8 minute read

CDT, Elektronik Kart Tasarımlarında

CDT Genel Müdürü Alpay Göğüş

Advertisement

CDT, Elektronik Kart Tasarımlarında Kaliteli Sonuç Elde Etmenin Yollarını Anlattı

Sunduğu katma değerli hizmetlerin yanı sıra eğitimlerle de elektronik sektörünün gelişimine fayda sağlayan CDT’nin, karmaşıklaşan PCB tasarım süreçlerine dair düzenlediği “PCB Tasarım Süreçlerinde İlk Seferde Başarı Seminerleri” katılımcılardan büyük ilgi gördü.

CDT, elektronik sistem tasarım ve üretimi gerçekleştiren kurumlarla Ar-Ge merkezlerine tasarım otomasyonu çözümleri sunuyor, bunun yanında düzenlediği tam kapsamlı eğitimlerle de sektörel fayda sağlıyor.

Son olarak Ankara’da peş peşe düzenlenen seminerlerde sunumlar Siemens-Mentor Kıdemli Test/PCB Mühendisi Kirill Nikeyev tarafından gerçekleştirildi.

PCB Tasarım Süreçlerinde İlk Seferde Başarı Seminerleri’nde katılımcılara PCB tasarım süreçlerinin gün geçtikçe daha da karmaşık hale gelen elektronik kart tasarımlarında tek seferde hatasız ve kaliteli sonuçlar elde edebilmenin yolları anlatıldı.

CDT Genel Müdürü Alpay Göğüş, elektronik kart tasarımı süreçlerinde yaşanan aksaklıkları minimuma indirebilmenin öneminden bahsederek etkinliğe gösterilen ilgiden duyduğu memnuniyetini de dile getirdi:

“Elektronik kart tasarımlarının karmaşıklaşması DRC kontrolleri, signal/power integrity analizleri ve güvenilirlik analizleri (titreşim, ivme vb...) gibi konuların daha da önemli hale gelmesine sebep oluyor.

Etkinliğimizde bu konuları derinlemesine inceleyerek, sunulan çözümler, çözüm yolları ve tecrübeleri anlatarak katılımcıların gerekli tüm bilgiyi edinmelerini sağladık.

Elektronik tasarım otomasyonu konusunda sunduğumuz geniş ürün ve çözüm portföyümüzle farklı sektörden pek çok firmaya toplam çözüm ve danışmanlık hizmetleri sunuyoruz.

Bunun yanı sıra hizmet verdiğimiz alanlarda düzenlediğimiz eğitimlerle de daha fazla insana ulaşmayı hedefliyoruz ve gelişmeye yönelik bu tarz seminerler için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”

Apple Sertifikalı İlk USB C-Lightning Kablosunu Anker Üretti

Apple’ın akıllı telefon ve tabletlerinde kullanılan Lightning girişiyle evrensel USB-C arasındaki bağlantıyı kuran Anker, MFi sertifikalı ilk dönüştürücü kabloyu üreterek inovasyona öncülük ediyor.

Apple, mobilite ile gelen verimliliğin önündeki en önemli engel olarak gördüğü şarj problemine USB-C güç adaptörü ile cevap vermiş ve seçili iOS cihazlarında hızlı şarj olma özelliğini sağlamıştı.

Öte yandan yeni nesil MacBook ve iPad modellerinde kullanılan USB-C bağlantı arayüzü, akıllı telefonlarını bilgisayarıyla bağlamak isteyenlerin ekstra adaptör kullanmasını zorunlu kılıyordu.

Şarj teknolojilerinde global lider Anker, Apple kullanıcılarının bu her iki önemli ihtiyacına da yanıt veren USB-C - Lighting dönüştürücü kablosuyla iPhone üreticisinden MFi sertifikasını alan ilk üretici oldu.

Anker’in USB-C – Lightining kablosu Apple 30W, 61W veya 87W USB-C güç adaptörüyle uyum sağlıyor ve seçili iOS cihazlarda bulunan hızlı şarj olma özelliğinden faydalanarak 30 dakika içinde sıfırdan %50’ye şarj etmeye imkan tanıyor. Anker’in inovasyondaki öncülüğüyle geliştirilen Powerline II USB-C to Lightning kablosu, standart kablolardan 12 kat daha fazla bükülmeye dayanarak uzun ömürlü kullanım sunuyor.

