asr-isa Adet’te
YÖNETİM-PiYASA İLİŞKİSİ
cengiz KAELEK
٠
merkez efejjdi mh. ؟ayhaHC sk. aJbayraki? merkezi n :l/ll topkapı-istanbuj tek 613 14 80 (12 hat)
CENGlZ KALLEK, l% 0yıhnda İstanbul'da doğdu. Boğaziçi üniversitesi idari Bilimler Fakültesi ifletme Böli'mü'nden 1982ytltnda mezun oldu. Yurt İçinde veyurt dışında sürdürdüğü Arapça ve İslâmî ilimler çalışmalarının ardından, Marmara üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İslâm Hukuku Bölümü'nde yüksek lisansım t a m a â d ı (1989). Ayni enstitünün iktisat Tarihi Bölümü’â "Asr-ı Saâdet’te Y o n â -P iy a s a ilişkisi" başlıklı teziyle doktor oldu. Halen T.D.V. IslâmAnsiklopedisi’ndefikıh uzmanı olarakgorevyapmaktadır. Hz. ? . a m b e r Döneminde De٧Jet ve Piyasa (Istanbul 1992) i y a y ı n b n mış bir kitabi vardır.
i z YAYINCILIK.. 226 iktisat ٠٠ Toplum Kitaplığc 22 Istanbul, 1997
ISBN 975-355-29.3-9
diz^ içâüzen, IzYayıncılık kapak: HamdiAlcyol bash, kapak baskısı, cilt: Erkam Matbaacjbk, 506 71 25
içindekiler
٥ NS٥ Z... KISALTMALAR
,15
GIRIç ........... Hilâfet Düsturu Müfrit sufilik Karşısında Ferdiyetçilik ........................................................................... 24 Tümdengelimli Yöntem ve R
a s y o n a l i z m
Dogrulama-Yanlıçlama Y
ö
n
t
e
m
26 i
30
Tümevarımlı Yöntem: Deneyselciliğin Maksat ve S ı n ı r ı 32 Faydacılık......................................................................
34
İslâm'da Değerler önceliği ilkesi
43
Sahâbenin iktisadi Anlayışının Usûl Yönünden önem i
47
BI r INCI BÖLÜM: PİYASALAR....................................................... -.51
I. URETİM f a k t ö r l e r i PİYASALARI......................................51 A. SERMAYE PİYASASI a. Para ...^س ٠.٠٠- ٠.-٠-٠٠٠٠“٠.
....53
b. Ribâ........................
.....59
i
Tarif--------------------- ---------------------------------- 60 61
bb. Ribâ Yasagıntn Tflnhçesi-.— cCı
Ribd
--------------------------- ...........................64
٥٥. Riba Yasağının Tatbikinde Devletin Ro/ü-.■-.-.■.-—_.68 F
i n
a
n
s K
u
r u
m
aa. Kamu Finans Kurumu: B ¥ ü ltn â l ...
l a
r ı 76 -٠ لا٠٠ ا
ًا ا
ة
bb. Özel Finans Kurumlan: Tüccar ve Sarraflar m..........j O d. Servet Birikimi ve Mâlî Cezalar... aa. Server
.................
bb. Haksiz ﺍktﺍsaç ve Mâlî Cezalar. B. TOPRAK PlYASASI
,٠٠٠٠٠.“ “ ٠٠٠ 86
_86 ...91 .104
a. Akidevî Temel.-.
.105
b. iktisadi Yapı .......
.107'
c. Niifus Dağılımı...._,
.110
aa. Nüfus Artışı,
.110
bb. Kentleşme...—
.110
d. Vergi Mütalâası
.114
e. Beklenti Kaynaklı Deger Artışı f. Dolaylı Talep . . . M./ifcâne/er
.118
bb. Sosyal Donatı Alanları.........................................
.123
tc. Konutlar
127
dd. Sı* Kaynaklan ~
131
‘g. Endeksleme C.EMEK PİYASASI..-.II. MAE PİYASASI A. KARABORSACILIK, a. Tarifi.................................... b. Karaborsacılığı Yasak Olan Mallar-..-.....c. Karaborsacılığa Kar^ı Önlem ler.......
-.-.-132 .133 142 .146 146 ..-„..-.149 150
B. KABZ'DAN ÖNCE SATI ؟VE ARACILIK. c.
154 .158
NARH s i s t e m i .
İK؛NC ؛BÖLÖM M ü d a h a l e l e r ! GERÇEKLEŞTİREN DEVLET .R G A N !: HISBE
.٠٠"٠٠٠»٠„٠175 175
I. HlSBE TEŞKİLÂTI.. A. t a r if i
.......... 175
B. T^K ILA T YAPISI a. ilk Muhtesib: Hz. Peygamber (s.a.s.)
\٦ ٦
b. Halifeler,
178
c. Diger Muhtesibler
182
aa. Daimi Resmi Görevliler.
.182
bb. Valiler
185
cc. Kumandanlar........
186
dd.ZAbrtalar.................
187
ee. Geçici Görevliler.
._...187
d. A g.ranom .s II. MUHTESİBIN G
188 Ö
R
E
V
L
E
R
A. PAZAR n iz a m VE İNTİZAMININ TEMlNl-,
İ 189 189
a. Yeni Pazarlar Kurulması
190
b. Pazar Nizamnamesi
193
c.
aa. Pazar Vergisi
193
bb. Pazar Yerleri
195
؟evre Düzenlemesi
B. F ^A T d e n e t i m i ..............................
.197 199
c . HAKSIZ r e k a b e t in ö n l e n m e s i ................„™...™...............201 a. Kalite K .n tro l..................................202 b. Öl ؟ü-Tartı Alet ve Birimlerinin Denetimi „.".._~.™....~204 :. Aldatıcı Reklam D. HARAM KILINMIŞ MALLARIN TlCARETlNlN ö n l e n m e s i ............................................
206 .209
S .N U Ç
213
^BK 1 ٠٠-٠٠٠٠٠“„٠٠٠٠.٠٠٠٠٠٠٠٠٠٠٠٠.
..„-...-...219
EK 2...
. _„ ﻵ229
EK4...
283
in d e k s
291
KAYNAKÇA.
.309
OnsOz
tahkir edici pek ç .k kuram geliştirmektedirler, öncelikle şunu bilmehyiz ki konvansiyonel ekon.m i MüslUmanlar'ın kendi tarihlerine karşı umursamaz yahut İnkârcı davranmalarına ؟ok şey borçludur. Diger taraftan bazı MUslUmanlar mevcut şartlan, kuralları ve ihtiyaçları gOzardı ederek Asr-1 saâdet’i mutlak olarak diriltme hayalperestliğine düşmededirler. Bu nedenle bırakalun da tarihi gerçekler konuşsun. Net olmayan asıldan ^izel bir kopya !؟kanlamayacağına göre ilk görevimiz, Asr-1 saâdet’i tamamen tarihin çöplüğüne atmak veya aynen diriltmek seçeneklerinden birine yönelme aceleciliğine saplanmadan önce onun giz^ li kalmış yanlarım aydınlatmaktır. Eger mümkünse, ideal kuramımızı oluşturup tatbikata geçirirken bir dereceye kadar tarihi gerçeklere itibar etmek durumundayız; tabii ki zaman ve zeminin değişime ugraması ile ahkâmın da degişecegi mealindeki küllî kaideye istinaden gerektikçe geçmişe ait görüş ve uygulamaların dışına çıkma hakkini sakil tutarak.... İşte bu nedenle Müslüman düşünürler artık geçmişlerini yakından tanımak zo-
10
a s r -1 s a A d e t ' t e
y. n e t i m - pj yasa
ilişkisi
’ ب Bu arayış İçinde İslâm tarihinin Asr-1 saâdet’ini oluşturan Hz. Peygamber (s.a.s.) ve Hulefâ-yı Râşidin devirlerinin yeniden ele alınması kaçınılmazdır. Resûlullah devri yeni bir dünya düzeninin temellerinin atıldığı, Hulefâ-yı Râşidîn dönemi de bunun kurumsallaştırıldıgı zaman kesitini teşkil ettigi İçin önemlidir. Yeni devlet kısa sürede çağın süper güçlerinden Sâsâni imparatorluğunu tarihe gömmeyi, Bizans’ı ise sarsm a^ başarabilmiştir. Meselenin diger bo^mtlarını ilgililerine bırakarak Islâm’ın iktisadi dinamiklerini inceleme^ görev biliyoruz. Bu kitap, Marmara üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü, iktisat Tarihi Bölümü’ne 1994 Nisan’ında sunduğumuz Doktora tezimizin gözden geçirilerek yeniden düzenlenmiş ve ilâvelerle zenginleştirilmiş şeklidir. Bu çalışmamızda, teori ile pratik araSindaki u^ ım yahut tezatl'ann tesbit ve tahliline hnkân verebilmek İçin, şimdiye kadar yapılan teorik agırhkh çalışmaların aksine uygulama üzerinde durmaktayız. Ne var ki İşin başmda bir açmazı dile getirmeliyiz. Bati dünyâsının geliştirdiği yeni bir bilim dalı olan konvansiyonel ekonominin kapsamına giren malzeme İslâmî literatürde hem yetersiz hem de dağınıktır. Ayrıca kaynakların Hz. Peygamber ve Hulefâ-yı Râşidîn derirlerinde gelişen çok önemli bazı olaylar üzerine yoğunlaşarak bizim araştırma alanımıza giren ro^lzeme ile daha az ilgilendikleri de bir başka gerçektir. ResUlullah döneminde dinin akide ve şeriatı vaz‘ edüdigi İçin dogal olarak tüm dikkatler özellikle akidevi. meseleler üzerinde toplanmıştır, iktisadi hükümler günlük hayati düzenleyen şeriatın bütünü İçinde payına düşen yeri tutmakla birlikte bunları ele alan İslâmî kaynaklarda devrin şartlarının tahlili nadiren ve dolayh olarak yapılmaktadır. ilk halife Ebû Bekir’in dönemi (11-13/632-634) hem çok kısa sürmüş hem de dinden dönme hareketlerine karşı verilen şiddetli mücadelelerle geçmişti؟:'BU. nedenle söz konusu gelişmelere ilişkin kayıtlar kaynaklarda geniş yer tutmaktadır. Ayrıca Is
٥NS٥Z
11
lâm siyaset bilimi açısından bü^ik deger taşıdığı İçin ilk halifenin seçili ؟biçimi ve ؟artlarına da çok önem verilmiştir, ikinci halife Ömer dönemi (13-23/634-644) malzeme sıkıntısının en az oldugu devirdir. İç huzursuzluğun bulunmadığı bu uzun zaman diliminde devletin kurumlaştığı gözlenmektedir. Ancak onun hilâfetinde hızla gelişen fetihler dogal olarak kaynaklarda geniş yer tutmuştur, üçüncü halife Osman’ın idaresinde (23-35/644656) de fetih hareketi sürmüştür. Ancak daha önemlisi, meşrû yöntemle seçüen halife uzun süren İç kargaşalar sonunda öldürülmüştür. Dogal olarak bu gelişmeleri tahlüi her şeyin önüne geçmiştir. Hedef zaman kesitim izi son duragı olan dördüncü halife Ali’n i zamanında (35-40/656-661) miras alman kargaşalara yeni kardeş kavgalarının eklendiği gOrtilmekted. İç çatı؟malarla devlet bölünmüş, onbilerce Müslüman’ın kani akmıştir. Siyasi kamplaşmaların ötesine geçüerek tarih bo^ınca sUrecek ^Kde^ayrılıklarm temelinin atıldığı bu devir h a lifen i öldürUlmeSi ile kapanmıştır. Tabii olarak kabaklar -dikkatlerini söz konusu olaylara çevirmişlerdir. Bütün bunların o te sid e mevcut m alzem eni hemen hemen tümü hilâfet merkezi ve çevresindeki ؟artları yansıtm aiadır. Sınırları genişleyen İslâm d e v l e t i i uç bolgelerideki yapıya İlişkin mâlumat daha da kıttır. Halbuki bu tür bilgiler yeni şartlara gösterilen te p k in i belirlenmesi açısından incelememizi oldukça renkli kılabüir, geliştirilebdecek m o d e li uygulanmasında esneklik sağlayabilirdi. Bununla birlikte yeni kuramlara zemin oluştu.racak uygulamalar temelde İslâm’a beşiklik eden Medine’de şekillendigi İçin söz konusu malzemenin eksikliğinden çok fezla zarar gördüğümüz!) düşünmüyoruz. İşte bütün bunlardan dolayı farklı ilim dallarına mahsus çeşitli konulardaki eserlerden derleyebildiğimiz bilgiler ışığında oluşüırmaya çalıştığımız tezimizin derinhgini arttırabilmek İçin kapsamını mümkün mertebe dar tuttuk. Bu gayreti gösterirken bütün
12
A S R -1
S a A D E T ’ TE
Y٠ N E T !M -P ،Y A 5 A
J L ! ؛K İS İ
amacımız ancak bir-ikl kaynakta rastlanabUen nad؛r OrneWerden hareketle Onendi genellemelerde bulunma yanlışına düşmemektir. Gerçek ٥ ki henüz oluşum sürecini tamamlayamayan İslâm iktisadına ilişkin araştırmalarda yer yer konvansiyonel ekonominin metodoloji ve kavramlarının kullanılması kaçmılmazdır. Buna karşılık 'itoisad’ın kendimize has bir bilim dalı olarak gelişimini tamamlamasına katkıda bulunabilmek İçin kaleme aldıgımız “Hilafet ve iktisat: Usul üzerine’, isimli makalemizi ؛tezimizin felsefî ve metodolojik'arka plânını yansıtması açısından, bazı değişikliklerle birlikte, elinizdeki kitabin Giriş Bölümü’ne dercetmeyi faydalı gördük. Bu bolümde kısaca ‘devlet müdahalesi’nin kuramsal değerlendirmesi de yapılmıştır. Birinci Bölüm’de üretim fektOrleri ve mal piyasaları iki ana başlık altında incelenmiştir, üretim faktörleri piyasası ‘sermaye’, ‘toprak’ ve ‘emek’ olmak üzere üç alt başlığa ayrılmıştır. Konu bütünlüğünün korunabilmesi ve zorlania yorumlara meydan verilmemesi İçin müdahale kavramı ‘doğrudan müdahaleler’ ile S inırlı tutulmuştur. Kaynaklara bu gözle bakıldığında devletin toprak ve emek piyasalarına doğrudan müdahalesi anlamına gelen belirgin düzenlemelerine rastlanamamıştır. BOylece söz konusu iki piyasanın oluşumu hakkında tahlillerde bulunmak ve devletin bazı iktisadi politikalarının ilgili piyasalar üzerindeki muhtemel etkilerine değinmekle yetinilmiştir. özellikle ‘toprak piyasası’nın oluşumu hakkındaki değerlendirmelerimizin günümüze kadar gelen bazı iddiaları çürüteceği ümidindeyiz. Tezimizin bu bölümü yerine “Real Estate Market in ‘Asr al-Sa‘sdah” isimli makalemizin gözden geçirilerek yeniden düzenlenmiş Türkçe tercümesi konmuştur2. Birinci Bölüm’ün 1 Kallek, Ceııglz) "Hilâfet ve iktisat: Usul Uzerine”, Dîvân, sy. 2, Istanbul 1996, s. 95118. 2 Kallek, Cengiz, "Real Estate Market İJI 'Asr al-Sa'arfah", IIUM Journal ofEconomics and Management, V/1, Petaling Ja)^ 1997, s. 1-38.
٥ N S٥Z
13
ana kısmını mal ve para-sermaye piyasalarına dair düzenlemeler oluşturmaktadır. Piyasaya müdahaleleri gerçekleştiren devlet organi olan ‘Hisbe’ müessesesi ikinci Bölüm’de ele alınmıştır. Ayrica tezin sonuna, söz konusu döneme ait fiyatların günümüz degerlerine çevrilmesini ve devrin ölçülerinin metrik sisteme tah^lini kolaylaştırması İçin EK 1 ve EK 2 olmak üzere iki ek konulmuştur. Sahabenin mal varlıklarma ilişkin örnekler ve Hz. ٥ mer tarafından senetleri kısmen yahut tamamen müsadere edilen devlet memurlarına dair bilgiler tezimizin asil nüshasının Birinci Bölüm’ünde yer almakla birlikte konular arası orantı^ bozacak kadar bü^ik bir hacim tuttukları İçin ana metinden çıkarılarak bu kitabin sonuna EK 3 ve EK 4 şeklinde taşınmıştır. Genellikle hedef zaman kesitimiz dışındaki dönemlere atıfta bulunulmadığı gibi diger iktisadi sistemlerle mukayeseden de kaçmılmıştır. Umarız bu araştırma İslâm ülkelerinin kalkınmasının önündeki',en önemli engelin kadercilikten kaynaklanan teşebbüs ve yaratıcdık ruhu yoklugu olmadığını ortaya koyacaktır. Dipnotlarda kaydedilen her eserin künyesi ilk geçtigi yerde tam olarak verilmiş, hangi baskısının kullanıldığı önem taşımayan Kur’ân-ı Kerîm, Mecelle-i Ahkâm - 1 Adliyye ve Kütüb-i Sitte bu kuralın dışında bırakılmıştır. Çünkü ilkinde sûre ve âyet, İkincisinde ise madde numaralan kullanılmış, üçüncü grupta da Concordance kurallarına u^mlmuştur. Yani Buhârî, Tirmizi, Ebû D â^d.ve Ibn Mâce’nin eserlerinde “Kitâb’١adi ile “Bâb" numarası, Müslim ve Mâlik’inkilerde "Kitâb" adi ile hadis numarasi verilmiştir. İbn Asâkir’in Târîhu Medmeti DımaşKmm faydalanılan baskısında cilt numaralan yokturj dolayısıyla dipnotlarda kısaltmaya alininken kolaylık olması İçin cütler kaynakçada gOsterilen Siraya göre numaralandırılmıştır. Başta degerli danışmanımız Prof. Dr. Ahmet Tabakoglu ve tezimizi incele^dp Onerüerini esirgemeyen saygıdeger hocamız
14
ASR-1
Sa ADET.TE
YÛNETIM-PİYASA
JLİŞKISİ
؟rof. Dr. M. AkifAydın yanında Türkiye Diyanet Vakû İslâm Araştırmaları Merkezi Kütüphane ve D .küm antasy.n servislerinin degerli elemanlarına şükranlarımızı sunmayı bir bor ؟biliriz.
K IS A L T M A L A R
KI S a.e.
a. b. bk. bl. bt.
A L T M A L A R Ayni eser Ayni müeU؛f mll Ibn Bakiniz Bolüm Bint Cilt
؟og. dm dn. dr H. Hz.
Çoğul Dirhem Dipnot Dinar Hicri Hazreti
JESHO
lo u T il oj the Economic and Social History o f the Orient
md. M.S.
Madde(si) Milâttan sonra Numara Neşir veya tahkik eden Sahife Sallallâhu aleyhi ve sellem Sayı -Tercüme eden Tarihsiz Ve bunun gibi Vedevamı Ve diğerleri Varak Vesaire Baskı yeri yok
nşr. (s.a.s.) sy. trc. ts. vb. gibi vd. vedgr.
yy.
G؛ri§
kapitaüSt.g^işme^e b i r l t e 5 ﻻ ﻵ « ذ ذ آ ذ ة.n U n var^ıgı^ nı koruyup meşruiyet zeminini hazırlamayı âdetâ görev bilmiştir. Bu anlamda ekonomi bilimi ekonomik adam {homo «هﺀﺀ.micus) olarak tanımladığı rasyonel egoist bireyin davranışlarının incelenmesine yönelmiş ve sa^m dugu zihniyete uygun bir metodoloj'i geliştirmiştir. Rasyonahte kavramı ekonomik literatUrde ؟ogu zaman Ozetlefeire^dn, maddi refahmm maksimizasyonunu gerç^eştirm eye yönelik dogru tercihlerde buluna3 'Economics terimi aslen .ev idaresi’'١ a nlammdaki Yunanca 'oikonomia’ kelimesinden gelmektedir. Yunan fil.zOflarmdan etkilenen İslâm âlimlerinin Arapça’ya ‘ilmu tedbiri’l-menziF şeklinde ؟evirdikleri bu terim OsmanI، Devleti'nin s٠n za-
de ‘Müdebbir’ .la n Allah’ın kozmozdakrdözeni fj/mM tedbîri’l-'âlem ile sağladığı hatırlanınca, bu kavramsallaştırma gayretinde, O’nun halifesi Sifetına sahip insanın vahyin ışığında ‘tedbJr-i menzil'i gerçekleştirmekle mükellef bulunduğu yönündeki düşünce sisteminin yansıması görülecektir. Kavramların bu açıdan büyük önem araettigini düşünerek 'İslâm ekonomisi’ yerine 'iktisat’ terimini tercih ediyoruz.
18
A S R . ؛S A A D E T 'T E
Y Ö N E T IM -P IY A S A
1 L J? K !S J
rak ö z- ؟ık a n m ta tm in etm esi an la m m d a kullan ılm aktadır, ö z çıkarın azam i dei'ecede ta tm in i y o lu n d ak i ؟ab aların da b ir görU nm ez el sayesinde doga k a n u n la rın a u ygun o larak kam u yararın a sonuçlanacağı(!) sa١m n u lm ak tad ır. B atılı ferdin hayat felsefesinde, ‘h a k k 'ın tah ak k u k u İçin kıstas vazifesi gören dini değerlere ve ahlâki k urallara kaynaklık e d en v a h ^ bilginin yerin i artık ken d isi İ ؟in١feydalı o lan ın bilgisi ile d o n anm ı?(!) rasyonel bire^dn öz-çdcan alm ıştır, ö z -ç ık a rm ta tm in i nasılsa to p lum sal m u tlu lu ğ u sağlam aya yetm ektedir! ؛Batılı ekonom ik sistem ler 'N asıl?' so ru su n u n cevabini arad ık ları İçin hikm etlere g ö tü ren ‘N için?’ so ru su ile ilgilenm em ektedir. Ç ü n k ü in a n ؟ve ah lâ k ta n so y u tla n a n rasyonalizm 5 hikm etler'i' kav ram ak tan acizdir; hak k a g ö tü re n belli b ir kıstası b u lu n m a d ığ ın d an tarafSIZ so n u çlara varam am ak tad ır. U sul ilm in in (m etodolo)i) am acı hakka ulaştu^acak kaynakları ve b u n la rd a n genel geçer h ü k ü m ler çıkarm an ın yollarım araştırm aktır. İşte İslâm 'da hakkin ana kaynagı, yegane m utlak ilim sahihi A llah'ın, Resûlü M u h am m ed ’e (s.a.s) vahyettigi K ur’ân ve 'hikm et'tir^. H em dünya hem de âhiret hayatim düzenlem eyi hed.efleyen K ur’ân dogal olarak m adde ile ilişkileri belirle^dci h u küm ve ilkeler içerm ektedir. Bu h ü k ü m ve ükeler belli hikm etlere yönelik oldugu İçin Hz. Peygam ber’e verilen hikm et bilgisi 4 Rasyonel ekonomik davranışla ilgili olarak A ^l, Syed Om ar Syed, "Rationality in Economic Theory; A Critical Appraisal", Readings in Miaoeconotnics: An Islam i c P e r s p â e (nşr. Sa^tyid Tahir ve dgr.), Kuala Lumpur 1992, s. 31-48. 5 'Akil' mutlak ilim kaynagı olmadığı İçin Esmâ-i hüsnâ arasında 'akıllı' anlamında bir 'isim' yoktur. Aksine, aşağıda da açıklanacağı Uzere Kur'ânî kullanıma göre 'aki'ın verilerinden birisi vah^ bilgi ve onun ışığında evrende gözlemlenen İlâhî işaretlerdir. Bu ise altıncı duyu organı diyebileceğimiz kalp tarahndan sağlanmaktadır. Bu nedenle, vahyi Ijilgiden soyutlanmış olup Türkçe'ye 'akılcılık' şeklinde çevrilen ‘rationalism’ Kur'ânî 'akıllılık' ile, ‘reason’ ise ‘akil' ile özdeş değildir. Söz konusu kavramların Ijundan sonraki kullanımlarında hep bu ferkı göz önünde bulunduracağım 6 Hikmet bilgisi ‘sünnet’ (fiilî, kavli ve takrîri) şeklinde y n s ı^ ış tır.
G IR IŞ
19
ana k a y n a . a؟ıkla,ncı ve tamar^ayıcı r.l^o^araaktadır. BOylece
müşahede, mukayese ve muhakeme kudretini ifade eden ‘reason\ kavramakta yetersiz kaldığı derûnî müşahedeyi bilimin SInırlarının dışma itmededir. İslâm insanin ye^dizündeki varlık sebebini yüce maksatlara yönelik bütüncül bir yaklaşımla açıklamaktadır. Evrenin yaratıcısı, insani kend.isine halife kılmıştır. D.la^sıyla tüm insanlık hilafet düsturunun eksiksiz olarak icrasına çalışmak, iktisadi faaliyetlerin de İçinde bulundu.! her türlü tasarrufii bu çerçeveye oturtmak zorundadır. Aradaki farkı kavramlaştırmak gerekirse; İslâm ‘hali^-merkezli’ (calipho-centric) bir anlayışa sahiptir. Batı felsefesindeki ‘beş^-merkezü. (antropocentric) dünya görüşü (worldview) insani evrenin merkezine oturtup Yaratıcı'sını İnkâra götüren, her şe^n ama her şeyin insan tarafindan ve insan İçin oldUgunu ileri süren bir humanism ile sonuçlandığından İslâmî anlayışaters^r. H.ılafet Düsturu
insanin yaratılışı kısmen yahut tamamen Bakara (2:30-39), A‘râf (7:11-24), Hicr (15:26-43), Isrâ (17:61-63), Kehf (18:50), Tâha (20:115-123) ve Sâd (38:71-83) sûrelerinde açıklanmaktadır. Bakara sûresinde Adem’in yaratılışı hakkında şöyle denilmektedir: "Hani Rabbin meleklere ‘Muhakkak ki Ben yeryü7 Bu keJime. göğüste bulunan ve kan pumpası vazifesi gören et parçasını degil, vahiy kaynaklı ,hikmet bilgisine ulaşabilme. Allah ile rabıta kurabilme melekesini ifede etmek İçin kullanılmıştır. Kur'ân'daki "... KulUbun ya‘ki!٥ne biha...” (el-Hac, 22:46), "... Kulöbun ﻓﺄye&ah٥ne biha...” (el-A'râf, 7:179) şeklindeki lafizlar.da böyledir. Ayrıca şunu vurgulamakta yarar görmekteniz: Elest bezminde "Ben sizin Rabbhıiz degil mi^dm!?" sorusuna olumlu cevap verip Allah ile ahidleşen insan Bati felsefesinde ileri sUriilenin aksine, bir 'tabula rasa' (boş levha) değildir.
ب
20
ASR-J
s a Ad e t . t e y o n e t i m - p i y a s a
i l ! ? k ، sj
zUnde bir hahfe yaratacağım.' bu۴ ırdugunda, ‘Biz Seni hamd ile tesbih ederek her türlü noksandan yüce tutup dururken Sen orada fesat çıkarıp kan dökecek birisini mi yaratacaksın?!’ demişler de ‘Ben sizin bilmediğinizi bilirim.’ bu^ırm uştu. Ve Âdem’e bUtUn isimleri öğrettikten sonra e؟y a ^ meleklere gOstererek ‘Eger [hilâfete daha layık olduğunuz vehminde] dogru iseniz bunların isimlerini bana bildirin!’ buyurmuştu. Dediler ki: ‘Seni her. türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize Ogrettiginden başka ilmimiz yoktur. Muhakkak ki Sen her şe^ eksiksiz bilir ve hikmetle yaparsın.’ [Allah] ‘Ey Âdemî Onlara şunların isimlerini bildir,’ bu^mrunca isimlerini bildiriverdi. [Bunun üzerine Allah] ‘Size demedim mi!? Ben göklerin ve yerin gizlediklerini de bilirim, sizin açığa vurduklarmızı ve sakladıklarmıZI da bilirim.’ ‘Meleklere Âdem’e boyun egin buyurduğumuzda iblis dışında hepsi egdiler. o bundan kaçındı, bü^diklenerek kâfirlerden oldu. BOylece ‘Ey Âdem! Sen ve hanimin Cennet’e yerleşin. Orada dilediğinizden bol bol y i ^ {kula mînhâ ragadan haysu şıtum â) ancak şu agaca yaklaşmadan; yoksa kendinize yazık edersiniz.’ b u ^ ırd u ^ Sonra şeytan onların ayaklarmı kaydırıp İçinde bulundukları nimetleri yitirmelerine sebep oldu. Biz de ‘Birbirinize düşman olarak inin yeı-^züne ki orada belli vakte kadar sizin İçin karargâh ve nasip vardır,’ bu^ırduk. Ancak Âdem Rabbi’nden [bazı] sözler Ogrendi [ve onlarla tOvbe etti de Allah] tövbesini kabul buyurdu; şüphesiz ki o tövbeleri çok kabul edici ve çok merhametlidir. [Adn:ıca] buyurduk ki: ‘Hepiniz inin oradan. Size Benim tarahmdan hidayet rehberi geldiğinde kim yoluma uyuverirse İşte onlara korku yoktur; onlar mahzun da olmayacaklardır. Inkârcılarla âyetlerhnizi ya!anlayanlara gelince; onlar Cehennem ehli ve orada ebedi kailCidırlar,”’ (2:30-39). Söz konusu âyetlerin muhtevası tefsir, kelâm, hadis ve hkıh ilimlerinin alanına giren şu sorulan gündeme getirmektedir: Al
G İR tŞ
21
lah, ‘Muhakkak ki Ben yeryüzünde bir halife yaratacagun,' bu۴ rdugü halde Âdem’i niçin Cennet’e koymuştu? Orası imtihan yeri olmadığı halde niçin imtihan (!) etmişti? Âdem gerçekten orada ‘günah’ mı İşlemişti? Eger öyle ise bu günah yüzünden onun so^ından gelen her insan, Hıristiyanlar’ın sa١nındugu gibi doğuştan günahkâr Cborn-sinner) mıdır? Bizim yukarıdaki âyetlerden açıkça anladığımıza göre Âdem, üzerinde hilafet sürmek İçin yaratıldığı yeryüzünde istikbaide gerçekleşecek imtihan neticesinde kazanacağı yahut kaybedeceği ebedi istirahatgâhı, doğrudan yeryüzüne indirilmesi halinde varlıklarmı ancak (iltnel-yakîn düzeyinde büebilecegi uhrevi nimetleri 'ayne’l-yakîn ve h a k k a ’l-yakîn kavra^nş düzeylerinde, kolayca unutamayacağı şekilde özümsemesi; bu nimetlerle arasına girebüecek müstakbel düşmanlarını yakından tanıması, onlara karşı güçlenmesi; gözleme dayalı/deneysel bilginin önemini kavraması; yaratıcısma itaatte şevkinin kamçılanması, yani mânevî hastalıklara karşı direnç kazanmaSi; kısacası imtihana hazırlanması İçin önce lütfen Cennet’e konmuştu. Çünkıi şe?an Cennet’te imtihan ve dolayısıyla sevap y ^ u t günah işlemek gibi şeyler söz konusu değildir. Cennet, istikbâlde yeı٦dizünde imtihanı kazanacak iyi kullar (halifeler) İçin bir ödül, bir ebedi istirahatgâhdır. öyle ise Âdemoglu ‘bornsinner" degü, bütün bu maddi ve mâne١d' silahlanma sayesinde ib o rn -w in n e f (yani doğuştan kazançlı)’dır. Senarist (Allah), baş rol o^mncusuna, hayat yolculuğunu işleyen filmin kaçınılması gereken muhtemel sonunu önceden göstermiştir. Rol aldıgı filmin finalinin yazımını onun kendi irâde-yî cü z’iyyesine bırakmıştır; ona sonunu hazin bitirmeme iradesi bağışlamıştır. Şu hadis bunu doğrulamaktadır: “Âdem ve Mûsâ çekiştfier. Mûsâ ona dedi ki: ‘Sen hatasının kendisini Cennet’ten çıkardığı Âdem’sin.’ Âdem ona [şöyle] cevap verdi: ‘Sen Allah’ın kendisini seçip elçiliği ve kelâmı ile gOnderdigi kişi oldu-
22
A S R -1
SA Â D ET’ÎE
Y Ö N E T İM -P İY A S A
İL İŞ K İS İ
gun halde beni yaratılmamdan önce işlemem takdir edüen bir ‘İ ş ’٥ İçin mi ayıplıyorsun?' ResUlullah sallallâhu aleyhi ve sellem iki kere ‘Âdem, Mûsâ’ya galip geldi,' bu^mrdu.9” “Melekler, (Biz Seni hamd ile tesbih ederek her türlü noksandan ^dice tutup dururken Sen orada fesat çıkarıp kan dökecek birisini mi yaratacaksm?!' demişlerdi.’’ Bundan ve diger âyetlerden açıkça anlaşıldığı üzere melekler Allah’a itaatte kusur işlemeyen yaratıklardır. “Muhakkak ki Allah katinda en değerliniz en takvali olanınızdır,” (el-Hucurât, 49:13) mealindeki âyette de ifadesini buldu^ı üzere, ‘hamd ile tesbih ederek her türlü noksandan ^ice tutup durdukları’ Allah’a en yakın varlıklardan olabilme özelliğine sahip melekler y e^ izü n ü n halifeliğine kendilerini lâyık görmektedirler. Çünkü Ademoğlu ‘orada fe'sat çıkarıp kan dökecek birisi’dir ve bu özelhgi ^izUnden Allah’a kendilerinden daha yakın olması zahiren mümkün görünmemektedir. ‘Ben göklerin ve yerin gizlediklerini de bilirim, sizin açığa ١mrduklarınızı ve sakladıklarınızı da bilirim,’ mealindeki cevap meleklerin' açığa vurmayıp içlerinde sakladıkları şeyin hilafet talebi olabüecegi şeklindeki tefeire imkan tanımaktadır. Meleklerin, Adem’in hüafete liyakatına üişkin teaccübüne karşı cevap, ‘Ben sizin bilmediğinizi bilirim,’ şeklinde idi. ‘Ve 8 Mûsâ'nm kuUandıgı ‘batie keiimesiije karşjık A dem ‘emr’ tabirini tercih etmektedir. "' ﻻ 9 Hadisin diger bir rivayeti ise ?öyjedir: "Mı١sa ٠Adem'e karşı deliJ gethdi ve dedi ki: 'Sen günâhın yüzünden insanları Cennet'ten çıkardın ve onları sıkıntıca soktUn.. Adem de ٠na şöyle cevajj verdi: 'Ey MUsa! Sen de Allah’ın kendisini seçip elçiliği ve keiamı ile gönderdiği kişi oldugun halde, beni, Allah'ın yaratmadan önce İşlememi yazdığı veya takdir ettigi bir İş İçin mi a^plıyorsun?' Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: .Adem, MUsa'ya karşı daha güçlü delil getirmiş oldu.'” Bir üçüncü rivayette bu takdirin Adem'in yaratılışından kırk yıl önce oldugu belirtilmektedir. Hadisin ttim rivayetleri İçin bk. Buhârî, Enbiyâ 31: Teliîriı s٥rcti Tâha 3; Kader 11; Tevhld 37; Muslim, Kader 13, 14; Eb٥ Dâvûd, Sünnet 16; ibn Mâce, Mukaddime ! ٠; Muvatra’, Kader 1; Ibn Hanbel, Ahıned, el-Musned, Bulak 1313, II. 242, 248, 264, 287.
G !R I§
23
Âdem’e bütün islile ri Ogrettl’. Bu ne anlama gelmededir? Hakikaten Allah yarattı^ her şeyin ismini Âdem’e teker teker belletti mi? Yoksa ona, eşyayı fiziki düzlemde somut olarak gözlemleyebilme, işlevlerini algılayabilme, birbiri ile kıyaslayıp özelliklerine uygun isimler verebilme, yaratılış hikmederini kavrayabüme, kendi mayasmı teşkil eden madde üzerinde tasarrufta bulunabilme imkânı sağlayan mukayese ve muhakeme gücünü, yani ‘akl’,1 mı bağışlamıştı!.? Melekler metafiziki düzlemde devamlı olarak so^ıt bir tesbih ve tenzih faahyeti ile Allah’a yakınlaşmışİardı. Asimda onların tabiatları geregi ilgilendikleri şey ‘y e ^ iz ü ’ degil Allah’a ‘hilâfet’ makamı, yani O’na yakınlık olmalıdır. Göründügü üzere meleklik vasıflan fle yer^nizıinde hukmedemeyeçeklerdi ؛yeme, İçme ve üreme ihtiyaçları (yani maddeye yönelik şehevî duygulan) olmadığı gibi varlıkları yeryüzü nimetlerinin üretim ve tüketimine bağımlı da degildi. öyle ki Allah, “Sonra eşya^ meleklere göstererek ‘Eger [hilâfete daha lâyık olduğunuz vehminde] dogru iseniz bunların isimlerini bana bfldirin!’ buy u rd u m d a ” becerememişler ve “Senin bize öğrettiğinden başka flmimiz yoktur,” diyerek yeryüzü hilâfetine ehfl olmadıklarını idrak ve itiraf etmişlerdi. Halbuki o, “Ey Âdem! Onlara şunİarın isimlerini bildir,’ bu)٦ırunca isimlerini bfldiriverdi.” ؟ünkü Âdem’e, topragı ile su’^ n d a n yaratıldığı yer^izünü imar Ozelligi ve kudreti verilmiştir. Ayrıca halife vasfl fle 'var olabflmek’ İçin bunu yapmak zorundadır. Allah’ın istediği de yeryüzünün İhmâli degfl, imandır. Salt tesbilı ve tenzih faaliyeti hilâfetin .İcrası İçin '.eterli olmadığı gibi ona engel bfle teşkil edebilir. Kıs-
tas olarak bir hedef, gaye ya,l٠٠ui fıhri hrMijnmaksızm ustün-alçak, iyi-kötü, dogru-yanhş, hayır-şer ayırımı mümkün degildir; neye göre öyle? İşte kıstasımız hilâfet düsturudur. Salt tes10 Şu noktada belki ٠akl'a '؛rade' de eklenebilir ama ?eytana da irade verildiği İçin Adem'in m U m e ^ vasfi olarak, kendisine yüklediğimiz anlam bakrmUıdan, 'akil' yanlız kalmaktadır.
24
A S R -1
5 A Â D E T .T E
Y ٥ N E T !M -P JY A S A
!L JŞ K JS !
bih ve takdis eylemine izafetle melekler insanlıktan üstün gibi görünürken yerîdizUnde hilâfet görevine nispetle hüküm tersine dOnebilmektedir. Bu noktada Ademoğlu, soyut metafiziki düzlemle baglantı kurabilme vash ve iradesi üe donatılmayan ve bununla mükellef tutulmayan hakanlardan da ferklıdır. Çünkü ona somut fiziki ve soyut metafiziki alemi birlikte idrak imkânı veren ‘akletme’ kabiliyeti verilmiştir. Yani Yaratıcı’sını melekler gibi tesbih ve tenzihten geri kalmayacak, yeryüzünü imarda da kusur etmeyecektir. Bir başka deyişle 0, fıtrat bakımından iahsenu’t-takvîm' (en üstün yaratık) mertebesine konmuşken iesfelu’s-safilm' (en alçak yaratık) derekesine düşme tercih hakkına sahiptir. Yani İrâde-yi cüz’i^ e si kendisini bu m i^ a s üzerinde şeytandan daha aşağı bir derekeye oturtmak ile melekten üstün bir mertebeye kondurmak arasında tercih yapmasına İmkân vermektedir. Akil, somut fiziki dünyada hilâfet sürmek İçin yeterlidir. Ancak şehvetlerine kapılarak azami tatmin seviyesine ulaşmak ugruna maddenin kölesi olmaması İçin kalbinin soyut metafiziki âlemle râbıtasını kop'armamalı. yani akilsizlik etmemelidir. Bu arada meleklere kıyasla müfrit sUfilige atıfta bulunan bir saplama yapmak istiyoruz. Müfrit S i i k Karşısında Ferdiyetçilik
Beşerî varlığın asil gayesinin ebedi saadet olduğunu sO^deyen ki hüâfet misyonunun tamamlanması şartı de bu kadarı dogrudur - bazı müfrit sUfiler Allah indinde sinek kanadı kadar bde degeri olmadın (!) bu süflî dünyadan^ ؛tamamen el etek çekerek inzivaya kapanm a^, âdetâ yeı٦dizünde âhireti yaşamayı düstur edinmişlerdir. Halbuki maddeyi dışlayan, (şeytanm yap11 Onlara göre bizzat ‘d ü n ^ . kelimesi dahi kok bakımından alçaklığı ifede etmekte, dir.
G IR !?
25
tıgı gibi) k üçüm seyen, h a tta lanetleyen b ir tavır hilâfet d ü stu ru ile açıkça çelişm ektedir. A llah’ın em irleri d .g r u ltu s u n d a y er١dizünde h üâfet sürm ekle m ü k ellef k ılın an b u zevat so ru m lu lu k İarına karşı ih m alk âr d av ran ıp teblig görevlerini b üe aksatabilm ektedirler. Eger ideal tav ır b u olsa ve herkes a^mı tu tu m İçine girse d ü n y a n im e tle rin in insanlık İçin yaratılm ış o lm asın ın anlam ı kalm ayacak, y e ry ü zü n ü n im a n gerçekleşem eyecektir, ü r e tim yapılm aym ca h ayatta kalabilecek k ad ar tüketem eyeceklerinden, nefislerini k o ru m a m ükellefiyetlerini d a h i yerine getirem eyeceklerdir. Başka b ir de^dşle, b u sUfilerin hedefi, dün y ad an geçerek m etafiziki b o y u ta u çu p m eleklik vasfi k azan m aya çalışm aktır. H alb u k i İşte o n o k ta d a hilâfete liyakati kaybedeceklerdir. Bu in san lar önce k en d i uhrevi k u rtu lu şla rın ın peşinde koştukları İçin b ir an lam d a m ânevi d ü n y a n m ferdiyetçileri de s a ^ labilirler. B ununla b i t e m ü frit sUfiler, m o d ern m addeci ferdiyetçilerle (individualist) karşılaştırıldıklarında yeğlenebilirler. Ç ünkü ikinci grup, iddian ın aksine günlük hayatta genellikle kendi Ç1karlarım ö n plana çıkaran ve to p lu m u n zararı pahasına kişisel tatm in lerin i m aksim ize etm eye çalışan kim selerdir. Ferdiyetçilerin iddiasına göre b u bireysel tatm in ilk nazarda k a m u n u n zararina görünse bile o to m atik olarak toplum sal foyda üe sonuçlanacaktır (!). H albuki gerçek öyle iyim ser değildir. B ununla berabe.r birinci grup, hiç degilse ferdi çıkar İçin to p lu m u söm ürm eyi hedeflem em ektedir. H atta m addeyi dışladığı İçin to p lu m u n m ânevi alem e u zan an k ökü k o n u m u n d a olup m ateryahst eğilimlere karşı içtim ai/iktisadi fren vazifesi bile görebilm ektedir. M odern ferdiyetçiler bireysel aklin sesi iken m ü frit sUfiler toplum sal kalbin işvesidirler. Bize göre hilâfet d ü stu ru çerçevesinde ‘o rta yol, d ü nyân ın peşinde degil am a İçinde olm ak' ( 0 ؛be ٤٠« the world but no tfo r the world) anlam ına gelir.
26
A S R -J
S A A D E T ’ TE
Y O N E T lM - P ؛Y A SA
J L !Ç K lS l
Tiimdengelimli Yöntem ve Rasy.nallzm
Artık maddeyi anlamlandırmaya kâdir bu yeni yaratıgm fttrat bakımından üstünlüğünü {(ahsenu’t-takvîrre) müşahede ve tecrlibe yolu ile kavrayan "meleWere Âdem’e b o ^ n egin!” buyuruldugunda “iblis dışında hepsi egdiler. o (iblis] bundan kaçındı, [boyun eğmekten] büyüklendi de kâfirlerden oldu." Diger sûreler (el-A‘râf, 7:12 ؛Sâd١38:75-76) halkayı tamamlamaktadır: “Allah, ‘Sana emrettiğim halde [Âdem’e] boyun eğmekten alıkoyan nedir seni’?’ bu^mrdu da ‘Beni ateşten onu ise çamurdan yarattin,’ dedi.” iblis kendince mantıki davranmıştı: ‘Kendisinin ateşten, Adem’in topraktan yaratıldığı’ ve ‘ateşin toprağa üstünlüğü’ öncüllerinden hareketle Adem’den daha üstün (hayr) olduğu şeklinde tUmdengelimli (deductive) bir netice Çikanyordu. Başka bir yaklaşımla, bazı rasyonalistleri yaptığı gibi, çok basit (!) ve yalın ancak d o g ru lu ^ yahut mu۶a k li. tartışmasız (!) bir postulaya (kaziyye-i müselleme) dayalı hipotezi (varsayım, zan) vardı: Kendisi Adem’den üstündü. Ateşin toprağa Ustünlüğü postulasını ispatlayamasa bile aksini de m ümkün görmUyor olmalıdır. Neticede postulası işlevsel bir enstrümandı! ٥ yle ise kendisinden aşağı (!) olan yeni yaratığa bo^mn egmeye-. cekti. Maddeci (yani Adem’in sadece maddi varlığını esas alan) rasyonalizmi poziti^st (!) olarak nitelendirilebihr. üstelik a^men pozitivistler gibi çok k.ısır 3teş-çamuı. smıUandırnıaları yaparak basite (!) indirgediği her şeyi bu kategorilerin sınırlarına hapsediyordu. Daha da ileri giderek, sahip olduğu varlık yargısından bir deger yargioina ulaşıyordu. Yani sadece somut fiz-ik düzlemdeki madde ile ilgileniyor' ancak elde ettiği sonuçlardan metafizik âlem İçin geçerli olacak deger yargılan Üretmeye kalkışıyordu. Aslında savunduğu üstünlük fikrine binaen yeryüzünün hilafetine lâyık olduğuna inanıyor, rakibini kıskanıyordu. Evet ateşten yaratılmıştı, doğru. Ama mutlak anlamda çamurdan Ustün olup olmadığı bir tarafa, acaba ateş y e^ izü n ü n iman İçin en
G IR I?
27
uygun özü teşkil ediy ؟r mu? Y.ksa kontr.lden ؟ıktıgı takdirde yakıp yok etmeye mi me^^âl? Kâfirleri yiyip bitiren Cehennem de ateşten degil mi? Ateş, hayat bulmak İçin madde,^ telef etmiyor m u٤2? İşte Allah ona, ‘In oradan, ne oluyor da orada kibirleniyorsun? Defol, sen alça^n birisin,' demişti (el-A‘râf, 7:13). Şimdi 0 da rakibini yakmaya çalışacaktı, “ ؟ogunu Sana şükreder bulamayacaksm," diyordu (el-A‘râf, 7:17). Bu teorisini٤3 (nazariye, kuram) ispatlamak İçin Allah’tan süre istedi ؛vereceği vesveseler neticesinde Adem ve zUrriyetinin kendilerine bahşedilen nimetleri azımsayacağım, tatminsizlik İçinde şükrân-1 nimetten kaçınacağını deneysel yöntemle kanıtlayacaktı. Nihayet kendisine süre tanındı ve Allah "Defol oradan, yerilmiş ve kovulmuş olarak. -Muhakkak ki insanlardan sana kim uyarsa hepinizi Cehennem’e dolduracağım!” bu^ırdu (el-A‘râf, 7:18). Ne var ki “Allah’ın Ademoglu’nu başıboş bırakmayıpj^ vahiyle sürekli uyaracagı” ve "günâhlarını cömertçe affedeceği" gerçegi birer bagımSIZ değişken olup Iblis’in teorisinde hesaba katılmamıştı^. ؛؟tıpkı bazı Batılı teorisyenlerin yaptığı gibi. Batı’nın bazı materyalist. 12 Şe^anıntavrı büküklük kompleksinin, iktidar hırsının, ihtirasın, mânâyı dışlayan maddeciliğin, inatçılığın, kindarlığın, kıskançlığın, tezini ispat İçin muhatabım yok etme dürtüsünün bir yansımasıdır. Halbuki Adem kendisine bo:rtin egffıedigi İçin şemana kin gütmemiş ve hâlâ onu dost bilerek nasihatini (!) dinlemişti. Fıtraten kin tutmadığı İçin de onun kendisine düşman olduğuna dair ılâhî uyan-, yi unutmuştu (Tâha, 20;115). İşte Adem'in mayasının yumuşaklığını ve şe^anm özünün yakıcılığını yansıtan zıt tavırlar. 13 Teoriler, eylem alanına geçirilebilir olmaları bakımmdan hipotezlerden ayrılırlar. Şe^an düşüncesini eylem alanına geçirip Ademoglu'nun çogüi'ıun Allah'a şükretmeyecegini ispatladığından (bk. el-Bakara, 2:243: Yûnus, 10:60; Yûsuf, 12:38; enNemi. 27:73; Gâfir, 40:61) bu noktada teori kelimesinin kullanılmasında bir sakınca görmüyoruz. 14 "insan başıboş bırakılıverilecegini mi sanıyor?!" (el-Kıyâme, 75:36). 15 Bu nedenle Ademoglu'nun çogunuıı Allah’a şükretmeyeceğini ispatlajnası şeytanın üstünlüğünü kanıtlamaya yetmemiştir. Ayrıca onun çogunlukçu yaklaşımı nitelik degil niceliği ön plana çıkardığını göstermektedir.
28
A S R -1
S a A D E T .T E
Y .N E T I M - P J Y A S A
!L İŞ K IS I
p.zltlvist kafaları da aynen ؟eytan gibi tUmdengelimli yöntemle çıkardıkları ve yanlışlamaya؛. gerek görmedikleri genel geçer evrensel (!) te.rilerin gerçekli^ne ‘iman' etm iy.rlar mı ?؛Pekiyi nasıl .luyor da şe^^anı saptıran bu yaklaşım .nları bilimsel gerçeklige (î) ulaştırabiliyor? ö b ü r yandan bu tümdengelimi! maddeci rasy.nalist yöntem, ayni mayadan, yani topraktan yaratılan bitkij h a ^ n ve insanın eşitliği neticesini verecektir. Halbuki bu dogru değildir, çünkü Allah'ın Âdem'i diğerleri üzerine halife tayin etmesi âlemler arasındaki düzey ferkını göstermektedir. Başka deyişle Adem artık üstün bir âleme (varlık düzlemine) ^ikselmiştir. Ama iblis, tıpkı bazı modern araştırmacılar gibi, Adem’in sadece fiziki yönüne ilgi dilmiyor, onu insan ve özellikle halife yapan özelliklerini dişliyordu. Halbuki deneyinde sınanan standart maddenin tekdüze hziksel yapısı yahut kimyasal reaksiyonu degil, İç dünyaS i bulunan bir varlığın ‘iman’ı, yani yaratıcısı ile arasındaki etkin râbıtanın gücü idi. iktisatta tUmdengelimli yöntemin kullanımına dair kısaca Ş ü kadarını söylemeliyiz: Uzerine hipotezler kurulan postulaların İslâm’ın ana kaynaklarma dayalı değişmez çerçeve hükümlerine ve İnsanlığın maddi âyetlere (yani tabiat varilk ve kanunlarına) yönelik tecrübe ve gözlemlerce ters düşmemesi zorunludur. Şunu da unutmamak gerekir ki maddeci rasyonalizmine ragmen iblis, aslâ Allah’ın yaratıcılığını, rubUbiyetini, yüceliğini ve yeniden dirilişi İnkâr etmemiştiJ7. Sadece 0 ’nun emrine karşı 16 Khan'ın Popperyen yanlışlama tezinin iktisat usuJUne tatbiki hususundaki görüşü İçin bk. Khan, Muhammad Akram, "M ethodol.gy . ؛Islamic Ec.nomics”, Readingi in the Concept and M âodology ofislamic Economics (nşr. Aidit GhazaliSyed Omar), Petaling Jaya 1989, s. 55. 17 Iblis'in bu mealdeki sözleri İçin b ^ el-Hicr, 15:36,39 ؛el-A'raf, 7:12 ve sad, 38:76, 79, 82). ٥ yle ise Allah'jn yaratjcihgjnj ve rub ٥biyetini inkar eden ateistler kendilerini şeytandait daha aşağılık bir k.num a düşürmektedirler. Herhalde hısanın es؛elu's-safi!în'e indirilmesinin a n lam da bu olmalıdır.
G!RİÇ
29
çıkmış, tümdengelimi ؛rasyonalist yöntemle vardığı sonucu ispatlamak İçin müddet isteyerek isyanında diretmişti, öyle ki firsat verilirse güya Âdem’i saptırabilecegini ve bOylece onun hiiafeti hak etmediğini zaman İçinde deneysel olarak ispatlayabilecekti de. Ve ona yeniden dirütüiş gününe kadar hrsat verildii8. Müfessirler bu hadiseye kadar şeytânın çok âbid bir kul oldugunu söylemektedirler. Ama yaratıcısının emirlerinin aksine sonuçlanan rasyonalizm onu saptırmıştı. Buna karşılık o (Sanki Âdem’i yaratıp beni onunla imtihan ederek) “Ne diye azdırdın beni?” diyerek cebriyecilik yapıyordu (el-A'râf, 7:16). Halbuki Âdem ile imtihan olmuş ve kaybetmişti, öyle ise can düşmanından intikam alacaktı! Sadistçe bir hedonizm^.! ‘Bilimsel teoriler’ çerçevesinde - "Çoğunu Sana şükreder bulamayacaksın” gibi - ço^mluga üişkin dogru tahminler yapmak mümkünken ferdi davranışlara dair isabetli öngörülerde bulunmak imkânsızlaşabilmektedir. Meselâ iktisatçılar havalar sogudukça daha çok insanin ısıtma sistemlerini çaliştıracagını vC bOylece tüketimi artan yakacak fiyatlarının ^dikselecegini isabetli bir şekilde tahmin edebüirler, ama fert bazında kimin ne zaman söz konusu davranışı sergileyeceğini ayni kesinlikte bilemezler. Aynen şeytan da “ ؟ogunu Sana.şükreder bulamayacaksm,” şeklin18 Bk.el-A'râf, 7:14-15. 19 Türkçe karşılığı 'hazcılık' olan bu kelime geni? anlamda fiil, tefekkür ve hatta tah a i l l e r i n haz alma esasına dayalı olarak yapıldığını ifede eden bir felsefe terimidir. Biz ‘hedonism’ terimini Epicurus'a İzâfe edilen ahlâkçı hazcılık anlamında degil de Grek filozofii Aristippus'a mâledilen dar maddeci hazcdık anlamında kullanacağız. Aristippus, hayatin gayesini teşkil eden mutluluğun, azami bir şekilde tatminine çalışılan bedeni hazların toplamından ibaret olduğunu ileri sürmüştür. Romalı aristokratların çok yemek suretiyle damak zevklerini maksimize edebilmek İçin daha önce yuttuklarım kusmaları bu tür hedonizmin en çarpıcı örneklerinden olsa gerektir. Fromm, sanayi toplumlarının tek amacının benzer bir hedonizme ulaşmak olduğunu ve sistemin bekâsının temelinde de bencillik, ferdiyetçilik ve ihtiras gibi karakter özelliklerinin yattığını söylemektedir. Ona göre utulitarianism de hedonismin yumuşatılmış versiyonundan başka bir şey değildir (bk. Fromm, Erich, T . Have or to Be, London 1987, s. 13).
30
A S R -1
S A A D E T .T E
Y .N E T J M - P I Y A S A
JL JÇ K JS ،
deki .iddiasında hakli çıkabilir am a kim in kendisine uyacağını bilem eyecektir. A ncak biz em iniz ki ؟ogunluk bak ım ından insanilk şeytandan ü stü n d ü r. Ç ü n k ü ş e ^ a n isyanında diretirken insanlığın sadece bir kısm ı İsyankârlığa s a p m a c a ve üstelik tövbe edebilm ektedir. Kaldığımız yere dönersek ؛h er iki sûre de şu m eâlde devam etm ektedir: “Böylece ‘Ey Adem , sen ve eşin C ennet’te yerleşin ve dilediğinizden (bol bol] yiyin, ancak Şü agaca yaklaşm aym ؛yoksa kendinize zulm etm iş olu rsu n u z,’ b u yurdu.” Yasak ağaç ne idi gerçekten? Şu veya bu. 0 b ir yasagı sim geliyordu. Yasaksız İrâde sınanm az, ahde vefa denenm ez. A m a can düşm anı ş e ^ a n  dem ’i kandırıp 0 agaçtan yedirtm iş, yani kendisinin de yaptığı gibi Allah’a isyan ettirm işti: “Sonra şeytan onların ayaklarm ı kaydırıp İçinde b u lu n d u k ları n im etleri ١dtirm elerine sebep o ldu.’؛
Doğrulama-Yaniışlama Yöntemi
Şeytan’m b u deneyinde hipotezini ispatlam ak İçin kullandıgı yöntem d o ğ ru lam a yö n tem in e denk düşm ektedir. H ipotezini her dogrulayışm da A llah’ı nihai kertede yanlışlam ış olabilecek miydi? İşte artık en azın d an yasak m e ^ y i yedigi an d a A dem ile eşitlenm iş g ö rü n ü y o rd u . H en ü z ü stü n lü ğ ü n ü ispatlayam am ışsa da Umitvardı. Ç ü n k ü hipo tezin i doğrulayan b u ilk aşam adan cesaretlenm işti. N e var ki daha deney tam am lanm am ıştı? Ç ünkü Adem de şeytânın h ip o tezin i yanhşlayabilir, başka b ir deyişle hilâfete liyakatini ispatlayabilir di. D enek şuursuz edilgen b h m adde yani basit b ir çam u r parçası degildi. Aksine deneye mUdahaleye m uk ted ir, kalbi râbıtası açık, akil sahibi etkin b ir varlıktı. Şu gerçegi vurgulam akta fayda vardır: Aslında deneyselcilikle m utlak olarak doğrulanabilm esi de yanhşlanabilm esi de İmkânsız çok b o ۴ tlu izafi teorilere dalm ak bugiin bilim denen ş e ^ SInırların ın dışına taşm aktadır. Ç ünkü bazı gerçeklikler ancak
G IR !5
31
imanla açıklanabilir. Dola^nsıyla İslâmî ilimlerin İmanın gölgesinde gelişmesi kaçınılmazdır. Aslında şe^anm deneyinde hesaba katmadığı bir başka unsur daha vardı. Yukarıda belirtildiği üzere imtihan gibi görünen bu merhale Adem İçin gelecekte yeı^Uzünde verece^ Cennet’e giriş müsabakası İçin hazırlık sına^ndan ibaretti. Mehdisi ٠nu dUnyevî hntihana hazırlıyor, rakibi ise kapıldığı kompleks yüzünden dövüş tekniklerini göstererek açık veriyordu. İlâhî yasagı çiğnemek Adem İçin soyut bir ka١^amdı. Tâ ki Allah’a isyanın ne demek olduğunu iblis'in imtihanım gözlemleyerek öğrenene kadarj ama bu gerçek artık şahsî tecriibesi ile de sabitti. Maddenin mahiyeti (yani esmâ) hakkındaki ilmi sayesinde fâni dünya üzerine hilâfete diger varlıklardan daha lâ^k olduğunu İspatlamıştı. Ama mânevi âleme ilişkin ‘ilmi ile amel etme’ esasına Sirt çe١drdigi İçin2٥ ebedi Cennet’e liyakatini kaybedeceğini öğrenmişti. Artık halife Sifotıyla dünyaya inmeye hâzırdı: ‘Birbirinize düşman olarak inin yeryüzüne ki orada belli vakte kadar sizin İçin karargâh ve nasip vardır.’ “Birbirinize düşman olarak,” ey Adem, Havva ve şeytan! Yani Allah’ın halifesi Adem’in yoldaşları ve düşmanı şeytanın yandaşlan olmaya aday insanlık. Hodri meydan! “A ncak A dem R abbi’n d en [bazı] sözler ögrendi [ve onlarla tövbe etti de Allah] tövbesini kabul b u ^ r d ü ؛şüphesiz ki töv-
o
beleri çok kabul edici ve çok m erham etlidir,” (el-Bakara, 2:37). “H er ikisi ‘Rabbimiz! KCndimize yazık ettik ؛bizi bağışlam az ve bize acım azsan m uhakkak kaybedenlerden o lu ru z,’ diye yakardılar (el-A‘râf, 7:23). İşte  dem ’i can düşm anı şeytandan ayıran tem el özellik pişm anlık ve tOvbekârlıktır ؛iblis is y m n d a diretm iş, halbuki rakibi yaptıgından utanm ış ve R abbi’n d en öğrendiği sözlerle bağışlanm a dilem iştir. Y e^nizün'ün halifesi nasıl tövbe 20 Adem'in ilmi yasak agaca yaklaşmamayı kapsıyordu, ama 0 , ümi ile amel etmeyerek kaylxtti.
32
A S R .1
S A A D E T ’ TE
Y .N E T I M .P J Y A S A
İL İŞ K İS İ
edeceğini Rabbi’nden öğrenmiştiî s.m u t fiziki âlemi idrak yetenegine sahip Adem, so^mt metafiziki âlemi rehberinin yardımı .İmaksızın tamamen kavrayamıy.rdu. İşte tövbesi kabul görmüştüj ؟eytanm te.risi yanhşlanmLçtı bile. Ne var ki maddeye takılınca Rabbi ile kalbi bagımn zayıfladıgmı ve yasak ؟ignedigini tecrübe etmişti, öyle ise Adem.glu’nun m âne^ âlemle râbıtası çift taraflı olarak açık tutulmalı idi. Rabbi insanin zaafinı takviye İçin hidayet rehberleri göndermeyi sürdürecekti: “Size Benim tarafimdan hidayet rehberi geldiğinde kim yoluma uyuverirse İçte onlara korku yoktur ؛onlar mahzun da olmayacaklardır. İnkârcılarla âyetlerimizi yalanlayanlara gelince ؛onlar Cehennem ehli ve orada ebedi kalıcıdırlar.’' insan, aklını rehberinin vahiy nfirunun aydınlığında kullanmak zorunda idi. Allah Cennet’e yerleştirdiği çifte bütün nimetleri sunup “Di!ediğinizden [bol bolj yi^dn," bu^nırduğu halde onlar yasağı niçin çiğnedüer? Acaba şeytan hangi za^f noktadan yakaladı? Yoksa o, yer^dizUnUn özünden yaratılan insanin maddeye karşı zaafinı sezdi mi! Bu soruya cevap aramadan önce, yeri gelmişken, deneyselcfliğin maksat ve sınırına ışık tutan bazı peygamber tecrUbelerine İşaret etmek istiyoruz. Tiimevarımlı Yöntem: Deneyse!c؛!؛ğ؛n Maksat ve Sınırı
Kur’ân’da geçmiş peygamberlerin bazı gözlem ve deneylerden tUmevarımlı {inductive) yöntemle çıkardıkları, küllî hakikatlere ulaştıran sonuçlardan bahsedflmektedir. Aslında âyetlerin değişen sayıda ama sadece m ahdut bir kısmı fekihler tarafından ‘ahkâm âyetleri' olarak tanımlanmış, hüküm çıkarılırken genellikle bunlar esas alınmış ve geri kalan bü^dik çoğunluk hukukun ilgi alanı dışında kalmıştır. Maalesef önceki ümmetlerin tecrübelerini naklettikleri İçin peygamber kıssaları (kısas-ı enbiyâ) diye anilagelen âyetler çoğu zaman birer hikaye gibi algflandıklarından
GİRİ؛
33
yeterli ilgiye mazhar olamamaktadır. Halbuki geçmiş ümmetlerin tecrübeleri özelde iktisat kuram, sistem ve usulü açısından önem taşıdığı gibi genelde de beşerî bilimlere yön gösterecek ﻻkeler içermektedir. Aynca önceki ümmetlerin iktisat kuramları ve sistemlerindeki hataları göstermeleri açısından da büyük önem taşımaktadır. İşte Adem ve eşininki bunların ilkidir. BUtünden kopuk olarak incelendiğinde, ikisi de 0 agaçtan yiyerek fizik dene^ yapmışlardır. Sonuç; Kendilerine ayıp yerleri görünmüştür. Modern bilimcinin yeterince tekrarlayarak dogrulugundan emin olduktan sonra böyle bir deneyden çıkaracağı netice o agacm fiziki dönüşüme yol açtığıdır. Eger Adem ve eşi deneyi moöern bfiimci mantığı ile degerlendirselerdi tövbe etmelerine gerek yoktu. Aksine, bu basit maddi dönüşümün getirisi memnunlukla bile karşılanabfiirdi. Halbuki külli hakikat İçinde yerli yerine oturtulduğunda deneyleri çok farklı bir anlam kazanmakta vc ancak 0 zaman Kur’ân’da belirtildiği gibi ‘zulUm'le özdeş!eşmektedir. "Ibrahim, ‘Rabbim! ölüleri nasıl diriltt.igini bana göster,’ dediğinde ‘Yoksa inanmıyor musun?’ bu^mrunca ‘Ha^nr öyle degfi, fakat kalbimin iyice kanması İçin,’ demişti, ‘öyle ise dört çeşit kuş al, onları kendine alıştır, sonra onlan parçala١np her dagın tepesine birer parça koy, sonra da onları çağır ؛sana dogru semirtirler. İşte Allah’ın aziz ve hâkim olduğunu bil,’ buyurmuştu (el-Bakara, 2:260). Allah’ın sevgilisi Ibrahim, öldükten sonra dirilişe îlme’l-yakîn inanmakla birlikte bfigisinde uynelyukîı: ﺀيhakka’Uyakîn mertebelerine erişmek, hakikati müşahede ve tecriib؛. etmek istiyordu. Talebi meşrû idi, alcsi takdirde olumlu !karşılanmaydı. Deneyi bizzat yapması istenmiş ve ugrunda dört canimin parçalannissma ruhsat verilmişti. Olaya bütünden kopuk bakan modern bilimci İçin maksatsız bir kazadan ibaret olan bu deney başarıya ulaşmamıştır. Çünkü kuşların dirfiişinin dayandığı fizik, kim.ya veya biyoloji kanunu bu-
34
ASR-1
S a A D E T ’ TE
YONETlM-P!YASA
!L!ÇKISl
lunamamıştır. Halbuki Ibrahim İçin maksat gerçekleşmiş, beş du^mnun ötesine geçip mantığını aşabilen kalbi kanmıştı. Başka bir örnekte, tabiat olaylarmı gözlemleyen Ibrahim, du^m organları ile algılayabildiği muka,٩^ed şeylerin, kendi Rabbi olaذ da bulmuştu (el-En‘âm, 6:75-78). "Mûsâ, belirlediğimiz vakitte gelip Rabbi onunla konuşunca؛ Rabbim! Bana kendini göster. Sana baka^nm,’ dedi. [Allah) 'Sen Beni göremeyeceksin ama daga bak, eger 0 yerinde kalırsa Beni görürsün,’ buyurdu. Rabbi daga tecelli edince onu dümdüz etti ve Mûsâ baygm düştü. Aklinca, ‘Münezzehsin, Sana tövbe ettim ve ben inananların ilkiyim,’ dedi” (el-A‘râf, 7:143). Hiç şüphesiz Mûsâ Allah’ın varligmdan emindi. O’nunla konuşmuştu. Ama bizzat görmek, ayne’l-yakîn ve hakkan-yakîn mertebelerine ermek istiyordu. Kınanmadıgına göre, istegi gayr-i meşrû degildi. Ancak Rab, kuluna kendisini degil de kudretini göstermişti. MÛsâ bu tecrübeye dahi dayanama^np bayiimişti. M abat >âne hâsıl olmuştu. Ayılınca bu husustaki ölçüyü ve kendi sınırını öğrenmiş, yeni bir yakin mertebesine yUbelmişti. Kur’ân’da bunlardan başka yer, gök ve içindekileri (yani maddi âyetleri) gözlemlemeye ve tâbiri câizse bunlardan tUmevarımlı yöntemle sonuçlar çıkarmaya ça^ran âyetler vardır2J. İşte şeytanca sonuçlara varmamak İçin tUmdengelimli (deductive) yöntem yanında Yaratıcımız’ın mutlak ilmini yansıtan gerçek ilim kaynagı Kur’ân’a dayall tUmevarımlı (inductive) metod da dengeli bir şekilde kullanılmalıdır. Faydacılık
Şimdi önceki bölümün sonunda sorduğumuz soruya cevap arayarak kaldığımız yerden devam ediyoruz. “Şe^^an gizlenen 21 Khan.m îümdcHgelimli ve ttimevanmlı yOııtemlerin dengeli bir şekilde kullanılması gerektigi yönündeki görüşleri İçin bk. “Mcth d l gy...". s. 56-58.
