M E V L A N A C E L A L U D D IN - I R U M İ
MESNEVİ Terccmc ve Şerheden T Â H İR -U L -M E V L E V İ
CİLT : 4 KİTAP: 1
Ş A M
İ L
Y A Y I N E V İ
K lo d fa re r C a d . N o .8 T ü rb e - IS T A N B U L T e l. : 2 8 4 0 51
.
Tâhir’ül Mevlevî (d. 13.09.1877 - ö. 20.06.1951) Şair, yazar, Mevlevî Dedesi, mutasavvıf, müderris, mesnevt-hân, gazeteci, ve edebiyat tarihçisi.
،»■
Osmanlının yetiştirdiği son dönemin en renkli kişiliklerinden birisi olup, Osmanlı ile Cumhuriyet nesilleri arasında adeta bir kültür köprüsü vazifesini görmüş âbide şahsiyetlerimizdendir.
]
٠ .
• Hz. Mevlânâ’nın Mesnevîsine merhûm Tâhirü'l-Mevlevî kadar güzel yaklaşan ve anlatan olmamıştır. • Ömrünü Hz.Mevlânâ’nın düstûrlarına bağlı kalarak yaşamış, Mesnevîye nüfûz etmiş bir âşıktır. • O, Mesnevî’yi bilen, yaşayandır. Onun elinde Mesnevî, Kur'ân ve sünnetin aynasıdır. Ona göre Mesnevî, Kur'ân’ın içi ve özüdür. • Mesnevî’nin güzelliklerine, inceliklerine bu şerh ile daha bir farkına varacak Mesnevî’yi tekrar tekrar okuyacaksınız. • Mesnevî’yi kanalından şaşmadan, şaşırtmadan Müslümâna sunan sağlam bir kaynaktır. Ehl-i Sünnet akîdesinde Mevlânâ’yı öğrenmek isteyenlerin okuyacağı bir Mesnevî’dir. • Tâhirü'l-Mevlevî’nin ömrü kifâyet etmediği eksik kısımları talebesi Şefik Can (d.1909- ö.2005) tamamlamıştır.
M EVLA N A CELALEİDDIN-I RUM İ
MESNEVİ Tcrceme ve Şerheden T Â H İ R - UL - M E V L E V İ
CİLT : 4 KİTAP : 1
C e r id o h o n e
Sokak
C a ğ a lo ğ lu - İS T A N B U L
٠ g?<7٠ 3y 1؛٠■؟
A y d ın
r z > L z q /r
H a n Nü. E
Tel
: 2 8 4 0 .5 1
ا,٠ |اااااااااا
I 11111,0 I
ا.'<ا.١1 ا,
II
٠ !.,
0,1111111
.1 1 1 0 .1 ,!,,,,
< ،ااا< ال،أاا
idilindeki
!،
اا،.١٠-ااا٠ ,ا
III
91
17ا
< إ٠ ،ا, ١اااا٠ ااI ٨ :ااا ا ا, 1 ا. اا، ؛ا.'، اا،-،".m aili gelm esi K.'lıı elçilerin tez. g itm elerin، en ir ıııoM ٠ >اا1, | ااHU teşvik، 95؛ ا1٠٠,٠ا, 1اا ااا:اا1ا٠'ااا1, اtllıılı ;؛lirin i ا؛ا1،( ؛اا..،.؟ili) hicreti V،' H orasan sultaııatını 1ا. ا1، ، اااااI . . . . . . . . 96 1 أ.ا illi. 111111-, ااااlılııc ellili çııkıırda hulunan dereye yetişem edi )؛؛içiıı, «ııyıın ؟-I'I'İ ili ا1اا١ااا، اااıııııksadiyle ıt.viz ııgacı ü stü n d en sııya ceviz silkelem esi ve ııııııı ıcslıdıı güzel nağm eler gibi onu neşelendirm esi » , 98 ا؛!اا اا؛دا٠اا٠ ve ııııaııtla gecikm e diye, S üleym an (A.S.) in B elkis’e tclıdid ".1111. 1 -1.11 ehlili. ا'ااااا-1 103 , 11111 llclkls'c: Benim, senin im ana gelm eni istem em : ancak Al- ،' ı.ıtl. ', 111.111 1 ٨ 111 1 II I ،. . 11.1 : ne nefsinde, ne güzelliğinde, ne de sa lta n atın d a !lir 11 .1* 1 yok. llal، n u ru y la gözün açılınca, böyle uldııgıınu sen de 1111 ,11,111 11.1 I, ,111 . 1111, 111'111 .leıneı'i . . . 107 7117 «اااا1 اااااkilin ın'lıı 111 ta l' ٠ ,ıla،ı ilikayesi . , . , 110 ق ات ، I 1ı 1 ,1 111111 lıakiyyesi, B elkis’in kavm inden h er birin in Din ve ...... . 1 illi ıııll.l ..!, اا, ااlıııklıında Sdle.vman (A.S.) in nasihati ve irşadı, her cins 1 ٠ ٠ ,,٠ .! ٠ ( kil ' 111111 11 ki!:..ıın ötiişü ve yem i ile avlam ası 112. 21 (1 ili I.liııııııi kııydıııılan kurtulm ası ve im an şevkiyle S ü ley m an ’ın iltifa ' 11.1 1.11. 11, 1,11. .... 1 اا1ا, ;ااا.ا. m em leketinden h a re k e t esnâsm da ta h tın d a n başka ..؛..-geçişi . . . . . . . . . . . 113. 211) ıı.'ll'.l ili 1.ilil 1111 Sı-hâ'dan K udüs’e getirm ek İçin S üleym an ( A .s . ١ in çare lııılı .,,. . . . . . . . . . . 119 7:11 ile li ,. ,111. 11.11 1,1 ااااا..:, اi î a ،؛m e'nin, Z ât -1 R isâlet'i siitten k sCikd. n su n ta knyb liıı.'.t . اااا11ااا-ا1 اااا-sı.rm ası, p u tla rın secde ederek N، oiy-yı l'.krc'ıı ,n y ti liı.'lıı,' ,ı lı,1.1..ite bulunm aları .1 . . . . 122 237 tl.ılh . 1. ١1, اااااyardim dilem ek üzere p u tla ra götüren ih tiy ar a ra b 1,11. 1,111 125 2 12 ktııliMiıııııeıl ( ...A V ) 1 IJalim e'nin kayb edişinden M ustafa (S.A.V.) in ceddi A!t.hılıi!i!i!،.!ıl»'!i! hab eri olm ası ve şehirde ara m ay a çıkm ası, K a'b e'n in k a ... 1 1.111111.1,. ا1اا.١ ederek bulm asını C enâb -1 H ak'dan istem esi ve b u ln l2 9 251 M 'ا،,١V ٠ili ceddi A bdiilm uttalib'e K â 'b e ’den cevab gelm esi . 13 1 254 !'.... ... .. .. . t.ıılı.yım? tliye M uham m ed A ieyhissalatü vesselâm ’ın bulunduğu - 1.1ı.11 A hılıilıııııttalib’in nişan istem esi ve K â'be d ah ilin d en cevab ge ., III. اا1 ااااﻷlııılııınsı 135 2 ()3 . ııdm ırle dı'1'vet kıssasının gerisi 1.11,1,1 136 265 *.dilli, IIVII k an aat edip, diinya İçin hırs ve ta m â' gösterm esi, kendi .1, 111 ili In.l.'i, .IİII11 ruhüniler: (Ne olurdu, K avm im iz halim izi bilse) diye b a ,١ ٠ ,I ااا. ilil utken, o nların devletinden gâfil o l m a s ı ...................................... 2Ö7 137 ( A S ) in M escid-i A ksâ'yı y apdirm ası . , . . , 146 285 .... ili 1,1ı lıükiiındâra kaside getirm esi ile ؟- ’ahin ona câize verm esi, E b u l ٦m ıııdaki v ezirin de 0 caizeyi k a t k a t artırm ası,1,.,...,11 ıı 152 21.8 Millili ٠ «'..، Iilzcy i alm ak üm idiyle birkaç sene sonra te k ra r gelm esi. p ad ، ؟a ااااا.1, 1. . اveohlle, bin altın verilm esini em r etm esi; yine H asan nâm ındaki 1 ', ٠ . <٠ >٠ ٠bir vezirin: bu m ik d a r çok fazladır, bizim m asrafım ız çok, hâzinem iz ٠ * * » *ا٠ ,.٠ ٠ «ا. اBen onu, ihsan b u y u rd u ^ m u z u n onda birine râzı ederim dem l5 3 2!,!) ٠'٠ ٠ •٠ ٠ •;•...... m ürüvvetini İfsâd etm ek hususunda, bu alçak vezir, k ö tü dav ran ışı II.,, .,'lıuvım 'un veziri H âm â’n a benzerdi . . . . . . 163 31 !) I 11,1,1 ulu :luleym an (A.S.) in m akâm m a otu rm ası ve onun h a re k a tın a kendini اا٠ -اا،., <اااا,.١ ’ >اçalışm ası, iki Süleym an ara sın d a görünen fa rk ve C innlnin î.d lıd Süleym an o la ra k t a n ı t m a s ı . , 1.......................................................... 167 327 أ, ااا, ااااا. ( اA S .) in, M escid-i Aksa yapiJdıkdan sonra, ibadet etm e ve orada Itl.ıifı. «İrmiş o la n larla abidleri İrşad İ 1 ؟-in h e r gün m escide gelm esi ve m es ille hrt',1 o tlar bitm esi , 170 332 'ا 'ا ut !،azmak sa n a tı yokken, onu, K a b il’in k arg ad an öğrenm esi 17 1 335
.(،S Y ltliL Â IlİK R A H M A N İK K A IlİM
1٠ ااfııyıltıı III اا1ا٠olan en güzel konağa dördüncü göçtür. Bahçeler na»il ,1.1)1 gürleyince sevinir, gözler nasıl gt'izel uykuyla uzlaşırsa; bunu gö اUlut ،ا ١ اû ılllcıın gönülleri öyle sevinir, öyle neşelenir. Ruhların huzuru, <ااا ا «ااا<ااا1 اا,şll'،l)،ı ilil dördüncü göçtedir. Bu göç, tam İhlâs sahiplerinin se١ '1 ااl".٠ ١ tlllılîi،, yolcuların dileyip arzulattıkları gibidir, «özlere nui'tlur, tıtlılıuıı ,اا٠ ﻵ ا٠levşlren lere yemişlerin en güzeli, en iyisi... Dileltlerin, ISItl.luılıı ,.II 11.11 ,اااا.: ااulusudur. Hastayı, doktoruna çeker, götürür. Aşık), ttt'glllıılııo «lir. ulaştırır. l.Iamdolsun Allah'a, bu dördüncü göç, ihsanla," illi ا, ااا،lUyUgUdıtı ٠dilenen şeylerin en nefisidir, ü lfe t zamanıııı yeniler, ıııUıııtl ç i ' l ı l î l n güçlüğünü kolaylaştırır. Hak'tan uzak kalan, buna ha»٠ ٠ ٠ , Oİ.III Kil li'e.،'،ul’uııiı artırır. Kutluluğa eren kişinin de sevincini, şük٠ ...... ااا, ااأاllıınenılc ltadınlar kendilerini bezerler ya İşte bunu oku*Mil lıipnlıı gnııluııdc tle, o lıanendelerin göğüslerine asıp taktıkları inci, ► !٠ ٠ ٠ «٠١ ٠ ' lîllr.vhcrlerden meydana gelen sevinçten ziyâde bir sevinç vt. ٠ !٠ ٠ » Iı»«ıl "ilil 1.11, dun ve amel ehline mükâfâttırî Bu dördüncü göç, doğ...... ،٠ » ٠ıloluınıyıı benzer. Gitmişken geri gelen devlet gibidir. Umanların ....... ......... Uııılllcr.ni artırır durur, ibâdette bulunanların, önden gidij) I."IIIIil v .ıleılııl VI. İlıtiyaçları olan şeyleri hazırlar. Düşkün ümitleri tekimi .ııhhınılıru Yolcunun sıkışmış, sönmüş ricâsını tekrar yayar, döşer. .... ı.<،.ıh،٠ ırü cilt, dağılmış bulutlar arasından doğan güneşe benzer; aslodııiıııııı ııtırdur, ardırmzdan gelenlere define! Hak'dan şükretmek İçin ... tdil. ilileli/., çıiııki şültür, elde olan nim ete bir bağdır, nim etin fazlası da Iiııınılıı ،ا1 ااااedilir. Ancalt Allah'ın dilediği olur. 1 ااااأIiııılızıııı eden şeylerden biri de şu: Ben uyuyordum llııcıı gü/el VI. serin serin esiyordu, ben de 0 serinlikle dalmış kalmıştım M"‘" Mfiııcınıı ،KIZ renltli bir güvercin konmuştu, o güvercin bem .-a 11111 'ﺀII٧ ٠ ٠lıııılıır dalakalmışım. '،')'٠ ٠ ! go.ı'l ötüyor, bu ötüşlerle ağlayıp duruyordu. ٠ ٠اا٠ '.اااااا،ا٧ ، اbaşlamadan ben, aşk؛müan j ıg U n y a :عم ;غ ;ب .ﺊ ﻋﺒﻤ ؤd...rp
12460 اﻏﺎ٠ ﺛﺠﺎ ى ا ى ﻛﻨ ﺖ1وﻣﻢ رد ﺑ ﻬﻠ ﺐ ا ﻟ ﺘ ﻨ ﻢ.' ؛ﺀﻷ'ل س -٠ ٠ ٠ '٠ ٠ ، ا„ااا،،, أ,'ا ا1 ا٠ ااşey dolayisiyle, hafi، hafif esen rüzgârın serinJi٠ ٠ ،» » ٠ ٠ ٠ ٠ ٠ , ٠ ٠ ٠ ٠ » ٠ ٠ ٠ ٠ ،٠ ٠ ٠ ٠ ،٠ ٠،١ ٠ ٤ ٠ . ., yumuştum .«
12461 i ( \ J j i ﻓﻰ٠اﻟﻰ ان دﻋﺖ ورة
ر ن اﻟﺘﺰﺑﻢ
ا٠ﺗﺂرد ﺳﻜﺎ
ا٠ا٠
I ...
١ ا٠ ا٠ 'ﻃﺎ.أا -dal üzerinde bir güvercinin giizel terennümle agla اا٠ »٠ ٠ ٠ ٠ ، v٠ ı٥ m m aya kadar dalakalnııştıım .
12462 ا ة٠ا ﻛ ﺖ م٠ﺋﻮ ﻧ ﻞ ﺳﻜﺎ ﻟﺘﻨﺪم١ ﻟﻌﺪ ى ﺛﻐﺒﺖ اﻟﻨﻔﻰ ﻧ ﻞ ٠ اا٠ «٠ ٠ ٠ ٠ ٠ ،٠ ٠ ٠ » haşlamadan ben, aşkımdan, Suada’ya sevgimden ferya. ► ٠ ► ,٠ ٠ ٠ ٠NİİMi.ııy. haşlamaydım pişman olmaz, teselli bulurdum.. .3
ا2467 اﺑﺪﺑﺪ.. ٠ﻣﺜﻨﻮى رﻳﺎن ؛ ﺋ ﺬ د اا٠ _د
ث٠ '؛
ا٣ -١
اﻧﻐﺎﻓ ﻞ.اﺑﺪي
»١ ٠ ٠ ٠ ٠ ٠ ٠١ ٠ ، ا...١ اا1؛« ا، m ekde, çeken ise g izli... F u k a i gizliligi, b a s a r -، »٠ ،،٠٠٠►،! .......... ا٠ ااg afile k a rş ıd ır 11(1.«
124؛ا8 أون ﺗﻮ ﻣﺒﺪأ ﻟﻮدا- ﻣﺜﻨﻮرا ﺀ. ش اﻓﺰود١ر ﻓ ﺰ و ن ر د د "ﻟﻮ "٠٠٠.)>, ) ٠»»',، 1..ا١1اا. ﻻ «اsen oJdugun İçin, eger uzayıb giderse, en ،؛ ٠ ,٠,٠٠„٠ ٠ ٠،٠٠►٠٠،.٠!،.»
12469 ، A٠r ﻧﺪا ر وا ﺀ د- ﻧ ﻮ ا ر- ﺑ ﻮ ن ﺑ ﺘ ﺒ ﻦ ا١ﻣﺶ
ى ﺑﻬﺪ ﺣﻖ ارزوى
»Net. ٠ ٠ ،،.٠،٠ ' ١ ٠ lı..e .a،I٠, ٨٠lah da Oyle ister. Çünki Hak Taalâ takvâ sa ،٠،٠»٠٠. , ٠.٠،٠٠ . . . . . . . . . . . . v e r ir .»
12470 ﻣﺎﻣﻌ ﻰ
در
ﻛﺎن ﻟ ﺬ ﻳﻮدة
أ ﻣ ﺪ بﺀزا٠ ﻛﺎ ن اﻟﻠﻪ ﺑﺜﺮ£ "ا '<،..), «٠ >,٠ . varlığın، Allah’a verdin... Miikâfat olarak da Allah var . .. .. .. ٠ a..a veııll
.
٠٠٠< > ٠ .-.. 1 ٠lir.،.- «Her kim Allah İ ؟in olursa Allah da onun İ ؟in olur » . ٠ ا٠١.٠٠٠. ا٠، اا. اا ﻷ. ا٨ 11 ا أ١ -İçin olmak, 0 'n u n em irlerine uym ak ve neh iy lerin det. ا1ا ا.ا٠ )٠.٠ اا.،،ا1 ا١ا، ‘
12471 دا ﺷ ﺖ
j
Cl
ﻣﺜﻨﻮى اﻧﺘﻮ ﺀزاران
ﺷ ﺖ١ ر٠ در دط ودﻛ ﺮ رﻟﻬﻬﺎ ر ٠٠)-..,.، ا٠٠،٠.٠،. binleree kere müteşekkirdir, sana duâlar etmek İçin . . . . . . . . . . . . . . .٠١ ا، ا ا١٠ أ ا,« .٢٠
M lls ıv .ıı vfllr tefsirinde divor ki : ٠ا٩اا ا0 1'(ا٢ ٠ اvâ'd | ا٠ ' ااا١’ ا،'\ ا,' ا' اا1أ ا ا,I ١٧/. Alıid, luıkkıı İbâdetel. k'ünkü seni görmelidedir. Ey lasık ; اار،،اﻻ،ا1اةا،,ا٠ ،,٠ ااtıv tıı ... ا،sen، görmelidedir. Ey mürâi; halis olmaya yalı.ş ki 1 «،.11؛ ,٠ ،،٠ ,٠ ،.>،٠ ,٠ ٠ ٠ <٠ ،, 1ا:.٧zaldd; halvetindi " ؛günah etme ki seni Ihı dıf'ıı da (.S.A.V.) Ifz. leri namaz kılıyordu. Ebüeehil yanına geld i : ١ '، اMuhammet! ؛1)ا٠ ل ١seni namaz kılmakdan nehy etmedim m i ؟, dedi . 11اااا١ 1 ا1ا:1 ااا"اااllz. leri onu Allah'ın azâbiyle korkutmak istedi. Ebüeehil ; ٠ 1ا٠ اأ1 ااال-korkulmaya kalkışıyorsun? Benim meclisim ve tarafdarlanm b il si dinlisinin meclislerinden büyüktür» dedi،،lim âlideki vı١ ٠ . ٠ münasebetle i l i n t i l i nazil o ld u . :
ﺸ ﺎ
ﺟ ﻠ ﺘ٠ ? ﻳ ﺖ
O دﺑ ﻪ1' ﺢ
© ﻗ
ﻲ
)ﻧﺬاﺣﺒﺴﻪ © ﻧ ﺜ ﻬ..
© ي١ ﺣﺎﻷﺀذةةﻹذز٠ ؤ(ﺗﻲ١ >_ﺗﻊ ١ ’اااا,illiyle şeylerden) sakinsin o. (Eğer küfründen) vaz geçmezse ) . 1 ııln(ının sa ...... ,1.1111.' ......( ) ؟ından tu tu p (cehenneme) sürükleriz, (yani ııahkıır a ln (ın ın sa ،،.. ........... ) ؟ından. o vakit (durmasın) meclisini ilave ، ...... ٠ ٠ ٠ » .٠ .٠ .., t iz (ile) zebanileri çağırırız. Sakin (Habibim) ona boyun . . . . . . .» ٠٠ ا1٠ ا٠١، Y٠ıl،liiş2.M ٠ ,٠ ٠ ' II, M evl.ııa l.u âyetleri işâret ederek, bedenlerin secdesinin Hail٠٠٠٠ . bil y itim visd esi olduğunu b ild iriy o r 111.
12474
ا ﻧﺎدت ى ﻧ ﻮد زن روود و ود٠ از راى وش وﻫﺎى و٠ . . . . . . Mesnevi devam edib ziyadeleşiyorsa, ١ ......... ► ٠'I،I،Sİ1 hây 11 huyla değil.١٠
bu yüzden ziyadeleşiyor
12475
اﺑﻮ ن رزﺑﺂ؛ﺗﺎن ﺧ ﻮﺑﻢ٠ رو١ب ،ا ى دب
{• ~ ل
ح ﻛﻢ دارى ﻫﻦ
......
...... sııdııle İizüm asm asının yazdan hoşlandığı gibi hoşuz. H ükm ün cil. »111 Mesneviyi çek, götür; biz de çekib uzatalım.»
ا٠ا
, |ﺀاااا٨1٠ ١ |أ
|.٦- 18.
1247٠ا 'ا١ ١ ﺐ أ ﻫ.٠ ٠ - اةت1ﺖ ن ﺣﺎم وا نﺿ١ ت د
س٠ ﺑﺎدد1ز ﻣﺲ١ ﺷﺈد٠ ﺣﻮرC1ﻟﻞ ٠ ا ا ا٠ ا ا٠،ء٠، ااااile ziy a n ın ik isi da k ird ir. Ç ü n k ü ؟ اا؛؛ ءاا ﻷ ﻻın ln r ı x ؛yfid„.ı
...... ٠
ا24«ا٠ ’ د اى در١ ﺣﺆ1ﻧﻤ ﺲ را ﻧﺮان ﺳﺖ ن را ذكر٠ﺀور ﺣ ﻮاد ا٠ وان ﻗﺮرا ٠ أااأاا1اا٠ ; K u r a n , güııeş İçin (z iy a ), ay i ؛؟n de ( n u r ) dedi, « u n a d ik -
»٠٠٠، ٠٠ ٠
12481 ا٠ ا ﺛ ﺪ و ن م٠ا٠ ور از آ ن٠ ذ ﺑ ﺎ١د ا ن اروزوان:اًن ﺧﻮر ث . Nnı ااااا-ا٠ أاziya da Güneş’e âiddir. Bunu Kur’andan oku.»
ا اI٠٠>،٠،111, ؛illi ﺀ٠ أYunııs’da buyrulmugtur ki :
١ A —^ ؛.j j ١ j^ ٠ j İ» j
١1..،I ■•Güneşi ziya(lı). ayı nur(lu) yapan, yılların sayısını ve hesabı ...........I٠،0" onu (ayın seyr-ü hareketine muhtelif)menziller tayin eden ٠ ٠..... /١lln٠ı. Iıuııhırı (boş yere değil) sâbit bir gerçek (bir vaakıa, bir ٠“٠•٠»■٠ı.luıuU yaratmıştır. O, bilecek bir kavm için âyetlerini birer birer ٠ ٠ % ■ ٠!٠İM. 1 ■
٠٠
١ |ااااا
. . i r
د د٠
د٦ ذك.ﻟﺐ و ﻳﻘﺪا٠ ٠ ا ﻛﺊ
د٠ ل٩ اا۶
ازﺀر واز
٠ﻟود
ا
"'1'،ا1، ا٠ » ، ٠ ,-٠ ،،،٠ ,، ا ، ، ا 11,' اV،. sa ğ lım ı iyice g ö rü lsü n ; ،Siki alışv eriş, alda.ııııık
v٠. اا1 ا1 اااااا٠ااا، ٠ اااﻻuzaklaşsın .»
12486 ن٠ر زع٠ ورش ﻛﺎ ﻣ ﻞ آ ﺑ ﺪ.' & "ا
ﻒ اﻟﻤ٠ﻞ ا ﺟﺮا'را رى ﻟ«'1'،ا٠ ٠ «ا، .Inoşiıı n u ru zem ine k â m il o la ra k aks etsin de tic â re t e r im lin i I iılııııe te ıı ı.ı .ı...“ ... o l s u n .»
١' اااا،, ( . miti aydınlığı sayesinde alı§ veri? edenler aldatm asın ve aldan limitin
12487 ٠ ﺧ ﺖ- ر ذﻹ ب »ﺑﻨ ﻮ ﻫﺪ ئ٠ ر ك زاﻧ ﻜﺎ ز وﺛ ﺪ ﻛ ﺎ ' د اورا ﺗ ﺪ ر >ت >1.ا، اااgüııeş, kalp ak çen in v e k a lp a z a n ın şid d etli d ü şm an ıd ır. Ç ütıki OIIIIII ııyılııılıgıylo k a lp akçe geçm ez olur.»
12488 ب٠ﻣﺎا ا و ت ةل٠ س ﺀدوى ﺟﺎن٠ث ي
دﺛ ﻌ ﻦ درو ش ى ود ﻏﺮ
«( ااillide kulp p a ra , s a rra fın can d ü şm an ıd ır. N ite k im kOpek de d erv iş
“,
d i l .» MI
llııl.lltitlı.n köpek de acaib bir tab ia t vardır, ü s tü başı düzgün k im se ،٠'! ٠ ııldııınaz, h a ttâ k u y ru k sallar ve y altak lan ır da, düşkün kıyafetli olan (•٠٠•< (.imvIiii V،. «aidırır -H ikaye edilm iştir ki Bistam şehri ahâlisi bir bayram günü nam az k il ııtıtlı ا٠. اااf.«؛٠lııir١ dışarısındaki m usallâya çıkmış, nam azın edâsındun sonra ٠٠٠. . . اااا'ا ا،ا.أ, K asabanın m edhalinde y atan bir köpek hiç birine ses çık arın a »،!٠٠٠ ( ا، ا1 ا1 ااUııyezid-İ Bistam i Hz. ine karşı ürm üş ve üstüne saldırm ış, flr -
ا دا: ،
وار.ب ﺣﻮر٠ ورد٠ ’ ﻧﻤﺎرم،>٠ ر ﺑﻼد ور دار٠١ا
ا
٠ ا، 'أااا١ K،lıt 1 اااd ö rd ü n c ü cild e .،u r saç ki, l.e ld e ler ve m e m le k e tle rd e ٠,٠٠,! « , ٠M، ، , I,،UK٠ ،٠ .«
12494 ت٠ ا١ا»ا
ه ﻧﺤﻮاد٠ 'ص ﻟ ﻰ اﻓﺎ
ﻟدش ﻟﻬد د و د ا د ا م اﺳت٠ د٠واذك
٠..٠ ٠ ,»،،,,, Mevneviyi masal diye «kursa onun İçin masaldır. Herkim de ،٠ ٠ ٠ ,٠ ٠ ٠ ٠ ٠ ،,٠ ،.٠b،dıııi lıu kitapta görürse o kimse merddir.»
12495
آب ﻧﻤﺎ_ت و ﺑ ﺶ ﺧﻮن ﻋﻮل ود٠ ﺧﻮف ﺑﻮد آب، ﺀوم ﻣﻮس را ٩٠. ......... Nil suyu gibidir: K ıb tilere kan görünmüştür. Musa’nın kav ٠٠٠»»* ... su’dur.» ban de،،l٠ II . ٩ 1اا, ااااا 'ﻻا-davetini kabul etm eyen Firavun ile Mısırlıların uğradık lAkıtlntden biri de N il suyunun onlara kan görünmesi. Beni İsrail’in'., .ls ٠ l * » . ,،. tıd su .,larak İçmesi idi II' Mevllüıı Kitab-I celilini N il suyuna benzetiyor. Mümin ve muvah ..... 'ا1٠ ٠ ااااااا!ا،)',، unla barâretlerini söndüreceklerini, münkir olanların ise , ►،»٠ ٠ ٠ ٠ ٠ ,٠٠ lı>.V.' I, ٠ ası gibi, o'nun feyzinden mahrum kalacaklarım söylüyor .
٠ ١.
12496 د ﺷ ﻦ ا ن ﺣﺮ ف ا ن دم در ﻧﻈﺮ
ﻏﺮ٠ ﻣﻤﺎل ﻣﺮﻛﻮن ا'در٠ﺛﺎ ٠»„ ٠،،*،،„, ( yani Mesnevinin) düşmanı olanın, baş aşağı olarak Ceben , ٠ ٠ ٠ •٠ ٠ ٠ « ٠ı,vıı,lıı,ıdı٥, seni,، nazarında tem sil edildi .« 13
I2 .r٠01 ا م، ا/ f ذ ذ د٠ ت مt ا ن ﺣﻜﺎ اا م٠ت ار ش دو ا I I I .. 1. ا1ا،،١ أاااااااا 'ا
c ild d r
ن ﺣﺄال١٠ﺑ ﺮ
،اااأااا
o lm ad ıy sa hu d ö rd ü n c ü
cildde
G U I،
!٠ ٠... 1 ا٠ \ اKAM » 1 ؛11.١ ا11٠ 1( ٠1 ا؛اا٤ BAĞA GİREN VE S E V G İIl INI* ا٠ ا،'١ ا٠.,١ «.HIÜ.AN AJjlK „ I k AYESİNİN TAMAMI Kl i . اا٠.اا1 أ ا ا ا1 اا, 1١' ا ا1 اﺀاا،'..ini ؛ve sevincinden ؛u âyeti o k u m u ştu :
ا:١ ل
ا
;
؛
ا
ﺎ
ﻳ
١ﺗ ﻤ ﻰ ذ ة ي
١,٠ ٠ ٠ » “،>'،٠ ' ا، اbir ؛،'.١ ' hoşunuza gitmezken o, sizin İ ؟in lıayırlı olur , .... ٠ ٠٠اا ا٠ ..'، dıgiııt/ halde ٠ ٠da hakkınızda şer o؟ur ؛.١ >
12502 ا٢- ذ ﺀ١س٠و د ع ﻛﺎ ن ﺋ ﺢ٠. أﻣﺪران ز >) ل ارس١راد اد ر اع ' ٠٠ ............. 1 اا1،؛ ا,1<- الkorkup baga at sürdüğünü anlatıyorduk .»
12503 ا ﺣ ﺐ ﺟﺎ ل٠ إود ا'در ا غ آ ن ا ل- ت٠ﻛ ﺰ ر س ا ن در ﻋﻨﺎد ﻋﻶ . ٠ﺀا أا٠ ' ااا،'ا اا،١اا، olup, sekiz seneden beri gam ve kederini ؟ekdigi gü ٠ ٠ I ٠ ٠ ٠ ،.« ٠ . ».... 1ﻫﺎاا اااİçinde inıiş .»
ı.ı
٠"!٠.٠٠ )٠.٠, ٠..„ :'III !؛؛
ا25 ،ا،٩ دﺛﺔ وا د ى٠ ر
ا ق
و ل ﻛﺎرش اى١ >ق داﻟﻮد . ﺛﻢ١ا1.٠ ! اا،٠ '■ اا'ااااا، ااV.• <اا؛٠ ٠ »ا٠ ٠ ٠ 1ا؛،‘.. lıerşey e ûş.k <٠ 1ا ااا؛4ا؛اا؛ﻷ؛١ dııdagı ٠٠٠, اا1 ا،،٠٠٠' ٠ ٠ا٠١'ا٧٠ا ا1اا1، ااااا1 اااااا, ا,ا اﻻا٠ le z z e ti t a t t ır ı r .»
12509 ﻳ ﺐ د ر ﺑ ﺖ ا ﻣ ﺪ د٠٠ﺟﻮن دا ن آ أ ﺑ ﺮ رون ﺑﻨﺪ/
ض ﻳﺎﻧﺎ ن
. أ١ ا ا1 ا1, اا٠٠ ا٠«ile, (ya.ıi ağızlarına tattırılan o lezzetle)
matlûbu ،،٠1
M.M...HVM 1, اا١ 1اا١ اااا, اkaniyi İlâhî her gün ayaklarına bir bağ vurur ve أ٠ ااااا٠ ا٠ . 1,1. ،٠ ٠ .çık arır ،1,1.»
1251. —ﺗﺤﻮى ﻛﺎر ﺟﻮن در ا ﻛ ﻨ ﺪش ﻟﺢ ﺑﻌﺪ ازان در إ ت ﻛﺎﻳ ﻰ ﺑﺎو , ٠, ٠٠٠,٠. ٠ ٠ ft١٠kı ، اا1 أ1 اv e a r a m a y a d ü ş ü r ü n c e , m a t l û b u n m e h r i n i g e t i r . . ٠٠ . . . . . ٠٠٠٠»٠ ٠ ، 1 ا، اا, ﻻااأاk a p a r .»
12511 و ى 'ذﻧﺪ و ى ر و د٠ ﺣﻢﺀ را ن
ر د ى را ى و اً ﻳ ﻰ ى ﻧ ﻮ د اأ"'ا'ﺀ٠... -٥٠٠k ..lanlar, duydukları koku dolayisiyle dönerler, dola dvar ve nevmid olurlar،...،، ... «... . . . . . . . .»
12512 ﻳﺪ ى ر ى٠ ﻫ ﺖ ا١ر ﻛ ﻰ ر ى ﻛ ﻨ ﺎ د دش دران ووزى درى . . . . . .. .. .. .. ا,،ا٠ﺀ،،٠ اkendisine açılmış olan kapıdan bir menfaat ve is ، ٠»"٠٠ ،،٠٠٠،٠» . . . . lif . , ٠ ٠ .٠
17
1251«
زf ﺀ زاف ر د م ﺀ س را از ى رز,ر. ﺑﻢ وزر- ﺑ ﺖ ﺑ ﺪ ا ن »،٠ «٠ ٠ !( ،٠ •،٠ ٠اط٠ ١ ا١ اااا1، اbekçiyi îlyaııa sokdum, sen una ivaz olan b ؛r. ٠٠ ...... ٠٠ ٠،،٠٠٠٠»٠ ،٠,"»٠,, ٠'،!٠
12518 ﻋﻮا د ر و وا آ زا د ﻛ ﻦ.اذ
ن١ ﻧﺠﺘﺎنﺀ ﺛﺎدم او را ﺛﺎد١ .......
»ا ٠ اااا،.،٠ ،،٠ -,، ٠ ٠şe rrin d e n k u r ar... B en nas.1 m e s ru r isem OMU
d . . . . ٠.، ٠! ٠
12520 ان٠ ﺗﻢ1 ﺳ ﺪ دارش ا ن ﺟﻬﺎن و ك اش وارﻫﺎ ن- ل و٠از ﺀوا . . . . . . ......... V.. ااأ،ا٠-،،٠> mesud eyle, kötülükten ve köpeklikden k u r -
12521 ا،٠ ر ﺟ ﻪ ﺧﻮ ى آ ن ﻋﻮاف ﺀ ت اى ك ﻫﻤﺎز ﺧﻠ ﻖ را ﺧﻮا ﻫﺪ ﺑﻼ . ٠٠ ٠ "٠' ٠٠'. ٠«،٠٠،» ٠٠ .kötti kişinin huyu, halka belâ gelmesini istemek i l
12522 اد٠ﺀﺀ ى ﺀ٠ ٠ش، ﺧ ﺮ اًﺋ ﺪf
ا ن ﺛﻮد او زﻓﺖ وﺛﺎد١ر ﻣﻞﺀ '٠ ٠ اا٠ «'اا٩ «٠ اا٠... ları suçlayıp ,mahkum etti) diye haber gelse،Ü٠ l،،...M٠ ٠ ٠ » !٠ ٠ ٠ ٠ . -. ٠ .٠ « ........... ..، ... ayacak hale gelir .» 19
11٠;>23 ٠دﺀ٠ ٠ V د٠٠ج زص و٦در زﻣﺎﻣﻪ ﻫﺖ
... د ى: . د ﻟ ﺮ را1 راS : ة /,. ا أ٠ اااا٠ ا٠ 1،1 اilil «ﺀ٠ اا، اVI. اﻵ٠1، ا٠٢ yokdur ki kirili..
ayak, diğerine
٠ ,-« » ٠ ٠ ٠ ٠ ٠ ٠ ٠ ٠٠ ٠ ٠ ٠ ,،,٠ ٠ ,٠ ٠ ."
12529 وا ﺑﺎى ﺳﺪ/ اد٠ & وا/ د-و ة٢ < را زر ردﻛﻮ 5،../ ا ا٠ ا-< اV, I»،.،٠ ا٠١ اا١’ ااdiğerine ayakbağj; yine bir şey birine zehir, ili ,،1........ ........ ٠ ٠ ،,.، olur .»
12530
زر ﻣﺎران ﻣﺎر را ;اﻧﺪ ح;ات دى ﺑﺎدد ﻣﻤﺎت٦ﻟ ﺠ ﻰ ا , ١ ا1' ا أ ا. ا٠ أ ا٠٠'!٠٠-، yılaııa hayattır, insana ise ötüjfl olur.»
12531 ) ا غT - ل را رد در٠اش آﺧﻠﻖ ﺧﺎﻛﻞ را ود آ ن ر ك وداح ٠٠*٠٠.، ٠ ١ ااluahlukatına bağ gibi olur, fakat karada yaşayanlara ölünı - . ٠١٠
12532 ﻫﻤﺠﻴﻦ رى ﻧﻤﺮاى ردﻛﺎر ﻧﺎ ذ ﺀ ﻛ ﻰ ﺀ * ز ذ.ذﺑﺘﺎ "٠ ا ؛٠١ ٠ اا1 ;; ا ا أ ا اilil Iiisbeti birden bine kadar böylece say .» 'ا٠ ا... اا1ا١ اﻳﻦ
12538
y د م: رﺑ ن زان ﺧﻮش, ﺑ ﻐ ﻢ ﺣﻮد ﻧ ﻢ اذ ﺀداﻧﻰ او: ت ﻛ ﻦ٠> ٠ ٠ ٠ ٠ . , ٠ , ٠ ٠ اا،،٠ >ا güzüyle lıııknıakdan k c ı.d i 1 ؛؛özünü kjıj,،. d a , ٠ اا١ ﻻ ا١ âşık . ............ ،،٠ ا١« ا1.1ı KÖZ « ٠.٠ »
١'اا٠ا1 اااا1 اااIII «özüyle hak. 12539
ت ﺟﺜﻢ وﻧﻨﺎر-ﺑﺎ ر ا ز و ر ﻃﺮ دى زﺑﻨ ﻢ اوروى اود ر٠ . ١٠ 1 اا.، ٠، اgüzü
\'،١bakışı ٠ güzelin
kendisinden al da, onun yüzüne
ü . ü .le link » .........»
1254. "ا ﺛﺮ ى اﺀن زﺳﺮى وﻣﺎﻷل ؤل١ﻛﻔ ﺖ ﻛﺎن اس ﻟﻪ ز ن ذواﻟﺢ ﺀ١ اا.ااا.اأاا ا،اأ٠ ا1، ؟؛-in doymakdan ve usanmakdan emin olasm. Bun Allah da onun
d٠٠t dilinII ....... ، l':l،reın: (Bir kimse Allah İ؟in olursa, ،٠ ٠ »٠ ....... b u y u rm u ş tu r .»
12541
'ﺟﺜﻢ او ﻋﻦ ﺑﺎﺛﻢ ودﺳﺖ ودﻟﺶ ﻗﻤﻠﺶ٠ if د ر٠ ارﺀد از اا..... اا. ا1اا1 أluıyuruyor ki: Bana nâfile ibâdetlerle yaklaşan kulu . . . . . ٠“٠ ٠ ،. ..II ve kailli ben olurum da onun İkbâl ve saadeti, idbar ve le »«،,٠٠٠..٠t. „ .,ااا
1 ا أ ا11 اا
I Kı.dsî'ye işarettir :
٠٠........ »arzlardan başka nâfile ibâdetlerle bana Oyle yaklaşır ki, .٠ ااااıııııııı ٠ '٠ ،٠.، olurum benimle görür, kulağı olurum benimle İşitir, eli olu ٠،11.1 ...٠ ٠ ٠ !,ille ،١görür.»
1254.5 ;ا٠٠اً ن دا ر ال
او ﻧ ﺮد ى
ﺣﺰ >ﺑﺎﺗﺎ را دا٠ 'ى ﻧﻜﺮدى k işile re V.‘ h a b isle rd e n başk asın a ﺀ 1 ا؛اأe tm e z d i .»
«...
12547 ودد— ت، ن مﺀ١د ك:ﻛﻐﺖ٠ا و ر ا د'ي~ت٠دﺀوت اﺀل ىﻻ>ل ﺟﻮ ... »،٠ ٠ ٠|ا٠ ٠ ا1،1ا٠ ا- I،؛: Nenin 1 ااا-h a re k e tin â d e t d e lild ir . S a p ık la ra dııa et vve، d e ğ ild ir،ıııelı Iiı،،ı٠ .»
12548 ٢١ ٥-KO ١ »~؛J١
٢١ .-Xı
y
s.^٠٠٥
١٠.3 ،٠T٠.
«Vılı# revalı verdi ki: Ben onlardan iyilik gördüğüm için haklarında ılın, elıneyl inlet edinmişimdir.»
12549 ﻧ ﺘ ﻨ ﺪ- ﺧ ﺚ وﻧﺜﻢ و؟ول ﺟﻨﺪا ن ا \ از ﺛ ﺮﻳ ﺨ ﺮ اﺑﺪا ﺣﺘﻨﺪ/ ﻛﻢ -'.tana karşı o kadar kötülük ve zulümde bulundular ki, beni şcr’d.'iı h a ... a lili «,' ..
12550
رو د ﺑ ﺎ ﻛﺮدىS ر ﻛ ﻰ ﻣﻦ از اﻳﺪان ز م و ﻧ ﺮ ق ﺧﻮردى 1, ٠ اا0 اا."
vakit Dünyaya meyi etsem, onlardan bir dayak
yedim V».
illi ...... alillin.„ ^٢ ،
٠ ﺷ ﺊ١ ئ \ﺖ ﺗ١ ٠ ﺋﺒ ﻐ ﺔ0 ةﻷ١ ﻛﺆ Yfinl .(.)kılmamaktan) sakin! Çünk،i Jnsan kendisin( ؛mal sebobiyI٠. ll،lty„١l„n vareste jjürüf d . muhakkak azar».» ٨٧٠١١ 1 kerimesi mucibince insan afiyet ve refahda bulundukça Ab I..hilali «٥r،l .ılıır. Hastalanınca, yahud'bir müşkile uğradıkça (Aman Ya اااااا1٠ )اdiye ( ’eııâbı Hakka İltic-â eder. Demek ki derd ve meşakkat, in.« 111. Mevlfbııııa yaklaştırıyor. A fiyet ve saadet ise onu Kerim olan Allulı'ııı ka|iifimdan زب O hâlde derdden şikâyet etmemeli. Belkl ıııııı lılıylık bir nimet bilib şükründe bulurimalıdır.
12556 در ﺣﺔ;ﺗﺖ ﺻﻌﺪ و داووى ﻧ ﺖ ﻛﻴﺪﻳﺎ واﺑ ﻊ و د ﺑ ﻮ ى ﺗ ﺖ .Hakikatte her düşman, senin ilâcın ve iksirindir; senin rızanı arayan bir dostundur.» ç،،nk، seni : (Aman Ya Rabbi) demeğe VB Allaha yönelmeye mccbbt eder.
12557 ازو اﺗﺪر ر ز ى درﺧﻼ، ا ﺷﺎ ﻧ ﺖ ﺟ ﻮ ى از ﻟ ﻄ ﻒ ﺧ ﺪا .Onun şerrinden ve zulmünden tenhâlara kaçar. Allah’ın İ.tfıından yardim dilersin.»
12558 ﻋﺔﻋﻘﺖ دو ﺷﺎ ﻧﺖ د ﺛ ﻤ ﻨ ﻨ ﺪ٠در ﺀ ز ﺣﻨ ﺮ ت درد و ﻣ ﺜ ﻐ ﻮ ﻟ ﺘ ﻜ ﺬ ذ د٠ك «Ve yine hakikatte, dostlann, düşmanlarındır ki seni meşKîl ederek „ u z٥r-u İlâhîden uzaklaştırırlar.» (n)
Sdrel A lâk : 6-7. 27
12566
“٠ »٠ ٠ ,٠ا|ا٠ ااااﻵv u ru lu n c a iyi o lu r V -1،1٠ ، ؛d eğ n ek d a rb e siy le ş iş m a n la r .» ا251
ن١ اق٠ غ; ى ﺍ ﻣﺎ٠ث1 ﻟﺆﻣﻦ٠ ﺗﻨ ﺲ
>ا٠ ﻓ ﺖ وس٠؟وزم ورع ز.. - Mtunlntn ram ا1. اl.orsıık pikidir. Hastalık ve yaralı olmak «؛،» ؛m.",,ا, ا, اا1اl i r hııv v eH enir, s e m irir ...
12562 ا'ﺑﺎ ر غ و ﺛ ﺪ ت
دﺑ ﺐ ر
زن
ازﻫﻤﻪ ﺧﺎق ﺟﻬﺎن اﻓﺰو ذزﺳﺖ *ebeliden peygamberlerin mihnet ve meşakkati, Cihan 1ا، ا11، اااااا ndı١ n ziyâdedir.»،ht‘,t٠ » ا، اا
Nof.lıı m••/, ve ıztırab İçinde bulunması , ruhun kuvvetl (.ntît ٠؛؛VI "iıı٠" ١٠d١n٠ 'lmeı،lııe ؛, ااا ' ا٠ 1 اolduğu İçin (N ebiler ) ve (veliler ) gibi büyük zevk ا ااا ا٠ ٠ ا.'، ااا| ا:lldllâya maruz kalm ışlardır . B ir hadis-i gerifde
gore
-Mrlı.ıım ."11 şiddetlisi peygamberlere, sonra velilere, sonra manevi ile s i li l halka gelir ............ ...
I .iger bir lıadisde: "٠»,.٠،٠. edilen eziyet, hig bir peygambere edilmedi.» buyrulmugtur. ı.'t.nki lıelânın giddeti, miibtelânın Allah'a' olan yakınlık derecesiyli‘ ,,d d 0,111.illidir. Aleyhissalât Efendimiz efdaliil'enbiya olduğu İçin belânııı .... ,id d itle r i de ona teveccüh etmigti. Hz. Mevlâna buna bil. misâl get،1' > ا ا" ا اdiyor ki:
12563 ى ﺛ ﻮ د٠وﺳﺖ از داود ﺑﻼ ﻛﺜﺮ:
ﺟﻮن ا د م ﻃﺎﻟﻨﻰ ﺣﻮش ى ﺛ ﻮ د . Hayvan derisi, terbiye gördüğü esnâda belâ ؟fakat soııru I iiH *alil ؛yaııı gibi hoş ve lâtif olur.»
eke
'-٠ ؛٠
12٠٣؛< ا8
ر ﺷﺎ ت١٠ ا٠غ ﺑﻼى د و تل اﻻت٠ : م او اﻻى ﺗﺪﺑﺮ ﺀ ٠ اا٠ .،٠ 1 |٠ ا,٠ ،'، اااا٠ ﺀ ٠ ٠ ,٠ ١ ٠ ا٠ ٠ ٠ ٠ ٠ ، » . sizi te m iz le r... O n u n ilm i, s ilin te d b ir ؛-
٠٠،٠،٠٠ ا. >د...„ ا. اا, الﺀاااأاا٠ » .,،،٠ ٠ ٠ ٠V I I 1 .1. d i l i ş t i r
ki
:
٠ ااا٠ ٠ ا٠ ٠ ، ا, ا٠ ٠ ا٠ ١ m ih n et. m eşak k a t, hilziin v e k e d e rd e n b ir ؛g elin ce C e . اا٠ ا ا٠ lin k ., ٠»,٠٠٠٠٠،٠٠٠ doluyı ٠ ٠ ınUslimin günahların, a tle d e r ."
12569 ﻓﺪ ﺑ ﻼ ﺛ ﺮ ن ﻧ ﻮ د،و ن ﺻﻎ
ﺧﻮ ش ﺛ ﻮ د داو و ﺟﻮ? ﺀ ت ﺑﺲ ﻧﻮد اا٠ 1 أ اu ğ ra y a n killise onda safa g iirecek o lu rsa o b elâ ona ho ؟g e اا٠ ٠ ' < ، ٠ ٠ .k in . ا, ااh a .faydasın, g ö re cek o lu rsa acı b ir ilâcı ta til b u lu r a ٠ ،١ ,.
12570 o l.
.^،٠. j
0.1^l .3
١ -٠.
..^٠٠
■M»،ıi.ıldvct ،..inde kendisini galib görür ve; ey benim itimad ettik٠ M٠ m. I■«-... ..Iıltlrüıı, der.. Muf.liı /،٠ ıf düşmesi, ruhun kuvvetlenmesine sebeb olduğu için; rnüb-
١٠١. ٠٠mI٠٠٠... 11 kimse, nefsin zaafını ayni kuvvet görür ve Hallac-ı Mansur .؛Ihı ٠I.*»•.i I... l>٠٠ni öldürün, zira benim ebedî hayatım ölümdedir» der. ،٠ . M. Vİ.H،، l.ıından sonra zâlimlerin ahvalinden bahse şürû ediyor:
12571 ا ن ﻋﻮان در ﺣﻖ ﻏﺒﻨﻰ و د ﺷﺪ ﻟﻴﻚ ا'در ﺣﻖ ﺣﻮ د و د و د ﺛ ﺪ ٠ أااk il،، k ؛١ i de b aşk asın a fa y d a v e rd i am a, k e n d i h a k k ın d a m e rd u t ،,٠ ٠......... k esild i ..
:،I
ط٠ ا٠ ا ا ر ز٠١ ■ ١ﻫﺖ ركﺣﻨﻦ محو٠ ل I۶ ا٠ ٠ ٠ ٠ ا٠ ٠ « ,٠ ،٠ ,، ١ ١ an bulmalı? deyinte İsa,dlbılı ،،، «،،,abıııdaıı »asil a ٠ ، ٠ ، ٠ ٠٠ ٠ ١ . . .. ،ild i « .، ,,، ٠ ٠ , ، ,ﺀ ﺀ « ٠ ا٠ ا٠ « ؛ , ا/ . am an . اأااااterk etm e k tir ... وا اt ا٠ ٠ ٠ ااا٠ > ٠اا،1ااîdlh m ٠ l،،lt٠ db ٠ 1:
ااا٠......... ،٠ ،،٨h'.١lı،sselnııi!i: Y a ،S i l ,en zor şey nedir? diye sordu . .... ........ ا1' ا,ا1،،٠ « ااااا،!,،-illidir, dedi, o kilnse; o gazabdan ııasıl necat bu -IiiiIiiiiiIii, ll z . ،sa: Itiddctlcndigin vakit gazab.ni terk et ............. ' ........ 11. » ٠ ٠I ٠ . . . . . . . . . . . . ... .. .. .. .
.... ا،ﺀااااا٠ اle buyurulm uştur’lııııltıidı- ile :..<ı١: ٠٠ ١ ٠ ا٠ ',» . Ii.lıı, hiddetleildirin vakit beni hatırla; ben de gazaba gel ٠ ٠ ،٠ ٠ ،٠ ٠ »٠ ٠ ٠ » .،، ...... hatıılııyıııı ...
12577 w ٠r > ذ م
ن ٠ ﻋﻮان ةﻣﺪن اeri
. دﺑ ﻜ ﺪﻧ ﺲ٢ ح ﻫﻢ- ا. ﻣﺢ از1٠ﺣ ﺜ ﻢ زث . د٠ ٠ ،،٠ ٠ »,. ٠| ﻻ أا،ا,,، ااااااmadeni olmuşlardır, hattâ onların ؟irkin liiddeti ٠ «٠ !٠ ٠« ٠ İM٠ ı ٠ ٠ ،.١ ınl١ tlr .«
12578 ٠ﺣﻤﻸت ﺟﺰ٠ ا( ر,: î .— >ه ا ﻣﻴﺪ
ر٠ از ر د د زان ﻣﻐﺖ آ ن ﻟﻰ ٠ اا٠ ٠ .،٠ ٠ ٠ ,.٠« ahmeti ilâhiyeden nasıl ümidi olur? Meger ki O hliner٠ . . . ا٠ﺀalim, o sılâtı terk eylesin . «٠ ٠ 1.»
12579 " ﺑ ﺖ٠ را ازﻳﻨﺎ ن ﺟﺎزfic د ر ﻧ ﻬﺪ ل ا ذ ﻛ ﻨ ﺪ ﻳﺲ*ت٠ا ن ﺳﺤﻦ ا ...... . اا٠-kadar onların vücudu aleme lâzımsa da bunu söylemek on dalftlet. dll.tlrıııek olur . .. . .» ٠
33
12584 اد
دI
ه,.►ا. ى ﺣﺬ؛دددن،س ا
اﺀذر ﺑﺪﻣﻊ ت ﺳﻰ ز ن٠ ؛ﻻت١
٠،٠٠٠٠٠٠٠!٠٠ ٠،٠٠«٠،,«٠»,٠، başka kımıldayan ، ٠ ﺀﻓﻴﺎ٠ ،► ٠ ٠ ٠
yok. Mcvcud olan kim?
o
... ı.ı...... nedir?»
12585 : ) V ا. ﻛ ﻐ ﺖ اى ا ل رودب٠
ا!اس وذ أ > ن اﺛﻨ ﻮدأ .N m . i I. اا٠ .٠ | اا٠ I lle y ٠ » ,٠ ٠ ٠ »»٠ «; ا,"اا٠ ب ا٠ ٢sen deliym işsin. A k ili, o lan lar-
٠ ٠ "٠ ٠.................. k . ٠
12581؛ : د ﺑﺪاب.:ى ب
& ﻣﺪى٠ادرا د
ا دوان،اد ﺟ ﺬإ' د _ ت ا ﺀ . . . . . . . . ٠٠،٠«,٠ «.،rd tn mli ؛»اki onu kım ıldatan ve lıareket .‘،tiren 1 h ». ، ٠ ! ٠»* ٠ . . . d „ , .
12587 ا و ﺣ ﺖ ﺗ ﻤ ﺮ ف وﺳﻊ ﺑ ﺬ دش
ﻧ ﺪ ر ن اد وﻫﻤﻰ ﺟﺴﺎدش ' 1Hi.il
٠اا
." ٠ ا ا. ا ا ا ا1 ااV.‘ yelpazesi, o rü z g a ra d o k u n u r ve onu kım ılılıı -
. ٠٠ ٠ 12588 ادرﺳﺖ. ا٠ﺑﺰ» اﺀى ك ﻣﺤﻚ ت٠٠ﻧﺢ٠ ا ﻣﺤﺬا ل٠ ا د !رن ١ ا٠٠.^,٠ ا........ Iı،،km،،nı،،zde olan eh em m iy etsiz ..... . ٠....... ٠. . allııınnyıııea h a re k e t e tm e z .»
ve cü z’i bir rüzgûr
12591
!
د- ١
،V ﻃﺮ٠» ود ش٠ر. ؛
١ اا1ااا'اااا، اا٠١ ااا اا,ا: ااااkıısırga , ااا,، ( لA.S .) a da lâ tif ko k u lu l,؛r ne -،٠ ٠ ٠ ........ »
12.595 وم٠- ذد ﻳت اد را ردان.ى ك ى ﻛﻨﺪ ﺀرم ﻧﺪوم ٠١ ىاار ﻰ ﻫﻤ ١ 11" 1ا اااا اا،،ﺀ « ا اااا٠ ااااذyeli y ap a r; sab â rü z g â rın ın da esm esini m ii ،">٠٠.. ٠ ٠ ٠٠.,٠ .. ٠ ٠
ااا،.؛ا,١ ٠ ااا1ااا٧ 1ا٠ıııüti'havvil olması tabiati İcabı değildir. Eğer tabiati II.11. 1 ا.' ااااااııbıııydı .lir türlü eserdi. Demek ki onu tebdil ve tahvil ey !» “ " ﻫﺎا1 اillid e d ir 1.
12596 رش ﺑﺮاب او اا س. اد دم ر؛ ر ا د را روى ﺗﺟﺎس-ا ﻛد...٠ ٠»٠ ،٠ «٠ ،٠ . -Olla kıyas edesin diye Cenabı Hak, sana da bir nefes ye II . . , ٠ اا٠
12597 ﻟﻰ ﻟﻄﻒ وﻗﻬﺮ. ﺋﺮدد ﺳﺨﻦ
ل
دم
ر ﻧ ﻮ ﻣﺪ ت زﻫﺲ.رﻛﺮوش ث'اد و “Nefm lıltııfsıız ve kahırsız süz haline gelmez. Bu söz ise bir bölük lıı.lk« bilidir. I٠ ir bölüğüne zehir!»
12598 وﻧﻴﺮان ل اﻧﻌﺎم ﻛ ﻰ- ٠ﺀ٠و دﺛﻪ و ﻛ ﺲ٠راى ذﺑﺮ ص. وز «YelpUze, bir kimsenin rahatj İ ؟in sallanır. Fakat O sallan ،؛, sinekle ٠ lu «Ivrl.٠ k İçin kahr olur .» :17
12 آا0 ا
ن > ل اﻧﺬال٠رﺧﺮ- ر٠ ان ذﺣﻖ حوﺑﻨﺪ اد- ﻟﻨﺎ اﻟﺪ:;' .. ا٠ا أ-اا،«ا، ١ ٠ ؛٠ اﻟﻞ«اااﻻdanc savurmak İçin, çiftçiler İlakdaıı rü'/f؛âr ister-
12605 ﻫﻬﺎ١ذدم ة٠٢ ر د د ز١ﺟﺪ٠ ا ﻫﺎ٠١ اﺳﺎرى رود اج٠ ا «l':v.‘t buğday samandan aynisin da ya anbara, yalıud çukura konul ..... diye rüzgâr ؛sterler.»
12606
ﺟﻮ'ن ﺀاد دران د وزان ﻣﺤﻖ ﻻﻳ ﻪ ﻟﺬأ ن.ض.١ﺟﺰه ر “Itüzgâîîn esmesi gecikirse bütün çiftçilerin Hakka yalvardıklarını ١. ا1 اااا.'!tiklerini görürsün.»
12607
رﺟﻨﺲ درﻃﺪﻓﻰ آ ن اد وﻻد ﻛﺎرب د ؛;ﻛﺎث درد آ د ك د'د «Doğum zamanı da böyledir. 0 doğum yeli, o doğum sancısı gelmez١ ٠ ', eyvahlar olsun, aman yarabbi diye sesler gelir.،.
12608 ت- ا و. ﺳﺪﻛﻨﻰ راﻧﺬد٠دا
ﻛﺎرﺀى
ادرإ س آرد ن زارى ﺟﻪ دو ' ت «Eğer rüzgârı Allah’ın sevk ettiğini insanlar yalvarsınlar.»
bilmeseler, ona niçin
:)؛؛
«Yarabbi, ٠ » ٠ "٠ ، ا٠ آال اااااااا،١ ٢ ا,ا٠١ ٠ . bundaki لاا ا.١ ٠ اأ١ ٠ . ا,أاااا, اااا-gönderdi g iu hayrı dilerim. V .. اااا,ا، ااا٠ r،l٠ ٠ ıı،şerrinden VI. bundaki ş ١ ٠ . ااط٠ ١ اأاا٠ ا٠ اا؛؛ﺀ-
٠ 1٠ .ﺀ ٠ اا ؛ة؛اserd en san a sıkınırım .» d iye d u a 1ﻻاإ ٠ ﻻ ا 'ا،('ااأا،؟.
12614 ت- ٠ « ض ﺀذل ر د ا ﻧﺪ
ا٢ا٠
و ت٥ ﺑ ﻞ٠ ا ا١ج٠ ﺑﺎدﺀ٠ا ن ى ا ج
٠٠؛.JU h a.de h e r ak il eren in y ak in e n m a lû m u d u r ki, h e r h a re k e ، e d e nin l, ؛r h a re k e t e ttirie isi v a r d ır .»
12615 ب;ى در ظﺮ٠ ﻛﺮ"و اورا ى ار أ ر٣ ' ر ا ا ظ1 ﻧﻲ ﻛ ﻦ «Eğer sen 0 hareket ettiriciyi gözünle görmüyorsan, eseriı.iı. zı'.hil olmasiyle onu anla.»
12616 ن ﺣﺎ ﻮ ض"ﻟ .ن ح “ د ﻧﻰ ﺤﺎ ﻣ ٠ ن " ن ﺟﺎد ﺑﺪان
ا ﻳ ﻚ از ﺟﻨﺒﺪد ن
«Cesed can ile kımıldadığı İıalde sen cani görmüyorsun, lâkin cese.lin kımıldamasından canin mevcudiyetini hil.»
12617 د ب١ا م ن در4 ل: ١ و ر١ ﻏﺖ٠ﺀك
اﻧ ﺮ وﻓﺎ ودر ﻃﻠﺐf j
)
،٠0 âşık dedi ki: Ben cdeb hususunda budala isem de vefâda ve istekte anlayışlıyım.»
12618 د د٠ د<د، ﻛ ﻔ ﺖ اد ب ا ن رد ز ود
ان د ا را و د رى داﻧﻰ وﻟﺪ ..Sevgili dedi ki: Eğer şu görüı.eıı hareket, edebe riayetse artık öte. sini sen daha iyi bilirsin!» 41
اﻳﻦﺀادا
ن ﻧﻤﺎن٦/ د: و دش٠٠؟؛ ع-;٠ از ردد از دﻛﺎن٠دوى ﺧﺎل «N٠ ،f،ı٠ ؛u
٠٠zaman
dükkandan eve gelmek hiç âdeti değildi.»
12625
ﻋﺪ آن روز ل و ن ان ا و ع٠ﻷ و ع٣ از ح;ال ا د ﻧﺎﺣﺎﻳﻪ ر «Karısının h ؛yane٤؛n٥en şübhelcnmiş ve korkmuş olan sö«, ٠ اا؛آأﺀاkas٠ !٠ ٠ ٠ ٠vîki.Nİî olarak eve dönmüştü.»
12626 ا ر. ج-ه/ ن٦اﻋﺖ د ذن ار اوزﻛﺎر٠ اﺧﺎﻧﻪ اﻣﻞ- ن ﻧﻴﺎن٠ا «Onun h ؛bir vakit İşini bırakıb da eve gelmeyişine kildin itimad 5 ٠ ٠ ،III،Ş،İ . »
12627 ﺿﺎ٠ ز١ د٠ ا راﺳﺖ 'ا٠ ﻟ ﻢ: . ا ن
«Onun bu itimad ve kıyâsı kaza tesiriyle doğru çıkmadı. Allah suçları örter, amma lâyık olan cezayı da verir.»
12628 ﺟوﻧﻜﺎ د ر د ى ذ;س ا ﻋن»ﺑﺎش ش٠ ﺗ ﻮ ر د اﻧﺪ ﻃﺪ٠ ﻧ ﺦ٠ك-:زا «Bir kötülük edince kork ve emin olma. Zira o kötülük bir tohumdur ki Allah onu yetiştirir, meydana çıkarır.» 1•
ا26.، ا
رد٠ ; ا ن ﻣﻜﺮد٠" ا زن٠ ار ا ش ى ﺀود٠- ﻛ ﺬ ﺛ ﺖ آن و٠ ل٠«Kadında hu kötülüğü birkaç defa yapmıştı „adise k٠ ٠ lay،-a goçtiğ ؛ ، ؟in. una kolay görünmüştü.«
12635 ع _ ت٠ ؛ى
ﻋﺬل
دازت:ا ن ع
ر داﻧ ﻢ زﺟﻮ ا د درﺳﺖ- ى «Ayağı gevşek olan akil bilmiyordu ki testi, hervakit dereden sağlam dönmez.» Kazara kırılacaği da olur.
12636 ا٠ آ نس
اً ﻧﻤﺬا؛ش ﺗ ﻜ ﺚ اًورد
، اﻟ ﺚ ز٠ك ﺳﺎوق را ﻛﺜﺎ «Fakat bu defa kazs-yi İlâhî Otttr öy ؛M r .؛i ؟-kjJ bir hâle getirdi ki, n،ü «.ııalıkı ansızın ölüm nasıl yakalarsa, o hale gelmişti Âni ölüm, mü'min hakkında hayırlıdır . ؟Unki 0 hervakit tövbe ve is tiğfar halindedir ve ölüme hazır bulunur. Münâfık olana ise ani ÖİÜII1 ؛.izabdır, çünki hazırlığı yoktur. Onun İ ؟-in daima günahlarından tevbe et m eli ؛.bugün ederim, yarin ederim diye geciktirmemelidir ‘Hadis-i Şerifde : «Yarin â’mâl-i hasenede bulunurum, öbürgün tevbi
«.ederim diyen miisevvifler helak olmuştur Cenâbı Hak da :
' ذ ﻷ\ د١ ق ٠ ل\ﺗﻬﺎﻟﻰت ؛ؤ ٠
ﺑﺒ ﻤ ﻼذ ﻏ ﺮ ر ل١ ﻟ ﻔ ﺰ٠' ^ ﺻ ﺒ ﻴ ﺬ ك \ ؛
Yani : «Size azab gelib ؟atmazdan evvel Rabbinize dönün, O’na teslim olun (müsliiman olun). Sonra yardim edilmezsiniz٥.» Buyurmuştur9. (9) Sûrei Zümer: 54. .١:.
ا1 ااا „ااﺀااا.yl dik) hastalığının Türkçe mukabilinin ( 1ااا،رﺀاا ؛.،اا اا1٠ 1ﻤﺎا ﻟ١ أا 1٠٠،٠, ااا٠ لle ı,-n in e s in d e yazılıdır ,
12.42 ? .ﻞ ﺤﻔ ح رﻟ _ ﻮ ﺟ٠ ق اﺛﺎ ٠ ١اد ; م٢ ﻟ ﻚ ﻧﺪارد ا د م ااا|ﺀ، | ^اأا،اا.١ ا٠buz gibi, h er an e rir; fakat o h e r vakit kendini iyi zan .
12643 رىﻛﺎ ﻣﻜﺮدش او1رﺟﻮﻛﻐﺖ
fp s
ﻛ ﻦ٠ض؛ اً ن ﻛ ﻢ
“،، ٠ ٠ „،٠( s.rtian nerede?) diye aranjrJar da sjrtian bu söze İnanır, bn ٠ ٠ ٠ ٠ ٠ * ،« ٠ ' ، .: utulur, avlanır ya I Jetler ki, sırtla n avcıları onu görünce görm üyorm uş gibi d a v ra n ır ا,,-ve: sırtlan nerede? görem iyoruz, derlerm iş. S ırtla n da, beni görm üyor 11 diye aldanır kaçm az ve tu tu lu rm u ş 1,11.
12644 اً ن ذن ر ﻛ ﻮد،ت٠ ﺑ ﺞ ﻣﺎ ن ا ﻻ ﻣﻮد. ودﻫﺒﻦ ورr kadınm evinde gizli bir yer, mağara, deliliz ve yukarı .... ؟ikacak bir ynl yuktu.»
12645 ل ﺗﺘﻮوى ف دران ﻣﺎ ن ﺛ ﻮ د ن ﻧ ﻮ د٦ ﻧﻰ ﺟﻮاﻟﻰ ك ﻣﺎ ب «O evde ne oynaşını saklayacak bir tandır, ne de onu örtebilecek lılr çuval vardı.* 47
HAMININ, IIİUİYK S A H İ. SKV( ؛، L،SİNK (.AKSAT («،YIHK.MTSİ ١ ٠ !TANKININ : «SİZİN IIİLKNİZ TTK BÜYÜKTÜK» H Ü K M Ü N Ü KOTASINI KANDIK.MAK 1<١٠، N BAIIANTLEKT BAŞVURM ASI »
ةسﺀةة،ج؛: ة ت0
ت٠ ﺧ ﻤ ﺄ ﻻ اً ﻟ ﺘ ﺔ ﺋ ﺔ ﺷ ﺎ ; ح: ۵ د اً ذ١:١ﻣﻞ
ﺗ ﺄ ﺧ ﻦ١ ﻓ ﺮ \ ؤ ﻳ ﻲ ﺀ ذ ﻗ ﻰ و ﻳ ﺪ ﺧ ﺎ ﻫ ﺪ ﻏ ﺮ ه \ص،م ٠
س ؛ ه
\ ﻖ
ﺼ
د ﻳ ﻬ ﺆ ﻓ ﻜ ﺘ٠ﻗ ﺜ ﻪ
ي ﻧﻲ ﻟ ﻜﺎ١ ;ﺀةةدﺷﻮﻫﻮﻣﺊ٠ ﻧﺬ: ا٠ غ١ ﺛﺰث١ ﻓﻚ١ و . ﻛ ﺒ ﻴ ﺆ٠ ز٠ ﺛﺐ١ ٠ ﺛ ﺘ ﻪ ةدﺋ ﺮة ذ١ ; ﺀةﺛﺎ٠ ٠
ي ﺀ ﺋ ﻜ ﻢ
ﻵ د
4
ل
Sûre-i Yusuf da, Yusuf ile Zuleyha kıssası beyan edilirken buyuru lur ki: İkisi de kapıya koştular. O ؛kadın) bunun gömleğini arkasından boy lu boyunca yırttı. Kapının yanında (kadının) efendisine rast geldiler. (Kadın) dedi ki : «Zevcene kötülük etmek isteyenin cezası zindana atılıııaktan, yahut acıklı bir azahdaıı başka ne olabilir.» (Yusuf): «O. kendi si, dedi, benim nefsimden murad almak istedi». Onun (kadının) yakınla
rından bir şahit de şehâdct etti ki; «Eğer gömleği önünden yırtıldıysu (kadın) doğru söylemiştir, bu ise yalancılardandır.» ،(yok ), eğer gömle ği arkaaan yırtıldıysa (kadın) yalan söylemiştir. Bu ise doğru sö y ley iş lerdendir.» Vakta ki (zevci, Yusuf’un gömleğinin) arkadan yırtılmış ol duğunu gördü, «Şüphesiz ki bu, sizin (siz kadınların) fendiııizdendir. Çünkü sizin fendiniz büyüktür11» dedi. (11)
اﺀ4
s ilic i Yusuf:
48
اا.'»2
ذهI.C. ع "ا ﻟ ﻰ١—٠در ﻷ
اﻧﻪ٠ ﻻ د زود ادا٠در • ١dilimi ا,،11 ﺀ ي ٠ " ٠ |ا اا؛،>ansızı» vt. cahilcesine İçer ؛girmesi» diye ka ..... ااأاااأااا١ 1اااا."
12653 س ﻫﻴﺮت ﺧ ﺪ م ى ﻟﻰ ح؛ﺀذ٠ﻛﻬﺖ ﻣﻮ ل س;اس وﻣﻨﻖ, ا ر آرم "Silil ا1أا1 آ٠ ،؛: 1ا: اااا»ا »اistediği Jiizmet »edir? Söyle de şükür ve ٠ ٠ ٠ »؛..... bıdtlom rksiziu İfâsına ça lışa y ım .>>
12654 ت. ﻛﻌﺖ ﻣﻴﺎﺛﻰح> أ; وروﻛﺬ
o ...±f ﺀق د ا د ك٠ ***■— -±*ﻻ:ا: ١ث1*ل "Kadııı dedi ki: bizimle akraba olmak istiyor. Zâlliren iyi liir lıaııım ٠ ا... ،Ç،»İ » »asil olduğunu Allah bilir .»
12655 ﺧﻮا ﺳ ﺖ ﺑ ﻮ ز ر ا ﻳ ﻨ ﺪ ز ر وﺳﺖ ا دا ة د ﺧ ﺰ ا د ر ﺋ ﻜ ﺪ _ ت ,.Kızımızı habersizce görmek istemişti. Kız ise tesldUfen mektelıd... .lir.»
12656 اوس- دﺑﺎ٠ ر آ ر د اث١ﻣﺖ- ؤ1٠ك ش اورا ﺑ ﺎ ن ودل ر و س «Fakat, ister un olsun, ister kepek... Ben onu candan, gönülden gelinlige kabul edeceğim, dedi.» 51
-IIANIM ٩’EYİZ KAYDINDK DEĞİLDİK. ONIJN MUHAOI l l l ﺀIN l،AI٠ AI.I VI.; NAMUSLU OLMASIIHK» OEMESİ, S ftllN .N I.I.; Ü s t ü KAPALI UEVAP VERMESİ»
M b lN IN
12661 ن ج;ن ﻋﺬرى واو٠ r ٥; ﻛ ﻔ ﺖ yr
ا ب- ﺀ ا١ ٠ ٠ ي ٠٠ ذ ت ﻟﻰ ﻣﻦ٠
-İİ ااا1 اااdedi ki: Ben hu gibi ö zü rle rim iz i söyledim . A m a -•٠٠, ا ا٠٠,< ا،•٠ d elilim .»
اا٠ااا٠ ا١ ım laida.ı
12662 وﺻﺎدح
S
ز ﺳ ﺖ ا- ا٠-اﻣﺄ
در دو ﻋﺎﻟﻢ ﺧﻮد دا ن ا ﻧ ﺪ ﻟﻠﻤﺪح .. I.ıziııı .".«elim iz, k ap a lılık , iffet ve s a lâ h -1 h â ld ir ki iki Jilem deki k u r !“ 1“ . ،,u n larla ulur.»
12662 ﻛﻤ ﺖ
ﺶ ﻟ٠ ﺀدر درو
ازص ول
ﺀﻫﺪت٠ ود٢ وان *إ ( رر ﻛﺮد ا «Sııfi, tekrar, fakrü zarûret özrünü söyledi ve bu '؛اا,« اizli i".ılımlım dl.١e tekrarladı.»
12664
..Kadııı dedi ki: Ben de tekrar söyledim, çeyizimiz anlattım .»
ا٠ 1ا؛ااا،1 ااااةاiyiee
12665 دم ﻋﻐﺬص١او رى ﻛ ﻮ د ﺀص ا ﻣ ﻐ ﺪ و د ﺻﺪق و ﻫ ﻤ ﺬ ت٠ار ث «Hanim dedi ki: Benim nıurâdım iffet, sizden aradığım da doğruluk ١٠" himmettir.»
12671 ،. ع، رط٠ا ئ٠ورى ذ»ا:_» : ﻧ ﺮ ا. ووور روﻧﺪ٢ ﻳﻨﺪا. رو, ؟ون.٠ ٠ ........... n i î١ tf.r،y y e ، ؛ııi lib â s ın ın açık lam ası ş a rt d e lild ir . ..i l la k i .... , ٠ ,.٠ ،٠ ٠ ٠ اا١ |ااا|ا,|، «.b ir «ilil «illi a ç ık tır
II !. ؛١ 1٠ '١ ' 1 ا(ااااlamdan ; اإ'اأاا؛kıssadan liisse beyanına şitrıı ile diyor ki :
11172 م غ ا،،-؟/ ا ن ﺣﻜﺎا ت را ﺑﺪان و ا ﻧ ﺪ > أ ا- ﺟﻮ ر٠ ﻻ ف ر اﻓﻰ ....... ١ ااkıılııılıat m eydana çıkınea, fazla lâf etm eyesin diye ilil ili ؤ٠ ٠ ا ا ا1..، ، ١ ا٠ .اا،اا,.> ٠
1267:1 7
; د١ا اى ر دﺀو ى ب'ز اد واﻋﺘﻨﺎد٠ا ن اد—ﺗﺖ اﺟﺬ
11,1 ا١ اII dâvâlı, iffet ve istikam et İddiâlı ؛senin de İçtilıad ve itika. ..... I.n.ı„.iı.. “
12674 ودة٠. وﺧﺎن- ون زن ﻣﻮ ف٣ ا د ر دﻏﺎ آﻛﺪ وذة, ؛٠ دام .٠ ااااااااا ﻵkaı-ısı s ؛b ؛sen hain olm uşsun, hilekârlıkla m ekr tuzağı k u r -
..............
12675 ب ز ى٠ روﻧﻰ ك٠ش—ت1٠ ﻛﻮ ز ر ش ل٠ﻧ ﺮ م دارى وزﺀدا ى ﺧﻮ « V.İZİİ yıkanm am ،؟, -pis kişiler İçin çene çalıyor, salah ve takva izha ıııııı çalışıyorsun. B unu yaparken de kendi H âl،k'،ndan utanm ıyorsun .» M
12679 ٠ م ﺀإ-;ردا ا. ا٠ — ت اﻳﻢ ﻧﻢ (ور دارد ام ر٠ب ﻛﺎ
ة
«F ak a. 1)11 isim ler. m esela bir zenciyi, kılfıır a d ın ın verildiği ٠ ا؛أ٠ ؛٠'<٠-
Hak’ka killinin 111, 1,1«؛ ؛.simler değildir Zenciye verilen ( ؛، afıır) adi 0 zencinin ismi alem i, yani adi olur ل٠'اا kili Esma-yi ila h iy v e bö.vle değildir. Esma-İ Hiısnânın her !)iri ، 111- Sifat
ili ki Cenâbı Hak onunla muttasıfdir .
1268 (،
ت واوﺻﺎﻓﺊ ا د ؛٠ م د ذاة٠ا ةبﺀا٠ ال ﺀات اوﻟﻰ٠ل م « A lla h ın esıııası, s ıfa tta n tü reıııe. sıfa tta n m e y d an a Kelinedir. Allah.III sıfa tla rı ؛sc k ad im d ir, e v v e l ؛y o k tu r, ille t- ؛Ula misilli K؛lıi sakim ile. Kildir.»
12681 ذر ودﺀا٠— ح ; ﺑﺎﻧﺪ و : ،و
راﻧﺎ
ﻧ ﺮ ر ا، : . L ﻛ ﺮ را
«Öyle olmasaydı sağıra (dııyan), köre (ziya ) ؛simlerinin verilmesi gibi «.alay ve maskaralık olurdu
12SS2 ح: ري ام وق.ا ﻋﺎم ا دا
ﺳﺎ
'ا م١ زﺷﺖ ر٠ا ﻣﺎ
«Yahud (Mahcup) kelimesinin, hir hayasızın, yalıııd (Sahili) lafzıııııı ؟irkin bir zencinin ismi alemi olıııası gibi olur.» Zira âlemlerde mâna murad olunmaz, onlar, ancak bir şahsın atlı o l mak itzere kullanılır. Bu beytde :
«Hakikaten Rabbiniz hayâ ve kereni sahihidir. Kir kul, (Yına kıır١ı ellerini kalılırıp dua cdiını.ı* o elli'ri boş bırakmaktan yani kulun isledi،،!!، vermemekten haya eder.»
S7؛IL٠٠ ‘ و
دا د ا ٠ى ه1
٠ا 1 ٠ 1 ﺀاا . 1ااااااأ ٠ 1ا،اا،
,1 ١ااا؛ "ا |٠اا،اا >،اااأا ' î i i i . â k a ، ( اا',|، ! < »اا؛■ 1ا ( : 1ا » ا،ا .l a m
٠ lir، î ٠ ı٠ " »k ،،‘ . 1 1ا «اا ٠ا اااااا ،ا،
٠؛ ٠ . ٠ ;ا 1ا ﻹاا ﺳﺎ 1ااا١، 1ااا,ا ١ااااااةاأ ٠ "İ ı a l a . l a
< ٠ااا 1 ؛ » ا şak
x٠s؛(، 2
ا ' , ١ "١اااا ١ا؛ا1 ﺀ 1،ا؛1 ا ا ا ١ ٠ UT..Z k ızarı١ااا؛) ıı١ ٠ > ٠اااا1 az Iji،r"'٠ا': ٠؛>"iii ، ٠ "٠ kırm ızılıا< .٠ااا؛آ؛1؛اا ا
.1ا,ا| ٠،,ا I 1ا|» 1ا، 1اا ااا; اﻻاااﻳﺄ.اا|ا
ااا اا ' ,اا 1ا.ا 1ا ' اا;ا " Ş| ٠\ 1٠اذا .اااا١، 1ا ،. ( A fiı.'Ş ,ا ،اﻵةﺀال ,اأ’ ٢،اا1( 1111111:, ١ " I' I اا ا.ا اا،٠٠1اﺀا ",ا' .ااا .٠اا •/a il' l i n a l : ,اا ،٠راا'ا ١اا; 1-أ .اا ١';٠.ا ; !.1ا ; ؟ ١' 1ا I١S(T "1 ،ااا ؛ ا؛ ا؛ ا ' ٠ا ؛) اا ; ا ) ا ١١اا;؛ ا.ا؛ , 1ا ا ' '.ا ا ا أ ا ا1ا.
, ٠٠٠٠٠٠". '
ا
8٠؛' 2ل ا
/ ٠٠ا ﺟﻮ : ٠رﺀ ذد ى ﻟﻰ ﺷﺎن 'ﻧﻮﻛﺎن ردى دادﻣﺐ—ﺑﺎن ."۶ ١ ا"ا ٠اا ا " ا ا ﺈ çolıaıiMZ kıızıı؛ ﻳ ؛ 1١ ﺀ ؛ ي ا ؛ آ ٠ ا،،ا ٠ا ٠ا1 ١اا zailاااا «ا1اا،ااا1اا اااا /اآ »ا1اا
٠اا أ.اا؛.1،
٠اا؛ 2٠،ا ٠ ٨ ا ،.» kiki â şık lar, tıakılıııaıııa^ı ؛ ' ا ﺀ اأا/. أ أ " 1٠ ا" rt" ،.»karlar"ş ٠ا ٠ا"1ا1ا", ،ا؛1ا ااا. 1ا1 ﺀ ٠ ا ا اا " ، ا ا ا ا"ا1ا "< ا ؛"<1 ١ أ،، a g lar ١ا", ' ، " >i,il،"rl،‘r.i
٠1؛ ؛ ا
>■Keza ٠ i'ış.klar . ٠ا > . " ، " ا Ş İ1II1I ' ٠ ا1ا ١اا » / ١ا ٠ " ا اا " ١ ا؛ ٠ا آ" ، " ٠ ١ا1، ١ا؛' » ا ،اآاا1،1ا1ااا ا:، ٠اااا ٠اااا1، 1٠ا" ا" ٠اا ؛' 1٠ ا" ذا ا Iİ٠ ١ : ٤ ٠اا ١؛اا",ااأ ؛ ا .آ؛1اآ’1، "
٠
٠ 5 x ، ?،.t ؛İL*. .o ؛٠ ؛
, ,111، •llııll.ııki sizi de, (elinizle) yapa geldiğiniz şeyleri de Allah ya. ١ ٠ ......<٠ ı* ١ n ٠ayetleri mucibince, Cenâb-ı Hak kullarının amel ve fiillerin,٠ , ,, ،< •r،I değildir, kullarının her işini de yaratan O’dur.
12695 ،5=■.) J jy j) f٠ ،٠ J
i f
i ٠>،■•؛٠،٠٣.
١ ٠ >O ؛. ; / . . J -،
• Kelıvetli olan nefs Hakka karşı sağır ve kördür. Ben de senin ma. l١٠v١tu.ılüğüııU tâ uzakdan görmüştüm.»
12696 ١٠٠٣٠
V٠ ٩ J ١ J w ؟l٠ . W٠ .".
•؛،*٠.٠^ ،J؛+٢j <٠ -،.» o
j
&
-Oııdaıı dolayı sekiz seneden beri seni hiç sormadım. Çünki seni kat ٠ .٠ ٠ ı <el١ filetle dolu görmüşdüm.»
12697
y
jj y *• ؛ ؛ .V ١ ٠ y}'١ ٠ ■ ؛ > ٠ ٠ ■، ،■؛؛ ؛،“,y. ٠ ٢■ >؛ ؛؛؛ ■ ٠1 y *
r"
i ١>>٢
<b y ? y
&
-!lamam külhanında bulunan kimseye nasılsın? diye neden sorayım? O nıetıl olur? baş aşağı!»
؛İH.
SOrei Saffatr 96.
(il
٠ ا1٠ ٠ ا،٠ ااام٠ااا1.ا, اy;،'.؛؛ıtiin akşamcılarla .!؛،’،..‘.'derili joyıotıdır Oıalaıı imar ، ٠ااا، ااا،.٠ '٠ ,، 1اااا،1.;!<'اا، ا؛)اlıırs, bir heves vardır. takat ٠ ٠lıııs V،‘ hevesden ٠ ااا|ا٠ l،v:ı edifade eder. ti'ısık V،I I، ؛i'ıcir olanların fiskıı fücürundııki'1 ٠ ٠ ٠ » > ■ ا. |ااا٠ ( ا؛V I. Ihmyevi, Uhrevi mazarratı gördükçe ، )،!:illerdim ؟ekiııi(. sn klimaya V I . Allah'ın ،'nıriııi daha aıkı tutmaya ؟alışırlar. İşte takva ila ااااااااااااااı..anıııası bu demekdir. ü lıalde ey sülik :
12702 ران٠> و ﻧ ﻜ ﻮ ى ودر ت٠ رك ا ن اﺑﻬﺪا ن٠ﺿ ﺂ ﻧ ﻜ ﻞ
ر و و ن را
. ااا٠ 1أ،،11ﺀااا؛ا ااإا١ v azge ؟de h a m a m ın i ؟,iııe git. K ü lh an ı ،erk ıdıııck ilil ili
lııiîiııııa girmenin ،؛٠kendisidir.»
,12703 ت اوﺟﻮن ﺧﺎد*~ت-ل در '>وذ$/ ر ﻟ ﺖ وﺣﺎز ﺳ ﺖ
ا٠ى
٠ ة١ﺻﺪر
"Kiilhanda kalan, oradaki hizmete ؛, ıışak gibidir. Şehvet külhanımı girmekden sakınan da ihtiyatlı bir kimsedir.»
12704 ٠ }؛
^١،.؛L- j
-،-& ıs
i*
^.*'٠ .....٠
««.Hamama giden kimsenin sıması, onun temiz yüzünden belli olur :Sûrei Feth’de ashab-ı kirâm vasfında buyurulmuştur k i
Yani : «Secde izinden (meydana gelen)
nişanları yüzleriııdcdir1'.٠
İşte takva hamamında yıkanmış ve temizlenip pâk olmuş zevûtin mı râniyyeti de yüzlerinden âşikâr olur ,
(17)
S ûrei F eth : 29.
ا27 ا!اا
ان٠ ت اﺗﺪ وج-وﺟﻮف اًآد٠ ﺀر س ﺻﺰا'اه ﻣﺪ دﺀان٠از ر د «،،٠ , .11111 (;،٠ .، sen »؛hırsın da üünya’da ateş gibidir ki her alev ؛-yüz iîiş ٠٠ r'....... »k■/ a١ ." 1271.(1 ﻟﺖ٠ "ززرﺟﻮ ر ﻛ ﻦ أﺣﻮش١ دش ﺀذل٠ آﺗﻦ— ت
ﻛ ﻦ زروغ٠ا ﺟ ﻪ ﺑ ﻮ ن ﻻ
«Akla güre, bu altm, ateşi parlatacak süprüntü ve gül.re gil.î Î1İ1..Şdur.٠ ٠
12711 آ"ﻟﺶ ز د٠ا ﻓ ﺎ د ة دم از
جراث "ررا ﻻاق اوى ﻛ ﺪ "Güneş ki ateşden dem vurur, yaş süprüntüyü kurutur, ateşe h.ıyık 1ا، آhâle getirir...
12712 ر د زر٠ ر١ ر.ن ﺳﻜﻦ١ اًﻓﺂ ب ﻓﺘﺪ ﺻﺪ ﺛﺮر١ اﺑﺘﻮ ﺣﺮص «Hırs hülhânına yüzlerce kıvılcım düşsün diye yine Güııeş, ،؛ışı ııltın eder.»
12713 م١ .آورد ام
٠ر د
رد
ال٠ J i f آﻧ ﻚ
ﺟﺮك رﻧﺪن
ف٠ا
—ت ج؛
«Mal topladım diyen kimsenin bu s٩zü, şu kadar süprüntü taşıdım de. mekdir.» F :5
12711؛
د٠ در رن زاد و وا د را 'د٠ا;ك دد
ل
)
رو, وى م ﺛ ﻚ آ د
. , ، أ11ا٠ ،،, ا؛اا-doğup da temizlik görmemiş olana misk koklatsan inci il. Iı.tlıı ,.lllf ..
.< ؛٧ZI:L KOKU SATANLAR ÇARŞISINDA ITR VE MİSK KOKUSUNDAN BAYILAN VE HASTALANAN DEMİRUİ»
12717 وش و ر د٠ ا دا د ب،5 آ ن ؛
د: ران وس1 در ازار ﺀط٠و ﺛ ﻚ “Bir kimse, güzel koku satanlar çarşısına varınca bîhuş olarak düştü >ااiki kat oldu.»
12718 ن راد١ر ى ﺀﻫﻞ;ﻧﻰ زد زﺀﻃﺎر د_دش ﺑﺴﺮ ا ; ﺑ ﻸا د “Kerim ve cömerd misk yağcılarının ıtr kokusu ona dokundu da ba ااddııdü ve yere düşdü.»
12719 ﺀﺑﺮ.ر ﺟ ﻮ ر دا ر اوﻓﻨﺎد او إ ن ر ﻛ ﺬ ر٠ﺑﻢ روز اردر٠ «O, kendinden bihaber olarak, gün ortasında, geçilecek yolun orta»ma bir leş gibi yıkıldı.»
12720 د ﺧﻠﻖ روى اً ن زﻣﺎن٦ ﺟﻊ ن1 ان ك٠ا در
ﻳﻤﻠﻜﺄ ن ﻻ ﺣ ﻮ ل
«o anda
halk onun başına toplandı ve Lahâvle diyerek derdin, der. man aramaya başladı.» 67
12720 ح١ :دذا و >ذا: &ل 'ى دوردﺳﺖ اﺀI
ق د ز ﻣﺎ د د ا د ر ﺛﺄذ؛ س.دا •'Sarab اا١ ؟؛ ا111؟؛, esra.• 1111 yemiş yahud afyon اا'ل ااااا، ؟اااااdiye; ÎÜİ 1 < أاااااba.ygınlığııı geçirib ayıltmakda â t ؛z kaldılar.»
12727 ﻧ ﺘﺎ ب١ل;ا د ر رد د د وا ذا ر ا— ت اًﻣﺤﺎ د را ب.ﻵن اﻓﺘﺎد١&ف »ilın misk yağcılar çarşısında düştü, baygın ve haralı l٠ '1؛-r bilide ya «.O l" diye, akrabasına haber gönderdiler V<٠ . dediler ki :
12728 "؟ون *■ﻋﺎوﺋﻜﺸﺖ٠ى د ا د ك٤ ى-م : ا1 ' ﺑﺎم ا ﻓﻨﺎ د د ت٠ﺑﺈ ب ﺛ ﺪ ك
»٠ ١ ’edeıı bayıldı, ne oldu da leğeni damdan düştü, kimse bilmiyor.» (L e ğ en i d a m a a n
d ü ş m e k ) : E s r a r ı m e y d a n a ç ık m a k , re z il, r d s v a y
ol
k m a n a s ın d a k u lla n ılır.
12729 ﺑ ﻚ رادر دا ﺛ ﺖ او دﺑﺎغ زا ت
ﻟ ﺰ ودا'ﻻ ﻳﺎﻣﺪ زود ودت/ «O iri yari debbağ’ııı gürbüz ve malûmatlı bir kardeşi varili, » ؟bildik koşarak geldi.»
12730
د. اات آ.^ﺣﺎال را إذ٠
اا٠ ح 'ﻻ
.‘Yelli ؟؛I I ؛ilin yanma sokuldu .»
.
i
n
d
e
bir parça
ا27 :؛ا: ﻟ ﻪ٠
ا( ﻛﺬذ„ى ﺟﺎوﻧﻮس٠ ١ ;ح
٣ إ
٠ ا ذ ت د ا ﻧ ﺖ ؟ار اً ش د٠آ'ﻣﺢ ..''ا,،, ٠ "ذ اiistad sayılan t'âlînııs: Hastaya, nt٠ ye alı^liiî ise ،٠şe.vi ver, ،le-
12727 j ١؛ y r
j
، 1—-'j؛١ c
)١J - ’r
،_r;
■>
«Eğer onun hastalığı âdetin hilafından zuhura gelmişse, oınııı devası ...... m. adı olan şeyden ara.»
12738 —ى5
ز١ ت٠ف٠ث ٠ ل ك٠و
وو ن
ﺗ ﻰ٠ ب١ ل ر٠ ن آ د و١ ﻛ ﺪ٠;ا «11II adam, köpek tersi taşımaktan pislik hOceği g ؛l١ i olmuştur, .' ؛slik hoeegine gül suyundan baygınlık gelir .»
12739 ﻟﺚ داروى اوﺀ ت... c f r
ر؛ ازان
ﻟﻌﺘﺎد و ﺧ ﺮ س٠ ران اورا ر ى. £ «Onun ilâcı, yine köpek pisliğidir. Çüııki onun mutadı ve talliatı oıııın. ladır.»
12740 ا ش؛ا ت ﻟﻠﺘﺎ؛ذس راﻋﺬوان
ﺣ ﻦ را ازدان٠ روى و؛ذت ا_ن «( Pisler, pislerindir) âyetini oku, bu sözüıı zâhir ve bâtınını anla "؛ Sül'ei
N U r 'd a
bu.vurulmuştur ki : 1
ﺛﺎ 'را وا زد ﻹ؛اات.أ: ح/
اى دا ت
٠ذ ا ﺛ ﺪ
وﻻﺀس
ﻧﻮر.. در
«Ey itimad edilir killiseler, hakikaten, temiz ؟eyler, pislı.r i.:in lâyık ve ıııünasib değildir.»
12743
f
)
د-—ت r j S ^ون زﺀﻃﺮ وس
f
د زﻧﺎﻧ ﺪاﻧ ﻚ آﻫﺈر'ا
«Kâfirler, peygamberlere gelen vahyin giizel kokusuyle çarpıldılar ve kendilerini kaybettiler de (Tetayyernâ lıikünı) diye feryad ettiler.» Y â s in s û r e s in d e k i ş u â y e te iş a r e ttir :
ج١ت
p
~ 4 ' ا | ﺑ ﺪ ﺛ ﺘ ﺊ ل. [و ﺀ ﺗ ﻬ ﻮ
l
' اا ؤ: ﻟ ﻈ ﺰ١ ؤى
٠ ﻳ ﺠ ﺬا ؤآ ﺑ ﺘ ﺪ Y a n i : «Dediler: «Doğrusu biz sizin yüzünüzden uğursıızlaııdık. l٠ :ger vaz geçmezseniz, aııdolsuıı, sizi mutlak taşlarız. Bizden si’ze muhakkak acıklı bir işkence de dokuııur»2٠ .» V e d e d ile r k i :
12744 ت ﻣﺎرا ا ن *ذال-ار_ا٤ ر غ و ' ﺑ ﺖ ﺑ ﻮ وﺀﺧﺬﺋﺎن ﻣﺎرا اﻏﺎل «Bu sözleriniz, bize zahmet veriyor, hastalanıyoruz. nasihat, bize iyi değil, meş’um gelmektedir.»
Ettiğiniz viızıı
21 )ﺛﻢSûrei Yâsin: 18. 7:1
1274 i.
•■Su siiylüyormıi!) jjibi başını delıbağın kulağına yaklaştırdı ılrkı şeyden lıir parkasını onıın burnuna koydu.»
١٠■ «٠lin
12750
j y •-،o ,_٠٠-،..L ;٠ ,٠٠ _^j.j.١ "l.cbbağın murdar beyninin ilâcını köpek pisliğinde Kiirdt؛ı؛ü i١ ٠ ٠ n, ıııııı «.i'l.ııılr ezmişti A vucunu
k o k la tır k o k la tm a z ;
12751 0 •٠ .:•'؛:• •؛،•'' -'j>7 ، ic
٠ — ٠ ١ ٠ ٠ ٢ ١
A-,
^ .^ 1 ^ •
»Adam kımıldamaya, halk da: bu şaşılacak bir efsun, demeye başladı.٠ ٠ 12752 ■ A~٠ .؛y ١
،jS'
O y —* ١.،.l .}؛،-
٠ ،٠ ٠ ٠ ٠)
'
Oy—. ؛-؛y ٠ ■ ؛،/'٠
»Diyorlardı ki: Bu zat, bir efsun okudu, baygının kulağına üfledi. İli «.sıııı o ölü gibi olanın imdadına yetişti Havilmiş debbağın köpek pisliği kokusundan siyle Hz. P ir diyor k i :
kımıldm١ mııt١ ı dolayı
12753 j y . y -‘
0■ ؛ > 1~٠،>' ،٠٣•؛-"؟
■؛y >j ) s *y ■؛ &
s
،,j
Ehl-i fesadın hareketi de zina, y»؛ii/. süzme ve kaş oyııutııııı tıınıfıııa ıılıır .■‘
ﺷ ﺒ ﻠ ﻪ٠ ف خ١ي ﺑ ﺘ ﻮ ذ ا ﻳ ﺒ ﻚ
ﺐ
ﺴ
ﻧ ﻴ
٠ ,ذرﻣﺠﺎذﺣﺠﻤﻜﻴﺮ١ ذﻓ ﺨﺌﺎ ﺀإ ذ ١'( اااا٠ ٠ 'ا:أﺀ٠٠ آfakirlikten korkarsanız, .'١،1 ااا؛dilerse, sizi yakında keli ا|اJazlıııdı.n zenginleştirir. fünkü Allah, gerçek bilicidir, ( a t î 1ا،ا1، ااا, اve ٠ ,،،٠,,٠ ٠ ٠ ، sahibidir»».» M e k k e ta c ir le r i. H a c z a m a n ın d a
ا.
g e le n
b e d e v ile re
m a l s a tm a k
İç in
d ille (؛im a li i ş l e d i ğ i n i z e l b i s e ile K â b e t a v a f e d i l e m e z , m u t l a k a y e n i s i n i
a lm a lıd ır»
١ا أ
f le r le r v e b u s U re tle k a z a n c e ld e e d e r l e r d i . Y e n i e lb is e a lm a
p ııı a s ı o l m a y a n l a r d a ç ı r ç ı p l a k
s o y u n u r l a i ', B e y t - İ M t i k e r r e m i
iiy le c t.
I ııv a t e y l e r l e r d i . M ü ş r i k l e r i n H a c c a İ ş t i r â k i m e n e d i l i n c . ' t a b i i M e k k e e s t t t l t Cazla a l i m s a t ı m y a p a m a y a c a k t ı . İ ş t e b u â y e t l e r l e o n l a r t e s e l l i ( 'd il d i M ü ş r ik le r in n e c is o lm a s ı, ü s t l e r i n i n
b a ş la rın ın
p is lig i d o la y ıs ıy le
ç .d d ir . ! ':z e ld e n ş a k î o l d u k l a r ı n d a n k e n d i l e r i n d e ş i r k g i b i b i r m a n e v i Iieeis v ı r d ı r . H z. M e v l â n a b u h â l i b i r m i s â l i l e t e m s i l e d e r e k d i y o r k i:
12756 أ د,٢ ١ ا ز ا ﺳ ﺖ در ﻣﺎ ك
مf
د١ذﺑﺮ ﺧﻮى خ٠ى ﻛﺎردا ﻧﺪ إ «Kütü bir ııecâset İçinde peyda olan kurt, anberle kendi lınyıınn .... giştirmez.» 12757
ور٠ روى 'ﺷﺎر رش, زدö — ت ل دل ﺟﻮن ﻗﻨﻮر - w ج٠اور > ?
«Ona nur serpintisi isabet etmemiş oldugu İ ؟in o, kaillik gibi kalhsiz liir cisimden ibarettir.» A b d u l l a h İ b n - i A b b a s 'ı n r i v a y e t e t t i ğ i b i r h a d i s t e :
«Hakikaten Allah-U Taalâ haJkı yokluk karanlığından yarattı. Soıırıı hidayet nurundan onların üstüne serpti. Kimlere 0 nurdan isabet eyle diyse, o kimseler hakikaten hidayete erdi. Her kime de isabet etmediyse (231
S û re ؛T evbe: 28.
ةا7 <؛2
م، ودود٠[;—ش ذ د.د ف زا آ
«İ e ı ı r r r e a te şin d u m a n ın d a n k a p k a ra ﻼا ﻫ ﻼ ﻏ ا اا ا ذ ، ا ٠ ا٠ " idindeki أ، , k a r. ا ا ، ؛ اd n lay ısiy le خ ؛؟ kalm ış, öylece d u r u y o r .»
ب اا'اde aşk ateşiyle epeyce kaynamışsın, amma tabiatındaki karilik dıılnvıılylc ة؛إ1 ذpişmemişsin.
12703
ﻓ ﺖ—ا!ت ﺟوش دادم در اراﻧﻰ ت وذا ق٠ ذرﺀ ﺧﺎم. اﻧﺪﻳ ﺚf «Seni sekiz sene a y rılık a te şin d e k a y n a ttığ ın ı h a ld e h am lığ ın ve ıııtinııfıkhğııı z e rre k a d a r eksilm edi...
12704 ﻟﺬام٠
ل
5
ﻧﻮرة ق—ذك ؛—ﺋﻪ
ا ا رﻧﻮن ﻣ ﻮ ز ﻣﺪ ورﺧﺎم٠ .ﺀور «Sen, hastalık dolayısiyle, kurumuş ve taş kesilmiş bir koruk ٠ ﺀ1 ااsili. Sair koruklar şimdi üzüm olduğu hâlde sen hâlâ lıamsııı.»
«ÂŞIK’IN YAPTIĞI SUÇDAN HİLE İLE ÖZÜR DİLEMESİ, MÂŞÛK’UN DA BU HİLEYİ ANLAMASI» 12705 ﻫﺖ ﻋﺎﻧﻖ اﻣﻨﺤﺎن ﻛﺮدم ﻛ ﺮ-٠م ا ﺑ ﺪ،ﺳﻢ زﺣﺮاﻓﻰ.}" «Aşık dedi kil Ben seni uysal mısın, yoksa afife ve saliha mısın? diye imtihan etmek istedim. Bundan dolayı beni muâhaze eyleme.» 7«
ح- ن ر ﺟ ﻮ ر ﺣ ﺮا؛ ~ ت وﻟﻮك١ا ن ﺟﻪ
;ﻧ ﻮ س ودم ازﻛ ﺠ ﺖ ص غ/ أ1 اااdünya bir virâne gibidir ve sen onun içindeki define gibisin , ﻫﺎ٠ " اsindeki « defineyi aradmısa hareketimden incintne .»
12772
ا ف/ ل ﺣ ﺮ د ا ك ; د م. ﻧﺎن ﺗ ﻦ
"از'ﺑم ادﺷدﻧﺎن رار ﻻف »Düşmanlarla, senin iffet ve ismetin hakkjnda ؟ene ؟almak ؟؛.in, biiy ir ,»ir kustahlıkda bulundum .»
12773
.v ،^ ،٠ ١٠/ ،X. •؟١ * '، ؛ - ، . ٠j ٠٠5 j . . . . . . / . ^ . 3 .
»Dilim senden bahsedince, gözüm de gördüklerinden şahid olsun .»
12774
، jj ٠١j
٠١j
..J
ji f٠■،٠؛٠.٠/ S. ٠_£١
١
«Eğer hürmet yolunda yolsuzluk ettimse ey Ay yüzlü sevgili! Kılıç ve kefenle huzuruna geldim.»
12775 j~ * i ^
i
١ ؛٢_r٠s y - C—.-،
o٠ ٠ o .;١a. ^٠ ٠ o
y~
Cj ^ &
«Benim başımı ve ayağımı kendi ellerinle kes de beni başkasına öl. dürtme. Ben bu eldenim, başka elden değilim.» F: 6
81
127X0 ا د ر داورى٠ ى ذرU ٠4ﺣﻲ
ى اًوود ى١د ش ﺑﺎ؛ا ن ﺟﺮ ٠ ٠ »«٠ ٠ ا١ اا1؛١ ااوhileler ؛, adalet ؛؛ününde süren güzler ününe, neye geti ٠ tl١ ı n .»
12781
ﻛﺮ ور موز٠ر ﺑ ﻪ دردل دارى از ا ر—وا وﺀﻳﺪا ﻫﻤﺠﻮ رون٠ دش “Hile ve düzen olarak kalbinde her ne varsa, onların hopsi de nazar." nnzda gündüz gibi a ؟ık ve rüsvâ’d.r.»
12782
رورى٠ ٠ﻃﺪ. ﺻ ﻮﺛﺒ ﻤ ﺶ ز/ ل روى از ﺀد ى رى.وﺣﺮا «Eğer eürmünü biz kulumuza acıyıp Örtüyorsak, sen niçin yüzsüzlü" gii, hadden ileri gütürüyorsun?>>
12783 ٠ در آﻣﻮز ة دم دركﺀا٠ ز١ .ﺣﻮش ﻓﺮود اً ﻣ ﺪ د و ى واﻳﻜﺎ «Hey soysuz; üzür dilemeyi ceddinden üğren.' Kendisinden zelle sadır olunca Adem, liemen itizar makamına indi.»
12784
دا. ﻟﺪد آن ﻋﺎﻟﻢ اﻻرار٠ ﺟﻮن ﺗ ﻔﺎ ر را1 ﺗﺎد-١; دو؛٠ «Allah bütün sırları bildigi İçin, iki ayağı üzerine durub, mağfiret talebindi, bulundu.» X:،
د و د٠ د اﻟﻮد٦ ر از
دور ا
ﻧ ﻮ د٠ و ا ز آ ر د١ ى٠ﺻ ﺪ
«Gözü görmeyen bir adam, öğütle temizlense bile tekrar tekrar 1.111 آااااve kirlenir.»
12791
ى ﻛﻮر از ﻧﻈﺮ٠■ و ب ٠ آدﻣﺎ
اوﻣ ﺮ güz
اأﻧﺘﻨﺎﻫﻤﻰ
،ب،د ك اذ
«Ey Âdem; sen gözü görmez bir kimse değilsin: görmez olur.»
lâkiıı kaza gclinee
12792
٠ دا٠1ﻵدز ﺀك٠ ررﺀا اﺑﺪ ٠ﺑ ﺎ از ةﻫﺬا ا د د ﻣﺤﺎ
ا ك-
«Gözü gören bir adamın bir tesadüf neticesi kuyuya öınürler lâzım ...»
düşm.s ؛ ؛١ 'اا؛
12793 ت- ا ر را ﺣﻮ د ا ن ذف' ر را ﺀ ا و ﻟ ﺖ٠ﺣ ﻮ
ورا اوﻓﺘﺎدن ﺑ ﻊ١ ص£
«Fakat, bu kaza, zaten körün yoldaşıdır. Çünki, düşmek onun tnbiatidir, huyudur.»
12794 :
»r ﺑﻮى
دا رد٠' ﺣﺪ ث اﻓﺘﺪ
در
ز ﻣﺎ— ت ا'ن و ى ا اًﻟﻮد ل— ت١ «Pisliğe düşer de o kokunun ne olduğunu bilmez. Bu mi, yoksa bulaşmak eseri midir der.»
koku benden
«5
را ا١i d a h a a ç ı k s ö y l e m e d i ğ i iy ili ،111 v e 11 ا١Iﺀ٠١t *»'،" اا،' t ال٠1١ tız ıiı ' ، 1 اا ؛١،) 'ا١'،' t a r i k a t
ilil I il ااااا
id a rin
v ııe ııd u
٠'،،:< اااا. ( ر1 ااأزا- ١'،'
b e n im
d ilim i
g e l e r e k ،;M e v l a n a lii ٠l( ik d ü ş m a t ı l n .'ı
'ل>(اا
1)1'.
ta r a f ta o tu r
b a ğ la m ، ؟t،r. Ç ü n k i a ğ y a r ı
e sra r
İfş a
, le v a m e d e r e k d i y a r ki :
128(10
)ى آدد ٠ ،ت -\ل;ذ > ﻞ انﺳﻠ
ل ﺳﻴﺄ ت وﺋﺮ' ت- ر اد٠ ﻮ ﺣ ﺀ س ا.» ؟ ' uI ١ gönül: *tizlerim kırık, dökük kir hâlde zuhur ediyor. * ااااtizler 1111 I «illidir. t)ııları yabancılardan kıskanmak ise değirmen misalidir.«
liıskanyhk değirmeni 0 hakikat ineilerini kırıp öğütüyor. Maamöfih:
128.11
ﻧﻮد. <> د و ا ﺛ ﻒ ل
:
s ١ ور
١ ه ﺛﻮ:٠ ٠ ح٠ ددL* ا: y اا، ذﺀااkirili،! ezilse de hasta gözlerin sürmesi olur.,»
12802
ش;ﺗﺮ؛رذى ﺧﻮس ذدا؛ل/ «Ey iııei: kırılıh ezildiğin İçin atınıııa... Sen kırılmakla giiz nuru .ila rak ve hasta gözlere aydınlık vereceksin.»
1280İ1 ا: ر ﺧﺎ
«Böylece kırık, dökük ve kapalı söylemeyi de gani olan Allah, s.ıIiııııda doğrultur, anlaşıldı istifâde edilecek ،lir hâle getirir.» iNa.sı] k i : 87
ا2808 ؟ﺑﺮ مﺀﺟﺰ ى٠ا زا ﻣ ﻮ ﺟ ﻬ ﻞ اذ
ﻟ ذ ه وو ﻣﻮرك ض ى٠ زو ا ت ر ^ و ن «O Ehucehil, Hz. Peygamberden, kini ؛bir Oğuz Türk’ü gibi, m٥c ؛ze istedi.»
12809 ﺟ ﺰ ﻧ ﺨﻮاد ت٠ ن ﻣﺤﺪ ﻳﻖ ﺣﻖ م١ و ك
را ت٠ﻛﻔ ﺖ اﻧ ﺮ و ﺧ ﻮ د ﻛﻮﺀد ﺟﺮك «Lâkin AJİah’ın Sîddîk’i olan Ebûbekir (R.A.) yüz, doğrudan başka süz söylemez, dedi.»
mUcize istemedi: Hu
12810 زﻣﻰ٠ ن ر ل را ك٠ر د ﻫﻢﺀﺑﻮ
ﻛﺎ
اﻓﺤﺎ "ل ر ﺣ ﻮ ﻣ ﻦ ا ; ى ﻛ ﻰ «Senin gibi bir şahsın, benliği dolayısiyle, benim gibi ،,ir dostu İınti. hana kalkışması nasıl yakışır?»
«BİR YAHUDİ’NİN HZ. ALİ (K.V.) YE: EĞER HAKKIN HIFZINDAN EMİN İSEN, KENDİNİ BU KÖŞKÜN TEPESİNDEN AŞAĞIYA AT DEMESİ, EMİRÜLMÜ’MİNİN HZ. ALİ’NİN DE ONA CEVABI»
12811 ض را ﻛﻔ ﺖ ووزى ﻟﻰ ﻋﻨﻮد/ ﺀﺳﺒﻮد
٠اً ك
u>r
ﺋﻮز ﺗﻌﻐﺒﻢ
«Allah’a nasıl tâzim edileceğini bilmiyen inat !؟bir ؟. .fit, birgiin Hz Ali’ye dedi ki:» «:٠
ا«ﻳﺬل7
را غ د د ا.د: /
د--ق ر
١١;از ﻣﺎ؛رى ب ش آ و د ز اد llllll ٠»
١١١ ١١١٠١١ililen Allah'ı im ،ihaı١a kalkışmak .
killim ؛، ا١اﻵاذ1 او ا١ ا،١
12SIS
ﻣﻮل٠ ; ١
اذد٠ . ز ر
راﻛ ﻞ٠a U
ك٠ ;> ﺗ ﺤ ﺎ ن١ ٠ول١ ا ﻛ ﺒ ﺤ ﻮ$د ا،;٠ >. ا,< ا،ا1ا11 \'ا٠ahmak Yahudi: hir kul ٠ '٠ ,٠ ٠ ,٠ ،, ا,،أا٠ اe o .a r e l edebilir ؟..
t؛tlv‘l»s،zI؛Ki
dolayihiyle ٨اا،ا1 ا'ا،ااا
I2S1؛. د او ائ^ان:ا ن و دا را ى ص ان-ي; آرد ر د ى ﺑﺎذدم “»٠ ٠ ٠ ,- ،١Iıı،lak'â yara١tr. 111. kullarım imtihana .;ekmek. t) kadiri.» ﻻ،ا.. ل, اا٠اذا ا، ا'ا٠-)
ﺦ
Mi'lİK de :
ﺨ
ﺳ
| ة
5
ا
؛؛
Yani «O, hanginizin daha güzel amel (ve h ;ro k e t) de hııl٠ m m ı،،ını lm)،lmı١etmek itin ölümü de. dirimi de takdir eden ve yaralandır’1.» hu \ ١ ıı Mİınustur. ٠٠ •ı١ ;ı،)i H ak.kın im tihanı, k u llarının m ahiyetini anlam ak iyin değildi. İteli.ı < ١im tihan:
12820 ﻣﺎرا ﺀاد اﻧ ﻜﺎ ر1 ؛٢
رار- در
٠ﺀﻗﺘﺪ
ى ﺟﻪ دارﺗﻢ از
"(iizliee ne gil.i akidelerimiz olduğunu aşikâr olarak hize «،،.،ermek ،.;indir.» ، ااز
ل ١ ا،ا. ا
:\١ااا'ا.: z “I
ا282 (؛
افﺀان و د و ر د ى اى اﻻن ﻓﺎرغ ا ل ز ا ﺗ ﻨ ﺎ ن د ﺀ ا ن ٠ ٠ ا٠ :.١ ﺗﻢfilan; kendini ،ا١ ا1،1 ااا؛اedecek olursan haskalarııu imtihan ... ا ا ا < 1اا1ا ٠ ا ا،çekersin ٠ 1.»
12827
ر دا ﻧﺎ، ذ۵ و ن ﺑﺪا ؛—ق ﻇﺬه٠! ; ﺑﺪادﻛﺎﺀن ﺳﻜﺮ «Kendinin ؛eker ،ianesi olduğunu anlayınca ؛. -kerhanenin yani ilin -n e v i halvetlerin mahalli bulunan hakikat aleminin ehli olduğunu ،la an b u sııı .»
12828
اﻟﻪ
٠>؛اق١اﻣﺖ
S
٠ت
ﻟﻰ ﺑﺪان ل٠
'ى٠ دﺗ ﺪ ت٠ه
٠ذ ك
اا-hâlde bilmiş ol ki Cenâbı Hak, yeri olmayan, yani kabiliyeti ini 0 Ilınmayan sana imtihansız ؛eker gOndermez.» 12829 ٠Li
3٠
٥l؛V> ٠l ja
١j
j
ı S
١-،< o ١ 0 )^
«Şunu da imtihansız bilmiş ol ki, sen baş olunca Allıılı, seni ayakkabı konan yere göndermez.»
12830 ﻫﻴﻴﺮ ﻋﺎش ا ﻛ ﺪ در ﺀﺑﻦ در ﻣﺪان د ز ا خ ر م؛ ن «Hiç akıllı bir kimse kıymetli bir inciyi sidik dolu l٠ ؛r ahd٠٠١l a n ،’v٠ . atar mi?» ا1 :ا
ا١ اا، ا٧ ا-؛ ااا 'ا’ ااا، اإ,'اأﺀااا؛. أ٠١ tınbt.i v٠٠r(lij١i mitıııiıı ile kafir ve tayyib ile ı.-.ı.ı ا ا ا ا ا ا, ا١" ا1,1. 1اااااا1، ااا. ا،ا، ا, أllz., Mı.vlânâ, büyi'.k in a n la r، im tihana kalkışm anın VI" 1اااااا,' ااا،ا1<٠ ، اlııılıs İçin diyor ki :
128..Î 2 ؟ﺑﻨﻮا و را ر— ت ب-ر د ا و ﺣﺬ ر
را١ _:ث
ﺗ ﺤﺎ ن٠ى ا
ا د/
.١ 1اا1ا٠ ا-ا1. ا١ ا٠rehber olan bir şeyhi, bir miirid ،ااا، ؛1 ااذاetmeye kailli ١٠ e٠،, o eşektir.»
128.٠ل3 د_ن٠ ﻣ ﻨ ﻰ د ر ر ا/ ﺗ ﺤ ﺎ ش٠ا ﻗ ﻦ٠ ل٠و ا د ى ﻣﻢ ﺗ ﺤ ﻦ اى٠ ر( ل «Ey yakin sahibi olmayan: Oyle bir şeyhi din yolmıda iıntilıaıı eline١ I" kalkışırsan sonunda sen imtiliana uğrarsın.» llz. Mevlanâ bahse devam ile diyor ki: Sen böyle cahilâne ve ınünki iane e lirette bulunursan :
12834 ﻟﺖ دود را ن ودش4ﺟﺮأت وج ﻧ ﻮ د زان ازﺗﺎش/ ت٠او ر "Senin cahilâne cüretin çırılçıplak meydana çıkar. Bu araştırmadan şeyh uryan olmaz.»
12835 را٠ ا ﺣ ﺪ ﻛ ﻮ٠ ا د ذر: /
رازوش ﻓﺘﻰ6 ر درد زان «Eger bir zerre bir dağı tartmaya kalkışsa, dağın ağırlığından kı.nıî terâzisi kopar... Bunun gibi yeni bir müridin kâmil bir mürşidi imtihan etmek VI" onu tartmak istemesinden şeyhe birşey olmaz, 0 müridin akil ve idrak، terazisi kopar.
88
س
||، أاااI
٠٠ ,,..٠ ا,|٠ ٠ ا،٠ اا,ا
im tih a n
'ر,'ا.'اااا؛
VI-
أ٠ ا، 1 ،ااا
tasarruf L.trnolori
!،!(-
٠ ا٠ ٠ ٠ ٠ ٠ ٠ ٠ ٠ ، ٠ '،'٠ ا'ا٠ ٠ ، ٠ 1" ااا I2S10 .ﺑﺪا ﻟ ﺖ و د ﺑﺪ
/< اﻣﺤﺄ ل
ن روى٦ د ك را ذاش I . . . ٠....... ا,ا,٠ ا1' ا١ ،ااolan hir k ‘1٠ ؛ın >؛e imtihan V. ؛ihtiyari bilil. gör -
٠اا ^
,, »٠ ٠ ،٠,٠ .٠ ٠ .٠،b،r١oy öğrenmek istediyse, « nakşı <1٠ ا؛ااona ؟eken, o .٠٠ ٠ 1ا.ﻻ،midir 1".'«
k»
12841 ı.
.. ؛١ت ور ﻮد اندد ﺣ ٠ ﻗﺪر ﺑﺎﺛﺪ در ﺀﻟﻢ ود ت
&
ا٣ ﺑ ﺶ ﺻﻮر٠
>1. اا........ kil...lir:' Ve Nakkaşının ilminde olan nakşlara nisbetle onıııı . ..
ا1 'ا٠ ااأI
o la b ilir ?.«
12842
ت ﺟﻮن آﻣﺪ
و د و ا ا ن ا ﺗ ﺤﺎ ن
ن ﻛﺎ ﻣ ﺪ و ر د ن زد ت١ﻏﻐﺖ ﺑ ﺪ٠
«1.11 iıntilıaıı vesvesesi sana gelince onu bedbahtlık alâmeti bil. Ge. ا.ا٠çalını, ve senin boynunu vurmuştur.»
12843 ﺑﻮن ﺟﺒﺒﻦ وﻣﺮاس ﻟ ﺪ ى زود زود ﺟ ﻮ د- ﺑ ﺎ ﻃ ﺪ ا ر د ودر اً اﻧﺪر
.Kendinde böyle bir vesvese görünce çarçabuk Hak’ka dön ve secde, ye kapan!»
12844 ن١ رو. ز اﺛﻠﺚ٠ ر ﻛ ﻦ١ ﻛ ﻪ ر٠ﻣ ﺠ ﺪ م ز ن دا ن٠'ﻛﺎى ﺧﺪا؛ وار ﻫﺎ «Secde yerini akan göz yaşlarınla Islat ve; İlâhî beni bu vesveseden lıalâs eyle diye dua et.»
۴: 7
87
ا2 8 >؛ا ات اى دا ا ى راز- ت ؟رﺗﻢ ﺟﺐ٠ك ﺟﺪ ر و ا ز-~غ م٠ ا ؟و ﻧﻰ/ ٠ة
Kİ
«l.avııd dedi ki: 1'ت ٠ ١ ' ٠ ١ t‘،l sırlan bilen Allak, cürmüm؛-r ki, l٠ aı١ a yapına diyorsun >? »
I I I ..S
12850 ردة
[
y
} >
ل ؟ ر ى ﻧﻮ
jS
ﻧﺈﻟﻤﻮان ! ر د ن رد؛. j f Ccnâbı Hak buyurdu ki: Ciirmiin yoktur, l »'؛،-kin SCJI birçok kan diik nıazlûıııların kanını boynuna almışsın ,ııui١.»
12851
ﺋﺈ ر راﺛ ﻜﺎ ر
ى٠
و وﻟﺬا ن٠ " زآواز£
ﺟﺎن إداد'دوﻧﺪ ﻧ ﺪ آ ن
«.Zira birçok halk, senin sesine şikâr olub can vermiştir.»
12852
ت "ﻟﻮ٠٠ﻛﺬ ت »ﻧﺮب ﻟﻮ ﻟﻮدم م ن و ﺑ ﺘ ﻪ ﻟﻮد از د د ت "ﻟﻮ٠ دﺳﺖ «Dâvud dedi ki: Ben senin mağlûbun ve senin mestin idim. Elim, scnin kuvvet ve kudretinle bağlı idi.»
12853 ا و ب ﺛ ﻪ صﺀوم ﺑود٠ى ا ر ع ﺑود
دوم٠ﺑﻰ ك ااأﻟﻮب ﻛﺎا
«Şahın mağlûbu olan merhum, midir?»
merlıum olan da J'ok demeli değil
؛٠ ؛٠
128ا؛ة اى اﺧﺘﺒﺎر ا و ت ﺧﻮد٠ﻣﺬت ي ﻣﻐﺘﻨﺪ٠ارش ر د د آ۶ ﻛﺎ «irudc ve ihtiyarin miintehası, ihtiyarin İrâdei İJâhiyyedc kaybol«lir.
12860 ﻣ ﻮد ى ﺟﺎﺛ ﻰ١اﺧﺘﺒﺎرى ر
ى٠ز١ر ﻣ ﻤ ﺜ ﺊ آ ﺧ ﺮ (و ﻣﺤﻮ «Eger 0 kimsenin benliği, sonunda mayvolmasaydı, ihtiyar ve İra. ilenin bir lezzeti olmazdı.»
12861 ٠ I .—، ؛j ~<؛J> Jj
)y
j
<•٠؛،]^
،1؛
«•J O .İ İ
J
١
-’Dünyada bir lokma ve bir şerbetin lezzeti, lezzetten kesilmenin fer » «.idir Yani insan yediği içtiği şeylerin lezzetini kaybetmedikçe, yiyeceği ve içeceği şeylerden lezzet alamaz. Maddi lezzetlerden kesilmedikçe ma nevi lezzeti bulamaz ,
12862 ■^.-؛٠
^ d o ١ -. ؛.^٠
.u t »^
^
٠5١ ^y ،3•^
«Fâni lezzetten kurtulan kimse gerçi bütün lezzetlere aldırış c tm .ı bir hâle gelir ama, hakikatte kendisi bizzat lezzet kesilir .» 1.1
I
)وراو
د٠ثﺀ
ر ا د٠د ج
د ﺟ ﺪ را د ا ز د و ر ﻟ ﻮ
إﻧ ﻚ
«M escid-i A ksa, sen in g a y re t ve k u v v e tin le vücûda gelem iyecekse ا1 ا٠ ااااااIiglun S ü le y m an y ap acak tır.»
12864 دا و د ا ز ﺀ دا. ط ' ب ا » د
ﺑﺲ
كو ﻟﺬا: ; ن ﻋﺒﻠﻢf ى١ك «D â v u d ’a A llah ta ra lın d a n h ir ııidii g elil ؛ve denildi ki: Ky g ii/1'l .١ ﺀاا٠١I e s c :ili ve giizide peygamber ؛di ilgilin yapacakdır .»
1286.؟ (
S دة و—ت اى٠٢ او٠ د٠ك * >
ﻣﺎف دا ن ﻧﺪﺑ ﻢ.:»ؤﻣﻨﺎ را ا «Ey ilik m et saliibi nebi, oğlıınıın yapdigi. senin y a p ı t ı <1 ' اااا ' ا1' ااا 1., ﺀ1 ًه ﺀ ﻳﺎ6 ذﺀﺀin af.aa la r. b irb irle rin in ؤد.،،d il. b ؛r،>:'j 'in la r ..
1,2866
Si
ل; ك ا ﻧﺎ ن
ا ذ م ء د و ر٠ب
ﺛ ﺎ ن م ء د و د د ش ﺟﺎن ذق٠- م « M ü m in ler mütcaddiddir, hıkiıı iman birdir. Iilüteaddiddir, la k a t rııhları birdir.»
M ü m in lerin cisimleri
12867
«İnsanda öküz ve eşeğin anlayış ve canından başka bir akıl, başka bir can vardır.» M e s n e v i ’n i n
l ’n c i c i l d i n d e d e i f a d e e d i l d i ğ i g i b i r u h u
( S u lta n î) d iy e ik iy e ta k s im
Ruhu hayvanı
(H a y v a n i)
ve
e tm iş le rd ir.
: B e d e n in m u h a r r i k i o la n b ir k u v v e t t i r k i o, h a y v a n
la rd a v a r d ır .
103
Buradaki (Şirân-ı Huda) RicflIullah demekdir. Kurd vc köpek gibi olan avamın ruhlarında ayrılık, gayrılık ve yekdiğerine karşı ؟eken،.* mezlik vardır. Hak erleri ise böyle değildir. Onların ruhlarında öyle bir birlik ve yekdiğerine karşı öyle bir muhabbet vardır ki bu, Şeyh tbni Farız (Knd dese Sırruhu)nun: «Bizce muhabbet yolundaki neseb, ana ve babadan olan nesebden daha yakındır» dediği gibi evlâdlık, kardeşlik gibi akraba lıkdan daha ileridedir.
12873 اﻣﻢü * اﺛﺎن٢ م ﺟﺎ٠ﺟﻊ ك م٠٠ﻣﺤﺲ
ﻟﺆا ﺟﺎن ﺻﺪ ﺑﻮد ﻧ ﺒ ﺖ٠ ﻛﺎن
«(Onların ruhları) diye ruhu cemi olarak söyledim. Bu söyleyişim , isim ve sûret itibariyledir. Yoksa o ruh birdir, cisimlere nisl.etle yüz ٠yıiı ni miiteaddid - olur.»
12874
ك اور ﺧ ﻮ ر ﺷﺪ ﺳﻤﺎ٠ ﺟﻮ ا ن،ﻫﻢ
؛ ت اﺻﺤﻦ ﺧﺎﻧﻪ ﻫﺎ-ﺻﺪ وود ذ «-Semâdaki Güneşin ziyâsı gibi ki nuru bir olduğu İıal.le evlerin N،،lı «.nina nisbetle yiiz olur Yani 0 bir tane olan Güneşin ziyası yüzlerce pencereden ! ؟eriye girer ve girdiği yeri aydınlatır ,
12875
ل;ك ﻳﻒﺑﺎ ﺛ ﺪ ﻫﻤﻪ ااوار ﻧﺎ ن زد;ا ن١ ر١و دا و: ﺟ ﻮ ك ر ﻛ ﺮ ى «Lâkin evlerin arasındaki duvarları kaldıracak olursan hepsinin اا'ااااا bir olur.» Bunun gibi müminler de ölüp, de, duvar mesabesinde olan ellilini'., ortadan kalkınca hakiki birlik mertebesini bulurlar.
12878
ال اى و وض ﻧﻨﺬر: ك در و ل م-ا ا ز ى ﻧ ﺰ٠'آ ﺀا د از روى ب « bitkin CV أ.١ ؛gö ren killise, m isâl h u su su n d a a rsla n la , y i ^؛، ،.؛r ada ıııı.ı ،-؛،m ili te h lik e y e k o y m ak d ak i b irlik ١’،" b en z erliğ e h a k .»
12879
1.0 yiğit k im se ؟e e a a tte a rsla n ııı m isâli olur, lâ k in h e r e ih e tle n arslanııı tıh k ısı ve m isli olmaz.»
12880
ﻣﺎ٠وﺗ ﺤﺪ ﻟﺬﺋ ﻰ دا ر د ا ن ن ذ ا٠ ﺛﺎى واﺗﺎﻳﻢ٠ I 6 ا ا إ ا أd ü n y a s a ra y ın d a biri h irin in ay n i iki n a k ؛y o k d u r ki hon sana (؛un ،»ir m isi g ö ste re y im .»
ًةذا.١ ٠ ﺀذ لolmakla beraber :
12881 ﺛﻢ ذاد أاﻋﻰ دس ا ورم
وا ر م
"ﻻز ﺣﺒﺪا ﻧﻰ ﺀردرا
«N âkıs h ir m isâl g e tire y im de aklj, u ğ ra d ığ ı h a y r e tte n k u rta rm ış olayım .»
bir m ik d a r
12882 Xkf ى٠رﺧﺎ { >;ا ى٢ ٠ذى
ت وارﺀﻧﺪ٠ﻵ ذور ا ن زﻃﺬ «G eeeleri, k a ra ıılık d a ıı k u rtu lm a k iein h e r evde k an d il y akarlar.» 1(ا
ıı< ;
u. ود.ت;ل وروﺀش ل٠ ل ت;ﻻ روﺀن اور( ل وﻓﺎ٠ا ٠٧ﻫﺎا٠ ﺀاV." IİIİİSİ7. ا٠ اااأااh.-ki.Ni olm adığı gibi yağla VI? fitille ا1 أV.‘» * ،٠ ٠yokdııı “
12887
ﻟﺖ٠٠ﺟﻮﺀI ت ا ك- زا وﻛﻢ ﻧﻮر ﺀاق ا
و ن ﻧ ﺪ ة روز ووذن ا ك اودت ٠'ا،،اا1 ؛onun yağa ve fitile nıııljlac olan nuru ülüııı aramaktadır. N ؛. ٠٠،٠،,,٠ . «.sakak oluk .la ortalı^n aydınlanması onun Ölümüdür ٠ l ğü،»filııılı olunca kandilin lüzumu kalmayıb söndürüldüğü gibi, ee ا ااااd،‘ hakikat nuru tulü edince de (ruhu hayvani) sünüb gider <،،٠ 1.
12888
اﺻﺖ.٩ ار( ﻧﻰ،ﺣﻤﺎه ﺣ ﻬﺎ ى ﻳﺚ ذ ا ^ ﺑ ﺶ ﻧﻮر روز ﺣ ﻨ ﻨ ﺮ ﻻ ت «insanin bütün duygularının da bekası yoktur. Çünki 0 liisler, mal." ,er gününün nuru karşısında yok olur gider.» Maamafih :
12889
ا٠ذور ﺣﻰ وﺟﺎن ااﻳﺎ ن ' ﺑ ﺖ ﻛﻠﻰ ﻓﺎ"ل وﻻ ﺟﻮن ﻛ ﺎ «Ecdadımızın his nurları ve canlan, bir ot gibi, değildir.»
tamamiylı, ٠ !٠ ٠fan،
insanin ot gibi dogub bir miiddet yagadıkdan sonra öleceğine V I. ،ااا yatın bundan ibaret olup ikinci bir dirilmenin mümkin olmayacağına kâil olan müşrikler.
...
،_/٠٠; ورال- ادر ا ب از زر ز .... اا,|، اا، اا، اا؛ أ1. ا ااا, : اا-؛ ا. ا ا ا ا, sokıııasitıdaıı k u rtu lm a k İçin ١ ا ا١: ا؛ أ،! آال.١ أ,'٠
12S.KÎ
ﺋﺈواف١،، ﻟﺪ ر“;ور ر٠ .ﻣﺘﻚ ل، ٠ ار 'دش ع٠، ر- ل رارد٠٠ج «A rılar, b av a d a .İiiııiih d o la şırla r. Ç ıplak killi ؟،" 1 ا. اااا راsııdaıı çık arın lıeıııen s o k a rla r 11111.»
٠ ٠ ٠ < affetm ezle r,
12894
ان٠ا ب ﻧﻜﺮ ﺣﻖ وﻧ ﻮ ر ا_ن ذ ~ت ﺑﺎد ا ن ﺀﻟﻤﺪن وا ن اﻟﻤﺪن٠ «A llah ı a İliş su d u r. Z am a n ed e şu kadıııın, lıu e rk ığ iıı 1؛ ا،، ا1 ااااااااا١" ا'ا ا 11IIIİIŞ1 da a r ıd ır .»
12895
ص ر ﻟﻦ ﻣﺤﻮر در ا ب وﻧﻜﺮ و٠ دم ن٠س ك١و- ﻛ ﺮ و و٠ارى از ا «Allahı anış suyuna dal, nefesini tut, sabret de eski vesvese V،. fik ir lerden kurtul!» 12896
ا٠ا ز ا ب ص ﺳﺮاﺳﺎ
£- ﺗﻮﻃﺐ٠ ازان
ﺑﻌﺪ
و د ﺑ ﻤﺪ ى
«Ondan sonra da sen, tepeden tırnağa kadar o saf suyun bürünürsün.»
l،،b،،t،ıuıı
III
ي٠ ض١ ﺛﺔﺀﻷت١ اﻟﺨﺮةا٠ ;ﻋﺘﺎ ® ز ﻷﻳ ﻮ ة
ص-
ﻲ
د ا ا ا ﺋ
ة
ﻳ ﺬ وا د ك
Yani : «“Sûr’’a üfürülmüştür. Artık bakarsın .ki onlar kabirlerinden (kıılkıp) Rablerine dogru koşup gidiyorlar, (o zaman şöyle) demişler.lir. “Eyvalı bize: Uyuduğumuz yerden bizi kim kaldırdj? Bu (Ka’a) (ok esirgeyici (Allah) m va’d ettiği şey. Gönderilen (peygamber) ler (meğer) doğru söylem iş”. (Bu), bir tek saylıadan başkası değildir. Artık onlar loptan (ve) derhal izhâren önümüze g e tir ilm iş le r d in .
12902
ود ﻧﺒ ﻚ ﻟ ﻦ-ﻣﺤﻀﺮون ﻣﻌﺪوم ل ا دا ل ﻟﺬإن، ﻟﺔاى ر و ﺀ٠ا«Haklarında (Huzurumuzdadır) denenler yok olamazlar, ،yi dikkat <٠ ، ki ruhların bekâsını yakiilen bilmiş olasın.». Evet ruhlar, hâkidir. Fakat :
12903
از ﻟﻐﺎ ش در ﻋﻨﺎ ب٠روح ﻣﺤﺠﻮب رو ح و ر ل د رﻧﺎ ﻷك از ﻣﺎ ب «'Hakkin Likasından mahcub ve memnu kalmış olan ruhlar nzabda, Bekâ-yi İlâhîye vâsıl olan ruhlar ise hicabdan kurtulmuş bir haldedir." Cehennem ehli .hakkında ve M utaffifin sûresinde:
٠
(31) F: 8
ﺋ ﻬ ﺪ و ن- ٠ﻷ
ﺋ ﺔ ة د
!: ك ة
S ûrei Y asin: 51-53.
113
12907
ل ﻣﺎ1 ن اﻟﻤﺢ٠د ا: ٠('زان ﺀﻣﻪ ج
ﺑﺪا١ ﺟﻨﻨﺚ ك_ا ا ﻧﺜﻨﺪد ا'در ٠ >liiziı١ ١ ashabımız, bu ayrılık dolayısiylc, daima savaştadır. Nebiler lirasında ise mücâdele vukuunu killise işitıııcnıiştir.» 12908 زادﻛﻢ روح ادددا ح و رذدد ود
؟را غ ودﻣﻊ دودI ﻣﺎ
ا٠٣ ح
ﻟﻮر
«Çüııki enbiya ruJiları birer güııeşdi. Biziııı hislerimizin lıaııdiJ, mum ve dumandan ibarettir.٠
nuru ise
12909
ك ﺀاﻳﺪ "اروز٠اث ﺋ ﺮ د د ﻛ ﺮ اﻓﺮوز٠ د/ و د ر٠ﻟﺚ «O kandil ve mumlardan biri ölür - yani söner ٠diğeri sababa kadar yanar. Biri, yağı tükennıiş olduğu İçin fersiz kalır, diğeri ise parlak yanar.» 12910
ى از ﻏﺪى٠ ﺑﺎن ﺣﻴﻮا ل ود ك وﺑﺪى: ر ل٣ ﺋ ﺮ د او١ﻫﻢ «Ruhu hayvani, gıda ile yaşar; yaşayışı rahat da olsa, meşakkatli ٠ le bulunsa ııilıâyet öliir.»> Fakat : 12911
_ن ر غ و ر د و د١ﺀرد٠ا
«Bu kandil - yani ruhu hayvanı çirağı ٠sönüb kaldırılsa da komşu nun evi karanlıkda kalmaz.» 115
1291 « ا ﻟﻮد ﺧ ﻮ ; د ﺗ ﺪ "اﻳﺎن ر ازق ﺧﺎه ﻟﻮر او ﺋﻮﻧﻮق٠ﺀ— ت در ر «düııeş ufuk üzerinde parladıkça onun ziyası her evde
"
1,2917
ة ﻟ ﺜ ﺰ د٢ ﺑﺎز ﺟﻮن ﺧ ﻮ رﺛﻴ ﺪ ﺟﺎن ا ؤاش د و د٠ ه٠ور ﺟﺰه ﺧﺎ٠' «Fakat can güneşi gurûb edince bütün evlerin nuru kaybolur, gid ؛verir.»
12918 ü
٠ل ﺷ ﻞ
دال ﻧﻮر٠ ا ن
ﻫﺎدى ﻋﺪورا رﻫﺰ ى١ا ر «Bu teşbih, nurun misalidir, m isl’i değildir. Senin İçin hidayet sebeilidir, düşman İçin de yol kesicidir.»
12919 ﺣﻮ٠ ﻣﺬزد ﻋ ﻜ ﻮ ن آ ن زﻧ ﺖ٠ر٠
او.٠ اﺀا٠ را ﺗﺮ٠ ﻫﺎ ى اً د د٠ﺗﺮد «O ؟.irkin huylu münkir düşman, örümcek gibi kendi üstüne perde lcr örer .» Yani kendi fikri ve hûlyasınca birtakım itirazlar tertib ederek eğer ruh-u umumî bir olsaydı «Zeyd’in bildiğini Amr'ın da bilmesi lâzım ge lirdi» gibi şübheler ileri sürer.
«Eğer o münkir, atın boynundan tutarsa bu manâyı anlar ve istifâ de eder. Fakat ayağından yakalamaya kalkışırsa ondan çifteyi yer.» 117
O y a n ılm ış tır ki h ıınlnrdn sizin için ısıtıcı vc k o ru y u cu m a d d e le r ve nice nice m e n fa a tle r v arılır. O n la rd a n y ersin iz de. A k şam ley in g e tirirk e n , salıı.hlcyin s a lıv e rirk e n o n la rd a sizin (ne) güzel b ir ziııet (ve zevk) v a r ılır' O(nlar) sizin a ğ ırlık la rın ız ı y ü k le n ir(le r), yarı c a n ın ız tü k e n m e d e n ١ııraınıyacağınız m e m le k e tle re k ad a r g ö tü rıir(le r ). Ş ü p h esiz ki K abiliniz l.ck ؟ok esirg ey icid ir, çok m erh a m et e d ic id ir15؛...
Hz. Mevlânâ buradaki bahsi, gidilecek Hakikat şehrine, beyanâtını (İn oraya götürecek binek hayvanına benzetiyor da: «Size kalsaydı bu balı•ı anlayabilmek ve o Hakikat şehrine gitm ek için çok zahmet çekerdiniz, ılıyor. Sonra Süleyman (A.S.) tarafından Mescidi Aksa nın binası ile ilgili mevzua tekrar dönüyor.
>'M ESC İD İ A K S Â N IN B İN A S I H İK Â Y E S İN İN
B A K İY Y E S ،»
12923
ﻧﻰ. ا ﻣﺎ ن ﻛ ﺮ د آﻏﺎز٠ و ن ﻻك و ن ﻛ ﺐ ﻣﺒﻮن و ن مى «Hz. S ü ley m an , K â b e gibi tem iz ve Âline vâdisi gibi ıııü b ârek olan Mescidi A ksâ b in asın a başladı.»
12921 ﻟﻴ ﺜ ﺪ ﻧﺮ وﻓﺮ٠ ٠ اش دﺋدL . در
«O nun y ap ılışın d a gtizellik ve z i l e t g ö ç ü y o r d u . S a ir lıiııalıır gilt، ıloııuk ve yakışıksız degildi.»
1292.؟ i ■*) '*1/ £ /
— ﻛﺜﺔ - ﻣﻰ
t .
در
ا دﻏﻘﺄ ﺗﻲ— ت٠ ر وا ﻟﻰ رﺑﻢ٠ ه'ش «B ina İÇİ11 d ağ d an çık arıla n h e r taş. ev v e lâ beni g ö tü rü n derdi.» ا.وا٠ Sûre ؛N ؛ıh l: J -7.
119
(L o h ıy e lh a y e v a n ) nazmı «٠٠٠ li)ini (Alıın.l, Kbı.di hayat
makamıdır) diyo tefsir edenler olduğu /٠ i،١ ؛, (orası lıayat mahallidir, orada lu.rşey luıyydir) manasını verenler de vardır. Hz. Mevlânâ bu ikinci manayı ter cih eylemiştir. Şârihi mesnevi Şeyh İsmail Ankaıavi de «Dürül ahin.tten murad Cennettir. Onda asla ölü ve cansız birşey yokdur» diyor.
12929 ت٠ وﻧ ﺪ ر و دا وأ ر " ن ا آ ﻛ ﺐ٣ ت
د ا
ﺣﻮن٠ ﻻ'ﺷﺪ ﺧﺎه٠ز'ﻟﺪ
«B ed en in d iv a rı ve kapısı canlı ve h a b e rd a r o lunca .؛V tle diri o lu r ; ؟iin k i o lıân e m â lik ü lm ü lû k olan A lla h 'a m e n s u b d u r .»
12930 ر( آ ب زﻻل.ﺗﻢ درﺣ ﺖ ﻣﺪو ﻟﺚ ودر ﻣﻐﺎل٠ ق در ﺣ ﺪ٠ث٣ ا « A h iret v e C e n n e tte k i h e r m e y v e ağacı ve h e r su. C en n et ehli olanla k o n u şu r.»
12931 د٠ ﺳ ﻪ أ1 ﺑ ﺖ را ز آﻟ ﺖ
.زا ع
ﺑ ﺖ ﺑ ﺘ ﻪ اﻧﺪ٠ از اﻫﻤﺎل و٠ﻳﻠ ﻚ «Ç ünki C e n n e ti seb e b le r ve â le tle rle y a p m a m ışla rd ır. O rası a m ellerd en ve n iy e tle rd e n yapılm adır.»
(
12932 ﻟﺪ ﺳ ﺖ٠ ٠ د/
j f j
زآ بL . ن١
ﻧ ﺪ ت.ﺿﺎ از ﻃﺎﺀت زﻧﺪ٠ وان «Bu yapı, ö lü o la n su ve ç a m u rla y a p ılm ıştır. A h ire t b in ası ise ،liri ib â d e tle rle b in a ed ilm iştir.»
اﺋﻨﺎ
129:1« ا رد
دا ر
/ دل ز'د
در
_ت٠
ود- ٠٢ در زاﻧﻢ ﺟون ﺀى آ د «G ö n ü ld ek i zin d elik , orasını E h e d iy y e t 'ة1 ا ا ذ3 إااo la n C en n et ا'ﻻا1، ااا٠ g e tirm işd ir. Lâkiıı ne y apayım ki o n u n k e y fiy e ، ؛-ve zev k i lisana R elini «.y o r
I 29..59
ون ' ﺑ ﺎ ن در ذ د ى ص ؛ ﻣﺪاد٢ ار د ا د ﻋﺒﺎد٠٢٠ زدر١ .ﻧﺠﻒ...... «S ü le y m an ( ٨ .s .), ذاااأط، ل٠ اİr^ad İç „؛h e r s a la h m eselde g irin c e .»
12940 ذ د دا ذ ى ﻟ ﻪ ب\ﻓﺖ وﻟﺤﻦ وا ز٠
وش اﺀاز٢ﻛﻪ ﻓﻼﺀىر «Bazen stiz ve saz ile, hazen de fiil ve n am azd ak i 1'iikı. ile h alk a illisi ha، verirdi.»
1.2941 ى را ﺟﻨﺄ ب ر،ذ د ا»ﻟﻰ ح ﺷ ﻣ ﻰﻟﺑ ن و و/ د ر
د٠ل ر
«Fiili olan n a sih a t l.alkı d ah a ziy ad e cezbeder. Ç üııki sagir ve rıılısuz o la n la rın d a k u la ğ m a girer.»
12942 ود: ؛٢ ادران وﺛﻢ د ر ى ;و د/
ﻧ ﺮ رﺋ ﻢ 'ﻻﺀأراًن
«O fiili nasihatte emirlik yokdnr . Bu yüzden halka adaınııltıllı le sir eder .» Yani fiilen nasih atte bulunan kim se nasihatini, yaptığı fiil ile Riıstı■ rir, şunu yapın, bunu yapm ayın gibi em ir ve nehye dair söz söylemez. 1.11 da m aiyyet ve tebea üzerinde dah.، saglarn tesir gösterir. 1ة:ا
12945
رض
١ب ردوم ﻻ
ا در دور
ﻟﻲض, م٠ ت ا ا ر٠٠از راى ﺣﺮ «II/,. Ömer, b ilile li devrinde Islama ve Dine hürmetimle،. V. k e m li (٠ ا١ 'ﺻﺎ'ا اﻻإا<ااااأbirinci basamnkda dıırdu.u
1294« او ;اﻻى 'ﻧﺨﺖ٠ن اﻣﺪ،دور ﺀ ر ﻧ ﺪ وﺑﺬذ_ت آ ن ا د ﻣﺨﺖ «Hz. Osman devri gelince, o mübarek tali’li haliîe, minberin اا, ااkademesine kadar ؟ıkdı ve orada oturdu.»
12947 ر د ﺛ ﺨ ﻌ ﻰ ;وا ) ﺷﻮل ردول
رﺟﺎى
ض ) وا-
٠ ذ د٠س
دو
ﺑﻰ 'ﻛﺎن
«Herzevekilin biri: Senden evvelki iki ljalife, oturmadı.»
ResûluMah'ııı yerine
12948 و ن ﺟﻨ ﻰ از ﺑﻨﺎ ن ر ر ى٢ إس "ﻟﻮ ﺟﻮن ررت و ازﻳﺪان «-Sen mertebece onlardan noksan olduğun hâlde neden onlarn lefev vule etmek istedin? sualinde bulundu »
12949 ﻳﺮم- ; د وم ر\ إ٠ >٠
f
1ﻛ ﻬ ﺖ
ور( آ د ى ﺗ ﺎ ل ررم «Hz. Osman dedi ki: Eğer birinci basamakda dursa idim Ömer’e ben. ziyorum diye bir vehim hâsıl olurdu.» 12ام
12955 ا د ى٠ا٠ور: > ا
ص ى ﻟﺐع ا
ور زان > و رﺛﻴﺪ ر( م ﺀ ا دد ى١
٠«,٠٠.،,. ٠ . ٠ ا1 اا1 اا..l a n l a r m o s e i d d e k i N u r u J h ı h i y i g ü l ü y o r l a r d ı , 1،اااا »٠٩٠. »٠،،٠ ,٠٠٠٠,,٠،٠٠ ,I ı ı l ı i . ٠, (؛،i ı ı e ş d e n ،ااﻻ٠آا؛،.، d u y u y o r l a r d ı .» 12951؛ م ر د ى ﺑ ﺪ م ا ر4٠ اس ذ ا ى٠
ا زﻧﺎ ﻟﻰ ل ﻓﻨﻮر٠د٠غ ر آ م ٠ -٠ ،، ٠ ,٠ ااا،;ozu . ( ؛ütıcşm d٠ اأةاأا(ةﺀ٠ ١ اأ٠hararotindi.n anlar . »٠
12957 ١ﺛ ﻠ ﻠ ﺪ د ا ر
f
5 <إﻳﻠﻤﺚ \ ل
ا١ ٠ د: ا ص ا ﺛﺎ٠د ﺀ\ا-ا ﺑﺖ ٠ ٠ ٠ .٠ ٠ ٠ ٠ ؛,، ا١ ااh a k ik a t g ü n eşin in h a r a re ti güzü aç ar ve a ١ d ı l a t l ı g ı ş٠ ٠ ١ ﺀا ا- اııyneiı g ü s le rir .»
12958 ﻧ ﺠ ﺮ د و ا ى١ ر٠ ﻋﻴﺬ ر/ ران 'ذش دل را ﻛﻨﺎ د ى ف حى ا,| اااgüneşin verdimi hararet ve güııül darlığının hir ltlli vıırdır. <٠ ,٠ ٠ ٠ ،٠ hararetinden kalbde mânevi hir genişlik hâsd olur .»
12959 رم از اور ﻧﺪم٠ﻛﻮر ﺑ ﻮ ن ﺛ ﺪ م د ك ض ﺑﻨﺎ ﻧ ﺪ م٠/ : >
از
«Kiir, evveline evvel olmayan Hak nurunun hararetini duyun،'،., fo lalımdan güzüm açıldı, gürliyorum der.» 1'î
..اا؛اا1 ا؛،٠ اdo n e d ir ا، ذ'؛C eh ale tiy le serk e şlik eden İnişi hile k e se r . 1ا٠ ا أt ir il . -٠
12 ؛(؛()؛
١J
çj
£
، j ؛.، -
'<،
٠
J a A
cr ^ -؛■ ؛■—؛.?٠ ■.ö ı l.ııııu sana söz gelişi ve farazi olarak söyledim. Yoksa lıöyle bir dil.» Mibibiııiıı eli nerede, kendi nerede ki esrar perdesine yaklaşabilsin de on.ı luınaya çalışsın .»
12967 ﺧﺎﻟﻪ را ﺧﺎﺑﻪ د ى ﻃﺎﻟﻮ ذ د ى ﺑﺪى
و١ ﺀد ; ا دد ﻣ ﺖ ار٠ أ نﻻ
..Hani derler ya... Teyze erkek olsaydı dayı olıırdıı. Işte ini söz de onun gibi söylenilmişdir.» Yani, faraza teyze erkek olsaydı dayı olabileceği gibi) dil sahibi olan elıl-i beyan da, ayan mertebesine vanb onun perdesini kaldırmaya ه٠’اﺀlı:؛saydı ulûhiyyet kılıcı onun elini ve başını koparırdı, demek isteniyor.
12968 ﻳﺎك از ﻛ ﺖ/ ﺣﺜﻢ1 ز زان١ _ ت٢د د ﺀزاران ﻣﺎﻟﻪ ﻛﻮﻳﻢ ا'د «Görüşünde şek ve şüpheden beri olan göz ile, lisan arasımla yüz liinlerce senelik yol .„rdır dersem az söylemiş olurum.» Yani kil u kâl mertebesinde kalıb da tahmin ile söz söyleyen ehl.1 lisan ile, miişahede mertebesine varmış ve hakikati görmüş olan ehl-i ayan arasında fersahlarca mesafe vardır. Bu mesafe, yüz binlerce yıllık yol" dur denilirse yine az söylenilmiş olur. Maamafih: F: 9
11
12972 ،jl. r— . ، . ؛١ ٠١J
AİU U— ailı
^
،[٠١١••j l .-٠١ ،.؛A o _/ j ١ .■!y Hak’dan yardım dileyen kimse; felekle arzın arası be !1 ؛-yüz y ıl 1.1■ ١ ol olduğu hâlde o tesiri itibariyle zemine yakındır .»
12973 ،٠).>؛٠jl• -...،ali.) J l —
<—
١ .-٠y J tu ٠U -Zühal seyyaresi Arza üç bin beş yüz senelik bir mesafede bıılundıı» «.!l.ıı halde tesiri heran görünüp durmada -skiden müneccimler, Zühal’e (N .h s-i ekber) derler ve Arz üzerin !1! -ılı vukua gelmiş uğursuzlukları onun tesiri sayarlardı. Yine müneccimle I. güı.e Arz’da Zühal’in tesirine maruz olan yerlerde ot bitmez imiş .
12974 ب1درا
.٠ﺣ ﻮ أ
در ر ش ارد
ﻳﺶ آ ﻓ ﺎ ب٠ ت- \ ح؛L ﻃﻮل «Ceııâbı Hak dilerse onun kötü tesirini, gölgenin çekilişinde oldıığtı «?gibi tesirsiz bırakır. Güneşe karşı gölgenin ne değeri olabilir Yani gölge ne .kadar uzun ve koyu olursa olsun. Güneşin karşısıııda .؛-ebat edemediği gibi, Zühal'in mevzubahis kötü tesirinin de İrade-İ ilil liiye karşısında sözü olmaz ,
12975 ؛ك اﺧﺰو ش »دد
ﻟﻨﻮس
وز
ﺣﺰﻫﺎى ردو ن ى رﺳﺪ١ وى«Pâk olan nefislerden, yıldızların Arza olan tesir ve. tenviri gibi, fclekdeki yıldızlara tesir erişir.» , 131
12.اًأ:ا ﻧﺎ د٠ ى ا ن ذ ﺣ ﺮ اذ ﻋﺮ٠: ذس ; إ د و ر ت از د ج ; ﺑﻮدش و ﻻد5 «Suretle »neyve ذ،ج ﻻ ،"،! اااإzuhura gelmiş ؛: ؛e ٠le١ hakikatte « ağaç mey؛ااأا،١t;ekir٠ leg ؛îd e ؛١doğmuştur .» 1 2 .8 0
ﺗﺎ. ﻣ ﻄ ﻞ ز ن ﻛ ﻔ ﺖ ة دم و\ب4 ﻟﻦ ا د ﻧ ﺪ در ز ر ﻟﻮا٠ ز ا ف «Bundan dolay» Hz. Mustafa (S.A.V.) : (Âdem ve kütün .»elliler beا, ااا؛sa»١ cağıı»ı altjuda ve arkamda olacak lardı) buyurmuştur.» Bu beyitle, Hz. Pir : ٠ <Âde»n ve outlan ı١ »aada peygamherler, be»»i»١ ı ذ altıııda olacaklardır. Fakat ben bununla SU nm enı.» hadisine I ؛aret etmektedir.
12981 اﺳﺖ آ ن ﻧ ﻮا ر ن._ن ﻓﺮﻣﻮد١ / ٠ اإةون-ﻣﺤﻦ اﻻ ر و ن اذ٠ رص «O, Fen ve lîüner sahibi, bundan dolayı: (Biz sonra gelici ve evvelkileri geçiciyiz) remzijli beyan etmiştir.» Hatta (Ben evvel gelici ve evvelkileri geçiciyim ) diye bu teehlıur ve tevekkufu nefs-i şerifine hasretmemesi, ümmeti merhumesinin de sâyesinde bu manaya uahil bulunduğunun ifadesidir. Hz. Mevlânâ lisam Peygamberiden buyuruyor ki :
12982 ﻧﺂدم ﻧﺎده ام
ü
*
ارﺑﻤﻮرت
ام. ى ﺟ ﺪ ﺟ ﺪ اﻓﻨﺎد٠ ن ئ٠ «Ben sııretâ Âdem'in neslinden doğmuş isen، de mâ'nen onun ceddinin ceddij'im.» Çünki kâinatın yaratılış sebebi zati Plisâlet idi. Nitekim,
gene pey. 13 :؛
'ا٠.' . ' ا ؛.اا آ: ، k â in a t
V ،؛
n:.'ık.':ut, .umdu .h a l k ı n d a n nice
zam an
:','.'أ. !ا;؛؛١ ؛'ا'اا ؛ا so n ra
, <)
I
ا ؛1 ا؛ ا ا ؛ ا ا اİ> ا ا٠.
m a k s in i n
h ilk a l
vucuda gelmiştir ,
1298« 1 إ ن- ا ل ا د ر ﻳ ﻚ زﻣﺎن از ا ى رود ى آ د اد ر ﻛﺎروا ن «Hülâsa: Bir zaman ؟؛inde semadan zemine kervanlar gelil, gider... Şârihler diyorlar ki buradaki âsumandan murad: Sıfatı İlâhîye ah:inidir. Kervanlardan maksad da, birka ؟türlü olabilir. Evvelâ bütün eşyantn bir an İçinde yokluğa gidib tekrar vücüda gelmesidir. Yahud ruhlar kafilesidir ki ruhlar bir tarafdan Dünyaya gelir, bir taratılan Ukbaya gider; veyahud- da füyûzâtı İlâhîye kervanlarıdır ki Rabbâni sıfatlar SI'masından ariflerin kalblerine vârid olur.
12987 ن ﻛﺎروان ا_ن ره دران,ب~ت ر ا٠ ﻣﻨﺎزه ز ا ت ا د اﻣﻐﺎزS «Bu kervana, kat ettiği yol uzak değildir. Fevz ü necat bulan kimseye çöl uzak olur mu?»
12988 ى رود در ر ز ﻣﺎ ن٠دل ﺑﺮب
V
دل ﺑﻤﺮد زادﻧﺎن.ع٠ ﺐ ﻟ٠ م٠ ٠ ج
«Gönül her an Kâbe’ye gider gelir. Allah’ın İûtuf ve ihsaniyle be. den de gönlün tabiatine biiriinmede...» Yani gönül tefekkür sUretiyle bir anda Kâbe'ye gidib geldiği gibi, Cenâbı Hak lütfü İnâyet ederse cisim de öyle olur ve bir anda 0 da Kâbe'ye gidib gelir. 135
ﻻا:؛’ \ا.١ ال:.١ ا.١ اK'r.M NHIITN CEMİSİNİ-: BENZER. <) ( ؛EIY1İYK T lU N A N KHRTITIJTR. ONDAN AYRIDAN BATAR VI■: BOZULUR, HADİSİ ŞERİFİNİN TEFSİRİ»
12993 ن٠ ٠ ة.«ج: رﻣﻮد٠ ; ا نf
ذى ام ﺑﻌﺈوﻓﺎﻧﺬس-٢ ﻫﻢ ﺟﻮ «Bundan dolayı Hz. Peydam her buyurnıuşdur Jii: Be» zamane nıııa harşı gemi gibiyim .»
،اا،)ا
12934
ﻳ ﻤ ﺠ ﻮﻧ ﻜﺜ ﺊ ﺑﻮح. وا ﺀاL [
و:ه
د٠ﻳ ﺎ
زد
' د ر١
ت-د
ك
>
«Biz ve ashahııııız ؛N'ııh'ı؛n gemisi gibiyiz ki Jler kim bizim gemimize sariJırsa kurt itilir.»
12995
و دور از ذدى٠أى:ائ٠ ٠روﺗﺔ ى-ارى ودرك:- رون ودب «Sen şeyh iJe beraber oiııııca kötülüklerden uzak binmiş gibi olur ve mahalli ıııaksûda dogru ilerlersin .»
li؛ılırsın; gemiye
1299fi
ﺟﺎن ﺣﺎﺀدى"ﻟﻮﻟﻰ٠در اﺀآ روى- ا درﻛﺬق وره:ﻃﻪ «Onun tan bağışlayalı rıılıâııi himayesi altında terakki eder, gemid.. yatıb da ilerleyen kimseye döııersiıı.»
12997 اﺋﻰ٠ﻏﻤﺮ اﺑﺈم ح: < أ ا از ب:
رﻛﺎم >؛ﺛ ﻰ. را ن وLr ﻛ ﺎ٠:ﻛﻚ «Zamanıııııı peygamberi demek elan şe.vhdeıı ayrılma... Keıııli bibji ne ve muradına itiıııa،! eline .»
3003 \ ا: س — ﺑ ﺮ ن م1>• ﺣ ﻮ ن٠ ﺑ ﻚ ز ﻣ ﺎ ن
ذد-ان را د واﺑﺮت ﻣﺘﻚ٠ﺑ ﻚ ز •»٠ ٩ ٠٠١ا١ | اا١ ااااااذر.٠ ٦ ٠ ٠ ٠ ١ ؛،٠ اااﺀ٠ اذ1،
ذﺀاذيﺀ٠\ T ş (٠r t i r ١ آ؛اا٠ ر٠ *اا١( اااذا1 ا ا ا ان١ اا، 1ا٠ ١٤
. . . ا٠ ١٠. ا٠،،٠١ ا ا، ا ا. ٠٠
٠ :«)(؛ :؛
را د
و ص
د »د١ﺗﺎرف ر
م٠ج
ر و ر وا د ﻫ ﻰ و ﻓ ﺮﻧ ﺬا د.ا .,Kendisinden ،er ü ،؛ize gül ve jıesriıı yetişsin diye, ılılfe eeıııııd viis ،٠ ٠ ,! ١ ا'ا، اve nnu ،(.jjraJi «illi m i،،ev ؛٠ zı kılar .»
ل:ل004 اوj f د: ب٩ ا“ت- ك او ي:ا
ﻟﻮ.\[> ل ﺗﻔﺰ ﻷك دﻫﺪ,ج «lâıkin ٠ , yetişen gül ve ııesriıı ' ؛şeyh gürül-, başkası giiremez: Iiıısıl 1، اااا ا1، آ؛ااi ؛:e sahip oJma.vaıı Cennet rüyilıasını duyamaz ."
ذ3 ة05 اذﻛﺎر ﺑﺎر
ﺧﺎ ﻟﻰ ر از
ﺧﺰ را
ازار ار-ﻣﺤﺎن ا د از م٠ا ة ر "Yari iııkâr etrnekden İçini kurtar ki yariıı güizarmdan ılu ١-!isın.٠ >
rayihalın
Abdest ait..gın vakit bu rn u n a su verirken: Ya Rabbi; bana t ’eım elı Nnimin rayihasını duyur» diye C enâbı H ak'ka dua et. Nitekim: «Ceııııe، knkusu beş yüz yıllık mesafeden duyulur» m ealinde bir hadis vıırdıı.
13006 ار ع ن
از٠ا.ا ;داى ﻟﻮى ﺧﺎ٠
ررن از _ﺀن
زى
ون ﺋﻖ د٢
«İçini inkârdan temizle ki, Hz. Muhammed (S.A.V.) in Yemen ،111-11 III
، .1 1 0 (j —٠٧
ك: رت ح- ٠١ رالL? ﺣﻮ٠
'ب■ فy ﻓ ﻰ ارد ت-—و ى ه ٠ 'Y okluk ا؛1٠ ؛١ !,. ؛liil■ ،إ٤ ، ا؛آilli: eğ e r sen .» ،1 ،ا٠ > yok ا٠ اااااا١١ ، . ölııioden ٠ ١ ١ ٠ ٠ اölm üşsen sel ,إ ؛،ا؛1؛v arlık 1 ا؛ا٢ :١ ، ؛؛اأgi ؛t ü r ü r .»
13011
«Dağlar ve denizler, o (yokluk) Gürâkmın ancak tırnağına ،(okuna I ؛lirler. O. his alemini derhal ardında bırakır.» O kadar hızlı gider ve seni de öyle süratli götürür.
13.12
ى وى روروان٣ ش در٠ﻳﺎى ك ■؟ون س وى ع ﻋﺜﻮ ق ﺟﺎن ﺟﺎن روان «Ey salik: gem iye bin ve oratla ayağını toplayıh otur ki, I-İIII sevgilisi ne gitlen can .gibi oturduğun yerde yürüye dur.»
13013 ت د وﻳﺎ ى ى رو "اﻗﺪم٠ د آ ' ﺑ ﺎ ﺀ ' ا ﺧ ﺘ ﺐ ' ﻣ ﺎ از ﺀدم «Ruhların, yokluktan varlık alenıiııe koştukları gibi; sen ،!٠ , el.،*, ayaksız, evveline evvel olmayan Allah'a kadar sefer et;» Buradaki gemiden maksad : iîü rşid i kâmilin huzüru ve sohbetidir ،, huzûrun feyzi ve 0 sohbetin bereketiyle el, ayak kımıldatmadan, yitil( nı١ ri hareketlerde bulunmaksızın mâ'nevî seferler' olabilir. 1.11
ﺑ ﺬ١ ﺻ ﺲ ﺀ ﺋ ﺜ ﺪ ﺗ ﺌ ﻖ. ا ﻗ ﻠ ﺒ ﺴ ﻮ ﻗ ﺼ ﺊ
اﺀ;ﺟﺔ ﻷةﺀ ف؛ةه٠ﻳﻠﻪ-زﺻﺞﻳﺲ.ﺣﺘﺬا Yani : «Mallarım Allah yolunda harcayanların lıâli, yedi havaU ٠ ٠ ؛،٠ ı.-ıı, her haşakta yiiz tane lııılıınan hir tek tolıuınıın h '؛ıli gibidir. Allah ki dilerse ona kat kat ver .1111؛r؛؛7.» Âyeti kerîmesinde beyan duyurulduğu veçhile Allah yolu . ؛verilen 11 hir şeye karşılık olarak Cenâbı Hak yedi :,"tiz misli, hatta daha fazlasını ihsan eder. Cenabı Pir buna dair bir kıssa nakline şurü ile diyor ki :
«BEJJKİ<’؛؛İN SFRÂ ŞEHRİNDEN SÜLEYMAN (A.S.) A HEDİYE GÖNDERMESİ» Himeyriye devleti hükümdarlarından olub Yem en’deki Seb٥ şehrinin kraliçesi bulunan Belkis, Süleym an (A.S.) m gönderdiği davet name üzerine ona hediye yollamıştı.
13018 س
ﺮ
ﺑ
ﺰ
ا ﻧ
ا٠٠ﺣ ﺄ
س
ﻗﺎ.اا
ء د ة
ه ﺣ ﻨ ﺖ زرﺑﺪ ﺳ ﺖ٠،ا ﺣﻤﻞ٠ﺑﺎر اًﺀ «Belkis’in hediyesini kıi"k deve taşıyordu. Yükleri tam am iyl. k٠ ‘i |٠ iç şeklinde dökülmüş altın idi.» Böyle bir hediyenin geldiğini haber alan Süleym an peygamber yol. lara altm ve gümüş yaydırmıştı.
(37)
SUrei B ak ara: 261
ı.،:ı
13024 د د٠ اد ﺀدﺑﻪ آ 'ﺗﺪا ﺛ ﺪ->ون '؟د: ث5٠ ا ﺛ ﺎ ن ر ه و ا ﺑ ﻰ٠ — ار٠ ﺛ ﺮ
«.!« diyeler !؛„؛، :değersiz bulunduğu, uuıbcubiyet onlarj geri ؟ekti .»
sefâret
heyetince,
anlatılınca
13025 ١ا ر د ا د وار رو
ﺑﺎز
ﻓﺮﻣﺎ م ﻣﺎ. ر ﻣﺎﺻﺪ٠ ؛— ت٩٠ «Tekrar dediler ,ki: hediye değerli olsun veya değersiz bulunsun, bi»،,,٠İ ؟İ،١ne var? Biz emir kuluyuz .»
13026 ارا ر د ' ﻳ ﺖ٠ ر زر و ; ﺣﺎ ك ﻟﺘﻴﺎ ى اور داب— ت٠ .اص ؤرﻣﺎﺋﺪ «Altın olsun, toprak olsun, bize lâzım olan, gönderilen hediyeyi gii،،irmek ve lerman sahibinin emrini yerine getirmekdir.»
13027 ﺑ ﺘ ﺪ ﻛﺒﻦ واﻧﺲ ر د٠ ﻗ ﺮ٠ ا ل را ﺑﺎز آ و ر د: ؛ ﺀرﻣﺎن/ «Eğer Süleyman’ın fermanıyla: Bu hediyeyi götürün, ..din derlerse, fermana uyanz.»
Belltis'e iftde
Nihayet Belkis’in takdimesini Hz. Süleyman'a arz ettiler.
13028 ل د: 'ن ا ن١٩ ن ﻣﺐ٠ اً ﻣ ﺪ ح,.ﺣﻨﺪر ﻃﺎ ب ﻛﺮدم ر دS ﻣﻦ١ﻛ ﺰ ثﺀ «Süleyman o hediyeyi görünce güldü ve dedi ki: Ben sizden ne vakit hediye istedim?» F: 10
1 ةا
ı ı ı >
خ را٠ آﻓﺌﺎب ﺟﺮJ U L ; ى
ال 'رخ را،' ﺟﺎف٠ﺧﻮار ﻛ ﺮ د “Siz, değeri yüksek bulunan insanlık ruhunu h٠ ٠ r vc hakir ederek le li gin Güneşine tapıyorsunuz.»
13035
ﻟﺒﺎخ ﻣﺎ ﺳﺖ٠ ا ﻓﺬاب از اص ﺣﻖ دو_ﺑﻢ اًف ﺧﺪا— ت،6ى اﻧ ﺪ ا٠اﺑﺎ «Güneş Emri İlâhî ile bizim aşçınıızdır. Ona Hûda’dır dersek budalailk etmiş oluruz.» G ü n e ş in aşcı o lm a s ı , n e b a ti y e tiş tir ib p iş irm e s i , y a n i o ld u rm a s ı İ١ İ-
!)؛ir iy le d ir .
13034 ﻛ ﻠ ﺒ ﻤ ﺪ د ﺟﻮن ﻛ ﻰ٠اذاﺑ ﺖ
ﻛﻰ
ؤن ﻧﺮون-ﺑﺎ س زو "'و- ]ن
«Güneş tutulacak olursa ne yaparsın, onun sathındaki karalığı misil izale edersin?»
13035 ﺧﺪا اًر ى ﻣﺪاع. ل د رﻛﺎ٠ ﺛﺪإع.ى ﺑ ﺎ ش را وﺑﺮواد «GUneşden 0 siyahlığı gider, yine onun nurunu ver diye Allah’ın der. gâhını tasdi etmez'misin?»
Tasdi : Baş ağrıtm ak , mecâzen bir kimseye ؟ok ve sik müracaatla onu rahatsız etm ek demekdi.r . Bu t.abirin Cenâbı Hak hakkında kullanılm ası , Belkis ve kavm inin anlayabilm eleri içindir . Çünki onlar, Allah.! tenzih tarikiyle değil , ancak teşbih yoluyla tefehhüm edebileceklerdi.
II» 130■
اك اورا ﻧ ﺮ ق ل.ﺟﺰ روان در ﻫﺈﻟﻤﻮﺀش روز وذب را ﻓﺮق ل «o Güneşe pak olan rilijdan gayri ؟.ark bulunmaz, ancak onda dogar Onun doğuşu î ؟in gece ile gündüzün farkı yokdur .»
13041 روز آف ا ﺛ ﺪ ك او ﺛﺎ ر ق ﻧ ﻮ د و ﺑﺎرق ﻧ ﻮ د١ﺷﺐ ﺀاﻟﺪ ذ ب ﺣﻮ «Hakiki gündüz. Onun doğarak tecelli ettigi zajnandır. ؛،rtık gece kalmaz.»
o
tecelli il."
13042 أﺗﺎ ب٦ ﺑ ﻮ ن ﻧﻤﺎﻳﺪ ذره ﻳ ﺶ
}
ﻓﺘﺎ ب ا'در ﻟﺒﺎب٦ ﻫ ﻤ ﺠﻨﺎذ ت
«Zerre güneşe karşı nasıl görünür? Evet, nasıl görünürse, l.u Güneş de ü lü l’elbâb olan enbiyâ vc svliyâya karşı öyledir.»
13043 آﻓﺘﺎ ل وا ك رﺧﺜﺎ ن ى د و د ﻳﻨ ﺶ ﻛ ﻨ ﺪ وﺣﺮان ى ﻧ ﻮ د٠داد «Bu Güneş parlar ve Arzı parlatır. Göz onun karşısında kaıııaşır ve lıayran olur.» İşte 0 parlak Güneş :
13044 ﺑﺘﻴ ﺶ در ﻧﻮر ر ش٠ﻫﻤﺠﻮ ذر وﻓﻮر ر ش٠ ﻟﻰ ﺣﺪ. دش ور «Arş’ın hadsiz, hududsuz derecede çok olan nuru karşısında zerre gl. bi görürsün.» 14٥
1:105.1
٠_j l:٠T j j >)
؛- ١ıJ
٠ _ > ■؛ ٠ ' } y>■ o ١ ?j .-،O ٠
«His gözü, zahiri Güneşin zebûnudur, kamaşır kalır. Sen Rabbani bir göz ara ve bul ki:» Buradaki (Rabbani göz) basiret gözü denilen, manevî görüş vasıta sidir, yahud o vasıtanın elde edilm esine sebeb olan insan-ı kâmildir.
131)51 ﺑ ﺶ ان ا'ﻇﺮ٠ﻟﻪ٠"ا ﻧﻤﻮن ر د د ﺛﻌﺎت آﻓﺘﺎب ا ﺛﺮر٠ ذ «Onun bakışı karşısında, kıvılcım lar saçan Güneşin şııaları zebûıı <»٠ sun.»»
13052 ءود٠ ن 'ارى٠ﻛﺎن ﻧﻔﺎر *ورى وا ش "ارى ﺑود٠ ض رود٠'ار «Çünkl bu bakış, nûra mehsubdur, karşısında karanlıkdan ibaret kalır.»
Güneş ise ateştir. ٨teş. iıfırıın
«MAĞRİB’Lİ ŞEYH ABDULLAH (AT LAH SIRRINI TAKDİS ETSİN) İN KERAMETLERİ VE NÜRU»
i
13053 .٠ ) jMA .jp-t.
j١ ٠ JL* w-.*-■
«Mağrib’li Şeyh Abdullah demişdir ki: Ben altmış yıldır gece nedir görmedim.»
151
1305» ﻟﻮس٠ﻳﺎى
روز ﻛ ﺪ ق اﻧ ﺮا ﻣﺎ
وس،/' ا ى٠ ش ﺟﻮﻻا٠ و؛. ﻛ ﺪ د "" olunca biz onun ayağını öperdik. Ayağı, gelin ayaklar, K،I,I lâtif ve yumuşak idi.»
130Ö0
روى ار٠ل-ل زﺧﺎك و ل زﺀك ا
ر ﺧﺮ اش ﻏﺎر وا ﺳﺒﺐ
«Onun ayaklarında ne toprak, ne ؟amurdan eser lıuluııur. Ne yırtııiii SI. ne de taş kanatması görülürdü.»
13061
ﺧﺪاى٠ ل ر؛ »ﻧﺮﻓﻰ و د٠»ذر ور ذاى٠ ﻣﻐﺮب را ﺟﻮ ﻣﺜ ﺮق٠رد «Allah, Şeylı Mağribi’yi (Meşrık) hâline getirmiş; Mağribi, ona meşrik gibi nurlar saçan bir lıâle getirmişti.»
,
13062 د س ﺷﻤﻮس ﻓﺎر ﺑ ﺖ٠ﺗﻮر ا ن
روز ﻏﺎس وﻋﺎم را او►ار ﺑ ﺪ ت «Bu muazzam velâyet güneşinin nuru„ Aşk meydanının öyle l»؛r اا،ا-dır ki, halkın ileri gidenlerinin gününü de O' korur, geri kalanların g ü llü
nü d e ...»
13063 د٠ﺣﺎرس اً ن '»ور ﻣﺢ
وق ﺋﺎﺛﺪ
ى ﻫ ﺰا را زآ ﻗﺎ ب آ ر د د د «O azim nur, nasıl korumaz ki binlerce O’dur.»
güneşi
meydana getiren
>ا: ﺀ
13007 ﺗﺎﻣﺖ اًف ازون٠ د د در/ ٠>رج ٠ ازﻣﻮز٠ل٠: د دا ا ﺀا ﻧﺤﻮده٠از «Vakıa 0 nur, Kıyamette artacakdır. Fakat Onun Dünyada müşahc٠ le ve tecrübesini Allah'dan burada isteyin.»
13008
ﺀاغ١ور
ﺀ ﺛ ﺪ را ﺀ غ/
ﻧﻮرﺟﺎن واﻟﺬ اﺀﻟﻢ ا ﺑ ﺰ غ «Zira Cenâbı Hak, hem bulutlu havada, hem de karanhkda can nuru bağışlar ve o nur ile hidayete erişilir. Allah istenen şeye delâlet etm eyi .laha iyi bilir.»
«SÜLEYMAN (A.S.) IN BELKİS’İN ELÇİLERİNİ, GETİRMİŞ OLDUKLARI HEDİYELERLE BİRLİKDE GERİ GÖNDERMESİ»
13009
و ﻻ ن ﺣﺠﻞ-از ا د د اى ر د دل. ﻻ را دل ض ار٠زر «Ey malicub elçiler avdet ediniz. Altm sizin olsun, bana JJİİI1Üİ jjetirin.»
13070 ﺗ ﺪ٣ ران زر- ر.ا ن ﻧﺮس د٠٠ ر را د- ﻛﻮرى 'ن زر خ ا «Bu, yollarda döşeli altunlarmn da sizin altunlara İlâve edin... lüğünüzü anlayın da o altınları katırın tercine kilid olarak takınız.»
K ili
Eskiden zenginler, bindikleri dişi katırların gebe kalmaması İçin ferelerine altın kilid takdırırlarnıış. 1.؟.١
ا:)ا؛7٠ ل
ره داد او دﻟﺮا ﺛﻢ؛ن١ د٠ ون٢ ^ رﻧ ﻪ دان٠ا ا ﻧ ﻪ ﺻﺪر «Serbest bir kimse daneye - yani bir menfaate - giiniil verdi ve ا٠ اااا baglandum, öyle bir kimseyi serbest iken yakalanmış ve tutulmuş bil !»
13077 ى ﻛ ﻨ ﺪ، آ ن ﻧﻈﺮ ﺀا ك د ا
ر ى زد٠ \ ا/ اً ن ﻛ ﺮ ه د'ن «Kuşun daneye bakışları, .kendi ayağını bağlamak İ ؟in birer d،iği،ın
gibidir.»
13078 ﻛ ﺮ ر ى دزد ى ﻧﻈﺮ٠٠، / ، دا
ﻣﻦ ﻫﻤﻰ ﻟﻨﺪم ﻧ ﺮ ﻣ ﺮ ﻣﻐﺮ «Dane ona; der. ki: Ey kuş, sen şimdi bana hırsızlama ama hele sabret; Asil ben seni ؟alıyorum.»
bakıyorsun,
13079 ﻳﻢ٠ﺟﻮن ﻛ ﺜ ﻴ ﺪ ت ا ن ﻧﻔﺎر ا'در
ﻳﻤﺎ٠ﺑﺲ داﻟ ﻰ ﻛ ﺰ رﻣ ﻦ ﻏﺎﻓﻞ «Mâdem ki o harisâne bakışın seni benim ardıma ve izime dtişdrtlyor, bilmiş olasm ki ben senden gâfil değilim.»
«TERA ZİSİNE DİRHEMİ BAŞ YIKANAN KİL OLAN BİR ATTAR İLK, KİL YİYEN MÜŞTERİNİN HİKÂYESİ»
13080 ﻛ ﻞ ﺧﻮار رﻓﺖ
s.
,ﺑﺶ ﻋﻄﺎرى
ا ﺧ ﺮد اﺑﺮ ج ذﺗﺪ ﺧﺎ س وزﻓﺖ «Bir kil yiyen, hâlis ve musaffa şeker almak İ ؟in, attar dükkânına gitti.»
157
r :<ıxı; ﺀ ر و ت. ﻟﻨﺎ١ ا ر٠ بﻟﺤﺪث.' ز:ﺳﺦ
ت- r > ﺣﻠﻮا- د.ﻛﺎن دﻧﺮ «Çok güzel olmakla beraber birşey daha var ki o iffetli kız helvan kızıdır .»
13087 ؛ ود/ﺣ ﻮد
أر ا ﻏ ﻨ ﻦ٣ ﻓ ﺖ
د > ا و ج; ب و د ر ن ذ !ود ٠ <Genç dedi ki: ö y le ise daha iyi. Helvacının k.zı muhakkak ki daha tatil olur.» Kil meraklısı, attara dedi ki:
13088 ■ l"-— d —i
^ .^.» ١ ٧ ٠ .
٠،> ٠
«Eğer dirhemin yok da onun yerine kil kullanıyorsan o daha âlâdır. Çünki kil, benim gönlümün istediği meyvedir.»
13089 زا ﻋﺌﺪاد
ﻧﻤﺔ رازو.٢ ا'ﻟﺪران
ﻣﺎد٠ را٠ ]ن ﻛ ﻞ٠ﻣﺤﺎى ﺳﻜ ﺚ٠ و١ «Attar, terazinin gözüne hazır olan kilden koydu.»
13090 د ﺳ ﺖ٠ا
ى ﻟ ﻐ ﺔ١ﺑ ﻰ ار
ﺑﻘﺪر ا ن ﺛ ﻜ ﺮ را ى ت^ﺳﺖ٢ر «Terazinin diğer gözüne koymak İçin, kil mikdarı şekeri eliyle kırı, yordu.»
1»
Çürıki kil yenildikçe lıyorıhı.
h ı١ r ،r i *٠ v ،y
<٠>'> Mİınıırıık şeker dt■
< ا
nisbette ،17.11-
13090
ن ا;اث ازﺧﺮى٠:ورى رس ا: *ن رى رﺳﻢ غ ’و'؛ر ﺀورى «Sen benden çekiniyorsun ،اا، ا؛اemeklisinden... Bense diye korkuyorum .»
az yiyeceksin
ﻟﻰا٠>)؛7 ﻳﺒﻢ٠ل،ﺣﻢ٠١ ﺟﻪ ﻣ ﺬأ و م ح;اوr ﻳﻢ٠از
و:
ﻧ ﺮ اازون٠ك٠
«Ben şeker kırmakla meşguliim, lüki.ı öyle olmakla beraber, fazla şeker verecek kadar a Irmak değilim.»
13098
و ﺛ ﻚ ; را آزدود: ٠ ون 'ﺑﺘﻎ٣ داﻧﻰ ارق وﻏﺎﻓﻞ ئ ﺑﻮد
ﻟ ﻰ٠
«Sen şeker alrlr da tecriilre edirree azalmrş olduğunu görecek, ahmak ve gâfilin kirrr olduğıııru 0 vakit anlayacaksur.» Cenâbı Pir, birkaç beyt evvel, daneyi uzakdan görüb de ona meftun olan kugdan bahsetmiş, arada kil nreraklısı ile Attar fıkrasını söylemişti. Şimdi evvelki bahse avdetle diyor ki :
13099 د:ر غ زان دا'ﺑﻪ ﻇ ﺮ ووش ى ئ ﻟ ﻰ ﺛﻢ از دور را ش ى ز د «Kuş, o daneye bakmakla lıoşlanır, daire de uzakdan onun yolunu vurur'..» Yani tuzaga tutulmasına sebep olur. Kuşun hırs ile daneye bakışı, nlhayet onu tuzağa düşürdüğü gibi, bir güzele şehvetle bakıb göz zinası ."tmenin bir kliislümam adeta zehirli okla vurulmuş gibi yaralayacağın! beyan İçin Hz. M evlânâ buyuruyor ki : '!؛
ا٠ ا؛
Y.ÜİU . «Ve ١١"/،.،اا ا،ı اراط٠أ٦!اااا, ؛ا 'اا١١, „ ا،|, اا,،:III çok ٤ ٠ ٠ ١ ١ ١ ١ /. ا ا١ا،. واﻧﺎل.. Hakikaten t'enabı ال،١1'. ا ا1١ اا11,! اااااااا،!') ,١'ا;د ااذ٠٠ذ،٤ا اأ ا ا-؛ ا،٠ ا.،٠٠ '، lıakktyl tidierdardır. Ilîibibi.11, mümhı 1،اا ؛1ااا1، ا١-;ا< أ١ söyle !،؛, harama |ذا، 1، ٠ا؛اا1،،.'ااا ، tizlerini sakınsınlar, ırzlarını korıısııular. «، islerini göstermesinler, 1اا ؛١ ا. |اااا1:١ أgörüneli kısın müstesna. Ve baş örtülerini yakaların.» üstünü -surette) koysunlar- Aneak koralarına, yahut babalarına, .ya ' deşleriı، e ve oğullarına, ya-، ، ilil، koralarının babalarına, yabul erkek k٠ -illi( kız kardeşlerinin oğullarına, yahut kadınlarına (yani: hizmeti;! ya lıııl. komşu yahut da ahbap kadınlara) yahut eariyelerine gösterebilir* İri11.» Süslerin görünen Kısmı: Parmaktaki yüzük, eldeki kına ve yüzdeki ■؛ıırırıe gibi iş görürken görünen kısımlardır. Bazı müfessirler ziynetten maksat, onların bulundukları yerlerdir, demişlerdir. O halde kadının gö rülebilecek olan yüzleriyle elleridir. Bazıları (Evma meleket) cümlesinin hükmü, cariye ve köleye şamil li ir. Eğer köle afif olursa hanımın ona ziynet yerlerini göstermesinde beis voktur demişlerse de bazıları, meselâ ulemayı tabiinden Said Bin El Müoyyib (R.A.) «Bu cümle sizi şaşırtmasın, o istisna cariyeler hakkmdadır» demiş ve tecviz etmemiştir. |)! اا،)؛-.
. ﺷ ﺔ ز ز\ ط\ﻹذؤﻳﻠﻤﻴﻔﻲ١ اواﻟﻖ Yani : «Çok ihtiyar, yahut erkekliği olmayan, yahut erkeklikten kalıııış bulunan hizmetçilere ziynet uzuvlarım gösterebilirler«.» Lâkin Hanefi imamlarından çoğu, hadim edilmiş olanların da ecne ذ)اhükmünde bulunduğuna, çünkü kendilerinde mücâmeat uzvu bulunUlamakla beraber şehvetin bâki olduğuna kail olmuşlardır.
ﻻ ذ إ١أ و
ر ﻻ ﻻ ﺿ ن٩ ﺗ ﺎ ﻟ ﺗ ﺎ١ ن " ﻳ ظ ﻪ ء و ا ى ش٠اق و و و ا ا ث، ﺻﺎ ; ﻣ ﺤ ﻌ ﻶ ﺑ ﺸﺎ ذ ﺗ ﺒﺎA - L ﻶ
ﺋ٠ﻻاًذ
® ﻓ ﻸ ذ ؤ ت٠ ﻹ ﻳ ﺆ ﻟ ﺘ ﺜ ﺪ١"4 ١ ; ﺳ ﺘ ﺊ Yani : «Yahut henüz kadınların avret mahallerine muttali (41) (42)
olmayan 412
S û re i N ur: 30-31 S û re i N ur: 31
163
13101
'و ار؛ ﻣﺎ'ﻟﻜﺘ ﻦ٠ م١ ن — ب٠م ﻛﺘﺎ ن- ا٠ از ا اr . U ﻛﺪ م ن ر:ﻳﻠﻢ «Ben Süleymanım; s ؛z ؛n miilk ve hükümetinizi istemedi^ijn Rİb؛, -bel l،i sizi her türlü tehliketlen kurtarırım .»
13105 ا ك٠ ﺋ ﻦ زﻣﺎن ﺀ— ﺗﻴﺪ ﺧﻮد ﻣﻤﻠﻮك
زك٠اﺀ او ز٠ ﺑ ﻜ ﺎ ﻣﺢ: ﻣﺎﻟﻚ ﻣﺎ ﻛ ﺂ «Siz şimdi mülkün sahibi geçindiğiniz hâlde, o mülkün, kulu, küle.sisiniz. Asil mala sahip olan kimse, lıelâk olmaktan kurtulan, mala mülk،, esir olmayan kişidir.»
13106 از ﻧوﺗﻪ اى ا ر ا ن ﺟﻬﺎن ان٠ن ج.'ام وود ﻛ ﺮد ى اﻣﺮ ا «-Ey bu cihânm esiri olan haris ve tamâkâr; sen tersine olarak k.'iı «.dine bu Dünyânın emiri dedirtiyorsun Halbuki Dünyânın emiri değil esirisin.
١ :'..
,
'٠
... -
.٠ ٠ ئ :
f
؛-'.٠ ١ ،٠
'
13107 ﺟﻬﺎن ﻣﺤﺒﻮس ﺟﺎن٠ ﻣﺪة ا ن٠اى 'و ان٠ ﺟﺔ ج١ ز ا ﺧ ﻮﻳﺜ ﺮا ﺣﺔو/ .ﺟﻨﺎ «Ey ruhu bu cihan hapsine düşen. Dünya esiri... Ne vakite kadar kendine Dünyânın efendisi diyeceksin?» 165
13113
ﺀق راى ان دذد اى ﻧ ﺮ ا ن ﻛﻴﻦ٠> روز تﺀﺛﺎ ا ن ﻧﻤﻴﻦ را «Ey altın istiyen ve seçcıı; Ccııâbı link kudretini izhar etmek İçin hu Dünyâyı mahşer gününde gümüşden ا١ آ؛âlem yapaeakdır.»
13113 (،^٠ ٠/ ،j -•؛؛. &j j ) ١ ؛،“ - '؟،j . j
١j
١٠ ؟١٠-
«-Biz, altına aldırış bile etmeyiz, Fen sahibiyiz. Bütün yeryüzüııdeki leri o fen sayesinde altın hâline getiririz .»
13114 ،^٠j ٠ j .،.■■،5" ^ ١ ،\i j c S
' ^
j ^١ ٠ ■
«Sizden altın mı isteriz biz? Biz sizi kimyager yaparız .»
13115 ﻟ ﺖ٠ﻻﻟﻚ س٠ j
f ١"رﻛﺂﻧﻜﻞ_ﻟﺪ
ى د ﻛ ﺎأ ﺳ ﺖ٠أ إ٠ﻛ ﺎ رون اراب و^؛ا «Mânen kimyâger olmak İÇİ11, Sebâ mülkü bile olsa vazgeçin o I)i'ınya mülkünden. Suyun, toprağın dışında nice mülkler var!»
13116 ٠ﻳﺪ٠١ﻛﺎ ﻣﺨﺖ; ؛ ﺣﻮ
٢ ﺳﺖ
~د
C:
٠ا'د٠ ﺻﺪر 'ﻧﺪ ار ى و ردر «Setlin taht dediğin şey, teneşir tahtası demektir. Konduğun yeri baş köşe sanışııı da yanlıştır. Çütıki orada oturuş kapıda kalış gibidir.» 107
13122 ان از د و ى٠ ان ج٠؛ دذا
s X اا ب-' ز١ ﻧ ﺮ د د -4
«Diinya padişahları, soysuzluklarından almamışlardır .»
ﺑﻮ
kulluk şarabının
kokusunu
1:51,23 ن ودﺳﻤﺚ١ ادر( وار ﺳ ﺮ ﻛﻠﺪ،ور ﻣﺎك را رر( زد'دى ﻟﻰ د ر ﻛ ﺚ «Yoksa, İbrahim Bin Edileni giÎJİ lıayran ve sergerdan liir 1ا';ا1 ‘اg< lirler, mülkü de hükûnıeti de terk ederlerdi.».
13124
ان،ر دات ا_ن ج٣ د ك ﺀق ودءان
و دا ن بءاد ر ﺑ ﺘ ﻢ، .
«Lâkin Cenâbı Hak, Dünyânın devam ve intizamı İçin hükümdarların gözünü ve ağzını mühürlenıişdir.»> Ki kulluğun yüksekliğini göremezler ve kulluk şarabının tadını al؛ı mazlar.
13125 ﻣﺤﺖ وا ج
اﺛﺎ ن١ ا ﻧ ﻮ د ﻧ ﺮ ن ر
ﺣﺎﻳﻢ از ﺟﻬﺎداران وراج
£
«Bu suretle de onlara taht ve taç tatil gelir ve : Âlemdeki halktan haraç alalım, derler.»
13126 از ﺧﺮاج ارﺟﻊ آرى ر ﺟﻮ ر ك
ر_اذ٠ د ﺻﺪ٠"وﺀا٠ اوران از «Ey gafil hükümdar, aldığın haracdan kum gibi altm toplaşan dn ilihâyet senden arda kalır.» !٠ ؛٠ »
ا٠ﺀ٠٠،ا١ ا«ا٠ ااا1،اا1اا,’ا٢ , زال.. Yakııb’n (.1111 gösterili, Yusuf'u kurt paraladı <1٠ 'ا1ا اا٠ اMaliud 1 اا ؛١' أbaşına 'ا ؛ ا ؛kafile kondu, (؛,.'!elinden l.iı'i kovasım kuyu ١٠٠ <اء,ا١ ا1 اا. ١'؛اا: ااA.S.) kovanın ipini tuttu V(‘ kova) '1 <١'(",( ؛1ا'اااا- ااااااااا٠ا : : ; ٠, ٠٠٠٠ ا. اا.، ، ء1.’ ؟ ااأikil. Kovayı ؟eken «Mi'ı.jde, 1ا، اbir genاا ؟-( اا'(اI) .، 1، ١٠ >ا,.irada Yusuf’un biraderleri, onu» hayat ve menıfılından 1 ا(ا1 اا 'اا، ا1 ,٠٠٠٠!'. ااا ااا'اا-;ا١' اإgelmişlerdi. Yusuf’un kuyudan çıkmış olduğunu göl'üm'e: 1٠ ااI'I.'II. kiilcııiizdi. evden ذآا،،..">اا١ diyerek kafile.ve gnyel اا اااا٠٠اا،ا اا٠ اااا11 ا1; اا. Kafile Mısır’a gidiyordu. Yus، .، f'ıı orada esir pazarına gbltıı ٠ا ا٠11 ١٠ Mısırın Başvekiline sallılar. Kıssanın alt tarafı tnalfun. II.'. klev ٠، ٠,٠!. I.uııyayı kuyuya, Düny.'ı ile meşgul olaııı kuyuya duşmuş lıuluıııuıa ا, 11٠٠’،1١٠,Oradan kurtulmak ve Hakikat alemine çıkmak İçin llıaiılııl 1 nıeliıı urvetülvdskâ) olan. Kur'ana sarıl diyor. Bu metili anlatmak . 1.111 ,lıcyli söylüyor: «Ey can Yusuf'u: neden beden kuyusunda luılılı dııi'iı 11 yııısuı، ':' Şu Kur'an ipine sarıl yani onun emir ve yasaklarım tut da . 1
١٠-
l'،ıı,uıl،k kuyudan yükseli -،
13130 ٠ ﻛ ﺎ ا ت ئ٠'٠ ا. درب.
دﺀ
ذ ك زر٠ د1 ئ٠ﻛ ﺰ ن آﺛ ﻚ
«Kuyuda göz, akisler sebebiyle, ters görür. Bu ters görüşün en baya i.ısı taşın aitm gibi görünmesidir.»
13131 و؛ت ﺑﺎزى آ ودﻛﺎ ن را زاﺧﻬﻶل ر ا ﺑ ﺎ زر وا ل
د آ ن٠_ى ﺀا
«Oyun esnasında ؟ocukların akil m uhtel olduğundan ؟anal،, ؟ilmlik «.kırıkları onlara altın ve mal görünür Altın ve mala tamâ' edeir Dünya ehli de tıbkı çocuklar gibidir. 10، ki nimetlere nisbetle fânî bulunan Dünya nralma ؟oeukcasma V (> اا،اااا-؛،ا ne rağbet gösterirler, onları elde etmek İ ؟in uğraşıb dururlar. 171
( 3131؛
١ ل٠ آ ن ﻣﺘﻮ:ة ﺧﺪا ﺛ ﺮ ن \(ل ا, ﺳ ﻨ ﺪ كy در دﻫﺎن ..١' أd ed iler ki: A llah, 1)11 m e y v e le ri bizim h im m e tle rim iz le seıdıı 1١'، اا ta tlıla ş tırd ı .»
ا:1 ا:؛7
ن د و ر ﺑ ﺬ وﺀاﻵل و ل و ﻳ ﺐ٠ﺀإ ة ل ﺑﺎﻻ وﻧﺜﻴ ﺐ٠ى د ا ع و ..iste Imııları zahmet çekmeden ve yukarı ﺀ اةا؛ﻳﺄذ آذ٠ ؛اi lmeden» 1٠ااأ1، ١ <- 1اا٠ 1ا"أolarak ve hesabi olmaksızın y e 1!»
13138 ﺑ ﻰ ا ا ﻧﺎن رزق ﻷﻓﻰ ى 'ﺀود »ود٠ ر
دوف ﻛﻔﺖ ﻣﻦ ﺧﺮدﻫﺎ ى
«O rızıkları yeyince sözlerimde ö١ ’le bir feyiz, bvle bir ،esir basil o l ilil ki kalbimden ilikmet manbaları kaynadı. Sözlerimin verdimi zevk, a k il İarı hayran bırakmaya başladı.»
13139 ان٠وب ج
ا ن ﻓﺘﻨﻪ ﺳﺖ اى
ﻛﻔ ﻢ
ان٣ ﺋ ﺜ ﻰ دﺀ ازﻫﻤﻪ ﺣﻠﻘﺎن «Rabbim, dedim, bu bir im tihan... Sen bana biitiin halktan «izli bir ihsanda bulun!»
13140
ن د ل ﺧﻮش اﻓﻢ٠ ﺋ ﺪ ﺳﺨﻦ اذ ﺟﻮن اا ر از ذوق ى ﺑﺜ ﻜﺎﺗ ﻢ «O güzel ve ârifane söyleyiş benden zâil oldu. Onun yerine kaillin, de bir hoşluk buldum ki zevkimden nar gibi yarılacakdım.» 17:1
13115 را زو ر د د ت٠ ر٠وه ﻋ ﺮ و:م
د—ت- را آﻣﺎ٠١-رزق ﺧﺎدى ح ا11,ﺮا ا؛ﺑ
1اII
ا٠ ;اذا
g itm ey en yabani m e y v e le r oldun, b e n ...»
اا:ا؛أا
bos g e lm e k te
1ااا١ اا١ اbir
اا/-
1314.0 ز ﻣﺎ و١ﺗﻢ- ﻛﻊ م ن ﻓﺎرغ ذ د٠ﺟﻮ ن ﺑﺪر؛ ﺑﺪو١ت٠ د:حع; ح «Ben madem ki, boğaz düşüncesinde» kurtulmuşum. ﺚ ااﻳhalde, su ilil kaç habbe altını ona vereyim.»
13147
ا
دﻫﻤﺎ ا ن زررا ﺑﺪ ن دﻛﻞ;ف
د روزك ﻧ ﻮ د از ذوت ﺣ ﻮ ل-"ا د و «Bu aJtıııları, şu kiiJfet ؟eken fakire vereyim ki, iki ü ؟günceğiz <٠ ٠ .١ nn, gıda ile bedeni kuvvet bulsun .»
13148 ز ود ﺳ ﺐ م را ﺀن دا؛— ت او و٠ •ﻣﻌﺶ دا ﺛ ﺖ زر اذ ﺷ ﻊ- زادﻛﺪ «O, benim kalbimden geçen niyeti bildi. Çünki kulağj Hak mırıl ؛٠ ٠ * nurlanmış ...»
13149 د ا ذ ا٠س ﺳﺮ ص ا.اود ﺑﻴﺚ وف ﺟ ﺮا ى در درون ﺛ ﺒ ﻨ ﺔ٢ «Şişe içindeki bir ؟İrağ gibi, her düşüncenin sırrı, onun gözü öııUııde idi.» ا7 ٢ ٠
13155 د أا٠ زم٠
; 'ﻧﻮ ﺣﺎﻟﻰ غ او٠
٠١ ن دا٠ در ر ﻫ ﻨ ﺖ ﻋﻌﺬو٠ﻟﺮز .<() اااأاا، ا١ ااااأاyere komasındaki ل ،'؛، اا؛اheybetiyle hellim yedi uzvııııı üremeye haşladı، .» 1 : 1 ؛(؟
ذد:ن هLU-
١ر
r ﻳﺎرب
ﻛﻔﺖ
٠ﻛﺬ ﺑﺎ ر ك دﺀو ت وارخ ﺀت٠ «Dedi ki: Ya Rabbi. eğer senin duası makblıl ve izleri mübarek has kulların varsa.»
13157 ﻃﻒ او ﺧﻮا ﻫﻢ ي ﻣﺪﻧﺎ ﻟﺮ ﻧ ﻮ د.ا ا ن زﻣﺎن ا ن ﺗ ﻜ ﺚ ﻫﺰم ز رﺛ ﺮد «Dilerini ki lütfü keremin kuyumcu gibi olsun da, bu otlun yiikii şu anda altına tallavvül etsin..»
13158 در زﻣﺎن ﻟ ﺪ م ي ﻧ ﺮ ﺛ ﺪ ﻫﺜﺮ»س اات و ش- ﻫﻣﺟو اً ض ر زﻣﻴﻦ ى «Bunu derdemez, gürdüm ki, odunu altın oldu; yerde ate ؛gil.i İıı.ş bir surette parladı.»
13159 ﺀ و د ﺛ ﺪ م "ا د ر ﻛ ﻪ٠ ن دران٠
ش اﻣﺪم ض ازوﻟﻪ. اﺧﻮ٠ﺣﻮﺗﻚ «Ben bu vâkıa dolayisiyle uzun müddet kendimden geçdim. Hayret, ten şuura avdet edince.» F :1 2
177
ا.'، ا6.٦ ٠/ /
ت او-ا:.‘ د ان,١ ٠- ؛
را٠ ﻼﻋﺎ مه اﺛﻠﻠ,;٠ ل٠ ﺧﺎدان و
اا
..<٠ ااااااheybeti belli adeta bağladı. .'İİÎİ،İ ر ١ 11ا؛1'ا،ا، has 1، اا1 اآأ؛ا1١ راا.اأ ٠ ٠ ٠ ٠ ٠ ,، اا٧ ا'؛،١ ااnâs yol bulamaz .»
13İÖ6
ﻋﺎﻟﺜﺎ ن/ ى را رﺀ ﺷ ﻮ د رؤ و ن1از ر ر ت واز ﺟﺬإش
٠١؛ و
ﻛﺎن
"l':ğer biri can ve baş vererek yol bulursa, bu da onların rahmeti ve t .,' besiyle olur.» Şeyh Gâlib der ki:
"Vuranlar asitarı.ı evliyaya Bütüu davetlidir Gdliij s a ١U y u ١١ «Sakin surette kalma aldanırsın Komazlar yoksa, gelmezler s a n ır sırı.)) Evet evliyaullah hazarâtında bir câzibe, bir de dâfia kuvveti vardii. istidadı olanları 0 câzibe kuvvetiyle ؟ekerler, ehliyeti olmayanları dil 0 dâfia kuvvetiyle uzaklaştırırlar. Yukarıki iki beyti söylemi? olan Gâlib Dede Galata Mevlevihânesi" ٠' şeyh olunca bazı bektâgiler, meclisine devam etmeye başlamış]؛،،,, ],ieyhin :
«İkrârımıza ser veririz ahde kaviyiz, Biz Şakı velayet Buluyuz, k m Aleviyiz.، ! (',ibi sözlerinden onu Bektâşi vehmetmişler. Şeyh bunların âmiyane soh]).-؛tinden sıkılmış. Genişce ve mavi bir kâğıt üstüne kalın kalemle (Ya llazreti Muaviye Bin Ebî Süfyan) yazıb ba? ucuna as?nı§: çünki Bektâş!Iı'r Onu, hatta ismine benzettikleri İçin maviyi sevmezler. Ondan sonra II ].evhayı gören Bektâşiler devamı kesmişler, şeyh de levhayı kaldırmış. İşte şu hâl, avâmı defedigin vasıtali-Oİan şekli. Ey sâlik: 17»
ا.'[ا٠ ؛3
٠ ب ذا٠ ٠ اد١ ذذب٩١ا ا٠ ا ذK
ﻟﻰ
.ا ن در ا د ا ن دم زرا- واJr l'adisalun yakınlığına erdiği halde, lıiçdt.û ،lir s '•،ا؛١ ،' اا»اyakııılık اا١ أ'ا«!hilesiyle birlikte yolunu kaybeden ،،،!.lala gibi olma '.'I ).'iler ki: Hükümdarın biri: «Miinâsebetsiz denilen adam nasıl olur Iıdardan birini getirin do göreyim» den) ؛:ş. Bulmuşlar, huzUra ؟، karmış | ااا: Hükümdar. ona iltifat etmiş. Herif de lâkırdı olsun diye :Bindim siz Bursa'ya gittiniz mi'.'» di.ye sormuş. Hükümdar : Heyr. cevabim ''.’ermiş Münasebetsiz :Ben de gitmedim, babam da gitmemişti, demiş; hükümdar .Anladım, götürün, emrini vermiş Hz. Mevlâııâ da saliklere nasiliat İçin : «Mânâ sultanlarının sohbet trefine nail olursan bir münasebetsizlik ederek 0 şereften dür olma» di'.<٠٠' ١'e münasebetsizliğe diğer bir misâl gösteriyor :
13169 وو ن ز ذ را د د ﻫ ﻨ ﺪ ش ﺑ ﻐ ﺰ م
x
ن١ ت- ن ﻛ ﺎ و١ • ر/ \
ا٣؛
«Birine, fazla kurban eti verilince: Bu, galiba sığır budu, der.»
13170 ﻧ ﻤ ﺎ و اى ﻣﻐﺰى١ي— ت ا ن ازر اوت ى 'ط د از ح; ى٣ ر'ف «Ey iftiracı adam; l١ u٠sığır budu değildir, fakat eşekliğinden sana iiyle görünüyor.»
13171 ن ل رذول١ ﺀذل داﺀازت٠
ت ا_ن از رﺣﻢﺗﻰ٠ﺑ ﺜ ﺶ ﻣﺤﻢ «Bu, padişahların rüşvetsiz ve ücretsiz ،,ir atiyyesidir, Allah'ın rai،metinden etlilıııiş bir ilısaııt'lır.» 181
1317.Î
ﻛﺎ ن رود٠ ﻧ ﻜ ﻐ ﺖ١ﺑ ﻰ ب د ﻧ ﺪ ن ﺀ و د٠ﺑﺒﺲ و٤ر ى ﻟﻞ «Hz. Süleyman dedi ki: Ey elçiler; Belkis tarafına gidin ve ا٠ اااا1ااا dine, İnandırın.»
13177 ا ا_ﺀا"ﺀام ﻵم١د ﺀ و ا ل
ﻣﺪ ش/|
اﻟﺬن
ﺑﻰ
زود ﻛﺎن
«Ona çabucak buraya gelmesini tamamen söyleyin. Zira, Ceııâbı Hal، selâmet yurdu olan Cennete davet etmekdedir.» Siirei Yunus'taki şu âyete İşaret edilmektedir.
Yani : «Allah selâm evine (Cennete) çağırır ve O, kimi, dilerse onu doğru yola iletir“،6.»
13178 ﻧﺘﺎ ب
د وﻟ ﺖ
ى ﻃﺎﻟﺐ١ ﻫﻦ ;ا
ح ا ب:ﻓ ﺘ ﻮ و ت ا ن زﻣﺎن وا
£
«Ey devlet ve saâdet talibi olan sâlik; âgâh ol ve koş ki bu an, feyiz zamanı, kapıların açıldığı çağ!»6 4 (46)
S ûrei Y unus: 25
18:1
, Ijııluıımnz 1,1, .١ال1 أ1،ﻻ؛١ Hum kayserinden ',ledlne'yo İ Ç İ geldiği ١،٠1١'ا Ihdif ، ؛llz . <'.ااؤ١،' 'اR.A.) yahu/. başına ) 1 ااا٠ ا أ ا | ا اbulm uş ١٦٠. ,. ١اا. 'ااا1 ا'ا . (آووا، .İçin m uhafızdan m üstağni bulunuyorsun» dem işti İbrahim b. Edhem H azretleri de ad ;،؛o t ؛dolayısiyle emin V،' ااااا1ا،ا Itzdan m üstağni olduğu hâlde, ınalızâ âdet diye sarayının daırıı üstünde .l.eeo bekçisi b u lunduruyor ve nevbet çaldırıyordu Nevbet; H üküm dar saraylarının (inimde sabalı, ikindi V(> yabadan mira çalm an ve evvelce davul, zurna ve çifte nakkâre .. ؛ز، ؛ ذﻻeylerden ،bit t Im lunan saz takım ı idi. Sonra bu n lara m ûsiki âletleri de İlâve ulun .11
13183 ٠ ٠ ٠ >،»٠ }
i. j \
-V dİ.)
، .jUa»■ ٠ jt J l j ٠- ؛jlilli..، .}؛,»A «L âkin İb n -i E d h e m ’iıı re b a b sesin d en m ak su d u , s a ir m ü ştak o la n lar gibi (E le stü b i-R ab b ik ü m — B en sizin K abbiniz değil m iyim ?) hi.:>.-"٠١١ ta h a y y ü l ve h a tırla m a k idi...
Sofiye hazerâtı derler ki: Cenâbı Hak ruhlara• «Ben sizin itahhiııi/. değil m iyim ?» diye hitab etti. Onlar da (Beli), yani: «Evet» diye cevap verdiler. Fakat o hitabın zevki ve lezzeti runlarda sabit kaldı. Dünyaya geldiklerinde ne vakit güzel bir ses işitseler o hitabın lezzetini hatırlar lar. Mûsikiden zevk alınmasının sebebi budur. Bu bahse dair ؟arilıi mes nevi İsmail Ankaravî (Kaddese Sırruhu)nun (Hüccetüssemâ) isimli ese riyle Gazâlî’nin İhyasında ve (Kimyâ-yi Saadet)inde Kuşeyrî’nin de meşhur (Risâle)sinde tafsilât vardır. Merak edenler oralara müracaat buyursunlar.
13184
د دﻫﻞ٠ ا)ا ر'ا وﻣﺪ
اﻧ ﻮ را- ﺟﺮك ا د دا ن «Zurnanın figânı ﺀو؛davul sesleri 1١ ا؛- parçacık kıyamet giinünd(. çı٠ . Iıuacak olan sûr'un sesine benzer.» IH.'.
٠
ا ا ا | ا ا ا ا ا٠|
ل:اا0 (> ازاب ﺀ“ ش در ج— د
ى ﻛﻨﺪ «Ccsedde bir parça söndürür.»
SI
١ر
ﺟﺰ ى
ى و١ jf ل
ﺑﻮل
*
. vardır, 0ا١ ااidrar farz et. ö y le iken yine ateşî
13191 lî ؛٠٣،.]. ،.^٢I ٠ _j ١ •*JL j LiJ
iy ،_>-
٥ ١ f
£-» ؛، ؛j
٠٣٠£٠"
1 ؛
«-Su necis olduysa bile, gam ateşini söndürmek yine onun tabiatin de kaldı.» Cenâbı Pir,'mûsikinin insana olan tesirinden bahsederken diyor ki: Cennetin tesiratı, her şeyi güzelleştirir. Ceddimiz Hz. Âdem ve Hz. Havva (A.S.') da Cennette iken orada türlü güzel ses işitmişlerdi. Kendi sesleri de güzeldi. Oradan ؟ıkıb da tabiat alemine geldiklerinde maişeti, heşeriye icabmca yediler ve ؟ ؛diler, o yeme ve İ ؟me onlarda olan ve su gibi s'af bulunan güzel sesi kirletti., kiaamafih su gibi olduğu İçin onda yine ateş söndürmek, tabiati vardı. İşte mûsiki nağmelerini dinlemeğe insanlarin rağbet'göstermesi .ve güzel sesin tabiati beşeriyedeki gam ve ketler ateşini söndürmesi bundand-ir. .
'
-
13192 ۶ W- اس ﺀداى ﻋﺎدﻗﺎن اﺷﺪ اﺀ:ج١ ﻛﺎ'در وا ﻧ ﺪ ح;أل «o hâlde güzel ses diuleuilmcs ؛âşıkların ruhi gıdasıılır. zira onda
kalb huzuru ve Hitâbı İlâhîyi hatırlama vardır.» Yani güzel ses işitilince onun aslı bulunan Cennet sesleri tahattur ve tahayyül edilir. Kur’am Kerim.de bildiriliyor, ki Cehennemdeki halk yıl larca şöyle dua edecek.: 18؟
«SUSAMI ا؟1 ﺀ KİMSENİN, ÇUKUKDA BULUNAN »EBEYE YETİŞEMEDİĞİ ،^:tN, SUYUN SESİNİ DUYMAK MAKSAD.YLE CEVİZ AĞAÇ، ÜSTÜNDEN SUYA CEVİZ SİLKELEMİŞİ VE SUYUN SEStNİN GÜZEL NAĞMELER GİBİ ONU NEŞELENDİRMESİ»
13195 ب آن ﺗﺜﻶ< را'د1 و د٠ ﻟﺬوﻟﻰ٠در ر درﺧﺖ ﺟﻮز ﺟﻮزى ى ﻓ ﺜ ﺎ د «Dere derîn bîr ؟،. kurda îdî. Susamış bir adam ceviz ağacına çıktı ve ceviz sîlkeledi.»
13196
اﻣﺪر اً ب3ن ﺟﻮ. 3 ﺟﻮ3ى ﻓﺂب ا د د او ﺣﺒﺎ ب
ا ﻛ ﺚ ى آ ﻣ ﺪ ﻫﻤﻰ
«Ceviz agacmdan suya cevizler düşüyor, düştükçe sudan ses «eliyor ve su kabarcıkları görünüyordu.»
13197
ى ﻓﺘﻰ١ ﻛ ﺬ ر٠ﺀا؛ﻟ ﻰﻛﻐ ﺶ ك رد را٢ دوﻧﻤﺎ ﺧﻮد ﺗ ﺜ ﻜ ﻞ. «Bir akıllı dedi ki; ey yigit; bu yaptığından vaz ge ! ؟Cevizler, soniıiı hararetini artırır.»
13198
ﺑ ﺜ ﺮ در آ ب ى اﻓﺘ ﺪ ﻛﺮ و د ورر٠ "از
■I آ ب در
«Ceviz meyvelerinden ؟oğu suya düşer, su ise senden uzakda ve ااا ؟akdadır .»
‘ (أ;؛;؛اا;اااl١l ;'ın ،i :1 ٨ ،د- أlfay،"،t' ؛nu ا.ا.;»ا ؛اااز1؛ اااأ.;٠ 1)1.1'،., اا٨ ﻻ- ا11 ااا 'اذ;ﻹا؛ce rey a n (>ll.i.ı'؛i y e r اا1: ا(اâril'i 1 ا، 11ل 'ا1 اV،. ااا1''اا
ا،ااا.( اا1ا(|ا؛
ااا ا |اا
، llallahdır .
ذ؛،اااااﺑﺈا.أل؛بﺀ
ceviz „اا ؛.; أا>ا.ا ؛ة
ﻣ ﻤ ﺎ ﻏ ﺮ ة١ف ﺀ ذ " ﻳ ﺬ ﺗ ﻐ ﺌ ﺐ ' ﻋ ﻮ Yani : «Siz, sevdiğiniz ؟eylerden (Allah yolunda) harcayınrayn ٠ ،•؛ ılııı asla iyiliğe ermiş (birr-ü taat etmiş) olmazsınız48.» Ayeti kerîmesi mûcibince sâlikin infak ve tasaddukıı; suyun sesi d،• ٠ '. Inisi di Kâmil’in kalbinden zuhur edecek maarif ve hakayık sadasıdıi Hz. IVIevlânâ münasebet dolayısiyle Hüsâmeddin Çelebt’ye hilal) ؛.di ..٠ >)- :
13204 ودس زن ﻓﻨ ﻮى٠ ع ﻣﺔ0 ﻫﻤﺨﺎ
اى ض;اﺀ اﻟﺤﻖ ﺣ ﺎ م اﻟﻠ ﻦ ر ى «Bunun gibi ey Hak’km ziyası olan Hüsâmeddin: benim Mesnevide» maksadım da sensin.» Yani bu beyitleri, senin, yazarken tekrar etmen, benim d، , senin Si', ':ini işitmem İçin söylüyorum.
13205
ﻓﻨﻮ ى ادر ﻓﺮو ع ودر ا و ل ﺑﻮل٠ ﺳ ﻰ٠ ن ' ف ﻛﺮد١ ﺟﻪ٠ «Mesnevi fürû’da olsun, usûlde olsun - yani şeriat ve hakikat bahis, lerinde - hepsi senin ahvalini beyandır. Sen de 0 beyanatı kabul eyle, mişsindir.» 13206
د ﺛﺎ ﻫﺎ ن ﺋ ﻴ ﻚ و د٠در ﻧ ﻮ ل ا ر
ﺑﺶ رد. و ن ﻧﻮل ا ر'د و د «Padişahlar iyi, kötü her takdimeyi kabul ederler. Bir şeyi onlar k». bul edince de artık reddedilmez.» (48)
Sûrei Alt imran: 92
اا؛ا
ا ا١1 ا 'اأ 'ا١ ا;!ل1-ا'؛.1'اا.' . livoi " . <), 1, 1:1:,
'
اأااااا اااا ٠ l ،fıy ؛؛iz
•la ا..'ا'ا١,'ا1 اا11 ا1١ 'إ ’ ااا١'.:اا'ا., 'ا؛)اirtibat V(.‘ ittisal buhınduytınu . 1; إ؛اİ11 ااiı'libatııı 1. \'ا
ve k ıy ası yelm ez bil' İıiıltle bulunduğunu söyl،yı»r. Meselâ İ n l ’.d
ü r e s i n d e ,' ;
Y ani
: «Bilin ki şüplıesiz Allah ki ؛؟ile kalbi arasına girer‘'؛.« !>اا
r u lııııış tu r . B u h u li il, ş ü p h e s i z v a k i o lm a k l a
b e r a b e r k ıy a s a
g '؛lir v e ؟u n u n
bitli!', d iy e t a r if e d i l i r b ir ş e y d e ğ ild ir , İ ş t e n â s ’ın B a b b i n in , n â s 'ın ru lu l II.t u la n ir t i b a t ı d a b ö y l e k e y f i y e t s i z v e b e n z e r s iz d ir . M e v lâ n â d a d iy o r iti:
13211
ﻟﻰ٠ ذذا س
J A
ﺑ ﻚ ﻛﻬﺘﻢ ا س
" ﺑ ﻦ اﻧﻨﺎس ﻟﻰ٠ اس ﺀرﺟﺎن ٠ <Lâk؛n ben nâs dedim, nesnâs demedim. Hatta nâs demeliden mailSildim: Kullun İıakikatiııi bilenlerden başkası değildir.» N e s ı ıâ s
G û y a Y e m e n t a r a f la r ı n d a b u lu n a n ,bir n e v i m a h lû k im i ؟iti
te k e l l i v e t e k a y a k l ı o lu b y ü z ü i n s a n a b e n z e r m iş . O t la r v e y e r d e n d a n e t o p la r m ış . B u n l a r ı n A d k a v m in d e n m e s h o lu n a n b ir c e m a a t in a lıf â d ı o ld u g u d a r i v â y e t e d ilm iş d ir . B u p u in s a n s û r e t i n d e o ld u ğ u h â ld e in s a n l ık d a n h a b e r i o lm a y a n k illis e le r d i y e t e v i l e t m e k d e m ü m k ü n d ü r . O n la r ın b ir e l l i v e b ir a y a k lı o ln ıa s ı, y a l ı n ı z D ü n y a , i l e m e ş g u l o lm a la r ı, o t la y ıp d a n e t o p la m a la r ı d a h e lâ l, h a r a m a y ır d e t m e y i b n e b u lu r l a r s a y e m e l e r i ' o l a b i l i r . H z . M e v k u t d iy o r k i: A l l a h ' ı n n â s 'ile k e y f iy e t s iz - b ir i t t i s â l i v a r d ır . A m m a
٥ ittis â l
nâs
ile d i r , n e s n â s o la n l a r l a d e ğ ild ir . Ç ü n k i :
13212
١' د ى/اس ا د م ﺀ ا ﺛ ﺪ و ﻛ ﻮ ق ﻟ ﻰ- ﺑ ﻮ ر ا د م ﺑﺪد «Nâs: insan demekdir. insan ise göz bebeğidir, ö y le göz bebeği gilıi (49) F : 13
Sûrei Enfal: 24
19:1
Iı١v n u m ’.ıı m aiy etin d e a le m le rin Kuhhi olan A llah ’a teslim ı.ldıım (mu.
hinimi oldum ؛؛٠.» dediği gibi, sen de öyle diyerek varlığını ve benliğini, imanının Süleymanı bulunan mürşidi kâmil’in huzurunda terk eyle. Hz. IVlevlûnâ da burada bir istidrad yapıyor. Sözlerine kalben itiraz eylemiş olan bir münkire karşı: (L a h a v le v elâ k u v v e te illâ billalıil aliyyil azim ) ılcdikden sonra onu niçin söylediğini beyan için diyor ki:
13215
م ﻷﻣﺪول ل ا ز ﻛ ﻬ ﺖ و ش-س ك ك از و وا س آ ن ا'داﺛﻪ ﻛﺪش.اا «Ben (Lâ havle velâ kuvvete İllâ billah) diyorum, lâkin lıuııu söyli'.yişim kendi sözüm İçin degil. 0 düşünceli şahsın vesvesesindendir.» 13216
ةو واﻟ ﻰ ز ﻛﻨ ﺪ درﻛﺬت ﻣﻦ٠ وا س واﻧﻜﺎرات و ش-در د ل از و «Çünki o benim sözümden, kalbinde vesvese, İnkâr ve zan gibi şey. Icr duymakdadır.». 13217
ز ت٠ ﻻﺣﻮل ﻟﻌﺊ ور,٦. ﺑﺿدم ﻛ ﻔ ﺗ و ت
ون “را در دل٢
«Ben (Lâhavle) diyorum çünki, senin kalbinde bana zıd olarak söz ler bulunduğundan sana çare yokdur.» 13218
ﻏ ﺖ ﻣ ﺰ ا ﻧ ﺖ د ر ﻛ ﺘ ﻮ.ﺟﻮﺗ ﻰك د م 'وا ن و د ﻛ ﻮ/ ض ﻟ ﺾ «Madem ki benim sözüm senin boğazında tıkıldı kaldı, onu hazmede, medin; igte ben sustum, sen kendi sözünü söyle ve düşünceni anlat.» Cenâbı Pir buna dair bir. misal de irad ediyor: (51)
Sûrei Nemi: 44
195
1:12:1 ت٠;ل، > ا ن غ دV > t» ا د٢ا
ﻛﻮ ا ا ت
د٠
د ﺀ و ر ا او
ا ن/
\)
أ . ١ 1؛،1آا ا١ ١ ااا١ olsun ki ٠ اşikâyetçi ki،،، ؛bo.ıludıır. Zira ،؛, bir kötü ا،اا.١"ااا١; اkötü söylemekdedir.»
13224 ﺣﻮا ن ﻟﻮ ﻛﺎ و در ﺣﻤﻮل٠. y > ٠ ﺗﻚ١;ا ﺣﻮ و د ﺑ ﺎ ن ر و ل٠ا ﻧ ﺪ از ﺀد -.Çüııki ؛yi huylu kimse, kendi"! gizliyerek, k،؛-tü tabiallilerin teca izlerine talıatumiil eder ! .»
13225 ﺧﺪا ﺳ ﺖ/ ك د ر ﻧ ﻴ ﺦ ا ن ﻛﺎﻟﻪ ز ا:ا
ت وﺀواﺀ ت١ﻧﻰ ﻟﻰ >~\ وﻣﻤﺎر «I'âkin şeyhdeki şikâyet Emr-İ İlâh ؛iledir: gazali, iuad ve lıevâ ١ ٠ ؛ heveslerinden dogma değildir.'،
13226
ت و ت اﺻﻼح ﺟﺎن٠٠ات ب. ن ذﻛﺎ١ ﻣ ﺮا ن.: وو ن ﻧﻜﺎﺀ ت ﻛﺎردن «Şeyhin şikâyeti şikâyet değildir. Peygamberlerin şikâyeti gibi rutıııu ıslahı ؟؛ilidir.»
1,3227 "اﺣﻤﻮفﺀ ا دﻳﺎ ا ز ا ر د ا ن
ت ﺑﺪرا ﺀﻟﻤﻨﺎن ورل راود «'Peygamberlerin sabırsızlık ve tahammülsüzlük göstermelerini Emr-İ İlâhi icâbı ilil. Yoksa onların İıilmi, kötülüğe mütehammil idi.» Meselâ Aleyhissâlât Efendimiz. Zeyd b. Hârise ile Tâif'e gittikleri vakit Tâifliler. Zat-İ Akdesini taşa tutmuşlar ve mübarek ayaklarım ka197
٠'اا,, ' اا٠" ؛ ااdi'■ "Y a H e s û lu lla h m ü ş r ik le r a l e y h i n e ( 1;اا١ b u y u r s a n - Vأ؛ ااا ا1' ا.-؛، »" أ ' ا؛ ا’< 'ااd e d ile r . A l e y h i s s a l a t !.؛i l e n lı١n o t» :f e n d im iz İst٠ اا ؛ ا(ى ٠ اااأﺀe lm e k ﺀ؛٠ ا،١ ﻻ٠١« اأ؛ةd a v e t e t m e k v c r a i l .n e t o ln ia k ü z e r e g ih ıd o r d d ım
؛
ı.lVUMİıddmı
so n ra
: « Y a K a b ili k a v i l i m i h id â y e t e y l e . G ııla r h a k ik a ti
Ol illi» d iy e d u a e t t i l l n d ١.
"Ş.KKDE İSRAR ETME VE ؛ ، , MANGA GECİKME 1)،YE S ،) ٠,EYMAN (A S .) IN, BEGKİSE TEHDİÜ GGNBER.MES،.. 132:51 ﻗﺨﺲ ورﻟﻰ ﺑﺪ ﻧ ﻮ د.ا ؛ا ﻧ ﻮ د٠ﻧﺮ٠ﻧ ﻮ د ﺀﻻ
ن١ﺀ٠
ت-٠ ﺛﻜﺮ ت ﺣﻢ1
اا1':.٧ ا،<is, kendine gel, aklını başına topla... Yoksa fena olur. Asko,.l١ " ،٠ »، ٠ ااااااdüşman oiur ve itaatinden çıkar.» 13232 و در ت را ؛ ﻛ ﻨ ﺪ٠ “ دارIر د ﻛﻨﺪ
ل اﺣﺎﻟﻰ "و >ﻣﺲ: ٠ب
"Senin perdecin, perdeni yırtar. Senin canin senin cnııına düşmanlık eder.» 13233 ﻧ ﺮا ت ز م ن وأ ﻣﺎ ن٠ﺣﺎا ا— ﺗ دا ن٠ر ءذﻧد ﻛ ﺎ٤ك
"،intihan ve İbtilâ vaktinde, yerde ve gökdeki bütün zerreler, Allah'ın oıd'darını teşkil ederler.» S l r e i F e t h 'd e b u y u r u l m u ş t u r k i:
١'a n i : «Giiklerin ve yerin
(azt'ılı)
orılnlarıfda
ra h m et v e n u sr et ord u -
ﻻذا
13230
ﻳﻞ ﻛ ﺮ د٠ ن٦ ل ﺑﺎ٢وآ ب ﻻا
وا ' ب ﻳﺚ< ﻛﻠﺖ ﺀرود ﺀورد ,. ا: ا؛ اا1٠؛k ıışların ın f 1 ؛J-e vc aslıab-ı ؛ﺀ1- ﺀyap tığ ım , N e n ıru d 'u n 1 ا) ا١ا
nı sivri sineğin nasıl ,yediğini.» 13237
«Dı'ıvııd (ار.s.) m sapan taşını nasıl attığını, «illin alt. yilz pnr ؟tı < ٠ ااااا ılllşnııın ordusunu nasıl bozduğunu.» 13238 ; ا ﺀ دا ى ﻟﻮ ط٠ ﻛ ﺖ ى ﺑﺎر د ﺧﻮرد"د ﻏﻮط
<آ ب ﺳﺖ
د در٤ "ا
<٠ l.ut (A.S.) in düşmanları üstüne taşın yağdığını vc onların karıı bir »Iiya. - yani Bahr-İ Lût’a - daldığını ililmiyor ıuusuıı:'»
13239 ان٠ت ج.'ز ﺣﻤﺎدا
ﻋﺎذﻟﻤﺰا ارى ﺑﻤﺮا'ن «Dünyadaki cemâdâtııı, insanlar gibi., akıllıca, peygamberlere var. ılım ettiklerini uzun uzadıya siiylersem.»
13240
ﺛ ﺰ٠ ﺛ ﻮ د ﻛﺪ ﺟ ﻞ.ﻣﺜﻮ ى ﺑﻨﺪا ن ا ﻛ ﺪ د ﻋﺎﺟﺰ ﺷﻮد از ﺑﺎر ر «،١ tesııevi ﻻkadar büyür ve o derece lıaciııı peydalı eder ki, kırk deve taşınıakdaıı âciz kalır 1111» .» 21.1
ا:ﺀ2 < ا٠
ا ل٠ إ ب را ادوان ا ب ا ا٠ از ﺋ ﻦ ر ن١ز ر ن ر
ف:ﻧﺎ ب
. | , 1> ا،؛،ذ٠اا٠٠ ا, :ا؛ﻻ ؟ا١ hastalıklar halisini oku... ا ا ا ا ١ 'اا,,<زا. 1ا، اgiir.»
askerinin ıiîh'r
13247
ذ ى وا_ ت: وﺗ ﻰ ﺟﺎن ﺟﺎن اا ب٣ ت٠٠و ﻧ ﺴ ﺎ ﺟ ﺎ ن ﺟﺎن آ د ا ﻧ ﻚ ..'ladeni ki herşeyin caninin cam, Allah'dır; Canin caııı İİ٠ > dlişınıii 1 اا«اKiiişınrk kolay mıdır?» 13248
رى,ﺀو و,اااف أﻧﺎ ر د٠ﺧﻮد ر م ﺻﻔﺪرى٠ذذه- ذ ﺟﺎد ﺻﺊ: ا م «Bclkis, ş e y ta n ve cin askerili! de bırak, Ç ünki o n la r heniııı İI'İII 11111 ilan, gönülden h a r b ederler.»
13249
ﻟ ﺖ٠ز ﻧﺦ١ ا ك را آ ﻛﻨﺎ ر ;ﻟﻘﺪس. — ت: آن٠ ا إ ا ﻻ ﻫﻤﻪ ﻣﺎﻟﺖ/ ﺑ ﻮ ن «Ey Belkis. ibtida saltanatı bırakıb bana gel. Beni nıülk ve devlet, senin olur.»
bulunca, lı،،،t،tı
13250
ﻧ ﺎً * د ى٠ﺧﻮد دا ﻟﻰ ﺟﻮن ر اﺑﻪ دى٠; ئ وﻟﻰ س ﻗ ﺶ «Benim nezdime gelince, bensiz, kentlinin hamamdaki resimler gibi cansız bir nakış olduğunu hakikaten anlayacaksın.» 21:1
ا:،25 ا٠
ى٠ران او>ا
ﺑﺎﺗﻰS ن ر,,ا
&
ﺻﺎ ز ر ر ت رودى٠غ ﺣﻮش وز «Halbuki )اII أ،،.١ اا١ا٠ اا-olabilir? Stil, « tek kişisin; Sen keııdlııin filize ".li ve kendinin sarhoşusun Yâni, sende (Hakikat-، insâniyye) denilen bir haslet var ki Sıfât ve -Zât-ı İlâhîyye'nin mazharıdır. 'lek olan o hakikat, gayriden zevk almaz, on daki zevk ve lezzet kendisinin hoşluğundan ve gdzelliğindendir.
13257
ش دام >ﻟ ﺶ. ش و ﺑ ﺤ ﻮ٠ غ ﺧﻮ/ ش ﺑﺎم ﺣﻮ ش٠ ش ﻓﺮش ﻃﻮ.ﻣﺪ ر ﺣﺬ «Sen kendinin kuşu, kendinin avı, kendinin tuza^, Jiendinin sadrı, kendinin döşemesi, kendinin danıısın.» Yani maksud kuşunu, akil tuzagmla avlar ve hât'ıza kuvvetiyle onu bağlarsın. Kezâ (Hakîkat-1 insâniyye. itibariyle kendinin sadrı, süfli bulu nan beşeriyetine nisbetle döşemesi, ruiiuna ve aklina nazaran da kendinin damısm. Herşey senin vücudunda mevcuddur. Kendini bil ve hakiku-. ten gayre muhta ؟bulunmayan bil' cevher olduğuna âgâh ol.
13258 ،l٠ ٠ o٠ ۶٠-l
S
-Uil.
c —٠UİJ١۶ y £ -eil. .j .V .1
«Cevher, kendi kendine kâim olan şeydir. Onunla var olan vo oııuıı fer’i bulunan ise arazdır.» Meselâ cisimler cevherdir; onların rengi ve kokusu gibi, cevherle kaim olabilen fer’leri de ârazdır. Bir kimse de, gayriden istiğna gösteril :،e cevher, gayre muhtaç olursa âraz hükmüne girer.
20f.
-
(A.s .) IN KEN،M١SENİN ،MANA GELMEN، ANCAK AL IA II KIZASI İÇİNDİR; NK NEI’SİNDE, NE
NE DE SALTANATINDA KİK ZERRE GARAZIM YOK... 1-IAK NURUYLA GÖZÜN AÇILINCA, KÖYLE OLDUÖUNU SEN DE GÖRÜR VE ANLARSIN, DEMESİ...» 13262
وﻟﻢ د ﺀ و ل- ض ر٠ب ك
ن١ ٠ ه
و ت ﻛ ﺜ ﻢ ل ﻧ ﻬ ﻮ د١ﺟﻮن ا ﺟ ﻞ ش «Ey Belkis âgâh ol ve bu' tarafa gel ki ben dâvete memur bir peygam. berim. Ecel gibi, şehveti öldürdüm, şehvetperest bir şahıs değilim.» 13263
ور ﻟﻮد ﺋﻬﻮت اﻣﻴﺮ ﺛﻬﻮﻧﻢ 'ﻧﻢ. وت وروى٠ى اﺳﻴﺮ ش «Farazâ bende şehvet bulunsa bile şehvetin emiriyim; yoksa şehvel esiri ve güzel bir yüzün kölesi değilini.» Helâle karşı olan şehvet de helaldir. Çünki nesillerin devanu inilin kündür. Bir insanda şehvet ve recûliyyetin bulunmaması bir eksikliktir ki hilkatte bir ku'surdur. Enbiyâ ise yaratılışta kus.ur noksandan miinozzehdir. Derler ki Dâvud ve .Süleyman (A.S.) m miiteaddid zevceleri VIII di. Zira, Hz. Musa şeriatinde taaddüdü zevcat caizdi. Bundan dolayıdır ki, Yâkub (A.S.) ailesi yetmiş bu kadar kişi olarak Kenan diyarından Mısır'a gelmişlerdi. Bir iki ,asır İçinde bu taaddüdü zevcat sayesinde o kadar çoğalmışlardı ki Hz. Musa ile Mısır'dan hicretleri esnasında alil yüz bin kişi olarak çıkmışlardı. Şeriati Muhammediyede dc nikâhı, ola rak dört -kadın alınmasına müsaade edilmiştir. Çünki bir kadııı her ay İçinde on gün tabii olarak hastadır. 0 günlerde zevci ondan istifade ٠'(، !' mez. Beİk'i 0 müddet İçinde başka bir sûretle teskini şehvete mecbur olur Yahud kadm daimi sûrette hasta, meflûc ve yatalak bulunur. Oylc bir hâl vukuunda zevcinin diğer bir helâli bulunursa hem o kimse haram )1 tikâbmdan kurtulmuş, hem hasta bulunan kadma yine bir kadın eliyle bakılmış olur, hem de pek ziyade muhtaç olduğumuz nüfus çoğalması husûle gelir. Koca bulamadığından dolayı sefalete düşen kadınlar da bil rmacak bir yuva, yiyecek bir lokma ve giyecek, bir elbise sahibi olur. Şu da var ki Müslümanlığın dört zevce alınmasına müsaadesi, zevce lerin sayısını artırmak değil, bilakis indirmek olmuştur. Çünki Arabların 207
i:٤2٠»r. JJ (_۶٠ ) (.؛١؛.-J ٥ A٠ m snk,
l.
٠ 3٠ )١٠ 3^>t٠ .-٠O.
«Ey gaflet ve cehalet esiri olan kimse; biz puthaııeye girecek ol puta secde etmeyiz, belki put bizim karşımızda yere kapanır.» 13266
ﺧﺎﻧﻪ رﻓﺖ. ل در٠ﺣﻤﺪ وﻟﻮ ج١ — ت زرف زن ﻧﺪن ﺑﺎ آ ن ارﻗﻲ «Hz. Muhammed (S.A.V.) de, Ebûcehil de putlıaneye gitmişti. Fakat im gidişle o gidiş arasında büyük bir fark vardı.» 13267
ا_ ت١ ﺀاﻧﻪ.
ü
و٣ﺟﻬﺎن ث٠ ا ن
د ت٠ ا، ﻻ١ آﺑﺪا وﻛﺎذران ر «Bu Dünya bir şehvet alemi, bir puthanedir kâfirlerin de mekânıdır.»
ki, peygamberlerin de
13268 ﻟﺪك شﺀوت ﺑﺘﺪة ؛ ﻛﺎن ﻳﻮد ﻟﻔﻜﺎ ن ﻟﻮد
٠ ﺛﺔ٦ زر؛— وزد
«Lâkin şehvet, pâk ve sâfî olan nebi ve velilerin bendesi ve emrine tâbidir. Onun ateşi, hâlis altın gibi, o zevât-1 kirâmı yakmaz.» 13269
;ﻛﺎذران ﻧﻠﺪ ﻧﺪ و؛ ﻛﺎن ر ﺟ ﻮ ز اﻧﺪر ن ﻟﻮﺗﻪ دردا ن دو ﻟﻨﺮ «.Kâfirler kalp, pâk olanlar ise altm gibidir. Bu alemi olan Dünya potasının içindedir..» F: 14
iki fırka da şehvet
2.9
13271
ر ب را۶
S
زوان اد ود ا ن
> ل١وﻛﻮ: >\ ل م_ل
\ /
«Nebî ve velilerin ruhları ve ınânev'iyatı güııeş gibidir. 0 parlak ve siinmcz güneşi ١ ,ir avuç çamurdan ibaret olan cesedle sıvamak ve siindürmek nasıl mümkin olur? Bana haber ver.»
13275 .٠/ .. ؟١٠، ٠ ٠.} ١٠u
ja
ıf
j J
jj
■^}ji
) j -*
j
«Eğer nûrun üstüne yüz küfe toprak ve kül düksen nıır kaybolmaz, yine o kül ve toprağın üstünde parlar.»
13276 . j١
L *S
١
s
c
l
«Saman kim oluyor ki suyun yüzünü örtsün, çamur kim oluyor ki güneşin yüzünü setretsin?»
13277 وار٠ د را ﺛ ﺎ١ ﻟﻠ ﻬﻴﺎ ﺣﻮ٠ﺣﺰ
رار. .دود ار_ن ﻋﺄاث ﺑﻮﺳﻪ رون «Ey Belkis; ؟ah Edlıem gibi, kalk da, şu üç g'üıılük saltanat dıımanıııı dağıt.» 211
ı :؛s ,2 :؛
٠١t٠- ،__ j yi ،٤ ،..T.“^*٥^' ^ .^ ٢٠ Aİ I o Ö ٠ >١ ٠ * ،y >- ^
j ٠ j 3؛-
«Cevaben dediler ki: Sen saltanat tahtı üstünde olıır١ i|> Allahı l.ııl mayı nasıl arıyor ve umuyorsun ?»
13284 د د ^ اورا ﻛ ﻰ د د
و د ﻣﺎن
رون رى از آد ى د د 'ا د_د «İçte bu oldu, o andan itibaren onu kimse görmedi, peri gil.i insanla1-111 gözünden kayboldu.» Peri : Cin demekdir. Cinin vücudu Kur'amn gehâdetiyle sabittir. ()I. salar görünürlerdi, diye itirazın manası yokdur. Çünki mevcut olanlar, .؛örülenlerden ibaret değildir. Mikrob da gözle görülmez amma, varlığın dan kimsenin şüphesi yokdur. Eger mikroskob gibi, cinleri de gösterecek liir alet bulunsaydı 0 vasıta ile görür ve İnanırdık, o vasıta ve 0 alet ()(٠ vardır. Ve Basar-I basiret dedikleri manevi görüştür amma, yalııız (Hak Erleri) ne olduğundan herkes ondan istifade edemez.
13285
ﻟﻬﺎن واو ﻟﺮﻳ ﺶ ﺧﻠﻖ, ﻋﻠﻴﺶ٠ ع ﻏﺮ رش ود و
6
ﺧﺪق
«İbrahim b. Edhem’in maneviyatı halkdan gizli idi. Zaten halk, sakal ile abadan " yani sûretten - başka ne görebilir?» 13286 دورﺛﺪ
أون ز ﺟﺜﻢ و ش وﺧﻠﻨﺎن-
رﺟﻮﻋﻨﻔﺎ د ر رﻣﺎن ﻣ ﻮ و ر ﺛ ﺪ «Halkın ve akrabasının gözünden kaybolunca, ankâ kuşu gilıi Dünya' da meghur oldu.» Ankâ :,Zümrüd-ü Ankâ denilen ve masallarda zikredilen gâyet illiyük bir kuşmuş. Adi vardır, kendi yokdur. izzet Molla’nm şu beyti ne kadar güzeldir: 21:1
13299
ى داد ﺑﺪﻫﺎن٠ ر د١ر ﺑ ﻚ ﺑﺪا ق ﻣﻰ ر ب از آ ﺳﺈ ن “«.işte semadan bir nida geliyor diye, biri birlerine miijde verdiler Ve Süleyman Peygamberin davetini semavi bir nidâ telakki eyledi-
ا٠t
13291
أا ر ى ر د ﺑ ﺪ ؟ﺑﺮ٠ د٠ ٠ زان ﺑﺪا د د ﺑ ﺪ ﺳﺰ/ ﺛﺎ خ و ر ك د ل ر ى «Bu Oyle bir nida idi ki, onun tesiriyle, dinler yükseliyor: gönülle.... .lalları ve yapraklan yeşeriyordu..
13292
ض وون ﻧ ﺦ ﻣﻮر
از أ ؟ ا ن آ ن
ر٠۶-؛ را وار ﻫﺎ ب از ;؛٢ : / «Süleyman’ın
0
davet nefesi, isrâfilin sûru gibi. Ölüler ؛kabirlerin-
ا1'ا٠ « ا.kurtardı Yani Sabâ halkım gafletten uyandırdı.
13293 ت ﺑﻌﺪ ازن 'اد٠ ادا د١ ﺻﺮ ان ﻛ ﺪ ﺷ ﺖ و ا ذ ا م اﻟﻨﻨﻴ ﻦ
«Ey mânâ yolcusu! Allah daha iyi bilir ya, o dev.؛r geçti, bundan b،،y «.le, saadet senin olsun Yani asrinin SUyleymam bulunan bir' (kâmil velijnin davet V.' ، 1, 11 diyle sen de Sabâ halkl gibi çüş u lıurfışa gelib mes'ud olasın ,
ا:l ‘ ؛٠٠s
( ذاف ا و وا ل٠ اا،ام ا ك1 ﻟ ﻞ، اﺗ ﻢ ا ب؛ون و «Ey âşıklar; ilâlı ؛aşk şarâbının içilmesi size mahsusdur. Siz llak ile liakisiniz, Bekâ da siziıı ؟؛ilidir.» 1 3 2 .9 ﻻ' و ن ﻧ ﻮ ر ا وا ﺀذﺗ ﻮا١ ١ا م ذاك ر ع _ﻟﻮد ف وا ﺳﺘﻨﺪﻧﻮا «Ey kalblerinde aşk derdi olmayanlar, kalkın ve âşık olııtı. İşte ila kikat YusUfunun koknsu gelm ekte... Hemen koklayıp, o kokuyu alili!.» Böylece, gözünüz ve gönlünüz açılsın. Malum ya, Yakub (A.S.) Yûsuf (A.S.) in ayrılığından ağlaya ağlaya gözleri görmez olmuştu. Sonra Hz. Yusuf, Mısır'a gelen kardeşlerine gömleğini verdi: «Bunu götürün, babamın yüzüne sürün, gözleri açılacakdır» dedi. Gömlek Mısır'dan, ayrılır ayrılmaz, Hz. Yakub, onun râyihasini duydu. Sonra yüzüne sürülmekle de gözleri açıldı. Hz. Mevlânâ: ,Süleyman Peygamberin mektubunu Sebâ'lılar İçin Yu suPun gömleği misâli olduğu gibi, ey İlâhî Aşk’tan nasibeder olnuyan kimseler, bir mürşidin daveti de, sizin İçin Yu'suf'un gömleği mesâbeslndedir. Onu koklayın ki basarı besiretiniz- açılsın, diyor. Kezâ buyuru yor ki:
13300 ا٠ ü م; ﻃ ﻖ اﻟ ﻄ ﺮ ﻣﺎ ب
ا د ى ﻣﺮا
£
ا ك ر ر ى
«Ey mürşidi kâmil; sen de gel ve Süleyman’a mensub olan kuş ilil!ili söyle ve her kuşun ötüşü gibi öt!»
13301 ت ﺣ ﻖ٠ﺟﻮ ﺀر ﻏﺎذت ﻓ ﺮ ﻣﻨﺎ د ع ت ﺳ ﻖ٠ د ن ر ر ى ﺑﺪا د ر ا «Allah seni kuşlara gönderdiği İçin, her kuşun ötiişünü sana ders olıırak 'vermiştir.» 217
13303 ش را ﻛﺪ ﻣﺎد او ى ﻟﻮا.وان ﺣﺬا
ﻮ ر ﺟﻔ ﺖ وآﺛﻨﺎ ﻟ٦ ب ى ﻛ ﺶ «Nur ve ziyadan nasipsiz kalmış olan baykuşu nlır ile tanıştır ١٠“ ziya ile yift et.»
13301İ
٦ ىلy ا دوزان:. ت ﺟﺎ(ى را٠~ك ي-ص►ﻧﺮو د ا را ﺀا ا ﺛ ﺮا ط ى «Döğüşgcn kekliğe .sulh öğret, lıorozlara da sabalnn alâmetlerini «Is
آآا.ا "D ö g ü ş g e n k e k l i k l e g e ç im s iz , k i m s e l e r ,
h o ro z la rla d a g e re v a k ti
kal
l.ıb i t a a t v e i h â d â ı i l e m e ş g u l o l a n l a r i f a d e e d i l i y o r ,
13307 ب، اﻣﺔ.، s
A
1
ى رو
ا ن.'..ﻣﺬب
ا ﻣ ﻮا ب1 ذا واﻧﻠﻪ اﺀز ل٠ر «BOyleee hüdh؛؛d'den karakuşa kadar biitün kuşlara yol «، isler lalı doğruyu en iyi bilil':»
٨1٠
.S İ L K İ S İ N SA LTA N A T KAYDINDAN K L R T L L M A Sl VE i m a n ŞE V K İY L E SÜLEYM AN'IN İLTİFATINDAN MEST DEMASl, MEMLEKETİNDEN HAREKET ESNASINDA TAHTINDAN BA ŞK A HERŞEYDEN VAZGEÇİŞİ»
13308
ﺟﻮن ﺳﺎﻷن رى رﺋﺎن دﺑﺎ٠ ﻋﻰ آرد إ~ ت آن ﺣﻤﺎه را٠ غ٠قت «Süleyman (A.S.) Sebâ kuşlarına bir islik ؟alınea itaati altına aidi.»
onların hepsini
ذذ1ا1
.،: ؛I I
ا وﻗﺪره' وﺀ ب رود،اة ى ﻧﻮد
ا٠ ﻛﺎﺧﻢ
ﺀﺋﻖ٠از٠ م-دش ج
«BagJar, köşkler ve nehirler, Süleyman'a olan aşkı dolayısiyle, kiill،a،j gibi görünüyordu.» 13315
ﻵ و و ﺛ ﻢ١ﻛﺎم اﺳﺘﺖ٠ﺀﺛ ﻖ در ﺀ ﺑﺜﺒ ﻢ٠ زﻧ ﺖ ﻛ ﺮ د ا د ﻟ ﻌ ﺒ ﺎ 'را «A§k kalbi İstilâ ederek orayı İşgal eylediği zaman, İâti، olan şeyle, ri dalıi âşıkın gözüne ؟irkiji gösterir.».
13316
د ﻛ ﻨ ﺪ ا٠ﺀا٠ ر ز ﺻﺪ را ى ﻻ٠ ود م٠ ﻏﺮت ﻋﺪ ق ا ن «Aşk،n kıskançlığı, zümrüdü bile, insanin gözüne pırasa gilıi değersiz gösterir (Eâîlâhe illallah) kelimesinin mânâsı da budur.»»
13317
٠ﻻ ا ﻟﻪ ا ﻻ ﺀو اذ _ ت اى ﻣﺎ ٠ئ;ا- ﺀا_دب "را دﻳﻒ
£
«Ey sığınacak yer arayan talib; (Lâilâhe İllâ Hû) budur... Ay bile sana kara dipli çömlek gibi görünür!»
13318 ﻳ ﺞ ﻣﺎل وﻫﻴﺞ ﻣﺨﺰن ﻫﻴﺞ رﺣﺖ٠ ﻧﺨﺖ
£
'اﻣﺪ اﻻ ﺟﺰ
ﻳﺨﺶ
ى در
«Belkis’e hiçbir mal, hiçbir hazine, hiçbir değerli tesir etmemiş ve fakat, tahtından geçememişti.»
şeyden ayrılması
١ 'ا,« ; ااااSülcymaıuıı cinlerden, insanlardan, kuşlardan orduları ..... 1ااا؛،)ا. İşte IiiiUiii ،.unlar (ontıtı taralından) zabt ve ؛.٠ ;،٠ -٠ .ediliyorlardı Halta Karınca v adisi üzerin« yeldikleri zaman (cliyi) 1>٠ آ1،اا؛-اا. ل'أ ا٠ 1ا.ا1 ؛I،؛: «-E.v karıncalar, yuvalarınıza yiriıı. Sakin Süleyman ve orduları, kendile ri, bilmiyerek, sizi kırmasın.» (S(ileyman) onun bu süzündeî أﺀ١ اذ٠ ٠ آ٠ '٠ ٠ ١ اا؛٠ . tebessüm etti de: « E yRabbim, d b d i, bana ve ana ve babama lı'ı،،'etl؛K İu nimetine şükretmemi ve (geri kalan ömrüm ؟؛inde) Senin razı ol.ıcağın .iyi (İşler) yapmamı bana ilham et. Rahmetinle beni de (cennetti.) salil kullarının arasına sok57.» 13322
٠د د از دورش ة اً ن آ~ﻟﻤﻴﻢ ﻛﺜ ﺮ ش٠ﺣﻮ٠ د ش آ ﻣ ﺪ ﻓﺮﻗﺖ آ ن ﻧﺨﺖ٠ «Hz. Süleyman; teslimiyyetkâr olan Belkis'e, tahtından ayrılmasının tesir ettiğini uzaktan gördü.»
13323 ز، ان د ب ﻣﺮدد درr
/ /
ﺟﺮا إودش ﺀ ت ان ﻋﻨ ﻖ ا ز —
tahtım neden sevdiğini sOyleyecek olursam ballis uzar.»
Şöyle bir temsil ile anlatmış olmak İ ؟in diyeceğim .ki:
13324 ،l—ı—.- <J ay>-
lI
*■ ■ ■ ■.. y ٠ \y ^ ١
^
ijf
t f"
٠c؟-
،.„..A
«Vakıa bu kamış kalem hissizdir, kâtibin cinsi değildir, fakat kât il. ona munistir, eştir, arkadaştır.» Yani meyi ve muhabbette cinsiyet değil, ünsiyet şarttır. Belki.s ile tahtı arasında da cinsiyet birliği yoktu, fakat ünsiyet vardı. Ondan dola yı Belkis de onu çok seviyordu. (57)
S ûrei N em i: 17-19
22.-1
!:؛:؛:؛٠ ٠
ر ى- ر و زآ ر د. ٠و ن ذ وﺣﺪ ت ﺑ ﺬ و د و د ﻓﺮ ى١ﺟ ﻢ را اذ ر «Can, vahdete ulaşıp, oradan baş gösterince, onun nuru karşısında cismin ferr ve ziyası kalmaz.« 13331 ﻗﺮﺀار3i آ د ﻛ ﺮ. ؟ون ذ-
ار٠ ف وﺧﺎﻧﺎ ﻟد ﺣﻮ5 '"ﻟﺪر١' ( ; ى٠ «inci denizin dibinden çıkınca, onun yanında dalga köpüğü ile ,, ؟ör çöp ve süprüntüye lıakâretle bakarsın... 13332
ر ا رد آﻓﺘﺎب اﻧﺮر دم ﺀﻧﺮب راى ا ز د «~ذةر «Nurlar saçan Güneş doğııb fezada yükselmeye kuyruğunda kim yurt tutıııal، ister...
başlayınca, akreb
13333
د ﺑﺎ ان ﻫﻤﻪ ر ﻓﺪ ﺣﺎل٠ر ك ﺣﻮ دةال١ ا ا, ت ﺑﺒﺪ ﻵﺀ ت او-ح «Lâkin, bütün bunlarla beraber, yine de onun tahtıııı nakletmek gerektir.» 13334
ءذﻛﺎم ﻟﻘﺎ
.(Tl"
روا٠ دf İ ﺟﺘﺬل1 ح،ردة «Bizimle mülakatı sırasında, çocuklar gibi, dileği yerini bulsun da, kalben müteessir olmasın.» F: 15
225
ﻛ ﺰ زا آور د ن اى د'ﺑﺖ ازان آ د رى حذ ; ﺛﻨﺖ٠٤ »Ey kötü niyetli; kak ki seni ne halden ne hale getirdim ؟tlnları «ör. dükçe şimdi sana nefret gelmektedir.> ١der. Târık sûresindeki :
Yani : «Şimdi, insan hangi şeydan yaratıldı? (İbretle) baksın. O, alı .... dökülen bir sudan yaratılmıştır•8؛.» âyetine işar، ٠.ir.
13340
"ﻟﻮدان ﺀادق د ى در ﻟﻮران ﻣ ﻨ ﺰ ا ن ا ﻧ ﻞ ﻟﻮدى آن زﻣﺎن «Sen 0 devirlerde toprak, nutfe ve et parçasına âşıktın... o zamanlar, Imgiinki insanlığının münkiri idin; bu kerem ve ilısaııı İnkâr ediyordun!»
13341
ذ ت٠، : ون داح آن ا٣ ا ن اً ر م c J «-
ود ى
ﻣﺪاك ﺧﺎك ى٠٤"
Benim bu keremim - yani seni insanlık mertebesine getirişim - o
VII
l،« ؛.t ki inkârını gidermek içindir, o vakit, heniiz toprakta devrediyordun Âciz bir topraktan bir insan viicude getiren îlâhî Kudreti düşün de u kudretin, yine toprak olmuş bir bedeni yeniden halk edebileceğine intan et. Öldükten sonra tekrar dirilmeği İnkâra kalkışma58 ,
(58)
S û re i T ârık: 5-6 227
<،Bn's ü lıaşre inanmilyonlardan meşhur (Ubcy b. birfiun ı.;، ıı :iımmüş bir kemik parçası alil) Kesûlullah'm yanma Kelmiş ve ',1 Ya Muhammcd»: ، ﻻدçi'lrümü. ؟kemimi yeniden insan hâline kim ) ؛، '!؛ .lebilir?» diye istifham-! inkâr'ıde bulunmuş, onun üzerine bu âyetler na zil olmuştu,
13344
و ن در ان دم ى دل وى ر د ى ة ; ﺑﺪ ى٠ " واذﻛﺎر را م0 ﺀﻛﺮ «Ey haşre inanmayan: sen toprak ve ııutfe alemlerinde iken kalbsiz ١٠• ruhsuz olduğun İçin fikre de, İjıkâra da miiukir idin.» Yani, düşünmeye ve tasdik etmeye muktedir değildin.
13345 ﻟ ﺖ٠ر
ت-ذ د د ر
ا ﻧﻜﺎرت٠ ؟ا د ى و ذك3ا وت٠ﺗﻜﺎرﺣﺶ١ ر ن
(ر
«Ceınad'keıı insan olacağını inkar ederdin. Yakta ki insan ondan sonra da ba's ü Irasri İnkâra kalkıştın.»
oldun,
13346 ﺖ
ﺑ
وآ ن >ﻟﺔه ز٣
y
ﺑﺲ »ﺛﺎل
«Senin hâlin, kapıyı çalıp, içerdeki ev sahibinden : (Ev sahibi evde yok) cevabını alan kimseye benzer.»
13347 ٠٤" jjlı
٠ı ٠~.، ؛،> 3 03 ٠•>■!؛
٠ J^،.«o *؟t...»
^■٥ l٠ >٠ ٠ ı ....r"؛
«Kapı çalan hu (Yoktur) sözünden ev sahibinin içeride bulunduğu «.nu anlar ve elini halkasından çekmez Yani kapıyı çalmakta devam eder. Ev sahibinin ev içinde bulunduğu nu inkâr etmesi; inkâr değil, ayniyle ikrardır. Ziıu. onun sesi, evde mevا؛ث
ﻛﺎ ر ز ت١أ ى ﻛﻔ ﺖ ﺧﻮد،اً ب وك ء ﻏﻠ ت٠
ﺑﺎﻛﺎث ﻣﻰ زد ل طﺑﺮ اﺣﺒﺎر
«İşte, su ve çamurdan yaratılmış insan da İnkâr da bulunuyor : lııılııkatte İnkâr etmemekte... Yalnız o ev sahibi gibi (٧ baber veren lir yık) diye bağırmakta!...» N ite k im ev s a h ib in in ev iç in d e n : E fe n d i b u r a d a y o k d u r, (1٠'' اااا.. ا İI.'.III.'I d e lâ le t e tm e k d e id i.
13351
ﻟﻖ- ن اذ ﺻﺪ ﻃﺮ٠ ﻧ ﺮ ح اr / ’. JA ذزد ا ذ ﻛ ﺬ ت د؛ﺑ ﻖ.ﺑﻚ ﺧﺎﻃﺮ ا.ا ««en bunun şerhini yüz türlü söyler ve izah ederim. Lâkin kırkı 1 1 ilerin sözlerden aklilar sürçer.» Ve a n la m a y a n k im s e le r d e lâ le te d ü ş e r.
BELKİSIN TAHTINI SE BÂ D A N KUDÜS'E GETİK ١ IEK K.İN SÜLEYRIAN (A.S.) IN Ç.AKE BULUŞU.» Bu v a k 'a S U rei N e m l'd e şu s u r e tle h ik â y e b u y u r u lu y o r :
ه
1
!ﻳ ﺬﺗ ﻤ ﺨ ﺰأ
#
٠
! ﺑ ﻪ ﺑ ﺪ \ د ﻣ ﻮ م١١ ﺗﻴﺎ'ﺣ ﺎً ت٠ ةلﺀﺋﺮo ﺣﺜﻴﻔﺘﻎ > ﻓ ﻰ ﻳﻠ ﻪ ؛١ د١ ق٠ ﺗﻴﻌﺎﻣﻠﺚ وا ﻓﻌﻠﻴﻪ ىﻳﺬ\اﻣﺜﻦ,
\ ة
ﻸ
ﺒ
ﺳ
|
: ;\ \
ش ﺗﺖ
ة
ﻖ
ﺟ
ة ا ذ
ﺋ ﻠ ﻰ: ﻣ ﺬ ى ﺗ ﻠ ﻰ١;؛ ’ • ذ | ﺗ ﻬ ﺔ ز ; ا ؤﻟ ﺴﻜﺘﺮ٠ ﺷ ﻪ5 \ث\ ت٩ ﺧﻮﻫﻨﻤﺖ^ر١ ﺛ ﺔ ؤ ﻵ١؛
ل ﺑﻠﻨﺈس ان زﻣﺎن
اﺧﺮ ات
زآﻣ ﻒ زا ن ﻋﻨ ﺮﺑﺎ ن٠ﻟﻴﻠﺬ «Belkis’in tahtJ 0 anda hazır oldu. Lâkin Âsaf’ın kerâmetiyie oldu.»
ifritlerin sihriyle d٠ ٠ ٠ ٤ ll,
13356 ; ن وﺻﺪ ج; ن٠ اس٠ﻟﻐ ﺖ ﺣﻤﺎ
ﻛﻪ د د ﺳﻢ ز رب الﺀاﻟﻤﺒﻦ «Hz. Süleyman dedi k'i: Allah'ın lütfü kereminden gördüğüm ا'ا اااا١ emsali yüz türlü nimete şükr ve hatnd olsun.» 13357
و ى لﻣﺤﺖ- ن١ب٠ ﺑ ﻰ ﻧﻈﺮ ﻛﺮد ان ﺣﻰ اى د;ﺣﺖ٢ ﻛﻔﺖ آرى ا ل «Sonra Süleyman Peygamber ta'hta baktı da dedi ki: Evet, ey ااةاا١dan mamûl taht, sen ancak ahmakları avlayabilirsin.» Y a n i, ü z e r in d e k i o y m a la r , n a k ı ş l a r v e m ü c e v h e r a t ile b elk i b ir k im b u d a la y ı a ld a tır s ın .
ا. أ-
13358 ن.ع:5>
كت:İM İ ﺑﺶ ﺟﻮب وض
ﺑ ﺪ٠اى٠ا ﻛﻮﻻن ﻛﻪﺻﺮ..ى ا١ «Nakş edilmiş ağaç ve taşın önünde birtakım ahmaklar yerlere kilpamrlar.» 13359
ل ﺑﺮ
— ا ﺑ ﺪ و ﺑ ﺠ ﻮ د از ﺟﺎن
دد» ازﺟﺎن ﺟﺒﺌ ﻰ وأد ك ا ر «Secde eden de, kendisine secde edilen de candan habersizdir. cak candan bir hareket ve azıcık bir eser görmüştür.»
An-
ة3.'ا
ﻏ ﻴ ﺔ3ً و \ ' ﺟ ﻴ ﺜ ﻴ ﺎ١ إ ة ذ ﺑ ﺖ١١ﻳ ﺎ ﺧ ﺰ ﺷ ﺬ
ﺋ ﻺ١ ق١ ﺋ ﻐ ﺔ ة٠ ﺗ ﺌ ﺬ١أﻷﺧﺘﺄن ى ةﺧﺎاس ٠ ى ذ و ر ﻻ ﺳ ﺪ٤ ة١? س ﺀ ﺳ ﺄ ﻧ ﻰ% ﺗ ﻢ١ ﺀ ا: ي
۶ د ﺛﺑذىري١ﺳﺄءﺷشرﻣﺊ د;;ذثﺑو٠ر ﻗ ﺎ اق
ر ز ﻏ ﺎ ﻫ ﻬ ﻴ ﺔ ﺟ ﻨ ﻜ ﻶ١ة ئ \ ﻟ ﻜ ﺸ ﺔ ي ﺀ ^ ر
٠ ﻳﺔؤوة Yâni : «Hatırla 0 zamam ki İbrahim : “Rabbim, demisli, bu şehri Mekke-i M ükerrem eyilenıniyetli kil. Beni de, oğullarımı da اااأ1; اااا،؛٠ ,٠ inaktan uzak tut. Rabbiııı, çünkü onlar insanlardan liir çoğunu 1٠ اا١،; اااçı kardılar. Bundan sonra kim bana uyarsa İşte o, belidendir. Kim dr baııa karşı gelirse... Hakikat, Sen çok yarğılayıcı, çok esirgeyicisin. Ky Rabbimiz, ben evlâtlarımdan kimini Senin mukaddes olan evinin yamnda ekinsiz bir vâdiye yerleştirdim. Sebebi şudur ki, Rabbimiz, dosdoğrıı ııam az(lannı) kılsınlar. Artık Sen insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyletdir. Onların şükretmeleri memul olduğu İçin kendilerini bazı meyvelerle rızıklandır,,s2.,> Mekke-i iviükerreme kayalık, ziraata gayri müsait bir yerdi. Rivâyet olunduğuna göre hazreti Hâcer, hazreti Sâre'nin câriyesi idi. İbrahim Aleyhisselâma bağışlamıştı. Ondan, İsmail Aleyhisselâm Dünyaya gelince (hasbelbeşeriyye) kendisinde bir kıskançlık hasıl oldu. Onlarm nezdinden çıkarılm alarını ısrar ile istedi ibraliim Aleyhisselâm da kendilerini (Hz. Hâcer ile oğlu ismaili) Mekke tarafına, götürdü. Mekke susuz, çorak, kayalık bir yerdi. C en ab ı Hak orada Zemzem suyunu meydanu çıkardı. Bu suretle urası şenlendi. Cenab-I Hak İbrahim Aleyhisselâm'ın 62 (62)
S ûrei İb rah im : 35-37
2؛،5
«RESÛLULLAH’IN SÜT M NESİ HALIMI NiN, ZAT-I KIsÂLLTİ SÜTTEN KESTİKKEN SONKA KAYBETMESİ VE PUTLARDAN SOKMASI, PUTLARIN SECDE EDEREK NEBİYY-İ EKREM’İN YÜCELİĞİNE ŞEHÂDETTE BULUNMALARI» Halime (R.A.), Arab kabilelerinin fasihlerinden bulunan (Benî S â ’d) a mensubdur. Aleyhissalât Efendimizi, Mekkelilerin usulü veçhile, dede sinden alıp yurduna göt.Nrmüş, iki sene emzirdikden sonra Mekke’ye ge tirmiş ve fakat, süt oğlunda gördüğü bazı fevkalade hâller ve onun yü zünden nail olduğu bereket dolayısiyle bırakmak istememiş, Mekke'nin havasının ağır ve sıcak olduğundan bahisle tekrar yurduna götürmüş, Nebiyy-i Ekrem (S.A.V.) Efendimizi dört yaşma girdiği sırada Mekke’ye getirmiş ve şehir dahilinde Aleyhissalât Efendimizi kaybetmiş, sonra ceddi Peygamberi Abdülmuttalib hazretleri torununu bulmuştu. Sûrei Duhâ d a v
$£٠؛..£٠C؛âSl
٠؛٠*•-?-/ $$■
١
Yani : «O ,bir yetim olduğunu bilip de (seni) barındırmadı mı? Seni (çocukluğunda) gaaib olmuş bulup da yolunu doğrultmadı m ı64?» âyetle rinde buna işaret edilmiştir. Hz. Mevlânâ diyor ki :
13364
: .f
1 ﻣﻪ:ص; راز >ا ذ
از د ا د داﻣﺘﺎن ا و ز ت «Sana Halimç’nin esrarengiz lussasıııı sOyleyim de kalbinden gam V.,. keder pasını izale etsin.»
.
13365
ون زﺷﺮ او ا ز ا د٣ ﺳﺎﻓ ﻰ را ون رﻣﺤﺎن ورد٢ ; ﻛﻨ ﺶ ر دا د ت٠ «Halime, Hz. Mustafa (S.A.V.) i sütten kesince onu gül gibi ve reyhan gibi el üstünde tutuyordu.» (64)
S ûrei D uhâ: 6-7
2:17
و ز 'رد در ’ ور ﺣ ﺖ/ اﺧﺎ ﺣﺬذﺀ ا ت٠ﻣﺢ٠ و ﺳ ﺬ١ ك: ل4، ذا ش ك١ ;ﻣﺤﺖ «١i،kuııü Ey Hatim, bildim muazzam ve muhterem bir sultan sana ااا .!iriyor; baht ve saadet O Sultanin peykidir .»
1371ئ
وز ﻟﻰ ﺷ ﻚ از ﻧﻮى٠ ا ر١اى ﺣﻌﺐﺀ
ﻣﺒﺮل ﺟﺎ بى اﻻﻟﻰ ذوى «Ey Hatim, bugün şübhesiî yeniden, yücelikler alemine mcnsuh ااآ1 اlarjn konağı olacaksın.» 13372 وق ﺟوق٣ب طﻠب و٠1ﺟﺎن ﻳﺎﻛﺎت ط
ت ذ وق٠٠٠آ_دت از ر ﻧﻮاﻣﻰ م «Birtakım pâk ruhlara, şevklerinden sarhoş olarak, her taraftan ؟ok çok sana geleceklerdir.» 13373 ؟ذ ت ﺣﻴﺮان ا ن ﺣﺎﻧﻤﻪ زان ﺻﺪا
ﻏﺎ٠ ﻟﻰ و ى٠ﻛﻠﻰ درد ش،ﻟﻰ «Halime bu sesden hayran kaldı. Çünki ne Önünde kimse varili, ne ardında.» 13374
دا٠' ن٠ﺧﺎﻟﻰ زﻣ ﻮ ر ت و
ذش
١ د٠ دا را ﺟﺎن٠ل و ن, ﺛ ﺪ دا «Altı cihette, de kimse olmadığı hâlde nida devam ediyordu. 0 nida, ya canlar feda olsun.» 2:،اا
133811
ﺣﻴﺮه ت ا د ر ﺣﺮ ت اود ر دا ش ت وس "ار ك از ﻧﻢ وز ا ش- ؛١ Kalbine hayret üstüne hayret yeldi; gam ve kederle. hulııııdnğıı yer *imsiyah kesiltli.» 13381 دو_ د واﻛﺎ ث د ا ﺛ ﺖ ٠ ا،!د و ى ور ﺗ ﻜ ﺎ ﺛ ﺖ٠' ر د ر داﻟ ﻪ ام ﻏﺎ٠ أةي «Evlere doğru koştu koştu ve: inci dânemi kim alıb feryad etti.»
götürdü? diye
13382 ﺀؤ ﻳ ﺪ ث١وﻛﻴﺎ'ان ا ﻧ ﺪ ﻣﺎر
ﻣﺎ'داﻧ ﺰﻳﻢ ﻛﺎﻧﺠﺎ ﻛﻮدﻛﻲ_ت «Mekke’Iiler; bilmiyoruz, orada bir 5 ٩cuk bulunduğundan haberimiz yoktu, dediler.» 13383
ا ﺛ ﻚ ﻛ ﺮ د ا و س أﻧﺎن
ف١ر ز ت ﺀأذد
ن١ ن د ﺀ1 ا ن ﺛﺪ *د/ زو١ ٠ك «Halime 0 kadar gözyaşı döktü, o kadar ؟ok feryad etti ki, onun ağ-. İayıb inlemesine karşı, diğerleri de ağlaştılar.»
13384 % }
y
>
ﻧﺤﺬﻳﻦ ﺑ ﺮ ﻳ ﺖ٠٢دﻳﻨﻪ ﻛﻮا ن
ش١ ز ﻛ ﻠ ﻴ ﻪ١ ا ن ﺛﺪ ﺀ د/ ن١ﻛﺎﺣﺰ «Göğsünü döğerek öyle ağladı ki onun ağlamasından yıldızlar da ağladılar.»
F : 16
241
ت- ن 'دا ل ار ﻛﻠﺢ١ ،' ;X "ا ت- و؛ و ﺛ ﻬﻴ ﻞ۶۵ — ل إﻃﺰ ئ ﻳﺪا ﻟﻰ إ
..٠ ااا-،،sözleri killi söylüyor, göreyiııı dedim. Çiinki, çok lâ.if ve çok m ٠sd i.،cssir .,ir s .»
13331 زﻛﻼى د د م٠
ﺛ ﻨ ﻮ د ةذا ن
ل 'داﻛﺎ ﻣﺬةﻫﺌﺢ ﺛ ﺪ ﻳ ﻚ زﻣﺎن «Ne etrafımda kimsenin bir nişanını gördüm, ne de bir an ٠ ٠ses kedildi.»
13392 <٠ ؛•؛، ؛V J’١ >٠ J İj
»JjAı
&؛
y
i£ _) ١ ٠ ٠ ١*tJ،İİ
Çocuğu bıraktığım yere dönünce hayretler içinde kaldım. Çütıki ço» cuk orada yoktu. Vay benim başıma gelenler !.»
13393 ر١ »د٠'د١ د ﺑو٠ى ؤرز١j i l i S & ﺀاﺑﻢ ص را ﻳ ﻚ ز را ر «ihtiyar, Halime’ye dedi ki: Kızım, miiteessi'r olma; sana !>١ ١ 11؛,- ٠ dişah göstereceğim.>»
13394 إا٠ ﻃﻎ
ﻣﺤﻨﻮاﻣﺪ ﺣﺎلj f
ﻛ ﻮﻳﺪ
ﻛﻲ
ر ل ورﺣﺎل ﻧ ﻞ٠ او دا' د «Eğer isterse çocuğun hâlini söyler. Çüııki 0, onun gittiği ve İmluııduğu yeri bilir. 243
ا.'ا؛00
ﺑ ﻰ اﻛﺮاﻣﻬﺎy ى، / ﻛﻬﺖ اى٠ ﺑﻢ از ﺑﺎﻣﻬﺎ٠ﻛﺮد»' ا ر ت ا «Ey Uzzâ; sen pekçok lûtuflarda kulundun da biz, birtakım tuzaklarا1، اااkurtulduk.،
13401
ﻟﻮ٠ ﺣ ﻨ ﺖ از ا را م٠ر ﺻﺐ y ﻓﺮض )ﻧﺘﻪ ا ر اً ب ذ د رام «Senin Arak kavmine olan ikramın dolayısiyle onların sana ram olı.ıaları farz olmuştur.»
13402 ﻳ د "ﻟو٠ا ن ﺣدﻳﻌﺄ ﺷ د از ا
و٠ " د ا ' د ر ﻳ ﻠ ﻠ ﺪ ا ﺧ ﺐ٠ًا «Sa’d kabilesinden olan bu Halime, iimidvar olarak senin gölgene gelip sığındı...»
13403 ﻟﻐﻠﻰﻛﻢ ﺛ ﺪ ﺳﺖ٠ة ازو ﻓﺮزﻧﺪ
ام آن ﻛودك ﺧﻣد آ ﻣ ﺪ ﺳﺖ٠ «Onun (Muhammed) isminde küçük bir çocuğu kaybolmuştur.»
13404 ت اًنﺣﻤﻠﻪ ﺑﺂن ٠ حون ﺧﻤﺪك ان٠ نز٦اﺟﺪ٠ رﺋﻜﻠﻦ ﻛﺜﺘﻨﺪ٠ «ihtiyar, (Muhammed) ismini söyleyince o p.utlarm hepsi o anda bu, aşağı secdeye kapandılar.»
Ve dediler ki: 245
13410 /
j
\
،£١ '٠ ،>■
>- ■؛jj ■؛
j r
٠/٠•،*’ ؛٠٣•'I) ،5j>>- ؛١ ■ «Hey ihtiyar, Allah rızası için çekil, uzaklaş ki Kazû ve Kader ate şine bizimle birlikte yanmayasın .»
13411 ١—^1 ،>. ؛çs J ١ . ٠- ؛j • ١
،i
%■■"*,>
i١ ٠ ^ > -
٧١ ٠ }-٠ c_٠ .
«Bu, adeta ejderhanın kuyruğunu sıkmaktır. Bu ne çeşit haber geli iş tir •،?.»
13-412 ذ ن ض ر و ﻧ ﺪ دل دراو ﻛ ﺎ ن ت اب'ن،ز ن دﺑﺮ ر زا ن ود لﺀ «Bu liaberden deniz ve madenin yüreği oynar; bu haberden yedi kat K؛؛k titrer.» 13413 ﺳﺤﻦ
;ﺑﺮ ا ن
l،.L
ﺟون ﺷ ﺬ د ا ذ
ن، ء ما ا د ا ﺧ ﺖ آ ن ؛ﺑﺮ؟W٣1
..,Taşlardan bu sözleri işitince, 0 gün gör'müş ve çok yaşamış ihtiyar elindeki asayı attı.» 13414 و و ف و م اً ن 'دا
ﻧﻠﺮزﺀ
دس
ﻳﺰ دا٠ م ر٣ ﺑﺮ د ' دا ﻣﺎ.ا
«O sesin korkusundan ve titremekten ilıtiyarııı dişleri bir birine vuruyordu.» 2 -1آ
ا:>؛!!؛ ل،انﺀ: ع
ال ا >رذا ﺳﺨﻨﻬﺎ
ﻫﺪ٠ا ﻣ ﺎ: م اث، ك وا ر ؛ ا:س «Rüzgâr, bana söz söyler, ta§ ve dağ eşyanın hakikatini anlatır.«
13420 jL u ،■ ،.؛.y ) IJ ؛.iil» ٠l5٠ .
,3 — ■1 ،٠/ ٠y٠ _?■*** «Gâh olur gayb erleri, gökyüzünün yeşil giyinmiş melekleri, çocuğu mu kaparlar.»
13421 ا
ن1ﻢ
ﺑ/ ل\ ئ ة1٠ ك3ا
ض ﺛ ﺪ م ﻣﻮدا ى ا ﻛﺬو ن ﺑ ﺪ ﻟ ﻪ «Bu şikâyeti kime inleyim ve kime söyleyim? Ben şimdi yüzlerce gö niille, sevdâlara kapılanlara döndüm şimdiî»
13422 ت٠٠ب ﺑﺲ٠ﻋﺒﺮﻟﺜﻰ از ﺛ ﺮ ح ﺀﻳﺒﻢ ل ؛ ﺛ ﺪ ﺳ ﺖ5 " ﻟﺬﻟﻢ٠ ى
ﺑﻢf ذدر
ان
«0 çocuğun gayreti, gördüğüm sırları söylemeliden dilimi bağlaılı; ancak, çocuğum kayboldu diyebiliyorum.»
13423 ﻛﺘ ﻮ ن
ن٠
( ﺟﺰ د ﻛ ﻞ.
زﻧﺠﺮﺟﻨﻮن٠ﺣﻠﻖ ر ﺑ ﺪ م «Şimdi başka birşey söyleyecek olsam halk, beni delidir diye zcnclr ile bağlar.» 24»
1312.1
ش٠ •— ت در ع«ﻟﻮد/■ ل ;
ﻟﻮدا٠ا ﻣ ﺾ > د د د:“ و٠
«Taş, mabud ٤ 2 اا؛؟ذ اةاﻫﺎﻻالkabahatsizdir. Sen ise ona ، ﻖ اا»ﻟ١ اا١,kı.l kOJe olmakta mecbur değilsin !»
13430 ﺋﻦ "ردان د د ﺳ ﺖ: ﺀ٠ ﺀ ا, اوى د ط ت٠إ
ذ وا ﻫﻨﺪ٠ ا٠ رﻣ ﺤﺎ;م ج٠ "ا ى
«Taş, mecbur iken bu kadar korkarsa, ona tapan suçluya neler olacali, bir düşiin!» Burada, taşın mecbur oluşu;'taş oîuşu .sebebiyle, kendisine mabud diyerek yönelen ve tapman insanin bu hareketine mani olma ve reddetme irâdesine sahip., bulunmayışı, mâ.nâsma.dır
«MUHAMMED (S.A.V.) İ HALİME’NİN KAYBEDİŞİNDEN MUSTAFA (S.A.V.) İN CEDDİ ABDÜLMUTTALİB’İN HABERİ OLMASI VE ŞEHİRDE ARAMAYA ÇIKMASI, KÂEE’NİN KAPISI ÖNÜNDE DUA EDEREK BULMASINI CENÂB-I HAK’DAN İSTEMESİ VE BULMASI»
13431 -mi؛ y ı .. j
،٠T”. '.٠١ )3
A٠٠-l > *j
١
«Halime'ııin kalabalıkta feryad ve figan etmesinden, Mustafa (S.A. V.) in ceddi Abdülmüttalib haber aldı.»
٠
■
- '
•*’«&
13437
ﻗﺪرى ﻟﻮد
ا/
0ر وﺳﺠﺪ٠ﻳﺎس
دووق ﻧ ﺪ ا ن ﺛ ﺮ د/ - ا ا «Yalıud başımın ve secdemin bir değeri olacağını, yahud göz yaşıınla bir devlet gülüm seyeceğini ummuyorum.»
13438 ٢٠--. ^.5 ،^)١ ،£ ١£٠— J-2 .-٠٧
«Lâkin ey Kerîm olan Allah; O eşi bulunmaz tek incinin — Muhammed (A.S.) — ın yüzünde senin lûtfunun eserlerini görmüştüm.» Dürr-i Yetim : Sadef içinde tek olan incidir ki büyük ve o nisbette kıym etli olur. Aleyhissalât Efendimiz de öksüz büyüdüğü ve bütün peygamberler arasında tek olduğundan kendisine (Dürr-i Yetim-i Risâlet) denilmişdir.
13439
زﻣﺎ ت٠٢/
ا د ﻋﺎ٠
ل
٠ك
/■ -;ا و/ ﻣﺎ ﻫﻤﻪ ﻣﻤﺒﻢ وا ﺣﻤﺪ «Ahmed bizden olmakla beraber bize benzemiyor, biz hepimiz bakirız, o iksirdir.» '
13440 ﻣﻦ ﺑﺪم ازو. . ب "اك١آن ﺗﻢ دم در دﻟ ﻰ ودر ﻋﺪو٠ د٠ ض *Ben onda gördüğüm fevkalâde halleri, dostta ve düşmanda görme, dim.». 25:1
1314:.
د ا ﻧﺑﺎل او ﻣﺣﻔﺈوظ ﻣﺎﺳت٠ا دو ه ﻃﺎ ب دﻟ ﻚ ﻣﺤﻔﻮظ ﻣﺎد ت٠ ا دوﺻﺔ «O, yüzlerce ikbal ve saadetle bizden nasip almıştır. Yüzlerce bölük melek, 0*1111 korumadadır. Bizim hıfzımızdadır٠ »
13446
اان ﻛ ﺘ ﻢ
f
ﺛﻬﺮه١ﺻﺶ ر،ط
١: : دا ن ك٠ي ﻃﺬش را از ر «.Onun z a h irin ؛, A Jem e m e şh u r edeceğiz, lâ k in b â tın ın ı cüm leden, giz. li tu tacağız.»
13447
f/
ازر٠ زرﻛﺎن ر د آ ب و ﻛ ﻞ
;;م. ٢: ل وﻛﻊ ﺧﺎ٠ ئ ﻣﻬﻨ ﻰ ﺣﻠ ﺨﺎ «Su ve to p ra k , a ltın m ad e n id ir, biz d e k u j’u m cu g ibiyiz; on d an b azen h a lh â l, b âzen y ü zü k yaparız.»
13448
ى ﺛ ﻣﺛﺑ ﺮ ش ﻛ ﻴ ﻢ1 ﺣﻣﺎىﻟﻪ٠ك
ﺋﻔﻢ٠ رش٠ دن ثf
X/'
٠ﻛﺎ
٠
«o a ltın m âd en i o lan (su ve ؟a m u r) d an .bâzan k ılı ؟bağı, b âzan d a arsla n , b a h â d ır k im se le re g e rd a n lık İm âl e d e riz .»
13449
;' غ ﻣﺤﻨﺖ ر ا ز _ م ازو
r
اﺀ ا ج ﺀ ردا ى ﻣﻠ ﻚ ج و.م «Y ine o a ltın d a n bâzan, ta h tla r ın sü sü olm ak ü z e re tu ru n c çekil, leri, b âzan da s a lta n a t ta lib i h ü k ü m d a rla ra tac yaparız.» 255
ز رو ده\ﺀ١ ر١ ر ر١ ل 'حﺀ: ف٩ ا ن ١-٠ ﻳ م٣٠ رﺑﻜﺎن٠ع و ت دش ى١ ٠;ا3 «Biz, ııîmeti âciz ve ınütevâzî olanlara verdiğimiz için, toprağa bu fazileti ihsan ettik.» 13455
اﻋﺒﺮى، ﺑﻲ دأرد ﺧﺎﺋﺚ ﺛ ﻜﺎ-:زا ا و ر ى0 وز درون دارد ﻣﻐﺎ « ؟linki toprak zâhiren karanljk renklidir; fakat, derUnunda parlak alfatlar vardır.»
13456 ٠ﻣﻰش ﺑﺎ ﺑﺎﻃﻨﺌﻰ ﻛﻨﺘ ﻪ ﻣﺤﺘﻜﺚ٧خ
ﺣﻮﺳﻜ ﻒ٧ وﺑﻼم٣ مf
ﺋﻰ ﺣﻮن.ﺑﺎﻇﺎ
«Onun اؤاهİçine muhâlifdir. Zâhiri ta§, bâtını inci gibidir.»
13457
ﺑ ﻢ وﺑﺲ١ ا٠ ﻇﺎر ش ﺑﻮ د ى ﺑﺎ ﻃ ﺸ ﻤ ﻮ _ د ﻧﻜﻮﺑﺲ ﺀﺑﺶ و ﻳ ﻦ «Zâhiri; biz ancak buyuz, der. Bâtını ise; sûret ve bak: ihtarında bulunur.»
siretime iyice
13458
ي ﺣﻧن ﻫ ﻳ ﺞ ' ﺑ ثJ j j
i
; ظﺎﻣﻰ
ت٩ ش ر د ى ﺑﻐﺎ_ﺑﻢ:اط «Zâhirî; içimizde hiçbirşey yoktur, diye İnkâr ederken, bâtını; hele durd da sana hakikatimizi gösterelim der.» F : 17
257
I :، ٠<؛:، ن 'ى ز د- دزد ا زم ؛ ( ; ى٠> ■ / ٠ئ;ا: ا ن از ﺀﻋﺎ ﺑﻴﺪا ﻋﺖ
4ﺤ ﺬ
ﺛ
'«Hırsız çaldığı mail İnkâr ederse de zâbıta memıırıı onu sıkışiırır ve çaldığını meydâna çıkarır.»
13464 ا،ا د ا ن ﺧﺎ'؟
» دذدﻳﺪ
ﺀﻗﻨﺎﻫﺎ
ن از اﺑﺘﻼ، ذ، ة را ر٠ ا٠ «Bu topraklar da Ijir takını fazl 11 kerem çalmış ve gizlemişlerdir. Biz onları İbtilâ ve imtihan ile ikraz ettiririz.،. Bir hırsız, girdiği evlerden bir takım eşyâ çalar götürür; ya satar, yahiid satmak üzere bir yere saklar. Zâbıta memurları, polisler, jandur malar onu yakalarlar. Çaldığı .eşyayı sorarlar; herif: ben almadı، '، ، der. yahud sükût eder. Onu söyletmek İçin biraz okşarlar ve itiraf ettirirler. Böyle, hırsızı yakalayıb, dövmek sûretiyle ؟aldığı malların yerini öğrenmek ve onları saliiblerine teslim etmek eski zamanlarda olurmuş ki Hz. Mevlânâ hikâye ediyor ve diyor ki: Toprak da Allah'ın bir takım fazl 11 1، .'remini, yani ona verdiği nebâtat yetiştirmek kabiliyetini gizler. Cenâbı Hak da eski zâbıta memurları gibi onu kışın soğuğu, yazm fazla sıcaklığıyle sıkıştırır ve toprağı, kendisine verilen kabiliyeti izhar etmeye, yani ot, çiçek ve meyve yetiştirmeye mecbur eder. İşte bütün nebatat, hatta hayvanlar ve insanlar da bir bakıma 0 toprağın evlâdı demekdir.
13465 ت-ا
.ود
ﺑ ﻰ ﻧﺤﺐ ر ز ' د ( و ر ا
اﺳﺖ.ر ى اﻓﺰود
ك:ل
٠ < .Toprağm - enbiyâ ve evliyâ gibi " nice şaşılacak çocukları vardır Lâkin Hz. Ahmed (S.A.V.) hepsinin fevkindedir .،، 25!)
I :( ٠ ٠ ؛؛، ﺛﺜﻤﺤﺚ٠ ﺣﺬق ا ﻧ ﺪ٠ ا >وو م۵ ر
( اﻟﺪ ور؛(ت،'.ذ;ﻧﻰ ح٠ﻟﻮد م, ا «Kim Aliah İçin nefsiyle sav ؛١ ١ a girişirse, ııihâyet <٠ ااااااda hakikat ؛, rengin ve kokunun (çekil ve görünüşün) düşmanı olur .»
13470 ﻃﻠﻤﻨ ﺶ اﻧﻮر او ﺛ ﺪ در ا ل ﺑ ﺬ ش را ﺳﺪود زوال٠ آﻫﺘﺎ ب «Onun zulmeti, nuru ile liarb eder, lâkin ruh güneşine zevâl olmaz.» Nuru da zulmetine galib gelir.
13471 ر ﻣﺎدر ا ﺷ ﺤﺎ ن١٠ ر ﻛ ﻮ ؟ و ﻧ ﺪ ﻧ ﺜ ﺖ ذ ر ا ش آ رد اً ﺻﺎن «Her kim Kizim - yani Ahali - İçin riyâzet çeker ve ihtilâya tabammiil ederse asiiman sırtını onun ayaklan altma getirir.»
13472
j L . ؟jUil J ؛Jiı. ) ١ o ،/٠٠٧.
٠JJ
j t - J
'؛y ^ 1.1;
«Senin zahirin karanlıklardan feryad ettiği hâlde, bâtının gülistan içinde gülistan olur .»
13473 Oy i f j i j
öb*j٠٥>■
-،-٠؛
.٠٣^؟j y ،/٠ ٠ ، ؛٠ ،، ١~ l Zahirin, nur söndüren yabancı kimselerle ihtilât etmemek için, so » filer gibi ekşi suratlı olmuştur .» 261
Hz. Mcvlana 1 ااإأedilen luıkllınlleı'lu 'ااا١ 'ااااﺀ, (ا1!ااا vamını anlatmak İçin diyor ki:
ااا،';ا ا١ا:'.:.،ا،ا،١<!'؛
13178
ﻧ ﻮ د ﺳﺖ-
ى ؟ودك٠ ج/
ت٠و د س١ل:ﻃﻪ
ﺗﺈﻫﻞ و
ﻫﻤﺎ د و ﺗﺎﻟم ﻧ ﻮ د
«Ey Abdülrnuttalib; senin çocuğun henüz çocıık tabiatli ise de, iki âlem, - yani Dünya ve Ahiret ٠obun sâyesimle yaratılmıştır.» 13479
ا ت٢١٠ ب*ﻛﻦ د٠ﻟﻤﻌﺘﻞ١^ﻓ ﺖ ﻋﺐ ر ا ت٠١ ر٠ ى ﺀاﻳﻢ ا و ر ذ ﻧ ﺎ ن د١
«Abdülrnuttalib dedi ki: Ey gizli sırları bilen Rabbim; şimdi 0 nerede dir. Doğru yolu târiî et!»
«ONU NEREDE BULAYIM? DİYE MUHAMMED ALEYHİSS/\LÂTÜ VESSELÂM’IN BULUNDUĞU YERDEN, ABDÜLMUTTALİB İN NİŞAN İSTEMESİ VE KÂBE DAHİLİNDEN CEVAB GELİB NİŞAN BULMASI» 13480
از د ر و ز ﻛ ﺒ ﻪ آواز ش رﺳﺒﺪ
«Kabe dahilinden bir ses geldi ki: Ey o aklı başında, çocuğu arayan.» 13481 ت زراف د ر ﻧ ﺖ٠ در ﻓﻼن و'د؛
ر ﺑ ﻤ ﺨ ﺖ١دى روان ﺛ ﺪ زو دﺑﻞ٠ «O, Filân vadide ve bir ağacın altındadır. Bunun üzerine o iyi bahtlı muhterem ihtiyar o vadiye teveccüh etti.» 26:1
ا:اا8 .م٠
دورﺳﺖ واﻟﺚ
w
^از او داود از ا
ﺳﻤﺎكir yj ز— د ك١ ا٦٠ت ' ل-ب «Kcsul- ؛Ekrem ؛؟؛ »؛ve ؛iz ،؛ ؛-s،‘ soy ve sopdan uzak ve pâkdir. Balık tan (simak) deni؟-en yıldız.a kadar onunla cins ve eşit olacak kimse yok tur.» 13486
ور ﺀ ق ر ا ﻛ ﻞ ﻧ ﺠﻮد زاد و و د٠ ا ﺟ ﺖ "ار و ﻟﻮد٠ . ت ﺣﻖ راح٠ﺣﻞ «Hak k'ur'unun kimden ve nasıl doğduğunu kimse araniaz. Alkil، 1,1 haikmııı nescin ؛arayıp sormaya ne lüzum var.»
13487 ب١رو
دﻫﺪ در، ﻧﻠﻤﻊت.- ك ; ن
رﻃﺮاز ا ﻓﺘﺎب٠ ر ذ زا د٠ «basit bir hil al Allak'jn sevab karşılığı olarak kir kuluna verdiği e٠ ١ «.parlaklık itibariyle Güneşin şualarından daha üstündür
Böyle olunca N ur-u M uhammedinin ne derece parlak olacağ، ve o nurun haseb ve nesebden ne kadar müstağni bulunacağı şüphe götürm ez ,
«B lE K İS. ؛RAHMETE DÂVET KISSASININ GERİSİ»
13488
ن٠ب،؛. ا دا ورزا٠ذ؛1.ﺣﺰ؛
،>رﻟﺐ درزى زداف در ﻣﺢ٠ «Ey Belkis; kalk, gel de mülk ve hükümet gür, Deryay-i ilkli ؛kıy،s،n٠ da inci topla ...
2.8
«İNSANİN, DÜNYAYA KANAAT KI>،1٠ , DÜNYA İÇİN IIIKS VE TAMA GÖSTERMESİ, KENDİ CİNSİNDEN DEAN RUHANİLER: (NE OLURDU, KAVMİMİZ HALİMİZİ BİLSE) DİYE BAĞIRIP DURURKEN, ONLARIN DEVLETİNDEN GAFİL OLMASI» Bahis başında zikredilen âyet-i kerîme (Yasin) sûresindedir ve (IJa bib Neccâr) m bir temennisine işarettir. Hüseyin Vâız’m (Mevâhib-i Aliyye) isim li tefsirinde deniliyor ki; İsa (A.S.) m ref’inden sonra havariyyûndan ikisi halkı tevhide dâvet etm ek üzere Antakya’ya gitmişlerdi. Orada bir ihtiyara rast geldiler ve selâm verdiler. İhtiyar, bunlara kim ol duklarını sordu. Onlar da ; «Hz. İsa’nın meb’uslarıyız, halkı hidâyet yolu na dâvet edeceğiz» dediler, ihtiyar; «Dâvanızın doğru olduğunu isbat ede cek bir hüccetiniz var mı?» dedi. «Duamızla hastalar şifâ bulur» cevâbını verdiler. İhtiyar; «Benim bir oğlum var ki yıllardanberi hastadır, hekim ler tedâvisinden âciz kaldılar, onu iyi edebilirseniz ben de Mâbudunuza iman ederim» dedi ve havârîleri evine götürdü. Baş ucunda dua ettiler. Hasta iyileşti, babası da imana geldi. Havârîlerin haberi Antakya'da du yuldu. Birçok hasta duaları berekâtiyle iyi oldu. Fakat şehrin putperest hükümdarı bunları zindâna attırdı. Kur’an-ı Kerim’de bu hâdise m isal olarak şöyle hikâye ediliyor:
١$ | ١if 1 .5
© 0 . ^ 4 / . .. ■ = ؛ ؛. ؛ ؛i
١ ) L Ğ٠ ٥ _؛d ١
j£
< £ ؛# ؛
١ ؛٠
#
£
٠٥١
٠ 207
re -
B u n u h a b e r ؛، la 11 İ l a b ı b
N ı ı ı c a r . ş o l ı r i i ı 1ا، اu c u n d a k i 1,11,1
z i l i n d e n k o ş a r a k g e l d i . B u h â d i s e d ،: K ı ı r 'a n d ı v b .v in e ( Y a s i n ,
؛،,،•,٠:. , i l d i
şu şekilde naklediliyor :
. ا٠ث1ص ﺀ١ﺋﺞ ١ ؛ > ﺗ ﺒ ﺘ ﺎ ﻟ ﻤ ﻴ ﻌ ﻮ٠ ئ١ ر٠ ٠ ﺳﻪ ;; ﺟﻠ ﻰﺑ ﻰة ل ؛ ز,٠ ١ ﻷ
ﺛﻼائﺀ١ ة٠ ﺀوﺋﺐ^ﺷﻮق/\٠ﺋﺜﻼﺋﻠﺆ ؛ ﻏﺬ ﻫﺎ ي4٢ﺀ٠ ا رﺋ ﻈ ﺬﻧﻴ ﺬ؛ﺋ ﺬ رﺑ ﺬذ ﺀ ﻧ ﺜ ﻼ ﺗ ﻲ ﺀ ذ ﺋ ﺔ ﻏ ﻴ ﺖ ؛ ا3اذﺿﺬﻗﺎ ' ﻣ ﺬ١ إﺑﺬ0 ﺑ ﻦ٩إﺑﺄأ!ﻟ ﺼﻼؤ.وﻻﺛﺬوﻓﻬﺎ
ؤ ؛ د# | ; ء١ةﻳ ﺔ ﺳ ﻣ ﺔﺛ ﺔ ئ٠ذرذﻗﺣﻜﻠﻰﺋﺔؤ:ﺋﻎ١® ﺋذﻓﻬﺄات Yani: «o şehrin en u( ؟kenar)mdan koşarak bir adam geldi: “Ey kavmim, dedi, uyun 0 gönderilmiş olanlara. Uyun sizden hiçbir ücret istemiyen 0 kimselere. Onlar hidâyete ermiş (zâtler)dir. Ben, beni yaratana neden kulluk etmiyecek mişim? Siz (hepiniz) ancak Ona diindürü(lüb götü":* ٠ Ben Ondan başka Tanrılar edinir miyim? Eger o ؟ok esirgeyici (Allah) bana bir zarar (yapmak) isterse onların (İddiâ ettiğiniz) şefââti bana hi ؟bir fâide vermez. Onlar beni asla kurtaramazlar. Şüphesiz ben o takdirde mutlak apaçık bir sapıklık içindeyim (dem ek) tir. Gerçek, ben Rabbinize iman ettim. İşte bunu benden duyun.” (Ona) “Gir cennete’, denildi. (O da) “Nolurdu, dedi, kavmim bilselerdi. Rabbimin beni yargıladıgını, beni (cennetle) ikram edilenlerden kıldığım')s6.» İşte Cenâbı Pir'in *Kale yâ leyte kavmi ya'lemUn» diye na’ra atan dedigi zevât, Habib Neccar ile emsâlidir.
(66)
S ûrei Y âsin: 20-27
2 ،ا؛ذ
ا:،؛ا،ذأ ن د ﺑ ﺦ و ر١ رك ا_ن ز و ر ﺑذد ﻛور- ٠ رد١
cT اً ب ﻧ ﻮ ر ى
«Ey AJJah’m rızasından nefret eden sahte şeyh; Sen, başına birkaç ki؛rii toplamış acı suya benziyorsun..»
13497
ب ود٦
ﻣﺤﺮﻟﺪن. ﺛ ﺮ ن ﻛﻦ از ﻛ ﻦ٠ف
دا م ا ﻧ ﺎً و ر ا
درا.
آب
«Kendi suyunu, Bahr-İ İlâhîden tatlılaştır. Kötü ve acı bir suyu birtakım körlere tuzak yapma!» Yani senin hâle uygun olmayan sözlerin acı bir su gibidir. ٥ sözleri bir güruh gafilleri avlamak İ ؟in tuzak yapma!...
13498 ﻟﻮرﻫﻤﺮ
س١ﻃ ﺪ
ﻟ ﺆ ﻳﻴ ﺮا ن
زرﻓﻰ ﻛ ﻮ ; ﻛ ﺮ٠ ى٠"’ و ﺟ ﻮ د ك ﺟﻮ «Kalk, Allah arslanlarım - yani evliyaullah-ı - gör de sen de onlar gibi yabani merkeb avla. Sen nasıl oluyor da köpek gibi kOr yakalıyorsun'.'»
13499 ت دور٠ا ر د ا ذ ﻣ ﻴ ﺪ ض د ؤ ﺑ ﻪ ﺛ ﻴ ﺮ و ﺛ ﺮ ﻛ ﺮ وم—•ت ﻧﻮر «Yaban eşeği de nedir ki? Onlar dost’ıın gayrisini avlamakdan uzak olan arslanlardır. Hepsi de arslandır, arslan avcısıdır, nur sarlıoşudıır.»
13500
رة ﻣ ﻴ ﺪ و ﺻﺎد ى ﺛ ﻪ،در ذظ دروﻟﻪ٠ ﺑ ﺪ و ﺻ ﺪ٠ ر ك
.ﻛﺮد
«Avı ve Pâdişâhın avcılığını seyrederken mışlar, temaşa hayretiyle adeta ölmüşlerdir.»
hepsi de avlamayı lurak271
13501 O »
؛-■.٠٢-
0 /
^٠✓ ٠. ٠,٠ ١ ; ١
V
>٠.
S٧٠b~ j T ✓ ٠ ١J ٠ ؛V ٠’ ٠ j ١ ،1— ".١
«Her kim bu ölü kuşdaıı - yani ıııürşid-i kâmilden b ؛١ş ..ekerse !،؛.kiki avcı olan Cenabı Hak’kın kudret elini ،ısla bulama /,»
13505 _>v
i
)*
- ٠.?١
xy
،_>٠ • ،^j ١ -،٠١ - ؛٠ ;■ ؛O ؛؛١“ ٠ _٠-،• «Ölü kuş der ki: Benim münkirler nazarında murdar olduğuma bak ma. Beni muhafaza hususunda şahın muhabbetine bak !»
13500
ت- ١ ،.. اﺛ ﻪ ﻛﺬ/؛رم ﺀ٠ ١ /ه ﺀ1 ل /م : م١ ١ه:٠ ه ﺻﺪه ك:ش ﺻﻮرن م;؛
«Ben murdar değilim, çüııki lıeııi, şalı öldürmüştür. Suretim benzemiş.»
ölüşe
Maneviyâtım ise ebedi bir hayat bulmuştur.
135Ö7 رود اذ ا ل و ر٠ ﺑ ﺶ٠ ن٠ﺟﻨﺒﺪم ز ؛٦١ت د- ر٠; ٠٠:،م ا ؟١ ﺚ ﺟﺬﺧ٠ »ö ı ı c e hareketim kaııad kuvvetiyle idi . ؟ilildi ise âdil l a n eliyle hareket ediyorum .»
tlla h
in
13508
«Bellim faili hareketim kalıhınıdaıı eıkdı ؛؛illi ise bâkiriir. ،:linki O ldandır.». F : 10
Şimdiki
hareketim
1:1.11 ٠>،/■٠ ..)١٠
•■٨ J
٠) A.،.
،٠ £٠ ،*٠ *- dr u. ٠ J١ ٠ ■y١ ؟٠ ١3 ١ — «Ölü, îsâ’nın duasiyle dirildi, lâkin yine öldü. Benim gibi bir İ.sâ’ya um veren ise şad olur ve ebedi kalır.» 13515
ﺣﻮ ش
ﻣﻦ ﺀ ﻣﺎ ام د ر ﻛ ﻒ ر س
ض٠٩ ا ن و س ﻟﻤﺘﺪا٠ وﻣﻴﻢ ﺛﺊ٠ «Ben kendi Mûsa'mın elinde asâ gibiyim. Lâkin benim Mûsâ’m gizli.lir, meydanda olan ben’im.» 13516 دو !ادوم
J i
ر ﺑﻺ'ران
از رأرﺀون ازدرﺀا ﺛﻮم «Ben miislümanlara deniz köprüsü, Firavn’a da ejderhâ olurum.» 13517 ا»ﺑﻴﻦ. ١; ىار؛ ا ى ﻳ ﺮ٠ اﻳﻦ
ﻛ ﻒ ﺣﻖ ﺑﺒﻮل ﺟﻴ ﻦ٠٠ﻛﻲ ﺀﺻﺎي «Ogul; bu asâyı yalmız görme. Zira Hak’kın kudret eli olmayınca hiç bir asâ böyle olmaz.» 13518 وج ﻃﻮﻓﺎن ﻫﻤﻢ ﺀ ﻣﺎ د ؟وز درد٠
٠ﺑﺪو رﺷﺎرا ﺑﻮر٠ ﻓﻄﺬة٠ «TUfan dalgası da asâ kesildi ve sihirbazlara taparcasına hiirmet eden Firavn’llerin şevket ve kudretini yuttu.» Buradaki tufan dalgasının Şap denizine aid olması, Nuh tufanından daha miinâsibdir. ؟ünki Fir'avn ile ordusu Şap denizinde boğulmuştur. 275
flfifiz Şii'âzi der ki \;« ؛şk ا)ﺀ، ؛'ال1،, <ااا«ا1،'؛ ا. .؛ااااااااااا ااأاا ؛,؛ا ا ا. ا,'.اااا 'اا illi. Ebuleheh olmaz ,•- ﻻa te ؛؛1اااذ؛، «’.■•yakar l.şte Kir’avıı ve e m s a l i horitier, Cehennem ili اا؛ا1،ا.١ ااا؛le.ı.ı! ederler izg in h k larin a bir m ü d d e t rmısâmı,، ١،؛ı edilm esi ،It" heslt'iiil . ا 'ا؛اا؛'ا؛١)،'!ا 'ا 'أ v e C ehennem e bylece *؛irm eleri ؟؛itidir .
13523 ان٠ﻣ ﺮ' و د ى ﺀدﺑﻢ ودوﻧﻤﻦ در ج ﻧﺮدى ﺣﻨ ﻢ ادر ا د ﻣﺎ ن
ي;ا
اأ: ﺀﻣﺔDünyada düşman ve düşmanlık olmasaydı, tt" iti dtl t" ﺀölmüş bulunurdu.»
insanlarda gazal,
ل352ا ى رد ش٠دوزخ آ ذ حث ﻣ ﺖ وﺣﻌﻞ
ﺛﺪ ش٤ا. ازﻳﺪ وﻧﻒ رﺣﻨﻰ«Cehennem, ﻻhiddet ve gazah «illidir. Olla liir düşmanlık lâzımdır ki yaşayabilsin. Yîksa .kllah'ın merlıameti tıım söndürür.» 13525
د ى٠ﻫﺮ و٠ اﻻ ﻧﺎﺑ ﺰ ى إﺣﻨﻒ ﻧﻰ٠ ى ﻧﺪى٠ ﺣﺨﻠﻰئدﺑﺬا لﺀ٠ﻷ٣؛ «0 vakit, gazabsız ve kalıırsız lütuf kalırdı. Bil takdirde, nasıl kemâl-i saltanat olurdu?» S a lta n a tın
k e m â li iy ile r e
lı'ıtııf v e
k ü llile ri k a lır e tm e k le d ir .
Y a ltn z
i y i l e r e l ü t u f e d i b k ö t ü l e r i c e z a s ı z 'o ı r a k m a k d a e k s i k l i k v a r d ı r . B i n a e n a l e y h .'k lla h l ü t u f İc:in C e n n e t i , k a h r iy in C e h e n n e m i y a r a t m ı ş t ı r .
1352« ن١ دآ ل »ذ^ر٠ * ا٠ د٠ ك٠ر؛دﺣﺤﺬ'دى
اى ﻳﺎ ن ﻧ ﺎ ر ا ن٠ر ﻓﻞ «O münkirler, öğütçülerin sözlerine, getirdikleri misallere aldırış et. mediler.» 277
ا.٠ا.٣»ااة دا
د ى/ا ذ د ش٠
ل
ر
را>و
رو- در^ان ا غ از
«B ؛r bahçede sarmısak, soğan vesaire g ؛l١ i scbzeJtri» vardır.»
ayrı yerleri
13530
ا ﺟﻨﺒ ﻰ ﺧﻮد د ر ر د ﺧﻮد
S' /
ﻣﺨﺒﺮ ﻧﻢ ى ﺧﻮرد. اذ را ى «Bu sebzelerden herbirij kendi cinsi etrafında yetişib kemâle gelmek İçin rûtubet cezb eder.»
13531
ر ك ر د ذ ﻋﻔﺮاد رﻋﻔﺮان ٠ ا د ر ا ن٠ ﻛ ﻦ٠ وآرز ش٠اش «Ey Allah’ın velilelerini seven kimse; Sen safran çiçeğinin yunıbaşıııdasm. Safran ol da başka cinslerle ihtilât etme!» Yani : Madem ki evliyâ muhibbisin, velileri İnkâr edenleri، } ؛:(' ؛itişiib konuşma.
13532
وز ﺧ ﻮ ض٠ د ر ر د ﺛ ﻨ ﻢ
cf
*
در
ك ر د د ا ر اوﺗﻢ ﺑ ﻊ وﻛﺒﺶ «Ey safran tabiatli saiik; ağzını şalgam tabiatlilerin ihtilâliyle 1اااااا١dırnıa ki onunla bir tabiatte ve bir mâhiyyette olmayasın.» 13533
ودﻋﻪ- و ر د ى١ ز ر د ى وا ﺳ ﻪ
ﻟﻪ ارض اﻟﻦ اﻣﺪ7 زأ
«Ey safran gibi olan; sen bir tarafa, 0 şalgam tabiatliler de bir taraf،، konulmuştur, ؟linki Allah’ın arzı genişdir.» 27î
٠
1.'!٠ آ: 17
«Ey lıatib, su üstüne nakış ,yapına ٠ yani herkesin anlayamayacağı süs leri söylemede ٠kısa kes; ؟üııki dinleyen uyumuştur.» Burada: »Gafillere nasihat veren, su üstüne nakıs yapan gibidir» .... seline işaret edilmişdir. Bundan sonra yine kıssanın beyanına d ö n ü l e r e k Belkis'e hitâb olunuyor:
13538
ذ:ل- ت. ا زا را
£
ﻟﻨﻲ ا. ر ز
ز٠/ ﻛ ﻞ٠١ ز ن ح—ﻋﻴﺎ«ا ك ﺀاد «Ey Belkis: kalk: Bu revaclı pazara kesad vermek den ka ؟.»
isteyen hasisleı-
Dünya. Âhiretiıı mezreası. yani tarlası ve. ticaret pazarıdır. (> ١ic، ıı'e. te kesarl vermeye ، :alışan bir takım cin ve insan şeytanları ، 1) vaıdır ki onlardan kaymak gerektir.
13539 ا اح;ﺗﺎر
ﻛﻨ ﻮ ن
1_ ا>ز ﺑﻠﻘﺐ
د ش ا زا ي ا ك ارد ﻛ ﻞ ودار «Ey Belkis: ö.iim hengâmesi gelmeden evvel ihtiyarınla kalk!» Ve Hak’k'11 dâvetine icabet eyle...
13540 ك اًﻧﺠﺬان/ ز ا ﻧ ﻜ ﻠ ﺬ ت ﻛ ﻨ ﺪ٠ بﺀر
٠إ ذ ﺣ ﻨﺎ ر ن ﻛﺬات
Ü
دزد آ
ﺣﻮ
ك
«ölüm geldikden sonra senin kulağını öyle ؟eker ki, hırsızın can ؟،٠ kişerek zahita memurunun karşısına geldiği gibi gelirsin .» 2H1
ﻳﻮﻧﺎ ن ا او دوان ص ب رود ﻧﻬﺎن ى ﺗ ﻮ د. ﺑ ﻚ آ ن از ﺣﻨﺎق «Nereye giderJerse bâtında (.،ıırdııkları gül bahçesi de onlarla berabel gider, lâkin o bahçe, halkııı g.izüııden gizli kalır.»
13547
ﻋﻦ ﻣﺤﺮ3 ن ا1; ﻳ ﻬ ﻚ٠م;ودﻫﺎ ﻻ
از ض ﻣﺤﻨﻮر
٠ د٠ ا
آ ن ﺣﻨﻮان
«O bahçelerin meyveleri: bizi topla, diye yalvarır; ab-1 hayat, yanİaruıa gelib bsnden İç diye niyaz eder.»
13548
ال, ل رو. اوف ع؛ﻛﻦ ر ﻓﻠﻚ٠ >ل
و ودر و ﺟ ﻮ ن
رمورﺛﺪد
«Gel de, kanatsız olarak hilâl gibi, dolunay gibi, Güneş gibi felelidc cevelâıı et.»
13549
اش روان و؛ى ’ﻟﻰ. و ن رواذ ﻰ وإﻧﻤﻪ ﺧﺎى'ﻟ
ى ﺧﻮرى ىد!وت
«Ayaksız olarak ruh gibi yürürsün, lokma çigneycıı olmadığı halde yüzlerce mânevi lokma yersin.» Yani edeceğin sefer ve cevelân mânevi olduğu İçin 0 seferi ayaksız ve kanatsız olarak icra edersin; yiyeceğin lokmalar da mânevi bulunduğu İçin, onları ağızsız ve çiğnemeksizin yersin. Hülâsa: Seferi rullun eder gıdâyı da yine ruhun yer. «ﻳﺬ:ا
«Ey m anevi er; sen in ،alillin. sen in za tin u lursu ٠ اvak ir 1٠ ا؛1 ا1 اااsenden
!١ ! ا^ﻻayrılır ‘.’..
ﻟ ﻤﺎ ل٠ذو ى اى ﺣﻮ"ل
٠ ا; ﺣ ﻮ دذ.ﻧﻢ
«Ey güzel ahlâklı. setlin ! ئ، Iاﻻ ; أ ﺛﺎا:اا ;ا١Ü!; vc ttiairır olunca, kendinden
ııasıl ayrılırsın '..»
"
(..١.s . ) IN M E S t İ O . ؛A K S Â Y I Y A P T I R M A S I ..
13556 ﻋﻰ ﺑﺎ ز٠— ﺣﺪ ا Â اى ﺑ ﺎ ن ﺀاز٠ د در٠ًى ﺑﺪﻗﺒﻰ ا٠ﻛ ﻚ «( ٠ ١ Jesc :Ey Süleyman ؛١ksâ'yı. d.i 1١ ﻷاا؛et, Bclkis'in ordusu Iiamaz »؛؟؛ geldi) diye kendisine vahy 'îâzil oldu .» 13557
ان٣ ﺟﺪ٠٠ ا و دا د آ ن م٠ﺟﻮﺛﻚ ض آ ﻣ ﺪ د ن درﻛﺎر داد١ﺟن و «Süleyman (A.S.) 0 mescidin temelini atmca cin ve ins gelilj orada çalışmaya başladı.» 13558
د١ از ﻋﻨ ﻖ وذو ى د ص٠ﻟ ﺜ ﺎ ﻛ ﻤ ﻮ ﻃﺎ ﺀ ت ﺀا د٠ ﻧﻜﺪ در ر1ر ﺟ ﺬ «Kulların, taat ve İbâdet hususunda oldukları gibi, mescid binasında 2s;>
 yet - ؛k . n ı kailinin (>،'ا1!ا١ ؛tı.'ivil أ1(,،،1 . لﺀااOna .1 }ا،؛؛ا1 ا; أ-’. t،'ırl،i m ânâ V ren ler de ' tiz M evkili ) (1,1 1ا اأأاااا١ اا'؛.؛.'،)) nefslere teşmil ،.'diyor, 13563 . اﺀذاذه
اﻟﺤﺒﻞ ل1 ا د ﺟﻤﺎ
ﻵا ﻫﻢ١ ن ا ح٠ ا د ل
واﻧﺨﻦ ا
«Biz, insanların boyunlarına, onların alılâkındaıı ip bağladık.» Bu beyt'te Yâsin sûresindeki şu âyete işâret vardır:
ﺲ
أ ﻫ1
ئ٤ج ﻹ ؟ذ ؛ﻟﺔإذل 'ﺛﺮﻏﺰ ؛ ١ ﻰ ﺀوﻵﻫ٢
Yani: «Hakikat biz onları boyunlarına öyle lâleler geçirdik ki bunlar çenelerine kadar (dayandı). Şimdi onlar ,kafaları ve burunları yukarı kal dırılmış haldedirler70.»
13564
ﺗﺔذو ﻣﺘﺎ ب٠ مJA )ﺑﻰ ﻓﻰ ﺀش٠ﻗﻂ اﻻ ﻃﺎر «Murdar ve temiz hiçbir kimse yoktur ki onun amel defteri boynunda bulunmasın..» (Miistakzer) pis, murdar, ahlâkı bozuk demekdir. (Miistenkah) da hastalıkdan İyileşmiş nekâhat devrine girmiş, ahlâksızlık hastalığından kurtulmuş mânâsınadır. (Tair) ise herkesin amel defteridir ki kıydmette 'uçarak sahibinin eline vâsıl olacağı cihetle ona (Tair) tâbir edilmiştir. SUrei Esrâ'da buyuruluyor ki:
٠
ﻊ
( ﺋ ﺌ ﺘ١ﺊ
ﻬ
ﺋ١; ب ﺀ ﺑ ﺒ ﺘ ﻐ ﺬ ﻏ ﻼ غ
© ئ | د ﺗ ﺌ ﺬ ; ﻛ ﺪ ﺗ ﻜ ﺤ ﺎ١•ﻷاﺟﻘﺖ (70)
SUrei Y âsin: ö 287
.ih r s ve tama zamanında koınüı, Kor gibi gürünür. 1'akat ٠ ٠gürüniiş, ٠ -.،,٠güzelliğinden d،‘ اﻧﺞhırs ateşindendir.»
135ÖÎ1 ود:
ر ا ﻣﺪه1س
ن رذت و ﻣﺎد ﻛﺎر ﺗﻮﻛﻴﺮود٠ ح;ح
«Hırs ve tamâ ve şehvet, senin iş ؛n ؛süslemiş ve sana kümürü, kor gi ٠ > ! güstermişti. Hırsın geçince İşin çirkiı، olduğu ve kor gibi parlak gi؛-r٠ i nenin, kömür gibi kapkara bulunduğu meydana ؟، kar.»
13570 ﻒ ﻋﻮل ﻟﻴ٠ارا٢ ب٠٤ ﺀوك را
تﺀﻛﻮل. لS ؛رد ﻛﻰ,ه ﺋﺬد:ﻣﺢ «Şeytânın bezediği ekşi otu, ahmak bir şahıs pişmiş ve tatil s a m r .»
13571 او
ﺑ ﻦ٠ ﺀ ا د
ااش ﺟ ﻮ ن٠ از
و١ و ن د دا ن. ذد ا د د ز اً ز-م «O ahmakhn ruhu 0 ekşi otu çiğneyerek tecrübe ederse dişleri .1،؛،،،،،،ş،r “
13572 'اب دوس ا ن دا م داﻧﻪ ى ﺀود ا ﻟﻮد٠ﻋﻼ س ﺀ و ل ﺣ ﺮ س وا ن ز و د دا
«Giilyabani gibi olan hırsın aksi tuzakdan ibaretti; hırs ve hevesi, ٠ ٠ tuzağı yem gibi güsterdi.» F: 19
2X؛.
13578
ﻟﻮل٠ا ل ﺣﺮس:ى ابt آن ا ﻓﺰود٠ روﻟﺔ٠زان ﺟﺄن أﻳﻮﺳﺖ «Peygamberlerin binası hırstan ârî olduğu İçin daima revnak ve leta feti artmaktadır.» 1,3579 ا م/
. ر آ و رد٠
—ا و ﺟ ﺪ اى ؛
أم٠ ﺣﺪ اﻗﻌﺎ ش٠ود مل.: ﻟﺪك «Z engin ve k e rim o lan k im seler, b irço k m eseid y a p tır m a la r d ır . Fak a t o m escid lerd en h i ؟b iri S ü le y m an (A .S.) m y a p tırd ığ ı gibi M escid-i A k sâ n a m ın ı aln ıam ışd ır.»
Çünki bu bina hırs ve tamâ eseri değildi. Diğerlerinin mescidlerinde ise hayr ve hürm etle yâd edilmek hırsı vardı. Belki de »Allah İçin bir meseid yapan kimseye Allah cennette bir ev yapacakdır., Hadis-i şerifinde vâad olunan eve sahib olmak tam âiyle yaptırılmıştı.
1358Ö
ﻛ ﻪ ر د ى ﺀ>اى ﻓﺰود١دد ر٠ك
اً ن ز اﺣﻼﻫﺎت ا راﻣﻢ د د « K abe’n in h e r a n izzet v e h ü rm e tin in (A .S .) in ih lâ s m d a n ile ri gelm iştir.»
a rtm a sı o n u y ap a n
İb ra h im
13581 ﺑﺴﻌﺖ٠ﺛﻞ٠ ﻵ ن ﻣ ﺠ ﺪ زﺧﺎ ك و ﺳ ﻚ٠ﻓﺾ
:.~ إ ش ﺣﺮ ص وﺟﻨﻜﺜﻪ ي٠'ﻟﻴ ﻚ د ر «M escid-i A k sâ v e K âbe.i. M tik erre m en in fa z ile ti to p ra ğ ın d a n v e taç ın d a n d eğ ild ir. O n u b in a ed en S ü le y m a n ve İb ra h im (A .S .) d a h ırs V . sav a ş o lm ad ığ ın d an d ır.» ’
Yani 0 binalan şahsî ve dünyevi bir emel ile değil, .ancak Allah rızası İçin yaptırmış olmalarındandır.' 2S1
ﺋ ﻜ ﻦ \ ذع ؤ ﺋ ﺰ ر ﻏ ﻞ ؛ ﺋ ﺆ١ و ذ ذ ﻛ ﺎ ﻗ ﺰ١ Yani : «Onlar (0 Peygamberler) Allah'ın l،؛.dâyet ettiği kimselerdir O lıaJde sen de onlarjn gittiği ،1ا٠ أاآةyolu tutup una uy72.» Hitap Hz. Peygambere olmakla beraber «Uy» emri ümmetin fertle rinedir .
13586 اا ز ر ن د ﺳ ﺖ-ﻳﺾ٠ ﺀ— ا ; ا/
>ﻣﺤﺮك< ﺑﻴﻦ ذدوت٠ﺋﺎن٠ 1 ﺐب ﺻ “ي " «O nların ta v u k la r ı a ltın y u m u rta y u m u rtla r, o n la rın ru h u gece y a r iSI sab a h v a k tin i gö rü r.»
Yani onların İşleri ve halleri İhlâs ile müzeyyendir. Onlar bcşeriyyet zulmeti İçinde hakikat sabahının nurunu müşâhede ederler.
13587
ن ﻣﺤﺎن ك وى أوم٠ ﺑ ﻢ/ ٠ر ج ى ﻗﻮم/ ' ﻟ ﻀ ﻜ ﻪ ;ا ا ﺗ ﺎ ا ا ض
«o k av m in
٠ y a n i en b iy a ve e v liy a n ın ٠ iy iliğ in e d a ir can ve giiniil"
d en ben n e sö y lesem n o k san söylem iş olurum .»
13588 ى ﻛ ﺮ ا م1ﻣ ﺠ ﺪ اﻧ ﻤ ﻰ إ ﻣ ﺎ ز د د و ا ﻟ ﻼ م٠ً ﺑ ﺎ ن ا ز ا٠ك «Ey k e rim o lan k im se le r M escid-i A ksâ y ap ın ız zirâ, S ü le y m an (A .S .) te k r a r g e lm iş tir vesselâm .»
Yani, ey sâlikler, iyi niyetler ve sâlih amellerle kalbinizi Mescid-i Aksâ hâline getiriniz. Çünki, Süleyman, yani Allah'ın, halifesi olan insân-1 kftm il gelmişdir. Cenâbı Pir, «Süleyman tekrar gelmis ؛ir» demekle belki de kendini murad etmişdir. (72)
S û re i E n ’am : 90
293
vermişti. O hassa dolayısiyle lnnnnl.r, .،.ytanlar, devler, periler Süleyman Peygambere muti’ olmuşlardı. Birgürı Süleyman (A.S.) abdesthaneye gi derken yüzüğü parmağından çıkarma,؛, bir câriyeye teslim etmişti. O İm lâda iken onun şekil ve kıyâfetine giren bir cinnî câriyeden yüzüğü a l mış, Süleymanlık etm eye kalkışmıştı. Hz. Süleyman ise saraydan çıkarıl mış, ötede beride dolaşmaya mecbur olmuştu. Yüzüğü çalan cinnin saçma sapan harekâtından onun Süleyman olmadığı anlaşılmış ve kaçırılmış, o da parmağındaki yüzüğü çıkarıp denize atmış, sonra Süleyman Peygam ber deniz kenarında balık tutan balıkçıların yanma gitmiş, onlar Hz. Sii leym an’a bir balık vermişler, Süleyman, balığı yardığı gibi yüzüğünü onun içinde bulmuş v e onunla sarayına gelib saltanatını elde etmiş. Bu hikâyenin aslı olub olmadığı şüphelidir. Çünki bir cin veya şey tan, bir Peygamberin şekline giremez. Hadis-i şerifde: «Ş ey tan , benim siire tim e girem ez» buyurulmuşdur. Kezâ hâdise Kudüs’de cereyan ediyor. Yüzüğü çalan cinnî onu denize attığı gibi, Süleyman (A.S.) da deniz ke narına v e balıkçıların yanma gidiyor. Hâlbuki Kudüs’te deniz yokdur. Belki bu rivâyet, Süleym an (A.S.) aleyhine masonların çıkardıkları bir ih tilâlden kinâyedir. Hz. M evlânâ’mn; «Şu gönül senin yüzüğündür. Aklı nı başına topla v e ihtiyatlı bulun ki, yüzük ifritin avı olmasın» buyurma sı ve kalbi yüzüğe benzetmesi de nüktelidir. Evet, cin senin yüzüğünü av layacak olursa, o zaman:
13594 y
j
<\*S i
; ^.1— ٠
f}k J ١ ٠ )٠ j Tj ■ i». ؛،٠ "؛،؛- I y ı «Cin, sa n a k a rşı o y ü zü k le S ü le y m a n lık eder, o n d an sakın!»
13595 ،— .— ٠ ٨y y— .٨» ^ ı .(٠ ٠
.^٠ ٠ ...■ _ ،
j ı
«Ey gönül, o S ü le y m an lık , o m a h lu k a tı te sh ir k u v v e ti yok edilm iş d e ğ ild ir; h âlâ m e v c u d d u r ve sen in b a şın la k a lb in d e S ü le y m a n lık etm ek d e . dir.»
Hadis-i şerifde: «H epiniz çobansınız ve h ep in iz sü rü sü n d e n m es’uldür» buyurulmuşdur. Bu raivye; aile efradından, bir memleket halkına• kadar çıkar, onların 295
ا:ا٢ ٠ :.«
زار٠ر»ودش٠ م'ﺧﺮم رد و٠دا ات ودار٠ ر ح و ؛ را- از زر «Padişah kerem sahibi idi. Şâire hin İâne kırmızı altın ve bundun başka daha da ihsanlarda bulunmalarım emretti.» ٠ 13519
وزرش د ﻏ ﺘ ﺎً س ا د ك ود "ارود.واد
ﺀدﻳﻪ
ifl
ﺀزارش
٠ د
«Sonra veziri dedi ki: Bin altm azdır, on hin altın ihsan et ki memnuniyyetle gitsin.» 13600 از و ﻣﺤﺮدﺳﺖ
ا٠٣ د/
' د ﻛ ﺖ١ﻛ ﻔ ﻢ
از ﺟﻮن اوﺛﺎ
*S \/ ﺀزارى
٠د
«Onun gibi bir şâire senin ^ b i eli deniz kadar cdmerd bir hükümdar İ ؟in, on bin altm verilmesini tavsiye edişim bile azdır.» Çünki medhiyye, hicviyye ve m ersiyye.söylem ek, eski şâirlerin âdetleri idi. Birini evvelâ medh ederler, mükâfat alamazlarsa hicvederler, iyilik gördükleri bir kimse, yahud onun m ensublanndan biri ölecek olursa onun İçin de teessüf ve teessürü hâvî bir m ersiye yazarlardı. Bilhassa Arabl'ar hicv olunmakdan çekinirlerdi. Çünki o sözler halk arasında yayılır v e hicvedilm iş olanı mah'Ciib ederdi.
Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimize bir şâir gelmiş, medh-1 Nebeviyi hâvi h؛rka ؟beyt okumuş, Iıuzur-İ Peygamberide bulunan Cenabı Fârıık'a taraf-1 Risâletten: «Yâ Ömer, şunun dilini kes» buyurulrhuşdu. Hz. Ömer,’ şâiri dışarıya çıkarmış, adamcağızın dilini kesmeye kalkışmışti. Bereket versin ki Hz. Ali yetişti. Emr-İ Nebevinin, mecâzen: «ona birşey ver de fazla söz söylemesin» demek olduğunu Hz. Ömer'e anlattı, islâmdan sonra med;holunmaya rağbet gösteren ve kendilerini medjı edenlere avuç dolusu para veren Emeviyye hükümdarlarıdır. Tabii Ömer b. Abdül’aziz (R.A.) müstesna. Çünki Emeviler, hükümeti gasb etmiş oldııklarını unutturmak ve kendilerini halka sevdirmek İçin medh olunmaya lüzûm görüyorlardı. Ne ise... 297
!.'؛٠ ،(٠ :>
رى در از٠در ا ى او ;ق ذ
ر ددت ودوى 'ﺧﺎﻣﻪ رزت ااز «Onun medhine dair uzun ،lir ،،aside yazdı, vezirin konağına pütürdü.»
13Ö06 ٠ﻟﻰ زا ن وﻟﺐ ﻣﺎن ﻧﻌﺈى ﺛ ﺎ ٠ ا ى ﺛ ﺎ١رد ﺣﻠ ﻢ١؛
ij
ﻣﺪ ح د ه
«Gene de, dilsiz, dudaksız pâdişâhın nimet ve hil'atlcrini zikr etti." Yâni, kaside, vezirin senâsmda olduğu İçin, onu medh ediyordu. Filkat: (Senin himmetinle padişah bana şunları ihsan etti) diye aldığı câizeleri sayıb döktüğü İçin dolayısiyle pâdişâhı medh etmiş oluyordu.
«ŞÂİRİN AYNİ CÂİZEYİ ALMAK ÜMİDİYLE BİRKAÇ SENE SONJtA TEKRAR GELMESİ, EAÖİŞAHIN ÂDETİ VECDİLE, BİN ALTJN VERİLMESİNİ EMRETMESİ; YİNE HASAN NAMINDAKİ BAŞKA BIR VEZİRİN; BU MİKDAR. ÇOK FAZLADIR, BİZİM MASRAFIM1.Z ÇOK. HÂZİNEMİZ İSE BOŞTUR. BEN ONU, İHSAN BUYURDUĞUNUZUN ONDA BİRİNE, RÂZİ EDERİM DEMESİ»
13607 ﻟ ﻞ "ﻫﺮ رزق و ﻛ ﺪ ت: ﺑﻌﺪ ﻣﺎﻟﻰ ج ذ ت١ اج:ﺛﺎ ص از ﻓﻘﺮ وﺀوض ﻣﺢ «Şâir birkaç sene sonra rızık ve ekine muhtac oldu ve fakr ve zarurete uğradı.»
13608 ﻛ ﻔ ﺖ وﻧﺖ ﻓﻘﺮ و"ﻛﻰ دودد ت زﺳﺖ٣ .اوى آزﻣﻮد- ت و-ج «Dedi ki: Fakirlik ve el darlığı zamanında, tecrübe edilmiş bir zâtı aramak evlâdır.» 2 ً ا٠ا؛
1:1612 راران اا؛ل ادر وﻧﺖ درد. ﺳﺪ ﺟﻠﻪ 'اﻻن ض ان دوات زرد «Yüz b in lerce ak ıllı k im se bir dertle ııg ra d ık la rı v a k it ،> y egane Deyy â n 'ın h u z u ru n d a y a lv a r ır v e y ak arır.»
(D eyyân) ؛hâkim mânâsınadır. Adâletle hükmederek, ، ؛uiJarı.mıı amellurini mükafatlandırır veya cezalandırır.
13613 واﻧﺔ اﻟﻴﻮى ا ن ﻛﻨ ﺪ,_ق د-ﻫﺖ ﻛ ﻨ ﺪ٠٠S زى٣ر ﻣﺢ;ﻟﻰ ط « g u u rsu z ve id rak siz b ir deli, hasis b ir h e rife g id ib d ile n ir illi?»
13614
f
ا رﻳﺜ ﻰ٠ زاران. ﺗﻠﺬد.'ا
ﺑﺶ٠ش٠د٠ 'ﻛﺜﻴﺪ
ﺑﻨﻜﺎ٠ﻋﺎﻧﻼن
«Eğer ak ıllı o la n la r b in le rc e k e rre A lla h 'ın lu tu f ve k e re m in i gOrmeselerdi ça n la rın ı o n u n y o lu n d a fed a ederleı-m i idi?» Sâde insanlar degil:
13615 ا٠و٠ا ﻫﻴﺎن در و٠ ﺟﺰه٠ك.ﺑﺎ ا٠وح١ دﻛﺎان در٠ 'ا ر.ﺟﺎ «D a lg a la r a ra s ın d a k i b ü tü n b a lık la r, y ü ce le rd e u ؟aıı b ü tü n k u ş la r ;»
13616 وﺣﻨﺪر اﻧﻜﺎرﺑﺰâ f j دذل٠
ازدﺀاى زات و موروﻣﺎرﺑﻦ «Fil, kurd, avlanan arslan, iri ejderha, karınca ve yılan.» 3.1
Yâni : ٠(Müm.klcr) A llahı hal. (١ /.. ،ayık) oldugıı voclı ؛İt. la k ılir c< tn cd iler. H alb u k i k ıy a m e t güllü <Uui ،' ı) ar/, lopdaıı (ancak) O nun h؛r k ab zasıd ır. G ö k ler de O nun sağ eliyle (toplanıp) d ü rü lm ü ş lc rd ır (dunıle çeklerdir). O, (müşriklerin kendisine) k a tm a k ta d ev a m e ttik le ri o r ta k la rd a n m ü n ezz eh tir, çok y ü c e d ir73.» Bahrülhakâyık sahibi diyor ki: Bu âyetin tahkiki hususunda benim mezhebim, onun mânâsını Muradullah’a bırakmak, yâni: «Arzı k ab zasın a alm ak , sem ây ı eli iç in e to p la ın a k .d a n maksadı ne ise odur demekdir. Zirâ bu ve emsâli kelimâtı müteşabihâttan saymışlardır, müteşâbihâta îman et mek ve onların n e olduğundan bahsetmemek lâzımdır. Evet, eski âlimler, müteşâbihâtm mânâsım îlm -i İlâhîye havâle etmişler, sonradan gelenler ise birtakım kâfirâna te ’vilâta m e y d a n vermemek için onları münâsib kelim atla izâha çalışmışlar, meselâ (Yed) yâni (el) kelim esine kuvvet ve kudret mânâsını verm işler : «R abbim in ik i elid e sa ğ d ır ve m ü b a re k tir» hadîsini bu sûretle te’v il eylemişlerdir. Kezâ :
13620 ﺑﻦ ﻛ ﻮد ﻛ ﻪ دارﻣﺎﺳﻮار٠ا ن ز د ﻟ ﻠ ﻰ ر ا ر/ ; أﻳﻢ ر٠ ى ﻛ ﻪ١ «Bu A rz da d e r ki: E y b e n i su ü s tü n e b in d ire n ; b e n i h e r v a k it sak in kil.»
Zemin su üstüne konulmuştur denilmesi: Allahü Â lem bimuradihi onun yevmî ve senevi hareketleriyle arasıra vukua gelen zelzeleler dolayisiyle olsa gerekdir. Çünki su üstüne konulan bir cisim, sabit kalmaz, daima kımıldanır. Nitekim bu mevzuda şöyle bir âyeti kerîme de vardır:
Yâni : «Biz y e ri b ir beşik, d a ğ la rı b ire r k az ık y a p m a d ık m ı74?» Şeyh Sâid (rahmetullahi aleyh) de bu mânâya işâret edib buyuru yor ki: «Zemin sıtma titrem esi gibi hareketten âciz kaldı da onun eteği ne dağlar kazığını sapladı.» Bu şerhinde Şarih Şeyh İsmail Ankaravî diyorki: «Her dem Arzı ve Semâyı kayyum iyyetile O hıfz eylemekdedir. Bu ikisini hıfzeylem ek,
(73) (74)
: 67 ’: 6-7
S U rei Z ü m er Sûrei N eb e
:اال:ا
13623
ه از ﺑ ﺮ او٠ د٠: ازو ﺣ ﻮا هa) ; ﻧﺪ ك ر و.- آ ب اذ_ﺑﻢ >وﻣﺤﻮ از «A klınızı b aşın ıza alin .1:1 m u la jla r ın ız ın lıusııle g elm esin i, başkasınillin değil, A lla b ’d an istey in . S uyıı k u ru m u şu b ir d ered en ه٠ ا آ ة, A llalı'daıı ،eıııennî eyleyin...
Çünki Vehbâb, Muti ve Rezzâk olan ancak AJlah'dır. Onun İhsanı deniz, sairlerinin İkramı kurumu? dere yatağı gibidir.
13624 ﺑ ﺎ از د ا ﺋ ﻰ او ﺑ ﻬ ﺪ١ورﻣﺤﻮ
د٣٠ ﻟ ﻒ ﻣﻴﺎش ﺳﺨﺄرا او٠ر «E ğer b aşk a sın d a n b irşe y iste rse n v e re c e k olan A lla h ’dır; çünki onun eline cö m erd lik m ey li v e re n yine odur.»
13625
اً ك ﺳﺮ ض را زرر ﻓﺎرون ﻛ ﻨ ﺪ ﻃﺎﺀت ﺟﻮن ﻛ ﻨ ﺪ٤ د و اً ر ى٠رو.
«zat-ı S ü b h an isin e ita a t etm ek d e n yüz ؟ev ire n i bile v erd iğ i a ltın la rla K ârun y a p a n A llah , ona tâ a t ve ib â d e tle tev ec cü h ed ersen san a n e le r verinez.» Kârun, Beni isrâilden biri idi. Altın hâzinelerinin anahtarlarının güçliikle taşındığını Kur'an haber veriyor. Bu herif Hz. Mûsâ'ya hased ederek ve onun yerine ge؟ib Beni israili emri altma almak isteyerek Kelimullah hazretlerine iftirâda bulundu. Bir fahişeye birka ؟altın verib Mfısâ'nın kendisiyle zinâ ettiğini söyletmek istedi. Fakat ka-dın, hakikati sdyledi ve Kârun'un verdiği altınları gösterdi. Bunun üzerine Hz. Müsâ'nın duâsiyle Kârun ve hâzineleri yere geçdi. Buna İşaret olmak üzere şu rubai söylenilmişdir: *Isa parasızlıkdan semâya ؟ıkdı. Kârun akılsizhkdan yere geçti. Eğer altm ve gUmiigle bir kimse adam olsaydı; isâ yere geçer. Kfirun gök yüzüne çıkardı.» Bundan sonra hikâyenin nakline avdet ediliyor. F :2 0 ١
٠
3.5
I :؛٠ ؛:؛، و وأ■■" ﺀﻳﻞ٠..../وى د ب و ر ى ﺀﻣﺪ٠ ٠ س ﺣﺮس واﻣﻞ- ل از. ر ل٠٠اد٣ ﺣﺎن“Ticâret, gasb ve yüz türlü h.؛-îe etmek İçin, b.،rs ve emel sevkiylc ca IIIIU avucuna - yâni beJJesini koltuğuna " almıştır .»
13832 'ﻋﻰ زﻣﺎن١' و
),— •■lif'درL. o ﺣو٠
ﺷﺎﻫﻤﺎان٠ وﻣﺪح:ص ٠''ﻋﺎﺛﻖ ام «Fakat, az bir şey elde eder de ekmek İçin çalışmaya ihtiyacı kaJınazsa artık şöhrete, ada, sana ve şairlerin methine aşık olur.»
1,3633 ا ﻛﻪ ر و ر ﻧﺮ ﺑ ﺘ ﻰ او/ ر ﺑﻮ ﺑ ﻬ د د ر ﻛﺌ ﺖ ل٠ ر ﺟﻮ ءذا “ister ki onun azameti ve cömerdligi halkın konuşması arasında zik, edilsin ve anber gibi râyiha versin.»
13634 ; ﺻﺮدت ﺧﻮد ' د د ﺀق٠ﺧﻠﻖ ﻫﺎ ق- ﻫﻒ اﺀك^د٠ا از و٠وﺣﻒ «Cenâbı Hak, bizim sUretimizi kendi sûreti iizere halk eyledi. Bizim vâsfımız, 0 ’nun vasfından ders alır.» Resul-i Ekrem (S.A.V.): «Allah, Adem’i kendi sûreti iizere yarattı. buyurmuş; buradaki sûretin sıfat mânâsına olduğu muhakkikler tarafın dan beyan kılmmışdır. Meselâ Allah, Hayy’dir, Alimdir, Sem i’dir, Basîr’dir... Âdem’i ve evlâdım da (diri), (bilir), (işitir) ve (görür) olarak ya ratmıştır. Yoksa (Âdem'in yüzü, Allah’ın yüzü gibidir) demek değildir. ؛1
13636
ت٠ ٠ ﻵت ب-ل٠ ٠ دوام٠ق '؛٠ﺧﺎﻟﻪ ا دﻵ
ر دود زان اد >ﺗﻚ د ر ت «Husûsiyle, fazilette ؟-evik vt. üstü» olan ricâlullah, o medh ü se»« rüz «.gârıııdan sağlam bir tulum gibi ،!ularlar Yâni ondan hazzederler, iman ve irfanları fazlalagir .
13637
ن ا ل دروغ١و ر ى ا ﺀ ل ز د ﻓﺮوغ٠ ﺗ ﻜ ﺄ ﺀﺀي٠ﺧﻴ ﻚ در_د «Eğer medh edilen medhe ehil ve lâyık değilse 0 yırtık tulu»'، gil.idir; u yalan rüzgârından nasıl dolar?.» Yâni 0 yalan medihleri dinlemekle iman ve İrfanı nasıl ziyade olur? HuzUr-u Peygamberide bulunan iki kişiden biri, diğerini yüzüne karşı medhetmişdi. o âdem, 0 medhe lâyık olmadığı ve 0 sözlerin kendisine gurur vereceği cihetle Aleyhissâlât Efendimiz, medh eden kimseye: (Vay sana: Din kardeşinin boynunu kestin) buyurdu.
13638
ﻛ ﻤ ﻢ ا ى وﻧ ﻖ٠ رﺛ ﻞ از ﺧ ﻮ د٠ا ن ﺛ ﺬ و ﺟﻮاﺀﻟﻰ وﺣﺬق٠ ﺳﺮﺳﺮى «Arkadaş; bu tulum meselini kendimden söylemedim. Eğer lâkırdı anlamaya ehliy-etli ve aklin başmda ise yanlış dinleme!» 13639 J .İ
ر ﻟﺬت ﺟﻮن إذﻟﺬد٠ا ن خ
د ح٠ ﺣ ﺰا ارﺑﻪ د ود ا ر د ز£ «Müşriklerin, (Muhammed niçin medihden şişiyor?) diye zemmet،!؛،lerini işitince bu meseli Hz. Peygamber söyledi.» Hz. Ayşe (R.A.) dan rivâyet olunuyor ki: Yâni ResUlullah (S.A.V.) Hazretleri mescide Hüssan İçin bir kürsü koy(ﻻ١9
Sahlh-I Müslimde Cerir b. Abdullah'dnn ا اال؛ ، ؛ ا ﺀ ل ة؛ًا:rivayet. edilmiştir Hir killise Dili »- ؛tslâmda güzel bir âdet ihdas cylcsc ا٠ ااااااsovâbı ona 1, 1.1 <٠ ل ، ﻻﺧﻼاgibi, 0 âdetle amel edenlerin çerinden Inir şey eksilmeksizin ٠ ٠ -liimseyc de ayrıca sevâlı verllccekdlr. D iî-i İslânıda kötü Inir ،.،det ihdas ey -leyen kimseye de onun günahı verileceği gibi, o âdetle anııel edenlerin gii ı.ıılundan da bir « ؛.ey eksllmeksizln o kimseye ayrıca günah yazılacakdır -Emeviler, halkı Hz. Ali ve evlâdından nefret ettirmek İçin minberler ılı. cenâbı Murtazâ'ya İânet ederler ve ettirirlerdi. Bu kötü âdet Muaviye imanında başladı,- Ömer b. Abdiil'aziz'in hilâfetine kadar sürdü ve onun;./' irâdesiyle kaldırılıb, Nahl sûresindeki :
ﻻﺛﺤﻦ٠١; ﺋ ﻠ ﻞ١ان Yani ; «Şübhesiz ki Allah adaleti ve iyiliği emreder79.. âyeti okunmaya başladı. İşte bu hareketlerin birincisi (âdet-i seyyie), İkincisi (sünnet-i hasene) ılulaşma misâldir.
13644 رد٤ ك ا وا ﻧ ﺶ٠—ن ل ا د ﻋﻲ
زد زدا ن د ن واح— ان ' ﺑ ﺖ ورو «ihsan eden kim.se ölür, fakat İhsanı ölmez. Daima yâd edilir. Allalı indinde Din ve ihsan küçük bir şey değildir.» Nitekim Rahman sûresinde:
٠ ﻟ ﺒ ﺜ ﺎ ل١ ﻻ١ ذ ئ \ ذ١ ر١ﻫﻔﺮ Yani : «iyiliğin mükâfâtı iyilikten başka mıdır9.',» buyurulmuştur. (79) (80)
S û re ؛N ahl: 90 S û re i R ahm an: 60 311
1361 ؛.
ﺀزار٠ ر( ر زوى ﺧﻮدﻛﻔﺘ ﺶ٠ﺛﺎ م ﻋﺎﺑﺖ اًت شﺀرار،>ون ﺟﺬ٢ “ âdet ؛şairlere bin altın vermekti; bu şaire 'de âdeti ve tabiati mucibince, bin altm verilsin, dedi.»
13650 رك رن ار آن'وزر رزﺣﻮد ر راق ض ز دﺑﺎ رده ود «Lâkin bu sefer 0 cdmerd vezir, izzet ve saadet bürâkına binmiş, diinyadan göçiip gitmişti.» Biirak ؛Âhirette binilecek bir hayvan İmi§ ki atdan küçük, merkebden büyükmüş. Gayet sür'atü yürür, gözünün gördüğü yere adımını atarmı§. Miraç geces.inde Nebiyy-i Ekrem (S.A.V.) efendimize böyle bir bürak getirilmiş ve onun üstünde Kudüs’e götürülmüştü.
13651
ﻗﺎم او وزر 'و ورس٠ ر
ﺑﺶ ﺧ ﺖ ل رم وﺧﺪى٠ﻛﺲ «Eski vezirin yerine yeni birisi vezir olmuştu. Lâkin ؟ok merhametsiz ve hasis bil. şahıstı .،'
13652
ا٠ ﻛ ﻔ ﺖ اى ﺛ ﻪ زر ﺟﻬﺎ دارﻳﻢ ﺑ ﻮ د ا ن ﻣﺨﺜﺶ ﺟﺰا١ﺛﺎ ر ى ر «Dedi ki: Şahım: bizim birçok masrafımız var. Bin altın bahşiş bir şairin mükâfatı olamaz.» Yâni ؟oktur. 513
ا:م « ا٠«
ان ﺀن ﺑ ﻤ ﺪا ر ﻛﺎ ﺗ ﻨﺎ د م درن ﺑﻮدﺗﻢ اه;ان/ ذ أ٠ﺋﺎ7 «Bu İŞİ bana bırakın, şâirin talebi demir gibi sert olsa da ben onu yumuşatırım. Çünki im İşin ustasıyjm.»
13659 رد"ارا٢ارراﻛﻞب ١ اوص٠ ﺑ ﺖ/ رم ا د د «Süreyya yjldızmdan, Arza kadar uçsa bile, beni görünce yumuşar!»
13S6Ö ﻏﺖ ﺳﻠﻄﺎ ﻧ ﺶ ﺑﺮو ﻓﺮﻣﺎن راﻣ ﺖ-م٠ 6
اﺳﺖ٠f
f i S رك ث دش ﻛﻦ
..Sultan ona dedi ki: Haydi git, fernran şenindir, lâkin onu sevindir ki bizim medhedicimizdir.»
13661 س: ﻣﺘﺪ ا١ﻛ ﺬ ت اورا و د و د ن ﻧ ﻮﺑ ﻰ٠"و ؟ن ﺑ ﻤ ﻨﺎ ر واش ﺑﺮ٠ «Vezir dedi ki: Onu ve onun gibi iki yüz tane ümid yalayıcıy، sen bana b.rak.»
13662 ﺑﺲ ﻛ ﻨ ﻌ ﺶ ﻣﺎ ﺣ ﺐ ا*در ا*ﻳﺘﻐﺬار د ﻣﺎر٠ًد د ز د ﺗ ﺎ ن ود ى و ا «Ondan sonra vezir şâiri bekletm eye başladı Okadar ki k.ş ge ؟ba- ti٠ har geldi .» 315
' ا:،،،،«؛ و ر ى اً ن ﻋﻄﺎ3 د د٧ I* -L ،
ﻻ٠ر ى اﻓﺘﺎد ﻧ ﺤﻨ ﺶ راح
f
Evvelce sana verilen caizenin kat kat olması onun te’siriyle idi. Onun» zamanında bahşişlerde böyle hata vâki’ olmazdı.»
13669 ان اووآت وا وا' را ﺑ ﺮد٠ا ن ز
ﺀرد اﻟﺤﻖ ﻳﻠﻰ ا د ا ن ﺋﺮد٠ او «Şimdi ise 0 kerim vezir gitmiş, İhsanı da beraber götürmüştür. Evet, ٠ölmüş, fakat lutuf ve İhsanı ölmemişdir.»
13670 وﻓﺖ ازﻣﺎ ﺻﺎﺣ ﺐ رادوو ﺛ ﻴ ﺪ ن ر ﺳ ﺪ1رواث٠ ﺻﺎ ﺣ ﺐ ﺳﻼخ د
«O kerîm ve akıllı vezir gitti, yerine, fukarayı soyan bu vezir geldi.»
13671 ﻧﺠﺎﻛﻠﺰ.ا_ن را وﺷﺐ ز ز٠ﺻﺎﺣ ﺐ ﺳﺖ
<ا ز
او٦ب
«Verdiği parayı al da gece buradan, savuş ki bu vezir seninle ufcra,masm.»
13672 ﺣ ﻠ ﺖ ازو ا ن ﻣ ﺈ ه را ا٠ ﻟﻰ ﺧ ﺮ از ﺟ ﻬ ﺪ
اى
ا ﺑ ﻤ ﺪ٠ إ ﺀﺗ ﺪﻳ ﻢ
«Ey bizhn ؟alışmamızdan haberi olmayan; bu yirmi beş altını da b،z ondan yüz türlü hile ile kurtarabildik .» :اا7
13078 زﺷﻪ اﺻﺪا ﻟ ﻨ ﺪ٣ ا'ﺑﻨ ﺶ ﺻﺄ ﺣ ﺐ
ا ﻛ ﻠ ﺪ۶ادو رم١ ن ر٠ﻛﻞ٠'ﺷﺎه ﻣﻞ «Padişah böyle bir vezirin sözünü dinleyecek olursa mülkünü ve ﻻاا٠ kûmetini onunla riisvay eder.٠ ٥ Ebû Dâvud ile Beyhaki Hz. Ayşe (R.A.) den şöyle bir söz naklediyori r : «Cenâb-1 Hak, bir emir hakkında hayır murad ederse, ona, doğru ve sadık bir vezir verir ki emirin unuttuğunu liatırlatır, hatırladığısın meydaua gelmesi İçin yardim, eder. Eğer Allah bir emir İ؟in hayırdan başka bir şey murad ederse ona kötü bir vezir verir ki emirin unuttuğunu hatırlatmaz, hatırladığının meydana gelm esi İçin ona yardim etmez.» Buna misâl olmak üzere Hz. Â'Ievlânâ Firavn'm veziri Hâmân’dan halis ediyor:
«PÂDİŞÂHIN MÜRÜVVETİNİ İFSÂD ETMEK H USUSUNDA, BU ALÇAK VEZİR, KÖTÜ DAVRANIŞI İLE, FİRAVNIN VEZİRİ HÂMÂN’A BENZERDİ»
13679
ﺧ ﺪ أن ﻓﺮﻋﻮن ى ﺛ ﺪ رم ورام ﻵم٠ﺟﻮن ﺛﺬ;د ى او زﻣﻮس ا ن ة «Fir’avn Hz. Mûsâ’nın kelâmını işitince kaç def’a yumuşamış ve Kelim ullahln teklifini kahûle m eyi etmişti.»
13680 د ى ﻛ ث ﺛﺑﺮ١اد
S
اًن
د ﻧﻐﻴﺮ٢ن ﻛﻌﻶ٦ ازﺣﻮﺛ ﻰ «Mûsâ’nın sözleri okadar latif ve o derece müessirdi ki taşa söylese taş süt verirdi.» :1 .
!:(، « ؛."٠
وا „ ت٠ اوب٠ور ﻟ ﻢ:..• ﺀذل و د ﺧ ﺪا ﺳ ﺖ٠در وﺟﻮدت رﺀزن را
«Senin akljn da hava ve hevesine mağlûb olan bu vezir gibidir. ٠ ٠ ٨l!ah yolunun, senin vücudundaki kesicisi demekdir.»
13Ö86 دﺀدj X ; ü ﺻﺢرﺑﺎ ا
V را او ض ﻃﺮ س٠آ ن ﺳﺨﺰ «Rabbani bir nasihat ؛؟sana Oğüd verse, §akî aklin o öğüdü fen ve lille ile çürütmeye kalkar.» Ve sana der ki :
13687 ﺸﻮ ﻋ١ ﺶ ازب ﻪ رﺑﺄﻳﺖ ﻫ ﺑZ )İA
jf
أ-ا: .1.1ﺣﺒﻮد ٠ ن ا ا١ ه٠ح٠ ت -ﺢ ﺀﻟ -
«Bu söz,, yerinde değildir. Aklını başına al da. yerinden ayrılma. Kezi'، bu söz okadar makbûl de değildir. Kendine gel, deli olma!»
13688 ﺑ ﺪ٠ رش ا_ن٠ اغ وز٠واى آف ش ﻟﻮد٠ رﻛﺶ٠ ر د و دوزخ «Veziri böyle olan pâdişâhın vay hâline: Her ikisinin de yeri Cehennem olur.»
13689 ﻻ ﺣ ﺮ٠ و را د١ ﻛﻲ٠ف ﺛ ﺎ ر٢ ﻇ ﻦ ف وز_ر٠ واﺛﺪ أ د ر ﻛﺎر ﺟ ﻮ ن آ
«Ne mutlu o padişaha ki müşkül işe düştü mü Asaf gibi bir vezir onun yardımcısı olur.» F : 21
321
\j ؛٠/، £ = ٩
^
r ؛، j١)
^ '3 &
^ i y ş i c / ، ٧i ١
Yâni : «O küfr eden؟er(e gelince:) Onların amelleri (etrafında dağlar ve tepeler görünmeyen) dümdüz ve engin çöllerdeki bir serab gibidir ki susayan onun bir su olduğunu sanır. Nihâyet o, buna vardığı zaman onu ؛.ir şey olarak bulamamıştır. Kendi (ameli) yanında (yalınız) Allah’ı bul muştur. O da onun hesabını tastamam vermiştir. Allah, hesabı çok sıir'atll olandır8؛.» Allah’a iman ve peygamberini tasdik etmemiş amelleri vardı.
olanların da bâzı iyi
Meselâ kul âzâd ederler, sadaka verirler, fukarayı doyururlardı. Kl'ıl'irler ve müşrikler, yaptıkları bu işlere îtimad ederler onların kendilerim kurtaracağını sanırlardı. Fakat bu amellerin kabulü, iman ve tasdike bağ lı idi. Bunlarda ise o yoktu. Cenâb-ı Hak, o amellerini seraba, kendilerini de susamış olanlara benzetti. Kırda, bayırda dolaşıb fevkalâde susamış t١ir kimse uzakdan gördüğü hir su parıltısına nasıl koşarsa, bu kâfirler de mah ?؛erde o amellere öyle koşacaklar, fakat su zannettiklerinin serabdan ibârot, yâni faydasız olduğunu göreceklerdir.
Yani : «Yahud (kâfirlerin ameli) öyle derin b؛r denizdeki karanlıklar gibidir ki onu (o denizi) hir dalga kaplayıp hüıümektedîr. Bunun üstünde 81
(81) Sûrei Nur: 39 323
Fir’avnın vezîri bulunan HAmnn gibi ki Fir’avn’ın yaptığı zulümlerin çoğu vezirinin tavsiyesi ve teşvikiyle olmuştu. (Vezir) kelimesinde müteaddit! mânâ vardır. Bir mânâsı «Yüklenmiş, lir ki hükümet yükünü uhdesine alan demekdir. Diğer bir mânâsı (Günah kâr) dır ki hükümdârı şerre teşvik etmesinden ve onun zulüm icrasına mâni olmamasmdandır. Beyhakî ve Camiüssagîrde Ebuhüreyre’den şöyle bir hadis rivayet olunmuştur: «Kalb, cesedin hükümdarıdır. Onun orduları vardır ki bede nin azalandır. Hükümdar salih olursa orduları da salih olur. HUkiiıııdıır bısık ve fâsid olursa orduları da fâsık ve fâsid olur.»
13697
-vA ٠ ۶٥٠U» ٠t *٥ .o .٠١١۶٠. ١ y ؟-«Akıl m eleği Hârut gibi olunca yüzlerce kötü kişiye sihir öğretir.» Hârut ile Mârut gûya iki meleğin adı imiş. Melekler insanların A l lah'a isyanına i’tiraz etmişler. Cenab-ı Hak: «Onlarda nefis vardır, bu is yanları ondandır. Eğer o nefis sizde olsaydı siz onlardan beter olurdunuz, buyurmuş. Melekler: «Olmazdık yâ Rabbena» demişler. Sonra içlerinden iki meleğin intihab edilmesi emr olunmuş. Hârut ile Mârut’u seçmişler. Allalıü Teâlâ bunları İnsan görünüşüyle Babil’e indirmiş. O vakit Babil’dc sihir çok muteber imiş. Bunlar da sihirbazların yaptıkları sihre mukabele etmek için sihir öğretiyorlar, akşamüstü gökyüzüne çıkıyorlarmış. Sonra Zühre namında güzel bir kadına âşık olmuşlar. Onun teklifiyle şarab iç mişler, sarhoş oldukdan sonra ona (İsm-i Âzam)ı öğretmişler. Kadın (tsm.i Azam)ı okumuş, gökyüzüne çıkmış, fakat Cenâb-ı Hak onu yıldız hâline getirmiş ki bugün Zühre denilen seyyâre o imiş; Hârut ile Mârut’u da Bu. bil’de baş aşağı olmak üzere asmış. Kıyâmete kadar orada kalacaklarmış. Kur’an’da Hârut ve Mârut ismi vardır. Fakat anlattığım masal yok tur. Onun için müfessirlerin çoğu bu masalın aslı yoktur, demişlerdir. Burada onları Hz. Mevlânâ meşhûra göre zikr etmiş, sonra da buyur muştur ki: : ؛2 r.
îlevâ ve heves içindeki lifti, akl-ı inaad ise geleceği ve son 11 düşünür. bahçevanm, gül yetiştirmek içlıı fitlâ ıııııı dikib onun dikenlerine tolıammUl ettiği g'ibi, akil da Cennet güllerine kavuşmak ve onları koklainak İ ؟in, Dünyânın diken gibi ، .lan felâketlerine ve musibetlerine sabr iller. 1؛،|-
137.2 ررد در ﺧﺰان٠ ٠ ﻓ ﺮا د،٠ة
ال ص ﺧﺮﻃﻮم ا ﺧﺜ ﻢ دور ازان «Aklin, dikenine tahammül ederek beklediği gül, Oyle bir güldür ili ne solar, ne dökülür. Koku almayan her burun o gülden uzak olsun.“
Uzak olsun, zirâ, koklamaya lâyık değildir.
«CİN NlNİN S ü l e y m a n (A.S.) IN MAKÂMINA OTURMASI VE ONUN HAREKÂTINA KENDİN ؛BENZETMEYE ؟ALIŞMASI, İKİ SÜLEYMAN ARASINDA GÖRÜNEN FARK VE CİNNÎNİN KENDİNİ SÜLEYMAN OLARAK TANITM ASI.
137.3 / عﺀﻟﺖ و ث اﺀذن د، ر ج٠
در٠ ار اش وﻣﺪور ت ﻛ ﻦ اى «Aklin varsa diğer bir akli sahibi ile dost ol görüş, istişârede bulun.“
13704 د و ر زود را ﺑ ﺎ ن ا م ﻛ ﺮ د رد وﻣﻤﻠﻜﺖ را رام ﻛﺮدdiu «Cinni kendine Süleyman adını koydu, hükümeti elde edib, memleke. ti hükmü altına aidi ise de;» 327
13708 ا ب. ن داد- و ر ت- ى ﻟ ت٠ﺳذل
دورا
ﻓ ﺪ ا ز د ﺷﺎرا او٠'ا
«Allah, o şeytana benim sürelim i vermiştir, Hikkat ediniz ki o şeytan sizi ağa, tuzağa diişürmcsiu.*
13709 ر،ر د ر آ د دﻋﻮى زﻳﺄ د اﻋﺘﺒﺎر٠ﺻﻮرت اورا د ا ر
«Eğer O; Süleyman ben’im, diye dâvâ ederek ortaya ؟-ikarsa onun sü retine . ٠yâni bana benzer olmasına ٠itibar etm eyiniz .*
13710 .ى ﻛ ﻬ ﺖ );ﻟﺚ
ن١;
C
د وﺛﺎ ن از
ﻛ ﺲ در دﻟﻬﺎى ﻳ ﻚ٠ ى ﻧﻤﻮد ا ن «ifrit, bu sözleri halisi aldatmak İ 0 ؟in söylüyor, lâkin anlayanların kalbine alts.i tesir yapıyordu .*
13711 j ١ < ٠١٠- ٠f ،؛١ ı ، £3 ١٠c — ،<
^ ،_٠٠t .٠٣l i ،.٠j .^٠، şy S Hak ile batılı fark edebilen bir kimseye oyun edilemez; husûsiyle » o kimsenin aklı ilhama mazhar olarak gaybden haber verirse ...*
13712 ح ر وﻫﺞ "ﻟﻠﺒﺒﺲ ودﻏﻞ- ﻋ ﺒ ﺞ
ل دول٠ ; ا٠ ٠ى ﺑ ﺬ د رد «Hiçbir sihir, hiçbir hile ve mekr, devlet ve saâdet erbâbı olan ehlullâhı şaşırtıp aldatamaz.* 32»
1 7
اH
و;؛ﻏﻐﻠﺖ *ا رم اورا ﺑﺒ ﺲ ر آ د ا) )ﻣﺲ
ﻣﺎﻟﺢ
Af
«Gafletle, onun karşısında yere kapanacak olsak, yerden bir pençe /.IIhur eder de bizim yer öpmemize mânî olur.» Şöyle diyerek ki:
13719
زرراr رص ن- ك ﺳﻪ اًن ﺛﺮ را٠ .اد
ص ن٠ ﺣ ﺪ- س م ش٠
«Bu baş aşağı olası habise karşı başını eğme ve aklını başına al da l.u bayağı adama secde etme!»
1.3720
ﻛ ﺮ د ى ض ﺛ ﺮ ح ا ن ﺑﺲ ب'ﺋﺰا ا ﺑ ﻮ د ى ﻏﺮت و ر ﺛ ﻚ ﺣﺪا «Eğer Hakkin gayreti, ٠yâni kıskanması " olmasaydı, ben bu kıssayı cana canlar katan bir sûrette şerh ederdim.»
13721 ﻣ ﺬ ر ا ن ﻗﺪر٠ ﻗ ﺎ ق ﻛ ﻦ ز
\ا
ن و؛ق د ا, ﻧ ﺮ ح اf f.M .
Şimdilik bu-kadara kanaat et. Bunun geniş şerhini başka bir vakit » söylerim .»
13722 ى٠ ن١ب- .ﻧﻮد ﻛ ﺮ د- ام ر ﺻ ﻤ ﻲ٠ ٠ش
روى و س
«O Sahre.i cinni, adını Süleyman peygamber koymakla , ؟ocuk gibi akli ermez olanları aldatıyordu .» 331
1727
ا ﺳ ﺖ٠وﺑﻪ دا ر و ل ﺟﺊ ا ﻣ ﺖ ج."
ض زا ن ك و ﻓ ﺖ ر ﻛ ﺪ ت «Sen ne ilâcısın, nesin, adin nedir, kime zararın, kime fâidcn dokunur?»
13728 > ﻳ ﻰ ﻧ ﻞ وام
/
\
س١
ﺣ ﻤ ﺎ م، ﺋ ﻨ ﺎً ر ا ﺑ ﺒ ﻤ ﻮ ا ﻧ ﺮ «Her ot, hassasım ve adını söyler; ben filâna hayat’ım. filâna ö١ iim٠ üm.»
13729
ض ا ن را ﻧ ﺮ م واو وا د ر ﻓ ﺖ رﻟﻮ ح ﻧﺪر٠ا
ن٠ 'ام
«Ben, buna zehr’im, ona şeker’im. Benim adim, (Kader Levhası)nda şöyle yanhdır, derdi.»
13730
١
ıf ا ﻷ ن زان.اس ﻳ ﺒ ﺎ ن اذ٠ ةذدا٠ا ﺛ ﺪ ' د ى٠ ﻋﺎﻟﻢ ودا «Hekimler, o otlar hakkında Hz. Süleyman’dan mâlûmat alırlar V. mesleklerinde âlim ve kendisine uyulan kimseler olurlardı.»
13731 ا ﺧ ﺪ
ﻳﻲ
“ اﻛﺒ ﻬﺎ ى
ﺟ ﻢ را از ر'غ ى ردا ﺧﺪ «Bu sûretle tıb kitablan yazdılar ve cisimleri hastalıklardan tedâvi et" tiler.» 333
37:17 ; »و ا د ﻛﺎﻧﻰ دV.ﻟﺮح< اﺑﺪر م ه وام ﺑﻰ اودﺗﺎ ذ ذ د-دﺀ ج ﺑﺚ «Akil, mekr ve lıîJe yulııy.a kılı kırk yarar, aıııa 1،İÇ tiir sanat ustası, elde edilemez.»
13738
داﻧﻨ ﻰ ﺑ ﺜ ﻪ ا ز ن ﻋﻘﻞ ا رد ى ;دﻧﻪ ﻧﻰ اوﻣﻨﺎ ﺣﺎﺻﻞ ﺛ ﺪ ى «Eger san’at bilmek bu akılla miimkin olsaydı, ustasız Sfiıı’at elde edilirdi.»
«ÂLEMDE MEZAR KAZMAK SA N ’ATI YOKKEN, ONU, KÂHİLİN KAKGADAN ÖĞRENMESİ»
13730 ور٠ ﺑ ذ ه١ ﺰ
ﻛﻨﺪ ن ر ر ى ك ﻛ
ود٠ وا د ﻳ ﻨ ﻪ4 وﺣﺖP ') كﺀ «Mezar kazmak âdî bir san’attır; bu san’at, nasıl düşünce ve hile ile bulunmuşdur.» Hasreti Havvâ ilk defa (kaabil) ismindeki oğlu ile (İklimâ) nâmın., daki kızını, sonra (Hâbil) isimli oğlunu ve ikinci kızını doğurmuştu. Bunlar büyüyünce Âdem (A..S.), Kâbil ile doğan kızı Hâbil’e, Hâbil ile tioğaııı Kâbil'e vermek istedi. İklimâ daha güzel olduğundan Kaabil babasının hükmüne razı olmadı. Sen (Hâbil)'i daha ziyâde seviyorsun da (iklima)yi ona vermek istiyorsun dedi. Hz. Âdem: «Allah’ın emri böyledir. inanmıyorsanız Cenab-I Hak’kıı birer kurban arz ediniz. Kimin kurbanı kabUl edilirse (iklima) yi o alsın, dedi. Kâbil çiftçilik, Hâbil çobanlık ediyordu. Onun İçin Kâbil bir dest، ؛ başağı, Hâbil de çok sevdiği güzel bir kuzuyu bir dağ başına koydular.
3:ا٠٦
örteceğini göstersin. “ Yazıklar olsun bana, ٠l٠٠٠li, ben şu karga gil)i bile olııp ٠la kardeşimin cesedini ör.inekten âciz mi oldum?” Artık o, (etliğim )؛peş.manlığa düşenlerden olmuştu8•1.» Kâbil, anası babası tarafından kovulmuş, kardeşini öldürdüğüne na dim olmuş, kız kardeşi (Iklirna)yı alıp pederinin yurdundan uzaklaşmış, Hâbil’in kurbanını yakan ateşte ulûhiyyet vehm ettiğinden, ateşe tapın maya başlamış, ilk cinayeti o icra eylediği gibi müşrildiği de o meydânı, çıkarmıştı. Sonra âmâ doğan bir oğlu tarafından öldürüldüğü tefsir-i Hu seynî’de beyan edilmiştir. Dikkat buyuruldu mu? Dünyâ’da ilk kavga ve ilk cinayet kadın yü zünden olmuş ve garibdir ki o cinâyeti Dünya’da ilk doğan insan yapmış tır. Kâbil’in evlâdı ve torunları babaları gibi ateşperestlikde devam etmiş ler ve Âdemzâde Şit (A.S.) ve evlâdı ile muhârebelerde bulunmuşlardır. Tevratta, Şit Peygamber evlâdına (Ebnaullah) Yâni (Allah’ın çocukları), Kâbilzadelere (Ebnaüşşeyatîn) yâni (şeytan oğullan) denilmektedir. İş te Hz. Mevlânâ’nm buyurduğu gibi mezar kazmak, âdi bir sıfat iken o bi le kendiliğinden bulunamamış, Allah’ın tâlim için gönderdiği bir karga nın gagasiyle toprağı kazmasından öğrenilmişti.
13740 ﺗﻞ را٠ ٠ ر ة
م، ن آ١ى
رﺳﺮ او ﻫﺎﻳ ﻞ را -E ğ e r da
'ﻣﺎدىS
K a b i l ’d e b u a n l a y ı ş o l s a y d ı H â b i l ’i n
ta ş ım a z
.»
Ve
اد
c e s e d in i b ir m iid d e t b a ş ın »
:
13741 را
d
ﻣ ﺎ ﻏﺄب ﻛ ﻢ ا ن،
ﺀذﺗﻪ را٦ ا ن ﺑﻨﻮن وﺧﺎك در « Ö lm ü ş v e k a n ile re tte
؛S û re i M aide
F : 22
to p ra ğ a b u la ş m ış c e se d i n e re y e s a k la y ım
d iy e h a y
.
k a l m a z d ı .»
(83 : 27-31
337
7ا:، 7 ا
ﻣﻞ٠ازاح اات. ٠ﻟﻞ 'و واك٠ﺀ اﺳﻮ ﻧﻨﺎر٠ م.د:-١ ى٠ ل٠ﺀﻫﻞ ﺟﺰ «Cenâb-1 Hak AkJ-1 Kül İçin: (
;ع از غو٠) dedi. Akl-ı cüz١ i is.. her
larafa bakar durur.» A k li Kül’den maksad Hz. Peygamber (S.A.V.) dir. Cendtı-ı Hak Neem adresinde buyuruyor ki:
xZ©،/i / A ١٠
o١j .
١۶١ ؛C٠ ٠i l »•J-dj; j ١ « « £ ? & ؛؛
Yâni : «O (gördüğü) zaman Sidreyi bürüyordu onu bürümekte olan (melekler veya Nûr-u İlâhî). (Peygamberin) göz(ü, gördüğünden) ağ madı, (onu) aşmadı da. Andolsun ki o, Rabbinin en büyük âyetlerinden bir kısmını görmüştür84.» İşte Akl-ı Kül olan Rasûlü Ekrem (S.A.V.) noktayı maksûda bakmış, gözünü ondan ayırmamıştır. Akl-ı eûz’î ise noktay-ı maksûdu bulamadığı için her tarafa bakmaktan hâlî kalmaz.
13748 ﻛﺎا ن٠ ﺧﺎj y ﻋﻨﻞ ا ز ﺀ ت
ﻋﻘﻞ زا غ ا ﺿﺎد ر ص د ﻛﺎ ن «Has kişilerin nûru, (mazagalbasar) akildir... Karga akil ise Oltller. mezar kazma üstâdı!» Hz. Mevlâna (Mazag) ile (Zağ) kelimeleri arasında lâtif bir cinas yapıyor. Ma’lumya cinas: Müteaddid mânâya delâlet eden lâfızları bir sözde birlikde kullanmaktır. İsmail Safa merbumUn:
<،Beklerim haftadabir nâme bu yaz, Yazacaksan dediğim vechile yaz!» (84)
S û re i Necm: 16-18
339
1.17.53 .ذو اﻳﻤﺎن وار داد ا ود *■'• رازوى ا ى رد روى. ل 4
«Sen de, Süleyman g ؛b ؛, ،اااااا١!،a k lin , ver. Ondan ؛iham ؛،٠ , üstüne red ayağıyla basjb geçm e !»
13754 ﺛﻦ ﺑﺎﺛﻤﺎت٠ ا ل ا ن زا٠اذك3 ا ت٠ﺑﺎزﻛﻞ د ﺑﺎو و اﻧﻮاع «Çünk ؛bu sâbît zeminin hâlini onda biten türlü nebâiâ، sana söyler .»
13755
f
ك و ور ﺀ ود ﻵ س1 ي٠
درز»ش
ﺑﺖ و د ت٠ ﻳﻦ٠"رﺟﺎن ﻣﻰز «Zeminde şeker kamışı, yahud sari kamış bulunabilir. H erzem i ،،!؛، ا،،5ﺀ bâtâtı oranın tercümanıdır .» Yâni bir arazinin münbit olub olmadığı yetiştirdiği nebâtâttan belli o lu r .
13756 ﻛﺮ ﺑﻮد٠ﺑﺲ ز»س دل ﻛﻞ'اﻓ ﺶ
اك;ه\ اﻣﺮار د ل را وا ﺀود «Gönül tarlasının nebâtı da fikirdir ve bu fikirler, gönül esrânm gösterir.»
13757
در اﻧﺠﻌﻦ٠'ﺑﻢ ا. ﺳ ﺤ ﻜ ﺶ ا/ ﺑﻢ درﺟﻦ.;و٠ ﺀزاران ﻟ ﻞ٠ىد «Eğer meclisde söz ؟ekici ٠-yâni bana söz söyletici - bir t a - bulur sam, hakikat bağından yüz binlerce gül bitiririm .» 341
ا37« ا ار او اﻣﺪن٠. ا ﻧ ﺰ اووى ﻟﺬن٠ را٠:٠٠;؛٠'• < ون/ ﻟ ﻨ ﺶy Sen kör bir deve gibisin, boynundaki yulur »eni» ؟eker durur; fakat Sen o yulara bakma, onu ؟eken Yed-İ Kudrete bak !"
13762 ب ودﻣﺎر١ﻛ ﺮﺛﺪ ى ﺀ—وس ﺣﺬ ا ’ ﻋﺎد ى ا ن ﺟﻬﺎن دار اﻟﺬرار٠ﻟﻢ «Eger yularla birlikte ؟eken de göriinseydi senin İ ؟-..in bu Alem alda «.ma yurdu olmazdı Yâni, kazâ ve kaderin sırrı zuhûra gelir, fâil-i hakîkî meydâna ؟ikar ve bütün vasıtalar aradan kalkardı,
13763 ى رود٠ ﻛ ﺚ٠ ى٠ﺑ ﺮدد ى دو و ﺳﻘﺑﻧﻪ ى ﺛ و د٠ﺑ ﺧ ﺮة د «Bir mecusi bir köpeğin ardınca gittiğini ve büyük şeytânın maskarası olduğunu görseydi.*
13764 اذﺗﺪ ﺑ ﺰ٠ د ر د ا و ق ﺛ ﺪ ى ا ى ﺣﻨﻮد را وا ﻛ ﺸ ﺪ ى ا ﻳ ﻦ «O nefis köpeğinin arkasından ahlâksız bir şahıs gibi nasıl giderdi? Gitmezdi ve 0 mecusi, nefse tâbi oluşundan ؟abucak ayağını ؟elterdi.*
13765 د ى٠ ﻛﺎ و ﻛ ﺮ واﻧ ﻒ زﻗﺌﺎ؛ ن ل اﻳﺜﺎ ن د ا ن دﻛﺎن د ىS Sığır eğer kasablarm kendisini keseceğini bilseydi onların arkasına » düçüb de kasab dükkânına gidermiydi ?»
34:1
1:ا77 ا
زان ر ى 'ا ل ﺑﺪاد ى ن ﻛﺎر د دار5 از روﺀ؛؛ش ا٠د:ﻛﻮ روث «Allah onun aybınj senden gizlediği ؟؛in sen o İşle meşgûl olabilirsin .»
1:1772 ا ى دران.ر ﺑ ﺎ ن ر د ر ك نIf و3ﻋﻨﺐ اً ل ^ ر ت د د ﺳ ﺖ ا «Bunun gibi, harâretle müdâfaa ettiğin bir fikirdeki ayıb ve mahzur senden gizli kalmıçdır.»
13773 ى ز و ﺀﺑ ﺐ وﻧﻴﻦ٠ ر ﻣ ﻮ ﻛ ﻼ ﻳ ﺪا ذ د٠ د اﻟﺬرﻟﻤﺒﻦ٠زو رﻣﻴﺪ ى ﺟﺎﻧﺖ إ «Eğer ondaki ayıb sana aşikâr olsaydı, rullun ondan iirker ve §ark ile garbin arası kadar ondan uzaklaşırdı.»
13774 ﺣ ﺎ ل ﻛﺎ ﺧﺮ ذ وﻳﺒﺈ ن ى ذوى '؛ت اودكﺀ دوى١ ن ح١ود١.; «Bir hâl ki, sonunda pişman olacaksın, saydı onun peşinde nasıl koşardın?»
o
pişmanlık başlangıçta ol,
13775 ر ﺟﺎن ﻣﺎ٠ﺑﺲ رو ﻣ ﻴ ﺪ اول آ ن
روا ق ذﻫﺬا."اﻛﺘﻴﻤﺂﻧﻜﺎر «O İŞİ (K azâ)ya uygun sûrette işieinekliğim iz İ ؟in Hak, onun aybını bizim ruhumuzdan gizledi .» 345
13781
ﻵور د ﺳ ﻰ٢٠ور 'دارى ﻛﺎر ا ﻟﺜﺘﻌﺎ'ﻳﺖ ر اورت ﺣﻪ اﻣ ﺖ٢ب «Eğer elinde daha iyi bil- İş yoksa pişmanlığın neden dolayıdır?» Yâni: Neyi sarfettin de pişman oluyorsun?
13782 ت٠ ر٠ 'ﻟﻰ ر »ﻳﻜﻮ١ا ر ى د
ت٠ل٠ د٠ ﻳ ﻦ٠ور دا ل وون دا ل «Eğer biliyorsan doğru yol, Allaha ibadet etmektir. Bilmiyorsan, gittiğin yolun kötü olduğunu nasıl biliyorsun?»
13783 د د ا ﺑﻰ "ا *دا د ﻣ ﻚ را٠ اق
وان د دا ى." ﻧ ﺪ را ازﺿﺪ
« iy iy i b ilm ey in ce k ö tü y ü b ilem ezsin ey y iğit; Zid, Ziddıyle bilin'ir.»
13784 ا ن ﻋﺎرز ﺛ ﺪ ى
/ ؛
ﺟﻮن ز ر ك
ﺟﺰ د ى١ را ﺀ٠ أ0 ٠ازﻛﺬا «Bu kötü fikrin terkinden âciz olursan, giinahdan da 0 vakit âciz kalirsin.» Meselâ kötü bir fikirde bulunur, onu dbşünüb durursun; hatırından ؟ikarmaya muktedir olamazsan, o fikri fi'le getirmekden ve ondan dolayı günaha girmekden de âciz kalırsın.
13785 ز ﺟﻴ ﺖ
اﻟﻰ،ط رز دﺛﻶ
وون د ى
ت٠ ٠ ﻋﺎﺟﺰرا ازﺟﻮ ﺋﺰ ﺟﻨﺐ ﻛﻲ «Madem ki âciz kaldm, pişmanlık nedendir? o acizlik, kimin takdiriyl'e, onu ara!» :(47
ا:ل7؛٠ا٠ ر و ص ور
وان ﺑ ﻤ ﺪ ﻛﺎرى
ﻻور٠زان وﺑﻚ ﻋﻴﺒﺶ ات در «Başka bir İşten nefret edişinin sebebi: o İşin a y b .n .î zahir «،ma«.<Jır.»
Hz. Pir buraya gelince Cenâb-1 Hakka bir münacâta başlıyor da ، 11yor ki:
13791
ﺧ ﻦ- اى ﺧﺪاى را زدان وﺣﻮل ﻋﻴﺐ ﻛﺎر د زﻣﺎﺿﺎن ﻣﺨﻦ «Ey her Sirra vâkıf ve kelâmı lâtif olan Allah; kötü bir İşin aybını bizden gizleme.»
13792 ﻋﻴﺐ ﻛﺎر ﺳ ﻚ را ﻣﺨﺎﻋﺎ م از روش ﻣﺮد و ﺑ ﺎ٠ ا ; د«iyi bir ameli de bize ayıb olarak gösterme ki onu' işlemekden soğumayalım.» Bundan dolayi Resul-i Ekrem (S.A.V.) Efendimiz: «Bâtılı da bize bfttıl olarak göster ve bizi ondan sakindir» diye dua ederdi.
13793
ز
اﻷن٠ ٠ ران ﻃﺪذ١ر
رﻧﺖ دو ﻣ ﺠ ﺪ ﺑﺎ ن ر وﺛ ﻰ «Ali olan Hz. Süleyman, âdeti üzere sabah aydınlığında mescide gitti.»
13794 ٠ﻫﻌﺪة ر روز را ى ﺟﺴﺖ ﺛ ﺎ ئ ﺑ ﻨ ﺪ ﺑ ﺠ ﺪ (إ د ر «Hem peygamber, hem şah olan Süleyman, her günki âdeti vechile ye. ni bir ot görmek İ ؟in Mescid.i Aksâ’ya girdi.»
34٥
ا.'ا7؛٠ا؛ ﻧﻨﺎرو١ ت.دﻓﻦ
٠ذو ة٠ إئ٠ اص ﺣﻮ
.)د و ى ا_ن اًﻣﺎر ر ص آ و ر «Cenab-J Hakkin emrini ﺀ ل ل؛ '، «اki ( ٠ #ر ررﺗﺎ ﺮ ال ا ;ا ﻈ )ىﻧ, "Yâni: Şİİ ruh «.met eserlerine nazar et buyurmuştur Sûre-i Rum'daki şu âyete işarettir:
ﺳ ﻜﺘﺌ ﺆإ ﻵ ر ز١اً;ﺗﺤﻤﺚ:١ت١ ﺋﻌﻖ١ئ
٠ | ي# ق ﺀ ؤ ﻻ وه١؛ش;غ\ةذ Yâni : «şimdi bak Allah’ın rahmet ,eserlerine: Arzı, ölümünün ar.lı.1dan, nasıl diriltiyor.. Şüphe yokki o , ölüleri de herhalde (tekrar) diriltir؛ dir. O, her şeye hakkıyle kaadirdir»..» O mûteriz fodul’un anlayışına göre (Rahmet) den maksad: Bahar yağmuru, âsârı da: onun vasıtasiyle nebâtâtın yeşermesidir. Fakat, İlâhi Rahmetin ٨٨ muradın ne olduğunu heyan İ ؟in cenabı Pir, sOfi 1ا sânından diyor ki:
13800 ى٠اﻟﻬﻮ
ﻟ و٠
رش د ﻟ ﺖ اى، أ: ﻛ ﻎ
ن ر وﻧﺂ *ا ر آ ﺀا ر د ت و س٦ «Sofi dedi ki: Ey heveskâr adam,' Rahmet-i ؛.lâhiyyeni. l'lr ı (;dnü dür. Hariçdekiler ise ancak âsârın âsârıdır.»
13801 ا در ص ﺟﺎن٠ا وﺳﺰ٠ﺑﺎﺀ
ر رو ن ﺀ و ش ﺟﻮ رآ ب روان «Ruhda öyle bağlar ve yeşillikler vardır ki hariçdeki akisleri, akarsuda görülen akisler gibidir.»
(86)
Sûrei Rum: 50
351 /
،اا،'١ ٠ <'اا ا:ا1،1:ا١ ،، ا-ا1١ >اeennele sokulursa ar.ll، ... muhakkak muradına ٠ ٩ ااا، ﻹاolur . ( )ﻻؤاdüny،ı hayat. ،ıldıuıınn اااا٠ (ل 'اااا,1>! اااا، 'ا1, ( ااbil. ...ey) ا1٠ ؛؛ ا1 ا٠ ، ا'ا٠ . ﺀ .
Uyet، ؛١e i§»، " ؟ttir. ı :؛r٠.80 ل1; ى ا ن ح٠ب, ر آ و ت٠٠ا ن ض
ا دل وجﺀن رﺣﺎل٠و ت از ﺀدزم “Bu aldanış, Hak Erlerinin kalb ve ruhundan akseden bu baya. ؛،١ اا٠ I،ll،؛ı، zarinetmekden iJeri gelir ."
13806 »J j S c - اه م»روران ر ن،ر-
ﺑﺬت ﻛﺪﺀ٠ود٠د ﻛ ﻦ
xfj
-Bütün aldanmış olanlar. Cennet budur sanarak, bu aks’e gelmişler» lir. » - . ...
. .. '
13807 ا، ز و و ل ﺑﺎﺀ١ زﻟﺪ٠ى ﻛ ﻞ
ا٠رواﻟﻰ ى ﻛ ﺬ ذ د اًﻧ ﻼة. «Asil bağ ve bahçelerden ٠ yâni evliyaullah’dan ٠-kaçarlar da, o ha yâle meyi ve arzu gösterirler.»
13808 j j .
ﻧﻮاب ﻏﻐﻠﺖ آ د ﺛﺎ ن- ﺑ ﻮ ذ ة
ودﺳ ﺖ اً ن ﻧﻈﺮ،- را— ت ﺑﺬذد وﻣﻮﺗﻪ *Birgiin gaflet uykusu nihâyet bulur, gözleri açılıp hakikati görürler, fakat son nefeste o görüşün ne faydası olur?» (87)
F: 23
Sûrei Âli imran: 185
353
٠»، :٠:، ﺗ ﺲ٠ا د در ا ل اً ف >ي١ س٠ م٠إ س ﺳﺺ
r
r
ت اؤحودي، ت وﻷك٠ ؛ ىIاو جو
nebat, Siileyman (A .S 1.0.) أderinil selâm ver.11. <) da mukabelede b u lu n m a k la b e ra b e r, « tu n güzelliğine و ، ، و ا اk a ld ı .»
13814 را د د ﻫﺎ ن
ت٠٠ ت 'اﻣﺖ ﺟﻲ٠ك
ﺟﻮان٠ اروإ_ ت 'اﺛﻢ اى دا٠ ت ل، ك «Adin nedir, ağızsız söyle - yâni nıâneıı bildir - dedi, o da; Ey ça lıı ﺀ ئ إlıaıı adim (liarrubdur) cevâbını verdi.» Harrub: Keçiboynuzu dediğimiz ağaçdır.
13815 ﻛ ﻔ ﺖ ا د وا ﻣ ﻮﺑ ﻪ ﺧﺎﺻﺒﺖ >ود
ﻛﺎن وﻣﺒﺮان ﺋ ﻮ د٠ ن ر ﺳﻢ٠ ﻛ ﻔ ﺖ «Süleyman; sende ne hâsıyyet vardır? diye sordu, o da: ben lılr yet . de çıkdığım zaman orası harâb olur dedi.». Ve İlâve etti ki:
13816 ﺑﻢ ﺧ ﺮا ب ﻣﺮﻟﻢ. ﻧ ﻚ ﺧﺮو٠
ﻫﺎدم ذﻳﺎد ان آب وﻛﻠﻢ, «Ben harrub’um, bittiğim yer perişan olur. Bu su ve ؟amur aleminin yıkıcısıyım.»
13817 ان دا ﻓ ﺖ ﻧﻮد٠ﺑ ﻰ ا ﺑ ﻨ ﺰ ﻏﺮ ﺧﻮاﻫﺪ'ﻋﻮد٠ﻛﻎ اﺟﻞ آﻣﺪ٠ «Bunun üzerine Hz. Süleyman, ecelinin geldiğini ve Ahire،«ا٠ ﺀ٠ ﺀed٠. ceğini çabucak anladı.» ءﻫﻞ
I U، dis-i şerifte. «K ütü l>؛r rclıkden Mıhımın/.» tmyurulmıiftdur. Mümtehine sûresinde :
ü
٠ü u ü j '
i . *s jj - ü \?
١ ؛h ~١ ٠y Ü ١
t
Yani : «Ey iman edenler, benim de düşmanım, siziıı de düşmanını/. (nlanlar)ı dostlar edinmeyin. (Kendileriyle aranızdaki) sev.. ؛yüzünden onlara (peygamberin maksadım) ulaştırırsınız (değilmi)? Halbuki onlar llıık’dan size gelene küfretmişlerdir88.» buyurulrnuştur. Bu sûrenin sebeb٠i nüzulü, şudur: Hudeybiye musâlahası esnasında (Benî Bekir) denilen kabile Kurey؛,.ııı, (Benî Huzâa) da Resulullah Efendimizin himayesine girmişti. Sonra Heııî Bekir, Huzaîlerden birkaç kişiyi öldürmüş, bu hususta Kureyşîlerdrn yardım görmüştü. Peygamberimizin, himayesinde bulunanlara edilen tecâvüze Kureyşîler de yardım ettiklerinden muâhedeyi bozmuş oldular, İleni Bekir’i himâyelerinden çıkarmadılar. Bunun üzerine Aleyhissaîât Efendimiz Mekke’nin fethine azm etti, fakat müdâfâaya kalkışılıb bey imde kan dökülmemek için hareketini gayet gizli tuttu. O esnâda Mekke ٠û!İyelerinden (Sare) isminde biri, Medine’ye gelmiş, kendisine epeyce yar dımda bulunulmuştu. Ashab-ı kiramdan ve Bedir gâzilerinden Hâtıb b. Ebi Beltea, Mekkelilere hitaben bir mektub yazdı. Resul-i Ekrem’in Mek ke üzerine yürüyeceğini bildirdi ve bu mektubu Mekke’ye avdet eden Sâre ile gönderdi. Aleyhissaîât Efendimiz, vahyen haber aldı ve Hz. Ali ile Mikdad’ı ka dının arkasından yolladı. Gidenler, Sâre’ye yetiştiler ve mektubu alub ge tirdiler. Mektub Huzur-u Nebevide açıldı ve Hâtıb tarafından gönderildi ği anlaşıldı. Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri Hâtıb’a bu işi niçin yaptığım sordu. O da: «Ya Resûlallah; Vallâhül’azîm irtidad etmedim. Mekke’de çoluğum ço cuğum var, bakacak kimseleri de yok. Kureyşîler, üzerlerine edilecek ha reketi öğrensinler de bunu bir iyilik telakki ederek âiîeme yardımda bu lunsunlar diye yazdım» cevâbım vermesi üzerine, taraf-ı risâletten af olundu. O münâsebetle bu âyet-i kerime nâzil oldu,
(88)
Sûrei Mümtehine:
357
1827
از د و اووز اى روﺛﻦ ﺟﺒﻴﻦ ط ﻛ ﻔ ﺖ وﻃﺪﻧﺎ دش از ن٠و «Ey yiizii nurlu ؟ocuk: büyük babandan - yân ؛Hz. Âdem ’den ٠،.i؛rcıı k ؛E ab b im iz, biz n efsim ize z u lm e ttik ) d e m işti ) 0.»
13828
ﻛﺮد وى ز و را و ت٠ل ﻣﺎ ﻛ ﺮ و ﺣﻴﺎ ت ر ﻓ ﺮا و ت٠ " ى ﻟﻮاى «Zellesi i؟in٠ne bir behâne, ne bir tezvir yaptı, ne de mekr ve bile bayrağını kaldırdı.» Yâni Şeytan gibi İsyanını Cenâb-1 Hakka isnad etmek sûretiyle mekr ve hileye kalkışmadı.
13829 . ﺑﻠﻴ ﻰ ﻧ ﻤﺜ ﺎً ﻇ ﺰ ﻛﺮد١ز اً ن1ب
ي د م ض ر خ روﻣﺮد_ﺑﻢ زرد «Lâkin iblis, Allah ile mübâhaseye kalkıştı ve dedi ki: Benzim kirmızı idi, sen sararttın.» Yâni, güzel bir mahluk idim, sen beni, ؟irkin bir mahluk .haline getirdin.»
13830 لy و ﺻﺎﻧم
ﺗﺖ
ر'ك ر"ﻟﻰ
اﺻﻞ ﺟﺮم واًﻓﺖ وداﻧﻢ رو_ﻟﻰ «Benk senin boyadığın renkdir, ؟iinki boyacın sensin. âfeti ve dağı şendendir.»
Çürmümün
13831 ﻫﻴﻦ ﻧﻤﻮان رب ﻋﺎ ا ﻏ ﻮ ى ى٠ ﻛﻠ ﺪ ى ﺟﺒﺮى وﻛﺮكا٠ "ا «Ey sâlik ; (
ﻰ ﻏﻮﺗﻨ رﺑﻌﺎ ا
) Âyetini oku da cebri ve küstah olm a »؛ 353
13837 1^١ ٠١y ^ ٠٠ ٠—٠١. ١ ٠٠٠٠١^٠. ، '
^..Aı
ı
^j S
؛ ؛-٠٠ .)*“ ١،/'.. .-.^٠ -١٠.; £
«Doğru yol ancak budur. Bu hususda nâkeslerden (alçaklardan) baş kası bana tâ’n etmez .»
13838 ﻣﺬر ﺀ ت٠ ﻛﻮ
٧
fjj f
ﻛﺔ ﺟﻨﻴﻦ
ت- ﻟﻰ رﻷﺀ/ ﺑﻜﺪ ﻛ ﻰ- ﺟﻮ'ث ﺟﻴﻦ «Cebir altında ve mecbûr olan k ؛m şe nasıl böyle söyler? Yolsuz bir şahıs nasıl böyle uğraşır ?» ٠٠ ؛؛
.'٠
٠٠ ....... ‘
؛
...٠.;٠٠٠
٠
٠;٠!
13839 ﺧﻮا ت دارى اج;ارü ٠٠رﺣﻪ ﻟﺬ ا ﺿﻄﺮأر
ﺣ ﻪ ﻋﻨﻠﺖ ﺣﻮارى دارى/
«Nefsinin istediği şeylerde ihtiyarin ve iraden var, aklinin dilediği şey. lerde ise muzlar ve mecbUr görünürsün.» 1
13840 ﻣﺨﺖ و ر د ﻣ ﺖ٠دار \ل( ﺗﻤﻠﺚ ﺑ ﻠ ﺒ ﻰ وﻋﺜﻖ 'ز آ د ﻣ ﺖ١ز ر ا ز «iyi talilıli ve insan olan kimse bilir ki zekâ şeytandan, aşk ve übûdiyyet Adem'dendir.» ١; • , .1
13841 ﻣﺤﺎر٠ﺑﺎس آ ﻣ ﺪ در٠ ﺗ ﻚ3 —ت او؛؛ن ﻛﺎر د ض؛٠ر
f
-Şeytanî bir zekâ, denizlerde yüzmek gibidir. Koca bir ummanda yü » zen kimsenin kurtulması nâdirdir. Nihayet batar ve boğulur .»
381
1384. ا٠>ﻋﺎ4 د ش م٠١٠j
ﺀة'ل ﻧﺮﺑﺎن
م ﻛ ﻨ ﻰ٠س ا ك اﻟﻞ١ ي٠٠ح «Aklını, Hz. Mustafâ (S.A.V.) nm huzurunda kurban et ve: (Hasbiyallah). Yâni (Allah ilana kifâyet eder) de."
13847 ش٧ ر ر ﻣ ذ ق و٠ىن
٠رﺟو
رﻛﺶ٠3 ورش داد ' ض،> غ «Nuh (A.S.) in iman etm eyen oğlu Kenan gibi gem iye girmekten kaçınma. Zeki olan nefsi: dağa çıkar, kurtulursun, su oraya çıkamaz, diye Onu aldatmıştı.» Evet. Hz. N ^ o n u gemiye çağırmıştı da:
ﺀ ﻗ ﺄ ﻛ ﺎ ﻻ ﺗ ﺎ ﺻ ﺴ ﺰ ﻳ ﺈ اً ز١س \ و ﻛ ﺎ أ ﺧ ﻠ ﺒ ﺜ ﺼ ﺲ
ﻳﺔت٠ ﻟﻢ١ اﻟﻤﺬﺣﺔةة؛١ ﺗﺔة١ ﺳ ﺠﻤﺔ٠ اﻏﻞ ؛ Yâni : «O, dedi ki: “Bir dağa sığınırım, o beni sudan korur” (Nuh da şöyle) dedi: “Bu gün A llah'ın’emrinden, esirgeyen kendinden başka, hiç bir koruyucu yoktur”, ikisinin arasma dalga girdi, o da boğulanlardan oldu«3.»
13848
( رﺛﺪj ﺟﻮن ر ى از ﻣﻨ ﺶ اى ذت اوى ﻛ ﺜ ﺪ٠ئ ﺧﺪش «Ey Kenan gibi olan sapık; Nuh gibi olan (İnsan -1 kâm؛l)in minnetdarlığından nasıl çekiniyorsun? Allah bile onun m innetini çekmekte...» Yâni, taat ve ibâdetine şükreder ki Zât-1 Akdes-i İlâhî şekUrdur. ( S û re
(89 ؛H u d : 43
3.3
ا:«ا5:ا ل٠ ودن.. ا٠ ؛< د ل٠٠ا ؛
ﻟﻰ,ﺀﻟﻢ وس ﺀق رﻣﻮدى از «Yahud da nakil ilim lerle *ﻻdolmu ؛- yâni öğrenmemiş V، ؛ona ا١ ، ا أrur olmamış ٠bulunsaydı da bir veliden (v « h y ٠ ؛Ilak) ؛imini kapsayd،.» îmam-ı Gaza) ؟pencere önünde Kur'aıı okuyormuş, liiriideri Şeyh ٨ İ1med Gazalinin geimekde olduğunu ve sonra döndüğünü görmüş, Ark», smdan koşmuş, almış, eve getirmiş: — Birâder geliyorken niye döndün? diye sormuş, o da: Kur'an okuyordun, memnun oidum. Sonra kan deryasında yüzmeye başladm, onun İçin döndüm cevabini vermiş. Meğer Hz. imam o esnada bayz meseleleriyle zihnen meggul olmaya başlamış. Gazâli, biraderinin bil keşfe ne vasıta ile nâil olduğunu sormuş V.' (Tarikat! sofiyyeye intisab ile) cevâbını almış ve kendisi de 0 tarika girmiş. İşte nakl ؛ilimden maksad: Hayz, nifas mes'eleleri gibi bilgiler, (Ilııı-i Vahy-İ Hak)dan murad da Ahmed Gazali'nin keşfi gibi İlhâm-1 İlâhî ile Öğrenilen şeylerdir,
13854 ش اًر ى ﻛﺘﺎ ب١ ا ﺑ ﻴ ﻦ رورى ﺑ ﻮ٠ ٠ ﺟﺎن و س و ى ') ارد ﻋﺘﺎب٠
«Böyle bir nura karşı önüne kitab alıb onunla m eşgul olursan, illıamu mazhar olmuş ruhun seni azarlar.»
13855 وﺟﻮد اب دان١٠ r - ﺟﻮن ﺳﻠﺐ زﻣﺎن
ادم
ﻟﻢ ﻟﺬل٠
«Zamâmn kutbu olan (İnsân -1 K âm il)؛n .kelâmına karşı nakli ilmi, su varken teyemmüm etmek gibi bil.» Mâlumya, su varken teyemmüm caiz olmaz ve onunla namaz kılınmaz. İşte âlim, ârif ve mülhem olan (İnsan-ı Kamil)in-kelâmı yanında, kitablann miinderecatı böyle kalır. ;،(؛:٠
lîha Hz. Yusuf’a: .Çık da kadınlaı٠،ı gürıııı.. ٠U٠di. Bıı husus Sure ٠ YtV.uf'd« şöyle beyân edilir.
؟v % ^ ٠r o 4 ^ 3 ■١5^؛ ١٠*■ —-٠٥l ٠٠٥ j - \ ٠£ ^ 5.J -V ,x \jjk ı* j
~jzd===2\ ٠C؛٠١J
5 ٠ ؛a ؛i ١! ; ؛j ١£ ؛r Yâni : «Vaktaki (Züleyhâ) onların gizliden gizliye yaptıkları dediko duları işitti, kendilerine (da’vetçi) yolladı, onlar için (rahatça) yaslana cak bir yer (bir de sofra) hazırladı, onlardan her birine birer bıçak verdi. (Yusuf’a): “Çık karşılarına” dedi; Şimdi onlar bunu görünce kendisini b ü yük bir varlık olarak tamdılar, (hayranlıklarından) ellerini kestiler ve de diler ki: “Allahı tenzih ederiz. Bu, bir beşer değildir. Bu çok şerefli b ir melekten başkası değildir” . (Züleyha) dedi: “İşte beni kendisi hakkında ayıpladığınız şu gördüğünüz (zat) dır.”90» İşte kadınların şu hâli müşâhede neticesinde düşülen bir hayrettir, yoksa alıklık değildir.
13860.ﻋﻘﻞ را ﻗﺮان ﻛ ﻦ ا د ر ﻋﺪ ق دوﺳﺖ ﻫﺎ ﺑ ﺎ ر ى ازان ﺳﻮﺑﺴﺖ ﻛﻮﺳ ﺖ٠ﺀةﺀل «Dostun aşkında akil kurban et. yük altındadır..
Çünki aklilar, taraf-! İlâhîden, hlr
Aşk, ffîâkûlâttan değildir. Bu sebeble akil onu idrak edememekti! v٠١ yük altında kalmış gibi olmaktadır.
(90)
Sûrei Yusuf: 31-32
:ااا7
ا.' ؛86٢٠
زك رﻫﺪاﻧﻰوارن٠ادرﻧﻮ ب:
y ۴ ﺑﺪ:ﻣﺢ
ا ﻗﻼ وزت
«-'،، Bu yolda nam ve nişanı lir ik , kılavuzun kımıldamayınca sen de «!mıhlama Kılavuz kımıldanmadan kımıldanmamak, mürşid-i kâmile tamamiyle 1.1)1 ؛olmak tavsiyesidir,
13866
ﺀود٠دم٠اوﻟﻰ ﺳﻢ ﻣﺤﺐ
£
/
ود.ون ﺟﺒ ﺶ ؟ﻧﻠﻢ٢ ﺟﺒﺜ ﺶ «Bir kimse başsız kımıldanırsa 0 kuyrult olur. Onun kımıldanması akrebiıı hareketine benzer.»
13867 رو وﻧﺬﻛﻮر وذﺷﺖ و ﻧ ﺮا ك/ أم اك٠٠ﺑﺜ ﻪ اوح— ن اج «O akreb çarpık gider; gece görmez, çirkindir ve zehirlidir. San’atı ،se |iîk olan cisimleri sokmakdır.»
13868 ﺀود٠ش ا ن رﺑﻤﻮن آراة ﺳﺮ.
ﻟﻮد.ن,ﺧﻠﻖ وﺧﻮى ﺷ ﺮ ش ا «0 akrebin başını ez. Onun s im ve daimi huy ve tabiati böyle insan sokmaktır.»
13869 ﻼ ح اوﺳﺖ اًن ﺳﺮﻛﻮس
ﻫ
ﺧﻮد
ش زان ذوم"ن ا٠ز.؟ان ر- د٠"ا ز «Onun başının ezilmesi, salâhına hizm et eder. Onun can kırıntısı ٠-، y ni tam bir can dem eye lâyık olmayan ruhu ٠-o ugursuz cesedinden kurtul muş olur .» F : 24
.٠,،>٠٠
ا
ا
|.' 8 7 .'
«Sarhoş bir sipâhî'nîA eline hıl,١ : vermek, i:ısan olmayan hir şahsa ilim ii^retmekden ehven kalır.»
13874 و؛ران٠ب و ب٠وﻣﺎل و ﻣﺬ م
\ن/ ; در و ف د ا
ﺀﻟﻢ * .j
«Alçakların el؛nde ilim, mal, m evki ve lıüküm, halk İ؟in fitne «dur.. Abbasilerden halife (Mu'taSım Billâh)ın Başkadısı mûtezile mezhcbinde idi. Halkı kendi mezhebine sokmak İçin, ortaya bazı meseleler atrnış ve bunlarla ilgili olarak, ehl-i sünnet ulemâsından bir çoğuna, hushsiy!،.' (imam Ahmed b. Hanbel) (R.A.) gibi pek muhterem bir müctehide tiirا،' اtürlü ezâ ve cefâ ettirmişti. İşte böyle b-irinin ilim öğrenmiş olma»), ohl-i İslâm İçin müdhiş bir fitne olmuştu.
13875 رﺀؤﻣﻨﺎن. دس ﺻﺎ'زن ﻓﺮض ﺛ ﺪ٠ ذون ﺻﻨﺎن۴ ﺳﺘﺎﺳﻨﺪ ازﻛﻒIT «Gazâ, delilerin elindeki kılıçları almak İçin mii’minlere farı olmıı," tıır.a Çünki :
1387(؛ دراو٠ضث ان او ﺑﻨﻮن ﻵ٠ ج ورﻧﺎن ﺛﻤﺪررا زان زﺷﺖض «Bunların can. delidir, cesedi اا٠ اelindeki kılıçdır. Binftenalcyh 0 ؟lr. kin huylıı delilerin elinden kılıçlarını a li. 371
ا.'ﺀ87 أ٠ ت٠ ﻻﻣﺎ ﻛﺎرد إد١ I ب٠ اﻏﻤﻊ٠ال و٠ او ﺛ ﺪ ﻣ ﺖr ب رﻛ ﻮا؛ا ■حو؛٠ﻻإ٠ «Bir alçak mal ve mevki e lle etlerse kendi rczâlctinc tftlib ..Imıış olur .»
13880 ؛ ﺑ ﻬ ﺪ.٠ ﺀﺗﻞ وﺀﻃﺎﻫﺎ٠ا د د د٣٠ وﺿﻊ٠. — خ ا آ ر د ب١ب «O şahıs ya hasislik eder, kimseye birşey vermez; yahud cömerdliğe kalkışır, yersiz ihsanlarda bulunur.»
13881 د٣ را در ﺧﺎﻧﺔ ﺳﺪق٠ﺛ ﺎ
د٠ا ﺀ ﻧ ﻦ ا ﺛ ﺪ ﻋﻄﺎ ﻛﺎﺣﻤﺂ( د «Satranc oyunundaki şâhı, piyâde hanesine kor; ahmağın vergisi İşte lıiiyle olur.»
13882 ﻓﺘﺎب
( /
ون در د ﺳ ﺖﺀﻛﻤﺮا٣
ذا ﻓﺘﺎب۶ ﺷﺖ درﺟﺎ٠ى اﺗ ﺪا
f>
.ب
«Hiikiim ve hükûme، sapık bir herifin eline geçince onu mevki sa. nir; lâkin hakikatte 0 m evkie geçmiş değil, kuyuya düşmüş olur.»
13883 دذ ﻻ و ز ىﻛﺬد٠ رﺀﺀى د آ ٠ﺟﺎن زﺷﺖ ا و ﻣ ﺎ ﻧ ﻮ ز ى ﻛ ﺬ م «Kendisi yol bilmediği hâlde kılavuzluğa kalkışır da, onun çirkin rûhu Dünyâyı yakar.» 373
Inıum-ı ٠tuU>A z a m (Rnhm ؛ıh(i aleyh) AbbasUerrlen Mnı١؛؛u r 'ım t e k i t kadıl٠)ı ؛kubûl etmemlg, ondan dolay ؛h a l i : konulm uş ve dövül llarunürreşid meşhıır (BehUJ I)،'u،â)ya: Gel insan içine kanş, sana bir vazife vereyim, halk senin dirftyctin. ılf٠ n istifâde etsin demiş. Behlûl:
İstişare edeyim de öyle, diyerek abdesthaneye girmiş ve luıyli müd ılrl kulrmş. Hârun tekrar çağırtıb: Nerede kaldın? diye sorunca: Müşavere ediyordum demiş. Hârun: Kimlerle? deyince: Abdesthanedekilerle, demiş. Hârun: — Ne dediler? diye suâl edince: liiz nefis yemekler idik, insan içine karıştık da böyle olduk- Sakın hu karışma. Sen de bizim gibi olursun dediler, cevâbım vermiş.
«YÂ EYYÜHELMÜZZEMMİL ÂYETİNİN TEFSİRİ» 13888
ن ﺳﺪب٠و ا ﺗ ﺪ ر ﻣ ﻞ ى را ز ر ب٠ ﻛﻠ ﻤﻴﻢ اى وال3ى ر و ز اً ا “Bu sebebden Cenâb.ı Hak, Nebiy.yi Zîşânâ dedi ki: Ey ahmak V. sefihlerden kaçan: örtündüğün kilimden dışarıya çık,* Hakkin, Halkı tevhide dâvet İçin peygamberi teşvikidir. 13889 ش ورو ﻣﺜﻮ
ا'در ﻛ ﺎ ﻳ ﻢ
/
*
r
ﺑ ﺖ' ﻋ ﻤ ﺎ د ا ن")وﻫﻮش٠٠ ان ج٠ ج٠ك «Başını kilime çekme ve yüzünü örtme: Çünkü, cihan dalâlette kal. mış bir beden, sen ise şuur ve idraksin.» Kalk ve görün de, 0 dalâlet cihânı senden nur-u İrşad alsın. 37. ٦
٠٠٠
A rş la rı ve ta v s a n hikftycNİrıcIc. ge d ،ğ i g ib i.
،<•٠ .
٠/ ;j jl-jû -f ؛jr1!)
l٠L^». ؛.،؛١ L ^٠_y ^ «Bu safa ve m â n â d en izin in k a p ta n ı ol ey M ustafa! (S.A .V .) (.'iinU.ı se n o d en izin ik in ci b ir N û lı’usun.»
Hadîs-i şerifd e: «B enim şe rîa tim , N u h (A .S.) ın gem isi g ib id ir. Onn t u tu n a n , k u rtu lu r, o n d a n a y rıla n ise b u h a y a t fırtın a s ın d a boğulur» buyurul m u ş tu r.
13894
٠_j ١ ٠١j
<-،>١٠-١.> ،^.;،✓ ٠
«A kıllı k im se le r için, h e r yo ld a, h u sû siy le deniz y o lu n d a b ir k ılav u z lâzım dır.»
Zâhiri seferlerde böyle olduğu gibi mânevi yolda da, sâlike, yâni ma neviyat yolcusuna bir kılavuz, bir delil mutlaka lâzımdır. İşte bu delil kâmil bir mürşittir.
13895 .-3 • ؛j ،3١.d 3 ٠۶
.İ m.
".؛١..."
5". ,٠٠.٠. .،J
«K alk da yolu v u ru lm u ş k e rv a n ın h alin e bak. H e r ta r a f k a p ta n lık id d iasın d a b u lu n a n g u ly a b a n île rle dolu.»
Hz. Pirin ricâsı, Cenâb-ı Peygambere olduğu gibi, onun vâris-i ekmeli ve asrının gavs-i âzami bulunan zâta da âid olabilir. Demek isteniliyor ki; Ey gavs-i âzam, kalk da bak: Allah yolunun kervânı vurulmuş, kimi he. lâk edilmiş, kimi soyulmuştur. Çünki gulyabanî birtakım müzevirler, kap tanlık ve kılavuzluk iddiâsma kalkışmiş, o müctehid ve mürşid taslakla rına uyanlar da çöllerde şeytan eşkiyâsmm hücumuna uğramıştır. :،77
buyurmuştur. Hakikaten l.tınüli Ekrem (S.A.V.) Mekke'de; bulunduğu vakit Kureyşîler refah ، ؟inde idiler. Hicret-i Ncbeviyyeden sonra müthiş bir kıtlığa ve açlığa uğradılar. Evveldi refahları şübhesiz sâye-i Muham medi’de idi. Zât-ı Akdes-i Nebevi böyle olduğu ğibi onun vârisleri bulu nan evliyâullah da böyledir. Onlar da bulundukları halk için, kazalara karşı siper olurlar. Nitekim cenâb-ı Pir zamanında Konya’yı muhasara et miş olan Moğol kumandanı bir türlü şehre girememişti. 13899
ب روان٠ در رﺻﺪر ذاﻟﺜﺎ د د ث ن١< ﺳﻚ i C \ 3رد ا١ ^ د١ﻣﻴﺰ ر «D olunay, g ö k y ü z ü n d e g ec eleri y ü rü r ve k ö p e k le rin h a v la y ıb u lu m aS indan s e y rin i te r k eylem ez.»
Her asırda bulunan Hak erleri İşin, münkirlerin târiz ve tecâvüzleri de köpeklerin dolunaya karşı uluması gibidir. 13900
ﻳﺎ: اأص/ ا٠ د ا
ان ﺳﻜﺎن
و٠ " ر در٠ ازﺳﻐﻊ وع وع را ن ««Bu k ö p ek ler: (
1ذ ﻣﺘ ﻮا
) =
«susun» e m rin e sa ğ ırd ır. O n u n İşin sen
gib i b ir d o lu n a y ’a k a rşı h a v h a v ederler.»
Â'raf sûresinde şu âyete işarettir :
\)ا
'■ ى ;— ﺟ ﻌ ﻮ رتj ﻧ ﻨ ﺪ ا١ع زئ.ئ ٠
'د ذﻳ ﺆ و
Yâni : « K u r’an o k u n d u ğ u zam an d e rh a l onu d in ley in , susun. T âk i (Allahın rahmetiyle) esirg e n m iş 0İasınız33.» Bu âyetin nüzûlüne sebeb olmak üzere rivâyet edilir ki: Ensarilerden, yâni Medine ahâlisinden biri, Resûl-Ü Ekremin arkasında namazda iken93 (93)
Sûrei A ’raf: 204
37٥
«K ü r g ib i o la » ve h a k ik a t y o lu n u اااﺀﺀ٠ "ااا٠ ٠ ,٧ ا٠ ؛؛ اا.'أ، ا1ا,' اا:-;.‘ا٠ اااا،أ.<- ،.'ik a ra c a g ım » d e m e k d ir . '؛ 13901
ل ﻧﺮار. ان+ و ; ن ﺀ٠ ٠ض ؛ﻛﺘﺮ. ر ا د ر ﻧﻄﺎر، ؟ورا را ذط،3ﺟﻮ
«O hâ.de sen bu sebatsız dünyâ’daki٠ er ؛ır،n elinden ، 1.1، da .,ular، l،a٠ katar hakikat ve seba't âlemine götür.» 13905 وﻫﺎدى." ود٠ ﻛﺎر ﺀاد ى ا ن
ا'را ﻧﺎ د ى٠ط"ﺑﻢ آ ز ر ز «Doğru yolu gösterenin İÇİ budur; sen de doğru yolu gösterensin Ahir zamanın yasma neçesin sen! Ey takvâ sahiplerinin imâmı ilil lıjıyalı. kapılanları (yakin) makamına kadar götür.» 13906 ﻟ ﺪ ر
ا ر ر دأ ر د
در
وﺛﺎد رو." د ش راس زﻧﻢ/ «Her kim, sana mekr ve hile etmeye kalkışacak olursa, onun lioynunu ben vururum, sen şâd olarak vazifene devâm et.» Müzzemmil sûresinde buyurulmuştur ki:
٠ ^ ﻋ ﻮ ﻻ و ا ﻏ ﺊ ; ر ز١; ﺗ ﺎ ذ ب ﺀ د Yâni : «Onlar (gerek benim hakkımda, gerek senin hakkında) ne ilerlerse katlan (sabret). Onlardan (güzel bir ayrılışla) sızıltısızca ayrıl.J*.» Yine Hicr sûresinde Aleyhisselât Efendimizi teselli İ ؟in :
© ح٠ ا ﻗ ﻰ ة ﻟ ﻤ ﻤ ﺨ ﻲ٩ Yâni : «Habibim seninle ist.ihzaya cüret edenler İ ؟in iliz kâfiyiz, ııııı. lıakkak onların hakkından ge!iriz»5.»945 (94) (95)
Sûrei Müzzemmil: 10 Sûrei Hicr: 95 :iki
Yâni : «Onlar (Seınık. kavıııi) böyle bir tuzak kurdular. Biz dc١ , ken dilerinin haberleri olmadım, onların plânlarını altüst ediverdik'1'.» me/ı !indedir. Salih (A.S.) ın kavmi olan Semudîler, iman etmediklerinden ii<٠ . .؛ime kadar Allah’ın azabına uğrayacakları peygamberleri tarafından haber ve riîmişti. Onlardan 9 kişi Hz. Salih’i öldürmeye karar verdiler. Salih (A,S.) dağda bir mağaraya gidib ibâdet ederdi. O dokuz kişi, o mağaraya gidlb Saklandı ve Hz. Salih’i beklemeye başladılar. Fakat dağdan yuvarlanan büyük bir kaya üzerlerine düşüb hepsini ezdi. İşte bu ceza, Semûdil.rln mekrine Allah’ın bir mukabelesi idi. Kezâ Âli İmran sûresinde:
Yani : (Yahûdiler gizli) gizli hileye saptılar, (îsâyı ansızııı öldürmeye adam tâyin ettiler), Allah da onların o hilekârlıklarına (öldürmek isteyeni îsâ’ya benzetmek, kendilerine onu öldürtmek, Jsâ'yı yukarıya kaldırmak sûretiyle) mukabele etti. Allah, bütün hilekârlan hakkıyle bilendir»?.« buy. rulmuştur. Yahudiler, Hz. İsa'yı idam ettirmeye çalışıyorlardı. Havarilerden (Ye hudâ) yahud (Hain Yuda) ya birka ؟para verdiler, r.uhullah’ın bulundu, ğu yeri öğrendiler ve Roma askerlerine göstermek İçin Yuda'yı gönderdiler. Cenâbı Hak İsa'yı ref' etti ve Yehudâ'yı ona benzetti. Romalılar, Y. huda’yi İsa diye yakaladılar ve ؟armıha gerdilei'. İşte bu da mekre karşı İlâhî bir mukâbele idi. 13909
ﻻ ﺑ ﻖ اً ن ﻧ ﻜﺎ ن٣ ﺟ ﺒ ﺖ ﺧﻮد ان٠ﺑﻶن ج٠ ﺑﺌﻰ ﻳﺎى زه٠ «Cihandaki erkek fillerin ayağına göre, bir Tiirkmenin karaçadırı n٠ ١ olabilir?» Ve nekadar dayanır?967 (96) (97)
Sûrei Nemi: 50 Sûre ؛Ali imran: 54
اا|ااkalbili' ؛Sıii-U manevi ٠,nnıbı'u'('k 111(1 أ؛،'.٠.، ااVI' dAvetinle ا1ا ا؛،* ا0 .٠اس اا، ا،>؛,- Kıyiitnel. zuhura gelir. Nitekim ؛؛.:yiv <!<' oldu ,B ir sa b a h zunmn) d a y ın d a n ,B ir ses ■işitildi lla lc o l a y ı n d a n B ir b ü lb ü l ş a k ıd ı e ، ٠ flwe٤ ,b a tim d a n .B i l d il e r r u h la r a sa fii g e l i y o r
*k“ ,D i y o r d u o ses k i b u y o ld a n s a p ın ,AUah'% b ir b ilin , b ir H a k k a ta p ir i ,H a k s iz lik e tm e y i n , a d a le l y a p ı n .H a k s i z li k sem am da b e la g e l i y o r
U f u k d a a k is le r y a p ın c a b u ses , ; ؟ır l a d ı g a f le t te n Ilg a n a n h e r k e s İ s lâ m ın s e s i y d i 0 b a n ğ -ı a k d e s S a d â s ı s e m a d a n h â lâ g e li y o r .
13913 و ا;اﻣ ﺖ ا ى ﺻﻢ5 د٠ﻟﻮ
(\/
ﻗﺈ ﻣ ﺖ 'ﻟﻰ ﻣ ﻢ٠ ش ز ا ك.ﺧﻮ
«Ey Habîb-J İlâhî, her kim. Kıyamette nerede? diye sorarsa: İşte benim, ıliyerek kendini göster.» (Kâmet ve kıyâmet) kelimeleri arasındaki lâfız münâsebeti dolayisiylc '؛airler, sevgilinin boynuna kıyâmete benzetir ve meselâ: Ö ld ü r d ü â h ö l m e d e n e v v e l b e n i 0 ş u h , G ö r m e m 0 s e r v k a d d i k i o ls u n k ı y a m e ti m .
derler. Hz. Mevl'ânâ bu beytinde Resûl-İ Ekreme (Ey Sanem) diye hitâb ediyor. Sanem : Put demektir. Sevgililer, tapılırcasma sevildikleri İçin onlara (Biit) ve (Sanem) d ؟rler ki lıuradaki (Sanem) i (Habib-i İlâhî) diye terciime ettim. Canâmn kâmeti görülünce kalbde kıyamet koptuğu İçin de ona (Kıyâmet) tâbir ederler, igte cenâb-1 Pir, .bu usûle göre Hakkin mahbubu olan Peygamber-i ekberi tavsif ediyor. Hz. Mevlânâ b'Undan sonra kıyâmeti ve oradaki İikâ-yi İlâhîyi bekleyen bir âşıka hitaben diyor ki: F : 25
385
ا:آااااا
ب وا٣ب ]U
jV
-ﻖ نﺣ ا0 ﺀ ًزا
“ ﻧ ﺪ ا ب. ا ا, ﺣﻮن اود ﺣﺎ'ا د٠
«Ey can; duâmız kabul olunmaz.sn, ١11. ﻻا'اااsemâsından sükûl ile e«, vab verilir.» Bir kimsenin duâsının kabûl edilmiş olması, istediği şeyin husUle gel mesiyle anlaşılır. Çâyed murâdı hâsıl olmazsa, 0 şey'e İstîdâd،' olmadığı İ؟in murâdı husule gelmez ki ettiği duâ siikht ile mukabele görür. Hz. Mevlânâ, bu hakâyıkın beyânından sonra, hasbihâl ediyormuş gibi, boş yere vakit geçirmiş Olanlara târiz ediyor da diyor ki: 13917 a.، »&İUj> ٠ ،■ “
L.
،£١ 3١j j j dU
«Harman zamanı geldi. Lâkin yazık ki bizim tabimize, giin vakitsiz oldu, geç kaldık.»
Yâni : «(Ey mü’minler) bugün sizin dîninizi kemâle erdirdim, üzeri nizdeki ni’metimi tamamladım ve size din olarak müslümanlığı (verip on dan) hoşnud oldum99.» Âyet-i kerîmesi onuncu sene-i hicriyyedeki hacc-ı vedâ’da nazil olmuş ve dînin kemâli ve nîmet-i ilâhiyyenin itmamı beyân buyurulmuştur. 13918 ت وﻓ ﺮد ى ا ن ةا>ام.,.ك
وﻧ ﺖ
م٠" ﻛ ﺖ ى آ د روﻫﻤﺮ دو
«Vakit dardır. Bu bahsin genişliğine bir ömrün devamı dahi dar gelir.» (99) s ٥rel Mâide: 3
387
«CEV A P V E R M EM EK !>!٠ : C E V A P T IR S O zO . A IJM A fiA V E R .E E ( e k C E V A I. S U SM A K T IR , SÖ ZÜ N Ü T E K İ E I .E R H E R » K ،s، IJE BU H IK A Y E Y E E A N K A TILM A K TA IH R ."
13.23 داورا ﺑﻨﺪ؛r وود ﺛ ﺎ ى ٠ﺻﺪه ﺀذﻟﻰ وود ش ﺀ وﻧ ﺰ د «Bir pâdişâhın şehveti diri ve akil 01ü bir bendesi vardı.» 13924
ﺛﻨﻰ١ ورده ﺀاى ﺧﺪﻣﻨﻰ آةذ ﺑﺪ ﺳﻜﺎﻟﻰ راك^ ﺑ ﻨ ﺪا ذ ق «O bende, padişah hizmetlerinin inceliklerini bırakır, onlar hakkin،laki kotii düşüncelerini iyi sanırdı.» 13925 د: ﺷﺘﻢ ﻛﻞ١٠ ل ﺛﺎ'ﻃﺬد ﺟﺰا
ورﻣﺤﺒﻜﺪأﻋ ﺶ از ﺧ ﻂ رذﻧﻴﺪ «Padişah; onun aylığını azaltın, kanaat etmezse defterdeki adını ؟izin dedi.» Yâni hizmet'den çıkarın, dedi. 13926
ﻋﻨﺪ اوﻛﻞ ﺑﻮد و ﺟﺮ س اوﻓﺰون ﺟﻮن ﺟ ﺰاﺗ ﻢ د د ﺛ ﺪ ﺗﻨ ﺪ وﺣﺮوف «Onun akil eksik, hırsı fazla idi. Aylığın azaldığını ،örünce, hiddet, lendi ve sertleşti.» 13927
ﻛﺮدى ﻃﻮا ف
وود
ﻋﺘﻞ ﺑ ﻮ د ؛ ا ﺗ ﻤ ﺪ
“ اﺑ ﺪ د ى ﺟﺮم و ود ﻛ ﺬ ق »»اف *Eğer akli olsaydı kendi etrafında dolaşır; yâni ahlâkına dikkat eder, kendi kabahatini görür ve af olunurdu.» 3.0
13931 را ؟ﻟ ﻪ ﺀذل وﺀام و د و د٠ ﻛ ﻚ ل٠
ﻧﺪ ﺟﺰ ﺳﺞ)د١او و رﺛﺘﻪ ت او ﻧ ﺪ «Mahlûkattan kir takımı; akil, ilin vc .:.)mertlikten ،I.Hrettir. ،tunlar Allah’a secde etmekden başka hirşey !)ilmez.«
13932
١ ﺀ ر س ﻫﻮ٠'ﻳﻊت اﻧﺪ ر ﻋﻨﻤﺮ ش از ﺀ د ق ﺧﺪا٠ﻋﻠﻠﻖ زﻟﺪ٠ور: «O nun u n s u ru n d a h ırs, h e v â v e h ev e s y o k tu r, A lla h ’ın aşk ıy la yaşar.»
o
n u r-u m u tla k tır ve
13933 ى٣ ; ﺀز دا؛ش. د٠ و/ ك
ﺀ;وان از ﻋﻠﻒ در ﻓﺮﻣﻰ٠ رﺟﻮ «D iğer h irta k ım , ilim sizd ir... H a y v a n gibi ot y e r ve sem irirler.«
13934
ﺑ ﺘ ﺪ ﺟﺰ^ اﺻﻂﺀل وﻋﺎف٠او از ﺛﻐﺎوت ﻏﺎﻓﻠﺖ واز ﻧﺮف «O nlar, a h ırd a n v e o tta n b aşk a b irşey görm ezler. K ö tü lü k te n de ،،afild irle r, y ü c e lik te n v e iy ilik te n de...»
13935
د ى زاد وﺑﺬر٦ ان س وم ﻫ ﺖ اﻧﻔﺮدﺗﻪ ' ﻳ م اوﻧﻤﺒﺶﺀر « M ah lû k atın ü ç ü n c ü k ısm ı ise A d e m o g u lla n d ır, in sa n la rd ır, « u n la r, y a ri y a ra tılış la rı b a k ım ın d a n m e le k tirle r, y a ri y a ra tılışla rı b ak ım ın d an da e ş e k tir le r »؛
:،»،
13940
ل: ٠ﺟﺮ
ا٠"م
ﺑﻨﺶ ادم اﺗ ﻚ
أل و ذ ل٠ر ت از ﺧ ﺜ ﻢ ﺀوا و «O n la rın s û r . t ؛Â dem , m ânâsı Cebrail, y â n ؛l‘n ı٠١l٠،،" ؛r. O n lar: gazali -d an ,h ev â ve lievesdcn, ilim n am ın a b irta k ım d e d ik o d u d a n k u r tu lm u ş la r
dır.» Kezâ : 13941
٠١از وا ﻣ ﺖ ر ت وز زﻫﺪ وﺟﻬﺎ از آ ﺑ ﻰ زاد او زاد
\ ا/
«RJyâzetten, zühdden, mânevî mttcâhededen de halâs olmuşlar; sanki (Beni Âdem)den vtfcUde gelmemişlerdir.» Riyâzet ve mücâheâe gibi hâller, bedendeki kesâfetin sâfiyyet p٠yd،'ı etmesi içindir. Matlub hâsıl olduktan sonra vasıtaya hâcet kalmaz. 13942
ان ﻣﻠﺣق ﺷدد٠ﻧ ﻢ د ء اﺧﺮ
ﺧﺜﻢ ﻣﺤﺾ وﺛﻬﻮت ﻣطﻠق ﺛ ﺪ*د «Diğer bir kısım eşekler dâhildir id rettir.» 13943
onlar, gazab ile şehvetten ibft-
ﻟﺜﺎن ﻧﻮد ورﻓﺖ٠و ﻣ ﻒ ﺟ ﺮ ل در ا ا< وآن وﻣ ﻒ زﻓﺖ٠إن ﺧﺎ٣ص ﺑود «Onlarda da Cebrâil'ik . yâni melekiyyet - vasfı vardı. Lâkin o haslet büyük, onların ise havsalası dar olduğu için o haslet, o havsalaya sığmadı ve gitti.» Bir hadîs-i şerifte: «Her doğan çocuk İslâm tabiatinde olarak doğar. Sonra anası babası onu Yahudi, Nasrânî ve Mecûsi olarak yetiştirir. İ mi yurulmuşdur. Bu kısımdaki insanlar da, insan olmaları dol.yisiylo, l،٠ ١ n dilerinde akıl ve iz’an ve melekiyyet vasıfları olmak lâzımdı. Fakat hıın larm havsalası o vasıfları kabûle müsteid ve' mütehammil bulunmadığı için hayvaniyyet derekesine düştüler
ا:يﺀ٠48 ا ى زر ﻛﺌ ﻰ را ا؛ﻟﻤﺎ٠ ﻣﻪW -
ر درا ا ش٠درﺀا در ة «A ltın e lb ise le r dokur, d en izin d ib in d e n in ciler çıkarır.»
13949 اى ﺀﻟﻢ ﺀذدئ٣ ﺧﺮده ﻛﺎر ٠ا ﻣﺤﺪوم و م ﻃ ﺐ و ﺋ ﺪ ،.Hendese ilm in in in celik lerin i, n iicu m ilm in i, t،b v e fc lsc le ilim le rin i e n ince ta ra fla rı ile bilir.»
13950
ﻫﻤﺎن دﻧﺎﺳﺘﺶ1 &ل ﺗﺈ ق
ر'ﺑﺬ ش. ﻣﻐﺘﻢ ا ﺳﻤﺎن٠رﺀ «Ç ü n k i o n u n , a n c a k bu D üııya ile alâk a sı v a rd ır; yedinci k at .؛(؛٥٠■ ؟٠!،' m ağ a y o lu y o k d u r .»
13951
ﺑﺄ ى اﺧﺮﺳﺖt ا ن ﻫﻤﻪ اد !ود وﻛﺎل_ اﺛﺰﺳﺖ۶ & « B ütün b u b ilg ile ri ve m a h â r e tin cüm lesi a h ir b in â e tm ek - y in i D ün y a y ı İ’m ar e y le m e k - v â sıta sıd ır ki, a h ırd a , sığ ır ve d ev e gibi h a y v a n la rın m u h afa zası için dir.»
13952
ر ا ﺧﺘﺒﺎ ى ﺣﻴﻮان ﺟﻨﺪ روز٣ ﻟﻦ ﻛﻨ ﺠﺎ ن رﻣﻮز٠ د ا٠ رد٢ ا م ا ن «H a y v a n la rın b irk a ؟g ü n lü k y aşa y ışın ı te m in e y aray u n 1.11 ،ilin ve h ü n e rle re o b u d a la la r (K üm üz) d e r le r .»
Fakat,
dır, b u n la rla görm ezler; k u la k lın ı v arılır, h ıııılarlu ؟؛itm e z le r. O n la r dört ay ak lı h a y v a n la r g ib id ir. Ilııtla dalın .،upık dırlar. O n la r g a fle te düden le rin ta k e n d ile rid ir100.»
Aynülmeânî tefsirindi: deniliyor ki: Mükellef ile guyr-i mükellef, mü savi değildir. İnsan, mükellef ve .,.kİ ile şehvetten mürekkebdir. Eğer aklı hevâ ve hevesine gâlib gelirse, meleklerden efdal olur. Nefsine ve hevâ ve hevesine mağlûb olursa hayvandan da aşağı kalır. Bir beyitte bu husus şöyle dile getiriliyor; «Ey insan; sende meleki. yet ve şeytanetten nasib vardır. Şeytanı ve şeytanlığı bırak da fazilet itibariyle melekleri ge ؟.» Sûre-i Hasrın sonunda buyurulmuştur ki:
Yâni : «Ateş (Cehennem) yârânı ile Cennet yârânı bir olmaz. Cennet yârânı, (ancak) onlar muratlarına erenlerdir!.).» Sûretâ ve ma’nen insan olanlar ehl-i cennet, sûretâ insan mâ'nen hayvan olanlar ehl-i cehennemdir ki, birinciler fefz ü necât bulacak, ikinciler ise Cehennem ateşinde yanacaktır. 13956
وم٠ ’و آ ل دا رد ﻏﺮ
روح
ﺣﻬﺎى ﻣﻨﻜﻰ دارد ﻗﻮم «Hayvani ruh sahiplerinde ancak uyku bulunur. Bu nevi insanlarda aksine duygular vardır.» Öyle iken kendilerini uyanık sanırlar ve aldanırlar. Fakat (Ruh-u insani) sahihleri daima agâhtırlar, uykulannda bile kalben uyanıktırlar. Nitekim Sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz: «Benim gözlerim uyur da kalbim uyumaz» buyurmuştur.
(100) (101)
s ٥ re٤ A 'raf: 179. SUrei Haşr : 20.
3»7
V E
1.1 K | l|. rn، ll،MM E R A D U NF K Z AI»1٠:T„İM R İC S E NİI.Alt،< sllllrv iA Y I:'.'-، K E R ،M i;S ،N ،N T K I' Sht،..
Bu âyet-i kerîme Tevbe süresinde ve ınünâfıklar hakkında nâzil ofmuştur.
؛٠£
te
؛# .
V
Sı
Ss >؟؛■'؛؛؛١
١ «؟ Yâni : «Bir sûre indirildiği zaman içlerinden kimi: “Bu (sûre) hangi nizin îmânını artırdı” der. İman etmiş olanlara gelince: (Her inen sûre) dâima onların îmânını artırmıştır ve onlar (Kur’an indikçe sevinçlerin den) birbiriyle müjdeleşirler. Fakat (o sûreler) kalblerinde maraz (küfür ve nifak) bulunanların küfürlerine küfür katıp artırdı ve onlar kâfir kâ fir öldüler102..
13960 زادي ا ﺗ ﻌ ﺪ ا و ﺗ ﺒ ﺪ ﻳ ﻞ و زد إودش ﻟ ﺪ ق وآن را ﻓﻮت ﻟﺮد » ؟iinki, hayvani rûha sahib olan kişinin, huylarıııı değiştirmeğe ve nefsiyle cihad etmeğe, adilikten kurtulmağa İstidâdı vardı ama, o İstidâdı fevtetti.»
(102)
SOrei Tevbe: 124-125.
399
AKLIN NEFS İLE UÖRA.ŞMASI ؛MECNflNUN DEVE İLE MÜNAZAASI GİBİDİR. ZİIiA, MECNUN İLERİYE, VAN. LEYLÂ TARAFINA GİTMEK ARZU EDİYORDU. BİNDİĞİ DEVE İSE, GERİYE, YAVRUSU TARA FİN A DÖNMEK İSTİYORDU. NİTEKİM MECNUN: «DEVEMİN 1IEVA VE HEVESİ YAVRUSU TARAFINA, BENİM MUHABBETİM İSE İLE RİYE, LEYLÂ TARAFINADIR. ONUNLA, ARAMIZDA HAKİKİ BİR MÜHÂLEFET VARDIR» DEMİŞTİR.» Burada Mecnun’dan murad: İnsanî Ruhtur; Mâşûk-u ezelînin m ecnu nu ve aşıkıdır. Deveden maksat da: Nefs ve rûh-u hayvânîdir ki o da yavrusu mesâbesinde bulunan hevâ ve hevesin meclûbu ve mağlûbudur.
13966 ﻟﻘﻴ ﻦ
رﺟﻮ ﻣﺤﻨﻮﻧﺪ وا'ا؛ش
إ أ د د آن ﻳﺜ ﻰ وا'ن واﺑﺲ ﺑﻤﺌﻴﻦ٠ «A kl ile nefs. M ecn u n ile devesi g ib id ir k i b iri ile ri, d iğ eri geri gitm e k ister.»
13967
ﺑﺶ آن وﻟﻰ روان٠ﺗﻞ ﺟﻨﻮن٠ ﺗﻞ 'اﻧﻪ ﺑﻰ ى ﻛﺮ ش دوان٠ «M ecnûn’u n m ey li, ile riy e L ey lâ cih e tin e g itm e k ister. D evenin m ey il ise, g eriy e , y a v ru s u n u n y a n m a ko şm ak diler.»
13968
ﻟﻰ دم ار ﻣﺠﻨﻮن؛ ا ﻛ ﻞ ﻏﺎش د ى د ى و واﺑ ﻰ آﻣﺪى٠ا ﻗ ﻬ ﻜﻠ ﺪ «E ğer M ecnun b ir a n gafil b u lu n say d ı, deve d ö n er ve g eriy e giderdi.»
F: 26
401
ا:اﻟﻢ'ا؛ا
*ا. د ن ا ﺀوا ا٠ و٠ ووز.درك ا٠در ردد داا
jy f
ﻣﺎد
« Ü ç gü n lü k yolda . .١أل،' اااااا1»ا ااا،، اil،‘ yıllarea teredditdde ا،:<(ا1ا.,.
1397 .؟
?وص دوﻋﺎ ذذﻳﻢ- . اى ا؛: ﻛ ﻪ ﻻﻟﺬﻳﻢ1٠ ٠ ا ﻫﻤﺮ٠٢.ا دوﺿﺪ ا٠ «Nihâyet ded ؛k ؛: Ey deve; ؛killi؛، de ،lifi ،lirimize Zid âşıkız. O lıâld،“ yol arkadaşlığına lâyık değiliz .» 13976
'ر ا و ق ﻣﻦ ﻣﻬﺮ وﻣﻬﺄر, ﺑ ﻨ ﺖ
yا د از
ا ﺣﻨﻴﺎ ر: ﻟﻤﺤﺐ
ﻛﺮد
«Senin muhabketin ve yuların ilana muvafık değildir, obâlde senin sohbetini terk etmek gerektir.» Hz. Mevlânâ buyuruyor ki: 13977
ﻛ ﺪ ﻛ ﺮ را را ﻫﺰن٠ ا ن دو ﻫﻤﺮﺀ ﻏ ﺮ و 'ا_د ز"ن/ ن١ج- اً ن٠ا ر «Bu iki yol arkadaşı biri birinin yolunu vurmaktadır. Onun İÇİ11, ،enden inmeyen ve onu terk etmej'en ruh, yolunu azıtır gider... Burada Mecnûn’dan murad; Akl ve ruh, deveden maksad da, m؛fsdir. ikisinin de gitmek istediği yol başkadır. Akıl, Mâşûk-u ezelî yönüne, nefs ise yavrusu mesabesinde bulunan hevâ ve hevesi tarafına gitmek is ter. Onun için Mecnûn’un yaptığı gibi deveyi, yâni nefsi terk etmek lâ zımdır. 13978
ا(ﺛﺲ ادر ﻓﺎذن٠ واﺀ
اﻧﺄ
ﺑﺎن-
"ن زﺀد ق ﺧﺎرن ﺑ ﻮ ن
«Senin ruhun da Arş’ın ayrılığı ile yoksulluğa düşmüş. Teııiıı ise di ken arzusuyla deveye dönmüş.» '!،٠ :،
٠ eylâ
yu rd u n a,n û n ’u n I /.٠ilm،*k l«t«rl<wn, blndlgt devenin, yavrusunu görmek İçin geri dönmesi ve hu m ünâsebetle ،، أ، آ(ا0 ا، ١.٠ e.1 mesfifeyl kntederek I' lû'yB vâsıJ olamayışı. B en ؛İsrail'in, 'l'ltı çölünde dolaşm alarına benzetiliyor .
139 « 1
"ا و ﻣﺎ ل٠ن ر٠ ح > ش ﻳﻮد ا ز ﺛ ﻨ ﺖ ﺛ ﻤ ﺖ ا ل. ام درر٠ﻣﺎزد «Ey deve; v isâle k a d a r gid en yol iki adi nid an ib a re tti. F a k a t sen in inekrin d e n , ٠ y â n i ben ile ri g itm e k iste rk e n sen in g e ri d ö n m en d en - altm ış yılılır v u s la tta n m alıru m kaldım .»
Bir kimse (Şeyh Şiblî) KaddesallâhU Sirrahu'ya: «Ya şeyh: kul ile Allah arasında ne kadar mesâfe vardır?» diye sormuş. Hz. Çiblî: «o mesâfe iki adimdir. Onları geçince vâsıl-1 ilâllah olursun» cevâbını vermiş. Bu iki adımdan biri: Dünya, İkincisi Âhirettir. Nihai hedef olarak Allaha vasıl olmayı gâye edinenler, Dânya'dan da, Ahiretten de geçmelidirler. Yine Mecnun lisânından deniliyor ki :
13982
; ٠; ك وﻋﺎدم د ﺧ ﺖ٠ زد٠را رى ﺳ ﺮ ﺳ ﺮ١ﺳ ﺮ ا ﺗ ﻢ ز ن د و «Y o l y ak m d ı. B en ise ؟ok ge ؟senin k ald ım . Bu siiv ârilik d e n - y â n ٤ S irtm d a g itm e k te n - u sa n d ım .»
13983
ﺳﺮﻛﻮن ﺧﻮدرا زاﻧﻪ در ﺑ ﺪﻧﺪ ﺟﺬد٠ﻟﻐ ﺖ د و ز د م زﻧﻢ ا ﺟﻨﺪ «M ecnun: A y rılık ateşin d e n y an d ım , bu gam , daha, n e v a k te kadııı. su re c e k ? diye k en d in i d ev ed en fırla ttı attı.»
Sulike lâzım ola ، , اا،٠1ا1ا1ا1 ’اbulunursa 1،،ا1ﻻأ؛؛اااا١,ve olursa olsun velev ki kalçaları üs ١iu !؛l'' ıdıı'uneıel 'ا|'؛'ا ؛1٠ ا1:.,ااا. ؛: 'ا١ ' 'اsiildkden ve iddeki 0 tuleb etm ekten ,؛eli killin,ııııalelıı Malunı.vn 1ﻷ;ا 1 أliir M lslb m an a.vnkta .duracak ،.aide değilse nuıııazuu o lu rd u ,' 11 . 011,1 ilil m uktedir olmazsa .vak tığı رe ld e kdar. Kumuz kılalı ااا،١''ا،، اl.ıkiıiııu sari eylediği İ(١ '، ،ıı f'euiılı .!'lak lu tf ıı keremi.vle 0 eksik namaz, k a ild i eder ve lam bir nam az sevi 1 bun. belki dalla fazlısını ilısaıı eylet
13988 ~ﺧﻦi} }> ا٠ز ن دذد در ت >ﻛﺐ ن
د1٠ ز و٠ ارى ؟٠رس
«Beden merkebinden inmeyen Bir siivâriden güzel siizlu «liiıı bakini ı١ e،re٠eder.'؛
18989 رﺑﻮى وﻧﻖ
j
f
ص ﺀا «Ey sâlik: sen top ol da aşk ccvganınm darbesiyle yuvarlan."
1899(، ﺟﻨﺐ ﺣﺪا ا٠ ز٠٩س
ﺑ ﻰ ﺑﻮد
ﺑﺎﺛﺪ
— ﻧﺮ زن،>"؟
اؤد
f
y i
'وان
«Deve üstünde gidiş bizim seyrimizdir, ondan indikten sonraki gidiş artık İlâhî « ؟.ekişle olur Mecnûn'un deveden atlayıb kırılmış ayağıyle sürünerek gitmesi gibi.
13991 ( ر و فj l l I I■# ﻣ ﺮ إﺳﺖ
١
ﺣﻠﻤﺎد ﺟﻦ واﻧ ﻰ١ ﻛﺎن ﻓﺰود اذ «Bu hareket, gidişin müstesna bir einsidir ki. cinlerin çalışması ،٠ ٠ ' d. olmaz insanların çalışması ili. de:...» .،،(
«p a d Iş Aiia l Ay ik Iv u : ii Iz m i t ETMEDİf؛، K،N MAAŞI ١K،AZAIIIIAN KOU'İNİN H، ؛A ş Ik AVET’MI)Al٤،»
13993 ان ﺀﻻم
ﻧ ﺮ ا ى١ وﻟﻪ١ ٠ا د
زة ﻻم١ ذ ذ ا ت٠ﻛﻢ ﺳﻮى ﺛ ﻪ ر «Sözü k ısa kes de p cd işah a m e k tu p yazıp g ö n d eren köleyi anlat!»
13994 ; ه— ى و؟ ن٠و
٠ رﺟﻜﺚ
:م٠
'ارﺑﻦ٠و ى ﺛ ﺎ- ى ر ت «O köle, ceng ile, v a rlık la ve k in le dolu b ir m e k tu p yazm ış ve nazil o lan o p ad işah a gönderm işti.»
13995 ;
ﻛﺎإﺑﺪ ﻛﺎﻣﻪ ﺳ ﺖ آﻣﺪروى
اً ﻣ ﻢ )ر١ ر٠ ﺗ ﻼ ﻳ ﻘ ﺜ ﺎ٠ «Ey sâlik; o n âm e senin k a lıb ın d ır. O na d ik k a tle b ak , p ad işah a lây ık o lu b o l m a d . m a n la da o n d an so n ra ta k d im et!»
13996
ﻧﺤﻮان1رو ا م ه را ﻟﻜﺚ ان٣ ﺀ ر ش ع— ت درﺣﻮرد ئI
*c f &
إس
«B ir k öşeye ؟ekil, m e k tu b u a ؟v e oku da gör: H a rfi ve lâfzı p a d işa h , la r a m ü n âsîb m id ir?»
Yâni halvette oturub halk ile ihtilâttan kesil. Orada kendine dikkat e t ve ahvâlini ٠ku, kendini iyice tedkik eyle ve padişahlara lâyık olub
olmadığını anla. Şârihler, buradaki İŞahan) dan muradın. Enbiyâ ve CV' liyâ olduğunu söylüyorlar ve onlara lâyık olan Allah’ın da makbulü olur, diyorlar. 409
14001
ر ﺳ ﺖ دا س ﺗﺎم< وا، ا د د ا ﻧ ﺰ ان 'اﻣﻪ زا٠ ."ا ﺟﻨﺎن دارﻧﺪ «M ek tu b u n iç in d e k ile r ..." fib ris tte k ile r ذﺀاذيﺀ,z a n n e d ilsin diye fih ris t a v â m .n ،«zağı o J .î u ş .u r .»
14002 ب1 ر د ف دئ,
ه٠ ﻣﺮاf (
) .
ب١ز ن ﺳ ﺨﻦ واﻟﺬ اﺀﻟﻢ ا ﻛ ﻮ «Fihristi kapa da kitabin baş tarafım aç ve bu sözden baş çevirme: Doğruyu en iyi bilen Allah'dır.»
14003 ﻧﺎ ن
و اﻧﺮار٢ اﺗ ﺤﺎ ن
د ت آن ﻣﺘﻰ 'اﻣﺔ ~ﻟﺤﺬد را ش ﻋﻨﻮان
«0 Unvan, ٠yâni kitabin ilk sahifesl - dil ile ikrar gibidir. Yalınız «nunla kalma, gönül metnini imtilıan et.» Ma'lUmya: «Müslümanlık İkrar-ı billisan ve tasdik-i bilcenan» dır. Tevhid-i İlâhi ve tasdiki Risaletpenah؛.yi söyleyen bil' kimse zâhiren kîüslüman olur, fakat lisâneıı söylediğini, kalbiyle tasdik etmezse 0 kimse hakikatte münâfıkdır. Onun İçin sen de bir- kere kalbini imtihan etmelisin.
14004 y
»وازق ﺀ— ت ;ا اﻧﺮار£ ا ﻣﻨﺎزق وار ﺑ ﻮ د ﻛﺎرق
«İşin münafıkçasına olmamak İçin, -kalbinin tasdiki lisânının ikrarına uygun .İmalıdır.»
إ؛؛وإ,ا 4ا ا
Tasavvufta buna (Muh،uob<٠ ) tftbir ..derler ki bir kimsenin, gece 0٠ lunca: *Ben bugün no yaptım?, diye o günkü işlediklerini hatırlarnusı. ha yırlı işleri için şükür, şer amelleri içlıı istiğfar etmesi demektir. Hudis-i şerifte de: « M uhasebeye çekilıncıl.-ıı ev v el, k en d i k e n d in iz in h esab ın ı gü rü n » buyurulmıışdur. Her insan için bir Ahiret yolculuğu vardır. Yolda ise azık lâzımdır. Dünyadaki salih ameller, Âhiret seferinin azığıdır. Onun için Cenâb-ı Hak:
ة ر ى١ د١ دذ١و ز ؤد و\ ﻗ ﺈ ﻟ ﻴ ﺌ ﺖ Y â n i : « A h iret y o lcu lu ğ u İ ؟in azık te d a rik ediniz. M u h a k k a k ki azığın en h a y ırlısı (Allah’dan korkup, dilenmekten, 'insanlara yük olmaktan) k a ç ın m a k tır 1.8.» buyurmuşdur. Sonra, bir yere gidilirken bir yol hediyyesi götürülür. Fakat 0 hediy-
ye, götürülecek zatin mevkiine göre olmalıdır ki makbule geçsin. Yoksa bir bedevinin yaptığı gibi, Bagdad'daki Halifeye testi İçinde yağmur suyu götürülmez. Çünki Halifenin sarayı Çat nehri sahilindedir. Yalınız şu var ki acz ve noksanım itiraf etmek ve Hakkin lûtf u keremine iltica eylemek de bir nevi hediyyedir. Çünki Allah'ın dergâhında acz ve noksan yoktur. Binaenaleyh: E li boş g i d il m e z g i d il e n y e r e , R a b b im b o ş g e lm e d im b e n , su ç g e ti r d im . D a ğ la r ç e k e m e z k e n
0 a ğ ır y ü k ü
i k i k a t s ır t ım la p e k g ü ç g e tir d im .
diye Gufran-I İlâhîye dehâlet etmek gerektir.
«H IR S IZ IN , K O C A M A N S A R IK L I B ÎR F A K İH İN S A R IĞ IN I K A P M A S I V E F A K lH İN : S A R IĞ I ؟ö z ) N E K A P T IĞ IN I A N L A D A O N D A N SO N R A GÖTÜ R, D ÎY E SE SL E N M E Sİ»
14009 رد٠. ا د ر ﺟﻴﺪ٠٠ت ا ﺑ ﻰ ز'د
ود٠ ٠؛؛ب,در راﻣﺔ > ش دو «Bir fa k ih , p a ç a v ra p a rç a la rım to p lay ıp , sa rig in in İçine d o ld u rm u ştu .» ( j 06)
Sûrei Bakara : 197.
Al..،
Buradaki koca kavuklu ﺀ اا1<٠ 1(ا1اأ١ ıııaksad: '، ’ ; ١ ااhırka \ >اkilinin..«! ،'Ibı.ie ile me ؟îl،al diıvâsındıı bulunan millili V( ؛ıııılzevvir heriflerdir k، <اااlar، 0 kıyafette «tiren ؛iifdllloı. zfdıir hallerine lıakıb aldanırlar. Uz. Mevlânâ mesnevinin ilil yerinde: «Dışarısı, kâfir kabl'i gibi Süslü, dür. içerisinde ise Allabiı Azze ve Celle’nin kalırı bulunmaktadır, tliye târif eder. Mesnevi şârihi şeyh İsmail Hakki da şöyle tasvir eylemişdir: <(D e s tâ r i k u b b e d e n lû Y o k d in i h a b b e d e n lu , H ubb'ı lib a s ü c ilb b e H il’a t o n a v e d ia t . S a T e tte H izt u ؛byas S i r e t t e a z le m - i n ds.»
1285 den sonra vefat etmiş ve Eyyubdaki (Hâtuniyye Tekkfcsi) ne ةبء٠ mülmüş olan Ârif-i Billâh, mesnevihân HUsameddin efendi ise bOyleleri İçin (Çeyh-i posteki) tâbirini kullanmıştır. 14013
ﻳ ﻦ٠« وح. دا ق وﻧﺐ.; ا٠ار دردرو ن آ ن راﻣﻪ د دﻓﻴﻦ «O sarığın “ ؟؛.inde abâ ve posteki parçalariyle pamuklar gömülmüştü Yâni 0 müraî fakih'in kafası mekr ve hile ile dolu bulunuyordu . 14014
ﻟ ﺪ ر أ ﻛﺮدى ﺻ ﻮ ح٠ و ى- روى اﻣﺮى ا د اواﺗﻮ ح. "ا د ن «Bu kıyafetle fütûhâtâ, - yâni birinin vereceği parayı bulmak İ ؛in medreseye doğru gidiyordu.» 14015
' ا ر ك ا د ﺟﺎﻣﻪ ﻛ ﻦ٠در ر رﻓ ﻦ٣ ا— ا د ه٠ذﺗﻐﺬر ﺑﻮد ا «Bir hırsız, karanlık ve ıssız bir yolda durmuş, bekliyordu.» 415
11021
او٠ ت-ا ا ؛٠ ) ل وA٠٠U ' زان ت او-ه;ه د ود5 ﻣﺎ دﺑ ﻚ ؟ز «O ؛r ؛ve ohnaz olasıca sarıktan elinde bir arşın kadar eski bir bez kaldı.»
14022
ه را ﻛﺎى ى ﺀﻳﺎر٠> ن زد١ر ذم ر١ارا ر أورده زك٠ ز_ن ﻟ ﻐ ﻞ «Hırsız, bez parçasını da yere vurup: Ey. ayarsız ve değersiz: Hu hile ile beni işimden alıkoydun, dedi.» Hırsızın bu hitabım İşiten fakih dedi ki:
14023 ١ ﻛﻔﺖ ودم ﺑﻐﺪ دش ذ
\;> ازﻛﻐﺘﻢ ﻣﺎ٠ :از ﻧﺼﺪح «Evet bile ettim, fakat nasihat yoluyla da, sarığı çöz, öyle götür dedim.» Fakihin koca kavuğunu görüb de onu değerli bir meta zanneden hıru n aldanmasına karşı, fakihin: «Sarığı ؟öz de öyle götür» diye seslenmesi, kalıbına, kıyâfetine aldanılan şeyhler ve hocalardan insaflıca olanlann: «Bende irfan ve ilim namma birşey yok. Sen kıyafetime bakma. Hâlimi tahkik et de ondan sonra müridim ve talebem olmaya kalkış.» 'diye nasihat vermesi kabilindendir. Bunu yapabilen ve bir hakikati bu türİÜ de olsa itiraf eden kimse yine 'birgeydir. Nitekim kevn ü fesâd âlemi olan Dünya da tahavvülâtı ve fesâdı dolayisiyle ehl-i dünyaya nasihat vermektedir. F: 27
-417
14027
اور س;د ﺧﻮ>ب- ت٠ﻻ٠روز دﺑﺪ ى ل ض وب٠ اا١ ا د،ا ل اور «Gündüzü» güzel Güneşi» doğuşım.ı gürünce, gurup zamanı onun Ülümü demek olan batışını hatırla!» 1402H
ق1ﺀوﻧﻰ ﺗﻤﺮط٠ د ر را ﻟ ﺪ ى ر ن ن وذت ﻣﺤﺎق١ﺣ ﻢ ض رار( ب «B u hoş ؟a rd a k ta , - y â n i fezâda - b e d ir h â lin d e k i K a m e rin le tâ fe tin i «,:!<، g ö rü rsü n ; o n u n b ir d e a y so n la rjn d a u ğ ra d ığ ı zâafı ve b e d ir h â lin e
hasretini düşün ؛M -Bütün mevcudat böyle olduğu gibi, insan da bOyledir. Onlarııı da ko mâl ve cemâli zevâie mahkûmdur, 14029
و ﻻ ى ﺧﺪق. »™ن د د- ك از
ا
ذﻟﻖ٠ﺑﻌﺪ ﻧﺮد؛ ﻧ ﺪ ن ﺣﺮف رﺳﻮاى ل «G üzel b ir ؟-ocuk, b a k a rsın , g ü ze lliğ iy le h a lk m d ild a rı olu r. B ir m ü،l d et so n ra ih tiy a r b ir b u n a k h âlin e g ire r ve İıalka rezil o lu r .»
14030 س ﺗﺘﺎ ن ر د ت ﺛ ﻜﺎ ر٠ ز' ن ﻣﺐ٢
ﻟﺮى ﻷن "ن و ن ﻧﺒﻪ زار٠ د٠ب «E ğer g ü m ü ş te n li g ü ze lle r sen i av la d ıy sa ih tiy a rlık ta n so n ra b ir de p a m u k ta rla s ın a d ö n en b ed en e bak!»
14031
ذ ز٠ ﻟﻮﺗﻤﺎى و ب. اى ﺑ ﺪ د ن در اًرﻳﺮز. ا'را ﻷ، ئ «Ey yağlı, b a llı y e m e k le r ve n efis g ıd a la r g ö rü b im ren e n , k a lk h elâya g it de, o n ların fazlasın ı o ra d a görî» 418
ا ا.'ﺀ.٢ ٠
0 ﺀار رج> بr ١~r ﻟ ﻰ 1<
ر
ﺑ ﺎ ذ و ى ﺑ ﻜ ﺎ ن٦5 ا ر ش ﻷن
٠>K czâ can gibi v e n erg is bakışlı m a h m u r b ir gözü, so n u n d a, ؟ipi. olm u ş v e su la r ak m ağ a b aşlam ış !»ir bilide görürsün.»
14.38 ف ﺛﺮان وود٠ ﺣﻴﺪرى ﻛﺎ'در ﺀ
اً ﺧ ﺮ او ﻣﻐﺎوب از ﻣﺮﺛ ﻰ ر د «Kezâ arslanların safında giden arslan gibi yiğit bir er, gün gelir, f ؛،ro gibi âciz birine mağlub olur.» 14037
ز دورس ﻣﺤﺰف7 ﻃ ﻊ رش ﺑﺲ آﺣﺮﺣﺮف٠>
ﺟﻮن
«Kezâ: Üstün kabiliyetli bir san’atkân, sonunda yaşlı bir merkeb giW, ،؟e yaramaz bir lıâlde görürsün.» 14038 Jf ^J،٥C٠
٠1٠S-
١٠^. ٠iL >• ،l~ ij _٥j jy> - jî «Kezâ, akıllar alan misk kokulu ve kıvırcık bir zülüf, ihtiyarlıkta kır eşeğin kuyruğu gibi çirkinleşir.» 14039
ﺧﻮش ﻳ ﺰ ﻛ ﻮ ﻟ ﺶ زوال ﺑﺎ ﻛ ﺪا د و اً >ا ن رﻣﻮاﺑ ﺶ ﻳ ﻦ و ﻓ ﺎ د «Bütün bu şeylerin ilk ve letafeti ؛hallerine bak, sonra da onların nasıl bozulduklarım ve ne hâllere girıhiş olduklarım gör !» 421
11011
; و د. —. > ى ا > دن ذ او ر او ﻣﺒﻌﻮد"ر- ﻫﻤﺎة ا ووس .H e r .kim sonu d ah a iy i g ö rü rse o d a h a m es’u d d u r. H e r k im de I.Ü I1ya a h ırın ı d ah a iyi g ö rü r ve ona b a ğ la n ırsa , o d a A lla h ’d an ؟ok fa rla u zak tır.»
14045 ن٠ك ﺟ ﻮ ن ﻣﻪ ﻷﺧﺮ ب
ا
روى
ﺛ ﺪ ا > ﻟ ﺒ ﻌ ﻦ٠ل ا و ل د د$0ﺟﻮ « H ü sn ü y le iftih a r e d e n ay gibi p a r la k o lan h e r gü zelin y ü z ü n e lıak. F a k a t e v v e lin i g ö rd ü k te n so n ra so n u n a da n a z a r et» ki:
14046 ﻧﺎ ﻧ ﺎ ش ﻫﻤﺠﻮ ب؛ س اﺀ ور ى
و ن اﺑﺰى٣ ﻳم ل٠ ﻳ ﺘ ﺪ٠ ' ﻳ ﻢ « Ş ey tan gibi te k gözlü - y ân i b ir şey in y a rısın ı g ö rü b y a rısın ı görm ez b ir e b t e r " olm ayasın.»
Şeytân’a tek göz denilmesi, şer’ri görüb hayr’ı görmek istemediğindendir. 14047 د د
ن ا دم و د ش٠د د ط
ﻳﺬ ش ﻧ ﺪ د٠ . ﺟﻬﺎن د د ا ن ﺟﻬﺎ ن٠ ا ن « Ş ey tan  d e m ’in ç a m u ru n u gördü, d in in i görm edi. B u c ih an a âid olan o ؟a m u ru se y r etti, fa k a t o b ir âlem i g ö re n 'm aneviyâtım m ü çâh ed e edem edi.»
Evet Âdem (A.S.) çamurdan yaratılmıştı, fakat jna İlâhî bir ruh nefh edilmiş ve kendisine (Halifetullah) unvanı verilmişti. Şeytânın bilmek istemediği insanin İşte bu tarafıdır. 423
14052 ذ د٠ى آ د إ
ان وو ﺀ ف٠از ج
د٠و ا ش ﻣﺴﺖ٠ ن را١ م1ل5 ا «Dünyadan biribirine Zid iki ses gelir. Acâba senin hangisin ^ ؛kabt istîdâdın vardır?»
14053
"ﻟﺬ;ا١ ﺑ ﻜ ﺶ ﻧﻨﻮرS i اًف ا ﻛ ﺌ ﻰ ﻓ ﺮ ب اﺛﻘﻨﺎS . وان «O seslerden biri inananların hayat», diğeri ise şakilerin aldanması ve aldatmasıdır.» (Kevn ü fasnd) yâni (Olmak ve bozulmak) âlemi bulunan Dünyânın iki nidâsı vardır. Biri (Kevn) in yâni mevcud ve mâmur olmamn sesidir ki insani aldatır. Diğeri bozulmanın ve fenâ bulmanın sadâsıdır ki uyandırır. Meselâ (Kevn) tarafından gelen ses der ki:
14054
م دار/ ى ﺧ ﻮ ش١ﻛﻮذت ﺧﺎرم٠ ن ث٠ زد ض ﺑﻤﺎﻧﻢ ﺛ ﺎ خ ﺧﺎر.ر٠ ﻛ ﻦ٠ «Ey -kimse; ben dikenin çiçeği ve gülüyüm. Beni hoş ve sevgi ile tut ki gül dökülür, ben dikenli bir dal .?arak kalırım.»
14055
ﺑ ﻨ ﻚ ﻛ ﻞ ارو ش،ا ﻛ ﻒ اﻧﻶوﻓﻪ ش ﻛﻮش٠ا٠ ر ا و ك و ى١< ﻛ ﺶ خ «Çiçeğin sesi: İşte gül satan geldi der... Dikenin sesi de, bizim tarafa gelmeye çalışma, deri» 425
J)son o b lrin ln zıddı vo m a h rû m u o lu rsu n . JIı٠ ؛s-j şe rifte : «DUnyn , ٨ » r٠ ١ ،٠ ، e h lin e h a rım ıd ır , ر ١ اا٠ ٣ ٠ ا، ٠ ا٠ ٩ ا،اا١ ’، ا٠ ٩ ٠ ا1، ااا٠ ا٠ ل ٠ ٢ ،أا١ ٠ اا٣ ٠ - dlfior bir h ad iste ؛،<٠ : «،) iin y a ve ٨ ا٠ ؛٣ ٠ ٠ ، « اrlııl ، ،٠ ٠ ، *e v re g ib id ir , ا،؛٣ آا»أne k a d a r lı٠ ı ؛٠ ١ der«en n„ıl b irin » ؛٠ k a d a r k ızd ırırsın .« buyı olmuştur ,
٠ ٠ < ٠ <؛٠ ٠
آن ؟وز اول ا ن ﺷﻨﻲ٠اى ﺧﺬﻟﺚ ن ﺛﺘﻴ ﺪ١ع ﺻﺪ٠٠ﻋﻨﻮل ﻣﺲﺀﻟﺖ
r
5ا
«Ne mutlu 0 kimseye ki, Hak erlerinin duydukları b'U sesi önceden «!İşitti H er' iki sesten b i r i :
14061
j f
>
) \
ه ﺧﺎﻟﻰ ﺑﺈﻓﺖ ﺟﺎرا٠ﺧﺎ
ذت. د ﺑﺈﺛﺢ٠ا 'ﺀا
ﻏﺮ اً؛ش
«Kalb evini bo§ bulunca.girer ve yerleşir. Artık sahibine ondan bil؟«.kasr çarpık ve şaşılacak birşey görünür Y â n i, D ü n y a y a d â v e t sesi g ö n ü ld e y e r ed erse, Â h ire t n a sih a ti ona -y a n lış g elir, Â h ire te d â v e t sesi y e rle şirse , D iin y a ’y a d â v e t fik ri ona y a .b a n c ı k a lır Hz. P ir b ir m isâ l g etiri.y o r :
14062 -U iT J_y -I. j .1، ١ ٠ y٠ - ،.^١ij
i
^)٦ ٢
«Toprak ve yeni bir çanak, pis bir koku almış olursa su, ondan ko kuyu gideremez.» O n u n gibi, b ir k a lb e de D ü n y a ’y a m e y il k o k u su b u la ştı m ı onu te m iz lem ek , old u k ça m ü şk ild ir. Ç an ak , çö m lek d ek i k o k u y u g id e rm e k için ateş lâzım d ır. B u n d a n d o la y ıd ır ki k ö tü a h lâ k sah ih leri, o k ö tü h u y la rd a n te m izlen m ek için C eh en n e m d e y a n a c a k la rd ır. 427
lio .ir .
ا سy ﻟ ﻐﺎ ﻃﺒﻠ ﻞ او٠ رد٠ 'ى، / ر ا ل٠ر ؛. ورﻛﻴﻰ
. Demir isen seni mıknntiN ؟eker, suma» isen kehrilbi etrafında do .«؟irsin .» 14066
S -آ ن اوى ﺑﺎرﺟﺎر٣ ٠ﻻج م ذل
ﺑ ﻮ ن ' ﺑ ﺖ ﺑﺎ ا ﺧﺒﺎ ر ا ر
«Hayırlı kimselerle dost olmayan, şiibhesiz kötülerin yanında yer alır, onların komşusu olur.» 1 1 7
ض ذ مﻳﻢ،> : ٠ ﺑﺜﻰ٠ ﻛ ﺎ
و٠
ت٠
ﺑ ﺶ ﺳﺒﻌ ﺮ ض رﺟﻴﻢ٠ ﺀ ت ﻫﺎﻣﺎن «Mûsa (A.S.), Kjbt .kavmi indinde ؟-ok kotii idi. Fir’avn’m vezir، lift man da Beni Isrâil’în indinde ؟ok mel'ûn idi.» ; ا٠ب٠
٠
٠٠> ٠
٠.
14068
٠ان ﺟﺎﻧ ﺐ ﻗﺒﻄﻰ ﺛ ﺪ٠ا٠ ﺟﺎن
٠ﺑﺎن ﻣوﺳﻰ طﺎﻟب ﺳﺑﻬﻠﻳﻰ ﺛ د «Hamân’ın cani Kıbtileri cezb ediyordu. Mûsâ’nın ruhu ise tsralloftııllarmın talibi bulunuyordu.» Zirâ aralarında cinsiyyet vardı.
1406٥
ﻛﺜﺪ در اﺟﺘﻨﺎب،ﻣﻤﺪة ﺧﺮ ب٦ د ؛ ادم ﺟﺬوب ﻣﻤﺘﺪم «Eşeğin- midesi samanı, insan midesi de buğday çorbasını cezb eder.» 42.
14071
ل ﻣﺎدو رود٠ر١ ﻧﺨﺪ ص١ز ﻧﻮد
ذدا٠ ا٢:A ٠ ل ﺀ XV
ا
دن ر "اا
«(,'iiııki h e r y a v ru , Uiıasııııı، a rd ın c a g id e r , | ااا٠ le cin siy y ell g id işle k ıs ılır .»
1.11
14072
رﺳﺐ٠آدﻣﻰ را ﻧ ﺮ از ﺳﻴﺊ ر— د
C j
ﺛﻴ ﺮ ﺧﺮراﻳﻢ ز
«insanin sütü, insanin göğsünden ge ٠ ؛r, fakat eşeğin sütü yar. -ا٠ أ؛اأ ٠ !٠ ٠ ,٠aşağısından gelir.»
z ؛râ onun memesi aşağı tarafındadır. insanin maddi gıdası yukarı ya ı:aııdan geldiği gibi, mânevî gıdâsı da âlem-i bâlâdan gelir V I ' o gıdâ nınııı ruhunu besler. 1
14073
>** ±;ﻋﺪل ؤا ﻣ ﺖ و؛*د ت ا ل ي— ت٠ ﺟﺒﺮ ل وﻧ ﻢ٠ ة
L /f
ان
«Şu hâl. Ezeli Taksim Edici’nin, adaletle taksimidir. Eakal şaşılarak şey §11 ki: Bu taksimde ne cebir vardır, ne de zulüm...» 14074
ا'ﻟﻰ ﻧ ﺪ ى0 ودىﻛﻞ ﻟﺚ٠ ﺟﺮ ﻟﻰ د ى
{■
g S و ﻟ ﻰ: )
ﻧﻢ
«Hakkin taksiminde cebir olsaydı insanlarda nasıl pişnıaıılık olurdu' Tak.sim-İ İlâlıide zulüm bulunsaydı. Hakkin, kullan üzerindeki Hıfz-1 Ilı'،hisi nasıl olabilirdi?» Allahii Teâlâ (Hayrülhâfızin ve erhamürrahimin) dir. ikiyle bir Zat-1 Eceli ü Âlâdan zulm olmaz. Çünki (Hâfız ve Rahim) muhafaza «den, esirgeyen demekrir. Hem esirgemek, hem de zulm etmek nasıl blrl٠! ؟r? Vakıâ, rızık taksiminde kimine az, kimine ؟ok verilmiş, 1)11 veriş, yine ruhların istidatları lisâniyle talebleri üzerinedir, yân، ne kullar istenilmiş 4:11
14070 ٠٠;اد و ا،■ ا٠اى آ و د
ر ا د س د ﻓ ﻰ٠ ردم «Ey bir fâsıkın sözün, ve yaltaklanmasına İnanan, sözlerini doğru sayan,»
14Ü77 ﺧﺈ~ﻗﺎ از >ﺑﺎب٠ﻗﺒﺔ ر ﺳﺎ ﺳﺖ ض وا ى ﻃﻨﺎ ب٠ا ﺧ ﺮ آ ن ﺣ ﻢ «O itimadınla, sü kabarcığından bir kubbe yapmışsın ve o kubbe, ip leri çürük bir çadır gibidir.» Yâni fâsık ve fâcir olanların dostluğu ve yaltaklanması, su kabarcı ğından kubbeye ve çürük ipli çadıra benzer. Bu su kabarcığının hafif bir dokunuşla söndüğü gibi, çürük ipli çadır da çabucak yıkılır. Fısk-u fücûr erbabının sözleri ve dostluk göstermeleri de böyledir. Onlara karşı gös terilen itîmad çadırı, adamın başına yıkılır.
14078
ت ا د ر رورآن- دون ا رأ- زرق ﻧﺘﻮا ﺳﺪ د_دن ر*ااوان٠وا «Riyâ ve mekr şişmek gibidir ki onun çakmasiyle yolcuların gidecek leri ıerı yolu yoıu iyi görmelerine imkân ımaan yoktur.» yoKiur.» Binaenaleyh, hilekâr ve riyakâr şeyh taslaklarına ittibâ’ edenler de şimşek ziyâsiyle yol almak isteyenlere dönerler.
14079
ا ن ﺟﻬﺎن واﻫﻞ او ل ﻟ ﺤ ﻠ ﻨ ﺪ
ر د و اﻟﺪر ﺑﻰ وﻓﺎل ﺑﻤﺪﻟﻨﺪ «Bu dünyada da ؛onun ebli olanlarda da iş yok... Her ikisi de vefâsız. lıkta gönül birliği etmiştir.. F : 28
433
I10H1 دان. < )'; ك— ت وﺧﺮد: ا
ﺀس ا
دان. ت او را ا د- ﻧﺒﻪ اش د ب «Nefs, zeki vc ince İşlere aklj erer l٠ ؛r hâlde ise de, kıblesi Dünya olduğu İ« ؟.in, onu 01ü bil Meğer ki Hak'kın inâyetine nâil ola . 14085
ﻣﺪ٠ ر٠د ﻧ ﺮ د
اب و ى >ق
ﻟﺪﺋﺪ٠ ٠د ئ ز 'د/ ﺛ ﺪ زﺧﺎك «Allah’ın vahiy suyu bu ölüye erişince 0 ölü topraktan bir diri zu,hUra gelir.» 14086
اش٠ ع٠ /; ﻏﺎش٠
ا د وى٠t"
\و;ه ﻃﺎل٠ﺗﻮ د ن ﻛ ﻞ
«Hak tarafından sana ilham gelmeyince o yüzüne sürdüğü. bekâlııı) düzgününe aldanma!»
(Tâle
(Tâle Bekâhu) : «Uzun müddet pâyidar olsun» meâlinde bir duâdır ki İûtf u İhsanı, yahud ilm ü İrfanı .ile meşhur bir kimse hakkında edilir ve: ,uzun müddet yaşasın da halk, onun ilminden, irfânmdan, yâhud lutfundan, ihsâmndan istifâde.etsin, mânâsı kasd edilir. 14087
وى او ﺧﺎ»ل ﻧﺜﺪ٢ ٠ ﺻﺪى ن ا ﻧ ﻞ ذ ذد١ ل$ د ى٠ا ب ﺧﻮرث «Ey sâlik; sen unutulmayacak bir şöhret ve gurup etmeyecek bir giineş ara.» Yâni öyle bir şöhret ara ki o baki olsun, öyle bir şöhret, halkm tammasiyle değil, Hak'km tamtmasiyle olur. Kezâ batmayacak ve fenâ bulmayacak bir güneş taleb et ki 0 da Allah'dan ibârettir. 435
ا.اا٠ ﻳﺬا؛ ﺛ ﺪ 'ا ز و ن وﺑ ﺶ: 'ﻛﻞ ر ا ﻧﺎ ن روودن و ﻛﻠﺪت دش٢ ت-ﺑﻞ ﻣﺎن ا؛ «Sabahın nuru, gecenin karanlığını yutmakla fnzlalnşmadı. Kvvelce n«.١,lsa yine «yj. kaldı." 1409:1
در ا ر اﻓﺰون ﺛ ﺪ ودر ﻧﺎ ت ل ات ل٠ ﻧﺎ ت را ا ﻓ ﺰ و د و ا «Fazlalık, Zatta değil, eserdedir. Zât l؛؟n artmak ve eksilmek yok،,ir." Yâni Âsâ-yi Mûsâ, sihirbazların değneklerini ve iplerin، yutmakla artmadı. Nur, ayni nur; zulmet, ayni zulmet olarak kaldı. Çüııki fazlalık ve eksiklik Zat'ta değil, eserde olabilir. Hz. Mevlânâ, dolayisiyle mühim bir bahse giriyor: 14084
.رﻓﻰ زا_ﺗﻤﺎد ﺟﻬﺎن اﻓﺰون ص ا ﻧﺤﺎ اول اف 'ﺑﺒﻮد ا ﻛﻨﻮن ﻧﺜﺪ «Cenâb-ı Hak, cihânı icad etmekle fazlalaşmamışdir, evvelden olmayan şimdi de yoktur.» Lâteşbih bir blnâmn, yapılmadan evvel, onu yapacak mimarin zlhninde mevcud olduğu,,.onu İnşa etmenin, zihindeki bu mevcüdu moydanu getirmek oldugu gibi, bütün mükevvenat da, zuhûra gelmeden evvel tuf silâtiyle İhn-i İlâhîde mevcûd idi. Onları ilmiyyet mertebesinden aynlyyet derecesine izhar etti. Fakat bu âsarı meydana koymakla Zat-1 îl٥h؟, bir fazlalık kazanmadı. Nitekim, onları yaratmasaydı da b،r eksikliği olma, yacaktı. Hz. Ciineyd’in meclisinde: .Allah vardı, onunla beraber hiç bir §ey yoktu» hadisini okumuşlar, Hz. Cüneyd: »Hâlâ da olduğıı gibi. demi, ve mevcûdâtm varlığının (Vücûd-U miimkin) den Ibfiret olduğuna i.ûret etmiş. Molla Çâmi de bu mânâyı: »0 güzellik mâdeni olan Allah varili da cihandan bir nişan yoktu. Eğer sen anlayabilirsen hâlâ da tiyledir, hakiki varlık ondan ibârettir» beytiyle İfâde eylemiştir. «7
Hulûsu: S e n i, y o k b ilm e n in im k â n ı, Y â R ab! T a a k k u ld e n m ü n e z z e h , m ü s tc t ir s in Ş u â c iz a k lın itlr â k -i k a siri! v H a k ik a t, v a r o la n s e ris in v e b i r s i n »
Hz. Mevlânâ mezkûr iki fazlalık arasındaki farkı anlatmak i<^in bu yuruyor ki:
«MÛSÂ, NEFSİNDE KORKU HİSSETTİ; BİZ DE: KORKMA, SEN YÜ.CE VE GÂLİB OLACAKSIN DEDİK, MEALİNDEKİ ÂYET İ KERÎMENİN TEFSİRİ»
14098 ٠ ı
j
١ j o ٠ f ^>، ■٠
£.— ؛٠r ٠، ١o y
y* j
،.i .-
& ?
«Hz. Mûsâ kendi kendine dedi ki: Sihir de halkı hayran eder. Halkın sihr ile mûcizeyi ayıd edecek tem yizi yok ne yapayım?» Mûsâ (A.S.) ın korkusu, sihirbazların sihir kuvvetiyle yılan şeklinde gösterdikleri ipler ve değneklerden değildi. Çünki asâsmm ilk defâ e j derhâ oluşunda da korkmuş, fakat A llah’dan müjdesini almıştı. Korkusu sihirbazların sihriyle kendi mûcizesinin halk tarafından ayırd edilemiyeçeği endişesinden idi. Buna dâir Sûre-i Nem l’de buyuruluyor ki:
١;
٠
^؟٠
Yâni: «Asanı bırak.» (Mûsâ asâsını bırakıb da) onu çevik bir yılan gibi hareket eder görünce arkasına dönüp kaçtı ve geri dönmedi. «Ey Mûsâ, korkma, Çünkü ben (varım). Benim yanımda peygamberler (hiç bir şeyden) korkmaz (lar) 109.» (109)
Sûrei N em i: 10. 439
14101 ﺣﺮﺟﺰ وت ﻋﺎﻧﺪ٠وا'ﻟﺜﻪ د ﻧ ﺖ س ﺑﻢ ر ر ﻓ ﺖ"ﻋﺎﻧﺪ «Sihir çömleğinin sesi lanetten başka bir akis yapmadı; Din çöm leği nin sesi de yücelikten başka bir akis bırakmadı.»
14104 ادوذ ن
ا ن ﺛ ﺪ ﺳﺖ از٠ﺟﻮ ن ﻣﺤﻚ ﺀف
د ر ﺑ ﻪ آ اى ﻓﻠﺐ ا ﻛﺬ و ن ﻻ ف زن «Madem ki erkek ve kadın nazarında mihenk gizlidir. Ey kalp .lan, artık sen de gel, safa karış da; halis altınını, diye lâf et؛..» 14105 و؛ت ﻻ فﺀ ت ﻣﺤﻚ ﺟﻮن ﻏﺎ'د ت
از رن زى دﺳت ﺑ د ت.-ى ردو . Evet, mihenk meydanda olmadığı İçin senin İçin tam 1 ﺀة.zamanıdır At, tut lii seni el iistiinde gezdirsinler.» 14106
ﻛ ﻮ د زﻣﺤﻨﻮت ردﺗﻢ٠ﻗﻠﺐ ﻛ ﻜ ﻢ/ ا ى زر'ﺧﺎ)س ض ا ز «Kalp para heran kibir ve azametinden der ki: Ey hâlis altınî Bon senden nasıl eksiğim.» 14107
د !ﻟﻰ ا ى ﺧﻮاﺟﻪ "اش٠زر ﺀ و ش ادا ﺑﺎ٠ ﻟﺪك ى آ د ﻣﺤﻚ ا «Altın ona cevab verir ki: Evet, kapı yoldaşı; lâkin mihenk taşı ge. liyor, imtihana hazırlan!» Buradaki kalp paradan maksad: Sahtekâr mürailer, hâlis altından murad da hakiki miirşidlerdir. 411
ا.ﺋﺬااا إوﻳ ﺶ. ا ل٠ ه د ل ذ د ى از: ع- ( ج>ﻻ ذ ig Ty
ش ﺑﻪ ﻛﺎن دﺑﺪ٠ ع ٠ خ٠ ث ﺟﺎر ا-
«() -kalp VC ınürni şalısın kalbi kırık olsaydı, kırıkları snııb sarmala yan ا؛اااI١ ٠ ٠ v ؛kir ؟ıkıkeıyı itاأ-٠ »اأﻵاب،« «ل.görürdü '
Nitekim bir hadis-i kudside: «1،1٠ Î , >اا؛ﻻ'االİÇİ11 kalbi kırık ٧ ٠ ١ ااا،ا1 ا...... nezdindeyim» buyurulmuştur. 1 4 1 1 ..؛ -O .
٠
١i o ١j
«O kalp müzevvir ve müraî, âkibeti görüb <lc kırılırsa, o mânevi ،,٠kıkcıııın sermâyesiyle derhâl iyi olur.» 14114
را ﺳﻮى ا ور را*د ﻣﺄ د
ازرم ا و م
(
i p »
ادود
ا مل
آن زر
Allah’ın fazl u keremi, bakırları İksîre dogru sevk eder. 1'nkı.t, kirken üstündeki yaldız dolayısiyle altınlılî da’vasında bıılıma.ılıır llııbbânî keremden mahrum Kalırlar.» Buradaki kalp paraya benzetilenler: Meşâyih kisvesine .،iı.ih lı.ad dâvâsmda bulunan riyakâr ve müzevvir heriflerdir. (Zereııdtul) yâni yaldızlı olması, derviş kıyafetinde bulunmasıdır. (Mis) avam-ı nns, (İk sir) de mürşid-i kâmildir. Bundan sonra o gibi şahıslara hitübeu buyu ruluyor ki: 14115 د ن
د ﻋﻮ ى
٠ ﻣﻜﺰ
. زر ا د و د
ﻟﻢ٠ر١;ت٠ﻣ ﺚ;ا ت اﻫﻤﻰ ل
ﻛﺎ د
اى
ق
«Ey yaldızlı bakır, (yâni ey sahte mürşid), ettiğin irşııd dâvâ٠.mdnıı vaz geç. Zira, müşterilerin ٠ yâni müridlerin - böyle lıe.) ،،özü kapalı kul mazlar.» Günün birinde senin sahtekârlığını görürler.
...
Gecenin N<IUJ١ ,١ ،İI٠ . ﺀﻷ، {ااtarifinin üstündü اا1ا٠boynzhk görünül. VC "اوا ruz sonra kuyb 0)1. 1". C) beyazlığın ؛ر0 ل-،< ا(اا،ﺀا،، ٧اا1، اا٠( Sıj)ıl.-l l،؛٠ zl)١ ) derler. 1)(ا1 ا، اsonra, yine ؛ark ufkundu, l٠ -r>kr٠،>،٠ " beyazlık zuhur «der. ٨!اا,،،salla 1 başladığı " (> ، ؟in o.'ia da ( ﻻﻟﻞ1)ا،-، ،sildik) tâbir «derler öâzı kervanlar, subh-i kâz،bk, hnklk ؛sabah zannlle yola çıktıkları İçin yol kayb etmek, eşkıya baskınına uğramak أﺀ، )ااtehlikelere uğramış lartlır. IJurada subh-i sadıkla hakiki ıııül'şld, sııblı-. kâzlble de mukallld ve miirııİ bir müteşeyyih Iiiurad edilmiştir , 14121 : ■-- 1:
ﺑ ﺖ ﺛ ﺪ ى ﻛ ﻨ ﻰ ﻏﻠ ﻂ ا دا ز٠
ت٠ب٠ ش ﻣﺤﻚ وﻛﺎز٣ واى أ ن ﺑ ﻦ «Bir nakdin mahiyyetini takdir edemeyenleri aldatmayarak para ynktur. Mihenk taşı ve makası olmayan ruhların vay haline»؛ Yâni altın para ile kalp bir akçeyi ayırd etmek İçin millenk taşı, ya. tıııd makas lâzımdır, o para mihenk taşına sürülür, yahud makasla k ٠. silerek bakir mi, altın mi olduğu görülür ve mahiyyet، anlaşılır. Mllıeıık taşından maksad: Tecrübedir. İrşad dâvâsında bulunan bir kimsenin hakik، bir şeyh mi, yoksa müraî bir şeyh mi olduğu da tecrübe ile anlu.ılir. Eğer. 0 kimse geriate riayetkâr ise, Allah’ın ve peygamberlerin emir, l.rlııl ifâ ediyor, ricâlullah yolunda gidiyorsa altın gibi hâlis bir mtl٠'٠ld. dlr. Değilse kalp akçe gibi bir müzevvirdir.
-
KALKIŞAN KİŞİYE, d a v a d a n g e ç m e » ، ،Ç،N . » . a . VE p e y g a m b e r l e r e UYMASINI EMREDİŞ» 14122
ردم١و دﻟ ﻢ ﻛﻔﺖ ن ﺧﻮد
زﻧﻢ١ ; ر٠ د ن ا ﺣ ﺪ وا ﻧ ﻦ demlgdlr ki: Ben hakikaten Ahm.'d'lm, onun dinini fen ve san’atla vurup kıracağım.» Miiseylfeme, Yemâme’de peygamberlik dâvâsıha kalkışmış bir" lıer.f. ti. Aleyhissalâtu vesselâm efendimize: (Peygamber Müseyleme'd.’iı, Pey. >اا
ذاع «Son J to s o n de. istem esen de k a n d illi ay d ın lığ ı ،!٠ ١ , doğtııı izi ile kur«؛I izini « ü rü r ve ay ırd e d ersin ."
Ylni mürşid.i kâmilin rehberliği .sayesinde ve onun irşâdı nurlyle her taraf aydınlanır ve gördüklerinin iyi mi, kötü mü ve hakik ؛nıürylıl illi, yoksa müddeî ve mukallid mi olditgu, sen istesen de, istemesen ،!٠ , müşâhede edilir. 14127
ا ن زاﻏﺎن دﻏﻞ اﻓﺮوﺧﻨﻨﺪ،ور ذد1ﺑﺎزان ﻣﻐﺬد اً»وط «Elinde ı.şığın yoksa olmaz, zira, bu kargalar, hile v . tezvir ile ukdoganlaritt sesini öğrenmişlerdir.» Yâni karga mesabesinde olan miizevvir ve müteşeyyihler, akdoğan (؛ibi olan mürşid-i kâmilin sözlerini öğrenerek, onlarla İr^ad dâvâs.nu kalkmışlar ve birtakım safdilleri' başlarına toplayıb onları sapıtmalardır Fakat: 14128 ﺗﻰ٠ ا »وز د/
د ﻫﺪ٠ ﻣﻤﺚ١ ﺀ
1 د ﻛﻮ ورﻣﻴﺎم ﺳﺐ٠ راز ﻫﺪ «Böyle bir kimse (Hiidbiid) ün ötüşünü öğrenmiş olsa da onda h،،d lıüdün-uçarken toprak altındaki suyu görüşü gibi ٠l٠ ؛r sır ve Selı،١ -Üİ kesinin haberi ne gezer ?» ، 14129
ن١ اد٨:-ر إ٠ ى رر ت ز١ ﺀ د ءدان٠ "اج ذاﻫﺎرا زاج «Arızî ve taklidi olan sesi zâtî ve tabii olan sesten, padişahların ta cini da hüdhüdün tacından ayrı bil.» '،'،7
111:11
—ت اد٠ ﺗ ﺪ و ر۶ ﺛ ﻬ ﺬ د: ٠:٠ﺀال
«Pâdişâhın ؛؟ırınılu, Kalmu'،!؛ « ؟.ıırnııhı afv cd ilem ez
. Ifibiyyeden ıı/ıık değildir. I،âkiıı
ا،،»ا٠٠٠٠ا
Ç arm ıh, yahud Tiirkçesi ؟arınık: l'؛،.ski işkence âletlerinden b irid ir işkence edilecek kim se ona ellerinden, ayaklarından boglıınır ve çarkı evrildikçe 0 kim senin bütün vücııdu gerilirdi. B urada ،Çarm ıh i-.. اﻻ٠ 1 ا١ ,den m aksad: Cenâb-1 H ak'kın bâzı k ullarına v.'rdi^i beliyyelerdir. Beyle A llah tarafın d an m usibetlere uğrayan kim senin A llahın indindeki dere 'eesi yükselir ve Hakkin, rah m et ve m ağfiretine nflil olur. 1 -1 irs. Isınıl VI lıased gibi ؛e y le r de b ir ؟arm ıkdır. O nlara m übtelâ olanlar ila çarnıık ' 1، gerilm iş gibi işkence ؟:,ekm ektedir. F a k a t onların bu İıali m âzur V I . ma tu r olam az ,
14135 م
٠;
;
١ أ: ﻟﺚ_ت هL
ﺑﻼت ﺑ ﺖ٠> 1 ﺟﺸﻢÜ ﻛﻠﻮ
د٠
“J':y balık, oltaya iyice dikkat et. Pisboğazlık, senin sonu görecek olun «özünü kapar.» Buradaki balıkdan maksad: Deryâ gibi olan âlemde gezib dolayan lıııris ve pisboğaz kimsedir. Ona deniliyor ki: «Şeytan, sana olta atıyor. Ucundaki yem e aldanma ki onun oltasına tutulmayasın.»
14136
ﺧ ﺮ د ن٠٢ﺑﺎ دو ﻟ ﺪ ه اول و ف٠اﺑﻠﺒﺲ د
ﺟ و
ﻳﻦ ﻣ ﺒ ﺎ ش ا ﺀ و ر٠
«iki gözünden biriyle İşin başlangıcına, biriyle d٠ ١«onunu M elun şeytan gibi tek gözlü olma!»
bak.
Yâni zâhiri görüb de bâtına karşı körlük etme. F : 29
44»
11111 ودf.ı، ۶‘•م ادﻣﻰ: ى ٠ ;زا
ى دذد٠ ذ م ا؛ر>؛اوﺀاr , ل د ٠ ااا.
« ٠ 1 ،اا1، آinsan b ir güzü ذbir do slu ım n v ird im V،‘ m ü zııh errliııe ‘1٠ااااا1اıılıııııksızm ٠ | و؛ ا؛g ü re b ilir .»
14142
إرﺑﻮ ن اوا ش ل ا > ; س- ﺑ ﻨ ﻢ ; د و ﺑ ﺪ ﻣ ﺶ ﻫﺖ ﻛ ﺶ اﺀورﺳﺖ «Eşeğin güzü, ba§ı gürüb sonu gürmedigi ذ١ - اا؛iki güzü olsa bile ، ٠ >!، ٠ 1أ٠ 1، اhükmündedir .»
14143 ن >ﻏﺘ ﻒ٦ ﺧ ﻦ ﻳﺎﺑﺎن 'دارد- ا ن ع رﺀ;ف٠ ﻟ ﻮ ﻟ ﺪ رﻣﻪ رﻃﻞ. ى
“ا،أ
süzün sonu gelmez. Hikâyesine başladığımız ahmak küle, yiye ٠ ٠ ،، ، «.ıımâiyle pâdişâha dilekçe yazıyor I'iı k ö l e n i n ا1« ااb il m i k t a r l ٠،، ؟-l ٠٠٠ı ıl m iş i d i d n
p a d iş a h h iz m e tin d e k u s u r e tm e s i d o la y is iy le , t a h s is li m k e s ilm e s i h a k k ın d a p â d iş â h ın
ir a d e s in e
d a ir b ir k ıs s ıy ıı
k i o r a d a k ö le n in e f e n d is in e b ir d ile k ç e ta k d im
e y le d iğ in
b a h s e d ilm iş ti
(ECİR VE NAFAKA TALEBİNE DÂİR o KÖLENİN FAdJ ؟A11A DİLEKÇE YAZMASI HİKÂYESİNİN BAKİYYES.»
14144
ﺀى٠ راﻣﻪ ﻳ ﺶ ﻣﻂ٠ت ﻳﺶ از٠ ف ر ﺗﻰ- ٠ خ دا٠ :ﻛﺎى ﻧﺤﻴﻞ از ﻣﻂ «O küle dilekçeyi yazmadan evvel aççı başının yanma gitti ve dedi ki: Ey cömerd pâdişâhın hasis aşçısı!»
ااا٢ ٠ أ ﻟ ﻞ ﻛ ﺮ٠ ز ا١ ن١ L
>
ز١ ن ﻛ ﺮ٠ا
ر ﻛ ﺎ ز ك ( ز ن ة از ا ز و“ ا ت ' ﻧ ﺮ٠
«Bunu fer’dcn değü, asıldan bil. Yaya pek kabahat ا٠ ا؛اأااا, oku اا،اااا koldur.» Bunun gibi, sen de tahsisatının eksilmesini bizden degil, padişahtan bil.
14151. ﻣﺎ رﻣﻴ ﺖ اذ رﻣﻴ ﺖ إ ﺗ ﻼ ﺳ ﺖ
ت- ﻛ ﺌ ﻬ ﻜ ﺎ ن از ﺧ ﺪ ا٠' ر ى ﻟﻢ «(Attığın vakit sen atmadin) âyeti bir İptijâdır. Fakat, Peygamberin KÜnâhına da girme ki o atış Allahdandır!» Bedir gazâsmda Aleyhissalâta Vesselâm Efendimiz bir avuç taş اا،'ااçasını düşman tarafına atmış ve o atış düşmanın bozulmasına sebob olmuştu. Cenâb-ı Hak tarafından onu hikâyeten:
’■>)٠ ؛ <؛١ ٠ .-.. Yâni: «Habibim; o taşları attığın vakit sen atmadın, lı.kiıı Allulı at tı 110.» buyurulmuş, Hz. Peygamberin arada bir vasıta olup, hakikatte ata nın Allah olduğu beyân buyurulmuştu. Ceııâb-ı Hak (Mâni) ve (Mult)dir, yâni veren de, meneden de asıl O’dur. Bir şeyi vermeyi, yahuri ver memeyi bir kimsenin kalbine ilham eder. O kimse de o ilhama göre ya verir, yahud vermez. 14152 ا ﻣ ﺖ اى ﺣﻨﺮﺀ ر ﻧ ﻢ٠اً ب از ﺳﺮﻟﺮ
ى >ﺛﻢ1زك ئ؛ؤ؛ آ ة د «Ey beyhude hiddetlenen, su baştan bulamkdır. Gözünü sine bak.» ( 0 ! )ا
٠ » ٠ ٠ا1٠ ا٠ 'ا
SUrei Eafal : 7ا.
41ا؛ا
؛ااا.»
ت وزدت-ور٠ ل ود ر ﺷ ﺖ٠' اذ
y
< ﻛﺎر زانﻫﻢ
دودى دور
و٠ ﻛﺎ
«Ey ahmak adam; اﻻﻻ،٠ أ٠ ا؛ي,آ٠senin ا1ا٠İş.ıı ıııırsu/. vc çirkindir. 'ا،،ااki lıilkat nurundan ؟ok U lakla «.!،.«
1415Ö د د ود٠ق ﻛﺎر ﺧ ﺎ ﻧ ﻜ ﺎ:رو وة ازه زو ﻓﺎﺳﺪ ﻧ ﻮ د٠ﻫﻤﺠﻮم «Diinya’mn parlaklığı ve letafeti de ؟,ahucak kesâda uğrar, IjUnki o «،.olma ve bozulma âlemidir Nasıl ki tâze meyve ؟abucak ؟ürür.
14160 د و د د اذ ﻣﺪ ض دﻳﻨﻪ ﻫﺎ
y3 >
ح و;ﻛﻢ در ﻣ ﺪا ح ﻳ ﺎ ﻧ ﺪ ي ﻫﺎ «Medheden kimsenin kalbinde kili bulundu mu, ettiği medihden «İİ،،iiller hoşlanmaz.»
14161 ﺑﻦ وﻛﺮاﻫ ﺖ اك د و۶ اى د ل اذ ذ واﻧﺒ ﻼﻛﺬ و٠واﻣﻤﺎ ن ا ل «Ey gOniil, evvelâ kinden ve kerâhattan temizlen, ondan sonra hamd eyle ve ؟evik ol:»
14162 ر زان اﻛﺎد وا ر ا ه درون. ا ﺑﺎ ﺛ ﺪﺑﺎزون٠ از زان'ذﻟﻴﻢ «Kalbijjde kerâhat bulunan kimşenin (Elhamdülillah) demesi, şeytanhktır, hiledir, efsundur ve münafıklıktır.» 455
ااا، 7 ر د.. د
٧r
٠ ا ر٠٠٠ا واﻣﺪ٠ د ﻵ ر
وﺑﺮد. ﺣﺪ وادار3 ةر ا٠د د٤ ا .٠ T٠ ؛.١€îklii؛r vc mc(lilıl٠ ٠ ri S1I.V4.I ٠ اا٠ )( اا<اا، Cflikiirlcr haddim, <»1٠ ا ا١اااا،ا ٠ ي ٠ ٠ اﺀةا٠ ٠ ﺀ٠ ..
14K.K ا ﺀ وا ل ر ' د٠دش ك:ت، ٠<
ﺑﺲ
د٠ ى د٠ ا ر/ و٠ " ر دروع «Ona dediJer k i ؛elbisenin eski, püskü olması, yalan söylediğine şahit " ،؛k ediyor.»
14 ?69
و ت- ه٠٠ ر/ ٠■٠;, 'ن ﺗ ﺪر ا دز د د ه ا اﻣﻮﺧﺘﻪ «Vücûdun çıplak, başın açık, zaruret ve ihtiyac ateşine yanmış bil- bal desin. Teşekkürü birisinden çalmış, yahud öğrenmiş gibi ediyorsun.» 14170 زوذ ﻧ ﺎ ن ﻧﺎزر وﺣﻤﺪ ﻣﻴﻌﻮ .و ﻓﺮﺗﻢ٠ ررو رﻳﻞى لل, «Senin begine ettiğin şükür ve hamd’in, başında ve ayağında luılıın. mas. lâzım gelen nişaneleri nerede?.، 14171 ٠ﻧ ﺮ ز ؛ وت ﻣ ﺪ ح ا ن ﺛ ﻪ د ﻛ ﺘ ﺎ ذ د٠١ه؛ﻟﺖ ا ادا ﻣ ﺖ ﺛ ﻜﺎ ﻳ ﺖ ﻣﻲ «Dilin 0 pâdişâhı medlı ediyorsa da bütün bedenin lisaıı-i ةااile .nulıın 1 şikâyette bulunuyor.» . ا:>-ر
14177 وﺧﺎر٢ را ﻫ ﺖ در درون ﻧﻢ١ د٠م ذاد.، د ادع اﻧﺎن اy ،5 «Stil ؛،، İçinde diken «illi yüzlerce kerâhet, - yüîi «ani ve ketler - var Gani ve keder ııasıl sevilir nişânı olur ?» 141.78 ﻛ ﻮاﺛﺎ ن ﻋﻨ ﻖ واﻧﺬار ورﻣﺰا
اﻣﻌﻰ٠ ﻛﻪ ﻛ ﺎ ى٠و د ر ﺷ ﺖ آ «Eğ'er söylediklerin doğru ise, aşkın ve başkalarım netsine lerrilı .‘iliŞİÎ, bir de (Kaîâ ve Kader .)e rızâ gös؛eriş؛ııiıı alâmeti nerede?» 14179 ل ﻛ ﻮ: ؟ ; وﺀ\ ﻣﺎل ﻟﻢ ﺛ ﺪ ع/ ٠ﺣ ﻮد
/ ل٠ ﺟﺎى س٠٠ت.ﺑﻜن د
f
\
; و-
«Farz edelim ki dağıttığın mal gitti, onu verene kaillen meylin 111.1." «?de? Sel akıb gittiyse geçtiği yer l'iaııi Çünki, sel gider de kum kaili" derler. 14180
وﺟﺎﻟﻧﺰا٠1ﻧد س
f
ﺟ ﺜ ﻢ ﻛﻮ
ر ﺀا'ﻟﺪ او ﺟﺎﺀزا ازرق ج ;ا «Gözün, evvelce cana canlai" katan siyah bir göz idiyse, İıaydi diyelim 0 güzellik geçti... Fakat şimdi gözün neden gök?» ‘
mavi göz sevilmezdi. Mevlânâ ona işâret ediyor. 14181 ى رش١ر ﺷﺎن ﻳﺎ ﻛﺎا;ى
ﺣﻤﺶ
اد
>ى ﻻل ﻛﺰرى
«Ey ekşi suratlı adam, teccrrüdünüîün alâmeti nerede? Sözlerinden yalan râyihası geliyor, sus!» 4٠ ٩ اا
Herden dolay. göğüslerinde .»،r ihtiyaç (ınoyli) bulmn/.lnr. Kendilerinde îakr-u ihtiyâç olsa hile (tinim ı) öz eunlarındaıı dıdu. ،islim ،ııtnrlar. Kiııı nefsinin (mala olun) hırsındım ve cimriliğinden korumırsu işle nıuradlurına erenler onların ta kentlileridir111.»
14183 ا ف ﻃ ﻒ
ردد
ﺋ ﺄ ر ا ﻟ ﺮ١ ﻣﺎل در
ﻣ ﺪ ز ﺑ ﺪ ﻛ ﻼً د
د رد ر و ف
«Eğer hir mal îsar edilmekle ve ihtiyaç ehline verilm ekle sureta telef olur ٠yâni elden giderse ٠verenin kalbine yüzlerce mânevi hayat gelir.
14184
در زﻣﻴﻦ >ف ز راﻋﺖ ﻛﺮد ى " دﺑﺎ ى اى واﻣﻤﻪ دﺧﻞ ل «Tanrj tarlasına temiz ve sağlam tohumlar ekilsin de mahsul ahninu sm... imkan mi var?»
14185
ﻣﻤﺮ ر ود ﺧﻮﺛﻪ از روﺿﺎت ﻫﻮ ذ د ارض اﻫﻘﻤﻤﻮ١إس ﺣﻪ وا ح ﺀ «Eğer Allah’ın bağçelCrinde başak bitmez ve yetişmezse, Arzullah nasil vâsî olur?» Sûre-i Nisâ’daki bir âyete İşaret ediliyor. Ashab-I kirâmdan çoğu M،;dine’ye hicret etmiş, fakat müsltimanlardan bâzıları Mekke'de kalmış, hat" ta (Kays bin Fâkih) ve (Kays bin Velid) gibi bâzı miishimanlar müşriklerden çekinerek Bedr gazâsmda onlarla beraber bulunmuş ve mücâhidler وا ا rafından öldürülmüştü. 0 münasebetle şu âyetler nâzil oldu:
(111)
S ûrei H aşr: 9
4(!|
Yani : أ1،، ( اااAllaha) liir ا:اﺛﻢ1،ا، 1،١ ٠ﻻ،،ي ."ا11؛1،1ا٠l‘K٠ ؛rs٠ ١٤ ٩ ٠ ٠ ١ا, اااا٠ ااا،اااا ااااا )'،,٠ ٠«.vnrn:l buyuruyor ki, bu v eriled i ?،'ا٧;،|,) ااا،٠ ااaz derecesidir. Keza:
ﻛﺪ ش ﻟ ﻜﺘ ﺚ \ ﻣ ﻤ ﻬ ﻞ'ﺛ ﺌ ﺖ
ﻞ
ﺠ ﺜ
ﺴ ﻴ ﺘ ﺒ
ﻏ ﻴ
ظ ; ا
ﻛ ﺔ
' ر ' ﺋ ﺒ ﺎ ﺑ ﺒ ﺰ٠ً' ﺑ ﺬ ﻟ ﺒ ﻐ ﻀ ﺬ ا
\؛
ﻺ
ﺗ
5 ا
ﺰ
ﺨ ﺘ ﺒ
ﺳ
Yûni : «Mallarım Allah yolunda harcayanların >؛اةااyedi dıaş,d، ٠ دا ٠اا"ا, J٠ t١ r başakta yüz tâne bulunan ،١ ؛r tek tohumu.، ildi gibidir. AII..I، Uı ،،،٠ - dilerse oua kat kat verir1؛diye buyrulmuştur «.4.
1418Ö
ﻛﺪ ا ن ارض ﻓ ﺎ ل رﻳﻊ ب— ت٠ﺟﻮ ﻳ ﺖ٠- ﻟﻮد ارض ا ذ ﻣ ﺘ ﻮ, ﺀون»Fâni olan hu Arz bile, mahsulsüz ol،nad،ğ،na ؛؛öre, ondan ؟ok K.'îiş dan mânâ ve Ahiret âlemi J١ asıl mahsulsüz olur.,».
14187 ﺀ د ﺳ ﺖ٠ ا ن زم؛ن را واع ا و ﺣ و د
ت- داﻧﺔ و ا ﻛ ﺰ ن ﺀ ود ﻫﺬت ﺻ ﺪ «Bu Dünya toprağının mahsulü bilfi hadsiz, hesabsizd،r. Bir daıınıiıı ٠ ؛،، az mahsulü yedi yüzdür.» Buna dikkat et de obir tarafın mahsulünün nekadar olacağını anla,.
(113) (114)
Sûrei E n ’am : 160 Sûrei B ak ara: 261
'٠ ،،٠،
le r d e b u lu n u n ta r b ıış k
».
. ,' b ı ı k t t o n l a r İ ç i n
()؛١z ) k ٠١N،l l >ı ı ؛l ı n ٠7، m l i k ı t f a ،
VII
'ا-
«.dır“ s ٠ ıİ!tn Btlnyaılan kuriulub yükselmek- İşte şu îıâlj kuyu ve zindan gibi dir. 14191 اﻃﺎ س لﺀوى وﻧﻮر ﻋ ﺆ " ل ف: ا٢ ت او را ار- آ ن ﺣﻤﺪ
«Sırtındaki takvâ atlasıyle iiJfet n٥ru٠onun omuzunda hamd alâmetidir. 14192 از ﺟﻬﺎ ن ﺗﺎرﻳﻪ٠وا ر ﻣ ﺪ
*ik ﻛ ﺰا ر ﺀﺑﻦj
L
«O, şu eğreti ve fânî Dünyâ’dan kurtulmuş, akar su kenarlarnıda ve gül bahçelerinde yurt tutmuştur.» Buradaki gUlzardan maksad: Arifin kalbidir ki orada irfan çeşmesi
daimi sûrette akmakdadır. 14193
ﻃﻠﻰ ر شr .ر.رﺳﺮ
ﻣﺤﺪس وﺟﺎى وﻣﻘﺎم رﺑﻤﺘﺶ «Onun meclisi, makâmı ve rütbesi, yüce himmetinin sır sedirinin üzcrindedir.» 14194 د ﺻ ﺪ و ﻛ ﺪ ﻣ ﺪ ﻫ ﺎ ن درو٠ق٠ رو. ﺑﺪ وﺷﺎد وا ز٠ﺣﻤﻪ ﺳﺮﺳﺜﺰ «Orası Oyle bir Siddikiyyet makamıdır ki doğruların (Siddiklerin) hepsi' de orada, ter ii tâze, mesrûr ve handan olarak yurt tutmuşlardır.» Sûre.i Kamerde Cenâb-1 Hak:15 (115) Sûrei tin: 4-6 F : 30
4 .5
٠
ل11 ا٠7 ا٠٠٠٠ ر1 اوان ﻣﺎاﺀ٠٠ ٠ا.ﺀ٠داؤﺀد د ا ص در د د و,م
)رج
و س٢ در
«Sedef içindeki اذ، آ"اgibi, ا، آ؛güzelin hiisuiine, her ، اذأاذ، آ،،٠ 1 ا؛-binler «.ce alâmet mcvcuddur Hz. Pir, şu hakâyıkın beyânından sonra halifeye haind ü senada 1ااا lunan yalancıya hitaben buyuruyor k i : 14198 د ازدﻣﺖ1ت- د٠ ر٠ﻟﻮى ل٠
ى ﻻﻓﻰ رت١ادو- از رورو «Ey yalancı atlam; senin nefesinden kütü bir sır kokusu yeliyor, başındaıı ve yüzünden gani ve kederin apaçık gürünüyor.»
44199
kjLtft* اف/
j
ﻃ ﺌ ﻖ د ر٠ ٠ د: ﻣ ﺎ ا
ﻟ ﻮ ثع ا
دى ﻫﺎى.و ﻣﺤﺎ٠ "
«Mücâdele ve uğraşıb çalışma yeri olan Dünyada râyihadan anlayaı. ıııalıaret sahibi kimseler vardır, ö y le ataklık edip haylıuy etmeye kalkışma ve saçma sapan sOyleme.» Evet, «Allalı'ın, lıalkı alâmetlerinden anlayan kulları vardır» ve: «Mü’m iîin zekâsından sakillin ki o, Allalı’ın vermiş olduğu ferâset yüz.üyle bakar ve bakdığıııııı ııasıl liir ıııalılûk olduğunu anlar.» hadisleri 1111.1cibince herkesin esrarım hâl. ve tavrından anlayan ârif kimseler vardi!'.
14200 ز ﻓ ﻜ ﻜ ﺎ ن اﺀوى ﻳﺎ ز١»ﻟﻤﻠﻒ
y
ﺛﻮف ران- ذد ﻣﻚ٣ ازدم"رى «Ey yalancı kimse; sen de miskden bahs etme... zirâ, nefesinden du. yulan soğan kokusu, sırrını izhar edij'or.» 4!ا7
<&’ ﻟ ﺠ ﻮ ل ؛ \ ﺀ ^ | و ﻫ ﻒ٠ Yâni : «Ey Âdem oğulları, şeytan ana ve babanızı, fena yerlerini ken dilerine göstermek için, elbiselerini soyarak cennetten çıkardıysa sakın si ze de bir fitne (belâ) yapmasın. Çünkü o da, kabilesinden olan(lar) da si zi, sizin kendilerini göremiyeceğiniz yer (ler) den muhakkak görür(1er). Biz şeytanları îman etmiyeceklerin velileri yaptık117.» Bu Âyet-i kerimeden de anlaşılacağı üzere şeytan ve kavmi insanlarin ahvaline bir yoldan vâkıf olur ki, insan o yola vâkıf değildir. Çünki o yol mahsusat ve emsâline benzemez. 1.4206
ش٠ د ر ﻣﻴﺎ ن 'اﻗﺪان رزق ب دو ن ﻻﻓﻰ ز ن٠ ر ﺀ ك اى ﻗﻞ٠ «Ey kalp akça gibi olan: Hakikat mihengi olanlar ve Hakikati görenler arasında riyakârlığa ve atıb tutmaya kalkışma!» 14207 ود ر ر و ﻗ ﻠ ﺐ. ز ﻣﺤﻚ را رﺀ
ﺧﺪا ش ﻛﺮد اﻣﺮ وﺟﺰ رو ﺟﻠﺐ، «Hakikat milıeııgi olan her Er)in, kalbe ve oradaki esrâra vukuf yolu vardır ki Cenâb-1 Hak, onları celb ve def’ emiri kılmıştır.» Bâzı nüshalarda bu beyit: *Mihenk taşının hâlis ve kalp altını tanımak hassası vardır. Zira ٨1lah, onu cism ve kalbin emiri kılmıştır» meâlindedir. (117) Sûre، A’raf: 27 4.1»
اااًا٠ ı٠ ll 't - i C('li! c i l i ‘, ilik lin
k a lb in d i ' '..'راا1،اﻻ1 اا؛'اا 'ااا١ ا ا اا؛اااا'ااا 'ا!ا1 ' 'ا1 اا
اااا؛ا.ا, n ı'ııd ıın (ا.1 )ا؛'اv ı 'sv.'.sı . ا ا أ ا1 ا1 ا1 ٠ ''ا •ااااا,؛،ا'اأ;'ا ا'ااا1 'اا. اذح٠ 'ؤ1 .;ااا1 ;ا'اا1 . ا1111,."'؛ ا,II
1 ،اا٧٧،')ا ا1 (,)ا؛)اا- اh a ille :
!واﺛﻨﺎ
ان،اى ر وذ ن درح٣ ?را ﺀاI اس ﻫﺎن.' ﻫﺎن- ل وﺑﺮ ﺑﺎ ﺛ ﻨ ﺪ ار
«Dünyada münevver ruhlu insanlar, birtakım gizil ؛،'؛.ilerden ,،؛٠ ;؛,٠ haberdar olmasınlar.»
14212
ا ﺗ ﻜ ﺮ از دوان ﺷﺪﻧﺪ١r در ه ر ر د و ن زدﻧﺪ٠:ووﺀﺑﺎ ﻛﺎ خ «Felekler üstüne çadır kurmuş olan ruhlar, insan kalbine vâkıf olmalı hususunda şeytanlardan aşağı mı olurlar?»
14213
دو دزداﻧﻪ و ى ود و ن رود ازنﺀاب ﺀرق اوﻣﻌﺪون د ود «Şeytan, hırsızca güğe çıkar da, yakıcı bir şihab ile kovulur, sürülür
> ٠
14214
ن از ؟ ر خ زر ا ﻧ ﺪ ؟ﻧﺎ ن/ T /از ز م دﻧﺎ ن
٠د ر ﺟ ﻜ ﺚ
ﻛﻪ ذ ق
«Bir ؛akî ؟in muh ؛reb ؟de mız ؛.ak yarasından yere düş.üj{،، gibi u٠ ٠ k Sonra iki beyitte temas edilen (şihap)larla ilgili olarak Silil"-، lllcı'dı
buyurulmugtur ki : ا7 ا
ı.tv٠j ٠£j٠٠/ ,٠ _y.u ١؛j\؛؛$j0S ^ b
٠>١ ٠ c٩j£ i ٥١
sS —**h sj
Yâni : «De ki: “Ben peygamberlerden ilk defa (gelmiş biri) değilim. Bana ve size ne yapılacağım bilmem. Ben bana vahy olunınuktn bulunan dan başkasına uymuyorum. Ben (Allahın azâbıyle) apaçık korkutandan ha٠ . kası da değilim”120.» diye buyurulmuştur. Evet, İnsanlar gayb’i bilmez, fakat Allah bildirince pek âlâ bilir. Bu nun için Hz. Mevlânâ diyor ki:
14216
وﻟﻨﻚ وﻛﻮروﻛﺮ
را ر ﻓ ﻖ
ﻣ ﺮo ا ى٠۶ر رو. ا ن ﻛ ﺎ ن «Sen. çolak, topal, kâr ve sağır isen; yüksek ve bllyllk ruhları ila kendine fayas ederek senin gibi sanma!»
14217 ،>٤٠ . û٠ r 0) Cf
f
S İ ) h
r S
،£٠ >-٠o ٢،1.—٠ ٠،/.>^ ١ ٠ ■( j —؛
S
■Utan, gevezelik etme ve can çekişme... Cismi gözeten ve ondakl na ran anlıyan nice casus vardır!» Evliyaullah hazerâtmdan ibtidâ zuhûr eden kerâmet, k.şf-i kulûb v . kubur, yâni kalblerdeki esrarı va kabirlerdeki mevtâyı keşf etmek İmi.. Hz. Mevlânâ buna dair bir misâl olmak üzere diyor ki :
(120) Sûrei Ahkâf: 9 473
likshıir. (kakat A la lıd a n ) başkası
اااال1ا٠ اbııııhır(ın)
derhal y، ، /.leri 11.1 «، ،
ا٠ •ى'ا؛ اا . „ ا١ اly)ا'! اm 1 ا ا ا ا1. is te ;ilild
i،
.ا٠ا ا ا
ا ا1; ، ا ا
h â lle r b ir e r a b o n e ttlı .t . i r
ş a h s ın
m la k im
ki
< ، ا ا1 ا ا أ- ا
( :< اا >ا "اا
fe ra s e t s a h ih le ri,
1 ؛ ' ا ا ا ا, ا ا
ıın h ıy ıv e r ir
Ş o y h l'e k b e r (K uddise Sİrınhıi) Biltııhalında iler ki: ،)Sinan 1 ı, Affnn , K.A.) 111 İıuzüruna bili ) أﺀ1 ا٠ ,اا،اﻷ،. t'eııâb-1 ^ İnnüıoyn: «Siibhanııllah; 1,1ı lakını kim selere ne oluyor ki güzlerini A llah'ın haram kıldığı peylerden ayırm ıyorlar?» dedi. Çünki gelen adam , haram olan bir şeye bakm ıştı , ( ا ؛idilin; «Yâ e m irü l’m ü'm in ؛n, ldesühıllahdan sonra Villıiy v ar mıdır'.' Yııııl 'benim haram a baktığım ı nereden anladın?» diye sordu. .1 iz. Iliilil'.‘: .(M il ferâsetinden sakilim. Çünki A llalı'ın verdiği zekâ tıııi'iyle bakar) ilil 11111111، dişilli duym adın mi? Ben, setlin haram a olan nazarıtıı yanım a (:ildiğin VII k it g ü rd ü m » c e v â b ın ı v e r d i,
14218 ﺑ ﻦ دن دا ; ﻧ ﻮ ر د٠ان
ﻗﺎم وز و واﻧﻔ ﺮد- ر «Bu beden hekimleri pek bilgilidirler. Senin hastalığının III. oldıığıııın senden ziyâde vakıftırlar.»
14219
"ازةروره رى ﺑﺘﺘﺪ ﺣﺎل ﺀ ر ل
وازان از٠ " ﻛ ﻬﺬآﻟ ﻰ
«Senin İıâlini idrar kabından anlarlar. Sen illetini onlar loıılıır bil mezsin.» Kârure :
i d r a r k a b ı d e m e k t i r . E s k i d e n i d r a r t a h l i l i o l m a d ı ğ ı İ ؛ ؟ıı h e
k im le r k a r u r e y i m u a y e n e e d e r le r , iç in d e k in in r e n g in d e n , k o k u s u n d a n , az lığ ın d a n , ç o k lu ğ u n d a n h a s ta lığ ı te ş h is e ç a lış ırla rd ı.
14220
ﻧﺪ س ور( ﻧ ﺮ ت ور( ﻧﺪم٠ر ﺳﺪم٠ ﺑﻮ ر دا ﻧ ﺮ ز ر ﻛ ﻮ «Kârureden anladıkları gibi nabzından, renginden ve nefes alışından da sendeki her nevi hastalığı teşilis ederler.,.12 (122)
S ûrei Z iim er: 45
47JV
٠ Nitekim BAyozid-l Bl.tAmt liHa؛r٠tl٠rl, Şeyh Kbulhusan HurkAnl'nln velâdetinden yıllarca evvel, onun u(٠ ]٠ ٠ ceglrıl ve kâmil bir zat olacağım müridlerine bildirmişti. Nitekim bahisle ilgili olduğu için llz. MevlflnA da o mevzua temas ediyor:
-ŞEYH E B .L H A S A N HARKA n INİN DOĞMASINDAN YILLARCA EVVEL, DÜNYAYA GELECEĞİNİ, SĞRET VE SİRETİNİN NİŞANLA. RINI BÂ YEZİDİN BtRER BİRER HABER VERMESİ; !'A lilli YAZANLARIN DA ŞEYH HARKÂNÎ’Y ، BEKLEMEK ÜZERE O HABER ؛KAYD ETMELERİ.
14226
ى د ا ﺗ ﺎ ن ا ز د٠ش
آن
د د٠ ﺀ وا ض ﺑ ﺸ ﺞ٠ ﻧﺤﺎل
،
«Bâyezid Bistam i’iiin (Ebulhasan Ilarkanî) dogmadan ünce onun ahvâline dair neler gürdüğü menkabesini işittin mi?»
14227
روزى آن ا ﻃﺎ ن ﻗﻮ ى ى ﻛﻨ ﺸ ﺖ ان ﺟﺎﻧب ﻣﺣﺮا ودﺷﺖ٩اص «O miittekiler sultani birgün müridleriyle kabirden geçiyordu.*
14228
ان٠ﻻك٠ ا اودا ﺧﺎرﻧﺎن «Rey ؛ehri *
و ى-
اوى ﺣﻨﻮش آ ﻣ ﺪ ز
'رى
واد- در
Harkan küyü taratmdan ona latii l،؛r râyiha gel .
di.» 477
٠
11231 ﻻ د دد_د٠..*اوصI , در0ﺟﻮ س;د.ا د اووا د را ن دم ر أ
«Bayezid * bir ؛ona yaklaştı.»
ف
mânevi mestlik ■/.Ahir olunca, miitidleiiml.il
14235 ا ن ا ﺀ وا ل ; و ش
İ
;د ش-ﺑ ﺮ
ﺑ ﻰ
ﺶ ح وﻧ٩ ا ب۶ ﺖ از ﺻ وأ &ر «Şeyhine sordu: Beş duygu ile alt. cihetten dışarı olan أااhoş hal ler nedir? Yüzün gâh kızarıyor, gâh sararıyor, gâh bembeyaz oluyor, hu ne hâldir ve ne gibi bir müjdedir?«
14236 /
ت
—ب
و ؛ ﻇﺎ ر
;و ى
؟ﺛ ﻰ
ى
ت و ا ز ﻛ ﺮ ا ر ﻛ ﻞ٠ل ذ ك از ﺀ ﺗ ﻞ «Sen birşey kokluyorsun, fakat görünürde gül yok. Şüblıeşiz o lıol.u gaybden ve hakiki güllerin açtığı gül bahçesindendir.«
14237 ﺗﻮﻛﺎم ﺟﺎن ر ﺧ ﻮ د ﻛﺎﻣﻪ
اى
م وا ﻣ ﻪ1 ت ﺗﺖ٠ر د م از ف
«Ey her kendini tanıyan, bilen kişinin muradı ve ıııaksadı olıııı er, her an sana gayb âleminden l.ir haller, bir mektup gelmekte. »
14238
ف-ﺳﻮب وار اذ ﻳﻮ, ر د ى م ﻧﻮدﻓﻰ1ى وﺳﺪ ا'در ﻣﺚ «Her ân, Yâkub gibi, senin lıurnuııa da mânevi lı؛r Yusuf'tan ş،fı‘١ko kusu erişm ekte ...» . ا7 أ
د٠و
K
وﺑﺪو ن٠* ا:.. ى را ث,٠
ون زﻧﺪ٢ أ را٠'ار١ئ
)> و
ت
ر
ﻟ م٠ﺣ ﻞ
«Bâzı
ilâçla ağzının kokusunu gizleyebilsin, gözünün Nurho؛.jluğuna VI mahmur mahmur süzülm esin, ne yapubilir ?»
14245
ا ن ﻟ ﻮا ت ا ن ﻛﺎدر ﺟﻬﺎن٠ وود ن١٣٠ زاران ردﺀا ش دارد. ﻣ ﺪ «Hususiyle hu, öyle hir manevi koku ki. Dünyada yüz binlere. ؛perde onu gizleyemez.»
14246
_زى او ﻣﺤﺮا ودﻧﺖ٢ رﺋﺪ از٠
در ﻛﻨ ﺸ ﺖ٢ ﺋ ﻚ ر٠' دﺛﺖ ﺑ ﻪ ﻛﺰ «Bu râyihanın keskinliğinden bütün ova doldu; ova ne demek:‘ (٠rı١ yiha dokuz teleği de geçti.»
14247
ﻛﻞ در *ﻛﺮ٠زا را ﺑﺔ٠ر
ان
ت ﺧﻮد;وﻧﻤﺲ ﻧ ﺮ-~ي٠ رﻫﺬه٠C y f «Bu sır küpünün ağzını çamurla sıvama: çüııki bu iiryan, örtünme kabûl etmez.»
14248
اف ﻛﻦ اى راز دان را را٠ل د ﻛﺮدش ازﻣﻮ٠ ن ﺟﻪ ازت م٦ «Ey sır bilen ve sır söyleyeni lutfet, ruhunun avladığını bize izah et.» F :3 1
4«1
ا42 ٢٠.'ا ;-ﺗﻪ ﺑو د٠ واس از ءوا;\اﻻ ﻛث١ول ود:( ■ 1
< ﻓﻌﺎاﺳﻤﺎل:ان زم
«tiz. üvc.ys, kendinden geçmiş, yere ıncnsııb ؛1،٠ ٠ ااsemavi olmuşlıı.»
I ل2ااة
در ثءر٠_ره روو؛:ل٠ آن
«O, bir heJiJe ؛di. ŞekerJe terbiye edilmiş, artık onda acılık çeşnisi kalmamıştı.» Helile : Karahalile dedikleri dânedir ki döğülerek müshil rnakâııııııdıı kullanılır. Lezzeti acıcadır. Onun İçin şekerle karıştırılır. Ovıkit :ا،'ا1ا.ا؛ا ,kalmaz. Hz. Mevlâna, Avn-İ İlâhî ile benlik 'acılığından kurtulmuş ulan اiz. tlveys'i şekerle terbiye olunmuş helileye teşbih ediyor.
14255 ﺗﻠﻤﻪ رسﺗﻪ از ﻣﺎ ووق1آ ن ه ﻟﻢ ﻟﻰ٠ 4 ;ﻟﻨﺶ دارد از ﻫﻞ «Benliğinden kurtulmuş bir helilede sâde helile nakşı ve şekli vuıdır, acılık tad، yokdur.» Hz. Pir nefsine hitah ederek diyor ki:
14256
إن 'دارد ا ﻧ ﺎ د،ﺧن ا- ان ت از و ى ﺀ ﺑ ﺒ ﺂ ن ﻧﻴ ﺮ ا د،"ا ﺟﻪ م؛
«Bu sözün ııihâyeti yoktur. Geri dön de, 0 arslan er’in - yâni BAyezld Bistâminin " gayb aleminden neler söylediğini anlat!»
٠
1 •12.il
.»y، ٠ ^ ' >١؛٠f j
<^٠ ٠ ٠
Oy jU. -. ٠،> ' .,1• j ١٠ O ؛،؛-. j ١ .
«Onun iç huylumu, mânevi sıfııllı.r.ııı ve yolunu, yerini ve ınulunuıııı hep tarif etti.» Beyitteki Hilye kelimesi, esasen zînet demekdir. Sonra şekl ü şemail mânâsına kullanılmıştır. Cesedin zînetî olduğu gibi ruhun du zineti vardır. Hz. Mevlânü onu be yân için buyuruyor ki: 14262 < ن رﺟﻮ"ن ﻋﺎر ﻧ ﺖ " ﻟﻴ ﺔ
ا ﺀ ذ ~ ت٠ﻧﻪ ك ا ن ﻳﺚ
ر اًﻧﻜﺎ
دد
«Bedenin zineti beden gibi iğretidir. MUddeti liir saat olan ٠ ٠siislere ğiinül verme!»
Evet, İğreti olan bedenin çeki ü gemâili de iğretidir. Meselâ kara f؛٠'٠■/. İÜ, kıvırcık kirpikli, fidan boylu diye târif edilen bir kalıb, bakarsınız 1.1 fjir göz ağrısına tutulur, 0 kıvırcık kil'pikler döküldüğü gibi, 0 şâlıânc güz ler kan çanağı oluverir. 0 fidan boy bükülür, yay şekline girer! o güzel saçlar dökülür, kafa tası balkabağı hâlini, alır. Her an değişmeye ve helâk'0 ıııâruz bulunan böyle İğreti süslere gönül bağlayıp da onlar İçin tutuşup yanmak tabii akıllıca bir hareket sayılmaz. Onun İçin Hz. Mevlânâ ilil ١-ا٠ buna benzer İğreti güzelliklere gönül verilmemesini tavsiye ediyoi'. llııttû: 14263 ت- ﻟﺒﻴ ﻰ را ﻧ ﺎ٠ ﺣ ﺐ رو ح
—ت ﺣﻠﻴﺔ آن ﺟﺎن ﻃﺎ ب ﻛﺎف در ﺳﻤﺎ «Ruh-u tabiinin süs ve çekli de fânidir. Binâenaleyh, semâda bulunan ruhun ziynetini ara!» buyuruyor.
Ruh-u tabiiden maksat, bedeni sevk ve İdâre eden kuvvettir. Evet, 1)11nun zineti de fânidir. Bir gençlere bir ihtiyarlara bakalım. Gençlerde 1)11 ruh, yâni bu kuvvet fevkalâdedir. Fakat yaş ilerlemeye başlayınca 0 itil azalmaya, nihayet hiç kalmamaya mahkûmdur. Onun İçin asil tidcb edile cek olan kadri semâdan da yüksek bulunan (Ruh-u Sultân)؛, yâhud (Ruh 11 Ilâhî)dir. ttl
ا12<؛6
ﻻغ
_( ﻝ
ﺑﻒ٠ ٠ ﺗ ﺸﻜﺄا درؤ ﻭ
ﻓ ﻰ وررا ن ﻟﻌﺎ ع-
;
٠؛ و ى ﻛ ﻞ
«Gülün nakşı kurunun altındadır, lâkin kokusu dimağın bâl<<'؛.ısındadır Gül koklandıgı vakit tabii burunun ؛،-itina tutulur, fakat rayilıası, b u runa nisbetle tavan kadar yüksek bulunan dimağa çıkar ,
14267 ارق
. ا د ﺧﻔﺘﻪ درﺀدف د د
3ﺍ
.اﻓﺘﺎد
ﺟ ﻢ
ﺀ ﻛ ﺴ ﺎً ن ر
«Meselâ bir kimse rüyâsında Aden memleketinde korkulu lıâ îer gc. ؟irmiştir. o rüyânın aksi cisminde ter sûretiyle zul١ ûr eder.» Bu rüyâyı görenin bâlini ruh ile- cismin hâline kıyas edebiliriz. Ruh ile cisim arasında herhangibir m esâle mefhumu tasavvur olunamaz, !>('deni terk ettikten sonra da yine cismine ve cismin bulunduğu kabre al."... kası bulunur.
14268
ح;ا س
ﻳﻒ
رﺀن/ س
ن د ر٠ ﻟﺒﺮ١
ن ذ ص٦ ﺋﻦﺀان ز ﺑﻮى٠ ر د د٠
«Yusuf (A.S.) un gömleği Mısırda lıaris bir kimsenin - yâni Yusuf'un birâderi Yehûdânın . elinde rehiji iken Kenan diyarı o gömleğin râyîhâsiyle dolmuş ve Yâkub (A.S.) onu duymuştu.»
14269 ر ﻳ ﺜ ﺌ ﻨ ﺪ آ ن ز *ان "ارع را ١ر
دﺗﺬد آ ن٠ آرا. > \Ş 1ز
«Hz. Bâyezid’in haber verdiği tarihi yazdılar ve onun beyânıyla tarilı sahifesi süslediler.» 487
I .'V İI - İ ئ
M a h fil’ / . : M u k a d d o ı â t ı u , y ı ı 'n l i l i l ’l e v h a d ı r
B asu r، b a s ire t o la c a ğ ın ı ğü
İç in
s u h lb l
اا1 '’ا أا 1 ( ،٠ 1 ,أاااااااا ا اا٠ ا, o r a y a
g ö r e b ilir le r . İş te le v h -i
، a a i i ’s o n r a
m a h fu z d a k i
doğacak
٠ ا1 (أا٠ ، ، 1 اb ü tü n
II/ .. I M y o z i d
ا1 ’اü m m e t i n
m ü şah ed esi
E b u l 'h u s u n
m u c ib in c e
l l a ı k â n j 'ı d n
b a k ili
ا، ( ا.٧ ا1 , 1 ا
u lu rs a
onun
y a n ılm a k
1 ذا ، ، 1 ا. ٠ ٠ ;ا( ااا(ا،»ا ا1
o k û b irh ıd c n k e n d is in d e n
d o ğ u m u n u , a lillik
h a b e r v e r m i ş ,z a m â n ı g e l i n c e ، ، ٠ ’ < ! ؛ ,؛ ،g ib i d e o lm u ş tu .Z ir a la v u z u L e v h -İ m a h fu z
lü id is A tın
1 ، 11 (’ااا 'ا'اااا1 ( اV I . :,’ااااI ا؛ ’اا'ا ’(اا '( 1 اا1 ااا1 ؛ا ( ا ) 1 ر؛اااااأاا1 ’ااا
1 ااا1 اااأ1 اا b ir
1 ااا,٠ ’ اا1 ا
V I. f a z i l e t i n
b ir k im s e n in
ki
ih tim a li y o k tu r ,
. 4274
رﻣﻠﺖ وره ﺣﻮاب،—ت و .ا ن ﻟﻪ ﺟﻢ وس ﺣﻖ وا ذ اﺀﻟﻢ ا)ﺋﻮاب «Bayezidhn bu İhbarı, Jie yıldız bilgisidir, ne remil, nc ile rfıyıı ،ıılıii’i. Hak’kın ilhâmıdır ki, doğruyu en iyi bilıen de Halidir.» Yıldızların biri birine yaklaşıb uzaklaşmasından birtakım ahkâm < ا'ا karmaya İlm-i nücum derler. Onunla uğraşanlara müneccim derler. îinnı ve kâğıd üzerine birtakım çizgiler ve noktalar çizib koymakdan !.usule gelen şekillerden istikbali keşfe çalışan bir ilim de vardır ki onu 11.11-1 10 mil, onunla meşgul olanlara da (Remmâl) adını verirlei'. Bir de ilm i tAlııı vard'ir ki görülen rüyaların delâletinden bâzı şeyler anlayabilmek،،,' Bunlardan çıkarılan hükümlerin bâzan doğru çıktığı olur. lhiMÛMİyle riiyâlar (MUbeşşirat) nev’inden, yâni sâlih bir kimsenin gördüğü, yaluiıl görüldüğü riiyâlardan olur, tâbir eden de vukuf ve salâh elli ؛bulunur»., tâbirin isâbeti daha ziyâde olur. Fakat bu üç ilmin ortaya koyduğu ııllıAyot zan ve tahmini geçrnez. îlhâm-ı İlâhî ve levhin müşâhedes ؛ise tamamlyle yakini bildirir. Onun İçin Hz. Mevlânâ, Bâyezid'in ve emsali büyük evli, yaullalnn keşf ve ihbarlarının böyle olduğunu haber veriyor. Ondan dola yi eskiden beri mesnevihanlar, mesnevi derslerinin sonunda bu beyti oku mayi âdet edinmişlerdi. Bundan dolayi Hz. Pir, (Vahy) ile (İlhâm) in ayni şey olduğunu VI. ilhamın her mahlûka olabileceğini, lâkin sofiyye hazerâtı, avâmın itirazından kurtulmak İçin ona (Vahy-İ dil) tabir ettiklerini bildiriyor. 14275 ﺑ ﻦ٠ ﻟ ﺮ و و ر ﻃ ﻤ ﻬ ﺪ١ از
آ' را ﻫﺮوانi f
وس دد
«.sofiler halktan bunu gizlemek ye onların itiraz,nu meydan verme mek İ ؟in bu illıâm -1 İlâhîye (Vahy-İ kalbi) tâbir ederler.» .،«,٠
ا427 !ا
«Çüııki cennet, nefse kerih ﺀ ت ٠ ٠ ا٠ * ، اşeylerdin ااا٠ ﻼ ﻤ اﺗ1 أااأgclmiş.ir. MirJıamct ise kalbi kırık âciziıı misillidir.« «Cennet, netsin hoşlaııııiiMİıgı ؟eylerle ilıı'ıtft edilmiştir« diye 1،اا- ilil dîs-i gerif vardır. Fukaralık, husUsiyle açlık ise, nefsin hoşlanmadığı ؟ey lerin en başında gelir. Fakir ve muhtaç bir kimsenin tabii, kalbi kırıkl.11 Hadîs-İ kudside: «Ben, İıcniın İçin Itall» ؛nıiilikcsir ،،lıuılarııı Iiczdhıdeylm« buyurulmugtur. Erhamerrahimin olan Allah'ın şu lut.f-ıı keremi ve ficlz ilil) kuluna olan bu iltifatı ise rahmet ve şefkati İcabıdır.
1428. ﻋﻠﻮ او ازi
(t \
[ k fjt
٦
ر م ﺣﻖ وﺣﻠﻖ ا_ﺀد دو ى او «Mevkiinin yüksekliği ve servetinin ؟okluğundan âcizlerin başını yaraiayan kimse Hakkin da halkirt da merhametine nâil olamaz.« Acınmak İçin acınacak hâlde tıulunmak lâzımdıi'.
14281
رن ﺳﻨ ﻦ ﻳﺎﺑﺎن 'دارد وان ﺟﻮان وان- را ى ا ن ﺛ ﺪ 'ا٣١ ا ز ﻛ ﻰ «Bu bahsin sonu gelmez. . Evvelce başlanılan hikâyede tahsisatının azaltılmasını pâdişâhın emr ettiği gen ؟perişan Ijir lıııle gelmişdir.«
14282
ﻧ ﻮ د٠ﻧﺎ د آن ﺻﻮف ي رزةﺋﻰك اًن ﺛﺐ<ش در ﻛ ﺮدد واًن ﻳﻢ ﻧ ﻮ د «Rızkı az olan sOfi sevinir,
()illin
boncuğu inci kemlisi ile d.ıılz olur.»
Bin sOfi, rızkının az olmasiyle mhkedder olmaz, bil'ııkls sevinir. 1.011 cuk gibi kıymetsiz olan rızkını inci gibi kıymetli farz eder, ikiyle yıi|i makla da kendisi mânevi bir deryâ olur.
IIH
1128« ؛ ت- ن ا، ا از ﻟﺬﻣﻞ٠ا ن ﻛﺎن ﺛ ﻠ ﺨ ﻢ: ر ج
ت >ﻣﻦ ﻷد،.;> ﻋﺎ ٠ ٠ ﻋﻪ دوىﺀ ٠ ر «İşte o اأااإلﺀﻻda, ek ؛noksan oldu diye, harıııaıı sahibine bir ı٠ااا٠ أاال yazmıştı .»
14287
اش ردد ﻳﺶ ﻣﺮداد٨٠ر؛ ﺟﻮا ن واداد٨٠ﻟﺤﺈوا'د او رة <،٠nun mektubunu o âd؛l zâtın huzûrıına götürdüler. Okudıı ve ٠ -٠ ٠ vah vermedi.» 14288 دﻧ ﺖ اورا ' ﺑ ﺖ ا ﻻ در دﻟﻮت
ﻳ ﻦ ﺟﻮاب اﺣﻤﻖ اوﻟﻴﺶ ا و ت «Dedi ki: Ahmagm yiyecekten başka bir derdi .yok. Alııııak ،١ -اااا أ؛ muvafık cevab de sükûttur .»
14289 ج٠:ﻧﻢ— ﻧ ﺶ درد ﻟ ﺮا ق و وﻣ ﻞ ه ا ﻣ ﻞ ﻫ ﻴ ﺞ٠ ت ا و ﺗﻤﻮﺻﺪ٠ ا ر ﺀ٠ ذد٠
«Onun visâl ve firâka dair hiçbir endişesi yok. FUruata bağlanmış, asil bi ؟aramıyor.»
14290
ى٠ا و٠ اﺣﻤﻨ ﺖ ور^دة Ü
ﻛﺰ ﺛﻢ رﺀش را غ ا ﻣ ﻞ
«O ahmaktır, biz ve ilen derdiyle ölmüştür. Füruât gaıııından kıırtıılulı asli düşünecek vakti yoktur.» Hz. Mevlâna bir misâl irad ederek buyuruyor ki:
411:1
nâonalyyh onların 0 kuvvet v٠ . hareketine 0 clıntı dııyıınumaz, yıırılır, on lar 0 ﻻإأkayd-i tabii 1اﺀا,’"(؛1ااا٠(:ıkıırlıır.
14291
د٠ا- أ/ ن٠اً ض ﻛﺎول ز ا "V
“ " ت ﺑﺮون ى
ا٠٢ل
او أدم
«Çakmak demirinden sıçrayalı kir kıvılcım ihtida «ayet zait zuhftı eder.»
14297 ﺧﺒﺮ١ ت اول ﻟ ﺪ ك- داﻳﻪ اس ﻧﺒﻪ رﺑﺮ1 ﻣ ﺮ ﺳﺎﺑﺪ ﺛ ﻌﺎ ه ﻫﺎرا "ا
«O kıvılcımın miirebbisi evvelâ pamuktur, o kıvılcımı paınııklıı, kavla beslerler, fakat kuvvetlendimi çıkardığı yangının şûleleriııi feleğe kadar yükseltir.» Bunun gibi :
14298
ا د اول ﺑﺘﺔ ﺧﻮاب وﺧﻮرت ر“ ر ت٠ ا ز ﻣﻼﺋﻒ/ آ ﺧ ﺮ ا ﻻ «insan da evvelâ yemeye ve uykuya bağlıdır, lâkin sonundu meleklerden yiiksek olur.»
14299
ا٠ذ.د راآ ه ﻧﺒﻪ وﻛﺒﺮ رﺑﺎ٠ ر د
ورش:اه و٠ش
«îbtidâ pamuk ve kükürdün, yâni yiyib İ ؟men؛n ve yııtılı Iiyıııııntıııı yıldızı. muhafazasında bulunur, sonra terakki eder, şulesi ve nüru K،،hı١ nin fevkine ؟ikar.»
-ilin
11305
و د ر؛ ذ د اى ﻣﺎم٠ذداد-ﻣﺎ ﻹ روح را اﻣﺪر ﺗﻤﻮر 'ﻳﻢ ﻛﺎم «Ey büyük adam. Bağdad ve Semerkand ruhun tasavvurun ،la yaruu adımdan ibarettir.» 14306 ^ —٠ ٠ ٠ (٠ ٠'٠ ^
٠ .
—Jv*.— (٠ >■^
٠٠_, ،
öW ٢j lic l ..r-’-jj
jy
«Gözlerinin yağı iki dirhem ağırlığında olduğu hâlde onun nıluııuın nuru - yani görme kuvveti - göklere kadardır.»
143٠ًا
ﻣﺨﻮاب. ٠ ﺑ ﺎ٠ ى ا ن ﺟ ﺜ ﻢ ى ﺟﺰ را ب
ﺑﻮد
ورﺑﻪ:
ور:
ن٠ ىا , رم
«Gözdeki 0 nûr, göz vasıtası olmaksızın da rüyâ görür, o nur ohnoyinca göz, harâbeden başka, ne dir?»
14308 ﻓﺎ رﻓ ﺖ
"ن
و ﺟﻠ ﺖ
ﺟﺎن ﻧﺮض
ﺖ ر و؛”ﻟ١ ود ﺻﺪ: ن ل ﺟﺎن "رك
«Ruh, ceseddeki sakal ve bıyıkdan müstağnidir. Lâkin cansız bir ecsed, bayağı bir cife olur.» 14309 اﻣﺔ رو ح ﺀ ; وا " ﺑ ﺖ ا ن٠'ار س٠روح ا؛_ال
ﺑﺜ ﺰ وو
“O "sakal, bıyık ve sâ.ir âzâ hayvani ruh’a verilmiş muvakkat bir icft. zetnâmedir. Sen ileri git de İnsanî ruh’u gör:» F: 32
4»7
ا.ا:، ا:ا
اد اًن د ه و ا ب.و ﻧ ﻢ د
ى
ه ر زاب٠ود ;ا١ ا را ث «köle diyordu k 0 ؛: Nas.1 oldu ٠ ﻻ اşah cevah vermedi ? ١ '، ٠ kxı٠ ا1!1ااا١ 'اأ٠
mi «ölüreı» bana hased eltimi أ١ ;اا؛, hiyânel eyleyerek «؛؛،،irmedi mi?»
I4 :؛n
. و د آ ن ﺑﺪا٠ ؤا ن ﻛ ﺮ د٠ وﻗﻌﻪ . ل زرﻛﺎ٠ً ق و د و ا٠ﻛﻮﻣﺬا «Galiba dilekçemi gizledi ve şaha göstermedi. 0 , bir îiüııâfık ve saman altmdan su yürüten biri İmiş.»
1431,5
ون٠ ذ٦ وﺑﻢ ز.' رﻧﻌﺄ دﻛ ﺮ دﻳ ﺮ ى ﻟﺒﻮ_ﺑﻢ ر و ل ذوﻓﻨﻮن «Tecrübe İçin ikinci bir dilekçe, akıllı ve mâlûmatlı bir elçi arayım."
14316 و ﺑ ﻰ واﻣﻪ ر jfl'
ﻳﺮ٠ر ا
ن١ ز و ل٠ اد٢ بr ± c
«Gâh şahı, gâh aşcıbaşıyı, gâh da dilekçesini takdim crleni, celıli d..layisiyle, ayıplıyordu.» 14317
ﻣﻦ، د ى٠ ح ا د و د ﺗﻠﻚ٠ت٠
دأ ر د ى ﻛ ﺮدم و ا د ر ﻟ ﻰ ﺛ ﻤ ﻦ «Hiç kendi etrafında dolaşmıyor ve: Ben. dinde putperestlik gibi dulâlete gittim, demiyordu.» i
14323 ن٠ ا د ز ﻣ ﺬ و ر ﻓﺮق
ت ا٠ك
ﺛ ﻮ ازاو ق *ن٠ ز5 ا ا:اً؛ «Dedi ki: Ey saltanat güneşا ؛٠ 1; اااtac, başımda doğru dur, l١ ؛r tarafa meyi etme :* 14324 ﺷﺖ ار ش راﺳﺖ ا د و د ﺷ ﺖ ﻛ ﺰ٠ *ذز/ >
٦ ﺣﻲ— ت٠ ﺟﺎ1 ﻛ ﺬ ت
«Sekiz defa tacı düzeltti, tac da eğrildi. Süleyman dedi ki: Ey tae, bu meylin neden? Artık eğrilme!»
14325
ن٠ ﻟ ﻮ را ت٠ ﻛﻨﻰ٠ ﺻﺪر/ا ون وز روى اى *ؤﻧﻤﻦ٣ ﻧ ﻮ م «Tac cevab verdi k-i: Ey emiir olan Süleyman, sen çarpık hareket edersen yüz de؛â diizeltsen de ben yine eğrilirim.»
14326 را ﺳ ﻦ ﻛ ﺮ د
ودش ر د ﻛ ﺮ د
،
ا ا د ا ﺑﺪرو
ﻟ م;ا
و ﺗ ﻜ ﺎ٣د ل ر اً ن ث
«Süleyman (A.S.), rüzgârdan ve tacından bunu ؟؛-itince niyetini dd zeltti. Hatırına gelen arzuya karşı kalbini suğııttu.»
14:127 ا ﺟ ﺶ ﺷﻤﺎدم ر ا ت ﺛ ﺪ٠ د ازان٠إ ا ﺛ ﻲ "اج را ﻣ ﻴ ﺨ ﻮ ا ت ﺛ ﺪ۴ آ «Ondan sonra,tacı doğruldu ve istediği gllıl başındı، durdu.. Bili
اا:،.'ﺀ .'ا
ﺑﺶ اً د ﻧﺪرد٠ﺻﺮﺀ غ١ ﺳ ﺮ. ع/ ر > ش. <٠ت م٠رﻛ ﺲ ﻟم. «Şu hâlde sana derd ü ganiden her ne gelirse kimseyi itham etlin., kendi etrafında dolaş.» Y â n i s e b e b in i k e n d i n d e n bil.
14334 دو ﺳﻜﺎم
اى
ر ﻫ ﻰ٠ ﻟﻦ ﻣ ﺮ٠
٠ش ى ى ذ ﻛ ﺎﻟ ﺪ د اً ن ﺀﻷ
آن
«Ey dostların muradınea, - yâni istedikleri gihi - olan itimse, lıikâyesinden bir parça bahs edilen köle gibi SU-İ zanna düşme:»
14335 ود٠ ﻣﻮ س ﻫﻨﺘ ﻪ
6 ﻓﺮﺀول
ﻫﻤﺠﻮ
ﻃﻐﻠﻜﺎ ن ﺣﻠ ﻖ را ﻣ ﺮ ى رود «Tıpkı, Fir’avn gibi... Hani, düşman zanniyle Iıalkm çocuklarının bilşmı kestirdiği hâlde Musa'yı bırakmıştı.»
14336 ذذ آ ن ؟وو د د١آ ن ﻋﺪو درخ
ﻛ ﻠ ﺪ ن ﻛ ﻞ١ اﻃﻐﺎل ر٠او ﺛ ﺪ «Korktuğu düşman, 0 kalbi kör olan Firavn’m sarayında bulunduğu hâlde, 0, sair çocukların boyunlarım vurdurmuştu.»
14337 ورا از ﺑﺮون د ى ا د ; ا ن٠ ﺿ ﻤ ﺮ ا ن١ ٠و'درون ﻃ ﻮ ﺷ ﻤ ﺜ ﺖ «Sen de ey gafil; dışındakilerle ltötü olmuş, lâkin dahilindeki 0 kötü nefs ile dost, olmuşsun, hoş geçiniyorsun.» ام٠ا:ء
٠
S ü rc-i 1١) ا1، ، ' ا ; آ ا، ! ا اk A fir h a kkın d a
ر ق ; ئ١) ت٠ ; ذ١ ا، ﻵ
، ا ا ا ا ا ' ا ا ا1 ا ا، أ ا
lu r k ا
٠ ا ث: ١^ ; \ ﺳو
ﻗ ن١ ف١
ﻷﺗﺌﺒﻖ\ارﺷﺊ: ي ص >ﻏﻨﻢ ;ور \ﻋﺤﻖ١ ت ; 'ﻻ ; ؛ ٠ ز ﻧ ﻴ ﺌ ﺄ ﺑ ﺒ ﺬ
ﻋﺜﺎ و ذ
: «Şu muhakkak ki küfür edenleri ؛،،zar etsen ا1 > اonlarca 1 آ؛ ا, kendilerini inzar etme ;؛e،ı de. inanmazlar. Allah onların ؛،؛،itlerine اا٠؛ أ،،،laklarjna da mühür basmıştır. Güzlerinin üzerimle ،,ir de perde v؛،r. En İiyük azâb onlarındır.!)2٩» Y ani
E v e t A l l a h b il' k i m s e n in k a l b i n i v e k u la ğ ın ı m ü h ü r l e r , g ö z le r in in (ilin r e d e g a f le t v e c e h a l e t p e r d e s i ؟e k e r s e 0 k im s e E f l a t u n k a d a r b a k im o ls a da h a y v a n la ş ır, h a k ik a ti d u y m a z v e h id â y e ti g ö rm e z ,
14343 د د د٠>ﻛم >ق ر ﻟ و ح ى آ د٠ ﺀﻳﺐ ﻻز٠ >ﻛﻢ٠آ ﻟﺤﺎ ﺗﻚ «Bayezid Bistâmi’nin kendisinden yıllarca sonra doğacak Khnl’haMu، Harkani’nin doğumu ile ilgili gayb hükmü nasıl zuhur ettiyse, Allah'،'، hükmü de Levh-İ Mahfuzdaki kayıtlara göre öylece zuhur eder.»
»İΠY EZİD K A H M E T U L L A H İ A L E Y H İN , Y IL L A R C A EVVEL, K E N D İS İN İN D O Ğ A C A Ğ IN I V E A H V  L İN İ H A B E R V E R D İĞ İN İ, Ş E Y H E B Ü L H A S A N H A R K  N İ’N İN İŞ İT M E S İ»
14344 ﺑﻮد٠ﻫ ﻤ ﺠ ﺬاﻧ ﺎً ﻣ ﻪ ﺀ او ار»ود ﺑﻮاﻟﺤﻦ از ا د ﻣﺎن اًن را د ﻧ ﻮ د «Bayezid’in buyurduğu gibi. Şeyh Ebul'hasan Dünyaya geldi ve bil’âhare Bayezid’in ke§٤ ve İhbarını insanlardan İşitti.» (124)
SUrei B akara: 6-7 .٦٠٠٢.
ا1:ا.٢،<٠ ن ﺀﻟﻢ, ٢٠ ا ر٠اوى ر ذو را
ى ام,:اا٠ د. د د و ث٠- ؛،،:٠ «k ab rin üzeri sau eak gibi ku b b e K a t k a t k a r yağm ış v٠١ »اااا٠ا٠ا- -y ü k
rl٠٠ıı٠li<selmiş ol.lıığıı İÇİ» ke،l٠.»
1.4:151 ى٠ أ٦وﻃﻴﺮة ﺷﻠﺖ- ﻣﺪ از٦واﻛﺘﻪ ﻻ ادﺀوﻟﺬﻛﻞ او ى اﻟﻰ٠ا ا٠ «M anen h ay o lan şeylı B âyezid'in m ezârm d an : K oşup 1 أ ا ا ا إ اg elm e» İçin seni ؟a ğ r ıy o r u m , diye bir ses geldi.» S û r e - i A li i m r a n 'd a :
ا ﻗ ﺜ ﻘ ﺆ \ ﻳ ﻴ ﺠ ﻠ ﻬ ﺎ ﻫ ﻲ٠ﻫ ﻐ ﺎ ر
ﺀغ ;ﺧﺐ ;زدﻷ: زﻟﻴﺎ: ^ اا. Y âni : «A llah y o lu n d a ö ld ü rü le n le ri sak،،، ö lü le r sanm a. l،،lâki.s ا،،، اا٠اK a b le ri k a tin d a d irid irle r v e K ableri in d in d e m erz u k o lu r la r 2 ؛s.>, b u y u r u l m u ş tu r.
« M ü 'm în ler ölm ezler, belki d â r.ı d ü n y a d a n d â r-1 âliire te göç e d e rle r." m e a l i n d e b i r h a d i s i ş e r îf d e v â r i d o l m u ş tu r . M a 'lû m y a A l l a h y o lu n d a c ih a d , ik i t ü r l ü d ü r . B ir i: D in d ü ç m a n la r ) .y ٠ l e ç a r p ış m a k , y a g a z i, y a h u d ş e h id o l m a k t ı r . H a d is - i ş e r if d e b u n a (C ih o d - I a s g a r ) d e n i l m iş t i r . O b ir i d e ; A l l a h y o l u n d a n e f s ile u ğ r a ş m a k t ı r k i b u n a d a (C ih a d -I e k b e r ) t â b i r b u y u r u l m u ş t u r . Ş e y h E b u S a i d i n ş ö y le b i r r u b â îs ، v a r d ı r : « G a zi, ş e h â d e t y o lu n d a k o ş u b d u r u y o r , f a k a t a ş k ş e h id in in k e n d is in d e n , e f d â l o l d u ğ u n u b ilm iy o r . S e v a b v e m ü k â f a t c i h e t i n d e n h a r b ؟e h ،d i, a ş k ş e h i d i n e n a s ı l b e n z e r ki. o n u d ü ş m a n , b e r i k i n i d o s t ö ld ü r m ü ş t ü r .» Y u k a r ık i. â y e t- i k e r im e n in , h e r i k i s i n e d e ş ü m U lü v a r d ı r . B i n â e n a le y h M e v l â n â 'n ı n B â y e z i d İ ç in ( Ş e y h - i H a y y ) t â b i r i n i k u l l a n m a s ı d o ğ r u d u r . Y in e H z . B â y e z id l i s a n ı n d a n E b û ! 'h a s a n 'a h it â b e ı ı d e n i l i y o r iti: ( t 25)
S ûrei Ali im ran : 169
5٠>7
ا ا:ا.٦ .٦ ر١ ;ﺀ٠٠ ر د ك ﻣﻰ اورد اودا ار:٠،
f.»ﻟﺮ د و٠د ر,اوﻣﻚ
« Padişah o n a da e e v a b v e r m e d i . ، ؛ö le is». m U r â c a a tım ا٠٠ت و-defa ، o k r a r l a d l ..؛
1435 « ت- و ﺳﻨﺪة ذ إi > ًب ا،ا ج٠- ٠ﻣﻜﻌ ﺖ
روادت١ى ﻫﻢ٠٠1 ; ;و٠ا و ا ش . mabeynci dedi k i: o, sizin kolenizdir. Bir cevab ، e r e c e k olur sanız lâyıktır.»
14357
د ﻋ ﺎ ﻟ ﺮ/ ازشﺀى'ذ و ﺟ ﻬ ﻜ ﺎ -م وﺑﻨﺪه أ'دأز ى ذﻧﺈ١٠ر غ٠ « B ir k ö le y e
1ﻵ، ء
-i n a y e t l e b a k a c a k « ، u r s a n ı z s a l t a n a t ı n ı z d a n n e e k 11
s i l i r ?»
14358
ﺣﻤﺔﺳﺖ١ اﻣﺎ
ا ن ﻣﺄ٠ دذت
ر د اﺣﻤﻖ ز ﺛ ﺖ و ر د و د ﺣ ﻨ ﺖ «Padişah dedi ki: 0 kolay am m a, köle ahm aktır. A hm ak bir şahıs isn çirkindir ve A llah’ın m erdududur.»
14359
س: ﻟﻞ٠; ﻣ ﻰ: ; ; ا/ «Onun suçunu affetm ek isterim , lâkin ahm aklık illeti bana da sirâyet eder diye korkuyorum .»»
.١٠.«
ا.٠:، ٠؛.٠
ا ﺀ ق ر غ ﺀ ت، ﺑ ﺜ ﺮ٠ﻛ ﻔ ﺖ
ز ﻓ ﺖ٠;او ﻋﺪو ﻣ ﺎ ت وﻋﻮل و *A lıııu k ulu,, b iz :Hz. P e y g a m b e r b u y u rm u ş tu r k ٤»؛، .d iişm ı،nı»ıızdır yoJdan ؟، «.k a ra n b ir g u ly a b â n id ir A h m ak b en im diişm am m , ak ıllı d a d o stu m d u r» d iy e ،-.ir h a d i s riv â y e t » .e d i l i r Y in e İ is a n - ı M u h a m m e d i 'd e n d e n i l i y o r k i :
14365 ن
او ﺗﺎ ش ر د ا وﺑﺎ ن ﻣﺎ£ / ا
ت- ا٠ ﻣﺤﺎن.رو ح ا و و ر خ او ر «Herkim âkil ise o bizim câmmızdır. Onun ruhu ve rayihası bizim rey hânıımzdır.»
14366 ن راﻧ ﻰ ﻳﻢ٠ ﻋﺘﻞ دثﺀاﺗﻢ ﺑ ﻬ ﺪ
ﻣﻰ دارد ازﺑﺎذﻳﻢ٠ ﺀ،ﻛﺎ:زا «Akil, hana sögerse de ben razıyım. Çünki akil, feyyâzım olan Allah’" m feyzini hâizdir.» B u b e y t: H z . M e v lâ r ıâ t a r a f ı n d a n s ö y l e n m i ş ti r . A k l i n s ö g m e s i: S a h ib in i m u z ir v e ؟ir k in b ir iş in d e n d o la y i te v b ih e tm e s id ir k i:
14367 ٠ و د آ ن د ﺷﻨﺎم او ﻟ ﺔ د٢ ٠ﺑ ﻮد ش ﻣ ﻬ ﺈ ﻳ ﺘ ﻰ ﻟﻰ ﻣﺎﻟﺪ «Aklin sahibine olan 0 tcvbihi fâidesiz olmaz. Ona misâfir olan sofra, siz, - yâni a ؟- kalmaz.»
٠ اا»م
؛—؛
----------
* Ş E R H ‘ İ M E S N E V İ» XIII üncü asır Anadolu’sunun huzursuz toplu luklarına İlâhî heyecanın, saf îmdmn, rabbani aşkın kapılarını açarak onları huzûra ve kurtuluşa götüren Hz. MEVLÂNA’yı ve ölümsüz eseri MESNEVİ’yi; hakikatiyle tanıtan bir külliyattır. Ruhen hasta ve yaralı bulu n an bugünkü nesil٠ lerimizi de ALLAH’m izniyle kurtaracak, yeni b r imdn, aşk ve heyecan devrinin temellerini atacak nitelikte olan MESNEVİ’yi akıcı bir üslûbla şerhe٠ den bu eser, şu anda yeni b ir nüshası ile okuyucu٠ lanmıza ulaşmış bulunmaktadır. ٠
Aynı şekilde intişâra devam edecek olan bu müstesnd eserden ve Cenâb-ı Pir’in ruhâniyyetinden bütün okuyuclann müstefid olmalarını temenni ederiz. ŞAMİL YAYINLARI
J