Yıl: 2 • Sayı: 11 • Ocak 2010 • Ücretsiz
Editörler / Editors Abdullah Tekin, Siraceddin El Kapak Görseli / Cover Visual Dreamstime Free Stock Tasarım / Design Siraceddin El Yazarlar / Authors Bilal Özdemir, Coşkun Pınarbaşı, Gökhan Halimoğlu, İlknur Akpınar, Mehmet Akça, Mustafa Özkan, Okan Oktay Yurdakadim, Özcan Güler, Siraceddin El, Tunç Y. Olcay, Yalçın Yaman, Ziya Kahraman Çalışmalar / Works Ahmet Apaydın, Ahmet Tanyıldızı, Aslı Karabudak, Coşkun Pınarbaşı, Emre Şekeroğlu, Ercan Sarı, Hakan Çamoğlu, Harun Özdemir, Mehmet Akça, Nuh Akkuş, Okan Oktay Yurdakadim, Ömer Ayar, Soner Demirsoy, Şahap Kurtaran, Tuğçe Denizli, Ufuk Yıldırım Vejdi Subari Sanalkurs Dergisi, Sanalkurs.net sitesinin yayın organıdır. Hiçbir yazı ve çalışma Sanalkurs.net ve ilgili yazarından izin alınmaksızın kullanılamaz. Yazılar yazarlarına aittir ve içeriklerinden yazarları sorumludur.
editörden... editörden... Merhabalar, Sanalkurs.net olarak ilk seminerlerimizi Kasım ayı sonlarında gerçekleştirme fırsatı bulduk. Faaliyetlerimize her geçen gün yenilerini ekleyerek kalitemizi yükseltme uğraşı içindeyiz. Amacımız, sizlerle birşeyleri paylaşmak, bilgiye en kolay şekilde ulaşmanızı sağlamak. 2010 yılı bütün ihtişamıyla geliyor ve bu yeni yılın ülkemiz, insanlarımız için, güzellikler, başarılar ve barış dolu günler için yeni bir başlangıç olmasını diliyoruz. Hoşgeldin 2010! Hoşgeldin yeni yıl! Sonraki sayıda buluşmak üzere... Sevgilerle...
Bu Sayıda Neler Var? 6
Teknoloji
8
Bizden Haberler
16 Photoshop: Nakış Nakış Yazılar 22 Illustrator: Patlayan Yıldız Işığı 30 Photoshop: Manipülasyon Yapalım 38 Flash / AS 3.0: Veri Tipleri 44 Corel Draw: Otomasyon (VBA) 54 Röportaj: Hakan Çamoğlu 66 3Ds Max: Gökyüzünde Yıldızlar 72 Programlama: C++ Diline Giriş 78 İlk Bilgisayardan Bugüne 86 Virüsler 92 Backlink Alırken Nelere Dikkat Etmeli? 96 İnternetin Yeni Gözdesi: Sosyal Medya 106 Tarihten Günümüze Fotoğraf (3)
4
5
Harun Ă–zdemir
6
teknoloji çocuklarının aramalarında Seks beşinci sırada, Porno ise yirmi dördüncü sırada yer alıyor. Bu durumda ebeveynlerin çok dikkatli olmaları ve çocuklarını bilgisayar kullanırken çok ciddi bir şekilde takip etmeleri gerekiyor.
Korkunç Porno Gerçeği
Geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir araştırma tüm interneti bir anda karıştırdı. Symantec’in düzenlediği araştırma, 3 farklı yaş grubuna ayrılmış olan çocukların internette hangi konuları aradıklarını tespit etmeye çalışıyordu. İlk sıralarda pek sürpriz çıkmadı ama dördüncü en çok aranan kelimeler herkesi şaşırttı. İlk sırada tüm yaş gruplarının ilk aradıkları site YouTube oldu. İkinci ve üçüncü sırada ise yaş gruplarına göre farklılık göstermekle beraber Facebook ve Google en çok aranan kelimeler oldu. Dördüncü sırada ise 13-18 yaş grubu ve 8-12 yaş grubuna ait çocuklar için “Seks”, 7 yaş ve daha küçük çocuklarda ise “Porno” kelimesi yer alıyordu. Tüm yaş gruplarından sadece erkek çocukların listesinde Seks dördüncü, Porno ise beşinci sırada yer alıyor. Kız
Google’dan İşletim Sistemi
Google’ın Chrome OS ile ilgili resmi açıklamasını izleyen sessizlik sonunda bozuldu. Yeni işletim sistemiyle ilgili yeni bir gelişme ortaya çıktı. Google işletim sisteminin kullanıcı giriş ekranında bir değişikliği değerlendiriyor.Google açıklamasına göre, oldukça güçlü bir ihtimal, Google’ın kullanıcı giriş ekranında Google Friend Connect hesabı kullanılacak . Bu özellikle ilgili işaretler daha önceden verilmişti ancak yeni bir görüntü ve detaylar yeni ortaya çıkıyor. Google hesabıyla açılacak olan işletim sistemi, bu özellik sayesinde kullanıcıların kolayca senkronize olmasını sağlayacak.
7
Avantajları neler?
Chrome OS kullanan bilgisayarlarda bütün hizmetlerin online olarak sunulacak olması, bu özellik ile birleştiğinde bütün Chrome OS bilgisayarlarda aynı hesap ile aynı kullanıcı ayarlarından yararlanılmasına imkan sağlayacak. Yani kullanıcılar Google Friend Connect hesabı ile işletim sistemini açarak online olacak ve farklı bilgisayarlardan da yine kendi bilgisayarlarını kullanacak. Friend Connect, Google, Twitter, Yahoo, AIM, Netlog, OpenIDgibi kullanıcı hesaplarıyla uyumlu çalışıyor. Bu sayede kullanıcı sadece bilgisayarına değil, bütün bu sitelere de otomatik olarak bağlanmış olacak.
tı buldu. Boğaziçi Üniversitesi doktora öğrencisi Ayşe Tosun’un çalışmalarını gerçekleştirdiği Softlab bünyesinde, yazılım ölçümleme, yazılımlarda hata ve maliyet tahmini modellemesi, yazılım süreçleri ve yazılım kalitesi konularında çeşitli araştırmalar yapılıyor. Softlab’ın geliştirmiş olduğu yazılım ölçüt toplama aracı ve yapay zeka tabanlı tahmin modeli, hem Türkiye’de, hem de yurt dışında yazılım şirketleri tarafından kullanılıyor.
Firefox 4.0 Yakında Geliyor!
Microsoft Research’de İlk Türk Doktora Öğrencisi
Bireysel ve kurumsal verimliliğe odaklı yenilikçi yazılımlar geliştiren Microsoft, Türk doktora öğrencisini İngiltere, Cambridge’deki laboratuvarına kabul etti. Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Doktora öğrencisi Ayşe Tosun, beş hafta süren stajı süresince dünyanın önde gelen yazılım mühendisleriyle çalışma fırsa-
Mozilla, Firefox 4.0’da son adımlarını atıyor. Piyasanın uzun süredir beklediği Firefox 4.0’ün, Temmuz 2009’dan itibaren yeni bir arabirimle geleceği biliniyordu. Bu da beklentilerin ve heyecanın artmasına sebep olmuştu. Görünen o ki Mozilla, yeni Firefox’ta uygulama butonunu ön plana çıkarmak istiyor. Dünyanın en çok kullanılan tarayıcısı olma yolunda hızla ilerleyen Firefox’un bu sürümü de merakla bekleniyor.
8
biz’den haberler
Sanalkurs.net, konuşmacıları ve katılımcılarıyla Türkiye’nin en
seçkin üniversitelerinden olan Boğaziçi Üniversitesi’nde başarılı bir seminere imza atarak, ilk fiziksel faaliyeti olarak dikkat çeken 6 seminer ile bu anlamdaki ilk sınavını da vermiş oldu.
22
Kasım 2009 Pazar günü ilk seminerimizi düzenleyeceğimiz için ciddi bir heyecan içerisindeydik açıkçası. Nasıl bir katılım olacak, tepkiler ne yönde olacak, bir aksilik çıkacak mı, tatlı bir telaş vardı. Asım Ekinci, Abdullah Tekin ve Siraceddin El üçlüsü tüm malzemelerin takibini yapıyor, sorunsuz bir seminerin gerçekleşmesi için sinüsünden kotanjantına kadar tüm olasılık hesaplarını alt üst ediyorlar-
dı. Boğaziçi Üniversitesinin Compec Kulübü üyelerinden Saliha İspir, Betül Beşiroğlu ve Mustafa Tanışır salonun hazırlanması için vize sınavları arasında olağanüstü gayretler sergilerken, seminerde vereceğimiz sertifikalar hazırlanmış, plaketler ve tişörtler Sanalkurs yazarlarından Ziya Kahraman tarafından Samsun’dan binbir emekle ulaştırılmış, Sanalkurs kupa bardakları ise Uşak’tan gelmişti. Adobe Türkiye distribütörü Medyasoft ise destek ol-
9
mak üzere bize birkaç tane eğitim kitabı ulaştırıyordu. Kameramanımız Atakan Merdan ise program başlangıcında olay mahalline intikal etmişti. Ayrıca fotoğrafçımız Soner Demirsoy her ne kadar geç kalıp 3. derste yetişse de yine de çok birşey kaçırmış sayılmazdı. Abdullah Tekin Zonguldak’tan kalkmış gelmiş, Hakkı Öcal hoca Amerika’dan sabahın erken saatlerinde kalkarak hazırlık yapmış, Asp.net uzmanı Yunus Özen Gebze’den yola çıkmış, Bilal Akçay hocamız ise Pazar günkü tüm programlarını tehir ederek seminer için koşturmaya başlamıştı. Hakan Çamoğlu ile Siraceddin El ise gece geç saatlere kadar ertesi gün anlatacakları web tasarımın arayüzü üzerinde bir sonuca varma çabası içinde olmuşlardı.
Amacımız bu seminerin kusursuz birşekilde gerçekleşmesi ve katılanlara anlatacağımız konuları en hızlı şekilde, mantığını göstererek bir nebze olsun bir şeyler aktarabilmekti. Boğaziçi Üniversitesinin bulunduğu yer ulaşım açısından problem olmasa da anlaşılan o ki seminer salonunu bulmak biraz müşkül olacağa benziyordu. Ancak herkes gelebildiğine göre sorun olduğunu düşünmemize gerek yoktu.
10:00 – Salona ulaştığımızda saat
10.00’ı geçiyordu. Çeşitli ayarlamaları vesaire yaptıktan sonra saat 12.00’a yaklaşırken katılımcılar yavaş yavaş salonu doldurmaya başlamıştı.
12:00 – Bütün hazırlıkları tamam-
lamıştık. Compec başkanı arkadaşı-
10
mız Saliha İspir yaptığı kısa bir konuşmayla kulübün faaliyetleri hakkında bilgi verdikten sonra Siraceddin El sahneye çıkarak Sanalkurs’un başlangıcından bugüne kaydettiği aşamaları anlattı. Abdullah Tekin’le tanışma sonrası başlayan Sanalkurs.net serüveninin 2002’den bu yana aksaksız geldiğini belirterek, kullanıcılarının da desteği ve katkılarıyla bugün 200 binin üzerinde bir üye sayısına, 2500’ün üzerinde de özgün ders arşivine sahip olduklarının altını çizdi.
12:30 – ASP.net – Yunus Özen
hocamız dersini anlatmak için hazırdı ve sahneye çıkarak ASP.net’te yeni bir teknoloji olan MVC hakkında bilgi vermeye başladı. Sunumları, demoları ve örnekleriyle anlatımını destekledi. Bilmeyen birçok kişinin bile rahatlıkla
anlayabileceği şekilde MVC teknolojisini bizlere aktardı.
13:10 - Yapılan çekilişte birkaç kişi
bizden Sanalkurs bardağı ve tişörtü kazandı.
13:20 - JAVA - Bilal Akçay hoca-
mız çok iyi bilinildiği zannedilen, ama yeni başlayanların ve yeni mezun öğrencilerin çok sık hata yaptıkları hata ayıklama ile ilgili püf noktaları, dikkat edilmesi gerekenler, hataların nasıl bulunabileceği, nasıl test edilebileceği gibi konuları masaya yatırdı. “Ben yazdım, benim bilgisayarımda eksiksiz çalışıyor” diye düşünenlerin genelde yanıldıklarını esprili bir dille izah ederken neşeli sunumuyla sıkıcı bir ders gibi görünen JAVA’yı bizlere sevdirdiğini düşünmedik değil.
11
14: 00 - Yine kısa bir ara ve yapılan
çekilişte şanslı katılımcılarımız bizden bardak, tişört gibi hediyeler kazandı.
14:10 – WEB TASARIMI – Siraced-
din El, “Niçin tasarım yapıyoruz?” sorusuna aradığı cevapla sunumuna başlarken tasarım esnasında dikkat edilmesi gereken unsurlar, tasarıma başlaman evvel dikkat edilmesi gerekli noktalar, ilham almak için neler yapılabilir gibi konularla konuşmasını sürdürdü. Sanalkurs Dergisi için hayali bir sitenin arayüzünü nasıl yapabileceğini anlatmaya koyuldu. Ders bittiğinde aşağıdaki tasarım ortaya çıkmıştı.