En gelişmiş şarj protokollerini destekleyen transfer kabloları, alüminyum kaplama ve termoplastik elastomer (TPE) katman sayesinde tam koruma altında kalıyor.

Anker’in USB-C ile Lightning girişleri arasında kullanılabilen Powerline II kablosu, 480 Mbps veri akış hızıyla büyük hacimlerde dosyaları iPhone ve MacBook arasında saniyeler içinde taşıyabiliyor.

Veriyle birlikte enerjiyi de aktaran USB-C teknolojisi, yeni MacBook ve iPad modellerinin yanı sıra pek çok teknoloji cihazında da kullanıma alınan evrensel bir bağlantı arayüzüne dönüştü.

Standart şarj cihazlarının 20 katına kadar enerji sağlayan Anker Power Delivery teknolojisi de USB-C üzerinden aktarım yapıyor. Apple MFi sertifikalı USB-C - Lightning dönüştürücü kablosu, Lightning girişe sahip aygıtların da Power Delivery teknolojisiyle doğrudan şarj edilebilmesini sağlıyor.

Tezmaksan Makina Genel Müdürü Hakan Aydoğdu

Tezmaksan’dan Endüstri 4.0 Çizgisinde Yatırımlar

Üretim Sektörünü Ar-Ge ve İnovasyonla Tanıştırdı

Makine sektörünün köklü şirketlerinden Tezmaksan, ArGe ve inovasyon konusunda gerçekleştirdiği yatırımlarla adından sıkça söz ettiriyor.

Şirketin ‘Kapasitematik’ ve ‘Cubebox’ gibi projeleri, şirketlerde ciddi anlamda verimlilik sağlıyor. Zaman ve maliyetten oluşan tasarruf, Türkiye ekonomisine de destek oluyor.

Türk şirketleri Endüstri 4.0’ın rüzgarıyla Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarına hız verdi. Verimlilik temeline dayalı olan bu furya, özellikle üretim sektöründe kendini iyiden iyiye hissettirmeye başladı.

Türk mühendislerin geliştirdiği yazılım ve otomasyon sistemleri, şirketlerin maliyet ve zamandan tasarruf etmele

rine imkan tanıdı. Türkiye makine pazarının lider markası Tezmaksan da bu konuda yatırım yapan şirketlerin başında geliyor.

Tezmaksan tarafından sektörün hizmetine sunulan Kapasitematik yazılımı, üretim sektöründe verimlilik adına hayata geçen en önemli Ar-Ge projesi olarak öne çıkıyor.

Türk mühendisleri tarafından oluşturulan ve ‘Kapasitematik’ adını taşıyan yazılım; firmaların makineleri uzaktan takip ederek anlık çalışma verilerini ve tarihsel istatistiksel verimlilik analizlerini kullanıcı ve işletme sahiplerine sunuyor.

Kapasitematik uygulamasını makinelerinde kullanan işletme sahipleri, internet bulunan her yerden (cep telefonu ve tabletler dahil) uygulamayı indirerek makinelerinin ne durumda olduğunu analiz edebiliyor.

Kapasitematik ile makinenin çalışmaya ne zaman başladığı, ortam sıcaklığı, ortamda bulunan nem oranı, parça üretimine dair kalite kontrol bilgileri, arıza durumları, makinenin ne kadar verimli kullanıldığı gibi bilgilere internet üzerinden anında ulaşılabilmek mümkün.

Verimlik Artışı Sağlıyor

Tezmaksan’ın verimlilik üzerine geliştirdiği bir diğer proje ise Cubebox. Yine yerli bir otomasyon sistem olarak göze çarpan sistem özellikle gece vardiyalarında yüzde 50 verimlilik sağlıyor.

24 saat çalışma sistemine uygun olan Cubebox, duruş ve hata oranını minimum düzeye indirerek, üreticilerin daha rekabetçi olmalarına imkan tanıyor.

Standart yapısı ile tüm CNC tezgahlara uyumlu olan bu sistem, şirketlere özel robot sistemlerinden daha uygun fiyata geliyor. Zamanın çok önemli olduğu üretim sürecinde, Cubebox’ın 1 gün kadar çok kısa bir sürede sisteme adapte olması da büyük avantaj sağlıyor.