٠٠٠
G IR I?
35
yerlerini kendilerine göstermek İçin onlara fısıldadı: ‘Rabbinizin sizi bu agaçtan menetmesi melek olmanızı veya burada temelli kalmanızı22 önlemek içindir. Dogrusu ben size ögüt veTenlerdenim,’ diye ikisine yemin etti. Böylece onları yanılttı. Agaçtan tattıklarında kendderine a^np yerleri göründü. Cennet yapraklarmdan oralarına örtmeye ko^mldular. Rableri onlara ‘Ben sizi o agaçtan menetmedim mi ve çe^^anın size açık bir düşman olduğunu söylemedim mi?!’ diye seslendi.” (el-A‘râf, 7:20-22). ‘Melek olma’larının önlenmek istenmesinden maksat fiziken meleklerin güzellik, latiflik, güçlülük ve se ^ a lü g ^ e atıf olabilir. Çünkü daha henüz meleklerin kendisine boyun egdikleri varlık niçin meleklige özenerek ؟eytana kansın? Nûrânî varlıklar oldugu bilinen meleklerin üstün fiziki vasıflarına Kur’ân’daki çeşitli âyetlerde atıfta bulunulmaktadır. Daha önce kendi özü ateş ile rakibinin mayası çamuru kıyaslayan şeytan şimdi çamur fle nUru mukayese ederek maddeci rasyonalizmini Âdem’e de bulaştırmaya çahşıyor, onu meleklerin fiziki üstünlügüne özendiriyordu. Ayrıca “burada temelli kalmanızı [veya ölümsüzleşmenizi) önlemek İçin” derken yine nisbi olarak bayagı kalan fâni dünyaya inmek yerine üstün nimetlerle donatflmış Cennet’te ebedi yaşamaya (yahut ölümlü hayat yerine ölümsüzlüğe) teşvik ediyordu. Yani onun maddeye yönelik şehvet damarını kabartıyordu. Meseleye farklı bir bo^mt kazandırması açısından şu nokta da önemlidir: Ibn Abbâs kırâatinde ‘melek’ kelimesi ‘melik’ şeklindedir23. Bu kırâat Tâha sûresinin 120. âyetinin muhtevasına uygun düşmektedir: “Ama şe^an ona vesvese verip, ‘Ey Adem! Sana ölümsüzlük ağacını ve çökmeyecek bir mülkü (mulk la yeblâ) 22 Burada “bâHdîn' keUmesl geçmektedir ki "dlümsüzleşmenizi" anlamına da gelebilir. 23 Râzî, Eb٥ Abdillâh Muhammed b. ٥ mer ٠Mefâtihu’l-gayb (nşr. M. Mubyiddin Abdulhamid), Kahire 1934-62) XIV, 47.
36
A SR -1
S a A D E T 'T E
Y .N E T IM - P J Y A S A
İL İŞ K İS İ
büdireyim mi?١ d e d i . "24 Buna göre çe^^an onu yer^dizUnde Allah’ın halifeliği yerine başına buyruk, yasaktanımaz meliklige özendirmiş demektir ki bu durumda' da maddeci yaklaşım söz konusudur. Neticede Cennet’teki bütün nimetlerden bol bol tuketmek kendisine mUbah kılındığı halde, Adem, vahyin yönlendirdigi kalbi denetimden sıyrılmış, yasak olan biricik agaçtan tatmıştı. Herhalde bu olay rasyonalistler yahut faydacılar tarahndan şu şekilde açıklanacalrtır: Adem rasyonel davranıp 0 agaçtan tüketmek suretiyle fizikî nürânîlik (ya ,da meliklik) ve kıyas götUrmez ebedi Cennet nimetlerine (veya ölümsüzlüğe) ulaşarak maddi marjinal faydayı maksimize etmeye çalışmıştır. Halbuki yasak meyveden yiyerek maddi tatminini maksimize etmeye çalışan Adem sonuçta mutlak tatminsizliği tatmıştı. Yasaklan çigneme pahasına ulaşılmaya çalışılacak maddi bireysel tatminin İnsanlığa da fayda getirmeyeceğini öğrenmişti. Ne yazık ki faydacılık teorisyenleri ve taraftarlan, Âdem’e tatminsizlik getiren ferdi faydacılığın İnsanlığa tatmin saglamasını mümkün görebilmektedirler! ؟H edoniskı’in bu olaya dair yorumu ise muhtemelen şöyle olacaktır: Adem İçin Cennet’te ebedilik (yahut ölümsüzlük) fikriZhayali ile meleklik (meliklik) vasfi kazanma hevesinin verdigi haz'mevcut diger Cennet nimetlerininkine baskm çıkmıştır. Ama bu örnekte hazcılik da saadet getirmemiştir. Belki yasak memeden tatmak, yani yiyerek (tüketerek) ona sahip olmak mülk duygusunun tezahürüdür. Günümüzde de tüketim, aşırı üretim topluınunun başlıca sahip olma biçimi gibidil-. Tüketici tükettiği şeyin artık elinden alınması korkusunu taşımaz. Ama tüketim mallarının verdigi tatmin tüketildikleri an-, dan itibaren sona erdigi İçin, tüketici, her biri tatminsizlikle nok24 insanin mülkün kendisini ölümsüzleştireceğine dair saplantısın ؛vurgulaması a؟ıSindan şu âyete de İşaret etmeliyiz: "Mal toplayarak onu tekrar tekrar sayan, dili ile çekiştirip alay eden kimsenin vay hâline! Malınuı kendisini olümsüzleştirecegini sanır," (el-HUmeze, 104:1-3).
G I R ?؛
37
talanan yeni yeni tatminler peşinde k.çarak nihayet kendisini tüketmektedir. Âdem’in tecrübesinden anlaşıldığı üzere Müslümanlar İçin, fırsat bedeli {opportunity cost) kavramı salt maddi düzlemde ele alınamaz. Başka bir deyişle her Müslüman vereceği iktisadi kararlarda dâima mânevi alternatif maliyeti, yani Cennet nimetlerini ve daha önemlisi Allah’ın rızasını kaybetme ihtimalini de hesaba katmak zorundadır. Geleceğe yönelik yatırım alternatifle!"inden muhtemel getirisi en yüksek olanı seçmeye çalışması dogal karşılanabflir, ancak onun ugrunda yasak meyveyi yemesi, yani Allah’ın koydugu - kul hakkinin gasbı gibi - haramlan çigneyerek ebedi nimetleri kaybetmesi pahasına degil. Bu bağlamda israf yasağının da faydanın maksimizasyonuna bir başka sınır oluşturduğunu belirtmeliyiz: “...Yiyin İçin fakat israf etmeyin, çünkü Allah müsrifleri sevmez," (el-A‘râf, 7:31). “Agaçtan tattıklarında kendilerine ayıp yerleri göründü.” Rivayetlere göre Cennet’e girdiklerinde üzerlerinde bulunan-nUrdan elbiselerin Si۴ larak şehvetin temsilcisi ayıp yerlerinin açılması25 şehvetlerini dizginleyemeyip sınırı aştıklarını simgeliyor olmalıdır. Çünkü soyun devamını sağlayan cinsel iktidar ve cazibenin korunabilmesi İçin bell'i miktar tüketim gerektigi gibi eşler ve neslin nafakası İçin de temel ihtiyaç maddelerinin temini kaçınılmazdır. ؟ehvet ,bunları gerçekleştiren dogal dürtüdür. "Kadınlar, ogullar, kantar kantar altın-gümüş, nişanlı atlar, develer, ekinler gibi tatmin kaynaklarının sevgisi (hubbu'ş-şehevât) insanlara güzel gösterflmiştir. Bunlar dünya hayatinin (veya düşük hayatin) nimetleridir {metâCul-hayâtrd-dunya), oysa gidilecek yerin güzeli (husnu’î-me’âb) Allah katindadır,” (Âl-i Imrân, 3:14). Şehvet ve onun tatmini mutlak anlamda kötü sayılmamahdır. Aksi takdirde bu duygunun tatmini İçin Âdem’e tek bir is25 Râzî. Mefâtîhıı‘l-gayb, XTV, 49.
L —
38
A SR-J s a A d e t . t e y
٠
n e t im
- p !ya sa ! l Jç k I s !
tisna hariç sınırsız Cennet nimetleri bahşedilmezdi. Şehvet, ancak tatmini ugruna çiğnenen yasaklar .ranında kötüdür. Ne var ki onun ugrunda yasak çiğneyen insan Allah yerine ؟ehvete teslim olmu ؟demektir. Ancak ؟unu unutmamak gerekir ki dünyaya hükümrân olma ؟ehveti İçinde yanıp tutuşan ؟eytan tarafindan ayni doğrultudaki telkinlerle İgvâ edilene kadar Adem ve Ha١^ a yasak memeden tatmayı denememişti. Çünkü her ikisi de temiz fıtrat üzere ve şehvetlerini dizginleyebilecek güçte yaratılmışlardı. Bu noktada bir başka aşırılığa değinmeden geçemeyeceğiz: "Ey inananlar, Allah’ın size helâl kıldığı temiz şeyleri haram etmeyin; aşırı da gitmeyin. Çünkü Allah aşırüarı sevmez,” (el-Mâide, 5:87). Yasakların çiğnenmesi gibi ‘yasakçılık’, yani dinin özünde olmayan yeni yeni yasaklar icad ederek dünyâyı zindana çevirmek de yanlıştır. İslâm denge dinidir. Bu arada bir başka tecrübeye geçiş yapmak faydalı olacaktır. Yüce Yaratıcı Isrâilogulları’na da babalan Âdem’e yaptığı hitâbın benzerini yapıyordu: "Şu şehre girin, orada diledi^nizden bol bol ^dyin (kulu minha haysu şi’tum ragadâ); secde ederek kapıSindan girin, ‘bağışla’ deyin. Biz de hatalarınızı bağışlarız, ihsan sahiplerine daha da arttırırız,” buyurmuştuk (el-Bakara, 2:58). Burada yasak yok fakat bir şart vardı: Secde ederek 0 şehre kapıSindan girmek ve ‘bagışla’nma dilemek. Böyle yaparlarsa nimetlerin arttırılacagı vadediliyordu. “Ama zulmedenler, kendilerine söylenen sözü başkası ile değiştirdiler. Bunun üzerine Biz de, zalimlere, yoldan çıkmalarından dolayı gökten azap indirdik,” (elBakara, 2:59). Tarih tekerrür ediyor ve şart çiğneniyordu. Böylece babalarının tecrübesinde oldugu gibi yasagm hiçe sa^nlmasının sadece Cennet’ten uzaklaştıracağını öğrenmekle kalmıyor. Cehennemi azabın da tadına baktırılarak uyarılıyorlardı. Çünkü Isrâilogulları İlâhî emre inatla karşı geliyorlardı. Tefsirlere göre emredildikleri gibi ‘bağışla’ anlamına gelen İhıtta' kelimesi yeri
G İR İŞ
39
ne ‘bugday’ adam ına gelen *hınta' kelimesini tekrarlamaya baçlamıçlardı. Fikirleri ile zikirleri u lam ak tad ır ؛kendilerine verilen nimetlere şükretmedikleri İçin bağışlanma ddemek yerine aklilarım buğdayla b.zarak küfrân-1 nimette bulunmuşlardı, s.nraki âyetler bu tefsiri destekleyici mahiyettedir. “Ey Mûsâ! Bir çeşit yemege dayanamayacağız, bizim İçin Rabbine yalvar. Bize, yerin bitirdiği bakliyat, hıyar, sarmısak, mercimek ve s.gan yetiştirsin," demiştiniz de, ‘H a^rlı .İanı daha düşük şeyle mi değiştirmek istiy.rsunuz? Bir şehre inin, şüphesiz orada istediğiniz vardır,’ demişti. Onlara yoksulluk ve düşkünlük damgası vuruldu, Allah'ın gazabına ugradılar...," (el-Bakara, 2:61). İşte yine foydacılık temelli maddi dürtü. Kendilerine, Cennet’ten, günübirlik İhtiyâçlarını karşılamaya yetecek miktarda kudret helvası ve yelve sürekli olarak indiriliyordu. “Bulutla sizi gölgelendirdik, kudret helvası ve yelve indirdik, ‘Verdiğimiz rızıklann güzel olanlarından ^yin,’ dedik ...,” (el-Bakara, 2:57؛ el-A'râf, 7:160 ؛Tâha, 20:80). Fakat muhtemelen hep ayni Cennet nimetleri onları bıktırmıştı. Faydacı yaklaşımla açıklanacak olursa, bu zevat İçin bakliyat, hıyar, sarmısak, mercimek ve sogan gibi zerzevatm marjinal faydası çok daha ^diksekti. Ama faydacılık onlara sadece hüsran getirmişti. Wedowist söylemle, söz konusu zerzevatın hayali bile onlara haz veriyordu. Ne var ki hazcılığın pençesine düşen bu insanlar, maddi tatminin maksimizasyonunu mânevi alemdeki tatminsizlik pahasına gerçekleştirmeye çalışacak kadar ileri gitmişlerdi. Hedonist dünya görüşü de onların durumuna uyarlandığında mutlulukla sonuçlanmıyordu. Vahiy, onların nazarında marjinal feydası çok yüksek gibi görünen zerzevatın, hayırlı Cennet nimetlerinden daha düşük {ednâ) olduğunu söylemektedir. Belki bu günübirlik nimetleri stoklayabüme dürtüsünü tatmin edemedikleri İçin sızlanıyorlardı. Çünkü Tih Sahrası’nda kırk sene bo^ınca sabahlan her ferdin İhtiyâcını karşılamaya yetecek miktarda indinden rızkın faz
40
A SR -1
5 A Â D E T .T E
Y O N E T !M - P lY A S A
İL İŞ K İS İ
lası tekrar göğe kaldırJıyordu. Sadece Cumartesi’nin nasibi de Cuma gününden veriliyordu. Ama onlar, yelveyi stoklamaya yeltenmişler, ancak daha ertesi gün koku؟mu؟tu26٠ Ayrıca İçinde göçebe hayati yaşadıkları çöl ve 0 yaşam tarzına uy^ın olarak gökten inen yiyecekler toprak mülkiyetine ve Fira١nın ülkesinde ulaştıkları medeniyetin (!) tesisine izin vermiyordu. “Bulutla sizi gölgelendirdik..." ifadesi sığınma ihtiyacuıı karşılayan meskenlere gerek duymadıklarım bildiriyor olmalıdır. Asimda 'yerin bitirdikleri’ kavramı verimli topraklan ve onların mülkiyetini, dolayısıyla da yerleşik hayati, yani medeniyeti simgeliyordu. İşte beklentüeri gerçekleşmiş; ‘bir şehre inmelerine’ ruhsat verümişti. "Onlara yoksulluk ve düşkünlük damgası vuruldu, Allah’ın gazabına ugradılar”. Bu âyetlerin T e ^ a t’taki benzerlerine çağdaş Yahudi psikoterapist Erich Fromm’un getirdigi yorum gayet ﻻginçtir27: Kudret helvasını saklama imkânı yokken hububat türünden yiyecekler stoklanabilirler ve sahiplerine güç kazandırırlar. insanların tarım ve h a ^ n c d ık la geçindigi derinlerde herkes, temel ihtiyaç maddelerine sahipti ve daha fazlasını elde etme ihtirasları yoktu. Ozel mülkiyet kapital ve güç kaynagı olarak kullanümıyordu. İşte Isrâdogulları’nın söz konusu hikayesi o devre has anlayışın simgesel anlatımıdır. Meta ve yiyecekler.çogalınca bunlara sahip olan sınıf tahakküm ettigi diğerlerini ancak temel İhtiyâçlarını karşdayabilecek şekilde çalıştırmaya başladı. Ataerkil devletin zaferini simgeleyen bu sömürünün asil kurbanları köleler, işçder ve kadınlar 0İdu28. Fromm’a göre insanin kendi 26 Zebîdî, Zeynuddln Ahmed b. Ahmed, Sahih-i Buhârî Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi (trc. ve şerh: Ahmed Naim-Kâmü Miras), Ankara 1978, IX, 81-82. 27 F r.m m , Erich, For the Love ofLife, New York 1986, s. 143. 28 Bize göre işveren istihdam ettigi kişinin işgücü ve zamantnj üretim adına tüketmektedir. Kendi hesabına çalışanlar işgücü ve zamanlarının tüketimini sınırlamakta hürdürler. Günümüzün sanayi köleleri 'işçi'ler eskinin toprak köleleri 'serFler gibi işyerleri ile birlikte alımp satılmaktadırlar. Ne var ki onlar, işsizhgin bütün toplumların müzmin bir içtimaî-iktis^.dî hastalığını oluşturduğu çağımızda, özellikle işsizlik sigortasının bulunmadıgı ülkelerde, işlerini bırakıp aç kalmakta hürdürler.
G!RJ?
41
çıkarları ugruna başkalarını kullanması Neolitik toplumlarda bilinmeyen inceltilmiş bir yamyamlıktan ibarettir. Isrâilogulları’nın mUlkiyetçilik, istifçilik ve faydacılık temelli ekonomik davranışlarının benzeri ibadete tahsis edilen Cumartesi gününe üişkin tutumlarında sergilenmektedir. "Muhakkak içinizden Cumartesi günü azgınlık edenleri biliyorsunuz. İşte Biz onlara ‘aşağılık maymunlar olun,’ buyurduk ve bunu çağdaşları ile ؟onradan geleceklere ibret verici bir ceza, sakınanlara ise ögüt olsun diye yaptık," (el-Bakara, 2:65-66);"... Onlara ‘kapıdan secde ederek girin,’ dedik ve ‘Cumartesiler’i azıtmayın,’ b u ^ rd u k da kendilerinden saglam bir söz aldık,” (en-Nisâ, 4:154); “Onlara, Cumartesi’ye saygısızlık yapan sahildeki kasabanın durumunu sor. Hani Cumartesiler’i balıklar akm ediyor, diger günlerde gelmiyordu. İşte Biz, onları, yoldan çıkmaları ^dizUnden bOylece deniyorduk,” (el-A‘râf, 7:163)25. Tefsirlere göre Allah, Isrâilogulİarı’na Cuma gününü ibadete ayırmalannı emretmiş ancak onlar, inançlarına göre, Yaratıcı’larının evreni yarattıktan sonra dinlendiği gün olan Cumartesi üzerinde diretmişlerdi, istekleri onaylanmakla birlikte kendi tercihlerine sadakadan denenmek üzere özellikle 0 gün balıklar sahile sevkedilmişti. Mulkiyetçilik ve istifçilik güdülerine yenilerek İçine balıkların girmesi İçin gOletler kazmışlardı. BOylece Cumartesi ٠ inü göletlere giren balıklan Pazar ^inU avlıyorlardı. Tâbiri câizse foydacı ekonomik dürtulere kapılıp kutsal güne saygısızlık veya sözlerine itaatsizlik ettikleri İçin lanetlenmişlerdi^.. Halbuki yasaklan çiğneyerek sahip olmak ‘hüâfet’in degil ‘mülk’ün, yani mUlkiyetçiligin temelidir. Bir başka âyette Isrâilogulları’nm mUlkiyetçilik duygulannın şiddeti şu sözlerle ifade eddmektedir: “Mûsâ’dan sonra Isrâilogulları’nın derigelenlerini görmedin mi? Peygamberlerin29 Nisâ' (4:47) ve Nahi (16:124) sûrelerinde de bu tecriibeye atıf vardır. 30 Râzî, M efââul-gayb, III. 109 vd.; X. 122; XI. 96; XV. 36-37; XX. 137.
42
a sr
-1 s a A d e t . t e y
٥n e t ٤m - p ! y a s a
!L !Ç K I S J
den birine, ‘Bize bir melik gönder de Allah y.lunda savaşalım,’ demişlerdi ... Peygamberleri .n lara ‘Allah size Tâlüt’u melik olarak gönderdi,’ de^dnce ‘Biz mülke ondan daha lâ ^ k iken ve ona malca bolluk verilmemişken meliklik ona mı kalmış!?’ dediler ...,” (el-Bakara, 2:246-47). iddialarım İnkâr sadedindeki şu âyet tasviri tamamlamaktadır: “Yoksa onlann mülkten hissesi m i var?! Eger öyle olsa idi, insanlara bir çekirdek bile vermezlerdi. Yoksa Allah’ın bol bol nimetlendirdigi kimseleri mi ؟ekemiyorlar?! ...,( ”اتen-Nisâ, 4:53-54). Ayrıca bizce burada hem egoizme hem de mukayeseli faydaya {comperative utility) İşaret vardır. Fromm ’a göre32 fert, kanaat getirebileceği hayat standardım daha yüksegi ile karşılaştırınca yeterli görm em ece ve a^mı şeylere sahip olmak İ ؟in (yahut olamadıgmdan) kıskançlık duygusu İçinde kıvranmaya başlamaktadrr. Bu aşamada sahip olma dürtüsü bölüşme duygusuna baskm çıkar ve gerçekleştikçe de kişiye haz verir. Ne vai’ ki egoist mülkiyetçihgi varlıgınının gayesi edinen kişi iyice harisleşerek rakiplerine karşı kıskançlık ve hatta düşmanlık beslemeye başlar. Çünkü hepsi, onun daha fazla şeye mâlik olmasını engellemektedir, ihtirasına sınır koyamayan bencil mülkiyetçi gerçek mutluluğu asla tadamayacaktır. Kendi m ülkünü kıskandıklarım düşündügü alt sınıf mensuplarından dâima korkacaktır. Kurtuluşu, ayni ekonomik güce sahip olanlarla dayanışma İçine girerek daha güçlü ve daha güçsüzlere karşı çıkmakta arayacaktır. İşte önce Sinıfların oluşum una katkıda bulunup sonra Sinıflararası çatışmalara yol açan psikololik bozukluk. Sanayi çağının doguşu ile birlikte, toplumsal mutluluğu otomatik olarak gerçekleştirecegi ileri sürülen egoizm ne yazık ki sosyal kargaşaya yol açmaktadıı.. 31 Bu âyet şe)^a»ın, bir kıraâte göre. Adem .i kandırmak İçin meliklik vâdettigini bildiren âyetlerle birlikte düşünülmelidir. 32 Bk. Fromm, To Have or to Be, s. 15-16.
G !R !5
43
Ademogiu'nun bir vadi d.lusu altını55 olsa İkincisini ve sonra üçüncüsünü isteyeceğini, onun gözünü ancak kara topragın do^nıracagını bildiren hadis, Âdem'in tecrübesi çerçevesinde düşünüldügünde, bu psikolo^i^d çok güzel yansıtmaktadır^^. Halinden memnun olmayanlara kendüerini daha kötü şartlara katlananlarla kıyaslayarak şükretmelerinin öğütlenmesi, modernistlerin iddialarının aksine, kadercilik şemsiyesi altında sömürü düzeninin meşruiyetini sağlamaya yönelik bir statükoculuğa degil, bencü mülkiyetçilik, istifçilik ve faydacılık psikozundan kaynaklanan sınıf çatışmalarını önlemeye matuftur. Müslüman fert, insan İçin yaratılan nimetlerden meşruiyet zemini dairesinde nasiplenmek üzere azami gayret harcamaya teşvik edilmiştir. Insanla şe^anm birbirine düşman olarak y e^izüne indirilmesi, tüm güçleri şerre karşı seferber edip hayra dogru koşacak canlı, hareketli, değişken bir bireysel ve toplumsal yapıyı beraberinde getirecefoir. Müslüman İçin ‘statükoculuk’ ancak toplumsal ahsenu’t - t a k â mertebesine ulaşıldıgmda söz konusu olabilecek soyut, kuramsal bir kavramdır. İslâm'da Değerler önceliği ilkesi
Y ukarıda belirtd d ig i ü zere ‘M ü lk A llah’ın d ır’ ve insan, o n u , m elik olarak degil de A llah’ın halifesi sıfatı ile k u llan m ak tad ır. A llah’ın m ü lk ü n d e n k en d isin e b ahşedilende, diger in san ların h a k la n söz k o n u su o ld u g u İçin, m u tla k ta sa rru f h ak k ın a sahip d e g ü d i r 3 5 . Bu d u ru m şu âyette açıkça belirtilm ektedir: “A l-٩ lah’ın sizi b aşına diktigi m âlların ızı b e ^ n siz le re verm eyin...,” [en-N isâ, 4:5). B urada sefihlerin m a lla n İçin ‘m alların ız’ İzâfe33 Hadisin ferklı rivayetlerinde altın yerine mal veya hurmalık kelimesi kullanılmaktadır. 34 Müslim, Z k a t 116-119; Tirmizl, Zühd 27; Menâkıb 32,64; Ibn Mâce, zuhd 27. 35 Bk. el-En'âm, 6:165; el-Furkân, 24:133; ez-Zâriyât, 51:19; el-Hadld, 57:7 vb.
44
A S R .1
S A A D E T .T E
Y ٥ N E T !M ٠ P JY A S A
İL İŞ K İS İ
ti kullanılarak mülkiyetin t.plum sal b.yutuna dikkat ؟ekilm e^edir5٥. Aslen kendi tanımladığı insan hak ve hürriyetlerinin muhafazası ilkesini benimseyen ve Veda Hutbesi'nde Peygamber’inin (s.a.s.) agzından. yUzbinlere: “Mallarınız ve kanlarınız birbirinize haram kılmdıﻗﺎ7 الdiye evrensel beyannâmesini hayknan İslâm, bunun yanında <‘Lâ darara ve lâ dtrâr (Zarar ve zarara zararla mukabele y٠ktur)"38 hükmünü k .y m a^ İhmâl etmemiştir. Demek ki insanin kendisi İçin vaz geçilmez olan hak ve hürriyetlerini başkalarına zarar verecek şekilde kullanmasına izin verilmeyecektir. Yani, bu hak ve hürriyetler insanin varlığı ile ilintili olup mutlak ve dokunulmazdırlar, denilemez. Aksi takdirde hiç bir otorite tarahndan asla müdahale ve kontrol edilemezlerdi. Mutlak hak ve hürriyet fikri reddedilince, hak sahibinin faaliyetleri hukukun denetimine açık olacak; onun tanıdığı haklar meşrU, tanımadıkları g a^-i meşrû sayılacaktır, öyle ise bireyin hak ve hürriyetleri, ancak toplumunkilerle uyum İçinde kullanılabilir. Bu esastan hareketle fertlerin, kendi mallarım - kamu zararına olarak - imha etme haklan dahi Sinırlandırılabilmektedir. Tabii bu noktada müdahalenin bo^mtları gündeme gelmektedir ki bunun ölçüsü: “Zaruretler kendi miktariannca takdir olunur", “Bir zarar kendi misli ile İzâle olunamaz", “Zarar-I eşed zarar-ı ehafile İzâle olunur", “Zarar-I âmmı def İçin zarar-ı hâs ihtiyar olunur", “iki fesat teâruz ettikte ehaffi irtikâp fie a'zamın çaresine bakılır”, “Ehven-i şerreyn ihtiyar olunur’’, “Iztırar gayrin hakkini iptal e؛mez”, "Zarar bi-kaderi’l-imkân d ef olunur” gibi kaidelerde ifadesini bulan hukuki yaklaşımdır, ö te yandan “Bir özür İçin câiz olan şey ol özrün zevali fie bâtıl olur” ve Mâni zâ36 Ayrjca bk. el-Bakara, 2:188. 37 BuhârI, Hac 132 ؛Müslim, Hac 147; ibn i c e , Menâsik 76. 84. 38 M uvatta, Akdiye 31 ؛Ibn Hanbel, el-Mıısnedı 1,313 ؛V, 327 ؛Ibn Mâce, Ahkâm 17؛ Mecelle-i Ahkâm-Î Adliyye, md. 19.
GiRl?
45
ﻻoldukta memnu avdet e d e r . ” 39 Değerler önceliğini yansıtan söz konusu külli kaideler geregince, bireysel (marjinal) fayda ile kamu yaran çatıştığında İkincisi korunacaktır. Aksi bir durum şeriatın gayesi ile çelişecektir. ؟eriatın ana gayesi def-i mefsedet ve celb-i menfaat ile âmme maslahatının - ki buna marjinal fayda ile kavramsal mukayeseyi kolaylaştırmak İçin kollektiffeyda denilebilir - gerçekleştirilmesini kapsar. Fakihlerin klasik sınıflamasına göre âmme maslahatı üç ana kısma ayrılır: önem Sirasına göre z a rû ri^ â t, h â c i^ â t ve tahsîni^٢ât. Z arûri^ât şu beş şeyin muhafazası ile gerçekleşir: din, akil, nefis, mal ve nesil^.. Bazı âlimler bunlara ‘ırz’ı da eklemektedirler. Artık günümüzde önemi yeni yeni kavranan ‘çeyre’nin muhafazasını flâve etmek zorunlu olmuştur, ؟evrenin muhafazası kapsam bakımından diğerleri ile kesişse bile tamamen örtüşmez. Kaldj ki a)mı kesişen alanlar diger beş şey İçin de söz konusudur. Gazzâli ve Şâtıbî'ye göre^J dinin muhafazası flk Sirada gelmektedir ki bu yorum hilafet misyonu ile um m aktadır. Çünkü din korunamazsa, yani insani kendine halife kılan mutlak bilgi kaynagı olan Allah fle râbıta koparılırsa yer^zUnde fitne ve fesat hUküm sUrecegi İçin diger şeylerin muhafazası zoı٠laşacaktır'٤2٠Başka deyişle burada da değerler önceliğinden söz açmak mümkündür. Bu nokta bir açıdan çok önemlidir: Eger değerlerin çatışmaSI )ahut birbirleri İçin feda edümesi kaçınılmaz olursa öncelikli 39 Bu küllî kaideler İçin bk. Mecelle, md. 33 ,31 ة2 - 29ا. 40 Geni ؟bilgi İçin bk. Gazzâli, Eb٥ Hâmid Mulıammed b. Muhammed, el-Mustasfâ miti 'ilmVl-usûl (Fevâtihıı’r-rahamüt ve musellemussubût ile birlikte), Beyrut, ts. (Dâru ihyâ’i’t-turâsi’l-Arabi), I, 286-315; Şâtıbî, Ebû Ishak Ibrâhim b. M ۵sâ, elM uvâfakatfı usûli’ş-şerî'a (nşr. Abdullah Dirâz), 1-111, Kahire, ts., (Matba'atu'lm ektebeti't-ticâri^e), II, 5 vd.. 41 Gazzalİ, el-Mustüs/â, I, 294-96, 312-13 ؛Şâtıbî, II, 39. 42 Burada belki tiim inananların yok oluşunu kaçınılmaz kılan bir ferazi durum u islisna etmek gerekir. Çünkü bu durumda dinin muhafazası önceliğini yitirir.
46
A S R -1
5 A Â D E T .T E
Y ٥ N E T !M ٠ P !Y A 5 A
!L !? K 1 S !
olanların k.runm ası esastır. Mesela, geregi durumunda dinin muhafazası İçin savaşarak bazı canlan ve mallan zorunlu olarak telef etmek meşrUdur. insani ibadet şuuru ile y e^ izü n ü n iman İçin kendisine halife kılan ,hice Yaratıcı, hakkin hakimiyeti ugrunda maddenin zaruret miktarınca tahribine cevaz vermektedir. Şeriatın gayesi Islam ü m m etin i, zulUm ve sapkınlığın sebep olacagı fitnelere m eydan verm eyecek şekilde ö rg ü tle m e ^ gerekli kılar. Ç ü n k ü dini terbiyenin yönlendirdiği ferdî im anla b u n u n yansım ası olan ibadet h e r ne kadar İslam ’ın tem el unsurları ise de, beşerî acziyet ve gaflet, insano ğ lu n u n denetim ini üstlenecek bir otoriteyi kaçınılm az kılm aktadır. İşte b u ilişkilerin sağlıklı ve düzenli şekilde y ü rü tü lm esin i üstlenen müessese devlettir. Islam d in i b ü tü n insanlık İçin flelebed geçerli olan flkelerini vaz‘ etm ekle kalm am ış, b u n ların devlet tarafından neşir ve tatbikini saglam ayı da hedeflem iştir. Hz. Peygam ber’in (s.a.s.) şu sözü bun u açıkça ifade etm ektedir: “Allah K ur’ân fle kaldırm adığını sultan (siyasî o to lite) ile kaldırır.43"
Ancak unutmamak gerekir ki Islam devleti neticede hflafet düsturunun ifosından sorumlu fertlerden oluşan bir müessesedir. Dolayısıyla Allah fle hem Müslüman fert hem de devlet araSinda dikey bir âmir-memur ilişkisi söz'konusu iken fertlerle devlet arasında karşıhklı olarak emir bi’l-ma‘rûf ve nehiy ani’1münker sorumluluğuna dayalı yatay bir denetim ilişkisi mevzubahistir. Bunun İçin devlet erkanı Allah’ın emirlerine karşı gelen Müslüman fertleri hak yola getirmekle mükellef oldugu gibi tersi de doğrudur, zalim idarecilere karşı hakki söylemenin cihad sayılmasının mantığı budur^؛. Devletin, fertler üzerindeki tasarruf hakki yukarıda çizüen çerçeve fle sınırlıdır. 43 Ibn Teymiyye, Ebu'1-Abbâs T akıyyudîn Ahmed, el-Hisbe (MecmıVufetâvâ اﻹ ؟ذde, c. XXVIII, nşr. ‘Abdurrahmân b. Muhammed), Riyad 1381-86, s. 107. 44 Bu nedenledir ki İslâm'da yegâne kanun koyucu Allah'tır. Devlet zaman ve zeminin dogurdugu hukuki boşlukları değişmez ilkeler ؟erçeyesinde şeriatın nıhuna
GJRl?
47
Şer‘î hukuka riayetle mükellef olan devletin görevi herhangi bir sınıf veya zümrenin ؟ıkarını gözetmek degil, sosyal güvenlik, adâlet ve dengenin gerçekleşmesine katkısı bulunan kaçınılmaz hedefleri tahakkuk ettirmektir. Aslında devlet, müdahale ettiginde kamu iradesini temsfl yetkisini kullanmaktadır. Bu da devletin kişi hak ve hürriyetlerine müdahalesi degil, toplumun, denge ve adaletin temini suretiyle kendi İç düzenini sağlamasıdır. İşte iktisadi haklar da insan hak ve hürriyetlerinin bir cüz’ü olup, ancak hukukun çizdigi Sinırlar İçinde kullanılabflir. Sahabenin İktisadî Anlayışının Usul YOnUnden önemi
Yukarıda vurgulanmaya çalışılan ‘halife-merkezli’ {calipho-centric) iktisadi doktirinin gerçekleştirilebilirligi hususunda sahabenin tutum ve uygulamalarına bakmak usul yönünden kaçınılmaz olmaktadır. Çünkü dinin temelini oluşturan Kur’ân ile hadisleri onlar zaptetmiş, akâid ve ftkhın çerçevesini-esaslarını onİarın yorumlaı.! yahut ictihadları şekillendirmiştir. Bizzat Hz. Peygamber (s.a.s.) taraflndan yogurulup egitflen sahabe bizim İçin ‘örnek kitle’ olarak gOsterflmişlerdir. Ferdi bazı sapmalarına ragmen asla aşılamayacak bir cemaat olarak nitelendirilmişlerdir. Bu vasıflan bakımından özellikle mUlke ve servet terakümüne karşı takındıkları tavır yeni dünya İçin önereceğimiz iktisat sistemi açısından bü^ik önem arz؟tmektedir. Sonraki bolümde genişçe ele alınacağı üzere sahabeden bazılan Bizans ve sasânî imparatorluklarına ait toprakların fethi fle birlikte oluşan yeni iktisadi İmkânları değerlendirerek çalışmış, kazanmış ve h a tta ^ ^ Ğ t yapmıştır. Ayrıca şunun vurgulanmauygun .larak doldurur. Bu bağlamda halifetuUah ve zilluUâh (AUah'ın gOlgesi) ideolojileri arasında çok önemli bir fark dogdugunu da gOzden kaçırmamak gerekmektedir. Birer halifetullâh olan Müslüman devlet erkânı ayni sıfotı taşıyan tebeaya hesap vermek zorunda iken zillullâh addedilen Fârisî devlet başkanları dokunulmaz sayılıyorlardı.
،
48
A S R -1
S A A D E T 'T E
Y .N E T IM - T İY A S A
IL l? K !5 !
Sinda da büyük yarar vardır: Sahabe servederi diger insanları sömürerek yapmadıkları gibi t.plum üzerinde sulta kurmak İçin de kullanmamışlar ؛aksine, gerektikçe tüm varlıklarım hayır İşlerine harcayarak kamu huzurun uu sağlanmasına bü^ik katkıda bulunmuşlardır. Çünkü onlar, Allah tarafından yaratılıp insanoglunun hizmetine sunulan her şeyin kendilerine emanet oldugunu biliyorlardı: "Yerdeki her şeyi sizin İçin yaratan O’dur...," (el-Bakara, 2:29)“ ؛Allah’ın yerdekileri... buyruğunuz altına vermiş olduğunu görmez misin?!” (el-Hac, 22:65)“ ؛Allah’ın göklerdekileri de yerdekileri de buyruğunuz altına verdiğini, nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsan ettiğini görmez misiniz?!...” (el-Lokmân, 31:20). insan bu emanet üzerinde ancak O’nun buyurduğu şekilde tasarruf etmekle mükelleftir. Bu bağlamda Hz. Peygamber ve sahabenin maddeye karşı tutum larının, eşyanın isimlendirilmesi ve faydacı tavırla ilgili bo^mtunu yansıtması açısından önemli bir başka n o k ta a deginmek istiyoruz. Muhakkak sahabe, çeşidi âyetlerde bildirildigi üzere yerle gök arasındaki şeylerin Yaratıcı’larını tesbih eden vai'lıklar olduğunun ve bunların Allah taraftndan kendilerine emanet edildiğinin şuurunda idi. Dolayısıyla hilâfet düsturuna uygun bir şekilde kullanılacak muhataplar gibi gördükleri İçin olmalı ki eşyanın hemen hepsine vasıflarına uygun isimler verirlerdi. Büyük-küçük baş hayvan, giysi, ev eşyası, .silah, bayıak, sancak ve çadır gibi şeylere güzel isimler ko٠^ nuşlardı. Bir tarafta tüketim çılgınlığı {consumerism) ile her şe^d bireysel tafmin İçin tiiketrheye, yok etmeye çalışan ve hatta insani metâlaştıran materyalist anİavış, öbür tarafta esyaya bir varlık, kimlik, şahsiyet, deger, m â n e v ^ î atfeden ؛onunla diyaloga girmeye, onu korumaya çalışan ^uİY^hali.... Bu dünya görüşüne sahip, bu egitimden geçmiş, bu şartlanma içindeki bir Müslüman nasıl olur da m.addeci faydacılık ve hazcılık ugruna, her şeye, yok etme duygusu ile yaklaşabilir?! Kanaatimizce Islâm’ı m ate^alizm -
G İR ÎŞ
49
den ayıran en önemîi OzeUiWerden birisi söz k .n u su İnsan-eçya diyal.gudur. A ^ıca şu da kaydedilmelidir ki refoh patlaması sonucunda belli ellerdeki servet terakümlerini ciddi boyutlara ulaştıran؛. ؟yeni oluşuma karşı sahabe arasından bazı tepkiler ^ikselmeye başlamıŞj bunun bayraktarlığım ise Eb۵ Zer el-Gıfârî yapmıştı. Ancak Ebû Zer el-Gıfâri’nin başı ؟ektigi en zahid sahâbilerin dahi hayatlarım sürdürecek kadar mal varlığı edindikleri, asla toplumun diger kesimlerine avuç açan asalak bir sınıf oluşturmadıklan unutulmamalıdır. Ne var ki onun bu aktif mücadelede genellikle yanlız kaldığı görülmektedir. Mümkün mertebe her türİÜ dünya nimetlerinden uzak yaşamayı hayat tarzı olarak benimseyen ^ m â n el-Fârisî, Ebu’d-Derda, Abdullah b. Ömer gibi zUhd ve ta ^ a sahibi sahabede dahi ayni mücadele yöntemi gözlenememektedir. Ebû Zerr’in Hz. Ömer döneminde yaşanan refah patlamasına tepki gösterdiğine dair kayda rastlanamaması oldukça ilginçtir. Buradan onun refahtan çok sepetin teraküm ve kullanım tarzı ile devrin şartlarından kaynaklanan sağlıksız dağılımına karşı mücadele verdigi düşünülebilir. د dilen memleketler halkının mallarından peygamberine verdikleri: Allah, peygamber, yakınlar, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir ؛tâ ki içinizden zenginler arasında dolaşan bir devlet (yani güç) olmasın...," (el-Haşr, 59:7). ister Ebû Zerr’inki gibi aktif isterse digerlerininki gibi pasif olsun verilen mücadele daha sonraki dönemlerde gUncelhgini koruduğu gibi ilmi platforma da taşınmış, bu akima karşı bir tepki hareketi baş göstermiş, telif döneminin başlarında söz konusu hususu tartışan eserler hazırlanmıştır. Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî’nin MUslUmanlar’ı çalışıp kazanmaya teşvik İçin kaleme aldıgı Kitâbu’l-KesB bunların ilklerindendir. Günümüze 45 Bk.EK3.
50
A S R -1
SA A D ET’TE
y o n e t im
- p iy a s a
! l iç k is !
ulaşan eserlerden Hâris b. Esed el-Mubâsibl’nin (ö. 243/857) Kitâhu'l-Mekâsîh)[) Ebû Osmân Amr b. Bahr el-cahiz’in (ö. 255/868-9) Kitâbu)t-Tabassur bi>t-ticâre’si) Ebû Bekir Abdullah b. Muhammed b. Ebi'd-Dunyâ’nın (ö. 281/894) !slâku’l-mâri) Eb۵ Bekir Aluned b. Muhammed el-Haliai’in (ö. 311/923) elHass (ük’t-ticâre ve’s-stnâ(a ve>l-(ameî[) Ebu’l-Fadi Ca'fer b. Ali ed-Dunaşki’nin (5/11. ١^.) Kkâbul-lşâre ilâ mehasinVt-ticâresi) Ebû A bd^âh Muhammed b. Abdirrahmân el-Hûbeyşî’nin (ö. 782/1380) el-Berekefifadli’s s a y ve’l-hareke'si de onu izlemiştir. XX. yüzyıla ulaşıldığında karşıt görüşler dogal olarak kendilerine sosyalizm ve liberalizm cephelerinde yer bulmaya çalışmıştır. Bugün bize düşen hilafet-merkezli iktisadi doktirinden hareketle günün şartlarına uygun yeni bir sistem kurmaktır.
b ir in c i
b ö l ü m
Piyasalar
ا. URETIM
fa k tö rleri
PİYASALARI
K.nvansiyonel ekonomi biliminde üretim faktörleri emek, toprak ve sermaye olmak üzere ü؟e anılmaktadır. Biz de incelememizde bu üçlü tasnifi esas aldık.
A.
SERM A Y E
P İY A S A S I
Konuya girmeden önce ؟unu belirtmekte yarar vardır: Tarih bon n c a güçlü medeniyetler verimli su havzaları ve İşlek uluslararası ticaret yollan üzerinde doğmuştur. Nil ve Dicle-Fırat (Mezopotamya) havzalarmdaki medeniyetler buna örnektir. Hz. Peygamber tarafindan kurulan İslâm Devleti, ikinci halife Ömer döneminde başlayıp onun halefi Osman devrinde iyice genişleyen fetihlerle birlikte, medeniyetlere beşiklik eden bu havzaları devrin süper güçleri Sâsânî ve Bizans imparatorluklarının elinden almış, ayrıca deriki tarihlerde uluslararası ticaretin can damarları olan ipek ve baharat yollan üzerinde hâkimiyet kurma İmkânına kavuşarak tarihin akışını değiştirmiştir. Batılı ekonomi tarihçderi Amerika kıtasının Kristof Kolomb tarafindan keşfi de (M.S. 1492) birlikte bu kıta^n İstdâ eden Ispan
52
A SR -1
S A A D E T .T E
Y Û N E T IM - P J Y A S A
؛L J ? K !S İ
ya, p.rtekiz, Ingütere, Fransa gibi sömürgeci Avrupa ülkelerine akan altın ve gümüşün dünya tarihinde dönüm noktası oluşturacak değişimlere zemin hazirladi.nl belirtmektedirler. Halbuki Batı'daki gelişmelerin benzerine Dogu’da yaklaşık sekiz asır önce rastlanmaktadır. Bizans ve Sâsânî imparatorluklarından Medine merkezli İslâm topraklarına transfer edilen servet, Amerika kıtasının keşfi ile birlikte Avrupa ülkelerine akıtılan degerli madenlerinkine benzer bir etki yapm ışt^H z. Ömer döneminde fethedilen Medâin’deki sara^n hazinCsinde 3.000.000.000 (üç müyar) dirhem ele geçirilmiş olması^^ söz konusu servetin bo^mtuna ÜİŞ'kin yeterli fikir vermektedir. Bu servetin yol açtığı ilk ve belirgin etki teda١hildeki para miktarında görülen artış olmuştur. Daha önce kraliyet hazinelerinde saklanan olağanüstü boratlardaki seı٢etin, çoğunluğu toplumun alt kesimlerine mensup mücahidlere intikah neticesinde, alim gücünün ^ikselmesi her türlü mala karşı hissedilir bir talep artışı doğurmuş ؛devlet tarafindan düzenli olarak verilen atâlar da talebi kamçılamış olmalıdır, ö te yandan yeterli arz seviyesini yakalayabilmek İçin üretim ve dağıtım İmkânlarının iyileştirilmesi gerekiyordu. Devrin İmkânları çerçevesindeki büyük ölçekli yatırımlar İçin sermaye birikimine ihtiyaç vardı. Bu durum servetin zaman zarhanbeili şahıslara akışını ve gerektigi anda öz kabakların dışında kullanıma hazır mâlî kabakların bulunmasını zorunlu kılıyordu. Aynca sınırları sürekli genişleyen devletin tüm tebaasını refoh artışından âdil bir şekilde faydalandırabilmek İçin para ve mallarm hızla tedavülü gerekiyordu. İşte 0 dönemde bu ihtiyacı karşılayacak kurumlaşmanm saglanıp sagla46 Taberi, Ebû Ca'fer Muhammed b. Cerîr, Tânhu’l-umem ve’l-millûk (nşr. Muhammed Ebu'1-Fad!). Kahire 1960-70, IV, 10, 11; Ibnu'1-Esîr, Ebu'l-Hasan Ali b. Ebi’l-Kerem Muhammed b. M uhammed eş-Şeybânî, el-Kâmîl f ı ’t - t â â (nşr. c. I. T.ruberg), ikiden 1851-76, II, 513; Ibuu'1-Esîr bu rakamı üç trilyon olarak da kaydetmektedir.
? !Y A S A L A R
53
namadıgı, s.nraki neslUere Ornek gOsterüen sahabeye alt se^etlerin b.yutlarının ne oldugu, ribânın her türlüsünü yasaklayan yeni sistemde tedavül s٠runlarının açılması İçin hangi mekanizmaların gehçtirildigi gibi meselelere cevap aranacaktır. incelememize ilk önce sermayenin oluşumuna aracılık etmesi bakımından para ile başlayalım. a. Para Bir cemiyette herkes tarahndan ortak deger ölçüsü ve mübadele aracı olarak kabul edüen nesneye para denmektedir. Sermaye ise başka mal ve hizmetlerin üretiminde bir faktördür. Bu özellikteki mallara sermaye mallan denir. Doğrudan dogruya üretime vaSita olmak yerine sermaye mallarının alımına aracılık eden para da mecazi anlamda s e r m a y e d i r ^ 7 . Hz. Peygamber ve Hulefâ-yı Râşidîn devlet gelirlerinin tamamini bekletmeksizin gider kalemlerine h a r c a r l a r d ı ^ ® , özellikle hilâfeti devrinde devlet gelirleri kayda deger oranlarda artış gösteren Hz. Ömer'in Bahre^m'den tahsil edilen bü^ik miktarlardaki verginin bir kısmını zor zamanlar İçin ihtiyat akçesi olarak tutması yönündeki teklife şiddetle karşı çıktıgı bilinmektedir^.. 47 Orman, Sabri, “M ٠٥em iktisat Literatüründe Para, Kredi ve Faiz”, Para, Faiz ve İslâm, Istanbul 1-987, s. 2. 48 Eb٥ U ^ y d , Kâsım b. Sellâm, Kitâbu'1-Emvâl (nşr. M. Halil H e^âs), Kahire 1401/1981, s. 251 ؛ibn Hanbel, Kitâbu’z-Zuhd, (n?r. M. Celâl ؟erefl, Beyrut 1984, II, 48 ؛a.mlf, Kitâbu F â l i ’s-â â b e , (n?r. Vasiyyullâh b. Muhammed Abbâs), Cidde 1403/1983,1,٠531, 532, 533, 541, 546 ؛Eb۵ Nuayra el-lsfehâni, Ahmed b. Abdillah, Hilyetu’l-evliyâ’, Kahire 1394/1974,1, 81 ؛Ibn AbdUber, Eb٥ Amr Yûsuf b. Abdillâh b. Muhammed, el-îstîâbfi ma’rifeti’l - â â b (İbn Hacer, e l - î â e k n n rında). Kahire 1328, III, 4 9 ,50 ؛Gazzâli, Eb٥ Hâmid Muhammed b. Muhammed, îhyâu ulûmi’d-dîn. Kahire 1387/1967, II, 175 ؛Muhibbuddin Eb٥ Ca'fer Ahmed et-Taberi, er-Riyadu’n-nadira fi menâktbi’l-aşara, Beyrut 1405/1984, III, 211؛ a.mlf, Zehâîru’l-ukbâ fi menâkıbi zevî’I-kurbâ, Kahire 1356, s. 101. 49 Ibnu’t-Tıktaka, Muhammed b. Ali b. Tabâtaba, el-Fahn f î ’l-âdâbi’s-sıdtâniyye ve’d-duveli’l-Islâmiyye, Beyrut, ts. (Dâru Sâdır), s. 83.
54
A S R .1
S A A D E T 'T E
y .N E T iM - P J Y A S A
İL İŞ K İS İ
TemeWe o dönemin para politikası, günümüzdeki merkez bankası ve hâzinenin işlevlerini gören be^ülm âün rezervlerini en aza indirmek yönünde olmuştur. Bunun neticesinde tedavüldeki para miktarı azami seviyeye çıkmıştır. Ayrıca eritme ve kırpma gibi yollarla sağlam sikkelerin gereksiz yere bozulmasını yasaklayan؟. Hz. Peygamber'in (s.a.s.) paranın mevcut değerini korumaya çalıştığı ileri sürülebilir. Yine mallar arasındaki takas ekonomisine, riba tehlikesinden dola^ bazı sınırlamalar getirerek para ekonomisine geçişi hızlandırmayı ve para piyasasını hareketlendirip güçlendirmeyi hedeflediği düşün ülebilir-٩٤. Buna karşılık hem klasik İslâm kaynaklan hem de nümizmatik bulgular Hz. ResUlullah ve Ebû Bekir dönemlerinde sikke kesflmediği hususunda ittifak halindedir0 .2 ؟dönemlerde Bizans dinarları (RUmiyye veya Herâk!i)^e) yanında Sâsânî dirhemleri (Kisrevi^^e) ve Yemen dirhemleri (Himyeriyye) tedavülde kalm ıştır5؟. Yani altın ve gümüşe dayalı çift maden sistemi >1irürlüktedir. Tedavülde fels denen bakir paralar da bulunmaktadır ancak bunlar daha çok bozuklu İhtiyâcını gidermek İçin çıkarılmışlardır. Ayrıca özellikle Hicaz bölgesinde olmak üzere Müslü50 Ibn EbJ Şeybe, Ebû Bekir Abdullah b. Muhammed b. İbrahim, el-Kitâbu'1-Mnsannaffı'l-ehâdıs ve’l-âsâr, Beyrut 1409/1989, IV, 535 ؛İbn Hanbel, el-Musned) III, 419 ؛Ibjı Mâce, Ticârât 52 ؛Ebû Dâvûd, B u ^ ' 48 ؛Mâverdl, Ebu'l-Hasaıı Ali b. Muhammed, el-Ahkâtnıı’ssııltâniyye, Beyrut 1405/1985, s. 197 ؛Ebû Ya'la el-Ferra, Muhammed b. HUseyht, e l-â k â m u ’s-sııltâniyye(nşT. M. Hâmid el-Fıkl), Bey^ rut 1403/1983, s. 183. 51 Tabakoglu, Ahmet, "İslâm’da Para Politikası Hakkında Bir Deneme”, Para, Faiz velslam, Istanbul 1987, s. 80 ؛Zeytinoglu, Erol, "İslâm'da ve Diger Sistemlerde Faiz". Para, Faiz ve îslâm, Istanbul 1987, s. 112. 52 Belazurl, Ebu'1-Abbâs Alımed b. Yahya, Futûhu’l-bulâân (n?r. R. Muhammed Rıdvan), Kaliire 1932, s. 452: Makrizl, Alımed b. Ali, en-Nukûdu’l-îslânüyye {nsT. M. S. Ali Bahrululûm), Kum 1387/1967, s. 7 ؛a.mlf, îgâsetu'1-umme bi-keşfi’1guntme (n؟r. M. Mustafa Ziyâde-Cemâluddin eş-Şeyyâl), Kahire 1957, s. 51. 53 Belâzurl, Fııtûh, s. 453 ؛Mâverdl, el-Ahkâmu’ssultâniyye, s. 196 ؛TOzen, Ibrahim, ArabSasani Paralan, Istanbul 1975, s: 3.
P JY A S ٨ LA R
55
manlar arasında sikke yanında ham yahut mâmul altın ve gümüş de tartılmak suretiyle metal değerleri üzerinden para gibi muamele görmektedir. Araplar’ın eskiden beri kullanageldikleri Bizans ve Sâsânî paraları ticari ilişkilerde kolaylık sağladığı İçin, Hz. Ömer döneminden itibaren aynen korunmakla birlikte üzerlerine yeni İslâm devletine ait olduklarım gösteren bazı ibareler eklenerek yeni sikkeler de kesilmiştir^؟. Hz. Ömer’in bu girişimi özellikle zekât ve haraç ödemelerinde kolaylık sağlayacak standart ağırlıkta bir dirhem teda١hile sürme arzusundan kaymaklanmaktadır؟؟. Bu girişim daha 0 dönemde sikkelerin standardizasyonu meselesinin belli ölçüde çözüme kavuşturuldugunu göstermesi açısından çok önemlidir. Ayni maksatla Hz. Ömer ve Osman beytulmâldeki züy^f (düşük ayar veya gramajı) sikkeleri eriterek tedaviden kaldırmışlardır5^. Kaynaklarda Hz. Ö m er zam anında kestirilen dirliem ler hakkında şu bilgiler verilmektedir: ؟ekirdege (Nevât) benzeyen bu dirhem ler hilâfetinin 8., hicretin 20. yılmda Kisrevi dirhem in şekil ve nakşı üzere bastırılmıştır. Ancak bazısına "Elham dulillâh,” bazısına “M uham m ed ResUlullâh", diğerlerine de "Lâ ilahe illallah vahdeh" ibâresi eklenm iştir؟؟. Buniarin bir )"jziine " ؤ اilahe illal54 Tözen, s. 5. 55 BeJâzurt, Futıth, s. 451: Mâvercii. el-Ahkâmıı’ssulîâniyye, s . 1 ؟5٠ ذ5 ؛ ةBbû Ya'tâ, s. 178; Ayni, BedruddJn Eb٥ Muhammed ﻵlah لr ة؛d b. Abmed, üm detu’l-kârî it vhu Sahîhi’l-Buhârî, Kahire 1392/1972, VII, 186; tbnu'1-Humâm, Kemâluddin Mu!lamnıed b. AbdiJvâhid. Fetku’l-kadn, Kahire 1389/1970, II, 212; Zebidi, V, 3956 Ibjı Ebi Şeybe, IV, 535; Belâzuri, Futuh) s. 455; Ibn Hazm, Ebo Muhammed Ali b. Ahmed, el-M âallâ (nşr. A. Muhammed Şâkir), Kahire, ts. (Mektebetu Dâri't ؟îJrâs), v n i, 499. 57 Makrizj, en-'i'hih'td, s. 7-8; a.mlf, îgâse^ s. 51-52; Ayni, Umde, VII, 186; ZebidJ, V, 45, 48; Subhl Paşa, AbdüUalif, Uyûmı’l-ahbârfi’n-nukiid ve1-âsâr, Istanbul 1279, s. 4; K ettâîî, M uham m e. .*'،bdulhay b. Abdilkebir, eî-Terâtibül-îdâriyye: H ı PeygamberHn Y ö n e ü m iâ Sosyal rllfyat ve Kurumlar (trc. Ahmet öze ؛)؛Istanbul 1990-1993, n , 178;Tözen, s. 3.
56
A S R -1
S A A D E T 'T E
Y ٥ N E T 1 M - P !Y A S A
!L IŞ K IS I
lâh Muhammed Resûlullâh” yahut " ﻓ ﺎİlâhe ülaUâh vahdeh" ؛hâres؛١ötekine ise "Ömer" yazısı kazındığı da rivayetler arasındadır58. Yine kaynaklann bildirdiğine göre Hz. Osman'ın hilâfetinde bastırılan dirhemlerin üzerine “Allâhu ekber" yazısı nakşedilmiştir؟.. Subhi Paşa H. 20 ve 25 yıllarında basılmış dirhemlerin varilgma değindikten sonra kendi kolleksiyonunda 26 yılmda Yezd beldesinde darb edilmiş olup kenarında “Bismillâh" ibâresi yer alan bir gümüş sikkenin bulunduğunu belirtmektedir^.. A^ıca kolleksiyonunda Omer. Osman ve Ali hazretlerinin hilâfetlerinde darb edümiş diger bazı dirhemlerin varlrgını bildirmektedir٥J. Cevdet Paşa gördüğü en eski İslâm sikkesinin Hz. Osman’ın halifeligi sırasında H. 28 yılında Taberistan’a bagh Hertek kasabaSinda kesilmiş olduğunu ve kenar dairesinde “Bismillâhi Rabbi" ibaresinin bulunduğunu söylemektedir٥2. Hz. Ali döneminde H. 37 yıhnda kesilen sikkenin kenar dairesinde "V eli^ıllâh,” H. 38 ve 39’da basılanlarda "Bismillâhi Rabbi” ibâresi kazılı idi٥5. Subhi ve Cevdet paşaların naklettiklerine göre 1277 yılında Irak’ta bulunup İstanbul’a getirüen bir dirhemin ön yüzünün ortasında “Allâhu ehad, Allâhu’s-samed, lem yelid ve lem ^ le d ve lem yekun lehu kuftıven ehad,” kenar dairesinde “Muhammed ResUlullâh, erselehu bi’l-hudâ ve dini’l-hak li-yuzhirehu ‘ale’d-dini kullih ve lev kerihe’l-muşrikUn” ibâresi, arka ^izünün ortasında “Lâ üâhe illallâh vahdehu lâ şerike leh,” lafzı, kenar dairesinde ise “Duribe hâze’d-dirhem bi’l-gasra fi sene erba'in (Bu dirhem kırk yılında Basra’da basildi)” ibâresi vardı٥4. 58 Zcbîdî, V, 45 ؛Cevdet Paşa, Ahmed, Târîh-i Cevdet, Istanbul 1309,1, 251. 59 MakrJzi, en-Nukııd, s. 8 ؛a.mlf, îgâse, s. 52; Subhl Paşa, s. 4 ؛Kettânl, n , 178 ؛Tö ٠ z n , s. 3. 60 Subhl Paşa, s. 7. 61 Subhl Paşa, s. 8-9. 62 Cevdet Paşa, I, 249. 63 CevdetPaşa, 1,249-250. 64 Subhl Paşa, s. 9-10, 13 ؛Cevdet Paşa, ل,ﻵ52 ؛KettAnl, II, 179.
P !Y A 5 A L ٨ R
57
Ismâü caib Müze-i Hümâyûn’daki en eski dirhemin H. 20 yılmda Herâî’ta darb edilmi ؟olduğunu b i l d i r m e k t e d i r ٥5. Ancak Walker’in A Catalogue of the ArabSassanian Coins adil kataloguna atıfta bulunan Ibrahim Tözen Herât’ın H. 31 yılmda fethedildiğini, dolayısıyla söz konusu sikkenin üzerindeki tarihin hicrî degil, hicretten l ly ı l sonra başlayan Iran takvimine ait oldugunu sökm ektedir. Buna göre sikkenin üzerindeki 20 yılı H.31 senesine, yani Hz. Osman dönemine tekabül etmektedir... Tözen, Yapı ve Kredi Bankası A.ş.’nin kolleksiyonunda yer alan 20 (H. 31) yılında Sistan ve Erdeşirhurre’de basılmış iki ayrı dirhemin özelliklerini vermektedir.^. Hz. Ömer taraftndan Sâsânî sikkeleri şeklinde-tarzında basılan bu dirhemin On yüz sag kenarına'BSm illâh," arka k z ü n e baskı yer ve tarihi eklenmiştir. Hz. Osman devrinde H. 28 ve 29 yıllarmda Herât ve Basra'da darb edilen iki dirhemin öncekinden ferkı ön ^dizlerinde yer alan “Bismillahi Rabbi," ibaresidir. Arka ^dizlerine baskı yer ve tarihi vurulmuştur.8. Hz. Ali’nin hilâfetinde H. 37 yılmda Beydâ’da kesilen sikkenin özellikleri, baskı yer ve tarihi dışında Hz. Osman’ın dirhemine benzemektedir.؟. Söz konusu katalogda üzerinde darb yeri bulunmayan H. 21 tarihli altın bir sikke daha vardır ki buna eklenen İslâmî unsur arka ^dizUnUn kenar dairesindeki "Bismillâh, lâ İlâhe illallâh vahdeh, Muhammed ResUlullâh," İbâresidir70. Muhammed Bâkır el-H u se^î, Hz. Öm er’in H. 17. ^nlda Heraklius’un felslerinden bastırdıgmı söylemektedir^؛. Ismâü 65 66 67 68 69 70 71
Galib, îsmâil. Meskiıkât-İ Kadîme-î îsîâmiyye Katalogu, Istanbul 1312, s. 2. TOzen, s. 4. Tözen, s. 11. Gâüb.s. 3. Galib, s. 4. G^ib, s. 24. Huseyni, Muhammed Bâkır, Tatavvum’n-nukûdi’l-Arabiyyeti’l-îslâmiyye, Bagdat 1969, s. 41.
58
A S R -1
s a
Ad e t 'te
Y ٥ N E T !M - P !٥ ASA
!L !? K !S İ
Gâlib, yine Hule؛â-yı Râşidîn döneminde b a sild i, tahm in edilen tarihsiz bazı bakir sikkelere yer vermektedir72. E bû Zer elGıfâri’nin Şam'da kaldığı süre zarhnda Halife Osman tarafından tahsis edilen yıllık atâsının ihtiyaç fazlası kısmı ile fels satm aldıgına73 dair rivayetlerden özellikle ٠ bölgede altın ve gümüç dışında bakir paraların da d.laşım da bulunduğu anlaşılmaktadır. Hanımınm Şam'dan Medine’ye göçerken .Idukça agır bir torba dolusu felsi yanma aldığına dair bilgiden74 bakir sikkelerin Hicaz bölgesinde dahi geçerli oldu. 1 sonucu çıkarılabilir. o halde Kâmil M iras'ın "ilk devir İslâm kabaklarında Hz. Peygamber ve Hulefâ-,n Râşidîn devirlerinde felslerin teda١٣ülde old'uguna dair herhangi bir mâlumata tesadüf eddme’ şeklindeki ve yine Hamdi DOndüren'in "Degişik büyüklükte olan Bizans bakir sikkelerinin ayarının, VII. miladi ^ iz ^ ld a n sonra tam am en bozulduğu görülür. Bu b z d e n Araplar bunları sikke olarak kabul edip, te d a b ld e kullanmamışlardır,"76 tarzındaki değerlendirmelerine ihtiyatla yaklaşm ak gerekmektedir. Ö te yandan Belâzuri’ye göre, piyasaya deve derisinden m âm u l itibari paralar sü rm e k isteyen Hz. Ö m er bu teşebbüsün de72 GâÜb,s.23-26. 73 Ibn Hanbe!. el-Musned, ٧ , 156, 175-176 ؛Ibn Sa'd, Muhammed, et-Tabakâtıı’lkubra (nşr. îhsâıı Abbâs), Beyrut 1388/1968, IV, 236; Ibn Manzûr, Ebu'J-FadI Cemâluddln Muhammed b. ^'lukerrem, M u h iû ^m Tarihi Drnıaşk l'îbn Asâkir (nşr. Rûhiyye en-Nehhâs ve dgr.), Dımaşk 1404-14.9/1984-88, 306 ؛Zehebi, Şihâbuddln M uhammed b. Ahmedj Târîhu’l-lslâm; Ahdu huîefâVr-râşidîtı (nşr. ö . Abdus؟e.!âm TedmurJ), Beyrut 1407/1987, s. 413 ؛a.mlf. Siycru a'!âmi’n-nubelâ' (nşr. ؟uayb el-Arnâüt ve dgr.), Beynıt 1401-1405/1981-85, II, 73. 74 Taberl, ٣dr.؛/ı,IV, 285; Ibnu'1-Esîr, ﺀ/-(ق,„ ل ' اIII, 115-J16. 75 Zebîdî, V, 74 ؛Kâmil Miras'a dayatıan Erkal ve Eskicioglu da ayni hatayı tekrarlamaktadırlar; bk. Erk ٦.l, Mehmet, "Madeni Para, Banknot ve Kagıt Para Mübadelesinde Faiz", Para, Faiz ve İslâm, Istanbul 1987, s. 168 ؛Eskicioglu, Osman. “Eliflasyon ve Para”, İslâm A ç ı s m k Enflasyon ve Çözüm Yollan, Istanbul 1983, s. 192. 76 Döndüren, Hamdi, "İslâm'da Para, Kredi, Faiz ve E n asy o n ilişkileri". Para, Faiz ve İslâm, Istanbul. 1987, s. 189.
xx\'ni,
r P JY A S A L ٨ R
59
veleri tüketeceği y ö n ü nd e itirazlar alınca fikrinden d ö n m ü ؟tür77. Ebû T em m âm da bir şiirinde şöyle demektedir78: Ö m er deveye yöneldi ؛acaba niçin? Bulam aym ca altın, de.risinden p ara basm ak İçin. H âzinesinde yeterince altın ve güm üş b u lunm ayan Halife Ö m er deri para basıp fakir halka dagıtm ak suretiyle âdil gelir dagıltmı saglam a arzu su n d a olm alıdır. Ç ü nkü ö m rü n ü n sonuna dogru .fert başına ^ llık atâların tabanını 4000 dirh em e ^ ik seltmeyi arzuladığına dair rivayetler75 t'üm M üslü m an lar’ı kapsayacak hir asgari'yaşam düzeyi fikrine sahip oldugu ve deri para isdar etme^d b u n u gerçekleştirm ek İçin istediği söylenebilir. Böylece gelir dağılım ında sağlanacak adaleti fiyat istikrarına yegledigi düşünülebilir. A ncak o n u n önerisine m üşavirlerinin getirdiği eleştirinin m ahiyetinden, em isyon hacm ini arttıracak olan böyle bir para politikasının enflasyona yol açacağı ve gelir dagılım m m kısa süre so n ra tekrar bozulacağının bilinm ediği so n ucunu Ç1karm ak m ü m k ü n d ü r. A ^ ıc a Halife Ö m er'in b e ^ u lm âld ek i rezervleri en aza in d irm ek y ö n ü n d e b ir para politikası izledi; şiirde belirtfldigi üzere altın kıtlığı çektiği g e rç e ^ göz ö nüne alindıgında İsdarını gerekli gördüğü deri paraların altına dayalı olamayacagı anlaşılm aktadır. b. Riba Zam an zam an ilgili âyet ve hadislerin .klasik tefsirlerden farklı bir yaklaşımla yoru m lan m asın ın yol açtığı kavram kargaşası y ü zü n , den, b u konuya rib a kelim esinin naslardaki' anlam ını inceleyerek başlamayı gerekli gördük. 77 Belâzuri, Futııh, s. 456; Ayrıca bk. Kettâni, II, 181. 78 Kettâal, II, 181. 79 Taberi, Târih, in , 110; lbnu'1-Esîr, el-Kâmîl, II, 195; Ibnu.t-Tıktaka, s. 76; Bu rakam 3000 dirhem olarak da kaydedilmededir, bk. Ibn Zenceveyh, Humeyd b. Mahled b. Kuteybe, Kttâbu'1-Emvâl (n؟r. ş. Zîb Fe^Sd), Riyad 1406/1986,1, 94.
60
a s r
-1 s a A d e t ' t e
y û n e t im
-p ! ya sa
İL İŞ K İS İ
aa. Tarif A rapça kökü RBV harflerinden oluçan ribâ kelim esi fle ondan türeyen isim ve fifllerin K u r’ân 'd ak i an lam lan ؟unlardır: Yüksek yer, tepe, yayla ؛el-Bakara, 2:265 ؛el-M ü’m in û n , 23:50] ؛zorlu, çok şiddetli, güçlü, ü stü n (en-N ahI, 16:92 ؛el-H âkka, 69:10] ؛su üzerinde kalan şeşler ؛er-R a‘d, 13:17] ؛m urâb ah a, tefecflik fÂl-i İm rân , 3:130]80 ؛ürem ek, bitm ek, gelişmek, büyüm ek, ne؟v ü nem a bulm ak, boy atm ak, k abarm ak [el-Hac, 22:5 ؛Fussılet, 41:39] ؛ziyadele( ؟tir)m e k , fazlalaş(tır)m ak , çoğ al(t)m ak , a rt(tır)m a k [el-Bakara, 2:276 ؛er-R ûm , 30:39] ؛yetiştirm ek, bü^ditmek, çocuk terbiye etm ek [el-Isrâ’, 17:24 ؛eş-§uarâ’, 26:18]. Bu ifadelerden anlaşıldığı ve şu iki âyette açık b ir şekilde ifadesini buld u g u üzere riba ana m al yahut ana para üzerindeki artı ؟dem ektir: “Eger m ü m in se n iz rib a olarak a rta kalan (kısm )ı te rk edin. ... Eger tövbe ederseniz, an a p aran ız sizindir..." [elBakara, 2:278-279]. "in s a n la ra m allar( artsın diye verdiğiniz rib â Allah in d in d e artm az..." [er-R ûm , 30:39]. M u h telif türevleri ile birlikte 12 sûrede,19 defa tekrarlanm ariba kelim esinin 0 tarih te kapalı b ir k a v r a t olm adığını gösterm ektedir8i. H atta riba, devrin insani taraflndan özel b ir artış şekli olarak bilinip uygulanageldigi İçin K ur’ân ’da m ahiyetinin açık-
SI
lanm asına gerek kalm am ı؟, sadece h aram kılınıp yasaklanm ası yeterli görülmüştür82. A ncak işledikleri fiili m eşrû gösterm ek m aksadı fle “Alış veri ؟de rib a gibidir,', diyen m üşriklere karşı: “Allah ali ؟verişi helal, ribâyı ise h aram kılm ıştır," buyurularak, m u tlak anlam da her tü rlü artışın riba olm adığı vurgulanm ış ve iki m uam ele -arasındaki farka dikkat çekilm iştir.
8٠ Uludag, Süleyman, tslamda Faiz Meselesine Yeni Bir Bakış, Istanbul 1988, s. 21. 81 Uludag, s. 21. 82 Mevöûdî, Ebul.Ala, Faiz (trc. M. Hasan Beşer), Istanbul 1979, s. 89.
٢
p iy a s a l a r
61
bb. Riba Yasağının Tarihçesi Eski yeni hemen hemen bütün âlimlerin ,ittifakla belirttiği üzere içkinin haramlıgı ve zekâtın f^rziyeti gibi ribâ yasagı da tedricen vaz‘ edilmiştir. Ancak merhaleleri üzerinde ؟eşitli görüşler bulunması ^hizUnden yasagın gelişim sürecini tarih sırasına göre ele almakla yetiniyoruz. Ribânın aleyhinde nâzil olan “insanlara mallan artsın diye verdiğiniz ribâ Allah indinde artmaz ؛fakat Allah’ın rızasını dileyerek verdiğiniz sadaka böyle değildir. İşte onlar sevaplarım kat kat arttıranlardır," [er-Rûm, 30:39] mealindeki âyetin bi’setin 4. veya 5. senesinde inen Mekki bir sûrede yer alması, İslâm'ın iktisadi sömürüye daha İşin başında karşı ؟ıktıgını göstermesi a؟ıSindan ؟ok önemlidir. Çünkü ellerindeki bü^ik sermayelerle idari, iktisadi ve toplumsal yapı üzerinde sulta kuran sermayedarlar, di'nî, ahlâki ve kültürel yozlaşmaya sebebiyet vererek 1؟karlarına dayalı ,sömürü düzenini ilelebed sürdürmek İçin her şeyi yapmışlardır. Mekki sûrelerin hepsi sadece dini-itikadi husus, lara hasredilmiş olmayıp meselenin ahlâk-irfan b o k u n u n iktisadi hayattaki yansımalarına ilişkin hususlarda uyan'mahiyeti taşıyan ؟eşitli âyetler de inmiştir. Mutaffifin sûresinin ölçü ve tartıda hile yapanları kınayan ilk âyetleri böyledir. Tabii ki bu gibi hususlarda bile şiddetli uyanlarda bulunan Islâm’ın ribâya seyirci kalması mümkün değildir. Kurulu düzeni tehdit eden yeni dine karşı savaş açmakta hi ؟gecikmeyen tefecilerle olan bagların ribânın birden haram kılınması suretiyle tamamen koparılma-, ması İçin bazı uyanlarla yetinilmiş: tebliğin ilk aşamasında sıkı yasaklar getirilmesi uygun görülmemiştir, ^aldı ki daha devleti bile olmayan Müslümanlar’ın ribâ yasa٠ nı uygulayabilecek gü؟leri yoktur. Belki İslâm’ın sömürülen kitleleri cezbetmesinin temel sebeplerinden birisi de, daha İşin başında haksiz kazançlara, ticari sahtekârlıklara, mâlî yolsuzluklara ye iktisadi sömürüye karşı çıkmasıdır. Bu âyetle bir yandan ribâ yasağının ilk adımı
k
62
A S R -1
S A A D E T 'T E
y ٥ n e t
؛m -p !ya sa
!L İŞ K İS !
at^ırken öte yandan Medine döneminde vaz‘ edilecek zekât farizası İçin hazırlık yapılması dikkat çekicidir«^. Şu rivayet Câhiliye devrinde dahi fitratın ribâyı ho ؟karşılam adı^nı .rtaya koyması bakımından önemlidir: Câhiliye döneminde Kureyş müşrikleri Kabe'yi tamir ederlerken, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) dayısı Ebû Vehb (yahut Velid b. Mugire): "Ey Kureyş topluluğu! [Aman şu Kabe’nin] binasına temiz kazancınızdan başkasını karıştırmayın, fuhuştan, ribâdan ve haksiz yollardan kazandığınız mallarınız 0(nun binası)na bulaşmasın," demiştirg^. Daha sonra Medine’ye hicret eden ResUlullah (s.a.s.), riba afetinin orada da yaygın olduğunu, özellikle Yahudiler’in lıalkı tefecilikle ezip sömürdüğünü gördü«.؟. Bu arada, artık devletine kavuşan İslâm yavaş yavaş gUçleniyor, koyduğu hükümleri uygulatma kudretine erişiyordu. H. 2. senede Yahudi Finhas, Hz. Ebû Bekir ile tartışırken şunları söylemişti: "Ey Eb٥ Bekir! Biz Allah’a muhtaç değiliz, aksine o bize muhtaç. Biz ona boyun eğmezken 0 bize eğiyor. Biz ondan daha zenginiz. Şayet size ribâyı yasaklayan arkadaşınızın sandığı gibi 0 bizden daha zengin olsa idi mâllarımızı borç istemezdi.”«^ Bu ifadeler ribânın Medine döneminin başlarında haram kılındığını göstermektedir«؟. Ayrıca Uhud Gazvesi’inden önce "Ey iman edenler, katlanmış ribâyı y em cin...” [Âl-i Imrân, 3:130] âyeti İnmiş ve ribâ^n kesinlikle haram kılmıştı««. Şu rivayet buna delildir: "Amr b. A ^ e ş ’hı cahiliye devrinden kalma riba alacağı var83 UJudag, s. 22-23. 84 Ibıı Hl?âm, Eb٥ M uhammed Abdulmelik, esSîretıı’n-nebeviyye (nşr. Mustafâ esSekka ve dgr.). Kahire 1375/1955,1, 194. 85 Buhârî, Menâkıbu ٦-ensâr 50 ؛Ibn Hazm, el-Mııhallâ, ^ I I , 493 ؛Uludag. s. 25. 86 Ibn Hişâm, II, 559. 87 Dayftrilah, Muhammed, "el-H ayâtu'J-iktS âdi^ fi ahdi'r-ResOl", Mecelleni K،،Iliyyeü’l-Âdâb, c. XIII/2, Riyad 1986, S. 775. 88 KurtubJ. Ebo AMillah Muhammed b. Ahmed, el-Câmi' li-ahkâmi’l-Kur’ân (nşr. Ebû Ishak İbrahim), Kahire 1386-87/1966-67, IV. 202.
r ? !Y A S A L A R
63
dı. [îslâm ribâ^^ı yasakladıgı İçin, birikmiş] riba alacaklarım toplamadan Müslüman olmak istemedi. Uhud Gazvesi’nin yapıldığı gün amcaogullarınm nerede olduklarım sorduğunda ‘Uhud’da!' cevabim verdiler...."85 Amr sadece ve sadece riba alacagını kaybetmemek İçin İslâm’a girmeyi geciktirdiğine göre ilgili yasak bu ayetle kesinlik kazanmı ؟demektir. H. 5. senede, "Yahudiler’in, zulüm yapmaları, bir çoklarını Allah yolundan alıkoymaları, yasaklanmış oldugu halde riba almalan ve halkın mallarım haksızlıkla yemeleri yüzünden kendileri İçin helâl kılınmış hoş ve nefis şeyleri onlara haram ettik...” [en-Nisâ', 4:160-161] mealindeki âyet indigi zaman Müslümanlar ribânın kendileri İçin haram kıhndıgını büiyorlardı. Hatta aynı yıl Mâlikogulları’nın Mukavkıs’a yaptıkları ziyaret esnasında içkinin h aram lı, ve zekât farizası yanında riba yasağından bahsettiklerine bakılırsa5٥, yasak haberinin, 0 sıralarda söz konusu ga^-i müslimlere dahi ulaştığı anlaşılmadadır. Kısacasıj'H. 5. seneden evvel Âl-i Imrân sûresinin 130. âyeti de kesinleşen ribâ yasa, bu hususta en son inen Bakara sûresinin 275-279. âyetleri tarafindan te’kit edilmiştir!؟. Hz. Ömer’in söylediği deri sürülen “En son nâzd olanlardan biri de ribâ âyetidir ve Resûlullah onu açıklayamadan irtih^ etmiştir. Bu nedenle ribâdan ve ribâ şüp89 Ebû Davud, Cihâd 37: BeyhakJ, Ahmed b. Hüse)dn٠esSunenu’l-kubrâ, Haydarabad 1344, IX, 167; ibn Hacer, ؟ihâbuddin Ahmed b. Muhammed el-AskaIâ؛ıî, elî â e f i temyîzi’s-sââbe. Kahire 1328, II, 526. 90 Eb٥ Nuaym el-Isfahâni, Ahmed b. Abdillâh, Delâilu’n-nubuvve, Haleb, ts. (Daru ٦-Va'y), s. 48; Suyûtî, Ebu'1-Fad، CelaluddJn Abdurrahmân b. Ebî Bekir, el-Haâ ı ı ’l-kııbrâ. Kahire 1386/1967, II, 140. 91 Hz. Âişe.ıiin “Bakara sûresinin riba hakkındaki s .n âyetleri inince Resûlullah mescide çıkıp bunlan okudu, sonra İçki ticaretini haram kıldı,” şeklindeki SÖzUnden (Abdurrezzâk es-San‘ânî, Ebü Bekir Abdurrezzak b. Hemmâm b. Nafi', el-MusannafinşT. Habiburrahman el-A'zamî), Beyrut 1403/1983, v n i, 195; Buhârî, Salat 73; MUslhn, Musakât 69, 70) hareket eden Uludag, İçki ticaretinin H. 4. senede yasaklandıguu, dolayısıyla bu âyetlerin de takriben o sene civârında nâzil olması gerektiğini ileri sürm ededir; bk. îsîâmda Faiz, s. 25.
64
A S R -1
s a
Ad e t .te
y û n e t jm
. p iy a s a
il iş k is i
hes ؛b u lu n an d an uzak durun!"92 ؟eklindeki sOzler yukarıdaki bilgiler ışığında değerlendirildiğinde anlam lı g ö rünm em ektedir. Şim di riba ؟eşitlerinin incelenm esine gelelim:
cc.Riba Çeşitlen Ayet ve hadislere göre rib a iki ana kısm a ayrılır:
1. R ibe'l.câhiliyye veya rib e ’n-nesie. cah iliy e döne.m inde uygulanageldigi İ ؟in cah iliy e ribâsı (rib e’l- c â h ü i^ e ) adi verilen faiz çeşidi krediden veya başta alış veriş olm ak üzere herhangi bir m uam eleden dogan b o r ؟ü zerinden alm a ؟, fozlalıktı. H er iki duru m d a b o rc u n u ödeyem eyen şahsa tan ın an ek süreye karşılık tahakkuk ettirüdigi İçin rib e ’n-nesie, yani gecikm e foizi de denilm ekle birlikte İkincisi d ah a kapsam lıdır. Rivayetlere göre cah iliy e ribâsı birka ؟ ؟eşittir: Râzî’ye göre: Ribe’n-nesie cah iliy e d evrinin m eşhur ribâsı idi ؛ana para baki kalm ak üzere m u a ^ e n vadeye kadar h er ay belli b ir fazlalık alinm ak üzere b o r ؟verilir, ödem e tarihi gelince ana p ara geri istenir, ödenem em esi halinde riba oran ı yeniden belirlenerek ek sUre tanınırdı55. G örü ld ü ğ ü gibi bu, gün ü m ü z faiz anlayışına benzem ektedir. Zeyd b. Eslem ve M U câhid'den gelen rivayete göre: Borçlu vadesi dolan b o rc u n u geri ödeyem ezse alacaklı alacagmı arttırıp vadeyi uzatırdı54. K atade’ye göre: Vadeli b ir satıştan dogan b o r ؟vaktinde ödenem ezse m u a ^ e n fazlalık karşılığında ek süre ta n ın ırd ı.؟. Bu da g ünüm üzdeki veresiye işlem lerde, borcun u vadesinde ödeyem eyenlere ^diklenen ‘te m e rrü t faizi-'ne ben92 ibn Ebî ؟eybe. IV, 449 ؛Ibn el-Musned, I, 5٠: tbn Hazm. el-Muhalla, II, 477. 93 Râzî, Mefâtihu’l-gayb, VII, 85. 94 M uvatta‘, Buy۵' 83; Taberl, Eb۵ Ca'fer Muhammed b. Cerir, Câmm’l-beyân an te'vüi'1-eseri ve’l-Kur’ân, Bulak 1323-29, III, 68. 95 TaberJ, Camiul-beyân, III, 68.
P JY A S A L A R
65
zemek،edir5٥.١.^âzî, Kur’ân’da yasaWanan faizin cahiliye ribâsı olduğunu belir؛irken57, Ibnu'1-Hunîâmi bütün riba çeşitlerini kapsadığını ileri sürerek ؟unlan söylemektedir: "Riba, fezlaliga denir. ‘Riba yem ciniz,' [Âl-i İmrân, 3:130) âyeti bunu gösterinektedir. Yani kredilerde, selem fakitlerinjde ve ribevi malların kendi cinsleri ile takasında alman fazlabgı yemeyin, demektir. 'Allah ticareti helâl, ribâyı haram kılmıştır,. lel-Bakara, 2:275) âyeti de böyledir..."58. ؟agda ؟İslâm hukukçularından Hayrettin Karaman ؟unlan söylemektedir: "Nasıl Kur'ân-1 Kerim, namazın, orucun, haccın yalnızca, ferz oldu^ınu bildirmi؟, nasıl ve ne zaman yapılacaklarını ve diger hususların açıklanmasını diger kaynaklara ve özellikle sünnete bırakmışsa, faiz konusunda da ayni usul ve üslubu kullanmı؟, faizin haram olduğunu, zulUm olduğunu, faizciliğin Allah ve Resul’Une sava ؟İlân etmek kadar vahim olduğunu vb. hususları veciz bir ؟ekilde ifede ettikten sonra teferr١٠١a٠ a İslâm’ın diger delillerine bırakmıştır...”؟؟. Ahdiilaziz K aindir da riba teriminin şer‘î ve örfî iki anlamı olduğunu, birincisinin İkincisini de İçine a ld ı.n ı söylemektedir. Ona göre: örfî anlamı ribe'1-câhiliyye olup ^nüm üzdeki karşılığı feiz kelimesidir. Kur’ân-1 Kerîm’de geçen ve özellikle ؟afiiler tarafindan mücmel sayılan şer‘î anlamını ise Hz. Peygamber (s.a.s.) açıklamıştır^^ 2. Ribel-fadl veya ribe’n-nakd. iki şeyi peşin olarak takas ederken alman fazlaliga ribe’l-fadi denir. Hâkim kanaat, ribe’1fedl’ın, ribe’n-nesie’ye yol açabileceği endişesi ile, sedd-i zerâî ilkesi geregince yasaklandığı yönündedir. Bu özelliği bakımından 56 Ba^ndır, Abdlilaziz, "İslâm'da Faiz Meftlumu ve Unsurlar،”٠.۶٠ra, fa iz ve İslâm, Istanbul 1987,5. 121-122. 57 Râzî, M e fa tik ’l-gayb) VII, 86. 58 Ibnu ٦-Humâm> v n , 3-4. 55 Karaman. Hayrettin, I s k ı n Işîğında Giiniin Meseleleri, Istanbul 1-987, II, 191. 100 B ağıdır, s. 123-124.
66
ASR-1
S A A D E T ’TE
YONETlM-P!YASA
ILIŞKISİ
ribe٦-fa ^ ’ın Mal Piyasası Bölümü’nde incelenmesi daha uygun düşmekle birlikte konu bütünlüğü açısından ikisini ayni başlık altında toplama^n tercih ettik. R ibe'l-fadl’ı yasaklayan hadislerden b azdan şunlardır: “A ltınla altın , g ü m ü şle g üm üş, buğdayla b ugday, arp a ile arpa, h u rm a ile h u rm a , tu z la tu z m isli m isline peşin olarak satılır. H er kim fazlalık v erir veya alırsa m u h ak kak rib a yem iş olur. A lanla veren b u h u su sta eşittir.” ؛٠٤ Bir başka rivayette “A ncak cinsler d e ^ ş irs e peşin o lm ak şartı ile istediğiniz gibi satın,'. üâv esiv ard ırJ٥2. “M isli m isline olm ad ık ça altını altm la satm ayın, m isli m isline olm adıkça g ü m ü şü g üm üşle satm ayın. (Peşin olarak) altını güm üşle, ^ im ü ş ü de a ltın la nasıl isterseniz öyle satın.1.5" Fedale “H ayber g ü n ü o n ik i dinara, İçinde altın ve boncuk bıil١ıllî3_n b ir g erdanlık satın aidim ؛b o n cu ğ u n u altın ın d an ayırdıgım da on iki d in a rd a n fazla ettiğini anladım . Sonra b u n u Nebî’ye an lattım da b an a ‘G erd an h k (boncugu altınından) ayrılm ad an satılm az,’ b u y u rd u ," d em iştir؛.^. Yine Fedale “H ayber g ü n ü Reshlullah (s.a.s.) de beraberdik. Y ahudder’den b ir ukıyye altını iki-üç dinara satın alıyorduk. Bun u n üzerine N ebi (s.a.s.) ‘T artışı ta rtışın a olm adıkça altınla altını sat(ın a l) m a ^ n ! ’ bu^m rdu,” dem ek ted ir؛.؟. Hz. Peygam ber (s.a.s.) BenU Adiyyi’l-E nsâri’d en birisini H ayber’e vali o larak gönderm işti,
o zat
(beraberinde) iyi cins
h u rm a ile d ö n m ü ştü . B u n u n üzerine ResUlullah (s.a.s.) onaı 101 Müslün. Musakât 82; Nesâî. Buyu' 43, 44. 102 Mü'sIUn, Musâkât 81 ؛Ebo Dâvud, BuyO. 12 ؛Tianizl, Buyû٠23 ؛Nesâî, BuyO. 43. 103 Buhârî. Buyû٠77, 81 ؛Müslim, Musâkât 88 ؛Nesâî, Büyü. 50. 104 Müslim, Musâkât 90 ؛Eb٥ Dâvud, B u ^ . 13 ؛Nesâî, Büyü' 48. 105 Wüsl،m, Musâkât 91 ؛Eb۵ Dâvud, Bu,^‘ 13.
r p iy a s a l a r
67
o,
“H ayber’in b ü tü n h u rm a la rı böyle m id ir?١١ diye s٠rm u ؟tu ٠ “H ayır vallahi yâ Resülallah! Biz b u n u n bir ölçeğini düçük vasıflı h u rm an ın iki ölçeği karşılığında satın a lıy .ru z ," diye cevap verince Hz. Peygam ber (s.a.s.) " ö y le y ap m ay ın ؛Ve lâkin m isli m isline alin, y a h u t b u n u satıp karşılı٠ n d a ö tek in i alin. T artı da böyledir,” dem işti ^؛. ResUlullah (s.a.s.) kendisine Bern hurm ası getiren Biiai'e "Bu nereden?" diye sorm uş. Bilal, “Evde vasıfsız h u rm a vardı. Nebi'ye azık olm ası İçin o n u n iki ölçeğini (b u n d an ) bir ölçek karşılığında sattım ," diye cevaplayınca Hz. Peygam ber (s.a.s.) “Eyvah ؛Ribanın ta k e n d is i... Sakin b ir dah a böyle y ap m a ؛A ncak h u rm a satin alm ak istediğinde elindekini sat, so n ra o n u n kı^mıeti ile digerini al," dem iştir٥7؛. Benzer rivayette ise “İşte riba [b u d u rjî o n u derhal iade ed in ؛Sonra bizim h u n n a ^ satıp (parası ilej b u n d an sattn alin," şeklinde em ir verdigi bildirilm ektedir؛.». Kendisine, k u ru h u rm a karşılığında taze h u rm a satın alm anın h ü k m ü soru ld u ğ u n d a ResUlullah (s.a.s.) “T aze h u rm a k u ru dugu zam an azalır mı?” diye m ukabele etm iş, “Evet!" cevabini vermeleri üzerine b u n u yasaklam ıştır٥5؛. Ibn ٥ m er de Hz. Peygam ber’in (s.a.s.) ayni hacim deki taze hurm a, üzüm ve h u b u b atın k u ru tu lm u şları ile m übadelesini yasakladığını bild irm ek ted ir؛؛.. Bu hadislere göre a ^ n cinsten iki şey farklı m iktarlarda ve pe ائ؟olarak değiştirildiği takdirde rib e’l-fadi gerçekleşir, ister eşit isterse farklı m iktarlarda olsun ayni cinsten iki şey veresiye takas edildiği takdirde ribe’n-nesie vuku bulu r. Cinsleri degişik büe ol ؛٥٥ M üslim , M u sâ k â t 9 4 ,9 5 : N esâî, B ü y ü ' 41: Ib n H a zm ,
el-Muhaüâ, ١^ I I , 478.
’؛esS^V^enul-mfsure (n şr. Abdulmu.tl E m in K al'acl), B ey ru t 1986, s. 269: M ü slim , M u sâ k â t 96. 08 ؛Ib n H a n b el, el-Musned, II, 2 1 ,1 4 4 : M ü slim , M u sâ k â t 97. ؛ وه ؛b n M âce, T icâ râ t 53: E b ٥ D âv u d , B uy ۵٠ 18: T irm iz i, B uy ٥٠ 14: N esâî, B uy ٥٠ 36. ه؛اI b n E b î? e y lx ,I V , 328.
7 ﻫﺎŞâfij, Eh ؟AbdiUâh Muhamme،ﻟ ﺒﺈ ؛إ
68
A S R -1
S A Â .E T .T E
Y O N E T lM - P lY A S A
!L 1 ? K !S !
sa iki şeyin farklı miktarlarda ve fekat veresiye değiştirilmesi durumunda yine ribe’n-nesie vukua gelir. Ribe’n-nesie’nin haramlıgı üzerinde birleşen âlimler ribe'1fadl’ın hükmü ve muhtevası hususunda ihtilâfa düşmüştür. Ulemanin büyük çoğunluğuna göre haram olan ribe’l-fadl.ı, Ibn Abbâs ve İbn Ömer ^ b i bazı sahâbilerin tecviz ettiklerine dair rivayetler vardı,r. Ancak ribe١l-fadl’ı yasaklayan hadisleri duyan İbn Abbâs ve İbn Ömer, daha önce savundukları ‘Peşin olanda ribâ yoktur,’ şeklindeki görüşlerinden vaz geçmişlerdir؛ ا ؛. R؛be’l-fad!’ı câiz görenlerin dayandıkları “Ribâ ancak nesiededir (yani veresiye olandadır),”2' ؛٤mcâlindeki Usâme hadisine gelince; mensuh kabul edilmek veya te’vüe gidilmek suretiyle karşı delil olmaktan çıkanlm ıştır5؛؛. dd. Ribâ Yasağımn Tatbikinde Devletin Rolü
Ribâ yasagına ilişkin Ilüküm kesinlik kazanınca yürürlüğe k o n -: ınası ve denetlenmesi söz konusu olmuştur, öyle ki İslâm sadece ribâ karşılığı İkrazı ‘Allah’a savaş açmak’ sayacak kadar sert' ifadelerle yasaklamamış, 'bu yasagın ölü bir hüküm haline gelme- ؛ sini önle۴ n ve dinler tarihinde benzerine rastlanmayan ciddi; tedbirler de almıştır.
Sakifli Amrogulları Mekkeli Mugireo^ılları’na ribâ karşılı-؛ gında borç verirlerdi. Tâtf Muhasarası’nın ardından Müslüman إ olan Amrogulları’nın, birikmiş ribâ alacaklarım istemeleri üzeri- أ ne, Islâm’ın bunu yasakladıgını İ)eri süren M ııg ire o g ılrı öde- أ
Musâkât 100; Ibıı Mâce, Ticârâı 49; Ibn Hazm. el-Muhallâ, VIII. 479, ا 500. 112 Buhârî, BuY٥' 79;,Müslim, MusâkAt 101-104; Ibn Mâce, Ticârâı 49; Nesâî, Bu. ؛ yû‘ 50. ؛ 113 Te'vil şekilleri İçin bk. Nevevi, Eb۵ Zekeri)7 â Muhyiddin Yahyâ b. Çere، el- j M inhâcfı şerhi Sahihi Müslim, Kahire 1392/1972, XI, 24-25; Karaman, Günün ؛ Meseleleri, II, 197.
111
i
١
p iy a s a l a r
69
meyi reddetmişti. AmroguUarı'nın, haklarım alması İçin mtiracaatta bulundukları Mekke valisi Attâb durumu Hz. Peygamber’e (s.a.s.) bildirip nasıl hükmetmesi gerektiğini sormuştu. Bunun üzerine inen “Ey inananlar! Allah’tan sakinin ve eger müminseniz ribâ olarak arta kalan ؛kısm)ı terk edin. Eger bunu yapmayacak olursanız Allah ve O’nun Resulü taraftndan İlân edilmiş bir harple karşı karşıya bulunduğunuzu bilin. Eger tövbe ederseniz ana paranız sizindir. BOylece ne haksizlik etmiş, ne de haksızliga uğramış olursunuz..." [el-Bakara, 2:278-279) meâlindeki âyetleri yazan ResUlullah (s.a.s.), bu hükme u ^ ıp faizden vaz geçmedikleri takdirde onlara savaş açmasını emretmişti ؛٤^. Çünkü Sakifin bu tavrı Hz. Peygamber (s.a.s.) ile yaptıkları anlaşmada geçen ve ribâ almalarım yasaklayan maddeye aykırı idiU٠٩. Farklı bir rivayete göre Velid b. Mugire cahiliye devrinde Sakif kabilesine ribâ karşılığı borç vermiş ve olurken de alacagını tahsil etmeleri İçin oğullarına vasiyette bulunmuştu. Ancak Tâifhalkı Müslüman olunca Hz Peygamber (s.a.s.), Hâlid b. Velid’den ribâ alacaklarından vazgeçmelerini istemişti‘ ؛٥. ResUlullah'ın (s.a.s.) Necrân Hıristiyanlan ile yaptığı antlaşmanin metninde geçen “ Ş a y e t o n l a r a r a s ı n d a n h e r h a n g i b i r i i le r ide r i b â m u a m e l e l e r i n e ^ r e r s e , b e n i m z im m e t U n d e n Ç ik a c a to ır," şeklindeki maddeiı?, devletin, aslen kendi dini hükümlerine baglı 114 Taberi, Câmiıt’l-beyân, III, 66& ؛rahsî ٠Şemsuleimme Muhammed b. Abmed b. ^ h l, el-Mebsut, Kahire 1324-31, XIV, 59 ؛HamJdulIâh, Muhammed, el-Vesâiku’ssiyâsiyye, Beyrut 1407/1987, s. 286-287. 115 Taberi, Câmm’l-beyân, III, 66 ؛Kudâme b. Ca'fer, Ebu'l-Ferec e!-Bagdâdî, Kiîâbu’l-Harâc ve Sinâati’l-kitabe (n?r. Muhammed Hüseyin ez-Zebîdî), Bagdat 1981, s. 269 ؛Serahsi, el-MebsCit, XIV, 59 ؛Hamidullah, el-Vesâik, s. 285-286. 116 Ibn Habib, Muhammed b. Habib el-Bagdâdi el-Hâşimî, el-M unammakfi ahbdri Kurey$ (nçr. Hurşid Ahmed), Beyrut 1405/1985, s. 192, 203. 117 Eb٥ Yûsuf, Ya'küb b. Ibrâhim, Kitâbu’l-Harac {nşı. K. Muhibbuddin el-Hatib), Beyrut 1979, s. 78 ؛Ibn Ebi Çeybe, rv, 448 ؛Belâzuri, Futûh, s. 7 5 ,76 ؛Kudâme, s. 272 ؛Serahsi, el-Mebsût, XTV, 58 ؛HamiduUâh, e l - V â k , s. 176,179 ؛a.mlf, tslâm Peygamberi (trc. Salih Tug), Istanbul 1400/1980,1-, 672.
70
A SR -1
SA A D ET’TE
Y O N E T IM - P IY A S A
İ L ! 5 K ٤S،
kalmakta serbest kliman zimmilerin faizli işlemlerine dahi miisamaha etmeyecek kadar sıkı tedbirler almak ve uygulamadaki kararlılıgını göstermektedir. Tabii bu yasagm kendi aralarındaki muameleler İçin söz konusu olduğuna şüphe yoktur. Çünkü riba, Miisliimanlar’a zaten haram kılınmıştı. Ebû Ubeyd.e göre, Allah.a ortak koşmak ve İçki İçmek gibi daha bü^ik günahlar işleyen Necranlılar’a riba y asa, getirilmesi, onlarla ticari ilişkilere .r e n MüslUmanlarln bu suça iştirak edebilecekleri endişesindendir؛J8. Hecer MecUsileri ile de buna benzer bir antlaşma yapan٤^5 Hz. Peygamber (s.a.s.) ülkenin her yanma gönderdiği genelgelere ribâya ilişkin maddeler koyma^n İhmâl etmeyerek yasagın butün ümmet tarafindan büinip uygulanmasına özen, gösteriyordu. Mesela Yemen meliklerinden Şurahbil b. Abdi Kuiai’e gönderdigi ge.nelgede diger şeylerle beraber bü^ik günahların en büyüklerinden (ekberu'l-kebâir) a d d e tti, ribâyı yasaklamaktadır2؛.. Yine Cuheyne kabilesi boylarma gönderdi, talimatta “Bir MüslUman’ın diger Müslüman’daki alaca.nın ancak ana parasının o d en ece. ve rehinde ribânın bâtıl oldugu" belirtilmektedir^!؛. Bir başka rivayette Hz. Peygamber’in riba .yenlerle sulh (yani zimmet antlaşması) yapmadığı bildirilmektedir٤22. Veda Haccı’nm umumi bir kongre özelli, taşıyan Arafat vakfesinde sundugu hutbede iktisadi konulara da d e .n e n ResUlullah (s.a.s.), ülkenin her tarahndan gelip toplanan 100.000’İ aşkın insana riba yasağını bizzat tekrar duyuruyordu: "Dikkat edin! cahiliye ribâsının tamamı kaldırılmıştır, s ئe ancak ana paralarınız (1 almak İçin ruhsat] vardır"23؛. "cahiliye ribâsı kaldırılmıştır ve ilk 118 119 120 121 122 123
Ebû Ubeyd. s. 184 ؛Ibn Zenceveyh, II, 452. Serahsî, el-Mebsut, XIV, 58. HamIduUâh, el-Vesâîk, s. 228. Hamldullâh, el-Vesdik, s. 262. Ibn Ebî Şeybe, IV, ^ 8 . Ebû Dâvud, Buyû٠5.
r p iy a s a l a r
71
kaldırdığım rîbâ bizim ribâmız^ Amcam Abbâs b. Abdi’l-Muttalibin ribâsıdır..."24؛. Hz. Pegam ber’in bazı yasaklan daba sonra çeşitli vesilelerle toplanan kalabalıklara, faydasma binaen tekrar tekrar hatırlattığı bilinmektedir. Meselâ H. 4. yılda konan İçki ticareti yasa٠ mJ25 Mekke'nin fethi vesilesi ile yaptığı konuşmada yeniden vurgulamıştırJ2٥. Bu nedenle riba yasagmm Veda Hutbesi'nde dile getirilmesi, 0 günden itibaren kesinlik kazandığı anlamına gelmemektedir. ResUlullah’ın ribe'l-fadi ihtiva eden' ticari muameleleri engellediğine dair bazı rivayetler yukanda geçmişti. Riba yasağının tatbiki hususunda Hule؛â-yı Raşidin’in de çok kararlı davrandıgmı görmekteyiz. Hz. Ebû Bekir, Ebû Râfî‘ ile 1 dirhem karşılığında 2 gümüş halhal satmak üzere anlaşmıştı. Bedeli belirlemek İçin terazinin bir kefesine halhalları, diğerine dirhemleri koymuştu. Dirhemlerin fazla olduğunu gören Ebû Râfî‘ hakkini helal ettiğini söylemiş ancak Hz. Ebû Bekir’den şu cevabı almıştı: “Sen helal etsen bile Allah asla etmez! Zira Resûlullah’ı şöyle derken işitmiştim: ‘Altınla altın ve gümüşle ^im üş (değiştirilirken) ayni ağırlıkta olmalıdır. Fazlalık veren de alan da ateştedir”' ٤27. Şam’daki ordularının kumandanlarına gönderdi^ bir talimatta, riba diyarında bulunduklarına dikkat çekerek altın, gümüş ve yiyecek maddelerini kendi cinsleri ile farklı agırlıklarda alıp satmamalarım emr؟tmişti28؛. 124 Ebû Dâvud, Menâsik 56 ؛Cerrâî, TakıyyuddJn Ebü Bekir b. Zeyd b. Ebl Bekir, el-Evâil{nşT. Adil el-Fureycât), Beyrut 1409/1988, s. 125 ؛Hamidullâh, ﺀ/- ١ةﺀﺀﺗﻢik, s. 361, 363. 125 Abdurrezzâk, ^ I I , 195 ؛Buhârî, Salât 73 ؛Müslim, Musâkâî 69, 70. 126 Ibn EbJ Şeybe, IV, 473 ؛Ibn Hanbel, el-Musned, II, 203,205 ؛BuhârJ, Megâzî 53؛ BuyO. 112 ؛Müslim, Musâkât 71 ؛Ibn Mâce, Ticârât 11 ؛Ebû Dâvud. Buyû' 64؛ Tirmizl, Büyü' 60 ؛Nesâî, Buyâ' 93 ؛Fer' 8. 127 Abdurrezzâk, VIII, 124 ؛Sehnûn b. Abdisselâm b. Sald, eUMudevvenetu'l-kuhrâ, Kahire 1324, III, 433 ؛Şa'rânî, Ebû Abdirrahmân Abdulvehhâb b. Ahmed, Keşfııl-gıımm e H-cemnl-eitnme, Beyrut 1988, II, 13-14. 128 Ibn Hacer, Şihâbuddî.1 Ahmed b. Muhammed el-AskalânJ, el-MeîâHbu’l-âliye bi-zevâidi’l-mesântdi’s-semâniye (nşr. Habiburrahm ân el-A'zaml), Kuveyt 1393/1973,1, 387 ؛Hamidullâh, el-Vesâîk, s. 389.
٦1
A S R -1
S a A D E T .T E
Y ٥ N E T !M - P !٢ ASA
IL iŞ K t S J
ö z e l e Hz. Ö m er’in b u k .n u d a çok titizlik gösterdiği ve ribâ o lu r endişesi ile o n çeşit ticari m uam elenin d o k u zu n d an kaçındıgı bildirilm ektedir29؛. ö y le ki geri ö dem enin başka b ir şebirde yapılm ası şartı ile verilen a^mî borçlardan dogan nakliye m asraflarım dahi riba say m ıştır٤5٥. Bu husustaki uygulam alarına üişkin bazı örnekler şunlardır: M u h telif rivayetlerde N ecranlılar’ı y u rtların d an sürm esinin gerekçeleri arasında ResUlullah fle yaptıkları zim m et antlaşm asında yer alan riba yasağını çignem eleri gösterilm ektedirJ5i. Bir defasm da M âlik b. Evs, Talha b. U beydillah’a giderek elindeki 100 dinarı dirhem e çevirm ek istem işti. D inarları alan Talha, dirh em leri 0 Sirada Gâbe m evkiinde olan h âzininin d ö n ü şü n d e n so n ra vereceğini bfldirm işti. Olaya şahit olan Hz. Ö m er derhal m üdah aled e b u lu n arak Hz. PeygamIjer’in altı çeşit m alin peşin alınıp satılm asına üişkin hadisini hatırlatm ış ve akti feshettirm işti32؛. KUfe hazinedarı A bdullah b. M es'ûd beytulm âldeki rezervleri piyasa ٩yatları üzerinden yaptığı kam biyo işlem lerinde kullanır؛ degişik ağırlık ve ayarlardaki dK hem leri, aralarında cins farklılığı b u lu n d u ğ u İçtihadı fle tartm aksızm alıp satardı. Ancak d u ru m u Ogrenen Halife Ö m er b u n u yasaklayarak dirhem ler arasındaki takas işlem lerine, tartılatak eşit' ağırlıkta olduklarının belirlenm esi halinde izin verm işti33؛. Şam valisi M u â ^ y e b. Ebi Sufyân’ın altın 129 ibn EbJ Şeybe, IV, 449 ؛Ibn Hazm, e l - M â â , VIII, 477. 130 M uvatta’, Buyû٠91. 131 Eb۵ Ubeyd. s. 183, 184: İbn Sa'd, I, 358 ؛Ibn Znceveyh, n , 450, 452 ؛BelAzurl, F u â , s, 91,94, 223 ؛Kudlme, s. 273. 132 M uvatta’, Buyû٠ 38 ؛Şâfiî, esSunen, s. 267-268: Abdurrezzâk, VIII, 116 ؛Ibn Hanbcl, el-Musned, I, 35, 45 ؛Buhârî, BuyO' 54, 76 ؛Ibn Mâce٠Ticârâî 50 ؛Ibn Hazm. el-Muhaüâ, VIII, 364,488 ؛Hatibel-Bagdadl, Ebo Bekir Abmed b. Ali b. sabit, el-Esmâi’1- mubhemefi enbaıl-mııhkeme (tahric. I. Ali es-Seyyid), Kahire 1405/1985, s. 285-268 ؛Ibn Ruşd, Ebu'1-Velîd Muhammed b. Ahmed b. Ru؟d elKurtubi, el-Mııkaddimâtu’l-mumehhidât (nşr. Muhammed Hucci-Said Ahmed A.râb), Beyrut 1408/1988, II, 14. 133 Ibn Ebi Şeybe, IV, 535 ؛Belazuri, Futûh, s. 455 ؛Beyhaki, esSunen, V, 282 ؛Eb٥ Ya'lâ, s. 180 ؛Ibn Hazm, el-Mııhallâ, VIII, 499 ؛Serahsi, el-Mebsut, XIV, 8: SuyO-
p iy a s a l a r
73
veya gümüşten mâmul bir su kabını ayni cins sikkeden ağırlık bakımından daha fazlası karşılığında sattığını haber alan Hz. Ömer bu tür muamelelerin câiz olmadığını büdirmişti٤54. Sâsânîler’e karşı savaşan ordu kumandanlarına gönderdiği talimatta gümüş sUslemeli kılıçları dirhem karşılığmda satın almamalarım emretm i ş t i ٤35. Hz. ٥ mer, Enes b. Mâhk’e üzerinde ؟ok fazla İşçilik olan (altın yahut gümüşten mâmul) bir kap getirerek kendi adına satmasını istemişti. Pazara çıkardığı kaba ağırlığmı aşan bedeller teklif edildiğini gören Enes durumu kendisine danıştığında fazlalığın riba olacağı cevabini almıştı3 ؛٥. Valilerinden Ebû Mûsâ elEş'arî'ye gönderdiği bir talimatta aralarında cins birliği bulunan iki malin, peşin dahi olsa, farklı miktarlarla değiştirilemeyeceğini büdirmişti٤37. Altından mâmul bir kabı dinar karşılığında yari fiyatma satın aldıgmı bildiren Enes b. Mâhk.e, onu derhal beytülmâle iade ederek ana parasını geri alması emrini verdikten sonra, altın ve gümüşün hemcinsleri ile ancak eşit ağırlıkta olmaları halinde değiştirilebileceğini söylemişti38؛. Bunlardan başka dinar yahut dirhemin kendi cinsleri ile alim satımlarında peşin ve ağırlıkça denk olmaları gerektiğine dair hutbeler vermiştiJ39. Ayrıca denetimleri sırasında karşılaştığı tticcara "Bizim pazarlarımızda ilgili hükümleri bilmeyen ticaret yapamaz. Aksi taktirde ister istemez faiz yer!" şeklinde uyanlarda bulunduğu bildirilmektediri40. “Bizim pazarımızda acemler ticaret yapamaz. Çünkü onlar
134 135 136 137 138 139 140
tî, Ebu'l-Fadi CeJâluddîn Abdurrahmân b. Ebî Bekir, el-Hâvî li’l-fetâvî, Beyrut, ts. (Dâru’I-Kitâbi’l-Arabî), I, 140. Mııvatta’, BuyO' 33; Şafiî, esStmertı s. 266-267; Beyhaki, esSunen, V, 280. Ibn Ebî Şeybe, IV, 285; ١^ I, 317; Sehnûn, III, 415; Ibn Hazm, el-M âallâ, ١^II, 499. Ebo YOsuf, Ya'küb b. Ibrâhîm, Kitâbu’l-Âsâr (nşr. Ebu'1-Vefâ), Kahire 1355, s. 183. Ibn Hazm, el-M uhalk VIII, 484. Bahşel, Ebu’l-Hasan Eslem b. Sehl b. Eslem, T a n k v،5؛،r(nşr. Corcis Avvâd), Beyrut 1986, s. 62. Ibn Ebl Şeybe, IV, 449, Ibn Hazm, el-Muhaüâ, VIII, 477, 489, 513, 520. Ibn Ebî Şeybe, V, 15; Tirmizl, Vitr 21; EbO Bekir el-Hallai, Ahmed b. Muham-
74
A S R -1
S A A D E T .T E
Y Û N E T IM - P IY A S A
İL !? K I5 !
ilgili dini hükümleri bilmiyorlar ve ölçü ile tartıyı dogru yapmıyorlar," tarzmda emirler verdigi gibi aksi davranışta bulunan satıcıların belirlenerek ticaretten el ؟ekmelerini sagla۴ cak zâbıtalar görevlendirdiği de rivayetler arasındadır!؛؛. Hz. Ali’nin ise tüccara “Kim ilgili hükümleri bilmeden ticaretle uğraşırsa muhakkak ribâya bulaşır,” şeklinde benzer uyanlarda bulunduğu kaydedilm ektedir2؛؛. Faizcilikten gelir sağlayan birisinin sepetini yakması!3 ؛١ ribâ yasağının tatbiki hususunda Hz. Ömer kadar kararlı olduğunu göstermektedir. Buna karşılık üzerinde altın işlemeler bulunan ipekli bir elbise^ Amr b. Hureys’e veresiye sattığına dair rivayetten؛؛؛, bu tür muamelelerde malin süslerine degil kendisine itibar ettigi anlaşılmaktadır. Gümüşle karışık altın kapların gümüş karşılığında satdmasını câiz gördüğüne dair bilgi, malin aslına göre hüküm verdigi yönündeki tesbiti dogrulam aktadn5؛؛. Ne var ki daha önce belirtildiği üzere o dönemde hızla gelişen fetihlerle birlikte sahabenin gelir dUze^ ve refeh seviyesi artmış,
141 142 143 144 145
med b. Hânın. el-Hass üle’t-ticâre ve’s-smâa ve’l-amel) Riyad 1987, s. 62 ؛Eb٥ Tâlib el-Mekkl, K ûtu’l-kulûb f i m m m eleti’l-rmhbûb ve vasfi tarîki’l-murîâ ilâ makâmi’t-tevhtd. Kahire 1310,1, 129 ؛Gazzâli, ihya', II. 82 ؛Şeyzerl, Abdurrah. mân b. Nasr, Nihâyetu’r-rutbefi talebi’l-hisbe (nşr. Seyyid el-Bâz el-Ârînî), Kahire 1365/1946, s. 61 ؛Ibn Abdirraûf, Ahmed b. Abdillâh, R i â f i â â i ’l-hisbe ve'l-muhtesib (5 ﻟ ﻆ ﺀr â l Endelusiyye fi ââbi'l-hisbe ve’l-muhtesib İçinde, n؟r. Levi-Provençal), Kahire 1955, s. 84 ؛Ibnu'l-Uhuwe, Muhammed b. Muhammed b. Ahmed el-Kureşî, Meâlimu’l-kurbefi ahkami'l-hisbe (nşr. Reuben Le١٩^), Cambridge 1937-38, s. 131 ؛Ibnu'1-Hâc el-Abderl, Eb٥ Abdillâh Muhammed b. Muhammed, el-MedhaU Kahire 1401/1981, I, 157 ؛Şa'râni, n, 7 ؛Muttaki elHindi, Alâuddln Ali b. Husâmuddln, Kettzu'l-ummâl fi suneni'l-akval ve'l-efâl (nşr. Bekri Hayyânl-Sah^etu's-Sekâ), Beyrut 1405/1985, rv, 125. Miivatta’ (Şeybânî rivayeti), s. 283 ؛Ibn Ruşd, el-Mukaddimat, III, 7 ؛a.mlf, elBeyân, IX, 363 ؛Kettânl, n , 258. Ç erîfer-R adl.^bul-H asanM uham m edb.H asan,Nehcul-belâga(n?r.SubhlesSâlih), Kum 1387, s. 555. U tr ٥ş, Hasan b. Ali, K i â u ’l - î h t i â {Studies in Arabian History and Civilizati٠„ İçinde, n?r. R. B. Serjeant), Londnn 1981, bl. VII, s. 23-24. IbnH azm ,eI-M «^./^, VIII, 501. Ibn EblÇeybe.H/, 285-286.
p iy a s a l a r
75
ancak bu arada fiyadarda kayda deger yükselmeler gözlenmiş, tedaviildeki mitoarlarm artışı paranın değerini düşürmüştü. Her ؟eye ragmen karşılık beklemeksizin ؟. k büyük meblağlara varabilen b .rç ilişkilerine girdiklerini, hatta ihtiyaç halinde alacaklarını vadesinden önce tahsil edebümek İçin % 50’lere varan indirimlere dahi gitoeye rıza gösterdiklerinim^^ saptadığımız bazı ilk dönem MüslUmanları’nın zaman İçinde ribâ yasagmı delmek amacı ile kanuna karşı hüeler geliştirmeye başladıklarına dair münferit örneklere rastlanmaktadır. Meselâ Zeyd b. Erkam bir kadına atâsı çıktıgmda ödenmek üzere veresiye 800 dirheme sattıgı câriyeyi 600 dirhem peşinle geri almıştı47؛. Nakdi atâlar y i ödendiğine göre vadenin en çok bir sene olabileceği düşünülürse asgari %33’luk ribâ söz konusudur. Benzer uygulamayı Amr b. Osman b. Affân’ın yaptığı da rivayet edilmektedirm8؛. Muayyen bedel karşılığında borç bulmak İçin geliştirden bir başka yol da ileriki tarihte çıkacak olan atânın satılmasıdır. Ata senetlerinin nakit karşıhgmda kırdırılmasını câiz görmeyen Kadı ؟ureyh ve ibrâhim en-Nehai gibi bazı hukukçuların çözüm yolu olarak malla mübadeleyi önerdikleri görülmefoedirm^9. Hülefâ-yı Râşidîn devrinden sonra başvurulan İlginç hileler-, den birisini Mısır papiriislerindeki kayıtlardan öğreniyoruz: H. 67 yılında Esved b. Adi bir Rum’a verdigi 50 dinar borç karşıhgında adamın oglunu 20 dinar ücretle (süre belli degil) kendisine kirala146 Meselâ bk. Ebû Y٥suf> el-Âsâr, s. 185-186; Ibn Abdilhakem, Ebu'1-Kâsım A b -. durrahmân b. Abdillâh b. Abdilhakem. Futuhu Mısr ve ahbâruha (nşr. Charles c . Torrey), New Haven 1922, s. 266; Negatif feiz ihtiva eden bu tip muameleler de genellikle ribâ çerçevesine sokulmaktadır. 147 Eb٥ Yûsuf, el-Âsâr, s. 186; tbn Hazm, el-Muhaüâ, VIII, 445-446; Şa'rânî, II, 14. 148 Ebu'l-Ferec el-isfehâni, Ali b. Hüseyin b. Muhammed, Kitâbu’l-Egânî, Kahire 1927, XIV, 223; Suyûtî, Ebu'l-Fadi Celâluddln Abdurrahmân b. Ebl Bekir, elV â l fi muMmereti’l-evâil (nşr. Eb٥ Hâcer Muhammed Zaglul), Beyrut 1406/1986, s. 44. 149 Ibn Ebl Şeybe, IV, 465; Veki',M uhammed b.Halef, Ahbârul-kudat, Beyrut, ts. (Alemu'l-kutub), II, 246, 258. 286, 312.
76
A S R -1
S A A D E T 'T E
Y O N E T lM -P lY A S A
İL İŞ K İS İ
masını ؟art koşmuştu. Vade dolunca Rum 30 dinar tevdi etmiş ve oglunun ücreti olan 20 dinar bor ؟hesabından düşülmUştü٤5٥. Daha sonraki dönemlerde ipek Yolu, Baharat Yolu gibi uluslararası ticaret yollarına hakim olan MUslUraahlar ؟ok büyük hacimlerdeki uluslararası mal ve para sevkiyatını mümkün mertebe risksiz elverişli usullerle gerçekleştirmek zorunda kalmışlardı. Bunun sağlanabilmesi İ؟in sermayenin belli ellerde toplanması gerekiyordu. Riba yasak olduğuna göre kanuna karşı hüe yöntemleri aranarak görünüşte ticaret sayılan bazı muamelelerle kredi temini yollarma gidildi. Ancak iktisadi baskı arttıkça devlet bu tür muamelelerde alman fazlalık oranlarına tavan koymakla yetindi. Ha^nr maksadı ile kurulmuş para vakıfları dahi verdikleri borçlar İçin belli oranlarda faiz tahsfl etmeye başlamışlardı. Bu tarihi gerçekler göz önüne alındığında, çok bü^dik hacimli sermayelerin belli merkezlerde toplanarak verimli şekilde İşletilmesi İçin uygun çareler üretilmelidir. Aksi takdirde iktisadi yapı kendi kurallarım koym aca ve uygulamaktadır. Asr-1 saâdet'te bu i؟le١d gören bazı kurumlar geliştirilmeye ؟alışılmıştır:
c. F in an s K u ru m la n
aa. Kamu Finans Kurumu = Beytulmal Asr-1 saâdet’te günümüzdeki merkez bankası veya hazineninkine benzer işlevler gördüğü anlaşılan beytülmâl devlet başkanının yetki ve sorumluluğunda İç borçlanmaya gidiyor yahut özel şahıslara çeşitli tüketim, yatırım ve ticaret kredfleri açıyordu. 1. İç Borçlanma. Hz. Peygamber’in sava ؟masraflarım karşılamak İçin bü^dik sermaye sahiplerinden be^dülmâl adına faizsiz 150
Abbâdî, Mustafâ Abdulhamld, "Mevkiu Nistân fi dav'l'J-vesâiki'l-^rdi^e kubeyle'1-Islâm ve hilale uisfi'l-karni'l-ewel mine'l-hukmi'l-Arab"؛, el-C eâetu’1Arabiyyefi asri’r-Resül ve Hulefâi’T-râşidîn, Riyad 1410/1989,111/2, 220.
p iy a s a l a r
٦٦
borçlar aldıgı b ilin m ek ted ir٤5i. Meselâ amcasj A bbâs’tan sonraki )Tim zekâtına m ahsuben be^^ülm âl adına borç alm ı؟tır ٤52. 11.
K redi V erm e. K aynaklarda be^^ülm âlin ihtiyaç sahiplerine
çeşitli krediler verdiğine d air bazı örneklere rastlanm aktadır. Mesela Ebû Yûsuf, Halife Ebû Bekir’in beytulm âlden 7000 dirhem (tü k etim kredisi) aldığını ve terikesinden ö d enm esini vasiyet ettiğini b ild irm ek ted ir؛.^؟. Elalife Ö m er zam an zam an beytulm âlden kredi talebinde bulu n u rd u . ؟ehid edildiği zam an ödem ekle m ükellef o lduğu kredilerin toplam ı 80.000 veya 86.000 dirhem e ulaşm ıştı ؛؟؛. ٥ lü m doşeginde iken oglu A bdullah’a söz k o n u su b o rcu n u terikesinden. 151 p l a k l a r a göre bunlar Abdullah b. Ebî Rtbia'dan 30.000 veya 40.000 dirhem, H uve^ib b. Abdilujzâ'dan 40.000 dirhem ve Sa^ân b. Umeyye'den 50.000 dirhem şeklindedir; b ^ vakıdi, Ebû Abdiliah Muhammed b. Ömer, K i â n ’l-Megflzî(nşr. M. lones), London 1965-66, n , 863; Ibn H a n ^ l, el-Mıısned, IV, 36; Belâzurl, Ebu'1-Abbâs Alımed b. Yahyâ, E n â u ’l-eşrâfivişı. Muhammed Hamiduliah). Kahire 1959,1, 363; Ibnu'1-Esîr, Ebu'l-Hasan Ali b. Ebi'l-Kerem Muhammed b. Muhammed eş-Şeybanî, Usdu'1-gâbe fi ma‘rifeti’ssahâbe (nşr. M. Ibrâlıtm el-Bennâ ve dgr.). Kahire 1390-93/1970-73, II, 76; III, 233. 152 Ibn Sa'd, IV, 26; Ibn Asâkir, Ebu'l-Kâsjm Ali b. Hasajı b. Asâkir, Târîhu Medîneti Dmaşk: Ubade b. Ev/â-AbduUâh b. Suveyb (nşr. Şukrî Faysal ve dgr.), ا ﻻmaşk 1402/1982, s. 141,142; Zehebi, Siyer, II, 90. 153 Eb٥ Yûsuf, el-Âsâr, s. 204; Diger kaynakların açıkça kaydettiği üzere Ebo Bekir'in hilâfet müddeti boyunca be^^ülmâlden aldıgı maaş yaklaşık bu mcblaga erişmiş olup iirfdinj hassasiyetine binaen öldükten sonra terikesinden kesilerek geri ödenmesini istemiştir. Eb٥ Yûsuf bunu bir çeşit borç kabul ediyor olmalıdir. Ayrıca bk. Ibıı Sa'd, III, 193; Ibn Manzör, Muhtasar, XIII, 124. 154 Buhârî, Fezâilul-ashâb 8; Ya'kûbî, Ahmed b. EbJ Ya'küb b. öa'fer, et-Târîh f.ıışr. M. Th. Houtsma), ikiden 1883, II, 159; Ibnu'1-Cevzî, Ebu'l-Ferec Abdurrahmân b. Ali b. Muhammed, M enabbu emtri’l-mu’minîn Ömer b. 1’1-Hattâb (nşr. z. ibrâhlm el-Kârût), Beyrut 1407/1987, s. 219; Ibn ManzUr, Muhtasar, XK . 39; Zehebi, Tarih, s. 279; Su١^ t î ١Ebu'1-Fad! CelâluddJn Abdurrahmân b. Ebî Bekir, Târîku'l-hulsfâ’ (nşr. M. Muhyiddin Abdulhamld), Kahire 1389/1969, s. 135; Turtûşî ise İmâm Mâük'in beyttllmâle 80.000 dhhem borçlu olarak öldüğüne dair rivayeti Hz. Ömer'e atılmış bir iftira şeklinde değerlendirerek İnkâr ettiğini bildirmektedir; bk. Turtöşî, Ebû Bekir Muhammed b. Velid b. Muhammed, Sirâcu'1-mulûk (GazzâlJ, et-Tibru’l-mesbtikfi " birlikte). Kahire 1306, s. 106.
78
ASR-1
SAADET'TE
Y.NETIM.PİYASA
İLİŞKİSİ
yetm ediği takdirde Beni A di ve Kurey ؟kabilelerinden yardim isteyerek ödem esini vasiyet etm işti. Hz. Ö m er’in defninden snnraki ilk C um a n am azın ın ard ın d an yeni halife O sm an’a ؟ahitler h u z u ru n d a ödem ede b u lu n a n A bdullah babasının b . r ؟hesabini kap atm ı؟t!٤55. Halife O sm an ’ın ؟ektigi kredilerin m ik ta n ؟ok daha büyük bnyutlara ulaşm ıştı. Belâzuri’ye göre b e ^ u lm â ld e n 100.000 dirhem lik kredi alan halifenin adına A bdullah b. E rkam tarafından b o r ؟senedi d ü zenlenerek Ali b. Ebi Tâlib, Zubeyr b. Avvâm, Sa'd b. Ebi Vakkâs ve A bdullah b. O m er şahid gösterilm işti. Söz kon u su kredi vadesi d o lu n ca geri ö d en m işti٤56. Diger rivayete göre halifenin b o r ؟ların ın to p lam ı 500.000 dirhem e ulaşmıştıJ57. Hz. O sm an Câhiliye devrindeki İş ortagı Rebia b. H âris’e 100.000 dirh em be^^ülmâl kredisi a ؟mıştı)58. B e ^ü lm â l İm kânlarını akrabalarının hizm etine sunm akla su ؟lanınca onlara açtığı tü m kredilerin kendi hesabına b o r ؟kaydedüm esini ve ayrıca ödem e kolaylığı gösterilm esini istem işti٤59. D evraldıgı borçlar arasında A bdullah b. H âlid b. Esîd’e verdigi 300.000 veya 400.000 dirhem lik be^^ülmâl kredisi de v a r d i i . Hz. O sm an’ın valilerinden Velid de be^^ülm âlden b o r ؟alanlar arasında id i ؛٥؛. Vali Sa'd b. Ebi Vakkâs, hazinedarlıgm ı A bdullah b. M es'û d ’u n yaptığı Küfe beytülm âlin d en k redi çekm iş ancak vade dolunca ödem e güçlüğüne 155 Ibn Sa'd. III. 558. 156 Beiazuri. Ensâb, V. 58. 157 Belâzurl, Ensâb, V. 88. 158 Ibn Kuteybe. Abdullâh b. Muslim b. Kuteybe ed-Dîne ٧erî. e/-Meân/(nşr. M. Ismâîl es-savi). Kahire 1555/1955. s. 56 ؛Belâzuri. Ensâb, V, 59 (a.mlf. Futtih, s. 554'de ise Abbâs b. RebJa b. Hâris olarak geçmektedir). 159 Belâzuri. Ensâb, V. 65. 16. Ibn Kuteybe. el-Meârîf, s. 84 ؛M uhibbuddin. er-Rîyâd, III. 91 ؛Diyârbekri. Kâdi Hüseyin b. M uham m ed b. Hasan. T â n k ’l-hamîs, Kahire 1285. II, 267268 ؛Bu rakam 50.000 (dinar ?) olarak da kaydedilm ededir, bk. Ibnu't-Tıktakâ, s. 97, 98. 161 Belâzuri, Ensâb, V, 50-51.
P JY A S A L A R
79
düşmüştiii٥2. Yine îsmâil (?) isimli birisi Küfe beytülmSinden kredi almi؟tii٥5٠ H ulefâ-yı Râçidîn devrinde erkeklerin yam sıra kadınların da b e y tü lm a k redilerinden faydalandığı görülm ektedir. M eselâ Halife Ö m er’e ba ؟١m ran H in d bt. U tbe 4000 dirh em lik ticari kredi almayı ba؟a rm ı؟t ı ٤٥4.
Kredilerin teslimi ve geri ödemelerin takibi işinden be٣ ülmâl emininin (hazinedar) sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Kaynaklann verdigi bilgiye göre Halife Ömer sıkıntıya düştügü zaman beytulmâl eminine giderek ttiketim kredisi alır ancak bazan vade doldugu halde geri ödeme zorluğuna düştügü olurdu. Böyle durumlarda beytulmâl emini tarahndan kendisine yöneltilen ödeme talebine karşılık atâsı ؟ıktıgı zaman borcunu kapatmak üzere ek süre isterdi٥5؛٠Aldıgı kredi)d vadesinde ödeyemeyen Hz. Osman’ın valüerinden Velid’e be^^ülmâl emini lbnM es‘ûd tarafindan protesto ؟ekilmişti. Ancak Velid’in şikâyeti üzerine Halife Osman tarahndan yetkilerini aştığı hususunda uyarılan ibn Mes'ûd derhal istife etmişti٤٥٥. 111. Takas (Khring). Bu dönemde beytulmâlin takas faaliyetlerinde bulunduğu söylenebilir. Şehirlerarası ticaretle ugraşan tüccarin bir bölgenin beytulmâlinden aldıklan ticari kredi^ diger şubelere ödedikleri anlaşılmaktadır. Maalesefbu hususta kakmaklarda rastlanabüen tek örnek ‘Müsadere’ kısmında zikredüecegi üzere Basra valisi Ebü Müsâ el-Eş'arî tarahndan Hz. Ömer’in o^ılları Abdullah ve ًاlbeyاdullah’a açılan krediye dairdir. 162 Taberi, Târîh, IV, 251-252 ؛Zehebl, Siyer, I, 114 ؛Ibn Kesir, el-Biââye, v n , 151؛ Heyseml, Ebu'l-Hasan Nûruddln, Mecmau’z-zevâid ve menbau’l-fevâid, Beyrut 1 9 6 7 ,^,1 5 4 . 163 Zehebl, Siyer, 1 ,115. 164 Taberi, Târîh, IV, 221 ؛Ibnu'l-Eslr, el-KâmÜ, III, 62 ؛Zehebl, T â â , s. 299. 165 Ibn Sa.d, III, 276 ؛Tal»rî, T û â , IV, 208 ؛Ibnu'1-C e^, Menâkıb, s. 102 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, XIX, 8 ؛SuyOtl. Târîh, S.129. 166 Belâzurl. V, 30-31.
٣
go
A S R -1
S A Â .E T .T E
Y .N E T I M - P J Y A S A
1 L JŞ K İS İ
Kambiyo. Asr-1 saâdet’te beytulmâlin kambiyo işlemleri yaptığını gösteren örneklere rastlanmaktadır. Mesela, K٥fe hazinedarı Abdullah b. Mes'ûd’ım beytulmâl Tezekleri üzerinden yaptığı kambiyo işlemleri yukarıda geçmişti. IV.
bb. özel Finans Kurumlan = Tüccar ve Sarraflar Kaynaklar Asr-1 saadet'te bankerlig meslek edinmiş kişilerin varlıgından bahsetmemekte ancak özellikle büyük sermayedarların özel ve tüzel kişilerle kredi ilişkilerine girdiklerini bildirmektedir. Devrin İıhkânları nisbetinde ؟eşitli para-kredi işlemleri yapan bu sermayedarların Ozvarlıkları ve İşlem hacimlerine dair net bilgüer bulunmamakla birlikte faaliyetlerinden bazıları şu başlıklar altında incelenebilir: 1. Mevduat Toplama. Kaynaklarm verdiği bilgiler bü^dik sermayedarlardan Zubeyr’in foizsiz mevduat topladıgnı göstermektedir. öldüğü zaman söz konusu mevduatın da İçinde bulundugu borçlarının miktarı 2.200.000 dirhem gibi büyük bir yekun tutuyordu؛.^. Mekanizma şöyle işliyordu: Ellerhıde ihtiyaç fazlası nakit bulunanlar getirip emanete bırakmak istiyorlar, ancak 0 hepsini borç olarak kabul ediyordu^٥8٠ İslâm hukukuna göre emanetçi: a) Emanetten mUdinin rızaSI bulunmaksızın feydalanamaz ؛b) Emaneti kusuru olmaksam zayi ederse taznrinle mükellef tutulamaz. Bu hükümler göz önüne alındığı zaman Zubeyr’in nrevzubahis ilişkide hem kendisinin hem de müdinin çıkarını gözettiği düşünülebüir. Çünkü borç olarak kabul ettig emanetler üzerinde mUdinin rızasını aramaksızın dilediği gibi tasarruf hakkına kavuşacağı gbi tazmin mü167 Ibn Sa‘d ١III, 109 ؛Buhârî, Hum us 13 ؛MuhibbuddJn, er-Riyad, IV, 290 ؛ZehebJ, Siyer, I, 66; Ibn KesJr, el-Bidaye, VII, 250 ؛Ibnu'J-Imâd, Ebu'1-FeJâh Abdulhay, fsP 7prâtii*7-7phi;h fi nU hnr; men zeheb. nr.hir#، 1١،١n٠ ؟l ًا43. Şezerâüt’z-zehebfî ahbari Kahire 1350-51,1, 168 Ibn Ebi Şej'be, VII, 543 ؛Ibn Sa'd, III, 108 ؛Buhari, Humus 13 ؛Ebo Nuaym, I, 91 ؛MuhibbuddJn, er-Rîyâd, IV, 289-290 ؛ZehebJ, Siyer, I, 66.
P lY
٨SA LA R
81
keUefiyetInl yüklenmek suretiyle verdigi güven sayesinde toplayacagı nakit miktarı çok daha bü^ik bo١mtlara ulaşabilecekti. Kakmaklarda onun kendisine tevdi edilen emanetleri borç saymaşının gerekçesi ‘zayi olmaları endişesi' ile açıklanmaktadır٥9؛. Halbuki hukuk, kusuru bulunmadıgı halde za^ olan emanetleri tazmin etmek isteyen kişiye engelleyici bir hüküm getirmemektedir. O nedenle sadece bu endişe khizünden başka yöntem arayışı İçine girümesi anlamlı gözükmemektedir, öldüğü zaman Zubeyr’in Abdullah b. Ca'fer b. Ebi Tâhb’e 400.000 إ7 هveya ا. 000.000 ا7 ااSaid b. Âs’a ise 100.000 dirhem٤72 borcu bulunduguna dair bilgüer, toplanan mevduatın hacmini göstermesi açıSindan önemlidir. Yani mUdiler arasında b ü^ik hesap sahiplerinin de yer aldı^ anlaşılmaktadır. Genellikle büyük sermayedarların muhasebe ka^ntlarını tutup para-kredi işlemlerine bakan hazin veya kayyim adil özel görevlilerin varlığı sermaye ve.muamele hacmini göstermesi açısından önemlidir. Mesela, Osman b. Affâni73, Talha b. Ubeydillah٤74. Said b. Âs75؛١ Abdullah b. Abbâs)7٩ Ubeydullah b. Ab169 170 171 172 173
Ibn Ebî Şeybe, VII, 543; Ibn Sa'd, III, 108; Buhârî, Humus 13; Zeheb؛, Siyer, 1,66. Buhârî, Humus 13; MuhlbbuddJn, er-Riyââ, IV, 290. ZehebJ, Siyer, III, 460. Belâzuri, E n â , rVB, 131. Ibn Sa'd, III, 76; Ya'kûbî, Ahmed b. Ebî Ya'kOb b. Ca'fer, M nşâkektu’n~nâs آلzamânihim (nşr. William c . Millward), Beyru، 1980, s. 13; Mes'üdî, Ebu'1-Hasan Ali b. Hüseyin b. Ali, Mtırııcn’z-zeheb ve meadinu’l-cevher (nşr. M. Muhyiddîn Abdulhamîd), Kahire 1367/1948, II, 341; Ibn Asâkir, Ebu'1-Kâsım Ali b. Hasan b. Asâkir, Tanhu Medineti Dımaşk: Osman b. Affan (n؟r. Sekine eş-Şihâbî), Dımaşk 1404/1984, s. 454; Kettânî, III, 201. 174 Ibn Sa‘d, III, 222; Fesevi, Ebo YOsuf Ya‘k ٥b b. Sufyâî, Kitâbu'l-Ma'rife ve’t-târîh (n؟r. Ekrem Diyâ٠el-٥ merî), Medine 1410, 1, 458; Taberânî, Ebu’l-Kâsım Suleymân b. Ahmed b. EyyOb, el-Mu'cemu’î-kebîr (nşr. H. Abdulmecid es-Selefi), Beynıt, ts. (Dâru ihyâ'؛t-turâsi'l-Arabî), I, 112; Ibn ManzOr, Muhtasar, XI, 201; Zelıebî, Tarih, s. 528; a.mlf. Siyer, 1,32; Heysemî. IX, 148. 175 Belâzuri, Ensdb, IVB, 132; Ibn ManzOr, Muhtasar, IX, 314. 176 Ibşîhî, Şîhâbuddîn b. Muharamed, el-Mustatraffi ktdli fennin mustazraf(nşT. M. Muhammed Kumeyha), Beyrut 1403/1983,1, 349.
82
a s r -1 s a A d e t . t e y ٥ n e t j m
- p ! y٨
s٨
il iş k is i
bâs^77, AbduUah b. Ömeri7٥ ve AbduUab b. Ca‘feri79 gibi se^et sahibi sahâbilerin hâzinieri vardı.
2. Kredi Verme. Sermayedarların beytulmâle açtıkları krediler ^ k a rıd a zikredilmişti. Ayrıca özel kişilere de kredi verdiklerini gösteren örneklerden bazıları şunlardır: Kays b. Sa'd b. Ubâde el-Ensârî bir arazisini 90.000 (dirhemle satmış ve Medine sokaklannda tellâl bağırtarak borç almak isteyenlerin evine gelmelerini İlân etmişti. Sonunda parasının 40.000 yahut 50.000 (dirhem)lik kısmını borç senedi (sak) karşılığı dağıtmıştı^«.. Ya‘lâ b. Ume^^e, öldüğü zaman geriye pek çok alacak bırakmıştı^«؛. Akil b. Ebî Tâhb’in 40.000 dirhem borcu vardı2»؛. Said b. Âs’ın, senedlerle (sak) belgelenmiş 7.0.000-90.000 dinarlık borcu olup oğlu Amr e!-Eşdak ödemeyi üstlenerek tüm saklan toplamıştı^«؛. Ubeydullah b. Abbâs, İflâsa sürüklenen Medineli bir sarrahn. 9000 dinar tutarındaki borç senedlerinin (sak) tamamını ödemişti4»؛. Abdurrahman b. A ^ m Medine halkının üçte birine borç verip, diğer üçte birinin borcunu ödediğine dair rivayet؟«؛ açılan faizsiz kredilerin hacimlerini ve borç ilişkilerinin b a h tla rını göstermesi açısıdan çok ilginçtir. A۴ ıca EK 3٠te sahabenin 177 Ibn Manzûr. Muhtasar, XV, 328. 178 Ibn Hazm, el-Muhallâ, ^ I I . 504. 179 Ibn A s i , Ebu'،-Kâsun Ali b. Hasan b. Asâkir, Târih Medineti Dıtnaşk: Abdullâh b. Câhir-AbduMh ٤,. 2Leyd (n?r. Şukrî Faysal ve dgr.), Dımaşk 1402/1981, s. 45,49. 180 Hatlb eNBağdâdî, Ebo Bekir Abmed b. Ali b. Sâbit, Târîhu B a ğ â d (Medineti’sول "ئﺀﺀ, Beyrut, ts. (Dâru'1-Fikr), 1,78 ؛G n e l olarak h u i degeri olan her tOrİÜ belgeye sak denmektedir. Asr-، saâdet'te ise ؟ek, bor ؟senedi, ödeme emri, istihkak belgesi ya da karne anlamlannda kullanıldığı tesbit edilmiştir. 181 Mes'üdî, 11,343. 182 lbnu'1-Esîr, U â ’l-gâb^ IV, 65. 183 Belâzuri, E n â , rVB, 132-133 ؛Ibnu'1-Esîr, Usdu'1-gâbe, II, 393 ؛Ibn M anzür,. Muhtasar, IX, 315 ؛Z h eb l, Siyer, ni, 448. 184 Ibn HabJb el-BagdadI, Muhammed b. Habib el-Hâşimî, el-Muhabbar (nşr. Us، Uchtenstadter), Haydarabad 1361/1942, s. 146 ؛a.mlf, el-Mutıammak, s. 374. 185 Muhibbuddin, er-Rîyâd, rv, 312.
p iy a s a l a r
83
servederine dair verilen bazı örnekler de b u hususu aydınlatm aya yardım cı olmaktadu". ٠
3. Para H avaleleri. S erm ayedarların diger bir işlevinin sUftece (p٠li ؟e) adi verilen evraklar düzenleyerek para havaleleri yapmak oldugu anlaşılm aktadır. D üzenledikleri sUfteceler ve yaptıklan para havaleleri ile şehirler ve h a tta m illetlerarası m al-para tedavUlUne katkıda b u lu n d u k la n asla İnkâr edilemez. Sağladıkları faydalardan biri işlem leri k.lay laştırm ak , digeri ise n ak it transferinde karşılaşılm ası m ü m k ü n riskleri .r ta d a n kaldırm aktırJ8٥. Kaynaklara göre H asan b. Ali, A bdullah b. Z u b e ^ ve A bdullah b. A b b â s bu tü r işlem leri yapanlardandı. Ib n u ’z - Z u b e ^ M ekke’deki tüccardan aldıgı nakde karşılık Basra ve KUfe’deki tem silciliklerine ödem e em ri gönderirdiJ87. Bazı kaynakların v e r d i , a ^ m tıdan tem silcilerinden b irin in M u s'ab b. Z ubeyr .Id u g u anlaşılmaktadırJ88. ib n Abbâs, M ekke’den KUfe’ye havaleler yapardı85 ؛٠ Hz. H asan, H icaz ve Irak’tan b irin d e b orçlanır diğerinde öder ﻟ ﻊ9 ه. Hz. Ali de bu tü r işlem leri câiz görürdüi9i. 4. K ıym eth Evrak Alım-satımı. Hz. Ömer devrine rastlayan H. 18 yılında müthiş bir kuraklık yaşanmıştı. Her türlü canlının 186 Bu tür işlemlerle ilgili görüşler İçin bk. Şeybân؟. Muhammed b. Hasan, el-Hucce alâ ehli’l-Medine (nşr. Mehdi Hasan el-Keylâni), Haydarabad 1384-90, II, 609 ؛Abdurrezzâk, ١^ II, 140-141; İbn Ebi Şeybe, rv , 358-359 ؛Serahsi, el-Meb-
sut, XIV, 37: ibn Kudâme el-MakdisI, Ebû Muhammed Abdullah b. Ahmed b. Muhammed, el-Mugnî (nşr. M. Hafil Herrâs), Kahire, ts. (Mektebetu ibn Teymiyye), IV, 356 ؛Abdullah b. Abbâs'a göre önceden şart koşulmadıgj takdirde bu tür havalelerde mahzur yoktur. Abdullah b. Zubeyr, Hasan b. Ali, Abdurrahman b. el-Esved, Muhammed b. Hasan eş-ŞeybânI ve Ibrâhim en-Nehai bu tür işlemlerde sakınca görmemektedirler. Buna karşılık Meymûn b. Ebl Şebîb bunlan mekruh saymaktadır. Hasan el-Basri ise ancak hırsızlık riskini ortadan kaldırmak İçin yapılması halinde caiz oldukları kanaatini taşımaktadır. 187 Abdurrezzak, ١^II, 140 ؛Serahsi, el-Mebsût, XIV, 37.' 188 Şeybani, eUHucce, II, 610 ؛Beyhaki, esSunen, V, 352 ؛ibn Kudame el-Makdisi, el-Mugni, IV, 354. إ8 وibn Ebi Şeybe, IV, 358 ؛Serahsi, el-Mebsût, XTV, 37. 190 IbnEbİŞeybe, IV,358. ا9 اibn Ebi ^eybe, IV, 358 ؛ibn Kudame el-Makdisi, el-Mugni, IV, 354.
84
A S R -1
SA A D ET ’ TE
Y .N E T IM - P IY A S A
JL JÇ K JS !
açlık ve susuzluktan kırıldığı b u devrede ^ y e c ek bulm ak İçin hilâfet m erkezi M edine’ye akın eden 6 0 .0 0 0 2 وإcivarındaki bedevi şehirdeki hayati iyice felce uğratm ıştı. B unun üzerine M ısır, Şam ve Irak valilerine ferm anlar gönderen Halife ٥ m er derhal yiyecek-giyecek yardım ı yapılm asını em retm işti. Nakliyeyi çabuklaştırm a k İçin N il-K ızıldeniz arasında kanal kazdıran M ısır valisi A m r b. Âs’ın gönderdiği m alzem eler M edine’ye iki ^ in lu k m esafedekii95 C âr L im anı’n d ak i silolarda depolanm ıştı. Zeyd b. Sâb it’in soru m lu lu ğ u altında düzenlenen ve farklı değerler taşıyan m ü h ü rlü istihkak belgeleri (sak) d u ru m ların a göre ihtiyaç sahibi' herkese dağıtılm ıştı. D aha sonra peyderpey M edine’ye nakledilen ihtiyaç m addeleri istihkak sahiplerine verüm işti‘94. A ncak bu ] arada çok İlginç b ir piyasa oluşm aya başlam ıştı; hak sahipleri istihkaklarm ı çekm ek yerine ellerindeki saklan bü^hik serm aye sahibi tüccara piyasada oluşan fiyatlar ü zerinden satıyorlardı. Kayn aklar sak alım -satım ı ile uğraşanlardan m aalesef sadece H akim b. H izâm ’ın adını kaydetm ektedir. Sevkiyat ve dağıtım çalışm a- ا ların ı yerinde denetlem ek İçin C âr L im anı’na giden Hz. Ö m er b u rasın ın - tâbiri câizse - sak borsasına d ö n ü ştü rü ld ü ğ ü n ü görUnce rastladıgı Alâ b. Esved’e 0 Sirada aracılık yapan H ak im ’in ne kad ar kazandığını sordu. Aldıgı cevap İşlem hacm ini gösterm esi açısından h a ^ e t vericidir. Ç ü n k ü H akim satın aldıgı 100.000 d irh em değerindeki saklardan 100.000 dirhem (yani % 100) k âr sağlamıştı. Hz. Ö m er inanm akta güçlük çektigi haberin H akim tarafından doğrulanm ası üzerine, m alin aynını kabzet--, m ed en satış saydığı bu işlem lerin tü m ü n ü geçersiz sayarak kazandıgı p a r a ^ hak sahiplerine geri verm esini em retm işti. Yaptıgı İşin h aram o ld u ğ u n u bilm ediginiJ.' ؟ve hak sahiplerini bula192 Ibn Sa٠d ٠III, 316-317; Zehebl, Târîh, s. 273. 193 Kudâme) s. 85. 194 MuhibbuddJn, er-Riyâd, IV. 358; Belâzurî. Fııtuh, s. 217-218; Ya'köbî, et-Târîh, II. 154-155; Kudâme, s. 338; Ibnu'1-Cevzî, Menakıb, s. 62. 195 Halbuki bir rivayette Hakim, Hz. Peygamber'in, kendisine kabzettnedigi m ail,
p iy a s a l a r
85
rnayacagini söyleyerek itiraza kalkıçan H akim , halifenin elinden ancak ana parasını ve kazancm ı tasad d u k ederek k urtulm ayı ba؟arabilm i؟ti9 ؛٥. N e var ki Hz. Ö m e r’in h er ؟eyden önce H ak im ’in ne kadar kazandığı ile ilgilendiği ve kâr d u ru m u n u öğrenince hayrete düşerek yaptığı m uam eleleri yasakladıgı gerçegi, ‘acaba kârının düşük .İm a s ı h alinde de ayni h ü k m ü m ü verecekti?’ soru sunu akla getirm ektedir. Ayrıca kaynaklarda Hz. Ö m er’in bu tü r işlemleri yasaklayan genelgeleri b u lu n d u ğ u n a dair herhangi bir kayda rastlanm am ası ilgi çekicidir. Yoksa halife, sadece ve sadece, toplum sal felaket üzerinden servet yapacak rantiyecilerin doğuşunu m u engellem eye ؟alışmıştı? M ervân b. H akem devrindeki sak piyasası hakkında da şu hadise zikredilebilir: Zeyd b. sa b it ile Ebû H ureyre, M e ^ â n ’a giderek "Faizli satışları helal m i kıldın? ”؛şeklinde ؟ıkışm ışlardı. Tüccarin, tem sil ettikleri m allan kabzetm eksizin c a r şaklarını alıp sattıklarım bildirdikten sonra Hz. Peygam ber’in bu husustaki yasağını haber verm işlerdi. D erhal zabıtaları gönderen M ervân yakalattıgı tüccarın ellerinden aldırdığı saklan hak sahiplerine iade ettirm işti97؛. Ne ilginçtir ki sak (çek), havale (aval) ve sUftece (poliçe) gibi kredi araçları A vrupalılar tarah n d an ancak Haçlı Seferleri Sirasında MUslUmanlar’d an öğrenilerek kullanılm aya başlanm ıştır٤58. satmamasın ؛emrettiğini söylemektedir; bk. ibn Hanbel, el-Musned, III, 402, 403; Taberânl, III. 194,196,197; Ibn Hazm, el-Muhaüâ) ^ I I , 519. 196 Muvarta’, Büyü' 43; Abdurrezzâk. VIII, 29; İbn Ebî Şeybe, IV, 363, 386; tbn Abdilhakem, s. 166-167; Ibn Ruşd, Ebu'1-Velîd Muhammed b. Abmed b. Ru?d elKurtubl, el-Beyân n ’t-tahsü (nşr. Sald u'râb), Bejttut 1404/1984, XVIII, 41; Esen'in “Hz. ٥ mer, memurlarından Hakim b. Hizam'a sikak (maa? senedi) vermi? 0 da, bununla zahire satın almıştır," ?eklindeki tesbiti yanlıştır, bk. Esen, -Adem, Sosyal Siyaset Açısından İslâm’da ücret, Ankara 1993, s. 84). 197 Mııvatta’, Büyü. 44; Ibn Hanbel, el-Musned, II, 349; Ibn Abdilhakem, s. 167; Müslim, BuyO' 40; Ibn Ruşd, el-Beyân , VII, 357. 198 Schacht, loseph. Introduction ،٠ Islamic Law, Oxford 1964, s. 78; Ud.vitch, L. Abraham, “Credit as a Means of Investment in Medieval Islamic Trade", Journal o f the American Oriental Society, c. I X ^ n , New Haven 1967, s. 262; a.mlf.
86
ASR-1
s a Ad e t . t e
y o n e t im
. p i y a s a İLİŞK İSİ
İşte yııkarıdaki b ü tü n bilgilerden anlaşıldığı üzere sahabeden bazılarının ellerinde zam anla b ü yük m eblağlara varan servetler birikm iştir. Şim di bu y öndeki gelişmelere bakalım .
d. S e ^ e t B irikim i ve M âlî C ezalar
aa. Servet Biriktmi Servet birikim inin bo y u tlarım gösterm esi a ç s ın d a n bazı sahâbîlerin tesbit edilebilen servetlerinin b ir d ö k ü m ü EK 3’te verilmiştir. Bu verilere dayanarak aşağıdaki değerlendirm eleri yapm ak m ü m k ü n görünm ektedir. Bü)dik nakdi varlıklara sahip bazı sahabenin servetlerini yatırım a, y atırım lan n ın b ir b ö lü m ü n ü de pazar İçin üretim e٤95 ve to p ta n ticarete y önelttiklerinde şüphe y oktur. Şehirlerarası/uluslararası ticaretle uğraşanlarına, A kdeniz’de b u m aksatla gem i çalıştıranlarına, bazan tatil k âr ftrsatlarını değerlendirm ekten geri kalm ayanlarına rastlanm aktadır. Kimisi serm ayesini hem beklenti kaynaklı değer artışların d an kazanç sağlam ak hem de pazar İçin tarım sal üretim y ap m ak am acı ile toprağa yatırm ıştır. BazıSI ticaretini yapm ak veya ziraat, ticaret, harmancılık ve zenaat alan lan n d a kullanm ak İçin pek çok köle sahibi olm uş ؛bunl'an b a rın d ırm a k İçin m esk en ler e d in m ek zo ru n d a kalm ıştır2٠٥. “Commercial Techniques اﻷEarly Medieval Islamic Trade”, {Islam and the Trade ofAsia İçinde, n؛r. D. s. Richards), Oxford 1970, s. 54 ؛a.mlf, “Reflections on the Institutions of Credit and Banking in the Medieval Islamic Near East”, 5tH٠ dia Islamicn, c. XLI, Paris 1975, s. 10-11 ؛Rodinson, Maxime, “Le Marchand musulman", {Islam and the Trade ofAsia İçinde, nşr. D. s. Ricliards), Oxford 1970, s. 25 ؛Ashtor, Eliyahu, "Banking Instruments Benveen the Mushm East and the Christian West" {East-West Trade in the Medieval Mediterranean İçinde, nşr. Benjamin z . Kedar), London 1986, hi. I, s. 553-573 ؛Turan, Osman, Selçuklular Tarihi ve Türk-îslâm Medeniyeti, Istanbul 1980, s. 376 vd. ؛Tabakoglu, “İslâm'da Para Politikası", s. 82. 199 Bu tâ b irle , ih tiy a ç te lk in ed en ,ve tü k e tim S in ırla n n ı k a ld ıra n g ü n ü m ü z p azar e k o n o m isi k a ste d ilm e m e k te d ir.
200 Şunu da belirtmekte yarar vardır: İslâm kolc-efendi ilişkilerini düzeıJemiş, her
1
م P J Y A S ٨ LAR
87
Ü rünlerinin nakliyesi İçin gem iler y anında deve y ah u t at sürülerine, handanlarının yayılıp barın m ası İçin de otlak ve tavlalara sahip olm uştur. K u ş e tle m u h tem eld ir ki lim an şehirlerinde edindikleri binalardan bazıları depo olarak kullanılm ıştır. B unlardan başka, serm aye sahipleri m adenciliğe varıncaya kadar k âr getiren m u h telif yatırım alanlarına yönelm iş; devrin İm kânları nisbetinde m evduat toplam a, kredi ve kefalet verm e, kıym etli e ^ a k alım -satım ı, para havaleleri, kam biyo işlem leri gibi çeşitli m âlî m uam elelerden uzak kalm am ışlardır. D e ^ n özel şartlarından faydalandıklan da bir gerçektir. Ellerinde yeterli m iktarda nakit bulunabildiği İçin zamaır zam an ganim et m allannın ahm -satım ından büyük kazançlar sağlayabilmişlerdir. işletm e im kânlan olduğu İçin çorak top rak lan İhyâ ederek sahiplenebilmişler yahut devletten çeşidi iktâlar alabilm işlerdir. Mâlî işlerine bakacak kölelerinin varlığı, m uam elelerini hesapçı2٥ı ölçülerde ^irU tm eye çahştıklarm ı gösterm ektedir. H atta şu
rivayetten hareketle, bazı m üteşebbislerin h e sa p ç ılı. iktisadi faaliyetlerinin d üstunı haline getirdikleri dahi söylenebilir: “Abdullah b. C a'fer'in (m uhtem elen büyük meblağlar tutan bir alış veriş esnasında^ bir dirhem İçin fsıkı] pazarliga giriştigi gOriilünce ‘[Hayır İşleri İçin] bol bol cömertlik edip dururken bir dirhem İçin pazarIlga mı girişiyorsun?' diye soruldu. ‘Cöm ertlik ettiğim 0 şey m alım dır, konım aya çalıştığım b u şeyse aklım[m icabı]dır,’ şeklinde cevap verdi2 ٠2. Yani gerçek değerinden bir dirhem bile fezla vermemelde hesapçı (yahut akıllı) davrandıgm ı belirtm ek istemiştir. iki tarafin da haklarınj korumaya özen göstermiştir. Böylelikle efendiler hıyanet riski azalan kölelerine büyük meblağlar ernanet ederek uzak mesafeli ticaret i^ ؟ gorevlendirebilmişlerdir. 201 Giriş Bölümü'nde yaptığımız tahliller göz önüne alındığında, dogurabüecegi yanh? çağrışımlar yüzünden 'rasyonel' yahut 'akılcı' kavramım kullanmaktan kaçmarak ‘h e sa b i’ terimini yeğliyoruz. 202 ibn Kuteyte. üyünu’l-ahbâr, B e^ut, ts. (Dâru'l-Kitâbi'l-Arabi). I, 251.
88
A S R .J
S A A D E T 'T E
Y ٥ N E T !M - P !Y A 5 A
IL !? K lS j
M axim e R .d i n s .n , A vrupa’da kapltaلlst ‘s.sy o -e k o n .m ik form asyon’a veya başka b ir deyişle m .d e r n kapitalizm e varan evrim in ilk saflYalarmı ‘kapitalistik’ (kapitalistim si) olarak vasıf!andırm akta, b u sürecin O rtaçag İslâm âlem inde de yaşandıgm ı ileri sürm ektedir. O rtaçag sonlarında İslâm dünyâsının Avrup a ’da rastlanan ticari ve m âlî serm aye tü rlerine sahip olduğunu belirtm ektedir. A ynca Kari M arx’a atıfta b u lu n arak kapitalistik süreçte ticaretin, serm ayeyi en azından pazar İçin üretim i gerçekleştirecek şekilde kullanan to p tan b ir ticaret olm asm ı zorunlu görm ektedir. M ax W eb er’e atfen de kapitalistik sektörün faaliyetinin m übadele İçin elverişh b ü tü n h rsatlardan yararlanarak kâr sağlamaya yönelik ve ayrıca rasyonel olm ası gerektiğini söylem ektedir2٥5. D aha sonra, bu şartların Islâm ’ın kapitalistik sUrecinde gerçekleştiğini ispatlam aya çalışm aktadır. Kapitalistik sektö rü n işlevlerinden birisi olarak nitelediği tefeciliğin İslâm dünyasında da yapıldıgm ı ispatlam ak İçin bulabildiği bazı örnekleri sıralarken, geçm işte faizsiz borç ilişkilerinin varlığını kanıtlam a-' ya can atanların gösterebildiği örneklerinse birkaç ta n e ^ geçmedigini iddia etm ektedir. Ribâ yasağının k uram sal dayanagm ı ortadan k aldırm ak İçin de ilgili âyetlerin h ü k m ü n ü n sadece ârızl. d u ru m lard a vadesinde ödenm eyen borçlara ^diklenen katlanm ış faize m ahsus o ld u ğ u n u , ancak çerçevenin sonraki âlim lerin yoru m ları ile genişletildiğini ileri s ü rm e k te d ir.^ .
En azından hedef zaman kesitimiz bakımından Rodinson’un؛ yorumlarına katılmamız mümkün değildir. Yukarıda konuyaإ üişkin değerlendirmelerimizde açıkça görüldüğü üzere muhte-^ vasi onun anladığından daha geniş olan ribâ yasagı kesindir ve devlet başkanları tarahndan kararldıkla uygulanmıştır. Buna إ karşılık faizsiz kredi üişkilerini yansıtan örneklerin bollugu hem! ^ikanda hem de EK 3’te aktardığımız verilerden anlaşılmakta-! 203 Rodinson, Maxime. Islam and Capitalism (trc. Brian Pearce), Bucks 1980, s. 7-9.١ 204 R.dinson, Islam, s. 14 vd..
r P JY A S A L ٨R
89
dır. Hesapçılıkla ilgili Ornegimizse ilk bakışta o n u n tesbitini haklı çıkarm aktadır. N e var ki sahabenin zam an zam an servetlerinin yarısı veya tü m ü n ü hayır işlerine harçadıkları, tatil kârlar u m dukları ticaret m etâın ın tam am ın ı m u h ta ç insanlara dağıtm akta tereddüt etm edikleri de m eselenin diger bo^nıtu olup R odinson’un kapitalistik kavram ı ile uyuşm am aktadır. B urada özellikle şu n u açıklığa ka١n ıştu rm ak ta yarar vardır: K apitalist ru h ile teşebbüs ru h u özdeş şeyler değildir. Y ukarıdaki örneklerden anlaşıldığı üzere sahabede oldukça etkin bir teşebbüs ru h u n u n varlıgından söz edilebilir. A ncak R odinson’un tâbiri ile kapitalistik a n la m a sahip o lduklarım söylem ek mUmkün görünm em ektedir. Ayrıca A sr-1 saâdet’te rib a yasağının kapitalist te m a d ile r i kösteklerken teşebbüs ru h u n u kam çıladığı düşünülebilir. ٥ yle ki otu rd u k ları yerden tatil ribâ gelirlerine ka^ ış m a im kânı o rtad an kalkan serm ayedarlar çeşitli ortaklık tü rlerinin yardım ı üe üretim ve/veya ticaret Maliyetlerine girişmişlerdir. Ayrıca Miz d k ü taşı-mayan Ozvarlıkları sayesinde büyük riskleri daha cesurca yüklenebilm işlerdir2٥5. B unlardan başka ribâ yasagı M U slüm anlar’ı m u d âreb e şirketini oldukça etkin bir şekilde işletmeye zorlarken A vrupalIlar o n u n benzeri commertdayı çok daha sonraları geliştirebilm işlerdir. Yine özellikle Zubeyr b. Avvâm Orneginde açıkça görü ld ü ğ ü üzere bazı sermayedarların faiz yasagm a ragm en b ü yük m eblağlara v aran m evduatlar topladıkları b ir başka gerçektir. Ayrıca zekât m ükellefiyetinin âtıl serm ayelerin yatırım a dönüş'türülm esini özendirdiği düşü-. nUlebilir. B unlardan başka zekâtın sarf kalem leri arasında yolda kalmışlarla b o rçluların b ulunm ası ve ödenm esi İm kânsız borçlara devlet g a m t i s i sağlanm ası m üteşebbislerin risk ١hiklenm e cesaretini arttırm ış olm ahdır. 205 s ٠m bart da kat.Jikllgin getirdlgl faiz yasağının kapitalist tema^iUeri teşvik ettigini ileri sürmektedir؛ Sombart, Werner, The Quintessence ofCapitalism .(n?r. ve trc. M. Epstein), New York 1967. s. 247.
90
A S R -1
S A A D ET ’ TE
Y ٥ N E T !M - P !Y A S A
İL İŞ K İS İ
Rodinson’un da itiraf ettigl üzere2٥٥karaborsacılık, dinen haram kılınmış malların Uretimi/ticareti, aşırı kâr (gabn-1 fâhiş), mevcut olmayan yahut miktarı 'bilinmeyen şeylerin alım-satımı gibi kumar unsuru (garar) İçeren muamelelerin yasaklanması liberal bir ekonominin serbestçe gelişmesini engelleyecektir. Ancak buna karşı getirdigi izah, söz konusu yasaklarm illetlerinin kesin olarak bilinemediği ve şer‘î temellerinin sonraki âlimler tarafindan geliştirddigi şeklindedir. Mal Piyasası Bölümü'nde karaborsacılık konusunda yaptığımız değerlendirmelerden hareketle onun bu husustaki görüşlerine katılmamız İmkânsızdır. Bütün verilerden çıkarılabilecek sonuç şudur: Sahabe çalışmış, kazanmış ve hatta servet yapmıştır. Giriş Bölümü’nde belirtildigi üzere Ebû Zer el-Gıfâri’nin başı çektigi en zahidleri dahi hayatlarım sürdürecek kadar mal varlığına sahip olup asla toplum un diger kesimlerine avuç açan asalak bir sınıf oluşturmamışİardır. Servetlerinin birikmesinde ganimetten aldıkları hisseler yanında devlet başkanının verdigi atalar, caizeler ve İktâların da bü^dik payı bulunduğu unutulmamalıdır. Ancak sahâbller servetlerini diger insanları sömürerek yapmadıkları gibi toplum üzerinde sulta kurmak İçin de kullanmamışlar, aksine gerektiginde tüm varlıklarım h a ^ r işlerine harcayabilmişlerdir. Hanlar, hamamlar, çarşılar, vakıflar, aşevleri, camfler, yollar, köprüler, çeşmeler İnşa ettirerek, k u lla r , havuzlar, sulama kanallan vs. kazdırarak çeşitli kamu hizmetleri görmüşlerdir. Bu tür hizmet-leri devletin sorumluluğuna bırakmamışlar, aksine onunla İşbirligi ve dayanışma İçinde ^irUtmUşlerdir. Cemaat şuurunun dizginledigi teşebbüs ruhu kapitalist eğilimler göstermemiştir. İslâm inancma göre evrendeki her şey Allah tarafindan yaratılmış ve insanoğlunun hizmetine sunulmuştur. Tüm varlıklar Allah’ın insana emanetidir, insan bu emanet üzerinde ancak 206 Rodinson,
s. 17-19.
p iy a s a l a r
91
0 ’n u n em rettiği şekilde tasarrufta b ulunm akla m ükelleftir. D .gal olarak-servetin fertlerin yah u t devletin elinde olm ası M üslüm an ’ın m âlî s.ru m lu lu g u n u d eg ştirm ez. Yani sosyal devletin karşısm da anti-sosyal bireyci şahsiyetler yoktur. Tâbiri câizse servetin kendisi sosyal o lm ak z o ru n d a d ır; ister devletin isterse fertlerin elinde b u lu n su n . EK 3’te sıralam aya çalıştığımız örnekler b u n u n en güzel delilidir. Fertler yaptıkları h er tü rlü h a ^ r İşleri ile toplum sal h u z u ru n sa g a n m a sın a b ü ^ ik katkılarda bulunm uşlardır. Bireyle devlet arasında yapılacak m u tlak soyutlam a ؟ıkar ؟atışm asını kaçınılm az kılabilir. Ayrıca özel hayatında bencilce b ir öz-çıkar m aksim izasyonunu felsefe edindiği ileri süriilen ferdin devlet adam ı olduğ u n d a k am u y ararına digergam lık yapacağına in an m ak m ü m k ü n g örünm em ektedir. B ununla birlikte devletin, m eşrû yollardan kazanılm ası ve üzerindeki m âlî hakların edâ edilm esi halinde servetin teraküm üne sınır getirm ediği görülm ektedir. Aksi takdirde söz k onusu servetlerin sahâbilerin ellerinde birikm esi m ü m k ü n olamazdı. Ancak her şeye ragm en toplum da g a ^ - i m eşrû kanallardan servet sahibi olm aya teşebbüs edebilecek bazı fertlere rastlam ak mUmkündür. İşte b u n u önlem ek İçin h er tü rlü tedbiri alm ak ye gerektiginde cezalandırm a yolım a gitm ek devletin başlıca görevidir.
bb. H aksiz ik tisap ve M âlî C ezalar O dönem d e n ad iren rastlanan gayr-i m eşrû yollardan servet edinm e teşebbüslerine verilen m âlî cezalan “m üsadere, im ha ve para cezası" olm ak üzere üç alt başljk halinde sıralam ak m üm kündür. 1. M üsadere. A sr-1 Sââdet’te devletin haksiz iktisap yolu ile servet sahibi olm aya aslâ izin verm ediği çeşitli örneklerden anlaşıln ıa^ ad ır. En bâriz misal m eşruiyeti şüpheli se n e tle rin tam am inin yahut bir kısm m ın devlet taraftndan m üsaderesidir.
92
A S R -1
S a A D E T .T E
Y ٥ N E T ! M ٠ P İY A S A
IL İÇ K IS J
Hz. Peygam ber ve.H ı^efâ-yı Râşidîn devirlerinde özellikle zekât âm illeri gibi m âlî işlerden so ru m lu devlet m em u rların ın yakin takip altın d a tu tu ld u ğ u , daha so n ra seı٢ et yapanlardan ‘nere d e n kazan d ın ?’ so ru su n a ta tm in k â r cevap verem eyenlerin m allarının bir kısm ı yah u t tam am ına el k o n u ld u ğ u bilinm ektedir. Ib n Teym iyye,-Resûlullah’ın tah sü d arların ı denetlediğini ve I g l ^ g i ^ e r hes ؛pla ؛ını k o n tr ! ؛ettiğini kay ؛e t^ e k te ؛ir2o^. jvieselâ, Hz. Peygam ber Esed veya Ezd kabilesinden ! b n u '1 - L u tb i^ ’yi و Beni Suleym ’e zekât tahsüdarı olarak gönderm işti. Görevini ta- ٠ m arnlayıp d ö n d ü ğ ü n d e hesabini sunm asın ı istediği bu zatin, hâsılatı tak d im ederken “Şunlar sizin (yani b e ^ ü lm â h n ), bunlar da b en im ؛ban a hediye edildiler," şeklindeki m uam elesi üe karşılaşınca kızarak [ ؟ıktıgıj m in b erd en ashabına şöyle seslenmişti: "G ö n d erd iğ im tah sild ara ne ol'uyor ki [b an a gelipl "Ş unlar sizin, b u n la r da b e n im ؛b an a hediye ed ild ü er," diyebiliyor?! A na veya b a b a sın ın y a n ın d a o tu ru p beklese ve k en disine hediye gelip gelm eyeceğini görse id i ya! A llah’a y em in olsun ki! Biriniz zekât m alın ı z im m etin e geçirirse kıy am et g ü n ü o n u b o y n u n d a taşıy arak g e tire c e ^ ir... "2.8 Ayrıca ResUlullah’ın, görevlendirdiği tahsüdarları hediye kabul etm em eleri ve topladıkları zekât veya vergilerin b ir kısm ını zim m etlerine geçirm em eleri hususunda uyardıgm a dair çeşidi rivayetier vardu-209. H u le fâ -^ R âşidîn’in de b u husu sta oldukça titiz davrandığı *anlaşılm aktadır. M eselâ H alife Ebû Bekir, Hz. Peygam ber’in irtihâlin d en so n ra M ed in e’ye d ö nen Yem en âm ü i M uâz b. Cebel’e "H esabini tak d im et,” şeklinde em ir verince M uâz’m “iki hesap mı?! Bir hesap A llah’tan, b ir hesap da sizden!. A üah’ş and olsun 207 Ibn Teymiyye, el-Hîsbe, %. 81. 208 Ibn EbJ Şeybe. ^ ٠^ 4 ؛Ibn Hanbcl, el-Musned, V, 425: Buhârî, Hibe 17; Hiyel 10; Abkâm 24, 41; E۶ ân 3; Müslim, Imâre 26, 27; Eb٥ Dâvûd, İmâre 11; Dâriml. Siyer 52; Zekat 31. 209 Hadis ve i kitaplarının 'Zekât' ve 'Hibe' bölümlerine bakiniz.
p iy a s a l a r
93
ki b u n d a n s .n r a asla sizin işinizi yüklenm em ," diye m ukabelede b ulund u ğ u bildirilm ektedir2J٥. Halife Ö m er İŞİ daha sıkı tu ta ra k görevlendirdiği âm illerden yazılı m al beyanı aldıgı ؛؛؛gibi h er sene hac m evsim inde onların m uam ele ve hesaplarım denetler2i2, gerekirse servetlerini mUsadere edip vazifelerine son verirdi. Ayrıca belli aralıklarla mUfettişler gönd ererek teftişler yaptırırdı. B unlardan birisi M uham m ed b. M eslem e’dir.- Hz. Ö m er'in , suistim al ih thnalini göz önünde b u lu n d u rarak , gizlice servet transferinde b ulunm alarım önlem ek İçin vali ve âm illerin M edine’ye geceleyin giriş yapm alarını dah i yasakladıgı rivayet e d ü m e ^ e d iH ٤3. EK 4’teki alıntılardan anlaşılacağı üzere böyle d avranm asının sebebi âm il ve valilerin yetkilerini kötüye kullanarak servet yaptıklarına dair yayılan söylentilerdi, ö y le ki bazı şairlerin b u hususa dikkat ؟eken Şİirleri dillerde dolaşm aya başlam ıştı. En m eşh u ru İb n u ’s-Sa'ik’a nisbet edilen şiir olup suistim alde b u lu n an bazı vali ve âm illerin isim lerini saymaktadır2i4. B u n u n üzerine Hz. Ö m er M ısır valisi A m r b. Âs, Bahreyn âm ili Ebû H ureyre, Basra âm ili M ucâşi‘ b. M es'ûd es-Sulem i, Fırat valisi H accâc b. A tik es-Sulem i, SUrrak valisi Cez’ b. M uâviye, C ünd işâp û r valisi Bişr b. M uhtefez, H ım s âmili N u ‘m ân b. Beşîr yahut M eysân valisi N u 'm â n b. Adi b. Nadle, U bulle uşû r tahsüdarı-hazinedarı N âfî‘ b. H âris b. Kelede ile kardeşi N ufey‘ Ebû Bekre, M ekke âm üi N âfî‘ b. A m r el-H uzâî, Isfehan hazinedarı H âlid b. H âris, M enâzir valisi Asim b. Kays b. Salt es-Sulem i, Ahvâz panayırı sorum lusu Sem ure b.. C undeb el-Fezârî veya SUrrak valisi H ârise b. Bedr, ganim et m u210 Ibn Kuteybe. Uyûn, I, 60; KettânJ, I, 309. 211 Ibn Sa'd, III, 282,307; Turta?!, s. 116; lbnu'1-Cevzî, Menâkıb, s. 12'0; S u ^ tî, Târîh, s. 141; Kettâni, II, 29; Azm, Refik, Eşheru nteşâhîri’l-lslâm fi’l-harb ve’s-siyâse, B e^u t 1403/1983, II, 400. 212 Kettâni, I, 309. 213 Turta?!, s. 117. 214 Eba l^ e y d , s. 249-250; Ibn AMiIhakem, s. 147; Belâzuri, Futuh, s. 377.
94
A S R -1
5 A Â D E T .T E
Y Û N E T lM - P lY A S A
İL lŞ K lS t
hafizı Şibl b. M a'b ed el-Beceli el-A hm esî ve R âm hurm uz valisi E bü M eryem b. M u h arriş el-H anefi’n in m allarım ayakkabılarına varıncaya kad ar ikiye taksim ettirip yarışına el ko۶ u؟tur2i5. B unlardan başka ayrıca Küfe valisi Sa‘d b. Ebi Vakkâs, Şam orduları k u m a n d a m H âlid b. Velid, Basra valisi Eb۵ M ûsâ elEş'arî, H âris b. Ka‘b b. V ehb, T âif âm ili U tbe b. Ebi Sufyân, Bahreyn valisi K udâm e b. M az'ûn el-C um ahi, Şam valisi Şurahbil b. H asene, Y em en valisi Ya‘lâ b. U m e ^ e (veya M uneyye) de servetleri m üsad ere edilenler arasındadır2٤٥. Hz. ٥ m e r sa d e c e ’zan altında olan m em u rlarım hesaba ؟ekm ekle kalm am ış zam an zam an diğerlerini de kapsayan genelgeler ؟ıkararak suistim al kapılarını kapam aya ؟alışm ıştır. M eselâ İraklı yöneticilere gOnderdigi şu b u ^ u k b u n u n ^ iz e l bir Omegidir: “D ihkânlarım ızın fsizlere] verdigi hediyeler bize (yani beytulm âle) a i t t i r 2 ! 7 . İraklı dihkânların İslâm î fetihlerden önce kendi vergi tahsildarlarına hoş g ö rünm ek İ ؟in veregeldikleri zengin hediyeleri M UslUmanlar’a da takdim etme^d sürdürdükleri ger ؟egi Hz. Ö m e r’in hassasiyetini d aha kolay anlam am ızı sağlamaktadır. Yine b ü tü n vali ve âm illerine yolladığı b ir genelgede şu em ri v e rm e d e d ir: "H ediyelerden uzak durun! M uhakkak ki onlar rü şvetten sayılu-.2J8" B unlardan anlaşıldığı üzere Halife Ö m er tarafindan m allan m üsadere edilen görevlilerin yetkilerini kötüye kullanarak m addi ؟ıkar'sagladıkları, yani h u kuki tâbirle haksiz id isa p ta bulundukları ispatlanabilm iş değildir. Söz k o n u su şâhısların m em uriyetten Onceki ve sonraki m al varlıkları karşılaştırıldığında sadece m aaşla sağlanm ası İnandırıcı gelm em ekle birlikte Eb۵ H u re ^ e , A m r b. As ve Ebû M ûsâ el-Eş‘arî’nin kaynaklarda z id e d ile n sa215 216 217 218
ibn Abdilhakem, s. 147 ؛BelâzurJ, Futuh, s. 385. Tef٠ ıat İçin EK 4'e bakılabilir. İbnEbiŞeybe, IV, 445. Ibn Manzûr, Muhtasar, X I I , 339.
P؛Y ٨ SA L٨ R
95
^ n m ^ a r ı gayet mâkul görünmektedir. Ancak kendi kısıtlı imkânları ile devlet memurlarının refahını kıyaslayarak huzursuz .imaya başlayan sade vatandaşlar arasında be^ülm âl kakmaklarının sömürüldügü yOnUnde söylentiler dolaşmaya başladığını gOren hahfenin fitne çıkacağı endişesine binaen zarâr-1 âmmı def İçin zarârı hâssı ihtiyar ey!eyerek25 ؛şâibeh servetlerin müsaderesi yolunu seçtiğini söylemek mümkündür. Maddi çıkar sağladığı kuşkusu ile servetlerine el konulan bazı memurların halife tarafindan tekrar görevlendirilmesi bu yorumu güçlendirmektedir. Ayrıca Hz. Ömer'in, ülkenin her yanma Hâlid b. Velîd'i hıyanetinden dolayı azletmediğine dair genelgeler gönderm e s i 2 2 ٥ de böyledir. Ondan sonra hilâfete geçen Hz. Osman’ın, akraba ve dostlarının devlet İmkânlarını kullanarak maddi çıkar sağlamalarına göz yumdugu hatta buna bizzat, aracılık yaptığı şeklindeki söylentilerin şehid edilmesine kadar varan fitnenin önemli sebeplerinden olduğu gerçeği Hz. Omer’in politikasının doğruluğunu göstermektedir. Ibn T e y m i^ e Hz. O m er tarafindan m allarının yarışına el konulan valilerin suistUnalde b u lunm ayan d in d a r ve fazüet sahibi kişiler olduklarım belirttikten sonra, m üsadere gerekçesini,-yetkileri çerçevesindeki aİ!ş-veriş, kiralam a, m udarabe, m usâkât, m uzâraa gibi çeşitli sözleşm elerde hediye tü rü n d e n bazı şeyler kabul etm e ihtim alleri ile açıklamaktadır22i. Ib n u ’l-Ezrak ise Hz. Ö m er’in, m em u rların ın m allarm m yarışına, suistim alde b ulundukları gerekçesi ile el koym uş olam ayacağını Söylemektedir222. 219 Ibn Nuceym, Zeynuddln b. tbrâhlm, el-Eşbâh ve’n - n e â r (n?r. M. Muti. el-Hâfiz), Dımaçk 1403/ 1983, s. 35; Mecelle, md. 26; Haydar Efendi, Ali, Dııreru’lhukkâm şerhu Mecelleti’l-ahkâm, Istanbul 1330,1, 84. 220 Ibn ManzOr, Muhtasar, i , 23; Azm, II, 401. 221 Ibn Teymiyye, Ebu'1-Abbâs Takıyyuddin Ahmed, es-S'ıyâsetu'ş-şer'iyye (trc. Vecdi Ak>1iz), Istanbul 1985, s. 281. 222 Ibnu'l-Ezrak el-Gırnatl, Eb۵ Abdiliah Muhammed b. Ali, Bedâıu’s-sük fi tebâi‘i’l-mulk (nşr. Ali Sâmî en-Neşşâr), Bagdat 1397/1977,1, 343.
p iy a s a l a r
97
tir. H atta bazJarın ın servetlerinin y an sın d an fazlasını yahut tam am ını m üsadere etm iştir. Ş ü tü n b u n lara karşılık Ib n u l-E zrak ’ı hakli ؟ıkaracak - biri EK 4 ١e digeri aşağıda zikredilen - iki örnek vardır ki b u n lar valilerden Ebû M ûsâ’n m Hz. Ö m er’in ogulları Abdullah ve f^ e y d u lla h ’a, N âfi'’in ise kardeşi N ufey"e sağladığı m addî im kânlardır. H albuki b u n ların h er ikisi de ö d ü n ؟akdi .la rak değerlendirilm eye daha uygundur. Kaldı ki m al varlıklarının yarısı m ud ârib sayıldıkları İ؟in tahsil edüm iş .Is a idi, b u eylemin sadece haklarında söylentiler ؟ıkarılanları degil tü m m em urları kapsam ası gerekirdi. K .n u m u z la d n g ru d an ilgili .İm ad ıg ı İçin m eselenin h u kuki tahlilini uzm anlarına bırakıyuruz. Hz. Ö m er devlet m em u rların a karşı gösterdiği kararlı tu tu m u akrabalarına karşı da sergilem iştir. H atta sadece ve sadece, kendisine yakınlıkları sebebi üe diger vatandaşların sahip .im a dıgı bazı ayrıcalıklar elde edebileceklerinden ؟ekinerek akrabalarina karşı ؟. k daha kati davranm ıştır, ö y le ki aşağıda verilen örneklerden anlaşılacağı üzere n nların herkese tan ın an bazı haklardan istifadesini dahi engellem iştir. Bu h u susta .g lu A bdullah b. Ö m er şunları söylem ektedir: "C elûlâ Savaşi’na katildim ve ganim etten 40.000 fd irh e m ilik m al satın aidim . ؛M ed in e’ye! Ö m er’in yanm a gittiğim de bana ‘C ehennem ’e atılm ak üzere götü rüldügü m d e ‘B unun kurtulm ası İçin fidye verir m isin? ’؛diye sorultırsa fidyem i ödeyecek m isin? ’؛dedi. Ben dc ‘١vaiiâhi sana eziyet veren hiç bir şey y o k tu r ki k u rtu lu şu n İçin gerekeni yapm ayaym ı,’ şeklinde karşılık verdim . B unun üzerine şunları söyledi: ‘Sen ganim et m allarım satin ?.lirken in san ian n ﺀA bdullah b. Ö m er: ؛ResUlullah’ın arkadaşı, m ü m in lerin em irinin oglu ve en sevdiği kişi’ - ki gerçekten öylesin - dediklerini duyar gibiyim. ؛Sadece b u nedenle! sana bir d irh em pahalı satm aktansa yüz dirhem ucuza verm eyi tercih ederler. Bense ؛varlığı adil olarak! dagıtmakla gö rev li^m . Sana ؛bu m alların satışından elde edeceğin hâsılattan! KureyşIi bir tâcirin kazanageldigi kâr o ran ından faz-
96
A SR -1
5 A Â D E T .T E
Y .N E T IM - P IY A S A
İL İŞ K İS İ
Ona göre görevi kötüye kullanma yahut zimmete para geçirme gibi mutlak .larak haram kılınmış fiillerin salt müşâtara (yani mal varligmın yarışına el k.^mıa) cezası ile geçiştirilmesi mUmkUn degüdir223. Bizim de desteklediğimiz bu görüşünü Ebû Bekre'nin EK 4'te zikredilen itirazına dayandırıy.r .İmalıdır. Çünkü Ma‘n b. zaide hajkkmdaki bir rivayet bu kanaati hakli çıkarmaktadır. Ma‘n b. zaide, Hz. ٥ mer debinde hilâfet m ührünü taklid ederek düzenlediği sahte evrakla Kfife haracının bir kısmını zimmetine geçirmişti. Durumu ögrenen Hz. Ömer verilecek ceza hususunda müsteşarlarının görüşlerine baş vurmuş; (hırsızlık yaptığı gerekçesi ile) elinin kesümesi, hatta asılması yönünde fikir belirtenler .Im uştu. Hz. Ali ise. suçun hırsızlık degil sahtekârilk sa^nlması gerektiğini ileri sürerek darb ve hapis şeklindeki ta.zir cezasının daha uygun düşeceğini sa١nınmuştu. Onun görüşünü benimseyen halife bu yönde hüküm vererek ceza^^ infaz ettigi gibi M a'n’m mal varlığının bir kısmına el koymuştu224٠ Ibnu’l-Ezrak ^ikanda geçen tesbitinin ardından Turtûşî ve Gazzâ!î١den iktibasta bulunarak, memurlann devletin sundugu İmkân ve nüfiızu !çullanmak suretiyle ek kazanç sağladıklarım, Hz. Ömer’in de tüzel-öze! kişilik mudârebe ortaklığının hâsılatı gibi değerlendirdiği bu mal varlıklarının yansmı be^^ülmâl hissesi olarak tahsil ettiğini ileri Sürmektedir22٩٠Ancak İbnu’l-Ezrak’ın görüşü yukarıda zikri geçen rivayetlerdeki bazı akıntılara ters düşmektedir. Meselâ Hz. Ömer, Ebû Hureyre’yi açıkça Allah ve MüslUmanlar'a düşman olmak ve hırsızlık yapmakla itham etmiştir. Hâris örneğinde memurlarım ticaret yapmaları İçin görevlendirmedigini açıkça belirtmiştir. Bazı memurlarının mallarının yarışına el koymakla yetinmeyerek görevlerine son vermiş223 Ibnu.l-Ezrak, I. 343. 224 Belâzurî. Futuh) s. 448-45. ؛Kudâme, s. 56-57 ؛Ibn Teymiyye, el-Hisbe, s. 108؛ Suyûtî, e l - V â l , s. 87. 225 İbnu’l-Ezrak, I, 344.
98
A SR -1
Sa A D E T ’ TE
y ٥ n e t
! m ٠p iy a s a
IL !5 K !S İ
lasını vereceğim. Yani bir dirhem ؛lik sermayenje bir dirhem ؛kâr payı]’. s .n ra tüccarı ؟agırdı. Bu mallan 400.000 ؛dirhemle satın aldılar. 80.000’ini bana verdi, kalanını Sa‘d b. Ebi Vakkâs'a göndererek söz konusu savaşa kaülan gazüerle ؟ehidlerin mirasçıları arasında dağıtmasını emretti.226" Abdullah b. Öm er hakkındaki bir başka rivayet şöyledir; ibn Ömer iki deve satın alarak ؛devlet merasında yayılmaları İçini zekât hayvanlanma katmış, burada gelişip semiren develeri gören Hz. Ömer güzellikleri karşısında hayrete düşerek sahiplerini sormuş ve oglu Abdullah'a ait olduklarım öğrenince ikisini de satarak ana parasını alıp kalanı beytülmâle yatırmasını emretmişti227. Gazzâli ve TurtUşi, develerin satışından elde edilen gelirin yarışına el koyduğunu Söylemektedirler22s. Ibnu ’l-Cevzi ve M uhibbuddin et-Taberi'nin naklettikleri diger rivayette229 açıkça belirtddigi üzere bu hadisede de Hz. Öm er’in bütün endişesi Abdullah’ın develerinin sadece halife oglu oldugu İçin özel muameleye tâbi tutulduğu kuşkusundan kaynaklanmaktadır. Halife Ömer’in o^ıllarına üişkin bir başka hadise de şudur:, Basra valisi Ebû Mûsâ el-Eş‘arî topladığı vergileri Hz. Öm er’e, ulaştırmaları İçin Medine’ye gitmek üzere olan Abdullah ve Ubeydullah’a vererek dderlerse bu para de, başkentte ihtiyaç؛ duyulan bazı mallardan satın alıp götürerek orada sattıktan ا sonra halifeye ödemede bulunabileceklerini söylemişti. Bu teklifi olumlu karşılayan iki kardeş böyle yapmış sncak durum u؛ ögrenen Hz. Ömer kârlarına el koymak istemişti. Ne var ki؛ 226 Ebû Ubeyd, s. 242; Ibn EbJ Şeybe, ^ ٠556; Ibn Zenceveyh, IIj 592; Ibnu'l-Cevzî, Menakıb, s. 158; Ibn Manzûr, Muhtasar, XVIII, 341; ZehebJ, Târîh, s. 271. 227 Ibn Ebî Şeybe. VI, 46Ç; ٧bn Ruşd, el-Beyan, XVIII, 305; Ibnu'l-Cevzl, Menâkıb, s. 158; Ibn Manzûr, Muhtasar, XVIII, 342. 228 Gazzâli. thyâ’, II, 143; Turtûşî, s. 116. 229 Ibnu'1-Cevzî, Mettahb, s. 158; Muhibbuddin, er-Riyâd, II. 377.
٢ PJY A S A L A R
99
hakkini aramakta ısrarlı davranan Ubeyduüah devletin parası ile satın aldıkları malların telef olması halinde tazminle mlikellef tutulacaklarım, dolayısıyla diklendikleri riske karşılık külfet-nimet dengesinin gOzetdmesi gerektiğini ileri sürmüştü. Cemaatten birisinin durum u mudârebe sözleşmesi gibi degerlendirip iki kardeşe % 50 oranında kâr payı ödemesi yönündeki teklifini olumlu karşılayan halife kârın yarısını beytulmâle aktarmıştı23٥. Hz. Ömer’in yine bütün endişesi ogullarının halife çocukları oldukları İçin k ak ıld ık ları yönündedir. Nitekim söz konusu rivayette oğullarına ayrıcalık tanındığını ima ederek Ebû Mûsâ’nın herkese ayni imkânı saglayıp sağlamadığını sorduğunda ‘H a k ! ’ cevabini aldıgı belirtilmektedir. Durum u mudârebe sözleşmesi olarak değerlendirmesi, kârdan onlara pay verebilmek İçin değil aksine devletin hisse alabilmesini meşrulaştırmak içindir. D olak iy la bu örnek İçin kâr-zarar ortaklığı anlamına gelen mutlak mudârebe aktinden söz eden Hamidullah ile onun görüşünü paylaşan Yeniçeri’ye katılmak mümkün değüdir23i. Esasen Ubeydullah’ın “malların telef olması halinde tazminle mükellef tutulacakları" şeklindeki ifadesi de görüşümüzü doğrulamaktadır. Çünkü mudârebe ortaklıgında, âmilin (yani emek sahibinin), İşlettiği sermayenin kusuru olmaksızın batması durum unda hukuken tazmin mtikellefiyeti yoktur. Hz. Omer’in ailesinin söz konusu oltiugu hususlardaki hassasiyetinin derecesini gösteren en gUzel örnek şudur: Hanımlarmdan biri be^ulmâlden ödünç aldığı 1 dinarla ıtır satın alarak Rum melikesine yollamış, karşılığında kendisine mücevherat cinsinden bir hediye gönderilmişti. Durumu öğrenen Hz. Ömer 230 Miivatta’, Kırâz 1 ؛Şâfiî, el-Umm, Bulak 1321-25, III, 258-259 ؛Gazzâll, th y â \II, 199 ؛Turtûşî, s. 116 ؛Ibn Ruçd, el-Mukaddimat, III, 7 ؛Kettânl, II, 260. 231 Hamidullah, hlam Peygamberi, II, 1037-1038 ؛Yeniçeri, Celâl, İslâm iktisadinin Esasları, Istanbul 1980, s. 113.