15:00 – KOKTEYL - Yarım saat-
lik ikram ve içecek molası vardı. Sanalkurs tarafından sunulan pasta ve içecekler konuklara ikram edildi.
15:30 – WEB TASARIMI – Ha-
kan Çamoğlu, Bilal Akçay hocamız ayrılacağı için plaketini kendisine takdim ettiğimiz için biraz geç başlamak zorunda kaldı. Başarılı anlatımı ile herkesi etkileyen Hakan Çamoğlu, Siraceddin El’in yaptığı görsel tasarımı alıp CSS ile Dreamweaver’de yeniden oluşturmanın nasıl olabileceğini izah etti. Web Tasarımını yemek yapmaya benzeten Çamoğlu, yemeklerin bir tabldotta nasıl bölmelerde durduğunu ve bu şekilde servis edildiğini görüyorsanız, CSS’in de bu şekilde tasarımı sunmak üzere bölmelerle çalışılabilen bir araç olduğu-
nu aktardı.
16:15 – Yine kısa bir ara ve hedi-
ye dağıtımlarını gerçekleştirdik. Listedekilerden bir çoğuna ulaşamayınca, artık çekilişi İstanbul dışından gelenler üzerinde duygulamaya başladık. Meğer Antalya’dan, Sakarya’dan, Bursa’dan, Yozgat’tan, Samsun’dan, Edirne’den, Kırklareli’nden ve hatırlayamadığımı şehirlerden gelen arkadaşlar da aramızda imiş. Bu arkadaşlarımız bu kadar uzun yoldan buraya zahmet etmişler, biz de onlara tişört ve bardaklarımızla sürpriz hediyeler sunmak istedik.
12
16: 30 – WEB PROGRAMLAMA -
Abdullah Tekin, Hakan Çamoğlu’nun aktarımını yaptığı CSS ile hazırlanmış çalışmayı alarak PHP ile nasıl programlayabiliriz, veri tabanından nasıl bilgileri siteye çekeriz, uyarlamaları nasıl yaparız gibi hususları kısaca ve mantığını en basitçe anlaşılabilecek şekilde katılımcılara aktardı.
17:00 – İNTERNET TEKNOLOJİLERİ - Hakkı Öcal hocamız
Amerika’dan bizlere bağlanarak Cloud Computing, yani Bulut Bilişimi konusunda bir sunum gerçekleştirdi. Bu teknolojinin sayesinde firma ödemelerinin ve kişisel harcamaların daha da azalacağını, şu an hosting ve server hizmetlerine ödenen 7/24 hizmet
bedellerinin kullandığın kadar öde olacağını belirtti. Mesela sizin bir web siteniz var, insanlar bu siteye girmese bile siz yüzlece kişi giriyormuş gibi para ödemeye devam ediyorsunuz. Ancak bu teknoloji ile biri sitenize girmeye çalıştığında aktif olan ücretlendirme sistemi sayesinde kullanıldığı kadar öde dönemi başlayacak. Hakkı Öcal hocamız dersin sonunda soruları cevapladıktan aramızdan ayrıldı.
17: 30 - Konuşmacılara plaketle-
ri takdim edildi. Siraceddin El’in yaptığı kısa bir kapanış konuşmasının ardından program sona erdi. Programın hemen akabinde katılımcılar ve konuşmacılar birlikte fotoğraflar çektirdiler.
13
TEŞEKKÜR: Öncelikle bu güzel ve
özel seminer için sarf ettikleri gayretler için Boğaziçi Üniversitesi Compec kulübüne, Saliha İspir’e, Betül Beşiroğlu ve Mustafa Tanışır’a, konuşmacılarımız Bilal Akçay, Yunus Özen, Hakkı Öcal, Hakan Çamoğlu, Abdullah Te-
kin ve Siraceddin El’e, teknik servis uzmanımız Asım Ekinci’ye, fotoğrafçımız Soner Demirsoy’a, kameramanımız Atakan Merdan’a, ikram ve kokteyl takipteki desteği için Osman Ekinci’ye, tişört ve plaketleri takip eden Ziya Kahraman’a teşekkür ediyoruz.
14
15
16
PHOTOSHOP
A. Ziya Kahraman
Nakış Nakış Yazılar Bu sayıda sizlerle paylaşacağım konu giysilerimizde vs. yerlerde gördüğümüz nakış etkisinde bir yazı oluşturmak olacak. Öncelikle her zamanki gibi Photoshop’u açıp File > New komutunu verip üzerinde çalışacağımız bir doküman oluşturuyoruz.
Horizontal Type Tool ile, namı diğer yazı aracı ile herhangi bir yazı yazıyo-
ruz. Üzerinde çalışacağımız ders için kalın, dolgun bir karakter seçmenizi öneririm.
Yazımızın özelliğini üzerinde her türlü değişikliği kolayca yapabilmek için resme çeviriyoruz. Bunun için yazımızın olduğu layer üzerinde sağ tıklayıp Rasterize type komutunu veriyoruz.
17
rek dolduruyoruz. Bu değerleri siz değişik de girip farklı etkiler deneyebilirsiniz.
Şimdi de yine aynı yoldan, rasterize ettiğimiz katmanımızın üzerinde sağ tıklayıp Duplicate Layer (Ctrl+J) diyerek onu kopyalıyoruz.
Kopya olan üstteki katman seçiliyken Ctrl’ye basılı tutup üzerine bir kez sol tıklıyoruz. Bu işlemi yaptıktan sonra yazımızın etrafının kesik çizgilerle seçili duruma geldiği görülecektir.
Seçili durumda olan yazımızı biraz inceltmek için Select>Modify>Contract yolunu takip ediyoruz. Çıkan kutucuğu da görüldüğü üzre 5 değerini gire-
Şimdi de seçili alanın dışında kalan kısımları silmek için Select>Inverse diyoruz ve Delete tuşu yardımıyla bu kısımları siliyoruz ardından seçimi kaldırmak için Crop Tool aracı ile dokümanın üzerine bir kez tıklıyoruz.
18
Şimdi de yine üstteki katmanın seçili olduğundan emin olup Filter > Texture > Texturizer... yolunu takip ediyoruz.
layıp Blending Options komutunu veriyoruz.
Değerleri şu şekilde ayarlayıp OK diyoruz: Depth: 40, Direction: Up, Size: 5, Soften: 16, Angle: 120, Altitude: 30
Filtre değerlerini de şu şekilde ayarlıyoruz:
Şimdi bir alt katmana da aynı şekilde filtre uygulayıp çalışmamızı bitiriyoruz. Blending Options değerlerini değiştirmiyoruz. Son olarak ufak tefek düzenlemeleri de yapıyoruz ve çalışmamız sonuç olarak bu hali alıyor.
Şimdi de birkaç düzenleme yaparak yazımızı işlemeye devam ediyoruz. Filtre uyguladığımız yazımızın bulunduğu katman üzerinde sağ tık-
Hepinize kolay gelsin. İyi çalışmalar....
19
Nuh Akkuş
20
21
Soner Demirsoy
22
ILLUSTRATOR
Patlayan Yıldız Işığı Efekti Bugünlerde gördüğünüz reklam çalışmalarına dikkat ettiyseniz, bu efektin gerek flash banner’larda hareketli olarak, gerekse bir ambalaj tasarımında, ya da diğer mecralarda sıklıkla kullanıldığına şahit olmuşsunuzdur. İllüstrasyon çalışmalarında çok hoş durur, sayfaya ayrı bir hava katar. Bir nesnede kullanıldığında ise üründen ışık saçılıyormuş izlenimi verir.
23
Siraceddin El Şimdi adım adım bu çalışmanın nasıl yapılabileceğini görelim. Bu çalışmayı yapabilmeniz için temel araçları kullanabiliyor olmanız gerektiğiniz belirtmek isterim.
Arkaplanı Oluşturmak Önce yeni bir sayfa açın. Yeni dosyanız için Web seçeneğini kullanabilirsiniz. Aşağıdaki gibi bir dikdörtgen çizin. Rengi R:102, G:0, B:0 olsun.
Aynı dikdörtgeni çoğaltın ve bir üstüne alın. Bu kısım ise gökyüzü olacak. Layers kısmından bu şekilde isimlendirebilirsiniz. Bu dikdörtgene aşağıdaki gibi Radial dolgu verin. Renkleri birebir yapmanız gerekmez, yaklaşık olarak belirleyebilirsiniz. Sonraki hali aşağıdaki gibi olacaktır:
Şimdi bir daire oluşturun ve Pathfinder panelini kullanarak yarısını kesin. Sonra dolgu olarak yine Radial dolgu kullanın ve tam ortaya aşağıdaki gibi yerleştirin:
24
Mevcut layerların hemen altına yeni bir layer daha oluşturun ve ismini “yıldız” yapın. Diğer layer’ları da kilitlemeyi unutmayın.
Şimdi Object > Transform > Scale yolunu izleyin ve gelen iletişim penceresinde aşağıdaki ayarları yapın: Polygon aracını seçin. Polygon diyalog kutusunu göstermek için sahnede herhangi bir yere tıklayın ve aşağıdaki ayarları yapın:
Şeklimiz inceldi. Şimdi de Object > Transform > Rotate yolunu izleyin. Angle kısmına 180 rakamını girin. OK dediğiniz anda sahneye üçgen oluşturulur. Bunun dolgu rengini beyaz olarak ayarlayın ve kenar çizgilerini iptal edin, daha sonra aşağıda resimde gördüğünü gibi yerleştirin.
Şekil ters çevrilecek ve kalın kısmı yukarıda kalacak şekilde konumlandırılacaktır. Bizim yapmamız gereken uç kısmını güneşin alt noktası ile aynı hizaya getirecek şekilde ayarlamaktır.
25
Şimdi Effect > Distort & Transform > Transform yolunu tıklayın. Diyalog penceresine aşağıdaki ayarları girin ve OK deyin. 23 Copies, Angle: 15. Burada dikkat etmeniz gereken nokta, sağdaki Random kelimesinin üzerindeki kutucuklardır. Referans noktaları olarak bunlar yapacağınız şeklin durumunu belirlerler. Biz en altta orta kısımdaki kareyi seçeceğiz..
İşin temel kısmını tamamladık sayılır. Şeklinize şimdi bu efekti verdiniz, ama efektinizin şeklini durumunu yine istediğiniz gibi değiştirebileceğinizi unutmayın. Eğer bir değişiklik yapmak isterseniz Window > Appearance tıklayın. Şekliniz seçili iken onun üzerine uyguladığınız tüm efektleri burada göreceksiniz. Dilerseniz değiştirebilir, düzenleyebilirsiniz.
Bu işlemin hemen sonrasında aşağıdaki gibi bir şekil elde etmiş olmanız gerekiyor.
Efekti tamamlamak ve istediğimiz etkiyi uyandırabilmek için arkaplan için bulanık bir şekilde gömmemiz gerekiyor. Böylece ışık ortadan arkalara doğru yayılıyor görünecek.
26
Diğerlerinin üstüne yeni bir layer oluşturun. Ellipse aracını seçin ve sahnede herhangi bir yere tıklayın. Width ve height değerleri olarak 450 yazın. Böylece OK butonuna bastığınıda az önce yaptığımız şekil ile hemen hemen aynı boylarda bir daire oluşacaktır. Onu ortalamamız gerekiyor. Zaten siz şekli ortaya götürürken akıllı rehber size yol gösterecektir. Sağdan soldan beliren çizgilerle doğru bir şekilde hizalamanızı sağlayacaktır. (Eğer açık değilse, Ctrl + U tuşlarına tıklayarak açabilirsiniz.)
Şimdi Ctrl + A’ya basın ve hepsini seçin. Zaten diğer layer’lar kilitli olduğu için yıldız ile en son dolgu yaptığımız daire seçilecektir. Şimdi Tranparency paletini açın. (Kısayolu: Shift + F10) Köşedeki açılır menüden Make Opacity Mask’ı seçin. Görüntü aşağıdaki gibi olacaktır:
Şimdi bu şekle dolgu verin, aşağıdakine benzer Radial bir dolgu yapın.
Şimdi yıldız şeklini seçin. Sonuçta tek bir parçasını seçmiş olacaksınız. Alt + Shift tuşlarına basılı tutarak sağ üst köşesinden yukarı doğru uzatmaya başlayın. Böylece yıldız şekli yukarı doğru genişleyecek ve büyüyecektir. Sadece Shift’e basarsanız tek bir yönede, Alt+Shift ile iki yönlü bir şekilde genişleyecektir.
27
Bunu yaptıktan sonra şekli seçin yine, Transparency kısmından Blending modunu, Soft Light olarak seçin. Opacity ayarını ise %75 yapın. Böylece işlemlerimiz tamamlanmış oldu. Ancak bununla birlikte yine kendiniz bazı ayarlar yapabilirsiniz. Daha hoş görünmesini sağlayacak ince ayarlar güzel olacaktır.
Çalışmamızın Son Hali
Mesela en son uyguladığımız Soft Light yerine Overlay daha farklı bir görünüm kazandırabilir. Birazcık daha ışık verecektir. Daha sonra Opacity ayarını %50 yapabilir ve efekti biraz daha yumuşatabilirsiniz. Ayrıca güneş şeklini en öne almak da çalışmamıza daha farklı bir boyut ve gerçekçilik kazandıracaktır.
