M E V L A N A C E L A L U D D IN -I R U M İ
MESNEVİ Terccmc ve Şerheden T Â H İR -U L -M E V L E V İ
CİLT : 2 KİTAP: 2
ŞA M İL Y A Y IN E V İ . Klodfarer C a d . N o .8 Türbe
- IS T A N B U L T e l . : 28 40 51
Tâhir’ül Mevlevî (d. 13.09.1877 - ö. 20.06.1951) Şair, yazar, Mevlevî Dedesi, mutasavvıf, müderris, mesnevt-hân, gazeteci, ve edebiyat tarihçisi.
،»■ Osmanlının yetiştirdiği son dönemin en renkli kişiliklerinden birisi olup, Osmanlı ile Cumhuriyet nesilleri arasında adeta bir kültür köprüsü vazifesini görmüş âbide şahsiyetlerimizdendir.
]
٠ .
• Hz. Mevlânâ’nın Mesnevîsine merhûm Tâhirü'l-Mevlevî kadar güzel yaklaşan ve anlatan olmamıştır. • Ömrünü Hz.Mevlânâ’nın düstûrlarına bağlı kalarak yaşamış, Mesnevîye nüfûz etmiş bir âşıktır. • O, Mesnevî’yi bilen, yaşayandır. Onun elinde Mesnevî, Kur'ân ve sünnetin aynasıdır. Ona göre Mesnevî, Kur'ân’ın içi ve özüdür. • Mesnevî’nin güzelliklerine, inceliklerine bu şerh ile daha bir farkına varacak Mesnevî’yi tekrar tekrar okuyacaksınız. • Mesnevî’yi kanalından şaşmadan, şaşırtmadan Müslümâna sunan sağlam bir kaynaktır. Ehl-i Sünnet akîdesinde Mevlânâ’yı öğrenmek isteyenlerin okuyacağı bir Mesnevî’dir. • Tâhirü'l-Mevlevî’nin ömrü kifâyet etmediği eksik kısımları talebesi Şefik Can (d.1909- ö.2005) tamamlamıştır.
İÇİNDEKİLER
Sayfa
Bir doğan kuşunun viranede baykuşlara giriltar olması . . . . 337 3 Duvar üstünde bulunan susamı؛، bir kimsenin suya kerpiç atması . 396 13 ,Bir vâlınin bir kimseye : Diktiğin bu çalıyı yolun başından sök diye emir vermesi ............. ................................................. . . . 404 17 Hayırlı işlerin yorma bırakılmasındaki zararın b e y i m i .................... 414 22 Zünnûn-ı Mısri Rahmetullahi Aleyhi yoklamak için dostlarının g e lm e le r i haştahaueye ............................................................................. 446 3 cumın halleri gösterdi Şeyh Zünnûn’un deli olmadığını ve kasd٥ ١ ١ müridlerin anlaması ğini ......................................... 463 47 Ziinnvm Kııddîse Sirruhümır. hikâyesine avdet . .... ......................... 467 49 Lokmân’ın zekâsını efendisinin mitlhan e t m e s i ..................................47،١ 51 îmtihân edenlerin huzürırnrla Lokmân.ın faziletinin belli olması . 432 57 Pâdişâhın o has kölesine m؛ııyy،»t halkının hasedi hikâyesinin devamı ...................................................................... 496 65 -llüdhüdün luıktr ،،ûreiiııden ve ufak cüssesinde،) Süleyman Aiey kalbine a k s e tm e s i tn'z.imi E.lkis’in bisselâm’ın...................... 510 71 ٠în esfccha mâüküm. âyeti okunurken inkâra Eir felsefecinin kalkışması . .... ............................................................... . 526 79 Çobanın mt.macnatmı Mûs» Aleyhisselâm'ın inkâr etmesi, yânı, hoş görmemesi ............................................................................... 548 90 Hak Tealimin çoban için Mûsfı Aleyhısseiâına ilâh etmesi . . . . 559 95 O çobanı mn’zur görmesi hakkında Mûsâ Aleyhissclâma vahy gelmesi 569 100 Mûsâ Aleyhisselânnn Hak Teûlâ’dan zâlimlerin galebesi sırrını sorması ..................................................... ........................... ؟٠؛ 106 Uyurken ağzına yılan giren birini bir beyin in c itm e s i .................. 598 115 vefasına bir kimsenin itimad gösDir ayının yaltaklanması ile termesi ......... ................ 610 121 Kör bir dilencinin, bende iki ttirlü körlük var, bana merhamet ediniz demesi . .... ........................... ’ ........................................... 631 131 Ayı ile o abdal hikâyesinin t n m û m t .................................... . ٥35 133
.BİR DOfiAN k u ş u n u n VİRÂNEUE BAYKUŞLARA GİRİFTÂR OLMASI. 5096 ٠ د إﻧﺎل٠1 3١٠٠ زآ ن اا ﺷ ﺪ ك١ب ٠را٠ ﻛﺮد. و ر ى ﺗ ﺂ ﻧ ﻚ ﺷﺪ ك٢ ز١ي ٠ § ة،اااا
nezdine avdet eden doğan kuşu, doğnııdır. Yolunu kaybetmiş olan ise kör bil- doğandır*. Eski padişahlar 'ava çıkarlarken kuş tutup getirsin diye bu işe alıştırılmış dogan, şâhin, atmaca gibi avcı kuşlardan birini bilekleri üstünde bulundururlar, kuşun tırnakları y ١ r ؛m،»s٠ ٠ ı diye ellerine de deriden yapilini ؛eldiven giyerlermiş. ٧ç؛ıı١ bir I،I|Ş gürülünce pâdişâh bileğindeki kuşu fırlatır, ٥ da gider, ııçaıı kuşu yakalar, getirirmiş, Mükâfât olarak da .kendisine bir parça et verilirmiş: avcı kuşların şâir vakitlerde gözletini bağlarlar, ava saldıracakları Sira da güzlerindeki bağı çıkarırlarmış. Buradaki dogan ile dünyada insan avlayıj, taraf-1 İlâhîye götürmeye me'tnıır edilmiş olan zevâl-1 kirâm murâd ediliyor ki ( ف و٠ ) راﺑﺮمNazm-1 Celili muccbince unlar, Cenâ'b-1 Hakka 1'ic'at edeceklerdir. Nasıl ki dogan «la yakaladığı kuşu getirdikten sonra gider, pâdişâhın bileğine konarmış. 1'akat bu, mükemmel terbiye görmüş kuşların yapacağı bir İş. Acemi ve terbiyesiz olanlar ise yolunu şaşırır, kendisinden dalla yırtıcı bir kuşun pençesine, yâhud başka bir tehlikeye düşermiş. Cenâb-1 Pir, böylelerine kör dogan diyor.
Kendisi ı h t â c . t him m et bir dede, Nercle kcıldı g a yn ya /tinime، ede. beytinin ıııâsadakı oltlugu hâlde şeyhlik ve mürşidlik etmeye kalkışan ham ervahlar da bdyledir. Bunlar hem kendilerini, hem de dervişlerini tehlikeye düşürürler. Fakat kalb gözü açık ve baş gözü iyi gören zevâtırı da lihikmetin ve bikazâillah böyle tehlikeli bir hâle uğradıkları olur. İlazret-İ Mevlânâ burada İşte o hâli tasvir ediyor : 377
5102
ر ﺣﺘﻢ وﻣﻬﺒﺐ٠ﺟﻮ'ذ ﻛ ﺎ ن ﻛﻮى ب٠ ل/ د در داق٠ '.-ئ١ اﻧﺪر •Mahalle kopeklerinin hiddetli ve kvrkun ؟saldtrmalarıyle garib tir kimsenin abasından tutmalar, gibi d g a ı.n başına üştüler*.
51.3 از دو_دﺳﺤﻬﺪرﺧﻮردمﺀﺑﻐﺪ ﻣ ﺪ ﺟﺎن وران ﻓﺪا ﻛﺮدم ﻋﺒﺌﺪ «Dogar. diyordu k i : BenimJe baykuşlar arasında ne münâsebet var? Silin yuvan,« zabtetmek şöyle dursun bçn böyle yflıierce virâneyi bay. kuşlara feda ederim..
5104
ﻳﺮوم٠ ﺀا٠ دد ا٠ . ن ﻧﺤﻮاﺛﻢ٠ ﺑﺜﺮم٠ﺛﻊ٠ ١ ر. ﻣﺮى ﺛﺎﺑﺬﻧﺎ .Ben bu jad . duracak dcgilim. Gidecgim ve pâdişâhın ncıdine av. det edeceğin*؛. 5105
ﺧﻮﻳﺘﺶ ﻣ ﻜ ﺜ ﺒ ﺪ اى ﺟﻨﺪا ن ة ﻣﻦ ر ى ؤﻟ ﻦ٠ ﻳﺮوم٠ م٠ ب٠د «Ey baykuşlar; kendinizi öldürmeyiniz, yânî, ؛azla telâş etmeyiniz kl ben burada kalacak degilira, yurduma döneceğim*. 5106
ا ن ﺧﺮاب اًﺀاد در ﺟ ﺜ ﻢ ﺋﺎ ﻣ ﺖ ارا ﺳﺎﻋﺪﺛﻪ ‘از ﺟﺎﻣﻲ٠،ور «Bu vîr&ne sizin görüşünüze gbre bir ma'mUredir. Bizim ise nazil nazil konduğumuz yer, pâdişâhın bileğidir.. 37٥
5112
ﻏ ﻖ/ د دt وM ٣ﺟﺬ٩ د ح.٠١٠ "ﻛﺎ٠ﻋﺶ دارى اد
f
ﻣﺪﻧﻮس
"Kü ؟iik bir kuş, nasıl pâ٠l؟؛ihın cins ؛ölür? Azıcık nitlin varsa onu dinleme ". 5113 ر٠ﺟﻨ ﻰﺛﺎ ﺷ ﺖ’وواﺟﺬىوذ ﻭ: ل ا ﺛ ﺪ ﻻﻟ ﻖ ﺗﻮزﺑﻨﻪ٢ت:ه
٠ل0 اşâhın, ا( ااااة'لvezirin cinsi midir? yakışır nıı?*
Bâdcnı hcJvasına sarmısak
5114 ى'ﺋﻮذدض وﻣﺎروان٠ آب ٠ ﻟ ﺖ ي ﻃﺎ ن ا ﺣ ﻨ ﻢ ﺟﻮ؛ى ﻣﺰ٠ .-Onun, pâdi؛؟ıb, jnaiyyctiylc birlikte beni aramaktadır demesi hiyie ve lıud'adır.. 5115 ﻣ ﺖ١ ن اور ﻛ ﻨ ﺪ از اﺑ ﺪ٠ > & اﺀ/ ت- دﻷ٠در;و;د٠ر ﺀ ﺧ ﻼ ر ب “iler kim bilini tasdik ederse budalalığından eder. Sıska bir kuş pâdişâha nasıl ١;'،.vık olur?»» 5116 ﻛ ﺰ ن ﺑﻐﺪ ار ز د رﻣﺬز او ﻛﻮ٠ ز ﺛ ﺎ١ ر ﺀ ى١! ١ا و ر «Baykıışlaı in en bayağısı onun beynine vursa pâdişâhın ona nerden .vurdum olur?»
Biraz evvel Siivleulldij':، üz.ı.re hik'؛،yed٠ .٠ ki doğandan maksad: Enbiyâ \|٠e١1ا.١,' اmisilli buyıık m anlardır. Baykuşlardan murâd da: Onlara 881
Yi٦nî : ا٨'ا٠ ٦ اا. cni ٠ا،١ ا, ااlecâvUıUnden •nuhftfaza اﺀﺀﺀهﺀ.demişti. Hz Mcvlana da ymc Mosıı.vı'd (■ ،١٠٠٢ ٠B : ki؛-r Allah adamının kalbi incin meyine., Allah, hiçbir kavini riisvny etme ،.» ﻵ،ﺟﺎ٠ ٦ ا١da baykuşlara bıımı sOylüyor ve .؛. decekleri bir tecâvüzün ken 1İİ01İ İ) ؟İ(١ büyük bil. 1'olâke'. olacağını anlatıyordu. 'Yine dogan han ın d an bcyânâ،a devâîn ediliyor : 512 .
؛ ﻣﻦ ﻋﻨﺎاﻧﺚ وﺑ ﺖ٠اﺳﺎر ﺑ ﺖ٠ ﻧ ﻮ و ﻣﺜ ﻪ در٠£ :ﺑ ﻒ *Pâdişâhın 1 ﻻ ﺀاةinâyctleri benim muhâfızımdır. Nereye gidecek .. olsam pâdişâh benim izimdedir, yânî, benimle beraberdir Cenâb-1 Hakki ؟١٦Hârun Aleyhirnesselama : *Ben sizinle be- Musa râberim ؛buyurmuş olduğu bira ؛evvel sollenilm eli , 5121
ﻗﻴﻢ٠ دل ﻃﻄﺎن ﺧﺈل ﻣﻦ
\ﻝ
ةﻳﻢ٠ ن دل ﺳﻠﻄﺎن٠ن ﺧﻴﺎل *Benim hayâlim, sııltanın kalbinde mukimdir. Benim hayâlim .1. nıaksızın pâdiş-hm kalbi sakim olur». Pâdişâhın kalbinde dogamn mukim olması bütün mahlûkata â؛d a'yân.ı sabitenin ilm.î İlâhîde bulunması demektir. 5122 در روش٠ ر ا د ا ا غ٠ ^ون ;"وش ٠ ٠دراوﺣﺪل ﺟﻮن. رم٠ى «Pâdişâh beni yürüyüş esnâstnda, yâni, ava giderken uçurunca gönül evcinde onun .îlûru gibi uçarım*.
5123 رم٧ و اً ﺑﺎ ل م٠ ﺑﻮ ا٠ر ؛ى آﺻﺎل ﻟﺮدرم٠٠رد «Ay ve GUn^ gibi uçarım ve gOklerift' perdelerini yırtanm*.
(2)
Sûre، Ma ،de: ،T.
385
İçinde kötülüğü bırakıp ؛y،l٠ Rf١çalışan insanlar, elbette m ecbûr olarak işleyen --"!؛nelerden cidaldirler. 5JL2G
ى ض ز ﻧ ﺪا ن اد رد١ر. ﺛ ﻪ ﺗ ﺮ ا آزاد ا د٤ﻣﺤﺪ ﻫﺰاران “Pâdişâh benim İçin znrdanj ؛-،atırladı da orada baglj yüz binlerce mahbusu âzâd etti». Evet; Cenâb-ı Hak, bir insân-ı kâmilin ؛efâatiyle yüz binlerce) milyonlarca günahkârı afveder vc cehennemden âzâd eyler. Elfâzını şimdi toplayamadığım bir Hadis dııymtıştum ki msâli şöyle id i: Resûlullah Sallallahii Aleyhi Vesellem Efendimiz mi.rac -gecesi etti, gi münâcât sırasında «Yâ Rabbi senden beni dognran Amineyi, emziren Ilalînıeyi ve kızım Fâtımeyi istemiyorum. Ancak ve ancak ümmetimin av، ü gııfrâna nSll ©İmasını İstirhânı ediyorum» demiş. Taraf-I İlâhîden de: “Sen bir nebiy-yi şerifsin. Ben bir Rab-bı lâtifim, üm m etin ise bir halk.ı zaiftir. Halk.ı zaif) nebiy.yi şerif ile Rabb-1 lâtif arasında nasıl zâyî’ olur? Sen ümmetim dersin, ben de rahmetim derim, müjdesi verilmiştir. 5127 ﻟ ﻤ ﻤﺈا ﺟ ﻔ ﺪ ﻫﺎﻧ ﻤﺎ ز ﻛ ﺮ د، ﺋ ﻚ
اذ ﻧ ﻤ ﻦ ﺟﻔﺪﻫﺎ را از ﻛﺮد “Bir اا ةbeni baykuşlar arasmda bulundurdu. Benim nefesim ve sohbetimden baykuşları doğan derecesine çıkardı». Doğanın baykuşlar arasında bulundurulması, yânî, enbiyâ ve evliyâum halk arasına gönderilmesi on١ arı irşâd içindir. Nitekim Hazret-i Mev. lâııâ bir gazelinde der ki : «Ben, İş görmek ve halin irşâd etmek İçin Dünyâ habsinde kalmışım. Yoksa ben nerede, zindan nerede? Kimin malını çalmışım da dünyâda' mahbus olmuşum?» 5128
زﻣﻦ١اى ﺧﻨﻚ ﺟﻐﺪى^ درارو ى راز ض٠ﻟﺐ م ر د از ﺑ ﻲ “Ne mutlu 0 baykuşa ki ilenim uçuşumda hüsnü tâliinden benim sır. rıını anlayabilir». 25
385
5133
'وار.. ه- ن ال٠ اﻻ'ا ﻣﺪﻵم ﻳﻢ٠ ار. ل ازم ىز'د ﺛ ﻪ از د٠٠ط mtılk sahibiyim, yânî, bcdâvacı, §1111111 bunun sofrasına oturucu ا1٠ ٠ اااإل؛ ة. Pâdişâh JjJr taıaLuıı Jjenîın İ؛in (tabl-1 baz) çaldırır.. «Bell
TabJ.ı b â z : Av esııâsında şikâra saldırılan avcı kuşlan çağırmak İçin çalman ufak bir davulmuş ki onun sesini İşiten terbiye edilmiş avcı kuşlnr, ava çıkmış olan pâdişâhın nezdine dönerlermiş. 5133
ﺑ ﻞ ﺑﺎز ﻣﻦ 'دا ى ارﺟﻰ رى- ن رﻧﻢ٠ ٠ ا/ ﺣﻖ »Bellim tabl-1 bâzım: (İrciî) nidâsıdır. Miiddciye rağmen AlJah beاا، اأ.١âb؛d؛mdir٠. Sâre-i Fecrdc buyurulmuştur k i:
ﺋ ﺎ٦•؟ ز ﺟ ﻮا ﻻ ر؛ﻟﺜﺎ ل'اﺻﺒﺺ ﻫﻨ ﺨﺒ ﺔا١ غ ﺗﺎ ذ ﻏ ﻘﺘ ﺔ ذ ي § ؛
ى
ﺳﺘﻔﺌ ﺬ ه۵ا
ذ ﺷ ﺰ ﺀﻟ ﻤ ﻰ£
٠
١'،١ إاا: «Ey ؛،Iiıiııaıı kesbetmi?, Hakkin l.âtî u keremine §ek kii §iib٠ 'ااا١ ٠ halııuımış oiaıı nefs, (yânî, ey insâıı-1 kâmil) Rabbin câııibine râz'î ٠٠ ' ıııerzıy oldııguıı Jıâldc, (yâni, sen onun ilisan ve in'âmına, 0 da senin ıı'itıl vt. ahvâline râzı olduğunuz hâlde) avdet et. aiakbul kullarım ara . ٠ااﺗﺎ ااااا٠ve cennetime dâhil ٠ا5ﺀ٠ insandaki nefs) birka ؟dereceye taksim edilmiştir. Birincisi: Nefs-İ cmtnArcdir ki sâhibine kötülük yapmayı emreder. İkincisi: Nefs-İ levvâ اا|ااااااk، hem emir, hem de levmeder. üçüncüsii: Nefs-İ râzıyediı ki ٨ا1اا1 اﻻاhazâsına rızâ gösterir. Bir felâkete uğrayınca sabr ü tehammUl nliT t ’ı.zn' ve feza' İzhârına kalkışmaz. Hördiinciish: Nefs-İ merzıyye ااااk، Cd،âb٠ ı Hak ondan râzı olur. Beşincisi: Nefs؟i ntutmeinnedir ki ٠ اﻫﺬﺀ اا. اFccr : 27:30. 587
ﺀ.ا٠ ا،ﺀ٠ اvardır. KczA İ'üzjîâr VI' (te ayi'1 ayı.1 birer unsurdur, aralarında liıısiyyet yoktur. Şar:ıb ،!٠ > ili .11، t.'ibiiüi de bir cinsten değildir. Fakat l،؛ıv;، olmayınca ^tc ؟-yunmaz, ،11: .'111 şarab içmeyince sarhoş olmaz. Cins il ti l)ii';:'؛a olan bu maddeler arasında ma'r.evî bir münâsebet olduğu gibi ٨11:ا1 اile kul arasında da zât itibârıyic İliç mi İliç bir münâsebet mevcud ılı'ik lir. Lâkin Hakkin sıiâtına insanin mazhariyyetl dolayısıyle yine bir ı،ı::|-؛،'t bulunmaktadır .
5137 ا٠ﺑﺌﺎﺀ٣ ﺗ ﺠﺬ٠ ٠ ﺟﻌﻰ اﺟﻮن'ي ر ﻣﺎى او ﻓﺂ.ﻣﺎى ﻣﺎ ﺑﺸﺪ ﺛﻢ «.!izim cinsimiz, şahımızın cinsi gibi değildir. Onun ؟؛in bizim blzllfilini'.., ٠ ١ â»î varlığımız, onun bizliğinde, yân؛, varlığında fânî olmuştur», ١ ٠ .٠ ٠Iiı.'ıbv ü müstehlek olmuşuz, ancak 0 bâkî kalmıştır.
5138 ا اوﻣﺎد ﻧﺮد٠ ﻣﺎى٩ﺟﻮن ﻓﺎ ئ
و ﻛﻠ ﺪ م ﺟﻮ ود١ا ش؛ى اﺳﺐ |اا/! »اااblzllgimlz fânî olunca 0, tek kalmıştır. Ben, onun atının ayağı ııhınılıık'ı ،!٠ '/. gibiyim».
513 .
خ'ﻟﺊ ذ د ﺟﺎزو أﺋﺎ؛اا ى او و١ن رﺧﺎ ﻛ ﺘ ﻰ ﻧﺜﺎن ا ى ٠ اااا'ﺀtoprak oldu. Onun nişanlan toprak üstünde Ilakliin kademi .«rl ،،lıırıık kailli '..'. -I bıkkın kademinden nııırâd : Onun irâdesi ve kudretidir ki canin top ilik ،ılınası, ،1 kudretin toprak ،istünde kalan izidir, 389
5141
ب(_ت ﺟﻔﺖ٠"اب ردر ﺑ ﺬ م ؛ ﻣﺬت٠ور دل در ا ر ة ز ل «f ؛؛iz nûrıınun kuvveti bir yağ tabakasıyla 5 ؛îttir. Gönül nûru, bir ا1ااااا1، اkanda gizlidir».
5145 ﺷﺎد ى اﻧﺪر ﻛ ﺮ د ﺀ و ﻧﻢ در ز ﻛ ﺮ ى درون ﻣ ﺮ ﻛ ﺮ٠ﻋﻘﻞ ﺣﻮ'ذ ث ■ Meserret akciğerde, gam karaciğerdedir.
Akil da baştaki beynin
،ا٠،ااا،ا٠ااااا, أgibidir».
5146
د ﻛ ﻨ ﺖ وﺣﻮ'ت٠' ا ن داﻗﻬﺎ ل ﻧﺮن
ﻋﻘﻠﻬﺎ دز داﻟﺶ
اا٠ “اk u llu kla r keyflyetsiz 1ﻖ ﺠ ﺟ ذm id ir?Evet öyledir. A k lila r 0 teal. i l i l i n nasıl olduğunu bilmekten âcizdir» .
YAnl; gözde nûrun bir yag tabakasına, kalbdeki nUrun bir damia ٠ <،٠ ٠ ٠ »,. gam ve sürürün ciğerlere, aklin da kafatasına tealluk etmesindeki keyfiyet ve hikmeti aklilar İdrâk edemez. Bunlar biribirinin cinsi degilا1 ااfiyle iken aralarında ma’nevi bir münâsebet vardır. Bunun gibi her .-،III ا1 أr .h -1 külliden feyzalır.
5147
ب'ﺗ ﻜ ﻼﺑ ﻦ ﺟ ﺰ 'آ ﺑ ﺒ ﻜ ﺮ د ﺟ ﺎًﻻودر ىﺀﺗﺪدرﺟﺘ ﺼﻜﺮد «gfılı.j küllî, cân.ı cüz'îyc temâs etti, ااااا٠cebine koydu».
o
can, rûlı-1 külliden bir bici
391
ن د\<رى١٠ان زاد ج٠ذس ج ن ﺣﺌﺮ را وا 'ﺗﺎد ﻣﺤﺸﺮى٠ا «o vakit bu cihan, başka bir âlem doğuryr ve bu mahlükata bir mahşer gösterir». 5152 ( ﺑﺜﻤﺮمf . f
ئ٠اب.ى ذ
ر م٠ﻣﻦز ﺛ ﺮ حا ﻧ ﻘ ﺘ ﺎ ﻣ ﺘ ﺔ ٨ ."
kadar sayıp döksem yine bu kjyâmetin şerhinden âciz
b a h rim „.
Elılullah indinde kıyâmet üç türlüdür. E ir i: Her canlı mahlûkun ül٠ l،ıklen sonra ba's ü haçr olmasıdır. D iğeri: «ölmeden evvel ü .iin ü z ». Nebinizin Srzularma tâbi’ olmamak sûretiyle onu öldürünüz. Emri mûrehtnoe ölmeden evvelki ma’nevi ölümdür.
Y âni: «Küfr ile, yâhud cehl ile, dalâletle ölü iken onu îmân ile, yâ. ImhI ilm ile, yâhud hidâyetle dirittiğimiz ve kendisine hak ve bâtılı tem yiz ..docck bir nur verdiğimiz kimse ki o nur ile insanlar arasında doğru yol» gider. Böyle bir kimse karanlıklar içinde bulunup da oradan çıka. ııınynn bir şahs ile müsavi olur mu?°» Tefsirlerde yazıldığına göre bu Ayet, Resûlullah Efendimizin amcası İlanıza bin Abdülmuttalib ile Ebû Cehl hâkkmdâ nazil olmuştur. Bi’set.i Muluımmediyyenin altıncı senesi içinde idi ki Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz, Mekke’nin (Safa) denilen mevkiinde yalnızca bulunuyordu. Kbû Cebi habisi oradan geçti. Resûl-i ekrem’i yalnız görünce — tabîatin(1.41 luıbâset icâbı— o peygamber-i ekbere kötü sözler söyledi. Sallal-
٠»٠
Stırcl Kıı'nm :
122. M?■
r. ا:»ا
ن زد:١ ون ﻛﻨﺶ ﺗﺘﺪﺑﺮ إى ا'و٢
حورﻛﻚ ﻟﺒﻴﻜﺶ ﻣﺄ;ب ﻣ ﺰ رد «Bîr insanin yâ Kabili demesine karşı Allah’ın lebbcyki vâsıl olurken bir killise nasıl olıır da 0 hltabda kusûr ve sükût edebilir?» 51 ة ة
ﺛﺎذي
'ﺑ ﻰ
١ ﺗﺮ٠ ك،<هﺀت ﻟﺐ
ب٠ اى ﺑﻮأﺑﻰ ﺟﺊI ﺑ ﻚ ر «Ey sâlikj 0, öj’le bîr Icbbcyktir ki işitemczsitı, lâkiıı başından aya £„>؛، l؛.«adar bütün nievcûdiyyelinle onun nıa’ncvİ zevkini duyarsın -Bir A'râbî: Resûl-İ ekrem Sallallahü Aleyhi Veselleme : «Yâ Eesûlal «.l.'ib; Allah bana yakınsa ona gizlice, uzakta ise yüksek sesle duâ edeyim Diye sorması üzerine şu Âyet-i Kerime nâzil oldu :
ﺑ ﻰ١ ذ ﻟ ﺜ ﻚ١اد(ت٠ؤ
'رﺑﻴﺬﺑﺒ ﺐ' ﻳﻴﺘﻘﺎﻟ ﺨﺎذ?غ اةﺀ5;ﻳ ﺘ ﻲ؛ل ;ؤو؛ زاﺋﺌﺸﺘﻴﺶ «Ilabibim; kıdlanm sana benden sorunca liabcr ver ki ben hakikaten .،،-inlilerine yakınıın. Bana duâ edince duâcının duâsına İcâhct etlerim, o b،Id،ı benden İcâbet talebinde bulunsunlar ve bana İmân etsinler, icâ٠ betimden enlin !,ulunsunlar, âîe'muldür ki Iiidâyet ,yolunu billurlar»؟. Kezâ ( ٢« ) ﻓﺎذاوو اذ رBelli zikredin ki ben de sizi zikredeyim». Ve ( ﻛﻔﺮون- ﻟﻰ و ﻻ.روا٢ ذ١ «) وBana şükredin, küfrân-1 nl.mettc bulunmayın.» ٨yet-i Kerimesi de vardır. {؛,:te şu Âyetlerle Cenâb-1 Hak, duâ edene İcâbet buyuracağım ve zât- ؛akdesini zikreden kulunu zikredeceğini bildiriyor. Hadîs-İ Şeritte (!٠ ٠: «K ul: Yâ Kabili deyince Allahü Teâlâ (la : Lebbeyk, iste, sana verilir buyurur» denilmiştir. Bundan dolayı Hazret-i Mevlânâ ذYâ Rabbi demesine ksrşı lebbeyk ،٠ ev٥bı gelecek olduğunu bilen bir kimse, onu demekte nasıl kusûr eder?
<Sûr ,7. ؛..')kara : JBC.
r٠ır٠ 8
ﻟ ﻰ درآب:٠ 'ا ﻛﻬﺎن أداﺧ ﺖ او ا ذةﺛﺂﺑﺂ ﻣﺪ ﺀﺛ ﺸ ﻮﻧ ﺨﺎأ ب ..» irdcnbirc suya bir kerpiç p؛ır ؟at،،. Kerpiçin düşmesi ile suyun as٠ ٠٠٠*٠٠i «٠،؛٠ bir lıirâb gibi geldi». 5159
ﺟﻮن ﺧﻄﺎب ار ﺛ ﺮ ن وﻟﺬ ن ﻧﺎﺀﺛﺂﺷﺠﻮن'ﻳﺬ٦ﻣﺘ ﻤ ﺮد - S u yu n sesi, ل٠ ؛ة٠ اذإ1، ؛٤ أد?ة٠٥ıı üzüm gibi tatlj ve lezzetli idi. o su sesi ؛;ا1) إ،،،estetti ».
٠ اا١اا
5160
ا ب' ن ﺳﺘﺤﻦ،از ﺻﻐﺎى اﻛﺚ ٠ آ ئ ﺧﺸﺘﺼﺔز١ ﻧﺪ١ﻛﺸﺖ ﺧﺸﺖ :١
ﺀ،٠ اsusuzluk I،،ih:،et؛ui çeken, su sesini. verdîâî saladan, duvardan ،٠ ٠ .٠,٠ ،٠ .٠koparıp atmaya başladt».
5161
ى ى "را٠زد ا ﻛ ﺚئ١اب ى ا/ زن زدن ﺧﺬق
ﺑ ﻪ
٠ﻏﺘﺪ
"Sil ona : »ey; bana böyle kerpiç atmaktan sana ne fayda var? diye »٠ ٠ .., 5162
'ﺑﺖ٠ ا دو ﻓﺎإد/ ا٦ ﺑﺜﻨﻪ ﻛﻔ ﺖ ز ن ﻣﻨﻌﺖ ﻧﺎرم رح دﻟ ﺖ١ ن٠ ٠8uso،nış adam cevab verdi k i : £y su; bu at،§ta٥ benim İçin iki vnrdır. Onun İÇİ، ، !، ، ، san’atten. yânî, kerpi ؟atmaktan vazgeçmem ».
fıtyd ıı
397
ﺀ ب .٠ ا11.'ﻻاﻻﺗﺎاأ
Aleyhi Veseloın !.:fendimiz: «Ken, Yemen ،arifindim gc !ا., اnefes-، ralımânı duynyotum. buyurmuş. bununla Yemen'de bulunan (، ؛veys،؛ll،»ıc«!) radiyalkilm aube 'ا.: ا ه'اا'؛etmiştir.
58) !م أ أ ﺑﻮد/ و ﺑﻮى اﺣﻤﺪ٢ ا
ى درﺛﻔﺎﻋﺖ٠1ﻛﺎن م
V
«Yâbud yine o ses, şefâat husûsunda Ahıncd-İ mürseJin âsîye vâs.I olan râyılıası gibîdir».
5163
. ؛ ﺟﻮﺑﻮىﺋﻮﺋﺒﺨﻮﺑﻮ)ط;ﺛﻤﺖ ل٠ ﻧﺢ
ر ﺟ ﻦ اﺀذوب٠ﻣ ﻴ ﺰ د
«Yııbud yî»c o ses, zayıflamış Ya'kub'un rûbuna gelen güzel ve lâtîf ١ا٠١1،1'ا، أkokusu gibidir».
5170
ﻣﺎ ﺧﺪﻧ ﺰ ز ن٠ دآإرك.ﻓﺎد ﺑﻢ ﺳﻮى ﻣﺎﺀ ﻣﻴﻦ٦ ﺑ ﺮ ﻛ ﻢ "اا،ااأ٠ ' آا'اا اfaydası da şudur k i: Kopardığını iler kerpi ؟ile davar اااا.اااأ١ا>ا-, ben de o ııîsbctte akar suya yaklaşıyorum ».
5171
ﻛ ﺰ ﻛ ﻰ ﺧﺜ ﺖ دﺑﻮار ﻧ ﺪ ﻳ ﻦ اى ﺀوﺛﻤﻨﺪ٠ ددf ﻳ ﺖ ﻭ ٠٠ ا:.V اااﺀااأوkimse, y tiksek b ؛r duvardaki kerpiçlerin azalmasından IİIIVIU .،،bbeslz alçalır *. 399
ا؛17ا٠ ﻳﺮ ر دﻳﻮار ﻣﺎا ه ﺗﺪﻧﻪ “ر ﺧ ﻨ ﺬ و ﻣ ﺪ و٠ش
رﻳﺮ- ﻧﻮد
«Duvar üstiinde iler kim dalla ziyade sıısamışsa duvarın taşını ve kerpiçini o daha ؟abuk koparır». 5177
ب٦ .اﻛﺚ. ز ﻳﻮد ر٠ث١ ﺀ£</> وﻛﺎوخ زﺑﺖ ﻝ ﻟ ﻮ از ﺟﺎب١ «Suyun sesine her kim daha ziyâde âşık ise ona hicah ve mâni’ olan varlık duvarından daha büyük parçalar koparır». 5178
اﻛ ﻒ اب ﻳﺮى ا ﻋﻨﻖ٠او ز اًﻟﻖ٠اﻛﺚ. ﺟﺰ4ﻧﺜﻨﻮد ﻛﺎ ذ «O kimse suyun sesinden boynuna !،adar mest olur. Suyun çıkardığı sesten başka bir şey işitmez...
51.79 ي اوا;اﻣﺨﻮﺗﺶ:اى ﺧ ﻚ آ 'ر
ﻣﻐﺘﻢ دا ر ﻛﻨ ﺮا و د وام ﺧﻮ ش «Ne mutlu o kimseye ki günlerini ganimet ililir de borcunu edâ eder». Ferâiz-İ llShiyyeden her birinin ١’akt ü zamâmyle ifâsı kullar İçin birer borçtur. Binâenaleyh vaktini fu ısat ve ganimet bilip de o borcu vaktinde eda eden bir miislüman: ne mutlu, ne bahtiyâr bir kuldur. Meselâ sabalı ezânı okunurken uyanmış b؛؛.r kimse kalkıp abdest alır ve namazını kılarsa borcunu ödemiş ohır. U:,'.؛umu alamadım, yâhııd kalkacak lıâlim yok. Sonra kazâ ederim diyen kımsG: hem borçlu kalır, hem de ( و ؤ و د- اا٠ ) ﻣﻠﻼYân « ؛ ؛Bir şey’i sonra yaparım diyenler lı.lâk oldular» tehdidine dâhil olur. F :'26
.101
8185 و د د ووزان و ﺳ ﺖ.ﺧﺎﺗﺊ دوو ﻃﻮش ر—ت٠ ;ات. ; از ﻧﻮرS ﺍ ... ihtiyar cescd, çorak toprak gibi gevşe1، ؛olur YC dökülür. Çorak bil tarladan İliç b ؛r vakit boş bir nebat yetişmez ». 5186
آب زور و آ ب شﺀرت ﻣﻨﻘ ﺦ ش وﺀ را ن ا ﺳﻴﻊ٠او ز ﺣﻮ . ا1ااا٠ ١ ' ’ااا٠ 1 ا؛-kuvvet ve şehvet suyu kesilir. Kendisinden ve başkala faydalanamaz .......... ». 5187
.روان ﺑﻮ ن اﻟ ﺪ م ؤ رآ ﻣ ﺪ٠ا ٠ ﻣﺎرى ﺛ ﺪ٠ﻣﺪ٦ ﺟﺜﻢ را م - ا، ٠ ااؤا، اآpaldum gibi aşağı düşmüş, gözleri rutübctlenmiş ve karar,
.......
5188
از ﺗ ﺜ ﺦ رو ﺟﻮ ﺑﺜ ﺖ ر ﻣﺎ ر رﻓﺘﻪ ﻧﻄﻖ وط؛ و ددأﻣﺈذﻛﺎر - ihtiyarlıktan yüzü keler sirk gibi buruşmuş, dişleri döküldüğü اا؛؟ذ .. MI،/, «bylcmcsi değişmiş ve bir şey’in tadını alması kalmamış 518Ö
دراز٠ﻻﺛﻪ ﻟ ﻜ ﺖ ور
4
ووز
( < وران ﻫﻤﻞ رﻓﺘﻪ زا ز/ «Gün gecikmiş, l ،'،؛,e hâline gelen cosed topal, yol ise uzun ve uznk fi",gâh lıarı١b olnıuş, İşin de düzeni bozulmuş«. 411:1
!ا ا ا
رﺋﺪى ذﺧﺎر٠ﺣﺎق ﺑﺎ- اى٠ ا٠ب ى زار زار- . ﻓﺎن, ى درو١ي «Ilalkııı elbisesi, ؟alının (likenlerinden yırtılıyor, fııkarân.n ayaklar, ondan yaralanıyordu».
yalınayak gezen
5195
ﻛ ﻦ٠ نI دو ﻛ ﺖ۶ ﺟﻮن ﺑ ﺪ ﺣﺎ ن٠ ﻛ ﻔ ﺖ اًرى ر ﻟ ﻢ روذ ش «vali ve lıâk؛.،w ona: Bunu sOk diye ciddi emir verince eve،, eve iir giin sükerim dedi-1». 5196
داد. ﻣﺪ'ى ﻓﺮدا و ﻓﺮدا وﻋﺪ اذ٠أ ر٠ﺛ ﺪ درﺧﺖ ﺧﺎر او ﺛ ﻚ «Ilir jniidde، yarin, Obürgiin sOkerim diye va'dde bulnndn. Fakat ilil millide، esnâsında onun diken ağacı sağlam kökleş،»؛. 5197
ﻛ ﺰ٠ ى وﺀد١ / i
ﻛ ﻔ ﺖ روزى
ﻏﺰ٠ ا وإ س٠ در ﻛﺎر٦ﺑﺶ٠ «Bir gün lıâkim ona dedi k i : Ey ؛gri va’deli, yânî, sözünü tu.nınyıın: ileri gel, işimize, yânî, şıı ağacı sökmeye ikdam et, geri ka؟ma٠. 5198
ﻝ ا ﻻم ا ﺗﻢ ﺑ ﻂ ﻻ'ﺀاﻃﻞ د ﻧ ﺂ
ل٠ ﺀل
ﻛﻔ ﺖ
Çalıyı diken : .Aıııca; önümüzde hayli gün var. Onların Ijirinılo 8Ö kerim, dedi. Hâkim d e : Çaktık, l)؛ze olan kortunu geciktirme». Diyerek İlâve etti k i : 10.٣٠
başka kimse bilmez. Yarın, bbiir gün derken ecel geliverir, ölümün pen çesi adamın boğazına sarılır. Tcvlıe ve isligfâra vakit bulamadan gitmek ihtimâli vardır. Bundan başka bir fidan dikildiği yerde durdukça kök salıverdiği ve kuvvetlendiği gibi fanâ i’tiyadlar da insanda durdukça ve terkcdilmedikçe şiddetlenir. Günden güne sahibine ve başkalarına olan zararı artar. Sahibi ihtiyarladıkça kendisindeki kötü i’tiyad kuvvetleşir ve gençleşir. 5201 ci—■؛jr y O..Î
dr -. 1; 1..
<>-٠ ’ ؛j-> i <Sj % ،p ،j ؛j 1،؛. «Diken ağacı yerinde durdukça kuvvet peydâ eder ve boy atar. Onu çıkaracak olan ise ihtiyarlar ve kuvvetten düşer».
5202 ز و ر... ن ر روز و ص د م.ﺗ ﺮ ﺧﺎرﻛﻦ ص ووز زار و ﺧ ﺜ ﻚ ز «Dilen ağacı her giin ve her ân yeşil ve tâze durur. Onu çıkaracak ise iler gün inler vc gittikçe kurur». 5203
: ﺀ ﺿﻌﺎ د. ﻧﺬاﻧ ﺺ.ﻇﺮ ارﺀأ در ا ى ﺧﺎ رآ ﺧ ﺮ زد ت «Kötü huylarından her birîııi bir ؟ali farzet ki onun dikenleri ka؟ kerre senin ayağına battı». 5204
ﺛ ﺪ ى٠ د ﺧﺖ٠ﻵرﻫﺎ از ﺧﻮى ﺧﻮ ﺣﺲ ﺗﺪارى ﺳﺦ ت ﻟﻰ ﺣﺲ آ ﻣ ﺪ ى «Kaç kerre kendi tabintinden hastalandın. Fakat Itls sâhibi olm adan İçin ٠ hastalığın sebebini farkctmlyorsun, ؟ok İİİSSİZ liir adamsın»4.7
Kötü huylarda« kurtulmak V.' onları iyi ahlâka tebdil etmek İ؟in Hazret-i Mevlânâ, evvela teberi «İ1J. Ali gibi Hayber kal'asınm kapısını koparmayı, sâniyen bil. y؛'؛re, y'؛،ui, ıııa'nevi hekim olan mürşid-i kâmile vâsıl olmayı tavsiye ediyor. Hayber’in kapısını koparmak, riyâzet ve mücâhedö ile ne؛s-i emmârepin ârzû ve emirlerine muhalefet etmek demektir, öyle yapıldığı takdirde tablatteki kötü huylar yerinden koparılıp çıkarılır. Hayber, Medine’ye epeyce mesâfede .kâin bir kasaba idi ki yahudilerle mesliûn bulunuyordu. Etrâfma bir hisar ؟evrilerek o z'amâna göre muhâfaza altma alınmıştı. Aleyhissalât Efendimiz, Hicretin yedinci senesinde orasını muhâsaraya aidi. Hazret-i Ali hisarın kapısını koparıp çıkardı. Kapı açılınca hisarın fethi müyesser oldu. Ey sâlik: sen de vücûdundaki ahlâk-1 ssyyieyi mücâhedât ile koparıp atacak olursan, sana da ma’nevi bir fetih hâsıl olur. Fakat kendi kendine yapılan bu mücâhedenin de 0 kadar faydası yoktur. Böyle bir hareket, kendi kendine hekimliğe kalkışıp ilâ ؟almaya benzer. Binâenaleyh ٠ bir mürşJd-i kâmile miirâcaat ve onun ma’nevi tedavisine dehâlet lâzımdır ki senin nârını nûra tebdil etsin ve ahlâk-1 seyyieni tedâvi eylesin.
5210 ﻣﺆﻣﻨ ﺴ ﺖ
ﺗﻮ ﻣﺜﺎل دوزﻧﻔﻰ او
ن د ﻛ ﻨ ﺖ٠ﺗ ﺆ
ﺗﺜﻰ٦ ﻛ ﺪ ن
. Sen cehennem ^bisin, nıür .؛-id de nıii’miıı misâlidir. Ateşi siindiir mek nıü’mîn İçin "
5211
/
زود٠ ى ﺛ ﺎ١دش ﻛﺬ ر زﻣﻦ ارم را رود٠ﻫﺎن & رر ت ر ز
«Cehennem, mü.nıüie diyecektir k i: Ey şâil.ı din; ؟abuk ge ؟, git ki senin ııûrun benim nârımı söndürüyor». Çünki ؛nûr, daimâ nâre galebe eder. Hattâ dikkat edilmişse görülmüştür ki güneşe karşı konulan ateş söner, kömür de yanmaz. Bu meâlde olmak ü zere: «Kıyfimet giinüııdc Cclıcnncm: Yâ mü’min geç !، ؛senin nûrun, benlin nârmıı söndürüyor diyecektir» Hadisi rivâyet edilmektedir. 40٥
5215
«Senin nefsin ٥ mii’min• ؟millisinden çok kaçar. Çünki sen ateş tabîatlisin, o ise ırmak suyu gibidir». 5216 ﻳﺜ ﻮد٠ ز ا ن/ ن١ز اً ﺑ ﺎً ش ز ﻛﺎﺗﺜﺶ از اب وران ﻣﻴﺌ ﻮد *Ateşin barâreti sudan söndüğü İçin ateş sudan kaçıcıdır». 5217 ذ آ ﺗ ﺌ ﺖ١ﺗﻮ ﺀور ﺧ ﻮ ﺛ ﺖ٠او
ﻓﻮ
ﺣﺲ ﺗﻮ و
دﻓ ﻮ
ﺣ ﻰ ﺛﻴ ﺢ
«Senin hissin ٢٠ fikrin ateştendir. Şeyh-i kâmilin hissi ve fikri ise lâtif nurdandır». 5218 ،p "١٠>. s ? ٠>١
.r.1
..^٠ ١ ■j j* ı j ...٣٠٢3١ «Onun nuru suyu ateşe damlayınca ateşten «çek çek» sesi gelir». Hazret-i Mevlânâ .çek çek» kelimesiyle su damlayan ateşin sönerken çıkardığı sesi anlatıyor.
521. ﺷﺼﻜﻮدرد٠ ﻟ ﺮ د ﺟ ﻜ ﺠ ﻜ ﻮ ﻟﻮ٠ح 'ذس"و ﺳﺮد ’ ن دوزخ٠ ﺛ ﻮد ا١ت «Ateş «çek çek» diyince, sen de ona «derd ve öliim olsun» de ki senin bu cehennem gilıi olan nefsin soğusun». (Merk ü derd) ta.biri, inkisai. makamında ve bizim *karin ağrısı» dediğimiz makamda kullanılır. 411
.5225
خ درﺧﺖ ﻟﻤﻦ ﻓﺂل.. ﻛﺮم در ﻫﺎد.' ادش ﻳﻨﻜﻨﺪ و در ا ش٠ «c ؛s؛m ağacının köküne kurt musallat oldu. Onu çıkarıp ateşe atmak, riyâzet ve mücülıede ile öldürmek lâzımdır».
5226
ىراﻣﻸو ﻛ ﺎ ﺀ ﻧ ﺪ١? زﻳ ﻦ ر ى ﺟﺎه ﺛ ﺪ
اﻓﺌﺎب ﻫﻤﺮ
«Ey âbiret yolcusu; alilini bâşına al. Vakit gecikti, öm r güneşi ku. yuya dogru gitti». Yânî; gurUba yaklaştı.
5227 ﻟﻮزﺗﻰﺀﺗﺰود٠ا„ﻧﺪرروزﻛﺮا ك ﻳﺮاﻓﺌﺎل ﺑﻜﻦ ازراﺀ ﺟﻮد «Henüz kuvvetli bulunduğun §11 ilti günce^zde cömerdlilc yolunda bir hareket et».
5228
ﺑﺎﺑﺪ ﻣﺘﺖ ﺑﺒﺎنS ا ن ﻗﺪر ﻧﺤﻰ ا دران
د زﻧﻦ دودم.رو٠ا٠
«Elinde kalan bu kadarcık tohumu saç ki bu iki nefeslik ömür zamânmdan sana uzun bir ömür hâsıl olsun». Elde kalan tohumdan maksad: Bakıyye-İ öraürdür. Hayât müddetinden bakıyye olan birkaç günlük ömür tohumunu İbâdet tarlasına ek ki o kısa müddet sana uzun bir ömür-gibi gelsin ve uzun bir ömür ؟alışmasıyle elde edilecek füyüzât lıusûle getirsin. 413
. ؟232
ا ﻣ ﺨ ﺎ ت٣"*ﻣﺎ و ذذ٠رك شﺀو ﺗ ﻔ ﻴ ﻮ ﺛ ﺪ ر ﻧ ﺤ ﺎ ت٠٠٠-رش:اك/ «Şehvetleri, nefsin istcdigi ve lezzeti ؟giirdiigii şeyleri terketmek de hir nevi) ve daha efdal bir cömeı-dliktir. Şehvete batan Iiimse o mülevvesât içinden davranıp kalkamaz.. Meselâ milyon sahibi bir adamm servetinden birkaç lira feda ede." rek fukarâya vermesi, mevcud parasma nisbetle hiçtir. Onu sarfetmesi kendisini sarsmaz. Lâkin mesela ramazanda oruc tutması, sabah !؛ahvaltısından İlaçlayıp, öğle ve akşam yemeklerindeki lezzetli taâmlardan bir gün olsun nefsini men’etmesi ve onlardan mahrümiyyete sabreylemesi, onun İçin büyük bir cömerdlik ve azim bir fedâkârlık olur.
5233
ﺛ ﺎ ﺧ ﺪ ت ﺀﻧﺴﺮو ﻣﺪ ت-ا ن ﻣﺨﺎ
ﻣﺸﺖ٠ش٠ ﺗ ﺬﺋﺜﺎr ىا و ﻛ ﺰ ﻛ ﻒ١و .Bu cömerdlik cennet selvisinin bir dalıdır. Böyle bir dalı elinden kaçıran kimsenin vay haline:. h'îa'lûm ya bir dalı yakalayan kimse, onun delâletiyle agaca ve aga. cm bulunduğu yere vâsıl olur, Cömerdlik de Cennet ağaçlarından bir dal gibidir ki bunu tutan, yâni, cömerdlik eden kimse de onun deiaietiyle Cennete varır, öyle bir dalı tutamayan J'âhud eli.nden kaçıran kim. se de tabii 0 agacm bulunduğu Cenneti bulamaz. Bu fıkranın ” * mubâlifi, yânî, aksine ma'nâsı şöyle o lu r: Hasislik, Cehennemden hir daldır. Onu tutm uş olan, onun delâletiyle Cehenneme gider.
5234
ن ركﺀوا١ ذا ت٠ﺻﻮةأﻟﻮ ر ﻛ ﺪ ا ن ﺛﺎ خ ﺟﺎرا رﻣﺈ «Ilcvâ vii heves ؛telledi} urvetulviiskadır, saglam bir kulptur, o kulp, ona d o k u n u l, olanın ruhunu semâya ؟eker». 415
52:17 ت٠ ﻓﺎ ﻣ ﺪ ر ﺳ ﺪ ذ ﻓ ﺪ و د- ا و
'"---bi■*■ ﺀﻟ ﻤﺜ ﻮ ﺑ ﻚ٠ازوﺳﻦ ﺀ . Ey Dünyâ kuyusuna düşmüş oJan Yıisiif; ip uzaııdı, iki elinle ،٠ ٠ ،. ipten gafil olma ve yakalamışken bırakma Jii vakit geçiliştir ».
5228 ن رد ن آوﻳﺨﺘﻨﺪ١ﺣﻤﺪ ق ك ﺗﺌﺪ:آ ع
ﻓﻀﻞ و رﺣﻤﺖ را م
«AJJak’a kamdolsun ki bu ipi sarkıttılar ve fazi u kereni ile ralline، ii mağfireti birlilite İhsâu ettiler...
5229 "ا ﺑﺪ ق ﺀا[ ﺟﺎف ﺣﺪ_ﻳﺪ د٠ اإد٠ﺀاﻟﻤﻰ ﺑﻰ اﺛﻜﺎر و
“Ki sen yeni bir rul, âlemini göresin, o âlem, elıline çok â؛؛kâr, elik olmayan İçin de mahfidir». Hazret- ؛k'Ievlânâ, 0 ruh âlemini anlatmak, onun ehline aşikâr, ııâ elıline gizli bulunduğunu bir misâl ile anlatmak İçin buyuruyor k i :
5240
٥-l— - ،jb*٠٥ ،٠١
c٠٢١
٠٠٠-٠" ،j ١٣٠_ ،٠٣ ؛١I٠. . . öU ؟. i ö ١
٠Bu yokluk âlemi, yânî, evveli ve sonu adem bulunan Dünyâ, var gibi görünmekte, hakîkaten mcvcud ve hâki olan öbür âlem ise çok gizli .«bulunmaktadır Bunu tasavvur ve tefehhüm için şu misâle dikkat etmelidir ؛ 27
417
ﻟﺖ؛ار٠ و١ بوا- ا ب دا ذ ا واو- وارى داﻧﺪ اروال- ﻫﻢﺀ «âr'Ati at bilir ki onun cinsi vc yârıdır. Sü١؛n؛n ahvâlini de yine süvâri bîl٤ r٠.
5246
وار- ﺟﺜﻢ ﺣ ﻰ ا ف و زر ﺣﻖ ا ب ﺧﻮد ا د.ل دوار «His gözü, yânî, bil zâhlrî göz, ݧte 0 at gibidir. N ûr-1 İlâhî ؛sc atili üstündeki süvâriye benzer ki süvâri olmayınca at î ؛c yaramaz».
5247
ذوى د- ﺳ ﺎ د ﺑ ﻜ ﺮ ا ا ﺑ ﺰ ا از٠
ا ﺛ ﺪ ا ب ود. ﺑ ﺶ ﺛﺎ ﺀ،ور «O hâlde o ati kötü huylardan te’dib edereli vazgeçir. Yoksa pâdî. şûlıın nezdinde merdud bir at olur». 5248 ﺀر ﻟﻮد٠ﺛ ﻪ ر
ب از ﺟﺌﻢ١ج~م
ﻏﻄﺮ رد٠ او ل أ ش ﺛﻪ «Şâhın gözü, atin gözüne kılavuz olur. Şâhın gözü olmayınca atin gözü şaşırır, kalır». HaZret.i Mevlânâ, iki beyt evvel zâhirî gözü ata, Nûr-1 İlâhîyi de (itin üstündeki süvâriye benzetmişti. Bir süvâri gidecegi yere göre ati ؛:evkeder. Dizgini saga, sola çekmek süreliyle ona yolu gösterir. Şu hâldo süvârînin gözü, atin gözüne kılavuzluk etmiş olur ki süvâri olma, yıııea at gidecegi yolu ta’yin edemez, şa.rır kaili.. Bunun gibi bu zâhir gözüne hakikati gösteren ve onu gidecegi yola götüren de Allah'ın ona vermiş oldugu hidâyet nurudur.
4 ا٠
\٠ . nyııklnn kıyârnetlo münevver olarak haşrohıııacaktır. Bir müslüman I iııııyârla tu. kadar t٠٠t>k abdesl almışsa kıyûmcl ؛؛ünündeki nuru o kadar fı.٠٠I , ı. derece parlak olacaktır. Bundan dolayı abdestli bulunan bir müsl.ım.'mıu nbdesti bozulmamışken abdest tazelemesi nûr üzerine nûr olur. I'.،ıı،uu gibi ؛.özde bir görme nuru vardır ki insan onunla etrafını göre biliyor. İşte o nûr-i histir. Ona Hakkın hidâyet nûru da munzam olunca m i inzimam, nûıun a lâ nûrın, yânı, nûr üzerine nûrun. parlaklık üstüne l<ıırlak١،gın bir tecellîsi olur ve tecellî eylediği gözü tezyin eder.
5254 را
ﻛ ﺜ ﺪ ﺳﻮى٠ ى٠٠ور ح ور ﺣﻘﺶ ى ; د ﺳﻮى
..٠٠؛: ؛nûru, sâbibiııi toprak tarafına çeker, Hak ııûru ise onu a’Iâ ve 1ا.ا1،! ا٠ !؛- âleme götürür „.
5255 ز ﺀ ا ﺑ ﺖ: ﺗ ﺪ و. ﺷ ﻮ ا.زاﻧﻚ
و ﺣ ﺴ ﺠ ﻮ ﻧ ﺸ ﺒ ﺖ٠ﺗﻮ;ﺣﻔﻰدر .؟، ؛ilki ınahsûsâ، âlemi, yânî, şu âlem-i gehâdet. derece i '،؛bâriyle . ا، اااl.ir âlemdir. Ilakkm nûru delliz gibidir, Jlis ise o nisbctJc çîy dânesî k:,lır٥ 1,1،„ . -I':vet: Dünyâ bir his âlemidir. Çünki onda olan şeyler görülür, İŞİ -bi l. koklanır, tadılır, tutulur. Fakat hu hislerin verdiği hüküm temâ :iliyle dogru değildir. Râgıb F a şa
îmtiyâz-ı sab it ﻧﺎ,seyyarı miişkildir hayal .Zanneder keşti nişînân sâhiî-i derya yürür dı-'llği gibi, kayıkta ve gemide bulunanlar; binmiş oldukları kayık ve illinin degil, bil'akis sâhilin yürüdüğünü görürler. Kezâ bir su...’) ؟؛ine ul ulan düz. bir deyneli su İçinde çarpık müşâhede olunur. İşte beş duy .'.؛tıııun en kuvvetlisi bulunan görmek hissi insani böyle aldatır, diğer heder، de kıyâs ediniz. Fakat ba'zı mıısaffâ kalblerdeki basiret hissi ile ililecek şeylerde yanılmak ve aldanmak ihtimâli yoktur. Zil.â hak ve, 1 b ,itikat nûru basiret - ؛-kalbiyye bir delliz farzedilirse ııftr-ı basar ona nis betle ؟iy dânesi gibi bir rutubetten İbârct kalır , 421
5200
ﺏ٠ﻟﺘﺎﺃﺩﰐ٠ ﺍ ﺩ٠٠ ﺭ: ﺃ ﳒ ﻴ ﺎ4ﺍﱋ ﺏ٠ﻫﺎﺟﺰى ﺀﺑﺜﻪ ; ﻥ ﻭ داد ﻑ ٠ اا؟لâlem, gnyb rüzgârı, yânî, irâdc-î tlâbiyycnin ycd-î kudreti ününde âeiz.iği âdet etmiştir. Gaybm vergisi, yânî, sevk u tahriki ise». 5201 ﻛﺎ ﺀﻳ ﺶ ﺑ ﺖ4
ﺑﻨﺪش٠
;...(i. ﺑﻪ درﻣﻨﺶ ﺑﺈﻛﻨﺪ ( [ و «Onu ha’zan yükseltir, ba’zan alçaltır, ha’zan sağlam. ba’zan kir..،, dökük bir hâlde bulundururu. 52G2 ..^L; £
٠ jL_١ ٠
jU-J ^s ^ x S ٠٠؛!؟b٠J٧f . ،5... «Ra’zan onu sağa, ba’zan sola götürür, ba’zan onu gülistan, ba’znı. ılıt diken yapar». 5263 ﻛ ﺰﺍ ﺭ٠ﱭ ;ﻋﻞ ان ﻭ ﰒ ﺑ٠ﺩ ﺕ اذ
ا ﻣﺮار٠ﺃﻟﺒﻞ٠ دوﻻن و- ا ب در «El gizli, fakat onun kullandigı kalem meydanda, yaz. yazmaktadjr. ٨٠, gezip dolaşmakta, onu İdâre eden süvâri ise görünmemektedir». 5264
ﺗﺮ ران ﺑﻴﻦ و ا ;ددا ﻛﺎن ردا وﻧﻨﻬﺎن ﺟﺎن ب’تW .Ok, uçup gelmekte bunu giir. Fakat onu atan yayı meydanda drflll. Fanlar, bedenlere tealh'lku vn anlarda tasarrufu ،’tibâriylc peyda, lakln rfıburrûb olan ةﻻ1،ا،٠ اteftlft gl/11». 42:
5268 ا ﺀاﺟﺰ و ﺑ ﺘ ﻪ زﺑﻮن٠ًا ﻣﺠﻪ ﺋﺐ
'اﺑ ﺪا ﺟﺎن ﻣﺪ وﺣﺮون.واﻣﺞ «Aşikâr olan acizdir, mukayyetidir zebundur, piulhan bulunan d؛ öylece serttir ve itaatsizdir.. Aşikâr olan maddiyyat âlemidir ki ma'nâ âleminin irâdesi altındj âcizdir. Gizli bulunan ma’neviyyat ve İrâde-i Îlâhîyye âlemidir ki sert, tir, itaatsizdir, belki bütün âlemler, tav'an ve kerhen onun mutiidir.
5269 ئ دا ى ﻛ ﺮ ا ﻣ ﺖ: م اﺗﻢ٠ﻣﺎﺷﺔر
آ ت٢ ﻛ ﺎ ى٠ ى'ﺑﻢ ﺣﻢ٠٠ر ى ح «Biz tuzaga tutulmuş avız. Böj'le bir tuzak kimindir? Bir çevgâm topuyuz, fakat o deynek, bizi oynatan 0 deynek nerede?« Hazret-i Mevlânâ: mahlûkatı, husûsiyle İrâde sâhibi olduğunu iddi edenleri (gûy)a. Hakkin İrâde ve kazâsını da ( g y ) ı darbeleriyle yerde yere yuvarlayan (çevgân)a benzetiyor. Gûy, çevgânın itip, kakmasın karşı ne derece dayanabilirse ir-âdc-i cüz'iyyenin de İrâde.i külliyye ka: şısında 0 kadar bile mukavemet gOsteremiyecegini anlatmak istiyor.
5270
ﻟﺪدرد ^دوزد ا ن ﺟ ﺎ ط ﻛﻮ ﺀذاط ﻛﻮ٠ د ا ن3ى ﻟﻤﺪ ﻳﻰﺳﻮ «Yırtıp diken o terzi nerede, üfleyip yakan o neft akıtıcı nerede? Ncffat: Eski kal'a ve gemi muharebelerinde neftyagma batırılır paçavra ve sâireyi düşman tarafına atan muhârib ki attığı o yakıcı ma deler, düşman askerini yakar ve düşman gemilerini tutuştururdu. c nâb-ı Hak da hikmet-، bâügası icâbı ba'zan bir terzi gibi bir elbise yırtar, bazan da onu diker ve yamar. Kezâ bir neftendâz gibi kahret celt sebebleri tutuşturur ve atar. Bu yırtmanın, bu yamamanın, bu üf ylp tutuşturmanın ،‘؛terleri görünür. Meselâ sapasağlam bir adam dur dururken kaili .K.kliîlylc, yâlıud liir otomobil çiğnemesiyle Oliiverir. î:
در ر ا ﺀ ت ورﻫﺰن ل ﺣ ﺪ ت.زاﻧﻚ ت-ان ا زد٠ا درا
آن رﻫﺪ
٠Zîrâ muhlis yolcudur. Yolfla ise uefs, §ey،an gibi haydudlar hisab" s.zdır. KOyle bir yolculukta ancak Allah’ın âmânında olanlar !،urtulabilir». Ki öyle zevata (niuhlâs) denilir. Hak Teâlânın makbûl kulları arasında (muhlis) ve (muhlas) denilen iki tâife vardır. Muhlisler: MahlUkatı n azari İ'tibâra almayanlar, ancak Allalı rızâsı l؛؟n İhlâs ile ibâdette bulunanlardır. Muhlaslar is e : Kendi varlıkları vehminden .lıalâs bulanlar ve hâfız-1 hakikinin emn ü emânrna sığınmış olanlardır ki hıfz-1 İlâhî sâyesinde şeytanin ve nefsin igvâsıııdan masun ve emindirler. Kasıl ki şeytan, Cenâb٠ ı Hakka hitâb ederek:
ﻢ
ﻬ
ﺑ
ذ
١ ث١٠ذ ا
١٠ﺾ
ﺋﺎﻟﺒﺘ ﻸ ﻻ ﻏﻴﻴ ﺬ ﺟ
٠Yâ Rabhi; senia izzin ve celâlin hakki i :Y â n i ؛؟n insanların bcpsini azdıracağını. Ancak onların arasından mulılas kulların müstesnadır ki benim iğvâ kudretim onlara kifâyet edemez؛؛, demişti. 5274 ت٠ﺗﺎ و ﺀ ص± ٠ ﺧﺎا ﺻﺬك٠آ ذ
“' او دﻫﺖ--■ اوc i:<■ راt y / «Evet mublas olanlar emindirler. Fakat kalbi ayması, mâsivâ pasmdan tcmâmıyle temizlenmemiş olanlar muhlislerdir. Te١'bîd-i hakiki ku. şunu henüz tutamamış, onun ssydıııa çalışmakta bulunmuştur». 5275 ازر ت. ا ﺻ ﻜ ﺌ ﺖ ﻣﺨﻠﺺ١ﺑ ﻮ ﻧ ﻜ ﺎ ﻣﺦ در ﻣﻘﺎم اﻣﻦ ر ق و رد د ت «Muhlis bir zât, muhlas mertebesine vâsıl olunca emn ü enıân me. kamına erer. Ve nefs ile şeytana galebe çalar*.
(12) S ٥rei
Sa'd : S2-H. 427
ﺀاف ﺋ ﺪ ى.ر
ذا-ﺑﻮن ز;ودر
ى٠ﻟ ﻌﻠ ﺔن ﺛ ﺎ- ري ت ﺛ ﺪ٠ﺗﻠﺘﺎا
جﻭ ﻧ ﻜﻪ
«Sen kendilisinden 1، ااأ-، اا1 ذﺀا! اأtenıâuııylc vc m uhakkik .! ٠دﺀ ؛)!؛؛٤؛،-ل؛ا١،١ kesilirsin. Kul, yok e llin e sultan olursun ».
Tirmiz ؛
5279 و ذ٤ ﺣﺎ ذ د ن3ر ﺑ ﺎ ن ﺧﻮ'اش ىا
دﻳﺬا و ﻛ ﻨ ﻮ د٠ دr
١ﻣﺎ و-
«Eger faltr u fenâ sırrını apaçık görmek istersen §eyh Selblddine kak ki onun feyz-i nazari, gözleri açtı vc hakikati gösterdi».
5280
£ ،y.V*. 3. i — ■ 3. b J* y j y ■5J1■؛ & ؛$٠>•؛٠■.^٥ -، ■؛ «Nûr-ı İlâhî ile münevver olan her göz, fakr u fena esrarını Şeyh Selâküddinin gözünde ve yüzünde ayan beyan görmüştür». Şeyh Sclâhüddin .٠Konya çarşısında altın varakcılıgı ile meşgul bir san’atkârdı. Bundan dolayı (Zerkiib) diye meşhurdur. (Seyyid Bürhânüddin) Konya’ya geldiği vakit cna intirâb etmişti. Bu i’tibâr ile Hazret-i Mevlânû’mn pîrdaşı idi. Seyyid Bürhıınüddinin irtihâlinden sonra Cenâb-ı !1irin dervişi ve halifesi, Sultan Veled’in de kayınpederi olmuştu. Seyyid Bürhânüddin Hazretleri kalimi Mevlânâ’ya. hâlimi Selâhüd(liıı-i Zerküb? verdim, demişti. Çünki Cenâb-ı Selâhtiddin ümmî idi. Öyle ik e n : 5281
...٠ ۶ ﺟﻮ y ﻟﺖ öJ ا١٠ ى؛CuJ١.ذ خ ﻓﻌﺎ ﺣﻖ >-
ﺑ ﻖ- ل ﻛ ﻔﺘ ﻰ٠ ن د’ د١٠ر ص؛٠ «Fa’âl bir şeyh idi ki Cenâb-ı Hak gibi âlete ihtiyâcı yoktu. M ürîd. Icre söz söylemeden ders verirdi». 425
Ilazrct-i Mcvlûr.â salik ا،;ا1 اا1٠. ا٠ l ilil;١ ;٦larrt, m ur ؛؛؛d nasihatlerini ٧ -dnR larda işitilen sedâlara benzetiyor , ؛.it.ııi .1 o k aillerd ek i İsti'dâd ve knbiliy yeti anlatm ak -İçin buyuruyor ki :
.
5287 ﺷ ﺪ
ز ﻓ ﻖ1ﻫ ﺖ ﻛﻪ ﻛﺎو
ىﻛ ﻬ ﻚ واﻧ ﺼﺪ "ا ﻣ ﺈ ﻛ ﻨ ﺪ٠٠ه «Dag vardır ki sesi katmerli tekrarlar, yine dag vardır ki yüz kat kuvvetli ve m ukerrer olma؛، iizerc aksettirir». Yâni; ba’zı sâlik. şeyhinden İşitmiş oldugu sözün ma.nâsın، tekrarlar, onun kabiliyyeti o kadardır. Ba'zı sâlik vardır ki duyduRu bir sözden yüz türlü ma’iîâ istinbât eder ve öyle aksettirir. 5228
Js زان آوا'ذ و١٠ﻋﻜﻮ٠ىزﻫﺎ٠ • اران ﺣﺪﻣﺚ اًب زﻻل٠٥ﺻﺪ «O ses ve sözden dağ, yüz binlerce zülâl ؟eşmesi sızdırır..
5283 ﺛﻮد٠ آﻧﻠﻌﻒ;روﻧﺪ٠ ﺣﻮﻓﺰك .آ*ﻫﺎ در ﺣﻨﻤﻬﻌﺎ ﺣﻮن ﻣﻴﺪون «Dagdan o letâfet zııhûr edince menbâ'lardaki sular ona t،l٠ tu ettik!erinden kan kesilirler».
5290 ﻣﺎﺀو'ذ أﻋﻞ ﺑﻮد.زان ﻧ ﻬﺎﻧﺎ ر ا ر ﺣﺈووﺳﺒﺄ د ل ﺑﻮد٠ £ «١٠nn١،٦Iı٦s. Na’11 mubfirck bir şohlnsnh ulan İlazrct-İ .pa٠j،،cun٠ı öptü günden dolay، îü r .l Sıııfı ،1ل، ا هte٠،١l،،١١،ylo lâ'l bilini nlını؛،،..
Rosûlullahın «Ben kimim?, istifhamı üzerine ta ;؛parçaları dile geldiler, zât-ı akdes-i Nebevinin Peygamber-i İlâhî olduğuna fasih bir lisanla şehâdet ettiler. İşte hayvanât ve cemâdâtta böyle bir kabiliyyet vardır ki enbiyâ — ve evliya mu’c-izât ve kerâmâtı eseri olarak— onların sözlerini anlar lar ve dilediklerini yaparlar. Halbuki biz onlara hayvan ve ceraâd diye ehemmiyet vermeyiz, kendimizi onlardan çok üstün görürüz. Cenâb.ı Mevlâna : «Ey avam takımı, cy kabiliyyetsiz insan güruhu; nihayet biz taştan daha âdiyiz, diyor. Cenâb-١ . Pirin hitâb ettiği kabiliyyetsiz gürûha nefsini de teşrik et mesi v e : Biz taştan daha âdiyiz buyurması tevazu undandır. Bu yoldaki ifâdelere (üslûb-ı hakim) denilir. Meselâ birine karşı «Münasebetsizlik ediyorsun» diyecek yerde «Münasebetsizlik ediyoruz» denilmesi gibi. Bu yoldaki sözler, muhatabı incitmez, belki de hüsnü te’sir gösterir. Yine bu üslûb ile ter.bih ü iışâda clevâm ediliyor ؛ 5292 .ىﺛﻌﻮو٠ ﺣﺜﻢ«ﺟﻮﺛﺎنIدر■ﺟﺎزﻣﻤﻚ ود٠;ﺋﻮﺛﺎﻻ ى٠ ٠ زس١دن.ﻟﻰ «Nc candan bir çeşme kaynıyor, ne de beden yeşil giyenlerden, J'ânî melekler gibi rfthânilcrden oluyor». Bedenin meleklerden olması, onlar gibi günah işlemez ma'sum bir hâle gelmesidir. 5293
ﻣﺜﺘﺎﻓﻰ درو١ﻟﻰ ﻓﺪاىن'ئﺀئ د درو
ﻟﻰ ﺻﻐﺎى ج;ﺀئ
« 0 bedende ne bir iştiyâkın hissi var, ne de vahdet silkisinin şerâbı c ü r'asiîiî safâsı ve neşvesl mevcudu.
5294 د٠ وز ﻛﺬ٠ﺑﺶ٠اا ا"از.ﻧﻢ؛ورآ ر ﻛ ﻨ ﺪ٠ را ﺀتﺀﻟﻮ، ان٠اﺀع «Böyle bir dağı, kazma ve küliink ile dibinden kaldırıp atacak bir hnmiyyct ve. gayret nerede?» V
اا؛ذ
,)؛ger ,,ir ا١ اذأ!أا: r»2î)D
ﺣ ﺮﻳ ﻒ ار ﺛ ﺪ٠ﻟﻴﺮ- ﻫﺰم
ﻟ ﻦ وﻫﻤﻪ ا وار ﺛ ﺪ/ س «Karanlık odun ateşe yaklaşınca zulmeti gider, nurdan İbâret kalır». liir misdl d a h a : 530 .
ﻓﺂب٠ د/ در ' ﻛﺪا ن ﺟﻮن ﺧﺮ ﻣﺎد٠ ﺑ ﻤ ﻮS
اًن ح;ى و
٠ ة1ااا، و؛bir eşek, bir tuzlaya ahlsa ve orada bir müddet kalsa eşekliği ١l i ğ i ,,ertaraf olur».،'ve lı ııııkl seröpâ tuz kesilir ve temizlenmiş olur '... 5301 م رﻛﺚﺀ ﻫﻮ
ﺻﻐﺔ اﻟﻦ ﻫ ﺖ
دد اﺗﺪرو٠ ; دث(ﻫﺎ ﻳﻒ ر ﻧ ﻜ ﻒ اا٠ ١ - renginin kiipü sibgatullabtır. Bütün san’atlar onun İçinde yek ٠...II ااااا٢ﻻ.
Mıbgatullah ؛Allah'ın boyası demektir ki imândan kinâyedir. Boya اا٠ ا»ا1 اIII' şey’in ensâcı ve zerrâtı dâhiline girer de icrâ-yı te'sîr ederse, ،11'iııkl i iman da mü'minin bütün a'zâsına ve cevârihine ııüfûz ettiği İçin ...... „ıltjjatullah ta’bir olunmuştur. İşte o' sibgatullah yekrenglik küpüdür. 5302 İ J t / t >٠ ۵ ١' (٠ö ١ j-؛j > r
۶٠^
،r ٠; 3١
•Bir stUik o küpe düşer de sen ona kalk! diyecek olursan, zevk u türabından ben küpüm, bana levmetme cevâbını verir». Yâni; tevhîd.i zât mertebesine vâsıl olan bir zâte bu makamdan ayrıl ،Irnll«؛. o. oradan o kadar zevk almıştır ki o neşve ile ben yabancı de nilin), hattâ küpten ibâretim der. 435
&٠ !٠ )/ ا ؛ ه-ا
اI
.٠ ٠م
دم ﺀ١ ا ا ا٠ ا1. را, . . . '•0 'ا-.ل
ateşin:,
A t c .j <ا1٠1ا ااا!؛;ﻣﻞ؛٠ ااااا؛٠ ٠ ،»,٠ ٠ ٠
'
ا٠ا ا،
I: . ا,., ٠.، ,.! 1،ً'؛ ا ا،»
٠١،، ا ا' ز٤ا
ا;ا-
.«t i r , h c u i i n y i i z ü r . ı e k o y
İşte ehlullahm (Enelhak ). ( 1.٠\ ا ا ا اا1 ذا:.ا١ '::)ا::اا١gibi sözler fö٠ ١ lemosi atcsla kızmış ve :;ا.", اا:'ااا. ا1ا ا,ا ؛ ااا.٠اا؛ اا٠'. اااذ؛demesi kabilinden ili:. Ivcndilerinc vâkı' olan '!'،،, 1 ااI ا!ا؛ '؛؛،’.
r,:i؛؛؛؛ ٠a i.
y y j . 1٠T- ٠J ٠^I
١
y
ıJ
١
ı ٠
١٠
٠٠
١— .f١
«Âdem evlâdı, Allah’ın nuruna mazlıar olunca Haklan nıim.clınlı ١٠. nıüctcfcâsı olduğu îdıı meleklerin mestudtı olur». Y âni: melekler, ceddine secde ettikleri gibi ona da ta’zîm vo tekçim de bulunurlar. 530Ö
٠ن ﻣﺎاث، ج٠ى كﺀ- ﺟﻮد٠}; م ا ن وﺷﻚ٠ل٠ه ا ﺷﺪ ب ﻧﺜﻰ از:رس «m elekler Yalnnz meleklerin mcseâdu olmakla da kalmaz. Bûhu٠ ﺀ:أااأ ؟el ؛ve şübhc ٤،ﻟﺠﺎ٠ (ا„ا؛ة:3 ااkurtulur, insanların da malıdûnıu vc ا'ا'؛اااااا olur». 5310
ﻟ ﺒ ﺒ ﺬ د٠ ى ر٦ آ ﺗﺜﻰج \ ﻣ ﺒ ﺮ؛ ﻣﺨﺪ- رﻧﻰ ﺑ ﺜ ﺎ «Âteş nedir, dem ir Redir? .«gülm e
Hilini tut. Bu te ؛’ ؛i،؛i yapanın sak ilin i
Hazret-i Pir, yukarıda Ccnâb-1 Hakkin tecellîsini ateşe ve 0 tecelliye mazhar olan kulu demire benzetmişti ki maksadı o hakikati bir p a rti olsun anlatabilmekti. Fakat benziyen ile benzetilen arasındaki benzeyiş 437
Mir، ء ر ث ز ن
k, ٠١٠" i / ا م٠ ا د ب٠ ا
د 'ل ردرﺳﺖ۶ از٠اﻟ ﻬﺎ م ب. «Terbiyesizce huzörda ا ا ا ا ا ا ا ! ا1٠« ا٠ ااا٠ ٠ ا1اااااا، ٠ ااااVC ٠ huzurda ً ا, ااا ﻻا١ا Ulamaktan evlâdır. » a l،" iftrl ı»lı»»ı«kl‘i lımJ'ılıı.r Imıııııın üstünde tleffil m idir ?» kî 53
j£
J ° y *J*. ٠•؟>_؛٠١،> ،?١ ،J-٥>٥ ٠y<j ٠
،5.. ^ ١ »
«Ey vücûdu kirli olan; havzın etrafını dolaş. Lâkin ona kanâat etme de içindeki suya ulaş. Bir kimse havuzun dışarısında dolaşmakla ıınsıl temizlenebilir?» 5317 واك ﻛﻮ اذ ﺣﻮض ﻣﻬﺠﻮر او ﻧ ﺎ د دور ا و ﻓ ﺎ د٢ﻻك ﺣﻮش ﺣﻢ٠او ل «Havuzdan uzaklaşan bir pSk, kendi pâkliginden de uzak düşer».
5318 ف ود١ن ﺣﻮض ﻟﺒﺎإ. ١ ا ك ﺿﺎﻧﺎ و د۶ ؛ ﻛ ﻼ ﺟﺎ م «Bu havuzun temizliğine nihâyet yoktur. Cisimlerin temizliği .,٠ >k azdır». 5319
زا ﻧ ﲀ ﺩﺩﺣﻮﻣﻴﺴﺖ ﻟﻜ ﻦ دﺗﻜ ﻦ ﺿﺎن دارد ا_ن٠ ر ى در؛ را٠ «GOntil gizli bir havuztlur. Lâkin onun deniz tarafına gizli bir yolu vardır». 43 ؟
yân ؛, günâha girjnehl.îi ل.!ا.ا1ا, ا,!ا١VI All.ılıim 1.111 ؛m a k .ır . Yol،:'..' J '؛- m :ılî İarım anlaşılacak diye 1، !اا1،ا,>!>اﻷ ااا1ا,ا اااا، ا1 اilıllı 1 1'.ااا, 1 ااb؛tyâ٠؛ıııâna bile muîıâlif olur , ٠
«Gönül, ten havuzunun dillimi،‘ biriken balçıktan, yâni, toplanan gü٠ nallardan '،’٠ ٠ !, ؛٠ .٠ ٠ gönüller h:"؛. uzunun suyundan, yânî, erbâb-1 kıılûbnn feyz-i ا::؛ﻵا1؛:'. ؛لle'sirlyle temizlenir». O h â ld e : 5325 ى ﻳ ﺮ١ ر د
ر د ا ة ﺀو ش د ل
ﺀان ز ؛ ﻟﻪ ﺣﻮ ض"ن اﻣﻴﻜﻦ ﺣﺬر ٠0 ;ﻟﻼةgönül havuzunun kenarında dolaş ve ten havuzunun dillindeki balçığa saplanıp kalmaktan sakin». 532G رﻫﻤﺰ'ان.ﻣﺤﺮ ’ ن ر ﻣﺤﺮ دل
ن١درﻣﻲﺀﻧﺜﺎن رزﺧﻼﺋﺒﺄي «Ten dcn ؛île kalb deniz z٤ ؛biribirlne muttasıldırlar. Lâk ؛١ ı aralarında .«bir beı-zalı vardır ki karışmazlar Kur'ân'da ve Süre-i Rahmânda :
ﺑﻴ ﺚ\;ﺋ ﻶ ث؛ل؟0 ث١زةﻏﺖ;ﻟﺆ.\ﺗﺞ Yânî ٠ . «Ceııâb-، Hak, karşılaşan iki denizi akıttı ki aralarında bir mâni’a vardır, birikirine karışmazlar1.» buyurulmuştur. Müfessirler, bu iki denizin Şat nehri ile Basra körfezi olduğunu söy lemişlerdir. Çünki nehrin körfeze dökülen tatlı sulan muayyen bir mesâfeve kader deniz suyuna karışmaksızın akmaktadır. Şabdonizi ile Akdenizdir, arada Süveyş berzahı vardır diyenler de olmuştur. <1.1 Siirci îiılıın n n î 13٠2٥.
M
٢ ا.ااأ٠
را٠ اI.٠١ﺟﺮ—ل١ا٠اى ر'ز ا ا،٠ﻻﺗﻢور.اى *Ey ben ﻻﻷ ؛htistis.It 1>ا١ ' اااا٠ ا1 أا 'اRintti selâmet ola, yânî, îşîne git. Ey selâmet arayan killise; Ri.ıt اhtii، kendi lıâlnıc btrak <1٠ ». 5331
Ij -*1ن ﺣﻮ٠ﻟﺊT V ﺳﺖ.ﻛ ﻮ ر
ن ﻣﻦ١ج
ا ن ﺑ ﻰ ﻛﻊ ﺧﺎﻧﺔ آ ﺗ ﺸ ﺖ1 ر.ﻛﻮر *Benim canim ocak gibidir ki ateşle arası iyidir. Ocak İçin ate§ ma. halli olmak şerefi kafidir». 5332
ﻫﻤﺠﻮ ﻛﻮوﺀ ﻋﺜﻖ را ﺳﻮزدﻳﻌ ﺖ ﻳ ﺖ. د ﻛﻮر٠ ن ﻛﻮر ائ٠رﻛﻌﺎو ز٠ «Aşk İçin ocak gibi yanmak gerektir. Bu ateşten kör, yânî, mahrum olan kimse ocak olamaz». Yânî; aşk, bir ateş, gönül ise 0 ateşin ocağıdır. Kalbde 0 ateş yandikca kalb erir ve ondaki maddiyyet posası gider, o posayı gidermek İ؟in gönül ocağının yanması, o ateşle de bedenin eriyip sâfiyyet kazanması lâzımdır. Böyle yaptığın takdirde bedenin zayıflar, fakat rühun kuvvet, lenir. Gıdâsızlık sana gıdâ olur. 5333
رﻟﺜﻘﺪ٠ﺟﻮن،;ر ﻛ ﻰ; ك ن ﺑﺎﻓﻰ >اأى و ا ك ﺛ ﺪ.١ج «Gıdâsızlık sana rızk olunca rüh.i'bâkî ve hayât.ı ebediyye bulursun da ma’nevi ölüm senden uzaklaşır». Ma’lüm ya, insan yaşamak İçin gıdâya muhtacdır. 0 gıdâ ne kadar azaltılırsa ruh o kadar kuvvetlenir, hattâ gıdâsızlık, yânî, riyâzet ve oruc, ma'nevi bir gıdâ hâlini alır. Ehlullalitan niceleri vardır ki bu gıdâsızlıkla gtdalanmtşlardır, yânî. onların karni, aç durmakla doyarlardı da (savm-1 visfil) dedikleri oruca günlerce devâm ederlerdi. 443
Bin . أ( أ..ا ااا٠١ ' ( >اII..I .>ال ،. 1.1؛.'،!» ا،'.ًأااا.' ااأCenâb-1 Haktir . ا؛ﻳﺬ:٠ ’:ا ]؛٠ ،!.؛: - I !:1-1 ,1 »٠ ٠ ;٠ ! ؛،ذ.! ا:؛.!.:.(!! '،Uiüleaddids ve mütekabil s؛t!iı٠ . ؛..; 'ا1أ-٠ اا، • ا!ا1 ا ؛11ا؛1.٠ '. اااbil' bir çek sıf؛iiı vardır. Bunu §٤ ز.١ ٠ ال٠ . bbylc lifli،., nbduiık dedikten sanra bir misâl verelim : ٨1ا mcd 'ل:ا٠ ا i:.؛ııi:ıdL>'؛:!:،. :.’،؛،- ؛1'ذ ؛،ذ: دvc ınütefcnnin 'ﻵﻧﺎ-zât tasavvur ede lim . ا٠ ا. >اAk.neti kıCi'.üiı -,، kendisi. onun 2ذ٤ل؛âlimliği, ؛âirligi, kâtiblij-؛.. rnütoft-:ııı؛ııI؛.؛"؛i راﺀbirer ::؛;'!؛-ildir. Görülüyor ki Ahmed Efendi bir zât ol du ؛“؛n-،ütc u hâlde I, şâir.؛enn !؛n elması dolayâsıyle müteaddit sifat sâhibidir. Ccnâb-1 Hak da böndedir, ( ﻟﻬﻮاذاﺣﺪlc işâret .edilen ( 5 zât-1 ؛،kilesidir ki birdir . ( 'م.'_ا-ﻟﺪﻟﺲ. d ت ) اdiye sayılan esmâülhüsnâ ise - muteaddiddir. Iluı-'âıı'da ve Hadiste cs'.ııâ-i hüsnâdan, yânî, Sıfât-1 i l â bi:. yeden ؛ﻧﻞTu z!؛::ed؛lm ؛-rtL: Halbuki S’.fût-ı İlâhîyye nânıüîenâhîdir. Ki tellim Hazret - ؛: ; (cvk.'.nâ da burada (Tabîb ve Ilabib ٠ î؛-ye csmâül hüsr.âdu mezkûr olmayan !؛: ؛sıfatla lıitâb ediyor ve senin ؛:-kich'in sifat -İarımn l:i:r halkası ayrı ayrı fen vo m arifet sâhibidir diyf.r, Evet böy lcdir. klcsdâ (Hâhk) yaradan dcmelrtir. 0 ؛bir zincir fili... . ا؛ﺑﺎذ, لkalka . !::'؛، onun !'؛.uktcli ؛tccclkyâtı olur. En büyük kürelerden i .1 ا.اا., ;!ا'؛. zerre lcre kadar muhtelif r.e؛j٠ ct ve cesamet ١ 'C tabiatte malılûk.ıt ، ٠ اآ-ا؛. 'ااiti .,,bunların hepsi de (İlâhi:) zincirinin halkaları mesâbesindvd
flazret.i Mevlana diyor k i : Mâdem ki zincirin her 1١ .-ا11-,اا ا؛،ا1ااااا اا,١ telif bir kemâl tecelli etmektedir . ٥ ٠ Çİ11 tecelliyâtı gören bellili ٠ !■ ٠1اا fin a y ı bir C’ünûn ve başka bir cezbe hâsıldır,
5339 ﻣ ﺶ٠ ﺛ ﺎc ﻓﻨﻮنا ﻣﻪ ﺟﺬو ن ا٣ﻟﻢ
د٠ ن ب.; ﻧ ﻠ ﻢ ؛ ا0 ﺧ ﺎ ن ٠ ٠ (>liflide r ،ililin tüllü turludur ;:!n u tead fb d d ir iti ( وﻧﻰ.وﻟﻞ: ) الsüz؛, 'اااا٠ .اlıükmüııü alınıştır. Kıısûsij’le bu azim beyin, yâliî, Allnbii azîlliüş ٠ 1 i* 111111,-,'»، ' ؛r ؛udc olan cüllûn sayılamaz derecededir». ﺀ ١!ا: اااtecellîsini tokrâr etmez, yân ؟, bir yaptığını bir dalla yapmaz II' I illi 1'1'1-، İlâhîsi yeni ve bedii bir tecellidir, o muhtelif ve İâyuat ١ ' >ا1;'ا:؛ااااآ:;' اtecelliyât karşısında ukûl-i kâmile eshabınm ve basar-! bas ؛ ٠ '•٠ ٠lî'bâbm.n uğradıkları cezbeler ve düştükler ؛cünûn da o nisbette çok ا اااا. ا: f ف ,ا. وف؛ﺗﺈاا ﻻ: ﻓ ﺎ,: ) ادYâ.nî: «Delilik tüllü türlüdür, envâııııı «11 اﺛﻤﺎاyetmişi bulur» diye arabca bir mesel vardır , 4ا
Burada (Tabib) ve (Hubib) diye lîitâb olunan Cenâb-ı Kakür, Zinçiı. ile halkalarından maksat ؛da Hakkın sıfât-ı müteaddide ve rr.ütekabilesidir. !.lalam dı,r ki Hakkın bir zâti, bir çok sıfatı vardır. Bunu şöyle, böyle anlayabilmek için lâteşbih dedikten sonra bir misâl verelim : Ah. med Efendi isminde âlim, şâir, kâtib ve mütefennia bir zât tasavvur ede lim. İşle Ahmcd Efendinin kendisi, onun zâti, âlimliği, şairliği, kâtibliği, rnütofenninliği de birer sıfatıdır. Görülüyor ki Ahmed Efendi bir zât ol duğu hâlde âlim, şâir, kâîib, mütefennia elması dolayâsıyle mütsaddid sıfat sahibidir. Cenâb-ı Ilak da köyledir, ( ) le işaret edilen zât-ı ukdesidir ki birdir. ( ٠ ٠ v،J 1 ،ibl ) diye sayılan esmâüllıüsnâ ise müteaddide! ؛:٠ . I! ur "ân'da ve Hadîste crrnâ-i hüsnâelan, yânı, Sıfât-ı İlâ. kiyyeden £3'u zikredilmiştir. Halbuki sıfât-ı İiâhîyye nâmütenâhklir. Ni tekim Hazret-? ؛.!evlâna da burada (Tabib ve Kabıb) diye csnıâiıl hüsnâda mezkûr olmayan iki sıfatla lıitûb ediyor ve senin zincirin ...ifa؛ larmın her halkası ayrı ayrı fen re ma.riîet sahibidir diyor. Evet böy letlir. Meselâ (Kâ'ık) yaradan demektir. O. bir ،:incir farzcdiliu 1١1 .•٠1؛؛ lan onun muhtelif tecelliyâtı olur. En büyü؛: kürelerden en küçük r ■n icre kadar muhtelif r.eş’ct ve -cesamet ve tabiatto mahlûkat vardır ki bunların hepsi do (Halik) zincirinin halkaları mesabesindedir. Hazrct.i ?.!evlâna diyor k i : Madem ki zincirin her halkasında muh telif bir kemâl tecellî etmektedir. O tecelliyâtı gören benim için de her ân ayu bir cüııûn vc başka bir cezbe hâsıldır.
5330
ﻣﺜﻞit:١ ﻓ ﻮﻧﺎ ﻣﺪ ﺟﻨﻮ'د١٠٣د اﺟﻞ٠ ﺧﺎﺻﻪ در ا;ﺗﺠﺮ ا ن ﻣﺐ «lıâldc cüııûn türlü tü rlü d ü r vc nnitcaddiddiı 0 ■ 1:1 ( وﻧﻰ:رن ذ: ) اﻟﻢSÖZİİ !mesel Iıühmünü almıştır. IJnsûsiyle 1,11 azîm beyin, yâr.î, Allahü azîiiiü.Ş ,«şânm zincirinde olan çünı'm sayılamaz derecededir
A.llah tecellisini tekrâr etmez, yân ؛, bir yaptığını bir daha yapmaz ،Her bir Fi'l-i İlâhîsi yeni ve hedî'î bir tecellidir, o mulitelif ve İâyua ve İâyuhsâ tecclbyât karışında ukûl.i kâmile eshıâbının ve basar-! bas ؛ ret erlıâbının uğradıkları cezbeler ve düştükler، cüııûn da 0 nislictte çok tur k i : ( ف,٠ ؟- ،، ٠ ﺑﻰال,:٠ن٠ ) اد١'،' أااا: . . . elilik türlü türlüdür, cnvfunn ٠ .... imam yetmiş، hııılnr» diye Iirnbca !)،،- in cel vardır , .اا
Ciflere tuz ekmek, tizim yarasına tuz ekmek makamında kullanılır ki fevkalâde miitcessir etti demektir ve burada o lûu'nûda kullanılmıştır. Melekler cism-i lâtiftir, onlarda ciger ve ciğerlerinde yara olur mu? diye İ'tirâza kalkışmak bam ervahbk olur.
5343 ﻳﺔذ٠،ﻫﺴﻤﺬه"ﻟﻮﺷﻮرﻃﻮدا ىﺛ ﻮ ر _ﻣﺎوى ﺛ ﻮ ر ﺧﺪاوﻧﺪا ن ﺑﺎس *Ey çorak toprak, yânî, mahsulü olmayan arâzi gibi faydasız kimse, sen kendi çılgınlığını mukaddes zevâtın cezbesine ve ciiııûnuııa kıyâs etme». 5344
و ﺑ ﻮ د١ﺧﻠﻖ را "اب ﺟﻨﻮن ﺀود٠ﻓﻤﺎد ن ىر. و و١ ﺗﻨﻰ١ «Onun cünfınıına halkm tehammill edecek kudreti yolttu. Onun âteşi halkm sakalım kavuruyordu».
5345
ش ﺀ وا ﻣﺂ ﺷﺌ ﺪ٠درر٠ وذك٣ ﻫﺎد." ز دا ' ل٠ ﺑﻨﺪ ﻛﺮدد ش «Halkın sakalına ateş düşünce, yân؟, onun cezlıe hâliyle söylediği sözler avâmın kaldıramayacağı bir dereceye gelince: Onu bağladılar ve zindana koydular». 5346
'ﺑ ﺖ اﻣﻜﺎن وا ﻛ ﺜ ﻴ ﺪ ن ا ن ﻟﻜﺎم ام5 ﻛ ﺚ ى اً ﺳ ﺪ٠ * ز ن رr f *Avâm.ı nâs bu yoldan daralır ve söylenilen sözleri akliları almadığı İçin tehammülleri azalır ise de, aşkın dizginini ؟ekip onıuı sür’atini kesmeye İmkân yoktur». 447
5351 ٠j i
j
Kj
١٠}
.٠y؛ı٠٠p - ٠ _1؛-٠٠
y*~lSj) •^.٠“.•؛j ٠١' ١J
Bir güneş kendini zerre gösterdi de azar azar yüzünü açdı٠». 5352 ﺟﺰه ﻧﺮا ت دروى ﻣﺤﻮ ﺛ ﺪ ﻃﻠ ﻤﺎ ز و ى ﻣﺘ ﻜ ﺸﺘ ﻮ ﻣ ﺤ ﻮﺛ ﺪ «Bütün zerreler, ٠- yüzün tecellisinde mahvoldu. Âlem onun zuîıUİyle mestoldu. Sonra sahve geldi.. Hazret-i Zünnûn ٥ cezbe hâlinde kendinde degildi. Onun varlığı zerresinde bir güneş gizlenmişti ki 0 güneşin ziyâsmdan bütün âlem mestolmuş ve sahv mertebesini bulmuştu. (Mahv) kendini kaybetme؛؛, (sahv) kendine gelmek demektir ki tasavvufun birer derecesidir. 5353
ﻧﻠﻢ د ر د ت ﻏﺪارى ﻟﻮد٠ﺟﻮل ر دارى ر د٠ﻻ ﺟﺮم ﻣﻨﻌﻮر «Fct١ 'â kalemi gaddârm elinde bulununca şübhesîz Mansur dâra ؟ekilir», M ansur: Evliyâullahtan cezbeye düşmüş ve (Enelhak) demiş bir zât idi. Bundan dolayı hakkında fetvâ verildi ve 306 târihinde Eagdad'da işkence ile i'dâm edildi. Ulemâ ve meşâyiliten ba'zıları i'dâmına fetvâ vermemişlerdi. 5354 [f j / ûr ١ا'راﺳﺖ٠ﺟ ﻮ ﻧ ﺐ ﻻ 'ﻳﺎ١ ذأ و ن٠ ﻻزم آ ﻣ ﺪ «Bu İş vc bu büküm sefihlerin olunca peygamberlerin bile katli İâ. zun gelir». Vc ederler. ؛٠ ٠ : Sil
...
٠٢.؟,)؛؛؛. i ? 3
؛٠ ^
؛. U İ S
«Biz kendilerine iki elçi göndermiştik de oulurr tekzib etmişlerdi. B؛z de onları üçüncü bir elçi ile i'zâz ettik13.. Hüseyin Vâız Tefsirinde deniliyor k i : Evvelce iki havâri halkı tev hide da’vet için Antakya’ya gitmiş, şehre girerken koyun otlatan bir ih tiyara tesadüf etmişlerdi. Selâm verdikleri bu ihtiyar, onlara .Kimsiniz?» diye sordu. «Hazret-i îsâ tarafından gönderilmişiz, halkı dalâletten hida yete da’vet edeceğiz» dediler. İhtiyar: *Bu da’vâya bürhâmnız var mı?» siiâlinde bulundu. «Evet hastaları iyi ederiz» cevâbını verdiler. İhtiyar: «Benim senelerden beri yatalak bir oğlum var. Onu iyi ederseniz, ben de size îmân ederim» dedi. Duâ ettiler, hasta iyileşti. İhtiyar îmâna geldi. (Sâhib Yasin) ve (Habib Neccar) denilen bu zâttir. Yatalak bir has tanın iyileşmesi haberi şehirde duyuldu. Herkes havarilere miirâcaatte bulundular. Şehrin hâkimi putperest idi. Müşrikhk gayretiyle havarileri zindana attırdı. Sonra havârîlerin reisi bulunan Butrus Antakya’ya gel di. Hükümet adamlarryle münâsebet peyda ederek onlar, vâsıtasıyle hâ kim ile görüştü, ١ ؛١ ١ j ؛IÂ3
١5
١٠١۶ ؛١٠ ؛١>١١؛
. iı،W ،
Sur
.، Y ٠٠؛
^
U
VLı: .3؛
١٠
J (.^-( 5 ؛
jj î M
Û5f
J؛١؛٠؛K١؛؟ ^ ؛ ١a © .، . J
y
١ ﺑ ﺰ١0 ة ه٠١٠راا٠ق١٠اﻟﺒﺘﺬدﺟﻠﻴﻰﻏﺪاؤ ي ل;ﻻائﺀ١ذت0 ق/ﺋﺚ;ش:١ﺻﺔ١ 1 ﺗﺜﻼ ا ﺑ ﺦ٠ ةﻓﻴﻴﺬد ز و ﻻ0 ا ﺋ ﺔ ; ذ٠'ﻓﺸﺨﻬﺬرﻧﻰوا;ﻷ
ﺀ ذ ى ﻫ ﻬ ﻲ: ﻵ د ; ﺧ ﺬ ﻻ ش١ي٠ ذ ي١ ة ف١© ر{دﻹي١أأؤض١وﻻﻣﻌﺬول©اذ ﻰ ﺑ ﺔا ه ©
ﻲ
© غ ;| ﻳ
ﺋ-
ج
ذ
إ١ﻲ
| ﺗ
ﻏ ﺨ ﺬ ر ذ١ ; ى5 >ﺮ ة
ﺋ
«Şehrin bir ucundan koşarak biri geldi: Ey kavmim; size gönderi.enlere tâb٠ i١olun, sizden ücret istemeyen, hâlbuki kendileri hidayet bul. ا، ؟أاolanlara tebeiyyct ediniz. Bana ne oluyor ki beni yara.mış olana İbâdet etmeyeyim. Siz tlc onun nezdine avdet edeceksiniz. Ben ondan b:'٠ ..ka jna'budlcr nıi ittihaz edeyim ki? Eğer rahmân ve rahim olan Allah, hana bir zarar eriştirmek isterse putların şckiatı o zararı ilenden deî'edemez ve onlar ileni kurtaramazlar. 0 vakit ben hakikaten açıl ؛bir dalâloto diişmüş olurum... Ilabib Neccârm bu sözleri üzerine üstüne hücûm ettiler. 0 ise ha١'â اİ!ere dönerek : «Ben hakikaten sizin Rabbinize îmân ettim. Beni dinle٠١?؛، ve İmânıma şâhid o lu., dedi, o ؟ellide, Taraf-I İlâhîden Cennete gir denildi. O ،la: Ne olurdu? Rabbimin beni mağfiret buyurduğu ve ileni ،l:rânı görenlerden kıldığını kavmim bilse idi temennisinde bulundu»؛؛. 5356 ث. ٠ ر ا ﺑﺒﻦ اﻣﺎن ا ك٠ “ﺟ ﻬ ﻞ
٠ ﻛﺸﺘﺂوﻳﺨﺖ٠زاﻧﺨﺪار'دىك «llıristiyaı,hırııı cehf٠ l٠ ‘؛hı'ı gör ا، ﺀ؛kendi vehimlerince zı'.t.l âlîden, yânî, llnzro . ؛، ١ ه٠ اا أا اimlânı kaldırdılar ». ٠?!) «>,،٠، ١'،',٠،,، XII :
asılmış bit
bulunan Resülullah II٠zre،l٠ılyl ٠ ١،؛.1،(٦ .آ1 ﺀ ٠cdcıı tliger müslümanlar - k i rahmet- ؛İlâhi’ ’.e i d i l e r - bulunuyorlardı. 0 ayn-1 ra.Iımete karşı da azâb-ı İlâhî gelmiyordu. f'،،I؛:ıt vaklâki hicret vukûa ,.geldi, Mekke’deki mUslUmanlar da yavaş yavaş şekildi. Oııdan sonra Kureyşllere karşı fea k etler başladı. Evvela Uedir'de ıııaglûb oldular. Eşrâîtan çoğunu 0 harbde kaybettiler. Hendek gazvesinde bir şey'e muvaffak olamadan döndUIer. Sonra bir kıtlığa uğradılar. Nihâyet Mekiğe fethedildi. Diger bir misâl de Hazret-i Htiseyn (Radıyallahü anh) in Hicazdan çekilmesi iizerine Medine ve Mekke ahalisinin uğradığı felâketlerdir. Hazret-i Hasan (radıyallahü anh) in vefatından sonra Muâviye oglu Yezidi velihat ta’yin etmek istemiş, bunun İçin Hicaza gelip ahâliden Yezid, nâmına biat almıştı. Hazret-i HUseyn, Abdullah, Abdullah ibni Ömer ve Abdullah ibni Ziibeyr, Yezid gibi fâsık bir herifin hilâfetini kab٥l etmedikleri İçin onun nâmına da biat etmediler, Muâviye ileri gitmedi. Yalnız ogluna şu tenbihte bulundu : «Hüseynin İkrâmında kusûr etme ve lıurûc etmesine meydan verme. Abdullah bin Ömer, namaz merakhsı zâhid bir adamdır. Ondan ؟ekinme. Abdullah ibni ZUbeyr’e ise fırsat buiunca aman verme.» kluâviye 60 târihinde öldü. Veliahdi olan Yezid yerine geçti ve Medine'de bulunan HUseyn bin Ali, Abdullah bin Ömer ve Abdullah ibni Ziibeyr’den kendi namuia biat almaşını E le d in vâlisine emretti. Hazret-i HUseyn biat etmemek İçin Mekke’ye gitti. Orada iken K ü fe le rin bir da'vetnâmesi geldi. Onlar Yezide karşı hurûc etmişler ve hilâfet İçin Hazret-i Hüseyni çağırmışlardı. Cenâb-1 Hüseyn KUfe’ye müteveccihen Mekke'den ve Hicaz'dan ayrıldı. Ma'Iûm olan Kerbelâ fâciası vukûa geldi. Bunun üzerine Medineliler Abdullah ibn Hanzele’ye Mekkeliler ise Ibııüzzübeyr'e biat ettiler ve Yezid’in gönderdiği askerle harbederek fenâ hâlde maglUb oldular ve türlü felâkete ؛u ğradılar. Eğer onlar sonradan yaptıkları şu hareketi evvelce ve imam Hüseyne biat sûretiyle yapmış olsa idiler Mekke ve Medine kuvvetleri birleşerek Yezid’in satvet ve savilline karşı durabilir ve târihteki meşhur (Harre vak.ası) ile Mekke muhasarası ve bil'âhare îbn-i ZUbeyHin katlolunması da vukûa gelmezdi. l''iıkfJt sıbt-ı Nebi gibi bir siper-i kazânm içlerinden ayrılıp gitmesi bu nitîecleri vermişti. Enbiyâya edilen tearruzun cezâsı böyle olduğu gibi "Vİİyâya edilen tecâvüzün cezâsı da böyledir. Hazret-i Mevlânâ buyuru٧ ٠ ٠ ٣i ti: ا د ل ا د ﺧﺪا ا ﻣ ﺪ د ر د
ﺣﺪا رﺻﻮا ﻧﻜﺮﺩ١ﺑ ﺞ ﻗﻮىر "Bir Allah a d a m ım kailli incinmedikçe Allah hiç bir kavmi rüsvâ ilm ez..
دﻓ ﺖ٠ج ؛؛ ﺳﺖ زﻓﺖ
رى٠ ٠ ال ور
اذ ﺣﺪ رﺑ ﻮ د
ن٠٠ ا ن ﺣ ﺪ ارر
«Misilli Yûsüfün başına ا،لﺀ'اﻵeşlerin »؛.hasedinden dolayı neler geldi .«Hascd, insanların kalbinde pusuya girmiş iri bir l،urd gibidir Hazret-i Yûsüf ma'lûm oldugu üzere Ken'ar، ilinden, yânî, Filistin vilâyetinden idi. Burada ona ،Yûsüf-i iîısrî» denilmesi uzun müddet Mısır’da yaşamış ve orada hiikûract me'murlugu etmiş olmasındandır. 5363 ن ر ك ﺑﻤﺌﻮب ﺣﻠ ﻢ٠ﻻ ﺟ ﺮ م ز دا ﺛ ﺖ ر ﻳ ﻮ د ﻫ ﻤ ﻴ ﺜ ﻪ ﺧﻮ ف وﻳﻢ «İşte halim olan Ya’kûb Aleyhisselâm bu lıascd kurdundan dolayı daimi Yûsüf İçin korkardı». Ila ttâ Cenâb-ı Yûsüf’un «Baha: güneş ve ayla on bir yıldızın bana secde ettiklerini rü ’yâmda gördüm، demesi ü zerin e: «Evlâdım, sakin İJU rü'yâyı kardeşlerine söyleme» diye onlardan çekindiğini anlatmıştı. Neticede Hazret-i Ya’kUbun korktuğu vukUa gelmiş. Yûsüfün kardeşleri unu kira götürmüşler, kendisini kuyuya atmışlar, gömleğini bir kuzu kaniyle boyayıp Yûsüf’ü kurt paraladı diye babalarına getirmişlerdi. 5364 ا.٠ﺛﻢ٠ﺀةودذث٠ د و ﻣ ﻒ/ ذ ﻻ ر
رك
ز ر ذ ﻛ ﺎ ﻧ ﻜ ﺬ ﺛ ﺖ١ا ن ﺣ ﺪ در ﺿﻞ «Zâhirî kurd. Yûsüfün etrâfmda dolaşmamış, kardeşlerinin lıascdi, ،-ı.hşct eseri göstermekte kurdlan geçmişti». 5365
ﻧﻨ ﻢ ر دا "ﻧ ﺮ ﻛ ﻮ ز ﻏ ﺪ رﺑ ﻖ ﻛﺎ'ا ﻧﻬﺒﻨﺎ ﻧﺘﺒﻖ. ًا اد
٠1 اأاJııısed kurdunun gııılri vo yarası tatil sdz ile gelmiştir 1،İ ( ل.ﺑﺄ ذا٠ ) آاذAyetinde Idkftyo edilm iştir ». 4^7
,bir insan dünyâda hangi hayvAnAtm .، dıintlııe RÖre yaşamışsa 0 sûrette meselâ hasedci ola,١! ar kurd , 1 ااااا1 ا- bulunanlar domuz sûretinde haşredi lccektir. Onun i ؛ ؟n mahşerde ، ا ا؛? ااşeklinde görünmek İ ؟in dünyâda insan gibi yaşamalı ve insanlara faydalı ، ,ilip zarar، dokunmamalıdrr. Zâten - müslümanlığın bil’ ma'nfısı da budur. Sallallahü Aleyhi Vesellem Efen dimiz buyurmuştur k i : *Elinden ve dilinden nrüsliimanların selâmette - kaldığı kimse lıakiki müsliimnndır». Evet, burada insanca yaşamalı hay , vanlık derekesine düşmemeliyiz k i :
5368 ﺧ ﺴﺎداد ﺧﻮاد٠ﺣﺌﺮ رﺣﺮس ر١ ت ﺧ ﻮ ك ﺑﻮدروزشﺀ ﻣﻮر «Haram yiyen haris bir alçağın lıaşrj, yevmülkisabda domuz sûretinde olacaktır».
5369
اﺗﺪام'ﻣﺎن.زأﻳﺄ را ﻛﻨ ﺪ دﻫﺎن٠ راﺑﻮدﻛﺪ٠ذوارا-زر«DUnyâda z ؛nâ edenlerin gizli a’zâsı ve şc.rab içenlerin ağızları pek ziyâde kokmuş bir hâlde haşredileccktir ».
5370
ر ﺳ ﺪ٠ ﻛ ﻨ ﺪ ﻣﺨﻖ ﻛﺎن ﺑﺪﻟﻬﺎ د٠.د٠.د ت اﺗﺪر ﺣﺜﺮ ﻣﺤﻮﺳﺪ «Düııyâda yalnız gönüllerin, yâni, gönül sâhibi ariflerin hissettiği gizli pis koku, mahşerde lierkes tarafından hissolunacaktır». Çünki 0 gün ( ﻟ ﺮ ا ر،وم ﺗﻤﻠﻰ.. ,) yânî, Sirlai’in meydana çıkacağı ve herkesçe anlaşılacağı bir gündür.
5371
ﻣﺪ وﺟﻮه اد ى١"ﺟﺜﺔ ﻧﻮ ﺟﻮد ازرازدى٠ ىﺣﺬرﺛﻮ ذ٠ «insanin vücüdü liir ormnn gibidir. Eğer o nefesten, yânî, ( ن )) ■ ﻭ٠ ) بfeyzinden lıİN.cyfıl» isen 1)11 vücuddaıı saltm».
ﺳ ﺶ٠و 45 '؛.
،٠ ' '
ﻧﺰا دد- ذ،
ﻣ ﺮ ود
١٠٠.:١ د: اع،. اأن:> از رﺀ «Selâlı ve k ؛n tabili،..،-! r.؛/.٠ u i r yol vasıtasiyle göğüslerden göğüs Icre, yân ؛, .«kalMerden kaillere sîrıâyet eder Schbc؛, yân ؛, görüşüp konuşma birinden diğerine sirâyet eder. Tabiat Binaenaleyh insan dâimi olarak görüştügti kim- de o sohbeti çekip al،r٠ selerin az çok tc'sîl'i altında kelır. Bu te'sir gönüller arasında bulunan .ve göz ile görülmeyen gizli bir yol vâsıtasiyle intikal .eder Ulemâdan b a'zıları :
Y ân i: «Allah'ın yarattığı değişmez2.» Âyetinden istidlâl ederek ah lâkın değişmeyeceğine kâil olmuştur. Ba’zılan da değişmeyen hilkat-i tabîiyye. yâr،!, ؛:âhiri şeldl ve surettir demiştir. Evsâf.: nefsâniyyc ise değişebilir. Bunun değişebileceğine nakli ve aklî deliller vardır. Meselâ: «Ahlâkınızı güzelleştiriniz» Kndîs-i Şerifi vardır ki SaUallahü Aleyhi Vesellem Efendimizin bu emr-i celîlinden kötü ahlâkın güzelleşebileceği ve kötülük hâlinin değişebileceği anlaşılıyor. İşte bu bir del'ıl.i naklidir. Bir insanın diğer bir insana, hattâ kabil-i terbiye olan bir hayvana bir şey öğretmesi, o ta ’lim ile ondaki ahlâkın değişmesi de tebeddül-i ahlâk için aklî bir delildir. Hazret-i Mevlânâ buna dâir birkaç misâl îrâd ediyor: 5377
ﺑﻘﻴﺨﻮداز اًد ىدوﺑﺎووﺧﺮ ى رود داا ل و ﻧﻢ وﻫﺰ «Belki insandan öküze ve eşeğe bile ilm ve hüner sirâyet eder». Ehli hayvanlar sâhiblerinden bir ؟ok şey öğrenirler ve sâhibinin bi ؛şâretiyîe onun murâdını anlar ve yaparlar.
(2.1 Süre، J٠٠،n١ : ؛w.
.1
B uradaki orm andan o la n
h er
g iz li
k il- ilh f io ı y o lu
fe y z v e
اا١ااا،ا," 1
^ل،ا1،،ا,، ا٠ U h ' j h i y y c t t l r k i A l l a k
n e b i v c v o l i ا٠ا. أااااا٠',٠٠٠٠،٠،،٠ v â k ı f t ı r .
illıâ n ıa
v a r illi
1،ا
Y in e o r a d a n
!،،i l i l i n l:ı، ' ؛٠d ı u a göre o
yol
a r sla m
h e r k a lh e
v a s r i a s i y l e '،ı l
in a z h a r o lııı
5383
'ن،١ ?' ن/ دذدى ش از درون ا ﺀا ى ﺗ ﻜ ﺖ ازدروزارﻧﺎن «Ey köpekten bayağı o lan: Ariflerin kalbindeki can mercanından, yânî, onların, tevber.i ir f a n d a n bir mikdarnu ؟al.. 5384
ﺟﻮﻧﻚ دزدى ﺑﺎرى آن در ﻳﻌﻠﻒ ارى ﺛﺮﻟﻤﻒ.ﻳﺜ ﻮ ى. ل٠ﺟﻮﻧﻜﺎ ﺣﺎ «Çalarsan bâri öyle lâtif bir inciyi çal, taşıyacaksan bâri öyle ınubârek bir yültii taşı».
*ŞEYII Z Ü N N Ü İN DELİ OLMADIĞINI VE KASDEN CÜNUN HÂLLERİ GÖSTERDİĞİNİ MÜRİDLEKİN ANLAMASI» 5385
دوﻣﺘﺎن در ﻧﺼﻪ ﻧ ﻮاﻟﻨ ﻮﻧﺜ ﺪ د ن و دران رأﻟﻰ زد"ﻟﺪ١ﺳﺮى ز"د «Dostlar, Ziinnûnun kıssasında, yân؟, ondan bahsederek zintlana git. tiler ve şöyle bir miişâverede bulundular ki :٥ 5380 ﺗﺒ ﺖ٠ ك٠ ا
اودر ن د ن ﻗﺒﻠﻪ و آ ﺑ ﺖ «o, bu §؛mahsus mu yapıyor, yoksa bir ljikıncti mi var? Kendisi 1 Iıu dillin kıblesi vc âyet ؛mesabesindedir*. «3
٢٠ذذاﻻ
ةا ت: ا، أا٠ >* > ﻻ ز ط٠:ﺟﻮن؛ «Tâ ki ﻻ٠ إااisrâ ؛l،i;ld٠ ا٠ا،اا،٠»"،1،آ٠ل٠ .١l،'ıs;i Alcyhisselâmın kesilmesini emrettiği sığırın kııyruğıı dıııbı ,imlen dirildiği gibi) ey ınıı’temed dostJar ben de kamçı ،aliminden hayat bulayım ». Hazret. ؛Mûsâ zamanında Beni İsrail arasında biri öldürülmüş, fakat katili bulunamamıştı. Cenâb-ı Kelîmullâh onlara bir sığır kesin, kuyruğu ile ölüye vurun, dirilir ve katilini haber verir buyurdu. Katilin vahyen bildirilmesi, yâhud maktulün Hazret-i Musa’nın duâsıyle dirilmesi mümkün iken araya sığırın karıştırılması, Allahü a’lem Benî İsrâili Mısırda gördük leri (Apis boğası) na hürmet göstermekten kurtarmak içindi. Çünki Mısır lılar, (Apis) dedikleri bir boğaya tapmırlardı. Beni İsrail de onları göre göre sığır cinsine karşı bir hürmet göstermeye başlamışlardı. Hazret-i Mûsâ’m n emrini garib görmüşler, bizimle eğleniyor musun? demişlerdi. Nihayet sığırı kestiler, kuyruğu yâhud başka bir uzvu ile maktule vur dular, adamcağız dirildi. «Beni fülân kişi öldürdü» dedikten sonra öldü. Hazret-i Mevlânâ diyor k i : «Zirnnûn Hazretleri mücâhede için ken-. dişini deli olmuş göstermişti. Onu tımarhaneye koydular. O vakitler de lileri müshil içirmek ve kamçı ile dövmek sûretiyle tedaviye çalışırlardı. Zünnûn Hazretleri de tımârhânede yiyeceği kamçı darbesini Benî İsrail maktulüne vurulan sığır kuyruğuna benzetiyor. O maktûlün kuyruk dar besinden dirildiği gibi ben de kamçı darbesinden başka bir hayat bula yım diyordu. Bu kıssa (Sûre-i Bakara’da) hikâye buyurulmuştur. Kezâ :
5393 *ﻟﺨﺖ ﻛﺎوى ﺧﻮش ﺛ ﻮم ﻛﺶ ﺷﺮم
و ﻣﻮسıTc
f
ا ز ز خء ﻫﻤﺠﻮ
«0 kuyruk darbesinden hoş olayım, Mûsâ’nın sığın darbesinden di. rileıı maktul gibi makbûl bir hâle geleyim*. 5394
زده ﻧ ﺪ ﻛ ﺜ ﻪ ز ز م دم ﻛﺎ و ا ﺛ ﺪزر ا و. / و ﻣ ﻰ اذ٣ر «Sığırın kuyruğu zaliminden ma! ul mîsâl ؛hâlis altın oldu*. F : 30
d.
ildi, iksir sürülmüş bakir
465
r.inil
• ر و1»/. ئ از٠ ا. ' ﻟﻢ١ 1اا ﻏﺬق٠ ﺀ ﺑ ﺎ ﻟ ﺰ ﺀ ا د ﺿ ﺒ ﻦ٠٠ا «Si|4irı, yânî, nefsi iildiıitnek .ınıkaluı ١ا٠ ا ا ا ا1 ا ا. 1، اااااا.١ اااااا؛: ا1 أki ا, ااااأkııyrıı^u zaliminden ، ا'ا1 اİfâkat 1 اااا١ اااا-
.511.1 ل-(. ﺷﻮا ﻧﻮر.اأ ؤ-غ٠ ' ااو
ﻣﺶ٠٠أ ذ و د ﻟ ﻮ ح ; ﻟ ﺰ ذ د ٠Sıj٠; gibi n٠ )ل؛"ل؛'لiçmekten l>a ؛٠،a bir şey ılUşi'ınıneycn nefsini riyfizet ١٠ nılirahcdc ile çabucak cjidiir ki «izli ٠>1 ااااrtihun akil vc şuûr ile yeni 1٠1 ' اIıııyât bulsun ».
"/.،'l.NN'ÜN KUDDİSE SH،KU؛l٠ Nl'N I1İKÂÎESİKE AVDET» 54 ﻻ:١
ﺟ ﺮ ز ر ﺳﺪﻧﺪ اف'ﺀﻏﺮ'زدف'و 1ﺋﻮ: ﻳ ﺪ ا٠ ي٠.; د ى٠اﻛ ﺶ ر "٠٠ cemâat, Ziinnûnun yanma yaklaşınca: Hey! Kimsiniz? Sakınınız diye seslendi». 5403
از دوﺳﺎنL ا ادب ﻛ ﻌ ﺘ ﻨ ﺪ ﻣﺤﺎن.ﻣﺈ ا ﻧﺠﺎ٠ د٠ رﺷﻰ آ٠JT. «Kdcb ve nezâketle dediler k i : Biz senin dostlarındajnz. Buraya cnn ١٠. dilden Ijir arzfj ile İstifsâr.ı b âtıra geldik».
5404
ﻧﻮوون
Jk اى دداى١ﺟﻮو
ﻣ ﺂ ﻧ ﺖ ﻭ ﺀﺗﻠ ﺖ ﺟﻨﻮن
ﻧﺠﻪ١
“Ey ınütefeıınin ve alili ılcryâsı nasılsın? Alılma karşı ini ciinfııı ؛١nı'ulı nedir?» 4.7
MIO وب٣ , ا ز د ب1، / — د و٠رج ﻛﻮ بr
ذ١ ذ ﻛ ﻞ ﺑﻤﺪﻣ ﺤﻨﺪ٠.
«Yerinde» sjçraılı, taş n،،ı ve sopa fırlattı. Zij'âretçüer taşlarm isâ٠ beti korkusundan kaçıştılar »,
5411 r
دوﺟﻨﺒﺎ*ﻳﺪ٠ د٠ ٠ قﺀﻗﻬﻪ خ
«Kahkaha ile güldü ve bakini « آ1 ﻟ ﺰا. Şu dostların sakalı yeline, yâni, dostluk iddialarına hak dedi..
5412 دوﺳﺎق ﺑﺒﻦ ﻛ ﻮ ﻧﺜﺎن دوﺳﺎن د و ا ر ا ر'ﻏﻼﺛﺪ ﻫﻤﺠﻮﺟﺎن *Oostları ﻧﻼح. Kani dostluk n 5؛ânı? Zahmet ve meşakkat dostlara ran gibiydi». Yânî; dost dostun cefâsından kaçmaz, onu âdetâ cani gibi telâkki eder.
5413
ﻛﻜﺮ
دوﻣﺖ٠ ﻧﻜﻠﺪز رﻏﺪوﺳﺖ١
را ﺟﻮ ر س٠ر غ ﻣﻐﺰ و د و ﺳﺌﺂ «Bir dosta dostunun cefâsı nasıl ağır gelir? Cefâ ve, meşakkat ؟؛gi. ilidir, dostluk onun kabuğuna benzer».
5414 ﺗ ﻰﺛ ﺪ ر ﺧﻮﺛﻰ٠٠در ذﺛﺎﻧﺪو ﻹ و اﻧﺖ و ﻣﺤﺪإذى: در «Belâ, fifet ve mihnetle başı hoş olmalt dostluk nişânı olmuştur». 4G9
IIa/.rı٠t ؛r.îevlâuâ 1ل،٠ 1ااأ؛.ا ااااأام١ ا٠ ا٠ اkölt'.â.İL, ا، ٠٠ ا٠ <1■ ' اا 'اا'ا؛ıılıltıflııııiı . ١ '!اآ، ا؛nefsine esir olmaktan kurtulmuş bulıındu.unıı ٠ ٠ا.'ا اا ا٠ > اا؛arala bir lıkraelk naklediyor : 5 4 >! ا
اﺑﺪر ﺳﺤﻦ١ رV " ات دا ر٠ ﻓﺪرﻃﻮاﺳﻜﻦ٠ﺛﺸﺰ٩رزىاذ «Şâhın biri, komıştıı!؛؛i bir şcyliö '؛'«؛٠ ,،> أİlıs&na dair benden Iıi^py !٠ .،٠ ٠ , yânî» ،a'b ؛r-i mahsûslylc: Dile beliden ne dikrsen dedi«.
5420 ا را را
د٠1 ى ﺛ ﻪ ﺛ ﺮ م ا١ﻛ ﻎ ت
ر٠ؤ ن
ا/
ﺑ ﻨ ﺰ ﻛ ﻮ د
ك
«Şi'.yh cevab verdi k i : Ey şah; bana bOylc bir teklifte bulunmaya n.tıı,iniyor mıısun? Bundan vaz ge»؟.
542إ رم واﻳﺌﺎن ﺣﺘ ﺮ١د
ji
ﻣﻦ دو
و اﻣﻴﺮ-cJ ﺣﺎﻛﺎy وان دو ر «Benim hakir iki kelem vardjr ki onlar sana hâkiın ve emirdirler»-
5422 ■ ı"— * ،j/ ١j،,١ .
ı
j٠ 5 ؛٠ ٠ )٠4...«
^ ؛j y ^ ٠ ٠>٠.“٠ ^ .،^٦..*^٥ ٠ ^
١ ٠
«Pâdişâh o iki köle kimlerdir. Bana hâkim ve emir olmaları benim İçli. bir zillettir diye sordu. Şeyh de: Biri gazab biri şehvettir ccvfıhını veril؛.. Şah kelimesinin gevmeni tlolâyısiyle hakikatte kimin ‘؛؟ıh olduğunu beyân için Hnzret.i Mı.vlûnû Inıyıııuyor k i : 471
Şâh-I merdân tarafından 1،<<ااا1ا۴ ا1 اأاHüi-ak , .١ ’âıı؛, kumandanlık verilmiş ve cansipârânc h a rb c d e rl ، "اا1ا،اا اا1"ااااا. أاا؛.lladıyallahii aııh cautâ.tâı İşte böyle fedakâr v٠ ١ 1ا،ا -in büyüklüğünü Ali (Kerremal İahü veche) gibi büyük ilil' zât takdir edebilir. Meşhurdur ki horozun biri çöplükte eşinirken ؛٠ '، ilil" ؛,،٠ ٠ ، bulmuş ve : .insanlar arasında belki kıymetli bir şeydir. Onun yerine bir arpa dânesi oisaydı benim İ ؟in daha makbul olurdu» demiş , 5127 ا م ﺛ ﺪ٠ﻏﺎز٠ ا'را.ا اﺗﺎ ﻣ ﺜ ﺪ١ا ﻣ ﻮ و ﺀ ﺀﻗﻠﺜﺎ " را د «Çöle, mefâze yânî, kurtuluş yeri denilmiştir. Jsim ve reng gibi şeyiı.r, dünyâ ehlinin aklina tuzak olmuştur». Dünyâda tersine olan şeyler pek ؟oktur. Meselâ ISSIZ, susuz V. umr.'tsız bir ؟öle mehleke, yânî, tehlikeli yer denmek lâzım gelir, mefâze, yânî, mah.al-1 ؛necât denilmiştir.'Kezâ yılan şokmuş bir kimseye selim, yânî, selâmette adi verilmiştir. Korkak bir şahsa kahraman, yâhud Rüstem, simsiyah bir zenciye kâfur adi konulur. Edebiyyatta buna (tesmiye lıiıınakz) denilir ki bir şeye Ziddıyle isim vermek demektir. 5428 ت٠را ﺧﻮدﻣﻌﺮﻓﺠﺎﻣﻬﺎ٠/ ﻷ ﻣ ﺖ١• ﻛﻮ از ﻫﺎﻣﻪi j f در ﻗﺒﺎ «Bir gürûhu tam tau elbisedir. Avam kıyafetinde bulunan bir arife «t», avamdan derler». Evet; ulemâ ve urefâ kisvesine girmiş âmî bir şahsa kıyâfeti dola. yısiyle hoca efendi, yâhud şeyh efendi diye hürmet ederler. Avam elbi sesi giyinmiş bir âlim, yâhud arifi de elbisesine bakıp avamdan vehme derler. 5429
اﻟﻮس زﻫﺪ- ا٠_ﻟﺜﺄﺀﻛﻠﺪرا ذﻟﻤﺎدر —وس زﻫﺪ ﺀود ب٠ ﺑﺪ "ا. "ﻧﻮر ٠B؛r gürülı.ıı dn zllhd ü kanâatin zâbîri vc mürâîligi vardır. Fakat iıuııu herkes ؛arbedeme*. z tllu l ،، kaııâat câsıısu olmak, ﺍﺉ'ﺅ١ﺇ. hakîkî ziihd 47.1
٢٠ا:(:ا ال..ﺑﻰ ﺀ, ا.در درون دل در اط ال٠ ;ادد ع. ﺧﺪ و ف٠ ﺑ ﺶ او «Nufûz-1 nazariyle 1،اا.١ '،'ا اا:ا1٠ إkalbin İçine girer, oradaki sır, onun gözü önünde ınekşü ؛olur ... 5434
،3^ Jf O١
2 y—* &
«Serçenin cismindeki tertib ve düzen nedir ki doğanın akima karşı gizli kalsın». Yânı; basiret sahibi olanlar doğan farzedilirse avâm-ı nâs onlara nisbetle serçe misâli kalır ve gönüllerdeki esrar, basiret erbâbma münkeşif olur. 5435 را و ﻫﻮ١ت ﺑﺮ٠ا ﻧﻚ واﻗﻒ ﺀﻛﺚ ﻣﺨﻠﻮﻗﺎت ﺟﻪ ﺑﻮد ﻳ ﺶ اوr ' «Allalnn esrârma vâkıf olanlara karşı mahlûkatın sırrı ne olabilir?» 5436
' ﻧ ﻚ ﺑﺮ اﻧﺎدك وﻓﺂرش ﺑﻮد ود.رذﺳﺪﺷﺤﻬﺪﺷﻮار ش «Felekler üstünde yürüyc.n kimse İçin yer yüzünde yürümenin ne zorluğıı vardır?» 5437 در ﻛ ﻒ داود ا ﻫﻦ ﻛ ﺖ ﻣﻮم
ﻟﻬﺎوم٠ اى.٠وم ﺟﺮود د ر ﻛ ﻔ ﺎ٠ «Dâvııd Peygamberin avucunda tlcmir. ıııum gibi olmuştu. Ey zâliııı kiuısc; 0 hâlde ıııum onun elinde ne idi?" 47ü
اآ1 ٠ ا ﺑ ﺜ ﻨ ﺎ م د/ ) ﻟ ﺜ ﻴ ﺄ ﻟ ﻦy ح ﺗﻮﻧﺮ ى ﻣﻨﻪ: عy ا/ ا
-Nen N٠ ٠ rt davran VC bana söğ. İliç tı'.'zim ١ '٠ اtevkilde bulunma».
5444 ر دا ح
ر ك ►ﻧﺪﻣﺖ ﺧﺪﻣﺖ
ﻛﺎ ﺑﻐﺮﺑﺖ ﻣﺨﻢ ﺑ ﺖ ﻛ ﺎ ح -Simdi senin hizmet »؛hana hizmeti terketmendir. Ben. heni tanıma. اااا'ا،ا٢arasında iliyle tohumum, saçacağım. yânî. hu vâsıta ile ba'zı §ey٠
5445
اﺗﺪ٠ ﻛ ﺎ ﻛﺮد- ﻏﻮاﺟﻜﺎﻧﺎ ﻧ ﺖ٠ دﺛﺎن ﺑﺘﺪﻫﺎد.ﺗﻢ ا٠ ا٦ان-٠ كIT «Herkes kendilerini köle sansııı diye efendiler böyle kölelik tavrı ،»hmnıı؛lardır». 5446 ٠ازﺧواج. ر١ع٠ د و٠ ?ﺛﻤﺎرﺑﻮدد ﺟﺛ ﻣﺋ ﺮ و ددﺟﺮازﺧﻮاﺟﻜﻞ ا'ﻟﺪ ا ﻣﺎ د ﻛ ﻞ٠ﻛﺎرﻫﺎرا ﻛ ﺮد
«Efendilikten müstağni VC gözleri tok idi. Çiinki üzerlerine lâzım İ١leri hazırlamışlardı». 5447
ر ﺷ ﺂ ن. ا ﻧ ﻬ ﻮ ا٠و ن ﺀ ﻻ ذ وا ﺟﺔﺋﻠ ﻮﺑ ﻦ-ﺧ ﻮﻳﺜﺔﺛﺒ ﻮد «Bu licvfl V،، heves kulları ise onların aksine kendilerini akil efendİRİ göstermişlerdir».
545:1
«اوا رادا ن;ود;ا٠ ا٠ر ا ا خ ى٠ ا د ر آن ﺛ ﺮ- ، ط۴'١ ٠٠؛»؛؛؟، ؛lokınânın nııtrâdı, t. urslıtıı yigidin sırrııın kimsenin vâkıf
olmaması id i '.
5454 ف٠ ان ك٣ﺳﺮ ز د ؛
^انﰽ٩ﻧ ﺰ ﺩ
r
5
ب٠ﺑ ﻪ ﻣﺢ
٠٤ ب._ﻥ ﻣﺢ١
“S ıi’r . î j kötülerden gizlemek şaşılacak b؛r şey değildir. Asil şaşıJa٠ -؛٠ ٠ ، şey, sırrını kendinden saklamandır ...
5455
ﺟﺜﺈ ن ﺧﻮدj ﻛﺎر ذﺑﺎزﻛﻞ ﺗﻮ 1 ﺑﻮد ﻛﺎ ر ت ﺑ ﺒ ﻢ از ﺑ ﻚ و ﺑﺪT ٠٤ ا؛اأ؛وamcJlni kendi gözünden bile sakla ki amelin, iyi ve kötünün .؛örmesinden selâm ette kalsma.
Amelini gözünden saklamak, bsn şöyle İbâdet ediyorum, böyle mü!•âbidede bulunuyorum diye onlara ehemiyyet vermemektir. Elılullahtan (Ebl'ı ya'kubüssüsî) demiştir ki : «Amelde öyle İhlâs bulunmalı ve o ka. dar gizli tutmalı ki onu yazmak İçin melek bilmemeli ve bozmak İçin ıbışnıan, yânî şeytaıı farkına varmamak..
5456
ﺣﻮﻳﺜﺮا ﺗ ﺪﻳ ﻢ ﻛﺎن ر دام ز د ﻧﻰزوودﺑﺒﺬىﺑﺪرد٠واكﺀازﺧﻮد »Kendili ؛ücret ،nzıığıııa tesliııı et, sonra kendiliğinden olmaksızın kendi lınkikııtindeıı bir ,ey ili". 47٥
MllO
".':y k im se ; .،e r
ا، ' ا.١ل
d ü ş ü lü n
n ın n n ıd ıg ın v e e m in o ld n g n n
\ ' 4٠
، ا، 1" ا, ا؛e d e r s e n o e sn â d a t i r h ır s ız
e lb e t t e ,. g e lir v e e ld e e t t ig in
ş e y ' ؛,aJjr
jj.ıt ü rü r *.
5461 ر ى
ﺑﺲ دا ن دﺛﻐﻮل ﺗ ﻮ ﻛﺎ ن
ردﻛﺎن ﻛﻬﺒﺮى.“از ; ﺟﺬى «،() lıâ ld e e n iy i b ir ş e y l e m e ş g u l .1 k i s e n d e » e h e m m iy e t s iz b ir ş e y ,;؛؛٠، ؛.«r e b ils in
ftleselâ sen hayrât ve hasenât ile iştigal et ki gelecek h'.ı-sız, r.aîm-i hediye nisbetle ehemmiyetsiz kalan §ıı lâfiî hayâtını götürsün ...
5462 ﺑ ﻮ د; اً ب\ و ذ د٠ازازرﻛﺎن. ر زﻧﺪ
اﻧﺪر ﻛﺎﻟﻪ.دﺳﺖ
« l i r tâ c ir in y ü k ü su y a d ü ş e c e k o lu r s a ta c ir , e lin i e n iy i k u m a şa u z a (،، ٠, J'i'mî, e n e v v e l k ıy m e t li n ıe t â m ı k u r ta r m a y a ç a lış ır » .
Sen d e :
5463 ب٣*بﺀ * ﻳ ﺪ ت > ﺳ ﺲ
« M etı'n ı s u y a d ü ş e r ,
د٠ ا ذ١ ة.
e lin d e n ؟، k a r sa en iy is in i k u r ta r v e d e g e r
sizin ؛bırak ». 1٠ ١ : ؛11
481
،٠ '٠»٠ ر د ﺀ ا د د د و ﻻ ﻣ ﺎ ا/ ور
ا٠ م١ ﺑﻮﻧﺪى ل. ا ن ﻟﻮد ٠ااا، أاا ةااefendisi, - * 1أﻻ م؛ا.١ ' yiyecek olursa gönüJsüz ve ٠٠ا،il ،،il, yerdi, ، ؛te sonsuz nicrbütiyyc، liy lc olur ». 5488
ﻏﺎن٠'اودذد ار٠ آورد.ﺣﺮز ا'را ﻧﺤﻮان٠ﻛﻔ ﺖ وو ﻓﺮزﻧﺪ ﻟﺬ ٠ا،،ﺀ ا: اﻵآefendiye hediyy. olarak kavlin getirmişlerdi. Kölelerinden ا٠ ا,،,ا٠١ ل٠؛؛، ogJum Loknıân’ı ؛agjr dedi*. 54C9
ك ر ن٠ وف ر د و داد او را٣ ﻫﻤﺠﻮﻧﻜﺮ ﺧﻮردش وﺟﻮن اﻧﻜﺰن .Kavunu kesip de Lokmana kir dilim verince onu seker ve kal giki yed،.. \ ة٦ لا
او را دوم.ا ز ﺧ ﻮ ﺛ ﻪ داد ا وﻳﺒ ﺪ آ ز ر ﺟ ﻬﺎ درﻫﻔﺪﺣﻢ٠ .Lokman onu kcnıâl-i İstikâ ile yedi, ikinci ve üçüncü kir dilim daha verili ki parçalar on yediye bâliğ oldu». 5471
ا د ر ى ﻛﻤ ﺖ ا ن را ض ﺧﻮرم٠ م٠ ٠ ك٠ ٠ درن ﺧﺮرﺀت ان٠ 'ا ج .» ir parça kalınca bıınu da ben yiyeyim de ne İıadar tatil kavun oldu٥uııa bııknyıın dedi». 483
177
؛،■
ﻣ ﺬ ﻻ، . ر ﻟ ﻰ ؛ * ا٠ ا. د ن٢ ى، ا- ن١ د ت ؛ ى. ﻧ ﻤ ﺪ ر٠م ٠ ا، أ ا ا أyemekte„ n.a'zûrnnı , 1 ااا1، „ا1،اا „ اا leltıutedi , . . . „?..
٠ ،،،{؛
Î.....İ ؛ا. ٠ا ا١ اا؛؟؛-bir hiic
/ * ﻣﺬ ﺛ ﺾ، ن از و ت٠ :ﻛ ﻎ
y
ﺣ ﻮ ر د ﺀ ' ﻣ ﺒ ﺪ ' ﺀ ا ذ ﺋ ﺮ ﺛ ﻢ دا
... .■ ا....... إا،.٠ ًأاk i : Ren SCJ١ ؛،ni met veren elinden o kadar yedin, ki 1 ا٠ ا1,| ا ا.اا ال؛اا؛،:اااﺀااا١ <1 ااﻻiki kat olmuşumdur». 5-179
"'اخ از ﻛﻨﺖS : د ة٠ﺋﺮﻟﻢ ا ا ﻛﻬﺎ'ذ د د م ﻛﺒﻢ زان واذﻧﺖ ٠ ا1؛،ا ﺀ1«'("ا1 ًﺀااacı bir ؛ey güldüğüm ve yedigim İçin seni haberdâr t ıııi'h iv il s ı k ı l d ım . ».
5180
ﺟﺪن ﻫﻤﻪ ا ر ا م از اذﺀام'ذو y م١ د و ر ق دا ه ود٠ 'ر ﺗ ﻪا
“âJııdenı ا، ذvücûdumun her cüz'ü, senin nim etlerini. yetişmiş ve 0 „،'.netlerin dânesine ve tuzagina tutulmuştur».
51-81
٠ <Egcr bir ne, dolnyısiyle feryâd ve şikâyet edecek olursam yiizlcrce yolun loprngı o cü/.'lelin yı'uu. eezâ.yı vücûdumun üzerine olsun». 485
ا'ا1٠ ا٠ ر"اV«' 1،('ا؛ااا1-1 ﻵآ،ا1'ا،١!ا, ا٠ ٠/ ا1ا1 ا....... ٠ ا٠ اا,٠ ا1« ا؛١ '٠ ' ااا1ﻻ،١ <اا1 ا،ا.٧1٠? b i r k u d r e t ١’'اأا،1'اا
I
ا،ا
ا٠ا،، ا1 ا٠"ا٠ ا،ا1، ا11،اا
ve rnahnb/ 1-
1ا.'ا.١''ا:'، ااo l ı ı r , I l a z r e t - i
I ؤ
1
1
; ؛إؤ ^ ااا إ اا؛
^^أ1^ؤة
ﺷﺬد
Ü ﻣﺤﺒﻮ
اﺋﻨ ﺚ
إ
٠ | ة ﺟ ﺄ
; ى٠ از ﻣﻒ
<٠ آ؛اا.ccmacl üzerinde niatlubluk rengini görür, bir ıslıktan mahhub ilil، Nesil،؛؛؛ ؛tir ». 5488
داﻧﺶ 'ا؛ض 'دا'ﻟﺪ رق را ﺟﺮم ﺧﻮرﺋﻲ دا د رق وا١ «Noksan iJiln, fark gözetmez, şiibhesiz şimşeği güneş sanır*. Meselâ ilmi nâkıs olan bir kimse altının sari, gümüşün beyaz oldugnnıı görür, o rengleri onlarııı kendiliğinden vehmettiği İ ؟in sever. Kezâ bir güzelin yiizünde ve endânnndaki tenâsübü yine kendiliğinden zannoltigi İçin ،ina tutulup ballanır. Eger 0 kimsenin ilmi tamam olsaydı, ٠ ٠rongierin ve 0 hüsnü remftlln (٨zîz) ve (Cemil) esmâ'-i ilahiyyesinin 487
،٠ !ا٠ ﻳﺬ ا درر ب ث٠ رد٠ ; ل٠١را غ 'ف ت. ر ب...... ا د ن1 ت ٠ﻟﻴ ﻚ >ك «Çünkı akliları k e n u li ؤأاا،ااا'اإ٠ ااhaili tlcgjldlr. Lâkin noksan bir اا'ئ'ااkulunan beden ؛، ااأ١ ااااأ:ااﻻ:)ا، اذأااااا؛؛ااا١ olmaz». 5493
ﻣﺪ
f
ﻛﻐﺮ و ﻓﺮﺀو ل ر
د د٠ ﺟﺎه از 'ﻧﻤﺎن ﻋﻘﻞ آ ﻣ ﺪ «.‘k llahtan uzaklaşmış olan her gâvurun küfrü ve fir’avnlîgi akil nok. Silmndan iler ؛gelmiştir». Evet: F؛r'a١ ’n'de akl ve §uûr tamam olsaydı ve hakikati anlar bir kilde bulunsaydı ve beşerî aczine bakmadan (Ene rabbükümül'a'lâ) yânî, •'Ben sizin tanrıııızım» der miydi? Fir’avn meşrebli ba'zı budalalar da ki'ıçük dağlan ben yarattım İddiâsına kalkar mıydı? 5494
دن اﻣﺪ ﻓﺮج, ﻣﺮ ﺋ ﻌﺎ ن ﺣﺮج،/ ىﺛﻢ*اﺀﻟﻰاﻻ٠در «Beden noksâm İ؛in Kur'ân’d a : ( اس ﺀؤاﻻرى ر ع gelmiştir».
) Ferah ve sürür
( رﺀ ةا «اإ3 ) ة حsûresindeki:
' ﺟ ﺘ ﻼ | ا ﻫ ﺮ ة ع: | ا ﻻ ﻓ ﻰ ﺗ ﺠ ﻴ ﻴ ﻸ > ج Y ini : «Muharebeden geri kalaıı a’mâya güııah yoktur, topala günah yoktur, hastaya günah yoktur«» Âyetine işâret edilmiş, bununla da (En. m'ıkısu mel’ûn) Hadîsindeki noksâmn bedeni bil' noksan olmadığı te'yîd olunmuştur.
٠ >؛؛l„ s ٥ ؛ ا»اآﺀ17. •1SU
Itii/.rc l.i M evlAnft (NÛı A ٧٠٠. I ٠11٠١ ı,f،ıo t e n liy o r;
١J
١.Ji ١
٠
٠\İ ؛١v j
y
^< ٥
٤٥
«Allah, göklerin ١ re yerin nûrudur. Nûr-i İlâhînin misâli, içine kandil knıımak için duvara açılmış oyıık gibidir ki cilâlı olduğu için kandilin zi yasını parlak aksettirir. O mişkât içinde yanmış kandil vardır. O kandil şişe ، ؟indedir. O şişe parlak bir yıldız gibidir. O kandil mübarek zeytin, ağa cının meyvesi yağiyl. yanar. O ağaç ne şark taraflarında yetişir, no de gnı-b cihetlerinde. Onun yağı ateş dokunmadan, yânî, yakılmadan evvel / ؛yâ verecek derecede parlaktır. Nûr üzerine nûrdur. (Yâni, zeytin ya ğımla, kandilde ve mişkatta ayrı ayrı parlaklık vardır ki bunlar biribirine İnzimam edince nûr üzerine nûr olur.) Allah dilediğini nuruna hidâyet ..ılı.r. Ve Allah ııâs için meseller îrâd eder. Cenâb.ı Hak celle ve alâ her şey’. alimdir28... Bu meseller hakkında ulemâ bir çok söz söylemiş, ezcümle Fahriidıliıı-i Râzî demiştir k i : «Cenâb-ı Hak m ü’minin göğsünü duvardaki mişkAta, göğsündeki kalbini mişkâttaki cam kandile, îmânı yanmış çirâğa, çiıâğı parlak yıldıza, kelime-i ihlâsı mübarek zeytin ağacına benzetmiştir. ٠٠kelime, mü’minin lisânından câri olunca âlemi tenvir edecek dereceye gelir, lisâııen ikrar ve kalben tasdik edilince de nûr alâ n ûr olur.» Yine İmâm Fahrüddîn demiştir k i: «Allah îmânı kandile teşbih etmiştir. Çünki bir evde kandil yanarsa, hırsız o evin etrafında dolaşamaz. Onun gibi imânın aydınlatmış olduğu kalbe de şeytan giremez. Yanan bir kandil (Sûre، Nur <28 ؛33. 491
|ا٧;م \اا ١ ا أ١1, أ٩٠٠ ا٠1 ا ا١،ا '! ااأ-. ١' ا1٠ ا ا، ا ا ا آ1 أ أdüştükçe ülüttı ا١٠٠ا.| اأأ٩ اا٠1 ا٠ . | ا,|، ا،1. ا, ا اا ا., karlar . .١1; ا،1 اise kûfii‘lcı-1 jlıâta ا٠1 ؛ أ ا.>tir . ;•؛im'.ek ٠ ااا1، ا ا, ا ا ا, | ا ا ا ا ا٠ ( ﻷ ؛اااااا, ا: أkör t؛.lı١٠e derecesine getirir I ltr çakışında ve ا٠ اا1 اااا/، ١, ا1، اااا1 أ ا ا ا ' ا1 >ا ا؛ayd.nlıkda yürürler; onlar ) ٠ ااإ,1 ا ا ا ا ا ا1 ا ا؛. ٠٠r dilesoydi onların kulaklarını sa;l j اا;ل- ve güzlerini k ö r ا- اا٠٠ اili. D،d،؛ka٠cn ٨ 1! أ؛1 ا.«« her şey'i yapm aya kadirdir
Buradaki yağm urdan mın.'ıtl, Düı.i îsîârndır. Zulum at ve ra ’ddaıı ıi!.-.ks:ıtl : îdünâfıkku-a ؛f'.nr ,:elen teklîfât -1 şsr'iyyedir. Berk ve ziyâdan ا,; ا.::;. ا'أda ganaim vc emvâldir. iiu â fc k la r, İslâm in maddi menâfiini 1 t . :dukce ona doğru yürürler. F aka ؛٥ ,aydm hk kesilip karanlık, yânî ,l.'k lfâ t yükü altında kaldıkça dururlardı liazrc ؛- ؛Mevlar.:. muvakkat faydaları şimşeğin ؛؟-ıkıntısına benze li'.-.ır. Kı'ii-1 İlâhî ؟؛in dâimi yardım adır diyor,
5199 رادان١ رﻛﻒدرا ﻓﺮﺳﺮ٠
اﻣﺔ ﻧﺮ ﻧﻮر رﻓﻰ ﺧﻮادان .؛Deniz köpüğü üstüne at sürmek, şimşek ziyâsmda m ektub okum ak ».
ردل ورﻋﺶ ﺧﻮد ﺧﺌﺪﻳﺪﻧ ﺖ «Hırs vc tama’duıı akıbeti görmemek, kentli kalbine vc itendi aklina .؛،ilmektir:». Denizin köpüğü ve şimşeğin ziyâsı sâbit bir ؟ey değildir. Geçici olmakta fâni güzellerin cemâline benzer. Binaenaleyh öyle fânî vc zâil bir Inısne mcftıln olmak, âkjbeti görmemekten başka bil- şey değildir. 55.1 ؛ﻟﺖ٠ زﺧﺎد١ط ؛ ﺑ ﺎ ﺑ ﺬ ت ﺀ ة ن
٠
■ ﺀاﺑﺖÂ.*,;V
؟ﺋ ﺪ٣ق
»Her şey'in sonunu görmek akilli bassasındandır. Akıbeti görmeye )
؛١e
n e fs tir
».
.Sili. B،'k «113،٠-٠-، : 17:ة٠ا 1،
S
م٠؛،ا٠اا J
J ., *)،o ... j ١،٠،
"
j ،I ■»). ،> t
٠j / ..İL J \ Lr ؛٠٠١،^١i o ٠٠i
e
n i hâl،.en hâle intikal ı٠ ٠ lirm ٠ lı٠senin zâtüşşimâldcn, yânî, sol tarafa {؛itmek ve dalâlete düşmekten korkman ve sağ taraf, yâni, hidâyet lezzetini bulman içindir. Kieâl-i tarikat lıcp o lezzeti umar ve ararlar ». 5507 .ر ا ش و ا غ ﻟ ﻰ ر٠"ا دو ٠ ر٠ ن دث٠ﻷ٠ﻋﺎﺟﺰ اًﺗ ﺪ از ر «Tâ ki İ1،İ kanadlı olasın. Tek kanadlı bir kuş, uçmaktan tcmâmiyle ileizdir». insan Rab-bı Zîşânına karşı havf ü recâ arasında olmalıdır. Yânî, Kılır-ı İlâhîden korkmalı ve Lûtf-i Rebbânîyî ummalıdır, §11 hâl, yânî,' l،:٠ vf ve reca arasında oluş, onun İ ؟in ma'nevi iki kanad teşkil eder ve ٠ ٠kanadlar V’âsıtâsiyle fezâ-yı hidâyette uçabilir. Bunlardan biri eksik olursa, yânî, sâde korkuya tutulup Rahmet.i Rahmâniyyeden ümidini 1١ ٠ .‘:erse, yâhııd Kahr-1 Bârî’den emin olup korkuyu hatırına getirmezse <1 !؛anadların biri kırılmış ve tek kanadla uçamaz bir hâle gelmiş olur. Hazret.i Mcvİânâ bundan sonra Cenâb-1 Hakka hitâben diyor k i : 550S ﺑﻢ درﻛﺎوم.ا و ﻣﺎ ﻛ ﻞ 'ا ب
ا م ﻏﺎم1٠ دﺳﻮر٠ا د »İlâhî; ya beni bırak söz söylemeyeyim, yâhud izin ver de temâmiylc İzâlı edeyim». 5509
ت٠ن ﻓﺮﻣﺎن "را٩، ا ﻧ ﺨ ﻮ' را، ور ﻣﻨ ﻤ ﻪ ﻛ ﺎ ﺑ ﺖ١; ا
د١ﺟﻬﺪ
ﻝ
»Onu da, lı'unu da, yânî, henim susmamı da, söylememi de istemiyarsan yine ferman şenindir. Senin maksûdun ne olduğunu ve ue tarafta bulunduğunu kim bilir?» 495
.٣ ؛ا٠اا ﺀ'وو٠ ا٠ و د ود ر، ذ٠ا در٠ل'ا٠٠ اذ١ آو٠١ ا د ر، ا “Yine ا٠ ا ا ة- ا، l.râhîın ، ؛)!؛؛1ا؛ ا- rıılı olm alıdır 1، أhalka g ؛bî kapıya m ıhlı
kalınasın vc derece (1ﺀ، ' ﺀﺀاا١.١ ': اve . ؛öııcşe yükselsin ».
5512 ذ و إ ذ ﻫﺸﻤﻦ١ﺑﻮ ن ﺧﺒ ﻞ
ا ﺣ ﺐ ا' ﻵﺋ ﻒ «Yine İbrâlıim HaJiJ giki (
V
ﻛ ﺬ ر د ﻛﺪ
ب٠ﻻاﺑ ﻼ
) ،؛îj'.rek yedinci kat göğü
.«geçsin Halilullah Hazretleri yıldızlan. Ayı ve Güne ؛؛görüp her biri Jçiıı l ;؛،،-ı!jiın acabâ bu mu? dedikten ve enlerin ufül vc gurUb cttigini gör tl'iktcıı sonra ( ) ﻻﻟﺐ'ﻻﺋﻦY ân î: «Den yıldızlar gibi doğup batanları -sevmeni» diyerek onların hâlıkı bulunan sâni'-ı yegâneye teveccüh et
İlişti.
551 .؟
دا ز ﺛ ﺪ٠١ ﻳﺎ ن ن ﻏﻠ ﻂ٣ ن١ و ت از ﺷ ﺪ٠; ش. ا ' ر ا ر/ ﺟ ﺰ <<1 اا ؟cesed ١ ' ﺀmailde âleıni olan Dünyâ şaşırtıcıdır, ile r şcy’i galat VI. ٠e r٠١؛ııu gösterir. Eşyı.ıyı galat görmekten ancak şehvetten çekinmiş VI ؟ ؛ekilmiş olanlar m ،؛steı>lı؛ı ،ıd ٠.
!٠': :ﻧ ﺄ
.1 ذ7
;د ود. :،. ان درزﻧﻰ را ه ﺻﺪ ود٠:ا١وان ﻟﺮض غ ف - A d vc gayr-ı makbul bir aga ؟ile, yedi yiiz nevi’ agacdan iyi olan bil »لﺀ«ﺀاا.
5518 را ر دارد ا د ر ﻧ ﺪ تS ﻣ ﺤﺜ ﻢ ﻋ ﺎ ﺑ ﺖ٠ ن ﺑ ﺮ ﻧ ﺪ ﺛ ﺎ ن
و
"Onların sonunu gören bir nazarla baktığı İçin bakıp yetiştirm ek'bu. *ıısııınlu nasıl nıüsâvî tutar?»
5519 ﻫﺎﺑﺖ ﺟ ﺒ ﺖ ر- ﻛﺎ ز د را ﺧﺎ را
ر ﺟ ﻪ آ ﺀ—ا ﻧﻨﺪ ا ن دم در ﻧﻈﺮ ٠ ٠ » agaçlar, göze bir görünürlerse sonundaki meyveleri nedir? Onu bilil". Bagçevaıı, meselâ meşe ağacını getirip bir meyve bagçesine dikmez, ا.اااا1. آunun acı palamuttan başka bir yemiş vermiyecegini bilir. Onun 1 ااا'اbagçesine dikeceği ve dikkat ve ehemmiyetle yetiştireceği fidanları b'/,٠ ،٠ tll meyveler veren nevi'lerden intihâb eder. Bir bagçevan böyle ol.lugu, yân؛, ağaçların nihâyet nasıl bir meyve vereceklerini Ibtidâdan gö٠ اا،ا٠anladığı gibij
5520 ﺛ ﺪ٠ا ﺳﻈﺮ اﺗﻮر'ت
ﺛﻴ ﻲ
ﺛ ﺪ٠دت وز ﺑ ﺖ ' ﻛﺎ٠ﻫﺎ٠"از ٠N٥r-ı İlâhi ile nazar oılcıı vc bısur.ı basiretle gören bir şeyh dc sâli٠ kili ؛l.tidâ vc İııtilıfisına âgâh olur*. !٠ ؛٠
٠> y ٠l٠٠« 1، ؛،’ ١
j
١ •.^-٠
«0 nasıl fcmı lııılıtnlıı l،i ، • iiııı pâdişâh itli, kökü, mcvcûdiyyctî Al. lalım hıfz ıı emânetinde hıılumırdu». Bir kimseyi ki Allah muhafaza eder, hiç kimse ona bir zaraı. ver mez. Nitekim Resulullah Sallallahti Aleyhi Vesellem Efendimize Cenâb-ı Hak :
ؤ\ ث > ة ﻳ ﻴ ﻠ ﻜ ﺈ ر إ ة ي Yânî : «Allah seni İlâsın şerrinden ve tecâvüzünden liîfzedecekt؛r ؟١ >٠ اuyum uştu. Ondan dolayı en azılı düşmanlan 0 kadar ؟alıştıkları hâlde vücUd-1 mahfdza bir şey yapamamışlardı ". 5526 .و ا ﻣﺪ
ر و١ ر١ زان١داه
٠وﻛﺮ راﻧﻰ ن زد- و٣ر İ lâ h î
«Pâdişâh, lıasctlkârların esıârına vâkıf oldıgıı lıâlde Ebûbekiri Re؛؛illi sükût ediyordu».
EbUbekir Rebâbî mç-şâyihten bir zât İmiş. Hakkında edilen ta'n ü h'Viııc aldırmaz, eevab vermeye tenezzül etmezmiş. Siikûtiyle İştihâr eyl'.miş olduğundan bir hakarete ugrayıp da hiddetini teskin edenler ilak1.11.d a : «Ebu Bekiri Rebâbî gibi sükût etti:، derlermiş. 5527 در ﺗﺎﺋﺎ ى دل ﺑﺪ ا ر ا ن را ن٠ى"زدى ﺧ ﺒ ﻚ راﻧ ﻤ ﻮ ذ «O asil bozuk lıascdkârlarııı kalbJerindcki hıyâncti görüyor ١٠. o hly. Iı kârlııra ıslık ؟alıyordu».
.31) SUrci Maitle : 07. 5 .1
Yân ؛: «N t٠. اأاا١١اا، ااااb y b l.it ا ا ا ا ا1ا اا، ا.١ أ ا ا1 ا؛ ا١ا٠ ا'أ1 ا آ؛ ا٠، gününe ؛nan . <1! ا، ٠Iiy،،rJ،،r. أ'؛!ل1 ا) ا١ا، اا ا, ا1; ا٠ ااا٠،'' ا ااااا1'ا' ا: ا؛1 ا ' ا٠1 ا؛. Allaha vc îmân etmiş dunlara iliyle ve. 'اااااا٠ أyapmak 1١٠،.١’ ا, 'ا1' ا أ. liiiyle yapm akla da kendilc . ٠،٠,٠،٠٠٠* başkasını aldafamıymlnt ا.'،!اا؛، ؛، ;،larijj m ü'm ia oJaıadıklarıııj ٠١11، ااا٠؛ا١ lıiliyar , ا، ا، اأ اا ا؛ أاا 'ذ- !!،٠. ؛ ااا »ا٠ 'ا1؛؛ ا.١' « ﺀاIdtıgıınu, (yâııî, münâfık lıiılnnduklannm hc؛t' bilindiğini) d« farl،c،m'rk(\;ı١؛.j٠٠i"lar^u Ayetlerinde de hikâye buyıruldugu üzere Medine'de .münâfık» nâ اااا١']<> bir takım kim seler vardı ÎÎİ ( / i u l l a h bin Lbey bin Selûl) ün ba ا. ااا, اtoplanmışlardı. Bunlar, d ؛n-i İslâma inanm adıkları hâlde İnanmış ا:ا1ا: örünürler, bu süretle e h l i îmânı aldatm ak isterler, kendilerine :) 1 Herkes gibi îmân edin dîyenlere karşı bîr takım budalaların inandıkları illi İnanır mıyız?» derler ve ehl-i İslâma (sefih) ta'b ir ederlerdi. K ur'ân ].-1 ا.٠.لilil, bu ،a'biıi onlara İâde etti ve :
ﻣﻠﻤﻮىو٠ا وﻗﺄﻧﻼ۶ذﺛﺖ١وإﻏﺌﺬﺛﺬ١ Yâni : «Ilâberiniz olsun ki asil süfehâ ve budala kentlileridir, lâkin ١1., ا٠ ا،> olduklarını b؛lmezler3'١» dedi. Zamanımızda da bir takım nıünâfıklar peydâ olmuştu ki eski münâtemâmıyle tersi idiler. A s r i ;؛eâdetteki ehl-i nifak inanmazken .5ا. ااأاااgörünmeye çalışırlardı. Yeni nıünâfıklar ise, eski inandığını fedâ . ı،('îiemckîo beraber hoş görünmek ve kendilerine m ünevver dedirtmek 1. 11، inanmaz gibi görünüyorlardı. O nlara karşı şu beyt hâtıra g elm işti: I I n r ııı
Moda dinsizlerinin bak hepsi, Eski erbâb-ı nifakın tersi .
M ünafıkların A llaha karşı lıud’a etmeye kalkıştıkları gibi hasedkâr maiyye*. halkı da hüküm darlarını.aldatm aya vc ondan öğrendiklerini ona atm aya kalkışmışlardı.
.33) SUrcl B akara : 8.3. ٠3 ا٠ SUrıl Bakara : 13.
503
R٠١.'M
ﻟ ﻐ ﺘ ﺄ ﻧ ﺎ ~ ﺋ ﺎ د ﺻ ﺬ ا ر د را ا, ى و،ن ا
؛.' ذ
ﺯ١اى ﻟﻢ
“ح[ ا،ﻵ٠٠ v kbpokten alçak; sende bana karşı k;çırağa der k i : i ؛s vefâ ١ t٠ Ik ınndıır ? .
5537 ﺳﻞ٠إإﻛﻞ آ د ن ك٠ ﺳ ﺎ١ ١/ ﺧﻮد
ور دل٢ا ذ
ﻫﻤﺠﺮ ►ﻧﻮد ﺷﺎﻛ ﺮد
٠R٠nî hakîkaten demir koparan bir usta bilme, kendin gibi kalbi 1ا،، اbir çırak farzet». 5538
ﺗﻬﺎزﻣﺬت؛رﺑﺘﺪرﺟﺎﻧﻮروان د د رو؛ن/ ﺀ ىjT د ﻣﻨﺖ *.Senin r â h ım a olan yardim benden değil mitlir? Bcnsiz senin tara akmaz».
fim i l ٠؛r s ı ı
5539
ﺑﺲ دل ﻣﻦ ﻛﺎﻧﻜﺎه ﻧﺤﺖ زت اى اﻧﺮ ﺳ ﺖ٠ ﺛ ﺜ ﻐ ﺎ ا ﻧ ﻜ ﺎ و ﻛ ﺎ١ح «Benim gönlüm sana tâli. tezgâhı iken ey müstakim olmayan; bil 'اا,;٠ ل '، اااneden kırıyorsun?» 5540 ، ﻧ ﻨ ﺰ١ا ى ﺑﻬﺎن ﻣﺰ'م
،ب ا ذ د رور-ﻧﻰ لؤﻟﺐ ازﻧﺎ *Ben gizli çakmak çakıyorum diyorsun. Kaibdcn kalbe peneerc yok mudur?» .٢ ا0.-ا
Y â n ı: «Kötülüğün ci'/n.ı اا.١ ااا١ اا٠ kötülüklü.•33. buyurutm uştur. İşte ا؟ا1ال،ذesrârını keşfeden ،lif lif, !'indilerine karşı hürm ctsiz muamelede 1 bulunanlara kai ' ؟٠le edenler.،ı böyle ıııııanı Bundan sonra H azret'، Mevlâııâ, sûretâ o çırağa, hakikatte sâlike ilitâben buyuruyor k، ; U s ta m , J’ânî, ârifin sana karşı güldüğünü fakat gülmenin zevk u nçş.cdcn ileri gelmediğini söylemiştim 1، .
5545 ه ر ت٠ ﺧﺎ١ ورy ١ ا د ىب \ ﻝ/ ﺻﺪ ﻫﺰاران ﻛ ﻞ ﻧ ﻜ ﻔ ﺘ ﻰ
«Eğer onun sana karşı gülüşü senden râzı olduğu İçin olsaydı, senin !؛؟؛yüz binlerce gül açılmış, yânî füyûzât ve fütûhât zuhûra gelmiş olurdu*. 5546
ﺟﻮن دداو دورﺿﺎ آرد ص د در ﺣﻤﻞI ا ﻓﺄﻧﻰ دان ة «Onun kalbi rızâ ile amel eder, yânî, senden râzı olursa 0 rızâyı gü٠ .*ııeşin harnel burcuna gelmesi bil Ma'lûm ya güneşin hame ؛burcuna intikal؛, il ؛b ؛hâr ۴evsi۴i٠ n،n ؛-b -tidâsıdır. Bir ârifin rızâsı da bir sâlik İçin ma'nevi ilkbahâr tesiri göste lir, onun kalbinde türlü türlü ma’rifet çiçekleri açılmasına sebeb olur , 5547
ار٣ ٠ ﻣﺎر و ر.ﻧﺤﺪﻧﻪ ر, زو ;ار٠٠ ﻣﺞ،.رد د ﻛ ﻮف١در ﻫﻤﺎًم «Giincşin hamcl burcuna gelişinden hem nelıâr, hem bahar güler, ؟؛؟ekler ve yeşillikler birlblrine karışır». Evet; O mevsimde hem nehar, hem bahar güler. Nehârm gülmesi, kışın uzun 'geceleri geçmiş ve gündüzlerin uzamaya başlamış, bahârm, yânî, ağaç çiçeklerinin .gülmesi de dallar üstünde açılmış ve ağaçları kaplamış olmasıdır. «8ûrrl .35 او١٠، ا4اا .؟f٠7
Bahsedin 'ل٠( ٠ ا، ٠ ا ا1 ا ا ؛١ا ا1اا اااااا،اا1 ' ا1 ل!ا؛اا <ا- اIÎL1İC vc bilmazhariyye ıi.f-i kamildir ki I.» »»٠ '»< ١ 'ا١',,٠ 1 ااأا ؛.اااا؛ ا١ ularididir. Fezâdaki utârid :;٠ ٠ ;>■yârcsi fclcgin 1؛.'،اا1, ا،'اﻻ | ا.:,ا،1 , .،،٠ ؛٠. ٨)'؛؛- ؛-kî.mil de rna’r.evî bir uta itidir. Fakat OIIUII 1؛.'ا, اا11. ااا1'ا ااااﺛﻤﺎا.اا1.ااا؛اااا:ﻻ؛؛ \ ﻻاذ'ل٠yazscagmı r ٥h 01., ا؛'اyazar. ,٠ ٠ "، ،،!٠ ٠ » ا:,٠ .-yazhk ve siyahlık da yine bizim mi ki onunki ' ,!:؛،» VI. diılayjsiylc Hakkin rızâsına mi, gazabına I il mazhar oldugıınııız ül،..dür . 5552 ﻳﺴﺮ:از ﻣﻨﺜﻮرى ﻧﻮﻟﺪ س ا وﻫﻨﺪ ارواح از ر د ا و ﻣﺤﺰ «Kuhlarm sevdadan ve aczden kurtulnıaları اا؛ ا؛,ma'ncv’î Utarid 0 tekrar ؛ل؛ا:ﻟﻸ7. ل.«ve yeşil ferman yazar Hakkin ve halifesi bulunan ârifin merhameti galib ve gazabı sâbık oldugu İ ؟-in rUhlann kurtulması maksadiyle yine muhtelif rengde fer .lanlar yazsr « Allah, tevbe ve istigfâr edenlerin tevbesini kabûl vc günâhlarını -Iifveylcdigi gibi halife-i Hak olan arif tle kendisine hürmetsizlik eden lirin ncdlmetine karşı onların küstahlıklarım afveder vç râzı olduğunu ildirir. Fermanların muhtelif rengli olması rızânın ve afvm derecâtı:! .؛Isa gerektir. Kitckim : 5553 ز اﻓﺂدذ خ ﻧﻮ ا ر٠ وﺀi r رس ﻧ ﺰ ح دراﻋﺘﺒﺎر5 ﻧ ﻂ- j;،r «ı٤lk b ilâ rm -yazısı, kavs-1 kuzahta oldııgsı gibi kırınızı vc yeşildir > Ra'zaıı yağmurdan sonra Güneş açılınca ufuk üzerinde muliteli renkli d ؛,lire görünür. Buna kavs-1 kuzah ta'bir ederler. Kadınlar arasınd adi eleglmsagmadır. Bunun gibi ilk bahar gelince onun kalemi de ttlrl ııalıışlar ؛؟zer iri en ziyâde göze görünen çayırda ve yapraklardaki yeşi ile ؟؛؟eklerdeki kırmızılıktır. Bunun daha a ؟ık ؛؟ısı bahar gelince DUny yeşerir ve muhtelif renkli çiçekler a ؛؟l١ r demektir. Bakılırsa yeşil ren umûmidir, kırmızı ve silil’ renkler ise çiçeklerin nev ine göl'e husûsîdî hnttâ 0 muhtelif renkli çiçeklerin yapraklarında İJİle yeşillik vardır. B cnaleyh birincisi Allahın rahmet ،':«- ؛âmmesine. İkincisi ruhların kabili؛. l-i muhtelifesine işâret.ir‘.y ٠ .
١','اا، • اKuşlın nrnsuul.ı 1 ا٠ اا،1 ا،1 اا،، ilindi اا ا ا ا ا ا أ٠> <!!((،، İİ küdlıüdü ا. ا ا ا ا ا،١ اااااااا, yoksa 1، اأ.١ ا1اا ا، ا،٠ اI اا ا... <»ااا''<ا اااا1٠ ،1. 111 ا؛’ﺀşiddetli Jjir ceza ، ا٠ ااا،' ا، ا أ ا ا ة ا٠١•a OIIII Kt٠si"t٠c٠؛yıılıud iııı،; ا.،ا.١1، اا1ا٠' ؛ أأ.٠ا،ا٠ ذ» اhakkında bana III. tl ١ ا(ااا اا1،؛1، ،؛ir ،’ اا1 ا؛beyân ....... ٠.'٠!؛، ا ' ااااا 'ا;ا، أا' ا،ıüdhüd ;؛ekli. H azret -؛ إﺀ٠ ا، 'ا١ ااا؛ااا٠ li '.'onu, nereden idili.١e ،ı.I.ılir ٠ -،،،. ؛؛ا،،11 ا( ﻻاdedi ،ti: Senin I I I ) ا ا ا ا. ﻻ ! ا. . ا ا ؛şey ' ؛gördüm , ة: ، ا ا: اSelta' zelilinden doğrıı l ٠ ؛r haber getirdim . 1 اا. اا، ااا1، ا1،<؛؛،' ااbir l.adın ، ااااا[( ﻻال،, ؛Sobalılar., hiıktinıdarlık etmciite . ! . şey verilmiştir, cnim büyük ،J،r أ;ا، ل ؛ اila var. Ben < 1 1 ١'C kav * . ٠ اا٠ ا، ،١1اذا1 ااbırakmış ve güneşe secde eder l؛؛r hâlde buldum. Şeytan yaptıklarını .......... 5 göstermiş ١'C yoldan çıkarmış ki hidâyet tarikini I illinin Ollar. Göklerde ve yerde olan gizli şeyleri meydana ؟ikaran ve gl'ledîğinîz ve i'lân eylediğiniz §c١lc r ...... ( ؛le bilen Allaha sc ؛d . et . ٠.٠،->tular, t.'cnâb-ı Hak öj’Je bir Allahtır ki ondan başka m a'b،:l 5 oktur , 1 ا ا ا ا ا،، اnr ؛٠ ،ın rabbi, lıâlıkı ve sâhibidir؛.«. ٠ » ٠٠ ٠
٠ « ؛.٠
ﻫ ﺎ ا
ااا، <أ؛ ا)؛ ا1، ااذbu sözleri üzerine Iîazret-İ Süleymân :
دذﺟﺎﻧﺾ..ﺀذ١ﻵزﺗﻴﺌﻨ ﻀﺪ ﺋ ﻴ ﻴ ﺬ ي. ﺿ ﺬ \ >ت\ ذ ; ﺑ ﻮ ن ﺟﺆ4
ﺧﺆةذذ \ | ا ﻳ ﻐ ﺌ ﺔ:.
١ ٠ ،،ni : «Dedi ki : Doğnı ınıı söylüyorsun, yoksa yalancılardan mısın un., bakacağız ve tahkik edeceğiz. Şu mektubumu götür onlara at, sonra uıılıudnu dön ve bir tarafa çekil; moktub hakkında birbirlerine nasıl nıii٠. ١ıı؛١ I edeceklerini ve nasıl görüşüp konuşacaklarını öğren37». Ilüdhüd ır.oktubu götürdü ve Belkîs in sarayı penceresinden içeri allı. lîpîlcîs onu görüp mealini anlayınca devleti erkânını topladı ve unlum :
. SİİI..I Nrtttl .
٩? ,
Î I „ I K
M «,'11 .» 1 ,H
:١ ؛
.H
.)11
Ilelkis’in sefirleri ve h ediyyeler،:
ا٠ﺋﺬوﻧﺖ\دق\ \ ﺷﻰ\ ثﺀﻛﻮ١"ﺀ ﺛﻴﺊ\ل١ﺟﺐ |
ا
ﺫ' ﺀ ﻳ ﻮ ; ﺻ ﺎ ﻏ ﻮ ﺕ
٢ ﻳ ﻞ و٠ ﺧ ﺒ ﺒ ﺪ ﺑ ﻲ١ئ؛ةل١ ﺫ5 ﻪ
ﲠ ﺜ
ﺆ
ﺭ ﻳ
^
ﲜ ﻮ ﺩ ﻻ ﻷ ﻗﺒ ﺊ
٠
زﻣﺄئ١ د؛ﺑﻨﻰﺑﺨﻴﻴﺄ ﻳ ﺜ ﺆ۴ ؛١ ﺑ ﺄ ا' ﺀ٠ى ﻗ ﺄ ﻳ ﺂ ﺗﻌﻮمj ﺗﻠﻲ;ه ﺋﺎ ﻻ١١رآذ4ﺗ ﻔ ﻦ ج ﻫﺎدﺋﻤﺒﺘﻔﻠﻢ ﺥ٠ ﺫ ﻗﺌﺘ ﺊ١ ؛؛ﺍﺩO ﻥ١ ﻱ\ﺍﻡ٠ﺺ ﻫ ﻌﺒ ﺚ ﻭ\ﺻﺆﺓﲠ
١ ق ﺀ ﻳ ﺜ ﻤ ﻸ ا١ ﻓ ﻚ٠ﺋ ﺌ ﻎ ﺀ ق \ ؤ ﺑ ﺸ ﺠ ﺄ ز ﺗ ﻶ ﻧ ﻰ٠ ؤ ر٠ ة ا د ذ ذ \ ء ز ى ﺋ م٠ﺻ ﻳ ﻌ ﺟ ذ ة
ﻳ ﻪ ء
ي| ىاﺗ ﺔ ^ ة ﺳ ﻬ ﻮ ﺳﺜ ﻤ ﻲ: ﻣﺎ ة را و١^س١أ
٠ م٠>ةرﺗﺆﺗﻰؤ Y ânî: «Süleyman Aleyhisselâma gelince dedi‘k i: Bana mal ile imdâd etmek mi istiyorsunuz? Allahın hana verdikleri size verdiklerinden Belki hcdiyyelerinizle siz ferahlanır ve sevinirsiniz Ey sefir, seni gönderenlerin yanma avdet et; onlara ordular getireceğiz ki kendilerinin 0 kuvvetlere karşı duracak halleri yoktur. Oıılan hor, hakir bir hâlde memleketlerinden çıkaracağız. Hazret-i Süleyman bundan sonra maiyyetine lıitâb ederek: «Dedi k i : Ey cemâati Müslümanların, (yânî, göndereceğim ordu efrâdmm) girmesinden evvel Belkîs’în tahtmi hanginiz hana geti" rirsiniz? Çinililerden bir ifrit «ledi k i : Sen yerinden kalkmadan, ben o tahtı sana getirirlın ve ben bu ؛5 ؛yapmakta kuvvetliyim ve eminim. :ا؛ا
513
f.M'l
ن ا ﻧ ﺒ ﻰ اد١ر ﺀ ت ﻣ ﺪ ﻧﻢ ر ﺑﺪاد٠ د/ ذ ﺧ ﺪا س ﺀﻓﻞ ﻣ ﺪ
«٠> J،٠ "llıîs'c yüz kat ٠ '،٠ ٠ »,٠ ٠ ٠ ٠ ، اا1١ ااااUi Alilli. ٠ا, ا؛ اerkek akil vernıî؟،»؛. 5555 إورد وﻧﺜﺎ ن..ﻫﺪﺀد ى ﻛﺎﻣﻪ ا ﺑﺈ نj ا إ ن ﺟﻨﺪ >ﻝ٠ از «Itir luidhiid kuşu ona Siileymandan mektub ve nişan getirdi . ٠' ,٠ ٠ .٠ ،٠ ٠ ,»» Ijirka ؟kelimeden İbâret bir beyandı,. 5556
واﺋﺪآﻧﺘﻜﺘﻪﺀ؛ ىاﺛﻌﻮ ل٩ ٠ﺟﻮ در رﺳﻮل٠"ا ﺣﻘﺎرت ر د ا. «Mektubda miinderic olan .şümullü nükteleri okuyunca onu getiren l ١ly٠ < ٠yâııî, biidbüde !،akaretle bakmadı». 5557 ﺟ ﻢ ﻫﺪ ﻫﺪ د د و ﺟﺎن ﻋﻨﻘﺎش د د
ﺟ ﻮ ا د د و د ل دراش د د
ﺣﻰ
«Onun c؛sn١ inî hüdhüd, canmı anka, hissini kbpiik. B٠ ،r٠ IU .
kalbini deryâ
5558 ﻧ ﻐ ﻠ ﻄ ﺖ د و ر ى٠ﻋﻘﻞ ﺑ ﻰ ﺳ ﺰ ٠او ﺟﻬﻼن ﺑ ﺚ١١ﺟﻮن ض إ «Bu iki rcngli tılsımlardan, yân؟, sûret ve ma.uâdan İbâret cisimlerdm dolayı akil ile his, Muhammet! Alcyhissclâm gibi, EbUcehillerlfi eengdedir». 515
! ا!اا؛ا٠
رش٠ ﻟﻦ٠ ﺀى٠ ٠ ﺚ ذن دو دﺑﺎ ﻏﺎﻟ س دد * ن ﺳ ﺪ ت ر "ﻟﺒﺶ٠ د؛٠د
«Ey salik; hissi ٠ »٠ ،»,٠u٠ >/.toprak sa 'i،n٠ ؟. اا٠ أ؛اااﻟﻚdüşmanıdır».
؟linki his gözü aklin ve
5561 دده ﺣﻰ را ﺣﺪا اﻫﻤﺎش ﺣﻮاﻧﺪ اش واﻧﺪ٠ﻳﺘﺄ;أش ﻛﻔﺖ وﺿﺪ «Allah, his gözüne a’mâ, putperest ve hizim zıddımızdır dedi». Cenâb-ı Hak Kur'ânda müşrikler ve münâfıklar İçin:
وذإﺛﺎ/ ﻧ ﻼ ﺳ ﻲ١و ﻷ ﺀ Y ânî: «Onlarm gözleri vardır, lâkin görmezleriz» buyuruyor. Görıııeycn göz, körden başka nedir? Hâlbuki ٥ müşrikler ve münâfıklar ؛؛uver.i zâhireyi görüyorlardı ve göremedikleri ma'neviyyat idi.
5562 ﺣﻮاﺟﺔ ﺣﺎﻟﻰ و ر دا ﺑ ﺶ او ﻧ ﻮ
او ﺗﻰ ﺑﻨﺪ ﻧ ﻜ ﻨ ﺲ ﺟﺰ
«Hâlin ve istikbâlin efendisi olan nebi, yghud veli onun önünde idi. O ise bir hazîneden, bir mangırdan başka bir şey görmüyordu». Enbiyâ ve bilverâse evliyâ hazarâtı. ma'neviyyetleri itibariyle birer hazine idiler. Onların yalnız zâhirî şekillerini görüp de kendileri gibi vehmedenler ise hazînede nukud ve eevâhiri görmeyip de oradan bir mangır görebilenlerdi.42
(42)
S ٥r ٠، A’ı a l : 123.
517
.٦ا!اا؛؛ ،ا٠
.ل١' د د ب٠خ٠م ﺟﻮل.خﺀك آا
ك ﺀﻓﻰ١ﻋﺎ١ ا د٠r ﺑ ﺶ ﺧﺎ ﻛ ﺶ «Âdejııin topro ؛؛yflnl. crscd-i hakisi Hakkin çalâki oldugu İçin ı٠0 topragm önünde اإال1،1، اااmelekleri secde etliler ». 5567 ود٠ا وا ﺀ اﻧﺌﻘ ﺖ آ ﺣ ﺮ از ج ك ﻛ ﺜ ﺮ د١ ﺟ ﺌ ﺴ ﺜ ﻢ خ، 5ازت «Semânın yarılması neden dolayı idi? Hâkiligi açan bir gözden ötürü idi... Fakire göre beytte (؟eşmî) kelimesinin (cismi) olmak ihtimâli de vardır ki ٥ vakit «Topraktan mahluk bir cismin geçmesi İçin semâ ya-ııld ı meâli anlaşılır. Evet. Peygamberlerden Îdrîs ^e Isâ Aleyhimesselâm hâki bir cesed oldukları hâlde semâya çıkmış ve onlann geçmesi İçin semâda yol açılmıştı. Kezâ Aleyhisselâtu Vesselâm Efendimizin ce'(؛؛d-i mukaddesleri de hasbelbeşer hâkî idi. öyle olmakla berâber mi'rac gecesinde onun mürûru İçin gökler arşa kadar açılmıştı. 5568
ك از دردى ﻧ ﺜ ﺒ ﺪ زر ا ب١خ ا ب- ذﺛﺬا زذ٠ دﺑﻴﻨﻜ ﺰ ﺻﺸﻜﺎ٦خ «Toprak tortu olarak suyun altma çökerken, 0 toprak Vücüd-1 Muhanunediyi gör ki kenıâl-i sUFatle arş-1 a'lâyı geçti». 5569
آزﻟﺼﺎﻓﺖ ﺑﺴﺒﺪ'ن ﻛ ﺰآ ب'ﺑ ﺖ ﺟﺰ ﻋﻄﺎى ﺑ ﻊ وﻫﺎب ' ﺑ ﺖ »imdi ؛unu bil ki ccsed-i hâkideki letâfet sudan değildir. Ancak miibdi'-î vehhâb olan Allahın atâsı İktizâsıdır». Mi'râcı İnkâr edemeyen miislüman. feylesofları, onun vukûuna bir sebeb ve İmkân göstermek İçin »Cesedin semâya urûcu, rûhun ve aklin kt.mâl-i letnfetilidoudir ki beden- ؛kesifi âlem-i bâlâya yükseltmiştir. BM
>؛.٦7 .'٤ ٠ا٠ ٠ ن؛ل٠ز٠ﺑ ﻠ ﻐ ﻨ ﺜ ﺪ ﺧ ﺖ ا ر ا ﺛ ﺎ٠٠;ﺧﺎ ك را ﻛ ﻔ ﺖ ا «0 l.âldc yakincn bilinir ki, Allah dilediğini aziz eyler, m ahlûk bir cesede kanadlar a ؟da uç der».
topraktan
K ur’ân’daki bir Âyete İçâretir k i :
ا|اﻟ ﻶ ذ ذ ج ﺀ ﺀ¥ ﻳ ﻎ
ذﺧﺠﺄ-;،ةﺋﺎﻟﺬةةج\ﻗﻠﻠﺬﻗﻘﺞ ي ؛ ق | ﺧ ﺜ ﺊ٠®ﻫﻴﺖ Y â n î: «Habibim; sen de ve biitiin m ü’m inler desinler لEy m ülkün Silhibi olan Rabbim! Miilkii ve hüküm eti dilediğine verirsin; m ülkü ve saltanat، dilediğinden alırsın. Dilediğini aziz kılarsın ve dilediğini zillet ve hakarete uğratırsın. Hayr, senin yed.i kudretindedir, ne yaparsan 0 hayrdır. A llahnn sen lıakikaten h er şey’e kadirsin, iler şey’i yapabilir. s ؛n ٠3*. ٠
Evet böyle her §ey’e kadir olan Allah, hâkî bir cesede ilm ve akl kanadlart verdi, onları açıp ulviyyet semâsında uçmasını ve meleklerin secdesine milirâb olmasını emretti.
5574 ﻓ ﻰ را ﻛ ﻔ ﺖ رو ا ﺑ ﺎ ﺑ ﻰ ﻧ ﻮ٠ ١ ا ﺗ ﺎ ﻳ ﺲ ﺛ ﻮ. ﻏﺘﻢ ﺧﺎك٠ ﻧ ﺮ «Bir ateşe, yânî, ateşten yaradılmiç olan Azazile de git şeytan .1, yedinci kat arzm altında telbis ve İzlâl ile uğraş tlctli».
Âdem topraktan yaradılınış, topragin alçakta bulunması lâzım gelinişken onu yükseltmiş, şeytan ateşten lıalkolunmuş, ateş alevinin yük. ilm e s i îcâb ederken onu alçaltmıştır.
(«)
lın ru ıı
S ilrc l
٨1.1 ؛2«. 521
yaratamaz gibi bir knyıtl nl.mıı .ılır, Ondan dolayı Hazret-i Mevlânâ l،ı»fın-ı İlâhîden olarnk : •Mimi ınuV.ır-ı crbaa ve illet-i ûlâ değilim. Her tasarruf ve hükmetmekle hâkiyim ve sabitim. Benim işlerim il- ...yd٥ le٠ ؛؛iz ve sebebsizdir. Takdirim vardır, illet yoktur» diyor. Yine lisân-ı İlâhîden olmak üzere devam ediyor k i :
5578 -٠ liy
£
\j j ٠ p
c i y |،٠ 'L؛-، .Lc^jâ * j ١ -،>١ Kendi âdet ve sünnetimi vaktinde döndürürüm vc icâbında değişti .«irini. Bu şübhe vc şek yolunu zamanında göz önünden kaldırırım • Kur'ân’da :
&
،01١
Y ânî: «Allahın âdâtmda değişiklik bulamazsın44» Âyeti vardır. Bu Ayet «Kanûn-ı tabiat» denilen usûlün değişmeyeceğini bildirir, fakat !•[؛ygamberlerin mu'cizeleri, evliyânm kerametleri gibi ba’zı hâdiseler, o âdetin fevkinde zuhur etmektedir. Demek ki ba’zan âdet-i müstemirre tiltf.fi. hâdisâtın vukûu da yine sünnet-i îlâhiyye cümlesinden imiş. Buna binâen : 5579
ﺭ ﺍ ﺭﺛ ﺮ, ﻣ ﻜ ﻊ ﻫﺬن/ ١ﳏﺮﺭ. ﺛﺮ
ر١ ﺭﻭ ﻛﺎز١ ﺗﺪﺭ١ﻛﻮم
«IJenize derim ki âgâlı ol ve ateşte dol, ateşe derim ki yürü güt bağÇCMİ ol». Kelâm-ı ilahide :
٠ | ؛ ا ئ١ت Y ânî: .Kıyfimetc yakm denizlCr âteşin bir hâle gelince4 »؛ve . ؛١ ٠ h )44) S û r d F : ؛U ؛s . r . l KUvvIta. ' fl (45 523
fir.81 ٠ ن ئ> ﺀا, ر٠* •، ﻟ ﻢ ا ى ﺀودﻧﻊ/ . ١.
ون ا ر٢ ا زا م- ر دو را
■Ey güjjcş; kamere yaklaş ٠ ل:د٠ €٠ <(٠ ؛ةﺀ/ لher ikisini ile kara bulut gibi 1٠;ﻻذ'اا-،»»ﺀاةذﺀ. Addi bili Rebia, kıyânıet ne vakit kopacak diye soruyor : @ ؟ﻧﻰﺛﻮم!كﺀو١ ﻳﺜ ﺰ \ ﻓ ﻜ ﺮ- ﻟ ﻘ ﺮ ؤ ق ؛ ا ﺗ ﻮ ﻋ ﺎ ﺛ ﺲ٠ أ ﻛ ﺎ ر @ ؤ ا ر ذ ا3ي٠١ة د © ﻻﺋﺬﺑﻘﺬذﻣﺜﺎﻟﻤﺜﺮ٠ ﻳﻮﻻ. Y ânı: «Göz kamaştığı, Ay tutulduğu ve Güneşle ay bir araya geldiği zurnan ki, şimdi kıyameti inkâr eden insan, ٠ zaman kaçacak yer neresi? diyecektir5.». 5582 ة ﺧ ﻮ رﺛﻴ ﺪ را ا ز ﺑﻢ ﺣ ﺜ ﻚ٠أث٠ ه و ن را ض ا ز ﻳ ﻢ ﺷ ﻚ٠ﺟﺚ «Güneşin çeşmesini, yâni, kursunu kurutur ve ziyâsız bırakırız, kan ؟eşmesini fen ve hikmetle misk yaparız». Misk ahularında oldugu gibi ki, misk denilen §ey bil. cins geyiğin göbeğinde toplanan kandan ibârettir. 5583
ا ا٠ر دوﻛﺎو٢ ا ﻓﺂب وﻣﻪ ﻟﻪ١ ﺑﻮغ رردن ﺑﺘﺪ ﺛﺎ ن «Allah, Giiııcşin ve Ayin boyunlarına bir çift siyalı öküz gibi boyun, duruk takar». Ve onları bir araya getirip ziyâsız ve nursuz bırakır. İşte Kadir-i Mutlak olan Ceııâb-1 Hak, bu gibi fevkattabia olan İlâdiseleri vukûa getirmeye muktedirdir. <5٠ لSOrel Kıyam eh : 6 :10.
ذ2 .؟
٢ ؛؛ا87 j —ıL
j ١٠ ١٠ _^>1
A٠ t l L. 1^
£-1
I ^٠ ٠>I
*Bu Âyeti işitince bezenmediğinden suyu kazma ile biz getiririz».
Yâni; tjprağı kazar, suyu buluruz dedi ve ilâve etti k i : 5588 j?' <Ssj } J ;؛.٠٠j; L.
... ;• j - t )١o T ١j «Biz bel ile yarar, kazma ile kazar ve suyu aşağıdan yukarıya çıka rırız».
5589 ﺛ ﺮ ا د٠ﺷﺐ ﻧﺤﻔﺖ و د د اوﻳ ﺚ ش ﻛ ﻮ و ﻛ ﺮ د٠ﻧﻞ ﻃﺒﺎ ب ر دوﺟﻎ «Gece uyudu. Kü’yâsmda arslan gibi bir yiğit gürdü. 0 J'iğit buna lı.kat attı, ve iki güzünü kür etti».
5590 ﻣﺌ ﺠﺜ ﻤﺎ ى ﺛ ﻞ٠ﻛ ﻤ ﺖ زﻧﺪ و ﺣ ﺚ ادﻓ ﻰ. ل ار٦ ... ا 'ﻳﺮ ﻟﻮرى «O feylesofa dedi k i : Eğer süziinde sâdık isen güzünün pınarından kazma ile nur çıkar».
Yânî: ni'me،-i rU'yetini İâde et.
5591 ﺷ ﻜ ﻮ ر ﻟﻴﺪ٠رون ر ﺟ ﺖ و دوﺟﺚ ﺃﺛﻌﺶ دور د د. ض اذ دو٠ور ﻓﺎ٠ ' «Feylesof, sabahleyin yatağından fırladı ve iki güzünü kür gürdü. İtü'yet nuru o iki güzden uzaklaşmıştı». 527
f to n
ا. ا ر ا, د ا۵ و١ ا ذ ﺀ ى٠,.. وا. , ١ ذﻧﻰ ا ﻟ ﺬا و ي١ « ^ Iin y y ib P e y g a m b e r ٠ا؛ي٠ ؛١أ
nerede
، ٦٠
ا٠ أd n g ı
ziraat yapılacak
ı ! ı ı a s i j ٠:١
II I I 1.1 haline getirsin ?*
5597
..( لhalilin, yânîj İbrahim Alcyhisselâmm hüsnü İ'tikadı ١’C Ccnâb- 1 Ilıdık ؛، ııîyâz، dolayjsiyle muhal denilecek güç bir İŞ| miimkin oldu ».
5598 ول-ا د را ز ؛ ﻣﻔﻮﻗﻰ از ر ﻧ ﺪ ا ا ﻧ ﺮ ل٠ﻛ ﻺ ى ﻣﺎا ر ر ٠Yâhud Mukavkis’in Ilazret.i Peygamberden temennisi üzerine bir ٠ ı٠ ١ !ık, usûlüne güre bir tarla oldu*. ؛juavyib Peygamberin dua؟، ile dağın tarla hSline girdigi, Halîli'1* 1,1,11(، «İyâzıyl. ateşin gül bagçesi .ldugu, Habibullah Efendimizin recâ*lyle taşlık ve kayalık bir yerin zirâate yarar bir dereceyi buldugu gibi; n u hnn vârisi olan kâmil bir zât-i şerif de himmet edecek olursa öyle kııyalık kesilmiş bir kalb de yumuşar. Mukavkis. asr.ı seâdette âlısır Hükümdârı idi; fakat Bizans Devleti اااااtlbiiyyetinde bulunmaya mecbur kalmıştı. Etraftaki hiikiimdârlara birer nâme.i risâlet gönderilip kendileri imana da’vet edildiği sırada, ona اا|اbir sefir ile bir mektup yolanılmıştı. Mukavkis müslUman olmamakla b٠t ؛١ber sefir-i peygamberiye hürmette bulunmuş ve zât-J akdes-i nebeviye ba’zı hediyyeler takdim etmişti Bu mu'cize 0 sırada, yâhud biraz Iinra vukûa gelm؛, olmnbdır 34
523
٠| ٠ اina’ncvi neshe ugrnyip .nişlerdir,
اااا1ا٠ ﻃﺎ1،اااااااا
1٠ ، اﺀااااbütün جﺀاﺀ،5 ا،ل؛ ة١ أ-söyle
H ulâsa: Maddi olsu », ا ا ' ا ا ا ا.\' اolsun vukûa gelen meshin sebebi en 1اا٧ اذve evliyâyı İnkâr ،’.,,,ek.il'. (.'.'،resi ise o İnkârı bırakm ak , ٥ zevât -1 kil 11,1,1,1 karşısında hürm et ve ta'zîm ile yerlere kapanm aktır ,
5601 د ا و ر ' ﺑ ﺖ٢ ﻫﻢ.ر دﻟﻰ ﺳﺠﺪ
. ذ م ر ر دورﻳﺖ٠زدررت «Allaha karşı secde ١ ’C ricâlullaha ta ’zîm etmek l؛؟n de her kalbe izin ١i'i ؛l,nemi ؛t ؛r. Çünkî ralım et ücreti her ؟.«alışanın nasîlli değildir vet: lâyıkıyle:l٠ ؟alışan ameleye gündelik verildiği gibi İhlâs ile ibâ٠ I٠ اeden kullara sevab verilir. Yoksa gösteri ؛-olsun diye amelde bulu tunlara bir şey verilmez , 5602 ٠^ -?r٠ r؟٠،٠ r^ ٠،j '١ .— *؛O؛. ٠t< p
Ky <،•• ؛،؛٥
«Aklını başına al da tövbe ederim ve Allahın lûtf ü keremine sığı .«nırını düşüncesine i’timâd ederek günah işleme Ki; tövbeye vakit bulamadan gitmek ihtimâli de vardır. Hem sâde tövbe ve estağfurullah demekle insan tâib ve müstağfir olamaz .t،y l٠ , 5603 ١ ٠ ; </*> ،d I j o ١ ٠ ١jiıy ١J ١٠١—< ٠j ٠3j \ - ٠—' ١١»•-f Tövbe için .■l.ııhıttıır
revnak ve letafet lâzımdır,
tövbenin şartı
şimşek ve»
Hadîs-i Şerifte : «Tövbe, nedametten ibarettir» buvurulmuştur. Yap tığı kötü bir işten nadim olan kimse keşki yapmasaydım diye peşîmanlık duyar, derûnî âh eder ve gözünden yaşlar döker, işte o âteşin âh, töv benin şimşeği, agluyıın (؛،٠ /. de bulutu mesabesindedir. Hazret-i Mevlânâ lılr ınisâl veriyor : 531
.٢؛اا٠>8 ، ؛J j ٠ A١ _ ^؛،.٠ ،-؛ ١.)٠ J-٥٠١“١ -— ./ “
5 .. ^ ،S
Çınar ağacı nasıl avucıınn duaya açar, nasıl olur da bir ağaç havaya » «?doğru başını sallar Çınar ağacının yapraklan insan elini andırdığı için duâya kaldırıl mış ellere, ağacın üst dallan da neş’e ile iki tarafa sallanan başlara ben zetilmiştir. Yânı, çınar ağacının harâret ve rutûbet bularak yapraklan ması, onun Cenâb-ı Hakka teşekkür için semâya doğru açılmış hamd ü -’t m â elleridir; ağaçların tepesindeki dalların ve yaprakların rüzgâr te iriyle sallanması da neş’e ve sürür içindeki bir insanın keyfinden basını ... ıld tarafa oynatması kabilindendir .
5609 ; t ﺛ ﻦ ر٠I
c
د ا؛م ﻣﺎر/ ر ﻧﺜﺎﻧﺪ ن ٠Ağf,ç çiçeği, saçı saçar. saçar?»
Yenini bahar nıeysimlnde nasıl etrafına
5610
ردﻧﺪS ك< ﻛ ﻞ از
ﺟﻮ ﺣﻮن٠۶ﻻﻟﻪ را ر خ *
رون. را رد ﻧﺮi f
«Nasıl olur da lâlenin yanağı, yânî, yaprağı kızarır, nasıl olur da KÜlün gonca kesesini açıp içindeki altınları dışarıya çıkardı?»
5611 ا ﺑﻮ ﻛﻨﺪ٠ ، ﺑ ﺪ د د وكS
ﻛﻨﺪf f
٠ ا خ٠ ك ﺟﻮب ﻃﺎﻟﺐ٠
«Nasıl olur ا؛اا1ا،، ا1اgelir ve giil ٠ 11 ؛؛koklardı? Nasıl olurdu da o geyik l،ıı ؟u, nerede, nereılıı ’)ااا٠ > Iiıııtlfıbıııııı ıırardı?»
Pâdişâhtan maksml: MAllluılm.ılk olan Allahtır. Onu görmek: Ruhlara (Eleslü bırabbiküm) yAiıl • l،en sizin Rabbiniz değil miyim?» hi tabı esnasında uyanık bulunmak ve o hitâb-ı celâle (belâ), y ân i: «Evet Rabkimızsin. demiş olmaktır, İşte o vakit uyanık bulunmuş olan, o Mâ. likülmülkün dünyâdaki fisârını ve tarâvet-i bahânnı görmekle de raiitcncbbih olur. O zaman gaflet içinde kalmış vc evet dememiş olan ise bu âlemdeki kudret alâmetlerini görmekle de intibâha gelmez.
5616 ،i.-)1 .،6u.. £
^
ji
«Elcst lıengâmmda Rabbini görüp de kendinden geçmiş ve sermest olan kimsenin rûhu, onun alânıât ve âsânnı görünce bilir».
M eselâ: 5617
،£.y٠.٠—١-.؛. j ١ ■٥ y sy ٠ ■ ،٠ ٠ .:٠ ٠ ٠ ،/.>، y ?a٠ ■؛ «Şarabın kokusunu şarab içmiş olan tanır. İçmemiş olan ise kokla masını ne bilir ?»
5618 ا ﺳ ﺖ٩! 'اﻳﺎ ت٠زا ﻧ ﻜ ﺎ د ف ﻫﻤﺠﻮ ت- را داﻟﻬﺎ٠ﻫﻤﺠﻮ دﻻﻟﻪ ﺛﻬﺎ «Çünki hikmet, kaybolmuş deve gibidir; rehberler, mâbeyncller gibi pâdişahlar hıızüruna delâlet eder».
Iladls-i Şçrîfte : «Hikmet, mUminln kavhetmi ؟aldugu devesidir, o hikm eti nerede bulursa otlun hakkidir» buyurulmuştur. ۴:ne 0 hikmet .lir rehberdir ki N٥h؛b؛ne delâlet ederek onu hakikate götürür. 53â
ا٠2٠ا ﺑﺤﺖ
ا٠ ﻣﻢ
ﺀ٠زان ﻧﻨﺎ ن ا وال
ىادآةﻣ ﺖ١ﻫﺮوز٠أ٠ ﺑ ﺎ و٠ﻛﻢ «Cenâb.1 Hak nıurâd husulünün .ı؟؛anı olmak üzere Yahyânm üaüa . ١ اﻵاﻻyânî, Zekeriyyâ ٨ا'ؤةا،ﺀاﻟﻸ5ة0ﻵةا-ü ç gün aslâ söz söylemeyecek : 3 sil demi؛،؛.. -Vâlid-Î Yahj’â Zekeriyyâ Aleyhimesselâmdır. Hazret-i Z e k crî^ â ih , liyarladigı halde çocuğu olmamıştı. Kendisine bir hayrülhalef İhsân olun -ınası İçin duâ etmişti. Tazarruu Sûre٠i hleryemde şu veellile hikâye bu y ü r ü tm ü ş tü r :
l^ r ١ أ د د ب ) ذ و ﺣ ﻞ \ د ﻣﺜﻴﺒ ﻘﺎ و \ ﺳﺘ ﺆ٠
Y ânı: «Zekeriyyâ dedi k i : Yâ Rabbî, benim hakîkaten kemiğim za٠ yıfindi ve başımda ihtiyarlık nûru parladı, (yânî, saçım, sakalım ağardı). Yiı Rabbî; sana duâ ettiğimde nevmid olmadım, (yânî, ne vakit duâ et timse duâmı kabûl ettin, beni me’yûs bırakmadın). Ve ben hakîkaten ı.krihâmdan yerime geçecek ve halîfem olacak kimse bulunmayışından korkuyorum. Haremim ise hayzdan, feyzden kesilmiştir. Bana nezd-i riîılıiyyetinden bir evlâd ver ki veliahd-i nübüvvetim olsun. Bana ve âl-i Yn’kûbdaıı devâm edip gelen nübüvvet ve ilm ü hikmete vâris olsun. Yâ Rabbî; onu râzı olacağın kavi ve amel ılc vasıflandır؛؛.». Duna cevaben vahy buyuruldu ki ٠ .
(M) S٥r٠٠M٠ry w ı< :.. ٢1 7
5ت؛ا7 C-،-١ >; ١ ٠ ; ،J L؛٠ l ،> ١٠ jj L. >؛٠ ٠1٠V Jj .)...٠١ .}.a ١^
{C j
Sakın bu nişanı sözle anlatma, bu sözü kalbinde gizle»«.
5628 ; د ش ﻫ ﻤ ﺠ ﻮد ك/ ا ﻫ ﺎ٠ا ن ﻧﺪا ن ﺟﻪ ﺑﺎﺛﺪ ﻣ ﺪ ﻧﺜﺎ' ل د ﻛ ﻞ١
«o rü ’yâda gelip müjdeleyen kimse, bu çeker gibi alâmetleri, hatta bunlar ne olur? Yüz kat böylesini söylese ve nişanlar verse*. 5629 .ن ﺑ ﻮ د ﻛﺎ ﻧ ﻄ ﻚ وﺟﺎ٣ ن ؛ ﺋ ﺎ ن١ ﻫﻤﻰ ﺟ ﻮ ل ﺑﻴﺎ ﻟﻰ از اﻟﻪ «Bu, dâimâ aradığın mülk ve mansıbı lûtf.i İlâhi ile bulacağına alâ٠ met olur*. 5630 و لز دﺑﻰدر'ز٠ا ﺗﻚ ى درﻧﺒﺎز، ى ﺳﺎ ى: وا ذ ﻛﺎ ى س «Öyle bir müjde nişanı ki onun İ ؟in uzun geceler ağlarsın ve seher vakitleri duâ ederek yanar yakılırsın ».
5631 ا ر ك ﺛ ﺪ٠ ﻟﻮ٠واﻧﻜﺎ ﻻً ن روز ﻧ ﺪ. ارﻟﺚ٠ ﻛﻠﺪذت5 ﻫﻤﺞو دو «ö yle bir nlçnıı ا،٤onsuz senin giinlerin kararır ve boynun İğ gibi incelir«. ة:ا!؛
ام٠ ؛:،7
ان ردأ رﺑﺐ وداﻣ ﺖ٠ل/ r~r ﻧﺠﺎﺳﺖ،٠ م١د٠ﻛﺎن ﻧ ﺌ ﺎ ذ و آ ن ﺀ
«o
nişan VC 0 nlıunctler »erde? diye saga, sola bakınır, durursun».
5638 ﻳ ﺮ ز ى ه وا ى٠ رﻟﺚ٠ ﺋﺎ ل٠ ر ا رود ووز و ﻧﺌﺎن 'ا د ﻣﺤﺎى “Gündüz geçer de gösterilen nişan zuhûr etmezse diye yaprak gibi titrersin».
5633
ﺗﺪوى در ﻛ ﻮ ى وازار و ر ا٠ ١ ر1 /
ﻛ ﺬ د٢ ك/ / ﺟ ﻮ ن
“Buzağısını kaybetmiş kimse gibi mahalle, boşarsın».
pazar vc saraya doğru
5640 ﺧ ﻠ ﻤ ﺘ ﺎ ﻳ ﻨ ﺪ و ا د و ﺑ ﺒ ﺘ ﺖ٠ﺀوا ج ﺗ ﺖ. ا ﻧﺠﺎ ك دار ى ﻛﺈ٠ﻟﻢ ﺷﺪ “Efendi: hayrola. Bu koşman nedir? Burada kaybettiğin biri mi var» derler.
50-11 ﻳ ﺸ ﺨ ﺮ ﺳ ﺘ ﻠ ﻜ ﻦ ﺧﺮﻣ ﻦ. ز ﻛ ﻰ ﻧ ﺜ ﺎ د ﻛﻲ ﺑ ﺪ ا د ﻋ ﺮ ﻣ ﻦ “Sorana dersin ki haynrdır, İâkin bana ؛،id bir hayırdır. Onun İçin benden başkasını ٠ ﺍ ﺍ ﺍ ﺍ ﺍbilmesi gerekmez». 51
fiılılî davranmamız ve bir kanıdan içeriye girebilmek için onu ısrar ile .,,almamız lâzım. Diğer bir Hadi■ ؛ı Ş eıîfle: «Ccnâb.ı Hak. duada ısi'âr ،•deliler؛, murâdını Allalı.aıı lekrıır tekrar isleyenleri sever, bııyurulmuşlur. Dualarda bir talebin üç d. l'a tekrar olunması da buna mebnîdir.
56.47
«Birdenbire iyi tâli’. ؛süvari gelir ve seni sıkı sıkı kucaklar». Yânı; gördüğü rü ’yâda vei’ilen nişan zuhûra gelir.
.5648
وش و اﻣﺂدى إﻃﺎق٠ ﺛﺪ ى يy د ﺧ ﺮ ﻛﻔ ﺖ اﻧ ﺖ ﻣﺎﻟﻮس و ﻧﺎق «Sen. o zâtin gelip seni kucaklaması zevkinden kendilitlen geçer ve yere düşersin. Senin hâline vâkıf olmayan biri: İşte sana bir mürâîlik .'؛ ٠ münâfıklık nümûnesü der».
5648
ت٠ﻣﺤﺎﺑﻨﺪ درو ا زﺛﻮر ﺑﻎ٠اوب ت٠ ﻛﻴﺎع
ل٠ ﺗ ﺪ ﻛﺒﻨ ﺪﺛﺎ ن و١او ذ
«O muteriz, berikindeki bu çüş u lıurûşun neden ileri geldigini ne ililir? Bu şevkin, kimin vashndan doğduğunu 0 gafil bilmez».
4650
ﻧﺬﺛﺎﻓﺪر ﺣ ﻖ ا واﺛ ﻞ ﺀدد٠ا ﺑﺪ د ﺑ ﺪ١j L
؛-j
S ١ ن دك; رI
-Bu nişaıı, o killise lıukkıııda şevk âver olur ki onu görmüş ve bil» iniştir, diğerine 1.11 I1İŞIU1 ııa.ıl zahir olur?» 543
ا٠-"*ا ى ا،ى ص;م ر ا
.اﻧﻜﺚ ﻟﻨﻮ زا ض. ﺋﺄ!رم٠ﻣﺢ «Bağdaki yapraklar، ve kekliklerle kargaların ütüşlerîni sayarun.. 5657 در ﺛ ﺈ ر ا د ر ﻟ ﻴ ﺎ د ﻟﻴ ﻚ ﻣﻦ ر ﺋ ﺪ ﻣﻤﺘﺤﻦ/ _ رم١ىش «BımJar vâkıâ sayılmaz ؛eylerdir, fakat ben imtihana uğramı ؛.kim scleriiı irşâdı î ؟in sayar ve miimkin olduğu kadar îzâlı ederim ». 5658 ﻣﺜ ﺰ ى
ﻋﺪ٠ ٠ﻣﺤﻰ ﻛ ﻴ ﻮا ن ا ك
إدر ىK > -f ا د اﻟﺪر ﺣ ﻌ ﺮ «Zuhal yıldızının uğursuzluğu, yâhud Müşteri seyyâresinin uğurlu, lıığu sayılıp hasredilemez olmakla berâber». 5659
ﺑﻌﻨﻰ از ن ر ذو ا ر٢ﺑ ﻚ م ﻧﻰ ح وﺿﺮر٠ه. ردﻛ ﺮد. ﺷﺮح «Ifer ikisinin tesirinden, ylni, arz üzerindeki nıeııfcat ve mazarratlaı-ından bahsetmek lâzımdır». 5660
l٠aj ٠١l ١ ٢.،J «L٠؛٠۶٥؛. I'؛ ١ ٠ j ٣^"٠ ^-A٠ ٠ -،٠ ،٠ ٠ ،٠’١ /^٠<٠.؛. «Sa.d ii nahs ehline, yânı, seâdet ve felâkete uğrayanlara kaza ve .«kaderin âsrrı ma’lûm olsun Müneccimlerce Zuhal felaket. Müşteri ise seâdet yıldızıdır. Münec cimlerin dediği gibi oImi il . ٠ ٠yıldızlardaki felâket ve seâdet te’sirleri F : 35
545
-y؛5'rr٠٠٠
١١O İ \١>؛-٠١٠VjJ١\•^؛١١b '١J^ 5؛- ١>! ؛٠■؛؛1>٥ ٠ ١؛r٠f ١٠’ ؛٠5>
I
« ٠ Üb d s
K
٢cJ(İl Ü£
١ <١ ١ »؛.;,-v iınân etm iş olanlar! Allahı çok çok zikrediniz, ve onu sn l٠ı٠l٠ ١٠■ ١am teşbih eyleyiniz, sUbhûnallah deyiniz. O, öylo bir erha،nl.
.»٠٠٠٠،،.Idııumlir ki sizi karanlıklardan nu ra çıkarmak için mağfiret, ine I lı ıt . ٠l٠• si/in irin istiğfar ederler. O m ü’m inler hakkında rahim dir53...
5665
ازذ؛رداf i ٠ﻛ ﻐ ﺘ ﺎ ر ج ﻧﺼﺮرﻫﺎ
ا را
ﻟﻖ٠ بﺀت ﻻ
٠٠٠ ا؛اا١ ا- اllak. buyurdu k i: Ben sizin zikrinizden pâk ve nıiiteâliııı . 1؛ أ اااااا اtasavvurlar ve tasvirler lâyık değildir 11».
5666
ر وﺧﻴﺎل٠ م— ت "م.٠)ﻳ ﻜ ﺮ ك
در ب ﺑﺪ ﻧﺎت ئ را ى ﻓﺎ ل “l .ıkiıı tasvir ve hayâlin mesti olan kimse bizim zâtimizi misâlsiz ٠ı٠la.v,muız«.
5667 .ل
٠ اةد.
ل
ﻳﻪ ﺧﻴﺮا٠م
٠ دﻛﻮ
اﻟ ﺖ٠ ا ح.زا أ١ ٩ اﺀاذ.ودف ذ “t i s i n in ؛olan ziltir, nâkıs bir hayâlden ibarettir. Şâlıânc vasıflar ise II Ii.ıkıs hayâllerden hâlistir«.
S û rrl A h ıııh i .1 .1
.اام
م٠؛ا7'ذ
.*klccğizini öpeyim , ال.١.ا1،٠إا؛: ارااااovayım. uyku zamam geJincc ya ، 'ااا،ااةا١yer ؛süpüreyim *. 5673
y o ١٠٧ (i ١
،؛:Ujr
،> ٠ (٠J ۶ / ، i V . 3 ٠l o L ٠ ، 5 ؛
«Ey bütün keçilerim yoluna kurban olası Allahım, ey benim f . j c / J . diye firakından feryad ettiğim Rabbim ' *.
5674 ا ن٠ آنث: J .ç » ٠ ود١ا ن 'ﻗﻂ ي ﻳ ﺖ ا ن اى وﻻن٠ "ﻵت ﻣﻮس ا 0٠ اÇoban böyle münasebetsizce söyleniyordu, hlûsâ Aleyhisselâm : bunları kime söylüyorsun?) diye sordu?».
٠ ٠ '..ban;
5675
> دI ﻛﺎ ﻣﺎرا د٠ ب
ا٠ﺛﻜﻢ
و ﺟ ﺮ خ اﻧﻮآﻣﺪ
١ﻛﻔﺖ ا زﻣﻦ
رن
«Çoban: Dizi yaratan ve bu yer ile gök, liudretiyle zuhura gelen Alkıh'a söylüyorum, dedi». 5676 ﺛﺪ ىS ٠ﻛ ﻔ ﺖ ﻣﻮس ﻫﺎى ﺧﺮ ; ﺛ ﺪ ى٠ رة٠ ﺛ ﺪ1/ ﻃ ﺎف
ﺧﻮد
“Mösâ Aleyhisselâm dedi 1،İ: Hey kcmlinc gel, çıldırdın mi? hliislütııan olmatlan l،،'ıf؛r olmuşsun*.
r>ı؛١
ام٠ذذ«؛
ا د ا ل ه زدا ن وا و ر س/ /
ت- اورi ') T ﻻ ف 'را
زاز و
«Allahın hâkini 0 ل،1،اااةا١ ااbiliyorsan اا، ا-münasebetsizlik ve terbiye lik sana nasıl lâyık oluyor/ 1.'“ ؟ 5GS3
دوﺳﻰ ﻟﻰ ﺣﺮد ﺣﺈوذ دﺛ ﻤﻨﺒ ﺖ ﺣﻖ ﺗﻌﺎﻟﻰ ز ﻧﺠﺒﻦ ﺧﺪﻣ ﺖ ﻏ ﺒ ﺖ "Delinin dostluğu, hakikatte düşmanlıktır. Hak Teâlâ öyle bir ilizıııctlcjı müstağnidir, bn suretle zikredilmeğe muhtac değildir».
5684 ٠
j ; نبارا و٠ اy ﻛ ﻠ ﻞ٠ ا ك ﺟ ﻢ و ﺣﺎﺟﺖ در ﻣﻔﺎت ﻧﻮاﻧﺠﺎﻵل
.. ا٤ أsözleri amcana illi, dayına mi, kime söylüyorsun? Cismiyet ve Ihtiyac .'kllalj Zül'celâl؛n sıfâtı olur mu ?»
5685
در ﻓﻨﻮ و ﻧﻤﺎﺳﻤﺖS ; او ﻓﻮﺛﺪ٠س ك او ﻣﺤﺘﺎح اﺳﺖ٠رق او ادث١ح «Nc ؟v ii nümâya ihtiyacı olan süt İçer, ayağa muhtac olan da çarık giyer ». 5686
ا ن ﻛﻔ ﺖ ﻓﻮ
اﺳﺖ٠٠ ذ٠
در راى
ﻧﺤﺔوداو٠آ ﻧ ﻚ ح^ ﻏ ﺖ او ﻃ ﺘ ﻮ *Ky ؟obıııı: ١ا.ا ااأاا٠ ااsözlerin, r kul،ıı.yııin) dediği l٠1'ا1ا اا٠أ"أ
hakkında Allahın (o ben'im,
ben
.٦ .اأ
ﻷ١ ز ﺋ ﻮ ﻗ ﺘ ﺘ ﻬ ﻊ١رةﺗﻊ٠ ١ااا.. ٠أ'ا.١,: ıııulıere ؛٠ ا!ا'أ، eden lıakihatte Allah'a i ،«؛١ jt ctıniş olurJS i r . ٠ اkelimesi ا1ا٠Ik:.١ ’j!ambcrin enirine اﻻذ. اآetmenin Allah'ın emrini . ٠ ٠ اا١٠ • , III . اااا.' ﺀاetmek demek olduğunu !)ildirdi. Kezâ Hazret. ؛Mev. ٠٠٠٠٠.>" . I II I İlâhiden: «Yalmz I, hastalanmadı, lıeıı de hasta oldum II || ' . ...... ﺍ ؛ ﺍ. I Kutsiye ؛؛؛arettir.
٠'٠ا٠ ،٠ اI İl ık, kıyamette kullarından birine diyecektir k i : ' اﺀAdeııı ;"اأ1 أااben hastalandım ben ؛görmeğe gelmedin, istifsarı ٠٠........ -Iııılınııııaıliî: senden yemek istedim, bana yemek vermedin, sen Iıaııa sil . . . . ، 11 ،s٠ ed،t:ı٠ ؟؛irmedin.“ Su hitâba muhâtab olan kul cevab ► ا٠ ا، ا. اااil «Yâ BabbJ: ilen seni nasıl görmeğ. gelebilirim ki. Sen ا٠٠٠ ا٠ ا٠،، اiti. illin in ve islifsar.j lıâtır gibi şeylere muhtac değilsin.» Ce٠ ٠ ٠ اا ااlıiı١ıır،ıeaktır 1:İ : «Bilmedin mi ki falan Jiulnm hastalandı) onu . .. ااا ا,,ا،1٠ ااBilmedin mi ki onu gidip yoklamjş olsaydın, beni onun Allah ؛,..mı'-ı kâinat ve Ilâlik-ı mümkinâttır. Hususiyle insanlara ...ıılı ٠olumdan nefheylcmiştir. Bundan dolayı; P،abbün-nas ile nâs'ın ...،ı ٠ . ٠r.e.ın.ln kıyassız bir ittisal vardır. Fakat o ittisal, iki şeyin birbi. .fl.ii• ıt٠ "';inıı؛ıı gibi değildir. Nasıl olduğu tarif ve kıyas edilemez bir itti. ■٠ ٠ıh. I - â bııı.Kİa İfazvet.i Pir diğer bir Hadîs-i Kutsiye işaret ediyor: ٠١ıılııııı ferf.l/deıı fazla nafile ibadet ile bana yaklaşmaktan hâl ؛kalmaz. ٠. M l.eıı oıuı severim. Oıuı sevince de onun işitir kulağı, gijriir gözü ve iıı.ıu el. olurum... I ile lumdnn dolayıdır ki Cenâb.ı Hak, Peygamber. ؛Ekberin söyle vi ı١.IHI olmuş. Kur’ânı ve Ehâdıs-i Kutsiyyeyi onun lisânından söyleiııil.tr. StiHO
ﻧﺮان از ﻟﺐ ﺷ ﺮ ض وأ ن٠ ٠٩ ج٠ ز/ ر د ا د ﺣﻖ ﻧﻜﻔﺖ اورأﻓﺮﻣﺖ «R«t'،n lisân.1 Peygamheri’den sudfir etmekle berâber, her kim onu llnl. ،eylemedi, Allah kelâm, değildir diyecek olursa o kâfirdir». I
SûfulNl». ;M.
.,’ •kitlen belediye hn.U'm« •ınrleıı ihtiyar biı٠adanı vardı. Nedense ٠".,ııl.lar ve saygısızlar ıı <،٠ I.m، A y ş e hanım derlerdi Bu zavallı bu hi1ıb؛ı uğradıkça çileden çıkar, bai'ııır, çağırır, söger, sayardı. Keza benim ..... ılduğumda Emine nine diye ihtiyar bir kadın vardı ki hamamda usı ılık ederdi. Bu da kendisine (Abdi efendi) denilmesine pek ziyâde tutııhır, söyleyene beddualar ederdi. Bu hâl, bahsettiğim belediye hadeı. 1. ؛ile. Emine nineye de mahsus değildir. Zannederim ki hiç bir erkek I.. udisinin kadına, hiç bir kadın da erkeğe benzetilmesinden hoşlanmaz. .1'.iver kitabı okuyanlar bilirler ki Mekke müşriklerinden ve müslümarh ın miidhiş düşmanlarından (Ümeyye bin Halef) nâmında biri vardı. I’• lal-i Habeşî (radiyallâhü anh) in efendisi idi. Bilâl’i müslümanlıktaiı ı؛ı٠ ııdürmek için ona yapmadığı işkence kalmazdı. Ezcümle öğle sıcağında l’.ılâi'i kızgın taşlar üzerine yatırır, göğsünün üzerine yine kızgın taşlar Mi'n،. iki ateş arasında eziyet eder, sonra boynuna ip geçirir, ucunu ço٠ııklr.rm eline verir, kızgın kumlar üstünde sürükletir, Hazret-i Bilâl ise <، had, Ehad) diye zikr ile o işkenceye tehammül ederdi. Müşrikler Bedr muharebesine çıkacakları sırada Ümeyye, ihtiyarlı. Mir bahane ederek geri kalmak istemişti. Fakat Ebû Cehl habisi, eline İ r buhurdan alıp bunun evine gitti. Madem ki erkekler gibi harbe git. ı .ı k istemiyorsun, kadınlar gibi evinde otur da bununla tütsülen! diye"•k bahurdânı uzattı. Ebû CMılin bu t r ’rifi Ümeyye’ye o kadar fenâ te'sir '•11، k i: Allah senin de belânı versin, getirdiğin bahurdânm da, diyerek, ١٠ıl: ؛çıkdı ve Bedr’de oğlu ile birlikte belâsın: buldu. Cenûb-ı Pir bundan sonra çoban hikâyesine ve o n u n : *İlâhî, elce■ı.'ini öpeyim, ayakcağızını ovayım» demesine avdetle buyuruyor ki :
5694
>—
^ l. ،y...
٠ -٠ —-؛.١ ٠ '،١ ^■
، ؛،}٠■
«El ve ayak bizim hakkımızda medîhdir. Çünki eli ayağı olan kimse çolak ve topal değil demektir. Fakat bu gibi şeylerden müstağni olan Allaha karsı hürmetsizliktir«. Vakıa Kur'ân.ı K.'iiın ١٠. ıtndîs-i Şerifte Cenâb-ı Hak için: (Yed) ve (Kadem) ta'blrleıi i'٠çım'M٠ -،hr. Evet, Allah'ın eli ve ayağı vardır. I.؛،kin onların keyliyy.il ı .٠ ' m. Bizim bildiğimiz gibi şeyler dtğit٠ ؛ır. Onlara (ınııl. t, ıh ıh .t) .1. ٠1• ٠ l٠ı .•tiki âlim ler:
(Ehad, kelime..! ( 1 ﺍ ﺍ' ﺍ ﺍ ﺍ1 ﺍ. ﺍ ﺍﺍ' ﺍ٠ﺍﺍﺍﺍﺍ.'، ﺍ؛؛:١ Ijcrabcr, sayıda kendisinden ‘ illa ،! ؛٠ gelen bir deme!. '!«(I.ıldıı ١'٠'j؛؛ırJC, biricik, iki olmasına ihtimâl lıılııniTin.van ma.nâsıııadıı 1 .1 hu kıliıue-i cclile ile müteaddid puilara ﺍ: ﻻ ﺍ ؛٠:; ﺍﺃﺍmüşriklerin; (bal, I, 1 ﺍ٠,', ﺍﺍ٠ liıhul.kııdüs) diye üçüzlü bir İlâh taitijyül eden hıristiyanlaruı, ٧ ( ﺍ ﺃ ﺫ ﺇ ﻵ؛؛٧ e Ehrim.en nainlariyle hayrın ve ' irin hâlıkı iki ma'bud vehtneyleyen ınecUsllerin İtikâdı ccrhedilmiş, ' ٠ J1İJÎ1 ve bütün alemlerin Itabbı olan Allah Zü'l-celâl, 0 Zâ٤-i eceli ü ; 'lâ'dır ki yegânedir, tekdir, bir İkincisi olmpk imkânı yoktur. Bu Âyet-i ، 'elilods tevhidin üç derecesi ve insanların üç sınıfı gösterilmiştir. ( ) ﻫﻮ 1'ia'lum ، jldugu üzere (0) demektir ki bununla doSrudan dogruya Zât-1 IS، '-'؛ye işâret olunmuştur. Muvahhid-i ekmel olanlar Haktan başka bir t'.icüd-i Vâeib görmezler. Vüaûd, yâr.î, varlık, iki türlüdür. Biri (Vücüd-i Vâc؛b) dir ki var olması İçin başka biri tarafından vai" edilmeye ihtiyacı ' "!:tur, varlığı kendindendir. Digeri (Vücâd- ٤ mümkin) dir ki başka bi. linin var etmesine muhtacdır. Kâinâtın ve her şeyin ve hepimizin var. I ; 1 gibi ki, biz ve bütün kâinât var olmak İçin evvel emirde Hakkin var. İlgına ve bizi var etmesine muhtâcız. Şu lıalde hakkin varlığı esastır, bizim varlığımız, Vücûd-i Hakkin aksinden ibârettir ve onun tecellisiyle itlidir. Yanlış anlaşılmasın ve Frenk panteistlerinin vehmi gibi, kâinâ' II iler zerresi Allah'ın bir parçası ve mukevvenatm tamamı Allah'dır! , ınnoltmmasjn. Böyle bir vehme düşmek aynaya bakanla orada görünen ."؛:-:in ikisini bir sanma’، ؛gibi olur. Söfiyyenin (Vahdeti vticûd) dedigi ا٠ ااdeğildir. Onlarca Hakkin varlığı, bizim (Ayân-1 sâb؛te) iniz ayniiinI! tecelli edercl ؛bizi var göstermiş demektir. (IA Mcvcude illallah) deIiilmcsi, hakîkî, ezeli, ebedi vâeib bir vücûd ile Allah'dan başka muttasıf ' 1 .-1 1 yoktur ma'nâsınadır. Ondan dolayı birinci kısım muvalıhidlcr, Hak'dan başka hakîkî meveud görmedikleri İçin onların görüşüne ( ) ﻣﻮzamiriyle işâret kılınmıştır, ikinci kısım muvahhidlerin görüşleri ise, birineker kadar derin olmadığından onlar eşyâya da velev ki fâni ve ğayr-i dilimi olsun, bir varlık verirler. Btından dolayı 0 görüşe göre (Allah) I '111.İ celâli ile imâ buyurulmuştur. Çünki îsm-i celâl, Allalı'ın hem zâ. ﺍine ve hem dc sıfatlarına delâlet eder, üçüncü kısım ise Hakkin varil٠in: ve birliğini müdrik olmakla beraber, müşrikler gibi müteaddid olabilmesine de ilıtimal verdiklerinden onların zehâbma göre de (Elıad) ır.ıtiyle b١lüh؛yyet-i bâri ta'1'if edilmiştir.
؟؛te bir ikincilli olmak ihtimâli bulunmayan Rabbtil-ehad (Allahüsı.ıııncd), yân؛, bütün rnahh'ıkâtın kendisine muhtac bulunduğu .'Hlıh'dır. dom yelid) 0 Allah) kimseyi doğurmadı; yânî, yahudilerin zanmnea Uzoyr’in. hıristiynıılııiın mııııınca İsa'nın, ba'zı arab müşriklerinin vebmilice meleklerin bal ,'٠! ،dilin,1 ı (Velcnıyilled) 0'nu doguran da olma;!؛.
؛٠ ٠ ؛»؛؛٠
١٠ •bararetl b i r ilil ç e l ، ٤i. O n d a »
■(،'o b a n e l b i s e s i n i J l i t t .
so n ra
؟o lc
teveccüh e d e r e k g i t t i .. .
«h a :؛
ÇOB.AN İÇİN ^ I.S Â ALEYH،SSELÂMA İTÂB ETMESİ»
5700 ى از ﺧﺪأ٠ ى ا ﻣ ﺪ ﺳﺪ ى ﻣو٠و را ز ﻣﺎﻛ ﺮد ى ﺟﺪا٤٠ ﺳﺪئ * B iz im * -
h iz d e n
ayırdm
d iy e H a z r c t .i
Mûsâ’ya
v a h y g e ld i» .
5701 ر د ن آ ﻣﺪ ى٠ را ى وﻣﻞy ى را ى ا ﻣ ﻞ ﻛ ﺮ د ن آ ﻣﺪ ى «Se», kullarım. bana iletmek İçin mi geldin, yoksa benden ayırmak İçin mi?» 5702
ا ﺗﻮاف ﻷﻣﻌﻪ ا د ; ﻓﺮاق ﻟﻄﻼق١ ﺀ د ى، ذ ا١ ١ا ﺑﻔﺾ «Muktedir oldukça ayrılık cilictine gitme. Çünlii benim indimde ka. rısını boşamak, en çok hugz ettiğim ؟eydir».
Hadis. ؛Ş erifte : «Allah, köle ١٠e câriye âzâd etmekten ziyâde, kendisi sevgili bir mııbalı yaratmadı. Ve yine Allah, kadın boşamaktan dalla sevimsiz bir mubah yaratmadı», buyurulmuştur. Bir kadımn kocasından uyulması böyle olunca, bir kulun Mevlâsından uzaklaşmasının İnd.i ilâbiyede ne kadar yakışıksız olacağını düşünmelidir. Boşanan bir kadın İÇİ»
559
1 ا1، ( ا! اüıızurniı) deyini *"'« أذ٧٠٠ اا اا٠'ا/، olmuştu. Bundan IJazrct-i Mevla 1. اا،ا٠ ،: t'iıâb.ı Hakkin 1 ا، ا11، ا ااا٠ ا, ٠ﺀ٠ ا،« ااا٠ أ،, tenzihinden de mdteâli bulun ا1ﻻا٦، أاااا1 اا ة ة؛٠ لİlâhiden اا اا ه’دأﻻ.'اا، diyor k i : 5705
ز ﺑﻤﻦ و ر ﺻ ﻪ، ا ر ى٠
ادﺑﺎى و ج'ﻻك ﻫﻤﻪf ز١ «Biz bütiin pâklilidcn de, nâpâklikden de, ger encâmlıkdan, çâlâk. hktan tla ber ؛ve mütcâüyiz. Buradaki (pâk!) den murad tenzih ve takdis, nâpâklikden maksUd da Iı:٠ ١ ,ihdir. Mâlum ya bilinmeyen bir şey anlatjlmak İçin başka bir şeye benzetilir, ١ ٠ eyâ benzemez eldugu bildirilir. Rleselâ : «Toz şekeri tuza benzer, fakat ٥ tuzlu değildir.» cümlesinin birinci kısmı teşbih, ikinci l.ısmı ise tenzihtir. Allah'ın ise benzeri ve zıddı olmadığından ikisi ile de ١'٠ ıif edilemez. Ondan dolayı zül'celâl miiteâl olan Allah bunların hep* '.ilden beridir. Dalıası var: Allah ؛öyledir demek onu bir kayd altına . Imak demektir. Ceııâb-1 Hak öyle kaydlardan beri oldugu gibi diger »٢ ٠ kayd demelt olan kayidsızlıkdan da beridir. 570G
ودى ﻛﺘﻢ-ﻻ٠/
ن ﻛﺮدم ا٠
ﻛﺎ ن ﺟﻮدى ﻛﺬم٠ ; ت٠١٠. د ك «Ben kullarıma ibâdeti menfeat bulmak i؛؟-n emretmedim, belki on bira cûd ve sehâda bulunmak l ؟.«hı emrettim Cenâb-ı Hak Ğaniy'yül*â!emîndir. HİÇ bir şeye muhtaç olmadığı gibi kullarının tâat ve ibâdetine de mulıtac değildir. Onları bir taknn fcrâizle mükellef kliması, 0 teklifât mukabilinde lutf ve ihsanda buulnmak İ ؟-in dir. 5707 ﺀد و ا را اﺻﻌﺪاﻵح ﻫﻨﺪ ﻣﺪح ذ د ﻣد ح٠ اﻋطﺎﻵح١ ذ د ﺑﺈ ر٠ «Hlndlllere أا؛ ااıstılahı metih oldugu gibi Slndlilere de Sintl ıstılâhı 1 medhdir». 2 s ٥rel ،1٠'ﺍ.ﺍﺍﺍﺍ
،ﺇﺀ
!٠’: 36
ﺍﺍ'ﺍ
.م٠ا
؛،7٠ء!ا
"!'٠ ؛/. Az'ıtil'üş.şâiı dile ١، M>/٠ • bakımıyız, ﺀ،"ا1 ﻻا.«VC lıâlc baharız Nitekim Alej'h؛ss٥؛؛ıl،، Vt::elâru Efendimiz: .Hakikatte Allah Tcâlâ, r’،Siıretlcriııizc VC anıı٠ l٠ ؛-i'.izc - bir rivayette— ve s tizlerinize bak ,belki kalbleriniz. ve niyyetlerinizc bakar.» buyurmuştur ki sûret ,/11.11 -ve sözlerini de niyycttlr. Onlar،) hakikatte Allah rızâsı İçin mi ya 1. 111.1 unuz, yoksa halka gösteriş yapmak İ.: ؟in mi? Allah İşte ona nazar
٠ ا، أ ا
ihri anlatmıştı : Çankırı'da hacı bilmem ne aga isminde ihtiyâr bir t i ilil varmış. Bacaklarında şiddetli romatizma ağrıları varken, oturduğu ١٠ا. 1 ا٠ bacaklarım uzatarak namaz kliması câizken ayakta edâya ؟alışır, ،.,> ؛٠ ٠ ،egilip dogruluşunda ،zdırabından farkına varmaksızın (Hay -،10 ٠ ٠ I٠I' 1111 ؛Allahu Ekber) dermiş. Dünya kelâmı namazı bozar. Bunu bir ...... . 11 ؛farkmda olarak söylerse namazı fâsid oldugu gibi günaha da اا'اl':،kat Hacı aga can acısiyle ve farkma varmaksızın söylediği İ 1.1 ؟in linetlerim ki namazı makbUll İlâhi olmuştur. Bunun diger bir misâli ... : ا،.I ، ıkadaş bil- câmiye girmiş, ta'dil-i erkâna riâyet eder, gözü sürmeli, اI I misvaklı, üstü başı hacı yağı kokulu birinin namaz kıldığını görmüş،٠ '. -l’,i('i diğerine: *Birâder şu nıübârek zâta bak, ne kadar güzel kılı demiş. Bunu İşiden nıübârek zât, dayanamamış, namazım bozmuş . . . . . : -،!. ||١ . do oruçluyum!» haberini vermiş. Çimdi İnsâf edelim, şu nıübârek t il do lıaeı agaııın namazlarından hangisi daha sahihdir? Ve hangisi ı .٠.l؛l:،il-i İlâhîdir? Ben hacı ağanın namazı diyeceğim. Çünki o kulluk ااا، ﻻifa etmek İçin kihyor ve farkında olmaksızın bir ııidâ-yı ızdırâb l.v.'ii.vor. Beriki, miirâyi lierif ise halkı aldatmak, dini ve İbâdet... . ؛-men âlet yapmak ve bu süretle halkın bir kaç kuruşunu kapmak İçin .... .، I ,1...... Kıır.ân-1 Kerim ise : ﺀ١ﺗﻮ!ﺗﺎإم٠ ﺳﺪأل
L
د ة ﺑﺗ ﻪ \ ( ج١ ^ و ؛ ﻻ ﻳ ﺗ ﻳ ﻬ ﺑ ﺎ. 0 ﻷ١ ؤ,رﺗب د ﻳ ﺛ ذ ١'âıı: ؛،.Kabbine mülâki olacağını uman killise İinıcl-i sâ؛؛ba،Ja bulıııı-
٠.ve 1.11 .;؛ıbbiııin ibâdetine kimseyi teşrik etmesin, yân؛, mürâi.ik yap. ا«ااا اااا٠ . Nazm-ı Colil ؛..ile r،yâkârhgın ş،rk-i İıafi olduğunu beyân huyu iliyor . ٠ ،،.
hf-Sıir.1 K٠ : 111
ا ا ' أ ا1 ا٠- اMevkinu, ا،، ا،ا«ا.،ا١اااا٠. ا
indikten !. ا>أااااbuyuruyor k i :
؛٠ 7 ذ' ا
از۴ ا ر و١, ا٠ا٠ﺑ ﺪ اذ ن اا وز ا ز- ا ن٠ را ~وذ١“ وز ﺧﻮ ٠1!ﻻsözler, bu ızııılr ١ ٠ « ،hamlarla ınçcâzî ifadeler ne kadar siirccck? ا1 ا٠ ا،!•;!، ateşi istiyorum. Kalbinde 0 ate ؛؛uyandırm aya ؟ali »؛. 5713 ا ﺗﺌ ﻰ اذ ﻋﻨ ﻖ درﺟﺎن رﻓﺮوز
وذ٠; و ﺑﺄ ر ت ب-r 0 ؛r dumda aşkdan bir âteş parlat. ٠ ٠ ,٠-.٠ ,٠ ٠yek».
Düşünceleri ve parlak sözleri o'،:,"
571.1 ﻣﻮﻣﻴﺎ ادا ب دا'ا د ؛ ﻟ ﺪ د ; د
اذ و ر واا ن٠- .—وﺣﺖ
"l:y MüsâJ Alimlerin âdabı başkadır,
Rtlhu yand: âşıklaruıki yine
I....kadir».
5715
....e; د١ر نﺀم ﻣﻊ و
ﺀا ذﻗﺎ ر ا
ردﺀوران ر ا ج و ﺗ ﺌ ﺮ ﺑ ﺖ. "Âşıklar İçin her ااةtı:tu؟up yanma vardır. Harab bir l؛üy ؛؟؛،> bara؛ ٠٠- .«ü١Ur yoktur .Ilazrel-i Mevîânâ’nın «Ey ftlüsâ:» diye hitâbmda bir ntikte vardır ٨hkâm ve Sdüb-J .f.hi'.ı AleyhisselSm Sâhib-İ şeri'at bir peygamberdi ٠ ٠ »،،f، teblig ve muhafazaya memur bulunuyordu. Ondan dolayı ؟oban. ا1 اااا. şeriata muhalif ba'zı sözler işidince hemen onu menetti. Ulemâ da ا. ا١I ,imber vârisi oldukları İçin zâhir şer'a muhâiif gördükleri kavi ve اااﺀ1، أآtâc٠ ı Mansûr ve emsaline yapılan muâmelCer.menederler. H٥ ١ أاا(ا،1) اﻻdolayıdır. Fakat mailim ya, mükellefiyet İçin ؟art ikidir: Biri ٠ .،.,!٠digerl de bül۵٥dur. Bir mecmln ve bir ؟ocuk şeriat âdâbıııa riâyetle
5CS
١ :kN i. (iirafa .binil ' 1 اا'ا1/ ة١11. ا1 ا,، ،٠ ا٢يﺀ ؛اي٠ . ا'ل • اا! ا-Nazm -1 Cclili m 'ı il I I II: um ne. tar:،r •؛ı ا ا ا ا \ ' ا ا,1 اI '-.،٠ t.ıtli'.b-ı Hakka müteveccih bulu , ' ا١, اا، أ؛l .1، I'Allah, mckâı١, ، اا:' ا.','.ا أ! ا, اا؛ ا: ا; ا;! اberaber ondan hâlî b '.. ١٠. ٠" oktur. Onuu i،،'in 1. ا1ا1 ' اI ا:'ا.\' اإ١ r ؛٠en kim senin kıblenin bil-,;Ie:ni .I' I taraf elmasına ilıtıı. :,I verdimi cihete namaz kliması, hattâ JIS etihâdt değişir.- I. I, ı١, ١'؛١le bu taraf değil, sagda. solda J"âhııd.illi, k)l I ,1 ،İması muhtemel dese, namaz İçinde iken ٥ tarafa dönmesi câ٠ I I t ' .١it. oklugu halde İ'tikâdcn muvahhid olan m dslüm anların am el .ا I, Ittchid olmaları İçin namaz kılarken K â'be'ye teveccüh etmeleri h ı . ؛.tlnmnstır. Fakat Kâ'be'nin içiııe girm iş olan b ir miishiman, eilretle II،.i değildir, istediği tarafa doglU namaz kılabilir. Keza karda yi '؛٠٠ I* ayaklarına (pâçilc) takarlar. Fâçile : K arda giyilen bil. tıev ' 1 .b 1 ؛r. Dizde ba'zılarının lâstik üstüne giydikleri kaba terlik gibi ' 1.1. >اا 'ا٠ i 'irada ve karda giyilir. Denize dalmış olan dalgıç İçin buna lüzum ا ! ا ا. y'âni, eezbe halinde bulunanlar bir tekim kuyfıd ve merüsiml I. ' ;. Ç'.vccl olmazlar .
5719
ووا;ى ﺑﻤﻮ١ ;—دان غ ﺗﻮن ﺳﺮم ﺟﻪ ﻓﺮﻣﺎ ف رﻓﻮ١; ﺟﺎ'ﻣﻪ ج ة ٠'ر. اأاsarhoş olanlardan kılavuzluk arama. Elbisesini yırtm ış olanlara ١ااااا. اtavsiyesinde bulunma:* l١.ıır؛،d٦ki sarhoşlardan maksad : A llah'ın ceziresine tutulm uş ve on■ ؛.٠ ؛t a ka her ؟evi unutm uş olanlardır. Düşe kalka giden ve şarab tesı٠ı١ ١٠• kendini kaybeden bir sarhoşun kılavuzluk edemeyeceği gibi, mec. u lıin - ؛llâhiyye de m ürşidlik vazifesi göremezler. M ürşid olacak zâtın ut.Iı v٠. şuurunun yerinde olması lâzımdır. Meczublar ise varlık elbise ni yırtınışlardır. Böyle zeval ;ı yam adan bahsetmek, ve kendilerinden ..... ' ٥ım<١ riâyet brklrım ١، dm m olamaz. Onlar her milletin ve her mezb. bin fevkindedlrl.r. ااااﻓﺂل اا'اﺀاI'.Iİ.II.I 1‘ ؛
.ﻡ,،'ﴽﺍ
. ٠٠ ١K، lUA’/.ııt ..O..M.Nİ,ll(t ٠ اا،١٠ * ا ا ا ؛٠>،١ ,١lf;sA a
٠ .i :y ٠i 1n
s h
.A i١٠/١ ١< ١ اا١ ... ا,١اا:؛؛،" 5722
ت٠ د ذ'اف د ر ر ﺀ و س ا ف م٠ب ﻛ ﻌ ﺖ٠ا٠ ; ﻫ ﻰ ﻛﻔ ﺖ ان أ٠را «،Ondan sonra Cenf.b.1 IlaJt Mûsâ Alcyhisselâmm sırrına gizlice söz söyledi ki onlar İfâde edilemez». 5723
ىﻏﺎا رﺑﺘﻨﺪ٠ ر دل ﻣﻮس م آﻣﻴﺨﺘﻨﺪ٣ داد'ن وﻛﻔﻨﻰ «M ؛ısâ٠nın kalbine sözler İlkâ etliler ve mükâ.eme ile miisâhedcvi
birleştirdiler». 5724
ذد ﺑ ﻮ د ﻛ ﺜ ﺖ ﺟﻨﺪ آ ﻣ ﺪ ﻣﺤﻮ د٩٠ د٠ز ازل ر ى أ١ ﺟﻨﺪ أ ; د «Hazret.i MiıSi.ı kaç defa kendinden geçti, kaç defa kendine geldi ١ 'C kaç defa ezelden ebede kadar uçtıı». 5725
اﺑﻠﻬﺒﺖf /
ا ﺛﺮ ح
ﺍﻧﺎﻥ
ي٠ًا
ى آ ﻛﺒ ﺖ١ ﻳ ﻚ ﻧ ﺮ ح ا ﻧ ﻮ ر١ز «Bundan sonra ؟erire kalkjşırsam abdallık olur. Çünki lıunıın ؟erili vukufun öte tarafındadrr». 572li
x S ; ﺑﻢ ﻋﻘﻠﻬﺎرا.ورﺀ ﺷﺪ. ض ى روﻳﻢ و «Ej؛er söyleyerek أ1ا٠ ا١ ااااا sam çok kalemler kuı.ır».
٠ ٠sözler
akjlları izfdc eder, yazacak olur,
.ﺍﻡ1ﺀ؛٠
#„ة
د مﺀ
. ر ﻣ ﺎ د ودت.دا
...ر لر٠ ر٥ ٠ ﻰ اﻟ.راور «Hazan da remi ،٠<،,٠٠ ا, ا ا ا ا، ا1 أ؛ا1, اا أ٠ اا٠1 آ.hi'ılîni toprak üstüne yazı yordu ». اأﺑﺖbeytlcrle Hazret-، Mıt'؛t ؛mı çobanı bulmak içiıı gâyct hızlı y ü rü ١'ااا.'، ذve toprak üstüntlîk، İzloriıüıı gayr- ؛-muntazam sûrctte kalışı anla ılıy o r ) .
I
5733
ﻋﺎﻗﺖ در اﻓﺖ اورا وﺑ ﺪ د
I
5734
ف وذ"ﺑﻰ ﻣﺠﻮ.ﺗﺞ آدا٠ ٠ﺧﻮاﺀد دل ﺗﺌﻜﺖ:ﻣﻰ ﺟﻪ م * Î İ Ç ﺍﺇﻻ-
edeb vc tertib araıııa, daralmış gönlün ne ؛sterse onu s ö y le ,
إ
3 5 ﻟﻮ دذﻧ٠ - ﻐ ﺮ. ﻛ ن١ د ﻧ ﺖ ﻧﻮرج3؛7ﺖ ا ﺑﺎ ل
'
ا ؛ ف وز~ر ﻣ ﺎف در
I
Senin küfrün dindir, d^nhı de caO nılrudıır. Sen eıı١»؛n oldııjtın gib ؛ senin hürmetine cihan da çnlân.ı Jlâh ؛yyo،١ ،ed؛r ». 5736
اﻳﺜﺎ٠ ٠ ﻓﻼﻟﻞ٠ ى ﺳﺎف١ ﻟﻰﻣﺤﺎﺑﺎ ; رﺛﺎ٠رون ا را «Ey dilediftinl yapan ;ila h in nıııâfıJ Git, dilin ؛çel،mcks؛z؛n a ؟, ,yânî afizııııı gelen، horknınksızın söyle :. 571
574 ا٠
اد،.".و٠١ ا٠ ﻣﺤﺮم ا—وت اروت اد... ن ر د ت و١٠ ا *Lûlıût, ؛ﻻ2 ااﺀ؛nâsfıtumııza ا؛اأ1ا،'،١ ل١ ١ﻻ1(ااا. Svîlin eline ve koluna a؟k .«olsun Nâsût; insâniyyet '؛ilen:؛,
L â h û t ذذإﺀ
âlcm-i ulfthiyyct demckdir.
5741
ﺣﻞ ﻣﻦ ا ﻛﻌﻮن رون از ﻛ ﻔ ﺘ ﻨ ﺖ
ا ن ﺑ ﻪ ﻣ ﻲ ل اﺣﻮال ﻣﻨ ﺖ «Şimdi benim hJlim, siizle anlatılmanın fevkindcdir. Şu söylediğim de benim ahvâlim değildir*. 5742
ﺑﻨﻪ ا ﻳ ﺖl درS ﻳﺌﺜﻰ ﻣﺤﺎ ﺑ ﻰ ﻧﻘﺘﻰ ﻧ ﺖ اً ن ﻧﺌﺜﻰ آ ن آﺑﻨ ﻪ ﺑ ﺖ «Aynada gördüğün nak ؟, SCJJİÎ aksindir , aynanın nakşı değildir*. Ben de safây -1 kalbimle bir ayna gibi oldum, o aynaya senin nakş -1 kem âlin aksetti. Binâenaleyh bendeki bu füyûzât benim degil, şenindir.
5743 در ا'ى ﻛﺮد٠ ا٠ ؛٠ ا٠ د م ؛آا د
؛ در ﺣﻮرد ز د
در ﺧﻮر ذ ذ
«Bir ncyzeniı^ neye ٤ا"ﺀاﺀل٠لﺀ٠ neyin kabiliyetine göredir, neyzenin klalüm ya ney denilen saz , ؛t ؛-boş bir kam ıştan ibarettir. Kendi ken dine terennüm etm eye kudreti yoktur. Ancak neyzenin dilemesiyle sesi ؟ikar ve uzun, kıs ؛, kalın, ince olmasına gör ؛ses veri ؛-Neyzenin üfle -mesi bir oldugu halde neyin sesi, kabiliyetine göre değişiktir. Binâena leyh o iifleyi ؟. neyzenin feyzine göre degil, neyin tefeyyüzüne göredir , ؟oban demek ؛؛itiyordu ki : Yâ Mûsâ. bende zuhur etmiş olan bu te -
0 ١';ااا: : ٠ةل،"! اا؛؛g ü z ü n d e n p e r d e y i ! . ! i l d i r d i k , . : ا؛ذابﺀااg ö z ü n g a y e t i y i ٠ ١أ:ذل. أ، l o u r ı h ü i ı ٠ ا٠’::1أ: اا-، r u h e d e c e ğ i n s ı r a d a v e ا ؛:..'. اﻻﺀg ü n ü m l e g ö z ü n d e n ),'il،!،-ا ؛:؛-ا- ا. . . , اs ı y r ı l m ı ş o l a c a ğ ı n d a n , ٥ v a k i t ! ا. ؛|ا:، ٠ . ٤ g ö r e c e k s i n , b e l k i d e m u râ J y i-'، ı ؛ ' ا، ل '.؛.'> i b â d e t l e r i n A l l a h i n d i n d e
ı . . ı m ('! ؛tPc ؛r r•7» â y r t - i 1<،
I
l'.b ıd o l n . a d i k l a r ı n ، a n l a y a c a k s ı n .
5717
ﻥ ﺑ ﻮ ل ﻧ ﻜ ﺮ ر از و ﺣ ﺬ ت٠ﺍ ﺕ٠ ﺿ ﺬ-ﺟﻮ ن ﺻﻼﺫ ﲭﺎ ﺿ ﻪ ﺭ . S e n in
٤
but 2 ؛. î i r v e f i k r i n i n
k a b u l ü , A l î a h 'ı ı ı r a h m e t i e s e r i d i r . Â îiis
-İ lâ d a o l a n k a d ı n ı n n a m a z k l i m a s ı n ı n c â i z o l m a s ı g i b i y i n e o n u n b i r r ı ı l ı 1، .« i l i d i r . lla y z : k a d ın la r ın â d e t h â lid ir.
Eu
â d e t . n u 'ı t â d ı n d a ؟
e k s il ؛v e y â h u d
la o l u r s a o n a i s t i h â d a , ö y l e k a d r n a d a m l s t e h f i d a d e n i l i r .
 d e t i ü .',..؟
ııd .c n e k s i k o l a n , y â h u d o n g ü n d e n f a z l a s ü r e n b i r k a d ı n , k a n i d e v a m , !!؛:-. ؛v e .
ال!ا
k e n d i te m iz
n a m a z ım
k ıla b ilir.
o lm a d ığ ı h a ld e
her
B il c e v â z , A l l a h
n a m a z v a k ti g ird ik ç e ta ra fın d a n
abdest
k a d ın la r İıa k k ın d a
ا,؛- .ruhsattır iŞ İ e b iz im
d e g a f le t iç e ris in d e v e k u s u r lu
o la ra k
e ttiğ im iz ib â d e tle r
؛- .:.-d e d i r . O n l a r ı n l û î f e n k a b u l e d i l m e s i , t â â t v e i b â d â t ı m ı z ı n k a i m l e m ü s i l h a k o l m a s ı n d a n d e g l l , m a h z a A l l a l n n k e m â l . ؛m e r h a m e t i n d e n d i r . O n u n le in . ؟. ö y le b ö y le y a p ıy o r u z d iy e k ıld ığ ım ız n a m a z la r a , tu ttu ğ u m u z o r u ç - I:،ra , v e r d i ğ i m i z s a d a k a l a r a m a ğ r u r o l m a m a l ı y ı z . B e l k i o n l a r ı n l l a h 'ı n k e r e m
İu tf-i k a
٠۵
v e r a h m e t i n d e n b e k le m e liy iz h ıılü n ii. .
57 ؤ8
ت خ)ن٠ او ب او د. در 'ﺗﺎز ﻧﻜ ﺮض ا ﻟﻮد؛ ﺗ ﺌ ﻴ ﻪ وﺟﻮن bâdının nnınnzının kana lmla ؟nıı ؟olduğu gibi,
setlin
yikr ve tesbihln ﺍ»ﺍ٠ < ﺍ١ ﺍ ﺍ؛ ﺍ ﺍ٠' ١-ﺍ٠ ﺍ ﺍ ﺍ ﺍ ' ﺃ ﺍ: ﺍıınsıJ? demekte âh'ıdi'dîr».
.«171 Sı.ı >,، Kııf 57.؟
( Yıı.ib.ı II.11 ؛٠ııın leı.ıı/l ١ ٠ ٠ ı■■،٠ •ı •١ .٠ . ı 1 ؛: im lı ııı m. Iırı.iıııi/i
l ٠٥Ç
0
١î ) #©
.l l ı t . d m a ı ı â i l b u y u r s u n I l . ı / r c t - i M e v l â n â ’ı ı ı n I ıılıım ır?
N e o ld u ğ u n u
l..،lı :
٠•٠!،؛؛؛
ve n e re d e
U ıtf-i
İlâ h i s u y u
b u lu n d u ğ u n u
n e d ir?
V e n e re d e
s iy e r .i P e y g a m b e rîd e n
: I o misâl ile anlatayım Iherctin sekizinci senesinde Mekke-i Mükerreme fethedildi ve birkaç . I ı ol. M mâada ahâlisine eman verildi. Resûl-i Ekrem Ka’be’yi tavaf eder I' i (Fûtlalû bin Umeyyir) isminde bir Mekkeli, onu vurmak kasdiyle ٠..mim sokuldu. IInzret-i Peygamber ona: •Fudalâ’ mısın?» diye sordu I• ،٠ •« »؛cevâbını alınca: «Zihninde kurduğun şeyden tevbe ve istiğfar et sn: dı; vc mübarek elini Fudalâ’nm göğsüne koymasiyle onun zihııin•"،• ■٠ ،٠ habaset zail oldu ve kalbi iman nuru ile doldu. Bunu sonra kendisi .lı I . . e e t m i ş t i r
I .te bu vak'a Allah'ın lutf ve hidâyeti, Resûl-i Ekremin eli sûretinde e i lli etmiştir. Demek ki Cenâb-١Hak; bir kimsenin temizlenmesini ve İmi ،yete ermesini murûd buyurunca sevgili kullarından biri vâsıtasiyle i n t :.u ediyor. Allah o scvg،li kullarından birini bize göndersin de" ı ،Ibimiz ؛tathîr ve tasfiye kılsın,
5751
و ذ ت ﻛﺎش و وا دا ى- در
ﻋﻔ ﺴ ﺤﺎ ن رف داف٠ ا ا
»Keşke secde ettiğin vakit yüzünü çevirseydin de (Siibhane rabbiyel bilseydi„».
، 1، ) m â n â s ı m
Ma'lûm ya seetle Kıbleye karşı olur ve alin yere konulur. Yüz kıbl<den iııhirâf eder, yâhud alin yere konulmazsa o secde, secde olmaz. اYnâb-1 Pir buyuruyor k i: Eu böyle olmakla berâber (Siibhane rabbiyel ،ilil) nm ma'nâsını bilmemek, ondan büyük bir hatâdır. 0 ciimle-i eelile: ٠ ٠ '•'y benim ؛ıliyy'ül.a'Iâ olan Rnbbim, seni şânına lâyık olmayan her şey. den tenzih ederim» demektir.
اCM. s ٥r،-l اأا>ﺀاا, ا،. K: :17
I- ■■„7
؛٠ 7.ااأ
ت. ; ٠>٠٠ ،،; ٠١ ود: t از ' ﻣ ﺖ١٠١ L < ﺀاا, ١ ا د.-ﺣ ﺰ ل
- Kâfirlerin ١.üct١dıııulıiî أ, ٠، ا١I" 'اااا.١' ١ أyetişmedi. Bütün temizlikleri 1 أ ا، ا1> أ اfcsaddan başka ا٠ آ اşey aram adı ».
5757
اب٠ﻛ ﻔ ﺖ وا ﺑ ﻰ رﻓﺘﻪ ام * ﻭ در ذ ﺣ ﺮ ا ؛ ﺑﺘ ﻰ ﻛ ﺬ ت زا ب - Onların her bili ‘' t r اII'II dc toprak olaydım ».
"
k ؛.gidişimde çok geri gitmişim. Keş
5758 ﻓﺮ ﻧ ﻜ ﺰ د ى- ﻏﺎ ك٠ ﻛﺎش !ز
داﻧﺔ ى ﺟﺒﺪ ى٠ﻫﻤﺠﻮ ﺧﺎ ك «Keşke topraklıkdan sefer etJip yükselmcyeydim, toprak gilıi be» de ا1 ■ اااا؛devşirip onu meyve hâline getireydim».
5759
آزﺀود٠ﺟﻮن ﺳﻔﺮ ﻛﺮدم ص'را ﻟﻮد.ﺑﻪ
ﻛ ﺮد ن زاور دم
ﻧ ﺮ
ون
«I'opraklıktan i n s a n i . sefer edince yol beni İnıtilıan etti. Bu sefer, ile bulunm aktan yol hediyem ne oldu?»
5700
ﻋﺎ د و ى ﺣ ﺎ ﻛ ﺖ ﻛ ﻮ٣ﺑﺄت٠ زان ﻫﻤﻪ ٠در ﺳﻔﺮ ر د ى ﺑﻴﻨﻪ ا ﺷ ﺮ «... iinUnde liir ٠ أاااأآg ıır ın e d ، ، ، أ٠: اا؛güzü topraktadır ». 579
»aiCsA a ia iy ii İs s i ا.١ ١ ا ا ل'اا١ا، ١ n٠ ı:u،N.،.llA lA 'l.A N ZAi <: ١ ı 1111.1 SlltlUNI .٠ ١ ٠ ٠ lt .١ IA^I. ؟766
ﻟ ﻰ اى ر;م ﻛﺎوداز٠ﻛﻌﺖ ﻣﻮ دراز. ى ك ﻛ ﺪ م ذ ر 'ﻧﻮ ر١ •'Mı.isâ Aleyhissclânı dedi k i : Ey ؟؛leri gören ve lıtısûle getiren Rabb-İ kerimim ؛senin bir ﻻة.. İçinde zikrin, uzun bir ömre bedeldir -Yâni: seni bir lahzada yâd etmek, uzun bir ömür İçinde tâât ve ibâ I.ıt etmeye muâdildir, .
. ؟7 6 7
ةش ﻛ ﺰ ﻣﺰ دﺑﺪم اد ر اً ب و ﻛ ﺪ٠ ذ ﻣﺎﻵﺗﻚ اﻋﺰاﻧﻰ ﻛ ﺮ د دل١ﺟﻮ «Ben s il ve çamurda, J'âni, ojjJardan yaratılnıış bulunan insanlarda eğrî, büğrü bir ،akim nakışlar gördüm ile kalbim, Âılcmiıı yaratılacağına melekler gilıi i'tîrâz etti». Kur'ân.da Sûre-i Bskara'da buyurulmuştur k i:
ق
(
; ا
ﻼ
ذ ﺋ
ﻛ ﺎ ﻳ ﻬ ﺬ٠; ١ل٠ ل١ظ . > ذ
§
ك
;
ﺖ
ﺋ
؛٠غ ) ب ﺀ \ ل ; ﻓ ﻪ ٠ ﺋ ﺎ ف ؛ ذ إ ة ﺗ ﻤ ﻰ ﻻ٠ة ش
Y âni: «Haili Rabbin meleklere beıı yeryüzünde bir lıalife yaratacagım demişti. Alelelîler dediler k i: Yâ Rabbeııâ; eratla müfsidlik edecek ve kan dökecek bir malılıılt mu yaratacaksın? Biz sana İıamd elleriz, tes. bili ederiz ve seni takdis elleriz. Cenâb-1 Hak buyurdu k i: Ben sizin bilmediğiniz şeyi, yânî, o halifeyi ;,'aratmaktaki maksatlı bilirim^».
(M ,
S U re
، B n k a r j : ة٠581
; ن٠ >ب:ل \ﻻﺀ١ ; ١' ذااا؛: ..OlUlcri d ؛r ٤l،eceğlını٠ ، اأااااااااا،1 »ات?اااا اااsualine d e :
١';'tni : «Eve،: inandın,, ilkin kalbim m utm ain olsun diye görmek İS" 'ا١ أ أ ا أ1 ﺀ٠. cevabini verm işti ,
5772
ﺧﺎﻣﻮش ﻛﻦ٠م٩ ﺀ
ن ﺑﻘﻴﻦ٦
ت ا د م 'ل ﺟﻮش ﻛ ﻦ,ﺣﺮ س رؤ “Yaptığın işlerin ayn.ı hikm et bulunduğuna dâir olan İlm-i yakînim, 'ا٠ اااااsus diyor, lâkin gOrmeyc olan lıırsım, lıayır. coş diyor..
5773 ﺧﻮ ضr
را'ﻗﻮدى.ا ﻋﺎﻵﺗﻠﺚ
ﺑﻨﻰ, ﻣﻦ ﺟﻨﻴﻦ ﺑﻮﺛﻰ ر ى ارزد “Kendi sırrını meleklere gösterdin ki böyle bir lutf, öj'le bir coşkıın. 1آاا: ااdeğer». Meleklere lıalife yaratılm adaki sırrın gösterilmesi, esmânm Adem ılevhissclâma öğretilip m eleklerin bilmediği 0 isimleri, Hazret-i Ebû'l. 1111 melelelere lıildirmesi ve kendisinin ilim ve İrfân cihetinden mcb ile rd e n yüksek olduğunun meydana çıkması idi.
5774 دم واﻋﻴﺎن٦ ر ﺿ ﻪ ﻣ ﺮد ى ور ذان٠ ا٠ ﻛ ﺪ ت دزﻛﺎ٠اﻵأث٠ ر “Ademin nârının, yân ؛, .,iliin ve iı٠fânııu meleklere açıkça gösterince onlı.rın ın ،،؟k ؛lleri İıcyıln ellilini., nldn ». ^ ص ط ا ا7 ا٠
0 'ا٠,اﺀ
ال........
?MI
1721 « ﺀ أ.ﺀ لا ﻻا ﻵ « ﻻا:١ ."
5«3
1اا؛،> g e t i r e c e k l e r i n ،, ل،١,ااا .«gerektir
il Vİ.MVI
ا, ٠٠٠»1٠٠أ
أاااﻻ٠ أا؛
i d ،، İ l a ç l ı k l a r ı n ı
b ilm e k
Birkaç اا١؛5 ذılalııı 1 .٢>77 !ا
ذ د٠د .B ir e v in
ى٠اوﻟﻴﻦ ;\ﻳﺎد;ا ر
t e m e l i n i iit u c u U ln r ı v a k i ، , e v v e l k i h i n â v ı y ı k a r l a r ..
5780
ﻳﻦ٠;ﻛﺎ ى ر آ ر د اول از ﻧ ﺮ ا
ﻣﻌﻴﻦ٠ا٠ ; ﻛﻨ ﻰ٠> "ا ا ،،Yerin dibinden İbtidâ çamıır ؟-ikarırlar, yâııî. kuyn kazarlar ki so nunda oradan tatil su ؟ekersin». 5781
زار٠ ﻟ ﺖ/ از واﻣﺖ ﻛﻮد ﺑﺎن / r ﻛﺎ ﺑﺪاﺿﺪ اﻳﺪان « Ç o c u k l a r İ ş in s ı r r ı n , b i l m e d i k l e r i İ ç i n h a c O m a t t c n k o r k a r l a r
١’C h i ç .
k ir a h ıç k ır a a ğ la r la r » .
5782
١د ﺣ ﻮ ن ز ر ى د ﻫﺪ ﺀﺗﺎﻣﺮ/ ىﻟﻮازذ'ﺑﻨﻰ ح ون آﺛﺎﻣﺮا «K a n
a ld ır a c a k
k im s e ,
J’ânî ,
؟ocugun
b a b a sı is e h a c â m a tc ıy a
para
v e r i r v e k a n ؟i k a r a n n e ş t e r e i l t i f a t e d e r ».
5788
ف1ىدا د ﺣﻤﺎل زى ار ﻛ ﻞ اررا از د ; ا ل٠ىﻻ ب « B ir lıa ıııa l. a ğ ı r y ü k İ a r ın ın e l in d e n
a ltın d a k o ş ııp
g id e r , b a tta
0 a ğ ır y ü k ü b a şk a -
kapar».
5*5
5787
ز ن: ا ﻧ ﻨ ﺖ ﺛ ﺎ4اا٠;م
. ا ﻧﺶ ﻗﺮ ن ر رﺳﺖ٠-٠)-٠ «Senin yakdigın âteşin maycsi tdze daldır. ر١1ااا"ا٠١ 'اا1، ا1 ا;؛اkrvscrle Vikanacaktu . Hadis-i Şerifte vârid olmuştur ki ümmet ı Mtılı.ımiı.ı ılıl. n bir cemâ at. Cehennemde bir müddet yanıp kömür halim. (١ 'rlı|؛kt٠ ’i> sonra Cehen nemden çıkarılacak ve kevser suyu ile yıkanıp tem ،/İçildikten sonra Cennete girecek; Ceımettekiler bunlara (cchcnncmiyyûn) diyeceklerdir. Onlar bu ta’birden müteessir olacakları ؟؛in C c r â b - ı Hakka tazarru’da bulunacaklar, Allah da onlardan bu ta’biıi ref ve izâle eyleyccekdir.
57SS
ت- در زﻧﺪان ﻧﺮ ن ﻣﺤﺬﺗﻠﺢ.رك آ ن ج; اى ﻟﻘﻤﻪ و او"ذ'ت .iler kim zindanda mihnet çekmişse o mihnet, haram lokma yeme nin ve şehvetine tâbi’ olmanın cezasıdır».
5789
ر ك در ﻧﻌﺮ ﻧﺮن د وﺗﺒ ﺖ ا—ت:اًن ﺟﺰاى ﻛﺎر زاوو ﻣﺢﺀ «Her kini tle bir küşkde devlet ve seâdet İçiıule ise o seâdct, bir liarilin ve bir nıilmetin neticesidir».
5790
ﻓﺮدr زر و.ﻟﺪى٠ د١ر ﻛ ﺬ دازﻛﺎ ادر ﻛﺎ ب ﻛﺮدن ﺳﺮ ر د «Her kimi alilli ١ '٠ اr.ü m ü şd r. yâııi, servet sâlıilıi olmalıda miinferid Höı-ürscn ilil ا،ا أ٠karanm ak rahmetine Siıbreylemiştir». 587
r.7iır. ٠ﻝ.ﺍ
ﳌﺎ٠ ) ٠ ﺭ ﺍ٠٠. ﺍ ﺍ.٢ ﺫ ﻯ
ل٠ا
ا.ذئ:٠اذق ﻣﺎ٠
«Gece kandilin ،ا.. اا؛.١. ؛اأا1 ؛أاا ﺀ؛ا1 ا٠ااأ. ل.'ا؛:،ا؛، -güncş'uı kandilini fitil den, şamandıradan اأ، ، ١ ا.' أ: اا، ! ﺍ؛ ﺍ٠.. ٣ )79 ؛ا : ,... ﺷﻰ ح. ٠٣ ا ز/ < ١ و ﺀ٠ "رو ض ردو'را ذ ا ش واﻧﻦ دان «Sen g it de samanlı balçıkdaıı S0 ؛. ra ö rtü sü yap.
1'clek dâmını sa
...nıanlı balçıkdaıı pak bil -Burada kehldlden murad: Yenilecek vc içilecek şeylerdir ki bede nin ve ruh-، hayvaninin kıyanı ve kıvamı onlarladır. Sakf-İ gerdûndan maksad da : Ruh-1 Sultani ve İlâhidir ki onun yemeye ve İçmeye ihtiyacı yoktur. Onun gıdası. Haklin nurudur, 5797 ا'زوز ﻧ ﺪ٠ ﺟﻮن ﻟﺘﺪارS ٠ا ﺧﺎوت ﺷﺐ دﺑ ﻤ ﺬﺛﺬ و روز ﺛﺪ «Ah ki sevgilimiz, gani ve kederimizi yaktı, izale- etti. Gecenin hal. vet ؛geçti, gündü'z o٠ dı٠ ٥ . Buyuruluyor k i: Bizim sevgilimiz olan 1-Ûİ1-İ Sultân؛, yâhud lutfkerim- ؛rabbâni, bizdeki beşeriyyet gamını izale etti. Beden halveti geçti, vuslat gündüzü zulıura geldi, o halde ey nefis yemeklerle cismini besleyen sana âh ve yazık: 579S ١ر٠ا٠ ﺟ ﺰ إﺷﺐ ﺟﻠ ﻮه ﻧﺒﺎ ﺛ ﺪ
«Kahrııı cilvesi, yâni, luırıuuı l ١e ؟r etıııcs ؛gcccyc nıahsıısdıır. Sende « dilbâbi günül derdıle nra». Yâııi; li'ıb I .' ﺍ، ﺍ ﺍ ﺍ ﺍ.'! ﺍ ﺍ ﺍ, y.'diı.d lııtf-i İlâhi kahrı ancak gece, yâni, ter 58:
ا راو رار,<-> أا ا٠ وا: ٠:٠
از و؛ﺗﺎ ن و وام ﺀ'ن ﻛﺰار١٠ «Tabiatı bırak ا1 ا؛linklin luçkır, ağlaşın. Ondan al, yânî, arzularım verme de, rnlntn borcunu iide». Ruhlar âlem-i ervahda (Elestu birabbikiim) yân ؛: «Cem sizin Rabbl. niz değil miyim?» hıtâbına mazliar olmuş ve (Belâ) diyerek Hakkin rubûbiyyetini itiraf etmiş ve ona kai'şj ubUdiyyet borçlusu olmuştu. E؛nâ٠ enaleyh ona borcunu edâ etmek üzere tâât ve İbâdâtta bulun! 5804
- ى ﻟﻮد٠ ﻟﻮﻟﻰب٠اﻟﻬﺎ ﺣﺮ ﺿﺪ ﺧﺮ ﺿﺪﺀ زﺧﺮ وا؛س ود.زاﻧﻚ «Yıllarca eşek seyis ؛oldun, artık yetişir. Çünki eşek seyisi, eşekden geridir». Eşek seyisliği yapmak, nefsine hizmet eylemekdir. Hizmet eyleyen ise, hizmet ettiğinden aşağıdır. 0 halde nefsine hizmet eyleyen ondan aşağı ve bayağı olur. 5805
ذاﺧﺮ وض راد ش 'ذ ى ﺗ ﺖ د وﻋﻨﺎت ﻓ ﻲ٠ ا ﺧ ﺮاf »Peygamber Aleyhisselâmm (Altbiruhûnne) buyurmasından mıırâdi: Senin nefsindir ki onun geri kalması ve alilinin ileritle liulunması 1ة٠ zımdır». Malum ya, namazda erkekler On saflarda, katimlar ise arka saflarda bulunur. BOyle olması Sallaliahii Aleyhi Vesellem Efendimizin : «Allalı’ın mirasda vesâirede geri bıraktığı gibi ey erkekler, siz de, oııları gcrilci safİaı-tla bırakm.» emri üzerinedir. Bu hadisin zâhiri ma'nâsı kadınların geri saflarda namaz kliması demek oldugu gibi, bâtınî ma'nâsı da; nefsin arzularmın geri bırakılmasını ve aklin tavsiyelerinin ileri alınmasını emreder. Fakat noksan olan akil degil, yüksek ve kâmil olan aklin ihtârâtı. Yoksa 1 591
-
( N n m n M ltıl 'ا.ااااا. ا٠ ا٠،,ار،' ا1٠أااا، ٠١ bir m uridi ,
.<ا.)اا٠ أşeyhin ؛ ا;أا:; اأI hayViıiüda اا.<ا ا: ا ا اا1 ' اااا ا ا٠!٠•.٠ ١n geçirmiş،d(z،hııı٠. ١.، اsokakdaki !;٠'٠'* k lrn lru 1اااا > ا ا أ ا ا ا. ا٠.٠ ' < اا اI اا،' ا. أ1، أ؛ ة ا ا ا ا إ-hâli de I ١.؛:١؛ إا. diğer kOpeklcr اااااأI 1ا ا-. ا ' ا اااا1 ا ا ا٠1 اا؛İhın I ihtar etmek d zere اااm iınislir ؛ل٤: *Şeyh „،،cni. dıhıı'm ا، ا.. اا.'. ا أا ااا1، ( ا: ااا.-ilan kepek, köpek I'. in serveridir ،.»
fiso:,
أا٠اى ر ازدﻫﺎ: ئ
y ل٤وز ف;ﻓﻰ ﺀ ' ن ﺧﺮ
«Ey eşek kıymetli! Şendeki aldın zayıflığından bu miskin eşek, yâni, tıt 5 ؛ejderha olmuş». Her istediğini sana yaptırm akta bulunmuş, hattâ em m âre derecesini ؛,mı ؟, taşmıştır.
. 5810
ا ذ ﻋﺪى ﻛﺌﺘ ﺔ رﻧﺠﻮر دد ز وﻣﺤﺖ ر د اورا ﻣﻬﻞ١٢ﻫﻢ «Eğer îsâ'dan, yânî, a lilin t a v s iy e le r in d e n k a lb in Iifiyct d e ctıdaıı gelir. Binâenaleyh akil terketnie...
y a r a lı is e S ih lia t
ve
îsâ isminin geçmeşi dolayısiyle Hazret-i kİsvİânâ, vaktin îsâ’sı ve mürşidi olanlara ilitap ile İ£t٤ fsâr-1 lıâtırda bulunuyor ve diyor k i: 5S11 t. j ) ،i ٠ ■؟j >٠ . '£،c j l <_،^L٠ ،؟. > ، ١& ?*s Ey güzel nefsli îsâ! Halkın verdiği meşakkatten nasılsın? Dünyada» .«yılmışız define olmadığı gibi meşakkatsiz irşıul olmaz Halka nasihat etm ek ve onları irşada çalışmak, çoklarının arzusu hi lafı olduğu için nâsih vc mürşid olanlara sıkıntı çektirirler. Bunun en yüksek misâli A .eyhijsclâtü Vesselam Efendimizin hâlidir. O Ncbiyy-i Zışân, m üşriklerden o derci ؛٠ meşakkat çekinişti k i: «Hiç bir peygambere benim kadar eziyet edilmedi.،• buyurmuştu, Bu eziyetlerin sebebi ise Hesâl-i Ek rem in onlun t ٠٠hidâyete davet etmesinden başka bir v11i<I vt٠ ؛ev değildir ,
■3«
593
c.'ıineş dofiimca ا 'ا!اا1 1 اا٠ ا٠٠<•;٠■،٠ ٠ıed(T, tcıııız ve:z،y،i! 111 ne {,! ؛؛yerleri ayırd etmezse , ؛؛en de | اراا٠ اا.؛ıbdeııııe ا,.٠ : أاذذ.ve hidayet nurunu saç
Hazı'e.-i Pirin l)؛z Nuvle 1اا٠ 'ذ: اediyoruz ،؛emesi, tcvâzû ve üslûb-i ؛,'ikim tarzındadır 1-:İ bir .'ideme » s e n .؟öyle, böyle yapıyorsun» denilecek -yerde «biz şöyle böyle yapıyoruz, diye l'.tab etmclrtir. Bu yoldaki ilitab da bir nezaket bulunduğu İçin muhatabı kızarm az , 5816
ن٠ﺗﺎ و د٠٠( در د
rU
ﺗﻮ ﻋ ﻞ
ذ ﻛ ﺎ ﺋ ﻴ ﻦ٠ ن ﺻﻔﺮا ﻟﻮد١ دﺑﺢ «Sen, din ve diinya hususlarında balsm. biz dc sirkeyiz. dcfedilmesi sirgengebin ؛urubu ile olur«.
B il
safranın
Sirgcngcbîn: Sirke, bal ve çörek otundan yapılan bir şurub ki eskiden safra hastalığı İçin İçilirmiş, 5817 ﺳﺮك ا ﻧﺰودﻳﻢ ﻣﺎ ﻫﻮم ﻧ ﺤ ﺮ د' ﺣ ﺮ١ ا ر ﻣ ﺮ١ﺧﺰ
ﺀ ٠ ذﺀا
«Basur hastalıâina tutıılınu ؛olan hiz, sirkeyi fazlalaştırdık. Sen dc hah artır ve kerem ini eksik etme».
5818 زﻣﺎ
- u f ; ا ﺟﺎا٠
> د از٠ ا ن
ر'ت ادر ﺑ ﻨ ﻢ ﺑ ﻪ اﻓﺰﺑﺪ را «,Bize yakışalı hu cldugu İçiu liizdeu öyle zuhur etti. Göze giren kavin k i r l i . artırm aktan başka ne yapar «'؛
5819 j y * ذ ب ' ا ا ل١ ان ز د
ز٣ ﺟﺰ1٠ﻮ ص ﺑﺎ د ازﺗ٠ك «Ey aziz sürme, sima ٠1، ا٠, .١ا٠ا١,٠.٠ آ1ااا اا. اmuhuhknr ؛ey, senden hir ؟ey, hir lulsiyct bililir *. .ا؛آ.٦
٢٠:'ا: ' ا
ا٠
٠ﻻ:.١- 1؛ ا,أ ا ا ا ا،;ا ; ا؛ ااااآ. ااااا11٠٠ ١ اا ؛اأا1 أs:،f;. 1 اا! ااا٢, SP،١ ؛JI cefan ﻻ3ؤ١ ﻫﺬ1ذrııu.1 vefâsıııdan 'ا؛1;،٠ ااا
٢،8ذذ.آ ؛ رود. '؛ﻻ ﺟﻐﺎل٠ازت،زاذك ; ﺑﻮد٦- ﻫ ﻰ ج'ﺀل ان٠١ اذ «Çün؛؛i âkilden ﻻ٤ •أcefâ evlâdı »؛.
sudur ederse « cefâ,
câhilin cefâsından
5220 ى ت ﻟ ﻴ ﻔ ﺮ ﺀداوت از ح;د از ﺟﺎﺀل ﺑﻮد، ة٠ا. ; اذعﺀ٣ «Hazret- ؛Peygamber buyurmuştur إذاakıllının adâvet؛. câhili.، ا١ ااا٠ habbetinden daha iyidir». Hadis-i Şerifte : «Akıllının düşmanlığı, cahilin sadalratindcn daha hayırlıdır» buyurulmuş ve bu hususa. Hazret- ؛Mevlâr.â tarafmdan yuhariki bey، ile de İşaret olunmuştur. Akilin adavetiyle câhilin muhabbetine dâir iki mısâl arzedeyim : Ashâb.ı Kirâmm fukahâsındon (Ebiidderdâ) Eadiyallâhü anlı Şam'da kadıkk ediyordu. Bir gün ahâlinin bir giinahkâra sögüp saydıklarım i؛؛t٠ ti. v e : .Siz kuyuya düşmüş bir adam görseniz ne yaparsınız?« diye sor. du. *jp sarkıtıp çıkarmaya çalışırız» dediler. .'Bu, günah kuyusuna düşmi'ış adam İçin niçin öyle yapmıyorsunuz?» dedi. «Sen ona adâvet etmez misin?» ؛hâlinde bulundular, »Ederim amma şahsır.a değil. filine düşmanim» deril. îşte akıllı bir kimsenin adâveti. Bir de câhil ve ahmak bir kimsenin muhabbetine bakalım 1 Bil’ adam, bir ayıyı yılandan kurtarmış, ayı tla kurtarıcısıyla dost olarak dâimâ onu takibe başlamış. Bir gün adamcagiz uyumuş. Ayı da onun yüzüne konan sinekleri kovalarmış. Kogdugu sineklerin tekrar konduğunu görünce hiddetlenmiş, ayıca akliyle, hepsini birden öldürmek İçin koca bir taş getirip sineklerin üstüne vurmuş. Sinekler ölmiiş amma altındaki adamm da kafası paralanmış. İşte bu da bir câhilin muhabbeti nümUncsi. Allalı cümlemizi böyle dostlardan ve böyle dostluklardan muhafaza buyursun. 537
.ﻧﺬاﻧﺎﺀأ
«Adamcağıza ٠ ٠çürük elmalardan u kadar çok yedirdi ki yedikleri «eri gelmeye başladı».
5833
زدﻛﺎى ﺑ ﺮ ا ﺧﺮ ﺟﺮا. ا ك ن"را٠ﻧ ﻤ ﺪ ﻣﻦ ر د ى ﺟﻪ ر د م «Elma y ؛ye،ı bağırdı 1، أ: .Ey emil.; Den sana ne yaptım ki bana kas dettin? Şıı zt’.îmün sebebi nedir?»
583-1
م ﺛﺰ١ ز ا ' ﻟ ﺖ اجI;
f
ز٠ر٠ > ﻣ ﺮا٠ب ز ﻧ ﺮ ا ر «E^cr ilenim hayatımla senin aslî bir adâ١ c t ؛n varsa bir kılıç vur da kanilin dok». 5835
دﺋﺪ٠رزو٠م٠ﻛﻎ اع٠ت٠دوم ﻣﺎ ﺀ.. د٠اى ﺧ ﻚ اوواﻛﺎ روى 'ﻧﻮ د «Sana göründüğüm sâat ne uğursuz bir zamanmış. Senin yüzünü gör. meyenlor ،11: ؟ne iniltin”؛ 583 «
٢ ﻟ ﻰﺑ ﺸ ﻮ٠ذﻛﺬ-ﻟ ﻰ ﺟﺄ؛ ت نﺻﻢ١ﻣﺎﺣﺪال بر ﻧﺪارﻧﺪ «Cinkyctslz. g،،nnb ١ı», az .:ok İ.ir ؟ey yapını ؟oiıııaksızııı ilil Ziılıııü ılinsizler lıile C،İZ gorm eıler ». .٣ >ا؛0
r٠H12
ذﻵو٠ا ر ش٠.رو و ا د ﺀورد ,وول ﺀﺀب ار.. .*أ;؛ااذ اورد ﺀ٠ ااااااyedigi iyi kil،، yem ekler ا:ا1،1 ا: o yemeklerle yılaıı da dışarıya fırladı ».
.؟843
اروا٠ د اذ ا و د رون ان. د: ٠ﺣﻮ دار را.٢ ﺣﺪد آورد ان ;كو«Kendiliden 0 yılaııın çıktığını görünce o sâliJı süvarinin önünde yerlere kajıandı» . 5844
: رﺛ ﺖ و زف٠ار ﺳﺎ٠ آن٢٠-— ﺟﻮن د د ان دردﻫﺎ ازوى رات٠ «o kara, çirkin ve iri yıJaııı görünce onıııı korkusiyJc derdleri keli* dişinden gitti». 5845
ﻧﻐﺖ ﺧﻮن "ﻟﻮ ﺟ ﺮﺑ ﻞ ورى ى٠ﻟﻊ
وﻟﻰ£ ﻳﺎ ﻃﺪا_ل
«Dedi k i : Sen Jıakikaten ra h m e ti Cclnail, yâhnd lıudösıı ki velini* metinisin*.
5846 ام٠دﺑﺪ
S
ارﻟﺚ ا ﻋﺘ ﻰ٠)اى م
ام٠ ﺑﻮدم ﺟﺎن ﻧﻮ ﺀذﺛﺘﺪ. ا د «Beni g٠٠rd،i(؛،،n s؛١ı،t ااا٠ ,mühürcü zamanmış. Ben ölmüş gitıııiştinı ıf;ı ١la d m ،ila n a y e n i Idr h a y a l l ٠ ».
rol
ذص-، ﻻ ك دا- ه و ن٠س
ض-ذواا٠' ٠ود،ﻛﻌﺶ !ت ..Eğer ﻵاا ًاااا1ل أ،ا.ا٠ " آاا1 ﻻ؛ااا!؛ا.olsaydım, münasebetsiz sözler söylemez dini».‘ 5853
دت ﻛ ﺸ ﻰ اى ﺧﻮش ﺧﻤﺎل.ﺑﺲ ﺋﺂ ﻛ ﺶ ﻧ ﺤ ﺪ٠ / اف ز٠ ا/
f
«Eger bana bu halden reniz ve İşaret yoliylc bir şey anlatılış olsay. din, ey giizcl tabiatlı emir, sana metilin senada bulunurdum».
5S54 ﺑ ﻚ ﺧﺄﻣﺶ ا د ى آ ذ و ا ى ى١ ر ر م ىﺀﺗﻮ٠، ﺧ ﺎ ﻓ ﺎ «Liliin süküt ettlgim İçin hiddetlenmiş, sessiz, s.dâsız başıma vur. muştun». 5855 ت٠ ﻋﺌﻞ از ر ﺛ ﻢ.ﺋ ﻪ ر م ﻛﺎ ر و ز ﺷﻜ ﺰ ﺻ ﺖ٠ غ ﻣﻎ١ ﺀه ا ن ر ر١خ «Başıb sersem olmuş, altlım başımtlan gitmişti. Hususiyetle lm baş ki azıcık bir beyni vardır».
5856
ﻋﻌﻮﻛﻞ اى ﺧﺮروى و ﺧﻮن ﻛﺎر ﺗﻢ از ﺣﻨﻮ ن ا د ر ﻛ ﻨ ﺎ ر۵ ا ﻧﺠﻪ «Ey güzel yüzlü ve güzel İşli emir; söylediklerim cünân eseridir. Onİarı afvet». G03
‘
ا ذإ ;ا ؛l ، ؛r <;;٠ا ا
ا ا ا ا ! ا ل.ا
, ؛ü ı . u . ’.dînJz. V e
ع
0 ة، ؛1
٠آ
،„ أ ة ؛d i l e l i '!، ، ة ا؛ ا-
lara, tepelere ا.’! ا،: أ ا٠!؛، nele.،(i '؛.«nize ablardınız Keza Elifi اأ;؛ل1ا:;ﺛﻢ،ا1ذ:.؛ أا،;:!٠Hazretlerinden de 511 J-Isdîs-i Şerit rivayet * ...';,er 1 : ، . ﺍ] ﺍ؛ ﺍ ﺍ1 ) ﺍ„ ؛ ﺝ؛ﺫﺀﻹ. ﺫb؛Js٠ yd؛r ؛z ın ١Jtîaî ؛٦ az giilcr ١'C ؟oli âğlardınız, Ve yeır.ı!; i ؟îiıeli içinize slıııııezd „؛.
5h؛Gl
اذد دربز٠ﻟﻰذ؛ﺷﺮا ا ب
و ‘ﺗﺎز٠ ﺿﺮا ﻓﻮت ووذ٠ل .:E؟؛cr ResUlulIah'ın bildiklerini li؛r adam bilmiş olsaydı ne niyaz etmeg. ،؛alilinde takat. ve namaz ،؛.imaya, o r u ç ،utmaya eisniinde 1 اا؛١٠ve،
، : a l ı r d ı ?.,
5802
و دو١ ﺀل ﺀ د, ؛ د از ﺑﺬ٠ ﺑﺌﺮ٥; ٠ﺣﻮ٠م ﺛ ﻮ ﺩ٠ﻝ
«Kedi ününde!؛،
{jr
ﻳ ﺶ٠ ﺫﻕ
fftre g[؛j، j١.١aI١vo، ur> kurda ؛ﺍ:ﺍﺡ'ﻟﻞ
kuzu gil,؛
fani
olurdu».
5803
«Onda ne seyr ، ؛sülük, ne ılc ona çare kalır, 0 ، mille tıeıı sizi süzsüz terbiye ederim؛..
Peygam ber. ؛Ekrem Efendimiz boylo 0ﺟﻼةا،ً اgibi onur, v irisleri Ijiilunan cvl؛yâul،alî klozerdtı ٥٠ köyledir. Onlar da irildiklerini söylemezler. sözden ziyade fii! ve hareketleriyle terbiye ederler. Bundan dolayı da Ccn;\.b-١ Mevlâr.â buyuruyor k i :
5801 ٠;ل٠ ؛; ﻻ ﻟ ﻦ١ ﺣﺮﻟﻮل-ﻫﻢ
Evllyâullabdliu ،!' ٠ '٠ا،’ا، او، rnbOb، ا ا ذ٠ ،ذاأذا١ ﻻا ة،اأ؛، ederdi ٠١t،d I٠i's ükfıt ederim. I»ı’١،n٠m،ıer ،;، ﺍ٠ ﺍ ﺍ. ﺍﺍ؛ ﺍ١ ﺃdendr. vururum ».
gibi ااآا.آ
١I ؛،C
\>أ
m e v s im i
z illiie c e n in
٠*«؛٠٠،٠:. ٠ I(lı.
l'l
İL'،'. A l e y h i s s e l â i E f e n d i ،..؛/. m ü b â ı . - k
٠ات ٠٠ ٠ ١- il 'ا|؛^؛ا- ا،'؛.m h a l i n d e ا,اا
M ü ş rik le r
p ; u m ،'؛j'؛،y l e
1 ' m ı ، « iz . İ
ا اإ ا ا٠ اi k i y e a y ı l d ı . L iir ،ا، )ااأ٠ ا ا'<ا1ا أ ا1 أث، ،؛:، .M u h a i m n e d i n b i r !اااا٠ !، ٠ •;٠ •
l u n a n A y 'a İ ş a r e t e d i n c e k a m e r i n . :, 1 .' . . d u k ta tı
sonra
b irle ş ti. M ü ş r ik le r :
y â n ı n ı e t l i l e r . B il .:d ı ı r . d i)
V â k ıa
â y e tin e
e tm iş le rd ir,
١-ة1ا; ا ؛
e l ı i - i h a d i s a r a s ı n d a t c v â t d r d e r e e e :: ؛ıı ' '
m ü fe s s irk rd o n
b a z ıla rı
(K ıy â m e itc y a n la c a k tır )
؟
ü r .k i b s t t a r a f i y l c
o
( İ n ş a k k a 'l - K a m o r ) m a ’n â s ı n ı
y î'ıt.i,
m c lu ıı
(A
اا اﺀ٠
v e r i n ;ie rs e . ılı . 1،.! ' 11
n ı a 'n â b i r b i r i n i t u t m a z .
('،ilki
\ ة ﺋ ﻴ ﻔ ﻰ رﻗ ﻮ ث١ ر ل ; ﻏﺎ0 ﺳ ﻠ ﺔ ث٠' ﻟ ﻬ ﺌ ﻴ ﺚ \ ﺀ ﺗ ﺮ
Y âni: .Kıyâmet yaldajdı vc kamer yarıldı da ınü",.r؛I.Jeı bîr ،٠١ا ا٠, ٠ ،٠ mıı'cizc görünce itiraz ediyorlar ve bil da dâimi .dindendi، ا1،١ا٠ ! ا،،، ٠“ Âyet-i Kerimesi de. kamerin şak olacağını degil, ؛؛١ ١ ، ımı bal' I،ı(ldm١٠ vermektedir. Kadı Iyad (Şifa) !:itabında bundan uzun ، ا." اا 'ا ؛: ..ا mi?, vukua ؛؛eldigini tie nakli ve akli delillerle isbat ey leıe.lü 1 I ا. ا ا، ا ا .eildtie de bundan balısolunmuştu Şu birkaç beyt ?<Ievlânâ lisanından oldugu gibi, ağzına ا'ز1.' ' > اا adam ı dogup yılanı ؟:!:artan em irin dilinden de olabilir . ﺀ.'،اا، ا. ا٠،٠٠،٠،.، uyum uş olan insan, İnsan-ı gafildir, ağzına giren yılan nef::.ı em m .ücd'i Em ir süvâri mUr§؛d-i kâm ildir, onu uykuda iken dögc ،!٠,؛-;« اا.٠.. اا،، ا،'، ا. kırda bayırda koçdurması riyâzet ve mücâhededir, yılanın Ç’.kı ؛.:،ı da , ld.il ncfs.i cmmâredeiı kurtulm asıdır. (Yedullalıi fevka eydibiml yâı.i : ا,'١1 lah'ın eli onların eli üstündedir» âyetinde eller, filvâki Resûl-İ 1*:!- ا،'' ااااا Ashâb-ı K irâm ın elleri idi 1:İ ona b iât etmişlerdi. Ehlullahın hatl:'، ،' I ،âciz bir dervişin de. elden ele Besulullab ve 0 vâsı،a ile Allaha b ia t vard:r. Binâenaleyh o ellerin iistdnds olan da Cenâb -1 Hakkin yed - ؛kud retidir. 0 lıaltle A llah’ın yed-i kudretine ve peygam berin yed-، biatine vâsıl olan kâmil eller de fev k alâd e İ ؛ler görebilirler .
، SUiri
«1-7
ا:٠،،ا١' ا ا
I 'ا
ا.اا7
.م٠ 87 .'ا
وو ل:٠دع
\ /
ل٠٩٠١ ﺑ ﺐ٠ر١
د ' ﻧ ﺪ و ر. ا اا-ﻮﻛﺎ ذكﺗ . Sebebin ؛siiylemek İ ؟İ،١ 1ز؛ ا؛ال» ا. اا؛yoktu. Sen ؛o ٠ﻟﻺا٠لhırnkıı 0. ،؛.it mek de miimkin d elild i ".
5874
ﻛ ﻐ ﻢ از درد درون٠ان٠ص ز ﺩ ﻧﻮى ا ذ م ﻻ ﻳﻠﻤﻮ ن٠١ « ؟ ؛im d e k i d e r d d o la y ıs iy le H a z r e t - ؛P e y g a m b e r in T â if lile r e (tıı.ı e d iş i g ؛b ( ؛Y â R a b b i k a v m im i h id a y e t e e r iş t ir , o n la r b ilm iy o r la r ) d iy o r u m . .
5875
رد ا' ن رﺗ ﻪ ز رغ٤ إ٠ ﺑ ﺪ ﺀ ﻫ ﺎ ﻗﺒﺎان وﻛﻨﻴﺮ١ ٠/ / ﻛﺎى ﺳﺎدت «O sjk jn t.d a n k u r tu la n , h a la s k â r ım n O niil.de y e r le r e k a p a n ıy o r v e e y b e n im s e â d e tim , ik b â lim v e h a z in e m » .
5876
١ى ﺑ ﺜ ﻮ١ د ' را٠د كﺀ ﺣﻖ ﻛ ﻮ ب و ج ه دا ر م وآ ن ذ ا٠نل٦ « E y n ru k te d â o la n em ir; s a n a A lla h ş ü k r e ts in . B e n d e 0 d u d a l 0 , ؛ç e ııe v e 0 te r e n n ü m y o k » .
Yânî; ettigin iyilige teşekkürden âcizim diyordu. 5S77
ود٠ ا ن٠ ن٠'ذاﻵن ذ٠ ﺀ٠دﺛﻠﻤﻰ ٠»,٠ذ « ٠lı ، ş n ı „ n l ı f : t
A k ıllıla rın
ا١اا.
اج٠ذاﻧﺎ!ذ.ذص ا 1،٠٠.١٠** o l u r
ا،أ
.o n l a r ı n
v e rd ik le ri
z e h ir
r ı ı l ı a m e s e r r e t v e r i l ".
3 0
٠ ؛٠ !؛٠
5 «« ذ
ان٠ب٠ اﻧﻰ،اا-- ﻋﺘﻮ'ﻣﺎى٠ آن ٠ ﻣﺎز
ا ى،; ١/
ان ﻃﺒﻴﺎن
«* ' ' ' direkleri. gizi zcvât-1 kiram 0».
Diinya ؛hastalıkların
58S2 ■Û - J و
ﻣﺤﺾ ﻣﻬﺮ وداورى
ﻫﻤﺞ> ﺣﻖ ﻟ ﻌﻠ ﺖ و د رﺋ ﻮﺗﺘ ﺪ «Şefkat ١ ٠ . rahmetten ibarettirler, Kak gih ؛illetsiz ١ ٠ e rüşvetsizdirler». Yâni; Cenâb-ı Hak, yaptığı işlerde nasıl sebeb aramaz ve rüşvet aramazsa, bunlar da shlâl؛-ı lahiyye ile ah٤ âl:lanmış olduklarından illetslz ve 1'üşvetsiz yardımda bulunurlar. Rüşvet: Bir İ ş gördürülmek İçin İŞ sâhibinin verdigi, İŞİ görecek ola. r.ın aldığı şeydir ki vermesi de, almast da İıaramdır. Veren de, alan da, arada vâsıta olan da, lisân-1 peygamberi ile telin edilmiştir. Verene râşi, alana mürieşî derler. Bilhassa hükümet işlerinde görülen yolsuzluk ve kanunsuzluk, hep bu melanetten ileri gelir. 5881
ﺑ ﺶ٠رن ﺟﻮ ار ى ﻣﺒﺪﻧ ﻰ آ ﻛ ﺎ ر
ﻛﺶ
٠ ﺑ ﺎ ر. ﻣﺮ ﺛﻢ و٠ا ر:ﻛﺪ
«Bunlardan birine bu yardıını niçin yapıyorsun? diye sorsan, (0 nıazUmııtn gam ve kederi ve biçareliği İçin) cevabili, verir». Ilakim Tirmizi Radiyallalıii aıılı'in bir eserinde (Ebû'd-Derdâ) radiyalîâhü anh'den şöyle bir Hadis rivâyet edilmiştir: «Peygamberler Aley. hînYüs.Sclâm a1.2111 temeli mesabesinde itliler. Peygamberlik kesilince, yân؛, artık Peygamber gelinci ؛ihtimâli kalmayınca, İiııımcttcn bir kavini Allah onlara bedel kıldı 1:İ onlara (ebdâl) ilenilir. Kendilerine btt iinvanm verilmesine sebeb olmak üzere birkaç vecih beyan edilmiş ise de en dogrusu. Hatibin delâleti muciljince peygamberlerden bedel olmalarıdır. İşte bu zev.ı' 1 İtilâm, şâir insanlar üzerine, çek 01.11 ؟tuttuklarından ve ،:ok namaz 1'اا.ااا. 1.,«ا'ا»ا:١ اtafdil edilmemişlerdir. Lâkin ahlâklarının giizelligi, myy.'lU.ımiî degrulugu ve bütün miislümanlara karşı kalblerinin ؛ا1 ا
cennete teiniz, ؛أ٠ ا1 اilil ١، اا، ا1 ا ا٠ .،» ٠٠ آ٠٠ ا، ا: ﻛﺎk i ا أ١ ا ا ا اhumarı yoktur, أ ا ا، ا ا إ٠ل snn؛، ا1، اgelsin. Hulâsa اا « ؛١ااااا٠١ 1.1 ا٠ ااااااا’ااﺀ ;اًااAllah herkesten daha iyi ililir ,,.
5888
ﻻت ﺛ ﺮ٠آ ب رﺣﻤﺖ ؛ دت ووف وا ﺀا ن ﺧﻮر خ; رﺣﻤﺖ ﻣ ﺖ ذو «5z،’ ol. Çünk'Sana Hakkin rahmet suyu !âzımsa git, müte١ ؛sil aşağı dogru altar. Ondan sonra ralımct vc muhabbet şarahuıı Jç؛p racst ola.
5889
رﺣﻤﺖ اذر رﺀت آﻣﺪ "اﺑﺮ r i وﺣﻤﺖ روﻣﺎى اى٠ رﺗﻚ «Oğul, Allah’ın rahmet؛, rahmet İçinde rahmettir. Sen bir rahmete kanSat etme, 0 rahmetlerin lıepsinl taleb et».
5890
ر؛ ار'ى ذﺟﺄع٠ دز١ﺟﺮﺧﺮ ﺀ- ا٠ وﺛﻨ ﻮا ز ﻓﻮق ﻓﻨ ﺖ ا د ﻛ ﺖ «Ey şeci’ vc cesur olan mü’min, fclcgl ayağının altıııa al, onun iis. tillideki sesleri İ؛lt». Fakat onu bu kulak Igitemez. Çünki vesvese ve gaflet pamuğuyla tıkalıdır. Binâenaleyh :
.5891
وا ش
واس ﺑﺮون-ﻧ ﺎ و ز ﺧﺮو ش١ <وذت د آ و1_ ﻝ
«Vesvese pamuğunu can kulağından çıkar ili semfihardaki meleklerin teshili ve takdis uğultusunu ؛؛idesin». «13
M c c ı" ı :.ilı.’ i i „
،ا,اااا'"ا
.., ا. ٠،ا1. ااأ٠. V a k t i y l e ;ااااذاا.1، اا |ت ا1ا. ا:,.ا٧1ا
"I
ا..,. ط.ا,1 "ا
٠ ،!' ٠ •
.’'ااا؛،'ا!ا
1اااااا،1٠٠،.٠، ' ٠ . ا ا, ا1 اااااا
I
" b in a n
(،(' l u n ı r u k
&K97
.Hasislik İHikngıısumı elinden vc gerdanından uzaklaştır da 5 ااfelekا1 ا.١ini bir lıahtbııl:». ا ا ' ا. ا١٦٦ Movlanâ: Dil tavsiyeler :yi. Faka*, yapılması gâyet müşkl ", I. I: :-de onları yapmaya kudret ye ؛:, اد١aczimizle ne yapalım?
5SÖS ( ﻳﻌﻒy A ور ﺗﻰﻷى ؛
رﻹرﺀ؟ا/ * : ا۶ - ك'ا٠س،ر >;اا:٠ (؛٠ ا٠ ﺀاأ؛ﻻاkn'besine ııçmalt ؟؛ili kanadm yoksa, aczîııl, bîçâreligîni *.٠٠،' ا١١٠ .::ire bulan A ؟îa ؛.ı'a arzeta Y,i lîabbî ben âcizim, kuvvet ve kudret sahibi ancalt selisin! Bana ا٠ .,اا. ا, ا٠destgirirn c .': ؛diye ınünâcâtta bulun, hattâ gözlerinden hâlisine l ir dökerek ve hıızur-ı İlâiıidc candan, gönülden inlyerek niyazda , ٠ ،٠ >٠ ,,,،. (٦أ.٠ ٠ ١ لائ٠ ١Hak, öyle bir Erlıamtir-Eâhimindir ki, göz yaşlarına karşı اا ا١: ıııaz. aylayan bir kulunun murâdını vermeden geri durmaz, ؛lazret-i ?.îevlânı'ı da diyer k i : 5809 ت٠ ا١k\âr
ﻧﻮى
if
زارى و
>ت. ا١٠.ر ى ﻛﺎى ةو_ﻟﺬ دا ."inilti vc aglaııın ltitl İÇİ11 saglaııı bir sermâyedir. Hakltııı ıııerlıa"اااا1- ؛٠l،،k ؛.«ycsî ise c١ı şefkatli bir dâyedlr ,I.â y e: Bizim si'ıt nine ded gimizdir. Şefkatli bir süt nine ve asil ana il u cu g u n u n Jiylinu , .|' ؛:'dindirmeye koşarsa Allahın rahm eti de ag 111. زاأا: أااve yıuıyinı 'ﻻ-""'؛1 ا؛١'. اا١ bir kıılıı öylece güldürür. H azret " ؛. Peygam lüı I ( S A ,V ١ « ا ا ا ا ا اbir (',,etik bulunan bir kildin görmüşler >،1,
diye di'ıâ eder. Düûsı knbul ve İııfrtz. ı.lımur. 0 kul sabahleyin uymıır ١>٠ salâl -1 fecri edâ eder. İçle 1.11 »٠،٠ katilli ve infazdır. Kez'؛، tahsile ? ا؛اأ1. ااااا١ bir «ene : «Yâ RabbJ b ilil ا1، ا ) اا1 ا-؛. ا٠ اet, JıayırJı eserler yazmaya 11.1 v.ıf fak eyle, diye duâ eder. (, ilil ki l,1 أاolunur. Fakat eser yazmaya muviıt fak .İm ası, ilimde rüsölı ve m eleke Jjy d â etm esine kadar tehir اا1ا ا ا أ ا Bu da kabul ve imhâldir. Oçüncüsü : Saygısız ve miinâsebetsiz .lir lıt.iıf m e se lâ : «Yâ Rabbl şu rakı ve şarabı ucuzlat da doya doya İçeyim'» d،.١'i’ düâ eder. Fakat onu gunahdan muhâfaza i؛؟n m atlubu verilmez İ',-1٠' i t. da m atlubun verilmemesiyle bir icabettir.
5903 ; ٠ﻫﺎى و ﻫﻮى ا د و ﺛ ﺮ ا ﻓ ﺜ ﺎ ن ا ا ا د ؛ ؟ ا ﻋ ﺖ ر ﺻﺮ٠ درﻧﻢ «Rüzgârın gürültü ile esmesi ve bulutun yağm ur diikmesi bizim gn. nıımızla, yânîj bizim içindir, sen biraz sabrcyle». R ü z g â r g ü r ü l t ü i l e e s e r , n e b â t â t t o h u m la r ım
e tr â fa
g ö tü r ü p
saçar.
S o n r a y a ğ m u r y a g a r , 0 t o h u m l a r ı ؟im le n d ir ir . B O y le e e g e r e k in s a n la r ın , g e r e k h a y v a n la r ın y iy e c e k le r i y e t iş ir . F a k a t h a s a d v a k tin e , o r a k z a m a n m a k a d a r s a b ır lâ z ım d ır .
5904 ئ٠ا ﺀ ر زﻧﺔ م ذﺛ ﺐ- ﻓﺎا
ﻟﺊ.; ا;ﺟﻒ٠ قج٠ ادرن ؛ «(Rızıklarınız semâdadır) âyetini işitmedin mi? diinyaya niçin yapışıp kalmışsın?»
işitdinse 1,11 süfli
S e m â k e l i m e s i İ ؟in : « S e n in y ü k s e ğ i n d e b u l u n a n ş e y , s e n i n
sem â n ,
d ır » d e m iş le r . M e s e lâ : b ir o d a n ın t a v a m o n u n s e m â s ı , b ir e v i n ç a t ı s ı o n u n s e m â s ı , b ir c â m iin k u b b e s i o n u n s e m â s ıd ır , o t a k d ir d e a r z a n i s b e t l e y i '؛:؛a r z ı t أﻓﻼ;ﻷ١ ﻗﻖ: ﻟﻪ !أﻻاﻻ!اf e h l . i a r z m 1. : ﺀ:ﻗﺚ;ل: ﻫﺖ: . . 1. : يy a ğ a n y a g m ' .r l a a r z ın n e b â t â t ı y e t i ç t l g i İç in : «1R ı z ı k l a r ı n ı z ^ s e m a d a d ı r . b u y u r ^ m u ş t u r .
إ
1ا
5905
ﺑ ﺪ د ت دان اواز ﻏﻮل٠ ىو ﺗﻮ٠ذ ا ﻧ ﺮ—ﻓﻮل٠ د ا ش ﺗﻮ٠ىﻛ ﺚ S e t lin açlıktım korkman » ١'٠ > ü m its iz liğ e d ü ş m e n g ııly e b â n ؛ Bunu bil , ٠ ses Neni kııh٠٥i î ٠h îi esfel-i sitiline kadar çeker ».
j s e ١ ؛.٠ lir
؟ وإﻻ.ﺀ:ا؛’ا١meydana ا٠ ا1،ااا.اا,ااا، ا١.ا.٠ ا.، <ا1:ااا (ة:1ا: ' ل٠؛؛-cbclj vâsıta s ؛yle zuhura ؛؛elen şeye ا1ا٠اااا،ا ا؛ا,1. 1، ٠ Ve 1٠ 1-.11 .‘اﻻً'ا؛:١ دmukaddem oldugu İÇİ11 tmisebbebdon y iık ıj . '., ١, اا1.-1 م, ا "اا1,1: 1’ تﺀ؛;ا ﺗﺎ٦ -kibr.t yerine çak mak kullandırdı . دل، ا ﻻ ا ا- ، .... 1 , ا ا, ا اI .اا: ا١ 'اا'؛اا1٠ ﻻ -. çıkan kıvılcımla kavi tutuştururlar, onunla ،1. 1 .ااا.-., y a k a r l a . ا1ا
اااا!ة ﺑ ﻮ ق ا ن س و ﻟ ﺘ ﻰ ﺑ ﺜ ﺖ٠آ ن ذاﻵ ل
ش ذ ﻧ ﺖ:ﻣﻠﻮ٠٦ رﺟﻪ در ﻣ ﻮر ت «Meselâ; falan kimse, sUretcn dik başlı ١ -e azametli bir herifin ya. ninda oturmakla ikisinin oturuşu bir olmaz». 5911 ﻣﺤﺎﺳﺖ از ووى ذ ر و
زوق
ﺟﺎى دور از ﺻﺪر ا ﻧ ﺪ ﻣ ﺘ ﺨ ﻒ « B ir m e c l i s i n s a d r ı n d a n , y â n î , b a ş s e d ir in d e n k a r s a y ı l ı r s a d a , liir m e v k i i n
u z a k o la n y e r ıııu lıa k -
y ü k s e k l i ğ i ş e r e f c ilj c t i y l e d i r » .
C c n â b -1 P ir , b ir m e c l i s e ؛؛e lm iş , d a l a e v v e l o r a y a g e l m i ş v e b a ş s e d ir e k u r u l m u ş o la n H a z r e t - i M e v lâ n .â
a z a m e tli
k a p ın ın
b s z i h â c e le r
y a n ıııa
o tu r m u ş.
y e r le r in d e n K e n d is in e
ç e k i lm e m iş le r t a z im
ve
i h lâ s ı
o l a n l a r h e m e n k a l k m ı ş l a r , o n u n y a n m u g e l m i ş o t u r m u ş la r . K i h â y e t m i l i , d e r iis t ü n d s o tu r a n la r d a y e r le r in d e n
k a lk ıp M e v t ö n â .n ın y a n m a in m e -
y e m e c b u r o lm u ş la r , D e m e k k i m e k â n ı n ş e r e f i o t u r a n k i m s e i l e İ m iş . E ir m is â l d a h a : Y a v u z ’u n m ü f t ü s ü v e z a m a n ı n ı n e n y ü k s e k filim i o la n Ib n -İ K e m â l, r a h m e t u l l i h i a l e y h , K e m â l P a ş a z a d e S i i l e y m a n B e y i n o g lu d u r . G e n ç l i ğ i n d e o d a a s k e r o l m u ş t u . E v r a n o s b e y i n b i r m e c l i s i n d e v e R u m e l i b ; '-•:< ؛'!؛٠ n in a r a s ın d a 0 d a b u lu n m u ş t u . D e r k e n m e ş h ı ı r M o lla L ü t f i ç a d ır a g ir d i. E vranos
bey
v e s â ir e
u le m â
ayaga
k a lk tı.
M o lla
L ü tfi
g e ç ip
E vranos
b e y i n ü s t t a r a f ın a o t u r d u . B u o t u r u ş İ b n . i K e m â l'in c a n ın ı s ı k t ı . Y a n ın d a k i z â ta ; «B u h o ca k ،m s o r d u . M u lıâ t a b ı dil
ki E v r a n o s b e y in
ü s t t a r a f ın a g e ç iy o r ? »
d iy e
.O n a M o lla L ü t f i d e r le r , m e ş h u r v e d e r in b ir â lim -
d ir . i l m i o la ııb ır ٠ا؛ا'ا١ا. آh ،،rn ı< ’t '؛،،r iır le r*
c e v â b ı n ı v e r d i. B u c e v â b ü z c -
ا-:٧اﻻا١ ا, اا | اا١- g ib i e l m a n ı n im k â n ı y o k . f a k a t M o lla L ü t f i g i b i o lm a k m b m k in ﺍﺍﺍ:.٠٠, ﺍ٠>، u t i î î â l ı k m e s l e k i n d e n ؟e k ild i v e t r h s i l e b a ş la d ı, ilk u k u d u g u ا1. ا.١ ًا٠٠1 ا١ l,! ، t f i o lm ıış .u -
r in e
İ b n .i K e m â l
؛ا1'ا
م٠؛اااا ر:' د٠1 ٠ر٠٠٠ د ازث, ٠ ا٠٠٠ خ٠ﻣﻮ «Ağaçtan ııınksıid ا٠1 ا،' ا.;، 1iniştir . ٠٠ 1 ا; ا1,1 أinatlub olm akta meyve ev . ١ ا ا. < ا آ ة ا ؛- ,«sonradır ıı hakikatler bildirildikten ^ :'؛؛lira kıssanın tahkiyesine d ö n ü lü y o r : 591؟
ح';س ﺟﻮن ر؛ﻟﺪ ك;د اذ ازدﻫﺎ ا د ى ا د از ﺟﻜﺘ ﻰ رﻫﺎ٠ﺀ:ئ "Ayj, ejderhâdan feryâd edince arslan gibi cesur bir adam, onu ej. derbililin pençesinden kurtardı». 5918
م د ا د ا و ﻳﺌ ﺖ١ﺀ٠ ﺣﺎ< و ص ﻟ ﻰ ﻛﺜ ﺖ٠ ازدﻫﺎرا او د ن أوت «iliyle ile şecaat birbirine, zahir olmuşlar, yânî, yardim etmişlerdi. ٠٠ adam, o ejderhayı bil kuvvetle, birleşmiş olan iliyle ve şecâat.c Öİdiirdu». Hiyle kelimesi çâre demektir. (Hiyle- ؛şer'iyye) terkibindeki hiyle de <-٠ mânâyadır. Yoksa şeriatte bizim kullandığımız mânâda hiyle olmaz. Bir de hud'a vardır ki bu da düşmana karşı tedbir almak dem ektir. Nitekim Iladls-i Ş erifte: «M uhârcb. tedliirden ibârettir» buyurulm uş ve Hendek !.azâsmda kullanılm asına müsâade edilmiştir. Hicretin V. senesi idi ki Mekke m üşrikleri 10 000 kişilik bir kuvvetle .^Icdine'ye hücum etm eye kalkmışlardı. Bunlara m üdafaa İçin Mediim miislüm anlarım n kuvveti kâfi degildi. Selm ân.ı Fârisî radiyallâhii a tılı: Y â K esûlallah ؛Biz İran'da böyle kuvvetli bir hiicuma karşı beldemiz tîrâ fın a hendek kazıp, onu siper ederek düşmanı defe çalışırdık» dedi. Bil tcdlıir taraf-ı Risâlettcn kabul buyuruldu. M edinelilerden 3 000 kişi hendek kazmaya m em ur oldu. Herkes on arşın derinliğinde ve genişli, ftinde muayyen l)lr yer kıızacııktı. işe başlandı, Medine'de kıtlık da vardı, (:erek Hazret-، l١٠y«،٠uı'؛٠٠ı, I,، ٠1ı a lıâb.ı kirâm ı hemen lıeıııen aç bil: halde ،.ahşı.voı'.ıi.h lln ,'l ٠' ٠ln kazılma،! tamamlanmadan evvel müşrik C21
.٢ ٠)؛2 اأ
'؛ ﻟ ﺪ ى ازرو.٠ ا و وﻧﺎ١،٠ > ذ زا و١ ر ى٠٠ ﺟﺎ ا ﻣ د
'.٠ '؛
.،Kemli hiyleni gürdün. 0 Jıiyl.nhı sana nereden geldiğini ؛-.grciin.lt İ،:' !)؛incinle' 'أﺀ،„< ﺀذ؛ل»اذ:٠ اأ' ذةgit -.. -١٠٦, sc.nn ٨ ا.1 ك١'، الverdiği akılla ti todbtrde bulunabildiğini ailia .
5921 ){; ت_ت اﻣﻪ از.أ٠٠ درا٠ر ح
ﻻ. ﺀ٠• ى ﻛﺮ4
ر ى- ﺋﻤﺮا٢
«Alçalida, yâîlî, arzda ve insani ؛!؛-،âleminde ne varsa hepsi yük.cl de،den ve m ân eviyi aleminden gelinidir, o l:â١؛ة:؛؛:! اﻻ.da gür.ünii yük gi'it ç e v i r ،s e k l e r e d ٥». 5922
ر ﺀﻟﻰ٠ ا'ا.وودى ﻣﺢث د ﻧﺌﻦ ا ﻧ ﺪ ﻟﻰ «Yülischlere d a o : ; : ! ! ; ış ؛
b a l - mal;,
/(;■;< 'ول >;ﻝ
nazara nur ve parliilihk ١،'r ؛٢. -Eve،. ibtidâsııı
؟؛٧تk a ı ı ı a ş t ı r ı r »,
592:5
«Gözünü
p a r la k lığ a
alıştır,
e ğ e r y a r a sa d e ğ ils e n
o cihete
nazar
٠•>؛؛,
Y ü k s e k l e r e v e u z a k la r a b a k a n b ir k i m s e n i n e v v e l a g e z l e r i k a m a ş ır , l â k i n d e v a n ı e t t i k ç e a lış tı.. H a t t â d a ğ k ö y l e r i n d e o t u r u p u z a k la r a b a k a n k i m s e l e r i n g ö r ü ş le r ' ş e h ir d â h i l i n d e v e m a h a l l e a r a s ın d a s â k in o l a n l a r ı n g ö r ü ş le r in d e n
k u v v e tlid ir
Ç ünki
g ö r d ü k le r i
yer.
k a r ş ıs ın d a k i
e v le r d e n
i b â r e t t ir . M a d d e t e n b ö y l e o l d u ğ u g : b i m â n e n d e b ö y l e d i r . E s b a b a n a z a r etm e k
،١٠ a k l a r ı ,
m i i s ؛؛b b ٥b a b a k m a k y ü k s e k l e r i g ö r m e k g ib id ir . M e s e lâ ;
İ r z g ö r ü y o r u z . G ö r m e m iz e s e b e b o la n ş e y g ö z d e d i ğ i m i z b i r e t p a r e a s ı-
022
١j j > ^ j ٠ Yânı : «Hiç bilenlerle l٠ ؛lm٠ ٠ yi'i،lı٠ r nüisâvî olur mu?؛،, meâlindedir. Elbette almazlar. ٨ralann<].٠ ،k. laik, ilim ile cebi arasındaki fark gibidir.
5926 ٠•٠■- ٠L
* *
j)j
؛i ٠؟.
٠£ .
j ١j
«Gafil bir kimse bir tecrübede bulunmakla ona öyle aldanır ve ken dini utemâ-i kül samı• ki kibir ve azametinden üstadlaıdan uzak kalır». Halbuki tecrübe ve ilim arttıkça insan cehlini daha iyi anlar. Çünki bilinen şeylere nisbetle bilinmeyenler o kadar çoktur ki hepsini ihata etmeye imkân yoktur. Hanefi mezhebinin müctehidlerinden olan îmâm-ı Ebü Yusuf, Ilârûn Reşîd'in (Kâdiil-kudât)ı, yâni, kadılar reisi olmuş, bir gün Hârûn ona bir mesele sormuştu. Ebû Yûsuf «Bilmiyorum, dedi. Hali fenin adamlarından biri: «Emir’iil-mü’minin sana bu kadar maaş verdiği halde bilmiyorupı demeye utanmıyorsun?» ukalâlığında bulundu. Ebû Yûsuf d e : «Benim aldığım, ilmimin derecesine göredir. Cehlime göre tahsisat alacak olsaydım, halifenin hâzinesi kâfi gelmezdi!» diye hem münsıfâne, hem arifane bir cevap vermişti. Allârr.e-i Rûm İbn-i Kemâl merhum da ihtidaları ilmine mağrur imiş. Bir gün yanma derviş kıyafetli biri gelmiş : «Efendi, İlm-i İlâhiye nisbetle insanların malûmatı ne kadardır?» diye sormuş. İbn-ı K em âl: «Haydi hey torlak! Böyle süâl mi olur?» demiş ve geniş bir tabaka kâ ğıdı üzerine görünür görünmez bir nokta koymuş : İşte bu kâğıdı Al lah’ın ilmi, noktacığı da bütün insanların malûmatı farzet» cevâbım ver miş. Derviş teşekkür ettikten sonra : «O nokta içinde kendi ilminizi de ayırıp göstersenize!» deyince İbn-i Kemâl cevap bulamamış, derviş de çekilip gitmiş. Müftîis-sekaleyn, ondan sonra İlmî gururunu terk etmiş.
176٠ S û r . ؛ F:
،10
Züm or
: 1. 626
رودr
دا ن ﺀوو. ا ﻧ ﻮ د ر و ر
«Başta bulanan n ؛ilini ve arzu vurdır 1:1 sahibinin ba ct٠ ؛a geçmesi ve mesrur olması İçin dalaşır. Fakat o sevda ile başı gider ». 'ﻵ1ﺟﺔج1 ؛ة-Ebü Cchl'in kafasında böyle bir fikir vardı. Kavmi arasın daki riyasetini kaybetmemek İçin türlü habasetlerde bulunmuş, nihâyet Bedr muharebesinde yaralanıp yere serilmiş ve Abdullah Bin Rîes'ûd RadiyallâhU anilin eli ve kendi kılıcıyla başı kesilmişti. 5931
ﻧﺤﻮ'ﻫﺎي رود ﺗﻮ دى ﺑﺎشr اﺣﺐ را ى ﺑﺎش٠درﺀﺿﺎﺀ آ فح «Başının gittlgini istemezsen git ayak ol ve re'y saliibi olan kutljun pcııâh.i himâycsinde bulun». İslâm târilıi mütaiea edilirse görülür ki zaman zaman bir takını in. sanlar çıkmış) bazıları bir devlet teşkiline muvaffak olmu؟. Bazıları ise yakalanmış, kafa.sı kesilmiştir. Bunlarm bir düsturu v a rd ı: «Yâ devlet başa, ya kuzgun leşe» dericrdi ki «ya devlet tâcını başımıza giyeriz, ya kırda yatan leşimize kargalar üşüşürler» demekti. Devlet ve riyâset Jıırsı böyle tehlikelidir. Fakat kendi âleminde bulunmak, siyâset işlerine karışmamakda hiç bir m uhatara yoktur. Hususiyle zamanın mânevi hâki, mi bulunan kutbun hizmetinde ve himâyesinde bulunmak en selâmetli yoldur. Kazret-i î.lcvlânâ yine î٠ îesnevi’de : .Kalbi münevver bir zâtın hizmetinde bulunmak, pâdişâhların tepesine çıkmaktan senin İçîıı iyi ve hayırlıdır.» buyurul". K u tu b : Bir şehrin nıânen idâresine memur olan zâttır. Bu mukadderdir. Y7âni, her şehrin, yahud her iklimin bir kutbu vardır. Bir de kutb'ul.aktâb yâlıud gavs vardır ki bir asırda bulunan kutublarm reisidii". 5932
ﺣﻮ ش ﻓﻮﻧﻰ او ﻣﺪن٠ا ﺟ ﻪ ﺛﺎ ر ن١٠» و١'ﻳﺎ ت
٠ ج
د ى١ ذ٠ بr
«Sen, devle. \٠ ا٠ااااااااا1 اbilimiyle sah isen de kendini 0 kutbun fev. ذا27
kıra da (zıYl-akl ve zfl'I #yıı) ı l . ı l . ı l â l ıl> ı .ülıiklıın kâmil olanları .zü'l-ayn) ekmel l ؛ıdun.، ul.ıı ı (nVI •ıkl ve zu'l-ayn) olanlarıdır. Şeyh Ünımü Sınanın .1...١ ٠ . ... ılaıı ؛؛.yy،d S.yfııllah Efendi bir gece ruyâsında şeyhinin kemirdi.•. ı.<٠ ٠ ٠ I٠.im ١١• yaklaştıkça küçüldüğünü ve temâm yanına gelinci, kay 1•• M u;؛uııu görmüş vc zuhuratım Ümmü Siuana söylemiş. O da : «Sana İmâ fr ٠ybi>ı nasıl olacağı gösterilmiş. Sen de Şeyhine yaklaştıkça kııçuliiı، •! ؛, nihayet onda fâni olmalısın» diye rü yayı ta’bir etmiş. «Bir şeyi tatmayan onun lezzetini bilemez.» denilmiştir. Şu söylenilen şeylerin lezzeti de bize yabancı gelmektedir. Çünki tatmamışız. Onun için benim bunları anlatmaya uğraşmam, âmânın renk tarifine çalışması, görmediği bir şeyi bildirmeye kalkışması kabilindendir. Öveyik kuşu (kû kû) diye ötermiş. (Kû) kelimesi de Fâriside «hani ve nerede?» demektir. Mevlânâ diyor k i : «Sen de hani ve nerede?» diye mürşidinden feyz ara. yâhud nerede? nidâsiyle bir mürşid-i kâmil taharri Ahmed Eflâkî dede (Menâkîb’ül-Ârifin) de yazar. Hazret-i Mevlânâ bir gün Konya çarşısına çıkmış, çarşıda bir türk (dilkû dilkû) diye tilki postu satıvormuş. Cenâb-ı Pir bunu işidince «Gönül sahibi bir ehlullâh nerede?» mânâsım anlamış, vc cezbelenmiş, Keza Bağdad çarşısında b ir i: On hiyar bir akçeye» diye hiyar satıyormuş. Yine ehlullahdan biri, bun dan ■ ؛Hayırlı kimselerin onu bir akçe eder» mânâsını anlamış ve «Ha yırlı kimselerin onu bir akçe ederse, şer işleyenlerin hali nasıl olur?» diye ağlamaya başlamış. Mânevi kimselerin duymaları da. anlamaları da başka olur. 5٥35
ور ﻧﺨﻮاى ﺻﺒﺖ اﺑﺂ ى ﺟﺎ س
در دﻫﺎن ازدﻫﺎﻟﻰ ر ﺟ ﻮ »'رس <>Eğcr ebııây-1 cinsin sollijct vc hizmetinde bulunmak istemez dc on. ،lan uzaklaşırsan hikâye edilen ayı gibi ejderhâ ağzına düşersin.. «Jler ؟ocuk fıtrat-ı Islâmiyye ١’C hilkat-i sâfiyye ile doğar. Sonra o ؟ocııgıın anası ve babas» om، yahûdi yâhud nasrâni, yânî, bıristiyan yâl؛ud mecûsi yaparlar» diye bir Hadîs-İ Şerif vardır. Bil- çocuk böyle oldugu gibi bir insan da böyledir. iyilerle hemdem olursa iyi olur. Kötülerle düşer kalkarsa kötüleşir ve gider nefs-i ejderhânın ağzına düşer. İlazret-İ Mevlânâ şıı hali î.îesnevi'de hir niisfıl ile anlatır. Misk yağcı dükkânına giden misk yagci olmasa da hiç olmazsa üstü başı misk gibi C29
«KÖR IJİU I>!I،EN<İNİN , ااا٠اﻟﻲ٠ا: IM ا، ا ؛ اا.، ١ ١K VAK.، . |KÖI٤ DANA .١ ااı ؛٠٠l* ،z . m :t ١ı ı ; s :ı ı ١١ıı I' I ،» 59111 ا ن٠ا ﻻ
ﻧﺪان
ﻛ ﻦ، ,/ / و دا و ى.. ٠>
' ا
ض دوﻛﻮرى دارم اى
«Bir kör vardı 1 أ؛: Ey elıöli. اادلﺀﺀ اﺀ٠,bende iki türlü körlük var derdi ». 5941
ا دوارﺀ و ز م ارﻳﺪﻫﺎن٢إ
ﺟﻮ'ذ دوﻛﻮرى دارم و ض دوﻟﻴﺎن ٠٤ki tül'lü körlüğüm oldıığ،.. ben de aralarında kaldığım İ ؟İ٠ 1 Ijaıııı ilii kat merhamet ediniz». 5942
ا٠ ك ﻛﻮرت ى ﺑ ﻢ٠ﻛﺬ ت 'ﺀا١ و٠ ااﺛﺎ٢ آ ن د ر ﻛﻮرى «Biri, iliz senin bir !،örlüğünü görüyoruz, ikinci körlük ne oluyor? Anlat, dedi». 5 .4 3
وا٠'ﻟﻐﺖ زﻧﺖ آ وا ز ﻣ ﻮ;ا ﺣ ﻮ زﺷﺖ آوازى و ﻛﻮرى ﻧ ﺪ دوا «Dilenci dedi lii: Scsiiu ç؛rl ،؛n, terennümüm nalıoş.. ؟irkin seslilik ١ 'C körlük bana illi kal belâ olmuştur ». 5944
ﺑﺪود٠ دﻛﺜﺎ ؤﻧ ﻢ ﻣﺎﻳﺔ ﻧﻢ1 ■»)•٠٠٠ ا.١ *ن.ﻣﻬﺮ ﺧﻠﻖ از اﻛ ﻦ « ؟irkin sesim ا!ااا اأ 'ا!ا.١ ا٠| ١ı١i, herkesi sinirlendiriyor. Bu،oluyor. Y ١ehe،le،müni 1اا،11، ا ااا٠ ٠ ا0 أ،,,٠ ٠ ٠ ٠ lueıluunell uz oluyor«. ٠ ’،:! I
5!ا.آ٠ ا
د٠٠ أ ﺗ ﺪ، اىﺛﻢ ل،'ﻟ ﻚ وه د:ا
-
وﻧ ﻤ ﺶ
وش ر
Sy
Lâkin sebcbsiz ve illctsiz vere.، kereni sâhiblcri, belki onun çirkîn » başına اﺀkoyarlar, yâni, merlıamet ederler de ondan 0 çirkinlikler ؛-gide rirler ». 5951
آوازش و ش وﻣﻐﻠﻠﻮم ﺷﺪ.وﻧ ﻚ
ذو دن ﺳﻜ ﻦ دﻻن و ن ؤ م ﺛ ﺪ *Sesi ho ؟ve mazlumane olunca, o sesten taç yürekli olanların kalbi de muin gibi yumuşar ». 5952
ﻣﺎﻟﻪ ﻛﺎﻓﺮ و ذ ﺛ ﻨ ﺖ و ﺑ ﻖ ﻧﺎن ﻋﻰ ر د د ب!ﺗﻮا رﺑﻖ «Kafirin sesi çirkin ve kötü olduğu gibi icabete de refik olmaz, yani, Allah tarafından kabul edilmez». 5953
ﻣ ﺪ ﻣ ﺖI ر١ا ﺧ ﺄ و ا ا ر ز ﺷ ﺘ ﺂ و
ودﻣ ﺖ. ﻛﻮزون ﺧﺎق ﺑﻮ ن ﻛ ﺚ . Susun » ؛İtabı çirkin ses üzerine gelmiştir ki o ses sâhiblcri İıalkın .«kantntlan köpek gilıi mest olmuşlardı Bu beyt ile (Kad efleha) sûresindeki şu âyetlere telmih ediliyor :
١ ة و ﻟﻴﻜﺎ١ ذﺗﺈ١ ﻋﺈ @ ﻵ ﺆ ﺟ ؤذﺋﺬ؛ةإ ﺔﻳﺎ آﺑ .
.
. 833
٠٦ اإ5٠
راﻋﻜﻦ٠"- ا. ﻧ ﺮ د
ر
و
ر
V .
و داع ﻛﻦ, ﻧ ﺪ ر..در ﺟﺮاﺣﺖ ر «Tcvbe vc istiğfar e l ! ،(,(!؛؛؛؛٠,mazlum kanından istiğfar ile onlarla .«yâni, zulmettiklerinle heh.ıllaş Eger o zulmün sende açtığı yara eskiyip kapanmaz bir hale geldiyse -onun üstüne dag vur, yânî, onu riyâzet ve miicâhede ateşiyle yalt! Dik kat buyuruldu mu? k'Ievlânâ İstiğfâr ile b e rb e r helâlleşmeyi de tavsiye ediyor , ؟tevbe ve iinki biri hakkullah, biri hakk-1 İbâddır. Hakk'u-llâh٠ -istigfâr ile afv edilebilir, fakat hak-1 ibâdın afvi İçin 0 hak sâhibiyle he lâllaşmak lâzımdır,
«AYI İLE O ABDAL HİKÂYESİNİN TARIAMI» 5957
ﺣﺮس ﺛﻢ از ازدﻫﺎ ﺑﻮ ن وارﻫﺒﺪ <د٠وان ر م از ر د ا ذ ا ه د «Ayj ejderhâdan kurtuldu, o merd adamdan kendini kurtarma kcremini gürünce». 5958
ن ﺧﺮس زار٦ﺟﻮن ﻛ ﻒ اﻣﺤﺎب ﻛﻬ ﻒ ردﺑﺎر. اﻵزم درر آ ن. ﺛ ﺪ «O zavallı ayij ashâb-1 kelifin köpeği gibi o mütehammil kimsenin, yân؛, kurtaran adamnr izini takibe başladı, artık ondair ayrılmadı*. Ashâb-1 Kehf denilen zevlt, muvahhid bir takım kimselerdi ki putperestlikten kaçmışlar, bir mağaraya saklanmışlardı. Bir köpek de onlarla berâber mağaraya girdi. ResUlullnh Efendimizden Ashâb-1 Kehf'in sorulması üzerine Kur'ân'da kendilerinden balisolunmu؟, fakat kaç kişi oldugu tasrih edilmemiş, miibhem bırakılm ıştı Çmıkt soranlar da onlarm sayısını kat'i olarak biliniyorlardı. J'.ger adedim. Kur'ân'do kat'î olaral: beyân edilseydi inanmayacaklardı. ll.fd'.i. nıııbhi’n.lyeti tasdik ettiler. Çünkü kendi bildiklerine tevâfuk ediyordu llıııdıtı mımınr. Tarsus’ta bir magara ve yanında bir Cim،' vardır.
٠أ3 ."ا
’ ا٠ اا٠ >. ;١ ' ا; ﻷاHazret"، 1)’ز" أ:ااا١ ١ ااا-'ا, Ali. 'ااا'از١ ' ا١ ٠ ١.١اا.ا1,'اrnıliy.iikdni ٠ 1 nnhıııııu ا..اأ'ﻻ٢ ًا، )( اıılııra Mekke ١ '٠ >1ا اااااا.ا1. >ااediniz ا:.؛ا, اgeleceğiniz kadında l>،r mektup Vfitdn, ،ا1اا١.:’ا1اااا'ا ااااا، ااا١٠-،٠ 1 ا1 اا؛ZI ١ <،'اأ- اkiram Sarc'ye tc.südüf ٠ili <)؛،اا. اhııldııkl. II ا.ااا؛.ا،ا ا٠ ؛! ااا أا،،،٠ »،، ا؛1اا, ;;،؛.tirdiler Mektup a،:ı!ıt١ ca lli'ıtıb ،;،rafından yızılnı 'اا)ا ‘؛.mektup idi ki P.CSÛI.İ Ek remin, üstlerine gçleeeğhü l(ın ey ؛illere l ı a k e r veriyordu. Herkes ؛aştı. ؟-Linki riâlıb, muhacirinden ve elıl-1 Bcdrdendi. candan böyle bil' ltsrc ket zuhuruna itlinse ıhtirıı'ıl vermezdi. Aleyhisselât Efendimiz, ona bu İ؟-İ nedett yaptığını sortin. llütıb. yemin ederek imanına l'.alt'l gelrnedigi ni, bu mektubu bir sü-i niyetle degil. Mekke’deki â ؛؛es ;؛ıi Kureyşlilcrin hiırıâye etmesini temin İçin yazdığını söyledi ve saflığı nazar-1 itibara .alınıp Resftlullah tarafından afv buyuruldu . Hötıb'ın yaptığı casusluktan başka bir şey degildi. Fakat onun ve reeogi 2ararı düşünememiş, Mekke'deki ^ilesioi muhafaza ettirmek gibi saf bir düşünce ile yapmıştı, 5963
ﻛﻔ ﺖ واﻧﻨﻪ از د و د ى ﻛﻔ ﺖ ا ن ;ى رن مﺀ; ﻵن١ ى٠ﺧﺮس ج،ور «Hasta, kentlisine nasihat verenin SÖZÜ İizcriııe, bunu hasedinden söylüyorsun. A.vılıga ne bakıyorsun, gösterdiği 11 ؛muhabbeti gör, dedi».
5961
د ﻫ ﺖ٠ ﺑ ﺮ اﺑﺎﻣﺎن ﺀذو٠ اذت ﻣﺖ٠ وذى ض اذ ﻣﺆرش- ﻥ ح٠ﺍ «Nasihat veren detil k i : Safların muhabbeti aidatındır. Bana hasfıtl diyorsun. Benlin bu lıasetliııı, oıııın muhabbetinden c١If.dır».
5965
١ن ر ﺳ ﺮ.ﻥ ران ا٠ﻯ ﺍ ﺍ ١ ﻧ ﻬ ﻤ ﺤ ﻨ ﻰ ر٠ ذرﺳﺮا ﻛ ﺰ ن ا٠ «Haydi kalk, ilenimle gel, Şî ayıyı ılcfvt. Bir ayıyı hemcinsin olan bir insana tercih etille».
silkinil . ....Ki ... Allah'ın l،eııdi٠ dııe ١ ٠ ٠ ا،٠ ﺀأا - ؛أIdr ااااا،ا،. J:٠ ،,’t؛r ١ ٠ أI‘ 1.1,1‘ ااا ااااذﺀ1،'اا " ا،زا٠ ا,،-ﻻأااﺀ!اا1ااأ٠ . ا١اا٠ ١ ٠ "ا٠ ٠ 1ا٠: .Mccüsileri», İçinde ،،!(.'. ؛.١.|ا، ا| ااا.' اا:.; اililin |٠ > . ıiıklı-ıi İ b i d e l l u ı ı ı e Burada ay، una te ؛b ؛h ﺀ -ا1 اااا؛:'‘اااز. ا.'ااا،!، اunda dil ٧;ا1ا-.<- ا١ -< > gaile•، ااد٠ ا؛eaıdır .
.1071
ا ن ﻫﻤﻪ ﻛﻔﺖ و آﻛﻞ ذ ش در رﻓﺖ زﺑﺖ
ت٠ د ﺋ ﺎ د ا/ ﻛ ﺎ ل
د
« N a s i h a t e ﻷأﻻ ؛،،،،١ h e p s i n ؛s ö y l e d i . F a k a t b e r ik in in h u la g n n ı اااا؛تﺀ٠ أ1ا. Çünki sû-i zan, insan İçin büyük bir seti, azim bir manidir ».
5972
٠ث;د٠ك ﻓﺖ د ن ازوى ك٠و١د ن ٠ ار رب.ﻛﻔ ﺖ رﺗﻢ ﺟﻮن ذ٠!ﺀ
«Nasihatçi hastanın elini tuttu. Hasta elini ؟ekti. Nasihate ؛،le akıllı .Imadjgtn İçin ؛؛iıiiyurum, dctli».
d u st
5973
ﺧﻤﺨﻮاز ﻣﺒﺎشy ﻥ٠; ﻛﺬ ت رو ﺍ ﺑﻮاﻟﻐﻐﻮﻻ ﺳﺮﻓﺖ ﻛ ﺰ "راش “ H a s ta d e d i 1 ؛١I ü n 5 s e b e ts . m a 'r if e t t e n b a lıs e t ın ،’ .،.
.İ, g it , b e n i d ü ş ü n m e ؛,î
a d a n ı, ir f a n d a n
5974 ;ﺀ
y ﻣ ﻦ ﻋﺪو
ﻳﻢ. ر٠ل ا
ir .
r
; /
از
اﻫﻒ ا ﺋ ﺪ
«Nasihat ؛ ؟tekrar 1,11.1 ﺍ1 ﺍ1 ﺍ ﺍI ﺍ, ٠٠ ﺍ١ ١ "', ١ ًﺍﺍ ﺍd، i ؟ı١١nnın degilim. Benimle berâber gelirsen 1 ﺍ؛ ﺍ1، 1، ﺍ ﺍ ﺍ ﺍ ﺃ ﺍ1 , ﺍ ﺍ,« ﺍ ﺍılıı.ııklır».
5٥7٥ ا و ) ﻧ ﺖ ا اران رب
ا
ا زن ﻫﻤﻨﺜﺒﻦ/ ة ﺑﺰ ا ' د «Yahud beni bu ayıdan korkutmak İçin arkad٥5٠arij'٠e bahse gir. niştir».
5980
i}r
ﺧﻮد ﻧﺎ ﻣﺪ ﻫﺬح از ﺧ ﺚ
ﻳﻒ ﻛ ﺎ ن ﺑ ﻚ ادر ﺧﺎﻃﺮش «Kafasjnm habasetinden, yânî, sû"i zan sâhibi oJdugu İçin, batırma hiç bir hüsn.i zan .geimedi*. 5981 -y
،A r ،rA ،>*؛ * y ،.r 0 ^ ١ j ،o ٠■ A -> ١
«Onun olanca lıüsn.i zannı ayıya idi. Gâlibâ ayı ile hemcins bulu nuyordu».
5982 ﻣ ﺪ د و ﻣ ﻤ ﺬ ﺑﺎ د١ﺀاﻗﻠﻰر داﻧ ﺖ اﻫﻞ ﻣﻬﺮوداد١ﺧﺮﺳﺮ «Akıllı bir adama yiizlerce kötülük ve töhmet İsnâd etti de ayıj'1 muhabbet ve adâlet sâhibi sandı». Kureyşlilerin emeviyye cemâatından (Ukbe Bin Ebi Muad) isminde bir müşrik ۶ardı. Bir seterden dönüşünde bir ziyâfet tertib etmiş, bütün eşrâf ile birlikte Resf،l-İ Ekremi de da'vet etmişti. Aleyhisselât Efendimiz dâvete İcâbet etmekle berâber yemek yemedi. Ukbe’nin ISrârı üzerine: .im ana gelmeyince yemeğinden yemem» dedi. Ukbe kelime-i şehideti irad e tt؛. liazret-i Peygamber de yemek yedi. Sonra yine müşriklerden Ubcy Bin H alef: «Sen de mi Muhammedin dinine girdin?» dij'e Ukbe'ye sordu. Uklıı .Ilayır, fakat yemekten yemediği i؛؟n iste, digl sözü söyletilin, cevâbını verdi. Ubey : «Eger Muhammedin yüzüne tükürmezsen l.lr ا1،ا1 ااا.mitille konupnam» deyince; «Merak etme yapaF : 41
ا ;ا
1
n٠ ٠ Hا ؛, , ٠ ٠،٠, k ٠۵. . .
رم ber
٠ ا٠ ا٠ ، ' ا٠ ٠ ا ا ا٢ 1
«Benim | ا،،ااا. ل،٠,،,٠ ،,٠ ٠ ,٠ ٠١ ٠ ........... ١٠ ٠ ,,٠ ٠ ٠ ', ،, ٠ '٠ ٠ ٠ ,،,,,»٠ا،اا؛١ا ٠ ا1ااأااةاا!ا1 اذyüzleı ... ٩ ٠ا٠ ا,،٠ ا١ ٠ . ........ ٠ ا٠ ،٠ ٠ ٠ !٠.
٠ اا٠ ١ ,أ،ا,اا
.,!٠ «٠ ل * ل
ى. د ط٠ . . . . .
ا را ن٠٠ ‘ ض
ﻟﺮا٠و١ د دﻟﺊ٠ا٠ ﻳﻰ،اﺀ١٠ دد «Benden yuzbiıderce ınıı'rl/î ،:اااا1اا..ا؛، ااbahle . ١أ،-/!ا٠ ا-٢ا٠lınyııl M'iulrkl ٠ ٠ ٠ ٠ !، ve zailin artırıyordu ».
s؛l«e ذﻳﺎل وو— وﻣﻪ اﺟﺰ ﻟﺪى٠ از رى ام ﻯ ذدى٠ﺻﻎ... ﺩﻥ ﺍ ﺍ، ' ﺍ١
« „ ayalden, vesveseden i'ıciz. oldugun ediyordun».
ﺍﺍ ؛' ؛ﺃ
benim ﺍ١ﺃ٠>'ﻳﺎ0 ﺍ ﺍ ﺍ1 ﺍﺍ٠ ﺍ1ﻝ، ﺍ ﺍ ﺍ؛ﻝ0
59S7 د را رآ و ر د م ﺀا ن ﺛ ﺮ ﻓﺮﻋﻮﻳﺎن
؟رد از
ن از٠“ار ﺀ;د
«.Renizden apâşikâr toz kaldırdım da Fir'nvıdarııı şerrinden kıııtııl .«dunuz Bazrct- ؛-Ya.kûb ve evlâdı, Yûsüf peygamberin da’veti üzerin. K .n 'an dakj yurdundan Rlısır'a gitmişler, orada yeril inişlerdi. 0 vakit Mısır'da Iliksoslar, yâni, Arabistandan gelmiş fir'avnlar vardı. Bunlar Beni 1٠ .,'ااİl'e hüsn-i muâmele ettiler. Sonra yeri، Fir'avnler hükümete geçtiler Ya'kub tıfıllarını e ؛؛ir derekesine düşürdüler. Angaryalarda ؟.alıştırdılar Ibızret-İ klûsâ bunları 1'ﻵ î'akat Fir'avn hu kadar bedava ameleyi elinden kaçirdıfiına plşın.'tn oldu () ٠ ’dudyle Oldan takibe ٠ ١ ,ا. اا١٠. Sub denizinin Mısır ؛..'ddlıiıdı. yeti.',، Ilnz . ٠ '٠ .’،"، M٥s'؛ı a in. I denir . ١اااا1 ااDeniz ؟ekilip yollaı a ؟ddı Açılan yollar ٠ „:٠
٠ hhümünü su götürdü denilmeli)Tnv 1ا،' ا ''اﺛﻢ، Mı'ı.a, .> 1 "ا٧ اا ^'ا،اا٠ \ﻻا0 yaktırmış ve eritmiş, küllerin ، ،1ا١،1. *ااا٠ اdoktu . ا٠ ٠ ا٠ ٠m٠ lnn٠ hr»tdn٠ .
5 ة ا ا اا
او
ان درﺀقS ﻝ
ان اى زﺷﺘﺮو٢ ;•* اا'ى،ول:
٠٠ اا،ااا- اااا.، ا،٠٠ ا٠ا ا٠٠٠١'ا، ٠, اi z a il-l . î k k . î d a s ٥ n١n’l. . ٠1اااا ﺀااااا:' . d i y e ş ü p h e y e d ü ş m e
. N a s ı l o l d u d a b i r r n ،î ’d ،
١d ..lur ilin،«b e s l e m e d i n , d in ?
H a lb u k i h a k
bu heykel
peygam ber
oldn.unulı،
آ
S ؛y a k a r ş ı . . e d e y e k a p a n d ı n <m i r i n i n
.e k
e d iy o rd u n . N n sd
o ld u
da
٤
y a p tığ ı 0 b u z u ? .
599:1
ﺟﻮن ﺑﺎﻟ ﺖ 'ا ﻣ ﺪ از رور او
« N a s ıl o l d u d a o n u n nün
îe s â d ın ı h a y â lin e
و١ ﺣ ﺮ اﺣﻤﻖ ﻛ ﺮ٠ وﻧ ﻔﺎ د m e k r ١-0 t e z v i r i n i v e a h m a k
l i a n d ı r a n bü-V İisü
g e tirm e d in ? »
5994
ذﻛﺎن٠ ﺻﻰ ﺣﻮدك ا ﺛ ﺪ اى١— ر ; ا ﺋ ﺪ ﺩﺭﺟﻬﺎن. ل١ﺧﺪ « E y k ö p e k le r; b i r S â m irî, k im
£
o l u j 'o r d a d ü n y a d a b i r m a ’b û d y a p a ,
ilils in ? »
5995
ﺟﻮن د ر ن ; و را و ﻛ ﺪﻟﺜ ﺪ ى اﻃﻞ ﺛﺪ ى. ا٠وزرﻫﺎذﻛﺎل ٠
ااا
« N a s ı l o l d u d n K ,'،n ılr ؛n l n 1 onun
٥
.t e z v i r i n d e o n u n l a m ü t t e l i k o l d u n ? Y A n l
m a 'b ü d d e d ؛، n l k a b u l u t t i n
vu b ü tü n
ç e k le rd e n , ş ü p h e le rd e n
h ftll
o l d u n ?»
MS
Y a n i : «E y P e y g a m b e r- ؛E k b e r; h a b e r v e r k u lla n m a k i b eı te n g a f û r u m
v e ra h im im
v e h a k ik a te n
١ h a k ik a -
b e n lin a z â îîjm e lc in v e r ic i v e a c ı.
tıc ı b i r a z â b d ır 3 » . B u r a d a g a y e t la tif b ir n tik te v a r d ır . G a f û r v e R a h ira , Z â t-1 İ lâ h in in s ı f a t l a r ı , a z â b f i 'l i d i r . E l b e t t e S if a t, f i i l d e n , e f d a l d i i '.
6000 ﻓﺖ5 ١ دﻛﻎ ز د اً > ج١ زونﺀ/
.
ﺣﺬان زﻏﺒﺖ د ﻛ ﻨ ﺖ٠ﻛﺎﺣﻤﻘﺎرا ا ن « A h in
b u z a ğ ı h e y k e l i s e s v e r d i ،le n e s ö y l e d i k i a h m a k l a r o n a
bu
k a d a r r a ğ b e t g ö s te rd i? »
6001 زان ﻣﺢ;ز د د ﺀا د اذ ص ﺑ ﻰ ر د ر ﺧ ﻰ٠ ك ﺣﻖ را ك اذ٠ ل « M â d e n i b ir c is m in se s v e r m e s in d e n
tla lıa g a r ib
m u 'c i z e l c r i b e n d e n
g ö r m ü ş t ü n ü z . L â k i n ç ö r ç ö p m a k U le s i h e r i f l e r , i l a k l i i n a s ı l k a l j u l e y l e r ? » V e h a k ile b a tılı n a s ıl a y ır d e d e r? S â m i r î n e y a p m ı ş t ı ? i ç i b o ş v e i k i t a r a f ı d e l i k b i r h e j ’k e l . R ü z g â r b ir in d e n g iriy o r, ö b ü r ü n d e n ç ık ıy o r, ç ık a r k e n d e se s v e r iy o r d u . B u ta b ii b ir ş e y d ir. B u n u ç o c u k la r b ile s ö ğ ü t d a lın d a n y a p tık la r ı d ü d ü k le r le ç ık a ra b ilirle r,
M û sâ A le y h is s e lâ m m
m u 'c i z e l e r i i s e h e r k e s i n
y a p a b ile c e ğ i
ş e y l e r d e ğ ild i. A s â s ın ın k o c a m a n b i r y ıla n o lu p s ih ir b a z la r ın ip le r in i d e , k e n d ile r in i d e y u tm a s ı, N il s u y u n u n k ıb tile r e k a n o lm a s ı, Ş a b d e n iz in d e y o lla r a ç ılm a s ı, k a y a d a n
s u la r
a k m a s ı, b ıld ırc ın
k u ş la riy le
k u d r e t h e l-
v a s i y a ğ m a s ı g ib i...
Ijs.
S û r e i H ic r
: 43-50. 647
8007
ا_ا از ا > درد٠ذ٠٠ و. ٠وف ب٢ و ; ذ ﻛ ﺮ د1 د ﻣ ﺪ ذ ف'اذر٠د «Ebû Cehil ise hakikati bulmak derJinc ve arzusuna mühtelâ olma, dıgı İçin yüzlerce şakk’ulkamcr gibi mıı’cize gürdügü halde nübüwet٠i Muhammediyeyl ، asdik etmedi..
6008 ﺋ ﺪ ﻃﺌ ﺖ١ام. ذ ى ﻛ ﺶ ز٠درد
ﻛﺜ ﺖ٠ ان٠١ ﺑﻢ ﺣﻖ٠ز وااﻧ ﻜ ﺮد «Leğenî damdan düşen, yânî, esrarı meydana ؟ikan bir derdliden hakikati gizledin, fazla izâhât vermedin. Zira hak ve hakikat ondan gizli değildir..
( ﻧﺎدن، ) ﻃﺜﺖ ازامFüriside bir ta'birdir ki, sırrı meydana ؟ikmale
ve rezil olmaktan kinâyedir. Bir şeyin tâlibi elbette matlûbunu bilir. Aşk.ı İlâhî talibi ve derdlisi olanlar da matlubunu ve dâvâsını bildikleri ؟؛in, Hazret-i Mevlânâ, fazla izahat vermiyorum diyor. 6009
و ﺑ ﻬ ﻞ د از دردش ﺑﺼﺪ١.واﻧﻚ ﺟﻨﺪ ﺑ ﻮ د د و اوازرا د د «Câhil olup da, aşk.j İlâhi derdlisi olmayana ise hakikati ne kadar gösterseler görmez».
Binâenaleyh ona da söylemek fâide vermez. Hulâsa : her şeyin hakikatini görebilmek i؛؟n : 6010
اد اد ر و. ا ﺑﻨﺔ دل ﻣﺎف
واﺋﻨﺎ س ﻣ ﻮ ر ت زﺷﺖ ازﻛﺮ «Gönül «yım.ı saf ve berrak olmalı ki, onun sathında görülecek akis, lorle ؟Irkin ve ااا٠ اأ ﺀsfırotlcri aytrd edebileşin». اا٠ ا٠.١
٠ ا٠ اا د د ود ﻟ ﻰ٠١ﻣ ﻰار ﺑﻜﻮ ر ﺣﻨﻮا ن ﻋﺒﻰ
ت٠ﺟﻮ ن دوا ر ﺀ ﻻ ب٠ ذﻣﻪ
«Madem ﺀ، ذsenin devâ olarak verdiğin nasihat, halkın gafJet ve nef. ret derdini a rtırıy .r, kıssaya, yâni, nasihati, hakiki tâ؛ib .JanJara söyle ve onlara (Abesevetevcllâ) sûresini oku». Ashâb-1 Kirâmdan ve Rcsûlullâhın müezzinlerinden Abdullah bin ümm-i f.îektûm radiyallâhü anh a'mâ ve fakir bir zât idi. Her vakit Nebiyy-i Ekremin huzuruna g e lir: *Yâ Resûlallah, Allahın sana bildirdiklerinden bana ögret.ş diye ilim ve İrfân talebinde bulunurdu. Bir gün Kureyşin eşrâfı İlazret-İ Peygamberin nezdinde bulunuyor, z.ât-i Risâletpenâhl de onlarm îslâma gelmeleri ؟؛in uğraşıyordu. 0 sırada İbn-i ünım-i Mektûm da geldi. Tabii huzurda başkaları bulunduğunu görmüyordu. Mûtâdı veçhile ilim temennisinde bulundu. Resûl-İ Ekrem. Abdullâhııı böyle mUnâsebetsiz bir zamanda gelmiş oldugu İçin kaşlarını çattı ve mUbârek yüzünü çevirip cevâb vermedi, o esnâda (Abese SUresi) nâzil oldu ve Habib-i İlâhî tenbih olundu.
ي
ى
|ئ
ر و ﻗ ﺜ ﻜ ﺮ ة٠
Y â n î: ، Rcsûlullah kaşlarını çattı vc yüzünü çevirdi. A’mâ (yâni, Abdullah İbn-i Ümra-i Mektûm) yanma geldi diye. Çünki o sırada müş riklerin irşâdiyle meşguldü. Ey Pcygamber-i Ekbcrî Sana kim ve ne bildirdi? Mümktn ki o a’mâ senin nasihatinin günahlardan temizlenir yâ. lıud tezekkür ve tedebbür eder do o tezekkür ve tedebhiir oııa fâide verir؟.». 6015
د ت٠ﺟﻮﻧ ﻚ اﺧﻤﻰ ﻃﺎﻟﺐ ﺣﻖ آ
ت٠ﻳﺬﻫﺦ٠ص و ﻧﺜﺎ ذ١ﻓﻖ «Mâ.lı.m ا.1 اا ﻫﺎاا'اا٠ ٠ ا، ا'اا-olarak, hakikati anlamak isteyerek gel 1،1٠ 1 m is li• , 0 f a k ilt ih ﺍ|ﺍﺍﺍ٠ ؛،!..٠ﻡ ﺍ..• .-
* lir a ek i t l i m i
؛Iie ilm e k y a k ış m a z ».
ﺍ ﺍ
C."١ l
،،٠ ٠ :!؛
ا ح٠ ا ن٠م اع١ ﻛﺎﻣﺪون ارﻣﻰ «Bıı otu m ؟ııaulir lıiı. ، ıı ١ıı(lır. Scı. ise ynrnnnmlan ١ııı, senin vaktin geniştir».
K ur’ân-ı Kerîm.du d< ٠beyân l.uyurulduğu üzero Aleyldsselâtii Ves selam Efendimiz, halkın müslüman olmasını ve ümmet-i merhûmenin çoğalmasmı pek çok arzu ediyordu. Hattâ meşhur : «Evlenin, çocuk anası ve babası olun. Çünki ben sizinle yâhud sizin çokluğunuzla diğer ümmet lere karşı iftihar edcriıu.. Hadîsinde bu arzu izhâr buyurulmuştu. Ab dullah bin Ümm-i Mektumun geldiği sırada ise huzur-ı nübüvvette Kureyşin eşrafı bulunuyordu. Resûl-i Ekrem Sallallâhü Aleyhi Vesellem Hazretleri onları islâma terğıb ve teşvik buyuruyordu. O sırada İbn-i Ümm-i Meklûm ile meşgul olsa diğerleri kalkıp savuşacaklardı. Halbuki Abdullah Hazretleri ashâbdan olduğu için onun Zât-ı Risâletten mesele sorup öğrenmesi için bol bol vakti vardı.
G022 م دروك ﻟﺌﻚ٠ ش
دم/
م ﻓ ﻰ ﺧﺜ ﻤ ﻮ ﺟ ﻜ ﺖ٠ﻧ ﻌ ﺒ ﺤ ﻦ ﻣ ﻚ
اان
«BOyJe dar bir vakitte gelij} ileni sıkıştırdın. Bunu sana gazali ve kavga İçin dcgil, nasihat olarak söylüyorum». Nazm-ı Celilde yalııız :
٠ ﻵﺀى٠\ أ ه١ ﻧ ﺞ١ ٠ ﺻ ﻮ ؤ ق ؛ Yânî : «A’mâ olan Abdullah bili ümnı-i Mekttım. meclise geldi diye kaşlarını çattı ve yüzüiiü çcv؛rd82؛.» buyurulduğu halde ResUl-i Ekremin niçin o halde bulunduğunu anlatmak üzere bu beytleri İrâde ederek hâdiseyi tefsir ve tavzilı ediyor. Sonra da lisân-1 İlâhîden :
'821
S ttrc l
*2-1 - د ا. 853
menlen، verir. Ancak ا،„ااا- أselim ،!٠٠, ا ا ة1 ،، *ايﺀ١٠اا ااال،'٠ أاve kcmâl-î imanla «..:..ılulıı .,ir gül.ül ile İ1UZÛ1..I ،.،thiye gelen kazanıl
Ruhi Bağdadi, bu ayetin meâliııi اا ؛beytlc iktibas etm iştir :
S a n m a e y h â ce k i s e n d e n z e r u s im is te r le r , Y e v m c lâ y e n f e ’uda. k a lb - i s e lim
iste r le r .
6027 -d~٠ ٠ p
i ،J-U—٠ JJ ^ I
٠ C ٠،1 — «٠ j ١؛ .i .-
-C-
«Ey peygamber. ؛Ekbcr! Huzuruna kalbı münevver bir a'mâ geldi. Ona kapı kapama vc nasihati ona ver ki nasihat onun hakkıdır ve o nasi hat ehlidir».
6028 د'د٠ را ﻣﺌﺄرث٩ ١ ١ دو ﺳﻪf —ق ﻛﺎن ﻗﻨﺪ ا د ى ﺟﻮﺀ
ؤ
ﻧﻠﺢ
«■Eğer iki üç budala seni inkâr edecek olursa nasıl acılaşırsın ki sen sekerin menba’ısm».
6029 ٠Ay
١ ٠ . y lJ
..*.. ٠٠
٠
١^ ١؛١
A*؛
١
J.3
f
y ، ؛١j .3 ."
«İki ü<; ahmak, seni müttehcın tutmak isterse ııe zararı var kî Allah ..،senin Hak peygamber olduğuna şehâdet eder Mevlâ mı bundan sonra lis؛،r.-ı Peygamberiden olarak diyor k i :
.«S f .ı . i .3
٠٠ اا٠ .؛٦٦
Ç uııki pislik bikrfti اا٠ ﺀا؛ا٠ اا'ا٠ ،-، liizcl kokulardan hohlan maz, ﻻ)ا، ﻻاﺑﺎ آ;اluıktı.su OIIIIII lı.'hdtliıe ؛.،٠ ٠ ٠ ٠il olur اا٠ ;٠ ل ا٠ 'ا٠ . ? ااﻻmüşrikler di pislik bÜL'eg، gibidirler 1'،ا٠ "kokulan alı :..،luhrlar . lİKfjim rayiha.i NübüV Yetimden hoşlanmazlar !٠ :٠ ;> I 1,«.<اا1ا.. اili -...lansalar،!، 0 halden benim gül .ve gül suyu olmadığını aıılnşılııdı
Bir misil daha :
6034
ﻧ ﻮ د ﺋﻠﻲ ﺧﺮدار ﻣﺤﻚ
f
درﻣﺤﺶ اش درا د ﻧﻘﻤﻰ و ﺛ ﻚ «Eger kalp bîr para, mihenk ،aşına müşteri olursa, o taşın dogru bîr millcnk olduğunda şüplıe ederler». Zira mihenk taşı altımn ayarım meydana çıkardığı î؟in kalp paralar onunla ihtilât etmeye cesâret edemezler. Müşrikler de kalp para gibidirler. Benim gibi bir mihenk taşına yaklaşamazlar, yaklaşabilselerdi benim ayar، dogru bildirmeyen bir taş olmam icabederdi.
6036
دان٠روز اﻧ ﻮا، ﻧﻮاﻫﺪ- دزدﺛﺐ ات٠ م درج،' ﺛﻢ٠م3ﻳﻢرو٠ﺷﺐ «§ اااااأbil ki hırsız gündüzü degil, karanlıkta ؟alabilmek İçin geceyi ister. IJcn ise gece değilim, dünyada parlayan ve parlatan bir gündüzüm ». Bundan dolayı gece hırsızı j;ibi o l a n müşnkler, benimle ihtilât ede mezler. Çünki gece ile giiıuliiz l.ır araya gelmez. i
6036
روﻟﻢ و ﻏﻠﺒﺮ وار، < ﻓﺎرﻟﻢ اد-' أ د ﻣﺎ٠ل Ben fûrlkım. f.irukuııı»; hur gîhi ayırd ederini “.
ااا،ا ؛ا
ن٠ از۵ ٠" كI ،؛, ılılıidi, saman, ve dâiley، ،11111" ؛kal
1
<:>( ااا
ا ز ; ر٠ ا د كf او٠ ا { ك٠ا4 ﺧﺎﻧﻢ ﻛﺎ ﻧ ﺰ ى اذ ﻣﻦ ﺑ ﺮ د، ﻣ ﻦ
«Den sığır değilim ki buzağı bana iniişter ؛VC ، إﻷةolsun, Ben diken değilim lii deve benden otlasın ve istifâde etsin».
6041
رﻣﻦ ﺣﻮر ر د.
Sات دارد$ او
ﺑﻨﺔ ورﻓﺖ ر د١ ز١ د د «Müşrikler bana ecvr VC cefâ ettiklerini sanırlar. Belki onlarm cevr ve cefâsı ile kalbimin aynası üstündeki tozlar süpürülmüş olur».
«BİR DELİNİN CALİNUS’A YALTAKLANMASI VE ٠CALİNUS UN KORKUSU» Caliııus: Yunan feylezoflanndan ve hekimlerindendir. Tıbbın mûcidlerınden sayılır. Tıb mevzuunda birçok eserler vermiştir. M S. 131 yı lında Bergama'da doğmuş, evvelâ felsefe, sonra tıb tahsilinde bulunmuş, İskenderiye'de birkaç sene oturup teşrih tecrübeleri yapmış, Roma’da imparatorların hekimi olmuş, sonra 3ergam a’ya avdetle milâdi 200 yılın da ölmüştür. Bir çok eserleri vardır. Bazıları Arabcaya da tercüme edil miştir. 6042
ﻛ ﻔ ﺖ ﺟﺎوﻧﻮى ا اﻣﺤﺎب ر د
د٠ن داو و د١١ ن لI ا٠ \ / / «Calimin 1، ااااa lim in e dedi ki: filâna . ،٠ 1 ؛.Oyleyin de bana falan ilâcı versin ». ا:.م,ا
٠ ؛٠٠،« ﺟ ﺪ ن دو ﻟ ﻰ ر ر ﻧ ﺪ ل ﻫﻲ ح ﺛ ﺬ ﺀ
ﺑﺮب ﻧ ﺜ ﺎ ن ﻫ ﺪ ت ﻓﺪر ﻣﻨﺰﻟﻦ «iki k؛5 ؛arasında ذ1ا، ؛ةا؛.olursa şüphesiz onların arasında der. ؛müşt. relt, kir sebeb, bir vâsıta vardır».
tir
ka
6049 ا ﺣﺬ ى ﺧﻮد٠ش ﺀ ي
ﻛ ﺮ دا
ض و ﻟﺤﺪ/ ا ﺟﻨ ﻰ٠ﺑ ﺖ “Bir 1، اوﻻcinsinden gayri ile nasıl berâber ııçar? ؟. ilnki nâ cins II lillet, mezar gibidir».
“B ili C İN S T E N O L M A Y A N İK İ K U Ş U N B İR L İK T E U Ç M A S I V E DÂNE
T O P L A M A S IN IN
S E B E B İ»
6050
دم درﺗﻜﻞ٠ ن ﺣ ﻴ ﻰ ﻛﻔ ﺖ د١ ا ﻧ ﻜﻠ ﺆ. ٠'ان ذإﻏﺮ.در ﻟﻴﺎ «Bir hekim demiştir k i: Çölde hızlı hızlı gidiyorken bir karga ile liir leyleği liirlikte gördüm».
6051
اﻧﺪم ﺑ ﻤ ﻢ ا ﻟ ﺜ ﺎ ن، دوﻣﺤﺐ ا ﺟﺪ ﻧﺪر ﻣﺜﺰﻟﻦ ا م ﻧﺜﺎن٠ «Buna „ا١، اااا١ ' >ا،٠ أ ا ا ا أ ا أ ا1٠ ا lıallerinl tetkik ettim ,
اأ١gibi
bir katler-l müşterek var? diye
MI
( . ior. r j < Jij' j .، . ٥ c۶١٠. ،5 ؛٠j
■»،j ، / ٠
1
£ ، / j ؛.5 ؛،>٠ >
«Biri aydır ki Siircyyâ yıldıziylc akseder, o biri bir kurddur ki gübre içinde yaşar ». 6057 ﻳﻮ ﺻ ﻒ ر ض ﺑ ﻰ ﻧ ﻰ٠ا ن ﻟ ﺆ
ا ج; س
واﺣﺮ/ /
ق٠ رن
«Biri Yüsüf yüzlü ve îsâ nefesli bir zat،ır. 0 biri yırtıcı bir kurd, yâlıud boynu çıngıraklı bir eşektir». 0058
ﻛﺎن. در ﻻ٠ را ن ذ دS •- ف١ ن ﻫﻤﺠﻮن ﺳﻜﺎث١ د٠ دذﻛﺎSt ر ن «Biri ؛ânıekânda uçmakta, 0 biri köpekler gibi samanlıkta yatmak, tadır». 6059
ا ﺟ ﻞ. ان ﻣﻨﻮى ﻛﺎى.ا ز. ودد٠ اى ﻣ ﺬ د٠ا ن ﻫﻤﻰ ﻣ ﻮ د ك «Gül lisön. 1 1 ةاile pislili böceğine der ki ey k o ltu g u kolunu 1»؛. Yân ؛؛pislikle oynayan murdar , 0060
ان٠ د ذ د ن زك٠;٠/ / ﻫ ﺖ اف 'ﺧﺮت ﻛﺎن ﻛﺎﺗﺎ ن «Eger sen gül bahçesinden kaçıyorsan o nefretin giilistan İçin bir kemâldir». ٠ ',< !:؛
ا ا٠ا!ا ٠ Jj١y ،j$ j ١١ f ■ ؛١ ،j؛. 1؛٠٨ ٠_
l^ ji ، / ٠ *٠ -،'
،؛A>}١ ٠ . •٤
«Meleklerin kendisine secde edeceği, Adcın Aleyhisselânıın ezeli bir nişâin idi ». 6067 ﻟﻰ٠ د
ﻟﺜﺎ ﻧﺜﺎف دكر ا ﻧ ﻚ ا ف٠
ﺑ ﻰ٠ و ر٠ ( ﻣﻢ ﺛ ﺎr ﻟ ﺶ٠ذ «Diğer bir nişânı da iblisin ذben şâbını, reisim, O’ııdan üstünüm diye kendisine secde etmeyeceği itli». 6068 ا ﺟ ﺪ ﻧ ﺪ ى٠ ا ﺑﻠﺒ ﺲ ﺛ ﻢ/ ا ﺑﺪ ى
ﺑﺲ
او ﻳﻮدى ا ذم او ﻏﺮى
«O halde iblis, IIz. Âdem'e seetle etmiş olsaydı, o Adem olamazdı, ondan başka bir şey olurdu». 6069 را ن اوﺳﺖ٠ .ﺟﻮد رﻣﺲ- ﺛﻢ
ت-ان او٠ﺛﻢ ﺟﺤﻮد ا ن ﻋﺪو ر «Meleklerin secdeleri, Âdcn'.iıı yüksekliğine mizan, şeytânın onu in. kârı da yine Ademin büyüklüğüne bir bürlıândır».
6070 اﻟﺖ٠ ا و ت اﻧﺮار٠وا٢ ﺛﻢ
ت ﻛﺬ ر آ ن ﻛ ﺖ- ا و. ١ ﻣ ﻮ,ر «Meleklerin ikrârı Ademin ulviyyetine ١’C halife - ؛Ilak olduğuna, o şeytaıı küjlrfchiin inkârı ،la yine Ademin iiyle olduğuna şâîıiddir». ﻻ٢٠.ﺁ
!ا٠٠7 .آ
—\ا" ىا ا د ﺑ ﺪار.ﻧ ﻚ ا ورد و م ا ل-
« T aşı g e tird i
ve
,
ا ى-
s in e ğ in
*٠ ل
5
uyuyan
ﺖ
ﺣ
ر ر خ
ااإ1« ااا „ا
y ü z iin c
k o n m u jj » I d u ğ n n ıı
g ö r d ü ..
0070
ت ' ﺳﺄ ﻛ ﺖ و زد١ j
f ;
ن ﻣﺄ ى واﺑ ﻰ ﺧﺰد١ رﻣﻜﻰ ا٠ «Değirmen ،aşı kadar oian o kayayı kaldırdı, sinek çekilsin diye اااااااا iis.iine vurdu». 6077
ﺣﺎﻧ ﻰ ﻛ ﺮ د٠ خ١ﻛ ﺖ روى ﺣ ﺘ ﺮ ;ﺣﻤﺎﻣﻪ ذش ا د. ا٠ا ن ﻫﺄ «Kaya uyuyanın yüzünü eyledi...
hurdahaş etti ٢٠ lıu meseli
ciimleye fft,
6078
ن١خ٠ ا ﻣ ﺪ
ﺧﺮى
ﻣﻬﺮ٩ ر ﺑ ﺎ٠ ع
'ن٠; او— ت ك4 . ت و-ن او ﻋﻬﺮ٠ك «Ahmakııı muhabbeti ayı muliabbet ؛gibidir. muhabbeti kintlir».
Onun liini muhabbel,
6079
؛ف٠— ت وران و دذ١: — د او٠ﺀ ﻻ:ﻣ ﺢ
«A h m n k m
ى، زﻓﺖ و وا. او: ﻛ ﻎ
a h d i , y f tn i, siiz v e r i ؛ ؛.v i r a n d ı r , z a i f d i r . A h d i k u v v e t l i , v e
,»fU sj c ı l ı z d ı r Y S n I: k u v v e tli
g u v v u tll sü z v e r ir ,
fa k a t v e rd iğ i
اا،،،اt u t m a z
1
<'؛'؛٠ '
li.ı.s:؛ وﻟﻰ إ ﺋ ﺎ ﻧ ﺪ٠ و ﻟ ﺪ-و ﻟ ﺔ ل٣
ﻛﺌﺪ,'و ؟ﻧﺪ اﻧﺎن د- ر ﺣﻮرد «Madem ki yeminsiz bir siizii ve ahdi noksan ediyor, yemin edecek olursa daha kötüsünü yapar». Ettigi ahdi daha fenâ bir sUrette bozar.
608.1
ﻧﺮدد ازان.زاذى ض ا ﺛﻐﺖ j \ f د٠ ى ﺿﺪش؛'وم5ﻛ ﺎ «"Çünki nefsi ağır bir J'emin ile bağladığın İçin dalla ziyâde hiddet .«leııir
Nefsin yemin ile takyid edilmesine karşı nefsin hiddetini hlevlünâ bir misâl ile gösteriyor. Meselâ :
6085
-y رﺣﺎﻛﻢ,ﺑ ﻮ ذ اﺑ ﺪ ى ﺿﺪ د٠ ﻛﻢ ا را ردرد ﻳﺮون ج١ﺀ «Bir esir, efendisini bağlayacak olsa, efendi o bağı koparır ve İÇİ11 den çıkar».
6086
ذدرا٠. ن١ﻣﺪ ذ ر م٠رﻣﺮش ﻛﻮ٠ ر ﻣ ﺬ د را٠
ىﻣﺪ رووى او٠
٠11؛،أ،ا،٠ ،اااا1، ااا٠ ٠1>اﻫﺎ؛٠esirin kafasına vurur, ilimlin gibi lıâkiın olan nefis ile sahibinin el،l ٥l yemini yüzüne çarpar ».
'ا.٠ل؛
« H A /.ı ؛ı : i • ،
M ı 'S T A l'. A
E F E N 1 )،M ،Z ،N
YÂNİ,
H A STA IIA S IA
A ..1 .Y I I İ
VI.:
A l . ،11،
١
e k m e l
! ؛، ! ؛S A I ، A I 1 ، ' b O R .M A Y A Y O K E A M A N IN
FAİü ESİ»
O t -t
e iia y a
G İ T M E S İ I: l ، A T ، l ,V L
I Y A I > E 'l
٤
٠
i!i‘<;o٠
د٠أرث5 از ﺻﺄﺳﻪ ﺣﻮاﺟﺎ «Ashnbdnn bir zât h a s U k n u h v /o hastalık, dolayısiyle. iplik gibi za. yıHadı».
6000
ﻣﻄﻒ ا ﻣ ﺪ ﻋﺈ د ت و ى او٠ ﺟﻮن ﻫﻤﻪ اﻃﻒ وﻛﺮم ﺑﺪﺧﻮى او »Hazrel.i Peygamber ıyâdct İ؟in oıııın yanma geldi. Çüııki onıın tabiati İıituf ve keremden İbâret idin. K ur'ân’da Resû١ -i Ekreme hitaben :
Yâni : ٠Ey Peygamber•، Ekber; sen hakikaten büyük ve güze، bir ahlâk ile yaradılmıssm89.. buyurulduğu gibi Hadiste de : ..Rabbim beni terbiye etli ve terbiyemi mükemmel kıldı» denilmiştir. Hazret-i Mevlânâ bir na.tindc der k i : «Allah'ın lutfıı, ıııahlûkâtta ke mâl nâmına ne varsa hepsini bir yere cemctti ve o mecmua Mustafa nâ mını verdi». Binâenaleyh Resûl-i Ekrem Efendimiz her cihetle mahlûkâtın ekmeli, bundan dolayı peygamberlere varıncaya kadar mükevvenâtm cida lidir. (Sallallâhü Aleyhi ve Âlihi Vesellem) Hasta yoklamak, icâbât-ı insâniyycnin en büyüklerindendir. Çünki hasta acs-i mutlak içindedir. Gidip ona teselli vermek, ızdırâbını bir de rece olsun hafifletmek, bir âcize yardım etmek demektir. Hastalık hâli acâibdir. İnsan; ağrılar, sancılar arasında kıvranırken yakın dostları şöyle dursun uzaktan tanıdıklarım dahi hatırlar vc görmesini ister. Allah size tecrübe ettirmesin, ben bu acı tecrübede bulundum. Prostat ameliyatı
(35)
s
٥r c ! K a le m : 83.
I
ﺋﺬاإ„ﻻ ا ﻋﻞ ل/ ٠ه ان ئ
اول
؛٠ﻓﺪ
ﺟﻠﻨﻞ٠ ﻃﺒﺎ ا ﻧ ﺪ و ﺛﺎ٠ زك . Kirine ؛١ c Oilnr ki،fâi (> ا أاأاااا،٠ 1ا، اا, olabilir ki zamanın kutbu ve mânevî büyük bir ؟.*â lî olur .K u tu b : Bir memleketin mânen idâresinc me'mur olan zât-1 âlidir Öyle bir zâtın ziyâret ve iyâdetinde bulunduğun İ ؟in sen de onun düâsını almış ve mânen bir çok teyze erm §؛olursun . 6093
jy ٠ ار ر،وو ﺗ ﺈ ﺛ ﺪ ﻗﻂ ب ﻟﻮد٠إدد ارس ا ب.' ﺛ ﻪ «Eger kutub olmazsa yol arkadaşı, yânî, seyr ü sülük erbabından olur; ؟âh değilse bile süvâri bir asker, yân؛, seyr ü sülûkünde ilerlemiş bir zât bulunur.. 6094
ﺟﻮن دو ﺟ ﺌ ﻢ دل دار ى اى ﻋﻨﻮد رﻣﺮا ﻧﻌﻮد٠ ل ﺗﻮ١ ﺷ ﺪ6 *Ey inadc. kimse; sende kalb gözü, yânî, basar -1 basiret denilen keşfden eser bulunmadığı İçin, âdi odunlarla od ağacını ayırd edemiyorsun.. 6095 ﺑ وﻧ ك ﻛﻔ ﺣ ﻰ ء ت درط؛ ا ع
ورا ن راﻣﺪان ﺧﺎﻟﻰ ز ﻛ ﺘ ﺢ٠ﺑﺢ٠ «Dünyada hazineler vardır, yânî, cvliyâullahdan hâli değildir. Onun İçin hi ؟bir virâneyi hâzineden hâlî bilme». Şâir Net'î, sonunda:
Hazret-i hîevlânânın vasfında yazdığı meşhur kasidenin
i l e r .، '.'TU o l s u n r û h - i v â k î m d ü â - y ı b th is d b K ıd iy a d a n ، ٥ k i ,، ٥٤ ؟o l m a y a d ü n y â etli ,
F: 43
673
vardı. Bir hey t satir olarak yazılırsa mcnsfıri bir söz zannederdi. kiensür Ijil. soz ،rusra ؛eklinde ali alta yazılırsa ona lıeyt derdi. Bununla beraber son derece azameti vardı. Arkadaşlarına sciam vermeye tenezzül etmez, beni ise ili ؟scvnrezdl. Çünlii talebesi gelil., benden oteber: sorar, dogrusunu ogrenijj ona İ'tirâz ederdi. Bil' defa lıastalandı. Kalktım iyâdetine gittim. Benim ziyâretime hem memnun, hem mahcüb oldu. Ondan sonra tla bana muhabbet göstermeye bajladı. Arabcada bir beytie denilir k i : *insanlara iyilikde bulun ki onları kendine köle olacak bir hale getiresin, iyilik çok kimseyi kul, köle de1’ecesİne getirir».
CIOO
r
ت ﻣ ﺠ ﺶ ﻧ ﻮد-ور ﺑﻜﺮدد دو ا ﻫﻢ ﺀﻧ ﻮد1زا ^ ا ﺀ ا ن ﻳ ﺮ »o düşman sana dost olmasa bile kini azalır, ؟iinkl iyilik, kin ve «arazin ilâcıdır».
6101 ت ﻏﺮ ان وﺑ ﻚ٠ض ﻓﻮاﺋﺪ ه اى ار ﺑ ﻚ٠'غ٠ خ: مyu از ly â d ctin bundan başka bîr çok faydası vardır. Fakat ey Jyi dost; ıısanç vermekten korkdııgıım İçin hepsini söylemiyorum».
6102 ﺑﺶ
ﻟ ﺤ ﻞ ا ن آ م ﺀ ار ﺟﻊ
ﻣﺨﺮ ﻷرى راش٠ﻫﻤﺞو “ ﻧ ﺮ از «،Sciziin hülâsası: Cemiyet ve cemâat yâri ol, şâyet insandan bir dost bulamazsan beykcltra ؟gibi kendine taştan bir yâr yont».
«102 وﻣﺎ و ﺟﻊ ﻛﺎروان٢ ا٠زاﺗﻚ ﻧﺎن- ت ر.ذ٠ ا'را ﺑﺬﻛﻨﺪ٠ ز٠ر . ؟iinki liir Itâflloıdıı 1،‘dilildik ve cemiyet« olııınsı, yol kesen hr.y٠ dııdların sırtını ve ؛ااا٠ ا، ااا ﻫﺎ٠ ٠٠»،.٠,-. ا7 ا >
ااا7
ﻧﻤﺪ رﻳﻢ٠رﻣﻮدش & در ل٠ از. ﻟ ﺪ ى ر از روى ﻛﺮم٠ﺟﻮق ب «Ccnâb-، Ilak tekrar buyurdu ki hastalığını esnasında naşı. «Idil ilil kerem edip Jıatırıını sormadın?» 6108
ﺑ ﻨ ﻔ ﺎ د را
■ﺑ ﺖ
ﻛﻔ ﺖ ﻳﺄرب
ﻋﺶ ﺛﻢ ﺛ ﺪ ا ن— ﺧﻦ ارب ﻛ ﺜ ﺎ «Mûsâ dedi k i : İlâhî senin İçin noksanlık olamaz. Aklımı kaybede. ceğîm. Yâ Rabbi, bu sOzii İzalı eyle». 6109
ﺿﺪه ﻟ ﺰ ن٠ ﻛﺬت ارى ﻛﺸﺖ وﺗﺠﻮر 'اد ﻣ ﻢ ﺑﻜﻮ!ق «Allah zulcclâl buyurdu k i : Evet, hâs ve seçilmiş bir kulum .ıııstalaıulı. O kul benim, iyice bak». 6110 ﻣ ﺖ ﺳﻨﻮرﻳ ﺶ ﺳﻨ ﻮ ر ى ض
ن٠ .ﻫ ﺖ رتﺀورﺀش ر ﻳﻮرى «Onun özürlü olması benim öziirlii olmam, hastalıgımdır».
onun hastalığı benim
Cenâb-ı Mevlânâ, bu fıkra ile bir Hadîs-İ K utsiye işâret ediyor. Ma', lûm yâ Hazret- ؛Peygamberin lisân -1 İlâhîden beyân buyurduğu kelâmdır. «Ey- Âdem oğlıı hastalandım, benim ıyâdetimc gelmedin, sentlen yemek istedim, bana yemek vermedin, senden su istedim, bana su verme, din. tnsan dedi k i : Yâ Iîabbî seni nasıl iyiidet edeyim, sen rabb'ül-âlem؛n٠ sin, lıastalık gilji ftrızlardan münezzehsin. Allah l'câlâ .»uyurdu k i : Bil. iniyor mu idin ki f؛lâıı kulum hastalanmıştı, seli gidip OIIU yoklamadın, bilnıiyormuydıın lii onu yoklasaydın ve lıatırını ،orsaydın, beni onun ya. nıııda bulııcuktııı.. Il.zret.، Mevlâııfı bu kıssayı nakil vt. im Hadis. ؛K ut. siye işâret ettikten ı.onra diyor ki :
«114
ا ﻧﻬﺎن٠ آ رش ل٢ از٠اك وز و ﺑﺪا ن£• و
ﺀت ﺑﺜﻨﻮ٠ ﺋ ﺈ ر داو
«Bir ân İçinde cemaattan bir karış ayrılmak şeytânın ıııekri ve bile sidir. Bunu ؛5؛t ve iyice anla«. îmâm-ı Ahmed bin Hanbel'in Miisned’inde ediliyor ki :
Hz. Ömer'den rlvAyet
«Rcsıllulkah Sallallihii Aleyhi Vescllem aramızda kiyim hııyıırdıı ve dedi k i: içinizden hanginiz t i Cennetin ortasını istiyorsa cemâata devlim etsin. Çütıkl şeytan, bir kişi ile beraberdir ve o, iki kişiden uzaktır». Keza H adiste: «Cemâat rahmettir, ayrılık azabdır.® buyıırulmıi’tııı Burada cemâattan m aksad: Namaz cemâati oldtlgu gibi milli ve İçtimâi topluluk da olabilir.
«BİR BAHÇIVANIN SÖFÎ. FAKİH, ALEVÎDEN İBARET ü ç K .şlvk BİRBİRİNDEN AYIRIR TENHÂ BIRAKMASI» 6115
؟اﻏﺒﺎ ى ﺑﻮن ﻧﻈﺮ دراﻟﺢ ﻛﺮد ا ا د٠ اغ ﺧﻮد٠ ون دزدان٢ ﺑﺒﻞ «Bir bagçivaıı baga bakınca, bagmda hırsız gikıi üç kişi gürdü».
6116 وف٠ ف و ه٠ف ﻓﻘﻴﻪ و ق ﺋ ﺎ ﺛ ﻮ ز دى ﻻرى£ > /
«Btnılıır kdr lakih, yâni, kloca. kjir şeriî, yftnk, «eyyid. I,؛r de safi. yân!, derviş ؛،liker k. her I.İri vefâ etmez ve .lâk tanımaz kimselerdi». (٠7اا
.;ﻧﺪﻳﺪا
وف ﻛ ﻤ ﺖ ﺣﻠﻮت اد وا ر٠رﻓﺖ م ن ﻧ ﺮ ﻳ ﻒ اﻣﺪار٠ ى و٠س
y
*sofi gitti. Bağ؟ıva,١ iki arkadaşa gizlice d ed i: Ey fakih; Sen âlim bir zâtsın, bu da meşkur ve ma’rüf bir seyyiddir».
6123
ا'ﻟﻰ ﺑ ﻐ ﻮ ر م٠y اﺧﺬوى٠ م٠ ىر
y
دا ض
ﻣﺎﺑﺮ
«Biz senin fetvân ile ekmek yiyoruz ve senin ilmin kanadiyle u؟u٠ yoruz». . 124
د ا ﺛ ﻬ ﺰا د “ ﻟ ﻄﺎ ن ﻣﺎ ت
ون
از ﺧﺎﺑﺪان ﻫﻤﻄﻔﺎﺳﺖ١ ﻣﻴﺪﺳﺖ «Bu zât.ı şerif ise sultânımızın şebzâdesidir, lıânedân .1 Mustafâdan bir seyyiddir». 6125 ,
ﻛ ﺒ ﺖ آن ﻣﺮﻓﻰ دﻛﻤﺨﻮار و ذ ﺑ ﻰ
ﺛ ﺈ ﻧ ﺎ ن ﺟﺎﺑ ﻰ٠ﻛﻮ ﻟﻮد ا ﺟ ﻮ «O âdi ve olııır sâfî kim oluyor ki sizin gibi sultanlarla berâber bil. lunuyor». 6126
ﺣﻮن ا د ر و را ﻳﺒﻪ ﻛ ﻨ ﻴ ﺪ٠ راغ و راغ ﻣﻦ زﺑ ﺪ٠ ت ٠ < ١-gelince ااا،،٠ ،ﺀآ،.
lamda
lıeıııen .nnıııık gibi atınız, bir ilafta benim bağçem ve tar oluun ،«
CHI
Gl.32
ش٠ا ﺑﺎ١وﻓﻰذا ﺑ ﻮ ت٠ ﻛﻮﻓ ﺖ
ت-م;د و ﻣ ﺮ إﺛﻜﺎﻷ . Yalmz bulduğu ١'C kafa ؛؟:،، yard ،».
ﺫﺍﻭﺫﺇﻻﺓ ﺍﻝ؛؟ﺁ
*ﻝ٠■ :اﻟﻠﻞ
ﻳﻢ
tepeledi. Ouu yar، ölmüş bir hâle getirdi
6133 ﻛ ﻔ ﺖ ﺻﺮى آن ﻣﻦ ﺑﻤﻨ ﺸ ﺖ و ك
ذود دارد "ﺑﻚ٠ ى٠اى رﺑﺌﺎق ا «Sâfî tledi 1، إbenim cezâm geçti. Lâkin hey arkadaşlar kendinizi iyi muhafaza ediniz». 6134 ا اﻋﻴﺎر داﻧ ﺬﻳ ﺪ ﺀا ن/ /
'ﺑﺾ اﻏﺘﺎو"ر زن ﻧﺒﺎ ن .Beni yabanc، ve ağyâr bilmiştiniz. Haberiniz olsun b،، keratada،، daha ağyâr değildim». 6135
ﺀﺧﻮردم ﺛﺎرا ﺧﻮردﺑ ﺖ: ي م١ ﺟﺰاى ص ذ' ﺑ ﺖ٠ وﻧﺠﻤﻴﺮن ﺛﺮ؟ت «Benim yediğim bu dayağı siz de yiyeceksiniz. Böyle bir şerbet l،er alçak kimse،،؛،، cczâs،d،r». 6136
ه ﺀ ت وﻛﻔ ﺖ و ا ى ﺗﻮ/ ن ﻣﺎ ن١
و ى او٠ از ﺻﺪار از ا د «Bu dili، .١-،' ﺍdn. . ؛illidir, s٠٠ı، in sözleri، ، al، ؛s tarikiyle senin tarafjna .«gelir
S av.: Ses ،١ا,اا،ا؛اآ، أ 'اا1 اا.٩ﺀاا1: اise sesin aksi demektir. Binâenaleyh aks.، s، ، dâ) terktin) ١' ، ﺃ ﺍ1 ﺍ١ ﺍ ﺍ ﺍDnRıusu (aks.1 sav،, lir. Ho٠ ٠ l،k bir arâzide r.s:ı
cm
٠٥/*. ،£>c -> .•—؛V * jjî
S '
- ، ؛.>
&
-٠١ j
١٠>٠ ١
j j L.
.Arkadaşın ise şerifim, scjyidim diye soğuk bir iddiada bulunuyor. Anasının ne yapmış olduğunu kim bilir?. Mevlânâ diyor k i : 6142
V
r رذن و رض ذزدل.
ا ﻋﺘﻤﻴﺪ
ا ض وا ﻛﻴﺎ ى٠ﻋﻘﻞ
«Kadıııa ve onun İşine İtiınâd etmeyin. Nâkıs bir akla karşı itimad doğru değildir).. 8143 ذﺗ ﻰ را ر ﻋ ﻞ و ر ى.ﺧ ﻮ
اﻧﺪر زﻣﺎﻧﻪ ﺑﺲ ﺀى
رﺗﻪ
bir çok budala kendisini Ali ile Nebiye vasleder ve seyyidlik dâvâsında bulunur». Yakm zamanlara kadar bazı kimseler, şöhret bulmak ve hürmet görmek İ؟in (Esşeyyid fülân) diye bir mühür kazdırır ve onu kullanırdı. Hele seyyidlik İran'da pek ehemmiyetli oldugu İçin bazı açık gözlüler başına yeşil bir sarık sararlar, beline yeşil bir kuşak dolar, seyyidim diye ortaya çıkardı. Bizde de İstanbul'un limon iskelesi meydanında genişçe bir iskemleye oturmuş yeşil sarıklı adamlar vardı ki bunlara (yedi e cirler) derler, onlara, okunmaya giderler ve epeyce bir para verirlerdi. Mevlânâ Câıni Baharistan'da yazar ki birisi böyle seyyidlerden birine sögmüş, saymış. Seyyid yâhud miiteseyyid, yâni, uydurma emir: Her namazda (Allahümme salli alâ seyyidina muhammedin ve âlâ âli mulıammed) diye salât okuduğun halde bana nasıl sögiiyorsun? diye sormuş, sögen de : «Ben maddi ve mânevi ve asil seyyid olanlara salât ve selâ٠ mimi kayd altma alırım, sen onlartlan değilsin!» cevâbını vermiş. Maamâfih Sâdât-ı Kirâm hakkında hüsn-i zan göstermek de edeli İktizâsıdır. Ve onların Cedd-İ Kerimi olan Hazret-i Peygamber Sallallâhu Aleyhi Vesellem Efendimize hiirmet İcabıdır. Hiç olmazsa sû-i zanda bulunmamali. Hazret-i Mevlânâ bu hususta diyor ki 685
C.MS
ف
اد ا را. داV و٠ف١ د٠زوا
٠ ب٠ﻛﺎر.;- ل١در ﻳﻨ ﻦ رﻓﺖ «0 zalim VC sefih bağçıvan bir takım mâvâl okuduktan, onları dinledikten sonra şerifin arkasından eve doğru gitti».
fnkih de
614٥
د٠"١ ﺀﺗﻜﻊ زو٠١كﺀت اى زر ا د و نب ا:اذد٠ دﺗﻐﺎﻣﺮت ﻣﺮا ف٠دزدى از «Dedi k i : Hey eşek; Bn baga seni kim dâvet etti? Hırsızlık sana ha ؛â peygamberden ،١ ١ ؛mira . ؟kaldı ?“ 6150
اﺑﺪ ﺑﺪو٠ رﺑﻰ٠ﺛﻴﺮرا ﻣﺢ f
-
ا"ل٠٠و ﻳﻔﻤﻴﺮ ﻣﺢ٠
yavrusu ona benzer, sen ne ile peygambere benziyorsun »؟
Bir nüshada ؛ 6151 ﻣﻠ ﺪﺗ ﻰ
: / ف ان ﻛﺮد٠ر٠اث
ﺧﺎرص
ن
د٠
ا لV ﻛﻨﺪ
6
«o alçak bağçıvan eğriliğinden, yâ،ıi, doğru yoldan çıkmış olduğu ؟؛in hâriçlerin ( cyV لyap،،». T ) e etliği ezâ VC cefây١ -llâriciler, Hazret-i Ali'ııin (Sıffîn) muhârebesinde bulunmuş bir ta kim câhil sofulardı ki Muâviye ordusunun tam bozulma sırasında, Amr Bin’il-Âs’m tavsiyesiyle mızrak ucuna Mushaf bağlamalar، ve .Kitap -aram.ızda hakem olsun:. demeleri üzerine Cenâb-1 Âîürtezâya İsyân etmiş ler, muhârebeyi durdurmazsan seni yakalar, kar .؟، tarafa teslim ederiz demişlerdi. IlnzırM ٨ا1 ٠ ١ :'ı ؛؟ır muharebeyi durdurdu, t iti taraftan seçilen iki hakemin hükmime ,:،,،■٠ ٠hareket ،؛dilmesi kararlaştırıldı. Sonra yine bu herifler ؛٠٨>داا٠ ،٠ ا.٠ ا١ ا,,'. -kas، hiikiim veremez* diyerek evvelki fikir lerinden caydılar ' ٠ ٠,،,٠ VI. b.tiğfâr ederek yeniden müsluman oldulai'.
<؛H 7
(؛، ٠ '٠!
اا١ د و٠اذدى ا٠ ؛اى دار ا د و ن غ ;ﺛ ﻜ ﻢ٠ ذو ر م ﻣﺤﻨﻮر،> ا د٠ﺀﺑﻮا • A v a lin i d en k davul
al
g i b i k a r n i n ؛،
ve
dayan
٠o k ı ، ، a k
k؛ ؛
٠١r
.i m d i
،e k
ve
k im s e s iz
١
k a ld ın ، k
y e ».
«155 ب:ر ﺋ ﺮ ﻳ ﻒ و ﻻﻳﻖ ر ﻫﻤﺪ ﺑﻢ٠ ن ﻛ ﻢ٠ ﻃﺎ؛ ذ ا٠ ذ ﺟ ﺐ١ «Şer ؛؛değilsem de. sohbetine lâj'ik bir arkadaş damadımsa da senin İ ؟in
b il z â lim d e n
daha
d e ğ e r s iz
d e ğ i l d i m ».
«15« س٠ د ن ﻣﺎﺣﺐ ﻏﺮ٠ ا دادى/ / !ﺋﻰ'ﻟﺬ ض١; اﺣﻤﻖ ﻛ ﺮد ى «Beni yalnız Jırakıp bu garazkâr herife vermekle hamâkat ettin, sana kottt bir mükâfât oldu».
6157 د ﻛﺎى ف٠1،رغ ا١ف اؤ و ه ا و'ﺀﺋﻚ ر ﺑ ﻪ٠ ى١ﺟﻪ ﺑ ﻰ «Bağçıvân, şerifi döğdükten sonra geldi ve Ey fakih; sen fakihsin, belki sefihlerin utanacağı bir habissin!»
6158 دﺳﺖ٠ﻳ ﻮ ت ا ﻧ ﺖ اى ارﺋﺪ ارﻫ ﺖ
ﻛ ﺎ ﺗ ﺪ را ل و
«Ey eli kesilesi; senin fetvân bu nı.udıır ki bağıma girersin ve mii. sâade eller inisin demezsin.» F : 44
68»
R c s iilu iiu h H
S a lla lk lh ü
A le y h i
١'؛د'ا،’1!("ا١ا
s e lu 'tb iy i z i v k r c t i d o l a y ı s i y i e :١?.r c t - i
k im s e le rin z iy a r e t v e iy a d e tm c
Ic ş v ık
؛
٠
f < 'm iım iz : l ؛n v e l i y y . i h a k
M e v lö ııa
اااﻷ
،)iz i h ü s n - i z a n
،)ir
٢.!""",'
d iy o r k i :
٧ ا0ث
٠
ﺫ ﺀ ﻧ ﻮ ﺭ اوﻟﺪا١ ﺑﻮن ﺛﺮﻯ دور در ﺣﻘﻴﻘﺖ ﻛ ﺜ ﺘ ﺎ دور از ﺧﺪا
. .Evliyâullah Iıuzûrıından uzaklaşırsan, onların ziyaretine gidip d،،a larnn ve teveccühler»؛، kazanmazsan hakikatte Alalıdan olursun». 6164
: • ا رراﻫﺎن ﺛﺎﻫﺎن زان ﺑ ﺖ
>ون "ﺗﻨﺠﺬi ؤ ﻓﺮاق روى
«Yol arkadaşlarından ayrılmanın netîccsi ganidir, insan hUzne dü٠ ؟.ürür. Mânevi sultan olan velilerin müvâcehesinden ayrılmak ondan az m id ir? »
6165
دﻟﺐ ص دم ﻧﺘﺎب٠ ااد ﺋﺎﻫﺎن٠ ز ا ﻓﺂبJ X ذوىو' اف أ ﻻه1٠ «Her vakit 0 sultanların sâyesinl aramak J؛؟n koş ki 0 sayede gü٠ neşten dalla parlak bkr merd- ؛münevver olasın».
6166 ن ﺑ ﺖ رو٠ د٠ﺧ ﺮدا ر ى
f
ور ﺣ ﺬ ا ا ﺋ ﺪ ا ز ن ﻏﺎﻓﻞ ﻣﺬ و «Eger sefere çıkıyorsan Jju niyetle, ل ’ةااة٠ehlullâhı gOrmek ve solıhetiyle feyz almak emeliyle ؟ılı, hazarda, J'üni, memleketinde isen de bu taleljdcn gâfil olma..
٠İ٥1
8170
اروى٠*•; ر- ﻛﻬﺖ ►ق اﻧﺪر٠ ﻟﻰ ر د ى ذوى، اول ئAا «Cenâb-ı Hak nereye sefer edersen evvelâ bir Hak adamı araman gerekdir buyurmuştur». Nitekim Allah Zülcelâl Hazretleri Mûsû Aleyhisselâma, Hızır’ı ziya ret etmesini emreylemiş. Musa'nın, lıâdimi ve şakirdi bulunan Yûşa’ .-'deyhisseJâttia :
Y ânı: «İki denizin birleştiği yere kadar varmadan yürümekten geri kalmayacağım87» dediğini Kelıf Sûresinde hikâye buyurmuştur. Bu ( j ^ jı.sf ) in neresi olduğu ihtilaflıdır. Tahkiki de burada lâzım değil dir. Kezâ Kur'ân-1 Kerimde :
ö
ؤ ؤ \ ر ذ ﺀ ﻓ ﺘ ﺰ ﻷ ﺗ ﺜ ﺈ ئ١ﺛ ﺜ ﺎ و \ اً ﺀ
Y âni: «Bilmiyorsanız, zikr ehli olanı bilenlerden sorunuz88.» denilmiş ve bilmeyenler bilenlerden sorup öğrenmeğe memur edilmiştir. 6171
'ﻟﻦ ا ن ر د و زﺑﺎنıjt 'f ﻧ ﻌ ﺪ ﺗﻮارا رﻋﺪ'ف٩١ درﺗﻊ “Sefere çıkacağın vakit İlâhî bir hazine olan insân-1 kâmil talebiyle çık ki, ticaret yolunda kâr ve zarar ona tâbi, olarak İıusûle gelir. Sen 0 kâr ve zararı esas değil, fer’ olarak bil». Yâni; ticâret seferine ؟iksan bile ehlullahdan biriyle görüşme niyetiyle ؟ık. ( ً)ﺍﺍseri'، K»hf:K>
ا88ا
B
٥f ٠l
. . : 7.
E n ı ıy
«83
Y EN ، EV YAPTIICAN
؛ا، 1 ﺀM l It lh İ N „ ، K A Y I Ş ، 6176
ﺳ ﺪ٠.١ىي:',ا ﺣ ﺖ ر
yﺋﺬة٠
_\ﻟﻞ٠ اورا م.ﺑﺮ آ ﻣ ﺪ ﺧﺎذ «Yen ؛bir mür؛d٠ﺀ'ؤ،١ إbir ev yaptırmıştı. görd،i».
Şeylıi geJdi, onun evin؛
6177
ﻛﻌﺖ ﺛﻴﺦ ان ا د >ﺷﺮا
اﻣﺘﺤﺎن ا د آق ل؟و أدﻳﻨ ﺮا «Ş e y h ,
٠
y e n ؛d e r v iş in ؛d ârşü d İçin d e d i k i :»
6178
د ى اى رﺑﻖ/ ٠ر ج٣٠ ذ١روزن ﻛ ﻔ ﺖ اﻳﻮر ادر آ د زن ﻃﺮﻳﻖ « E y r e fik : b u p e n c e r e y i n ؛؟؛- n a ç tır d ın ? M iir id c e v a p v e r d i k i : O r a d a n iç e r iy e a y d ıııJ ık g eJ sin d iy e ."
6179 ﻳﺎز.'
ا د٠ ن١ﻛ ﻔ ﺖ ان ﻓ ﺮﺀ ت
ﺗﺎذ٠.اﻛ ﺚ. ﻟﺜﺬوى٠ ن ر٠ ااز٠ « Ş e y h d e d i k i : o r a d a n a y d ın lık g ir m e s i fe r .d ir . A s il o la n b ir n iy â z , b ir İb â d e t m a k s a d ı o lm a lıd ır .
P e n c e r e a ç m a k ta n
k a sd m
o ra d a n e z a n
s e s in i iş itm e k b u lu n m a lıd ır * .
Hazret-i Mev.ânâ bu fıkraları naklettikten sonra hacca giden Bâyezid.i Bestfimi kıssasına avdetle diyor k i: ms
!.'Hicrin menşc’i ekseriyyet itibariyle Hindistandır. Afrika ormanla rında da fil yetişir amma Hind filleri daha ziyâde terbiye kabul eder. Ara sıra coşkunluk göstermelerini, vatan-ı aslîsini rüyada görmekten hâsıl olduğunu söylemekle tevil ediyorlar. Bâyezidin gördüğü pîr-i kâmil de Hindistanı rü ’yâs.ııda gören fil gibi bir çok hakikatleri müşâhede eylemiş olduğundan coşkun ve cezbelı halde idi demek isteniliyor. 6183
ب٠ل٠٠م إدﺗﻪ ﺧﻤﻪ ﻳﻨﺪ ﺻﺪ:ج
ب٠دذال اى ﺗﺦ٠ ﺋﺪ ان١حون ﻛ ﺪ «Gözü kapalı uyuyan kimse rü ’yâda yüz türlü zevk ve neş'e âlemi görür de uyanınca görmezse çok acâ؛b olmaz nn?» 6181
ﺑﺪود٠ ض ﺗﺠﺐ درﺧﻮاب روﺛﻦ ب روذن ﺑﺜﻮ ب٠دل درون ﻃﻮ «Rü’yâda çok acâib ؟eyler görülür. Uykuda iken Italb, bir takım illıâ. nıâta ve müşahedelere pencere olur». Nitekim ResUlullah Efendimiz bidayet hâlinde kendisine altı ay rü ’yâ görmek sûretiyle vahy vuku' bulmuştu. Buhârî'de Hazret- ؛Âiçe radiyalİâhii anhâ ve an Ebîhâ'dan rivâyet ediliyor ki : »Rcsûlullah Sallaüâhü Aleyhi Vesellcm Efendimize vahyin başlangıç!, rü’yây’.ı sâdıka görmekle olmuştur. Hiç bir rü ’yâ görmezdi ki salıah aydınlığı gibi vâzıh ve âşikâr görünmesin...» Bu hâl altı ay kadar devâm etmişti. Bir lıadiste !mübeş. şirât, yâni, sâdık rü'yâlar peygamberliğin 46 cüz'ünden bir cüz'üdür bu. yuruhnuştur. Yanlış anlaşılmasın. Sâdık rü’yâ gören 46 da bir peygamber olur demek değildir. 23 yıldan İbâret nübüw et٠i Muhammediyye müddetinin 46 da biri olan bu rü’yâ müddeti olan altı aya işâret edilmiştir. 6185
دا ر ﻣ ﺖ ﻳﺬد ﺧﻮاب ﺧﻮش٠Sj ١ ﻛ ﺶ.ﻓﺎك او د ر دد٠ ﻋﺎرﻓﺖ و «Uyanıkken güzel rü’yâ gören zât, bir ârifdir. Onun basdığı toprağı sürıııe glb، gözüne çek». ا1ا؛7
( I I
اى ﺣﻮاد٠ ل ل٠ وان درﻣﻬﺎﺀﻳﺶ را د
ﺛﺪ
ىدى و ﺣﺎد ن.٢ ذي حت
دا
«Ey comcrd Bayczid; 0 iki yüz dirhemi bc»i١١١ önüme- bırak. Ddyle yapmakla kendini hac c.ıniş ve murâdı hasıl olmuş bil».
Itimâd et ki bunu yapmakla :
6192 J . ؛؛Jk f
•S
١ ٠ ٠İJ ^٥Lİ) İİ..J. ,.--.:.f Li^y «Umre yapmış ve ömr-ü hâki bulmuş, Safa'da sa'y eyleyerek safvct kesbetmiş olursun». Umrenin ne demek olduğu yukarıda geçti. Hakkında tafsilât almak dilenirse (Müslümanlıkta İbâdet Târihi) isimli eserime mürûceat buyu rulsun. Safâ: Mekke'de bir tepeciğin adıdır. Onunla (Merve) denilen diğer bir tepeciğin arasında yedi defa gidip gelmek, hac ve umrenin erkânındandır. 6193
«Ruhunun müşahede etmiş olduğu Hak Teâlâya yemin ederim ki Zât-ı Bârî beni Beyt-i Mükcrremi üzerine tafdil ve iııtihâb etmiştir».
6194 ﻣﺖ-ر او٠ ىك ﺣﺎﻧﻪ٠اﺗﻪ ر ﺟ ﺎS
اوﺳﺖr ﻏﺊ٠;٠ﺧﻠﻘﺖ ﻣﻦ ؛ «Ka'hc, Allalun hâne.J birri. yânî, ziyâret ؛sevâbı nıûcib olan bir beyttir, lâkin ilenim yaratılışım da Hakkin sır hâilesidir».
«Öyle b îr gönül l ٠ ؛r (la n n lir, lıir ıl.medir» cli٧t•ı
Şimdi burada bir ım\>t٠ k. /.،ılım• .■diyor. Acaba Bâyezidin o zât-ı şe rifin etrafında tavaf etmesiyle kendisinden haccm farziyeti sakıt oldu mu? Ehlullah hazarâtına vaki olan ،؛İlâmlar ile ancak kendileri amel ede bilirler. O ilhamlar, diğerleri ؛،..in sened olamaz. Binâenaleyh o pîr-i kâ mil ve mükemmilin teklifi ve Bâyezidin onu kabulü ancak kendi leri için medâr-ı istinâddır, başkaları için değildir. Çünki bizzat Re. sûl.i Ekrem Sallaîlâhü Aleyhi ve Alilli Vescllem Efendimiz, yalnız Ka’beden değil, ondan üstün olduklarında şüphe bulunmayan bütün pey gamberlerden de efdal bulunduğu halde haccm farziyetinden sonra ve hicretin onuncu senesinde hacca gitmiş ve bu babdaki emr-i İlâhîyi îfâ etmiştir. İhtimâl ki Bâyezidin bu seferinde o pîr-i ekmeli ziyaretle dön mesi, ya ikinci lıaceı olmasından dolayı idi, yâhud bundan sonra gidip Ka’beyi ziyaret etmiştir. Yine o pîr-i hakbîn lisânından Bâyezide hitaben deniliyor k i:
0197
ا ﻟ ﺪ ى ﺧﺪارا ددة/ ﺟﻮن
ذ إ ا ؛ ؛ ؛ أ٠ b . n ا ؛بﺀ ق ﺀ ؛
mm;:iri ؛
ي
؛
f :
أ ؛و ا:
٥٠1
I
(T f * {
o ld u n
ve
S id k
ve
İ h lâ s
٥
mü'minin esmâü'1-husnâdan olan (hlü'miî) İsm-i şerifi oldugu da sâfice İşaret edilmiştir. ﻻحmânâca 0 kelam «^ﻻا٠ أﺣﺎا: ا: kul, b i r i s m i de ( M ü ’.
ن ﻃﺎﻋﺖ و ﺣﻤﺪ ﺧ ﺪ ا ت4 ﺣﻨ ﻤ ﺖ
ذدارىك ﺣﻖ اذ ﻣﻦ ﺟﺪا ' ت،ا ب٠ « B a n a h i z m e t , A l l a i l ’a t â a t v e h a m d k i H ak
b e m le n
e tm e k tir . S a k in
zan
e tm e y e s in
a y r ıd ır ..
K u r 'â n 'd a :
701
Iا
>i;i ١( l l l l.\IIIN *، YARET VE IYAUKT K rrl ،'؛، Si:iI، Â!;İNİN ١ sı-.ı.ımiN ؛T s i z n i u I)İ.ı٠'؛A ETMİŞ ﻻ ﺍ. ﺃﻻ) ﺍ٠ ﺍ ﺍ ﺫ.\ ﺃ: ، .HAZKET PEYGAMBERİN ANLAMASI»
G202 ﺑ ﻤ ﺮ د د آ ذ آﺑﺎرﻧﺎ١ ﺟﻮن
••Meyliissolât Efendimiz o yar-ı .«buyurdu
» ؛، ؛hastayı sürünce onu taltif
Yâr)-1 وﻧﺞ-) terkibi ﺀ،ةﻫﺎا3 ﻻarkada »!؟demektir ki, Sıdd'ık-1 Ekber radiyallâhii anh hazretlerinin lakab-، mefhariyyetidir. ؟iinki Medine'ye hicret c ile cc g i sırada ResUJ-i Ekrem Efendimizin maiyyetJnde bulunmuş .ve İ'ıç giin berdber olarak Cebel-i N'ûr'daki bir mağarada saklanmışlardı Cundan dolayı öy.le tehlikeli mevkilerde sadةk3t gösteren hakiki dostlara .Yâr-1 gâr) denilir) C203 ﻫﻤﻴﺎﻣﺮرا د د. ﺛ ﺪ او ﺟﻮن٠زﺋﺪ ﺑ ﺮدI ﻛ ﻠ ﺘ ﺎ ان دم را دﻧﺎ «llasta, peygamberi görünce dirildi. Sanki Allah onu 0 anda yarat, nuş gibi oldu». 6204 ' ا ن ﺑﻤﺖ داد/ ارى۶ ﻛﻔ ﺖ ﻣﺪادI». ﻓ ﻦ رس٠ ﻛﺎﻣﺪ ا ن «Dedi k i : Hastalık bana bu llUsn- ؛ta lih i verdi ki Sultân.1 Enbiyâ Hazretleri sabahleyin beni yoklamaya geldi*. 6205 ا ر ا ﺀ ت و ﻳ ﺪ و ﺀ'ﻓﻼت
ت.;■tu ل٠از ﻗﺪوم ا نش ٠1 ا!لmaiyyetsiz pâdişâhın vUrUdiylc bana sıhhat ve afiyet erişti». ؟0:1
D ،.'idler de ıbsatı ،٠١٠٠٣ »،,،٠? ٠ ':١ '٠ ’bir 1٠ 1اا1،اV '1، ؛.ihsandır. Dikkat edi lirse anlaşılır ki, sihbat. J i f l l أا1 أاll ıtl ılı k ise intibah ؛؛etirir. Bir tlefa hastaların çofiıı ız.lirâbııııhııı ııyııyaınaz (Aman Allah) diye feryâd -ederler. Bu feryâd, lılr ııtv'ı zilli I llulıiıllr. Ihtiyârl olarak Hakki zik retm eyenler, bOyle ızdııâri ا٠ 1٠ 'أ;اا1 أAllalııır zikrinde bulunurlar. Hakkin .rahm etine sığınırlar ve merham et.! ،lâhiyı coştururlar
Ö210
;د.. —ت آ ن رم ﺛﺎ ﻫﺎ ن >وشd ز ن ﻣﻮش ﻛﺮد١خ٠دوزخ اذ ﻣ ﺪ د ض «Benim bu kırık, dökük bir halde bulunuşumdan, yâni, hasta oluşum, dan ve feryâd edişimden 0 mânevî şahların merlıameti galeyân etti ve Cehennemi, beni tclıdid etmeden susturdu». Hazret-i R'Ievlânâ bu münâsebetle diyor k i : 6211 ا دردس١ ﻣﺪﺗﻢ رر7 ر'غ ﻛﺬج د ﺣﻮﺳﺖ٠ اث١ ﺛﺴﺪ ﺣﻮ ﺀت٠ از٠ﻣﻐﺰ «Hastalık, İçinde merhametler bulunan bir lıazinedir. Deri, yânî, kalıb bozulunca beyin, yânî, ruli tazelenir». 6212
ارﺋﻚ و ﻣﺮد٠اى رادر »وﻧﻊ ﻣﺒﺮ ﻛﺮدن رﻧﻢ و ص ودرد «Birâderj karanlık ve soğuk bir mevkide yatıp hastalık, kuvvetsizlik, gam ve kedere sabretmek». 6213 ت١ —ى ا ﺣﺪوان و ﺣﺎم م٠ﺣﺚ
ﻟﺘﻰا ض٠ﻛﺎن ﻳﻠﺌﺪب ﻫﻤﻪ دو «Âb.ı hayat meııba’ıdır vo mâncıı mest olmak kadehidir, ؟iinki bii. tiin yükseklikler, ftli ve ıııfıncvî olan dereceler, bütün tevâzu’ ve meske. net içindedir». Meselâ : F: 45
7.5
0218
__>--١ ٠ ٠ ;؛؛٠ ; ﻣﻨﻮرق واj ١ درﻧﺎرﺣﺎ
f
> ﻝ
دﺛﻴﺄﻧﻰ درآ
I"
«Sonunda pişman olmamak, hiç olmazsa az bir zarar ile kurtul mak için görülecek işlerde meşveret vaciptir».
6219 ١ﻫﺎ ﻛ ﺮ د د ﺑ ﺎ ر ا'ﺑﺖ٩ﺣ ﺎ
ﺳﺎ٠ﺀ آ
دان ﺛ ﺪ د ن
I 6"
«Peygamberler biı. çok çâre bildirdiler de bu . ؛eğirmen taşı döndü». Yâni; âlemin İctimâiyâtı yoluna girdi.
6220 ا و را ن ﻛ ﻨ ﺪ- ﻟﻔﺲ »ﻳ ﺨﺮاﻫﺪ ك
x S و ﺳﻴ ﺮدا ن٠١ﺧﻠﻘ ﺮا ﻛ ﺮ «NcfSj bu inti-zâm-1 içtimâiyi viran ve halkı sapıtıp sergerdân etmek, ister». Bütün dinlerde dinî ve dünyevî fâideler vardır. O fâideler ve Pey gamberlerin yapmış oldukları tavsiyeler sayesinde, Dünyâ bir parça in tizâm kesbetmiştir. Peygamberlerin tavsiyeleri ise ya Allah’a, ya mahlûkâta mütealliktir. Tevhid, yâni, Allah’ı bir bilmek ve O’na kulluk et mek Allah’a âit tavsiyelerin birincisidir. N e٤s ؛se bunda tereddüd gös terir, Bir Allah, bu kadar kâinatı idare edebilir mi? diye ortaya bir şüphe atar. Derken müteaddid ilâhlar ortaya çıkar, onlara tapınanlar da dalâlet içinde yuvarlanır giderler. Keza dîn, kanâati ve hakperestliği tav siye eder. Fakat, nefs bu kadar varidat ile geçınemezsin, ne yaparsan yap, vâridâtım artır, rahat rahat vaktini geçir. Çal, uydur mücâzâtından ictinâb etme der. Seni başkalarının hakkım gasbetmeye ve türlü türlü te’vil ile hırsızlığa, mürtekipliğe teşvik eder, binnetice nizam bozulur. 7 .7
6 2 2 .؟
ر م؛ﻛﻰ
ﻧ ﻮ ر ت ؟اﻧ ﻰ ز د
ر ؟ ﻛ ﻮ د 'ﻛﻦ ﺣ ﻼ ﻓ ﺎً ن ﻟ ﻰ «Kendi nefsinle meşveret ellersen, 0 alçağın tavsiye ettiklerinin hilâfını yap». 6226 ﻣﻴﻔ ﺮد
٠ﺗﺎز و روز٠ﻛ ﻞ
ذﻛﺎرﺳﺖ ﻣﻚ;ى ز ﺑﺪ ﺳﺖ٠ ﻏﻰ٠
«Sana namaz, oru ؟emretse bile nefis mekkâr ve lııylekâr olduğu İçin emrinden sana !lir mekr ve hiyle çıkar 0».
6227 ﻣﺜﺮرت ﺑﺎلﺀس ﺧﻮش اﻧﺪر ﻓﻌﺎل ل١ ا آ ن واﺛﺪ ﺗﺞ٣ د ﺋ ﺔ٠ﻫﻰ ﺑﻪ ﻛﻮ «işlerde, nefis ile eılilen miişâverede, onun söylediklerinin aksi ke. mâldir». 6228
و١ رﺗﻢ؛ﻟﻰ ﺑﺎوى واﺑ ﺰ ز او٠رورارى ﻛ ﻞ آو «Ncfs ile ve onım mücâdelesiyle başa çıkamazsan hakîkî bir dostun yanına git, onun siret ve ahlâkına sarıl».
6229
ز ﻋﺶ ﻛ ﻞ٠ د/ ﻋﻘﺪ ﻧﻮت ﺑ ﺪ ة ر ﻛﺎﻣﻞ ﺛ ﻮد از "ﺑﺜﻜﺮ «Şeker kamışı nasıl lıirbirinden feyz alırsa akil da diğer akliların yardımından kuvvet lııılur».
؟٠٠
6233
؟رم ا د وﻋﺪﻫﺎى ا د لا ر ى ا د ى 'ﺑﺬدد ا د را:>ا <،Soğuk va’dleri saua Sicak vc kabul olunacak sîîreüe söyler ve 1،: ﺍ ﺍ ﺍdırır, Nefs OyJe kuvvetli bir sibirbâzdır ki cfsUniyle erkek ﺍ ﺍ؛ ﺃﺫﻭﺍ،ﺍﺍ ﻻﺍ؛ .«kandırır ve bağlar
Bunun çâreşi nedir? 6234
٧٠ ﻟﺬ ن١ﻟﺤﻖ ﺣ ﺎ م١،اى ﺿﺎ ز ﻧ ﻮ ا ي١"ﻟﻮ،ك رود ل «Ey Hakkin nûru ve ziyâsı olan Hiisâmeddin Çelebil Gel ki senin cemâlin olmadan bu çorak yerlerden ot bitmiyor».
Hüsâmüddîn ؟elebi, Idazret-i Pirin halifesidir. Cenâb-1 Movlâııâ. ihvân-1 mevleviyyenin teslik ve te'dlbini 0 ’na havâle buyurmuştu. 1 1 ا؛)اا: ki yakın zamanlara kadar Konya meylevihânesinde çelebi efendiden ay II bir (tarikatçı dede) vardı ki dedegânın terbiyesiyle meşgul olurdu, llaz ret-i Hiidâvendigâr. nefsin hiylclerinden kurtulmak İçin yegâne çârenin (٠ hiyleleri, ve onun çârelerini bilen mânevi bir -tabibin taht-1 tedâvisinfl." bulunmak olduğunu imâ ediyor. Ve yine buyuruyor ki : 6235
از ذﻟﻚ آوﻳﺨﺘﻪ ﺛ ﺪ ردة ﻧ ﻮد ﻵ ز ود؛. ذ ر٠'ا ز ل «Kalbi incinmiş bir zâtın nefl'eti ve İnkisârı dolayıslyle balkın illikikatı görememeleri İçin gözleri önüne gökden bir perde asılmıştır».
Ki kazâ ve kader İcabıdır. 6236
ا ن ﻧﻀﺎرا ﻟﻬﻌﺈ ﻧﻌﻨﺎ دأ د ﻋﺒﺞ ﻛﻨﺢ
ﻋﻨﻞ ﺧﻠﻔﺎن درﻧﻀﺎ
«Bu kazanın ilâcını yine ltaza ve ltader ililir. Bu hususta balkm akillan şaşkındır».
711
kerim ve omınla ilaha ha؛jka hilecilerimi (؛örülüm. Ccııâb.ı Hak: Yâ IVIı'ısft! O asayı yere at, lıııyurıltı. Mûsâ ela onu altı. Asâ, öteye beriye koşar Iniyiik bir yılan olmuştu. Ceııâb-ı Hak : Onu yakala, korkma, onu eski haline döndüreceğiz.2» buyurdu. Cenâb.ı Mevlânâ diyor k i: «Ey vaktin Masası olan Iîüsâmeddîn Çe lebi! Halkın yılan gibi nefisleri büyüdü ve koskoca bir ejderhâ oldu. Sen ejderhâları yakala ki kerametli elinde asâ olsıın ve zararsız bir hâle gelsin». 6240 ﺿﺎ'ﺗﺎ اى ا د دا ه٢ ن د٠ه
٠اى ﺳﺎ١ﺀو ﺑﻜﺸﺎز ﺛ ﻢ٠ﺻﺒﻴﺮ «Ey mânevi sultan; (Yed-İ beyzâ) göster de karanlık gecelerden yeni bir sabah a» ؟. 6241
ردىدم ﻧ ﺪ ن٠ دوز>ا اف;وﺣﺖ وا ﻧ ﺪ م ﺑﺮا ﻓﺰون. دم
اى
«Ey nefesi deryâ nefesinden çok ve müessir olan HUsâmeddin Çelebi; Bir Cehennem parladı. Onun üstüne üfle de söndür». insanin nefsi Cehenneme teşbih edilmiştir. Çünki ikisi de doymaz ve istemekten geri durmaz. Kıyâmette ehl-i azâb Cehenneme konulduktan sonra Cenâb.ı Hak ona: «Doldun mu?» diye soracak; 0 da : «Dalla fazlası var mi?» diyecektir. İşte nefis de (Daha var mi?) demekte Cehennem gibidir. Istedigi şeyler ne kadar verilse, her hevâ ve hevesi yerine getirilse başka şeyler .istemekten hâli kalmaz. Onun İ ؟in ey HUsâmeddin Çelebi, 0 nefis Cehennemine üfle ki senin nefha-i kerâmetinle onun hevâ ve heves âteşi sönsün. 6242
ﻛﻔﻰ.ﻟﻐﺲ دﻛﺎر~ت ﺑﻮد٠ دف٠.دور ﺧ ﺖ از ﻣﻜﺮ ﺑ ﻮد «Nefs hiylekârdır ki sana bir köpekden İbârct görünmüştür. Kezâ 0 nefs bir Cellcnnemdir, lâkiıı sana âdi bir lıaıâret gibi nüıııâyân olmuş-
tur». (32) S .r e lT â h â : 17-21.
١ اآ١ ا ا | ؟ ا ا1؛ا1٠ ;أا؛٨ !اا١1٠, ا٠müşrikleri sana ل،/. gösterdi. Kj(؛٠r ﺍ ﻻ ؟g ؛-٠s erseydi، ٠ ١ ).‘.1 ﺍ'؛ ﺍ1 ﺍ- ﺍRlubanmıcd korkardınız. Ve hnrbe girdili ﺁﺍﺍﻝ٠ -Rİr.ne yelim illi:' ،!')؛٠- liiiinâzca ederdiniz. I.akili ;١ 11: ﺍ ﺍ' ﺍ, siz ؛-korkmaktan VC mii ııâzeayn kalkışmaktan ﺏ birikti. Zira Allah kaillerde gizli olan şeyleri bilir. Düşmanla karşılaşınca da onlar، sizin gözlerinize az gös٠ ،erdi٥3». -Harb safi teşkil edilince Abdullah Bin Mes’üd (R.A.) Hazretleri, ya njndaki mücâhide: «Düşman yetmiş kişi var m،?» diye sormuş, muhâtabj da : «Yüz kadar olmalı» cevâbm، vermişti. Halbuki müşrik kuvveti 900 ile 1000 arası idi. Kezâ :
ﺋ ﻴ ﺐ٠ﺑ ﺘ ﻬ ﺌ ﻺ [ ل
; .
Yâni: «Ey ümınct.i ^Iuhammed; sizi de onların nazarında azalttı«*.» Hattâ Ebû Cehil: «Düşmanla harb etmeyiniz, liirer birer tutup baglayınız» demişti, iki tarafı böyle biribirine az göstermesi :
ج أﻷﻷﺀ٠ ث شﺀ١ ذﺗﺘﺨﻠﻶذ\ﻟﻰ١ ﺗﺞ0:ﻻ١ ذﺷﻖ Y ânî: .Mİlkadder bir hâdiseyi Allahın kazâ etmesi VC meydana ge. tirmesi İçindi. Malûmunuz olsun ]، ؛her İş Allalıa râci’dir, o'ııun takdiri vechilc olur١ 5.»
٠
6246
ن دود و ا ﻫ ﻞ آن دى٠آ ن ﺀذا دل ﻣﻴﺜﺪى
ر د
ﻳﻮ، اﺣﻤﺪا وو
«Karşılıklı kuvvetleri böyle yekdiğerine az gOstermek, Allahın bir inâyeti .İmuştu ki. ey Ahmed ii Muhamnıed Aleylıesselâm: Sen o inâ. yetin ehli ve lâyıkı idin. Yoksa ؟ok göstermiş olsaydı sen de endişeye düşerdin».
(93, SUrei Enfal 43 ؛. (94) SOre، Enfal : 4.1. (95) Sfırri K n fal: 44.
71 ؟؛
625(1
ل،ل٠ ادد ار.. ى,ا ذك وق ؛ذا أر ر ش 'ﺗﺎد د ر ز.١واى «Bir 1،«؟ﻟﻠﻞ؛, ااأا،1ا z a h ir i , ا؛٢ 1،» ﻻذJ'ardııncısı olmazsa; bir kedi, ona erkek arslan giİJİ görünürse» veya , |أأا ل،
6251 ﺑ ﺪ ز دورS i ١داى ا ر ﻣﺪ ر ﻣﺤﺎش ا'در ا د از ر و ر, 17 «Yiiz kişiyi uzaktan bir kişi gibi görüp kibir ve azarnetle onlarla uğıaşnıaya kalkarsa vay hâline»؛
6252 زان 'ﺗﺎد ﻧﻮاﺳﺎرى ﺣﺮﺑﺄ ﻟ ﺚ/ زان ﻧﻤﺎدﴍ ﻭﻭﻑ «Zü’l-fikâr ondan dolay، bir ufak siingii gibi, erkek arslan da kedi gibi görünür ki».
6253 ا دﺑ ﺮ ا د ر ﻓﺘﺪ اﺣﻤﻖ ﺑ ﻚ واد رآ رد ﺛﺎ ن د ن ﺣﻠ ﺖ ﺑ ﻚ «Ahmak ve korkak bir kimse cesâretlenip cenge kalkışsın, Allah da onu bu mekr ve hile ile yakalasın». Nasıl ki Yunanlılar, harb-i umûmideki mağlûbiyetimiz iizerine yaralı bir arslana dönmüş olan Türk kahramanlarının yurduna saldırmış ve kolayca emelime nâil olurum vehmine düşmüştü. Çünki Türkün elindeki merdlik ziilfikârım âdi bir süngü. Türkü de, dedigim gibi, yaralı bir arslan iken kedi gibi görmüştü. Fakat neticesinde 0 yaralı arslamn zül. fikâriyle maglûb olarak denize dökülmüştü. Ziilfikâr: Hazret.i Alinin meşhûr kılmcıdır. Kureyş müşriklerinden Haccâcm mail iken sâllibinin Bedr gazSsında maktUl olması üzerine ganimet taksiminde İlazret-İ Peygamberin hissesine düşmüş ,ve taraf-1 Risâletten c ٠nf،،]-ı Ali'ye İhsân buyurulmuştu. Ağzı, iyi kessin diye girintili ٦ \1
1 V> ı . a m b e r l e r i n v e e v l i y a n ı n z a h i r i ş e k i l l e r i n e b a k a n l a r o n l a r ı z a y ı f v o h a i n , k im s e s iz v e k u v v e ts iz g ö r ü r le r . L â k in o n la r ın z a h i r i v c y a r d ım c ıs ı A lla h
o ld u ğ u
iç in
k e n d ile riy le
m ü c â d e le y e
؛. i l i ş e n l e r
e lb e tte
m a g lu b
o lu rla r. C e n â b -ı H a k :
٠ ﺋ ﺒ ﻲ١ ﻧ ﺌ ﺎ ح: ؤ ا Y ânî: «Muhakkak bizim askerlerimiz (mü'minler), mutlak galib geleceklerdir«», buyuruyor. İşte cünd-ü İlâhî bu gibi zevât.1 dir ki elbette düşmanlarına karşı gâlib ve muzaffer olurlar. Bahsi (Uc ibni unuk) Hz. Mûsâ'nın harb ettigi Amâlika taifesindendir. mullah hazretleri asâyı onun başına vurmuş ve öldürmüştür.
onlar aliyegeçen Keli-
Uc'e dâir bir takım rivâyetler de vardır. Güya anası babası gâyet kısa boylu insanlarmış. ,Cenâb-1 Hak lîemâl.i kudretini göstermek İçin öyle cüce denecek ana-babadan böyle uzun boylu ve iri yai'1 bir insan halketmiş. , İşte enbiyâ ve evİJyâ, suyu topuklara kadar çıkan bir derecik gibi göründüğü halde onlara adâvet besleyen (Uc ibni unuk) gibi herifler,' onların bedduâsiyle lıelâk olur- Nitekim Hazret-i Mûsâ (Uc ibni unukju öldürmüştür.
6258 ت ﺣﻮ أش ا ل ﻣ ﺜ ﻚ٠ د ﻣﻮ٠ى ا
ى’ﺀاﺑﺪ ﻧﻌﺮ ﺑﺮا ﺧﺎﻟﺚ ﺧ ﺌ ﻚ «Onların kani dalgası, misk yığını gibi, mâncvlyatlarının dibi kuru toprak gibi görünür». Meselâ:
6259
ﻃﺜ ﻚ دﺑﺪ ان ﻣﺤﺮرا ﻳﺮﻋﻮن ﻛﻮر٠ ا د ى وﻧﻮر/ - ز١“ا دروراد «Kalben kör o.aıı fir'avn Şab denizini kuru gürdü ile yiğitlik vc zorbalık fikriyle oraya at sürdü».
،3.1
S flr
.1 S f t f f a ، : 173. 711.
6.263
jl٠ ) ıj'L.،
T
؛d li ،*١ ، .٠ ١ ،،.؛؛.'.^^•٠ jj
«Ey felek; âhir zaman fitnesi koparmak için pek hızlı dönüyorsun, azıcık aman ver». Şâirler, ekseriya felekden şikâyet ederler. Çiinki müneccimlere göre arzda ve insanlar üzerinde müessir olan, onlara gâh saadet, gâh şekavet irâs eden yıldızlardır; yıldızlar ise fezada, yâni; felekde devr etmektedir. Halbuki hakikatte takdir eden ve müessir olan ancak Allah’tır. Eğer yıl dızların arz üzerinde bir te'siri varsa takdir-i İlâhînin zuhuruna vâsıta olmaktan ibarettir. Hazret-i Mevlânâ, bu ve gelecek birkaç beyti, feleğin te’sirine itikat edenler lisânından tehekküm tarikiyle söylüyor.
6264 L -U zi
ﺧﻨﺠﺮ ﺗﺰى ;ادر ٠ ٠ﺟﺮ
أ4'ﺑﺶ زرا وده درذﻣﺪ «Ey felek; sen bize J؛asd İçin !؛eskin bir hançersin, bizden kan almak İçin zehirli bir neştersin».
6265 f - j Â۶٠١،>٠ •
j١
؛S١
/ ٠Oj T ،؛،''٠ö ،j >٠J ■ ؛j 6y felek; Allahın rahmetinden merhamet öğren de bizim gibi ka٠ » n٢ ٠ î cmisilli ٠ ıiî!v ı ١ ٢ ٥ ... < ١ ،١ ٠ ١ ٩ ٠ ٠ ٠ rin kalbine yılan yara açına».
ı٠ ın c a H ٠ ٠ ١ ٠ ١١ ^ ؛١ 1١ ١ ١ ١ ١ ،١ ٠ ٠n
ا
6266 ﺗﻚ ﺟﺮﺧﺊ ﺑﺮخ'راI ﺣﻖ ا ﻧﺎدا ن رأر'ذ ان ﺳﺮا
«Ez felek; senin ؟ırkını şıı nrz üzerinde döndüren AİJalı haklu İçin olsun». F: 40
721
0271
«Allaha şükür, biz sentti başlangıcım, yâni, kadim olmayıp hadi؛؛ bulunduğunu öğrendik. Peygamberler, senin esrarını, yâni, nıahliik• ؛İlâ hi ve hadis bulunduğunu söylediler».
6272 ﺧﺎﻧﻪ ﺣﺎﻧﻮ ت٠ د ك١آد ى د
ف ل دزدى ﺀا أ~ت «iıısaıı evin sonradan yapılmış olduğunu bilil‘. Fakat orada ağ gerip yuva yapan öriimcck böyle olduğunu bilmez». Hazret-i R'Ievlânâ, âlemin kadim ve ezeli Jjulunduğuna inananları, bir ev dâhiline ag geren örümceğe teşbih ve talımik ediyor. Kezâ :
6273 ت..دغ از ﺗﻢ٠ ن١ ﻳﺜ ﻪ' ئ داﻧﺪﻧﻞ
ت٠ .اران زاد و ر ﻛ ﺘ ﻰ دزد.-,
ﻛﻮ
«Sivri, seniıı. bil bağının ile vakitten beri nievcud olduğunu ne ililir? O ballarda doğmuştur, kışın ölecektir», Kezâ :
6274
ﻧﺪر ﺟﻮب ز ﺑ ﺪ ﻣ ﺖ ﺣﻮ١ك م و؛ت ﻧﻤﺎل١ ﺑﺪﺍﻧﺖ ﺟﻮﺑﺮS Ağa» ؟kurdu ağacın İçinde ve gâyet zayii liir lıaltle doğar, ağacın ne vakit dikilip î،> zaman nallandığını ve onun fidanlık zamanıııı ne bilir?» 72:1
(؛27)؛ ال ﺟﺎن ﻣﺎﺳﺖ. ﺀز ﻷذا;دى و د ت و ﻣﺎﻧﻦ— ﺗﺎ ﻛﺄد ﻣﺄﺳﺖ-ﺗﺎرﻳﻪ «Taklidi, yânı, yalnız okumakla, işitmekle öğrenilen itini, bizim rulıumuza zarar verir. Zira 0 ilim, sn ile yıkanmış vc hâtıra levhalarından silinmiştir. Bizim, yânî, erbâb-1 tahkikin irkilil ise levhalar iizerintlen sil ile yıkanı, silinmez».
6280 د بﺀل رى ا_د ﺛ ﺪ ن٠زن ﺧﺮ
اﺑﺪ زدن. دﺳﺖ در دﻟ ﻮ'ﺗ ﺮ اا ذ ة٠
« B u a k lid a n , y â llî, ilil ta k lid i ilim d e n c â lıil o lm a li v c d îv â n e ü k e t e . s a r ılm a k lâ z ım d ır » .
RUhi Bagdâdi, meşhûr gazelinde der k l:
Unutup bildiğini arif isen, nâdân ol! Bizim vahdette tte ilim ne alim isterler . İşte Âlevlânâ'nın da bil taklidi ilimden câhil olmak gerektir dedigi, bizim vahdette sorulmayan ve âhirete fâidesi olmayan ilimdir ki sOfiyye hazeıâtı buna (kil ü kâl), yân؟, (dedi-kodu) derler. GOniil aynası bu gibi dedikodulardan musaffa ve miicella olmali ki oraya ulûm-i ilâhiyye ve irfân-1 kluhammediyye aksetsin. Molla câmî Iiazretler ؛de bir kasidesinde der k i : «Muallim kimdir? Aşktır. Siikât köşesi 0 muallimin dershanesidir. B ers; Hayret. Benim âlcm.i kalbim de. o mektebin ders okuyan bir çocuğudur», Maamâfih bu sözlerden cehlin ilme müreccah olduğu anlaşılmasın. Asrinin her fende en yüksek âlimi olan kîevlânâ, okumayın, yâhud okuduklarınızı bırakın, kıpkızıl câhil kaim demek istemiyor. Bildiğiniz ilimlere magrûr olmayın ve bilmediğiniz mânevî ilimleri de Ogrenin tavsiyesinde bulunuyor.
6281
jfj ر د ﺧﺮد زان
ض
ز٠وش و اب ﺣﻴﻮازرا ر٠ذص «Her ne ile nefsâ.ıî bir fâîde göriirsen ondan ka؟. Zehri i؟, âb-1 hayâtı dök». 72٠ آ
(؛2 «:إ
وش. ى ر ل و ﺑ ﺎ ى ا١ى ة غ:ا ش،١اش و. وا-ى ر-أﻣﻮ٠' ﺑﺎزار از ﺃﺫﺀﺀﺍ١ ؛ ﺓ؛ ﺍ ﺃ ؛1٠ ﺍ;' ﺍﺍ1 ﺍ, korku ؟ ؛ilde ﺃ ﺃ ﺍ ﺍ1ﻟﻸ١ . SılıJ ﺍ١ ﺍ ﺍ ﺫ١ ﺍﺍ ﺓ)ﺃterket. rösvâJ.k،؛. meşkur 0 ﻻﺍ٠
insan beyn’el.havı' vc'r-rccâ bulunmalı, yani, ne Allahm rahm crndrn Iimid kesmeli, 11. de az'âb vc ıkâbındaıı emin oliiialidır. Dâiınâ . . ا٠.:'ا- ا ı !،(،diyyele kapanıp .Aman Yâ RabblJ Afvcta demelidir. Zâten اا;ذﻻا ,ynjjmak o'ııa olan kulluk vazifemizi ifa etmektir Şor'a muhalif bulunan, fakat avam İıalk arasında ııâmus , "؛،*det, m r ve sayılan şeylere ،le ehemmiyet vermemelidir. fdeselâ resmi bil' yerde.(,: -ipka çıkarılıyor diye camide cie başı kabak namaz klimaya kalkışma . : malidir, çlinki namaz kılarken başı kapalt bulunmak sünnet - ؛müekkedo cunılesindondir. Alcyhisselâtu Vesselam efendimiz ihramda bulundukları ؛.::imandan başka vakitlerde bir defa olsun başı açık namaz kılmamıştır . •'!؛،'ili namaz kılarken gördüğünüz gibi siz tle namaz kılınız» hadis- ؛ ؛-eri l yle bu Siinncti ifaya borçtuyuz.
6284
ﻟﻴﺬرا.' 1ردم ﺗﻨ ﻞ دور٠از ا ز م ﺧﻮ ﻳﺜ ﺮا،'ل١ﻟﻮ٠ﺑﻌﺪ زن د «Uzun ve uzak düşünen akl -1 mcâşı tecrübe cttiııı. Şimdiden sonra kendimi dîvâne yapacağım». Akil ikiye taksim edilmiş: birine (akl -1 meâş), digerinc (akl -1 nıeâd) denilmiştir. Akl-1 meâş : Dünyâ ma’işetini bilen akildir. Akl-1 nıeâd l.'؛c : M ahalli avdetimiz olan Â)lirete eren akildir, Akl-1 meâş, pek tabii olarak âhire، işlerini kavrayamaz. Ve akl -1 medde göre hareket edenlere deh nazariyle bakar. Bundan dolayı Hazret- ؛Mevlânâ, akl-1 meâşı dene, ilim, âhirete fâidesi olmadığını anladım. Şimdiden sonra da akl-1 meâde nyacagim. isterlerse bana dcJi desinler diyerek akl-1 meâde itiibâ'ımızı bize tavsiye ediyor.
727
6289 ،f 1- 5 <.■؛3* 3 . ،>٠، ،١ jJ ٠ ri". O . . } ، uro". •j y=r Ben aklın îcûbâtım cok aradım. Fakat faydasını görmedim. Şimdi» den sonra da delice hareket etmek istiyorum».
«BİR KİMSENİN, KENDİNİ DİVANE GÖSTEREN BÜYÜK BİR ZATA HİYLE İLE SÖZ SÖYLETMESİ»
6290 ﺀاش
آ ن ؛ < ﻛﻔ ﺨ ﻮا را
ﺛﻮرت آرم د و د; ﻋﺘ ﻬ ﻢ٠ «Biri detli ki; müşkil bir İş İçin meşveret etmek üzere akıllı bir adarj! istiyorum».
6291
ا٠;؛-ر ث٠ ا؛ا،اًن آ ق كﺀذش lf ﺗﻤﻦ. ن ﻣﺤﺬI ﺑ ﺖ ﻋﺬﻗﻞ ﺟ ﺰة «Diğer biri de ona dedi ki; şehrimizde şu kendini mecnûn gösteren kimseden başka akdlı yoktur».
6292
'أك ﻓﻼن٠ر ق ﻛ ﻨ ﺘ ﻪ ﻻوار٠ ﻛ ﻮدة ن٠ دواذد در»ﺗﺎف.م «İşte o adain fiilindir ki bir kamışa binmiş, yânî, kamışı at yapmış olduğu İıal.lc ç٥cı؛k: ١ r arasında koşup durmaktadır». 729
؛ا2 اإ،ل
اﻧﻮﻛﻔﺖ. . ﻟﻰ اﺗﻜﺎر.ﺟﻮ'ن و و اﺀرار
ذ ى.ﺛ ﻢ
ب٠غ
اران
،ﺳ ﺪ هﺀ
«Kir veli sara âşikâre olarak ذﻻ'ﻟﻬﺞd'؛ıir yüz binlerce srr söylese*. 6297
ﻣ ﻮ ا ﻓ ﺪ ' ﺷ ﺴ ﻮ د٠ص"راات؛ زﻋﺮد١;،j f r ; و ا دا ف ى
«Scııde o anlayış ve İrlân olmayınca gübre ile o،l ağacı kokusunu ayırd edemezsin*.
6298 ﻓ ﻦ٠٠ ﻳﺎزﺳﺖ آ ن دد. را٠م
ذق ﻣ ﺮ ﺀ ﻛ ﺖ ﺑﻖ, f : ~ زر ص «Egcr
s e n in y a k ît ı v e b a s ir e t g ö z ü n a ç ık is e , h e r t a ş ın a lt ın d a , J'â n î,
ile r c i h e t v e n o k t a d a b i r s e r l ı e n g , b ir v e l î - i İ lâ h î g ö r ü r s ü n » .
6299 از و ;ﻣﺮﻣﺖ. ، ﺑﺶ آ ن ﺟ ﻨ ﻰ
ى در رﺳﺖ٠ ىرا ﻛﻠﻲ٠ر ﻛﻞ «Açık ve rehber olan bir gözün önünde kilime bürünmüş bir KeJIm görünür». Buradaki Kelimden maksad velî, onun kilime bürünmüş olması da evliyâullahdan ؟ogunun eski püskü elbise giymek itı'yâdında bulundu, gundandır.
6300 ﻛ ﺪ
. وﻟﻰ ﻧﻬﺮ١٠٥ ﻫﺮ وﻟﻰرا
ﻛ ﻨ ﺪ٠ﻫﺮ٠ا. او ﺧﻮ'ﺳﺖ١ ك٠م «Her veliyi, diger b؛r veli meçhûr eder ve iler kimi isterse esrâr-1 velayetten behrodâr eyler». 7:11
6300 ،١ر
ك درو ﻳﺪان:ا ع ذرﻓﻢ٠ ﻳﺜﺎان، د ذ دا
ذاﺀ٠ ك
ﺳﻚ
دل ؛ ذ د ﻣﻪ
«Köpek, lıışm î!e fakirlere saldırır. Fakat ay dervişlerin bastığı yerlere yüz sürer ve unlarm l١ âk-i pâyinî sürnıe gibi göîüne çeker».
6307 يﻟﻒوب ﺑﻚ ﺣﺰ ﺛﺪز٠ ﻵور ﺀ
ن.ا'در ا ﻣﺪ ﻛﻮر در ﺗﻌﺐﺀ د <؛K ör köpeğin havlamasından ve korkusundan âciz kaldı da köpeğe ta'zîm elıııegc başladı». 6308
واى ث; ﺛﻜﺎر٠ﻛﺎى ؛ ﻣﻴﺮ ي ر ﻣﻦ دأر١دﻻت د ن آ ت دﺳﺖ «.Şöyle diyerek k i : ey avcı başı ve ey av arslanı; kuvvet ve kudret şenindir, benden elini ؟ek, yânî. ljana İlişme».
6309
' ا ن ﺣﻜﻢ٠ﺀرر٠ﻛ ﺰ ﺿﺮورت دم م٠ذﻳﻢ و ﻟﻘﺐ دادش ﻛﺮ٠ﻛﺮدت «Kör dilenci, hakim olduğu İçin, eşek kuyruğu gibi olan köpeğe ta'zim etti ve ona kerim lâkabını verdi». Bir zâlime karşı hüsnü muâmele etmege ve nezâketle söz söylemeğe (müdârâ) denilir. Şîrâzlı Hâfız der k i : «.ünyâda ı-âhat ediş, şu iki kelimenin tefsiridir k i : tlostlara lutuf, düşmanlara müdârâdır.» Hattâ : «insanlara nezâketle jııuâmele etmek ١’C onların suyunca gitmek sadaka nev'indendir.» diye bir hadis de rivâyet edilmiştir. Bahsimizdeki kör dilenci de köpeğe karşı âciz oldugu İçin ona mudârâ ediyor, ona (avcı başı), (şikâr arslam) gibi ta.zimkâr hitablarda bulunuyordu.
<؛,'!؛٢ا
-ر ز ﻞ
ﻫ
5
م ﻛﻨ ﺖ ﺛ ﺪ،و ل٣ ﻟﺖ
آ ء د ا ب٠ز ا
٠ ١ ث
w
-■٠■ ٠ ف
ر
ا
C -İ—
«Köpek filim olunca ava atılmakta çevik olur.
Köpek ﺀإﺀةolunca
a s h â l .î k c h fd e n s a y ılır » .
Ashâb.ı Kchf, dinlerini muhafaza için bir mağaraya iltica eylemiş birkaç muvahhiddir ki bir köpek de bunlara ؛؛hâk eylemiş ve ashâb-ı Kehıin bahsi geçen yerde o da zikrolunınakta bulunmuştur. Burada köpekden maksad : İnsanın nefsidir ki talim ve terbiye gö rürse salah kesbeder ve muallem av köpeğine benzer ki avlayıp getirdiği helâl onu.. Tehzib ve İslah olunmayan nefis ise ğayr-i muallem köpek gibidir ki av yakalayacağı yerde insana saldırır.
«316
ت٠٠ا ﺛ ﺪ ك ص ﺻﺪ ﻛﻲ.ﺛ ﻨﺎس
ili*
ﺟ ﺒ ﺖ٠ ﺷﺎ ذ دI ف و ر١اى ﺧﺪا .؛1( ي ;.ذ١؛١ا: av 1> ؛اا؛ج>اvc kendi sûhibini bilir. İlâhi, av âşinâ olan ııbr ile n ir ? »
6317
بﺀت-٠ا— هﺷﻪ ار ﻟﻰ ﺟﺚ:ا ر ذث ت٠ ﻧ ﺚ ل ﺟﻬﺎﻻ١ا ك ا ن ز «Kiir av hegini tanımaz. Onu tanımayışı gozsüzliikten değil, cchâlet sarlı.şu olduğundandır».
6318
از زﻣﻰ ،>٠
ﻭﺍ ﻭ
م:ر ز ت ﺧﻮد ﻟﻰج
a-؛. ؛٠٠؛- ،.,Ls* ; I ،>; ٠gr ١
«Topraktan daha kör mahlûk olmadığı halde Allahın fazl ve kere miyle düşmanı görmüştür ».
6319 ﺛﻤﻮ'زت١ و ﺳ ﺮ٠ ﺩ و٠ﻭﺭ درى ﺩ
ا دا ﺧ ﺖ٠ ١ ;د و ةروف5 : ٠ﻻ ةرو،-خ “O gözsüz ، ااأأأ1، اJMûsâ'yı taıııılı vc 0'nn ،a’zimdc Imlmıdıığıı gilıi Jtııarûmı ﺍ1) ﺍta m d ı ve y ı ı t l ı ı ».
7:أ.آ
6 :ا2 ا إ ذ و ا د ا ذ ر ر٠ا ﺑ ﻮ ا د و م ﺍ ﺧ ﺮ٠ ﺍﺧﺮ ﺍﻣﺎ ﻭ ﺍﺍﺣﻒ،>
«Su, hava, toprak ve kıvılcımlı âte؛yânî, anâsır-، erbe’a, bize kar,، j٠ .«bihaber fakat Allaha karşı bahaberdirler Emi'-i İlâhîyi anlar ve derhal iııfâz ederler, 6322 ﻫﺎﺑﻤﺲ آن ز ﻏﺮ >ﻓﻰ ﺧ ﺮ ر٠ ن ذ٠د:ى>ر اذ ﺣﻖ ز از ج «Biz ise onların aksine olarak Hakkn، gayrisinden haberdârız, HHak. tlan ve bu kadar .nezir, yâni, er،biyâ.i jzân١ ،n teblgâljndan bihaberiz... Nezir: Korkutan demektir ki 2 ,dd، beşirdir. Bütün peygamberler hem beçir, hem de nezirdir. Yânî, Allahın rahmet ve mağfiretindeki vüa'at ؛ümmetlerine teblig ile onlara miijde verirler. Sonra da Hakkin evâmirine İsyân eyleyenleri azâb-1 İlâhi ile korkuturlar.
6323 ﻻﺟﺮم اﺛﻐﻐﻦ ﻣﻬﺎ ﺟﺒﺌﺎ'ن ﺑﺒﺰ ﺣﻴﻮان ﺟﺐﺛﺎن٠ﻛﻨﺪ ﺛﺪ ز آ » ؟Uphcsiz gbkler ve daglar, o emânet yükünü taşımaktan korkarlar. Hayvanin ihtilatından onların hamleleri te.sirsiz kaldı». Kuı-'ânda Ab.zâb Süresinde buyurulmuştur k i :
ﻵ ﺧ ﻞ٠' ﻲ
ﻻ ﺋ ﺎ ﻳ ﻴ ﺘ
ت | ؤ ﺧ ﻲ \ ا ﻻﺛﺎ ئ
وا
| أ ا١ ؛ ﻋ ﺬ ; ا ي ﻳ ﻐ ﻘ ﺐا
ر ﺀﻳﺒ ﻈ ﺮ ﺣﺘﻨ ﻼ ه Y âni: «Biz emâneti göklere, yere ve dağlara arzottik, onu yüklen mekten ؟ekindiler, ondan korktular. Halbuki onu insan yüklendi. ÇUııkî F: 47
737
;ا:ل2 ﺀ٠ <؛b ٠ •;دo ى د؛ د.وا١ ذ: ٠ﺟﻮ
ا ه٠ آن ﻛﻮو را “K ir h ır s ız . b i r r e l e r ».
k . i r d i ' 11
ا٠ااا١١،١١ ا؛ا1اذ، ؛، لo l s a
0 k o r,
b ilm e d e n
ferv A cI 4
6327 د ز دا ى ا و آ ن ﻣ ﻢ ﺭﰪ٠ ﺓ د زد
1٠
X
زد ﻟ ﺪ م
ﺩ
ك
hersiz gelip de ey k 1.0؛؛r, senin kumaşını ؟alan benim, o
kumıışı
a i d i n i '. , ، '، ؛ilk i u s t a I jir h ı r s ı z ı n ı d e m e y i n »“ ' ؛.
63 ؟8 اﺋﻢ أ٠y >" د رد
ﻛﻮﺭ
د
ﺩﻧﺎ
S
ﺋﺘﻤ ﻮا ث ف٠ أون 'دارد ﻧﻮر « K ö r , ؟Oz n O r n n a
ve
r i i 'y e ،
z iy â s ın a
S ıh ilı o lıııa d ıg ı
؟ ؛in
k u m a ş ın ı
atan hırsızı ııasıJ tanır;.'.’»
6329
اورا ذو ﺳﺨﺖ
,ون ( ر د ر٣
ﻣﻤﺎى رﺧﺖ٠ > ٠ ; د او.ا ﺀ Hırsız gelip de ıııalını ؟aldığını İ’tirâf edilire sen onu sıkı sil ]؛tul kl ؟aldığı şeyiıı alâmetlerini söylesin».
6330
ر دزد٠ ﺍ آﻣﺪ ﺀم١ س ﺟﻬﺎد٠ ;د. دزد_د و ﺟﺪ٠ د ك جf ا «Hırsızı sıkıştırmak c i l i A d i ekher sayılır. ve 1le göt،،ıdtigi،ı١؛، söylesin«.
O nu
sikm.lt ٠، ؛ne çaldığını
7:11»
Bundan sonra diyor ki :
Ha/.rc.t-i Mîvlâııâ
başlamış oldugu fıkraya avdeti,
6335
ا او٠; ا ﻣﺪ ا٠ﺛﻮرت ﺟﻮﺿﺪ٠ ﻛﺎى ذ ا ب ﻛﻮدك ذدﺀ رازى"ﺑﻜﻞ "M ü ş â v c r e e ، ı n ،؛k i s t e y e n
k im s e , o m e tz ü b u n
k a r ş ıs ın a g e ld i
ve ey
o e u k la r b a b a s ı, b a ııa b ir s ır s ü y . e , d e d i ;،».
6336 ف
از. ﻛ ﻔ ﺖ روﻧﻦ رف ﻛﺎس در ٠روزرا ز 'ﺑ ﺖ
ﺻﻮز١د
اذ ر.
«MeczUb dedi ki: bil halkadan, yânî, sır talebinden vaz geç, »,٠ ٠kapı kapalıdır. Geri dön ki bngiin sır güllü değildir*. r \s ıl str g ü n . h e r k e s in ki :
( ر ا ذ٠;ﻟﻰاا.' r .
e s ıâ r ın m
m eydana
ç ık a c a ğ ı k ıy â n ıc t
günüdür
) d iy « lâ r if e d ilm iş t ir .
6337
د ى در ﻵﻣﻜﺎن٠ا ﻣﻜﺎرا ر ن ر ﻧﻜﺎن٠ردى, ﺟﻮ ﺛﻴﺨﺎن٠ر «Eger mekandan, lî.ımckân alemine, yânî, sûretten mânâ cânibine yol olsaydı ben de şeyhler gibi dükkânda o tııır , halka kerâmet satardım*.
6313
...١î٠ ١ h،esib, «ا!ﺀج١ ، ااKok٠ ısıı،tcl؛،n sarhoşun şarab ال؛؟آJçnıe<lig؛n ؛anla* ا٠ ااا،، ؟؛in, (؛٠ ا١) 'اﻻb a k a h m . dedi. Sarhoş ise söz csnûsmda bil hû dedi».
6314
...١ ١٠ıh،es'ıb dedi ki : « ٠ ١ ١ ١؛٠ ١ ١٠ '،, diyorum. sen hû diyorsun. -Sarhoş da ،. ٠ ١ ٠ ٠ ١ ١verdi ki: Iien neş’e١ iyi١ n, sen gamdan ؛١ ٤ ؛ı،at oJm.ışsun».
6345 ا ز د ر د وﻧ ﻤﺒ ﺪا دا ﺳ ﺖ.ا
ت-:ﻫﻮى ﻫﻮى ﺑﻨ ﻮ را ن از ﺛﺎد .٠٨١٠: derd. gan, ve zulihndcn çekilir. Sarhoşların hû hû demeler ؛ise neşedendir»,
6346 >ﻝ ;
>ﻣﺤﺬﺀب كﺀت ؛ ن ﻧﺪاﻧﻢ خ ت٠ر ا نﺀع4<
; ! ;
٠
"M u h tesib dedi k î : O nu h ؛١ n١ em . Ş im di sen k alk , n ü k t.d â n J .k sa t. m ay a k alk ışm a, bn m iic id e le ve m iib û h esey ؛bırak».
6347
أزﺗﺂا
ﻣﻦ
ﺟﺎ٠;٠١ﻛﻔ ﺖ رو'ﻧﻮ
١: — ق ﺣﻨﺐ; ا زﻧﺪان ىم ..S arh .5 <1ا٠ آااki : ١ ١ aydi İşine git. E fendim n erede, ben n ered ey im ? M u h tesib de ٠ ١ ٠ ٠ ٠ ١ ؛١ ٠ ١: Sen sarh o şsu n , hay d i kalk, zin d an a k a d a r gel». 743
6348 I fıo ؛؛j ٠ rJc-)tî
ارو رو.ﻛﻦ
~اا
[ ; اى
ت-.
ذﻫﻜﻠﺘﻮاف ر د ز ا د٠ز ر١ .S a rh o ş dedi k i : Ey ıııııhtesib, beni b jra k da İşine git. ad a m d a n re h in olabilecek b ir şey- a lın a b ilir m i?»
Ç ıplak b ir
6349 de IIVI
ﻛﺮ را ؤ د ﻧﻮت رض د ى ﻧ ﻚ ﺛﺪ ى٠ﺧﺎﻧﺎ ﺧﻮد رﻓﺘ ﻰ و ٠ Ei؛e r b en d e y ü rü y e c e k ve gidecek k u v v e t olsaydı ev im e g id erd im , yolda d ü şü p sana ra s t gelm ezdim ».
6350 «h in d im
ﺷ ﺘ ﻰ١ا. ا ﺋ ﻞ و٠م ن ا ر ى٤ ذﻛﺎr J ر ﺟﻮ ﺋﻴ ﺨﺎ ن .B e n im ak lim başınıda olsayd، ve y ü rü m e k liğ im e İm k ân b u lu n sa y d ı ay ık olan şey h ler gilıi d ü k k â n d a o tu ru r, h alk ı d a 'v c tc ve irşâ d a ça lışır dım».
ﺀ٠.١اال1 k ,،î ٠ ؛٠ l٠ cli
İKİNCİ CÎLT٠ ؛KİNCİ KİTABIN SONU
إةآا؟ﻷ
«Bil sii »'؛؛، ICİ، kf.1,
؛—؛
----------
* Ş E R H ‘ İ M E S N E V İ» XIII üncü asır Anadolu’sunun huzursuz toplu luklarına İlâhî heyecanın, saf îmdmn, rabbani aşkın kapılarını açarak onları huzûra ve kurtuluşa götüren Hz. MEVLÂNA’yı ve ölümsüz eseri MESNEVİ’yi; hakikatiyle tanıtan bir külliyattır. Ruhen hasta ve yaralı bulu n an bugünkü nesil٠ lerimizi de ALLAH’m izniyle kurtaracak, yeni b r imdn, aşk ve heyecan devrinin temellerini atacak nitelikte olan MESNEVİ’yi akıcı bir üslûbla şerhe٠ den bu eser, şu anda yeni b ir nüshası ile okuyucu٠ lanmıza ulaşmış bulunmaktadır. ٠
Aynı şekilde intişâra devam edecek olan bu müstesnd eserden ve Cenâb-ı Pir’in ruhâniyyetinden bütün okuyuclann müstefid olmalarını temenni ederiz. ŞAMİL YAYINLARI
J