M E V L A N A C ELA LU D D IN -I R U M İ
MESNEVİ Terccmc ve Şerheden T Â H İR -U L -M E V L E V İ
C İL T :4 K İT A P
Ş
A
M
İ L
Y
A
:2
Y
I N
E
V
İ
K lo d fa re r C a d . N o .8 T ü rb e - I S T A N B U L T e l. : 28 40 51
.
Tâhir’ül Mevlevî (d. 13.09.1877 - ö. 20.06.1951) Şair, yazar, Mevlevî Dedesi, mutasavvıf, müderris, mesnevt-hân, gazeteci, ve edebiyat tarihçisi.
،»■
Osmanlının yetiştirdiği son dönemin en renkli kişiliklerinden birisi olup, Osmanlı ile Cumhuriyet nesilleri arasında adeta bir kültür köprüsü vazifesini görmüş âbide şahsiyetlerimizdendir.
]
٠ .
• Hz. Mevlânâ’nın Mesnevîsine merhûm Tâhirü'l-Mevlevî kadar güzel yaklaşan ve anlatan olmamıştır. • Ömrünü Hz.Mevlânâ’nın düstûrlarına bağlı kalarak yaşamış, Mesnevîye nüfûz etmiş bir âşıktır. • O, Mesnevî’yi bilen, yaşayandır. Onun elinde Mesnevî, Kur'ân ve sünnetin aynasıdır. Ona göre Mesnevî, Kur'ân’ın içi ve özüdür. • Mesnevî’nin güzelliklerine, inceliklerine bu şerh ile daha bir farkına varacak Mesnevî’yi tekrar tekrar okuyacaksınız. • Mesnevî’yi kanalından şaşmadan, şaşırtmadan Müslümâna sunan sağlam bir kaynaktır. Ehl-i Sünnet akîdesinde Mevlânâ’yı öğrenmek isteyenlerin okuyacağı bir Mesnevî’dir. • Tâhirü'l-Mevlevî’nin ömrü kifâyet etmediği eksik kısımları talebesi Şefik Can (d.1909- ö.2005) tamamlamıştır.
Tavı،، kü ٠3in١a »çıktır . . . . . . . . . MAr..، Alcyin .*m Fir;ıvım٠ : ı : «ilenden bir nasihat kabul ct٠karşılık olarak dört In/.îlct a h demesi : F'iravun'ıın da : «O dört fazilet nedir?» diye sorması liıavun inıaıı edecek olursa mükâfat olarak kazanacağı dört faziletin, Musa AleyItisselutn tarafından şerhedilmesi . . . . . . . . . ٠. ؛n bir gizli hazine idim, bilinmeyi arzu ettim» hadîs-i kutsisinin tefsiri İnsanın ،ccndi tabiatındaki zekâ ve düşüncelerine mağrur olması ve nebiler ilmi olan gayb ilmini aramaması . . . . . . . . . . . İnsanlara kendi aklınıza göre değil, onların akılları erecek şekilde söyleyiniz ki Allah’ı ve Peygamberi tekzib etmesinler» h a d î s i ................................................ Mıisa Alcyhisselâm’ı tasdik hususunda Firavun’un zevcesi Âsiye ile müşaveresi l.ıulişah’m doğanı ile kocakarı’nın h i k â y e s i .................................................................... Küçiik çocuğu dama çıkıp su oluğunun üzerinde emekleyen ve düşmek tehlikesinde bulunan bir kadının Hz. Ali (K.V.) den çare araması . I ıravun’un, Mûsâ Aleyhisselâm’a iman edip etmemesi hakkında Hâmân ile müşa verede b u l u n m a s ı ....................................... ................................................ Ilâm ân’ın sözlerinin bayağılığı ....................................................................................... Mûsâ Alcyhisselâm’m, H âm ân’m sözlerinin tesiriyle Firavun’un imana gelmesin den ümit k e s m e s i .......................................................................................................... Aınb beylerinin, Mustafa Aleyhisselâm’a : «Mülkü tayin ve bize taksim et ki ara mızda ihtilâf çıkmasın» demeleri; Sallallahü Aleyhi Vesellemin de : «Ben bu beylik işinde Hak tarafından memurum» buyurması ve iki tarafın mübahesesı Allah’ın kudretini tanıyan kimse, cennet ' ,e cehennem nerededir? diye sormaz İhı mii’min ile bir ■feylesofun mübahese etmesi, Allah’ı inkâr eden ve âlem e: ev veli yok, diyen bir dehrînin c e v a b ı............................................................................. •؛Ilı/, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunan her şeyi ancak Hak’km ikamesine se bep olarak ve muayyen bir va’de için yarattık» âyetinin tefsiri . . Ilık Teâlâ’mn, Mûsâ Aleyhisselâm’a : «Yâ Mûsâ, ben ki yaradanım, seni severim» diye v a h y e t m e s i ................................................ . . . . . Ilır Pâdişâhın nedimine gazab etmesi, bir şefaatçinin şefaat ederek nedimin afvmı istemesi, padişahın da şefaati kabul ve nedimi afveylemesi, lâkin nedimin, «ni çin şefaatte bulundun?» diye şefaatçıya i n c i n m e s i ................................................ Kendisine, bir dileğin var mı? diye soran Cebrail’e Hz. İbrahim’in, senden bir şey istemiyorum, cevabını vermesi . . . . . . . . . . Mûsâ Alcyhisselâm’ın Cenâb-ı Hakk’a : «İlâhî halkı yaratır, sonra helâk edersin, bunun sebebi nedir.» ؛iye sorması ve kendisine cevap gelmesi llayvânî Ruh, cüz’î akıl, vehim ve hayal insanda ayrana benzer... Bakî olan Ruhsa bu ayranda gizli olan yağa . . . . . . . . . . Kendisine hakikî saltanat teveccüh eden bir şehzadenin hikâyesi . Neslinin kesilmesinden korktuğu için, padişahın oğlunu evlendirmesi Fakir bir zâhidin kızını oğlu için pâdişâhın ihtiyar etmesi, haremdeki kadınların buna itirazda bulunması ve bir fakire akraba olmaktan utanmaları Pâdişâhın, Kabilli sihirbaz karının aşkından, oğlunun kurtulması için ettiği düaların kabul e d i l m e s i ................................................ ✓ ......................................................... ؛؛ichz&denin o kocakarının yaptığı sihirden kurtulması, pâdişâhın da sevinip düğün y a p m a s ı.................................................................................................................................. Şehzade insanoğludur, Tanrı halifesidir, babası da meleklerin secde ettikleri Tanrı halîfesi Âdem ■Safiyullah’dır. Kabilli kocakarıdan murad da dünyadır ki insan oğlunu sihirle babasından ayırmıştır. Şehzadeyi kocakarının elinden kurtaran hakîm ise enbiyâ ve evliyayı temsil etmektedir . . . . . . Bir kıtlık yılında sevinen ve gülen bir zâhidin hikâyesi. Halbuki o zâhid fakir ve
654 72
657 73 662 76 665 77 669
79
ll
673 677 684 87 693 91 707 98 7
iı
100
720 105
721 105 ٦ 7 108 733 m 74 ؛117 754 122
757 123 768 129 775 132 781 135 795 142 803 146 807 148 813 151 816 153
820
155
ﻻ1٠ ا1 اA . a m i n , B İR İS İY L E D A N IŞ IP , G Ö R Ü ŞM E Sİ; G N U N D A B A Ş K A S İY L E M Ü ŞA V E R E D E B U L U N , B EN S E N İN D Ü Ş M A N IN IM , D E M E S İ...»
14386
ى-T *دورت ى ﻛﺮدﺛﺨﻌﺒﻰ ا ﻣﺣﺑﻰ3و
ﻛﺰ“ردد وارﻫﺪ
« B ir ş a h ıs , t c r c d d i i d d e n v e ( y a p a y ı m m i, y a p m a y ı m m i ? ) h a p s i n d e n ! '.u t u l m a k İ ç in b i r k i m s e ile m e ş v e r e t e d iy o r d u .»
14387 ن ﻣﺤﻮ٠ﻟﻮش ار ﺀ؛ل٠ ل اى ا و( و
ﺑﺎ
»ﻧ ﻮ ر ت
ى١ﺣﺮ
ا٠
«O k im s e d e d i k i: H o ş , f a k a t b e n d e n b a ş k a b i r i n i b u l d a b u m â c e r : i y ١ o n a d a n ış .»
143؟؟ ﺗﺒﺞ٠ ا*ن١ض ﺀدوم ﺻ ﺬ ج-;. ﻟﺒﺪوز٠ ﺑ ﻮ د از رأى ﻋﻪو « B e n s e n in d ü ş m a n ın ım ,
b a n a d o la ş m a k i d ü ş m a n ı n r e y i y l e k im s e
m u z a f f e r o la m a z .»
٠٦ 34
517
1*1 ا د1'
ذد درزدن.'\ ﻛﺪ ﺑﺄ دﻧﺪ ن اذا/
أ ق در ﻛ ﻮ ش- ت اودر ﻟ و- . «Her kîm de. zamanede, düşmanla oturacak olursa; bağda hile olsa külhanda İmiş gibi sıkılır.«
14395
«Dostu benlik ve azametle incitme ki 0 dost sana düşman olmasm.»
14396
ازﻟﺖ،3 ﺧﻞX . ﺣﺮﻛﻦ از ود ت٠ اراى را ﺀ ت ﺟﺎ ن ح «Rabbinin malılûkâtına, Allah rızâsı için, yahut kendi canının ralıat etmesi kasdiylc iyilikte bulun.» Ki :
14397 دود ت دى در ﻷ ر.ارار ش ﺻﻮر٠ ح1 ﻳ ﻦ٠در دﻟﺖ 'اد ر «Dâima gözün dost görsün, gönlüne kin yüzünden çirkin sûretler gel mesin.» İ y i l i ğ e k a r ş ı h e r k e s m ü t e ş e k k i r v e o iy iliğ i e d e n e d o s t v e m i n n e t t a r o l u r . B in â e n a le y h , i y i l i k e d e n b i r k im s e , k e n d is in e k a r ş ı h e r k e s i n d o s t v e m ü l t e f i t o l d u ğ u n u g ö r ü r . K im s e y e k ö t ü l ü k e tm e d iğ i v e d ü ş m a n k a z a n m a d ığ ı i ç i n d ü ş m a n y ü z l e r v e h u s û m e t l i g ö z le r g ö rm e z .
519
— JJ. <!»٠ ٠ *٠ j > (٠ j U1 ،..).k؛-^٠٠J ^ jx ~* ^ ؛.. j
0
١٠... ٠
«M ü’m in olan akıl, âd il b ir z a b ıta m e m u ru d u r. G önül şeh rin in m u hafızı v e h âkim idir.»
14404 U-A.ji ،1 ^ 1.
«K edi gibi ak lı u y a n ık tır o n u n ve o n u n k o rk u su n d a n h ırsız, fa re gibi d elik te kalır.»
14405 j
~C ٠
o ،/i.* .
&
١.؛£١؛/.
«H er n e re d e fa re ö tey e b e riy e ta s a llû te b aşlarsa, o ra d a y a kedi y o k tu r, y âh u d v arsa b ile s u re ti v ard ır.» H a z r e t- i M e v lâ n â , i n s a n ı n a k lın ı, z a b ı t a m e m u r u n a v e k e d iy e b e n z e tm iş , n e f is v e Ş e y t a n ’m o k e d i n i n k o r k u s u n d a n d e l i k l e r d e s a k la n ıp k a l d ığ ın ı s ö y le m iş ti. B u b e y t t e d e b u y u r u y o r k i: H ır s ız f â r e l e r i n s e r b e s tç e el u z a t t ı k l a r ı y e r d e y a k e d i y o k t u r , y â h u d v a r s a d a g e m i a r s l a n ı k a b i l i n d e n d ir . E v e t, ş e y t a n h â r ic i , n e f is d â h i l i b i r h ır s ı z d ı r . B i r k i m s e n in a k lı t a m v e f a a l o lu r s a , o h ı r s ı z f â r e l e r e k a r ş ı k e d i m e s â b e s in d e d ir . Ç ü n k i h e m e n y a k a la r . O n u n i ç in h ır s ız f â r e l e r o k e d i k o r k u s u n d a n d e l i k l e r d e s a k l a n ı r l a r , s e r b e s tç e d o la ş ıp z i y a n k â r l ı k y a p a m a z l a r . E ğ e r b ir e v d e k e d i y o k s a , y â h u d v a r d a y e r i n d e n k ı m ı l d a m a y a n b i r t e n b e l is e , f â r e l e r â d e tâ m e y d a n d a g e z e r le r . B u t ü r l ü k e d i l e r , f a r e y a k a la m a k l a m e ş g u l o lm a d ık l a r ı n d a n k e d i d e ğ il, â d e t â k e d i r e s m i g i b i d ir le r . A v c ı b i r k e d i m e s â b e s in d e o la n a k ı l d a , g ö z c ü lü k v a z if e s in i g ö r m e z v e b e d e n h â n e s in i h ı r s ı z f a r e l e r d e n m u h a f a z a e tm e z s e , s û r e t i m e v c u t v e f a k a t a s lın d a m e v c u t o lm a y a n b i r k e d i g ib id ir .
521
14409 ادى رﺳﻮ)_ا:ﻳﻠﺚ ﺳﺮﻳﻪ ى أرس
ر ﺟ ﻜ ﺎ ﻛ ﺎارو دﻧﻊ ﻟﻌﻨﻮل٣ « M ü ş r ik le r iJc c e n k e t m e k v e k â f i r l e r i n z a r a n n j m i is l i i m a n l a r d a n d e f e t j n e k i iz c r e K e s û l u l l a h A le y liis s e lâ m b i r o r d u g ö n d e r iy o r d u .»
14410 J
،؛٠ ~٧.
٠ j l
j
١ ٠ ١ ،
^
،j
٠ _j ١ ^ ■»؛،i
l
.
٠،٠J>؛-٠Vl j —٠} ،./ jjt
j
H ü z e y î k a b i l e s i n d e n bh: g e n c i o r d u s ı n ı r » ؛v e a s k e r k u m a n d a m o l a r a k
seçti .»
14411 ﺀود٠ﺛﻜﺮ دﻛﺎن ﺳﺮود٠ ىلل١
ل ﺳﺮور"ن ﻟﻰ ﻣﺮﺑﻮد.آوم « O r d u n u n e s a s i ş ü p h e s iz k i k u m a n d a n d ı r . Ç ü n k i e m ir s iz b i r k a v m , b a ş s ız c e s e d gibidir.»»
14412 ٠د
٠ د/ /
S ه٠ا ن ﻫﻢ
زان ﻳﻮدي ذك ﺳﺮور ■ادة « E y gâfil; senin lıöyle pejmürde v e âdetâ ölü oluşun, İliç liir liarckette bulunmayışın Cinirini terketmiş v e başsış kalmış olıışuııdandır.»
14413
ض وﻧﻤﺎ وﻣﺘﻰ٠ل وز-ازك ﻛﻰ:ش را ﻋﻤﻠﻢ.ى ﻛﺪى ﺳﺮﺧﻮ « T e n b e llik te n , l ıa s is lilite n , l i ib i r v e a z a m e t i n d e n e m i r i n e i s y a n e d ip , r i y â s e t m e v k i i n e g e ç m e k is te r s in .»
523
yuhud
ﺳﻼolur « ؛dur.« 1441» ﺀ و ز از ﻟﻊ; ف ر د م٠ﻫﻴﻦ ﻣﻢ
ورﺀﻛﺮا'زا ا ر إ ﺑﺎﺗ ﺖ
«Kendine gel, sahipliğimden ve yük yiikletişimden kaçma ki canin - y â n i sebeb-i hayatin— benim.» B u r a d a k i h a y v a n d a n m a k s a t : E m i r i n d e n 'k a ç m ış v e m ü r ş i d i n d e n a y r ı l m ı ş o l a n g a f il i n s a n d ı r , sahibi d e m ü r ş i d - i k â m i l d i r k i h i t a b l a r o n u n lis â n m d a n d ır. Y in e o h ita b v e n a s ih a ta d e v a m e d ile r e k d e n iliy o r k i : '
14420 ﺖ
ت ﺑ-ده
ﻛﻪ٢رﺳﺘﻮرى ﻣﻢ
رﺳﺖ٠ﻏﺎﻟﺐ را ﺑﻮد اى و ود
f
-
«Sen bir hayvansın, hem de nefsin, altlına gâlibdir. Ey kendine tapan — yâni nefsinin arzusuna uyup hayvanca yaşamak isteyen gâfil, sen de insanlıktan ziyâde lıayvanlık sıfatı vardır— llüküm, üstünündür.». B i n â e n a le y lı s a n a d a i n s a n d e ğ il, h a y v a n d e n i l m e k l â z ım g e lir .
14421 ورﻣﺤﻨﻮ ا'د ت و ب و وأ د ت ﻧ ﻮا ﺑ ﻼ ل د ﺗﻌﺎل٠ ر( ب ﻣ ﻮ١و ب "ازى ر ٠ ﺀAllah, senin İÇİ11 (eşek) demedi, (at) buyurdu. Arablar, arab atma (taâl) derler.»
A r a b a t i k a ç ın c a s â h i b i o n u ( t a â l ) y â n i, «gel» d i y e ç a ğ ır ır . B u h i t a b a r a l a r ı n d a â d e t â a t i ç a ğ ır m a y a m a h s u s g ib i o lm u ş tu r . K u r 'â n - 1 K e r i m d e a r a b li s â n ı v e a r a b ü s l û b u y l a n â z il o l d u ğ u İç in K u r 'â n ’ı n m ü te a d d id , y e r i n d e ( T e â le v ) h i t â b ı g e ç m e k te d ir . H a z r e t - i M e v l â n â b u y u r u y o r k i : E y g â f il in s a n , h ü k m - i g â lib e g ö r e s e n h a y v a n s ın , ö y l e i k e n C e n â b -1 H a k , s a n a e ş e k d e m e d i, a r a b a t ı n a e d il e n h i t â b ile ç a ğ ır d ı. M e s e la  1-İ İ m r â n S û r e s i n d e 525
o k u y ay ım . O 'n a İliç b ir şey i o rta k yapm ayım . أ٠
14424 ام."ﻓﻬﺎ را "ارو ض ﻛ ﺮ د ام. ا ﺣﻮرد٠ك
ﺗ ﻮ را ن ص- ز_ن
«Hayvan gibi nefisleri terbiye edinceye kadar o hayvanların ؟ok defâ çiftesine mâruz kaldım ,.
14425 ر ﻛ ﺎ ا ﺛ ﺪ راﺿﺖ ادة رة١ا زﻧﻜﺪ ﻫﺎ اش ﻧﺈ ﺛ ﺪ ح «Her. nerede hayvan-terbiyecisi bulunursa, onun ؟.ifte yemesi zarûri ..lir.
-B u n d a n d o lay ı d iğ e r n e b ile r de, e fd a l’ü l-m ü rse!în aley h im 'ü s-sa la v â lü l-m ıjîn efen d im iz d e b ir ؟ok ezâ v e cefâ ؟e k m iştir .
14426 إرم اﺀﻟﺐ اﻻ ر اﺑﺪا ﺳث٠ﻻ ان ﺑﻼس٠ك؛ل راﺿﺖ دادن ظ «-Belâııın en şiddetlisine peygamberler mâruzdur. Çünki vahşî liay vnııları terbiye edip de insan hâline getirmek ؟ok büyük bir belâdır.»
14427 ورﻏﺎن ووﻳﺪ٠ _ " از دﺛﻢV ﺀ ﻛ ﺎ ن ﺛﻮ ﻳ ﺪ
"ا ﻳﻮاش ورﻛ ﺐ—ﻟﻌﺎن
«Siz sek seklersiniz, benim n efesim — yâni terbiyemle— rahvan yii" rüyün ki halim ve selim, pâdişâhın binebileceği bir binek olasınız.» S ek sek v e ra h v a n , a t y ü rü y ü şle rin d e n b ire r n ev id ir. R a h v a n y ü rü y ü ş m ak b u ld u r. 2 (2)
Sûrei E n 'a m :1 5 I .
527
jj ١0 ^ ؟c١jj^ v ٥ ؛٥١j ؛j ؛؛y Yâni : «Eğer ( m ü ş r i k l e r d a v e t v e r i s a l e t i n d e n ) yüz çevirirlerse (yani o h a l d e ) deyin ki: Şâlıid olun, b؛ z muhakkak müslü .manlarız4.» b u y u r m u ş t u r
le rle rs e
H a z r e t- i M e v lâ n â d iy o r k i :
14430 ا ا ﺳ ﺖ٠ا ش ﺑﻮض ز ن ﺳﻠﻠﻮ
ﺳﺖ/ ﺻ ﺒ ﻞ دئ
ﻣﺊ ﺷ ﻮ ر ر ا
«insanlardan bazılarının kulağı bu (Teâlev), yâni «İmâne gelin, emrine karşı sağırdır, iler hayvanin başkaca ve kendine mahsus ahırı vardır.»
14431 اذى زان دا: د د/ ﻣ ﺰ م٠ ا٠ و ﺟﺎ١—ت صاسى ﺣﺈوﻳﻠﺔ ه «Bazıları bu (teâlev) nidâsıııdan ürker ve kaçarlar... Her atin tavlası, ayrıdır.»
14432 ﺻ ﻜ ﺪ ' د ﻧﻌﻔﻰ ز ن آ ﻣ ﺲ ا دارد ﻧ ﺾ٠ ى ﺟﺪ/ ر ا٠زا ﺗﻚ «Bazıları da Kur’ândaki lussalardan, canları sıkılır. Çünki her kuşun kafesi ayrıdır.» B i r H a d is - i Ş e r i f t e :«Altın ve gümüş mâdenleri gilji insanlar da mulıtelif mahiyette yaratılmıştır. Kimi altııı gibi âlâ, kimi gümüş gibi ondan aşağı, kimi bakir, kimi demir misâli yaratılmıştır.» B ü tü n m a h lû k â t b ö y le d e re c e ü z e rin e y a r a tılm ış tır . H a ttâ S û re -i S âff â t 't a m e l e k l e r l i s â n ı n d a n :
(4)
s ٥reî Â 1-İ im r a n
: 64. 529
M VM
رد ف ر ﻧﺪ
ن ؟ ود؛ا١د د ﻫﺰار
ﻵذم روذذذد٠ اﺟﺎن:ﺟﺰه ﻣﺢ “ ا:,;<٠٠ >'،؛/. binlerce kulak, saf tcgkil etlip dizilseler, yine de gören kir ٠،٠ »٠ ' U iu ld a çtııla r .»
14437 ارا »■ﻧﺻﻰ،~“و ﻣ ﻒ م<و ار ي:ﻻخ
ﺑﺎز
در ﺳﺎع ﺟﺎن
.؛-؛-o n ra, !،„ la k la rın d a can sesini, ilâlıî k elâm ı v e p e y g a m b e r .b u y ru k d u y m ad a b îr m esn ed i v a r d ır ........ .»
14438 ﻧﻢ~ت٠م را اﻧﺮا:ﺻﺪ ﺀزاران ج ﻣ ﺖ٠٠ذدى از ﻣﺈع آ ﻛﺎ٣ ج٠ه « Y iiz b in lerc e göz İçin o n a yol y o k tu r. H i ؟b ir göz, işitm e y e âgâlı d e -
ه، ا٠ ا، آ. أ
14439 ﻣﺮ٠ﺑﺌﻒ ى ث٠ن ﻫﺎاﺑ ﺴ ﻰ ﺑﺎف،ﻫﻤﺎﺟﺖ / ز و ل ازازﻛﺎر د٠ ﻟ ﻚ م/ .'B öyle ile r liissi b ire r b ire r say.
o
ilişle rd e n h içb iri ö b ü rü n ü n İşini gö-
t .'iîe z .»
M e s e lâ ; g ö z iş itm e z , k u l a k g ö r m e z , d a m a k , sö z s ö y le m e z . H e r b i r h is -
ء٠، ااk e n d i n e m a h s u s b i r h â s s e s i v e b i r v a z if e s i v a r d ır .
14440 ﺳﺞ اد ر و ن٠ و٠ ﻏﻼر٠/ > ذح١ اآون٠ دو ﺻﻐﻨﺪادر آ;ام اﻟﻊ «Beş tâ ııe dış, b eş tâ ııe de içe a it h is, m e le k le rin saf saf oluşu g ib i saf< ؛اve k e n d i m erte b esin d ed ir.»
531
r
1 4 4 4 »؛
ﻧ ﻞ داﻟ ﻮا ا ل داﻟ ﻮا اى ﻏﻼم ن & ا ن اﻟﻦ د ﺀ و ﺑ ﺎ ﻟ ﻼ م١>
. I..V Allahın kullan; gelin, gelini diye lıalkı hidâyete ؟ağır, zira Al...... 1 ا ا ا11 ا ااااا؛Dâr.üs-Sclâm olan Cennete dâvet etmektedir.» ؛،،،, ٠٠- ^ ؛U n u s 'ta k i :
دﻟﻜﺔء١ ﺳ ﺑ ﺧ ﺎ إ ﻟ د١; ٠ وﻳ ﺪ ﻛﺄﺋﺘﺜﺎ ; راإ ﻏﻠ ﻤ ﻔﻴ ﺞ Yıtııi
: «Allah selâm evine ( C e n n e t e ) ؟ağınr ye
o , kimi
dilerse onu
.doftıt. y o la ile tirS .» a y e t i n e i g a r e t t i r I l ıız ıe t- i M e v lâ n â , b u n d a n s o n r a s a h t e g e y h le r e h i t a b e n d i y o r k i :
14446
وواﺟﻬﺎذ اً ازش واذ ﻣﺮى ن ﺳﺮورى٢ ةل ﻃﻠ ﺐ٠ﺳﺮورى ﺟﻮ ٠ اا'اا
«.؟fendi; benlikten ve riyâset me.vkiine geçmekten vazge ؟: Bir server ona tâbi ol da lâyık olmadığın serverlik İddiâsına kalkigma:»
VI,
- P E Y G A M B E R A L E Y H İS S A L A T Ü V E S S E L A M IN IIÜ Z E Y L K A B İL E S İN D E N O L A N G E N C İ O R D U Y A EM İR T A Y İN E T M E S İN E , B İR İN İN İTİRA ZI).
14447
ر ﻣﺮورى ﻛ ﺮد ار >ﻟ ﻞ٠ﺖ ﻟ0ﺟﻮ از را ى ا ﺛ ﺄ ر ﻣ ﻤ ﻮ ر ﺧ ﻞ « A ley h issalâtii V e sse lâm E fen d im iz, m a n s û r v e m u z a ffe r olacak o or.lu y a H iizey l k a b ile s in d e n b irin i e m ir ta y in b u y u ru n c a;.. 6 (6)
F. 35
Söre ؛Y u n u s: 25.
533
٠ 2ا44.م ان روان٠ اى اع ; ﺳ د ﻋﻣﻜن اوى روان- ر دا ﻣ ﺶ. د٠ى ز ا: » اأhal şuna benzer k؛, -bir itimse ayağından başına kadar pisliğe bat٠,،٠-. I,ııluııııyor. Eteğinin yaııından ise bir akar su geçiyor, ö y le iken o akar M I ila yıltaıııp tennizlenmclt aklina gelmiyor.)» S a î a l l â h ü A l e y h i V e s e lle m E f e n d im iz , a s h â b m a h i t a b e n : «.Sizden bitinizin evi önünden bir nehir geçse, kendi de her giin be§ defa o nelire gitip yıkansa onda kir kalır mi?» d i y e s o r m u ş . ،:K a lm a z Y â R e s U la lla h » d e ım ş le r. «İşte namazınız o nehir gibidir. Giinde beş valiit namaz kılmakla ٠ HIİIİI'C girip yıkanıyorsunuz»» b u y u r m u ş t u r . R U h u m u z m a h b e s t e , z i n d a n ı n ı ı n a b ta r ı e lim iz d e o ld u ğ u h a l d e ; z i n d a n k a p ı s ı n ı a ç ıp , n e f s e m a g l u b o l'ااااا.:, z e lil v e â c iz k a l m ı ş r U h u m u z u k u r t a r m ı y o r u z . B u n e d e n ? H im m e ts iz !!filin iz d e n ...
14453 ٠ ا/ ا ؛ ت وﺟﺴﺖ وﺟﻮ٣ور_ل٠ ٠ﻟﺪ ﺋﺬا٠د د ﺣﻰ ﺟﻮ
ﻛﺰ
«Allahın nuru gizlidir. Kallnlerin araıııası da onun varlığına şâlıiddir. I.’،،n٠،i gönül, yalan yere, olmayan liir şeyi aramaz.»
14454
ا
ا ﺻ ﻮ د ى ﺣﺪس دﻧﻤﺎرا ﻣﻨﺎ س د ل ج~ﺗﻰ ﺧﺎ} س، ، ت: ل ﻟ ﺪ ؛ا و ح٠ «Eğer diinya halisinden kurtuluş -olmasaydı, gönüller o niahbesten ،،ıltıııez ve Iturtulmak istemezdi.»»
14455 وﺣﺸﺖ ر ﺟ ﻮ ن م وﻛﻞ ى ﻛ ﺜ ﺪ ا ج ر ﻧ ﺪ٢ ى ﺿﺎل م١ﻛﺪ ﻣﺤﻮ «Senin Dünyâdan ürkmen, bir zâbıta m u tir u gibi: ey sapık insan; bir İrşad yolu ara ؛diye seni sürükler.»» 535
ل4 4 غ؛٠ ل
ن ز"دا"ﺑﻦ ر د م در:م ا١ﺑﺊ ور٠ س ﻣﺰد١ ﺗ ﻰ- د ى ذ ب. ،5 «'.'a ld a t ٠ hapis .٠ اا؛ ا١ in sa n la ra o ra d a n çık ıp k u rtu la c a k la r . اااm ü jd eley en İJİr v a rlık olm asaydı, o ra d a k ile rin güzü n asjl k a p ıy a d ik i -
!،٠ ٠h a h rd ı ?»
Y â n i : «Ey cin v e in san c e m a a t(le r)i) g ü k lerin v e y e rin b u c a k la rın d a n g o ç ( ib d e İ l â h î k a z a d a n s e lâ m e te e r ) m i y e g ü cü n ü z y e tiy o rsa _ l ، i ( A l l â h ' m b a h ş e d e c e ğ i) b ir k u d re tle o lm ad ık ça aslâ g e ç e m e z sin iz — haydi, , ؛،٠-
çil،*.« â y e t- i k e r î m e s i m û c ib in c e c i n l e r d e, i n s a n l a r d a , ş â i r m a h l û k â t d a bil g ö k k u b b e a l t ı n d a h a p i s t i r . O r a d a n d ı ş a r ı y a ç ık a m a z l a r , l ı a t tâ s e m â y a d n g r u a t ı l a c a k b i r c is im , n e k a d a r k u v v e t l i a t ı l ı r s a â t ı l s ı n b i r m ü d d e t اd ite n s o n r a d ö n e r v e y i n e A r z 'a d iig e r. E rb â b -1 f e n , b u n a y e r ç e k im i k u v v e li d iy o r k i, 0 c â z ib e , h a p i s h â n e d e n k a ç a n b i r m a h p u s u , g a r d i y a n l a r ı n , I h u t p o lis v e j a n d a r m a l a r ı n y a k a l a y ı p c e z â e v i n d e k i k o ğ u ş u n a ]،o y m a İİII'1 g ib i b i r v a z if e g ö r m e k te d ir .
144G0
y >-٠ _ j I ،3^. ,_؛ J؛T .)١ ٠ }٥٠ ١ ٠ . ٠}؟- >TıS iy -1 ı
٠Vı£،'٠l. ،S
N e h ir su y u olm asaydı, yüz b in lerc e m ü lev v es kim se, tem izlen m ek » için on u n a sıl a r a r d ı ?»
(8)
Sûrei Rahman : 33,
537
ذة ر ﻣﺪادr 1ﻏﻴﺮ ا د ;ﺑﺮ «Ky A llah ın p ey g a m b e ri! b ir gene, a rsla n y a v ru s u olsa bile, b ir ilıCivar.laıı başk ası k u m a n d a n o lm am alıd ır.»
14465 ١/
V
f...
—؛١»١٠٧ -L~١ ٠٧j ٧ «H em d e sen; (İk tid â ed ilec ek k im se, ih tiy a r v e te c rü b e li o lm ak g c ٠ .e k tir ) b u y u rm u ş tu n ki sen in o sözün b u tâ y in in d o ğ ru olm ad ığ ın a şâlıiddir.» R e s û l- i E k r e m ( S a l l a l l â h ü A l e y h i V e s e lle m ) E f e n d im iz in b ö y le b u y u r m a l a r ı , i h t i y a r l a r ı n ç o k y a ş a m ı ş o l d u k l a r ı n d a n d e ğ il; g ö r m ü ş , g e ç i r m iş v e b i r ç o k t e c r ü b e d e b u l u n m u ş o l d u k l a r m d a n d ı r . G e n ç b i r k im s e d o , h e r h a n g i b i r i ş t e t e c r ü b e v e i h t i y a t s a h i b i o l d u k t a n s o n r a , o i ş te i h t i s a s , u l m a y a n b i r i h t i y a r d a n ş ü p h e s iz k i e v lâ d ır . Y in e o m û t e r i z d e m iş ti k i :
14466 م
ل ا ﻧ ﺪ ر ن ﻟ ﺜ ﺔ ر٠ارﺳﻮ
و ت ﺟﻨ ﺪ ن ﻳﻴﺮ ازوى ﺑ ﻨ ﺰ «Ey A lla h m P ey g am b eri! Ş u a sk e r to p lu lu ğ u n a Ijak! içlerin d e, - l ، u m a n d a n ta y in e ttiğ in g en ç te n ile ri - ilıtiy a rla r v ard ır.»
14467 ز ن درزﻧﺎن رك زرد ﺛ ﺎ ا ﻣ ﺒ ﻦ ا ى ﻳﺨﺪة او را ﺑﺠﻦ٠ﺳﺒﺐ «O a ğ a ç la rın sa ra rm ış y a p ra k la rın a b ak m a da o n la rın olm uş e lm a , la rın ı topla!». B u ra d a ih t iy a r l a r a ğ a ca, s a r a r m ış y ü z le ri h a z a n y a p r a k la r ın a b e n z e tilm iş , t e c r ü b e l i v e i h t i y a t l ı o l m a l a r ı d a o lm u ş e l m a l a r a b e n z e t i lm i ş t ir . B a h i s d o la y ıs iy le H a z r e t - i M e v lâ n â , i h t i y a r l ı k v e t e c r i i b e k â r l ı g a d â i r b e . y â n â tta b u lu n u y o r. 539
٠i
٠ 3 ١ ؛
O \ c ^ ٠^
*
٥ £ Ö ؛٠١
® i L > ؛؛
١j>fe٠i ؛ii ؛i>-?؛j ٥١i\p ١ ؛٥١^j >j؛١١؛؛
i ؛؛٤^ ١i ٥١l ؛r ؛İ i * ^ ^ ؛5^ ١؛؛J٠*٠١؛؛؛ 5je١^ ١
Y â n i : «Bedeviler “îman ettik” d e d i l e r . D e k i: “ S i? îm a n etmediniz iiınma, ( b a r i ) müslüman olduk deyin. İman henüz sizin kalblcriııizo .(؛ir ( il y e r l e ş ) memiştir. Eğer Allah’a ve Peygamberine itaat ederseniz O, n؛/.؛ii izden hiç h« ؛ r şey eksiltmez. Çünki Allah (mii’min le r i) çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir. Mü’minler ancak o kimselerdir I،؛ Allaha ve Resûlüne. îman ettikten sonra şüpheye sapmayıp Allah yolunda ınallarıyle, canlarıyle savaşırlar. İşte onlar ( î m a n l a r ı n d a ) sâdık olanların ta kendileridir.9»
14471 ر ﻓ ﺖ ار ﻧﻮ ﻇ ﺖ1ا ﺀ اوﻛﺎأ ﺀ ﺗﺐﺀاى ﻣﺨﺮ ﻧﻮ ﺧ ﻂ ت.او ﻋﺔ «Gül yanaklı ve yeni tüylenmiş olanlar, mârifet mektebinde lıetıüz yazı öğrenmeye başlayanlardır.»
14472 ﻣﺎﻧﺪ
٨٣ ر١ ﻳﺎ ى ﺑ ﺮ از ر ﻋ ﺖ
ر اوج راد٠ا لﻋﻪ ل او دور «ilıtiyann ayağı hızlı yürümekten kalmışsa da, akil kendisi İçin ilil kanad olur da o vasıta ile âdetâ semâlara uçar.»
(9)
sûrei Hucurlt: 14-15. . ؟١٠
14475 ا و ئ ﻟ ﻔ ﺮ- ﻟ ﻮ ﺗ ﻞ٠ م-'ا'ﻟﺪرو
ﻣﺒﺮ ﻳﺪ . ، ؟e rlin d e , y ü z dâııc hoş sözlü s a k il v ar ki lıcpsi dc y e tişir d iy e elin i dııdıı٠ ؛ımı .؛.،tü rü y o r v e bu halisi b ıra k d iy e işa re t e d iy o r .» V e llz .
k e n t li s in e h it a b e n d i y o r k i :
14470 ٠ﻣﺘﺠﻮ ﺟﻮ٠ ﺧﺎﻣﻦ ى ﻧﺤﺮ ﺳ ﺖل ﻛ ﺶ
و۴ ؤرا- ﻣﺤﺮى ؤ ﻳ ﺪ ذ ا «Sükût, deııiz; kclânı, dere gibidir. Seni deniz taleb etliyor, s0,11 dereyi ıın ıın u »؛
14477 ر ﻣ ﺜﺎ ب١از اﻧﺎرﻣﺰاى درئ ﺧﻲ ﻛ ﻦ وا ذ ا م ﺑﺎﻟﺼﻮاب «Sükût ve mânâ denizlerini^ İşâretlerindeıı yüz ؟evirme dc bu halisi kes. Lonâb-1 Hak, doğruyu herkesten iyi bilir.» K in
I la h s e k o n u o l a n g e n ç k u m a n d a n a v e o n u n t â y i n i n e i t i r a z e d e n ş a lı!؛Ö züne i n t i k â l e d i l i y o r :
14478
ه ا د آ ن ى ادب:وس:رﺣﺬ؛ن أ ﺣﻦ زان ﺳﺮداب-«ار٠٠ﺑﺶ ﺋﻲ «O miinâsebetsiz nıûteriz, 0 soğuk dudağı — yâni ifâ d e s iy le - ،.ey.:amber lluzurunda böylece söylendi.»
14479 ﺧ ﻦ او ل ﺑ ﺮ- دﺳﺖ ﻣﻴﺪاد ش
ﺑﻮد ﺑﺜﻰ >ﻇﺮ
ﻣﺎزﺀ
ﺑﺮ
«Ona söz söylemek düştü. Lâkin göz önünde olan şeyi, haber vermeyi, kalkışıııanın herze olduğundan liaberi yoktu..» Çünki: 54:1
0
VAııl
،
«(llabîbinı) !talibinin f؛l sahiplerine misil (muamele) etdiğini
..ı، ı u ı . ' i l l ı ı mi1.1?., buyuruyor. Halbuki Zât-ı Ilisâlet, o vakıayı görmemişti. (.'Uııl.l heıııı/, doğmamıştı. Fakat Allah-u Zülcclâl, onun nasıl vuku bulduğu mı nıAnen Kosûl-i Kkrerne göstermişti. Öyle olduğu halde Aleyhissalût Efeııdiınl/.m, /؛erek namazlarda, gerek şâir vakitlerde (Sûre-i Fîl)i okuma nı ve undan balıs buyurması, keyfiyeti ashâb-ı kirama tâlim ve tefhim nitıAcııalcyh :
11484
ئ- ﻃﺎ٠- ،'دش ﻳﺬا؛ن ﺣﺮﻛﻐﺔي ﺳ ﺖ1٠ و ﻧ ﺎ ن
ﻏﻐﻠﺖ
دﻟﻳﻞ
ﻛﺎ ن
«(؛örmiiç olanlara haber vermeğe kalkışmak hatâdır ve birim gııflı.،،mirle noksan irfâııımıza delildir.».
14485 y ﻟﻐﺢ٠ﺑذاﺑﺎ ن ﺣﻣودى.ﺑ ش >ﻋﻼب ااﺻﻨﻮا- ﻣ ﺮ ا ن آ ﻣ ﺪ٠ '.«örenlerin huzurunda susmak, sana fayda verir. (Kur’aıı okunurken susun, dinleyin) emri hu yüzden gelmiştir.»» Sûre-i Ârâf'ta k i :
١ ﺋﺎﻟ ﻤ ﻤﻌ ﻮ\ﻟ ﻬ ﺆا ﺻ ﻮ٠ف١ ﻟ ﻌ ﻲ١ د أ ذ ذ١و
(10)
S û r e iF Î !:l.
545
14490 ﺑ ﻼ ل-أ ى ﻧﻮا: ﻻ _ﻧ ﺲ1 م1_> اى >وؤا^ﻗﺎل- ى ﺑ ﻰ ﺟﻊ اى٠ﺟﻮذك «Ey ٨ اا:، 1 ا-١ أZiilcclalin ziyâsı olan H üsâm üddinî H a k ik atig ö rd ü ğ ü n 1 ا ا؛ ا اneden söz isliyorsun <1٠?»
14491 ا١: > ب ﻣﺚ3 ا ن م ( ر ا ﺛ ﺪ
V ١وﻗﺘﻰ ﺣﻤﻼً وذل ﻟﻰ ..Senin bu talebin, gâlibâ, kemâl-î iştihâ ile talibi olduğuıı (Mahhf.h ؛ Ezc!)؛ye muhabbetinden ileri geliyor. Nitekim bir arab şâiri, s a k iy e 1 إ ا٠ ا'اben : Bana şarab ver ve bu şarabtır de! demiştir.» O a r a b g â i r i n i n s ö z ü §u b e y i t t i r : « S â k î; b u ş a r a b t ı r d i y e r e k b a n a ş a r ıl» i(,:؛r v e â g i k â r İ ç m e k m ü m k ü n o l u n c a g iz li İç irm e !» A r a b e d e b i y a t ı n d a b u b e y t i n ş e r h i n e d â i r , b i r ç o k sö z s ö y le n ilm iş tir . Ş ö y le h u l â s a e d i l e b i l i r : B u r a d a k i t a l e p , (h a v a ss-1 h a m s e ) d e n ile n b e ş !)is s in h e p s i n i n b i r d e n te le z z ü z ii i ç i n d i r , d e n i l m iş t i r . Ç ü n k i, ş a r a b i n r e n , ؛in i g ö r m e k l e g ö z ü , k a d e lıi a l m a k l a e li, k o k u s u n u d u y m a k l a b u r n u , t a d ı n a b a k m a k l a a ğ ız v e d ili le z z e t b u l a c a k , y a l m z k u l a ğ ı b u z e v k te n m a ilr u m k a l a c a k t ı . B u ş a r a b t ı r , d e n ilin c e , o n u n ş a r a b o l d u ğ u n u iş i tm e k l e 0 u z v u d a z e v k y â b o l a c a k t ır . B u m a n a d a H z . M e v lâ n â d a '؛ « E y H u s â m i i d d i n , s e n d e b u ş â i r g ib i g ö z ü n ü n a l m ı ş o ld u ğ u z e v k te n ]؛u l a ğ ı n d a h i s s e y â b o lm a s ı v e s e v ile b ile c e k 0 -te k v a r l ı ğ a d â i r s ö z le r d e n ' l ı u la ğ ın ı n d a le z z e t b u l m a s ı İç in g â l i b â b e n i s ö y le tm e k is tiy o r s u n .» d e m e k is tiy o r .
14492 f . •؟f ■ ؛،> ١،s jr .<1.—î j ١
١
£
^ •■،٠/ y*'
l
-O sevgilinin aşkı ve müşahedesi şimdi senin ağzmdadır. Lâkin sa » mian: kulağın nasibi hâni? diyor.» 547
٠١y«n٠nb'A le m le r. R ahm et olan l «١r E hm dhnlz (؛.S A V ,) «tlzcl a h lâ k in terhiye v e n ezâk etin , ٠١،llın v e 1 أ ا،' ا ا ا ' ا، آأ»ا ااm in ıd n e si 1(11. ﻻ ﻵkıssadaki MA te riz ،< ؛،،ilm ilik ısırıjı siiliAt ،şA rutlyle lkllffl e ttiğ i «illi, U h u d m uhârebe«،ııo .bozulup k a ç a n la rı da, te k d ir etıııoııılş, b ilâk is o n la ra lıdsıııi m uı'ııııele VI Iltifâtta b u lu n m u ştu . H a lb u k i Z ât-I ltisâ le t, y a ra la n m ış o ld u ğ u lıalılı., ilil a n la rın b e re si b ile yoktu. Hu v a lu a  1- İ İm râ n S û re sin d e şö y le ilikliye ;» i l i l i y o r .»:
Y â n i : «(O v a k i t ) sen Allahdan bir esirgeme sayesindedir ki oıılıını yıınıuşak davrandın. Eğer ( b i l f a r z ) kaba, katı yürekli olsaydın o n l a r otrıı fıııdaıı her halde dağılıp gitmişlerdi bile13.» R e s û l u l l a h E f e n d im i z e (Ş,âh-ı Ve’n.Necm) v e (Sultâıı.ı A b e s e ) İn im e d ilm e s i d e h e r i k i s û r e d e A l e y h i s s a l â t ü V e s s e l a m ın a h l â k ı n d a n b a lıis b u y u ru ld u ğ u iç in d ir.
14496 ر ﺳ ﺶ ; دﻫﺎن٣ دﺳ ﺖ ى زد jlf
ﺑ ﺶ داا ى٠ ﺟﻨﺪ ﻛ ﻮ ل
«Cenâb-1 Risâletmeâb, o mûterizi susturmak İçin, miihârek elini ağzı na götürdü ve: gizli şeylere vâkıf olan bir zâta karşı daha ne kadar siiylc ileceksin? demek istedi.» B u m ü n â s e b e t l e H a z r e t - i M e v lâ n â , b ü y ü k b i r z a t i n h u z u r u n d a k u la k k e s ile c e k y e r d e d i l l e n e n f u z û l i l e r e h i t a b e n d iy o i' k i :
14497 اﻟﺜﺎ-— ح٠ د ا ا ﻳﺬا ردة م;ﻛﻤﻦ٠ ۵ ﻣﺠﺎى ا ف ﻣ ﻨ ﻚ.د ﻓ ﺮا ن دا «Sen, her §eyi görüp bilen bir zâta: b u n u m i s k y e r i n e . ا ةdiye ؛.«■ muş tezek götürmüşsün.» (13)
F. 36
Sûrei ÂI-i im ran: 159.
ﺀ٠4,آ
14502
ب د»ن٠اﻣﺶ
ن زﻣﺎ را دﺑﻚ را د
ا د داﺛﻬﻦ٠ راﺗﻢ ﺛﺮمy f .'؛Meselâ; tencerenin kapağı açık kalsa da kedinin «na dalmaktan sıkıl IIIIISI lâzaııı g e l i r .»
14503
( ﻃﻮب؛رjT ﺧﻮﻳﺜﺶ ﻟﺮوﻓﺘﻪ ر د ر٠ﺗﺎرش٠٠د
ت٠ ﺟﺪارس٠ ﺣﺖ٠ م
"٠٠ irfan ziyüsı güzel olan âr؛-f, uyumuş görünse de çok uyanıktır. Sa Ilgını 1، اﻻااا ؛götürmeye kalkışına .» Y â n i b i r â r i f - i k â m il, h a s b e l ’î c â b m ü t e c â h il g ö r ü n s e v e m ü t e g a f il d a v r،ıtı؛؛u d a o, u y k u d a d e ğ ild ir . U y u y o r v e b i l m i y o r z a n n i y l e h u z u r u n d a u k a la lık e tm e .
14504
ﻏﺎ٠ه
ل
ﻟﺠﻮج
ﺟﻨ ﺪ ر ى ا ى
1ا ن ا و ن دﻟﻮ د ش ﻋﺼﻄﻒ «Ey !،alilinde safvet İıulunmayaıı inatçı; Hazrct-i Mustafa'nın lıtızurııııda ilil şeytan maşalını nice bir söyleyeceksin?»
14505 ن ر و ه١ﺀﻟﻢ دا ر د٠ زارا ن. ﺻﺪ
٠ ح ﻟ ﻰ ادﻟﻬﺎ م د ﺟﻮﻛﻮS
' /
«Hu enbiyâ ve cvliyânm yüz liinlerce illimi vardır ki onların iler İıilnıi ylizlcrcc dağ giliidir.»
14506
ﻫ ﻜ ﺬ د١١. ﺛﺎ ن ﺟﺪار را٠ط * ﻛ ﻨ ﺪjS ١ل;ك ﺻﺪ ﺟﺜ ﻢ ر3 « .. ،n larııı lıilim lc ri ve tev âz ııu . gilzel ve la tif b ir şa ra lı g iliidir 1،İ n e ş'e s yavaş y av aş d im a ğ a k a d a r ç ık .ır .»
ةة1
اا٢ ٠ ااا ﻏﺄ از ذ ﻻ و ذ ل٠آ ﻧ ﻚ اًف اﻣﺤﺎب ﻛﻞ ; د د ﻋﺘﻞ
f
ا ل- ،ﺳ ﻰﻣﺪ و
«Ş arâb -I ıııâ n cv î öyle b îr te s ir ؛h â îz d îr kî, A sh â b -1 K e h f o n d an i ؟t ؛-k le ri ؟؛in, y em ed en İçm edciı ü ؟...y ü z d o k san sen e a k lila rım k a y b e tm işle rd i - K u r e y ş m ü ş r i k l e r i , b a z ı s u a l l e r ö ğ r e n m i ş l e r , b a k a lı m d o ğ r u c e v a b v e r e c e k m i? d i y e A l e y h i s s a l â t E f e n d im i z e s o r m u ş l a r d ı . O n l a r d a n b i r i ( A s h â b - 1 K e h f ) k ıs s a s ı id i. 0 k ı s s a y ı b e y â n İ ؟- i n K e h f .S û re s i n â z il o ld u v e o r a d a A s lıâ b - ı K e h f ’d e n ş u s û r e t l e b a h s b u y u r u l d u :
\ ر ﺣ ﺳﺑ ت
؛ ﺋ ﺎ ة ﺗ ﻰ١ غ١ ﻗ ﺔ ؤ١; ٠ ة ﻳ ذ١ ﻫ ت١أة 1
§ ﻳ ﻳ ﺔ ذ |ؤ ٠
ى
ﻰ ﺳﺄ ﺟ ﺬ
؛ا١٠. ذ ﺟ ﺬ ﺑ ﺌ
Y â n i : « ( H a b i b im ) sen, bJzim â y e tle rim iz İçinde ( y a ln ı z ) K e h f ve R aliiy m y â râ n ın ın ib re te şây an o ld u k la rım m i sa n d m ? H a y ır ( ö y le d e ğ i l ) . O za m a n o g e n ؟y iğ itle r m a ğ a ra y a sığ ın m ış ( l a r ) d ı da: “E y R alıbim iz, bize ta ra fın d a n b ir ra h m e t v e r v e işim izd e n bizim İ ؟in b ir m u v a ffa k iy y e t luızırla ” d e m iş le rd i15.» A s h â b -1 K e h f h a k k ı n d a m u l i t e l i f r i v â y e t l e r v a r d ı r , o r i v â y e t l e r i n e n d o ğ l'u s u v e e n m e ş h u r u ş u d u r : D a k y a n u s d e n i l e n h ü k ü m d â r , t a p t ı ğ ı p u t l a r İ ç in b i r m e z b a h y a p t ı r m ı ş , 0 p u ta ta p m a la r ım h a lk a te k lif e y le m iş ti. S e c d e e d e n le r k u r tu ld u , e tm e y e n le r k a tle d ild i. Ş e h r i n k i b a r z â d e l e r i n d e n a l t ı g e n ç , b i r t a r a f a ç e k il d i l e r , k e .n d ile r in ln b u f i t n e d e n k u r t u l m a l a r ı İ ç in A l l a h 'a d u â e t t i l e r . D a k y a n u s o n l a r ı ç a ğ ı r t ti, p u t a s e c d e e t m e l e r i n i e m r e t t i . G e n ç l e r k a b u l e t m e d i l e r . D a k y a n u s o n la r m ü s tle rin d e k i m ü z e y y e n â tı s o y d u rd u v e : — S iz t e c r ü b e s i z b i r t a k ı m g e n ç le r s in iz . S iz e i k i ü ç g ü n m ü h l e t v e r i y o ru m . D ü ş ü n ü n , t a ş ı n ı n , h a y a t i n i z t e k l i f i m i n k a b i i l ü n e b a ğ l ı d ı r , d e d i. G e n ç l e r m ü ş â v e r e d e b u l u n d u l a r v e ş e h i r d e n ç ık ıp b i r y e r e s a k l a n m a y a k a r a r v e r d ile r. B a b a l a r ı n ı n e v l e r i n d e n b i r a z p a r a a lıp c i v a r d a k i d a ğ a d o ğ r u y ü r ü d ü l e r . Y o ld a b i r ç o b a n a r a s t g e ld ile r , ؟o b a n d a o n l a n n d i n i n i (15)
Sûrei Kehf: 9-10.
553
ﻗﺬ،اا١ل-، اMûsû Aloyhis.selAm ،İlâsını 1)"اا،،1 اا ؛. -Asâ koskoca bit' .Vilan olu,.) Sil arın a ttık la r. değnek.hi,'h;ı٨ ١ ،آا1. '، ااhop ؛. : yuttu. I l a z r c t l M û٥a A leyhi ،•■؛ s lf tn u n yaptığı ؛؛iliir d (؛ö٤ I, tnhcize okluğunu anladılar. A lem lerin ve M ûsâ llâ rü n 'u n Rıtbbı filan All;،l .1 ,1 ،'؛.ı İmân ettik» diyerek secdeye kap an d ılar -m lıâlc liiddetlenen Fir'avıı, sihirbazları nasıl teh d it ettiğini ve on lard an ne cevap aldığını Kelâm -ı İlâh î şöyle nakleder :
4
ف ا
|
ة ق
\ ؛ | ج
ﻗ ﺔ١ؤد
ﻫ ﻴ ﺌ ﺒ ﺔ
\
د ﻟ ﻜ ﺆ١ﻻ ﺑ ﻶ ذ
$
٠
ئ
ﻸ
ﺋ
ﻟ ﻪ | ﻳ ﺪ ر ﻳ ﺎ م ﺀ ﻳ ﻞ غ١ ^ ث٠ ﻒ
>
ك
ﻳﻴ
Yâni : « (F ir'avn) tledi ki: Ben size izin vcrmede.n siz ona iman ettiniz ilil! llakiykat size büyüyü öğreten büyüğünüzmüş 0! Olıaldc yakında iliiçreksiniz. Herhalde sizin ellcı-iııizi ve ayaklarınızı çaprazlama kcstirecc. ,:ilil, sizin topımuzıı lierlıalde ؟arınılıa gerdireceğim. D ediler: (Bunda) İİİZ C hiçbir zarar yok. Biz şüplıesiz ki Raljilimize dönücülcriz. 7.»
14513 ج«ﻏﺮ ط;ار زان ى ود م— ت ت-ز ا ز ر و ى ر د ﺀ ود ؛ ود «Câîcr-i.Tayyâr da 0 (Elcstii) şarabının mesti olduğu İçin kendinden geçti ve elini, ayağını fedâ etti.» I l a z r e t - i C â î e r 'i n M û te m u h a r e b e s i n d e ik i e l i k e s ilm iş k e n , k e s ik k o lIliriy le İ s l â m s a n c a ğ ı n a s a r ıld ığ ı, s o n r a y e tm iş b u k a d a r y e r i n d e n y a r a l ı o l a r a k ş e h i d o ld u ğ u , ta ra f-1 R i s â l e t t e n d e : «Cenâb-1 Hali, Câler’ç kesilt liollarıııa bedel ilti kanad ihsan etti), b u y u r u l d u g u y u k a r ı d a s ö y le n ilm iş ti.
(17)
Sftrci Şuarâ: 49-50.
r٠r٠5
،451« rL
د ش:،ون ﻛﻨ ﺸ ﺖ ا ز ا ل ك٢
ﻛﻮﺟﺒﻦ ﻛﻔﺘ ﻰ وا ن ﺑ ﻮ د ﻣ ﻼ ح «O h a l g e ؟îp d e sab a h o lu n ca m iirid le r, B ây ezîd ’e: S en böyle sö y led in , b u d o ğ ru d eğ ild ir, dediler.»
14517 ﺋﻐﻠ ﻪ٠ ﻛ ﻔ ﺖ ا ن ﺑﺎر ا ذ ﻛﺘ ﻢ از ن ز ﺑ ﺪ اًف دم ﻫﻠﻪ٠ﻛﺎردﻫﺎ در « Ş eyh B ây ezid d ed i k i : E ğ e r b ir d a h a b u n u sö y lerse m o a n d a beni d e rh a l b ıçak lay ın.»
14518 م٠ از"ن و س ا٠ﺣﻖ ﻣﺮ ﺑﺎا د ﻛ ﻨ ﺘ ﻢ٠ ﺟﻮن ﺟﺌﺒﻦ ا م «A llah te n d e n m ü n e z z e h tir, b e n im ise te n im v a rd ır, ö y le b ir söz siiy. ley ecek o lu rs a m ö ld ü rü lm e k liğ im icabeder.»
14519 ﺟﻮف وﺻﻴﺖ ﻛ ﺮ د اً ﻧ ﺎً زا د ﺀ ر د ﻛ ﺮ د٠ اد٠دى ﻛﺎردى آ.ص ص «O, v a rlık v e b e n lik k a y d ın d a n k u rtu lm u ş olan B âyezid, İJÖylc v a . siy y e t ed in ce h e r m ü rid b ir b ıç a k İıazırladı.»
1452. ﺗ ﺮا ق زﻧﺖ- ن٦ ﻟ ﺬ ت او ﺑﺎز
م— ت
ﻟ ﺮ رﻓ ﺖ٠آن و ﺑ ﺎ ش از ت «H nzrct-i B âyezid, te k r a r tece lli şa ra b ın d a n m est old u . Y apm ış olduğ u v a siy y c t İın tırın d a n çıktı.» 5.٦7
11521؛
ود٠ر"را ا ن دم وة) ن٠٠ﺣﻮز ود٠ ن٠رى دود ﺟﻮ. ف٦ ر١ﻣﺮدك «Bir cinnin bu kadar kudret ve kuvveti bulununca, onun Hâlikı bulunan Hakk’ın kudret ve kuvveti nasıl olur?» C e n â b - ı H a k k 'ı n , k u l l a r ı n ı n l i s â n ı n d a n s ö y le d iğ in i İ s b â t İ ç in H a z r e t- i M e v l â n â , s a r 'a l ı b i r k i m s e ü z e r i n d e c i n n i n t a s a r r u f u n u , 0 h a l d e i k e n s a r 'a l ı n e s ö y l e r s e sö z o n u n d e ğ il, c i n n i n o l d u ğ u n u .ra isâ l o l a r a k î r â d e d iy o r .
14527 اوى اوراﺗﻪ ر ى ﺧﻮد او ﻧ ﺪ ه
٠ ا م' "ا ؤ ى ﻛﻠﺜﺪ٠ ىال.ز ف «Bıi haldeki bir kimsenin o esnâda benliği zâil olur, cin onun İıüviyyeti yerine geçer; Bakarsın, arabca bilmeyen bir Türk fasih arabca söyler.»»
14528.' و د آ د "دأد ق ﻟﻐﺖ
ﺟﻮن
ﺑﻮن ر ى راﺀ— ت ا ن ﻧﺎ ت وﺻﺪت ‘(Tekrar 'kendine gelince, arabca tek bir liigat dahi bilmez. Bir cinde bu kudret ve bu tasarruf- olunca;»»
14529
رى وادى
ﺑﻰ داود
؛/ ; ازرى ك اﺛﺪ ش ا خ «Cinnin de, insanin da Hâlik'ı olan Allalı’ın kuluna yakinligi ve onda tasarrufu — yani kul lisânından: (Sûbhâne ma âzame §anî) ve (Enel Hali) gibi sözler s ö y le m e s i- olmayacak şey midir?» B u r a d a : C e n â b -1 H a k , k u l u n u n l i s â n ı n d a n s ö y le m e k le o n a h u l û l m il e d e r ? d iy e b i r v e s v e s e v â r i d o lu r . İ b n - i F â r ı z ( K a d d e s e llâ h U s i r r a h ü ) b u m e v z û ile i l g i l i o l a r a k d e m i ؟t i r k i : « C ib r îl- İ E m i n , P e y g a m b e r i m i z e v a h y g e t i r d i ğ i s ı r a d a b â z a n a s h â b d a n ( ü i h y e t ’ü l .K e l b î ) s û r e t i n d e g e l i r d i . E y m ü n k i r , y â h u t m ü t e r e d -
559
145:14
"K elâm -ı İlâ h î o lan K u r’ân) P e y g a m b e rin d u d a ğ ın d a n z u h u r etm ek le b e ra b e r, iler k ؛m : O ’n u I la k sö y lem ed i d e rse k â fir olur.» M ü s t e ş r i k l e r d e n b a z ıl a r ı ile b i z d e k i t a s d i k ç i l e r i b u f i k i r d e d i r l e r . K u r 'Ûn-I K e r i m i R e s û l u l l â h ı n s ö y le y ip , h a l k a k a b u l e t t i r m e k İ ؟in , .A lla h 'a is n â d e y l e d iğ i k a n â a t i n d e d i r l e r . H a t t â A l e y h i s s a l â t E f e n d im i z i n n i ib ü v v e til'id e n e v v e l H ı r a d a g i n d a k i m a ğ a r a d a h a l v e t e d iş i, 'K u r 'â n ı u y d u r m a k İç in d i d e t-le r. o g i b i l e r i n İ s l â m d i n i i l e a l â k a l ı b u l u n m a d ı ğ ı m H a z r e t - i M e v lâ n â b u b e y t i i l e b e y a n e d iy o r . H u l â s a : C e n â b - ı H a k , P e y g a m b e r - i E k b e ı-İ’n i n a ğ z ın d a n K ’j r ’â n ı s ö y le d iğ i g ib i N e b i v e v e l î l e r i n i n l i s â n l a r ı n d a n d a b a z a n t e k e l l ü m d e b u l u ı؛u r. J؛te H a z r e t - i B â y e z i d d e n z â h i r o l a n o s ö z le r d e te k e llü m â t- 1 i l â h i y y e İ l a z r e t - İ M e v l â n â b u h a k i k a t l e r i n b e y â n ı n d a n s o n r a B â y e z id k ıs s a s ın a r iie û e d e r e k d i y o r k i :
14535 و د ى ر وا ذ ر د. ﺣﻮن ﻣﺎى د آﻧﺎز ﻛ ﺮ د٠ ااز، ﺧ ﻦ ر- اً ن K en d in d e n geçiş lıip n âsı u çm ay a b a şlay ın c a B âyezid, y in e o sözleri sö y lem ey e başladı.»
14536 اود٠ﻋﻘﻞ را — ل ﻣﺤﺮ در ر وى ر ﻛ ﻔ ﺖ ﻛﺎول ﻧﻔﺘﻪ ﺑﻮد٠ زان " H a y re t seli, a k lın ı k a p tı g ö tiird ii ve evvelce söylem iş o ld u ğ u n d an d ah a fazlasını söyledi:»
14537 م ا ﻻ ﺣ ﺪا١ ﺟﺒﻪ. د ت ا د ز٠
١ ر زﻣ ﻦ ورﺳﻢ. ﻻ٠ﺟﻮ٠ﺟﻨﺪ "tllbbem in İçinde Hudâ’daıı başkası yoktur, O’nu yerde ve gökte n،" çln arıyorsun? dedi.» 5.1
، 151 ؛
رد٠:؛-« اوول ز م اﻧﺪر٠واﺛك
ﺻﺪة ا٠ه اش وذﻛﺎﻓﺖ ﺛ ﻪ:ﺳﻲ «i l e r kim şe y h in .٠ ا,٠٠ آااo la ra k öldü .»
une b ıçak sap lad ıy sa k e n d i göğsü y a rıld ı V.'
غ
14544 ب »ران ران
* ف١ ﻛ ﻪ رد ز٦ واذ ك دل ﻧﺎد ش ة ز'د ز م
«Miiridler İçinde *.eylıin mertebesinden haberdâr olan miirid ise. onn yaralama:,» hiç yel;-inmedi, böyle, bir ؛.y e gönül vermedi.»
14545 ه ﻛﺰد:-~'ﻳﻢ دا ﻧﺶ دﺻﺖ اورا ا د/—ﺗ ﻪ ن ﺑﺮد اﻻ ك زودوا خ١ ح «Onun azıcık irfânı elini bağladı da, canını kurtardı: yolısa .،emlini yaralayacaktı.»
14546 ٠: روز ﻛﺸﺖ وان ص_دان ؛ ؛ ا ر ﺧﺎ ﺗ ﻪ٠ا٠ ﻧﻮﺣﻪ ﻫﺎ از ﺣﺎﺗﻪ «Sabah olunca, eksilen — yâni bâzısı ölen ve-bazısı da a^ır yaralı 1.11" l,u lıın a n - miiridlerin evlerinde feryadlar, figanlar peyda oldu.»
14547 , و اﻣﺪ ﺀزاران ر د و ز ن١ﺑ ﺶ در ج ﺑﺮﻳﻒ ﻟﺮﻫﻦf ١٠ ﻛﺎى دو « ş .y h ’in lıu z u ru n a b in lerc e e rk e k ve itildin gelip d edi ki: E y D iinyn ve A h lre ti b ir g m l c g c sığ d ıran er!» S«:،
1د ا ا ﻻ >٠"
٠
iS )j
tS y —
،
^
٠ —٠
j. d 3
d j j j ؛.“ /
«Eğer oııa tü k ü re c e k o lu rsa n k e n d in e tü k ü rü rs ü n , ay n a y a v u ra c a k ohırsnıı <la k en d in e v u rm u ş olursun.»
Nitekim Kureyş kabilesi edebsizlerinden (Ukbe bin ebî Muaytr) Reuülullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem Efendimizin vech-i saadetine tükür mek cür’etinde bulunmuş, fakat tükrüğü kendi suratına düşüp, düştüğü yeri yakmıştı.
14554 '
tjj
١ ن ر٦ ى ووى ز د ت.٠ب٠ور
رى
( /
ى٠ﺑﺘﻲ ﺀب٠وو
«O nun y ü z ü n ü ؟irk in g ö rü rse n g ö rd ü ğ ü n sensin. M ery em oğlu Isft JJİbi g ö rü rse n d e y in e g ö rd ü ğ ü n sensin.»
Nasıl ki Ebû Cehil habisi Vech-İ Nehevl İ ؟in: Ne kadar ؟irkin! demıç. Sıddîk-1 Ekber 'ise: N e kadar güzel! takdirinde bulunmuş, Aleyhissalftt Efendimiz her ikisine de doğru söyledin, demiş. Sonra Zât-1 Akdesinin mânevi bir ayna olduğunu, o aynaya bakanın kendisini gördüğünü beyan buyurmuştu.
14555 وﺳﺎده اﺳﺖ١ اً ن،ت و-رذ١ ،او ا ت.ﺿﺎد
و٠“"و درﺑ ﺶ٠'ﻫﻰ
/
«M ahv-İ v ü cu d eylem iş b ir zât, n e b u d u r, n e o d u r. B elki sen in m ah iy e tin i san a g ö ste re n b ir ayn ad ır.»
14556 —ﺧﻦ درﻟﺐ ﺑ ﺖ ﺣﻮل ر ﺑ ﺪ اﻧﺠﺎ ﺛ ﺪ ت١ ﺀاﺋ ﻢ د ر ر. د ا٠ﺟﻮن رس «B ahis b u ra y a d a y a n ın c a söz d u d a k ta d ü ğ ü m le n d i v e k alem kırıldı...
F . 37
565
N ite k im .
Hnlir.c-1
M n n s û r , m n z h a r o ld u g u t e c e l li y i R iz lc y c m e m ig
ve
( l î n « ٠l- H ٥k ) d e m i ؛؛o ld u ğ u iç lıı b ir ؛o k i ş k e n c e d e n s o n r a d a r a ğ a c j n a ç e k ilİliş ti.
14562 "رس ﺑ ﺰأ د ر وذت داد ى از زوال ارﺗﺤﺎل
ﻟ ت٠ء ﻳ ﻼ
زان ﻛﻨﺎ ر ﺑﺎم
« Ilo şlu k za m a n ın d a 0 n e ş’en în geçip g itm e sin d e n k o rlta rsm ... İ ؛jtc bu, ٠٠ g a y b d am ın ın k e n a rın d a n öteye g itm e k tir.»
14563 ﺑ ﻰ ﻛ ﻨ ﺎ ر ﻫﺒﺐ راز٠ ر ﺀ ى. — ﺗ ﺶ اﻫﺘﺰاز٥ روح ى ﺑﻔﺪ ف “E g er sen e s r â r d am ın ın k e n a n m v e o ra d ak i te h lik e y i g ö rm ü y o rsa n , ru llu n o nu g ö rd ü ğ ü İçin titrem ek d ed ir.»
14564 د ن د ى ت٠
ن١ﺻﺬﻛﺎﻟ ﻰ'اﻛ ﻼ ن ك ر؛ذا ر ﻛ ﻨ ﺌ ﺮ ة ﻧﺎ د ى٠
«A nsızın g elen h e r azab, ııeş’e d am ın ın k e n a rın d a n g elip çatm ıştır.»