Güneş Öne Alınmış Hali
Kaynak Dosya: http://sanalkurs.net/zip/yildizefekti.ai
28
29
Tuฤ รงe Denizli
30
PHOTOSHOP
Manipülasyon Yapalım
Özcan Güler
Bu dersimizde aşağıda son halini gördüğünüz manüpülasyonu nasıl elde ettiğimizi anlatacağım. Mantığını anlamanız açısından adımları dikkatli takip etmenizi öneririm.
31
İlk önce konumuzu belirleyip uygun fotoğraflar bulmamız gerekiyor. Işık, kalite ve uyuma dikkat etmeliyiz.
riz. Arabamızın altı daha koyu olmalı arkadaşlar... Şu resimdeki gibi:
Güneşimiz için yuvarlak çizip içini beyaza boyuyoruz ve Blending Options’a girerek ayarlarımızı Outer ve Inner Glow’da yapıyoruz. Fırçamızın rengini beyaz yaparak gökyüzüne bulut fırçası ile bulutlarımızı koyuyoruz. Bulutlarımız ve ışığımız bittiğinde ortaya böyle bir çalışma çıkmalı...
(Üstteki resim)
Parlak olduğunu düşündüğünüz kısımları Pen Tool ile seçin. Feather Radius ayarını 3 olarak verin. Bu daha iyi kaynaşmasını sağlayacaktır. Daha sonra seçiliyken Levels’a girerek parlak kısımları matlaştırıyoruz. Işığımıza göre çöldeki bazı kısımları seçip bulutlardaki işlemlerin aynısını uygulayarak daha gerçekçi bir görüntü elde etmeye çalışıyoruz. Güneşin yakınındaki bulutlar daha parlak olmalı, uzağında olanlar ise daha cansız durmalı. Böylelikle çalışmamıza biraz daha güzellik katabili-
Arabamızın kapısındaki ayak yansımalarını Clone Stamp Tool kullanarak siliyoruz. Böylelikle daha gerçekçi olmasını sağlıyoruz... Şimdi ıssız çölümüze bir arkadaş ekleyelim. Arabamızı dikkatlice Pen Tool ile kesip ıssız çölümüze koyuyoruz. Şimdi ışığımıza göre arabamızın gölgesini yapmalıyız. Filter > Vanishing Point’e giriyoruz. Create Plane Tool kullanarak gölgemizi koyacağımız yeri belirleyip ,arabamızın tek renk formunu bu kısma koyuyoruz. Gölgemize gerçekçilik katmak için Filter > Blur > Motion Blur uyguluyoruz. Ayarı artık size kal-
32
mış arkadaşlar. Elde ettiğimiz çalışma yaklaşık olarak böyle olmalı. Aşağıdaki resim:
size kalmış arkadaşlar. Geriye kaldı helikopterden indirilmiş gibi duran arabamıza biraz hareketlilik kazandırmak ve tabi ki bir yol yapmak :) Yolumuzu kesip aldıktan sonra lastiklere uygun şekilde koyuyoruz.Yolumuzun uyumlu olması için diğer kısımlarda kullandığımız teknikleri kullanıyoruz. Ortaya aşağıdaki gibi bir şey çıkmalı arkadaşlar... (Aşağıdaki resim)
Arabamızı kestikten sonra çölümüzün ve arabamızın renk ayarlarını. Image > Adjustments > Brightness / Contrast girerek uyumlu hale getirmeliyiz. Işık için Curves ve Levels kullanarak daha uyumlu hale getirebiliriz. Çöldeki bazı kısımları ışığa göre Pen Tool kullanarak seçiyoruz ve Levels kullanarak karartıyor. Feather ayarı kaynaşmasını sağlar, bu ayar
Lastiğimizin üstünü Opacity ayarı düşük bir fırça ile kum rengine boyuyoruz. Arabamıza ilerde hareket vereceğiz, bu yüzden kumda giden aracımızın uyum sağlaması için lastiklerini boyuyoruz. Sonra Smudge Tool seçerek jantımıza yuvarlak fırça hareketleriyle hareketlilik kazandırıyoruz. Büyük jantımızın üstündeki lastiğimizin izlerini yok etmek için o kısmı seçip Filter
33
> Blur > Gaussian Blur uyguluyoruz. Böylelikle hareket eden lastiğimiz oldu. Kaldı arabanın geride bıraktığı kumlar. Yer rengini Eyedropper aracını kullanarak seçiyoruz. Gelişi güzel fırça darbeleri ve Blur eklemek... (Yukarıdaki resim) Eğer isterseniz hazır fırçalar indi-
rebilirsiniz. Arabanın arkasında kullanacağımız kum izlerinde kullanabilirsiniz. Yolumuzu koyduktan sonra Filter > Blur > Gaussion Blur veya Motion Blur uyguluyoruz. Bunu yaptıktan sonra daha uyumlu bir yol ortaya çıkmalı. (Aşağıdaki resim)
34
Şimdi sıra geldi önemli kısma, arabamızın bir kopyasını alıyoruz ve orjinal fotoğrafın üzerine koyuyoruz. Daha sonra herhangi bir fırça seçerek Mode seçeneğini Clear yapıyoruz.Ön taraftan başlayarak arka tekerleğe kadar olan kısmı siliyoruz geri kalan kısım bizim için önemli.Kalan kısma Filter > Blur > Motion Blur uyguluyoruz. Bu yaptığımız inandırıcılığı daha
da arttıracak ve hareketli havası verecektir. (Aşağıdaki resim) Arabamızın ön lastiğine kadar olan çölümüzü seçiyoruz ve Filter > Blur > Motion Blur uyguluyoruz. Böylelikle daha inandırıcı bir kare oluştu. Kum izlerimizi de önceden yapmıştık zaten. Çalışmamız bitmiştir arkadaşlar. Umarım faydalı olur.
35
Ufuk Y覺ld覺r覺m
36
37
Vejdi Subari
38
FLASH / ACTIONSCRIPT 3.0
Yalçın Yaman
Veri Tipleri: Boolean Veri Tipi Bu dersimizde ActionScript 3.0 veri tiplerini incelemeye devam ediyoruz.
Boolean veri tipi, As3.0 programlama satırları içinde bir veya birden fazla değeri, mantıksal karşıaştırma amacı ile kullanacağımız veri tipidir. Bu veri tipine atayabileceğimiz değerler sadece “true ve false” dir. Bu değerlerin hangi anlamlara geldiğini görelim ve programlama mantığında çıkarabildiği sonuca bir örnek verelim.
true= evet, doğru, 1, var, geçerli false=hayır, yanlış, 0, yok, geçersiz Örneğin: var veri:Boolean = true; veri eşit ise false’ye tavuk yumurta’dan çıkar değilse (veri false ye eşit değil ise)
39
yumurta tavuktan çıkar.
var metin:String = “15”; var sayi:Number= Number (meYukarıdaki örneğimizde “boolean” tin); veri tipinde “true” değerini taşıyan var sayi2:Number = 10; bir değişken tanımladık ve bu değiştrace (sayi+sayi2); kenin taşıdığı değere göre mantıksal karşılaştırmamızı yaptık. Değişkenin taşıyabileceği değere göre ise mantıksal karşılaştırmanın sonucu da değişecektir. Bu veri tipindeki değişkenlerde aşağıdaki gibi ifadeler kullanmak doğru değildir.
var veri:Boolean = “yanlış”; var veri:Boolean = “doğru”; var veri:Boolean = 1; var veri:Boolean = 0; Veri tiplerinde önceki derlerimiz ile birlikte String, Number,int,uint ve Boolean veri tiplerini gördük. İhtiyaçımız olduğu durumlarda bu veri tipleri arasında veri dönüşümleri oldukça basittir.
Veri Tipi Dönüşümleri: Önceden “String” veri tipinde bir değişken tanımladınız ve değişkenin taşıdığı değeri matematiksel işlem gerektiren bir fonksiyonda kullanma ihtiyacı duydunuz. Bu durumda metinsel veri türünü sayısal veri türüne dönüştürmek için aşağıdaki gibi ifade etmek gerekmektedir.
Sayısal veri tipine dönüştürülecek olan String türündeki bir verinin sayısal olması gerekir. Örneğin:
var metin:String = “abc”; var sayi:Number= Number (metin); var sayi2:Number = 10; trace (sayi+sayi2); İşlem sonucunda output panelinden “NaN”(bir numara değil) sonucunu alırsınız. Şimdi de sayısal bir veriyi metinsel bir veriye dönüştürelim. Yine tanımladığınız Number, int veya uint tipinde sayısal veri taşıyan bir değişkeniniz var. Taşınan bu değeri flash sahnesinde bir metin kutusuna aktarmak veya dışarıdaki bir alıcıya String tipinde gönderim yapmak istiyorsunuz. Bu durumda ifadeyi aşağıdaki gibi kullanmanız gerekir.
var sayi:Number = 25; var metin:String = sayi.toString(); trace (metin); Elde ettiğimiz sonuç “String” tipindeki bir veridir. Elde etmek istediği-
40
miz sonucu String tipine dönüştürmeden metinsel işlemlerde kullanamayız. Örneğin:
var sayi:Number = 25; metinKutusu.text = sayi; addChild (metinKutusu); Yukarıdaki gibi bir örneği test ettiğinizde hata ile karşılaşacaksınız. Bu işlemi gerçekleştirmek için Number veri tipini, String tipine dönüştürmelisiniz. Aşağıdaki örnek doğru bir kullanımdır.
var sayi:Number = 25; var metin:String = sayi.toString();//veya “var metin:String =String (sayi);” var metinKutusu:TextField = new TextField();
metinKutusu.text = metin; addChild (metinKutusu); Şimdide sayısal ve metinsel bir verinin “Boolean” tipine dönüşümünü inceleyelim. Aşağıdaki gibi tanımladığımız “uint” tipinde bir değişkenimiz var.
var sayi:uint = 0; var bool:Boolean = Boolean (sayi); trace (bool);//false Boolean tipine dönüştürdük. Bool’un değerini istediğimizde sonuç olarak bize “false” değerini verecektir.
var sayi:uint = 1; var bool:Boolean = Boolean (sayi); trace (bool);//true
41
Sonuç olarak bize “true” değerini verecektir. var sayi:uint = 65; var bool:Boolean = Boolean (sayi); trace (bool);//true Sonuç olarak bize “true” değerini verecektir. False Değeri verebilmesi için sayısal verinin ya hiç veri taşımaması aşağıdaki gibi,
var sayi:uint; yada “0” sıfır değeri taşıması gerekir. Bunun dışındaki tüm değerler “true” olarak sonuç verecektir. Birkaç örnek daha verelim.
var metin:String=”merhaba”; var bool:Boolean = Boolean (metin);
trace (bool);//true true değeri verir, var metin:String; var bool:Boolean = Boolean (metin); trace (bool);//false false değeri verecektir. Boolean tipinden sayısal bir ifadeye dönüş’e bir örnek verelim.
var bool:Boolean=true;//değer false olduğunda sonuç “0” olacaktır. var sayi:uint = uint (bool); trace (sayi);//1 Bu sayıdaki dersimiz bu kadar arkadaşlar. Veri tipleri konusuna “void” ve “Null” veri tipleride dahildir. Fakat bu veri tipleri “fonksiyonlar” ve ”object” (Object, Array, Sound,MovieClip, Video,Date, Error, Function, RegExp, XML XMLList...) veri tipleri ile birlikte incelememiz daha sağlıklı olacaktır. Şu ana kadar ilkel veri tiplerini inceledik. Daha karmaşık bir yapıda olan function ve object veri tipleri ile birlikte ilerleyen derslerimizde birlikte olacağız... Umarım faydalı olmuştur.
Bir sonraki sayıda; Syntax, Operatörler ve Değişkenleri ele alacağız.
42
43
Ahmet Tany覺ld覺z覺
44
COREL DRAW
Otomasyon (VBA) (Toplu İş Yaptırımları)
45
Ülkemizde kullanımı pek yaygın olmasa da CorelDraw, içinde gerçek bir “canavar”ı barındırıyor. Bu canavarın adı VBA, yani Visual Basic Application. Eğer az da olsa Visual Basic kodlarıyla ilginiz varsa, siz de CorelDraw ile çoklu iş yaptırımlarını kolaylıkla hayata geçirebilirsiniz. Genelde CorelDraw sadece; logo çizimi, fatura yapımı, orta seviyeli afiş tasarımları, import edilmiş fotoğrafları düzenleme gibi işlemlerin yapıldığı, vektörel çizim ağırlıklı ortalama bir program olarak tanımlanır. (Özellikle yazılım geliştirme ortamına uzak Mac [Illustrator, Freehand] kullanıcıları için). Oysa ülkemizde kullanımı pek yaygın olmasa da CorelDraw, içinde gerçek bir “canavar”ı da barındırıyor. Bu canavarın adı VBA., yani Visual Basic Application. Eğer az da olsa Visual Basic kodlarıyla ilginiz varsa, siz de CorelDraw ile çoklu iş yaptırımlarını kolaylıkla hayata geçirebilirsiniz. Hatta hiç program bilginiz olmasa bile, zaman içinde Sanalkurs’taki derslerimizi takip ederek sizler de Corel Draw altında VBA ile işinizi görebilecek kadar (toplu versiyon değiştirmeler, döküman içindeki yazıları convert etmek, RGB fotoğrafları tek tek bulup CMYK’ya çevirmek vb. işler için) bu “canavar”ı kullanabilirsiniz.
Tunç Y. OLÇAY
Kendimden örnek vermem gerekirse, yaklaşık 5 yıl önce çalıştığım andaç yapan bir firmada CorelDraw VBA (v10 ve 12) sayesinde tam 44 adet andaç bitirdim (ortalama 5800 öğrenci). Üstelik bunların forma montajlarını da CorelDraw VBA altında yazdığım montaj programı ile bitirdim. Zaman buldukça burada vereceğimiz CorelDraw VBA dersleriyle bu önemli açığı kapatacağımızı sanıyorum. Örnek kodlar ve GMS modülleri de zaman zaman verilecektir.
Neden CorelDraw’da otomasyon kullanırız? NiçinVBA? Rutin olarak yaptığımız işlerde çoğumuzun zaman kaybı olmuştur. Corel altında 500 sayfalık bir kitap yazdığınızı düşünün, bu sayfaların numaralandırılması gerektiğinde geçecek zamanı, buna artı olarak oluşabilecek yazım hatalarını hesaplayın ya da diyelim ki bir dergi çalışması yapıyorsunuz, montajı yaptınız, yazıları convert etmeyi unuttunuz, ya da
46
montajdaki fotoğraflar arasında rgb olanlar var cmyk’ya çevirmek istiyorsunuz. Normalde bunları tek tek seçerek, aratarak (Find) ile yapmanız da olasıdır. Ama yazacağınız birkaç satır kod ile tüm bu işleri birkaç saniye içerisinde şipşak bitirebilirsiniz. Başka bir örnek vermek gerekirse, elinizde herhangi bir yere göndermek zorunda olduğunuz Corel dökümanlar var, sizinkisi versiyon X4’de kaydedilmiş ama karşı tarafın Corel versiyonu X3, bu durumda karşı taraf bu dökümanları açamaz, sizin de bu ortamda dökümanları tek tek açıp X3’e göre kaydetmeniz gerekiyor. Bu iş için FileConverter modülünü kullanabileceğiniz gibi (o da Corel VBA) yine birkaç satır kod ile bu işin üstesinden gelebilirsiniz. Bu biraz da başka deyimle, Adobe Photoshop kullananlar bilirler, actions’a benzer (yapılan her hareketi kaydeder, özelleştirmek sorun olabilir). Ama CorelDraw VBA’da kod bilgimizi geliştirerek yapılacak işleri tamamen özelleştirmek olasıdır.
Yeni bir GMS Modül Yaratmak Öncelikle GMS modüllerinin ne olduğundan bahsetmek istiyorum. CorelDraw VBA’da kod kümelerinin barınacağı temel dosyaların uzantısı .gms şeklinde olur. Bu satırları örneklerle açıklayalım ve ilk gms modülümüzü yaratalım. Öncelikle (özellikle XP kullanıcıları için ApplicationData/Corel klasörü altında) gms uzantılı modülümüzü yaratacağımız yer çok önemlidir. Örnek bir yol yazmak gerekirse, gideceğiniz klasör yolu şu şekilde olmalıdır: Örneğin, benim makinem XP Service Pack 2, CorelDraw sürümüm ise X4); C:\Documents and Settings\kullanıcı adınız\Application Data\Corel\ CorelDRAW Graphics Suite X4\User Draw\GMS
47
Macros” modülü ile karışmasını önle-
Evet, yeni gms modülümüz artık hazır durumda. şimdi Corel programınız açıksa kapatıp yeniden açın ve kontrol etmek için VBA’ya gidin. (Kısayolu: Alt+F11)
GMS Modülümüzün Adını Değiştirmek Editor açıldığında sol tarafta gms modülünüzün adı “GlobalMacros (ilk. gms)” şeklinde görülecektir. (Bkz: sağdaki fotoğraf yandaki artıya [Global Macros (ilk. gms) solundaki] basıldıktan sonrasının görüntüsüdür.) Gelin şimdi diğer hazırda varolan “Global-
48
mek için modülümüzün adını da değiştirelim. Sol alttaki (Name) kutucuğunun yanındaki “GlobalMacros” yerine “ilk” diye modülümüze tekrar ad verdik. Görüntü şu hale geldi. (Bknz altta)
menüsü altındaki Macros’a gitmek ve şekilde göreceğiniz üzere “Start Recording” komutuna tıklamaktır.
Daha sonra alttaki fotoğrafta göreceğiniz üzere küçük bir pencere belirecektir. Bu pencere bize kaydın hangi gms modül içine yapılacağını soruyor. Çıkan pencerede “ilk” ikonunun üstüne iki kere tıkladığımızda kayıt artık ilk.gms modülünün içine yazılmış olacaktır. (Önemli Not: CorelX4 öncesindeki sürümlerde ikon penceresi yerine combobox/açılır kutu) geliyor. Ona tıklayıp gms modülünüzü seçmelisiniz)
GMS Modülümüz İçine Kod Yerleştirmek Bu olay 2 türlü yapılabilir; 1- CorelDraw’da Record’u aktif edip yaptığımız hareketleri kod olarak kayıt haline getirmek. 2- Visual Basic bilgimiz + Corel Objectlerini tanımamız dahilinde kodları yazmak. Öncelikle en basitinden başlayarak kodları bırakalım CorelDraw kendisi yazsın. Bunu yapmak için, Tools
49
Bu komut verildikten sonra şimdi dikkat. Corel VBA yapacağımız hareketleri kaydetmeye başlayacak. Ben örnek olarak bir dikdörtgen oluşturdum. İçini Kodak sarısı, dış çerçevesini de kırmızı 2,5 mm yaptım, daha sonra hafifçe sola döndürdüm (12,4 derece), yaklaşık 2 boy aşağıya taşıdım. Corel VBA hepsini kaydetti. Kodları aşağıya yazıyorum. Açıklamalarını da karşılarına vereceğim. Burada önemli bir not vermek istiyorum. Tüm hareketleri kaydediyor derken bir obje var ki (text/yazı) nedeni bilinmez bir şekilde Macro kaydına girmiyor. Yeşil yazılmış kodlar bunun olası olmadığını belirtiyor.
Yazı (Artistic Text yada Paragraph Text) yaratmak için kodlardan yararlanacağız. Evet dönelim tekrar işimize. Nesne yaratma işlemleri bittikten sonra artık kaydı kapatıyoruz.
Tüm bu işlemler bittikten sonra VBA Editor’e döndüğümüzde şöyle bir görüntü ile karşılaşıyoruz.
50
Yukarıda göreceğiniz üzere renkli oklar ile kaydedilmiş bazı kodların açıklamalarını yaptım. İlerideki derslerde bazı örnek gms dosyalarını da örnek olarak vereceğim. Bunları çalışmalarınızda rahatça kullanıp üzerinde rahatça değişiklikler yaparak kod yazma yeteneğinizi geliştirebilirsiniz.
Şimdi Gelelim 2. Yönteme: Bu bölüm Visual Basic kodlarından anlayanlar için iyi bir örnek oluşturabilir. Modülleri yazmayı bildiğinizi hesaba katarak bir Artistic Text yaratma kodu oluşturuyorum.
Sub gozgoz() Dim s1 As Shape Set s1 = ActiveLayer.CreateArtisticText(50, 50, “Göz Göz GÖZTEPE!!!”, cdrTurkish, cdrCharSetTurkish, ArialTur, 120, cdrTrue,
cdrTrue, cdrNoFontLine, cdrCenterAlignment) s1.Fill.ApplyNoFill s1.Outline.SetProper ties 0.007874, OutlineStyles(0), CreateCMYKColor(0, 0, 0, 100), ArrowHeads(0), ArrowHeads(0), cdrFalse, cdrFalse, cdrOutlineButtLineCaps, cdrOutlineMiterLineJoin, 0#, 100, MiterLimit:=5# s1.Fill.UniformColor.CMYKAssign 0, 0, 100, 0 s1.Outline.SetProperties Color:= CreateCMYKColor(0, 100, 100, 0) s1.Outline.SetProper ties 0.059055 End Sub Görüntü şu şekilde oluşacaktır. (kodu pencereye yazdıktan sonra F5 tuşu ile çalıştırmayı unutmayın!;) Herkese iyi çalışmalar...
51
Emre Şekeroğlu
52
53
Coşkun Pınarbaşı
54
Bir Web Tasarım Uzmanı Röportaj: Siraceddin El
Bu sayıda çalışmaları, dersleri ve seminerleri ile web tasarımcılarının yakından tanıdığı bir yazarımızı konuk ediyoruz. Hakan Çamoğlu ile ağırlıklı olarak web tasarımı üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. • Öncelikle bu sektöre nasıl yöneldiğinizden başlayalım. Benim bu işe başlayışım gerçekten enteresan. Abim (Kadir Çamoğlu) bundan 15 yıl önce bana Word’de bir dosyadan başka bir dosyaya link vermeyi gösterdi ve “web sayfaları da buna benzer şekilde yapılıyor işte” dedi. Bu benim çok hoşuma gitti ve “ben büyüyünce bu işi yapacağım” dedim.
• Size yardımcı olan birileri var mıydı? Yoksa kendi çabalarınızın sonucunda mı bu seviyeye ulaştınız? Malesef benim bu işe başladığım yıllarda bu meslek Türkiye’de
yeni yeni oluşuyordu. Bu yüzden bu işte uzman kişiler bulmak ta çok zordu. Bu yüzden biraz yırtınarak öğrendim diyebilirim. Ama genel olarak bu mesleğe ilk adım atmamı sağlayan Kadir Çamoğlu ve tasarım konusunda bana çok şey katan üstadım S.Halid Özgür’dür.
• Bu zamana kadar yapmış olduğunuz çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz? Öncelikle bu sektöre teknik servisle başladım. Daha sonra çeşitli firmalarda web tasarımı, web programlama, grafik tasarım üzerine çalıştım. 2004 yılından bu yana da kendi kur-
55
56
duğum ajansta işler yapmaya devam ediyorum. Altın Örümcek yarışmasında bir birincilik ödülüm var ve o tarihten sonra da jüri üyesi olarak bu organizasyonun içinde yer almaya devam ediyorum. Aynı zamanda özel eğitim kurumlarında da web tasarım ve eLearning konularında eğitimler veriyorum.
• Kendinize ait bir ajansınız var. Bu ajansı kurma ve devam ettir-
me sürecinde ne gibi zorluklar yaşadınız? Ajans kurmak ve yönetmek gerçekten çok zorlu bir iş. Çünkü tasarım yapmak ayrı bir iş, şirket yönetmek ayrı. Yöneticiliği öğrenmek benim için tasarımı öğrenmekten daha zor oldu diyebilirim. Bu yüzden ajans kuracağım diyenlere buradan bir tavsiyem var. Ajans kurmak istiyorsanız; ben iyi tasarımcıyım diyerek değil,
57
ben iyi yöneticiyim diyerek bunu yapın.
nir ve hızlı uygularım. Bu yüzden bu kadar çok işe yetişebiliyorum.
• Hem kendi ajansınızdaki işleri takip ediyor, hem eğitim merkezlerinde eğitmen olarak derslere giriyorsunuz. Tabiri caizse bir koltukta dört karpuz taşıyorsunuz. Ayrıca hazırladığınız video dersler var. Tabii seminerlerde konuşmacı olarak yer aldığınızı da eklemek lazım. Bu kadar enerji ve zamanı nereden buluyorsunuz demek istiyorum. :)
• Sizce web tasarımını herkes yapabilir mi? Yoksa sanatsal bir ruh mu gerektiriyor?
Gerçekten zor oluyor. Zaman zaman error verdiğim oluyor diyebilirim :) Böyle zamanlarda kendimi toparlamak zor oluyor. Ama hızlı öğre-
Ben bu konuda hep şunu söylerim: “herkes her işi yapabilir”. Ama yetenek diye birşey de elbette vardır. Yetenek, işi öğrenme ve yapma zamanını etkileyen faktördür. Kimi insan 3 ayda web tasarımcısı olur, kimi ise 3 yılda! Herşeyden önemlisi istek. Birşeyi çok isterseniz onu yaparsınız.
• Bir web tasarımında dikkat edilmesi gereken en önemli un-
58
surlar nedir? Bir web sitesinin illa ki de sahip olması gereken özellikler nelerdir sizce? Aslında bu çok geniş bir konu. Yapılmak istenen siteye göre bu unsurlar değişir. Ama şunları sırayalabilirim: hız, kolay algılanma, doğru kodlama, doğru renk seçimleri, doğru font kullanımı ve doğru boşluk kullanımı başlıca sayabileceklerim arasında.
• Sizi “Tablosuz Tasarım” konusundaki ısrarınızla tanıyoruz. Halen tablolu kod kullanan geliştiricilere buradan bir mesaj göndermek istiyor musunuz?
Tablo kullanmaya ısrarla devam eden herkesin sebepleri hemen hemen aynı: “Tablo daha kolay” ya da “DIV’lerle yaptığımda her tarayıcıda düzgün gözükmüyor”. Eğer bir kez doğru bir şekilde DIV kullanarak site yaparsanız, “ben bunca yıl eziyet çekmişim dersiniz” ve eğer DIV’leri doğru kullanıyorsanız her tarayıcıda düzgün çalışır. Benim bu konuda ısrar etmemin sebebi artık tablosuz tasarım bir dünya standardı. Tablo ile yapılan tasarımlar ise standartlara uymayan tasarımlardır. Sitenizin düzgün çalışmasını ve hatasız olmasını istiyorsanız tablosuz tasarım yapmaya başla-
59
malısınız.