100
a sr- i s a
Ad e t ٠t e y ٥ n e t j m - p j y a s a i l i ? k ١si
d e v it İmkânları kullanılarak elde edüdigi İçin bu hediyeı^ beytulmâle aktanştı232 ٠ Yukarıda zikredilen söylentilere ragmen üçüncü halife Os'man’ın da bazı benzer uygulamalarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Meselâ Ezraki’nin bildirdiğine göre Halife Osman San‘â valisi Ya‘lâ b. Ume^^^e ؛adettigi gibi mal varligmm bir kısmına el koymuş. Mekke’deki dört evinden sadece birisini seçmesine izin vermişti233. Bu örnekten anlaşıldığı- üzere Hz. Osman’ın, aleyhindeki olumsuz gelişmelere karşı tamamen duyarsız kaldığını söylemek İmkânsızdır. Halife Ali’ye gelince ؛muhtemelen selefinin yaşadığı tecrUbeden de ders alarak Hz. Ömer’in tutum unu benimsediğini ve âmfilerinin suistimallerine göz yummadıgmı gösteren örnekler vardır. Meselâ, Istahr âmili Munzir b. Câröd’u beytulmâlden zimmetine geçirdigi deri sUrUlen 30.000 dirhemi tazmin istemi de yargdamış ancak suçsuzluğu hus'usunda yemin etmesi Uzerine delil yetersizliğinden serbest bırakmıştır234. Haraç gelirlerinden 30.000 dirhemi zimmetine geçirdiğini haber aldıgı Rey âmili Yezid b. H u c e ^ e et-Teymî’^d derhal hesaba çekmiş, suçlamayı yalanlaması üzerine darb ederek hapse atmıştır. Ancak daha sonra hapisten kaçan Yezid Şam’a giderek Muâviye’nin taraftarlanna katdmıştır235. Yine Abdullah b. Abbâs’ın beytulmâlden 10.000 dirhem aldığını öğrenince derhal tazmin ettirmiştir23٥. Ayrıca Hz. Osman’ın intikamım almak İçin hazırla232 Taberi, Târîh, rv, 260 ؛Gazzâü, II, 199 ؛Muhibbuddin, er-Riyâd} II, 377: tbn Manzûr, Muhtasar, X١^II, 342 ؛Diger bazj Onekler İçin b ^ Gazzâlî, Ihyâ‘, II, 175؛.Muhibbudd؛n, er-Rîyâd, u , 378. 233 Ezrakl, M uhammed b. AbdiJlah, Ahbaru Mekke ve mâ câefıhâ miue’l-âsâr (n?r. R. Saiih Melhas), Be)rrut 1399/1979, II, 245. 234 Ya'kobl, et-Tıârîh, n , 204 ؛Ayrica bk. Şerîf er-RadJ, s. 461-462. 235 Ibnu'l-EsJr, el-KâmÜ, III, 288. 236 Ya'kübî, e t-T â â , II, 205 ؛Aynca bk. TaberJ, Târîh, v, 141-142 ؛Ibnu'l-EsJr, elKâmil, III, 386-387 ؛Ibn Kesir, el-Bîdâye, vn, 323.
p iy a s a l a r
101
nan .rd u n u n teçhizine 10.000 dinar harcadığını öğrendiği Ya'iâ b. Umeyye'nin bu sepeti be^ u lm ad en zimmetine geçirdigine kanaat getirerek, ۴ kaladıgında tüm mal varlığına el koyacagmı a؟ıklamı؟tır237٠ Ayni ؟ey bu hususta Ya'lâ’ya destek .lan Abdullah b. Ebî Rebia İçin de geçerlidir238٠ Nehcul-belâgadd.) bazı valilerini çeşitli devlet gelir ve arazilerini gasb ettikleri yönündeki ihbarlara dayanarak hesaba çektiğine dair haberler vardn239. Yine Mısır valiliğine tayin ettigi Mâlik b. Hâris d-Eşter’i görev yerine uğurlarken verdigi bu cu k lar arasında tahsildarlarmı s.ylular arasından seçmesi ve her türlü suistimal olasılığına karşı sıkı bir şekilde denetlemesi gibi maddeler yer almaktadır24٥. İraklı dihkânların cahiliye devrine ait alışkanlıklarım Halife Ali döneminde dahi sürdürdüklerini ancak onun buna müsamaha göstermediğini görüyoruz: “Ali, Beni Esed’den Dubay'a b. Zuheyr yahut Zuhe^^ b. Dubay'a adil bir adamı âmil tayin etti. (Adam) görevini tamamladıktan sonra İçinde dirhem bulunan bir torba^n Ali’ye getirerek “Ey müminlerin emiri! [Görevimi rütürken] halk bana bazı hediyeler veriyordu. Tâ ki bu meblaga ulaştı. İşte önünde. Helalse yiyeyim, degilse al İşte getirdim,” dedi. Ali "Kendine saklaman halinde gulûp4\ olurdu,” cevabini verdikten sonra onları alarak beytülmâle havale etti242. Halife Ali’nin, Hz. Ömer gibi akrabalarına karşı daha hassas davrandıgı anlaşılmaktadır. Mesela hazinedarı, Hz. Ali’nin kızlarmdan birine [haklan olduğunu düşünerek) beytülmâlden 237 238 239 240
Ibn Manzûr, Muhtasar, n v i l l . 57. Ibn Manzûr, Muhtasar, xxvni. 57. Şerîfer-Radî, s. 412-414. Şerîfer-Radî. s. 435 ؛Nuveyrl. ؟ihâbuddln Ahmed b. Abdilvehhâb, Nihâyetu’lerebfi funtini’i s , Kahire, ts. (Vezâretu.s-Sekâfe ve'l-irşâd), VI, 23-25. 241 <‘Hedâya’l-‘ıımmâl gular (Amillerin aldıgı hediyeler guloldür) hadisine atıfta bulunuyor. Gulhl ganimet malınj ؟alma suçu olup büyük günahlardandır. 242 Ibn Ebî Şeybe, IV, 444 ؛Vekî٠, I, 59-60.
102
A S R -1
S A A D E T .T E
Y .N E T IM - P IY A S A
il iş k is i
1
inci bir gerdanlık vermiş ancak durum u Ogrenen Ali onu derhal iade etmi؟ti243.
2. imha. Hulefâ-۶1 Râşidîn'in Islâm'ın yasakladığı muamelelerle servet kazanmak isteyenlerin üzerine kararlı bir şekilde gittiklerini, bu hususta sıkı önlemler aldıklannı ve yasagı çiğneyenlere gerektiğinde sert cezalar uyguladıklarım görmekteyiz244. Mesela, Hz. Ömer uyanlarım dinlemeyen Sakifli Ruveyşid’in İçki imalâthanesi olarak kullandığı evini yaktırmıştı245. Kureyş kabilesine mensup birisinin evine ayni maksatla baskın düzenlemiş, ancak durum dan haberdar olan bu zat erken davranıp suç unsurunu ortadan kaldırmıştı246. Yine Sevâd halkından birisinin İçki ticaretinden servet yaptığmı öğrenince bölgeden sorum lu valiye şu emri göndermişti: "(İçki ile ilgili] ele geçirdiğiniz her şeyini imha edin. ؛İçki ticaretinde kullandığı İçin] bütün bineklerine el k o y ı . Ona ait hiç bir şeye kimse asla acımasın.”247 Hz. Ali’nin bu husustaki tutum unu gösteren Örnekler de ilgi çekicidir. Mesela Hubeyş (veya Kays) adli bir kişi elindeki 100.000 dirliemi KUfe Sevâdı’nda kıtlığı çekilen bazı yiyecek, maddelerine yatırarak karaborsacılık yapmaya başlamış ancak durumdan haberdar olan Hz. Ali 0 malların tüm ünü yaktırmış243 Ibn Zenceveyh, II, 608. 244 Muvatta’) Buyû٠56 ؛Ibn Ebî Şeybe, IV, 301 ؛Buhârî, Ebû Abdillâh Muhammed' b. Ismâîl b. Ibrâhlm, et-Târîhu’l-kebîr, Haydarabad 1943, II, 222 ؛Ibn Şebbe, Eb۵ Zeyd Ömer b. ؟ebbe, Târîhu’l-Medıneti’l-münevvere (n?r. H. MahmOd Ahmed), Cidde 1399/1979, II, 749 ؛III, 1050 ؛Ibn Hacer, el-îsâbe (Bicâ^), I, 540. 245 Abdurrezzâk. VI, 77 ؛IX, 229-230 ؛Ebû Ubeyd, s. 105 ؛Ibn Sa'd> V, 56 ؛Ibn Zenceveyh, 1, 272-273 ؛Ibnu'1-Cevzî, Menâkıb, s. 61,190 ؛Ibn Teymiyye, el-Hisbe, 5. 86, 89 ؛Sinâmî, Ömer b. Muhammed b. Avd, l â b u ’l - i h t i â (nçr. M. s. Merizen A5Îrî), Mekke 1405-1406/ 1985-86, s. 247, 344 ؛Ibn Hacer, el-îsâbe, I, 522ي Suyüü, el-Hâvî, I, 157. 246 Sinâmî, s. 247, 344. 247 Ibn Ebi Şeybe, IV, 413 ؛Ebü Ubeyd, s. 97 ؛Ibn Zenceveylı, 1,271-272 ؛Suyüö, اﺀHâvî, 1,157.
ﻝ
p
Jy a s a la r
103
tir. SOz konusu karaborsacının "Mallarımı yakmasa Küfe bütçes ؛kadar kazan ؟sağlayacaktım," dedigi rivayet edilmektedir248. Yine Halife Ali KUfe'de İçki ticareti ile meşhur olan Zurâde köyündeki tüm depo ve imalâthaneleri bizzat ateşe vermiştir249. .a h a önce geçtigi üzere, faizcilikten gelir sağlayan bir başkasının servetini yakması da bOyledir. 3. Para Cezası. Devletin meşrû yollardan kazanılmayan servetleri müsadere veya imha ettigi gibi mâlî mükellefiyetlerini yerine getirmeyenleri cezalandırdığı görülmektedir. Hz. Peygamber zekâtını vermek istemeyenden hem zekâtı hem de ceza olarak malinin yarısını alacağını söylemektedir2-؟٥٠ ResUlullah zekât vermek istemeyen Beni Temim üzerine H. 9. ^nlın Muharrem a .n d a U y e ^ e b. Hısn komutasında bir birlik göndermiş, bu kabilenin A n b e r o ^ a r ı kolundan çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere çok sayıda esir alınmıştır. Daha sonra Hz. Peygamber’i ziyarete gelen Beni Temim heyeti Müslüman olduklarım bildirerek Anberogulları’na mensup esirlerin serbest bırakılmasını istemişler, ta^dn edüen hakemin verdigi hüküm geregi esirlerin yarısı bedelsiz diger yarısı fidye karşılığında sahverilmiştir25J. Ayni yıl Benu'l-Mustalık kabilesine gönderilen tahsüdarın, yanlış anlama sonucu, zekâtlarım ödemedikleri gibi kendisini oldUrmeye yeltendiklerine dair rapor vermesi üzerine bölgeye asker sevkedilmiş ancak çatışma çıkmadan önce durum aydınlığa 248 Ibn Ebi Şeybe, IV, 301: Ibn Hazm, el-Muhaüâ, IX, 65; Gazzâü, İhyâ’t II, 92; Ibnu.l-Uhuvve. s. 66,194-195. 249 EbO Ubeyd, s. 97-98; Ibn Zenceveyh, 1,273; Utrûş, s. 23; Yâkût el-HamevI, Yâküt b. AbdiUah. Mu'cemu’l-buldân (nşr. F. WUstenfeld), Leipzig 1866-73, III, 135; Ibn Teymi^^^e, el-Hisbe, s. 86,89. 250 Ibn Hanbel, el-Musned, V, 2٠4; Ebo Dâvûd, Zekât 5; Dârimî. Zekât 36; Nesâî, Zekât 4, 7; Mâverdl, el-Ahkâmu’ssıdtâniyye, s. 154; Ibnu'l-Uhuwe, s. 194. 251 Vâkıdî, el-Megâzî, n i, 974-980; BelâzurJ. E n â , I, 382; Ibn Hacer eI-Asalânî٠elIsâbe, I, 55; Diyârbekri, II, 118-119; HaJebi, Ali b. B،rt-hâniddliî> însânıı’l-uyûn fisîreü’l-Emîni’l-me’mûn: esSiretu’l-Halebiyye, Beyrut, ts. (Dâru'1-Ma'rife), III, 216-221.
104
ASR-1
s a Ad e t . te y o n e t im - p iy a s a
İLİŞKİSİ
kavu؟mu؟tur252. Bu iki olayla ilgili olarak Hucurât sûresinin ilk âyetleri inmiştir. Yine E؟ca٤kabilesinden birisinin zekâtını tahsü etmesi İçin gOnderdigi memurun eli bo ؟döndüğünü gören Hz. Peygamber’in “Ona ؛tekrarj git ve eger zekâtını sana yine ödemezse boynunu vur!’, emrini verdigi rivayetler arasındadır253. Hz. Ebû Bekir’in de hilafete geçtikten sonra zekât vermeyerek ayaklanan kabüelere derhal sava ؟açtığı bilinmektedir254. Hz. Omer hakkında ise zekâttan kaçırıldığını behrledigi malin ceza olarak beşte birini aldıgı rivayet edilmetoedir255. B. T O P R A K P İY A S A S I
ilk devirlerdeki iktisadi yapıya üişkin mâlumat yeterh fikir edinmemize İmkân verecek düzeyde belgelenmiş olmadığı İçin konu- ٦ İ muzla ilgih malzeme^ farklı.ilim dallarına mahsus çeşitli konulardaki eserlerden derlemeye çalıştık. Piyasa güçlerini teşkil eden arzla talebin serbest ve sağlıklı etkileşimini yansıtacagı İçin datamızın çoğunluğunu fiyatlar arasından derledik. Çünkü sahabenin elindeki emlâk, daha sonr-a kısaca değinileceği üzere satın alma dışındaki yollardan da edinilmiş olabileceğinden, piyasa talebini yansıtmayabilir. Dolayısıyla datamızın mahiyeti bu bölüm Un muhtevasını bir dereceye kadar etkilemektedir. Dike genelini kapsayan bazı verfiere ulaşabilmemize ragmen bulgularımıZin çoğu genelde Hicâz, özelde Mekke ve Medine’ye özgüdür. Çünkü bu iki şehir Hz. Peygamber veya Hulefâ-^u Râşidîn İçin 252 Vâkıdî, el-Megâzî, III, 980-981; Ibn Sa'd, II, 161; Ibn Hanbel, el-Mnsned, IV, 279; TaberJ, Câmiu'1-beyân, ^ V I , 78-79; Ibn Hacer, el-îsâbe, III, 637-638; Diyârbekrl, II, 119-120. 253 Ibn Hubey?, Abdurrahman b. Muhammed b. Abdillah, Gazavâtu Ibn Hubeyş (n?r. Suhcyl Zekkar), Beyrut 1412/1992,1, 12. 254 Muvatta', Zekat 30; Ibn Hanbel, el-Musned, 1 ,19, 36, 48; II, 529; BuharJ, Zekat 1, 40; I'tisam 2; M urteddin 3; Müslim, im an 32; Eb ٥ DavOd, Zekat 1; Tirmizi, iman 1; Nesai, Zekat 3; Cihad 1; TahrJm 1. 255 Abdurrezzak, IV, 18; Ibn Ebî ؟eybe, II, 354.
ذ
٢ p iy a s a l a r
105
dinî merkez, siyasî başkent ve askerî üs vazifeleri görmüştür. Vefilerimizin çölden ziyade yerleşim alanlarma ait .Idugu da eklenmelidir. İslâm hayata bütüncül yaklaştığı İçin, başlangıç .larak, emlâk piyasasının25٥ teşekkül ve işleyişini etkileyen dinî temelin altını
çizmeliyiz.
a. Akidevl Temel İslâm inancına göre Allah tüm evreni yaratmış ve mutlak sahibi .larak onu ye^izündeki halifesine emanet etmiştir. Böylece fertler de (özel mülkiyet) içtimaî-sîyasî kurumlar da (kamu mülkiyeti) topraga sadece'emanetçi sıfetı ile sahip olabüirler. Ancak her iki şekilde de hilafet fikri, sahabeyi, dogal kaynakların mevcut üstün nitelikleri bozulmaksızın gelecek nesülere aktarılmasını sağlayacak mükemmel bir korumacı felsefe geliştirmeye İtmiştir. Hz Ömer'in öncülük ettigi ilk halife!er257 korumacı politika izleyerek dogal kaynakların daha verimli ve gelece, gözeten dengeli kullanımının gerekliliğini vurgulamışlardır. Ayrıca Allah'ın halifesi olarak, kaynak istihdammda nesillerarası adaletin 256 Hedef zaman kesitimiz açjsmdan 'emlâk piyasası' tâbiri çiftlikler, k .n u t ve ima. lât alanları, ağaçlıklar, mesire yerleri ve su kaynaklarmın muhtelif alıcıları ile saticilarinin oluşturduğu küçük piyasalann bir bütünüdür. 257 Meselâ, Hz. ٥ mer fethedilen Mısır, Suriye ve Irak topraklan ile savaş esirlerini mucâhidler arasında dağılmamıştı. Bunun gerekçesi İçin b ^ Eb٥ Yûsuf, el-Harâc, s. 25-29, 38,39,74-75 ؛Yahyâ b. Adem, Kiîâbu’l-Harâc (nşr. A. Muhammed Çâkir), Kahire 1964, s. 27,40-42,45-46 ؛Eb۵ Ubeyd, s. 59-61 ؛Ibn Hanbel, Feza،'، 1,289 ؛Ibn Abdilhakem, s. 82, 83, 84, 87-88: Belâzuri, F u â , s. 220, 265-268, 376 ؛Taberi, Tanh, rv, 30-31 ؛s ٥lî, Ebû Bekir Muhammed b. Yahyâ b. AMillâh, Edebul-kuttâb (nşr. M. Behcet el-EserJ), Beyrut 1922, s. 210 ؛Kudame, s. 337, 386 ؛HatJb e!-Bagdâdî, I, 7-9 ؛Ibnu'1-Cevzî, M etıâtb, s. 92-93 ؛Su١^ tî, Ebu'1Fadi Ceiaiuddln Abdurrahmân b. Ebi Bekir, Hıtsnul-muhâdara fi ahbâri Mtsr ve’l-Kâhîra (nşr. Muhammed Ebu'l-Fadi), Kahire 1387/1967,1, 121-124, 127؛ Hamidullâh, e l - V â k , s. 422 ؛Fayda, Mustafe, Hz. Ömer Zamanında Gayr- 1 Miislimler, Istanbul 1989, s. 7 vd..
106
A SR -1
S A A D E T 'T E
Y .N E T J M - P İY A S A
J L IÇ K IS I
sağlanmasına yOnelik dini sorumluluklarım yerine getirmişlerd ir 2 5 8 . Bu akidevî temeli göz önünde bulundurarak toprak piyasasının İslâm dünyasında başından beri mevcut olduğunu ispatlayacak tarihi verüer üzerinde yoğunlaşmak istiyoruz. 258 Hıristiyanlığa göre bütün toprakların sahibi T ann'dır ve onlan ya kendi seçtigi bir krala ya da Kilise.ye emanet etmiştir. Bir kimsenin kralının Tanrı vergisi otoritesini tanımaması ilahi iradeye isyan etmek ve âhiret saadetini tehlikeye atmak demektir. Yen^lzü, Tanrı tarafindan İnsanlığa u h re ^ kurtuluşa m atuf olarak yaşamalarım sağlamak üzere verilmiştir. Artık toprak, böyle bir inan ؟sisteminde, pazarda alınıp satılan bir metâ olamaz (l^ndreth, Harry-Colander, David c .. History ofEconomic Thought, Boston 1994, s. 29). Bu gizemli hiyerarşik toplumsal yapıda ilk ve en önemli yer sadece ahlaken degil iktisaden de aşkın olan Kilise'nindi. Bu nedenle Kilise ve babalan Ortaçag boyunca Bati Avrupa'da kayda deger mülkler edinmişlerdi. Bu emlakin toplam mülk içindeki payı büyük, yüksek piyasa değerine sahip alanlardaki konum u stratejik ve mâlî stattileri de vergiden m uaf oldugu İ ؟in Kilise mülkiyeti meselesi iktisadi açıdan önemli idi. Çünkü onun elindeki sayısız emlak, mülkiyetin diger hakim sınıhnı oluşturan soylulannkileri dahi aşmıştı (Pirenne, Henri, Economic and Sodal History o f Medieval Europe, la n d o n 1972, s. 13). Mesela, XIII. yüzyılda Ingiltere'de toprak mülkiyetinin yaklaşık.üçtebiri Kilise'ye aitti (Barlowe, Rleigh, Land Resource Economics: The Economics o f Real Estate, Boston 1994, s. 324). Dahası, Kilise’nin dünya telakkisi, toplumsal düzenin yegane esasini topragın teşkil ettigi bir devrin iktisadi şartlarına ustalıkla işlenmişti, işgücünün hedefi se ^ e t yapmak degil, bilakis doğuştan gelen konumu ebedi hayata ulaşıncaya kadar koniyabilmekti (Pirenne, s. 13). Her ne kadar Ban feodal toplum unun henüz güçlü olan yenilik düşmanı bazı unsurları gelenegi ayakta tutuyorsa da diger etkenler feodalizmin temellerini sarsmaya başlamıştı, ؟ogu iktisat tarihçisi degişen zirai teknolojinin malikâne üzerindeki yıkıcı tesirlerini feodalizmin çöküşünün ana s e ^ b i saymaktadır. Yeni imalat dönemi insan ve ha ٣ an gücünün yerine su ya da rüzgardan elde edilen mekanik gücü koymaya başlamıştı. Böylece, sosyo-ekonomik dönüşüm özellikle ilk bin yıldan sonraki beş asır bo ١mnca devam etmişti (l^ndreth-Colander, s. 29). Batılı iktisat tarihçilerine göre toprak piyasası, büyük çiftlik sahiplerinin ha ١A,anları İçin ihtiyaç duydukları geniş otlakların etrafinı çevirmeleri (enclosure = çitleme hareketi) ve sermayedarların sanayi devrimi sürecinde kuracakları tesisler ve yapacakları üretim İçin enerji ya da hammaddelerin kolayca sağlanabileceği uygun alanlara yatınm yapmaları ile gelişmeye başlamıştir. Kökleri en erken M.S. XII. yüzyıla kadar götüriilebilen bu gelişmelerden en fezla bir-iki asır önce ihtiya ؟duyulan tarımsal üretim artışına paralel olarak toprak talebinde yerel ve geçici bazı dalgalı artışlann gözlendiği belirtilmekte^ dir. Toprak piyasasının teşekkülüne dair göriiş Avrupa İçin dogru ise de İslâm dünyasında çok daha ferklı bir iktisadi olgu ile karşılaşılmaktadır.
r
p iy a s a l a r
107
Toprak piyasasından bahsedebilmek İçin diger bütün piyasalarda oldugu gibi arz ve talep güçlerine değinmek zorunluluğu vardır. Arz tarah incelendiğinde görülür ki mülkiyete konu olan kara parçalan ile sınırlı kalması bakımından topragın toplam fizikl arzmda mutlak bir artış söz konusu d e g ü d i r 2 5 5 . Ne var ki ilk fetihlerle beraber Müslümanlar açısından satın ahnabilir ve İşlenebilir alanlarda nisbl artış sağlanmıştır. BOylece onlar topragın hem yaygın hem de yogun kullanımım gerçekleştirmişlerdir. Talep tarafına gelince ؛kesinlikle artmış olup nedenleri aşağıda tahlil edilecektir. Ama her şeyden önce devrin İslâm dünyâsının iktisadi yapısı ve nüfus dağılımının emlâk piyasası üzerindeki genel etkilerinin tahlili önem taşımaktadır. b. iktisadi Yapı ‘Sermaye Piyasası’nı incelerken açıklandığı üzere ilk İslâmî fetihlerle birlikte özellikle Mekke ve Medine’ye ganimet ve vergi olarak akan kıymetli madenler refah patlaması sağlamıştır. Ancak milh servetteki çok hızlı artışa ragmen, eski iki rakip Bizans ve Sâsânî im paratorlularının hâzinelerindeki sepetin, çogunlugu toplumun alt kesimlerine mensup mücahidlere intikali gelir dağılımı adaletini mümkün kılmıştır. Yine, tek bir mâlî kurum (divan) altında .toplanan mülî senetten MUslUmanlar’a atâ baglanması iktisadi refehın bekâsını güvenceye almıştır. Ele geçen s e k ti n yarattığı ilk belirgin etki tedaıhildeki para miktarındaki ve dolayısıyla çogunlu^ tarıma dayalı olup tahsîni١٩^âtı da İçine 259 Toprak ancak halkın kullanım vc tahakküm İçin rekabete başlaması, fiyatını belirlemesi ٧eya ih ^ sı İçin gerekli maliyeti ödemeyi göze alması dunım unda iktisadi ve teknik anlamda bir kayıtak sayılır. Topragın herhangi bir kullanım türü İçin iktisadi arzı, 0 kullanıma tahsis edilmiş toplam fiziki arzın sınırına kadar arttırılabilir. Yeni talepler daha Once sıfır ya da düşük degerli alanların veya fiziki m atem lin değerini arttıracaktır (bk. Barlowe, s. 24-25). Bununla birlikte fiziken sımrlı olan topragın üretim kapasitesi yeni tekniklerin "sağladığı yogun kullanım sayesinde arttırılabilmektedir.
108
A S R -1
S A A D E T 'T E
Y .N E T t M - P iY A S A
J L iŞ K lS l
alan her türlü malin talebindeki hissedilir artı؟tır2٥٥. Her ne kadar ^ikselen maddi refah fert başına yiyecek tüketimini arttırmışsa da alim gücünün bir kısmı t.praklar, köleler, b i n e k - ^ hayvanlan, ev eçyaları vb. gibi diger kalemlere ve bunların i^leştirilmesine gitmiştir. Ancak özellikle t.prak, vasat Müslümanlar'ın talepleri İçinde dâima üst sıralarda yer almıştır. Fetihlerle birlikte İslâm dünyasına akan se^et sayesinde yükselen refah seviyesi zamanla pek ؟ok ihtiya ؟maddesine karşı doygunluk yaratmış ve sonunda topraga yatınm yapılmaya başlanmıştır. Meşhur sahâbî Habbâb b. Eretten gelen şu rivayet konuya açıklık kazan- .١ dırması açısından çok önemlidir: "... Bizden önceki dostlarımız ٠ dünya mail elde etmeden göçüp gittiler. Bizse 0 kadar çok servete nâil olduk ki [artık] topraktan başka yatır[ım yap]acak alan bulamıyoruz....2٥J" Aslında, topraksız halkı toprak sahibi yapmak ve arazisi olanlan üretime teşvik etmek ilk İslâm devletlerinin genel politikasıdır. Bu yöndeki uygulamalann başında İktâ ve İhyâu’l-mevât (ölü topraklann diriltilmesi) gelmektedir2٥2. Anveten (yani silah 260 tik islim i fetihlerin yıkıcı .im ayan ılunlı Ozelligi, Bizans ve Sâsânî im parat.rluklannın vergi matrahının mükelleflere de zirai ve Sinal akara ta da zarar verilmeksizin aynen konınmasına İmkân sağlamıştır, islim devleti eski e m p e ^ l vergileri açan hi ؟bir yeni vergi k ٠,nnamıştır. Dahası, Bizans ve Sâsânl imparat.rluklarının eski rakip siyasi ve idari merkezleri Istanbul ile Medâin'in yerini, fetihlerin ardından islim dünyasınm hanlandı ve yegane odak noktası olan Medine almıştır. D.la^sıyla) a ti mUessesesi sayesinde vergi gelirleri ya kısmen yerli halkın ,yararına ihtiyat akçası olarak tutulmuş ya da son birimine kadar dagıtılarak veya yatırıma dönüştürülerek tedavüle sokulmuş, ancak daha önceki gibi yabancı başkentlerin politikalanna hizmet İçin dışarıya akıtılmamıçtır; bk. Ehrenkreutz, Andrew s., "Money”, Monetary Change and Economic History in the Medieval Muslim World {nşT. lere L. Bacharach), Hampshire 1992, bl. Ill, s. 88-89. 261 Humeydl, Eb٥ Bekir Abdullih b. Zubeyr b. Isi, el-Musned (nçr. Habiburrahm in el-A'zaml), Be۴ it-Kahire 1381-82,1,83-84: Buhirl, M erdi ve't-tib 19 ؛Rikik 7 ؛Eb٥ Nuaym, 1 ,145, 146, 360. 262 Devrin Müslümanları, islim i kurallar ؟erçevesinde, nadiren ؟atışsa da ؟ogunlukla birbirini tamamlayan ferdî/aile١4 ve İçtimaî ya da kavmi menfeatlerin sen-
٢ P JY A S A LA R
109
zoru ile) fethedilen yeni toprakların bir kısmı mUcahidler arasında dağıtılırken, savaştan kaçan düşman tebeasının boşalttığı yerler ve kraliyet ailesine ait araziler işletme İmkânına sahip kişilere verilmiştir. Ayrıca bazı devlet arazileri ؟eşitli kişilere İktâ edilirken, özellikle sahipsiz toprakların işlenerek mülk haline dönüştUriilmesi Ozendirilmiştir. Muhtelif türdeki toprak bağışları özel mülkiyeti arttırmış ve belki de malikânelerin oluşumunu başlatmıştır. Böylece toprakların İhyâ yolu ile kolayca temellükü, söz konusu dönemde MüslUmanlar’ın ölü topraklara akın etmesini sağlamıştır. Devletin zirai kalkmma hedefine yönelik arazi tahsis politikaSI, temizleme, drenaj, sulama, set ؟ekme vb. gibi ؟alışmalar neti-
cesinde daha fakir, ihyâsı zor ve marjinal alanların tarıma açılması suretiyle topragın iktisadi arzmı arttırmıştır. Yine tesviye, dolgu, p'arselasyon gibi çalışmalar ek yerleşim alanları ve mesire yerleri açılmasına İmkân vermiştir. Ancak her İhyâ yönteminin bir bedeli vardı ؛uygulanabilirliği ise toplumun tamamının, yüksek fiyatlar ve öşür oranındaki ئdirimler gibi maliyeti azaltmaya yönelik teşvik tedbirlerinin getirdigi ek yükü taşımaya rızası ölçüsünde mümkündü. Belki de yüksek potansiyel verimlihge sahip bazı ölü toprakların diriltilmesi teknik bilgi noksanlıgı, ihyâ masraflarının yüksekliği ve pazarl'arın uzaklığı.yüzünden geciktirflmişti. Ancak sonraları fethedilen bölgelerin halklarından bazı İhyâ teknikleri öğrenilmiş olmalıdır. Devletin arazi tahsis politikasının, toprak piyasasm^ mUdahale kasti taşımasa dahi, arazi talebi ve fiyatlar üzerinde dolaylı bir sınırlayıcı etki yaptığı muhakkaktır. Çünkü bu politika topragın tezini yapabilmişlerdir. Bbylece, bu gerçegin şuurunda olan ilk İslâm devleti, hem mevcut hem de gelecek nesillerin emanetçisi sıfetı ile, fiziken sımrİJ dogal kaynaklan gözetmiş ve gere^iginde yasama yetkisini de kullanarak talandan konjjnuştur. Bu politikanm tatbikatına ilişkin olarak bk. Ha ٩ue, Ziaul, Landlord and Peasant ill Early Islam, Islamabad 1984, s. 231 vd..
110
S a A D E T ’ TE Y ٥ N E T I M - P ! Y A S A
A S R -1
il iş k is i
iktisadi arzını arttırmıştır. Ancak Habbab'ın genel durumu yanSitan sözleri yanında, t.prak fiyatlarmdaki değişimleri gösteren aşağıdaki münferit örneklerden anlaşıldığı üzere her şeye rağmen taşınmazların fiyatlarında astron.m ik artışlar gözlenmektedir. Toprak talebini ve dolayısıyla fiyatını etkileyen bir başka unsur da nüfustur. Bu nedenle incelememize nUftıs artışı ve yoğunluğu meselelerini ele alarak devam ediyoruz. c. '
Nüfiıs Dağlım ı
aa. Nüfus Artışı
Devrin Araplar’ı arasmdaki yaygın kabile taassubu - özellikle daha çok erkek evlada sahip olmak İçin - geniş ailelerin teşekkülünü ve böylece nüfus artışını beraberinde getiriyordu. Bu da büyük orduların hazırlanmasına yönelik askeri politikalar ve dini inanış ta- I rafindan teşvik edihyordu. Yeni yerleşim alanlan ve iktisaden kalkınan bölgeler nüfiıs artışını kamçılamıştır. Ne var ki nüfiisa katilan her ferdin ihtiyaç duyacağı İlâve yiyecek, barınak ve giyeceğin üretimi yeni toprakların başta tarım olmak üzere çeşitli maksatla- || ra tahsisini gerektirmektedir2٥3. Aslında İslâm tarihinin ilk ^dizyılında hakim göçebe ve köylü Müslüman topluluklaıın kenllileşmesi ile birlikte dogal kabaklara olan talep artmıştır. bb. Kentleşme Yeni dikey (sosyal ve iktisadi) hareketlfiik nüfiisun çölden kente akışı anlamına gelen yatay (cografi) hareketliliği dogur263 Zirai toprak ihtiyacı genellikle üç ana etken tarafindan belirlenmektedir: Nüftıs, tüketim kalıplan ve topragın verimlihgi. Nühıs artışlarının daha ؟ok üretimi gerektirdiğinde şüphe yoksa da 'Ne kadar ؟ok?' sorusunun cevabi devrin gıda tüketim seviyesi ve toprak İşleme alışkanlıklarına bağlıdır. Bunun İçin gerekli topragın alanı ise ürün ve ha ١^ a n verimliliğine gOre değişmektedir; bk. Barlowe, s. 65-66.
r
P IY A S ٨ LA R
Ill
muştur. Bu gelişmeler çerçevesinde, Bizans ve Sâsânî imparat.rluklarm a mensup savaş kaçkınlarının boşalttığı bölgeler, yerleşmek ve işlemek İçin yeni topraklar arayan Arap göçmenleri İskâna yetmemişti; eski yerleşim birimlerine üâveler yapılmali yahut tamamen yeni kentler oluşturulmalı İdi2٥4. Yüksek dogum oranına eşlik eden bu hareket kent nUftısunu patlatmıştı. Mesela Medine nUftısu daha Hz. Peygamber döneminde % 100-600 arasında artmıştı265. Kentler hem nUftıs hem de yerleşim alanları bakımından bü^im üştü. MUslUmanlar tarafından kurulan KUfe ve Fustât gibi bazı kasabalar kısa zamanda kentleşerek kalkmmış yerleşim merkezlerine dönüşmüşlerdi. Yeni kurulan Basra, komşusu antik kent Ubulle’yi yutarak KOrfez’e kadar inerken Hicâz bölgesi kısa sürede bir tnegalopoP-66 halini almıştı. Ne ilginçtir ki Henri Pirenne’nin belirttiği Üzere2٥7 Avrupa’da M.S. X. ,nizyıldan itibaren gelişmeye başlayan alternatif tüccar kentleri ‘portus’ yahut ‘novus burgus’ların, zamanla bu^iyerek, gölgesinde geliştikleri eski kale kentleri ‘vetus burgus’ları yutmaİarına benzer bir süreç İslâm dünyasında Halife Ömer döneminde devletin planlayıp kurdugu yerleşim merkezleri tarafından gerçekleştirilmiştir. Buna karşılık İslâm ülkelerinde, dini degerler ve devletin sıkı iktisadi denetimi sayesinde Avrupa tipi burjuvazinin gelişme imkânı bulamadığını görüyoruz. 264 Atâya bagلanmı? Arap göçmej^er ؛ktisadJ yük olmak yerine talebi yüksek güçlü bil tüketici topluluğu teşkil ederek üretimi kamçılayıcı, nakit akışkanlığını yeniden harekete geçirici ve her şeyden öte paranın tedavülünü hızlandırıcı bir çark vazifesi görmüştür, istiflenmiş paralar ya mutlak nakit sıkmtısı ya da kârlı yatırım beklentisi ^izünden tekrar piyasalarda tedavül etmeye başlamıştır. Mâil yönden desteklenmiş kentli nüfiisun büyümesi tarım ürünlerine ve ardından da ziraat arazflerine olan talebi arttırmıştır ؛bk Ehrenkreutz, s. 89-90. 265 Kettânl, III, 206. 266 Nüftısları artan büyük şehirlerin ay ılarak birbirine bitişmesi fle oluşan yerleşim alanı. 267 Pirenne, s. 40 vd..
112
A SR -1
S A A D E T .T E
Y O N E T lM - P lY A S A
İL İŞ K İS İ
Sıradan insanlar varoşlarım m ekan tu ttu k ları kentlerin etraftnda taşra kuşağını o lu ştu ru rk en , m erkezde de evleri bulunan zenginler banliyölerin 10-20 km . dışında m u teb er yerler edinerek m üreffeh b ir s a ^ y e kuşağı teşekkül ettirm ektedirler. Böylece taşra ve sayfiye kuşak lan olu ştu rm a hareketleri birlikte yürüyerek ilk İslâm şehirlerinin dogal p lân ın ı çizm iştir. Meselâ, aşagıda kaydedileceği Uzere, M edine’n in sayfiye kuşağı İçinde kalan Y enbu‘, Akik, Gâbe, C uruf, Kanât, Vâdi'1-kuf, Arsa gibi güzide m evkiler h e n ü z ResUlullah d ö n em in d e satın alm a yahut İktâ yolu ile sahâbeden bazılarının eline geçm işti. Yine, tâbiri câizse. Tâif şehri M ekke’n in sa^^ye kuşağı İçine girm işti. D iger taraftan, verhnli to p rak özlem i çölün çocuklarm ı Arap Y arım adası’n d a n M Unbit H üal'e d ogru yöneltm işti. Belki M ünbit H ilal’deki yatırım ları özendiren diger etken Hz. Ö m er’in hilâfetine rastlayan ve binlerce kişinin beslenm e yetersizliğinden ölümUne sebebiyet veren m eşh u r kıtlık yılı ^âm iir-rem ââe idi. SOz k o n u su d ö n em d e anavatanın topragı yerli halkın ihtiyaçlarm a yetse idi bu m ü lk edinm e hareketi O kadar hızlı yayılmayabilirdi.
Bütün bunlara ilâveten, İslâm ülkesinin genişleyen Sinırlan İçinde isteyenin istediği arazi^ alıp satmakta nisbeten hür olması sıradan insanlan göç İçin atalarından daha istekli ve topraga karşı daha doygun hale getirmişse bile mUlk edinme arzulannı hâlâ kiramamıştı. Bu akim gaw-i menkul sahiplerinin şehirlerde yogun!aşmasını teşvik ederek açık alanlann konut, ticaret ve İmalât merkezlerine dönüştürülmesi yönündeki taleplerini kamçılamıştır. Gayretli, verim li ve cesur girişim cfier iktisadi getirilerini arttırabilecek daha bü^dik firsatlar su n an bölgelere ka^roakta istekli idiler. Gyle ki yeni fethedilen haraç toprak larına büe yönelm işlerdi. M eselâ C erir b. A bdillah ve U tbe b. Ferkad Sevâd F u at kiyısından b irer yer, Eş‘as b. Kays Küfe Sevâdı’n d an b ir arazi, Talh a b. U beydillah KUfe’deki N eşâstec k ö yünü, Hz. H asan bir tuz-
٠
p iy a s a l a r
113
ا3 اHz. H üseyin de iki beridlik b ir arazi satın alm ış ancak Halife ٥ m er bu akitlerin hepsini feshetm i؟ti268. Gerekçesi, hara ؟t . p raklarının b ü tü n MUslUmanlar'a ait .İm a sı idi. Ne var ki Hz. Ö m er'den sonra yasak delinm iş ve h a ra ؟to p rak lan tedricen özel m ülkiyete geçmiş olm alıdır. M eselâ, sahabe arasındaki çekişmeyi gören Sa‘d b. M âlik (KUfe’de) ölü b ir arazi satın alarak aüesi ile beraber oraya yerleşmişti2٥5. T alha b. Ubeydillah, Hz. O sm an dönem inde halifenin iktâı veya H ayber yahut H a d ra m e ^ ’teki bir arazisin.e karşılık Neşâstec’1 tek rar elde etmişti27٥. A bdullah b. M es'ûd’u n Bagdat Sevâd’ındaki R âzân’da tarım arazisi vardı27i. Hz. H asan, Ebû H ureyre ve A bdullah b. A bbâs Sevâd'da tarım arazisi edinmişlerdi.272 Hz. H ü s e ^ n ve H abbâb b. Eret haraç arazisi satın alanlardandı.273 O nların ö ncü gayretleri ve belki sagladıkları İş İm kânları diğerlerini de b u bölgelere çekm iş olm alıdır. N e var ki İslâm tarih in in ilk asrında kırsal kesim in başkalaşım ı sadece nüftıs artışı .ve kentleşm enin sonucu degildi. K entler ve sabit pazarların kırsal kesim in ü retim in e sürekli artan oranda 268 Yahyâ b. Adem, s. 54; Ebû Ubcyd, s. 79; ibn Zenceveyh, I, 222-223, 234; Sehnün, I, 283; Hatlb el-Bagdadl, 1 ,16-17, 18, 19; Ibn Hubey?, II, 280; Ibn Receb, Ebu'l-Ferec Zeynuddln Abdurrahmân b. Ahmed b. Receb, el-tstihrâc lî-ahkâm î’l-harâc (M evsm tu’l-harâc ؟؛inde), Be)Tut 1399/1979, s. 243; Ibn Kudâme elMakdisl, eî-Mugnî, II, 721; Ibn K a ,^ m el-Cevziyye, Ebü Abdillah Şemsuddln Muhammed b. Ebî Bekir, Ahkâmu ehlVz-zimme (nşr. Subhl es-Sâüh), Beyrut 1983,1, 134; Zeylal, FahruddJn Osman b. Ali, Nasbu’r-rdye li-ehâdîsi'1-Hidâye, yy. 1393/1973,111,441. 269 Ibn Ilacer, el-îsâbe, in , 75. 270 Yâküt, V, 285-286; Ibnu'1-Esîr, el-Kâmü) III, 138. 271 Ebo Yflsuf, el-Âsâr, s. 190; a.mlf, el-Hamc, s. 67; Yahyâ b. Adem, s. 76; Ebo Ubeyd, s. 80; Ibn Zenceveyh, I, 249.250; Hatib el-Bagdadi, I, 19; Ibn Kudâme el-MakdisJ, eî-Mugnî, II, 720; Serahsi, Şemsuleimme Muhammed b. Ahmed b. Sehl, Şerhu Kitâbi’ssiyeri’l-hebirinşr. Abdulazlz Ahmed-Salâhuddln el-Muneccid), Kahhe 1971-72,1, 15; Ibn Kayyim el-Cevziyye, Ahkâmu ehli’z-zimme, I, 135,139; Zeylal, Nasbu’r-mye, III, 441; Zehebl, Târih, s. 398. 272 Şeybani, e l-lk M b fı’r-nâtl-m ustetâb (n?r. MahmOd Arnüs), yy. 1357/ 1938, s. 37; Zeylal, Nüsbu’r-râye, ni, 441. 273 Ebo YOsuf, el-Âsâr, s. 190; a.mlf, el-Harâc, s. 67; Serahsi, Şerhu Kitâbi’s-sîyeri’1kebir, I, 15; Zeylal, Nasbur-râye, m , 441.
114
A S R -J
S a A D E T .T E
Y Ö N E T IM - P J Y A S A
İL İŞ K İS İ
ihtiyaç duyması yanmda bü^ik sermayedarlann ؟ehirler/bolgeler/uluslararası ticaretten daha fazla kâr elde etmeye çalışması, önceleri mahsulünün üretim mahallinde tüketilmesine alışan köylünün yanıbaşında yeni bir piyasa yaratmıştı. Ayni zamanda binek ve yük ha۴ anı mülkiyetinin yaygınlaşması nakliyat! hızlandırarak ticareti k.laylaştırmıştı. Ayrıca cahiliye dönemindekinin aksine ticaret gUzergâhlarınm gUvenligi ü-lke çapında temin edilmişti. Kâr dürtüsü ile tasarrufa başlayan köylünün birikimleri İçin en uy^un yatırım alanı yine t.p ra ^ ı. Tarım ürünlerinin d.laşım ı paranın tedavülünü hızlandırarak İslâm dünyaSinda paraya dayalı yeni bir mübadele çagı başlatmıştı. Dahası, iktisadi refah ve nUfiıs patlam asın^ gıda talebini arttırması sahabenin de aralarında b u lu n d u .! sermayedarların pazar İçin üretim gayesi ile topraga yatırmı yaparak bol kazançlar elde etmelerini sağlamıştı. Çiftlik sahipleri artık sadece kendi geçimlerini sağlayan çiftçüer değillerdi. Kâr amaçlı ve girişimci fakat asla tamahkâr ve kapitalist olmayan bir ruh enrlak piyasasının gelişimini m üm kün kılmıştı, ileride bununla ügili örnekler teker teker zikredüecektir. Her ne kadar malzemenin yetersezligi konunun önemine yakışır kesinlikte genellemeler yapılıriasma İmkân vermese de en azından emlak piyasasmm teşekkülüne ve fiyat artışlarına vesde olan diger başlıca etkenlerin tesbiti m ümkündür.
d. Vergi Mütalâası Genel olarak belirtmek gerekirse, gayr-i menkul yatırımcılarının kararlarında vergi mütâlâalarının öncelikli etkisi oldu. 1 şüphesizdir. O devirde, emlâkin satımı yahut takasından kazm lan sermaye gelirlerine vergi muafiyeti sağlanmıştı. Bu politika, yatırımcıları cezbeden gayr-i menkulün değerini ve piyasanın işle^dşini dogrudan etkilemişti. Buna karşılık, sermaye gehrlerinin
p iy a s a l a r
115
vergiden m uafiyeti em lâk satışlarını da teşvik etm iş ve bOylece fiyatlarda yeni bir dengenin tesisini sağlam ış olabüir. Diger taraftan, devletin hara ؟ve cizye gelirlerini kısm en topragın im an n a harcam ası gayr-i m enkul yatırım larım d o g n ıd an veya dolaylı olarak özendirm iştir. İslâm devleti bu maksatla binlerce İş1 ؟istihdam etm iştir. Meselâ M ısır’daki sulam a kanallarının inşası sırasında 120.000 İŞÇİ çalıştırılm ıştır. N akdi m asraflar yine Mısırlı zimmilerden toplanan cizye vergilerinden yapılmıştır274. Bu kam u hizmetlerinin sa g la d ı. ran t toprak değerlerini arttırm ış olm alıdır. Dahası, suni sulam a fle elde edilen ü rü n lerin ö şü r o ranlarında ٠/٠ 50 indirim yapılm ası gibi kolaylıklar özel teşebbüsün sulama İçin kanallar, havzalar ve k u l l a r kazm asını özendirm iştir. Hz. Ö m er dOneminde yabancı tüccara mUtekabfliyet esasına göre konan güm rük vergileri yeni yerli teşebbüslerin doguşunu ve bazı bölgelerde -aksi takdirde iktisaden asla m âkul olm ayacaküretim lerin yapılmasını sağlamış, bOylece toprak talebi artm ıştır. Kayda deger bir başka n o ^ a ise gayr-i m en k u lü n kendisine de, satışından elde edflen serm aye gelirlerine de hiç vergi konm amış olm asıdır, özellikle topragı üretken hale getirenleri ödüllendiren vergi m uafiyeti uygulam ası gayet iyi tasarlanm ış yaratıcı bir tedbirdir.
e.
Beklenti K aynaklı D eger A rtışı
Yatırımcılar genellikle önlerindeki çeşidi seçeneklerin m uhtem el iktisadi getirflerini karşılaştırırlar. En azından bazıları tarafindan diger yatırım alternatiflerine kıyasla dah a avantajlı görülen toprak, fiyatların arttığı 0 dönem de, fırsat m aliyetini en aza indiren 274 Ibıı AbdiJhakem, s. 151; Makrizi, Abmed b. Ali, Kîtâbu’l-Mevâiz ve’l-i‘tibâr biâ r î ’l-hıtat ve’l-âsâr, Bulak 1270,1, 74, 76; Ayrıca diger bölgelerde sulama ka»allan inşası çalışmaları İçin bk. BelâzurJ, Futuh, s. 350 vd..
116
A S R -1
s a
Ad e t .te
Y Ö N E T JM -P İY A S A
il iş k is i
ta sa rru f aracı ş e l d e değerlendirilm iştir. D ogal .la ra k , böyle dönem lerd ek i deger artışı beklentileri kararlı piyasalarm bulun> d ugu devirlerdekinin aksine kendiliğinden gelişir. özellikle çiftliklere ve gelişen yerleşim bölgelerine yapılan yatırım lar, aşağıda ö m eklendirm eye çalışılacak üzere, fiyat artışlarina karşı k .ru y u c u m âkul bir ted b ir o lu ştu n ıyordu. B unun en güzel kan ıtı zengin sahâbî A b d u rrah m an b. A ^ m ö lü m ü n ü n ard ın d a n terikesini paylaştırm akla görevlendirilen Sehl b. H une١^ i n , m e rh u m u n oglu Ö m e r’e yaptığı tavsiyedir. Sehl en uy- ' gun y a tın m ın m asraf kapısı açan degil kazanç getiren özellikte olm ası gerektiğini b eh rttik ten s .n r a köleleri m al degil tahsiniyât, ha٣ ancılıgı ise profesyonel İŞİ s a d a k t a d ı r . D evam la da şayet m ü lk edinecekse çiftliği yeğlem esini, çünkü işlenm esi halinde ‘ ü rü n verecek olan topragın, âtıl bırakılm ası d u ru m u n d a bile kazanç saglayacagmı belirtmektedir275. Bu bağlam da şu n u tesbitte . y arar v ard ır ki üretken arazilerin cari piyasa fiyatı muzâraa27٥, kıym et artışı, ıslah gibi yollardan elde edilm esi beklenen m üştakbel n et getirilerinin 0 andaki iskonto değerine den^ir277. Maliyet u n su rları arasında sayılan em lâk vergileri de.gayr-î m enkullerin n e t getirilerini düşüreceği İçin piyasa değerini azaltıcı rol oynarlar. Bu nedenle, söz k o n u su vergilerden m uafiyet gayr-i m en k u l yatırım ın ı teşvik etm iş olm alıdır. A sr-1 saâdet’te to p rak piyasası öylesine canlanm ıştı ki talebi artan ço rak to p rak lar bile p ara etm eye başlam ıştı. Mesela A bdul275 Ibn Kuteybe, CZyı،«, I, 251 ؛Ibn Ebi'd-Dunyâ ٠Eb۵ Bekir AbduUâh b. Muham-’ med b. Ubeyd, Islâhu’l-mâl (nşr. M. Muflih Kudât). Mansûra 1990, s. 289; Ibn Abdilber, Ebo Amr YOsufb. Abdillâh b. Muhammed. Behcetu’l-mecâlis ve unsul-mucâlis (n؟r. M. Mursi el-H ٥lî), Kahire 1962,1 ,130. 276 Abdullah b. Mes'üd, Sa'd b. Malik ve Muaz b. Cebel gibi pek ؟ok kişi toprakla.' rını ürünün üçte biri veya dörtte biri karşıhgında kiraya verirdi; bk. Ebü Yûsuf, el-Harâc, s. 67; Müslim, BuyU' 121; Ibn Mâce> Rüh ٥n 72. 277 Epley, Donald R.-Rabianski, Joseph, Principles ofReal Estate Decisions, California 1981, s. 56.
p iy a s a l a r
117
lah b. Ca'fer 60.000 dirheme 2 ؟.ra k arazi satın almış, 8 parsele ayırıp işledikten sonra 2 parselini 120.000’e Hz. Osman'a devretmişti278. Halbuki Abdullah’ın amcası Ali b. Ebî Tâlib böyle durumlarda riske girmeyi göze alamamış ve Halife Osman’dan, serınayesini israf ettiğini düşündüğü amcazadesine bu tür muameleleri yapmayı yasaklamasını istemişti. Buradan anlaşıldığı üzere, özellikle risk yüklenmeyi seven paralı girişimciler âtıl topraklan ileride bol sermaye gelirleri saglayacagı beklentisi İçinde satın aliyorlardı. Yatırımcılar dogal olarak işlerine yarayışlı en zengin topraklan yeğliyorlar, fazlasma ihtiyaç duydukça, degişen talep ve fiyat durumlarmm mâkullügü ölçüsünde daha düşük kalitedeki topraklara yOnehyorlardı. En azından bazı bölgelerdeki fiyat artışları tarım ve diger maksatlar İçin yeni toprakların ıslahını, mevcut kı^mretli toprakların ise daha yogun kullanımım teşvik ediyordu. Dogal olarak bu tip ıslah girişimlerinde cari giderlerin başı çektigi bir maliyetin ödenmesi gerekir. Islah Maliyetlerine girişenler nakdi ganimetler ve kölelerin ucuz işgücü sayesinde İşin üstesinden kolayca gelmişlerdi. Yine de ürün fiyatları, düşük kaliteli topraklardan alman mahsulün piksek birim maliyetini karşılamaya yetecek se١dyede olmalıdu^279.
f. Dolaylı Talep T oprak ve dogal k a b a k la ra yönelik talebin b ü ^ ik kısm ı dolayh talep'tir. H alk topragı salt to p ra k oldugu İçin degil aynca sagladı278 ibn Şebbe, III, 1042 ؛Ibn Hazm, el-Muhallâ, 1 , 2 8 4 - 2 8 5 ؛Ibn A5âkir, 1,43-44؛ Z hebl, 5 ﺀر؛٢, III, 460. 279 Bu dış etkenlerden başka toprak kaynaklanna yönelik umumi talep, toplumu oluşturan fertlerin ferklı ih ti^ ؟, istek ve arzularına baglıdr. Bunun da ötesinde, toplumun topraktan beklentisi teknik feilgi birikimleri, dini bağlılıkları, toiltür-egitim seviyeleri, bireyci satınalma güçleri, kişisel zevkleri, hedefleri ve ilerleyen yaşa baglı tutum değişikliklerinden etkilenmetoedir (bk. Barlowe, s. 286). Bütün bunlar delillendirilmesi güç, izaS, spetollatifve so^nıt şeyler olduklarından ilgi alanımızın dışında kalmatoadırlar.
118
A S R -1
S A A D E T .T E
Y O N E T IM -P IY A S A
İL İŞ K İS İ
T
gı deglşik tatminlerden dolayı arzular. Bu tatminler yiyecek/yem. giyecek ve hammaddelerden, manzara ve prestije varıncaya ka~ dar değişiklik göstermektedir. Ancak bir noktaya kadar herkes dogal olarak temel beşerî ihtiyaçlarım tatmin etme^d düşünür, ؟eşitli unsurları hesaba katan Üreücüer özellikle nisbi feydası en piksek olan metâyı üretmeye çalışacağından her bölgede yerli halkın ihtiyaç duydugu şeylerin üretimine öncelik verüir28٥. Toplumsal özelliklerin dogal k a^ ak lan n kullanımı üzerinde çeşitli etkileri vardır. Hedef zaman kesitimizde Araplar ha٣ ansal besinler ve dayanıklı tarım ürünlerinin ağırlıkta oldugu geleneksel bir beslenme rejimini benimedikleri İçin geniş topraklar yiyecek ve hayvan yemi olarak tuketüen tahıl, hurma, üzüm gibi besin maddelerinin üretimine tahsis edilmiştir,. ,aa. Mâlikâneler Mülkiyet kalıplan, alışkanlıklar .ve geniş arazilerin parselasyonu veya kUçük-birimlerin birleştirilmesine yönelik tutumlar gönülİÜ çiftlik satışlarını etkilemiştir. Bu nedenle, veriler, incelenen dönemde mülk sahiplerinin topraklarım satmaya isteksiz olmadıklarını göstermektedir28i. Yukarıda değindiğimiz üzere bazı mülk sahipleri mülklerini satarak yeni ftrsatları değerlendirmeye hevesli idiler. Ferdi .toprak talebini -dolayısıyla fiyatları- etkileyen unsurlar arasında arazinin sahip oldugu iklim şartlan, SU, orman, maden gibi dogal ^izellikler/zenginlikler yanında yerleşim ve ticaret merkezlerine yakınlığı sayılabilir. Arazinin alanı, ıslah seviyesi ve topragın zenginliği çiftlik fiyatlarında önemli farklılıklara sebebiyet vermiştir. A^mı bölgedeki arazilerin ortalama birim alan degenleri bu etkenlerden biri veya birkaçının etkisi ile değişmiş ol280 Barl.we, s. 219. 281 O devirde miras, hibe ve satış gibi ؟eşitli intikâl yollan mevcuttu.
r p iy a s a l a r
119
maildir. Ancak söz konusu devirlerdeki .toprak fiyatlarım incelerken ele alacağımız münferit örneklerde bu unsurların etkisini tek tek belirlemek hemen hemen İmkânsızdır. Her şeye yagmen bazı örnekleri zikredelim: Hz. öm er.in hilâfetinde, Suleym el-Gassâni'ye ait Bi’ru Cu؟em isimli arazi 30.000 dirheme satılmıştu.282. isminden anlaşılacagı üzere İçinde kuyular bulunan bu tarım arazisi Medine’ye Dımaşk yönünden 3 mil mesafede idi. Hurmalıkları ile tanınan bir bölgede yer aldıgından İçinde hurma ağaçları bulunduğu da dü؟ünülebilir283٠ H z . Ömer 70.000 dirhem değerinde tarım arazi miras bırakmıştır. Bu, Curuf yahut Gâbe’deki arazisi 0İabi!ir284. Zubeyr b. Avvâm 170.000 dirheme Gâbe’de bir arazi satın almıştır. Cemel vakasında şehid edilmesinin (36/656) ardından oglu Abdullah b. Zubeyr 16 eşit parçaya böldüğü arazinin her parselini 100.000 dirheme olmak üzere, tamamım 1.600.000’e satmıştır. Bu araziden Abdul!ah b. Ca'fer b. Ebi Tâllb 4 parselj Muâ١dye 1,5, MUnzir b. Zube>T, Amr b. Osman b. Affen ve Abdullah b. Zem'a 1’er parsel satın almıştır. Abdullah b. Ca.fer hissesini kısa müddet sonra % 50 kârla, yani 600.000 dirheme Muâviye’ye devretmiştir285. isminden anlaşıldığı üzere su kaynaklarina sahip ormanlık bir alan olup Medine'ye Şam cihetinden 1 beridlik mesafede bu!unan28٥bu yeri Hz. Zube)٩’in ne zaman satin aldıgı bihnmemekle birlikte en erken hicretinin hemen ardından olabilir. Böylece söz konusu yerin fiyatı en çok 30-40 yıl İçinde % 841 artış göstermiştir. Tahmin edilebileceği üzere buraSI orman, otlak, yaylak, çiftlik ve mesken olmak üzere çeşitli 282 M u v a l ’, VasJyyet 2, 3; Ibn Ebî Şeybe. VI, 220 ؛DâriniJ, Vesâyâ 38. 283 Yâkût. II, 128 ؛Bekri, Ebû l y d i l l a h b. Abdulaziz, Mu'cemu mâ ista'cem miri esmâi’l-bHâd ve’l-mevâdi< (nşr. Mustafa es-5ekkâ), Beyrut 1983, II, 383. 284 Ibn Eb’؛d-Dunyâ ١s. 343 ؛Bekri, II, 378: Ibn ManzOr, Muhtasar, XVIII, 345. 285 Ibn 5a‘d, III, 109 ؛Buhari, Humus, 13 ؛Ibn Ru؟d ٠el-Beyân, XVII, 106 ؛Yâk٥t, IV. 182 ؛Muhibbuddln, er-Rîyâd, IV, 290 ؛Zehebl, Siyer, I, 66. 286 YakOt.IV, 182 .
12.
ASR-1
SAADET'TE
Y.NETIM-PIYASA
ILIŞKİS!
maksatlarla kullanım imkânı vermesi, su kaynaklarının b.llugu, verimliliği, üretim maliyetlerinin düşüklüğü ve Medine’ye yakınlıgı gibi sebeplerle yüksek bir degere sahipti. Çünkü bilhassa yerleşim merkezlerinin yakmındaki topraklar konum avantacı bakımından kenar bolgelerdekilere kıyasla daha pahalıdır. Bu ve benzeri örneklerden çıkarılabilecek diger sonuç da yatırım kalıplanna üişkin olup degişen şartlarla birlikte sahabe mülklerinin ortalama alan bakımından genişlediği şeklindedir. Hz. Ali Yenbu‘ beldesindeki çiftliğini genişletebilmek İçin mücavir alanı 30.000 dirheme satın almıştır287. Halife Osman Medine’deki Vâdi’l-küfda ensardan birisinin miras bıraktığı h u rm a lı. 50.000 dirheme satmıştır288٠ Hz. Osman, Talha b. Ubeydillah’ın H adram e^’teki arazisini 700.000285, bir başkasını ise 300.000 dirheme satıii almıştır25٠. Hadrame١^ ,Arabistan’ın Güney kıyılarına paralel derin bir vadidir. Oradaki ziraat topraklan kesintisiz akan çaylar ve kuyularla sulanmaktadır. Bu kadar yüksek deger biçildiğine göre Talha’nın arazisi bü^ik ihtimalle yeterince sulak. Yemen ticaret güzergâhı üzerinde ve Yanmada’nın meşhur panayırı Şihr’e yakın olmalıdır. Abdurrahman b. Avf Benu’n-Nadir hurmalığındaki hissesini Halife Osman’a 40.000 dinara satmıştır29i. Amr b. As Tâifte 2 8 7
F e â l, ni, 2 . 9 ؛R â z î , E b u . l - A b b â s A h m e d b . A b d l U â h b . M u h a m T â â u Medineti San‘â ’ ( n ş r . H ü s e y i n b . A M i ü â h e l - ٥ m e r î ) . S a n ' a 1 4 0 1 / 1 9 8 1 , s . 6 0 - 6 2 ; M u h i b b u d d l n , er-Riyââ, I I I , 2 0 9 ؛a . m l f , ZehâÎT, s . 1 0 3 ؛A y n c a b k . Ş â f ı î , el-Umm, l U , 2 7 9 ؛Y S k ٥ t> V , 1 5 0 ؛B e k r i , I I , 6 5 7 . A f« v ،jffa ٠ ,N id â 7 0 . İ b n S a ‘ d , I I I , 2 2 0 ؛t b n H a n b e i , ez-Zuhd, I I , 7 3 ؛M u h i b b u d d l n , er-Rîyâd} rv, 2 6 1 ؛ Z e h e b i , Târîh, s . 5 2 6 . G a z z â l i , thyâ’t I I I . 3 1 3 ؛M u h i b b u d d i n , er-Rîyâd, I V , 2 6 2 ؛Z e h e b i , Tarih, s . 5 2 6 ؛
ib n
H a n ^ J ,
m e d ,
2 8 8 2 8 9
2 9 0
a . m l f , . ؟j y c r , I , 3 1 . 2 9 1
ib n
sa.d,
III, 1 3 2 -1 3 3 ؛ib n
2 5 ؛H â k im
e n -N îs â b
۵r i ,
H a n b e l,
E b
ale’s-Sahihayn,
H a y d a ra b a d
M u h ib b u d d in ,
er-Rîyâd, I V
٥
eUMusned,
A b d illa h
V I ,'1 0 4 ,1 3 5 ؛T ir m iz l, M e n â k ıb
M u h a m m e d
b.
A b d illa h ,'
1 3 3 4 -4 2 /1 9 1 5 -2 3 , III, 3 1 0 -3 1 1 ؛E b , 3 1 1 ,3 1 5 ؛Z e h e b i,
Tânh, s .
٥
el-Mustedrek
N u a y m . I, 9 9 ؛
3 9 3 ؛Y a fii, A f if u d d in A b .
? !Y A S A L A R
121
10.000.000 dirhem değerinde Veht isimJi bir bag miras bırakiniştir. 1.000.000 teveklik bagm her teveğindeki üzümü 1 dirheme satarmı292؟. gurası, verimli topraklan, dinçleştirici iklimi ve başta üzüm olmak üzere çeşitli meyveleri ile Hicâz bölgesinin belki de en nadide köşesi olup meşhur Vâdi’!-vecc’e 3 mil mesafededir295. Abdurrahman b. Avf 40.000 dinar veya 400.000 dirhem değerindeki bir bahçesini Hz. Peygamber’in hanıml.arına vasiyet etmiştir254. Kays b. Sa‘d b. Ubâde bir arazisini (?) Muâviye'ye 90.000’e satmıştır295. Ebû Talha Medine’deki Bi’ru Hâ’ ishnli hurmalığını ResUlullah de١^inde akrabaları Ube^^^b. Ka‘b ve Hassân b. sabit'e bağışlamış, bilâhare Hassân kendi hissesini Muâ١dye’ye 100.000 dirheme devretmiştir. Daha sonra Muâviye orada konak İnşa ettirmiştir25٥. Zeyd b. sabit 100.000 dinar257, Zubeyr b. Avvâm ise 40-50.000.000 dirhem değerinde emlâk miras bırakmıştır298. Hz. Ali halifeliği döneminde Ebû Râfi‘’in çocuklarına ait araziyi' 80.000 dirheme satmıştı299. Amr b. e!-Eşdak Medine’ye 3 mü mesafedeki Arsa mevkiinde olup babası Said b. Âs’tan (ö. 57)
292 293 294 295 296
297 298 '299
duUâh b. Es'ad. M ir’âtu’l-cinân (nşr. A. M uhammed el-Cubûrî), Beyrut 1405/1984.1 .120 ؛Diyârbekrl, II, 257. Ibn Hanbel, el-Mmned, n , 176; Mes'ûdî, III. 32 ؛Reşîd b. Zubeyr. ez-Zehair ١ﺀ 'ﺀرtuhaf (n؛r. Muhammed Hamldullah), Kuveyt 1959. s. 206 ؛Yâkot, V, 386. Hem Câhiliye Mekkesi'nin hem de Müslüman Medine'nin zengin tüccarı Tâifin serin dağlarında ۴ zhklar edinm e^ başarmışlardı. Tirmizi, Menâkıb 25 ؛Hâkim, in , 312 ؛Muhibbuddin, er-Ri/âd, IV, 311 ؛Ibn Manzfir, Muhtasar, XIV, 356 ؛Zehebi, Târîh, s. 394 ؛a.mlf. Siyer, I, 85. Hatîbel-Bagdâdî,I,78. Yâkût, I. 524-525 ؛Bekri, II, 414, 431 ؛Ibn Hacer, ŞihâbuddJn Ahmed b. Muhammed el-AskalânI, F â u ’l-bâri bî-şerhi Sahîhi’l-Buhârî (nşr. T. AbdurraO؛ Sa'd ve dgr.). Kahire 1398/1978, XI, 228. Mes‘٥dJ, n , 3 ١ 2 ٠ Zchebl, Târîh, s. 498, 507. Abdurrezzâk, ^ ١67 ؛Schnün, 1,250 ؛Ibn Zenceveylı, n i, 991. ؛Ibn HaZm, el-Muh a lk V, 208 ؛Eb٥ Ubeyd ise 10.000 dirhem .larak kaydetmektedir; b ^ el-EmvâU s. 406.
1 122
A SR -1
s a
Ad e t .te
y
. n e t im - p iy a s a
İL İŞ K İS İ
miras kalan hurmalıkları ve kOşkü Muâviye’ye 300.000 vâfîsoö yahut 1.000.000 dirheme vermiçti^oj. Diger rivayete göre köşkü, mezraaları ve hurmalıklarından her biri İçin 1.000.000 dirhem almıştı5٥2. Bu mâlikâne Arsa’da idi. Muhtemelen ؟iftlik olarak kullandı, bu arazide hurmalıklar ve bahçeler bulunduğu gibi ayrıca bu^dikbir koyun sUrtisU yayılıyordu. Dolayısıyla 0 topraktan elde e tt i, gelirleri arttırmak İçin çeşitli üretken unsurlardan faydalanıyordu. Malikâne değerlerindeki artış - özellikle şehirlerde - toprak mahsullerine olan talebin, dolayısıyla fiyatların, ١diksekliginden ve net çiftlik gelirlerinin bolluğundan kaynaklanıyordu^“ . Herh a n . bir emtianın alış fiyatı dâima: ölçeği, konumu ve satış SiraSindaki arz-talep durumu gibi özelliklere bağlıdır. Kaynaklar örneklerimizdeki toprakların ölçek ve verim lili. hakkında b i l. vermiyorsa da bazılarından elde edilen gelirlere atıflarda bulunmaktadır. Büyük arazfiere yatırım yapan bazı sahâbiler buralardan sağladıkları zirai üretimden büyük gelirler elde ediyorlardı. Mesela Talha b. Ubeydillah Irak’tan 400-500.000 dirhem, M ekke’nin kuzeydoğusundan Irak’a uzanan önemli ticaret güzergâhı üzerindeki Serât’tan yaklaşık 10.000 dinar yıllık gelir elde ederdi5“ . Diger rivayetiere göre Irak’tan günlük, geliri 1 0 0 0 5 ﻫ ﺈveya 300 ZubeyrJ, Ebû AbdiUah e!-Mus‘ab b. Abdillâh b. eI-Mus‘ab, Kitâbu Nesebi Kureyf (nşr. E. t^vi-ProvençaJ), Kahire 1982. s. 177 ؛Ebu'J-Ferec el-îsfahânî. I, 32 ؛Ibn MaırzOr, Muhtasar, IX. 317 ؛Zehebl. Siyer, III. 448. 301 Zehebl. Siyer, III. 448. 302 Ibn ManzOr. Muhtasar, IX. 316 ؛Zehebl. Siyer, III. 448 ؛İbn Kesir. e l- B iy e , VIII. 87. 303 Mesela Hz. ٥ mer döneminde Irak'ın bazı şehirlerinde bir dirheme bir salkım, bağlarda ise bir vesk üzüm satıiryordu: bk. Ibn I. 213-214 ؛Ya'kübî, et-Târîh, II. 152 ؛Hamldullâh. s. 424. 304 Ibn Sa'd. III. 221 ؛Reşid. s. 202: Muhibbuddln. er-Riyââ, IV, 262 ؛Zehebl. Târîh) s. 527. 305 Ibn Sa'd, III, 220, 221 ؛Ibn Kuteybe, eî-Meârif, s. 101 ؛Mes‘٥ d!, II, 342 ؛Hakim, III, 378.
,
I
p iy a s a l a r
123
1100 dinardı3٥٥. A m r b. Âs’ın M ısır’daki m âlikânesinin yıllık geliri 100.000 dinardı5٥7. A bdullah b. A bbâs'ın U bulle’deki arazisinin yıllık geliri İçin iltizam usulü ile to p lan m ak üzere 100.000 dirhem teklif edilmişti3٥8. Sa‘d b. Zeyd el-Ensâri’n in hurm alığı yılda 900 vesk ü rü n veriy0rdu^٥5. bb. Sosyal Donatı Alanları
N üfus artışı ve kentleşm e k o n u t, ticaret ve İm alât m aksatlı yeni arazi ıslah çalışm aları y anında İlâve sosyal d o n atı alanlarım gerektirm işti. Bu nedenle cam iler, atelyeler, dükkânlar, pazaryerleri, kesim haneler, aşevleri, h u rm a k u ra tm a sahaları, resmi' daireler, m ezarlıklar, su havzaları ve otlaklar (him â) gibi hizm et alanİarına ihtiyaç artm ıştı. BOylece İnşaat m alzem eleri ve ek su kaynaklarına gereksinim doğm uştu. Meselâ Hz. Peygam ber (s.a.s.) hicretinin hem en ardın d an inşâ ettigi M escid-i N ebi’n in arazisini 10 dinara (100-120 d irhem )^!, satın alm ışken Hz. O sm an bu camiyi genişletm ek İçin m ücavir bir arsayı -m u h te lif rivayetlere g ö re- 1 0 . 0 0 0 2 ا إ إ, 20.000 إ إveya 25.000 d irh em e٩J3 alabilmişt 306 Reşîd, s. 202. 307 Re?îd١s. 206. ة ة8 Ebû Ubeyd, s. 71 ؛Sûlî, s. 221. 309 Eb۵ Ubeyd. s. 435 ؛ibn Zenceveyh, III, 1074 ؛Ibn Hazm, el-Muhalla, V, 260; Ibn Kudâme el-MakdisJ, el-Mugnî, II, 709 ؛Aynca sahabenin taşınmazlarının eksik ama feydalı bir listesi İçin bk. Ali, A. Saleh, "Muslim Estates in Hidjaz in the First Century A. H.", JESHO, 11/3, Leiden 1959, s. 255 vd. 310 Ibn Sa'd, 1,239 ؛SuyOti, el-Hâvî, II, 174. 311 Taberanl, 1 ,196 ؛Ibn Asakir, III, 163; Heysemi, IX, 86 ؛Ibn Hanbel ise bu meblagi 10.000 dinar olarak kaydetmektedir ؛b k M i l , 1,484. 312 Ibn Ebl ؟eybe, VI, 359 ؛VII, 540 ؛Ibn Hanbel, Fezaih 1,507 ؛Ibn Kuteybe, eî-Meâr'ıf, s. 83 ؛Ibn Asakir, III, 16 ؛Muhibbuddin, er-Riyad, III, 18-19 ؛Ibn Kudâme el-Makdisi, Ebo Muhammed Abdullah b. .^hmed b. Muhammed, et-Tebytnfi e n â i ’l-Kııreşiyytn (nşr. M. Naif ed-Duleyml), Beyrut 1988, s. 179. 313 Ibn Ebi Şeybe, VI, 359 ؛VII, 540 ؛Ibn Hanbel, FezâiK 1,507: Belâzuri, Ensab, V, 6 ؛Nesâî, Vakif 4 ؛Ibn Asakir, III, 334, 336 ؛Muhibbuddln, er-Riyâd, III, 19؛ Semhodi, NOruddlii Ebu'I-Hasan, Vefâu’l-vefâ’ bî-ahbâri â r i ’l-Mmtafâ, Kahire 1326,1,241.
124
A S R .1
S A A D E T 'T E
Y ٥ N E T J M - P ! Y ٨ 5A
J L I5 K !S J
SOz k.nusu çalışma Resûlullah dOneminde gerçekleştirildiğine göre fiyatın en çok on yıl İçinde astronomik oranlarda pikselmiş olması ilk bakışta şaşırtıcı gelebüir. Ancak bunu çeşitli sebeplere bağlamak mümkündür. Birincisi, Medine nUfiısu daha Hz. Peygamber döneminde muhtelif rivayetlere göre % 100-600 arasında artmış54 ؛ve toprak talebi bununla dogru orantılı olarak yükselmiştir. İkincisi, Mescid-i Nebi’nin şehrin tam merkezinde bulunması stratejik konuma sahip komşu arsanın aşırı deger kazanmasını beraberinde getirmiş olmalıdır, üçüncüsü, mescidin, genişletilebilmesi İçin toprak bağışlayacak kişinin cennetle müldelenmesi, bu şerefe erişmek isteyen Hz. Osman’ı, söz konusu arsanın sahibini razı etmek İçin değerinden daha fozlasını ödemeye yöneltmiş olabilir. Halife Ömer Mekke’de hapishane olarak kullanılmak üzere Sah^ân b. Umeyye’den satın alman eve 400 dinar5٤5 veya 4000 dirhem ödemiştir3٤٥. Bu bina muhtemelen eski ama kullanım amacına bakılırsa geniş ve saglam bir yapı olmahdır. Bunlara mukabil Hakim b. Hizâm Câhiliye Mekkesi’nde bir tulum İçki karşılığı satın aldıgı Dâru’n-nedve’yi Muâviye'ye 60.000 dinar3i7,40.000 dinar38 ؛veya 100.000 dirheme3i9 satmıştir. Şarabin tulum unun Câhiliye dönemindeki değerini belirle314 Narhla ilgili kısmabakınjz. 315 ibn EbJ Şeybe, V, 7 ؛Buhârî, Husûmât 8 ؛Beyhaki,لﺀ- ا „ﺀ „ﻻةVI, 34 ؛Bir başka rivayette ise 4000 dinar oldugu belirtilmektedir (?); bk. Abdurrezzâk, V, 148. 316 İbn Ebi Şeybe, V, 7 ؛Ezraki, II, 165, 166,263 ؛Ibn Hazm, el-Muhalli, VIII, 373, 420 ؛Makrizi, el-Httat, II, 187. 317 Ibn Kuteybe, el-Meârif, s. 135 ؛Yâfiî, 1 ,160. 3İ8 Zehebl, Siyer, III, 47. 31 وEzraki, 1,269 ؛II, 253 ؛Ibn Kuteybe, el-Meârif, s. 135 ؛Beyhaki, لﺀ- „ﺀ „» ة, VI, 35؛ Ibn Hazm, Eb٥ M uhammed Ali b. Ahmed, Cemheretu ensâbi’l-Arab (nşr. A. Muhammed Hâr ٥n), Kahire 1982, s. 121 ؛Ibn Abdilber, I, 320 ؛Yâkût, II, 423؛ Ibnu.l-Esir, ٧ sdu>l-gâbe, II, 45 ؛Zehebl, Siyer, III, 45,50 ؛Yafii, 1 ,160 ؛Ibn Hacer, Şihabuddin Ahmed b. Muhammed el-Askalâni, T e h â u ’î-Tehzîb, Haydarabad 1325-27, II, 448 ؛a.mlf, e l-k b e , I, 349 ؛Ibnu'l-Imad, I, 60.
p iy a s a l a r
125
yememekle birlikte en ؟. k 10 dirhem .Idugu farzedilir ve Dâru.n-nedve hakkındaki ikinci rivayet esas almırsa yaklaşık elli yıl İçinde 10.000 katlık artı ؟vuku bulmu ؟demektir. Kâbe’nin kuzey tarahnda kalan bu bina Mekke’nin fethine kadar ؟ehir senat.su veya s.ylular meclisi olarak kullanılmıştır. Sonraları Muâviye tarafından hac mevsimine mahsus hilâfet k o n a , yapılmıştır. Mısır’da devrin Hıristiyanlar’ınca kutsal sayılan ve özellikle kabristan olarak kullanılan Mukattam isimli daglık arazi İçin Mukavkıs’ın verdigi 70.000 dinarlık teklif Halife Ömer tarahndan geri çevrilmişti52٥. Abdullah b. Ca'fer Medine’de 100.000 dirheme bir ev satın almış ve aşevi olarak tahsis etmişti32J٠Talha b. Ubelduliah Hz. Peygamber (s.a.s.) devrinde muhtelif kuyular satın alıp kamunun kullanımına vakfetmişti322٠Abdullah b. Amir b. Kurayz'ın Muâviye döneminde Arafet’ta arazisi vardı323. Hacıların su ihtiyaçlannın karşılanması'İçin kazdırdı. havuzlar orada olmalıdır. Abdullah b. Amir aynca çölde de kuyular kazdırmıştı324. Yine 0, Basra Pazan ’nın alanını genişletmek İçin civârdaki evleri satın alarak yıktırmıştı325. Osman b. Affân muhtemelen Medine’de bir mirbed (deve agılı yahut hurma kurutma yeri) satın alarak vakfetmişti326. Bu dönemde devletin zaman zaman toprak piyasasma girdigi gözlenmektedir. Meselâ, Hz. Peygamber devrinde Yahudi320 Yâkût, V, 176 ؛Ibn Tagılberdî. Cemâluddln Ebu'l-Mehâsin YOsufb. Tagrlberdl eJ-Atâbekî> e n -N u c û m u z -â ir e fi mulûki Misr ve’l-Kâhire, Kahire 1383/1963, 1,36. 321 Serahsl, el-Mebsûî, XXIV, 158. 322 Ibn Manzûr, Muhtasar, XI, 199. 323 Ibn ManzOr, Muhtasar, XII, 289. 324 Ibn EbJ Şeybe, VII, 119; Ibn Hanbel, ez-Zuhd, II, 122-123 ؛Ibn HabJb, el-Munammak, s. 150 ؛Ibn Kuteybe, el-Meârif, s. 140 ؛Gazzâü, İhyâ’, II, 175 ؛Ibn Manzûr. Muhtasar, XII, 284, 287 ؛Zehebl, Siyer, III, 19. 325 Ibn Sa'd, V, 47 ؛Ibn Hablb, el-Munatnmak, s. 150. 326 Ibn ManzOr, Muhtasar, XVI, 126.
126
A S -R -I S A A D E T .T E
Y .N E T I M - P IY A S A
İL JŞ K IS J
ler’in yaşadığı Fedek ve Vâdi’l-kurâ suUda fethedümi؟, toprakların yarısının mülkiyeti kendilerinde kalmak üzere antlaşma yapılmıştı. Fetihten önce Fedek.in tümü, Vâdi’l-kurâ’nm üçte ikisi Yahudiler’e aitti. Böylece Fedek’in yarısının, Vâdi’l-kurâ’nın üçte birinin mülkiyeti ellerinde kalmıştı. Ancak Hz. Ömer, a٥١Wışmadaki bazı şartlan, çiğnemeleri üzerine her iki bölgedeki Yahudüer’i Arap Yarımadası dışında zorunlu İskâna tâbi tutmaya karar vererek arazilerinin değerini tesbit ettirmişti. Fedek topraklarının tümü İçin takdir edüen 120.000 dirhemin yansı327 derhal ödenerek paylarma düşen kısım satın alınmıştı. Vâdi'l-kurâ üzerindeki üçte birlik hisselerine ise 90.000 dinar kıymet biçüerek hemen ödenmişti. Daha sonra Hz. Ömer buradaki diğer üçte birlik p a ^ sahibi Beni Uzre kabüesi mensuplarına Yahudiler’den alman arazinin yarısmı, ödenen bedelin yarısı olan 45.000 dinar karşılığında satmışü328. Çağdaş araştırmacılardan Abdülaziz ed-Dûrî toprakla ilgili gelişmelere kısaca değinirken isabetli bir tesbitte bulunarak "Kureyş aristokrasisinin toprağın değerini diğerlerinden daha önce kavradığını ve süregelen mâlî faaliyetlerinin yanısıra geniş arazileri de mülk edinmeye başladığını,’’ belirtmdctedir525. Ancak sözünün devamında, Emevi devrinin sonlarına kadar, kabile eşrahnın köy satmalmaya yöneldiklerini gösteren herhangi bir bulguya rastlamadığını söyleyen araştırmacı bu dönemden önceki köy satınalma örneklerini gözden kaçırmış gibi görünmektedir53٥. Halbuki İşin ilginci nüfus ve tedavüldeki para artışından 327 Vâkıdî bu rakam 60.0.0 yerine 50.000 olarak kaydetmededir, bk. el-Megâzî, II, 706-707. 328 Mâverdi, el-Ahkâmu’ssultâniyye, s. 215 ؛Eb٥ Ya'lâ, s. 201. 329 D ۵rî, Abdulaziz, Ik Donem Islam Tarihi (trc. Hayrettin YUcesoy), Istanbul 1991, s. 139. 330 Burada Abdulaziz ed-D ٥rî'nin toprakla ilgUi gelişmelere ferklı bir cepheden yaptığı, genel kronolojik değerlendirmeyi özetlemeyi feydalı görmekteyiz: Topragın Onemli bir ^ tırım alanı ve servet kaynagı olduğunu gören Arap eşrah
p iy a s a l a r
127
azami derecede faydalanmanın yollarım keşfeden akıllı bir girişimci topluluğu daha 0 zaman mevcuttu. cc. Konutlar Toprakla ilgili gelişmelerin konut İçin de söz konusu olduğu görulmektedir. Arap - özellikle bedevi - göçü sürdükçe Yanmada ve Mezopotamya'nın ücra köşelerinde yeni tüketim merkezleri dogmaya başladı. Eski kentlerin genişlemesi ve Mısır’daki Fustât, Mezopotamya’daki Basra ve KUfe gibi yeni yerleşim merkezlerinin doğuşu İnşaat sektöründe patlamaya yol açtı53i. Aşırı nUftıs bu alana yOneldi. H. I. ^ z y ılın ilk ؟eyregi ve s.nrasında güçlü oldugu görülen bu yönelim, ölü toprakların İhyası, bataklıkların kurutulması, su kanallannın kazılması gibi fealiyetleri kapsamakta, nihayet hara ؟arazilerinin el değiştirerek öşür arazisine dönüşmesine kadar varmaktadır. Bu gelişme öylesine hızlandı ki Emeviler ölü toprakların izinsiz i h ^ edilemeyeceği kuralını getirmek zonında kaldılar. Aynca zamanla şehirleşme ve izlenen vergi politikaları da toprakların deger kaybederek büyük mülk sahiplerinin eline geçmesinde rol oynadL Böylece İslâm fetihleri sayesinde yıkılan eski feodal yapının yerini yeni mâlikler sınıfi almaya başladı. Küçük arazi sahipleri ve köylülerin aleyhine olarak büyük mülkiyetlerin doğuşu ve genişlemesinden k a ^ ı duyan ٥ mer b. Abdilaziz’in mâlî önlemleri de gittikçe zorlaşan probleme köklü bir çözüm getiremedi. Zamanla Emev ؛halifelerinin kendileri de bu yönelime, yandaşlan ve akrabalanna Savâfi topraklarından (yani fetihler esnasında öldürülen veya kaçan Iran ve Bizans aristokratlarının topraklan) ikta etmekle ortak oldular. Toprakların özel mülkiyete geçirilmesi konusundaki re k a ^ t muhtemelen Hişâm b. Abdilmelik (105-125/724-743) döneminde doruğuna ulaştı. ٥ yle ki bizzat halife ve bazı valileri en geniş arazileri sahiplendi. Bunlardan Irak valisi Haiid b. Abddlah elKasri (105-120/724-73 ) ؟Sevâd bölgesindeki arazilerin ıslahı ve temellükü konusunda 0 kadar ileri gitti ki buralardan sağladığı milyonlarca dinar değerindeki ^llık mahsulle piyasa fi۴ tlanm dahi etkileyebdiyordu. Zaman zaman çığırından çıkan toprak talebinin yağmalama hareketlerine dönüşttigü dahi olmuştur. Meselâ kiraladıkları Savâfi topraklan üzerinde mülkiyet iddia eden K٥fe ahalisi Ibnü'l-Eş.as ayaklanmasını (80-83/699-702) firsat bilerek maksatlarına ulaşmak İçin Haraç Dîvanı sicillerini dahi yakmışlardır؛ bk. D ٥rî, Abdulaziz, Islam iktisat Tarihine Giriş (trc. Sabri Orman), Istanbul 1991, s. 56-57 ؛a.mlf, Islam Tarihi, s. 146-149 ؛Ayrıca bk. Cevde, Cemâl Muhammed Dâvûd Muhammed, el-Arab ve'1-ardfi’l-lrâkfî sadri'l-lslam, Amman 1979, s. 247-248). 331 Ehrenkreutz, s. 87-91.
L
128
ASR-1
S A A D E T ’TE
Y.N ETJM .PJYASA
ILIÇKJSI
ve kentleşme konut alanlarma olan talebi arttırdı. Nüfustaki artışla birlikte muhtemelen binlerce yeni konuta ihtiyaç du^mld^ Yeni özel ve kamu kesimi inşaatları çoğunlukla nevzuhur gamizon kentlerde yoğunlaşmıştı. İnşaat fealiyetleri iş^icü istihdamını arttırırken, bu^hiyen ganimet ve atâ gelirleri pek çok şehirde konut talebini kamçılayarak fiyatlan yükseltmiş olmalıdır. Yoğun yerel taleplerse bazı şehirler ve sayfiye yerlerinde aniden alişılmamış düzeylere varmıştı. Tarım dışı topraklara olan toplam talebi belirleyen unsurlardan biri de fert başına tüketim oranlarındaki artıştır. Satın alma ^icünün çoğu mâükâne ve s a d e lik le rin İçinde bulunduğu yeni konutlara harcanmıştır. Refah seviyesindeki yükselme ile birlikte sahabenin sahip olduğu evler hem kemiyet hem de k e d e t bakımından artış göstermiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.) debinde kerpiç ve hurma dallanndan yapılan .çok düşük maliyetli basit evlerin yerini sonraki dönemde köşkler almaya, özellikle muhtelif bölgelerde olmak üzere birden fazla mesken edinilmeye başlanmıştır. Mesela Zube^^ b. A١^âm ’m Medine'de 11, Basra'da 2, KUfe, İskenderiye ve Mısır’da 1’er evi532, Abdullah b. Zubeyr’in Mekke’de 3 evi333, Abdullah b. Sa‘d b. Ebi Serh’in Fustat’ta 2 ev ve 1 köşku334, Osman b. Affân’ın Mekke’de en az 3 evi335 ve Medine’de 1 köşkü mevcutrtı336, Talha b. Ubeydillah337, Mikdâd b. el-Esved338, Said b. Âs339 ve Abdurrahman b. A١^ ın Medine’de34٥١ Sa‘d b. Ebi Vakkâs34J ve Said b. Zeyd’in Akik'te (Medi332 Ibn Ebi ؟eybe, VII. 543 ؛ibn Sa'd, III. 108 ؛Buhârî. Humus 13 ؛Ibn AbdiJhakem»; s. 130 ؛Mes'Odl. n. 342 ؛Reşîd. s. 203. 333 Ezrakl. II. 254. 334 IbnAbdilhakem, s. 1-10. 335 Ibn Ebî Şeybe. IV. 350. 336 Mes'OdJ.11. 341. 337 Mes'ödJ.H. 347. 338 M es'ûdî.II. 343. 339 Ebu'l-Ferec el-Isfahânî٠I. 32 ؛ZehebJ. Siyer, III. 448. 340 Mes'٥dî.II,342.
PİYASALAR
129
ne)342, Amr b. As ve mevlâsı Verdân’ın Fustat’ta343, Yûnus b. Ubeyd es-Sakafi344, Talhatu’t-Talahât34٠٩ve Enes b. Mâlik’؛n Basra'da34٥ 1’er köşkü vardı. Meskenin piyasa degeri dâima vasıflarına göre belirlenmektedir: Bulunduğu semt, kapladığı alan, İç hacmi, İnşaat malzemesinin cinsi ve satış esnasındaki arz-talep durumu gibi. Meselâ buyük kentlerin güzide semtlerindek'i evler veya ana caddelerindeki dükkânlar kenar kasabalardaki benzerlerinden pahalı olacaktir. Yine İşlek bir piyasanın yanıbaşındaki çiftlikler kı^da köşede kalmış benzerlerinden daha yüksek fiyaflara g id e c e k tf t3 4 7 . Emlâk piyasasına eski binalar ve yeni inşaatlar olmak üzere iki tür ga^-i menkul arzedflmiştir ki kullanılan alan ortalamalarının eskilerine kıyasla gittikçe genişlemesi yüzünden dincisinin fiyatı genellikle birincisinden azladır. Konut alanlarının alim ve Unar bedellerinin yüksekliği ortalama mesken fiyatlarının artışında rol o^amıştu^. Bu konuda fikir verecek bazı örnekler şunİardır: Ebû Süfyân b. Harb Medine’ye hicret eden Ebû Ahmed b. Cahş’m terk etmek zorunda kaldığı Mekke’deki evini Amr b. Alkarne el-Âmirî’ye 400 dinara satmıştır348. Halife Ebû Bekir kapıSI Mescid-i Nebi’ye açılan evini Hz. Hafsa’ya 4000 dirheme devretmiştir٩49. Talha’nın Hz. Osman devrinde yaptırdığı köşklerin degeri 100.000 dinar olarak belirlenmiştir35٥. Talha, Cemel 341 Ibn Hanbd, el-Musned, 1 ,168 ؛ibn KuUybe, el-Meârif, s. 106 ؛Ya'kübî, et-Târîh, II, 237 ؛Mes'Utîî. II, 312 ؛T ٥berânî, 1,139 ؛Reşîd, s. 206 ؛MuhibbjddJn, er-Riyâd, IV, 331. 342 Ibn Haııbel, el-Mtmed, l, 189 343 Ibn Abdilhakem, s. 97, 98. 344 Su١^ tî, el-Vesâîl, s. 129. 345 Bekri, II, 508. 346 Belâzuri, Futûh, s. 349. 347 Bari.we, s. 369. 348 Ibn Sa.d, rv, 102 ؛Ezrakl, II, 244. 349 SuyOtl, el-Hâvî, II, 164. 350 Reşîd, s. 202 ؛Buradaki tabir 'köşkler' şeklinde çoğul olup en az üç tane demektir.
1 130
A S R - J S A A D E T 'T E
Y .N E T I M .P I Y A S A
IL I? K ،S J
vak'asında şehid düşü n ce Beni Bekre adesine ait olup 10.000 dirhem e satın alm an b ir eve (dâr ?) d efo ed ilm işt^-)؟. A bdullah b. A m ir b. Kurayz, H âlid b. U kbe b. Ebi M u ay t’m B asra'daki evini 7 0.000. 80.000 veya 90.000 d h h e m e almıştı^52. Z u b e ^ b. A ^ â m bir evini (dâr ?) 600.000 dirhem e satmıştu^53. Hz. Âişe (ö. 58/678) m u h tem elen M edine'deki b ir evini 100.000 dirhem e satm ıştır34؛؛. Said b. Â s’m M edine'deki köşkü 300.000 vâfi355 veya 1.000. 000 dirheme356 M uâviye’ye satılm ıştır. H u v e ^ ib b. Abdiluzzâ da M ekke’deki bir evini (dâr ?) hilâfeti d ö n em in d e Muâviye’ye 40.000 d in ara de١^etmiştir357. H er ne k ad ar sö z k .n u s u örneklerdeki evlerin vasıflan bflinm edigi İçin a ra la n n d a sağlıklı kıyas yapm ak m ü m k ü n görünm üyorsa da M uâviye d ö n e m i öncesinde M ekke’deki k o n u t fiyatlann ın genelde kayda deger değişm eler gösterm ediği düşünülebilir. K uram sal olarak b ir gayr-i m en k u lü n beklenen m üstakbel getirilerinin iskonto edilm iş cari karşılığı o n u n piyasa değerini verir3 5 8 ٠ Bize göre, hacıların istifadesine sunulm ası tavsiye edilen M ekke evlerinin kiralanm ası veya satılm asına getirflen d ini sınırlam a şehrin İnşaat sek tö rü n e yapılacak yatırım ları yavaşlatmıştır. M uâviye devrine k ad ar b u h ükm e uyan sahabenin M ekke evlerini alıp satm aya p ek hevesli olm adığı söylenebilir. M ekke evleri- 'ا nin h ü k m ü k o n u su n d a tam am en aksi k anaat t a ş ı d ı , bflinen M uâviye devrinde ise 0 zam ana kadar din i duygularla dizginle- ا n en talep m esken piyasasına aniden yönelerek fiyatlarda a stro -,
١
ا
351- Ibn Ebî Şeybe, ^1536 ; İbnu'l-EsJr, U sâu’l-gâbe, III, 89; Muhibbuddîo, er'- آﺀ- -و yâ d , IV, 265; Zehebi, T ârih, s. 528. 352 Gazzâli. îh y â ’, III, 310; Ibn ManzOr, M u h ta sa r, XII, 289. 353 MuhibbuddJn, er-R iyâ â , IV, 286; Ibşîhî, I, 304. 354 Belâzuri, E n â , I, 419; Ebo Nuaym, n, 48. 355 Ebu'l-Eerec el-Isfahânî, 1,32; Ibn ManzOr, M u h ta sa r, IX, 317; Zehebl, Siya", 448. 356 Ibn ManzOr, M u h ta sa r, IX, 316. 357 Ibn Kut؟y ^ , e l - M ü f , s. 135. 358 Barlowe, s. 272.
٠
p iy a s a l a r
131
Iiomik artışlara y . l açm ış .İm alıd ır. Y ukarıdaki örneklerde göfüldügü üzere M ekke ! ؟indeki ve dışındaki k . n u t fiyatlarının la rk lılık
gösterm esi b u görü şü m ü zü desteklem ektedir.
dd. Su Kaynaklan İslâm hukukuna göre akarsular dışında, şahsî gayretlerle çıkarılıp fiilen tem ellük edilen su özel m ülkiyet kapsam ına girm ekte ve satışa sunulabilm ektedir. A rabistan Y arım adası’n ın kurak t.p ra k la nnda hayati önem taşıyan suyun en verim li şekilde kullanım ı bazan m utlak tasarru f hakkınının varlığını gerektirdiği İçin su Uzefindeki haklar to p rak m ülkiyeti çerçevesinde İslâm h u k u k u n u n ﻻgi alanına başlangıçtan itibaren zo n m iu olarak giriverm iştir. Artan rekabet ve çıkar çatışması ihtim ali su kaynaklarının kullanım ına kural getirilm esini gerektirm iştir. Ihtiya ؟sahiplerine dogal su kaynaklannı kendi topraklarına d i g e r kullanıcılara zarar veım eyecek ö lçü d e- akıtarak tasarrufta b u lunm a hakki tevdi edilmiştir. İçme ve sulam a ihtiyaçları İçin kullanılan k u ^ ıla rın fiyat durumu em lâk piyasasındakinden farklıdır, ؟öl o rtam ın d a hayati önemi bulu n an suyun to p rak ve k o n u tta n çok daha degerli olması gayet tabiidir. M eselâ Hz. O sm an, Hz. Peygam ber (s.a.s.) döneminde M edine’deki RUme k u r s u n u (çapı 8, derinliği 18 zirâ) m u h telif rivayetlere göre 20.000355, 25.0003“ , 35.000361, 40.000 dirhem362 veya 400 dinara363 satın alm ış yahut y an hissesihe 100 genç dişi deve vermiştir364. K uyularm sonraki dönem le359 Ibn Kuteybe, el-M earif, s. 83: Ibn Abditber, III, 72; Ibn A s i , III, 16; Muhibbuddîn,er-Rıiy٥:٥, n i, 18-19. ^ حm h û d î,II, İ39^140. ! اbn Manzûr, M u h ta sa r, XVI, 127; Yâküt, 1,300; Muhibbuddin, er-R iyâd, III, 18; 362 43 ل 7ﺗﻸ٠!ﺀ ﺗ ﻌ ﻪ ؟: ;ح>ﻟﻞ ةﺳﻠﺮZebîdî; y il; 196;! 241 ,ل. ^ h e b l, rfn/z, s. 471; Ibn Hacer, ﺀ/-/ ؛ﺀﺀصI, 0 ; ؛ ؛s ؛n١h ؛d؛, I I , 39 ا38 ا ذ. 3.4 ؟ ح, ﻫﺎ٠ئ’ ه٠ ; ةﻫﺔBelâzuri, E n â , I, 536; Ibn ManzOr. M u h ta sa r, XVI, 127. 4 ﻫﻖYâkût, 1, 299:
132
A SR -1
SA A D ET’TE
Y .N E T J M - P IY A S A
IL JÇ K İS J
re ait değerlerine ilişkin herhangi bir veriye rastlanm adığı İ؟İ٠ m ukayese y ap m a im k ân ı yoktur. A ncak daha Hz. Peygam ber dö٠ nem in d e ku^m fiyatlarının arazi ve m eskenlerinkine kıyasla ol. dukça yukarılarda seyrettiği anlaşılm aktadır. D iger su k a b a k la , rın ın fiyatlarına gelince; m eselâ A m r b. Âs’a üzüm bagını sulam akta kullandıgı ve bü^dik ihtim alle Vâdi'1-vec’den akıp gelen su^mn ihtiya ؟fazlası kısm ı İçin 30.000 d irh em teklif e d i l m i ş t i ^ M uâviye Y en bu"daki Ayn Ebi N eyzer isim li göze İçin sahibi Ali’ye 200.000 d irh e m teklif etm iştir5٥٥. Sonraki d ö n em lerd e ölü toprakların ihyâsı İçin girişilen teşebbUsler çerçevesinde başlatıldığı anlaşılan kanal kazm a çalışm alarına üişkin verilerse b u yolda çok b ü y ük m eblağların harcandıgm ı ortaya koym aktadır.
g. Endekslem e Son olarak ele alınm ası gereken mesele to p rak talep ve fiyatlarındaki artışın diger m allardakine oranla hangi düzeyde kaldığıdır. A raplar İçin en degerli m alin çöl gem isi tâb ir edilen deve oldu^ıbilinm ektedir. Ç ü n k ü eti ile sü tü n d en yiyecek, derisi ve kılından؛ giyecek/barm ak, sin irin d en kiriş, sırtın d an nakil vasıtası, dışkıSindan tezek/gUbre olarak faydalanılan devenin zam an zaman. İdrarı bile üaç olarak kullanılm aktadır. Deve sürüleri en degerlii servettir. Bu Ozelligi bak ım ın d an 0 d ö n em İçin deve bir kıymet u n su ru , fiyatları da tâb iri câizse endeks teşkil etm ektedir. M eselâ ResUlullah diyetin n ak it cinsinden karşıligm ı deve fiyatlarına göre ayarlar; yUksehnce diyetin nakdi karşılığını arttırır, düşünce azaltırdı. Bu nedenle O ’n u n dön em in d e diyetin nakdi bedeli 4000-8000 d irh e m arasında degişm iştir٩٥7. Hulefâ-yı Râşidîn 365 Yahyâ b. Adem, s. 105; Ebû Ubeyd, s. 276-277; ibn Zenceveyh, II, 672. 366 Bekri, II. 659. 367 Ibn Mâce, Diyât 6.
?!YASALAR
133
devrinde ayni uygulamanın sürdürüldüğü anla؟ılmaktadır5٥8. gir rivayete gOre Hz. Ebû Bekir’in hilâfetinde 1-4 yaş arasındaki develerin ortalama fiyatı ( 1 0 + 2 0 + 3 0 + 4 0 = 1 0 0 2 5 (=100/4 ؛dir. hemken Hz. Ömer döneminde ( 2 0 + 3 0 + 4 0 + 5 0 = 1 4 0 3 5 (=140/4 ؛, Hz. Osman devrinde ( 3 0 + 4 0 + 5 0 + 6 0 = 1 8 0 4 5 (=180/4 ؛dirheme ﻻا؟ ا ﺳﻼ ؛٠وﺀإ. Yani kısa süreli fiyat dalgalanmaları gOzardı edfiirse ٠yaklaşık Otuzyıl İçinde % 80’lik artı? olmuştur. Eger bu rivayetler sahihse toprak fiyatlarındaki artışın bir tür endeks teşkil eden deve fiyatlarına oranla kat kat fezla oldugu anlaşılmaktadır. Başka deyişle söz konusu dönemde gayr-i menkul fiyatları genel fiyat seviyesine göre ؟ok daha hızlı artmıştır. c.
EMEK
PİYASASI
Asr-1 saâdet’teki işgücünün yapısı incelendiğinde göze ؟arpan ilk nokta ‘h ü r’ ve ‘köle’ em egi olarak ikiye ayrıldığı gerçeğidir. Aslında İslâm h u k u k u n a göre m al kabul edilen kölenin em egine ilişkin m eselelerin m al piyasası çerçevesinde ele alınm ası gerekir. Ancak k o n u b ü tü n lü ğ ü açısından h er ikisinin ortak başlık altında incelenm esi daha uygundur. ResUlullah tarafindan M edine İslâm D evleti’n in kurulduğu Sirada istihdam alanları ticaret, ziraat, zenaat ve h a ^ a n c ılık ta n ibaretti. N e var ki kaynakların açıkça belirttiği üzere 0 dönem de sahabe genellikle kendi İşini kendisi görüyordu. Ayrıca pek ؟ogu meşgul oldugu m eslek yah u t zenaat dalında istihdam edecek koleye sahip degüdi57٥. Sonraki d ö n em in zenginlerinden Z ubeyr b. A ^ â m gibileri İçin dah i ayni şey geçerli İdi57i. H albuki ticari 368 Bk. hadis kitaplarının 'Diyât' bölümleri. 369 tbn EbJ Şeybe. II, 433. 370 tbn Hanbel, el-Mıısned, III, 308; VI, 63; Buhârî, B u ^ ' 15; Cihad 33; Edeb 74; Müslim, Salât 178; Cum'a 6; Eb۵ Dâvud, Salât 124; Nesâî, Imâmet 41; Eb٥ Bekirel-Hallai, s. 155. 371 Buhârî, Nikâh 108.
1 134
A S R .1
SA A D ET’TE
Y .N E T İM - P IY A S A
iL iŞ K lS l
alanda Özellikle k e ^ a n ticaretini besleyen m uhafızlar, rehberler, ham allar, ؟.b a n la r, hizm etçiler, vezzânlar372١ sim sarlar vb. gibi işçilerden m üteşekkil b ir g rubun geniş çaplı em ek arzı söz konusu olm alıdır. A ncak b u tesbit, M edine’n in iktisadi yapısı nisbete n k endine yettiğinden, Kureyş kabüesinin O nderhginde ,diriltulen kervan ticareti ile ü n lü M ekke şehrinin fethinden s o n ra ^ dOnem İçin daha d o ğ ru olacaktır. B ununla birlikte Hz. Peygamb e r’in (s.a.s.) ticareti teşvik m ahiyetindeki sözleri ve zam an zam an bazı kişileri h u m u s yah u t fey hisselerinin satım ı ile gOrevlendirm esi dışında işgücü istihdam ına dahli olduğuna dair mâlu m ata rastlayabilm iş degiliz. Kaldı ki b u görevlendirm e özellikle em ek piyasasına m üdahale İçin alınm ış b ir tedbiri yansıtm am aktadır. H u le fa -^ Râşidin devri İçinse d u ru m daha forklıdır. H em en h e r sektörde 0 kad ar çok köle veya azatlı istih dam ediliyordu ki b u n la r özellikle ticaret alanında hâkim k o n u m a gelmeye başlam ışlardı. H alife ٥ m e r b ir gün pazara çıktığında tU ccann ؟ogunlu g u n u n köle y ah u t azatlılardan o luştuğunu görünce endişelenm iş ve sahabeyi ticareti İhm âl ettikleri İçin kınam ıştı. Allah’ın nasip ettigi fetihlerle kendilerini ticaretten mUstagni kıldığı, köle ve azatlılarının b u işe yettigi cevabini alınca şu karşılığı vermişti: "V allâhi onları ken d i hallerine bırakırsanız erkek ve kadınlarınıZ' o n ların erkek ve kadın ların a m u h ta ؟d u ru m a düşecektir de ellerindekini sizden esirgeyeceklerdir.373" Sağladığı iktisadi güç bak ım ın d an hâkim iyetin üç u n su ru n d an biri olarak nitelendirdiği ticaretin köle ve azatlılara kaptırılm am ası uyarısında bulunduğu da bilinmektedir574. Hz. Peygam ber’in ise Kureyş kabilesi m en372 Günümüzdeki kantarcılar gibi ٠ dönemin pazarlarında da belli bir ücret karşılıgı hassas tartı işlerini yapan özel görevliler vardı. 373 ibn Şebbe. II, 746-747; Ibn Ruşd, el-Beyan, X١^ II ٠418; Ibnu'1-Hâc, el-M edhak II, 83; Şa.rânî, K e şfu ’l-g u m m e, 1,7,17; KettAni, II, 253. 374 Ibn Ebi'd-Dunyâ٠s. 248; İbnu'l-Cevzi, M en â kıb , s. 193; Muttaki el-HindI, IV, l28;Kettânî, II, 255.
٢ p iy a s a l a r
135
suplarına, rızkın yirm ide ٠n d .k u z u .la r a k tanım ladığı ticareti köle y ahut azatlılara kaptırm am aları uyarısında b ulım d u gu rivayet edilmektedir375. T arım sektöründe istihdam a yönelik bazı tedbirlere rastlam ak m ü m k ü n d ü r. Şu örnek b u n u n en güzel m isalidir: “M uhacirler M ekke’den M edine’ye elleri b o ؟gelm işlerdi. Ensar ise arazi ve akar sahibi İdüer. O n u n İçin Ensar, bakim ve işçüigi üzerlerine alm alan n ı ؟art koşarak M uhacirler ile yarıcılık andaşm ası yaptılar.... H ayber Savaşı bitip geri d ö n ü ld ü k ten sonra, [kendi kendüerine yetecek iktisadi güce erişen] M uhacirler Ensar’ın [yarıcılık usulü ile çalışm aları İçin] kendilerine tahsis etm iş oldugu hurm alıkları geri verdiler..."37٥. Hz. Peygam ber’in (s.a.s.) em ri üzerine gerçekleştirilen b u sözleşme sayesinde İşsiz M uhacirler İçin iyi b ir istihdam alanı açılm ıştır. T arım sektöründeki başka bir istihdam politikasına H ayber’in fethi esnasında rastlanm aktadır. ResUlullah H ayber’i fethinin ard ın d an Y ahudiler’i bölge dışına sürm ek istem işti. A ncak Y ahudüer, b u to p ra k la n verim li olarak işleyecek yeterli elem anı bulu n m ad ıg ı gerçegini hatırlatarak kendisine yarıcılık andaşm ası önerm işlerdi. Teklifi benim seyen Hz. Peygam ber, fesih hakki kendisinde olm ak üzere onlarla H ayber to p ra k la n İçin yarıcılık antlaşm ası yapm ıştı. Ayni zam anda bölgenin fethine katılan savaşçılar arasında arazi tahsis işlem lerini de tamamlayan577 ResUlullah devlet başkam olarak gerçekleştirdiği vasıflı yabancı İŞÇİ istihdam ı sayesinde bu toprakların yeni sahiplerini işveren k o n u m u n a getiriyordu. Kaynaklar benzer antlaşm aların Fedek ve V âdi’l-k u râ Y ahudfieri fie de Muttaki el-Hindl, IV 375, 128. Buharl, Menakıbu'l-Ensâr 376 2 ؛Hars 5 ؛Çuröt 5 ؛Müslim, Cihad 71. Ebû Yûsuf, el-Harac, s 377. 55 ؛٨ dem, s .Yahyâ b . 21 ؛Ubeyd, s Eb٥. 58 ؛Ibn Sa'd, II, 114 ؛Ibn Hanbel, el~Musned, 1 , 15 ؛Ibn Zenceveyh, 1 , 189 ؛Buharl, Icare 22 ؛Hars 1 1 ؛Şerike 11 ؛Megâzî 40 ؛Şurût 5 ؛Ibn Mace Zekat 18 ؛Dâvud, Imâre Eb٥ 24 ؛-Be lazurl, F u tû h , s . 36, 37, 39, 40, 41 ؛Nesai, Eymân 46 ؛Kudame, s . 258 ؛,Beyhakl esSunen,
VI, 317.
136
A S R .1
Sa A D ET’TE
Y O N E T IM - P İY A S A
iL lŞ K lS t
yapıldığını bfldirmektedir^y». Ensar ile M uhacirler arasıdaki yarıcılık antlaşm ası, m aglup ta ra f o lm alan n a ragm en Y ahudiler’e kesinlikle zulm edilm ediginin en önem li belgesidir. Bu antlaşm a Hz. Ebü Bekir d ö n em i ile Hz. Ö m er devrinin başlarında aynen m uhafaza edilm işti. A ncak zam an İçinde Yahud ü er tarafindan bölgede bozgunculuk çıkarılm ıştı. A rtit yeterince kalifiye işgücüne sahip olan H alife ٥ m er, b u olum suz gelişm eleri gerekçe göstererek tek taraflı fesih hakkini kullanm ak suretiyle antlaşm aya so n verm iş, hepsini Şam ’da zorunlu İskâna tâbi tutmuştu375. Ayni uygulam a Fedek ve V âdi’l-k u râ Yahudfieri İçin de yapılmıştı^®.. Yine Sakif kabilesi fie v anlan antlaşm ada b.azı Kureyş m en su p ların ın T â ifte k i bağlarında yarıcılık yapabilecekleri kayda baglanm ıştı5 ٥؛. Hz.. Ö m er devrinde savaşla fethedfien Irak, Şam ve M ısır'da ele geçirilen to p rak lar savaşçılar arasında dagitılm ayarak haraç vergisi karşılığında yerli halkın işletineciligine verilm işti. A ncak b u politikanın Hz. Ö m er tarafın d an benim senm esinin tem el nedenleri işgücü istihdam ı ile d o ğ ru d an ilintili görünm em ektedir3®2. B una ragm en söz k o n u su uygulam anın istihdam üzerinde çok ciddi bazı etkileri oldugu söylenebilir, özellikle 0 toprakların im a n İçin u y m a m a y a k o n an sulam a projeleri çerçevesinde sayısız inşân istihdam edüm iş ve bü^dik m eblağlar harcanm ıştır. M eselâ sadece M ısır’da b u projelerin gerçekleştirilm esi İçin 378 Ebû Yûsuf, el-H a m c, s. 55 ؛Belâzuri, F utiih, s. 42,43, 47. 379 Yahya b. Adem, s. 38 ؛Ebü Ubeyd, s. 58 ؛Ibn Sa.d, ri, 114 ؛Ibn Hanbel, el-M usned, 1 ,15; Buhârî, Çürüt 14 ؛Belâzuri, Fiitııh, s. 36,3 8 ,3 9 ,41 ؛Beyhakl, esSurtett, VI, 318. 380 Beâzurl, Futiih, s. 43, 47, 48. 381 Ibn Zenceveyh, II, 454 ؛Hamlduliah, e l - V â k , s. 285. 382 Ebo Yûsuf, e l- H a r k , s. 25-29, 38, 39,74-75 ؛Yahyâ b. Adem, s. 27,40-42,45-46؛ Ebû Ubeyd, s. 59-61 ؛Ibn Hanbel, F d i U I, 289 ؛Ibn Abdilhakem, s. 82, 83, 84, 87-88 ؛Belâzuri, F utııh, s. 220, 265-268, 376 ؛Taberl, T ârih, IV, 30-31 ؛soil, s. 210 ؛Kudâme, s. 337,386 ؛Hatlb el-Bagdâdl, 1,7-9 ؛Ibnu'l-Cevzl, M en a kıb , s. 929.3 ؛Suyûtl, H ttsn, 1 ,121-124,127; Hamldullâh, e î - V e ü k , s. 422 ؛Fayda, s. 7 vd..
د
p iy a s a l a r
137
120.000 kişinin istihdam edildiği daha önce kaydedilm işti. Bu arada C âr L im anı.na erzak nakli İçin kazdırılan N il-K ızıldeniz kanalı da tekrar hatırlanm alıdır. B ütün b u n lara karşılık Hz. Ö m er’in Ehvâz١ M enâzir, T uster, ubulle ve Ş am 'ın fetihlerinden s .n r a k u m an d an ların a yazdığı m ektuplarda MUslUmanlar’ın t.p r a g ı İşleme İm kânına sahip olm adıklarını gerekçe göstererek esir çiftçilerin serbest bırakılm asını em rettiğine dair rivayetlere rastlanmaktadır583. Bu kararlar takip edüen istihdam politikasının birer yansım asıdır. H ulefâ-yı R âşidîn d ev rin d e H z. P eygam ber d ö n e m in in (s.a.s.) aksine ziraatin ö n cü lü k ettigi h e r sektörde köle em eginden yogun olarak faydalanılm ıştır. EK 3'teki detaylı bilgilerden anlaşılacağı üzere A bbâs b. A bdilm uttahb, A bdullah b. A m ir b. Kurayz, A bdullah b. Ebi Rebia, A bdullah b. M es'ûd, A bdullah b. Ö m er, A bdullah b. es-Sa'dî, A bdullah b. Zubeyr, A m r b. As, Ebû H u re ^ e , Enes b. M âlik, H akim b. H izâm , H u m ra b. Eyfa‘ el-H em edânî, Kays b. Sa‘d b. U bâde el-Ensârî, O sm an b. Affân, Osm an b. Ebi’l-Âs, Ö m er b. H attâb, Said b. As, Şebes b. R ib'î et-Tem im i, Talha b. U beydillah, Zubeyr b. A١^ â m gibi b ir çok zengin sahâbinin ticaret ve ziraatin başını çektigi çeşitli m eslekleri icra eden köleleri vardı. ö y le ki b u n lard an A bbâs b. A b düm uttalib 20, A bdullah b. Z u b e ^ 100, O sm an b. Affân 1000, Z ubeyr b. Avvâm 1000 ve H u m ra b. E ^ a ‘ el-H em edâni 4000 köleyi istihdam ediyordu. Zu'l-K elâ‘ ise 12.00 ؟köleye sahipti3S4. B una ragm en tarım sektöründe h ü r işgücüne de istihdam im kânı sağlandığı, anlaşılm aktadır. Meselâ A bdullah b. M es'ûd, arkadaşı Ebû Vâil’i sahibi b u l u n d u ^ köye kahya olarak görevlendirm iş, kazancın üçte birini sadaka verm esini, üçte birini kendisine getirm esini. 383 Eb٥ Yûsuf, el-Hamc, s. 151-152; Ibn Zenceveyh, I, 194; BeJâzuri, FutCıh, s. 370, 371, 374; Yâkût, I, 285; Hamidullâh, e l - V â k , s. 419-421. 384 Zchebl, Ş i b u d d l n M uhammed b. Abmed, el-lberfi haberi mengaber(nşt. Eb٥ Hâcer Muhammed SaJd), Beyrut 1985,1, 29.
138
A S R -1
S A A D E T .T E
Y .N E T İ M .P I Y A S A
İL İŞ K İS İ
k^anını yeni üretim İçin kullanmasını em retm i؟ti385. Hz. ٥ mer İçsiz bir genci Ensar’dan birisinin arazisinde istihdam etmiçti38٥. H z. P eygam ber (s.a.s.) de١n-inin so n larına d o g ru devletin k urum lanm ası ve Sinırların geniçlem esi ile birlikte ticaret, ziraat, zenaat ve hayvancılıgm y an ın d a m em u riy etin yeni istihdam alanı o larak o rtay a çıktıgı g örülm ektedir. Fethedilen bölgelere m aaçlı valiler, kad ılar, vergi tah sü d arları, hazinedarlar, kassâm lar, vezzânlar, m u h tesib ler, m u allim ler, im am lar, k o ru cu lar vb. gibi m u h te lif devlet m e m u rla rı ta^dn edilm içtir. M aalesef b u n la rd a n sadece M ekke valisi A ttâb b. E sid'in aylığını biliyoruz ki m u h te lif rivayetlere gOre 30387. 6 ٥388 y a h u t 133 dirhemdir389. B u n u n la birlikte ResUlullah ta ra h n d a n devlet m em u rları İçin getirilm iç ilgin ؟b ir sta n d a rt gözüm üze ؟a h m a k ta d ır: "K im bizim tarafim ızd an m em u riy etle görevlendirilirse, bekârsa evlensin, e ^ yoksa ev, b in eg i yoksa b in ek ve hizm etçisi yoksa hizm et ؟i edinsin.. K im b u n d a n fazlasına sahip o lursa [bizim n azan m ızda) ya h a in ya d a h ırsız d ır.”35٥ T o p ra k Piyasası B ölüm ü ile EK 1’de v erdiğim iz bilgilerden anlaşılacağı ^ b i b u n ların to p lam fiyatı 4500 d irh e m civ ârm d a o lu p 0 d ö n em d ek i b ir devlet m e m u ru n u n yaklaşık ü ؟senelik m aaşına eşdeğerdir. A ncak Hz. Aİİ391, E bû Hureyre392١E b û Mes‘ûd393 gibi sahâbilerin özel sek385 386 387 388 389
390 391 392 393
Ibn Man 2 Ûr, M u h ta sa r, XIV, 64. Muttaki el-Hindl, IV, 123; Azm, II, 443. Ibn Hişâm, rv, 5٥٠; Kettânl, II, 24 Ibnu'l-Eslr, U sâ u ’l-gâbe, III, 556; HamlduUah, İslâ m P eygam beri, II, 987. Fâkibî, Ebû A b i â h Muhammed b. Ishâk> A h b a ru M ekke f i k a d im i’d -d eh r ve ﻟﻠﻢ٠( ﻟﺮ'ﻟﺌﺐﺀnşr. AM ulmelik b. Abdillah b. Duheyş), Mekke 1407/1986-87, III, 176; Kettânl, II, 24; HamlduUah, İslâ m Peygam beri, II, 987. Eb٥ Ubeyd, s. 246; Ibn Zenceveyh, II, 594; Ibn AbdUhakem, s. 261; Eb٥ Dâvud, Imâre 10. Ibn Hanbel, el-M u sn ed , 1 ,135; Tirmizl, Kıyâmet 15. Ibn Sa'd, IV, 326, 327; Ibn Kuteybe, el-M eârif, s. 120; Eb۵ Nuaym, I, 379, 380, 384; Ibn ManzOr, M u h ta sa r, XXIX, 200. Ibn Hanbel, el-M u sn ed , V, 273; Buhârî, Zekât 10; Icâre 13; Tefeir 11; Mtlslim, Zekât 74; Ibn Mâce, Ztihd 12.
139
P JY A S A L A R
tOrde ancak karm toWuguna geçici İşler bulabildikleri, kendilerine ashâb-1 suffe adi verilen bazı fekir kimselerin Mescid-i Nebî’nin sofosında barınıp zekât ve sadakalarla geçindikleri gerçeginden anlaşıldığı üzere MUslUmanlar’ın işsizlik sorunu ile karşı karşıya oldukları o dönemde devlet memurlarına sağlanan bu imkânlar nisbeten çekici gOriinmektedir. Memuriyet alabilmek İçin Hz. Peygamber'e sik sik baş١mruda bulunulmasının nedeni bu olsa gerektir. Hulefâ-,n Râşidîn devrinde devletin daha da kurumsallaşması ve hız kazanan fetihler sonucunda refah se١dyesinin artması başta bürokrasi olmak üzere tüm alanlarda yeni İş İmkânlan doğurmuştur. Eski memuriyetlerin sa^^ları arttırıldığı gibi yeni kurulan divan, posta, polis vb. gibi teşkilâtlar bünyesinde pek çok eleman istihdam edilmiştir. Devlet memuriyetine yönelik talep o dönemde de yüksek olup bir takım toplumsal çalkantıların ardında bazı atama ve azil kararlarının tesirini hissetmemek m ümkün değildir. Çünkü genel refeh seviyesindeki artışa paralel olarak m em ur maaşlarında kayda deger farklılıklar gözlenmektedir. Ücretlerden yıllık maaşı seltümiş hemdi395 ؛diger 2 5 0
o lu p 3 9 4
belirlenebüenler şunlardır: Halife Ebû Bekir'in dinarken yetmediği görülünce dinara ^ikhilâfeti boyunca aldıgı toplam miktar dirrivayetlere göre ye١raiyesi 1 إveya dirhe3 0 0
6 0 0 0
2 / 3 9 6
3
394 Muhibbuddin, er-Riyââ, I, 256; Ibn Manzûr, Muhtasar, XIII, 103; Bir başka rivayete göre de 2000 dirhemken 2500'e veya 2500 iken 3000'e ؟ıkarılmıştı; b ^ İbn Hanbel, fezdiA 1 ,162; Ibn Sa.d, III, 185; Ibn Manzûr, Muhtasar, XIII, 103; Makrizi yıllık maaşının 6000 dirhem .Idugunu söylemektedir; bk. el-Hıtat, I, 395 Ebû Ubeyd, s. 248; Gazzâll, İhyâ', II, 175; Ibnu’l-Eslr, el-Kâmîl, II, 424; Muhibbuddln, er-Riyââ, 1,256; Bir başka rivayete göre yıllık maaşı 6000 dirhemdi; bk. İbnSa'd, III, 186. 396 Dede Cöngî, Kemâluddln Ibrâhim b. Bahşî b. ibrâhim, R isâ kfi emvali beyti’lmâl ve aksâmihâ ve ahkamihâ ve masârifihâ (Osmanlı Kânunnâmeleri ؟؛inde, nşr. ve trc. Ahmet AkgUndUz), Istanbul 1992, IV, 231.
L
140
A S R -1
s a
Ad e t .te
y o n e t im
-p jy a s a
il iş k is i
me geliyordu397. Ayrıca bir takım elbise, binek ve her gün İçin yarim veya tam bir koyun gibi sosyal yardımlar vardı398. Halife Ömer’in yıllık maaşı 5000 dirhemdi3". Buna karşılık Yemen’deki Himyer kabilesinin ordu kumandanları ve daha alt rütbeli subayların (ari^ ^llık maaşları, ^diklendikleri sorumlulugun derecesine göre 7000-9000 dirhem arasında değişiyordu^^. Humus ordusunun kumandam lyâd b. Ganm’ın yevmiyesi 1 d؛nar nakit, 1 koyun ve 1 m üd zahireden ibaretti^.!. Valilerinden Selman’ın yıllık maaşı 5000 dirhem^٥2, Muâviye’nin aylıgı 1000 dinardı^.^. Diger valisi Ebû Mûsâ el-Eş‘arî’nin kâtibi Ziyâd b. Ebihi’ninki 2000 dirhemdi^.^. Ziyâd daha önce yürüttüğü ganimet dagıtma görevine karşılık 2 dirhem yevmiye almıştı4٥5. Bahreyn âmili Rebi b. Ziyâd el-Hârisî 1000 (dirhem ? )'a lıy o rd u .. Buna karşılık Sevâd topraklarım ölçmekle görevli Osman b. Hun e ^ in yevmiyesi 5 dirhem ve 1 torba undan ibaretti4Q7. Kadılarının aylıkları 500 dirhemdi^.«. Hz. Omer devrinde Medine’deki üç sibyân mektebinin muallimlerinden her birinin aylıgı ise 15 dirhemdi4٥5. Kendisi zengin oldugu İçin devlet hâzinesinden maaş alma397 Yâ'k٥bî,II, 136. 398 Muhibbuddîn, er-Riyad, I, 256 ؛Ibn Manzûr, Muhtasar) XIII, 103. 399 Şibli, Mevlana Şibli en-Num ani, Bütün Yönleriyle Hazreti Ömer ve Devlet idaresi (trc. Talip Yaşar Alp), Istanbul 1986, II, 267. 400 Eb٥ YOsuf, el-Harac, s. 50. 401 lb n S a 'd , ١^ I, 398. 402 Ibn Sa'd, IV, 62 ؛Ibn Hanbel, ez-Zuhd, n , 87 ؛Ebo Nuaym, I, 197-198 ؛Zehebl, TârîK s. 518. 403 Ibn Abdilber, III, 396 ؛Makrizl'nin rivayetine göre yıllık maaşı 10.000 dinardı؛ b ^ el-Hıtat) I, 95. 404 Ibn ManzOr, Muhtasar, IX, 73. 405 Belâzuri, FııtCth, s. 338 ؛Taberl, Târîh, III, 597. 406 Turtöşî, s. 109. 407 Ibn Zeııceveyh, I, 212 ؛Ya'kobl, e t-T â â , II, 152. 408 Serahsi, el-Mebsût, XVI, 122. 409 Ibn Ebî Şeybe, IV, 341.
p iy a s a l a r
141
yan Halife Osman’ın .hazinedan Abdullah b. Erkam’ın aylıgı 3004I ٥, muhtesibi Hâris b. Hakem’inki 60 dirhemdi^!؛. Halife Ali’nin ^nllık maaşı 4000 dirhem ken4J2, kadılarından Şureyh’in ayhgı 500 dirhemdi4i3. Ancak Hz. Ebû Bekir döneminden itibaren çalışan çalışmayan herkesin dîvanlardan maaşa bağlandığı gerçegini de unut, mamak gerekmededir. Kaynakların verdigi bilgilerden zenaatın genellikle köle yahut ayaktakımı meslegi olarak görüldüğü ve pek ragbet bulmadığı anlaşılmadadır. Her şeye ragmen bu sektörde çalışan bazı önemli şahsiyetlere rastlamak mümkündür4٤4. Özellikle zenaatkârların, mesleklerdi münferit olarak yürüttükleri İçin, işgücü istihdamına katkılarından söz etmek pek mümkün değildir. Demetin bu piyasaya müdahalesi ancak meslek sahibi olmayı özendirmek ve bazı zenaat dallannda meslek İÇİ egitime katkı sağlamaktan ibaret görünmektedir. Mesela Hz. Peygamber (s.a.s.) tarahndan Hayber Savaşı’nda esir alman otuz kadar Yahudi demirci ustasının MUslUmanlar’a mesleki egitim vermek kaydı ile serbest bırakıldıkları bilinmededir^!؟. Hz. Omer de vatandaşlarını meslek eddmeleri hususunda üyarmıştır4!٥. Bütün bunlara ilaveten ResUlullah’ın savaşlarda köle ve İŞÇİlerin öldürülmesini yasaldamasmda4i7 askeri tehdit unsuru sa410 îbn Ruşd, el-Beyk) X١^II, 245. 411 Belâzurl, Ensâb, V, 47; MuhibbuddJn, er-Riyââ, III, 82, 91; II, 268; Kettânl, II, 267. 412 Ibnu'1-Esîr, Vsdııl-gâbe, IV, 65. 413 Ibn Ebî Şeybe, IV, 430; Ibn Sa'd, VI, 138. 414 Bunlarla ilgili derli toplu bilgi vermeleri açısından bk. Ibn Kuteybe, el-Meâüf, s. 249-250; Kettânl, II, 237 vd.. 415 Kettani, II, 300. 416 Ibn Ebi'd-Dunyâ ٠s. 294; Ibnu'1-Cevzî. M e i ı b , s. 194; Kettani, II, 255. 417 Abdurrezzâk, V, 200, 201; Ebo Ubeyd, s. 41; Ibn Zenceveyh, I, 153; Cehşiyarl, Eb٥ Abdillah Muhammed b. AbdOs, Kitâbu’l-Viizerâ ve'1-kuttâb (n?r. Mustata es-Sekka), Kahire 1401/1980, s. 13; BeyhaW. esSutıen, IX, 91.
A S R -1
S A A D E T .T E
Y .N E T I M - P I Y A S A
İL İŞ K İS İ
142
y^mam^an yanında kendüerine ihtiya ؟-duyulması da rol oyna mı ؟.olmalıdır Hz. Peygamber ve Hulefa-yı Râşidîn tarafından konulan İ ؟؟İ veren ihçkilerini düzenleyici ba ZI esaslardan söz etmek mümkünse de bunlar doğrudan emek -piyasasına müdahale maksadım yansıtmamaktadır. Ayrıca Hule -fâ-yı Râçidîn’in İŞÇİ haklarının korunmasına dair bazı uygulama larından hisbe ile ilgih bolümde bahsedilecektir,
yahut i ؟؟i-i؟
II. MAL PİYASASI
İslâm iktisat sisteminde aslolan ؛devletin, serbest rekabet ؟artlarında muntazam işleyen bir mal piyasasına müdahale etmemesidir ve Asr- 1 saâdet'teki uygulamalar bunu göstermektedir. Bununla birlikte ResUlullah ve Hulefâ-yı Râşidîn’in piyasaları yakmdan takip ettikleri ve muhtemel krizleri önlemek İçin çeşitli tedbirler aldıkları görülmektedir. Büindigi üzere arz-talep dengesi sağlıklı iktisadi yapının ana unsurlarmdandır. Bu nedenle devletin arz seviyesini sürekli denetim altında tutması ve talebin altına düşme egilimi gOsterdigi zamanlarda gerekli tedbirleri alması zorunludur. Narhla ilgili kışımda belirtüdigi üzere Medine Hz. Peygamber döneminde temel ihtiyaç maddeleri açısından tamamen dışa bağımlı idi. Bu durumun Hulefâ-yı Râşidîn devrinde sürdüğünü görüyoruz. Meselâ Vâkıdî, Câhiliye döneminde ve Islâm’ın ilk derirlerin.de Şam'dan Medine’ye bugday, arpa, zeytinyağı, kuma ؟vb. ^İklü kemanların geldigini kaydettikten sonra Hz. Ebû Bekir zamanındaki böyle bir kemana dair bilgi vermektedir^!®. Ayni tarihçinin bildirdiğine göre Hz. Ebû Bekir Şam üzerine sefer düzenlemek İçin hazırlık yaparken çeşitli bölgelerdeki Müslü418 vâkıdî, Ebû Abdillâh Muhammed b. Ömer, Futûhu‘f-Şam, Kahire 1304,1 ,18.
p iy a s a l a r
143
manlar'a Medine’ye gelip .rduya katılmaları çağrısında bulunmuştu. Himyer, Mezhic, Tay', Ezd, Abs, Kinâne gibi kabileler birbiri ardınca Medine’ye gelmi؟, ancak kısa süre sonra yiyecek ve h a ^ a n yemi kıtlığı başlamıştı^ı.. Yine daha önce belirtildiği üzere Hz. Eb۵ Bekir devrinde geçici bir kıtlık yaşanmış, ancak Hz. Osman ؟am’dan getirdigi 1000 develik kemandaki erzakı oldugu gibi tasadduk ederek sıkıntıyı hafifletmişti420. Hz. Ömer dönemindeki refoh patlaması sonucunda Medine ve çevresindeki ölü arazilerin ihyâsı sırasında önemli sayıda İŞÇİ istihdam edilerek çok geniş alanlarda yapılan tarımsal üretime ragmen dışa bagımlıhgın kısmen sürdüğü görülmektedir. Halife Ömer’in dahi zaman zaman borç alarak topladığı sermayelerle Şam’a kervan gOnderdigi bilinmektedir42؛. Bu nedenle Asr-1 saâdet’te Arabistan Yarımadası’ndaki mal akışının güvence altına alınması İçin çeşitli tedbirlere baş١mruldugu görülmektedir. Mesela 0 dönemdeki savaşlarda muharip olmayan müşrik tüccarın öldürülmesi yasaklanmıştır^22. Resûlullah, Arabistan Yarımadası’nda hac mevsiminde kurulagelen meşhur panayırlardan DUmetu’l-Cendel’de bölgenin hâkimi Ukeydir b. Abdilmelik es-Sek۵nî tarafindan Arap tacirlere zorluk çıkarılması ve Medine’ye mal akışının tehlikeye girmesi üzerine derhal bir ordu göndererek denetimi saglamışt!r423. Hz. Peygamber’in Tebuk Seferi sırasında Eyleliler üe onlara katılan Şamlı ve Yemenliler’e hem kara hem de deniz yolculuklarında can ve mal güvencesi vermiş 0İması424 bu amaca hizmet eden çok üginç bir gelişmedir. 419 420 421 422 423 424
V Id Iy F u tû h , I, 2-3. Muhibbuddin, er-Riyââ, III, 44. Ib n S a 'd ,n i,2 7 8 Yahya b. Adem, s. 48. Ibn Hablb, el-Muhabbar, s. 114. Ibn Hişam, rv, 526 ؛Eb۵ Ubeyd. s. 191-192 ؛Hamldullah, e l - V â k , s. 117-118.
144
A S R -1
5 A Â D E T .T E
Y Ö N E T IM - P IY A S A
IL J Ş K IS J
Hulefâ-1^ Râçidîn döneminde Arabistan Yarımadası’nın Islâm'ın hâkimiyetine girmesi dâhili ticareti güvenceye kavuştur- .1 muştur. Bununla birlikte şehre dışarıdan mal şevkinin üzerinde titizlikle duran halifenin ticaret kervanlarınm güvenliğine verdiği önemi göstermesi açısından şu rivayet önemlidir: "Bir grup tüccar Medine'ye geldi ve namazgahta konakladı. Bunu gören Halife 'ا Ömer, Abdurrahman b. Avfa 'Ne dersin hırsızlığa karşı bu gece ' onları birlikte bekle-yelim mi?’ diye sordu. Abdurrahman b. A ^kabul etti ve beklemeye başladılar...425.” Halife Ömer de ResUlullah؛ gibi şehre dışardan mal sevkini (celb) teş١dk etmiş ve bu İşle meşgul olanları (câlib) överek diledikleri fiyatlarla satış yapmalanna.. izin vermiştir. Ayrıca Mısır fatihi Amr b. Âs'ın, bölge halkına denizde-karada mal ve can güvencesi sağladığı, ithalat ve ihracatlanna müdahale edilmeyeceğine dair garanti verdiği görülm ektedir..
Medine Pazan ile ilgili kışımda detaylı olarak belirtileceği Ü-Zere Hz. Peygamber pazar verelerini kaldırmıştır. Aynca şehirlerarası mal sevkiyatı esnasında alınagelen ve zulüm özelliği taşıyan İç gümrük vergilerine {tneks) izin vermediği ve bunlan toplayanları (tnekkâs) lanetlediği bilinmektedir427. Kanaatimizce bu tedbirler özellikle Nabatiler tarafindan olmak üzere Medine’ye yapılan mal sevkiyatının devamlılığını saglama niyetini de yansıtmaktadır. Hz. Ömer’in Şam Nabatileri’nin mallarım Medine’ye çekebilmek İçin hububat ve z e .y a g ın a ait ticaret vergilerini % 10’dan % 5’e düşürmesi çok önemli bir iktisadi tedbirdir428. Yukanda H. 18. yılda çok ciddi bir kıtlık yaşandığı ve Hz. Ömer’in Mısır valisi Amr b. As ile Suriye valisi Ebû Ubc)٠'dc b. 425 Ibıı Sa'd, III. 301 ؛Taberi, Târîh, IV, 205 ؛Ibnu'I-C e^î, Menakıb, s. 68 ؛Ibnu'1Esir, el-Kamil, III, 57 ؛Muhibbuddln, er-Riyââ) II, 389 ؛Ibn Manzûr, Muhtasar, XIX, 15 ؛Ibn Kesir, el-Biââye, v n , 135. 426 Taberi, Târîh, IV, 109 ؛Ibn Tagriberdi, I, 24-25 ؛Hamidullâh, e l - V â k , s. 502. 427 Hamİdullah, İslâm Peygamberi, II, 1015-1016. 428 M uvatta’, Zekât 46-47 ؛Yahyâ b. Âdem, s. 64 ؛Eb٥ Ubeyd, s. 424, 475 ؛Ibn Ebl ؟eybe, II, 417.
P JY A S A L A R
145
Cerrâh’a fermanlar gOndererek derhal Medine’ye yiyecek ve giyecek yardımında bulunmalannı emrettiği belirtilmişti. Ancak şu a۴ ıntı da o'nemlidir: Halife Ömer’in emri üzerine Nil-Kızıldeniz kanalını kazdıran Amr’ın yaptığı kesintisiz sevkiyat sayesinde kıtilk giderildiği gibi piyasa fiyatları Mısır’daki seviyeye kadar ؟ekilebilmişti. iki'şehir arasındaki nakliyat Hz. Osman’ın şehid edamesine kadar, sürmüş, ٠ kargaşa esnasında söz k.nusü kanal bakımsızlıktan kapandığı İçin mal sevkiyatının kesilmesi üzerine fiyatlar yine yükselmeye başlamıştı^؛.. Hz Osman’ın muhasara altında tutulduğu sıralarda Kirmân’da da kıtlık yaşanmış, 1 sumun ekmeğin fiyatı 1 dinara kadar yükselmişti43٥. Bu arada narhla ﻻgili kışımda derinlemesine incelenen, fiyatlan belirleme gücünün insanoglunun.elinde olup olmadığı yönündeki tartışmaya ışık tutması açısından şu noktanın belirtilmesinde fayda vardır. Amr’ın halifeye Medine’deki fiyatlarm Mısır’daki seviyeye inmesini istediği takdirde Nil-Kızddeniz kanalını kazdırma^ önerdiği ve bu teklifin behimsendiğiıie dair kayıtlar43i her ikisinin de fiyatlara müdahalede bulunabileceklerine inandıkları gerçeğini göstermektedir. Yine hisbeye ilişkin bölümde kaydedildiği üzere Hz. Ömer devrinde şehirlerde piksek olan üzüm fiyatlarmın düşürülebilmesi İçin devlet ١arafindan köylerden sevkiyat yapdmıştır. Tekrar belirtmek gerekirse İslâm iktisat sisteminde devlet, serbest rekabet şârtlarmda muntazam işleyen bir mal piyasasına müdahale etmez. Ancak hâkim iktisadi güçlerin uygun zaman ve zemin yakaladıklarında spekülatif fealiyetlere girişmek suretiyle piyasaya suni müdahalelerde bulunmalarına da izin vermez432٠ 429 Belâzuri, Futııh, s. 218; Taberi, Tarih, IV, 100; Kudâme, s. 338; Ibnul-Eslr, elKâmil) II. 556. 430 Ya'kûbî, et-Târîh, II, 168. 431 Taberi, Târih, IV, 100; Ibnu'1-Esîr, el-Kâmü, II, 556. 432 Fukaha karaborsacıbgjn mahzuru üzerinde görüş birhgine vanrken, bunun nevinde ihtilâfa düşmüştür. Cumhura göre karaborsacılık haramken - ki bunlar arasında onun kebâirden olduğunu kabul edenler dahi vardır - kerahetini savu-
146
A S R -1
S A A D E T 'T E
A
Y .N E T J M - P J Y A S A
il iş k is i
1
K A R A B O R S A C IL IK
a. Tarifi Ticaret malını pahalılanması gayesi ile stoklayıp piyasaya arzınj.؛ geciktirmek anlamına gelen karab.rsacılık, beklendiği iizere, f i - 1 yatların suni bir şekilde yükselmesine ve normal piyasa se^yesinin^ üzerine çıkmasına sebep olur. Genelde insanlarm ihtiyaçlarım SÖmürerek az emekle kolay kazanç saglama mantığına dayanan bu muamele, özellikle temel ihtiyaç maddeleri söz konusu oldu^ında toplumun zarar'görmesine sebebiyet verdigi gibi, uzun müddet devamı halinde toplumsal bunalımlara yol açabfiir. "Kim yiyecek maddelerini سgün stoklarsa Allan'tan uzaklaştığı gibi Allah da ondan uzaklaşır. Komşuları açken ItokJ sabahlayanlar Allah Tebâreke ve Teâlâ’nın zimmetinden uzak olurlar,"433 şeklindeki hadis ve benzerlerinin zahirine göre bu müddet asgari kırk günle SI* mutlak olarak serdedflmiş hadisler de vardır^54. "Karaborsacı ne fena bir kuldur ؛fiyatlann düştüğünü öğrenince nan alimler de bulunmaktadır (bk. M evsktul-fıkhıl-îslâm ij Kahire 1386-1400, III, 196 vd.; el-Mevsttatu’l-fıkJıiyye} Kuveyt 1405-1410/1984-1989, II, 90 vd.). 433 Ibn Hanbel, el-Miisned, II, 33. 434 Bu hadisin zahirine göre hükmedenler karaborsacılık süresini asgari kırk gün sayarlarken,٠otuz ve liatta pahalılık dönemleri İçin ü ؟gün olarak belirleyenler yanında, herhangi bir standart müddet saptam a^p halkın zarar görmesi ile neticelenecek her türlü zaman dilimini yasak kapsamına alanlar da vardır. ؟ogu ftıkahanm, hadislerdeki kırk gün kayduu ^nim sem eleri, bu sınırlamanın 0 döneme has olabUecegi fikrini vermektedir. Bize göre bu süre, bir ticaret kervanının o dönemde gıda maddesi ithalâtında ana merkez olan Şam'a gidiş-dönû^ müddeti ile - ki kırk gündür - beraber düşünülmelidir. Aynca hadisin başında geçen kırk günlük sınırla sonunda yer alan ‘komşuları açken (tokj sabahlamak' ifedesi arasındaki tezat da, kırk günün, 0 dönemde karaborsacılığın menfi etkisinin gözlenmesi İçin gerekli mUtat süreyi gösterdiği fikrini kuwetlendirmeta،dir. Bu müddeti, bir tâcire karaborsacı hükm ünün verilip kamu önünde y a r., lanması İçin yeterli ortalama zaman dilimi olarak telakki edenler de vardır. On. lara göre kişinin Allah indinde hüküm giymesi İçin belli bir süre gerekli degildir (bk. Ibn Havkal,. Ebu'1-Kâsım b. Haykal, Kitâbu Sûreti’l-ard(nsT. De Goeje), ikiden 1938-39,1,40; Kâsânî, Alauddiıi Eb٥ Bekh b. Mes'üd, Bedâiu’s - s a â ‘fî tertîbi’ş-şerâi‘. Kahire 1327-28/1910, V, 29; Hur el-Âmilî, Muhammed b. el-Ha-
P JY A S A L A R
147
üzülür, ^kseldigini d u ^ n c a sevinir,’’435 hadisi .n lan n ruhi dururnunu gayet güzel açıklamaktadır43٥. ihtiyaç maddelerini çok uzak yerlerden tüketicinin ayagıria getiren tüccar aslında önemli bir kamu hizmeti görürken, mailnı stoklayıp halkm yokluk İçinde kıvranmasma aldırmayan karaborsacı toplumsal bil. iktisadi hezimet hazırlamaktadır, "caiib (yani uzak yerden mal getiren tâcir) rızıklandırılmış, karaborsaCi ise lânetlenmi۶tir,”437 buyuran ResUlullah (s.a.s.) iki çeşit tüccarin dünyevi ve uhrevi konumlarım veciz olarak düe getirmiştir. calibi öven diger hadis de şOyledir: “Nebi (s.a.s.) ‘Kim Müslümanlar'm beldelerinden birine yiyecek [maddesi] getirir ve cari fiyattan satarsa ؟ehid sevabı alır,’ bu^mrduktan sonra 'Allah’ın lütfundan rızık aramak İçin yeryüzünde dolaşanlarla Allah yolunda savaşacak olan diğerleri (el-MUddessir, 74:20) âyetini okudu.”438 Hz. Peygamber’in (s.a.s.) ilgili hadislerine işaretle karaborsacıyı mlilhid olarak tanımlayan439 Hz. Ömer’in, câlibi şu sözlerle teş١4k ettiğini görmekteyiz: '“Bizim pazarımızda asla karaborsacılık yapılamaz. Bazıları ellerindeki fazla sermaye>î bizim bölgemize gelmiş rıZk-1 İlâhîye yatırarak karaborsacılık yapmaya yeltenmesinler. Bununla birlikte yaz-kış demeden Sirtında mal taşıyarak bize getiren câlib Ömer’in misafiridir. Allah’ın dilediği gibi satar, [yinej Allah’ın dilediği kadar
435 436 437 438 439
san, VesâUu’şrŞia ilâ tahsili mesâili’ş-şerîa (nşr. Muhammed e r - 1 ) , Be>TUt 1991, XII, 312-313 ؛Ibn Âbidîn, Muhammed Alâuddln, R â u ’l-muhtâr ale’dDurri’l-muhtar şerhli Tertvtri’l-ebsâr, K h ire 1386-89/1966-69, VI, 398 ؛Bilmen, ٥ . Nasuhi, Hukıtk-t Islâmiyye v e l s t ı la t - t Fıkhiyye Kamusu, Istanbul 1985, VI, 124 ؛Mevsiiatu’l-fikhi’l-tslami, III, 194 ؛el-Mevsûatu’l-fikhiyyey II, 94 ؛Yeniçeri, İslâm iktisadi, s. 309). Zebîdî, VI, 449. Yeniçeri, İslâm iktisadi, s. 285. Ibn Mâce, Ticârât 12 ؛Dârimî, BuyU. 12. Ibn Ebi'd-üunyâ, s. 262 ؛Bu. Hz. Ömer'in kavli .la rak d a kaydedilmektedir ؛b ^ Muttaki el-HindI, rv, 123. Ezrakl, II, 136.
148
A SR.1 5A Â D E T .T E Y Ö N E T JM -P IY A SA İL JÇ K IS I
Bu husustaki bir başka rivayet ؟öyledir: “Ey tüccar t.plulugu! Devrl-i hilafetlimizde ve pazarflar)ımızda bize zarar verecek ticari muamelelerde bulunmadı. Satış esnasında mailniza talip olan MUslUmanlar ancak diğerleri kadar hak sahibidir. Bunun İçin yaban ellere ^dip ithalât yapın. İşte o zaman [mailnızıl dilediğiniz gibi satarsınız.”44i Hz. Ömer'in ؟ehre dışarıdan mal getimıek İçin çıkılan yolculuğu hac ve umre İçin yapılan se. yahate eşdeger saydığı görülmektedir442. Söz konusu rivayetlere göre, halkın temel ihtiyaç maddelerini sağlayanlar kamu hizmeti görmektedirler. Asil maksat kâr olsa bile, bu muameledeki hizmet unsuru önem ve niteliğinden bir şey kaybetmez44^ د b e k l e t i r
٠4 4 ٥”
Pek çok hadiste nefretle anılan karaborsacının bazı sıfatlan şöyle sıralanmaktadır: Günahkâr, sapkm444; Allah’ın zimmetinden uzak445 - ki bu ifade Kur’ân’da müşriklerden başkası İçin kullanılmamı ؟tır44٥ ؛mel‘un447j cüzzam ve İflâsa müstehak448 ؛kâtfl ve cehennem|449; elim bir azaba düçar45٥î mülhid4-٩ ؛؛fi sebiifllah çalışan insanlardan soygunculukla elde ettigi bu kazancım 440 M uvatta, Buyû٠56; Abdurrezzâk, VIII, 206; Ibn Şcbbe, II, 749; BeyhakJ, 5-„لﺀnen, VI, 30; Ibnul-U huw e, s. 66; ؟a'rânî, II, 8. 441 Abdurrezzâk, VIII, 207; Ibn ؟ebbe, II, 749. 442 Ibn ?ebbe, II, 746; Ebo Bekir el-Hallal, s. 101,105; Muttaki el-Hindl, IV, 122. 443 Döndüren, Hamdi, İslâm Hukukuna Göre A ltm Satım da Kâr Hadleri, Balıkesir,؛ 1984, s. 201. 444 Müslim, Müsâkât 129,130; Ibn Mâce, Ticârât 6; Ebo Dâvud, B uı^' 40,47; Tirmizl, BuyO‘ 40. 445 Ib'n Hanbel, el-Musned, II, 33. 446 ؟urbacl, el-Bi؟rî, et-Tes‘îrfi’l-îslâm, Iskenderiyye 1393/1973, s. 63; Ayrıca bk. etTevbe, 9:3 vb. 447 Ibn Mâce, Ticârât 6; Dârimî, BuyO‘ 12. 448 Ibn Hanbel, el-Musned, I, 21; Ibn Mâce, Ticârât 6; DârUnî, BuyO' 12. 449 Munziri, Eb٥ Muhammed Abdulazlm b. Abdilkavl, et-Tergib ve'î-terhîb (n?r. M. Muhyiddln Abdulhamld), B e ^u t 1399/1979, III, 27; Muttaki el-Hindl, IV, 101; ؟evkâni, Muhammed b. Ali, Heylu’l-evtâr şerhu Munteka'l-ahbâr, Kahir. 1391/1971, V, 27. 450 Ibn Hanbel, el-Musned, V, 27. 451 EbO Dâvöd, Menâsik 89; Munziri, III, 28.
م
p iy a s a l a r
149
sadaka .larak bile verse kabul edilmeyen^52 ؛fiyatlar yükselince zevklenen, düşünce üzülen kötü bir kul'٩3. R e s û ü h ’ın (s.a.s.) böyle agır sözler sarfetmesi, ؟irkin zararlı bir muamele olduğunu vurgulamak suretiyle karaborsacılığa yönelişi engellemek ve halkta karaborsacı aleyhine tepki meydana getirmek gibi sebeplere dayansa gerektir. Çünkü İşin kötülügüne inandırılmış insanlardan oluşan eğitilmiş bir toplum meselelerin ؟ogunu ؟özer^54. Bunun dogal sonucu olarak 0 dönemde karaborsacılık yapıldığına dair ciddi bir örneğe rastlayamadık.
b. Karaborsacılığı Yasak Olan Mallar
i
-Narhı incelerken üzerinde önemle duracagımız üzere Asr-1 sa -âdet’te karaborsacılığa en elverişli şeylerin başında sik sik yoklu ekilen temel gıda maddeleri geliyordu. Bu yüzden Hz. Peygamber (s.a.s.), topluma vereceği zararın bü^niklügüne ve -önemine binaen mutlak bir şekilde hükme bağladığı karaborsacı -ilk yasağını bazan yiyecek maddeleri ile kayıtlamıştır. Kimi za man da gıda maddeleri a ؟ısından tamamen dışa bağımlı oldugu İ ؟in her türlü spekülatif girişimden en bü^4ik zararı görebilecek alışan halkı ticaret veya üretimle yete rince ugraşamayıp ihtiya ؟larmı karşılamakta gü ؟lük ؟ektigi İ ؟in -ihtikâr faaliyetlerinden sıkıntıya düşeceklerin başında gelen Me dine ile smırlamıştu-455. Hz. Ömer’in, karaborsacılıkla savaşta -mallardan gıda maddeleri, mekânlardan Mekke ve Medine üze n d e özellikle durdugu anlaşılmaktadır45٥ kıtlığı ؟ekilen ^yeceklerin karaborsacıligma karşı ؟ok sert bir tu 452 453 454 455 456
Munziri, III, 27. Munziri, III, 27. Yeniçeri, İslâm iktisadi, s. 285. £bû Dâvûd, Menâsik 89; Munziri, III, 27. Mııvatta', Buy٥' 56; Ezraki, II, 136; Ibn Şebbe, II, 749.
150
A SR
I S A A D E T 'T 'E
Y٥ N E T !M -P !Y A 5 A
1 L ! ? K
! S !
t um takmdıgı büinmektedir. A^^ıca Mısır v^iligine atadığı Eşter’e verdiği talimatta İhtikârı yasaklaması, buna ragmen karab.rsacıliga yeltenenleri -aşırıya kaçmayacak şekilde- İbret-İ âlem İçin cezalandırması gibi maddeler b u l u n m a k t a d ı ^ 5 7 . Ehvâz kadıSI Rifâa’ya gönderdiği yazılı emirde karaborsacılığı yasaklaması, i؛ kuralı çiğneyeni darb etmek ve stokladıgı mallan satışa çıkarmak suretiyle cezalandırması buyurulmaktadır^-®؟. İhtikârı yasaklayan hadislerden bazılarının mutlak, bazılarının yiyecek maddeleri ile 1 sınırlı olması ftıkahanın ihtilâftna sebebiyet vermiştir^-؟؟. c.
Karaborsacılığa Karşı önlem ler
İslâm hukukunun temel ilkelerhıden birisi olup pek çok hususta 1 uygulanagelen ‘sedd-i zerâî١, suça Ozendiri'ci veya zemin hazırla457 Şerîfer-Radî, s. 438; Nuveyr27 .^ ؛. ١. 458 Mehdi, M uhammed Şemsuddln, el-îhûkâr f i ’ş-şerîati’I-lslâmiyye, Beyrut 1410/1990, s. 190. 459 Yiyecekle sınırlı hadisleri esas alan Ebo Haulfe, Ş e^ân î ve Şâfıî gibi f i l e r yasagın kapsa nıını insan ve ha ٣ an giyeceklerine hasrederken buna bir de mekân kaydını ekleyen Ibn Hanbel yasağı sadece Mekke, Medine ve askerlerin Inesku^ oldugu kalelerle sınırlı görmüş, mutlak karaborsacılık )'asagına ilişkin hadislere dayanan Mâlik ve Ebo YUsuf gibi diger bazıları ise yokluk veya kılhgının sıkıntı doguracagı her türlü ihtiya ؟maddesini bu çerçeveye sokmuştur. Yasagı mekanla sınırlayan Ibn H a ild i ya bu tür hadislerin zâhirine göre hükmetmiş ya da o dönemlerde, mâlum özellikleri bakımından, karaborsacılıkta^ gerçek zarari ancak bu beldelerin görebileceğini düşünmüş olsa gerektir. Yukarıdakilcrden anlaşıldığı üzere bütün fakihlere göre yasagın hikmeti ٠zarar'dır. Karaborsacılık yasağını ^yeccklerle sınırlı görenler de, mutlak olarak ele alanlar da bu noktadan hareket etmişlerdir. Yiyeceklerle sınırlı yasak taraftari^ Ebü Hanlfe ve Şeşdıanî, m âruf ve m ûtat zaran göz önüne alırken, dıgerle^.; muhtemel her ttırlü zaran da hesaba katarâk çerçeve^d geniş tutmuşlardır. Günümüze has bazı temel ihtiyaç maddelerinhı karaborsaya düşmesinden büyük zararlar görmemizden dolayı çerçevenin geniş mtulmasunıı isabetliliğini teslimetmeden geçemeyeceğiz (filkahanın görüşleri İçin b ^ Sehnûn, IV, 291; Bâci, Ebu'l-Vehd Suleymân b. Halefb. 5a‘d el-Endelusi, . el-îmâm Mâlik, Kahire 1332, V, 16; Kâsânî, V, 49, 129; Nevevl, el-Minhâc, XI, 43; Ibn Kudâme el-MakdisI, el-Mugrıî, IV, 244; Muta, Neclb, T k i l e t u Nectb el-Mutti (Nevevi, el-Mecmti‘ şerhu’l-Muhezzeb içhıde), Beyrut, ts. (Dâru'lFikr), XIII, 44-49; Ibn Âbidîn, Reddu’l-muhtâr, VI, 398; Bilmen, VI, 123.
p iy a s a l a r
151
yıcı unsurları engelleyerek s.runları daha .rtaya çıkmadan önlemek imkânını sağladığı İçin büyük önem taşımaktadır. İşte, ResUlullah (s.a.s.) karaborsacılığa karşı yukanda zikredildigi şekilde çok kararlı davrandıgı gibi ona götüren yollan tıkayıcı bazı önlemler almak suretiyle de, yeni kurulmaya çalışılan toplumsal düzeni ciddi olarak tehlikeye sokabilecek muhtemel bir girişimi henüz ortaya çıkmadan önlemiştir. Mesela Hur el-Amili'nin bildindiğine göre “Bir defasında Hakim b. Hizâm Medine’ye gelen erzagın tümünü satın almıştı. Bunun üzerine Nebi (s.a.s.) ona uğrayarak ‘Ey Hakim b. Hizâm sakin ha karaborsacılık yapmayasin!’ bu^nırmuştu.”^٥٥ Yine “ResUlullah zamanında [Medine piyasasmdaki] tüm erzak tükenmişti. Müslümanls ؛kendisine müracaatla dediler ki ‘Ey Allah’ın elçi^J Falancamnki hariç tüm yiyecek maddeleri tükendi. Emretseniz de elimdekileri satışa çıkarsa. Bunun üzerine [Hz. Peygamberi Allah’a hamd ü senâdâ bulunduktan sonra [ügili şahsa] şunları söyledi: ‘Ey falanca Müslümanlar’ın bildirdiğine göre semdeki hariç tüm ^yecek maddeleri tükenmiş. Şimdi onu [piyasaya] çıkar ve düedigin gibi satj sakin stokçuluk yapma.’”^٥ ؛Görüldüğü üzere ResUlullah tam zaumanında harekete geçip ilgili şahsın elindeki erzakı sattırarak halkın ihtiyaç İçinde kıvranmasın ؛önlemiştir. Bununla birlikte gayet dogal olarak fiyatı mevcut arz-talep dengesine göre belirlemesine izin vermiştir. Halbuki 0 şahıs malını bir müddet daha stoklayabilse belki fahiş karaborsa fiyatlarından piyasaya sürme olanagma kavuşabilecekti. Şu rivayet karaborsacılık karşıtı egitim hususunda sağlanan başarının sadece Hz. Peygamber (,s.a.s.) dönemi ile sınırlı kalmadıgını gösterdiği gibi teşebbüs ruhunu tamamlayan cemaat şuurunu yansıtması açısından da çok önemlidir: “Ebu Bekir döneminde halk kıtlığa düşmüştü ... Osman’ın bugday ve [diger] yi460 H ur e؛-Ami!؛. XII, 316. 461 H ur el-ÂmiJî, XII, 317.
L
152
A S R -1
SA A D ET’TE
Y .N E T J M - P IY A S A
İL .t Ş K ÎS l
yeceWerle yüklü bin develik kervanı çıkageldi. Tüccar, Osman.a giderek ... ‘tŞunlarıj bize sat da Medine fakirlerine da.talım ,' dedüer.... ‘ ؟am'dan satın aldığım bu mallar İçin bana ne kadar kâr vereceksiniz?' diye-sorunca ... ‘Yüzde elli,’ ؟eklinde cevapladılar. ‘Bundan fazlası teklif edüdi,’ demesi üzerine ‘Medine tüc. cari bizden ibaret. Daha yükseğini kim verdi?’ diye mukabele ettiler. ‘Bir dirheme mukabil on verüdi,’ dey^ce^٥2 ‘Olamaz!’ diye cevapladılar. Bunun üzerine Osman sözünü ‘Ey tüccar toplulugu ؟ahid olun ki bu mallar Medine fakirlerine sadakadır,’ ؟eklinبte ihtiyaç sahiplerini gözetmekte yanşan tüccar de !؟ mevcut mallan cari piyasa fiyatlarından satmayı bile yeterli görmeyerek tümünü karşılıksız dagıtmak suretiyle darlık esnasında büyük bir toplumsal dayanışma örneği sergilemiştir. Hz. Omer, Osman ve Ali’nin de karaborsacılığa izin vermedikleri, bu hususta sıkı önlemler aldıkları ve yasagı çiğneyenlere gerektiğinde sert cezalar uyguladıkları gOrülmektedir^^^. Meselâ ,mkarıda geçtigi üzere Hubey ؟veya Kays elindeki 100.000 dirhemi KUfe’de kıtlığı çekilen bazı yiyecek maddelerine yatırarak karaborsacılık yapmaya başlamış ancak durumdan haberdar olan Hz. Ali 0 malların tüm ünü yaktırmıştır. Hz. Ali’nin davranışı onun yeniden karaborsacılığa yeltenmesini engellemek, diger tüccarı da korkutarak benzeri davranışlara yönelmelerine İmkân vermemek İçin olmalıdır. Hahfelerin karaborsacılık yasagmı icrada kusur etmeleri halinde sahabe tarafindan sert uyanlar aldıklarına dair örneklere de ٠ Meselâ Hz. Osman’ın yasaklamasına ragmen 462 Hz. Osman bire .11 verildiğini l^lirtirken, yapılan her iyihgin Allah tarahndaa en az on kati ile mUkâfetlandırılacagına dair müjdeye atıfta bulunmaktadır. 463 Muhibbuddin, er-Riyâ(l} III, 44. 464 Mııvatta’, Büyü* 56: Ibn EbJ ؟eybe, IV, 301; Buhârî, et-Târîh, I I 222; tbn ؟ebbe, II, 749; III, 1050; Ya'kübî, et-Târîh, n , 151; İbn Hibbân, Eb٥ Hâtim Muhammed b. Hibbân b. Ahmed et-Temîmî, es-Siretıı’n-nebeviyye ve â b â r u ’l-hulefâ’ (nşr. Aziz Beg), Beyrut 1407/1987, s. 476; İbn Hacer, el-tsâbe, I, 263.
٢ P lY A S ٨ LAR
153
Medine’deki pazarlarda üme^^^eogulları’nın âzatlı köleleri taraftndan karaborsacılık yapıldığını gören Zubeyr b. Avvâm'ın hem suçluları hem de halifeyi oldukça sert bir ؟ekilde uyardığı rivayet edilmektedir4٥5. Konuya ıçık tutması açısından şu bilgi önemlidir: H. 5. yılda çok sayıda fakir bedevi Kurban Bayramı’nı kutlamak İçin Medine’ye akın etmişti. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s.), kurban kesenlerin bayramın üçüncü gününden sonra artakalan etleri fakirlere dagıtmaları emrini verdi. Çünkü halk kestikleri kurbanların etlerini kavurup saklayarak uzun müddet ihtiyaç gideriyorlardı. Ertesi yıl bu emri kendisine hatırlatıldığında, önceki bayramda şehre akın eden bedevilerin ihtiyaçlannın karşılanabilmesi İçin koyduğunu belirttiği yasagı kaldırdı4٥٥. ResUlullah (s.a.s.), kurban etlerini tamamen kendi ihtiyaçlarım karşılamak İçin saklayanları dahi üç günden fazlasından men ettiğine göre, karaborsacılık amacı ile mal stoklayanların hükmü muhakkak ki çok daha agır olacaktır. Daha sonraki devirlerde Hz. Osman ve Ali’nin de halka Hz. Peygamber’in kurban etlerine üişkin yasagına uymaları çağrısında bulundukları rivayet edümektedir^٥7٠ Ancak yasagın kaldırıldığını bilmediklerinden mi yoksa İçinde bulundukları şartlar zorladığı İçin mi söz konusu uygulamaya gittikleri hususu açık degildirj haberin kaynaklarından ibn Kudâme birinci ihtimal üzerinde durmaktadır^^«. Karaborsacılar veya tekellerin, yol açtıkları suni darlık sonucunda ortaya çıkan fiyat artışları neticesinde sagladıklan İlâve ka465 IbnŞebbe, 111 1050. 466 Buhârî, Edâhî 16; Müslim, Edâhî 24-34. 37; Eb٥ Dâvud, Dahâyâ 10. 467 Ibn Hanbel, el-Musned, 1.61» 70,140,141,149; Buhârî, Edâhî 16; Müslim, Edâhî 24-25; Nesâî, Dahâ ١^ 35; Tahâvî, Eb٥ Ca.fer Ahmed b. Muhammed b. Selame, Şerhu Meâtıi’l-âsâr (nçr. M. Seyyid Cadelhak-Muhammed Zuhri eıı-Neccâr). Kahire 1387-88/1968, IV, 184; Muttaki elH indî, VIII, 619. 468 İbn Kudâme el-MakdisI, el-Mtıgnî, VIII, 634.
ا
154
A S R .1
S A A D E T 'T E
Y ٥ N E .T ! M - P ! Y A S A
İL 1 ?K !S I
zanca konvansiyonel ek.nom l terminolojisinde kâr degil ‘quasi, rant’ (rant benzeri, yari rant) denilmektedir^^.. Bu kişiler, arzını istedikleri gibi kontrol ed6bildikleri ticaret mallarına olan talebin mevcut esneksizliginden feydalanarak geçici suni bir arz-talep dengesizliği yaratıp fiyatları arttırarak emeksiz kazanç elde etmektedirler. Bunun neticesinde ya karaborsa fiyatlannda yeni bir arztalep dengesi oluşacak ya da arz arttırılarak fiyatların düşmesi saglanacaktır. Karaborsacı ve tekellerin suni müdahalelerle hiç emek harcamaksızın kazandıklan bu tür rant gelirleri, yine insanlann İhtiyâçlarının sömUriilmesi esasına dayalı başka bir emeksiz kazanç şekli olan faiz (= sermaye rantı) gelirlerine benzemektedir. B. K A B Z ’ DAN Ö N C E SA T IŞ VE A R A C IL IK
Malin teslim alınmadan (yani kabz’dan önce) satılması serbest rekabeti engelleyerek haksiz rekabete yol açan ve piyasa fiyatlarının suni olarak artışına sebebiyet veren bir muameledir. Hz. Peygamber (s.a.s.), “Bir kimse satm aldıgı yiyecek maddesini kabz etmedikçe satmasm,”470 şeklindeki beyanı ile bu' tür muameleleri yasaklamıştır. Ayrıca yasaga uymayarak satın aldıkları mail nakletmeden olduğu yerde satanları takibata aldırarak, icabında tazir cezasına çarptırılmalannı İhmâl etmemiş ve devletin kararlılıgını göstermiştir. Bu hususu Ibn Ömer'den nakledilen şu iki hadis gayet net bir şekilde açıklamaktadır: “Biz Resfilullah (s.a.s.) zamanında yiyecek maddelerini satın alırdık da onları satmadan ewel aldığımız yerden başka bir yere nakletmemizi emredecek biriflerijııi bize gönderirdi."471 “Ben, ResUlullah (s.a.s.) zamanın469 Demirgil, Demir, "Quasi-Rant" md.. Ekonomi Ansiklopedisi, c. III, Istanbul 1984, s. 1116 ؛Tunca, Zafer, "Rant" md.. Ekonomi Ansiklopedisi, c. III, Istanbul 1984. s. 1118. 470 Buhârî, BuY۵' 54, 55: Müslim, Buy٥' 3٠, 35 ,36 ؛Ebû Dâvud, BuyU‘ 65. 471 Ibn Hanbel, el-Mnsned, II, 112-113 ؛Müslim, Buy٥' 33 ؛Eb٥ Davud, Buyû٠65؛ Nesai, BuyU' 57.
p iy a s a l a r
155
da, götürü (yani mücâzefe) usulü erzak satın alan öyle kimseler gördüm ki onu folduğu yerdej satmaya kalkıştıklarında, yükle^dp [başka yere] nakledinceye kadar dayak yerlerdi.”472 Yukarıdaki rivayetlerde vaz’ edilen yasagın yiyecek maddesi ile m uka^ed olması meselesinde karaborsacılık yasağındaki ihtiiafm benzeri vuku bulmuştur^73. Buna karşılık Halife Osman'ın adet geregi öl؟ülüp-tartı!arak alınıp satılanlar dışındaki malların kabzdan önce satışına cevaz verdigi bildirilmektedir474. Kakmaklarda kaydedilen haberler Hz. Omer döneminde de yasagın titizlikle uygulandıgmı göstermektedir. Daha önce belirtildigi üzere 0 dönemde yaşanan bir kıtlık esnasında Mısır’dan getirtilerek Câr Limanı'nda depolanan erzaka karşılık herkes karneye bağlanmış, ancak bazı tâcirler söz konusu vesikaları satin alarak bunların temsil ettigi mallan kabzetmeksizin tekrar satmaya başlamışlardı. Hz. Omer bu teşebbüsleri yasakladıgı gibi geçmişteki muameleleri fesh etmişti. Zeyd b. sabit ve Ebû Hureyre faiz saydıklafi kabzdan önce satış işleminin câiz olmadığı göriişünü paylaşmaktadırlar47-؟. Buna karşılık Zeyd b. sabit ve 472 Buhârî, Buyû٠54, 56 ؛Müslim, B«)^' 37, 38; Ebû Dâvud, Buyû' 65 ؛Nesâî, Buyû٠57. 473 Bu husustaki hadislerin râvilerinden Ibn Abbâs.ın ve Şâfil'nin, . bütün mallartn ayni hükme tabi old u rm a dair içtihadına karşılık, EbU Hanife sadece menkulleri. Mâlik ise sadece yiyecek maddelermi (götürü usulle alınıp satılma durumu ha.riç) y a s â kapsamına sokmu?, tbn Hanbel de (ö! ؟ü, tartı, sayı vs. yolu ile) miktarı belirlenebilen mallan (götürü usulle alınıp satılma durumu hari ) ؟bu çerçevede değerlendirmiştir. Fukahanın yasagın kapsamı hususundaki ihtilâflan, temelde, k o n u ^ delil teşkil eden hadislerin laftzlarının delâletinden kaymaklanmaktadır (b ^ Şafiî, el-Umtn, III, 60 ؛SehnOn,1\785 اvd.; Buhârî, Buyû٤55: Müslim, Büyü' 29, 30 ؛Ibn Mâce, Ticârât 37 ؛Ebû Dâ١md, Büyü' 65 ؛Nesâi, Buyû' 55 ؛SerahsI, el-Mebsut, XIII, 8-10 ؛Ibn Kudâme el-Makdisi, elM » ^ ؛, IV, 121 vd.. 474 Ibn Ebî Şeybe, IV, 496 ؛Ibn Hazm, el-M âallâ, ^ I I , 520. 475 Mttvatta’) Buyû' 43, 44 ؛Ibn Hanbel, el-Musned, II, 349 ؛Ibn Ebî Şeybe, IV, 387؛ Ibn Abdilhakem, s. 166-167 ؛Müslim, Buyû', 40 ؛Ibn Hazm, el-Muhaüâ, VIII, 523-524.
156
A S R -1
5 A Â D E T .T E
Y .N E T J M - P IY A S A
I L ? اK اSI
AbduUah b. Ömer söz k.nusu belgelerin temsil ettigi metâm sadece ilk sahibi tarahndan kabzedilmeksizin satılabileceği görüşündedir47٥. Hz. Ömer selem usulü üe satm alman malların da kabzedilmeksizin satışını yasaklamı؟tır477. Kabzdan önce satı? i؟!emlerinin iktisadi ve toplumsal yapı üzerindeki olumsuz etkileri ve gayr-i meşrû yönleri şöyle Siralanabdir: 1) Ibn Abbâs’a, kabzdan önce saüşın niçin yasaklandı^ soruldugunda "...Parayı para ile muamele ediyorlar, yiyecekse ortada ٥ diye cevap vererek riba unsunına dikkat çekmiştir. Şöyle ki: mua^^^en bir vade ile 1 dinara erzak satın alan kişi sonra onu kabzetmeksizin ya mail elinde bulunduran ilk satıcıya ya da başkasına 2 dinara satar. Dolamasıyla 1 dinar verip karşılığında 2 dinar alan faizci konumuna düşer. Hatta bu İşlem ribâ ve tefecilikten daha y o k ,” 47
ç ir k in d ir 4 7 9 ,
2) Böyle muamelelere açık kapı bırakılırsa, depolanmış bir mal, yerinden oynamadan sahip değiştirerek Sebepsiz yere pahalılanır^so, 3) Bu İşlem sayesinde hiç ek masraf diklenmeyen aracı emeksiz kazanç saglar ki hadiste geçen “...Teslim alınmadan satılan malin kazancı da helâl degildir,”48٤ şeklindeki ifede böyle elde edüen emeksiz kazancı gösterse gerektir, 4) ilgili muamelelerin yaygmlaşması halinde sırf kendi çıkarını düşünen asalak bir aracı sınıfı doğabilecektir, 5) Hadislerde İşaret edildiği üzere genellikle götürü usulle gerçekleştirilen bu tür akitler neticesinde malin tamamının vashna ١mkuf sağlayan ölçü veya tartı gibi bir İşleme 476 477 478 479 480 481
Abdurrezzâk, 28 ؛İbn EbJ Şeybe, IV, 363 ؛BeyhakJ, esSunen, V, 314. lb n E b î ؟eybe,IV ٠342. Buhârî, Buy٥' 54 ؛Müslim, Büyü' 31 ؛Eb۵ Dâvud, Buyû٠6.5. Z e b îd î,^ ,4 5 1 . ZebJdl.VI, 447. Ibn Mâce, T kârât 20 ؛Ebû Dâvud, Büyü. 68 ؛TirmizJ, B uy.‘ 19.
p i y a s a l a r
157
İmkân bulunmadıgı İçin, ilk alıcının, oldugu gibi elden 1؟kardığı maldaki muhtemel kusurlardan ikinci alıcının zarar görmesi kaçınılmazdır, 6) Kabzedilmeksizin satın alman mal başkasına devredilene kadar geçen süre zarhnda ârız .larak kalitesinin düşmesine yahut telefine sebebiyet verecek âfetler hukuki sorunlar ve toplumsal rahatsızlıklar dogurabfiecektir, 7) Hiç ek masraf yüklenmediği İçin satın aldıgı mail kabzetmeksizin satıcının depolarında bekletebilme İmkânına sahip olan aracı, fiyatlar ^dikselinceye kadar karaborsacılık yapmaya yeltenebilir, 8) Kabzetmek suretiyle alim satımda bulunanlarla söz konusu muamelelere yönelen aracıların maliyetlerindeki ferklıligin kârı etkilemesi ^izUnden haksiz rekabet ortamı dogacagı İçin, tüccarın çoğunluğu daha avantaزlı görünen bu yolu seçebilecektir, 9) Malin teslim alınıp nakledilmesi İşlemi, ٤hıyâr-ı meclis’i ortadan kaldırması bakımından hukuki sorunların dogmasını engelleyecektir. Şöyle ki ؛bir kimse satın aldıgı ancak kabzetmedigi mail, daha satıcının rücû hakki sabitken mua^^en kârla başkasına aktarsa ve bu emeksiz kazancı görüp aldandığını düşünen ilk satıcı, rücû hakkini kullanmak istese bazı tartışmalar doğabilecektir, vs. Halbuki malin teslim alınıp nakledilmesi söz konusu bütün sorunları ortadan kaldıracagı gibi gizli pazarlıklann arz akışını ve' tabii fiyat dengesini bozmasına da firsat verümemiş olacaktır. Öyle görünüyor ki suni fiyat artışlanna yol açacak bu tür muamelelere konan yasaklar ve cezaların semeresini vermesi narhı gerektirecek ortamın doğmasını engellemiştir^82. 482 Bu yasagın, günümüzdeki iktisadi yapının İmkân ve ihtiyaçları göz önüne alinarak yeniden değerlendirilmesinde feyda vardır.
p i y a s a l a r
159
Kaynaklarda fiyatların ulaştığı seviye yahut artış oranına dair herhangi bir kayda rastlanamamıştır. A^cak söz konusu hadisin muhteva ve etimolojik tahlili fikir edinmemize yardimCi olmaktadır. Birincisi, Hz. Peygamber'den (s.a.s.) narh talebinde bulunulduguna göre fiyatlar şikayet edilecek oranda pikselmiş olmaildir. İkincisi, hadisin metninde fiyat artışını belirtmek İçin igala’ fiili kullamlmaktadır. Dımaşki, Arapça’da fiyat hareketlerine dair ka١٩amları açıklarken alim satıma konu teşkil eden her şeyin bilirkişiler nezdinde belli bir ortalama fiyatı olduğunu ve bunun üzerindeki artışlara derecelerine göre farkh isimler verildiğini söylemektedir. Az bir hareketlenmede 'taharrake sVruK (fiyatı oynadı), bunun üzerindeki artışlarda ise sırası üe (}cad nefak), ‘irtekâ’y ‘galâ' ve ifenâha’ fiillerinin kullanıldığını behrtmektedir^«-؟. Onun beşli tasnifinde İgalâ’ fiili dördüncü sıra^n aldığına göre fiyat artışlarının gerçekten rahatsızlık verici düzeylere erişmiş oldugu ileri sürülebilir. Araştırmalarımız narhın talep edildi^ tarih olarak H. 8. yılın başlangıcını486 göstermektedir. Tabii fiyat artışlarına yol açabüecek şartlar ya talebi arttıran ya da arzı kısan bazı etkenler olabilir. Çünkü rekabet şartlan İçinde, fiyat ve tüketim miktarı, esas itibarıyla arz-talep dengesine göre meydana gelmektedir, öyle ise H. 8. yılı bu açılardan inceleyelim. O yılın en önemli Ozelligi Mût.e Savaşı, Mekke’nin fethi. Huneyn Gayesi, Tâif Muhasarası gibi bü^dik savaşların başını çektigi on beş civârında ga^e ve seriyyeye sahne olmasıdır. ‘Cihad yıh’ denilebilecek böyle bir yılda yaşanan iktisadi kriz ortamında 485 Ebu.l-Fadi Ca.fer b. Ali, el-îşâre ilâ mehâsun't-ticâre (nşr. Bişrî eş-Şurbacî). Iskenderiye 1397/ 1977, s. 11. 486 Ibn Hibbân, s. 315; KutubJ, Muhammed b. Şâkir b. Ahmed, Uyûnu’t-tevârîh (nşr. Husâmuddin el-Kudsl), Kahire 1980, I, 336; . I, 12; Es'ad, Mahmud, İslâm Tarihi (Sadeleştirip baskıya ' A. Lütfi KazancjOsman Kazancı), Istanbul 1983, s. 815.
158
A S R -1
S A A D E T 'T E
c.
Y .N E T İM - P IY A S A
NARH
!L 1 ? K !S !
SlSTEM l
Tarih b o ^ n c a devletlerin piyasaca müdahaleleri d.grudan ve etkin bir şekilde genelde fiyat politikası, özelde bu politikanın baçlıca unsuru olan narh uygulaması ile gerçekleştiğinden konunun ehemmiyeti bUıdiktUr. İslâmî literatürde başkası kaydedilmedigi İçin Asr-1 saâdet’te rastlanan iki örnek, narh taraftar ve aleylıtarlarının ortak delilini oluşturmaktadır. Bunlardan biri Hz. Peygamber'in (s.a.s.) digeri de Hz. Ömer’in tutumudur: ؟eşitli kanallardan gelen rivayetlere göre “Hz. Peygamber (s.a.s.) döneminde fiyatlar aşırı derecede artmıştı igaJa). [Sahâbeden bazılarıl ‘Ey Resûlullah (s.a.s.)! Fiyatlar aşırı derecede arttı, narh koysanız,’ dediklerinde ‘Narh koyan, bolluk ve darlık veren, rızıklandıran ancak Allah’tır. Mal ve canına yönelik bir zulmüm ^izünden herhangi bir kimse benden davacı oldugu halde Rabbime k a ^ şm a k istemem,’ bu^mrdu.483” Islâm’ın ruhunda yer alan kişi temel hak ve özgürlükleri üe desteklenerek sonraki dönemlerde sa^nulagelen ifoisadî serbesti fikrinin başlıca delili olarak ileri sürülen bu hadisenin Medine’deki bir kıtlık esnasında vuku buldugu rivayet edilmektedir^8^. Diger pek çok hususta oldugu gibi iktisat politikalarına İlişkin esaslar da d e ^ in kendine has özellikleri incelenmeksizin sag" ilkli bir şekilde saptanamaz. o nedenle söz konusu tutuma zemin hazırlayan şartlara göz atmak yerinde olacaktır. “Fiyatların ulaştığı seviye” yanında Hz. Peygamber’den (s.a.s.) “narh talebinde bulunulan zaman” ile “narha konu olan malların” tesbiti, 0 krizin baş etkenini belirlememize İmkân sağlayacaktır, ؟imdi konuya ilişkin araştırmalardan inceleyebildiklerimizin hepsinde İhmâl edilen bu nokta üzerinde durmak istiyoruz. 483 Ebû Yûsuf, el-Hürâc, s. 53: Ibn Hanbel, elİMusned, III, 85; 205; Ibn Mâce, Ticârât 27: Eb٥ Dâvud. B u ^ ' 49; TirmlzJ, Buy۵' 73. 484 Heyseml, IV, 100.
VHI,
٩.
160
A S R -1
S A A D E T .T E
Y Ö N E T I M .P I Y A S A
IL !? K J S ٤
piyasa istikrarının sağlanması İmkânsızdır. Çünkü mevcut kaynaklar sava ؟hazırlığına harcanmış, hayati ehemmiyeti olan ticaret de, tüccarın askere.alınmasından dolayı sekteye uğradığı İçin arzda önemli bir azalma vuku bulmuştur487. Geni ؟ölçüde dışa bağımlı olan, sürekli başkalaşım ve değişim İçinde bulunan bir iktisadi yapının, sik sik cereyan eden savaşlar neticesinde istikrarını yitirmesi kaçınılmazdır.
1[
ResUlullah (s.a.s.) döneminde, talebi tırmandıran sebeplerin başında gelir artışı yer almaktadır. Buna yol açan uygulamalar araştırıldığında karşımıza ilk önce ganimet ve zekât gelirleri çıkmaktadır. özellikle Medine döneminin sonlarına doğru yükselme eğilimine giren söz konusu gelirlerin hiç bekletilmeden dağıtılması, halkm satın alma gücünün artmasına yol açmış, bu da talebi kamçılayarak fiyatlarda yükselmeye sebebiyet vermiş olabüir. Meselâ H. 7. senede gerçekleştirilen Hayber fethi neticesinde ele geçirilen ganimetin ne büyük meblağlara ulaştığını anlamak İçin ز sadece nakdi kısmına göz atmak yeterlidir488. Tek parçasına 10.000 dinar değer biçüen bu mallar ele geçirilip ganimet olarak dağıtıldıktan sonra Medine piyasasına intikal etmiştir. Çünk'ü bu 487 Hz. Peygamber'in (S .3 .S .) bu yıl ؟؛inde deniz sahiline d .g ru gOnderdigi bir seriyyedeki 300 mUcahid, azıkları tükenince günlerce hurm a çekirdeklerini emerek y .l almış ve hatta aga ؟yapraklan yemek z .ru n d a kalmışlar, nihayet sahilde büyük bir balık bularak telef .im atoan kurtulmuşlardı. Bunun İçin bu sefere Habat seferi ve .rduya da Ceyşu'l-habat (Yaprak askerleri) denilmiştir ؛b ^ ibn Hanbel, el-Musned, III, 306, 311 ؛V, 114 ؛Buhâri, Megâzî 65 ؛Müslim, Sayd ve Zebâih 17-21. 488 Benu'n-Nadir Yahudileri Medine'den sürüldükleri zaman reisleri E bul-H ukayk'ın bir deve tulum unu dolduracak kadar bü ١^ik meblağlara ulaşan servetini de Hayber'e götürmüşlerdi, önceleri bir ko^mn tulum u dolusu olan bu servet artış göstererek sıgır ve nihayet deve tulum unu dolduracak kadar çoğalmıştı. Bir kısmı altın, inci ve mücevherattan mâmul gerdanlıklardan oluşan bu servetin nakdi değerini şu malumata dayanarak tahayyül edebiliriz: Mekke eşrafi evlenme merasimlerinde bu zimmet eşyası ve mücevheratı Hayberli Yahudi dostlarından rehin karşılığı ödünç alıp kullanırlardı. Bir seferinde bunlardan bir şey kaybolmuş ve 10.000 dinara tazmin edilmişti ؛b ^ Vâkıdî, el-Megâzî, I, 375 ؛II, 671 ؛Serahsi, Şerhu Kitâbi’s-siyeri’l-kebir, I, 279؛ II, 46.
p iy a s a l a r
161
ganimet Hudeybiye Antlaşması’nda hazır bulunan sahabe ve o SIralarda Habeşistan’dan geri dönüp Hayber’de Hz. Peygamber’e (s.a.s.) katdan muhacirler arasında dağıtılmıştı ki onların hepsi Medine’de yaşıyordu. Hayber ve Fedek Yahudderi ile vardan yarıcılık antlaşması neticesinde elde edden bol miktardaki hurma, bugday, arpa vb. gibi yiyecek maddeleri sayesinde de belli bir refah artışı saglanmıştı^s^. Hayber gazderi, kendilerine tahsis edden erzakla uzun sUre mutfak ihtiyaçlarım karşılamış olmalıdırlar. Aynca bu nedenle, ganimetten hisselerine düşen nakdi meblağları, en azından belli müddet, İliç degilse erzak piyasasına yöneltmemiş olmalıdırlar. Ustelik Hayber’in ardından iktisadi sistemin işleyişini sekteye uğratacak ciddi bir topyekUn savaşa girdmedigi İçin, mevcut ticari akışkanlık gerekli talebi karşılamaya yetmiş olmalidir. İşte bütün bunlar göz önüne alındığında Medine piyasa'Sinda tedavül eden para miktarındaki artışın etkisinin H. 8. yıla sarkma ihtimali hiç de Z0rla١ncı bir tahmin olmaz sanırız. Bu hususa Ebû H ure^e hadisindeki şu ifadeler de İşaret etmektedir: “...Allah Hayber’in fethini nasip edince insanlann durumu biraz genişledi ancak sonra yine zorlaştı; geçim güçleşti...”. . Halbuki Hayber savaşma çıkan İslâm ordusunun aşı lapadan ibaret olup muhasara esnasında dayanılmaz hal alan açlık yUzUnden ehli eşekleri kesip etlerini yemek istemişledi^5؛. Bahreyn’den yapdan tahsilat da devlet gelirlerindeki artışa giizel bir örnektir. Tarihi hakkında H. 8. ile 10. ydlar arasında degişen muhtelif görüşler bulunan 80.000 dirhemlik bu gelirin 0 zamana kadarki en yüksek meblag oldugu hususunda ittifak vardır. öyle ki, Hz. Peygamber (s.a.s.), durumu haber alıp kendile489 Buhârî, Megâzî 40: Müslim, Cihâd 71; Bu tarihten önce ؟ogu MüslUmanlar'ın hurmadan başka yiyecek bulamadıgj düşünülürse söz konusu gıda maddelerinin ^ l l i bir refah artışı sağladığını söylemek yanlış olmaz. 490 IbnSa'd, 1,409. 491 Buhârî, Megâzî 38; Edeb 90; Müslim, Cihad ve Siyer 123.
٨
P tY A S LAR
163
tir. Meselâ telakkVr-rukbân yasagı bunlardan birisidir ؛Hz. Peygamber (s.a.s.) “Şehre mal getiren ticaret kafilesini yolda karşılamayın. Kim karşılar da ondan bir şey satın alırsa, malin (ilkj sahibi pazara indiğinde m u h a ^ e r olur٠”49٥ emrini vermiştir. Hadisten açıkça anlaşıldığı üzere şehre dışardan mal getirenler koruma altına alınmıştır. Ancak her şeye ragmen böyle bir muamelenin gerçekleşmesi halinde, alıcı tarafindan yanlış bilgilendirilmeleri veya fiyatları öğrenmelerine İmkân bırakılmaması ^rtizUnden aldanmaları yahut aldatılmaları söz konusu olursa kendüerine bu akdi fesih hakki tanınmıştır. Ancak aldanma olup olmadığı neye göre belirlenecektir? Bizim söz konusu hadisten anladığımıza göre satıcı ancak pazara inip piyasa fiyatlarım ögrenince aldanıp aldanmadıgmın ferkma varabilir. ٥ yle ise serbest rekabet şartlarında belirlenen piyasa fiyatları âdü-emsal fiyat olarak esas alınmaktadr ve buna istinâden aldandığını anlayan satıcının akdi feshedebilme hakki doğmaktadır. Bu husustaki diger önlemler ileride açıklanacaktır. Henüz kendi kendine yetmeyen ve bu sebeple ihtiyaç maddelerinin çoğunu ithal etmek zorunda kalan İslâm devleti ticaret İçin en uygun ortamı hazırlamak durumunda İdi457. Çünkü tUccara Medine ve ona baglı yerlerde tatminkâr bir piyasa oluşturulmadıgı takdirde ticaret sekteye uğrayabilirdi. Aksine ticaret cazip hale getirildiğinde yoklugu çekilen malların girişi artacak, İç piyasadaki ihtiyaç fazlası malların ihracatı da söz konusu olabilecektir. Böylece artan arzın, talebi karşılaması sonucunda fiyatlarda düşme dahi gözlenecektir^«؟. Bu gerçegi göz önüne alan Hz. Peygamber (s.a.s.) şehre dışarıdan mal getiren tUccarı teşvik sadedinde şöyle buyurmuştur: “Karaborsacı lanetlenmiş, câlibse 496 Müslim,Buyû ٠5 ؛IbnM ace,Ticârât 16 ؛Eb۵ Dâvud,Buyû'43 ؛Tirmizî,Buy ٥‘ 12; Nesâî. Buy.' 18. 497 Ulgener, Sabri, Darlık Buhranlan ve îslâm iktisat Siyaseti, Ankara 1984. s. 124. 498 Yeniçeri. İslâm iktisadi, s. 320.
162
ASR-1 SAADET’TE
y ö n e t im - piy a sa
İLİŞKİSİ
rine pay düşeceğin! ümit ederek mescide k.şan ashabına "VaUahi artık bundan böyle sizin İçin darlık endişesi d u ^ u y o rum..."^2 bu^mrarak hissiyatım düe getirmiştir. Talep yükselmesine sebebiyet veren diger etken de nüftıs artışıdır. Hamidullah bu k.nudaki tesbiti şöyledir: ResUlullah hicret ettigi Sirada yarısını Yahudiler'in .luşturdugu Medine nUftısu 10.000 civarında hesaplanmaktadır. Vefat ettigi zamansa şehrin nüftısu 15.000'e ulaşmış olup, sayılan 20-30١u geçmedigi an!aşılan Yahudiler hari ؟tamamı Müslüman İdi493. Halbuki Kettânî'nin verdigi mâlumata bakılırsa Hz. Peygamber’in vefatı SiraSinda Medine nüftısunun 60.000 (?) gibi ciddi boyutlara ulaştığını söyleyenler dahi bulunmaktadır^^؟. İşte bütün bunlar göstermektedir ki ResUlullah (s.a.s.)j tüccara zulüm olacağından endişe ettigi narhtan kaçınmakla isabetli bir iktisadi politika uygulamıştır. Çünkü fiyatların artışında piyasadaki arz-talep dengesi etkin olmuştur ؛Medine tüccarının gayr-i meşrü veya mefsedet sayılabilecek bir rolü söz konusu degüdir. Karaborsanın görülmediği ve tüketicinin istismar edilmedigi 0 piyasada narha ihtiyaç duyulmaması dogaldır495. Arz-talep dengesinin talebin lehine bözıilîîîası tabii fiyat artışlarına yol açıp karaborsacılık tema^illerini kamçılayabildiği gibi sürekli ve daha önemlisi fahiş fiyat artışlarını beraberinde getirebilirdi. Ne var ki piyasa ahlâkının kökleştiği, gerek üretici ve tüccarı gerekse tüketicisinin kanaat İçinde b u lu n d u ^ 0 dönemde suni fiyat artışİarına mahal bırakmamak İçin, narh dışında, günün şartlarının İmkân verdigi diger bazı iktisadi önlemler de İhmâl edilmemiş492 Buhârî, Cizye 1 ؛Megâzî 12: Rikâk 7; Müslim, Zühd ;؛؛Ibn Mâce> Fiten 18; Tir. m izi, K،yâme 28. 493 Hamidullah. îslâ m Peygamberi, II, 1139-1140. 494 Kettâni, III, 206; Medine’deki nüfijs artışı ve şehirleşmenin Hule؛â-yı R â ş i . devrinde de sürdüğü anlaşılmaktadır; Mesela bk. tbnu’l-EsJr, el-K âm îl, in, 115. 495 ؟urbacl, s. 22.
164
A S R -1
S A A D E T ’TE
Y O N E T J M .P I Y A S A
!L !5 K 1 5 I
rızıJklandırılm ıştır.”499 Bu bak ım d an n a rh aleyhtarlığının da tatbik atta ayni ihtiyaca cevap v eren bir yaklaşım .Id u g u düşünülebilir. Ç ü n k ü piyasaya m lidahale^d gerekli kılacak gelişmeler gözlenm edigi m üddetçe iktisadi serbesti tema^hillerini kökünden sarsacak bir girişim söz k o n u su olam azdı ^؟.
Ulemanın devletin fiyat politikasına dair yaklaşımları dikkatle incelendiğinde Ş ü önemli nokta göze çarpmaktadır: Fiyat politikası salt iktisadi düzlemde değerlendirilen ve somut piyasa muamelelerine indirgenen basit bir pozitif hukuk meselesi olmayıp kökleri irâde-1 cUz’iyenin rolünü konu alan s o ^ t akidevi tartışmalara kadar uzanmaktadır5٥ı. Akaid âlimleri hadistek i‘Narh koyan A llahtır' ( e l - m u s a ‘iir huvallâh)502 ibaresinden hareketle İrâde-i cUz’iye ve külliye tartışmalarına girerek 'elmusa“ir’ vâsfının Allah’a -devlete degil- mahsus olduğunu açıklarlarken, ayni ifade^d göz önüne alan fakihlerin cumhuru devletin fiyatlara müdahalesine cevaz verilemeyeceğini savunmuşlardır. Ancak, eger ‘narh koyan Allah’tır’ ifadesi onların anladıgı gibi fiyatlara Allah’tan başkasının müdahalesinin asla câiz olmayacağı anlamında mutlak bir lafizsa, o takdirde satıcıların spekülatif ve tekelci faaliyetlerde bulunmaları da yasaklanmali degil midir? Ve eger tüccar böyle muamelelerle Allah’ın hududunu çiğniyorlarsa devletin müdahalesi gerekmez mi? Kaldı ki Hz. Peygamber’in kavlinde narhın haramlıgına gizli yahut açık bir delâlet yoktur. Aksine ResUlullah (s.a.s.) ‘narh haram dır' veya ‘narh helâl değildir’ gibi ifadeler kullanmamış», ‘bolluk ve darlık veren ancak Allah'dır’ bu^ırm akla fiyat artıŞ' larının piyasadaki darlık neticesinde oluştuğunu ١mrgulayarak١ 499 Ibn Mâce, Ticârât 6 ؛Dârlmî, B u ^ ' 12. 500 Ulgener, s. 124-125. 501 Meselâ bk. Gölcük. Çcrafettin, "Kelâmî Açıda» Fiyat Artı? ve Düşüşleri”. AMtiirk Üniversitesi İlâhiyât Fakültesi Dergisi, sy. 5> Erzurum 1982, s. 25-31. 502 'el-Mıısa‘'ir’ lafeı '$e‘ara' kökünden tefll babında İsm-i fâil .lu p lugatta: ^iyatlan belirleyen, sıııırlaş’an, narlı koyan manalarına gelmektedir.