14565 — دوط >ﺟ ﺰﻛﻨﺎ ر ام ﻋﻨﻮد د و ط و ح وﻗﻮم ﻟﻮط٠ ' ز؛وم١ اﻋﺘﺒﺎر «D am k e n a rın ın g a y n s m d a n d ü şm ek olm az. A ley h im ’is-selâim n k a v im le rin d e n ib r e t al.» ؟i in k i o n l a r r e f a h İç in d e i d i le r ,
o
E y sâlik ;
N û h v e L ۵t
r e f a h o n l a r İ ؟in d a m k e n a r ı g ib i o l-
m u g tu . F a k a t k ı y m e t i n i b i l m e d ik l e r i v e o n u v e r e n A l l a h 'a ş ü k r e t m e d i k l e r i , p e y g a m b e r l e r i n i n n a s i h a t l e r i n i d i n l e m e d i k l e r i İ ç in o d a m k e n a r m d a n s u k u t e ttile r.
567
B u rad a b ir su a l altla g e leb ilir: Mademki şa ra b , ak ıllı .la n la r a d a b a ziy ad e b ilim v e se la m e t v eriy o r, o h a ld e öyle o la n la r ! ؟in İçm esi h e ia i olm ail dcgil m i? H a zret-! M cviaııâ b u n a cevab o lm ak ü z e re d iy o r k l :
14570 ﺑ ﻚ ﻏﺎب ﺟﻮن د د واﺀوﻧﺪ رﻫﻤﻪ ى را ﻣﺤﺮم ﻛﺮدﺀ ا"ﻟﺪ «L âkin in s a n la rın çoğu, a h lâ k itib a riy le b eğ e n ilm ey e cek b ir h a ld e bulu n d u k la rm d a n , o k ö tü a h lâ k ı a r tıra c a k o lan şa ra b in içilm esi b ü tü n mUslü n ıa n la ra lia ra m k ılın m ış tır..
«R E SU L U L L A H A L E Y H İS S E L A M ’IN , O G EN Ç H Ü Z E Y L L İY İ, İH T İY A R V E T E C R Ü B E K Â R O L A N L A R A T E R C İH İL E M Ü F R E Z E K U M A N D A N L IĞ IN A T A Y İN E T M E S İN İN S E B E B İN İ B E Y A N B U Y U R M A SI»
14571 ﻣ ﻰ ا٧ ى ي١ ك٠ ﺑﻐﻤﺮ٠ﻛ ﻔ ﺖ ﻟﻰ ﻫ ﺰ. و ﺑ ﻦ اووا ﺑ ﻮا ن٠ « Ila z rc t-i P e y g a m b e r b u y u rd u k i: E y zâ h iri g ö rü p h a k ik a tte n h allertla r olm ay an ; sen .onu h iin ersiz, m â rife tsiz görm e!»
14572 اى ﺑ ﺎ ر ش ﺳﺎ< و ا ﻟ ﻤ ﺮ ودل ﺑ ﻮﻧﻴﺮ٠وى ﺑﺎ ر ض ﺳﻤﺪ «Ne k a d a r k a r a sak a llı v a r d ır k i sah ib i ih tiy a r v e te c rü b e k â r b ir k im . sed ir. N e k a d a r a k sak a llı v a r d ır k i k a lb i k a tr a n g ib i sim siyahtır.»
14573 ﺀﺗﻞ اورا اًز»ودم ارﻫﺎ
ا٠واف دذﻛﺎر٣ ن٦ ﻛ ﺮ د ى
«Onun aklını dctâlarca tecrUbe ettim, o gen؟, gördüğü işlerde ihtiyar gibi tecrübelice hareket etil.» sc.
Y٥J1، bil" kimsenin tecrübeli olmasına, saçının, sakalının aklığını delil zanneder.
14570 \j ^ ١-،< & ؛،١ ^٧ J. j v
١j - ؟٠ _ ،> j ^ ?؛• ؛J> ı / | y - & y O n u n için b ir işe g irişm ek iste rse n , b ir p irle m ü şa v e re d e b u lu n d e » «.d ik
Fakat öyle pir ki :
14580 او از ردة "ﻗﻠﻴﺪ ﺟﺴﺖ£ ٣ و ت
<>ﺑ ﺪﺗ ﺪ را
او ﺑﻨﻮر ق
«T aklid p e rd e sin d e n k u rtu lm u ş v e m ev cû d â tı H a k k in n u ru y la giirin ek ted ir.»
14581 r
ﻳﺶ ذذاﻣﻰ؛ئ ب ﻗﻠﺐ و ب٠ ا و ب د ا د ج!— ت ا"در ﻧ ﻮد ره
«A ncak zâlliri v e sû re ti g ö re b ile n k im sen in in d in d e k a lp ile g eçer al، 111 m ü sâv id îr. S ep e tin İçinde n e b u lu n d u ğ u n u 0 ne ililir?»
14582 ه و د • د و د:اى اا ز ر س د از د ﺀ ت ﺀردزد د و د٠"ار «Ilascdci İu rsız ın elin d en k u rtu ls u n diye isle 'k a ra rtılm ış n e k a d a r a l. ، 111 vartlır.»
14583
اى ﺑ ﺎ س زر اﻣﺪودﺀ زر ﻋﺎ: ةل ﻣﺦ٠"ا ﻓﺮوﺛﺪ ان إ «Ve alili e rm e y e n le re sa tab ilm ek İçin a ltın la y a ld ızlan m ı . ؛ne k a d a r b .ık ır n ic v c u d d u r .»
571
ا1.1
د ﻛ ﻦ "ا ; ر ﻋﺬل ود ن دو ى،ح
ا ﻃ ﻦ ﻷن دوى٠و٠" و ﻋﻘﻞ ﻛﻞ٢ .٠" ٠٠ء:-y sûlik, ccJjdct kJ alili vc d in p iri olasın d a (A k l-1 k ü l) gibi .ic r ş e yin b âtın ın ı g ö re b ile sin .»
14589 از ﻋﺪم ﺑ ﻮ ن ﺀذ ل زﻣﺒﺎ ر و ﻛﻨﺎ د . ﺧ ﺪ ش داد وﻫﺰار ش ام داد « o g ü zelim a k il y o k lu k tan y ü z gösterince, C e n â b -1 I la k o n a n u rd a n bir lııl’a t g iy d ird i v o b in lerc e d e isim verdi.» »A llalnn ilk y a ra ttığ ı A k ıl'd ır.» H a d îs - İ Ş e r i f i m û c i b i n c e m a h l ü k a t ı n e v v e li: ( A k l- ı k ü l ) d ü r k i A l e y h i s s e l a t ü V e s s e lâ m E f e n d im i z i n A k l - 1 ؟e r if id ir . E u n a ( A lk - 1 e v v e l) d e d e r le r . * A k l - 1 n a z a r i , a k l - 1 a m e li, a k l - 1 m ilk tc s e b , a k l- ı h e y û lâ n î) a k l - 1 b il-fi'1 , a k l - 1 m iis te f â d , a k l - 1 m iin f e jl, a l t l -1 f a ' ؛١l ٠ ııü r - i k a lb , r û h , n e f s - i n â t ı k a , l e v b u k a le m , r û h - i k u d s g ib i i s i m l e r ،le v e l i r l e r k i i l e r b i r is im , m i is l ü m a n ı n b i r m e r t e b e s i n e d e l â l e t e d e r . K i b f t n (ifıfiy y c d e n ؟e lli b . A b d i l l â h E t - T i i s t e r i ( K u d d is e s i r r u h û ) d e m i ş t i r k i; . A k l i n b i n is m i, h e r i s m in d e b i n is m i, y â n i m e r t e b e s i v a r d ır .»
14590
ا ﻣﻬﺎى و ش ض٠ ا ن ون ج اوﺀﺗﺎج ﻛﺲ-:اﺳﻚ ﺳﺒﻮد ه .<1 ا أ اgüzel isim le rin en aşağısı İşte şu: (O h ؟؛k im sey e m u lıta ؟d e ğ ild ir .)..
14591 ا |ﺻﻮرت وا'ﺀاﺋﺪ ﺀﻗ ﻞ رو ا ﺛ د ر و ؤ ﺑ ﺷ ﺄ و ر ا و٠٠آ ر «E ğer o A kil, b ir k e re y ü z g ö sterse, s û re tin i şu a lem e ızlıar etse, g ü n d i z lıile, o n u n n u ru n a k a rşı k a p k a ra n lık kalırdı.» E b û '1 - H a s e n E ş -Ç â z e lî ( K u d d i s e s i r r û h û ) d e m i ş t i r k i : * E ğ e r e v l l y â u l . 1Ûİ1111 k a l b l e r i n d e k i n û r m ü n k e ş i f ،jls u y d ı 0 n û r u n d o ğ u ş u n d a n ' G ü n e ş i n
.م٠7ا
14596 وﻳﺪ دﻟﺶ٣ ادﻛﺎل زان٠ﻏﻠﻠﻤﺖ ﺣﺎﺿﺎش- ﺀااد٠ ا ﻛﺪ اﻧ ﺰ و;ز
«Bilgisi, görgüsü dalla fazla görünsün diye, Ahmağın kalbi daijna ka. raıılık ve müşküller arar...»
14597 ﻧﺬ ود آ ن ﻣﺜ ﻜ ﻞ ﻛ ﻨ ﺪ- 'ارا ﻫﺎد زﺷﺖ وود ﻏﺎؤل ﻛ ﺪ٠وز «Ve seni o müşkil ile meşgul ederek kendi kötü tabiatından seni gaf" letc düşürür.*
«TAM AKILLI VE YARIM AKILLI İLE, TAM ADAM VE YARIM ADAMIN VE HİÇBİRŞEY OLMAYAN MAĞRUR KÖTÜ KİŞİNİN ALÂMETLERİ»
14598 ت٠ ﺛ ﻼ ه س٠ﻋﺎﻧﺪ آ ن ا ﻧ ﺪ ﻛﺪ او ام ت٠ ذزه١ ل و د ﻧ ﻮ اى ة٠او دل «Altıllt olan kimse, hidâyet meşalesini hâizdir, onun İ ؟in clıl-i sülük kafilesinin kılavuzudur...
14599 ء و د ت اً ن ﺑ ﺛ ﺎ و٠ ا و ﻟور
ش رو. ل ﻃﻮ٠"اﺑﻊ ﺧ ﻮ ا ذ ﺗ ﺂ ن
«Oönde giden kendi nurunun ardınca gider, İıoldc, kendine tâbi olur.»
o
kendinden gc, ؟ıniş bir
575
■٠ ٧ ٧ ٠ ;
اﻧﺪ را ز٢ا ا ﺑ ﺎً ف درب 3و ﻛ ﺎ ى ﺗﺎ٠ اً ﻳ ﻰ٠ )ذﻛﺎز.ا.م «Uçsuz, bucaksız ç ö llerd e i ؛uıi،s ؛z olarak kâh topallar, kâh koşar.»
14606
x S ﺷ ﻊ "ى “ا ﻳ ﺪ و ا ى رﺣﻨﻮد x S S
'ﻳﻢ ﺛ ﻌ ﻰ ى & ﺑﻮرى
«Bîr kandili yoktur ki önünde tutsun, önünü görsün... Hattâ yarim bir ışık bile bulamaz ki ondan bir nur dilensin.»
14607
ﻋﻘﺎس ﺑﺎدم زﺑﺪه زد.ﺑﺪ ن ﻟ ﺘ ﺪ٠ﺻﺪ٠ ﺧﻮد
'ﻳﻢ ﺀذﻟﻰ ل
«Tam alullı değil ki dirilikten dem vursun, yarim akıllı da de^ l iti tam ve kamil bir akıllının huzurunda ölü gibi olup ona teıııâmiyle teslim olsun.» D e r l e r k i : « Ş e y h in h u z u r u n d a m ü r i d , ö lü y ık a y ıc ıs ı k a r ş ıs ı n d a ö lü g ib i ٥lm 'a lıd ır» . İ ş t e M e v l â n â 'n ı n « T a m v e k â m i l b i r a k ı l l ı n ı n h u z u r u n d a ö lü g ib i o lu p o n a t e s l i m o lm a lıd ır » b u y u r m a s ı d a b u m â n â y a d ı r .
14608 د اوﻧﻤﺎم٠٦ ا د ة اف ﺀا؛ل
ﺑﺎر آ د از ﻧﻨﻴ ﺐ ﺧﻮد ﻳﺎم «O âkıllıya karşı tam bir ölü h a lin , gelmeli - y â n i mürîd-i millilisi olm alı— ki düşmeden kendisini yükseltebilsin.» Y â n i k e m â l â t- ı m â n e v i y y e ile İ r t i f â k a z a n s ın .
577
1161.'؛
ك اًن- ا ش ل. د٠٠ ﺧﻮا٠ در ةل;اا ز ﺑ ﻦ٠. وا ن٠ ﺛﺎ ؛ ﺻ ﻪ ا ﺛ ﺎ٠ «Bil h ik â y e y i b elk i (K e lile v e M inine) k ita b ın d a * 1 اا؛اo k u d u ğ u n , h ik â y e n in k a b u ğ u , şu b e y â n â t ise özüdür.»
آ دا٠-
K e ii l c v e D im n e : H m d h u k e m â s m d a n ( B e y d p â y ) is m in d e b i r i n i n e s e r i d i r . I l i n d e s k i l i s â n ı o la n S a n s k r i t ç e o l a r a k y a z ılm ış , s o n r a " * ٠ * o n d a n a r a b c a y a , d a h a s o n r a f â r i s i y e , e n s o n r a d a T U r k ç e y e t e r c ü m e e d ilin iş tir . I l a y v â n â t l i s â n ı n d a n y a z ıl m ı ş h i k â y e l e r d e n İ b â r e t e
fa y d a lı b ir ese r-
«lir. I l a z r e t - i M e v l â n â o r a d a n n a k l e y m i ş o ld u g u b i r h i k â y e İ ç in : « llitiin a l l ؛i b u n u ( k e lile ve. d im n e ) d e o k u m u ş s u n d u r , f a k a t o r a d a k i h i k â y e n i n z i l l i l i s i l ı u r a d a k i is e b â t ı n î v e m â n e v is id ir .» d e d i k t e n s o n r a n a k l e b a ş lıy o r v e d i y o r k i:
14614 و ى اً ن ا؛ﻛ ﺮ- ﺟﺬد ب ﻟ ﻰ
٠ﺀرﻛﺬ ﺛ ﺪ ﻧ ﺪ و د د د ﺋ ﻤ ﺮ٠ «Bir kaç b alık avcısı, o g ö lü n y a n ın d a n g e ç tile r ve o ra d a b a lık la rı g ö r düler.»
14615 ادام آ و ر'د- ﺳ ﺪ د1 ا ذت٠ﻟﻢ د4 د وﺀوث٠ ' ا ﻫﺎ ن واﻗ ﻒ ﺛ ﺪ٠ «B alıkçılar a ğ g e tirm e k İçin k o ştu la r, b a lık la r da lıalıkcılarııı kasdıııı an ladılar.»
14616 ك;د٠ﻟﻮد ﻫﻢﺀم وا٠ ﻧ ﻞ١٠ ٠ ﺗﻚ٢ ﻛ ﺮ د. ﻣ ﺬ ﻛ ﻞ " ا ﺧ ﻮا٠ﻫﻢﺀم را « tçlcrin d cn ak ıllı olanı sefere çık tı, iste m e y e re k m ü şk il liir yola nz. illetti.» .ام7 !ا
14620
"'ا زر واى زن٠ ازر ا م٠" م،ق
ك داود رأى زف:ات ا٠ﻛﺪ ا:زا « E y y o lc u , s e f e r h u s u s u n d a , b i r y o l c u i l e m ü ş â v e r e d ö b u l u n . Ç ü n k i l a d i n r e y i a y a ğ ın ı t o p a l l a t ı r .» Y â n i : « E y s e y r i s ü l ü k e d e c e k o l a n ؛b u n u n İ ç in 0 y o l u n y o l c u l a r ı n a d a n ış . Y a ln ız b a ş ı n a h a r e k e t e k a l k ı ş m a k i y o l u n b a ş m d a a y a ğ ı t o p a l b i r y o lc u d u r u m u n a d ü ş m iy e s ii' 1 .»
14621 ت٠ ذر ﻋﺌﻠﻼمr
ب اﻟﻮﻃﻦ٠زدم ح
ﻳﺴ ﺖ٠ﺟﺎزان ﺳﻮى. وﻃﻦ ا ز ﺳ ﻮ س٠ى « V a ta n s e v g is in d e n d e lil v u r m a . Ç ü ıık i a s li v e e b e d i v a t a n o r a d a d ı r , J ııır a d a d e ğ il...»
14622 و ى ﻧ ﻂ- ﺷ ﻜ ﺬ ر زان١ ﻟ ﻦ ﺧﻮ٠ﻛ ﻠ ﻮ
ﻧﻮاف ﻏﻠﻂ. ٢ ت را.را
ﻟﺚ.ﺣﺪ
ان
« E ğ e r v a ta n is tiy o r s a n n e h r in 0 ta r a f ın a geç. o k u m a !»
B u s a llih 1'iadîsi y a n l ı ş
« V a ta n s e v g is i i m a n d a n d ı r » h a d i s - i ş e r if i s a h i h d i r . V a t a n i s e v m e n i n i m a n d a n i l e r i g e l d i ğ i n i b i l d i r m e k t e d i r . V a ta n : i n s a n i n İ k â m e t e t t i ğ i y e r e d e n ir . V a t a n i n l ü g a t m â n â s ı b u d u r . F a k a t ö rf î, İ ç tim â i, s iy â s î m â n â l a r ı d a v a r d ı r . O n u n İ ç in h e r k e s y u r t k e l i m e s i n i k e n d i d u r u m v e s e v iy e s in e g ö r e a n l a r . K im i k e n d i k ö y ü n ü , l ı a t t â k ö y ü n d e k i k u l ü b e s i n i y u r d u b ilir . K im i, k a s a b a s ı n ı y u r t a d d e d e r . K im i is e m i l l e t i n i n b a y r a ğ ı n e r e l e r d e d a lg a la n i y o r s a , o r a la r ı , s e v m e y e v e k o r u m a y a m e c b u r o ld u ğ u v a t a n s a y a r . D o ğ r u s u d a İ ş te b u d u r . B u m a n â d a v a t a n i s e v m e k v e m u h â f a z a s m a ç a lı ş m a k ile p im iz İ ç in e l z e m d ir . F a k a t s û f iy y e c e a s i l - v a t a n : Â le m - İ e r v â h d ı r . O n la r : « B u r a d a k i h ı f z - 1 v a t a n v a z if e s in i i f â e t m e k l e b e r a b e r , a s i l v a t a n - ! a s liy i s e v m e l i v e o r a y a c a n a tm a lıd ır » d e r l e r . N i te k im : « D ü n y a d a y a b a n c ı, y â h u t y o lc u im iş s in g ib i b u l u n v e k e n d i n i ö l d ü n sa y .» h a d i s - i ş e r if i. D ü n y â n i n v a t a n - ı m e c â z i o l d u ğ u n a v e â le m - i g u r b e t b u l u n d u ğ u n a d e l â l e t v e ş e h âd et eder H a z r e t - i M e v lâ n â , h a d is i y a n l ı ş a n l a y a n l a r ı n , b u y a n l ı ş a n l a y ı ş l a r ı n a t â r î z İç in b i r f ı k r a n a k l i n e b a ş l ı y o r v e d i y o r k i :
F. 38
581
çekmenden s a n a s ığ ın ır ım .» n iy â z ı e d i l i r . B ıışa ın e s lı v e r i l i r k e n : «Yâ R a b )! ;إداe tli b a g ım d a ıı a ş a ğ ıy a r a h m e t in i ، ! kupla, b e r e k e t l e r i n i ü z e r im e i n d i r v e k ı y â m c t t e b e n i A r ş ’ın ııı g ö lg e s i a l t ı n d a b â r ın d ır .» d i y e i s t i r h â m e d ilir . K u l a g a v e b u r u n a m e s h e d i l i r k e n : « Y â R a b b i ; b e n i H a k sözü d i n l e y i p d e o n a k e m â l i y l e u y a n l a r d a n k i l v e b a n a C e n n e t m ü n â d i l e r i n i s a l i h l e r ile b ir lik te d u y u r. A lla h ım ; b o jm u m u C e h e n n e m a te ş in d e n k u r ta r , o r a m n z i n c i r l e r i n d e n v e b o y u n d u r u k l a r ı n d a n s a n a s ığ ın ır ım .» d e n ilir . A y a k y ik a m r k e n d e : « Y â R a b b i ; a y a k l a r ı m ı s ı r a t ü z e r i n d e m ü 'm i n l e r i n a y a k l a r i y l e b e r a b e r s â b i t k il. Y â R a b b i; m ü n â f ı k l a r ı n a y a ğ ı s ı r a t t a n k a y d ı ğ ı g ü n d e , b e n i m a y a k la r ı m ın , d a k a y m a s ı n d a n s a n a s ığ ın ır ım .» d u â s ı y a p ı l ı r . Had is - i Ş e r i f t e b u y u r u l m u ş t u r k i: «Bir kimse abdest alırken Allahı yâdeder-
se bedeninin İıepsi pâkolur. Allahın ismini zikretmezse, bedeninin ancak su İsâbet eden kısmı temizlenmiş olur.»
14626 ن٠١دﺳﺖ
ن٢ ل
د ر/ ﻟ ﺖ ; ﺟ ﺎ٠ﺟﻮﺗﻚ ﻧﻢ- ودارب"ﻟﻮذ٠.ا„ن
«Ey miislünıaıı; tallâretlenirken sözün §u olsun: Yâ Rabbi; §u pislik, ten beni pâk eyle.»
14627 اﻣﻦ را ﺑﻨﺴﺖ
ا دﺀار
ﺳﺖ٠ ت-ﺣﺎ ذ
ن
4 t—ﻟ د م
ش ﺀ ﺳ ﺎًﻧ ﻰ
«Benim elim buraya kadar yetişti, burasım yıkadı. Elim, rûhumu te mizlemekten ve tezkiye etmekten âcizdir.»
14628 ٠ ى زl ﺟﺎن٠ ه:واﺀﻛﺚ٠اى زﻻوك
دوﺑﺎمﺀارﺳﺎن
ﻓﻀﻞ
.«Adam olmayanların canları, ؛lisanınla adam olmuştur... Canlara erişen, senin liituf ve kerein elindir.» 583
, ٠٩،:.'!:،
وز ئ ﺟﻨ ﺖ ز ﻵى از ت ﺣﺮ
ا د از در٠ءذت ك- راﻣﺤﺎ «Giinah pisliğinden kurtulmuş olanlar. Cennet râyihasını burunlarıntlau duyarlar, Mak’addan Cennet râyilıası ııasıl gelir?.» H a d is 'e y a n l ı ş m â n â v e r m ig o l a n l a r a t â r i z İç in H a z r e t - i M e v lâ ııâ b u f ı k r a y ı n a k l e t t i k t e n s o n r a d i y o r k i:
14634 ﻟﻠﻬﺎن.رده د ش ا. c f i y اى
ض شﺀان
ر د ﺀ. د ى ﺗﺨﺮ
«Ey alital kişilere karşı nıütevâzi davranıp da, mânevi pâdişalı durumundaki kimselere karşı azametli davranan!» S e n i n h â l i n d e t ı p k ı b ö y le a k s i n e v e t e r s i n e d i r .
14635 ت وج— ت٠ ر ﻃ ﺎ ن ﺣﻮف٠آ ن ﺗ ﺒ ﺮ ﻟﺶ ﺑ ﺪ ﻧ ﺖ٠ن ا و »ﻛﻮس ﺀك١ ﺀ٠
«O sattığın azamet ve gösterdiğin kibir, liir talîîm alçaklara karşı ise, güzel ve lâyıktır. Fakat, kendine gel, tersine liarcket etme; bu senin yolunu bağlar.»»
14636 ز ل دور اخ دى رد ت ﻫﻜﻞ١ ٠ل:ﻏﻪ ا ى ا »د اى ﺀ٠ﻳﻮ وﺀإ٠ «Gülün bitip yetişmesi, burun içindir. Çünlti ey kaba ve inatçı killise, ltoku almak lıuruııun vazife.sidir.»
14637 ت اى دﺑﺮ- » 1 أ ر » ذ٠ ءوىﻛﻞ٠
ﺟﺎى ان >ب~ت إ ن ر ر ا خ ز ر «Ey yiğit; gül kokusu burun içindir. Alt taraftaki delik, o kokunum yeri değildir.»» 585
!؛.;.ilince: «٨ J' ؛y G s ö y le d iğ im fiil", b u y u r m u g . lJ u m e v z u i l e ilg ili o la r a k Ş e y lı A ttâ ı. ( K u d d ls o s i r r u h ö ) M ، m t ı k 'u t - T a y r i n d a b u y u r u r k i: " P e y g a m b e r y o ld a b i r y e r e iu iy , a s k e r e , k u y u d a n s u g e t i r ,
H in i
d e d i. B iri su ç e k m e y e g itti v e k o g a ra k g e lip : K u y u k a n la d o lu d u r, su y u ' y o k t u r d e d i. Â g â h o l a n l a r d a n b i r i b u n u ig itin c e d e d i k i: H a z r e t - i M U rte z â , s ı r l a n 111 k u y u y a s ö y le m iş o lm a lı.»
14642 ﺳﺪود
ﺟﻮن ﺑ ﺪ ﻧ ﺪ آن ا"اﺑﺌﻰ٠ ﺣﺎه
رﺣﻮن ﺛ ﺪ و اً ش ﺑ ﻮد٠ ﻻﺟﺰم «Kuyu o sırrı igitince şüphesiz tâkat getiremedi de kan kesildi ve suyu kalmadı.» T e m â m i y l e s â b i t ' o l m a y a n b u f ı k r a m n b u k a d a r ş ü y û u n a g ö r e b i r a s il o lm a lı, p e k d e g a r i p g ö r ü l m e m e l i . H a z r e t - i A li g ib i İ r f â n h a v s a la s ı, b a h r - i m u h i t l e r d e n g e n ig b i r k â m i l â r if 'i . P e y g a m b e r i n , m e n e d ig in e r a g m e n . t â k a t ı n ı k e s e n v e g i d i p k u y u y a s ö y l e m e y e m e c b u r e d e n 0 d e h g e tli s ır , k u y u n u n s u y u n u d a k a n a ç e v ir e b i l ir . A l l a h m k u d r e t i k a r g ıs ı n d a o lm a z o lm a z . O , d i le d iğ in i y a p a n d ır .
14643
ﻗﺪا؛—ت ض٠٦ ﻣﺤﺮم ا ن س-ون ﺀ٣ ن٢ ان روى١دب رو و_ذ «Ali’nin çekmiş olduğu âhın mahremi çok azdır, ö y le bir maJırcm .)ulmak istersen geceleri git, İıem de bekei gibi, gizlice yürü ve kimseye sırrını açmaî»
14644 ز_ﻧﺂﻛﺮi f - وى در؛اص ﻣﺤﺮرو وزك ا ن م ; دا ب ﻛ ﺮ «Bu gölden - y â n i Dünyâdan — deniz tarafına - y â n i lıakikat deryâsına — azmet. Denizi ara ve bu girdâbı bırak!» H u b b i i l - v a t a n d i y e b u f e n â d ü n y â s ı n a b a ğ la n ıp k a lm a ! 587
14040 O . ؛.، ty ٠ J،o ٠ )،-—؛
O Jİcj ٠j »١< ٠Ç٠j - ٠y>-T O.J
«Vakıa bir çok sıkıntı çekti, fakat sonunda emniyet ve afiyet yurdunu buldu.» B ö y le o lm a s ı d a İ l â h î b i r v a a d d i r . N ite k im . C e n â b - ı H a k :
Yâni: «Bizim için mücâhedede bulunanları mutlaka hidâyet yolları mıza sevkederiz19.» b u y u r m u ş t u r .
14650 د در ﻟﺮا ى زرف:ﺧﻮﻳﺪش اﻓﻚ ج ﻃﺮف: ه١ف د ﺣﺪا ر
&
«Kendini öyle geniş bir deryâya attı ki onun kenâr ve kıyısını 1.11 gözle görmeğe İmkân yok...»
14651 دا وردد دام٠ﺑ ﻰ ﺟﻮى;ادان 'ﻳﻢ ط؛ل را ازان ذ د ;اخ ﻛﺎم «Derken, balıkçılar ağı getirdiler... Yari akıllı olan balığın ağzının tadi kaçtı.»
14652 رﻣﻪ را٠ ﻓﻮت ر د مÜ* ٠ًﻛﻬ ﺖ ا ﻋﺎﻗﻞ ﺟﺮا٠ ون ﻧ ﻜ ﺪ م ر ر٣ «Bir âh çekerek dedi ki: Ben fırsatı kaçırdım. Nasıl oldu da alııllı arkadaşa yoldaşlık etmedim?» (19)
Sûre ؛Ankebud : 69. .«؟:٠
İşte o fîûfil balığ ın : ٠I٠٠ır »4٠t •/.nıımnıtıı kaçırdım , v a k it varken golden ؟.kip denize kaçm adım , demen ، ).؛،،)،, اووا-be lıabisi de K ıyâm e '.te , böyle n e d âm et gösterecektir . Y in e o b a l ı k d i y o r k i:
14653 ،^ ٠j j٠y j٠
،j 1٠٥
،^٠٥aj
،٠
^،١—.j
Arkadaşım gitti, lâkin o giderken bana da ardınca ve sür’atle git » «.mek gerekti H azret-i M evlânâ nasihat olarak bu y u ru y o r k i :
14654 ت- آوردن ﺣﺬﻃﺎr > ^ ﻧ ﺜ ﺘ ﻪ ت٠ د رزﺗﻪ ان ﺑﺎد ﻫ ﻮ ل1٠از «Geçmişe lıasret çekmek lıatâdır. Gitmiş olan geri gelmez, çüııki ٠ اb،r rüzgârdır.»
«TUTULMUŞ BİR KUŞUN; GEÇMİŞE PİŞMAN OLMA, VAKTİN KIYMETİNİ BİL, BUNDAN İSTİFÂDEYE ÇALIŞ, PİŞMANLIKLA ZAMAN GEÇIRaiE d i y e n a s i h a t i »
1-4655
ﺑﺮات از ﻣﻚ;و دام
ل
ا
(S؛.ن٦
ص غ او راﻛﺎﻧﺖ اى وواﺟﺔ ﻣﺎم «Kaşuıı biri lıîle ve tuzakla yukalımmıştı. Kuş, tutana dedi ki; Hey büylik elendi!» .٢٠9 ا
دده ء ء
ن٠— ت اً ن ﺳﺎ، ﺳ ﻠ ﺖ ا٠آ 'ﻣﺠﻪ ر د
ﻣﺤﺎﻟﻰ را زﻛﻰ ا و را ن
£
.':!indeyken vereceğim öğiit şııdur: Olmıyacak söze, J٤im söylerse söy le ln inanma!...»
14GG2
زاد ورا ن داو'ر ر ن٢ﻛ ﺜ ﺖ .. ا4 ؛"ا،، آ أ ؛لy a k a la m ış o la m n e li ü s t ü ı ıd e lıu k ü y ü k ö ğ ü t ü v e r ilic e l i u r ااا1ا1 ااv e d u v a r ı n ü s t ü n e u ç ııp d e d i ؛؛؛:»
14GG3 ﻣﺨﻮر
ﻛﺬت دآﻛﺮ رﻛﻨﺪﺗﻪ ﻧﻢ
٠ﺻ ﺖ زان » ﺳ ﺮ ت ﻋﺮ
ح رن ز"او
..( ؛0Ç11İŞ g itm iş ş e y e g a m y e m e , k i r ş e y s e n d e n g e ç t i k t e n s o n r a 0111111
Gailelini çekıııc !»
14GG4 ﻣ ﻜﺘ ﻴ ﻢ٠— : د ا زاﻧ ﻜ ﻐﻠ ﺶ ﻛﻊ درج٠ﻻ ﻳﻚ درﺗﻴﻢ٠ ت٠ ﻟﺮم ﺳﺬك٠د <,،٠n d n ıı s o n r a d a d e d i k i: E e l i m c is m im d e Oil d ir lıe m a ğ ı r l ı ğ ı n d a g:ı١e ٠ d e ğ e r l i k ir in c i v a r d ı.»
14GG5 y
وﻧﻣت ارزدان٠ " دوات
y ﻣﺤﻖ جﺀن.ﻟﻮداًن ^وص٠ ...» in c i, s e n i d e , ç o c u k la r ı m d a d e v l e t v e s a a d e te e r i ş t i r i r d i . . .
o
in c i
! .a k lim d i.»
.م٠ اﻻ
11671 اى اﺳﺪ
ﻳﻢ ز ودسه درم٠م ن
ﻛ ﻒ دردروﻧﻢ رون ﺑﻮد- ﻟﻪ درم ٠٠ E y a r s la n ; b e ı ١ ؛m k e n d i m ii ؟d i r h e m g e l m e z k e n , ؟ ؛-im d e o n d i r h e m lik in c i ııa s ıl b u l u n a b i l i r ?»
14672 ،>٠ S
l i f
ﺟﻪ از ا »د ﻧﺤﻮد٠زوا
وﻣﺎن:از ^وأ ن ﺑﺬد ز وب س « A d a m , k e n d i n e g e ld i d e d e d i k i: H a y d i b a k a lı m 0 ü ç ü n c ü g ü z e l ü ğ ،،،ü d e s ö y le !»
14673 آر ى زو ش ر ل ﻛﺮد ى دا ن ان.^عا و را-C- ض
٠ -
«K u ş d e d i iti: E v e t, A l l a h İç in 0 ik is in i iy i t u t t u n d a ü ç ü n c ü s ü ııii .١،أااا b e d a v a s ö y liy e c e g im l ı a î ...»
14674 ﺗ ﺪ ﻛ ﻐﺄ ن ا ﺣ ﻌ ﺮ ل زواﺑﺘﺎك٠ ﺧﺎك.ﺀ انﺀﻧﺪن !ود درد ور٠ﻣﺦ « G a f le t u y k u s u n d a o la n b i r c â lıile ö ğ ü t v e r m e k , ç o r a lt b i r y e r e to lıu m e k m e k o lu r.» ١
14675 .jjj
c .l t . - . j
-AU- (٠J I
3۶ ؛i !١٠-
^ vl٠٠C>- ؛٠؛£
« A h m a k lık v e c a h il l i k y ı r t ı ğ ı y a m a k a b u l e tm e z . E y ö ğ ü t v e r e c e k o la n ; ö y le a h m a k b i r c â h il e h i k m e t s ö y le m e !»
Yine balık fıkrasına dönülüyor:
.٦١٠٦
14(؛31 . ٢j L ٠ ٠j ı L .٠٢٠، ı_١ ٠A£-j <،
.]؛،/*٠
•*031S ^ 3 ؛٠٣.!. .^✓ ،dl
K e n d im i ö lü h â l i n d e s u y a b ı r a k a y ı m . Ö lü m d e n e v v e l ö liiş, a z â b d n n » e m in o l u ş t u r .»
14682 ا:ا ك ﺑﺶ ا ز ر ك ا ﻣ ﻨ ﺖ اى ا ﻋﻄﻐﺎ4 ود ﻣﺎرا٠ﺀذس ﻟﺮ١ « Y iğ id im ; ö liim d e n e v v e l ö lü ş , ö lü m d e n k u r t u l u ş t u r . I l a z r c t . ؛M u s ta fâ ( S .A .V .) b iz e b ö y le b u y u r m u ş t u r . »
14683
ﺑﺎأ ان٠ ﻛﻔﺖ ﻣﻮ"ﻟﻮ ا ﻛﺎذم *ن وت ﺀوﻧﻮا اﻟﻨﺶ1 ١ ﻳﺄل « D e m iş tir k i: S iz e ö lü m , s ı n a m a l a r l a g e lm e d e n , lıc p iııiz ö lü n ü z ! ..,.. Ş ö y le b i r H a d îs - i Ş e r i f r i v â y e t o l u n u r : « M u h a s e b e n iz e b a k ı l m a d a n ov v e l, siz k e n d i m u h a s e b e n i z i g ö r ü n ü z , a m e l l e r in i z m i z a n a k o n m a d a n e v v e l o n la r ı k e n d in iz t a r t ı n ı z v e m e v ’û d e c e l g e lm e d e n ö n c e k e n d in iz i ö lü y e r i n e k o y u n u z .» B ir m u h a s e b e c i t u t t u ğ u d e f t e r i h e r g ü n g ö z d e n g e ç ir ir , y a n l ı ş v u ra n d o ğ r u l t u r v e g e le c e k b i r m ü f e t t i ş i n k a r ş ıs ı n a ç e k in m e k s iz in ç ı k a r , . ؛il k im s e d e g ü n l ü k h a r e k e t l e r i n i n h e s a b ın ı h e r g e c e y a t a r k e n k e n d i y a p ı n d a y a p t ı ğ ı i y i l i k l e r e h a m d v e k ö t ü l ü k l e r i n e d e i s t i ğ f a r e y l e r s e e c e l m i'ıfe . t i ş in d e n v e K ı y a m e t m u h â s e b e s in d e n k o la y k u r t u l u r . Z â t e n b u h â l t a r i k a t ş e r a i t i n d e n d i r . A d ı n a ( m u h â s e b e - i n e f s ) d e r le r . B a h s e g e le lim :
14634 a j i .
د ﺛ ﻜ ﻢ ا ﻻ/ ن1;رج
ردش ﻧﺜﻴ ﺐ ؤﻛ ﻪ ﺑ ﻒ٠ آ ب ى « B a lık , d e d iğ i g ib i g ü y â ö ld ü , k a r n i m y u k a r ı y a ç e v ir d i. S u , o n u a ş a ğ ı, y u k a r ı g ö tü r d ü .»
F, 39
٠ م،!ا7
اع1٠؛90 اﺑﺪ٠ دام ا ذ ﻛ ﻨ ﺪ ﺑ ﺪ ا د ر دام
اﺣﻤﻖ اورا دران اً“ ش ﻧ ﺜ ﺎ د «Balıkçılar ağ attılar. Balık ağ içinde kaldı. Ahmaklık işte onu böy. Iece ateşe attı.»
14691 رﻣ ﺮ ا ﺗ ﺶ ﺑ ﺜ ﺖ اﺑ ﺔ٠ و ر ﺣ ﻮاﺑ ﺔ١ ﻳﺎﺣﻤﺎ ﻧ ﺖ ﻛ ﺜ ﺖ «Ateş üstündeki kızgın tavanın içinde ahmaklığı dolayısiyle yanmaya ve kızarmaya mecbur oldu.» A l l a h a v e O ’n u n p e y g a m b e r i y l e t e b l i ğ e t t i ğ i D İ N ’e i n a n m a y a n l a r d a a h m a k lık la r ı y ü z ü n d e n C e h e n n e m d e a y n e n b ö y le o la c a k la rd ır.
١ 14692
ﻟﺮ٠ورى و د ; د ا و فس١ «Balık tavanın içinde ateşin hararetiyle kızarırken aklı: (Sana bir ha berci ve halden korkutucu gelmedi mi?) diyordu.»
14693 ﺟ ﻪ وزﺑﻼ.ن ر ى ﻛﻔ ﺖ ا ؤﺛ ﻚ٦
،>. وا١ﻫﻤﺠﻮﺑﺎن ﻛﺎﻓﺮان ة «Ahmak balık, o işkencenin, o belânın içinde, Ahirette kâfirlerin di yecekleri gibi: (Evet, geldi) diyordu.» H a z re t-i P îr b u ra d a ,
(T e b â re k e S û re s i) n d e k i ş u â y e tle r e iş a r e t b u
y u ru y o r:
5ﻫﻪ
« D İK A 1 / V ٠ ٠’. H D E k f iY A T U '.. ' ل: ٠ ;ش٠ ﻟ ﺚ- ﻧﺪيr :Â،c : : . ı G L L .u L iU ؛: : . A D A E T T İ U İ A H U N k’A Y D A S I Y C K Y U R . K ٤T E IÜ r،I G U E U -İ i l s i n DE V E F Â S I y o k t u r . B ö y l e ü l j u ö ü (O N L A R Y A L A N C ID IL A R ) Â Y E T İ N D E D E Y A N D U Y U R U L M U Ş T U R .» S u b h - İ k â z ib , a s i l s a b a h o l m a d a n e v v e l g a r k t a r a f ı n d a h a f if c e v e ü ç g e n g e k lin d e g ö r ü l e n a y d ı n l ı k t ı r ili b i r a z s o n r a k a y b o l u r . O n d a n s o n r a g a r k u fk u n u n
ü s tü n d e m ü s ta tll z iy â la r p e y d a
o lu r
ki, 0
da
su b h -i
s â d ık ın
b a g la n g ıc ıd ır . İg â re t b u y u r u la n â y e tle r g u n la rd ır:
|
:
|
١ ﻟ ﻠ ﺷ ﻘ ﺛ ﺔ١ﻰ
و ﻣ ﺮ ﺑ
ﻻق©ذذةﺛﻬﺌﺬﺗﻠﺔﺋﺬﻷ١
ﻗ ﻶ ﺛ ﺠ ﺤ ﺬ١ ﺧ ﻮ ; د ئ٠ائ؛ﻣﻮﻫﻮؤﻏﻠﻴﻮ طﺊ١ﺗﺔ١٠ق١ذءع؛١\ء؛دوذﻗﺳود\ﻋﺔﻗذو:ؤق١ج١ﻟذ
|
5
١ ر ﺟ ﺆ١ﻟﺚ١ﺀﻟﻪ١ذوﻗﻒ١ﺟﺞ;ؤى٠ ﺋ ﺌ ﻨ ﻰ١ا٠3ﺛﺔﺀت١ © و ة ؤ ة ة ؛ ﻟ ﻤ ﻴ ﻦ١ ة٠ ز ؛ ت٠| أ ﺋ ﺮ ﻫ ﻮ ﻷ
١i
î
١l
٠$
l f
0 ﺋ ﻘ ﺔ ذ ﺋ ﺖ٠١ﻋﻨﻪ و Y â n i: « i ç l e r in d e n s a n a k u l a k v e r i b d e ( o k u d u ğ u n K u r 'â n ı ) d i n l e y e n l e r v a r d ı r . H a l b u k i b iz , o n u iy ic e a n l ı y a b i l m e l e r i n e m a n i ’ o lm a k İ ç in y ü r e l i l e r i n i n ü s t ü n e p e r d e l e r , !؛u l a k l a r ı n ı n İç in e d e a ğ ı r l ı k k o y d u k . O n l a r ( i s t e d i k l e r i ) i l e r m u ’c iz e y i g ö r s e le r y i n e o n a i n a n m a z la r . H a t t a 0 k i i f r e d e l i l e r s a n a g e l d i k l e r i z a m a n s e n i n l e ç e k ig m e y e k a l k ı ş a r a k : B u ( K u r ’a n ) e s k i l e r i n m a s a l l a r ı n d a n b a g k a ( b i r ş e y ) d e ğ ild ir , d e r l e r . O n la r , İ ıe m ( i n s a n la rı) b u n d a n ( p e y g a m b e r e y a k l a ş m a k ta n ) v a z g e ç ir m e y e ç a lı ş ı r l a r , İ ıe m k e n d i l e r i e n d a n u z a ltla g ır la r . O n l a r b i l m e y e r e k l i e n d i le r i n d e n b a ş k a s ı n ı İ ı e l â k e s ü r ü k l e m i ş o l m u y o r l a r . O n l a r a te g in k a r g ıs ın d a d u r d u r u l u p d a : A li !,iz e n e o l u r d u , ( d ü n y â y a ) b i r g e r i d ü n d ü r iils e y d ik , R a b b im iz in 2 (22)
S û re iE n 'a m : 25-28.
601
.4700 د:_رش د و ﺧ ﺖ'ﻧ ﻮه ى ؛٠ ﺑﻮ;ﻛﻲ آز و ا “ ﺗﺎﻧ ﺶ ر آﺗ ﺶ ى زﺑﺪ “Kanadı yanınca tevbe eder. Fakat hırsı ve noksâm tekrar mumun alevine saldırtır.»
14701 ﺿﺒﻂ ودرك و ا ﻧ ﺶ و؛د دا ﺛ ﺖ ; ﻓﺮاﺷ ﺖ٠ 'را1 ﺀﻗﻞ را ا ﻧ ﺪ ﻛﻲ ﻋﻘﻞ «Zabt, İdrâk, hıfz ve hatırlama akil ile olur. Akil bunların derecesini yükseltir.»
14702 اش ﺑ ﻮ ن ﺑﻮد.. > ﺑ ﻌ ﺖ/ و ذ ك
ﺑﻠ ﺖ دا ﺑﺎ؛ش ﺟﻮن ﺑﻮد٠ذﻛﺮ٠و ن «Bir yerde elmas bulunmazsa parıltısı nasıl olur? Hatırlatan olma, yuıca tevbe ve rücû nasıl vııkûa gelir?»
14703
ل ﺀﻟﻰ اودت.ا_ن ﻋﻨﻰ ر( ز ت راﺑﻪ ﺣﻨﻮﺳﺖ٠ ن ﺣﻤﺎ١ﻛﻲ ﺑ ﺴﺪ ك «Bu vakitsiz istek de .m e s e lâ balığın kızarırken tavadan kurtulmak istemesi, ehl-î Cellennemin Dünyâya avdetle İbâdet talebinde bulunması «la— ,akılsızlıktandır, ؟linki alımaklığın nasıl bir İıuyu vardır! Göremez ki?»
14704 ﺗﺘﺠﻪ و'غ ﺑﻮد٠آ ن ﺑﺪاﻣ ﺖ از
ﺑﻪ ذ ﺀ ل روﺛﻦ و ن ﻛ ﺘ ﺞ ﺑﻮد «Onların o nedâmetleri, azâb neticesidir; yoksa hazîne gibi parlak bir aklin İhtarı değildir.»» 603
«VEIIİM, A K Ü N ؛NDDIDIR, ONUNLA. SAVAŞIR DURUR... ONA IÎENZEK AMA O DELİLDİR... AKLA SAIIİBOLAN MUSA ALLYIIİSSELÂM’IN VEHİM SAIIİIÎİ OLAN FİRAVUNA SORU VE CEVABI»
14709 ö ١_^f٠ T ،£ ١ ،٠« ٠ ^
..^٠٥
«Ey seyr ü sülük pehlivanı; akıl, şehvetin zıddıdır: bir kimse ki şeh vet esiridir, ona akıllı deme.»
14710 ا ت٠ ﻧ ﺶ آ ﻧ ﻜ ﻪ شﺀوت ر ا ك١وﺗﻢ ﺣﻮ ﻋﻘﻠﻬﺎ ت
'ﻟﻘﺪ زر
وش( ﻗﺎب
«Şehvet dilencisi olan kimsede bulunana akil değil, vellim de. Vehim, Iiakid altın gibi olan akliların kalpıdır.»
14711 ل ﻣﺤﻚ ﻳ ﺪ ا د و د د وﺗﻢ وﻋﻨﻞ
ﻟﺬل٠و ى ﻣﺢ ك ﻛﻦ ﻧﻮد- رﻧﻮرذ «iVellim ile akilli ınâhiyyeli lueheliksiz meydana çıkmaz. Her !؛،isini ،٠، ؛çabucak melıenk bulunan yere götürüp tecrübe et .»
14712 ا ن ﻣﺤﻚ وراف وﺣﺎل ا'دا
د ﺑﺎ
f \) ﺑﻮ ن ﻣﺤﻚص ﻗﻠﺐ
«Akil ile vehmin ınîyâr ve mclıcnlt’i Kur’ân ile Peygamberin İ1Û1İil ir. Bnnlara tatljik edilince alili 1111, velıiııı mi olduğu meydana çılıar. Mcbenli taşı zâten kalp olanlara ge.liıı diye meydan o’.ıur:»
)ا. ٦
14718 و٠ ن ﻫﺎى و١ ﻛ ﻔ ﺖ ل ﺧﺎﻣﺶ وﻫﺎ
دت وام ﻗﺪ ﺀت را;ﺀاj «Fir’avun dedi ki: Sus, Iju sözleri bırak da sen eski adını ve nisbetini söyle.»
14719 ا از ﺧﺎ ﻛﺪاﻧ ﺶ/ ﻛ ﻔ ﺖ ﻛﻢ ﻧ ﺒ ﺖ ﺗ ﻜ ﺎ ذ ش٠ ﻟﻤﻜ ﺰ ن٠ 'ام ا «Mûsâ dedi ki: Benim nisbetim Allah’ın Arzınadır, - y â n i §11 toprağa mensubum — ؛Asil adim da: (Allah’ın âciz kulu)dur.»
14720 زادة ك^ﺗﻜﺎر٠ ام ﻣﻦ ﺑﺘﺪ٠ﺀﺗﺪ٠ زادة ﺷﺖ ﻋﺒﻴﺪش وزﺟﻮار «Ben Hakk’ın ltulıı ve kul oğluyum. Onun kulları sulbünden ve câriyeleri rahminden doğmuşum.»
14721 ك وآ ب ا و ﻛ ﻞ١ ﺻﺈ زخ1 دت-ذ
ودل٠ آب و ﻛ ﻞ وا داد _زداف ﺑﺰ «Asil mensub olduğum topraktır; su ve balçıktır. Fakat, Allah ؟amura canla gönül ihsan etmiştir.» j
14722 ﺟﺎه ﺳﺮﻛﺜﺎن٠ ى ل١ﻣﺎ و- اﺻﻞ و آ ر ا ﻫ ﺪ أﺛﺎ ن
١از خ
ﺳ ﺖ٠ه
«Bizim de, bütün serkeş ve âsî olanlann asil topraktır. Buna da yüzlerce şâlıid ve nişân vardır.»
8.7
11727 وﻧﺎرم
ل
ﻳﺘﺪة ا ف وﻃﺎ
اﻧ ﻀﻞ ﺛ ﻮ م
ز_ن وﻃﻦ
« S e n â s î, a z g ın v e z â îim b î r k îm s e s in .
Meş’ûm b i r f i i l in d o la y ıs iy lc b u
v a t a n d a n k a ç m ış tın .»
14728 ﺣﻖ 'اﺛﻨﺎ ى٠ﺣﻨﻮل وﻏﺪارى و ر ن اوﺻﺎف "اود ى ش ﺑﺎ س٠ ٠ﻫﻢ «Sen kanlı, gaddâr, hakki tanımaz ,bir şahıssın. Diğer sıfatlarım bnn اara kıyas eyle.» H a z G t . i M û s â , F i r ’a v u n u n s a r a y ı n d a b ü y ü m e k l e , b i r p r e n s g ib i y a ş a m a k l a b e r a b e r . B e n î İ s r â î l d e n o l d u ğ u n u b iliy o r , m ü m k ü n o ld u ğ u k a d a r o n l a r a y a r d i m e d iy o r d u . B ir g ü n K ıb tî m e m u r la r ın d a n b irin in . B e n î is r â ild e n b irin i, g ö tü r m e k İ ç in s ü r ü k l e d i ğ i n i g ö r d ü . Y a h u d i H a z r e t - i M û s â d a n y a r d i m is te tli. (> d a k ı b t î y e o n u b ı r a k m a s ı n ı s ö y le d i. K ı b t î , F i r 'a v u n u n f e r m a n ı n d a n b a h i s le b ı r a k m a d ı. M û s â A l e y h i s s e l â m g ü ç l ü k u v v e t l i b i r z â t, id i. K ı b t î n i n /; ٠؛/; s ü n e b i r y u m r u k v u r d u . H e r i f i n c a n i ç ık ıv e r d i. H a z r e t - i M û s â b e k l e n m e d i k b u h a d i s e d e n k o r k t u . K a c ip , g iz le n tli. E r t e s i g ü n m e y d a n a ç ık tı. Y i n e b i r g ü n e v v e llîi y a h u d i , a n g a r y a d a n k u r t u l m a k İ ç in m e m u r u n e l i n d e n k a ç m a y a ç a lış ıy o r d u , y i n e 'H a z r e t- i M û s â 'd n n y a r d i m is te d i. F a k a t M û s â b u s e f e r o n u t e k d i r e t t i . B u n u n ü z e r i n e y a llu d i: « D ü n b i r i n i ö l d ü r d ü ğ ü n g ib i b u g ü n d e b e n i m i ö ld ü r e c e k s in ? » d i y e h a y k ı r m a y a b a ş la d ı. B u n d a n ç e k i n e n H a z r e t - i M û s â M ı s ır 'd h n ç ık tı. I٠ 'ir'_ a v u n u n i d â r e s i n d e o l m a y a n M e d y e n d i y â n n a g i t ti . O r a d a Ş u a y b A l e y h i;؛ s e l â m a ç o b a n lı k y a p t ı . S o n r a d â m â d ı o ld u . S e n e l e r d e n s o n r a M ıs ır ’a (؛itm e k İ ç in h a r e m i y l e y o l a ç ık tı. T û r - i S î n â 'd a k e n d i s i n e p e y g a m b e r l i k v e r i l d i . V e F i r 'a v p n u T e v h î d 'e d â v e t e m e m p r o ld u . F i r 'a v u n , H a z r e t - i M û s â ’y ı t a n ı d ı ğ ı h a l d e t a n ı m a m ı ş g ib i d a v r a m y o r , o n d a n i t i z a r b e k l i y o r v ٠١ b u s e b e b le b ö y l e s ö z le r s ö y lü y o r , k e n d iı..'in u l û h i y e t i n d e n d e b a h s e d iy o r d u :
14729 ود ا اًن ﻣﻠﻴ ﻚ٠. ﻛﻐﺖ ﺣﺎﺛﺎ ﻛﻊ٠ در ﺧداوﻣدى ﻛ ﻰ ﺑدكر ﺷﺮﻳﻚ «Hazret-i Mûsâ dedi kî: M eliki v«h،d olan Ccnâb.1 Hakk’ın. Mİûhiyyetinde, h âşâ şeriki yoktur.» ٠٤٠٠١٠
ااا73.٣ > ﻣ ﻮ٠ﻛ ﻜ ﺚ "م *ن ﺀ وا ل واب/
و،ا ' ﻧ ﻨ ﻢ ﺀ ى ﺑﺈ/;اى ﻟﻪ. ﻧﻰ « E ğ e r b i r m e m u r u y a ıılır .h k la O JtlürılU m se, o n u n e f s im İ ؟١٠i r o y u n ,İÛ v e b i r .İş o ls u n d i y e O ld iir m e d im .»
14736 ا ك ﻓ ﺎ د٠ ن زدم ^دق واوﺧﻮد ﺑﻨﺪ ﺟﺎ ل ﺑﺪاد٠ \~(< ﺟﺎﻧﺶ « E e n o n a b i r y u m r u k v u r d u m , O a n s ız m d ü ş t ü v e O ldii. K e n d is in d e İ l â h î b i r r u h b u l u n m a y a n 0 h e r i f c a n v e r d i, g e b e r d i g i t ti ...»
14737 " ﻟ ﻮاا ﺳ ﻞ ﻧﺎ د ﺑﺎ نf i ( s : ن٠ ى ج;م وﻧﺎ ن٠ﻣ ﺪ ﺀزاران ﻃﻐﻞ <، B e n b i r k ö p e k ö l d ü r d ü m .. . F a k a t s e n , p e y g a m b e r z â d e o la n
B eni
i s r â i l d e n k a b a h a t i v e z a r a r ı o lm a y a n ' y iiz b in le r c e m â s û m ö l d ü r l l ü n .»
14738 ذﺗﺔ و و؛ذا ن د ر ا د ﻧ ﺖ٢ ا ود اﻳﺪ رﺗ ﻮ ز ن وو ن وورد ﻧﺖ « O n la r ı ö ld ü r 't t ü n v e k a n l a r ı s e n in b o y n u n d a d ır . B u lı u ıı l ı a r l ı k t a n d o l a y ı b a ş ı n a b a k a lı m n e l e r g e le c e litir ? »
14739 ١^
o
.jj
1j ،.;jl.L . ^ ja ٠ J a a . ٠١j ' « B e n i ö l d ü r m e k iç in , Y â k û b A le y lıis s e lâ m ın z ü r r i y e t i ı ı i , y â n i O ’n u n n e s l i n d e n g e le n b ü t ü n ç o c u k la r ı ö î d ü r t t ü n .» C ll
14745 م١ ( / ر ا ن, ﻻ >ا ﻛﺎر'ﺗﻮ٠
ﻧ ﻰ ﺛ ﻢ1:_ﺑﻜﺨﺎر_راﻛﺎ «Görünüşte senin ulfihiyyc، dûvûnı baJtalıyorum, hakikatte ise, se ٠، »»؛gibi bir dikeni gül bahçesi haline getirmeye ؛alışıyorum .»
«YAPILMA, ^KILMADADIR; TOPLULUK DAĞINIKLIKTA; SAĞLAMLIK KIRILMADA... MURAT MURATSIZLIKTADIR; VARLIK YOKLUKTA. HERŞEY BUNA BENZER... Öb ü r ZITLAR v e EŞLER. DE HEP BUNLAR GİBİDİR.»
14746 3 ﺛﻜﺎﻓ ﺖ٠ ﻣﺌﻦ را ىxJ S i آ ن
ﺑﺎﺀى ﻓﺮاﺑﻜﺮدور* ﺷﺎﻓ ﺖ١ «Biri gelip bir araziyi yarıyor, yâni sürüyordu. Ahmaklardan biri dayanamadı feryâda başladı.»
14747 ى٢ي٠ ن١ ﺑن وارﺟﻪ ور٠ﺑ ن ز ﻛﻖ
< ل
ر ﻳ ﺜﺎ ن, ى ﺛﻜﺎﻧﻰ
«Dedi ki: Bu araziyi neden harab ediyorsun? Sathini yarıyorsun, top. raklannı dağıtıyorsun?»
14748
،>١y ^٠١<i ١c j S j ١■» )١ ؛J ٠١/.• 3 ؛O j ^ y «Tarla süren dedi ki: Hey budala! Bana isnâd ve iftira da bulunma. Sen. yapılmayı yıkılmada bil!.... !٠١. 40
.1 3
117.م٠1 را٠ ا ^ ا ﺑﺪ٠..إا٠ ا ئ ا١ﻛﻲ ﺟﺮ را.د رﻳﺪ
(■ )
ى ﺑ ﻪ٠ر دري
«Bu kıymetli atlası اا؛؟؛اا-parçaladın, ilen parçalanmış kumaşı ne ya payım der mi?»
14755 ر ﻳ ﺎ ى ﻛﻬﺘﻪ ﻛﺎ ادان ﻛ ﺌ ﻨ ﺪ ﻛﺌﻨ ﺪ
ران٠ﺑﻰ ﻛم اول ﻛ ﻴ ﻪ ر؛ و
«Tâmir edilecek esiri binayı evvelâ yıkmazlar mi?»
14756 ﺑ ﺒ ﻦ ﻧﺠﺎر وﺣﺪاد و؛ﻓﺎ ب ؤراب١٣و ت ﺛﺎ ن ﻳﺜ ﻰ از ﻫﻤﺎر ve.1
«Böylece dülgerin de, demircinin de, kasabın da İŞİ yapmaktan evyıkmaktır.»
14757 دره ﻛ ﻮ ض٠ره وآن:أن ﺣﻠﻢ ورى "ن٠ع٠ زان ﺗ ﻠ ﻔ ﻜ ﺮ د ﺗ ﺪ «(Halile) ve (belile)nin ilavadan dökülüp ezilmesi, bedenin ınâmür .ılınası - kabız illetinden Irurtulm ası- içindir.»
14758 ذدم أ د ر آﺳﺪا5 "ا ذﻛﻮ ﻧﻰ ا٠ ﺛ ﻮد اً را ﻣﺘ ﻪ زان ؤوانS -Bu،'day, değirmende ügütülüp ezilmese idi nasıl'ekmek olur da sof>> rainizi süslerdi?» .15
ا47(ا4 رﺀ;دﺀا ذ ن د وا ر
f
رارد اودﻣﺎر. ورﺗﻪ از ب؛ ت «Benim dâvetimi kalıui eder vc Allahın kulu olmaya râzî olursan nefis ejderhâsından kurtulursun, yoksa o ne.fis ejderhâsı seni helâk eder.»
14765 دﻧﺎ ﺟﺎ د و ل ل
ﻛﺸ ﺖ ا أ ق ﺳﺨﺖ ا
ﻣﺎ دو-ا
A
در ا زد ى٠ك
«Fir’avun dedi ki: Hakikaten usta hir sihirbazmışsın. Bu memleket halkım ikiye ayırdın.»
14766 ٠ و/ دﻟﺮا "وﻛﺮدى د ل
ﺳ ﻚ وﻛﻮه
ﺧﻠﻖ ﻟﻰ
رﺣﻨﻪ ﻛ ﻨ ﺪ در
ﺟﺎدوى
«Gönlü bir olan halkı sen iki bölüğe ayırdın, öyledir; büyücülük, dağa taşa bile tesir eder.;. Onları bile yarar ve yıkar!...»
«MÜSÂ ALEYHİSSELÂMIN BÜYÜCÜLÜĞÜ KENDİSİNDEN NEFYETMESİ»
14767 ق اس;ام ﺧﺪا٠ ﻏﺮf j
^ ﻓﺖ
ام ﺧﺪا١ﺟﺎدوى ك د دب «Hazreti Mûsâ dedi ki: Ben İİÂİ1İ vahye garkolmuşum. Allalun adiylo büyücülük hi ؟görülmüş şey midir?»
.17
11773 ون ﻟﻮى٣ ر٠ ا١ ﻻ و ﺟﺰﺀﺀ٠ "وف٣ د و د دى ﺀوى٧ ،ﻛﻞ را روىل « S e n â l e m i n b i r c ü z ’ii o l d u ğ u n İç in , k ü l l ü n o l a n â l e m i d e k e n d i n g ib i s a p ı k g ö r ü r s ü n .»
14774 O r د د/ و ز ك ; د ى ر ى٠ "٠ ذ٠ ﺟﻮ
ﻣﻨﻐﺎرت٠ ت٠ﺧﺎﺗﻪ ر ا ﻛ ﻠ ﺪ ا د «D ö n d ü n d e b a ş ı n .d ö n d ü ءةااذ٥
e e v d e d o n u y o r g ö r ü n ü r 'S!»
14775 < ﻟ ﻰ٠ ز١ﻛﻞ"ﻟﻮ?اش ﺗ ﻜ ﺪ د ه دﺗﻴﺎرا ر ه٠ﺳﻨﻚ ﻳ ﻰ ﺟﺎ « B ir f e l â k e t t e n s e n i n c a n in s ı l tı l ı r v e k a i l l in d a r a l ı r s a , b ü t ü n D ü n y â y ı m ü t e e s s i r v e g a m İ ç in d e g ö rü rsü n .» .
14776 م د و ﻧ ﺎ ن١ورﺗﻮ ﺧﻮش ﺑﺎش ﺑﺔ ا ن ﻧ ﺎ د ت ؟ و ن ﻛ ﺪ ﺗ ﺎ ن، ا ن ؟ ،.D o s t l a r ı n a r z u e t t i ğ i g ib i
1،0Ş
o l u r s a n d a b u D ü n y â s a n a liir g ü l lıa lı -
« ؟.e s i g ilıi g ö r ü n ü r
v m
٠
٦
ق١اى ﺑ ﺎ ﻛ ﻰ راﺗﻪ دردام وص ا ز ﻛ ﺬ ر واذاق- ج٠ م٠او د د
« N e l i a d a r k i m s e v a r d ı r 1،İ Ş a m ’a, I r a k ’a g itm iş , o r a l a r d a lt ü f i ir d c n v e n i f a k t a n b a ş k a ili ؟b i r ş e y g ö r m e m iş tir .» f i l ؛.
14783 ةذ؛ ش٠ ﻻ. رر. ﻛ ﺎ ﺑﻮد ا ﻧ ﺎ د ﻻ ق ﺳ ﺮ ا ز ﻛ ﺎ و ى ا ﺧ ﺮﻳ ﺶ «K ezâ, y o lla rd a d ö k ü len sa m a n la r,, y â h u d ötede, b e rid e k i o tla n g ö rü r. Ö k ü z ü n v e m e rk e b in se y rin e lâ y ık o la n budur.»
14784 ﺑﻴﻌ ﺖ ﺟﻮن ﻗﺪﻳﺪ. ﺑ ﺦ٠ﺧ ﺜ ﻚ ر ﺳﺎ ب ﺟﺎﻧﺶ ﻻﻳﺰﻳﺮ١ﺑﺘ ﺔ * T ab iat ç iv is in ^ k u ru m u ? e t g ib i asili k a la n k işin in cam se b e b le re b a ğ la n m ış tır... B u n d a n ö tesin i g ö re m e z ..
14785 وان ﻗﻀﺎى > ق اﻣﻴﺎب ﻋﺎل ت ار ش اﻟﻦ ا ى ﺻﺪر ا ﺟ ﻞ٠ﺀ ٠Ba§ k ö şed e o tu ra n u lu kişi, se b e b le rin k a lk tığ ı ova, A lla h ’ın geni? y ery ü zü d ü r.«
14786 ان ﻣﺒﺪل د و د و ن ﻧ ﺶ ﺀ ﺟﺎن٠ﻣﺎز
و ﻧ ﻮ ﺑ ﻨ ﺪ جﺀال در ﻋﻴﺎن٠ «O (A rzu llâh -I "vâsîa)da r û h (c a n ) h e r a n s û re t d eğ iştirir. H e r a n yen i y e n i a le m le r g örür.«
14787 ﺋ ﺖ٣ ود ﻓﺮدوس وا ﻣﺎر٠; ﺷﺖ زﺷﺖ٠ ﻳ ﻚ ﺻﺸﺘﺜﺪ. ﺟﻮن ﻓ ﺮ د «E ğ er c e n n e tle rin e n âlâsı o lan (C e n n e tü l-F ird e v s ) ile c e n n e tle rd e k i n e h irle r d o n m u ş b ir h a ld e k a lsa la r. C e n n e t e h lin in n a z a rın d a ؛Irk in görü n ü rle rd i.*
؟ünlü insan yeknesaklıktan ؛abuk bıkar. Onun i ؟in o (ArzuUâh-1 vâsla) âlemindeki manzaralar dfilmft tebeddül eder. ٠21
ا, 7اﻻ
ور٠ ﺟﻠﻪ ﻋﺎﻟﻢ ارﻣﻮد ور و طﺑﺮ٠> و ل
ا ﺷ ﺪا زا ن١ﺟ ﺜ ﻢ ر
« B ü t ü n â le m n û r VC n a k ı ş o ls a o g ü z e ll i k t e n a n c a k g ö z ü n h a b e r i o lu r .» D iğ e r â z â v e h is le r o n la rı m ü ş â h e d e ed em ez.
14752
ه وش٠ ق ﻛﻞش ﻣﻤﺎ آرى-!ﺟﺪم ﺑﻢ دش٠ "ا"ﻋﺎل زﻟﻒ و ر زا رة « M e s e lâ g ö z ü n ü k a p a y ıp d a , z ü l f ü n ü v e y a n a ğ ın ı iy i c e g ö r d i y e k u l a ğ m ı, b i r g ü z e le k a r ş ı tutsan;»»
14793
ﻛﻠ ﺸ ﻜ ﻞ _د ضب مورت ﺀ ر م ن إﺛﻨﻮم٠ ﺻﻮرت ا را ﻛ ﻞ ز'د « K u l a k s a n a l i s â n -1 lı â l i le d e r k i: B e n s û r e t i g ö r e m e m , a n c a k s û r c t s e s ç ı k a r ı r s a o n u iş itir im .»
14794
ش.ك آدر ا ن ﻃﻮ: ن ل٠ ﺀاام دش. ن ﺑ ﺰ ر ف وىو"ﻻ ب— ت٠ ان « B e n k e n d i f e n n i m d e â lim im . F e n n i m ise , h a r f i v e s e s i İ ş itip a n la m a k " t a n f a z l a d e ğ ild ir .»
14795 ا ن ﺣﻮب را،>وﻧﻰ ب, ﺀق ب ت وﻧﻰ در ﺧﻮر ا ن ﻣﻄﻠﻮب را-'و « E y b u r u n ; g e l d e ş u g ü z e li g ö r d e s e n , b u r u n b u t a l e b e l â y ı k v e k â ٠ I ji l iy y c t li d e ğ ild ir .» B u r u n d a s a n a d e r ki: «2:،
i l a n a b a k ı p k e n d i n i g ö r ily o r u u n .
1480 ؛
ك ا ﺀﺗﻰ٠ ادرﻣﻦ زس٠ﺑ ﻢ ﺑﻨﻰ ا ﺣﺘ ﻰ٠ ا وراى ر ن “Bir an kendini terket ve bana benim gbziimden bak da, kâinâtın fev،bide bir âlem görî»
14802 وارش اﻧﺘ ﺶ واﻧﺴﻚ وام در ﻋﺜ ﻖ ﺑﻨﻰ وال— ﻻ م٠ 'ﻋﺜ ﻖ ا «Darlıktan da kurtul, nam ve şöhretten de... Aşk içindeki aşkı gör vesâlâm ...»
14803
دى دا ل ﺟﻮ؛ك و ق ازدن٠ ﺑ ﺜ ﻢ ى داﻣﺪﺛﺪن٠ ﻳﻰ٠ا ش و «Bil ki, beden habsinden kurtuldun mu kulağın da göz olur, lıurnun da...» K u r ’â n - ı K e r i m d e Y â s i n S û r e s i n d e b u y r u l u y o r k i:
i
١ ﺳ ﺎ ز٠ ب ﺗ ﺌ ﻬ ﺂ ﻳ ﺬ ﺋ ﺖ٠ﻟﻢ٠ﻣﻔ ﺔﺑ ﻬﺘﺬ ر ﺀ ﺟﺂ Y â n i: «Ogün, ağızlarının üstüne mühür basarız. Ne irtikâb ediyor idiy seler, bize elleri söyler, ayakları da şahadet eder23.» Ş u â y e t - i K e r î m e , k e n d i l e r i n d e sö z s ö y le m e k â b i l i y e t i o l m a y a n e l i n v e a y a ğ ı n K u d r e t - i İ l â h î i l e d ile g e lip ş e h â d e t t e b u l u n a c a k l a r ı n ı h a b e r v e r i y o r . B i n â e n a l e y h b u d ü n y â d a b e n l i k k a y d ı n d a n k u r t u l a n v e : ( M û tû k a b (23)
Sflrci Y âsin: 65.