• Bir web tasarımcısı olarak fotoğrafçılık gibi hobileriniz de var. Bu sadece bir hobi mi, yoksa eğitimini aldınız mı? Fotoğraf benim için uzun süredir uğraştığım bir hobi. Zamanında 10 saatlik bir fotoğraf eğitimi aldım, ama bunun dışında kendim araştırarak elde ettiğim bilgiler de oldukça fazladır. Şu anda hem hobi olarak hem de profesyonel olarak fotoğraf çekimleri yapıyorum.
• Türkiye’de web üzerine yazılım eğitimi veren firmalar hakkında ne düşünüyorsunuz? Uzun zamandır eğitmenlik yapan birisi olarak henüz yeterli seviyede olmadığını söyleyebilirim. İşini hakkıyla yapan çok az sayıda eğitim kurumu var. Ama kursiyerlerin beklentileri de çok fazla. Kursa giderek herşeyi öğrenebileceğini sanan çok insan var. Öğrenme işi insanın kendisinde biter, eğitim kurumu ise sadece aracıdır... önce bu bilinç oturmalı.
60
61
• Türkiye üzerinde bulunan internet kullanıcılarının çoğunun web siteleri için template kullandıklarını site ziyaretlerimizde görebiliyoruz. Sizce web template’leri kullanmalarının web tasarımcı arkadaşlarımıza ne gibi yansımaları olabilir? Malesef, Türkiye’de bu acı bir gerçek. Ama böyle olmasının sebebi fiyatları düşürdükçe düşüren tasarımcılardır. Bu kadar düşük fiyata büyük emekler sarf etmek de gerçekten imkansız. Bu yüzden template kullanımı bu kadar fazla. Ama template kullanarak hiçbir aşama kaydedemezsiniz. Sürekli template kullanırsanız şu anda neyseniz, 5 yıl sonra da o olursunuz.
• Web tasarımı yapmak isteyen arkadaşlarımız istedikleri web araçları ve materyallerini nasıl temin edebilirler sizce? Artık araçların ve materyallerin tamamını internette bulmak mümkün. Ancak herşeyi hazır kullanmaktan vazgeçmek lazım. Mesela şu anda web sitesinde kullandığı ikonu kendi çizen kaç tasarımcı var! İşte bunu yapabilenler gerçekten tasarımcıdır. Bir tasarımcı kendi materyalini kendi üretmeli...
• Eskiden internet üzerinde yeterli Türkçe içerik yok diye yakınılıyordu, şimdi durum farklı mı sizce?
Kesinlikle. Şimdi internet tam bir bilgi okyanusu olmuş durumda. Ne-
62
redeyse bulamayacağınız hiçbir şey yok. Çünkü eskiden bu işi bilen azdı, paylaşan ise daha da az. Şimdi ise bu işi yapan çok fazla insan var ve hemen hemen herkes paylaşmak adına birşeyler yapıyor. Bu da son derece güzel.
• Web sitesi yapmak isteyen arkadaşlarımıza kullanabilecekleri yazılımlar noktasında önerileriniz neler? Nasıl yapmalılar sizce? Bu konuda Adobe tek başına yeterli. Benim bilgisayarımda Adobe Master Collection CS4 yüklü ve başka hiçbir yazılıma gerek duymuyorum. Ama en sık yapılan hata web sitesi arayüzünü Photoshop ile hazırlamak. Web sitesi arayüzü Fireworks
kullanılarak tasarlanmalı. Photoshop ise fotoğraf düzenlemek ve abstract imajlar yaratmak için kullanılmalı.
• Türkiye’de internetin gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Firma ve kişi olarak insanlarımızın internet sitesi oluşturma düşünceleri sizce ne aşamada? Bundan 5 yıl öncesine göre çok geliştiği kesin. Ancak bir web sitesinin ne olduğu ve nasıl olması gerektiği bilincine sahip olanlar %5 bile değildir. Belki bundan 5 sene sonra %50 seviyelerine ancak ulaşır.
• Türkiye’deki iş ilanlarında webmaster, tasarımcı, programcı gibi her biri ayrı bir bilgi, bece-
63
ri ve deneyim gerektiren özelliklerin tek kişide bulunması isteniyor. Sizce bu yaklaşım doğru mu? Tabi ki son derece yanlış. Zaten işini hakkıyla yapan ajanslara baktığınızda, sadece Flash ile ilgili 3 farklı pozisyonda eleman ilanı veriyorlar. Bir kişiden herşeyi yapması beklenmemeli.
• İlerisi için ne gibi projeler var? 2010 yılı içerisinde eLearning konusunda bazı projelerim var. İnternet üzerinden eğitim gittikçe gelişiyor ve benim de bu çorbada büyük bir tuzum olacak diyebilirim ;)
• Son olarak Sanalkurs okuyucularına neler söylemek istersi-
niz? Herkes bir şekilde birşeyler öğrenmek ya da bildiği şeyleri paylaşmak için burada yer alıyor. Bence bilgi paylaşımı son derece önemli. Türkiye tasarım konusunda Dünya’nın önde gelenleri arasında. Ne kadar çok bilgi paylaşımı olursa bu değer o kadar artar. Bildiklerimizi paylaşalım ve paylaşanlara da değer verelim.. HAKKINDA: 1983 İstanbul doğumludur. 1999 yılından bu yana web tasarımı/programlama üzerine çalışan Hakan Çamoğlu, halen 2004 yılında kurduğu ajansında işlerini sürdürmektedir. Aynı zamanda özel eğitim merkezlerinde web tasarımı konusunda eğitmenlik ve danışmanlık yapmaktadır. Flash, Dreamweaver ve Captivate konularında Adobe Certified Expert sertifikasına sahiptir. Vazgeçemediği hobileri ise fotoğraf çekmek ve gitar çalmaktır.
64
65
Hakan ÇamoÄ&#x;lu
66
Mehmet Akça
3D STUDIO MAX
Gökyüzünde Yıldızlar Bu dersimizde 3D Studio Max’te gökyüzünde bulunan yıldızların yapımını öğrenelim.
Ö
ncelikle kendimize boş bir sahne açıyoruz, ardından bir tane “ree camera” oluşturuyoruz ve “video post” penceresini açıyoruz.
Açılan pencereden “Add Scene Event” butonuna tıklayın. Açılan penceredeki listeden Camera01’i seçiyoruz ve “OK” diyoruz. ”Video Post” penceresinde yer alan “Add Image Filter Event” butonuna tıklayın. Açılan penceredeki listeden “Starfield ‘i seçin ve Setup a tıklayın. Aşağıdaki görülen gerekli ayarları sırayla yapıyoruz.
67
Tekrar “Add Image Filter Event” butonuna tıklıyoruz ve açılan penceredeki listeden “Lens Effects Glow “u seçiyoruz ve “Setup “a tıklıyoruz.
Properties sekmesini aşağıda görüldüğü gibi ayarlıyoruz.
68
“Preferences” penceresine geçiyoruz, yukarıdaki gibi “Size” değerini 2, “Intensity” değerini de 95 olarak giriyoruz. Örnek olarak yandaki resme bakabilirsiniz.
Bunların ardından yine “Add Image Filter Event” butonuna tıklıyoruz “Lens Effects Highlight”ı seçiyoruz ve “setup”a tıklayarak Properties penceresine geçiyoruz
Daha sonra “geometry” penceresine geliyoruz, “angle” değerini 0 olarak giriyoruz,
Buradaki tüm ayarları aşağıdaki şekilde görüldüğü gibi ayarlıyoruz.
“Preferences” penceresine geçiyoruz, “Intensity” değerini de 7 olarak giriyoruz.
69
Son olarak “video post” penceresinde bulunan “execute sequence” butonuna tıklıyoruz açılan pencereden görülen ayarı yaparak render tuşuna basarak işlemimizi sonlandırıyoruz.
Yaptığımız yıldızlar aşağıda görülen gibi olmalıdır. Herkese iyi çalışmalar....
70
71
Okan Oktay Yurdakadim
72
İlknur Akpınar
PROGRAMLAMA
C++ DİLİNE GİRİŞ Bu yazımızda C++ dili için temel teşkil eden bazı başlıklara değinecek, bu programlama dilinde ilerlemek için bilinmesi mutlaka gerekli bazı bilgilere yer vereceğiz. Bir bilgisayar programı, işletim sistemi ya da işletim sistemi üzerinde çalışan başka bir program tarafından çalıştırılan, belli bir amaca yönelik komutlardan oluşan ikili koddur. Bilgisayarın yapısı sonucu,bir programın çalıştırılması için 1 ve 0’lardan oluşan bir komut dizisine dönüştürülmesi gerekir. İşletim sistemleri, programları yada belgeleri birer dosya olarak tutarlar. Programlar çalıştırılabilir dos-
yalardır ve özel bir biçime sahiptir.Bu biçim her işletim sistemi için az ya da çok farklıdır. İyi bir programlama dili, o dil ile program yazacak programcıların, kafalarındaki şeyi birçok değişik yoldan gerçekleştirebilmelerine imkan sağlar. Bir programlama dili ile yazılan programların, mümkün olan ve en verimli biçimde çalışması beklenmektedir. Bu programı kullanacak
73
kişilerin donanım gereksinimlerini en aza indireceği için hem masrafları azaltacak, hem de programın daha geniş bir kitleye sunulmasını sağlayacaktır. Bir programın taşınabilir olması, o programın yazıldığı dilin çok sayıda işletim sistemi ve işlemci kombinasyonunda desteklenmesi ve programın hiçbir çaba gerektirmeden ya da az çaba ile bu yeni ortamda çalıştırılabilir bir dosyaya dönüştürülmesi anlamına gelir. İlk program:
// 1_3_1.cpp //Hello World – Merhaba C++ #include <iostream> İnt main(){ Cout<< “Hello World”<<endl; Return 0; } Bu programımızda ekrana ya da çalıştırdığı pencereye Hello World yazacaktır.
#include <iostream> Bu satır ile iostream adında bir kitaplığı kullanacağımızı belirtmeliyiz. İostream kitaplığının bilgisayarımıza temel girdi çıktı işlemlerinde, kısaca ekrana bir şey yazdırmak ya da sizin klavyeyi kullanarak ekrana yazdığınız bir şeyi programa okutmak için kullanırız.
İnt main(){ Cout<< “Hello World”<<endl; Return 0; } Bu satırda ana programı oluşturmakta, main()’den sonra açılan ilk küme parantezi ve sondaki kapanan küme parantezi arasındaki yerde programdaki komutlar bulunmaktadır. Main() ana programı simgeleyen bir işlevdir.
Cout<< “Hello World”<<endl; Bu satır programın asıl yaptığı iştir ve ekrana Hello World yazdırmak için kullanılmıştır. iostream kitaplığında, cout adında özel bir nesne tanımlıdır ve bu nesneye yolladığımız veriler ekrana yazılır. Burada << işareti bir yol işareti gibi düşünebiliriz C++’da “ “ işareti yazıyı programdan ayırmak için kullanılmıştır. İostream kitağlığında tanımlı olan endl; ise satır sonu belirten bir sabittir bu sabiti kullanarak bir sonraki satıra geçeriz.
Return 0; ise; ana program main’in program bitişinde döndüreceği değeri belirtmektedir. Ana programın değer döndürmesi, program kapatılırken kapanma durumu ile ilgili olarak işletim sistemine bilgi vermesi
74
anlamına gelir.
Değişkenler ve Sabitler Bilgisayar programları veriler üzerinde işlem yaparlar. Programın kaynak kodunda bu verileri soyut bir biçimde ifade edebilmek ve kullanabilmek için onları adlandırır ve işlem yaparlar. Değişken bu anlamda verinin adıdır. Değişkenlerin ayırt edilebilmesi için her değişkenin kendine özel bir tanımlayıcısının olması gerekir. Bu tanımlayıcı genellikle bilgisayarın belleğindeki ya da çalışma bloğundaki adresidir ve değişken tipleri ile birlikte tanımlanırlar. Değişkenler bellekte 1 ve 0 olarak tutulur. Int i; satırında bir i değişkeni tanımlanmıştır. Bu değişkenin tipi ise int’dir. Sabitler, değerleri açık olarak değiştirilemeyen değişkenler olarak tanımlanır. Const int x=3; = 3 sayısı bir sabittir, bununla birlikte bir adı olan sabitler de tanımlanabilir, bunun için const değeri kullanılır. Const int y=-3; burada ise -3 bir sabit değildir, çünkü 3 üzerinde – işlemi yapılamaz.
İşlemler Değişkenler üzerinde çeşitli işlemler yapılabilir. Bu işlemler 1 ve 0 üze-
rinden yapılır. Her işlemin üzerinde işlem yaptığı girdileri ve birde sonucu olur.
Veri Tipleri C++’da her değişken ve sabitin bir veri tipi olması gerekir. Örneğin; İ; satırında i daha önceden tanımlanmamışsa hatalıdır. İ değişkenini tanımlamak için onun tipini belirtmemiz gerekir. İnt i; olmalıdır. C++’ı güçlü tipli bir dil olarak sınıflandırmak doğrudur. Güçlü tipli bir dilde, her yerde bütün ifadelerde, bütün değişkenlerin, değerlerin sonuçların tipleri kontrol edilir ve uyumlulukları denenir. Tip uyumsuzluğu birer hatadır. • Bir veri tipi, belli bir uzunluktaki 1 ve 0 grubunun nasıl yorumlanacağını ve üzerinde yapabilecek işlemleri tanımlar. • Belli işlemler sadece belli veri tipleri için geçerlidir.