Ayrıca bu sistem ile robot programlama bilgisine ihtiyaç duymadan parça değişimi de yapılabiliyor. Her türlü kontrol ünitesi ve markasına uyumlu olan Cubebox ile robot makine ile birlikte çalışırken operatörde magazini doldurup boşaltabiliyor. Bu ilaveten sistem, esnek yapısı ile fabrika içerisinde makinadan makinaya kolayca taşınabilir bir yapıda bulunuyor.

Türkiye Potansiyel Bir Pazar

Tezmaksan Genel Müdürü Hakan Aydoğdu yaptığı açıklamada “Bir önceki yıla göre robot talepleri 10 kat artmış durumda. Sanayici nitelikli ara eleman bulamadığından veya insanların ağır işlerde çalışmak istemesinden dolayı robota olan ilgi hayli yüksek.

Ancak Türkiye’de işçiliğin halen uygun olması ve robot maliyetlerinin Türkiye için yüksek olmasından dolayı otomasyonlaşma hak ettiği yerde değil.

Geliştirdiğimiz Kapasitematik programı da robotlaşmaya geçildiğinde robotların ve makinaların verimliliğini ölçecek ve geliştirdiğimiz yapay zeka sayesinde robotlar ve makinalar da kendi işlerinde uzmanlaşacak ve insiyatif almaya başlayacak.

Dolayısıyla ile gelecek bu veriler, okuyup analiz eden analizciler, robot programcıları gibi yeni meslekler çıkacak. Türkiye’de bu konuda fazla bilgi kirliliği var. Türkiye henüz işin ABC’si kısmında. Okullarda ve sanayide bu konu ile ilgili geleceğe yönelik atılmış bir adım yok” diye konuştu.

Devlet Hibe de Veriyor

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın ülke ekonomisine fayda sağlayacak olan teknolojik yatırımları desteklediğini söyleyen Tezmaksan Makina Genel Müdürü Hakan Aydoğdu “Teknoloji üreten veya ülke ekonomisine fayda sağlayacak şekilde bu teknolojiyi kullanan firmaların, belli limitlerde desteklenmesi bir süredir hayatta olan bir konu.

KOSGEB’in bu alandaki girişimini son derece doğru buluyorum. Biz de Kapasitematik gibi bir yazılımı ülkeye kazandırdığımız için son derece gururluyuz.

Şirket maliyetleri düşerken, hem üretici hem de ülkemiz kazanıyor. Kapasitematik’i kullanan şirketlerin yüzde 50’ye kadar devletten hibe alabilmesi de bu tür yatırımların önünü açıyor” dedi.

VakıfBank’tan Trabzonlu Minik Mucitlere Destek BİLSEM Mekatronik Atölyesi Açıldı

VakıfBank, Milli Eğitim Bakanlığı Bilim Sanat Merkezlerine (BİLSEM) verdiği destek kapsamında bir mekatronik atölyesi de Trabzon’da açtı.

Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu, MEB Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili ve Trabzon İl Milli Eğitim Müdürü Hızır Aktaş’ın katılımıyla gerçekleşen törende konuşan VakıfBank Genel Müdürü Mehmet Emin Özcan,

“Özel çocukların yeteneklerini keşfetmek, geliştirmek ve topluma katkıda bulunmalarını sağlamak amacıyla VakıfBank’ın desteğiyle kurulan atölyelerde bugün itibariyle 7200 çocuk eğitim alıyor. 2019 yılı sonunda bu rakamın 20 bine ulaşmasını bekliyoruz” dedi.

VakıfBank, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki BİLSEM’lere verdiği desteği sürdürüyor. 2018 yılında toplam 19 adet mekatronik ve akıl oyunları atölyesi açan VakıfBank, 2019 yılı planlarındaki 20 mekatronik atölyesinden birini de Trabzon’da faaliyete geçirdi. Açılışta konuşan VakıfBank Genel Müdürü Mehmet Emin Özcan “Tek bir çocuğun hayalinin toplumu ve dünyayı değiştirebileceğine inanıyoruz. Çocuklarımızın yanındaki güç olarak yarınlara umutla bakmalarını istiyoruz.

Bu sebeple Milli Eğitim Bakanlığı’nın özel çocukların yeteneklerini keşfetmek, geliştirmek ve topluma fayda sunmalarını sağlamak amacıyla hayata geçirdiği ‘BİLSEM’leri desteklemekten mutluluk duyuyoruz” dedi.