625
14808 ﺗﻮد داى ﺑﻮد٠ - ٠ﻧﻮررااﻳﺖ
؛— د ش ﻣﺤﻨﻨﻴﺪ ﺧﻼ ق ودود ٠Nûrun hakikatte .١:، جparçası ile münâsebeti yoktur. Fakat, yaratıcı ve sevgi ihsan edici Allah bu münâsebeti bağışlamıştır.» 1 4 8 .9
ﻧﺤﺎك٠اذد٠ (5 ادم از ﺧﺎ ﻛ ﺖ ارﺳﺖ ل ﻫﻴﺞ اﺷﺰاك٠ﻧﻰ از-ج٠ «Âdem topraktan yaratılmışken toprağa hi ؟.benzer mi? Cinler âteş ten yaratılmış ilkeli, onlarla ateş arasında hi ؟bir münasebet yoktur .»» 14810
ا ﺳ ﺪآ ش آ ن ر ى٠' د ت ﺀود ﺗ ﻮ ى٠ر ﺑ ﻪ اﺻﻠﺶ اوﺳﺖ و و ن ى «Ciıı’nin asil ateştir; ,fakat dikkat edersen ateşe hi ؟benzemez.»» 14811
ا د٠—ت ﻛﻞ •اﻧﺪ غ از اد/ د١ ﺑﺖ اد-اﻓﺬاﺳﺐ را ﺧﺪاذ٠ «Kuş havadan yaratılmış olmakla beraber havaya nerden benzer'? Cenâb-1 Hak, aralarında nisbet bulunmayan şeylere bir münâsebet vermiştir. Eskiden kuşlar havadan yaratıldı diye bir zan vardı. Hazret-i Mevlânâ da ızamânın zanmna göre misâl îrâd ediyor.
14812 ا ا ﻣﻠ ﻬﺎ1ﻧ ﺪ ت ا ن أ ر ﺀه ﻟﻬﺎ،،» ﺀوف ارﺟﻪ داد ش و٠ ﺀ ت «Bu fürûât’ın asıllar.yla — yâni insanların toprak, cinlerin ateş, kuşJarm İıava ile münasebeti vardır Allalı onlara bu münâsebeti vcrıııiştir; Fakat bu münasebete ٠1ا؛1، اtiner, keyfiyeti bilinmez.» ،؛27
IIH IK
ودى ►ذم •ان. ﻣ ﻦ وا ﻛ ﻞ ر3 ن٠ا ﺑ ﻨﺎ ن٦ ﻷرو ز'آرو ;ورد٠٢ اذ «Eğer § ﻻzem inin can «iizii yok idiyse kârûn’u ٠sûrelle neden yut' muştu?»
14813 ودى ﺑ ﺬ م د ل ﺣﻨﺎﺗﻪ را٢ﻛ ﻞ را،ﺟﻮن اد_دى ﺑ ﺬ آ ن آرزا «Eğer Hannâne direğinin gönül gözü olmasaydı, âkil vo hiknıct-ûş؛n٥ olan Resûî-i Ekremin ayrılığını nasıl görürdü?»
14820 ﻛﻞ"ود ى دد ﺀ و ر٠ ر ز٦ ﻛ ﺚ-
و ﻧ ﻜ ﻼ س دادى ا د ر ﻣﺜ ﺖ دو٣ «Eğer ta§ parçalan görür olmasaydı, Zât-1 Risâletin nübüvvetine El»٥ Cellil’in avucu İçinde nasıl şelıâdet ederdi?» 14821
اى ﺧﺮد ر ﻛ ﻰ و و واﻟﻬﺎ وره رﺧﻮان زﻟﺰﻟﺖ زﻟﺰارا«Ey akil, sen İdrâk V. fehim kanadlarmı aç da (izâ zülziletil aı-zu z٤ l٠ zâlelıa) sûresini oku!» 14822
ﺀد٠ ﻳ ﻚ و٠ ﺑﺮﻗﻴﺎ ﻣﺖ ا ن زمان ا ب دﺀد/ ٠ زاد_د٠ك «Bu arz, iyiliğe ve kötülüğe dair K،yâme؛te şelıâdet edecektir. Gör. meseydi, görmediği şeylere nusıl şelıâdet cdeljilirdi?» F. 41
«2٠
lAhsız V . askersiz göndermesi ٠ا «ا،٠ا٠-، eder !، ؛gönderen Hak, senin de , »،«'ا، ااا؛de hallerimizden ilahe 1 .1 .1 1 .1 .1 • Ve bilir k i :
، 4825 دار وﺟﻨﻖ ا د و ر را،>٠اﻏﺬ ز “ور وا٠ ف, ت درﺣﻮر از-ﺀ «Böyle bir ilâç, böyle onulmaz bir. yarayı iyileştirmek İ ؟-in miinâsib «.dir -Yâni sende onulmaz bir küfür v e m âsiyet yarası vardır. Bende de ej derhâ olan bir asâ var. o ilâ ؟, -senin yarana iyi gelecek yâhud helâkine se l)،؛b olacaktır .
14826 ﻳﺌ ﻰ ا ز ن٠ رد ى ا٠واﻧﻌﺎﻟﻰ د د ن/د ن/
ﻧ ﻮا ﻫﺪ- ﻧﺪا- ﻛﻲ
ا/
«Sen bundan e.vvel bir takım riiyâlar görmüştün. Onlar Allah’ın beni seçip göndereceğine delâlet ediyordu.» 14827
ﻣﻦ ﻋﻤﺎو زر ﻛ ﺬاﺗ ﻢ د ﻣ ﺖ ﺀ ت
١
را١ﺀو-اخ ذا:دا خ ﺀﺀل
«Ben,- elimdeki asâ ve yed-i beyzâ ile, senin Itüstah burnuhu luracak،un.» Yed-İ beyzâ: Kelim ullâhm diğer bir mUcizesiydi ki; elini koynuna soItup çıkarınca gözleri kamaştıracak bir nûr neşrederdi. 14828 ,
ﻣ ﺣ د ا ن. از
ﻛﻠ ﻦ٠واﻧﻌﺎد س
وذه ى ﺀودت وب د ن١ ﻧﻮﻧﻪ «Bunun İçin Cenâb.1 Hak, sana türlü türlü korkunç rüyâlar gösterıniştl.» 031
ا,«ا.'،.ا
ا"اام٠ ازVاز ﻏﺪاى ﻣﺨﻨﺎى ام.. ﺑﺬد, رى.ﻃﺒﻊ د و ر د «Muhtelif gıdalardan. ا»ااآﻟﺜﻤﺪ، -،hazini zor yemeklerden mlzac hoztılııı ea insan karışık rüyalar görür, dediler ...» 14835
ة٠ز ا ^ د د ا و ة ﻟ ﻌﻴ ﺤ ﺖ ﺟﻮ ذوذة٠ و د ا ﺑ ﺄ
ﻧ ﺪ و ﺣﻮﻧﺨﻮارى
« ؟iinki. rüyândan anlamışlardı ki ؛Sen, nasihat dinlemez, şirret v٠ ١ bîçâre kani döken bir zâlimsin .» 14836
ﺻﻠ ﺤ ﺖ. د از::٠ ﺣﻮفك٠ ﺀاف1؛ د ذ ت ازﻋﻨﺖ-و ك رﺣﻤﺘﺪان ا ز وذ «Pâdişahlar, memleketin salâhı İçin kan dökerler, ama, onların illerlıameti, şiddetlerinden fazladır.» 14837
را ا د ة ا ﻧ ﺪ و ى رب٠ذا ر ر ت ا و ﺳ ﻖ دا رد رﻏﻀﺐ «-Şâhın, İlâhi ahlâk ile alılâklanması ve merhameti, gazab ve hiddeti «.ili geçmiş bulunması gerektir Cenâb-ı Hak, Hazret-i Dâvûd'a hitaben buyuruyor ki ؛
! ة ﻣ ﺈ ؤ ﺋ ﻼ١ ﺋ ﻼ ﺋﺎ ﻣ ﺨ ﺔ١ﻗ ﺎ ة ة ﻗ ﻴ ﻊ ﺳﺒﺰﻟﻢ٠ \ﻟﻬﺜﻰ?ﻳﻜﺴﺠﻞ\ﻏﺆ\ﻟﻨﻤﺠﻶلﺀف ٠ ﺗ ﺦ ؛ ذ ; ص١ ﻏ ﺌ ﺘ ﺸ ﺚ ؛١ ٠ ؛:[:،
ا!اا:اﻻ و د ﻣﺎ ﻛ ﺪ دا و٠
ااب٠ ب٠ل ﻏﻌﺲ
و٠ _ ر د٣٠ ل ﺧﺮورت و ن دذد اذ٠ «Hükümdâra, şeyıan g ؛-I»î, gazal» galil» olup da nefsinin hiylcsi İçin zâ «.rûre.t olmaksızın kan dökmenıelidir ، l.
14839
ل ﺣﺎد س ﻣﺨﺬت وارﺑﺰ ﻟ ﺬ ز٠ﻛ ﺎ د و د زن رو“اى ﻧﺎن و «Kezâ namussuzlar gibi Iıalîm olması da doğru değildir... Çünki, ye. rinde olmayan o bilim sebebiyle'karısı da orospu .olur, cariyesi de...»
14840
ووﻟﻰسﻳﺘﻪ را٠د_ﻟﻮ ﺧﺎﻧﻪ ﻛﺮد ه را:;دودى ك٠ د ا٠ﺑﻠﺔ ﺳﺎز٠ «-Halbuki sen göğsünü şeytan yuvası, kin ve lıusumeti de kendine kıb le yaptın .»
14841
ة١رﻫﺎ ر$ئ
r'. زت٧
ﺛﺎ خ
ﻧ ﺪ ت١•ﻟﻒ ﺀﺻﺎ ام دا ج ذوﻣﺈت و ..Senin !؛eskin boynuzun bir ؟0 ﺀاciğer delmişti. İşte benim asâm da «.Neııiıı 0 kiistalı boynuzunu kırdı İlnzret-İ M evlânâ yeni bir bahse giriyor ve diyor k i .:
<؛:٤ .٢ ٠
٠ Yâni: «(Habîbim) dc ki: küfrünle biraz eğlenedur! Çünkü sen m u hakkak ateş yârâmndansın8؛؛.» buyurulmuştur. Sen bu imhâle aldandın da :
14846
/
ردى ر ى در ﺑ ﺪ ا ن ﺗﺒ ﺐ. ﺣﻤﻪ ﻟﺮ ف ﺻﺪ' ن ﻏ ﺐ٠ ا ﻧ ﺎ د ا ن«Bu tarafa, gayba meıısûb bir kimse gelmesin 'diye, gayb derbcndlcri ،.lan ata bellerine ve ana raliimlerine pençe attm.»
14847 ﺟ ﻜ ﺜ ﺎ در ﺻﻠﺐ ورﺣﻤﺎ درزدﺗﻢﺀ
زادى١ ا ك ^ ر ع را ﺑ ﻤ ﺪ ى٠ «Sana zarar getirecek bir ؟ocuk-dogmasın diye, tenâsü! yolunu tut" mak ve sulbler ile rahimlere el uzatmak istedin.» Mûsâ'nın validesinin gebe kalacağım müneccimlerin haber verdikleri gece Fir’avun, Beni İsrâil erkekleriyle kadınlarım ayırtmıştı. Mevlâııâ ona işâret ediyor:
14848
ﻧ ﻮاﺑ ﻼ لS ر ى٢و ن ﺑ ﻤ ﺪ ى ذ ا ل-را ى ا' ﺗﺈ. ز١ ت٠ ﺛ ﺎ د٢ ر٠ «Allah Zü’l-Celâl’in soy ve sop yetişmesi İ ؟in a ؟nıış oldugu yolu nasıl kapatabilirsin ?»
(26)
Sûre ؛ZUmcr: 8.
.37
ﺧ ﺤ ﺬ ﺑ ﺼ ﻈ ﻪ١ق Yâni: «Size yaradılışta onlardan ziyâde boy bos (ve kuvvet) verdi،'7.» buyuruluyor. 14854
روذى ﺑﺎ آ ن ﺀود٠ﺗ ﻮ ﺑ ﺬ ذ ل اﻳﻨﺎ ن در و ؤ د٠ & ﺑﺎ ﻣ ﺪ «Sen mi daha pek yüzlüsün, yoksa Semûd Kavmi mi? Küfürde iı.ad ve israr -etmekte onlarm bir misli vücuda gelmemişti.» 14855
"ور ىriT /
ا٠س د اذب
ﺑﺪﻧﻮ ى وا ﺛ ﻨ ﻮ د ه آورى «(Bunlar gibi binlerce misal getirsem de, sen sağırsın, işitirsin ve duymamış gibi davranırsın.» 14856
ض ﻛﺎﺑﻤﺨﺘﻢ- "ﺑﻮﺑﻪ ر د م ا ز ﻣ ﺤ ﻢ١ ن دار وا ت٠ ﻧﻰ ﺳﺨﻦ «Artık söylediğim sözlerden tevbe ettim. Sözsüz olarak sana liir ili'،.' hazırladım.» 14857
رراش ﺧﺎﻣﺖ ارد٠ م٣ ك وزد ر ش و راد ت ا اﺑﺪ-;ﺑﺎ «Bu ilâcı senin İıam yarana koyacağım, ya onu iyi edecek, yâhııd ٠١١٠." diyyete kadar hem yaram, İıcm de salcalmı yakacaktır.»27 (27)
Sûre ؛A la f : 69.
«.'،؛٠
«ﻻ،؛.'ا
آ;ﻛﺪ ر ا ى را د ا د او’ ﺀ ﻳ ﺢ
اذدش ﺻﺮ غ٠ 'و
۵ ٠ﺣﺎﺟﺘﺌﻰ ﺳﻤﻮد
«iteniz ١ ’،" ؛.işareti iyice bilen k ig iy . açık söz söylemeye İlıtiyâc kalmaz -Meselâ bir h'ayır işleyince, en hafifi gönlünde mânevî bir neş'e ،ili yan; bil- günâha girince de vicdâmnda bir azab hisseden kimse, onların '.inyâdaki mükâfât ve cezâmn bir remzi olduğunu anlar. Âhirctte Is،(! -Iııırada duyduklarının en yükseğini duyup göreceğine İmân eder, ili nâenaleyh ona sarahaten anlatmaya lüzum kalmaz ,
14864
١; ن ﺑﺆ از اً ودﻧ ﻰ آ د١ ﺗﻪ و ر ا ﺀ ا$ﻫﻢ ذ٠ د و د ى، «Uğradığın bir belâ, nükteleri ve işâretleri ahmaklığından anlamaılığın İÇİ11 gelir.» 14865
ﺛ ﺪ.ﺟﻮن د ل س;اه وﻧﻢ٠ازﻳﺪى ﻏﺎﻧﺜﺎﻳ ﻞ ﺧ ﺮه ﺛ ﺪ١ﻓﻬﻢ ﻛ ﻦ «Kötülükten kalbin kararır ve bulanırsa, onun bir azâb başlangıcı ٠ '٠ !ılıığunu burada anla! Şaşkınlığın lüzumu yoktur.» Bir hadis-i gerifte buyurulmugtur ki: «Kul, bir günâha girince kalbinila kara liir pas nokta hasıl olur. Eğer tevile ve İstiğfâr ederse o pas ııolı. lası açılır, tekrar günalı iglerse pas artar ve tekrarladıkça karalılt telimi! kalbini ihata eder.» «Her geyin cilâsı vardır. Rallilerin cilâsı ise zikrullâlıdır.» hadis-i go ı-îfi muktezâsınca kalbdeki pas, Allahın zikri ile cilâlamr. Binâenaleyh lıasbel-begeriyye bir günâha girilince derhal İstiğfâr edilmeli ve derlini güzel bir am eld e. bulunulmalıdır. Çünki Kur'ânda buyurulmugtur 1؛İ:»
ﺐ
Yâni: rlı-2*.»
ﺋ
ﺎ
ﻫ
ﺬ
ﺘ
ﺗ
١ك
ة
؛
3
ا
«Güzellikler (hayırlı ameller) kötülükleri '(günahları) K؛d٠"
( Sûrc( » 2 ؛I I u d : 114.
<:اا
şiddetli ،)lur. Bazan da bir kötülüğün Dünyevi cezâsı İmhâl olunur, y۵ni bir müddet zullur etmez. «Ccıûb .1 11، اا/.،di،،]..bir miidd«، cezalandırmaz, ona mühlet verir, fakat zaman gelip ٠ ا،١.٧ إ٠ ا،اااال٠ ل ٠ ﻻااfelâh vermez.», hadis-i §cril'.i ıııûcibince Dünyevi cezâ'nıiı başlangıç zuhûr etmeyebilir. Bunun sebebi, Allahın 0 İŞİ görmediği ve bilmediği değildir. Günahkârın ondan tevbe ve i;؛tiğfâr etmesi, şâyed yapılan ݧ bir zulüm ise mazlûmun hakkini verip ilelallaşması içindir. Binâenaleyh, her insanin hareket ve davranışına ve ،)nlaıın neticelerine dikkat etmesi ve mutasavvifenin (Nefs muhasebesi) (ledikleri harekette bulunması, İşlediği iyiliklere şükretmesi, yaptığı kötiıliikten tevbe ve İstiğfâr etnresi gerektir. Böyle, yapan bir kimse mâneviyâtta ileri gider, dâimâ terakki ve teâlî eder.
İNSANIN TOPRAKTAN YARATILMIŞ BEDENİ, CEVHERİ İYİ BİR DEMİRE BENZER, AYNA OLMAYA KABİLİYYETİ VARDIR. ONDA. DAHA DÜNYADA İKEN, CENNET, CEHENNEM, KIYAMET VESAİR HALLERİN HAYALEN DEĞİL, HAKİKATEN GÖRÜLMESİ KABİLDİR.»
14870 o ٠٢>r lH
js C *
J 2:-. O؟. J ٥r ٥ d * J 'sr ٥ «Ey insan, topraktan yaratılmış olduğun için, sen de demir gibi ke sif ve paslı bir vücudsun. Onun için kendini zikrullalı nuruyla cilâlandır, cilâlandır, cilâlandır.»
14871
'در ورﺳﻮ ﺑ ﻰ ﺳﻤﺮ١ «Kalbin ayna gibi münevver olsun da sana bir çok sûretler ve gliı ü ş göğüslü güzeller göstersin.»» Sü rersen B u lu r s .ım T a le b G lh liil,
m â s iv a llâ b ı, Ila k k ,
b illa h i.
1 .1 V f ' ؛h ١، lh٦h ı n ı l r 'â l - ı
R tılıın r iıu lır .
«4:1
TovhJdln ncfy il« i،sbâtı hAvt olduğum dikkat ederek, (Jû) yâlıud (İû ilfihe) deyip ( ﻻ، ﻻ1، ) ااﻻdiyemeden «V V ..I ülnıedcıı korktukları İçil، (Kclime-i Tevlı<؛i)i bırakmışlar V « yahuz (ل.٠ ا ااالcelâl) il« meggûl olmuşlardır. Ilazrct-i Mevlânâ fla böyledir. M ovlcvilikte beg vakit namazdan son11، üçer defa Kelime-i Tevlıid, vird-i mahsûs olarak: da, İsm-i celâl okunurdu. Sadrüddin Konevi (Kuddise sirruhu) demigtir ki: «İsm-i Celâl'den «.lifi kaldırırsan (İillâh), elifle beraber birinci lâmı kaldırırsan (lehû) olur., ikinci lâmı da kaldırırsan (hû) kalır ki hüviyyet-i zâta igârettir. (Kul hûv.'illâhü ehad) âyet-i kerimesinde oldugu gibi (Huve) de vâv İgbâ, yâni (İlâ) yi uzunca okutm ak,içindir. A sil İsm-i İlâhî (Hû) dan ibârettir. Ve dikkat edilirse her canlı her nefeste bunu gayr-i irâdî olarak söylem ekledir. Eger bunu zevken bilirse 0 kim se (Zikr-İ dâimî) ashâbmdandır. (Zikr-İ kalbi) ye gelince: Zikrin yalm z lisanda kalmaması ve zikrodilen isim sâhibinin. kalbde hazır olduğunun zevken bilinmesidir. Hazı-«t-i Mevlânâ M esnevide buyururlar ki: «Hakikatsiz bir isim gördün mii, yâhud gül lâfzının kâfı ile lâmmdan gül topladın mi?» «ismi okudun, git de onun müsemmâsını ara! Kameri gökte bil, 'dere. اا؛ااsuyunda aksini görüp de onu ay sanma!» «Eğer harften ve harflerin tegkil ettiği isimden geçip de (Zât-1 miisemİllâ) yi bulmak dilersen kendini kendiliğinden temâihen temizle!» Zikr-İ hakiki ise: Zikredenin nazarında, (zikreden) '(zikredilen) ve (zikr)in kirlenmesidir ki bu hâl, târif ile değil, ancak zevk ile 'Ve 0 mertebeyi bulmakla anlaşılabilir. Cenâb-1 Hak lutuf ve kerem iyle o negveyi cümlemize tattırsın. Evet, zikrullâh, kalblerin cilâsıdır: 14873
ﻫ ﻦ وﺣﻮش ﻛﺮدرو٦ ﻳﺔﻟﻰ د د٠ه "ا & و ر ﺗ ﻬ ﺎ "ﻳﻮان ﺑ ﺪ ف درو «Bir ayna, demirden de olsa, cilâlamnca satlu parlar ve güzelleşir ve orada bütün sûretler görülebilir..» 14874
اﺳﺖ٠ظ وس: أا ك ﺀا٠Cj f ١ğ
j f ' ا٠ ذﻛﻊﺻﺒﻘﺰ١ ( زf
ى:1ﺻﺘﻖ
«Toprağa mensûb olan beden, kaba v e 'kesif ise de, sen onu cilalamaya ؟ahg. Zirâ cila kabul eder. p. 4 ﻳﺬ
«45
14HK0
.»،٠٠j i ،£.؛١:، (d.CÎ c/. jVi j 0 >"-،.
٠j ؛. <y]
«Ey fâsık; sen kalb aynasını ،)ulandırdın, saf tabiatım paslandırdın. İşte, (Yes’avııe filarzıl fusad) âyetinin hakiki mânâsı budur.» Bu beyt ile Mâide Sûresindeki bir âyete telmih ediliyor ki, nüzul se bebi şöyle rivayet edilmiştir: Hicretin altıncı yılında bedevilerden bir kaç kişi Hazret-i Peygamberin huzuruna gelip müslüman oldular ve Me dine’de kaldılar. Fakat şehrin havasıyla imtizaç edemediklerinden hasta landılar. Sallallâhü Aleyhi Vesellem Efendimiz onları (Cebel’ül-îr) de ot lamakta olan sütlü develerin yamna gönderdi. Hava değişimi neticesinde iyileştiler. Sonra küfrân-ı nimete kalkıştılar. Resûlullâhın on beş devesini sürüp götürdüler. Resûlullâhın âzadlısı olup develere nezâret eden Yessâr (Radiyallahü anh) 'bir kaç kişi ile bunları tâkip ederek yetişti ve on larla çarpıştı. Fakat şakiler (Yessâr)ı yakaladılar. Ellerini, ayaklarını kes mek, gözlerine ve diline diken batırmak suretiyle şehid ettiler. Aleyyhisselât Efendimiz bu cinayeti haber alınca yirmi süvârî ile (Gürz bin Câbir)i onların üzerine yolladı. Gürz müfrezesi bu herifleri tutup bağladı. Yaptıkları cinâyetin cezâsı aynı sûretle kendilerine tatbik edildi.
©
١٥j؛jCt؛؛٠٠١ ؛١> X J J j1 ' £١١١١ \ ؛J ؛؛J ٧ ٥ ١t ٥
١^
٧? ^
١
V٠>١^i-.)*؛
؛j 3 . ^ 3 ؛١ ؛٠١٥٥؛. * - 3 »، . ؛٥
Yâni: «Allah ve Rasûlüne (mü’minlere) harb açanların, yeryüzünde (yol kesmek suretiyle) fesadcılığa koşar ların cezası, ancak öldürülme leri, ya asılmaları, yahud (sağ) elleriyle (sol) ayaklarının çapraz varı ke silmesi, yalıud da (bulundukları) yerden sürülmeleridir. Bu, onların dün yâdaki rüsvaylığıdır. Âhirctdc ise onlara (başkaca) pek büyük bir azab da vardır29.»
(29)
S û rc i M a id e
: 33. 647
Yiini insan rfthu csAfion 1١ 1اا٠ ا٠ ل'ا ( bir su ve saf bir hava gibidir. I١ ١ al،at mAsiyct ile ‘ V». (!unalı 1İ<. toslanınca hiçbir şey göstermez olur. MAnevlyAt incilerini VI. 1ا;ا1،، 1،,' ااnurların، görebilmek İçin 0 suyu durultinak ve İıavayı tasfiye etmek lâzımdır. Bu hakikatlerin beyânından sonra Hazret-i Mevlânâ Mûsâ Aleyhisselâm lisanından Firavun'a ve 0 meşrebde olanlara hitaben diyor ki:
14886
ل ﺗﺮﻣﻞ< ﺣﻖ واﻗﻌﺎت١ا ك ﻧﺠﺎت٠١ى ﺀودت "اروى ر «Ruhun son derece bulanık olmaltla beraber, kurtuluş yoluna gitmen İçin, Allalı sana bir ؟ok rüyâ gösterdi.» Enes bin Mâlik (Radiyallâhii anh) in rivâyet ettiği bir hadis-i şerifte lıuyurulmuştur ki: «Cenâb-1 Hak, bir kulu hakkında hayır murad ederse onu riiyâsıııda ikaz eyler.» Bu lıadîs-i şerif mUcibince insan, gördüğü korkulu bir rüyânın İşledi) ؛؛ilil, günahdan dolayı mânevî bir İtâb olduğunu anlamalı ve hemen tevbe vt: İstiğfâr ederek Gafûr ve Rahim olan Allah'a yalvarmalıdır.
«FİRAVUNUN SIRLARINI VE RÜYALARINI, ALLAHIN (HABİR) VE (ALÎM) OLDUĞUNA ؟MAN ETMESİ, HİÇ OLMAZSA ŞEK VE §ÜPHESİNİ İZALE EYLEMESİ İÇİN, MUSA ALEYIIİSSELAftlIN APAÇIK OLARAK ANLATMASI» 14887
دةدرت ى ءود٠ ن ﺗﺮه٠رآ د ر آ ر ر ا ﺳ ﺖ ﻟﻮد٠ ﻻ ك1وا؛ا
«Kâdir-İ Mııtlâk olan AHah-1 Zü’l"Celâl, senin paslı demir gibi olan !،aliline sonunda olacak olan şeyleri göstermişti.» 14888
ا ﻛ ﻰ ﻛ ﺮ و اًن م ود ى٠ آ ن رى د د ى و د ر ى ﺛ ﺪ ى «O vâkıaları görmen, yaptığın zıılınii ve kötülüğü yapmaman İçin €19
det'c bakmış: Ne kadar çirkin! lıezeyAıımı almış. Sıddik-ı Ekbcr hazret leri ise: Ne güzel ve ne mübl.ıelt l٠ ،ı ، ..m;.i, demişti. Aleyhisselût Efendi mi/. ise her ikisine de: «Doğru söyledin» dedikten sonra: «Ben cilalanmış lıiı ayna gibiyim. Bana bakanlar kendilerini görürler» buyurmuştu. Küyâda görülen çirkinlikler de görenin çirkin hallerinden ibarettir.
..Ey Eiravun; bazan elbiseni yanmış, bazan da ağzını ve göziiııü dikilmi. ؟görmüştün.»
14894
ﺟﺎوت ﻧ ﺪ ه٠{'ه ﺣﻨﻮان ﻗﺎ'ﺻﻞÇ
٠روودرا ﻟﺪ'ﻟﺪان دد
f
«Bazan bir hayvanın kanım içmeye kasd ettiğini, bazan başının bir canavarın dişleri arasında bulunduğunu müşahede etmiştin.»
14895
ﻳﺎن }و و٠ ذدر١ ن/
Ti 6
ﻛ ﺎ ﻏﺮةأق س;ل ﺣﻨﻮن ا ﻣﺰ ﺑ ﺰ «Bazan baş aşağı asılmış, bazan coşkun akan kan selinde boğulmuş،un.»
14896
از ن ج; خ ض-u T c j U . / ﻛﺎ دﻓﻰ وﻧﻔﻰ وﻧﻔﻰ
,
«Bazan bu temiz semfidan sana: ؛؟ikisin, şakisin, şakisini diye ses gel. inişti.» ٠ ؛:,!
IV.)(]?.
ﺑﻨ ﻰ 'ﻧﻮ٠ ﻛ ﻞ زى ﻟﻰ اﻣﺪ٠٩٠ و٠ ﻛﻮﻛﻞ ادراك ﻣﻜﺮ ادشل «Senin mekr ve Jiiyle düşünen idrâkinin körlüğü İşte karşına geldi. Dalla ne vakte kadar kaçacaksın?.. Rüyâlar, Allah tarafından insanlara bir ihtardır. Bu da iki kısımdır. Bir kısmı gâyetaçık ve anlaşılır bir sûrette olur. Bir kısmı ise tâbir ve te’vile muhtâc bulunur. Tâbir, ayrıca bir ilimdir. Onu erbâbı olanlar anlar ve anlat'ır. Meselâ Hazret-i Yûsuf zamanındaki Firavun, yedi zayıf sigirin yedi besili sığırı yediğini görmüş; bunun, yedi senelik bolluktan sonra yedi kıtlık senesi geleceğine işâret olduğunu Hazret-i Yûsuf haber vermiştir. Bu rüyâ ve tâbiri Kur'ân-1 Kerimde hikâye edildiği cihetle dinen İnkâr edilemez. Bazan latife tarzında edilmiş tâbirler de vardır. Herifin liiri; vezinsiz, kâfiyesiz ve mânâsız olmak üzere gûyâ bir beyt söylemiş. Sonra Mevlânâ Câmî'ye gitmiş: — Bir beyit söylemiştim. Rüyamda Hızır Aleyhisselâmı gördüm. AğZima tükürmek suretiyle takdir etti, demiş. Hazret-i Câmî, beyti okutup dinledikten sonra: — Hızır, senin yüzüne tükürecekmiş; ağzın açık bulunduğu İ؟in tükrüğü oraya düşmüş! lâtifesinde bulunmuş. Mesnevi Şârihi Şeyh İsmâil Ankaravi, Firavun'un gördüğü hikâye edilen rüyâları şöylece tâbir ediyor: »Rüyâda elbisesini yanmış görmek; îmân ve takvâ libâsının, yâhud ırz ve nâmus mahfazasının zâil olması; ağzın ve gözün dikilmesi, hak süz söylememek ve Kâiııâtta ibret alınacak şeyleri görmemek demektir. Bir İıayvanın hücumuna uğramak, sıfat-ı hayvâniyyesinin galebesine; başını bir hayvanin dişleri arasında müşâhede etmek, (Nefs-İ emmâre)nin gâhbiyyetine ve 1'ûhun mağlûbiyyetine İşârettir. Baş aşağı abdesthâneye asilmak, tamâmiyle şehvet necâsetine batmaktır. Başı yukarıya doğru olursa bir parçacık olsun îmân ve tâata meyli bulunduğuna delâlet eder. Kan selinde boğulmak ise, İsyân ve tuğyânı artıp haksiz yere kan dökeceğine alâmet olur. Şu da var ki rüyâlar, görenin haline göre tabir olunur. Meselâ sâl؛h bir kimsenin elbisesini yanmış görmesi kendisinin var ilk kaydından kurtülmüş olmasına delâlet eder.» Hulâsa: insan gördüğü bir rüyâyı, erbâbını bulup onlara tâbir ettirmelidir ki hastalığın mütehassis bir hekim tarafından teşhisi miimkin olsun... ؛ا5.٠ا
tcvl.c ederse Allah onun (evlıeslııi 1،nftııl ٠ ١ ٠r» !٠ ٠ buyurulmuş, Hazret-i Ömer (Iladiyallâhü anh) in: «YA ReahlallAlı, tevbe kapısı nedir?» süâline do:
«Tevbe kapısı mağrib cihelinin ardındadır. Altın, inci ve yakut ؛٠« siislii iki kanadı vardır. Bu kaııadların arası süratle giden b؛r süvarinin yürüyüşüyle kırk senelik yoldur. Allahın onu yarattığı andan, Güneşin mağrib cihetinden doğmasına kadar açık kalacaktır.» izahında bulunmuş tu. Bu kapımn m evcudiyeti ile vüs’ati muhakkak olmakla beraber, keyfi yeti ve mevkii meçhuldür. Her halde bizim bildiğimiz garb cihetinde de ğildir, mânevi bir makamdadır. Garb cihetinde diye târif buyurulması, Güneşin garbda gurub ederek gözden kayboluşu gibi tevbe edenlerin gü nahının da orada kaybolmasından kinâye olsa gerektir. Kapı kanadlarının; altından, inci v e yakutla m üzeyyen bulunması da Allahın rahmet ve mağfiretine işârettir. Kapımn genişliği (Merhamet-i İlâhiyye)nin sınırı ol mayan vüs’atine delâlet eder. Güneşin garb tarafından doğması da Kıyâmet alâmetlerindendir. De mek ki Kıyâmet gelinceye ve onun alâmetlerinden bulunan Güneş’in mnğ ribden doğuşu hâdisesi vuku buluncaya kadar tevbe kapısı, açık duracak ve günahkârların tevbesi kabul olunacaktır. Kur’ân-ı Kerimde:
1
Yâni: «Güneş dürül (üb söndürül) düğü zaman30» buyurulmuştur. Astronomi bilginlerimizden merhûm Abdurrahman Paşanın (Malıfel) Mecmûasmda yazdığına göre Arzı’mıza Kıyâmete yakın bir seyyâre çar pacak, bu miisâdeme ile Arz’m mihveri değişecek, ondan sonra Güneş, şarktan garba doğru bir kavs teşkil eyleyen seyir ve hareketi yerine, başa ؛؛arık sarılır gibi, ufuk üzerinde dolanır görülecektir. Vukuu muhakkak olan bu hâdiseyi bilir bilmez ve anlar anlamaz şimdi inkâra kalkanlar, eğer o zamana yetişebilirlerse gözleriyle görecekler ve bilmecbûriyye tasdik edeceklerdir. Fakat gecikmiş ve zamanı geçmiş olan bu tasdikin ken dileri için faydası olmayacaktır. Çi'ınki tevbe kapısı o vakit kapalı bulu nacaktır. (30)
Sûrci T ck v îr: 1. « 5 !؛
14007 راز٠را،ا ن ر\ا ؟ ه او ﺛﺪم
ا ﻧ ﺪ ﺟﺰ 'ﻟﻪ از- ه٠٠وان دو"ﻟﻮ yedi kapısı kazan a ؟ık kazan kapak kulunur. Tevfce kapısı ise dftimâ a ؟ık kulunur.» 14908
زﺋ ﺖ زود١ض ﻏﺘﺒ ﺖ دار درب ﻣﺤﺎﻛﺶ إﻛﻮرى ح— ود٠روت ا «Âgâlı ol V . uyanık kulun da, hasedkâr olan Şeytana rağmen, c 5yft.11 kemen Tevke Kapısı'na götür.» Yâni günahlarına tevbe ve İstiğfâr ederek onları tekrar yapmamaya l;؛،yret et.
.-M .SÂ ALEYİIİSSELAMIN FİRAVUN)A: “BENDEN BİR NAKİİİAT KABUL ET, KARŞILIK OLARAK DÖRT FAZİLET AL” DEMEK،: FİRAVUN UN d A: “O DÖRT FAZİLET NEDİR?” DİYE SORMAK!» 14909
٠ ن زﻣﺎن ﺑﻴﺬ_رﻳﻒ ﺣﺰ داو١ﺀ٠ ا ر، ' را ح٦ دﺗﺎن ﺀ و ش. ﺑ ﻰ ذ س
«Mûsâ Aleyhisselâm dedi ki: Dikkat et, kenden kir ögüt kakul vc tat. kil، et ve karşılık olarak dört fazilet kazan!» 14910 Sm ﻣ ﺖ آ ن١ ى » ر س ش١ ادﻣﺖ
ﺋ ﺎ ﺣ ﻜ ﻦ ا ض ازان _ك ا د ك «Firavun sordu: Ey Mösftî 0 liir ö^iit nedir? Onu kana liiraz şcrhct.»
<؛.؟7
؛اا٠ اا م-ى ﻋﻎ؛١ وﻋﺪﺀ ه
>>}أ
زان٠ ﻟﻮك
دﻣﻠﻢ٠ ﺀر ﻛ ﺪ ا د ﻧﺸﻞ ﻛ ﺬ ر «Belki, ganimet sayılacak ٠güzel vaadlerin tesiriyle, yüz batman aj؛ır٠ ٠ i):٠ îtlaki küfür kilidim açılır.» 14917 l > p دوى ا٠ ز ك از “ ا ﺑ ﺪ ٠ د وردد د رﺗ ﻢ ا ن ز ﺻﺘﻤﺰ٠ش «Belki bal nehri gibi olan o vaadlerin tesiriyle., tenimdeki kin zehri 1.1,1 » tebeddül eder.»
14918
ﺛﺒﺮ٠ و ى آ ن ؛ ﻛﺰ٣ از ﺀ ﻛﺎا ش ز د د ى ﺀﻗﻞ اﺳﺮ ﺗﻤﺮور١
,
«Yâhud esir olan akilin, o saf süt ırma^nın tesirinin aksedişi ili, gi" dalanır.»
14919
> ﺀودﻛﺰ ﺀك س ان ﺟﻮﺀاى٠؛ ر ﻣﺎ ز ذ وﻗﺎ ص. د م ﺀ و/ ت٠م «Yalıud o §arab nellirlerinin aksediginden mest: olurum da emre itaat zevkinden bir koku duyarım.» 1492.
ﻫﺎىآب۴ ز ﻟ ﻄﻔ ﺎً ن٢ ﻟﻮذ١ ي ب١ا ز ر زد 'ن دورأ ﺧﺮ «Yâlıud O su ırmaklarının letafetinden şu ؟-orak ve harab bedenim ta zelenir.» «٢ ٠ ١ ١
Hazret-* Mevlaml da Mo.navJldn (ا،؛ر٠ ٠ ل٠bir yerinde buyurmugtur ki : «Kalbindeki manevi baya،, Cennetteki yu nehridir. Yine orada!، ؛siit nehri, yenin .nehir ve şefkatindir.» «Sen.in taat ve ibâdetten duyduğun zevk. Cennetin bal nehri, Mestligin ve mânevi zevklerin de yine oradaki garab nehridir.» Fir’avn lisânından beyânâta devam ediliyor: 14923
م١ ﺑ ﺎ ن ا ﻋ ﺺ دوزخ ﻛﺜﺘ ﻪ٠آ ر ﺣﻖ آ ﺀذﺗ ﻪ ام٠اً' ش ودر ق «Ben Cehennemin aksiyle öyle ateg kesilmiş ve Allalun kahrına o div rece gark olmuşum ki;» 14924
ر دوز خ ﻫﻤﺠﻮﻣﺎر1ﻛ ﻪ زﻋﺶ ا
م راﻫ ﻞ ﺟﻨﺖ زرار١ﻛﺬﺗﻪ «Bazan Cehennem yılanının aksiyle. Cennet ehli olan mü’m ؛nlcrc٠ yılan gibi zehir yağdırıyorum .» 14925
ﺛ ﺶ اً ب رﺣﺒﻢ٠ ﺟﻮ٠ ( ذﺀدرT ﺧﻠﺬا'رارﺀﻳﻢ،اً ب ﻇﻠﻤﻢ ﻛﺮد «Bazan da Cehennemdeki kaynar suyım aks-i tesiriyle zulüm suyum, lıalkı pişiriyor ve çürütüyor.» 14926
رم زﻣﻬﺮد,ر٠- ض زﺗ ﻜ ﻰ ذ ون ﺳﻴﺪ٢ ﺑﺎز ﺀ ﻛ ﺎا اً ن ﺳﻴﺪم «Ben soguk Cehennemin nkslndcn bir zemheriyim, yâhud sieak Co. ilcnncmin tesiriyle tlo yakıcı Cehennem olmuşum.» F. 43
٠٠!
؛ا'ا٠:اا ةاوى٠٠٠ د رر م٠ د د إ٠ا٠~ و ن
ﻳﺮون ووى: ط ﻛﺎم اذ وا ن
&
«Sıhhatle geçen bir ömürden sonra muradına ermeksizin Dünyâdan ,;itmezsin.» '14932
ﺟ ﻞ و ن ﻃﻨ ﻞ ﺛﺒ ﺮ١ ﻫﺎن١ﺑﻠ ﻜﺎ ﻃﻮ
ل ز ر' ى ^ "را دارد ا د ر «ölümün de, seni bizar edecek bir hastalıktan değil; süt emen bir -0؟ ااأأ «اا-> sütü istediği gibi, kendi isteğinle olur.»
14933
ﺗﻤﺰ ورع:ا ك ﺟﻮ؛اﻧﻰ و ل اا ذج٣ ى در ﺣ ﺮأ ب ﺧﺎﻧﻪ-٠ﺑﻠ ﻜﺎ 'ا «Ölümü araı٠ sın ama hastalıktan ve acizlikten değil, belki beden eviilin .iarabesinde defineyi gördüğünden!...»»
14934
د ﻧ ﻪiç (
r j ) '> ! دﺳت٠إ س
رﺧﺎﻧﻪ ل اﻧﺪإذذ. ﺑﻰ٠ى ز «O defineyi bulmak İçin beden hâilesine tereddiid etmeksizin .kendi ilinle kazma vurup yıkarsın.»» 14935
ﺀ و ﻛﻨ ﺢ دى ﺧﺎﻧﻪ را£ ١ ر، ن ا ن ﺑ ﻚ دا٠ ا خ ﺻﺎل ﻃﺮ٠ «Çüııki bu viicud hâilesini ٠ ٠defineyi ve bu bir tek dâııeyi yüzlerce İmrmaıı buğdaya mân ؛ve bAll «üi'tlr.ün.« .« 3
( « EM
ﻟ ﺔ,} ة ؛
،-C jı.'.r.ri HAZİNE ، ..، m . nlı,İNMEYİ a r z u ETTİM) i i a d Is KDDSlSİNİN TEI.SİRİ»
1.4940 û ،.
،> ١،3 :؛.- $ Cf J. ٠'٠■ J،٧L؛.
O
Evin — yâni varlığın— temelini sök ki, bulacağın Yemen’in lıakik» taşiyle yüz binlerce ev yapmak kabildir.» 14941
«Define evin altındadır, onu bulmak için evi yıkmaktan başka çare yoktur. Binâenaleyh evin harab olacağını düşünme ve durma!» 14942
ة ﺀزاران ﺧﺎﻧﻪ ازﻳ ﻚ ﻗ ﺪ ﻛ ﺌ ﺞ
غ٠ ورJ p "ان ﻫﻤﺎرت ﻛ ﺮ د د «O define nakdi, külfetsiz ve meşakkatsiz olarak sana lıinlcrcc ev yupar.» 14943
ﺗ ﺖ ا ن ﺧﺎﻧﻪ و و د وران ﺛ ﻮ د٠ةا
رش ص ص؛ن ﺛ ﻮد.ﻛﺘ ﺞ از ز «Zaten sonunda bu cesed evi mutlaka liarab olacak ve altındaki define meydana çıkacaktır.» 14944
ﻧﻜﺪووح،إﺛﺪ ز-"ﻟﻴ ﻚ آن ر
ا د و ر ا ﻧ ﻜ ﺮ د ﻷ ﺷ ﺎً ن دو ح «.Fakat o definenin ا٠zaman meydana çıkması sana âid olmaz. ؟1 اأا،ا ruli İçin olacak 0 futfthftl. vm ilk evini hurab etmenin ücretidir.» ٠ ;«.؟
ilahi defineyi arayıp bıılrnmı VI. bulacnftın lınzlııe ile o evi yeniden yapmanılır. Kirayı vermez, yâni icftr VI. l:،ll٠ .f.ı ;ر,،آاااا ا، riâyet etmezsen, zâten mİ.İ١ lıı'ın olnrayan o evden istifâde edemez ve altındaki defineyi ele geçiremezı ،m .
14919
ى ا د ر٠ﻳﺎره ﻟ ﻮﻧ ﻰ ﻣﺘﻚ
ن١ن "ﻳﻮﻣﺪاوندوك١ز ر ا ن دك «Sen bu beden dükkânında eskicilik yapıyorsun. Halbuki diikkâmıı ııllıııda iki mâden gömülüdür.»
Dükkândan maksad; insan bedeni, eskicilikden murad ise bedenin tâmil i ve beslenmesi, ara Sira ânz olan hastalıkların tedâvisi İçin İlâçlar alinmaşıdır. Altında gizli iki mâden bulunması da; Tecelliyât-I Zâtiyyc ve اذإlaliyye demektir, insanin miieâhedeler ile meşgul, olması, 0 tecelliyâta mazliar olması temennisidir.
14950
ت ا ن دﻛﺎن را ى زود اش-ﺀ "ﻳﺜﻪ؛— ﻧﺎن و ر ش را ى "راش «Bu dükkân, kiralık bir yer gilıi, âriyettir . ؟abuk davran, !،azıııayı ،-؛؛٠ ne al ve onun dibini ve tem elini kaz .>٠
.Yâni miicâhede etmekten bir an geri kalma Cenâb-ı Hak :
ﻰ د
ﺷ
ﺮ ﻳ ﻴ ﺬ
ﺋ, ' ة ا ﺗ ﺪ و٠و \ ق
Yâni: «Bizim İÇİ11 miicâhedede bulunanları mutlaka liidayct yollarımiza scvkederizSZ.» buyurmuştur. Ey varlık dükkânının kiracısı, sen de onun altındaki 'defineleri, mâdelileri bulmaya uğraşırsan muhakkak surette elde edersin, ؟alış kl:
(12)
Sftrci A nkcbut: 69.
«،،7
Kâmiyâr) Peygamber-، Muhtftr Bnllaîâhü Aleyhi Vcsellem Hazretleridir ki mânevi ceddimlzdir. Yf.l.tı.l llallfotullah olan Âdem Aieyhisselâmdır ki maddeten Ebû'l-beşcr'dir. Böyle mânevi ve maddi ilri büyük pâdişâhın neslinden geldiğin halde şu köhne varlık hırkasını hergün yiyip içmekle yamamaktan utanmıyor musun? Halbuki sende bir hazine gizlidir. Cesed dükkânını mücâhede kazmasiyle egele de 0 hâzineyi elde et. o mânevi servetle ebedi refaha nâil ol! 14956
ن ﻛﺒﻦ ﻣﺆﻟﺖ ﺧﺎﺗﺊ ﻛﺮى٠3ﻳﺌﻰ ا ر ﻧﺮد ى زورى
د٠ اً ﺧ ﺮ ل
«Bu kirahanenin müddeti tamam olup da sen ondan istifâde etmemiş isen.. Ev sâhibi seni oradan çıkarır, o vakit: 14957
ررﻣﺒﺬ ل. ٠آوز ﻟ ﻌ ﺮ ﺗ ﻜ ﺎ رﻣﻜ ﻰ. وﻧﺶ ﺧﺎم ﺀود
٠ﻛﺎ
«Sen tehassiirle gâh başına vurur, gâh sakalım yolar;» 14958
' ن ﺑﻮد ا ن دﻛﺎن٠ ﻛﺎى درإذا اً ن ﻛﺎن٠ ﻣﺨﻮردم ز_ن٠ ر. ؟ور ر د م «Vâh yazık: bu diikkâmmken ondan istifâde edemedim, dersin.» «İNSANIN KENDİ TABİATINDAKİ ZEKÂ VE DÜŞÜNCELERİNİ؛ MAĞRUR OLMASI VE NEBİLER İLMİ OLAN GAYB İLMİNİ ARAMAMASI» 14959
ن ﻟﺶ وﻛﺎر٠و د م آ د ر ﺧﺎﻟﻪ ردم ادر ﻋﺜﻖ ﺧﺎﻧﻪ ل ﻗﺮار «Ev - y â h u d dükkân— sahibinin çıkardığı kirâcı der ki: Ben evin İçinde güzel nakışlar gördüm do onun aşkiyle kararsız oldum.»
٠ ؛اآ١ >
ilâhînî.me IlakîiT، SrııAyl'nlı; ııuınziYıu ؛ir eseridir ﻧﺒﺈ, M cs;ev؛-i I rîf'in tanziminden evvel, llıvAıı I nievleviyye tarafından okunurdu. Nirzım -1 Ârifî, ümmetin büyüklerindendir. Ilazret-i Mevlânâ) o'nu Şeyh Attâr'a tercih etmiştir. Derslinizin ıbtidâlarıııda Hazret-i Hakim'e dâir mâlûmât verilmişti. Hazret- ؛٠ Mevlânâ şu lıakâyıkı beyân ettikten' sonra MÛsâ ve Firavun bahsine avdetle Firavun'Un lisânından diyor ki:
وم- و س ﺑﻤﻮ وﻋﺪه،ﻳﺲ ﻛ ﻦ ا' ى ^ اﻟﺬﻃﺮا؛ش ﻛ ﺸ ﺖ١ زÜ * ﻛﻪ د د «Ey Mûsâ, bu kadar yetişir. Üçüncü vaad’i söyle. Kalbim onu bekle mekten muztarib oldu.» 14966 د و ر٠ و م ﻣﻼذوﻋﺪو
ﻛﻔ ﺖ ﻣﻮ س اً ن٠
ﻟﻮ ﺟﻬﺎ ل ﺧﺎض از ﺣﻤﻢ
«Hazret-i Mûsâ buyurdu ki: üçüncüsü. Dünyâda ve Ahirette, düş. mandan arınmış devlet ve saltanatına nail olursun...
14967
ى، ﻟﻜﻜﻞ ا رون د٠ ﻳﻨﺰزان ﺛﺘﻰ٦ ن در٠١ و.ﻛﺎن د ادر ﺟﻜﺚ «Öyle bir devlet ve hükümet ki bugünkü mülkünden çok daha !,،،yüktür. Şimdiki devletin cenk içindedir, o devlet ise ebedi SUİİ1 içerisindedir.» 14968 ﺑ ﻬﺪ د٠ﺀ
(اك٠ ٠>( ﺟﺬ/ ك در ﺟﻎ٠ًا
ﻧﺖ ﺟﻮن١أدر ﺻﺎح ﻃﻮ
P
'/
«Cenk hâlinde bulundurun Allah, sana böyle bir miilk verirse, sull. olunca sana nasıl bir nimet sofrası kuracağım düşün.»
(ا7١
«“İNSANLARA KENO. ARLINIZA <;0 ﺋﻞ1ذاDE&İL, ONLARIN AKILLARI ! ’e r k l i k ŞEKİLDE S،ÎYLEV،N،Z K، ALLAH’I VE PEYGAMBER TEKZİII !.:TMESİNLER” HADÎSİ» 14974
ﺗﺎد٠ ﺟ ﻮﻧ ﻚ ا ﻛﻮدك ﻣﺮوﻛﺎرم د اً د ا د٠ر؛ زان ﻛﻮدﻛﺎن ا «Çocuklarla konuşmaya mecbur olunca onların lisâniyle söylemelidir.» 14975
ﺀ ت ﺧﺮم/ أ- ر وﻛﺘﺎ ب. ك
ورم٦ اوز و ﻧﺘ ﺠ ﻖ-اﻣﻮن و «Mektebe git de sana bir kuş alayım, yâhut, kuş iiziimii, ceviz ve fıstik getireyim demelidir.»» Hazret-i Mûsâ, Firavun’a bir ؟ok vaadlerde bulunmuştu, o vaadler: ؟ok yaşayacak, hastalık, gam ve keder görmeyeceği gibi şeylerden ibâretti. Böyle olmasmm sebebi; Firavun'un yaşça ileri bulunmakla beraber, İdrâk itibariyle ؟ocuktan farklı bulunmamasıydı.
14976
ﻟﻴﺪ٠ دا ى
ﺀى
ﺟﺰ ﺷﺎ ب "ن
ى را ؟<ﺑﺎى ﺧﺮذ«ر.ا ن ﺣﻮا «Ey Firavun; sen bedeninin gen ؟-kalıhasından başka bir şey bilmez «.sin. Ey eşek tabiatli gençliği arpa farzet Yâni eşek arpayı ne kadar severse, sen de gen ؟kalmayı 0 kadar arzu ediyorsun .
14977
ر رﺧﺖ. ذ ﺣ ﻰ ﺑ ﻔ ﻦ٦ ﺑ ﺞ ا ' د آ ن ﺛ ﺒﺎ ب ا ر ﺧ ﺖ٠ ٠"از V.
«Nasilıatimi kabul ederek ؛-mâlla geldiğin takdirde yüzün buruşmaya dftlııı، k a la c a k t ı r c a k v e mcs’ûd g e n ç l i ğ i n t ٥z ٠.»
878
Ilazret-j Mcvİûnû, bu İ1UIİİBİU .،،.-Alilli ve lıAdiscniu vukuunu anlali" ١ اا«ﺛﻢ٠:
14982
/
ا'را أنﺀال٠اﺣﻤﺪ اﺧﺮ ز
در ر;ﻳﻊ اول اﻣﺪ ل ﺟﺪال «Âhir zaman Peygamberi Hazret-i Ahmed Aleyhisselatii Vesselânı'ın l؟،'kâ Alemine intikâli, ihtilafsız olarak Rebîiilevvel ayının İçinde olacakı..*
14983 ﻧﻞ
د)ش زن و;ت
د٠ون ﻟ ﻢ ؛٣
و ب«ﻗﻞ١ و و ا د د
ف٦ ذ ق١ﺀ
«Resûlullah Hazretlerinin kalbi, hu güç zamanım haber alınca can ve .;iiniilden o vakta aşık oldu..»
14984
ﻋﻐﺮ آ د ﻧ ﻮ د ﻧﺎ د اﻧﺼﺪر٠ ﺟﻮن ق ﻻا ا ن ﻣﺎه ﻣﺪازم ﺋ ﺮ «Bu aydan sonra Ahirete sefer edeceğim, diye Saferin girmesinden sc. vindi.»
14985 ﻧﺮ ق ﻫﺪ ى
اروز زن- ر ﺛ ﻲ
اﺀﻟﻰ ى زدى٠اى رﻗﻖ را «Her gece bu kavuşmanın iştiyâkiyle sahalılara kadar: (Ey yüceler, den yiice refikim) der dururdu.» Nitekim (Emr-İ Hak) vâki olmadan son sözleri (Allahümme refikûl âlâ) olmuştu.» «75
ا ا٠؛٠ا غ ا ر/ ه ان. .
[})> ا ب
٠ ة٠ﺟﻮ؛
دش اوﻵو ر ﺀاد اب ﻧﻮر «iyi suyun tadını tatm ayan kör kuşa , acı ve tuzlu su (K evser ) gibi ge lir .» Dünyâya bağlı ve A hiret nim etlerinden gâfil bulunanlar da o kür kuş )؛،!)؛, Dünyâ ve içindekileri, öyle lezzetli bulurlar. 14992
ﻣﺖ ى ﻧﻤﺮد١ى ﻛﺮ٠ ن ﻣﻮﺀ١ ﻫﻢﺀﺣﻢ درد/ ذﻣﺎل١ ﻛﻠﺪد اً ب٠ك ؛ «Mûsâ Aleylıisselâm böylece kerâm etleri — yâni F iravun’un iman ،٠،٠iği takdirde nâil olacağı ( Kerem-i ilâlıî ) .yi saydı döktü ve : Allalı'111 birli ,؛illi ve benim nübüvvetim i tasdik eti de İkbâl -ve se,âdetin bulanmasın dedi .» 14993
— ﻧﺖ و د(وﻛﻐﻰ ورك ح١ﻛﻬﺖ 5ك:ن ﻣﻨﻮرت ﺑﺎوار ل٠ مI" «Firavun dedi k i : Yâ M ûsâ ! iyi vabdlerde bulundun ve {^izcl söyle . ا1اا؛. Fakat müsâde et de ben iyi b ir dost ile miişâverede bulunayım .»
«MÛSÂ
TASDİK HUSUSUNDA FİRAVUNUN ZEVCESİ ÂSİYE İLE MÜŞÂVERESİ» 14994
ذن ا آ ب1ت او ان س٠ ﺑﺎزﻛﻎ
ر ن اى دل ب٠ت ﺟﺎن ااﻧﺎ ن/ «Firavun , Hazret-i Mûsâ’nın sözlerini Âsiyeye nakletti ve fikrini sor du . O da : Ey kalbi kararm ış olan ; bu vaadleri canla başla kabul et dedi .» Ve şu sûretle nasihate devam elti: F. 44
.77
ﻣﺪى٦د:;ورث
‘ ل
ن در )و٠ا نسﺀح
وى ا ن زر ا د ى٠ﺻﺮﻧﺄون ر «Bu sözler, bu vaatler, eğer Güncşîn kulağına söylenmiş olsaydı on. lara nâil olmak ümidiyle baş aşağı yere inerdi.» 15001.
داد4 ت وج٠ ج ﺳﺪا"ى ﺟﻬﻮﺀدع٠; ه ﺑ ﺪ ا ﺑﻠ ﻴ ﻰ را >ق اﻓﺬﻗﺎد٠ «Bu vaad ve bu lutuf nedir, biliyor musun? Allalun, Şeytânı, alvetinesi İçin yoklaması kabilindendir.» 15002
ن ﻟ ﺮ ف ا ز ﺣ ﻮا د٦ ون ﻳﺪ ن ﻟﻌﺎف٣
ر ﺑ ﺎ ى ﻣﺎﺗﺪ. ب ﺟﻮن ز ر ه ات٠اى ﻣﺢ «O kerim olan Allah — Kelimi v â sıta s iy le - seni bu lutfa dâvcl ettiği vakit ııasıl oldu da siirûrundan ödün kopmadı? Şaşılacak şeyî...»
15003
ات٠زرﺀ ات 'د رد ازا ن ز ر ا ت٠ ر٣ ﻟﻢ١٥ دل ر د و٠ 'ودى ا. «Yüre.ğini ııasıl eritmedi bu? Eritseydi her iki cilianda da ııasilı alırdm...»
15004
ردود. ﻛﺎن،3 ﻣﺮ ح٠ ز ر؛ﻛﺎ ن ﻧﻮر د-ر٠ون ﺋ ﻬﺪا ن ازدو ﻋﺎﻟﻢ٣ «Bir kimsenin yüreği Allalı İçin erirse; 0 , şehitler gilj ؛iki Alemde de lutfa mazliar olur.» ٠7٠
ا.٦ ااا ا— ت.; ﻛﺎن ﻟﺬ دان (دد و
ﻟﺬذ ﻟﻪ اد دﺳﺖ١• ى ﻛﺎنIT « (Kîın Allahın olursa, Allalı da onun olur) hadîsindeki (Kîm Allalun olursa), o liabbeyi vermek; (Allalı da onun olur) ise karşılığını alinaktır.» Hadis-i şerifin m eâline göre : Her kim herhangi birşeyi Allah İçin İşlerse, karşılığında, Allah da onun her dileğini verir denilmek istenmektedir.
15011
ﺗﻒ ل ﻗﺮار.ﺀو لض. ان٠ زاﻟﻚ ن ﻫﻮى رب ﻧﺪار زا ه— ت ﻧﺪ «Çünkü bu zayıf ve fânî olan varilli. Ezeli ve Ebedi olan Allalı’ın varlığından meydana gelmiştir.» 15012
ر د- ﻧﻮد ا او- ﺀوى ﻓﺎ ل ﺟ ﻮﻧ ﻚ ا ﻛ ﺰ ﺀرد/ ﺛﻢ و١ا ت اﻓﻰ د «Fânî varlık, kendisini bâkî varlığa'teslim edince oda bâkî ve İâycmüt olur.» Fâni olan beşerî varlığın, ilâlıî varlığa tesliminde ölümsüzlüğü bulması, kulun, hâşâ Allah olması demek değildir. Zira denilmiştir ki: (Hâdis, Kadime yaklaşınca eseri kalHıaz) Yâni sonradan yaratılmış olan bir varlık. Ezeli ve Ebedi olan bir varlığa (Halili'a) kavuştuğu zaman kendi varlığını kaybeder. Maksadı temâmiyle İfâde edemeyen bir benzetme ile denilebilir ki: Denize düşen bir damla suyun vücûdu kalmaz, denizde mahvolur gider.
15013
د وزﺧﺎك١٠ ؟ﻫﻠﺮة ﺧﺎﺋ ﻒ از٠رجﺀ ﻓﻨﺎ ر د د د ن ر د و ﻫﻼك «Meselâ, rüzgâr ve topraktan lıorltaıı ve bu ikisi yüzünden lıclâk olan kntrc gibi...»
.81
15011،
اﻟﻦ اﻟﻦ زود ﻟﺬروش وﻋﺬر
رﻛﻮص !ر٠;ﻣﺢ٠ اﻃﺮه دﺀ «Allah hakki İçin, Allah hakki ؟؛in ؟ahuk bu alış verişi yap. Bir dam1 ا؛ver, karşılık olarak iııci dolu bir deniz al,. 15019
ى ﺛ ﺮد
f 'در ﻟﻌﺎف ا ن١ﻻ ف
ر ﺟﺮ خ ﻫﻬﺘﻢ ى ﻧ ﻮ د٠ﻛﺎ ش «Bu alış veriş, siifli bir mahlûkun yedinci kat göğe çıkması gibidir, lü tu f bile bu lutfun İçinde kaybolur.» 15020
ﺑﻚ ازى ﻓﺘﺎﺑﺖ ﺑﻮاﻟﻌﺠﺐ٠ﻫﺒﻦ ﻛﻪ ﻟﻠﺐ٠ ﻧ ﻨ ﻤ ﺎا د د ر١ ﻟﺐ،ﻫﻴ ﺞ ط ..Aklını başına al, sana acâyib bir teklif olmuş. Hi ؟-bir tâlib bunu ara yıp bulamaz!» 15021
ى ﺳﺘﺮ١ ان ﺑﻤﻮﻳﻢ٠ ﻫﺎL ﻛﺬت ود رأى وذر٠ دا را ﻻزم «Asiye’nin bil teşvikleri üzerine Firavun dedi ki: Bunu Hâmân ile de bir konuşayım. Çünki pâdişalıa vezirin re’yi lâzımdır.» Hâmân: Firavun'un veziri olup, dalâlette kalmış bjr herifti. 15022
راذرا
ﻛ ﻮ ان
اﻫﺎﻣﺎن
ﻛﻎت
ذد ازرا١ﻟﺮى ﺟﻪ د٢ ر ك/ «Asiye dedi ki: bu sırrı Ilâmân’a söyleme! Kör bir koca kari, doğan kuşunun kıymetini ne bilir?» «83
15027
اوود- د اور٠ ﺀاﺟﺶ د٠ ٠و ذ ك رد رد١ﺣﺜﻢ ﻛ ﺮ د ﺻ ﻬﺎ ر «Kıışa tutma ؟verir; hayvan yemeyince, kari hiddetlenir, şefkat ve muhabbetini değiştirir.» Tutma ؟: Bir nevi ham ur yemeğidir. 15028
>و ٠ ٠ ﺟﺘﺲ 'ت خ ﻳﺨﺘﻢ٠ك ض"دةر ى ﺀال وﻏﻮ «Der ki: Ben senin İ ؟in böyle bir tutma ؟-pişirdim, sen ise kibarlık sa tıyor ve azamet taslıyorsun .,؛ 15029
ﻣﺤﺲ ر'غ وﺑﻼ٠٦ رﺳﺰاى ا ز د را
ﻧﺴﺖ وا ﻧ ﺎ ل ﻛﻞ
«Sen uğradığın belâ ve meşakkate lâyıkmışsın. Nimet ve saâdet sana ııasıl yaraşır?» 15030
ا٠ ن و١ ﺟﺲ ﺑ ﻬ ﺪ٠{": آ ب
زان ﻓﻄﺮ
ﻣﺎ كه زش١ﻛﺮﻧﻰ وو
«Kuşa tutma ؟suyu verir de: Eğer hamurdan yemek istemezsen al undan i ,! ؟der.» 15031
از٠ ﻛ ﺮد ﻃﺒﻊ: ﻻﺟ ﺶ: آ ب
ﻧﻞ روﻧﺠﻪ د و د ﺧ ﺪ ش دراز «Doğanın tabiatı tutma ؟suyunu kabul etmez. Bu defâ, kocakarı İ1İ.1.!etlenir ve gazâbı artar.» ٠ !«:,
tapm.ş değ ؛m. Siz اااا«ﻷ ﻻه، ا١ ااا11اا١ اا ا،أااا1،٠ «لolduğuma (hi ؟b٤ r vakit) kuJ١ ٠ ٠ ١ ٤ediciler değilsiniz. Sizin ا1،اا1اا1،. >.؛٠<,, ااا؛اا«اا،1اإ١ ااا؛1؛ا،اا:س.» Bu hüküm İslam'ın 111، dovrmılude idi. Çiinki 0 vakitler müslümanlar az v e zayıf idiler. Hicretin vııl،،iî.yla (Müslümanlık) Medine'de İntişâr edip de müslümanlar kuvvetlenin،:،', (Seyf) âyetiyle ve müşriklerle harbetmek -em riyle nesh'edildi. İbn-i Abbâs (Itadiyallâhü anh) demiştir ki: «Kur'ân da bunun kadar şeytana ağır gelen bir sûre yoktur. Onu okumak sevabı da Kur’ânın dörtte birini okumak derecesindedir .» 15035
اﻧﺎ ﻏ ﺶ ﺛ ﺪ ﺀ رذخﺀ زاغ. أ ﺛ ﻢ٠ ج“ م ﺑﻠﻒ ا ز ﺟﺌ ﻢ ﺑد اد رد ودا غ ،،(Mâzâgal basar) sırrına mazbar olan o doğanın, yâni Enbiyâ ve Evliyâ’nın gözleri o kargaların açtığı yaralarla dolar. Giizel ve güzel bir göz, zaten kötü göz yüzünden dertlere, elemlere uğrar...» Bu beyt ile Sûre-i Necm’deki:
٠ة ا ﺗ ﺌ ﺬ
ر
ﺔ
ﺟ ﺎ ﻟ
؛ ؛
Yâni: ،،(Peygamberin) göz(ii gördüğünden başkasına) ağmadı, (onn) aşmadı da3٩» âyet-i kerîmesine işâret edilmiştir. Evet, Enbiyâ ve Evliyâ hazarâtmın gözleri (Mâzâgal basar) ayetinin maZhandır. Onlar Haklîm cemâlinden başka bir şeye göz kaydırmaz, lar. Böyle oldukları halde bazan nazar'a uğrarlar. Bazı gözlerde fevkalâde müessir bir kuvvet bulunur. Adeta, baktıkları bir ağacı kuruturlai’, bil’ ati ؟atlatırlar. Böyle gözlere arabçada (Kemâl) ismindeki bir herile nisbetle: (Ayn’ııl-Kemâl) adi verilmiş, şâir Nef'î'nin meşhûr (sözüm) kasl. desindeki:
 et-i ş-ıl-K e m â l reşk-kâr etmez bana De ؟-i zahm-i ؟e ؟m-i Hallâk İlâhîdir sözüm. ٩
beytinde zikredilmiştir. (Nazargâh) da denilen böyle heriflerin s٥ -i nazarma (İsâbet-i ayn), (zahm-i çeşm) ve (nazar değmesi) tâbir olunur. Nasil ki bazı manyetizmacılar, bakışlarla karşısmdakileri uyuturlar. Arabtln (Beni Esed) denilen bir kabile vardı ki fertlerinin ؟oğu böyle nazar değen heriflerdi. Kureyş müşrikleri Resûl-İ Ekrem (Sallallâhü Aleyhi Vesellem ) (33) (34)
S٥re ؛Kâfir٥n : l - 6 . SOrci N ccm : 17. . «؛7
و و ﻣ م ءا
از ن
ه: إ ﺧ ﻔ ث٠ (.
r
وﻣﺎ٠ ى،، ﺑﺎﻓﺘﻪ از ﺀ؛ب o güz, bu Jiisicr alem ine ؛أ٤şeylerden geçti mi, gayb alemini görür ،le kabiliyet yiiziindcn öpülür durur 11(1.»
15039
ن٠ ا ش ﻛﻪSi ﺑﻢ- ﺧﻮ د'ﺀى
ﻟﺊ ﻛﻮ"ﺑﻢ اﻧﺎن ﺑ ﺪ م ح“ ن٠\؛ *Hakikat® istidatlı bı'r kulak bulamıyorum ki, o güzel göze dâir nllkteler söyleyim . 15040
د اﺟﻠﻞ٠ب ﺀﻳﻮ٦ ى ﺟﻚ; د اًن ﻟﻮدى ﻗﻌﺎرﺀ اش ر؛ ﺣ ﺮ ; ل٠ى ر «Eger o yüce ve mukaddes gözden yaş damlasaydı, lcatresini Cebrili Aleyhisselâm kapardı.» 15041
ش-رر وﻣﻨﻘﺎر و٠ 'ا ﺀاﻟﺪ ش:ب ك٠ د دﻧ ﻮ ر ض ان ﺣﻮ٠ﻛﻠ ﺪ <ا İ10§ mezheb ve meşrebli nebi yâhud velinin müsâadesiyle knptığı 0 «« اأ)ا.katrcyi kanadına sürerdi Evet, Allah yolunda dökülen göz yaşı 0 kadra kıymetlidir ki Hâmll-1 Vahy-İ Mübîn olan Cibril bile onu kanadına sürmekle teberriik etmek i ؛؛ter .
