insanları bir arada görebilirsiniz. Bu insanlarımızı bir arada tutan da işte bu insaniliktir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktır.

Bu kardeşlik ikliminin ülke geneline yayılması için sizce neler yapılmalı? Bugün hükümetimizin başlattığı Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ne destek verilmesi gerekir. Biz bu tip konularda daha cesur olmalıyız. Bizim coğrafyamızda farklı kültürlerden gelen insanlar her zaman birlik

ve beraberlik içinde yaşamıştır. Bazı gruplar, süreci sabote etmek için bazı masum yöntemleri ve masum kavramları istismar edebilir. Onların tuzağına düşmeden, ne dediklerine fazla kulak asmadan bizler doğru bildiğimiz şeyleri savunmalıyız. Her konuşulan doğru olmasa da yaşanan tartışmalardan korkmamalıyız. Tartışmak ve konuşmak doğruyu bulmamıza yardım eder diye düşünüyorum. Kendi kültürümüzün, medeniyetimizin bir gereği olarak kendimize güvenmeli ve buna göre davranmalıyız. Söylediğim gibi bizler bu konuda hiç tecrübesi olmayan bir millet değiliz. Bizim atalarımız yüzyıllarca farklılıklarla bir arada huzur içinde yaşamış. Biz de farklılıklarımızı zenginliğimiz olarak görerek bir arada niye yaşayamayalım. Elbette yaşarız, hem de en güzelini. Başbakanımız ne diyor; “Bu ülkenin 73 milyon vatandaşı eşittir. Hiç kimsenin bir diğerine göre üstünlüğü söz konusu değildir. Herkes eşit haklara sahiptir.” Hukukun

önünde ve devletin karşısında kimse kimseden daha üstün değildir. Akıl, izan, vicdan, adalet bunu gerektiriyor. Yapmamız gereken daha cesur adımlarla birlik ve beraberliğimizi daha da güçlendirmektir.

Bu kadar farklı kültürün yaşadığı bir şehirde belediye başkanı olmak bu kültürlere yönelik projeler üretmeye sevk ediyor mu? Sakarya Büyükşehir Belediyesi olarak bizler, “farklılığımız zenginliğimizdir” şiarıyla hareket ediyoruz ve bunun gereği olarak farklı kültürlerin kendine özgü zenginliklerini yaşatmaya çalışıyoruz. Bunun için gerekli alt yapıyı oluşturuyoruz. Kültürel etkinliklerimize bakarsanız bunun çok güzel örneklerini görürsünüz.


Yaşam

Ada’da Kalanlar Kimi doktor, kimi spor adamı, kimi bürokrat… Farklı meslek kollarından içimizden birileri... Yıllar öncesinde çeşitli sebeplerle Anadolu’nun farklı köşelerinden Sakarya’ya gelmişler. Geliş o geliş… Havasını, toprağını, suyunu sevdikleri Sakarya’ya yerleşmişler. Her birinin başka bir hikayesi var. Her birinin Sakarya’yı sevme sebepleri farklı. Ama hepsi, “Artık Sakaryalıyım” diyor. Terk etmeyi ise hiç düşünmüyor. İşte Ada’da Kalanlar’ın hikayesi…

Fahri Keser

(Serdivan Kaymakamı)

Sakarya Benim İçin Bir Numara Meslekte 41 yılı doldurdum. Türkiye’nin birçok yerinde görev yaptım. Mesleğimde son 12 yılımı bu bölgede geçirdim. Şimdi inşallah 2012 yılının Haziran ayı gibi emekli olacağım ve Sakarya’ya yerleşeceğim. Seçtiğim yer ise Kırkpınar. Bu bölge benim nazarımda bir numaradır. Benim kriterlerime göre Sakarya kadar uyan başka bir yer düşünemiyorum. Türkiye’nin en ılıman, en mümbit bölgesinde Sakarya. Coğrafi olarak en güzel

yerdeyiz. Bu güzel topraklar, bu güzel doğa varken başka bir yer de yaşamayı düşünmüyorum. Ayrıca burada çok güzel dostluklar edindim. Görev yaptığım yıllar boyunca vatandaşlarımız bana hep sevgiyle yaklaştılar. Kurduğum bu dostluk-

lar da beni buraya bağlıyor. Diğer yandan Sakarya her açıdan gelişen bir şehir. Zaten güzel olan bu şehir inanıyorum ki, önümüzdeki yıllarda çok daha güzel olacak. Biz de hep birlikte bu güzelliği yaşayacağız.

edinmiştim. Ayrıca tabi Sakarya doğal güzellikleriyle de çok güzel bir yer. Ben de bütün bu güzellikleri bir kenara itip buradan gidemezdim.

Ve burada kaldım. Yani Sakaryalı oldum. zel olacak. Biz de hep birlikte bu güzelliği yaşayacağız.

Recai Çaloğlu (Spor Adamı)

Sakaryalı Oldum Ben eski bir futbolcuyum, şimdiler de ise teknik direktörlük yapıyorum. Sakarya’ya 1975 yılında geldim. 1975 – 1976 sezonunda Kocaeli’nin Kağıtspor’undan Sakaryaspor’a transfer olmuştum. O günden beri de Sakarya’dayım. Sakaryaspor’da 11 sene forma giydim, 2 tane şampiyonluk yaşadım. Yani 35 senedir Sakarya’dayım ve Sakarya’yı elbette çok seviyorum. Benim burada kalmamın en önemli nedeni kurduğum dostluklardır. Çok sıkı dostlar

Sakarya Büyükşehir Belediyesi


21- Hemşehri / 2011

İbrahim Aktürk (Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanı)

Hüseyin YORULMAZ (Sakarya İl Kültür ve Turizm Müdürü)

Bu Şehirden Kopmak Zor... Sakarya’ya geleli nerdeyse yirmi yıl olmuş. Bu yirmi yılı deprem ortadan ikiye bölse de bu şehirden kopmak zor. Bu şehrin insanı kendine bağlayan efsunlu bir yönü var. Zaman zaman nedir bu diye düşünüyorum: Havası mı, suyu mu, İstanbul’a yakınlığı ve en yakın taşra oluşu mu, yolların kavşak noktasında bulunuşu mu, insanları mı nedir? Kerem Ali mi, Şeyh İzzettin mi? Rüstem Paşa mı, Yunus Paşa mı? Kaleleri ve köprüleri mi? Kıvrım kıvrım akan nehri mi?

Osmanlı’nın bu boylarda kuruluşu mu? Yoksa hepsi mi? Hangisi olursa olsun Sakarya’nın gerçekten de insanı içten içe kendine bağlayan, uzaklaştığında özleten bir yönü var. Bunu her yerde bulamazsınız. Bunu alışmakla da izah etmek zor. Hepsinden önemlisi insanları Anadolu’nun doğal bir uzantısı ve bizden. Biz kim? Sen, ben, o. Bizler, sizler ve onlar. 18 yıldan beri bu şehirde yaşayan bir kimse olarak emekliliğimi de burada yaşamak isterim. Alifuatpaşa’nın üst taraflarında, Taraklı’dan Mekece’ye kadar geniş bir ufku tarassut eden bir yerde. Belli de olmaz, gelin ata binmiş, “yâ nasib” demiş.

Leyla Civil (Hemşire)

Sakarya’dan Vazgeçemiyorum Ben Giresun doğumluyum. Babam memur olduğu için birçok şehirde kaldık. Ağabeyim bir iş için Hendek’e gelmişti. Ben de onun yanına ziyarete gelmiştim. Ağabeyimi ziyaret ettiğimde tabi Sakarya’yı da gezme fırsatım oldu. Çok sevmiştim Sakarya’yı. Ondan sonra sık sık gidip gelmeye başladım. Üniversite sınavına girecektim. Sakarya’yı tercih ettim ve

kazandım Sakarya Üniversitesi’ni. Ondan sonra okulum bitti ve burada çalışmaya başladım. Bundan sonra da burada yaşamayı planlıyorum. Çünkü seviyorum Sakarya’yı. Neredeyse bütün doğal güzelliklerini gezdim. Sakarya’da deniz var, yeşil var, göl, yayla var. Ayrıca ulaşım açısından da çok güzel bir yerde. Her yere kolaylıkla gidebiliyorsun. O yüzden ben Sakarya’dan vazgeçemiyorum. İnşallah Sakarya’da yaşamaya da devam edeceğim.


Haber

Sakarya Yeni Bir Meydana Kavuşuyor... Büyükşehir Belediyesi yeni bir projeyi daha hayata geçiriyor. Yeni proje kapsamında Orhan Camii’nin önünde düzenleme yapılacak. Orhan Camii Meydan Projesi için start verildi. Projenin muhataplarıyla bir araya gelen Başkan Zeki Toçoğlu, “Projeye start veriyoruz. Orhan Camii’nin önü ve çevresi inşallah çok güzel bir görünüme kavuşacak. Şimdiden hayırlı olsun” dedi.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi


23- Hemşehri / 2011

Sakarya Büyükşehir Belediyesi, Adapazarı Belediyesi’nin de desteğiyle yeni bir projeyi hayata geçiriyor. Yeni proje kapsamında Orhan Camii’nin önünde, caminin çevresinde ve burada bulunan yollarda düzenleme yapılacak. Orhan Camii Meydan Projesi ismi verilen proje için start verildi. Projenin muhatabı olan esnaflarla, diyanet görevlileriyle, uzunçarşı esnafıyla ve şehir eşrafıyla Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu’nda bir toplantı düzenleyen Başkan Toçoğlu, projeyi bütün detayları ele aldı ve katılanlarla fikir alışverişinde bulundu. Gerçekleştirilen toplantıya Adapazarı Belediye Başkanı Süleyman Dişli de katıldı. Proje için bütün katılımcılarla mutabık kaldıklarını belirten Başkan Toçoğlu, Orhan Camii Meydan Projesi’ne start verdiklerini ve çalışmaların en kısa sürede başlayacağını söyledi.

Projenin Startı Verildi Şehir merkezinin daha güzel bir görünüme kavuşacağını söyleyen Başkan Toçoğlu, “Orhan Camii’nin önünde ve caminin çevresinde düzenleme yapacağız. Bu çalışma Uzunçarşı’ndan Adapazarı Belediyesi’nin önüne kadar gerçekleştirilecek. Camimiz başta olmak üzere bütün çevrede düzenlemeler yapacağız. Yolları yeniden düzenleyeceğiz, kaldırımları yeniden yapacağız. Projenin içerisinde; yeşil alanların yeniden düzenlenmesi, ışıklandırmanın yeniden yapılması gibi çalışmalar da var. Proje için muhataplarımızla konuyu uzun uzun değerlendirdik ve ortak bir karara vardık. Bugün proje için start vermiş bulunuyoruz. Çalışmalara en kısa sürede başlayacağız. Bu projeye destek ve-

ren herkese teşekkür ediyorum. İnşallah çok güzel bir meydan ortaya çıkacak, şehrimiz güzelleşecek” dedi. Adapazarı Belediye Başkanı Süleyman Dişli ise, projenin Sakarya için çok önemli olduğunu söyledi.


Doğa

Yürüyoruz... Sakarya’nın doğal güzellikleri büyülüyor...

Sakarya Büyükşehir Belediyesi her hafta sonu doğa yürüyüşleri düzenliyor. Her yaş grubundan vatandaşların katıldığı yürüyüşlerde, her hafta başka bir mekana gidiliyor.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi

3 dönemdir devam eden yürüyüşlere bu zamana kadar 3655 kişi katıldı. Doğa yürüyüşlerinin büyük bir bölümüne katılan Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, “Bu yürüyüşler sayesinde hem Sakarya’nın doğal güzelliklerini görmüş oluyoruz, hem sağlıklı yaşama katkı sağlamış oluyoruz hem de vatandaşlarımızla kaynaşma fırsatı buluyoruz” dedi. Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Spor Şube Müdürlüğü, her hafta Pazar günleri doğa yürüyüşleri (trekking) düzenliyor. Doğa yürüyüşlerine gencinden yaşlısına her yaş grubundan vatandaşlar katılıyor. 3 dönemdir devam eden yürüyüşlere bu zamana kadar

3655 kişi katıldı. Bu zamana kadar; Yanık Vadisi, Maden Deresi, Doğançay Şelalesi, Sülüklü Göl, Kartepe, Akçay, Sapanca İl Ormanı, Dikmen Tepe, Davlumbaz Yaylası, Çiğdem Yaylası, Karagöl Yaylası, Poyrazlar Gölü, Kerem Ali Yaylası ve Acelle Yaylası’na gidildi. Belirlenen hedefe ulaşıncaya kadar kilometrelerce yol yürüyen vatandaşlar, doğa yürüyüşlerine büyük ilgi gösteriyorlar. Her hafta kayıtlarının alındığı yürüyüşlere katılmak için vatandaşlar sıraya giriyor. Doğa yürüyüşlerine sadece Sakaryalılar değil şehir dışından katılanlar da oluyor. Belediyenin internet sitesinden yürüyüşlerin programını takip eden vatandaşlar, Sakarya’ya gelip güzel bir gün geçiriyor.


25- Hemşehri / 2011

Doğal Doğal ortamda ortamda sağlıklı sağlıklı yaşam... yaşam...

Doğal ortamda sağlıklı yaşam yürüyüşlerinin büyük bir bölümüne katılan Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, sağlıklı yaşam ve doğal güzellikleri tanıtmak için böyle bir projeyi hayata geçirdiklerini söyledi. Fırsat buldukça yürüyüşlere katıldığını belirten Başkan Toçoğlu, “Bu yürüyüşler sayesinde hem Sakarya’nın doğal güzelliklerini görmüş oluyoruz, hem sağlıklı yaşama katkı sağlamış oluyoruz hem de vatan-

daşlarımızla kaynaşma fırsatı buluyoruz” dedi. Yürüyüşlerin göreve geldiklerinden beri devam ettiğini belirten Başkan Zeki Toçoğlu, “ Vatandaşlarımız doğa yürüyüşlerine büyük ilgi gösteriyorlar. Her hafta birçok vatandaşımız bu yürüyüşlere katılma fırsatı buluyor. Ben bu yürüyüşlerde çok sağlam dostlukların kurulduğuna şahitlik ettim. Vatandaşlarımız istediği sürece biz bu yürüyüşlere devam edeceğiz” diye konuştu.


Yaşam

Sakaryalıların Gözdesi

Kent Park “ Sakarya Büyükşehir Belediyesi

Kent Park her mevsim ayrı bir güzel. Ailelerin de en uğrak mekanı olan Kent Park, içerisindeki havuzuyla, piknik alanları ve kafeteryalarıyla gece gündüz misafirlerini ağırlıyor


27- Hemşehri / 2011

Kent Park, spor yapmak isteyenlerin de en fazla tercih ettiği mekan. Yürüyüşlerini, koşularını burada yapan sporseverler, parktan çok memnunlar. Park’a gelen vatandaşlar, “Büyükşehir Belediyesi’nin bizlere böylesine güzel bir mekân sunması bizleri mutlu ediyor. Burada

saatlerce kalıyor ve son derece keyifli zaman geçiriyoruz. Piknik yapıyoruz, spor yapıyoruz, oyun oynuyoruz, çocuklarımız oyun gruplarından faydalanıyor. Kısacası Kent Park ailelerin yüzünü güldürüyor, insanlar Kent Park’ta huzur buluyor” şeklinde konuşuyorlar.