Nesne C++‘nin C’ye eklediği en önemli kavram nesne kavramıdır. • Bir nesne belli veri ve veriye ait işlevsellikten oluşur. İşlevsellik, veri üzerinde yapılan bir işlem olmamakta, veriye ait olmaktadır. • Bir nesne davranışsal özellikleri olan bir veridir. Yani programın geri kalanı ile bir etkileşimidir. Şimdilik bu kadar. İyi çalışmalar...
75
Asl覺 Karabudak
76
77
Vejdi Subari
78
İlk Bilgisayardan Bugüne...
BİLGİSAYAR
Bilal Özdemir
Abaküs: İlk bilgisayar olarak Çinlilerin MÖ. 2500 yıllarında kullanmaya başladıkları abaküs kabul edilir. Şu anda bile kullanılan abaküs, toplama, çıkarma, çarpma ve bölme işlemleri yapmaya yarayan bir alettir.
Londra’da Charles Babbage tarafından geliştirildi. Delikli kartlardan bilgi girişi yapılıp hesaplamalar ve mantıksal işlemler yapabiliyor, printer’a çıktı verebiliyordu.
Analitik makina ise ilk mekanik
İlk elektrikli hızlı bilgi işleme makinası 1889 yılında Dr. Herman
bilgisayardır. 1822-1871 yıllarında,
Hollerith tarafından Newyork’ta tanı-
79
ARAŞTIRMA - İNCELEME
tıldı. Amerikan sayım bürosu için tasarlanan bu makina sayımlarda kullanıldı. Dr. Herman daha sonra IBM’i kuran kişidir.
si vardı. Aynı ekip tarafından 1945 yılında ENIAC tanıtıldı. Bu makine ABD ordusunda top atışlarının otomatik hale getirilmesinde kullanıldı. 30 tondu ve 200 KW enerji harcıyordu.
İlk Digital Bilgisayar: İlk modern digital bilgisayar, ABC adıyla ABD’nin Iowa eyaletinde, 1939 yılında oluşturuldu. 0.4 KB bilgi saklama kapasite-
Colossus 1: Tarihte önemli bilgisayarlardan biridir. İngiltere’de prof. Max newman tarafından, 1943 yılı-
80
nada tanıtıldı. II. Dünya Savaşında Almanların “Enigma” şifreli mesajlarını çözme amaçlı kullanıldı. Saniyede 5000 karakter analiz edebiliyordu. Çok başarılı oldu.
İlk Mikroişlemci: 1971 yılında, Intel firması, 2000 transistörün bir araya gelmesiyle oluşan, 1 Mhz’de çalışan, 4 bitlik 4004 isimli mikroişlemcinin tanıtımını yaptı. 1972 yılında yine Intel tarafından ilk 8 bitlik 8008 mikroişlemcisi tanıtıldı. Tarihin ilk bilgisayarı olan ENIAC (Electronic Numerical Integrator Analyzer and Computer) varlığını, maalesef II. Dünya Savaşı’na borçludur. O tarihlerde düşmanın şifreli haberleşmesini çözmek amacında olan A.B.D. hem böyle bir işi gerçekleştirmek, hem de balistik hesaplamalardaki bir takım problemlerin önüne geçmek için Maryland’deki Balistik Araştırma Laboratuvarı’na ENIAC’ın
geliştirilmesi için talimat verir. John Mauchy, Presper Eckert gibi uzmanların üzerinde çalıştığı ENIAC 1945 Kasım ayında tamamlanır. Savaşı, birkaç ayla ıskalamıştır. En azından, hidrojen bombasının hesaplamalarında kendisinden yararlanılacaktır. 14 Şubat 1946’da kamuoyuna tanıtılan ENIAC, 30 saniye içinde hedefe varacak olan bir havan topunun havadaki seyrini 20 saniye içinde hesaplayabiliyordu. Neyse ki, ondan bu yana çok şey değişti.
Daha Sonraki Tarihi Seyir: 1948’de IBM bellekte saklı izlenceli bilgisayarı SSEC’i gerçekleştirdi. 1957’de ilk yüksek düzeyli dil olan FORTRAN gerçekleştirildi. 1971’de Intel ilk mikroişlemcisi 4004’ü satışa sundu. Yonganın geliştirilmesiyle bilgisayarlar çok küçük hâle geldi. Kişisel kullanıma yönelik ilk bilgisayar satıldı. Kendi monitörü yoktu, televizyon ekranını kullanıyordu. 1972’de Intel 8 Bitlik
81
8008’i duyurdu. 1973’de Intel 8080 işlemcisini satışa sundu. 1975’te Zilog, Z80 işlemcisini duyurdu. Scelbi, Intel 8008 işlemcili bilgisayarını tanıttı. Objective Design ilk mikro bilgisayar oyunu olan Encounter’i çıkardı. MITS’in Altair 8800’ü ile kişisel bilgisayar pazarı doğdu. Altair 8800, Intel 8080 işlemcisi üzerine kurulmuş ve 256 byte belleğe sahipti. Şirket bir yılda 2000 adet üretti. Bir ekranı ve klâvyesi takılı olan ilk bilgisayar bu yılda satıldı. Bilgisayara “Uzay Yolu” adlı televizyon dizisinde-
ki bir gezegenden esinlenilerek Altair adı verilmişti. 1976’da 6502 tabanlı Apple-I doğdu. 1977’de X25 paket anahtarlama ağ iletişim protokolu standartı olarak benimsendi. 6502 tabanlı AppleII satışa çıktı. Makinenin 16 KByte’lık belleği 48 K’ya çıkarılabiliyordu. Ohio Scientific Instruments, ROM’da MSBasic taşıyan ilk micro bilgisayarı sundu. Micropolis, 8 disk kapasitesindeki 5,25 floppy disk sürücüsünü satışa sundu. Digital Research, ilk kuşak PC’lerde çalışan CP/M işletim sistemini geliş-
82
tirdi. Commodore Business Machines, Commodore PET’i (Personel Electronic Transactor) tanıttı. 6502 tabanlı makine 4 KB RAM’e, 14 KB ROM’a, klavye, ekran, kaset sürücüsü ve 8K MS Basic’e sahipti. Böylece tamâmı birleştirilmiş, ekranı ve klâvyesi bulunan, kullanıma hazır halde ilk bilgisayar üretildi.
1978’de 6502 işlemci kullanan Atari 400 ve 800 modelleri satışa sunuldu. Epson America MX-80 nokta vuruşlu yazıcısını tanıttı. Apple ve Radio Shack 5,25’’ sürücülerini duyurdular. Houston Instruments, HiPlot çizicisini tanıttı. Summagraphics, Bit Pad isimli ilk sayısallaştırıcıyı duyurdu. 1979’da Hayes Microcomputer,
Micromodem 100’ü duyurdu. Modem otomatik çevirme ve cevaplama özelliklerine sahipti. 110-300 bps’de iletişim sağlıyordu. Intel, IBM PC’lerde kullanılacak olan 8088’i üretti. Xerox, DEC ve Intel, Ethernet’i duyurdular. 1981’lere gelindiğinde IBM kişisel bilgisayarını duyurdu. 8088 işlemcili makine 64 KB belleğe ve bir adet 5,25’’ disket sürücüye sahipti. Epson America, belki de ilk dizüstü bilgisayar olan HX-20’yi satışa sundu. Makine 1,5 kg’dan hafif ve 6801’in kullandığı CMOS tipini kullanıyordu.16 KB belleği bulunan makinenin 20 karakter ve 4 satırlık bir ekranı vardı. 1982’de Compaq Computer, IBM PC uyumlu Compaq Portable’ı tanıttı. Commodore 64 tanıtıldı. Lotus, 1-2-3’ü tanıttı. Intel 286 işlemcisini duyurdu. Peter Norton, Norton Utilities’i tanıttı. Autodesk, PC’ler için CAD sistemi olan AutoCAD’i çıkardı. 1983 yılında Novell, ilk ağ işletim sistemi Netware’i tanıttı. IBM, 10 MB sabit disk eklediği XT’yi duyurdu. Microsoft firması Word’ü ürettiğini duyurdu. Borland, CP/M ve 8088 için Turbo Pascal’ı tanıttı. Microsoft, Windows’u duyurdu, ama ürünü iki yıl sonra çıkardı. AT&T ise, Unix System V’i duyurdu. Apple, faresi olan bir bilgisayar olan Macintosh’u üretti. Böylece bilgisayar grafikleri kullanılmaya başlandı.
83
1984’te Hewlet Packard Laser Jet’i üretti. IBM, 286 işlemcili AT makinesini tanıttı. 256 KB belleğe sahip makine,16 bit veriyolu kullanıyordu ve yüksek hacimli disket sürücüye sahipti. 1985 yılında IBM, Token Ring ağını tanıttı. Intel 386 işlemcisini duyurdu. Microsoft sonunda Windows 1.0’ı satışa sundu. 1986’da Compaq, ilk 386 makinesini üretti. 1987’de IBM, PS/2 serisini ve OS/2’yi tanıttı. Microsoft firması Excel’i, Borland da Quattro’yu piyasaya sürdü. 1988’de Intel 386 SX işlemcisini üretti. 1989 yılında Novell, Netware 386’yı duyurdu. Lotus, Groupware uygulaması Notes’u satmaya başladı. Compaq, EISA tabanlı sistemlerinde çok işlemci kullanmaya başladı. Compaq, 8086 ve 286 tabanlı Notebook’larını tanıttı. Grid el yazısını tanıyan GridPad’i üretti. 1990’a geldiğimizde Microsoft, Windows 3.0’ı çıkardı. 1992’de yine Microsoft, Windows 3.1’i, IBM ise OS/2.0’ı duyururken, Linus Torvalds da, Linux 1.0’ı duyurdu. 1995 yılında Microsoft, Windows 95’i aynı anda bütün ülkelerde satışa sundu ve çok büyük bir ilgi gördü. 1997’de avuçiçi bilgisayarlar piya-
saya yeni yeni çıkar. 1998’de Microsoft Windows 98’i tüm ülkelerde aynı anda satışa sundu. 2000’de Microsoft firması Windows 2000 ve Me sürümlerini yayınladı ve bu işletim sistemleri beraberinde pek çok yenilikler getirdi. Windows 2000 ciddi bir satış başarısı yakaladı. 2001’de Windows XP yayınlandı. 2006’da Windows Vista piyasaya sürülmüş ama ciddi bir başarı yakalayamamıştır. 2009 sonlarında ise Windows 7’yi yayınlayan Microsoft bu sürümüyle büyük bir ilgi görecek gibi duruyor.
Sonuç: Bilgisayar ve teknoloji dünyası baş döndürücü bir hızla gelişmeye ve ilerlemeye devam ediyor. Takip etmek ise her geçen gün daha da zorlaşıyor. Bilgisayarın tarihi elbette burada anlattıklarımızla sınırlı değil. Ben bu yazı ile bazı temel taşlarını sizlere aktarmak istedim ve umarım bunu başarmışımdır. İyi çalışmalar....
84
85
Ă&#x2013;mer Ayar
86
BİLGİSAYAR
Virüsler
Gökhan Halimoğlu
YAPILARI, ÇEŞİTLERİ VE KORUNMA YOLLARI
87
Gökhan Halimoğlu
Öncelikle virüsleri tanımlayalım, daha sonra işleyiş biçimleri, yapıları, çeşitleri ve korunma yollarına kısaca bir göz atalım.
Nedir Bu Virüs Denilen Şey? Aslında bu varlıkları günlük hayatımızda insan vücudunun yapısından bahsederken çokça duyuyoruz. Nasıl yani, demeyin; insan vücudundaki virüsler ile bilgisayar dünyasındaki virüsler birbirlerine çok benzemektedirler. Tam olarak emin olamasam da ilk yapılan virüsün insan vücudunun yapısından kopya çekildiğinden kuşkulanıyorum. İnsan vücudundaki virüsler yaşamlarını sürdürebilmek ve çoğalabilmek için başka varlıklara ihtiyaç duyarlar. Kötü huylu ya da iyi huylu olabilirler. İşte tıpkı bilgisayar ortamındaki virüsler de bu şekilde çalışmaktadırlar.Ç alışması için başka bir yapıya ihtiyaç duyarlar ve kısa süre içerisinde çoğalabilirler.
Virüs: Bilgisayar belleğine yerleşen, kullandığı yapıların (programların) yapısını değiştiren kötü amaçlı yazılımlardır.
Virüs Çeşitleri Yapışkan Virüsler: Bulaştıkları programın doğrudan içine (temeline) yerleşen virüslerdir. İşletim Sistemi Virüsleri: Bu virüsler, işletim sistemi temelinin içine yerleşerek sistem işleyişini değiştirmektedir. Program Virüsleri: Programın yazılımcısı tarafından bilinçli olarak programlar içine yerleştirilen virüs çeşididir.
88
Korunma Yolları Belirtmiş olduğum kategoriler, en üst yapıda olanlarıdır. Dallandıracak olursak birçok yapıya ayrılmaktadırlar, ancak bizim korunma yollarını keşfedebilmemiz için temel olarak yapılarını bilmemiz yeterli olacaktır. Buna göre düşünecek olursak, uygulayacağımız az sayıda önlem bizleri virüslerden uzak tutmuş olacaktır.