Her katresi bir gevher-i yektadan eazdir Allah için ol yaş ki akar dide-i ter’den. Şeyhri Attâr (Kuddise sirruhu) (Makâlât-ı Ervah) isimli kitabında der ki «Cüneyd-i Bağdâdî (Kuddise sirruhu) bir gün yolda giderken gök ten meleklerin indiğini ve yerden bir şeyler kapıştığını gördü. Onlardan lıirine:
٠ !؛؛؛٠
15044 . راًرد ا ﺛ ﺎ و. ﺻﺎ غ اراﺀدم ٠yi ةن4 زاﻳﺪ٠ صل ﺟﺎ ن اﻗﻪ «Ilazrct-i Salih cgcr bir âıı ،٠yüksek m ertehesiyle duâ edccck olursa ،1 اااةا؛karni öyle yüzlerce tlevc doğurur.»
15045 ٠ زوش وﻫﻮش دار٠ا د
ﻫﻤﻰ
دل
اودو"ار٠ ورل در ﺑ ﻐ ﺪ ﻏﺮت «Gönül diyor ki: Sus, aklını haşına al. Yoksa Gayret-i ilâhiyye varlık ncscini ؟eker, yırtar.»
15046 ن1' م
ﻏﺮﺗﺶ رآ ﺀس ﻣﺪ ﺣﺎ
ان،وزﻳﺪ ى ﻛ ﻠ ﻢ ﺻﺪ ج- ورل «Gayret-i ilâhiyyede yüzlerce miisâmaha ve hilim gizlidir, yoksa liir an İçinde yüzlerce alemi yakardı.» Gayret: K ı s k a n ç lı k d e m e k tir . B i lh a s s a a ile s in i bir t a k i m m ü te c a v iz ] e r d e n m u h a f a z a d u y g u s u d u r . A v r u p a m e d e n i y e ti İ c a b ı a y ıb s a y ı l a n b u b is, m i is l ü m a n l ı k t a b i r f a z i l e t t i r . B u n d a n d o la y ı a s h a b ı n b ü y ü k l e r i n d e n S a ’d B in U b â d e ( R a d i y a l l â h i i a n h ) h a k k ı n d a ta ra f-1 r i s â l e t t e n : «Sa'd ilin
Ubâde kıskançtır, ilen de kıskancım. Allah ise bizden daha kıskançtır. Kıskançhğı, dolayısiyle fuhşiyâtı haranı kılmıştır.» b u y u r u l m u ş t u r . E s r â r -1 l l â h i y y e n i n e h l i o l m a y a n l a r a s ö y le n ilm e s i d e G a y r e t - i i l â h i y y e m ü c ib i o lu r . F a k a t y i n e o g a y r e t t e y ü z l e r c e h i l i m v e m iis â m a h a b u lu n d u ğ u İ ؟ln il e r h a t a v e k u s u r a k a r ş ı G a z a b - I i l â h i y y e z u h u r e tm e z . H a z r e t - i M e v l â n â b u h a k i k a t l e r i b e y a n e t t i k t e n s o n r a k ıs s a y a a v d e ti( ‘ d i y o r k i:
15047
ﻣﺤﺘﻮت ﺛ ﺎ ى ا ﻗ ﺶ ﺟﺎى ﺳﺪ٠ ﻛﺬد٠أودرا زﺑﺌﺪ ا أ. "ادل «padişahlık kibir ve azameti, Firavun.un kalbinde, nasiliatin yerini ،uttu da Italljini nasihat kaydından Itopardı.» Dedi kî: ،!؛
1,050 ﻛﺮد دr
II
|İ > اش1ا ق ﺟ ﺬ ؛ ت ﺟﺬ
اإه ﻳ ﻨ ﺶ ﻛ ﺬ ت١ﻛﺎن ﻓﻴ ﺤ ﺖ
« F ira v u n ’u c in siy e t- ؛habise o k a d a r ce zk etti ki, Â siy e’n în v erm iş 0 ا<10 ﻻ ةااk a d a r n a s ih a t, n a z a rın d a so ğ u k göründü.» H a z r e t - i M e v lâ n â , c i n s i y e t c â z ib e s in e d â i r b i r ' f ı k r a n a k le d iy o r :
«KÜÇÜK ÇOCUĞU DAMA ÇIKIP s u OLUĞUNUN ÜZERİ.NDE EMEKLEYEN VE DÜŞMEK TEHLİKESİNDE BULUNAN BİR KADININ D A Z R E T l ALİ (KERREMALLAHÜ VECHE) DEN ÇÂRE ARAMASI»
15051 ﺗﻌ ﻰ/
ﺑﺶ٠ ﻟﻪ٠٠آﻣﺎ
_ك ز'ى
ا/ ن ﻃﻔﻖ١رراود. ﻛﺬ ث ﺛ ﺪ «Ilazret-i Miirtezâ’ya bir kadın gelijl dedi ki: Küçilk ؛ocuğum dama ١ 'il،arak su oluğunun üstüne kaymig .»
15052
د دﺳﺖ٦ ى٤ ﻧﻢ،ذو- ش ى/ﺀ وإه ﻳ ﺖ١ و ر م ; ﺳ ﺪ ك اﻓﺘﺪ «Çağırsam gelm eyecek, bıraksam yere düşeceğinden korkuyorum.»
15053 ا٠*ب— ت ﻋﺎﻗﻞ "ا ﻛﻪ درواد ﺟﻮ
ً ﻧ ﺎ٠ ط; ر ى٠ ; ﺟﻮ _م ﻛﺰ ح «Akil ermez ki tehlikeden kaç, ynnnna gel diyeyim de anlasın.»
V4.٣> .
ااا:ا
ı ..ror.n أ»اران٠ د٠زان ﻟﻮد ﺟﻨ ﺲ!ﻧﺮ ﻳﺖ دﺀﺋﺪ اذ اودان٠ﺀئ٠& «Peygamberler de, kulları oluktan .kurtarmak İçin insan olarak günd elm işlerd ir.»
1506Ö ﺑﻰ ﺑﺜﺮ ﻓﺮﻣﻮد ﺧﻮدرا ﻣﺜﻞ( م د د ﺀ ك/ ۶ئ آﻣﺬ ٣ﺊ ﻣﺤI" «Nitekim, Peygamberimiz (S.A.V.): (Ben de sizin gibi beşerim ...) buyurdu k.i maksad: ö â v e t edilen insanların hemcinsleri taratma gelm eleri ve bu vesile ile zâyi olmamaları idi.» Kur'ân-ı Kerim'de Habîb-İ Ekrem (S.A.V.) e hitaben:
:٠ | ؤ ﺋ ﺎ إ: ج ؛ ا٠ذل Y â n i: «Habîb-İ Edibim; ( m ü ş r i k l e r e ) söyle 1،İ: Ben de s iz in gibi beşerim, lâkin bana valıy olunur)’.» b u y u r u l m u g t u r .
15061 اﺑﺐ ﺟﺎذإ_ت٠ ٠ ﻳﺖ ﻣﺤﺎ-زاﻧﻜﺎ ﺟﺬ
ت٢ \ﺟﺊ ﻃﺎل/A
ﺟﺎﻧﺐ
«Çünki cinsiyetin acâyib bir câzibesi vardır. Her nerede bir tâlib var. sa talebedilen onun cinsidir.,»
15062 د ز ن ﺛ ﺪ ' د.ذﻛ ﻞ.ﺀد ى واﻟ ﺮﻳ ﻦ ر ﺟ ﻨ ﻰ ا ﻣ ﺪ دS ' K اﻣﺎﻵﺀك «Jsâ ve idris (Aleyhim esselâm) fevkalâde bir riyâzetle melekler gilıl yemez İçmez bir hâle geldiklerinden ve âdetâ onlarla İıeıncins oldulilann. dan semâya çıktılar.» (37)
s ٥ rei Kehf: 110. 695
،>؛٠٠٠؛(؛
«o kâfirlerin kötü ljuylarıntlan en Irafifi haseddir. Ijoynunu vurmuştur.»
o
İıased ki Şeytânın
V e İ l â h î H u z u r 'd a n b o ğ u lm u ş tu r .
15067 ﺣ ﻘ ﺪ و و د٠ و خ٠ًزان أ ﺗ ﺎ
د وﻟﻖ را ﻣ ﻒ اﺑﺪ٠ﺀذوا٠ي «O köpekten lıasedi, çekememezliği öğrenmişlerdir de insanlann ebedî bir mülke ve devlete nâil olmalarım istemezler.»
15068 ا د دا ﻛ ﺎ ل ﺟﺐ و را ﺳ ﺖ/ ر
ت-■ ذ وﻟ ﺠ ﺶ ; د دردﺧﺎ I ) از «،-Kimde sağdan, soldan bir yücelik görürlerse •hasedlerinden âdetâ ku lun ؟illetine tutulurlar ve hastalanırlar .»
15069 ، ن ﺳ ﺮ خ٠ﻣﺨﺖ ﺧ ﺮ٠ ا د/ زاد ي
، ﻋ ﻜ ﻰ ااروﻣﺔ٠هﺀد ش١ى ﻧﺨﻮ .«Zira harmani yanmış iler bedbalıt, kimsenin mumunun yandığını istemez..» N ite k im , C e n â b -1 H a k b u y u r u y o r k i :
ﻳﺒﺪ ت
Y â n i: «Onlar ağızlanyle Allalı’ın nurunu söndürmeye yelteniyorlar. 697
15074
ش٠ ا ل ى رﻫﺎ د از ﺧﻮد٠ﻛﻮ ز «Allah, hir avu ؟ota - yân ؛e s r â r a - Oyle hir hâssa vermiştir ki onu yiyen kendinden geçer ve hayran olur.»
15075
. ١
وا را زدا ن ﺑﺪا ﻧ ﺎ ن ى ﻛ ﻨ ﺪ ر ى ﻛ ﻨ ﺪ١ﻛ ﺰ دوط؛ ﻓﺤﺮر «Allah uykuya da öyle bir tesir vermiştir ki, uyuyan kimsenin zilininden Dünyâyı da, Ahireti de çıkarır.» Ş u m i s a l l e r d e g ö r ü l e n t e s i r g ib i, Agk-1 İ l â h î d e d e b i r t e s i r v a r d ı r k l o z e v k i b u l a n A l l a h 'd a n b a ş k a h e r g e y i u n u t u r . A ş k ı n h a k i k i s i v e m e c â z is i v a r d ı r . Haliiki aşk: A l l a h s e v g is id ir . M .câzi aşk: M a h l û k â t t a n b i r i n e t u t u l m a k t ı r . İ k in c is i, b i r i n c i s i n in d e r e c e s in d e n e z i h v e â l î d e ğ ils e d e , i f f e t m u h a f a z a e d ilm e k g a r tiy le , o n u n d a f a y d a s ı v a r d ır . Ç ü n k i â g ık ı t e k k a y d a b a ğ l a r v e b i r ؟o k k a y ı d d a n k u r t a r ı r . Ç ü n k i s e v g i l is i n d e n b a g k a b i r g ey d ü ş ü n e m e z . B i r m ü r ş i d - i k â m i l i n e liy le 0 t e n k a y d i n i n k o p a n l m a s ı d a m ü m k ü n d ü r v e h a t t â k o la y d ır .
15076
و ى٠ ﺀﺛ ﻖ3 ﻛ ﺮ د تﺀدوزا ى٠ﻛﻮ'د ﺳﺎ ﺳﺪ ﻋﺪواز دوس ..Allah, bir deri aşkından - y â n i Leylâ yüzünden— Mecnûn’u dost V. düşmanı fark edemiyecek bir hâle getirmiştir.» M e c n û n , s o n z a m a n l a r ı n d a y a l n ı z d o s tu , d ü ş m a n ı d e ğ il, k e n d i n i hattâ s e v g ilis in i t a m y a m a y a c a k h a l e g e lm ig , L e y l â ’y ı k e n d i n d e g ö r m e y e , y â ııl k e n d i n i L e y l â f a r z e t m c y e b a ş la m ış tı. F a l t a t a g k ın d a s a f i v e m ü lo v v c s l v a r d ır . N i t e k i m ş a r a b i n d a ö y le d ir .
٠«٠
ı r . o r .0
ﺛﻮ٠ م٠ ﺺ "ى دﻻﻏ٠ ﻳﻦ ﻟ ﻢ٠ ﻰ م _ ت وق >ﻟﺖ وو ﺴﻠ ىﺑ ٠ت ٠ﺀ «Kendine gel cy gü îü l de mağrûr olma, isâ. Tanrı sarhoşudur, eşekse, arpa sarhoşudur.»
15081 ن ﺣﻤﻬﺎ٠ا ﺀ س ى را ﻣﺤﻮز
ﺑﺎ٠ﻣﺒﻮد زﻛﻮﻳﻪ د- م“ ﺑ ﺶ «Bu mezâhir küplerinden öyle bir şarab ara ve bul ki onun sarhoşlugunun sonu gelmesin.»» ٠ Y â n i, f â n î g ü z e ll e r e t u t u l m a k v e o n l a r m a ş k ıy le m e s t o lm a k , h a k i k i b i r m e s t l i k d e ğ ild ir , ö y l e b i r g a r a b i l e m e s t o l k i, b u m e s t l ig i n , f â n î, g e lip g e ç ic i o lm a s ın .
15082
ر
ت٠و ن ﺧ ﺐ
زاذك ر ﺳﻨ ﻮ ق
ﻟ ﻚ درد وﻟ ﻜ ﻞ ﺻﺎﻓﻰ و د ر.ا ن «Çünki her sevilen şahıs ve şey, garabla dolu İiüp gibidir. Lâkin o garablardan bazıları tortudan ibarettir, bazısı ise inci gibi saf ve berraktır.»
15083 ﻣﺤﺶ ا ا وﻧﻴﺎ ط٠ ان٠ى ﻧ ﻨ ﺎ د ا ه ز ا و ﺗ ﻼ ط٠ ﻋ ﻲ ا ل ﻣ ﺮ1ل
«Ey garab nev’ini tanıyan kimse, dikkat et: İçeceğin garalii ihtiyat ile tat ki, karışıklıktan münezzeh olan (Şarab.ı Tahûr)u bulasın.»
15084 ت ﻟﻲﻟ ﺚ
ى ﻟ ﻬﻨ ﺪ
ر د و م — ى
ﺗﻰ ات ا ر ﻛ ﻨﺎ ن "ارب د ن-م «Saf veya karışık, her iki kiipdeki garab da mest eder. Lâkin (Şarab-ı Tahûr)un m estligi seni Tanrıya kadar ؟eker, götürür.» 701
15088 ا٠ وذﺀام١ ﻟﺴﺮ٠ ﺟﻮن ﺑﻨﺪ ى س٠ ﺣﻮ_ل
ا٠ دردان >وض
«Boş bir kabin ﻟﻼلﺀةهkapayıp da bir İıavuz’un ortasına, yâbud da bir derenin İçine bıraksan..
15089 ل _ ت٠ ﻳﻪ
اﻣﺖ ا ن؛ ر و'اﻳﺪ:“ا ة
ور رو ى ا د ﻫ ﺖ
ت٠٠ى دﻟﺶ ﺧﺎﻟﺲ
«Kıyâmete kadar dibe batmaz. Çünki İçinde havadan başka bir şey yoktur.»
15090
ﻟﻮد.وى اﻻ- ﻳ ﻞ ادش ﺟﻮن٠ ٠رى اﻻ ﻛﺜﺎ- ﻧﺬرف ود ر' را «Havanın m eyii yükseğe olduğu İçin, kabini da yükseğe çeker ve bat. inaktan muhafaza eder.»
15091 س اﺑﻤﻴﺎﺳﺖ٠ ﻛﻪ ﺟﻞI f l )از ا ن ﺀون ﺳﺎﻳ ﻪ ﺀا ﺳ ﺖ- د و ى ا ا د ا ن ﻛ ﺪ ﻛ ﺜ ﺎ ن٠
«Nebilere hem cins olan ruhlar da, onların gölgesi gibi arkalanndoıı koşarlar.» N i t e k i m ş ö y le b i r h a d is - i ş e r i f r i v â y e t e d i l i r : «Ben, Allah nurunda, mm, kâmil m ü’minler de b e n i m nûrumdandır». M e v l â n â ’m n « N e b ile r e h e m c i n s o la n r u h l a r » d e m e s i b u h a d î s - i ş e r i f t e b a h s o l u n a n k â m i l m ü ’m i n lc r d ir .
15092 ت و د ﻧ ﺪ ك- ﻋﻘﻠﺶ ﺋﺎ ﻹ٠ك٠ ;زا ﻧ ﻚ- ﻣﺨﻠﻘﺖ ا.٠ ا٠ ﻋﻘﻞ ﺟ ﻨ ﻰ ا » ؟iinki o kâm il mUminlerin akliları nefislerine gâlibdir. Aklin yara, tılışta m elek cinsinden olduğunda da şüphe yoktur.» 70:1
اBU.» وذود٠"ؤس٠ ﺑ ﺪ اى/زادﻛﻊ د و ز ج ﺗﻮرت ا ﺗﺶ را رﺑﻮد٠ رﻛﺬ ر ك. «Çünki, Cehennem, Kıyamette üstünden geçen ehl-i îmânâ diyecektir k؛: Ey mü’min, ؟abuk geç k ؛senin nurun benim ateşimi söndürüyor!"
15099
ﻟﻮرت ى ﻛﺚ د٠ ن ﻛﻪ٠) ﻣﺠﻨﺮ اى م
«Geç ey mü’min, zira, nurun eteğini sürüdü mü ateşimi mahvedecek, hemen geç!...» R e s û l- i E k r e m (S .A .V .) E f e n d im iz : «Cehennem, Kıyamette üstümle!،، sırattan geçen ehl-i îmâna: Yâ m ü’min, geç; zira senin nurun benim ateşi mi söndürdü diyecektir.» b u y u r m u ş t u r .
15100
زﺗﻮررا١دا ن دوذﺧﻤﺔ-ى ر ز';ﻛﻢ ط;ع دوز ﺧﺘ ﺶ اى ح م ..Cehennemlik olan da nurdan ürke.r ve kaçar; çünki onda Cehennem tabiatı vardır.»» Z a m a n ım ız d a d a b i r t a k ı m d in s iz v e îm â 'n sız , b a y k u ş v e y a r a s a g ib i J ie r if le r d in d e n , i m â n d a n i i r k m ü y o r l a r m i? O n u n n û r u n a t a h a m m ü l e d e m e d i k l e r i İ ؟i n g ö z l e r i n i k a p a y ıp ş i k â y e t e t m i y o r l a r m i? ؟iin k i o n l a r d a C e h e n n e m t a b i a t l ı d ı r l a r . D i n i n n û r u t e s i r i y l e k a l b l e r i n d e k i k ü f ü r a te ş in i n s ö n e c e ğ in d e n k o r k a r l a r .
15101
دوذخ اروﺳﻤﺠﺬ"زد ا ﻧﺠﺘﺎف ؤس اﻧﺪوزخﻧﺠﺎن- رد٠ﻛﻬﻤﺞ «Bir mii’minin Cehennemden sakındığı kadar Cehennem de ondan ؟،٠ kinir .» 705
15107 ر دوﻣﺄل ا ﻳ ﻪ٣ور
ﻳﺨﻪ٠ﻟﻨﻰ وﻋﺶ ﻣﺎدوا ن ا «Egcr ikisine de m eylin varsa, nefsinle aklin bir birine karışmış demektir.»
15108
اﻧﻜﻮ ش٠ ﻫﺎن و٠ﻣﺎدوﺟﻜﺘﻞ "ا ﻧﻮد رﻟﻔﺲ ﻏﺎﻟﺐ ﻋﺬل وﺀوش «Bu suretle nefis ile akil çarpışmaktadır. Dikkat ve yardim eyle ki, akil v e şuûrun nefsine galebe çalsın.»
15109 درﺟﻬﺎن ﺟ ﻜ ﻒ دا د ى ا ن ا~ﺳﺖ ﻋﺖ٠٠ﻛﻪ ﺑﺪﻧﻰ ر ﻋﺪ و ص دم ﺳﻚ «Düşmanının, heran mağlûb olduğunu görmek, sevinmek İçin yeter.» düşmanı, senin dâhilinde olan nefsindir.» H a d is - i şer î f - i m û c i b i n c e i n s a n İ ç in e n b ü y ü k d ü ş m a n k e n d i n e f s id i r . Z ir a , s â h i b i n i D ü n y â c e z â s ı v e A h i r e t a z â b ın ı m û c i b o la c a k h a r e k e t l e r e s e v k e d e r . B in â e n a l e y h b ö y l e b i r d ü ş m a n ı n m a ğ l û b o ld u ğ u n u g ö r m e k , s e v in ile c e k b i r h a ld ir .»
«FİRAVUNUN, MUSA ALEYHİSSELAMA ؛MAN EDİP ETMEMESİ HAKKINDA, HÂMÂN İLE MÜŞÂVEREÜE BULUNMASI»
,
15110
رو ﺑﺤﺘﻰ ﻫﺎﺗﺴﺖ٠ ﺳﺒ ﺰ٠اًن ﻛﻎت اﺣﺎﻣﺎن را ى ﻣﺪورت «O İnadcı Firavun nihâyet İstişâre İçin Mûsâ Aleyhisselâmın teklifini Hâmân.a söyledi.» 7.7
ا:٠ اا،؛ ﻟﻤﺎج- ار ب ل٠ م3اذ مﺛﺎرﻓﻰ و ﻧﺮا ج- د و ى "ﻟﻮاًرد ا ﻃﺎ 'ا ن « Ş a r k v e g a r b p â d i ş â h l a r ı , b a l l â u e g ö s te r m e d e n v e iııa d e tm e d e n , ilin h a z în e n e h a r a c v e r ir le r .»
.1117 اﻟﺬد ﺛ ﺎ د٠ ؛دداﻫﺎن اب ر ى ا د٠ ﻳﺔ٠ ى١رﺿﺎن ﺧﺎك آو. « E y b ü y ü k ş e h i n ş â h ; D ü n y a h ü k ü m d a r l a r ı , s e n i n k a p ı n ı n e ş ig in i ŞÎ، 'in e r e k ö p e r le r .»
15118
ا ب اﻧﻤﺎ ﺟﻮن ﺑﻴﻨﺪ اﺳﺐ ﻣﺎ ر و ﺀ دا' د ﻣﺮ_زد ل ﻋﻤﺎ « D ü ş m a n ın a t i , a t ı m ız ı g ö r ü n c e ^ ı ı e r , d e g n e k s iz v e k a n ıç ıs ız k ٥ » ؟t."
İ
15 19
ا ن،ون ﻣﻌﺪودو ﺑ ﺆ د ح:ا د دىك؛ذت ﺿﺪ دأنr ﺑﻮدة « Ş im d iy e k a d a r A le m in M â b û d u
id ili, h e r k e s s a n a s e c d e e d i y u n i n
B u n d a n s o n r a k u l l a n n e n İıa ltîri m i o la c a k s ın »؟
1512.1 ﻧ ﺰ ﺳﺖ. ن م٠درا ر آ ش ﺛ ﺪ ن ذ
« B in Itlela a t e ş e a t ı l m a k , liir h ü k u ıı،< l ؛؛t ؛î . ؛‘ داااأ؛أﻵ٠>،،،اا- .،..« ٠،'. ... ا(ا d a lla h o ş، u r .» !٠ '
اا١ ا
«IIA m A N 'IN s A /I I U İ N İ N HAYALIMI.
1512. ن ر ى ﺑﺜﻨﺎﺧﺖ او٠ دوﺳﻤﺖ ار دد ﻛ ﺰ ى اﺧﺖ او، 'رد را ﻛ ﻮ را « H âm ân do stu, d ü şm a n ı ta m m ıy o r, k ö rü k ö rü n e y a n lış ta v la o y n u y o r. du.»
15127
و ﻧﻤﻮل اى ﻟﺒﻦ٠ "“و ﺟﺰ٠دﺛﻌ ﻦ ﺀ ﺑﺪﻣ ﻦ ﻛ ﻦ
را
Uا٠ ك٠
«H ey m e lû n ; se n în d ü şm an ın se n d e n b aşk a sı d eğ ild ir. G iinâlıı olm ay a n la ra k in tu ta r a k d ü şm an dem e!»
15128 c J ؛،»- ،> ١ $ .٠٣؛؛ ،i — ،؛..& ، jp
S en ce b u k ö tü h a l d e v le ttir... L e t = d a y a k ye» d ir ».»
p -T j
Y â n i ev v e li
«D ev = koş »؛.,
sonu da
1512$
ف١ا ازن دوﻟﺖ ﻧﺘﺎزى ﺧﺰ ﺀذز را ن٩٣ اارت ﻫﻤﻰ٠. ن.ا «Bu d e v le t s a n d ığ ın y aşa y ışta n v e le v k i sü rü n m e k su re tiy le olsun Ali،r e t ta r a f ın a d ö n m ey ec ek o lu rsa n b u b u h a r ın e llie tte g ü z’e d ö n e c e k tir..
1513.0 ﺷﺮ ق و ر ب ﺟﻮﺗﻮﺑﺲ ﻟ ﺪ ه اﻧﺪ اﻧﺪ
.رﻳﺪ
زن,؛ ﺳﺮاﻳﺬاف٠
« S en in ^ b i , b a ş la n kesilm iş v e b e d e n le rin d e n a y rılm ış v ez irleri ş a rk da, g a rb 'da ؟o k g ö rm ü ştü r.» 711
B ö y le k i m s e l e r İ ç in S ftre 1 KfirA’d a :
ﻻﻓ ﻲ
Y â n i: «Yer ( y ü z ü n ) de kibr-ü azam etle yürüme. Çünkü ( n e kadar b a s s a n ) arzı cidden yaramazsın, boyca da asla dağlara eremezsin4..» buy u ru lm u ş tu r. M ü te v â z î o l a n l a r d a :
زر١ذﻓﻳﺗﺎذ ﺛﺘﺎً ﻗﺌﺎًةﻻ4 ﻇﺊ١داخ١ ا ت ﺀ ﻷري;؟و١ Y â n i: «O ؟ok esirgeyenin ( h â s ) 'kulları, ki onlar yer yüzünde vekaar ve tevâzu ile yiiriirler. Kendilerine beyinsizler (h o § a g i t m e y e c e k ) lâflar at. tığı zaman, Selâm etle, de ( y iy ib ge؟e)r!er«.» d i y e m e d h e d ilm iş tir .
15136 ا ن ﺗ ﺒ ﺮ زص اا ل دان ﻛﺎ ﺀ ت ف ﻛ ﺒ ﺞ ﻣ ﺖ٦ ﻛ ﺜ ﺖ٠ز ى ر ز ر١ «Kibir ve azametin öldürücü zehir olduğunu bil. tal ve ahmak k§؛i sarhoş olur.»
o
zehirli şarapla ap.
15137 ر زﻫﻰ ﻧﻮ ﺛ ﺪ ﻣﺪ ر ى٠ ﺟﻮن ى
إرب ﻳ ﺪ م ﺑﺌﺒﺎﻧ ﺪ ﻣﺮى٠ از .B ir bedbalıt zehirli şarabı İçince neş’e bir müddet başını sallar, omuz.larını oynatır.» (40) (4)ا
s .re î Esra : 37. S .rcî F urkan: 63.
7 ا:ا
15113
واﺣﺖ.' ون٣ و_ن دﻛﺰرا ل ﺧﻨ ﻤ ﺖ زن دو ﺟﺒﺌ ﻰ زﺀررا ا د ﺛﻨﺎﺧﺖ «o düşkün dertliye, kendisine bir kullukta da bulunmadığı halde n e. den iltifat ediyor? İşte bu iki hareketten kibirin nasıl bir zehir olduğunu anlamalıdır." 15144
ل رازد٠رﻛﺮ ﻛﺪا٠ راﻫﺰن
اد
را م رﻣ ﺮ
٠ا ك ا ك ر د
«Yol kesen, aslâ bir yoksulu soymaz. Bir kurt ölü bir kurdu k afiyen ısırmaz.»
15145
ىآف س(ﻻت١ ار١ﺧﻨﺮﻛﺜﻨﻰ ر ت- ا ذﺑ ﻮ ر/ ا را ؛ د٠ «Bir takım kütü kişilerin elinden kurtarabilmek İ؟in Hızır, gem iyi sakatlamıştı.» K u r 'â n - ı K e r i m .d e h i k â y e h im e s s e l a m a r k a d a ş o l m u ş la r la r d a n p a r a a lm a d ık la rı h a ld e s e b e b i is e g e m iy i t a h r i b e t m e k teden. z â lim b i r h ü k ü m d â n n
b u y u r u l d u g u ü z e r e M û s â v e H ız ır A le y v e b i r g e m iy e b i n m iş l e r d i. G e m ic ile r b u n H ız ır g e m id e n b ir ta h ta k o p a rm ış tı. B u n u n d e ğ il, i l e r i d e b e k l e y i p S a ğ la m g e m ile r i z a b g a z a b ın d a n k u rta r m a k tı. B u m ü n â s e b e t le
H a z r e t - i M e v lâ n â d i y o r k i:
15146
ﻧ ﻜ ﺚ ﺛﻮ١ى رﻫﺪ
c ( t
اﺣﻮن
ن در ﻓ ﻔ ﺮ ت آدر ﻓﺘﺮرو٠١ «Mademki kırık olan kurtuluyor, sen de k in i da aczini bil. Emniyet yokluktadır; sen de kibir ve gurura değil, yokluğa meylet!» 7 ا5 '
ا.٢٠ ا. ا ؟
او
ان ا٠٠ راًود از ز٠ﻳ ﺮ
ل راو٠ ا ز م ا ﺛ ﺪ٠ﺑ ﻮﻧ ﻬﺪ ف «Yerden başını kaJdırıp, varlık gösteren ve büyüklenen kimse ise, tedâvî olunmaz bir surette yaralanır.»
15152
زدان
ا انﻣﺎ وﻣﻨﺪت3ﺣﻠﻢ
ﺋ ﺪ ب— ت١ ﻋﺎﺑﺖ زن ردا ف «Bu (biz) ve (ben)lik, yâni kibir ve azamet vehmi, halkın mcrdivcnidir ki sonunda o merdivenden yuvarlanmak mukadderdir.»
15153 زﺳﺖ٠ ر ة اﻻر رود ا د٠ ﻛﺎﻣﻬﺨﻮان اوﻳﺰ ﺧﻮاﻫﺪ «Kim, merdivenin daha üstüne - ؟ikarsa o daha ahmaktır. Çünkü , ٠ ٠ ،،٠ tüğü vakit kem ikleri daha beter kırılır .»
15154
ا_ن ﻓﺮوﻣ ﺖ واﻣﺮﻟﺶ آن ﺑﻮد و د. ا ﻛ ﺖ ردا ن
ي رﺑﻊ
«Bu, merdivenden yuvarlanmak ve kemikleri kırılmak, kibir ve azam et cezâsının feridir, asıllan ise şudur: Yücelik, Tannya §irk koşmadır.» Nitekim bir Hadis-i Kudside: «Kibriyâ benim ridam, azamet d . izârımdır. O hususlarda benimle miinâzaaya kalkanı ateşime sokarım.» buyurul-
muştur. Ridâ v e İzâr: A r a b k i s v e s i d i r k i b ir in c is i c e k e t g ib i o m u z la r a a l ı n ı r . İ k in c is i p e ş t e m â l g ib i b e le s a n l ı r . E b û H i i r e y r e ( R a d iy a llâ h U a n h ) diyor k i: «Resûl-İ Ekrem Sallallâhü Aleyhi Vesellem ile orduları, sefer csııâsında tepelere çıktıkça tekbir getirirler, vâdilere indikçe Sübhâncllâlı der. Jerdi.» Tepelere çıkmak bir nevi yükselmek oldugu, yükselmek ise Cenûb-1 Ilakk'a mahsus buulndugu İçin Resûl-İ Ekrem ve Ashâb٠ı Kirfimı yüksek 717
ا١1.؟8 رﻣﺪر درون٠ د٠و ا م اﻣﺢ اون- در ﺧﺎل٠ا ا د د ا٠ﺑﺲ ﺟ ﺮ * ؛؛erimde bulunan ve b u bahse müteallik olan esrârı söylersem, pek « ؟.ok ciger kan olur Y â n i t a h a m m ü l g d e m e z le r . 1515.
ﺳﺖ٠را ا ن ب٠ “ اود زرﻛﺎfS إس
ل— ت. ; درد١ ﻛ ﻒ دوﻛﺮدم٠ا «Bahsi kesiyorum; zeki olan'lara bu kadar kâfidir. Ben iki defa ا٠ ا.lendim. Eğer köyde adam varsa - yâni dinleyenler arasında anlayan m ev «.cud i s e - bu kadar söz yetişir H a z r e t - i M e v l â n â b u n d a n s o n r a H â m â n ’ı n F i r a v u n 'u s a p ıtm a s ı b a h s i n e d ö n e r e k d iy o r k i:
15160
د ل ان ﻫﺎﻣﺎن دا ز ﻣ ﻤﺘﺎ ر د ران ﻓﺮﺀون زد. ' راى.اﻧﺤﺐ «Ilulâsa, Hâmân, o kötü ve sapık sözleriyle Firavunun yolunu vur. du.»
15161
"ادﻫﺎن.ﻟﺬﻣﺔ دوﻟﺖ ر ﻣﻴﺪ ا ﻛ ﻼ ن٠ و ر د ى١ ىوى٠او *Devlet ve seâdet lokması Firavun’un ağzına kadar gelmişken, IIAm ؛n, âdetâ onun boğazını keserek yutmasına meydan vermedi.»
15162
ﺧﺮﻣﻦ رﺀوف را داد اوﺑﺎد ﻫﻴﺞ ﺛ ﻪ را ا ﻧﺠﻨﺒﻦ ﺻﺎﺟﻤﺐ »ﺑﺎد «Hâmân, Firavunun harmanini yele verdi — Y âni dine ir m e k te n v٠ ١ İmâna gelmekten mahrum bıraktı — Hi ؛bir pâdişâhın lıöyle bir veziri ol. masınî»
«A ALEYII.SKlliAM A: . m ü l k ü TAYİN'AKATJ BEYLERİNİN, M I 1 \ I ٠ VI. » ؛-İZE TAKSİM ET K i ARAMIZDA İHTİLÂF ÇIKMASIN» !)EMELE SI:'R،; SALLALLAHÜ ALEYH، V٠ ؛LLEM،N DE: “BEN BU BEYLİK İŞİNDE HAK TAKAEJNDAN MEMURUM» BUYURMASI VE İKİ TARAEIN MÜBAHASESJ »
15168 'د٠ﻣﺎ1 ن ﺀا ب ر د١آ ن اﻣﺮ د٠ ر ﻣﻨﺎزع ى ﺛ ﺪ4 زد ﺗﻴﻎ٠ «Arab beyleri toplandılar ve huzur-! peyg3mberide münakaşa ettiler.»
Ve dediler k i :
15169 ر٠ ا٢ ا ر٠ از.ﻛ ﺎ “»وﺟﺮى ﺀرﻳﺚ ﻧ ﺤ ﺸﻜ ﻦ ا ن ﻣﻠ ﻚ ﻧﺤﺶ ﺧ ﻮ د ر٠ .S e n bir eırçîrsin ve bizim her birimiz de birer emirdir, leketi taksim et ve hissene' düşeni alî»
o
-halde mcm-
15170 درﻧﺤﺶ ﺧﻮد اﻧ ﺼﺎ ﻓ ﺠ ﻮS / ا دودﺳﺖ ﺧﻮد ذ و٠ وﻧﺒﺶ." «Her emir kendi hissesine düşene râzî olsun. Sen de birim liisseleri. .nizden el ؟ekî»
15171 ا ﺳ ﺖ٠ ق داه٠-ﻛﺎﻧ ﺖ ﻣ ﺮ ى ﺻ ﺼﺎ اﺳ ﺖ.٠ ﻃﻠ ﻖ داد٠ر و ر ى اص «Rçsül-i Ekrem Sallallahu Aleyhi Vesellem buyurdu ki: Emirliği bana Hak verdi,'sirinkisi ise iğretidir.» 721
15177 / / رآ ﻋﺪ را٠ در زﻣﺎن ا ر ى ﻟﺮا ف ر٠١ ن٦ ﺳ ﻞ آ ﻣ ﺪ ﻛ ﺸ ﺖ٠ «O anda. Kahr-1 tlâhî ile, bir bulut gelip yagmur yağdırdı, seller akıp ،١trafı doldurdu.»
15178 ﻳ ﻞ ﺑ ﻰ ﻣﻬﺒ ﺐ؛- ورد٦ رو ﺑﺜﻬﺮ
ب.ا ﺀ ل ث ; اﻓ ﻐﺎ ز ﻛﻨﺎ ف ﺟ ﻪ رﺀا «؛K o r k u n ؟.b i r s e l,
şehre yüz tuttu. Şehirliler korkudan feryâda baş
İadı.»
15179 * وﻗ ﺖ اﻣﺘﺤﺎنS ر٠ﻛﻔﺖ ﻳﻎ ن ا د د ﻫﻴﺎن١ ﻛﺬون ا كI د٠ آ «Hazret" ؛Peygamber buyurdu ki ؛,Zan ve şüphenin ortadan kalkarak hakikatin meydana çıkması İ ؟،in imtihan vakti geldi. Siz de hakîkî V . bâk mülk sahilii iseniz şu seli durdurun.»
15180 اود در ﻛ ﻨ ﺪ- ﺀراﻣﺮى رة ﻳﻞ ﺑﺘﺪ- ﺗﺤﺎ ن آ ن٠"ا ﻧ ﻮ د در ا «Her emir, imtihanla seli durdurmak İ ؟in, mızrağım suya attı»؛
15181 ﻣ ﻄﻔ ﻰ٠ ﻧﻨﺪب ا'دا ﻃ ﺖ دروى
ا٠ ٢ ل
روا. ﺀﺀﺑﺰ ﻗﺮﻣﺎن٠ اً ن ﺗ ﻐ ﺒ ﺐ «Cenâb-ı Mustafa da, mûcize gösteren ve fermânını kabul ettiren as٥ sini suya bıraktı.» 725
'؛ ا.؛؛؛،
«İğreti euıirlik, böyle zayıf آﺀﻻوﻻJiakfcu» vergisi ohm Cîmriik ise t o y . ،e yücedir İşte...» 15188
ذزﺀ ﻫﺎرا ز"دﻟﺪى ا ﻧ ﻐ ﻴ ﺐ ﻧﺠﺒﺐ،' د ﺛ ﺎ ن ﺋ ﻦ 'ام او ﻻن اﺀ « e ğ e r E y a s i l k i§ i ٠٠ -z a m a n a 'y e t i ş i p de o mızraklarla asâyı g ö rm e d in se o emirlerle, S « ltâ n ’ü l-E ııb iy â E fe n d im iz in isim le rin i ﺀ؛ﺀةئ 1Ö189
رد٠را ﻳﺰ ﻓﻴ ﻞ ا ك٠'اﻣﺜﺎ
ﻻم او ذوﻧﺖ ﺑﻨ ﺶ 'ﻣﻤﺮن « O n ların ad rm ö lü m ü n ،« jk ıo ı se li çoktaü götürdü, fakat (Nâm -1 N. b ev i) ve (Ş e r’-i M u h a m m e d i) ölm edi.»
1519Ö ﻧ ﺞ ﻣﻮﺑﺖ ى ﻧ ﻜ ﺪ ش رد وام ﺗﺎم٠ ﻫﻤﺠﺘﻖ ﻣﺄووذ "اروز « S ü tü n m ü s lü m a n m e m le k e tle rin d e , . ’n u n adma üergür، beş defi, n ev b e t v u ru lm a k ta d ır v e K ıy â m e te k a d a r d a v u ru la c a k tır.» N ev b et: H ü k ü m d a rla rın v e e m i r l e r i n k a p ı l a r ı n d a ç a l m a n ç a lg ı d '.،m ١، ■؛ tir. B u ra d a k i n e v b e t is e , b e ş v a k it o k u n a n ( E z â n - ı M u h a m m e d i) d i r. H a zret-i M e v lâ n â b u h a k ik a tle ri b ey a n e t t i k t e n s o n r a , M u s a v e Ki ı . ، v u n k ıssasın a a v d e tle M û s â A l e y h i s s e l â m l i s â n ı n d a n Fi r a v u n ’a hitaben !؛ y o r ki:
15191 ١اﺀه٠ ﻛ ﻮدم ل٠ﺳﺖ.را ﺀظ ﺀﺻﺎ١ووورى اورده ام > ر «Eğer akim varsa sâna lutuflarda bulundum fo k .. Eşek isen eşeğe sopa getirdim.» F. 47
7 ا'؛ ة
15197 اﺛ ﻐﺎ٠ ا از دوز خ اﻣﺪ٠ا ن ﺀص
ﻻ ذ و ز ادر روﺋﻰ٠
£
«Bu asâ, sana: (Kiifür karanlığından îmân aydınlığına ka )؟demek İ ؛ln Cehennemden bîr ؟eşnî olarak geldi."
15198 -
ودر د دا ن ﻣﻦ۶ ودﻧﻪ د) اﻟ ﻰ ت ﺋﺒﻮد ز درﺑﺪاف ض٠ﺀﺋﺺ
«Yoksa, benim dişlerim arasında kalırsın; kimse seni benim kahrımdan kurtaramaz.»
«ALLAHIN KUDRETİNİ TANIYAN KİMSE CENNET VE CEHENNEM NEREDEDİR? DİYE SORMAZ» H a z re t-i M û sâ n ın : «Bu asâ. C e h e n n e m d e n b ir çeşnidir» b u y u rm a sı üzerin e C e n n e t v e C e h e n n e m n e re d e d ir? d iy e b ir s ü â l v â r id olm ası ih tim â lin e cev ab o lm ak ü z e re C en âb -1 M e v lâ n â d iy o r k i:
15199 j j خ وز.ﻫﺪﺧﺪا ل١ ﺧﻮ1ﻣﻚ
أ وﻓﺢ ﻛﻨ ﺪ١اوج را ر ا غ د «Allah .nereyi isterse Cehennem haline getirir, hattâ fezâyı uçan bir kuşa ttızak haline getirir.»
15209 رد دردﻣﺎ٦ ر٠ ت: زد'دا١ر ا٠'ا؛ﺧﻮى د وز ﺧ ﺖ واز د «Sana öyle bir diş ağrısı veriir ki, onun İçin, Cehennem azâbı V . ٠ J٠ dcrhâ ısırması dersin.» 727
15205 ث- ﺣﻖ ﺀ رﺑﻦ ﺀ٠ ﺑ ﺶ٠ دآﻻ٠L"
ت٠ وم٠درﻣﻴﺎف هﺀوﻧﺮار وا Cenâb-ı Hakkin yoJdakJ ayık ile sarhoşu ayırd edecek bir temyiz kudreti bulunduğunu anlaman içindir..
,
15206
ﻣﻮح؛ﻟ ﺖ1 ﺳﻞ ﻳﺒﻦ’از ﺣﺪا ﻃ ﺖ ﺑ ﺖ٠ا وإ ن را. ﻛ ﺜ ﺎ د آ ن ر1ا٠ «Nil nehri ve §ab denizi, temyiz' ve tefriki AJlahdan öğrendiği ا أ ا ؟ إ Mösâ’ya ve Beni isrâîl’e açılıp yol vermiş; Firavun ile askerine de o yolu kapayıp kendilerini boğmuştur,.
15207 ذ ﺑ ﻞ را/ اذل ﻛ ﻨ ﺪ٠ ﻟ ﻄ ﻒ ﺣﻖ ﺑ ﻞ را٠ ﺣ ﻤ ﻘ ﻜ ﺬ د ة١ ر او٠ة «Hakk’ın lutfu N il nehrine idrak ve şuur verir. Kalırı ise Kaabil’ ؛-ali «.mak hâline getirir K i, k a d m m e s e l e s i n d e n d o l a y ı ö l d ü r d ü ğ ü k a r d e ş i ’ H â a b i l 'i n c e s e d in ؛n e y a p a c a ğ ı m b i le m e m iş , g ü n l e r c e S ir t m d a - t a ş ıd ık ta n s o n r a b i r k a r g a n ı n ٠«؛g a s ı y l a t o p r a ğ ı k a z d ığ ı n ı , o ؟-u k ı ı r a ö l ü b i r k a r g a y ı g ö m d ü ğ ü n ü g ö r m e s iy le 0 d a t o p r a ğ ı e ş m i ş v e s ı r t ı n d a t a ş ı d ı ğ ı c e s e d i o r a y a d e f n e t m i ş t i .
15208 در ؟ادا ت ا ز ﻛ ﺮ ﻣ ﻌﻘ ﻞ اً آ ر د رب٠ﻋﺘﻞ اذ ط؛ل ﺑﻘﻬﺮ وود «Allah, kerem ve liitfu ile cemâdâta (cansız şeylere) şuur ihsan eder, kahr ile de akıllının aklını İzâle eyler.»
15209 ﺀةﻟﻰ ﺛ ﺪ دﻳﺪ٠در ﺟﺎداز ﻟﻄ ﻒ زﻃﺬﺑﻶن داﻟ ﺶ رﻣﻴﺪ١وزﻧﻜﺎل «O’nun iütfuyla cemâdâtta akil zâhir olur; Itah.r ve azâbiyle de akıllıİarın akil kaçar.» 72.
1٢»214
)اس٠"اﺣﻤﺎدات د ا ر ا ل اس:» ﺟﻮن ﺀﺻﺄ وﺳﻨﻚ دارى از «D ؛ğer cemâdâtı da şcksiz, şüphesîz bir halde asâ ile taş parçalan »؛، kıyas etî٠ -' K i h e p s i n i n b i r a n l a y ı ş ı v e s ö y le y iş i v a r d ı r . N i t e k i m K u r 'â n - 1 K e r i m d e ş ö y le b u y u r u l m u ş t u r :
رؤﻻﺛﺔﻳﻦ ﺷ ﻘ ﺘ ﺮ٠ ر | ؛ ؤ د ﻋ ﻪ١ و Y â n i: «Hiç birşey hâriç değil, hepsi O’na hartıd ile tesbih eder. Fakat siz, onlann teşbihini iyi anlamazsınız«».» H a ttâ e n k ız ıl d in s iz le r b ile is te m e d ik le ri v e f a r k m a v a r m a d ık la rı h a l d e n e f e s a lıp v e r i r k e n a ğ ı z l a r ı n d a n ç ı k a n (H e ) h a r f i i l e A l l a h ’ı z iltr e d e r le r .
.15215 ﻃﺎﻋﺖ ﻣﻨ ﻚ وﻋﺼﺎ ﺧﻨﺎض ﺛ ﻮ د وز ﺟﺎدا ت ﻛ ﺮ ﻣﺨﺒﺮ ﺛ ﻮ د «Taç parçalarının Hazret.i Peygambere ve asânın Hz. Mûsâ'ya itaatİarı, diğer cemâdâtın da Emr-İ ilâh î’ye muti olduklarım bildirir.» V e o n l a r lis â n -1 h â l â i le d e r k i:
15216 ﺑﻢ. و ﻃﺎ/
ًا
ا ذ_زدان٠
ﻣﺎ ر ه' ل اذاﻓﻰ ﺿﺎيﺀﻳﻢ «Biz Allah’ı biliriz ve O’na itaat ederiz. Tesâdüfî ve abes yere varatılmamışız.»
(s ٥r ٠ (43 ؛Esra ؛44 . 731
BİR MÜ’MÎN İL K اا، ا٤’FEYLESOFUN MÜBAHASE ETMES،. ALLAH İNKÂR e d e n v e A l e m e : e v v e l ، y o k . ، y e n b ، b DEIIRINİN c e v a b i .
15221 ا؛ ﺣﺎ دﺗ ﺖ٠ ى ﻛﻔ ﺖSi دى اى اﺳﺖ ا ن ﺟﺮ خ ﺣ ﺶ واوﻟﺴﺖ٠ ٠ «Dün biri dedi ki: Â leın hadistir, (sonrada, yaratılmıştır), bu gökyüzü de fânî olup, Allah onun vârisidir.»
15222 ون دا'ى ﺣ ﺪ و ث٢ ﻛﻔ ﺖ
ﻟﻠﻔﻰ٠
ﺣﺎدﺀى ارﺟﻮن دا ﻧ ﺪ ﻏﺘﻮث «Bir feylesof ona sordu ki: Sen Dünyânın sonradan zuhüra geldiğini ne biliyorsun? Yağmur, bulutun sonradan yaratıldığını nasıl bilir?»
15223 ﻧﺮ؛ ﺧ ﻮدﻧﺪ ق از اﻛ ﻼ ب "وﺟﻪ ى دآ ل ﺣ ﺪ و ﺛ ﺎً ﺋ ﺐ .،Bu değişip duran Âlemden sen bir zerre bile değilsin, o halde Gli- / ııeçin sonradan yaratıldığını ne bilirsin ki?»
,15224 ﻛﺎﻧﺪر ﺣ ﺪ ث ا ﺛ ﺪ د ﻳ ﻦ
S •;
دﺀ زﻳ ﻦ٠ ذد آ ﺣﺮوا١كﺀ ﺑﺪ «Pislik ؟؛inde bir kurt, yeryüzünün evvelini .ve sonuuu ne ,bilir?» Sen de  lem e nispetle bir Zerre bile değilsin. Veya, pislik İçinde bulunan bir kurt misâlisin. Bir zerrenin Güneşten, bir pislik kurdunun Arz'dan haberdâr olmadığı gibi, sen de Dünyânın kadim mi, hâdis mi olduğuna vâkıf degilsJn.
7:ﺀ ا؛
ا.٢٠22٠.
ﺷﻢم٠ ﻛﺎ ع٠ ض ﺑ ﻮ ى ﺟﻊ
ﺗﺪم٠ع ٠اﻃﻼع ﺣﺎل اﻳﺜﺎن ا «Ben o kalabalık tarafına gittim, miibâbese edenlerin haline muttali oldum.»
1523. ا د و ن ة ' ﺑ ﺖ٠ى ﻛ ﻐ ﺖ
S1 . آن
دأرا ﺑﺎ"ﺑﺖ٠ ﻟﻰﻛﺎ"ل ا ن «Biri diyordu ki: Şu Alem fânidir. Şiiphesizki bu binâmn bir bânîsi vardır.»
15231 ن ﻗﺪﻳﻢ و د ﻛﻎ “ ت١j f
وان
ى واﺑﺎ'ى و ﻳ ﺖ٠' ﺑ ﻨ ﺶﻻ «Karşısındaki de diyordu ki: Bu Alem kadimdir, .evveli yoktur ve zaman ile mukayyed olmamıştır. Başka bir bânîsi yoktur, varsa o, kendi, sidir.»
15232 ١ ذﻻق ر٠ ﻛﻔ ﺖ ﻧ ﺰ ﻛ ﺜ ﺌ ﺄ ووزاﺀرا٠ر و ز و ﺷﺒﺂ ر ر د «Mü.min dedi ki:' Yaratanı, geceyle, gündüzü getirip götüren ve bii. tün ınahlûkâtın rızkını veren Allah’ı İnkâr ediyorsun.»
15233 ن ﺛ ﻔ ﻴ ﺪ٠ ﺑﻔﺖ ى ر ﻫﺎ ن ﻧﺨﻮاﺣﻢ ﺗﻘﻠﺒﺪ ى ا د٠ ى اً نf
ًا
«Feylesof dedi ki: Delilsiz sözü dinlemem; taklid’e ancak ahmak olan kapılır.» 735
؛ا,>اًاﻳﺬ د ا ن اﺀ ت دا ن٠دو زان ى ا ر ﺟ ﻮ ﺀ ل ﻣ ﺮ ﻋﻨ ﻖ ﻋﺎﺛﻔﺎن «Âşıkların, aşkı, hâlî vo sırrı ذﻻ؛عo hucceti söyleyemiyorum.»
15240 ض ص درام ﻧﺜﺎﻧ ﺶ ان ﻳﻮد ن دا را ﻛ ﺎ د ر اً ﺗ ﺶ رود١ق/ «Ateşe girecek kimse i ؛in٠ o kalbdeki biirhan. delil ve huccet olac.aktir.» Feylesoflar ve tabiatcılar, (A n â sırı erbea)yı, yâni: ateşi, havayı, suyu ve topragı bizzat müessir bilirler. «Ateş bizzat 'yakar, su kendiliğinden boğar» derler. Ehl-İ îm ân ise: «Anâsırdaki kuvvet, A llahın iradesiyledir. Cenâb-ı Hak m urâd etmedikçe ne ateş yakar, ne de su boğar. Nitekim, ateş ibrâhim Aleyhisselâmı yakm adı ve su Mûsâ Aleyhisselâm ile ileni isrâili boğmadı» diye itikad ederler ve bu itikadı m etin olan bir (sâh؛b-i yakin) âteşe girecek olursa hıfz-1 İlâhî-ile yanmaz, fikrindedirler. Nasıl kl, Rufâî şeyhleri ve dervişleri ateşte kızdırılmış dem iri yalarlar ve yanmazlar. , Taşkasab sem tinde şimdi arsası .bulunan b ir (K aranohut) mescidi vardi. Ahmed efendi nam ında bir ru fâi şeyhi perşembe geceleri orada ru iii âyini İcrâ ederdi. Kendisi Mülkiye melîtebinin kapıcısı olup yüz elli kuruş aylık alır, onunla ؟oluk ؟ocuğunu geçindirdikten başka, mukâbelc )؛eceleri yemek yapar,' gelen fukarayı doyururdu. Molla G ürânî câm iinin önündeki sıra dükkanlar arasındaki kahvehâ nede bir sabah rufâileri ateşin yakm adığından bahs açılmış. Kahvedekilerden bazıları, bunun hokkabazlık nevinden olduğunu, yoksa ateşin mutlaka yakacağım söylemişler. O rada bulunan şeyh Ahmed: — Bakalım yak ar mi, yakm az mi? diyerek kalkmış, bitişik simide، dükkânının yanm akta olan fırınına girm iş ve bir m üddet oturmuş. Sonra m ûterizlerin ricâs.iyle dışarıya çıkmış, kendisinin yanmadığını, hatta beyaz cübbesinin renginin dahi sararm adığı görülmüş. -Ben, Ahmed efendiye yetiştim. Evi bizim sokağ'ın alt tarafında oldu, ğu İçin kapımızın önünden geçerdi. R ast geldikçe elini öper, duâsını alırdım. F ırına girdiğini görmedim, fakat babam dan işittim. Zaten şeyhin 0 keram eti mahallece m eşhur idi. İşte feylesof ile miibâhese eden m ü’min de, yakin sâhibî bir zât ol. 7 ؛،7
1524.Î
اادان وا ف د و د٠ س ﻋﺎم وﺧﺎس از
زﻛﺎ ن و ﺛ ﻖ ر ى اﻗﺎ ن ر ود، «Halkın iJeri gidenler ؛-de, alelalede olanları da anlar... Herkes şüp eden kurtulur ،..»
15247
ﻗﺤﺎن٠ن ا١ب- ى١آ ب و اً ش آﻣﺪ ﻫﺎن.'
ﻗ ﺪ ﻧﻠ ﻲ را ئ آ ن ا ﺛ ﺪ
«Ey cân, gizli olan hâlis ak ؟, ile kalp akçenin imtihanı ateş ve su ile،.ir.» K i o n l a r ı a t e ş t e k ı z d m p s u y a a t a r l a r m ı ş . H â li s a l t m s a p s a n k a l ı r , k a l p
l.ara i s e k a p k a r a o l u r m u ş . M ü ’m i n b u n l a n d e d i k t e n s o n r a d e d i k i:
15248 ش روﻳﻢ٠ًو"و رد و در ا ٠ "ا ض ا ق ﺣﺮااا ن ذ وﻳﻢ٠ر «Sen ve ben... ikimiz de ateşe girelim... Bu işe şaşıp kalanlara huecet ve delil olalım.»
15249 ر اوص.و"و رد و دد ٠ ،>•*>؛ و ا آ_ﺗﻴﻢ
٠ ﻧ ﻜ ﻞ. و ا٠ - ن و٠ ﻛﺎ
«Yâhud sen ve ben... ikimiz de denize atlayalım ve bu mütereddid ceınâata ilak ve hakikat alâmeti olalım.» ر
15250
ﺑ ﺄ ن ﻛﺮد د ودر آ ش ﺛ ﺪ ' د
رﺗﻒ آﺗﺶ ﻧﻞ د.ردوودرا «BOyle mukavele yaptılar ve ateşe girip kendilerini alevlere arz eylediler.» 7:٤ »
İ b r a h im : « B e n im R a b b lm ( 1آ،، ﻷأااg a r k t a n d o ğ d u r u y o r , s e n d e o n u G a r b 'ila n d o ğ d u r d a ، b r e l i m , d o y h i n . k f tf lr b l e m r u d s e s in i k e s m ig .
15255 د د مﺀواب
ﺟ ﻮ ﻧ ﺮ و ﺑ ﺪ ﺗ ﻨ ﺪ ﻏﺎﻟﺐ
ﺣﺮ دوام ﻣﻌﺠﺰات ودر ﺟﻮاب V iu n
«Mü’minle feylesof iddiaya ve tecrübeye kallanma, mucizelerin deettiği zuhûr etti, doğru olan galip oldu.؛.»
15256 دم زد از ﻳ ﻖ٠ﻓﻬﻢ ﻛﺮدم ﻛﺎﺗﻚ وز ﺣﺪوث ﺟﺮ خ ﺀﻟﺮون و ت ﺣﻖ «Anladım ki: Alemin evveli vardır, bu gök kubbe sonradan yaratılnuştır, diyen haklidir.»
15257 ﻣ ﺖ ﻣ ﺪ ر ﻫﻤﺎززرد رو
ﺛﻜﺎر ﻛﻮ١ دق اً ن٠ ر. ﻳﻚ ﻧﺪان «Münkirlerin getirdiği delilin yüzü dâima san, yâni mâlul ve zayıfdir. <) inkarın doğrıılu^ına nerede bir alâmet vardır?»
15258 ﻣﻨﺎرﺀ د ر ﺛ ﺂ ى ﻣﻨ ﻶران
ﻳﻚ
ر د ر ن ﺀا؛ﻛﺎ “ اﺑﺎﺛ ﺪ ﻧﺜﺎن «Münkirlerin öğüldügü bir minâre bu Alemin neresindedir ki, o nıün!،irlerin doğruluğuna nişan olabilsin.»
15259 ﻧﺠﺎ ﻣﺨﺮى٦ ﺑﺮ، ﻣﺘﺮى ﻛ ﻮ ذ و ى٠ رد رو^ار١اد٠ «Ilani, nerde bir mimber ki oraya çıkan bir hatib, bir münkirin zamanini yâd ve scnâ eylesin.»
٠١48
!
741
I .is â n - ı R a b b a n i d i r . K u ı ’An ,IÛZİI اااا1اا,: ااv a k i t a r a b c a m n f e s â h a t, VR b e l a g a t b a k ı ı ı u n d ı u e r ، : ﻟم،؛ﻻا)ذ. ٠ ٠ ااأااا٠٠ ﻻ.... / ا،';، 1،1 اا ” ا؛،؛:a f a s ih , e n b e liğ ş a i r l e r i v e t i p l e r i o v a k i t h a y a ti ، ، i d i l e ،;،!، < ٠،،!;،،;، k a r ş ı L isâ n -1 K u r 'â n i le m e y d a n .k u n d u ،. V e ta k lid i te k lif e d ile r e k :
\ ) \ ﺑ ﺎ ل, ل: ﻏ ﺎً ﺀ إ ا ي٠١ؤأﺗﻴﺒ ﺆ ﺧ ﻲ
© ﺋﻳﺿص\دةئ١ق؛د\؟ؤﻫﻬذ\غ١ ﺗﺰ١و Y â n i:
«Eğer kulumuz ( M u h a m m e d ) i n üzerine parça parça ( s û r e s û r e ,
;'،yet â y e t ) indirdiğimiz ( K u r 'a m n A l l a h k a t i n d a n g e ld i ğ i n ) den şüphe cdiyıresan. h a y d i ،،in in b e n z e r i n d e n siz d e (meydana) b i r s u r e ,g etiri،،. A b lah’dan başka şâhidlerinizi ( t a p t ı ğ ı n ı z p u t l a r ı v e b i l g i n l e r i n i z i ) de (y aı-fiım a ) çağırın, eğer ( id d i â m z d a ) doğrucu ( in s a n ) lar iseııiz.h» d e n ilm iş ti. O k a d a r u ğ r a ş t ı k l a r ı h a l d e e n k ı s a s û r e s i n i b i l e t a k l i d e d e m e d ile r . İ ş te b u h a l , H a z r e t - i K u r 'â n ı n b i r m û c iz e s i id i. D iğ e r b i r m û c iz e s i d e , b ilt ü n s e m â v î k i t a b l a r _ y â n i T e v r a t d a , i n c i l d e — d e ğ iş ik liğ e u ğ r a d ı k l a r ı J ıa ld e , Kur’an-1 Kerimin n e b i r h a r f i e k s ilm iş , n e d e İ lâ v e e d i l m iş t i r . V e ():
Y â n i:
«Kur’ânı biz indirdik, biz. Onun k o r u y u c u l a r ı d a , ş ü p h e s iz ،،؛.
b؛ziz«5.» V â d - i i l a h i s i i l e m u h a f a z a o l u n m u ş tu r . H a z r e t - i M e v l â n â d a b u m a h f û z i y y e t İ ç in d iy o r k i:
15264 ﻛ ﻰ راك ﻟﻰ ح;ق ازاف، زره ل زد زﻟﻞ اﻟﺰاد دردان «Onun bir harfini eksiltmeye,'yâlıud fazlalaştırmaya kimsenin ccsfir®. ti yoktur.»45 (44) (45)
Sörei Bakara : 23. S٥e i H ؛e : 9 .
71:1
« ( » ،، ؟،'GÖKLER،, YEK، VI. lu lh l ARASINDA BULUNAN »E R ŞEY ANCAK »A K K IN ؛RAAMES.NI': SEIIEB OLARAK VE MUAYYEN B،R «VA’DE ، ، İ N YARATDIK) ÂYETİNİN TEFSİRİ :B u â y e t- i K e r i m e s û r e - i A l ı k â f ’t a d ı r
c#
|
'و4 د١١ل\ئ1 ﺛﺄﺗﺌﻴﺔﺑﻴﻌﺘﺊ؛'ق١ﺑﻤﺔ٠\ﺗﺎﻻدﻗﻸت
٠ 5ﺛﻸو «Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunan her §ey’i (başka değii) ancak hakkin ikaamesine sebep olarak ve muayyen bir vade İ؟in yaratdık. Küfredenler, korkutuldukları şeyden yüz ؟eviricilerdir.؟.» m e a l i n Y â n i:
d e d ir . N e f y 'd e n s o n r a ı s b a t , h a s r ı i f a d e e d e r . B u r a d a d a ö y le y a p ılm ış , g ö k l e r i n v e y e r i n y a r a d ı l ı ş ı n ı n a n c a k A l l a h ’ı n k u d r e t v e b i r l i ğ i n e d e l â l e t e t m e k ü z e re (h ik m e t v e a d â le t ü z e re ) o ld u ğ u b e y a n b u y u r u lm u ş tu r . İ ş t e H a z r e t - i M e v l â n â b u â y e t i t e f s i r İ ؟i n b u y u r u y o r k i:
15269 ﻛﺎرد ز ن ﻗﺜﻰ: ﻫﺪج 'ﻗﺎﺛﻰ
ﻻ ﺳ ﺪ'ﻟ ﺤﺎ ﻫ ﺮ ﺀ ف' ﻗ ﺶ٠ «Hi ؟bir nakkâş, yaptığı nakşı, menfaat iimidi olmaksızın, yalnız nakı§ yapmış olmak İ ؟in yapar mi?»
15270 ا'ان زﻛﻬﺎن٣ ﻫﺮ م٠. .ﻳﻠﻚ ز ادوﻫﺎن١ﻟﺔرﺟﻪ وا ر ﻫﺎ٠ﻛﻢ٠
«Belki, -misafirlerin ve büyüklerin seyretmeleri ve bu vesileyle sikin, tidan kurtulmaları İçin yapar.»46
(46) s ٥ rei Ahkaf : 3.
745
ا: ٠27ة ﻒ
ض ﺗ/ . ض ﻇﺎﻫﺮ
وان را ى ﻏﺎرب د د ز د “ ت «GOriinen sûrct, Gayb Alemindeki sûrete delâlet eder, gayb sûretinden vücut bulmuştur.»
0
da başka bîr
15276 ر ى ﺛﻤ ﺮ. رم ﻟ ﺘ ﻢ١"ا ﺳﻮم ح ﻧﺎ واذ وا ﺀةدا وذ ﻇ ﺮ١ «Böylece bunları görüşünün miktarmca tâ üçe, dörde ve ona, hatta daha ziyâdeye k a d a r say!» M e s e lâ i l â ؟g ö r ü n e n b i r s û r e t t i r . O n u n - f a y d a s ı g â ib o l a n s ı h h a t t i r , o g â i b o l a n S ih lia tin f a y d a s ı k u v v e t k e s b e t m e k t i r . O n u n f a y d a s ı ç a lış a b ilm e k , o n u n f a y d a s ı d a k a z a n ı p g e ç in m e k ti r . H a z r e t - i M e v l â n â d a m i s â l i r a d e d iy o r :
15277 اى ﻳ ﺮ
'
غ٠ ا ى ﺛ ﻄ ﺮ٣ ز١وب ۶ رأ
١
د ة ز دﺑ ﺪ ر "اﻟ ﻰ م،
«ogul; bunlar, satrançtaki oyunlara benzer... Her oyunun faydasını ondan sonraliinde gör!...»
15278 أت،دﺀ ﺟﻬﺎن درﺋ ﺶ ج٠ ر ج؛ا ن د رد وﻣﺎت.دو ى ﺛﻢ "ارس در «Böylece altı cihete dikkatlice bak ki oyumla galebe edebileşin.»
1527» ردوم ﻷﺷﺪ ﺟﻨﺎن٣٠ اول از ﻫﺎى 'ردﺑﺎن٠ ﺛ ﺪ ن ر ا£ «Merdivenden çıknıakta ljirinci ljasamak İkinciye çıkmak içindir.» 747
Y â n i: «Şu mııhahluık I،، l،t،für edenleri. î n z a r e t s e n d e .«!arca bir, ken dilerini ınzai’ etm esen ،İle. Iııuıııııuzlar. A lllah onların kalbilerine de, kulak larına da mühür basmıştır, düzlerinin üzerinde bir de perde var. En büyük azâb onlarındır47.» b u y r u l m u ş t u r .
15284 رو٠ ١ ﺻ ﺶ ﺟﻨﺒﺪ ﺑ ﺮ ا/ ﺛ ﻮ٠ ٠،> ﺑ ﺶ٠ ﺟ ﺬاr ؛y Rüzgârın tesiriyle başını sallasa da, ba§ sallamasına aldanma»؛...»
,
15285 ا٠ ﻋﺬا اىص٠ﻣﺮﺷﻜﻮﺋﺪ د٠آن ﺧﻠﻨﺎ
ﺀ ﺣ ﺒ ﺎ
د
ا
5ا
ﻳﺎ ى
«Nebatatın başı: Ey seher yeli, seni işittik ve sözünü kabul ettik der ama ayağı, sana isyan ediyoruz, bizi bırak cevabini verir.» M a d d e ç a m u r u n a ş a p la n m ış o l a n l a r d a b a z ı H a k e h l i n i n s e y r v e s ü l û k e d â i r s ö z l e r in i k a b u l e d i y o r m u ş g i b i t a s d i k m a k a m ı n d a b a ş l a r ı n ı s a l l a r l a r , f a k a t a y a k l a n y e r l e r i n d e n k m lıld a m a z .
15286 ر ى راﻣﺪ ﻋﻮام٠ﺟﻮن ﻣﺪا'د م ﻣﺪ و ن ﻛ ﻮ رﻛﺎم٠ ىJ؛y ر «öyle bir liimse seyr ve sülük bilmediği İ ؟in avamcasma ve körcesine mütevekkilâne adim atar.»
15287 اﺟﻪ ا ﻳﺪ دررد٠ وش." ر " وةل ر د ن اﺀﻣﺤﺄب 'رد ٠و ن «Bunların körcesine tevekkülü, tavla oynayanl'arm zara tevekkülü ve İtimâdı gibidir.»
(47)
Şûrci B akara: 6. 74»
ا.٣»؛ﻳﺬ٠:ﺀ ﻣﺎن ا ا را3 ﻣﺣث اﻣﻼك ا٠ ا ى1در ﺧﻠﻬﻪ ا د ن ل «Yer meleklerinin. Yüce Tanrı ile, ceddimizin halife olup olmaması hususunda bahse giriştiklerini duyar ve görür.»
15294 ﺑﺶ ا ﻛ ﻨ ﺪ ا و د د٠ﺣﻮن ﻧﻔﺎر در٠
ا ﻣﺠﻪ ﺣﻮاﺀد اود دوﻣﺤﺸﺮ د د «Yine o kimse, geleceğe bakınca da. Mahşerde zâlıir olacak şeyleri rü’yet eder.»,
15295 اس زﺑﻰ ى ﺑﺘﺪ ا وا اﺻﻞ ا ﻫ ﻞ.
دش ى ﺑﻨﺪ ﻋﻨﺎق اروز ﺳ ﻞ «Şu halde, arkaya bakmca asl’ın aslma kadar... önüne bakmca da kıyamete kadar olacak İıerşey gözüne apaçık görünür.»،
15296 ر و دﻧ ﺪﻟ ﻰ
ا'دازة
ﻰ
> ﻟ
؛؛ﻟﻰ٠ﺀﺑﺐ راﺑﺬد ﺑﺪرص .،Herkes, kalbinin münevverliği ve cilâsı nisbetinde gayba vâkıf olur.»
15297 ﻳﺶ د د٠ﻫﺮﻛﻪ ﻣﻴﻐﻞ ﺑ ﺶ ﻛﺮد او و و ت د د٠ ﺑ ﺪ ز ا ﻣﺪ ارو٠ «Her kim kalbini fazla cilalarsa ziyâde müşâhede eder; gaybi sûretler ona fazla görünürler.» 751
ا٢1.'ا0 3 ق رﺀى ﺑ ﻬ ﺪ٠ﻳ ﻚ ﺑﻤﺘﻰ راﺣﻮ د٢ را ز دا ؛ ز وا ى: ر ح «Talihli ve said olan him١^ e dfc Hak hir musibet verince o kimse ona sabır, hattâ şükrederek yükünü daha ziyâde yaklaştırır.» Y â ııi C e n â b -1 H a k k ’a d a h a z iy â d e y a k ı n l a ş ı r . B u b e y t l e r , h e p * i n s a n d a İ r â d e v e i h t i y a r v a r d ı r ؛y o k t u r » m e s e le s in e t a a l l u k e d e r.. S O fiy y e d e r k i : Â y â n -1 s â b i t e ’d e h e r m e v c u d u n İlm -i İ l â h i d e k i s u r e ti , is t i d a t l a n l i s â n ı y la H a k ’t a n t a l e b d e b u l u n d u . C e n â b -1 H a k d a o n l a r a t a l e b l e r i n e g ö r e s a i t l i k v e ş a k i l i k i h s a n e t t i . D i ğ e r b i r - t a b i r l e A y â n -1 s â b i t e ’d e h e r b i r i n i n n e o la c a ğ ı A l l a h ı n m â l u m u o ld u ğ u v e i l im m â i u r a a t â b i b u l u n d u ğ u İ ؟i n 0 İl.m e v e â y â n -1 s â b i t e n i n m a h i y e t i n e g ö r e h i l k a t i h s a n o lu n d u . B u m e v z u i l e i l g i l i o l a r a k b a z ı l a n d e r k i: i n s a n l a r d a b i r ( İ r â d e - i c ü z 'iy y e ) v a r d ır . K u l b i r ş e y in h u s û l e g e lm e s i İ ç in 0, i r â d e y i s a r f e d e r , C e n â b -1 H a k d il e r s e m a v a f f a k k ı l a r , i s t e r s e k ılm a z , ö t e d e n b e r i h a l l i İ ç in u ğ r a ş ıl m ı ş , İâ k i n b i r t ü r l ü i ç i n d e n ç ı k ı l a m a m ı ş o l a n b u m e s e le y i p e k k u r c a l a m a m a l ı , m u t l a k t e s l i m i y e t h a l i n d e b u l u n m a l ı:
ةاﻟ ﺆ ﺀ ؛ا ﻛ ﺒ ﺘ ﻞ, ا Y â n i: <، ( Y a r a b b i )
bizi doğru yola se v k e t« » .» d i y e A l l a h d a n h i d â y e t t e -
m e n n i e t m e lid ir . H s z r e t - i M e v lâ n â d i y o r k i:
15304 ﺑ ﻦ درﻛﺎر 'زار٠ ﻳﻢ.د دﻻن اذ. ا ﺳﻴﺎ ب ﻫ ﺰ ﻋﺖ ا ﺧﺘﻴﺎ ر
.ﻛﺮد
«Korkaklar, muhârebede can korkusundan, kaçma sebeblerini ele alırlar, on'lara yapışırlar.» (48)
S٥rei Fatiha: 6. 7٠٣٠3
ا؛;»؛ا٠>؛ ذواﺗﻜﻞ م٠ﻛﻔﺖ ﺑ ﻪ ﺣﺼﻠﺖ ﺑود ام ٠ﻣﻮﺟ ﺐ ا ن "اﻣﻦ اازو ن ﻛﺎﺀ «Ilazret-i Mûsâ: (I']y Kerem sahibi Allah; beni sevi e n e sebeb ne ise bildir de, ben onu artırayım) diye sordu.»
15310 ﺑﺌ ﻰ واﻟﺪه٠ ٩ ﻟﻐﻠﻰ٠ 0 ﻛ ﻔ ﺖ ﺑ ﻮ
ﺀرس دﺳﺖ ﺛﻢ روى زده٠ ت٠و «Cenâb-ı Hak buyurdu ki: Yâ Mûsâ; sen anasının kucağındaki bir ؟0 cuk *؛İbişin O, aııası kahredecek olsa yine ona sarılır .»
15311 دﻛﻪ ﺟﺰ اودوار ﻣ ت٠ 'ﺧود 'ﻟدا
ت د ت
ﺛﻢ ازو ﺀﻗﻮر وﺛﻢ از
«O ؟ocuk anasından başka bir kimsenin varlığını bile bilmez. « 11dan mahmûr ve m est olur.» Y â n i k e d e r i d e , s e v in c i d e o n d a n d ı r .
15312
د٠3 ارش ا ﺳ ﺪ روى٠ ﺛﻢ ﻋﺎدر ا _د وروى ﺗﺘﺪ «Anası ona bir tokat vursa, yine ona gelir ve ona sokulur.»
15313 ا ذ ﻗ ﻰ ارى ﻧﺠﻮد ﻏﻴﺮ او ت ﺑﻠ ﻪ ﺋﺮاو وﺧﻴﺮاو٠او «Anasından başka kimseden yardim beklemez. Şerri de, lıayrı da on.lan ibarettir.»
7.٢٠r.
؛ا٠>ﻻا )أ٠ - م )أ٠ ; ا او/ غ ﻋﺒﺎد ت
و دا دﺑ ﻢ و س٠" ع ﺑﺎرى ر( ؤ٠ط «İJâhî; ancak ve yalııız sana İbâdet ederiz; yardmu da ancak ve yalnız senden bekleriz.»
،■BİR PÂDİŞÂHIN NEDÎM.İNE GAZAB ETMESİ, BİR ŞEFAATÇİNİN ŞEFAAT EDEREK NEDİMİN AEVINI İSTEMESİ, PÂDİŞÂHIN DA ş e f a a t i k a b u l VE NEDİMİ A FV EKLEMESİ; LÂKİN NEDİMİN “NİÇİN ŞEFAATTE BULUNDUN” DİYE ŞEFÂATÇİYE İNCİNMESİ»
1532.
را ر د د و د و ر د٠ زو ى١ L"ﻧ ﻤ ﻮ ز ت «Bir pâdişâh, nedimine gazab ederek ،:ozunu, dumamm havaya â ٠ vurmak, yâni vücudunu ortadau kaldırmak istedi.» N e d i m : E s â s e n İ ş r e t m e c l i s l e r i n d e b i r l i k t e b u l u n a n d e m e k t i r k i ٠'*٠ k i d e n b u g i b i le r e ( ؟a n a k y o l d a ş ı ) d e r l e r d i . S o n r a d a n z a r if , n ü k t e d a n v e m u s a h i b m â n â s ı n d a k u l l a n ı ld ı . 0 5 ؛m a n l ı P â d i ş â h l a r ı n ı n n e d i m l e r i n e (1(111s â h ib ) d e n ir d i. I I . S u l t a n M a h m U d 'u n m u s â l i i b i H a y â l i S a id E f e n d i ki E y U b d e n B a h â r i y e y e d o ğ r u g i d e n y o l u n 's o l t a r a f ı n d a m e d f u n d u r . - c k ld e n e d ib , z a r i f v e h a y ı r h â h b i r k i m s e id i. S u .lta n M a h m U d 'u n i d â m ın ı İra d e e t t i ğ i ؟o k k i m s e y i t ü r l ü b e h â n e ille ö l ü m d e n k u r t a r d ı ğ ı g ib i S u l t a n M ail m ü d 'u d a z a r â f e 't v e n e z â k e t l e t e r b i y e e d e rd i،. E z c ü m le ; S u l t a n M a h m U d ( t e l â ş ) k e l i m e s i n i ( t a l a ş ) d iy e k a b a s ö y İ e r m iş . S a i d e f e n d i P â d i ş â h ı n i f â d e s i n i t a s h i h İ ؟i n b i r g ü n t e l â ş İ ç in d e Jıu z u r a g ir m iş v e : .
E f e n d im iz ; k u l u n u z a g e ç m iş
o ls u h
d e y in iz , d e m iş . S u l t a n
M a il-
H a y r o l a , d e m iş . S â i d e f e n d i: S â y e ٠i Ş â h â n e d e f a k i r h a n e y i
t â m i r e t t i r m i ş t i m . B ir a z e n k â z , b ، r
mûd: -
؟o k t a ı a ş k a l m ı ş tı . D ü n b i z i m s i y â h î h a d i , p a t l ı c a n k ı z a r t m a k is te m ،? . T a . v a y ı o ca ğ a k o y d u k ta n s o n ra a ltm a b i r k u c a k ta la ş a tıp tu tu ş tu r m u ş . T a la ? p a r l a y ı n c a a l e v l e r i t a v a y a s i r a y e t e tm iş . B iz im d a d ı t e l â ş e tm iş , 0 F . 49
757
؛ا٠.'،ذذ:ا
ل اس از د اس.ﺟﺰ راد اﻻا ه ﺧﺎس#در ﺛﻐﺎء ت ﻣدﻋﺎاﻓﻰ وا و ا « YaJmz Padişah yakînlcrinden (inıâdûî ٠-Miilk) nâmında biri IIz . Mns
tafa (S.A.V.) misâli şefaat ؛؛in ,»
15324 ر ﺑ ﻬ ﺪ وزود در ﺳ ﺠ ﺪا ﻳﺄ ل٠ اد٣٠ ان ﺛ ﻪ "ﺑﺦ ﻗﻬﺮ ا ز ﻛ ﻒ٠ﺑﺮ ز « S ıç r a d ı v e y e r e k a p a n ıp n e d i m i n a f v ı n ı d ile d i. P â d i ş â h d a k i l i n d i n d e r h a l e l i n d e n b ı r a k t ı .»
15325 ن ;ﺗﺨﻨﺜﺪدﻣﺶ٠ دﻳوﺳت
/
؟ﻓت ا
روﺛﻳدﻣش٠ ن٠ و ر ض ; د « P â d iş â h d e d i k i: Ş u n e d im ş e y t a n d a o ls a o n u a f v c t t i m , ş e y t a n l ı k e t . ın iş o ls a d a k a b a h a t i n i ö r ttü m .»
15326 ذان٠ اً » دﻳﺎ ىض اد و٠و ﻟ ك
ﻛ ﺮ د ﻣﺢرم ﻣﺪﻧﺎ ن/ ر ا ﻣ ﻢ « M a d e m k i s e n a r a y a g i r d in , m ü c r i m
y ü z le r c e z a r a r y a p m ış o ls a d n
r a z ıy ım .»
15327 ■~ ç : ا ذ ﻣ ﺮا ﺗﺎﻧﻢ٠ زا را ن. د٠ى ف ﻣﺘﺪارﺀ_ ت٦ة را آ ن ﻗﻌﻨﻞ و « in d im d e s e n i n o k a d a r k a d r i n v e f a z ile tin v a r d ı r k i ş c f â a t i n U z e r l n . y i i z b in lc r c c g a z a b ı t e s k i n e d e b i l i r i n i ..
75.
r a z s o n r a g e l e c e k t i r . Y in e p A d l.u lı tu ru fın d n i} İ r n â d ’ü l - m ü l k ’e, d a h a d o ğ r u s u ؛٠ın l> cr’o (S .A .Y .) d e n i l i y o r k i ،Hiiân-ı t l â l ı î ’d e n H z. l'،'yg :
15332 cJ؛i fJ
J*
،£ •؛،> ١ 0 "؛L٥-٥ .؛5 ١
j L.
«Ey evsâfı, bizim sıfatlarımızda gömülmüş, ey varlığını bize vcrıııiı؛. «.olan İmâd’ül-mülk; bu şefaati hakikatte sen etmedin, ben ettim Ç ü n k i o n u s a n a ilh a m e d e n b e n im m e rh a m e tim o ld u .
15333 دﻟ ﻰ، ﺷ ﻞ
و د ر ن٠ "
ﻟﻰ٠ ﺣﺎ٠٠ ى٠ زادى ا ل Sen bu İşte âm il değil, kullanılan bir vâsıtasın. Çünki: emirlerimin hâmili degil, mahmulüsün, yâni yüklenmiş değil, yüklenilmişsin.»
15334 ذ ر د ﺗ ﻜ ﺬ ﺗ ﺔ١ ا ر د ت٠ ﺷ ﻦ در ﻣﻮ ج ﺟﻮن ﻛ ﻒ ﻫﺜﺘﺔ٠ﺧﻮ «Sen (Mârameyte iz rameyte) sırrının mazlıarısııı, kendini küllük gi bi dalgaların arasına bırakmışsın.» H a z r e t - i M u h a m m e d (S .A .V .) E f e n d im iz B e d i r m u h a r e b e s i n d e b i r a v u ç t a ş p a r ç a s ı a l ı p m ü ş r i k l e r t a r a f ı n a a tm ış , o a t ı ş K u r e y ş o r d u s u n u n b o z u l m a s ı n a s e b e b o l m u ş tu r . C e n â b -1 H a k b u n u :
iû z & s Yâni: «Habibim; o taşları attığrn vakit sen atmadın, lâkin Allah attı4..» d i y e b e y a n e d iy o r . Ç ü n k i Z â t - i R i s â l e t - i A k d e s t e m â m i y l e k e n d i n d e n g e ç m iş , İ l â h î İ r â d e d a l g a l a n a r a s ı n d a ç a l k a n a n k ö p ü k g ib i o lm u ş tu . (49)
SOrci E nfal: 17.
7،ا؛
ا5340 وا ﺧﺮد ش اًف دم ا ز ر د ن زدف ﺗﻰ ﺛ ﺪ ن٠٠ﺧﺎﻟﺚ ﻧ ﻞ ﻳﺎش اا
«o, onu,
boynu vurulacağı sırada kurtardı. Böyle bir kimsenin ayağınin tozu olmak gerekti.»
15341 ر ى ﻛ ﻠ ﻔ ﺖ١>ازﻛﻮذه رزت وإ ر ز ت/ ا ر ى٠ا وﺑ ﻦ دﻟﺪار ﻛ ﺖ «Halbuki o , böyle bir dosta karşı k i n d a r l ı k v e b i z a r l ı k g ö s t e r m e k l e ters bir harekette bulundu.»
15342 ﺑﺲ ﻣﻼﻣ ﺖ ﻛ ﺮد اورا ﻣﻤﺎﺗﻰ ؟ﻧﻰ ا'اﻣﺤﻰ:ﺖ ﺟﻐﺎﺟﻮن ﻣ٠<jf «Nihâyet bir arabulucu: Sana hayır işleyene karşı neden böyle cefil ediyorsun? diye nedimi ayıpladı.» V e d e d i k i:
15343 ل دﻟﺪار ﺧﺎس٢ ﺟﺎنض ﻧ ﺤﺮد ا ن ا ^ ر د ن زدن ﻛ ﺮد ت ﺧﻼ ص
«o hâs ve hâlis dost, boynun vurulacakken seni kurtardı, âdetâ cani, nı satın almış oldu.» 15344 ى ر د د٠٠ر د ى ﻛﺮد ى 'اد ر ر د١< ﻛ ﺮ د اً ن إ5 —ب "ﺧﺎﺻﻪ « o sana kötülük etmiş olsa bile ondan ürkmek ve kaçmak câ؛z değildi. Halbuki o temiz ve iyi dost, sana iyilik etmişti.» 7(٠3
; م٠٠■)>; ر٠رد ﺑﺔ. ا ﻛﺮ. ذ ا
ﺻﺖ ﺟﺎن دﻛﺮ م٠ﻣﺨﺜﺪث٠ ٠ذا «Şah eğer kahr ile haşımı keserse, yJne o Şah, bana yüzlerce Jıayat bah§ eder.»
15350 ﻓﺒﻰ اﺳﺖ٠ ﺀ.ﻛﺎرﻣﻦ ﻣﺮازى و ﺳ ﺖ١ ﻣﻦ ﺳﺮﻧﺨﺌﻰ٠ﻛﺎ رﺛﺎﻫﻨﺪا «Benim İşim ba§ fedâ etm ek ve kendimden geçmektir. Pâdişâhımın İŞİ de baş bağışlamaktır.»
15351 رد. > اً ن ﺳﺮك ﻛﻔﺎ ﺛﺎ ﺀ ش٠ رد.ﻛ ﺚ اً ن ﻣ ﺮﻛ ﻮ ﺑﻐﻴﺮى ﺳﺮ «Şâhın eliyle kesilen bir baş iftihâra lâyıktır. Başkasına eğilen b؛r baş ise utanılacak bir kafadır.»
15352 ر در ﻗﻴﺮش ﻣﺚ;د٠ از ذ٠د ب ك دا دارد از ﺀزاران روزﻋﻴﺪ٠ﺗﻜﺚ «Şâhın kahr ile kararttığı bir gece, binlerce bayram gününe bedel elmaktan utanır.»
15353 ذ ك اوﺛﻪ ض ﺑﻮدT ف١^ود ﻃﻮ
ورن ﺑﻮد
ر وﻟﻄﻒ وﻛﺪر،ﻓﻮق آ
«şahı görmüş olan bir kimsenin dönüp dalaşması kabrin ،la, lutfnn da, küfrün de, dinin de fevltindedir.» Bir kimse ki İlâhî tecelliye mazhar olur, onun nazarında İlakk'ın kail n y la lutfu müsfivi olur. Çünki hepsini Allahdan bilir ve O kayıdların fev kine yükselir.
7(؛.٢>
ا٢ ٠ .'؛؛١ ا؛ ت-اق ﻛﺎذذ. :ر ﺑ ﻪ ازﻳﻚ وﺟﻪ م ﺿ ﻠ ﺖ٠ ﺟﻪ "رك٠ﻟﻴﻚ ازده و «Söz, bir cihetten mânûyı a؟ar ise de, on cihette'n de örter, gizler...ل ا Y â n i b i r t a k ı m d e r i n v e e n g in m â n â l a r v a r d ı r k i o n l a r s ö z le r le İ f â d e e d ile m e z . O n l a r s ö z le d e ğ il, z e v k e n v e h â l'e n a n l a ş ı l a b i l i r . A ğ u s to s S i c a g m d a f e v k a l â d e h a r a r e t b a s m ı ş k e n b i r b a r d a k n e f is v e b u z l u l i m o n a t a İ_ ؟ s e k o n d a n d u y d u ğ u m u z z e v k i v e h a z z ı l â y ı k i y l e t â r i f e d e b i l i r m iy iz ? H a lb u k i l i m o n a t a d e d iğ im iz , m a d d i b i r ş e y d i r , h e r k e s i n d e m â l u m u d u r . M a d d i o l a n l i m o n a t a n ı n z e v k in i b i h a k k ı n t a r i f e d e m e y e n k e l i m e l e r v e t e r k i b l e r , n a s ı l o l u r d a m â n e v î v e İ l â h î o l a n a ş k ş a r a b ı n ı n n e ş v e s in i a n l a t a b ilir ? H a k im S e n â y î (K u d d is e s ir r u h û ) h a z r e tle r in in so n n e fe s in d e d u d a k İ a r ı k ı m ıl d a m y o r m u ş . Y a n ı n d a b u l u n a n l a r k u l a k v e r m i ş l e r : « S ö y le d ik l e r i m i n h e p s i n d e n r ü c û e t t i m . Ç ü n k i s ö z d e m â n â b u l u n m a z , m â n â d a is e sö z o lm a z .» m e â l i n d e k i b e y t i o k u d u ğ u n u d u y m u ş l a r . M i'r â c - ı M u h a m m e d i y y e A l e y h i s s e l â t i i V e s s e l â m ,E f e n d i m i z in n â i l o ld u g u h i t â b â - t ı i l â h i y y e v e iltif â t- 1 R a b b â n i y y e y i S ü l e y m a n ؟e le b i m e r h lm :
١ Mustafa'ya söyledi biiştibâh.١١
« B i K u r u l u la 7. u s a v t . o l p â d i ş â h ,
b e y t i y l e a n l a t m a y a ؟a lı ş m ış t ı r . H u l â s a : H a r f v e l a f ı z la r , d e r i n v e e n g i n m â n â l a r ı İ f â d e e d e m e z . O' m â n â l a r m y ü z ü n e k a i m b i r p e ؟e g ib i ؟e k i l m iş o la n h a r f l e r v e l a f ı z l a r d a n m â n â ؟ik a r m a k , k a i m b i r p e ؟e a l t ı n d a k i y ü z ü n g ü z e lliğ in i a n la m a l ؛g ib i o lu r . M e ğ e r k i i n s a n H z . İ b r a h i m g ib i:
،٠
ر٠;ﻗﻮىﺋﻮﺟﻘﻘﻰرث^؛قﺀؤﺗﻮ\ﻵ١٠
؛ك\ﻟﻤﻺىا١ﺗﺒﻴﻚوح iTâni: «Şübhesiz ki ben, bir muvalıhîd olarak, yüzümü o gökleri ve yeri yaratmış olan A llah’a yönelttim. Ben müşriklerden değilim5..» d i y e c e k k a d a r m â s i v â d a n t e c e r r ü d e tm iş v e h a r f v e la f ız g ib i k a y ı d l a r d a n k u r t u l m u ş o ls u n .
(50) SOrci En'am : 79.
7G7
Y â n ؛: « E y a lo ؟, ا.ا١٢„ ااﻻ٠ ا٠١ ا، اأ١٠ ا٠٠١i li l v ٠١ h٠؛l â î ١c t 0 اا ل٠„ -e m r - i İ lâ h îs i v â r i d o ld u ğ u n d a n ؛ي£؛ ا5 ﻻ٠ ﻻا،، ' اﻟﻤﻼh â t t â rlv A y e te n a z a r a n e t r a f ı n d a k i o d u n la ı -a le v a l e v y a n a r k e n İ b r a l ı i ı n 'l n d d ٠th f tll y e r . s e r i n v e g iiz e l b i r b a h ç e h â l i .n e g e l m i ş - H a z r e t - i İ b r a h i m 'i n C e b r â i l 'i n a r a c ı l ı ğ ın ı k a b u l e t m e m e s i v e İ l â h î k a - z a 'y a t e s l i m i y y e t g ö s t e r m e s i d o l a y ı s i y le C e n â b -1 Pîr, g e ç e n h i k â y e d e k i n e d îm l i s â n ı n d a n d i y o r k i :
15360 و ﺟ ﺮ ه١ ن ^ﻟﻤﺘﻞ وﺗ ﻢ و٠ ن ﻧﺨﻮ ' ر( در ﺑﻼ اورا د و ل٠ «Gen zamamn Ilaliliyim , ؟efaatel Cebrâll gibidir. Ben kaza ve belâyu karşı onu delil istemem.»
15361 ل راد٠ﺧﺖ از ﺟﺮ٠ا»و٠او اد ب د١ ا ﻟ ﻴ ﻞ >ق ص- ﻳ ﺪ ا ز٠ ر٠ & «O, Halilullahdan murâdını soran Cebrailden, edeb öğrenmedim ؛ki?»
15362 ص اد ت ﺀ ت “ اار ى ﻛ ﻢ،
ﺀ ا ر ى ﻛﺘﻢ٠ ﻛ ﺮ ز م،ور «Cebrâil demişti ki: Bir mUradm varsa sana yardim edeyim, yoksa gideyim.»
15363 رو اﻧﻤﻴﺎ ن
ﻳﻢ ى٠ﻛ ﺪ ت ا را
وا ﻃ ﻪ زﺣﻤﺖ اود ﺑﻌﺪاﻟﻌﻴﺎن «İbrahim cevab vermişti ki: Hayır, bir muradım yokl Sen aradan ç٠ kil. Ayân m ertebesinde vâsıta kalabalık eder.» D e n il m i ş ti r k i: * D e lâ le t e d i l e n z â t a v a s ı l o l d u k t a n s o n r a d e lil a r a m a k
(51) s ٥ r،i E n b iy a :،..
7 ﺀ ذ اا
ذا.'،ة7
«Onun yaptığı şahın yaptığı demekse de, benim zayıf indimde iyiden iyiye kötü, görünür.»
15368 رﻋﻮام. ب ﻋﺈن ﻟﻄﻒ ا ﻧ ﺪT
ﺑﺎ ن ﻛﺮام٠ ر ﺛ ﺪ را ز٠؛ «Avama Jutfun ta kendisi olan hareket, büyük ve nazil zevâta kahir, d ır .»
15369 ى ارﻏﺎر١ ﻛﺒﻦ ﺣﺮوف و ا ﻣ ﺪ ﻵش واﻣﻞ ﺧﺎراﻧﺪ ﺣﺎرﻟﺤﺎر «Ey samimi dost; manâyı anlamaya vâsıta olan bu liarficr, ıııanâya erişmiş zevat indinde diken gibi olur.» Ç ü n k i u z a k ta b u lu n a n la r , h a r f le r v e k e lim e le r v a s ıta s iy le m e k tu p la r y a z ıp m a k s a d l a r m ı b i l d i r i r l e r . F a k a t h u z u r d a b u l u n a n l a r İ ؟in , m ü ş â lıc d e y i b ı r a k ı p d a , b ö y l e h a r f v e k e l i m e i l e m e ş g u l o l m a k m u h a k k a k 1،İ m ü z 'i c b i r h a l d i r .
L âk in :
1537. ﻻ ور'غ ا ﻳ ﺖ ووﻧﻮف: ﺑﺲ ا ز دآ ف رو ح ﻫﺎﻓﻰ اً ن ﺣﺮو ف «Saf bir rûhun, harf ve kelime kaydından kurtulması i ؛؟n, o rullun b،r ؟ok belâ ve m usibet ؟ekmekle hakikate vukuf peyda etm esi gerektir .»
15371 ذ ى ز ن ﺻﺪا ﻛ ﺮ ز ﺛ ﺪ د٠ﻟﺪك إ
د٠از ﺑﻌﻨﻰ ﺻﺎﻓﻰ وﺑﺮز ﺛ ﺪ «Bu sadâdan _ y â n i harf ve la fız la r d a n - .insanların bazıları ؟ok sn ٦٦١
ﻟ ﻐ ﺑ د و ﻧ ﻰ٠٠ ﺑ ﻳ ﺋ ذ ا ا د ﺑ ﻣ ﺋ ذ٠ ﺛ ذ ﺛ ﺔ١ة Y â n i: «Ben cinleri de, insanları da (başka bir hikm etle değil) ancak bana kulluk etsinler diye yarattım52.» buyurur.
Demek ki insanların ve cinlerin yaratılmasından maksad, ancak Mâb û d u Y e g â n e y e i b â d e t im iş .
15376 ى٠^ ا/ دﺻﻮد ﻣ ﻨ ﻜ ﺮ ى٠ﻫﻴﺮج ذك; ى٠ رﺀف٣٠ ﺿﺎر ى اش «Eğer dikkat edecek olursan, hiç bir miinkirligin sırf münkirlik etinek İçin olmadığını görürsün.»
15377 "
-L > راى ذﻣﺮ ﺣﻤﻢ اﺑﺪر. ;ل
!اﻓﺰول و ش واﻳﺐر ﺣﻮ د «Belki 0 münkirlik, İıased edilen bir hasmı kahr eylemek, yâhud kenflini gösterip bulunduğu m e v k i d e üstün olmayj dilemeli iç in d ir .» Y â n i b i r k i m s e İ ç in c â h il d i r , b i r ş e y b ilm e z g ib i i n k â r d a b u l u n m a n m s e b e b i: Y a o n a h a s e d e d ilm e s in d e n , y â h u d b i r â l i m e b i r ş e y b ilm e z d e n i l m e k l e , k e n d i i l m i n i n o n d a n y ü k s e k o l d u ğ u n u n a n l a t ı l m a k i s t e n i lm e s in d e n d i r .
15378 / ﻟﻰ ﻃ ﻤ ﻌ ﺪ٠ ١وان ﻧﺮو ﻟﻰ ر
ﺻﻮر٠ل مﺀال ﺟﺎﻧ ﻰ ﻧﺪﻫﻞ «O mevki yüksekliği talebi de diğer bir tama’dan, yâni maaşının artması lursından ileri gelir. Hasılı, sûretler mânâ olmayınca çeşni vo lezzet vermez.» (52) S٥ r،î Zflriya،: 56. F . 50
773
I53K4 ﺣﺈ ﺳﺖ٠ ن ; رب١ ﻟﻠﺘﺎ٠ذﻳﻠﻞ
j
r
Af....: ا ش٠ ون ة٣ ت- ورﺣﻚ; ى ﺀ «Eğer bunları yaratan bir (Ilakîm ) yoksa, bu tertib ve intizam nasıl ol muştur? Öyle bir Hâlik-ı Hakim varsa fiilleri hikm etten nasıl uzak ola bilir?»
15385 ﻛ ﻰ ﻧﺎ ز د ﺧﺶ ﻛﺮﻣﺎﻳﻪ وﺧﻀﺎب ا ﺻﻮاب٠ ز ل ﺳ ﺪ ﻣﺮا ب و٣ «Hiç kimse, ham m âm e nakşı ile sa ؟V. sakal boyasını doğru, eğri b ir rnaksad olmaksızın yapmaz.»
«3VIÛSÂ ALEYHİSSELÂM1N CENÂB-I HAKK’A: “İLÂHİ HALKI YARATIR, SONRA HELÂK EDERSİN, BUNUN SEBEBİ NEDİR?” DİYE SORMASI VE KENDİSİNE CEVAP GELMESİ.
15386
؟ون رد ى ﺣ ﺮا ب- ﻗ ﺶ ر د ى ﺑﺎذ «Mûsâ Aleyhisselâm dedi ki: Ey muhasebe günü olan Kıyametin Ilâkiııı ve Mâliki! Bir şeyi nakış ve tasvir eyliyorsun, sonra da onu talırib edi yorsun.»
15387 ﻗ ﺶ ﻛ ﺮ د ى ب'ﺀﻏﺰا٠ اد٠ر و ١را ﺟﺮ
ان١و ر ا ز ﻛ ﻞ
واذرا ن
«Erkek ve dişi, ınüşâhedesi cana can katan nakışlar yapıyorsun - y f t n l güzeller yaratıyorsun — Sonra da onları harab ediyorsun. Neden?.
778
Hadîs-İ Ş e r i f t e : «1!ل.: ااhazînelerdir, anahtarı da süâldir.» b u y u r u l m u ş ،u r.,
15393 ؟واب- و اً ل از ﻋﺈ ﺑ ﺬ د ﺛ ﻢ- ﺛﻢ
ﻫﻤﺠﺎ'ك ﺧﺎر و ﻛ ﻞ ازﺧﺎﻛﻮآب .G ü l ve dikenin topraktan ve sudan yetiştiği gibi, süâl ve cevab da ilimden zuhur eder.»
15394 ﺛﻢ ﻫﺎﻵﻻ از ﺀﻟﻢ ﺣﺰدﺛﻢ ﺀدى ا ﻧ ﻚ ﺗﻠﺦ و ﺛ ﺮ ن ازد ى٠ر ج «Dalâlet de, hidâyet de ilimden husûle gelir. Nitekim tatil bir m eyve de ؛acı bir Ebû Cehil karpuzu da rutubetten yetişir.»
15395 ز ﻛ ﺎ ل ﺑ ﺬ د ا ن ﻳﻨﺾ ووﻻ ذ م وآوا- ﻟﺬوش ود٠وزﻏﺪاى «Husûmet de, muliabbet de âşinâlıktan - y â n i bilişmekten ilk da, sılılıat ve liuvvet de bir gidâdan h â s ı l o iu r.»
hasta-
15396 ى د د اً ن ﻛﺎﻳﻢ٠٠ اﻣﺢ: و د ي ﺀاﻳﻢ٠ را ﻛ ﺪ ز ن ﺳﺮ٠اﻣﺤﺴﺎ٠ «Acemilere — yâni ilim ve İrfân sâhibi olmayanlara— Hılkattelti İJU sırrı öğretmek İçin Kelimullah hazretleri de acemi olarak müstefid oldu.»
15397 ش.م ح'و٠ ا ﺛ ﻢ اؤوى اﻣﺠﺺ ا ز٠
ﺑﺶ٠ه٠٠م •؟ون إتﺀا.ر٦ ﺧﺶ-ﺑﺎ *Biz de kendimizi ondan daha acemi yapalım da ililmez gilıi ccvnilini dinleyelim »؛
٠: ٠]():،
ﺟﺮا ﻛ ﺪ ق ش و رود ى
£
ﻣ ﺎ ر ى٠ووف ﻛﺎﻟﻰ اﻧ ﺖ آ ر ا ٠ Yâ Mûsâ, niçin ekin ekiyorsun da kemâle erince onu biçiyorsun?»
15404 ﻧ ﻜ ﻨ ﻢ ور'ن و ﻳ ﺖ١ﻛ ﻔ ﺖ ار ب ؤ
ءﺳت
ت-ﺀ
ﺗﻤﺎداذه٠& در ا
«Mfısâ Aleyliisselâm dedi ki: Yâ Rabbi; bunda hem dâne, hem saman m evcut olduğu İçin biçtim.»
15405 .ب دراﻧﺒﺎرﻛﺎ
ﻟﻖ٠ ﻻ. ٠دا
٠ م ﺗﺒﺎ٠ دو اﻧﺒﺎر ﻛ ﻨ ﺪ م٠ﻛﺎ <«Dâne, saman anbarma lâyık değildir. Saman da buğday anban İçin zarardır.»
15406 (ﻣﺖﺀﺧﺄر٦ ت ا ن دورا٠٤دﺳﺖ ﺀ ﻳﺨﺶ.آرق وا و ب ى ﻛﺎﻧ ﺪ در «Bu ikisini karıştırmak hilunet değildir. Hikmet, onlarr eleyip ayırmayi lüzumlu kılar.»
15407 واز^ ا ق٠ " ﻛ ﻐﺘﺎﻧ ﺪا ؛ ش
ﻳﺪر ى ر ا ى٠ ﻳﺪاﻟﺶ£ «Cenâb.1 Ilak buyurdu ki: Yâ Mûsâ; sen bu ilm i kimden öğrendin do onunla harman meydana getiriyorsun.»
77ﻷ
1541ت ا ﻛﻨ ﺖ ﻛ ﺰآ ﻣﺨﻔﻨﺄ ﺛﻨﻮ
ﻣﺶ اﻧﻠﻬﺎر ذو۶ ﺟﻮراﺧﻮذ «Cenâb-1 Hak: (Küntü kejizen m ahfiyyen) buyurdu. Onu İşit d . ken. di cevherini kaybetme, fark ve tem yiz eyle, meydana çıkar.» B u beyitte z i k r e d i le n : «Ben gizli bir hazine idim. Bilinm ek istedim, bilineyim diye halkı yarattım.» H a d is - i k u d s is i s O fiy y e a r a s ı n d a m e ş h u r d u r. H a z r e t - i M e v l â n â d a b u y u r u y o r k i : C e n â b -1 H a k h i k m e t h â z in e s i n in g iz li k a l m a m a s ı İ ç in n a s ı l h a l k ı i z h a r e y l e d i y s e ; s e n d e z a t ı n d a k i c e v h e r i, s û r e t â l e m i n d e z â y i e tm e , c i d d i y e t v e c e h d l e o n u n k ı y m e t i n i m e y d a n a k o y . N it e k i m :
m
i{
Y â n i: ،،Hakikaten Allah Teâlâ m ii’minlerden nefislerini ve mallarım, mukabilinde cenneti vermekle satın aldı53.»
«HAYVÂNl r u h , c ü z î a k i l , VEHİM VE HAYAL İNSANDA AYRANA BENZER... BÂKÎ OLAN RUHSA BU AYRANDA GİZLİ OLAN YAGA. »
15414
اﻓﻰ ﺛ ﺪ در دروغ- ء و رأﺻﺪذت٠ دوغ،>ﻫﻤﺨﺎك روﺀن اد د م ،،Ayran İçinde yağ nasıl gizli ise, d o lu lu k cevherinde yalan da gizlidir.» C e v h e r - i s i d k ’d a n m a k s a d : R û h - i v a h y i y â n i:
(SOrci Tevbe
(53 ؛111.
7اأ؛
؛ا، 1 أا١
ت- و١ ٠واﻛﻼم ﺳﺪئ ﻛﺎن ﺟﺰ
در وود درﻛﻮ ش اوﻛﻮ و س ﺟ ﻮ ت «Yahud da zâtından adetâ »ا ذ٢ciiz otan bir kulunun sözünü izhar eder de o söz, vahiy ariyan kişinin kulağına girer.» d e , o n u n f e y z i y l e y a y ığ ı, a y r a n ı v e y a ğ ı a n l a m ı ş o lu r . F a k a t o k c lflm i a n l a y a c a k b i r k u l a k l â z ım d ır .
15420 ؤﻣﻦ وس ﻣﺎرا و ا ﺑ ﺖ٠ اذن ﻗﺮ ن دا ﻋﺪ تJ i f نU
f
ًا
kulağı İlâhî vahiy olan Kur’ân -1 anlar, öyle bir kulalt, halki Hakk’a dâvet eyleyen Resûlullâhm yakîni ve vârisidir.»
15421 ام٠ ش ﻃﻐﻞ ا ) ﻛ ﻐ ﺖ/ ر ﺧ ﺎ ذ ي اﻃﻖ ﺛ ﻮ د او درﻛﺎﻵم٠ردود «Nasıl ki ؟.،، ocuğun kulağı anasm ıa sözleriyle dolar da söz söylem e başlar .»
15422 }< رﻧﺪf
ﺳﺎدل ﻃﻐﻞ را٠در
ادر ﻧ ﺜ ﻨ ﻮ د ﻛ ﺬ ؤ ﺷﻮد٠ﺗ ﻐ ﺖ «Eğer ؟ocuğun İşitir kulağı olmazsa, anasının sözlerini işitemediği ؟؛,in dilsiz olur .»
15423 داى ﺻﻜﺮ ا ﻫ ﻠ ﻜ ﻨ ﻚ ر د ادر ﺛﻨ ﻮ د٠ ﻓ ﻜ ﻰ ﺛ ﺪ ك از٦ 'اﻃﻖ ٠ «Aslında sağır olan - y â n i sağır olarak doğmuş o la n '- dilsiz olur. Söyliycn kişi, sözü önce anasından işitmiştir.» 7 «:ء
Y â n i: «Hey Meryem, andolsun sen acâip bir şey yapmışsın, dediler. Ey llârûn’un kız kardeşi, senin baban kötü bir adam değildi. Anan da iffetsiz l.ir kadın değildi. Bunun üzerine (Meryem) ona (îsa’ya) işaret etti. Biz, dediler, henüz beşikte bulunan bir sabi ile nasıl konuşuruz? (îsa d ile g e 111>) dedi ki: Ben hakikat Allah’ın kuluyum. O b a n a kitap verdi. Betıs Pey» ؛؛amber yaptı55» diyerek bir mûcize gösterdi ve anasını z i n a t ö h m e t i n d e n te m iz e çıkardı.
15429 اد٠ﺟﻨﺒﺜﻰ ا ﻳ ﺖ اﻧﺪواﺣﺖ
ن روﺀن اﻧﺪل ازداد٦ ا ك د و غ «Mücâhede etm ek İçin çalışmak ve hareket etmek lâzımdır ki ayran, ؟؛indeki yağı versin.» M â lû m y a y a ğ ı n a y r a n d a n a y r ıl m a s ı İ ç in y a y ı k t a d ö ğ ü lm e s i v e h a r e k e t e t t i r i l m e s i i c â b e d e r . B u n u n İ ç in s â l i k i n k a l b i n d e d e f ü y û z - u i l â h i y y e z u h u r e t m e s i İ ç in b e d e n y a y ı ğ ı n ı n k ı m ıl d a n m a s ı g e r e k t i r .
15430
روﻏﻦ اﺗﺪر ﻟﻮع ادد ﺣﻮن ﻋﺪم ﺀﻟﻢ٠درغ د ر ﺀ ~ ى ر اً و ر د «Ayranın içindeki yağ -görünüşte yok gibidir. Varlık sancağını kaldıran - y â ı ı i göze g ö r ü n e n - ayrandır.» Lâkin:
(55)
SOrei M eryem : 27-30.
785
ا5435 اى ان در ﺀﻟﻢ٣ .ت ازﻣﺨﺒﺮى از ا د ﻫﺎى ﻛ ﻨ ﺘ ﻢ «Sancaklardaki arslan resminin oynaması ve saldırması, gizli bir rtlz. gâr’ın varlığından haber vermektedir.»
15436 ن ادﺀا٦ ا ﺗﻤﻮدى ﺟﺘﺒ ﺶ د ﻫ ﻚ ﺗﻢ— ق در ﻫﻮا/ ﺛ ﺮ «Eğer o rüzgârın hareket ettirm esi olmasaydı sancaklardaki "ا ﻻ ،،.اأ.’ ar ؛: lan nasıl sıçrardı?»
15437 ا س٠ ; ا ن١زان ﺛﻨﺎ س واد ر ن ﺑ ﺎ ﻧ ﺎً ن ﺣﻔﺎﺳﺖ١ورﺳﺖ.واد hareketinden, onu tahrik eden rüzgârın sahâlı yel ؛mJ, yoksa lodos mu clduğım u anlarsın. Bu hareket, o gizli rüzgârı anlatır.
15438 ن در ﺀﻟﻢ٦ا'دﺗﺪ٠ا'ن دن ﻟﺪ اورا دﻣﺒﺪم٠ ى ﺟﻨﺒﺎ٠ﻟ ﻜ ﺮ «Bu beden de o sancak arslam gibidir ki onu dâimâ fikir liarck.il ettirir.»
15439 ت٠ﻣ ﺒ ﺎ ث
د اًن٠ ً ز ﻣﺸﺮق ا١ ﻛﺮﻛﺎن٠
واﺛ ﻲ از ﻣﺪرب دﺑ ﻮ ر واوا س «Şark tarafından gelen fikir, sabâ rüzgân gibi latiftir. Mağribd.11 gc. len fikir de lodos rüzgârı gibi veba neşreder.» Y â n i b e d e n i h a y r a s e v k e d e n f i k i r s a b â r ü z g â r ı n a , ş e r r e te ş v ik e d e n f i k i r d e lo d o s r ü z g â r ı n a b e n z e r k i H a d is - i ş e r if te : «Ben s a b â rüzgariylo d،،ş-
7)،7
ا٠ ا ا1 و ا ن ا د د ﻧﻤﺎم٢ ا ﺛ ﺪ آن،ور ﺑﻰ ﺷﺐ و ل روز دارد ا ﻧﻄﺎم «Beden olmaz, fakat ruh olursa, gece ve gündüz olmasa da bakîdir, dü zenlidir!...»
15145 ﺟﺜ ﻢ ى ﺑﻨ ﺪ ﻧﺤﻮاب،5ر ﺟﺎ ت وآﻓﺘﺎب٠ا٠ﻧﻲ ﻣﻪ وﺧﻮرﺛﻴﺪ «Nitekim göz, rüyâda Ay vo Güneş olmadığı halde Ay، da görür, GU neşi de!.... Onun gibi ruh da A y ve Güneşin nuruna muhtaç olmaksızın başka aylar ve güneşler müşahede eder.
15446
ون ﺛ ﺪ اخ اﻟﻤﻮت اى ﻓﻼن٢ ا٠ﻧﻮم دان.رادررا. ن رادرآن٠ذ «Bizim uykumuz, ölüm ’ün kardeşidir. Binâenaleyh bu kardeşten oblr kardeşini anla.. H a d is . ؛
؛erifte: «Uyku, ölümün kardeşidir. Ehl-İ Cennet uyuma» d», ölmez de.* buyurulmuştur. Çünki uyuyan k im s e d e bir nevi Oli. gibidir. Kur'ân-1 Kerimde:
\ ؛
ﻛ ﺎ
ﺋ ﻴ ﺎ5 ﺻ ﺨ ﺆ ﻗ ﺨ ﺘ ﺆ
ؤﻓ ﻬ ﺨ ﻖ ﺀ1
ﺷ ﺒ ﺬ ﺋﺎ ﻵ
؛
ﺋ ﺔ ت ; ر١\ ﻏ ﺶ ' ﻳ ﻘ ﻰ ي
٠ ااﻗﻤﺔ ذﺳﻼ؛ﺗﻐﻤﻤﺔةؤوئ Yâni: «Allah (ölenin) ölümü zamanında, ölmeyenin de uykusunda ruhlanm alır. Bu suretle hakkında ölümü hiikmettigi (rûh'j) tutar, diger،«، muayyen bir vakte (eceli gelinceye) kadar salıverir. Şüphe yok ki bunda iyi düşünecek bir kavm İçin kat'i ibretler vardır” .. buyurulmuştur. (ل،) s ٥r،i Züm cı : 42. F . ٥٠
7 ا٠
:;n n r n r u h u n (Derz ا1 ا٥I٠' ٠٠t'،i n l ) u ٠l 1 ااﻫﺎ٠ !٠ , b ü y .i'u ir , D u n d a n dolayj; «Uyku , <؛1،اذ١ ١ ،، ااkardeşidir .» ااا'ﻻاﻷ-اا1اال،ا١ ، 'ااا, ٠ > ا،، ااا-İ..İJ1. u y k u ö l ü m ü n f e r 'i d i r d e m e k d o g r u d e ğ ild ;،.
15،51
’ ﺑ ﻄ ﻮا س۶ ﻣ ﺘ ﺎ ﻧ ﺎ ﻧ ﻮ و د١وا بﺀ ﺟﺘﺎ وا ﻃﻌﺎ س٠\ اﺷﺪ اﺻﻞ «Bu söyledlgljuiz riiya, alclâde halkın gördüğü rüyâdır. Hak erlerinin riiyâsj ise Hakkin ,ieçme ve yakmbğjmn ta kendisidir.« Yâni ümmetin seçilm işleri bulunan ekâblrin rüj'âları kendilerinin ﺀا ١ ل 'ﺀه ٠ لilâhî'den seçilmiş bulunduklarına delâlet eder.
15452 دو٠ ل ا د را٢٠
ا ن٠درث
و ا ب ﻳﺌﺪ ﺣﻄﺔ ﺀﻧﺪوﺳﺎن «Fil olmalıdır kl gece uyuyunca Hindistan»! görebilsin؛.
15453 ح ﻫﻨﺪوﺳﺎن ؤ ا ب٠ ﺧﺮ ﻳ ﻨ ﺪ
ضز ﻫﻨﺪﺳﺎن ر د ش اﻏﺰاب٠ «Eşek rtlyasmaa Hindistan! görmez, ؟iinkl orası vatani deglldir ve oradan aynlıp guroete düşmemiştir ki...»
15454 ﻳﻚ زﻓﺖ: د٠ون ﺳﻞ ا٣ ب>ث ر ذ ت٠ ' د وأ ت١ د د: ٠; ا و ا ب او «Ruh, 1 أﺀgibi cdamakıllı büyük olmalı kî rüyâs.nda iştiyakla llin d ls. ، m ’a gitm eyi - y â ı ı i Rulılar Alem ine avdet e t m e y i - bilsin.. 7.1
ةا٣ ٠ 8.4 1 ty
ı i
JS .، H!j J , r x J، jl ٠ O n l a r G Ö k boşluğunda — y â n i g ö ğ ü n kubbe a l t ı n d a — b i r . . ؛. k ıın un
aparlar ve senin, benim ؛
؟
«
.
in işler yaparlar
Belki bunlardan birinin nazarına tesadüf edersen, f e y z i y â b o lu n u m
15459 ١ﺟﺒﺐ ر
ذﻟﻒ ﻣﻨﻜﻦ٠ﻛ ﻞ ﻳ ﻖ
ﺑ ﺪ ا: - ً ﻛﻮر ا ﻧ ﺎ٠ ى ﺛ ﺐ١ﺋ ﻜ ﻞ «Ey gece görmeyen - yâni .-kikati müşâhede etmeyen - celileri ﺀ ،ا jfız â tı ilâh ivye iayihasiyle dolu ze١ üi-ı kiranu görmüyorsan bâr ؛Iigra d ı^ r zarar ve ziyana dikkat et !»
154GO ; ادراك أو٠ر د م آ و ت .١٠ و ر ت ﻵن أزﻧﺎك٠ و٠٠ﺑ ﺬ «Sen, idrakine her an yeni bir şey dokunur; toprağından, her an yeni den yeniye yeşillikler biter, onlara bak:» İ ş t e bu h a l l e r , K a z â - y ı i l â h i y y e t e s i r i y l e f a k a t o ta n ı m a d ı ğ ı n ة٠ل١’ اا'آI k irâ m v â s ıta s iy le d ir.
15461 درا د د ﺧﻮا ب١ﻳﻢ٠'ر٠ذ ن د ا ٠
طﺀﻧﺪﺳﺘﺎن د ل را ل ﻣﺎ ب- إ
«İbrahim bin Edhem.in, gönül Ilindistamnı — yâni Hakikat Alem in ؛ perdesiz olarak kalbinde müşâbcdcs ؛bu kabilden idi .» Ki: 'ار:
İbn.i Mcs'ûd (RadiynlIAlul n١ ı) rivâyet etmiştir ki bir .'ﻻز, اResûl-İ Ekrem (S.A.V.) s ۵re'٤Züın.'i'd,' .،
ةئ;ﺗﺮﺻﺆﺀﻟﺜﻴﻎ;ث٠ﻛﺘﺌﺠﺎﺛﺌﺮ٢ Yâni: ٠ ü yle ya, Al،ah٠ ،n, göğsünde miisJiimanlık i؛؟n inşirah verdigi liir kimse — ki ٥ , Rabbinden (geJen) bir nûr ü z e r in d e d ir - (kalbini m ü. bürledigl kişi gibi) midir »?»؛âyetini okudu ve: «Nur, kalbe dâhil olunca l،:،lb genişler, terah bulur» buyurdu. «Yâ bunun alâmeti nedir? dediler.. Aleyhlssalatu Vesseâm Hz. leri: «DUnyâdan uzaklaşmak ve Ahirctc yaklaşmaktır, buyurdu.»
15467 ﻣﻄﻒ٠دث٠ ; ﺛﺮ ح ا ن ﺣﺪ٣٠ ًد ا ﻧ ﺎ د ﺑﺜﻨ ﻮا ى ارأﺗﻌﺬا «-Ey temiz dost, Hazrct-i Mustafa Salallâhii Aleyhi Vesclletnin bu ha lisini anlatmak İ، ؛in sOyliyecegirniz hikâyeyi dinle »؛
«KENDİSİNE HAKİKİ SALTANAT TEVECCÜH EDEN BİR «ŞEHZADENİN HİKÂYESİ Bir şehzâüe vardi k i ؛ >ﺑﺠﺖ٠
p
*
®
٠ب
و ﺗ ﺘ ﻮ٠ ذ د ﺑ ﻮ١; ® \ﻟ ﻤ ﺔ ﻣ ﺌ ﺠ ﻮ @ اﻳ ﻸﻳ ﻤ ﺬﻳﻠ ﻤ ﺬ ث ( ذ ﺧﻴ ﻮ
Yâni: Kıyâmet öyle bir gündür ki insan kardeşinden kaçar. Anasın, dan, babasından, zevcesinden ve ؟ocuklarından da, bir şey istemesinler d،, ye, firar eder. 0 gün bunlardan herkesin kendine yeter bir ( ؛§؛derdi, belâ, s،) vard٠ r55.»
١ .؟ Sûre 8 ٠ ؛Ziimcr: 2 2 . ، 5 9 , s٥ r،i ٨ fc،s٠ :3 4 .3 7 .
15170 j l ،ıL ؛.، ، ^ Î T j ،;u
j \ JLt ، ؛- U i
i y ، . u ı ..p.T c j j j ١ ؛
«Keder ateşinden kabı kupkuru kesildi ve hattâ, o ateşin hararetinden gözünde yaş kalmadı,.
15471 .اً ﺑ ﺎ ن ر ﺛ ﺪ زدود ود ردﺛﺎ ٠ً ا٠ ﻧ ﻰ ا ﺑ ﺪ دروى را4 «Pâdişâh, derd ve gamla o kadar dolmuştu ki, ah etmegc bile ıııccâl، kalmadı.»
15472 ﺣﻮاﺳﺖ ر د ن ﻧﻠﺒ ﺶ ل ﻛﺎرذد
ر ﺛ ﺪ١ ﺑﻮداﺛﻪ اﻳ ﺪ٠ ﺮاأد ﻤ ﻫ *ölm ek istedi, kalbi İç görmez bir hâle geldi. Fakat dalla yaşayarak müddeti olduğu İ ؟in uykudan uyandı.»
15473 ﺑﺶ. ش. د زاﺗﺪار٠ًﺷﺄد ى ا
ود ادر ﻫﻤﺮ > ش٠ . .د. د٥ «Bu seier de uyanınca sevindi ki ömrüııde o derece mesrUr olmamıştı ..
15474 ال ﺛ ﺪ ن، r ت٠ زﺛﺎدى ﺧﻮاs د ا ن ﺑ ﻦ و د ن٠ض ﻣﻌﻠﻮق آ «Sürürundan az kalsm ölecekti. Çüııki 1.11 can ve bu beden mutıtel،، v . liir birine » d hallerle tavklanıııı.tır.» 71.7
15178
ت.ر ^ وﻳ ﺮ ز >ال- ' لr ان ﻛﺪﻛﺎﻵم ﺧ ﺪا تr ًﺛﺎ د ر ا -(Z(.rl.ıl) kelimesinin arkasında (kolaylık) vardır. Ben bu k elâ m ı ilâbî’nin verdlgi liaberdcn mesrûrum..
inşirah sûresindeki:
ذﺛﺌﺪﺑﺌﻶﺟﺄ١ع٠ ذﺛ ﺬ رﺑ ﺬ ﺀ ؛ك١إ؛ع V ؛: ;؛. HakİKaten güçlükle beraber kolaylık var. Muhakkak güçlükle 1ا'اا٠ ﻻ ﺀ .ﺐ ﺋkolaylık var**.« âyetine işarettir ,
1547٥ ك ﻣ ﺰ از ﻳ ﻰ روى اﻟ ﺚ٠.اى ﺗﺠﺐ وان ز ك روى دﻛ ﺮ ا ﺣﺒﺎ و ر ك «Şaşılmaz m i ﻻbir şey bir cihetten ölüm, diger cihetten lıayat ve rızıktır.»
15480 ﻻﻟﺬ٠ ف ﺣﺎات١ ؛ ﺗ ﺘ ﺪ- ؤ ؛. اً ن ا ك١وى د ﻛ ﺮ-ﺀازﻫﻤﺂن *Bir şey, bir hâle nisbetle helâkdir; ayni şey diğer Ijir yönüj’le hayatin gıdası ve devâsıdır,.
15481 ن►اﻟﺖ ﺀذاب١ذق ددت اد٠آ ن ﺳ ﻮ ى د ﺀ اً ب ﻣﺎﻓﻰ ﻋﻨﺎب «Yine bir şey. bir hâle nisbetle azab, diğer bir tarafa nisbetle saf ve tatil su olur.. Bunun ^ b i: ( )اﺀSirei tn?irah: 5٠٥.
789
اةا87 ب ل داﺋﻬﺎ، — ﺟﻮن ﻓﻌﺎرا ﺛ ﺪ ﻣﺬداﺑﻢ ا٠ن وا ص ا٠ب٠ ا٠ﺑ ﻰ ﻛﺪ «Ölümün sayısız ve nihayetsiz sebebler ؛.vardır. Biz onun hangi yolu nu kapayabiliriz?«
15488
ﻣ ﺪ دوﻳﻪ ودرﺳﻮى غ وﻳﻎ٠ . د ر ﻛﺜﺎ ﺑﻦ ز، ى ﻛﻨﺪ غ٠ﺻﻚ ﻟﺪ
« isin e ölümün yüz dâne kapısı ve penceresi açılmakta ve gıcırdamak, tadır.. Eğer bu gıcırtıları duymuyorsan bilmiş ol ki:
1548٥
.از ر ى " ن دردﻣﺎ اﻛﺚ ﻧ ﻒt وزرى ﺧﻌﻤﺎن ﺟﻔﺎ
دوﻣ ﺖ در ت
«Bendeki derdler ve düşman taralından gelen cefâlar, ölüm kapısımn gıcırtısıdır.*
15490 ﻟ ﺐ٠ ﺑ ﻦ وﺳﺮرﻣﺬواف ﻟ ﻰ اﻣﺮ ﺳ ﺖ٠ ب٠ ا ﻧﻈﺮ ﻛ ﻦ ﻣﺎت١ارﺀﻟﺖ «Ey canim ve başım mesabesinde olan kimse; b؟-r ân tıb kitabinin fiil ristini oku da oradalri hastalıkların alevli ateşini gör!»
15491 ١رو ر ﺧ ﻮا ن ﻛ ﺘ ﺎ ب ر. ن٣
ﺑﻨﻰ ﻋﺒﻬﺎ, ر و ق١"اثﺀ «Haydi git ve tıb kitabini oknl Kum sayısınca hastalık buluııdu^ınu görürsün.* 8 .1
؛ا٠1ا ا داد ازرر،/ م ؛٠. ا ن ﻻﻳﺎ ن د ا
او
«Padişah, rüyadaki rcıııiz ve işareti anlamadığı için, fânî bir mum dan gene fâni bir mum yakmak istedi... H a lb u k i m a k s a d : B e d e n k a n d i l i n i y a k ı p o n d a n g ö n ü l m u m u n u u y a n d ı r m a k id i.
«NESLİHtN KESİLMESİNDEN KORKTUĞU İÇİN. PÂDİŞÂHIN, OĞLUNU E١ ^ENDİ!L١ IESİ٠
15197 ت ا د ﻣﺮ'و٠ل٠ﺑ ﻰ رو س ﺣﻮا
ن 'زوج ﻧ ﻞ وو٠'ا ﻧﻤﺎد ز «Pâdişâh, neslim devam etsin diye. Şehzadeyi — yâni oğlunu— evlen, dirmeğe teşebbüs etti.» V e d e d i k i:
15498 ا رود ﺳﻮى اذا ا ن از از
«Eğer bu doğan — yân^oğlum —^Ahircte g id is e , onun yavrusu -y fin l torunum — babasından sonra bir doğan olur.»
15499 ا ذ ﻛ ﻞ ؤﻣﺤﺎ رود٠ ن٠ﻣﻮر ت ا ود٠ اﻓﻰ٠ض او د و وﻟﺪ «Bu doğanın sûreti bu alemden ؟ekilip giderse mânâsı oğlumla b٥l،i olur.» 803
1ا ﻻ ة ة
.... ر دوام ﻧ ﻞ٠" م اؤ٠ﻣﻦ ﺑﺘ ﻰ٠ ب/
٠
د را۶ ﺧ ﻮاﺗﻤﺌ ﻮ ر.ﺟﻔﺖ
«Ben do n e s in i» d cv âıı etme؛؟, د'ﺀ ؛oğluma ؟. ok güzel bir kiz almalı y ı n ı .»
15505 د ر ى و ا ﺗ ﻢ ز ﻟ ﻞ ﺻﺎﻟﺤﻰ ﺛ ﺎ ى ﻃﺎﻟﺤﻰ٠'ل ز ﻧ ﻞ ؛ﺀ «Fâsık bir pâdişâh neslinden değil, sâlih bir zâtın sülâlesinden bir kız...*
15506 ا وﻣ ﺖ٠ زاد١ ﺷﺎا ﺧﻮد ا ن ﻣ ﺎ ﻟ ﺤ ﺖ
ت-داو
ﻓﺮج، ا ر ﺣﺮس و،
«Hakikatte şah ve hür olan sâlih kimsedir ki, ancak, ne hırsın, ne d . şehvetin esiri olur."
15507
ﻳﺮارا. ا/ ﻛ ﺮ ﺟﻮن ﻛﺎﻓﻮر
٠ﻟﻨ ﺐ ر دﺗ ﺪ ﺛ ﺎ
.ا٠ - ام
«Fakat halk, esirlere padişah adilli taktılar... Zenciye Kâfur adi takildığı gibi hani...»
15508 ادﻳﺔ ﺧﻮﻧﺨﻮاو ا م٠ﻏﺎز٠ ذ د ام٠ ﺑ ﺲ ر ا ﺗ ﻢ ﻧ ﺪ
ن٦ ﻧﺤﺖ. ﻳ ﻚ٠
«Susuzluktan helik eden ؟،،!٠( .mefâze) - yâni “kurtuluş y e r i" - licr d . K î.h ı adlin verirler ya kes, kutsuz bir ki,،y٠ !...« F. 52
805
. FAK، ، ،
B İR
z A llM .İN
IH İY Â R E T M E S İ، ,
K fZ IN I
ا1;١ ؛ ا1:1 ا11 ا، ، ﻻ
< ٠، ؛, ٠، '
، A J ، ، N .? « U . N
K A l.I N L A K JN
BUNA
P٨ ،
١
İÎİR A Z D A
B U L U N M A S I V E B İ R F A K İ R E A K R A B A » ، . M A K T A N I I T A N M A ، . A K I .»
15513 ﻛ ﻔ ﺖ ﺛ ﺺ ﻋﺬل٠اد: ا٠ا در ش٠ ود در ﺀﻧﻞ و'ذل٠ ق. ذ ر ﻃ ﻜ ﻐ ﻮ «Şehzadenin aııası aklinin eksikliğinden dedi ki: izdivac hususumla uklen de, naklen de denklik şarttır.»
15514 وذﻟﻬﺎ.ورح وﻣﺨﻞ ﺧﻮار." ا٠ارا دﻛﻞ٠ ور٠ ى ا٠ ﺑ ﺎ٠ا٠ «Sen fazla hasisliğinden ve kurnazlığından bağlamak istiyorsun.»
oğlumuzu bir dilenciye
15515 ١ا ﺧ ﻌ ﺪا ق: ك؛ة١ ا ﻟﺦ ر ا ﻛ ﺪ٠ ﻛﻔ ﺖ ت٠ ﻛ ﻮ ﻧ ﻰ اﻟﻐﻠ ﺐ از داد ﺧ ﺪا «Pâdişâh dedi ki: Sâlih bir kimseye dilenci demek hâtâdır. Çünki ٠, A lla h ’ı n ihsâniyle kalben zengindir.»
15516 ذا٠در ذ ا ق ى ﻛ ﻞ زد از ﻣﻮن ﻛﺪا٤و ؟ا ى ﻫﻢ
'ز ﻟﺒ ﻰ
«O * dolaya kanaate kaçmaktadır. Yoksa dilenciler «،!»، alçak ve tenbel olduğundan değil:»
15517 ﻧﺎى ﻛﺎن از ذ ا ق وزﻫﺎﺳﺖ ' د ا ق. ن ز ﻓ ﺮ وﻧﻠ ﺖ دو'ان٢ «Kanaat ve takvâ dolay.siylc olnn dar!،k, bir takım aşağılık kimsele. rin zaruret ve darlığından ayrıdır.» K.7
15522 ﻧﺎدش دح; ى٠ﻟﺐ اﻣﺪ ﺋ ﺎ١ﺀ ى٠ أوش م>ر٠ ح،زاد ى: از .N ihayet, pâdişâhı» reyi galib geldi. Asil temiz ve sâllh bir kimse, nln soyundan bir kızı oglırna aidi.»
15523 در ﻣﺎ ﻵ ﺣ ﺖ'ودﻧﻐﺮ ﺧﺮد ﻧﺪاﺷﺖ را اش "ا اﺗ ﺰ از ﺧﻮرد؛د ﺟﺎﺷﺖ،ج .Güzellikte hakikaten benzeri yoktu. YIIzIi kuşluk güneşinden daha parlaktı.*
15524 اﻟ ﺸﺂ ﻧ ﺠ ﺬا ن٠ ن ط٠ﺣ ﻦ د ﺧ ﺰا ى ﻛ ﻨ ﺠ ﺪ درﺟﺎن
ﻛﺰ ﻧﻚ وﻟﻰ
«Kızın güzelliği emsalsizdi. Ahlâkı da beyan edilmez derecede giizel bulunuyordu.* H a z r e t- I M e v l â n â b u r a d a n a s i h a t o l a r a k d i y o r k i:
15525 ﻣﻊ٠ ﻟ ﺪ اﺗﺪر٠ار٠ ن ﻛ ﻦ٠م;د د ﻧﺤﺖ ﻧﺘﺒ ﻊ.ن وﻣﺎل وﺟﺎ- ﺀ٠ «Sen dini avla ki, onunla beraber güzellik, mal, mevki ve sana fay. da veren Iiaht da senin olsun...»
15526 اً ﺧﺮ ت ﻗﻬﻼر ا ﺛ ﺰ دان ﻋﻖ ون ﺑ ﺜ ﻢ وﺑﺪف٣درﻧﻴﻊ دﻧﻴﺎش ﻫﻢﺀ «A lılrct, d e v e k a ta rın a m â lik olıııalt gibidir. D ü n yâ ise d ev en in ytln v e tü y ü gibidir.* 809
ذ5532 وﻟﻰ زﻟﻰ,دى ب دو ى وﻛﺎ٠ ا ﻛ ﻞ ر > ق٠اد/.٣ ;ث٠ ﺑﺸﺖ
«Kara h ؛r şeytan, tavuk folluğu gibi b؛-r kocakar. idi ki ansızı„ şeh zadenin yolunu vurmuştu .»
15533 ﻛ ﻰ. اﻟ ﻪ ﺀ و ز ﻛ ﻨ ﺪ. ا ن ز د ﻧ ﻰ، ﺛﻊ راو٠ ﺛ ت آ ن ﻣﻰ٠ طﺮد، «o doksan yaşjndakl kokmuş acûze, şehzadede ne idrak edecek nkıl, ne söz söyleyebilecek ağız bıraktı.؟
15534 ا ﺟﺪ٠ زاد٣ﻰ ود ث اداﻟ٠
.
س٠ش ض ﻛ ﻐ ﺶ ﻛ ﺘ ﺪ.ﺑﻮئ ب «Bir sene müddetle ş.hzâde karmjn esiri oldu, kocakarının papucundaki nalçayı öpüyordu.»
o halde kl, o koklun,
15535 ﻛ ﺠ ﺪ ى ا و ر ا ى درود٠ﺀﺑﺾ ﺑﻮد
، اد٠ "از ﻛﺎﺀﺋﻰ "ﻳﻢ ﺟﺎ ل
«Kocakarının sohbeti onı. ekin gibi biçmiş; zaafiyetten, âdetâ yar. can. il fıâle gelmişti...»
15536 ز ﻓ ﻒ وى اد ر د ر١ ن١ﺀ
اودل ﺑ ﺮ- او ز ا ر د ر ا ز «Başkaları şehzadenin zayıflaması dolajnsiyle izdırab İçinde ،diler. O ise, silırin verdiği sarhoşluktan, kendisini bilemiyordu.»
ا٠ ٢ ٠ ةا وﺀود٢ ( ذ ن رى م وذ د- اﻳﺶ ا ﻧ ﻢ ا ى ر م واى ووود
ﻟﺴﺖ ﻛﺮش
«Lâkin bu zavallı çocıık od ağacı gibi yanıyor. Ey rahim ve vedûd olan ،'Ulah, onııu dcstgirJ ve yardımcısı ol!.
15543 ٠از ارب ارب واﻓﻔﺎن ﺛﺎ . د زوا٠ًا ﺣ ﺮ و ا د ﺑ ﺶ ا «Pâdişâhın bbylece (Yâ Rabbi, yâ Rabbi) diye Jigân ve niyâî etmesi iizerine yoldan üstâd bir sihirli âz çıkageldi....
.PÂDİŞÂHIN, KABİLLİ SİHİRBAZ KARININ AÇKINDAN, OĞLUNUN KURTULMASI İÇİN ETTİĞİ DUALARIN KABUL EDİLMESİ.«
15544 و د اذ دور ا ن ا ر.ا و ﺛ ﻔ ﺒ ﺪ
r i زن ﻛ ﺸ ﺖ ا ن٠* اﺑ ﺮ ﻟﻣﺗﺮS « Ü s tâ d d iy e
,
s ih irb a z
u z a k ta n
,
p â d iş â h ın
o g lu
fc lr k o c a k a r ı n ı n
â ş ık ı
ve
e s iri o lm u ş
İ ş i t m i ş t i .«
15545 در ﺑﺎﻟ ﻮ د٠ ﺑﻮد ا٠ﻛﺎن ﺗﻤﻮذ ﺋ ﻞ و د و ل٠ ﺀﻧﺎز.ل ﻧﻐﻠﻴﺮ وا «O
a c û z e ııin
b u lu n m a d ığ ım
s ih irb a z lık ta
e ş s iz , O rn e k s lz o ld u ğ u n u
ve
b ir
İk in c is in in
İ ş itm iş ! .I
اع3
ا.٦!؛؛ ا0
ﺑ ﺘ ﺮ ﺗ ﺎ ز ا ل را ذ ن ا ﺣ ﺮا ن٠
زان اران٠د:- دا ر ر٠ ﻣﺰ٠ﺟﺰ «O sihirbazlardan hiçbiri o kacakan ile başa çıkamaz. Ancak. Allah taralından gelen ve maharet ؛çok olan b e . onunla başa çıkarım.*
15551 ﻛﺮدﻛﺎر/ ل ﻣﻮس ا
ﺟﻮ ن
ن ﻧﺴﺮ اودﻣﺎر٠ رم٦ ك ر٠ ٠ AIÎah’ıu em riyle ben, Müsâ’nın avucu gibi, onun sihrin ؛iptal ve he ؛âk ederim .*
15552
د زان ﻃﺮف٠ً ن ا١ة را ﺣﺮ ﻟ ﻨ ﻒ- ﺑﻰزىﻛﻠﺪى ؟. linki bu ilim bana, korkulan sihirbazlara çıraklık etmeden, taraf.! İlâhîden gelm iştir..
15553 اًﻣﺪم ' ا ر ﻛ ﻨ ﺎﻳﻢ— ﺣ ﺮ او زودرو. ا ﺗﺎ د ﺛﺎ ﻫ ﺰا د «Kocakarının sihrini bozmak ve şehzadenin benzinin sarılığını gider, mek İçin geldim.*
15554 ﺣﻮر- ﺗ ﺎ ن رو وﻧﺖ- ى ﻛ ﻠ ﺮ٣ — ت ا ﺳﺒﻴﺪ ﻛﻮر٠ ر١ﺑ ﻮ ى داو .Sallur vak،، meznrlığıı git, orada duvarın yanında beyaz liir kabir var. 815
ا5ة.ام٠ ل ى ﻧﻞ د؛ن
ب٠;را. ارد ر٠ ﺟ ﺪ-
ﻻ "ﺑ ﻎ وﻛﺎن٠٠در ﺑﻐﻞ ﻣﺮد «Şehzade, koltuğunda kılın ؟-ve kefe« olduğu halde, babasının karşı «...Sinda yüzünü yerlere sürdü Ve afv diledi.
15560 ل ثﺀر ﻧ ﺎ د٠١ ت و٠ﻷن إ٠ آ٠ﺛ ﺎ د١ ﻳ ﺪ ل ص٠ ا ا٠و اً ن ر و س «Pâdişâh, şenlikler yapılmasını emretti. Şehir halkı ile lıirliktc nıurııdma ermemiş ve ümidi kesilmiş olan gelin de sevindi.»
15561 اﺷﺖ واﻓﺮوز. رذﻟﺪ٠ اﻟﻢ از أ آ ن روز روز ا ر و ز ووذ-اى ﻣﺢ « A le m yeniden hayat ve revnâk buldu, gü n d ü r, amma iitisi bir birine benzemez.»
o gün
de gündü, İJUgün de
15562 اورا ﺟﺎ ن٠ا ﻟ ﻌ ﻰ ا ر د ذ ا/ اك٠
ذد د ﺑﺶ—ﻛﺎن٠ﺟﻼب
&
«Pâdişâh, ona öyle bir düğün yapt. ki köpeklerin önüne bile şeker şerbeti konulmuştu.»
15563
رازﻏﻤﻪ ﻋﺮد٠دوىك1 روى ؤذوى ز ﺷﺖ ا ا ف ﺑ ﺮ ب «Büyücü kocakarı, kederinden üldü: ؟irkin yüzünü de, kötü lıuyunıı da Mâlik-1 Cehennem. te.lün ٠'،،،.» «17
ﺀن١ - را د ر٠ • د داﻟ ﻰ ﻛﺪب ذا ع٠إ ن٠ر ك١ نب١ ا د آ ر ذ/ د٠ ى١ك “Cir sene sojira Pâdişâh ona lâtife tarzında dedi ki: Oğlum, o e lli sev. إ٠; ذذ؛ذhir katırla.«
15569 وزات ﻓ ﺮا ز: ٠؛٠* نف١;ال ذ٦ ران ﻣ ﺒ ﺎ ش/ و٠ د ن ﺀ د اﻳﻮف٠٠
...ir de, heraker y a tta n o yâri ve sizlik etme!...»
0
yatağı düşün de
1)11
kadar vt٠h١٠
15570 ﻟﺬت ووﻣﻦ ب'ﺗﻢ دآر ا ﻟﻤﺮور وا و ر دا ازﺟﻪ دا راذ رو و « Ş e .h z â d e : l ı ır a k b a b a , d e d i ... B e n g u r u r y u r d u n u n , a l d a n m a d iy a r ın in k u y u s u n d a n k u r t u l d u m , s û r ı ı r y u r d u n u b u ld u m
15571 ﺀاًاذت٠ ﺟﻮﺀؤﻣﻦ را٠ا ن ﺑ ﺜ ﺎ:ﺳﺄ ﺳﻮى ﻧﻮل ►ق ﻧﻈﺎﻣﺖ روى 'اﻓﺖ «İşte bir mUmln de, Nt١r.u 1 ا1 ا1 اtırılın a yol buluj» da zulmetten yüz ؟evirince, aynen şchîâde 1: 11.1 olur,« « ٠؛٠
ln d ıla r . d a h a b i t m e m n ٠٠l ٠<r y a p l ı l a ı ( ü ı 'r - i Z e r v â n ) d e n i l e n k u y u d a b i r ta ş ı n d itin ; b ı r a k t ı l a r . A lt ٠yhlr،»ı ٠lıil،i V e s s e lâ m E f e n d im i z r a h a t s ı z o ld u . S o n r a C e b r a il A l e y h i s ı o l û m ı l i ı ı l ı li/.ıı) s u r e l e r i n i g e t i r d i v e s i h r i n y e r in i h a b e r v e r d i. H a z r e t - i A li g i d ip o s i h r i k u y u d a n ç ı k a r d ı k i ü s t ü n d e o n b i r d ü ğ ü m v a r d ı. İ k i s û r e n i n â y e t l e r i d e o n b i r id i. H e r b i r â y e ti o k u d u k ç a d ü ğ ü m ü n b i r i ç ö z ü ld ü . Z â t- ı A k d e s - i R i s â l c t d e s i h r i n t e s i r i n d e n k u r t u l d u . B u ik i s û r e y e ( M u a v v c z e - t e y n ) d e n i l i r . A s h â b ٠ı K i r a m d a n U k b e B in  m i r : « A l l a h ’a s ı ğ ı n m a k i s t e y e n l e r m u a v v e z e t e y n d e n d a h a f a y d a l ı b i r d u â i l e i l i c â e d e m e d i l e r .» h a d îs in i riv a y e t e y le m iş d ir . B u ik i s û r e n i n m e a l i ş e r i f l e r i ş ö y l e d i r :
jjf 'l ®
©
،S؛..
٠>،٠١j٥
•d ■ ؛
Y a n i: « D e k i S a b a h ı n K a b b i n e s ı ğ ı n ı r ı m , y a r a t d ı ğ ı ş e y l e r i n ş e r r i n d e n , (n e fe s) (in i b e lli) e t d i ğ i z a m a n , ş e r r i n
k a r a n lığ ı ç ö k ü b b a s tığ ı z a m a n g e c e n in ş e rr in d e n , d ü ğ ü m le re ü f ü re n !e rin
ş e rrin d e n . V e
hascd
e d e n in ,
hased
d e n . 3.»
& j ٠ , ١3 ١ ٠ ^
®
Y â n i: « D e k i : S ı ğ ı n ı r ı m i n s a n l a r ı n R a b b i n c , i n s a n l a r ı n y e g â n e n ı n â H k i . n e , i n s a n l a r ı n m a ’b û d u t ı a , o s i n s i ş e y t a n ı n ş e r r i n d e n , k i o , i n s a n l a r ı n g ö ğ ü s le rin e
d a im a
vesv ese
v e re n d ir.
(O ş e y ta n ) g e r e k c i n d e n , g e r e k i n s a n d a n
( o l s u n ) 4 ؛.»
(Sûr.. Felak (63 ؛I V Sûre (. 6) ؛N٥٠: 16 F : 83
821
! ؛٠؛٠«(>
ا٠،و ا س١ا.ا،ور ا ﻧ ﺎ د ى ﺀ ا٠،ا د ى ﺀ: - ر٠ د١ار:ب١ « E g c r a k l i l a r 0 اااأااd ü ğ ü m ü n ü <:؛؛z ٠٠J>؛Jsc - ؛ أ ة 'ل-i n s a n l a r a k i l ile U n y â n ı n n i c k r ilid c n k u r tu la b ilm e le r ،! — ؛-O e u â b î H a k , p e y g a m b e r l e r i g ü n d e r i r m i v d » ?؛
E v -il in s a n d a b i r a k i l v a r d ı r k i in s a n i t e h l i k e l e r d e n m u h a f a z a y a ؟a l i ؛ir. F a l i a t b a z a n o n u n d a y a n ıld ığ ı o l u r . M e s e lâ , i n s a n İ ç in lo k m a , l ı ır k a v e m e s k e n : y â n i İç e c e k , g iy e c e k v e l i a r ı n a c a k z a r û r i d i r . F a k a t b i r s a h a n y e m e .,؛. b i r k a t e lb is e s i, b i r ik i o d a lı b i r m e s k e n i o l a n b i r a d a m , y e m e ğ in i ik i t t i ir h iy e , e lb is e s in i b i r k a ؟k a t a , m e s k e h i n i b i r k a ؟o d a y a ç ı k a r m a k -h e v e s ' le d ü ş e r . A k i l d a b u n u t e c v i z e d e r : * T u z lu n u n y a n ı n d a b i r e k ş i b u :l u n m a l ı d ı r k i İ ş ta h a ç s ın , ü s t ü n e b i r t a t i l y e m e l i d i r k i a ğ ız a t a t v e r s i n y u z h k , k ış lık , g ü n lt'ık v e y a b a n l ı k b i r k a ؟k a t e lb is e o l m a l ı d ı r k i h a l k ٥y ı h ٠ l a u s ı ı ; k e n d i n İ ؟i n , ؟o c u k l a r İ ؟in , g e le c e k m i s â f i r İ ؟- i n d e b i r e r o d a y a p İ l ı m l ı s ı n k i r a h a t s ı z o l m a y a s ı n , d e r . 0 a d a m , a k l i n i n d a l ı a k lı g ö r d ü ğ ü I a J ic v e s i t a h a k k u k e t t i r m e y e ç a lış ır . H e l â l - h a r a m , d e m iy e r e k v e t ü r l ü t e v i l l e r l e e lin e g e ç ir d iğ i p a r a l a r l a r e f â lı t e m i n in e , y e n i t â b i r l e , lü k s İ ç in d e y a ş a m a y a k a lk ış ır . D ü ş ü n m e z k i e v im d i y e b e n im s e m iş o ld u ğ u m e s k e n i n a s il s a liib i M â l i k 'ü l - n ı ü l k o la n A H a lı'd ır . K e n d is i o r a d a b i r k i r â c ı , y â l ı u t b ir k a ؟g ü n l ü k b e k ؛ ؟-m a k a m d a d ı r . M ü l k s a h i b i n i n o n u ile k a d a r o t u r a c a g m ı b ilm e z , b e lk i d e e r t e s i g ü n c a n ın ı c e s e d in d e n , c e s e d in i e v i n d e n ، ç ı k a r a c a k t ı r . İ ş te b u n u n g ib i g â f il â n e h e v e s le r , h e p D ü n y â s i h i r b a z ı n ı n .b ü y ü d ü ğ ü m l e r i n e t i c e s i d i r O d ü ğ ü m l e r i ç ö z ü p i p t l l e t m e k d e h e r a k ilin k â r ı d e ğ ild ir . O n u n İ ؟، ıı C e n â b -1 H a k , i n s a n l a r ı D ü n y â n ın s i l ır in d e n v e ig f â l i n d e n k u r t a r m a k İç in p e y g a m b e r l e r g ö n d e r m i ş v e k i t a b l a r in z a l e y l e m i ş t i r , '
15581 ﻛ ﺜ ﺎ٠ ﻟﻠ ﺐ ﻛ ﻦ ﺣﻮش دم ﺀ ك٠ ذا. ا٠ ذ١ ﻓ ﻞ٠راز داف « E y s â lik ; a k lın ı b a ş ı n ı to p la lin in
s ır r ın ı b ile n
، l a , ( y ç f . a l ü ' l â h t t m â y e ş â ’)
v e s llılr ،lü « ü ın l٠ ٠r l ı ü
\< '؛/ e c c i t o l a n , r e y
vc
N a z m .ı C e lisüzü
boş
lılr
û r if .i k â m il a ra !«
«7:1
ا.٣ »«ة5 ر د،_٠٠- ارا٠ .ﻟﻌﺦ او ا ن ءذد
ب ﻛ ﻦ لﺀﺣﺎ ﺣﻼﻧﻰ ارد،ﺑ ﻰ ط «Dünyânın Ufürmcsi, sîJıir dü^im lerin ؛sert.eştird ؛. Artık o ،eli ٠ااا،اا kainat Hakkinin nefhasıııı - J 'â ı ı i (vcnefahtu fiili nı؛n rölıî) iltifâ.ınıu mazharı Ijulunan İnsan-ı kâmili - ara !»
15586 را٠ﻣ ﻦ رو س
ﺑﻪ
؛• ﻻ ﺧ ﺖ
١ر٠ن و ا د ر.وارﻣﺎد ز «Ta ki (vcncfahtü) mazhar-ı kuJunan ٥ insaıı-ı kamilin hiıııâyc 1. 11/11rı seni Dünyânın sihrinden.kurtarsın ١’C sana yüksel desin .»
15587 ﺣ ﺮ٠ﺟﺰ ﻧﺘﻤﺦ ﺀق آ_وزد ﻏﺦ ن وآن دم 'ﻧﺦ ءءر.ت ا٠ر،ﻓﺦ ا «Büyü üfürüğü, Hakkin nefhasmdan başka bir şeyle sönmez, <٠"،،'٠،، biri kalıır üfürüğüdür, diğeri Iutuf üfürüğü...»
15588 راو٠ز ذ١اذ—ت- ررت او ذواىرو~اﻗﺨﺮ٠ا؛ﻓﻰ«Allahın rahmeti kaltrlndan artıktır. Sihirde sâbıklık istersen ytirtl V. sâbıkı - yâni Kahmet.i ؛lâhiyyenin ıııazlıarı bulunan İnsan-ı kânıiü ara!»
15589 و س زوﺟﺖ،ار س ادر
. و ر ﺑ ﺘ ﻚ رﺟﺖ- ى ﺛ ﻪ١ة «T â
k i, h u r i le r l e
e v le n d ir ilin ،,
d i s i n e s i l i i r y a p ı l ı n ı , ا.'ا1 ا٠. e n i n
k iş ile rin
m e rte b e s in e
e r ؟؛:...
-E y
ken
l ١ ؛n k u r t u l u ş İ ş t e b u d u r .»
«25
!ﻫﻬﺎ٠1 ان:٠ ا: ﻟ ﺮا٠ ل ﻛﺪنﺀت ان ا';ا ﻧ ﺮ ا ن٠أن وآ ن ج+ا ن ج « ü m m e t l e r i n h i d a y e t k a n d i l i h u l n n a n C en â h -1 P e y g a m b e r D ü n y â ١٠١ A h i r e t i ؛ ؛n : ( i k i o r t a k ) b u y u r m a m ı ş m ıd ır ? » B u b e y it, « D ü n y â v e A h i r e t il، ؛o r t a k g i b i d ir . D irilli n e k a d a r h o ş ııııd e d e r s e n o b i r i n i 0 k a d a r k ız d ır ır s ın .» h a d i s i n e İ ş â r e t t i r .
155.2 ن ﻓﺮاف اً ن ﺑﻮد٠ﺑ ﻰ وﻣﺎن ا ن—ﻧﺎم ﺟﺎن ود٠س ا ن * *O InaJde D ü n y â n ın v u s la tı, A l ı i r c t i n f ir ü k ı, I jc d c n in s ılılıa ti. r iıh ıııt h a s t a l ı ğ ı d e m e k tir .» I l a d i s - i Ş e r i f t e : « A lla lı, b i r k u l u n u s e v in c e o n u b e l â y a ı ı ^ r a t ı r . D n ıııı İç in , ıııa lı g i t m e y e n v e c is m i İ ıa s ta o l m a y a n liu ld a l ı a y ı r y o k tu r .« b u y u r u l m u ş tu r.
15593 ر، طﺗ ﻰآ د ؛ را ﻗﺎ نﺑﻰ ﻓﺮاق آ ن »ﻧﺮدان— ﺧﺖ ر « B ir g e ç id o la n D ü n y â 'd a n a y r ı l m a k z o r g e lir . K a r a r g â h o la n A h i r e t . t e n a y n l m a y ı lıu ııd a n d a lla g ü ç bil.»
15594 ﺧﺘﻠﻤﺪ"را٠ ج و ن ﻓﺮاق ذش د زﺋﺎذ ش ﺟﺪا٠ _ا ﺑ ﻪ ﺳﺢ ت آ «B Jr n a k ış R essam ı
ve
v e s û r e t t e n a y r ı l ı ı ı ı ı k b ile s a n a g ü ç g e l i n c e , d ü ş ü n k i , o t ı ı ı ı n .
a y rılııu ıl،
Iie k a d a r z o r o l a c a k t ı r ? »
ة!ل7
ır.r.nn ن ا ن ﻧﺮب وا.ﻳﻰ إﻟﺪاز٠,٠ﺑﺐ رب را٤ب;ى ﻛﺮ وﻓﺮ٠ ﺟﻮن «Taun yakınlığının ihtişam azametini görseydin, bu Dünyâdaki yiyip İçmeyi, cifeye kıyas edersin.*
15600
ش . رس در؛رو. ر ﺟﻮ ﻧ ﺰ ا د ﺶ وﺗ ﺮوﻧ٩ رون ارى ز.ﻟﻰ. «Şehzâde gibi sen de yârına vâsıf'oiur ve ayagmdan ayrılık dikenini çıkarırsın.* S û r e - i M â i d e d e b u y u r u l m u ş t u r k i:
ﺑ ﺆ ا ﻟ ﺬ ى ﻣ ﺬ و ا١ا
ﻓﻰ١١ ﻳ ﺒ ﻴ ﻶ ة أ ^ ﻟ ﻮ١ ز ﻳ ﻮ١ﺗﺬو.١\ﻏﺎو١اﺗﻶو ٠ ﺳ ﺪاﻟ ﺖ| ﻵ ئ Y â n i: «Ey iman edenier, A llakdan korkun, 'Ona (yaklaşmaya) vesiyle araym vc Onun yolunda savaşın. Tâ ki muradınıza eresiniz»؛.* B u â y e tte k i
(vesile)
k e lim e s i h a k k ı n d a b i r ؟o k sö z s ö y le n m iş tir .
11 اا 'ا-
s i n i n h ü lâ s a s ı H â c e A b d u l l a h E n s â r î ( K u d d is e s i r r u h u ) n u n ş u keh'uıı.1 â r i f â n e s i d i r : «İlâhî, sana vesile yine sensin, eğer bir kimse seni taleb ede.
rek bulduysa bu talelıi veren gene sensin.»
15601 ﻳﺎب. ﻏﻮدى و د را.ﺑ ﻬﺪ ش در .
ﺀﻟﻢ اﻟﺪواب١ز ود ر واﻟﻦ
«Çalış, çabala da çarçabuk kendinden geçmek sûrctiyle kendini bul. Allah, dogruyu daha iyi bilicidir." ffi»)
s ٥ rci
Malda : JS. «23
؛٧:..'..: ، v". ..!،.isini }،i.4.٦؛c٠tl ، ؛tnniı. gdmlı.f';، getirdiler. Yâkub Alcyhissclamın yiizünc sürdüler. Etrafı .;..ı u،٠>٠• haşlıulı. llazrct-i Mevlanâ da bu vakıaya ٠j»n١l٠٠gl j;ıbt ،ilan Kclâmullâh’ı kendine sened ve ha tclmihcn: «Yusuf’un reket düsturu ittilıa/. ı.t ٠>ııd؛.ı Allah’ın feyz ve hidâyet râyihası vardır Çiinki; Kelâm, mütekelllııun .1؛afiyyetidir. O mânevi râyiha, miisteid gözle .r i a ç a r v e o n l a r a h a k i k a t l e r i g ö s te r ir » d i y o r N i t e k i m S û r e - i E s r a ’d a b u y u r u î m u ş t u r k i :
ؤرل١ ﺧﺌﻬﺆﻋﺂؤزودﺋﺎ\ﻟﻤﺆﺗﻦ: \\ ﻻ\ث٠اةف ٠ ﺧ ﻮ ى ة ا ا: Yâni: «Gerçek bu Kur’an (insanları) öyle bir şeye (yola) doğrultub götürür ki o, en âdil ve en doğru bir (yol) dur. Güzel güzel amel ( v e hare ket) İcrde bulunan mü’minlcre kendileri için muhakkak bir ecr olduğunu da müjdeler o63..
15606
ز ا د زار. ﻟﻤﻮر ا ﺗ ﻠ ﺰ ا ر ذ و ﻧﺎغ ﻧﻮر ﺗ ﺎ ر٠ د ن
«o yüzün nuru, seni Ccilcnncm ateşinden kurtarır. Âgâh cl da İğreti nUru ve fâni cemâle kanaat gösterme:* 15607
ﺑ ﺬ م را زن ﻟﻤﻮر ط ﻟﻰ ﺑﻴﻦ ﻛﻨ ﺪ ﻛ ﻨ ﻤ ﻨ ﺪ/ ﺟ ﻢ وﺀش وروح ر ا «O İğreti nur, göze yalnız İçinde bulunduğu h'؛،li süreti gösterir. Cis. mi. alili ve rulııı ila uyuz olnıuş gibi lıuzursuz gösterir.»
15608
ﻣﺮرش ﻟﻤﻮرﺳﺖ ودر ﻣﺤﺒﻖ ار دود—ت ازوى ﻳدار٠ ﻣ ﺎ ﺣ ﻮا ر/ «O İğreti nûrun süreti nûr, hakikati ise nâr’dır. Eğer sen hakiki zîyâ istiyorsan o sürî ve müsteâr olıttı !turdan ilii elini de çek.» ،٠٠) Sör« ؛Esra' ﺀ ؛. «:!!
t؛٠üll ﺗﺎ ب٠ ث: ٢١٠ م٠١ وا ب دم- اف دا ن٠
" اروم آ' ﺑ ﺎ و ا ﻧ ﺎ ذ د را ن «İşte ﻻ ؛tarafta su gor،lünı, Jjayd! koşup gel de oraya gidelim dersi». Halbuki, o gitmek ve başkasını gönuek istediğin su değil, serabdır.»
15615 ا ز ى دور"ر
ن اب٠ر ﻧ ﺪ م ز
ﻏﺼﺬ١بﺀ١ ر ى ر- دودواف «Her adim attıkça mânevî âb -1 hayattan daha ziyâde uzaklaşır ve 1 ااdatıcı serâb tarafına koşa koşa yaklaşırsın.«
15616
a1. Ç
ﺑﻤﺎل٠ ى. / ﺑ ﻰ ﻛ ﺎ
ود٠ اذ ﻣﺌﺎ ى ﻛﺎن ز ض دروى
«Azmin, bu sana gelmiş, akmış ulaşmış olan hakiki suya tam bir ،.erdedir.. (Zâr ٤yât) Sûresinde buyurulmuştur ki:
‘٠ دﻻﺳﻌﻴﺘﻤﺊ١٠ ص ه < وا ﻓ ﻰ ؛ ﺋ ﺊ: ﺛ ﻲ0و ؤا ﻻ و غ Yâni: «(Küre-i) Arzda kâıııil bilgi sahipleri İçin nice âyetler vardır. Kendi nefislerinizde dalıi (nice âyetler var. Bunları) ili ؟de görülüyor musunuz?؟.« Müfessirler diyor'.ar ki: Buradaki «Görmüyor musunuz?» suali» fitirünüz» mânâsına emirdir. Dikkat ve ibretle bakiniz da 0 âyet ve alâmet, leri nefsinizde müşâhede ediniz, ؟ün 1؛İ âlemde her ne varsa onun ufak b،r nümunesi sizde mevcuttur. Hususiyle insan ؛eklinde, güzel bir tenasUb, zâhiri ve bâtınî bir mükemmeliyyet vardır ki başka bir şeyde yoktur. Nitekim, mutasavvıfin:
٠7٠) s ٥r٠i
z،r،y ٠ı ؛20-21.
«:1:1
ا.اا،ا؛
~
ﻟ ﻜ ﻞ ر "وزد،- ا >دك ا ز ﺧ ﻴﺎ ﻻ ت ﻧ ﻌ ﺎ ن ر ﻛ ﺬ و
.Belki uyurken, kâmil bir sâl؛k saoa raslar da, seni uykudaki h ٠y٥ . .etinden kurtarır.» Buradaki (Allah yolujndan murad: Evliyâullah taralından tesis edilmiş olan (Turuk-i aliyye)dir. Hazret-i Mevlânâ o (Turuk-I aliyye, den birine girmeyi tavsiye etmektedir. Acaba tarikata girenlerden hepsi Allah'a yol bulabilir mi? Bu süâli, Cenâh -1 Pîr'e sormuşlar. Buyurmuş kl: «Uçan bir kuş, gOk yiiziine Ç i k a m a s a bile zeminden uzaklaşmış olur. Yâ. ni h er sâlik hakikate erişemez. Fakat hiç olmazsa avamlık derekesinden yükselir. Zâhlren olsun bir terbiye ve İrfân elde etmiş olur. Şu da vardır ki Sûre-i E srâda:
Yâni:
.( H a tır la )
o g ü n (ü )
k i in sa n
s ın ıf la r ın d a n
h e r b i r in i b iz in in in •
la r ıy lc ç a ğ ıra c a ğ ız . A r tık k im in k ita b ı sa ğ a n d a n v e r ilir s e o n la r k itn b la rın ı,
en k ü ç ü k h a k s ı z l ı ğ a u ğ r a t ı l m a k s ı z ı n (kendileri) o k u y a c a k l a r d ı r 71؛.» bııyu. rulmuştur. Binaenaleyh, o gün ehl-i tarîk zümresi arasında bulunmak bir necât s e b e b i o l a b i l i r .
15G2 Ö ﺧﻔﺘﻪ ر ا ر ﻣ ﻜ ﻠ ﺪ د ر ﺟ ﻮ * و ى
ﻛﻮى٠اوازان دﻧﺖ ﻧﻴﺎ د وا «U y u m u ؟ r a , . 'i n c e l i k l e
.،b i r
k im s e n n
d ü şü n cesi
y in e m a lın llc n in
y o lu n u
kil g i b i
in c e
d.
o ls a f a y d a
y o k ...
z
l ı u l a m a z 73.»
(73) s.rcî E ır،': 7 ٠ , KJIi
؟akik Belhi (Kuddise n٠٢rııhu)y،ı BaftdAd 1ا؛؛ اااا٠.ﺀ٠ ااذ،! ا-karşısına v.karınış lar. Ilalife : — ؟akik zâhid s e n ااا،!.،,،' ﺛﻢdiye !،I.I'IIIU Ş . ؟akik : - ؟:akik benim, amma z.ılıid siiisin! cevabin، vermiş. Haliie Ben bu kadar debdebe ve vâridâ —، ؟؛inde nasıl zâhid olurum ? ؟-a :kik . Allah, Dünyâ mctâı İçin kalil buyurmuştur. Sen 0 kalile kanaat et mişsin. Nasıl zâhid olmazsın? mukâbelesinde bulunmuş,
15625 ى ﺧﺪه ا ت١ﻟﻰﺑﻜﺲﺀدس ﺟﻪ ﺟﻞ٠ ت٠ ا. ؤ ﻣ ﻨﺎ ن ر ﻟ ﻨ ﺪ.ﻟﺨﻂ ﺑ ﺦ
«O zâhide dediler ki: Gülmenin sırası mi? Kıtlık, mü’minlcri kökünden sökmekte - y â n i açlık halkm çoğunu helâk etm ektedir—.
15626 د ر د و ﺧ ﻞ ت٠ ا ﺑ ﺜ ﻢ ﺧﻮ. ر ﺀ ت ا ز و ﺧﻠ ﺖ٠ ] /
::آ
زآﻓﺂب
«Rahmet, bizden gözünü yumdu. Ova güneşin şiüdet.i liararetinden yandı kavruldu.»
15627 ا ت٠ ﺗﺎد٠١ ٠ﻛ ﺸ ﺖ وا غ ورز س
ت- اﻣﻪ ا١ ا، در زﻣﺒﻦ ﺑﻢ ' ﺑ ﺖ «Ekin, bağ ve asma simsiyalı olmuştur. Ne yerde bir nem var: ne yu. karda ve ne de aşağıda...»
15628 ن ﻟﺨﻌﺪ وﻋﺬا ب٠ ﺑ ﺪ د ز٠ ﺧﻠﻖ ى دور از ا ب٠ ا ر٠ و٢ و ﻣ ﺪ ﻣ ﺪ٠ د٠د «Bu kıtlık azahındnn lınlk, sudan uzak düşmüş balıklar gibi, onar onar, yüzer ylizcr öîlyor.» F : &4
837
f ؛ıfin ؛١
ا٠ اد رم) ج اؤ اﻟ ﺲ٠ ٠ﺧﻮث ك— دا٠ ز ; از٠ﻳﺎﺑﺎن ل.ر١ «Saba rüzgariyle başaklar daJgalanmakta, çöl ؛sc pırasadan daha ye.
١ ا؛görünmektedir .« 15634 روى ى ذ'م. ن د ت٠ و ن-ذ اًذ وﺟﺸﻢ ﺧﻮﻳﻨﺮا ﺑ ﻮ ن ر ﻛ ﻢ.ﻟﺴﺖ «Gördüklerimin hayal mi, yoksa hakikat mi 0 İdı٠ nu tecrübe İçin on.ara climle temas ediyorum. Gördüğüm ve dokunduğum şeylerden elim ؛V . nazarim، nasıl çekeyim?»
15635 ر ﻓﺮﺀون ا ﺑ ﺪ اى ﺀوم دون١ﺀ را ز ل ﺣﻮن١ﻧﺎ ن ﺀاد ﺻﺚﺀ «Ey alçak kavimj siz Fir’avn gibi olan bedenin yâri bulunduğunu. İçin size Nil neliri kan görünür.» Yân! Nil nehrinin Fir'avun ve bağlılarına kan renginde göründüğü g،bi size de mânevi bolluk, kıtlık görünüyor. Meselâ:
15638 ردر از '»وﺑﻐﺎل ى رود و د ى ﺛ ﻮد٠ "در د و ﺟﻨﻢ٠اً ن «Babana karşı bir kabahat yaparsan, o da seni tekdir ve te’dîb eder, o vakit baban senin gözüne köpek gibi saldırıcı ve ısıncı görünür.»
15637 ااﺋﺮ ﺑ ﻐ ﺎ شT ﻣ ﺬ د ش٠ا ن ﺗﺪا
د ﻧﻤﺎش « o
ren
peder köpek
e ttiğ i
،elânın
d e ğ ild ir.
ان ر ض ﻟ ﻔ ﺮ وا:ح
S
<؛yl٠١ b i r luerilunieti sana
köpek
gibi gö١t ٠١.
te s ir id ir.«
83.
؛ا,٠ ا
'ن ارود.«ا.١ ٠ﻟﻮ
ل٠ون لى اء٣
ك ﺀود.ش اور( ﺀ :مورت ﺀى ا « B ir k im s e
A k l.ı
ا ﺀ ا1> أ
n u ıh n lc ic t
e d ip
sö zü n ü
d in le m e d i
m i,
b ü tü n
A lc ın o n a k ö p e k g i b i s a l d ı r ı c ı g ö r ü n ü r . *
15642 Jf
ق١در ﺀ٠مﻟﺢ ش ﺑﺎ ا ن
٠ ة ر ش زو ' ﺀا د اً ب وﻛﻮ٢ «Bu Ijaba iJe sulh yap ve isyânı bırak ki, çamur bile sana sırmalı dö" ؛eme görünsün.*
15643 لو رد٠ ل٠ﺑ ﻦ آ ﺑ ﺎ ن 'ﻧﺪ ﺀ ﻣﻞ ﻧ ﻮ د،ن م١٠ وزi / r î ﺑ ﺶ٠ «O vaki،, Kıyânıet senin ،ıbkı halin olur da, nazannda semâ ve zemin *.tebeddül eder S û r e . i İ r â h i m ’d e :
ﻷ ﻓ ﻲ٠ ﻷ ز ﺀ ع٠ﻼ
; ﺋ:
® ﻳ ﻴﺎ ' ذ ﺟ ﺮ9٠; ا ﻗ ﺨ ﺜ ﻮ ; ز ; ا ﺷ ﺎ Y â n i: «O gün ki yer başka bir yere, gökler de ( b a ş k a göklere) tebdil olunacaktır, ( i n s a n l a r k a b i r l e r i n d e n k a l k ı p ) bir olan, kahliar olan Allah., m huzurunda toplanacaklardır’«.* b u y u r u l m u ş t u r . II z . M e v lâ n â , b a h s e y le d ig i z â b id l i s â n ı n d a n d i y o r k i: C e n â b -1 H a k , K ı y â m e t t e A r z v e S e m â y ı b a ş k a b i r h e y 'e t e k o y a c a k t ı r . B u d e ğ iş ik liğ i b e n i m n a z a r ı m a D ü n y â 'd a ik e n y a p m ı ş t ır .
(74. s.rei İbf.hioı
4٠
841
15647 إن- ٠ا٠ ﺀون٠ﺛﺎ ﺣ ﻬﺎ رﻧﺪا ن ﺛ ﺪ ا ﻛ ﻒ زن ﻓ ﺎ ل ﻣﻌﺎرا ن٠ر ﺀل «Dallar levbe etmi? olanlar gibi raks etmekte, yapraklar da hânen deler gibi el çırpmaktadır.»
15648 ازﻧﻤﺪ
ﻻﻋﻊ
ف
ر ق اًاﺑﺬه
ون ﺑﻮد٢ ا٠ C .T د1 ﺀ/ «Keçe kılıftan görUnen aynanm ziyâsıdır. Acaba a^ıanın kendisi gdriinse nasıl olacaktır?.»
15649 ،ؤ٠ﺑ ﻢ/ ﺀ ى
زاران ض.اذ
ﻧ ﻰ اﻧﺛ ﻜ ﻞ/ ﺳت ر٠ﻣق ا ﻛ ﺗ د:زا
«Ben gördüklerimin binde birini söylemiyorum. Çünki iler kulak ؟ek ve ؟iiphc ile doludur.»
15650 د ا د ﻧ ﺖ٠ ﻧ ﻜ ﻐ ﺖ ز د١ ﻳ ﺶ و ر٠ ذ ت٠٠ ف٠ ﺑﻪ.ﻋﺘﻞ ﻣﻮد ﻣﺰد « B e n im
s ö y le d ik le r in , v e b m e
n is b e tlc
m ü jd e d ir...
F akat
a lili d e r
k i:
M iijd c n e d e m e k ? B u , lıe n lııı b i l i m d i r m te n ! »
Ma
l ٠٠0 ؛i ١٨؛١٠ U Y â n i: da onu
» A lla h
T e fs ır-i
so n ra
su y u n u B â b il
ö lü m d e n
b ır a k m ış , s o n ra
H ü s e y n î ’d e
c irin i, ü z ü m sen e
b u ra s ın ı
y iiz y ıl ö lü
d e n iliy o r
ve
so n ra
n a s ıl
d ir ilte c e k ?
d e m iş ti,
A lla h
d i r i l t ı n i ş t i 77.» k i:
H ak
e ş e ğ in i h a lk ın
h ü k ü m d â rı h e la k
Sübbânehû
n a z a rın d a n
o ld u . İ r a n
onu,
in
g iz le d i. V e fâ tın d a n
ve
T e â lâ ,
70
h ü k ü m d a rı
(N û şc n )i
gön
d e r d i . N û ş e n , B â b i l i z a b t , B e n i î s r â i l i â z â d v e K u d ü s ' ü i h y â e t t i . Ü z e y r ’i n uyuduğu
v e ö ld ü ğ ü k ö y 30 s e n e iç in d e e s k is in d e n d a h a
s e n e g e ç in c e C e n â b -ı H a k , Ü z e y ri d ir iltti. Ö lü m ü
ö ğ le
m â m u r o ld u . Y ü z v a k ti, d ir ilm e s i is e
g u r u b d a n e v v e l d i . B u m e v z u d a K u r ’a n - ı K e r î m d e :
٠١1 IL ۵
c ؛X
f^ ؛٠ j . . j ^
jys
\ İ ^
١٠3 ٥j ١٥^ ١٠ ؛ ؟١؛
٠j ٥١j ١٠i ٠١١i ١٠٠i J y ? — ) ؛ ؟٠
٥ >
Y â n i: « N e k a d a r e ğ le n d in ? d e m iş , o d a : B ir g iin , y a h u d d iy e s ö y le m iş ti. A lla h
(o n a ): H a y ır, y ü z y ıl
(ö lü )
b ir g ü n d e n
k a ld ın . İş te
az,
y iy e c e ğ im .,
iç e c e ğ in e b a k , lıe ııü z b o z u lm a m ış tır . B ir d e m e r k e b in e b a k . (B ö y le y a p m a m ız )
sen i
in s a n la ra
ib re t
n iş a n e s i
k ılm a m ız
iç in d ir.
(M e rk e b in )
k e m ik
le r (in e ) d c b a k , o n la r ı n a s ıl b ir le ş tir ib y e r li y e r in e k o y u y o r u z . S o n ra d a o n la ra
e t g iy d ir iy o r u z , d e d i. O
—
(m e rk e z d irilib
ş e y ) k e n d is in e a p a ç ık b e lli o ld u ğ u z a m a n — ş a h e d e m le d e ) b iliy o ru m
e sk i h â lin e
(ş ö y le ) s ö y le d i:
g e ld iğ i v e
her
(A rtık ş u m ü
k i A lla h ş ü p h e s iz h e r ş e y e h a k k ıy lc g ü c ü
y e te n
d i r 78. . b u y u r u l m u ş t u r . « İn s a n la r
ö ld ü k le r i ş e k il
ve
s u re tte
b â ’s
o lu n a c a k tır .»
m u k te z â s ın c a ö ld ü ğ ü v a k it k a r a s a k a llı b u lu n a n r ilin c e
y in e
k a ra
s a k a llı k a lm ış
fak at
o ğ u lla n
h a d îs -i
ş e rifi
Ü z e y r, y ü z se n e so n ra d i v e to r u n la r ı is e a k
s a k a llı
b ir e r P ır - i fâ n i o lm u ş tu .
(77) Sûrei Bakara : 259, (78) Sûre ؛Bakara: 259, 841
ا5657 ،1.-..، •■؛٠/٠ ،؛١٠■٠٢ ٠؛ 0٠ ؛j j f ..»،؛.. j ■& ؛
«A sersem, müjdenin yeri değil, haberimiz olmadan biz madene va sıl olmuşuz, dedi ve düştü .»
15658 ﺑﺶ ﻫﻠﻞ ف٠ ﺳﺖ٠ر د
وﺛﻢ را
ﺟﺜﻢ وﺛﻢ ﺛﺪﻣﺤﺠﻮب ﻓﻘﺪ.زاﻧﻚ «Şu V . cmsâli hâller, vehim İçin miijde ama akil İçin vuslattır. ٠,،،'٠٠ki vehmin gözü perdelidir ve hakikati görmez.»
15659 ١J J *}* ٠>٠>٠>a ١٠/٠١٠/؛؛
./-٥j *~1>-٠p JU- jji ،؛٠٧ «.Böyle haberler kâfirler için derd, mü’minler için müjde olur. I.ıık .ı basiret sahibi göz için vuslatın ta kendisidir.»
15660 ﻗﺪﺳﺖ و ت.' ز ا ﺀ ط ﺛ ﻖ دﻣﺒﺪم
ر ز ت. ﻻﺟﺮم اذﻛﻐﺮ واﻋﺎن «Çünki basiret sâhibi âşık dâimâ Hakikatin mestidir, şüphesiz k! ؛،،،fürden de imândan da yücelerdedir 0 : . . . »
15661 .ﻛ ﻐ ﺮ اﻳﺎف ر ﻟ ﻮ ﺧﻮد دران اوﺳﺖ و ت٠ وا٢ ١ ت ﺳ ﺰ و ﻛ ﺮ و د ن اور٠ﻛﻮ «Ktifiir ve îmânın ikisi de onun lınpıcısı gibidir. Çüııki o İçtir, küfUrlc, iman ikisi de kaİJiıktıır.» KI7
!'ا;م٠ ',م ا
؛٠٠ * ت اى-٠١ ٠ﻧﺮ ﻷ ت رز ﺀم٠' ك ﺟﻮن- ﺀر٠ رﻗﺮا ﺧﻪ ٠٨ tülündü kişi, senin ilklin altın döküntüsü gibidir. Döküntü ve ٠،٠'-.،idi üstüne ben ııasıl damga basayım ?»
15GC6 ; 4،•،٠ ; . ٠ ت ذ ا٠-ﻋﻧق رو؛
و'ﻧﺎ رذو وض ورم١رﺀز. yüzlerce mühim bölünmüş:*
« A k lin , sin e
iş e
ve
binlerce arzuya, mal
ve
m ü lk Jje v e .
I la z r e t- i P ir , v a h d e tte n b a h s e d e rk e n sö zü d e ğ iş tirm e s in in h ik m e tin i b e y a n İ ç in d i y o r k i: E y v e h m i g â i i b v e v e h m e t a b i o l a n k im s e : s e n d e k ı r ı k v e d ö k ü k b i r ilk li v a r k i y ü z le r c e , b i n l e r c e ş e y e d a ğ ılm ış . B u a k i l i l e b e n im te v h i d e ıl.'ıir s ö z le r im i n a s ıl a n l a r s ın . A ltm to z u n a v e d ö k ü n tü s ü n e s ik k e v u I u l u r m u ? T a b ii v u r u l m a z . B ö y le b i r a k i l s a h ib in e d e d e r i n h a k i k a t l e r d e n b a h s e d ilm e z . 0
h a k i k a t l e r e m u h a t a b o la b ilm e k İç in :
15667 ﺣﺰارا ! ف ق١ د ا د٠ اCT ون ﺳ ﺮ ا د و ﻟ ﺤ ﻖ٢ ﻧﻮش.- ﻳﺎ د و ى«B u c ü z le ri, a ş k v e li 1،İ S e m c r k a n d
ş e v k ile to p la m a lı v e e r itip
s ik k e h a lin e g e tirm e ,
v e D ım ış k ş e h ir le r i g ilıi h o ş b ir h a le
g e le s in .»
15668 ون ﺟﻊ ؟ردى ﻧﺎﺛﺌﺒﺎﺀ٣ ﺟ ﻮ و ى ٠ض ﺗﺪان ﻧﻞ رﺗﻮ ﻃ ﺄ ؛دﺛﺎ « O n la r, e n s ik k e s i o lm a y a
k ü ç ü k p a rç a s ın a lâ y ık
k a d a r to p la r, ş ü p h e d e n
a rın ırs a n
p a d iş a h
o lu r s u n .»
«ta
p : •٠٠ Yiyeceğimi:: vı٠jj.ycı f ٠ ؛liı٠،٠٠ Kadar halk .،•alışmaktadır. Bir de lı.ııı ıw١ kimsesi، ؛i i m I .ılım ،bir adada tek I ؛, bir adam tasavvur edelim. Bunun yaşamak ihtiyacını tonı.ı. için ıı٠. ؛...ıdar zahmet, ne derece azab çekeceği ni de düşünelim. Dcnn■،، l.ı b ؛ı■ adam yalnız başına ve topluluğun yardı mından mahrum kalın . ’؛، ،.I yemeye ve yaprakla örtünmeye mecbur ola caktır. Cemiyet ve cemaat, maddiyatta olduğu kadar, hattâ ondan çok faz la maneviyâtta da rahmettir. Cemâatle edâ edilen bir namaz, münferi den kılınan namazdan yirmi beş, yâhud yirmi sekiz derece efdaldir. Çiinki cemâat arasında Allah’ın sevgili bir kulu bulunması ve onun yüzü suyu .hürmetine diğerlerinin duasının da müstecâb olması umulur
١٠
٠
Hazret-i Mevlânâ kendini toplayıp, hevâ ve heves peşinde dağınık lıktan kurtulmayı da, cemâat sayıyor, onun da rahmet olduğunu haber veriyor .
15673 ر ﺣ ﺜ ﻮا ﻻ
دك
ﻟودا٠ درﻣﺒﺎذ ﺛ ﻣ ت
«Felek kubbesi altında altmış türlü sevdâ ve hevese iştirak eden bir rûh taksime uğramıştır...
15674 د اورا *ﻳﻮت٠ د٠. اس ح وﺋ ﻰ ﻛ ﻮ ت٠س-1.1 اﺣﻤﻘﺎن٠ﺟﻮا ب
ﺑﻰ
«Oyle bir ruli sâhibine karşı susmak daha iyidir. Çünki ahmaklara verilecck cevap, sükuttur.»
15675 "ن٠ا ن ر ى داﻧﻢ وﻟﻰ ﺳ ﻰ ر ا د ﻣ ﻦ دﻫ ﻦ
ى ﻛﻨﺎ د ل
«Ahmakın cevabinin sükut îlduğıınî bilirini. Lâkin Takdir. ؛İlâhî be. ni o derece mest etmiştir kl, ben istemediğim halde, 0 mestlik ağzımı açı. yor." HM
ا.٢ ا1؛7؛.
د ى اطﺀار 'اوع دراز ا ى راز٠١ ر د٠ ض ا' دا ﺧ ﺖ
«Uzun vc uzak zamaular ،âr ؛٠١؛،,ıi İzhâr etmek İçin, Tanrının hikmeti «.esrâr târihî bilen âli،ı١c mestlik verir -Yân ! tsrihe âşinâ hir zât , tarilıi vak’a la n söylemek ve öğretmek m est -ligine m iibtclâdır . Binâenaleyh 0 vak’alarr öğretmek hikm eti , onu söyle mege mecbur eder ,
15680 وﺀﻟﻢ
ﺟﺄ ﻃﺒﻞ٠ ا ن ا ح١راز ئ
آ ب ﺟﻮﻧﻞ ن ﻛﺜﺘ ﻪ اﻧ ﺠ ﻒ اﻟﺬﻟﻢ
«.Gizli 5،r , böj'le davul ve sancak ile zâhir olmuş , (yazılan yazıldı, ka «.lcm de kurudu ) menbamdan coşkun bir su gibi fırlam ıştır Hazret-i . Kalcm.i A lâ’nın yazdıklarım bir menbaa . onların ،'!؛rârını da coşkun bir suya benzetmiş . Fahr-1 K ainat ( S .A .V .) efendimizi de o coşkun suyun mecrâsma teşbih eylem iştir ,
15681 ر ز ﻣﺎ ن، ( ﺣ ﺪ رواj ر ر ت ى ر د ا ن١ ن١ ﻟﺪ از درك٠ا ﻧ ﺘ ﻪ ا «Ey insanlar ; Allah’ın hudutsuz olaıı rahmeti aliip gidiyor , siz uyku da bulunduğunuz İ ؟in farkında değilsiniz .» Sizin hâliniz şuna benziyor k i :
15682 اً ب
ﻋﻪ ﺧﻔﺘﻪ ر ر د از روى١ج
وو؛ى را ب٠ا ﻓﺘ ﻪ ا د ر ا و ا ب «D e r e
ite n a n n d a
y a tın ı؟.
iç tiğ i, — y â ııi ı s l a n d ı ğ ı —
F :٥٥
uyum u?
in ild e
uyuyan
k im s e n in
e lb is e s i
ru y â sm d a
se ra b
d e re n in a r a r .»
suyunu
ır.ö.v(؛ د ( أ ﺛ ﺤ ﻮ ا ﺀدا ب ادرد٠٠ﺳ ﻨ ﻢ ﺣﻮا ب ارد ﻧﺜﺢﺀى ل ﺧﺮد «Ben susuzluğun uyku getirdiğini görmedim. Uyku getiren susuzluk, akılsızların harârctidir.» Susuzluk ve harâret uykuya :mânidir, insanin içerisi yanar, dili damağına yapışırken uyumasına im)٤ân yoktur. BOyleleri harâretini teskin edecek su bulmaya ؟alışır. Akilsin kimseler ise yediği tuzlu ve tatil ye. meklerin harâretini gidermek İçin İçecek bir şey bulamazsa 0 liarâreti uyku ile teskin ،؛tmeye ؟alışır, horul horul uyur. Fakat akil ne der?
15687 و از ﺣﻖ ﺟ ﺮ د۶ ﺧﻮد ﺣ ﺮ د اً ؛— ت د٠ اً و ر٠'،ل ﺧﺮدﻛﻮرا ﺀﻃﺎر «Hakikatte akil, Allalı tarafından ilham edilendir, yoksa u ta rit’in gr. tirdiği akil (leğildir.. Yedi se:,yâreyi Arz Uzerind، ؛bizzat miiessir vehmeden hükemâ.va (٠!• re bir çocuk.) dört yaşına b a sm e y a kadar (akl-1 hissi) ile yaşar. Dort ya şına girince u ta rid yıldızının terbiyesinde bulunur ve onun verdiği akil ile harekette bulunur. Eger sonradan ilim ve İrfân tahsili ile akl-1 nteâıl elde edebilirse, o akil ile füyûz-1 . ilâhiyyeden istifâde eder. Edemezse yuz yaşına girse.' de Utarid'in terbiye ؛si neticesi olan akl-1 meâş ile kalır. Hazret-i Mevlânâmn böyle 1ıukcmâ kavlinden bahsetmesi onların !،ör lerini doğr'u bulduğundan değil،, zamamnda böyle düşüniildüğündend.r. Nitekim b u n a dâir bir bahis a ؟lyor.
«. A K I,-I C Ü Zİ MEZARA KADAR OLAN ŞEYLERİ GÖRÜR ÖBÜR l ،ISIMDA VELİLERİME PEYGAMBERLERİ TAKLİT EDER ..
15688 •؛y
،٠ " jy j y »
o } ، i ؛:
،٠٣;؛
؛-،٠J a . ٠ L ٠jT y
B u akl-ı cüz’înin ،!erliyi görebilmesi kabre kadardır . Hak ariflerinin » ıhılın ilerisine kadardır görüşü ,‘ise ( Sfır ) un ncflıiıı•،. v٠١.«
٠'- ال او4 ل ﻣﺤﻮس/
ﺧﻒ٠٠از ﺀ
ث، ٠ﻣﺬﻧﻨﺮ راﻳﻪ زﻛﻔ ﻦ ا «Soz suylcr.ıckt n ،ل٠ قicvi yiiksclme beklemeyin. Allah'ın feyzin ؛.bek syen kimse" 1 ا ﻧﻞ ال ؛؟1 ا.. mık, sOylemekten iyidir
15GÎJ4 ت٠ ل٠٠م: ا م ‘ و ﺗﻣﺎ٠■بئ 4 ٠ ﻣﺎ
ذ س٠و"ل در ر٣٠ ر ﺧﺒﺎﻟ ﻰ ٥EeJ؛çtm٠ mevkii dc bir nevi şehvettir. Allah yolunda ise her hayal ve her ؛ehvet puttur..
Tâlim ve irşâd. esas itibariyle güzel bir harekettir. Falan hoca ne giizel ders okutuyor denilmesini nefs arzu eder ki bu da bir bir nevi ؛ehvettir. Halbuki T a rik i H a k d bu gibi hevâ ve hevesten geçmek lâzımdır. Çünki 0 heveslerin her biri sâlik ı؟in birer puttur. Du gibi meyi ve licveslere mutasavvıflar( ؛Şehvet-İ hafiyye) derler. Câm-i s a f ir le Şeddüd bin Evs'den: ««izli ؛ehvet ile r ؛yâ şirktir.« hadis-i rivâyet edilmiştir, Ogret. mek ve ügreıımek halisane olmak ؟artiyle bir ibâdettir. Fakat ne çok b -٤ !؛yor, ne güzel anlatıyor desinler diye taallüm ve tâlim, o ibâdette, nefsi ' rzu ve İştahları Haki'؛a teşriî ؛eylemek olur. Onun İçin o emelden vazgeçmeyenler susmalı, sırf Allah rızâsı İçin tâlim ve tedriste bulunabilecekler söylemeli, nefsinin arzıısıına bagil olanlar da onlaıı dinleyip ISJâh-ı hâle çalışmalıdır.
1500..؟ د ى ر ﻧ ﻨ ﻮ ل٠ ﺑﺐ٠ر ﺀ ذ ا س ر و ل- ذر ت'د ى ﺣﺒﺎ“ ﻓ ﺪ ن رS
«Eğer her fuzûli k؛؛i Allah’ın fazl ve keremine nâ؛l olup İıidâyet yo. Junu bulsaydı Ccnâb .1 Ilak bu kadar peygamber gönderir miydi?. Akil geçinen bazı hukemâ taslakları: «insanin akil lıakîkatı bulmak İçin kâfidir: peygamberlere, kitablara ve şeriatlara lüzum yoktur» hezeyânında bulunurlar. Düşünmezler ki o güvendikleri akil ile buldukları şu netice dalaletin ta kendisidir. Çünki akil, ancak nıâkûlâta erer, onun haricine çıkılınca durur 8â7
Vah., r Afgnniı . ؛tı.ın I١٠٠<lı٠١ı ١؛،ır٠ kıtasındaki bir şehrin adı imiş. İşte akl-ı cüz.İ ile (Hakikat) ve (Hidâyet)! bulmaya çalışmak, çakıp sönen şimşek aydınlığında, nuıelü, Anadolu'dan Afganistan’a gitmek kadar abes ve imkânsızdır.
156.7 ر ى٠ ; رf .
ق
ر
.
ﺑ ﺖ )ر٠
ى ا ى، ررا.ﺑﻠ ﻚ ا ر ﺳ ﺖ ا «Şimşek ziyâsı. yol göstermek İçin değildir; belki ağla - y â n i J'ağmur .v a ğ d ır- diye buluta verilen bir emirdir..
15698 را ى ل< ا ﻣ ﺖ. L .رق ﺀﻧﻞ ى در ﻧ ﻮﻓ ﻰ ه— ت-ب
ءد٠٠ﺑ م
ا٠
«Bizim aklımızın ziyâsı da, ağlamamız, ağlayıp da mahviyet şevkini bulmamız içindir.» Yâni aklımızın, şimşek çakması kadar ziyâ göstermesi, 0 kadarcık aydinlıkta olsun kendimizin fâniliğini ve yokluğunu anlamak, (Bekâ-yi ilâhi) de bâkî olmak iştiyâkıyîa ağlamamız ve milcahede etmemiz içindir.
15699 ر ﻻ ب ن. : ٠; ودك٢ ﻋﺬل ش- و د ب٩ ﻛ ﺴ ﻮا ذ د.ر «Çocuğun akli, kitabla ıııcşgul ol der, lâkin kendi lcendine kitalıdan öğrenmek mümkün değildir.» ftlutlak bir muallime ihtiyac vardır.
1570. و ى ﻃﺒﻴ ﺐ٠ ﻋﺬل ر"ﺑﻤﻮر اًرد ش ر ك ر ود در دوا ﻋﻔ ﺶ *دﻳ ﺐ «Hastanın akli da İınstayı hekime sevkeder; kendisi İsâbet edemez.»
çüııki ilâç İıususuııda
«E ğer
değer
b iç ilm e z
in c i a rıy o rs a n ız
(E v le re
k a p ıla rın d a n
g ir in iz ) »
Yâni Oyle incilerin sâhi'Dİ bulunanların kapılarına baş vurunuz. Bu beyti ile : . ; : ; ثb’Ievlânâ Sûre-i Bekara’daki şu âyete işâret ediyor:
ﻳ ﺖ١١٠ؤ١ﻳﻴﺎ^ؤﻳﺚ\زي;إو;ئ0 \دزﺋﻞ'اؤ\\ﺗﻮ O س ﺗ ﻤ ﻘ ﺆ ﺛ ﺌ ﻲ١١ ﻣﺆ١ و1 ؛١ﺛﺤﺮي Y âni: " i y i l i k v e t a a t , e v l e r e a r k a l a n n d a n i y i l i k (eden ؛Allah’a muhalefetten) s a k ı n a n d ı r . l i n . A l l a h ’d a n
k o rk u n . T â
k i m u r â d m ız a
g e lm e n iz
d e ğ ild ir.
F akat
E v le re
k a p ıla rın d a n
ge.
k a v u ş a s ı n ı z ” .»
Câhiliyye devrinde hac veya umre İçin ihrama girenler., evlerine yâİıud çadırlarına giremezlerdi. Eve yâhud çadıra girmek lüzumu hasıl olursa evin arka duvarım, yâhud çadırın arka eteğini delmek sUretiyle girerler ve bu saçma hareketi Sıayır vehmederlerdi. Böyle yapmayanlara fâsık ve fâcir denilirdi. Ccnâb-ı Hak, bu münasebetsizliğin terki ve çadır ve evlerine kapılarindan girilmesi İçin bu âyeti İnzâl etmişti. İlazret-İ Mevlâöâ Nazm-1 Cehli te'vil ederek : «Allah'ı lııılmak İçin onun kapısı mesabesinde bulunan (Ehlullâh)a mürâcaat ediniz» diye Sofiyâne bir tefsir yapıyor.
15705 ت٠ل٠»رن اً ن ﺣﻠﻔﺎ در ودرا ب ب ت- ﻵ٠ ﻇﻦ را٠ و ى ام ﻟﻠ ﻚ- از «O
lıa p ın ın
g ib ile r e fe le ğ e
(83.
sa rti
lıa lk a s m ı flo ğ ru
vur
ve
kapı
önünde
d u r.
Z ir a ,
san a
ve
s e n in
y o , y o k tu r .»
Bakara: 89ا
«٢٠1
bir ؟ok muzeyyenftt ve ا، ، ، راآاا1 ا٠٠ ا٠٠alınışlardı. Şab denizini ge ؛؟-p de. Haz rct.i Mûsâ, Tûr dağına ,;،،،111،-.( ؛Siınıirı), o mücevheratı topladı ve eritip ٨ gzı ve kuyruğunun altı delik olduğu İçin İçine .bir buzağı heykeli yaptı riizgar girip çıktıkça ses veriyordu. Bununla Beni isrâili sapıttı ve mâbûd .diye ona taptırdı. Hazre،-İ Mûsâ avdetinde bu hâli görünce hayıflandı Sâmiriye, bu yaptığın nedir? diye sordu, o da : «Meleğin ayağı altından bir kabza aidim, bunu yapmayı nefsim bana hoş gösterdi» dedi. Hazret-i Mûsâ heykeli yakıp eritti ve külünü savurttu. Sâmiriyi de lânetle men .edip cemâat arasından kogdu E^et, İşte at ayağından hâsıl olan yeşillikle, o heykel canlı İmiş gibi ses verdi. Hem de düşmana fitne olacak bir surette bağırdı ,
15710 ل راز٠رى ا٠ ٠ب٠ًﺑﻦ ا٠١/ ﺗﺪ از٠ 'ا٠ه١ وارﻫﻨﺪاز ﻣﻤﻚ «Eğer esrâr ehli olanların nczdinde emin ve muhlis olarak gelirseniz, doğan kuşu gibi başınıza geçirilen külahtan kurtulursunuz.»
15711 وﻛ ﻮ ش ﺿﻲ٠ وﺟ ﺚﺀ اذد٠١ر ة
ان واراد٠غ ازو ازﺳﺖ ﺳ ﻚ «Başlıktan, göz ve kulak bağından halâs olursunuz. O serkülâh ve göz bağı ki, doğan kuşu onlardan, miskin ve biçâre kalır.»
Vaktiyle doğan kuşlarını yavru iken tutarlar, başına (serkülâh) de dikleri bir başlık takarlarmış. Hayvan, o başlık altında ve dünyâyı gör mez bir halde bulunduğu için el üstünde oturmaya alışır, ava gidildiği vakit öylece götürülür, bir kuş görülünce doğamn serkülâhı çıkarılıp sa lıverilir, o da gidip kuşu yakalar ve getirirmiş. Hazret-i Mevlânâ, gaflet erbâbını serkülâhlı ve gözü kapalı doğana benzetiyor ve diyor ki ؛
15712 :■ ı
ازارا٠ ﺟ ﺊ ﺀ/ ني زا
ﻫﻤﻪ ﻣﺒﺶ ر ى ﺟﻨﻰ ﺧﻮدﺳﺖ، «o serkülâh,
doğanların gözüne scd olur, ctrâfı göstermez. Çünki doğanın olanca meyi، cin ٠n٠ ؛٠ dlr.» 863
V.VİU
ت- ز ا ﻃ ﺎ و١ ‘ اوﺑﻪS i j اﺑﺴﺚ١ ا ا ﺧﺮ دم ﺛﺎاع٠ ك ٠٢) âdil pâdişâhın kulu olmak sultanlıktan hayırlıdır. idemden hayırlıyım) sözü Şeytaıı’ın sOzü.dür..»
Çünk ؛: ( Den
15718 ى٠; ى ﺣﺐ١و٠"ن,ر ﻟﺰ.» ﻓﺮف ﻧﻴﻦ
ك ادم از ﻛﺮ ﺑ ﻰ٠ت «Ey tabiat zindanında mahbus olan insan. Şcytan’ın kibir vo azaı٠٠٠ı٠ (i ve neticesi ile Adem’in bendellgi ve tevâzuu arasındaki farka dikkat et.« Şeytan: .Ben A d e m d e n daha hayırlıyım» d e m e k l e azamet v e Emi'-i iî١ ؛hiye itaatsizlik gösterdiği İ ؟in mel’ûn ve matrûd oldu. Adem ise z e lle ؛ini nefsine İsnâd e d e r e k v e :
ن: ﻟﺔؤ١ةﻻﻗﺄﺗﺬﻧﺎًﻏﺜﻰ ﻻةﻻذدق;;ﺗﻔﺖ ٠ ﻏ ﻞ؛ ﻋﻳ ﺮ ي
Y â n i: «Ey Kabilimiz, kendimize yazık ettik. Eger iliz ؛bağışlamaz, ili. zi, esirgemezsen iler halde (maddi ve mânevi cn büyük) zarara ugrayan. .ardan olacagiz*؟.» dedigi İçin, Allah'ın mağfiret ve merlrametini kazandı. Ey gâfil kimse: sen de bu iki harekete bak ve aralarım fark ve temyiz et.
15719 و١ ، ﻟ ﺖ ﺧ ﻮ ر ذ د ر٠ S j T ﻛ ﻬ ﺖ
٠ﺣﺮ ف ﻃ ﻮ ل ر ة ذﻟ ﺖ ﻟ ﺬ «Allah yolunun güneşi olan Aleyhisselâtu Vesselim Efendimiz: (Nef. si zelil ve mut ؛olan kimseye ne mutlu) buyurmuştur.* 84
(84)
S٥r ، i ٨'r a f : 2 J .
RG..J
V. ﺄ ﺌ ﻟ ٠ ئ ذ )ذأ:٠ ،geçm eyi.I 0.
ا١ î.ı.rf ، ؛iiııkü;/
■1 ; ٠ ل !٠ ıali ah ,، ٠ ylp ؛١؛،'!اا
5c y ’i) biictiLir1 ...
15723 ون ي ' د ق زاﻣﺖ?ا'ى٢
ا ﻃﺎ ق ﻧﺔ رﻋﻴﺖ ﺑﺎ ش- .ﺟﻮدك «Madem k ؛peygamber değilsin, ümmet ol! Madem ki pâdişâh değilsin, teb’a cümlesinden bulun.»
15724 رﺷﺎش٠ ﻋﺎرﻓﺎن وﺧﺎS r \ ف و ز ر ق ﻣﺰا ش١ ذ ﻃ ﻮ د ى ر١
«Ariflerin izinde yürü ve sükût et. Kendinden bir rey ihdas edil, de zahmet ؟ekme!»
15725 ا د١ش از١ ﻟﺮو وﺧﺎﻣﻮش٠ ﻇﺪ٠ ﺛ ﺒ ﺦ و'و/ رﺋ ﻞ ا٠ز «Bir mürşid ve muallimin emrine İnkıyâd ederek izinde yürü ve s،،, küt et!»
1572G ورﺑﻪ ا ﺟ ﻪ ﻣ ﺘ ﻌ ﺪ و ﻧﺎ ل ل٠ﻣ ﺤ ﻜ ﺮ د ى ' ﺀ و ز ﻻ ﻓ ﻜ ﺎ
«Yoksa istidat ve kabiliyet sahibi bile olsa, kamillik davasına kalkış, tığından değişir, çarpılır ve istidadım kaybedersin.»85
(85) Sûr، ؛Hucufât: I. 867
ا5732 ر داﻧ د ﻣﺎ ء زا ل١ ﻟ ﺮ ' ﺳ س.
ز ﻛ ﻞ) ل١ م ا س٠ﻛ ﺰ ﻧﻜﺎوت ﻻ ﺗد «Garazsız oJarak itiraf edip dedi ki: Ze.kâ iJe akil atımızı saçına ٧٠ asilsiz yerlere sürdük.»
.15733 و ﺟﺎل
م از٠٠ ﻻ رﻛﺌﺒﺪ٠از ﺀا و ر ى ﺧ ﺎ ل/ . ﻣ ﺪ ر٠ا ﺛ ﺎ ر د
«Gururumuz dolayısiyle, IIak Erlerine serfürû etme ،,؛.: ancak lıayı’ıl «.ve kil ii kâl deryâsmda yüzdük Bu feylesofun Fahruddîn Râzî olması muhtemeldir. Nitekim أا )ااrünün sonunda 0 'n u n : «Akliların ileri atılmasının sonu ayak 1ااا ا;را;اmaktan ibârettir. Ve.âlimlerden yalnız akil ile hareket edenlerin ؛؛’ ا ا.١، ا، -dalâlettir. Biz müddet-î ömrümüzde araştırdık durduk, fakat 0 araktır malarımızla bir takım kil ü kâî’i 'toplamaktan başka istifâde etmedik ٠ .demi? oldugu rivâyet e- '!inektedir İfazret-İ i'Ievlânâ bundan sonra diyor k i :
15734 ا ر و ح. آ ﺛ ﻨ ﺎ ﻫﺒ ﺠﻠﻠ ﺖ ا ﺗ ﺪ ر
د ح٠ ز ﻛ ﺬ ق٣ ﻧﺠﺎﺑﺮا-ت ا-ب «Ruh denizinde yüzmeye *çalışmak hiçtir, o denizde Nüll’uıı gemi" sine binmekten başka çâre yoktur.» Hadis-i Şerifte : «Benim şerîatım - y â h u d s ü n n e tim - tfıfaııılaki Nfılı gemisi gibidir. Ona tutunan lcurtulur, mulıalefet eden batar, boğıılur.« buyurulmuştur. Bazı âlimler, akil rehber ittillaz ederek onun kılavuzluğuyla yürü, müşler, şeriat ve sünnet-1 Muhammediyye’ye ittibâa lüzum görmemişler, yalnız mâkûlât vâdisinde kita.olar yazmışlardır ki ibtı-i Sinâ'nın (Kitâbİiş-Şifâ)sı 0 cümledendir. Ve ^ fiy y ec e tâ'ne uğramış bir eserdir. Nitekim Şeyh Gmer SUhreverdi demiştir ki: «Ben bu feylesof zümresine ka ؟defâ dedim ki: «Siz şifâ kitabini aüstür-u hareket ittihaz etmekle bir uçurum kenârmdasınız.. Bizim ilil tevbihimizi zayıf gördüler de ehemF : 58
٤٠n
15737
،٠ ٠> b-> ;■>
( i .^ ؛
،-٠ ، 5 ١
«■l ٠
<-i i &
Biz Mulıammcdiler, o denizde Nuh’un gemisi gibiyiz. Ey yiğit, sakın» o gemiden yüz çevirip ayrılma !»
15738
_)،/٠ ٠_۶
٠✓ ٠ ~tSy
٠j ^^؛
y ~" f ^؛١١ ١،^٥،,١ ،j ١ .■5
*Hazret-i Nûh’un müşrik olarak boğulan oğlu Keıı’ân gibi, dağa çı «.kar da kurtulurum deme. Kur’an’dan (lâ âsınıel yevme) âyetini işit :Hûd Sûresinde bu hâdiseyi hikâyeten buyurulmuştur k i
î v
.İ j£ Â £ ü ١ £٠ ؛١,١o J ^
،)١؛
^
ry ٠ J
١V ۶ ^>؛؛
r l } v > ؛ ^ > ؛١٠٠5 ،] ١٥
؛؛؛£.؟، ١١/٠j١ö ؛ ؛١٠١١^ JW ۶٠۶-6.
2 .١
-Y âni: «O gemi bunları dağlar gibi dalga(lar) içinden akıtıp giitürü yordu. Nûh ayrı bir yere çekilmiş olan oğluna bağırdı: “Oğulcağızıın, (|؛،٠١) bizim yanımıza sen de bin, kâfirlerden olma” O, dedi ki: “Bir dağa sığını rım, o beni sudan korur.” (Nuh da şöyle) dedi: “Bu gün Allah’ın emrin den esirgeyen, kendinden başka, İliç bir koruyucu yoktur.” İkisinin artısı na dalga girdi, o da boğulanlardan oldu87.» Ilazret-i Mevlânâ buyuruyor ki ؛
(Sur (87، ؛Hûd ؛î 42.4. 871
Yiini : ٠»ﺛﻢ1! ا ا؛ل٠ ا ا1. ا أ ا اImlhlerlne ٠!<-٠ kulaklarına ٠ ذ إmühür ﺀﻵاااﺀةﻫﻸ،٣. (. özlerinin (؛zerimle ا؛اا- ile ı.erde vardır. En 1,ﻟﺊ 'ل؛؛٤ azâb ا „ ذا » ﻻ١الﺀ،’ﺀﻷ.» ، ﻻدy u r^ lm u ş lu r.
;ﻣﻪ;ﺣﻔﻰ٠ أ و ﺗﻠ ﻪ٠' ﻛ ذا ر د
S
ﺑﻖ٠ *<> ث <ردأدﺣﺪ ؛S Va’z ve nasihat İlakk'ın mühürünc nasıl nüfuz eder? IlJdis olan» yâni sonradan olan - şey, ezeli hükmü nasıl değiştirebilir —?.. 157*15
ى٠أوسI دا ئ٠ ﻣ ﺈ/ و ك ى ر وا ن ى. آ ذ ك٠ ب١ر. *Lâkin, hcl:،i sen Ken'ân değilsin iimidiyle. sana bir söz sOyliyeyiın:15716 ن٠ أ وا ى ﻛ ﺮ دا٠ ن اﻧﺮار٠اً ﺧ ﺮ ا
ن١ . ;ا > ;ا ب٠را زا دﻟ ﺮ و «Nılıâyet bunu ikrar ve idrak edeceksin. Câri kendiire gel ile Yovm-İ Âhireti bugünden gör:« 15747 ﻛ ﻦ٠ ل د د د ر ر ا١ى رو ن٠ ح ;ﺑ ﺬ ت را ﻣﻮروك٦ ذ م٣ *İşin sonunu bugünden görebilirsin. Sonu görecek gözünü gafletle kilr lıaline getirme:« 15748 و د ﺑ ﻮ د دار٠ ﺧﺮ؛ ئ٦ ر ك ر ش ﺀﻧﺎر. ر. رد ش ر د م٠ *Mes’ûdânc sonu giirehilen kimsenin yolda giderken sürçmesi olmaz.« (« S)
S û re ؛B a l a . '# !
K7..I
A lîâ lıü )؛اًج٠ م. اb u r ،،.!، ٠:.
٠ • 1، ٠'!ال.اا:ً اy s d ’ ؛'؛؛d o la y ı g ö z ü n ü n r . û r i d e ٠.
1اااف، ا ة ﻓﺎm e c a z d ı r v e : أ٠ ااا،-ا٠٠!،,٠' ؛٠ ٠ ١. ... . i
y e i ş â r e t i ç i n d i r , ؟ü ıı ؛؛، b i r b e y i t e v v e l :
g ib i m ü ş k ü l b u l u n a n ı n ü c â h e d e ٠M a k b û l ٠٤ İ l â h i . l a n k u l l a r ı n
- h â k - i p â y i n i s iir m e g ib i gözüne ç e k . o s ü r m e g ö z ü İıe m y a k a r , h e m p a r la t ı r .» d e n i l m iş t i . R i c â l ı ı ll â h ı n a y a k 't o p r a ğ ın ı g ö z ü n e ؟e k m e k , o n l a r ı n . i z i n d e y ü r ü m e k v e g i t t i k l e r i y o la g i t m e k t i r . T a b ii t â b i o lu ? , g ü ç l ü k l e r i s e b e b i y l e y a k ıc ı, f a k a t g ö z ü d e a y d ı n l a t ı c ı d ı r . İ ş t e d e v e d e d i k e n y e m e k s ۵r e t i y l e b i r n e v i m ü c â h e d e e t t i ğ i İÇİ11 g ö z le r i iy i g ö r m e k t e d i r ,
«CjR KATIRIN: (.BEN YOLDA GİDERKEN ÇOK d e f a KAPANIYORUM, SEN İSE DÜŞM٧Y0 RSUN, BUNUN HİKMETt NEDİR?” DİYE BİR DEVEYE SORMASI, DEVENİN DE ONA CEVAB VERMESİ«
15754
د د ووزى و ز ى:اﻧﺰ ى ر ا اوﺟﻊ ﺛ ﺪ در آ ر ى٠ﺟﻮﺛﺔ «Kabrin biri bir gün bir deve ile buluştu... ikisi tle bir alııra düştill.r." 15755
ا ر ى 'اﻧﻢ رو
ن٠ ٠ ﻛﻐﺊ
ودل اﻧﺎروﻛﻮ٠١ ور٠درﻛﻼد «Deveye dedi k i : Ben tepede, düzde, pazarda, mahallede, ؟-،،'< ok defa «.zükoyun düşüyorum
1575G ٠زرﺻﻜﻮ1٠. ٠ﺧﺎﺻﻪ از ا ﻵ ى ﻛﻮ ٠ﺑﻢ ر ؤﻳﺎﻟ ﻰ از ﺛ ﺮ٠د ر ا «Ilele dag tepesinden eteğine doğrıı inerken, yolun korkulu olmasın, dan, iler zaman tepetaklak oluyorum.٠ 8 ,8
1 .٢ » 7 ٠ ؛ 2
أ و ن ا ى ﻟ ﺪ ت٠ ان٠ﺻﺰ
( }
r در
— ﻛ ﻒ. ن ورا١/ ة و د ﻻ ر ى
«Ağır yük altında, hususiyle taşlı bir yolda yuvarlanan topal beygir slhi tepesi üstüne düşer.»
15763 رﺳﺮزم او.ى رورد ازﺀﻳﺐ وده آ ن ادار ﺧﻮ٠ ا ز ﺛ ﺪ ت «O ters huylu, tevbesini bozduğu i؛؟n kalasına gaybden tokatlar yer durur .»
15761 —
ارأىXıS ى
V .
از
ذ ر ' ﺷ د ت٠ ﻟ ﻼ ﻛﺮد وﻧو٠ ك٠داو «Sonra tekrar gevşek azmiyle tevbe eder... Fakat Şeytan: (tul. sana) der demez tevbesini bozar.» Halbuki Kur'ân -1 Kerimde :
ثا ﺷ ﺎً و ئ ﺿ ﻮ ﺣ ﺢ١١{< \ ة ق ' ﺗ ﻮ ا ز ﺑ ﻮyq Yâni : «Ey iman edenler, tam bir sıdk-u lıulfısa mâlik bir tevbe ؛1 ا٠ Allah'a dünün»؟.» buyrulmuştur. Ashâbdan î.’luâz Bin Cebel (Radiyallahii anhj'in: ٠١'â ResUlallâlı; tov be-i nasûh nedir?» sualine de Resûlullâh Efendimiz (Sallallâhil Aleyhi Vesellem): «Tevbe-i nasûh: Tevbe eden kimsenin, giinalıa avdet etmemek, yâni İşlemiş olduğu günalıı bir daha yapmamak üzere Allah’a tevbe etinesidir.» cevabim vermiştir. Kezâ diğer bir hadiste: «Tevbe, nedâıııetten ibârettir» buyurulmuş!ur ki bir İşte hakikaten piçmân olan kimse onu bir dalla yapmaz. 11«لﺀ١ ا ا٠ Ali (Kerremallâhü veehe): «Yalancıların tevbesi, dillerinin ucundadır.» demiştir 1؛İ 0 gibi tevbolor de ayrıca tevbeye muhtaçdır. ﺀو«اSûrel Tahrim ؛K K7 7
ﺗ ﻧ ﻼ ا ﺗ ﻰ٠ دارىذغ٠رج
ﺋﺎرى وﻟﻢ اد ر ر وا ق٠ ل. «Sende ne var lii âfete ulam ıyorsun, sürçmüyorsun ve yüzükoyun düşmüyorsun?»
15768 ﺟﻪ ر ا د ن ا ز ﺧﺪا٠ﻣ ﺔ ﺗ ﻢ
او" و ﺑ ﻰ ﻓﺮﻧﻬﺎ ت ٠ ٠د ر ﺑ ﻒ «Deve dedi ki: Vâkıâ iler saâdct Allah vergisidir ama, benimle senin aranda ؟ok fark vardır!»
15769
ﻧﺪ
ن٠ ن دوﺟﻨﻢ٠ رﻧ ﺪ م-
د٠/ ﻟﻰ را اﻣﺎد ت ا ز١ﺟﺸﻢﺀ
«Ben yüksek yarahlmışım, gözlerim yüceleri görüyor... Yiicc görü ؟ sahibi İ ؟İ،1 zarardan eınân vardır .»
15779 او
ﺑﻴﻢ ﻷى٠ ن٠ ر ح٠
از
را س "وﻧﻮ.و وروار٠ر م «Ben 0 ا ا ة ذ١ başında iken, onun eteğini tâmamiyle görürüm, iler Çûku. ru ve iler düzü açıklıkla görürüm.»
15771 د ل ا ﺟ ﻞ٠ ر ﺟﺄ ذ ك د دآ ن
اروزاﺟﻞ٠ش.ﺑﺶ ا ﺧﻮ «Nitekim, o ulu Hak Eri de, kendi işlerini ibtidâsından evvel gUııUııe kadar nıüşâhedc eder.» Nasıl Bâyez؛d-i Bestâmi (Kuddise sirrulıu) vefatından yüzlere, nene sonra Şeyh Ebû'1-llasen Hırkıınl’nin geleceğini görmüş ve hah r vermiştî. «7 ٠.
٠ ٠١٠^ ١١*؛٠ ؛٠؛؛
١؛
. ؛0 ٠
،-C. J ؛ ^ ؟i >L4 V İ ؛؛۵
١
dL ؛^ ؛^ ؛j ؛j؛ ؛.W
y J i؛؛,
١- ٠
٧
٠j ^j ٥
0
؛؛
^
~
=
=
^
٥j ١^ ! Âj\lû ؛i ١öi
öv-؛
^ ^ ١٠N 13 ^ ١Ü ^ ، A İ ?؟- J ، . . t f
Yâni: «Bir vakit Yûsuf, babasına: “Babacığım, demişti, gerçek I.m rü yada onbir yıldızla Güneşi vc Ayı gördüm. Gürdüm ki onlar İmin. ٠،٠•٠ de edicilerdir.” (Babası Ya’kub) dedi kî: “Oğuleağızım, rüyanı h؛r؛idcrlcrine anlatma. Sonra sana bir tuzak kurarlar. ÇUııkü şeytan insanın apaçık bir düşmanıdır.” “Rabbm seni öylece (rü’yâda gördüğün gibi) lıeğenib seçecek, sana rü ’j'â ta’bîrine ait bilgi verecek, sana karşı da, Ya’kub lıânedânıııa karşı da ııi’ınctlerini — daha evvelden ataların İbrahim ve İslıâk ı tamamladığı gibi— tamamlıyacaktır. Şüphesiz ki Kabilin her şey’ ؛bilen dir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.”9.» Yusuf Peygamberin çocuklukta görmüş olduğu ve muhterem baba sının âyeti kerîmedeki şekilde tâbir eylediği rüya, aynen zuhura geldi. Ni tekim, seneler geçtikten sonra Yâkûb ve oğullan Ken’ân diyarından Mı sır’a göçettiler. Azîz-i Mısır bulunan Yûsuf'un huzurunda, o vaktin âde. tince tâzimen onbir kardeşiyle babası ve anası yere kapandılar. Iîazret-1 Yûsuf:
t o (90)
i 90
Sûrei Yûsuf : 4-6. HK1
«B undan b aşk a; b ir dc, b en im gözüm d ah a p a r la k tır . B ir de ؛u var: !؛en im y a ra tılış ım tem izdir,»
15781 ﻟ ﻠ ﻢ ض زاوﻻدﻣﻜﻞ٠ ﺗﺔ١ز
زاوﻻد ز'ا واﺀل ﺗﺎ>ل٠' .٠ال؛ م،1' ئben, lıelâlzâdcyim...
Zinadan elma ve sapıklardan değilin »
1)011...»
15782 ان٠ﻟ ﻚ
ا ل٠3 ر ;ا و ﻻ د
«S en ise şü p h esiz vc.-ed-i zinasın. Ç üııki eşekle k ısra ğ ın yavnısıiM in.
Vay k ö tü o lu rsa ok . •؛arpık gider.»
.D E V E N İN C E V A B L A R IN I K A T IR IN TA SD İK E T M E S İ V E O N l'N K E N D İN D E N E F D A E O L D U Ğ U N U İK R A R E Y L E Y İP O N D A N YARDİM İS T E M E S İ VE S ID K İL E ONA S IĞ IN M A SI. D EV E N İN D E ONA İL T İF A T E D E R E K Y O L G Ö S T E R M E S İ, P E D E R Â N E V E ŞA H A N E D O S T L U K G Ö STER M ESİ»
; ٠ زاﺛ ﻚ١إ ن ﺀ ﻧ ﺖ وﻛﺮد ﺟﻨ ﻢ « K a tır: e y
d ev e d o ğ ru
s ö y le d in , d e d i. B u n u
s ö y le rk e n
ile g iiz le r i y a ş la
doldu.»
8ذال
I 57K9
د د٠> ر ﺟ ﻮ ا د ﻣ ﺰ ﻟ ﺶ
ﻻ ﺟﺮم ا د ر ﻧ ﺎ ن رﺑﻪ'ﻣﻤﺮد *H a z re t - ؛Â d em g ib i... O n u . zeJIesi - y â n ؛m â n e v î s ü r ç m e s i - do ،٠; ٠'٠'، ؛id i... O n u n İ » ؛.in d e rh a l te v b e e tti
V e:
Yâni : *Ey R ab b im iz, k en d im ize y azık e ttik . E ğ e r bizi bağışlam az, bl٠، »■sirgemezsen h e r h a ld e (maddî ve mânevî ve büyük) z a ra ra u ğ ra y a n İJirdan o lacağız92. , dedi.
15790 ل ر د ﺑ ﺮ م آ ن ﺑﻠ ﺒ ﻰ٠ وذ ك ا٢
ﻏﺒﻰ٠ .. ﺑ ﻮد ش ﺟﺎﻧﺐ ﺗﻢ٠ر * Ş ey tan in c ü rm ü — y â n i  d e u ıe sec d e e tm e m e k le İlâ h i e m re İsyanı — .،،.udisindeki asli k ö tü lü ğ ü n ese ri idi. O n u n İçin güzelce b ir tevbeye ynl bulam adı.«
15791 ردك ر ش اذ ﺧﻮد واذ ﺧﻮى د وز زاﻧﺔ ا ر واز دﻧﺎ ن دد * Y ü rü ... K e n d in d e n , k ö tü h u y u n d a n . C eh en n e m in a le v in d e n ve yır . tıcı h a y v a n d işin d e n k u rtu ld u n .«
(92) F : ٥7
s .r e i A . r . f : 2 ,.
885
B öyle yıldız (:ili أ:٧ أ ااا1، ا ا ا. : ا٠ Ciline ؟-gibi p a r la y a n b ir z a tin zik ri do -İîy .siy le , H azret-، r،le v l .'،n â , lla lif c ٠i e k m e li b u lu n a n H ü sâ m ü â d in Ç ele biye ilita b ed e re k d iy o r k i :
15707 د ا م اﻟ ﺪ ن ﺑ ﺒ ﺪ- اى ﺧﺒﺎ* اﻟﺤﻖ ﺋﻞ|د ﺧ ﻮ ﻧ ﻰ اﺗ ﺪ رﻧ ﺶ در ﺣﻮ ض ﻧ ﺮ «Ey Ilakkln ziyâsı olan İlüsâineddîn: kalk, kendi balını siit havuzuna kat da;» S iit h a v u z u n d a n m ak sad : tem iz b ir k alb d ir. B a l d a n : n u r s d d a : l i r . şid-i k â m ilin fey zid ir. Hz. P ir, ir ؟â d m a k a m ın a y ü k se lm iş ve m ev lev ilig e in tisa b e d e n le rin te rb iy e si ile m eşg u l b u lu n m u ş o lan H U sâm iiddin Ç e le b iy e : *S endeki irşâd b alım , m iiste id m iirid le rin siit h a v u z u gibi k a lb le rin e İlkâ et!» diyor.
15798 ﺗ ﻬ ﻞ ا د ر دا ن ﺑ ﺮ ا ﻟ ﺖ٠ ت٠ ﺛ ﺪ درا ز رﺗﻴ ﺮ ل٠>وﺛﻚ «O s ü t h av u z u (E le stii) d en izin e ıılaşsm . D eniz lıaliııe geldi m i h e r t ü r . İÜ b o zu lm ad an k u r tu ld u d em ek tir.»
15799 ﺀا ى/
د د ر اً ن١ﻃ ﻐﺪ ى ي
ﻫﻤﻞ٠ ا ق را د و د ا د ر وىI
«o hav u z,
b al d e n izin e b ir m en fe z lıulursa, a r tık h iç b ir âfete u g ra . m az ve sâ fiy e tin i kaybetm ez.»
15800 ى ﺋﻴ ﺮ ﺣ ﻖ:ض؛ ﻛ ﻦ ﻧ ﺮ وار ا
ﺗ ﻢ ﺑ ﻖ٠1٠ ٠ز
ا ر و د آن
«Ey A llah a rsla m ; arslan ؛jibi b ir k iik re de 0 k ü k re y iş, yed in e ؛ «.göğe k a d a r u la şsın
s،؛ıt
-H azret-j l!ü s!m ،u h lfn 'iu ar Klan gibi kük rem esi. A llah ii âlem , k e n d i sin in v a k tin k u tln ı ohlutfnuu ، اا ا١ e tm ek olsa g e r e k tir , HJİ7
. أ٠٤ا
K i B T l N h ;ل، ال, ااآا، ا٠١ ،:: • 1.1 ا٠. ; ا. ؛ل ا١'،;ا ذ/ أ د.L E Ş L İ K 1 IA K K 1 ا، ﻵا١ K E N D İ N J Y E T .S ’1 N İ L D L N ؛ا1 اİ E S I İ 1 ة٧ D O L D U R D A A ( ؛/ l ٠ ١1 A T D T ﻻل-İ Ç E Y İ M . Ç Ü N K İ s i z S J B T İ L E R İ N K E N D İ L E R İ İ Ç İ N D O L D U R D U K L A R I S A F s u O L U Y O R , D İZ K l B l İ L E R İ N D O L D U R D U Ğ U «İ S E T A M A Y lİ Y L E K A N K E S İ L İ Y O R ” D İ Y E R E K Y A L V A R M A S I
S û re -i A 'r â f 'd a :
ك0
ي
ﺔ
ﺋ
١ذ
ﻟﺛﻐﻠؤاﻟﺋﻔﺎﺋذاﻷ;ﻳﺗﺛﺔةﺣﺔت٠ﻻﺟﺔﻛﺎ ١ج
زﺟن٤ًذ؛;ةﻳث؛رةﺛﺎﻳﺎ
Y â n « ؛ ؛B u n u n UzerJnc b٤z de, a y rj a y n m u ’c ؛2c٠c r o lm ak üzere, ﻻ: ا; اا r،ı١a tû fa n , çek irg e, lıaşerâ t, kurbansalar v e k an g ö n d erd ik . (B öyle jl،ıi ؛١ .١ ine (im a n e tm e y i) k ib irle rin e y e d ire m e d ile r. O n la r öyle g ü n a h k â rla r lû h u idiler.53» â y e tin d e b ey an ed ild iğ i ü ze re F ir a v u n v e tebeası H azret ا ؛.iû s â ’y j ta s d ik e tm e d ik le ri İçin D ü n y a d a d a tü r lü tü r lü azaba u ğ m m ı٠.l a r ٠ ..zeüm le N il su y u n u k a n şek lin d e g ö rm e y e b a ş la m ış la r ı. K jb tile rin kan o la ra k g ö rd ü k le ri N il suyu, S ib tile rc su o lara k g ö rü n ü y o rd u . B ilindiği ؛؛zere, Y â k û b A ley h isselâm ın n e slin d e n g e le n le re (S ıb tî) d en ilir. H azret 1 .١.le v lâ n â d iy o r k i :
1580-1 م در آ ﻣﺪ ﺑ ﺮ- ض ﺛ ﺒ ﺪ ﺳﺪﺗ ﺮ
از ﺀﻫﺶ اد ر وا ق
« işittim k i b ir k ib ti, h a r a re t şe v k iy le b ir s.b tin in e v in e geldi.»
15805 م ا ذ و ﻃﻮﻳﺪأ ود"'و٠ﻟﻐ ﺖ م وز ►اﺟﺘﻔﺪﺗﻢ۶ﻛ ﺌ ﺖ ام ا ر «Dedi ki: B en sen in d o stu n u m v e a k ra b a n ım . B ugün sona m u h tn e b ir h aldeyim .» ٠ )ﻟﺆ
Siirei ٨-taf: J33. KH٠ .
ا: , ا.ا
ا٠'١ اف ﺀ د ص٠ﻓ ﻮ ج:دﻧ ﺖ 'ى ب
ﻻى دارم اى د وﺑ ﺬ م رودم ٠s،b tî ded ؛ki: Ey canini vc cihâmm; baş üs٤ii،ıc ؛-ki güzüm; hizmetin de bulunayım .» 15812 ور وم داد ى ﻟ ﻢ٠ر ا ' د ٠ زادى ﻛ ﺬ٦ اﺋﻢy ﻟﺘﺪة٠ «istediğin gibi hareket edcy ؛-،m, hem de scvhicrek gideyim. Hizmet kl rm .!arak sen ؛gamdan halâs eyleyeyim ,.
15813 ب ﻛ ﺮد٦ﻃﺎس را از ﻳ ﺪ او ﺀر
ردﻫﺎن ﻳﻬﺎدﻣﺈى را ﻧﻮرد, «Tas. Nll’dcn doldurdu, ağzına götürüp yarısını İçti.«
15811 »١٠j *. ı_» ؛t£y-“ «؛٠- ٠
١; ٠_r ،J.
،٠ ؛١■٠ ،٠* >؛j ٠
&
«Tası o isteyene doğru eğdi ve sen de iç dedi. Lâkin su. simsiyah luııı oldu .»
15815 ﻧ ﻮ ﻓ ﺎً ب ﺛ ﺪ- و ﻛ ﺮ د ﻛ ﺰ- ; ا ز ن١١٠ ﺑ ﺾ آ د ر ﺣ ﺜ ﻢ وا د ر'ا ب ﺛ ﺪ
.
«Sonra tekrar kendi tarafına eğiııec kan su oldu. Kıbtl İuzdı. gazalin geldi.» «٠٠
..™ اﻳن
ﻧﺎ د ذ و
ﺑﻐﻨﺎ
م
٠ﺣ ﻞ
ﻋﻢ ﺑﺎد ان٠ح
ﻋﺮت از اران ﺑﻤﻮ ا ﺳﺎد ذ و «G azabım te sk in et, g özünü a ؟d a m esrU r ol. D o stlard a n iljret al da ü stâ d d erecesin e çık.»
15822 ،i ?j ١٠. ١p
oy
٠/
٠j ' j ? * ٠—؛
J ^،» & ،->’ ،■?^j
S en in K af d ağ ı k a d a r k ü frü n v a rk e n b ir av u ç su içm ek h u su su n d a » b a n a n asıl tâ b i o la b ilirsin ?»
15823 ﻟ ﻮ ز ﻧ ﻚ رود٠ در ر ر ا خ٠ﻛﻮ ر ك & ﻧ ﻮ د. ٠ﺟ ﺰ ; اً ن ﻛﻮ «Dağ İğne d eliğ in d en g eçer m i hiç? M eğer ki 0 d ağ ip lik gibi incelsin.«
15821 ﻛ ﻦ ا—ذذﺋﺎر ﺣﻮش، راك٠ﻛﻮ ودو ش ﻳﻜﺜ ﻰj f . ذةوران٠ ﺑ ﻢ٠ «Dağ gibi o la n k ü frü n ü g ü zel güzel İstiğ fâ r ile e rit. M ağfiret b u lan la rm k a d e h in i b u lu p , için d ek in i lezzetle İç:*
15825 "ن ر ورﺟﻮن ﻧﻮش ازان.واد٠ رﻛﺎﻓﺮان. د ﺣ ﻖ/ ش٠را٠I ﺟﻮن «A llah N il su y u n u k â firle re h a ra m edince, sen bu iliyle ile - y â n ، b en i v âsıta k ılm a k la — onu nasıl içersin?»
ﻻا:1
٠؛٠« : ، ,
و ى. ؛٠ ل٠ و ﻧ ﺬ ا ذ ى ه ﺀا١إ
ﺟﻮ ى
و ا ل راﺑﻣﺎ ض٩
ﺣﻮف٠
«Sen aiesnevi’j'i sâde oklimak. J'âhud yalnız dinlemekle istifâde edebileceğini mi sanıyorsun?» O n dan fey z a lm a k İçin ev v e lâ îm ân sâhibi olm alı, so n ra onun etliğ i tav siy eleri tu tm a lıd ır.
15832 ﺀ ت و > ﻣﺄ ف ودﻫﺎن
اﻛﺎﻵم
درﻛﻮش٠ا ﻳ ﺪ و آ م زف
«Y âlıud h ik m e t k e lâ m ı ve gizli s ırla r k o lay ca a ^ z a ve k u lağ a gelir m i zan n ed iy o rsu n ?» Bu b ey ، b ir sü â l-i m u k a d d e re cc v ab d ır. G û y â b iri d iy o r ki: ٠٨lla،ı'ın v e H ak e rle rin in sö zlerin i biz d e o k u y o ru z v e işitiy o ru z. D em ek k، bizim ağzım ıza v e k u la ğ ım ız a d a g eliyor, o İıalde o n lar İ ؟in kolayca a ğ ır ı VI' k u la ğ a gelm ez d e m e k d ٥ğ ru o lu r m u?» Hz. İ le v lâ n â bu sü âle covab <اا.ا ra k b u y u ru y o r k i:
15833
«Evet, g elir a m a m asal gibi g elir. 1 ؟değil, k a b u k görü n ü r.» Y âni sâde lâ fız la rı o k u n u r v e d in le n ir, o lafz ın İh tiv â e ttiğ i d erin m â n â la r an laşılm az. N asıl ki K u r'â n 'ı İşiten a r a b m ü şrik le ri o n u n İçin « E sâtiriilev v elin » y â n i; « E skilerin m asalları» d em işlerd i. N itek im , b u m e v z u ile ilgili o la ra k d e n ilm iştir ki: « K u r'ân gelini, b â tın ı k a la b a lık ta n h â lî g ö rü n c e y ü zü n d e k i niltabı açar.» V e gene d e n ilm iştir ki:
»Sür. çıkar hâtırdan inkûrı, tecelft ede Hak!.. Padişah konma ؛sarSya 1 mâmur olmadan 'أأ،ﺀاا
.„ ١
K u r ’â n v e e v liy â u lla h ın b ey ân ı: Mü
O f.'.ı أدااﻻ٠f;.ı*;؛.t:r٠ .; ذ:٠ . اا-k a p a tı b u l u n a n ı n na.zarir.ia d a h a k i k a t ve ille c a z m f a i k ı y o k l u ،..
15838 ول ﻛﺮ دن ازﻋﺎﻵو. ﻣﺚ٠ﺣﻮﻟﻤﺜﺔر 1ازﻛﺎﻵم ﻧﻮازﻻل
د٠ ﺋﺎ د ش ة
٠K e lâ m -ı İlâ h îy i - y â n i K u r 'â n ’ı — o k u m a k ta n m ak sad , k e n d in ؛u sa n ؟, ta n , elem d e n k u rta rm a k tır.« B i r de:
15839 ئ ﺗﺶ و را س را و ى را
ﺧﻦ ﻧ ﺪ ا د وا ز د دوا٠- زان «V csvâs’ü ٠ h a n n â s o lan Ç ey tam n verdim i vesvese, gam ve gussâ ateşin i K c lâ ru -1 İlâ h î te siriy le sO ndiirm ek v e k alb i te d â v i e tm e k içindir... A n k a r a v i ş e r h i n d e b u i k i b e y t İ ؟in M e s n e v i’n in e n m ü ş k i l b e y t l e r in d e n d ir d e n ile r e k b ir ta k ım m â n â la r v e r ilm iş tir . F a k ir o n la rı c k u d u m , b ir ş e y a n l a m a d ım . S o n r a s ö y le d iğ im m e â l i t e f h i m e d e r e k O yJece y a z d ım . Y a n lış o l d u y s a A l l a h k u s u r u m u a f v e ts in .
15S40 م ; ا ن ﺀﻧﺪار آ ﺗﺶ ﺛ ﺎ ﻧ ﻦ ض, ا ﻧ ﺜ ﺪ.
. ؟
ًا ﺑ ﻼ ﻛ ﻮا و ل
«B ir m ik ta r âteşi sö n d ü rm e k İ" ؟.in tem iz su ile sid ik fe n n e n !lird ir Y â n i b e v l d e s u o ld u ğ u İ ç in a t e ş i s ö n d ü r m e k İş in i g ö r ü r .
15841 اول وآ ب٠آ ش ودواس را ا ن اواب- ون و؛ت٩ﻧ ﺎ د ر
ردو
*V esvese a teşin i su d a sidik de, h e r ikisi de, u y k u n u n d e rt ve gussâ ate şin i sö n d ü rm esi gibi sündürür.» i n s a n i n b a z a n t a b i a t ı n d a , b i r m e lâ l, b i r s ık ın tı, b i r v e s v e s e â n z o l u r
g ؛J7
15.V1G
ر ازان٠ اﻳﺬ٠ ا د٠در ﺗ ﻌ ﻢ ب
ذان٠ ؤ٠ ﺟﻨﺪ روم. ى٤ وف٢ «Peygamber bile, mü’m iîler nasıl oJuyor da benim hakiki yüzümü göremiyorlar? diye hayrette kalmış.» V e:
15847 ﻟﻠ ﻖ٠ ﺑ ﻨ ﺪ ﻧﻮردوم. ون ﻧ ﻰ٣
ر ﺧﻮر ﺑ ﺪﺛﺮﻧﻰ. —ت ﻛﺎ ﻳ ﻖ رد «Nasıl oluyor da halk, yüzümdeki nüru göremiyor, halbuki o n٥r. ,ar. km Güneşinden daha parlaktır.» B u y u r m u ş t u . Y in e :
15848 وررى ﺑ ﻨ ﺪ إ ن ﺣ ﺮ ت ﺟ ﺮ ا ت ﻣ ﺪ ^ اً ن رو د ر ﺣ ﻔ ﺎ ت٦ ا ى و ى «Eğer nûrumu görüyorlarsa bu şaşırma nedir? demişti. Valıiy geldi 1،İ: ٠١ (Hakikat yüzü) gizlidir.»
15849 ر. ت و ر ى ﺣﻠ ﻖ ا٠ا٠ ﺳﻮى ﺗﻮ ب٠٠ذﻛﺎن روى ﺗﻮ.ا ﻳ ﺬ د را«Müşriklerin o yüzü bedâvâ görmemeleri i ؟sana Ay olarak görün in٠ sc bile o, halka göre bulut gibidir.»
15850 وى ﺧﻠﻖ دام- ر ى ﺗﻮدأﻣﻪ ت و٠ ﺀام٠ ﺧﺎس
اﺗﻨ ﻮﺛﺪ زن ﺛﺮ اب
«Avâm.ı nâs, bu mftnevl .aralıdan ، ؟inesin diye, o vecih sana do.ru İıalka karşı ise tuzak Ifihhlh dâne٠ ٠ h-t؛l
Dnkıp dil
٠ ًاااآ ؛أا,', اا،١ 1اا ا،ا١ ?اililir
1 1 d iy o r su n 1
ır.sr.2 ى ﺀا د د و ر ت اى ﻣ ﻮ ر ت ر س
“ Ey s u re te ta p a n , o ta p tığ ın sı^ırctin ! l u gOzlcri tJc sa n a , »؛al ،؛-ir JJIIIU « .n i i r
SUretJer (resimler) gibi, müşrikler de baktıklan halde hakikati |؛1 m ü y o rla rd ı.
15853 دب١ ; ى٦ ﺑﻨ ﻰ ﺟ ﺌ ﻢ ﻗ ﺶ ى٠ ش دارد ﺗﺠﺐ٠ r'i ى ﺑﻮ ت/ «O nun h u z u ru n d a te rb iy e n i ta k ın ır s ın ... F a k a t, o n u n a ld ırış etm ed i آأاإ خg ü rü n ce: n e d e n b a n a iltifa t e tm iy o r, diye h a y r e tle re d ü ş e r d in .
.
15854
ن 'ﻧﺶ ﺑ ﻚ١ ﻷ ﻓ ت٠ ض ل ا٠٢ از
د ا ﻵﺛﻢ را ﻋﺪ ك٠/ ﺀ ى
£
«Bu giizel re sim n ed en c e v a b v e rm iy o r, n ed e n vcrdJgim seklim al nııyor?*
15355
k
ﺑﻠ ﺖ ﻣﺤﻮ د- د ﻣ ﺮ و٠ ﻣﺤﺴﺎ/
ﺟ ﻮد- د٠ ن ه٠ي'ﺳ ﺎًﺛﻚ ﻛﺮدﻣ ﺶ «K a rşısın d a y ü z k e re secde ijttig in a İıalde n ed en o, cü m crd lik g ö sterip .. de başını, s a k a lım o y n a tm ıy o r? e le rsin
Ey gâfil: senin ihtirâmmdan haberi ve sana karşı en ufak İ J İ r faydası olmayan, ancak bir nakış ve sûre iten Jbâret bulunan putların ve onlar ٠٠.،bi olan insan ؟,eklindeki m ahllkkrın karşısında yerlere kapanmaktan VJI ge ؟de Mabûd-1 Hakli.! olan ll،ık ؟؛،ihhânıthû ve Teâlâ huzurunda secde e t ' F : 58
MI
ا«ﻣﺎ1 ف ءق
؛ > ؛ اً ﻟ ﺑ د ا
رد اذ ﻧ ﺮ ى. ﻛﻮر ى ر د د «B ir d a m la
su,
A llah ’ın
lu tlu
؛le ؛n c ؛. lu r v e a ltın d a n ziyâde k ıy m e t
k e s b c d c r ."
15862 ﺑﺶ داد٠ا٠ل وﺟﻮﺣﻖ
ﺟﻢ ؛
ون ﺛ ﺪ اﺳﺎد٢ ا ر ى٠در ج «Beden topraktan yaratjlmrş olduğu halde, Cenâh- 1 IIakk .11 verdi«، bir kuvvetle ciljangirilkte Ay gibi üstâd olur,*
15863 ا ض٠ ت ا ن وﺋ ﺶ ﺻﺪ٠٠.ض ﺀﻻ ت٠ ا٠رد. ش ازرﺀ4 اﺣﻤﺘﺎ را ﺟﺊ «Kendine gel... bu hükümdarlar bir tılı?ımdır ve Olii bir nakıştır, ؟،،!٠ki fânidir. Fakat onların gözleri ahmaklar، aldatmıştır.*
15864 ذ ى ى زﺑﺪ٠ ج، د او٠ى ﻧﻤﺎ اﺑﺪ ا و را ﺳ ﺪ. ا ؤ د- اﺑﻠﻬﺎن «Zira,bakar V. ؛ﺀ. ﺀذkırpar gibi gürü.ııürler de ahm aklar onlara bir varlık verir, onları ،1ااrd ٠1،1؛ıı؛r<rl٠." !٠٠٠:!
ﺖ
ﺊ \ ﻛ ﺘ ﻴ ﻴ ﺌ
ﺸ
ﺸ
\ ﻓ ﻴ
ك ؛ ﺷ ﺤﺎ ﺻ ﺮ ه
w ؛\ ؛٠رة ﻗ ﺬ ; ﻻ ﺑ ﺬ ﻵ٠ ئ;ﺳﻌﻬﻲث ١ﻫ ﺔ
ؤف
ﺑ
١. ^ ﺑ ﺛ ﺎ ر ا ز ر ﻵ ﺣ ﺰ
Yân ؛:“ (Habibim), onlara d.nîzîn yakınında, (sahiîdc) ki ٠٠ kasabayı hâlini ve châllslnin başına gelenleri) sor. Iîaııî onlar Cuınartcsı ı) ; ؛ı nünün hürmetin ؛İhlâl ederek İıaddi aşmışlardı. Çünkü Cumartesi ،!،٠، ؛٠، yapdikları güıı haliklar akın alilli meydana ؟.ikarak yanlarına geliyordu Cumartesi tatili yapmıyacakları gün ise gelmiyordu. İşte biz, itâatdııu ٠:٠؛، «.’ !'makta olduklarından dolayı kendilerini hiiyle imtilian ediyorduk C u m a r t e s i g ü n l e r i g ö l k e n a r ı n d a i n s a n k a la b a lığ ı o lm a d ığ ı İ,١ ' ' İ11 l ı ı ı l ı l t l onun
r i n s e r b e s tç e g ö ld e g e z in d i k l e r in i g ö r e n k ö y lıa lk ı, a ğ l a r ı n ı e u ıııa g ü n ü n .l'.ıı a t ı p p a z a r g ü n ü ؟e k m e k v e c u m a r t e s i g iin ii a g l a r a g i r m i ş o la n b a lık lm ا.... z a r g ü n ü t u t m a k s û r e t i y l e h i y l e k â r l ı k y a p ı y o r l a r d ı v e ü ؟b ö lü k اا1 ااااا. ذا٠ ا،أا P i r i n c i b ö lü k b u h i y l c k â r l ı ğ ı y a p ı y o r , i k i n c i b ö l ü k b u n d a n nc!ı:,"i ٠٠ اا,،. أ٠ اا, ü ç ü n c ü b ö lü k d s n e y a p ıy o r , n e d e y a p m a y ı n d i y o r d u . C cn .'.b اII اا، اااا J lu s u s u ç ö y . l e ^ b e r آ ز٣ ٠ :
؟١ة ذ
ﻻ ذ
٠غ ' ﻳ ﺌ ﺈ ﻟ ﺬ ذ
ﺋ ﺬ ; ﻗ ﻴ ﺰ ذ ؤ ) ا
ﺋ ﻼ ﻳ ذ ذ ف٠ ﻓ ت;اﻟ ﺞ١ ةةذ.ش ﻛﺆﺀ١ ﻗ ﻦ ﺑ ﻬﺬة ﺀن١ا4 ً ا#
٠'ئ ﺗﺆ
١ ﺑ ﻠ ﺐ \ ﻛ ﺔ ا ؤ- ; م ﺀ ﻟ ﺬ \ ب. ﺧ ﻐ ﺒ ﺎ \ ﺑ ﺜ ﺌ ﻠ ﺌ ﺎ١د
ﻋﻠ ﻼً ﻻ ؤ زا٠ د نﺀﺗﻮاﺀ ﻷأﺑﻮاﺀ ت٥ ﺑ ﻨ ﻮئ (وS û r e (7 ؛A "f a f ; l f >l
ﺬ
ﺛ
١ة ت ; ئ ا ه٠
؛؛١أﺧﺈؤﻳﺎ'ﺀداذسفﺀ١ د ر'ا١ﻧﺰز؛.ﺻﺬﺗﻰا۴؛ﺗﺎ ذ اً ة ة١ ةﻗﺔذذذ٠ة١ﻗﺎﺗﺬةت3ﺀةﻷ١ةؤذق ق | ﺀ ﺋ ﻖ | ﺷ ﺒ ﺪ ﺛ ﻎ١س١ ةل٠<©\ؤازي ®ﻟﺬززﺗﻰ٠ﻳﻜﻠﺲ١ﺋﺆ؛١ﺀﻳﺲﺀض\اً ﻻ١ﺑﺎ١غ Yâni « ؛Meryem oglu Isa (düa ederek) dedi ki; “Hey Allah. İıey bizim Rabbimiz, üstümüze gökten bir sofra indir ki bizim hem evvelimiz , 1ااأاا -âhirimiz İçin bir bayram ve senden bir âyet (mu’cize) olsun. Bizi rızıklan ,dır. Sen rızk verenlerin en hayırlısısın.” Allah dedi: “Ben onn sizin üzeri nizc ؛tiphesiz indiriciyim. Artjl، ( o n d a n ) sonra içinizden kim nankörlük .eder (küfre döner) se ben onu muhakkak ki kâinatdan lıiç birini azâblan .«.!”.dırmayacagim bir azâb ile azâblandırırım E v e t. K r b t i d i y o r d u k i: E y S i b t i s e n h a k k ı m d a b i r d u â e t, b e lk i İ ı u r t e c â b o l u r d a b e n i m g ib i m e s h e u ğ r a m ı ş b i r k i m s e y e n i d e n g iiz.ell ،':,' ؛، r V ş e y t a n t e k r a r m e l e k - i m u k a r r e b o l u r - y â n i b e l k i b e n d e in s a n o l ı ıı n m :d iy o r d u v e İ lâ v e e d i y o r d u k i
15SC8 ( ﺑﻮى ﻣ ﺜ ﻚ/
اءردﺳت
ﺛ ﺎ خ ﺣ ﺛ ك٠ﺑ د و ر ى وﻣﺗو «Yâhud Meryem Aicyhisselânun eli bereketiyle kurumu ؟lıurm؛. ٠ا،ا ل " ا.yeşerir, meyve verir ve misk kokusu Ijulur H a z r e t - i M e r y e m , d o ğ u m e s n â s ın d a , k u r u m u ؟b il. h u r m a a ğ a r m a .la y a n m ış ; 0 k u r u a ğ a ؟d e r h a l y e ş e r m iş , y e m iş v e r m i ş t i ,
1586٥ ﻛ ﻐ ﺖ٠در ﺑ ﻮ د ا ﻓ ﺎ د و
ﺳ ﺮآ د م
ﻛﺎى ﺧﺪاى ط؛ ﺟﺒ ﺮ و ﻣﻐﺖ «Bunun üzerine Jjcmen sib، ؛secdeye kapandı ve dedi ki: Ey aşikâr ve gizli İşleri bilen Allalıl « <100
SUrei M aile
IH ا ا١
0.7
15875 رئ٠ا ك ل
ﺑﻮد ا و ى١ﻧﺮ دﺀ
ﺑ ذ وزئ
ازدد ا ; ر
«Sıbtı henüz duâda ؛d ؛ki liibtinin yüreği coştu ve ansızjn h"؛r İlâra a t ti ve kükredi.»
15876 ﺀان ر ﺧ ﻪ ﻛ ﻦ١ ﻻ ؛ ذا ن٠ ى "ا ﺑﺒﺮم ﻧﻮد ﻧﺎ ر ﻛ ﺲ «D iy o rd u ki: Y etiş, h a n a îm ân te lk in e t de b ir ân evvel ؟، ٠ esli ، !،،٠l ü r z ü n n â n n ı k esip k u rtu la y ım .»
15877
ن آداﺧﺗﻧد٠ آ ﻧ ﺜ ﻰ درﺟﺎن ر ﻳ ﺪ س را ﻣﺎ ن ﺿﻮاﺧﺘﻨﺪ «B eniin ru h u m a b ir a te ş tir s a ld ıla r... B enim gibi Ijir ؟ey tam cam lan, g ö n ü ld en ta ltil e ttile r.»
15878 'اﻧ ﻜ ﻔ ﺖ
ﻟﻮ٠
دو ش
ﺗم م ; ﻧت٠ أ ت د٠ء
ﺣﻣدن
او٠واز
«Senin d o stlu ğ u n ve san a k a rşı lıü sn .ü zanm m , c lh n m d ü lilllh , اا، اا. ا٢ا’ ا elim d en tu ttu .» B eni h id â y e te s e v k e tti.
15879 ذﻟﺪ٠ كﺀ ﻧ ﺎ ز د ى ا ﻧ ﻨ ﻞ٠ .دو;د.4
ﺑ ﻮ ن ﻧ ﺘ ﻢ ا و را دد
«S en C en n et ağ acından l,،r ،lal illin, o d alı tu tu n c a b e n ، ؟ekti. C e lin e te g ü tü rd ü .»
ﻗ ﺎ ﻟ ﻢ ﻻ;؛ ﻻ١ ة ش ل' ﺧﺘ ﻰ ي' ب ﻳﺑﻳن١
؟ﻻﻧﻬﻦ Yân ؛: «Hakikaten Cenâb-1 Hak. Cennet mukabilinde m ilm inlerden nefislerini ve mallarım satm aidi“ ؛.* âyet-i kerîmesine îşârettir ki bir ka؟ defa bahsedilmiştir,
15884 ى و ﺟ ﺜ ﻪ ﻫﺎرا آ ب دا د٠آ ك ج ﻧ ﻜ ﺜ ﺎ د٠ ﺟﺸﻤﺊ در أ د ر و ن «D e re le re v e ؟eşm ele re su v e rm iş olan A llah, b en im ؟؛erim d e de id r k ay n a ğ ı c o ştu rd u .*
15885 ﻟﻮدﻛﺮم واب ﺧﻮاو، ن ﺀ٠ا
ر1 ﺣﻮ، ﻣﻤ ﺖ ﺑ ﻰ ﻫﻤﺖ ا وآ ب «H a ra re tli v e su sam ı ؟. e la n e iğ e rim öyle b ir liim m ete n ail old u ki, a r tik su y u h a k ir g ö rm e d e ...«
15880 ر ﻋﺒﺎد٣ﻛﺎف ﻛﺎﻓﻰ آ ﻣ ﺪ ا و
ﻣ ﺪ ق وﻋﺪة ﻛﻬﻴﻌ ﺺ «Allah, k u lla rı İçin k â fi old u v e (K a f h â y a ay n sâd ) de onun v ad in in sâd ık o ld u ğ u n a d e lâ le t etti.«
Sûre-i Meryem.in başında bulunan (Kâf hâ yâ ayn sad) harfleri muteşâbihâttan, yâni mânâları herkesçe anlaşılamayan Esrâr- 1 Îlâhiyyed٠‘î ٠ dir. Hazret.i Ali (KerremallâhU veehe): «H er k ita b in b ir S irn v a rd ır. K u r’â n ’ın s i m d a s û re b aşların d a Iju lu n an h u rû î.u m u k a tta a d ır. O n la rın iler b iri E s râ r.ı ilâ h iy y e d e n b ir sırdır,» buyurmuştur. Bazılan: »Bu harfler, 1.1. rer isim v e sıfatın analıtartdır. Meselâ (it): (Kâfi) isminin, (h ): (lIA dl) (101)
s ٥re! T e v b .: 111 011
Y âni
Mûsâ'nm 'ل،٠ اا-ا
؛ا، ااا،. ال؛ﻓﻲziyâsını sönük bırakır ,
l ı i ’y / . V t ,
15893
r ا ر' ى ﻛﺘ ﻢ ﻣﻦ ﻫﻔ ﺖ٠ و ب را٣ ار اورا ز ر٠ ٠ اد٠ & ﻧ ﺒ ﺪ ٠B ؛r rrm
d e ğ n e ğ i — y â n ؛. Â l û s â ’n ı n
k i ö y le b ir e jd e r h â y ı, d i؛؛
.b i r
asâsm j -
yedi
b a ş lı b i r e j d e r h â y a p a
y ıla n , e rk c Jt b ir y ıla n la
b ir le n e re k
do
ğ u r m a m ı ş t ı r .»
158.3 زم دد ا ب د ل ض.ﺣﻮن ﻧﻤﺎ ﺧﻮد ﻟ ﻢ ﺧﻮ ن ض اً ش را ﺑ ﻦ «B en NiJ s u y u n a h a ric d c n k a n k a rıştırm a m , o n u n su y u n u k u d re t v e k u v v e tim le k an .h alin e g etiririm .* 15894
و ن آ ب ﺑ ﻞ٢ دت راﻧ ﻢ ﻛﺬم٠ﺛ ﺎ د ة ؛ ل ﻣﺮ ى ﺛﺎ د ﻣﺎ ﺑ ﻴ ﻞ *S enin s ü rü rü n ü N il su y u g ib i g a m a talivil ed e rim de o n d an k u rlu lu p b ir d a h a n eç’e ta r a tm a yol bulam azsın.»
15895 ا ز ﺟﻮ ن ﺗ ﺠ ﺪ د ا_ﺀان ر ى
اذ اذ ﻓﺮ ﻋﻮن ﻳﻨﺎ ر ى ﻛ ﻖ * S o n ra te k r a r îm â n ın ı y en iled in de F ir a v u n d a n te b e rri e ttin mi.»
15896 ٠ ر ﺳﺮ ﺣﻤ ﺖ ﺑ ﻰ اً ﻣ ﺪ٠ ٠ﺑ ﻞ ﺧﻮ ن ا؛ى ا ﻧ ﻮ آ ل ﺛ ﺪ « A llahın ra h m e t M u*a’»mı k n r .ı n . gelini?, itan o la ra k ak an Nll n e h . rin i . ’n u n fe y ziy le su o lım ı. g ö rü rsü n .»
٠ا:ا
ا د ل
.١ ﻧﺠﻬﺎ ف رﺀذﻓ ﻰ ودا٠ ش ا٠ﺑ ﺶ ﺟﻎ
وﺟﺎد٠ د/ ﺑﻨﻰ ﺑﺸﻢ ﻧﻴﺮاف٠ .P e y g a m b e r n a z a r ın d a
bu
c ih a n ,
aşk
ve
ih s a n la
d o lu d u r.
.
n in g ö r ü ş ü n e g ö r e is e ö lü v e c a n s ız d ır.»
159.3 ز رو٠ ت واﻻﺑ ﺶ ﺟﺜﻤ ﺶ٠ ﺛﻨ ﻮ « Y e r v e g ö k , 0 ’n u n k e rp iş d e n . ta ş ta n
c
( )\ وﻧﻜ ﺚ
ﺋﻜﺎو خ١
n a z a rın d a , tc s b ih -i İ lâ h i ile
n ü k te le r
h a r e k e t b a liu d e
...
d u ja n a d a ...»
15901 م ا ن ﺑ ﻠ ﻪ وﺗ ﻪ و ﺻﺪ؛١اﺀو دم ر دة٠ ن ﻣﺤﺶ ض 'د٠و «.A v â m dan
İıa lk a e ş y â n ın
d a h a z iy â d e
ş a ş ıla c a k
h e p s i d e c a n s ız v e b ir p e rd e
ö lü
g ö r ü n m e d e ...
tle u ,
bun
g ö r m e d i m .«
15905 L ﺑﺶ ﺑﺪم٠ دا ن٠ﻛﻮرﻫﺎ ﻣﺠﻨﻢ ا و ب. . روﺿﻪ ﻟ ﺤ ﺬ ر «K a b ir le r, b iz im k a b irle rin
h e rb iri
ya
gözüm üze C e n n e tte n
m ü s â v i g ö rü n ü r. F a k a t e v liy â b ir
bahçe,
y â lıu d
K ؛؛z ، ؛. ı u l e
C ehennem den
l » ؛r
I
؟.u
« .k u r d u r K a b ir, y a ç u k u r d u r .»
C e n n e t b a h ç e le rin d e n
b ir
bahçe, y âh u d
C ehennem den
b ir»
h a d i s . i ş e r if in e i ş a r e t t i r ,
15900 رش٠ دﺑﻤ ﺮ٠S ﻣ ﻬ ﻜ ﺸ ﺪ ى١ﺀ ش٣ ن ذوق٦ ر ت و د د ﻣ ﺖ٠٣ . ازب « N â s 'ı n a v a m
ta k u m :
P ey g am b er.
n e lle n
zevk
ve
n e ş ’e İ z h â r e t m i y o r
d a g iile r y ü z g ö s te r m iy o r ? d e r le rd i.»
015
ا59 ا0 و د ن/ ت ا٠آن درﺧﺖ ﻋ ﺐ
' ل ﻋﺎد ﻧﻮﻛ ﺲ٠ ر آ ﻧﺠﺎ. ا ٠0 armut ağacı, mevhum varlığımızdır. yeni bir ؛ey eski görünür..
Onu» üstünde bulundukça
15911 ر أﻧﺟﺎ ل ﺑ ﺾ ﺧﺎر ﻧﺎ ر.،ا٠
ار٠ر ﻧ ﻜ ﺰ دﻣﻬﺎى ﺷ ﻢ وارذ٠ «Orada bulundukça. Alemi hıjım akrebleri ve gazab yılanlariyle dolu bir dikenlik görürsün..
15912 ﺟﻮن ﻓ ﺮ و د ز ل ﺑ ﺬ ي راﺑ ﻤﺎ ن ن وداﺑ ﻤﺎ ن١ ىر خ٠ر٠ ا ن٠ ج٠ﻟﺚ «O ağaçtan inecek olursan, gül yanaklı güzeller ve mürebblyrlerh, dolu liir âlemi müsâhede edersin.*
«KÖTÜ KADININ KOCASINA.: “BU IIAYALET AR.MUT AĞACININ ÜSTÜNDE İKEN GÖRÜNÜYOR, o ARMUD AĞACININ ÜSTÜNDEN ،N Ki 0 h a y a l e t ZAİL OLSUN DEMESİ... EĞER BİRİ ÇIKIP DA ٠٠ ADAMIN GÖRDÜĞÜ IIAYAL DEĞİLDİ DİYECEK OLURSA ŞÖYLK CEVAP VERİLİR: BU MİSÂLDİR, MESEL DEĞİLDİR) - Y Â N . HER CİHETTEN DEĞİL, BİR CİHETTEN B E N Z E R - MİSALDE şu KADAItl KÂFİDİR Ki EĞER ARMITO AĞACINA ÇIKMASAYDI, ONLAR İSTER HAYAL OLSUN, İSTER HAKİKAT OLSUN GÖRDÜKLERİNİ GÖREMİYECEKTt”.*
15913 ا ﻟ ﺠ ﻮ ل ﺧ ﻮد٠آ ن ز ل ى ﺧ ﻮ ا ت و ز د د;ﺀﺑﺶ ﺛ ﻮ ى ﻛ ﻮ ل ﺧ ﻮد
.Bir kadın, budala kocunııı gözü önünde, oynaşıyla birleşmek ،strd،.. F : 59
٠أ ا
15919 ﻟﻪ٠ ر.زﻧ ﻤ ﻄ ﺮ وﻟ ﺮ د ﻛﺎ ف ؛ ﺛﺬ ت ﻓﺮوﺣﻔﺘﻪ ﻫﺰه١ر٠ﻛﺐ_ت «Kadın: ٠ üstündü yatan kalpaklı أ.، if kimdir söyle? diye tekrar tekrar bağırdı .«
15920 . درﺧﺖ
و ﺳ ﻦ.■
ﻳﻦ ﻓ ﺮدآ از٠ ﻛ ﻔ ﺖ اى زن
ﻣ ﺮ ت اﺛﻨ ﻰ ﺣﺮف ﻛﺜﻨﻰ٠ة
«K ocası d e d i k i: K ad m ; a ğ a ç ta n in; b aşın dönm ii ؛؟g alib a 0 ا ا ا ا ا؛ ا ا ا أ١١ااا s e n !..»
15921 د ر اً ﻣ ﺪ ﺛ ﻮ ر ش٠ًﺟﻮن ﻓﺮود ا رش. در٠ ' ا١ن ﻣﻮل ر٦ ذن ﻛﺜﺒ ﺪ « K ad ın a ğ a ç ta n ؛nip kocası çıkınca, fâhişe, o ra la rd a gizJcnm l. olan o y n aşın ı iistü ııe çekti.»
15922 ﻋﻌﺖ آ ن ا ى ر ود ي٠ﻛﻲ٠ﻛ ﻔ ﺖ ﺛ ﻮ را و ﻧ ﻤ ﻲ٠٠ ﺑ ﻼ ى "ﻟﻤﻮآﻣﺪ٠ ة «Kocası: B eh ey k a lta k ; m a y m u n gilji 0 ü s tü n e çıkan k im d ir? diye bağırdı.»
15923
ن٠ ﺑ ﺖ اﺗ ﻲ ﻏﺮ٠ ﻛ ﺄ ت زن ' د « K a n ccv ab v e rd i ki: İsn â d ın d o ğ ru değil, b u ra d a b en d e n başka k im se yok. Ş im d i de g alib a seııiıı İnişin ılnııılii. lla U c tm c ve saçm alanın!..»
اه٠
1592« ار ﻻ ن. ﺑﺌﻰ٠ا ﺟ ﺪ ى ﺀ ز ﻟ ﺖ
اﻧﻤﺔ ن. ﺑﺶ٠ﻫﺰﻟﻬﺎ ﺟﺪﺻﺖ «Akli ve İdrâki kâm؛, olmayanlar böyle armud ağacı ararlar. Iiâkiı. bu armud ağacından o armud ağacına iyi bir yol vardır.» Ki 0 yol da onu ciddi ve bakiki bir sUrette anlamaktır. Erbâb-1 lrfft na göre buradaki armud ağacından maksad; (varlık) ve (benlik) vehmi, dir. insan 0 vehim ağacının üstünde bulundukça türlü hayâlet müşâh٠٠٠h. eder. Binâenaleyh ey gâiil:
15929 ن ﺟﻮﻣﺪ و د٠ و د/ ﻣﻶن أ.، ﻳ ﻚ٠ﻳﺴﺖ٠ ن را٠ و د/ دان ا٠"ا «Armud ağacından in ki orada bulunduğun İçin gözün knrarnu, ve sersem olmuşsun..
1593. رو. ن ﻛﺎ ﻛﻨﻮ ن٠ﻧ ﺪ ﻛ ﻦ از اﺻﻮد وو. ﺟﺸﻢ و ﺑ ﺪ.ﺳ ﺔ ﻣﻮﺑﺮ «Bu armud ağacı, insanin evvel hâlindeki var ilk ve benlik vehmidir ki, onun iistttnde iken göz kararır ve şaşılaşır.»
15931 ود۶٠ﻛ ﺊ ض و ﻣ ﻰ اون ود٠. ﻛ ﺰ وا ﺣ ﻮ ل٠د٠ ٠رو د. ٥ «Bu armud ağacından inince — yâni benlik vehmini terk edince— «kir. göz ve söz eğrilikten kurtulur.» Yâni düşünüş, görüş ve «öyley،, düzelir. 021
ا٢ ٠ 9.™ ا ن وزب٩ د ى/ ر ا ت ش ﻣﻤﻄﻖ ى و ا ش اورا رذب «Yâ Rabbi; bize hakki hak, alarak göster ve ona tâbi (»İmamızı أ ا، ا٠ yesscr eyle. Bâtılı bâtıl - yâni eğriyi e ğ r i - olarak göster ve ondan ؟.e «.kinmemizi nasib eyle, dedim Kezâ « ؛،İlâhî; bize her şeyi olduğu gibi göster» d i y e duâ buyurmuşla dır.
15937 ت ﺟﺰﺀ از آوق ورﺳﺖ. ﻛ ﻔ ﺖ
ت٠ آن ﺟﺰﺀ مy دش٠ا ﺛﻚ- ﻣﺢT «Hz. Peygamber: Yâ Rabbi; gökde ve yerde bulunan her zerreyi 1.1" ze İnd.i ilahiyyende olduğu gilji göster buyurdu.»
15938 ن.راف ا'ﺻﻮد. ن ررو٠ﺑﻌﺪ از » ﺑ ﺪ ﻟ ﻜ ﺸ ﺖ و و از ا ﺛ ﻤ ﻜ ﻦ، «Ey sâlik; indikten sonra armud ağacına yine ؟ık. Çünki, Allallııı İradesiyle artık 0 ağacın mahiyyeti değişmiş ve feyz-i İlâhi ile yeşermiştir.»
15939 ن درﺧ ﺖ١ ﺟﻮن در ﺧ ﺖ ﻣﻮدو ى ﺛ ﺪ
ﺟﻮن ر ى ﻣﻮ س ﻛ ﺜ ﺎ ﻧﻴﺪ ى ﺗﻮرﺧﺖ «Sen Mûsâ tarafına yönelince, yâııi bir mürşid-i kâmilin terbiyesi nl. tma girince - - o benlik ağacın, Mûsâ Aleyliisselâma tecelli nuru görtineıı ağa ؟gilii olur.»
15940 ﻛﻨﺪ
ر ورم ى٠ ش اورا٠٦ ﺛﺎ ﺧﺎ وا ' ىا 'اا ذ ى ز ذ د
«Ateş gibi goriinen tecelli nûru 0 ağacı yakmaz yeşertir: dal،, buda, ğı da: (Şüphesiz ben Taneyim) diye seslenir.» 9ةذ3
Hüseyin Vft’.z <Kul،lıı،ı-liiill،٠l١) İni ayet-i kerimenin tefsirinde diyoı ki: «Kökü, mü'mmin kalbinde, amelleri â،â-yı ılliyyînde bulunan ve se vâbj her vakit sahibine vâsıl olan imân ağacı hurma ağacına benzetilmek suretiyle bir mesele îrâd olunmuştur. Zira, mânâları fehimlere tasvir oy lemek ve mâkûlâtı mahsûsât vasıtası ile anlatmak böylece mümkin ol maktadır..
15944 ) ﻳﻴﻐﺎم ازان و س ﻣﻪ م. ﻣﺪ ش
ﺗ ﻢ١٠ ﻛﻨ ﻮ نI ى ﻛ ﺰ ى ﻛ ﻨ ﺎ ر «O ağaca - (Hz. Musa’ya) him bir vahiy gelmiştir..
: Eğriliği bırak, doğru oJÎ diye ,„٠،٠
Hadîs-İ şerifte: «Hûd süresi sakalımı ağarttı.» buyurulmuştur. ا٠:ا٠ آ٠ Ali Nesefi demiştir ki: Hazret-i Risâletpenâhı rüyâda gördüm: «YA H....I، lallah, sûre-i Hûd’da sakalınızın ağarmasına sebeb olan nedir?» diye »Ol dum. (Festakim kemâ Umirte) dir buyurdu. Sûre-i Hûd'da §u âyet-i kerime vardır:
ة د ﻏ ﺔ٠ة
٤ل ؛ ا ﻓ ﻜ ﻎ ﺀ ﻛ ﺔ ﺋ ﻘ ﻬ ﻰ ا ﺑ ﻜ ﻞ .
وﺗ ﺼ ﺮ1ش
٤
Yâni: . 0 halde sen (Hahibim), maiyyetindeki tevhe edenlerle beraber, emrolundugun veçhile; dosdoğru liareket et. Aşırı gitmeyin. ÇüııkU ... •،(' yaparsanız (hepsini) hakkıylc görücüdüri...» Çârih Ankaravi (M؛nhâc'ül-Fukarâ) isimli eserinde istikâmete dilil' bir bahis açmıştır ki hülâsası ?öyledir: istikâmet: Her şeyde ve her hususta itidâli muhafaza eylemek, yAn، İfrât ve tefrite gitmemektir. Cenâb- 1 Hak müstakim kulla ؛ı hakkında:
ﺬ
ؤ ا ﺋ
ﻛ ﺎ
ذ
١ﺀ
’ة ا ؤ ذ ة ؤ آ د إ ﻛ ﺎ ا ذ
١ ﺑ ﺰ و. ﺀ ﻳ ﻴ ﺚ ؛ ﺋ ﻠ ﻲ ﺀ ئ ^ ة ذ ا و ﻻ ﻣ ﺤ ﺖ > ا و أ ٠ ﻟ ﺬ ﻓ ﻖ ز د د و٠١٠ا ﺑ ﺖ ( اS
(04 . « ، ﻻاا،ا
را ا
٠ﺀﺀ
159 ا7 را٠ا و ل ا وﻳ ﺪ ر ك اﻓﻐﺎ ن ر
، ر.' ر.ﻛ ﺜ ﺖ ﺳﺠﺬ اًن ﻛﺮو «o asâ evveJce, koyulara ağaçlardan yaprak düşürmek i ؛؟-n kullam lirdi. Mûsânın elinde Firavunu ve tebeasmı acze düşüren bir mûcize oldu ,.
15948
fi
رﻣﺮﻓﺮﺀو'ﻳﺎن.
ﻛﺸﺖ
ر ر زا ن. آﺑﺜﺎ ن ﺣﻮن ﻛﺮد وﻛ ﻒ «Firavuna uyanların başına bâkim kesildi, sularım kana tebdil etti. Kendilerini ellerini başlarına vurmaya mecbur etti.»
15949 رآ ﻣﺪ ﺣ ﻂ وﺛﻤﺪك. و ﺀﻧﺎ ن١ ز٠ از رك. ى ﺧﻮرد د
&
از ﻣﻠ ﺨ ﻬﺎ ل
«Ekinlerini çekirgeler J'edikleri İçin, tarlalarının mahsulü l،ıtlık ،!»’ ölüm oldu.«
15950 ﺟﻮد از ﻣﻮس دﺀا.
ر اً ﻣ ﺪ
ا-
ا٠ﺟﻮن ﻟﻨ ﺮ اﻓﺂد ش ا'در ﻣﺘﺖ «Nihayet onların akibetine nazar eden ve îmâna gelmeyeceklerini nn. layan Ilazret-i Mûsâ'dan biia İlıtiyâr bir duâ sâdır oldu.» Ve dedi ki:
15951 ﺀا ز و ﻟ ﻮﺋﻴ ﺪ ن ﺟ ﺮ ا ت١ﻛﺒﻦ ﻫﻤﻪ ت٠و ن ﻧﺨﻮاﻫﺪ ا ن ﺟﺎ ﻋ ﺖ ﻛ ﺜ ﺘ ﺮ «Bu cemâat doğrulmayacak olduktan sonra bu kadar çalışmak ve mûcizclcr göstermek ne içindir?» 5)27
ır . or.'i
ز ن اﻟﺤﺎح “و، ﻦ
ﻛ
ن٠ﻛ ﺰ
و: ر د د اً ن زا خ واًن ﺀ٠ﺟﺈو « İsra rın ın b ir h ik m e ti, o n ların in a tla rın ın â şik a r o lm a sıd ır..
Yâni: Senin İbrâmın ve dâvette ısrarınla. (Hâdî) isminin, onların inkârı ve inâdiyle da (Mudil) isminin tecellisi zuhur eder.
15955 ﻧ ﻰ ﻻ ﺋ ﻠ ﻠ ﺨ ﻢ٠ . ا ك ر٠
ل ﻓﺮق٠رﻫﻤﻪ ا. ذش ا د د «BOylece, H id â y e t V. D a lâletin I l a k ’d an olduğu açıkc.a fa rk cd ilip , h e r. kesco bilinir.»
15ﺀ١56 اذو ﺟ ﻮد اﻧﻠﻬﺎر رد. وﺛﻲ ﺷ ﺮ٣ ﻳﺬد واﻏﻮا آزﻣﻮد٠دش از٠ا «Ç ünki, v a rlık ta n m ak sad , A lla h ’ın isim le rin in ve S ifa tla n n ın z u h u ra g elm esid ir, in s a n la rı n a s ih a tla ve a z d ırm a k la im tilıan gerek!»
Ondan dolayı:
15957 د و اﻟﺤﺎح ﻏﻮاﺑ ﺖ ى ﻟ ﻨ ﺪ ﺛ ﺒ ﺦ اﻟﺤﺎح ﻫ ﺪا ف ى ﻛ ﻨ ﺪ « Ş ey tan a z d ırm a y a . a ş ı r , şey h ise d o ğ ru y ola g e tirm e y e çalışır.»
Her iki taraf da mazhariyeti mdclbince mesâide bulunur. Hazret-i Mevlânâ bu hakikatleri beyan eyledikten sonra kıssaya avdetle diyor ki:
٥2٥
ır٠٠١n., ا/ ا و٠دﺑﻊ٠> ﻛ ﻔ ﺖ وارب ى ى ﻓ ﺮ ب ا وﻓ ﺮ ﺑ ﻂ ' ر ا «M u sa
A lc y h is s c la m
d e d i k i:
Y â
R a b b i;
F ira v u n
beni
a ld a .ıy ır ,
اااه،ا
s e n i a l d a t a m a z «؛
15964 ﺧﺪﻋﻪ اش٠ ر٠ ن د ر٠ ا٠ﺑﺜﻨﻮم
'ا ﺑ ﺪا د ا ﻣ ﻞ واآ ن ﻓﺮع ﻛ ﺶ .O
nun
٤ﺻﻼةﻻ 'ق«ﺀ
h ile s in i k a b u l e d e y im m u k a b e le d e b u lu n a y ım
m i, y o k sa , o b ile n in
aslin:
، ؛؟٠٠,
b ilin e s i
111، « ؟
15965 د ت٠ ﻧﻰ١ ى وﺣﻨﻠﺖ٠ﻛﺎﺻﻞ ر ك ت٠رﺧﺎ ﻛ ت ا ﻳﻠ ﺋ ﻰ اؤ ﻣﺎ٠ر'ﺑ ﻪ * H e r m e k ir v e h ile n in
a s il b ir d e d ir . A r r ü z e r in d e o la n
ile r
١،١y l n
« s il
g ö k le d ir .«
Sûre-i Nisâ'da münâfıklar hakkında şöyle buyurulmuştur:
ادﺀﻫﺊi > ; i \اذﻷاﺋﺎﺋﺔيﺀو ل Yâni:
« H a k iy k a t, m ü n a fık la r
le r. H a lb u k i o , k e n d i o y u n la rım
(aklilarınca) b a ş la rın a
A lla h a
oyun
e .in e k
،s .e ı
g e ç ir e n d in
Ezcümle Kıyâmette ve Sırat üzerinde ehl-i îmân ile beraber onlar،! da bir parça nur verilecek, fakat mii'minler Sıratı geçip gidince, nıünâfıklann nuru sönecek, kendileri Cehenneme dökülecektir, ؟؛te lıu d;ı hud'alarımn karşılığıdır. Kezâ yahûdller Resûl-İ Ekrem (S.A.V.) Efendimize rast geldikçe (Es. A l e y k e ) diyorlarmı ؟gibi ( E s s â m ü a l e y k e ) derlerdi, ( s â m ) ölüm demek olduğundan (Essâmü aleyke), Resûlullah İçin ölüm temennisi oluyordu. A l e y h i s s e l â t u Vesselâın Hazretleri de anlamamı ؟gibi davranırla،. s e lâ m ü
(s ٥r ، i
NİM
(107 ؛1.7 M I
ا.٢٠.٠١7ا ى اﻣﺪاد٠ل.ر٠ "ا ﺿﺎﻟﻖ از ﻳﻢ ز ا د.ﺳوى ازاو اًﺗد از «M unank, hırs ve tam ah şevkiyle ve bir şey bulamamak korkusuyla, erkeudeu pazara gelsin»؛ O m iinâfck öyle bir pazara gelir ki:
15972 و ا ﻧ ﺘ ﻪ روى.ا ﻛﺮد٠ f"Cj' ه ﺟﻮى٠ ﻟﺔ٠ه دوزخ<ت٠ﻟﻎ « A llah ’a İb â d e t etm em i?, h a ttâ yiiziinil y ık a m a m ış ik e n o C eh en n em lokm ası, y iy ece k a ra m a k ta d ır.»