Haber

Sakarya Büyükşehir Belediyesi tarafından Zirai Aletler Sanayi Sitesi’nin içerisinde yaptırılan Süpürgeciler Sitesi’nin açılışı yapıldı. Vali Mustafa Büyük ve Başkan Zeki Toçoğlu, 48 esnafa, dükkanlarının anahtarını düzenlenen törenle verdi. Açılışta bir konuşma yapan Başkan Toçoğlu, “Seçim öncesinde, çalışmalarını elverişsiz şartlarda sürdüren süpürgeci esnafımıza söz vermiş ve “size yeni bir site yapacağız” demiştik. Bugün verdiğimiz sözü yerine getirmiş olmanın gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz” dedi. Yeni yerlerinden memnun olduklarını belirten süpürgeci esnafı Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkürlerini sundular…

Sakarya Büyükşehir Belediyesi

Süpürgeci Esnafının Yüzü Gülüyor... Sakarya Büyükşehir Belediyesi, Süpürgeciler Sitesi’nin açılışını da yaptı. Sakarya Valisi Mustafa Büyük ve Başkan Zeki Toçoğlu, 48 esnafa, dükkânlarının anahtarını düzenlenen törenle verdi. Süpürgeciler Sitesi’nin hemen önünde gerçekleştirilen açılış törenine Vali Mustafa Büyük ve Başkan Toçoğlu’nun yanı sıra Ak Parti Sakarya Milletvekilleri Ayhan Sefer Üstün, Hasan Ali Çelik, Recep Yıldırım, Ak Parti Sakarya İl Başkanı Recep Uncuoğlu, CHP Sakarya İl Başkanı Cem Hatunoğlu, SATSO Başkanı Akgün Altuğ, SESOB Başkanı Hasan Alişan, ilçe ve belde belediye başkanları, der-

nek ve oda temsilcileri, süpürgeci esnafı ve çok sayıda davetli katıldı. Törende açılış konuşmasını Süpürge İmalatçıları Odası Başkanı Bilal Babacan yaptı. Bilal Babacan, “Kurulacak olan bu site bize yönelik çok büyük bir hizmet. Bize kimse bu kadar sahip çıkmamıştı. Ne kadar teşekkür etsek azdır” dedi. Açılışta bir konuşma yapan Başkan Toçoğlu ise, “Seçim öncesinde, çalışmalarını elverişsiz şartlarda sürdüren süpürgeci esnafımıza söz vermiş ve “size yeni bir site yapacağız” demiştik. Bugün verdiğimiz sözü yerine getirmiş olmanın gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz” dedi.


29- Hemşehri / 2011

Esnaf süpürge hediye etti Konuşmaların ardından açılış kurdelesi kesildi ve süpürgeci esnafına dükkânlarının anahtarları teslim edildi. Esnafın Başkan Toçoğlu’na süpürge hediye etmesi de açılışın renkli görüntüleri arasındaydı. Açılış sonrasında Vali Mustafa Büyük, Başkan Toçoğlu ve beraberindekiler, dükkânları gezerek, esnafla sohbet etti.

Zeki Toçoğlu’na teşekkür ediyoruz Büyükşehir Belediyesi tarafından Zirai Aletler Sanayi Sitesi’nde

2,5 dönüm arazi üzerine yapılan süpürgeciler sitesi, esnaflarda memnuniyet uyandırdı. İçerisinde 48 işyerini barındıran sitede süpürgeler, teknolojik açıdan gelişmiş makineler kullanılarak yapılmaya başladı. Yeni işyerlerinden oldukça memnun olduklarını belirten zanaatkârlardan Bayram Çimen, “Eskiye oranla çok güzel bir işyerine kavuştuk. Her açıdan daha temiz ortamda çalışma imkânı bulduk. Eski Garajlar’daki yerimizde koşullarımız iyi değildi. Oysa şimdi her şeyi ile daha modern, temiz, rahat ve geniş bir ortama kavuştuk. Başkanımız Zeki Toçoğlu’na şah-

sım ve esnaf arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum ” dedi.

Üretimde artış var Bir diğer süpürgeci esnafı Şaban Savan ise, “ Koşuların iyileşmesiyle birlikte üretimde bir artış yaşıyoruz. Eskiden süpürgeleri dikecek makinelerimiz yokken, şimdi birçok esnaf arkadaşımız süpürgelerini makine kullanarak dikiyor. Makine kullanımı üretimimizi artırdı. Bütün bunlar daha geniş ve kullanışlı bir işyerinin getirdiği avantajlar. Başkanımız Zeki Toçoğlu’na ne kadar

teşekkür etsek azdır. Başkanımız sayesinde yüzümüz gülüyor. Bizleri böylesine güzel bir ortama kavuşturan Başkanımızdan Allah razı olsun” dedi.


Haber

Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılması planlan ‘Bisiklet Yolu Projesi’ sivil toplum örgütlerine tanıtıldı. Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanı Fatih Turan, Sakarya’da bisiklet yollarının yapılması için alt yapı çalışmalarının tüm hızıyla sürdüğünü belirtti. Turan, “Ulaşım; yapılandırılmasıyla, yönetimiyle ve denetimiyle bir bütündür. Amacımız şehrimize yakışır bir bisiklet yolu kazandırmak” dedi. Çalışmalar çerçevesinde şehrimizde belli noktalara bisiklet yolu yapımına başlandı.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi

Ulaşımda Bisiklet Rahatlığı Sakarya Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılması planlan Bisiklet Yolu Projesi öncelikli olarak sivil toplum örgütlerine tanıtıldı. Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıya, Sürdürülebilir Ulaşım Merkezi’nden, EMBARQ’dan, SATSO’dan, Milli Eğitim Müdürlüğü’nden, Emniyet Müdürlüğü’nden, Kent Konseyinden, Şehir Planlama Odası’ndan, Gençlik ve Spor Müdürlüğü’nden,

Bisiklet Federasyonu’ndan ve ADASU’dan temsilciler katıldı. Slâyt gösterisi ile başlayan toplantıda Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanı Fatih Turan, bisiklet yolu ile ilgili yapılan çalışmalar hakkında bilgiler verdi. Fatih Turan, Sakarya’da bisiklet yollarının yapılması için alt yapı çalışmalarının tüm hızıyla sürdüğünü belirtti.


31- Hemşehri / 2011

Çalışmalar Hızla Sürüyor...

Fatih Turan, “Sakarya’da bisiklet yollarının yapılmasıyla ilgili olarak çalışmalar yapıyoruz. Şehrimizde bisiklet kullanımının oldukça yaygın olduğunu görüyoruz. Şehrimizde uzun yıllardır çeşitli nedenlerle vatandaşlarımız ulaşım konusunda bisikleti tercih ettiği için tam manasıyla bisiklet kültürü oluşmuş durumda. Biz de bu nedenden ötürü Sakarya’da bisiklet yolları yapılması için çalışmalarımızı tüm hızıyla sürdürüyoruz” dedi.

Çevreci Ve Sağlıklı Bir Proje Büyükşehir Belediyesi olarak ulaşımı bir bütün olarak ele aldıklarını belirten Fatih Turan “Ulaşım; aracıyla, yayasıyla, bisikletiyle bir bütündür. Bisiklet kullanımını Sakarya’da arttırmayı hedefliyoruz. Halkımıza daha güvenli, sağlıklı ve emniyetli bir alt yapıyla bisiklet yollarını sunduğunuz zaman bisiklet kullanımı da artacaktır. Bu sayede trafikte ciddi bir rahatlama olacaktır. Büyükşehir Belediyesi olarak bu çerçevede uluslar arası arenada saygın bir kuruluş olan EMBARQ’ın Türkiye temsilciliğiyle ortaklaşa bir proje üzerine çalışıyoruz. Bu projenin hayata geçirilmesinde tüm kuruluşlarında görüşlerine yer vereceğiz. Sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte oluşturacağımız fikirlerle şehrimize yakışır bir bisiklet

yolu oluşturmayı amaçlıyoruz” dedi. Yapılacak güzergah hakkında da bilgi veren Fatih Turan “ Şeker Fabrikası önünden Yazlığa kadar uzanan güzergahın seçiminde bisiklet kullanımı oranını dikkate aldık. Anketler yaparak vatandaşlarımızın görüşlerini aldık. Proje hakkında gerekli teknik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şu an itibariyle şehrimizin farklı noktalarında bisiklet yolu projesini başlatmış durumdayız. İnşallah en kısa süre içinde bisiklet yollarını yapmayı planladığımız tüm bölgelerimizde bu yol çalışmalarımızı bitireceğiz” dedi. Fatih Turan toplantıda proje hakkında merak edilen soruları da yanıtladı.


Eğitim

Sakarya Büyükşehir Sanat ve Meslek Eğitim Kursları (SAMEK) büyük ilgi görüyor. 12 ayrı merkezde 40 branşta eğitimin verildiği kurslara 7’den 7O’e herkes katılabiliyor. Kursların sanat eğitimi alanındaki açığı kapattığını belirten kursiyerler, memnuniyetlerini dile getiriyorlar. Sakarya İl Milli Eğitim Müdürü Murat Yazıcı, “SAMEK kursları sayesinde toplumda üretken insanlarımızın sayısı artacaktır” diyor. Sosyolog Prof. Dr. Musa Taşdelen ise bu kursların insanın sosyal sermayesini yükselttiğini söylüyor.

SAMEK Kursları

Takdir Topluyor... Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan SAMEK kursları büyük ilgi görüyor. 40 branşta eğitimlerin verildiği kurslara katılan kursiyerler SAMEK’ten memnun. Üniversite öğrencisi Nilüfer Öztürk, SAMEK kurslarının kendisi için bir şans olduğunu söylüyor. SAMEK kurslarının sanata ışık tuttuğunu söyleyen Nilüfer Öztürk, “Keman kursuna ilk defa geliyorum. Keman çalmak benim için bir tutkuydu. Keman kurslarının açıldığını duyunca soluğu SAMEK’te aldım.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi

SAMEK’in sanata ışık tuttuğunu düşünüyorum” diyor. SAMEK kurslarına her yaş grubundan insanlar da katılabiliyor. Ev hanımı Özlem Yazıcı’da Ahşap Boyama kursuna katılıyor. SAMEK sayesinde yeni arkadaşlar edindiğini ifade eden Özlem Yazıcı, “Ahşap boyamayı çok merak ediyordum. SAMEK’e kaydımı yaptırdım. Ortam çok güzel. Çok iyi arkadaşlıklar ve dostlular kuruyoruz” diye konuşuyor.


33- Hemşehri / 2011

SAMEK’te Ufkumuz Açılıyor Emekli öğretmen Nazan Devay yeniden öğrenci olmuş. O da SAMEK’ten memnuniyeti ifade ediyor. Kırk yama kursuna katılan Devay, “2 yıldır SAMEK’e geliyorum. Bir şeylerle uğraşmak bir nevi terapi gibi oluyor. Burada ufkumuz açılıyor. Hem boş vak-

timizi en iyi şekilde değerlendirebiliyoruz, hem de evimizdeki elde kalmış kumaşları değerlendirmiş oluyoruz” diye söylüyor. Lise öğrencisi Neslihan Gencal aynı zaman SAMEK’in öğrencisi. Neslihan ise öğretmenlerin güler yüzünü dile getiriyor.

Üreten İnsan Sayısı Artacak SAMEK kurslarının Sakarya’da çok önemli bir işlev gördüğünü ifade eden Sakarya İl Milli Eğitim Müdürü Murat Yazıcı, bu kurslar sayesinde üreten insanların sayısının artacağını belirtiyor. Murat Yazıcı SAMEK kursları için şunları söylüyor: “Eğitimin hayat boyu devam ettiği gerçeğinin en güzel örneklerinin sunulduğu SAMEK kursları sayesinde toplumda üretken insanlarımızın sayısı artacaktır. Büyükşehir Belediyesi’nin vasıflı insan gü-

cünün arttırılması ve istihdamı konusundaki bu çabası takdire şayan olup, en önemli eğitim hizmetlerinden biridir. Bu meyanda yapılan çalışmaların ve çabaların ne denli önemli olduğu her geçen gün daha çok anlaşılacak, ilgi ve alaka giderek artmaya devam edecektir. SAMEK kurslarının gerçekleştirilmesinde emeği geçen herkese en içten teşekkürlerimizi ve minnet duygularımızı ifade etmek istiyorum.”

Sosyal Sermaye Yükseliyor SAÜ Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa Taşdelen de kursların önemine vurgu yapıyor. Musa Taşdelen, “Belediyelerin yerel düzeyde düzenlediği bu tip eğitim faaliyetleri, mesleki ve sanat eğitimini, her yaştan, her eğitim düzeyinden insanımızın ayağına götürmektedir. Bu tür faaliyetler, insan gücümüzün nitel donanımını artırmakta, sosyal sermayesini yükseltmektedir. Bunun yanı sıra, belli ölçüde de olsa işsizlik probleminin çözümü-

ne katkı sağladığı söylenebilir. Ülkemizde kaba emek gücü yanında diplomalı işsizlik de yaygındır. Ancak, önemli ölçüde ara insan gücüne ihtiyaç söz konusudur. Özellikle, ara insan gücümüzün geliştirilmesi, işsizlik meselesinin çözüm yollarından biridir. Meslek ve sanat kursları yoluyla her işi yapan kaba emek gücüne sahip bir insan, belli bir işi nitelikli bir şekilde yapabilen bir kimseye dönüşebilmektedir” diyor.


Haber

t n e K ı s a r t s e k Or Sakarya Büyükşehir Belediyesi


35- Hemşehri / 2011

Kent Orkestrası Yeni Binasında Büyükşehir Belediyesi Bandosu, Kent Orkestrası ismiyle Kent Park’ın içinde oluşturulan yeni hizmet binasında çalışmalarına başladı. Ses yalıtımı ve akustik ses özelliği bulunan bina içinde toplu etüt salonu, bireysel çalışma salonu, açık çalışma alanı ve idari bölüm yer alıyor. Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı İbrahim Aktürk, teknik özellikleri olan yapının Kent Orkestrası’nın çalışmalarına değer katacak bir yapı olduğunu ifade etti. Çalışmalar hakkında bilgi veren Aktürk “Bir orkestra için ses yalıtımlı bir bina da çalışmak oldukça faydalı oluyor. Teknik özellikli yapılarda seslerin kalitesi daha iyi anlaşılıyor. Yeni yapılan bi-

nanın tüm bu özeliklere sahip olmasının orkestramıza artı değer katacağını düşünüyorum” dedi. Bandonun tarihsel sürecine değinen Aktürk, “1903 yılında kurulan Adapazarı bandosunun devamı niteliğinde olan Kent Orkestrası yeni binasında hizmet vermeye başladı. 22 müzisyen ve bir şeften oluşan Kent Orkestramızın içinde ayrıca bando ve mehter hizmetleri de yürütüyor. Birçok müzik alanında çalışma yapan orkestramızın akustik özellikli bir yapıya ihtiyacı vardı. Yeni yapılan bina ile orkestramızın ses yalıtımı ile ilgili tüm teknik ihtiyaçları giderilmiş olacak” dedi.