Şu ana kadar 7 bin 200 çocuğun VakıfBank tarafından kurulan BİLSEM atölyelerinde eğitim aldığına dikkat çeken Özcan, “Bugün Türkiye genelinde bulunan 141 BİLSEM’in 39’unda, yani her 3 merkezin birinde VakıfBank atölyesi var.

BİLSEM’lere verdiğimiz bu destek ile çocuklarımızın bireysel yeteneklerini keşfedip bu yeteneklerini en üst seviyede kullanmalarına katkıda bulunuyoruz.

Bugüne kadar akıl oyunlarında çocuklarımızın geliştirdiği özgün çalışmalar ile pek çok patent alındı, mekatronik atölyeleri pek çok yarışmaya katıldı. 2019 sonunda bu atölyelerden 20 bin özel çocuğumuzun faydalanmasını bekliyoruz” dedi.

‘Yanında Ben Varım’

Özcan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Köklerimizdeki vakıf kültürü nedeniyle bir banka olarak olmanın ötesinde farklı bir kimliğimiz bulunuyor. Vakıf kültürünü yaşamak ve yaşatmak, bu kimliğin dokusunu oluşturuyor.

Bu nedenle paylaşmaya ve hizmet etmeye adanmış bir anlayış ve toplumsal fayda esasıyla önemli sosyal sorumluluk faaliyetlerini gerçekleştiriyoruz.

Spor, eğitim ve kültür yayıncılığı olmak üzere üç büyük alandaki faaliyetlerimizi, toplumsal gelişime değerli ve anlamlı katkı sağlamak amacıyla “Yanında ben varım” çatısı altında topladık.

Ülkemizin Geleceği İçin Önemli

Açılışta konuşan Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu, eğitimin önemine değinerek, “Bilim ve Sanat Merkezleri ülkemizin geleceği açısından çok önemli eğitim kurumlarımızın başında gelmektedir. Bu merkezler sayesinde geleceğimizin teminatı olan yavrularımız, yeteneklerini ortaya koyarak kendilerini geliştirebilmektedirler. Aslında sıra dışı olamayan çocuk yoktur. Her çocuğun müfredatı kendi içinde saklıdır ve bizim için önemli olan çocuğun doğuştan sahip olduğu bu müfredatı açığa çıkarmaktır.

Bu kapsamda BİLSEM her çocuğun içinde saklı olan yeteneği ortaya çıkarmak adına önemli işlevler yürütüyor. Eğitim anlamında çok önemli başarıları ve potansiyeli olan Trabzon’da böyle bir atölyenin açılmasında emeği geçen VakıfBank Genel Müdürü’ne ve ekibine teşekkür ediyorum” diye konuştu.

“Özel Yetenekli Çocuklarımız Bize Armağandır”

MEB Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili de BİLSEM sayısının 141’e yükseldiğini dile getirerek,

“Bugün itibarıyla merkezlerimizde eğitim gören öğrencilerimizin sayısı 43 bin, bu sayının gelecek yıl daha da artacağını düşünüyorum. Özel yetenekli çocuklar, Allah’ın topluma armağanıdır. O nedenle bizim bu çocuklarımızı özenle yetiştirmemiz gerekir.

Çocuklarımız için BİLSEM’i teknoloji, kültür ve sanat ortamı açısından geliştirmemiz gerekir. Bu kapsamda bizlere destek veren VakıfBank yöneticilerine teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

Trabzon BİLSEM’de 453 Öğrenci Eğitim Alıyor

Trabzon İl Milli Eğitim Müdürü Hızır Aktaş ise Faruk Başaran Bilim ve Sanat Merkezi hakkında bilgi vererek, “2001 yılından beri Trabzon’da toplamda 453 öğrenci, BİLSEM formatında eğitim almaktadır.

Öğrencilerimin eğitimine katkı sunan VakıfBank Genel Müdürüne ve beraberindeki ekibe verdikleri desteklerden dolayı teşekkür ediyorum” dedi.

Çocuklara Özgün Strateji Belirleniyor

BİLSEM mekatronik atölyeleri kapsamında, çocukların zekâ potansiyellerini tanıması ve geliştirmesi, problemler karşısında farklı ve özgün stratejiler belirlemesi, bireysel veya takım halinde ve rekabet ortamında çalışma becerileri ile problemleri algılama ve değerlendirme kapasitelerinin artırılması hedefleniyor.

This article is from: