M E V L A N A C E L A L U D D IN -I R U M İ
MESNEVİ T e r c c m c v e Şe rh e d e n T Â H İR -U L -M E V L E V İ
CİLT : 1 KİTAP: 2
ŞA M İL Y A Y IN E V İ . K lo d fa r e r C a d . N o .8 T ü rb e - IS T A N B U L T e l. : 2 8 4 0 51
Tâhir’ül Mevlevî (d. 13.09.1877 - ö. 20.06.1951) Şair, yazar, Mevlevî Dedesi, mutasavvıf, müderris, mesnevt-hân, gazeteci, ve edebiyat tarihçisi.
،»■
Osmanlının yetiştirdiği son dönemin en renkli kişiliklerinden birisi olup, Osmanlı ile Cumhuriyet nesilleri arasında adeta bir kültür köprüsü vazifesini görmüş âbide şahsiyetlerimizdendir.
]
٠.
• Hz. Mevlânâ’nın Mesnevîsine merhûm Tâhirü'l-Mevlevî kadar güzel yaklaşan ve anlatan olmamıştır. • Ömrünü Hz.Mevlânâ’nın düstûrlarına bağlı kalarak yaşamış, Mesnevîye nüfûz etmiş bir âşıktır. • O, Mesnevî’yi bilen, yaşayandır. Onun elinde Mesnevî, Kur'ân ve sünnetin aynasıdır. Ona göre Mesnevî, Kur'ân’ın içi ve özüdür. • Mesnevî’nin güzelliklerine, inceliklerine bu şerh ile daha bir farkına varacak Mesnevî’yi tekrar tekrar okuyacaksınız. • Mesnevî’yi kanalından şaşmadan, şaşırtmadan Müslümâna sunan sağlam bir kaynaktır. Ehl-i Sünnet akîdesinde Mevlânâ’yı öğrenmek isteyenlerin okuyacağı bir Mesnevî’dir. • Tâhirü'l-Mevlevî’nin ömrü kifâyet etmediği eksik kısımları talebesi Şefik Can (d.1909- ö.2005) tamamlamıştır.
Muht.rem okuyucu. " Hz. Mevlânâ’nın ölümsüz eseri MESNEVİ'nîn. Merhum Tahir.ul Mevlevi tarafından hazırlanmış bulunan şerhl'nln 2 nci kitabın, da istifadelerinize arzetmekle büyük bahtiyarlık içerisindeyiz Eserin, kıymeti ile mütenasip bir nefâsette basılabilmesl için gereken has sasiyet ve fedakârlık gösterilmiş; birinci cildi gibi, bu kitap da, çok nefis bir baskı ile muhterem halkımızın istifadesine arzedilmlştlr. Gayemiz, XIII ٨cü asır Anadolu’sunun huzursuz topluluklarına, İlâhî he yecanın, saf iman'ın, rabbani aşkın kapılarını açarak, onları, huzur, ve kur tuluşa götüren Hz. MEVLÂNA’yı ve ölümsüz eseri MESNEVİ'yl: bu def’a, hu zuru İle birlikte ümit ve heyecanırfı da kaybetmiş gibi görünen bugünkl nesil lerimize tamtabilmektlr. Zira, kanaatimizce, XIII ncü yüzyılı dölleyip, gelecek asırların medeniyet zürriyyetini yetiştiren O’nun dünya görüşü, talip alup atabildiğimiz takdirde, ruhundan hasta ve yaralı bulunan bugünkl nesillerimizi de, Allah'ın izniyle, kurtaracak ve yeni bir iman, aşk ve heyecan devrinin temellerini atacak ni teliktedir. Hürmetlerimizle. ŞA M İL YAYINLARI
YAHÜDÎ VE2 ÎR HİKÂYESİNİN DEVAMI
518 ﻫﻤﺠﺪ ﺷﻪ ﻧﺎداﻧﻰ و ﺀاﻓﻞ ﺑﺪ و ز ر ٠ م؛اﻛ ﺰﻳ ﺮ. د٠ ﻧ ﺐ ىذد ؛ا٠ Hemçü ?eh nâdân ﻷ,gâfil bud vezir Pençe mîzed bâ kadim- ؛nâ güz'ir. «O yahûdî vezir, hükümdarı gibi câhil ve gâfll idi. Bunun İçin kadim ve kabiılü zaruri olan bir emr-i İlâhî ile pençeleşmeye kalkıştı.» O emr.i İlâh, o vakit dîn-i Hak bulunan İseviliğin intişârı idi ki, böyle o ocağı ezelden mukadderdi Binaenaleyh kabulü zarurî bulunuyordu. Yahûdî huKümdârı kadar câhil ve gafil bulunan vezîr ve îseviyyetln intişârına mânî ol mak istediği için, Aliah ile pençeleşmek cür'etlnl göstermişdi. 520
ﻷ ﺑﺎ ن ﻫﺎدو ﺧ ﺪ ا ل ﻛ ﺰ ﻋﺪم .ﻣﺤﺪ ﺑ ﻮ ﺀ ا ﻟ ﻤ ﻠ ﺖ ; د ا د ﺑﺪم Bâ çünan Kadir Hudâyi kez âdem. Sad çü âlem hest gerdâned bedem. ٠Öyle bir Kâdİr-i mutlak İle uğraşmak istedi ki, bunun gibi yüzlerce âlemi t r dem içinde, yâhud bir (kün) emriyle yoklukdan vucûde getirir.» 521
ز در ﻧﻐﻠﺮ إ ; د ا ﻛ ﺎ د١٠ ،د ب Sad çü âlem der nazar peydâ kUned, CUnki ceşmet râ beHod b؛nâ kUned. «Senin gözüne, kendisiyle görmek kuvvetini verecek olursa, nazarında bu olrm gibi yüzlerceslni peydâ eder.» 329
lC؛n K ( ü : R Sayfa HıristİY٥f١kavmini dalâlete düşürmek ؛cin Yahüdî vezirin başka bir 14 fitnekârlığı .............................................................................................. 17 Vezirin müridleri savması ............................... ............ ............................... 21 Halvetden çık d؛ye, müridler؛n، ;ı tekrar recâ etm eler........................... 24 Vezirin halveti bozamam diye cevap v e rm e si...................................... 26 Vezirir. halvette kalmasına müridlerin itirâzı ,......... .................... ....... 37 Vezirin halveti bozmakdarı müridlere umid kestirmesi ......................... 38 Vezirin, her emiri ayrı ayrı veliahd yapması ............................................ 40 Vezirin halvetde kendisini ö dürmesi ............... ... ................................ Veliahd. honginizsiniz? diye hıristiyanlanrı beylerden sorması ........ 41 43 Lâ nüferriku beyne ehadm mm rusülihi, âyet i kerimesinin beyan. 48 Veliahalık hususunda beylerin kavga etmeleri ve kılıç çekmeleri Hazret i Muhammcd Muslofânm (s.a.ı ؛.;cilde zikredilen nc’tı .. .. 54 58 Isa dininin mahvına çalışmış olan Yahudi hükümdarın hikâyesi ... . Yahudi olnıı padişahın ateş yaktırması ve kenarına bir put koydurun her kim bu puta secde ederse ateşten kurtulacaktır demesi 71 '؛.ut ,.meri cocurjun dile gelmesi V . ateşe atılmak ؛cm- halk, teşvik. I**m ı 1,;..rı( ı Muhammcdiyi istihza ve maskaralık yoluyla okuyan şahsın odzmın çarpık k a lm a s ı...................................................................... 76 Y alın d ı padişahın ateşe hitabı, ateşin de ona cevabı ... .................... ٥٠ Had peygamberin (as.) kavmini helak eden rüzgârın kıssası .. .. . 86 Yahudi padişahın istihzası ve nas halteri kobul e tm e yişi........................89 Av hayvanlarının ars’ana mütevekkil olmasını ve cehditerkeylemes•"‘ söylemelerinin h ik â y e s i...................................................................... Av hayvanlarının tevekkülü, çalışmaya ve kazanmaya tercih etm e lr.. Av hayvanlarının tevekkülü çalışmaya tercih etm eleri................... ......... Arslamn cehdi tevekküle tercih etmesi
105
Av hayvanlarının tekrar tevekkülü cehde tercin ermeleri . .. .. ل0و Azrâil AleyhisseOmm bir adama bokması. 0 adamın saray-. Sülcyma ni'ye kacması, dolayıslyle av hayvanlarının tevekkülü cehde tercih eylemesi ve cehiddeki faydanın azlığından bahsetme ؛ ؟.. 112 Arslamn tekrar, cehdi tevekküle tercih etmesi ............................... 114 Cetıdin tevekküle müreccah olduğunun kararlaşması ... ... ... 119 Arslano gitme yüzünden hayvanların tavşana ، 'tirazlarr ... ... ... ... ... 120 Tavsanın bilgiçliği ve bilmenin (ayda ve faziletinin zikr ve beyânı ...126 Av hayvanlarının tavşandan, düşüncesi sırrını tekrar sormaları . . .. I2g Sırrını sormaktan tavşanın onlori menetmesi........................................... 130 Tavsanın hiylesi kıssası 132 Sineğin yaptığı te'vilta çürüklüğü ve zanmnın yanlışlığı ... ... .. .. 140 Tavşanın gecikmesinden arslamn kükrem esi..................................... ...142 ٧ııı٠ ı tavşanın mekri beyanı .......................................... ... ... ... ...145
351 35?
3 ة؛'ح 370 374 397
399 403 405 4 )؛9
داك 431 433 457
4 ذا5 475 4 لآ2 494 501
51.4 51 ؛4
ر?ﻵ ةه5 541
٢ ل4 ;ا 5 ا ة٠
5*،؛ •؛?؛؛ 5MI
ة٠،ﺀ؛ ﺀﻻذﺀ 60 >ا
Ecram I b(؛îyıt،iı٠ اMir، lıır asman,| 1٠ ١ Nisbet olunsa zarta değildir bu Hak'don ؛,. ٤vol: feza denilen, genişliğiyle cık.llara hayret veren şu gök kubbeye bir hııkolım, husûsiyle yıldızlı ve parlak bir gecede uyanık bir nazarla gözden ge lin ilin Milyonlar, belki de milyarlarca ecrâmın, o akılları hayretde bırakan iı٠ M،J؛ıîıkda parladığını görürüz. Teleskopla görünecek kadar uzak, yohud on. imin da görülemeyecek kadar daha uzak bulunanlar da başka. Meselâ bi.ıııı do dâhil bulunduğumuz Güneş manzûmesinin. hareket etdirici ve nur. Imulırıcısı olan Güneş, arzımızdan bir miyon üç yüz bin kerre daha buyuk. ، im 2, 3 ve 4 güneşli manzumeler de varmış ki bunlar gayet uzak mesafeIrııln bulunduğu için göz ile görülemezmiş. Yıldızların uzaklığından bahs açıldı. Erbâb-ı fennin beyânına göre (Nepinn) seyyaresinin arza olan mesâfesi dört buçuk milyar kilometre imiş ki, Miutda elli kilometre giden bir tren, o mesâfeyi on bin senede alabilirmiş. K.vrt (Kantûres) denilen yıldız manzumesinin (Alfa) adı verilen yıldızı ile arzın uı.mı, otuz bir tirilyon kilometre imiş ki, bu da doksan üç milyon senelik »ıimeııdifer yolculuğuna müsavi imiş. Daha garibi Alfa yıldızından dört yüz elli V،٠ f. dolö uzak mesafelerde yıldızlar da varmış. Aılık bu kadar mesafelerden, ziyası bize vâsıl olan yıldızların büyüklüğünü, m.ların yanında bizim arzın küçüklüğünü düşünmeli, akılları şaşırtan bu âlem imin Halık'ındaki azamet ve kudreti hatırlamalı da; Büyüksün İlâhî, büyüksün büyük. Büyüklük yanında, kalır pek küçük! .، .malidir. 523
ﺕ٠ ﻯ ﴰﺎipi ٠ ■ .٠ﺍﻥ ﺀ ﻭﺩ ﺀﺑﻊ٣ _ﻥ ﺀﺝ ٠ﺭﺍ ﻯ ﲦﺎﻟ ﺖ. ﰷ ﺕ ﺀ٠٠ د ﴽﻑ٠٠ﻫﺒﻦ رو fn cihan Hod habs-î Canhây-İ şümâst. Hin revid an sû ki sahrây-î çümâst. «Bu dünyâ ruhlarınız fcln bir mahbesdir. Sahrâmz bulunan tarafa doğru ٥l٠ lln، z.B Su arz ki, fezâdaki ecrâm-1 ozimeye nisbetle çok küçük, fakat üstündeki I h i h l a t a , husûsiyle insan vücüdüne nisbetle gâyet büyükdür. 0 büyüklütjuyln berâber mâdemkl hududludur, sakinleri İçin bir mahbes demekdir. 331
Yâni Cenâb-ı Hak, öylo bir Kâdir-I mutîakdır ki, bir dcmdo yoklukdan yüzlerce âlem halk eder. Herkese görünmeyen, fakat erbabına meşhûd olan âlemleri de, lûtfetdiği gözlere gösterir. Burada bir sual vârid olabilir. Herkese görünmeyen, fakat erbabına meş hûd olan âlemler ne demekdir?. Mâlum olandan başkaları da mevcûd olsaydı, elbetde meşhûd olması lâzım gelirdi, demek akla uygür. düşer. Buna karşı mâkûl cevablar da bulunabilir. Meselâ engin denize giden bir vapur içinde bir yolcu farzedellm. Bu adam, güverte, hattâ kaptan köşküne çıkmış, dört ta rafına bakıyor. Her tarafta gökle denizin birleşmesinden hâsıl olan ufuk dâiresinden başka bir şey görmüyor. Sonra eline kuvvetli bir dürbün alıyor. Onunla bakınca ta uzakda bir duman, onun altında bir de tekne müşahede ediyor. Keza Ay’ı hepimiz görüyoruz, bedir hâline gelince sathında bir takım gi rintiler. çıkıntılar ve gölge fark ediyoruz. Lâkin teleskopla bakanlar, orada bizim gördüklerimizden fazla şeyler, dağlar, vadiler, ovalar, görüyorlar. Kezâ bir damla suya bakıyoruz, küçük bir yaşlıkdan ibaret sanıyoruz. Fa kat o damlaya mikroskopla bakıldı mı iş değişiyor. O nâçiz katre bir âlem oluveriyor, içinde bir çok hücrelerin bulunduğu görülüyor. Demek ki bakıp da göremedeğimiz bâzı âlemler de varmış. Demek mevcûdât, görünenden ibâret değilmiş. Onlardan bazıları bir vâsıta ile görülebilirmiş. Misâllerde vâsıtalar, bir cam parçasından ibâretti. Basit bir maddede böyle bir kuvvet bulununca, onları ve hatır u hayâle gelmeyen varlıkları yorotmış olan Allahda ne kadar kuvvet bulunacağı; o Allah, bir adamın gözüne, mânevi bir göz lük demek olan, müşahede nûrunu Ihsan ederse, neler görülebileceği düşü nülmelidir. 522
Ger cihan pîşet büzürg û bî bünîst. Pîş-I kudret zerre-î mi dank! nist. «Dünyâ senin nozannda büyük ve nihayetsiz görünse de, bilmiş ol ki, kudret-] İlâhiyye karşısında bir zerre bile değildir.» Hozret-i Mevlânâ, bir beyit evvel: «Aliah senin gözüne görmek kuvveti verirse, nazarında bu âlem gibi yüzlercesini peyda eder» demişdi. Burada da buyuruyor ki: Bu â؛em gibi yüzlercesini peyda eder deyişim, çok görül mesin. Âlem, husûsiyle arz dediğimiz mahdud saha; senin nazarında ucu, bucağı bulunmaz derecede geniş görünse bile, Allah’ın kudretine nisbetle bir zerre mesabesinde bile değildir. Çunki: 330
SI ، tınr . d. V. n . h ٥ld ٠ idiniz ? tfam lfU rdl d ٠. onlar da ؛B il M . kkttd .
۴ ا٠٠ا VB ﺀاﺀهolarak ka im i,ilk c ٠v ٥bın ٠varml. l. rd l , M e ln kl.r dodllor k i : A lla h .'„ arz . sizin iller .، elmonlz leln gani» d ٠٥ll Idl? ؟؛،٠ onların yeri , cehennem olacaktlır . o cefıennem d ... n . faıuı bir yerdir . Ancak hlcre ، etmemek husUﺀnnda cehennem azotundun must.'snü bulunan Oclz erkeklerle kadınlar ve çocuklardır ki . kurtulm ak leln cOro bulamazlar . Mekkedon Ç'kmak yolunu yâ Itud gidecekleri yolu bilemezler . Allah'ın o gibileri afvetmesl me 'muldUr. Ceأاا،ا- اMak afvedicidlr, kullarının günâhlarını afveder . GafUrdur, onlann günah lu.'nı sevaba tebdil eyler ؛.٠ Şu âyetler nOzll olunca, enır-i peygamberi ile yazılmış, ashab arasına in ﺀأراotmişdi. Hattâ Mekkede kalıp da mUslUman olduğunu bildirmek değil, his.، .'Idumekden bile eskinen ehl-1 İslâmo gOnderilmlşdl." Bu tehdid-i İlâhî anla, yılıııca (CUndu' b- Damra ؛ismindeki bir mü'min, ki hem ihtiyâr hem de flasta 11.1, oğullarım çağırdı: ... Gocuklar: ben hasta ve zayıf olmakla berâber âcizlerden de değilim. <.:'iııki Medine yolunu bilirim. Beni oraya götUrecek evlâdım da var. Hicret ,itmezsem Allah'ın gazabından korkarım. Yatdığım sedirden tutun ve beni M«.‘، l، neye götürün dedi. Oğulları onu yola çıkardılar. (Ten'im) denilen mevkide (tundub ağırlaştı. Sağ eliyle sol elini tuttu. !lâhi: peygamberin, sana nasıl biat etmişse ben de öyle ediyorum, dtyi'K'k oldu. O münâsebetle de şu âyetler nâzil oldu:
ط ئ
: ٩| ! ١و4
۶ ^ ﻏ ﻤ ﺤ ﺬ ﺋ ﻶ ر ق١ﺀ
ﺑ ﺄ٠ة ذ ﺧ ﻲ
ﻳ ﺠ ﻐ ﺺ\ ى ﻏ ﻮ ﺻﻠﻠ ﻪ > ^ ث٠ة ﺋ ﻴ ﺠ ﺘ ﻴ ﺬ .
ﺟﺄ0
ﺩ ﳌﻤﺮ١ ﺑ ﺔ١ﺋ ﺪ؛ ﻋ ﺶ ﺀ ﺅ
٠
ﺛﻤﻮا١١ﺗﺚ١ﻗﻦ١ةةىو ذ ز١ ﺋ ﻮ١اﻵئ٠ ﺗ ﺆ ﻗ ﺔأ ﺑ ﺘ ﺆ ﺋ ﺨ ﺊ: ;
٠ ٠ﻟﻀﺎﺑﺘﻤﻜﺖ؛رﺋﺒﻴﺒﺐ١ ةﺗ ﺬ١\ذد؟;ة Yâni: «Allah yolunda her kim hicret ederse, arz üzerinde bir çok yer ve ،1)
Nisa: 57. 353
İşte Hazret-! Mevlânâ, bu mohbcsden çıkılmasını ve mânâ âlemine teveccüh olunmasını tavsiye ediyor. Tabiidir ki, tabiat aicmi hâricine meselâ tayyâre ile çıkılmak imkânı yoktur. Hâki olan kalıb hâkdan ayrılamaz. Lâkin ulvi olan ruh, âlem-i a ٠ lö ile münâsebet peydâ eder. Kur'ân.ı Kerimin iki yerinde Sûre-I Nisâ ile Sâre-I ZUmerde: {Arzullöhl Vâsia) tâbir buyurulmuş, oradaki arzdan maksadın: Küre-i zemin olduğu ve l؛sân-ı İlâhi ile, vüs'atî beyân buyurulduğu mUfessirlerce İzâh olunmuşdur. Şu tefsir. Dünyânın mahbes olması fikrine muhâlif değildir. Bir yer ne kadar geniş olursa olsun !cinden ihtlyâri olarak çıkmak İmkânı bulunmayınca, arası hapishâne demekdlr. Kaldı ki, 0 âyetlerdeki (Arzullah) tâbiri icin. âlem-l mânâya İşâretdir demişlerdir. Meselâ Hazret-i Mevlânâ: Inkl araülâh-i vâsi' güfte end, Arsa-İ dan ke'nbiyâ mi refto end. Yâni: Arzuîâh-i vâsla dedikleri, peygamberlerin gitdiklerl bir sâhadır» buyurmuşdur. Hüseyin Vâ'ızın tefsirinde deniliyor ki: «Hlcret-i Muhammerilye vukU bulduktan sonra, Mekkede bâzı müslUmanlar kalmışlardı. Bunlar, muhaceret kudretini hâiz oldukları hâlde çıkmamış, yâhut kudretleri bulunmadığmdan çıkamamışlardı. Bedr muhârebesi esnâSinda, müşrikler tarafında Mekkedo kalmış müslumanlardan bâzılan da bulundu. Çünkü müşriklerin isrâriyle çıkmışlardı ki. bâzıları tamnomadıkları ؛cin müslUman kılıciyle katledidi. Bu gibiler haklarında şu Ayât.ı Celile nâziloldu:
.٠ ؤ ى ؤﺛ ﻬ ﺊ\ ﺟ ﺜ ﻚ١)ئ
ﻓﺠﺌﺔؤ\ﺟﺸﺸﻴﻐﺎةﻳﻞ١ ﻳ ﺆ١ًث؟ا ﻣﺎرﻳﻬﻦ ﺊ ﺀ
ﻋ ﻜ ﺔ ؛ ﻫ ﺈ ﻳ
ﻻ
.ﺗ ﺬ ى ﻻ، ﺋﺄ و ى
ﻵ ج٠ئ!ﻫﻠﺆﻻ{^ﻟﻮﻟﺴﺎ٠|ﻛﻘﺄ٠-نﻻي١ﻟﺶ١و ٠ ﻣ ﺌ ﺮ ﻟ ﻔ ﻖ١ ت ^ ﺟ ﻰ ل١ و ﺗ ﻒ ﺀ ﻋ ﺺ١ه Yâni: «Mekkede kalmak ve müşrik ordusunda bulunmak üzere nefislerine zulmetmiş olan müslumanlann ruhunu kabzetmeg. me'mûr olan melekler: 332
M.
١د ﺀ زا را ن ﺑ ﺰ ر ﺀوﻧﺪ. ٠ﺑﺖ ﺀﻣﺎ٠ و ا ا ا٠ د و ﺛ ﻜ ﺖ از Sad hezararı tııze-i Flr'avıı râ. Der ?ikest ez mUsji bâ yek asâ. «Fir'avnin yUz binlerce mızraklı ordusunu, Mûsâmn bir osâsiyle kirdi.» 526
ن ﺑﻮد٠ ﻃ ﺐ ﺣﺎاﺗﺬو.ﻣ ﺪ ﻫﺰاران .ﻳﻨﻰ ﺑ ﻰ و د ش اﻟ ﺮ ى ﺑود Sad hezâran tıbb-ı cöllnOs bûd .Pîç-i îsâ vû demeş eisUs bûd Calinos’un yUzbinlerce ، ıbbi devâsı ve tedâvisl de Hazre».- ؛ ؛-sânın nefha «.karşısında Allâh'ın kudretiyle toydasız kalmışdı 1. -linki Calinos'un usûl-ü tedavisiyle yapılamayan ?eyler, RUhullah Hazretle:.» illin mucizesiyle vukûa geliyordu، , 527
ﻣ ﺪ ﻫﺰاران دﻓﺰ اﺷﻌﺎو ﺑﻮد ﺗﺶ او ﻋﺎو ﺑﻮد٠اﻳﺶ رﻧ ﻰ ا٠ . Sad hezâran defter- ؛e?'âr bûd, P(?-i harf-î Ummiye? a ör bûd. *YUzbinlerce ?İ'lr defteri, Ummi bir zât-l akdesin, yâni b .r I mukaddesin tekellümü karşısında utana vesilesi olmuçdu.»
Peygam-.
Evet; Cenâb-ı Hak Oyle muktedir bir ma'bûddur ki, Fir'avnm binlerce mız. rııklı askeri varken, onların bulunduğu yer, mızrak saplarının cokluğundon ٥«lı١ l، l kamışlık hâlini alırken, 0 Zât-l Eceli ü Â'lânın verdiği İcâzkâr bir kuvvnilo bir Hazret-i .Mûsâ: 0 mızraklı asekere de. onların serdârı ve hükümdârı lıulunan Fir'avna da galebe çalmıştı. Yegâne silâhı ise elindeki asâdan ibâ٠ f.'tll. Kezâ Hazret-i ؛sâ'nın zamân-ı nübüvvetinde tabâbet oldukca terakkiye başlamış, bir takım ilâçların menfeatiyie tedâvî usûlü flakkındo biraz mâlûmat 335
genişlik bulu,. Allah V. poygomborln® m üh.c.ret nlyyBtiyle her kim evinden çıka, d a so n ra ölüm ٠nu yakalarsa, onun ecrini V®aevöbını vermek All٥٠١'a filddl,. Allah do gâfûr V®rahimdir ؛.» Habîblm; «öyle ki; Ey İmân etmiş kullarım, Rabblnlze korçı mü.t.kiyâne hareket ediniz, emrine muhalefet eylemekten sakınınız. Dünyâda hüsnü müâmelede bulunanlar î.ln hasene, yân ؛sevab ve naim vardır. Allâh'ın arzı ise genişdlr Allah, sabredenlerin ecrin! sayısız hesapsız verecekdlr ٩٠ Müslümanlığın başlangıcında ehl-1 Islâmm Mekkeden Medlneye hicret etmesi hakkında Cenâb-ı Hak, bu âyetlerle emir veriyor, hicret etmeyenlerin ozâİM uğrayacağını bildiriyordu. SOfiyye ise bu âyetlerdeki mânânın husûsiyyetini kabûl ve tasdik etmekle berâber, onlardan ince nükteler çıkarıyor, buradaki hicretden maksadın; Allâh'ın yasak etdiği şeylerden çekinmek; ölem-i mânâya ve fezâ-yı haklkate gitmekdir, diyor. 524
ا ن ﺟﻬﺎﻧﻰ ﻣﺤﻴﺮود آﻧﻰ ﺧﻮد ﻳ ﺤ ﺪ ت. ﺳﺖ٨ﻧﺘ ﺶ و ﺻﻮرت ﺳ ﻦ آذمﺀىص in cihan mahdûd an Hod bihadest, Nakş ü süret pî?-i an ma'nâ sedets. «Bu âlem mahdûd, mânâ âlemi ise gayri mahdûddur. Bu âlemdeki nakş ve sUretler, mânâ âleminin önüne cekllmiş sed mesabesindedir.» Biraz evvel de sOyiendiği vechile dünyâmız, bize nlsbetle ne kadar bü٠ yük olursa olsun, gerek cevresi ve gerekse sath-ı mesâhası mâlûmdur. Gitmekle tükenmez değildir, mahduddur. Mânâ âlemi ise bil'akis gayri mafıduddür. Lâkin bu âlemin rengâreng olması, türlü türlü elvan ve envâı bulunması, oranın tek reng olan genişliğini örtmektedir. Fakat bu örtmek ve göstermemek meselesi, örtenin OrtUlenden büyük olmasına delâlet etmez. Göz önüne tutulan bir el, insan nazarından bütün cihânı saklar. İşte 0 el, gözün görmesine mânî olduğu eşyâdan büyük olmadığı gibi, mânâ âlemini bizim gibilerin nazarından saklayan kesret ve süret âlemi de, ondan büyük değildir. Bu gibi görüne; v ; görünmeyen âlemlerin Hâlı ؛ı buluna; All;h gl; ;im uğranma؛ iki misâl daha îrâd ediyor:2
(2) Nisâ: 100. ( )ذZOmer: 10. 33.
او
را ا٠٩ ن ل٠ﺑﺲ د ل ﺟﻮ ٠آ وﻳ ﺨﺘﺎ و
t ا دو
رﻟﺬ٠ﺻ ﻐ ﺰ
Bes dîl-i çün kûhrâ engiHt ة٠ Mürğ-I zJrek bâ dü pâ âvîHt 0 . «Cenâb-1 Hok. dağ gJb ؛sâblt bir ؟ok kalbi verinden koparmış. ؟ok kurnaz kuşu Okseye tutturup ، kl ayağından asıvermlştlr.» Yân! Allâh'ın kazasına karşı bir adamın kalbi dağ kadar da metin olsa da. vanamaz. Kozây-1 İlâhi huzürunda bir kimsenin zekâsı, kuşlar gibi yUksekde ııcsa da, 0 kazânın hükmünden kendini kurtaramaz. 530
٠ب وا
د ﻧ ﻰ/ م و ﺧ ﺎ > ﻣ ﺰ٣ل
٠٠ < ر د ﻓ ﻨ ﻞ ﺷﺎ: ﺟﺰ د ﻛ ﺘ ﻪ ى٠ Fehm ü Hâtır tîz kerden nist röh. Cüz şikeste mJ neglred fazl-ı şâh. «Fohm ve hatırı keskinleştirmek, yânî Jıerkesin anlamadığı şeylere akıl erdirmek yol ve marifet değildir. Allâh'ın fazi u keremi, saracak kırık ve ya pacak yıkık arar.. Hakikat yoluna, sâde aklın delâletiyle gidilmez. Akıl, akılla bilineceklere m or, üst tarafı için durur. Binâenaleyh hakikat yoluna gitmek isteyenler; akıl
larım. itimâdı, zekâlarına istinadı bırakmalı, kâmil bir kılavuzun rehberliğine ih tiyaç göstermelidirler. Yoksa FüzÛlînin dediği gibi: Ben akldan isterim delâlet. Aklım bana gösterir dalâlet!. notlccsl husûle gelir. Okyanuslarda seyâhat yapan büyük vapurlar var. Her biri de deniz kur du olmuş ihtiyar ve tecrübeli kaptanların Idâresinde. Fakat bu vapurlar Kı zıldanız. girdi mi. yeril kılavuzların kumandasına teslim ediliyor. Geminin V . imi oturmaması da ancak bu sâyede kabil olabiliyor. Hakikat yoluna gitmek, lımhâldo Kızıldenizde sefer etmekden kolay değildir. O hâlde dalâlet şapları na oturup saplanmamak İçin o yolda bir rehbere tâbî olmalıdır. Hevâyı bırak. 337
edinilmişdl. Fakat Ruhullah .laro k gelen Hazret-I İ8٥, ٠ terrakkiye başlamış tabâbet erbâbının yapamadıklarım yapıyor; mosoia körlerin gözünü, sağırların kulağını acıyor: kötürümleri, yatalakları yerinden ve yataklarından kaldırıyordu. Hazret- ؛Mesih'in gösterdiği şu mucizeler karşısında hekimlerin tedâvisi faydasız bîr ugraşmodan Ibâret kalıyordu. Kezâ Asr-ı Muhammedide, Arab Kavmi, bilhassa Hicaz Arabları arasında fesâhat ve belâğ.t pek fazla ilerlemiş, kendi kendine cOllerde bir cok şâir, edib ve hatib yetişmişdi. Hele orab şairlerinden yedi dânesinin söylemiş oldukları kasideler çok beğenilmiş: bezler üstüne yazılıp Kâ'be-Î Muazzamanm duvarına iftiharla asılmıştı. (Muallakat-I Sebi'1 diye meşhûr olan yedi kaside bunlardır ki (İmreül Kaysiin (Kaside- ؛lamiyyejsi en ustde duruyordu. VaktOki Kur'ân-I Kerim nâzil olmaya başladı. Kelâm-ı İlâhîdeki mu'ciz belâgati anlayan orablar şaşırdılar. Edilen teklif üzerine nazire söylemeye kalkıştılar, fakat muvaffak olamadıklarım ve olamıyacaklannı İdrâk eldiler. Binâ٠ enoleyh 0 kasideleri bulundukları yerden indirdiler. Garibdir ki en evvel inen, en Ustde duran kos'ide, indiren de kaside nâzımının kız kardeşiydi. Belâgate âşinâ olan 0 kadın; « - Muhammedin sözleri meydanda dururken, kardeşimin söylediği kasidenln göz önünde durması yakışmaz» demişdl. Bunların hepsi de Allâh'ın kudret ve kuvvetiyle o l ş d u .
528
ا ﺑ ﺄ ن ﺋﺎﻟﺐ ﺧ ﺪأ و ﺋ ﺪ ى ﻛ ﻰ . و ﻧ ﻰ١ ردﺣﻮ ﺗﺎ ﺷ ﺪ٠ﺑﻮﻧﻰ ﺀ Bâ cünan gâlib Hudâvendi kesi. Gün nemired ger nebâşed ﺓHasi. «Böyle gâllb ve muktedir bir Allâh'ın huzurunda bulunan bir kimse, tab'. an bayağı, yahud çörçöp gibi değilse nasıl ölmez?٥ Bir adamda zerre kadar İdrâk ve irfan bulunur da 'Allâh'ın bu gibi sayılmayacak kudretinin eserini görür ve anlarea, o kudret ve İcâz sahibinin hu. zürunda ölmek, yânî emirlerine olsun, yasaklarına olsun son derece riâyet göstermek lâzım geldiğini bilir ve yapar. Aksi hâlde 0 mahlûkda insanlık şerefi ve adamlık İdrâki yok demekdir. 33
.
932
.;ش او د و ى-' ح٠٠ ر د٩ﻋﻠﺚ ب٠ Gâv ki bûvcd ( ﺓtu rîş-i ﺓşev ؛, Hâk Çİ bUved tâ ha ؟î?-i ﺓçevî . «Okuz kim oluyor ki onun tabii bulunuyorsun? Toprak ne oluyor ki onun olu oluyorsun?»
؛,Men lehû aklun selimün yüKtedibil Mustafâ.» .٠ . ir iş t i r ki: «A kli selimi olon, Hazret-i MustaOya Iktidâ eder» demekdir. I V.'I. aklin vazifesi, derece-i selâmetine göre insana hakikati göstsrmekdir. I'.lrı O cıkl-ı selim Neblyyl Ekrem (S.A.V.J Efendimizin söz, İŞ ve hallerini arasiiNJiak O ^ebiyy-i Ekrem'e bağlanmanın lüzUmunu sâhibine de anlatır. Bun ااااI görebilecek kadar gercek görüşlü olmayan bir aklida selâmet olmadığı !٠ ٠ ٠ (،. sahibinde de iyiyi, doğruyu İdrâk kabiliyeti yok demekdir. Aklinin ere İld iğ i, tabii İhtiyâçlarıdır ki, bu hususda eşekler de, OkUzter de onun kadar ııııı.lnkdırler. Binâenaleyh, dinin ahkâmındaki hikmetleri anlamayıp da bir ta I'.I'II filozofların sözlerini dUstur ، ttıhâz etmek, onlara İlâve olarak kendince de 1.1 lâkım indi kaideler ve düsturlar vaz'eylemek, OkUzcesine yaşamak demek' dil lioylesine uyanlar, hikmet ve felsefo nâmına yuvarladığı indi kanâatleri lıııkıkat diye kapışanlar; tabii', ayağının altından define Olkacak diye öküzün kuyruğundan ayrılmayanlardır. Halbuki insan, sakalım öküz kuyruğuna süpürاا٠ yapmak ، cin yaratılırıamışdır. Hattâ üstünde yaşadığı şu toprakda yetişen "Hur gibi, yüce hakikatlerden habersiz olarak gelip gitmesi de muvâfık degıldır. Bu durumdan yükseltmeyenler, Allah korusun mesh-( mâneviye uğraııııylardır. 533
ﺀوﻧﺰل اذ ﻛﺎر ب د د روى ﻧ ﺮد.
Gün zeni ez kâr-ı bed şüd rüy zerd, MesH kerd örâ Hudâ vû -zUhre kerd. ٠ >Blr kadının kötuiükden yüzü sararınca, yapdt»
Allah onu mesh ederek zühre
339
moli، acze aarılmalı ve em .no duşmalldlr .
Akil delâletiyle, daha doğrusu kendi fikirlerine göre yol olmak isteyenlerln vâsıl-ı hakikat olamıyacağım, 0 gibilerin Al.âh'a vâsıl olmak Umldlnln. define bulmak sevdâsma düşen hayâlperverin hülyösı gibi olacağını beyân Icin Hazret-I Mevlânâ buyuruyor kl:
531 اً ﻛﺎ ﻧ ﻰ ﻛ ﺞ ﻛﺎو2اى ﺑ ﺎ ك . وﻳﺶ ﻛﺎو٠ ﻛﺎل ﺧﺐ ل ﻧﺪﺑﻨﺮ ا ذد Ey besâ gene âkenân-ı kûnc kâv. Kân Hayâl endîşrâ ?Ud rı'ş-i gâv, «Sıg؛r vâsıtaslyle bulunacak defineden hâzinesini doldurmak isteyenler: ا yahud hazine bulmak ümidiyle köşeyi bucağı kazanlar, o hayâle kapılanlara tâbi olurlar.» Bu beyt biraz îzâha muhtâcdır. JGenc-j gâv): sığır vâsıtasiyle keşfedilen define demekdlr. Bu keşif, Acemistanda iki defâ vukûa gelmiş. Biri ٠Behrâm-ı Gür) zamanında olmuş, ( ؛ ؟teinin biri tarlasını sUrereken öküzünün bastığı yerde bir delik açılmış; genişletilince orada bir define bulunmuş. İkincisi: Nâme-I Risöleti yakmak devrinde olmuş, ؟eyiz eşyâsı taşıyan memlş; bastığı yeri kazmışlar, define keşfe vâsıta olan öküzlere nisbetle -
küstahlığında bulunan (Hüsrev Perviz) bir öküz, bir meydanda durmuş, yürüzuhûr etmiş. Bu definelere : onları (Genc-İ Gâv) denilmiş.
Sonra, acaba bizim öküzün ayağı altında da böyle bir define bulunur mu? diye sakalım onun kuyruğuna yapıştırırcasma izini takib edenlere, ve öküzlerden, yâhud öküz gibilerden meded umanlara (Riş-I gâv) tâbîr olunmuştur. Bundan dolayı Hazret- ؛Mevlânâ, Allâh'ın emrine ve peygamberin kavline İttibâ etmeyip (e kendi düşüncesine göre gitmek sûretlyle hakikate ermek isteyenlerin ham bir ümide, geelel bir hayâle düşmüş olduklarım anlatıyor. On. iarın meslek ve Mezhebine uyanları, sığır definesinden cıkacak cevâhir ile mevhûm hazînelerini doldurmok düşüncesinde bulunmalarına benzetiyor. 338
\
.1 ıııftrülkur’ân tefsirinde:
.■ ^ ؛٦١۶,
p^o/A٥٠j
١- ؛- ^ ؛١١^ £ \ ؛٠١j ٨X ١j
4^؛؛١6 ^؛١ ) p ٠؛١؛C^ o۶ ۵
SJsC y'ı^j ٥W ١^؛-١j ٠ ٠؛؛؛üo ^؛١٠S*i 1؛j ١ ٠ ~ ؛٠ ٠ \ ؛ ؛٠ ١ j ؛£
؛؟١Ar٠٠١؛. İ
١ ؛١^
١)
jc
٥ * ^ ؛ > ؛ ؛- ٥^ ١ ؛5 .. ؛٠
jr٥ ı١؛
،3؛T5£٠: ٨۶،1^١—؟٠۵١* i i S l^
١> ^
t
^
١
٠^ jJ؛٠- ٠i.١j>^j)٠٨-*؛..،٥١y ٧١٠j^Wı٠ç،^ ^j
٨٧« ٠ıı٠ ١ ln lefsirinde deniliyor ki: «Yahûdiler ellerindeki kitâbullâhı. yânı ١ < -٠ iıril .'ililmemiş Tevrâtı bir tarafa bıraktılar. Şeytan gibi şerir bir takım kim m ...... ١lr.yr.t-i Süleymana isnâd etdikleri sözlere tabî oldular. O şeytan tıdomlor. ؛.lileymön. mülkünü ancak sihir, buhur ve kehânetle idâre ediyordu, ٠ f٠٠» ,l٠lordlr II ، mülaki (şeyâtin) kelimesine (ebâlise) yânî hakikî şeytanlar demek do٥■
•،، ıln.lldir Nitekim:
(٠٠ l.i'k.ru: 102.
3.1
534 ،>■ ٠X
٠J
.،> 3 b
٠^ ٠٠,٠٠٠٠٠-٠٠٠٠٩٠
؛
‘J j j *’ ٠. ٠.
.Avretî râ zühre kerden mesH bûd Hâk ü gilgeşten ne mesHast ey onûd.
«Bir kadını zühre yapmak mesh oluyor da toprak ve çamur olmak mesh değil midir, ey anud kimse?»
Hazret- ؛Pir mühim ve âlimler arasında münakaşalı bir kıssaya işaret edi yor. Maalesef Yahûdlierden naklen din kitablarımıza geçmiş bir efsâne var dır: Hazret-i Ademin zellesi, yâni yasak ağaçdan yemesi üzerine melekler onu ayıplamışlar. Cenab-ı Hak onda nefis vardır. O nefis sizde olsaydı ondan be ter olurdunuz buyurmuş. Melekler, kendilerine neş'et-i insâniyye verilip tec rübe edilmelerini istemişler; Hârût ve Mârût isminde gayet müttekî iki meleği seçmişler. Bunlar insan şeklinde ve maişetinde olarak yere inmişler; Bâbilde sihir tâlimine başlamışlar. Çünki
o vakitde Bâbilde olsun, Keldanda olsun
kâhinler, sihirli bâzı garîb hâdiseler gösterirlermiş. Günün birinde Zühre nâ mında bir kadın bu meleklere gelmiş, kocasından şikâyet etmiş. Zührenin gü zelliği Hârût île Mârûtda melekiyet bırakmamış, kendisinden visal talebinde bu lunmuşlar. Zühre de bunları sarhoş ederek,
geceleri semâya çıkarken oku
dukları düâyı ağızlarından kapmış. Kendisi onu okuyup semâya çıkmış. Cenâb-ı Hak da onu Zühre yıldızına kalb
ve meshetmiş. Daha sonra Hârût ile
Mârûtu Bâbilde bir kuyu içine baş aşağı olarak asmış. Orada kıyamete ka dar muazzeb olacaklarmış. Muhakkik müfessîrlere göre bu efsânenin aslı yoktur. Alûsî merhûm tef sirinde diyor kî: «Bunlar yahûdilerin sözlerini hikâyeden ibâretdir. Hiç bir ta rafı doğru olmamak üzere yalandır.» Fahrüddîn-i Râzi de bu kıssanın masal olduğu fikrindedir. Şihâbüddîn-i Irâkî «Hamt ile Mârûtun zühre yüzünden hatâ irtikâb etmeleri dolayısiyle muaz zeb olduklarını îtikâd etmiş olan, küfre girmiş olur. Çünki melekle masumdur. Zühre de yaradıldığından beri yıldız olarak mevcüddür» demiştir. 340
IM atkımmış, 0 a&ırda sihir vn k.lıhııoi Mımlörine do vâkıf imişler. Herkes kendilerinden ilim öğrenmiş. ، )nlııı «öğrendiklerinizle şer işlemeyin» diye haî.hal verirler, kendilerinin iline olduklarım, yâni Oğreldiklerinin dalâleti mû٠ , .1, olacağını söylerlermiş. Halk ise, kar، -koc٥ arasım açacak ve. karıyı koca اااااااli()؛aşat٥cak büyüyü Oğrenirlor, öğrendikleri ile bir tş görmezlermiş. I',؛ln Yakâdiler, Hazret-i Söleymana İttirâ olunan ve Hârût ile Mârâta Is„ اااااdilen bir takım küfrİyâta tâbî oldular, .n la rla uğraşmaya başladılar da , —.‘“ I-“ ‘ hükümlerini bıraktılar. I l a ı t - İ Mevlânânm burada ZUhrenln meshinden bahsetmesi meşh.ra اا,.'ا'ا1 اا,Yoksa onun doğruluğuna İnandığından değildir. Nitekim, bir kadını <ااااار١ yopmak mesh oluyor da toprak ve camur olmak olmuyor mu? diye illi »ildi Irud ediyor ki. meşhûr etsâneye İnanmadığı, bu süâli ile de anlaşılıyor. 535
ر ن. دوح ى ردب "وى ح ٠ﺳﻮى اً ﺑ ﻠ ﻜ ﻞ ﺷﺪى در أﺳﻐﺎان Rûh mî burdât suy- cerH-î beriln. Sûy-I âb u gil şüdi der esfelîn, «Rıılı suni felek"! âlâya götürdü. Sen ise su ve camur tarafına, yânî tl. .... V. tabiat alemine meylederek esfel-I söflİîne düş'tün.» Malumdur ki insan, rûh ile cesedden Ibaretdlr. RUhu dolayisîyle âlem-i " Ihyıı, cesedi itibariyle de arz-ı sUflâya msbetl ve meyli vardır. Nisbet- ؛rü٠ ı,ı، 'yıı| Iııiitıııı rühâniyyet cihetine, nisbet-f ٩esedâniyye de yine insani tabiat ci1ااا1' >اااا.٠ ٠ ٠ '، » u sevk eder. Kur'ân-I Kerimde:
i İ;î ا¥
ﺳ ﻌ ﻦ١ ^ دد; ًاه٠ ﺀ ﺧ ﻲ٠ﻻث ( ﺋ ﻮ٠١ ﺛ ﺎ٤
٠ ؤ ة ﻷ ﺋ ﻘ ﺌ ﺲ١٤١ وﻳﺔاﻟﻚ١ ﺗ ﺬ١ﻗﺊ٣ﻟﺔ Yum : »Biz hakikaten insani şekl ü ؟emâlll ve sûret ü mânâsı îtîbâriyl® «٠ ا٠٠٠ا١ اtakvimde yaratdık. Sonra da onu esfel-I sâflline reddeyledik, Yânî gene ا٠ اا'اllıl.yıırlııldık, güzelken çirkinleştirdik, mâsûm ve sâlih iken kör ve fösık kılılık bu lıallori de İmân etmeyişinden ve s â îh amellerde bulunmayışından ."l.dık, takat mü'mln olanları ve iyi amellerde bulunanları böyle yapmadık. '343
<$ ^>؛،~ — ٠ Yân? : «Münâfıkl.r, kendi şeytanları, iblis gibi şerir arkadaşlariyle yalnız kalınca biz seninle beraberiz derlerdi ٥.» Ayet-i Kerîmesinde mecazen ku1lanıimışt.r, Hazret-i Süleyman vefâtından sonra kâhinler ve sihirbaz takımları, kendi san’atlarına revaç vermek için kehânete ve sihre müteallik bâzı bahisleri yazmışlar, Süleymanın tahtı altına koymuşlar, sonra meydana çıkarıp «İşte Süleyman, bu havas kuvvetiyle icrây-ı hükümet etmişdi» demişlerdi. Cenâb-ı Hak, Süleyman Aleyhisselâmm sâhlr ve kâfir olmadığını, sihri ve küfrü irtikâb etmiş olanların o şeytan-sîret kâhinler ve sihirbazlar olduğu nu bildirmek için bu âyeti inzâl eyledi. Yahûdiler, Hazret-i Süleymanın Beytülmakdisi yaptırmış, fevkalâde bir ihti şam içinde yaşamış olmasiyle iftihar ederler de onun, hattâ babası Dâvûd Aleyhisselâm’ın peygamberliğine inanmazlar. Nebi değil, melik idiler derler. Hazret-i Süleyman, da sihir isnâd ederler. Halbuki müslümanlık; Süleyman؛ da. Dâvûdu da, şâir enbiyây-ı izömı da kendi müntesiplerinin münasebetsiz vehim ve isnadlarından uzak görür, onları şan-ı nübüvvetlerine lâyık bir dere cede gösterir ve haklarında: (Salevâtullâhi alâ nebiyyina ve aleyhimüsselâm) diyerek tâzimatda bulunur. Hârût ve Mârûtun melek değil, iki melik olduklarına dâir de rivâyet var dır. İbni Abbâs'ın, Hasan-ı Basrî'nin, Eül'esved’in, Dahhâk’ın kırâ.etleri rivâ
(٠> yet edilmektedir. Şu hâlde Nozm-ı Çelilin mânâsı «Bâbil hükümdarlarının ikisi bulunan Hârût ve Mârût...» domek olur. Bunfarın hakiki melek olmadık ları ve gösterdikleri salâh-ı hâl dolayısiyle (melek) lâkabını aldıkları da mervidir. Demek ki bunlar halkın teveccühüne ve hüsn-ü zannına mazhar olmuş56 (5) (6) 342
Bekara: .4. Bekara: 102
33.
ﻧ ﻮ ل- ﺧ ﻮﻧﻨ ﻰ را ﻣ ﺦ ﻛﺮد ى ذ ن ٠زان وﺟﻮدى ﻛ ﺎ ﺑﺪ آ ن و د ك ﻋﻘﻮل Hîçten ra mesH kerdi zin süfûl. Zan vücûdi kî büd an reşk-î uKUl, .Akliların gibJa ettiği bir vücüdrfen sUflIyyet hasebiyle kendini meshetm lş.tn» Yânî Ey inSan; sen bir vücûde mazhar olntu. ve ahsen.f takvîm üzere ٧nfi,٠ l؛lmıçsın ki. o inikat ve ٠ vücûde,. akil ve zekân, hattâ aklin gâzü elan ٠ ١ ı^ı,٠ kler bile gibta etmişlerdi. Fakat indirildiğin süfliyyete. yönî esfel.l sâ filin derecesine râzı oldun. Çalışıp çabalayıp seyr-i llallâh mertebesine ayak bıifiıııııdııı Binâenaleyh sUfllwete rızâ gösterişin dolayısiyle kendini mesh-1 ٧0٠اأاﻫﺎا٧ اuğratdın.
537
ﺑ ﻮ ن ﺑﻮد
ﻛ ﺎ٠ﺑ ﻰ ﺑ ﺒ ﺰ
.ﻳ ﺶ اً ن ﻧ ﺦ ا ق ﺑﻐﺎﻳﺖ دون ﺑﻮد Pes bibin ki m isH kerden çün büved, Pİş.i an mesH İn bigâyet dun büved. «O halde Allah'ın sen) şu mesh edişine bak kİ, öbür meshe nlsbetle bu, tl.yo. dûn bir derecede kalır.» ١>٧ı١i; güya Hârût ve Mûrûtu sapıtmış olan kadının Zühre yıldızına mes. ..1,ililmiş olduğunu okumuş, öğrenmiş ve inanmışsın. Onun vukuu farzedilse MIm, oenln uğradığın mânevi meshîn yanında o, yine bir şey sayılır. Bir ka dın /ütıro yıldızına tebdil edilmişse, nûrânî bir meshe uğramış demekdir. Sen İn. çamurluk derekesinden ve esfel.i safilin bataklığından kurtulamadığın K٠ ، n, •onln meshin pek zulmâni bir mesh hâlinde kalır.
..8
Onlar İçin ecir ve eevâb vardır. Hem öyle bir e٠lr ki ona nâil olduklarından dolayı kendilerine minnet tahmil editmiyecek, başlarına kokılmıyacakdır ’.٠ İşte şu Âyet.i Kerîmelerde beyan buyurulan iki hâlden birincisi ki, e s . fel-l sâfllinde kalmakdır, İnsanın tabiat âlemine saplanıp kalmosı demekdir. İkincisi, yâni (illây.i istisnâ) ile kurtulması ve ecr-i gayr-i memnuna n .îl ol ması da rûhâniyyet âleminden feyiz olmasına işâretdir. Sâfiyye meslekine göre (Esfel-i sâfilîn) insâniyyet mertebesidir ki, tenezzülât.ı llâhiyyenin sonu ve (Vahdâniyyet) makmının mukabilidir. Sâfiyye; mevcudat denen mükevvenat için bir {vücüd dâiresi) tasavvur ederler. Hatta bu dâireyi — ona hakîkî bir varlık vermedikleri için — (şû’le-i cevvale) İle. meselâ bir maşa ile tutulup süratle çevrilen ateşin parlak bir dâire gibi görünmesiyle temsîl eylerler. Sûz-i sevdadan yanar kesilmişdir derûn. Dil değil, sinemdeki bir şûle.î cevvâalediri. işte bu dâirenin yarısı (kavs-i nüzul) dür. Yânî (İniş yayı) dır ki. oluşun mertebelerini yânî eşyanın aslından — velevki sûrî olsun — uzaklaşmasını gösterir. Mahlukların en sonu insan olduğu ؛cin onun makamına (esfel-i safilin) tâbir edilir. Vücüd dâiresinin öbür yarısı (çıkış yayı) dır. Mahlukların derece derece aslına yaklaşmasını gösterir, yânî esfel.i sâfilîne inmiş olan. İnsan, tedricen terakki ederek aslına rucû. eyler kİ:
؛؛j.; Yânî : «Siz Allâh'a rlc’at edeceksiniz *.١ ٠ Nazm-i Kerîmi buna İşâretdir denilmiştir. Vûcud dâiresinin iniş yayına (minallah: Allohdan) denildiği gibi, çıkış yayı na da (ilallah: Allâha) tâbir olunur. Mevlevi mukabelelerinde sem’؛a başlamadan evvel yapılan (Devr.i Ve ledî) denilen dolaşma İle, Sultan Veled Hazretleri; biı nükteyi temsil eylemiş dir. İşte bir insan için en ulvî İstek ve en yüce gâye, vücüd dâiresinin çıkış yayı üzerinde seyir terakki İle, «mebde1» yânî asla avdet edebilmekdir. Seyr.i İlallâha muvaffak olamayanlar ve esfel-i sâfilînden kurtulamayanlar, mânevi meshe uğramış olanlardır. (7) Tin: 4-6 (8١ ZuHruf: 85
٥٠«
٨ا1ﻻ٠ اةااRûm ibnl Komili ااا٠ '(1 ااااااااااInr k ıla sı vardır Der ki: Marifet gerçi ki boy/âdolere lâzımdır, Efıl-i ilm olmoz ise yıno beyoğlu beydir. Âlim evlâdı olup medrese-i âlemde, Câhil olmakdan ise doğmadan ölmek yeğdir... t vet. Asalet ,babadan oğula intikâl eder. Bir beyin, yâhûd ağanın oğlu ı.ııl olsa da yine bey, yâhûd ağa ünvûnına vâris olur. Fakat ilm u irfâıı, •um ؛kalmaz. Âlim bir zâtın oğluna, bobasmın fazi ü kemâline hürmeten ■ Ilın denilmez. Âlim bir babanın câhil bir oğlu olmak acıklıdır; ve o insanı ■ ı.ıiKİıracak bir mûsibetdir. Bunun gibi, karşısında meleklerin secde etdiği >ıı Ademin torunu olup dâ hayvanlık derekesinden kurtulamamak, hattâ onun iııınıı.da bulunan esfel.i sâfilinden yükselememek ne kadar utanacak ve ağ. um ؛ ؛ck bir felâketdir. 540
A
ض
ل ﻻأ٠ﺟﺪﻣ ﻮ
- ذ ﺧﻮدﺀ س١ م٠ ; ك٠ ن ﺟ ﻬﺎ را٠ا cend gûyî men, biglrem âlemi, in cihanrâ pUr kUnem ez Hod hem'î. «Bu dünyâyı İdâre eden benim, clhânı dolduran da yine benim! diye ne vnklo kadar atıp tutacaksın?» Yâni bir mevki sâhlbi, meselâ bir dâirede kapıcı, yâhûd umûmi bir heا،,٠ ا ؛İbrıkc، olmuşsun. 0 beyağı vazifeyi mUJlim bir mansıb vehmediyor, gu1,11(1 kapılıyorsun. Bu kapıyı acip kapayan, yâhûd bu ıbrıkları doldurup sakااا٧( اااbenim! diye rast gelene kofa tutuyorsun. Behey budala; bir de.â o, seııııı ehemmiyet verdiğin kapıcılıkla ibrıkdarilkda kimsenin gâzü yok. GUle gUle olur. Yalmz mürâcat edenlere ve s:kış:p gelenlere ters muâmele etme.
ر فﺀردن ﺳﻤﺮ ﺳ ﺮ. ر. ١ﺟﺎز
ﺍ
. ا ب > و وﺑﻤﺪازد ش ا ذ ك ﻧﻐﺬ
١
Ger citian pür bârf gerded ser beser, Tâb-I Hor bügdâzedeş bâ yek nazar. »DUnyo baştan başa karla dalsa, Güneşîn harâretl anları bir bakışı II. «ııtiv.rir.» ٠ ا4 /
538
ﺣ ﺰ 'اﺧﺘﻰ١ اﺳﺐ ﻫﻤﺖ — و ى .آدم آ ﺳ ﻮ د را ﻧﺜﻨﺎﺣﺘﻰ Esb-İ himmet sûy-i oHter tâHtî, Adem-İ mescûd râ neşnâHtî. «Himmet otmi yıldızlara doğru sı.ratdın, meleklerin mazhar olan Ademi tanımadın.»
secde.l ta'zimlne
Yönİ akima, idrâkine, ameline, İrtânına güveniyorsun, Yerdeki araştırmayi kâtı görmüyor, gözünü göklere yöneltiyor, fezâyı ve :,nun genişliğini tahmin ve takdire uğraşıyor, bâzan da ZUhrenin meshe uğramış bir kadın 0اا nıcısı gibi hurafelere inanıyorsun. ٥y!e iken, kendisine meleklerin secde etdi. <11 ٨dnın'i. Odemliğin kadr u kıymetini bilmiyor. Ademin Vâris-İ kömili olan rvlıyüıılöha ehemmiyet vermiyor ve onlara İttibâ' eyleniyorsun. Halbuki Adem, ، ا٧1< اt.i’çklrı bir mahlûk idi ki, şu süllî toprakdan yarotılmış iken, ulvi meiliklenil sııcda I ta'zimine mazhar olmuştur. ؟Unki:
’ ذ ؛ ا ' ﻵ ﺟ ﻰ۶ ذ YUni : «Allah, Adome bütün isimleri öğretdî ٠> . ؛iltifâtma nail idi îiâh'ı ve Ifubbılni olan ilmi ve irlânı. kendisini meleklerin secde etdiği bir mertebeye cıkarmışdı. 539
آ ﺧ ﺮ آدم زادﻧﺎ ى ا ﺧﺎ ف ■ د ﺑ ﺌ ﺪ ا ﻋ ﻤ ﻒ٠ﺟﻤﺎش'دى Ahir âdem zâdeî ey nâ Halef, Çend plndâri tu peşti râ şeref. «Ey soysuz; sen de Ademin torunu olduğun hâlde, bu süfllyyeti. vakte kadar kadr u şeref sayacaksın?»
٠',٠ Bekara: ال 34.
ne
...
ﺍﺭ ﻝ ﻳﺒﱭ٠ {) ﳑﺰ١ ﺍﻻ٠ﻙ٠ﻥ7 ٠ﻣﻬﺮ ﻫﺎ دوﻷﻧﺪ از ا ﺳﺎ ب ﻛﺒ ﻦ An geman englz râ sâzed yaKin. Mihrhâ ruyâned ez esbâb-ı k؛n. .Allah, zan VB şüphe îrâs edecek bîr sözü, yakîna vâsıla kıîar. Kin manlık sebeplerinden de muhabbet neticesi çıkartır.»
V.
düş.
yâni Cenâb-1 Hak, öy!e bir kâdir.j mutlakdır ki, bir zâlimin debdebesini. Kirvelini bir an icinde İmhâ eylediği gibi, İrâde-i liâhiyyesi İktizâ edince zanm yakine, düşmanlığı muhabbete tebrfil ediverir. Meselâ Hazret- ؛Ömer RadıyallâhU anfl'in züt-i akd66-l Nebevi'ye evvelce ne kadar sû-i zanm vardı. Haydt I Peygamberiye kasdedecek derecede Aleyhisseiât Efendimize düşmanlık liosliyordu. Sonra: lütf u İlâh ؛ile onda bir yakln husOie geldi ki «Benden sonra peygamber gelseydi Ömer olurdu» lltifStina mazhar Olup. Evvelce Ra. 8|ا'ا- ﻻEkrem SallallâhU Aleyhi ve Sellem Efendlmiz'in can düşmanı iken son10 o kadar muhibb-i can fedâsı olmuştu k؛, ؛rtihâl- ؛Nebevi esnâsmda tees.، ؛irimden şaşırmış, her kim M uham m ^ Oldu diyecek olurea kafasını keserim diye yalın kılıç dolaşmaya başlamıştı, !şte şu değişikliği Ihsân eden şübhesiz kl Allah idi. Yine 0 Allah: 545
ر ا ﺑ ﻤ ﺮ ا. ، ر و ود د ر آ ش ٠ا ذ د ﺳ ﻤ ﻤ ﺪا- ﺑ ﻰ و و ح١ Pervered der âteş )brâhîm râ, Eymenly-yi rûh sâzed bim râ. «، brahîml ateş içerisinde besler; korkuyu, rUhun, emnlyyetlne vâsıta kılar.» Ateşde yakmak .insanda yanmak kabiliyeti varken. Allâh'ın kudret ve kuvveti erişince o kâbiliyet değişlverir. Ateşe atılan .brâhîm Aleyhlsselâm olUmden kurtulur. îcâz.ı !lâhîye canlı bir misâl olur. Allah, korkuyu da rûhun emniyetine sebeb kılar Yân ؛insan, Allahdan kor. karsa: (Re'sûl hikmeti mehâfetullahj yân« ؛Hikmetin başı. ANah korkusudur» düsturuna îttlbâ’ ederse: ...
Yâni ey kapıcılık ve ıbrıkçılık gibi hizmetlere aldanıp do halka keşiş dağı gibi görünen; Güneşin şuâlonnın karlan eritdiğî gibi, kader Güneşi de sana aksedince, güvendiğin ve böbürlendiğin kapıcılık ve ıbnkcılığı da su hâline getirir ve yokluk denizine götürür.
ئ
د ﻫﺰار٠وزر او و ﻣ ﺪ و ز ر و ٠ زﻳ ﻚ ﺷ ﺮا ر، ﻏﺪا٠ ﺳ ﺖ ; د ا ﻧﺪ٠ Vizr-İ ﺓvû sad vezir ٥ sad hezâr. Nist gerdöned Huda ez yek çerâr.
«٠ vezirin de, onun gibi yüz, hattâ yüzbin vezirin de hilesini Allah, bir kiVilctmla mahveder.»
543
ﺗ ﻜ ﺬ٠ ﺣ ﻚI ر٠ﻳ ﻦ آ ن ﺀ ذ ل
ﺛ ﺮ ﺑ ﺖ ﻛ ﻨ ﺪ١ آ ن ز ر آ ب و. cyf Ayn-1 an taHyil râ hikmet küned. Ayn-İ an zehrâb râ ؟erbet küned, «Cenâb-ı Hak, o Yahüd! vezir ve emsalinin düşündükleri hileleri, mazlûmlar hakkında hikmet hâline getirir. Yine zehlrl ؛su gibi olan tezvirlerini mağ٠ durJarı ipin ?erbet derecesine çıkarır.» Hikâyesi nakledilen Yahûdi vezir, 0 vakit Hak din sâlikleri bulunan isevleri biribirins düşürmek icin türlü hileler îcâd ediyor, çeşit çeşit zehiril ve helâk edici sözler söylüyordu. Cenâb-1 Hak, onun hilelerini’ din.! Hak erbabından bâzıîarı hakkında ayn-1 tlikmst hâline getirdi. Çünki vezirin sözlerindeki yıldız sıyrılınca, altının paslı olduğunu anladlar. Olanca Ihlâsla kelâmullâfıa sarıldilar. Blnnetics vezirin yutturmak istediği zehirli haplar, 0 gibiler ؛cin âdetâ turunc ve portakal şerbeti gibi oldu. 34
«
latonbulun ilk kadını H./ır 1اﺀا٧'ا٠ اﻫﺎا ا٧ olup Fatih'in nıuallımlı٥nde ؛ blPunan Sinan Paşa, öeııçiıpındn nm،٠lı٠u bu mezhebe kapılmış. Bir gün babas.vit yemek yerken Hızır Boy: - Sinan: budalalıkda 0 dereceye vardın ki ﻻوönündeki sahann. bok.r olduğunda şUbhe edeceksin cemi ؟, Sinan Paşa : - Evet: bizim bakir gördüğümüz ٥ sahanın başka bir şey, meselâ muknvva olmak ihtimâli vardır! cevâbını verince, Hızır Bey sahan، kaldırmış, 0ؤlııııun katasma vurmu ؟. Sinan Paşa can acısiyle of! deyince babası: - Nasıl, bakir olduğunu anladın mi? diye sormu ؟. Sinan Paşa. Şeyh veInya intisab etmekle bu sacma düşünceden kurtulmuşdur. Hazret- ؛Mevlâna da hikmet- ؛Mevlâyı temâmiyle İdrâk edememek hu!؛Usunda lâedrilere teşbih ediyor, Hazret-I MevlCnâ bâzı hakikatlerin naklinden sanra bahse dönerek diyur ki
«HR، STİ٧ AN KAVMİN ؛DALÂLETE IİAŞKA BİR FİTNEKARLIGI.b
DÜŞÜRMEK ؛ÇİN YAHUD ؛VE2İRİN
547
Mekr-i diğer an vezir ez Hod bibest. V a’z râ bügzâşt-u der Halvet nişest. «O vezir, kendiliğinden başka bir hile yapdı. V a’zı bırakdı, halvetde otur du »
٠٠٠ د اؤ ﺷﻮق. ن در ﻗ ﺄ٦دو ررﻳﺪ . و ﻟ ﺬ. ود دو ﺧﺎر ت ﺟ ﻤ ﻠ ﺴ ﺠ ﺎ Der müridan der fikend ez şevK süz. Bâd der Halvet cihil pencâh rûz. tıKırk. elli gün kadar halvetde oturup mUrldlerln ؛ayrılık ateşine yaktı.»
35١
p“SJ *؛؛a ’٠ ٥
Ü١>؛İ١١
Yani : «Malûm olsun ki, Allah dostları için korkacak bir hâl yoktur. Onlar Ahiretde mahzun da olmazlar :o.® müjdesini alır. 546
،٠:• ؛٠٠>٠' o .
. . . ٠' j
. ٠v١١۵-- 1^— ٠،>- ,J ١ L٠ Ez sebeb sûzîş men sevdâyiyem, Der Hayâlâteş çü söfistâyiyem. «Allah’ın, bâzan sebebleri tesirsiz bırakmasında ben, şaşırmış kalmışım. Hakkı tehayyül ve tasavvur hususunda sofestâiler gibi olmuşum.» Malûmdur ki dünyâ, sebebler âlemidir Sebeblerin müsebbibi olan Allah, hâdiselerin husulünü bir takım sebeblere bağlamışdır, Meselâ harâretin hâsıl olması için ateş lâzımdır Ateşin yanması için de odun ister Odun, kömür ve sair mahrûkât ateşe girince yanar, işte bunlar, yekdiğerinin husûlüne ve be kasma hizmet eden birer sebebdir Fakat bazân bir çocuk, beş arşın yüksek liğindeki bir pencerenin cumbasiyle beraber yere düşer de, burnu bile kana maz. İbrahim Aleyhisselâm, oteşlere atılmış, fakat Allah İbrahim ؛değil, ateşdeki yakmak hassasını ve sebebiyyetı yakmış, yânı onun yakıcılığını muvak katen izâle eylemişdi Böyle sebeblerin tesirini ortadan kaldıron kudret-i Rabbâniyye karşısın da hayran olduğunu. Hazret-i Mevlânâ söyluyr; hattâ hikmet-i Bâri'yi idrâk edememek husûsunda kendisini sofestâilere benzetiyor Sofestâiler; Filosoflardan bir kısımdır ki eşyanın hâkikatini inkâr ederler Bunların felsefi düsturları gibi, soçmasapan sözlere (safsata) derler. Sofestâiler, üç kısımdır. Bir kısmına (Indiyye) derler ki, «Eşya, İtikada tâ bidir. Bir şey hakkında ne düşünülürse o, odur.» mütâleasında bulunurlar. Bir kısmına (İnâdiyye) ederler Bunlar eşyaya evham ve hayâlât-i bâtıla! tâbir ederler. Bir kısmına da (Lâ edriyye) derler. Bunlar da her şeyde, hattâ şüpheden bile şüphe ederler.10 (10)
35.
Yûnus: 62.
...
Mâ çü Tıflârıîm ü mârö dâye tû, Ber ser-î mâ gusteran an saye tû. . 111/ çocuk gibiyiz kİ, sen de dadımız mesâbeslndesin. Terbiye ve İrşç.d gMu.’iıl başımızdan eksik etme.» I ؛:ı/ret-i Mevlânâ, şu beyitlerle vezirin yeni bir fitne çıkarmak için halve. ı٠ ı ٧ırdl٥١ni, riyaset etdlği kimselerin de onun iştiyâkiyle deli, divâne olduğu nu. v.» halvetden çıkıp va'z u irşada devamım temenni eylediklerini hikâye n.ıiyoı Kı$3u mazmununda bir de hisse vermek istiyor ki o da, sâlik bir tâMi؛i.. Iıocasına, hâlis bir dervişin şeyhine korşı göstereceği edebin tâlimidir. Hu lâlıb; hocasını sevmeli, mualliminden korktuğu için değil, onu sevdiği için ٠olışmıılıdır. Zâten hocaların vazifesi, talebenin umacısı olmak değil, müreblıl.ı olmukdır. Kezâ bir mürid, bir şeyhe intisâb edince, onu kalbinin mahbûbu ııı.hfi/ ölmeli; emirlerini, nasihatlerini ifâ ve tatbik eylemekde âşıkane bir ٠ ١ .ı a ıiııynıcılı, ondan bir dakika ayrılmayı en müdhiş czab ve işkence bilmeli. .lir llııilâ hu hâl ilerlemeli, Sâlik (fenâfişşeyh) mertebesine gelmeli, kendisini ..yhlııdo görmelidir. Kuşadalı meşhur Şeyh ibrâhim Efendinin bir müridi, rüyasında şeyhini Uâfnıuy Şeyh dervişe doğru geliyor, geldikçe de küçülüyormuş. Yaklaştıkça küçülmüş, nihayet dervişin vücGdünde kaybolmuş. Derviş, dehşetler içinde uyanmış, sabahı zor etmiş. Şeyhinin ziyâretine koşmuş. zuhûrâtını nakleymiş, Şeyh, ârifâne bir tebessümle: ٠— Sen de şeyhine karşı öyle olmalısın diyerek, (fenâfişşeyh) mertebesine l٠ ı٥r٠t etmiş. Hazrot-I Mevlânânın beyânâtında, kıssadan ziyâde hisse nazar-ı dikkate alınmalıdır. Çünkü Hazret.i.Pirin maksadı odur. Burada vezirin velevki hiyle vn r.yö İle olsun halvete girmesi üzerine idaresindeki hıristiyanların üzüntül.rlnl söylemekle, dervişlerin şeyhe karşı nasıl bir tavır alması ve şeyhin ay rılığından ne derece üzülmüş olması lâzım geldiğini İmâ ediyor.
333
...
و١ د د ذ د از ﺷﺮق٠واذ،ﺧﻠ ﻖ د ﻃﻞ و ﻧ ﻞ و ذوق او٠ ز ﻓﺮاق. Hâİk divan, şühend ez şevK-ı Ez ri.âK hâl-ü zevK.Î â,
ﺓ,
. Halk, ٠ vezirin hâl ٥ kâlf V. zevki ٠9١lyâkından deli, tfıvân. oldu.» 550
و١ د ذ د و/ ﻻﺑﻪ و ﻧﺎرى س .و٠ دو ﺧﻠﻮ ت دو.از را ﻣ ﺪ ﻛ ﺜ ﺖ ﺋﺠﺎ٠ vû zfirl heml kerdend ة ﻻ٠ Ez rlyâzat geş.e der Ha ive، dü ، ٥. *Miirldler ağlayıp vezirin dışarı çıkması laln yalvarıyorlardı. ٠ .ise halvet hanesinde rlyâzat yüzünden Ikl kat olmuşdu .» 551 و ﻣﻮر٠ ىIﻣ ﻐ ﺬ ا ﻳ ﺜ ﺎ ن " ﺑ ﺖ ﻣﺎر .ﻟ ﻜ ﻮ ر١ ﻋﺪا ﻛﺘ ﻰ ﺑﻮﻧﻰ ﻣﻮد اﺻﻮ
ل
Glft î ؟an nlst m٥râ bl ، ﻻ,n٥r BJ aSâkeş cün büved ahvâl- ؛.kür - MUrldler diyorlardı kil Sensiz bizim ipin hidâyet nOru yoktur. .Yedlcl bu» lunmazsa körün hâli nasıl olur?» 552
م و اذ ﻣ ﺮ ﺧﺪا١ و٦ ذ ﺳ ﺮ١ ٠١ زﺋﻦ ﻣﺎرا ﻣﺪار از ﺧﻮد ﺟ ﺪ١ ﺑ ﺜ ﻰ Ez ser-î İkrâm ﺓ.ez behr-î Huda p ؛.ş ezin mârâ medâr ez Had cüdâ ikram ve Ihsfin etmi» ؟olmak İçin, ve AJlah aşkına artık bundan ، azla bizi kendinden ayırma.» H l
، اا.,.',(اا1أﻻؤﻻgorodır 0. ﻻ1(ﻻاز ا٠ ا٠٠١M. var k، . «Herkes niyyotlno,;I f
٠O f٠
«bulur
îi<!âl، ndedir, 555 اﺀذ آ ﻣ ﺪ;د-ذ .ﺕ ﺍﻣﺪﻧﺪ ﺍ ﺀ.ﺩﺭ ﺩ
An emiran der şefâat âmedeend, Van murfdan der derdat OmedCd «Hıristiyan reisleri çeJâat icln, diğerleri de veririn yanma geldiler ,a
nefislerini kötülemek Uzero
556
f
/
ب ﻫﺎرا اى
اع٠ جj f
•إ٠:دت٠ ﻣﺎ ل ﺗﻮ٠اذد٠ ا'ذ دل و ذ ز Kin ci bedbaHtist mârâ ey kerm, Ez dil û din mande mo bi lu yetim.
٠
Dediler ki: Ey kerim olan vezir, biz sensiz: gOnlUmUzdan, dînimizden yetim أاا«ا١ ؟اolduk. Bizim İçin bu ne bedbahtlıkdır.» 557
- ; أ ى ﺻﺮد: ز ز ﺳ ﻢ ز ﻳ ﻮ ن د ﻟ ﺬ Tû behânâ Mikünî vû mâ zicerd. Mi zenim ez süz-i dil dernbay serd «Sen halvetden Olkmamak İ ؟in bahane bu iyot un. Bizim ise yuregimiz yandığı iain yüreğimizi çekiyoruz.» 55?
Mâ begüftâr-î Hoşet Hû kerdeim. Mâ zi şîr-i hikmet- ؛tû Hordcım «Biz senin güzel sözlerine alışmış, süt gibi olan hikmetlerini bol bol İç* rnlşdik ٠ 355
554
ان دور٠از ﻣﺢ
I
ﺗﻢ٠'١ ح
ﻛﻔ ﺖ
ﺑ ﻚ ﻳﺮون آﻣﺪف د ﺣ ﻮ ر
Gûft cârıem ez muhibbon dûr n؛st, Lik bîrûn âmeden destûr nist. «Vezir dedi kii rühum, dostlarımdan uzak değildir, bâkin dışarıya çıkmam icin, müsâade yoktur.» Hazret- ؛Mev.ânâ bu beyit ile de kıbâr-1 evl'iyâullâh'ın bir hâline içâret ediyor: Erbab-I hakikat (kurb-i nevâfil) ve (kurb-1 ferâiz) ile Hakka yaklaşmışlar, Allâ'm varlığında, mevhUm vücutlerini İtnâ eylemişlerdir. Binâenaleyh onlarm görüşü İlâhi bir nazar, bilişi de İlâhi bit ilimdir Bunun İçin, kâmil bir şeyh; yakında olsun, uzakda olsun demişinin hâlinden haberdâr olur . 1tnaşza zâten 0 şeyh, kâmil değildir. Nasıl ki Hazret-، Pârük (Radıyallâhû anh,. Mndinede hutbe îrâd ederken yUzlerce fersah uzakda bulunan isim ordusunun kuşatılmak tehlikesine mârüz kaldfğını basiret nûriyle görmüş (Yâ Sâriye ٠. ؛cebel} yâni «Ey Sâriye; dağa oekll» diye bağırmış. Mescid-i saâdetde bulunnnlar bundan bir şey anlamamışlar, o yüzlerce fersah uzaktaki ordunun kumandam bulunon (Sâriye), Hazret-i Fkrâk'un sesini İşitmiş, dağa ؟ekilmek suretiyle muhasaraya düşmekden kurtulmuş. Burada denilebilir ki, bunu yapan Fârük u a'zam Hazretleridir ki, bir dânedir. BZim gördüğümüz şeyhler ise kendileri semöhânede iken kahve ocağ,nda olup biten holleri görmeyecek kadar gaflet ! ؟inde idiler. Cevâb verilir k، : Amenna ve sodaknâ Oyle idi. Fakat peygamberlerin mücizesi gibi vellierin kerametinin hak Oldıığu da akâ، d-i islâmiyye cümlesinden dir. Ondan başka, Hazret-i Mevlânâ: «Her devirde kâim bllhak bir veli vardır. Silsile-! tarikat ve feyz-1 haki, kat kıyâmete kadar devâm edecekdlr. imöm-ı hay, ve kâim bilhak olan İşte o velidir. Omerln, yâhud Alinin neslinden gelmiş olması şart değildir» demiştir. Demek ki her asırda bir veliyy- ؛kâmil bulunduğu gibi ondan Hazret- ؛Omer gibi kerametler zuhür etmesi de kâbîlmiş. Bir de edebiyatda bir kâide vardır. Bir şey. mutlak zikredilince kemâline mosrûf olur .insan denilince âzâsı ve İdrâki temam bir vücûd, hatıra gelir. KörItığu. sağırlığı, dinsizliği, densizliği düşünülmez. Bunun gibi mürşîd denilince murş؛d-l kâmil, mürîd denilince de mür؛d-i sâdık anlaşılır. Şurası da varki: Bulmak, aramakdaki hulûs-1 nlyyettfn samimiyyet ve 3M
Kalb-i Muhammedi. İlâhi feyzin yeri olduğu gibi, vâris-i ekmeli bulunan l'iv ؛؛ı asır da diğer velilerin feyiz kaynağıdır. Yân? her asırda ve zamanda ؛ı ؛ııvs-i azörrfy denilen bir veliyy-i ekmel bulunur ki Nâib-i Muhammedi, haı«u ı Ahmedi odur. Tâbir caizse denilebilir ki mânevi işleri idare eden İlâhi m e clisin reisidir. Mazret-i Mevlânânır.؛ «An yeki bâşed yeki bâşed yeki. buyurduğu veçhile, o zat-1 âlî. her devirde yeâne olur. O devrin bütün velileri, onun emrinde bulunur. Niyyet-i kâmile ve hulûs.i kalb ile bir şeyhe intisâb ٠٠lon dervişin, bağlandığı şeyhe hüsn ü zan etmesi lâzımdır. İşte Hazret-i Mnvlânânın. hırlstiyan müridler tarafından yahudi vezire hitaben; «Ey ki cün tû der zem âne nist kes» .inmesi, crbâb-ı tarikate şu nükteyi bildirmek ve değişliğe dâir bir edebi öğ,etm ek içindir.
«VEZİRİN M URİDLERl SAVM ASI.» .
5.3
ﺧ ﺮ ﻣ ﺎ ﻧ ﻤ ﺎ ؟ و٠. ان أى٠ ﻛ ﻔ ﺖ ■٠ﺭ و زان و ا ﺗ ﺪ ج١وﻋﻂ ﻭﻛﺲ GUft han ey süHragân-î güftügû. ٧a'z u g ü ftâ ' û zebân û gûş cû. *Vezir dedi ki: Ey dedikoduya angarya olarak tutulmuş gevezeler, ey va.z. KOZ, dil ve kulak arayanlar.» Vezir, bu hitâbı ile demek istiyordu ki: siz benim sözlerimi dinlemek, lisânımdan ؟ikacak kelimelerle kuloklarmızı dinlendirmek istiyorsunuz. Halbuki hakikate lâfla, olur olma'zlo değil, ancuk hâl ile gidilir. Binâenaleyh : 387
558
ا ﻣ ﻜ ﻦ٠
ﺟﻔﺎ ا
ا ن١ اﻟﻞ٠ ﻻ١
.ﺻ ﻮ ذ د ر دا ﻛ ﻦ
ا/ل
Allah Allah in cefâ bâ m â mekün< Lûtf kûn İmrûz râ ferdâ mekün. «Allah açkına alsun b iz. bu cefâyı etme, lutfeyle de h a le ld e n çıkmak Icin bugUnii yarma bırakma.» 560
ن ى دﻻﻧﻰ٠ا را ﻛﺎ
ى ﺑ ﻬ ﺪ دل
.ﴳﻻﻥ٠ ﻟﻰ٠ ﺯ١ ﺩ ﺗ ﻮ ﺭ ﺩ ﻧ ﺪ اً ﻏ ﺮ M î d lh e d d il m e r tü râ k 'in b i d ilâ n . S i ، ةg e rd e n d ĞHîr ez b i hâsılân. «Bu â ş ık la r
sana gönül vermişlerdir. Sen almayınca dalâlete düşecekler-
dlr.» 581
ﺑ ﻮ ﻣﺎﺭ ﻭ ﺑ ﺪ٠ﺑ ﻪ در ﺧﺬﻙ .را ﺑﻤﻐﻦ ز ﺟﻮ ر دا و ﻳ ﻨ ﺪ٢آﺀ C üm le d e r H uşki ٠ü m e â h i m i ta pe nd . A b râ b ögçâ z ؛c ü b e r d â r bend.
Hepsi de senin flrâkında, karada kalmış balık gibi çııpınıyoıiar. Derenin bendin، ac da suyu salıvw.» Yâni, halvethöne kapısını ac da dışarıya çık ve eskisi gibi v٥'z u nasihatde bulun. 582
ت ﻛ ﻰ٠* بj در زمy ك ﺑ ﻮ ن٠اى
٠ﻻﻩ ﺧﺎﻕ را ﺭﺍ ﺩ رس١ اﻟﻠﻪ Ey ki çün tû der zemâne nîst kes. Allah Allah Halk rû feryâd res.
«Ey-şu asırda misil bulunmayan; Allah aşkına olsun halkın feryadına koş v . Imdâdına yetiş.» 35«
V ahüd. vezirin bu tavuıyn ıln ya p m a k im o d lğ i Ç ıfıtlık ve, o to v s iy o y i m ut l.ıl.
•ııın td c yapm ası, m ü rid im in ıt،lııl<٠ j(lın ı m ı/a rı d ik k a te alm am a sı idi M a lû m d u r kı, s ü lû k ü ıı ilk d o v ra lu rln d o te lkin ve k a b u l ile. h iz m e t ve so h-
I. mI lıızım d ır
B ü lbü lle rin ö tm e si, ö te n le ri d in le m ekle
m üm kü n o lu r. A n a d a n
.1• . . mili tıir sağır, b a ş k a la rın ı iş itm e d iğ i iç in konu şm a da n m a h ru m kalır. /ın a vezir d iy o r ki:
568
د٠ل ص و د و م ; و ل ﻛ ﺮ ﺗ ﺸ ﺮ ﺑﻨﺌﻮﻳﺪ١ ا ﺧﻄﺎب اوﺟﻰ و. I
Bi his ةbi güç ö bi flkret çevîd. Tâ HiTâb-î Ircii râ bişnevid. BİİISSİZ, kulaksız ve fikirsiz olun kf. (ireli) hitâbını ?؛itesiniz.»
H.ızret-1 Pir, bu beyit ile Süre٠i Fecrln.sonundakl :
ﻇ ﺪ
ﺍ ﺫ٠ ٤ ٠ ﻕ١'£؟ ﺅ
٩yt٠t-i Kerimesine telmih ediyor ki : «Ey ne.s-l mutme'lnne, râziye ve m ar. .,yy. olduğun hâlde Rabbine rlc’at eyle. Benim kullarım arasına ve ٠ sûrede iı٠٠nn«١dmo gir meâlindedir I ı bObının mâlûmudur ki nefs- ؛insaninin, emmâre, levvâme, mutme'inne Ii١/ıy٠». merzıyye isimli bir takım dereceleri vardır. İm m âre: Bizim gibilerdeki nefsin sıfatıdır ki sâhibirte m übâlâğa ile em re, ،im, vo dâimâ yasaklar tarofına sürükler. I .:vvâme: Emmâreliği tem âm en zâll olmamakla berâber, ara Sira nedö ٠' ٠٠٠، ("I،ı؛n ve sâhibini yasaklara yOnelmekden ayıplayan nefistir؛ioyh Sa'di (Gülistan) ,nda yozar ki: dervişin biri gün. yalnız başına oturup, şeyhin: «Ey elli yaşına girdiği hâlde henüz gaflet uykusundan uyanmayan; ?u an . ٠٠٠• dort be? günlük ömrün kaldı; bâri 0 günlerin kıymetini bil de Allah yolun-
, 11( ا.'ا، ٢ ذ27 30. 359
564
.٠ — ؟
... ٠ kJ "^
١ .-٠٦
Penbe end er g û ş -i hiss-î d un künîd, B end-i h is ez çe şm -i Hod bîru n künid. Â d i b ir h is s in m evzi'i b u lu n a n kula ğınıza p a m u k tık a y ın ız ؛bil a k is g ö z ü nüzdeki h is bağını çözüp atınız.»
565
f~ . . ! . ٠٠٠،J '
٠/
؛٠ j ö T .-^۶
j
j
؛WJ ü
١ı
Penbe-ı an g ûş-i s ir g û ş-i se re st. Tâ negerded in ker an b â tın ke re st.
«G ûş-i sırrın, y â n ؛b â tın k u la ğ ın ın pam uğ u, bu z a h ird e k i
k u ia k d ır. Bu
k u la k tık a lı b ulu n m a d ık ç a m ân evi k u la k sa ğ ır dem ekdir.» Bu ne d e m e k tir ve nasıl o lu r? d iye b ir suâl v â rid o la b ilir. N efsim ize kıyâ s ederek ce vâ b v e re b iliriz : İnsanın bâzan b ir h â li oiu r. T e n hâ ca b ir
ye re ç e k ilir. G ö zle rin i ka p a r,
kendi kend in e h a y â le d alar. Yanında kim se olm adığı, g ö z le ri de ka p a lı bub ulun du ğ u lv ٦ ide h a y a lle rin e âde ta vü cüd v e rir. B ir ta kım k im s e le ri h a y â le n g ö rü r ve o n la rla ko nu şu r. H a lb u ki g ö z le ri ka p a lı
d u ru y o r, d ili de k o n u şm u yo r. O
esnda kulağına b ir g ü rü ltü a kse tse , ku la ğ ı o n u nla iş tig â le başladığı iç in h a y â lin d e g ö rd ü k le ri ka y b o lu r. Dem ek k i z â h ir kulağı, bâtın kula ğının p am u ğ u , z a h ir gözü de bâtın S ülük esnasında
gözünün perde si o lu yo rm u ş. d e rvişin kula ğı, H a k'kın g a y ris in i iş itm e y e ; gözü b â tıl
şe yle ri görm em eye m u v a ffa k o la b ilirs e , o n la ra m u k â b il b a şka şe y le r iş itir ve g ö rü r. Şu k a d a r kİ g e re k h a lvete ç e k ilip kendi â le m in d e b u lu n m a k, g e re k ha.'k a ra sın a karışıp in s a n la rla d üşüp k a lk m a k b ire r d e v â d ır ki, s â lik in d e rd in e g ö re tabîb-i m ânevi b u lu n a n m ü rş id .i kâ m il ta ra fın d a n ta tb ik e d ilir. B u n la rı k ita b lo rd a o kuyu p da n e fsin e ta tb ik e ka lkışm a k, e cza h â n e d e n kendi ke nd in e ilâ ç alıp da k u lla n m a k g ib id ir. H ekim o lm a ya n b ir k im se n in tıb k ita b ın d a g ö r d ü ğ ü için a lıp ku lla n d ığ ı b ir ilâ c d a n , zan ederim ki, m e n fa a t ye rine m a z a ra t ve sıh ha te m u k a b il m a ra z husûle g e lir.
358
n â b -ı H ok: sâl.h k u lla rım aroB inda b u lu n u n kt, o n la rın s a lâ h ve ta kva sı, ilm u triom ve g önül ze v k le ri u l/o do tosır e ts in , b u y u ru y o r. B âyezid-i B e stâ m i (k u d d is o slrru h p ) H a z re tle rin e b iri m ü ra c a a t e tm iş . Beni A llah 'a ya k la ş tıra c a k b ir a m e l ta vsiye e t d e m iş. H azret-I Bâyezîd de: E vliyâ u l. lahı sev, o nların g ö n lü n e g irm e ye ça lış. A lla h
her g ün a rifle rin k a lb in e 360
d e là nazar eder. Bu n a z a rla rla b elki sen de m a n z û r ve m a ğ fu r, o lu rs u n , c e v â bını verm iş. Onun iç in , e h l-l ta rik o la n la r b irb irle rin e : E re n le r ben i gön ülde n ç ıka rm a defter. G elelim b ah is m evzu o la n beyte: V e zir m ü rid le rin e ; H issiz, ku la ksız, fik irs iz olu nu z k i irc i'î h ita b ın ı iş ite s i niz d em işdi. İrc i'î h ita b ı ik i s u re tle iş itilir. B iri:.
5ﻧﱲ١ | ﺫ ﻳ ﺎ ﺅ ﺗ ﻸ٠ Y âni : «Her n e fis , ö lü m ü ta d a c a k tır. S o nra bize rü c û e d e c e k tir . أ.» A ye t-İ K erim esi m üktezâsınca fte rk e s in e c e lin in y e tm e s i ve ö m rü n ü n b itm e s iy le â h i ٠ rete g id e ce ğ i zam an İş ite c e ğ i e m ird ir. ؛k in c is i: Ö lm eden e vve l ö le n le rin y â n i va rlığ ın ı te rk e y le y e n le rin d uya cağ ı lııtâ b d ır. MOlUmdur ki ta b ii ö lü m d e insan (irc i'i)h itâ b ın ı iş itin c e , ke n d in i kaybeder Ne kulağı İş itir, ne gözü g ö rü r, ne fiis s i, no fik ri kalır. V a rlığ ın ı te rke yle ye n lo r de böyle olm ası lâzım g e lir O nda d a : «B en im le İş itir, B e nim le görür» Had is -1 K udsîsinde beyan b u yru la n
s o â d e tin
husû lü ic in bu k u la k d a n ve bu
gözden gecm ek İcâ b eder. Şu h â l, b ir m is â l ile İzâh e d iliy o r,
567
;ﻳﺪ وى درى-ىf
أ آﻛﻔﺖ و٠
٠ رى. وى: آو زﻣﻤﻦ ﺧ ﻮ'ﺑ ﻚ Tâ b ig U ft
ﺓ
güy-ı b îd â rî deri,
T û zl g ü ft-i H âb key b ü yî beri, «Sen konuşup uyam k ka ld ıkça , u yku ko n u şm a sın d a n nasıl m dn â râ y ih a s ı alırsın?» Y âni ne sû re tle u ykun un fla k ik o t ve ze vkin e va rırsın ? Evet. U yum ak îc ؛n sü kün vo s ü k û t 'â zım riır, in s a n in ya td ığ ı ye rle rd e ko11.
ş u n la r o lu r, kendi de söze
ا1١ اA rk c b iu : 57,
ka rışırsa ta b i uyuyam az. U yum adığı ic in
du
(la sarföt'1 b e y tin in m e a lin i d ü ş ü n ü y o rm u ş . ke ndisini levm e başlam ış: E lli
yaşına
IV( ؛IS-I levvam e, أﻫﺔاا- اrıyı ile
g ird in , h â lâ a da m
olm aya
k a b iliy e t
g öste rm e d in , şim d id e n sonra m i in s a n lık d e rece sini b u la c a k s ın ? H eyhât! de. ı.ış . A dam cağız tabu k! mahzUn o lm u ş, acı acı n e d â m e l ya şla rı dOkmüş. esnada ka lb in e nu la s d ik
b ir ilba m
g e lm iş: A llâ h 'ın
ediyorsu n , kim se ye fe n â lık
b irliğ in i, p e yg am be rin
o
d o ğ ru lu ğ u -
etm em eye ç a lışıyo rsu n . Hırsız,
kanlı,
kü tıl. m u h te k ir ve m U rtekip d e ğ ils in . Y a p a m aya cağ ın b ir İş başına g e cip d s Hışım ların h u kû kun u zarara u ğ ra tm ıy o rs u n . 0 h âlde A llâ h 'ın rahm et nden n iç in Iiııııd kesiyorsun? d e m iş. İşte bu da n e fs-i m U lhim edir ki s â h ib in e bâzı hayırI. a m e lle r llhâm e d e r. M utm e 'lnn e: A lâ h 'ın te v k ifiy le s e k in e t ve ya kin e m a zh a r o lu p ıztıra bd an k ıııtu ln n n efisd ir. Ifozlye: G erek b a şka la rı, g e re k kendi h akkın d a
z u h ö r edecek kazâ hU-
kım ıleııno tcm âm en rızâ g b ste re n , k e ş k i şu şöyle o lsa ydı bu da Oyle o lsa ydı ılıy .1 İtırâ za ka lkışm a ya n d ır. M erzlyye: A llâ h 'ın " rızâsına n â il o la n nefs-1 n e fisd ir. Ay،؛t-| C e lile d e k ؛h itâ b -ı İlâhi, O, m u tm o 'in n e Olan n e fs e d ir ki, «Ey ne ؛s-J m utm e 'lnn e; râ z i ve m erzi o ld uğ un h alde, y â n i sen A lla h d a n râ zî o ld uğ un g ib i Allah da senden râ z î o la ra k Rabb-İ zişân ın a rö câ eyle» m e â lln de dir. Cenab-I e rh a m ü rra h im in , m ahzâ lu tf u
ke re m iyle şu İlâ h i iltifâ to cüm le,
m izi Iiâıl buyursun!. Ayet-İ C elilen ln a lt ta ra fı:
ذ ﺑ ﻐ ﻴ ﻰ ؟١ و٠ ة ذ ﻣ ﻬ ﻢ
d lr kİ: «Ey n efs-i m u tm e 'in n e , ku lla rım ın ara sına g ir ve o n la rla b lrllk d e c e n n etim e d âh il o l l » ؛d em ekd ir. H azret-i M evlân a , bu â y e tin m â n â s ın ı
n azm etm iş (A 'râ b î ve m â c e râ y -i
zen-i ö) h ikâ ye sin e d e rce yle m iş ve: «Ey m ü tte k i, A lla h , ku lla rım ın a ra sına g ir de m ü ş â h e d e .i ce m â lim olan ce nn etle rim de n b irin e nâfl ol, dem işdir.» Şurada da te k ra rla y ım
ki, ta rîk o tin
iki esâsı va rd ır: B iri hizm et, d iğ e ri so h b e td ir. Z â te n h iz m e t de so h b e td e bu lun m a k iç in d ir O h â ld e ta rik a t d em ek so hb et d e m e kd ir. S o h b e ta e b u lu n m a k İçin dir. O hâlde ta rik a t dem ek s o h b e t d em ekd ir. S o h b e tin ü zerindeki te s iri in k â r edilem ez.
İnsan
nam az kılan
a h lâ k ve tu tu m
b ir z o t ite a rk a d a ş lık
ederse nam aza alışır» c e m â a ta deva m a b a şla r. N am az kılm a ya n b iri ile s o h b et edoree d î)
'
11, 1)
kılm akd a
Fccr: 29-30.
o ld uğ u
n om azla rı b ile kazâya
b ıra kır.
Onun
için
Ce
٠ /.٠ ! ﻖ ﻗﺎ ﺩ
ﺭ;ﺗ
ﺧﺜﻠ ﺚ
ﺑﱲ
r
٠ ا د٢ ﺟﺎﻧ ﻰ؛ د ر ول دوﺑﺈ٠ﺳﺐ S e yr-İ çe şm -î H ûşk b er H uşkî fü tâ d , Seyr-1 c a n p â d er d ll-î d e ^ â n ؛hâd .
«Toprokdan olan m.hlûk'un ve kuru hissin seyri, şu ، cprak zeminin UstUn d e d ir. RUhun seyri îse denizin ١â ortasına ayak basmakladır.» 571
ﺧﺪ ؤ ﻛﻨ ﺴ ﺖ
٠ﺭ
ﺍ اﻧﺪر
ﻟ ﻚ٠٠ﺏ
. د د ت. د ر ؛ ﻛ ﺎ٠ ﻭﺀﻯ٠ﺍﺀ ﻟﻮ-ﻡ CUnki Omr ender re h -i H u çkî güze şt. Gâh kâh ü g âh d e ^ â g â h d eçt.
«Mademki OmrUn bâzan dağda, bâzarı denizde, bözan ovada olmak Uze. re toprak âleminde geçti.» 572
J t y آ ب ﺣﻮا ن وا ﻛ ﺠﺎ ; وا ى .آ ﺑ ﺪ ر ؛ ر ا ﻛ ﺠ ﺎ ﺧ ﻮ ا ش ﺛﻜﺎﻓﻦ
Âb-I hayvan râ
kücâ Hâhî tu yâft, ٨ b.ı de٩,â râ kücâ Hâhî ? ؛kâfi.
«Âb-I hayâlı nerede bulacak, denizin sularım nasıl yaracaksın?» 573
ﻣﻮ ﺩ ﺭ ﻑ٠ ﰷ ﻭ ﺭ ﻭ ﺍ١ﻣﻮﺝ ﺡ .ت، ت وزن٠ﻟﻤﺤﻮ ﻭ ﺳﻜﺪ٠ﻣﻮﺗﺠﺂ M e vc-İ H âkî vefım u le h m 4 lik r - i m âsı,
u s e k re s t û ،e n â st. «Toprak dalgası; bizim vehmimfe, fehmimiz ve fikrimizden ibâretdlr. De„ niz dalgası mahivdir, seklrdir, fenâdır.» M e vc-İ â b î m ahv
383
u yku d a n zovk alam az, s u k ü t od ٠ ١ r vo ö /ö a ın ın fa â liy e tin i ta .til oylnrııo uyur, u yu yu nca rû y â sın d a b irç o k şoylot g u ru r. Bunun g ib i b ir s â lik d o gözünü, ku lağını vo d iğ e r d u y g u la rın ı h a ra m la ra karşı kapalı b u lu n d u ru rsa işite c e ğ i <irci'ÎJ d â v o tiy le , g id e ce ğ i m â n â â le m in d e m üşâhedo ve te râ k k ile re m a z h a r o lu r.
568
ا٠ ﺳﺒﺮ ﺑﻴﺮو ﺑ ﺖ ﻧﻮﻝ ﻭ ﻓﻠﻞ
ﺀ ن ﻫ ﺖ ^ﻻى ﺳﻤﺎ١٠ ر٠ . Seyr-İ b îrü nîst kavi ٥ ا 'إ ؛- أmâ, Seyr-İ b â tın hest b â lâ y -î sem â. «Ulzlm ka vlim izle , tî'lîm îz de se yr-i h â ric i, yâ n ؛d ışarda y ü rü yü ş g ib id ir. Snyr I bâtını, ise sem â n ın fe vkin d e d ir.» Y ârıi d en ilm ek is te n iy o r k i ; B izim sözüm üz, İçim iz ve 0 cü m le d e n o la ra k m isâ l g e tiriş im iz , h â ric te y ،ır ٠ ıyü?üm ؛z g ib id ir. F a k a t söz ve içe m ukS bil b ir de hâl v a rd ır ki, o n u n seyri ye rd e d eğ il, se m â da , h a ttâ fe v k a l’û lâ d a d ır. ٧â kıa ik is i de y ü rü y ü ş tü r om m â, b iri ye r yüzünde insan a d ım lyle yü rü yü ş, d iğ e ri sem âda tik ir ku vve tiyle , h o t t t a n d a n cok fazla b ir s ü r'a tle ile rle y iş tir.
569
زاد
5 —غ
ﻛﺰ
—ى دﺋﺪ ﺣﻰ ح
. 'ن اى ر دوا ﻟﻤﺎد٠ ﺑ ﻰج
Hîs H uşkî d?d kez h u ç k î blzad, îs iî can pây ber d e ryâ n ih a d . «His, to p ra kd a n y a ro tıld ığ ı İçin to p ra ğ ı g ö rd ü . Can fsâsı ise den iz ü stü n d e aeyretdl.» H a z re t- ؛îsânın b ir m ûcizesine iş â re t e d ilm iç d ir. H a vâ rlyyu n d a n bâzıları ka yık ipinde o la ra k b ir g ece T ab eriyye g ö lü n d e b a lık tu tu y o rla rm ış . H a z re t-؛ Isâ g ö lü n sa tltm d a y ü rü y e re k o n la rın ya nm a
g elm iş. H a v a rile r, R U hullâhın
bOyla su ü stün de y ü rü m e s in e te a c c ü b e tm iş le r. H azret-i M esih «Ne şa şırıyo rsunuz? benim * dem iş.
3«2
ه7ل
رن: د٠آ
ل١ب،؛
ص ٠ﻛ ﻬ ﻮ ى ﻳﻼ
) ' و ﺷ ﻲ٠ ﺀ و ﺷ ﺨ ﻮ ش٠ ﻟ ﻎ٠ﻋﺪ G û ftü g û y -i z û h ir âm ed çün ğ u b â r, M ü d d e t. H âm ûş Hû kün h û ş dor. « Z a hirde ki d e d i-k o d u . to z g ib id ir. A k lın ı başına a l
da b ir m ü d d e t s ü k u t
ct.» Y âni falan şö y le d e m iş filâ n bu m ü tâ le a d a b ulun m uş g ib i fa yd a sız b ir ta kim sözler, g ön ül a yn a sın ın yüzüne k o n a n to z la r g ib id ir. T ozlu b ir ayna h iç b ir şeye m a ’kes o la m a z.
O lsa do a k s e d e n i
b e rra k
g öste rm e z.
O nun iç in
sa fây-ı kalb te m e n n is in d e isen, k u la ğ ın la o ls u n , d ilin le o lsu n , d e d i-k o d u ile uğraşm a.
«HALVETDEN CIK DİYE, M Ü R İD bER İN İN
TEKRAR RECÂ ETM E tE R ،»
576 y
>-
. م
ر ﺧﻨﻪ
f f m
اى
٠■ ﺀ ر ﻫ ﻤ ﺖ
ا٠ ف ﻓﺮﻳﺐ و ا ن ﺟﺬا ا١
C üm le g ü fte n d ey hakîm-1 raH ne c û , In fir ib ü in c e fâ b â m â m e g ٥ ٠ «M U rldlerln h e p si d e d ile r k i: Ey sıvış m a k İç in fıre a t arayan- tla k im ; bu h iy le y l bu ce fâ yı b ize yapm a.» Y âni, bizi s o h b e tin d e n m ahrûm b ıra k m a , h a lv e t k ö şe sin e c e k ilip o tu rm a k icin bahâne bulm a ya
kalkışm a , d iy e r،c â
e ttile r ver şu sU retle re câ la rm d a
d eva m etdiler.
577 ki ^ ر ا را ذ د ر ﻧ ﺪ ر ت ا ر
و ﻧﻪ١ﻟﻤﺎﻗﺘﻚ٠ ﻛﺎ ر
ﺋﻴ ﻔﺎ ن
ر.
C â r p â râ kadr-1 k u d re t b â r nih, B e r z a ifa n kâ r-i T â k a t k â r nih. «Yük ta ş ıy a c a k hayva rto k u d re tin e g o re yü k vu r. Z a y ıf in sa n la ra da tâ-
365
Y â ni şu to p ra k â le m in «
nm ıınub ola n
hisle r, to p ra k âlem inden d ışa rı
ya çıkom oz. M ü s.e ld ku la kla r Isa a ş k d cryâ sın o a tılır, e n g in e d o ğ ru yüzer. Ey lıu âlem e bağlanıp ka lm ış; o m ru, yü n ü d a ğ la rd a , b a yırla rd a , kırlarda , o va la rdu g e çm iş g a fil, sen böyle kara da yaşom aya a lışm ışke n a ş k d e n izin in d a l g a la rın ı nasıl y a ra c a k ve e b e d iyye t h a y â tın ı nasıl b u la ca ksın ? Evet. A şk deryasın ın d a lg a la rı va rd ır. O rası şö yle d u rsun , ka ra da ve ta b ia t m a sın d a b ile b ir ta kım d a lg a la r v a rd ır ki, bizim v e h im le rim iz , m efhûm larım ız ve b ilg ile rim iz d ir. B u nla r bizi ço k d e .â b ir d a lg a d a n ziyâd e sa rsa r. V ehm im ize v ııcü d verir, .e lim im iz in is a b e tin i ve h m e d e riz. F ikrim izin , m a lûm a tım ızın ayni lıu k ık a t o id u ğ u n u id d ia y a
kalkışırız; fırs a t b ulun ca
d ü ş ü n c e le rim iz i h â ric d e
ta tb ik e ve h alk a ra sın d a yaym aya ça lışırız, herkesi ke nd im iz gib i d ü ş ü n d ü r m ek iste riz. N asruddîn H ocaya: B ir şey îcâd e ttin m i? d iy e s o rm u ş la r. E km ekle k a r yem e sin i îc â d e ttim a m a , bana da s o ğ u k g eldi! cevâbını varm ış. H ocadaki in s a f bizde olm adığı iç in ta tb ik e tm e k is te d iğ im iz d ü ş ü n c e lerin d oğ ru olm adığı ve o la m ıyaca ğm ı itira fa yanaşm ayız, iş te b u n la r öyl.e sa r mantılardır, ki, lod os dalg a sın d a n m ü e s s ird ir. A şk deryasının d a lg a la rı ise s â iik i bîhûş eden; m ah iv, se kir, fena g ib i, m ev hum varlığı gid ere n h a lle rd ir. F a k a t b u n la rın başlan gıcı ve e ksik kalm ışı da d a lg a lıd ır,
Kesb-i kem âl e d iim e li ki, s a rs ın tıd a n ,
b o c a la m a k d a n k u rtu lm a k
ın üm kin o la b ilsin .
574
ﻛ ﺮ ﻯ اذاذ ﻧﻜﺮﻯ ﺗﻮ دور٠ ا د و ن٠ .
. ؛و رر، / ٠٠ ازان
ن ﻣ ﻰ٠ااز٠
Tâ d e rin s e k ri ezan sekri' tu dür. T â e zin m s s ti ezan câ m î tu kür. «Sen bu e ksik s e k ir ؛cind e b u lu n d u k ç a tam ve h a k ik i s e k irllk d e n
uzak
k a firsin . Bu n o ksa n n e şve le rd sn zevk a ld ık c a lıa k ik i ze vkle rd e n behrem end olam azsın.»
H azret I M e v'ö câ , şu h a k ik a tle ri b eyâ n e tdıkten so nra b ah se dön üyo r, ve..,r lisanından d iy o r ki:
3W
i
د زاف٠| ارد- ﺑ ﻮ ﺗ ﻚ دﻧﺪاﺑﻬﺎ ر
.ﻫﻢ ﺀﺑ ﻮد ردد د ش ؤ ا ى ا ن Ç ünki d en do n hâ ber d re d b a'd ezan. Hem beH od gerded dile? c û y â y .I nan.
،٥ (ocuk diş çıkarınca ekmeği kendiliğinden arar.* 581
را ن ﺋ ﺮ د٠ ﺕ ﺑﻮﻧﻰ٠ ﺭ ﺍﺭ٠ غ/ . ﻏﻮد٠ دران١ ﻟﻘ ﻤﺎ ر ﻣ ﺮ M ü rğ -i p e r n â rü s te ç tin p e rra n çeved, b ö k m a .î her g ü rb e -î d e rra n çeved.
«kanat tüyler! çıkmamış kuş yavrusu uçmaya kalkışacak olursa, düşe, ve yırtıcı bir kedinin lokması olur.» 582 و ﺋﻠﺮد١ ; ﺑﺮد٠آرد
ر٠ﺑﺮﻧﻰ
د ﻣﻐﺮ ﺑﻚ وﺑﺪ. İ
- ﺑﻰ
ÇUn b e r Ored p e r b ؛p e rre d ةbeHod, B i te k e liu i b ؛s a fir- ؛nîk قbed.
«Kanat tüyleri Çıkınca, onu yükseklere doğru ucurur, ucmadan zahmet çekmez, külfet etmez; iyinin, kötünün ıslığını da beklemez.» M iirid le r ve zirin so h b e tin d e n a y rılm a y a ta h a m m ü l e d e m e ye ce kle rin i, ken. d ile rin e ve rilen çu e m rin b؛r s crce ye b ir in c iri y u tm a k te k lif! g ib i o la ca ğ ın ı übyledikden sonra, k e m â l kesbetm em iş b ir m ü rid in , şe yh in d e n ayrılm asının , s ü t em en b il co cu ğ u n e k m e k gevelem esi, k a n a t tü y le ri ç ıkm a m ış b ir kuş y a v u . sunun
ucm aya ça b a la m a s ı ile fa rk s ız o ld u ğ u n u
nkm e k ye d irile n c o c u k : ö lü r. Ucm oya
b ild iriy o rla r, s u t e m erken
h eveslenen ku? y a v ru s u da k e d ile re
lokm a o lu r. B in ae n a le yh biz de send en a y rılır ve so h b e tin d e n m a h rü m ka lır(؛ak. ayni a kıbe te u ğ rarız. Ç ocuğun d iş le ri Cikmca e km e k a ra m a sı ve yem e( ؛،, ka n a tla rı gelişen ya v ru n u n k e n d iliğ in d e n u cm aya b o şla m a sı g ib i, biz de
367
k o t l. r l m lkd A n ٠ ٠ b u yu r, ' ٠ .» Ç ı.nkl İO/İOBI le h a m m ü lu n d e n h . r . c o lu r ki, onu A llo .1 da ٠ o k lî, o . m . i.
؛1
1|ﻯﺍﺗﺎﺗﺬﺓ ﺱ؛ﺃﺓﺛﺘﻮﻩ t
l
M
.k
f p
i i i ' C
# # ﻳ ﳣ ﺊ0 ﺍﻉ؛ 578 ﻑ
ﺩ
ﺍ ﺀ ﺍﻧ ﺪﺍ ﺯ ﻥ
.ﺕ ٠ ٠ ﻯﻙ ﺍ ﳒﺮ
ﺭ ﻉ
ﺭ ﺭ
ﺩﺍﻧ ﺔ ﺫ ﺳﺔ٠
Dâne-J h e r m ûrg end âze y veyest, T u'm e -Î her mUrg in c ir ؛keyest. »H er kuşun yem i c ü sse sin e g ö re
o lu r, in c ir, h e r ku şun lo km a sı o la b ilir
mi?» W r id le r , vezirde n a yrı b u lu n m a la rın ın ,
.d k a tle rin i ٥ ؟an b ir lekliJ o ld u -
، ؛unu. ke n d ile rin e böyle b ir e m ir ve rm e n in ö d e tâ b ir serçe ye b ir in c iri y u tl d e m e k le m üsâ vi b u lu n d u ğ u n u s ö y lü y o rla r ve d iy o rla r ki: 579
ﺭ ﺟﺎﻯ ﺛ ﲑ. ﻃﻐﻞ ﻭ ﺍ ﺭ ﺍﻥ ﺩﺵ را اذان 'اف ر ذ » ر
ﻃﻐﻞ ﻧﻜﺲ.
٠1 ًﺍ ﺍrâ ger nan dilli ber cây-i şîr, T ıfl-I m is k in râ ezan n an m ü rd e gir. «S üt em en b ir c o c u g . sUt yerine ekm ek ve re ce k o lu rs a n , o e km e ği hazm od o m lye ce g i ic ln b iç ö re ç o cu ğ u o nd an Olmüç bili» 1 4 (14) IGC
B e ka ra : 286.
Bi tü m â râ b e r fe le k tâ rik i es،, Bâ tu ey- m eh in fe le k b â rik iy e s t.
٠ <Sen olm ayınca b iz e fe le k le rin ü s tü k a ra n lık d ır. Ey m â n e vi ay; s a n a nislı ٠ >tlo fe le k kim o la b ilir? »
5S7 ﺍﻓﺎﺭﻙ ﺭﺍ
ود ف رﻓﺾ ﺑﻮد.
٠ ﻙﻭﺍ ض وف*ت دوان ﺍ S û re t-Î r if'a t bUved e h lâ k râ, M a 'n i.İ r if'a t re vâ n -i p â k rS. G ö klerin s ü re tâ y ü k s e k liğ i va rd ır. F a k a t mânevi' y ü k s e k lik ve h a k ik i u lv ly y٠ ,l ,tem iz olan ru h la ra m ahsûstur.»
5.8
ت- ﺟ ﻤ ﺎ٠ دورت رﻓﻌﺖ ;ا ى.
٠ﻣﺎ ض-ﻋﻰ ا٠ﺟ ﻤﺎ در أش S û re t-i r if ’a t b e râ y .i c ism h â st. C îsm h â d e r pîş-i m a ’nâ îsm h âst. « Y ükse kliğin s u re ti c is im le rd e d ir. C is im le r ise m â n â y a n isb e tle
Isim le r-
ılo n Ib â re td ir» H azret-i M evlâ n â b u b e y tle rd e 6 â lik d ilin d e n
m ü rş id in va sıfla rım b eyân
.؛d iy o r, şe yh .i k â m ilin irşa d ı o lm a y ın c a s e m â la rın b ile d e rvişe zu lm e t â b â d g ö rü n e c e ğ in i h a b e r v e riy o r. O ndan
so n ra — bize g â ye t y ü k s e k g ö rü n e n —
٥ö k le rd e k i y ü k s e k liğ in s û r! b ir y ü k s e k lik o ld u ğ u n u , h a k îk î y ü k s e k lik ve ulvly• y o tin m ukaddes ru h la ra m ahsus b u lu n d u ğ u n u s ö y lü y o r.
m urebbi ve m ürşıd de n m ü sta ğ n i b ir h â le g e lirs e k , o v a k it h a lve te g ir, in z iv a ya çekil, ne İste rsen yap, d iy o rla rd ı.
593
ﻧﻌﺎق ﺗﻮ ﺣﺎ ش ى ﻛ ﺪ١رر.د . ﺕ ; ﻭ ﻫﱺ ﻯ ﻛ ﻨ ﺪ٠ ﺱ ﻣ ﺎ ﺭﺍ ﻣ ﻞ/ D îvrâ nUtK - ؛,tu H âm uç m ik ü n e d G ü ç-i m â râ g ü ،t-i tû hüş m ik tin e d . «Senin n u tk u n ?eytam s u s tu ru r. N a s ih a tle rin de bizim kulağım ızı a y n i a k il vapar.» ٠
584
ل٠ و٠ و ﻧ ﻣ و ؛٣ > ث “ت٠ L ﻛ و ز .ﻝ٠ﻭ: ﺽ ﺀﻭﺩ ﺩﻭ؛٠ ﺍ
ﺧ ﺪ ﻙ ﻣﺎ
G û?-i mâ h ûşâ st ç ü n g ûyâ tUyl, H u şk-i mâ b a h râ s t H od deryö tUyi. «Sen sO yleyince bizim kulağım ız a yni a k il o lu r. Sen b ü y ü k b ir d eniz o ld u , ğun İcîn, bizim ku ru lu ğ u m u z da d e n iz ? e klin e döner.» Y â ni senin sö zle rin
bize 0 k a d a r m ü e s s ir ve ta y d a lıd ır ki, kula ğım ız 0
so zle ri ،?itm ekle ka lm a z, te m â m ly le ve k e m â liy le a n la r. N a s ih a tle rin kulağım ıza a k l ü İdrâk bah şed er, Kezâ senin g ib i b ir irfa n den izi huzü ru nd a b ulun d u kca onun s e rp in tis in d e n bizim k u ru lu k ve kabalığım ız d a fe yz a lır.
585
•
اﺗ ﻮ ﻣﺎ را ﺣﺎك ﺑ ﺮ از ﻓﻠ ﻚ
. د
١٠. ى دﻣﺎ ك از ﺗﻮ ﻣﻨﻮر١
Bâ tü m â râ H â k b ih te r ez fe lek. Ey s e m â k ez tü m ü n e v v e r tâ sem ek. «Ey yü ksek n o k ta s ın d a n aşağı n o k ta s ın a k a d a r to p ra ğ ı ve gözü aydınlata n; seninle b irlik d e a rz ü zerinde b u lun uşu m uz, ya ln ız başım ıza g ö kle re cık m om ızdan daha iyidir.»
٠ .٠ ٠ ! ﺕ-.١
ﻙﺀﺭ:ﺃ
ﻣﺮﰷ؛ﰷﻝ
٠ن ﻧ ﺮ ت و أزار ب;~ت.د رﺑ ﻢ ا G e r ke m â le m bâ kem âl İn k â r اوأح, V e r n eyem In z a h m e t ةâ z â r çîst.
«Eğer ben kemâl sâhîbl isem kemâle karşı neden İnkâra kalkışıyorsunuz? bu eziyet ve zahmete neden cür'et ediyorsunuz?»
D eğilsem
592
روف.ن ﺧﻠﻮت٠ ﻣﻦ ﳓﻮﺍﺀﻡ دداذ ذاﺗ ﻜﺎ *ﻧﻔﺪ؛ ا ز ا ل دروف M en n eH âh em ?Ud ezin H a lv e t b ürün , Z a n ki m eşgûlem be a h v â l.î d erûn.
«Ben bu halvethâneden dışarı alkarnam. Çünkl kalb ahvâli ile meşgUUm.» V ezirin ؟٧ beyâ nın d a epeyce d ik k a t e d ile c e k c ih e tle r v a rd ır. D erter ki«Söyleyene
bakma, söylediğine bak.»
D inleyen, söyle yen de n â r if o lu rs a , d eli
<l,m b ile akıllı h a b e r a lın a b ilir. H a ttâ h ik â y e m iz d e k i m ü ze vvlr ve m ürâî
b il
Y ııhûdinin sözleri a ra s ın d a da h a k sö z le r b u lu n a b ilir. Vezir: h a lv e ti te rk e tm iy e c e ğ in i ve
h a lve th â n e d e n
ç ıkm a ya ca ğ ın ı sO ylil.
yo r Şu h a re ke t d o ğ ru d u r. Cenâb-ı H ak:
ﺀﺀﺩﺭﻯﻟﱸ١
Y ânî : «Amellerinizi ibtâl etmeyiniz, başladığınız İşleri bitirmeden bırak mayınız. ٠٥.» b u y u rm u ş tu r. H alve te g irm e k d e b ir am el o ld u ğ u için, onu n da ik m â li lâzım dır.
<15)
Muhammed:
ﺩﺕ
د71
E v .،. Roeûl-I Ekrem (S.A.V.) E fe n d im iz d o cism en to p ra k ta n d ı. H ilk a ti îti• b ârıyle arza m ensûb b u lun uyo rdu . F a k a t ruhen ö yle sin e yü ce ve yü k s e k İdi' kİ, fe le k le r de, m e le k le r de, b ü tü n m a h lû k la r ve m ü k e v v e n â t da onun yüzü suyu h ürm e tine yara tıim ışd ı. M i'râ c g e ce sin d e g ö k le rin ü stü n e çıkm ış, kudûm iyle K ü rsiyi de. Arşı da ş e re fle n d irm lş d i. S onra dar Y e r ve zam an k a y d ın dan âzâde b ir m a ka m a vâsıl o lm u şd u . D em ek ki m ânevi y ü k s e k lik ve h a kîki u lviyye t, bizim o y ü k s e k g ö rd ü ğ ü m ü z feJekde
d e ğ il, onu n a ltınd a bulun an
Al.'âh'ın ve lîlerinde im iş.
VEZlRlN, h a l v e t i b o z a m a m . DİYE c e v a p v e r m e s i .»
539
ﺻﳥﺖ;ﺩ٠، ﻭ١ ﺍﻯ ﻧ ﻮ ﺩ٣ ﻣﻨ ﺖﰗ
. ﻛﺬ;د٠ﺑ ﺪ وا در ﺟﺄن و دو دل و G u ft h u c c e th â y -i Hod kû teh künîd. P endrâ d e r câ n ü d e r d il reh künîd.
Vezîr müridlere dediki : «Delil ve hüccetlerinizi nasihatlere kalbiniz ve ruhunuzda yol veriniz.»
kısa kesiniz. Verdiğim
590
f
ان٠١ﰪ ﴲﻢ ﺑ ﻮ د ٠ﺍ . ر زﺑ ﻦ١ ; م آ ﺳ ﺎ ر/ G e r em înem m ü tte h e m
nebved emin.
G er b igûyem Ğsm anrü m en zem in, *
*Ben sizin nazarınızda emin (sem. göklere yer diyecek alsam bile, suc. landırılmamafıyım.» 370
İnsanlığın b a ş la n g ıc ın ı!(!'. 1>۶ ٠ اا،, 1 اااka v im a ra sın d a , h a lk d a n u za kla şa n , lar, tenhâ b ir yere c e k lllp Hak llu o lm a k is te y e n le re olm uş, h â lâ da o lm a kd a b ulun m uştu r. H azret-I M (؛v lâ n â : b ir yere c e k lllr. CUnkl lıa l ٠
«Akıllı kim se, v e le v k l kuyu d ib i o lsu n te n h â
vetde s a fâ y -1 ka lb h u sû le gelir» b u y u rm u ş d u r. P e yga m be rim iz JS ^.V .) C len,ilin iz H azretleri. nU büvvetden evvel (C e be l-i H irâ t da İnzivâ b uyu rm uş, .h a ttâ IIK R A J S ûresinin ilk A y e tle ri ora da iken n âzil o lm uştu. İ’tik â f; m u slüm a n lıkd a m eçrû b ir e m ird ir. E rkeğin, c e m â a tle nam az kılı, n a il b ir m escit d â h ilin d e : kadının, e vin de n am azgah ittih a z e td iğ i oda ve yâ kö'id e
i'tık â f 'n lyye tiy le o tu rm a s ın d a n ib â re td ir. İ'tik â f: vâc.ip, s ü n n e t ve m ü s te h a b o lm a k üzere üç kısım dır. V â cib olan f'tik â fı N ezr ile. yâ n î ?٧ k a d a r gün İ'tik â fa g ire c e g im . d iy a ya-
ililir
Bunda İ'tik â fa g ire n in o ru c iu b u lu n m a sı ? a rttır. S ünnet olan İ'tik â f: Ram azan ayının y irm is in d e n , sonuna k a d a r o la n m üd-
<،ct zorfm da ya pılır. Ç ü n ki A le y h is s a lâ t
E fen dim iz, 0 v a k it İ'tik â fa g ire rd i
Itu n d a da İ'tik â fa g ire n o ru c iu b ulun ur. M üstehab o la n İ'tik â f fse: R am azanın son on gün ün de n başko v a k itle rin hepsinde yapılır. M ü d d e ti, v a k ti m uayyen d e ğ ild ir. H a ttâ c â m i'e g ire n kim so
f,، :ce de olsa çıkın c a y a k o d a r İ'tik â fa n iy e t ederse, o ro d a kaldığı m U ddetco n d b le o la ra k l'tik â flı sa y ılır. C â m i'd e n Çıkınca lîtik â fı n lh â y e t b u lu r. M ekke ve' M edine harem -i ş e rifle rin d e k a p ıla r, ya kin
bulunan d ire k le re
(N eveytu sü n-
natel İ'tik â f }ib â re s in i h â v i le v h a la r asılm ıştı.. B undan m a ksa d : M e scid -I H a râ ٠ ma olsun, M e ssid -i N ebeviye o lsu n
g ire n le rin
0
le vh a la rı o k u m a k la
İ'tik â fa
n iy e t etm esi ve İ'tik â f se vâbm a n â ؛l olm ası idi. B iraz da ciled e n bah sed elim . M â U m d u r ki c ile : K ırk g ün d e m e k d ir.
o
k a d a r m ü d d e t h a lv e t ve İnzivâ
e yle m e k m ânâsına ıstılâ h i b ir tâ b ird ir. M e v le v îlik ç ile si ise ta m 1001 g ü n d ü l ki, 25 e rbeiin s ü re r. C ilo ye g ire n b ir m e v le v i d e rvişi, bu m ü d d e t za rfın d a tekkede bulunm aya, iz in s iz h â ric d e ka lm a m a y a m c c b ö rd u r. R uhsatsız b ir geco dışarıda kalırsa e lle s i kırıiır. Y e nid en ciIe ye g irip İkm â l e tm e s i lâzım dır. Bir c ile kırgını se m â h â n e ye girem ez. C ile esnSsm da b ir m e v le v i d e rv iş in in h a yâ tı e pe yce m e ş a k k a tli g e e tiğ i icin . e lle k e lim e sin d e n m ih n e t ve m e şa kka t m â n â . İarı da anlaşılır. N ite k im : Ederken m e vle vin in ç ille s in îtm â m b in b ir gün. Bizim b a k ç iîe -i a şk icre b ir m âdım ız y o k tu r, d e n ilm iş d ir. D iğe r ta rîk a tle rd e
d e m iş in
İstîdâdına
g ö re ,
ke nd isin e
isim
to l.
kin e d ilir. M ese lâ ke llm e -i te vhid , İsm -i c e lâ l, is m . ؛H û, Ism -İ Hay tâ lim o lu n u r. M evlevi ta rik a tin d e
nevn iya z b ir c a n a . tehamm UlUne
g ö re ftlzm e t v e rilir.
J/3
M ü d d e t itlb â rly lo h o lv .t İki tu rlu o lu r B iri kırk gun s ü re r kİ, ona (Erbeirı) yâhud çllo d e n ilir.
Nuzrn-ı C elîlinde, H a zre t-i M û sâ n ın k ırk gün o ru ç tu tu p
h a lve t e yle diğ i
h ikâ ye b uyu ru im u şöu r. D iğeri (iitik â f)
ka b ilin d e n ola n h a lv e td ir.
İtik â f: L ıig a td e habs. m en ve
m ülâze m et m ân âlo rın o d ır. is tilâ h d a tâ a t kasdıyle n e fis in i h a b s e tm e k d lr. Sûrc -i B akaroda:
A y e t.i Kerîm esi v a rd ır ki: «Tavâf edenler, itik â fa g ire n le r, rü k û ' ve sü cûd ile ib â d e t e yle yen ler iç in b e ytim i, yânı K â 'b e y i te m izle yin , d iy e İb râ h im
ve
İsm ail ile a h d e td ik 1J.» m e â lin d e d ir . Şu  yet-i K erîm eden a n la şılıyo r ki İb râ him ve İsm ail A le yh isse lâ m z a m a nında m âbed d â h ilin d e i'tik â fa g ire n le r varm ış. Keza H azret-i M ûsâ, Benî İs ra il ؛B ahr-i A hm erden S inâ sâ h ilin o g e ç irin c e ora da b ir ta kım ka vim le rin putiıâ n e le rd e i’tik â fa g irm iş o ld u k la rın ı g ö rm ü ş; h a ttâ Benî İs râ îl, H azret-i M ûsâ.ya:
Y â n î : «O nların ilâ h la rı g ib i bize de b ir ilâ h ya p 18.» d e m iş le r ve H azret-t M ûsâ da n :
Y â n ؛: «Siz h a k îk a te n câ h il b ir k a v lin s in iz 1..s c e v â b ve h ita b ın ı a lm ışlard ı. ( ٠)
A .ıâ f: 142
(17)
B e ka ra : 125.
(18)
A 'r â f: 138.
(19)
A 'râ f
372
138.
: ﺭ ﻭﺍ ﺍ
ﺳﺖ از ﻓﺮاق ﺗﻮ دوان٠ا ﺷ ﻜ ﺪ ﻳ ﺪ . ن ووان٠ ﺗﺎن ج٠ ت از٠آ ه آح E?k-j d id â s t sz firâ K -ı tû devo n. Âh Ohest ez m iya n• ؛ca n revan. «Senin a ynlığ m d a n gözü m ü zün yaşı . k i p
g id iy o r. T ee ssür a h la n ise s . "
in im i ruhum uzdan çıkıyor.»
ﻃﻐﻞ ؛ داﻳﻪ ﻧﻪ ا ﺳﺒ ﺰ د و ﻟ ﻚ . ذد ﻧﻪ ﺑ ﻚ١ ﻳ ﺪ ا و ر ﺑ ﻪ ذه;د د٣ 595 T îfl bâ d â yâ ne istîzed v e lik , G irye d ö g e rç i ne bed d â n e d ne nik. «Ç ocuk, d adısiyle u ğra şm a ya
ka lkışm a z, iy iy i ٠ k ö tü y ü b ilm e d iğ i h âlde
<ı|؛lor.» V e zirin m ü rid le ri: s ö z le rin in itirâ z d e ğ il, is tirh a m
o ld u ğ u n u s ö yle d ikd e n
»onra, ke n d ile rin i b ir ç o c u ğ a , veziri de ٠ ç o c u ğ u n d adısına b e n z e tiy o rla r. Ç o cu k b âzan a ğ la r, a ğ la r a m m â , a ğloyışı, d a d ıs iy le m ü c â d e le İç in d e ğ il, b elki onun m e rh a m e tin i c e lb e yle m e k İç in d ir, d iy o rla r. Şu beyitden evvel kısa bir m u ka d d im e y a p m a k lâzım dır, H a z re t-i M e v lâ . nânın M esn evid eki usûl ü ta h k iy e s in e d â ir m â lû m a t v e rm lş d ik . B u rad a o n la ra ilâ ve si lâzım gelen b ir şey v a rd ır ki, o da H a z re t-i Pir, bâzan c û ş u hurûşa g e lir,
m azhardan za hire , m a'kesd en a k is e in tik â l eder. A m rd e n , Z e yd d e n b a h
sederken C enâb.ı H okka te vcîh -i h itâ b e d iv e rir. N ite kim
b u ra d a da ö yle o l.
n ıuşd ur:
598 ﺑﺰ ﻟﻰ٠ ا و ﺗﻮ ز ﺧﻪ٠ا ﺟﻮ ﺟ ﻚ٠
٠ ا ﻧﻰ ﺗﻮﻧﺎر ى ﻳﻜﺘﻰ٠ زادى از M â c ü cengim û tü zaHm e m izeni. Z â ri ezm â ni tü z â ri m îkün i. «Biz ceng d e n ile n saz g ib iy iz k l m ızrâ b ı v u ra n S ensin. ؟u h â ld e ç ıka n in li-
٠، b izd en d e ğ il. Ş endendir.» ﺓ75
A yo kçılıkd a rt, y â n i s ü p rü n tü d ökm ek, a b d e s th â n e g ib i n e fs e a ğ ır gelen h iz m e t lerde n başlanır, d e re ce d erece te ra k k i e ttirilir. Bu m ü d d e t z a rfın d a o n u n v a z ife s i (E yvallah) dem eye a lışm a k ve riz â ta h s ilin e ça lışm a kd tr. M a a m â fih sa bah v o ya tsı n am azla rın d a n so nra to p lu c a o k u n a n is m -i C e lâ ld e ve h a fta d a b ir yapılar, m uka be led e v e beş v a k it n a m a zd a
c e m â a td e b u lu n u r. H izm e tin i
b itird ik d e n , yânı 1001 g ü n ü te m a m la d ık ta n s o n ra k e n d is in e z ik r te lk in o lu n u r. B ir m evlevî canı, u h d e sin d e ki h iz m e ti sâ d ık â n e İfâ e tm e y e — k e n d is in den b ir gün evvel b ile o ls u n — kıdem li b u lu n a n la ra h ü rm e t g ö ste rm e ye , verllo n b ir em ri derhal ve severek yapm aya m e c b u rd u r. M evlevi ç ile k e ş le ri akşam a
k a d a r h iz m e tle m e şg u ld ü r. İs tira h a t z a m a n
ları, ya tsı nanıgzını c e m â a tle kıld ıkd a n s o n ra fe c ir v a k tin e k a d a r o ia n m üdd e td ir. (M eydân-ı Ş e rif) d e n ile n ye rd e y a ta rla r; y a ta k , y o rg a n g ib i şe yle ri y o k dur. Bir pöste kı ü stün de kıvrılm a k,
ü z e rle rin e a b a h ırk a la rın ı ç e k m e k s u re
tiy le u yurla r. S oyunup d ö k ü lm e k de â d e t d e ğ ild ir. Sabah nam azı v a k tin e b ir s a a t k a la ka lk a rla r. İç le rin d e (M e yda ncı) d e n ile n ca n, d e d e le rin h ü c re le rin i d a la ş ır «Destur, â g â h o l dedem » n îd â s iy le h ü c re s a h ib in i u ya n d ırır. M e s c i d in c ira ğ la rın ı y a k a r. S o n ra ezan o k u n u r, c e m â a tle n am az kılın ır. N am azdan sonra ism -l C elâl o k u n u r... B ahse d önelim , iş te Y a h u d i v e z ir d e h a lv e td e n çıkm am d e m e k le m ü rid le re a h d i bozm anın m ah zu rla rın ı a n la tm a k is te m iş ti.
«VEZİRİN HALVETDE K A EM AS IN A M ÜRİDLERİN, İTİRAZI.»
593
ﺟ ﻴ ﺮﻧ ﺘ ﺬ د اى وزر اﻧﻜﺎو ﺳ ﺖ ٠ﺖ
ﺑ
ﻏﺎ ﺭ١ ﺲ
ﺍ > ﻭ ﻥ ﻛ٠
r
C üm le g ü fte rıd ey ve zir İn k â r n is t, G ü ft-i m â cün g ü fte n -î a ğ y â r n ist.
«M U ridler hepsi d e d ile r k i ؛Ey ve zir; s a n a sö yle d iğ im iz sö zle r, itira z ve İn k â r ka b ilin d e n d e ğ ild ir. Bizim te m e n n ile rim iz , ya b a n c ıla rın sö zün e benzem .* .»
374
،. اﺀا.اا١ ؛: هm u d cti! k i | ٠ ١ ام٠ ال
| اا.| اا(اا ا،', ا1 ا- 1ا(ا1ا- 0 الﺀ:اا'اﺀ اا:ل،(ا, b u k u d r e ti 1ﻻا اا١٠٧٠١ ااا٠ ر،د٢ااا،ئﺀ ﺍ ﻟﺬ،, (ا١ ٠ اارا٠ اا،.٠, ٧< ااااااا٠ اı ı ı k d a n başka bir" ؟oy değiliz ﻻﺍ؛٠ﻵﺍ:
Mâ ki bâşîm ey tü m â râ c û n -l ca n. T â k i m â bâşîm bâ tû d e r m iyaıı ı•Ey ruh um uzun ru h u ; biz kim o lu y o ru z kî Cana
ka rşı b zlz tüyo o rta y a
٠ , ikalım ?» ﻫﻬﻊ
٠ ى٠'اﻳﻠﺤﻢ و ا ﺀﺗﺬ١ا ﻋﺪدا٠.
٠ دﻟﻔ ﻰ ذاد ﻏﺎ٠ ﺗﻮ وﺟﻮد M â a d e m h ö yim ةhestîhây-1 m â. Tû v ü c û d .i m u tla K Î fâ n i r١ ümâ *B izde adem iz, b iz im v a rlık la rım ız d a . F â n îyi m evcû d g ö s te re n vü cû d ü m utla k. Senden Ib â re td lr.» Bu beyit, ta s a v v u fu n rûhu d e m e k o la n v a h d e ti v ü c û d e m ü te a llik b u lu n , ıiıığ u icin M esnevin in m ü şkü l b e y itle rin d e n d ir. E hlinin m âlûm u o ld u ğ u Uzero va lile rin ve a rifle rin ta s a v v u fta k i m e s le k le ri va hd et-! v ü c ü d d ü r. F a k a t ya n lış Iin la şılm a sın . va h d e t-، m evcûd değfl. Bu ik is in in te frîk i lâzım dır. Bizim a nlaya cağ ım ıza g öre v a h d e t-i v ü c ö d : V arlığın b irliğ i, v a h d e t-l m e v. eııtl ise va rla rın b irliğ i d e m e k d lr ki a ra d a k i fa rk m eyd an da dır, [k in c is in in b â tıl îld u ğ u da â çîk â rd ır. Vücûd
yânî v a rlık (V â cib ü lvü cü d } v e (M ü m k in ü lv ü c û d ١d iye ik iy e ta k s im
n lu n m u ş d u V â cîb ü lvü cû d i B ir m û cid in îcâ dına m u h to c o lm aya n , M û m k ln ü lv ü .ü d ise; 0 îcâ d a m u h tâ c bulunan v a rlık ,
d e m e k d lr. C e n â b -1
ffa k ; başka b iri ta ra fın d a n v a r e d ilm iş o lm a d ığ ın d a n V â c ؛b ö lv ü c û d d u r; m o h -
277
537
M â ﻻﺀn âyîm û n e va d e rm â 2 İ tü s t. M â قﺀkûhîm ö sa ââ d e r m â zi tü s t. «Biz ney g ib iyiz , nevâm ız Ş e n d e dir; biz dağ g ib ly fz k i b izd e ki aks-î s a d â Sendedlr.» 598
اﻧﺪر رد و ﻣﺎت دو س ﺻﻨﺎ ت.
I
ﳏ ﻢ٠٠ﻏ ﻄ ﺮ
ﻣﺎ ﺯ ﺁ— ﺕ ﺍ ﻯ
ﻣﺎ ﺑ ﻮ
ردو ﻣﺎت
M â ٠ﺀ ذça٠ ra n c ؛m e n d e r b ürd ﻻm â t, B ü rd ü m â t-i mâ zi tü s t ey Hoş s ıfö t. ««Biz g â .lb ve m a ğ lû b o lm a k h u s û s u n d a s a tra n c ta h ta s ı g ib iyiz ki g a lib iy e t ve m ağ lû b iye tim iz yin e Şendendir.» M â lû m d u r ki «ceng» ve «ney», m û s ik î
â le tle rin d e n ik i â ie td ir. B unların
d u rd u k la rı ye rd e se s le ri çıkm az. C engi in le tm e k İçin te lle rin e d o ku n m a k, neyi s ö y le tm e k idin b açp â re sin e UJlemek lâ zım d ır. Kezâ d a ğ lık ye rlerd e ve kubb e li m ahallerde iş itile n a ks. k e n d iliğ in d e n zu hû r etm ez. M u tla k a b ir ses 0 İm a li ki, o a ksi sadâ da iş itile b ils in . K ezâ s a tra n c d en ile n d ö rt köşe b ir ta h ta ü stün de ; piyâde, at, fil, kale, ve zir, ru h , fe rz ve şah tâ b ir e dilen ta ş la r va rd ır, ؛ki kişi karşı karşıya g e .lp de o yna m a ya b a şlayınca , bu ta ş la r ke n d iliğ in d e n lia re k e t edem ezler. Şu h â ld e cengi in le te n pengzen, neyi sö yle te n neyzen, a k . si yapan evvelce اﺀkan b ir ses, s a tra n c d a g aleb e ve m a ğ lû b iy y e t husüle g e ti. ren de onun başın da o ym ya nla rd ır. Bunun g ib i {fe n a fişşe yh ) d e re c e s in e ile rle m iş m ü rid lc r:
ş e yh le rin i, dah a
d o ğ ru su H azreti M e v lâ n â , C en â b -1 M e v lâ 'y ı — (te v h id .i e f'â lj m erte be sin e iş â re tle . -
cengi ve neyi ca la na . d a ğ la r a ra sınd a a k is le r y a p a n a ve s a tra n c ta h -
ta st başında o yna ya n a te şbih e d iyo r. K e n d isin i ve e m s â lin i de cenge, neye, dağa ve sa tranca b e n zetiyo r. D em ek is tiy o r ki:
ذ ا ذ’ ﺛ ﻘ ﻼ ذ ﻛ ﺎ ' ة إ ذ ج Y â n i : «Allah s iz j de y a ra td ij
(20) Sâffât: 96
a m e lle rin iz i de » ٠ s N a zm .ı
K erim i m uk-
ا٠٨،1 ا |ااv a rili, a ııu ıılo b e ra b e r h lc b ir şey y o k tu .» ٠l <،٠ lis ؛٠ ٠ ٠ iT٠y Ş oylö b،r soz d e v a rd ır»o ku n u n ca , «H a lu da uyl،.» «i:
؛irm e k tir. H azret-I G u n o y .l '('
؛.H akkin b ir ؟o k â y e t ve a la m e tle rin e m a zh a r o la n va rlık , e lli - ؛-k e ş , n a ırında İlâ h î b ir a y n a d ır, ile tm e y e ؟ali? ki 0 ,
zat-؛
o
h â ld e o n u n fâ n î olan
zâ h îrîn e bakm a, bâtınını ، ,
«.H akd an ib â re td ir
Bu b ah isle r g â y e t te h lik e lid ir, . n u n
İç in
e rb â b in a m ü râ c a o tle ve zevk
.yr'ıy'.e anlam aya ç a lış m a lı, y â h u d tebe rrU ken d in le y ip g e ç m e lid ir V u h d e t-i v ıic û d h a k k ın d a
ta ls ilâ t a lm a k
is te y e n le r
M elvâ n â 'C âm ؛r١ in
r(ı-i R ubâiyyS t} ma m ü rc a a t e tm e lid irle r H azret! P ir E fe n d im iz , s û re tâ m ü rld le r lisâ n ın d a n vezîre. h a k îk a td e kendi -lir a lın d a n A lâ h 'a h itâ b o lm a k ve tevhîd-1 e .â l m e rte be sin de n b a h se tm e k Uze
II. diyor ki: &٥1
ا ﻫﻤﻪ ﺷ ﺮا ن و ﻟﻰ ﺛﺒﻲ م٠ ﺣﻤﻪ ﺛﺎ ن ا'ز ا د ﺑﺎ ﺛ ﺪ د ﻣﺒﺪم. M â hem â şîron v e li Ç ؛r-J alem . H a m le şan ez bâd b âşe d dem bedem . Bizim
hepim iz d e a rsla m z; am m a
b a y ra k
a rs la n la rıy ız
k i saldırışım ız,
rüzg ârın ta h rik ly le d ir.»
602
د ا ض ﺑﺎد: ﺑ ﺪ و ا٠ ﺛ ﺎ د4ح اد٢ م م٠ ﻋﺎاﻣﺎل ﺑﻢ٠ آ ﻧ ﻚ اﺳﺂﺗﺪاﺳﺖ. H am le şan peyda vU nâ p e y d â s t bâd. A n k i nâ p e y d â s t h e rg iz kem m ebâd. .؛A s la n la rın s a ld ırışı meydanda,• lâ k in râzg â r
g iz lid ir. 0
g iz li olan, asta
oknlk olmasın.» Ş im diki ؛ran b a y ra k la rın d a o ld u ğ u g ib i
e skiden bâzı s a n c a k la ra a rsla n
r.'. m i ya pa rla rd ı. S a n c a k la r rü z g â rlı h a v a la rd a d a lg a la n ın ca ü s tle rin d e k i o rs III
re sim le ri h a m le e d iy o rm u ş g ib i g ö rü n ü rd ü
U zakdan b a kılın ca a rs la n la rın
371
lü k tü r vo n ıü ke vve n ü t iao icû d -ı ila h i İle vü cûd a g e ld iğ in d e n m ü m k in ،,lv ü c û d dur. S ö fiyye m eşöyıhi, v â c ıb u lv a c û d a
(V ü cûd -i M u tla k) tâ b ir e d e rle r. Ç ün ki
o v a rlık, h er tü rlü ka yıd d a n . h e tiâ k a y ؛dsızlıkdan â z â d e d ir. Ç ü n ki kayıdsızlık d a b ir kayıddır. M ü m k in ü lv ü c û d ise b ö y le d e ğ ild ir. V ü c û d .ü m u k a y y e tid ir. B ir m ûcidirı — H ak S ü bh â n e h û ve T e â lâ d ır — ic â d iy le v â r o lm u şd u r. N ite k im M uh yid d în-i A ra b i H a zre tle ri (F ü tu h a t) a dlı kita b ın ın beş ta ra fın d a ve ke nd i itik a d ın ı beyân sırasınd a m e â le n b u y u ru r k i:
«Allah T e â lâ . İlâ h-ı ye g â n e d ir.
Ş e riki y o ktu r. H iç b ir m u c ld in ic a d ın a m u h ta ç olm aksızın v ü c û d .ü z â tis i m cvcü d d ü r. M â s iv â s ın m hepsi de v a rlığ ın d a ona
ile
m u h ta ç d ır, Â le m in k ü llis i
ununla m evcü d d ü r. Z â t-ı E ce li ü A ’lâsı ise. v ü cû d -ü n e fs i ile m u tta s ıftır. V a r• lığının m eb de i oim ad ığ ı g ib i, b a kâ sın ın so nu da
y o k tu r. O nun varlığı, g a yri
m ukayyed b ir v ü c û d -ü m u tla k d ır. Z â t-i e ze lisi K â im b ln e fsih îd ir.» n â z ؛kim seler, v a h d e t-i vü cû d b a h sin i v u h d o t-i m cvcüd s a n ıy o rla r. V a h d e t-i v ü c û d :
k a rış tırıy o rla r. V a h d e t-i vü cü d ü . V arlığın b irliğ i d e m e k d ir. B u
lu d a k i vücûdden m aksa d , Ş eyh-i E k b e r'in (V ücûd-ü M u tla k ) tâ b ir e yle d iğ i (Ha k iki vn g ayri m ukayyed ) v a rlık , h a ttâ (var) m a n a sın a d ır. V a h d e t-i m evcûd ise: M a v c û d a tın b irliğ i d em e k o lm a k lâzım g e lir. Ve bu
s u re tle H ck ile halkın,
hâşâ, b ir olm ası îc â b eder. F vet. Eşyadan h e r b iri, A lla h 'ın k u d re t- ؛İc a d ın a m a z h a r o lm u ş d u r. F a k a t H akkın zu hu riyle eşyân ın
m a zh a riyye ti,
m ü e ssirin eserde , m eselâ h a tta tın
lovh ad a zu hu ru g ib id ir. B ir c â m i d â h ilin d e b ir ç o k levha g ö rü lü r. O nlara b a kı lınca yazan h a tta d ın m a h a re ti g ö rü n ü r. K u d re t-I scm’a t-k â ro n e s i zuhur e d e r؛ levh ala r, o s a n 'a tk â râ n e ku d re tin m azh arı o lu yo r. M is â li le v h a la ra h a sre tm i yoüm . C âm i’î ş e rif de ö y le . İçin de n o ls u n , dışından o is u n , d ik k a tle b a ka nlar, m irnânn kem âl-i sa na tın ı
m üşa h e d e e d e rle r. Bunun
g ib i â le m d e A llâ h ’ın
(,sari fbdâıdır. .Onun İrâ d e s iy le v ü cû d a , d a h a d o ğ ru su zu hu ra g e lm iş d ir.
O
m ukayyed vücûdün, y â n i evveli ve sonu b ulu n m a ya n şu s o n ra d a n olm a fâ n i cihanın İcadına ve sile İse; A lla h ın va rlığ ıd ır. Şu h âlde
le v h a la rd a h a tta tın ,
c â m l.d e m im a rın va rlığı g örün dü ğü g ib i, k â in a td a da H akkın va rlığ ı ve b irliğ i, e rb âb ın m nazarında m ü n c e lî o lu r. İşte v a h d e t-i vü cûd b ud ur. Y oksa taş. top rak, hayvan, insan hâşâ
AHahdır, d e m e k d e ğ ild ir.
N ite k im
Ş e yh ü le kb e r ؛
*C c n b ٠ ı H ak sübhânehû v e T e â lâ , eşyan ın a sl-ı zu h u ru d u r, yo ksa z e v â t-t e ş yanın aynı d e ğ ild ir. A lla h A llo h d ır, eşyâ e ş y â d .n der. Hak ile h alkı b irb irin in ayni sa n a n la r, va h d e t-i m evcudu v a h d e t-i v ü c û d v e h m e y le y e n le rd ir O i'tik a d ( .re n kle rin (P anteizm ) d e d ik le r, fe ls e fî m e sle kin te v e h h ü m ü d ü r
P a n te istle re
flö re k â in a tın h e r ze rre si H akkın b r p a rç a s ıd ır vo h e y 'e ti m ecm uası H akd ır Bu b â tıl d ûşünüşden A lla h ’a sığınırız (A.yân-ı sâ bite ); h e r şe yin ilm -i İlâ h îd e k i s u re tin d e n ib â re ttir, vü cûd k o kusunu d uym am ıştır. Y â n i bunlar. v ٧cûc ٠ -ü H a kiki ve m u t'a k ile b irle şm e m iş
37.
f،(ll »ودوا- ٠ا٠ل١ﻟﺬت
..r C
. ( ر. ' م ز ود وا وا٠و ﺑﺎدﺀ ج
ص
Lezze t-i in'âm -1 Hoclra VCI m eglr, NUKI ü bâa'e c â m -i H o d ra vâ m egir. <؛ilö h i; in 'â m ve Ihsânm le z z e lin i, a şkının ka d e h in i, ş a râ b ın ı ve m eze sin i h 's m e l»
608
ﺟ ﺖ:-•■ور ^ ر ى ك ذﻗﺶ ا ﻧﻨﺎش ﺑ ﻮ ن
*ﻭ
V e r b ig îrî k is t c ü s t ٥ cû küned, N aK ş bâ n cK K â ş çün nîrû küned. «Eğer o fe yzi k e s e c e k o lu rs a n , S eni k:m a ra y a b ilir? N akş, n a k k â ş İle n a sıl uğraşır?»
607
ﺫﻍﺀ'ﺭu
.jT ز و د
ﺩﺭ
İ) C u
ﺩ ﺩ: ﺍ٠ﻣ ﺆ
ﺧﺎ ى- اﻧﺪر اﻛﺮام و
M e n g e r e n d e r mâ m ekü n d e r m â n azar. E n de r İkrâm û seH â y-i Had niger. «Bize b akm a ; İstîdâ d ve k a b iliy e tim iz olm ad ığ ın a da b a km a . K e n d i lk r ٥" m m a, kendi c ö m e rtliğ in e bak.» C enâb .1 H ak, b ir kısım k u lla rım ke nd in e â şık o lm a k özere y a ra tm i ؟, m ü ', m in ve m uva hh id o la ra k â le m e g o n d e rm lş d ir. H azret-! M e v lö n â , A lİS h'ın ؟u ilk n im e tle rin d e n m in n e t ve ş ü k ra n la b a h s e td ik te n so n ra d iy o r kl: Yâ R abbi, Iz ö fi y o k lu k olan a 'yö n -ı s â b lte y e v ç rlık lezzetini ta d d ırd ın , o n la rd a n b â z ıla rı. m â ş ık o lm a k s a â d e tln e
n â ll e td ln . Şu ilk lu tfu n u İlâ ve b ir lu tu fla a rtır. Clzo•
381
!,a ld ırışı m üşâ h cd n o lu n u r , ؛0 اﺀااااااا ااا 'اKım ıldatan g ö rü n m e z d i. H azret - ؛M c v 1، أاا ؛, m a h lu k la rın h a r،:k <(؛ı،u ı:l ٠ , ااااا؛اIk ،„a la n la rın ın s a ld ırır g ib i görün m e sine b e n z e tiy o r 603
ت- د ذ:ﻳﺎذ ﻣﺎ و اود ﻣﺎ'ز د إه اذ اﻟﺤﺎد ذ ذ٠ ا ج٠ ﺀ _ ى. B â d -i m â ٧ ﻵb üd -i m â ez dâd-l tü s ،, H estii m â cüm le ez ic â d -l tü s t <(٧â R a b b t bizim rüzg â rım ız da, varlığım ız da S e nin v e rg in d lr. Bütün VÜcudu m ü z. Senin e s e r- ؛ ؛câdındır.» Y ân ؛s a n ca k arsfa n la rım rüzgârın h a re k e t e ttirm e s i g ib i, bizim u zu vları-
ınızı da o yn a ta n b ir rü z g â r v a rd ır ki. ٠ da a k il ve te d b irim iz , y â n i İrâde-i c ü z ’iyy .,'m izdir. İrâ d e -i k tilliy y e karşısında h i . d e
e h e m m iye ti o lm a m a k la b e râ b e r.
y in e b üyü k b ir n im e t b ulun an ٠ ta h rik lıa ssasm ı — kl y o k lu ğ u , fe lc o lm a k dem o k d lr -
vo bize ؟u tâ n i varlığ ı, veren S e nsin . V ü cû d u m u z, y a ra tış ve îcâdının
a k il erm oz b ir e se rid ir.
6 .4
١>؛— ت ر٠ ى ﺑﻮدى
ﻟﺬت
٠ ﻳﻮدى ﺑ ﺖ را٠ د/ اﺛ ﻒ ﺧﻮد٠ Lezzet-î h estî n üm ûd î n îst râ, Â şık• ؛H ٥d kerde bûdî n îs t râ. «Y okluğa v a rlık le z z e tin i ta d d ırd ın , y in e o yo klu ğ u k e n d in e aşık etdtn.»
Ilm -I İlâhînin s u re tle ri olu p da h ârrcd e h a k îk a te n v iic û d ü o lm a ya n (A 'yâ n -ı ؛؛â b ito ) yi şu â ؛em e iz h â r e ttin ve ona v e le v k i m u v a k k a t ve m evh ûm o lsu n v a r lık lezze tini taddırdın. Y in e iz â fî y o k lu k a ra sın d a n b azıla rın ı ke nd in e â ş ık e t m ek ve onlara m âşû k o lm a k s a â d e tin i Ihsan eyledin.
30
()
ı.ıı-ı
."ﺑﲌ. ؟ﻭﺩﻙ ﺩﻭ
ﺑﱰ- <ﺱ٠ ﻭ
٠ﺍﺟﺰ
N aK ş bâşed piş-l n a K K â ş ، و,k ٥lem  C İZ
- ةb este c ü
k û d e k d e r ş ik e m ,
«Nakıç, nakkâçın ve kalemin karşısında ana karnındaki .ocuk vo mukayyed kailr.»
gibi âciz
YĞnî ana karnındaki bir yavru, orada nasıl serbest hareketden memnU, vc bilakis mukayyed ise: muşamba üstündeki bir resim, yöhud duvarın satl i i d a k i bir nakışda ressömin ve nakkâçın fırçası önünde öyledir. Bunun gibi, k â in â tın nckşediclsi ve kudret-i ؛IChiyye kaleminin zeb.n-u tasviridir. Açıkça :-.I bir zerreyi bile Allah, nasıl istemişse öyle yaratmışdir. 61Ö
ﺍ ﺭ ﻣ ﻪ٩ ﺍ٠ﺫﺑﺶ ﻧﺪﺩﺕ ﺧﺎﻕ ﺝ
. .ﻭﺯﱏ ﰷﺭﻙ- ﺑﺶ, ﺍﺟﺰﺍﱏ ﺑ ﻮ ﻥ P'îş-I kudret Halk-ı cümiö bârgeh. Acizan dün piş-i süzen kâr geh. «Kudret-i llâhiyye kaşısında bütün mahlukların hâil, nakış İğnesi önündo gergefin hâli gibidir.،
611
اه ﺫﻗﺶ دﻳﻮو ﻛ ﻪ ﺁ ﺩم ﻛ ﻨ ﺪ٠ ك . ﻋﺎﺩﻯ ﻭ ﻛ ﻪ ﱎ ﻛﺘ ﺪ٠ ﺍﺀ ﻧﻘﺶ.ﻡ Gâh nakş-i div ü geh âdem küned. Gâh nakş-i çâdl vû geh ğam küned. «Nakş işleyen: yaptığı nakışları bâzan şeytan, bâzan insan, bözan neş'e verici bir mazara, bâzan üzücü bir fâcîa olmak üzere yapar.» 3(13
ın n ı/flo ıı ve ı ilâ n ım ız d a n
٠> llo i ؛٠ . ٠. iı ٠-!•■• k etm e İm ha ede cek ve o m â n e vi
/ . ؛vkl bizden kesecek o lu r.u n ؛.mu ٠ ١ . i i . 1، 11١I > e d e b ilir? Ç ü n ki m a h lıy y c n . .) yâni; «Ben g izil bir hazine İdim ,
(K ü ntü kenzen
b ilinm e ye m u h a b b e t etdim .»
H adisi K udsisl m u k te z û s ın c a ilk (o l ٠ .h Senden zu h u r e tdi. T â lib o ld u ğ u n iç in m a llû b do o ld un
Y â n i S en, b ilin m e k is te d iğ in için m a h lû k la rın d o n bâzıların.
da S eni aroyıp b ulm a k ve b ilm e k ta le b i h usu le geldi. Şu h â ld e m a h lû k la r, ku d . rc؛ı ka le m in in ö nü nd e â c iz d ir. Â d e ta b ir n a k k a ş ın fırça sı ö n ü n d e k i nakış g i ٠ ؛، dır, N okkaş, nasıl o resm i is te d iğ i renge b oyar, d ile d iğ i ş e k le s o ka rsa Sen de ö y le yaparsın
O hâlde Sen bize d e ğ il, ke nd i c ö m e rd liğ in e ve
kendi ke
rem ine nazar et. O kere m e k a b iliy e tim iz y o k s a b ile k a b iliy e t ih sa n b u yu r
M ü s te id kil y ö k ise lü tfu n a istîd âd ım . S ona g ü ç lü k mü va r. Ey çâh-ı kerem m â tâ d ım l.
608
اﺑ ﻮ دﺑ ﻢ و ﺑﻘﺎ ﺧﺎﻣﺎن ﺑ ﻮد. .و ﺷﺎرد
ﻣﺎo f و ى. ﻟ ﻄ ﻒ
M â neb ûd im û te K û zâm an nebud, E utf-İ tû n â g ü ؛tâ -i m â m îşünûd «Biz y o ktu k, bizim
ta le b e m iz de y o k tu . Senin lü tfü n
b izim
sö yle m e d ik
!erim izi işitdi.»
C en âb -ı H âk, g ö rd ü ğ ü m ü z ve g ö rm e d iğ im iz
m a h lû kla rı tü rlü tü rlü ş e k il
lerde y a ra tm ış ; o ş e k ille ri, ke n d ile rin in is tid a d ın a g öre v e rm iş d ir, B ir câ m -i şe rif ya p ılırke n m ih ra b a k o n u la n to ş la rla kapı e şiğ i ya pıla n ta ş la r gibi. H e r iki c lh e td e k ı ta ş la r da m e rm e r o ld u ğ u h â.d e b ir kısm ı m ih ra b a ve s e cd e g â h olan m a h a ll.l ih tira m a ko nu lm u ş, b ir kısmı ise kapın ın önüne ve a y a k a ltın a y a tırıl m ış. B u na sebeb: M ih ra b a k o n u la n la rın o ra y a m ü n â se b e t a lm a s ı e ş ik taşı y a pılanın d a a y a k a ltın a ya kışm a sı, y â n î her ikisg ıd e ayrı k a b iliy e t b ulun m ası ve k a b iliy e tle rin e g öre ku lla n ılm a sıd ır. Bu k a b iliy e t, o nları y o n ta n ta şçın ın nazar-ı ııo n 'a tin d e tem eyyüz e tm iş d ir
Bunun g ib i,
v a rlık la rın m evcû d o lm ad ığ ı, ve
k e n d ile rin in ta leb i de b u lu n m a d ığ ı b ir anda A lla h , o n la rın ne ş e k il alm ası lâ zım g e ld iğ in i tâ yin e td i. her b irin in k a b iliy e tin e g öre b ir ren ge ve şekle sokdu
382
0 .1
ئ- •٠ •ر اﻧﻰ ;* ر.؟ر ﻟﻰ أ را ب
ﻣﺎ ؟ا ن و آ ر أﻳﺪاﻧﺌﻦ > د ! ﺿﺎ G e r bi p e rrâ n im
lif an ne zi mOst,
Mâ k e m â n ü tir endâze? H udâst. «Eger biz o ku fırla tırs a k 0 a lıç bizd en d e ğ ild ir
Biz yay g ib iy iz kf. a tan ı
llııd â d ır.» B irin ci b eyt i!s bir  yet-I K erim eye te lm ih e d iliyo r:
Y âni : «Ey B e d ir m u h a re b e sin d e b ulun an
m ü c â h id le r; m uh areb e esna
uında h e la k o la n m ü ş rik le ri siz ö ld ü rm e d in iz L âkin o n la rı A lla h k a tle y le d i. Ha. b ib im ؛sen de m ü ş rik le re d o ğ ru b ir a v u ç taş p a rça sı a tm ış tın . F a k a t a tdıgm /a m a n sen atm a d ın ; lâ k in A lla h a td ı ’ ؛.» Bu â ye t-i K erim e, B edir m ı.z o ffe riy e ti
d o lo y ıs iy le nazil o lm u ş tu
•ı . m üsâdem e b a şla m a d a n evvel R asûlul.ah E fen dim iz m b ir a v u ç kum ve ta ş parçası a tm ış tı da !.ersem lem işdi
B edirde
d ü şm a n ta ra fın a doğ
o n la rın is a b e t o td iğ ı m ü ş rik le r
İşte bu  yctde , o ta şla rı, h a k ik a td e a ta n ın . A llah o ld u ğ u be
yan buyurulur. M a lû m d u r ki A le y h is s a lâ tû Vesselam E fe n d im izin e vsâ f-ı c e lile s in d e n bir do (N ebiyyüseyf) d ir, ve kılıçla m e t/û s d e m e kd ir. B ö yle o la c a ğ ı, e ski k ıta li !arın hepsinde yazılı idi. Evet. S a lla llâ h ü A le yhi ve S ellem H a zre tle ri:
؛٠٣Jx üi،•' j ٠j ١ i»L ٠J١٠jjk ،5 3 ؛-٠Vı.Yânı : « K â firle r ve m ü n a fık la r ile m ü câ h e d e e t ve o n la ra ka rşı n ezâ ko t d e ğ il, ş id d e t ve h u ş u n e t g ö ste r 2؛.» em r-i c e lili m u c ib in c e m u h a re b e ye m em ur
(21)
E n fa i:
17.
(22)
'F a hrim : 9.
385
.ﻳﻨﺎد : ﻭ- 'ﺍ،-١ ٠ﺍ ; ,V : ﻢ
ﻟ ﺴ
ﺍ
ﻥﱃ٠ﻝ ﺩ
:ﺩ ﺩﺩ ﺹ; ﻭ ; ﺕ:ﺑﻌﻨﻖ ﻕ ﺍﺩﻡ ﺫ D est n i ta d ö s ، cunbanecl b ıc e f', N ü tk n i ٠ â dem zsn ed de. D arr ٧ n s ' ؛. «Nakşın eli yo k k i m ü d a fa a e d e b ils in
K onuşm ağa ik tid a rı yo k k i z a ra rı,
ni taydaşını sOylesin.» H azret-i f.le v 'â n â . m a h lu k lc rın İrade-İ llâ h iy y e k a rş ıs ın d a k i h â lin i, n a kka ş fırça sı O nundski d u v a r n akşına
yâhud
b ir kadının g e rg e fd e ،?!edığı n a kşa
benzetiyor. Evet. B ir ؛.ad 'I ؛je rg e f ö n ü n d e o tu ru r
ü s tü n d e ki ku m a şa iğ n e sin i b a tırıp
çık a rır, is te d iğ i g ib i' n a k ış la r Yapar. Kâh ş e yta n , kâh h ayva n , kâh insan tasv ir eder. Bözr؛n c e m e n lik le r, bâzan m u h â re b e le v h a 'a rı m eydana g e tirir, h ü؛âso arzüsu ve cn ile h a re k e t eyler. Y a pıla n resm iri ağzı, d ili y o k tu r ki ben şeyto n resm i olm am d â fa a d a
y'âhud hüzün v e re c e k n lu b â re b e resm i yo pılm am d iy e m u-
b u lu n a b ils in , b en i c irk in
re sm e tm e d iye sOylesiri
C e n â b -1 H ak do
ya ra tırk e n b öyle y a p a r. D ile d iğ in i sa id o la ra k , iste diğin i' ş a k ؛o la ra k vü cüd e g e tirir, (is tid a d a
ve lis ö n -1 k â b iiy y e tle ta le b e g ö re te c e llî m es'elesi başka)
Z âten böyle yapm ası d a ke m â l- ؛k u d re tin i g ö s te rir N ite k im b ir ressam g â ye t c irk in bir resim
ya p a rsa
0
resim , ressa m ın m a h a re tin e d e lil Olur. 0 r e s s j-
mm c irk in resim ya p m a kd a da k u d re ti b u lu n d u ğ u n u a n la tır, Ç irk in lik a n ca k resm e m ünhasır ka lır. 0 c irk in
resim o ls u n , se yre d e n le rd e n
bözılo rı olsu n,
n iç in böyle resim ya p tm ? d iye ressam a îtirâ z e d e m iye ceğ l g ib i, ş a k i y a ra tılmış b ir m a h lu k ic in d e A lla h 'a böye b ir sü â ı te vcih e dilem ez
613
ﺗﻮز ﻗﺮآن اذ ﺧﺮ ف ﺷ ﺮ ﻳ ﺖ .ا ز د *ا ر ب از و ﺳﻦ
*ﻝ
Tû zi K u r'a n bâz Han te fs îr-î b eyt, G ü ft iz id mâ ram eyte iz . ra m e yt «Son beytin te fs irin i K u r'a h d a n o ku k l C e n â b -1 H aki (Vemâ ra m e y t. Iz' ram e y te ) buyurm uşdur.»
.
38
, ﻻواsufyon, kervcı.11,1 ٧(٠1ا,اﺀ اااا٠’٠٦ ا٠ 'ا ز, اا٠ VI' ، لﺀةﻻاااlalobiylu Mokkoyo fol y ad a
1ﻷﻻ, ١ ذﺀااااbildi. M uslım ıanlııı alnytııdekl killini meydana koydu. Topladığı bin ganim et bildi MUslUmanl،» alcyhindukı kinini meydan koydu. Topladığı bin kimilik bir kuvvetle ve EbU Su.yünın «Kervan kurtuldu, dönün, dlyo haber göndermesine ehemmiyet vermeyerek Bedir mevkiine kadar geldi. MuslUman larla karşılaştı. Hücum başladığı Sirada Aiyhissa'âtu Vesselâm Efendimiz yerden bir avuç taş kırıntısı aidi, müşriklere doğru aidi. Atılan taş parçalan müşrikleri sersem etdi. Yetmiş ölü. yetmiş esir verip kaçtılar MUslumanlar dan cn dördü şehid oldu. { R a z ıy a lli anhCm.) İçte Hazret-i Pirin içâret eylediği Ayet-, Kerime bu m ünâsebetle nâzıl ol muş, müşriklerin öldürülmesi ve taşların atılması, ashabdan ve Neb،yy-ı Ek. remden değil fkurb-i nevâfilj ve (kurb-i ferâiz) yoliyle Hakdan olduğu beyân buyyrulmuşdur. Erbâb-ı tasavvuf diyor ki; Allâha iki türlü yaklaşm a olur. Birine (Kurb-ı ııevâfilJ diğerine de (Kurb. ؛ferâiz) tâbir edilir. Eshâb.ı Kirâm, o esndda kurt.! nevâfil ile Hakka yaklaştıkları icin Ayet I Kerimede:
ﺗ ﻮ ﺳ ﻚ > \ ﺳ ﺘ ﺘ ﻶ، زﻣ ﺖي٠
buyuruldu. Kati fliti onlardan kaldırıldı, doğrudan doğruya Hakka İsnâd olun du. SallallâhU Aleyhi ve Selem Efendimiz iSe kurb-i ferâizle mukarreb-، İlâhı bulunduğu icin:
ﺀﻛﺰﺃﴎﺉ٩ ﺕ ﻭﺫ٠ﺩﺭ١^ﺍﺫﺑﺚ Yânî ; «Habiblm; atdığın vakit sen atmadın; lâkin Allah atdı.» dlyo atmak fi'11, Rasûl Aleyhisselöma isnSd olundukdan sonra Hakka isnâd edildi Hazret-، Mevlâna, bu Ayet delâletiyle kendisi gibi kurb-i ferâizde bulunan yüce kişilerin dilinden; «Biz; yay gibiyiz k), ok atanımız Allahdır. Yân ؛blzdnn zuhOr eden söz, hareket, hâl ve fiiller bizden değildir» buyuruyor, sonra da şu derin ve mühim bahisden cebir m ânâsı anlaşılmasın diye diyor kl;
(25) Enfâl: 17. (24) Enfâl: 17. 3.7
o lm uş, g o rck b izz a t ku m a nd a .!d o ru k. ı ٠ orok u s lıa b d a n b irin i tâ y in e yle ye re k m ü tc a d d id m uh are b e d e b ulun m uşd u.
Lâk n mçm
vo kim le rle h a rb e tm lş d i?
Is'âm d in in in düşm an ı m üte a ssıp fre n k le rin fik rin s e ve o nların e s e rle rin i o ku ya n sözde m ün e vve rle rim izin m ü tâ le a s ın c a , R asûl-i Ekrem g ü ya , b ir eline K u r'â n , d iğ e r e line kılıcı o lm ış ؛ya bu k ita b ı ka bu l e d e rsin iz, yâhud bu kılıçla kafanızı keserim dem iş. H iç de böyle d e ğ il; A le y h is s e lâ t E fen dim izin m u h a re b e le ri A lla h 'ın e m irle rin i ya ym a k iç in , h a k ik i in s c n iy y e tin in tiş â rı iç in d i, in s a n la rd a n b ir kısm ının h â kim -l m u tla k , d iğ e rle rin in o lm a k iç in d i
d u rm a k, te ra k k i ve te â ’îsin e engel o lm a k m aya
ku l k ö le olm asına
m ânî
S a vaştığı b e d b a h tla r da, bu İnsanî ve ra h m a n ı azm in ö nünde
kalkışan d ik e n le rin ve ç a lıla rın
is te y e n le rd i. B ؛r ca d d e yi
k a p a t
sö kü lm e si, p e k ta b iî b ir şe yd ir. Eğer
P eygam ber-i E kb e r E fe n d im iz in s a n la ra e ziye t e tm e k ve ü lk e le r z a p t e tm e k fik riy le h a rb e tm iş o lsa yd ı, M ekke fe th in d e h a lkı kayıtsız ve şa rtsız â zcd e t m ezdi
O in s a n la r ki. z â t.i a kd e s-i R isâ le te tü rlü tü rlü ezâ ve c e fâ d a b u lu n
m uşlard ı. Eğer g a n im e t ve s e rve t to p la m a k iç in harbe çıksa ydı, Huneyn g a n im e tle rin i ta k s im e tm e z, h a ttâ o g a n im e tin b ir kısm iyle H a vâ zin e s irle ri iç in e lb ise a ld ırıp o nla rı g iy d ird ik d e n so n ra v e lile rin e teshir, e ylem ezdi. S a lla llâ h ü A leyhi ve Sellem
E fe n d im izin
9 m u h a re b e sin d e
ça tışm a
o lm u şd u .
B unların
zu hu ru sebebi a ra ş tırıla c a k o ؛ursa h e p s in in d e te c â v ü z ! d e ğ il, te d a fü i o la ra k yapıldığı a n la şılır. M ese lâ en m e şh u r b ir z a fe ri o la n B e d ir m u h a re b e sin i d ü şü n e lim
Bu m uh a re b e K ureyş ke rva nın ı y a k a la m a k İçin çıkılm ışke n , k e rv a
nın savuşm ası ve K u reyş o rd u su n u n g e lip ç a tm a sı ü zerin e vu kûa g e lm işd i. B undan dolayı, sa th î b ir naza rla b a k ıla c a k g ib i g ö rü lü r
o lu rsa , bu m u h a re b e , te c â v ü z ؛
L âkin b ira z e vveline g id e lim ; h ic re t ö n ce si v a k 'a la rın ı göz Önü
ne g e tire lim . H a z re t- ؛P eyga m be rle
M e k k e d e k i m ü s lü m a n la rd a n
ç ık a b ile n le r
M edineye h icre t etm iş, M ekke d e a n c a k d in in i g izle m e k s u re tiy le b a rm a b ile n eh.'-ı İslâm kalm ışdı. Şu h â l, d in s iz liğ in dîne, ş irk in te vh id e , k ü frü n îm âna g a le b e si g ib i g örün dü ğü
iç in , m ü ş rik le rin
k o ltu k la rı
ka b a rd ı.
M u v a k k a te n
s e v in d ile r
L â kin sonra a kılla rı başların a geldi. M edînede b ir m üslüm a n c e m iy e ti to p la n dığını. orasının K u reyş ke rva nla rın ın yo lu o ld u ğ u n u , m ü s lü m a n la rın in tik a m al m ak için bu k e rva n la ra te ca vü z e d e c e k le rin i, h iç d e k a file g e ç irm e y e c e k le rin i
h a ttâ ku v v e t peyda e d e rle rs e
d ü ş ü n d ü le r. B in â e n a le yh
A ra p
k a b ile le
rin d e n ku vve t to p la y ıp M ad in e ye um û m î b ir h ücu m y a p m a k ve m üslüm a nlığ ı o rta d a n ka ld ırm a k k a râ rm i v e rd ile r. Bu k a ra r m edînede d u y u ld u . A le y h is s e lâ t E fe n d im iz (Ü ktüb u lim e n te le ffe z a b il'is lâ m )
b u yu ru p n ü fu s
sayım ı y a p ıl
m asını e m ir verdi. M e vcu d m ü s lü m a n la r ya zıldı. 1500 m ü slü m a n e rke k b u lu n duğu anlaşıldı. B u nu n ü ze rin e Kureyş m ü ş rik le rin i k u v v e t to p la m a k d a n v a z ’geç lrm e k ve ke rvanla rın ı s e lâ m e tle g ö tü rü p g e tirm e k e n d işe sin e d ü ş ü rm e k için k a file le ri kovalam a ya başlandı. İşte K ureyşi işg a l fik riy le ko va la n a n ke rv a n la rd a n b irid e Ebû S ü fy â n ın i. d â re s in d e o la ra k şo m d an d ön ü yo rd u . E m r-i N ebevi ile bunun tâ k ib in e çıkıldı. n.G
ا،ااا - -
١ ٠٠
ﻥ
٠د م
ﺗ ﺬ ا ' ن١ ٠ﺭ ﺟﺮ
. — ب, ٠٠ از-. ٠١' ار ﻳﺪإﺑﺮ ﺣﺎ,.ﺀ ط Z ç c r.j üstaclan t e ş a g ird o n Cirast, H â tır ez te d b irh a g e rd a n c ira s t,
!«Ustalarının çıraklarını men'etmGSi. aklilarının bözı kimselere tedbir de„içtirmesi nedendir?» y â n ، insan, k u v v e t ve k u d re ti fevkinde, vü s'u teham m ulU h a ric in d e
).٠yo m Ubtelâ old u m u a ğ la r, in le r, y a lv a rır, ya ka rır. İç te çu hâl. onun
b il
،واﺑﺄ
0
m u z to r ve m e cb u r o ld u ğ u n u g ö s te rir b ir d e lild ir. F o ka t v ü s 'u d â h ilin d e k i b ir I I yapam ayan kim s e n in ü zü lü p vıılevkı pek c ü z'i o lsu n -
sıkılm ası ve u tan ıp kızarm ası ke n d is in d e - -
b ir İrâd e ve ih tiy a r b u lu n d u ğ u n a a lC m o td ir
Eğeı
nisanda ırâde ve ih tiy a r olm asa yd ı b e c e rik s iz liğ i n e tic e s in d e sıkı'nıam ası
ا/(ل
hayıflanm am ası lâzım g e lird i. Keza b ir tıstâd . çırağını; b if m u a llim taleb esini bâzı m ü n a se b e tsiz halfaI ild e n dolayı a y ıp la r ve 0 h a lle rd e b ulu n m a kd a n
m e n 'e de r. Eğer Cirakdu,
yohud talebede ih tiy a r olm asaydı usta ve üstâdın o n la rın ، !karm am aları
h a re k e tle rin e ؛؛'(؛؛
k e n d ile rin i m âzü r ve m e c b u r g ö rm e le ri İcâ b e de rd i 619
G er tu gûyı g â file s t ez ce br-i ö,
Mâh.i Hak pinhan şüde der ebr.1 0.
«Eğer; 0 üstâd Allâ، ١ın cebrinden gafildir de hakikat kameri onun veftml (julutuyla örtülmüş ve glzlenmlçdir, diyecek olursan.» 620
ا وا ن ﺍﻭ ﺑﺪو ى- ذوش٠ ' ت ﺍ ﻥ ر... . ﻉ, ; ﺍ ﻭ ﺩﺩ ﺩ ﻥ
;٠١ ; ﺭ ﻯ
H ö st in râ Hoş ce vâ b e r bişnevf, U ug zeri ez k ü fr ü d e r din bigrevi.
«Buna karşı hoş b؛٣ cevop vardır. Onu dinlersen küfürden gecer vo dini tasdik edersin.» 38.
٠٠)؛
ى- ً \ﻭ ا٠ﻯ ﺡ٠ ' ن ﻝ/ ﺟﺐ٩ ن. ١ . ﺭﺍ ﻯ ﺭ ﺍ ﻭ ﻳ ﺖ٠ﺟﺎ ﺭ ﻯ
;ﺫ ﻙ
in ne c e b i in m a 'n ii c c b b â riy e s t. Z ik r-İ c e b b â ri berO y. ؛z â riy e s t
Bu söylenilen sözler cebir degil, CcbbCr îsm-i ilahisinin mânâsıdır. Cebbarlığın zikri, ona tazarrû vs niyâz Iclndlr... M âfûm o!duğu Uzere e h il sU nnct (cebr-1 m u ta v a s s ıt) I kobUi e tm lçd lr. M ü . te z lle g ib i «Kul ti'،lin ؛n h â lik ıd ır dem ez Cebr-İ mazmUm a shö bı gibi «Kul hare k â t ve se kenâtm d a te m â m iyie m e c b u rd u r, iddiasında da bulanm az. A n cak A llâ t ın irâ de sine karşı (irâ d e -1 c ü z 'iy y e j ta s a v v u r e de r ve insa nd a, ve le vki n is b i o lsu n
b ir İrâde ve ih tiy â r va rd ır d e r
H azret-، M e vlâ n â da ce br iîe îh tly â r'm
tıraşını ayırd icin b u yu ru yo r ki:
616
ل اﺿﻌﺊ; و،ت: ت د٠٠ ﻧﺎر ى . رل ا ﻧﺰار
زﺟﺎ ت ﻣﺎ ﺛ ﺪ
mâ şüd delil- ﺇ,iZTırâr Haclet- ؛mâ ؟.ud delil-( IHtiyâr
Z â riİ
-Bizim ağlayıp inleyişimiz ıztıror. yânî mecburiyet delilidir. Yaptığımız yâ» hud yapamadığımız bir ?eyden utanışımız da ihtiyar alâmetidir.»
617
Ger nebûdi iHtiyâf in şörm alst, Vin diriğ u Haclet û âzörm . ؛st. «Eğer insanda ihtiyar ve irâde yoksa bu sıkılma nedendir? Bu teessüf, bu hacâlet, bu haya neden ileri geliyor?» 388
ﺋﺰه ﺑﺎ ر ى را. ت ا ن غ٠ﺑ ﻰ ﻏ ﺴ ﻤ ﺊ
٠ﱉ ﻳﺪﺧﺌﺪ ﻫﻮﺵ ﻭ ﻳﺪﺍﺭﻯ ﺭﺍ Pes y a K in g e ş t in k i b îm â rl tü râ . M î bib aH şe d hû? ii b îd â rl tü râ .
، 0 halde yakinen malûmun olsun kî hastalık, sana bir İdrâk ve uyanıklık veriyor.» 626
y r .^٠١ ، '؛١J J -٠١ ٠> ١ö ١-* ؛،.-J . ٠۶ ؛٠l ٠٠o ,Pes b id a n
in
J
j١
jj
،^"٠j P
â si râ ey â s i c û
.H e r k irâ d e r d ê s t ô
bür
dest b û
Binâenaley ey ash arayan: Şu nükteyi bilmiş ol ki derdi» ؛olan mânâ ko kusu nu a lır .»
627
٠; ر ك او د ا د ' ؛ ؛ درزد
H e r ki ةb îd â r te r p ü r d â rd te r. H e rki â â g â h te r ruH zâ rd te r.
«Her kim çok uyanıksa çok dertlidir. Her kim daha ziyâde vâkıfsa yüzü daha ziyâde sararmışdir.» B ilhassa y a s a k o la n ?eyleri irtik â b
İçin c e b ri g e ç in e n le re c e v â b o lm a k
Iizere H ozret-i MevlânO h a s ta lık h â lin i te m s il e d iy o r: B ir h asta, ra h a ts ız lığ ı d o la y ıs iy le b ü tü n g e ce yi uyan ık ve in le y e re k goc ir ir ki, ?u hâli İh tiy â rı d e ğ ؛l,
z a rû rld ir. H a s ta lık b ir ka c v a k it sü re ce k o lu r-
sa h asta nın g e c irm i? o ld u ğ u Is'/an g ü n le ri b ire r b ire r g ö zü n ü n ö nü ne g e lm e ye ve nazarında pek c irk in g örün m e ye
b a ş la r. Onun Ic in te vb e ve Is tlğ fâ r
391
اذذاI
ﻟ ﺪ ت1٠ا
و ز ارى غ
در
و ر ت
ا ﻳﺪاوﺀدت٠ وﻗﺖ ﻳﺈو ى H a sre t û za rf ki d e r b irnd riye st, VaKt-1 b îm â rî hem ö b id â riy e s ،. «H astalık za m â n ın d a , sıh ha te h a s re t,
ve elem den in ilti va rd ır. B u nu n la
h a sta lık v a k ti uyam klıkd a n ib d re td lr.. 622
ر ﺗﻮi■— ﻣﺎﻧ ﻰﻛﺎ ﺑ ﺜ ﺮ ى ي؛٠آ ن ذ ٠ ﺗ ﻐ ﺎ ر ﺗﻮ١ى ﻛ ﻞ از ﺟﺮم ,An za m a n ki m îşevî b îm â r tû M ؛-.künî ez cû rm Is tiğ fâ r t û Sen hasta o ld u ğ u n v a k it cUrm Unden Is tlğ fö r e d e re ln ».» 623
if
ﳽ ﻯ ﻏﺎﺩ ﺭﯮ ﺫ
٠٠ﻛﺎى ﺑﺖ ﻛﺎ^ز آ م ر M i nUm âyed b e r tü z iş tfî güneh. M ikU nf n iy y e t ki bâz â y e m b e re li. «Sana günâhın ç irk in liğ i g ö rü n ü r, a rtık y o la geleyim diye n iy e t edereîn.3 624
ﺍ ﺫ ﰷ ﻯ ﰷ ﺏﺀﺩﺍﺯﻥ١ ﺩ ﻭ ﻱ٣ ﺀ
٠ﺗﺒﻮدم ^ ر ﻣ ﺰ ئ
٠
ﺀت١ﺟ ﺰ ﻛ ﺎ ط
A hd ü p e y m â n m i kUni k i b a 'd ezin, CUzki T â a t nebvedem k â r-î guzin.
«B undan sonra tâ a t ve Ibâdetden b aşka b ir İç yapm ayım d iye a h d e d e r sin.»
3 .0
٠ اII)
اذد٠ إ ذ: اي
ﺩﺭ ﺗﻮ ﻭﱙ ﻍ-
. ﺑﺬﺋﻪ ﺍﻧﺪ٠ﺋﲀ'ﱏ ﻍ٠ ﺭ- ﺭ ﺗﻮ٠ Ver
tu
m îbin i ki p â v . t b e ste end,
B e r to s e rh e n g â n - ؛çeh b in şe ste end.
nEğer ayaklarının bağlı olduğunu, sana işkence yapmak îc؛n yanibaşına ٠ı، ١ıllytı,١ın çavuşlarının oturduğunu görüyorsan.»
631
ذ١ ر ﺀاﺟﺰاCj C ﺱ ﺗﻮ ﺳ ﺎ ﻫ ﱪ٠
*
.ازآﻧﻰ-زادك ﻧﺒﻮ د*ذع و ﺧ ﻮ ﻯ ﺀأ Pes tü serhengi mekün ber Ğcizan, Zankl nebved tab' u Hüy-I âciz an.
«Acizlere karşı çavuşluk taslamaya kalkışma kl, 0 hal, âcizlerin huyu ve tııblatı değildir.» ٧٥٠١ ؛Allöh'ın cebri; elimi, ayağımı başlamış,
hattâ etrâfıma muhâfızlar ılıhılın، ؟. benim icin istekli harekete İmkân kalmamışdir iddiasında bulunuyumun. Eğer bu Iddalarm doğru olduğuna kanâat getirmişsen, bir takım ftı 1/loro karşı kafa tutmaya, çavuşluk yapmaya kalkışma. Zira mecbur olan I "lılıorlık edemez, ederse mecbur değildir.
632
o y? • f .،t•5 O1-•؛. ıjrl. ^
))
Çün tü cebr-î 6 nemi bîni megû. Ver hemî binî nlşân-İ dîd kû. «Eğer Allâh'ın cebrini görmüyorsan ,görüyorum deme. Görüyorsan gör düğünün alâmeti nerede?» 3.3
lyıicşiraom 111lık ، 1)،'اا1<١ اVII tfta td o n ،,aşka (اﻻh o rc k e td e b ulan m ٠'^'٥',, , n Uu ce bri ا٠ ٠ ا٠ ﻻﻻ،ا. h aa folık ..o ııylo o lu r .؛،.( -ayab ilm ek, d c rd li olm ayu
V II
Dem ek k ؛: c e b rin h a k ik i m a n O sıii ,
«Var, boyn um a b ir jp la k lı. G önlünün is le d i
qi ta r ٥ ؛a ç .k jp götü rü yo r» sozunu b ih a kkın h isse tm eye m ü te v a k k ıf İmiş
Vak
J sıh ha t zam âm nda Ih liy d ri ..'a ıtık kim se -'blemodığı g ib i: g ü n a h la rd a n '<■ ﺟﺎاd o m e l. td a t ve :b â d e te n ly y o t
de Ih tıyâ r.m izla ؟o gu m u zu n hatırına gelm e z
ا- أﻻؤtic rk e s meubUr cls a y d . h erke sin d e uyni h alde b u iun m ası ،âzım gulırdi ok k a :-، ؛-yofundaki irlc ıı, d e rd in d e re c e s iy le m ü te n â s ıb d ir. A ie y h is s o ia l E le n
:iliz"..:. N ic b ir peyg a m b e re bana o ld u ğ u k a d a r e ziy e t edilm e di» b u y u rn v js d u r » -Evet. Peygam ber-، E kberim iz, en c o k d e rd ve m e şa kka t ç e k tiğ i .Cin en b u vak ırtan eöhıbı u im u çd u r.
Keza ٠ y o ld a en C' k k o rk u e tk e n , A liU la
en
'؛: zia rn â rile t ، ﺓﺍ3 ﺍeyleyendir. N ite k im b .r H ddıs-ı 1 ﺥ.!,! -le . AUâh'ı en ziyad e b ile n in iz benim , ve A lla h d a n en c e k korkanınız da y i » ne benim » b u y u ru lm u ş d u r .
623
Ger zi
cebreş â g e h i z ö rit kîı,
B in ış-i z in c ir-i c e b b â rit kû. «Eğer A lla h 'ın c e b rin e v a k it isen enin ve te z a rru 'u n h a n i? C e b b â riy y e t z in c irin i g örüşün nerede?»
629
B este d e r z in c ir çü n ş â d î küned,Key e sîr-i hâbs â zâd i küned. «Z incirde bağlı ola n nasıl s e vin ir, habs e siri o la n nasıl â zâd e o la b ilir? » Y âni ey g a fil c e b ri; m adem ki A llâ h 'ın c e b b a r o ld u ğ u n a , ke nd in in
de
onu n irâ de sine karşı m e c b u r old uğ un a v â k ıfs ın ; bu m e c b u riy e tin , a y a ğ ın , ta• kılm ış b ir pranga o.'duğunu iddia e d iyo rsu n , nasıl m es'ud ve m ün şerih o la b i liy o rs u n ? Habse atılm ış, a y a k la rın z in c ir ta kılm ış b ؛r a da m h ü rc e s in e y a ş a y a b ilir m i? ﺀ ﺁ١5
B u nu n İçin.
p o y tıo m lın rl. ı ، ٠ ° v .r le lo r i o la n v e lile rin
d ü n y .d o k i h o lle ri
cı bri. â h ire te ola n m e y llln ıl ıltlly ftrlflır. K ü .irle rin v c c â h ille rin
is e d ü n y â y a
K io yille ri ihtiya rî, â h irc to ka rşı n u .ro tle ri c e b rid ir.
637
ك ﻫﺮ ص ى ﺑ ﻮ ى ﺟﻨ ﻰ ﺧﻮ ض٠ز'ا رد ا و د و ص و ﺟﺎن ﻧ ﺶ ﻳ ﺶ. ى. Z a n k l h e r m ü rğ î besûy-1 c in s - ؛H iç. M i pered ةd e r pes û
c a n p iç piç.
her kuş kendi cinsine doğra ve onun arkasından u.ar. Bunun gida ileri ileri ucor.»
«Ç ünki
bl
ca n
638
عﺀﺀى ’ ﻣ ﺪ ﻧﺪ٠ ﻛﺎوراﻧﻰ ﺑﻮﻧﻰ ﺟ ﻨ ﻰ .ﺳ ﺠ ﻦ دﺑﺎ را ﺧﻮ ش آ ى آ ﻣ ﺪﺋ ﺪ K â .ira n çü n c in s -i s ic c în â m edend, S icn -f d ün yâ râ Hoç â y in â m e de nd .
Kâfirler, siccîn cinsinden oldukları için dünyâ sicninden, yânı zindanından hoşlandılar, ve ona yaklaştılar..
639 ﱨ ﺑ ﺪ' ﺩ
. ﺷ ﺪﻧ ﺪ
ﱏ ﺟ ﻀ
ﺍ ﺫﻳﺎﺑ ﻮ
ﻭ ﻯ ﻋﻴ ﺲ ﳎﺎﻥ ﻭ ﺩ ﻝ
E n b iy â çü n c in s .l ılliyyîn büdend, S ü y-i ılliyyîn b e câ n ü d il şüdend.
.Peygamberler İse ılliyyîn cinsinden oldukları İçin can ve gönül ıllyyinlne gftdller.» S û re-i M u tta ffifîn d e k i şu  y e tle re iş a re t e d iliyo r:
395
C33
ﺑﺪﺍﱏ
ﻣﺎ; ﺕ
S
ﰷﺭ ﻯ
ﺩﺩ ﻫﺮ ﺁ ﺫ
.ﻧﺪرت ﺧﻮدراﱓ ﻳﲎ ﺑﺎ ن D er fıe r .n
kâ rî ki m e y le s te t bedon.
K u d r e t i H .d r â hem î bînî o yan . «M eylin o la n h e r Işde k e n d i k u d re tin i a ya n beyan g ö rü y o rs u n ..
634
.ﺩﻭ ﻫﺮﺁﱏ ﰷ ﻭ ﻯ ﻧﻪ ﻫﻴﻠﺖ ﺑﻨ ﻮ ﺧ ﻮﺍ ﺳ ﺖ . ﺧ ﺪﺍ ﺳ ﺖ
ﺯ١ ﺷ ﻮ ﻯ ﻛ ﻦ٠ ﺍﻧ ﺪﺭﺍ ﱏ ﺑ ﺮ
D er hera n k â rî k l m e y le t n ؛,3 t ü H â s t E nderan c e b rî ؟.evî kîn ez H u d â s t „M e ylin ve Iste g in o lm a ya n iş le rd e de, bu A llâ b d a n d ır d iye re k, ce brî .olu .. y o rs u n B öyle b ir m e c b û rly y e t olam az. K im le rin
hangi
،?de m e c b u r o ld uğ un u
b llm ok letlyo rsa n öğren k l :
635
٠درﻛﺎو د ﺑ ﺎ ﺟ ﺮ ﺑ ﺎ
ﺍﺗﻴﺎ
٠
•ﺟﺮ ﺳ ﺪ٠ ﻛﺎﻧﺮا ن دوﻛﺎر ﻋﻘﻲ E nbiyâ d e r kâ r-l d ü n yâ c e b riye n d , KĞ tlran d e r k â r-l ukbâ ce b riy e n d . «P eygam berier d ün yâ .؟ind e, k â firle r de â h lre t İşinde c e b rid irle r.»
636 ﺍ ﺗ ﻴ ﺎ ﻭﺍ ﰷ ﺭ ﺀﰶ ﺍ ﺧ ﺒ ﺎ ﺭ
.د ﺑ ﺎ ﺍ ﺧﻴﺎ ﺭ
ﰷ ﺭ١ ﻥ ﺭ١> ﺏ
Enbiyâ rö k â r-l ukbâ (H tîyâr. C âh ila n râ kâ r-l d ü n y â
IH tiyâ r.
« B ila k is p e y g a m b e rle r â h lre t Jşfnİ. c â h ille r d e d ün yâ İşin i îh tîy â r eyle, m lşlurdlr.»
394
*VEZİRİN MA. V. ٠ I no/MAKDAN VE HALVETOEN ÇtKMAKDAN MURİtJttM، UMİD KESTİRMESİ. MI
آﻧ ﻮ ز را زاﻧ ﺪ و و زآ وا ز دا د .ﻛﺎى ر ﻳ ﺪ ا ن اﻧ ﺾ ا ن ﻣﻠﻮم ﻳﺎد A n v e z ir ez e nderûn â v â z dâd<
K'ey mUrldan ez menin ma'lûm bâd. «٥ vezir halvethöne dâhilinden seslendi
w ؛Ey miirldler; mâldmunuz
«Isun.» 642 ,
ﱙ ﻣ ﻜ ﺪ ﺩ، > ؛r ﻟ ﻰ٠ \ ب/
{
اراف و ﺧ ﻮ ﻳ ﺬﺍ ﻑ !اش ﻓﺮد١ ﻋﻢ.ﻛ ﺰ Ki
m erâ Isâ ç ü n ln p eyg âm kerd.
Kez hem e y â râ n ü H işa n bâş fe rd .
*Isa bana bütün dost ve akrabadan münferid ol diye haber gönderdi.» 643
اﻟ ﺸﻦ٠روى در دﻣﻮاو س ذد ٠ن٠ وز وﺟﻮد ﺣﻮ ض ﻫﻢ ﻃﻮﺗﻤﺰ Rüy d e r d îv â r kün te n h â nlşîn, V ez v ü c ö d .l Hîş flem H a lv e t güzln.
«Yüzünü duvara aevlr ve yalnız otur. Hattâ kendi varlığından halvet VB İnzivâ et dedi.»
Vezirin
bu sö z le rin in yanlışlığı, m a ksa d -ı m a h sû sla , y â n ! iğ fâ l ve ld l ٥l
fik riy le sö yle nilm iş olm asınd ad ır.
ا ; ﺑ ﻘ ﺎ ﻳ ﺔ ﺋ ﻦ١) ة ة Yâni : «Sevdiğiniz ?eylerden İnfâk etm edikçe blrr ü hayra kat’iyyen nâll 397
Yönİ « ؛F â clrle rin a m e l d e fte ri s lccirı d en ile n ye rd e d ir. Keza e b râ rın , İyi am el sâ h ib le rin ln d e fte ri de ıllıyyîn den ile n y e rd e d ir ؟؟.» (Siccîn) ve (ıllıyyîn) h akkın d a m u h te lif riv a y e tle r va rd ır. S ic c in ln ce h e n nem a ltın d a ,
ıllıyylnln d e (s id re tü lm ü n te h â ) da, yâ hu d a rş-ı â lâ d a b ire r m a
kam o lduğu sö yle n ilm iş d ir. H ülâsası : S iccîn g ün ah s a h ih le rin in : d e fte rle rin in m ııh âfa za e d ild iğ i y e rle rd ir ki.
ıllıyyîn de, se vap erbâbının am el b iri s ü fli b ir yer. d iğ e ri ulvî b ir
m akam dır. S iccine m en sûb o la n k â fir ve ta c irle re d ünya zind an ı hoş g e lir. D ün yaya s ccîn yonî zind a n tâ b ir e d ilm e si, b ir H adîs-i Ş e rifd e v â k î o lm u şd u r. Slc<;m, nasıl iç e rd e k ile ri d ışarı ç ık m a k d a n m en ederse, şu â le m -i ta b ia t da, d â h ilin d e ki insanların ço ğ u n u to b ia t h â ric in e çıkm akd an ve m a n e v iy a t â le m le rin e yukselm ekden a 'ık o r. F a k a t k â firle r z â te n s ic c în n is b e tli ve s ü flî ta b ia tlı o l d ukları için , o nlara bu d ünyâ zindanı hoş g e lir. E brar ve s â lih le r ise esâse n ıllıyyine m e n s u b d u rla r. M ân en ve rûhen ulvi m eşre b lid lrle r. O nların burad a b ulu n u şu ih tly â rî değil, m e cb u rîd ir. O mürıâ oobetle vü cüd le riyle b u ra d a b u lu n s a la r b ile , rûhen ulvî â le m le rd e d o la ş ırla r.
64.
Lﻚ ﻥ ا؛اﻧﻰ دارد ﺍﻳ ان ﺳﺦ . ك<را٠; ﺳﻤﺎﻓﻐﺎم
in
او
sUHan pâyan n ed âred lik m â.
Bâz g ûyîm an te m â m -î kıssa r â ٠
«Bu sözün sonu g elm e z. O nun iç in biz, h ikâ ye m izin ka la n ın a d evâm e d e lim.»
A 25 (25)
388
Mutaffifîn: 7.
V ozirin a rtık d ö rd ü n c ü k ili ﻻ،١ ااﻻIn h k d l e d iy o ru m dam oel, H o zro t ٠RUhul la h 'ın orada b u lun d u ğ u n u ılrtlı n ıııyh ur ،.ir riv d y o te g o re d ir. G öyö ،-،a^rol-، Isd. sem âya re fo lu n d u ğ u n rlu d .r d u r ıııı k a td u a lıko n u lm u ş. V e z irin
«Artık Isâ 'n ıı.
yanında oturacağım » d a m o sl. b u liitly u n la rın a k id e sin e g ö re d ir. CUnkl M e s ih 'in jlOk yüzünde o ld u ğ u ve A llâ lı'ın sağ ta ra ،m d a o tu rd u ğ u , h ıris tly a n lık a k id e :,indendir. B inâenaleyh o ra y a ç ık m a k ve sa ğ ta ra fd a s ıra la n m a k , h ırls tiy a n lo r-
( ﻻذm atlü b b ir saO de td lr.
*VEZÎR İN , HER EM lR İ AYRI AYRI VELİAH D YAPM ASI» 648
ﻯ ﺍﻣﻌﺮﺍﻥ ﺭﺍ ﳏﻮﺍﺗﺪ٢ ﻭ ﺍ ﻣ ﺎ ﺩ
ﺫﻫﺎ ﻣﺮﺑ ﺚ ﺣﺮﻑ ﻭﺍﻧﺪ٠ﳝﻒ ﻳﻠ ﺪ V a n g e h â n i an e m iran râ biH and, Yek beyek te n h â b e h e r ye k h a rf rand. *S on ra h ıristly a n b e yle rin i ؟a ğırdı. T e n h â ca h e r b iriy le görüşU p konuşdu.»
649 ﻯ٠ن ﺀ ﺳ ﻮ٠ﺍ ﻟ ﺪ,ﻛ ﺲ ﻫﺮ ذ ك ﺭ
. 6 y ن٠ و ﺧﺒﻐﺔ٠'ب ﺣﺆ، G û ft h e r y e k râ b e d in -i ؛.s e v i '.N â ib -Î H a kk ü
H a life m en tü î
١ sâ d in in d e H a k k in v e k ili v e benim h a life m s e n s in ،«Her b irin e d ed i k i ..
650
ﺃﺑﺎﻉ ﺗﻮ
واف ﺍﻣﺮﺍﻕ
٠ ﺟ ﻪ ﺭﺍ ﺍ ﺛ ﻴ ﺎ ﻉ ﺗﻮ٠ ﻯ: ﺍ ﻭ ﺩ ﺀ
V a n em irân -î d iğ e r e tb â -ı tü . KSrd is â cö m le râ e şyâ -l tü . «Ö bür b eyler, s e n in te b e a n o la c a k d ır. ؛sâ ,
h e p sin i s e n in tâ b ile rln
k il.
m ışdır. 3٥9
olam azsınız
N a z m ı tln llll rn fıcllıln co in sa n in , m â şû k u e zoliya VO..I o la ,
b ilm e si İçin s e v d i.! ؟o yln do n ٧»
fıe rke sd e n fe d â k â rlık e tm e si, h â ttâ
kendi
nefsinden fle cm o sl ge ro kd ır.
644
ت٠ د ا ز ن د ﺣ ﻮ ر ى ﻛﻔﺘﺎﺭ ب٠ب . ﻡ ﰷﺭ ﺑ ﺖ/ﺳﻮﱆ٠ﺑﻌﺪ ازﻳﺖ ؛ﺍ ﻙ ûrlî g ü ftâ r
nls، B a 'd e zin d٤ ؛,
B a 'd s z in bâ g ü ft ü g b ysm
k â r n is t .
*Bundan sonra konuşmaya njhsat yokrur. Artık benim sözla ! ؟Imguciim katmamışdir.* 645 '
ام٠اردا ع ﺍﻯ ﺩ ﻭﺍ ﻥ ﻋﻦ ﺻﺪ ٠ا م،رﺧ ﺖ ر ﺟﺎرم ﻓ ﻠ ﻚ ر ر د E lve d â ' ey d â s tâ n m en m ürdoem , R âH t b e r çâ rö m fe le k b e r bürdeem .
«Dostlar; Allâha ısmarladık. Ben ölmüşüm ve dördüncü kat feleğe İntikâl etmişim.. 646
; ﺣﺮخ'اﻟﻰ ﺑ ﻮ ن ﺣﻄﺐ٠ا ز .ض ﻧﻪ ﻣ ﺮ زم دو ﺀﺋﺎ و در ﻋﻄﺐ T â b e z ir - ؛,cârH nârı' çü n h a ta b ,M en ne sûzem d e r a nâ vü d e r a ta b .Bu in tik â lim , fe le k -l nârî a ltın d a m e ş a k k a t .e k m e m e k ve odun g ib i y a »
nıp mahvolmamak Ictndfr,» 647
ن٠ ﻟ ﻮ ى ﺑ ﻰ ﻧﺜﻴ ﻨ ﻢ ﻳﻌﺪ از٣ا ٠ ﻧ ﺒ ﺮ س1 ر ﻓﺮاز آ P ehlu -yl fsâ nişjnem b a 'd e zin. S er ferâz-1 â s m â n l câ rü m în.
«Artık dördüncü kat semâda ؛sânın yanında oturacağım.»26
(26) 363
Al i Imrân: 92.
(،٠ .٠ ٠
ر/ ؛ ك. ك: ﻟ ﻮ/ ١ ﺗ ﺪ ل٠ر .ر ﺑ ﻪ ا ر ا ﻛ ﻌ ﺖ ا ﺋ ﺮ ا ﻛ ﺐ ﺑ ﺮ Her yeki râ kCrd ﺓyek yek azîz ٠ ٥n râ g û ،t İnrâ s ü it nîz. Her Çİ Her b irin i b ire r b ire r tOziz ve ta k d is e td l, o n a s ö y le d iğ in i a ynen b u n a »
da
s ö y le d i .»
658 و داد،.ﺗ ﻚ دا او دؤ ﻃﻮ,ر . د د د ا ﻳﻮد ا ﻟ ﺮ ا د٠رﺗ ﻚ Her yeki râ ﺓ.yeki' tömâr dâd .Her yeki zıdd-î diğer bUd elmUrâd Her b irine b ire r ta m a r ve rd i ki m u ra d ve m a zm un lar، b irb irin e Zid Id l » .»
657
ﺍ ﻳﺪ ﺧﻠ ﻒ٠ ﺁﱏ ﻃﻮﻣﺎﺯ ٠ ااﻳﻰ١ ٠ . ا ؛١ ﺛﲁ ﺣﺮ ذ٠ح-ﻋﻞ Metn-1 an tö m â r hâ bUd m u H te lit. H e m .ü ? e k i. '؛h a r i yâ tâ elif. «Elifden fy e ; ye k a d a r ola n h a rfle rin ? ekil nasıl m u h te lif l'se.o to m a r la r,„ m e tn i de öylece b irb irin e a y k m id ؛.*
658
.
آنf h ﻛﻢﺀان ﻃﻮﻣﺎد ﺿﺪ .اﻧﻰ.٠ ب١ ﻧ ﻀ ﺪ ﺭ٠١ ﻳﺶ آ ز ﻛ ﺰ د ﻳ ﻢ H ûkm -I in tö m â r zıdd.ı h ö km -l an, Pîş-i a n ke rd im In Zid râ beyân. «Bu to m a rın h ü km ü , d iğ e rin in zıddı idi. N ite kim bu te z â d ı e vvelce beyân e t.
mlşdlfc.» ،ا01
٠٥١
(ﻭ
د ن/ ﻛ و ﻛ ﻐ د٠ئ٠ ﻣبI /
. ﻛ ﺶ ا ﺀ ر د ﻫ ﻰ داوش ا ﺟ ﺮ٠؛ H er m iri kû keşed g erde n b ig ir. Yâ bükü? y â H .d hem i d â re ş esir.
«Serkeşlik edecek beyi yakala. Ya öldür, yâhud esir et.» 652
و€ ا ن رI.U
; ﻣﻦı . ﻳ ﻚ
ن دا ص وا ﻣﺤﺮ٠ ا ﻏﺮم ا. Lîk tö m e n zfndeem in râ m e g û ٠ Tâ nem irem In riy â s e t râ m ecû.
«Lâkin ben sağ oldukça şu vasiyeti kimseye söyleme. Ben ölmedikte da rlydsot ve niyâbet talebine kalkışma.» 653
ﺍﺭ ﻭﺍ ﺣﲀﻡ ﻭ ﺡ٠ ﺍﻧ ﻚ ﺍ ﻥ ﻃﻮ ٠ ر اﻣﺖ ا ﻣ ﺢy ﻟﻚ ﻳﻚ ر ﺧﻮان٠ înek in tâ m â r ﻻa h k ö m -î M esih, Yek b e ye k berHan tu b e r ü m m e t fa sih.
«İçte bu tomar, ve d in i îsâ hükümlerin! ümmete karşı birer birer ve fe، âhatle oku.» 654
١ ﻭ ﺟﺪ١ ﺗ ﺰ ﻛ ﻔ ﺖ1 ﺭ ﺙ٠ﻫﺮ ﺍ . ب ﺟ ﺰ ر دو دﻳﻦ ﺧﺪا٠'ﺑ ﺖ را
.
H er e m iri râ cün(n g ü ft ö cü dâ , N ist nâlb cüz tü d e r d in - ؛Hudâ.
«Beylerden her birine ayn ayrı olarak Hak dininde senden başka vekil yoktur ٠ dl.» 400
«VEZlHİN
ﺍﺍ٨ ،٧ ﺍ
IIJ.
K IN D İS İN İ Ö L D Ü R M E S İ. m
روز دﻧ ﺮ دو ﺑ ﺖ٠ﺑﻌﺪ اﻧﺂف ﺑﻞ
ﻭ ﺩ ﺭ ﺕ، ﻟﻮ ﻳﻨﺶ ﻛ ﺸ ﺖ از وﺟﻮد٠ . B a 'd e zan 1 اﺀrû z d lg e r d e r b ib e st, H lşten k u ş . ez vücüd-1 H od b ire st.
«Ondan so nra k ırk g ü n kapısını ka pa dı, k e n d is in i
ö ld ü rü p va rltğ m d a n
k u rtu ld u .. V ezir, h ırlstlya n b e y le riy le p ö rü ç ü p a y rı,a y rı hep sin i İrşâd lc in ve lla h d yin e ttik d e n sonra, k ırk gün h a lv e th ö n e s ln in
ﺓﺍ٠
kapısını a ç m a d ı. N ih ö y e t ؛n ١ l-
n â r e lm e k s u re tiy le hem ke n d in i, hem b a şka la rım v ü c û d .ü h a b isin d e n ku rta rd ı. Ne ke nd i eyle di ra h a t, ne tıa lk a ve rd i huzUr. Yıkıidı g itti c ih a n d a n , d aya n sın ehl-، kubUrl H ase dcilerin
b ln n e tlc e
hem
h â lik , hem m U hllk o la c a ğ ı
sö yle n ilm iç d l
H azret-I M e vlân â 'n ın d a söy.eceği v e c h ile hased. k ö tü h u y la rın en k ö tü le rin , d o n d ir. M aa zallah , o n a m ü b te .â o la n la n , hased e td lk le rln i ö ld ü rm e ye m u v a l. la k olam ayınca y e is d e n Olmeye se vke d e r.
H a se d .p e rve rte rin h â li ya m a nd ır. Ki y o k tu r b ir belâ b e d te r hasedden. S a rılm ış nefse m ü z 'ic b ir yıla n d ır, Kİ ç ık m a z ç ıkm a yın ca ca n cesedden. (K e lile ve D im m e) kltâ b ın ın fâ ris i te rc ü m e s i olan (E nvâr-ı S ü he yl )؛de b ir h ikâ ye va rd ır. A d a m ın b iri, hasm ının e lin d e k i n im e tin ze vâ lln e çâ re b u la m a yınca:
t—
Beni ö ld ü r d e fa la n ın e vin e b ıra k . Sen de â z â d o !...!» d iy e kö le sin e
te n b ih e tm iş. D üşm anını k a til g ö s te rm e k İçin ö lüm ü göze alm ış. G erek o h ik â y e d e k i adam ın, g e re k b a h sim izin m evzûunu te ş k il eden Y a h u d i vezirin h â li,
m ü b â lâ ğ a lı g ib i g ö rü n ü r. F a k a t in s a n la rın a h v â lin e biraz
d ik k a t e d ilirs e ,b un ların yü zle rce e m s a lin e te s â d ü f o lu n a b ilir.
٠٥3
Tom âm lylo m u tö b ık o lm a m a k u /o ro h ikâ ye m izd e ki Y ahudi vezir İle h ıris. ı.yon azizlerinden ve lı؛nvılık n â d irle rin d e n (Pavlos) yâ n i (S e n t Pol) a ra sınd a b ir b enzerlik vardır. P a vios. M ilâ d ın İk in c i se ne sin de T a rsu sd a d o ğ m u ş b ir Y ahudi ço cu ğ u d u r. A sıl adı (Saul) dur. K udüsde o ku m u ş, ö n c e le ri y a h û d ilik de fe v k a l'â d e ta a ssu p g ö s te rm iş , so nra g û ya H azret-i [sânın ke nd isin e g ö rü n m esiyle h ıristiya n o lm u ş ve n a s râ n iy y e ti neşre ça lışm ış. Roma k u m a n d a n la rından (S e rciyü s P avıos)u h ıris tiy a n yapm ası üzerine
o n u n adını takınm ış•
Kıbrısda, A nadoluda, Y u n a n is ta n d a d o la ş a ra k din n e şrin e g a y re t etm iş, Filis(inde iki sene h a p se d ild lk d e n sonra Rom aya g ö n d e rilip o ra d a b e râ t e tm iş d ir. Rom ada epeyce kim se yi h ıris tiy a n lığ a so km u ş, lâ k in
K a yser (N e ron )a a k s i
ce va p la r ve rd iğ i İçin — rivâ ye te g ö re — h avâ riyyû u re 's i (Sen Piyer) ile b ir li kde Romada ve
M ilâ d ın
66 ncı tâ rih in d e
ö ld ü rü lm ü ş ,
ke m ik le ri
R om adaki
Sen P iyer kilise sine g ö m ü lm ü şd ü r. P avlos’un yazdığı ris â le ş e k lin d e k i m e k tu b la r, In cil te rc ü m e le rin in s o n u n da basılm ışlar. H epsi
12 d â n e d ir.
H a z re t-i M evlân â da o y a h û d î v e z irin o
ka d a r to m a r yazdığını, sonra o n la rın (e lif ye) h a rfle ri k a d a r b ir b irin e b e n zem ez o ld uğ un u beyân e tm işd i. Yalnız burada b ir fa rk g ö rü n ü r kİ. Y ahûd: vezirin ke n d in i ö ld ü rm ü ş P a v. loşu n ise — riv a y e te n azaran ç ü n k i, ş ü p h e lid ir — R om ada id a m e d ilm iş o l m asıdır. Bunun iç in de, M e v lâ n â ’nın m aksa dın ın , tâ rih ya zm a k d e ğ il,
kıssa
a rasında hisse ve rm e k o ld u ğ u s ö yle n ilm îşd i. Okunan b eyitlerd e iş a re t o lu n a n m â n â la ra g e lin ce : Evvelâ b ir şeyhin h a life ittih â z edeceği kim se ye bunu g iz lic e b ild irm e s in e İm â v a rd ır. N ite k im te k kelerde yapılan tâ c g iy d irm e m e ra sim in d e şeyh ile h a lîfe b ir ö rtü a ltın a a lı nıp sırr-ı h ilâ fe t o ra d o te v d i o lu n u rd u ; h a ttâ yalnız h ilâ fe t d e ğ il, b ia t verm e es nâsında da böyle ya p ılırdı, İkin cisi: Şeyhin h a y â tın d a h a life n in İrş a d a kalkışm a m a sı edeb m uktezâs id ir. M eğ er ki şeyhi izin ve rm iş, y â h u d irş â d iç in başka b ir m e m le ke te g ö n d erm iş olsu n. H azre t-l M e vlâ n â , (H üsâm üddîrt C elebi) y i irş a d a m ezun k ıld ı ğı cih e tle , daha Hazret-J P irin h a y â tın d a ihvanın te rb iy e s i ile m eşgul o lu rd u H üsâm üddin Ç elebi, H azret-î
M e v lâ n â ٠ nın m akam ına
g e ç in c e bu v a z ife y i
M e v lâ n â ’nın büyük o ğ lu (S u ltan Veled) İfâ e de rd i. B undan dolayı K o n ya d a ki M e vlâ n â te kke sin d e şeyh olan Çelebi E fendiden başka b ir de (T a rik a tç ı Dede) vardı. D iğer ta rik a tle rd e ve bazı â s itâ n e , y â n i b ü yü k te k k e le rd e bu v a z ife ile m ü k e lle f olan zâ te (piş kadem ) yâhud (ser ta rîk) e de rle rd i.
،102
■M
٧..* ، / ; / ٠٠s ~ ■ ، / j ■>>*٠(T؛.؟،,
j
s,
، ٠٤١١٠. ، ٠^
■ ) ؛٠١ z > ٠. *■٠ ^
.An H alâyıK b e r ser-İ g ü re ş m e h i .K erde H u n râ ez d ü ce şm -i Hod re h î
•O kimseler, vezirin kabri başında bir ay oturup matem etdller ve gözle» rlndcn kanlı yaşlar akıtdılar.»
«VELÎAHD HANGİNİZSİNİZ? DİYE HIRİSTİYANLARIN BEYLERDEN SORMASI.
m اى ﻣﻬﺎن٠ اش ﺧﻠ ﻖ ﻣ ﺖ. د٠ب , ﺻﺬ ; ب ﺑﺶ ﻧﺜﺎ ن٠٠از اﻣﺮا ن ﻛ ﺎ B a ’d-I m â h î H a lk g U lte n d sy m lhan. Ez e m lra n k is t b e rc â y e ş nişan.
.Bir ay sonro halk dedi kİ! Ey büyükler, beylerden vezirin yerine gece, cek kimdir?. «6«
ش ا ﺟ ﻢ٠ب٠ا ﻣﺎ ى اد ﺛ ﺂ ٠د ف و ﺑﺎﻣ ﻦ وا ﻳﺪ ﺻﻦ او د د م Tâ becöy-1 ةş in â s im e ş em im . D est ü dâm en râ b e d e s t-i ةd ih im .
«Kl o vezirin .makamında imam ve muktedâ tanıyalım: ve elimizi. et٠ ٥ lmlzl onun eline teslim edelim.. - ا٠ا
...
؛
ﺫ ﺩ.ﻣﺎ
ﺍﻭ
: ( /
ﺫ١ ٠ﺧﻖ
ﺟﻮﻧﻚ
٠ ﺷ ﺪ٠ ; ﻧ ﻰ ﻳ ﻌ ﻜ ﺎ/ ٠ﻣ م
ﺭ
C ün ki H alk ez m e rg .i ةâ g â h şud, Ber se r-, g üreş kıyâ m e tg âh çüd.
«Halk, vezirin öldüğünü haber alınca, mezarının ba?ı m ahşere döndü.»
ر ا ر او ٠و١ ﺛ ﻮ و
ﺣﻤﻊ ﺛ ﺪ0 ﺟ ﺪ ا
ﺧﺎ ﻕ
ﺩ ﻩ ﺩ ﻭﺍ ﻥ ﺩ ﺭ٠ﺫﺍﱏ ﺡ٢
ﻭ٠
661 H a lk çend an ce m ' şüd b e r g û r.i ö, Mü kenan c â m e deran d e r şû r-l â.
«Halk; saçını, sakalını 'yolarak ve elbisesini yırtarak onun m atemine ٠ kadar toptandı kİ.» 662
ﲬﺮﺩ
ﺣ ﺪﺍ ﺩﺍﻧ ﺪ
ﰷ ﻥ ﺀ ﺩ ﺩ ﺭﺍ ﺭﺏ
. ﺍ ﻧ ﺮ ﻥ وذ ﺭﻭ د اذ ﺩﻭﻯ ﻭ ﺍ ﺩ Kân a d e d râ hem Hudâ d â n e d şüm ürd. Ez a ra b vez T ü rk ü ez rûm î vü kürd.
Bini
«Arabdan, Türkden, Rumdan ve KUrdden mürekkeb olan 0 kalabalığın sayıancak Allah biliyordu.» 653
ﻛ ﺎ ﺗ ﻮ ز ﻟ ﻤ ﺪ ر ﺑ ﻰ ﺧ ﻮﻳﺜ ﻰ٠خ اﻣﺎ ى ز و ش٠دذد در٠ .درداو د. H âk.l ةkerdönd b e r se rh â ٧-i Hiş, Derd-1 ةd ld e n t d e rm a n h â y-i Hiç. «Onun mezannm toprağını başlarına saçtılar. Onun derdini kendileri İçin derman saydılar.» 404
na
دو ﺑﺎ ن
ﺍ ﻧ ﺪ ﻭ ﺑ ﺎ ﻳ ﺪ١ﺧ ﺪ
ﻭ ﻥ٩ﻝ
.ﻥ ﻳﻐﻤﺮﺍﻥ٠ﺍﺱ ﺣﺬﻧﺪ ﺍ C ün H u d a e nder n e ydyed d e r
٥yâ n ,
N â ib -Î HaKKând in peyg a m b e râ n .
aCenSbi Hak, Ibloridlr.»
h is
gözüyle gözlemediği
bu peygambeder, onun n٥٠
ip in
P eygam berler: A llâ h 'ın e m irle rin i, y a s a k la rın , k u lla ra te b liğ eder. Bu c lh o tle kendileri H akkin n â ib le rl, y â n i v e k ille rid ir. Şu n iy ö b e t de Z d t-İ t c e llü â lâ n ın
ﺍﺍ، ﻩgözüyle
g â rü le m e yişln d e n ile ri g e lm i^ lr . 671
ﻛﻐﱲﺀﻙ ؛ ﻧﺐ ؛ ﻣﻮﺏ٠ ﻏﻠﻂj .ﺫﺩﺍﺭﻯﱌ ﺁﻳﺪ ﺗﻪ ﺧﻮﺏ٠ ﺩﻭ/ Nî ğ c la t g ü fte m ki n â ib yâ m enûb. G e r dü p in d â rî kabîh â y e d ne K üb. *H ayır!, yanlış sö yle d im kİ. n â ib İle m e n 'û b u , yâ n î v e k il İle m ü v e k k ili iki sanırsan hoş b ir ş e y o lm a z .. M â lû m d u r kİ, b iri d iğ e ri ta ra fın d a n «Şu işi ya p m a k İç in v e k ilim ol» tovkil e d ilir. O ve k il,
٠
işin g ö rü lü p
diye
yürütülnr,esinde ta m b ir s a lâ h iy e ti hâ iz
o lur. Birıâeniaeyh m ü v e k k il k a d a r s a lâ h iy e ti! d e m e kd ir. B u nun g ib i, v e k â le i-l R abbâniyyeyi h â iz o la ra k gelen p e y g a m b e rle r de
b ö y le d lr. O n la n n e m irle ri
İlâ h i em irle rin , y a s a k la rı do R abbânî y a s a k la rın a y n id ir. B undan dolayı, ve k il llo m ü v e k k ili ayrı za n n e tm e k, o n la rın e m ir v e ya s a k la rın ı b a şka ba şka veh m eylem ek h o ş d e ğ il, n a h o ş b ir ş e y d ir. N ite k im K u r’ânım ızda:
ﻷ١ ﺓ ﻍ١ﺅﺓﺫﺗﺚ٠ﻱ } ﻻ ٧â n i
0
ﻡ
: «P eygam bere İtö a t eden A llâ h a Itâ a t e tm iş o lu r
27)
b u yu ru lu y o r 2 7
(27) Nisi'ı : 80 407
fi o; ﺯ ﺩ ﺩﺍ ﺀ
ﺩ ﻣﺎ ﺭﺍ:ﺫ
ﺣﻮﻟﻚ ﺩﺩ ﺧﻮﺭ
.ﻫﻔﺎ ض ﺟﺰ ﺑ ﺮا غ
ﻝ
ﺑ ﻮد٠ﺟﺎو
Ç ü n k i ş ü d H u rş îd m â r â k e rd d â ğ . Ç âre nobved b e r m sK â m e ? cü z ce râ g,
«Güneş babb da gurübu yüreğimize dağ açınca, anun yerine kandilden başka çâre yokdur.» 668
ﻭﻣﻞ؛ﺭ.'ﺟﻮدك ﺷﺪ ﺍﺯ ﻳﺶ ﺩﻳﺪ .ﺍﻥ ﺍ ﺩ ﻣﺎ ﺭ٠ ﺍﺯﻭ٠;ﺍﰉ اﻳد Ç ün kl ?öd ez pîş-l d ld e v . s l î yd r. N â ib î b âyed ezö m an y â d -j
gör.
«Yânn vîsâll göz önünden kaybolunca, onun ndlbl olmak üzere bize bir yâdîgâr lâzımdır. 659
ﻏﺮﺍﺏ٠ ﺋﺪ٠ﺝﻭﺫﻛﲁ ﺋ ﻠ ﺬ ; ﻭ ﻣ ﻠ ﺲ
٠ﺀ ا;ﻛﺎ ﻵ ب٠ ﺭﻙ ﺟﻮي١ ﺭ ﺍ/ ﻳ ﻮ ﺀ ﺍ Ç ü n k i g ü l b üg ze şt ü g ü lş e n şüd H arâb , B û y-i g ü lrâ ezki cûyîm e z g ü lâ b .
cGül mevsimi geçip de gülistan harâb olunca, gül kokusunu nereden kok. lıyablllrlz?: gül suyundan.. Y ahudi ve zirin m ü rtd le ri, m u k te d â .a rın ın
ölü m ü n de n s o n ra b irin i onu n
y e rin e g e çirm e k is te d ile r. Ö lüyü güneşe, v u s la ta ve g ü le benzetd lle r. G üneş b a ttık d o n sonra ka n d il y a k ılm a k , fir k a t z a m â n ı vu s la tı h a tırla m a k iç in yâdigâ ra b akılm ak, gül m e vsim i g e ç in c e onu n
k o k u s u n u g ü l su yu n d a n
ko kla m a k
lâzım g e ld iğ in i s ö yle d ile r. B in â e n a le y h ey b e yler; h a n g in iz ve z irin n â ib î isen iz ye rine g eçsin. Ona n is b e tle k a n d il, y â d ig â r ve gül suyu g ib i o lsu n d ed ile r. H a zre t.l M evlân â burad a ve bu m ü n â s e b e tle b ir n ü k te y i a n la tm a k h a life , ye rine g e ç tiğ in in a y n id ir, m e se le sin i iza h e tm e k için b u y u ru y o r kir ' 101 ؛
ve
ا٠ ا١
ﻓﻰ ر د.٠ ذور ر دو ﺑ ﺬ م ﻻوان
• اﻧﺪا ﺧ ﺖ ا د.,'ﻟﻮو ش ف. ك در٠ﺑ ﻮ N ûr-i her dü çeşnrı neJvan tâ rK ke rd , Ç ü n k i d e r n ûreç n a z a r e n d â H t m erd. "B îr adam gOzUn n û ru n a b a k ın c a ؛k i g ö zd e ki n û ru a yırd edemez.» Yâni b ir in sa n in ik i g özü v a rd ır; lâ k in bu ik i g âz, ? a ç ılık ve ş â ir h a s ta lık illin ;؛âlim o ld u k c a , ik is in d e k i b a ki? n â ru b ird ir. B ir ?eye b a k ılın c a b iri başka . nİMiru başka görm e z. D em ek ki g o z ik i o ld u ğ u h a ld e g ö rü ş b ird ir.
Bunun
I.I.Iİ nail) ile m en 'û b , y â h u d v e k il ile m ü v e k k il d ış ta n ik i, ta k a t h a k ik a td e b ir tu l؟
«la NÜFERRİKU BEYNE EHADİN MİN RUSU^İHÎ, ÂYET-؛ KERİMESİNİN BEYANI»
Sûre-i B a kara n ın so nunda:
ﺀ | | ﺚ
ﻏ
ا ا
١ ؛ ذ ر ~ د ' ﻟ ﻮ ﻳ ﺰ ﻻ ﻳ ﺲ. ؛ ﻳ ﺄ
١ﺋﻴﻐﺪﺋﻴﺪﺓﺫﺍﺑﺪ١ﻻﻏﺘﺆﻓﺒﺆﺓ٠ﻭﺭﺫﻝ « •ilyo başlayan iki â y e t-i Kerîm eye iş a re t e d iliy o r. Bu  y e tle rin ü s t ta ra fın d a rlcı şu âyet-1 C elîle v a rd ır:
. Bekara (»2 ؛285 W
N iç in ? Ç ünkü RaaûlUn to b ll. o td ı.ı A llâ h 'ın h ü k ü m le rid ir ٥ h ü ku m lo ro vo o n u te b liğ edene l ؛û a t ISO d o ٥ru d o ،١d o ğ ru y a AHâh'a Itâ a t o lu r. Buna h â ric d e n bas it b ir m leâl ve re b iliriz . Polis ve J a n d a rm a vâ sd a siyle y a p ıla n te b liğ le r şöyle d u rsu n , m a fıa lle b e k ç ile rin in d â v e tl b ile h ü k ü m e t a d m ad ır. H a rb .ı um ûm î ic ln . de fi emen fle r gün yâ hu d fle r g ece b ir d avu l g ü m b ü rtü s ü iş itilir, k u la k v e rilin ce uzun ve a nlaşılm a z b ir İfâ d e d u y u lu r, herkes p e n ce re ye k o şa r, b e k ç in in ki ka c to k m a k d arb e sin d e n so nra, ü cy ü z şu k a d a r d o ğ u m lu la rın ya m uâyene, ya se vked llm ek üzere a s k e rlik şû be sin e m ü ra c a a tla rı, d iye bağ ırd ığ ın ı iş itird i. Bu d â v e t sesi ş ik â y e tle d e ğ il. Itâ a tle ka rş ıla n ır, ç a ğ rıla n g e n ç le r, d â v e tli bulun du kları yere g id e rle rd i. B e kciye İtâ a t, nasıl h ükü m e te İtö a t ise, p e yg a m b e re l١ â a f de A llâ h a İtâ a t d e m e kd ir.
672
ﺕ- ﻳﺮ٠" ﻝ ﻣﺮﻭy ﺍ٠ ﻭﻟ ﻮ ﺑﺎﺷﺪ ﺫ٠ ﺑﻮﺭ ﺕ ﺭ/ ﻙ ﺀ ﻯ٠٠ﻳﺶ ﺍﻝ. Nî dü bâşed tâ tü y î sü re tp e re s t, Pîş-i â ye k g â ş t g e r s û re t b ire st.
«Hayıri. öyl٠ değil. Sen suretperest kaldıkc. nâlb II. men’ûb vekil ile müvekkll ikidir. Sûretden kurtulan kimse Idn Is. bir olmuşdur.» H ozrst-I M evfânâ, e vvelki
b e yltd e nâ'ıb ile m en'ûbu ik i s a y m o n m .a y ıp
o ld uğ un u söylem indi. F a k a t ya n lış a n la şılm a m a k, ya n i v e k il ile m ü v e k k il İm iş vehm ine d ü şü lm e m e k ic ln ifâ d e sin d e n rücû e d iyor. Ey dışı gören
b ir sen-
s û re tp e re s t ka ld ıkça , dış hâle b a kıp a ld a n d ıkça , senin Icin n â ib ile m .n 'ü b ayrı a yrıd ır. B ekcl b a şka d ır, h ü kü m e t b aşka dır. L â kin s û re t kaydın da n k u rtu lan, m eselâ b e k c in ln d avu l calm ası ve Ç ığ ırm a sın ın h ü k ü m e tin e m riyle o ld u ğun u bilen kim se n azarında böyle d e ğ ild ir. O nun ic in nSib v e m en 'ö b b ird ir. O âvetİ Itlb â riy le b e k c in ln hU küm etden fa rk ! olm adığı g ib i.
673
٠
ﺟﻮن ﻟﻤﺮو ت ﻛ ﻮ ى > ﺗ ﻀ ﺪ ﻻ س آﻛﺘﻮ اﺳﻤﺖ.
P
و ﻳﻨﻮرش در:
Ç ün besU ret b in g e rî c â ş m e t dü est, Tû b in û re ş d e r n lg erkâ n y e ktu est. *z a h ire n baka rsa n , senin g özün ik id ir. F a k a t sen bak
408
k,
birdir.»
o n la rd a k l bakış n û ru n a
Vy
٩^ = = ؛
٥٠ ؛ ؛. ؛ ؛J > ؛١ j
Vöni : «Rasûl-I E krem ; R abbinden k e n d is in e inzal kılın an e m ir ve hükü m l r r ٠ îm ân etdi. O na tâ b i o la ra k m ü ’m ln le r de îm ân e td ile r. H epsi, yâ n i p .y Uam ber de, ü m m eti d e A lla h a , m e le k le rin e ,
k lta b la rın a ve p e y g a m b e rle rin ,
im â n e tdiler. A tlâ h ın p e yg a m b e rle rin d e n h iç
b irin i te frik e tm e y in iz d e m e kle
hora b âr iş ltd lk ve Itâ a t e ttik . R ab bim lz; S enden m a ğ fire t
d ile riz . D önüşüm üz
i ؛n٨ ١n ta ra fın a d ır, d e d ile r. «Allah b ir n efsi, v iis ’ü te h a m m ü lü n d e n fa z la m ü k e lle f kılm az. O n e fsin iy i lik k a z a n c ı le h in e , k ö tü lü k k a z a n c ı a le y h in e d ir . (w) iş te H azret-I P irin te lm ih b u y u rd u ğ u bu  y e t-i K e rim e d ir, ve o ra d o m ü' m ln lc r d ilind en h ik â y e b uyu ru lan (Lâ n ü fe rrik u ...) ta s d ik id ir. Evet. Peygam ber ı.uln peygam ber o lm a la rı, A lla h ta ra fın d a n İlâ hî h ü k ü m le ri te b liğ e m e m û r bu um m aları d o la y ıs iy le a ra la rı a yırd e d ilm e z. Ç ünki H azret-I  dem den M e .h a r I filo m A leyhim üsse lâ m a ka d a r g elen h e r peyg am be r, ü m m etin e A lla h ın va rlı O.nı ve b irliğ in i tâ lim e yle m işd ir. S â h ib -Î K ita b ve ş e ria t o la n
H azret-I M ûsâ.
Reni Isrâile te v h id -i İlâ h îy i ö ğ re td iğ i g ib i, onu n h a life s i o lu p k ita b ve m üsta kıl b ir ş e ria t s â h ib i o lm a y a n Y ûşâ da a yn i tâ lîm â tı v e rm iş d l. Bu itib a rla , fa rk ları bulunm ayan p eyg a m b e rle rin A lla h k a tın d a k i d e re c e le ri ise fa rk lıd ır.
.،v î
٤ ٩ >٠î 4
■؛
«Peygamberler içinden Hazret-i MÛsâya Cenâb-ı Hak kelâm lltifât buyurmuş, bâzılarınin derece ve mertebelerini yükseltmişdir a\ ٠ Yânî
S ûre-I B e kara 'n ın son â y e tle ri o la n
fıü...)
 y e tle rin in fa z ile tle ri h a kkın d a
İle
(Â m enerra sû lü ) v e (Lâ y ü k e lllfu llâ
bâz;t
h ad îsler
v a rd ır.
R asûl-i Ekrem 3 1 0
(30) B ekara 285 ؛ (31) Bekara : 253
411
٥ ٥ <٠î ١
Y ani: G ö klerde ve y e rd e ola n h e r şey A lla h ın d ır. K a lb in iz d e sakladığınızı İz li ir etseniz de, g lzle s e n iz d e A lla h o n d a n dolayı s iz i m u h a se b e ye ç e k e c e k cf؛r. S o nra d a d ile d iğ in i m a ğ rîfe t, İs te d iğ in e g azab e d e c e k tir. Cenâb.»
H ak
h e r ş e y e k â d ir d ir ” ٠»
M ü le s s irle rd e n b a zıla rı, bu â y e tin ih b a r c ü m le sin d e n o ld u ğ u n u , in s a n ın z a h iri ve bâ ١m؛؟ ؛k ir v e a m e lle rin d e n m uh â se b e o lu n a ca ğ ın ı açıklad ığını sö y lem iş <،Nesh h ü k ü m le re m ü te a rrız o lu r, h a b e rle re m ü te o rrız olm az» ş e k lin d e k i fls u l k c id ö s in i sö y le m iş le rd ir. B azıları İse y in o bu
â y e tin : (Lâ y ü k e llifu llâ h ü )
A y e tiy le n e sh e d ild iğ in i ifâ d e eyle m iş, (Â m en erra sû lü ) nün n üzu lü n e sebeb o l m ak üzere şunu g ö s te rm iş d ir: (ve İn tü b d ü ...) ih b â r-ı İlâ h is i üzerin e ashöbın. İle ri g ele n le rin d e n bazıla rı, h uzür-ı N ebeviye g itd lle r:
— Y â R a s û lo ila h , t a k a t g e tir e m iy e c e ğ im iz b ir a m e l ile m ü k e lle f k ılın d ık , d e d ile r. A le y h is s a iâ ؛E fe n d im iz ،H a n g i a m e l »?diye s o rd u .
— Bâzan bizde is y â n h âtırası o lu y o r. O nu k ö tü g ö rü yo ru z. K uvveden fi'le g e tirm iyo ru z. Eğer b un da n dolayı da m uh â se b e e d ilirs e k , h â lim iz n ic e o lu r? Kim se, bu yü kün a ltın d a n k a lkcm a z, d e d ile r.
H azret-i P eygcm ber (5.A.V.) «Siz de Benî Is râ îlin
d e d ik le ri g ib i (S em i’nâ
ve a sayn â) yânı « iş itd ik ve isyâ n etdik» d e m e k mi is tiy o rs u n u z ? (S e m i'n â ve ota.nâ) yâ ni « İşitdik ve ita a t etdik» deyin, b u yu rd u. (Â m e n e rra sû lü ) y â n i «A l lahın sözünü iş itd ik ve Itâ a t e tdik» d e d ile r. Cenâb-ı H o k da o n la rın bu te s lim iy e tin e m ü k â fa t o la ra k şu fki A y o ti in z a l eyledi:
H•') B ekara : 2S4
413
•١ ١ ٠ ik i
vo
a yva: h a c im , renk, k o k u ve .« ? /o .
٠ t ، ، ٠ ؛j r i ٧ U•
٠
٠
ı■ ٠ ٠ ı •tı<٠ ■ ■ aynı d '< ııl.l.r
I d k a l o nlar, su la rı a lın m a k iç irt re n d e le n ip t،ıkıim ٠٠ ٠ ٠ly ılm ı k .ıy b u 'u r. o rta d a tur su kalır. B unun g ib i p e yg a m b e rle , d a su re t m U ın y l.. ıııu le a d d id vo rııuh t. l.fd ır K u r'o n .ı K e r'm d e . yîrm t se k iz in in İsıtıl /ık ı .n lıliıu ş . o ı ٠ ؛ard an b jık a ç ım tı N ol.ı yâ hu d velî o ld u ğ u n d a ih tilâ f o lu n m u ş d u r llo ll.u k ı p a y jo m lre rle n n 124000. vı.yâ 224000
o ld u ğ u n a .b u n la rd a n 313 yâ hu d 014 /a tın n eb iyy-i m ü rs e l bulun
ı.ııı.una d â ir H a d îs i. Ş e rif riv a y e t e d iliy o r Gere, bu u ıle d , b ird e n b ire m ü b â ’â Oıılı g e lir
F a k a t d ün yân ın e k s iliğ iy le
g e n iş liğ i, hele Bent is râ ile g ö n d e rile n
p eyg am be rle rin ç o k lu ğ u h a tırla n ın c a , m ü b â lâ ğ a ve h m in e m ahal kalm az. B izce ve■ b ü tü n e hl-i k ita b c a m alûm o la n p e y g a m b e rle rin h epsi de A sya , k ıta s ın d a te b liğ -l a h k â m e tm iş le rd ir. D ünyâ A sya da n ib a re t d e ğ ild ir.
S o n ra
r.en ab -ı Hak:
* i- VI ؛٠y
j u١
\ ,
Y â n î: .« K e n d is in e p e y g a m b e r g ö n d e rilm e m iş h iç b ir ü m m e t y o k t u r "... buyuruyor. K u r'â n -ı Kerîm de bu p e yg a m b e rle rd e n b ah so lu n m a m ışd ır. te k ra r te k ra r s ö y le n ild iğ i üzere K u r'a n tâ rih kita b ı
C ü n kl
d e ğ ild ir, iş te sa yıla rı vo
.ilim le ri te m â m iy le m a z b u t o lm o ya n bu z e v â t-i kiram da ü m m e tle rin in fik irle ri ııi a yd ın la tm a k h u sû su n d a k a n d il g ib id irle r. K a n d ille rin ş e k li m u h te lif, fa k a t eyd nlıkları b ir o ld u ğ u g ib i, b u n la r da s û re tâ m ü te a d d id , lâ k in m ânen m ü ttn h ld
. S78 ﺧ ﻮدذ
اواف١اﺗﺤﺎد ارب
ittih â d 'ı y â r bâ y â râ n H oşest. P â y -i m a'nâ g ir s . r e t se rke çest.
*Y â rin , y â râ n ile m u tte h id oim ası h o ş tu r. Sen d e m â n â a yağ ınd a n yaka* la kİ s u re t se rk e ş d lr.»
S u re t: s e rk e ş d ir , â s id ir , r a k îk n ü k t e le r e b o y u n e ğ m e z . O n a îttib a . e d e n d e s û re t p e re s tlik d e n k u rtu la m a z. B inâe na leyh te frik a y a d ü şe r, h a k ik a ti g ö rm e m ekden h a lâ s o la m a z. T evh id in sırrım a n la m a k İçin m â n â ayağına ve m â n e v i b ir kâ m ilin irşâ d ı e te ğ in e sa rılm a lıd ır.
(.12) Fittir : 24 413
؛îo .a llö h o A leyhi vo Sadeni l l o / r n l l . ı ı
« S iıro l B a ko ra 'n ın s o n u , b u n a M ira ç
g ı.c c s l, A rşın a ltın d o k l bir h o s ın i'd c n ç ık a rılıp v e rild i kİ, b o n d .n e v v e l b ir p eygam bere v e rilm c m iş d i
h ic
O nları ya tsıd a n so nra o k u m a k , o k u y a n kim se
ic lı. gece ktılkıp İb ad e t etm ek y e rin e g eçer» b u y u rm u ş d u r. H azret-ı M evlân ö , p e yg a m b e rle rin cism e n ço k, ve m a n e n b ir o ld u k la rın ı te m sil için d iy o r ki:
ﺓ٦ﺓ
إ
ق٠ س اآﻧﻰ٠ ر ة ؛ ﺷ ﺪ ﺑﻌﺬر
Deh ç e râ ğ e r h â zır â rîd d e r m ekân, Her y e k i bâşed b e s u re t zıdd-ı an. «Bir ye re şe kil ve s û ro t îtib â rly le a y n a y rt on k a n d il g e tirs e n iz .» 678
ﺲ ﺵ ﻓﺮﻕ ﺗﻮان ﺭ ﺩ ﻧﻮر ﻣ
ه
^ﻧﻰ ﺑﻮرش روى ادى ل
F ârK n e tva n kâ rd n ٥r-l ile r yeki, Cön b en öreş rû y â r i bî ç e k i .'F o ka ، o nların n u ru n a bakıp d ik k a t e dersen,
şüphe y o k k i h lc b irin in
aydınlığını te frik edCTtezsIn.»
ﺍﻝ ﺑﺪﺭﻯ7 ﺩ٠ ﺳﺒﻮ٠ ﺗﻮ ﻣﺪﻝ . ﻳﻨﺜﺮ ى
ﺷﻮد ﺟﻮﻧﻰ
r
ﻣ ﺪ ﻏﺎﻧ ﺪ ﻳ ﻚ
G e r tü sad sîb ٥ sad â b î b ü ş m ö rl Sad nem Cnad y e k şeved ٠ûn b û fç ö rt.
أﺀؤعﺀsen yUz d ö n e c im a va yüz d â n ٥ a yvoyt sa yıp da re n d e liy e c e k ve B ikacak o lu rsa n , yüz k a lm a z b ir olur.» Evet. B ir yerde ya kıları on d ٥no k a n d il; u fa k, büyü k, re n k li, re n ksiz o lm e k lllb ö rly le b iri b irind en fa rk lıd ır, lâ k in o n la rın aydınlığı b ird ir. K e zâ yü zer d â ٣e
412
■،H ülâsa: T o rik o ld o llnrlr.m nk, hâl.kn u y a k bağı o la n s û re . p e ro s tlig i g .d rt.inlm ok için m ücâ he d ١lâıtııııılır
Nıı<lıır ؛٠ ١ t.ir s â lik ın c o z b o i ila h iye m a /h o rı
u lın o k o،; b ir m ücâ h e d e Hu l «١ ٧k a l'û d ٠> .te ra k k i e td iğ i g ö rü lü r H a zre t . ؛P ir şu ik i b e y it ılo b u n la ra iş a re t e ؛m iş d ؛r
F a ka t s ö y le n ild iğ i g ib i
n ıncö ha d eslz ilerle m e k ve y ü kse lm e k n a d ire n v u kû b u lu r. N a d ir h â lle r um ürnı ideyi ih lâ l etm ez. G e re k m ücâhede, g e re k cezbe n e tic e s in d e g e le ce k te r a k (،■. kinin yine kerem -i İlâ h î ile o ic c a ğ m ı b eyâ n iç in H a zre t.i M e vlâ n â b u y u ru y o r k i .
ﴍﺍ.ﺩﺏ ﺧﻮ. ﺩ ﰒ٠ﺀﺍ٠ﺍﻭ ٠ﻓﺮﺍ٠ ﺧﺮ ﻧﺎ ﺩﻭﻭ.ﺍﻭ ﺑﺪﻭﻧﻪ ةn ü m â ye d hem b e d ilh a H iç râ , ةb ld üze d Hırka- ؛d e ^ îç râ . «Kendini g ö n ü lle re göste re n . d u r . D e rv iş in h ırka sın ı d ike n de od ur.» R ü'yetullah h a kkın d a â lim le rin m u h te lit k a v ille rin d e n b a h s e d ilm iş ti
Mu
ı٠ ٠ z i؛e, A llâhı g örm e n in k â b il o lm ad ığ ın a kân olm u? , (Len te râ n il yânî : «Sen beni aslâ görem ezsin» Nazm-ı C e lilin l. ic tlh â d m a sened tu tm u ş d u r. Ehl-İ s u n . (!, ؛٠ise: «Ayin ondördU ncU gece si ayı g ö rd ü ğ ü n ü z g ib i R ab bln lzl g ö re ce ksin iz» llu d is in o is tin a d e n rü 'y e t-i S â rin in ce vâ zm a h ü k m e tm iç d ir. M u ta s a v v itin e gcı.ncc : (Len te râ n i) d e k i te'kid-1 n e ly i. t e 'v le lüzum g örm e m i? , o n d a n «Sentle Iio nlik böki o ld u k c o B e n i görem ezsin» m ânâsını cıka rm ıçd ır. G ö re n ol, g ö s te re n o ld u r, g ö rün en . Ey N izâm oğ!u ik i g ö rm e k neden? H azret-i M e vlâ n â da bu tik r i k u w e tle n d lrly o r. K e n d is in i g ö s te re n , hem de gözlere d eğ il, g ö n ü lle re g ö ste re n A lla h d ır. D e rvişin h ırka sın ı diker», yâ n i In ö yot-1 e zeliyyesiyle o n a y a rd im eden yin e A lla h d ır, d iyo r. &82
ﺟﻮﻫﺮﳘﻪ
ﻟ ﻚ٠
ﻟﻮدﺑﻢ ﻭ. ﺑ ﻂ٠
.ﻩ٠ﱃ ﻣﺮ ﻭ ﺩﺑﺎ ﺩﱘ ﺁﱏﴎ ﻩ 'M ürıbasıt b ûdim ü y e k c e v h e r hem â Bi s e r û bî pâ b üd im a n s e r hemâ. «Hepimiz m ü n b a s ıt b ir c e v fie r id ik . Biz elsiz, ayaksızd ık. ٥ N u r ise b o ş ta n başa ve asddan ؛bâretdi.»
415
679
ﺭﰿ٠ ا ز ا ن/ / ﻋﻮ;ت ﺳﺮ٠
٠اﻳﻨﻰ ﻧ ﺮ او وﺣﺪت ﺑ ﻮ ﻛ ﺞ S ö re t-Î serke ş güdOzan kün b ire n c.
ًة اb lb in j zîr-i ö v a h d e t ٠ü gene. «Serkeş o la n s ü re li, riy â z a t m e ş a k k a ti ile e rit
kl
onun
a ltın d a n d e tin ,
g ib i v a h d e ti göresin.®
680
و١اى٣ت٠١ود ﺗ ﻮ ا ا ز ى ﺀت ٠ وﻻى او٠ ﺧ ﻮ د ﻛ ﺪا ز د اى د؛ V e r tu rıegdâzî İn â y e th â .y ؛,ö H od güdözed ey d ile m m e vıö .yi 0 .
«Sen o se rke ş s û re ti e ritm ezse n, ku tu kö le si o ld u ğ u m
A llah , o nu k e n
di irâ d e siyle eritir.® M a lû m d u r ki ta rîk a td e ile rle m e k iç in m ü c â h e d e lâzım dır. B ö yle o lm a s ı da ta b iid ir, insa n o to m o b ile binse o tu rd u ğ u ye rd e s a rs ılm a k d a n h â tî kalm az. M a nevî s e te r İse h e rh o ld e o to m o b il y o lc u lu ğ u n d a n e h e m m iy e ts iz d e ğ ild ir
Ce
nâb.ı H ak :
Yânî : «Bizim yo lu m u zd a m ü c â h e d e ede nlere e lb e td e d o ğ ru
y o lla n m ızı
g ö s te r ir iz u .® b u y u ru y o r. G ö rü yo ru z k! ça lışm a kd a n ve y o ru lu p te rle m e kd e n h âli ka lm ayan m ille tle r, h a kkîa te n İle rliy o rla r. B izim g ib i te n b e lliğ i â d e t
e t
m iş o la n la r da m u ta t çıra ğ ı g ib i g e ri g e ri g itm e k te n k u rtu la m ıy o rla r. M a d d iy a t, da böyle o ld u ğ u g ib i m â n e v iy a td a k i te ra k k i ve te d e n n i de b e y le d ir. Kim
çok
ça lışırsa o n isb e td e İle ri g id e r. Kim m ü câ h e d e e tm ezse a tâ le ti k a d a r
g e ri
kalır. S a lla llâ h ü A le y h i ve Sellem E fe n d im iz n e b lyy-i m âsu m o ld u ğ u h alde s a b a h lara k a d a r nam az k ıla r v e kıyam da uzun m ü d d e t d u rm a kd a n m ü b â re k a y a k la rı şişerdi. (35) A iik o b û t : 69
٠1٠
s a a d e t rengi. ş ٥kâv،Mf> ،n ti.i6 .il o lu n la r da ş e k a v e t re n g i b u ld u
Esasen b ir
olan feyz-i a rd e sln tn ،:(îı« l, ا٠ ا٠ kftyku n m u te a d d id ş a h m ş in le rin d c n (çıka rtın a lartn d a n ) d ٧?en g ö lg e le r اا1 ااc o ğ u lılı ve m u h te lif ş e k ille rd e gortrndu.» 685
ز ر ى١ ن ر ا ﻛ ﺺ *ن٠١ ﺷﺮ ح م ﻟ ﺮ د ﺧﺎ ﺭ ﻯ- ر٧ ﺑ ﻚ م. Ş erh-i fn rö g ü fte m i m en ez m ü r ؛, L ؛k m j tersem k! lâğ ze d H â tıri. «Ben g a y re t ve k ü lfe tle b u n u n ؟e rb in i s ö y le rd im . L â k in h a tırla rın
kay-,
nam asm da n İn k â ra yu v a rla n m a s ın d a n korkarım .» H a kika te n b ah is , g â y e t a ğ ırd ır. A k lin İd râ k ve İh â ta e yle ye ce ğ i derecelerde n yU ksekdir. O ünkî a k il, a k lin a ld ığ ın a erer. Z evk b a h s in e g e lin c e a p ış ır ka lır. Bu b ahsi daha to p lu c a m u tâ le o e tm e k iste ye n M e v lâ n â C â m ln ln (Çerlı I ru b â ly y â t) ina m U râ ca o t e tm e li, a n la m a k
ic in de e h lin e ve e rb â b in o İltlc ö
e yle m e lid ir. O nun ic in H azret-! M evlân a b u y u ru y o r ki:
688
داﺳﺖ دﺑﺰ١دو'ذ٠ﺑﻮﻧﻰ أغ
[\~c
. ز٠ﻟ ﻰ ﻛ ﻞ. وا/ ; رى ﺗﻮ١ذد
ﺍ
N U ktehâ cün tîğ -l p â lâ d â s t tiz. G er n e d â ri tû s ip e r vâ pes gürîz. .N ü k te le r ؟e lik k ılıç g ib i k e s k in d ir. E ğer ka lka n ın yo ksa g e riye d o ğ ru koc.»
687
ﺳ ﺮ ﻣﺎ١ ا ا س د٠ ﺑ ﻰ ا ن٠ .ﻷغ را ﺑ ﻮ د ﺣﺎ٠ ا رﻟﺪ ئ Plç-I irt e lm â s b i Isper m eyâ. Kez b ü rid e n tiğ râ neb ved hayâ. «Bu e lm a s k a d a r ke s k in kılıcın k a rşısın a slpe rslz gelm e. CUnkl kılıcın keem e kd e n h a yâ s ؛olm az.»
، ﺍ17
«Allûhın İlk yuratdıO ı b .y .ır b ir in c i ،di» diye b ir H adis riv a y e t o lu n u y o r Bu d u rro -i beyzâya (H a k ik ti، l M ulıa m m od iye) d e n iliy o r; (R u h ü l'e rv â h ), (n û rü l.e n vâ r), (akl-ı kül), (kölem i kü l), (kalem I o 'lâ ) tâ b ir
e d iliyo r, iş te bu d ü rre -l beyzâ,
g a y r-i m ürekke b b ir c e v h e r id i ki, m a h lû k la rın hepsi b un da n ya ra tıld ı. B ütün m o h lû kla r, bu c e v h e rd e elsiz, a ya ksız ve b irb irin d e n ta rk s ız b ir h â ld e b u lu n u yordu. 683
ﻛ ﻤ ﻤ ﺮ ﺑﻮدﻳﻢ ﻫﻤﺠﻮن آﻓﺘﺎب٠ .ﻣﺠﻮ ﺁ ﺏ٠ ﺑﻮدﻳﻢ و ﻣﺎﻕ
. ; ل
Yek gUher bödim h e r . ü ^ â ltâ b , Bî g ir ilı bûdîm ü s â ؛، hemcU âb. «Güneş gibi b ir c e v h e r id ik. Su g ib i düğ üm süz ve s â fî b ir h â ld e b u lu n u y o r-duk» Y ân ؛dUrre-i beyzâda b u lu n d u ğ u m u z v a k it b irb irim iz d e n
m üm taz d eğ il-
،d ik , belki güneşin z iy â s ı ve suyun d a m la la rı g ib i h ep b ird ik . 684
٠ﺭﻭﻥ ﲟﺮﻭ ﺕ ﺁﻣﺪ ﺁﱏ ﺗﻮﻭ ﱎ
٠٠ ﺡ٠ﻯ ﳖﺎL ﺧﺪ ﻋﺪد ﺑﻮ ﻥ Cün b e s û re t Ğmed an n û r-î sereh, Şüd a d e d çü n s â y e h ö -y i kü ngereh. *O âlî n ٥r ٠s û re te g e lin c e kü n ke re , yâ n î şa h n lçîn g ö lg e le ri g ib i a d e d le n d l,. S â fiyye m sşâyih l d e r ki: AHâhın ik i fe yzi vardır. B iri .fe y z -i a kd e s), d iğ e ri ،fe yz-i m ukaddes) d lr. Zeyz-1 a k d e s : H ak ta ra lın d a n (a 'y â n -ı s â b ite ) ye g elen u m îm î fe yzd ir. Feyz-i m u ka d d e s ؛se: Â yân-I s â b lte d s n h e r b irin in feyz-i a k d e s den İstîdâdına g e re a ld ığ ı le y z d ir. M eselâ fe yz-i akde s. G ü ne şin ziyâsı g ib id ir. Feyz-i m ukaddes ise 0 ziyânm m u h te lif re n k li c a m la rd a n g e çm esin e benzer. G üneşin ziyâsı, kırm ızı b ir cam a a kse d e rse kırm ızı, y e ş il b ir ca m a a ks e d e rs e ye şil g örün ür. G ö ıü n ü ş te k i ren k İh tilâ fı G U neşde d e ğ il, a k s e td iğ i c a m la r dola yıslyle d ir. Bunun g ib i A lla h sü b h â n e h û ve T ş â lâ da ٠ e yz-i a k d e s i vâ sıta s iy le b ü tü n m Ukevvenâtı n û r-i v ü cû d u ile fe y lz le n d ird i. F a k a t m ü ke vve n â t, 0 nû"-f vü cûda
.16
kâ b lliye t ve İs tîd â d a g ö re m â 'k e s o ld u.
S a â d e te k a b iliy e ti 0 0 ا٢ar
lU A H D L İK
HUSU SU N DA BEYLERİN KAVG A ETM ELERİ VE K IU C Ç EKM ELERİ»
ﻵﺓ٦ ﻭﻭ
راﻧﻰ ﻻش٠ ك اﻣﺮى زان ا٠ل آذ ﻗﻮم وﻓﺎ اﻧﺪ ض رﻓﺖ
ﴁ ٠.
Yek e m îri zan eminan pîş ٢ e ؛t, Pîş-i o n kavm.1 v e fa endîş re il.
*٠ beyterden b iri Ifertedi, o v . iö k â r k a v m in yanm a gitdi.» 652
ﻥ٠ آ ن ﺭ ﺩ
ﺗ ﺐ، ﺗ ﻚ٠ﻛ ﻨ ﺖ ﺍ
. ذم اﻧﺪر ﻧ ﺮ٠ اﺋﺐ ﻋﻨﺲ G U ft ؛nek n â ib ٠ ؛,an m e rd m e n .Nâib-J îsâ m enem e n d e r z e m e n Dedi ki: Jşt٠» . ٠ z â tin vak?„, h a ttâ İs a 'n ın bu zam anda n â.b l b e n im .» 653
ﺫ ﺕ.ﺍﻳ ﻚ ﺍ ﻥ ﻃﻮﻣﺎﺭ ﺭ ﻫﺎﻥ ٠ ﺕ- . ﺑﺎﺑﺖ ﺩ ﺩ ﺍﺯﻭ ﺁ ﺫ
af
in e k in tâ m â r b u rh â n -î m en est, K ؛n n iy a b e t b a'de zö â n -î m en est. «İşte ?u to m a r b enim v e s ik a m d ır kt o n d a n so nra n iy a b e t ve rly â s e t benim
hakkimdir.» 419
Evot
٧0 Hipcrll
H a kika t bahtalart, kıld a n ،.ICC, kılicd o n ke skin d ir, çıkm alı, yâ h u d uzak u zak
ka cm a lıd ır. ؛la k ik a t
Evvalö istidâ d. sonra da: ü s lö d vo irşâ d d ır.
Onun karşısına kılıcının sipe ri:
K e ndisinde K a b iliy e t olm ayan
kım so onu a n la ycm a ya c o g ı g ib i, b ir m ü rş id in te rb iy e s iy le se yr قsü lü k gOrmeyen de yalnız m iltâ le a ile o nları İd râ k edem ez. Neden böyle o lu y o r? d e n ile cek o lu rsa . M cyiâ nâ ona c e va b
v e riy o r;
kılıç, kesm ekden tla yâ etmez, d iy o r,
t v c t . Kılıcın kesm esi, o n u n İçin u ta n a c a k d e ğ il, iftih a r e de ce k b ir h a ld ir ki, k e s k in liğ in ؛g ö s te rir
O nun karşısına g e ce ce k o la n la r ya sakınm asını, ya sa-
vuşm asını b ilm e lid irle r.
sss
ز ن ﺻﺒﺐ ﻣﻦ ﺗ ﻎ ﺭ ﺍ ا د م ﻋﺎدف ﺧ ﻮا ل ﻧﺤﻮاﻧﺪ ر ﺧﻼف. ; S f آ ك٠ Z in s e b e b m en tiğ râ ke rd em ğ ılâf. Tâ ki ke ، Hânî neH âned b e r H ilâ f. «Yanlış okuyan b iri, h a k ik a tin h ilâ fın a okum asın ve ya nlış anlam asın d l. yo. ben kılıcı kınına ko ydum , yâ n i b a h s i lö y ık ı ve ch ile deHnle؟t i m c im . »
639
اﻣﺪ م ﺍﻧﺪﺭ ﻫﺎم د ا ﻧ ﺎ ن . وذ وﻓﺎﻛﺎوى ﺣﻤﻊ د و ﻗ ﺎ ن A m edim end er te m â m -1 d â s tâ n , Vez v e fâ k â rî-i cem-1 d â s tâ n . «H ikâyenin tem âm ınp ve sâ d ık m ü rid le rin v e fa k â rlığ ı beyanom na geldik.»
690
ﻟﻴﱶ\ ﻣﺮ ﺧﺎﺳﺜﺪ٠ ﺍﻥ١
j
J j
ﻛﺰ
٠ﻻﺋﻰ ﺑ ﻨ ﻮ ا ﻗ ﺬ د٠ر ﻣﻘﺎ ض ٠ ٠ ٠ Kez pes-î in pîşüvâ b er H âstend. ' '
B er m eK âm eş nâbî m iH ö sten d .
« ٠ muktedâmn yânî vezirin ölümünden sonra, kalktılar ve yerine bir vekil istediler.! .اااا
ﻻﻵذا
ص
c< r İ
ا د ﻭ
» ﺯﺍ ﺭﺍ ﱏ
د٠
٠ ﺷﺪ٩ ﺍﺋﺖ. ﺭ ﻫﺎﻯ ; ﺩ٠ﺍ ﺯﺱ Sad h e zâ ra n rr١ e rd -i te rs â k ü ş te ş iid . Tâ zi s e rh â y -î b ürîde p ü ş te ş ü d . «Y üzblnlerce h ırls tiy a n m a k tu l d ü ş tü . K e s ilm iş b a ş la rd a n te p e le r peydâ alı.j.1. 699
ﻭﻭﺍﺩﺕ٣ ٣ ﺟ ﻮﻳ ﻞ ﺍﺫ٠ﺀﻭﻥﺭﻭﺍﻥ ﺷﺪﻩ ٠ت٠ ﻧ ﻜ ﺪ ﺧﺎ٠ ا'ﻟﺪر ﻫﺮار٠ﻛﻮﺀ ﻛﻮ Han revan şüd hemçü 31 آez çepp ü râ s ٤, Küh k û h e n d e r hevâ zln g â rd H â st «S ağdan, soldan kan s e lle ri
a k il, h a vâ ya d a ğ la r g ib i to z la r kalkdı.» 700
ﻫﺎﻛﺮ ﻛﺜﺘﻪ ﺑﻮد٠ﺍﻯﺵ٠ﺵ . ﺑﻮد٩ﺍﳌﺜﺎﱏﻣﺜﺖ
١ﺁﻭﺕ
ﻫ ﺎ ﻯ٠ﰟ
T .H m h â y -ı titn e h â kû k lş te b ûd , Â fe t-Î s e rh â y -1 îça n g e şte bûd. V e z irin e k tiğ i ،Itn e to h u m la rı, 0 ö lü le rin b a ş la rın a â fe t olm uştu.»
٦٠١ ﻏﺰ ﺩﺍﺷﺖ٠ ﺟﻮزﻫﺎ ﺑ ﺪ ﻛ ﺖ و آ ن ﻛﺎ ن . ﺩﻛﺜ ﱳ ﺩﻭﺡ ﺑﺄﻙ ﺗﲋ ﺩﺍﺷﺖ٠ﺏ Cevzhâ blçkets ü ân möğz dâşt, B a 'd .ı k â ş te n rUh-1 p â k ٠ l rıağ z d ö çt. .C e v iz le r kınldı.
،ﺍﺀ
o la n la rın ö lü m d e n so n ra te m iz rû h u kaldı.»
H ikâ ye n in b uraya k a d a r o lo n k ısm ın d a n a n la ş ılm ış tır kl. v e z ir In tih â r etitic d e n ovvel on Ikl e m lri a y rı a y n n â lb tâ y in e tm iş, benden so n ra h a life m
se n . .2 1
694
٠ ز ﻛﻤﺠﻪ١د٠ ﺁfi? ;A 1 آن
. ﺻﱭ
ﺑﺪ
ﺧ ﻼﻧ ﺖ
ﺩ ﺀ ﻭ ﻯ ﺍﻭ ﺩ ﺭ
An emlr-1 d îğ e r âm ed ez kem in. D a 'v ll ةd e r H ilâ fe t büd hem in.
*Diğer bir bey de pusudan gıktı ve ortaya atıldı; 0 da hllâfei dâvâsında Idf.» 655
. أد ى زود٠از ﺑﻐﻞ او ﺑ ﺰ ﻃﻮ ٠ ود4دورا ﺧﺄ م ج
د٠ ر آ١٠.
ﻝ%
Ez beğâl ةnîz tâ m â ri nöm ûd. Tâ ber âm e d h e r dU râ Haçm-Î cü h û d .
"O da kolluğunun altından bir tomar gösterdi. Bunun üzerine ikisinde de çıfıt gazabı peyda oldu.. 696 ﻛ ﻘ ﻄﺎ ر. ك. آ ﻧﺎ ﻣﺘ ﺮا ن ﺀ
. ﻧﺪﻫﺎﻯ آﺑﺪار٠ﺭ ﻛ ﺪ ﺩ An e m irâ n -î d iğ e r ye k yek kıTâr. B er keçîdâ ttğhöy-1 â b d â r.
«Diğer beyler de birer birer ve birbirinin arkasından keskin kılıçlar çeke rek geldiler.* 697 ﺳ ﺖ.
و ﻃﻮﻣﺎدى
ﻍ٠'
را
ﺭ ﺃ ﺅ٠
. اﻓﺂدﻧﺪ ﺑﻮﻧﻰ ﻳﻼﻕ ﻣ ﺖ
ﺩﺭ ﻡ
He ye kîrâ tîg -u tö m â ri b ld est. Der hem ü flâ d â n t e lin pîlân-ı m est.
«Her birinin alinde kılıç ve tomar vardı. Neticede azgın filler gibi blrbirieri'n e girdiler.* ١ 42.
703
ا ﺳ ﺒ ﺖ ﻧ ﻮ د د دا د و د١٠اا
A rici bS m a 'n is t Hod peydâ ؟e vcd, V anki p û s id ö s tö rü s v â şeved.
«Mânâsı, yân? ipi sağlam olan meyvenin mâhlyyetl belli olur. Çürük bu. Ibo rüsvây olur.*
ﺍﺍﺍﺍﺍﺍﺍﺍﺍ
ﺍﺍﺍ١ ﻩ٠ arm ut, ayva, nar ve ceviz gibi kabuklu meyveler süretâ bir birine ... ﺍﺍ,٠ ﺍﺍilk bakışda, çürük, yâhud kof olduklar, anlaşılamaz. Fakat yarıldıklail 1) ﺍﺍﺍﺍﺍﺍﺍkırıldıkları vakit, mânâları demek olan Icleri'meydana çıkar. Icl sağ1.1111 Ilk ın la r nimet telâkki edilir ve hürmet görür. Çürük Cikonlar ise süprüntü ﺍ٠٠٠ﺀﺍ,؛؛ ﺍﺫine atılır, insanlar da sûretlerl îtibâriyle böyledir. Çürükleri, sağlamla٠ vnıılır. Fakat onlar herkese belli olmaz, öldükleri vakit lc yüzleri meydana 1 ,1.11 tycvme lüblesserâilu...) yânî «Esrârm belli ol.cağı kıyâmet gününde ﺍﺍﺍ! ﺍ'ﺍﺍﺍﺍne olduğu tezâhür eder.» Binâenaley sağlam ve çürük meyve gibi .ıtırtıırle görürler. '• I
704
ت- س اى ﻣﺮر ﺑ ﺮ/ ر و ىﻟ ﻒ . ر س. ; ﻣ ﻮد ت٠٠ ﳻ ر زاﺋﻜﺎ Rev be ma'nâ kû? ey suretperest, Zankl ma'nâ ber ser.? sGret perest. «Ey sûret perest; git de mânây. elde etmeye c.lıç. Cünkl mânâ, sûretin ، nnodı mesabesindedir.» «Allah, sizin sûretlerlnlze ve amellerinize bakmaz, belki kalblerinize ve bakar» diye bir Hadîs vardır. 'Bu Hadîs-1 Şerif, ehl-1 îmânı Ihlâs I ilimline, r؛yâkârlığın ve sûret-perestliğin terkine teşvîk eder. Hazret-! Ömer'" ﺍﺍﺍhilUfati zomânında bir bedevi, mescid-i Nebeviye girmiş, pek do tâdıl-l .(kflna riâyet etmeyerek nomaz kılmış. Fâru^u A'zam bunu görmüş, gâllbâ hu iki kamçı da yopıştırmış, namazın iâdesini emretmiş. Bedevî bu sefer ya!'*'ilılldıfli kadar tâdil ile klimış. Bitirince Hazret- ؛Ömer : Iilyntlurlnlze
423
sin, sana Ittlb â o tm tv .n l ö ld ü r dom lşdl
H o ritln ö lü m ü n de n sonra yerine g e ç
m ek İçin o b oyler d ö .ü ç m o y o vo m a iy e tle rin d e k i halkı d ö vü ş tü rm e y e b a ş la d ı lar N etice de d in i vo d ü n ye vi lu/ı'm ı o lm aksızın b ir co k h a lk ce viz g.bi kırıtdr. T â rih le r te d k ik e d ilirs e , şu â le m -i kevn ü fesaddan vu ku a gelen m u h a reb elerin p ek çoğu bu ka b ild e n d ir. Bu h ü kü m d a rın
fü tû h â tın ı a rtırm a k ve
m e m le ke tin i g e n iş le tm e k em e li, y â h u d b ir e m irin daha ziyâd e yü kselm e ye h ır sı yüzünden b ir ç o k k im s e le r h e d e r o lu p g itm iş d ir. T a b iid ir ki böyle haksız m uh a reb ele rd e ki k â til ve m a k tu lle re gazı ve şehid denilem ez. Peki o n la r h akkın d a ki hüküm n e d ir? H a zre t-i M e v lâ n â â rifâ n e b ir ce va p v e riy o r, o g ib ile rin kesik başlarını kırık c e v iz le re te şbih e d iyo r, iç i ola n ce viz kırılsa b ile ru h u d e m ek olan özü k a lır d iy o r. Dem ek k i b ir a da m , iş tira k
e td iğ i b ir m uh areb ed e
n iyye tin e g ö re m uam ele g ö re ce k. İm on ve Ihlâsı ve h üsn-ü n iy e ti v a rs a ne â lâ , olm adığı ta k d ird e ç ü rü k ce viz g ib i fırla tılıp a tıla c a k . N ereye? H iç şü p h e siz g i deceği y e re ؛... Asr-ı sa â d e td e M ed îne a h â lîsin d e n (K uzm an. İsm inde b ir m ü n a fık va rd ı. Uhud m uh arebesinde b u lu n m u ş, k a h ra m a n c a çarpışm ış, a ğ ır y a ra la n m ış ve ye re yuvarlanm ışdı. A s h a b d a n b iri: — Yâ K uzm an; ş e h â d e t m ü b a re k o ls u n , dedi. Kuzm on d a : — Benim şe h â d e t h a tın m a g elm e d i. H ücum edenler. M e d in e h u rm a lık la rı na z a ra r ve rm e s in le r d iy e d ö ğ ü ş tü m , ce vab ını verdi B undan sonra ö ld ü rm e k ve ö lm e k n e d ir? ve izah ediyor.
H azret-i M e v lâ n â o n u te m sil
702
د ﻧ ﻰ ك ر ﻧﻘﺶ ز ت/ ﻛ ﺜ ﺘ ﻦ و
ﺑﻮﱏ ﺍﺑﺎﻭ ﻭ ﺳﺒﺐ ﺭﺍ ﺑﺘﯫ ﺱ^ﺍ K ü şte n ٥ m ürden ki b er n a k ş .i tene st, Ç ün e n â r u sib râ b lşke ste n e st.
«Cisme vâkî olan ötdümt.k ve ölmek hâî, nar ve elma gibi bir meyvayı kınnayo benzer.»
705
٠^
،٠ ، /
١٠ ،J . *
، ، ٠ ' ، ٠، ' * • ٠
٠j ~٠١؛
C* 3
U؛١f ٧٠ * | * .
٠ â , H em nişin l e hl-i m a 'n â b o ş Hem a Tâ Y .b iy ü hem b âş. fetâ M ânâ ehli
ile
b e râ b e r o tu r k i, hem a tâ bulasın, hem de b ir
merd-i
m âne»
vi o la s ın .» 706
،-؛١٠•؛." ı٠i ،.7 O J-5 ،5.-. ،J O1." k
j
^ >؛,٩■.٠ ١،?،٠٠ . — ı
.Cân-ı bî m ânâ d e rin te n bî H ila f -H e s t hem cün tiğ -i cû bin der ğ llâ f
rûh, şüphesiz
Şu cisim iç in d e k i m a n â sı » ؛١ . ٠lb ld lr
km İç in d e k i ta h ta kılıç
707
...t، ؛
١٠
j
٠٠
;٨ ؛
،٠
I . —■ ٠ ؛٠r 5.، L ١ . . . . -*■"؛٠j) J ،T â ğ iic f ender büved b â K ıym e te st Ç ün b u ru n şüd sû H tcn râ â le tc s t i؛.O ta h ta kılıç , km için d e d u rd u k ç a k ıy m e ti va rdır, çıkın ca yanm a â le ti o «.Iıır, yâni yanm aya y a ra r Ila z re t-i M evlâ n â , s â lik in m â n e v îy y a t ؛s tih s .fi lüzum unu
sö y lc m ış d i. o n u n
i. n de m ânâ e h li ile d ü ş ü p ka lkm ayı ta v s iy e ediyor. A ra b c a d a ؛ i(Kerim o la n la rla , m u a şe re t ve s o h b e t sa yesinde, sen de o n la rd a n sa yılır tın
O h âld e erbâb-ı
ke rem den
m a â tia s iy le
ü lfe t
c td iğ ؛n
g ö rü lm e s in ,؛٠
.m ân asın a gelen b ir b e y it v a rd ır : Keza B ir adam ın ne o ld u ğ u n u so rm a, a rka d a şın a b ak.
Ç ü n kl a rk a d a ş , a rka »
lo ş a uyar» d e rle r ),
«J5
— D o .ru
Boylo. o vvn lkl
kıldığın
n a m a z mı iy i o ld u .
ş im d ik i mİ? d iyo
eorm uş. Bodovi : — V a lla h i İlk nam azım daha İyi o ld u . Ç ün kl o n u A lia h rızası iç in k ılm ış tım . ş im d iki İSe d a y a k ye m lyeylm d iyo o ld u , cevâbını ve rm iş. M eşâyihden Üm m l S inan (K u dd ise s irru h u ). üm m î b ir zâ t im iş. H er v a k it o ku d u ğ u (Tebâreke) S û resini p e k de
m a h â ric e ve i'râ b a riâ y e t e d e m iye re k
o k u rm u ş Şeyhin şu h â lin e d e rv iş i S eyid S e y fu lla h E fe n d in in ca nı sıkılırm ış. B ir g ece S e yfu lla h E fendi rüya sın d a y ü k s e k , b ir sa ra y g ö rm ü ş. L â kin sıvasında u fa k d e fe k ç a tla k la r varm ış. B ir ta kım k u ş la r, a ğ ız la rın d a g e tird ik le ri hare ile ç a tla k la n d o id u ru yo rla rm ış . Bu rüyayı şe yh e sö yle m iş. Üm m î S in an g ü le re k ; — G a lib a o kud uğ u m
(Teb âreke ) de k u s u r b u lu y o rs u n ? G ö rd ün yo A lla h ,
m elekle ri g ö n d e rir, n o k s a n la rı te m a m la tır, d iy e tâ b ir e tm iş . D em ek ki K u r.â n ın m ânâsı, sarayın bin âsı, e lfâzı ve h a rfle ri de ü s tü n d e k i sıvası g ib i o lu yorm uş. M aksadım ya n lış a n la şılm a sın . K u r'ö m n
e lfâ z-ı
ş e rîfe s in d e
e h e m m iye t
y o k tu r d em ek İste m iyo ru m . E lfâzı da m ünzel o lm a kla b e râ b e r K u r’â n , m â n â dan ib â re td lr. H a rfle ri ve
ke lim e le ri, m â n â s ın ın
s u re ti ve o m ânâyı te fh im
edecek â y e tid ir. Şeyh S a ’dî: « K u r’ânın n üzulünd e n m a k s a d ؛
؛y i a h lâ k ı ö ğ re n m e k d ir. yo ksa sâ de ce y a
zılı sû re yi o ku m a k d e ğ ild ir» der. H osan.ı Basrî ra h m e tu llâ h ı a leyh de «Sizden e v v e lk ile r, y â n ı ashâ b-ı k lrâm , K u r'a n ı A lla h ta ra fın d a n k e n d ile rin e g ö n d e rilm iş b ir e m im â m e b ilirle rd i. G ece m ân âsın ı d ü şü n ü rle r, gündüz m u c ib in c e a m e l e d e le rd i. Siz ise
o nu d e rs
ya ptınız ve îcâbına g ö re am el e tm e d in iz. I'râ b ın ı ve m a h re ç le rin i d ü z e ltiy o r, so nra d a ce rre ve m e n fe a ta â le t e diyorsunuz» d e m işd lr. Ş üphesiz ki, K u r’ânı okuyan ve ya ln ız lâ fzıyla d e ğ il, m â n â s iy le m eşgûl o la n, y â n î e m irle rin e ve ya s a k la rın a riâ y e t e d ip ben im se yen , e lb e td e te c v id ve to rtil İle o kuyu p geçe nd en h ayırlıdır. N e tic e s i:
K u r’ân o k u m a k o ls u n , d iğ e r
İb â d e tle ri yapm ak o ls u n , z â h irî ş e k liy le k a lırs a sû re td e n ö teye gidem ez. M â n âsın a da e hem m iyet v e rilir ve a n la m ıya ç a lış ırla rs a ; a n la ş ıla n m ân â, m ü.m ino m anevî kanad o lu r. M e n zil-i m aksû da , g ö tü rm e k d e ğ il, u ç u ru r. Bu Iso m â n â e hlinin s o h b e tiy le elde e d ile b ilir. B in âe na leyh ;
424
kanad
•
اﻛﻞ،.
Tîğ d e r zerrâd
HânAy ،)vlıyûat,
D ide rı-i işon ş u m â râ kim yâ n t. «Kılıç e vliyâ u llâ h ın
c e b h â n e sin d e , yâ ni silâh d e p o s u n d a d ır. O nları g ör ٠
im ik; sizin İçin kim ya dır.»
711
س٠ﺟ ﻤ ﻪ دا'اا ن ﻫ ﻤﺎ ﻧ ﻤ ﺬ ﺗ ﻪ ه . ﻻﻣﺎﻟﻤﻤﺒﻦ
دا ﻧﺎ ر١ ﻣﺖ
C ü m le d â n d y a n h em in g ü fte hem in, H âst dân â ra h m e le n lil â le m in . «Bunun ؛Çin b ü tü n â lim le r : R ah m e te n
llia ie m in o la n b ir âlîm va rd ır,
da-
m lşlerdlr.» H a zre t. ؛MevİĞnÖ; rû h . ta h ta ktlı'c g ib i kesm ez ve içe y a ra m a z b ir
h â ld e
ilil, d e ğ iş tir dem lçdl. Ruh nasıl d e ğ iş tirilir ve nerede b u lu n u r? sUSlIne ce vâb en (؛- buyu ru yor kl bahs e td iğ im ruh kılıcı e v liy â u llâ h ın s ilâ h d ep o su n d a d ır. On. lir in nazar ve huzUru. insa n a kim yâ g ib i te s ir eder. İçte 0 nazar ve h u zû ru n te s iriy le in s a n in rûhu d e ğ iş lv e rir. M â n â s ız
iken
ım ınâlı o lu v e rir. S a lla llâh U A le y h i ve S ellem E fen dim iz nasıl â le m le re ra h m n l o la ra k g ö n d e rilm iş ise, v â ris le r، olan © h lu lla h da â le m e ra h m e td ir. H azret- ؛Pirin M esn evid e: (Der n a za r rev, d e r n a z a r rev, d e r n a za r,! yâ ni .C v liy â u llâ h ’ın n aza rın a İliş» d iy e te k ra r te k ra r te n b ih i
ş e lk a t V ؟m e rh a m o l
nazarlarına kavuşm a yı te ş v ik iç in d ir. H ülâsa b ir insan İçin
rûhunu d e ğ lş .tr
m ok za rü rid lr. F a k a t Z iya Paşanın ؛
H e r tâ c g iye n cu lsu zu Edhem ml sa nırsın ?
d ed iğ i gibi sîreti s u re tin e , m a h iy y e ti kisve sin e
u ym a yan b ir ta kım k lm s .lo r
b u lu n u r O g ib ile ri k e n d in e şeyh ittih â z e tm e k, körd en kıla v u z lu k beklem ek gl bl o lu r. H azret-I Pir, bu m ühim husû su beyân için b u y u ru y o r ki:
،127
M is k yağı eata ıı b ir klm uo l١ ٠ o tu ra n ın , u stu-ba şı ko ku la n ır, lu b a k h â n e yo g id on ln do elbiseni a ٥ır ağır k o k a r, □ u n u n g ib i ta k v û e hli ،lo herndcm o la n• lur do, o nların ta k va s ın d a n n o n ib o d â r o lu rla r. M ese lâ ؛ — • N am azı kıla lım ö y le so b b o t e de lim , te k lifin i red
ede m e yece kleri iç in ,
k u llu k v a z ife s in i de İfâ e d e rle r. Lâkın hevâ ve heves e rbabı ile hem bezm o la n la r, ö n le n g ö re g ö re g ü n â h a a lış ırla r. M eze ye m e k s u re tiy le iş re t s o fra s ın a o tu ru n c a iç k i ile de ü lfe t h â sıl e d e rle r. Y a vaş ya va ş ç ık ın tıy a , daha sona d a a kşa m cılığ a b a ş la rla r. H ülâsa iyi o lm a k iç in , iy ile rle b u lu n m a lıd ır Y oksa m â nâ erbâbının h uzû ru n d a n v e s o h b e tin d e n m ahrûm k a la n b ir rûh, m ân â ze v kind e n n a sip siz ta h ta d a n b id ir
ka lm ış d e m e kd ir. Ö y le b ir ruh un b e d en de bulunm ası
ya pılm ış
Böyle
b ir
b ir
kılıç,
kılıç kın
n a m lu s u n u n
iç in d e
kın
d u rd u k ç a
iç in d e bulunm ası
m â h iy e ti
b elli
ise gi ٠
o lm ad ığ ın
٠
d an k ıym e tli b ir şey z a n n o lu n u r. F a k a t ç e k ilip ç ık a rıld ı mı ya k m a d a n b a şka b ir işe y a ra ya m a ya c a ğ ı a n la ş ılır rulı da b ö y le d ir. Bedente
K e n d isin d e
m â n e v iy y a t neşvesi
b e râ b e r b u lu n d u k ç a
o lm a y a n
h akkın d a h üsnü zan e d ilir
F a k a t te n kılıfınd an ç ık tı mı ce he nn em o du nu o lm a k d a n b a şka k a b iliy e t g ö s terem ez, O nun iç in ;
708
T îğ.î çû bin râ m e b e rd e r kârzâr, B in g e r evvel tâ n eg erde d k â r zâr, «Tahta kılıcı m u h a re b e ye g ö tü rm e ,E vvelinden bak ve m ua yen e et ki, is m zayıf düşm esin,» Yânı kın içind e ta h ta kılıcı a n d ıra n m ânâsız
rııhu k ıya m e t
g ö tü rm e . T ah ta kılıç m u h a re b e d e işe ya ra m a dığı g ib i, m â n â sız
h e n g â m e s in ، rûh da rm h
şerde iş görem ez, O nun için daha burad a iken ruhunu m uayene e t d،•
no
h iy y e tin i iy ic e anla.
709
ﻝ
f '?
.ﻃ ﺮ ﺏ
رو
آا
و ﺑ ق٩! و د ل ﱏ.
>
در ﻟﻮد اﻟﻤﺎس
G e r b u vsd çû bin b ire v dîğer ta leb . V e r büvea elm âs p iş â bâ ta re b. «Eğer rUhun ta h ta kıfıc g ib i (se g ؛t b a şka sını ara. Y o k ... elm as g ib f kes. kin ise şe vk .2 8
u
ta ra b ile fle rl geç :؛
Yeşil y a p a k la r a ra s ın d a ، ا1،١ ي, ااre n k li b ir ﻫﺎıic u ı 1٠ ا٠اا،اا١ kırnnzrlıâı in ااا١ اااh ayretin i ce lb u tlo r. I u k o t a lâ !c , g o n c a lık d a n ا اااﻻ!اى1 ااc p o yco a c ild i fiil taam daki kara n o k ta du ke n d in i g ö s te rir. S unun g ib i d e rv iş
kisve si İçin de ...
' ٠:lim o n b ir m uko llid , h u s û s iy le b ir m ü fsıd d e s ü k û t n â lln d e dış şeklî itib a riy le ı iz ı s o td ille ri Iğfâl e d e r. Lâkin a ç ılıp sö yle n m e ye başladı m i d e rlıa l ka lb in in '
isveti ve zulmeti ortaya dökülüver'" ؛r . 715 ﺧﻨ ﺪﺍ ﻥ ﻛ ﻨ ﺪ
.ﺪ
ﻛ
ر دا ن
ﺍ ﺭ ﺧ ﻨ ﺪ ﺍ ﻥ ﺍ ﺀ ﻭﺍ ﺭ ﺩﺍﻧ ﺖ ﺍﺯ
ﺖ
ﺑ
Nâr-i Handân Bûğrâ Handan küned' S o h b e ti m erdânot ez m erdan kUned.
«Gülün, yâni olmuş ve açılmış bulunan narin, bağın yüzünü güldürdüğü ulbl, Hak ehlinin ohbetl de seni ricöl zümresine vâsıl kılar.» 716
ﺧﻮى/ /
و٠ع ىﺧﺮ
آو
r
. ر ﺛ ﻮ ى٠٠ د ل ر ى ىﻣﻮ- > ﺑ ﻮ ن ﻣﺎ Ger tü seng-î saHra vü mermer şevî, Çün be sâhibdll resi gevher şevî.
«Sen kaya da olsan, menner de bulunsan bir vellyy- ؛kâmile mülâki olun, ca cevher hâline gelirsin.» Burada bir nükte var. Hazret-i MevlânS «Kaya da olsan, mermer de bu. lunsan:» diyor. Fakat «odun olsan!» demiyor. Bununla da sâllkde kabiliyet lu zûmuna işâret ediyor.
٦١٦ ﺩﺭﺏ' ن ﺟﺎن ﻧﺜﺎ د ﺩ ﻟ ﺨﺎ ن
ﻷﻛﺎ ن
;مه
ر٠ ﺍ ﻻ ب: ﻣ ﺪ
ﺩﻝ
Mihr-1 pâkân d e٢mlyân-î can nişart Dil medih illâ bemihr- ؛d ؛IHoşân.
«Pâk olan asflyârun muhabbetini kalbine yerleştir. sevgisinden başka bir şeye gönül vemto.»
Hoşdil olan ârl.l.rln
.2 9
,12
ﻡﺭ ﺍﻣﺎﺩﻯ ﻯ ﺧﺮﻯ ﺧ ﺪﺍ ﻥﳐﺮ .ﺧ ﺮ
ﺩ ﺍ ﻧ ﺎ ﺍﻭ
ا ﺑ ﻬ ﺪ ﺧﻨ ﺪ ﺀ ﺯ
G er e n â rî m i H a ri H anden biH ar, Tâ d ih e d H andâ zi d â n â y 0 H absr. «Nar a la c a k o lu rs a n ya rılm ışın ı al k l ç a tla ğ ın d a n
iç in d e k i d â n e le r a n la .
؟ilsin.» ٧â n i o lg u n lu ğ u n d a n ça tla m ış b ir n a rin iç in d e k i d ö n e le rin sağlam o ld u ğ u a nlaşıld ığ ı g ib i b ir â rifin ağzın da n çıka n m ö rife t c e v h e rle ri de ka lb in d e k i irfa n h ezinestal az ç o k g ö s te rir. H u sö siyle : .,A llahın
ve tile rlj g ö rü ld ü k le ri
v a k it
A lla h
h a tıra
gelen kim se lerdir.»
Iıııknıun ce, öyle flâ h î z e v â tm g ö rü lm e s in d e b açka b ir ru h , b a şka b ir rUhâniy• y o t o lu r. İşte ey tâ lib : rü h u n d a k l ka ba lığı ve k a lb in d e k i k a s v e ti te b d il e ylem ek iste rse n b öyle zât-ı â liy e m U râ caa t et ve o na bağ la n. Hem d e m ürşld o la c a k k im se b ilin m iy o r vo b u lu n m u y o r dem e ki: «A rayan, Ğ klbet bulur.» I؟. sıdk-ı n iy y e td e ve fh lâ s .1 a z lm e td e d ir.
713 ﺩ ﻫﺎﱏ
ﺷ ﻜ ﻮ ﺍﺯ١٠ ﺑﺎ ﻭ ﻙ ﺧ ﺌ ﺪ٠ ﺍ ﻯ ﻭ ﺧ ﺎ ﻳ ﺪ ﺩ ﻝ ﺡ ﻭ ﻧ ﺮ ﺍﺯ
ﺩ ﺭ ﺝ ﻩ ﻧﺎ
Ey m ü b â re k H andeeş kû ez d eh ân . M i nUm öyed d il çü d ü r ez d ü rc-i can. «O kim se nin g ü lü ş ü ne m U b âre kdir k i, ağzını a ç ın c a ca n h o kka sınd a n in . c l g ö rü n ü r g ib i k a lb i gözükür.»
٧â n i bif- Orifin konu şm a ya b a ş la m a s iy le rUhunda ne k a d a r ce vh e rin giz:( b ulun du ğ u m eydana ç ık a r.
71. ﺧ ﻨ ﺪ ﺁ ﻥ ﻻﻟ ﻪ ﻭ ﻭﺩ
.ﻯ ﺯ ﻭ ﺩ
ﻯ٠ ﺍ
ﺍ ﻣﺮﺍﻭ ﻙ٠'
ﻝ ﺩﻫﺎﱏ ﺍ ﻭr
Nâ m ü b a re k H ande â n -î iâ fe bûd Koz dehân-ı ö s iy a h i mi nüm ûd «O lâle nin g ü ^ ş ü ne ka d a r görünür.» .2 8
u ğ u rsu zd u r k i, a ğ zın da n k a lb in in ka ra n lığ ı
«HAZRET-İ M U H A M M E D M U S TAFA SA LLALLÂ H Ü ALEYHİ VE S E LLE M İN İNCİLDE ZİKREDİLEN N A 'T İ. P eygam berim izin h a y a t ve yaşayışına a it eser ya za n la rın , y â n î s iy e r e h li nin d ilin d e (B eşâir) d iy e b ir tâ b ir v a rd ır k i A le y h is s a lâ t E fe n d im izin d ü n yâ yı ı.’ş rif edeceğine d â ir, d o ğ m a d a n evvel v e rilm iş m ü |d e le r d e m e k d lr. Yine s iy e r e h lin c e b e ş â ir ik i kısm a a y rılm ış tır. B iri s e m a vî k ita b la r vo e h l-l kitcıb İndindeki, d iğ e ri c â h il k a v im le r n e zd in d e ki m ü jd e le rd ir. C âhil k a v im le rin bu m â lû m â tı yin e k ita b d a n ve b ir p eyg a m b e rd e n a n .a n o ıln a lm iş olm ası m u h te m e ld ir. M eselâ P eyga m be rim izin e c d â d ın d a n b ir çoğu, . /c ü m le
(K a'b bin L ü'e y) P eyga m be rim izin g e le ce ğin i a ç ık d a n a çığa
habor
v.ırm iş ve : « M u ham m edünnebî ansızın g e le ce k v e b ir ta kım şe yle r v e re c e k d ir kİ, o j h ab er v e ric ile rin en d oğ ru sud ur» m ân âsın a gelen b e y tin i b ir h u tb e sin d e o k u . m uşdu. Kezâ N u şrevâ n ın rüyâsını tâ b ir eden (S âtih-I Kâhin) d e a ynı vnrm iş; İran K isrâsının
yıkıldığını
m â lû m â tı
g ö rd ü ğ ü n ü ve o n d ö rt k a d a r h ü k ü m d a r
u.îldıkten -sonra S â sâ n île r sa lta n a tın ın y o k olacağ ın ı b iid irm iş d i. Kczâ, h a tb -i m u va h h id {Kus bin S â ide ) m e şh u r h u tb e s in d e Fahr-i A lem ؛,a lla llâ h ü A le yhi ve S ellem
E fen dim izin
g ö n d e rile c e ğ in i a ç ık ç a
sö yle m iş.
I lâ tim ü le n b iy â H a zre tle ri de o hutb eyi d in le y e n le r a ra sınd a b ulu n m u şd u
B it
husûsta fazla m â lü m â t a lm a k is te y e n le r (Kâdî İyaz") ın (Ş ifâ ) sı ile, S iyo r-t M uham m ediye k ita b la rın ı; {H âce R ah m e tu llâ h) ın ٠ iz h â r-ü l-h a k ) ını; (A b d u llö h ltte rc e m â n ) ın (T ııh fe tü l e rib firre d -d i a lâ ehlissalîb ) ini ve A hm ed M ld h a t I fe nd i M erhûm un (B e şâ ir-i sıdk-ı n üb ü vve t-i M uham m ediyye) s in i o k u m a lıd ırla r Ümm i b ir kavm a ra sın d a z u h û r e d 'p de H azret-i M u h a m m e d in p eygam ber o la ra k g e le ce ğ in i m ü jd e le y e n le rin m â lû m â tı, şübho y o k ki İsm a il A le y h is s e lâ m . ila n iş itilm iş ve b a b a d a n o ğ u la , dededen to ru n a
in tik a l e tm e k s û re tly lo gol-
m lşd i Ehl-i k ita b , yânî ya h û d ile rle h ıris tiy a n la r a ra s ın d a k i b e ş â lre g elince: N ebiyy I krem (S.A.V.) E fe n d im iz in Şam s e fe rle rin d e " g ö rü ş tü ğ ü
(R â hib B ohîrâ)
(R âhib N estûro). H a zre t-j H atîcenin a k ra b a s ın d a n (V eroka bin N evfal),
II.
M ekke
d o ye rleşm iş o la n (R âhib A ddâs), H ob er N ecâşîsi (Asham e), M ısır h ü kü m d a rı (M u ha vkıs). N e cra n l. (Âkıb) g ib i h ıris tiy o n la ria ; (A b du lla h bin Selâm ). IM u h o yrık), (lbn-1 S û riy a ). (K a 'b bin Esed), (H uyeyy bin A h ta b t, ICbû Y â s ir bin .1 1
ﻫﺎ ﺳ ﺖ
. ﻫﺎ ﺳ ﺖ
ﻱ٠ﺍ
ﻭ/
ﺧ ﻮ ﻭ ﺩﻳ ﺪ
ﺍ ﻭ
ﻛ ﻮ ﻯ ﻧ ﻮﺑ ﺪ ﻯ ﴎ ﻯ "ﺍ ﺩﺁ ﻯ
K û y -i nevm id: m erev Ummid h âsı, S û y-Î tâ rik î m erev H u rşid h âst. « U m ldslzlik ta ra fın a g itm e ,
Umlt
k a p ıla n va rd ır. Z u lm e t c ih e tin ,
meylet-
m e, g ü n e şle r p a rla m a k ta d ır.*
719 ﺩﻝ ﺭﺍ ﺩ ﺭ ﻛ ﻮ ﻯ ﺍﻫﻞ ﺩﻝ ﻛ ﻐ ﺪ . ﻭ ﻛ ﻦ ﻛ ﺌ ﺪ. ﺩﺭ ﺟﺲ ﺁﺏ١'ﻥ ﺭ D il tü râ d e r kö y-i e hl.î d il keşşd. T en tû rö d e r habs-ı â b û g il keçed. ،GOnUI seni ka lb e h lin in s e m tin e ce ke r. c is im ise su ve c a m u r h a b s ln e ka ym a k is te r,* K albin n a sih a tin ! d in le r de ka lb e h lin in yanına g id e rs e n sen de in ş â a lla h o n la rd a n olu rsu n . Ş im di k a ra n lık g ö rd ü ğ ü n g ö n ü l u fu k la rın d a n yü zle rce g ü n e şin doğ m u ş o ld u ğ u n u m ü ş â h e d e ede rsin . Y ok. cis m in iğ fa lin e uyar da şu t a b ia t ve tîn e t hap sin d e n çıkm a zsa n , m a â zallah esfel-i s a filin d e re ke sin d e y a ta r. kalırsın. 720
J ٠U ٥ )، ١٠, ٠j ،, J j ،£٠_،.،■ •
Hin
j ١
J١ t٠ ١^
JJ
g ıd â y ٠ î d il b ld ih ez hem d ili,
Rev b ic û iK b â l râ ez m u K b ili. «Aklını başına a l da b ir g ön ül a rka d a şın ın s o h b e tiy le k a lb e gıda ver. G it, m â n e vi ik b â l sâ hibin d e n b ir ik b â l ve s a a d e t ta le b in d e bulun» ki sende o ik b â l ve s a â d e te eresin.
430
ﺗﻴﺪ\خ؛||^ت:ﻏﻘﺦ١ و\ذةةﺳﺌﻦ>ؤ؛ي ;ض١;ﺣﻤﺪئ١ ﺿﺘﺌ ﺲ١ﺑﺆ^؛ﻟﺴﻮدي٠ﻗﺆدذؤرﻳﻠﻮ
ﻟ ﻐﻴ ﺔه٨ه١ذا ﺗ ﻘ ﺆ Yânı ! «Hani Meryem in oğlu Isâ demişdl: Ey YOkub oğulları, ey yahUdiler; B e n size Allahın Rasûlüyüm, benden evvel nâzll olan Tevrâtın hükümlerini lasdlk edici olduğum gibi, benden Sonra da Ahmed isimli bir RasUl geleceğine mUJdecl olarak geldim. Vaktaki onlara, yâni ehl-1 kltâba 0 peygambe, tlozret-، Ahmed ü Mahmud ü Muhammed mucizesiyle geldi. Bu mucizeler,' aşikâre sihirdir dediler.» 34 H a z re t. ؛Pir, İn c ild e k i P eygam ber E fen dim izin v â s ıfla rın ı ve ona h ü rm e t g ö ste rm iş o la n la rın n e c â tın ı tâ rîf İ. ln b u y u ru y o r kl:
•m ﻃﻔﻰ٠ﻣﻢ
٠ﻣﻐﺎ
ﻣﺤﺎع ﻧ ﺖ١ﻳﻮد د و
ﺍ
ﺟﻐﻤﱫﺍﻥr
ن٢
BUd d e r in cil n a 't-i M u s ta fâ . A n ser-î peyg am be ra n b a h r-î sa fâ.
«İncilde Hazret-i Mustafâ'nın, seyyldUImUrselin olan 0 bahr-1 safam n vasft vardı.» 732
و١ﲁ ﺗ٠ و
وود ﺩ ﺭ ﺣﺒﻪ ﻫﺎ
.و١ﺑﻮد ذﻛﻞ ر و وﺻﻮم و ا ﻛ ﻞ Bûd z lk r-î hilyehS vû ç e k l-l â, BUd z lk r.î ğavz ü 6avm u ekl-1 0.
*Neblyy.i Ekremin ؛ncllde şeklî, şemâll،, gazalan. orucu ve l«ân m ünde. rlcdl.» ( 4 ) ةSaf : 6 433
A M u b ıjlb l yo h û d ilo r d o Rumıl l I kr. m H a z re tle rin in â h ir zam an peygam ber( o ld u ğ u n u a n la m ı ؟, vo l>،)/،؛؛ı im an u tm iş d i. B u nla rın m â lû m â tı da (Tevrat) ve (İncil) kita b lo rın d a r. a lınm ışdı H ıristiya n la rca m u te b e r d ö rt In c il vardır- B irin c is i (M e tta ) nın
yazdığıdır
ki Is a 'n ın göğe ؟e kilm e s in d e n 8 yâ hu d 12 sene so n ra , İk in c is i IM a rk o s . un yazdığıdır ki 28 sene s o n ra , ü ç ıin c ü s ü (L â k a ) nın ya z d ığ ıd ır ki 32 sene sonra, J ö ıd u n c ü s ü (Yuhanna) nın yazdığıdır ki te m a m 45 sene s o n ra yazılm ıştır. (E ğer beni seversen iz b enim e m irle rim i h ıfze d in iz ve ben pederden d ile rim . O do sizinle te m e k k ü n e tm e k üzere size b ir te s e lli e d ic i, yâ n i h a k ik a t ruh u n u ve re ce kd ir. B unu dah i d ü n yâ g ö rd ü ğ ü ve ta n ıd ığ ı e cild e n k a b û l e d e mez. Am m â siz o n u ta n ırsın ız. Z ira ya n ın ızd a te m e k k ü n e de r v e derûn un uzd a o la ca k d ır.
(B enim gitm em size h a yırlıdır. Z ira ben g itm e y in c e size te s e lli e dici gelmez.) H a z re t.! ؛sânın sö z le rin d e (tese tlî e dici) d iy e te rc ü m e e dilen bu kelim enin aslı (P a ra k lit) y â h u d (P e ro k lito s ) im iş ki, a ra b c a y a (F a ra k lit) diye n a k lo lu n . m uşd ur. A rabcası (Ahm ed) kelim esi im iş.
H ıristıya n la r (P a ra k lito s )
u (Ahmed) d iy e te rc ü m e e td ik le rin d e n
m üslum a nları h atâ ya d ü şm e kle s u ç la n d ırırla r ve «Ahmed cası (P a ra klito s) d eğ il, (P e rik lo to s )
dur» d e rle r
dolayı
ke lim e s in in ru m .
F a k a t o n la ra h a tâ iı d erken
h atâya d ü ş tü k le rin in fa rk ın d a d e ğ ille rd ir. Ç ü n ki m ü sîü m a n la rın
idd iası; İn-
c ild o (Ahmed) m ân âsın a b ir ke lim en in b u lu n m a sıd ır. Y o ksa o kelim en in m utlakâ (P a ra klito s) olm ası d e ğ ild ir. G o rci d e d ik le ri g ib i ise biz de ce vap v e ririz: «İncilde b ir ç o k ta h rifle r yapılm ış, h â lâ da her b asılışda y a p ılm a k d o b ulun ٠ m u ştu r. B irb irin e p ek benzeyen bu k e lim e le rd e n P e rik lo to s d a , o ta h rifle r c ü m lesinden o la ra k P a ra k lito s ş e k lin d e
k o n u lm u ş ve te s e lli e d ic i d iye te rc ü m e
olunm uşdur» d eriz. Y in e Y uhanna İn c ilin d e H azret-i is â n ın (O, beni ta z iz e d e ce kd ir) dem iş o l d uğ u yazılıdır. A câba H azret-i Tsâyı R asûl-i Ekrem E fen dim izd en
daha ziyâd e
kim h ü rm e tle yâd e tm iş d ir? . M eşih H a z re tle rin e ş e ria t-i M uh am m e d iyye de (Rûh u lla h ) ve (K elim etullah ) d e n ilm iş, k e n d is in in u lü l'a zm p eyg a m b e rle rd e n o ld u ğu beyân b uyu ru lm u şdu r. B ir de bu bahsi K u r’ân-ı Kerîm den o ku ya lım . K elâm ı İlâ h î d iy o r
ki:
ﺀ٠ﺍﺍ ٠٠ ﱎ 1
م
،ﺩ ﻡ
٠ ٠ﻭ
\ »ﻟ ﻞ
٠٠ ار د ر٠ ﻣﺮ د د... ﻝ ار£ ا E n d e rin i l i n . kl ﻻﻻ٠ ااااا,un gıırUh Eym en ez ؛،. ,ne b u d un ،! u ez çukU h B a h se td lğ lm lz fitn e e sn â sm d a * ٥ gU rüh , ؛،، neden ve ka rg a ş a lık d a n em in k u ld ıla r .»
728
راﻧﻮوزر٠ا ﺻ ﺮ ب . ﻣﺘ ﺠ ﲑ ﺱ
ﲪﺪ١ ﺍ ﻡ
.ﺩ ﻭ ﻣﻨ ﺎ
E ym en ez çerr.J e m îrâ n ٥ ,v e z ir .D e r p e n .h -î n öm .ı A h m e d m ü s te c ir
Ahmed tem»- ؛şerî.lnln penâhma sığındıkları Icln yahûdî vezir !؛٠ - hırlsll yan beylerinin şerrinden emin ve mahfûz kalmışlardı,. ٠
1»
. م ﻳ ﺎ ر ذ د٠ ٠ﺷﺎف ﺑﻞ.'. ﻧ ﻞ ٠ﺍﺹ ﺁﻣﺪ ﺍﺭ ﺧﺪ٠ ﻣﻮﻭ ﺍﲪﺪ N eal-Î îçan n iz hem b ls y â r şüd, N û r-i A m ed n ö S ır d m e d y â r çü d.
Onlann nesilleri de çoğaldı, Nûr u Ahmedi yâr ve yöverterl oldu.. 728
ن١ز ﻟﻤﺮاب١ ﺑﻜ ﻞ٠واﻧ ﻜﻠ ﻮ ٠اف٢ام ا و د دا ﺷﺌﻨﺪ ى ﻣ ﺖ V a n g û rû h .i d iğ e r ez n a srâ n lya n , N âm -I A h m ed d â ç te n d î m Ustehân.
«Hırlstlyanlardan diğer bir gûrth ki nâm.ı Ahmediy. goyr.1 muhterem tutartardı.* ٠٥8
ﻻحB ifât-ı celile, In cî ,٥ de m u ııha sır değı'Idı, D iğ e r sem âvi k ita d la rın hep . s in d e vardı f i t i d ir ؛
N ite k im (Zebflr) te rc ü m e s in in 45 c i (m ezm ûr) unda şu s O le r ya-
«Yâ C sbb âr, izzet ve
c e lâ lin He k ılıcın ı
k u şa n v e
c e lâ lid e
h a k ik a t, h ilim
ve a d â le t icfn z a fe r He y ü rii. Sağ elin d a h i sana c o k ? eyler g o s te re c e k d ir. Okla n n s iv ri o lu p m e lik in d ü şm a n ,a rm jn yü re ğin e 'S aplandılar. K a v im le r e lin in -altına d üşeceklerd ir.»
723
ﺃ ﻭﺍ ﺏ
.ﻡ,
ﲤ ﴎﺍﻧﺎ ﺫ
.اﻣﻮ ﺧﻄﺎ ب٠ ﺩﺍ ﱏ.
ﺩﺍ ﺩ ﺩ ﻯ
ﻃﺎ'ﺫ ﺓ
ﺭ ﺍ
T â lfâ y neS râ nlyan b e h r-î s'e v ö b , B ûse d â d e n d i bedan nâm û H itö b , «N asârâ tfilfe s l ٠ nam ve h ltfib e g e lin c e (sevâb o lsu n } diye öpe rle rd i.» 724
ف ﻟ ﻌﺒ ﻒ٠آن و.; ٠ﺭ ﺁ ﻥ ﺍ ﻡ ﺛ ﺮ ﻳ ﻒ
ﺭ ﻭ ﺉ ﺀﺍ ﺩ ﺩ ﻯ
ﻭﺍ ﳌ ﺪ ﻯ
ﺍ٠ ﻭ٠
Rû n ih â d e n d î beran v a s f-î lâT îf. B ûse dâdendî beran n â m -î şe rîf. «Sevab ka za n m a k için o v a s M lâ t if e y ü z le rin i s ü re rle r ve o m ü b â re k is m i ö p e rle rd i.» H ıristiya n la r, ke n d ile rin e (N asrânî) d e n ilm e sin e Hazret-1 !sânın b ir m ü d d e t (N asıra)
köyünde o tu rm u ş olm asını se be b g ö s te rirle r. F a k a t
h a k ik a t b öyle
d e ğ ild ir. N a srâ n île r, H a zre t.f !sânın (M en en S â ri ila llâ h ) y a n î : .A lla h y o lu n d a bana ya rdım cı k im le r o ta c a k d ır » s u â lin e : (K elâl
h a v â riy y û n e ...) y â n i : *Ha-
vâ riy y û n dedi kİ: B iz A lla h yard ım cılarıyız, sa na A lla h rizâsı için
yardım e d e
c e k biziz, şâhid ol kİ b iz m üslim lz» Ih b â r-ı İlâ h is i v e çh ile , dîn■! Hak ve te vhîd-i m u tla k d a s â b lt o lu p d a dîn-! T e vh id in İn tişâ rın a ya rd ım e tm iş o la n la rd ır. Râ• f١ lb B ahira, R âhlb N e stû râ , P a trik A ry ü s ve e m s â li m uva hh ld h ıris tiy a n la r g ib i. 434
/1 3
ﺩ ﺍﺫﻥ ﺧﻮ'ﺭ ز دوﺀاف ا ز ر٠ﺏ
.ﰷ؛ﺩﻭ ﺍﻓﺎﺩ اذ ﺑﻼﻯ ﺁﻑ ﺩﺯﺭ B a 'd e zln H un riz i d e rm a n nâ nezir. K 'e n d e r tifla d ez b e lâ ٧-i an vezir.
٠٥ vezirin belâsı yUziinden sapıtan bu kan dökücü, nasihat kabul etmez pad işa htan sonra...»
431
729
ز ﻓﻨﻰ١ ﻣﺘﻬﺎف و ﺣ ﻮا ر ﻛ ﺌ ﻨ ﺪ ٠ﻝ ﺭﺍﻯ ﻭ ﺹ ﺍﻥ٠ﺭ ﺷﻮ.ﺍﺫ ﻭﺯ M ü s îe h â n ﻵH â r g e ş te n d ez fite n . Ez Vezîr-İ şûm ra y ü şû m fen.
«Re'yl de. fimi de uğursuz olan vezirin fitnesi dolayısiyle hor ve hakir old ular.. 730 ﳈﻨﺎ ﱏ.
و
ﻡ ; ﻳﺎﱏ
ﺭ ﻁ ﺩﺛﻨﺜﺎ ﱏ
ﻃ ﻮﺍ ﺭ ﻫﺎ ﻯ
ﺀم
ﺍﺯ ﰉ
.
Hem m ü H .b b e î d îniçö n ﻻh ü km içâ n . Ez p ey.î tâ m â rh â y -l ke! beyan.
«Beyânı doğru olmayan muhtelif tom arlann tesiriyle onların dini de. hük٠ mü de fesâda uğradı.»
731 ﺯ ﺍﱏ ﺍﺭ ﻯ ﻛﻨ ﺪ
.ﻯ ﻛ ﺬ ﺩ
ﻭ١ﺩ
^
ﺑﻮن
ﺍ ﻭ ﺩ ًﺍ
'ﺍﻡ
ﻭﺭ ﺵ٠ ﺍ ﻙ٠
N âm -I A hm ed a n ç ü n a n y â ri kUned. T â k i n û re ş ٠ün n ig e h d â ri kUned.
«Hazret- ؛Peygamberin nâmı bu sûretl© yardim ederee: bizzat nâr-ı Nebevinln nasıl m uhâfaza buyuracağı düşünülmelidir.»
732 ﲪﺎ ﺭ ﻯ ﺷﺪ ﺳ ﱭ ٠٠ﺭ ﻭ ﺡ ﺍﻻﻣﲔ
"ﺍﻡ ﺍ ﻭ ﺩ ﺑ ﻮ ﱏ
ﻧﺎﺕ آن
ﺍ ﺑ ﻪ ﺍ ﺷ ﺪ٠
NĞm-ı A hm ed a n cu na n y â ri küned. ٣â .1 bâçed zöt-l an rü h u l Emin. «Hazret-. Ahmedln ،8m-l ?erifl böyle müstahkem bir kale gibi olunca, rüh-u Eminin zât-J mukaddesinin nasıl olacağı teemmul edilmelidir.» 436
0
0 -٢ ًاﻻآاااا؛;ااsâ ye d e şoh.r ٧ ٠ ١ « ٠٧٥۶٠ft.lı.10 ٠ﺍﺃﺍﺍﺍ٠ ﺍlı.ltııl almışcfı. K ö yler l’yirbl. pek yakın o ld u ğ u بﺀاه اy a ll.ı ıfu ııı.y v n
اا,ا٠ ا
ﺍ<ﻫﺎ0ﺍﺍﺍﺍﺍ
vardı
0ه
٧ اd iy o rla r kt:
l١ .,yd،)n köye g id e n ka d ın la r ﺍ٠ (ﺍ<ﺍﻵﺍ, ﺍﺃﺍﺍ1 ﺍ ﺍ٠ 'ااااا١« ا Ilırlar , a ğ a ç la rın g 0 lg c 9 ln d o y ،٠ ıı ١ l ٠l ٠ ١ ı،l ٠ıı
(.ıh ıılça g id e rle rd i. H a l.ö d d k tıln n
ila h la rın d a k i s e p o t d o la rd ı.
, .,k a t S e be 'liler, şu İlâ h i m m a lln k ıy ıııa lln l l.llııa iM İılu r lııtıır d c ve kü fra n d a
b u lu n d u la r. N dırtyn t (|('،ıılrıı!ıM<-'H
٨1ﺀةا١ﺀا١ilıs â n ın a ka rşı n a n k ö rlü ğ ü n cozâsı
,rak bendin d u va rı y ıkıld ı, M t ١٥rl،ı b o ld o n l. kııırııi'n su a ltın d a
٠،٠١٠١
b ir ço ğu b o ğ u ld u , b ir kısm ı a trö .a
kaldı. A h â lî"
dağıldı. S onra 0 c e n n e t g ib i h a v â ll,
ıııa u z lu k yüzünde n k o rk u n ؟b ir اة ؟o ld u. Seddin yıkılm a s ı v e S ebe’ ş e h rin in 11, 1'dıyyeden
h a râ b olm asının. Velâdet-1 M uh am -
beş a lt! a sır e vvel o ld u ğ u ta h m in e d ilir.
Son'am n İdâre m e rke zi o lm a s ın d a n so nra da H im ye r .'id i
h ü kü m e ti d eva m .
N lhâyet (Zâ N ü vö z) ism in d e b iri h ü k ü m d â r o ld u. Bu kim se
Hicaza kadar
bil s e fe r yapm ış. M ed in e d e h a h a m la rla g ö rü ş ü p o n la rın te lk in i ile yahU di o l. Iiıış d u . M e m le ke tin e d ö n ü şd e y a h û d jliğ i neşre ka lkışd ı. K a bû l ııldına başladı. 0 s ıra d a h ırls tly a n lik Y e m e n in .N e c ra n
e tm e ye n le ri
ta ra fla rın a g lrm lş d l
M fc ra n lıla rı da y a h û d î y a p m a k is te d i. O lm a d ıla r. H e n d e k le r kazdırdı. Ic le rln o
٠ Iİ(.Ş d o ld u rtd u , y a h û d î o lm a y a n la r، o ra la ra a td ırd ,. Mecran h ırls tiy a n la rı, Rum k a y s e rin e ş ik â y e t e td lle r. H im âye is te d ile r,
o
(la İÇİ h tristiya n b u lu n a n H abeş N e ü â şîsin e tla vâ le e tdi. N e câ şî, Yem ene b ir ordu g ön de rd i. A den c iv â n n d a m u h â re b e o ld u. Y e m e n lile r b o zu lu n ca Z ö n ü v â s -
Esîr ■olarak yaşO m a kda n sa h ü r o la ra k ö lm e k
e v lâ d ır, d iy e re k atın ı
dnnize sürdü ve b o ğ u ld u . Bu v a k 'a y ı C e n â b .1 H ak, K u r’â n -I K erîm in de şu v e c .
٠
tule kısm en h ikâ ye b u y u ru y o r ؛
ةﻫﺔﺋﺔ ي٠ ﻏﻴ ﻰ ة٠ﺀ ﻫ ﻴ ﺌ ﺔ Yânı : « B urçları o la n
9öz yü zü
hakkı
İçin.»
B u rç :
On İki p a rça ya
tııksîm edilen m e d â r-ı şem sin b ir p a rç a ş ıd ır ki G üneş, bu m e frû z p a rç a la rın b(؛iıe rind e b ire r ay k o lm a k s u re tiy le olan kıya m e t gü n ü h a k k ı iç in
ve
se n e vî d e v rin i ik m â l eder.
«Ve mevû'd
g ö re n g örülen hakk,ı İç in ”.٠
Şâhid ve m e ş h u d u n te fs irin d e m ü fe s s irle rin m ü te a d d id k a y ll v a rd ır *Ş âhid A lla h d ır kİ b ü tü n m ü k e v v e n â tı g ö rü r, m ah lu klardır» dem iş
Kim .
m eşhûd da nazar-ı llâ h îd o k.
Kim i de «Şâhid. in s a n la rın a m e lin i yazm aya m err.ûr o la n
٠ ﺍ ﺍ٠ Biirı.ıc : 1 4 ﻫﺎ؛
!SÂ DİNİNİN MAHVİNE ÇALIŞMIŞ OLAN DİĞER B؛R YAHUDİ HÜKÜMDARIN HİKÂYESİ.
734
ود٠ آن جJ J
ذ
ك ﺧﻪ٠
.در ﻫﻼك ﻧﻮم ﻋ ﺪ ى ووﺧﻮد .Y e k çeh-î d iğ e r zl nesl-1 an c ü h ü d .D er h e lâ k .1 k ٥vm -i îsS rü n ü m û d
-Birinci y.hûdl hükümdârın neslinden diğer bir hükümdar da îsâ kavmi» nln, yânî hırlstlyanlann mahvlne çalışmaya başlamışdı.» 735
ﻝ > ﻭ ﺝ7ﻥ ﺩ٠ﺧﺮ ﺀ ﻭﺍ ﻯ ﺍﺯ
f
. ﻧﺎﺕ ﺍﻟﱪﻭﺝ، ر ﺧﻮان ﻭﺍ ﳌﺎ.ﻣﺮو G e r H a b e r H âhî ezin d iğ e r HurUc. S ûre b e r H an vesse m â' 2 'ât.JI bürûc.
«Eğer bu ikinci huruc hakkında mâlûmâ، almak istersen b ٥rû c ٠ Sûresini oku.. T ö rîh f h a lle ri m .z b û t o la n A rob ka vm l,
: (Vessem âl z 'â tll
esâsen (A rlbe) ve (M ü s ta 'rlb e )
nS m lyle ikiye a y n lır. A r . b -1 A rlb e : Yem en holkf, m .ü$ta'ribe de H icaz d h â lîs id ir. A r a b i M U sta 'rib e n ln Islâm dan evvel m un taza m b ir h ü k ü m e t ،eşkîl edem eylşine m u kâ b il. A ra b -1 â rib e m ü te a d d id h U k .m e t ku rm u? v e devâm e td lrm iş d ir
Ezcüm le Y em ende m uazzam b ir h ü k ü m e t m eydana g e tirm iş , m edeniy.
ye t sâhasında hayli ile rle m iş le rd i. Buna (H ım yeriyye D e v le ti ؛d e rle r. Bu hükû m e tin hükü m e t m e rke zi (Sebe'J yöhud (M eOrib ؛d e n ile n belde idi. C İvârınd a k l ik i dağın arasına b ü y ü k b ir d u v a r ce ke re k. geni? b ir su b e n d i ya pm ışlardı. Y a flan y a ğ m u rla r bu b a ra jd a
438
to p la n ır, k u ra k
za m a n la rd a
m e m le ke t o ra d a n
٠ l k i!)S ü n n e t"! b . / ؟٠ '!' tı،j./ ، I nvvnl l ٠ in ؟e f il' ،iı’ı'i.H Mirinin h a tv c y ااا1ا، ا،1 <٠ B !rincî p â d lç a h d a n , ٧â n i kıssa sı o vvo lco nokled îlen ya h û d î h ü k ü m d a rd a n , ا. ﻻاا؛b ir ö d e t d o g m u ç tu ki, H ak e h lin in k a til c in a y e ti îdi. Bu ik in e ! ؟ah, a n u n ire rin e g eld i, y â n î ta tb ik in e devâm e y le d i . .»
737
ﻧﺘ ﻰ. ﳖﺎﺩ ا ﺧ ﻮ ش. ر ك ﺍ'ﻭ > ﻥ رود ر ﺗ ﻌ ﻖ٠ ﺳﻮى او. H erk! ةb in hâ d n âH oş sünn et!. Sûy-i 0 n e frin reved h e r s â a tî. «Her kim fe nâ b ir â d e t ؟ıkarm ı? o lu re a her an onun ta ra fın a lû n e tle r gider.»
٨lla l ٠belâsını ve rs in , bunu fa la n cık a rm ış d ı gib i sö zle r, fle r ağızdan b.n tü rlü «oğ untü.er. fâ tih a y e rin e onu n m ezâ nn a g ö n d e rilir Bir Had؛s-İ ? e rifd e
m eâ le n h u y u ru lm u ç tu r kl: « B ir kim s e g ü îe l b ir fid e t
çıka rırsa onun e crin e n â !l o ld uğ u g ib i, o a d e te İttib â e d e n le rin
a m e lle rln d o n
،٠٠e c ir alır. B ir kim se de kö tü b ir â d e t ç ık a rırs a o ndan m ü c â z â t g ö re c e ğ i g ib i, o kö tü â d e ti işle ye n le rin a m e lle rin d e n d e c e z â ceker.» 738
ن ر ﺷﺪ ﻣﻔﺘ ﻬﺎ ﺟﺎ د١ﺑ ﻜ ﻮ
.وذ ! ﺑ ﺎ ن ﻳﺪﻟﻢ و دﻧﺘﻬﺎ ﺟﺎ د N lk v a n re ftâ n d s ü n n e .h â bim an d , Vez leim an zulm ü (â 'n e th â bim an d
» iy ile r g ltd tle r, o n la rd a n g üzel s ü n n e tle r kaldı. A lç a k la r d a g ltd lle r, o n la rdan da zulüm ve lâ n e tle r kaldı. » M e s e l. E m eviler. m a k â m -1 h ü k ü m e te . . . i n c e halkı H azr.t-1 A li I I . a h f . " d in da n e o flu tm o k IcIn cum a g ü n le ri m in b e rle rd e H azret-I M u rta z .y a l. n e f o t.
. ٠١
m u le k lo r , m o ş h û d
da
o n la r ı. )
g ö ra p
y a z d ık la r ıd ır »
m u t â le a s m d o
.) u lu n m u ş d u r
H ülâsa :Ş u sa y ıla n şe yle r h akkı iç in ؛
٠
؛١ ® 5X - .
٠ j J ٠٠u
١٠^ ١>>؛W ؛١؛J ' . ^ ٥ ؛ ^ ؛ ؛ ؛٠I ^ ١ ؛؛؛V ٤
Y â n i : «Odun a te ş iy le d o ld u ru lm u ş hendek a sha bı m e l’un old u
ve A lla h '
ın rah m e tin d e n uzaklaşd ı. O n la r a te ş in ke n a rın d a o tu ru r ve ce llâ d lo rın m ü ', m in le re
y.Ptıkları
z u lü m le ri se yre d e rle rd i. O n la ra . A ziz ve H am id o la n A lla h a
im ân e tm iş o lm ala rın d a n b a şka b ir şey d o la y ıs iy le a z â b
e tm iy o rla rd ı ؛yân.
h iç k a b a h a tle ri yoktu■ O A lla h ki, g ö k le rin ve ye rin h ü km ü o n u n d u r Ve O Al lah h e r şeyi görür. O n la r k i e rke k ve kadın m ü ’m in le ri fitn e y e d ü ş ü rd ü le r, yânı k im in i a teşe a ld ıla r, k im in i ca n k o rk u s iy le d în in de n
d ö n d ü rd ü le r, so nra da
lo v b e e tm ediler, iş te o n la r İçin cehennem azabı ve yine ya n m a k azâbı v a rd ır. İm ân edip de s â lih a m e lle rd e b u lu n a n la ra g e lin ce , o n la r iç in , c ğ a c la n a ltın dan n e h irle r a kan c e n n e tle r v a rd ır 3 .-٠ H azret-I M evlân â . K u r'o n d a k i (E sh âb -ü l-ü hd ûd . ret e td ik te n sonra d iy o r ki :
, s . B ü ıik ,
4،V١
:4 .1 !
kö tü bir â d e t
ih d a s
kıssasına şu s u re tle işâ
e yle m e n in
za ra rınd an b ah s için
/،.I
.1 1٠ ؛٠ ١٠ y ٠ .*٠ f t ١*٠
-— ^ ١٠j 1I ٠^ ٠ı
lı١١....._؛١l }؛١ ٠1>٠٠J ١j.» «:»-.j. N ik v a n râ hest m ira s, ez H oşâb. A n ç i m ira s 'e s t E v ra s 'n e l kitâ b . «iyilere o ta tlı s u d a n m ira s va rd ır. O n asıl m îra s d ır? (E vras nel k ı.â b c j m i ra sıd ır» H azret-i Pîr, SCıre-i F â tırd a k i b ir  y e t-i C elileye iş a re t e d iyo r. O rad a buyu rulm uşd ur ki:
؛٠.؛٥١j •،١؛٠icSyL \ ،}.A-*Hr* i-٠٥^ ٠. ٠٩٥ ^ ٥ ٥ ٠ . Yânî;
«Tevrat, Z e b u r
ve
İn c ild e n so n ra K itâ b -ı
K u r'â n ı m ira s m alı
gibi
zahm etsiz, m e va kk a ts fz o la ra k v e rd ik . K u lla rım ız a ra sın d a n In .ih a b ve Ih tiy â r o lm lş old uğ um u z m ü ’m ln le ro , ٠ k l o m ü 'm in le rd e n n e fs in e zu lm e d e n le r v a rd ır. Yine o m ü 'm in le rd e n m u k te s ld le r v a rd ır. Y in e o m ü 'm in le rd e n sâ b îku n b llh a y rö t o la n la r da va rd ır-Ş u m ira s g ib i k ita p v e rilm e s i v e o n la rın A lla h ın k u lla rı arasından se çilm e s i v a r ya, İşte o, A llâ h ıp b ü y ü k b ir ih s â n ıd ır 38.» A ye t-i K erîm edeki (zalim ) (m u kte sid ) vo (sabık) tâ b irle ri m u h te lif sû re td o te fs ir e dilm işd ir. H azret-i O sm an-ı Z in n û re yn b uyu rm u ş k i: «Bizim
sâbıkım ız, A lla h rızâsı
iç in harbe g iden m ü c â h id le rd lr- M u k te s id le rim iz : H arbe g itm e y e n , fa k a , ce m â a te d evam e y le y e n le rd ir. Z â lim le rim iz ise ç ö ld e k i b e d e v ile rd ir ki, ne harbe g id e rle r, ne de ce m â a te d evâ m e d e rle r» Sebl bin A b d illâ h -ît T ü s te rî ş ö y le d e m iş; «Zâlim : C â h il; M u k te s d İlim ta lib i ؛s a b ık da:
â lim d ir..
' ١8) r ;١،ır : 32
443
diririordl. ٠ nıo٢ bin Abdılazız (Radıyallâhü anh) holilo olunca bu edcbsiziğ kaldırdı. .nun yerine : ٠٠
د ﻟ و أ ى ن٠ ﻓ ﺎ ﻟ ذ ا ا ل١
 y e t.، K erîm esinin o ku n m a sın ı e m re td i. B in bu ka d a r s e n e d ir bu sü nn ete rid ye t o iu nu yar. . m e r b in A b d il'a z iz , h c y â tın d o bundan sevab a ld ığ ı g ib i. ٧e lâ tın d a n so nra ve b in şu k a d a r seneden beri 0 usûle riâ y e t ede nlerin fıa reke t, d o layısiyle de 6evâba n fiil o lu y o r.
katsın da yol kalmasın» bir usûl Ihdâs edilmesin» d e m e kd lr.
D ervişle r a ra sın d a b ir sâ z v a rd ır : « H a tır ki, m aksa dla rı:
«Fenâ
V . e ğ ri
d e rle r k i,
739
ﺟ ﻨ ﻰ آﻧﻰ داﻧﻰ
ﺻﻚ٠ﺑﺎﻣ ت
ا٠
ل ﺑﻮد ‘ ﺗﻠ ش دا ت٠٠ًدر وﺟﻮد ا T â K ıy fim e t b e rki c ln s -î a n bedan. D er vü cû d âyed b üved m eyle? bedan. «٥ kötülerin cinsinden kıyamete kadar her kim vücûde gelirse, meyil ve teveccühü ٠ kötülüklere olur.»
ﻥ ﺁ ﺏ ﴍﻥ ﻭ ﴽ ﺑ ﺪ ﻭ ﺭ٠ﻭﻙ ﻭ ﻛ ﺖ ﺍ ﻟ ق ى ﻟ ﻮد 'ا ﺗﻔﺦ ﻣ ﻮ و١ذا٠ در. 740
Rek re g e s t in ab çtrîn û ö b .ı ?ûr. Der H ala yık m îreved tâ netH-1 sûr.
*Ou a « ve tatil s u la r, yönî kötüler ve iyiler domarjdır kl s û r utlenlnceye ka dar halk arasında devâm edip gideceklerdir» iy ile rin iy iliğ e , k ö tü le rin k ö tü lü ğ e m eyil kıyâm ete k a d a r s ü re c e k d lr.
(.Nıdıl (17 ؛90 44?
/M
٠٠ر١ ﻟ ﻒ٠رد د ﺭ ﻯ ﻭﻭﺩ Nûr-1 rovzen
ﺭ !ﺭ
ل, ل٠ر
ﻧﺎدة.
ﺭ. ﺀ) ﺩ
Ç)٠ rd ا11ﻻ, اااm iduvcd,
Zonk! H o r b u rci b e b u rc ، m irnvud.
«Pencereden g îr.n zîyâ. evin Icin d e d o la şır, ve ye r d e ğ iş tirir. CUnk) Güne?
٠ ١ lr buredan b ir b u rc a in tik â l eder.» Pencereden g ire n z ؛١ râ, G üneş ile p e n ce re n in v a z 'ın . tâ b id ir. Pencere ، ؛ıııiBşe te m â m iyie ka rşı o lu rsa , o ra d a n g ire c e k ziy â ٠e lb e td e k u v v e tli o lu r. Yan itira fa te s â d ü f e de rse ta b ia tiy le z a y i ؛g ö rü n ü r. H a k ik a t- ؛M u h a m m e d iyye g ü -
nnçî de böyledir. O ra d a n a kse d e ce k fe y iz le rin çu âl da g ö n ü l p e n ce re sin in va z'-
ﻫﺎااgöre olur. Y ân،
0
h a k ik a t, g ü n eşe y a k la ş tık ç a is tifâ d e a rta r: u za kla şd ikca
<1a is tifâ d e azalır. H azret-i Pir, şu n ü k te y i, ehl-1 n ü c û m 'u n m u 'te k id le rin in d ü ş ü n ce sin e
gO.
اا٠ tem sil ve îzâh e d iy o r ؛
745
f
ﻳﻮﺳﺬ ﺑ ﺖ٠ \ ﺍ ﺍﺧﺰﺍﻥ
*/
. ﺩ ﻛ ﺒ ﺖ١ﺍ ﻭ ﺭ ﺍ ﻭﺍ ﺍ ﺧ ﺰ ﺧﻮﺩ ﺭ
H e rk irâ bâ a H te ra n p e yve ste g ist. M e rve râ bâ a H te r-î Höd h e m tekîst.
Her kimin bir yıldıza irtibâtı ve münâsebeti varsa, o yıldızın soyr ü hareket eder.»
hükmüne.
746
ﻋﺪ ﺩﺭ ﻃﺮﺏ٠١ ﺀ.ﻃﺎ ﺩ ﺵ; ﳖ ﺮ . ﺗﻠ ﲀ ﻯ ﺩﺍﻭﺩ ﻭ ﻋﺜﻖ ﻭ ﻃﻠﺐ٠ T â lia ş g e r zü hre b âşe d d a r taR eb, Meyl-1 k ü lli d â re d ٥ ıi?k û tö le b .
«Tâllhl Zühre yıldızı olurea, zevk u taraba- ve a?k u talebe külllyyen m٥ u olur.»
4.5
Şoyhul ekbo r H a /r ٠ ٠٠or( şöylo b u y u rm u ş ; «Zâlim d â lm â g â .ll; m u kto sld ; Bâ zan uyanık; sâ b ık loo: Mor v a k it a g â h o la n d ır » Crbûb-ı ta h kikd e n
bazıları da zâ lim i m u k a llid , m u k te s id i m u h a k k ik
bıkı da vâsıl-, ilâ lla h ilo
sa
te vil e yle m işd ir.
U m m et-i M uh am m e d in b ir yo l g ö s te re n i va rd ır ki. o da H a z re t. ؛Peygam ber (S .A V ,) d ir
Ü m m etde g örüle n fa z ile t ve ke m â lle rin h epsi d e o N e b iy y .i Zî-
şandan gelm edir.
742 ﻃﺎﺑﺎ ﻥ ﺍ ﺭ
; ﻳﺎ
ﺷﺪ
٠ ر 'ﺑﻔﺎر ى/ ا ا ز٠ﻏﻌﻪ Şüd n iyâ z.ı tâ lib a n e r b in g e r؟. Ş ü 'le h â ez g e v h e r i p e yg am be ri. « B akacak ve d ik k a t edecek o lu rs a n ta ilb le rta n iyâ zı, Ğ bldlerin ta z a rru u , co vh e r-l M uham m ed in ln ş u d la n n d a n ib â re td lr.»
743 ö 1. / . ^
ay ٠j y
^
^>>١٠.
١ ٠١ > 4 İ ٠~٠ ^1.«
Ş u 'le hâ bâ g evheran g e rd a n bûved. Ş u 'le an câ nib reved hem kâ n büved. «Şuleler; c e v h e rle r ile dön er, d o la şır. Şule c e v h e rin b u lu n d u ğ u ta ra fa d o ğ ru g id e r..
M eselâ g âye t ş e ffa f b ir elm as, b ir ye rd e d u ru r, onu n p a rıltıs ı e tra fa a k s e d er E lm as bulunduğ u ye rd e n ka ld ırılıp b aşka b ir ta ra fa g ö tü rü ls e , şu le ler, p a rıltıla r da berâber g id e r. İşte ü m m et İçin de n b ir ta k ım â ş ık la rın
niyaz ve ta .
z a rrû la rı da H azreM P eygam berin d a v e tle ri ve m iln â c â tın a n le be tle o elm a•un p a rıltıla rı g ib id ir.
444
ﰒ ﺍﺍﺍ
زان٠اءﻳﺰ'ذداذﻟﻼىا . ﺍﻧ ﺪ ﻭﺍ ﻥ
ﰹ;ﺍ ﻑ ﻭ ﺀ ﻯ ﻧ ﻮ ﺩ
A H te râ n c n d ez y c râ y -1 aHJeran. K i'h liR a k û nahs nebved end erân . «Yıldızların O jesinde b ir Jakım y ıld ız la r dah a v a rd ır k l: o n la rd a ya nm ak, sö n m ek ve u ğu rsu zluk d iy e b ir şey alm az.»
749 ا ﻣﺎ ى٠م٠٠ ن در آ١ دu . ور٠ ، ﻃﻦ٠ً ن ﻫﻨ ﺖ ا٠ﻏﺒﺮ ا SOiran d e r âsm anhây-1 d iğ er, G ayr-İ in h e f، âsm â n-i n âm ver.
«٥ yıldızlar, şu m e ş h u r ye di gOkden b a şka g ö k le rd e seyrederler.» Sözün yıldızlara InJlköli d a la y ıs iy le
HazreJ-i Pîr
E fe n d im iz, yine âlî b ir
n ukte ye jşâreJ b u y u lu y o r kl: a rz üzerin d e m ü e s s ir b u lu n d u k la rın a a v a m insanla n n ina nd ıkları şu yıld ızların UsiUnde ve Ojesinde, b îr Jakım y ıld ız la r v a rd ır ki; u nlard a yanm ak, s ö n m e k ve
u ğ u rs u z lu k d iy e b ir şey
y o kJu r. 0
yıld ızla rd a
bu g ib i h a lle r o lm a d ık d a n boşka, o n la r y e d i gOkden a yrı g ö k le rd e se yre d e rle r. Ş â rih .e r d iy o rla r ki, b u ra d a ki yıld ız la rd a n m aksad: A llâ h 'ın sdaJlart. göklerde n m urad
z â lid ir. Yâni Z â t-i B ârî
nihâyeJsiz b ir fe z â y a
benzeJilIrse,
sı.aJ -1 llâ h iy y e de 0 Jezönm yıld ızlarıdır. IşJe arzd a da, s e m â d a da m ü o ssir ve m ü d e b b ir olan, a s il 0 Si ؛a،-I llâ h iy y e y ıld ızla rıd ır. BüJün harekeJler, büJün h â d is e le r o n la rın e s e rle rid ir. «AHJeROnend ez veR ây-î aH leR ân» b e y jin ln , a sJronom la r Jin va z'
e d ic ile rin d e n
a ra sınd a fe n n î b ir k ıym e li va rd ır. Ç ü n k l Ilm -İ hoyeola n
{K o p e rn lk }
biİQ : Fezâda m uayyen b ir m o .
sOfeye k a d a r yıld ız v a rd ır, o nd an Ojeye y o k d u r. d e m iş.
H a lb u k i so nra g elen
h c y 'e j â lim le ri (kadr) n â m iy le b il Jakım m e s a fe le r Jahm in v e Jâyîn e fm iş la r; fa la n c a yıldız, fa la n k a d r d a h ilin d e d ir d e m iş le r. AUıncı k a d rd e k l y ıld ız la r göz ile g ö rü le b ilirm iş . FakaJ 19 uncu
k a d r d â h iligde de y ıld ız la r b ulun du ğ un u Je447
71/
«Eğer kanlı *e zâ lim ta b ia tlı M e rih yıldızına m ensub d u r s a ; ceng, iftir a ve husu m e t ta le b in d e b u lu n u r.. Dem in s ö yle d iğ im v e ç h ile şu üc b e yit, yıld ız h ü k ü m le rin e ina na nla rın d ü şü nce sin e g ö re îrâ d o lu n m u ş d u r. Y oksa zü h re n in o ls u n , m e rih in o lsu n in s a n la r üzerinde k e n d ilik le rin d e n
hüküm
ve n ü fu z u b u lu n d u ğ u n u n ta s d ik i m ak-
sa d lyle değil. •
V er b üve d m irrİH i-i H un riz Hû, Ceng ü b ü h tâ n û H u sû m e t cûyed-û.
M â lu m d u r ki g ö k te k i yıld ızların Dünyâ ü ze rin d e az c o k te s irle ri va rdır. M e selâ g ü n eşin d o ğ m a s iy le kürem izde zlyâ ve h a ra re t, b a tm a s iy le de zu lm et ve b ü rû d e t husû le g e lir. A y 'ın te s iriy le d e n iz le rd e m ed ve c e z ir o lu r, yâ nı s u la r y ü k s e lir ve a lça lır. F a k a t bu te s irle r kendi k e n d in e
d e ğ ild ir M üessîr-i yegâne
olan A lla h 'ın irâ d e siy le d ir.
K eldânîler g ib i e ski k a vim le r, gök k u b b e s in i te d k îk e tm iş le r; yedi yıldızın h o re k e tle rin i a ra la rın d a k i c a z ib e y i k e ş ifle ri d o la y ıs iy le d e o n la rd a û lû h iy y e t bu lun du ğu vahm in e d üşm ü şle r, n am la rına h e yke lle r yapıp p u th â n e le re ko ym u ş lar, ö n le rin d e secdeye k a p a n m ışla r, h e r b irin i b ir h â lin m â b ü d u fa rz e tm iş le r; m eselâ Z ühreyi a şk ve z e vk İla he si; M e rih l ceng ü c id a l ilâhı sa ym ışla r; fa la n yıldız fa la n bureda iken d o ğ a c a k c o c u k o yıldıza m ensûb
o lu r, bilm em
hangi
yıldız h a n g isin e y o k lo ş ır s . a rz üzerinde b o llu k ; yâ hu d fa la n yıld ız, fa la n yıldızla İç tim â
ederse k ıtlık
g ib i kâ id ele r
k o y m u ş la r. Bu k a id e le rin
hep sin e
de
٠ılm -i tencîm ) adını ve rm iş le rd ir. İşte ş e ria t d ilin d e te z y if o lu n a n ve him le r, bu ilm -i te n cîm d ir. « M ü n e c c im le rin h ep si de yala ncıdır» H adisi, bu ilim ile uğraşıb da yıld ızların h a re ke tle rin d e n b îr ta k ım h ü k ü m le r
ç ık a ra n la r, daha d o ğ ru s u
yıld ızla rı b izza t m ü e s s ir ve m ü d eb bir g ö re n le r h a kkın d a d ır. Y oksa ilm -i hey'o tle y â n i A stro n o m i ile u ğ ra ş a n la r, g ö kd e ki yıld ızla rın h a re k e tle rin i te d k ik e d e n ler, a rz ü zerindeki
in s a n la rın v a k itle rin i tâ y in
e d e n le r iç in d e ğ ild ir
M o v lâ n â b uyu ru yo r ki: b in le rc e sone evvel K e dâ n îler
H azret-i
ta ra fın d a n va z'e d ilm iş
olan llm -I te ncîm e u y o ra k yıld ızların, a rz ve s a k in le ri ü ze rin d e m ü e s s ir b u lu n d uğ un a, b ir yıldıza m ensûb olan b ir şahsın, o yıldızın h ü k m ü n c e a m e l e d e ce ğ i ne ina nıyorsun da, h a k ik a t-i M uham m ediye g ü n e ş in in g ö n ü lle r p e n ceresin de n g ire ce ğ in e ; g ird iğ i y e ri, ,u zaklığı ve ya kınlığ ı n is b e tin d e te n v ir e de ceğ in e in a n m ıyo r m usun?
446
٠r١ n ile o lon, yü kse lte n lln o lc .ılto ı. du m u s ö v i d e ğ ild ir. F a k o t hepsi d e b ir /Öt■، e c e li ü 'lânın B ifât-ı o o llln .l o lm a k itib a riy le y e k d iğ e rin in ve z â ،-l S â rin in tio yrl de d e ğ ild ir, B unu h â ric i b ir mİBÛI ile a n la m a k İs te rs e k d iy e b iliriz
ki:
Şeyh H acı H âfız A h m od E tendi H oco) da; ş im d i b ir (Ahm ed E fendi) var. Ş e yh tik, h a fız lık ve h oc a lık d o n d ö rt dön e do s ıfa tı v a r. Bu s ıfa tla r â s â rı îtib â riy le nırbırinln. g a yri. Şeyh: T a rîk a te m errsub; h a cı: H ac tarizini ifâ
eyleyen, h â fız
Kur a n ı ezberlem iş o la n ; H oca da: d e rs o k u ta n d ır. B u n la r s û re tâ ayrı ayrı ş e y lerdir. L â k in h epsi de. A h m ed E fe n d in in b ire r s ıfa tı o ld u k la rı iç in ondan a y rı <ia d e ğ ille rd ir,
751
(٠>? ■؛j ١٠) ^١£؛٧٠ -،“؛٠١ ؛£ / ٠٠ ٠f m
j . ؛٠٥)>٠.
i . .٠٣*.
H e rki b â şe d T â li’- i 6 zan nücûm . N e fs -i ö k û ffâ r sü zed d e r rü cû m (H e r kim in tâ lih i, y ıld ızla rın ö te s in d e k i y ıld ız la rd a n
o lu rs a , o n u n n e fs i,
recm ü t . r d h usu sun da k â fir y a k ıc ı olur•■ H azret-I Pîr. bu b e y it ile bâzı â y e tle re iş a re t e d iy o r :
tw : ؛٠ ٠ ٩A٠
.^ ؛٠
١
S ûre-i S a ffâ td a k i b u â y e tle rin ik i tü rlü te fs iri
v a rd ır: T e fs îr-i â fâ k îs i ve
e nfü sisi. im âm -ı K â şâ n i bu  y e tle rin te fs îr-i e n.ü sîsi iç in ş ö y le d iy o r : «Biz, k a lb arşın a n is b e tle rû h â n i g ö k le rin en ya kın ı b u lu n a n a k lı te zyin e yledik. H ü c c e tle r ve b u rh a n la r ile. Y â n i g ö k nasıl yıld ızlarla m üzeyyen İse a k ıl da b ir takım d e lil ve b u rh a n ile m ü n e v v e r o lu r. H akka b a ğ la n m a ya n , h a k ik a ti te slim etm eyen ve h im , h a yâ l, şü b h e ve m u g a lâ ta g ib i m ân evi ş e y ta n la rd a n a klı m ah fuz kıld ık. O ş e y ta n la r, m ale-i â lâ y ı ve â le m -i m e le k û tu d in le yip a n la .
4،١9
loakopla ko şfo tın lşla r, b o lkl «lohu u za kla rd a , a k tifi, h a y â lin a tu ffia y a c a ^ ı m .e â (olordo do v a rd iri E rb ö b -1 fen d iy o r ki :K o p ernlk.fi
d d rt b u .u k a s ır evvel
a nlaya m ad ığı şu
fla k ik a ll H o z re ti M fi'/fâ n û a lt، b u cu k a s ır evvel ke şfed ere k fe nn î b ir h â rika gOslo rm fşd lr. 750
واو ﺧﺪا٠I راد ﺧﺎ ن در ا ل ٠ﺟ ﺪ ﺍ
ﰒ
ﻝ ﺍﺭ
٠ﺱ
ﻣ ﻮ٠ ﻝ
ROsiHan der fâ b -ı e n v â r.î HudO, Nî behem peyveste fiî ez hem cüda.
« O nlar envâ r -1 ،lâ h ly y e n ln şo 'ça asın a ka rşı rü su h lu ve m e le k e lld lrie r.
Ne
b irb irin d e n ayrı, ne de y e k d iğ e rin e m u tta s ıld ırla r.* «Yâni
sıfat-ı llâ h ly y e n in 2 اة. اi ؛âhi n ü ru n d a
rüsû hu ve m e kâ n e ،، v a r.
ritr. O nun Icin te be dd ü l v e teğâyyör e tm e zle r. S onra b u n la r, b irb irin in a y n ؛, y â n î tıpkısı olm adığı g ib i g a y ri de d e ğ ild ir. M eselâ K u r'â n -I K erim de b u yu ru ly o r kl :
ذ ﺍ:ﻭ^ﺍﺩﺝ;ﻵﺅﻳﻔﺌﺬﻗﯫ0ﺅﺟﺈﳌﻠﻔﻴﺞ ر ح
ب
٠ﺚ Y ânî : «Ey peyg am b e r-! e kb e rj de k i
| | ﻗ2٠١ﺀﻳﺚ Ey m ü l.u n , a s il s a h ib i ola n A llâ -
ilim . Sen m ülkü ve s a lta n a t, d ile d iğ in e v e rirs in
Y in . m ü lk ü ve saltanat■ d ite ,
d lğ ln d e n alırsın. D ile d iğ in i aziz k ıla rsın , d ile d iğ in i zelil ve h a k ir ederein. H er h âlde h a y ır Sende ve y a p tığ ın Işdedir. Sen h a k ik a te n her çeye, y d n i v e m e y e do. a lm a ya da, yü k s e ltm e y e de, .]ç a tm a y a da kâdireln 39.»
I?t ٥ şu Ayct-1 C eliled e İfâ d e b u yu ru la n h a lle ri zuhU ra g e tire n (M u 'tî). (KÖb iz ., (M uizz) ve (MUdillJ s ıfa tla rı, e se rle ri îtİb â rîy le b irb irin in ayni d e ğ ild ir. Ö y ٠
اﺀاd e ğ il m i? V erm ek ile a lm a k , y ü k s e ltm e k ile a lc a tm a k b ir om adığı g ib i: v e . 39
(39) A l.i Im râ n : 26 0 ا[اا
Şems, s û b it b u rc lo rd u ،■٠ ıl، ٠ ٠ ı• l.ı.l. ٠٠ ،٠ ı٠ .٠ ٠m o v .lm ln r .in v c m e tm e k te d ir
Hır
hınr.em n v e lâ d e ti â nın da y .d l ٧ ٠I•I>>٠ ١ <... ı ٠ ٠ flıı İn. I.ıır. I.ııtlu b ulun ursa o klm ı.a <11»؛ı lik irli, va zife sin e m u ılâ vlm v ٠ < Ir ıu lıi r.lıır ٠١• iı ١ ؛r an tebe dd ü le m .y y â M lr
/U n İ mi
/m .m n d n y n iM tc 's lri m u te d ille r
h t١ r< lotrla r. so n ra Şem s, m ü n k a lıb
٠•٠tı،:tora d âh il o lm a k ta d ır ٠ ;؛a d i beyin s ö z le ri burad a lıllılı
M â lıım d ııı kı n؛ı(ılıro ٥٧re M erih yıldızı,
ı ,•ıı ١ ١ İlâhi o ld uğ u iç in h a d id ve yudıd ،..v e lılıu ııı ııd .lırdl. H a ttâ ren gin in kırrnı. /i k
olm ası d o la yıs iy le kanlı sayılırdı, H a lb u k i o yıldız d a A lla h ın m a h lû ku vo
i
kın lrtıt-ı ilâ h iy y e n ln m a ğ lû b u idi- F a k a t m ah lû ku n vehm ine g ö re g â lib sa yılm a k ııılıı te rsine b ir s ıfa t kazanm ışdı.
S ıtât-ı ilâ h iy y e yıld ız la rın d a n b irin in m a zh ar-ı lâm m ı o la n kim se b öyle d e ğ ild ir
M eselâ (Kavî) is m in in m azharı o la n
h e rh a ld e A lla h ın ku v v e t ve kud-
١ . ؛tin i te m sil eder. H a zre t-I M u rta z â K e rre m a llâ h ü v e c h e ’nin yapd ığı g ib i, H a y. Imr hisarının kapısını z o rla y ın c a ko pa rır, ka lka n g ib i e lin de k u lla n ır. S onra da; »Allah hakkı tein ben, H ayb er kapısını c ls m â n i k u v v e tle ko parm adım » der. Da• hu sonra da o z â t-i â lî, ke nd i tâ y in e td iğ l b ir ka d ı’nın ka rşısınd a a yakd o d u ru r vn aleyhinde v e rile n h ükm e g ü le re k rızâ g ö s te rir, Bu v a k ’a şöyle o lm u şd u : B ir yâhûdî, m a kâ m -ı h ilâ fe td e b ulun an H azret-I A liden a la c a k d â v â s ın a kalkm ış. K a d ı’n in karşısınd a a ya kd a d u ra n şâh-ı v ilâ . yol H azretle ri, ya h û d în ln m a tlû b u n u v e rm iş o ld u ğ u n u sö yle m iş. Buna da oğlu
Husan ile â za d lı k ö le s i K anberl ş â h id g ö s te rm iş d i. ş â h id le r, H azre t-I İm âm ın en ya kın m e n sub ları o ld u k la rı iç in kadı (Şürayh) unların ş e h â d e tin i k a b u l etm e di; H a zre t-i H a life y i m a tlû b u n te d iye sin e m ah kûm oyledl. O da h ükm e rı,zâ g ö s te rin c e a k ılla ra h a y re t veren bu a d a le t ve te s liıınyyet üzerine yahû dî, a la ca ğ ın ı a lm ış o ld u ğ u n u ik ra r e td i ve m üslüm an o ld u . M uhakem e e sn a sın d a kadı Ş üreyh, H azret-I Alîye (Yâ E belhasen) yuhûdiye ise adı İle h itâ b e yle yince , t â ’zîm l ifâ d e
diye,
e td iğ l c ih e tle , m uh âke m o
.d ile n ik i şahsın b irin e künyesi ile, d iğ e rin e ism iyle h itâ b e d ilm e sin i H azrot-I llu life uygun bulm a d ı ve b ir daha böyle yapm am asını te n b îh e .d i (R a dıyallah u m ıh ve ke rre m a lla h ü vecheh.) 753
ﺯ ﺗﻨﺺ ﻓ ﻖ١ ﻧﻮﺭ ﺍ ﺏ ﺍﺽ ٠ ﺭ ﺀﻕ٠٠ ﻭ ﺱ٠ﻳﺎﺉ٠ ﺩﻭ N û r-i g â lib eym en ez n aK s-î gaseK, D e r m iyâ n-î iS beayn-! nûr-i Hak. «G âlibln n ûru z u lm e t n o ksa nın d an e m in d ir kl. H akkin Ikl p arm ağı a a s ın dadır.»
451
yum azlar. Mc ؛tu ra td ım la f،. V . ، ا0 اo lu n u r.o r. ٧âni vehim , h a ya l, ?ubhe, m uy a ltjla ve (csa d çılık yonunden y a kla şm a k
is le y e n le r h e r halde d e l'ü ta rd a
u ğ ra rla r. O n la r İçin d â im i azab va rd .r. E ğer 0 şe y ta n la rd a n b iri s ü r .t - l H akdan' gOrUnerek b ir galebo ç a la c a k o lu rs a , ş ih â b .ı sö kîb, onun a rka sınd a n y e ti؟ir. Y âni ya a k lin b ir nUru. yâ h u d A lG h ln n ü r sa co n b ir ışığı derhal p a rla r, 0 vehim şe ytan ın ı d e le r g e ce r 40.»
Hairat-i
MevlOnO b u y u ru y o r ki: T â lih l 0 yıld ızla rd a n
ke nnûcûm î IhtedoytU m ikte d e ytu m ) yönî
«Benim .s h â b ım
lıa n g ls ln s u yarsanız d o ğ ru y o lu bulursu nu z» Hadis-،
o la n la rın (A shâbî yıld ızla r g ib id ir,
Ş e rifin d e beyân o lu na n
h a k ik a l n u rla rı g ib i, h id â ye t-i ilâ h iy y e yıldızlarına tâ b i o la n la rın n e fis le ri de çihâ b-ı s â k ıb m is â li k â firle ri recm ed er; o n la rın İnkârını o ls u n , ilhâdını o lsu n s o n tik ve kıym etsiz b ıra kır. 752
ﻭ١ ﴨ ﺀ ﻯ ﺑﺎﺷﺪ ﺧ/ ﺧﱸ .ﻣﻘﺎﺏ ﺭﻭ ﻏ ﺎ ﺏ ﻭ ﻣﻨﻠﻮﺏ ﺧﻮ H aşm -i m irriH İ n e b â ş e ö
H aşm -i û,
M U n kalib rev g â lib û m ağ lû b HU. «O kim se nin hışm ı, M erih yıldızının hışm ı ve gazabı g ib i d e ğ ild ir. M erih, m ağ lâ b iken gâlib g ö rü n m e k g ib i te rs g id lş lid lr. Yâhud o kim s e g â lib
iken
m ağ lâ b gOrUnmekle (m U nkallb rev) dlr.» B e yt-، ? e rifd e k i (m ü nka lib rev) tâ b irin in m ü n e c c im liğ e âid b ir ?ey o la ca ğ ı h â tıra g e ld iğ i ؛cin n ücû m ve te n cim ilim le rin d e fe v k a lâ d e Ih tis â s la rı bulun an Su'dı bey oğlum u zda n bu ta b ire d â ir m â lâ m a î iste m ind im . L u tfe n v e rd iğ i m âlU m âtı şurada sO yliyeceğim ve ke nd isin e a lenen te ş e k k ü r ede ceğ im : «Eski h e y 'e tc ile r, on ik i burcu, e v s a f n o k ta -i n aza rın d an m U nkallb, s â b it vu zUceOTdeyn d iy e tic e a yırm ışla rd ır. M U nkallb o la n la r :H am el, seretan, m iza n , cedy. S â b ît o la nla r: S evr, esed, a kre b , delv. ZU cesedoyn o la n la r :C evzâ, sUnbUle, k a v s ve h û t b u rç la rıd ır. M anzûm e-İ ? e m siyye d e hayâ tın nJzâmı o la n Güneş, m ü n k a lib b u rçla rd a b ulun du ğ u zam an m e v s im le r d e ğ iş tiğ i, y â n i ahvâl-1 sem âda b ir in k ilâ b 'vukûa g e ld iğ i İçin b u n la r te be dd ü le , adem -i deva m a ve değ işe n e d ilm iş le rd ir. Bu d ö rt b u rc, ؟em sin m edâr-ı l ٥?kı'l e tm e k te d ir. 6
؛S a fU t (40 : 6 İ0!4
h u s û s â ta n ls b e t
z â h iris ln in d ö rt e sas n oktasını
Iıııiıııifi'i o n d a n m a h ru m ka l.،، v n ııt ... ,. 1, 1. 1 ا٠اا٠ ٠ ٠ ١ اا٠اﻻ٠ ال٠٠ أا،ه٧! اإا. Uruna ﺀ١ ه1ا
0ﺍ٠
B undan m ah rû m ااا،ا، أااأا, .......... «اا٠ا1 ا٠ .٠ ٠ »٠ ,. ٠ ,٠ », ( اا ﺀ0 ،ﺀ ٠ ﻻsa 'ıd u ı. »، b a ln t
ا٠ ا ا أ „ ا٠اا. veşşekiyyu .o k ıy y u n ٠ ا........ أ ا ا, ا أ11|اا
y r tn l
٠8 ﻩ٠ l ٥ n
dah a anasım n id
ka m ın da iken sa ’id d lr ؟a k . olan da d o .ın o d ıın .v v o l » dkidlr.» H ad is-، Ş e rifi h a -
ا, ااd c ia ie t e tm e k te d ir ,
/ ة7
: " ﻝ6 r
\ ﻝ
ا. ٠٠ ﺍ ﺭ ﺍ ; ي٠ ٠ﺟ ﺰ
دا>■ را ﺋ ﻐ ﺎ ) ى
C ûz h â râ rûyh â sü y-î k ü le s ٠ , B ü lb ü I3 n rö îş k b ö z i bâ g ü le s t. *C üzlerin te v e c c ü h ü kül ta ra h n d a d ır. B ü lb ü lle rin â çık d a ş lığ ı gül ile d ir..
Y âni 0 nûr saçısı hengöminda Allâh'ın envör-1 külllyeslnden kimin hissesin», hlr cüz düşmüşse. 0 cüzün teveccühü külle yânî umûma olacağı clhefle, s ٥٠ hlbl 0 tarafa gâtürür. Nitekim bülbülün güle olan aşkı onu gülistana sovkoder 758
١; ﺭﻭﻑ ﻭ ﺭ ﺩ. ﺫ١ ٠ﰷ ﺩﺭﺍ ﺓ ﺉ .ﻭ ﻧﺮدوا
ر خ-
.اذ دووﻧﻰ ﺑ ﻮ ﺭﻛﻦ
Gâvrâ reng ez bürün û mâdrâ. Ez deran ٠ û reng-i sürH 0 zârdrâ. *S ığırın re n g i dışarıd a, in sa n in k ım ız ı ve sa ri g ib i re n k le ri içerdedir.»
Y ânî «Hayvanın o la c a s ı d ışında, in s a n ın a la ca sı iç in d e d ir»
İnsan ın rengi,
yâ n i iy iliğ e ve k ö tü lü ğ ü zâ h lrln d e d e ğ il, b e tın ın d a d ır O nun İç in e n vâ r-ı llâ h ly ye saçısından k im in h is s e alm ış, k im in m a h rû m ka lm ış o ld u ğ u b e lli d e ğ ild ir Z â h lrin d e n a n la ş ılm a z , Şeyh S a ’d i:
«Takvâ elbisesi İçinde ve sofu kıyâfetlnde gördüğün kimseyi, sofu bil. İyi adam olduğunu zannet. Yoksa onun bâtınında ne olduğunu ne bilirsin? Z.bıta nıemûrunun sv İçinde ne İşi vardır?»
B u ra d a ki (nûr I g â llb ) den m akoad,
p e yg am be rle rin v . v e lile rin n urud ur
kİ, o n ûra noksan â rız olm az. Ç un kl m enbaı. A llahın İki p a rm a dı a ra sıdır
ik i
p arm o kda n m urad da H akkın co lâ l ve ce m â l g ib i ka rşılıklı İki sıfa tıd ır.
754 vV
ر٠وددا.'ﺣﻖ ﻓﺜﺎد
. ﺩﺍﻣﺎﻣﺎ. ﻧ ﻼ ن ر داﺛﺖ. H ak feçâned n û r râ b e r c â n h ö . M u k b llö n ber d â ş te b e r d â m â n hâ . «Cendb-I Hak, ra h la ra n ûrunu sa cm ış, o n la rd a n m e s'u d ve b a h tiy a r o la n , lo ra da e te k le rin i acm ışdır.» 755
وان ﻧﺜﺎو ﺻﻮﺭ ﺭﺍ ﻭﺍ ؛ ﻳﺘﻪ İ
ﺫ ﻻ ﺭ٠ ﺭ ﻭ ﻯ ﺍﺯ ﻏ ﺮ
Van n is 'ö r-î n û r ra vâ y â fte , Rûy ez g a yr-î H ud â b e r tâ ftâ . *N u r saçısına e te g in l a ca n m e s'u d kim se. 0 saçıyı b u lm a kla H akdan başkasınd an yUz ce vlm ılşdir.«
756
٠ د٠ ﺍ . ﺛﺪﺀ٠/
ﻋﺜ ﻖ
ااﻧﻰ٠ر ﻛ ﺮ ا دا
ﻭﻭ ﻝ٠ زان ﺗﺎﺩ
H erkirâ d âm ân-ı IŞKÎ nöbüdâ. Zan nlsâr-1 n ûr bi behre şUdg *H e r kim de aşk e te ğ i yoksa o n û r sa çışın d a n m ahrûm kalm ışdır.» C en ûb -ı H akkin (feyz-i akdes) ve (feyz-i m uka dd es) n â m lyle ik i te c e llîs i va rd ır d e m iştik. Feyz-1 o kd e sle (a 'y â n .ı sâ b ite ) yâ ni m e vcû d â tm Ilm -İ İlâ hîd ekl BÛ rellerl, feyz-1 m u ka d d e sle d e a 'y â n -ı sâfaitenln Istîd a tla rın a g ö re feyizle ri g ö rü n d ü .0 te cellî esn â sm d a h e r (ayan-î s â b ite ) ،ü y û z a t nûrun u k â b lliy y e tin e g ٥ro a id i. Kim i a vu cia . kim i e te kle to p la d ı. E teği 452
o lm ayan,
a vu cu .
kajM İı
ﺓﻟﺰﺓ١ﺫﺻﺬﺉ١ ﻵﺀﺑﺬﺁﺀﺯ١ﺉ
٠ق
V ânî : «Ey m ü ’m in le r! Siz do o n la ra d o y ln lz kİ: Biz
٠
s ıb ğ â tû llâ h .a tâ b liz .
Ojn-I fıtra t üzereyiz, y â h u d da s ü n n e t o lm a kta yız. D ini te lk in e tm e k, v e m ü.■ Ilım anları te m izle m e k h usu su n d a A lla h d a n dah a güzel kim va rd ır? Biz
eıbğcr
،m irin e In klyâd e de re k A lla h a ib â d e t e d ic ile riz .1■» E rbâb ٠ ı h a k ik a te g ö re s ıb g â ta lla h : B îre n g likd e n ib â re td ir. B ir kim s e m u h . tf•lif reng ve ta v ırd a b u lu n m a kd a n k u rtu lm a y ın c a s ıb ğ a tu llâ h a boyanm az. Tıbkı el suyu g ib id ir. D u ru lu p k e s a fe ti g itm e y in c e ç a m u r re n g in d e d ir. F a k a t d u rulup bulanıklığı g id in c e sa f. b e rra k ve re n k s iz b ir su o lu r, iş te iy i h uy,
o
.u n k s iz lik m enba ın da n sıza r ki, onun adı s ıb ğ a tu lla h d ır. K ö tü huy ise o ç a m urlu su g ib id ir ki m enbaı k irild ir, lâ n e t-l ilâ h iy y e de o n u n a dıd ır.
761
ا ﺟ ﻪ از در؛ د ر؛ ى ﻭﻭﺩ .ﺭﻭﺩ
ﻭ
از ﳘﺎﳒﺎﰷﺀﺩ ﺁ ﻱ
A n cl ez d e ^ â b ed eryâ m ire ved . Ez h em a n c â k'Ğmed a n c â m ireved. .D e n izd e n gelen den ize g id er. B ir çey nereden g e lm iş s e o ra y a a v d e t eder.»
762
( ﻳ ﻠ ﻬ ﺎ ى ﺗﻒ ﺩﻭr" 'ﺍﺫ
٠ غ رو٠ًوذ'ن ﻣﺎ ﺟﺎن ﻋﻨ ﻖ ا Ez s e r-î küh s ilh â y -i tiz rev, V e ’ez te n -î m â c â n .ı ışk â m îz rev. «Dağ başında n s ü r’a tle a kan s e lle r o ld u ğ u g ib i, bizim c is m im iz d e de a şk İle b irleşm iş b ir rûh vardır.» 4 1 (41) B ekara: 138
455
755
خ ﻣ ﻐﺎ ﺀ ت٠ رﻛ ﻬﺎ ى ﺑ ﻚ از
٠ ١ ﺾ آ ب ﺟﻐﺎﺳ
٠ ﺍ:ﺏ٠ ﺯ١ ﻑ١ﺯ ﺋ ﺬ
R engh oy-i nîk ez H um m -Î s a ؛,â s t Reng-İ z ?؛٤ an BZ s iy â h âb-.- c e .ö s t .
n؛yi renklSf sofa kUpündendir Kötülerin rengi Isa dandır.»
süprün.ülü siyah su.
760
ﻟ ﻒ٠ﻟﺰﻩ ﺍﻡ ﺁﻥ ﺭ ﻯﻝ١ ﻏﺔ٠ﻡ .
ﻑ
ﻑ ﺭ ﻯ ﺍ١ ﻭ ﻯ٠ ﻟ ﻪ١
ﻭ
S ib ğ a ta lla h nam-ı an reng-( lâ tif, b â 'n e tu lla h b ûy.l an ren g-î k e s if
«O lâ.if rongin adi Sibğfitullahdır. 0 kesif rengin kokusu da ia ’netullahdır.*
Bu bey، ile S û re .i B a k a ra d a k i b ir A y e te ،elm.îh e d iliy o r : M â lU m d u r ki h ıris tiy a n la rın b ir v o ftiz i v a rd ır, Y ahyâ A leyhisselS m ın Şe ri'a n efirin d e is â A leyhisse fâm m ٤ M_?ına su d ö km ü ş o ld u ğ u n u ،a k lîd e n îsevî lor. d oğ an Ç ocuklarına, yâ hu d h ırls tiy a n o la c a k b ir ada m ın
b a şın a kilis e n in
fıuaUsi fla vuzu nd a d u ra n sudan b ir m ik d a r a lıp s e rp e rle r 0 su yun ،cinde pek Çü > ،IIZ ve peleseng ya ğı b u lu n d u ğ u ؛cin bozulm az- In a n ç la n n a g ö re
v n ftlz e dilen
o su ile
h ıristiya n o lu r ve cehennem e g irm e kd e n k u rtu lu r. V a ftiz edilm e
yen ise e bedi o la ra k ce h e nn em de kalır. A ar.ı seâd ctde k( hiriS Jiyanlor, t . n u n la
Öğünm üşler, bizim
sıbğom ız va r
B irin yo k d em işlerdi. Sıbğa: Boya d c m e k d ir. Z in e t ve fıtra t m â n â sın a da g e !؛r
454
YAHUDt O LA N PÂD İŞÂHIN ٨T L Ş YAKD IR M ASI VE ATEŞ K E N A R IN A BİR PUT KO YD U RU P ؛H tR KİM BU PUTA SECDE EDERSE ATEŞDEN KU R TU LAC A KTIR , DEMESİ. 763
ﺩ/ﺟ ﻬ ﻮﺍ ﻯ
ﻛ ﻒ
ﺑﺒ ﺖ
ﺟﻬﻮﺩ
٠ﺁ ﺫ
ﺭﺍ ﻯ ﺍ ﺩ٠ ﻟﻮﻯ ﺁ ﺵ ﻕ... A n c ü h ü d -i seg b ib in ٠ ؛râ y kerd. P ehyİu-yî â te ş b ü tî b e rp â y kerd. «Bok. o kö p e k ç ıfıt ne re 'yd a b u lu n d u . A te ş in k e n a n n . b ir .p u t d ikd lrd l.» 764
ﻥ
ﺭ
ﲜ ﻮ ﺩ ﺁﻭﺩ
ﺫﺵ ﻧ ﻨ ﺖ1
ﺳ ﲊﺍ. ﺍ ﻥ ﻭ ﺭ ﺗﻪ ﺁ ﺭ ﺩ ﺩ ﺭ ﺩ ﻝ
K S nkl in b û rtâ 8 ûcud â re d b ire st. V e r n eöred d e r d i l i â te ş nîşest. «Ve şö yle d e d i: Bu p u ta h e r kim s e cd e ederse
k u rtu la c a k ,
e tm e yece k
o lu rs a a teşin ta m o rta y e rin e o tu ra c a k d ır.»
< ş # b £ ,T ؛.;؛؛
Evvelce ü zerin d e d u ru d u ğ u m u z b ir b a h is te de
kıssa sın a İşa re t b u y u ru
lan (Z ûnuvas). M ed in e ye g id ip y a h u d î o ld u k d a n so nra m e m le k e tin e d ön m ü ş, 0 8 inı, h u sû siyle N e c ra n d d k i h ıris tiy a n la rı zo rla ya h u d l y a p m a k İçin te h d id e to b ٠
b aşlam ış; e zcüm le , h e n d e k le r ka zdırm ış, ؛e le rin de a te ş ya kd ırm ış, y a h u d i o l-
<٠3) B ilr t c ; 1
457
Y o flm ur h â lln d o d ö k ü le n d a m la la r, b u h a rlo şm o
ito
g e ld ik le ri yöre g ld e n e r؛
bizim c lslm lo rlm lzd o kı ca n do o h a k ik a t d e n iz in in k o tra la rı g ib id ir. O n ١ ar
da
g e ld ik le ri yere g id e c e k le rd ir.
&
j
،
İ
J
٠£ _ ٠٠ ؛J ١٠۶ ؛١
Yânı : «O zât-i eceli ü âlâ noksanlardan münezzehdır kı her şeyin hük mü. yed.l kudretinde ve taht.ı itâatindedir. Ey İnsanlar; siz de nihayet ona döneceksiniz.*.»
(42) Y .s tn : 83
4٠٥
A h c n -û s e n g e st n e ls -ü b ü t ş e râ r
Ar ؛şcrâ r ez c t mîgîrecl Korar üNcfs çakm a k ta ş ıy la d em ir, p u t ise kıvılcım m e s a b e s in d e d ir k i o k ıv ıl c ım
su
ile sener.»
7C8
S eng -u âhen z.â b key sakır, şeved  dem i b â Indü key eym en buved «Taş ve d em ir
su ile nasıl sa kin o lu r? İnsan
bu İkisiyle nasıl e m n iy y e tl
hulabilir?»
G erek ça km a kd a n çıke n, g■ rek a te ş d e n sıçrasın, kıvtlcım oz bu su ıl ٠ •؛Ondürü.ûr F akat ç a k m a k ile taş
su iç in d e de d ؛rsn he، ik is in in cakılm osryl.•
c kacak a te ş zail olm az. Sudan c.kıp k u ru d u la r rr
b • b 'in e vu ru lu n c a yitin kt
v.lcım zu؛ıû ra b a şla r 769
S eng u e b e n der derun d ö re n d nâr. Â b râ ber nârışân nebved g ü zâ r.
٠T a ' ؛a d e m irin a te ş i içe rle rln d e d ir. O n la n n a teşin e su n üfu z edemez.»
<J>؛٠١
m o vo n lo rı o h .n d o k lo m a ttırm a k ta k o rk u tm u ş d u . H o z r.t I M c v lâ n ö . Zûnuvas m a ta ş kenarına b ir de. p u t k o y d u rd u ğ u n d a n b ah se d iyo r Şu h u ld j, h e rifin ya h ad i o lm a kla b era b e r e s k i d in i o lu n p u ip e re s .lik d e n b ü tü n geçe m e diğ i anla ؟ılıyor. 765
ﻧ ﺒ ﺖ ﻧ ﻔ ﺪ او دا د٠ ﺳﺰ;ى ا٠ﺟﻮث
Ç ün se zâ -yî in b ü t-î n e fs o ، . a d . EzbUt- ؛n e fs e ؟b ü t-î d iğ e r b l . ' ^ , «N efs p u tu n u n lâyıkım
verince
M a'lU m du r ki in s a n la rın b a tıl
o n e fs p u tu n d e n d iğ e r b ir p u t doğdu.» o la ra k mo'bUd ittih o z e ttik le ri ve ta p d ik fa r,
hnr şey p u ttu r G erek a ğ a cd a n . g e re k ta ş d a n . g erek M ؟ka ؟eylerden o lsu n M e se lâ c â h llly y e t d e v rin d e «Beni
H anife» d en ile n A ra b k a b ile s i (ho ysl y a 'n l
lıu rm o ile yağdan bir' m a 'b û d ya p m ışla r, b ir m Uddet ko rşısm d a ta p ın m ış la r, sonra b ir kıtlık e snâ sın d a o nu y e m iş le rd i Bu ve em söll tlm s a lle r.p u tp e re s t k a v lm le rc e g a ye t m uh tere m tu tu lu r, on ir in
rızası is tih s â l e d ilm e k ic in fe d a k â rlık d a b ulun ulu r
n am la rına h o y v a n la r
vo in sa n 'a rd a n ku rb a n la r k e s ilird i. M e se lâ F inike ve c iv a rın d a k i fla lkın m a 't'ü d u olnn ICo'11 h o y k e lin ln e lle ri a ra s ın d a k i te kn e ye a te ş d o ld u ru rla r. UstUne k u cu k cocukfar ya tırılıp B o l'ln g ö n lü n ü
a lm a k Iain ya kılırd ı. Keza BObiı ve
e tra fın d a k i a h ö lln in m a 'b û d la rm d a n o la n ZUhre
fıe yke lin ln
hoşu na g itm e k
İçin b e lli g ün le rd e ka d ın la r fu h ؟irtik ö b e d e rle r ve se b il'، v is a ld e b u lu n u rlo r di 1,11
F a k a t bu h a ric d e k i p u tla rın en b ü yü ğ ü o la ra k d â h ild e b ir p u t vardı kl in s tn
n efsi id i
0
ffa z re t-! M evlâ n a bu ila k ik a tı beyârı 10 in b u y u ru y o r kl: 766
ﻧ ﺮ ﺛﺎﺳﺖ٠ ٠ت.اا ل٠ادوس. ﺳﺖ٠ ﺩ ﺀ ﺍ
ﺑﺖ ﺍ ر
ﺍ ﺭ ﻭ ﺍ ﻥ٠
ﻟﻚ اًﻧﻰ ﺑﺖ١و
M a d e r.i b ü th â b ü t-i n e fs -1 ؟,ü m â s t Z an kl an b ü tm â r u in b ü t e jd e h â s t P u tla n n anası ve monşe'1 siz in n e fs ln iz d lr. CUnk « ؛h a rlc d e k ؛p u tla r ire e d ilirse n efs e jd e rh â d ır ،. .»
-1..S
yılon
Evet, g a y r ı m u s lim ln rl ٠ ٠ •> ،■ ،،■•ıt•• )■ağlum aklan vo m ü slü m a rtltğ a ı.ııı m en'eden esbâbın b a .l.c o .», ،.. ٠l٠.٠. 1. ؛b lıln c liil
n e.s-ı
e m m ö re d ir, N cfs-I
ı rıım âre d âim a kö tü lü ğ ü ؛،-e v k n tttfl. it li, .yılık ta ra tm a b a k m a k iste ye n
١ r>(iıı unune g a fle t p arde nl g n r ıııla n n yakasından tu tu p ç e ke r
( ؛a ttâ .ı
٠ -H okka
uym ak g o zle
y ö n e lm e k a rz u s u n d a b u lu
llııın tly a n la rın vo y a h u d ile rin m üslüm a nlığ ı ...
l n l)01 etm e kde n im tin a 'la rı. nets•، e ın rna ren in te ş v ik id ir. O h a ld e o n la rın küf m de n efs-ü şe hvet kayna ğın ın k o tra la rıd ır ,
772 ف ﺩﻭﺩ١ ;ف. ﺁﺏ ﻡ و ا ز ﻭ ﺍﻗﺮﺩ٠ ﺍ ﺫ٠ ﺁﺭ ﺑ ﺪ A b -1 H um m û köze g e r {â n i şeved Ab-ı çe şm e tö z e v ٥ b â k î bUved. Kâse
ve küpteki SU bltss de çeşmenin suyu ttoe ve
b â k id ir.»
773 ﳌﺎﱏ٠ ﻝ/ ﺁ؛ ﻣ ﺬ ﺩ ﻭ٠ ﺍ٠ ﻥ ﻩ ﺩﺍﱏ٠٠ ﺝ١ﺭ ﺍﺏ ﺳﳱﻮ
ﺩﺱ٠
BUt siya h a b e s t d er köze nihon. N e fs m e r a b .1 s ly e firo çeşm a dan.
.Put kâse İçinde sakil camuriu su gibidir. çeşmesi bil..
Nefsi
»٠ ٠ , ٠
camuriu suyun
Tl.
٠ﺍ ﺫ ﺟﺖ ﻣﻨﺤﻮﺕ ﺑﻮﱏ ﻣ ﻞ ﺳﺎ
٠ ر آ ; ا٠ﺗﻨﺲ ﺀص ﺟﺜﻤﺔ A n b ٥t-î m e n h flt c ü n s e y l.î siyah . Nefs.1 b ü tg e r çe şm e -î b e r .b ra h .
yontulmuş put, çamurlu ve kara bir suya benzetilir., onu yontan nefst ommfire. su yolu Ustande bir çeşme gibidir.. ٠٠
،1.1
770
١ jJ 7 ^ ^ ،٠y r
*a S 0 ٥i j ^
٠٠
y
.
Âb-ı cû n â r-ı b ü rû n irâ küşed, D e r Öerûn-î se ng-u âhe n key reved. .D e re suyu, h a ile d e k i a te ş i s ö n d ü rü r. Taşm , d e m irin iç in e nasıl g irer? » S ûri p u tla r kıvılcım a b e n z e tilm iş , kıvılcım ın a zıc ık su ile
s ö n d ü rü le c e ğ i
söy١ en ١ ١ m ؛şd ١ . Evet. İnsanın b ira z a k lı başına g e lip de g özü a cılın ca b ir heyk e ltra ş ın ke seri, y a h u d d e m ir ka le m i ile yo n tu lm u ş b ir h e y k e lin ö n ü n d e ta pındığından dolayı u ta n ır. E vvelce o na a te ş i sö nü verlr. l . k i n
karşı d u y d u ğ u h ü rm e t ve m u h a b b e t
in s a n d a k i n e fs ile
şe hve t, ç a k m a k taşı g ib id ir.
Bu
ik is in in sü rtü lm e ٠iy ٠ e d a im i s û re tte k ıv ılc ım la r ç ık a r. Hem d e a n la rd a k i a te şa l ma hassası değm e su I I . sö n d ü rü le m e z. S ö ne r g ib i g ö rü n s e de fırs a t b u lu n c a . a le v le n ir Y usuf o le yhisse lâ m g ib i b ir p e yg am be rin ;
sİ
١ ؛١3 ، >؛؛؛. 0 ١ ؛١ ؛P ٥
١ ,١، ^ ٠ j
dÜ
\١l ٠j
Yân « ؛ ؛Ben n e fs im i te b rle etm e m . Ç ü n ki n efs, d â im a v e şid d e tle k ö tü lü ğü em reder. M e ğ e r kİ A lla h ın ra h m e ti, in sa nın ya rd ım cısı v e m uhafızı o la 44.»
771 ﺑ ﻨ ﺎ ﺍ ﻭ ﺩ ﻭ ﻭﻭﺩ
ﻭ ﺁ ﺱ٠> ﻛ ﺊ
ا ﺧﺎﻧ ﻰ ﻛ ﻐ ﺮ ذ— ا و ﺣﻬﻮد٠٠ذﻃﺮ S eng-u âhen c e ç m e .î n â re n d -u dûd, K a tre h â ş a n k ü fr-i te rs â -٥ cü h ü d . .T a ç ve d em ir, a te ş ve d um an k a y n a ğ ıd ır k l 0 ka yn a ğ ın d a m la la n , y â n î ki
Vilcımlan h ıris tly a n la n n ve y a h u d lle rln kü friid U r.» Ç akm akla, c a k m o k taşına b e n ze tile n n e fs ile şe hve t, a te ş ve d um on fır. layan b fr kaynağa da te çb îh e d iliy o r. H ıris tiy a n la rın v e y a h u d ile rin mUslUman. lığa karşı olan k ü fr ve İn k â rla rı da o ka yna ğın b ire r k o tra s ıd ır d e n iliy o r.
(4٠) Yûsuf: 53 4.50
ﺩ. ﻻ٠>٠ﻭﺭﺭ؛ﺗ ﺬ ﻯﺩ ﻯ ﺕ ذ در1 ٠ ﻣﺤﻮال ﺑﺎ. ىﻗﺪا دوح S ü re t -1 n efs Cf bicUyi ey p('ıscr.
Kıssa-Î
duzaH b iH an b â tıö ft d e r
«Oğul; n e fsin sU re flni gOrntek
is tiy o rs a n ye di k o p il, cehe nn em in ta 'rlflm
oku.» B urada
S ûre-I H ic rd e k i :
٠ Y anî : .C e h e n n e m şe ytan a u y a n la rın m u tla k a g ire c e k le ri y e rd ir454 .» «Onun 7 6 yedi k a p ış v a rd ır
Ş e yta na
u y a n la rd a n
fa rz e d ile n
k ıs ım la r
o ka p ıla rd a n
G ireceklerdir4..* Â y e tle rin e iş â re t e d iliy o r. Bu ka pıla rın ta b a ka m a 'n â sın a o ld u ğ u , o ta b a k â tın da (cehennem i
(İr.
zö) (hutam e) (se 'ir) (ca h im l ve (h a v iy e ) isim le rin d e b u lu n d u ğ u Kadı to lsıru ıu •• yazılıdır Yine o te fs ird e d e n iliy o r ki: B irin c i ta b a k a y a g ü n a h k â ı m ü slu m a n la r
Ikın
a s in e y a h u d ile r. ü cü n c ü s ü n e h ıris tiy a n ia r, d ö rd ü n c ü s ü n e sâbiî, y â n i y ıld ız la ra ta p a n la r
b e ş in c is in e m ecûsi. yâ n ı a te ş e ta p a n la r, a lım c ıs ın a m ü ş rik le r, yo
،İm cisine m ü n a fık la r idhö. e d ile c e k le rd ir. Bu ye dika p ılı ce he nn em , d iğ e r ta ra fta n nefse m ü ş a b ih tir (K a f| Sûresıncl. Cenâb-ı H ak b u y u ru y o r kİ:
Y ânî ؛cK ıyâ m e tte ve ce he nn em e h li o ra ya g ird ik te n s o n ra ؛
D oldu m u?
diye cehe nn em e s o ra ca ğ ız o do d a h a va rm ı? d iy e c e k tir41.. iş te n e fs-i e m m âre d e d o lm a m a k ve d oym am ak, a rzu la rın a Ittib o e d ild ik ce yeni a rz u la ra
y e n i h eve sle re k a p ılm a k ta n u sa n m a m a k h usu ssundo ce he n
nem g ib idir. (45) H ic r : 4ة (46) l l i c r : 44 (47) K a f: 30 01.
٠
H o zre t -1 P؛ı E le r .)؛m .’ v u l.a rü o k ı b cy t.o rd o r.c ؛٥٠. em m urey m erhi su fışkıra n b ir k a yn a ca b e n z e tm iş i.
su m enba'ı o lm a sın a g ö re p u l; köse, b arda k g ib i k o p ia r ka!:r.» Velev ki tence re , kazan ve k،.p g.bi b üyü cek ve c n 'a n d o ld u ra c a k d e rece de o lsu n
e. yatı ve ça
B urada c؛o d iy o r ki; ؛N e fs in ka ra
o su tü k e n ir
ipin de ki şu m is .Ilı
k a p la r için d e bulun sun F c k a t akm ası d â im i olan
kaynağın suyu her v a k it töze ve b a k id ir P u tları b öyle ke p iç in d e k i suya d e ğ il de, ça m u rlu ve c o ş k u n se lle re b ile b e n zetse k o se tlerin d e
k e sile ce ğ i, lâ kin
suyu bot bir m en b a 'm h â liy le e k ip g id e c e ğ i ta b ı'i bir şe ydir H ülâsa;
P u t'a rın z a ra rı h c ؛:f ve m u v a k k a ttir N e fsin ız ra r ؛ile hem b üyük
c u r, hem d a im id ir. 775
٠ —؛-»■ o ' j
j
Sad se bû râ b işke ne d y e k pare seng. V .âbı çeşm e m izih â n e t. bı d ereny «Bir ta ş p arça s. yüz d e s tiy i k ır rr , fa k a t çeşm enin suyu durup d in len m e den a k a r .» 776 ..t *؛.. ^-١ ٠ -* .؛.^٠j
!٢٠. ؛j ؛٠٠Jv ٠ . .— ؛
..k،»- ١!■—،■4؛. ١j —٥■ ، ٠'-،,.٠ ،٠١. .. B u t ş ik e s te n s a h ؛h âşed rıîk sehb .Seh. c id c n n e fsrâ c e h le s . c e h l Put k 'rm a k, iyid e n iyiye ko la ydır. L â k in n efsi kola y b ir şey sa nm ak, bü » «.yük c e h a le ttir N efsin d oğ urd u ğ u p u t.c r b ir kap
c in d e k i suya b e n z e tilm iş ti. B ir ta ş atıl
m akla, o kap km lıp. vâ hu d d c l ؛nip iç in d e k i su d ö k ü le b ilir M e s e ؛â k e lim e ؛te v hidi im an ve ta s d ik ile te la ffu z e tm e k, p u tla rın başına taş y a ğ d ırm a k , put.arım rı kafasını k ırm c k o lu r
şirk
B u nu n la b e ra b e r fe sad m cnb aı n e fs in c e re
y a n ؛devam eder. Heva ve hevesinin ardı a rc n ı kesilm ez. B u nu n iç in put kır ması ko la y o lduğ u h alde, n efsi kırm a k, o n u n m enbc.ım tık a m a k pek g ü ç tü r P eygom ber E fendim iz; «Yö Rabbî. benî gez açıp ka p a yaca k b ir m ü d d e tte , h o t tâ ondan daha az b iı zem an iç in d e n e .clm e ve n e fsim in heva ve h evesine tes lım etme.» b u y u rm u ş tu r flu n m a m o lıd ır
402
B inâe na leyh n e fsin
U h l kesi
e h e m m iye tsiz te lâ k k i
O lu n u rsa fe v k a lâ d e c e h a le t gö■ ter lm ؛ş o lu r
ıln n a ls ın m e k irle rln d .m k u ıtu lm o k ، ٠ ،«٠ <•٠ ٠ ٠n ٠ ،.٠ ik i p o y g a m b o r-i zişonın va risi ulunan
b ir m ü r ş id i
rn u k .m m llln
٠ ١ im m ٠ »ıtım .llı. ü ٠ >، vo e lin e e te ğ in e s a n l.
H azrot-i M e v lâ n ö h .kûyo yn ru c n ،.do ru k d iyo r kı
«SUT EMEN BİR ÇOCUĞUN ATEŞ İÇİNDE DİLE GELMESİ VE ATEŞE ATILMAK İÇİN HALKI TEŞVİK ETMESİ». 781 •؛.>٠>
$
٠ ؛j ö ) ،^-٠
iy
١ ؛.t؛،"' j
,Yek zenî bâ tîfl â v e rd an c ü h û d .Pîş-i a n b u t v ’â te ş e n d e r ş û ’le b û d
,O çıfıt hükümdar, kucağında çocuğu bulunan bir ıto ؟in kenarına getirtti, ateş alev alev yanıyordu.»
kadım putun önüne»
782
٠j . «...
a ISj
؛î l
jj
٠ 3 ،،. ؛j ١
j
،L ٠j
،^ ٠
^ -،- ٠٠.f. û j
T ıfl ezâ b iste d d e r â te ş d e r flke n d , Z en b ite rs id -û dil ez îm a n blkend.
«Çocuğu kadından aldı, ateşe attı. Kadın da korkup İmandan çıkacak oldu» 783
■ ij\
٠ I٠ .
z j\
٠-،» ٠—
l> ، ! ^ . ١ ٠ ۶»-
j l '؛J .İ. j .
H âst tâ ö secde â ٢ ed p îş t-l büt. B â ng ze d an tıfl k 'in n l lem emüt. «Putun önünde secde etmek İstedi. Fakat çocuk ateşin İçinden seslendi kİ: anne ben ölmedim.» ،t(،..
(K aside-، 0 ، ٠ , ' ٠( n fl/ım ı fî،ı,n , llu s a y fi
ra h im e h u lla h d e r ki : «N ..S . su ،
«m en ç o cu k g ib id ir. O nu b ıra ca k o lu rs a n b ü y ü r, d e lik a n lı o lu rd a , yjno m em e em m ek is le r. Z am am nda sU tten kesersen, ٠ da o nd an kesilir.» D om ek ki neJsi b ir ta k ım heva vü h eve ste n g e ç irm e k İç in , o n u n a rzu la rın a m u h o le lo t e tm e k ve is te d iğ in i ya p m a m a k lâ zım d ır.
778
ﻛﺮى و ر ﻛ ﺮ ى ازاف٠ ﻓﻰ: ر ز ﻷ د د ارﺀوذ و د د ﻓﺮﻋﻮﻧﻴﺎت H er n e .e s m e k rf y u h e r m a k rl ezân,
Garka S cd ,İr'avn-U sad flr'a v n ty â n . «N efsin her n ofe sd e b ir m e k rl v a rd ır k i, o m e k lrie rln her b ir i y ü z ü n d .n y ü z le rc e F l^a v n ve y ü z le rc e a s k e rle ri g a rk olm uşladır.»
ز/ ى٠و٠ ى ؛٠و٠ دو ﺧﺪاى ز/ ر ﺻ ﻞ٠ ﺫﺭﺍ ز١ﺁﺏ ﺏ 779 D er H udö-yî MUsfi vü M ü s â g ürîz, Ab-ı İm a n râ zi Fir'avnJ m erîz. *M U sam n R abbm a ve M Usanm h im aye sine sığın. F l^ a v n lık e d ip de şeref-1 im a m Izdle eyleme.» 76.
زف
ﺍ ﲪﺪ
ﺍ ﺣ ﺪو
ﺍﺩﻭ
دﻣﺖ
اذ و ﺟ ﻤ ﻞ ن. اى رادر وار, D est e n d e r Ehad-Û A h m ed blzen. Ey b irâ d e r vd re h ez bûcehl.1 te n .
«Allahın emrine ve peygamberin kavlin, sanl. Ey Cehlinin elinden kurtul.»
blreder: şu ten Ebu
٧ö n l n e ls, b ir insan İç in F lr’a vn ve Ebu C e h il g ib id ir. O na u ya n . F lr ٠ a vn I I . Ebö C ehle u ya n la r g ib i h ü srd n a u ğ ra r. H a z re t.l M ٥sa ve C e n ö b -1 M u h a m . m ed oloyhle selb m a Ittlb a ' e d e n le r d e e b ^ ly y e n h a lfis b u lu r. Ey b ira d e r sen ...
n ٧ b c y tle riu şu nlor dun ıok ıstonıyoı A kıllı biı kim se, avâm -ı h alka m üd ٠ >٠ ’٠ . vo m u h rik g örü n ü n su lu k vo m u c ih c d e y o g irip o n d a ki neşve y ؛ta tlım ı baş• tık ır ın a da ta ttırm a k İçin tc ş v ık a tta b u lu n u r
O da.ve te pek ta b i' ؛o la ra k ak
ı ؛I ؛ısından b a ş la r N ite k im A le y h is s e lâ tu V e s s c lâ m E fe n d im iz de:
ﺋﺘ ﺔذ:ة غ a yeti C eülesi ile ilk o la ra k hısım ve a k rıb a s ın ı d a ’ve te
m e ’m u r b u y u ru l,
m uştu. Y in e ç o c u k lis â n ın d a n h a k ik a tle rin n a k lin e devam e d iliy o r:
787
ﺃﻝ٠ ﻭ ﺁﺏ ;ﻕ ﺁﺗﺶ٣ ﺃﺩﺭ ا ل ك ' ﺳ ﻦ آﺑﺌ ﻰ ﻓ ﺎ ل٠از ج Enderâ vû a b bin a te ? m isâ l. Ez c ih â n ؛k 'ö te ş e s t â b e ş m isâ l « v a lid e , su g ib i gOrUnen b ir a te ş â le m in d e n , yâ n î dün yad an çıkıp b uraya «el ki, a te ş g ib i gOrUnen b ir su göresin.» DUnya, s u re ti su g ib i lâ tiftir . P a ka t d ik k a t e d ile ce k o lu rs a a te ş g ib i
de
ya kıcıd ır. Şu fâ n i cih â n ın yo kıcı o ld u ğ u n u a n la m a k Icin uzun b o ylu d üşün m eye lüzu m y o k tu r. O nun u s tü n d e m e v c u t n im e tle rd e n b irin in e lim izd e n cık ıııası yü re ğ im iz i y a k a r
M ese lâ s e v d ik le rim iz d e n b irin in
ölü m ü , y a h u d para
cüzdanım ızın a şırılm ası, h iç d e ğ ilse yeni e lb is e m iz in leke len m e si, yahud yır tılm ası g ib i h aller, d e re c e s in e g ö re
k a lb im iz i k a s a r
,te ra k k i edem em ek, n e fsin is te d iğ i g ib i
ka vurur. Kezâ m eslekd e
g eçin e m e m e k, ta lep e d ile n şeylerden
m ahrum k a lm a k g ib i h a lle r de lıe p im izi ü z ü n tü y e s e vke d e r Iıu ü zü n tü le rd e n k u rtu ld u ğ u m u z an, pek n a d ird ir. 0 h alde
H a tta , dünyado. d ünyânın su gibi
lâ tif g ö rü n e n ya kıcı b ir â le m o ld u ğ u te beyyün e de r ٥b ü r âlem ise ta m a m iy. le bunun zıd dıdır kl C en âb -ı Pir 0 z ıd d iy e ti g ö s te re c e k tir. (48) Şu a ra : 2J4
461
704
ﺩﻭﺩ ﻡ
ﻥ ﺍ ﺀﺍ٠ ﺍ ﺩ ﺭ ﰷ. ﺍ ﺩ ﺭ ﺍ
ﺫﺍ ﻥ ﺁ ﰟ٠ ﺩ ﻭ ﺭ ﺕ
ﺩﺭ
f
,E nde ra m â d e rki m en (ncâ H .ş e m G e r . ؛d e r s û re t m iyâ r ،- ؛â te şe m V alide: iç e riy e gel k l sû ra tâ a te ş h o ld e y im .»
Icinde isem de ben b urada hoş b ir »
789
ﺀﺱ
JT ﺫ١ ﺃﺗﺶ٠ ﻥ
ﺩ
ﺑﱸ
ﻧ ﺟ ذ ب٠ ر ر ا و ر د٠ ن٠١ و ﺣ ﻣ د ت
Cöşm b e n d e st â teş ez b e lir . ؛.h a cîp .R ah m e te st (n se rb e ra v e rd e z lc lp Bu a teş, s a th » ؛g ö rü ş lü le re p e rd e
o lm a k Icin
b ir
göz b ağıdır.
Y oksa
c .y b - i g ayb -1 İlâhîden zu h u r e lm iş b ir ra h m e ttir .»
788
ﻕ٠ ادر ﺑ ﻦ رﻫﺎن٠ د رآ٠ 'ا
ﰏ ﻋ ﱶ ﺕ ﻏﺎﻣﺎﱏ ﺣﻖ -ﺍﺹ E nde ra m â d e r b ib in b â rh a n -1 Hak, T â b ib în î iş re t-î Hâs ٠n ٠ ı H ok.
«valide Icerlye
gel k i A lla h ın b ü rh â n ın ı v e h ava ssa
M akkın m u a şe re tin i
goresln.» «Ş arihler, burada c o c u k lisâ n ın d a n Irö d e dilen
sö zle rle b ir la kım rakîk
n ü k te le r b uluyo rla r ve ş ö y le d iy o rla r ذ «Gocuk a klo Iş o re itir. GUnkU insan a k il, ne k a d a r kem al ke sbe de rse e tsin m a 'k ü lâ tın levkm a çıkın ca ve a ş k m e kte b-، â lis in e g irin c e c o c u k g ib i A leşden h n â y o d ir
4 C8
m urâd: M U c â h d e d ir
k o lır
A te şe a tılm a k : M Ucöhede yo lu n a g irm e kd e n
G .c u ğ u n v a lid e s in e g e lin ce o d a : Möder.1 ta b ia ttır .
/ رﻻ ل
ا د دا E nderin اه0 وbıdidı III a n . . Z e rre zerre e nd aro Isa dem i
ateş İçinde bir âlem gördüm kİ, her diriltmeye muktedir ruhlardan İbaret .
«Bu olu
Ç ünki p e y g a m b e rle rin ,
zerresi, İsa
ş e h id le rin , s ıd d ik le rin ,
Aleyhisselâm gibi
h ulâ sa e v liy â u llâ h ın ma
kamı burası
793
ﺫ ﺗ ﺎ ﻝ ﻭ ﻣ ﺬ ﺫ ﺕ٠ ﺍ ﺯ ﻡ٠ ﻙ ﺀﺁ٠ ﺗﲁ ﻭ ﺩﺋﺒﺎ ﺕ٠ ﻣ ﺬ
ﺍﻻ٠ﻭ ﻥ ﺝ
Yek c ih ô n -î n is tş e k l û h ê st zât. V an
Clhân-İ hêst
?eki
û bisebât.
«Ateş içinde gördüğüm âlem ؛suret i’tlbariyle yok, zâtı ve hakikati i'tibariyle var. O âlem, yâni bulunduğumuz dünyâ İse süretâ var, fakat sebatı ve bakası yok.» 794
ادوى٠ ﺫﻭ ﺗﺪق٠' ﺩ ﺭﴽ ﻡ ن آﻟ ﻮ ﺩﺍﻭﺩ د و ى٠ك ا،>: E n de râ m â d e r bi h o k k .î m âderî. Bin
kl in â ze r n e d â re d
âzerî,
«vaiide; analık hakki Icin Icerlye gel de bak ki bu ateşte ateşlik ve yoki cılık yok.. 795
ﻓﺎﻝ ا ﻣ د ب، ö ا د ر اً ﺋ د ر ﺫ٠ﳕﺎﺭﺀﺩﻭﻟﺬﺭﺩ
tJ
ﺍﺩﺭﺁ
,E n de râ m â d e r ki ،K bâl O m edest .E nderâ m âd er m ed ih d e v le t zl d e s t
Vâllde Icerlye gel kl İkbâl ve seâdet gelmiştir», ؛cerlye gel de devlet ve hreatı kacırmo.» 4M
I
ﺑ ﻦ ﻦ
ﺍ ﺑ
ﺩ ﻭ ﺁ ﺍ ﻣ ﺎ ﻝ ﺍ ﺭ ﺍ ﰈ٠٠ﺍ
ﺑ ﺮ ﻭ ﻭ
ﺕ٠ﺏ
درآﻧﺶ
ﺍ
E nderâ e s râ r-ı İb ra him bibin, K 'o d e râ le ? y â ft se rv-û y ö s e m in .
«valide! içeriye gel de ate? Iclnde servi ve yâsemtn bulan, yân ؛ateş, kendisine gUlislan olan ibrohlm Aleyhlsselömın esrânm gör.» 783
ﺫ
ﺯﺍ ﺩ ﻥ ﺯ٠ﻯ ﺩ ﺩ ﱈ
S /
ﻭ٠ ﻭ ﺩ ﺍ ﻳ ﺘ ﺎ ﻟ ﻦ ﺯ٠ ﺖ ﺧ ﻮ ﱎ
M e rg m îdjd em geh-1 z â te n
zl
ﺑﻨ
tû ٠
S â H t H ovfem b ٥d u ttâ d e n zi tü.
«Senden doğacağım zamanı ölüm görüyordum, senden ayr,,acağ٠m diye pek çok korkuyordum.. 790
ﰎ ٠٠ﻧﺎﺩﻡ ﺩ, ﺣﻮﻥ ﺩﺭ ﺟﻬﺎﻝ ﺧﻮﺵ CUn b izâ d e m reste m ez zîndân-ı teng. Der c ih â n î Hoş h evâ.yî H âb reng.
«Doğunca dar bir zindandan kurtuldum. Havası hoş, rengi güzel bir âle me, yânî dünyâya çıktım-. 791 ﺭ ﻡ ﻟﺪ ﻡ ﻛﺮ ﻑ
ﲠﺎ ﺭﺍ ﺑ ﻮ ﻥ
ﻥ ﻧﻜﺪﻥ٠ ﺩ ﺩ ﻡ ﺍ٠ ﺁ " ﺵ
ﻥ٠ﺍ
ﻥ٠ﺑ ﻮ ﱏ ﺩ ﺩ
in cih a n râ cün rahim dfdem künûn,. CUn d e rin â te ş bid ide m in sükûn . . ﻭ ﻫﺎ ﻩ ﻻ ﻻ
buldum.. .0 8
ipindeki sükûnu
görtnco dünyâyı da rahim dâhili gibi mukassi
»٠' ٠
)\<
E nder
ﺩ ﺩﺍﻭﺩ ﻡﻱ٠;!'<،/ ' ﺩﺩ
ﺓ٧ ﻧﺎ٥٧ | ا٠ا ا« ا أ,آ!ا٧، اااا
var
,E nderin behrö ki d d ru d Sal) b a h a r Ey mü m in ler; cü m le n iz penrane g ib i bu » ٥،٧üz!erce b o h crr bu- .e?e a .rl.n «.rinan şu behreden n a s ib a lin ,
Allaha vâsıl olo n e v lr/â y -i k ira m h a ze râ tr, k e n d ile rin in n â il o ld u k la rı m a '.
٠ ٠ ,„٠ ؛h a k ik a tte n b a ş k a la rım da h is s e d â r e tm e k İçin d a im a te ş v ik a t ve te rg ıb a i 1؛
.Iidon h âli k a lm a z la r .K â ş k i se vdiğim i sevse b ü tü n halk-1 c ih a n G ece, gün dü z sözüm üz kıssa . ؛c â n â n o ls a ,
ı'..rle r ve : is te rim sevsin b ü tü n halk-1 c ih a n ca n a n ım ı, S e vm e ye n le r ka lm a sın âle m d e h iç s u lta n ım ؛ ı. m ennisinde b u lu n u rla r. N itekim A le y h is s e lâ tü V esselam E fen dim iz, h e r m e r tebenin o ld u ğ u g ib i bu m akam ın da s â h ib -i e km e ll id i
R is a le t h akkın da
' ة ﺳ ﺬاﻟ ﻤﺒ ﻲ' د ؛ ئ- دﺗﻴﺜ ﺬ ﺷ ﺔ .ؤﺟﻴ ﺖ
®
٧ö n i
«Ey in s a n la r; N eb lyy-i Ekrem sizin n â il-i h id â y e t ve rc h y ö b .ı h a
k ik a t olm am zı son
d erece arzu ede r.
M ü m in le re d e
ra ü f ve
ra h im d ir.. ٠
b u vııru lm u ştu r, C enâb-
M evlâ n a , o ç o c u k lis â n ın d a n s ö yle d iğ i
b e y tle rle
bu n ü k te le r .
•؛,rr.nl e ttik te n so n ra bahse devam .a d iy o rk i :
ا'ا٠ı-١1١ ا٠ ; 1ةت ٠ ا7 ا
M en zi ra h m e t m ؛ke?ânem p a y - ؛tu . Kez ta ra b Hod n lste m pervâ-yî
tu.
«Ben sana a cıdığım da n a yağ ın d a n ç e k iy o r, te ş v ik a tta b ulu n u yo ru m
Y o k
sa zevkim den ve n e ş ’em den se n in le m e şg u l o la c a k h alde değilim .»
737
ﻥ١ ﳏﺮ... ﺀ ' ﺭ ﺍ
ﺩ ﺭﺁ ﻭ١
ﺍ ﺩ ﺀ ﲢ ﻮﺍ ﻑ١ ﺫ. ﴯ ﺎ- ﰷ ﺩ ﻭﺁ EnderO vU d ig c ra n râ hem blH an. K 'e n d e râ te ş Ş ٥٠1 binhĞdUst Hân «؛c e rly . gel. b a ş k a la rım da ç a ğ ır k ؛Şah. a te ş icin e
m a n e vi
b؛ı n l'm e î
so fra sı k u rm u ş tu r..
758
ﺍﻯ
<ﻧﻰ ر١٠ا1 ٠
ﺑﺪ٠ ﴽ.١ﺍ'ﺩ
ﺀﺑﺮ ﻋﻨﺐ ﺩ ﻥ ﻋ ﻨ ﺎ ﻕ ﺍﻥﳘﻪ Endet Ğy،a' ey m U selm ânan ilem e. Ğ ayr-t azb-î din a z â b o s t a n *E y m u slü m a n la r; hep in iz g eliniz, bu
hem e.
m ü c c h e d e a te ş in e g irin iz k l
din
lezzetinden başka h e r şey azabdır.» P u la secde e tm e le ri ic in zo rlan a n h ıris tiy a n la ra mUslUman diye h ita p edil n١ p؟ı
m ııvahlııd o ld u k la rı ic in d ir.
٠' ٠<٠
ل... ا،،ا ﻻ... واﺀا ﻟ ﺪ٠ ■ ان ل د ل١ م٠ ب
ن ز ف١م.ئ ذذ
A n yehü dı ŞU،J اة١ ا(!ﺀﻟﻢru ٧أ٠11ااا:، ا. se b e p b ım o ı d il Şüd p eçjm a n z ٠ r١ .
«٥
d o la y ıs ly l. d .
re z il oldu. P e şim an!ığ ٠
ya h u d i h U k iim d a r m a h cu p ve
kalb en h a s ta la n d ı .»
jvju٠ ،1
• ؛j .L>؛- jl،،) j _،. ١ ؛.
،
805 « ,e n d e r im a n H alk a ş ık te r şiid e n d , D er fe n â -y î clsm s a d ık te r şüdend. «Halk, İm ana e skisin d e n â şık, ifn â y -ı cis m h ususunda e vve lkin d e n sâ d ık olm uşlardı.» D in in i dünyasına te rc ih ede cek, im anı yo lu nd a canını v e re c e k â ş ık ve s â dık kim seler h er v a k it b u lu n u r. O g ib ile ri te h d id ve ta z y ik e tm e k n e tic e s iz k a lır
Ç ün ki dm . A lla h ın ebedi b ir n û ru d u r. O nûr-l İlâ h i, şu nu n bunun tu tu la s ı
H alesiyle sönm ez
K u v v e tli b ir m e ş'a le yî
ü fle m e kle
s ö n d ü rm e k is te y e n le rin
saçı, sa kalı tu tu ş u r, yü zü , gözü y a n a r
®
öjJ ^ = = ٩ J١
١/
«Yâni « ؛K â firle r h o ş la n m a s a la r da A lla h n urunu, y â n i d in -i İslâm î itm â m e y le y e c e k tir“ .» Din yo lu nd a d ü n y a s ın ı ve haya tın ı fe d a e d e n le r İslâm ta rih in d e pek çokdur. B u nla rd an h â tıra gelen b ir (H ubeyb bin Adiyy) v a rd ır kİ. M e d in e lld lr car-ı k lrâ m d a n d ır. Bu z â tı e s ir e tm iş le r ve M e k k e lile re v a k it A ra b ia rc a m u h te re m ve m u h a rre m
S a tıld ığ ı
a yla rd a n o la n z ilk a ’de id i
O m uh
te re m a yla rd a h a rb e tm e k ve adam ö ld ü rm e k A ra b d u ğ u n d a n H ubeybi h a p s e ttile r
En
s a tm ış la rd ı
m ü ş rik le rin c e g ün ah o l
M u h o rre m ayı çıkın ca o nu M e kke n in h a r ic in .
< 0 ﺍ١ Sal : 8
473
8.0 . اﻧﻰ اً ﻧ ﻜ ﻞ٠ ر ﻧ ﺪ در٠ا ى ﺛ ﻜ ﻮ ﺀ٠ ﺟﺎﻥ ﺧﻠﻐﺎ ﱏ ﺍ ﺯ- ﻯ ﺧ ﺪ٠؛ ﺷ ﻪ
B â ng m îzed d e r m iyâ n -ı on gürüh. P ü r hem îşüd c â n -ı H a lko n ez çü kû h .
«٠ .o c u k , o gUrUhun a ra sın d a s e s le n ip d u ru yo rd u . B u nd a n d o la yı h a lkın rû h u ٠H akkin a za m e .ly le d o ld u ..
801 ﺷ ﱴ.ﺧ ﻮ ﺯﱏ
ﻝ
ﻥ١ ﺩ ﺍ ﺯ٠ ﺧ ﻮ ﺩ ﺭ ﺍ ؛
ﺧﺎ ﻕ
ر ﻧ ﻠ ﺪ د اد و اً ش ا د و
H a lk H .d râ b â d eza n b î hîşten, M I flk e n d e n d e n d e r â te ? m erd ü zen. «Ondan
s o n ra o m uva h h ld H ıris tiy a n la rın e rke ğ i, ka dın ı k e n d ile rin i g a y n
Ih tly d r ؛o la ra k a te şe a ttıla r.»
802
و ﻛ ﻞ د ﻛ ﺜ ﺶ اذ ﺛ ﻖ دو— ت. د د ن ﺭﺗﻠﺦ اﻧﻮﺳﺖ/ ن٠ ﺗ ﺔ ﻏﺮ١ز BJ m ü v e k k il bî ke şlç ez a şk-ı d ost. Z an kl şîrîn ke rd e n -î h e r telH ezost. «Hem de yâ r-ı H akîkînin oşkı ca zib e s iy le a te şe a tıld ıla r. M e m u rla rın c e k . m eslyle. itip k a k m a s ly le değîl, c ü n k l h e r a cıyı ta th y a ta h v il eylem ek A lla h ın ku dretln de nd lr.»
803
آﻧﻰ ﺀ وا ن ﺧﻠﻔ ﺮا
ﺷﺪ
ا ﺑ ﺎ ن.'
غ ر ﻛ ﺮ د د ﻛ ﺎ ش دد ب٠. Ta cü n a n şüd on a v â n a n H aİkrâ. M e n ' m îk e rd e n t k 'â te ş der meyS-
٠0 k a d a r o ld u k l h ü k ü m d â n n m e 'm u rta n : a teşe g lm ıe y ln d iye h alkı m ert c lm e y e m e cb u r old ula r.»
47?
...
A n ki m İ d c rrid c«rr٠ ؛y ، l،،1٠ . ı;،ı ٠ ؛١ , .Şv،d d e rid o ân-ı o işa n d u ru e t .H alkın libâsın« y ırtm c k yâ nı o n la n n ırz ve n am u su n u h e tk eylem ek İs te » v٠ ١ n o ya h u d ؛؛ıin k e n d i v a k a r ve h a y d y y e t lib â s . yırC ldı, h a lk m lri-s o ğ lo m k a ld ،,»
.İS M İ ŞER İF.İ M U H A M M E D İY İ ! j TİH ZA VE M A S K A R A L IK YO LİY LE O K UY AN ŞA H SIN A Ğ ZIN IN ÇARPIK K A LM A S I». 13u şahsın, v e lâ d e t ve b i's e t-i M u h a m m e d iyye d e n ö n c e k i h ıris tiy a n la rd a r. lıın o lu p İn c ild e k i N âm -ı P e ygam beriyi h ü rm e ts lz c e
٠ ١ ih tim a l ile b c rb a e r aer-ı s a a d e tte k i
o k u m a k ih tim a li v a rd ı.
m ü s te h z ile rd e n b iri o lm a k do m um
. n d ir M a 'lû m d u r ki, K u re y ş K a b ile sin in te rb iy e s iz le rin d e n b a .zıla r.
A le y h is s e lö lu
Vesselam E fe n d im iz le is tih z a e tm e k m a ska ra lığ ın a k a lk ış m ış la rd ı
B unun uze
im a ؛
y
>
^
١ ٠ ju jL « rv .
Y âni « ؛H abiblm , son، İstih z a y a c ü r’e t edanlerir. h a k k ın d a n
gelecek
b i
riz"".» va.d.i İlâ h is i n â z il oldu. M ü ste h zile rin en te rb iye siz, B e d ir G azâsında ka fa s . k e sild i
bu ü m m e tin F lr’avnı olo n (Ebu C e h li İdi kl. B iri d . IV e lid b in -il-M u g ire ; id i ki
b irin in yanından g e ç e rk e n !zarına b ir yo ng a ta k ılm ış
ok y o n ta n
e ğ ilip çık a rm a y a a z a .
m oti m â n i o ld u ğ u İçin o yonga b a ldır.n a ça rp m ış ve ka n a tm ış . İh tim a l kı b u la şık ve m ik ro p lu o ld u ğ u n d a n o ra d a iltih a p husule g u tirm iş . N ih a y e t h a c a .، k ü tü k g ib i şişm iş, ke nd i da d a n o la r g ib i b ağıra b ağıra c s h e n n e m o g itm iş ti B iri de (A s b in • !؛V â il) idi. Bu h e rif, m a h d u m la rı v e fa t e d ip de e rke k e vlâ d ı ka lm ayınca R esul-i E kre m iç in (ebter) to 'b irin . ku lla n m ıştı, E b te r K u yru ğ u ke
( ؟I) Hicr : 95 •1 /؛.
ç ık a rd ıla r. S iya set yu nn e .o h n c o , n a m ٥2 kılm ak icın m u s o ’a do iste di ızm ve rd ile r ve e lle rin in bağm ı ç ö z d ü le r kıldı
Ö lüm den k o rk u y o r d e m e s n lc r d iy e ça bu cak
k a tlo m ah kûm o la n la rın
idam
N asılsa
Fedakâr H ubeyb ıkı re k a t nam az b itird i
e d ilm e d e n evvel ik i rek a t
M u slü m a n la rd a n nam az kılm aları,
H übeybln s ü n n e ti o la ra k k a lm ış tır H azret-i H ubeybe o esnada bir te k li! v u k u ' b uldu : — M ü s lü m a n lık d a n vaz g e ç se ni â zâd edelim d e d ile r
O sağlam m ü slu .
m an : — B enim İçin ö lm e k , d in im d e n d ön m e kd e n h a yırlıdır, cevabım ve rd i nun ü zerine yere b ir d ire k d ik tile r. H u b e yb in e lle rin i ٠ ، k ra r b ağ la dıla r
Bu
O dire
ğe c e kd ile r. B e d ir m u h a re b e sin d e ö ld ü rü m ü ş o la rı m ü ş rik le rin o ğ u lla rıyle hı sim ve a krıb a sın d a n o tu z kırk k iş i m ız ra k la rla h ücu m e de re k o, din fe d â is in in vücûdunu d e lik d e ş ik e ttile r (R a dıyollah ü anh ü ve c rd â h ü ).
80 B
A ir ذكر
ﺃ د و و٠ﱏ ﻩ ﻻ٩ﻧﻜﺮ ﺩ
ب ﺭﻭ د د
ﻡ ﺧﻮدرا٠ ﺩﺍﻭ
M e k r-İ şeytan hem d erâ p ic id şü kr, OJv hem H odrâ siyeh rû d id ş ü k r «Çükürter o lsu n k l şe ytân ın m e k rl o n c d o la ş tı
Çok şü kü r şeytan do ken-
dlrtl rezil olm uş gördü.» Y â ni ehl-1 im a n a a za b verm ek ic in şe ١ ia n , h ükü m d ar, ،ğvo e y le m iş ti tic e s ı
0
yahu dl o lm u ş h ü k ü m d a r n m a h c u b iy e tin d e n Ib â re t kaldı
Ne-
D ola yıst.
k bu İşte şeytân ın re z a 'e li de m eyd an a ç ık tı. İşte bu hal, ş j ؛،re ve hclinde lâ y ık İlâhi bir n iğ m e ttlr.
807
٨n c ‘ m im â.îd d e r rû y ik e .a n . cem
şüd der c e h ro -i an n â k e s an
«H erkesin yüzün e s ü rm e k is te d iğ i h a k a re t ce h re sin d e toplandı.»
0
.اةه ﺀ ئ
a lc a k hükü m d arı,,
٠ااا -١ 'ل
ام An
deh؛:!، kc| k . اا٠ It
'ا. ا ؛ااا.h H n n d
N â m .ı Ahn'.cdrö d e h u ’ if'ş k('i blm an d .؛B iri ağzın، eğip, M uh am m e d ism -i ş e rifin i m a s k a ra lık e d e re k o kudu
d j
٠ ١ un üzerine ağzı çarpıldı.» 810
ﻭﻣ ﻦ٠ ﺩ ﻛﺎى ﺀد ﺀ٠از ﺁ ن ﻟﻮﻥ٠ى را ﺍﻧﻄﺎف م ا. Bâz Am ed key M uh am m e d a fv kün, Ey tü râ e ltâ f-ı İlm -î m in le d ü n tO m üste hzi ru c u ' e tti de ded i k i: Ey İim -i le d ü n n i lû tu fla n n a m azhar o la n M uham m ed; beni a fv e ...
811
٠;' 'ووت ى ردمزﺟﻬﺰ٠ن٠ ل٠'ا ١ن د م ا د ر ﺗ ﻮ٠ M en tü râ e fsûs mî ke rd em ziceh l. M en
büdem
e fs ü râ m .snsûb.u ehl '
«Ben ce hlim yü zün de n se n in le is tih z a e tm iş tim . H a lb u k i a s il is tih z a y a iti yık olan benm lçlm .» İşte nâm -ı a k d e s - ؛M uh am m e d iyi te z y if e ttiğ in d e n
d o la yı s u ra tı ç a rp ıla n
te rb iye siz, bu s ö re tle n e d â m e t g ö s te rm iş , a s il Istih zâya 0 c a ^ ı k s u ra tın lâyık o ld u ğ u n u 1'tîraf e y le m iş ti «A llahın ya kd ığ ı b ir k a n d ili p ü f d ly o sOndUmıeye
ka lkışa n ın sa c ı *a k a lı
yanar» m e â lin d e b ir b e y t v a rd ır. C en âb -ı H ak: P e yg a m b e rin in o lsu n . 0 g a m b e rln te b liğ e y le d iğ i din
a h k â m ın ın olsun m uhafızıdır. 0
pey.
a h k â m ı ta ğ y ir
vo te b d ile ka lkışm a k. A lla h a l'lö n -ı h a rb e tm e k d e m e k tir. B öyle b ir m uh areb ed e h a n g i ta ra fın m a ğ lü b o la ca ğ ı b e llid ir
A lla ft İm hâl eder. Ifım al e tm ez d e rle r.
E vet. K adlr-I m u tla k : b ir m ü d d e t m ü s ö â d e g ö s te rir. M ü n k irle r ve m ü ste h zile r
...I. m an asın a dır M a c â m ı ..'vlöflı ı>in«ı٧٠n kim se le r h akkın d u kul.ai.m r
Bu ta
im d e n m ü te e s s ir o la n .to su ،•، Ekrem . te s e lli iç in .K e vse r) S ü resi n özil o lm u ş, o rd a :
٠
,j i S
f
t e
&
l ı
y â n i : «Seul ta ’ylp e denin k e n d is i e b te rd ir“ •» b u y u ru lm u ş tu r M üste h zile rd e n b iri d e (Hakem b in E b -it-A s) idi ki m e şh u r M ervanın b a basıdır
Bu da A le y h is s a lâ t E fen dim izi ağzın ı, b urn u n u o y n a ta ra k m a s k a ra lık
e tm e k su re tiyle ta 'k ip eyle m iş, S a lia la h ü a le y h i V e s d le m
H a zre tle ri
d ön üp
«öyle olu buyu ru nca h e rif d üşü p bayılm ış, b ir ay kadar h a s ta y a ttık ta n so nro yüzü, gözü o yn a r b ir h a ld e kalm ıştı. H akem , M ekke fe th in d e m üslüm a n o ld u , M ed in e ye d e h ic re t e tti orada da te k d u rm a d ı tığ ı iç in
F a ka t
H ü cre -i s a â d e ti p e rd e a ra lığ ın d a n g öze tlem eye k a lk ış
P eygam berim iz ta ra fın d a n (Rebeze. m e vki.in e
n e fy e d ild l
Ebû B e k ir
vr< Ö m er ra d iya lla h ü a n h ü m a n ın h ila fe tle ri m ü d d e tin c e o ra d a kaldı. H azret-I O sm an h a life o lu n ca — am ca sı b u lu n c n H a ke m i — M ed in e ye g e tirtti, M crva n ı ke nd isin e k â tip ta 'y in e tti m onın şe h â d e tin e sebeb o ld u
o ğlu
L â k in M e rva n ın sû -i id â re s i H azret-i 0 $ -
C enabı H ok b u n la r ve e m sa li m ü ste h zile r hak-
km da. m ü şte ki! b ir Süre in z a l ede re k b u y u rd u kİ;
^ ©
@ Â ^ ٥i ٠ ٠ ١ ١ ،.
®
j٥
®
j
V ânî • «istihza ve ta ’yfb edenlerden her
b irin in va y h â lin e . O m ü ste h zi
kl m al to pla m ış ve sa ym ış, yâhud h a zırla m ış ؛to p la d ığ ı m alın k e n d is in i dün yada e bedi bıra kaca ğ ım sanm ıştı. H a y ır.,, ö yle d e ğ il. O da ö le c e k , m u tla k a cehe nn em in h utam e d e n ile n ta ba kasına a tıla c a k tır. o ld u ğ u n u sana b ild ire n n e d ir? y â n i
H a b ibim , h u ta m e n in n«،
h u ta m e n in ne o ld u ğ u n u b iliy o r m usun?
A llahın p a rla k b ir a te ş id ir k l onun te 's iri k a lb le re k a d a r iş le r; o a te ş onların ty a n i m ü ste h zile rin ) ü s tü n e h ava le e d ilm iş tir^ .. Kevser f
٠٠١١) ٠١76
١2١ ؛3 : .9
ll u m e / e
....
،i A
،A
. . 1 » . ،■٠٠ ، ١ >:
*
*٠u_
j
١; . j
Ç ün H u d ft tl<ın، ١ ٠ l .٠ ٠m an v.ın k u n rd . M eyi•، m ö rft ı:٥nıb ٠/rtıı ..ur،»*.
(tAUah. bize yardım etmosinl İrâde eyloylnco, kalbimizi niyaz ve tazarru’ iarafına meylettirir.» K a lbinde azıcık m e rh a m e t b ulun an kim se , ka rşısınd a b ir fa k irin d u ru p da iıo ynu nu b ü km e sin ؛؛ta h a m m ü l edem ez. B ir k a c para sa da ka v e rip
٠،ıre tln i g id e rm e k is te r. A lla h ki m e rh a m e t, onu n s .fâ t-ı
o n u n za-
c e iile s in d e n b irid ir
Allah ki e rh a m ü rra h im ln o ld uğ un u ke n d is i h a b e r v e rm iş tir. H uzû r-ı izze tin d e edi len d u â o la r. ve ta z a rrû lo rı reddetm ez. D e rg â h .ı klb riya sın a a ç ılm ış o la n e lle ri boş bırakm az. Bunu z â t-l ecellü o kd e si v a ’d e d iy o r da d iy o r k i :
١٠• ، < ٠ C- \ ٠ \ ‘\ ١ ٠ < ؛٠
Yânı : «Ey P e yg a m b e r-i e kbe r. k u lla rım sana b en de n s o rd u k la rın d a hak ika te n o nlara ya kın ım . Bana d uâ e d ilin c e d üa eden
k u lu m u n
d ua sını k a b u l
ederim . O halde, b en de n İca b e t v e k a b u l ta le b in d e b u lu n s u n la r v e ban a im â n e ts in le r, d üa la rını re d d e tm iy e c e ğ im e in a n s ın la r. Bu s u re tle rü ş d ü se dâ dı b u l m alar. m e.m ü ld ü r1؛.» 815
.1—<٠>٠
٠L٠٠٠.)١ ö 1>؛J
^ ^
ö١ j
S> ' j ١■ ؛،>,?١،..
،£١
Ey H unuk çe şm î ki a n g iry c n -ı ost. Ey h üm âyun d il ki a n b ıryâ n -ı ost. «Onun ic ؛n a ğ la y a n göze ne m u tlu , onun iç in
tu tu ş u p ya na n m ü b a re k
k a lb e ne seâdet.» (54) B ekara : JS. ،١/'.
m u v o ffo k o k lu k la rın . ، b
u
n
d
a
vehm e d ü ş e rin i. iu ٠ ٠ ؛،sanırlar. F a ka
n
m ukadder o la n m u h it ؛، h l.o m buldu m u, y e d -i k u d re ،, y a k a la , no yapışır, onları ebedi h üsranın H utam esm a (ırla tır. H a z re t-i M evlân â , b a h is d ola yısiyle b a .z ؛ ira d ın a ş ü rû ‘ e d iy o r : 312
ا د ر د/ ﻛ ﺎ ردئ.١٠١ﺑ ﻮ ن ﺧﺪا ﺧﻮ ا ؛ ﻛﺎف رد٠ل٠ در٠ﻣﻠﻨ ﻰ ا Qün H üd â H âhed ki p e rd e y kesdered, M eyleç end er ،a 'n e .i p â k â n b ered.
*Allah, bir kimsenin ırz ve haysiyye، perdesini yırtmak yânî onu rezil etmek dilerse onu Enbiyâ ve Evîyâ hazerabnm ta'nu teçnî'lne meylettirir.. *N eseben ,yâ hu d d in e n ka rd e şi o la n ı d ü ş ü m ıe k ic in
k u yu kazan kim se,
،•n sonunda kazdığı ku yuya kendi d üşe r» d e n ilm iş tir. B unu a ltın h o t ile ya zsın yazan, ke nd i d üşe r halk ic in k u y u kazan. B unun g ib i b a şka la rın ın , h u s û s iy le s a lâ h ve iffe t s a h ip le rin in n öm us V. h o ysiyye tin e ta 'n e tm e k isteyen k im s e le rin ta 'n u te ş n î'l
de
d ön er,
dolOştr. zuhât
rtı'n e de nlerin h o kk m d o , ısnâd ve iftira d e ğ il. v â k ١ ٠ve (,a k ik a t o la ra k .;der.
813
j r ب٠; ﻫ ﺪ ﻛ ﺎ م د د ﺀ١وز ﺣﺪا ﺧﻮ ض:
ﻥ١٠ ﻭ: ﺍ٠
ئ ﺩﻭ ﺀ
ﺩ
ﺯ
١ ك
V e r Hüdâ H âned ki DÛşed ayb-ı kes. Kem zened d e r ayb-ı m a 'y û t» n nefes. «Eğer C enâb -1 Hak b ir kim se nin aybrm O rtm ek
d ile rs e o a d a m ; pâk 0 3P
lartn d og il, ayrblı o l a n l . b ile ta 'm n a kalkışm az.» K im esoyi a yıp la yıp , ta h k ir e tm e d iğ i ! ؟in kendi a y ıp la n d a m eydona
ık-
r.rn m u z vo A ğ u s to s ا,٧ا٠ ،٠ ا٠ ا٠ اا ا٠اﻫﺎاااا
kııvUHirı
S ico klo rırıdo b il. bir d o ro
ııın rın a b a kıla ca k o lu ffu i • اا١ ا، ا ا٨ ' أ¥ا٠٠اا1ا٠ ٠ ﻻ اﺀا.ااا، 1 اااD u fllo r, b o yırlar ve ova ؛اااا،>* ا0 . 1ar sopsa r, v ٠ ١►،،٠ <٠ ٠ ,٠ »،, 1.1 ٠' ٠ ٠ ,، ٠»"٠' ٠ ا1 اi l * ııın rla rım n y .ş illığ ı d erede I i t l i n ٩٧',.u n .eyzi t s ı ı ı d ı ı liıııın ıı ﺍﺍﺍﺍ اااااا. ، " ' I I I ! <٠>• ııııla m e tlo h u z ü r - 1 ؛1 ة1ا1،٠ ا.ا ...
ur dakrncsı. rn e rh arn .il I I lı ilı ı r . t ı . ı b i l Ii C I c g e lm i ?
k a ili
ﺍ,ﺍﺍ.
y ıııl.ılı I lı ı ı y n l
،ﺍ
ﺍﺍ'ﺍﺍﺍﺍ-,,ﺍﺍ
ﺍ)ﺍ
lırır
K urum uş, ya ri
ﺍﻻ
٠ ٠ ,< I
«٠ «
٠٠ ون دوﻻب اﻻن ج ;ا٣ اﺛﻦ
; ر و ود ﺀ ﻟﺬم. ج
' /
ﻷ ذ
8 â ş cü n ة0 ﺋﺔا- اn â lâ n c e ؟m ؛e ,٢
ًةاzi sa h n .i c â n e t ber rUyed fla de r «Bostan ku yu su n u n inleyen d olabı g ib i gozU yaşlı ol k l rUhunun saha sınd a vn yilllkle r bilsin.» 8 o s ، ٠n k u yu la rın d a k i d o la b ia r in le ye inleye dO nerler. Ç ıka rd ıkla rı suyur. lu 'ilh e ti e lrâ .a b ir la r â v e l ve rir, kuyu b a şla rın ı ce m e nlik hâle g e tirir. dnzet*! We٧lâ n â b u y u ru y o r ki; RUhun e trâ tm d a I.
.
m a 'n e v i .e m e n ls ta n lıa&ıl
m asını iste rse n in le y e re k ve A lla h a ta z a rru ederek göz ya şla rı a k it. B o sto n
,.a lc b n ın e trâ fin o tarO vet veren A llah, s e n in ca n b a h ce n i de kuru b ırakm az. 819
;' ; ا ش٠JT ،ﺷﻚ ﺧ ﻮ ر و ﺀ١ ﺽﺀﺑﺎﻥ ﺩ ﻡ ﺁﺭ
ﻭ
ﺭﻡ ﺣ ﻮﺍﺭ
E şk H âh ؛rahm kün b er ö çkbar. R ohm H ohi b e r z a îfâ n rahm ar. «Göz yaşı iste rs e n a ğ la ya n la ra m e rh a m e t e t. M e rh a m e te nOll o lm a yı a r. rU edersen z u ’a fâ y a acı.» A llolt icin a ğ la y a b ilm e k , b ü yü k b ir n im e ttir.
CumUdU ayn. ya'nl kalbin katılaşmağı yüzünden gözyaşı menbo'ınm kuruyup kalması, daha acığı. insanin müteessir olmaması ve gözUndon bir katra n t
Bu ٠Ö2 , A llah tc.n ağlaraa, lü tl-ı dâh i ١ le b ir g un yaş. d ltıo r Bir g ön ül A lla h Iç.rı tu tu ş u r ve
ya na rsa onun
٠٥zl u kerem i ilâ a te ş i
söner.
6 ١6
ﺑﺎﻭﻙ.
اد ت٠ﻣﺪ
ر د اﻣﻊ ؛ان
.
A H îr-l h er g irye a H ir H ande Ist. M e rd -İ â H ir bin m ü b a re k bende ist. «Nihayet her a ğ la m a n ın sonu g ü lm e k tir. B in a e n a le yh â k lb e tl flö re n , mUbare،> hlr kuldur.s Dünya te beddü l ve in k ifib â le m id ir. Ş im şek
ça kar, g ö k g ü rle r, ya ğm ur ya ğ a r, s e lle r
a k a r. F a k a t b ird e n b ire
n u lu tla r sıyrılır, hava a ç ılır, g ü n eş m e yd an a a k a r , d ü n y â n ın yüzü g ü le r. Â fâ ki o lu n ?u h a lle rin v u k u '0 geldığ. nasıl g ö rü lü y o r ve ta s tik e d iliy o rs a , entU ste olm ası do m ııhâl d e ğ ild ir, fnsanm b ir ke de ri o lu r, ca n i s ık ılır, yü re ği d a ra lır, yozun de n yo ş'a r d ö k ü lü r. Lâkin A lla h ın lü ttiy le te c e lli
değ İçIr, c e lâ li c e m â le
te be dd ü l eder, b ira z evvel ağlaya n da. 0 te c e lli te 's iriy le , g ü lm e ye başlar. Blnâu na le yh . insan m ü te e s s ir o ld u ğ u z a m a n la r ye'se ka p ılm a m a lı. Ç ünkI: *Y e 's in so nu y o k tu r, ona b ir k e rre d ü şe rse n H ü srâ n a d ü şe rsin ç ıka m a zsın ebedlyyen» Evet. U m idsizige düşm em eli, A lla h ın m u h a v v ilü le h v â l o ld u ğ u n u
h a tırla m a -
1ı, H akkin gelece k lû tlu n u b e kle m e lid ir, 817
ﻧ ﻮ ﺩ٠ ﺯ٠ ﺁ ﺏ ﺭﻭﺍﻥ
lf>
ﺩﻭﺩ: ﺛ ﻚ روان و حI ﺲ ﻣ ﺎ ﻫ Her k ü c â â b .l revan sebzO şeved. H er k ü câ e ş k .î revan ra h m e t şeved. «Nerede a k a r su b u lu n u rs a ora da y e ş illik olur. N erede göz ya şı b u lu n u re a o ra d a m e rfıa m e t o lu r .٥ 480
Mi neboHşOyl ٠٧ ، "'٠ ٥ i٠١٠p٠١f٠'،،., An k، noprcutrd l ٧٠ o ٠ ،.un ،•ır«٠؛.l Sen, sana ta p a n m e cu sılero o lu yor
do
bil.* a cım a zken
sana ،a p m a y a n la r, nasıl »
senden k u rtu lu y o r ? .
823
ف-. ا ر ذ٠ ; ش٠ ﻛ ﺰ أى آ/ ﻕ٦ ﺑﻮﻥ ﻧﻮﻭ ﻯ ﺟ ﺖ ﻗﺎﺩﻭ ﺫ Hergiz ey âteş tu söblr nisti, Çün nesüzî cfst kâdir nisti. «Ey a teş: se n İç in e d ü şe n ! y a k m a k h u su su n d a
sa b re tm e z s ln .
؟im d i
n için ya km ıyo rsun , se b e b i n e d ir, y a k m a y a k â d ir m i d e ğ ilsin? » 824
ﻭﳌﺪﺀﻣﻨﺪ٠ ﻳﺈ، ٠ﺏ٠ﻥ ﺟﺐ٠ ﺫ ﺩ ﻣ ﺬ ﺍ٠ ﻉ١ﺭ ﺫ
د.*ا; ا: ﺑ ﺄ٩٠ ﺣﻮن ﻧﺮزاﻣﺪ٠ Ç eşm bendost in a ce b yâ huş bend, CUn nesûzâned cU nln çü 'fe y bUlend. . ؟u hâl. a c a b â g oz bağı m i, yo k s a a k il bağı m i? Bu k a d a r yü kse lm iş alevler nasıl o lu y o r da y a km ıyo rla r? »
825
ﺽ٠ﻯ ﺍ ﺳ ﺎ٠٠ج'دل ﻯ ر د ت ﻙ ﺯ ﻋﺬﺕ ﺉ'ﺹ١ ﻭ, ﺍﺧﻼﻑ ﻑ Ç oduı k e rd e t ke s ؛yâ s im y â s t.
.Yâ Hılâf-Î tab-ı tâ ez baHt.ı mâst, ٠ ٠ «B iri s lh fr m l. h o k k a b a z lık m i ya p ıyo r, yoksa se n d e kl ta b i'a tln d eğ işm e si, b izim s ü 'l tâ ll'im iz d a n m i ile ri g eliyor?» 4113
dam lam am ası on tıuyuK h ik m e t ti
B undan dolayı A lc y h iî؛؛.n ٠ otu V e sselam E•
ı.m dlm lz, «Ya Rubbı, ağlamayan gözden ve haşyetle müteessir olmayan kalb-
dan sana sığ ın ırım ı b u yu rm u ştu r. Kalbin pasını siler, gönül
Gözden, n e d a m e t ve h asretle d ö k ü le c e k yaşlar aynasını te ce lliye m a 'k e s o la b ile c e k b ir hâle g e tirir. A ğ laya bilm e k se â d e tm ı elde e tm e k iç in
a ğ la y a n la ra
m e rh a m e t etm ek,
z a 'f ve acze d ü şm ü ş d o n la rın h a lin e a c ım a k lâzım dır. S ollaıohü A leyhi
Vesseiem
E fe n d im iz ؛
«Acıyın
Kİ siz e de
acısınla»
b u yu rm u ştu r. H ulâsa. A lla h ın ra h m e tin i .ulmaK iç in A lla h ın ku lla rın a m e rh a . m et etm ek g e re kir. C enâb-ı Pir, bah se rucu" İle d iy o r ki;
«YAHUDİ PÂDİŞÂHIN ATEŞE H İTABI, ATEŞİN DE ONA C E V A B I.
820
r
I
ش ا د ﺗ ﻪ ﻛﺎ ى ﺻﺪ٠ وو
ﻭ ﺭ ﰉ ﺧﻮت ر- ؛ن٠ﻥ ح Rü be âteş Kâra şeh k’ey tûnd Hu, An cihan sûz-î tabii Hut kü.
، Yahudi padişah âteşe hitab ederek dedi k؛: Ey sert huylu ate ؟, ey tabî٠، Hen clhâm yakan; hani 0 yakıcı tabl'atln?» 821
*
ﺑ ﻮ ﻥﳑﻰ— ﻭﺯﻯ ﺑ ﻪ ﺩ ﺩ ﺧﻬﺴﺖ٠ ﺩ ﺩ ﺑﱳf i U ﳏﺖ:١؛ ,Gün nemisüzj CI çüd Hâslyyetet .Yâ z ib .H t- î m â d ig e r şüd n iy y e te t
.Nasıl oluyor da yakmıyoreun? sendekl yakıcı hassa ne oldu? Yoksa bi، zlm taii'lmlzden ml nlyyetln değişti?» .IR?
Belometlu ﺓ٣ ﺍ1ﺍﻫﺎ
٠,٠.,٠ , ﺍﺍﺍ,'٠. ﺍ ﺍ>ﺍ٠ﺍﺍﺍﺍ,, ﺃﺍ,، VI. ، Kiğmak hasBOBindn
'أ ا٠ ' ىاااب0 ^ﻫﺎ„ا. ااجO l m u l h ،}. ا٠ اا٠٠ ٠..... ا1٠ *"اا ا٠ اأاأ١ m t ı» ı y l o
t o ،ı < l٠ ،١ oyv٠ Jf \ ٠ا-
٠٠٠٠VIﺍ
burada da ateşin أ ا، ٠،' اأ1 اا ا٠'،آ٠٧٠»ا٠٠ اا٠أ٠. ١ﻟﻢ، ااا اأ ﺗﻤﺎاااا٠,'؛ ﻳﺎاااااﻻ، yakmak İçin Vıılıudı .Idkumduf ha^krndo ise Oyle،tarahndan ona uln vu ٠ r.ıun'-ı ؛lâhi olmodıö ؛،cifi o . أ ا ا ا ا ( ا ﻻ٠ ulauyd 1 ﻻ( ا ا ا، ٠ ' اyakıp kıJ, edecekti,
ااا، ل, اlnı„ı ٠ıı٠ ll ا.اا
٢ıne ateş lisânından d«r٠،liy«)f k.
828
; ﰷ ﻥ٠ ﰷ ﻥ٠ . ﺭ ﺩ ﻭ ﺭ ﻙ ن١ﺑ ﺶ ﺗﻊ. ٠ ا ر ﺳ ﻰ ص;د٣ Be, der-، Hargeh segân.ı Tûrkman.
Câblüsî kerde piş- ؛mJbmOn «Türkmen obalarının kapılorındo bulunan köpekle,, misafirlere knrçı kuy. »ı.h sallam a s ٥ re، îyle yaltaklanırlar.» 829
رو٠ات.^ ردl f . * f
/
وو
و٠ ذه١ ﻏﺮk j i n ۶ ز١ اﻃﻪ ﺳﺪ Ver beHargeh bUgzered bigâne rü. Hamle bined ez segön şjrâne u. «Eğe, bir yabancı, oba civarından geçecek olursa, köpeklerden
aratanca
hamleler görür » 830
Men zl seg kem nistcm der bendegi. Kemzl Turki nîsl Hak der zindegi. «Ben kulluk hususunda Köpekten bayağı değilim, Allah da hayât ve kudrot bahsinde bir Türkmenden aşağı değildir.» 18١
CnnOtı.ı Hat., vııkıu ٧٠, h ö d ise te ri bir tekim sebeblcre bağlamıştır. Böyle .،'ııukla beraber müsebbibi hakiki ﺀﺓﺯ- ﺍe c e l ü okdesidlr Meselâ bıçakta kee. .rıt'k hassası vardır Fukal bir btcoklo bir ekmeği yan yana koyun, ikisi de ol. irflu g ib i kai r Ne bıçak kend Itğinden keser, ne de ekmek kendiliğinden ,':-.','ir. Mutlaka bıçağ.' a lıp onunla ekm esi kesecek bir adam bulunması, 0 0 (lıııa dn A.'lahın kesmek kuvvetini vermesi Idzmdır Demek ki esbâbm te'siri. ',i j ؛cbbibU(esbâbm irâdesiyle husUle geliyor.
٠
esbdba bOyle mUsbet te'sir veren Cenâb-ı Hak, bafeen da menfi bir le sir verir. Tabiati yakmak olan a te şe yaktırmaz: tab'؛a،ı kesmek olan bı ﻻ ﻻ ﻻاkestirmez. NemrUdur. attırdığı a te şte İbrâhım Aleyhisse.amm yan. muy şı. )smO'11 Aı'eyhisselöm.n boğazına sUrUlen bıçağın kesmeyi ؛؟gibi. Escabın kendiliğinden mbesslr olmadığını, mUessiri hakiki olan Allahın 'lâdesi ve emri ile le'sîr İcrâ edebileceğini enlatm ak ،cin Hazret-، Mevlânâ٠ '-،te! ؟،sanından yahudiye h tâ b e n diyor ki: 82 Ö
GCıft â te ş men heman an â.eşem , Enderâ tû tâ bibini tâbişem.
«Ateş dedi ki; Ben, yine o bildiğin ateşim, yakıcılığım, göresin.»
İçeriye gel ki hararetimi ve
827
٠ﺑ ﻎ ح ةم ﻫﻢ ﻟﺪ ﻧ ﻮ د ﻯ ﺭ Tab'-I men diger negeşt-ü unsurem, Tiğ.ı Hakkam hem bedestüri bUrem.
.Benim yakıcı tabi'atim ve unsurum değişmedi, lâkin ben Hakkin kılıcıyım ve onun izniyle keserim.» Hikâyedeki e h li imânı yakmayan ateşin yakıcı tabi'atl değişmemi ؟, halOretine, za'of ve naksan gelmem؟؛, lâkin yakma hassa-sı emr-j İlâhi ile bir muddet ،cin tâ'tîle uğramıştı Nitekim Mûsâ AleyhisseOm ile Um. .1(14
ﺍﺍ٠
أ٠ ااا١ ا٠ﺍﺍﺍ'ﺯ اا, Ğom biem ri 1اﺀ،'ا1٠ ز٠ أ ا ا ا ا اk lf kufi C u n k ؛gurn bih,
«Kendinde goiri ve Khter gorum ٠إا ل٠ اا٠٠،ا, .٠ اÇu.ık’ yom, Halik "!“dirinin Miliyle m u . s o i r d İ M "ﺍ.ﺭ١ﻯ, ﺍbaVan kendisinde st'bebs>7 bir sıkıntı tluyaı 1 1/ k٠n „« jd ı٥ ı bolde rnb ked de r bulunur
uzulerek bil hble 111(1'
Iş.e ٠ sıkıııb y y u m ve ٠ kede.. ٧ ﻝﺀﺍﺍ
...... ı.d u ğ u b ir ka b a h o h n Ocil ﺃ: ﺝ2 0 ﺍﺓve te n b ib id u ki
u io ira n g u ta 'b ir ile buut.
٠V•<( lo r a?.ub:) d iyo rla r. B ilm em resb ib im d o ğ ru mu? Ben bu sıkıo b yı m u vu k. ﺍ. ﺍﺍ'ﺍﺍfe v k i. ':ezOsına b e n ze tiyo ru m . M o Idm ya Dif odam b ir k a b a b a fte bulu ﺍ ﺍ ﺍ ﺍ-. ﻩ. katlO hafın d e re ce sin e gore, bnzon b ukkm d a te v k if m ü ze kke re ؛؛: ﺍ٠ ﺩ ( ﺍodam ya kolo m r. m u v a k k a te n te v k ifh a n e y e kbrıuluf
veo
M uh ake m e de b<‘,n ٠ ﺍ
،.I.':ın ır, yö bıid m e n '.، m uhakem e k a ra rı a lırs a h upisten k u n u lu r. Bunun yıb .
را'>ا,؛، ا؛e ifıg ı gunah d o la yısiyle m ü te e s s ir olan, d iğ er bir la h irie . sıkın tı ke vkıf, ﺍﺍﺍﺍﺍﺍ::iine konulan b ir g ü n a h k a r da, A lla h 'ta n g u fra n
ﺍﺍﺍﺍ٠ﺍﺍ
( .'e tlin d e
b ulun ur, gu
rıfvo lu nu rso o d a 0 sık ın tıd a n k u rfu lu r ve b o tta oria bedel rı.ıharıi
VII
" I '1'nr-vi b ir neç'e b ulur. BiriOenoleyh, biz ffe K u r'n n .1 k e rim in m u rıb ta t
ve
I '؛ı١â fi h bvf olan b ir A y e ,-| Ç e lile sim te be rrU ken Okuyulım
;ع؛اذ ﻏﺔ(ذر ب(و ﺣﻜﻴ ﺸﺎ ﺷﺎﺛﺎ
٠ﻋﺎواﻵ٠ . 834
' د ض ﺗ ﻢ دا د ق ﺷﻮ٠' ب>ن ﺗ ﻢ ﱭ ﻧ ﺪ ﺍﻯ ﴽﻻﺩ ﻯ ﻧ ﻮ ﺩ ﻋ Cün biMâhed oyn-ı ?adi ?eved. Ayn-ı bend-î pdy OzOdi ?eved «Allah murad ederse gamın ta kendisi moserrct, h»؛a s ve hürriyet olur.» ٠٩٩» A li ııtu .ın :
ﺍﺍ, ١
ayakbagı da. mahz-1
Yanı Turkmnn nhukırının kopıurntioki köpekler, yedikler, bir koç lakmonıi, şukranesı olarak elı٠ntiı.'ı٠rııı،j son derecede itâ'at ve sad ak at gösterirler. Bir yaba ncı gecdığim h is s e d in c e havlamaya ve o torafa saldırmaya başlarlar, Lâ kin gelen kimsenin dost olduğunu sahihlerinin işâretindeıı anlayınca tabi'atleri olan saldırmayı ve ısırmay. bırakırlar, onun karşısında kuyruk sallam ak sureliye yaltaklanırlar. Bundan bahisle ve hâl diliyle a te ş diyordu ki: Mademki bir köpek, sahibi o la n T urkm en in bir işârehyle. tabiot-i meftûresini bırakıyor, yabancıyı ıs.rmıyor
M u ti’ . ؛m akta ben k ö p e kte n bayağı mıyım, yâhud muta, olmakta Allah,
ı ürkm enden aşcğı mı ki. onun yakma dediğini ben gösterm iş olayım?.
yakay m da itâ’atsvbk
831
ن ﻛﻨﺪ٠ ﻏﻚ د٠وﻧﺶ 'ذ ﺃﻣﺲAteş-i tab'at eger gamgin kUned, SUziş ez emr-i melik- ؛din kUned.
«Ey sâl، k; seni tabla, ateşi yakıyot ve gam veriyorsa onun yakıcılığı ken. dlllğlnden değil, mâîk.l din olan Allâlıın emrlyledlr.»
832 ﺩ٠ >ﺛﺎ ﺩ ﻯ ﺩ
f \ ت.آ ش ﺀذب
ﺩ ﺭ ﻭ ﺛ ﺎ ﺩ ﻯ ﻣ ﻠ ﻨ ﻚ ﺩ ﻥ ﻡ;ﺩ١
Ateş-i tab 'a t eger şâdi dihed. EnderO şadî melik- ؛din nihed. *Keza tabi'at ateşi san a m eserret veriyorsa Allnhdır.»
bu sUrUru
ona
veren
de
Binaenaleyh kendinde böyle bir neş'a g ؛runce o nl'mcte karşı şUkret 486
Diyorlar kİ eşyânın t٠١٠،t٠ltı ٠٠•<٠٠٠٠( km k.m ill.ılıın ٠٥ro hoyâtı vo idrâki l.ıı'.unmak lâzımdır. Hakikıtian ı ٠٠.y i ٠٠٠ıir I 0 " . n ı/gârda kendine m ahsus b ir lıuyat ve idrâk bulurımonuydı ٨ıl ktıvrnlı.i y٠١rd٠ıı y٠١rn çarparken Hud Aleyhi3٠ rn lömın ümmetini tefri.، od،٠mr>/dl Toprakta husûsi bir hayal vn idrâk bulunmaaaydı ٠Ey yer; suyunu hltâbını anlamaz ve tûfanda ،،ubamıı ؟olan «ulan çekmezdi.
yut»
Suda husûsi bir hayât ve idrâk bulunmaaaydı, Şab denizi Hazret-I Mûsâ١ıın ümmetiyle R r’avni ve askerini ayırd etmezdi. Ateşte husûsî bir hayât ve idrâk bulunmasaydı emri üzeıine soğumaz ve hitobını anlamaz ve tûfanda kabarm ış olan sulan çekmezdi.
Demek ki eşyanın câmid görünm esi bize karşı imiş. Bize göre birûh olan ;,eyler. Allahın indinde zîrûh imiş.
836
ب ﺑﺮ 'ﺑﺎم
ﺑ ﺶ ﺣ ﻖ اً اً ﺗ ﻰ,
ﻣﺤﺎن ﻣﺪام٠ ﺋ ﻖ رون و ﺷﺒﻊ٠ﻫﻤ ﺠﻮ ط Pîş-l Hak âte ş hem îşe der Kıyam, Hem cü âşık rûz ﻻgeb pîcan müdam. Ateşte husûsî bir hayât ve idrâk buiunmasaydı emri üzerine soğumaz vo kunu düşünen ve onun rlzâsı için ölü gibi her arzûsuna m utâva'at gösteren bir .ş ık a benzer.»
837
ر اً ﺀ ن ز ل ﺛﺮوف ﺟﻬﺪ. s i -Y
ﻳﺮون.. ﺣ ﻖ ﻗﺪم/ { . ﰈ
Söng ber fihen zenî bîrun cihed. Hem beem r. ؛Hak kadem bîrun nlhed. «Cakmak taşını dem ire vurunca, ya'nl çakmağı çakınca ate ş Cikarkl kıvılcımın çıkması da Allahm emriyledlr.»
٠
(58) Enbiya: 69 WJ
Evot, Conâb-ı Hukkın Irödoai ve kudreti, kederi sevim .., hapislik ve e s a reti hürriyete vealle kılur Meselâ. Yûsuf A.eyhısselâm köle dıyo s a t٠ nış. m üc rim diye hapse atılmış, lokat sonra m ahbesten çıkarılmış, Mısır gibi büyük vo m u’mûr bir memleketin voziri olmuştu. 835
J؛..٣٠١
٠١ J ،-٠' S ٠؛؛٠- J ^؛ ١
j.، ٠a٠j J » . ١٠ ٠v
y 3 J» ١؛
8 âd u Hâk û âb u â te ş bende end, Bâ men û tû mürde bâ Hak zinde end. «Rüzgâr, toprak, su ve a te ş ؛Allahın kulu ve muti'idir. Onlar, bana, sana karşı, birûh, fakat Allah’a karşı zîrûhtur.» Eskiden anâsır-ı erb a ’a dedikleri ve her şey'in asl-ü esâsı addettikleri şu dört m adde olsun, onlardan vücûda gelen şâir eşya olsun, hepsi emr-i ilâonlarm teşbihini anlamazsınız ” .٠ meâlindedir.
Yâni : «Allahın emri bir şey’in husule o şey derhal mevcûd ojur“ .. demektir.
gelmesini
irâde edince ol der,
Dünyâdo, ukbâdo her şey, Allahın emrine bağlılık gösterdiği gibi Alla. hinin muti ve münkâdıdır. Cenâb-ı Hak buyuruyor ki:
Yâni : «Her şey Rabblne, teşbih ve tahmîd eder. Lâkin ey İnsanlar ؛siz onların teşbihini anlamazsınız 7؛.» meâlindedir. Eşyânın teşbih etm ekte olduğu bu âyette beyân buyuruyor ve bu te ş bihi İnsanların haşbelbeşeriyye anlayam ayacağı da bildiriliyor. İnsan, insan olmak ve cins ü nevi’ce cem âdatın gayrı bulunmak dolayısiyle onu anlam a ması tabi٠îd؛r, Fakat, C enâb.ı Hak ba'zı kullanna o teşbihi onlomak h assa sı nı bahş eder ve o okul da, o hassa ile o teşbihi fehmeyler. 15٥> Yitsin: 82 ( ١7) E .r. : 44 4fl8
I.izin. sebeb telâkki <١٠tı٥،ml/ vn I.lı İyin hlınûlüno âlet zon eylediğimiz .»«yl.trln do bir takım sob.ilil.ui vııı.lu M٠m٠١la yi٠<١l>؛lmok rıcısib olursa tram va ya . ؛iniyoruz. Gideceğim؛/ y٠؛٠n ıiıltt k.ıkılu yılmak İçin o bir sebcb oluyor, • akııl onun da altındaki yol. üstündeki teller, İçindeki makinalor gibi haroket v٠١ noyrıne hizmet eden sebeblerı var Sonra bunların en mühimmi olmak uzorn ı ı.'klnk kuvveti lâzım ki vagonları hareket ettiren asıl sebeb odur. O kuvve, lı lulıhsal etmek ipin de bir takım âlüt ve edevat mevcut. Bunların hepsi yer li yerinde iken m eselâ bir telin kopmâsiyle cereyan kesiliyor, hareket duru y a Mevcud esbâbın hiçbiri te’sîr gösteremiyor. Demek ki butun seboblerın invkmde bir sebeb. yâhud nruisebbib var ki. o irâde-i ilâhiyyedir.
841 V^..’ 9 ؛-؛١
w - jj ٠ j
J ١٠■*... O ) V *.. .->١ Van sebebho k'enbiyörâ rehberest, Ar. sebebhâ zin sobebhâ berterost «Peygamberlere rehber olan ma nevî sebebler, bu maddi ıı.tündür..
sebebl٠rd٠n
84?
a15٠" ،> ١،
S
٠jT 'j r ■؛. ' J J l * .، ؛i j / J \
in sebebrâ an sebeb âmil küned. Bâz gâhi bî ber û âtıl küned. «Bu maddi sebebi .o ma’nevi sebep harekete ve faydasız bırakır.»
getirir, ba.zan da mu’attol
843
İn sebebrâ mahrem âm ed âklhâ. Van sebebhârâst mahrem Enbiya. «Bu maddi sebeblere akıl'ar mahremdir. O ma.nevj scbcblarln mahremi l٠. poygamborlerdlr.»
838
Oy* ٢٠. J '.۶٠ ، ؛٤ - J û ٠٢
٠>✓ ٠٠3 ،y ٠>• ؛j f
.33 .j •٨~ ٠
Âhen û seng-î hevâ ber hem mezen, Ktn dü mizâyend hem cün merd ü zen «Hevâ vü heves taşıyla çakmağını biribirlne vurma kİ, bu ikisi kadın ve erkek gibi tevlld e d e rle ri Hazret-i Mevlönâ. emr٠l İlâhîye itâ'atinden nümûne gösterm ek için, çak etmişti, burada ،؛a doicyısiyle çakmak demirini ve taşını n e .s ve hevaya benzetiyor. Bu ikisi nin biri.irine yakiaşm asm kadın ve erkeğin yaklaşm asına benzetiyor. Erkek ve kadından nasıl doğum vukû’a gelirse nefs ve hevonın birleşmesinden de bir ç o k günah doğar, diyor. Bundan sonra da esbabın kendiliklerinden müessir olmadığım, müsebbibulesb âb ın te 's ir ؛altında bulunduğunu izâh için diyor ki: m ak taşiyle demirden kıvılcım çıktığını bir beyt evvel beyân
839 -^٠.
J
٠i ٠.، i y ' ..£١
y
Seng u âhen Hod sebeb âm ed velîk, Tü b e b â lâ te r n ig e r ey m e rd -i nîk.
.،Tuş ile demir, kıvılcımın zuhuruna sobebdlr. Lâkin en iyi adam, sen daha yukarısına ve İlerisine bak ٠
840 t
٠/،
■m *-
3 ٠,■->•؛٠ .-i— .-i.
،..^ ٠
X■rr* J
Kin sebeb râ an sebeb â v e rd piş, B i sebeb key şüd sebeb h e rg iz ziHtş.
«Zlrâ Allah, bu sebebi başka bir sebebden zuhüra getirmiştir. Bir sebeb. dlğor bir sebeb olmaksızın nasıl kendiliğinden sebeb olabilir?»
٠٩٠
M. JJ V
.0١٠‘.*
،3.'
j ١٠ j ١J / ٠٠"٠٠/-٠٠٠ ç y ؟٠) ١ ،j .^3،■. İn resenhû-yî sebobhû der cihan, Hân han ez çerH-ı sergerdan medan.
«Cihandaki bu sebeb iplerini sakın çerh-i felekten bilme.» 847 r ،٠
٠> ■،■>j T ٠/ ٠— i j
r /■. f ? ،5 > ٠J 3 i tS jj - * ١٠. Tâ nesûzi tü zibîmağzî çü merh. Tâ nesüzî tü zibîmağzî çü merh.
«Tâ ki felek gibi hâli ve sergerdan kalmayasın ve beyinsizlikten kav gibi yanmayasın.» Kuyudan nasıl su çekildiğini hepimiz biliriz. İpe bağlı olan kova kuyuya sarkıtılır, sonra çıkrık çevrilir, İp ona sarılır. Kova da kuyudan çıkar. Domok ki suyun çıkması için bir kac sebeb var. Evvelâ, kova, saniyen ip, sâlisen çık rık. Fakat bunun sûretâ dördüncüsü, hakikatte İse birincisi olan bir sebeb var ki, o da çıkrığı çeviren kimse. Cünki o çevirmese ne çıkrık döner, no ip sarılır, ne de kova suyu çıkarır. Hazret-I Pîr, şu temsilin iradından sonra buyuruyor ki: Dünyâ, filvaki sobebler âlemidir. Bütün hâdiseler sebeb, müsebblb, illet ve m a’lûl ipleriyle bl ribirine bağlıdır. Çarhm dönmesi, ya’nl tabiî.1 inkilâbât olmasiyle o hâdiseler zuhura gelir. Fakat.o hâdiselerin zuhurunu çarhtan değil, çarhı da çeviren m üsebbibül'esbabdan bilmek lâzımdır. Aksini tevehhûm etmek, kuyu başındaki çıkrığın döndüğünü görüp de döndüreni görmemek kadar homakattir. Mu sebbibülesbab olan Allah, ba'zan da esb ab a, olan hassalarından başkb bir te .s’îr verir.
848
.3 ." ./.٠١ 3١
٠> ؛٠■ J،،
JL٠I
.1 y
j ١،—٠
er .*' • ٠١؛ J j ؛/.
B âd-âteş mîşeved ez emr.l Hak, Herdü serm est âm edend ez Hamr.l Hak.
«Rüzgâr, Allahın emriyle ateş gibi yakıcı olur. Rüzgâr da, ateş d . şa ٠ râb-ı İlâhinin sermestldlr.» 403
Biraz evvol «butun sobeblerin uzorindo bir sobep. vâbud musebbib vord٠f ki. ٠ da İrâde-، fobiyedir» denilmiştir. Hazret-، M slânâ da bunu sOyOyar. Peygamberler© rehber olan sebebler. bildiğimiz, gördüğümüz sebeblerln üze٠ rindedir. «Onlar, bizce ma'löm olan sebeblerl tozan âmil, tozan âtıl bir hâle getirir. Onlarınesrârma enb؛yâ-yı İzâm AleyhlmUsselâm mahremdir» diyor. Meselâ «Dükkân kapısı, Hak kapısıdır» derier. Esnaftan bir adam, sabahleyln dükkânına gider. San'atlylo. ticâretiyle iştigal eder. Eğer (Rezzâk, ism.، şerifinin feyzine mazhar olursa, sebeb-l ma'işeti olan dükkânından, tezgâhınden istifâde eder. ، Rezzâk, İ6ml٠ o sebebleri âmil kılar. Aksf takdirde, bütün esbâb-ı ticâreti âmâde iken ekmek parası bulamaz. Cünkl birinci sebeb olan .Rezzak, ismi; ikinci, ü.üncü derecedeki sebebleri mu'attal bırakmıştır.
844
ﺱ
ﺗ ﺰ ﻯ ﺭ ﺭ٠ ﻭ ﺩ٠ﺳﺒ ﺐ ﺏ
ان
ا ن ر س ا د ض٠اد و ن ب fn sebeb elbved betâzî gâresen. Enderin ceh in resen Omed befen. «Arabca olan bu (sebeb) ne demektir? cevab ver ki (resen, dir. İptir. O ip, bir kuyuya fen ile sarkıtılmıştır.» Evet, «sebeb» kelimesi, arabcadır ve ip demektir, Kuyudan nasıl kİ ip ve kova vasıtasiyle su çıkarıyorsa, sebebler âlemi olan Dünyâda da her iş bir sebeble görülür.
845 ﺷ ﺬ
ﻥ ﺭﺍ- ﺧ ﻪ ﺭ
ﺯ ﻋ ﺖ
ﺩﺩ ﱏ
;ﺡ
ﺍ, ﺭ١ ﺩ/
Gerdiç-Î cerHâ resenrâ Illetest, CerHa gerdanrâ nediden zllletest. «Cık.ığın dönmesi ipe illettir, cıknğı c.vlrenl görmemek Is. zillettir.' 492
Ad kavmı. Yemenin (Ahkâ.l . ٠٠>»٠،٠٠٠»٠ k.nınında oiururdi Bunlar Arnbm (Bâ ا٠ل0 اkolundond٠r. Ahvâl t Mrihiyy. Ifift Irındmıyln mazbut değildirC enöb -1 Hûd Uf. "»ﺀ٧ﺍﺍﻯ٠١،ﺍﺍ٠'ﺍﺀﺍ٥ ' mııınsındu Ad kavmlnin rlyâsotındo Lok mân ve Halecân Istmlt ikt kufilfiy l،ıjlıınuyı>finuş Lokman ile beraber dert bin KİŞİ ؛m ânâ gelrçlş. Halecbn 1 ا1ا ﻻ،'ل1 ' اا1 ا١ اg٠)lpcr،‘sHık(e devOm etmiş. Bunların lehdîdi Icin üç sene yağmur yağmamış, kuroklık ve kıtlık olmuş. Ehemmivyet vermemişler. Nihâyet yedi gece sek li gün şiddetle esen bir rüzgârla bu mu lemerrid müşrikler htilâk olmuşlar. Fırtına esnâstnda Hazret- ؛HUd. ummetml bir oraya toplamış, onların etrOfma bir dâire c 2 ؛miş. kasırga 0 dâireye gellnco bohar rüzgârı gibi lâtif lâtif esermiş. Bu fırtınada helâk olanlara (Ad-İ ülâ). sonra Kahtfinller tarafından İmhâ edilenlere (Ad.! sûnîye) derler.
851
آ ن ﺧ ﺮ ﻛ ﺜ ﺒ ﺪ٠ ؤ٠ ﻫ ﻮ د ا د *ﺑﺪ.) ﻣ ﺎ ﻝ٢ ٠رم ى د د ؛اه Hûd gird-i mü'minan hattf keşid, nârm mîşüd böd kâncâ mî resid. «HUd Aleyhlsselâm, mü'm،nler؛n etrâfına bir hat cektb Rüzgâr oraya a.llrı ce sOklnleşirdi.» 85?
زﻫﺮا٣ .ط، ﻭﺩ زال٠ ﺭﻭﻑ.; ر ئ وا٠ ﺀدر١ ى ع ؛ ل٠ير٠؛ر Herki birun büd zan Hat cUmlera, Pâre pâre mîşlkest ender heva, «Kim 0 hattan hârlcde kalmışsa hepsini havaya kaldm r ve parça parça ederdi.»
853 ٠ ﺷﺘﺎن وا ى ى ﻛ ﺸ ﺪ٠ ا ن٣ﺀ٠ه
د٠ﺧﺶ أد
{i ﻭ
د, ر م٠ ا. م
Hemcunan şeybân-ı râi mikeşid. G؛rd bergird-i remâ Hatti pedid. «Bunun gibi Şeybân-I Râ-i d© sürüsünün etrâfino bir hat c.kerdl.» Çeybân-I R â-l, imâm-ı Ş â fî ،le m ua'sır evliyogllahdan bir z .ttlr. Mısırda ٠يﺀا٢ا
Malûm ya M،،/١٠>١٠. oorin. yâ.Hid soğuk .s e f ve uşumeyo aebeb olu,. Lâ٠ kin bo'zan ٠r٥d ٠, -I ll،j٠>ı٧ye ile, ateçın te.sirini gösteri,.
« ٥
ﺁ ﺏ >؛ﺍ ﻝ ﺁﺋﲎ ﺧﱸ ﺍﻯ ﺑ ﺮ ﻣﺮ٠
م ذ ﺀف ض٠
Ab-1 hllm-û öteç-i Hoşm ey ptiser. Hem zi Hak bînf cübügçöyl basar.
*Oğul; gözünü açacak olursan, su gibi lâtif olan hllm'ln V. at. ؟gibi did olan gadab’ın Haktan olduğunu gOrtrsUn.»
٠٠-
850
ت ;ال ١ ﻟﻤﻮﻟﻰ ﻭﺍ ﻑ ﺍﺫ ﺣﻖب
f
ﻳﺮق ﻛﻞ ر د ى *إف;وم ﻋﺎد Ger nebûdl vaki! ez Hak can-ı bâd.
Fârk key kerdl mlyan-ı kavm-ı Ad. «Eğer rüzgârın cani Hakka vâkıf olmasaydı Ad kavminl V. Hûd Aleyhlssulâmın ümmetini nasıl farkederdl?»
«HUD PEYGAMBER ALEYHİSSELAM ZAMANINDA KAVMİNİ HELÂK EYLEYEN RÜZGÂRIN KISSASI.» Hazret-i Mevlânâ. bahis dolayısiyle sözü Âd kavminin helâkine intikal ettiriyor. Hûd Aleyhisselâmın, ümmeti etrafına bir dâire çizdiğini, müşrikleri helâk eden fırtınanın o dâireye gelince sakinleştiğini haber veriyor. Fakat k,«sanın beyâ nına başlam adan evvel târihi biraz malûmât verelim. Tufandan sonra gelen ve Kur’anda zikredilen peygamberlerin en Hûd aleyhisselâm dır ki Âd kavmine peygam ber olmuştu. 494
٠
eskisi
857
غ'ن
ﺟ ﻞ ﺍ ﻋﺎﻭ١ ﺍ ﻧ ﺪ٠ ﺍﺍ ﳘ ﺠ ﻮ٠
ﻭ ﺀ ﻓﺂ ﻥ٠ ﻣﳭﺒﻮﻥ ﻧﲓ٠ رم ﻭ ﺧﻮﱏ Hemcünln bâd-J ecel bâ Arifân. Nenrn u Hoş hem çün nesîm-î ٧٥suf an.
*Kosırga rtz.ânnın, Hûd Al٠ yhl88٠ lâmın ümmetine hafiflediği gibi: ecef fırtınası da. drlflere, lâtif ve Yü8üf Aleyhlesclâmın gömleğinin râyihaaim Ya.kub Af٠٩,hl88elâma götüren nesim gibi hc, ve dllke ؟gelir.» 858
ددان 'زد١ اش اراﺑﻤﺮ ﺣﻖ ﺍﻭﺩ ﺑ ﻮ ﺵ ﺯﺩ. ﺑ ﻮ ﺯ ﺍ ﺏ Ateş ibrahlmrâ dendan nezed, Çün güzidey Hakbüved cûneş gezed.
«NemnJdUn âteşi ، brâhlm Aleyhlsselâma diş geçiremedi. Hazret.l Halil, Hakkin güzidesi bir neblyyş zlşan Idl, ateş onu nasıl dalayacaktı?» 859
ن٠ و ت ﻧ ﻮ زد ا ﻫ ﻞ د٣ذ ا ش د س3 ا ﺗﻤﺮ٠ﺑﺎ ﻱ را رد
Z â te şJ şehvet nesüzed efıl-1 din. Bâkiyanrâ bürde tâ ka'r-î .em in
«Din ehlini şehvet öteşl yakmaz Câkilerl ise ka’r-ı zemine ve cehennemin dibine kadar götürür.» ٠ Yânî mütedeyyin olanlar, şehvetlerini, ya helâllanna şarf ederler, yâhud
sabr ve riyözelle lş١lhâlar؛na sükûn getirirler Din ile mukayyed olmayanlar İ6e ozgm kopekler gibi koşarlar. Nihâyct fazla sarflyyat yüzünden za'fo uğrayıp ko.rı zemine girerler, günahları dolayısiyle أ ةcehennemin dibine inerler. 497
bulunur. Kırda koyun güder. Cum'a günler, .ürünün elrâfma bir çizgi çeker, namaz kılmak İçin şehre gidermiş. 854
jii "
٠٠)٠-٠-؛٠، / ٠.
jl3 "
"
"
~*ö j
٠^ JjC ،' ،٠
.Çün becüm'a mî şüd an vaktî nemaz Tâ neyâred gûrg anca Turktaz. *Cum’a namazı vakti olunca sürüye kurd saldırmasın diye bir hat çekerdi.» 855
٠3 ؛j J ٠١ ؛٠£» j j* ٠
j L
l
0١J t
^
٠٠/*؛
٠. ،^١٠A İ .٠٠ ^
ç
Hîç gürgi der nereftî ender an. Gûsfendan hem negeştî zan nişan. «Hiç bir kurd çizgi dâhiline girmezdi. Koyunlar da nişandan dışarıya çık mazdı.» 856
j . ٠۶ j
^؛٠'' ٠؛٠٠ ^
Bâd-ı hırs-î gürg u hırs-î gûsfend, Dayre-Î merd-î Hüdârâ bûd bend. «Kurdun ve koyunun hırsı, hevasi; merd-l İlâhî dâiresine bağlanmıştı.» Yânî, kurdda koyunu paralayıp yemek, koyunda ise yayılıp otlamak hırsı varken, her ikisi do o dâireyi tecâvüz edemezdi.
،no
ﻇ ﺰ؛ ع;ذﻳ ﺠﺌ ﻦ١ ﻇ ﻠ ﻘ ﻘ ﺈ١ﺗﺜﺌﺨﻴﺖ١ ا ١ ز١ﻣ ﺨ ﺒﺄا ﻏ ﻲ
Y â n î « ؛Sizin ؛cin çam urdan bir kuş yapar ve ona üflerim. Allahın izniyle ٧ çamur derhal kuş olur5*., buyurulmuştur.
Şuraya kadar getirilen misaller, v٥nî rüzgârın Ad kavmiyle Hûd Aleyhisseıımın ümmetini ayırd etm esi, ateşin Ibrâhim Aleyhlcselâmı yakm am ası, deni rin Beni isrâile zararı dokunmayıp da Fir.avn İle ordusunu batırm ası, topra11 n Karûnu hâzineleriyle yutması, çamurun nelha-î îsâ ile kuş olup uçması, • cm âdâtta ma'nevî bir hayat bulunduğunu ve emr-i İlâhî ile eşyâdaki hassola. nn değişebileceğini Isbât eder, İsa'nın nefesiyle çamurun kuş olup uçmasının zikri dolâsiyısiyle Hazrot-I Mevlânâ başka bir bahse şüru' ederek diyor ki:
863
ﻛﺪ
ﺏ ﻭ٢
_ﳏﺎﻝ: ﺡ:ﻝ
ﺫﺥ ﻣ ﺪ ﻕ ﺩﻝ: ﺗ ﺪ ﺯ
: ٠٠
ﺭ ﻍ ﺟﺈ ﺕ
Hest teSbihat büHâr-ı âb u gil. Mürğ-i Cennet şüd zi nefH-1 sıdk-ı dil. «Senin tsübhânalloh) demen, su vo cam ur buhân, yân ؛cam u rtan mahlûk cesedin nefesidir, öyle iken 0 nefes kalbdck! sıdk-ı İmân nefhaslyle cennet kuşu olur.. Bir mu'minin sldk u fhlâs ile (subhânallah) dem esinden cennette bir varadılocağino dâir bir Hâdis-Î Şerif vardır.
ku.
(53) Araf; 49 1.13
tso
ﺣ ﻖ ﺑﺎ ﺧ ﺖ/ ﻣﻮج در؛ ﺑﻮف ا اﻫﻞ ﻣ ﻮ ى را رﺑ ﻨ ﻰ واﺛﻨﺎ ﺣ ﺖ Mevc.1 deryâ çün be e m ri Hak bltOHt, E hil Mûsârâ zf kıptî vâşınâHt.
«Denizin dalgası. Atlahm emriyle kabannca MUsâmn ümmetiyle Kıbtilerl, ya'nl Flr'avm ve askerini ayırd etti.* Benî Isrûile, geçmek i;،n yo, v،rdl. Flriavm ve ordusunu boğdu
BSI ﻭ ﺏ
ﺓ؛ﻭﻭ
'ك٠ل
ﺭ٠ﻭ ﻋﺘ ﺶ ﻑ
ﺑﺎزر
ﺭ ﺍ ﺟ ﻮ ﻓﺮﻣﺎ ﻑ ﺩ ﻭ
ﺧﺮد ﻛ ﺐ
Hâk.i Kârunrd çü .ermar. der resîd. Bâ zer.û taHte? beKa'r-1 Hod keçîd.
«Fermân-1 İlâhî trişince toprak. Korünü, altmi ve tahtı ile içerisine cektl.»
852
ذ دم ﺑ ﻰ ﺑﺮد١ف و۴ / آب ل د٠ ﺛﺪ ر٠ ﻛﻨﺎد رز.ال ور Ab u gll cün ez dem-î fsâ cerjd. Bâl ﻻper bügçâd rn ü ^î şüd perîd, *Su ve camur, Isâ Aleyhlsselâmın nefesinden feyz alınca aşİkâre bir kuş oldu ve kanad acip uctu.» Hazret- ؛Jsödan bir mu'clze istenilm iş,, da çamurdan yOptığı kuş ؟ekline utleymce canlanıp ucmuçtu. Nitekim C enöb -1 Ruhullah lisânından Kur'ân-I Kerîmde i .98
.YAHUDİ PÂDİŞÂHIN İBTİH'ANI VI İNTAKI, KENDİSİNE NASİHAT EDENLERİN NASİllAILLRlNl KABUL ETMEYİŞİ»
ف١ﻛ ﺬ ر
ﺯ ﻫﺪ١ ﳕ ﺎ ﺛ ﺪ
ا ﻧ ﻴ ﺮ ز ا ﺟ ﺪ ن ﻫﻤﺮاف
1 ’ﱆ1 ﺍ ~ ﻝ
Nasıhan guftend ez had megzeran. Merkeb i istizerâ cendin meran. «Nasihat vericiler dediler ki: Haddi tecavüz etme, inad atını bu
kadar
ileri sürme.»
867
'اﻣ ﺤﺎرا د ﺑ ﻦ ﺑ ﺖ و ﺳ ﺪ ﻣ ﺮ د م د
X
ﻳ ﺮ د دد ﻣﻮ., ﻓﺪإدا
NÖSİ hanrâ dèst best ﻵbénd kerd. Zulmrâ peyvéfid der peyvènd kerd,
«Nasihat verenlerin ellerini bağlattı ve toprağa vurdurdu. Zulüm UstUne kal kat zulüm yaptı.» 868 ﻋﺪ٠٠ ﺩ ﰷﺭ ﺟﺮﻥ ﺍ ﳓﺎ ﺭ٠ﻛ ﺚ ﺁ
ا ر ب٠ ر٠ﻛ ﺪ ﻡ ﺀ
ﻯ ﺩﺍﺭ'ﻯ١ﺀ
BOng âmed kOr çün İncâ resid, Pây ddr e.v seg ki kahr-î mö resid, İş bu dereceye varınca: ey köpek; kahrımız geldi! diye Allah'm hitâbı erişti.» c ؛I'âb-I Hak, rallim ve sabUr olduğu icin bu kulunu birinci defoki ısyûn ﺀ1 اa ١,'?؛iyl٠ cabucak m uaheze buyurmaz. 0 kul m â'asi ve zulumdc haddi tecG. V٠;Z 'd in ce, kuduz köpek gibi, herkese ve flor şey'e husûsiyle, dine saldırmoYa bu, r٩٠nca kahr-ı ilâ.ıl ensesinden yakalar, hic beklemediği bir zamanda tn. p . ٠، a ؟ı . yere corpar Oıııın 'Cin urcfâ-yı ummnt. zulmun şiddetlenmesin., ?a. lınıltrın yakında kahr-ı İlâhîye uğrayacaklarına muido sayarlar. Bu âl.m in
٦٠١
٠ ة4
ر ض٠ ﻃﻮر اذ ﺭﻭﻭ ﻣﻮس ﺛ ﺪ٠ﻛ ﻮ ﻣﻮﻓﻰ ﻛﺎ ﻣ ﻞ ﺛ ﺪ و و ﺳﻦ او ز ﺗ ﺺ Kûh-I Tur ez ntır.j M ûsâ şüd beraKs, Sûfi-Î kâmil şud û rest ةzi naKs. .T ur dağı^M ûsânın nûru berakâtiyle noksandan kurtuldu. Kâmil bir olup raksa ٤»?lcdı.»
sâ l ؛
665 ﺭ ﻑ ﺷﺪ ﺍ ﺯ٠ . / ﴰ ﺮ ود ﺑﺬ
ﺫ ﰷﻭ ﺽ١
٠ﺏ
ﺟ ﻢ ﻣﻮ ى
ﺀحacep ger kûh aûfî şüd aziz, Cism-1 Müsö ez kûlûHî bûd nîz. .؛Dağın aziz bir sofi olup raksa başlam ası şaşılacak şey Aleyhisselâmın cismi do aslı i’tibariyi. topraktı..
değildir. Mûsâ
Sûre-I A’râ.daki :
Yânı « ؛Mûsânın Rabbi dağa tecelli edince onu parçaladı, Mûsâ da bay• gın olarak yere düştü...» Âyet-i Kerîmesinde beyân olunduğu üzere Hazret-i Mûsâ, Tur dağında iken Cenâb-; Hak o dağa tecellî etmişti. Dağ, toprak ve laş yığınından ibaret bulunduğu halde tecellî te'siriyle sallanm aya başladı ve parçalandı. Hazret-i Mûsâ da düşüp kendinden geçti. Cebel-i Tür’un bir der viş gibi raks ve harekete gelmesi taaccüb edilecek bir şey değildi. O, ta ş ve toprak yığını olduğu gibi, üstündeki Hazret-i Mûsâ da cismâniyyeti i'tibariyle topraktan ibaretti. Fakat onun ma'neviyyeti ve feyz-i kurbiyyeti dağa da m a’neVi bir zevk vermiş, onu vecde gelmiş bir söfî hâline getirmişti. Demek ki bir nefesten ibaret olan iSübhânallah) Allahın irâdesiyle cennette bir kuş hâline giriyor, müheykel bir dağ da ،pîr söfî gibi raks ve harekete geliyor.
(٥٠) Araf: 143
Burada. Süru-I Bı،rü<ıl<ıkl
٠
y
.
٠
Yâni : «Erkek ve kadın, ehl.l İmâna İşkence yapıp da sonra tevbe etm e yenler için cehennem azabı vardır ve onlar için yanmak azabı muhakkatır41. ٨ye،-i Kerimesine telmih vardır.
Cenâb-ı Mevlânâ. bo'z ؛yüksek hakikatları beyân için bu rivayeti naklod. yor. Târıhen ise. IZûnirvâs.، Hımyeri) nin Habeşîlerle ettiği m uharebede mağlub olması üzerine atını denize sürüp intihar eylediği mazbuttur.
Bir kaç defa'o söylenildi ki Hazret• ؛Pirin moksadi: Tarih anlatm ak değil, birtakım kıssalardan dakik ve âli hisseler çıkarmaktır. Zâten netice holâk ol duktan sonra a teşte yanmakla suda boğulmak arasında pek fark olmamalıdır.
870
ﺯﺍﺵ ﺑﺘ ﺪا1 ﺷﺎﻥ.ﻣﻞ ﺍ١ ﺍﻧ ﳤﺎ
رﻧﺪ
ﺧﻮ ﺽ
ﺀ ﻝ١ﻭ ﻯ-
Asl-1 İşan büd zâteç 1ﻫﺴﻼ. Sü-yi OSİ-J Hi ؟r e i t e t İitih â «٠ yahudilerin asil başlangıç،, a t . , olduğu Icin sonunda da 0 ، « و٠ ٠lt،î«r ..
(٥٠) Jîünic : 10 î,0;ı
kendisinde b o k . olmadığı 1 ﻫﺎاإÜzerindeki hâd،sâ١.n da devam, ve bekâsı alamaz. Bir hâdise olur, e irâ .a yay.hr, kemâlini buldu mu ٥evâle yüz tutar.
Bir hadisi şerifdo: «Zâlim, yer yüzünde Allah’ın ad â'eti vâsıtasıdır. Cenâb-ı Hak, zâlimle intikam alır, sonra zâlimden de İntikam alır» buyurulmuştur. Diğer bir Hadîste ise zâlim, eğeye benzetilmiştir. Eğe; demiri törpüler, toz h a line getirir. Fakat nihâyet onun da dişleri aşınır. Onun gibi zâlim de zu'üm ede ede, edemeyecek bir belâya uğrar ve mahvolur gider.
İrak ahâlisi. Hazret-i Ali ile oğullarına zulüm etmişlerdi. Sonra Allah, onlara evvelâ (Muhtâr-ı Sekafi) yi, sonra (Haccâc-ı Zâlim) i m usallât etti. Bu iki zâ lim, İraklılara türlü mezâlim yaptılor. Onlardan eh ؛٠i beytin intikamını aldı ar. Sonra Muhtar, Abdullah bin-iz-Zübeyr'in kardeşi (Mu'sab) ile ettiği m uharebe de öldürüldü, H accâc ise en son öldürüttüğü (Sa‘id bin Cübeyr) rahmetullohi aleyhin katlinden sonra çıldırdı ve geberip cehennem e gitti. Binâenaleyh zul me uğramış olanlar, ye'se kapılmamalı, Allahın lütfundan ve m erhametinden ümit kesmemelidlr. Uğradığı zulmu, kendisinin irtikâp etmiş olduğu maâsînin ma'nevi intikamı bulunduğunu unutmamalıdır. Onun için zâlimin kahrındon ev vel kendisinin afv.nı temenni etmelidir. Onun afve mazhar olması, başına mu sallat olan zâlimin kahrını ta ’cil eder.
Cenâb-ı Pîr bu nüktelere işaret ettikden sonra diyor ki:
869
ﺭﻭ ﺣ ﺖ. ﺭ
/
ﻝ٠ﺏ
ﺟ ﻬ ﻮ ﺫ' ﺭ ﺑ ﻮ ﺧ ﺖ
آﻧﻰ
آش ﻭ
ﱏ١ﺑ ﺪ ﺍ ﺯ
ﺣﻠ ﻔ ﻪ ﻛﺷت
Bâdezan âte ş çihil gez ber türuHt, Halka g eşt û an cühûdanrâ bisuHt.
.O ndan sonra ateş kırk arşın yüksekliğinde alevlendi ve halka olup yahudller» yaktı..
؛٠0ي
o
و د د 'ن ﻟﺮ؛ ق٠ . ر؛ ذ آ ش ﻧ ﺎ د
.
ا أ ا ﺷﺪ >ﻟ ﻖ١ ر ى٠'ﺟﺰه'رI
,Hem ZI ate? zOde budend an ferIK ١٠r Cûzhârâ sûy-y! kül bâşed ؛K <[٥ ٠leş fırka ؛٥٠mu?،u. Cüz lerin yolu ise kül'le doğrudur.» en peyda insan olsun, hayvan olsun, nebö.ât ve cem âdâ، olsun mahiUkatm hepsi -de topraktan yaratılmış oldukları ،Çın zaman gectlkce çürüyor, dağılıyor top roğa İnkılâp oluyor: ya'nı aslına rucü ediyor Maddiyat böyle olduğu gibi .m anevtyya. da bOyledir. Cennetin eczâsı olanlar cennete, cehennemin eczOs fjlcnlar cehennem e gider , 872
ر ز و ﺑ ﺮ- ن٠ ؤ٠ ود'د٠, آ ﻧ ﺬ ى ﺧﺪ
و ﻧ ﺖ ر و د وا آ ش ا ﺑﺘﺎ ن-
Ateşı bûdönd mü'min söz u bes, SUHt HoorO âteş-i işan cu Hes ..Bu herifler, bir cok mü'min! yakan bir ateş idiler. Nlhâyet kendi ateşler، kendilerin، çörçöp gibi yaktı.» Ocağa odun, m angala kömür konuldukça oralardaki ate?, yeni konulanı yakar. Fakat odunun, kömürün arkası kesilince mevcud ate? biraz durur, son ra gecmeye boşlar, nlhâyet kul o lu r Bu herifler de bir takım bJcareleri zu lım ateşine yakmak istiycrlardı. Sonra 0 a te ş kendilerini cehennem de karşılrtd,
873
Anki bûdest Ümmühû elhövlye. Hâviyâ bâşond merörâ zâvlye. ٠H٠r kimin asil hâviye ya'nl cehennem I.® hâviye, onun zaviyesi alur.»
fiOh
C enob-. Hah b ir ٨٧ 0 ا- اK erim ede :
1 ٠ غ
ﺧ ﺒ ﻴ ﺘ ﺔ ز
ذ١ و ة ﻏ ﺮ ذ- ة ب
@ ﳌﻠﺪﺩﻥ١ﻭ Yani « ؛Ey müşrikler; siz de Allahtan başka taptıklarınız da cehennemin odunusunuz, siz oraya gireceksiniz ٠ ؛.» buyurmuştur. Bu A yeti Kerimenin nüzülüne kadar Mekke müşrikleri. mUslUmaniara ﻻيAleyhisselOt Efend؛mize fl'li tecavüzde bulunmuyortardı. Bundan sonra: Muhammed ma'bUdleriml-zi ve bizi hicvetti diyerek ta'arruza kalkıştılar. Hatta ، .11 fikirli ve ؟eytan zekâlı oiduğu l.în kovmi arasında .EbUlhikem) denilen IbUcehl, bir ukolâlık yapmak istedi: «Ya Muhammed: sen Allahdan başka (loresti ؟edilenlerin cehennem odunu olduğunu söylüyorsun. Sonra isânın ııı.ıullah olduğunu da İfâde ediyorsun. Halbuki nasrâniler İsâya tapıyorlar. Şu Imide o da cettennem odunu olacak demek?» dedi, SallallahU aleyhi vesellem Efendimiz gayet edibâne ve zarjfâne bir cevap verdi: «Sen kavmlnin lUgatma. yân ؛arabcaya ne kadar yabancı imişsin. Ayet.1 Kerimede (Men ta ’büdüne) yâni «İbâdet ettiğiniz şahıslar» denilmiyor (ma ta'büdüne. yânî «taptığınız şeyler» deniliyor» buyurdu. Arabcado (men) eş. hâso İmâ) eşyâya delâlet eder. EbUcehl mülzem oldu. Söyleyecek söz bulomadıflı Icm bırakıp savuştu. IO h z -1 Şirazî der ki: «Aşk fabrikasında küfrün de EbU Letreb ve emsâlî olm asa ateş kimi yakar?»
bulunması zaruridir.
Evet. Ceflennem odunu olmak üzere yaradılmiş ba'zı mahlûkat vardır. Qn. Inr n yaradılışları i'tibâriyle csılları - şeytanlar gibi — ateştir. B.dâyet Oyle ynradıldıkları İçin nihâyeten gidecekleri yer de cehennem ateşidir, İşte ZÛııuvâs I Hımyerl ve tevâbii'de bu kabil m ahlukattan idler. Nitekim haklarında «cehennem ve ateşte yanma azâbı vardır» buyurulmuştur.
)ةﻫﺎEnblyU 98 ؛
104
ب
ﻧ ﺪاf \ j * r
ا د د٠آب
ﺕ- ﰷ ﺭ ﰷ؛٠ﺍﺩ ﻧﺬ ﺵ ﻣﲀ Âbender havzeger zindâniyest. Bâd neşfeş mîküned k’erkâniyest. «Havuzdaki sular orada mahbus olmalç'a beraber rüzgâr onları kurutur vo aslı olan buluta eriştirir.. 876 ﺍ ﺩ ﺍ ﳘ ﺠﺎ ﻑ٠ ﺍ ﻯ٠٠ﻭ_ﻧﺬﳹ ﺟﻞ ﲠ ﺎ ﻥ. ﺍ ﺩ ﻟ ﺪ ﺍ ﻧ ﺪ ﻙ ﺩ ﺯ ﺩ ﺩ ﺍ ﺯ ﺣﺒ ﺲ
Vinnotes canhâ-yi mârâ hemcünan. Endekendek dUzded ez habs-j . ؛han. «Bu nefes alıp vermek de bizim hayatimizi azar azar cihan mahbesinden çalar.» Dünyâ nedir? rûhlar icin bir mahbesdir. Hazret-i Mev.önâ bir gazeînde der kt: «Bsn ﻭﺍgOrmek ve halk, irşâd etmek vazifesiyle mükellef olarak dünyâ hapis, hanesinde bulunuyorum. Yokso zindan nerde, ben neredeyim? Kimin malını çalmışım kl mahbUsum.» 0 hapishâne ؛.inde getirilen hayat nedir? Bu suâlin en basit cevâbı daBir nefes almakla vermekten ibârettlr hayat. Dikkat et bir dem değil mi müddet-1 ömr-l beçer. beytidir. Âdemden gelmişiz, bir mahbese tıkılmışız. Yavaş yavaş ٠en٥ ya gidiyoruz. Yaşamamız, vöcüd ve adem sahillerini birleştiren bir köprüye benziyor Fakat dünyâ köprülerinden gecmek ، dn adim, yâhud ile rle k kullanıldığı halde hayât kOprusunden gecmek icin nefes sarfediliyor. insan dürıyadâ her adim attıkco yore yaklaşır, hor nefes aldıkca do dün. yâdan gitmesi yaklaşır Demekkl (zlrûh olanların her nefes alması ölümo bir tıdım yaklaşmas. oluyor Di٥ ٠ r cihotton rufılartn asil, âlom-l ervahtır. Oradan 507
Hazret-I Movlrtna b u rad a
٠، ika n a ؛
paresine telm ih edı٧or :
ىةﻏذ١\ ذةﻳﻜذ ® ة اً ﻳ ﺊ ؛١ىرءإﺟذأ ® ﺶ
؛ ﻓ# ﺫ ﺝ' ﺉ | ﺍ ﺫ1
''ﺓ>؟ﻝ
ؤ ^ غ٠^ ﺻ ﻘ ﻲ٠ئ ® ؛ ذ ة ك٠« ذ ﻷ ; ب٠; ج
|
٠ ؛ا ة ة ؤ٠ﻫ ﻖ
Yânî « ﻭKıyâmet, kıyâmet nedir? Mablblm: kıymetin ne olduğunu sano ne bildirdi? Bir gün kl insanlar dağılmış pervaneler gibi olacakdır; dağlar da atılmış pamuklara dönecektir. Her kimin lyl amelleri mizanda ağır basarsa o kimse hoş bir ma işet bulacaktır. Her kimin de mlzönı hafit gelir, ya’nl a’mel- 1 salihası bulunmazsa, onun asil ve makamı hâviye olacakdır. HOvlyenln ne «.olduğunu sana ne bildirdi? gayet şiddetli bir ateştik
Şle bir şahsın Ummû ve asil hâviye olurea. cehennem de ona zâviye olur،.
874 دذ.ﺟﻮ!ﺍ ﱏ ل ﺑ ﺖ٠ ﺩﻭ
ﺍ ﺩ ﻭ ﻓﺮﺯ ﻣ ﺪ٠
اوا،ﻓﺮﺀ
ﺍ
ﳍﺎ٠ ﺍ
Mâder-Î fereând cûyân-î veyeet, ASIha mer ، âr'hârâ der peyest, «Çocuğun anası, onu arar. Asıllar da fer'lerln izinde ve talebindedlr.»
UmmU ve asil hâviye olanın zâviyesl cehennem olacağı bundan evvelki beyitle beyan edilmişti. Burada da deniliyor kl asıllar, fer'lerln tailbl ve takibdeldir. Nitekim bir ana evlâdını arar. Cehennemlik olanlar da cehennemin f.r'I vn evlâdı oldukları icin ate? onların talibidir. (١<٠) Kirla. : 1-11 ٠j(H.
ami
'*;ﺍ٠٠ﺍ٠ﻏﻞ٠ﺑﻞ ١٠.ﻷ٠ وﻟت ﺍﺭ٦١٠ﺫﺍ
* > (\
Hâkczâ ta'ruc ٧ا٠<اn/.l ا1ااا,ا [ااZa fela ztlte اه٠٧٠١ا(اااااا ^ أ «Şu hâl, yân ؛nefeslerimizin suUdiylo ra ٠ ١ me١ -i llahiyyenin kat kat nUzUlu devam eder. Ey sâlfk: sen de bu su"üd vo nUzUlden hâil kalmazsın.»
MI
ﺶ
ﻧ ﻜ٠ ﺳ ﻔ ﺎ٠ ﺑ ﻢ/ ى٠؛ اد
ذ ش٣ د ﻛ ﺎ آ ﺀد آ ن٠٠آ
ﻟﺮف٠ زان
Pârsî gûyi'm ya'nl in keçi?. Zan taraf öyed ki âmed an ceşiş, Fârisi söyleyelim: Yâni bu câzibe ruhâ zevk gelen taraftan gelir.» Cenâb-ı Pir yukarıda cüz'lerin kül'le karşı bir Incizâbı ve asl'a karş< bir İştiyakı bulunduğunu söylemiş, hattâ havuzdaki suyun asil olan buluta yüksel d İğini misâl olarak İrâd eylemişti. Sonra diğer misâl olarak da nefeslerin, vn onlardan husUle golen kelimat-ı tayyibenin. meselâ zikir ve tevfiidin. tevbo vn istiğfarın, du'â ve münâcâtın, hâlis olduğu takdirde. Allahın dergâh-ı kabulüne c.kaccğını ve mükâf'âten rahmett !lâhiyyenln nâzil olacağını, nûzül edecek rahmet-i jlâhiyyenin de. mU'mine tekrar 0 kellme-l tayylbeyi tekrarlatacağım, hülâsa bir devr husûle geleceğini bildiriyor, bir mUslUmanm ancak cezb.' I Jlâhiyye ile müncezlb olacağını beyân ediyor. 8S2
ﻣﺖ. ﻗ ﻮ ى ﺑﻤﻮ ى ﻣﺎﺗﺪ٠ﺑ ﺘ ﻢ ﻋﺮ ﺳ ﺖ٠ ﻟﺮ ف ﻟﺜﺎووز ذو ق واﻟﺪ٠ ﻛﺎ ن Çeşm.i her Kavmî besûyf mândest. K'ön taraf yekröz zevK! rândoat.
«Hor kavmln gözü, bir gün olsun, zevk sürdüğü ^prde kalmıştır.» .,ir.
ayrılıp dünyâya gelmişler ve ،ısıllarından uzaklaşmışlardır. İşte o aslsn cazibe si te siriyle ve nefes alıp vermek suretiyle dünyâdaki mahbûsiyet müddetleri biter. Nihayet her biri aslı ve menşei olan âleme gider. Şu hâ ٠ . havuzdaki su yun rüzgâr ve güneş te'siriyle tebahhu ederek bulutlara karışmosına benzer.
877
ﺗﻜﺎم١ ﻻب٠ س ا٠٠ ب 'ا ا آ اﻟﻰ >;ث ﻋﺎم٠ﻣﺎﻋﺪا Tâ ileyh ؛yes'ad etyâbülkellm, SOiden mlnnâ ilâ haysü alim. ،؛Kelimât-ı tayyibe bizden suüd ederek Allahın bildiği bir yere çıkar.» Kelimât-ı tayyibe için: Du.â. Amel-i sâlih için de: Sadaka ve zekât gibi şeyler denilmiştir. Kezâ kelimât-ı tayyibe ؛ve istiğfâr, Amel-i sâlih ise: Nedâm ettir diyenler olmuştur. Bazıları da kelimât-i tayyibe ؛Tevhid. amel-l sâlih؛ ihlâstır, Mürâiyane söylenilen kelime-i tevhid ve Allaha riyâkârâne edilen du'a kabüi-i İlâhiye yükselemez demişlerdir. Hazreti- Mevlânâ da *Bizden zu hur eden kelimât. tayyibe, Allahın bildiği bir yere kadar çıkar» diyor.
878 ﺗ ﻖ٠ ﺭ ﺍ ﻧ ﻨ ﺎ ﻣ ﺄ ﺍﺍ. "
اﻟﻰ داراﺑﺬاİ ﺗﺤﺬأ٠ TerteKÎ enfâsünâ bilmünteKâ, Mü.hafen mlnnâ ilâ dâriibeKâ. «Nakiyye ve pâk olan nefes ve kelâmlarımız, bizden tuhfe olarak dâr-ı bekâya intikal eder.»
879
.
٠
ﻛﻠﻦ اﻟﻤﻔﺎل٠ﻷﺗﻴﺬا٠م ﻥ ﺫ ﻯ ﺍﳉﻻﻝ٠ ﻓ ﻌ ﻒ ﺫﺍﻙ ﻭ ﺀ ؛ Sümte te'tînâ mükâfatülmeKâl, zı'lü zâke rahmeten mln zilcelâl. .Sonra Hudâ-yı Zülcelâl v.l-ifdalln rahmeti eseri olarak sözlerimizin mü kâfatı kat kat bize gelir.»
IM
f ؛n sohbeti feyziyle söllhler m m ٠ ١ ٠ ıln ٠ ١(jlrer. Hozret-l Mcvlânâ şu bir misal İle izah ediyor :
hâl. başka
885
ﺍﲰﻴﺮﺩ. ﴁ٠'ﻻﻟﻚ
ا٠ ﺍ ﺩ ﻭ٠١
ﻓﺰﻭﺩ
ﻭ
ﺁ ﺏﻭ
ا٠ ﲎ
ﺟ
ﺭ ﺟﻮ ﻛﻨ ﺚ
Hem.ü âbû nanki cins. ؛mâ neb٥d, Geşd clns-î mâ u ender m٥ füzûd. «sureta cins aydığı, m esela ekmek ve su gibidir ki bizim hemcinsimiz değildir. Lâkin yenilip içilmeleriyle bizim cinsimizden oluriar ve bizde tem essül ederek clsmaniyyetlmlzl ortırırlar.»
886
ﺱ ﻟ ﻼ ; ﺩ ﺁ ﺏ ﻭ "ﺍﻑ٠ﺝ
ﻧﻔ ﺶ
ﺁ ﺧﺮﺁﺯﺍﺭ ﺟ ﺶ
ﺯﺍ ﻋﺒﺎ ﺭ
ﺩﺍ ﻑ
NaKş-i clnslyyet nedâred âb u n ân ٠ Zı'tibâr -1 OHeranrâ cjns dân. «Su ve ekmekte insanlık clnsiyyeti yoktur, fakat bir l'tlbara göre onu insan cinsine m ensub bil kl ikisi de insanin gıdâsıdır.»
887
Lذوق
ﺛ ﺪ١ﺟﲎ ﺀ
ور ذ ﺀ ر
١ ﺛ ﺪ ﺟﺬ ﴎ٠ ﺗ ﺪ ﺏ٠ ﺍ٠
fk آن
Ver zigâyr-î cîns bâşed zevK.ı mâ. An m eger mânân bâşed cînsrâ. ٠E٥er nâclns bir şeyden zevk alıyoreak 0 nâclnsln olmasındandır.»
cinsine m ûşâb٠hotl
51 ﺍ
ln8onın bo'zı lallı hâtıraları olur ki onu yâd etmekten hâl. kalmaz. O hâ tıraların vukiı'â u n ld i.l .،cihoyi do holırlamaktan geri kalmaz. Bunun için has ada ruhlar dn itle s in bırabbıkum) hitabına mazhâr oldukları âlemi bir turlu unutamazlar.
883 ﱐ.ﺧ ﻮ ﺩ ﺑ ﺸ ﺪ ﺑ ﻦ
ﺧﻮﺩ ﺍ ﺛ ﺪ
ﺍﱏ- ﺟ ﲎ ﺍ ﺯ
ﺫﻭ ﻕ
ﺟﺰﻭ ﺍﺯ ﰻ
ﻧﻮ ﻑ
Zevk-ı cinsez Clns-İ Hod bâşed yaKIn, ZevK-1 cüz ez kUll-1 Hod bâşed bibin.
٠B!r cinsin zevki hakikaten kendi clnslndendlr. Cüz'ün zevki da ancak kendi kUHUndendlr. Buna dikkat et.» Cinsiyyet, 'şüphesiz ki möcib-1 ülfet. bâ'lsi mahzûziyettir, M ugayeretl cinGiyye ise, vahşet ve nefrete sebeb olur. En büyük âlimlerden müteşekkil bir meclise bir câhilin girdiğini farzedin. Herif, orada sıkıntısından patlayacak halo gelir. En zengin bir câhilin yanma en fakir bir â ؛imi götürün, 0 da orada. IIO kadar tohammül gösterse ayn.ı hâle uğrar. Bundan dolayı «mescldde mü'm.n, sudaki balığa, mescidde münafık da kafesteki kuşa benzer.» teşbihi yapılmıştır. Çünki mescid ve mesciddekiler, mU'minin cinsi ve asilılır. Mıinâfıkın ise nâcinsidlr. Onun icln mü'min mescidde oturmaktan hoşla.lir. munâfık ise b ila k is sıkılır, kafeste mahbus kuşa döner.
«M
ﻭﺩ٠ ﻝ ﺟﲎ١ ﺫﻕ7 ﺑﺎ ﺓ ﺕ ﺟﺲ ﺍﻭ ﺩﺭﺩ٠٠٠ﻭ ﻥ ﺩﻭ ﻣﻮ Yâ meger an Kâbil-Î cinsi bUved, CUn bedö peyvâst cins-î ةşeved. «Meğer kl sUretd. nöclns görünende clnslyyete kabiliyet buluna. Bir cins ile temas edince onun hemcinsi ola.» Meselâ kendisine eze'den hidâyet mukadder olan bir adam, bir müddet lisk ،clndo bulunur. Bulunduğu hâle göre salihler ve m ütteki’ler ile süretâ hnmclns. görülemez. Pakot yekdiğerine karşı adem-1 ülfet ve münaferet de !,ulunmaz. Günün birinde 0 da istiğfar eder, salihler orasın ؟karışır ve on'a810
ا اا
- ا- او د،،٠' دوى٠ را ك١ﺳﺬ دا ب٠٠ و٠ ىم _ رد, د د ر- وف و٣ îeşnerâ ger zevkoycd ez Rprât). çün ٢esed dervey gıirized cuyedab
ttSu٥٠mıç bir kimseye çölde görünen serobdon zevk gelse bile, ena olup do serob olduğunu anlayınca kacar. başka taraflarda su arar.»
vâsıl
Bunun gib ba'zı şeyhlik iddia edenler de belledikleri ba'zı keümat-1 hakıkal ile kuş dili söylemeye, ehlullah lisânı kullanmaya, kendierinl m uhit. ؛İrfân gös. termeye kalkışırlar. ٥ lisâna t ؛l،p ve İrfâna teşne büîunan'.r da onların başına toplanırla. Pakat oniarm kuş değil, kuşbaz olduklarım anladıkları glbl, bırakıp savuşurlar. Demek ki cinsiyyet-i sûrlyyeden husûle gelen .zevk, muvakkal İmiş. KezO ؛
891 ﺐ
ﻧﻴ
ﺛ ﻮ ﺩﺍ ﺯ
؛
ﺣﻮ
/
ﺳ ﺬ
MUflisan ger Hoş şevend ez zerre-i Kalb. Lîk an rüsvâ şeved der dâr.ı darb.
«Müflisler de kalp altından hoşlanırlar. Lâkin 0 kalp altın, darbhaney. götürülünce sah te oldugu anlaşıldığı lcln rüsvay olur.» 832
j—d ; .٠ﺀت از و.ادود
زر١٠
ذﻛﺪ.٠ «ج ١ أ;اﻟ ﻚ;ذ Tâ zerendUdit ez reh nefkened. Tâ Hayâl.1 kej türâ ceh nefkened
«Ey tâ.ip; altın yaldızlı bir mangır seni yoldan çıkarmasını sakim bir h . yal seni kuyuya düşürmesin.» Yâni, üstâd.m ve şeyhim dediğin kimse h٥lıs alim gibi bfr İnsân.ı kâmil ve mürşid-l mükemmll olsun da sen ؛hidâyete götürsün.
m
ﺁ ﻙ ﻫﺎﻧﺘﺪﺳﺖ ﺑﺎﻧﺪ ﺀﻭﻥ ﺩ ﻋﺎﺑﺖ ﻋﺎﺭﻳﻦ ﺑﺎﰱ«ﺑﺎﺩ Anki mânendest bâşed âr،yet. Ariyet bâKİ neboşed âKibet. «Misi .la n ؟ey ariyettir. Ariyet ise aklbet bâki olmaz.»
Şu beytlerin hülâsası: Cenâb-ı Mevlânâ c ؛nsk.٠١ti tice taksim ediyor. Birincisi ؛Süreten ve ma'nen oton cinsiyyet. fVlu'min ile mU'mtnln, katir tle kâfirin, salih ve sâlihin. fâsık ile ،ösıkın cinsiyyet ؛gibi. ،kincisi: Sûretâ mugayeret, manen cinsiyyet. ،slâhâ kabillyyetli bir fası, kin süiehâ ile cinsiyyeti gibiUcüncüsü: SUreta cinsiyyet. ma'nen mugayeret Sulehâ kisvesindeki ٠ âsik bir mUrâyinin salâh erbabına cinsiyyet, gibi Bunlardan birinci ve ikinci kısım halk biriblrinin sohbetinden zevk alır UcUnctisunde sârî müçâbehet dolayisIyle muvakkat bir zevk alınsa bile n؛hö ٠ yet ٥ mUrâyinin fısku fucûru ve riyakârlığı yeninden, yakasından meydana CIk.ar O vakit 0 muvakkat zevk, ebedi bir nefrete tahavvül eder. Hazret-I Mevlânâ bunu da iki misâl ile anlatıyor:
889
ﻏﺮ٠ ﺯ١ﺩ٠ﺫﻭﻗﺂ ﺷﺪ ﻧﻔﺮ
ﻧﻴﺎﻣﺪ
ﺧﻮﺩ
f \;
ﺟ ﲎ
ﻍ/
ﻙ٠ﺑ ﻮ
Mürğrâ ger zâvkâyed ez safir, CUnkl cins-î Hod neyâbed şüd nefir.
«Kuşa ıslık sesinden, yân ؛bir insanin ku ؟ötü ؟u toklldf yapmasından zevk hâsıl olsa blla yakma gelip de o sesi çıkaranın ku ؟olmadığını anlayınca mü.
tenofflr olur» ve ucar gider. .12
... ﺭﺑﻮﺩ
ﻝ
ﺍ ﺩﺭ۶ﰉ ﺫ ﺍﻭﺩﺭ ﺍﻭ ﺩ
ﻭﺩ٠ﻛﺊﺗﻪ٠ﺭﻩ ﺍﻋﻮﺉ٣ ﺁﻥ ﺑ ﺮﺍ ﺭ Beski anşir ez komin der mi robüd. An ٠erâ ber etimle nâHo? ae ş.e büd. *O arslan pusudan onlar, o kadar çok kapard'. kl, 0 otlak onlara nâho٠ olm uştu..
898
ﻣ ﻪ ﺭ ﺩ ﺩ آ ﻣﺪ ﺩ ﺍﺳﺎﻥ ﺑﱤ ر- ا ز ا دارﻳﻢ٠.ز وﻳﺒﻦ Hile kerdend âmedend î?an be çîr. Kez vazîfe mâ türâ dârîm sîr. *Av hayvanları çâre buldular. Ars ٠ ana gidip ؛Sana vazife ta ’yfn edetlm, kar. n١ m doyuralım diye müjde verdiler» ?unu da ilâve ettiler ki:
897 ﺟﺰ ﻭ ﻳﺒﻨ ﻪ ﺩﻭﻝ ﺑ ﻰ ﻟﻴﺎ ﻧ ﺮ ا٠ا ا٠; خ1ز د د آ
ا
Cüz vazife derpey-i 8؟ydl meyâ. Tâ negerd«f teiH bermâ in g؛yö. «Vazifeden başka av Icin gelme kl, çayır bizim İçin tatsızlaşmasın..
888
د م ﻧﻪ ﻛ ﺮ١ اً و ى ﻣ ﻰ وخJ T ام اذ ﻧ ﺪ و ﻛ ﺮ٠ د٠ ا ﺑ ﻰد٠ Gûft ârî ger vefâ bînem ne mekr. Mekrhâ bes dideem .ez Zeyd.u Bekr.
«Arsfan dedi w ؛Peki. Vefâ görür ve mokre u.ramazsam a'lâ. Ben ?un«fon bundan bir çok mekfr gfrdUm.» 818
*AV HAYVANLARININ ARSLANA MÜTEVEKKİL .LMASINI VE CEHDİ TERKEVLEMESİNİ S ..M E L E R İN İN HİKÂYESİ.» 693
١ر٠دﻻ٠ ■ﺍ ﻥ ﲪﺎ ﺭﺍ
ﺧ ﻮﺍ ﻥ
ﺍ ﺯ ﻛ ﺪ ﻟ ﻪ >از
ﻃﻠﺐ ﻛﻦ٩ ﻡ٠ ﺁ ﺫ
ﻭﺍ ﻣ ﺪ ﺭ
Ez KelJİâ bâz Han In Kıssarâ. Vender an kıssâ talebkUn hlsserâ, «Bu kıssayı Keljle V. Dlm n. kitabından tafsllâtlyle oku ve hl88٠ al.» Keljle ve Dimme: Ahtâkıyyâta, Ictimâlyyâta dâir. hayvâplar lisânından yazılmış bir kitabdır. Kefile ve Dimne de. o kitabda bahsedilen iki tilkinin adıdır. Kitabin asil, eskiden Hlndistanda konuşulan Sanskırlt lisânlyle yazılmış, sonra İfânın eski bir dili olan pehlevîye, daha sonra arabcaya terceme edilmiştir. Sanskıritçeslyle, pehlevî nüsha ٠ 0 r kaybolmuş; arabcasından, fıemen her lisâna tercemesl yapılmıştır. TUrkcesInin ismi (Hümâyûnnâme) dir. Hazret. ؛Mevlânâ 0 kitab möndericâtından bir hikâye naklediyor. Kelile ve Dimne kitabında şu txjhsedeğim kıssayı mufassalan oku ve hisse al, diyor. Alınacak fi isse: cehdin tevekküle, daha doğrusu çalışmanın atâlete tercihi mes'. elesidlr. Cenâb-ı Pir, tevekkUJU iltizâm eden av hayvanlarlyle, cehd ve sa'yi 1'tiyâd eyleyen arslan .arasında bir mubahase yapdirıyor, fki târattan da kuvvetli deliller gösteriyor, Nlhâyet cehd ü ameli tercih ediyor. Ik! tarafın da delilleri kuvvctli olduğu icin yalnız bir torafı dinliyerek, neticeyi beklemeden, hüküm vermeye kalkışmamalıdır.
834
ﺧ ﻮش
ﻃﺎﺗﺬا ﻧﺤﺠﺮ دو واد ى
م ﻛ ﺶ ﻛﺌﻰ
ﺛ ﺮ ﺩﺍ
ذ١ ود ﺛﺎ ف٠
Tayfe-i naHcir der yâd؛-l Hoş, Bûdşan ez şîr dâim keş mekeş.
«Hoş bir vâdidekl av hayvanlan, bfr arslandan dâima sıkıntı ve ceklyoriardı.» 514
korku
Ma.lûmdur kl Uhüd Muh٨ıı١،٠nn٠, Pnyuotuborin emrine Ifâ'afelzllk ne.iceeln ﻷﻻkaybedilmiş ve 70 ؟٠،!؛،٠ verilmişi. Iltr çok do yuraîı vordı, hal.â Aleyhlsselût Efendimiz de mecrüh olm uşla Mekke müşrikleri gallbiyyet noş'csıyle donup gidiyorlardı. Ebûcehlln oğlu lirime: *Sanki bir şey ml yaptfk? Harbi kazanm ışken mUslUmanlığm kökünü ka. Zimadan çekildik. Gelin, dönelim, mUslümanlart ka،l-I âm edelim »؛lekllllnde butundu. Sofvân bin Umeyye ise: *Hazır galip gelmişken ağzımızın tadı, yüzümüzün akı ،le memleketimize gidelim. Medinelller, kan da'vasiyle hep blrten karşmııza çıkarlarsa bittiğimiz gündür» dedi, muhavereyi İşiten (Abdullah bin amr-11 Muzeni} nöminda biri MedJneye koştu. Mes'eleyl Aleyhisselât Elendlmize arzettl. Rosûl.l Ekrem Hazretleri: *Dünkü m uharebede bulunanlar s i l a n s m l a r , gelsinler» diye nidâ ettirdi. Altı yüze yakın gazt, m ecrüh arslanlar gibi yarafı, bereli vo cogam ber de alnından, yanaklarından, dudagm dan ve diz kapaklarından yaralı Idl. r.halan sarılı olduöu halde Mescld-I ؟erilin önünde toplandı. Bizzât Hazret-، Poy. MUbârek dişlerincksn biri de kırılmıştı، Bu fedOkâriar topluluğu Iiareket etti. Mooineye sekiz mil m esâfede olan (Hamrâ-ül e s ^ ) mevkl'ine kondu (Abböd ilin B.şr) bir mikdâr kuvvetle devriye gezmeye ta'yin olundu. Devriyyedekiler gouo vakti iki kişi yakaladılar. Fakat bunlar düşm an değil, dost idi. Bir gün evvolkı carp şm ad a yaralanmış ve tozla kan zâyi etm iş olan (Abdullah bin Sehl. ve (Râ.i bin Seh!} isminde iki kardeş idi kl biribırine dayanarak, ba'zan da Abdullah, biraderini sırtına alarak karargaha kadar gelebilmişlerdi. Nebiyyl Ekrem, bu fedakâr ٧٠١ cansipâr kahram anlara du'â buyurdu. Muslumanlor, Hamrâ-ü!-esedde üç gün oturup düşmanı beklediler, diğer tarattan Ebû SUfyan, İslâm askerinin hareketini haber aidi ve son sü r'.tle ordusunu kaçırdı. MUcâhldlerin dönüşünde düşmanın iki ferdi tutuldu. Biri (Muâviye bin-11-Mugire bın-؛I-As) idi ki Kureyşe c â su s؛.uk ediyordu. Hazret-I Osmamn şefâ'af.ylo buria üç gün Icinde Medine civârmdon gitmesi icin muhlet verildi. Fakat herif, ma'lûmât foplamak merakiyle verilen m üddet ،Çında gitmediğinden yakalanıp t'dâm edildi. Öbürü (Ebû izzet-il-Cumahl) denilen bir çâ'ırdi. Bedir m uharebesinde esir edilmişken b،r daha müslümanlar aleyhinde ş. ir söylememek ve İslâma karşı lesvikatta bulunmamak şortiyle bilâ bedel âzâd edilmişti. Lâkin teahhUdunu tulm .dı. Tahrik edici şi'irler söyleyerek kalo rilik topladı ve Uhud m uhârebcslnln müessirlerinden oldu. Huzûr-ı Peygamberiye getirildiği Sirado yine afvini diledıyse do (oraf-ı Rıfiâ letten. *Bir mü'mln, parmağını müzlyat soktuğu bir deliğe bir dafıa sokmaz» ac kcası «bir mü’min bir d e fa zuhûl eder, ayni zuhûlü bir daha göstermez» covrj. bini a!dı ve kafası kesildi. Hikâyemizdeki arslan da av havvonlanno: Bana vazife fafısls cfmek istiyor. "٠١/
899
<،؛-'/ ;
اﻵﻟﻖ ﻣ ﻞو. ن٠
زﺧﻢ ﻣ ﺎ د و ﻛ ﺮ د ﺛ ﻢ: ع/ س Men helâk-î fî'l-u mekr-î merdumem. Men gezidey zoHm-ı mOr ü kejdUmem. .Ben insanların fi linden ve mekrlnden helak olmuşum, yılanlar ve rebler tarafından sokulmuşum.»
ok.
soo
ر د م ﻧﻨﺲ اذ ﻟ ﺒ ﻮ م د ر ﻛ ﻤ ﻦ ر د مﻣﺰ د د ; و ﻛ ﻦ٠اذئ Merdüm-Î nefs ez derünem de kemin. Ezheme merdUm beter der mekr.u kin. .، ؟imde pusu tutmu? bîr nefs var ki onun mekr ؛ve kînî bUtUn insanların mekrinden ve kininden şiddetli.» Hâdis-İ ؟erifto. «Düşmanların en adövetllsl derUnundakl nefistir» buyurul, muştur. Evet, insana kendi nelsi, yine kendi İçin en büyük ve en müdhiş bir düşmandır. Nefsin İhtirâsı olnrasaydı bir hırsız habse girmez, bir katil siyânet ipine çekilmezdi. Nefis öy.'e bir düşm andır ki pusuya girmiş haydutlar gibi insomn itinde saklanmıştır. Dâimâ yeni heveslerle sahibini helöke kadar sevkeder. SOI
ب
ﻟﻴﺮغ ااؤﻣ ﻦ. ﺷ ﺶ ﻻ/
د وا ع
ﺑﺎ ز و٠ﻗﻮل ﺳﻐﻤﺞ
Güş-I men !âyöldeğul mü'mln şenîd. Kavl.ı Peygamber becan ö dil güzîd. «Benim kulağım | ة اyUldegul mü'min) kav(-l Nebevisini İşitti. Had؛s-İ Peygamberiyl candan, gönülden kabUl etti.» EmsâlŞ Arab sırasına geçmiş olan: «Bir mü'mln, bir kovuktan Ikl def'a sokdurmaz» Hadis- ؟ ؛erjfl. flk def'a IHamrâ'Ulesed) mevklnde lisân -1 Muhammediden serefsüdûr etmiştir. 518
*0١
ﺀﻕ
f C ذى. رد ﺍﻝ ﺩ ا٠ﺍ ﺩ ﺍ ﺯ ﻭ ﺏ ﺍﻟﻐﺎ ﻕ٠ﺯ ﺯ
ﺑﺎ ﺩ
ﻣﺎ
Mürde bâyed bûd p؛ç- ؛hökm-i Hak, Ta neyâyed zOHm ez RabbUl FelâK. «Allahın hükm ün. karşı 01ü gibi tesllmlyyet gOstemıek lâzımdır kl R .bb.ül. (e.'âk, yân ؛sabahlın rabbl alan Allahın rahm i kahn Isâbet etmesin.»
Vâkı.â Kelûm -1 İlâhîde:
® ﺋ ﻬ ﻲ١ﺟ ﺆ ﺛ ﻘ ﺔ د
Yânî: «Biz, her çey'I kader mucibince yarattık . .. buyurulduğu gibi Hadis I Şerlfde de:. «Hazerden vaz gec, CUnkl hazer, insani hükm-l kaderden kurtarm az. denilmiştir, üâkin bunlar «Her şey kader dahilindedir. Binâenaleyh Sirt üstü ya tin ve rahatınıza bakin» demek değildir, ؛nsanm irâdesini sarfetm esi. lâzım a*, lon tedbiri alması ve cehd ve gayrette bulunmosı da yine kader dâhllindodir Su!.tânülmücâhldin Efendimiz, Uhud gazâsıno giderken zırh giymiş, Hamrö'.ıl» sed mevki'inde düşm andan korunmak ؛.in devriyye kolu ta'yîn etmişti kl bun lar lüzumlu br tedbir idi. Şu nükteyi anlam ayan av hayvanlan ve ancak onlar g bi anlayanlar. Ayet ve Hadisin zâhirine hami ile, sa'yi ve kazanmayı terket mek isterler Evet, gelir amma hlc olmazsa onu karşılamaya çıkmak gorektir. Hazret-I Mev,ân٥ İşin hakikatini anlatm ak ،cin arslan lisânından diyor k: 908
ﻣﻮﰻ ﺭﻫﺮﺳﺖ/ ﻛ ﻨ ﺖ ﴽ ﱃ ت٠ﺋ ﺬ ﻣﺒ ﺸ ﺴ ﻢ
ان ﺳﺒﺐ ﻫﻤﻢ ﺳﻨﺖ
GUft ârî ger tevekkül rehberest. In sebeb hem sünnet.î Peyğamberest. «Arelan dedi kl: Evet; tevekkülde sâlîk Icin rehber v ard r. Fakat bu sebeb yânj esbâba teşebbüs de Peygamber Aleyhlsselâmm sünnetidir.»
(641 Kamer: 49 51.
sunuz. Sözünüzü tutarsanız, mekr-ü hiyleye kalkışmazsanız pek . ‘tâ, dediğiniz olsun. Fakat ben insanlardan da, hayvanlardan do türlü türlü mekirter görm üş ve acı tecrübeler geçirmiş bir mahlûkum, aldatm aya davranırsanız muvaffak ola mazsınız.
*A V H AYVAN LAR IN IN , TEVEKKÜ LÜ , Ç A LIŞ M A Y A VE K A Z A N M A Y A T E R C to ETMELER،».
902 .
ﻏﺮ1 ﴌ
ﺗﺪو
ﺍﻯ
٠ﺟ ﺎ \ ﻛ ﺖ
ﰱ ﺀﻥ - دع ﰉ
اﻟﺤﺪد
Cümle güftend ey hakîm-î böHaber, Eifiazer d a' leyse yuğnî an Kader. «Hepsi d e d ile r k l: Ey h a b e rd â r o la n h a k jm ؛hazerden vazgeç. Ç ünkî s a k in m ak, in sa n i ka d e r h ü km ü n d e n kurtaram az.»
903 ت٠در ﺣﺬر ﺛ ﻮ ر د ن ﺷﻮرو ﺋ ﺮ و ﻛ ﻞ ﻣ ﺰ ﺳ ﺖ٠ و ﻛ ﻠ ﻜ ﻞ٠ رو Der hazer şûriden-î şûr û şerest, Rev tevekkül kün tevekkül bihterest. «Hazerde fitn e C ikarrnak ve şer k a rış tırm a k v a rd ır ؛g it, te v e k k ü l e t k l iş le rin en iy is i m ü te v e k k il o lm a ktır.»
904
'
> دو ؛٠ -ﺃ ﻯت ﺗ ﺰ٠ ﻭ
ﺯ ﻥ
١٠ ﺭ ﺫ ﻫﺎ
٠ﻭ ﺍ ﻧ ﻨ ﺎ ﱆ ﺩ
،
I
.Bâ kazâ pencâ mezen ey tünd u tfz ,Ta negfred hem Kazâ bâtû sitîz Ey s e rt vo keskin o la n arsla n ; kaza ile pençele şm e ye k a lk ış m a k l k a zâ da » sonlnlo uğ ra şm a sın .» 518
.، I ؛،،
,
^ . y _۵ ١ ،— ١/".J
، > ٠>' ،-^ ٠ ) ١ J ١V
J*
Remz-i âlkâsib Habibulloh şinev, Der tevekkül ezsebeb kâhil meşev. «Elkâsibü habibullah. Yânı «kazanan Allahın sevgilisidir* Hadisindeki rem zi dinle ve anla. Tevekkül edeceğim dye esbaba teşebbüste tenbellik etme.» Evet. Bu hadis, gayet mâ'nîdardır. Cenâb-ı Peygamber «Kazanan Allahın sevgilisidir» buyuruyor. Demek ki Alloha sevgili olmak için kazanmak, kazan mak için de çalışmok lâzım. Hangi bir tacir ve hangi bir san 'atk âr gösterilebi lir ki çalışm adan kazanmış olsun. Ma.lumdur ki çalışm ak türlü türlü olur. Ba'zı esnâfın çalışm ası beden kuv vetinin sortiyledir. M arangoz gibi, demirci gibi. Ba'zısının de, metâ.ını s a t maya çalışmakla olur. Bakkal gibi, kavuncu, karpuzcu gibi. Şu sayılan esnal ve emsali, dükkânında, yâhud sergisinde yan yatsa, yahud bacağını bacağının üstüne atsa, öyle otursa, sigarasını savurup keyt çatsa, gelen müşterinin iste riğini yapmak, yâhud dilediğini vermek hususunda gayret gösterm ese do «Adam sende Allah, rezzak-j âlemdir» d ese akşam a kadar ekmek parasını kazanabilir mi? elbette kazanam az. Hakkın sevgilisi olur mu? elbette olamaz. Bundan başka esnâfın müşteriye tatlı dil ve güler yüz gösterm esi do ç a lışmak kabilindendir. Güler yüzlü olmanın müminlik, çatık kaşlı ve kem su rat olmanın da münafıklık alâmeti bulunduğuna dair bir Hadis-i Şerif vardır. M aalesef bizim müslüman esnafından ba'zıları, m etâ’ım satm aktan ziyâde müşteriye çaka satm aktan alıcıyı incitip soym aktan, zevk alıyor. Müşteri, a la c a ğı bir şey için pahalı dedi mi, vay efendim vay, sanki kıyamet kopuyor sen a la mazsın, sen yiyemezsin, sende varsa getir, ben alırım gibi, hadi başka kapıyı çal, gibi sözler, sarfedllen m ünasebetsiz ,âkırdıtarın en hafifleri kalıyor. İslâm ticâretine revaç vermek için müslümanlardan alış veriş edelim diye İcâbında hepimiz söyleniyoruz ve hepimiz tatbîkına niyyet ediyoruz. Lâkin ba'zı müslüman esnaftan öyle mu'ameleye, öyle ihtikâra ma'ruz kalıyoruz ki sözümüzden caymaya, bakkal Ahmed efendiyi bırakıp bakkal Hırlstoya gitmeyo m ecbur oluyoruz. Dinimiz; to'âvün ve tenâhur. yâni ehl-l Islâmm biribirine yard,؛m etmos. üzerine m ü.essestir. Te'âvün ve tenâhur ise karşılıklı olur. Müslüman satıcılar, karşılarındaki müşterilerin de müslüman olduklarını unutmazlarsa, bitişik dük-
r,?ı
Yânî Allaha tovokkul olmek V. kazasına teslimiyyet gösterm ek sâlike rehber-1 hakikat olur. Lâkin tevekkUlde bulunmak, uzomp yatmak, ipin dört ucu* nu bırakmak, hor İşde hâşâ Allah، kullanmaya kalkışmak değildir. Esbâba te. yessUl de lâzımdır, hâttâ sünnettir. CUnkl esb âb a teşebbüs, tevekküle mânı değildir. Esbâba tevessül etmeli, İşin husûle gelmesini mUsebbibülesbâb olan Allahdan beklemelidir. Yoksa, m eselâ, sokak kapısını acık bira kip da Allahın hıfzına tevekkül etm ek Al:ahı oraya nöbetcl dikmek gibi olur.
9.7 ز ﻧ ﺪ١ و١ ﻛ ﻔ ﺖ ﻳ ﻐ ﻤ ﺮ وﻣﻞ زاﺋﻮى اﺷﺰ ﻧ ﺪ. ا GUft Peyğambe beO vâzt bülend. Bâ tevekkül zânu-yî üştür bibend. «Hazret.، Peygam ber yüksek sesle buyurmuştur kl; Devenin dizini tevekkül ile bağla.. Eshâb.ı Kirâmdan Mu'az bin Cebel (Radiyallahüonh) diyor ki: Peygamberimizin huzuruna biri geldi. «Ya ResUlallah; devemi çökertip dizini bağlayım mi, yoksa Allaha tevekkül edip salma bırakayım mi?» diye sordu. Resül-İ Ekrem SollallahU Aleyhi Vesellem: «Devenin dizini bağlo. sonra Allaha tevekkül et» buyurdu. Zirâ Allah, deve ooban. değildir. Bu makamda Nasrüddin Hocanın bir cevâbı hâtıra gelir: Hocaya biri m ürâca'at etmiş, uyuz olan gecisIni okuması ؛cin recâdo bu. lunmuş. O da: «Sen biraz katran Setir. ٠ na okuyayım, sonra götür, kecIye sür» cevâbını vermiş. Uyuz keci hakkında Allaha edilecek tevekkül, katranın, y âh ıd başka bir ilâcın sürülmesinden sonra olur. Eğer sâd e netesle hastalık gececek olsaydı bizzât Peygamber Efendimiz, flasta bulunan (Sa'd bin obi Vakkas) 1, hekim ؛Hârls bin Kelde) ye tedâ'/i ettirmezdi ve ufak tefek ba'zı 'lâclar sağlık vermezdi. RosUlullafnn sağlık verdiği İlâçlar (Tıbb-: NsbcvîJ ismiy.e cem' ve tertip nd Imıçtır. Hü'âsa; Bir hcstanm tovekkulu: Kendim doktora gösterm ek, yazacağı reçeteyi yaptırıp ilâcı kullanmak, ondan ؛a r a da Allaftdan Şifâya muntozır olmoktır. Hekim yerlno hocaya gidenler, bcyhûde yero hostolığı çekerler.
nendir. Böyle l'.ikad za'lll ulııııluı ı.ılı.'ilııı kıı/oıuılor Uğraşmaları h ır. vo drnahsevkiyledir. Bir adcım n٠١ k٠٠٠٠l• ،٠ ٠m . .٠١ <>lı٠ ı ٠ ؛nınboUo kazanmaya çolu٠ ١ ,ır. Çünki lokmanın hacını uğı/ııı vumıllım ٧r٠ı٠ ular, 1)11)
Nîst kısbî ez tevekkül Hobter, Çîst ez teslîm Hod mahbûbtcr. «Tevekkülden daha güzel bir kazanç yoktur. Teslimiyyetten daha sevgili bir şey var m١d ؛r?ı٠ Hayvanlar, arslanın cehd hakkındaki sözlerini cerhetm ek kendisini avla maktan vazgeçirmek için tevekkülün cehde m üreccah olduğunu söylüyorlar Tevekkül ve teslimiyetten daha güzel bir şey olmadığını anlatıyorlar. FilvâkT Cenab-ı Hak tevekkülü ve mütevekkilleri sever. Fakat tevekkülün ne olduğunu ve nasıl yapılacağını da ta.rif eder. Sûre-I Âl.i imranda Habibine hitaben bu yürüyor ki:
Yâni : «Bir İşin icrâsına azm ve teşebbüs edince, akibrnde Allah'a m üte vekkil ٥١ ve muvaffakiyyeti ondan bekle ؛؛.٠ Demekkl teşebbüsün tevekküle tekaddüm etmesi ilahi emirler cümlesinden dir. Ve hakîkaten, Allah teâlâ böyle mütevekkilleri, yânî çalışıp da ondan mu vaffakiyyet umanları sever. işte hayvanlar, tevekkülü yaniış anladıkları, yûhud yanlış anlatm ak İstedik teri cihetle arslanı kandırmaya çalışıyorlardı. Hadi onlar hayvandı. Ya tevek kütü onlar gibi anlayan, hattâ tevekkül m es elesinde müslümantığı tezyife kal kışan insan sûretindekilere ne diyelim? Müslümanfık; çalışıp çabalamayın, gökten İnecek zenbili, önünüze konu lacok soyrayı, ağ zınza tıkılacak lokmayı bekleyin, demiyor.
ﺍ ﺳ ﲕ٠ﰉ ﻟ ﻼ ﺫ ﺍ ﻓ ﺎ ﻻ
ﻭﺍ ﻥ
Yâni : insan Icln çn şd iğ ın d an başkası yok 66.» diyor. Bir hadisi Şerifte de: «insanlar hakikaten mütevekkil olsalardı Cenâb -1 Hak onları kuşlan b e . (٥5> Ali Jmran: 155
(66)
N ecm
; ود 5? ﻝ
kânda b.r gayr ı mus'imln m eselâ on kuruşa sattığı bir şey'o yirmi, otuz ku ruş latemeyo kalkmazlarsa, kendileri fazla kazanmak için dindaşlarını fazla zurara sokmaya çalışm azlarsa hem te'avün ve tenâhur yapılmış olur, hem de müslüman ticâreti revaç bulur. Kâr helaldir, fakat imtikâr haramdır. Şunu da unutmayalım ki ticâretin en birinci şartı istikâmettir, müşteriyi aldatm aktan sakınmaktır. Armudun çürüğünü, üzümün eziğini, domatesin su. lonmış dönelerini, hüiâsa satılan şey.in bozuklonnı kesekâğıdfnın altına yer leştirip üstüne bir kaç döne sağlam ından koymak suretiyle müşteri aldatm a ya şerl'at lisânında ؛gış) yânî hıyanet denilir ki kat’iyyen haramdır. Peygamber Efendimiz bir gün Medine çarşısından geçerken birinin hur ma sattığını görmüş, elini zenbüe sokup altındaki hurmaların yaş olduğunu anlamış ve hurma satana: «Biz ؛aldatm akla hıyânet eden bizden değildir» buyurmuştur. Resüluflahın, ümmetinden biri irin, bizden değildir, buyurması ne büyük bir tehdittir. Çünkl o kimse, müslüman câm i'asm dan horicdir de mektir. B.r de şurası vardır ki ticâretin m eşrû olması, onu kazandıran şey'in de meşru olmasıyledir. Yoksa, meyhânecilerin ve umumhânecilerin meta'ları m eş ru olmadığı için kazançları da m eşru değildir. O gibileri ne kadar çalışıp kazansalar (Elkâsibû habibullah) züm resine giremezler ve Allaha sevgili ola mazlar.
*AV HAYVANtARININ TEVEKKÜLÜ ÇALIŞMAYA TERCİH ETMELER»؛.
909
ﺧﻠ ﻖ
ﺩ ﻋ ﻒ٠
ب از- ا ﻣ ﺘ ﺪ ى ك ك٠ذو
ر ﻧﺪر ﺣﻠﻖ٠ ر ﺩﺍ ﻑ٠ﻟ ﻨ ﺄ ' ز و Kâvm güftendeş ki kesbez za'f-ı Halk, Lokma-J tezvir dan ber kadr-1 halk. «Av htjyvanları a rsla n . dediler kl." Kesb, yânî çalışıp kazanmak, ،,alk:,'t Itikâdmdaki zaafdandır ve boğazın mlkdârına göre tezvir lokmasıdır.» Yânî hayvanlar diyorlar ki: Allah rezzâk-ıl âlemdir. Mâdemki yaratm ıştir, doyuracaktır, Mahlukatin d.diıııp çabalam ası bu flusustak ؛،'tikad za'ifliğin52*
91.'
ﻭﺩ٠ ﻟﺮﺩ اﻧﺎﻧ ﻰ و ح;اﻫﺘﻞ دام ذام ر د٠آ ك ج'ن ﺋﺬد؛ﺷﺖ ﺧﻮﻧﻰ آ '
Hile kerd inşân ﻻh؛Ieş dâm bud. Anki can pindâşd Hun âçârn bud.
«insan hlylelldir. çâre bulmaya çalışır. Halbuki hlylesl oluz. RUhu ve hâyatı sandığı kimse düşm an.ı cânı çıkar.*
kendisine tuzak
913
ﻧ ﺎ د ر ﺧﺎﻧﻪ ود٠در ﺑ ﺖ و د د ﻓﺮﺀون ؤ ن ا زا ﻧ ﻪ ﻟﻤﻮل٩ﺀﺀ;ا Der bibesl ٥ dUşmen ender Hâne bud. Hlle-Î Fir'avn zin efsâne bud. «insan, kapıs.nı kapar. LOkln düşm an Icerlde bulunur da farkına varmaz. Nlfekim Flr’avn. kendi düşmanı olacak Mûsâ Aleyhisselömı sarayında besle. mlşfî.8 C enâb .1 Pir, bu beyllerle ba'zan tedbirlerin takdire tevâfuk etmediğini anlatıyor. S ûretâ cehd aleyhine sevkedilmiş gibi görünen o misallerde ise cehdin vukü'u tahakkuk ediyor. Oyle değil ml? Bir adam, bir vartayı anlatm ak ؛cin ba'zı careler bulmaya çalışıyor. Fakat o câreler kendisine ayak bağı oluyor. yân! yağmurdan kaçarken doluya tutuluyor. Mukadder olduğu cihetle, kacması. kendisini ıslanm aktan kurtaramıyor. Lâkin 0 adam kacm asa meselâ kırda, bayırda durmuş, yâhud oturm uş olsaydı ıslanm ayacak mi idi? Bannacak bir yer bulamadığı Icin tabi’ ؛ıslanacaktı. Koşup kacmasiyle biraz m es٥f٥ kestirdiği ipin belki de az ıslanmış, çünkü varacağı dam altına bir an ov. vel vamııştır. Kezâ bir adam hıreizdan korunmak Icin kapısını kapıyor ve sürmeliyor. Halbuki hırsız pencereden girmiş olarok ،ceride bulunuyor. Bu adam . korunmaya çalışm asa d a kapıyı acık bıraksayd. ne olacaktı? Icerldekl hır* siz, alacağını aldıktan sonra oradan serb estçe çıkıp gidecekti, ihtimal kl başka bir hırsız da ka'pıdan girecekti. Bahis dolayısiyle Hazret-I Mevlânâ Firavn'ın. Beni İsrail Çocuklarım ٥٠. dürttüğü halde, zuhurundan çekindiği Hazret-I Mûsâyı bilmeyerek sarayında beslediğini hikâye ediyor. 525
lodiğı gibi beslerdi* buyurulmuştur Lâkin teşbih-i Nebeviye dikkat edin. Allah, kuşların yuvası önüne akşam sabah yod-i kudretiyle darı saçm az. Her biri döner, dolaşır, didinir, çalıştır bulduğu donelerle karnını doyurduktan sonra yuvasına döner. Keza teslimiyyet, Allah-ın indinde makbul bir sıfattır. nedir? Allah onu da şu Ayet-i Celîlede ta.rlf ediyor:
Fakat teslîmiyyet
[r
د ر١ ﺛﺎ ر٠ ﻟﺜﺎ ﺷﺬا؛ ﺷ ﻼﺗﻠ ﺨﺬ\ذﺗ ﻮ١ز\د.١ ن١ ﻟ ﺸﻴ ﻖ٠ ث ﺀ ; ذ ﻣ ﻤﺎ١و ﻳ ﺆ ا ; ﺀ
؛١ آ١@ ا
Yön ؛: «٥ gayretti, cesâretll ve ؛mânı kuvvetli kimseler k؛, nös'n ba.zılari demişlerdi: Mekke müşrikleri size karşı ittifak ve fctlma' ettiler, üstünüze gell. yoriarj onlardan korkun. Bu korkunc haber onlann îmânın, artırdı; dediler ki: Allah bize kâfidir ve bizim İçin ne güzel bir vekildir. Düşman ne kadar toplu ve zorlu olurso olsun Allah yolunda dövüşürüz, muzafferlyet husülünü o (Nl’ mel vekil) den bekleriz".* cevabini verdiler ؛şte tesllmiyyetln İlâhi bir ta'rlfi ve yüksek bir tatbiki. Yoksa m eselâ atılmış bir kibritten parlayan döşemeyi sO ndürm ^ip de tevekkül ve teslimiyyet gösterm ek, sonra da evin kül haline geldiğini görmek teslîmiyyet değil hamâkattir.
911 ﻳﻼ
ﺭ ﻯ٠
ﺍﻧ ﺪ ﺭ ﻫﺎ
> د ﺍﺅ ﺑ ﻼ٠/ ﺑ ﻰ
ﺍﺭ ﺳﻮﻯ٠ ﺟﻬﻨﺪ ﺍ ﺫ
ﰉ
Bes gürîzend ez belâ sû-yî be:â, Bes cehendez m âr sû-yî ejderhâ «Cok kimseler belâdan belâya kaçarlar. Y dan„ fma atılırlar.*
٠٠'/) Ali Im ran: 173 82.
önünde ejderha tara-
.٠ ا1 اNankör adam: Dun kıpllyl . ٠l٠|UMl٧(،hH ااااﻻhuıjxıı rl٠١ ا٠(! اأmi aldurccok tiin? diyo bağırmaya أ ا و ا ا أ٠٠ ا٠اﺗﻤﺎاا,-1 اMu . اا٠1 اااااlevkil ederler, diye t»r:r ılım S0VU?،U. M:sır kıtasından ،'(, ٠(, ٨٠/ ٠ M< ٠ly٠١n٠, ,, ٠،٠٠. Orada bir kuyu bu ...113 gelmişti ki çobanlar (،٠٠ C ilip kayunlufııi' '.،.:uyurlardı, iki k.z da bir tarata ،-.-:kilmiş bekliyordu. Çobanlar, hayvanlarım nuiayıp g ılk te n sonro kızlar kuyu taşın a geldiler. Hazret-i Masa orilora yardim ıcın su cekti- Koyunlarım su'.r ılı. Kızlar teşekkürle ayrıldılar. Bunlar Çu'ayp Aleyhisselâmın kerimeleri idi. I ve gidince vak'ayt ihtiyar pederl^ine anlattılar, Hz. Çu’ayp: Onu çağırın da go. t üşelim dedi. Mûsö'yi davvet ettiler. Hazret- ؛Müsâ, Şu'ayp Aleyhisseia. inm huzürunda sebeb-l vürûdunu anlattı. 0 da: korkma, zâlimlerden kurtuldu., müjdesini verdi. CUnkl Arz-ı Medyen. Mısır hükümeti arazisinden değildir, o'aya Fir'avnlerln hükmü geçmezdi. Hazret- ؟ ؛uayp Müsa Aleyhisselâm'a bir teklifte bulundu. Sekiz sene . 11/ met ederse kızlarından birini vereceğini söyledi. 0 da teklifi kabul ederek n kadar müddet Çu'ayp Aleyhisselâmın koyunlarım güttü. M ukarrer müddolın ilitamında evlendi. Senelerden sonra Sila ،cin Mısıra gitmek istedi. Haremini al p yola çıktı. Sİnâda Eymen vâdisine gelince hava soğudu. Uzaktan CIU'■/ gibi bir aydınlık gördü. Oradan kor alıp da a te ş yakmak icin ona doğru ا ا ا ه٠ ٨teş sandığı tecelli nûr idi. Orada hitöb -1 dâhiye mazhor oldu, peygamberitk ؛e teşrif buyuruldu. Fir'avnl îm âna da'vet etmeye. Beni İsrâil Mısırdaki r s ö r .l hayatından kurtarıp Fılistlne götürmeye memur edildi- Hazret-I Müsâ M '؛I'IIJ gitti, risâlet vazifesini ifâ etti. Beni isrâiii Şap denizinden gecirip Sina ؟ibih ceziresine götürdü. Fir'avn, Ben İsrâil'in çıkması icin izin verdiğine واوا man oldu, geri çevirmek ؛cin ordusiyle takibe C'ktı, nihâyet Kızıl Denizde bo ğuidu. Helâklne sebep olmasın diye bir cok masüm oldurten Fir'avn. Hazrel ı Mûsâyı sarayında büyütmüş ve yetiştirmişti. Demek ki takdir-( İlâhiye m uvûlk olmayan tedbirlerde muvaffakıyyet husûle gelemiyor ve bfr hâdisedeki ilik meti her göz göremiyor. 915
ﻟ ﺪ غ ﻣﺎ ﺑﻮﱏ ﰉ ﻋﻠﻦ ﺑﺮﻭ ﺽ
ﺕ- ﺍ ﰻ ﺩﺩ ﺧﻮﺩ ﺩﺭ ﺩ ﺩ ﺩﻭ، ﻭﻭ D؛da-Î mâ cün besi ؛.ilet derost Rev fenâ kün did-1 H٠d der did - ؛.dost
Mademki bizim .özümüzde bir cok iffet vardır». ؟unu dostun görüşünde IfnO e t .»
٠
holde alt. kendi a ٥rü٠
91«
ﺑﻪ ﻛﻨ ﻰ
ﺁ ﺫ
ﻛﺘ ﻦ
ﻃﻨﺎ ﺏ
ﺍﺩ ر ا را ن٠
ﺍﲥﺎﱏ٠ﱙﺝ—ﺕ أدر ﺥ٠ ﻭ١ واﺗﺔ
Sad ٠١ezârân ،,<! küşt an kjne ke?, v.ankj ةmîcûst ender Hâneeş. . 0 k.ndâr Ffr’avn, yüz blnierce c .c u ğ u öldürttü. Aradığı ؟ocuk ise kendi sarayında bulunuyordu. V aka ma'lümdur. Hazret-I Ya'küp ile oğulları ve torunları. H.zret-Î ٧٥sülün da'vetl üzerine Ken'an dlyârmdan kalkıp Mısır'a gelmişler ve (Arz-ı C asân) denilen mevkl'e yerleşmişlerdi. 0 kadar çoğaldılar kl. yetmiş bu kadar nüfûs olarak gelmişken, Mıs^don ؟ıkdıkları vakit, Tevrât'ın rlvöyetin. gOre. altı yüz bin kişiye bâljğ olmuşlardı. Çünkl ya .1 udilerde teaddüd-1 Izdlvâc vardı. MUte’addid zevcesi olan bir yahudlnin müte'addid cocuğu oluyordu.
Yûsüf Aleyhlsseldmın veziri bulunduğu Flr'avn, Yunanlıların (Hiksoslar( dedikleri (Amâllka) Arablarmdan idi. Ibrânflerle aralarında karâbet bulunduğu Cihetle onları hoş tutmuşlardı. Sonra yerli Flr'avnlar galebe ettiler. Hiksosları Mısırdan efkardılar. Beni Isrâlle de esir mu'amelesi yapmaya başladılar' Yerli Fir'avnlardan birinin gördüğü bir rü 'y â: .Beni Isrâilden doğapak bir cocuk. senin helökma sebeb olacak» diye ta'blr edilmişti. Bunun üzerine Fir'( in . Beni Isrâld e doğan erkek cocuklartn öldürülmesine emir verdi. Binlerce mn'süm öldürüldü. Hazret-I Mûsâ doğduğu vakit validesi tarafından saklamlı.ı. sonra ziftli bir sepet. Fir'avnin Nil kenarındaki sarayının önünde geçerken ؛؛Ohiide bulunan krallce Asiye tarafından çıkartıldı ve ipinde bulunan cocuk 1-ir'avn ile karısının evlâdı ittihâz olundu. Süt nine ta'yîn etm ek istediler Cocuk gelen kadınların memesini almıyordu. Sonra kendi anası süt nine sifoIıy'e m üraca'atta bulundu. Çocuk onun memesini emdiği Icin anası süt nine ta'yin edildi ve evine götürüp sütten kesllinceye kadar ev'âdını emzirdi, D ata sonra saraya getirildi. ta'IIm ve terbiye edildi. Adetâ veli'ahd Olarak yetiştir؛liyordu. Fir'avnin Hobeşistana gönderdiği bir ordunun kumandanlığında bulundu ve Firavn tarafından evlendirilip coluk, cocuk sofiibi olduğu da rivöyet edilir Daha sonra Ben. fsrâllden biline bir yerli tarafından hakaret ve eziyyet edildiğini gördü. Yerlinin göğsüne kaktı. Herif hemen düşüp ö:dü. Ertesi gün yinn o Isrâilli diğer bir yeri، ile kavga ediyordu. Galibâ da bu sefer haksizdi. Hazret-I MUsâdon Istmdâd eyledi. 0 da haksızlığı dolayısiyle kendisini tekdir 52.
Illll
r
ı f >١ ل٠او
V
ﻣﺎوا٠د د
ﺽ،> ﻭ ﰷ ﻝ١ ﺍ ﻝ ﺍ ﺩ ﺭ ﺩ ﺩ Dîd-i m ârâ dîd-i ؤnl'mehvcz, YâW ender dîd-j ةkull-i garaz.
*Bizim gözümüze anun görüşü ne güzel bir ivazdır ki onun görüşünde külli gartni, bü، ün ömâll bulursun.» Zannederim ki *Rabblml gördüm» diyebilmekten büyük bir amel olamayacağı gibi. «0'nu» görmekden daha âlî bir ivaz da bulunamaz. Hozret-i Mevlânö şu ra kik nüktelerden sonra kfssoya dönüyor, tevekkülü cehde tercltı ey. leyen hayvSnöt lisânından bir mîsâl İrâd ediyor : 917
ﻭﺍ ﻣ ﻮد٠ ا٠ ا ﻣ ﺮ ا ﻭ٠ ﻟﻐﻞ٠
ﺟﻮﺩ١ ﻛ ﺾ ﺟ ﺰﺍ ﺩ ﻥ اﺀ/ Ttfl tâ gîrö u tâ püyâ nobud, M erkebeş cüz gerden.i bâbû nebud.
*Cocukta tutmak koşmak kuvvetleri yokken onun bindiği yer. babasmm gerdanından başka bir malıal değildi, Ya’nl daha yürüyemezken babasının omuzunda taşınırdı.» 918
ﺑ ﻮ ن ﺳ ﻮ ﻝ ا د د ﺳ ﺖ و ا'ﺀود در ﻋﺄ اﻓﺂدو در ﺀﻛﻮ;ﻭ ﻛ ﻮ د CUn Fuzülİ körd dest-ü pâ nümud. Der Inö üftâd-u der kür ö kebud.
*Fodulluk edip de el, ayak gösterdi, ya'nl ayağını kullanmaya başladı mi meşakkate ve zahmete düşer.» Yân! bir cocuk yürümeye başlam adıkça anasmin kucağından, balâsının omuzundan aşağıya inmez. Fakat yürümeye, koşmaya, bir yere gidip bir şey afrnaya başlayınca yere indirilir, kendi kendine yürümeye mecbür edilir. İŞİ»
ةذ7
Eşyayı görebilmemize vâsıta otan göz, vâkıâ Allahın pok büyük ni'metlerinden biridir. Hem öyle bir ni'met ki her gözümüzü açıp kapadıkça teşekkür etsek yine ifây.ı şükran etmiş olamayız. Böyle omlakfa beraber o nimet.l uzmâ ve o uzv-i m üstesna, ma'neviyyât-ı hakkıyle görmek şöyle dursun m ad. diyyatın bile hakikatini görmeden âcizdir. Meselâ bazı kimse pek uzaktaki şey'i m üşahede eder de gözlük takm ayınca bir satır yazı bile okuyamaz. Ba’zı kimseler de bil’akis yakından iyi görür de uzağı seçem ez. S onra... velevki en sağlam bir göz olsun, uzaktan, gerek yakından görmesi için bir had vardır. Gözün sudan ibaret gördüğü bir dam laya mikroskopla bakılınca o damla içinde bir â'em seyredilir. Keza dum andan ibâret görülen ufuk dürbünle tedkik edilince orada bir takım tafsilât müşahe'de olunur. Denizden bakan bir göz sah i ؛؛hareketli görür, suya daldırılmış düzgün bir çubuk eğri görünür. Demekki en kıymetli ve en lüzumlu bir uzvumuz bile illetten ve noksandan hâli değil. Hem de bu noksânı maddiyyat hususunda Ya m a’neviyyat? onu ta ’ rife hâcet yok. Çünki gözümüzü kapadık mı gördüğümüz karanlıktan ibâret. işte gözün bu noksanı dolayısiyle Hazret-i Mûsâ gibi bir nebiyy-i zişânın «Allahı görme» talebine karşı: «Sen, şenken ben ؛göremezsin» görmek için vâsıtan göz oldukça m üşâhede edemezsin buyurulmuştur. Fakat Resûl-i Ek rem Sallallahü Aleyhi Vesselem Efendimiz: «Rabbimi Rabblmle gördüm , de miştir. Sâdât-ı sofiyye İndinde Allaha yakınlık iki türlüdür. Birine (kurb-i ferâiz) diğerine (kur-i nevâfil) ta bir ederler. «Kurb-I feröîzde abd Hakka, Kurb-I nevâtllde Hak abde âlet olur» derler. Burada bize lâzım olan şudur ki, bir Ha dis- ؛Kudsîde: Kulun, farzlarından gayri nafile İle yânî, fazla nam az kılmak, ziyâde oruç tutmak, çokça sadaka vermek, hülâsa kendisine farz olan şeyler dim başka, iyi hareketlerde bulunmakla, Allâhın makbûlü olacağı ve cenâb-ı Hakkın o ku؛a (semî, basar ve yed) suretinde tecelli edeceği, yani o kulun Alloh İle görüp, Allah ile işiteceği, hülâsa her hareketinde Allah ile bulunaca ğı boyan buyurulmuştur. Allah, bir kimsenin gözü olunca o kimse, her şey’i görür ve «Rabbimi Rabbimlo gördüm» diyebilir. Yanlış anlaşılm asın, Allah, h âşâ gelip d© bir kimsenin gözüno girmez ve bir organ hâlin© tahavvül etmez. Be؛kı onun gözüne İlâhî bir görme ve Rabbânî bir m üşâhede bahşeylor. işte Cenâb-ı Pîrin «Git kendi görüşünü dostun görüşünde Ifnâ et» buyurması Al'ahü a ’iem bu demektir.
S 2 fl
nur* demiş: ba,21ları du «halk I ervah, ocBOddan mukaddemdir. Cenîne ruh nelholunması ruhunun ٠ı i ! d ؛ııo tuolluk et.lrilmesidlr» m utaloasında bulunmuştur. Bu m utâleOya gdre ruhlar, öl.m -i ervahda bulunurken cismanlyyele te'allûkları bulunmadığı Icin mukayyed değillerdi, vaktâkl (Ihbltu. emrine muhatab aldular. ya'nl 0 âlemden nüzûl ve bedenlere te 'a îû k etmeleri ferman buyuruldu. 0 serb est gezen ruhlar, beden habslne düştüler. Hı؟ım gibi, hırs gibi kayıdlara bağlandılar.
921 . ﺧ ﺮﺍ
ﺛ ﺮ
ﻭ٠ ﻧ ﺮ ﺏ.
ﺍ ﺑ ﺎ ﻝ٠
ﻛ ﻨ ﺖ اﻟﺨﻠﻖ ﺑﺎ ل ﻟﻼ'ﻟﻪ Mâ îyâl-J Hazretimu şîrHâh. GUft «el Halk ٥ lyalun III İlâh.» «Biz, Hazret-I Hakkin ailesi ve onun sü t isteyen oocuklan gibiyiz. Nitekim sallallahU aleyhi veseUem Efendimiz; ( ﻟﺬ١اﻟ ﺨﻠ ﻖ ﺑﺎ ﻝ
ﻝbuyurmuştur,
Hadîs-1 şerifin asil: «MahlUkat, Allahm ،yâlldlr. Halk ؛cinden Allaha en sevgili olan da, ailesine, yâ'nl halka en ziyade m uhabbet ve m enfa'ati bulunandır» meâlindedfr. Mahlûkatın âile-i !lâhiyye olması bir teşbihtir. Teşblhdeki m ünâsebet do İnfâk ve l'âşe meselesidir. Bir aile reisi nasıl efrad« ailesini i'â şe ederse Conâb-ı Hak da, Rezzâk-ı âlem olması dolayısiyle, bütün avâim ailesinin reisidlr. Hattâ bu 1'tibâr ile de ba'z -1 sem avi kltablarda Cenâb.ı Hakka teşbih ta . rikiyie (Eb) denilmiş, fakat bundaki nükteyi anlam ayanlarca o ta 'bir hakiki baba m ânasına anlaşılmıştır. Hıristiyanların Hazret- ؛isâ'yı Allafun oğlu vehmetmeleri bOye sak a t bir anlayışın neticesidir. Evet, bir baba: coluğunu, .ocuğunu besler. Lâkin kazık kadar oğlunun, boşda gezip, kendisinin getireceği ekmeği beklemesinden de hoşlanmaz. Bundan başka, m ahlûkatın Allah tarafından en sevileninin, m ahlûkata lazla m uhabbet göstereni olduğu. Hadis-! ؟erlfde beyan buyuruluyor. Muhabbet gösterm ek sâd© lâkırdı ile olmaz. Onları yedirmeli, icirmeli. giydirmen, kuşotmalı, öğretmeli; hülâsa sefaletten kurtarıp adam etmelidir. Bunlan yapabilmek paraya, onu bulmak ise çalışıp kazanmaya tevakkuf eder. Aks-1 tak. dirde ise aileye m uhabbet gösterilmiyor dem ektir ki öyle bir kimse de Al. lahm mahbûbu olamaz. Şu da vor kl. kendi öileslni bırakıp da başkalarına m ahabbet ve mu'Ğvenat eylemok doğru değildir. Meselâ emzikli ovlâdının 8Ü-
mahlu katin didinmesi, çalışması, çabalam ası, tıbkı fodulluk edip de yürümeye başlayan, kendisinde kuvvel gösterm eye kalkşan cücüğün hâl، gibidir. Misâlin ne kadar hakimane olduğuna dikkat buyuruldu mu? Bir cocuğun yürümeye başlam asına fodulluk deniliyor. Halbuki 0 fodulluk, tabi'1 bir hâldir. CUnkl yürümek cağına gelip de yürüyemeyen cocuk hastolıklı demektir. Bu, böyle olduğu gibi mahlûkatm çatışıp didinmesi de tabi ؛bir holdir. Yaratılan zer. relerden her birinin bir vazifesi vardı.r ٠ v az if^ l İfâ edemeyen bir zerre, ma'ا دا, ölü demektir. Yediğimiz bir lokma ekmeğin husûle gelmesi ،cin m ubâlâğasiz diyebilirim k ؛bütün kâinât çalışm aktadır. Bu hakikatiŞeyh Sa'dî kuddlse sirruhu ne güzel İfâde etmiştir :
*Bulut, riizgâr, Ay, Güneş ve Felek; senin bir lokma ekmeği elde etmen icin çalışmaktadır. Sen bu ekmeği gaflet V. atâletle yememelisin, şükrünü ifâ etmelisin. Sen de mesâiden geri durmamalısın. Bütün kâinât, senin icin çalışıp çabalamak husUsunda Allahın emrine ، tâ'at ediyor, 0 halde senin çalışma-makla İsyân edişin İnsâf ve mürüvvete lây٠k olmaz.» وا ه
ﺫ ﺩ— ﺫﻭ ؛١ﱺ ﺏ'ﻣﺎﻯ ﺧﻠﻖ ﻳ ﻣﻐﺎ
ﺩ ﺍ ﺯ ﻭﺉ ﺍ ﺩ ﺭ٩ ﻯ ﺭ
Cânhâ-yî Hâİk piş ez dest u p٠, Mlperidend ez vefâ ender Safa.
«Mahlûkatn ruhları, el ve ayaktan evvef, yânî beden hapsine bağlanmadan evvel vefa ve safâ fezâsmda uçarlar..» 920
ا ﻣ ﻌ ﻮ ﺑﻨﺪى ﺧ ﺪ د ﺧﺪد
/ ﺑ ﻮ ئ ﺑﺄ
ﻯ٠ ﻯ ﻭ ﺧ ﺮ ﺕ٠ ﺍ ﺭ- ﲚ ﻮ
٠
>ﺑﻰ
Cün be emr-î İhbiTû bendi şüdend, Haps-1 Haşm ٥ hırs-u Hursend ؛şüdend.
«؛hbltu» emr ؛ile mukayyed olunca, hışma, tursa, kanâ'ate bağlanıp kaldılar.» Ruhların yaradılışı bahsi ulemâ arasında , bir mes'eledir. Ba'zıları
İhtilâfı
«Bir mahlûkun ona rahminde cesedinin tesviyesinden sonra ona ruh nefholu٠١.™
و ى ﺑﺎم- د٠ رات ﺑﺎ١ ا١ا ءا د ح ﺧﺎم٠ودن ا٠ رى٠> ر ت Pâye paye reft bâyed 8 ﻵ-٧ اbam. HCst cebrî baden İncö lam'-ı Ham. .Dom tarafına merdivenle ve basam ak basam ak cıkıl.r. Burada cebr ؛olmak ham bir lam a'dan ibarettir.» DUnya sebebler âlemi. Cenâb-ı Hak da mUsebbibUlesbabdjr. Allah her ؟ey'In husûlünü bir (akim sebeb ve vasıtanın mevcudiyetine bağlamıştır. Meselâ dam a çıkmak bir içtir. Bu ise merdiven dayamak, basam aklara basıp çıkmakla mUmkin olabilir. Merdiven olmadan dam a çıkılmaz. m eğer kl uçulmuş olsun. Onda da kanad sallamak lâzımdır. Binâenaleyh teşebbüsü terksdlp de cebrî olmaya kalkışmak, Irfcnsızlıktır. Cebrilik ؛îtlzâl gibi I.tikadî bir mezhebin odıdır, Mu'tezile. ya'ni 1'tizâl m ezhebinde bulunanlar: Kul, (illinin halıkıdr derler. Cenâb-ı Hakki işe kon ؟tırmak istemezler. Cebriler ise kuldan bütün ititiyar ve irâdeyi selbederler• kul, yaptığı İşleri mecbûren yapar iddi'asında bulunurlar Ehl-İ sünnet ise bir Icebr-I m dtevassıt) kabul eder; kul, İhtiyânnı sarfeder. teşebbüste bulunur, irâdesi ve teşebbüsü kadere tevâfuk ederse 0 teşebbüste muvallakıyyet görülür, tevâtuk etm ezse muvaffakıyyet olmaz derler.
S25
.ﻣم.' ,٠٠ ﺣﺮدرا/ إى دارى ﺑ و ن
4
; ﻧﻬﺎن.ت دارى ﺑ و ن ى-د
Pây dârî cün kuni Hodrâ tü leng. Dest dârî cün kunî pmhan ceng
tu
«Ayağın varken kendini nasıl topal edersin elin gizlersin?.
varken
pençeni nasrl
Allah: Insona ol. ayak vermiş, onları kullanacak kudrot de Ihsan etmiştir kl bu sebebler. bu vâsıtaların çalışm ası icln blror âlottlr. 5„
, Unu. mahlukata m uhabbot diye, ovdek، kediye ؛. .irmek yanlış bir harekei.jr CUnkf o emzikli çocuk da Allohin mahlUkatından ve ailesi efrâdındandtr. Mu ؛ ه ؛٤ل٠ ؛ve yardmı husUsunda en yakından başlamak, İmkân bulundu « ؟-tak dirdo başkalarına da yOrdım etm ek gerektir ,
9،؛؛؛ ﲠ ﺪ
ﺁ ﺫ ﻙ ﺍ ﻭ ﺍ ﺯ ﺁ ﻣ ﺎ ﱏ ﻭﺍﺭﺍ ﻕ
ﻥ ﺩﺀﺩ، ﻭ ﺯ
ﺯ
f
ﺩ١ ﻭ٠
٠ﺭ
Anki a ez Osman bâran dihed. Hem tevâned kö zl rahm et nan dihed.
«Gök yüzünden rahmet yağdıran Allah, Kemöl-Î merhametiyle ekmek de verebilir.. Âmennâ ve saddaknâ. Kudret-i ilâhiyyenin gökten ekmek yağdırması da mUmkindlr. Nasıl kl Tih çölünde Beni isrâile selva kuşiyle kudret helvası. Hazret-1 îsânın duöslyle de mâlde Ihsan etmişti. Fakat bunlar birer mu'cize idi. Yoksa her vakit sem â furunununda pişmiş s.cak sıcak ekmek inmesi âdetullaha mugayirdir. Kullar tarlaları sürer,-tohum u atar. Allah yağm ur yağdırır, toİıumları İnbât eder, güneş onları kemâle getirir. Ciftci ekini bicer, değirmene، danelerl ögutür, un yapar, fırıncı yogurur ve pişirir de ekmek olur, yenilir.
«ARSLANIN, CEHDİ TEVEKKÜLE TERCİH e t m e s i ..
323 ﺍﺑ ﻌﺎ ﺩ
ﺭﺏ
ﻭ ﻭ
ﺁﺩ ﻯ
ﺛ ﺮ
ﻛ ﻔ ﺖ
ﺍ ﳌﺎﺩ٠ ﺭﺩ؛ ﻝ ﻣﺶ ﺍ ﻯ G üft'şir ârî veli Rabb Ul İbâd, Nerdübânî pîş-i pöy-î mâ nihâd.
*Arslan dedi kl: Evet, dedikleriniz doğrudur. Fakat kullar٠nm mUrebbis! olan Allah, gözümüzün önüne bir merdiven koymuştur.. ١٠
'زﻻ. د٠ ﺭ ﺍ ﻭ ﺕ ل-
ﺍ
ﺍﳌﻦ٣
اﺷﺎد
ﺩ ﻯ٠
د٠ا ز ر دا و دﻧ ﻮ ﻛﺎ ر ت د Pes işârethâ? ersârel dihed. Bâz berdâred z ؛،٥ kâret dlhed. « s .n ra 0'nun işaretleri sana esrâr verir, ya'ni bir takjm esrâra vâkıf kılar. .Sen) senden aljr ve başka İşler ilisan eder.#
93٥
را٠ ﻟﻰ ا ل ; د ا د،'ح
١ دا' د ذ/ ﺷ و ل٠ﻗﻠﺢ Hâmili mahmûl gerdâned türâ. Kabili makbâl gerdâned türâ. «fliinhm emrini hâmil olmak ve ifâsı icin çalışmak seni hâmilliklen mahmul. lüğe, ya'ni taşım aktan taş:nmoya, Hakkin fermânını kabül etm ek de seni mak. bul. ؛İlâhî olmak derecesine çıkarır.#
931 ﻝ ﺫ ﻭ ﻯ.ﻭ ﺩ ﺓ
/
ﻝ ﺍ:ﺓ
ﻟ ﺛ و ى٠ و ﻣ ﻞ ﺟوﺑﻰ ﺑﻌداذاف وا Kâbil-Î emr-i veyi kayil ?evi, Vasl‘ 1 cûyî bâdezân vâsıl ?evi. «Allah’ın emrini kabul ve tatbik « fersen kail olursun, vuslat talebinde bu. lunur, ondan soı١ro da visâle erersin.» Hülâsası: insanin a'zâsı; onlart iyi [?'erde kullanmak Icin Allahm .?arellert yöhud pek sorih ibareleridir. 0 ibarelerin İcabım yerine getirmek İc؛n tan la, bo? la çalışm aya tahammül etm âk ve emr-1 İlâhiye toğlılık göstem ek. insani Al. loh'ın makbul zümresine dahil eder ve irşâd m ertebesine getirir. Bir kul, evvelö Allahın emrini kabul ve nefsinde lalbik eder. Sonra da onlart halka llollr. Kil ü kal ile Allah'a vâsıl omak İmkânı yoktur. Bulmak Icin 0 ramak lâzımdır. Ilıtldd çalışm a ve toleb. ondan sonra m ^ l.l vuslattır. 635
928
ﺩ١ ﺩ. ﺑﻨﺪ٠ ﺫ.ﻧﺮﺍ ﺟﻪ >ﻭﺯﺍ ﺳﻞ ﻟﺪﺱ
ﺀﻟﻮم ﺷﺪ اورا ر ا د٠ ﻟﻰ زﺑﺎن, Haca çün bîlî bedest . ؛bende dâd٠ .Bîzeban ma’lüm şüd â râ mUrâd Efendi, kölesinin c in e bahçe belini verince ne demek istediği, ya.'n» ؛-bnh ceyi belle emrini verdiği, söylemeden kölenin ma'.ûmu olur .»
927
٠
ﺍﻭ ﺻ ﺖ
اﺷﺎر ﺗﺠﺎى ﺍﻭﺳﺖ
ﻳ ﻞ
ﲡﺎ ﻯ
ﳏﻮ ﻥ٠ ﺩ ﺕ
ﺩ ﺵ ﺑ ﺎ ﺭ٠ﻏﺮ ﺍ٠ﺁ
Dest.1 hemcUn bil îçarethâ-yı ost. Ahir endfşl İbârethâ-yl ost. «El de, bahce beli gibi Allahın ؟؛âretlerlndendlr, h a tta Ibarolerindendir.»
döşünsen sarih
Ya'nl efendinin kOleye bahce belini vermesi, nasıl bahcesi belle dem ek ise, Allafım insana el, ayak, göz, kulak ve sair a'zâyı vermesi, onları kulianacak kuvvet, kudret ihsan etmesi de onlar vâsıtasiyle çalış, cabala m eain d e bir î?ârettlr, hatta anlayanlar ؛cin sarih ve kat'! bir ibaredir. 923
ﺏ' ﻥﱉ ﺩ ﺭ
ر. ادادﺗﺠﺎش را
ﺍ ﺛ ﺎ ﻭ ﺕ ﺟﺎﱏ
آﻧﻰ
ﺑﻮ ﻥ
ﺩﻭﻭﻷ ﻯ
Çün Içârethâ? ra ber can nlhf, D e^efâ-yî an şâ re t can dihî. «A'lah'ın Içâretlerinl canla, başla kabul edecek mUnunu ifâ Icln Jcöbında canını bile verirsin.. 834
olurean. onlarm mez-
..M w. ٠. • )
•،y ، / * ٠٠ y
at
٠.— ٠ ؛٠١ j-> îj -١ j 1 J ^؛،٠ Cebr-i lü Huften büved der reh meHusb. Tâ nebini an der û dergeh meHusb «Senin cebri.lğin yolda uyumaktır. BâbuHah» ve dergâh-ı İlâhîyi görm e dikçe uyuma.» 935
jüt. j
٠، £j f r
C~>-
w—. ؛j ١٥ ü
١ J J y>r
Han meHiisb ey cebri-i bî i'tibâr, Cüz be zîr-î an d.raHt-î meyvedâr «Ey ibret almayan cebri: sakın ha o meyveli ağacın gölgesinden başka bir yerde uyuma.» Eshâb-ı kiramdan (Sevbân) radiyallahü anh rivâyet ediyor ki, Sallallahiı Aleyhi Vesellem Efendimiz: «Cennet ağaçlarından birine rast geldiğinizde gö'• geslnde oturun ve yemişlerinden yiyin.» buyurdu «Yâ Resûlölloh; bu hal dünya da nasıl mümkün olur? ■؛diye sordular: «Bir âlime tesadüf ettiğinizde cennet ağaçlarından birine rest Çelmiş olursunuz» cevabını verdi Demek ki ârif ve kâmil bir ٥ 'lm. cennet ağacı gibi oluyor. Ümmot de o ağa cm gölgesinde oturmak ve meyvesinden yemekle ya'ni âlimin meclisinde bulun• mok ve sohbetinden istifade etmekle mükellef bu'unuyor Yoldan gelen, yâhud bir ٠ak ؛m harekât ile vücudunu yoran kimse şübheslz ki istirâhate muhtaçdır O istirâhat ise rahat edilecek bir yerde olur. Yoksa gü neşin a ’nına ve caddenin ortasına bağdaş kurup oturmak, hiç bir vaki, rahat c. mek olmaz. Bunun gibi cebrilik, mu.tezililik, ya'ni: «İnsanda irâde ve ih.iyâr yoktur» hayır, «vardır» gibi da'vâlarla yorulmuş bir kafa da hakikaten dinler meye muhtacd.r. Fakat onun istirahat edeceği yer, bir ârifin irşad meclisidir O yorgun kafa orada bulunur, ârifin ma'nev. ve rûhâni gıda demek olan kelâ m ından feyz alırsa yorgunluğu ve durgun'uğu gider Yeniden hayatiyet kazanır. İstanbulun fethinden sonra ilk kadı olan HfZır Beyin oğlu Sınan Paşa, gençliğinde (Sofestâiyyo) morf.cbino girmiş
837
932
ﺩ ﻛ ﺮ ﻓ ﴙ ﻗ ﺪ ﻭ ﺕ ﺑﻮﺩ ﻭ ﺕ ﺍﻣﺪ
ﻯ-
ﻭ ﺍﻧ ﲀ ﻭ ﺁ ﻥ٠ ﺟ ﺮ
Sa'yl ?Ukr-İ nimete? kudret bUved,' Cebr- ؛tû inkör-1 on njmet bUved. «Çalışmak, kudret ni'metinfn fl'ü şükrânın. ifa etmektir. Senin cebrîllğin ise ٥ ni meti İnkâr eylemektir.» 933
ﻧﺪرﺗ ﻦ ا ﻓ ﺰ و ز ﻛ ﻦ،ت د و ﻓﺪر و ت ا ﻧ ﻠ ﻨ ﺖ ﺑﺮون ﻛ ﺴﺪ، ﺟ ﺮ Çükr- ؛-kudret, kudretet ctzun kUned .Cebr. nimet ezkefet birun kUned «.-„Kudrete ?Uketmek senin kudretin( artınr. cebir ise ni'meti elinden çıkart » C enâb -١ Hak ؛
ﻵ زﺑ ﺔ ل٠ر ﻳ ﻨ ﺴ ﻴ ﻢ Yani : «şükredecek olursanjz Den de size verdiğim nl'motleri artrjrım ‘..» olursanız, kUfrön.1 nl'mette lıulunursanz ben de nimetlerimi artırmam» demek olur. Bir ^ y 'in artm aması 11.11 kesilmesi demektir. Şu halde elimiz, oyağımız tutuyor, gOzUmUz görüp, kulağımız !?itiyor Allah bize bu ni'meticri ve bu kudretleri vermi?. Bunlara ?Ukret momır vUcibdir ŞUkr ise ya'nız «Elhomdı، ıllatı, ve??ekr٧ lillah» diyivermekle ll.'ı kılınmı? olmaz. Kudret ni'metinin sü۶r،! 0 kuareti matiolline sarfetm sk ve !-.öl.tı amellerde bulunmaktır. Bunu yapabilirsek m'metimiz ve kudretimizi، ؛bir ilkte, a'mâl.i sdllhaya muvaffak 0 ؛u?umuz da artar Yapmadığımız takdirde aksi vuku‘o gelil. Bunu hepimiz tekrar tekrar tecrUbe etmi?izdfr. M ese'â vakit nam a. / geçirdik ml ondan sonaki voklt namazı icin UstumUze bir tenbellik cOker. Ade1،' اyerimizden zorla kalkarız. Nicin? CUnkU nam aza kudretimiz varken onu kil madik, o kudret ni'metinln şükrünü bilfiil ifâ etmedik Binaenaleyh, kuvvetimiz 1'kst'di. Fakat kalkıp da namaz idin abdest aldık mi yeniden bir ?evk ve gayret tluyarız. Bu da abdest almakla l?led،ğim؛z amel-i sâllhin mükâfatıdır. buyuruyor. Bunun zıt mettıumu: «Şükretmeyecek
<6K) S u ret Jbrahim : 7 ٠٠ا'ا
؛.imasına, sonra düşüp kndılıHeı ٠٠٠►٠•>■٠ ﻢ ااﻧ٠ أااﻫﺎأاlınfi/<؛١usüsiy!،f« .r t.nr şcydo
ﺍﺍﺍﺍbahiste, insonm cdobl fiıııiıpiıı/ıı ﺍﺍﺍﺍﺍ< ﻭﺍﺀﺍ، ﺍ«ﺍIP/ıındır. Şeytan i!e Âdemden har blumu lıııt.k.ttı, yn'nl iblisin Âdeme secde etmevy٠. Ademin de men'olunm uş meyveden yiyişi ezelde ؛mukadder idi ki öyle
،،Idu Ş eytan : ٠٥
Adem ise: ١٠
ر ب ﺀا' ﺿ ﺶ
| ﺗ ﺎ
٠ ج
diyerek kendi azgınlığını Allaha Isnâd etti ,
diyerek zulmü nelsine IsnOd-etti. Şu edebi
yuzimden d s mağtür oldu. Şeytan ise ebedsizliği yüzünden ralımet-i llâhlyyeden k o v u ld u ,
938
ﺽ ﻧﻞ
ﺩﺍ
ﻭ ﻥﱙ ﻧ ﻞ٣ ﻭ '
ﻭﺭ ﺍﺛﺎﺭﲡﺎﺵ ﺗ ﺪﺍ ﺭ ﻯ. ﺭ ﺩ
Ver ı'şârethöş râ bini zenf. Mörd p ؛ndârî-yu çün b؛nî zenl.
«Eğer AllaKn işaretlerine burun büker ve ehemmiyet v em ezaen aldanır, s.n. Kendinin erkek bulunduğunu zannediyorsun. Fakat hakfcat gOzlyle boka, cak olurean erkek değ!,1, kadın olduğunu görürsün. Çünkü hakiki erkek olan!ar. Allalr.n emrine Itâ'at ederier.» z Yukarıda, insan 0 'zâsm dan her birinin, sa'y ü amele teşviki gösteren bir işöret oldu ؛؛söylenilmişti. Yine 0 bahis tözelenftor, Allalun işâretlorlno karşı burun bukmek ve omuz silkmek, ya'nl ehemmiyyet vermemek merdeo bir liareket değildir; böyle nom erdane harekette bulunanlar, kendilerini erkak veh m etm ek '. aldamrlor. ٠ gibiler, fıakikatte erkek değil, kadındır deniliyor. Çünkü erk -ğin vazifesi çalışıp çabalam ak, kazanciyle fıem kendini hem do ailesini gr ,:indirmektir Ey gafil: öy،e yapm ayacak vc cebrilik itikadından dön. m eyecek 'lursan :
H ic r
(70)
A 'r a f
40 : '١ 53.
SafestOilor: Her şeyde şupho. Hattâ şüphelerinde de çuptıe ederlermiş. SInan Paşa, t»,r gün babustylc yemek yerken Hızır Bey: «Sinan: budalalıkta o dereceye vardın ki şu tabağın bakir olduğundan şüphe edeceksin!» demiş. Si. nan Pa ؟a da: «Evet. Biz onu bakir görüyoruz amma ta ş k a bir çey olmak ih. bmail de vardiri» deyince Hızır Bey saham kaldınp oğlunun kafasına vurmuş Cani acıyan Sinan Paşa ay! diyince, İMbası: ،Nasıl, sahanın bakir olduğunu anladın mi?» diye sorm uş. Sinan Paşa sonra Şeyh Veföya derviş omuş. Onun İrşâdiyle 0 sacm a fikirlerden kurtulmuş. İşte bundan dolay، Hazret-i Mevlânâ bir âri.in sâyesine iltıcâ et diyor, ؟unları do İlâve ediyor: 936 ﺍ
. ﳊﻔﻦ
ﺭ
زاد
ﻛ ﺪ ﻗ ﻞﻭ
ﺍ ﻙ ﺛ ﺎ ﺥ ﺍ ﻓﺜﺎ ﻥ
ر ز د. ﺣﻔﺖr J
Tâkî şaH efşan küned her löhze bSd, Berser-J Hufie birized nukl-u zâd, «Arifin sayesinde bulun kî rüzgâr, fler lâhza dallan yafmı ؟.'a n in başına yemiş ve rızık dökülsün.»
oynatsm da alflnda
٧a'nı Allahın İlhamı, ârifi coşturddkca sohbetinde istifade edi'lsin.
937 ﺀ ﺍ ﻥ ﺭ ﻫ ﺰﺍ ﻑ ﺍﱏ٠ ﺩ ﺍ٠ ﺍ٠ﻚ
در
ﺧﻔ ﱴ
ﺗﺎ ﻣ
; ٠٠
ﺩ. ﺭ ﻍ
Cebr Huften der miyân-î refizenan. Mürg-I bj hemgâm key yâbed eman. «Cebir, hırsızlar yatağında uyumak ve kanad tüyleri çıkmamış kuş yav. rusu gibi uemaya kakım aktadır. Vakitsiz ucmaya çabalayan yavru bir kuş. kedilerden nasıl am an bulur?» Fılvâk ;؛fâil-l mutlak Cenâb -1 Haktir. Fakat bu hakikatin hakkelyakîn ؛n klşölı kolay bir şey değildir. M alûm dur kl bilmek ile tatm ak arasfnda hay!l fork vardır. İşte o m a'rifet zevki hâsıl olmadıkça bir insanin [râde'i cüzlyyeyi İnkâr etmesi ve «yapan da odur. yaptıran da» gibi cebriyâne söz söylemesi di'ğru değildir. Bu gibi sözlerde buiunmak. âd e tâ eşkiyâ ininde yatmak, ya'ni nclsllo şeytânın galebesine yol acm ak olur. Kezâ vakti gelmeden bu gibi da'. v٥!ara kalkışmak, kanad tüyleri çıkmamış bir kuş yavrusunun ucmaya caba-
ra
ا٠ا ا
ﻥ١ ﺍﻯ ﻭﻭ ﰷﻭ.* ﻝ١ y ﺍ ل
ر ﺟ ﺎ و. . ﻟ ﻞ " د٠ ر
دﻧ ﻦ
Ger tevekkül mîkünî der kOr kun. Kİşt kün pes tekye ber CebbOr kün. «Eğer tevekkül edeceksen amelde et. Ekini ek. ondan sonra Cebbâr-ı zi iktidar olan Allah’a tevekkül et.» Dereketi orun 1ﻵ، اu . kereminden bekle.
*AV HAYVANLARININ TEKRAR TEVEKKULU CEHDE TERCİH ETMELER!»
942 ﺭﺩﺍﺛﺘﻨ ﺪ
ﺑﺎ ﻭ ﻯ ﺍ ﳑ ﺎ٩ﺟ ﺎ
ﻟ ﺪ ﻣ ﺎ ﻛ ﻐ ﻔ ﻮ٠ ﺣﺮ ﻳﺼﺎن ﻛ ﺎ0 ك Cumle bâvey bânghâ berdâçtend, K'ân harlsan kl sebebltâ kâştend. .Hayvanların hepsi de arelana karş haykm ştılar. Şöyle diyerek kl: sebekleri eken, ya’nl esbaba teşebbüs eyleyen harisler.» 943
ﺩﺭ ﺭ ﺍ ﻭ ﺍﺫ ﺭ ﺩ ﻭ ﺅﺫ٠زار ﺍ٠ ﺩ٠ ﺩ ﺍﺫ ﺫ*ﻥ٠ ﺍ ﺩ٠ ﺑ ﻰ ﺑ ﺮﺍ ﺭ ﻭ ﻡ Sad hezâr ender hezâr ez mord-u zen. Pes o؛râ mahrüm mandend ez zçmen. «Erkek ve kadından yüz blnlerco, milyonlarca kl ؟، idiler. Esbaba tevessül" lerl vorkon zam andan ve zamümn m enfaatinden nlcln mahrum kaldılar?» .►4,
933
ر ى ك| ﻏ ﻮد١اف ﻗﺪر ﻋ ﻨ ﻮ ك د ل از وى ;ﻧﺮد د ﻣ ﺪ و د،ر د ﺀ٠س ؛n kadr akli kî dârî gum ؟eved. S er kf akl ez vey biperred dUm çeved. «Sahib olduğun bir p a r ç .c ’k akjl da kaybolur. Akil gllmîç bir kafa ise kuy. ruk derecesine d ü şer.. *Ser ki akl ezvey biperred düm şeved» m ısra'ı ne kadar güzel ve ne derece hakîki bir sözdür. Akil olmayan bir kafanın sallanon bir kuyruktan ne farkı kalır? «Ayağı ba? yerinde seyredi ؟hoş bir temâşâdır.» demişle( ammâ hoş deği' ondan daha nöhoş bir tem âşâ olamaz sanırım Akl.n İcâhna ve iradesine göre değil de havarin sevkine gOre yön değiştiren bir kafan n soba fırıldağından, yâhud iyice dikilmemiş bostan korkuluğundan başkn ne hizmeti ve ne eflemmiyeti olabilir? Onun icin candan, gönülden temenni edelim ki Cenab-I Hak başlarım ızda, ki akli, fikri kacm p do kafalarımızı kdyruk hâline getirmesin. (tu da neden olur? Allahın nim etlerine karşı küfranda bulunmaktan, ya'ni n.ınkıır'ıık etmekten
940
دا ر٠ د وم اد
ر٠ذ
ﻭﺩ٠ ى٠(آ ة ﻝ غ
را ﺍ
ذ كر
رد ﻟﻰ
ز و
Zonkl bi şükrî büved şûm u şenar. Mjbered bî şükr râ tâ ka'r -1 nar. «CunkU ؟uku^üz'Uk hem m eş’umdur, hsm ayibdır KüfOn -1 nlîmette bu٠ funam cehennemin dibine kadar götürür.»
«Müşrikler vo ا٠، ا اا1،،٠٠„( ااا1 اﺀااolunca moklrlorini we son hlylelerlnl yaptılor ve mokirlerinln COZUBI لﺀااا. اillid e d ir, ٧a ٠nl mekiklerden dolay, cczo gOre çeklerdir. Ve on’a n n moklrlerl, şiddet ve savlette dağların yerlerinden kalkm a sn a ba'ls olacak derecede ise de, peygamberlerine olan va'dinde sakin Al. lah'i hulf eder sanm a; Allah hakikaten galibdir ve zû intikamdır kl düşm anların, dan dostlanm n intikamını alır’..» Kırâet .ark! dolayisiyle bu Ayet. ؛Celjleye başka türlü m a.nâlar da verilmiştir. Tafejlini arzU edenler tefsir kitablarma m üracaat buyursunlar. Buradaki dağlardan m aksat: Şeriat-1 Muhammediyyedir. Mekr ü hiyle edenler de 0 dağ gibi metin ve rasin olan şerî'ati izâleye çalışanlardır. Hakikat, b aşta Ebû Cehl olduğu halde bir cok din düşm anları şeriat -1 Muhammediyyenln ilgasına, hatta bizzat vücûd-i Muhammedinin ifnasına çalışmışlar, bu m el'ûnâne m aksad uğurunda olanca mekr u desiselerini, zekâlarım ve şeytanetlerlni kullanmışlardı. Halbuki hâfız -1 hakiki, din. ؛IsIömin olanca ahkâm ı, mn m uhafazasını t.'a h h ü d etmiş:
٠ ذ
ذ
|
٠ § اﻷ
ı ®
yani: «Zikri — kl Kur’an ve onun ta'im ettiği din-i islâmdır — hakikaten biz inzal ettik, onu elbette ve mutlak bemutlak muhâfaza edecek olan da yine bi/lz .٠ buyurmuştur. Binâenaleyh dînin izâlesine uğraşanlar bir halt edemediler Dun yâda meyus, âhirette mu’azzeb olmaktan başka bir şey de kazanam ayacaklardır Her asırda vâris-i Muhammedi olan zevât-ı âliye bulunduğu gibi f bu Cehl ile h ab âset arkadaşlarının varisleri olan herifler de mevcuddur. Onlar da olanca mekr ü hiylelerini serfederek murisleri gibi dini baltalamak ve yıkmak vehmine düşerler. Fakat; onu üflemek isteyenlerin er, geç ağzı, burnu yanar O gibilerin çılgınca teşebbüsleri, güneşi balçıkla sıvam aya benzer. Conâb ı Hak, Zât-I ecel! ü akdesinin ve Enbiyâ-yi Kirâmının mutlaka galip geleceğin, va detmiştir. Allah v a’dinde hulf etm ez, vadinin ifasına karşı durmak ıstuycrı tere do mühlet verse bile tamamiyle fursat vermez. Rızây-I pâklne muhalel. ı (71) İbrahim : 46-47 (72) JJicr :9 ',II
944
ﺟﻬﺎ ﻑ
اﺋﺎز
ﺩ ﺩ ﻫﺎ ﻥ٠
ﻳﺮف
ﻣ ﺪ ﻫ ﺰﺍ ﺭﺍ ﻥ
. ﻫﺎ ﻛﺜﺎ ﺩ
ﺑ ﻤﺒ ﻮ ﺍﻭﺩﺭ
ﺫ
Sad hezâran korn z.oğâz-î cfhan. Hem .ü ejderhâ gü şâd e sod dehan. C h â n ın ibtidâaından ve yüz binlerce asırdan beri ejderha a ğ a gibi yüz. lerce ağız açılmıştır.»
945 ٠ ﺍ ﻛ ﻮ٠ﻫ ﺎ ﺭ ﺩ ' ﻟ ﺪ ﺁ ﻑ ﺩ
If
jC
ﻥ١ﺩ ﺩ ﺯ
٠ﺫ ﻛ ﺬ ﺩ
ﻛ ﺮ
ﻥ٠ﺯ
{
Mekr hâ kerdând an d ân â gürûh. Ki zlbün berkende çüd zan mekr kâh.
«O zokl ve âlîm gürûh muradlanna vâsıl almak IcIn bir talom mekr ü hlyled. bulundular kl. ٠ hiyleden dağlar yerinden koptu.» 948
r اﺀﻻﻻﻟﺠﺎل٠دذوﻟ ﺊ
ف ﻛ ﺮ ﺀاﺧﺎن ذوﻟﺠﻼل٠ د و
,Kârd vasf-î mekr hâşan ZCil CELAL .bitezâle mjnflu eKlâlJlcibâl
Allahi zUlceiai onların mekrlnl (lltezûle mlnhu ekfâlü. clbâl) diye tavsif» «.etti :Sürel jbrahlm Aleyhisselâmdaki bir ayete telmih ediliyor kl şudur
; ر د ﻧﺒﻚ١x~)t
y *>
اﻟ ﺬ د ئ
®
ي
ا ة ﻳ ﻴ ﻴ ﺘ ﻘ ﺰ ة،\ ؛ ﺷ ﻴ ﺠ ﺔ١
® د: ئ \ ﻳ ﺨ ﺬ٠ال،\ ةاﺛﺎًﺛﻚﺀث١ﻷش;ﺳﺬذ 54?
Av hayvanlar, buh.t yııııı.n yı.ıtıl. ،٠٠■٠ı ٠ I... ٠٠١. ٠٠ı. aılalrı musemma arı o '. nıayon birer İsim d٠rfl،u٠nı٠٠٠ı ınd.ııl.Mmı nnntr. ıdtluılurım le'yid için Dit de ı؛kra naklediyorlor, Fıkr.ı, A/.O.l ٨ l٠٠ytn٠>٠ı٠٠Uımı ı.ormıı؛,. bir adam ın Peygamber Su’eyman Aleyhisselâma murâco'u( nyU.yn.rK m udisini ıd^gâr vâsıtasıyla Hin dıstana göndermesini islcm esına ve ulum nımc١١ının orada onun canım alm a sına dâirdir, Bu m ealde bir Hadis oduğu da rivayet edilir. Kâdî-i Beyzavi tefsirinde:
١٠. j
«Hiç bir nefis, yarın ne kazanacağını bilmez, hiç bir nefis de neredo öle ceğini bilmoz ’3,» Âyct-ı Kerimesinin tefsirine m ürâca'at olunsun.
ve zât-ı akdesiyle mücadeleye kalkışanlara behemehal ve mutlak bemutlak galebe çalar. Zira azizdir, züntıkamair. İçte teslimiyyet ve tevekkUia, cchd u gayrete tercih eyleyen av hayvanlan da'vâlarını fsbât icin böyle sOyiUyor ve ؟unlar، da İlâve ediyordu:
947
زل١ ﺍ ﺩ ﻭ
ﰷ ﺭﻓ ﺖ
از ر ل
ﳕ ﺖ
ﺷ ﺔ; ﻭ
آن
ﰷ
٠ﺝ
ذ١ووى ■ﺀود
CUzki an Kjsmet ki reitender ezel, Rûy nenmud ez şikâr û ez amel. «Ezeldo mukadder olan kısmetten başka bir ؟ey, sa'y ü amelde yüz göstermedi.»
gerek ؛ ؟kârda,
gerek
Ya'ni, yaradılışın başlangemdanberi insanlar ne kadar çalışıp çabaladılar, ne derece sa'y ü gayrette bulundularsa mukadder olan riziklarindan başka bir ؟ey elde edemediler. 948
ازﺗﺎ د د از د درو كر٩ﺟ ﺎ ; ا٠ د م/
ا ى٠ك
ا د ﻛﺎ ر و٠
Cümle ültâdând ez tedbir u kâr, MOnd kâr û hükmhâ-yî Kirdgâr. «Hepsi de tedbirden ve amelden vaz geçtiler. Allahın f i l i ve hükmü kaldı.»
949
ر١ د٠'ا ﺀﺍ ﺩ
ﺃﻯ
اى
دا ن٠ اﻣﻰ٠ ﻛ ﺎ ب ﺟ ﺰ ﺟﺰ ﻭﻫ ﲕ ﺑ ﺪﺍ ﻭ
ﺟﻬﺪ
Kâsb cüz nâmî medan ey nâmdâr. Cefid cüz vehmi mepindar ey ayâr. «Ey me ؟hûr ve ayyar; kesb ؛isimden başka bir ؟ey himden gayri bir ؟ey zannetme.»
BM
bilme, cehdl de ve-
» ٠٠ ﺍ
. ﻭﺍ١ * ﺑ ﻮﺍ ﺭ ﺕ٠ﻭﻑ ﺏ٠٠١ ﺍ ٠ﺍ ﺍ
ﺭﺍ٠
ﺍ ﺕ
ﺍ ﺍ ﺩ ﺭ ﺍ ﺍ ﻯ ﺝ'ﱏ٠ ; ﻛ ﺬ ﺕ ﺍ
Gû.t hin eknun ci miHâbî bıHâtı Gûf، fermâ bâdrâ ey can penâh. *SUleyman; Pek؛. ç ؛mdi ne istîyarsan îs،e dedi. 0 da recO etli kl: Ey can,, mın m elce'؛: rüzgöra emrel de...» 35.
ﺭﺩ ﺭﺩ
ﺛ ﺪ ﺟﺎن
ﻫﺌﺪﺿﺎن.
ﺍ ﺯ ﻏﺎ/ ﺍ٠
ﰷ ﻥ ﻃﺮ ﻑ
٠ و ك ﺿﺪ٠
Tâ m erâ z؛ncâ be Hindistan bered, Bû ki bende k'ön taraf çüd can bered«Beni buradan Hindistana götürsün. Belki bendeniz oraya gidince, ntm. kurtarmış olurum.» Fıkranın buraya kadar olan kısmı dolayısiyle bir teşbih yapılıyor :
ra -
955
ﺳ ﺪ ﺧﻠ ﻖ١ﱺ ﺭ ﺫ ﻧ ﺎ ﻛ ﺪ ﺧﻠ ﻖ
ﺩ ﻭﻳ
ﻕ ﺯ
ﺭ ﻭ ﺍﻣﺎﻯ٠ ﰷ ﺣ ﺮ
Nek zi dervİçî gürîzânönd HalK, Lokma-I hırs û emel zânönd HalK.
«İşte halk fakr u zaruretten kaçmak ister, ondan dolayı da hırs u emelin lokması olur.» 956 ﺭﺍ ﺱ
ﺭﺍ٢
ﺩ ﻭ ﻭ ﺵ ﻓﺎ ﻝ
ﻧ ﺪ ﺳﺘﺎ ﱏ ﺛ ﻨ ﺎ ﻯ. ﺶ ﺭ ﺍ
ﺭ ﻭ ﻛ ﻮﺛ
رس ﺯ
Ters-1 denrlç.î misSI-l an hlras, Hırs-u kûçlş râ tâ Hindistan şina؛r.
«Pakfrllk‘ korkusu, bahsi gecen adamtn endişesi gibidir, hıra ve sa.yl de Hindistan farzet.» M7
«AZRÂİL ALEYHISSELAMIN BİR ADAMA BAKMASI, 0 ADAMIN SARAY-I SÜLEYMÂNÎ'YE KACMASI, DOLAYISİYLE av HAYVANLARININ TEVEKKÜLÜ CEHDE TERCİH EYLEMES، VE CEHİDDEKt FAYDANIN AZLlGlNDAN BAHSETMESİ» 95.
٠
دد و ﻣ ﺪ٠ ﻛ ﺎ ر٠راد ا د ى ﺟﺎث ﺳﺒ ﺎ ﻥ ﺩ ﺭ ﺩ ﻭﻳ ﺪ
ﴎ ﺍ ﻋﺪ' ﻝ
ﺩﺭ
Râd merdî câçtgâhj der resîd. Der serâ adl-î Süleyman der devJd. *Kerîm bir kimse, kuşluk vakll H٥ıre،-I SUleymâmn adalet saray ın , koştu.»
851
ر دو ب ﺑﻣود٠ ووش اذ ﻧم زردو ود٠ ﻧﻮاﺟﻪ ﺑ ﻪ- إس ﺑ ﺎ ز ﻛ ﻨ ﺖ اى Rûyeş ez gam zerd u her dû leb kebud. Pes Süleyman gUft ey Hâce ci bud. «Gamdan yüzü sa ra m ı? , her Ikl dudağı morarmıştı. Sfleym an Aleyhisse Om: Etendi; ne oldu diye sordu,.
852
ن ' ﻧﺤﺒﻦ٠ﻛ ﻨ ﺖ ﺀﺷﺮ'ﺗﺘﻞ ر ^ ذ ﺛ ﻤ ﻮ ﺑ ﻢ٠ ﻟﻐﺬر ا دا ﺧ ﺖ ر از٠ك Gû،t Azrâîl bermen Incünln, Yeknazar endâHt pür ez Haşm u kîn. «Azrail bana gadUbâne ve klndârane baktı cevâbın, vertl.»
٧ ا٠ و ز/ ا ز *ود ﺀ ق ا/ ك أذد— ﺗﺎن— أ ن٠ ﻵ٠ ج'ن اووا Kî m e râ ferrrujd H âk İm rûz han. Cân-I Ora ةﺗﺎ٠ H in d is ta n sita n , *Ç ün kü . Hak c e li. V . a 'â bana: O nun canını bugün
H ln d is ta n d a a. bu-
vurm uştu.»
962
ر اووا ﻣ ﺪ ر ض
اذ ر ﻛ ﺸ ﻢ
درﺀﻣﺖ٠ '١ او ﺑ ﻬ ﻨ ﺪا ن ﺷﺪ ن دوو Ez a c e p g ü fte m m er ĞrU sad perest.
٥ be H in d is ta n çüden d u r enderest. *T eoccubU m den d e m iş tim ki. anun h a k ik a te n yüz d ö n e ka n a d ı alsa da yln» H ind istan a g id e b ilm e k te ؟uzaktır.» H ozret-i M ev.â nâ b undan sonra d iy o r ki :
963
اي ﺟ ﻲ
ﺟ ﻬ ﺎ' ﺭ ﺍ
ر١رﻫ ﻚ
;
ﺑ ﻨ ﻢ ﺣ ﺜ ﺎ و ﻳ ﻲ٠ ﻳ ﺲ، / Tü hem e k â r-î cih a n râ İn çü n in , Kün K ıyâs-u çöşm b üg şâ û bib in. «Sen d ün yâ iş le rin i buna kıyas et. G özünü a ç da ö yle b a k .ı
964
اى ﻣﺤﺎل، ; زﻳﻢ ال ﺧﻮد
وا د ب
اى
اؤك
ﺗﻢ اذ ﺣﻰ:ا: . ا ذ ك
Ez ki bügrîzîm ez Hod ey m uhal. Ez k i bürbâyîm Ez H ak ey veba l.
«Kim den ka ça ca ğ ız, ke nd im izde n m İ? no k a d a r m u h a li K im den
kapaca
ğız, H a kta n m ı? ne k a d a r vebal»
ﺫ49
957
ﻭﺭﺍ ﺛ ﺎ ﺏ١ ﺃ ﺭ ﺍ ﺯ ﺭ ﺩ ﺍ j t ٠* ٠،ü .
j -.* ،5 . ؛-. ٠ ؛J
B â d râ fe rm û d ta örâ ş itâ b . Bûrd s u -y i k a .r-ı H in d is ta n ber âb. «Süleyman A le yh isse lâ m rü zg â ra e m re tti. R üzgâr da onu a le l acele ve su üstünden, ya 'n l d en izd en H in d 'in iç ta ra fla rın a götürdü.»
958
oVRüz-I d ig e r v a k t -1 dîvân ٥ I؛Kâ, Pes SU sym an g û ft A z râ îlrâ . «Ertesi gün dîvân v a k tin d e ve m ü ' â o esnâsında S uleyınan A le ylılsse lâ m , A z râ il A leyhisselâm 'a d e d i ki.»
ﺁ ﱏ٠ ٣ ﺩ ﺍ ﺭ ﺍ ﴰ ﺎ ﺫ٠ ٠ ﰷﺫ ﺉ'ﻝ٠ﺩ ﴽ ﻭ ﺍ ﺅ ﺭ٠ ﺓ ﻭ ﺩ ﺀﺍ ﺍﺙ٠ K ’ân M ü se lm a n râ beH aşm ezbehr-i ân, B in ge rîdî tâşüd â vâ re zıcan. «O m üslüm anı ca n ın d a n â v â re e tm e k İçin m i yüzüne hışım i l . b a ktın? »
96.
G û ft m en ezHâşm key kerdem nazar. Ez te a c c ü b didem eş d e r rehgüzer. « A zrâil dedi k İ ؛ben o na nasıl hışım He b a k m ış m ? hışım ile d e ğ il, yo ld a ra s t g elin ce te ’a c c ü b le n a za r etm iştim .» &«8
ﻭ
د اط٠ ا ل ا٠ اداﻧﻰ ﺣﻦ٠٩ﺀا
ﻥ ﺍ ﺭ ﻑ ﻫﻮ ﺍﺭ؛ ﻑ٠ ﻯ.ﺽ ﺩ H îleh âşa n cüm e hâl öm ed 1 ة، آ٠ ا .. K ö llü çe y 'in m in z a rifin hu z a ri O nların — sizin h ly le d e d iğ in iz -
c e h d u g a y re tle ri, k e n d ile rin in a h v â l »- 1
lâ tlfe s i ka bilin de n o ld u . Z a rifte n h e r ne z u h û r e d e s e 0 da z a rif o lu r .»
968
ذ ت/ ٠ د و ل/ ﻫﺎﻏﺎن ا غ٠'د
٠
ﺛﺤﻬﺎﺷﺎﻧﻰ ﺟ ﻪ ا ﻓ ﺰ و د ر ﻓ ﻦ Dâm h âşa n m ürg-ı g e rd û n i g lrirt. N o ke sh ö şo n cü m le e fzûn î g irift. «O nlann tu z a k la n , fe le k kuşun u ya ka la d ı. N o k s a n la n ise, ta m â m ly le k e . m âl m e rte b M İn l buldu.»
٧a 'n i siz s a 'y ü am e ld e .bulunm ayı h lyle ve tu z a k
te lâ k k i ediyoreunuz
E nbiyâ ve e vlîyâ n ١ n ç a lışm a la rı tu za k ise bilm i? o lu n u z kl 0 tu tm u ş . A llah e h il ond a ta s a rru f e d e b ilm iş tir
tu za k
fe le.1
Kezâ s a 'y ü İk tis â b ı ya kışıksız
zan e diyorsunuz. İşte siz in ya kışıksız te lâ k k i e y le d iğ in iz cehd ö am el n e tic e , s in d e 0 ze vâtn noksâ m d e ğ il, ke m â îâtı a r tm ^ tır .
969 \ f J i 'واﻧﻰ١٠" ﺑ ﻬ ﺪ ى ﻛ ﻦ
ا ﻳ ﺎ و اوب
ﻟ ﻖ٠ا ر
در
C ehd m ikü n tâ te v â n î ey k iy â ٠ D e r T a rik -i Enbiyâ ٥ E vlİyö
«Ey büyük zât; muktedir olabildiğin kadar, enbiyâ ve evtîyâ torikında V. onlann meslek-l mesâisinde bulunmaya cali؟.» E nbiyâ ve e v lly â h aze râ tm ın m e sle ki, ça lışm a k y o lu d u r. Bu c o ş m a k da flo m m addi, hom m a .n a v id ir. P e ygom berân-I Izflm h a za rö tm d a n c o fiu n u n c a .
!٠5ا
Y o 'n l A llahın ka d e r، ve kazası m u tla k a y e rin i b u lu r. Kazânın önünden k a ç . m ok. b ir ..s a n ın ke n d isin d e n uzaklaşm a sı g ib i m u h a ld ir. Kezâ kazanın a ksin e g itm e ye ça lışm ak, m e se lâ A lla h ta n b ir şey ka pm aya d a v ra n m a k g ib id ir hem m u h a ld ir, hem v e b a ld ir. H ülâsa: M u k a d d e r ne İse o o lu r. Kazâya
kı
؛karşı
d urm a ya ç a b a la y a n la r is e bîhude ye re y o ru lu r. İşte ov h ayva nla r.n ın d a'vâsı ve d e lille ri b u n la rd ı. O n la ra karşı a rslan da şö y le cevab ve rd i:
*ARSLANIN TEKRAR, CEHDj TEVEKKÜLE TERCİH ETMESl VE CEHDİN FAYDALARINI BEYAN EYLEMESİ.
ﺓ65
ان٠ آرى وﻵش ﻣﻢ. ﺷ ﺮ ﻛ ﻢ
ﺫﺱ٠ ﺅ٠ ﺍﻯ ﺍﳓﺎ و٠ ﺟﻌﺪ Şîr g ü tt â rî v e llk ln hem b ib in , Cehd h â -yî Enbiyâ u M ü 'm ln în .
»Arslan dedi kli Evet, Tevekkül doğrudur. Oyle olmakla beraber, peygam. berlerln ve mü'mlnlerln cehd ü gayretlerini de gör.» 968
ﻧ ﻜ ﺮ د١ﺗﻌﺎﻟﻰ ﺟﻬﺪ ﺷﺎزرا ل
ﺣﻖ
و ا م و ر د1 د'د از ﺟﺬ٠ د.آﻧﺞ H a k ta â lö c e h d l şa nrâ râ s t ke rd . An c i d ld e n d ez c e lâ u g e rm u serd.
*Onlar cefâya ve genn ü serde tahammül süetiyle ne kadar müca٠ h٠ d٠ ottlleree, Allah onlarjn cehldlerlnl dürüst ve mükâfatını sâblt k-dı.»
97. ﳌﻮ ﻝ ﺟ ﻬ ﺎ ﺩ
زدن
٠ﺍ ﳃ ﺎ ﱆ
ا ﻟﻤﺎد٠ م ﻗﻀﺎ ر٠ را٠زا ك از B â kazâ p en çe zeden neb ved c ih â d , Z a n k ؛In râ hem kazâ b erm â n ؛hâ d .
«M U câhede e lm e k çakşıp ça b a la m a k , k a zâ n . u ğ ra ş m a k d e ğ ild ir. kü sa
y ü
İktisâbı, b iz e la h m ll
eyleyen
ÇUn
٠
de kazadır.»
971
ﺍ
زان ا د ﺳ ﻦ/ ﺱ
f ﻙ؛ﺭ
اﻷف و ﻃﺎﻋﺖ ق ﻧﻐ ﻰ٠در و K â flre m men g er ziyan k e rd â s t kes. Der re h - ؛îm ân u ٠ â a t y e k nefes,
. ؛mân ve tö'at yolunda bir nefes çalışan kimse ziyan ederse ben gâvur olayım!»
C enâb-ıH ak :
Y â n î « ؛Allah, sizin imânınızı ve onun neticesindeki sâlih amellerinizi zây. kılmaz’..» b uyu ru yor. A llo h y o lu n d a ça lışa n b ir kim se nin ziyûn a u ğram aya cağ ın ı te 'y id içind e de H a z re t-i M e vlâ n â : «Ey sâllk, sen çatış, çabala da ziyan eder sen ben gâvur olayım!» d iyo r. K e n d is in in g â v u r o lm a k ih tim â li olm ad ığ ı g ib i A lla h yo lu nd a çalışan ,n da ziyan g ö rm e k ih tim â l, bulun m ad ığını b ild iriy o r
Yİ
ne sa 'ye te ş v ik iç in sözüne devom e d iy o r :
(74) Bakara : 143 ,5 3
hşm ak s u re tiy le h e lâ l n a fa k a te d â rik e ttiğ in i b iliyoru z. M ese lâ e k s e ris in in k o yunu, sığırı va rd ı. O n la rın e ti ve s ü tü [؛e g e ç in irle rd i. Y ünü n de n, d e ris in d e n is tifa d e e de rle rd i. B u n la rı ya k e n d ile ri id â re e d e rle r, y â h u d adam tu tu p b a k tırırla rd ı. İb ra h im , İsh a k , Y a 'k û b , Ş u oyb A le yh im ü s s e lâ m iş te b u n la rd a n d ı. D â ٠ vud A leyhisse lâ m zırh yapar, S ü leym an A le yhisse lâ m z e n b il
ö re rd i. H o lb u ki
ik is i de h ü k ü m d a r id ile r, ilk b e şe r ve p e yg a m b e r o la n  d em A le y h is s e lâ m ç if t ç ilik etm iş, y iy e c e ğ in i ekip b iç e re k ele g e ç irm iş ti. A le yh isse ؛o tü Vesselâm E fe n d im izin ço c u k lu ğ u n d a ve
g e n ç liğ in d e tic â re t
İçin sefere g ittiğ i, d e lik a n lı b u lu n d u ğ u sıra la rd a ko yun g ü ttü ğ ü s iy e r k ita b la . rında yazılıdır. Son z a m a n la rd a ise (H a yb e r. ve (Fedek) d e k i a ra z is in d e n a lı nan m ahsOIât ile m a iş e tin i te m in e der v e o n la rı e k tirip b iç tirm e k s û re tiy fe ç a lışırdı, h a ttâ hân e ٠ i s e â d e tte k i bo'zı iş le ri b izza t g ö rü rd ü . M a d d î m esaîsi b ö y le idi. M a.nevî ça lışm a sı ise. N e b iyy-i M a 'sû m o ld u ğ u , ke n d is in d e n g ün ah s ü ٠ d ü rü gayrı m üm kin b u lu n d u ğ u h a lde , h e r gün m ü te a d d id is tiğ fâ r o k u r, m e r te b e le rin a ’lâsı o la n (m akam -t m ah m u d) ke n d isin e v o d e d ilm iş ike n
g e c e le ri
sa ba hlara ka d a r n am azda kaim o lm a k ta n m u b â re k a y a k la n ş iş e rd i
Şu hâlin,
m azhar oduğu m a 's û m iy e t n i’m etin e, a m e li b ir ş ü k râ n
o ld u ğ u n u beyan b u
yu ru rd u İşte o nebiyy-ı e kre m in şe ri a t ؛de s a 'y ü a m e l ve ce hd u ik tis â b üzerine m üe ssestir. A çıkça sı m ü slüm a niık. te n b e lliğ ı d e ğ il, ç a lış k a n lığ ı â m ird ir
M üs
؛üm anlar H iç ö lm e y e c e k m iş g ib i ca l.şm a ya . fa k a t yarın ö le c e k m iş g ib i ö lüm e h a zır bulunm aya
m e ’m u rd u r
Eski m ü s lü m c n lo r b öyle
y a p a rla rd ı
Ulem âs.
o lsu n , m eşâyihi o lsu n m a ’iş e tin i b iz z a t ç a lış a ra k te m in e d e rd i. K im senin b o y nuna yü k olm az, k im s e n in m in n e t yükü a ffın d a
kalm azdı. B ü yü k b ild iğ im iz
ze vatın şuna buna a v u ç a çm a k, ö te k in in , b e rik in in ia n e sin e göz d ik m e k kü çü klü ğü nü g ö s te rd ik le ri g ö rü lm e m iş tir. Eskiden m edrese de yo ktu , te k k e de m e v c u t d e ğ ild i
Ö yle iken â lim d e
y e tiş ird i, a rif de. O â lim le rin , o â rifle rin k e n d ile rin i g e çin d ire b ile fce k s a n 'a tları vardı, yâhud tic â re t e de rle rd i, ve yâhud z irâ 'a tle m eşg ul o tu rla rd ı İlm ü ir fan ise m âye-i fa z ile tle ri idi, m edâr- m o ٦ş e tle ri d e ğ ild i. O n la r öyle o ld u k la rı için m edreselerin ve te k k e le rin kapanm ası v a k tin e y e tiş s e le rd i te lâ ş a düşm ez lerdi, h a ttâ v a k ıf lokm a ye m e kten ç e k in irle rd i. Şu sö zlerden m e d re se ve te k ke le rin ilgasını te n s îb e ttiğ im , yâ h u d o n la rın kapa tılışın ı te n k id e yle diğ im anla şılm as.n Eski â lim ve a rifle rim iz in e v k a fta n m ü s ta ğ n î b u lu n d u k la rın ı a n la tm a k istiyo ru m . Zam anım ızın ulem âsı ve m e ş â y ih i de e s lâ ؛m e sle kin e sa lık ve m al ؟e tle rin e esas o la b ile c e k b ir s a n 'a ta m â lik o ls a la rd ı ş im d ik i m a h rû m iy y e te uğ ro m a zla r ve şaşırıp kalm azla rd ı. H ülâsa; M ü s lü m a n lık ta dünyâ iç in de ça lış m a k lâz.m dır. â h ire t için de.
٠ ٠ /■ ٠ ﺭ ﺩ
٠ﺣ ﺮ
.، ﺩ
ﻥ، ﺩ٠ﺩ ﺅ
ﺭ ﺩ٠ ﺃ ﺭ ﺑ ﺖ٠ ﺑ ﺖ ﺍﻥ
ﺍﻥ ﺍ
ﻛ ﺮ
...
ﺁﺩﺓ
٠
M erk a n bûşe dk! İin d â n h u fre kerd. A n k i hufrĞ b e s i an m e k ris t serd. *M e k lr. zindan , d e lip .r o d a n k a ç m a k ve h ap iste n k u rtu lm a k tır. H azır b ir d e liğ i ka pa tm a k ise s o ğ u k b ir m e klrd lr.»
975 ﺍ ﺯ ﺩﺍﺑﺎ ﻑ٠
ﻥو
ﺍ ﻥ ﻧ ﺪ ﺍ٠ﺍ ﱋ
دان و ﺧﻮدوا وادﻣﺎن.' ﻛ ﻦ ذ٠> in c ih a n zin d ö n u m d z ؛n d â n ؛٧on. H ufrekU n zln d â n -u H od ra vârehan. «Bu dünyâ b r h a p ish a n e d ir, biz de ic in d e k l m ah bu slarız. Z ındânm ı
del V .
ke n d in i kurtar.»
576 ﺩ ﱏ٠ ﻓﺰ١ﺧ ﺪ ﺍ ﺀ
از
ﻟﻴﺎ
ﺟﻊ— ﺕ
و ﻓﺮزد د ذن.ل ﻓﺎش د ﺗﻔﺮ 0 أﺀ ؟؛d ün ya Ez Huda g â fil bUden. N; K u m âş û nuK re ٥ fe rze n d u zen. «D ünyû nedir? A lla h ta n g a fil o lm a k tır. Kum a?, güm üş, e vlâ d 1ا ة١ ةمdeğUdlr.» M ü te v e k k il g ö rü n m e k iste yen le r, ça lışm a ya «m ekr ve hile» dem işle rd i. Hazret-1 M evlâna da b u y u ru y o r kl: b ü s'u n bulun du ğ u z in d a n d a n
« D e d ld lğ ln lz g ib i olsa da k u rtu lm a k Icin
ça lışm a k b ir m a h .
d uva rı d e lm e slno benzer. Ca♦
lışm am ak ISO açık b ir d e llğ ! tıka m a k g ib id ir.» Ç ünkü D ünyâ ru h la r.n
m o h ba sldlr. O n la n b ir takım
k a y ıtla r ile bağ la r.
M a 'rile t. o ka yd la rd a n k u rtu lm a k ve o Z indondan C ikm oktır. D ünyâ zind an ın d a n nasıl Olkmalı.
In tltıa r m i e tm e li?
H ayır.. Oylo d ٠٥ll.
D üny ٥ denilen şey. ؟٧ g ö rd ü ğ ü m ü z lo ş la rd a n , a ğ a ç la rd a n , to p ra k la rd a n İb âret
٠
B .
872
ﻧﺒ ﺚ ا ن ﺻﺮرا ﻣﺒﺘﺪ
ز٠
ﻧﺪ و روذى ﲠ ﺪ ﻛ ﻦ اق ﻣﺤﻦ. Ş e r şike stâ n is t in se rro m ebend,
٧٠kdü rûzî cehd k ٥n B â K î biHand. *Baş kırık V. yarık d.ğtl, bu başı bağlama. Bir Jkl gün çalış, andan sonra da gül.» Y a'nl ç a lış a c a k k a d a r ku v v e t ve ku d re tin va rke n s a 'y l te rk e d lp de ke nd in i a tâ le t ve m eskene te sevketm e. Ğ yle y a p a n la r N r takım a rsız d ile n c ile rd ir
kf
sa pa sağlam o ld u k la rı halde ö te le rin i, b e rile rin i s a ra rla r, y o lla rın ke n a rla r.n a y a ta r, gelenin, g e c e n in nazar-! ta h k irin e ka rşı e lle rin i u z a tırla r. D ün yâla rı d ile n , e llik z ille tlle g e c tiğ l g ib i â h lre tle rl de k e n d ile ri İçin d â rü lh ü s râ n o lu r. Ç ünkü b ir h o d ls -j
Ş e ritte ; *Cennete glrnıek isteyen kimse, kimseden btr
؟ey istem esin,
b u yu ru lm u ştu r. İşte özrü yo kke n k e n d isin i m a ’zu r g öste rm e ye ça lışm a k, m ese lâ *n am az k ilalım » te k lifin e karşı *is te k ş o rttır
N am az ktlm am . m ürâd-ı ^؛h j o ls a y d ı k a l.
b lm e iste k g e lird i, ben de kılardım » hezeyânm ı sa vurm a k, yarası o lm a ya n b ir k a fa yı sa rm a k g ib id ir. H ozret-I P ir b u y u ru y o r kl; *Böyle yapacağına -
ebedlyyete nlsbetle - bir Ikl gün demek olan ﻇ ﺎdünyâda çalış, ondan sonra da ebedlyyen güt. ve ne ؟v o d d rtr ع
373
ﺐ ﺩﺑﻴﺎﺍ ﻭ ﺩ ﻣ ﺖ
ﺍ ﺩ ﻭ ﻛ٠ﺗ ﺮ
ﻛ ﺮ ﻫﺎ ﺩ ﻭ ' ﺭ ﻙ ﺩ ﳌﺎ ﻭ ﺍ ﺭ ﺩ ﻣ ﺖ
M e k rh â d e r kesb-î d ü n y â b ârid e st, M e krh â d e r terk-1 dünyâ varidest.
*Dünyâyı kazanmak hususundaki meklrier bârld. Dünyâyı terketmek hu. susundukl meklrier vârld ve cölzdlr.» Bunun ne d em ek o ld u ğ u o şa ğ ıkl b e y itte n a n la ş ıla c a k tır.
554
fia d ğn ellm V . ş ٧r>u ٧0 ٠ <١ n٠ »؛irr، Ki /.n u tn lik . m u tla k a D ünya p e re a tllk doğddtr. f ؛shâb ٠ , kira m da n o lu p da MMiri' ؛اااm u id e lo n m l. bulun an O sm an bin A ؛fâ n . A b du rra hm an bin A v l, T u lh a bin U beydıllâh VB Z ub e yr b ln il-A v v a m rad ıyalfa h ü nnhum h a z re tis ri z e n g in id ile r. S e rv e tle rin i tukO ranm in lo k m a ve h a lk .n m en la a tin e s a rfe d e rle rd i.
798
ﺁﺏ در ﻛ ﺘ ﻖ ﻫﻼك ﻛ ﺌ ﻖ ا ت
ت٠ ﺁﺏ اد ر ز ر ﻛ ﺬﻓ ﻰ ﺑﺜﻨﻰ ا Ab derkeetl helâk-î kesti est. Ab ender zîr-j kestî pü?ti est. *G e m in in ؛cine su d alm a sı,
anun
b a tm a sın a
sebeb o lu r.
Fakat
su.
yun g e m i a ltın d a b u lu n m a ., ona m esned te ş k il e d e r.. M a'lû m ya gem i ve k a y ık g ib i d eniz v a s ıta la rın ın , d e rin d e n iz le rd e yüzm e sinden ziyâd e s.ğ su la rd a gezm esi te h lik e lid ir. Ç ünkü va ta şa d o k u n u r, yâ h u d kum a o tu ru r, yohu d, d ib i d e lln ir. D elik k a p a tıla m a z, g ire n s u la r b o ş a ltıla m a z . sa g em i b a ta r. İşte z e n g in lik ve d en iz suyu g ib id ir. S e rvet; h ırs h â lin d e ze n . g in in ka lb in e n ufû z e tm iş s e o odam , İçin e su dolm uş g em i g ib i h ü s râ n , b o y lar. Y ok., s e p e tin e e fle m m iy e t ve rm iyo r, o nu a y a k la n a ltın a o la c a k k a d a r h a k ir g ö rü y o r, o s e p e tin v a rlığ iy le yo klu ğ u n u b ir s a ya ca k halde b u lu n u y o rs a o a . dam da zengin d e n izd e p upasına g id en b ir g e m i g ib id ir. B ir ye re ça rp m a sı ve o tu rm a s ı ih tim â li y o k tu r. C en âb .1 P irin «suyun gem i a ltın d a b u lu n m a sı m esned te ş k il eder» b uyu rm ası bu
d e m e k tir. M U 'm inleri
٠fa k lr-î s â b irj
ona ve
(g a n ly y -l şökîr) d iy e ik iy e ta k s im e d e rle r. F a k ir-I s â b ir 0 k im s e d ir ki zarU retl d o la ytsıyle is te d iğ in i elde edem ez. Elde e de m e d iğ i Icin ş ik â y e t d e etm ez. H â ٠ line sa b r. b elki de ş ü k re d e r.
Evliyâullahtan Ibrâhim bin Edhem He Şek،k-i BelhJ buluşmuş. Ç ekik : «Ne haldesiniz?» diye sormu?. İbrahim; *S u lu rs a k ş ü k ü r, b u lm a zsa k s a b re d iy o ru z , demiş. Çekik: «H orasanm k ö p e k le ri de b ö y le yapar» diyince İbrahim: * s iz na ya p ıyo rsu n uz? demiş. Çekik : « B ulursak v e riy o ru z , b u lm a zsa k ş ü k re d iy o ru z .. Doyince, ibrâhim: «U stadsın» diyerek Çekîkin etini öpmüş. G a n lyy-i ş â k ir is e A llâ h 'ın ve rd iğ i s e rv e t n i'm e tln in şü k rü n ü ti'le n 110 eder. D âim a h am dolsun, c o k ş ü k ü r yâ Rabbi d e d iğ i g ib i; y e r ve y e d irir, g iy e r ve g iy . d irlr. E lb e tte bu hal. ö te k in d e n 2 iyâ de in s â n iy y e te to yd a lıd ır. B ir de tgan.yy.1 s â b lr) v a rd .r kl m a â z a ito h ne yer. no y e d irir, ne g iye r,
ne ؟؛ﺍ7
d e ğ ild ir. D U n y . dom ok. A la h 'd o ıı g a lll o lm a ktır. *S en i
oyalay p da A î a h 'd .n
g a ftl kılan n . ١ ٠ area senin d ü n yan o d u r. d e n ilm iş tir. Yokfaa
b ir ada m .n re n •
g ln olm aai. kum aşı, a ltını, gUm üşû. o ğ lu , kızı, karısı b u lun m ası dem ek değild lr. B unların lıe p sl b u lu n u r da h iç b iri A lla h 'd a n g a tll ka lm azsa , o d la ra sâhtp o la n , dünyâ e siri d e ğ ild ir. H l. b iri b u lu n m a z da h e r b irin in ayrı ayrı araUsu b ir a dam ı A lla h 'd a n g a til kıla rsa o a d a m Dünyâ zindanına d ü ş m ü ş tü r. İşte orodan k u rtu lm a k ،cin d u va rla rı d e lm e k ve kendine b ir ko pi b u lm a k lâzım dır. 977
ﰃ ﲪﺮﻝ ﺍ: ; ﺣ ﻖ٣٠
ﻭﺍ ﺭ
ﺍ ﻝ٠
ال ﻣﺎ ﺥ ﺧ ﻮاد ش ﻭ ﻣ ﺮ ﺩ٠ د م M â l râ g e r behr-1 H ak b âşî ham ûl, N i'm e m âlün S a llh u n H andeş ResUl, *M a li A lla h rızâsı l. ln h âm il o lu re a n , Oyle m al h akkın d a A le y h ls s a ia tu V e *, s e lâ m E fendim iz: *H e la l m al, s â îh b ir k im s e Icin ne iyid ir» b ü y ü m ü ş tü r..
٠ ﻵ ﺅ١\ﺍﻟ ﻈﻮ ؛ ﻭﻳﺮ Y a 'n i :
*N am a z k ،ın ve z e k â t v e rin T،.» em r-i
®
İlâ h is in d e o ld u ğ u
g ib i
bu
h a d is • ؛Ş e rifte d e ça lışıp h e la lin d e n kazanm aya ve s e rv e t sa h ib i olm aya te ş v ik va rd ır. Ö yle ya. Z e k â t g io i b ir dînî fa rzı ifâ ede bilm e k, zeng in o lm a ya m ü te v a k k ıftır. B in âe n a le yh z e k â t ve rin dem ek, zengin o lu n d e m e k tir. Kezâ helâl m al.n, s â lih b 'r kim s e için iyi o ld u ğ u n u lisân -ı e yg a m b eride n öğrenen
s â llh
b ir adam . P eyga m be rin o m edhine lâ yık o lm a k iç in zengin olm aya g a y re t e de r Kazandığı se rve tle m u h ta ç la ra ya rd ım d a b u lu n u r. C â m i’, m e kte p , çeşm e, k â p . rü. h asta hâ n e ve ş â ire g ib i hayırlı m ü e ssese ler vü cûd a g e tirir. Sağlığında h ü r m e t g ö rü r, ö ld ü k te n so n ra da lıa y r ile ve ra h m e tle yâ d e d ilir. Istanbulda o lsu n . A n ad o lü da ve R um eiide o lsu n b ir ço k h a y .r e s e rle ri va r. B u n la n zam anla rın ın z e n g in le n d e m e k o la n p a d iş a h la r, sa d ra 'z a m la r, le r yaptırm ış. O n ların
v e z ir
bakım ların ın d evam ı İç in v a k ıfla r b ağ la nılm ış. Z a m â -
nım ızda böyle şe yle r ya pıld ığım g ö re m iyo ru z.
Z e n g in le rim iz , halka
fa y d a lı
e s e rle r yerine k e n d ile rin e irâ d g e tire c e k a p a rtm o n la r y a p tırıy o rla r. Ne ise b a h .
(75) 55«
B a k a ra
: )10
I
380
Kûze-I serbeste ender â b -1 zeft. Ez dll.1 p ü rb â d ٠ evk٠ I â b re tt.
«Ağzı kapalı bir kâse, ipindeki havanın yardımlyle derin su üstünd. yüzer.» ٥٥1
دد٠, اﻃﻦ: ال دووﻳﺌﻰ ﺟﻮ در ﺍ ﰻ *ﺩ٠ ﺍﻥ٠٣ ر ﻧ ﺮ اً ب. Bâd-I Dervîşî ﻻحder batin bUved. B er 8 e r-î ö b -î c ih a n 8٥k ؛n bUved.
«Bir kalbde dervişlik havası buldnursa onun ، Unde durabilir..
s a h ib i
Dünyâ suyunun ü٠ -
882
ﺑ ﺖ, ﺟﺔ ﺍﻥ ﺟﻬﺎﻥ ﻣﻠﻚ٠ﻣﺮ ﺏ ﻟ ﺖ٠ﻣﻠﻚ ﺩﺭ ﺑ ﺬ ﻡ ﺩﻝ ﺍﻭ ﻻﺗﻞ Gercl cUmie in cihan mük.l veyest, MOlk d e r ٠ eşm-î d il.î a lâşeyest. «Bu cihan tamâmlyle onun mllkl iken, mllk ve servet, onun kalb gözü önün, de ICçeydlr. hlctlr.» 383
ﺑ ﺮ ﻛ ﻞ. ض ﳍﺎﻥ دل ﻧ ﺪ و ن وف٠ د ﻛ ﻞ١ ر ﻛ ﺬ ىا ذ ل٠ Pes dehan-l dil blbend ٥ m .h r kün٠ Pür küneş ez b٥d-gîr-l «mlnledUn».
halde {mln ledünl körüğünden Icinl doldurduktan sonra ağzını bn٥ ؛a V. mühürle.٠ ٠٥
gOnlUnun
g iy d irir. V azifesi v â ris le re , y â h u d b e ytü lm â le ve zne da rlık ve b e k ç ilik
e tm e k te n
ib a re ttir. Şu hal s e rv e t iç in d e z o rû re t d e m e k tir ki a ç g ö z lü lü k te n İleri g e lir, a d ı na da h a s is lik ve p in tilik d e n ilir. Böyle zengin ve h asis üç k iş i b ir a ra y o g elm iş, b irib irin in h a s is lik d e re c e s in i anlam ak is te m iş le r. B iri: .B e n im b ir kim seye b ir şey v e rm e k İh tim â lim y o k tu r. En âdi b ir ş e y ' ؛b irin e ve rm ek h â tıra s ı ka lb im e g else üzülürüm » dem iş. İkin cisi; «Ben b irin in başka b irin e b ir şey v e rd iğ in i iş its e m eza duyarım » dem iş. Ü çüncüsü de; «B iri bana b ir şey v e rse kıyam adan nasıl v e rd i? d iye te e s s ü r duyanm » dem iş ve m üsabakayı kazanm ış. Bu p in tiliğ e m u k a b il b ir de (gın ây-ı ka lb ) v a rd ır
ki
z e n g in liğ in d e re ce -i ul-
yâsıdır. F akr çin d e ze n g in lik , z a rû re t h â lin d e s e rv e ttir. K a rın a çkğ ıyle
«Zenginliğin en yüksek
ber, göz to klu ğ u d u r. B ir h a d is-i Ş e rifte :
d ere ce si
berAkalp
ze ng in liğ i ve göz to k lu ğ u d u r» d u y u ru lm u ş tu r. B unun sebe bi de A lla h 'ın lû tf u kerem ine olan sa m im i itim a ttıı. C enâb-ı A li ile H o zro t-i F âtım a ra d iy a lla h ü a n h ü m â n ın ü ç gün sıra ile o ru ç tu ttu k la rı, b irin c i g ü n ü n ifta rlığ ın ı b ir fa k ire , ik in c i
g ü n ü n k ü n ü b ir
ye tim e ,
ü çün cü g ün ü n kü n ü de b ir e sire v e rip üç g ün ac d u rd u k la rı ve bu h â r ik u l.d e u lu vv-i ce n â b d o la y ıs iy le «Hee eta» S û re s in in nüzil o ld uğ u.
Ya ni : «Allah m u h a b b e tile
fa k ire ve y e tim e
ve e sire yem ek
v e rirle r*.»
Ayet-i Kerim esiyle fe v k a lâ d e c ö m e rd lik le ri h ikâ ye ve senâ b u y u ru ld u ğ u te fs ir k ita p la rın d a yazriıdır. işte bu son d e re ce d e yü ksek c ö m e rtliğ e (îsâr) ta ’b ir e d e rle r ki. ka lb m ahsûlüdür. ١
g ın â y .t
979 . ، ١٠/■ ٠JJ
j.
-٤٠١٠۶^؛
) J l٠
١t -■■i *
y>-
١٠j ١j
C ün ki m â l û m ûlkra ez d il b iron d . Zan Süleym an hişrâ m is k in biH and.
«Malı, mülkü kalbinden takarmış kandislna fakir dedi.» (76) 558
D ehr : 98
olduğu İçin,
Süleyman Aleyhisselâm
٥٥٥
غ ﺀ ش و دﺋﺎ ل٠و و٠و ا ذاًل
ﻭ
ﻳﻞ
ﳔﻨﺎﺛﺘ ﺪ ﻭ
\ . )
ﻝ
ﺀﺑﺮرا.
Rûbeh û â h ö u h a rg û ş û şe g â l, C e b rra b u g z â ş te n d ö K؛l u Kâl. « T ilki, ceylân, ta v ş a n , c a k o l
ve
s d lr
ve ٠ y o ld a k i
h a y v a n la r c e b ri
d e d i-
k o d u yu bırakdılar.»
»87
د واﺛﺮ زات٠ د/ د ﺀ ا٠ﺀ ن ﺑ ﻤ ﺖ ﺑ ﻔ ﻦ در زان٠ﻛﺎ د ر AhdhS k e rd e n t bâçîr.J ؛؛ya n . K 'e n d e rin b e y 'a l n e y ü fte d d e r ziyan. *B u b l'a tte za ra ra u ğ ra m a ya ca ğ ın a d a ir o
kü k re m i?
a rs la n la m u.a he .
de yaptılar.» Bi a t: Esdsen sa tıcı ile alıcının el ele tu tu ş u p h a yırla şm a sıd ır. S onra m u k a . vele ve m u'ahede y a p a n ik i k iş in in el tu tu ş m a s ın a b l'a t
d e n ilm iş tir. Devr-1
P e yga m be rld e m ü slu m a n o la n la r. P eyga m be r E fen dim izin m u b â re k e lin i tu . ta rla r. ke lim e-l ? e h â d e tl te lâ ffu z e d e rle rd i. H ud eyb iye s e fe rin d e h a rp Icin d e . ğ،l. z iy â re t !cin g e lin d iğ in i M e k k e lile re a n la tm a k Icin H a zre t-I O sm an. K u re yşlile r nazdlne
g ö n d e rilm iş ti. D ön m e sin in
g e c ik m e s i ve
ö ld ü rü lm ü ş d iy e b ir
ş â y i'a çıkm ası üzerin e Resûl-1 E krem b ir a ğ a ç ، ٠ ) a ltın a o tu rm u ş , m a 'iy y e tin . d e ki 6 0 h â b lle r *ö lm e va r, d önm e y o k . te 'o h h ü d ü y .e h a rp e tm e k Icin ResulOI* .h in
e lin i tu tu p b l'a t e tm iş le d i. M üiefö zam artm da h a life ye ve yâ h u d o n u n m e 'm û ru n a b i'a t
e tm e k, o na
töbî* olm an ın a lâ m e ti soyılırdı.
(٠ )
H azret.i Ö m e r zam anında bu a ğ o ç z iy â re tg â h ittih a z e d ilm iş , bozriarı ta . rafınd an a ltın d a nam az kılın m a ya b a şla m ış o ld u ğ u n d a n F â rû k .ı A 'zo m ın e m riyle k e s ilm iş tir.
ﺀ٠١
Btraz ٠vv ٠ ١ »Ofvot suya, insan g e m iye b e n ze tilm iş. su g e m in in
Icin e g l-
rerso b a tırır, o llm d a b u lu n u rs a y ü z d ü rü r d e n ilm iş ti, fk ln c l b ir m is â l o lm a k üzere d e n iliy o r ki Icl boş ve ağzı kapa l, b ir kap, ne k a d a r d e rin o lu rs a o lsu n su U stünde yüzer.' B unun g ib i b ir kim se n in k a lb in d e d e rv iş lik
h ava sınd a n b aşka
. b ir şey bulunm az, m âsiva m u h a b b e ti gOnüle d o ld u ru lm a z s a o kalb, 1.1
boş
b ir kap, h â lin e g ire r. M al. mUlk. re fa h ve s e 'a d e t 0 kal.bde y e r tu tm a y a c a ğ ı ic in b u n la nn ç o k lu ğ u sâhİbi'ni b a tırm az. B in â e n a le yh
e v v e le m ird e kâ m il
b ir
m ürşîde te slim ç lm a lı. s o n ra da k a lb i te k v â m ü h riy le m UhUrieyip ؛cin e b a şka şey g irm e sin e m eydan verm em eli. B ahse rü c û ' ile h ü lâsa e d iliy o r :
٥a٠ ﺟﻬﺪ ﺣ ﻘ ﺖ و دوا ﺣ ﻘ ﺖ و دود ﻛ ﺮ ا د ر ﻧ ﺆ ﺟﻬﺪ ش ﺟﻬﺮ ﻛ ﺮ د C ehd H a k k a s t û d e vâ H a k k a s t u derd. M ü n k ir ender n e fy-i c e h d e ş ce hd kerd.
rin
«Cehd haktır. Oerd hak olduğu gibi, devâ da hakdır. Cehdi İnkâr edenle bakma. Onu nefyeyleyen de cehdetmiş otur..
n etyine
«CEHDİN TEVEKKÜLE MÜRECCAH OLDUĞUNUN KARARLAŞMASI»
985
; ا ﻓ ﻤ ﺬ ت غ٠ ذن ﻋﻂ ﺑﻴﺎ ر ر ٠ د ﺳﺒﺺ: ب آن ﺟ ﺮاﻧ ﻰ ﻛ ﺚ٠ ﺟﻮj r Zin nem ed b ls y â r b ü rh a n g U ft şir. Kez c e v a p an c e b rlya n geştO nd slr.
«Aralan bu vâdlde bir cok delil gösterdi kl o cebriler, ya.nl av hayvânftl, mUlzem oldular ve kanâat getirdiler.»
Mio
D evrdcn m aka ari <٠ )١ » II. ا,..... ٧.ﺀاا١Iilııııık ااراا٠ أ.lu n clo rlle n h a yva n la r a ra . اıııdo n ö b e tin ta v la n a u o lıııiy اا1ااااااااااا٠ D e n iliyo r kl K ur.anırı k f ١ n<ll:ı٠ n٠ ١ i. â l. n t ııtllğ lııı tiOrcn ta v ş a n : «Bu zu lm u. b il c e fâ y ı' ne v a k te k a d a r c e k e c o .lz ? » d iy « b ağ ıım aya
b a şla d ı. M ahlU kötm
e kse risi to y le d lr. B ilh a s s a in s a n la rın ço ğ u , beni n e v 'in ln fe lâ k e tin d e n mUte'e s s lr olm az. M e n fa 'a tin e d o k u n u lm a zsa b a şka la rın ın m a z a rra tın a ses ç ık a rm az. Bana d o ku n m a ya n yılan bin y ıl ya şa sın der. F a k a t ke nd i is tifâ d e s i, c o k az da olsa, h a le ld â r o ld u m u k ıy a m e tle r ؛k o p a n r.
Şeyh S a 'd i: d e r kl: *M u s -
lUmanm m alını alıp g ö tü rü rs ü n . L â kin s e n in m alını a ld ıla r m i,
m üslU m anlık
ka lm ad ı m i? d iy e y a y g a ra edersin!» G ü lista n s ٥h lb l. İnsanlığı m u h te lif ve m ü te a d d it a 'z a d a n m ü te şe kkil b ir cism e , in sa n la r, da o
c ism i te ş k il
eden
â 'zâ ya
b e n ze tir.
«Nasıl
kl, â 'z â .
dar. b ir elem duysa, .ya 'n î in sa n in b ir d iş i ağrısa, y â h u d b ir tomağı e zllse . hor ta ra fı m U te'essir o lu r. Bunun g ib i, in s a n la rd a n b irin in
ız tırâ ^ y le b ü tü n b e şe ,
riy e tln elem ve izd ıra p duym ası lâzım gelir» d e d ik te n so n ra . «Sen k l b a ş k a lo n n in m ih n e t ve m e ş a k k a tin d e n te e s s ü r d u ym uyo rsu n, o h a ld e sana insa n d e . m e k yakışm az» h ü k m ü n ü ve rir. M ü s lü m a n lık ta te ’â v ü n ve te n ö s u r v a rd ır, ٧a 'n i e h l-i k a rş ılık lı y a rd im
Is lâ m 'ın b irlb irin o
e tm e s i, h â liy le h a lle ş ip d e rd iyle d e rtle n m e s i lâ zım d ır.
H adîs-Î Ş e rifte m ü 'm in .e r, b ir b in â y ı te ş k il eden ta ş la ra
B ir
b e n ze tilm iş , *D u v a r
ta ç la rı n asıl y e k d iğ e rin i tu tu p d ü şm e sin e m eydan verm ezse, m ü s lü m a n la r da b lrlb irln l tu tm a lı, d in ka rd e ş in in z a h iri v e d e s tg irl olm alı, onu n m addi ve m a ‘ , n e v ؛sü kû tu n a İm kân v e m e m e lld lr.» m e â li beyan b u y u ru lm u ş tu r. H al böyle iken , In s â n ly y e t ve fslâ m lyye t, bize .din ka rd e ş le rim iz in a h v ö ٠ ly le ilg ile n m e ğ i, y a rd ım a m u h ta c o lo n la ra elden g e ld iğ i k a d a r ya rd im e tm e ği e m re tm işke n , 0 em re ku lo k verm eyiz, kom şum uzu s o k a c a k yıla nı hoş g ö rü rü z . S onra ke nd im izi p ire ısırsa bin yo rg a n ya km a ya kalkışırız.
Bahse g elelim . H ik â y e n in buraya k a d a r ola n kısm ında a rs la n . cehd ﻻg a y . re te ta ra fd â r o la n la rı, d iğ e r h a y v a n la r ise, m ü te v e k k il ve c e b ri g o c ln m e k 1► te y e n le ri te m s il e d iy o rd u . B undan so nram fcln v a z ife le ri d e ğ iş iy o r. A .â k f iken e n fü s î o lu yo r. A rs la n *nefs.1 em m âreyl» , h a y v a n la r, in s a n d a k i dış ve lc h ls lo rl, ta vşa n da ٠a k l-ı m e â d .ı ta s v ir e d iyo r. ٧a 'n l in sa n in a k l-ı meOdi, n e fsin b ü tü n bedende h â kim o lm a sın ı ve d ile d iğ i g ib i ta s a rru f kılm asın ı hoş g ö rm ü yo r. Bu zu lm , bu c e fâ ne v a k te k a d a r s ü re c e k ? d iye v û c u d d a k l b ü tü n h l^ . r e
h ltftb
e diyor. A k l.ı m eâd: A h lre te eren a k ild ir k l ka rşılığ ı *a k M m e a .» tir.
■■٠٠
388
ل٩ﻧ ﻢ ر روى اﻳﺎ ذاى د ذ٠ش ﻧﺑوب ﺗذا
ﺑ
Kısm -ı h e r rOzl b ly â y e d b j clger. H âcete? nebved te K â z â -y l d iğer. «Aralanın h e r g ü n lü k n afa kası za h m e tsizce g elecek, onu n b aşkaca a v la n , m a y a h âce tl k a lm a y a c a k .^
889
ﺑﻰدوز ووز٠ر ر ﻣ ﻮ ئ
٠ﺭﺀ
ﺟوإوذ٠—وى آن ﺧﺮ او د ود ى ه K u r'a b e r h erka tü tâ d î rü z ruz, S û -yl on ؟ir 0 d e vîd l hem ٠٥ yûz. «Her gün k u r'a h a n g i hayvana is a b e t ederse ٠ hayvan, p a rs g ib i koşup
arslan n yanına gid erd i.»
«ARStANA GİTMEY، GECİKTİRDİĞİNDEN DGtAYl HAYVANtARIN TAVŞANA İNKAR v e İTİRAZLARI». 900
ﺑوف ر ﻣ و ش آ ﻣد ا ن ﻣﺎ رﻣد و و ذ ر ﻣ و ﺷ ﻜ ﺎ ز ﺟ ﺪ ﺟور٠ زد٠ﺑ ث Cün beH arg û ؟âm ed in s â ğ a r b e d e v r,' B ٥ng zed H argûş k 'â h lr .a n d cevr. «Bu kadeh, y a 'n l k u ^ a ٠d evred erek ta v ş a n a g elince, bu c e v r ü
c e ia ne
k a d a r sü re cek? d iye b a ğ ı r t ı j B u ra d a ki kadehten m aksa d: ٥lûm ş e rb e tid ir k l h e r ruh u o la n ٠nu lc . m eye m ecburdur.
,'٠
...
ا ا ﺋ ﻦ ا د ﻧ ﺮ ﻡ ب'ﺗﻨﻰ٠ ﺑﺮا ت ﻓ ﺮ ز دا ﻳﺂ ن٠ ﻣﺎ د ا ن Ta Eman yâbed bemekrem cân-ı tan, Mâned in mîres-ı ferzendân٠ı tan. «Yapacağım mekr ile canına kurtulsun ve bu halâs, yavrularına miras kalsın.* 995
ﻛﺮ اﻣﺎ را در ﺟﻬﺎن٠ ر ر ج'ا ن ا ﻣﺤﻠﻤﻰ ى ﺧ ﻮا دﺷﺎﻥ Her peyember ümmetanrâ der cihân. Hem çünin tâ maHlesî mîHând şan. *Dünyâda her peygamber, ümmetlerini böyle bir kurtuluşa da’vet etmiştir.؛ 996
ﻭﺩ٠ف ﺛ ﻮ داد ﺑﺮو٠ﻓﻠﻚ ﺭﺍ
٠ﻣﺎﺕ
ﻭﺩ.ﺩﻭ ﻧﻈﺮ ﺑ ﻮ ﺫ ﺭ ﺩ ﻥ ﺑ ﺤﺪ K 'ez te le k râh -î b lru n şev d id e bud. D er naza r cün m erd u m e k p ipide bud.
*Peygamberierln her biri, avâm.ı nâsın nazannda göz bebeği kadar küçük görülmekle berâber. telekten dışarıya cıkacak ve halâs olacak yolu gömüşlerdi., 997
ردش ﺟﻮﻑ ر د د دد د ﺧﺮﺩ ﻧﺮد٠ { و/ ر د ن
fjj
در
M erdü m e ş cün m erd ü m o k d îd ö n t H ٥rd, D er b ü z lrg ly m e rd ü m e k kes reh n o b flftf.
*fnsanjar, peygamberi göz bebeği gibi küçük görmüşlerdi. Fakat göz be . beğînİn büyüklüğünü İdrâk etmeye kimse yol bulamadı.. 80،
831 t. ٠ ١ . ^
٠ ،!»■
1»33 ■١
£ ٨٠.• ٠>■>4İ ٠j،>.
Kavm g ü fte n d e ş ki ce n d in g âh m â. Con fe dâ kerdîm d e r a h d û v e fâ .
«Sâlr hayvanlar tavşana dediler kİ Biz bu kadar vakittenberi ahdimize vefâ eylemiş olmak ؛cin can fedâ ettik..
992
ى ﻏﻮد١ا٠ داﻣﻰ٠ و ﻣﺠﻮ٠ 'ا رﻧﺠﺪ ﺑ ﺮ رو دو ﻧﻮد ﻧﻮد T ٥ m ecû bed no m i ؛m â ey a n ٥d. T â neren ced ? ؛r rev rev z ٥d zud.
.Mey İnadCı tavşan; Sen biz. rezil etme. Haydi arelanı kızdjma. cabucak git.» VU cuddokl h is le r ve ku vvetle r, n e fs in zebûnu o ld u k la rın d a n , o nu h a k ik a te n k u vve tli b ir ?ey s a n ıy o rla r ;0 k u d re tin p ü fte n İb â re t b u lu n d u ğ u n u ta k d ir e de m iyo rlard ı. A k il da pek g û c lû g ö rü y o rla r, o n u n nefse m u h ö le fe tl d ota yısiyle bûyuk b ir va k'a Ctkar sa n ıyo rla rd ı. O nun Ic in ta vşa n a ; A m an a rs la m kızdırm a. gecikm n da n g it d iy o rla r, y a 'n l n e fsin h ava sına uym ak Icin a k il te ş v ik e d iyo rla rd ı.
993
ﻟ ﺖ د س٠ ا ا/ ﻛ ﻨ ﺖ اى واران ب4ت ﺑﻤﺮ م اذ ﺑﻼ ﻳﺮون ج G U ft ey yâ ra n m erö m Ufılet dlhîd. Tâ b em ekrem ez belâ b lru n cihid .
«Tavşan dedi kl: Arkadaşlar ؛bana mühlet verin de. mekrilm sebebiyle be 10dan dışarıya ..crayın, ya'nl kurtulun.» ؛. M
T avşa nın h a y v a n la ra . ﺍﻭﺍk u rla r . » < ااااﻫﺎ- ı lm ١٠٠l u /o rin e h a y v a n la r k u ş k u ٥ld u r ٠t ،a nm ış, bu 8٥zden a rs lu n i " ؛٥٠ın m a ’n . e ، 0 اا1ا ؟ﻻ1 1 اؤIcin hepsi te lâşa -d üşm üş, to vşa m to k d iro b a ş lo ıııı.lu fd ı
la v . u n ،se o n la rın ،.lû ş ın a karşı k e
mâl-i metönetla şu cevâbı veriyordu, 1001
ارأف ﺣﻔﻢ أﻟﻬﺎم
ﺩﺍ ﺩ
ﻣﻨ ﺖ ﺍﻯ
ﻟﺪى واﺑﻰ ز د١ا ﺳﺘﻔﺮ GOft ey y ö ra n H akkam llh fim dâd, M e r z a îfîrâ ka v i râ y î fü tâ d .
٠٠
*Tavşan dedi kl: arkadaşlar; Allah bana llhâm etti za’if bir mahlûkla, malin V. kavi Wr re’y hâsıl oldu.»
٠٠
benim fllbl
ﺀﺍ ﺀ ﻩ
1.02
ا زﻟﻤﻮدرا
و ص٠ً ﺣﻖ ا٠آﺗﺞ
و ر ر ر١ ﺩ دﻳدر٠ﺩﺍﻉ٠ ٠ آذ. An ٠1 H ak â m .h t m er ,zenbûrrS, A n neb âşsd ş îrra ١Q g ü rra ,
*Cenâb-1 Hakkin bal Bnnnn öğretmiş olduğu ma.rifet, arslanda V. yaban. eşeğinde yoktur. 1M 3
;
ﺣﺎﻟﻤﺎ ا ﻧ ﺪ ر از ﺣﺮا ى
ﺑ ﻤ ﺎ د در١رو آف ﺀﻟﻤﻮ. ﺣﻖ H â n th â sâzed p ü r ez h e l.â -y l te r, H a k berö an ilm ra b ü g şâ d der.
«An, bal ile dolu evler yapar. Allah, ona 0 Hmln kapısını açmı... Y a 'n l m untaza m ş e k ille r ya p m a yı, İ . l n e b a l d o ld u rm a y ı v e p e to fll b a l m u . m u I I . s v a m a y ı ta 'lîm e y le m iş tir.
f؛f>,
Ya ni tavşanın te m e li o tllğ l a kl- ٠ ı m câd d iy o r kİ; « A rkad aşlar; siz a rslan a rılsbe tlo beni co k k ü c a k ve h a k ir g ö rü yo rsu n u z. H alb uki ben ya pa cağ ım m e kr llo sizi o ndan ku rta ra c a ğ ım . N ite k im p e yg am be rle rin h e r b iri de h a lkın
göz
b e b e ğ i g ib i m uhterem o lm a k lâ z ım g e lirk e n , göz b e b e ğ i k a d a r k ü ç ü k g ö rü l, m ü ؟, o n lo n n da v e t e t t ik le r i k u rtu lu ş y o lu , b a .z ıla rm c a is t ih f â f e d ilm iş ti. K ü çük b ir uzuv ik e n , g örm e g ib i pek b ü y ü k b ir n i ’m e tin vâ sıta sı b u lu n a n göz b e b e ğ in in a z a m e tin i kim se id r â k e tm e d iğ i g ib i p e y g a m b e rle rin ş a n ın ın b ü y ü k lü ğ ü n ü de ç o k la rı anlaya m am ıştı, O n la r g ib i eiz de ben de kl m a 'n e vî k u d re t ve k u v v e ti ta k d ir edem iyorsunuz.»
993
ر١ ى ﺧﺮﻣﻮش د1 ﱏﻙ٠ﻟﻮﻣ ﻜ ﺖ ﺧﻮﺑ ﱰﺍ اﻣﺪازن ﺣ ﺮﺍ ﺵ دار Kavm g ü fte n d e ş kİ ey H a r gûş d ar. H îşrâ e n d â z e -i H a rg û ş d a r. « H a yvanlar ta v ş a n a d e d ile r k İ ؛B ehey m erkeb, k u la k v e r... K e nd ini ta v • ş a n lık endazesiyle ölç.» Y a 'n î başından b ü y ü k İşle re karışm a.
999 و م;ان٠ " ﻧ ﻚ اذ٠١ ﻻ ﻧ ﺖ٠ص ج
إ ر ﺁﻑ٠ﺩﺭ ت٠إ و ردد ﺍ.' در Hin c i İâ fe s t in k i ez tû b ih te ra n . D er neyâ verd ân d e n d e r H â tır an. «Bu e ttiğ in n a s ıl lâ k ırd ıd ır k i senden d a h a b ü y ü k le ri o n u h a tırla rın a g e tirm edllor.»
1000
ل ا ﺳ ﻦ٠ان در٠ ﺟ ﻲ ا ﺧ ﻮد ﻧ ﻨ ﺎ٠ل
اﻣ ﺖS
; ﻟﻖ ﺑ ﻮ ن.ن دم ﻻ٠ ا.ورن
M ü 'c e b ! ya H o d kazâ m an d e r pey est, V erne In dem lâ y ık -î cün tü key est. «Sen ke n d in i m l b e ğ e n iyo rsu n , yo ksa kaza bizim a rka m ızd a m i. y a ’nî ece. llm lz m l g e ld i? yoksa b ö y le b ir söz. s e n in g ib i â c iz b ir m a illû k a n a s ıl yaraşır?» ؛٠٠
100/
Z ah îd -Î şeşS ad h e zâ râ n s â le râ , POzbendJ s â H t a n
g ü s â l e râ .
«Alil yüz bin yıllık zâhide, 0 buzağı gibi olan şeytana bir ağız bağı yap.ı..
١«
ﻧ ﻜ ﺘ ﻴ ﺪ٠ﻟﻞﴍ ﻡ ﺩ١ﺍﺫﺕ ﺍ ﻣ ﻠ ﺪ ﺩ ; ﺩ ﺁﻑ ﳃﺮ ﻣﺌﻴﺪ٠ T â n e tâ n e d çîr-( îlm -i d in keçîd. Tâ negerde d gird.1 a n k a S r.î m eşîd.
«Îlm-i din sütünü îçemesîn ve 0 muhkem kasrın etrafında dolamamasın diye.» M a 'lû m d u r ki b uza ğ ı fa z la s ü t em m esin d iy e başına b ir a ğ ız lık
g e ç irirle .
O a ğ ız lık başında İken m em eye ya kla ş s a b ile a n a sının s ü tü n ü içem ez.
İşte
şe yta n da b ir buza ğı g ib i id i ki  dem e n is b e tle hayvan m is illi irfa n s ız d ı.
Cil>- ^.)١٠
«1.jr».1،١J'5
«Ya Rabbl; ben Ademden daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın onu ç a murdan halk ettin77.. d iy e m a n tık i bir kıyâ s y a p m a sı, onu n b a şın a g e ç irilm iş b ir a ğ ız lık o ld u O m ania d o la y ıs iy îe h a k ik a t m em esine ya kla şa m a z ve o ra da n m a 'rife t sütünü içem ez
Keza o k ıy â s , o n a b ir a y a k b a ğ ı o ld u ki onu n m üsd
a d e s iz liğ in d e n h a k ik a t k a s a n a g irm e k ş ö y le d u rs u n e tra fın d a b ilo d o la şa m a z
(77) S n d : 76
١*.
1004
ﺣ ﻖ آﻣوﺧت ا م _ﺑﻠﻬﺮا٠اًﻣﺢ
١ د آ ذ ا ف ﺣﻬﺮ٠<ﺗﲆ دا٠ ﰋ٠ A n Çİ H ak ö m û h t k irm -î pîlerâ.
٠H?a p'ılî d ân ed an g ٥n h ıle râ .
«Allahın ipek böc٠ â ؛n٠ öğrettiği hiyleyi
٧٠
san’ati kocaman bir ٠ ﻻbilir m. ?؛.
10.5
زءق آﻣوﺧت م
f
Si
اًدم
ﻃﻦ اﻓﺮوﺧﺖ٠ا ﺑ ﺘ ﻢ ا
A d e m -Î H âkî z l'H a k â m û h t fim. Tâ b e h e ftü m ö sm a n e lrU H t tim.
«Topraktan yarodılmtş olan Adem, ilmi Allah’dan öğrendiği ؛cin, 0 ilmi yedi kat semâya kadar parlak bir sUrette yükseltti.» Ya n i: A d e m 'in y a ra d ılm o s ın a ve h a life - i İlâ h i o lm a s ın a İ 't ir â z eden m e le k le r,
٨ la lı'ın
b ir im tihanın a u ğ ra d ıla r; e ç y â n ın is im le rin i h a b e r ve rm e kle m ü k e lle l
In iu ld u la r. B ile m e d ik le ri ،cin cevab v e re m e d ile r. A dem
A le yh lsse lâ m ise A l-
la h 'ın ta lim i ile e?y<jnın is im le r in i h a b e r v e rd i. BOylece A dem A le yh isse lO m o ila h ، ılım sâyesinde ke n d isin e 1'troz eyleyen m e le kle re ilim v e
Inbo ça ld ı.
jrfâ n ly le g a -
'
1006
٠ ، .. ...، ^ ٠ ٠l — £ ؛
.N âm -u
j .j
.J»- j * &
.۶ ٠ ١ ٠ . .^.٠ ١ ٠ 'jS ' 0 ؛
nâm ûs-î m e le k râ
d e r ş ik e s t
.K û ri-Î an kes k i d e r H ak d e r ş e k e s t
Hak vo hakikatte şüphe eden şeytanın körlüğüne olarak, meleklerin şân» li şerefini kırdı.»
ı'n&f٦nîn l i ' m v ı y y o l l vo ﺍ|ﻻﺍ، ﺍﺍﺍﺍ٧٠ﺍﺍﺍ، ► ﺍﺍﺍ.ﺍ,، ٠ﺍﺍb ilm e k m o z h a riy y o tid ir» c o v a ‘ .!)•) 1٠ı V ;f e b .llf. Voksa y u tc k (1ا 'ا1اﻓﺎ٠ اأ/ .u.-ııv. .K iyvu nla rd a da v o rd ır H azret-I M ev.'ânâ h a k ik i in s a n in اا('ﻻا1„ ' وB٠c،p d iy o r k i :
10 "
ذ٠ ﺟ ﺪ ﻣ ﻮد ت آ ﺣ ﺮ اى ﻣ ﻮ ر ت ر ﺟﺎن ل ﺳﺒ ﺖ از ﻣ ﻮ ر ت ر ﺳ ﺖ c e n d s u re t OHlr ey s û re t p e rest, C ân-I b .m â n ît ez s û re t n e rest. *E y sû re te ta p a n ve h a lk m g ö rü n ü ş ü n e baka n; bu s û re t
p e re s tli ٥؛,١n .
v a k te ka da r sü re ce k? Senin m a 'n ö s i 2 c a n in s û re tp e re s tlik te n kurtu lam am ış.»
1012
ﺫﺍ ﻥ د ﻯ١ ﺑﺪﻭﺭﺙ ﺁﺫ ﻯ
f
ان د ى.٠ ﻭ ﻭﺟﻬﻞ ﺧﻮد ىﺗﻢ٠ﺣﻤﺎ١ G er b e sü re t âdem î in s a n büdî. A hm ed û Bücehİ Hod yeksan büdî. «Eğer Adem e vlâ d ı, s û re tle insa n o la y d ı H azret-I A h m ed A leyhlsselO l E.
٠. n cim izle EbUcehl b ir olurdu.» ؛E
.'٥١٠ k a ljb
l't(b â rly :e b ir k im se n in ı's.âm o lm a s ı
lâzım gelse. S a llö ilh u
A .e y n i /e3S 0İlam E fe n d im iz le E b ü c e h l h a b is in in h â şâ b ir o lm a s ı Ic ö b n d o n ll c
V0f.it de gün d ü z ile gecenin , n ü r ile zu lm e tin , h id â y e t .ile d a lâ le tin m u iiiv l
bulunm ası İktizâ eylerdi. M u a '.liîi N â c i m erhum <Zâtünn؛tâ k a y n } U n va n lı m anzöm k،،â b ın d a lln z re :-l H s o y ın R adiyallahu a n lı ile m a 'h û d
٧ez؛dl
m u ka ye se ederken:
K a ra ta? mi. g lra n bah â ze r ml H in d in o ğ lu HUseyne b en zer m i? der- E . et. S ü re tle insan, insan o la y d ı H azret-I Fâtım a ra d ly a ’lahd a n h â n in
٠٥
liy 3 ؛C cn â b -1 H o m za n jn c iğ e rin i d iş le riy le koparan H ind b .n t.i IJlbıının lo ru n u .da bir o lurdu. Eylesen tû tiy e ta ’lim.1 e dâ y ı k .H m ö t. Sözü insan o lu r a m m a Ozu insan olam az.
10C9
و ز ﻳ ﻦ.. ا ى ا ﻫ ﻞ ﺣ ﺲ ﺛ ﺪ٠٠ﺀل ﺑﻨ ﺪ
ا ^ ر د ﻋ ﺮ زاف ﻧ ﻢ٠
I.'m hâ-yf e h i l h is şüd pözbend. Tâ n c g ire d şîrzan ilm - î b ü le n d .
٠٠ y ü kse k ilim d e n . y o 'n , llm.1 led ün nîde n s ü t a la m a e n la r V . n asibe dâ r ola m a s m la r d !٧٥٠ ehl"! hîssîn ilim le ri de k e n d ile rin e a ğız b a ğ ı a lm uçtur.» E h! ٠ l his k im le rd ir? «Mon?er Oyle ?ey m i . lu r ? m ü sb e t ilim le re
bakalım !»
d iy e n le rle b lrlik d e , d în î h ü k ü m le re k e n d i a n la y ış la rın a g ö re m anâ verm eye ve ya nlı? a nfa m a la riyie b e râ b e r ic tlh â d e tm e ye k a lk ış a n la rd ır M e se lâ : M âdem kl A lla h , oruca m u k a b il lid y e v e m ıe yo m ü sâ 'o d e e tm iş tir. Ben is te rs e m o ru c tu ta rım , d ile rs e m , y e r ve fid y e v e ririm m ü c te h id liğ in i y a p a n la rd ır. İşte bu ve e m . s â li ic tih a d la r! m ü c te h id le ri id in a ğ ız b a ö ı a lu r. K e n d le rin i rû h â n î g id â d a n ve m a 'n o v ؛ze vkten m o h ru m b ıra k ır.
1010
د ؤ ; ر ﻫ ﺪ- > ئ دد را٠ ا و ; د و ; ا د ا د٠ ﻛﺎﻧﻰ د و ا K .tr e - Î d ilrâ yek? g e v h e r fUtad, K 'an b e d e ^ â hâ u g e rd u n h â nedad. *G ö n ü l ka tra sm a b r cevher d ü ş tü k i A lla h . اc e v h e ri d e n iz le r , de, fe le k le re d . verm em i؛ ؟lr.» insan vU cudca rra h lu k a tın en büyüğü d e ğ ild ir. C üssece o n d a n co k büyükInrl v a rd ır F aka t rûhan ve m a'nen b ü tü n m u ke vve n a tın e k re m id lr; çünkü , y e ry ٥ ٠ ru n tlo A 'la h 'ın h a life s id ir. B inaenaleyh o n u n ka lb in d e b ir g e v h e r-i e srâr,
b ir
ş o b ç e ra ğ -1 m a 'rlfe t v a rd :r kl k â în ö tta e?î y o k tu r H azret-I A li K e rre m a lla hü vecheyn Irn â d o lunan b ir b e y itte bu h a k ik a t g ö s te rilm iş . «Ey in s a n ; sen u fo k b ir c is im m i sa n.yo re u n â le m -i e kbe r, y a 'n i b ü tü n m cvcud du r» d e n ilm iş tir
ke n d in i
m ü ke vve n a t sende
B ir H ad is-i K udsid e: «B eni arzım s e m a â v â tım
a l.
m az. la k in ta k i. n aki ve mUtevemi k u lu m u n k a lb i a lır» b u y u ru lm u ş tu r. İşte g ön ülde b öyle kıy m e tli b ir c e v h e r v e rd ir
«Gönül nedir?» d e n ilirs e :
D uvardo o l.lın , ln ٧l،<n، ...........
u ıln (tır n a kka ş, yâ hu d m â h lr b ir rossu m
ta ra fın da n ta s v ir n ٠ l،l ٠ n١ ٧Mı ....... . ٠ ١ mı. mim.i ı'tlbarllo inso n d a n fo rk o lu t.m a z H usüsiylo b ir l o t o . . o (٠o lu rs a
: >ny٠ * ... ١ r٠biraz da a rsa o resm in hem en k o n u ,
m aya b a ş la y a c a ğ ım ta h a yyü l t ١ <٠ ٠ ١ blıır
I a k u t onda b ir e k s ik lik v a rd ır kİ, u nu
h a re k e t ve te k e liu m e ttire n ru h tu r. «İnsan ş e k ln d e y o ra d ılm tş o lu p d a k e n d ile rin d e in s a n lık rûh u b u lu n m o y u n m a h lû k la r do b ö y le d ir. 1015
ﻳﻨ ﺖ
رإ ه٠ ﺀا ﻟﻢ
; ان٠ث
/
دد
د دﺟ ﺖ٠اد. ﻣ ﺤﺎﺑ ﺮإ د١ ﺑ ﻮ ن ﻛ ﺚ Şüd s e r-î ş irö n -i â le m c u m le p sst. Ç ün so g-f e s h ö b râ d â d â n d d est. «Eshâb -1 K e h fin k ö p e ğ in i, E sh â b .1 K e h f h iz m e tle rin e k a b u l e ttik le r i ٠ اﻻا،ا kö p e ğ in ö nü nd e d ün ya a rs la n la n m n b a ç ı e ğ ild i. . Şeyh S a ’dl b ir ş iirin d e : * L û t A le yh is s e lâ m ın h arem i, k ö tü le re ta ra fta r
ol
d uğ u ve o n fa n n h e la k in e a c ıd ığ ı iç in h â n e d â n .ı n ü b ü vve te m en sû h iyye t . ، ٧٠■ f i z a y i o ld u . E sh â b ı k e h fin k ö p e ğ i is e b ir ka ç g ü n iy ile r in iz in ، ta .k ıp .«İti ğ i iç in adam s ıra s ın a g e ç ti» d e m e k te d ir. O nun iç in b ir insa n d a dış g ö rü n ü ş ü n y a k ış ık lı o lm a s ın a d eğ il, s îro tln tı. yo. n i a h lâ k ın ın g ü z e lliğ in e b a k m a lıd ır. S û re ti g ü z e l o ld u ğ u h a ld e s iro ti ç ir k in n ٠ ١ k a d a r k im se v a rd ır. Kezâ. ve çhe n y a k ış ık s ız , fa k a t m anen ne ka d a r
( |u /، ١ l
z e v â t m evcu d d u r.
lois ﱏ'ﻗ ﺸ ﺾ١ ﺫ ﺍ ﺫ ﺗ ﺸ ﺎ ﺫ٠ﺏ ﻭﻝ٠ ﺍ
دد ﺩﻭ٠ ﺑﻮﺗﲀ ﺟﺎﺵ ﻏﺒﻖ.
C î zlyâ n e s te ş ezan n a k ،-î nUfur, Ç û n kl câ ne ş g â rk ş ü d d e ٢b a h r -1 nur,
*Sevilmeyen nakıştan, ya'ni sUret çirkinliğinden o zâta ne ziyan gelir kl onun rûhu nur denlzlno mustağrak olmuştur.»
P o po ğ an lo r da İnsan g ib i ba z ı k o lım e le rl s ö y le y e b iliy o rla r. B undan d o la y ı o n lo ra insa n d e n ile b ilir s e in s a n ş e k lin d e k i m a h lû k a tın h e p s in e d e in s a n ta 'b ir o lu n a b ilir. C on ٥b- ٠ Hak, P eyga m be rin e h ita b e n :
«Habîb.i necibim; de ki: ey müşrikler; ben de sizin gibi insanım, fa k a t bana Rabbim tarafından vahyolunur7..» b u yu rm u ştu r. Resûlullah da in s a n dı am m a k a lb -ı şe rîfn e v a h y o lu n a n , b ir insân-ı ekmeldi. Y a 'n i:
Yunan fe y le s o fla rın d a n m eşh ur D iyojen b ir gün e 'ind e b ir fe n e rle A tin a s o k a k la rın d a d o la şıyo rm u ş . G ü nd üzü n fe n e r ya k m ış o lm a sın ın
se be bini s o r
٠
m u şla r :
— Adam ahyoruml c e v â b ım verm iş. Hazret-I Mevlânâ bu cevâbr: «Şehrin şeytandan ve canavarlardan usandım, adam arıyorum diye elinde bir k a n d il olduğu halde dün dalaşıyordu, b e y tiy le İfâ d e e tm iş tir. İh tiyarı,
٠H a zre t-i P ir b aşka b ir m is â l g ö s te riy o r : 1013
ﺋﻞ٠ﻧﺶ ردﻳﻮاو N akş b e rd iv â r m is li â de m e st. B ln g e r ez s u re t ci çîz-î ö kem est.
asılı levhadaki resim d . adam gibidir. onun no eksiği vardır?» «Duvarda
Bak
kİ
suret itibariyle
1014 \) ا"اب٠ ر ن٠ ض آﻧﻰ ص٠٠ﺟ ﻔ ك
ﻛ ﺮ ﻛ ﺎ بﺗﺎ
رو ﺛﺒ ﻮ آ ن
Can ke m e st an s f ir e t l b â tâ b rö ,
an g e v h e r i kem yObrâ. parlak suroön cani eksiktir. Git de o nâdir bulunan cevheri, ya'ni in«anlık rUhunu ara.» ٠ Rev bicO
«٠
(781 K e h f: 1.0 572
ﺍ٠,2ﺀ٠
وش داو٠ ا ن ﺳ ﻨ ﻰ ادن دار ل ﻧ ﻰ دار/ ﺣ ﺮ٠٥' وش ر ى٠ (n suHan pöyan nedâred hûş da. Hûş SU-YÎ Kıssa-Î Horgûş dar. «Bu sözün nihayeti yoktur. Aklını başına al. zihnini tavşan hikâyesin,
meylettir.» Bazıları: insanda (Sultân )؛ve (Hayvâni) olmak üzere iki ruh vardır؛. Ada. me rUhumdan nethettim» Nazm -1 C e lin d e k i rûh-i menluh, rûh.i sultanidir Onun insan bedenine te ’aliuku. nûrunun aksinden ibarettir. Rûh-I hayvani ٥ı ذىbeden dâhilinde değildir, dem işler, bazılar، da aksini iddia etm işlerdir. Cenâb-ı MevIdnO. ilk görüşü kabul etmekle beraber sözün uzayacağım , bura daki m aksadın ise. ruhun tohklki olmadığını anlatm ak icin *tavşan hikâyesini dikkatle dinle» buyuruyor.
«TAVŞANIN BİLGİÇLİĞİ VE BİLMENİN FAYDA VE FAZİLETİNİN ZİKR VE BEYANI» 1021
;
ﻭﺵ٠ ﺩﺩ٠ﻳﺎ٠ﻛﱭ ﺳﺾ'ﺭﺍ ﺩﺯ
Gûş-I Har büfrûş ٥ diger gûş Har. Kin suHanrâ derneyabed gûş-l Hâr.
٠E?ek kulağını sat da başka bir kulak ol. CUnkU bu sözü ®şek kuloğı an. lamaz.» M alum dur ki işitm ekten moksad onlam aktır. Bir kulak ki İşittiği sözün anla Silmasma vâS’ta olamaz. Onun merkeb kulacından fork yoktur. Merket) do bir se s işitince kulaklarım diker ve dikkatle dmler. takat ne söylenildiğini anlumoz Bundan dolayı C enâb -1 Pir. bu eşek kulağını değiştir buyuruyor. Kulo.ın do ğ işt٤r؛lm esi tab i' ؛m ecâzjdir. insan bilm ediği bir lisân ı anlayabilm ek icin erb d bina m ü râ c a .t eder. To’lîm ve çalışm a neticesinde 0 lisanı anlam aya başlar 575
1017
ﺍ٠ ٠ ﺑ ﺬ ﺍ ﺩ ﺭ ﺫﺍ
ﻣﺮﺭ ﺕ
وﺻﻒ
ﺍ٠ * ﺍ٠ ﻭ ﺩ ﺩ ﺭ٠ ﻫﺎﺇ ﻭ ﺀﺍﺩ ﻝ
Vasf-ı sûred nTst ender Hâmehâ, Alim û adil bUved der nömehâ. «Kalemlerde süret vasfı yoktur. Nâmelerde alim ve âd،l gibi vası.l.r bulunur. » 1018
ﻣ ﻨ ﺒ ﻦ و إ ى٩٠٥ ﻋﺎﻟﻢ و ا د ل و ﺑﻰ
ﴁ. 5 ةذن٠ در
ﻛ ﺶ *ﻳﺎل
A lim ٥ adil heme m â n ls t u b e st.
Keşneyâbî der mekân ü p؛ş u pes. ،A lim ve adil v a s ıfla n m a n â d a n ib a re ttir. O n la rı On ve a rd gibi m e k â n ,
larda bulam azsın.»
Yıi'ııt ﺍﺍﺍ.' ﺍﺍ, ﺍﻝra h ib i bir zâte mektub yazıldığı vakit onun ilminden. İrfânın. *!'٠! ٠ ٠' ٠' ﻁ٠' ٠ ﺍ ﺍ، ﺍ1. ﺍfazlından bahsedilir. Yoksa, «sartğınız, mubârek ve giiZel vecİI.'UZ" 11 k ild ir yakışıyor, kara sakalınız da ona 0 derece zjnet veriyor ki. ٠ ﺍ ﺍ ﺍ'|ﺍﺍﺍ، ﺍ ﺍ ﺍ ﺍ ﺍki ayin kısmen bulutla örtülmesi andırıyor» denilmez. Kezâ bir hııkıııııdOra V. lilnn bir arzıhâlde onun merhametinden ve adaletinden bahso. ilinin, kışlarının çatıklığından, yüzün mehabetinden, bazulannın dolgunlu. Oundun V،. kuvvetinden, boyunun uzunluğundan ve sâiresinden dem vurul111(1.. LJomek ki insanlarda aranan şey. ma'evviyyât imi?. 0 mevcud olduktan ..'.lira sûfotln ehemmiyeti kaimıyormuş.
1010 j < •)
. ب-'» ﻳ ﻰزد ر 'ن٠
ﻧﻰ٠و ﻣ ﻤ ﺤ ﺪ د ر ﺋ ﻚ ﺀ و ر ﺑ ﺪ ج Mlzened berten zisu-yl lâmekân, Minegunced derfelek Hur?îd-1 can. «RUh g ü n e ş ؛, tâ m e kâ n d a n cfsm e aksed er, l â k in fe le k le r , sığışm az.»
١M
^ ز ة ﻓ ﻴ ﺄ٠ﺻ ﺜ ﺎ ﺀ ذ ﻳ ﺎ
ى
Va.ni: «A vret y e rle rin i c e n n e t a ğ a ç la rın ın y a p r a k la r iy l. ü s t ü ste ö rtm e y e b a ş 'a d la r’*.» Â y e t-i K e rim e siyle h a b e r v e riy o r. İlk d e fa e lb is e d ike n z â tm ris A le yhisse lâ m o ld u ğ u riv a y e t e d iliyo r, İh tim â l ki o da h a yva n
İd-
d e risin d e n d i.
Kezâ ilk insa nla r, g ü n e ş te n ve y a ğ m u rd a n barınm a k İçin a ğ o . a ltla rın a ,
d ağ
k o v u k la rın a , s ığ ın m ış la rd ı. M esken v ü c û d a g e tirm e k , k ö y ve kasab a te .s is e y le m e k ço k sonra m ü m kü n o la b ild i.
1024
j-*Cj j
A d e m ira zin h ü n e r b îçâ re g e şt, H a lk -ı d e ry â h â u H a 'k -Î kûh u deşt. «Bu hünerind en , ya .n i ilm u m a 'rife tln d e n d o la y ؛, in s a n a : denizde, d a ğ d a ve k ırd a k i h a y v a n 'a n n hepsi de m u s a h h a r o lm uştur.»
1025
ﻣﻮ ﻣﻮش٠و ﺛ ﱪ ﺭ ﺍ ﻥ د ز ا و ﺣﻮش٠ درﻣﺤﺮ دو Zö peleng û şîr te rsa n h enıçu muş, Zö neheng d e rb a h r d e r s a fra u çüş. «İnsandan k a p la n ve a rs la n , fa re g ib i k o rk a r. O ndan d e n iz d e k i tim s a h ın s a fra s ı k a b a rır, y a ’n i endişe eder.»
1025
ﻓ ﺖ/ V
رىﺀ د ﻣ ﻮا٠ذو
ﻓ ﺖ/ ﺑ ﻰ ﻣﺎﻧ ﻰ ب٠ﺻﺪؤ دو٠ Z o p e riyû d iv s â h ilh â g irift, HeryekJ d e rcâ -yî p ln h o n câ g irift. «O ndan p e rile r ve ş e y ta n la r, s a h ille re ka ç m ış , h er b iri sa kla n m ıştır.»
g iz il b ir
yar.
(79) D ^ ı a : 121 877
Lısnn-ı h a k ik a tin ı.rbobı vo te rce m ü m d a e v liylyâ u lla h
h a z e ra tıd ır. B in a o n o .
I . /h um m otın ariM enno m ü ra c a a t o lu n u rs a o n la rın h im m e tiy le , ya vaş ..Isa da. o n la ş ılm a y o
ya vaş
b a şla r. B O y le lik le e s k i ;؛u la ğ ın m a h iy y e ti d e â iç m iş o lu r.
دا،؛ا.dan b a ş la ehlU 'la h ın k e lim e le rin i o n la m c k iste ye n le r, o n la r h a k k m d o k l I tik a tla rım d ü z e ltm e lid irle r. Bu ta s h ih i i't ik a d do b ir n e v i k u la k te b d ili d em ek, tir.
.022
ﺑﺲ
ش/>
ش ﺑﺲ
اذ ى١و رو٠ وو ﻛ ﺮ و ﺛ ﺮ اداذ ى
زا
Rev tu rûbeh b a z i.i H argü ş bin, M ekr-U ş ir endâzi-î H a rg ü ş bin. «Sen g t de ta v ş a n ın t i l k i o y n a ta n ve a rs la n a tla ta n m e k rin i g ö r.. K ıssanın
a lt ta ra fın d a
ta vşa n ın
a ld a tıp
ku yuya
d ü şü rd ü ğ ü
ve
lıe lâ k e ttiğ i g e le c e k tir. T a vşa n ın şu h a re k e ti tilk ile ri bile a ld a ta c a k b ir rna hö . rc ttır ki, bu da a n c a k a k l -1 s e lim in İşid ir. Bu m ün ase be tle H d zre t-i M evlân â II. m m m e th in e d a ir bazı b e y a n la rd a b u lu n u y o r.
1023
ﻧ ﺖ ﺀﺯ٠ ﺙ ﻡ ﻣﻠﻚ ﺳﺐ ٠ ﺗ ﻮ ﺟ ﺎ و ﺀﻟﻢ٠ﺑﻠ ﻪ طﺀ و ر H U tem -i m ük -٢SU eym önâst ilm , C um le â le m s û re t û c â n ü s t ilm . .S u jo y m a n A le y h is s e lâ m ın m ü lk ve h ü k ü m e tin ® v â s ıta
o la n yüzük, ilim -
d lr. B ü tü n â le m le r s ü re ttir. c a n . ve m a 'n â s ı ise ilim dir.» D arlnr kl M ü h r-ü S ü leym an üzerin d e b ir ta k im lıa lle r ve n a k ış la r va rd ı. O n . la r c in le r i, ş e y ta n la rı te s h ir ic in y a p ılm ış tıls ım d ı. T ıls ım ise ş ü p h e s iz k i 0 ilm n v u k til ile y a p ılır. Y âhud C enâb -1 H ak, H a z re t-i S ü leym ân a İe d ü n n î b ir ilim ıhnân e tm iş ti do 0 ilim ve ta s a rru f s â y e s in d e in s a n la rd a n b aşka m a h lû k â ta d a h ukm o ylo m lştl.
Alemin s û re t, ilm in c a n olm asına g e lin c e e vet, âîem cansız b ir s û re t g ib id .r kl a n c a k ilm ile fla y a t b u lu r. B e şe riyye tin b a ş la n g ıc ın ı b ir d ü ş ü n e lim : E . b ovoynim lzin, ya 'n l Adem ve H avvâ A le y h ls s e lâ m m a ğ a ç y a p ra k a rly le ö rtü n d ü k le rin i K u r'â n ı K erim : ..;،i
I j l d e ta h a k k u k c d ly ı.ı 1■t ٨|ااا٠ ااااا اااا1اا |ا1" ااا1اا/ ااا!اﻣﻼﻻ ااااItlik lc rin iiz d u n İb â re t
٠ ﻲ اا;؛ ﻟ- G o rrncdığırııı .'. 1اا1» ا رااااااأا< أ,ا٠ 11 ٠ ،٠ d u tla v a rd ır. v ٠ ٠ r٠ ı٠ ı٠ ١ H a d M cviu u u bunu ا'ﻻ-،اvn 1 'ا،1ااا1 ، ااااb u y u ru y o r k i : 1023
ا ل٠ض 'ر ووى در ﺟﻮ ﺩﺍﺭ
;٣
ﺩ ﺩﺭ ﺁﺏ٠ﱚ ﺯ-ﻭ ﺁ٠ ﺭ٠
B e h r.i g a s l e r der re vî d e r c ٥y b â r ٠ B e rtti â sîbî zened d e r â b H âr. « G usle tm e k Icin d ereye girerse n, su IcIn d ekl d ike n in sana z a ra n dokunur.» 1030
- : * •)T ; ﺟﻪ اﻣﺎز ﻧ ﺮ در ﻫ ﺖ
ﺑﺎ ﻭ ﻙ
ﻯ ﺧﺎ ﺩ
ﻭ٠" ﺑ ﺮ ﻙ ﺩ ﺭ
G e rci p ln h a n H â r d e r âbC st p est, GUnkl d e rtû m IH aled dCnikl fle st. «H er ne k a d a r d ik e n su İçinde g iz il ve g örünm ez b ir h a ld e ise de.
sano
d o k u n u p a ya ğ ın a b a tin c a m evcu d o.'duğunu anlarsın.» insa n y ık a n m a k cfn denize, y â h u d d e re ye g ire r .Su b u la n ık o lu rsa dibinde ne olduS unu g örem ez. H a lb uki o ra d a s iv ri b ir ta?, b ir ca m b ir d ik e n p a rc o s ı b u lu n m a sı m ü m kü n d ü r. İçte o g ö rün m e yen ?ey.
kırığı yâ hu d ü s tü n e ba
san a da m ın a y a ğ ın ı y a ra la r, yâ h u d b a ta r. A ya ğ ı y a ra la n a n , a n c a k
b undan
s o n ra d ır kl g örün m e ye n b ir c is m in o ra d a m evcu d o ld u ğ u n u a n ia r. Bunun ٥،bl b izim g frm e d iğ im iz b ir ta k ım m a h lû k a , v a rd ır ki o n la rd a n ik is i, ?eytan
ile
m e le k tir. M e v c û d iy y e tle rln i A lla h ın v s p e yg am be rin haber v e rm e le rlle ö ğ rc n l y o ru z . S onra y in e v o rlık la n n ı m a 'n e v iy y â tım ız d a k l te 's irle riy le a n lıy o ru z 1031
ﻧ ﺮ ﺫ ﻭ ﺣﺘﺈﻩ»ﺍ ﻭ ﻭﻣﺮ ﺳﻪ
ﻳﺜ ﻜﺎ
ﺀﻭﺩ ﱃ٠ ا٢اذ ﻫﺰﺍﺭﺍﻑ ك
H âr H â r-ı h îleh â ü vesvese. Ez h e zâ ra n kes büved n î ye k kese. «K albe â n z o la n vesvese ve h ly le d ik e n le ri b îr k im se d e n d e ğ il, b in le rc e kişid e n olur.»
٠ 570
1027
ﺑ ﺖ-ﺇ
O'r1, ﻣﻦ٠ﺙ٠ﺍﺩﻯﺭ؛ ﺩ
ﻛﺒ ﺖ
jile
ﺁ ﺩ ﻯ ﻭﺍﺣﺬﺭ
Adem irâ düşm en-î p in h a n b e s js t , .٨dem !-î bâhuzer â k il k e s ls t Bundan d o la y ، in s a n jn s iz li d ü ş m a n la n » ؟o k tu r. B in a e n a le y h , ؟e k in g e n ve ih tiy a ti، alan. ak،[)ı k im s e d ir .»
1.28
زﺷﺘﻔﺎف و ﺧﻮﺑﺜﺎ ق
ان٣أئ
ﺧﻠ ﻖ
رد ﻣ ﻤ ﻮﺑﺜﺎﻧ ﻰ٣٠ ى ز د ر د ل٠ H a lk - p in h a n z iç t-j şân ﻵHObuçan. M izencd b c rd il beherdem KUbiçan. «A lla h ın, b iz im n aza rım ızd an g iz li, b ir ta k jm m a h lû k a tı m e v c u d d u r
ki
k o tU lcri d s va rd ır, iy ile ri de. O nlartn d a rb e le ri h e r an insan k a lb in e te .sîr eder.» A b d u lla h b in M es'ud rc d iy a lla h ü a n h 'in riv â y e t e ttiğ i b ir H a d is i ş e r id e beyun d uyu ru ld u ğ u üzere g erek şeytan, g e re k m e le k
ta ra fın d a n
insana
b ir
H ellim e) y a 'n i İlk â ve ilh a m v û k i ٠o lu r. Ş eytânın !İkasını, m eleğ in Illıâ m ın ı h e p im iz te c rü b e e y le m iş iz d lr.
B in â ٠
enaleyh ke ndim izde hayra d â ir b ir te ş v ik b u ld u k m u bunun m e le kte n o ld u dunu b ilm e li ve ( E lh a m d ü lilla h , d e m e liy iz . Ş e rre d â ir b ir m e y i h is s e d in c e de bunun şe ytâ n ın b ir îlk a s ı old uğ un a ka il o lu p , (euzU) c e ke re k şe ytâ n ın şerrtnden A l'a h a sığınm alıyız. B urada b ilfa rz b iri ç ık a r da d iy e b ilir
k l: M e le kte n , şe y ta n d a n bahsedi-
yo rsu n. M evcud b ir şe y'ln m eşhud o lm a s ı lâzım g e lir: e ğe r d e d ik le rin doğru o ls a y d ı, y a 'n i m ele k ve şeytan d e d iğ in g ö rü n m e z m a h lû k a t m e v c u t o ls a y d ı n lbot g ö rü n ü rle rd i. Buna ce vap v e rilir ki: T e n e ffü s e ttiğ im iz h ava nın m evcû،lly e tin d o kim senin şüph esi yo ktu r. V ü cûd u m u za d oku n m a sın d a n
bunu h is-
«ediyoruz. P akat o h is s e ttiğ im iz şeyi g ö re m iy o ru z . E ğer h e r m evcü du n g ö rü ltnosl k a b il o lsa yd ı havam n da g ö rü lm e si lâ zım g e lird i. A m m a d e n ile ce km iş kl hava, lâ tif b ir c is im d ir d e onun Icin g ö rü lm ü y o r. M e le kle ş e ytâ n ın 0
ke s if
'duğunu, o n la n n da bizim y a ra tılış ım ız d a b u lu n d u ğ u n u kim İd d i'a e tti? Şu
il/8
.AV .;AYVANLARI!؛
TAVŞANDAN, DÜŞÜNCESİ SIRRIN، TEKRAR
SORMALARI* 103.
ﺩ ﺯﺍ ﻓ ﻜ ﻐﺜ ﺪ 'ى > ﻛ ﺶ ﺑ ﺬ٠ﺏ ﺖ
ﻧ
دو ادواك٠ر آﻣﺢ٣ درﻣﻴﺎن
BSdezan güft^nö ey Hargû?-٠ i ؟Ust. Dermiyan ar an Çİ der İdrâk-i LÜSİ. .Ondan sonra dediler k i ey çevik tavşan; zihninde olan te d b iri meydana k o y ...
1035
ﺛﻴﺪ ئ٠ و در٠' ى ك ا ﺛ ﺮ ى١ دﺑﺜﻴ ﺪ؛٠ ' ﻟ ﻚ ا٠وا Ey ki bâçîri tu der pîcîde.i. Bâzgû rfiyiki endîşıde.î. «Ey arelana sanlıp uğraşmaya kalkışan; düşündüğün Sim izah et.» 1038
ﻣﻨﻮو ف ادواك و ﺀﺑﺎ ر ى ﺑ ﻬ ﺪ ا ﻋﻘﺮا اوى ﺑ ﻬ ﺪ
ﺀذاﻣﺎ
Meşveret İdrâk ﻻhûçyârî dehed, Aklhâ mer aklrâ dehed «Danışmak, İdrâk ve İz'an verir. A kıllann bîr akla yardjmj olur.» 1037
ىزف١ ى و١ﻳﻐﻢ آﻛ ﻦ.. ﻛ ﻔ ﺖ ﻣﺜﻮو ت ﻛ ﺎ ﻟ ﺘ ﺜ ﺎ و ﻣﺆاﻋﻦ Gûft R eyganber bikön ey râ۴ en. Meşveret k'el m ûsteşârö mü'temen «Mazret-i Peygamber, ey rey verecek kimse; meşveret et ki müsteşar olan m ٥'temend؛r ٠ buyurdu.» أ
1
1032
ا ش 'ا ﺣ ﻬ ﺎ ى ﻟﻮ ﻣﺒﺪل ﺷﺮد " اﻳﻴﻨﺜﺎ ن و ﻣ ﺬ ﻛ ﻞ ﺣ ﻞ ﺧ ﻮد Bâş tâ h)shâ-yi ﻻm ،.}؛del şeved. ًة اblblnîşân u müçkil hal şeved. «Sabret ki hislerin tebeddül etsin, 0 vakit onlan gbriirsün, m üşkîlin d . hallolunur.» 1033
ﺻﻴﻦ رد ر د أ٠“ ا ﺳﻐ ﻬﺎ ى ذ و د ﻣ ﺮ د ة٠ روو٠ ا ﺛ ﻤ ﺎ ر ا Tâ suHanhâ.yl kiyan red kerde.i. Tâ klyanrâ eerver-l Hod kerde-l. *٠ zaman kimlerin sözünü reddetmiş, kimleri kendine muktedâ kılmış ٥٠. duğunu anlarsın,. Ya'ni şimdilik hislerinde kesâfet galip olduğu İçin lâtif cisimlerden bulu, nan melekleri göremiyorsun. Sabret bakalım, ölüm , dünyâya karşı gözlerin؛ kapatıp da, basiret gözün öbür tarafa acildi mi, şimdi İnkâr ettiklerini 0 va. kıt görür ve mUşkllini halledersin. Hem de Allaha ve peygamberine Inanmayıp da bir takım dinsiz, imansız herifleri rehber ittihâz etmiş, onların hezeyanlar،, na kanmış olduğunu anlarsın, Mekke m üşrikleri, AleyhisselâtU Vesselam Efendimizden Melekleri görmek talebinde bulunmuşlar, san a melek gelip de vahy getiriyorsa bize de görünsün demişlerdi de onlara karşı:
ﻻ ﺗ ﺔ ﺑ ﺘ ﺒ ﻐ ﺬ ة
| ؛, ج
ز
٧a 'n ؛: «Bir gün melekleri göreceklerdir kl ٠ . gün mücrimler Jcln mülde yok
tu^.» Ayet-1 Kerimesi nâzil olmuştu, (80) Furkan: 22 580
IC39
ة65 ا ل٠ ر دﺀزﻟﻰ
دا٠ اد ل
آﻧﺖ. LL ا ا » ك ود وود Ez sâfâ ger dem zen ؛bâ âyine. Tire g e rte d zûd b â r r î ây،na. «Aynaya hohlayacak olurean parlaklığı zâil olur. Bize karşı yüzü de, hol bulanır.» ٧a'n i insan parlak bir aynaya hohlarsa nefesinin ،e'siriyle aynanın y l. zü buğulanır ٧e bakam göslerm ez olur. Bunun gibi, bir sır da başkasının kalbine ak setti mi ihtim âl onun hasedini lahrik eder de kalp aynasını bu. landınr. Binâenaleyh insan sırrını saklam a il, her şey in i flerkese sOylememelidir. 10
ﺑ ﺬ
ﺟﺎ ﻥ
„ ﺭ
١٠ ﺩ ﺭﺑﺈ ﻥ ﺍ ﻯ
ار ﻧ ﻬﺎ ب وا ز ذﻫ ﺐ وز ﻣﻨﻬﺒ ﺖ üerbeyân.î in se kem cUnban lebet. Ezzehâb û ez zeheb vez mezhebet. ﻻ ?اüç çey٦n٠ ya'nîî gidişinin, altınının. VB mezhebinin beyânı husU. su n d a dudaklarım kımıldatma, ya'ni onlardan bahsetme.« Burada. Hazret.i MevlSna. «altınını, gidişini ve mezhebini ört» diye bir ttad isi ?ertfe işâ re t etm ektedir.
1041 وا د ﻣ ﺖ وﻳﺎ ر و ﻋﺪو١ﻛ ﻦ س ﺩﻭﻛﻴﻨ ﺖ ا ﺳ ﺪ ﺑ ﻮ ن ﺩﺃ ﺩ او Kin serâ Hasm âst bisyâr û adû. Der keminet Isted oön dâned ٥. *CUnku bu ü ٠ şey'in hasm ı ve düşm anı coktur. Düşman onu anlayınca s a n a karşı pusu kurar.» '.0 3
«istişâro edilncoK omin olm alıdır. Hadisine ışarcttıı ki, bu Had،•.i (؛Jmmu Solcmo vo tibû Hureyro) radiyallahü anhümâ rıvâyot etm işlerdir. Bundun anlaşılıyor kı bir işte istişare lâzım olm akla beraber o işi bilen vo r.and.sıne emniyyet ve i.timâd edilen kimse ile yapılması elzemdir. Yoksa mute.' assıs olmayan bir kimseden rey sorm ak, m eselâ hâkim den ilâç, hekimden hukuk dâvası sorm ak gibi olur. Kezâ sorulan bir m es’ele hakkında m a’lûmat. .;•'..ayan adam da m ahzâ bilgiçlik taslam ak için m ütâle’a beyânına kalkış mamalıdır. Bu işi ben bilmem, bir ehline sor demelidir. Böyle yapmozso yukardaki Hadis-ı Şerifin hükmüne riâyet etmemiş, âd etâ emniyyeti su.-l isti'm âl etm iş olur.
«SIRRINI SORMAKTAN TAVŞANIN ONLARI MEN ETMESİ,
598
1033
د ﺑ ﺮ ﻛ ﻔ ﺖ٠ ؤى ذﺗﺎ١ ر ر: ' i f
ﻻق ﺑﻔ ﺖ٠
r;
اق٠ ﺑﻔ ﺖ
GUft her râzî neşâyed bâz gUft, Cûft tak âyed gehi gah tâk cüft. «Tavşan dedi ki: her sim acık söylem ek lây'ık değildir. Ba’zan cift tek gelil-, ba.zan da tek. cift zuhUr eder.» Ya'ni: m eşveret lâzımdır, emma s rrın gizlenm esi elzem di,. Bir sır, herkese octkca söylenilem ez ve söylenilmemelidir. Hazret-i Ali kerrem allahu veehe buyurmuştur kil kammdadır, söyliyecek olurean sen ona e sir olumun.»
«sırrın esirin m a.
Evet. Bir sır acıkco söylenemez. Kapalı söylenildiği için de doğru bi٠ cevop alınam az Istişâre edilen kimsenin m es'eleyi lâyıkiyle anlayam aya cağı için iyiye kötü,, kötüye iyi demek ihtim âli vardır Böyle bir m üşavere ve m ütâle.mn neticesinin de, tek yerine cift. çift yerine tek çıkacağı ba dihî bir şeydir 53?
ikiden m aksad ﺛﻤﺪ ؛١٧| ٠١|اااﻟﻢ٠ d،nl٠١v٠٠٠١d،f Muhâtab, İşittiği ٥ Birf، boy kasına .0 do bir ba.kaom o ة ﻻ٧1٠>٧'! اا، 1 ا,, ٧u(ıud iki dudoklır k؛. aralarm dun .çıkan bir söz, a.ızd o n u .ızo Inllkol eder
1M3 r r رد»را ﻧ ﺪ ى٠١٠. دو
r
زا ؛١ ا ذ د ﻣﺤﺒﻮس٠ ر ذ س Ger dü 5 ؤ,perrenderâ bendi behem Ber zemin mânând mahbOs az elem , «Eğer îkj, ٥٠ kuşu birbirine bağlaşan, toprak UstUnde mahbus vo o|٠m ٥ kalırlar.»
104.
ﻣﻨﻮرب دادن ﺻ ﻮﺛﻴ ﺪ ﺀ ﺧﻮب ﺛ ﻮ ب٠ ﻑ واﻏﻠﻂ ا ﻗ ﻦ.ﺩ ﺭ ﰷ Meşveret dârönd serpüşîde Hûb٠ Der kinâyet bâğ.let efken me، ûb. .Gizilce, güzel ve bakanlan galete dUşUrecek sûrette kinayeli mo.va• retle bulunurlar.» Hazret.i Mt /İtinâ. meşveretin kinâyeli bir sûretle yapılmasını da izıılı ediyor ve bcğlo؛ım؛ş kuşları m isâl getiriyor Evet, Kuşlaı tutulup ba.lonttfi lar, bir k,ıfe ٦ i cine ko n u lu lar birtblrlerlle dOğüşüyor gibi görünür ler, kacmak ve ucmak sevdâsmdan vazgeçmiş gibi bulunurlar Halbuki tm lann yekdiğerleriyle gagalaşm ası, tutam aldatıp da ayırmak icin a yok bağlarını çözdürmek, yâhud kafes kapısını açtırıp kurtulmaya babana bul mak icindir.
botta
1045
; - ﻣﺘ ﺮ رﺗ ﻜ ﺮد ى ﺑ ﺮ ﺑ ﺖ ٠ﻛ ﻔ ﺘ ﻪ ا ﺷﺎ ش ﺟﻮا ب و د ﺧﺐ Meşveret kerdi Pe'yember besteser. Güfte işeneş cevöb ö bîHaber. .Hazret-, Peygamber u، tü kapalı meşveret ederdi Cevap verenler, . . . 61in hakikatinden haberdar olm adıklan halde cevap w ir lo r d ؛,.
٥٧ل٠
d c .il ml? Düşmanlığın b a ş ü c u sebeblerl. ،htlrb. VCI ınJikam h ic hırıdır. Sorvotinden bahseden, benim ﻻوkcdar ollınjm , ﻻوkadar mucevhe. fim var diyen bir adam , bir tokım altın perestlerin hırs.nı uyandırır. BinO. ٠ ,.a le y h evi, yâhud mağozosı gece dolaşanların ziyâretgöfıı olur. KezO bir k im s e n in gideceği ٧eri söylem esi, bilhassa düşm anlarına bildirm esi tehlikillidir. Bir pusuya uğram ak ihtim âli vardır. Nitekem ResUlullah SallallahU Aleyhi Vcssellem Efendimiz, ekseriyyo bir gazâya giderken frişka cihete gidi, vurm uş gitli davranır, m ünâsip bir yerda yolu değiştirirdi. Kezâ bir ada mm her yerde dininden, mezhebinden, yâhud dinsizliğinden m ^h ep sizliğ in d en bahsetm esi 0 dinin ve mezhebin tarafdârlan. yâhud hasım lan arâsıd a hoşnutsuzlugu mUcip olur. Belki de Intikom alm aya kalkışm alarına sebebiyyet verir. Fi'len birşey yapam asalar bile sözle m ukabele etm elerine, meydan vorir. Lâyıklık, kimsenin dinine va itikadına karışmamak İmiş. Pek a 'lâ . Ben inanm ayanlara bir şey söylemiyorum. Fakat onlar da hana: ،nicin inanıyorsun?» diye ta'rizde bulunmamalıdır. M eselâ bir kısım halk, bir câmi'l şerife nam az kılmak, Allahına kulluk vazifesini ifâ etmek !Cin gelir. Cıiz'i bir kısım da 0 vazifenin ifâsı icin değil, ancak binâdaki mı'mârl san'otı, duvarlardaki çinileri, halılarındaki nakışları görmek icin yolir. Ben onlara nicin câm i'e abdetsiz giriyorsunuz demeyeceğim. Lâkin unlar da bana: « Monşer ؛yirminci asırda din mi olur? o lsa bile. Arab harsı ile Türk nullıyyotinın ne m ünâsebeti var?» gibi hezeyân etm em elidir. Edecek olur،٠٠»٠٠٠ hnınkotleri lâyıklık olmaz. Taarruz ve tecâvüz olur. Lâyıklıkta, yeni M lhm lar gibi eski i'tikadlaro da ses çıkarm am ak gerektir. Ak٥ı takdirde, ya'ni bir adam her yerde dininden, yöhud dinsizliğinden I ',٠'،< (Iııı.uk olursa hilâfını düşünenlerin hic olm azsa kalbini kırmış olur. th،lâ*a insan, sırnnı m uhâfaza etmeli, herkese her şey.ini sö y lem em ed ir. 1042
ﻟﻮ داع١ دو،5 ل ؛٠ور ﺑﺔوا ﻵ ﺑ ﻦ ﺛ ﺎ ﻉ٠ﺑ ﻮ ﺃ ﺫ ﺍ
r
f
Ver bigûyî b â yekî dû elvedo'. Küllü sirrin câvezel.isneyni ş â ٠.
.Eğer bir iki kişiye söyleyecek olursan sırro veda’ etmek Cunkü bir sır, ikiyi tecâvüz etti mi şüyu’ bulur.» 58.
lâzımdır.
1049
و ﻣﺎ د د ر١ زان ﺳﺒﺐ ﻛﺎ د ر ﺛ ﺪ ن
ز د د ر، / ذ'ﻛﺮاى ﻛ ﺬ ر و Zan sebep kender şüden ةmând dir, Hâkrâ mikend ﻻmîğurrîd şîr.
«Tavşanın gecikmesinden dolayı aralan, hiddelinden toprağı
kazıyor
ve b.ğürüyordu.»
1050 ﺧﺎ ﻥ
ﻋ ﻬ ﺪﺁ ﻑ
ﻧ ﻜ ﻐ ﱱ ﰷ٠ ﻛﻨ ﺖ
ﺍ ﻑ٠ ﺛ ﺪ ﺍ ﻡ ﻭ ﺱ ﺻ ﺖ ﻭ ﺍ ﻭ١ﺣﺎﻡ ﺏ
Gûft men güftemki ahd-î an Hcsan, Hâm bâşed Hâm-ıı sü st û nâresan.
«Diyordu ki: Ben demiştim ya. O alçakların ahdi vefasızdır
hamdır, gevşektir,
1.51 دﻣﺪﻣﺔ اﺷﺎﻧﻰ ر ا ازﺧﺮ ﻛ ﻨ ﺪ ﺟ ﺪ ﻧﺮ ﺻﺪ ر ا ا ن د ر ﺟ ﺪ Demdemcy îçan merO ezHar fikcnd c e n d bifiibed merâ in dehf cend
«Onlann bir ağızdan bağrışıp ulumaları, beni eşekten düşürdü, aldattı Şu zaman, bana niceye kadar hud'a decektir?»
ya'nt
1052 ﺵ
. ﺗ ﻮ
أﻫﺮ
ﺳ ﺨ ﺖ ﺑ ﺮ ﻣﺎ د
ﺑ ﻰ ﻳ ﺪ ﺗﻪ ﻷى اذ ا ﺿ ﺶ٠ﺑﻮﻧﻰ ذ SÖH٠ dcrm âned emir-î BUBtri?, Çün ne pes bjncd ne piş ez ehmakiş «Sakalım .1 0 verm l. olan emir, alımaklıflından önünü aidini g o re m . d i . ؛IcIn ziyddo aciz kalır.» n
1046
ﻛ ﻌ ﻖ راى راC j . دو ﺷﺎﻟﻰ اىرا
اؤﴎ
'ا ﻧﺪاﻟﺪ ﺧ ﻤ ﻢ
Der misâlî beste güftî rây ra. Tâ nedân^ Hasm ez ser pâyrâ.
«Düşman b٠ şt٠ n ayağı, ya’ni meselenin aslim a^rd edemesin Resül-İ Ekrem, sUölini mürettep btr misâl ile İrâd eylerdi.»
diye
1.47
ﻕ ﺍﻧﺪ٠ﺏ ﺧﺮ ﺷ ﲁ١ﺍﻭ ﺣﻮ ﻭ٠ ﺩﺫ ﺳﺆﺍﻟﺶ ﺍﺯﻧﲑﺩﻯ ﻏﺮ O Cevâb.ı H{? bigrifti ez٥. Vez süâle? mînebüröi gâyr bû.
«Aleyhisselât Efendimiz, suâlinin cevâbını İstişâre ettiğinden Fakat yabancı olan o süâlin hakikatinden koku alamazdı.»
alırdı.
Pesûl-İ Ekrem Sallallahû Aleyhi Vesselem Efendimiz Hazretlerinin sûrıen.i seniyyesinden b iri de bu idi ki. bir mes'ele hakkında meşveret buyurncağı vakit, meclis-i seâdette münafıklardan b iri bulunursa sualini bir misâl ile İrâd eyler, eshâb.ı Kirâmdar. re'y toplayıp ona göre hareket e. derdi. ٥ münâfık ise edilen muhavereden bil şoy anlamazdı.
«TAVŞANIN HİVLESİ KISSASI.
1048 ٠J-٨»١J
؛.؛C-Lm,
Oj .٠۶ J'~i .....^٠٠..... D Saati teHir kerd ender şüden, Bâ'dezan şüd piş-i şir-i pençezen
«Tavşan, gitmeyi bir müddet geciktirdi. Sonra o pençe atan yanına gitti.» ؛,٢٠٠١
arslanın
I"f،n « ﻻى ﻻي., r اﺀ٠|ا٠ أ ا ا٠ ١ >ااا ااااااا' ر١ ٠ ١.tur tu/ağa tu.ulmak demektir, O yla k i ./ . ﻻيemsali i t l i k ا٠٠ أ ا1' ا|اا اااا1ااااا١ ااااااا/, 1.اا/ ﻻذ ﻻا،, اOm،ır ﻻا«ا، ا8« ﻻ. ,Uf kum, nasıl suyu اااا, ا، اااا٠،ﺀ, ااااا٠ اا,اا.اااا اا، ا ا أ ا< ا٠ ،ةل، ا( ااﻻ، 1ﻻ ﻫﻼاﺀة1ﻻا ااﻻ،ااا1اا ا٠ لKapılmamız ﺀ، ﻻ،»،/، uyln ، „ 1 ا ا ا،' ﺀا, ku m luı .
1.55
ﺗ ﻜ ﺪ < وا د ﺣ ﻮ ﺛ ﺪ آ ب ﺍﺯﻭ. آ ن ﺧ ﺖ ﰼ ﺍ ﺑ ﺖ ﺭ ﻭ ﺁ ﺭ ' ﺩ ﻭ٠ﻝ
An yek)' fîgî ki cûçed âb ezû. saHt kem yâbâst rev anra bi٠ ٥ .
«Kendisinden su kaynayan kum pek nâdirdir,
öyle olmakla
berabor
git de onu ara.»
1056
١١٠*^ .؛٠^ ,١— ^ ؛١ ١٠. . ٠،“ ^.۶٠■j ١^٠
،;i
,_...
٠
£
Hest an rig ey püser merd-î Hudâ. K'ö Bi Hak peyvest ez Kod şüd cüdaâ.
«Oğul ؛işte o kum, Allah adamıdır ki kendiliğinden ayrılmış ve Hakka vâsıl olmuştur.»
'
1057 ٠j}5. "١٠*٠٠٠> ^؟Ü ■٠
^٤ ^
o
؛J
١٠>١j ٧٧٠
Âb٠ı azb-î din hemî cûşed ez٥ , Tâlibanrâ zan hayâtest û nümü.
«Ondan dinin tatlı suyu kaynar. Taliplere, ondan, hayat ve neşv ü nemâ hâsıl olur.» < Dinden maksad: Seâdeti ebediyye tahsilidir. Onun hu9ulü de yine dinin ab ٠ı hayâtını içmekle mümkündür. O âb-ı hayat ise kumlu ve saf bir monba. gibi olan ricâlullahın kelâm-ı âlisidir. Binâenaleyh dinin âb-ı hayâtını kana kana içmek istersen ehlullah hazerotının sohbetinden istifâde et. İşte Ha/ ﺍﺃ (ﺃ
Vahşi hayvanların emiri olan arslanm şu sözleri doloyısiyle Hazrct-ı Mevlânâ. im ârei ve hükümet mevkiinde bulunanların dikkatini ve ihtiyatlı olm aları lâzım geldiğini, idaresizlikten ötürü sakalını e le veren, ya'ni işle n ma'iyyeti m e'm urlanna bırakan âm irlerin, günün birinde önünü, ardını gö remeyecek kadar m üşkiiâta uğrayacağını îm â ediyor. Yine bu bahse devam ile diyor ki: 1053
ت و ﻧ ﺮ ش داﻟﻬﺎ- ﻫﻤﻮار٠را
ﻧ ﺤ ﻂ ﻣﺪا در ﻣﻴﺎف راﻣﻬﺎ Râh hemvârest u zîreş dâmh§. Kaht-ı mânâ der m iyân.î nâmha, «Yol doğru omma altında tuzaklar vardır. Bir çok parlak isim ler mevcud. Lâkin onlarda m a'nâ kıtlığı bulunmaktadır.» ; 1054 ﺳﺖ
داﻣﻬﺎ
ﺟﻮ ﻥ
'»اﻣﻬﺎ
ﺍ ﻭ٠ ﺍﺫﻁ
ت٠ د ر ن وﺑﻤﻒ اً ب ﻫﻤﺮ ﻣﺎ٠ اﻧﻔﺪ Lafzhâ هnâm hâ dün dâm hast. Lafz-1 şîrin rîg-i âb-i ömr -1 möst. «Lâfızlar ve isim ler tuzak giblrfir. Parlak lâfız ise bizim muzun kumudur..
ömür suyu•
Ya'ni, süretö doğru ve tehlikesiz görünen bir caddenin altm da tiBak ve lâğım bulunmak ihtim âli vardır. Bunun gibi İdâre İşleri d e sathi bir nazarla bakılınca kolay ve parlak görünür. H attâ bir âm irin vazifesi kâğıd havâlo etmekten, yazılan müzekkere ve derkenarlara (m .cibincej ?imdi (.n a y j demekten İbâret zannolunur. Pakat hakikatte böyle değildir. Bir dâirenin ba. çında bulunan bir âm ir. 0 dâirenin her içinden m es'ûldür. Eğer 0 âralr, gözünü dört acm azsa. ma'iyyetini iyi seçm ezse, işe adam değil, adam a İŞ bulmak sevdasından vaz geçmezse, ta b iid ir ki. m uvaffakiyet gösteremez BJr âmirin muvaffakiyyeti. ma'ıyyet ve m e'm urlannm iffet ve istikâm etiyle berabor ihtisaslarına bağlıdır. Yoksa 60de isim ve şöhrete aldanan, yâhud ?unun tlunun tavsiyesiyle me'mur alan bir âm ir hic bir vakit bir İŞ göremez. insanların m üsem m âlann, to d k i. V . toc'übe e tm ^ e n isim lerine, şöhret.
M" II
٠. il. .....٠٠^٠ ٠٠١٠—٧٠^► ^٧ ٠^، — Ju-*.} ; ؛٠-..؛٤٠;؛، Menbo.i hikmet şeved hikmet taleb, Fariğâyed ö zi tahsil-i sebeb «Hikmet talibi, giderek hikmet menba'ı olur. OJduktan sonra da tahsii-i esbâb kaydından kurtulur.» Cenâb-ı Pîr buyuruyor ki. kim olursa olsun ve ne mevkî'de bulunursa bulunsun, erbâb-ı irfandan olmayan kim selerle ülfet eylemek, ömrü heder eder. Onun için ehlullahın hikmet m eclislerine gitm eli, onlardan hikmet ve hakikat talep etm eli Hikmet ve m a’rifet tâlibl olan, sıdk ve ihlâs ،!o talebde bulunursa günün birinde hikmet m enba’ı olur. M enba'dan su kay nadığı gibi onun kalbinden de hikmet fışkırır. Nitekim bir Hadls.i Ş e r li de: «Bir kim se sabah Allah için ih lâs gösterirse, riyâ ve nifaktan â r ؛olarak ibâdette bulunursa kalbinden hikm et m enba’la n zuhur eyler» buyurulmuştur Ehlullah m eclisinde bulunanlar da onların feyizleri sayesinde hikmnt menba. olurlar. Zâten hikmet-i hakikiyye, hikmet-i islâmiyyedir. Ba zı kimseler şark ile garbın ve m üslüm anlarla gayr-ı m üslimlerin hikm etini birleştirm ek husü isyle İslâm Tasavvufunu frenk felsefesiyle bir m eslek saymak istiyorlar Halbuki doğru değildir. Mevlânâ Cami kuddise sirrühu: «Yunan felsefesi, nefsin ve hevâ vü hevesin ilkaâtm don ؛bârettir. Ehl-1 İmânın hikm eti ise peygamberin buyurduklarıdır» dem ektedir. Pey gomberin buyurdukları Kur’âna ve Hadise şâmildir, çünkü her ikisi de 1؛ sân-ı Peygamberi ile teb liğ , olunm uştur. Binaenaleyh; «Kur'an, Peygamber lisânından olm akla beraber her kim, Hak söylemedi derse o kâfirdir.» Hülâsa: Felsefe başka, hikmet-i İslâmiyye demek olan tasavvuf başka dır. Birinin, y a’nl felsefenin m enba'ı akıldır. Öbürünûnün, ya’ni tasavvufun m e’hazi Kur'an ve Hadistir. Feylesofların ilhom m enba’ları akıl olduğu, akıllar da muhtelif bulunduğu için, felsefede birbirine zıd m eslekler vardır Tasavvufun m e'hazi Kur'ân ve Hadis olduğu için mutasavvife arasında ؛h tilâf yoktur. Hepsi Müttehid ve m uvahhiddir Bunların ba'zı ta ’biratta yek diğerine m üşabeheti, m eselâ Ahmed ve Muhammed ile Piyer ve M.şonun sûretâ biribirine benzemesi kabiiindendir. İşte ehlullah hazarâtm dan hlk m et tahsili ile hikmet m enba’ı olan zevât. hikmot k itab lan m ütâle'asından m üstağni bulunur. Hazret-{ Mevlânâ bunu bir m isâl ile izâh için diyor kir
؛٠٩ ١
...t 1 Mevluno do dinin V« hakikatin coşkun m enba'lonndan biridir. Mesnevinn beytlcri. 0 coşkun Kaynadın leyyüz dalgalandır. Bir su başına giden kimBU horaroti nisbetinde ordan mUstofid olur. Susam ayan kimse hiç ا،: ذ ﻫﺎاا. Harareti az olan, dudaklanm islaJjr. Fakat susuzluktan tu.uçmuş, yanmış olon ceçmeye sanlır, iç ş r icer. kanmak bilmez. Mesnevi ile .،dm i'lcn de' bOyledir. Ma'neviyyot teşn esi oldukları icin o feyz m enba'ındun aynlm ak istemezler. C enöb -1 Hak feyzlerinl müzdâd etsin. 1 8
ﻏﺮ ا د ﺣ ﻖ ﺑ ﻮ ر ى ﺧﺜﻠ ﺚ داﻧﻰ ﻛﺎب ﻫﻤﺮت را ﺧﻮرد او ر زﻣﺎن Gayr- ؛merd-i Hak 0 ﻧﺂrfg-î Hûçk dân, K'öb -1 Umret râ Hored ةher zaman. «Merd-Î ilahiden başkasını kuru kum fareet ki her vakit senin ömrünu su gibi İçer.» Hâfız-ı Çirözi bir gazelinde : «Bir dere kenarında otur da ömrün geçişini seyret» der. Malûmdur ki ،terenin suyu bir cok dam lalardan m üteşekkildir Suyun akm asıyla 0 damlalar da akıp gider, bir daha eski yerine gelmez, öm ür de bOyledir. 0 da !؛ayılı bir kac nefesten ibârettir. insan bir def'a nefes alıp verdi mi ömür !،,،yunun iki dam lası gitmi? demektir. Diğer cihetten bir dere, m ecrây -1 taInisinde cereyan ederse akacağı kadar akar. Ldkin kumsal bir vâdiden, kızgın bir çölden gececek olursa onun âteşin kumları, derenin suyunu emer, cabucak kurutur. İşte Allah ehlinden gayrisinin sohbeti de hayat ne.eslerim izi bOylece emer, bitirir. ٠ gibilerle blhude konuşmak nâfile yere cene calm ak ,derenin sı^ u n u kumlu çölde kurutmak gibi olur. Binaeıwleyh: 1059
r fk ﻛ ﻤ ﺖ ﺷﻮ از ر د٠ ﻃﺎﻟﺐ ا ﻭ ﻋﺒ ﻢ٠و ﻵ٠ ا ا ز و ; د ى Tâlib-1 hikm et şev ez merd-î fıaklm, ٢â ezû gerdi tu bina u alim.
«Hakim olan bir zât-î ma'nevlden hikmet talebinde feyzi II. sen de baslr ve alim olasm.* NO
bulun ki
onun
ICM
j
'..
J U . L-
،i ١
،> ١ j * -،٥ -
Tû mera bügzâr zinpes piş ran, Hadd-ı men in bûd ey sultan•، can.
«Ey sııltan-t can, ey şahriyâr-ı mo'nevi: sen benî bundan sonra bırak da ileri git. Benim hududum burasıdır.* İnsanın m a'kûlâtı idrâk etm esi, ancak akıl vâsıta& yledir. Aklın erdiği ve doğruluğuna hükm ettiği şeylere (m a'kûlât), ermediği şeylere (gayr-ı ma' kûlât) derler. (Gayr-ı m a’kûlât) iki türlü olur. Birincisi m a'nevi yüksekliğin den dolayı aklın idrâkine tenezzül etmez. Hazret. ؛Ömerin, Kürdistanda mu hârebe eden Sâriye ismindeki serdennm m uhasaraya düşeceğini Medinodan görüp, m escidde hutbe okurken «Ya Sâriye El cebel، diye seslenm esi. Sani yenin de bu ih târı işitip dağa çekilere! düşm anın m uhasarasından kurtulma sı gibi, işte bu hâdise, yüksekliğinden d x a , ı aklın erm ediği hallerdendir. İkincisi: Akla mugayir ve delice hareketlerdir ki onlara da akıl ermez ve ş u ’ur ih â tâ etmez. G elir'i m asrafına kâfi gelmeyen bir kimsenin, yeniden man raflar açm ası ve israflarda bulunması gibi. Bir kimsenin m a’lûmatı da. aklın fevkine çıkıp da zevkiyyat derecesini buldu mu ,evvelce m uallimi ve scbeb.ı 'efohnümü olan akıl, talebe gibi kalır. Adetâ Nebiyy-i ekrem Sallallahü Aleyhi Vessellem Efendimizin karşısında hıı reketten âciz olan Cebrâile benzer. Cenâb-ı Pîr, böyle demekle m i'rac kıssasına işare t ediyor. Ma’lûmdur k، leyle-i m i'racda Hazrot-i Peygamberin kılavuzluğu hizm etinde bulunan C٠b• râil aleyhisselâm (sidretülm üntehâ، va gelince orada durmuş, daha iloriyo gidem eyeceğini: «parmak ucu kadar ilerlersem yanarım» i ’tirâziyle arzuyla lem işti. A leyhisselâtü Vçssellâm Hazretleri ise refref-i aşka süvâr olarak iler lem işti ki evvelce rehberliğinde bulunan Cebrail onu t a ’kib edememişti. Allah rahm et eylesin, Süleyman Çelebi, Mevlidinin m i'rac faslındo bahsi ne kadadr âşıkane tasvir eder. C ebrâile ؛
hu
Ger geçem bir zerre denlû ilerû, Yanarım baştan ayağa ey ul، ' dedirtir. Lisân-ı Muhammediden do : ٠>03
lO Sl
ﺀأﻓﻐﺬ ﻟﻮح ﻣﺤﻨﻮﻃﻰ ﺛ ﺮ د٠'زح و اذ روح ﻣﺤﻨﺄوﻃﻰ ﻧ ﻮ د١ﺀﻗﻞ bevh-ı hâfız levh.ı rrıahfûzî reved. Akl-1 ةez Uh mahzûzi ?cved.
«Hâfızın levhası. İevh-i mahfuz alur. .nun akJı, ruhtan haz V . f٠ ٧ z alır.» Arobistanda bir â d e t vardır. Çocuklar m ektebe giderken bir tahta gö٠ tururler Hoca vereceği dersi 0 tahtcm n UstUne yazar Çocuk bu sûretle hem okumak, hem yazmak öğrenir, hem de hâtız olur. İçte 0 tahtaya levha d e rle r ki üstündeki yazılar hâfızın zihni levhasm o intikal eder. Orada mahluz kalacağı icin â d e tâ levh.ı maflfuz halini a lir. RUhun yardım iyle hâfızın a k li ve höfızası onu m uhafaza eder Kendisini Mushafa bakm ak İhtiyâcın, dan v âreste kılar. Ma'möfih Mushafa bakıp okumak, ezbere tilâvet etm ek. أ؛!اe fd o ld ir dem irlerdir Çünkü yüzünden okumak, fııfzı kuvvetlendirir Ş a٠ yet hatırda yanlı? kalmıç bir kelime varsa o. düzeltilir. Kâmil bir zâtin ayn.ı hikmet olan sözleri de. dinleyenin levha.i fııfzıhikm et menba'! hâlin e gelir. no nukçolunup orada mahfuz kalır ve çoğaldıkça kendisi
1062
ط ر د ﻋﺘﻠﺶ ر د وا٠ﺑﻮﻧﻰ ﺑﻤﺪاذن ﺷﺪ ﻋﻘﻞ ﺧﺎ ر د ى ووا Cün muallim bûd ak ler merdrâ, Bâdezin çüd akl çögirdî verâ-
«Evvelce akil, kendisine muallim olan kimsenin sonradan yine o akli. ,Ukirdi olur.» 1063 ﺍ ﲪﺪﺍ
x f d ir fr
ﺑﻮ ﱏ
ﻋﻔﻞ
ر ز د ا ا٠ م٣ ﺗ ﻜ ﻤ ﺎ ى٠f Akl cün Cibril gOyed ahm edâ. Ger yeki gâm î nihem sûzed merâ.
*Akil, ona cebrâil gibi der ki: = Ey Ahmed; eğ.r bir adim daha atacak olursan kurb-î İlâhi beni yakar.» £»
sıh h at bozulmuş olur. NH|< ».1». mi|>nr><ıQl<ım bir adam hastalanır, /a.i.lcr, bakılm azsa da ölür. Dunun utlu lalıyarak, çabalayarak kuvveti olan b،r kimsenin, Allah istorae yaı.tııır, d،y٠> ."..hı llık etm esi, o sağlam şahsın ken d isini h asta gösterm esi gibidir lerıbelliğin neticesi sefalet, sefaletin sonu ise felâkettir. Zikrettiğimiz Hadisin m ealim Hozret-i M evlânâ nazmon ifade ediyor ؛
10Ö7
GUft Peygamber ki rencûri belag, Röncâred tâ bimired cün cirağ.
«Resûl-î Ekrem Hazretleri ؛Yalandan hastalık, hakîki hastalık getirir vo sahibi, kandil gibi söner, gider buy urmuştur.» Bundan sonra cebr kelim esinin lügat ma nâsı beyan edilerek ba'zı h a kikatler bildiriliyor;
1068
را٠ ﺑ ﻨ ﻰ ا ﺗ ﻜ ﺬ: ﺭ ج<ﻳﻮد٠ﺟﺐ ﺮ ا
ﺳ ﻨ
ﻮ
ا ﻳ٠ا
c e b r cibved: b esten . ؛İçkesterâ. Yâ b e p ^ v e ste n reg-î bUgsisterâ.
«Cebr nefir? Kıak bir kemiği sanp bağlamak, yâhud kopmuş bir dama, n r a b te tm e l. 1059
ا ى ﺧ ﺮد ﻧ ﻜ ﺘ ﺔ٠ﺑ ﻮ ن د و ن و ر ك ى ﺧﻠﺪى ﺑ ﻪ ز واﺑﺘ ﺔ Cün derin reh pâ-yi Hod neçkestef. Berki miHandî ٠İ p ârâ bestej.
«Madem ki bu yolda ayağın، kırmamışsın, kime gülüyortun, neden ayaSini sarmışsın?» ٠١١
Çun 01.1dan bdna aşk oldu dolfl. Ydnaf ، ااااا١ ben yanayım ey halil. cevâbını verir. Hozret-i Mevlâna bundan sonra yine cebr ttfhsine dönûp diyor ki : 1065
ازﻛﺎﺀﻟﻰ ﺑﻰ د ﻛ ﺮ و ﺟ ﺮ٠ل٠'ر ك ئ ب ى ﺟ ﺮ١ل ﻛ ﻤ ﺮ د، داا٠و ﻫﻤﺎت١ Her Ki mand ez kâhili b'i şükr ü Babr, ذhemin dâned ki gired pâ-yi cebr. «Tenbellikten dolay, şükür ve sabır mi ؟olsun ki cebrin ayağını tutmuştur.»
etm ekten gori duran
kimse bil.
Cebrin ayağın، tutnwk. cebri olm aktan kinâyedir. Ya'ni bir adam, Hakkin verdiğine kavlen ve fi'len şükretm ezso, vennediğine de lisânen vo kalben sabretm ez ve teslim iyyet gösterm ezse m enşe'i tenbellik olan cebrlliğe kendisini teslim etm iş olur. 1086
ﺍ ﻙ ﺟﺮﺁﻭﺩﺩ ﺧﻮﺩ ﻟﻨﺤﻮﺩ ﺭﺩ ﺍ ﻣﺎﻥ ﺭﳓﻮﺭﺵ ﺩﺭ ﻣﻮﺭﺍﺩ٠ Her ki cebr âvörd Hod rencûr kerd. Tâ fleman rencûriye? der gür kerd. «Cebriliğe kalkışan, hastalık taşlam ış olur ki ٠ hastalık onu götürür.»
mezara
SallallahU Aleyhi Vessellem Efendimiz; *Hasta değilken hastayım de. meye kalkışmayınız. Zirâ hastalık taslayınca hakikaten h asta olursunuz» buyurmuştur. insanin m aksatlı olarak hastayım dem esi ve hostalık taslam ası: yemosini. içm esini, yatm asını, kalkmasını değiştirir, ö yle ya hasta olduğunu sOyloyen bir adam, etrâfındakileri inandırm ak icin m u'tâdından az yemey٥. h attâ canim istemiyor diye yememeye mecburdur. KezS kalkacak hâlim yok diye yatmak ıztırârındadır. Bütün şu haller, i'tiyâdın değişm esi demektir. 1'tiyâdm bozulması, mizâein da bozulmasını intac eder. Mjzac tjozulun5٠.
Dînin emirlor.nl yuklrmmiy I) dugu Icin k٥ndıskıe Cuıak gönderildi vo ^n a bindirildi. Y٠"nt h٥m،l iki n mahmul oldu. Allahın emrini lamdmıylo kubul ve kemâliyle î(â etlığl ıcın de Hakkin mokbUlu oldu. 1072
.ﺧﺎ ﻖز رﻳ٠ ش اذ ﻛﺮف ﻓﺮ، ٠ر ا د ر ب
ا ن٠> ﺑ ﺪ ا ز ن
Tâ kiinun ferman pezirUftî zlçâh. Bâdezln ferman resâned ber sipah.
«R . SUİ•{ ekrem . çah.ı hakikinin, yani A.lah'ın, fermOnm evvelce kabul elli. Sonra d a ask er gibi olan Ummele Hakkin fermanın، erişflrdi ve ahkâm ını tebliğ etti.» 173؟
ا ﻛﻨ ﻮ ن ا ﺧ ﺰ ا'ر ر د ى درو
و١ ر ن ا ﺷﺪ أﻣﺮ ا ﺧ ﺰ٠ﻟ ﻤ ﺪ
٠
Tâ kUnun aHter eser kerd ؛derO. Bâdezin bâşed emîr-î oHter â.
٠Cenöb٠ı Peygam bere yıldız 0 kadar te'sîr elti ki emjri oMu.»
sonra yıldızların da
٧a'nl gece olup da yıldızlar kubbe-i sem âda durduğu m U ddotu RnttUl I Ekrem namaz kılar ve İbâdet ederdi. Yıldıziann zât-i akdeslne te'Bİrı. Iju ol sa gerektir. 1074
د ﻛ ﺎ ل اً د دو ﻧﻈﺮ١; را ى دران ﻏ ﻖ'د ر,ﻟﻮ ' ر ﺛ ﻚ دا. Ger türâ Içkâl âyed der nazar. Pes tu ؟ek dâri deran ؟akku.kam .r. »R..UI.I Ekremln ernir l kevdklb v . hükümrân.، ٠fl٥k olmas، sana l٠k٥l v .r .c .k olursa, ..okkulkam er) mu٠c lî٠٠lnln vuku’unda do ٠ubh ٠ ٠d ٠r misin?» ؛٠'،/
Hozret 1 Mevltina. ı ٠٠t>r meslekinde bulunonloro hitâb ederek diyor ki: Cebr. kırık bir uzvu Karmık 1/ 1 ؛boylamak demektir. Cebr ise çalışıp □ﺀb ale, mak sununda elin, ay ıb ın incinip kırılmasiyle hâsıl olur. Sen a lışm ıy o rsu n ki bir yerin incinsin de sarılm aya m uhlâc olsun. Atıl ve bâtıl bir herilin cebrilik İddiâsına kalkışması, kırık ve çıkık ol. mayan bir uzvun sarılm asına benzer. Şu halde hem tenbellik etmek, hem de ı.،؛bir d .'v âsın d a bulunmak, iki zıddı cem 'e çalışm ak, istihza etm ek isterken, <>،â؛enıe maskara olmaktır,
1070
ذ٠ ﻃﺎﻋﻦ ذ ا٠وأ ك ا ش ﺩﺭ ﺭ ر د ت, ;' ﻕ و٠ در ر ب اورا ٧'an ki pâyeş, der reh- ؛tâ a t Çıkcst, Der resıd Ora bürâk ةbernişest. «Tâ'at ve İbâdet yolunda m übâr.k ayaklar, şişen Nebiyyl Ekrem sallallahu oleyhl vesellem e Burak geldi. ٠ da bindi.*
1071 -<،1ﻭﺩ ﺍﻭ ﺍ ﻝ ﺷﺪ٠ ﻋﺎﺡ ﺩﻥ ﺑ ﻮ ل ﺷﺪ٠ , ١ د٠ اا ﻓﺮﻣﺎن ﺀ٠ﻗﺎ Hâmil-İ din bâd ةmahmUl şüd, Kâbil.î terman büd ةmakbul ؟ud. «Aleyhisselât Efendimiz dinin hamili idi. Burak'ın lahm emini kabil idi. Cenâb -1 Hakkin makbüiu oldu.»
m٥hm٥lü oldu. Al-
Ya ni: «Habibim, Kur'anı senin m eşakkat çekmen için inzal etm edik1؛.» Ayct-i Kerimesinin tefsirinde beyân edildiği Özere Seyyjdülmücâhidİn Efen dimiz sabahlara kadar namaz kılar, tâ â t ve ibâdâtta bulunurdu, Uzun uzadı ya kıyamda bulunmasından mübarek ayaklan şişm işti. Zât-ı akdesinin mağfur vc m a'sum olm asına karşı bu kadar m ücâhedesinin hkmetini soranlara : «Allahın lûtuflanna karşı ben, şükreden bir kul olmayım mı? Halikıma şükran-ı . !'؛İde bulunmayım mı?» buyurmuştu.
(Rl) Taha : 1 - 2
Hulasa: BU mu.lum anlar, .akfcu.Kamor mu'cizeslnln vukubulduğuna Ina nırız Çünkü nebilerin nıu'r.ı/٠٠ı haktır. Mu'cizenln küçüğü, büyüğü. ar/،s،. semcvisi arusındo (ark yoklar, İşte Sallallahu Aleyhi ve Selleın Llendımiz, Allahın emirlerini tornâm.v«؛ kabul ve kemâliyle tatbik elediği ٠çin tebllğl-ı ahkâm etmeye ve emir vorrno yo uaşladı. Geceleri ibâdetle ihya eylediğinden seyyârelere ve sem avato hükümran oldu; nitekim kamer, bir işaretiyle ikiye ayrıldı. Bu mu’cize dolayısiyle Hazret-I Mevlânâ baz-ı nasihat veriyor ve diyor ki
1075
٠ ' ﺫ ﻛ ﺌ ﺖ واد٠٠ ن١ ﻛ ﻦ لﺀ٠'اذ ا ن٣ در. ﻛ ﺮ د. ى ﺀوارا 'اذ١ Tâze kün iman ne ez güft-J zebân. Ey hevârâ tâze kerde der nihân. nEy kalbinde hevâ ve hevesi gizlice tazeleyip duran; imânını yonll.; la. kat yalnız dilinde değil, kalbinle berâber tâzele.» Çünkü kaib mu’tekıd olmadığı lıalde, yalnız dil ile Ikrârın. munâlık ٠î ١٥ nindan farkı yoktur.
1076
■;— ت٠از- ا;ﻫﻤﻌﺖ اﺑﺎن٠ا ﻫﻮا ت٠د: .ﺟﺰ ﻧﻐﻞ ن دوواز٠ ١ و٠ d f Tâ hevâ t.z â s t iman tâze nlst. Kin lif.vâ cuz Kull-İ an dervâzo n٢s ٠ «Hevo vu lıeves tö z . bulundukça İmân Ilâllnh kapısının kilididir.»
tâ /e
değildir. ZirO hovft. vu.ı'ıl
Ya'ni: «Kıyâmet yaklaştı ve ay iki parça oldu.؛.. Âyet-I Kerimesinde be yân olunduğu üzere asr-ı Nebevide. Rcsûiullahm m übarek parmağiyle ettiği işaret üzerine Kamer ikiye ayrılmış, sonra birleşmişti. Bi’setin yedinci sen e sinde ve Hazret-i Hamza ile Cenâb-ı Ömerin isiâmından sonra Mekke müşrik leri müslumanlarla m ünasebetlerini kesmişler, onlarla alış veriş etmemeye, kız al/p vermemeye, vesaireye dâir bir ahıdnâm e yazmışlar, onu Ko.benln duvanna asm ışlar, bil'umûm ehl-i îmân i!e torafdarlarını Mekkenin (Şi’b-i Ebî Tâlib) deı١i،en mahallesine çekilmeye m ecbur bırakmışlardı. Müslümanların bu mahsûriyyeti üç sen e sürdü. Bu müddet zarfında aç kaldıkları olmuştu. Yalnız hac mevsimlerinde serbest kalırlardı. Çünkü (öşhüru hürüm) dedikleri receb, zilka'de, zilhicce ve muharrem aylarında mukatele ve mücâdele m üş fiklerde memnu' idi. Mahsüriyyet senelerinin birinde ve Aleyhisselât Efendimizin (Mine) mev. kî.ınde bulunduğu bir gecede — ki kamer bedir hâlinde, ya’ni — zilhiccenin 14 ncü gecesi idi. Z ât. ؛Risâletten mu cize olarak bedri ikiye ayırm asını İste diler Sâhibulmu'clzât Aleyhi Ekmelüttehiyyat hazretleri m übârek parmağiyle işaret edince kamer ikiye aynldı. Bir m üddet öyle kaldıktan sonra birleşti. Ebû Cehi ve emsâli müşrikler : — Amma u sta sihirbaz imişsin! hezeyanım ettiler. Mütecddid sahabiden rivayet olunduğu halde, bu mu’cizeyi beyan eden ayete m üfessirlerden b a ’zılan da istib'ad ederek «Kamer, kıyamette varıla caktır» m a'nâsım vermişler, «mazi sigasiyle îrâd edilmesi, bu hâdisenin mut laka vuku, bulacağına binâendir» demişlerdir. Halbuki bu te.vlle lüzûm yok tur. Zâten Âyet• ؛Celilenln alt tarafı: «Müşrikler ؛bir âyet, bir mu'cize âlâm eti görünce dâimi bir sihirdir diyorlar» Nazm-ı Kerimidir ki bu m a'nâya müsâid değildir. Söylediğim gibi şakkulkamerin vuku bulduğu, eshabdan müteadcüd zevatın ve rivayetiyle sabittir. Şu hâlin şâir milletler tarihlerinde bulunma m ası onun vuku bulmadığına delâlet etmez. Bu hâdisenin olacağı evvelce i lan، edilmiş değildi Ki o anı herkes bekleyip dursun. Arasıra vuku’bulan oy ve güneş tutulmalarının no vakit tutulacâğı ve ne zaman kurtulacağı gazete lerle ؛,lân edildiği halde kaç kişi merak edip de gök yüzüne bakıyor. Bundan başka arzın küreviyyeti, safha-i kamerin her yerde; ayn-ı sa 'a tte ve ayn-ı irtilâ’da görülmesine mânl'dir. .،'Oı Kumar ; 1 093
اااا،ا O1)
.>٠^
،5- ٠J ٠* i ) ٠٠*- /
J
٠؛٠٤
Berhevâ te'vîl.l K ufan mikünî, P est ü kej şüd ez tü m a‘nî-î ser،î.
«Hevâ'ya tâbi olarak Kur'ânı t.'vîl ediyorsun. Senin te’vîlin Ue âli ma’nâ alçalıyor ve çarpılıyor.» Bura'da. Cenâb.ı Pirin tc ’rîzi. Kur'ânı hevâ vü heveslerine göre tovilo çalışanlaradır. Bunların fikirlerindeki saçm alığı da bir hikâye İle temsil öl mektedir.
1079 ﻛ ﺲ٠ﺩﺍ ﻑ ﻃ ﺮ ﺥ
ا د ﺍ ﺣ ﻮ اﻟ ﺖ٠
ﻛﻮﻫﻤﻰ آ ذ ' ﺷ ﺖ ﺧﻮدرا ﻫ ﺖ ﻛ ﺲ MSned ehvâlet bedan turfâ meğes. K’â hemi plndSşt Hodrâ hâst kes.
«Senin ahvâlin kendini adam Sirasma benziyor.»
koyan 0 tuhaf sineğin
hâline
lOSO
* ﺏ
y
٠ﺍﺩ٠ ﺍﺩ١ﺧﻮﺩﻭ
ت
Ez Hod ةserm âst g eşte ber şerâb. Zerre-I Hodrâ bibide âftâb.
«O, benlik ؟arablyle mest olmuş ve zerre iken kendisini güneş görmüştü,* ٧a'nl, cüz'I m a'lûm âtına güvenip, kendisini m üctchldler mortobeslnde görüp de peygamberin ve ek٥blr-٤ ümmetin tefsiri hilâfına te'vll ve Ictlh.da kalkışan yâdigârlar. tıbkı gurur şarabiyle sarhoş olan ve zorro Ikon nefsini g ü n eş zanneden einoflo benzelor. 001
K u râ n -1 K erim da b u yu ru lu y o r ki:
Ya ni: «Her kim azar, haddini tecâvüz ederse vs dünyâ hayâtırç، ebedi ha yâta tercih eylerse onun gireceği yer hakikaten cehennemdir. Hem kim d . Rabblnin karşısında durup cevap vermekten korkarsa vo nefsini hevâ vü he vese uymaktan nehyederse cennet hakikoten o kimsenin m e'vâsıdır.1,» Demek ki nefsin
hevasına m uhâlefet etmek, cennete girmeye sebeb olu Kelâm-ı İlâhî haber vedyor Ayetin karşı hükmü ise: Cehennem, nefsin hevasına tâbi olanın gireceği yerdir »؛mealini ifâde eder ve hevâ vü hevesin, vusul ilâllah kapısının kilid. bulunuutjunu meydana çıkarır, yor. Böyle olduğunu
Cenâb-ı Pir, hevâ vü hevese ittiba etmenin m azarratını söyledikten sonta. yme hevâ vü hevese tebe.on Kelâmullahı ve Kelâm-ı Nebeviyi te ’vile kal kışanlara. Kur'ân ve Hadîse uymaya değil, onları, kendi arzusuna uydurma ya çalışanlar*, hitaben diyor ki:
1 0 //
ﺭﺍ
ﺣﺮﻑ آﻛﺮ
JL./v / ﺩﺉ
١ ﻧﻰ ﻧﺮز رj f J i j l . ﺷﺮا-ﺣﺐ Kerde-Î te'vîl horf-î bikr râ, Hîşrâ te'vîl kün nî zlkr râ. «Blkr-1 mazmûn olan Kur'ân-t te'vîl ediyorsun. t.'vil ot.«
٠•،>٠! Nfizıa : 3 7 - 4 1
ا,٠ااا
Kur٠ânı değil,
kendini
11)111
ﱙ ﻋﻮدش آن ﻓﺪو ﻳﺮﻭﻕ ﻭﺩﺭ٠ Ber ser.î derya hemî rand 0 amed. Mî nümûdeş ân kadr bfrun zihad.
*Deniz üstünde 0 , direk sürüyor, yo’nl yelken kürek gidiyor. 0 kadarcık birikinti onun gözüne hodslz, pâyânsız görünüyordu,.
1085 ' ؛. ٠٠ ٠_r...^، ■ ١٠ J
؛؛
٠٠> ١٠^ ، ١٠؛.; X >
Alemeş Çendan büved keş biniş est, Ç işm çendin bahr hem cendiniş est «Onun âlemi, görüşüne göredir. Gözü ne kadarsa denizi de o kadardır.» Sineğin gözüne ve görüşüne göre birikmiş merkeb sidiği bahr-i muhit gibi görünmüştü. Cunkü manzûrun vüs'ati nazarın kuvvet ve kudretine göre olur Elbette bir pirenin görüşüyle bir kartolın görüşü bir değildir Nazor; maddi v . mo'nevî kuvvetlendikçe gördüğü şeyler değişir. Meselâ bir bardak suya göz!, bakılınca saf bir mayi' görünür. Fakat bir mikroskop ile tedkik edıllnc. ora da bir âlem müşahede edilir. Kezc semâya bakan bir göz, oradaki yıldızları yaldızlı bir nokta gibi miişâhede eder. Lâkin teleskopla tarossud edilmen o noktalar göz önünde büyük birer güneş misâli parlamaya başlar. Burada şurası hâtıra gelir ki milyarlorca fersah mesafedeki yıldızları mümkin mertebe yak nşt np gösterebilen te'eskoplar da fezânrn ucunu, buna ğını bulamıyolar. Binaenaleyh hey’ctşinaslar ancak gördük'erinden bahsede rek semâyâ fezadan ibaret sanıyorlar Acnbâ rü'y٠١.، gonişlotecok başka v . sıtalar bulunsa şimdiki görünen mesâfelerden daha ilerisini görmeye İmkân var mıdır? Şübhcsiz kı vardır. Hem d . o vâsıla maddi değildir, mânovidır Fenni değildir, ruhidir
٠٠
*SİNEĞİN YAPTIĞI TE'VİLİN ÇÜRÜKLÜĞÜ VE ZANNININ YANLIŞLIĞI» 1081
ول ﺧﺮ٠ د٠ ر ﻛ ﺪ ﻛﺎ. ﺁﻥ ﻛ ﺲ ر ر٠ ; ﻣ ﺲ ا ر ا
ﺷ ﺠ ﻮ ﻛ ﺸﻴﺎ ن
An m eges ber berg.i kâh ü bevl-i Hor, Hem çü keş،îban hemi elrâşt ser. ٠٠ sinek, bir merkeb sidiği üstündeki soman çöpüne gibi kafa tutuyordu.
konmuştu. Gemici
1082
ام٠ﻛ ﻐ ﺬ ض د وا و ﻛ ﺜ ﻖ ﺧﻮا'د ام٠ ا د٠ ﻭ
د ل در دﻛﺮ آﻧﻰ٠
Gûft men deryâ u keşti Handeem, Müddet ؛der fikr-l on mî mandeem. «Diyordu ki; Ben deniz ve gemiyi kitabda okumuş, bir müddet onlan dü şünm üş durmuştum.»
1083
ن٠ ﻟﺊ ﻭ٠ ا ن د دا ﻭ ا ن ﻙ١. ٠ د٠اب ف:٠ ل راى٠ د ﻛ ﻨ ﺒ ﺎ ن و ا.ر İnek ؛n deryâ u in keşti u men, Merd-i keştibân u ehl-î râyzen. «İşte deniz bu. gemi bu, ben de ehliyetli ve re’y sahibi bir gemiciyim.»
bu yolda bir çok .e'vlllerl vardır kİ emsaline Mesnevî-I Şerifde do tesadüf olunur. (Hakâyık.ı Sülemî) gibi, (tevilât-ı Köşâni) ve saire gibi bu vâdid. tefsirler de yazılmıştır, Hazret-i Pirin ta.riz ettiği tevilciler, bu zevât.ı kiram değildir. M esel. S alât; lügatta duâ demektir ki fârisisi niyazdır. «Biz d e nlyâzımızla, emr i •salâ.ı yani namaz emrini, ifâ etmiş oluruz» yollu hezeyanlarda bulunanlardır Mütefekkir, müceddid ve müctehid geçinen sinek beyinlilerimizin hâli de bu rtun gibidir. Onlar dünyâyı sinek göziyle görürler. İ’timâd ettikleri sam an çöpü kuvvetindeki bilgilerini diritnavtlar kadar metin vehmederler, içinde yüzdük leri levslyyât birikintisini muhit.i m a'rifet zonneylerler. Kendilerinin yolculuk lariyle k an â’a t etmezler, yolcu taşım aya, birlikte adam götürmeye de kal kışırlor. Nihâyet hakikat güneşi, o .murdar yaşlığı kurutur, çöpten gemiyi ra kiblerlyle berâber koraya oturtur. Yâhud ilm ve m a'rifet rüzgârı o sam an par çasım baş aşağ ı eder, yolculariyle beraber batırıverir. 1087
■
»
T
،٠ r ،J٠
y
-.٠١• ^؛. ^
J٢
Ger m eges te'vi. bügzâred beroy, An m eges râ bâHt gerdâned hümay Eğer sinek te ’vîli terketmek re.ylnde bulunursa, yâhud sinek ro'y-l ٠o sidiyle yaptığı te ’vilâtı terkederse onun tâ.i’i, kendisini hüma m ertebesin« çıkarır.» Hümâ: Türkcede (dovletkuşu) denilen hayalî bir kuştur. Güyâ bunun ٧٠١• gesi her kimin başına düşerse o kimse hükümdar olurmuş!
1088 * y cjjrf■ ،> ١
٠»*
*y *
J
j ١ 3١
An Meges nebved keş in ibret büved, Ruh-ı ö ni derHor-î sûre, büved. ■Bu bâtıl te ’vildan vazgeçen sinek ؛sinek değildir, bakir görünürse de onun rûhu, sûretl gibi değildir.»
İbrettir. Sinek gibi
r.o٠.
K u r.â n .ı K erim de b u y u ru .u y .r ki :
و ﺑ ﺪ٠ ﻟ ﻤ ﺮ ر ذﻟ ﻚ ﺀوﻣﺎ١وﻧﻔﺦ ف ﻓ ﻮ ﺷ ﻤ ﺘ ﺪ٠ ا٠ا٠و ب ' ﺗ ﻜﻠ ﺬ ذ س ﺀ ع ﻥ ﻫﺬا ﻛ ﺜ ﻔ ﺘ ﺎ٠ ﻟﻘﺪ ﻛ ﻨ ﺖ و ﻏ ﻨ ﻪ
ا ﻋﻨﻒ ﺀﻃﺎﺀك ﻧ ﻤ ﺮﻟ ﺬاﺑ ﻮ م ﺣ ﺪ ﻳﻞ ٧٥'ni : «Sura Uflenecektlr. ٠ gUn va'îd VB tehdid günüdür. Vb her insan, kendisini sevkeden ve yapmış olduklarına çehâde. edecek olan iki melekla m ahşere gelecektir. Ona denilecektir kl sen, bugün m a’rûz kalacağın ahvâl ve ehvâlden gaflette ؛din senin nazarından gaflet perdesini kaldırdık, bugün ةئ٠ rtşü n kuvvetlidir...» İçte kıyöm ette güzlerden kalkacak olan gaflet perdesi, «ölümden evvel ölün» Sirrma m azhar olan urefây-1 Ummet'in gözlerinden dünyâda iken kaldirilir. O gibi zevât. Hazret.! ömerin binlerce fersah uzaktaki İslâm o c u su n u görüp de ; «Ey Sâriye; dağa cekll» 'diye Medlndden kumanda verdiği gibi görür, İşitir ve gösterir, işittirir. O halde, mevcud fenni vâsıtalarlo göremiyoruz diye, Kur'ânın flaber verd ؛ğl (seb'a sem âvâtl a inanmamak, hattâ onlara te'vlle kalkışmak, elbette Uoyru değildir. Mevcûdâtı. kendi m a'lüm âtı mikyâsiyle ölçenler, merkeb si dlğinin üstünde yüzen sam an çöpüne konup da kendini kaptan olmuş veh. meden sineğe bezerler. Bundan dolayı Hazret-I Mevlânâ buyuruyor kl : 1086
rC ﻣﺎ ﺣ ﺐ أ اً ﻟ ﺪ ﺑﺎﻃﻞ ﺟﻮن ﺀول ﺧﺮﺩ ﲤ ﺮ ﺭﳿ٠ ﱒ ﺍﻭ ﻭ Sahîb-î te'vîl-i b âtıl m eges, Vehm-1 Ğ bevl-î Har ٥ tosvîr-1 Has. «Bâtıl te.vllde bufunan kimse İçte 0 sinek gibidir. Merkebin bevll vehminden, te ’vjl ؛de sam an çöpünden ibarettir.»
onun
Cenâb -1 Mevlânâ burada te'vîl( ؛bâtıl) ile kaytdlıyor ve te'vîl-l hakikiden aynltyor. Çünkü Kur'ân -1 Kerimin ba'zı lâtif nükteleri vardır ki onlara ma'rlfet nurlyle bulup meydana koymak, hakîkî te ’vîl yapmaktır. Urefây -1 ümmetin .84) K،ıl : 2 0 - 2 1 804
10.2
د*ا٠ م ان د.ﺑﻦ دن ﻧﻠﺞ٠ ن٠ز ٩ ٠ . ﺀو؛ﺳﺐ و ﺀر ﻻل آن٠ ﺶد اﺟ٠
Zin Sipes men neşnevem an demdeme. Bang-٤ dîvânest u ğûlân an heme.
«Şimdiden sonra ben 0 demdemeyl, ya’nl uluyup bağrışmayı dlnl.mom. Zîrâ 0 gürül.ünUn hepsi de şeytan ve gUlyabânl sesidir.# Gul; Gûyâ çölde insanin karşısına çıkan ve onu şaşırlıp helöklno ٠ أ ذ،ﺀا١،> olan bir mahlûk İmiş. Holbuki gülün mevcud 0 ؛mad،4؛ına d ٥lr bir Hadi. I Çeri, vardır, Yalmz giden yolcuların böyle şeyler görmesi, vehimlerinin t i cessöm etmiş olm asından İbâret olsa gerektir, 1093
ﳉ ﺖ ﺗ ﺖ-~ ﻯ
ﺇﻳﺜﺎ ﺭﺍ ﻭ٠' ﺀ ﺭ
; ﰷ
ﺭ ﺩ ﺭ' ﻑ ﺍ ﻯ ﺩ ﻝ
ﻛ ﻦ
ﺭ
ﻭ ﺳﻨﺜﺎ ﻑ.
Ber deran ey dil tu îşanrö m eist, Postşan berken ki gayr-î post nist.
«Ey gönül: durma onlan parala ve postlarını yüz kî onlar posttan ، 10 . ka bir şey değildir.» Arslon, hiddetinden hayvanlara böylece atıp tutuyor, posttan rbrtrol olduklanm, verdikleri sözü tutacak ruhtan hâlî bulunduklarım sOylUyordu -Hazret-، Mevlânâ posttan m aksadın ne olduğunu beyân ،cin dlym k.
1094 ٠ ﺑﻠدﻛﺗﺈىوﻛﻼ رﻛﺊ٠ تب ٠و٠ ن ﻧ ﺒ ﻮ د د ر ى٠٠ ر ا ﺳ ﻚ٠ ﺑ ﻮ ذ ذ ر pöst cibved gü,tehö-y ؛râng reng. Gün zirjh ber âb keş nebved dercng.
*Post nedir? Turlu tUrlıi sözlerdir kl su Ustunde bulunup da ٠ âb!t olmayan nakışlara benzerler.» t o
r
Ya'nl ilmino; mağrur olup ve «Kur anın tUrk.e tercemesiyle n a ^ z kılınir» ictlhâtında bulunup da Bineğin vehmi gibi İndî ve bâtıl le'vlllere kalkı. şan bir kimse, fikrini değiştirir ve hakiki sozleri kabul ederse sineklik derecesinden hUmâlık derecesine yükselir. Zâten kendisinde bu kabiliyet bulunan, rUhu itibariyle Sinek gibi değildir. 1039
>ا ر درو ﻧﺪ
ﺵ
/ﺣ ﺮ
ﺟﻮ اًن٠ه
ود ادر ﺧﺪود٠ ,٠ روح ادك
HsmcU An Hargûş kö ber şîr zed. Ruh-'ı â key bûd ender Hord-1 Kad. *Arslana saldırmış olan tavşan gibi ki onun rUhu. boyuna g ö r. değildi, ya’nl ulüvv-1 himmeti vardı.»
«TAVŞANIN GECİKMESİNDEN. ARSLANIN KÜKREMESİ» 1090
ﻧ ﻢ، ر ;ا ى و- از٠د ر ى ﻛ ﻢ ﻣ ﻮ ﺷ ﻢ ﻋﺪو ;ب— ت ب— م٠ رf ,Şîr migUtt ez ser-î tizi yu Haşm -Kez reh-i gûşem adû berbest çeşm Arslan hiddet ve gazabından diyordu kl» ؛Düşman. «.gdzUmU bağladı Ya'ni ettiği vatdler beni ald atti -
kulaSım vâsıtasiyle
1031 ﻣ ﺪ0
اد
ا،٠ ا٠ ; ﻫﺎ ى >بC
٠ ﺿﺎن “ ( )ا >—ئ٠٠ غ ج٠
Mekrhâ-yi cebriyânem beste kerd. Tiğ-Î cûbİnşan tenem râ Haste kerd. «Cebri olan o hayvanların mekirieri beni lor,, ya'n! yalan ve va’idlerl tenimi yaraladı.» 008
bağladı. Onlann tahta kılıç-
(ا1اا/ ر داب٠ﺑﻮ ن ﻧﻢ ازاد د د .ﺭ ﺑ ﻪ ﺑﻮﳻ ﺉ ; ﺩ ﺩ ﺛﺘﺎ ﺏ Cün kalem ezbâd bUd delter z ؛,âb Her. ؛binvisî ٠en٥ ,gerded şltâb Kalem rüzgârdan, defter sudan .lu n c a tler ne yazsan cabucak mahvolur ».. 1038
ﺑ ﺬ ا د وﻓﺎ ﺟﻮ ي ازاﻧﻰ٢ﺗ ﻰ . ا ى/ از ا د ى دﺣﻬﺎ ى ﺣ ﻮ د Nakç.ı Obest er vefa c ٥yj ezân. Bâzgerdl desthâ-yî Hod gezdn. *Su üstüne yapjlon nakışta v .fâ halde geri dönersin..
ararean,
nedametle
ellerini
jsırd٠٥ı,١
1093
ت- رذو٣ اد دد ر د م ﻫﺮا و ﻫﺮ ض٠ ب٠ ﺑﺮف ﺀ راﺑ ﻤﺪاد ى. Bâd dermerdüm hevâ ﺓârzûst, Cün hevâ bugzâştî peyğöb.ı «hus.st «Rüzgâr, insanin vücûdundaki hevâ ve areûdur. Hevöyı san kalacak. Allahın haberi, ya'nl emirleri ve nehlylerldlr..
terkedocek olur
iki beyit evvel «Kalem rüzgârdan, defter sudan olacak olursa her no yazsan cabucak m ahvolur, denilmişti. Bu beytte de 0 rüzgârdan kalem ta'rlf ediliyor. Onun insandaki hevâ vü heveslen Itaret olduğu söyleniliyor. Evel Heves sevklyle yopiton ?eyler cabucak münkariz olur. Sür'ot.l zevallylo. BU üstüne yapılan nakışlara. v٥hud beledlyyenin yaya kaldınm lon kenarına yop trrdığı cemenllklere benzer kl basılır, clğnenir. kuru toprokton Ib.rot kahr Fakat 0 h e v . vü hevee terkedifirse, geriye. AlJahm emrU nehlylerl kalır w . on« 'ara ittlbo etm ekte 6eâdot vordır. .00
1095
ﺗ ﻮ ﺽ ﺳﺰ ﺩﺍﻑ- ﺭ٠ ﻃ ﻦ ﺑﺮف٠ ﺍﻥ
ﻯ ﺳ ﺄ ﻭ ■؟ﻑ٠ ﺧﻦ ﺑﺮن ﻗﺶﻭ ﻡ٠ﻥ٠؛ in suHân cün post-u m ânâ magz don, fn suHan oün nakç-u m ânâ hemcü con. «Şu sözü post, ya'ni kabuk gibi; m a'nây. da IUb yani ؟؛gibi bil. Kezû sözü nak? ma'nây، da can kıyâs et.» O holde sözünün m a’nâsı olmayan, verdiği bir sözü U m o y an da loi. olmayan kabuklan Ibârettlr.
1096
? ش٢ ددا ﺀي.. >
ر س اﺗﺪ
. وﺗﻞ٠, ﻣﻐﺰ ﺑ ﻮ ر ا ﻧﻐ ﺮ ت ﻏﻴﺐ POst bâşed mağz-ı bedrâ âybpû?, Mağz-ı nlkûrâ ziğayret ğâyb puş. «Posl, ya’nî kabuk, kölü ve cürümü? îc’ln. aybını örter. Sağlam Icl de. gayretinden, ya'nl ehil olmayan istllâde etm esin diye gizler... Meselâ findik, ceviz, bâdem gibi meyvalann kabukları vardır. Bu kabukIcr, ،elerindeki yem. ؛?؛gözlerden saklarlar. I . cürümü? olursa kobuğun sak. laması onun çürüklüğünü örter. Sağlam ise- yine kabuk, onun sağlam lığını solreder, ku?lann gagalam asından m uhalaza eyler. Bunun gibi insanin sözü do kendisinin kabuğu m esabesindedir ki: «insan, dilinin altında gizlidir» mazm ûnunca k(?i sözünün arkasında gizildir, ،?te o sözün sakladığı insanlardan ba'zısm ın Icl, çürük meyva gibi olur, öylesinin sözü, kendi çürüklüğünü sathl bir nazara kar?ı örter. Ba'zısmın Icl Jde sağlam yemi? gibi o lu r öylesinin sözü de, e fiil olmayan istifâde etmesin diye onun meziyyetinl gizler. Blnâe. naleyh kabuğun ehemmlyyetl yoktur. Matlup olan ،ctlr. insanin sözüne ve di? görünü?üne takılm az, özüne, bâtınına, m a'nâsıno ehemmiyyet verilir. Sözünün ma.r.âsı ve rûhu olmayan bir adam, Ici bulunmayan kabuktan fark1ı değildir, öylesinin va'di de ,ahdi de rüzgârdan kalemle sudan defter üstü, ne yazı'mı? yazı ve yapilmı? nakı? gibidir. Nitekim Hazret- ؛Mevlânâ buyuruyor: 608
ﺍ ﺍ0ﺫ
د-ان ر ذ٠از ﺑﺮﻣﻬﺎ 'ام دا . ذ٠ى ر٠ ام اﺣﻤﺪ ا ا د ر Ez direm hâ nâm -1 şâhan berkenend, Nâm-ı Ahmed lâ ebed ber mi zenend. «Paralardan pâdişâhların adını kaldırırtar. Fakat (Ahmed) nöm-ı ٠or ؛٠ln( ebede kadar zlkredeler.» Ya’nl hevâ vü hfives İcâbı olan şeyler cabucak ZÖİI olduğu halde, a h k .m -1 diniyyenin inktlâba uğramak ihtimâli yoktur. Dünyâdaki hükümetlerin ç.kil değişir, başlarındaki zevâtin hutbesi ve sikkesi tebeddül eder. Günkü onla rin menşe'1 hevödir. Lâkin, enbiyâ saltan at ve enbiyâ hutbe ve sikkesi d ٠٥l٠. mez. Zîra o n laan hükümeti verâset, yâhud Intihab tarikiyle değildir. Bizzat Allahın izni ve ta'ylniyledlr. Onun İçin her müslUman, peygamberlerden birini zikredince (Aleyhisselâtu Vesselâm) diye ta'zîm ve lekrimde bulunur. ...» Hükümeti Ebedlyye ve Saltanat-I Sermedlyye budur. Peygam berlerden bazıları, kendilerinden evvelki şerl'atlerl: Dîn-I Muhammedi ise, bütün dinleri neshetmİştir. Demek onlar icin de beka yokmuş? diyo bir süâl İrâd ihtimâline binâen Cenâb- PJr buyuruyor kl:
١104 ام اﺣﻤﺪ *ام ﺟﺰه
. ﺑ ﻮ ﺀ ﻣ ﺪ آﻣﺪ ﻭﺩﱒ ﻳﺶ ﻣ ﺎ ن 'Nâm -ı Afimed nâm -1 cümlâ Enbiyâst. Cünki sad Amed neved hem pîş-i mâst. «Ahmed nâm, bütün peygamberlerin nâm ı demektir, hllteklm yüz gelince doksan da nezdimizde demektir.»
٠ayı٠ı
Ya'ni ŞerJat-1 Muhommedlyye, bütün büyük peygamberleri tasdik etmnyl ve her birine hürm et ve ta'zim gösterm eyi ümmet-1 Muhammede ta 'îm eylemiş, içlerinden tazılarının isimleri Kur’ânda zikredilmiştir. Şu haldo n٥m-ı COİİI-I Ahmedfyl zikretmek, bütün nobllerln isimlerini do kemâl-1 Ihtirâm II. yâd eylemek demektir. Bu hareket, bir kimsenin yüz adedini söylemesine benzer kl yü 2 donlllnce doksan da onun içindedir.
٠1١
1100
د ﻛ ﺎ د/ ﺧﻮش ﻟﺪل ﻳﺊ ﻣﻤﺎى ا ؛ ا ى اﺣ ﺴﻢ؛ﺋﺪاوr
ؤf
Hoş büved peyğâmhâ.yî Kirdgâr, K'o zisertâ pdy bâşed pâydâr.
«Allahın haberleri, ya'nl evömir ve nevâhlsl hoş.ur kl onlar başlan sona kadar sâblt ve gayr-1 mütebeddlldlr.» Diyânet Riyâsell gibi dinin ahkâmını m uhâlaza elmekle mükellet bir makamda bulunan m ûtevef.â bir zât; bir sünnetin tebdiline, ya'nl müslUmanlara b٩ş acık namaz kı!d rtmaya muvaffak olabildi mi? Dînî bir hükmü tebdil ve tağyir edebildi ml?
1101 ^ ﺩ ﺩ ﻭﺍ ﻥ ﰷ
.ﺍ ﺳ ﺎ
ﺷﺎﻫﺎﱏ
ﺧﺒ ﺔ
ﺍ ﻯ٠ ٠ﺟ ﺰ ﻣ ﺒ ﺎ ﻭ ﺧ ﺐ
Hutbe-I şâhon bigerded v'an kiyâ. Cüz kıyâ û Hutbehfi-y ؛Enbiyâ :
«Pâdişâhların hutbeleri ve saltanatlar» değişir, lâkin peygamberlerin huttinleri ve ma'nevi' hükümetleri değişmez, onlar sâblttlr..
1102
اؤ ﻫ ﻮا ﺳ ﻦ
ﻷﺑﻨﺎ ﻫﺎ ﻥ
.ﺖ
زا ك ﻣﻮﺷﻰ
ﺍ ﺍ ﺯ ﻳ٠ ﺓ ﺁ٠ﺍ ﻭﺍ
Zankl bevç-î pâdlşâhan ez hevâst. Bârnâme-I Enbiyâ ez Klbrlyöst.
«Çünkü pâdişâhların haşmet ve saltanat» hevadandır. Izlnnâmesl ise t.raf-1 Klbriyâdandır.. .1 0
Peygamberlerin
ا ا0ا
ا ﻋﻨﺎﺏ٠ ددر٠ ا ا٠ ﻣﺮرت
٠ ر روى ﺁﺏV *"،T ٠ﺭﺩ ﻭﺩ ﺑ ﻮﺫ S ü re t.î m â e d e r in b a h r - ؛lz â b ٠ M id e ve d ؟.un kâsehâ rû.yı â b
Kâseler suyun yüzünde yüzüp koştukları gibi bizim sürelimiz de bu» d e lz ln dalgalan arasında dolaşır.»
ﺍ٠ ﺍﻻ
1109
'ا ﻧﺬد ر ر ﺻﺮ د را ﺟﻮ ﻃﺸﺖ دووى ززﻣﺸﺖ:*:!* ﺷﺪ٠ ﺟﻮك ر T â neçüd p ü r ber s e r.î d e ^ ö ٠ü ١ a ç l٠ Ç ü n kl p ü r çüd t ٥ç l d e ^ e y ğ â rk g eçt.
«O süre، tası dolmayınca leğen gibi suyun üslündedlr. Dolunca da 0 d ٠. n ٥ln İçin® garkolur.. H azret-I M e v lâ n â a k il denize, in s a n in di? g ö rü n ü ş ü n ü b ir ta sa b e n z e tiy o r.
! اﺀboş b ir tas, su yu n ü stü n d e y ü zd ü ğ ü g ib i d â h ilin d e akı ١ b u lu n m a ya !, b ir ka fa da ö yle ce d o la ş ır d u ru r. F a ka t lain e su d o la n b ir ka p den ize b a ta r. O nun g ib i d â h ili a k il ile d olu b ir insan da o k il deryO sım n m u s ta ğ ra k ı o lu r V® har», k â t ve s e k e n â tim a k ln m u kte zâsm a ta tb ik eder.
1110
ا ى١ﴱﺎﻧﺖ و ﻃﺎ ﺭ ﺀ. ﻋﻘﻞ ٠ ى وج؛اذوىﺀ٠ا٠ﻣﺮرت A k( p fnh ân o st u z â h lr â le m i, S ü ro t-Î m ö m o v . yâ ezvey yem i.
«Akil gizil, .lo m İ8٠ meydandadır. Bblm d i. görünüşümüz, akil denizinin bir dalgası, y.hud bir yaşlığıdır.. أ اﺀ
* Y İN E T A V Ş A N IN M E K R ، B E Y A N ، .
1 1 .5
اﺀﺧﺮ ﻛﺮد٠دو'ﺷﺪذ ر ا ش ﺑ ﻰ . ر ﻛﺮد
ﺋﺮ- > ﺑ ﺌ ﺎ ن
؛
ا٠
; C
,Der şüden H .rg û ? bes te 'H İr k e rd .M e k rh â bâ H îşje n ta k r ir ke rd
Tavşan azimet husûsunda çok gecikti. Kendi kendine b ir tokrm meklrler » tertlb eyledi.»
1106
D er reh Âm ed bâd -ı te 'H îr.î d ırâ z. Tâ beg ûş-î ş îr gûyed ye k dü râz.
«Uz\jn uzadıya geciktikten sonra arslanın kulağına bir iki sır söylemek üzere yola çıktı.» A rslan da n m aksa d; (N e fs.i e m m â re (, ta vşa n d a n m u ra d da: (A k l-ı m eâd) o ld uğ u evvelce s ö y le n ilm iş ti. Burada ta v ş a n ın a rslan a karşı y a p a ca ğ ı
te d b ir
d ola yısiyle . a k lın d u re n d iş liğ in e d â ir b a 'z -ı m ü tâ le â tın b e y â n ın a ş ü rû ’ e d ilip d e n iliy o r ki :
1107
ﻣﻒ'ﻯ
ودا ى-
ﺩﺭ
٠ا ن ﻟﺮا ى ﻋﻔﻞ
; - VIU
ﺍ ﺑ ﻪ٠
ﺃ“ﺕ٠ اﺕ٠ا ب٠
T â c i â le m b â s t d e r se vd â -yî akl. Tâ c ؛b â p eh nâ st in derçrâ-yl a kl.
*Aklin düşünebildiği ne âlemler vardır. Çu akil deniz، ne der«îe geniştir.» .1 2
1114
ﺩﺃ ﺩ ﺍﻑ ﺟﺮﺍﺩ٠اﺻﺐ ﺧﺮﺩﻭﺍ إاو . ﺩ١ ﺟﺮ. ﺩ
ﺍ ﻭ ﻭﺍ ﻛﺜﺎ ﺯ ﺭ
ﺍ ﺏ ﺧﻮﺩ
Esb-I H ٠d râ Y٥v ٥ d ön ed on cevâd, eeb Hod örâ ke şan ke rd d ٠ü b â d ٠ ٠ ٥ comerd kimse. k « ١dl obm kdybolmu ؟zanneder. rüzgâr gibi ceker .OtUrtr.»
Malbukl
٠
a،, onu
1115
ﺏ٠ﺩﻭﻓﻐﺎﱏ ﻭ ﺟ ﺖ ﻭ ﺟﻮ ﺁﱏ ﺧﺮ ﺭ ﻃﺮﻑ ﺭ ﺍ ﻥ ﻭ ﺟﻮﺍﻥ ﺩ ﺭ ﺩ ﺭ D e rflg â n ٥ c ü s tu ٠٥ an H îreser, H e r ta ra f pür6Ön u c ٥٧an d e rb e d e r.
«O sersem kafalı; bağıHr, çağırır, her tarafa, her atını sorar ve arar.»
kapıya baş
vurup
1116
:* ﺟﺒ ﺖ
m f ﺍ ﻭﺍ ﻛ ﻮ ﺭ٠ ﻙ ﺩﺯﺩﺩ ﺍ ﺏ٠ﰷ ﺧ ﻮﺍﺑ ﻪ
ﺍﻯ
ﺯ ﺭ ﺭﺍ ﱏ ﻧ ﺖ
C }
K.an ki düzdid esb-i mârâ kû vu kist, İn ki zîr-î rân.ı tüst ey Hâce çist.
«Bizim atı çalan kimdir ve nerededir? der. Efendi; bu denilecek olsa der kİ:.
altındgkl nedir?
1117
f ب٠٠ ﺑ ﺖ دك ن ا٠ ن ا٠١ آرى ﺟﻮ
ب٠ ا
را ر٣ذ
اى
ﺧﻮدآى
.
ا
Ari in esbCst likln fisb kû. B â Hod ay ey ç .h s u v ö r.J ٠ob ٠٥.
«Evet. Âttır, ama, al nerede .rayan .eheuvar) kendine gel.»
c.vftbını verir, ty oto blndl.l halde
ot. ٠،'"
1111
ﺍ ﻭ ﺩ ﺵ٠ ﻯ ﻭ ﺳﺒ ﻚ
.ادازد ش
ﻣﻮوت
ﺭ ﺟ ﻪ
زاف و ﺑ ﻚ ﺑ ﺮ
ﺩﻭﻭ
Herçi sû ret mî vesilet s ٥zedeş ٠ Zan vesîlet bahr dûr endazede?. *Di? görünü ؟, denize girmek Icin na türtü vesileye mürâcâ'at etse deniz, ٠ nu ٠ vesileden uzaklaştonr,» I
Akil denizine girmek İçin yine aklin kendisine mürâca'at etmelidir. Başka vasıtalara, vehm gibi, his gibi, hayal gibi ؟eylere müracaat olunursa akil denizi 0 mürâca'at edeni o vesilelerden âdeta lodos dalgası gibi
1112
ددد؛
ﺭﺍ ﺯ ﺭﺍ ٠ﺭﺍ
:,ﺩ ﺍ
ﺍ
دوو
ﺩﻝ
٠ا ﻣ ﺘﺄ
ﺳﺪ ﺑﺮ
'ﺍ
Tânebîned dil dehendey râz râ. TSnebîned tîr d ٥r enddzrâ. *Gönül, esrar, vereni; ok. kendini uzaklara atam göm esin diye.» Bir beyt evvel «akil denizine girmek isteyen başka vâsıtaya m٥ râca'at ederse deniz onu uzaklara atar» denilmişti Bu beytte onun hikmeti bildirili, 'yor. Denizin bu atışı, o adamın kalbine gelen esrârjn asil sâhlbini kendisine bildlmemek, meselâ atılmış bir oka atanf göstermemek, daha açıkçası ehliyyet ve kablllyyetl bulunmayanlara akil gibi, rûh gibi sırf ma'nevl olan şey. lerl anlatmamak icindir buyuruluyor. 1113
د ا د وز ﺑ ﺰ٠اﺳﺐ ﺧﻮدراار Ijf
ب ﺧﻮد دو واﺀ٠ د ا٠ﻣﻰدوا
Esb-1 Hodrâ yâve dâned vez sitiz, Mîdevâned esb-1 Hod der râh tîz. ٠٥ ؛nadc, kimse, at.nı süratle yolda koşturarken yine 0 ati kaybolmuş, ya-
hud çalınmış sanır.» . f i
-
Bu  ye ti K erîm eden, b ir ta k ım z ın d ık la rın ç ık a rd ık la rı m a 'n â a n la ş ılm a , s ın , ya 'n i h ulûl i ’tik o d m a d ü şü lm e sin . H u lu l, y a .n i b ir ş o y ’n d l ٥ı ٠ r b ir ş o y a g irm e s i iç in b ir hal, y a ’n i g iren , bir de m ah al, y a 'n i g irile n şey l، i/ ı m d ٠ r. H a lb u ki s o fiy y e n in it ik a t e s a s ı te v h id d ir. T evhid ise ik iliğ i n e .y e d o r. O lıa ld o o k u n a n  y e tle rin m a ’nâsı A lla h ü a 'le m : *A lla h ,insana o k a d a r y a k ın d ır ki o y a k ın lık ,
kendisiyle şah damarmdan ve yine
kendisiyle
kalbinden
dah a
yakındır,
d e m e k tir.
1119
زو اوو ﺭﺍ., i r ﻷﻧﻒS ﻭﺭ ﺭﺍ٠ t ن٠3 ﻣ ﻖ ﺛ ﻀﺎ١٠" Key b ib în î sürH u sebz ٥ Jûr râ. T â nebînî p iş ezin 8 ةn û r râ.
«Bu Uc renkden evvelce nün görmeyince kırmızıyı, yeşili ve k ım ız ım .! rengi nasıl görürsün.» 1120
و٠ ' وش٠ كﺀ ﺧﺪ٠ﺑ ﻚ ﺟﻮن دو رﺣﺚ و٠ ' ﻭﺵ٠٠ﺧﺪ زورﺁﻑ ﻭ ﻯ ﺩﻭ .'
LJk cün der röng güm sQd hû?-l tû, Şüd zînûr an Ong hâ rûpûş-l tö. «Lâkin senin akl ü idrâkin renk ile meşgul olduğundan 0 renkler. n٥ ru görmene mâni olur.»
1121
٠
ﻭﺩ٠ ﺍ ﻓ ﻮ و٠ﺟﻮدك ﺷﺐ آﻧﻰ ﻭﺗﺄ ﻭﺩ٠. ﱃ ﺩ ﺩ ﻯ ﺩ ﺩ ﻭﳑﺖ از رد ٠ CUnkl şeb an röng hâ mes، ٥ r bûd. Pes bldîdî did-1 reng ez nür bûd. «Gece ٠ ronkler nazardan gizil bulunduğu İçin görür ve bilirsin k. renk, ،erin görünmesi nûrun v٥٠ıta٠lyl٠ İmiş.. اﺀ7
A k jl g ibi, ruh g lb ، m o 'n e v i ؟e ylere ve C e n â b -1 H a k k in v a rlığ ın a
a k il e r-
d lrem e yen le rl, y a 'n l g ö rm e d ik te n m e v c û d â ta v a r d iye m e ye n le ri, h a ttâ o n la rın vü cû d u n u h â ric d e a ra m a y a ç a lış a n la rı C en â b -١Pir, bu b e y tle rle tem sfl e d iy o r. K e nd isiyle b e ra b e rk e n rUhu b u ln ro k is te y e n le r, a tin ü s tü n d e ik e n * a tım ı kim a id i v e nereye g ö tü rd ü ? » d iy e ö te y e b e riye a t ko ş tu ra n a b en zer d iy o r. g ib ile re * a t a n y o rs u n a m a bu a ltın d a k i nedir?» d iy e s o ru la c a k o lsa :
Bu
*E ve t.
. . A t am a bizim a t nerede» c e v a b in i v e rir b uyu ru yo r. H a lb u k i
1118
f f .-f *وJr ﻳ ﺪﺍﻳﺎ ﻭ٠3ﺟﻦ ﺧ ﺪ ﺅﺑ ﻮﰛ
ذﻛﻢ ﺭﺁ ﺏ ﻭ ﻟﺐ٠ﺑ ﺮ ﻥ
C on zipeydâ y i yu n e z d i k is t güm . Ç ün ؟ikem
pür'ab
u leb H uşkî ٠ü Hum.
*C an . g aye t p eyd a ve son derTOe y a k ın
o ld u ğ u n d a n k a y ıp tır. Şu
hal
kü p ü n k a m ın d a su v a rk e n a ğ zın ın k u ra b u lun m asın a benzer.» Evet. Y ere g ö m ü lü ve d iş a rd a b ir kü p ü n h ö rlc d e k a la n k ıs m ı ku ru g ö rü n ü r. H a lb u ki d ö rt p a rm a k a ş a ğ ıs ı su d o lu d u r. Bunun g ib i rah da in s a n in h e r ta ra fın d a sâ r ٤ve c flr l ik e n sa thi b ir n a z a rla b a k ılın c a m eyd a n d a o na b e n ze r b ir ؟ey görülem ez. B in ae na leyh b ir z irû h u n k e n d i rûh un u
g ö rm e m e si ve
InkOr
etm esi, küpün a ğ z ın d a k i kuru lu ğ a b a k ıp d a Icinde su y o k tu r ve h m in e d ü şü lm esl g ib id ir. Kezâ. A lla h ın b ü tü n m ahlûka tın a b ir ku rb iyye t) v a rd ır kl o k u rb iy y e t, rû ٠ hun ya kınlığ ın a n ls b e t ka bû l e tm e ye ce k d e rece de fa z la d ır. N ite k im C e n a b ı H o k r.
@ |ﺛ ﺼ ﺎ ﺋ ﺬﺍ ﻧ ﺔ Y a 'n i: *B iz insa na şah d am a rın d a n , y a 'n l kend isin de d a h a y a k ın ız ".»
®
\ ﺏ£ - \ ﻱ٠ﺧ ﺎ ﺷ ﺚ
|
؛
Y a’ni * ؛B ilm iş o lu n k l A llah, insa n İle k a lb i a ra s ın a g ire r“ . . Â ye ti v a rd ır.
K üf (185 : 16 ( Enfal (86 ؛24 ﻫﺎﺇﺍ
1 ,-1
ﺗﺎﺏ ﻭﺍﺯ ﴱﺎ٠ﻥ ﺭﻭﻥ ﺍﺯ ﺍ٠ﺍ ﻭﺍﺩﺩﻭﻥ ﺍﺫ ﰽ ﺍﺭﺍﺩ ﻋﻼ in brun ez âttâb ﻻez sübâ, Venderun ez a k s i envâr.î ulâ. B u hûrlcdekl nûr güneşlen mâ'nâ âleminin aksidir.»
١٠®
yıldızdandır. DahMdekl Is® envâr-, âlânın,
1124
ﻧﺮﺭ ﺯ ﻭﰖ ﺧﺮﺩ ﻛ ﺲ ﺩ ﻟ ﺖ دﻟﻬﺎ ﺀ'ﻫﻠﺬ
ز ﻟﻮد١ ز و ﺑ ﺜ ﻢ٠
NOr-1 n'ür-î çeşm Had a k s i dilesi. Nûr-i ceçm ez nûr-1 dilhâ tıâsılest. «Göz nurunun. ٧ a'ni h.ssa-1 basarın nûnj٠ kalb nûrudur. baslrolllr. NUr.1, basar, envâr-1 kolblyyeden husüle gelir.» Ma'lümdur ki bir görmek, bir de görüp anlamak vardır. Bunlardan birincisine basar, kincisine basiret denilir. ٥ anlamak basiretin derecesine ö٥ rndir. Basiret .!mayınca basarın anlatma laydası yoktur. Meselâ bllmedı.ı. mlz bir lisanla yazılmış bir yazıyı görürüz, lâkin anlamayız. Bununla berâber. 1125
ﻳﺎز ر ر ر د دل ﻧ ﻮد ﺀ ﺩ ﺍ ﺕ ت٠ﺟﺪا
ال ﻭ
ﻋﻔﻞ ﻭ ﺣ ﺮ
ﻭﻭ٠ﺯ
ك٠
Bâz nâr-i nOr-1 dil nör-î Hudast. K'â zinür-'t akl u his pâk u cüdost. «Kalb nârunun nüru, ya'nf basiret hassasının asil da nâr.l İlâhîdir kl . İlâhi nâr. aklin ve hissin nUrundan pâktır ve ayndır.» ٥ nûr-i İlâhi, bir kalbe aksedecek olursa Insonm basiretinde vo Ijanarin, da nurlar husâle gellrir V. ma.rifetijlloh iktisabına veslla olur. Onun Icndlr ki Nûrülönvâr vo Sirrülesrar olan Neblyy-I muhlftr Sat ٥ llft٠١ü Alovhl ٧ 0 * ٠ ﺍ.
« t.
Ma lûmdur kt eşyârun rengin، to.rlk cimek. daha açıkçası kırmız، ycŞİİ ve boz ronkfi şeyleri, hûlöso dünyâyı ؟örebilmek için evvelemirde avdınilk !âz.mdır. Bu aydınlığı uçe ayırmışlar, birincisine; Nür-I basar, İkincisine; Nûr-I ş e .s VB kamer, üçüncüsüne de; N.r-'l perag demişlerdir. ٧ a'ni görmek ve oyırd etmek ipin gözde nûr o'lmalı, sOhibi kör oimamah, bakılacak çey güneş ziyâslylo, yâhud ayin nûri^e. ydhud bir kandilin, bir ؛enerin v^â hu d bir lambanın ışığiyle aydınlanmış bulunmalı. Karanlık bir gecede eşyânın gOrUlmesl kabil değildir. Çünkü zulmet bütün etrafı İstilâ etmiştir. BinSena. leyh renklerin görülebilmesi ve eşyâmn tefrik edilmesi ancak nur vâsıtosiyle meydana çıkar. Gündüzün ve ayd'nlıkta renklerin göriüüp de nûrıın görülememes! ،se 0 renklerin gözü oyafayıp nûrıın görülmesine mân!' olmasındandır. Peki. Nur nedir? Nûru «kendisi görünmeyen ve başkasını gösteren» diye tarıl ediyortar. Kur'ûn-I Kerimde:
ﻟ ﴵ ﻔ ﻮ ﺃ ﻷﻧﱽ١ﺳﺰﺉ١ Ya'nî: *A lla h göklerin de, yerin de nUruduri’.» buyurulmuştur ki: *Onlon İzhâr edip meydana cıkaran ve gösteren Allahtır» malindedir, !ste bundan dolayı, ya'nî göklerin ve yerin gözleri oyalamasından, onlann nûru ve sebeb.؛ zuhûru bulunan Allah görülmemektedir. Ma'rlfet-i Bâri husûsunda iki meslok vardır. Birincisi ıırefâ meslekidir ki, müessirden esere intikaldir, ؛kincisi hukemâ meslekidir ki. eserden mü'essİre istidlaldir. Birinciler evvellâ "I*ını vo o vâsıta ile eşyöy görenlerdir, ؛kinciler de eşyây görüp nûru göremeyenler, dlr. 1122
: ﺭ ﻭﺍ
ﻭﺭ٠ ﻝ
.ﺚ
ﺭﻛ
دد
ﺗﱭ
ﺩ ﻭ ﻭ ﻥ. ﳘﴂ ﺭ ﳑ ﺖ ﺥ ;ﺍ ﻝ ﺍ
NJst dld-î röng bl nür-î brûn. Hem Ciinfn re n g -î H a y â U enderûn .
.Hârlcda nûr olmayınca renk görmenin derUndakl rengi de böyledlr.» (87، Nur : 35. ٢٠١٠
İmkânı
olmadığı gibi,
hayâlin
، ا، ﻻ
ﺑ ﺬ د ﺑ ﺪا ﻧ ﻮ دV : ؛lf ل-ت ان ود٠٠ﺟﻮ؛ك ﺣﻖ را ﺑ ﺬ ﺿﺪ ئ Pes nihânîhâ bead peydâ
şeved.
Ç ün ki HAK râ n is t z ıt p in ha n büved.
«Giril .la n şeyler, zridiyle münkeyif Olur. Cenâb -1 Hakkin zıddı olm adı.ından dolayı zât-, alzll bulunur. Eve،:
*H e r şey, Z iddiyle m eyd an a çıkar»
d e n ilm iş tir.
M eselâ
k a ra n lık o lu n ca a n la ş ılır: a fiy e tin k a d ri h a s ta lık ta b ilin ir. K u vve t
a y d ın lık
a c z . k ıır .1
tezâhU r eder. H ülâsa h e r ؟ey zıdd'ıyle, m u k a b iliy le tebeyyU n e yle r. C n n .b I H a k k in is e m is li o lm a d ığ ı g ib i zıd d ı v e m u k o b ill y o k tu r. 0 , ferd-1 yegâ na , hu c ih e tte n de fe rid ü v â h id d ir. B in â e n a le yh g iz li o lm a sı, g ö zle re g ö r i ı r ı m ı o s، ta b i'ld ir. H azret-I M e v lâ n a tw h s i te 'y id Icin b u y u ru y o r kl :
1130 ﺭ ﻯ
S! Y}
ﻋﻤﻞ ز ى٠و د ﺑ ﻒ ل
ﻧﻄﺮ ﺭ 'ور ود ﺑﺪﺍ٠. ﺿﺪ ﺑ ﻨ ﺪ
KJ naza r ber n u r büved angeh bereng. Zıd bezıd peyda b üve d cü n rüm u zeng.
«Çünkü evvelâ nûr, ondan sonra renk görülür. RUmi ila zengl, ya'nl ،»٠yaz ile siyah insanlar b irb irin in varlığiyia peyda olur..
1131 ﻭﺩ٠
;
; ﺭ ﺩﺍ ﺱ
ﺑﻧ د
ﰉ
د و و٠ د دو٠٠ﺿﺪ ﺿﺪوا ى ﺀا Pes bezıdd-î n û r d a n ls tl tu n ٥r, ZJd Zidra m l nüm öye d d e r sudOr.
«?u hoJde sen nûru n.run Ziddyie bilirsin. Cünk٥ zıd zıddını gösterir.»
zuhûr adarak
٠ات
le m E ie n d im iz b ir d u a la rın d a : « K albind e, k u la ğ ın d a , gözünd e, sa ğ ın d a , sa lu n da . Us، ve a lt, ön v e a rka ،a r a la r ın d a n u r b u lu n m a s ın ı v e ke n d isin in se râ p ö n ü r o lm a s ın ı. ،e m e n rii e d e rle rd i. Şu b e yâ n â ،-ı aiiyeden sanra Mazret.i yor. e?yâ arasındaki Ziddiyyetjn hikmetini
M e v lâ n â yin e İzâh
renk
bahsine d ö n ü ,
ediyor :
1128
ﺍ٠ﻭﺫﻙ ﺫﺍ
Ş sb nebüd n û r
ﺩﺍ ﺩ ﻯ٠ ﺛ ﺪ
ﺷﺐ ﻧﺒﺪ ﺯﺭ ﻭ
ﺍ٠ ﺏ٠
٥ n e d id l
ﺑ ﻨ ﺪ ﺯﺭ
ﺑ ﺮ
röng hâ.
Pes b e z ıd d l n flr peyda ?üd tü râ . «Gece nur olmadığı ،cin renkleri görmedin. keşi ؛oldu kl...
٠
halde nûrun Ziddlyle mün-
1127
ﺩ ﺩ ﺭﰽ
٠ﻭ ﺍ ﺡ
ﻭﺭ ﺕ
ﺑﺪ ﻑ
ﻥ ﺑ ﻨ ﺪ ﺯﺭ دا ل ﻝ ﺩ ﻭ ﻯ٠ﻝ Dîden-î n ü rö s t vangeh d îd .î reng. .v 'in b e . d d - î n ü r d â n î bî dereng.
«Evvela nür. sonra renk görülür, bunu da zıddı bulunan zulmetle anlarsın.، 1128
x j~ ﺩ ﺩ
ﻯ ﰉ ﺁﻑ
ﺧ ﻮﺛ ﺪ ﱃ ﺁ ﺩ
١ﳕ ﺮ
ﺭﻳﺪﻭ
ﺩﺍﺗﻠ ﺬ ﺩ٠
I
Rene u ğ â m râ HAK pe y-î a n ö le rîd . T â b e d ln zıd H o şd ili âyed pedid. «C cnâb -1 Hak. h a s ta lığ ı ve gam u ke d e ri, g ö n ü l h o şlu ğ u m eydana ç ık s ın ve a n la şılsın d iye y a ra tm ış tır.. .2 0
_\ ١J .— ،٠. '،^.• ٩٤ i
V a'ni: *S en ben . g örem ezsin, lâ k in dağa b ak, e ğ e r y e rin d e d u ru rs a
« ٠«
de b e n i g ö rü rs ü n ” . , c e v â b ın ı .Im ış tı. S onra İlâ hi te c e llin in h e yb etin de n d ٠ ı٥ parça parça o ld u . H a zre t.i M û sâ da is tiğ ıa k g a le b e s iy le kendinden
g o ç .ı
١ kı Eğer C enâb.ı H a k k ın göz ile id râ k i k a b il o ls a y d ı H a zre t-I K elîm ullah ın ld r ٠ lâzım g elird i. M u h a kkıkla rd a n bazıla rı d e m iş le rd ir k i bu  y e t'I K erîm e,
rü ’y o tu .lo h ır.
v u ku ' b ulm a ya c a ğ ın a d e lil o lo m o z . Ç ü n k ü rü 'y e t b a ş k a d ır, ih â ta b a ş k a d ır ihata dem ek o la n id râ k b a şka d ır. A lla h g ö rü lü r, fa k a t ih â ta e d ilo m o z
N ltn
kim insan, y ü ks e k b ir yere ç ık ıp da b a k a c a k o lu rsa ko ca b ir ş e h ri m ü ş .h o d a eder .0 m üşahede, rü ٠ y e ttir ٠fa k a t İd râ k ve ih â ta d e ğ ild ir Keza H a d is .i Ş e rifte * ؛A yın on d ö rd ü n c ü g e c e s i k a m e ri g ördü ğü nü z ٧l bi R abblnlzi g ö re c e k s in iz , b u y u ru lm u ş tu r. K a m e ri g ö rü ş ü m ü z e lb e tte kİ o tu r id râ k ve ih a ta d e ğ ild ir. H a zre t-i M e vlâ n a , s û re t ve m o'nâ b a h sin e d ö n e re k d iy o r kİ :
1134
> ٥٠ y ? ،i ٠* ) ١ ٠z j ٠،٠١3 j ٠j .^ ١٠. 3 j ٠.j ١ >؛!■؟
،>١٠» ٠؛؛■؛
S u re t ez m â n â cü ş lr ez bîşe dân . Ya çü âvâz û süH an z.endîşe d â n .
«Ma'nâya nisbetle sureti, ormana nisbotle arslan, yâhud flkr. nl٠b٠١١٠ s e s ve söz gibi kıyâs et.»
(٠f،90) Ar
٠
1.3
ta }
1132
N û r-i HAK râ n îs t z ؛d d î d e r vücûd, Tâ bezıd ö râ te v o n p e vd â nüm ûd.
«Nûr-i İlâhinin vücud alem inde Zıddı yoktur ki o zıd ile görülebllsin.«
nuru âşikâne
1133 ﺍ ﻻ ﺀ ﺩ ﻭ ﻙ٠ﻻ ﺭ ﻡ ﺍ ﳍ ﺎ ﻭ
ﺩ ﺍﺫ ﻣﻮﻯ ﻭ ﻙ٠ ،> . ﺩﺭﻙ.,ﻭﻫﻮ L âce re m ebsârunâ lâ tû d rîk û h , V ehve y ö d rlk bin tü ez MÛSİ yu küh,
*Şüphesiz ki bizim gözlerimiz onu İdrâk edemez. Hak sûbhânehâ İdrâk eder. Sen bunun *Im nj Mûsâ ile CebeJ-l Tûr vakasından anla.»
ise
B urada î
ر و ﻫ ﻮ ﺑ ﺪ ﻟﺪو١ ﻛ ﻪ \ ﻻ ﺑ ﺚ٠ﻻادد ح
®
® ةﺗﻌﺬ١رﺗﺌﺊ١اﻷت A y e t-i K e rim esin e iş â r e t e d iliy o r ki Nazm -ı Ç e lilin . Aüahü a ’lem m a ’n â s j: »Allahı g özler idrâk edem ez, o ise g ö z le ri id râ k ve ih â ta eder. Z â t-ı e cellü â 'lâ lâ tif ve H ablrdir$8 )٥ d e m e ktir. H a z re t.i M evlânâ bu iş â re tte n so n ra M ûsâ ve T û r v a k ’a s ım h a tırla tıy o r. M a lû m d u r kİ C enâb-ı K e lîm u lla h :
V a 'n i« ؛Ya R abbl, k e n d in i bana
(88) En'am ؛103 (89) A ra l : 143 «22
g ö s te r, sa na
b a k a y ım .»■ ؛
d e m iş, lâ k in
m a
O) / •*-٠١ J
o
;
١J٠^٠->٠١J ٠J I t \> A.؛- ^،٠ S û re t ezbî s û re tî Â m ed brûn. B â z şüd « k'in n â ileyh ı râciûn.» «Suret, s û re ts 'u llk , ya ni m a ’nâ â le m in d e n z u h û r e tti ve y in e oraya g lltl
1'S^
r 'b< Ş \ ١; ؛؟Jüf١١5 ؛
«BİZ, A lla h ın
k u lla n y ız vo onu n
n e zd in e a v d e t e d e ce ğ iz1؛.» A y e ti b u n u m ü e yyld d ir. M a ’lû m d u r ki b ir sû re t, b ir d e m a 'n â v a rd ır. D oha
a çık ç a s ı: G örünen
ve g örünm eyen şe yle r m evcu dd ur. In s a n la n n ş â ir m a h lû k a tta n m e d .r - ı im tly â z -ı o la n şey; s û re t d e ğ il, m a ’n â s ıd ır. N ite k im K u r'a n d a :
Y a'ni: «A llah in d in d e en k e rim o la n ın ız en ziyâ d e m ü tte k ؛b u lu n a n a d ır.‘ .» b u y u ru lm u ş tu r. T e kvâ , y a 'n i A lla h k o rk u s u is e s û r ؛o lm a k ta n ziyâ d a m o 'n .v l d ir
Z â te n s u re tin m enşe'i de m a 'n â d ır. M eselâ kerem
h assası,
m a.nevı
b ir h a ld ir. B ir in s a n ın fu k a ra y a b a k m a s ı, d ü ş k ü n le rin e lin d e n tu tm a sı, ٥ c ٠z lorin Im dâdına ko şm ası o m a 'n e v i h a lin sû ri ş e k ille rid ir. Kezâ leûm ot, ya.nl a lç a k lık m a 'n e v î b ir h a le ttir. B ir h e rifin a lç a k ç a h a re k â tı da ylno o m a.nevı le â m e tin d ışa a kse d e n ş e k lid ir. C e n â b .ı P ir bun u d iğ e r b ir m is a l İle ta zvih e d iyor. S û re ti a rsla n a , ma. nâyı a rsla n y a ta ğ ı o la n orm an a, kezâ s û re ti sese ve
söze, m a 'n .y ı do İn•
fe k k ü re b e n ze tiy o r. B ir a rs la n ın o rm a n d a n ç ık m a s ı, sözün düşü nce de n d o ٥ m ası g ib i, s û re t d e m âh âd an z u h u r e y le r, d iy o r. İn san in ilm i ve iro dn n i. İl k ir d e n izin i d a lg a la n d ırır. F ik ir d a lg a la n söz ş e k lin d e m eydana ç ık a r İnsan, b ir k im s e n in yonm a g e lm e s in i m urâd e d in ce o İrâde fik ir
Y a ’ni
d o n ln n l
d a lg a la n d ım . O te m e v v ü c (B uraya gel) d iye ç a ğ ırm a k su re tin d e zu h û r odnr Şu halde söz, m a ’nâ d a lg a sın ın s û re ti o lu r, o nd an d o ğ a r, y in e ona ۵ldor
llu
nun g ib i, A lla h ın irâ d e s i d e a v â llm i y a ra tm a k İk tiz â e d in ce , (K ün) k .llm o .ly
(91) B ekara : 156
(92) IlU c.ıt.ıl ؛: İ t
٠ ;؛٠ '>
1135
:
٠٠٠ﺥ
ﳐ ﻦ ﻭﺁ ﻭﺍ ﺯ ﺍ ﺯ ﺍ ﺩ ﻳ ﻨ ﻪ٠ ﻳ ﺪﺍ
ﰷ ﺽ0 ﺩ٠١ﺭ
ﺩﺍﱏ.' ;
in sUHan v'â vâ z ez e ndîşe H ö s ٠ , Tû n e d e n ؛b a h r -1 endîşe kü câ st.
«Bu söz ve bu ses, fikirden zuhura gelir. Lâkin fikir denizinin olduğunu bilmezsin.»
nerede
1136
ﻟﻬﺒ ﻒ
ﺑ ﻚ ﺑ ﻮ ن ﻣﻮج \ ﺷ ﺪ ﱒ١ ﳏﺮ ﺁﻑ ﺩﺍ ﻟ ﻚ .
ﻓ ﻦ ﻟ ﺪ ﻯ١‘ﺱ
ﻟ ﻒ.ﺗ ﺮ
Lik .U n m e v c .î sUHan dîdî la tif, B a h r -1 a n d ô n îk i b â şe d hem şe rif.
*Lâkin ٠ fikir dOTizinin d a lg a sı bulunan sözün Jetöfetlnl göünce flkir denizinin ?erâfellnl d e anlarsın.» 1137
ﺗﺎ ﺧ ﺖ
ﻭ ﺝ ﺍﺑ ﺪﻳﺘ ﻪ٠ ﺍ ﺵ
زد
ﻳ ﻮ ﱏ٠
ﺯ ﲯ ﺰ ﻭﺁ ﻭﺍ ﺫ ﺍﻭ ﻣﻮرت ﺑ ﺎ ﺀ ت١ CUn z id â n ؛.ş m e vc-i end işe b ilâ H l Ez sUHan v 'â v â z ةs û re t b ls â H t
ilmin lahrikile fikir denizi dalgalanınca 0 dalgalar söz ve ses söretlne girer *.» 1138
ﻣﻮرت زاد ﻭ از ر د
ﺧ ﻦ٠
رد٠ﺣﻮدرا از ﺍﺑﺪﺭ ﳏﺮ
ﺍﺫ
ﻭ ﺝ٠
Ez sUHan 8 ٠re l bizSd ٥ bâz m ürd, Mevc-1 H odrâ bâz e n d e r b a h r bUrd.
*Sözden ٠ûre٠ doğup ölür. Dalga kendini lakrar denize götürür.» ٠
1140
و ر ﺟ ﺒ ﺖı i f %/ إس را ر ﻟﺤﻈﻪ ا ﻋﺒ ﺖ
ر ﻣ ﻮد ﻟ ﻴ ﺎ٠ . ﻣ ﻄ ﻮ.
Pes tura h e r lahza merg ö rfc 'a lis t M ustafâ fermUd dünyâ sOatist. *٠ halde senin İçin her lâhza Ölüm ve ric’at varefır. Hazret.l M ustafa SallallahU Aleyh, VeseJJem ،EddUnva s â ’atün) ya’nl ؛Dünyâ e b ^ ly y e te nlsbeUe az bir m üddetten ibarettir büyüm üştür. M a lU m d u r ki s â 'â t lâ fz ın ın a ltm ış tta k ik a h k b ir za m â na i r .
ta h s is i iBlılft-
٧٥ksa lü g a tte s ö 'o t. az b ir m ü d d e t d e m e k tir.
Sir beyt vardır ki akunan Hadls-i Şerifin âdeta tercemesidlr
:
«Sa'at-İ vâhldedlr ömr.l cihan, sö'atl safreyle heman.» 1141
ردم ﻓﺎ٠
ر ﺧﺮد
ﻯ ﳕﺎ د ﺩ ﺭ ﻳﻘﺎ
اﻟﻢ٠ وﻟﻪ ﻣ ﺪﺍ
ﺍﺍﻝ
Cümle â ؛em miçeved herdem fenâ. Bâz peydâ mînümâyed der bekâ. «Bütün alemler her ân fenâya gider, sonra tekrar beka ؟eklinde görünür..
د ر ﻫﻮا
ﻫ ﻮ.ﳑ ﺮ ﻟ ﺖ ﺍ ﺯ
ﺍ ﺧ ﺪﺍ
ا٠
ﺩﻛﺮ
ﺣ ﻼ ك ﺍ؛ ﺩ ﺁﺑ ﺪ٠ دو
Fikr-İ ma tîr js t ez «HU* d e r hevâ. D e r h eva key p âye d a yed ta Hûda.
«Bizim fikrimiz, Hudâdan havaya atılm ı. bir ok gibidir. Dk havada nostl durabilin? Mudöya kadar gsllr.» M .
0ا
te c e lli e tti ve b u n d a n butUn m a h lû k a t, m ertebe ve
iu h u r a g e 'd l.
N ih fiy e t yino a s lın a rü c u ' e d e c e k tir.
k a b iliy e tle r in e gOre N ite k im
bu
h a k ik a t;
*B tr m usibe te u ğ ra y a n m U 'm ln ler k e m ة،- أte ve kkü l V®te s lim iy y e tlo bîz A l. lo h in m a h lû ku v e memlûkUyUz ve y in e o na r iic U e d e c e ğ i، d erie r.» m e a lin d e , k i Ayet-1 K e rim e yle beyan b ity u ru lm u ş tu r. Bu â y e tin a lt ta ro tın d a azim b ir m U jde va rd ır. C enâb -1 H ak b u y u rm u ş tu r ki ;
ﻟﺬﺋﻠﺖ١ﲪﺔﻭ ﺀﻳﺰﲚﺼﺆﻗﺜﳯﺨﻢﻭﺭ٠ ﺍﻭﻗﺊ.
@٠ﺋﺔت١ ; Y a n i: «B ir m u s ib e te u ğ ra y ın c a b u n a te s lim iy y e t ve adem.1 h .ş n û d id e
g ö s te re n le re , ş ik â y e t
b u lu n m a y a n la ra Rabb.1 E k re m le ri ta ra fın d a n
m a ğ fire t
ve ra h m e t va rd ır. Fazla o la ra k o n la r d o ğ ru yolu b u lm u ş o la n k im s e le rd ir. . . . B ir H adis.، Ş e rifte te b ş iri v a rid o lm u ş tu r
ki: * B ir
m u s ib e te u ğ ra y ın c a
Is tirc a ' eden, y a 'n lî (İn n â İltlâ h ve Innd Ile yhl O c iU n l d iye n k im s e n in m u s l. b e tin i A llah ce breder, s a ra r, s a n n a la r ve onu n ö k ib e tln i h a y re y le r. B ir
d®,
k a y b e ttiğ i şe y'e bedel, râ z ı o la c a ğ ı b ir b a ş k a s ın ı v e rir* m e â lin d e d ir. C enâb-ı M e v lfin fi d iğ e r b ir bahs a ç ıy o r : Ehl-1 ta s a v v u f d e r k i: E sm â 'i llâ h iy y e n in te 's lrin d e to 'tll
y o k tu r. Hepsi
do fa 'a liy e tte ve kem âl-1 zu h u rd a d ır, . n u n İçin m eselâ (M u h y i. is im fin b efin lıa y fit İlö z a eder. ،M ü m îtl is m i de d em beden m e m fit îrâ s e yle r. (MUcdl) Ic fir vo ih tiro 'd a n , g eri d u rm a d ığ ı g ib i IM â h îl is m i de m ahv ü I'to m d a n h â il k a lm uz. Bu itib a rla file m , bOlUnmlyen b ir a n ia ln de adem den v û c û d a g e lir ve b ll'o k is vücud da n adem e g id e r. Ç ünkü e s m â .i ilâ h iy y e n in m a zh a rıd ır. Esm â do ta 'til y o k tu r. H o ttfi:
@ ﺅ٠ ﻫ ﻔ ﺬ ﱅ٠ﴽﺋﺒﺐ\؛ﺫﺟﺬﺇﻻﺩﻻ^ﺯﻫﻐﻎ ﻓ ﺮ Ayet-1 ke rim esind e bun a iş â re t v a rd ır d erle r. Ya'nİJ «Biz h a lk -ı evveld®, y a n ؛m a h lû k a t! ilk
y a ra ttığ ım ız d a â c iz
m!
k a ld ık k l ik in c i d efa h a lk r d irilte c e ğ im iz d e n m ü ş rik le r şü ph eye d ü ş ü y o rla r.‘ .» m e â lin d e d ir. Ehl-1 z â h lrin b urad a şe k ve şü p h e m a 'n â sın a a ld ığ ı (iebs)
k e li-
m cs.ne s o fiy y e ،İlb â s ) m a 'n â s ın ı v e riy o r ve: «M ahlU kat h e r an v a rlık ve y o k lu k s tb l ik i m u h te lif lib â s ؛cin d e d ir» m e â lln l ç ık a rıy o r. İşte H azret-I M e v lfin a bu mUhlm ve d erin b ah si a n la tm a k Ic ln d iy o r ki:
( 9.١) Bekara : 157 ، f،'94) K ٠: 15
1146
ﺑﺒﺎﻧﻰ ﺑ ﺎ ز١ﺷﺎح آ ﺷ ﺮ
.
در ﻧﻈﺮ ﺁﺵ ﻧﻤﺈﻣﺪ ﺑﺲ دران Ş â H .ı â te ş râ b ic ü n b a n ؛.b esâz .D e rna za r â te ş num âye d bes d ırâ z
Yanmış bir. dalı sü ra tle kım ıldatacak ulursan 0 a t »«؟,
nazara oafyel
uzun g e riln ü r .»
1147
e
ﻣﺪ ﺕ ﺍ ﺫ ﺩ ﺯ ﻯ
ﱆ
ﺍ ﻥ ﺩ ﺭﺍ ﺫ ﻯ
ﻳﻤﺬى٠ﺀاﺋﺪ صﺀت٠ى
in d ıra z iy m ü d d e t t i z i su n '. M înüm üyed s ü r'a t engîzf.1 su n '.
«Sallanan at٠ş parçasının uzun müddetli görünmesi, sallamak sa n '٥،l٠ nin cabukluğundandıra
1145
ت. ﻫﺎ٠ﺀﻻ
f
i
ان ﺳﺮ١ ﻃﺎﻟﺐ
ﻣ ﺎ ﻣ ﺎ ﻟ ﺪ ﺋ ﻜ ﺎ ﺳﺎﻣﻰ 'اﻣﻪ ا ﺑ ﺖ٠٠ دث Tflllbti In s ir e g e r o ljd m e ls t, N ok H u s flm e d d ln kl s ٥m l n dm olst.
٠٠
«Bu simn t.llb ، alldmerf. olsa ylns HUsfimUddln £ ٠ l ٠ bl ﺍﻝﺀﺍﻩ. n٥ m٠٠ | s٥ m٠ k!l٥ b٠i n٥ »ik٠, ا1 ﺀه١| alan blr ٥ rlt.l mUkemmli. mbrdco’atl zarttrldlr.»
i
1 1 .3
ﺍ٠ و ﺑﻨﺎ
ر ﺗ ﻨ ﺲ ر ﻟﻴ ﺸ ﺮ ب د ﺑ ﻴ ﺎ
ﺍﺑﺪﻭ
ﺍﺅ
ﻭ ﺧﺪ ﻥ
ﺧﺮ
ﱃ
Her n e le s nev m lşeved d ü n yâ u m â, B iH o b e r ez nev çüden e n d e r bekâ. Dünyâ ve m â fih â h e r n e fe s ،, le c e d d ü d eder. F a k a t bizim o
teceddU dden
h aberim iz e lm a z.. H a z re t.i M evlân a ؟
ﻻh a k ik a ti
b ir m is â l ile İzâh e d iy a r: 114.
ﺳﺪ٠ﺭ ﺭ ر ﺟﻮ ن ﺟﻮﻯ ﺯ ﻭ ﻯﺭ ﻯ"ﺀﺍﺍﺩ ﺑ ﻮ ﺟ ﺪ
٠
ﻣ ﱰ ﻯ
U m r h e m .û n cû y nevnev m lresed, M U ste m lrri m înüm âyed dercesed. *in s a n in öm rü n e h re benzer k i s u la n yeniden yeniye g e lir ve d â im i ge ll.ln d o n , cesed de m ü s te m lr g ö rü n ü r..
l ١ır dereye, b ir n ehre ta k ılın c a s a th i b ir
٧ﺍﺍ٠ ﺍu ٧ı ، ٠nur,
nazara
k a r؟.,
d u ru y o rm u ş
üâkln o n u te ş k il eden d a m la la n n hepsi de h a re k e t ve co re -
yon h a ild e d ir . B itb lr i a rk a s ın d a n s ü r'a tle g e lip g itm e k te o lm a la rı, h e y 'e t-i m o ım U o s ın ı du ru yo rm u ş g ib i g ö s te rir. B unun g ib i insan da n e fe s a lıp v e rd ik c o ku n d lsin e gelir. H a y a t n e h rin in d a lg a la n dem ek o la n n e fe s le r de c e . kılıp gldur. N e h ird e ki k o tra la rın a rd ı Sira ge lm e si, nasıl kl n e h ri
d u ru y o r-
m u ؟g ib i gO steriyorea n e fe s le rin p e y d e ^ e y a lım p v e rilm e s i de h a y â tı s â b it g ib i İrâ o e d e r H ülâsa : 1145 ﺗﲁ ﺁ ﻣ ﺪ ﺳ ﺖ٠
ﺮ
ﺗ
ﺁ ﻕ ﺯﻳ ﺬ ﻯ
ﺑﻮﱏ ﺛ ﺮ و ﻛ ﺶ ﺗﺰ ﺟﺒﺎﻝ ﺩ ﺽ A n z itîz î m ü s te m lr ؟eki Omedest, c «D erenin
٠٥
٥n
؟e re r k e ؟tiz c ü n b â n î bedest.
öm rü n m ü s te m lr g ö rü n m e si, k a tra la n n V® n e fe s le rin s iir i.
o t l . g e lip g e lm e s in d e n d ir. Bu g örünüş, e lin d e s ü r'a tle h a re k e t e ttW lâ ln b ir at
٠٠ln
٠< ;٠
du ru yo rm u ş g ib i görü n m e sin e benzer.»
٧٠’n. b ir in s a n , z a h ir ilim le rin d e ne k a d a r te k e m m ü l e tm iş o lu rs a ol sun, b â tın iy y â t ve m a ’n e v iy y â tı a n la y a b ilm e k İçin h e r a sırd a Ç ele bi g ib i b ir m ü rş id .i e km e lin te lk în â t ve ta .lîm â tın a k ita b o k u m a k k itâ b -ı n â tık ı
k â fi d e ğ ild ir. Ç iin k l. o s â m lttir. M a 'rife t-i bulunan in s â n - ı K â m ild en ö ğ re n ilir.
(llm .i s u tû r). m ü rş ld k a lb in d e n n ebeân ve
m ü rid in
m u h ta c d ır.
İKİNCİ KİTABIN SONU
Sâde
îlâ hiyye, A lla h 'ın
K ita b ia rd a k i m a ’lO m .ta ka lb in e ce re yön edon
m a â rife (ilm -i su d u r) d e rle r ki a s ıl fa id e li İlim ilm -i su d û rd ur.
X
H üsâm üddın
؛—؛
----------
* Ş E R H ‘ İ M E S N E V İ» XIII üncü asır Anadolu’sunun huzursuz toplu luklarına İlâhî heyecanın, saf îmdmn, rabbani aşkın kapılarını açarak onları huzûra ve kurtuluşa götüren Hz. MEVLÂNA’yı ve ölümsüz eseri MESNEVİ’yi; hakikatiyle tanıtan bir külliyattır. Ruhen hasta ve yaralı bulu n an bugünkü nesil٠ lerimizi de ALLAH’m izniyle kurtaracak, yeni b r imdn, aşk ve heyecan devrinin temellerini atacak nitelikte olan MESNEVİ’yi akıcı bir üslûbla şerhe٠ den bu eser, şu anda yeni b ir nüshası ile okuyucu٠ lanmıza ulaşmış bulunmaktadır. ٠
Aynı şekilde intişâra devam edecek olan bu müstesnd eserden ve Cenâb-ı Pir’in ruhâniyyetinden bütün okuyuclann müstefid olmalarını temenni ederiz. ŞAMİL YAYINLARI
J