Yaşam

e ’ t n e k i n e Y Soluk... Yeni Bir

Sakarya Büyükşehir Belediyesi


37- Hemşehri / 2011

“Sizler için Yenikent Park”

Büyükşehir Belediyesi tarafından Yeni Yerleşim Bölgesi’nde hizmete sunulan Yenikent Park, vatandaşların gözdesi oldu. 35 dönüm arazi üzerine inşa edilen park, içerisinde bulunan cafe restoranıyla, yürüyüş yollarıyla, piknik masalarıyla ve spor alanlarıyla Sakaryalıları ağırlıyor.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi tarafından Yenikent’te inşa edilen Yenikent Park, bölgede yaşayanların ve Sakaryalıların gözdesi oldu. Birçok faaliyetin bir arada yapılabildiği park, kısa zamanda Sakaryalıların en uğrak yerlerinden birisi oldu. Toplam 35 dönüm alan üzerine inşa edilen parkta, 480 metrekare iç mekanı, 200 metrekare verendası, toplamda 680 metrekarelik alanıyla cafe restorantta hizmet veriyor. 300 kişi kapasiteli cafe restoran, toplu yemek organizasyonlarında da kullanılabiliyor. Yenikent Parkı’nın içerisinde ayrıca spor alanları da yer alıyor. Basketbol ve voleybol

sahaları ile fitnes aletlerinin bulunduğu parkın içerisinde vatandaşlar sporlarını yapabiliyorlar. 33 bin metrekaresinin yeşil alan olduğu parkta, 1.5 kilometre uzunluğunda bir yürüyüş yolu da mevcut. Çocuklar için oyun gruplarının da yer aldığı Yenikent Park’ta piknik masaları da bulunuyor. Camili 1, Camili 2, Korucuk ve Karaman Bölgesi’nde ikamet eden vatandaşların rahatça ulaşabildiği Yenikent Park, bölgeye canlılık kazandırıyor. Şehir merkezinden ve başka bölgelerden de vatandaşların sık sık ziyaret ettiği parkın mimarisi de beğeniyle karşılanıyor.


Kültür

Sakarya Büyükşehir Belediyesi kültür hayatımızı canlandırmak adına her ay birbirinden güzel programlar düzenliyor. Konserlerden panellere, tiyatro gösterimlerinden sergilere, müzik dinletilerinden sinema gösterimlerine kadar her ay değişik programlar düzenleyen Büyükşehir Belediyesi, ünlü sanatçıları, yazarları, düşünürleri, tiyatro oyuncularını, sinemacıları Sakaryalılarla buluşturuyor. Etkinlikler kapsamında her ay ‘Ustalara Saygı’ geceleri de düzenleniyor.

Sakarya Kültür Başkenti Oluyor... Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı, kültür hayatımızı renklendiriyor. Her ay birbirinden değişik programlar tertip eden Büyükşehir Belediyesi; konserlerden panellere, tiyatro gösterimlerinden sergilere, müzik dinletilerinden sinema gösterimlerine kadar birbirinden güzel programlara imza atıyor. Düzenlenen programlar sayesinde; ünlü sanatçılar, düşünürler ve yazarlar Sakaryalılarla buluşuyor. Her ay mutlaka, ünlü tiyatro oyunları Sakaryalı tiyatro severlerle buluşuyor. Yine her ay çeşitli filmlerin gösterimleri gerçekleştiriliyor ve ardından sinema

Sakarya Büyükşehir Belediyesi

eleştirmenleri izlenen o film hakkında söyleşi gerçekleştiriyor. Düşünce dünyamızın önemli isimleri de Sakaryalılarla buluşuyor. Ünlü gazeteciler, yazarlar, akademisyenler, edebiyatçılar paneller ve konferanslarla kültür hayatımıza renk katıyor. Ayrıca her ay bir ustaya saygı gecesi düzenliyor. Etkinliklerde çocuklarda unutulmuyor. Çocuklar için tiyatro gösterimleri, orta oyunları, şenlikler tertip ediliyor. Etkinliklerin en fazla ilgi göreni ise konserler oluyor. Bütün bu etkinliklere Sakaryalılar büyük ilgi gösteriyorlar. Etkinliğin düzenlendiği salonlar ve meydanlar hınca hınç doluyor.


39- Hemşehri / 2011


Tiyatro Dolu Günler Sakarya Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Devlet Tiyatroları’nın ‘Lozan’ isimli oyununu Sakaryalı sanatseverlerle buluşturdu. Kurtuluş Savaşı’nın ardından gerçekleştirilen Lozan görüşmelerini konu alan oyuna Sakaryalılar büyük ilgi gösterdi. Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu da oyunu izleyenler arasındaydı. Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Devlet Tiyatrosu oyuncularınca sahnelen “Lozan” adlı oyunun ardından, Sakaryalıları, İstanbul Şehir Tiyatroları’nın oyuncularıyla da buluşturdu. “İnek” ve “Benim Arkadaşım Yok” adlı tiyatro oyunları tiyatro severlere güzel dakikalar geçirtti. Etkinlikler kapsamında sahne alan, Lüküs Hayat isimli tiyatro oyunu ise tiyatro salonunu tıklım tıklım dolduran sanatseverler tarafından dakikalarca ayakta alkışlandı.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi

Zeynep Dağı

Dış Politikayı Anlattı Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği programda Sakaryalılara hitap eden Zeynep Dağı, demokrasi vurgusu yaptı. Giderek şeffaflaşan bir dünyada yaşıyoruz diyen Zeynep Dağı, “ Türkiye, doğu ile batı arasında bir köprü konumundadır. O yüzden aslında eksen tartışmaları yan-

lış. Hem doğuyla hem de batıyla ilişkileri geliştirip sahip olduğumuz zenginliklerimizi siyasi pratiğe aktarmalıyız. Son dönemde dış politikada olumlu gelişmeler yaşıyoruz. Türkiye bölgesinde büyük bir güç haline gelmiştir ” diye konuştu.


41- Hemşehri / 2011

Hilmi Yavuz’a Saygı Gecesi Kültür etkinlikleri kapsamında Hilmi Yavuz’a Saygı Gecesi düzenledi. Hilmi Yavuz’u bütün yönleriyle anlatan akademisyen ve şairler, Hilmi Yavuz’un Türk şiirinin mükemmellik standardı olduğunu söylediler. Kendisine gösterilen ilgiden dolayı duygulanan Hilmi Yavuz ise programı düzenleyen Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür etti.

Sadık Yalsızuçanlar’ın Gönül Yarası Büyükşehir Belediyesi, öykü yazarı Sadık Yalsızuçanlar’ı Sakaryalılarla buluşturdu. Gönül Yarası filmi üzerine yapılan söyleşiye konuşmacı olarak katılan Yalsızuçanlar, Yeşilçam filmleri ile günümüzdeki filmler arasındaki farklara değindi. Gönül Yarası filmini de değerlendiren Yalsızuçanlar, “Gönül Yarası’nda masumane bir duygu olan aşkın, psikopatik kişilik üzerindeki etkileri ve bu etkilerin karakterlerin yaşamlarına yansımaları etkilici bir dil ve oyunculukla anlatılmaktadır” dedi.

Kadınları Kadınlar Anlattı... Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla AKM Tiyatro Salonu’nda panel gerçekleştirdi. Gerçekleştirilen panele; Sosyolog Hilal Kaplan, Gazeteci Fadime Özkan, Yazar Hidayet Tuksal ve SAÜ Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fatma Fidan konuşmacı olarak katıldı. Moderatörlüğünü Fatma Fidan’ın yaptığı panelde, kadın sorunlarına ve Türkiye’de kadın olmanın zorluklarına değinildi.

Adapazarılı Olmaktan Gurur Duyuyorum Adapazarılı ünlü fotoğraf sanatçısı İbrahim Zaman için saygı gecesi düzenledi. İbrahim Zaman’ın fotoğraflarından oluşan sergi açılışıyla başlayan gecede, İbrahim Zaman’ın dostları bütün yönleriyle ünlü fotoğrafçıyı anlattı. Programın sonunda bir teşekkür konuşması yapan İbrahim Zaman, “Adapazarılı olmaktan gurur duyuyorum” dedi.


a m e n i S e n i r e l n ü G i g l i k ü y ü B “

Etkinlikler kapsamında Sinema Eleştirmeni İhsan Kabil de Sakaryalılarla buluştu. Karpuz Kabuğu’ndan Gemiler Yapmak isimli film üzerine yapılan söyleşide İhsan Kabil, vefat eden filmin yönetmeni Ahmet Uluçay’ı övgü dolu sözlerle andı. Sinema günlerinin bir diğer konuğu ise Alin Taşçıyan oldu. Taşçiyan, sinemaseverlerle buluştu.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi


43- Hemşehri / 2011

Kültür Etkinliklerine ‘Profesyonel’ Damga Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen kültür etkinleri İstanbul Devlet Tiyatroları’nın ‘Profesyonel’ adlı oyunuyla devam etti. Dünyaca ünlü yazar Duşen Kovaceviç’in yazdığı, Yetkin Dikinciler, Emin Yarar ve Gülen Cehreli’nin rol aldığı oyun, izleyicilerin beğenisini topladı. Oyunu Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu da izledi. Udi Ferdi Koç ve keman ustası Nedim Nalbatoğlu, AKM’yi tıklım tıklım dolduran Sakaryalılara müzik ziyafeti verdi.

Demokrasi Platformu Düzenlenen konferansta konuşan Prof. Dr. Mehmet Altan, Türkiye’nin demokratikleşme serüvenini anlattı. ‘ Türkiye demokratikleşiyor’ diyen Mehmet Altan, “ Türkiye artık eski Türkiye değil. Türkiye, demokratikleşiyor, özgürleşiyor, zenginleşiyor. Hepimizin bu sürece destek olması gerekiyor” diye konuştu. ‘ Türkiye’nin Demokratikleşme Serüveni ve Güncel Gelişmeler’ isimli konferansta Sakaryalılara hitap eden Gülay Göktürk ise, Türkiye’nin daha fazla demokratikleşmesi ve daha fazla özgür-

leşmesi gerektiğini söyledi. Büyükşehir Belediyesi, ünlü yazar Nabi Yağcı’yı Sakaryalılarla buluşturdu. ‘Herkesin İstediği Gibi Yaşaması Mümkün mü?’ isimli söyleşide konuşan Yağcı, farklı düşüncedeki insanların bir arada yaşamalarının karşılıklı hoşgörü ve saygı ile mümkün olabileceğini söyledi. Doç. Dr. Ahmet Turan Alkan da Sakaryalılarla buluşan isimlerden bir tanesiydi. Alkan, ordu siyaset ilişkisini anlattı. Son dönemin ses getiren yazarları Mustafa Akyol ile Yıldıray Oğur da Sakarya’daydı.

Konserler Ve Sergiler Devam Ediyor Müzik öğretmeni Serpil Aktaş nezaretinde salonu tıklım tıklım dolduran Sakaryalılara müzik ziyafeti veren SAMEK kursiyerleri, çaldıkları bağlamalarla ve Anadolu’nun çeşitli yörelerinden seslendirdikleri türkülerle geceye katılanları mest etti. Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitim kursiyerlerinin çalışmalarından oluşan “Gülrü Ebru Sergisi” büyük beğeni top-

ladı. Büyükşehir Belediyesi ve SAKVA’nın ortaklaşa düzenlediği programda, Sacit Onan, Hz. Peygamberi anlatan şiirler okudu. Programa Sakaryalılar büyük ilgi gösterdi. Geleneksel olarak düzenlenen ilköğretim okulu öğrencileri arası resim yarışması Kent Meydanı’nda gerçekleştirildi. Çocuklar güzel bir gün geçirdi.

Edebiyatçıların Yeni Adresi Sakarya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen kültür-sanat etkinlikleri, ünlü edebiyatçı Rasim Özdenören’e düzenlenen Saygı Gecesi ile devam etti. Rasim Özdenören’i bütün yönleriyle anlatan dostları, ünlü edebiyatçının ezber bozan, ufuk açan bir insan olduğunu söyledi. Ünlü edebiyatçı Ebubekir Eroğlu da Sakarya taltif edildi. AKM Tiyat-

ro Salonu’nda gerçekleştirilen programda, YÖK Üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay ve şairler Ömer Erdem, İhsan Deniz, Hüseyin Atlansoy, ünlü edebiyatçı Ebubekir Eroğlu’nu anlattı. Paneli, SAÜ Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim üyesi Yrd. Doç. Yılmaz Daşçıoğlu yönetti. Gerçekleştirilen programa Ebubekir Eroğlu da katıldı.


Röportaj “Çark Suyu’ndan İçen Adapazarı’ndan Ayrılamaz”

. Ibrahim Zaman

Adapazarılı ünlü fotoğraf sanatçısı İbrahim Zaman’la konuştuk. Ünlü sanatçının ‘Adapazarı’ deyince ilk aklına gelen nedir? Biz sorduk İbrahim Zaman cevapladı: ‘Çark Suyu’ndan içen Adapazarı’ndan ayrılamaz’ derler. Benim Adapazarı deyince aklıma ilk bu gelir. Bir de tabiî ki ‘kabak’ var. Hala güzel kabakların yetiştiğini biliyorum şehrimizde. Ama çocukluğumuzdaki kabaklar bir başkaydı sanki…

Sakarya Büyükşehir Belediyesi


45- Hemşehri / 2011

Hangi Mahallede Doğdunuz? Yahyalar Mahallesi Ortanca Sokak’ta doğdum. Çıkmaz bir sokakta. 1937 yılında. Bizim mahalleye Süpürgeciler Mahallesi denirdi. Biz bile süpürge dikerdik. Destesi 10 kuruştu. Süpürgelerin kükürt kokusu vardır. Ben o kokudan hazzetmezdim. Çocukluk yıllarımda tatillerde ağabeyimin yanında çalışırdım. Ağabeyim terziydi. Kömürlü ütüler vardı.

ustama ‘bir tane de ben yapabilir miyim’ dedim. Ve yaptıktan sonra da baktım oluyor. Fotoğrafa dönüşüyor. Sanki kendimi yeni bir şey keşfetmiş gibi hissettim. 9 – 10 yaşlarındaydım. Bu bana müthiş bir heyecan verdi. Sonra tatilleri iple çekmeye başladım fotoğrafçılık yapmak için. Sonra böyle gidip gelirken mesleğim fotoğrafçılık oldu. Tabi o zaman Adapazarı bir taşraydı. Bu söylediklerim 1940’ların sonuydu. İlk 1947 yılında fotoğrafla tanıştım.

ları vardı. Önceden mesela adres sorduğunda birisine, sorduğun kişi seni alıp gideceğin yere kadar götürürdü. Ben ilk işyerimi açtığımda evimle işyerimin arası 10 dakikaydı. Ama işyerime 45 dakikada giderdim. Çünkü her adım başı biriyle sohbet ederdik. Müthiş bir sıcaklık vardı.

Sanatsal anlamda ilk fotoğrafınızı nasıl çektiniz? Adapazarı’nda çok büyük ayazlar olurdu eskiden. O ayazlar sayesinde buz tutardı her taraf. Camlardan kalın kalın buzlar sakardı. Bir gece bizim evin kapısı da buz tutmuş. Çok ilginç şekiller oluşmuş. O şekiller çok enteresan geldi bana. Bir de sabah güneşi vurmuştu onlara. Sanatsal kaygıyla ilk fotoğrafı öyle çektim.

Adapazarı Deyince İlk Aklınıza Ne Geliyor?

Benim görevim ütü yapmaktı. Fakat o mesleği sevemedim bir türlü. Ağabeyim bir gün bir arkadaşına, ‘bizim bu çocuğun terzilikte gözü yok’ demiş. Foto Lale Mustafa Elele ağabeyimizde, benim ağabeyime, ‘bir gönder yanıma gelsin’ demiş. Konak Caddesi’nde Meserret Oteli’nden üç bina ilerideydi Foto Lale. O zaman Hamam vardı. Hamamın hemen karşısında. Orada ben ilk defa karanlık odaya girdim. O atmosfer beni çok etkiledi. Ustam filmi ışığa tutuyor sonra o filmi bir suya atıyor ve sonra o atılan kağıt resme dönüşüyor. Bu bana sihirbazlık gibi gelmişti. Bende

Eski Adapazarı’ndan Bahsetseniz Biraz... Bizim çocukluğumuzda Adapazarı’nda Şeker Fabrikası yoktu. Eskişehir’de vardı. Adapazarı’ndan pancarlar giderdi Eskişehir’e. Biz de istasyonda bekler vagonlara pancar atardık. Hatta ‘pancar atalım’ diye bağırırdık. Arabası 5 kuruştu. Aldığımız parayla iki arkadaş bir araya gelir karpuz alırdık. Karpuzlarla beraber Çark Deresi’ne gider yüzerdik. Sonunda da karpuzları yerdik. Bir de eski Adapazarı’nda faytonlar vardı. Cevat Adapazarılı’nın makam faytonu vardı mesela. Onun faytonuna hayranlıkla bakardık. Çocukken o faytonların arkasına takılırdık. Hatta arkadan öne doğru bağırır, birbirimizi ispiyonlardık.

Büyüklerimiz Hep Özlemle Anlatır. Gerçekten Eskiden Samimiyet Daha Mı Fazlaydı? Eski Adapazarı’nda müthiş bir samimiyet vardı. Sokaklar mesleklere göre ayrılırdı. Çıracılar, Semerciler, Süpürgeciler sokak-

Çark Suyu içen Adapazarı’ndan ayrılamaz derler. Benim Adapazarı deyince aklıma ilk bu gelir. Bir de tabii ki kabak var. Hala güzel kabakların yetiştiğini biliyorum şehrimizde. Ama çocukluğumuzdaki kabaklar bir başkaydı sanki. Adapazarı’nda isterseniz tatlı su bulabilirsiniz, isterseniz tuzlu su bulabilirsiniz. Akarsu mu? O da istediğiniz kadar var. Orman mı istiyorsunuz kısa mesafede var. Yaylarını söylemeye bile gerek yok. Gerçekten çok önemli bir doğal güzelliğe sahibiz. Bunu Adapazarı’nın dışına çıkmayanlar belki anlayamıyor ama gerçekten büyük bir doğal bir mirasa sahibiz.

Size Son Olarak Şunu Sormak İstiyorum. Fotoğraf Çekmek İçin Kaç Ülkeye Gittiniz Ve Fotoğraf Anlamında En Zengin Ülke Hangisi? Bu zamana kadar 66 ülkeye gittim. Türkiye kadar fotoğraf zenginliği olan bir ülke görmedim. Objektif olarak söylüyorum. Türkiye ne istersen verir sana. Hindistan da fotoğraf anlamında zengin ülkelerdendir.


Haber

Göreve geldiği günden bu yana halkla ilişkiler faaliyetlerine ayrı bir önem veren Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, yerel yöneticilerin hizmet konusunda gösterdikleri hassasiyeti halkla iç içe olma konusunda da göstermesi gerektiğini belirtiyor. Başkan Toçoğlu; “Yaptığımız hizmetlerle, hayırlı çalışmalarla, milletimizin gönlünde yer bulmak, duasını almak bizim için her şeyin üzerindedir. Gayemiz milletimizin takdirini kazanmak ve emanetine sahip çıkmaktır.”

Sakarya Büyükşehir Belediyesi

Gayemiz Milletin Emanetine Sahip Çıkmaktır... 2009 Mart ayında yapılan yerel seçimlerin ardından Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini üstlenen Zeki Toçoğlu, göreve geldiği günden bu yana halkla iç içe olmaya ayrı bir önem veriyor. Her fırsatta belediye başkanlığı göre-

vinin önemini belirten Başkan Toçoğlu, yerel yönetimlerin hizmet konusunda gösterdikleri hassasiyeti, halkla bütünleşme konusunda da göstermeleri gerektiğinin altını önemle çiziyor.


47- Hemşehri / 2011

Emanetin Sahiplerine Her Zaman Hesap Verebilmeliyiz... Yerel yönetimlerin öncelikli görevlerinin milletin emanetine sahip çıkmak olduğunu ifade eden Başkan Toçoğlu, “Bizleri bu makamlara milletimiz getiriyor. Milletimiz bize güveniyor, teveccüh gösteriyor ve diyor ki, biz millet olarak sana güvendik, senin şehrimizi güzelleştireceğine, çok çalışacağına, emanete sahip çıkacağına inandık. Sen de bizlerin

bu güvenini boşa çıkarma diyor. Bizler halk adına halkın kaynaklarını ve yetkilerini kullanıyoruz. Bu anlamda hepimiz emanetçiyiz. Kaynakların ve yetkilerin halkımıza ait olduğunu unutmamalıyız. Şehirler bize emanettir, bu emanetin de sorumluluğu büyüktür. Bizler bu emanete görevde kaldığımız sürece her daim sahip çıkacağız. Şehirlerin bizim

üzerimizde hakları vardır. Buna göre adaletten ve dürüstlükten şaşmadan yolumuza devam edeceğiz. Ayrıca emanetin sahibi olan milletimize her zaman hesap verecek olmanın sorumluluğuyla çalışmalarımıza devam ediyoruz.” dedi.


Makamların Büyüsüne Kapılmadık...

Makamların büyüsüne kapılmadan yolumuza devam edeceğiz diyen Başkan Toçoğlu, “Geçmiş dönemlerde, milletin oylarıyla belli makamlara gelen ancak bu makamların büyüsüne kapılarak halkına hizmet üretmek yerine şahsi çıkarlarının şehvetine kapılan bazı siyasiler olmuştur. Milletimiz bu siyasilerden maalesef çok çekti. Bu insanlar sadece kendileri kaybetmedi aynı zamanda milletimize de, şehirlerimize de, ülkemize de çok şey kaybettirdi. Bu milletin hem zamanını hem de enerjisini heba ettiler...

Sakarya Büyükşehir Belediyesi


49- Hemşehri / 2011

Ancak, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan “Artık bu dönem kapanmıştır. Türkiye yeni bir döneme girmiştir. Biz milletin efendisi olmayacağız, milletin hizmetkârı olacağız.” diyerek Türkiye’de yeni bir siyaset anlayışını ikame etmiştir. Bu bağlamda bizler de bu ilkeleri şiar edindik. Makamın büyüsüne asla kapılmadık, kapılmayacağız. Bu bakış açısıyla yola çıktık, Sakaryalı hemşerilerimize hizmet edebilmenin gayreti içinde olduk. Şunu asla unutmadık, bu makamlar gelip geçicidir. Buralar hizmet yerleridir. Bir gün hepimiz işgal ettiğimiz makamlar-

da yapıp ettiklerimizin hesabını bir gün hem içinde yaşadığımız topluma hem de yüce Allah’a vereceğiz. Bunun için hesabını veremeyeceğimiz işlerin içinde hiç kimse bize görmemiştir ve de göremeyecektir. Tek derdimiz milletimizin emanetine sahip çıkmaktır. Çok çalışıyoruz. Gece gündüz demeden, herhangi bir ayrım yapmadan, yaptıklarımızı yeterli görmeden, daha fazlasını nasıl yapabiliriz diyerek, heyecanla, aşkla işimizi yapıyoruz. Sezai Karakoç’un bir şiirinde yazdığı gibi, “Doğrudan daha doğru olanı bulmak için” çalışıyoruz. ” diye konuştu.

Daha güzel bir Sakarya, daha güzel bir Türkiye ve daha yaşanabilir bir dünya inşa etmek için yola çıktık... Yaptığımız hizmetlerle, çalışmalarla, milletimizin gönlünde yer bulmak, duasını almak bizim için her şeyin üzerindedir. Şehirler bize emanettir, bu emanetin de sorumluluğu büyüktür. Sezai Karakoç’un bir şiirinde yazdığı gibi, “Doğrudan daha doğru olanı bulmak için” çalışıyoruz...


Yazı Necati Mert

Devlet Hastanesi’nin yanından Erenler’e doğru uzanan bir yol vardır ya, bu caddeleşmiş yolun bugün yalnız adı “Bağlar”dır; oysa pek pek otuz beş yıl öncesine kadar bu uzanışın kendisi de yamaç yamaç eşrafa, esnafa veya zanaat ehline, yani şehrin “çarşı” insanlarına ait bağlar içindeydi. Hatırladıklarım: Müftüler’in, Romanyalı Hakkı Usta’nın, Börekçi Mahir’in ve sadece İskender diye anılan birininkiler. Bizimki bunlardan sonra, Karani Dayı’nınkinden hemen önce geliyordu. Dedem, bana dede olmasına şöyle böyle bir otuz yıl varken Çorum’dan Adapazarı’na göç, Ellezler köyünden, “Manav” denilen rençper yerlilerden birinin kızıyla, kalan tek fotoğrafına göre: gür, kırçıl sakallı, destarı düz kavuklu, galiba çakır gözlü Süleyman Dede’nin Şerife’si ile izdivaç ediyor, bu arada çıraklık ve kalfalığını memleketinde ettiği kunduracılığının, kurduğu işyerinde kabul görmesiyle de Çorumlu Mehmet Ali Usta oluyor. Görünüşte, dedem bir kızgın saç, babaannem de üstünde eşinin gönlüne göre pişmeye müsait bir köylü yufkasıdır. Ezik, kavruk, cirimsizdir. Şimdiki kadınlık ölçülerine göre hali acıklı bir haldir. Ancak bu, o yıllarda yüksünerek taşınılacak bir içerik değildir; hatta babaannem için, milletinin: “eldekiyle yetin, evdekiyle oldur” diyen mülayim felsefesiyle tam uyumlu bir hayat kültürü, bir ahlaktır da. Dedem, bu felsefeyi zaman zaman, en çok da bağda olduğumuz ilkbahar, sonbahar pazarları veya yaz sabahları, babaannemin bağdakiyle: pirinç veya bulgur, koruk, nane, maydanoz, envai çeşit malzemeyle kotardığı, üstünü kırmızı biberli kızgın tereyağı ile kınaladığı ve adını da “bağ çorbası” koyduğu o kendine has çorbasını çalakaşık kaşıklarken; bir de bizler, “köftehorlar”, tam da yaramazlıklarımıza kızılıp azarlanmak üzereyken babaannemizce: “Efendi, çocukturlar!” yollu yumuşak yumuşak arkalanırken hisseder ve bu hissediş anlarında o koca kunduracı ustası, hiç umulmaz, hislenir, babaanneme, onun milletine ve ahlakına duyduğu bir teşekkürle Sakarya Büyükşehir Belediyesi

Bağ Çorbası sanki: “Güvercinim!” diye seslenirdi. Babaannem ise dini bütün bir kuş; hiç şaşırmaz, hiç yüz bulup şımarmaz, dedemin kubbesi altında bir tüneklik yer bulmaktan şahane memnun, öyle yaşardı. Bazen de hislenişini sürdürür, tıpkı: “Râviler öyle rivâyet eylemiş / Ali’nin cengini hikâyet eylemiş” ya da “Fahr-i Kâinat Efendimiz” girişli hikâyeleri gibi lezzetli muhabbetler açardı dedem. Ama muhabbeti hep memleketiyle, hep de: “Toprağından çömlek olmaz!” sözüyle kapatırdı. Bu sözde, Adapazarı’nı bir kutsayış, Adapazarı’nı verdiği aşı ile seviş, Adapazarı’nı yeni bir doğum yeri biliş, dolayısıyla teşekkürünü babaannemden bütün şehre taşıyış da vardı; belki sadece bunlar vardı da bunları sonra sonra anlıyordum. “Bağ çorbası”, nostalji duyulan bir dönemin bir sepya fotoğrafı değildir. O, dedem için de, benim için de, sanırım her Adapazarlı için de hem muhayyileyi, hem de muhakemeyi tatmin etmiş ve edecek zengin bir imgedir. Adapazarı’nın ta kendisidir. Herkes bilir: Adapazarı’nda yetmiş iki millet yaşar. Aslen her bölgesiyle Anadolulu, Kafkasyalı, Balkanlı, Batı Trakyalı, Yugoslavyalı ve büyük yüzdesiyle “evlâd-ı fâtihân”dan olan bu insanlar Adapazarı’nı: “Gel gel kim olursan gel” diyen bir dergâh bilmişler, onun yumuşak havasında korku ve ümitsizliklerinden ve varsa ihtiraslarından sıyrılmışlardır. Zaman zaman Kafkasya’dan, Yugoslavya’dan misafirliğe gelenler oluyor, görüyoruz: Artık Adapazarlılaşmış bir Abaza’nın Kafkasya’dakine, Adapazarlılaşmış bir Boşnak’ın Saraybosna’dakine benzerlikleri yok denecek kadardır. Bu, yerliyle göçmen, göçmenle bir başka göçmen arasında öyle bir kaynaşmadır ki orada Abaza pastası, Çerkez tavuğu, Tatar ve Boşnak börekleri ve Manavların sütlü üzümü kendilerine ait değildir; her şey “namazdanlık” denilen yerli başörtüleri gibi ziyadesiyle anonimdir. Şimdi bağlar yok. “Bağ çorbası” da, hiç mübalağa etmiyorum, yalnız bizim evde pişiriliyordur. Ne çıkar? Çünkü biliyorum ki her

Adapazarlı’nın, “bağ çorbası” hükmünde bir istiaresi mutlaka vardır. Bu, kimine göre, şimdi “hüve’’lbâki” olmuş Çarksuyu’dur. Kimine göre kabak tatlısı, pekmezlendikten sonra fırınlanmış tuzlu kabak çekirdeği ya da ıslama köftedir. Kimi, Adapazarı’na model olarak onun iklimini alır: bitişiğindeki iki deniz yetmezmiş gibi ta aşağılardaki Akdeniz’e bile baş eğişini. Kimine göre, bir günde birkaç mevsim yaşamaktır Adapazarlılık; kimine göre de köpük köpük sabah sisleri içinde kalmak, geçmişle şimdi, ahretle dünya arasında gidip gelmektir. Hepsi doğrudur; rivayet muhtelif olsa da hepsinin maksudu birdir. Ancak, moda, her şehrimizde olduğu gibi Adapazarı’nda da dilediği gibi at oynatıyor. Bu yüzden tarif edilen Adapazarı’ndan ve Adapazarlı’dan ileriye neler ne kadar kalır, kestirmek zor. Şimdilik Dibektaşı, Kuyudibi, Karaağaçdibi; Tığcılar, Semerciler, Pabuççular, Hasırcılar; Çıracılar, Saraçlar, Mutaflar; Bakırcılar, Sebzeciler, Kasaplar, Kunduracılar, Tenekeciler; Kömürpazarı, Soğanpazarı, Pirinçpazarı, Gümrükönü, Unkapanı gibi yer, mahalle, sokak, çarşı ve meydan adları toprağa ve çarşıya dayalı geçmişe alıp alıp götürüyor bizi. Çarşılara giriyoruz; dükkânlarda DSİ’den emekli Orhan Sadi Emre’ye rastlıyoruz, Manav’dır; eşraftan Ahmet Canay’a rastlıyoruz, Abaza’dır; mobilyacı ustası Osman Yılmaz’a rastlıyoruz, Tatar’dır; yahut da onlar gibi Calvino’ya her bakımdan uzak, Tanpınar’a hisçe elbette çok yakın, gün görmüş bir başka Adapazarlı çınara rastlıyoruz ki halk anlatışının nüanslarını almış o güzelim dilleriyle kendi Adapazarlarını anlatmaktadırlar. Velhasıl, Adapazarı her milletin kendi nakışıyla katıldığı bir seccadedir ve o seccade, çok şükür, henüz çarşılardadır. Not: On yedi, on sekiz yıllık bir yazı. “Milliyet” tarafından gazete eki olarak verilen “İl İl Büyük Türkiye Ansiklopedisi”nin üçüncü cildinde yayımlanmıştı.


51- Hemşehri / 2011

“Bağ çorbası”, nostalji duyulan bir dönemin bir sepya fotoğrafı değildir. O, dedem için de, benim için de, sanırım her Adapazarlı için de hem muhayyileyi, hem de muhakemeyi tatmin etmiş ve edecek zengin bir imgedir. Adapazarı’nın ta kendisidir.


Proje

Gölün Çevresi Değişime Hazırlanıyor... 2008 yılında ilçe olan Serdivan Belediyesi özellikle 17 Ağustos 1999 Depremi’nden sonra konut alanındaki gelişimi ile birlikte nüfusu hızla artan bir yerleşim alanı olmuştur. İlçemiz sınırlarında bulunan Sakarya Üniversitesi’nde eğitim gören 50 bin öğrenci ve Sakarya’nın nitelikli özel hastanelerinin Serdivan’da olması ile ilçemiz Sakarya’nın en fazla yatırım çeken bölgesi olmuştur. Serdivan ilçemiz doğal varlıklar yönünden oldukça zengin bir coğrafyada bulunmaktadır. Bu bağlamda en önemli doğal yaşam alanı ise Sapanca Gölü ile 8.5 km’lik kıyı şerididir. Sapanca Gölü su sporlarına ve doğa turizmine son derece uygun bir Sakarya Büyükşehir Belediyesi

göldür. Ancak imar planı ile ilgili sorunlarından dolayı mevcut sportif ve turizm potansiyellerini ortaya çıkaracak yatırımlar şu ana kadar gerçekleşememiştir. Zaman içinde Sapanca Gölü’nde yapılan sportif ve turizm faaliyetlerinin kısıtlanması ile gölde rekreatif aktiviteler azalmış, eskiden insanlarımızın yoğun olarak kullandığı halk plajları kapanmış, piknik alanlarında yer bile bulamadığınız Sapanca Gölü’nün kuzey kıyısı, gerekli yapılaşmanın olmaması ile yalnızlaştırılmıştır. 300 bin kişinin yaşadığı Sakarya ana kent merkezine en yakın kıyı şeridi olan Sapanca Gölü’nün kuzey kısmının, halkımızın kullanımına tekrar sunulması

için Serdivan Belediyesi 8.5 km uzunluğundaki kıyı şeridinde mevcut imar planı koşullarına büyük oranda uyarak kentsel tasarım projesi hazırlamıştır. Serdivan Belediyesi olarak hazırlanan kentsel tasarım projesi ile Sapanca Gölü havzası birinci mutlak koruma bandında bulunan Kuzey Sahil Şeridi’nin rekratif sportif amaçlı kullanımına yönelik fonksiyonlar ile donatılmasını ve bu alanın Ulusal ve Uluslar arası rekreasyon merkezi olarak doğal, fiziksel ve kitlesel etkileriyle korumakullanma dengesini koruyan TURİZİM MERKEZİ olması hedeflenmektedir.


53- Hemşehri / 2011

Serdivan Turizm Merkezi Olacak...

Serdivan ilçesinin Sapanca Gölü’ne yaklaşık 8.5 km kıyısı bulunmaktadır. Proje alanının ilçe merkezine 6 km, il merkezine 10 km mesafededir. Sapanca Gölü Kuzey Kıyısı’nda yapılması planlanan proje, il bütününe hizmet edecek beraberinde ulaşım bağlantılarının güçlü

olması ile ulusal ölçekte Sapanca Gölü’nün halkın rekreatif, sportif fonksiyonlar ile donatılmış doğayla başbaşa kalabilecekleri mekanlar sunacaktır. Sapanca Gölü kuzey sınırını ileride Çark Deresi kenarında

Jüstinyen köprüsüne ve devamında kent merkezine kadar ulaşacak yaya aksı kıyı boyunca kesintisiz olarak kafeler, piknik alanları, bungalov tarzı konaklama alanları, 5 yıldızlı otel, karavan park alanları, tematik oyun parkları ve spor alanları planlanmıştır.


Röportaj Sakarya’nın Gururu

KENAN SOFUOĞLU

Sakarya Büyükşehir Belediyesi


55- Hemşehri / 2011

Sakarya’nın gururu Kenan Sofuoğlu ile konuştuk. Motosikletle ilk tanışmasını, Avrupa macerasını, şampiyonluklarını ve geleceğe dair planlarını anlatan şampiyon motosikletçi, Sakarya’dan ve motosikletten vazgeçemeyeceğini söylüyor. Sakarya sevgisini, “Ne zaman yurt dışından gelsem 2 tane sevinç yaşıyorum. Birincisi ilk İstanbul’a indiğimde ikincisi de Sakarya il sınırını gördüğümde. İçimde böylesine bir sevgi var Sakarya’ya karşı” sözleriyle anlatan Kenan Sofuoğlu, motosikletin de her zaman hayatında olacağını da söylüyor. Motosiklete gönül vermiş genç sporculara da bir müjdemiz var. Kenan Sofuoğlu yarışmayı bıraktığında bir yarış okulu açacak ve yetenekli gençleri Avrupa’ya götürecek.

yük bir motosiklet tamirhanesi açalım istedik. Şu an bulunduğumuz bu işyerinde o zaman ağabeylerimle birlikte babama yardım ediyorduk. Bu şekilde motosikletler içinde büyüdük. Daha sonra 1996’da büyük ağabeyim ilk defa yarışlara başladı. Ardından 1999 yılında ortanca ağabeyim ve 2000 yılında ben ilk defa yarışlara başladık. Tabi Sakarya’ya gelmemizin bunda çok büyük etkisi oldu. Akyazı’da kalsaydık büyük ihtimalle bu şekilde açılmazdık. Sakarya’ya geldikten sonra babamın tamirhanesi mobiletlerden büyük motosikletlere çıktı. Böyle olunca babam ve ağabeylerim motosiklet yarışlarına ilgi duymaya başladı. Babam yarışmadı tabi ama üç tane oğlu vardı onları yarıştırmayı tercih etti. Sakarya’daki serüvenimiz bu şekilde.

Kenan Sofuoğlu kimdir? İlk buradan başlayalım istersen…

Her platformda Sakaryalı olduğunu vurguluyorsun.

Benim doğum yerim Akyazı.1992 yılına kadar Akyazı’daydık.1984 doğumluyum. Benim dedem Akyazı’da Merkez Büyük Camii imamıydı. Çocukluğum Akyazı’da geçti. 1992 yılında ailemle birlikte Sakarya’ya yerleştik. Babam

Söylediğim gibi ben şu an 25 yaşındayım, dünyanın birçok yerine gittim, birçok yerde yaşadım. Özellikle son on yıldır. Fakat Sakarya’ya gelince ayrı hislerim var. Sakarya bambaşka bir yer benim için. Dünya’da hiçbir yerde yaşamayı kabul etmem. Ne İstanbul ne de başka bir şehir

Motosiklet büyük bir tutku mu senin için? Ben ortaokulu bitirdikten sonra zaten iki ağabeyim motosikletle ilgilendiği için ailem beni biraz farklı yönlendirmek istedi. Farklı bir sektöre yönlenmemi ya da farklı bir yol çizmem yönündeydi onların görüşleri. Ben, ortaokul bittiğinde sanat okulunu seçmiştim. Elektroniğe karşı ilgim vardı. İleride elektronik üzerine çalışmalar yapmak istiyordum. Liseye başladığımda ağabeylerim yarışıyordu. Onların yanında yarışlara gidiyordum, onlara yardım ediyordum, havlularını tutuyordum. Lise ikiye geçtiğimde ufak bir fırsatla yarışlara katılmaya başladım bende. Tabi ilk yarışımı yaptıktan sonra bütün hayallerim değişti. Sanat okuluna boşuna gittim, elektrik bölümünü boşuna seçtim dedim. Tek idealim vardı artık. O da ağabeylerim gibi yarışmaktı. Ama tabi o zaman ki hayalim Avrupa’ya falan açılmak değildi. Ağabeylerimle birlikte yarışayım ve onlarla birlikte kürsüye çıkmayı istiyordum. Lise üçe geçtiğimde Türkiye’de ağabeylerimle birlikte yarışıyordum. Türkiye’de hep ilk üçe giriyorduk üç kardeş olarak. Lise üçte ağabeylerimle birlikte yarışıp ağabeylerimi geçmeye başlayınca bu defa hayallerim Avrupa olmaya başladı. Liseyi bitirdikten, diplomamı aldıktan hemen birkaç gün sonra ilk defa Avrupa’ya çıkma fırsatı buldum. Motosiklet hayatımın bir parçasıydı.

Bu zamana kadar birçok ödül aldın, birçok madalya kazandın.

1965 yılından beri motosiklet işiyle uğraşıyordu. İlk defa 11 yaşındayken ilkokulu bitirdikten hemen sonra ilk motosiklet tamirhanesini açmış. 1992 yılında da ağabeylerim büyümüştü ve ben de yavaş yavaş büyüyordum. Sakarya’ya gelelim ve daha bü-

olsun, Sakarya’nın yeri farklı. Ne zaman yurt dışından gelsem 2 tane sevinç yaşıyorum. Birincisi ilk İstanbul’a indiğimde ikincisi de Sakarya il sınırını gördüğümde. İçimde böylesine bir sevgi var Sakarya’ya karşı.

Kariyerime zaten ilk defa 2000 yılında Türkiye Şampiyonası Amatör Kupa’da başladım. Orada Türkiye şampiyonu oldum. O tarihe kadar küçük yaşta hiç kimse yarışlara katılmamıştı. Yarıştığım kişilerin en küçükleri 25-30 yaşlarındaydı. Ben o zaman 15 yaşındaydım. Ve kategorimde şampiyon olmuştum. Daha sonra 16 yaşında Türkiye profesyonel şampiyonasına katıldım. Pist şampiyonasının profesyonel grubuna ağabeylerimle birlikte katıldım. Orada da ağabeylerim birinci ve ikinci ben de üçüncü olmuştum.


iyi bir motosiklet temin edeceklerdi. Honda ile Dünya şampiyonasındaki ilk yılımda Dünya üçüncüsü oldum. Dünya şampiyonasına çıkar çıkmaz üçüncü olmak gerçekten çok iyi bir dereceydi. Dünya şampiyonasına çıktığınızda hiç bilmediğiniz pistlere gidiyorsunuz. Avustralya’ya, Katar’a, Amerika’ya, Afrika’ya gidiyorsunuz. Bu pistlerin hiçbirini bilmiyorsunuz. Yine de ilk yılımız üçüncü olarak tamamladık. 2007’de artık Dünya Şampiyonluğu’na hazırdım ve çok rahat bir şekilde dünya şampiyonu oldum.

Bundan sonra motosiklet hep hayatında olacak mı?

Avrupa macerası ne zaman başladı senin için? 2002 yılında ailece karar verildi Kenan’ı Avrupa’ya yollayalım diye 2001’de henüz liseyi bitirip mezun olmuştum. 2002’de ilk defa Avrupa’ya gittim. Tabi oraya gidip profesyonel olarak başlama imkânım yoktu. En amatör kupaya yazıldım orada. Bir fırsat verdiler bana. Amatör kupaya katıldığımda ilk yılda şampiyon oldum. Amatör kupa bittiğinde çok büyük sponsorlara ihtiyacım vardı Almanya profesyonel ligine çıkabilmek için. Tek avantajım vardı. Katıldığım kupa 25 yıldır düzenlenen bir kupaydı. Ben şampiyon olduğumda benim için bu kupanın 25 yıldır en yetenekli pilotu dediler. Bu avantaj sayesinde Almanya şampiyonasında iyi bir takımda yarışma fırsatı buldum. Almanya şampiyonasında ilk yılımda ikinci olduktan sonra Almanlar dediler ki Kenan’ın burada kalmasına gerek yok. Buranın çok üstünde bir yeteneği var dediler. Bir takım kurup benimle birlikte Avrupa şampiyonasına çıktılar. Avrupa şampiyonasına da ilk defa 2004’te katıldık. Orada da ilk Sakarya Büyükşehir Belediyesi

yılımı Avrupa üçüncüsü olarak tamamladım. Normal şartlarda onlar çok hızlıydı. Çünkü ilk Avrupa şampiyonasına çıkıp öğrenirsiniz. İkinci yılınızda ilk beşe girersiniz. Üçüncü yılınızda da ilk üç pilotu olursunuz. Ama ben direk ilk üçte bitirmiştim şampiyonayı.

Dünya şampiyonluğu nasıl geldi? 2005 yılında yine Avrupa şampiyonasına devam ettim. Çünkü şampiyon olmak istiyordum. Çok iyi giden sezonun ardından sakatlık geçirdim. Birkaç yarışa katılamama rağmen şampiyonluğu kıl payı kaçırdım. En çok kazanan pilottum. En çok yarış birinciliği benimdi ama sakatlığımdan dolayı birkaç yarışa katılamadığım için puanlamada küçük bir puan farkıyla Avrupa şampiyonluğunu kaçırdım. Daha sonra 2006 yılında ilk defa Dünya Şampiyonasına çıkma fırsatı buldum. Daha önce Yamaha ile yarışırken 2006’da takım değiştirip Honda’ya geçtim. Yamaha’da beni Dünya Şampiyonası’nda istiyordu ancak Honda çok daha iyi bir teklif yaptı. Bu teklif para açısından değildi. Bana çok daha

Ben hep şu görüşteyim. Her insan sevdiği, becerikli olduğu, faydalı olduğu, bildiği konu üzerinde olması lazım. Benim motosiklet konusu üzerinde belli bilgim, belli tecrübem var. Elbette ki bu tecrübeleri kaybetmeyeceğim. Benimle birlikte toprağa gitmeyecek. Benim amacım bu bilgileri benden sonra gelecek olan sporculara aktarmak. Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin de büyük desteği ile pist yapıldı Sakarya’da. Bu pist sayesinde yıllardır kazandığım tecrübeleri burada yetenekli gördüğüm insanlara kazandırmak için ufak bir yarış okulu açmayı düşünüyorum yarışları bıraktıktan sonra. Açtığım o spor okulunda gençlere eğitim verip, gerçekten yetenekli gördüğüm sporcuların elinden tutup Avrupa’ya götürmek istiyorum. Çünkü artık Avrupa’da belli, oturmuş bir ismim ve kariyerim var. Orada her takımla rahatlıkla görüşebilecek durumdayım. Bu nedenle gerçekten yetenekli bulduğum kişileri Avrupa’ya götürmek ve yetiştirmek istiyorum. Bunun dışında Motosiklet Federasyonu’nda görev almak ve federasyonu ve motor sporlarını çok iyi yerlere getirmek istiyorum.

Kazandığın bir ödülü Filistin’e, Gazze’ye bağışladın. Neden böyle bir şey yaptın? Şöyle anlatayım. Filistin-İsrail olaylarını yıllardır bilmeyen yoktur. Özellikle Türkiye bu konuda hassastır. Biz zaten arkadaşlarımızla birlikte bu-


57- Hemşehri / 2011

radan, Sakarya’dan ufak tefek yardım etmeye çalışıyorduk. Ben Amerika’ya yarışlara gittiğimde beni yakın bir arkadaşım aradı ve orada olan olayları anlattı. Duyduk ki giden yardımlar durdurulmuş. İnsanın çok zoruna gidiyor. Oradaki insanlara yardımlar yapmaya çalışıyorsunuz. Gemide sadece Türkler değil dünyanın her yerinden insanlar varmış. O da durdurulunca insanın gerçekten canı sıkılıyor. Ben aslında takımımla bu konuda biraz tartıştım. Bunu duyduğumda aklıma gelen ilk şey Amerika’da yarışı kazanıp Filistin bayrağıyla tur atmaktı. Takımıma söylediğimde bana karşı çıktılar. Moralimi bozan ise takımım, bana, neden politik işlere karışıyorsun, dedi. Ama burada politik bir şey yoktu. Burada insanlık vardı. Ben politika ya da siyaset yapmıyordum. Burada gerçekten mazlum bir taraf var. Ben takımıma da bunu söyledim. Ben İsrail tarafında olup da İsrail bayrağı gezdirmeye kalksam neyse. Ama ben öldürülen kişilerin tarafındayım. Yardıma ihtiyacı olan kişiler tarafındayım. Müslümanlık olarak bakmayın işe dedim. Tabi onlar belli sebeplerden dolayı izin vermediler bana. Benim niyetim yarıştan sonra basın toplantısında insanları etkileyecek iyi bir konuşma yapmaktı. Bu da nasip oldu yarışı kazandım. Çok zor bir yarıştı ama yine de yarışı kazandık. Yarıştan sonra basın toplantısında farklı şeyler yapmak isterdim ama yaptırmadılar. Ben de o yarıştan bütün kazancımı Filistin’e yolluyorum dedim. Oradaki insanların da çok hoşuna gitti. Yarışı kazandığıma değil yardım edebildiğime sevindim.

Bu davranışın büyük bir mesaj da oldu aslında. Oradaki olay para değildi. Oradaki olay ben ufak bir sporcuysam bunu yaptım diyen insanlardır. Herkes kendi üzerine düşeni yapsın. Sonuçta dünya şampiyonasında yarış kazanıldı. Böyle bir şey yapıldı. Başka sporcular da başka insanlar da böyle destek verdikten sonra zaten İsrail bu kadar rahat olmaz. Benim zaten buradaki amacım buydu. Hz. İbrahim’in bir hikayesi vardır. Karınca su taşıyormuş İbrahim’i yakan ataşe. Niye taşıyorsun, senin ne faydan olur o ateşe diye sormuşlar. Bizim misalimiz o şekilde. Yaptığımız belki o kadardır ama amacımız belli. Üzerimize düşeni yapalım.

Birçok başarılarınız var. Sakarya’nın da göğsünü kabarttınız. Sakarya kamuoyundan yeterince destek gördünüz mü? Odalar, sivil toplum örgütleri, hemşerileriniz, belediye başkanları… Ben gördüğüme inanıyorum. Sakarya’ya çıkıp yürüdüğüm zaman insanların sevgiyle bana bakması, güzel duygularla bana bakması, bir polis durdurduğun-

da bile benimle konuşma tarzı, insanların bakış tarzını gördüğümde gerektiği gibi ilgi gördüğüme inanıyorum. İnsanların değer verdiğini o şekilde anlıyorum. Bunun dışında belediyeler ya da siyasi anlamda bakıldığında da yapıldığına inanıyorum. Büyükşehir Belediye Başkanım Zeki Toçoğlu yıllardır yapmak istediğim projede, pisti kurmak için bana destek verdi, veriyor. Eğer bunlar yapılıyorsa demek ki bize değer veriliyor. Ben de bundan dolayı çok memnunum. Zaten karakter olarak insanlardan çok beklentisi olan biri değilim ama şu anda yapılan da beni çok fazlasıyla memnun ediyor.


Yazı Servet KIZILAY

Sakarya akıyor… kesret vahdete dönüyor, dönüyor envai çeşit millet yekpare bir bedene. Sanki bir ateş şehrin böğründe yanmış da pervaneler ona doğru uçmuş gibi. Kimi uzaktan gelmiş kimi yakından… hikâyeleri başka fakat ağızları bir olmuş gurbet kuşlarının... coğrafya konuşsa Sakarya dökülürmüş avuçlarından; bir tarafı Balkanlardan Kafkasya’ya ötür tarafı hicrandan bu yana.

” Sakarya Akıyor…

Sakarya akıyor… Orhan Camii nin nefesiyle sular raks ediyor. Sanırsın Sakarya mürid de/ Orhan camii bir Şeyh. Boynunu bükmüş de/ kahrını veriyor. Şeyhin kalbinde ağrısı, sızlıyor. Semada yıldızlar sönmüş de/ avluya iniyor… Sakarya akıyor… millet-i sadıka’dan Uzun Çarşıya. Kader, taş olmuş; işlemiş mührünü pazarın sokaklarına. Tesbih tanesi gibi sıralanmış hatıralar, dükkanlar. Tezgahlar dolup taşmış yitik masallarla. Çarşının dehlizlerinde . boynuna dolanmış bir rüzgar Sakarya akıyor… şehrin ahşap evlerini gizleyen gazab ile. Evler ağladı ağlayacak öksüz bir çocuk gibi. Sıkışıyor sanki feleğin Çarkları arasında göğsünün kafesi. Param parça olmuş bir ayna parmakları kesiyor. Sakarya akıyor…semt semt kabul edilmemiş bir dua gibi. Papuçcular, Hasırcılar, Semerciler… kadim bir mevsimden düğümlenmiş her biri. Kök salmış derinlere gönle inmek için, hazanın bahçesinde efsuna dalmak için. Sakarya akıyor…boydan boya bulvara. Bulvar, kelimelerin dolduramadığı boşluk Sakarya’nın kalbine serilmiş. Ne söylesen az ne anlatsan fazla… bazen seyrü sefere çıkanların düğün alayı bazen küsmüşlerin gariplerin

Sakarya Büyükşehir Belediyesi

mahkumların volta yeri olmuş… bahar başka gelmiş buraya yaz başka güz başka… kar musikisini en güzel nağmelerle burada söylermiş. Rüzgar sevgiliden haberleri burada fısıldarmış. Gençlik bacaklarına burada dolanırmış, asude bir feryat kendinden kaçanları burada yakalarmış. Burası bir vadi ovanın ortasında, yarılmış bir ruh gibi binalar arasında. Ay kandil olmuş asılırken başına, gece kalem çekermiş o incecik kaşına. Küçük bir tekne oldum Bulvarın kıyısında, sarhoş değil ayığım salınırken devranda. Gittim de dönemedim derman yoktu dizimde geldi de diyemedim adın yandı dilimde. Meğer ne çok imiş bu şehirde çınarlar, ayakta ölüp gitmiş o rüyaya dalanlar. Bizden kaçan her şeyi saklar kendi ardına, çağırsan çıkmaz şimdi o yaldızlı yarına. Sakarya akıyor… Yeni cami kahvesinde dumanlara karışarak… karışarak en hummalı yalnızlığa. Asırlardır süren kelamın kervanına katılarak… katılarak en içli bir şarkıya. Ceplerimizde kırlangıçlardan başka hesap taşımadan, kayıttan düşerek kendimizi, ab-ı hayatı içerdik demlenmiş çay yerine. Sanki dibinden bakmış gibi bir nehrin üzerine. Seneler kervan kıranlar olup amansız geçti…bozkırda ağlayan çıngıraklar misali. Yazık

ki aldanmışız kelamı terk ederek, kubbeleri ters ettik büyüdük zannederek. Sözü kınından çekip bileklere sürmeden cenge gittim diyemem yaraları görmeden. İşte gördüm yakından ne büyükmüş yaralar, mazi değil şüphesiz ihanetler yaralar. Sakarya akıyor… yağmurdan sonra sızlayan bir şehre. Caddeler sokaklar yüzlerini kapamış, arabalar çığlık çığlığa… Aynı şehirde bir kez bile yolları kesişmemiş iki yabancı savrulmuş ruhlar birbirinden kaçıyor. Yakalanmak, dip akıntılarına yollar boyunca. Tekmelemek, teneke kutularını hıncını alırcasına. Sanki dudaklarda yarım kalmış bir ıslık, pişmanlıkları söyler köşe başları… ansızın çıkarmış hayaletler sesler çarpar çok kısık, duyulsa anlaşılmaz şehrin tarumar saçları. Kedileriyle köpekleriyle düşermiş bir şehir çöplüklere. Rahmet bile kururmuş o derin nehirlerde. Yumarken pervasız şehir ışıklarını, batar karanlıklara kaybolur yolcuları. Semavat kabarmış dökülürken gözünden, arz sönüp durmuş şifa bulmaz nefsinden. Yuttu da doyamadı girdap gibi tüm eti, şehrin kalbinde kaldı sevgilinin sureti. Şimdi uzak bir gelin gibi Sakarya akıyor…


59- Hemşehri / 2011

Yeni Kültür Merkezi Yükseliyor… Kültür Hayatı Renklenecek

Adapazarı Belediyesi tarafından yaptırılan kültür merkezi hızla yükseliyor. Kültür merkezinde; iki katlı otopark, üst katlarda ise kongre, seminer, sergi, tiyatro, kütüphane ve sinema salonları yer alacak. Adapazarı Belediye Başkanı Süleyman Dişli yapımı devam eden kültür merkezinin şehre estetik bir görünün kazandıracağını söyledi.

Adapazarı Belediyesi tarafından yapımı devam eden Kültür Merkezinde sona doğru yaklaşılıyor. Orhan Cami karşında 2 bin 377 metrekarelik alan üzerinde yapılan kültür merkezinde, yeraltında iki katlı otopark, üst katlarda ise kongre, seminer, sergi, tiyatro, kütüphane ve sinema salonları yer alacak. 2011 yılında hizmete açılması planlanan ve 8 bin 200 YTL’ye mal olacak kültür merkezi, şehrin mimarisine estetik bir görünüm kazandıracağı gibi, kültür yaşamına da renk katacak.

Amacımız İcraat Üretmek

Kültür Merkezi’nin şehrin estetiğine ve kültür hayatına artı değer kazandıracağını belirten Belediye Başkanı Süleyman Dişli, “Adapazarı, zengin kültüre sahip Anadolu’nun adeta bir mozaiğidir. Şehre has kültürünü koruyarak farklı çevrelerden gelen katkılarla

renkli bir yapıya sahip şehrimizin kültür sanat etkinliklerini yaşayabileceği bir alanı şehre kazandırmaya çalışıyoruz. Büyük ölçüde inşaatı bitirdik. Şuan iç tasarım çalışmaları için ihale yapıldı. En kısa zamanda Kültür Merkezi inşaatı bitirilip hizmete girecektir. Amacımız şehre katkı sağlamak, lafta bırakmayıp icraat ürütmek” dedi.


Haber

Sakarya’nın simgelerinden olan Tarihi Çark, yeniden dönmeye başladı. Kentpark içerisinde yapılan ve görkemli bir törenle açılışı yapılan Tarihi Çark, Sakarya’ya başka bir hava kazandırdı.

Tarihi Çark Yeniden Dönmeye Başladı Açılış töreninde konuşan Başkan Zeki Toçoğlu, “İstanbul için Galata Kulesi, Haydarpaşa Garı, Kız Kulesi; İzmir için Saat Kulesi, Afyon için Tarihi Kale neyse; Sakarya ve Sakaryalılar için de Tarihi Çark böyle derin bir anlam ifade etmektedir. Sakaryamız için simge olmuş, ismi sokaklara, caddelere, dergilere, spor kulüplerine ve mesire yerlerine verilmiş Tarihi Çark’ı şehrimize yeniden kazandırmaktan büyük mutluluk duyuyoruz” dedi. Sakarya’nın simgelerinden olan Tarihi Çark, 1901 yılına ait kart-

Sakarya Büyükşehir Belediyesi

postaldan elde edilen görüntüsünden esinlenerek, Sakarya Büyükşehir Belediyesi tarafından yeniden inşa edildi. Kentpark’ın içerisinde yapılan Tarihi Çark için görkemli bir açılış yapıldı. Gerçekleştirilen açılışa Sakarya Valisi Mustafa Büyük, Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, Sakarya Milletvekilleri Ayhan Sefer Üstün, Recep Yıldırım ve Hasan Ali Çelik, Ak Parti Sakarya İl Başkanı Recep Uncuoğlu, SATSO Başkanı Akgün Altuğ, SESOB Başkanı Hasan Alişan, ilçe ve belde belediye başkanları, kaymakamlar ve çok sayıda Sakar-

yalı katıldı. Tarihi Çark, Vali Mustafa Büyük, Başkan Zeki Toçoğlu ve protokol heyetinin açılış kurdelesini kesmesinin ardından dönmeye başladı. Açılış töreninde bir konuşma yapan Başkan Toçoğlu, “Sakaryamız için simge olmuş, ismi sokaklara, caddelere, dergilere, spor kulüplerine ve mesire yerlerine verilmiş Tarihi Çark’ı şehrimize yeniden kazandırmaktan büyük mutluluk duyuyoruz” dedi.


61- Hemşehri / 2011

Tarihi Özelliklerine Uygun Yapıldı Sakarya Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (ADASU) Genel Müdürü Rüstem Keleş ise tarihi çarkın Sakarya’ya bambaşka bir hava katacağını söyledi. Rüstem Keleş, “Bugün, Sakarya’da bir su kültürü oluşturulması maksadıyla gerçekleştirdiğimiz yatırımlardan Tarihi Çark’ı Sakarya’ya kazandırmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bir fotoğraf üzerinden gerçekleştirilen incelemelerden sonra aslına uygun bir şekilde inşa ettiğimiz Adapazarı’nın simgelerinden Ta-

rihi Çark’a Sakarya Nehri’nden su veriyoruz. Çapı, 16.30 m. Genişliği 2,2 m olan ve dakikada bir devir dönecek olan Çark, tamamen ahşaptan ve hiç metal bağlantı elemanı kullanılmadan imal edilmiştir. Bu yönüyle çok orijinal bir yapı olan Çark’ın Sakarya’ya hayırlı olmasını diliyorum. Ayrıca titiz bir mühendislik çalışması ile gerçekleştirilen bu projede emeği geçenlere de tek tek teşekkür ediyorum” dedi.


Haber

Şehirleri Hikâyelerinden Mahrum Etmemeli Necati Mert

Açılış programında Yazar Necati Mert ise, Tarihi Çark’ın Adapazarı tarihindeki önemini ve Adapazarılıların Çarkla olan yaşam hikâyesi anlattı. Necati Mert, “Pazarları istasyondan yol boyunca gelir, 3. makastan sağa sapar, Donatım duvarının yanından yanından Çark suyuna inerdik. Kıyısı nasıl yüklü, nasıl yeşil olurdu. Bir baştan bir başa sazlık. Su yılanları

Sakarya Büyükşehir Belediyesi

kısa ve yavaş, solucanların büyümesiyle olmuşlar gibi. Kurbağalar cup cup. Balıklar kaçışır. Sonra envai çeşit böcek. Şimdi o çark o yeniden yapılmış, bu büyük bir güzellik. Şehirleri hikâyelerinden mahrum bırakmamalı, çünkü şehirler hikâyeleriyle yaşarlar. Emeği geçen herkese teşekkürlerimizi sunuyoruz” diye konuştu.


63- Hemşehri / 2011

Havai Fişeklerle Açıldı... Törenin son bölümünde Tarihi Çark’ın yeniden inşa edilmesinde emeği geçenlere plaketleri takdim edildi. Protokol tarafından kurdele kesimi ile açılışı gerçekleştirilen Tarihi Çark, havai fişekler eşliğinde dönmeye başladı. Yoğun bir katılımın yaşandığı açılış törenin ardından vatandaşlar ilgiyle Tarihi Çark’ı inceledi. Vali Mustafa Büyük, Başkan Zeki Toçoğlu ve Sakarya Milletvekilleri programın sonunda su çarkının en süt kısmına çıkarak hem Kentpark hem de su çarkını seyretti.


Haber

Kendi Elektriğimizi Kendimiz Üreteceğiz

Türkiye’de ilk defa bir belediye tarafından Hidroelektrik Santrali inşa ediliyor. Sakarya Büyükşehir Belediyesi tarafından Sakarya Nehri’nin üzerinde kurulan santrallerin ilkinin temeli Bakan Veysel Eroğlu tarafından atıldı. Açılış töreninde konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, “Bu gurur hepimizin” dedi. Bakan Eroğlu da, “Bugün burada ülkemiz için hayırlı bir hizmetin temelini atıyoruz. Emeği geçen herkesi kutluyorum” diye konuştu. Sakarya Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi tarafından Sakarya Nehri’nin üzerinde inşa edilecek Hidroelektrik Santralleri’nin ilkinin temeli düzenlenen törenle atıldı. Büyükşehir Belediyesi HES İnşaat Alanı’nda gerçekleştirilen temel atma törenine Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Sakarya Valisi Mustafa Büyük, DSİ Genel Müdü-

Sakarya Büyükşehir Belediyesi

rü Haydar Koçaker, İller Bankası Genel Müdürü Hidayet Atasoy, Ak Parti Sakarya Milletvekilleri Şaban Dişli, Erol Aslan Cebeci, Ayhan Sefer Üstün, Recep Yıldırım, Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, Ak Parti Sakarya İl Başkanı Recep Uncuoğlu, ilçe belediye başkanları, Ak Parti İlçe Teşkilatlarının başkanları ve çok sayıda davetli katıldı. Hidroelektrik Santrali’nin

temeli Bakan Veysel Eroğlu ve davetliler tarafından birlikte atıldı. Açılış töreninde konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, “Bu gurur hepimizin. Bu gurur şehrimizin” dedi. Bakan Eroğlu ise, “Bugün burada ülkemiz için hayırlı bir hizmetin temelini atıyoruz. Emeği geçen herkesi kutluyorum” diye konuştu.


65- Hemşehri / 2011

Kaynaklar kentin ihtiyaçlarına aktarılacak Başkan Toçoğlu’nun ardından kürsüye İller Bankası Genel Müdürü Hidayet Atasoy çıktı. Hidayet Atasoy konuşmasında, doğru yatırımlar yapan belediyelere her zaman destek olacaklarını belirtirken böyle önemli bir projeyi hayata geçiren Sakarya Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür etti. Milletvekilleri adına konuşan Recep Yıldırım ise, “Ak Parti iktidarları döneminde ülkemiz hızla gelişiyor. Çok büyük ya-

tırımlara imza atılıyor. Bugünde Sakarya Büyükşehir Belediyemiz ülkemiz adına, şehrimiz adına çok önemli bir projeyi hayata geçiriyor. Emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum. İnşallah bunun gibi güzel projelerle şehrimiz çok daha güzel yarınlara ulaşacaktır” dedi. Sakarya Valisi Hüseyin Atak’ta bir konuşma yaptı ve Sakarya’nın her alanda gelişmesinin devam ettiğini söyledi.

Sakarya’nın hizmetindeyiz

Son olarak konuşma yapan Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ise, “Bu güzel şehirde bulunmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Buraya gelmeden önce Sayın Başkanımızla da görüştüm. Kendisi çok selam söyledi ve Sakarya için ne gerekiyorsa yap, dedi. Biz de her zaman Sakarya’nın yanındayız. Güzel projelere her zaman destek vermeye hazırız. Sakarya için para problemi yok. Yeter ki güzel projeler hayata geçirilsin. Bakın Sakarya Nehri üzerinde gerçekleştirilecek olan HES Projesi bana ilk geldiğinde çok heyecanlanmıştım. O zaman dedim ki, elimden ne geliyorsa yapmaya

hazırım. Şimdi artık bu projenin temelini atıyoruz. Burada çok büyük bir yatırım yapılıyor, çok büyük bir hizmet gerçekleştiriliyor. Buradaki tesiste yıllık yaklaşık 49 milyon kilowatt saat elektrik enerjisi üretilecek. ADASU’nun yıllık enerji tüketiminin 55 milyon kilowatt saat olduğunu ortaya koyduğumuzda, ortaya şöyle bir tablo çıkıyor. Yani ADASU’nun enerji ihtiyacının yüzde 95 ‘i buradan sağlanmış olacak. Artık ADASU enerjiye harcadığı parayı yatırıma harcayacak. Bu proje için Büyükşehir Belediye Başkanımıza ve emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum” dedi.


Haber

Yenikent Kültür Merkezi İçin Geri Sayım Başladı...

Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, Yenikent’e kurmayı planladıkları kültür merkezi için ihaleye çıkmaya hazırlandıklarını söyledi. İhale tarihini 13 Ocak olarak açıklayan Başkan Toçoğlu, “Seçimlerden önce verdiğimiz sözü yerine getireceğiz ve Yenikent’e bir alışveriş ve kültür merkezi kazandıracağız” dedi.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi, hizmete açtığı Yenikent Park’ın ardından şimdi de Yenikent Kültür Merkezi için kolları sıvadı. Başkan Zeki Toçoğlu, Yenikent Kültür Merkezi için ihaleye çıkmaya hazırlandıklarını söyledi. İhale tarihini de 13 Ocak 2011 Perşembe olarak açıklayan Başkan Toçoğlu, “Seçimlerden önce verdiğimiz sözü yerine getireceğiz ve Yenikent’e bir alışveriş ve kültür merkezi kazandıracağız” dedi. Yeinkent Bölgesi ile alakalı yaptıkları çalışmalar hakkında da açıklamalar yapan Başkan Zeki Toçoğlu, “Göreve geldiğimiz günden bu yana Yenikent Bölgesi’ne birçok ziyaret gerçekleştirdik. Bu ziyaretler esnasında, burada yaşayan vatandaşlarımız çeşitli

Sakarya Büyükşehir Belediyesi

sıkıntılarını dile getirdiler. Biz bu sıkıntıların takipçisi olacağımıza ve bu sorunları çözüme kavuşturacağımıza dair vatandaşlarımıza söz verdik” dedi.

Yenikent’te Hayat Canlanıyor... Başta ulaşım olmak üzere Yenikent’e birçok yatırım yaptıklarını ifade eden Zeki Toçoğlu, “Ulaşım konusunda sıkıntılar var dendi, yeni araçlarımızla Yenikent Bölgesi’nde yeni bir ulaşım ağı oluşturduk. Vatandaşlarımızın da talepleri doğrultusunda ulaşımı yeniden dizayn ettik.

Yenikent Bölgesi yolunda yeşil dalga sistemini kurduk. Çark Deresi – Yenikent Rekreasyon çalışmasını başlattık. İlk etapta 11 bin metrekare alanın çalışması bitirdik. 33 bin metre alandan oluşan Yenikent Parkı hizmete açtık. İçinde yürüyüş yolları, spor alanları, kır kahvesi ve piknik alanlarının yer aldığı Yenikent Park vatandaşlarımızız hizmetinde” diye konuştu.


67- Hemşehri / 2011

Sözlerimizi Yerine Getiriyoruz Bundan sonra da Yenikent Bölgesi’ni daha da canlandırmak için çalışmalar yapacaklarını sözlerine ekleyen Başkan Toçoğlu, “SAMEK kurslarının açılması yönünde Yenikentlilerin bazı istekleri oldu. Biz de Korucuk’ta SAMEK kursunu açtık. Bütün bunların yanında vatandaşlarımıza bir söz daha vermiştik. Yenikent Park’ın hemen yanında hem alışveriş merkezi olacak hem de kültür merkezi olacak bir yapıyı hizmete açacağımızı söylemiştik. Şükürler olsun ki bu projemizi de hayata geçirmek adına ilk somut adımımızı atıyoruz. Yenikent Park’ın hemen yanındaki bölgede kültür merkezinin yapılması için ihaleye çıkıyoruz. 13 Ocak 2011 Perşembe günü saat 15.00’da Büyükşehir Belediyesi Encümen Salonu’nda ihaleyi gerçekleştireceğiz” dedi.


Çözüm Masası Sorunları Çözmeye Devam Ediyor...

Alpay ŞİRİN

Çözüm Masası Müdürü

Karşılaşılan sorunların büyük bir kısmının çözüme kavuşturulduğunu ifade eden Alpay Şirin, “Çözüm Masası belediyemizin görünen yüzüdür, vitrinidir. Bu açıdan vatandaşlarımızı en güzel şekilde karşılamak ve sorunlarını dinleyerek çözüme kavuşturmak zorundadır. Hiçbir sorun cevapsız bırakılmamaya çalışılmaktadır. Kurumumuzun imajı açısından üstlendiğimiz sorumluluğun bilincindeyiz. Vatandaş memnuniyetini sağlamak için elimizden geleni yapıyoruz.” dedi.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi

Sorun varsa, çözüm de var Çözüm Masası Koordinatörü Alpay Şirin, Çözüm Masası faaliyetleri hakkında değerlendirmelerde bulundu. Amaçlarını, “ Vatandaşlarımızın karşılaştığı sorunları en kısa süre içinde çözüme kavuşturmaktır” şeklinde özetleyen Şirin, “Bir süredir Çözüm Masası olarak Büyükşehir Belediyesi Halkla İlişkiler Müdürlüğü olarak Çözüm Masası adıyla hizmet veriyoruz. Her gün onlarca vatandaşımızın talep ve şikâyetlerini dinleyerek,

yaşanılan sorunları çözüme kavuşturuyoruz. Şunu çok açık bir şekilde ifade etmek istiyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Zeki Toçoğlu’nun da her fırsatta dile getirdiği gibi, vatandaşlarımız hangi sorunla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar bize gelip şikâyetlerini rahatlıkla dile getirebilirler. Burası vatandaşlarımızın her daim hizmetinde olan bir kurumdur.” dedi.

Talepler kayıt altına alınıyor Çözüm Masası’na gelen tüm şikâyetlerin kayıt altına alındığını dile getiren Şirin, “Sadece vatandaşlarımızın gündelik hayatta karşılaştıkları sorunları gidermeye dönük çalışmalar yürütmüyoruz. Bunun yanında gelen talepler doğrultusunda Büyükşehir Belediyemizin bazı projelerinin hazırlamasına da zemin hazırlıyoruz. Bu

da zamanı ve kaynaklarımızı daha doğru, bilinçli ve yerinde kullanmamıza imkân sağlıyor. Müdürlüğümüze gelen talepleri, çözüme kavuşturduğumuz anda şikâyet sahibine geri dönerek konu hakkında bilgi veriyoruz. Gelen tüm talep ve şikâyetler kayıt altına alınıp, raporlanarak bize yol gösteriyor.” diye konuştu.


69- Hemşehri / 2011

Çözüm Masası’na ALO 153 nolu telefon hattından ulaşılabilineceğini belirten Şirin, “Halkımız sorunlarını sadece Çözüm Masası’nı ziyaret etmek suretiyle değil, ALO 153 Çözüm Masası telefon numarası ve belediyemizin resmi internet sitesi olan www.sakarya.bel.tr üzerinden de ulaşabilirler. Ayrıca şikâyet ve taleplerini 3870 e mesaj atmak suretiyle de anında bildirebilirler. Otomasyonumuza ulaşan her talep takip edilmek suretiyle kayıt altına alınmaktadır ve mutlaka vatandaşa geri dönüş yapılmaktadır.” diye konuştu.


Spor

Sakarya’nın İlk Sentetik Sahası Açıldı

Büyükşehir Belediyesi tarafından sentetik çim sahaya dönüştürülen, ışıklandırılması yapılan ve tribünleri yenilenen Erenler Atatürk Stadı, yeni haliyle açıldı. Açılış töreni çok sayıda davetli ve Sakaryalı sporseverler katıldı. Açılış töreninde ilk olarak veteranlar ile geçmişte Sakaryaspor forması giymiş futbolcular arasından bir gösteri maçı yapıldı. Gösteri maçında Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu da forma giydi.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi

Havai Fişek Gösterisi Muhteşemdi Maçın başlama vuruşunu ise Sakarya Valisi Mustafa Büyük yaptı. Vali Mustafa Büyük, sahanın çok güzel olduğunu belirterek, Büyükşehir Belediyesi’ni kutladı. Gösteri maçında eğlenceli dakikalar yaşandı. Maçta gol atan Başkan Zeki Toçoğlu, tribünlerden sevgi gösterileriyle karşılandı. Gösteri maçı sırasında havai fişek gösteri

ise görülmeye değerdi. Karanlığı aydınlatan havai fişekler ilgiyle izlendi. Gösteri maçının ardından Garajlar Taçspor ile Karasuspor arasında Süper Lig 6. hafta müsabakası oynandı. Tribünleri dolduran sporseverler futbol dolu güzel bir gece geçirdi. Sakarya’nın spor hayatına büyük katkı sağlayan ünlü teknik direktör Ekrem Karaberber de programa katılanlar arasındaydı. Başkan Toçoğlu, törende, ünlü teknik direktörün yanına gidererek, bu zamana kadar yaptığı hizmetlerden dolayı kendisine teşekkür etti.


71- Hemşehri / 2011

Amatör Sporun Başkenti Olacağız

Açılış töreninde kısa bir konuşma yapan Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, Erenler Stadı yeni haliyle modern bir tesis olduğunu belirterek, “Seçimden önce yaptığımız ziyaretlerde ‘Sakarya amatör sporun başkenti olacak’ demiştik. Söz verdiğimiz hizmetleri bir bir yerine getiriyoruz” dedi. Başkan Toçoğlu, “ Türk futboluna birçok değer kazandırmış ve adeta futbolcu fabrikası olarak anılmış Sakaryamıza bugün yeni bir tesis kazandırıyoruz. Sizlerin de gördüğü gibi burada birçok değişiklik yaptık. Erenler Stadı, yeni haliyle modern bir tesis oldu. Gençlerimizin, çocuklarımızın daha iyi şartlarda, modern tesislerde spor yapması, Amatör futbol kulüplerimizin başarılarını arttırarak devam etmesi adına ben bu tür tesisleri önemsiyorum” diye konuştu.

Yeni Tesisler Yapacağız Sakarya’ya yeni yeni tesisler kazandıracaklarını da söyleyen Başkan Zeki Toçoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “İstiyoruz ki, Sakarya; kültürde, sanatta, sporda adından söz edilen bir şehir olsun. Bunun için çalışıyoruz, çalışmaya da devam edeceğiz. Yeni tesisimizin hayırlı olması diliyorum. İnşallah böyle güzel organizasyonlarda yeniden bir araya geleceğiz”.


Yerel Kültür

Adapazarı Denince Islama Köfte, Islama Köfte Denince Adapazarı

82

Senelik Lezzet

Islama köfte bilindiği gibi Rumeli yemekleri arasındadır. Adapazarı denince ilk akla gelen yemeğin de ıslama köfte olması bizim için büyük mutluluk. İlk olarak Pirlepeli Mehmet Efendi, 1928 yılında, Karaağaçdibi’nde açtığı köfteci dükkânında Adapazarı halkına bu tadı sunmaya başladı. 1965 yılında ise onun oğlu İsmail Köprülüoğlu, Uzunçarçı 1. Geçit adresinde devam ettirdiği bu damak tadını, 1982 yılında PTT Sokağı, Cevatbey İşhanı’nda açtığı ikinci şubesinde sürdürdü. Sakarya Büyükşehir Belediyesi

İsmail Köprülüoğlu’ndan bayrağı devralan oğulları ve bizler işyerinin üçüncü şubesini 2001 yılında Serdivan Yolu üzerinde, Çark Mesire karşısında hizmete açtık. Köfteci İsmail işletmesi, üç kuşaktır aynı lezzetle hizmetine devam ediyor. Sadece Adapazarı’ndan değil, Türkiye’nin birçok yerinden Adapazarı’na gelenler bize uğramadan şehrimizden gitmiyorlar. Hatta özellikle ıslama köfte ve kabak tatlısı yemeye gelenler oluyor. Bu da bizleri çok mutlu ediyor.


73- Hemşehri / 2011

Adapazarı denince akla ilk gelen yemek ıslama köfte oluyor. Islama köfte denince de Adapazarı’nda ilk akla gelen isim de hiç kuşkusuz Köfteci İsmail. Islama köftenin Adapazarı’ndaki tarihini Köfteci İsmail’in kızı Emel Çelikel Köprülüoğlu’na, ıslama köftenin yapılışını ve inceliklerini de Köfteci İsmail’de senelerce ızgaranın başında çalışan Yusuf Türkoğlu ustaya sorduk.

Bu lezzeti tadan bilir Ben 10 senedir burada ustalık yapıyorum. Yani devamlı ızgaranın başındayım. Bu lezzeti tadan bilir, diyorum. Islama köfte için gerekli malzemeler şunlar: yarım kilogram kıyma, 1 baş soğan, 2 dilim bayat ekmek, 1 tatlı kaşığı tuz, 1 tatlı kaşığı karabiber. Ekmeğin sosu içinse: 1.5 litre kemik suyu, 4 yemek kaşığı toz biber , 200 gram sıvıyağ ve 2 bütün bayat ekmek. Yapılışını da şöyle anlatmak gerekir. Gerçi bunu Emel Çelikel Köprülüoğlu ablamız ki-

tabında yazdı ama biz yine de anlatalım. Kıyma bir kaba konur. İçine 1 baş soğan rendelenir. Tuz, karabiber konulup iyice yoğrulur. Daha sonra istenilen şekil köfteye verilip ızgarada pişirilir. Ekmeğin sosu; kemik suyu, toz biber, sıvıyağ karıştırılır. Bayat ekmekler ince ince kesilip sosun içine batırılır. Daha sonra ızgarada pişirilir.


Yazı

Orhan Camii

Orhan Camii

Orhan Camii Orhan Camii

Ercan Yılmaz

Sakarya Büyükşehir Belediyesi

Orhan Camii 1. Orhan Camii.. 1323-25’te ‘Orhan Gazi’nin buyruğu ile yaptırılmış’ bir ara dönem mimarîsi, ara zaman... Ada’nın içinde Ada burası. Ada’nın göbeğinde.. Ada’da zamanın göbek taşı (belki de Zaman’ın göbek taşıdır Ada). akşamın kurnaları ışıklarla doluyor. Borges’in dediği gibi ‘zaman taşları olmayan bir satranç oynamakta avluda.’ buradayım işte; -burada-olmak’ı istediğim için… 2. ‘Sebil ve Güvercinler’... güvercinler, avludaki ihtiyârların yalnızlık kırıntılarıyla nasipleniyorlar sanki. erken ıhlamur kokusu ve baharat esintisi, Uzun Çarşı’dan… yavaşlık, her şeyden çok, görsel bir gereklilik olarak hissettiriyor kendini; -göğeriyorum yere baka baka! 3. içi-dışı bir çınarların. su sesine zamanı katık edip, bir soğan gibi kokluyorum yazı (çınarlar hâlâ Musikar)! su gibi akıyorum maziye; -‘niçinsiz’… rüzgâr ile güvercinler arasında ezelî bir âşinâlık var sanki! 4. çınarlardan başka, ıhlamur ve serviler de var elbette avluda. güvercinlerin kanat sesleri duyuluyor, hayatın tam ortasında olsalar bile! yaşamanın tam ortasında, ölümün bir kokusu var mı ki?! serviler ve ıhlamurlar, imkânsız imgeler salıyorlar hayatın iliklerine… koku hızıyla geçiyor öğle üstümüzden.. bu avlu, varlık körfezi. ağaç olmanın serinliği kuşatıyor tenimi… 5. servirevan bir düş. ikindi güzelliği. sönmek üzere o ‘billur avize’... güneş, bir ikindi sakinidir!

6. Zaman da yaşlandı artık. ağustosböceklerinden (platonik mazmunlar diyorum onlara ben) anlıyorum bunu. kiraz ağaçlarının altı olan kalbim, bütün yıldırımlarını çekiyor oluş’un. Zaman da yaşlandı artık; -genç kalan bir kırlangıç, geç kaldığı için yaza, başlangıcı sayıldı yeni zamanın. arılar, işte, kendi ballarına dadanıyorlar. meşhur bir meseldir bu. ‘ikindiüstü / boşluğumuz büstü’ demiştim bir şiirimde. öyledir, araftır ikindi; altı günden biridir! 7. güneşten başka hiçbir şey budayamaz ağaç gölgelerini. ‘zaman kırıntıları’.. Musikarlar (Ada’nın çınarları) bunlarla mı besleniyor? vakt’e sadakat ile bağlanıyor insan, duvar, saatini kuruyor. 8. Ada ve Zaman arasında saydam sınırlar var, belki saydam lâbirentler. bu cami, Ada’nın kebikec’i galiba, öyle görünüyor... âh kitap gibi bir kurt olmada giderek Zaman! 9. bir koku tünelindeyim yine... 10. bakışlarımdan kıraat ediyor beni, boynu süt beyaz bir güvercin. ‘dünya değişir, iki varlık bakışınca ve bilişince’ diyor O. Paz. Çark’ın suyundan içen bir güvercin mi bu? âh, bakıştık, biliştik ve değişti dünya! 11. yok, cami’in külliyesi yok (hiç olmadı mı?). olsun, Orhan Camii’nin külliyesi de kalbim olsun!.. 12. Ada sabahları kuşların yalnız


75- Hemşehri / 2011


Haber

Taraklı’da

Artık Her Şey Mümkün Taraklı, tarihin ve doğanın buluştuğu bir mekan. Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan Taraklı’yı ilginç mimarisi ve tarihi evleriyle bilenler biliyordu. Fakat artık Taraklı ilçesini herkes biliyor. Türk sinemasının usta oyuncusu Şener Şen ile son zamanların yıldızı parlayan oyuncularından Olgun Şimşek’în TTNet için Taraklı’da çektikleri reklam filmi Taraklı’yı öyle bir tanıttı ki, Taraklı’yı bilmeyen kalmadı. Reklam filminde Taraklı’nın ismi ‘Mümkünlü’ idi. İşte o reklam filminin televizyon kanallarında dönmesinin ardından, Taraklı’da

Sakarya Büyükşehir Belediyesi

artık her şey mümkün oldu. Reklam filminin Taraklı’ya çok büyük hizmeti dokunduğunu söyleyen Taraklı Belediye Başkanı Tacettin Özkaraman, Mümkünlü’nün Taraklı olduğunun bilinmesinin ardından ilçeye ziyaretçilerin akın ettiğini söyledi. Özkaraman Taraklı’ya olan ilgiyi şöyle anlatıyor: “Geçenlerde devletimizde hizmet eden üst düzey bir bürokrat aradı. Taraklı’yı reklamlarda gördüğünü ve çok beğendiğini, Taraklı’dan ev almak istediğini söyledi. Şimdi kendisine ev bakacağız.”


77- Hemşehri / 2011

Taraklılılar Sanki Yılların Oyuncusu

TTNet’in reklâmında, kasabaya gelen internetle birlikte ilçenin kasabına, çiftçisine, bakkalına kadar kasaba halkının hayatında meydana gelen büyük değişim anlatılıyor. Bu değişim anlatılırken elbette nalburdan da, kasaptan da, manavdan da bahsediliyor. Bütün bunları bir filmde başrol oynayanların canlandırması elbette mümkün değil. O yüzden Taraklı halkı da reklam filminde rol almış. Reklam filminde ilçe

halkından 400 kişinin rol aldığını söyleyen Taraklı’nın gerçek belediye başkanı Tacettin Özkaraman, “Bu reklam filmi vatandaşlarımız için hem bir sosyal aktivite oldu hem de bir kazanç kapısı oldu. Sakaryalı olan reklam filminin yönetmeni Bahadır Karataş ile görüştüğümde, bana, filmde rol alan vatandaşların usta bir oyuncu gibi davrandıklarını söyledi” diye konuştu.


Şener Şen İlçenin Büyük Ağabeyi Olmuş... Tacettin ÖZKAHRAMAN Taraklı Belediye Başkanı

Usta oyuncunun ilçe halkıyla kaynaşmasını keyifle anlatan Taraklı Belediye Başkanı Tacettin Özkaraman, kahkaha atarak bakın ne diyor: “Şener Şen ilçe halkımızla o kadar kaynaştı ki, bir dahaki seçimlerde benim yerimi alacak diye korkuyorum.”

Sakarya Büyükşehir Belediyesi

Usta oyuncu Şener Şen ile sevilen oyuncu Olgun Şimşek, reklam filminin çekimleri boyunca, 80 kişilik ekiple birlikte ilçede konakladılar. Gerek oyuncularla, gerek teknik ekiple vatandaşlar o kadar kaynaşmışlar ki, sürekli sohbet ortamları düzenler olmuşlar. Örneğin reklam filminde belediye

başkanını canlandıran Şener Şen, hem Taraklı’yı hem de Taraklıları çok sevmiş. Bazen öğrencilerle okullarında sohbet ortamlarında bulunan, bazen esnafları çat kapı ziyaret eden Şener Şen’i ilçe halkı da çok sevmiş. Yani Şener Şen, Taraklıların büyük ağabeyleri olmuş.


79- Hemşehri / 2011

Taraklı’da Gezmek Tarihte Gezmek Gibidir Mümkünlü reklamı Taraklı’yı o kadar tanıtmış ki, medya dünyasının ünlü isimleri Taraklı’yı kalemlerine meze yapmış, televizyoncular Taraklı Belediye Başkanı’nı ekranlarına çıkarmak için uğraş vermeye başlamış. Mümkünlü reklamının Taraklı’da çekilmesinin kendilerini çok memnun ettiğini söyleyen Taraklı Belediye Başkanı son olarak herkesi Taraklı’ya davet ediyor. Taraklı’nın görülmeye değer bir yer olduğunu belirten Tacettin Özkaraman, “Mümkünlü de gösterilen Ta-

raklı elbette ki çok güzel. Fakat Taraklı aslında çok daha güzel. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Şuanda tarihi evlerimizde restorasyon çalışmalarımız devam ediyor. İnşallah ilçemize yeni yeni oteller kazandıracağız. Yani Taraklımız, güzelliğine güzellik katmış olacak. Ben herkesi Taraklı’ya beklediğimizi söylemek istiyorum. İlçemizin sokaklarında gezinmek tarihte yolculuğa çıkmak gibidir. Son olarak bunu söyleyebilirim” diye konuşuyor.





Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.