15973 ام٠ ﺟﺄن٠ ا٠ًوﻣﺄﻛﻮد ا
j ؛
ًا
از ﺣﻄﺎم٠د٠ "ر؛ ﺟﺮ. رﺑ ﻮ اً ف « Y a y jJ ıp o t l a y a n k u z u g ib i, a v a m
h a lk ın ın c a n i d a h e m
y e r , lıc n ı d e y e .
n ir .»
15974 وﺗﺤﺎب ﺛ ﺎ د٠ ا اً ن ر١ى ﺟﺮ
ﻣﺎد٠رك. راى ﺑ ﺮ ب.ﺋﻮ « K u z u o tla y ıp
y a y ıld ık ç a , k a s a p ,
(o
b iz im
İç in
o tla y ıp
s e m ir iy o r )
d r
y e s e v in ir .»
؛.
15975 ﻛﺎر د دﻧ ﻦ ؛ ى ﻛﻨﻰ در ﺣﻮر ﻟ ﻰ ا٠ ﻚ ﻣ٠ > ؛/ ودرا, ر اوح۶ ؛S e n ؛
F : 60
؟
y e y ip . İç m e h u s u s u n d a .
«
C ehennc m
g ib i o b u r lu k e d e r . C e h e n n e m
in s e m ir ir d u r u r s u n
٠:،:،
15980 ﻟ ﺖ و ﺟ ﻮ ﻛ ﺶ٠> ذ ت ﺟ ﻮ٠ ر ش٠دادك ت ﺑ ﻜ ﻒ٠ رد؛ ﻫ ﻮ ﺷ ﺖ وا ﻗ ﻞ زد .Bilmiş ol ki her şehvet, şarab ve afyon gibi şuur perdesidir. Akıllı bir kimse onun tesiriyle şaşkınlaşır..
15981 ﻟ ﺒ ﻠ ﺖ ر س ﻫﻮش٠>م \} f )
د ﺣﺌﻢ٠ت٠ر ﺟ ﻪ ﺛﻬﻮا ﺑ ﺖ
.S a n m a k i in sa n a n c a k ş a ra p ta n sa rh o ş olu r, alili g id er; b ü tü n şe h ١ v c tlc r g ö zü v e k u l a ^ b a ğ la r:«
15982 آن ﺑﻠﺑ ﻰ اذ ﺧﺮﺧﻮردن دور د د ﺀود او از دﻛ ﺮ وزﻣﺮد٠ﻣ ﺖ «Şeytan şarab ؟؛mckten uzaktı, ama onu kibir ve inkârı sarhoş etnıişti.«
15983 ا ن اﺛد ى اوﺑﻨﺪﻛﺪ "ﺑت
-
â
٠
ت٠ ز رﻧ ﻤﺒﺪ اً ﺑ ﻪ ﻣ ﺲ واًﻫﻒ «Sarhoş, almayanı var, balan ve demiri altm gOren kimsedir.«
15984 ا ئ— ﺧ ﻦ ا؛ان "دارد ﻣﻮﻣﻴﺎ ﻟﺐ ﺑ ﺒ ﺎ ن ا ر و د ر و د ي «Ey Mûsâ, bu sözün sonu J'oktur. Dudağım hemen oynat ki yeniden yeşillikler bitsin.« 335
j ç Y â n i: « E ğ e r seydi yer
5 ؛i j
A lla h
(y ü z ü n )
(b ü tü n )
de m uhakkak
k u lla r ın a
(m ü sa v a t ü z e re )
b o l rız ık
v er
k i t a ş k ı n l ı k e d e r l e r , a z a r l a r d ı 110.»
B iz d e d e h a r b - i u m û m i iç in d e b u lg u r k r a lla r ı, z e y tin y a ğ ı k r a lla r ı v e s â ire v e s â ire p e y d â h
o lu p , m ille t e f r a d ın ı a ç v e m u h ta ç
b ir h a le g e tirm e
m iş le r m iy d i?
15989 ل ﻣﺤﺄﺀت ا ﺑ ﺖ ا ن ﺟ ﺒ ﺶ ﻛ ﻨﺎ ن ن١ ﻫﻦ ر د ﻳ ﺖ ى ﻛ ﻮ ﺑﻰ اد٦ 0ا
« B ilm iş d e t.
sevk
k i beden, aç
e tm e k ,
s o ^ ık
k a lm a y ın c a
d e m iri
ita a tk â r
döğm ek
o lm a z . O n u
to k k e n
١b a ٠
A h id ir .»
15990 / ; . و١ر ذ١ آﻟ ﺪ ذ٠٠د ور و ش دار٠ ن١ د ﺛ ﺪ ﻣ ﻞ ﺀ٠ او' ﺷﻮا ٠0
beden
a l, m iis lü m a n
v e o n d a k i n e fs a g la s a
ve
in im
in im
in le s e
d e a k lın ı b a ş ın a
o lm a z .»
15991 ﺑ ﺎ ن٣ ا وﺑ ﻮ ﻓ ﺮ ﻋ ﻮﻧ ﺖ در ﻗ ﻂ
ﻛ ﺬا ن٩ د ﻻ٣> « N efs, F ira v u n a
k ıtlık
zam anı
 l û s â ’n ı n
ﺑ ﺶ ﻣﻮ س٠
h u z u ru n d a
y e rle re
J ta p a m p
y a lv a ra n
b e n z e r .»
15992 ﻗ ﺂ ف ﺛ ﺪ ا و ﻃﺎ ى ﺛﺮد٠ ﺑ ﻮد ي ز'د٠ ز. ﺧ ﺮﺑ ﻮ ار اﻧﺪا ﺧ ﺖ ا ا « tn s a n ,
ih tiy a ç ta n
te fırlatması
(JJO )
SOı
R İb ،.
k u r tu lu n c a
a z a r. H an i
e ş e ğ in ,
yükünü
a tın c a ,
ç it-
.»
.، , ٥٠. : 17. ٥„
m
ر و ﺣ ﻣ و ﺑﺎ ى ﺣو ض/ ﻣ ﺣ ب٠٢
ﺑﺶ٠ وﺑ ﻮ دj C
د ا ش،
«Ruh da doğup yer tuttuğu gayb âlemin ؛, o eski vatanini unutup bu Dünyâya meyi gösterirse şaşılmaz.«
1599» ى ﺟﺎرد ا د§ل{ ﺑﺠﺎ ﺟﻮ ﺧﻮا ب و ﺛ ﺪ ﺟﻮاﺧﺰرا ﺳ ﺎ ب۶ى ﻓﺮو ا .Ç ücki bulutun yıldızları örttüğü gibi., uykuda, o eski vatanini ha. tırdan çıkartır.«
16000 ﻫﺎ را ﻛﻮﻓﺘﻪ,ﺧﺎﻣﻪ ﺟ ﻨ ﺪ ن ﺛ ﻢ ﻛﺮﺑﻬﺎ از د ر ك او اروﻓﺘﻪ «Hususiyle ruh. bu âleme gelinceye, kadar bir ؟-ok makama ayak bns mıştır ki 0 makamların tozu halâ onun idrâkinden silinmemiştir.«
16001 ا٠ ﻛ ﺎ٠ م ' ا ﻛ ﺮ د/ ا ج ; ا د
اﺣﺮا٠د:إب٠د ل ﺛ ﻮ د ﻣﺎﻧ ﻲ و «insan, başından geçenleri bilmek İ ؟.in sıkı bir azimle işe girişip gün lünü' arıtmamıştır ki «؛
16002 ﻣﺨﺶ ران.رو ن آ رد دﻟﺘﻰ اذ.ر ﺧ ﺮ ﺳﺪ ﺟﺜ ﻢ از٦اول و «MUcâhede ile bir ruhun kailli, esrar penceresinden başını çıkarır d . açılan gözü evveli ve âhiri «örtlr.» ٥٠٦٠
16.107 اﻣﺎدران. م« دﻛﺎا. ﺳﺎ. ﻫﻤﺢ ﻣ ﺮ ﻫﺒ ﻞ ﺧ ﻮد د ا م در ﻟﺒﺎن .Ç o c u k la n n a n a la rın a o lan m e y li gibi. A m a ٠, b u m ey lin ve ana I،U■ o lan b u İş tiy a k ın ın s ır n n ı bilm ez.»
d iin e
Ana karnındaki cenin, anasının kaniyle beslenir. Dünyaya gelince 1 . 0 ؟ocukların meme emmeye olan meyi، evvelce sütü kan halinde gıda olarak içmiş olmalarındandır. Kezâ: o kan süte tahavvül eder. İşte
16003
ﻳﻞ *ﻓﺮد ر و ا د٠ ﻫﻤﺠﻮ ن ﻳﺮﺟﻮان ﻧﺤﺖ ﻣﺣﻳد٦ رى٠ « H e r y en i d e rv işin yiice b ah tlı şe y h in e f a r t-1 m u h a b b e ti de bu ineyl k ab ilin d en d lr.»
160.»
ف
ﺀﻧﻞ ا ن ازان ﻋﺘﻞ٠ﺟﺰ
زان ﺛ ﺎ ﺧ ﻜ ﻠ ﺖ. L ﺟﻠﺒﺘﻰ ا ن «Bu d erv işin a k l.ı c ü z ’İ s İ , a k l-1 k ü l m esabesinde b u lu n a n 0 şe y h î h ٠. m il v e m ü k e m m ild c n d ir. Bu gölgenin o y n am ası da ٠ gü l daim in hnrrbe tin d en d ir.»
16010
' ل ﺛ ﻮدآ ﺧ ﺮ درو،ه ا ش ا ٠ ا ﻳﻞ و ﺣ ﺖ وﺑﻮ٠ ر٠ د ا د٠در٠ « N ihâyct gölge*،. 0 ’nda yok o lu r da, d erv iş, şey h in e olan m u h a lif tin s ırrın ı anlar.»
أ٠ ا
16016 ارى ﻳ ﻨ ﺪ٠ازاران و ا ﺑ ﺶ ﺑﺘﺪ
ى ﻟ ﻨ ﺪ رراى ﻋﺎم رﻳﺜ ﺨﻨﺪ «Tekrar o uykudan ٠ ٥ u uyandırırlar; U yanınca kendi haline gülm ege başlayıp:* H a d îs - İ ş e r if te : «insanlar uykudadır, ilkince uyanırlar,» b u y u r u l m u ş , t u r . B u â le m d e b u l u n m a k u y u m a k , i y i - k ö t ü b i r t a k ı m h â d i s e l e r e m â r u z k a l m a k d a r ü y â g ö r m e k g i b i d ir . B u r ü y â â le m i, ö m r ü n n i h â y e t i n e k a d a r s ü r e r . 0 n i h â y e t g e lip d e ö lü m v â k i o l d u m u r ü y â d a n ( H a y a t î h a k i k a t e ) i n t i k a l e d ilm iş o lu r , o h a y â t a i n t i k a l e d e n d e g e r e k e v v e lc e k e n d i n i n , g e r e k b a ş k a l a r ı n ı n v e r m i ş o l d u k l a n g â f i l â n e r e y l e r e k a r ş ı g ü l e r v e d e r k i:
16017 ب١ذو. ﻧﻢ رد اﻧ ﺤ ﻬ ﻰ ﺧﻮردم٠ ب/ ﺟﻮن اراﻣﻮﻧﻢ ﺛ ﺪ ا ﺣ ﻮا ل ﻣ ﻮا ب «Rüyâda gördüğüm o gam v e keder neydi? N asıl oldu da d o ^ u düzen halleri unuttum ?»
16018 دا ﻓ ﻤ ﻤ ﺜ ﻢ آن ﻧﻢ و'ﺀﺗﻺل٠" ﺑ ﻮ ن
و ﻓ ﺮ ﺑ ﺖ و ﺧﺈ ل:■■■■! ل و ا٠ف
«o gam ların ve illetlerin uyku hali, aldanm a ve hayal bulunduğunu ııasıl fark edem edim der...» 16019 ﻫﻤﺠﺎن ﻟ ﻴﺎ ك ﺀﻟﻢ ا ﻧ ﺖ
ﺿﺪارد خ ا ن و د د ا ذ ت. ﺣ ﺖ «Dünya da böyledir, uyuyan ın gördüğü rüyâ gibidir: Rüyâ görenin gördüğü ؟eyleri devam edip gid ecek sandığı gibi, D ü nyâ’da gaflet u y . kusunda bulunanlar da D ünya’yı sürüp gidecek sanırlar.» H a z r e t - t C â b i r ( R a d i y a l l â h ü a n h ) r i v â y e t e t m i ş t i r k i: . B e n N e b iy y iE k r e m S a l l a l l â h i ؛A l e y h i V e s e lle m n e z d in d e İd ؛m . H u z û r - u S e â d e te b e -
913
Yân ؛: «، ؛te kini irrrt. ağırlığınca bir hayır yapıyor (idiy)se o„un(n sevâbını) gorccek, kini de zerre ağırlığınca 5er yapıyor (idiy)se onu(n ce. zâsını) gdrecck؛.!.“ 16023
د ر د ‘ ﺑ ت٠ ن١ ﻧ ﻨ ﺪا ر ى ك.ا ;ا ﺳ ﺮ 'ﺑ ت٠ا د ر ن ﺧﻮا ب و «Sakin bu rüyâda kötülük etmenin tabiri yoktur sanma!« Yâni, mâdemki Dünyâ uykudan, oradaki iareketleri ise rüyâdaıı ،٠»،، rettirj Şu halde görülen kötülüklerin de cezâsı yoktur. Zannetme!
16024
وﻧﻘﺮ٠ اودﻛ ﻞ.ﻟﻤﻚ ا ن ﺧﻨﺪ اا ﺳ ﺮA
. ردﻧﺘﺒﻴ ﺮا ى
«— Ey esir ve lakire zulmeden, belki senin rüyada — yâni Dünyada gülüşün, uyandığın mali5er gününde ağlama ve İçini ؟ekme faalinde tâbir edilecektir.» 16025
ودرد وﻧﻢ وزارى' ﺧﻮد٠٠/ ﺑدارى ﺧﻮد.. ٠ ﺛﺎد»ا"ى دا ن «Rüyâdaki ağlayıcını, derd ve gam ile inleyişini ise, uyanıklıkta mc serret bil!.
16026
و ﺑ ﻖ _ وﺗﺎ ن٠ د٠اى در ف١ر ﺧﺰى ازان ﺧﻮا ب ﻛ ﻞ. ﻟ ﺚ/ «Ey Yusuflann derisini yırtan — yâni ey âcizlere zulmetm،. olan kim. se — 0 ağır uykudan kurt olarak uyanırsın!« (...) SCrri
٤ ا ا٠، ا
7* MS
Lir oyundur, bir eğlencedir, .)ir süstür, aranızda l،؛r üğünüştür. Mallarda ve evlâtlarda bir çoğalıştır. (Dunun) misâli, bitirdiği nebat ekicilerin hı>şuna giden bir yağmur gibidir. (Fakat) sonra o (nebat) kurur da sen (unu) sapsan bir hale getirilmiş görürsün. Sonra da o, bir çörçöp olur. Alı.retde çetin azâb vardır. ،2.* âyetine işarettir. Hadîs-i şerifte de: «Sizin bu Dünyâdaki ateşiniz Cehennem ateşinin yetmiş cüzünden bir cüz’dür.» buyurulmuştur. Demek ki Cehennem :،leşi Dünya ateşinden yetmiş kerre fazla şiddetlidir. Allah cümlemizi boy؛،, bir ateşten muhafaza eylesin.
*CEHENNEMDE BULUNUP EIIL-İ CEHENNEM، TÂZ٤D ٢٣٠٣٠، t .٠٠ OLAN MAHLÛKÂTIN a ؟OLUP: “YA RABBÎ; BİZİM BIZIRLARIMIZ. BOL 0LA ٣٤AK BİZE ULAŞTIR, ZtBA SABRIMIZ KALMA„،.. DİYE CENAB-I IIAKKA YALVARMALARI« 1C030
ا ن ﻣ ﻐ ﻦ واﺑﺎن دا ر د ﻣ ﻮ ﺳﺎ
ض رﻫﺎ ر ا ن ﺧﺮازا ﺑ ﺮ ﻛﺎ *Yâ Mûsâ; bu sözün sonu gelmez. Bırak, 0 eşekler çayırda otlasınlar..." 16031
د٠ ﺛ ﻮ٩اﻫﻤﻪ زان ﺣﻮش ﻏﻠﻒ ﻓﺮ ﻛﺎﺋﻧد ﻣﺎرا ﺧﻧم ﻣﻧدf *S ﻫﻳن «Hepsi de o güzelim otlardan semirsinler. Haberin olsun ki. Cebeli" nemde, bunca azgın ve lnzgm kurdlarımız lokma beklerler.« 16032
ؤذﺑﻢ٠ اﻟ ﺔ رﻛﺎن و د را ﺋﺌﻴﻢ٠ اﺛﺎ ن١ ئ ٠ ٠ ا ن ﺧﺮازﺀ ﻃﻊ *Bütün o kurtlar Heryud edip duruyor. Bu eşekler ise onlar İçil» inak, bul birer yiyecektir.« ا1 اSör 2١،• ؛I I ٠<»٥: 20 .1 7
16038 Uf
اﻧﺪم ﺑﺒﺮون. ا ك ﺀذل٠
ر ز ﻧ ﺖ را درﺧﻮر ﺑﻬﺪ١در ﺣ ﺰ «Bizim adâictimiz zuhûra gelince her ؛irkin ve kötüye lâyık olan cczayi v e n r . 16039
ش خ'ش.ﻣﻬﺎ د ب ذد
S ﻛﺎن ﻧ ﻬ ﻰ
ﻋﺎش٠ ﺀﻫﺎن اﻧﺪر٠ اﻳﺪانV ﺑﻮد «Apaçık göremedikleri bir pâdişâh gizlice onlarla yaşıyordu.» Şârîhler buradaki pâdişâhın Zât-I Kibriyâ olduğunu söylerler ve:
s f # Yâni: «Nerede olursanız olun, 0 sizinle beraberdir“ ».» âyet-i kerimesiyle de bu görüşü delil v e mesnede bağlarlar. Hazret-i M evlânâ da buna bir m isâl îrâd ederek diyor ki: 16040
ر"ذت. »ﻧﺮف: —-TUﺟﻮن ﺧﺮد ر ﺑﻮد ا ن ﻟ ﺪ ﻧ ﺖ٠'رﺑ ﻪ زو ة «Sendeki ruh ve akil gibi; onlar da scninlcdir ama asla onları göremezsın...» 16041
ى ﻓﻼن١ ﻣ ﺮ دد ن او5 " ﺑ ﺖ ﻛ ﻮ ن و ﺟﻨﺒ ﺸ ﺖ در اﻣﻨ ﺤﺎ ن- از «O ise senin hareketini, duruşunu görür.»
(113) S٥Cİ H adid : 4. F: 61
M.
١٠;٠ >ًال
و د٠, اﺳﻠﺮﻻب
ت.وﺀﻏﺎ
y
س٠
اود-ر ن د ا ل ﻓﺮب ﺣﻮ;ﺷﺪ و .O halde aklin usturlâb aleti gibidir lii onunla ١arlık güneyinin ya. kmlığrnı bilirsin.» Usturlâb: Müneccimlerin kullandıkları bir âlet idi ki onunla y ü k se k lik alırlar, vakit tâyin ederler ve daha bazı Astronomi hesaplan yapar, lar dı.
163İ 3 ﻧﺮب ﺀون ﺑ ﻮ ن ﺑ ﺎ ﺛ ﺪ ﺛ ﺎ ﻣ ﺮا
ى ﻧﻴﺎدﺷﻤﺚ ﻋﻘﻞ ان وارا «Aklin bile sana yakınlığı ve sendeki varlığı keyfiyetsiz yân، anlatıl«maz lialdeyken ve o yolda aklidan bile bahsedilemezken Hakkin salt« yakınlığında!،، keyfiyetsizlik daha yücedir.»
16049 ت-١ در اﺻﻊ ر٠ د ت آ ن ﺟﻨﺒﺌ ﻰ ك ب وراﺳﺖ٣ش ا-ا اذ:٠ ﻣﺐ١دش «Parmağındaki hareket, parmağının üniindcıı, ai'dmdan. sağılıdan, SI, lundan değildir.» 16050
وذت ﺧﻮان وا ك ازوى ى رود وﻧﺖ ﺑﺪارى ﻗﺮﻧ ﺶ ى دود «Uyltıı ve ülüm halinde o hareket, parmaktan gider... Uyanınca yine avdet eder."
16051 ت٠ ﺻﺐ ى ا د ا د را
٠ ر٠ ٠ از
ﺗﻔﻌﺖ. ب ﺀ ت ل او د ا و د٠ ﻛﺎ «O hareket, parmağımı lıangi ynltlan geliyor? Nitekim. 0 olmasa par. mağının faydası kalmaz."
ا؛؛و
ر ﺣ ﺴ ﺰ د١ذد Yâni: «De ki: Rûh, Rabbimin emri (cümlesi)ııdcndir“ 5.* âyet-i kerimesinde rûhun (Âiem-i emrjden olduğu beyan buyurulmuştur.
16054 ل ﺟﻬﺖ دان ﻋﺎﻟﻢ ا ر اى ﺻﻢ أﺑ ت ; ا ﺷ د اً ا ﻻ ﺑ ﺮ م٠ ى «Güzelim. (Emr âlemi)٥î eihetsiz bil! Emr âlemi eihetsiz olunca onun sahibi bulunan Cenâb-î Hakk elbette büsbütün cihetten münezzehtir.«
16055 ل ﺟﻬﺖ د ﻋﻘﻞ وﻋﻼم ا ﻟ ﺒ ﻴ ﺎ ن
ﻋﺘﻞ "ران ﻋﻨﺪ وج'ن"رﺣﻢ زﺟﺎن «Akil, (Alem.i emr)den bulunduğu cihetle eihetsiz olunca, AllAmUlbeyân olan Allah; aklidan üstün akil, candan üstün candır..
16056 " ﺑ ﺖ ﻣﺨﻠﻮﻓﻰ د و
ل ﺗﻌﻠﻖ
ﺣ ﻮ ن اى ﻫﻤﻮ.ان ﺗﻄﻖ ﻣ ﺖ «Hi ؟bir mahlûk ona alâkasız değildir. Lâkin bu alâka keyfiyetsizdir .»
16057
ل ﻧﺒﺮد در ووان٠ اﺗﻜﺪ ﻓﻤ ﻞ ود3 ا ن۶ ﻏﺮ ﻓﻤ ﻞ ووﺻﻞ ﻧﺘ ﺪﻳﺜ ﺪ «Zira ruhda ne kavuşma vardır, ne ayrılma... Faltat zan ayrılmak V. kavuşmaktan başka birşey bilmez!«15
(115) Sörei E»r٥: 85. .53
Bu hıiMi;;،a ا1ا٠ ا ا٨اا)ا.اا٠ﺀ1 :ذأل،ز،اا1;١1 ا'اا٠ ١ nhümâ)nın 1'ivâyet elli ;؛،: .-iler şeyi düşünün, ﺀ.!ا،.ا٠ ر١11،ا1 ااا'اzâtını dt،؛،hutü؛yin.» Iiczi: ..Allah'ın اا١«ا،1>ه kâtım düşünün, آ.اا، اا؛Zât-I ،lâhîyi düşünmeye kalkışmayın. Zira, helik ٠ IalâJe،e d ü şersin iz-» hadisleri ile. İbn-i Ömer (Radı. olursunuz - yâni yallâhu anhümâ) dan: «Allah'ııı verdimi nimetleri düşünün, Zât.ı ،lâlliji .düşünmeyin.» hadisi vârid olmuştur Gülşen-i râz sâhibi Şeyh Mahmûd Sehisteri (Kuddise sirruhû) da de -miştir ki: «Allah’ın nimetlerini düşünüp şükretmek sülük yolunun şartı drr. Lâkin Hakk'm zâtı hakkında şöyle mi, böyle mi diye düşünmek ٠ :،!nahtır.» 1C 062
آﻧﻚ در ذآ ش "دﻛﺮ ﻛﺮد 'دت —ت در ﺧﺬﻧﺖ آن ﻇﺮ در ﻧﺎتب «Zâtı ١ ٠ . mahiyeti ile tefekkür edilebilen ؛eylere karşı olan bakış ١٠. görüş) Hakkin zâtına olamaz ve göremez.» 1C0G3
٠را ارا٠ﻫ ﺖ آن ﻧﺘﺪار او ز ا ﻣ ﺪ "ا ا ﻟﻪ٠ر د
ﺻﺪ ﻫﺰاران
«Çünkü düşünenin zanm ١ ٠ e düşüncesi, ancak yola taallult etler. () zan ve düşünce ile Zat.ı ilâlıi arasında ise yüzbinlerce perde vardır.» Aleyhisseiat Efendimiz: «Allah Teâlâ'nın nurdan ١ ٠ e zulmetten yet. miş bin liicabı vardır. Eğer onlar açılacak olsa, ١'eclı.i İlâlıinin nuru, nn. zari keudisine ulaşaııı yakardı.» buyurmuştur. Buradaki yetmiş ilin adetli ؟okluktan kinâyedir. Cenâb-ı Hak her şeyi çepeçevre kuşatmıştır. İhâta eden, İhâta edilemedigi İçin, Cenâb-1 Hak da tefekkür, tasavvur ve tahayyül ile bilinemez. 16064
ت-ﺧﻮ
صل در رد ؛ ﻣﻮ
وﺣﻤﻢ آ واﻟ ﺖ ﻛﺎن"اودﻋﺲ ﻫﻮﺳﺖ «Herkes bir perde ile örtülmüştür. (Hakkin hakikatine vasi، oldum) zannj kendi vehmidir.» ه٠ذ
ا٠ ا ؛7٠ ﺑ ﺰ ف ﻻ ا ﺣ ﻌ ﻰ ' ( و د اوذﺟﺎف ﻳﺎ ن٠ ر و ﻟ ﺖ آق. ر ﺛ ﺈ ر و د .O kimse candan, gönülden: (Ben seni ogemcm) demekten başka bir şey yapamaz, ؟iinki Zât.ı J.âhî’nin, b eyan sayıdan, hesaptan ötedir.. «Bu beyit: «Yâ Rabbi; ben sana lâyık senâda bulunamıyorum. Sen nefsini nasıl senâ etmişsen öylesin., hadisine İşârettir.
«ZÜL ٠KARNEYN’İN, KAF DAĞINA VARIP: “EY KAF DAĞI; HAKKIN SAN ATININ AZAMETİNDEN BİZE BAHSET” DEVİNCK. KAF DAĞININ: “ALLAH’IN AZAMETİNİN SIFATI BEYAN EDİLEMEZ. ONUN KARŞISINDA İDRAKLER, YOK OLUR” CEVÂBINI VERMİ Ş،. BUNUN ÜZERİNE ZÜL ٠KARNEYN’İN: “HAKK IN SIFATLARINDAN HATIRINDA OLUP SÖYLEMESİ SANA KOLAY GELENİ SÖYLE" TALEBİNDE BULUNMASI• Z ül- Karneyn, Yemen hükümdarlarından birinin adıdır ki Hazret ، İbrahim Aleyhisselâm devrinde bulunduğu rivayet edilir. Bazıları bunu bir de (İskender Zül-Karneyn Hazretleri) derler ki temâmiyle yanlıştır Zül - Karneyn, söylediğim gibi Yemenli ve mü’min olup İbrahim A ley hisselâm ile muasırdır. İskender: MakedonyalI ve putperest olup İsâ Aleyhisselâmdan üç ıı»٠r evvel yaşamıştır. Binâenaleyh ikisinin bir adam olmasına imkân yoktur Kur’ân-ı Kerîm’de Zül - Karneyn’den bahsedilmiş ve O’nun Yc’cûe ve Me'cûc’e karşı bir sed yapmış olduğu beyan buyurulmuştur. Nebi, y/ı hut velî olması ihtilaflı bulunan da bu Zül ٠Karneyn’dir. Kaf dağına gelince: Bunun Arz’ı ihata etmiş bir dağ olduğu söylenir. Mâddeten böyle bir dağ olmadığı için onun Kudret-i İlâhî’den kinâye ol ması zannedilir. Her ne ise, Zülkarneyn seyahatlerinin birinde bu dağa vâsıl olmuş, onunla mükâlemede bulunmuştur. Zülkarneyn’in dağ ile konuşmasından anlaşılıyor ki vak’a temsilidir.
؛ا٠ 7
1 (ﻷذ ًةا
; ى ا ا٣زﻧﻰ ﺑﻮﺧﻮاﻫﺪ ﻧﺰﻷ ذ
١ر د اوس رﺟﻬﺎﺑﻢ ﺻﺬر «Cenâb-1 Hak bir şehirde zelzcJe olmasını mıırad edince bana emrey. Jer, ben de oradaki damarımı oynatırım.»
16077
«O şehre muttasıl olan damarımı kahırla oynatırım.• Orada zelzele olur. 16078
h ا ﻛ ﻦ٠ﺟ ﻮ ز ا د ﺑ ﻰ ﻧ ﺮ د ل ا'درﻳﺘﻜﻢ٠ ا ﻛ ﻢ وﻧﺮوى ه«Allah yetişir deyince danıarıııı sakinleşir. Bil sakin lıaliııı diger bir emre kadar devam eder.» 16079 اﻛﻨ ﻮﺑ ﻰﻛﺎدﻛ ﻦ٠رﺟﻮﺻﺜﻢ
ون خ;د ا ﻛ ﻦ وﻧﻮﺟﻨﺒﺎن ﺳ ﻦ٣ «Ben mcrlıcm gibi sâkin, fakat müessirim, sakin olduğum halde !،٠• lâmı talırilc eden alili gilıiyiııı.»
16080
' ز دآ ز ﻛ ﻰ ف دا' د ﺀﻗﺎ ش؛ن ن١٠ن ا ز ﺑﺎ را ت ز
زﻟﺰﻟﻪ
«Bıına akli ermeyenlerin sdzüyse, zelzelenin. Arzın buharından olılıı. ğudıır.» Hâdiselerin scbeblerini lierkes akil erdiği kadar billur. Kimi v.k .n l. rı bir takım sebebi...-, lıtığlar. kimi de doğrudan doğruya MUsebbib'ul esbâb'ın (Kader VI. K<ız.١)sınd!in b،l؛r, Ilıızrct-İ MevlânS bunu anlatmak İ ؟in diyor k،؛ !؛.->؛٠
ICO«.؟ ٠اﻟﻌﻚ٠ اﻻ،:i ر ب>ا ﻣﺮ ز ﻣﺮران ﻓ ﺶ ; و دا د ى4م «Bahis bOylcco uzadı gitti. Karıncaların beyi daha zeki idi.«
1C086 ن ﺀ ز١ و ر ت ﻣﻌﺒﻨﻴﺪ٠ﻟ ﻐ ﺘ ﻜ ﺰ
اﺑﺮ- ﺀ ﻧﺤﻮاب وا ك ﻛ ﺮدد ﺑﻰ ~~ heyi dedi ki: Bu hüneri sûretten - yâni maddeden görmeyin, zîrâ o sûret, uyku veya öîümle bihaber ve bikudret oluverir.»
İÜ087 ون ﺑﺎ س وﺟﻮن ﺀ ﻣﺎ٣ ﻣﻪ٦ ﻣﻮرت ذﺛﻜﺎأ
ﻗﺎا وﺟﺎﺗﻦ ﻧﺠﻨﺒﺪ٠ﺟﺰ ب
«SUret, elbise ve asâ gibidir. ,Akil ve ruhdan başka bir ؛eyle bu güzel «.nakışlar yapılamaz
1C0S8 ود او ك ا ن ﻋﺶ وا ؤاد٠ ل ﺧ ﺮ ﺟﺎ د
ﺛﺎ د1
ل وﻧﻠﺒ ﺐ ﺧ ﺪا
«Allahın liudret ve tevliki olmayınca, bu akil ve kaillin de cemâd gibi cansız kalacağından karınca beyi de !ıalıerdâr değildi.»
16083 ر ﻟ ﺬ. ا'ث ازوى >ا ث٠ﻳﻒ ز ﻋﺌﻞ ز ر ك اﺑﻠﻬﺤﺎ ﻣﻰ ﻛ ﻨ ﺪ «Allah, bir an aklidan inâyetini kaldıracak olursa, 0 zeki alal, buda, lalıklar yapar.»
a ti
اﻧﻪ را- ود،- اذ ك ذﺷﺖ
ﻛﻔ ﺖ
.— ت ذا ر ر د٠رف٠اﺀا٠'ﻟﻮض «K a f ٠ ل 3 ﻟﻴﺈd e d i ki: İşte İ:ç yüz y ıllık yol ح ٢ „ ﻼإة؛ا؛؛ ﺀﻟ١ ll٠ ıl,> ü ir sah ay ı ٠ îol(lı،r،،،u k a il، d a lla r la ؛t،،r .„
1G096 J
& J، ıJ j
j١ e٠,
•؛-٠ -٠^r * J . ü l.iv .j ’. .٠ —?
J
-Sayısız ve Jıcsabsız, bir biri üstüne dağlar vardır ki onları ürteıı luır. «.lar üzcii.iC ،،،.ima karlar yağar 1G097
■٠.j ؛. ،.İv v ?،؛1 ،£-؛j~- ،-S j ,; .*»l—j ؛.• «Bir kar dağının üstüne başka bir kar dağı yığılmada . Kar’ın so ğukluğu, ta yerin dibine kadar işlemede !» 16 ﻫﻮ8 ر ف٠رﻣﻮ. د٠ ز٠ رﻓﻰ,
٠ﻛﻮ
ا ر ﻋ ﺪ و ذ ( ; ل٠م زا-ﻵا٠د «lîak’kın kudretiyle iler kar dağı üzerine dalla büyük .؛ardan Ijir dağ lıasıl olmada...» 1Ü099
ﺗ ﻴ ﻮ د ى اﻣﺤﺲ وادى ﻣ ﺎ/
ﺟﺮه را٠ﺗﻒ دوزج ﻣﺤﻮﻛﺮدى «Şâhım; eğer biiyle karlı !lir vâdi olmasaydı Cehennemin lıarAreti bil. tün Dünyâyı mahvederdi.» Bundan sonra liazret-i Mevlânâ diyor ki: !»!؛:،
m as ، "دذ،ﻻﺀ٢٠ ١ < >ااا،ا !ا, ااk im sed en i b r e t ف ! ا ا ا !ا1(ا1ا٢ e v v e l â ،.۶، ا ،ا ﺀ ا ﻻ ،٢ اa ٠ ٠ ’•(!؛, -s o n ri üstün.» m erh e m 1.٠ , ١ >اااs o ru r. ،It'in ؛١ .؛؛r. B in â e n a le y h k a n u n la rd a ا د ، ﺀا ا ، ،،k e te dik k u l o lu n m a lıd ır. V." u y g u n su z h a re k a ta tn iisâm ah a e d ilm e m e l i r ،.
leiO d
زﻓﺖ و ﻫ ﺬ تS رى٠ا ﺟﻴ ﻦ ق ا ا ﺗ ﺖ٠ ر]'ش،>.رد ﻟﻄﻐﺌﻰ. «A llah’ın k a h rı a teşi b u d ere c e azîın ve şedid olduğıı haille lulfııım ıı s e rin liğ in i g ör k i o a te şte n ilerid ir.» Y â n i A lla h ım ız ın lu t f u , k a h rın d a n ü stü n d ü r.
1G104
' وى٠ع٠ ﻳ ﻖ ل ﺟﻮن و ﺟﺎﺗﻪ ا ق وﻣﺒﻮ ق ﻟ ﺪ ى ل دوى «Bu, k e y fiy e t v e k em iy etsiz m â n e v i b ir ile ri o lu ştu r; ileri geçen، أ1ا ا g e ri k alan j da b ir o la ra k ilıtiv a eder.»
16105
ت٠رذﻓﺎن روا:١آن ﻋﺘﻮل ﺣﻠﻖ زازﻛﺎن ﻟﻰ ﺟﻮﺳﺖ٠ة «E ğ er sen b u h a k ik a ti, gO rcm edinsc, g ö m ıc y ؛ş ؛n senin ذاا 1، ا١ 1اا: اااا1،ااا d ır. Z îrâ b litiin m a h lû k â tııı ak li, Iln ı.i İlâh i m â d e n in d e n b ir nr|»ıı in ik li «.r ı d ı r N it e k im K u r 'â n - 1 - K e rim 'd e :
ي ؛ ﻳ ﻌ ﺔ٠ا ة ا ﻳ ﻘ ﺘ ﺒ ﺎ Y âni: « (Z a te n ) size az b ir ilim d en başkası v e rilm em iştir"* .» b u y u ru lm u ştu r. B in âen aley lı:
( I I .,)
1١: 02
Sı١ f،l E m ، :
8٠ ١ .
......
اا؛(ا0
ﺣﺮ'ن وواب اش و ش٠ﻣﺬ. ر٠ار٠ را٠ا دو اً د ﻧﻌﺮﺣﻖ اﻧﺪﺗ ﻰ و؛٠ «0 ا١ً ﺀﻫﺎﻻhayrau oJup kal ki iler tarafında Allahın yardııııı zııhnr ٠ "،٠ sin .»
18111 ا٠ ﺣ ﺮا ن د ق و ﻛﺒ ﺢ وآ٠ وﺗﻚ٢ ا زا ن ﺣﺎن ز ق اﻫﺪ'ا «Hayrette kaljp, varhâjndan geçersen, kal tliliylc: (Yâ Kabbذذا«اا أ'؛اا ؛ ru yola götür) dem §؛olursun..
10112
زات زﻟ ﺖ وورزا ن ى ﺛﻮ ى —ﺗﻮى ى دود آن زات زم وم «Hakikat bahisleri çok büyüktür. Fakat sen titrer ١’C Hakk'â ﺀ ٠ اااااةا san 0 büyüklük ١'C zorluk, sana kolay görünür.»
İÜ113 ﻟ ﺖ٠ﻣ ﺤﺮ
أر٠زأ ت
زاك ﺛﻜ ﻞ
ﺟ ﺰ ا ﻣ ﺪ ى ﻟ ﻄ ﻒ و ر س٠و د ى ﻫﺎ *Zira o büyüklük münkirler içindir. Sen aczini ؛،؛raf edince senin İçin ،٠ In tu f ve ihsan o lu r ..
16118
م٠غ- ى راو ت ﺣ ﻰ 'ن٠آد ﺧﻠق ء ﺑ م
ﻟ ك٠
ث در ا ش:ا
«؛nsamn bedenine ؛ذ٤ duj'gıısu noksan ve zayıftır, ؛دل.kin bâtınında pek büyük bir Hiiza» ؟.vardır Nitekim :
® ﻣ ﺎً ا ﻗ ﺔ ؤ ﺗ ﺚ ؛ ﺋ ﻼ ﺳ ﺎ ذ ﺷ ﺔ١ ; ب. Yân؛: «Allah (ağır teklifleri) sizden hafifletmek ister. (Zaten) insan .la zaif olarak yaratılınıştır“ ..» âyeti birincisini,
٠ ش: واﺋﺘ ﻸ ي Yâni: «İliç şüphesiz sen büyük bir all.ük üzerindesin.«؛., fıyıîi d . iî-ünci hususu bildirir. 16119 e . jr} ن٠ ً ﻛ ﺶ و ا٠ ر ﻣﺄل
١
«Bu ccsed,
t .a ş l a
ودر١ ﻣﺖ
اﻳﻚ
demire benzer; bu sıfatla o ؟akmak gibidir."
16120 ا ﻟ ﺤ ﺎ د "ار٠١ ن ﻣ ﻮ ل٠ ً ﻛ ﺚ و ا٠
ردو واﻟﺪ آﻣﺮار. ﻟﺜﻰ٠٦ زاد «Ta !؛a demir, ateşin vücuda gelmesi ؟؛in sebebdir. Ate؟, .bu ana ve ba «.badan kalur yagdırıcı olarak dogar insanda da bir hiss-i sakim ve bir hulk-i azim vardır. Tıpkı ؟akmak taşiyle demir gibidir. Taş ve demirin bir araya gelmesiyle ؟akmafiin, te . (1,7, (JIS)
sarci Nisa: 28. saıci Kaleni: ،1.
NO
1 G. 2 1
،ذدال وب؛-ﻟﺤﻨﺎر ا ن دو ل ا ﻧﺰون٠ﻏﺖ ازﻛﺎن آﻫﺬ٠٠در ﺀ ٠ ﺀ ئ ذ ﻻikisi - y f ı ı ı i Çfikıııak |t:ış» ile d e m ir — örs !؛.e çekicin zchülU ldur .F a k a t sıfat itib a riy le d e m ir m â d e n le rin d e n daî.a k u v v e tlid ir
kfalum ya ؟akmak demirine o * ؛ekli vermek İçin ateşte Soma örsün üstüne koyup ؟ekiçle dogerler. Sûrctte örS ile ؟-ekicin zebı'ı nu olur. Fakat o demirle ؟akmak taşır.a vurulunca ؟، kacak kıvılcım ٠ ،'؛،.tün bir Dünyâyı yakmak kuvvetini .hâizdir 1G125
د ى ﻓﺮع ﺟﻤﺎن٦ ورت-ى ﻳﻢ٠ل. ان ا ن را دا ن٠٣ وزﻫﺪت اىل «in s a n d a s û re ti v c h ilk a t ؛itib a riy le C ih an ’ııı fe r'id ir. f .â k iı sıfatı ؛-t i b a riy le onu C ih an 'ııj asli 1ل ا ؛. أ
!Evet, insan mahlûkatııı hepsinden sonra ve-topraktan yaratılmış n dugu İçin âlemin fer'idir. Fakat Alemin yarat،!؛.؟،؛،.,la n maksad, iıı-aııdır alelhusus Peygamber (S.A.V.) efendimizdir. N ٠ te::in'. b؛r-had ؛s٠ i liud '؛؛٠ ،«٠ ؛ ﻧﺪﻻ,lu b a m m e d , sen olmasaydın fe le k le ri yaratmazdım .» * 1G12G
زود اد ى. ﻛﺮد اﻟﺤﺎح٠ﺣﻮﺗﺔ ﻧﺪك- ﻛﻲ دود زان٠ ك٠ﺀاات «"A ley h issclât E fen d im iz ta le b in d e ıs ra r edince, C eb râ il birazcık gij riin d ii, am a, h e y b e ti dağı bile p a r « ؟.a p a rç a ed crtli 1G 127
ب را.ﻧﺮف وا
ö
£
ﺗﺮى١ذ
وش ﺳﺎﻧ ﻰ٠ ب٠ ﺗ ﻜ ﺜ ﺖ٠اذ درا «S a d e b ir k an a d ı, şa rk ı ١ .e garbi k a p la m ı ;؟S all.'dlâbü A leyl ، ؛. V esel l،’in E f e n d i m i z - o aza illeti RÖrtlııce ve OIIIIII ik ilik - ؛. k u d re ti d ü ş ü n ü n e .- k en d ilid en g eç ti .»
ا.ا7 ا
ا،:ا:٤ :ا در.^ را ى ﺧﺎ س وﺀاﻣﻮر٠ ن٠ا ذدارا ﺀر٠اﻧﺎ ز ذ.ة ﻛﻠ ﺬ د ذ «Ama bu heybet. yoldan gcçcnierc, orada pâdişâh bulunduğunda„ ha' berdâr etmek içindir.» 1C134 ٠ ن ﺛ ﻜ ﻮ٠١ رأى ﻋﺎم ا ﺛ ﺪ. از ٠ ﻛ ﺮ ﻧ ﺒ ﺪ آف ر و٠ا ﻛ ﺎ ﻵ «Bu azamet ve heybet, balkan kibir ve kin’i terkctmeleri içindir, اااا٠ lara mahsustur.»
1Ö İ 35 د ن وﻣﺎ ﺀا ى اﻳ ﺬا ن د ﻛ ﻨ ﺪ١٠. < و ﻧ ﺮ ﻟﻢ ﻛ ﻨ ﺪj
ض ﺣﻮدﻷﺗﺎ
«Bu mehâbet ve şevket, halkm: (Biz ve ben) diye benlik dav؛،١ıns٠1، ا ا٠ .kışmaınaları, kendini görüp beğenen nefsin fitne çıkarmaması ve şerre kal «.kışmanıası içindir 1 613G
ر؛ار٠ا_ﺀن ﻧ ﻮ د ﻛ ﺎ ن ش ودار
اﻧﺎن, T '
٠ر ﻧﻨ ﻢ ر٠دارد ادرق
«BOylecc pâdişâhsın kalırı korkusuyla şehirde emniyet ve nsAyi, devam eder.» 16137
وس٠ و ب در٠ إ ﺳ ﺒ ﻤ ﺮ د اً ن اﻟﺢ اً_د زان 'ﻣﺤﻮس٠ ﺑﻼت ﺛ ﻪ٠ «Ilalk, biiylo nefislerin Kötülük heveslerinden kurtulur, pâdişâhın hey. ileti fenalıklara mân، olur.» .7 3
UM‘]?. ى- ا ﻻ٠; اا،٠٠ وان ;ود ا ا٠اﻓ ﺰ ر ت-ا"س دا,ر٠: / رورود٠وان ءار «Zırlı ve to lg a ﺀ ي ؛■ا؛٠ h a rb filetleri m ııh â rc b c irili, ip،"!،Ji lib aslar ااأ٠ﺀ ٠ ا؛/ Jar ise İşre t in celişlerin in k u ru ld u ğ u y e rle r ؟؛ilid ir .»
1G143 د١ و٣ ن 'دارد اى. ن ؛ا١ﻻ٠ا ن
ﺧﺘﻢ ﻛ ﻦ وا ذ اﺀب اﻟﺮ دا د «Ey cOmcrd kişi, bu baJısin sonu gelmez. Binâenaleyh sözü kes ki iter şeyi en iyi bilen Alalıdır.» Hazret-i Movlâr.â, Cenâb-1 İlakk'ın lutfu gibi kahn da oldugnnn: ilil funun havâssa, kabrinin avâma mahsus bulunduğunu bir takını misaller le tavzih eyledikten sonra Sallallâhü Aleylıi Vesellem Efendimizin ، ’eli. râil Aleyhisselâmr melek sûreti ile görmesi iizerine kendinden geçmesi 1>;ا|ا sine avdetle diyor ili: 1G144
ادر ارد آ ن ﺀ ى ﻛﻮﻏﺎرﺑﺖ ا ن دم در زﻣﺎن ﻳﺬد؛— ت٠>ت »Hz. Ahmed'in (RU'y.t-i Cibril)e tahammül cdemiyen İIİSS.I bedenisi şiıııdi Medine’de nncdfımdur.» 1Ö 145
ىذدر"ت٠ وان ﺀﺧﺈﻳﻢ اﻟﺨﺎق اوةز ت-ﻧﺎ ﺗﻨﺮ ﻣﺪﺻﺪ ﺻﺪق ا'در .«Aıııa, bütün Kiliııâtıı galebe eyleyen, azim yaratılıştaki mânevi var" اةﻻise aslâ derişmek ؟izin Kıırb"i İliıhîde ve doğruluk makamımla lııılıııi" maktadır.» ؟Unki: 16146
ﺟﺎى أ ﺑ ﺮا ن اوﺻﺎف ﻟﻲ ت ت- ذ ا٠ر و ﺣﺎﻓ ﻰ اًﻓﺂ ى و «Tağayyiir ve tebeddııhııı دeri ceseddir, lıfıkl olan ruli ise parlak bir güneştir.» W
1.153
ر د.: د س اﺛﺔ،ﻟﺊ/
ﺗ ﻰ٢ رو
ود٠. .:اذ- آ ن دم، ا'ا ة٠ ذ ر ﺟﺎ ن «Cesed tilkisi bir ااالİçin perişan olduysa da, herhalde uykuda bulunmuşa benzer.» Tilkiden maksad: Resiıl-İ Ekremin cismâniyeti, arslandan muratl ise Zât-ı Risâletin rUhâniyyetidir. Cebrâilin görünüşü esnûsmda Rûh-i Mu hammedi, müşâhede-i Rabbâniye ile meşgul bulunduğundan, cismimle اا değişiklik vukua gelmiş ve kendisinden geçmişti. 16153
ﺧﻔﺘﻪ و د آ ن
ﺛ ﺮ ا ﺧ ﻮا و ت ﺑ ﺬ
ذاذ٠ا ﻧ ﺖ ﺛ ﺮ ر ﻣﺎ ر وﻣﻢ «Uykudan tamâmiyle miinezzeh olan 0 arslan o esnâda tecelliye rnnzhar olmuştu. İşte sana hem yumuşak, hem de korkunç ve heybetli liir 1. 1 1 Jan...» Aleyhisselât Efendimiz, Rahmctenlilâlemîn olduğu için, kalbinde öy le bir merhamet ve yumuşaklık vardı ki o da Allah’ın lutfu ve keremi idi Nitekim Uhud mulıârebesinde bozulan ashaba karşı huşunet göstermemiş ve rıfk ile muamele ederek kendilerini teselli etmişti. Bundan dolayı
y
3
١ ٥ ، S ؛i
٠
Ü
3
Yâni: «(O vakit) sen Allahdan bir esirgeme sâyesindedir ki onlara yu muşak davrandın. Eğer (bilfarz) kaba, kati yürekli olsaydın onlar etrafın, dan lierlıalde dağılıp gitmişlerdi bile” . »؛âyeti nâzil olmuştu. Kezâ müşrik ve münafıklara bile o kadar nezâket gösterirdi k،:
ﺀ ﻟ ﺌ ﻲ١;ىﺳﻔﻲ١ ^ ﻫﻴﺎ دﺛ ﺔ; ك١اااﻳﺎ (s٥r«i (1.5 ٨ا. أtoıran ؛٠١5. .77
11.157 o٣ ،>؛y ،^ " < c ~ ، J . . . ٠ >.
، ,n . ، / A i L ' ^ i 1. . ؛. / ١ ٠ ، «Ay, tcm am iy k . l>ir a v u ç g ib id ir, v eric id ir v c n û r s a ç ın d ır. A yiıı ••ti, a v u c u y oksa v arsın ı.lm asıu.»
O yokluk, nûr saçmasına mâni değildir. Hakikat-i Muhammediyye de, manen, bir dolunay gibidir ki, ona m . betle, beşeriyyeti avuç içi kadar kalır. Rü’yct-i Cibril esnasında, bıı. ١ın için, o beşeriyyet hassası kaybolduysa varsln olsun. Kâmil hakikati ٠.'mm Zât-ı Şerifinden ayrılmaz. Bundan dolayı:
IG
158
; ﺟﺪﻳﻞ٠ د اًنi٠؛؛ثTاﺣﻤﺪ ار
د ﺟﺮﺋﻴﻞ٠"ا٠وف٢ ا د ﺑﺂ1٠ «Hazret-' ؛Ahmet Afeybissciat Efendimiz, eğer (İlakika.-İ Mııhaıntııi d؛yye)n ؛n o azîm kanadım açacak olursa. Cebrili, cbcdiyyen keınbııdı.n geçer .»
1G 159 <ش٠ ﺻﺎ/ ٠دو٠رﻧ ﺪ ﻏ ﺺ اﺣﻤﺪز ﺳﻤ ﻞ واز ﺣﺪش٠I وزﻣﻘﺎم «Peygamber (S.A.V.) Efendimiz Cebrâilin karargâh» vc nazargulu olan (Sidrctülmüntehâ)y» geçince,“
1CÎG0 ﺑﻢ,دد٠’ئ ﺑﺮ ا.٠ﻛﻨ ﺖ اورا ف ﻛﻮ ﺑﻢ.ﻛﻔ ﺖ وو ددس ﺣﺮ «Cebrâ؛Ifaydl ardımca uç. buyurdu. Cebriil ile :l٠ ٥ : ١ أأ. ؛١ÎII esUlallab yürü, git. »liradan ileri، »!؛؟؛ ؛ben ،nıın refakat edemem, cevâbını verdi.»
اا7 ًاا
ا'؛ا٠ :آ
ر. ر ش'ﻟﻮس١ز ا
ع ﻧﺰ، زل رواﺗﻪ و ل ذ «.Ey Cebrail, sen ’ا؛اlif v<٠ ﻧﺪال/, bir melek- ؛mukarrcbsin; lâkiı، ا، أ٠ ٠ r-،I vâncsin, ، 10 de اااااااا.. Melekler, mertebe-، aklida olduklar، İçin, aşk ateşine atıtaıı kuıııııır .lin gibi değildirler. Nitekim îkîi'râc gecesinde ve SidretiBmüntchâ'da Cob :râilin Ger geçeni bir zerre ،/٠'!.'،'، ,ileni ... Yâııarım baştan ayağa ey Ulu demesine mukabil, Fahr-1 Kainat (S.A.V.) Efendimiz: ecelden bana a ؟.k oldu detil Yanar ،'re,„ ﺀلﺀ, لyanayım دﺀ- ..'flani
؟ ﻻﺀ ا
.buyurmuş ve ilerlemişti Babis m uğlak ve anlaşılmas. miişkil olduğu İçin C enabı ا١ أل1>ااا'ا1،-,ا ne hitab ederek diyor ki : 1G1GG
ن ﺣﺪﻳﺖ ﻓ ﻐﻠ ﺐ را ا و ﻛ ﻦ٠ا
i)
ﻛﻮر٠ ر ﻛ ﻰ ب. ﻧ ﺮ ر أ
«Bu tersine SÖZİİ güm — yâni örtülü bira:، — Aksine ulnrnl،, nr-.la.u "..:yaban eşeğine av yap Bazılarımn, Cebrâil dalla kuvvetli olduğu İ ؟in Resûl-٤ (.Ekrem (S A V onu melekiyyet heybetiyle görünce kendinden ؛jeçti demeler، ve 1’ebrâlll daha büyükmüş gibi göstermelerine karşı diz. rir: .Böyle düşünmek ve -،böyle söylemek o kadar tersinedir kl yaban eşeğine arslam avlatmak g bidir» diyor. Filvâki Cebrâil, (Mclâ؛ke٠i mukarrab؛n)den . ذ-ani Allalı'ıı ya kin olan meleklerden id،. Fakat: «Ben Allal، ؛le b ؛r vaktin, olur !٠، ٠ ٠ha rîmî hâssa no melek.، mukarreb girebilir, ne tle n٠ ٠ )٠ ،yy.l milrsel. hadisi şerifi mnktezâsınca Zât-1 Akdes-l Rlsâlet il ، ؛ki'mül varislerinin girdiği ٠٠ meclis-، İlâ;:، Cebr'؛ı،I،n dâhil oJmasına imkâıı yoktur. Hazret.، MavlfmA ٠Mân،Vİ güzelleri h u su l kadehle taJtlf ettikle :bir gazelinde buyurur ki
!٠١: G3
.JHI
!(؛٠ ؟, و ش٠ ودر ار.ار— ;د ن د ر ن
[} r
ر ا-ى ' ى ز ! ذا ﻳﺎا را
«l»ad ؛؛abn٠ *"<اا،1اااذ1 "ا- yâni tluzur. ؛Halliye Rcyli, Rlerv'li ite 1ا٠ ا١ ا,'،'\اا؛: ﻻ
varıncaya
1،ااذ1'>’! 'اا؛
11172 ن٠ ن ذ۶ ا در و ش ر.ﻣﻮﻻ
ًﺑ ﺎ
١ وذ٠ ت/ زم ا د
“Ey vaktin Mıısâsı olan Hüsâmüddiî Çelebi, zamanın firavunlarına kaı.şı rıfk ile, nezâketle söz söylemek gerektir.» Cenâb-1 Kak , Mûsâ Aleyhisselâm : Firavuna imana dâvete ııırınıır tigi, birâderi Harun Aleybisselâmı da ona verdigi sırada :
ا'ا
© ﻳ ﻈ ﻰ: 'ﻟ ﻤ ﺬ ﺑ ﺎاﻟ ﺮ ﺀ ذ ش
ى
ﻵ
ا
Yâni: «Eir'avna gidin. Çünkü o, hakiykaten azılı, (tlirlin <)٠٠> ona اII. muşak söz söyleyin. Olur 1،İ nasihat dinler, yalıııd Ç'١llah 'dan) kurkari*',» tavsiyesinde bulunmuştu. Çiinki: 10173 و ﺛﺎ ن ﻛ ﻰ٣ در روﺀنf
آب ا
ﻃﺪا ن ودﺑ ﺖ را و را ن ﻛ ﻰ.د «Eger kaynayan yağın İçine sn dökersen tencereyi de. ocjıgı da barak etmiş olursun.» ؟Unki yag etrafına s، ؟rar. Bunun gibi, kibfr ve azametle kaynayan birine, sert sOz söylersen be rif bütün butun taşkınlık eder.
(t
a
.ﻫﺎ,«1 1،ا٠ ﻋﺎ4 ل44. »imi
Iınyır y o ltlıi " ا,٠ ١ 'اا٠ﻻا١اا٠ ااrevalu verdi. ؟linki jın ıu z nitiNil f.ır/. I;؛p OII،ا:١ ا، أve Kili r،lkı١11.1 .... زاا1ا'أا٠farz idi. Ferâiz-İ ،k'ıldyyey ؛değiştirmek , <٠ ااlarda ten/.llâl VI. ا.'أ1'ا،١ اyapmak kimsenin haddi değildi. 1ل.'ا/. أ:ziibbeler Beş vakti» ااا،اﻻاا.., ا.ااgeliyor, vakitler ikiye ،1 ؛-ndirilsc, yatij. kalkma Ical dirilip yalrıı/. kıyanı ، 1ا٠İktifâ edilse namaz kılınır amma onu yaptıracak nerede?, diye hezeyan ediyorlar. Sonra Avrupa medeniyyetinin fulışıına varıncaya kadar alııımasım zaruri görüyorlar. Ve: «Ya lıepı ya ili ؟, -diyor .lar Bu gibiler bilmelidirler ki dinde tâdilat ve tenzilat olmaz. Avrupa Medeniyeti i ؛؟n desttir ittihaz ettikleri «Ya kep, ya İliç» düsturu bunda da .eüridir. Binaenaleyh müslümanlıgı ya tamamiyle kabul ve tatbik etmeli yâhud onun daire-i münciyesinden ؟ekilip gitmelidir, 16177 ﻟ ﻰ٠ﻧﻂ ق ب'را روﺿﺔ ب'ب ﺗﻔﺐ— ى٠٠ﺀرف وﻧﺮ ت م٠ رز «narfle, sesle alışverişin yolt ama yine de can sözlerine can bahçesi, sin sen.* 16173
ا ن ﺳ ﺮ > درﻣﻴﺎن ﻧ ﺪ زار ا ﻛ ﺮ ا ى بﺀادﺳﺖ ﺧﺎﻓﻲ٠اى ب .Sözle olan tebligat, şeker kamışı tarlasına korkuluk olarak koıutliu، eşek başı gibidir ki ؟ok kimseyi diken ve çalı lıalinde bırakmıştır." Yâni bir tarlaya 'konulan korkuluğun, sUretperest olanları i;:١ ٠ . ااederek tarladaki ekinden, meselâ şeker kamışı, yâhud pancardan istifâde et tirmeyeceği gibi, bizim mesnevi de bir ؛eker kamışı tarlası farz edilirse, oradaki fıkralar korkuluklara benzetilebilir. Hakikati görmeyen kimseler onlarla oyalanıp maksûd olan hakâyık ve maârifden mahrum kabr. 16179
ﻏﻠﻦ ﻳﺮد اﻧﺪور ﻛﺎن آ ﻧ ﺖ وﺑ ﻰ ﻟﻰ. ون ﺀج ﻣﻐﺮب وا ﻣ ﺮ ن٣ «O sûretlo bnkaılıır. Mesneviyi o fıkralardan ve lâtifelerden ؛lir e t sanırlar: ini *onları dolay isiyle de dögüşte mağlûb olmuş liir koç RİİJİ ﺀ ا٠ ri geri giderler.« ؛ه،ة
'ا د ﺑﺎذ- ى ا: ا ز م ل و ﻳﻔﺜﻪ زﺑﺰه وﻳﻔﺜﻪ ; و ذ و د٠ﻟﻜﺎ «Arzda bulunanlar ا1: ا٤aziııı etmek- semadakilcr gibi sana lıiirmct ve ».te müttcbid olsunlar -Hazrei-i Pîr’in İlüsûınuddin Çelebi hakkındaki bu düâsı müstccâb ol ^،mugtur ki G24 de vuku bulan vcfâtmdan beri yedi asır geçtiği balde ç -Isbi Hazretleri yeryüzünde bilcümle ârifîn nczdinde hürmetle yidedil mektedir, (Kaddesallühü sirrahü.)
1 G1SG ر و ﻧ ﺪ و د ل دوى. ﻟﻨﺮ ﺗ ﻪ و ﺣﺪد ت اد ر و و د ﺳ ﻮ ى «Ehli arz ile clıl-i semâ müttefik ve miittclıid oltuıca tefrika ve iki. Jik şirki zSiJ olur. Mânevi varilli da vahdetten ibarettir.»
1 Ö187 ﺟﺎن ذ ا
ن٠ ﺟﺎن
و ن ﺛﻨﺎ د
ﺗﺤﺎد ﻣﺎج ا١ ئ ا ر د وا
«Benim rulııım, senin ruhunu tanıyınca görüp geçirdikleri şeylerin ay-
ili e y le r olduğunu hatırlarlar.»
1 G1S8 ﻵن٠ﻣﻮ س وﺀارون ﻧ ﻮ د اﻧﺪر ز ن١٠0 ﺀﻫﺘﺎﻋﺬ و ش ر و ﺛ ﺮ و «ikimizin ruİJİarı Musa ve Ilarûn gibi birleşirler ve süt ile bal gibi kaynaşırlar.» Mevlânâ kendini Hazret-i Musa’ya, Hüsâmüddin Çelebiyi de Hazret-i Harûn’a benzetiyor ve «Harun aleylıisselâm nasıl nübüvette Mûsâ aîey. lıisselâmın şeriki ve muavini ise sen de irşâd hususunda benim yardımcrnısın» diyor. Bir de benim ruhum senin ruhunu tanıyınca herkes ittihad mûcornsım hatırlar diyerek hem tevâzu gösteriyor, hem de (Alem-i Erv.n.!ı)d٠kl ruhların ittihâdma işaret ediyor. .3 7
Allah'a, Omıı. dlıtlml.. «I.IAm (ve snmîmiyyet) crbûhı v،١ muv،٠hh؛dler ola rak, ibâdet cim ،•١ı lıı.l.'iı, nıııiM/ı dosdoğru kıluınlnrımlaıı, zekâlı verme lerinden lııış١،ıiı١ıylr ٠١ııır olııııınnmışlardı. Eli doğru dîn de hu id؛. Hukıykııt, kitahlılardaıı ol.ıin, ٠،٠٠،,ı-،İtlerden olsun (bütün o) küfredenler cehennem ateşindedirler, oıııın içimin ebedi kalıcıdırlar onlar. Yaratılanların en kö tüsü de onların ،؛٠kendileridir. îman cdib dc güzel güzel amel (ve hareket) lerde bulunanlarla . ؛ı.lhıce‘.) İliç şüplıc yok İd bunlar da yaratılanların en hayırlısıdır. Onların llablcri ııezdinde mükâfatı altlarında ırmaklar ııkıııı Adn Cennetleridir. Hepsi de içlerinde ebedî, dâimi kalıcıdırlar. Allah bun lardan râzî olmuştur, bunlar da Ondan hoşnûd olmuşlardır. İşte bu (sc ٥٠ det), Rabb؛n(in ikaabın)dan korkan(lar)a mahsustur122.« işte yahûdîler ve hristiyanlar, Zât-ı akdes-i Muhammedi’yi evvelce tammışlar, sonra O'nu inkâra kalkıştıkları için küfürde kalmışlar ve . .. hennemlik olmuşlardı. 16193
ﺀﻟﺪ روﻧﻤﻮد١ﺑ ﺶ ا ذا ك ﻧ ﺶ ود٠ ذ٠د ت ا و ر ﻣ ﺪ ر ا ﺗﻌﻮ «Hazret- ؛Muhammed (S.A.V.) efendimizin zalliri varlığı gelmeden evvel onun vasıflan iler kâfirin muskası olmuştu .«
HUnyaya
16191
ر ﻫ ﺖ ■اآد د د
ان٠ﺑ ﻦ خ
ﺳ ﺪ٠ از خ;ال دوش دﻟﻨﺎ ن ى «Böyle bir zât vardır, acaba ne vakit zuhfira gelecektir? (Vech-İ Mukammedijmn hayâliyle yürekleri oynardı.«
derlerdi.
16195
- ى ﻛﺮد'ﻟﺪ ﻛﺎى رب ﺑﺸﺮ٠ﺟﺪ
ﻧﻮدرV
ش. د٦ در ﺑ ﺎ ن
«Secde ederek: I':y insanların Kalbi, onu bir an evvel meydana gelir, diye dtıâda bulunurlardı.« (122) Sftr.1 llcyyinr: IS.
MI
ى٠ ٠ س٠ ر ﺑ ﺎ اب'ﻟﻰ ﻣﺰ
ى.،ا د ا وﺛﺎ ن داروى ﻧ ﺄ ل ذ «H e r n ered e ili،،،، ا.،، اااl.ir ,،؛Ista ﻷ ذاااا!اأ-Kesûl-İ E k rcıııin h a tırla n ,3
ıııası, ona şifâ veren l٠ ؛r ؛؛.'،،' t،'i؛.. ri yapıyordu
1Ü 199 'ﻗﻨﻰ اوى ﻛ ﻨ ﺖ اﻧﺪر راﻫﻨﺎن دردل ودرﻛﻮش ودر اذواﺀﺛﺎن «Yahudiler yolda giderken, Kesûl-İ Ekremln §ek؛l ve ؟en ı'il ؛.knlh .. terinde, kulaklarında ve arzlarında hullinurdu Yâni birbirlerine söylerler ve dinlerlerdi. Fakat:
16200 د ر ذ ذا ل٠٠ﺗﺎ٠. S ض اورا٠ ﻟ ﻚ أﺛﻢ ع ﺀش او اﻧﺪر ﺧﺬال «Resûlullahm lıaklki nakşıııı - y â n ؟ ؛ekil ve şcm â illîi— lıı.r çakıl (bulabilir ini İliç? Belki onlann bildikleri ve bulduktan, (Nakş-I Nebevi ilin fer '؛, yâııi hayalden İbâret idi.* 1G201
رروى درار ا وا د. او..ﺗﺌﺮ ٠از دل دوار ﺧﻮن دل ﺟﻜﺪ «Kisâletpenâh Efendimizin sfırcti duvara aksedecek olsa duvarın kalilinden kan damlar.»
16202 ر و. ذﺛ ﺶ٠آ ﺑ ﺎ ز ﻓ ﺮ خ رد
رﻫﺪ درار د ر د اﻧﺪورو£ »Sallnlhihu Aleyhi Vesellemin sûreti duvara liylc seâdct verir ki «lerlıal ıluvıır ilil ytlrlt، «lınıık.nn kurtulur.» MI
«ا 2 ااا ،ﻧﻠﺐ ى زد ﻻى اذواﻓﻰ وﻟﻦ ك. د ا ; ا در اداود اب/ "ا «Kalp, melıeıık ،اا١ اأاااİştiyukuıı söyler dıırur, kendisine uyanları 1.11 suretle şüphelere salar..
Ö
1 207 ا ك دام ا ر ش 'ا ﻛ ﻰ ن ﻛﻞ ﻣ ﺮ ر ز د از ر ﺧ ﻰ٠ا «Adara .lmayan bir ؛ﺀةج1 اoJiun hiylesine kapılıp gider. Zaten 1٠ ااlp٠ ،١ «.Ijc J١er bayağı kişide baş gösterir Şöyle diyerek ki :
16208
ﺑﺪى٠ ؛ ﻟﺰ٠ ف. / ﻛﻴﻦ ا وﻧﻜﺖ اﻣﺘﺤﺎن واﻏﺐ ﺛ ﺪ ىS Eğer bu, ayan bütün bir akçe olmasaydı imtihan mchenglue t.ılilı» olurmuydu hi ?؟. 16209
ا آ ﺑﺎ ن٠ذواﻫﺪ ا. ى٠ ﺚ او ﺀوﻟ ي ﺀ د د ﻧﻠﻲ او زان ﺑﺎن «O ؛h lp , mehenk ister amma, kendisinin kalplığını meydana ؟ıkarıı. eak mehenk değil.» Buradaki kalptan maksad: Mürâyi ve miizevvir olanlar, kendilerini sâlih, hattâ mürçid göstermeye kalkanlar ve irşâd dâvâsınn kalkışanlar dır. Bunlar safdil ve gafil kimseleri avlamak İçin: *Benim değerim، bildirecek bir mehenk ا: ا٠. اrhnalı da ne ayarda bir cevher olduğunu unlamailsiniz» derlt.r. 1أ،ا1 ا،' اistedikleri mehenk. yaldızdan ibare, bulunduklarım meydana çıkaı maynank l١،r mellenktir. Halbuki: ٠٠:٠
؛—؛
----------
* Ş E R H ‘ İ M E S N E V İ» XIII üncü asır Anadolu’sunun huzursuz toplu luklarına İlâhî heyecanın, saf îmdmn, rabbani aşkın kapılarını açarak onları huzûra ve kurtuluşa götüren Hz. MEVLÂNA’yı ve ölümsüz eseri MESNEVİ’yi; hakikatiyle tanıtan bir külliyattır. Ruhen hasta ve yaralı bulu n an bugünkü nesil٠ lerimizi de ALLAH’m izniyle kurtaracak, yeni b r imdn, aşk ve heyecan devrinin temellerini atacak nitelikte olan MESNEVİ’yi akıcı bir üslûbla şerhe٠ den bu eser, şu anda yeni b ir nüshası ile okuyucu٠ lanmıza ulaşmış bulunmaktadır. ٠
Aynı şekilde intişâra devam edecek olan bu müstesnd eserden ve Cenâb-ı Pir’in ruhâniyyetinden bütün okuyuclann müstefid olmalarını temenni ederiz. ŞAMİL YAYINLARI
J