1. Öncelikli ve en temel kuralımız, kullandığımız anti-virüs programını güncel tutmak olacaktır. Anti-virüs programaları güncellendiği sürece, sürekli gelişen virüslere karşı savunmamızı dirayetli tutmuş olacağız.
zi ve içeriğindeki programları, örneğin, genelikle, web tarayıcıları Mozilla Firefox, İnternet Exproler gibi, güncel tutmak.
3. E-Postalara Dikkat! Bilinmeyen dosyaları, elektronik postaların ekte yer alan bilmediğiniz dosyalarını ve tanımadğınız kişilerin e-posta iletilerini kabul etmeyin.
4. Dikkatli olun. Genelikle insan zaafından yaralanılarak çeşitli açıkları kullanırlar. Tedirginlik uyandıran bağlantıları tıklamayın ve bunun yanında unutmayın ki, hesap sahiplerinin sizlerin şifrelerinize, herhangi bir bağlantınıza ihtiyaçları yoktur.
2. Tarayıcılarınızı ve işletim sisteminizi sürekli güncelleyin. Kullanmış olduğunuz işletim sistemini-
5. Lisanslı yazılım kullanın. Unutmayın ki lisanslı yazılımlar her zaman güncel, gelişmiş durumda olacaktır. Ücretini değil, sizleri kurtarabileceği büyük zararları düşünün.
89
Ahmet Apayd覺n
90
91
Ĺ&#x17E;ahap Kurtaran
92
襤NTERNET
Backlink Al覺rken
Nelere Dikkat Edilmeli? Okan Oktay Yurdakadim
93
Backlink Nedir ? Backlink sitemizin arama motorlarında istediğimiz bir kelimede yükselmesini ve pagerank değerimizin artmasını sağlayan bir araçtır. Yani bizim sitemizin adresini Google arama motorunun botuna referans gösterir. Google’ın siteyi gezen botu da bu linki görerek bizim sitemize gelir ve bu bize avantaj kazandırır.
Backlink Alırken Hangi Siteleri Tercih Etmeli? Backlink alırken backlink alacağımız sitemizin içeriği ile link eklenecek sitenin içeriği aynı olursa çok daha büyük bir adım öne geçeriz.Backlink aldığımız sitelerin pagerank (pr) değerlerinin yüksek olması da bizim backlink sayımızın yüksek olmasında önemli bir etkendir. Arayacağımız bir diğer etmende link alacağımız sitelerdeki link çıkışlarının az olmasıdır, bu da bizim için bir avantajdır. En önemli etmenlerden biri ise, sitelerin Dmoz kaydının olması ve Alexa değerinin yüksek olmasıdır. Dmoz’e etmenini tercih etmemizin nedeni, dmoz kaydı olan sitelerin Google botu tarafından daha sıklıkta taranması ve çabuk indekslenmesidir. Yani linklerimizi Google Bot daha çok göre-
cek ve bizi sevecektir. Alexa sıralaması yüksek olan siteleri tercih etmemizin nedeni ise, Google’ın Alexa sıralaması yüksek olan sitelere daha çok önem vermesidir. Link aldığımız sitelerin index sayılarının yüksek olması da bizim için önemlidir.Çünkü linkimiz o kadar fazla sayfada yayınlanacak ve Google botu linkimizi daha çok görecektir.
Backlink Kodumuzu Ekletirken Nasıl Bir Kod Kullanmalıyız? Backlink aldığımız sitelere sıradan bir kod yerine, bilinçli yazılmış ve amacımıza ulaşmamıza yardımcı olacak en uygun kodu tercih etmeliyiz. Peki bunu nasıl yapacağız ?
<a title= ”sitemiz ile ilgili anahtar kelimeler” href= ”siteadresimiz”> arama motorunda yükselmek istediğimiz kelime</a> Örnek : <a title=”photoshop, kurs” href=”http://www.sanalkurs. net/”>Photoshop Dersleri</a> Üstteki örneğimizde Sanalkurs. net sitesinin “Photoshop Dersleri” kelimesinde arama motorunda yükselmesi için verimli olacak bir kod yapımız var.
94
95
Ufuk Y覺ld覺r覺m
96
ARAŞTIRMA - İNCELEME
İnternetin Yeni Gözdesi:
Sosyal Medya Barrack Obama İnterneti Kullanarak Nasıl Başarılı Oldu?
97
Günümüz iş dünyasının beklenen yeni pazarlama ve halkla ilişkiler fırsatlarından sayabileceğimiz sosyal medya nedir? Nereden başlanmalıdır? Gelin hep birlikte bir göz atalım. Sosyal medya, aslında yeni bir şey değil; yaşadığımız hayatın içerisinde her zaman olan şey. Sosyal medya, insanla birebir ilişkisi olan tüm taktikler demek değildir ama, pazarlama stratejileri için ihtiyaç duyulan sosyal medya taktikleridir. Asıl soru Facebook ya da Twitter’i kullanıp kullanmamak değil de, “Bu portalları nasıl kullanırsam şirketimin pazarlamasında beni başarıya ulaştırır?’’ sorusudur. Kısaca sosyal medya, her bir bireysel müşterinin ihtiyaçları ve hedefleri olarak tanımlanır.
YENİ NESİL GÖZÜYLE… Yeni nesildeki potansiyel, bazı pazarlama alanlarında sosyal medya tarafından dramatik bir şekilde tahmin edil-
Mustafa Özkan
mişti (genellikle internet kanalıyla). Radyo yayınlarının yaygın olduğu zamanlarda yapılan satış mesajlarının sonuçlarının ne olacağı bilinmiyordu. Bu durum ortalıkta serbetçe dolaşan ne olduğu, ya da ne yaptığı belli olmayan, tabiri caizse gaipten ulumalara sebep oluyordu. Günümüzde yeni nesil bu konularda çok daha farklı fikirler buluyor. Online olarak insanlar, bilgisayarlarından ürünler ve cevaplar için arama yaptıkla-
98
line olarak ulaşamıyorsa sen pazarda değilsin demektir.
ELİNİZDEKİLERİ EN İYİ ŞEKİLDE KULLANIN
rında görünür oluyorlar. Bu yeni nesil için çok önemli bir unsur. Fakat son birkaç yılda bu durum enteresan bir şekilde değişti ve sosyal medya ile birlikte yadsınamaz bir girişim alanına döndü. Bu durum, insanlar nerede olurlarsa olsunlar, arama yaparak kendi beğendikleri markalarını bulabilecekleri bir sistem anlamına geliyor. Blog eklemek, internete dosyalarınızı, resimleri upload etmek , bunları etiketlemek, ya da doğrudan Flicker’da resimlerinizi yayınlamak, müşterilerinizden aldığınız testimonial (referans) videolarınızı Youtube’da yayınlamak, Facebook’ta, Twitter’da ya da LinkedIn’de profil oluşturmak, linklerinizi paylaşmak bu büyük sosyal endüstrinin network sitelerinde yapılabilecek şeylerdir. Bunun yanı sıra yeni neslin sürekli güvenerek kullandığı siteler de var: Bunlar, Yelp, Google, Maps ve İnsiderpages gibi siteler. Eğer bunlarda senin şirketin yoksa, ya da bu siteleri kullananlar sana on-
Online imkânlarınızla şirket profilinizi oluşturmak ya da ürün, hizmet ya da kendinize ait videolarınızı upload etmek, başlamak için en iyi yoldur. Fakat bunlarla eşdeğer olan diğer şeyler de içeriği iyi belirlemeniz, sık sık güncellemeler yaparak kendinizi iyi tanımlamanızdır. Böylece aramalar sonucu indekslemelerde size ait bloglar, profiller vs. bulunacak ve size ait marka ve diğer çalışmalara anında ulaşılabilecektir. Bunlarla birlikte, başka sitelerden sizin sitenize verilen linklerden sitenize ulaşılması, kendiniz ya da firmanız hakkında yazdıklarınız, profil resimleriniz gerçek potansiyele sahip kişileri size çekecektir. Sosyal medya çalışmalarınızla iç içe yapmış olduğunuz diğer katalog, broşür gibi çalışmaları da aynı özen ve dikkatle yapmalısınız. Çünkü bunlar birbirlerini besler ve her ikisi de performansınızı arttırır.
MERKEZ ÜSSÜNÜZÜ KURUN Sosyal medya çalışmalarınıza başladığınızda size tüm bu bağlantıların aynı merkezden yönlendirileceği birinci sınıf bir web site ya da blog gerekmektedir. Buna sosyal medyanızın
99
ana merkez üssü diyebilirsiniz. Bu sitede size ait tüm aktiviteler, çalışmalar, konuşmalar olmalıdır ve yeni neslin ilgisini çekebilecek ve beklentilerine cevap verebilecek gelişmiş içerikler yer almalıdır. Direkt olarak katılım sağlanabilecek bir sistem olmalı bu platform.
YENİ BİR AÇILIM DOĞUYOR Sosyal medya kavramı pazarlama sektöründe ciddi bir açılıma sebep oldu. Bunun nedenlerinden ilki birçok mecradan daha hızlı, daha etkili ve geri dönüşü ölçülebilir imkanlar sunmasıydı. Bir diğer önemli neden de ucuz olmasıydı. Sosyal medyada, insanlar bir
ürün ya da hizmet hakkında hiç farkında olmadan bilgi sahibi olduklarını görmekteler. Bu yönüyle viral marketing’e benziyor. Ama bence bu özelliğinden ziyade hedef kitlenin katılımıyla oluşan özellikleri bahsi geçen ürün ya da hizmetin daha çok benimsenmesini ve bu sayede de algıda seçili hale gelmesini sağlıyor. Sosyal medya sadece ürün, hizmet pazarlamasında kullanılmıyor. Ünlü bir sanatçıyı, futbolcuyu ve daha akla gelebilecek birçok kişiyi içeriyor. Bu kişilerin yaptıkları çalışmaların tanıtımını, çıkardıkları kitaplar hakkındaki eleştirilerini birçok kişi okuyor, okutuyor sosyal medya sayesinde.
100
Bu demek ki, aslında her kişinin kendisini sosyal medya sayesinde belli bir noktaya getirebileceğidir. Bir diğer sosyal medya sonucu da aslında artık ürün, hizmet ve sanatsal basın toplantılarına basın ve medyanın yanı sıra internet dünyasının ünlü blog yazarlarını davet etmek zorunda kalmaları olacak. Hatta basından daha önem verecekleri kanaatindeyim yakın gelecekte. Blog yazarlığı konusunu ayrı ele almak istedim. Zira sosyal medya kavramında büyük yer tutan bu olay, günümüz online dünyasına birçok açıdan katkı sağladığı gibi pazarlama anlamında da yeri büyüktür. Blogları takip edilen yazarların ulaştıkları kitleler esasında birçok pa-
zarlama ajansının ağzını sulandırmaktadır. Bunun da yakın gelecekte daha da büyüyeceğini düşünenlerden biriyim. O yüzdendir ki blog yazarlarının gözüne giren, ilgilerini çeken ve nihayetinde yazılarında yer alan hizmetürün ya da sanatsal kişi yahut olaylar, sosyal medya olgusunda birkaç adım ileri giderler. Sosyal medyanın 2010 yılında daha da geniş kitlelerce kabul göreceğinden şüphem yok. Benim asıl merak ettiğim 2011 seçimlerinde siyasetçilerin sosyal medyayı nasıl kullanacağıdır. Zira Barack Obama seçim kampanyasının büyük kısmını buna ayırmış ve hedefe bu yolla ulaşmıştır.
101
OBAMA NASIL BAŞARDI? Yeri gelmişken, Barack Obama’nın sosyal medya kampanyasının, yani Halkla İlişkiler 2.0’ın ne kadar etkili olduğunu ele almak gerekiyor. Obama, ana kampanyasını gençler üzerine kurguladığında, bu gençlere nasıl ulaşacağını çok iyi biliyordu. Gençler televizyon izlemiyor, gazete ve dergi okumuyor, onun yerine iletişim için yoğun bir şekilde sosyal ağları kullanıyorlardı. Sosyal medyanın bilincinde olan Obama da bu gücü kullanarak ve örgütleyerek dünyadaki en büyük sosyal medya başarısına imza attı. Kampanyanın sonunda Amerika Başkanı seçildi.
Peki ne yapmıştı Obama ve nasıl yapmıştı? Bunun için ilk yapması gereken projenin başına en uygun kişiyi getirmekti. Bu kişi Mark Zuckerberg ile birlikte Facebook’u kuran genç Chris Hughes idi. Chris göreve gelmeden önce barrackobama.com yayındaydı, ama o da etkinliği çok azdı ve zaman zaman çökmeler yaşanıyordu.Yukarıda bahsettiğimiz merkez üssü olarak canlandı değil mi aklınızda? Chris, Nisan 2007’de bu kampanyanın internet direktörü olarak göreve geldi. Riskli bir karardı aslında bu. Çünkü hem gençti, hem de Facebook gibi bir şirketi kurduktan sonra ay-
102
rılmak kolay bir karar değildi. Genç Chris, Amerika Başkanı’nı seçtirme etkisinin verdiği heyecan ile bunu göze aldı. Göreve geldiğinde ilk yaptığı iş Barackobama.com’u düzenleyerek daha etkili bir şekilde kullanıma açmak oldu. Bir diğer site ise mybarackobama.com idi. Burayı Facebook tarzı bir sosyal ağa çevirdi. Burada kullanıcılar kendi profillerini oluşturuyor ve bloglarını yazıyorlardı. Obama yandaşlarının kendi etkinliklerini organize edebilecekleri bir ortamı kolaylaştırdı ve yönetilebilir bir alan yarattı. Bu sosyal ortam ile gençlerin dik-
katini çekmeyi başaran Obama, gençleri daha etkin bir şekilde seçim sürecinin içine katmayı bu sayede başarmış oluyordu. Gençler, kendilerinin de Obama politikasının bir parçası olduklarını hissettiler. Amerika’da daha önce bu tür siyasi hareketler hiç ilgi çekmezken, bu gençler kendi istekleri ile aktif siyasetin içinde rol oynadılar. Artık bir politikacının sadece dinleyicisi ya da seçmeni değil, bu sürecin birer parçasıydılar. Bu sosyal medya çalışması ile de yapılmak istenen tam olarak buydu. Obama, ilk başta e-posta ile iletişim kurdukları gençlere mobil kampanyalar ve SMS ile de ulaşıyordu. Bu süreçte bazı kişiler öne çıkınca hemen bu konuda blog yazarlığına teşvik ediliyordu. Obama’nın kurduğu sosyal ağların yanı sıra, Facebook, Twitter, Friendfeed gibi ünlü sosyal ağlar da çok etkin bir şekilde kullanıldı. Hatta bir Obama gönüllüsünün Myspace’de 160.000’den fazla kişiye ulaşması bu sürecin ne kadar başarılı yönetildiğini gösteriyordu. Sosyal medya çalışmaları online ortamın dışında da çok güçlü destekleniyordu. Özellikle, üniversitelerde ve üniversitesi olan kentlerde bu sitenin reklamı çok iyi yapılıyordu. Kampanya içinde “Viral Pa-
103
zarlama” çok etkili bir şekilde yönetiliyordu. “Super Obama Girl” isimli bir kısa video dizisi oluşturulmuş ve bu video sadece YouTube’da 15 milyon kere izlenmişti. Kampanyanın Advergaming (Video oyunu) tarafı da vardı tabii ki. “Race to White House” (Beyaz Saray Yarışı) isimli bir oyun yaratılmış ve bu sayede gençlerin ilgisi kampanyaya çekilmişti. İlerleyen zamanlarda yoğun ilgi ile birlikte sitede “bağış yap” tuşu ile genç seçmenler, kampanyaya maddi destek de oluyorlardı ve bu da diğer uygulamalar gibi tarihin en büyük bağış toplama rekoru oluyordu. Obama bu sayede çok büyük bir gönüllü seçmen ordusu kurmuş oluyordu. Gençler kendilerini kampanyanın bir parçası olarak hissettikleri için oy vermekten ziyade, kampanya için gönüllü olarak çalışmayı, hatta ceplerindeki parayı istekli bir şekilde Obama için harcamayı bir ayrıcalık olarak görüyorlardı.
Obama’nın ekibi gençleri örgütlemenin daha iyi bir yolu olmadığının bilincindeydiler. Onun için risk aldılar ve çok büyük bir başarıya imza attılar. 2011 yılındaki seçimlerde bizim siyasetçilerimizin bu mecrayı nasıl kullanacakları büyük bir merak konusu oluyor. Ya da şirketlerimiz? Bizler? Bakalım zamanla bu taktik ve teknikleri ne ölçüde kullanabileceğiz? Kısacası sosyal medya adına öğrenecek daha çok şey var.
104
105
Mehmet Akรงa
106
ARAŞTIRMA - İNCELEME
Tarihten Günümüze Fotoğraf (3)
Coşkun Pınarbaşı
Sizlerle tekrar buluşmanın vermiş olduğu heyecan ile merhabalar... Bu sayımızda, fotoğraf makinelerinin olmazsa olmazı objektiflerde bulunan merceklerden söz edeceğim.
107
Mercek Işığın saydam ortamlardan geçerken kırılma özelliğinden yararlanılarak yapılmıştır. İki küresel ya da bir küresel bir düzlem yüzeyin kesişmesi ile oluşmuş saydam maddelerdir.
Odak Işığın toplandığı noktadır. F ile gösterilir odak uzaklığı: Odak noktasının merceğe olan uzaklığıdır. Küresel aynalardaki gibi yarıçap uzunluğunun yarısına eşit değildir. Bir mercekte odak uzaklığını şu etkenler değiştirir. Aynadan F kadar uzaktadır. • Hammadde ve kullanıldığı ortamın ışık kırma indisine • Merceğin yüzeylerinin eğrilik yarıçapı • Işığın dalga boyuna
1. ince kenarlı(yakınsak)mercekler 2. Kalın kenarlı(ıraksak)mercekler
İnce Kenarlı Mercekler Görüntüler çukur aynadaki gibi oluşur. • Asal eksene paralel gelen ışın odaktan geçerek gider, odaktan gelen ışın ise mercekten sonra asal eksene paralel devam eder. • 2F noktasından gelen ışın diğer merkezden geçerek yoluna devam eder. • Optik merkeze gelen ışın doğrultu değiştirmeden aynı yönde yoluna devam eder.
2F noktası Aynadan 2F kadar uzak olan özel bir noktadır.
Kullanım alanları 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7.
Gözlük camı Büyüteç Projeksiyon makinesi Mikroskop Dürbün Teleskop Fotoğraf makinesi
Mercek çeşitleri İki tip mercek vardır
Kalın kenarlı mercekler Görüntüler tümsek aynadaki gibi oluşur. • Asal eksene paralel gelen ışın sanki odaktan geliyormuş gibi (uzantısı odaktan geçecek şekilde) geçer, odak noktasını hedefleyerek gelen ışın ise asal eksene paralel olacak şekilde doğrultu değiştirir. • 2F noktasını hedefleyerek gelen
108
ışın sanki diğer 2F noktasından geliyormuş gibi kırılır. • Optik merkeze gelen ışın doğrultu değiştirmeden aynı yönde yoluna devam eder.
Yukarıda mercek ve kulanım alanlarından bahsettik peki konumuz olan fotoğraf makinelerinde mercek ve makinemizi oluşturan esas ekip-
manlar neler şimdi de bunlara bir göz atalım.
Bir fotoğraf makinesi ana olarak 3 elemandan oluşur: Bunlar; optik eleman olarak mercekler, kimyasal eleman olarak film ve mekanik eleman olarak makine gövdesidir. Bu 3 elemanı birleştirip kullanarak bir fotoğraf görüntüsü elde edebiliriz. SLR manuel fotoğraf makineleri bu işi elektrik enerjisine ihtiyaç duymadan tamamıyla mekanik olarak gerçekleştirirler. Şimdi hep beraber bu elemanları inceleyelim. Mercekler kendilerine bükülerek şekil verilmiş cam ve veya plastik parçalardır. Bunlar objektifin içine
109
yerleştirilmişlerdir ve dışarıdaki gerçek görüntüyü fotoğraf makinesinin filmi üzerine düşürürler.
Peki, nasıl çalışır acaba mercekler? Merceklerin görevi içinden geçen ışını doğrultusundan saptırmaktır. Bunu şöyle açıklarız; havada ilerleyen ışın cam veya plastik gibi daha yoğun bir ortama girdiğinde daha yavaş hareket eder ve doğrultusundan sapar. Tekrar havaya çıktığında ise yeniden doğrultusundan sapar. Çünkü daha hızlı hareket edebileceği bir ortama çıkmıştır. Merceğin önündeki bir cismin görüntüsü
ters olarak merceğin arkasında belirir. Bunu aşağıdaki şekilde daha iyi anlayabiliriz. Basit değil mi? İşte bir fotoğraf karesi elde etmenin ana prensibi budur.
110
edecektir. Böylelikle vizörden net bir görüntü elde edebiliriz ve tabi ki net bir fotoğraf karesi de!!
Fotoğraf Filmleri ve Renkli Fotoğraf Filmleri Filmler Netlik Ayarı Şimdide mercekler yardımıyla netlik ayarı nasıl yapılır ona bakalım. Eğer film merceklerin odak uzaklığındaysa görüntümüz net olacaktır. Film odak uzaklığının önünde veya arkasında ise bulanık olacaktır. Bunu aşağıdaki şekilden daha iyi anlayabiliriz. Bu ayarı fotoğraf makinemizin objektifinin ayar halkasının çevirerek yaparız. Ayar halkasını sağa, sola çevirdiğimiz zaman objektif içindeki mercek düzeneği ileri ve geri hareket
Fotoğrafçılık, sinema, röntgen ve radyografide görüntüyü tespit etmeye yarayan yarı saydam plastik şerit. Esasını bir plastik şerit üzerine emülsiyon halinde sürülüp kurutulmuş ince, ışığa duyarlı bir tabaka teşkil eder. Fotoğrafçılığın başladığı ilk yıllarda, plastik şerit yerine cam kullanılırdı. Sonradan eğilip bükülebilen nitroselülozdan yapılmış filmler kullanılmaya başlandı. Fakat bunlar yanıcı olduğundan, terk edilip, yanıcı olmayan, esnekliğini uzun zaman muhafaza eden ve yıkama işlemleri sırasın-
111
da boyutları değişmeyen asetilselüloz esaslı filmler yapıldı. Işığa duyarlı tabakayı meydana getiren emülsiyonun esasını, ışık görünce değişen gümüş tuzları (gümüş klorür, gümüş iyodür, gümüş bromür) teşkil eder. İlk zamanlar gümüş tuzları kolodyum denilen çözelti içine çöktürülerek plastik film şeridinin üzerine sürülürdü. Kolodyum kuruyunca, filmin banyo işlemini zorlaştırdığından, bunun yerine jelatin kullanılmaya başlandı. Gümüş tuzları jelatin içinde billur veya tanecikler halinde yayılmış haldedir. Jelatin çözeltisine, gümüş nitrat ve sodyum veya potasyum tuzlarını katmak suretiyle elde edilen emülsiyon, filmin üzerine bir yarıktan geçirilerek yayılır. Soğutulduğunda jelatin kuruyarak sertleşir. Meydana gelen kaplama tabakasının kalınlığı onda bir milimetre kadardır. Röntgen filmlerinin iki yüzü de kalın bir tabakayla kaplanır. Renkli fotoğraf filmleri kat kat değişik gayeleri için tabakalarla kaplanırlar. Eni ve boyu çok büyük olan film topları istenilen en ve boyda kesilerek makaralara sarılır. Sinema filmleri gibi kabın
da kenarlarına delik açılır. Film üzerindeki jelatinli tabakaya ışık düşünce burada bulunan gümüş tuzları, gümüşe veya tabakanın diğer maddeleriyle reaksiyona girebilen bir halojene dönüşür. Meydana gelen gümüş çok az olduğundan görüntü gizlidir. Filmlerin duyarlılığını ölçmek için DIN ve ASA olmak üzere iki sistem kullanılır. Az duyarlı yavaş filmler küçük sayılarla, çok duyarlı hızlı filmler ise büyük sayılarla belirtilir. ASA sisteminde duyarlık iki katına çıkınca, sayı da iki katına çıkar. DIN sisteminde ise duyarlıktaki artış sayıya 3 eklenerek belirtilir. Renkli filmlerde mavi, yeşil, kırmızı ışıklara duyarlı kat kat tabakalar bulunur. Diğer renkler bu tabakaların etkilenme derecelerine göre tesbit edilirler. Bu tabakalarda gümüş tuzları yanında renk maddeleri de bulunur. Siyah-beyaz filmlerde görüntüyü gümüş meydana getirdiği halde, renkli filmlerde gümüş temizlenerek atılır. Görüntüyü ise developman işlemi için katılan kimyasal maddelerin yükseltgenmiş halinin renk mad-
112
yaz bir film görmektesiniz. Günümüzde sadece tabii ki bir tek 36’lık filmlerde kullanılmamaktadır. Çıkarıldığı günden bu yana pek az rağbet görmüş olsa da birde ADVANTIX filmler vardır. Advantix filmler ne şekilde nasıl kullanılır özellikleri nelerdir bunları bir sonraki bölümde göreceğiz.
deleriyle reaksiyona girmesi meydana getirir. Doğrudan pozitif görüntü veren renkli filmlerin yapısı aynıdır. Farklılık, banyo işlemlerinden ileri gelir. Üretildikleri malzeme boyutuna ve ışığa, renklere olan duyarlığına göre filmleri çeşitlendirebiliriz. Renkli filmler ise kendi Arasında pozitif ve negatif olarak ikiye ayrılmaktadır. Yukarıdaki resimde ise halen günümüzde kullanılan 36’lık renkli film ve bir sonraki bölümde detaylı olarak inceleceğimiz ADVANTIX filmleri görmektesiniz. Bir sonraki bölümde sizlerle, ADVANTIX filmler ve fotoğraf makineleri çeşitlerini, özelliklerini inceleyeceğiz. Yukarıdaki resimde eskiden ve halen günümüzde (özel yelerde bulabileceğiniz) kullanılan 36’lık siyah be-
Herkese bol ışıklı iyi bir ay dilerim. Görüşmek üzere.
113
Coşkun Pınarbaşı