165
bolluk y aratm ak suretiyle fiyatları u cuzlatm ası İ ؟in A llah’a niyazda b u lu n u lm a sın ı tavsiye etm iştir. Ibn H ib b ân ’ın b ir rivayetinde yer alan çu ifadeler İddiam ızı desteklem ededir: [H adisin râvisiE nes] dedi ki: “Bu [H. 8.1 senenin başında M üslU m anlar’ın [pazarlarında] fiyatlar yükseldi. Narh koym ası İçin N ebi’ye (s.a.s.) geldiler. ResUlullah (s.a.s.) bunu kerih görerek şöyle b u ^ ırd u : ‘B irbirinize kin g ütm eyin, b irbirinizi kıskanm ayın, b irb irin ize sırtınızı dönm eyin. Ey Allah’ın k u lla n kardeş o lu n .’ Sonra sözlerini şöyle sü rd ü rdü: ‘Bir kimse kardeşinin pazarlığı üzerin e p a z a rlıd a b u lu n m asın . Şehirli köylü ad ın a satış yapm asın, in sa n la rı kendi h allerine birad n , [Allah] bazısını bazısından rızık lan d ırır.’5٠3" NarW a ilgili bir başka tu tu m Hz. Ö m er tarafindan sergilenmiştir. K aynaklarda Hz. Ö m er’in tu tu m u n a ilişkin zâhiren taban tabana zıt iki ana rivayet k ay d ed ilm ed ed ir: “ö m e r .b . H attâb M edine’de k u ru üzü m satm akta olan H âtıb b. Ebi Beltea’^ gördü ve ‘Kaça satıyorsun ey H âtıb!?’ diye sordu. [H âtıb] ‘iki m ü d [d ü bir d irh em e]’5٥4 şeklinde cevapladı. [B unun üzerine Ömer] ‘Bizim kapılarım ızda, avlularım ızda ve pazarlarım ızda satın alıyorsunuz, bizim arazim izden devşiriyorsunuz, sonra dilediginiz gibi satıyorsunuz. Ya sâ[ını bir dirhem e] verirsin ya da bizim pazarım ızda satış yapam azsın. Yollara d ü şü p şehir dışından m al getirirseniz dilediğiniz fiyattan satabilirsiniz,’ diye karşıilk verdi”٩٥5. ikinci rivayet de şOyledir: “Ö m er, Sûku’!-M usallâ’da ön ü n d e iki çuval k u ru üzüm b u lu n an H âtıb ’ın y anından geçti ve fiyatı sordu. [H âtıb] iki m ü d d ü n ü n b ir dirhem e oldugunu söyledi. B unun üzerine Ö m er ona dedi ki: ‘T â ifte n k u ru üzüm yükleyen kem anin gelm ek üzere o lduğunu hab er aidim. 503 IbjıH ibbân, s. 315. 504 Metinde sadece 'iki m üd' ؟eklinde olup Beyhaki, esSttnen, VI, 29 ve Ibn Kudarae el-Makdisi, el-Mugm, rv, 240-241'deki diger bir rivayetten ' 505 Abdurrezzâk, VIII. 207 ؛Ibn Hazm, el-Muhaüâ, IX, 40-41.
166
A S R -1
S A A D E T 'T E
Y .N E T J M - P I Y A S A
JL IŞ K IS I
(K orkarım ) or^ar senin fiyatını esas alırlar. Ya fiyatı yükseltirsin İfe-im m â en terfe<a f t ’s-si<r)506 y٥ da ü z ü m ü n ü evinde dilediğin, gibi satarsın.’ Ö m er geri d ö n d ü ğ ü n d e b u husus üzerinde düçünd ü ve dah a sonra H â tıb ’ın evine giderek şöyle dedi: ‘Sana sö^ded iklerim benden yana b ir azim et veya h ü k ü m degüdir. davra. nıçım da sadece k am u y ararını gözetm iştim , istediğin yerde diledigin fiyattan satış yapabilirsin’5٥7. D aha kısa olan benzer b ir rivayetse " ٥ m er b. H attâb pazarda k u ru üzü m satan H âtıb b. Ebi Beltea’n ın y an ın d an geçerken şöyle dedi: ‘Ya fiyatı arttırırsın {itnm a en tezıde f i ’s-sVr) ya da (m alını) pazarım ızdan kaldınrS in ,'5 ٥ 8” şeklindedir.
o
ilk bakışta g örüldüğü üzere birinci rivayette fiyatı düşürm esi-٩٥9 diğerlerinde ise y ükseltm esi (?) istenm ektedir. Ancak bu örnegi değerlendirirken de öncekinde u y ^ a n a n sorgulam a tarzın ı tekrarlam ak gerekir. Söz k b n u su hadisenin vuku buldugu zam a n araştırıldığı takd ird e H. 18 ^ lın a rastladıgı anlaşılm aktadır, ib n H ib b ân ve Y a'kûbî H. 18. yılda fiyatların artm aya başlam aa, üzerine H âtıb ’ın araların d a b u lu n d u ğ u bazı tüccarın karaborsaCiliga yöneldiğini gören Hz. Ö m er’in b u n u yasakladıgını kaydetmektedir-؛؟.. ^nlın Ozelligi araştırıldığında karşım ıza çıkan en çarpıcı gerçek önceki bölüm lerde de belirtildiği üzere M edine ile çevresinde yaşanan u zu n süreli ve şiddetli kıtlıktır. Kaynaklarda-
o
506 xpe-imma en terfe'afı’i-si'r' ifadesinin “Ya fiyatı yükseltirsin," ?eklinde tercüme edilmesi zahirinin böyle anlamaya müsait olması ve günümüze kadar da bazi alimlerce genellikle bu tarzda algılanması yiizündendir. Yoksa bizce dogruso a?agıda açıklanacağı üzere '.Ya fiyatı dü?ürürsün>" ?eklinde olmalıdır. Aksi takdirde hadis metninin muallel olması söz konusudur. Ayni değerlendirme hadisin a?agıdaki rivayeti İçin de geçerlidir. 507 Beyhaki, esSunen, VI, 29 ؛Ibn Teymiyye, el-Hisbe, s. 91; İbn Kudâme el-Makdisi, el-Mııgni, IV, 240-241 ؛Mutîî, x in , 35. 508 Muvatta’, Buy٥' 24 ؛Abdurrezzâk, ^ I I , 206-207; ibn Hazm, el-Muhallâ, IX, 40؛ Beyhaki, esSıınen, ١^ , 29 ؛ibn T e y m i^ , el-Hisbe, s. 91. 509 Bir sâ dört müdde e?it olduğuna göre iki müd yerine dördünü bir dirheme satmasını istemekle fiyatı % 100 du?ürmesini talep etmektedir. 510 Ya'kûbî, et-Târîh, II, 151 ؛ibn Hibbân, s. 476.
P ١Y A S A L A R
167
ki teferruattan anlaوıلd g لna göre özellikle temel ihtiya ؟maddeleri İçin astronomik to s tla r d a olmak üzere hemen hemen her şeyin fiyatı artmıştır. Şimdi ikinci ve üçüncü rivayetleri bu bilgiler ışığında degerlendirelim. Her türlü canimin kuraklık ve kıtlıktan kırıldığı, çevredeki bede١dlerin açlıktan hüâfet merkezine akın edip çadır kentler oluşturduğu bir ortamda elindeki mail stoklayıp bekleterek gelecekte çok daha pahalıya satmak yerine düşük fiyatla piyasaya sürmeyi yeğleyen birisi niçin kmansın? Aksine kamu yararını gözettigi İçin ödullendirilmeli degil midir? Hâtıb’ın tutumu tüketicinin menfeatine olduğuna göre, ikinci rivayette kaydedildigi gibi gerçekten halife Tâiften kuru üzüm getiren tUccarın maslahatım mı gözetmiştir? Bu soruya olumlu cevap verebümek İçin Hâtıb’ın damping yolu ile haksiz rekabet yaparak söz konusu rakiplerini zaman İçinde piyasadan tamamen silmeyi arzuladıgmı düşünmek gerekir. Halbuki şartların böyle bir amacı gerçekleştirmeye imkan vermeyeceği bellidir. Ne Hâtıb’ın elindeki ne de Tâiften getirilecek kuru üzüm açlıktan kırılan insanİarın talebini karşılamaya yetecektir, öyle ki devlet Mısır ve Irak’tan acil yardim istemiştir. Halbuki Hâtıb’ın fiyadarı piksek tutması halinde Tâiften gelecek tüccar piyasanın böyle teşekkül ettiğini düşünerek gönül huzuru İçinde ona uyabilecek ve bu durum halkın zararına olacaktır. Hz. Ömer’in Tâif kervanma dair endişesi ancak böyle bir yorumla hakli gerekçeye kavuşmaktadır. Hz. Ömer’in içtihadına göre câlib, yani piyasaya dışarıdan mal getiren kişinin dilediği fiyattan satış yapma serbestisine sahip oldugu gerçegi göz önüne alındığında Hâtıb’ın fiyatlarının benimseneceği endişesi iyice haklilik kazanacaktır. Başka de^şle, câlib konumundaki Tâif kervanmm fiyatlarım belirlemek istemeyen halife erken davranıp aracı durumundaki Hâtıb’ınkine müdahale ederek piyasayı aşagıya çekmeye çalışmaktadır. Ancak yine ikinci rivayete göre da
168
A S R .1
S A A D ET ’TE
Y .N E T lM - P lY A S A
JL JŞ K IS J
ha s.n ra yeniden durum değerlendirmesinde bulunan Hz. ٥ mer ١٠ davranıçınm yanir ؟.ld u ٠ mu görmüş ve istediği yerde dilediği fiyattan satış yapmakta serbest bıraktığı Hâtıb'dan özür dilerken belde halkının çıkarını korumaya çalıştıgmı ifode etmiştir. Bu ifade Hâtıb’ın ucuza satış yapmasını engelleyerek Tâif kervanmm menfaatini gözettigi şeklindeki yorumla çelişmektedir. Halbuki Hz. Omer.in tutumu, tamamen kamu yararını ön plana çıkararak kuru üzüm fiyatlarına narh (tavan) koyma girişimi olarak düşünüldüğünde yukarıdaki ifodeler daha anlamlı hale gelmektedir. Yani tebeasına duydugu şevkati Hâtıb’dan da bekleyen Halife, onun fiyatlarda görülen hızlı ^ikseliş tema^dilunü firenle^ci rol üstlenmesini arzulamış ancak umdugu karşılıgı bulamayınca kendi haline bırakmıştır. Çünkü malin piyasadan tamamen çekilmesi şeklinde belirecek bir tepki kamunun yararma degil zararına olac^tır. Yine ikinci rivayetten anlaşıldığına göre Hâtıb, halifenin Ç1kışması üzerine çuvallarım toparlayıp evine götürmüştür. Bu tepki ancak yüksek fiyatla satış yapıyor olması durumunda anlamlıdır. Çünkü müthiş bir kıtlığın dogurdugu arz-talep dengesizliğinden kaynaklanan dogal fiyat artışları söz konusudur. Hz. ٥ mer malını satmamasını degil aksine götürüp evinde satmasını söylemiştir. Yani Hz. Ömer’in söz konusu ifedesinden meca. zen satış yasagı getirdigi anlamını çıkarmak yanlıştır. Çünkü 0 devirde ev ve avlularda satış yapıldığı bilinmektedir5J ؛. Hâtıb, piyasada oluşan yeni dengenin altındaki fiyatlardan satış yapmanın iktisadi açıdan dogru olmayacağım düşünerek malını pazardan kaldırmıştır. M eşhur M edine tarihçisi Ibn ؟ebbe’nin H â tıb ’ın oğlundan naklettiği b ir ayrıntıdan, o n u n Hz. O sm ân ile o rtak o ld u ^ ı ve söz k o n u su k u ru ü z ü m ü şeh rin k enar sem ti Aliye’den getirdigi 511 Ebû Ubeyd, s. 185.
p iy a s a l a r
169
ögrenüm ektedir. B üyük ؛htimaUe söz k .n u s u ü zü m bölgedeki bağlardan sağlanm aktadır. Z aten Hz. Ö m er’in birinci rivayette geçen ‘Bizim kapılarım ızda, avlularım ızda ve pazarlarım ızda satin alıy .rsu n u z, bizim arazim izden devşiriyorsunuz, sonra dilediginiz gibi satıyorsunuz,’ ؟eklindeki ifadesi b u n u gösteriyor olmalidir. ^ a ld ı ki kanaatim ize göre.tüccarı dü şü k fiyatla satış yaptıkları İçin piyasadan İhraç etm ek ؟u rivayetlerle çelişecektir: “Hz. Peygamber pazarda fdolaşırken) dü şü k fiyatlarla satış yapan bir adam ın y anından geçti ve ‘Bizim pazarım ızda piyasam ızın altındaki fiyatlarla m ı satış yapıyorsun?’ diye soru n ca [adam j ‘Evet!’ ؟eklinde cevapladı. B u n u n üzerine [ResUlullah] ‘Sabırla ve m ükâfatını Allah’tan bekleyerek m i?’ diye sorunca [adam yine) ‘Evet ’؛karşılığını verdi. [N ihayet Hz. Peygam ber) ‘M üjdeler olsun sana! Pazarım ıza d ışarıdan m al taşıyan kişi Allah yo lunda cihada çıkan gibidir. P azarım ızda karaborsacılık yapansa A llah’ın Kitab’ına isyan edene b e n z e r , ’5i2 b u ^ ır d u ”. Yine “ResUlullah dedi ki: Satarken, satın alırken ve alacağını isterken m üsam ahakâr davranan kula Allah rah m et etsin!”-٩٠5. 'Bize göre ikinci ve ü çüncü rivayetlerdeki yegane illet fiyatın düşürülm esi yerine yükseltilm esinin talep edüm esidir. Ibn H azm üçüncüsünün senedinin sahih sayılamayacağım, aksi olsa bile “İm m â en tezide fi’s-si‘r,” ifadesi ile H âtıb ’dan fiyatı degil, birim fiyat başına düşen ölçüyü arttırm asını, yani daha ucuza satı ؟yapmasını istediğini ileri sürm ekte ve k endisinin naklettiği birinci rivayetin dogrulugunu sa٦n ın m a k ta d ır-4 ٩؛. O n u n y o rum u rivayetlerin arasını hadis usulü açısından telif etm eye yetm ektedir. Ibn Ru؟d, üçüncü rivayeti yorum larken H âtıb ’ın dü şü k degil aksine
512 Hâkim. II, 12. 513 Mııvatta’, Buyû٠ 100 ؛Buhârî, BuyO' 16: Ibn Mâce, Ticârât 28: Tirmizl. BuyU. 74. 514 Ibn Hazm, el-Muhallâ, IX, 40.
170
A S R -1
S A A D E T .T E
Y Ö N E T İ M .P J Y A S A
ﻟ ﻶ ?ااا5 ا
1
yüksek fiyatla satış yaptığını, kam u yararını gözeterek piyasa seviyesinin altına inen tacirin ceza yerine ödül hak edeceğini ve m uam elelerinde tam am en serbest bırakılm ası gerektiğini belirtm ektedir. A ncak fiyatlarla 0١m ayıp piyasanm n .r m a l seyrini bnzm ak suretiyle kişisel ؟ıkar sağlam ak gibi olum suz b ir niyet taşım ası halinde ticaretten m enedilecegini de hem en eklem ektedir؛؟-؟. M eselenin en İlginç y ö n ü , nasların zahirine göre h ü k ü m verdigi İçin kendisine Z âh îrî lakabı takılan ib n H azm ’ın bile üçüncü rivayeti m etin tenkidine tâb i tu tarak zahirinden anlaşılan mânayı reddetm esidir. B una karşılık bazı hadis şârihleri ve hukukçular ilgifi rivayetlerin zah irin i esas alarak, devlet başkanının fiyatlara ta b a n koyabileceğini, b u n u n altında satış yapanları ise piyasadan dışlayabilecegini ileri sürm ekte ٠٩؛٥, ancak Hz. Ö m er’in, tam am en yanlış o ld u ğ u n u farkettigi İçin k ararından geri döndüğü şeklindeki en ön em li ayrıntıyı gözden k a ç ırm ad ad ırlar. Y ukarıdaki incelem elerim izden vardığım ız sonuç Hz. Peygam ber ve Ö m e r’in sergilediği tu tu m la rm tam am en kendi şartİarına özgü o lup bağlayıcı özellik taşım adığı y önündedir. ib n Te^mriyye ve ib n Kay^dm, dikkatli b ir tahlile tâbi tuttukla n n a rh h adisinin m u tla k ve âm m (genel) olm ayıp k a z î^ e -i m u ayyene (özel h ü k ü m ) ifade ettiğini açıkça belirtm ek suretime bazı d u ru m la rd a fiyat tah d id in in m ü m k ü n ve h atta -adaletin gerçekleşm esini kolaylaştırm ası b a k ım ın d a n - vâcip olacagı kanaatin e v a r m a k ta d ır la r 7 ٩؛. B unu da Hz. Peygam ber’in (s.a.s.), sak ip lerin d en b irin in ken d i hissesini âzat ettiği m üşterek kölenin tam h ürriyete.kavuşturulabilm esi İçin üzerindeki diger hisselerin satın alınm ası d u ru m u n d a em sal fiyattan fazla deger biçilmesini 515 Ibıı Ruşd, el-Beyân, IX. 305-306. 313-315. 389-390. 516 Bk- Bâcî, V. 17; ibn Teymiyye. el-HisbC) s. 91-93; ZurkânJ. Eb٥ Abdillah Mu■ hammed b. AbdiJbâkI b. YOsuf. Şerhu'l-Muvatta’, Beyrut 1407/1987, i r 799! MutlJ. XIII. 33-36. 517 ibn Teymiyye. el-Hisbe, s. 95-96.
P I Y A S ٨ LAR
171
y asaklam asına5i ٥dayandırm aktadırlar. K anun ko^nıcu, m üşterek
köleyi ilgilendiren b ir m aslahatta em sal fiyatı ö! ؟ü alm ayı vâcip kılıp h ak sahibine b u n d a n fazlasmı istem e ru h satı verm ediğine göre yiyecek, İçecek ve giyecek gibi tem el ihtiyaç m addelerinin tem ininde em sal fiyat takdiri daha za ra ri olm az mı?'؟i9 Ç ünkü narhın bazı d u ru m lard a vâcip kılınm asının illeti, u m u m i ihtiyacin giderilm esidir ve tü m halkın yokluğunu çektiği ؟eylerin em sal kıym etten satılm asını vâcip kılan hak ise ‘Allah h a k la n ’nd an dır٩2٥. İslâm h u k u k u n d a yer alan Allah h ak lan kavram m ın günüm üzdeki kısm î karşılığı ‘k am u h ak ları’du ٠2i. -٩ Ib n Teymiyye iddiasına delil olarak ş u f a h akkim da zikretm ektedir٩22. B unlara b ey 'u ’l-m u z ta rr’ı eklem ek m ü m k ü n d ü r. Bilindiği gibi Hz. Peygam ber m ad d i sıkıntıya düşen kişilerin b ir an önce nakde çevirebilm ek İçin gerçek değerinin altındaki fiyatlardan satm ak zo ru n d a kaldıkları ؟eylerin firsatçılık yapılarak ucuza kapatılm asını yasaklam ı؟tır٩23. Bir tek kişinin İçine d ü ştü g ü m âlî sıkıntının istism ar edilm esine ve böylece m ad d i zarara ugratılm asına göz yum m ayan şeriatın k am u n u n sö m ürülm esine izin vereceği düşünü leb ü ir mi? Ibn T e y m i^ e , narhı: zâlim (gayr-i m eşr٥î) ve âd il (m e؟rû) olm ak üzere ikiye ayırm ıştır. O na göre, insanlar, h erhangi bir haksızliga yönelm eksizin, m allarım Orfen geçerli olan kıym etten sattıkları halde m alin (arzın) azlığı veya halkın (talebin) çoklugundan dogan fiyat artışları Allah’a havale edilir. Bu d u ru m d a 518 Buhârî, ؟erike 5,14; Itk 5; Müslim, Itk 1; Eymân 47,48,51; Ibn Mâce, Itk 7; Eb٥ Dâvud, Itâk 6; Tirmizl, Abkâm 14; Nesâ'l, Büyü' 105,106. 519 Ibn Kayyim el-Cevziyye, Eb٥ Abdiliah ؟emsuddln Muhammed b. Ebl Bekir, erTurukııl-hııkmiyyefisiyâsetış-şer'iyye (n؟r. M. Hamid el-Fıki), Kahire 1317, s. 237-238. 520 Ibn Teymiyye, el-Hisbe, s. 100. 521 ؟urbacl, s. 103. 522 Ibn Teymiyye, el-Hisbe, s. 97. 523 Ibn Hanbel, el-Musned, I, 116; Ebo Dâvud, Büyü' 25.
172
ASR-1
SAADET.TE
Y.NETIM-PIYASA
!IIÇKJSJ
insanları, ayni (yani eski) fiyat üzerinden satışa zorlam ak haksizilktir. Böylece, m eşrû kârı yasaklayıp tüccarı n z a gösterm eyecek, leri fiyattan satışa zorlam ak suretiyle zu lü m ve haksızliga yol açan n a rh h a ra m ؛aksine, gayr-i m eşrû kârı engelleyip satıcıları emsal fiyattan satm aya icbar ederek halkın m aslahatım gözeten ve her iki ta ra f İçin adalet sağlayan n arh helaldir. İşte Hz. Peygam ber’in reddettiği n a rh birinci cinsten d ir2 4 ؟. Ayni ifadeleri tekrarlayan talebesi ib n K a ^ m de insanların zaruri ihtiyaçlarından olan m allan piyasaya sürm ekten kaçınıp Orfen geçerli kıym etten fazlasını isteyen tüccarın âdil kıym etten satışa zorlamacagını söylem ektedir. Ç ü n k ü b u n arh onları A llah’ın em ir buyurdugu adalete yöneltmektedir525. Son olarak b ü in m elid ir ki sa tıc ı^ fiyatlar h u su su n d a tam am en serbest bırakıp devlet denetim i dışında tu tm a k da toplum u n zu lü m ve haksızliga uğratılm asına kapı açar. Ç ünkü Resfilullah (s.a.s.) d ö n e m in d e ticari ahlâk ve faziletin en güzel örneği yaşanm ış, devlet m üdahalesine pek gerek duyulm am ış, genellikle herkes m eşrû hakkına rıza gösterm iştir. Fakat ticaret ahlâkı yozlaşm aya başladıkça insanlar fiyat tesbitindeki esnekliği yahut arz-talep dengesizliğini suistim al etm eye yönelm iş, özellikle kıtilk ve savaşların getirdigi sıkıntılı o rtam lard a fiyatları suni olarak yükseltm işlerdir. H atta bazan hiç bir iktisadi sebep yokken dahi, hem en zenginleşm e h ırsın d an kaynaklanan spekülatif oyunlarla suni fiyat artışlarına yol açılm ası٩2٥ ve halkın b u n d an zarar görm esi üzerine, bazı fakihler, gerektigi takdirde yetkili m akam larca belli m addelere n a rh konabüecegi görü şü n ü benim sem işlerdir. Bu k anaatlerini, n a rh aleyhindeki delilleri sın ırlandıran‘ ؛Zara r-1 âm m ı d e f İçin zarar-ı h âs ih tiy ar olunur'527j ‘Z aru retler 524 525 526 527
îbn Teymiyye, e l-H is b e , s. 76. Ibn Kayyim e^^Ce z؛yye, e t - T u r u k u ’l-h u k m iy y e , s. 225-224. Döndüren, K â r H a d le r i, s. 109. İbn Nuceym, s. 55 ؛M ecelle, md. 26; Haydar Efendi, I, 84.
٧
p iy a s a l a r
173
memnu .la n ؟eyleri mUbah kılar'528, ‘Harama vesile olan ؟eyler haram, vâcibin edâsı İçin gerekli olan da vâciptir’525 gibi kâidelerle ‘sedd-i zerâî prensibi’ne dayandırmaktadırlar. Gerçekte, h en ü z tâbiîn d önem inde Said b. M useyyeb, Râbia b. A bdirrahm ân ve Yahyâ b. Said el-E nsâri'nin aralarında bulunduğu bazı fakihler narhı tecviz etm işlerdir. H anefiler fahi ؟fiyatla yapılan satışlarda devlet başkanının n arh koyabileceği görüşünü benim serken, H anbeliler, ResUlullah (s.a.s.) tarafindan zulüm s a ^ _ dıgı İçin h aram kabul ettikleri n arha cevaz verm edikleri gibi bil. uygulam anın fiyatları arttırm aktan başka işe yaram ayacağım söy!emişlerdir. M aslahat halinde câiz gOnnekle kalma^np kasaplar İçin narh h ad d in i bile belirleyen M âlik, Halife Ö m er’in uygulam asına dayanarak, tavan fiyatı aşm akta direnenin pazardan İhraç edilebileceğini savunurken, bazı Şâfiî fekihleri, kişinin m alını dile d i^ gibi satabileceği kanaatini taşıyan Şâfiî’ye ragm en, pahalılık halinde fiyat tahdidine ruhsat verm i؟lerdir55.. Ancak u n utm am ak gerekir ki “.Zaruretler kendi m im arlarınca tak d ir o lu n u r.53 " إTicari m uam ele hürriyetine sınırlam a getiren narh da zarurete binaen ve def-i m efeedet İçin tatbik edilm esi d u ru m u n d a, uygulanmasını gerektiren zaruretin ıniktarınca takdir olunm alıdır.
Sonuçta; aşırı kazanç tehlikesi yahut karaborsacılık temaytilUne yol açmaması kaydı ile ticari mal ve muameleleri narh benzeri devlet müdahalelerinden korumak asildir. Ancak söz konusu mefeedetlerin tezahürü halinde ticari işlemlerde adaletin temini ve halkın iktisadi güvenceye kavuşturulması İçin başta narh uygulaması olmak üzere çeşitli tedbirler almak gerekebdir. 528 M ecelle, m d . 21. 529 ؟urbacj, s. 17. 530 Eb Yûsuf, e l-H a r a c, s. 52; Muzenl, Ebö îbrâhîm Ismâil b. Yahyâ, e l-M u h ta s a r (Şâfiî, e l-U m tn kenarında, c. Bulak 1321-25, II, 209; Bâcî, V, 17-19; Ibn Kudâme el-Makdis5. e l-M ııg n l, IV, 239-241; Mutîî, XIII, 29-39; Ibn Âbidîn, VI, 399-400. 531 M ecelle, md. 22.
٥
UM
Müdahaleleri gerçekleştiren devlet organı:
Hisbe
ا. h is b e TEŞKİLÂTI A. T A R iF l
Hisbe kelimesi, ‘،7ı؛fs4٤;’dan isim olup ٤ecir١, 'sevap’, ‘rey ve tedbir’ mânalarına gelmektedir. Ihtisâb ise ‘ecir ve sevap ummak’, ‘İnkâr etmek’, ‘hüsnü tedbir sahibi olmak’, ‘sevap işleyip mükâfotini âhirette beklemek’, ‘bir kimsenin ؟irkin İşini begenme^p menetmek ؛niçin yaptın? diye a z a r ! a m a k ’532 demektir. Belki de ihtisab kelimesi, âhiret mükâfatı bekleyerek emir bi'l-ma‘rûf ve nehiy ٠” yapan bir kimsenin icraatına bu anlamı ile isim olmuştur. Daha teknik tâbirle, hisbe ismi, emir bi’l-ma‘rûf ve nehiy ani’l-mUnker faahyetleri ve özellikle bununla gOrevh müessese İçin kullanılmatoadıT^^. Her ne kadar, Kur’ân Müslü532 Ibjı Manzör, Ebul-Fadl Cemâluddîn Muhammed b. Mukerrem. Üsânu’l-Arab, "Hasebe”, Bulak 1299-1308,1,310-317; FîrOzâbâd؛, Ebo Tâh؛r Mecduddin Muhammed b. Ya'kob eş-Şîrâz؟, el-Kâmüsu’l-mııhît, "Hasebe", BC^ut 1406/1986, s. 94-95; Ergin, Osman Nuri, Mecelle-i Umûr-ı Belediyye, Istanbul 1330-38, 1, 310. 533 MâverdJ, e l - ğ â m u ’s-suUâmyye, s. 299-300; Ebo Ya'lâ, s. 284; Şeyzerl, s. 6; Ibnil'l-Uhuwe, s. 51; Burada ma'rOftrn terki e mUnkerin işlenmesinin aleni olması şartı vardır. Kelimenin etimolojisine dair geniş bir değerlendirme İçin ayrica b ^ İlâhî, Fazi, el-Hisbe: Ta‘rifuhâ ve meşriiUyyetuhâ ve vtıctlbuhâ, Riyad 1413/1993,5. 8-20.
٧
1 176
A S R -1
S A A D E T ’ TE
Y٠ N E T !M
٠P ! Y A 5 A
İL İŞ K İS İ
m an lar’ı em ir b i'l-m a ٤rû f ve nehiy an i’l-m ü n k er yapm akla m ükellef tu tu y .rs a d a 5 3 4 , b u vazife üm m ete fa rz -1 kifâye kılınm ışt ı r ٩ 35.
İslâm devleti b u em rin tatbikini y ü rü tm e sadedinde bazı
düzenlem eler getirm iş ve hareket tarzları belirlem i؟tir53٥. ResUlullah (s.a.s.)j her hususla ilgih .la r a k vaz’ ettigi ahkâinin kökleşm esi İçin em ir b i'l-m a‘rû f ve nehiy ani'1-m ünker yapılm asının gerekliliğini sik sik vurgıüam ıştı^37. İşte em ir b i’l-m a ‘rû f ve nehiy an i’!-m ü n k er esasına dayanan ,hisbe teşkilâtının görev alanı tem elde ü ؟kuram sal ana başlık altın d a toplan ab ü ecek çeşitli hususları kapsam aktadır. Bunlar: a) Allah h a k la n , b) Kul h a k la n , c) H e r iki y ö n ü b u lu n a n haklardır. B irinci g ru p ؛ib ad etlerin z am an ın d a edâsının, cum a ve bayram n a m a z la rm m İfasının, cam ilerin b a k ım -.n a rım ın ın sağlanm ası, ib ad etlerd e b id 'atların , aleni ihlâllerin m enedilm esi, m u am elâtta fâsit-bât!İ akitlerin, hile ve a ld a tm acalan n önlenm esi, h a ra m la n n işlenm esinin engellenm esi gibi d in i faaliyetleri içerm ek ted ir, ik in c i grup; yol, su, cam i, sav u n m a sistem i ve benzeri alt y apı h iz m e tle rin in görülm esi, k o m şu h aklarına tecav ü zü n ö n len m esi gibi k a m u İşleri; ö lç ü -ta rtı âletlerinin denetim i ve m u a m e lâ tta h u k u k a riayetin te m in i gibi pazar İşleri ile alâkadardır, ü ç ü n c ü s ü ; dul veya b o şan m ış k ad ın ların iddetlerinin, yetim , köle ve hayvan h ak ların ın gözetilm esi yanında, yolİarlâ cad d elerin te m iz ve geceleri aydınlık tu tu lm ası, am m e m aslah atın a zararlı' inşaatların m ened ilm esi gibi belediyecilik;, faaliyetleri ile İlgilidir538. 534 535 536 537 538
Âl-i îmrân, 3:110: et-Tevbe, 9:71; el-Hac, 22:41. Âl-i Imj'ân, 3:104. el-Hac, 22:41. Müslim. îmân 83, 85. Mâverdl, e l - A h k â m u 's s u l t a n i y y e , s. 303 vd.: Ibnu'l-Uhuvve, s. 73 vd.; Karama., G iin iin M e sele le ri, I, 268-269; Khan, Muhammed Akram, "Res.urce All cati n in Islamic Ecoıı.my", Is la m ic Q u a rterly , c. XXIX/4, London 1985. s. 138.
٠ ٠
\ ٦1
H JS B E
Konumuz devletin piyasaya müdahalesi olduğuna göre, hisbe teşkilâtının görevleri arasından hassaten ikinci ve kısmen üçüncü grup foaliyetler ügi alanımıza girmektedir. Bu foaliyetleri incelemeye başlamadan önce hisbe teşkilâtının Asr-1 saâdet’teki yapısını ele alalım.
B. T E Ş K İ L Â T
YAPISI
Halife Ömer b-. Hattâb dön elin d e tam teşkilâtlı bir yapıya kavuştu^ı fikrinin genel kabul görmesine ragmen hisbe müessesesinin temelleri daha ResUlullah (s.a.s.) zamanında atılmıştır. Ancak bununla kalınmayarak, nisbeten basit, görünse bile, Hz. Ömer dönemi İçin örnek teşkil edecek kurumsal yapı da oluşturulmuştur. ؟imdi bu teşkilâtın elemanlarım inceleyelim:
a. ilk Muhtesib: Hz. Peygamber (s.a.s.) Koydugu iktisadi hükümlerin tatbikini yerinde denetlemek İçin sik sik pazar denetimlerine çıkan ve gayr-i meşrû davranışlarda bulunanlara anında müdahale edip gerekli uyan ve açıklamalarda bulunan ResUlullah (s.a.s.) İslâm tarihinin ilk muhtesibi olarak degerlendirilmektedir539. Mûtat denetimlerinden birisinde "Hz. Peygamber (s.a.s.), bir bugday satıcısının yanma geldi ve elini bugday yığınının İçine daldırdınca ıslaklık hissetti. Sebebini sorduğunda, satıcı, onun yağmurdan ıslandığını söyledi. Bunun üzerine, ResUlullah (s.a.s.), insanların görmesi İçin alt kısmını niçin üste getirmedigini sordu ve ‘bizi aldatan bizden değildir,’ buyurdu.”-؟. Konuya ilişkin hemen bütün kaynaklarda yer alan bu meşhur hadis 539 Ibnu.l-Uhuwe, s. 11, 36. 540 Ibn Hanbel, el-Musned, II, 50 ؛Müslim, îmân 164 ؛Ibn Mâce, Ticârât 36 ؛Eb٥ Dâvud, Buyû٠50 ؛Tirmizl, Buy٥'72.
178
A S R -1
s a
Ad e t .te
y û n e t im
. p iy a s a
İL lŞ K lS t
Hz. Peygamber’in (s.a.s.) fiilî denetimlerinin en ؟arpıcı Ornegidir. Bir baçka seferinde, simsarlara ugrayan ResUlullah (s.a.s.), onlara daba giizel isimle hitap ederek "Ey tüccar topluluğu! Alış verişler esnasında çokça yemin ve boş laf edilir, bunun İçin sadakaya sarılınız,'١٠٩4J diye nasihatte bulunmuştu. Yine, Şam’dan getirdigi bir tulum İçkiyi satmak isteyen şarap tâciri Keysân’ı “Senin arkandan İçki haram kılındı,” şeklinde ikaz etmiş, bunun üzerine Keysân İçkiyi d ö k m ü ş t ü 5 4 2 . Bu üç hadise, Hz. Peygam,ber’in (s.a.s.), pazar denetimleri esnasında satıcılara mesleklerine İlişki ؟emirler verip uyanlarda bulunduğunu göstermektedir. Resülullah (s.a.s.), ^nıkarıda örnekleri sunulan fiüî denetimleri yanında, zikri geçen narh hadisinden de anlaşılacağı üzere kendisine yapılan şikâyet ve müracaatları değerlendirir, sorulan sorulan cevaplandırırdı. Meselâ Belkâ’dan Medine'ye bugday getiren SeymUne (Seymâ, Sîmâ) e!-Belkâvî’nin başından geçen hadise buna örnektir. SeymUne olayı şöyle anlatmaktadır: “[Bugdayı] sattık ve hurma satın almak istedik, ancak bize engel oldular. Onun üzerine ResUlullah’a (s.a.s.) geldik. [Şikâyetimizi dinledikten sonra] bizi engelleyenlere şöyle buyurdu: ‘Sahip oldugunuz bu hurm anın pahalılığına karşılık şu bugdayın ucuzlugu neyinize yetmiyor? Bırakm götürsünler.'-٩43" Daha sonra mesuhyetleri çogalan Hz. Peygamber (s.a.s.), teknik açıdan vasıflı bazı elemanları, muhtelif esnaf ve sanatkârların işlerini teftiş etmek üzere resmi memur olarak görevlendirdi. b. Halifeler Hu!efâ-yı Râşidîn de ResUlullah gibi pazarlan bizzat denetler, her meslek sahibine İŞİ ile ilgili emirler verip gerekli uyanlarda bulu541 tbn Hanbel, el-Mııstted, n i, 428, 444; Ibn Mâce, T kârât 3; Tirmizl. B u ^ . 4. 542 İbn Hanbel, el-Musned, IV, 335-336. 543 Îbnu’l-Esîr, Usdu'1-gâbe, II, 498; Ibn Hacer, e l- lâ e , II, 104; Kettânl, II, 281282.
H JS B E
179
nurlardı. Ayrıca zaman zaman iktisadi duruma ilişkin kamu.^m yoklamaları yapar, kendilerine yöneltilen sözlü yahut yazılı şikâyet ve müracaatları değerlendirir, sorulan cevaplandırırlardı. Halife Eb۵ Bekir, Ebû Râfi‘ ile dirhem karşılığında iki gümüş halhal satmak üzere anlaşmıştı. Bedeli belirlemek İçin terazinin bir kefesine halhalları, diğerine dirhemleri koymuştu. Dirhemlerin daha agır olduğunu gören Ebû Râfi' hakkini helâl ettiğini söylemiş ancak Ebû Bekir’den şu cevabi almıştı: “Sen helâl etsen bile Allah aslâ etmez ؟Çünkü ResUlullah’ı ‘Altınla altın ve gümüşle gümüş (mübadele edilirken] ayni agırhkta olmalıdır. Fazlalık veren de alan da ateştedir’ buyururken işitmiştim.544” Halife Ömer pazarlan düzenli olarak denetler, tüccara gerekli uyanlarda bulunur ve hak edenleri kırbaçla cezalandırırdı-^؟-؟. Ayrıca Kûr’ân’dan âyetler okuyarak alıcı ve satıcıları ikaz eder, çeşidi anlaşmazlıkları hükme bağlardı4 ؟٥. Mûtat denetimleri esnasında özellikle acemler olmak üzere tüccara yönelttiği uyanlar arasında, daha önce kaydedddigi üzere: "Bizim pazarlarımızda ilgili hükümleri bdmeyenler ticaret yapamaz. Aksi taktirde ister istemez feiz yer!” şeklindeki sözleri de vardır. Yine, ^mkarıda Karaborsacdıkla ilgili bölümde geçtigi üzere, denetimlerinden birinde tüccarın karaborsacılığa yeltendiğini görünce şu uyanlarda bulunmuştu: “Bizim pazarımızda aslâ karaborsacılık yapılamaz. Bazıları ellerindeki fazla sermayeyi bizim bölgemize gelmiş rızk1İlâhîye yatırarak karaborsacılık yapmaya yeltenmesinler...”“ ؛Ey tüccar topluluğu! Devr[-İ hilâfet]imizde ve pazarflarjımızda bize zarar verecek ticari muamelelerde bulunm a^n. Bir satış esnaSinda malınıza talip olan Müslümanlar ancak diğerleri kadar hak sahibidir...”. 44 ؛Abdurrezzâk. 124 ؛Sehnûn, III, 433 ؛Ça'rânî, II, 13-14. 45 ؛ibn Sa.d, III, 330 ؛İbnu'1-Cevzî, MenAktb, 156.
s.
546 Taberî, 7 1 ٧,213, ق٢ب از.
} 180
A SR -1
s a
Ad e t .te
y
. n e t im - p iy a s a
İL İŞ K İS İ
Hatırlanacağı gibi, Medine'ye gelip Musallâ mevkiine inen ticaret kafilesini hırsızlığa karşı k.rum ak İçin Abdurrahman b. Avf ile beraber sabaha kadar nöbet tutmuştu. Her Cumartesi günü Medine’nin kenar semtlerini teftişe ؟ıkar» kölelerin kapasitelerinden daha agır işlerde ؟alıştırıldıklarını tesbit ederse derhal engel ٠lurdu547. H akanlara da güçlerinin üzerinde y i jiklenmesini yasaklamıştı548. Ribâ yasağının tatbikinde devletin r .lü incelenirken açıklandıgı üzere. Mâlik b. Evs, Talha b. Ubeydillah'a giderek elindeki 100 dinan dirheme çevirmek istemişti. Dinarları alan Talha, dirhemleri sonra vereceğini büdirmişti. Olaya tanık olan Hz. Ömer derhal müdahalede bulunarak akti feshettirmiştL Hatırlanacağı gibi, KUfe hazinedarı Abdullah b. M es'ûd beytulmâldeki rezervleri kambiyo işlemlerinde kullamr ؛degişik ağırlık ve ayarlardaki dirhemleri tartmaksızın alıp satardı. Ancak durum u öğrenen Halife Ömer bu tür işlemlere, değiştirilen miktarların tartılarak eşit ağırlıkta olduklarının belirlenmesi halinde izin vermişti. Hz. Ömer, ince işçüik ürünü (altın yahut gümüş) bir kabı Enes b. M âhk’e getirerek kendi namına satmasını istemişti. Pazara çıkardığında agırlığmdan üzerinde bir bedel teklif edildiğini gören Enes durum u Hz. Ömer’e danıştığında fazlalıgm riba olacagı cevabini almıştı. Altından mâmul bir kabı dinar karşılığında yan fiyatına satın aldığını bildiren Enes b. M âhk’e, onu derhal beytülmâle teslim ederek ana parasını geri alması emrini verdikten sonra, altın ve gümüşün hemcinsleri fie ancak eşit ağırlıkta olmaları halinde takas edilebileceklerini söylemişti. Bunlardan başka dinar ve dirhemin kendi 547 M uvatta’, Isö'zân 41 ؛Ibn Ebî Şeybe> IV, 474: Gazzâll, th y â \II, 279 ؛Ukbâiîî, Eb٥ Abdillâh Muhammed b. Ahmed b. Kâsım et-Tilimsânl, TuhfeUl’n-nâzır vegırtyetu’z-â ir(B u lle tin d’Etudes Orientalesiçinde, nşr. Alieş-Şennûfî). c. x rx , Damas 1967. s. 272. 548 Azm, II, 434 ؛Ergin, 1,311.
H IS B E
181
cinsleri ile alim satımlarında peşin ve ağırlıkça denk .im aları gerektiğine dair hutbeler vermişti. Hz. Osman’ın, fiili denetimleri dışında özellikle Cuma namaİçin toplanan bü^dik kalabalıklara çeşitli uyanlarda bulunduğu görülmektedir. Meselâ bir hutbesinde şu tâlimatı vermişti: "Küçük çocukları kazanç sağlamaya zorlamaym. Çünkü bulamazsa hırsızlık yapar. Sanat sahibi olmayan câriyeleri de kazanca zorlamaym. Eger onları kazanca zorlarsanız zina yaparak kazanmaya mecbur kahrlar..."545. Zi
Halife Ali, elinde kamçı olduğu halde mUtat aralıklarla pazar denetimlerine çıkar, tüccara gerekli uyanlarda bulunurdu؟-؟.. Daha önce geçtiği üzere “Kim ilgili hükümleri bilmeden ticaretle uğraşırsa muhakkak ribâya bulaşır," şeklinde uyanlarda bulunurdu. A ^ıca pazarlarda dolaşır, yolunu şaşırana rehberlik eder, bir şeyini kaybedenin araştırmalarına katılır, hamma'la yükünü taşımasında yardımcı olur, güçsüzü desteklerdi. Esnafin yanma yaklaştığında ilk önce Kur’ân’dan âyetler 0kurdu55i. Ç ık tı, denetimlerden birinde deve pazarına girdi ve satıcılara yönelerek "Ey tüccar topluluğu! Yalan yere yemin etmekten sakmın. Çünkü 0, malin sürümünü arttırır ama bereketi giderir," şeklinde hitap etti. Sonra hurma çarşısına gitti. Hurmacılara seslenerek ayrı ayrı sepetlerdeki ؛farkh cinsten] hurmaları birbirine karıştırmamalarım söyledi. Bu arada bir câriyenin agladıgmı görüp sebebini sorunca, efendisinin, satın aldıgı hurmayı begenme^p geti gönderdiğini, hurmacınınsa buna yanaşmadığını öğrendi. Câriyenin parasını geri vermesini satıcıya emrettikten sonra "Ey 549 Mııvatta’, îsti.zân 42; Beyhaki, esSunen, VIII. 9. 550 Ibıı Sa'd, III, 28; VekJ', II, 196; Ibıı Abdilber, III, 48-49; Gazzâli, thyâ\ II, 102; Tabersl, Radıyyuddln Ebû Nasr b Emlnlddln, Mekâritnu’l - a h l , Kahire 1311, s. 40; Muhibbuddln, er-Riyâd, II, 367-368; III, 212-212; Ibn Maüzûr, Muhtasar, XVIII, 61. 551 Ibn Hanbel, Fezâik I, 345-346; Muhibbuddln, er-Riyâd, III, 218; Ibn Kesir, elB idâye,viu,5.
182
A S R -1
S A A D E T .T E
Y O N E T İM -P JY A S A
!L l? K !S !
tüccar toplı^ugu! AUah'tan korkun ve alış verişlerinizde iyilikl. muamele edin ki Allah sizi de 'bizi de bagışlasm," dedi. Sonra yagmur yagmaya başlayınca bir dükkana sığınmak istedi. Ancak dükkan sahibi izin vermeyince onu kamçıladı ve şunları söyledi: “Seni, bizi içeriye almadığın İçin cezalandırmadım. Güçsüz Müslümanlar’ı da [sille tokat) kapı dışarı edip bir taraflarım sakatlamaman İçin cezalandırdım ki aklin başına gelsin.” Daha sonra kasapların bulundu.! tarafa yöneldi. Hayvanlan ^dizmeden önce derisini üfleyerek şişirmemeleri direktifini verdi552٠ Oradan balıkhaneye geçerek bayatlamış balıklan satmamalarım emretti. Ardından manifaturacılar çarşısına yöneldi...553٠ Hatırlanacağı gibi, faizcilikten gelir sağlayan birisinin serveti, ni yakması da bu husustaki uygulamalarındandır. En ilginci ise "Ali pazara gelir ve makamına otururdu..."554 şeklindeki rivayetten anlaşıldı, üzere daha o devirde halifenin hisbe foaliyetlerini ^dirUtmek İçin pazarda sabit bir yer edinmiş olmasıdır. c. Diger Muhtesibler aa. Dâimi Resmi Görevliler
ResUlullah (s.a.s.) ve Hu!efâ-yı Râşidîn tarafindan resmen gOrevlendirflen muhtesiblerden adlarını belirleyebildiklerimiz şunlardır: Hz. Peygamber devri Mekke muhtesibi Said b. Said b. As555 fle Medine muhtesibleri Abdıfllah b. Said b. Usayha b. 552 Etin lezzeti ile kokusunun bozulmaması ve bulaşioı hastalıkların Önlenmesi ئ؟؛ olmalıdır. Hz. Peygamber de bunu yasaklamıştır: bk. Ibn Ebî Şeybe, V, 8. 553 İbn Ebi ?eybe, IV, 515: V, 8: Ibn Sa.d, in , 28: Ibn Abdilber, III, 48: Taberst, s. 36, 40, 41: Muhibbuddin, er-Rîyâd, III, 218, 220: Ibn ManzOr, Muhtasar, XVIII, 6l;K ettânî, II, 48. 554 Taberi, Eb٥ Ca'fer M uhammed b. Cerlr, Tehzîbu’l-âsâr ve tafsUu’s-sâbit an Re-/ stilillâh mine’l-ükbâr (nşr. MahmOd Muhammed Çâkir). Kahire 1982, IV, 46555 Ibn Abdilber, II, 8: Ibn Hacer, e l- lâ e , n , 47: Halebi. m , 424: Kettâni, n, 44; Ergin, I, 310.
i
H IS B E
183
Âs5-٩٥, Ömer b. Hattâb-٩57 ve Semrâ bt. Nuheyki’l-Esediyye؛.؟؟. Hz. Ömer gOreve çıktığı zaman elinde bir kırbaç taşır, .nunla hak edene vururdu5٩5. Semrâ da çarşı pazar d ٠laşır٠emir bi'l-ma'rûf ve nehiy ani'1-münker yapardı. Aksi davranışta bulunanları elinde taşıdıgı kamçı ile menederdi56.. ResUlullah (s.a.s.) devrinde mi yoksa Hz. Ömer'in halifeliği döneminde mi görevlendirildiği tartışma konusu olan bir başka hanim muhtesib Şifâ. bt. Abdillah’tır^J. Hz. Ömer’in, bu hanımı Hz. Peygamber’in (s.a.s.) verdiği vazife ile gOrevlendirmeye devam etmiş olması da m üm ^ndür ٠٩٥2٠ Hz. Ömer tarafindan tayin edilen Medine muhtesibleri: Suleymân b. Ebi Hasme٠٩٥3, Abdullah b. Utbe ٩٥4 ve yardımcısı saib b. Yezîd’dir٠٩٥5. Abdullah b. Utbe’nin görevleri arasında uş٥r tahsili de vardır5٥٥. Ayrıca Semure b. Cundeb el-Fezârî’ye, Ehvâz’ın fethinin hemen akabinde Hz Ömer'in Basra valisi Ebu M ٥sâ elEş.arî tarafindan Sûku'1-Ehvaz bölgesinin sorumluğu verildiği bilinmektedir٠٩٥7. Semure’nin aslen bu bölgeye ismini veren meşhur Ehvâz Pazarı’ndan sorumlu olduğuna şüphe yoktur. 556 557 558 559 560 561
562 563 564
565 566 567
Ibnu'l-Uhuwe, s. 36. Halebi. n i, 424 ؛Kettânl. II, 45 ؛Ergin, I, 310. Ibn AMilber, rv, 335 ؛Kettânl, II, 44. Keuanl, II, 44-45. Ibn Abdilber. l\r, 335 ؛Kettânl, II, 44 ؛Hamidullah, İslâm Peygamberi, II, 990. Ibn AMilber, IV, 341 ؛Ibn Hazm, Cemhere, s. 150, 156; MuceyJidl, Ahmed b. Sald, et-Teystrfi ahkâmVt-tes‘îr (n؛r. M ٥sâ lakbâl), Cezâyir 1971,5. 42 ؛Kettânl, II, 44-45. H ؛٠ ،١١îdul؛ah, İslâm Peygamber',, II, 9»9. Zubej^l, s. 374 ؛Ibn Abdilber, II, 65: Ibnu'،-Es؛؛, U â'l-gâbs, II. 449 ؛Ibn Hacer, el-îsâbe, II, 13. Yahyâ b. Adem, s. 64 ؛Çâfiî, el-Umm, IV, 125 ؛Ibn Sa.d, V, 58 ؛Ibn Hazm, el-Mııhallâ, ١^ , 115 ؛Ibn Abdillxr, II, 106 ؛İbnu.l-Eslr, U â l ’l-gâbe, H, 321 ؛Ibn Hacer, el-îsâbe, II, 13, 340 ؛Ça.râni, II, 7 ؛Muttaki el-Hindl, V, 815 ؛Azm, II, 433 ؛Ergin, 1,310. Yahyâ b. Adem, s. 64 ؛Şâfiî, el-Umm, IV, 125 ؛Ibn Hazm, el-Muhallâ. VI, 115؛ Ibn Abdilber, II, 106 ؛Ibnu'1-Esîr, Usdu'1-gâbe, II, 321 ؛Ibn Hacer, el-îsâbe, II, 13. M uvatta, Zekât 47 ؛Yahya b- Adem, s. 64 ؛Ibn Hazm, el-Muhaüâ, VI, 115. Belâzurl, F u â , s. 371.
184
A S R .1
S A A D E T .T E
Y O N E T lM -P lY A S A
İL İŞ K İS İ
٦
Hz. Osman donemine ilişkin olarak, 2 dirhem yevmiye ile Medine muhtesipligine tayin edüen Hâris b. Hakem’den başkasının adına rastlanmamaktadır. Onun bu göreve getirildiğine dair kayitları, yetkisini kötüye kullanması yüzünden patlak veren olaylarm halifenin katline kadar varan çalkantılar zincirinin bir halkasını oluşturmasına b o r ؟lu y u z - ٩٥8. Hanim muhtesibler, pazarlara alıcı veya satıcı olarak gelen hemcinslerinin davranışlarından sorumlu 0İmalıdırlar5٥9. ؟ünku Asr- 1 saâdet’te pazarcılıkla ugraşan bazı hm m ların isimleri kaynaklarımızda geçmektedir. Mesela Esmâ١bt. Muharribe (ogا lu Abbâs b. Abdillah’m Yemen’den gOnderdigi parftimeriyi satardı57٥). Havle bt. Suveyb-7؟٤, Sâib b. el-Akra.’ın annesi Muleyke٠٩72, Kayletu’l-Enntâri^e573٠Hind bt. Utbe٠١74 vb. gibi. BenU Kaynukâ‘ Pazarı’nın kuyumcular çarşısında bir Müslüman kadının namusuna yöneltilen s a ld ır ı5 7 5 ٠a l i ؟verişe çıkan hanımlara menfur davranışlarda bulunulabilecegine ve emniyetlerinin temini İçin bazı tedbirlerin alınmasının gerekliliğine delâlet eden en meşhur hadiselerden birisidir. Özellikle hisbe ile vazifeli devlet memurları yanmda, valiler de gOrev alanları İçinde kalan pazarlan denetlemek ve gerekti" ginde ihtisab faaliyeti ,nirUtmekten sorumlu görünmektedirler.
568 Belâzurî, E n â , v, 47 ؛Muhibbuddtn, er-Riyâci, III, 82, 91 ؛Diyârbekrl, II, 268؛ Kcttanl, II, 267. 569 MuceylidJ, s. 43. 570 Vâkıdî, el-Megâzî} 1,89 ؛Ibn Sa.d, VIII, 300 ؛Belâzurî, E n â , 1,298-299 ؛Ibn Hacer, el-îsâbe, IV, 232 ؛Kettâm, II, 271. 571 Ibnu'1-Esîr, Vsdııl-gâbe, VII, 75 ؛Ibu Hacer, e l- îâ e , IV, 278 ؛Kettânl, II, 271. 572 I b îu ’l-Esîr, U â ’l-gâbe, VII, 270 ؛Ibn Hacer, el-îâhe, IV, 411 ؛KeUânî, II, 271. 573 Ibn Mâce, Tîcârât 29 ؛Ibnu'1-Esîr, Usdu’l-gâbe, VII, 245 ؛Kettânl, II, 337-338. 574 Taberi, Târîh, IV, 221 ؛Ibnu'1-Esîr, el-Katnil, III, 62 أZehebl, Tânh, s. 299. 575 Ibn Hişâm, III, 48 ؛Hamîdullab, İslâm Peygamberi, 1,621.
H iS B E
185
bb. Valiler ResûluUah (s.a.s.) ve Hu!efâ-yı Râçidîn’in bazı uygulamaları, tayin ettikleri valilere/emirlere verdikleri buyruklar ve onlarla yaptıkları yazışmalar hisbe faaliyetlerinden sorumlu tutulduklarım göstermededir. Mesela Hz. Peygamber (s.a.s.), Mekke valiliğine atadığı Attâb b. Esîd'e, satın alman malin kabzedilmeksizin başkasma devrinden sağlanan kârı yasaklaması٩7٥ve Mekkeliler’i bir satışta iki şart koşmaktan ... sakındırması talimatını vermişti577٠ Hatjrlanacagı üzere ayni Attab, bütün ribevi muamelelerin yasaklanmasından sonra ortaya ؟ikan faiz borçlarına ilişkin bir ihtiiaf üzerine, yasaktan e١^el açılmış kredüere tahakkuk eden faizin alacaklıya ödenip ödenmeyeceği hususunu ResUlullah’a (s.a.s.) sormuştu. Resûlullah’m (s.a.s.) İslâm’dan önce Yemen’deki Hubâşe-٩78 ile Abdu’l-Kayslar’ın memleketinde tertiplenen Suhâr ve Debâ panayırlarma bizzat iştirak ettiği anlaşılmaktadır-٩7؟. Hz. Peygamber (s.a.s.) tarafından, Uman’a umumi bir vali ve Debâ’ya müstakil bir idareci-valinin (Huzeyfe) atanması tesadüf eseri olmamalıdır580. Muhtemelen ikinci vali özellikle Deba panayırından sorumlu idi. Hulefâ-yı Râşidîn devrinde de valilerin hisbe faaliyetlerinde bulundukları görülmektedir. Meselâ, daha önce geçtigi üzere, Şam valisi Muâviye b. Ebi Sufyân’ın altın veya gümüşten mâmul bir su kabını agırlıgı daha fazia gelen a^mı cins sikke karşılığında sattıgmı haber alan Hz. ٥ mer derhal gOnderdigi tâlimatla bu tür muamelelerin câiz olmadığını bildirmişti. Yine valilerinden Ebu 576 577 578 579 580
Ibn Mâce٠Ticârât 2٠. SerahsJ, el-Mebsût, XIV, 36. Ibn Hanbel, el-Musned, IV, 206 ؛Yâkût, II, 210-211. Hamldullah, İslâm Peygamberi, 1, 1009. Belâzurl, Ettsâb, I. 529 ؛Hamldullah, el-Vesdik, s. 164 ؛a.mlf, İslâm Peygamberi, 1.1009.
186
A S R -1
s a
Ad e t .te
y
. n e t j m . p îy a s a
İL İŞ K İS İ
1
Mûsâ el-Eş‘arî١ye gOnderdigi bir buyrukta, aralarında cins birligi bulunan iki malin, peşin dahi olsa, forklı miktarlarla degiştirilemeyecegini açıklamıştı. Valilerine gOnderdigi bir fermanda da domuzlarm öldürülmesini ve bedellerinin cizyeden düşülmesini' emretmişti؛®؟.
Hz. Ali, Mısır valüigine ta^dn ettigi Eşter’e, toplumsal dUzC'^ nm b e k â sın ın :!fç ü e m e z unsurlarırasında sa y d ^ tuccar, ! ا natkâr ve çiftçileri hem koruması hem de denetlemesi, fiyatları, alıcı ve satıcıların zarar görmeyeceği seviyede tutması tâlimatını. vermişti82؟. Bunlar ve benzeri diger haberlerden anlaşılan odur ki başkentte bizzat devlet başkam, eyaletlerde valiler/emirler hisbe faaliyetlerine nezaret ediyorlardı؟®؟. cc. Kumandanlar Valiler gibi, ardı arkası kesilmeyen fetihler İçin gönderilen orduİarın kumandanları da bölgelerinde devlet başkanına vekalet eden en piksek rütbeli memurlar olarak çeşitli iktisadi kuralların tatbikinden sorumlu tutuluyorlardı. Meselâ Halife Ebû Bekir Şam ordularının kumandanlarına gOnderdigi bir tâiimatta ribâ diyarında bulunduklarım, yanılıp altın, gümüş ve yiyecek mad. delerini kendi cinsleri ile ferklı a^rlıklarda alıp satmamalarını emretmişti ^؟. Daha önce bildirildiği üzere Hz. Ömer, Sâsânîler’e karşı savaşan ordu kumandanlarına verdigi buyrukta gümüş süslemeli kılıçları dirhem karşılığında satın almamalarım emretmişti. Orduİarının kumandanlarına gOnderdigi bir yazılı tâiimatta Hnisfi581 582 583 584
Ebû Ubeyd, s. 52 ؛Ibn Zenceveyh, 1 ,180, 271 ؛Hamidullâh, el-Vesâik, s. 509. Şerî ؛er-Radî٠s. 431. 432.436,438 ؛Nuveyri, 22-27. HamlduIIah, İslâm Peygamberi, II, 993. ibn tlacer, el-MeUılib, I, 388 ؛Hamidullâh, e l - V â k , s. 389.
H IS B E
187
yanlar’in Müslüman pazarlarında kasaplık ve sarraflık yapmalarina izin verilmemesini bildirmişti. Bunun sebebi, kendi İnançİarına uygun .imakla birlikte Islâm’ın yasakladıgı bazı ga^-i meşrû eylemlere Müslümanlar’ı da bulaştırmaları endişesi İdi585. Yine kumandanlarından Nâfi‘ b. Abdilbâris'e köle alrm-satımlarında kardeşlerin birbirinden ve çocukların annelerinden ayırılmamaları tâlimatını vermişti586.
dd. Zabıtalar Hz. Ömer’in, muâmelatla flgili dini hükümleri bflmedikleri ve ölçü-tartıyı dogru yapmadıkları İçin Müslüman pazarlarında satış yapmalarım yasakladıgı acemlerin ticaretten menedilmelerini sağlayacak zâbıtalar (hâris, çog. hurres) görevlendirdiği daha önce geçmişti. Bundan, bazı kolluk kuşetlerinin zaman zaman pazar denetimlerinde bulundukları anlaşılmaktadır. ee. Geçici Görevliler Daha önce zikri geçen çeşitli rivayetlerden anlaşıldığına göre Hz. Peygamber (s.a.s.), sürekli muhtesibler yanında, gerektikçe geçici memurlar da vazifelendirmişti. Ibn Ömer’den gelen, ResUlullah (s.a.s.) zamanında satın aldıkları ,dyecekleri satmadan önce, aldıkları yerden başka bir yere nakletmelerini sağlayacak birflerinin gönderfldigine dair rivayet buna misaldir. Hz. Ömer yahut Abdullah b. Ömer’in Medine Müslümanları’nın ellerinde^ bütün içkileri imha etmekle görevlendirfldiklerini bfldiren haber de böyledir٩87. 58Ş İbn Ruşd. el-Beyan, K , 311. 352-353, 363. 586 SaJd b. Mansûr b. Şu‘be el-H ٠rasâııî, esSıtnen (nşr. Habîburrahmân d-A.zaml), Beyrut '1405/ 1985, II, 247. 587 Ibn Han bel, el-Musned, n , 7 1 ,133 ؛Hâkim, IV, 144-145 ؛İbn Teymiyye, el-Hisbe, s. 110 ؛SuyOtl, el-Hâvî, 1 ,163-
188
A SR -1
SA A D ET’TE
Y ٥ N E T ؛M - P lY A S A
IL ،? K !S I
Hıüefâ-yı Râşidîn'in, zaman zam.an bu tür uyguلamaلa^da b^unduldarı an^açdmaktadır. Meselâ Halife Ömer’in, Abdurrahman b. Avfı Medine’ye gelen bir ticaret ke^anm m muhafazasına yardımcı .imakla görevlendirdiği ^ikarıda zikredilmiştk İşte teşkilât yapısmı ؟izmeye çalıştığımız hisbe ınUessesesi -ayni isimle anılmasa dahi- henüz Hz. Peygamber (s.a.s.) döneminde kurulmuş ve sonraki devirlerde kâmü şeklini alacak olan kurumun temelini teşkil etmiştir. Bu demetoir ki, hisbe teşkilâtı bazı müsteşriklerin ileri sürdükleri gibi fe.tihlerle beraber İslâm’a girmiş bir Roma mUessesesi olma^np beşer medeniyetine Müslümanlar’ın armaganıdır58٥. Asimda .müsteşrikler İslâmiyet’e ait pek çok şeyin önceki din yahut medeniyetlerden aşırıldıgım ispatlama psikozu içindedirler. Halbuki Müslüman yazarlar seleflerinin tecrübelerinden faydalandıkları hususları komplekse kapılmadan bildirmektedirler. Mesela Hz. Ömer’in divan teşkilâtını kurması, Medine savunmasmda şehrin etrahna hendek kazılması veya Tâif kuşatmasında mancınık kullanılması gibi bazı mâli ve askeri hususlar bunlardandır. d. Agoranomos ve Muhtesib Müsteşriklerin iddiasına göre Romalılar, şehirlerinde muhtesibinkine benzer işlevler gören 'agoranomos’lar (şehremini) vazifelendirirlerdi. Zaman ve mekân değiştikçe sorumluluk alanlan farklılaşan agoranomoslar, bu değişime paralel olarak ‘astynomos’, .aedile’, ‘prefect’, ‘eparch’, ‘logisters’, ‘curator’, ‘eirenarh’, ‘episcopos’ gibi isimler almışlardıı.589. Mevcut deliller ışığında, MUslUmanlar’ın hisbe mUessesesini Romalılar’dan aldıklannt kabullenmek İçin'hemen hiç bir sebep yoktur. Çünkü -her ne 588 Khan. "Res٠urce AU.cation..." , s. 139. 589 Foster, Benjamin R .١"Agoranomos and Muhtasib", JESHO, c. 197., s. 128-144.
mil, Leiden
I ا
H IS B E
189
kadar pazar denetimine ilişkin görevleri benzerlik arzediy.r göriinse bfle- hisbe teşkilâtı emir bi’l-ma‘rû ؛ve nehiy ani'1-münker gibi Kur’ânî bir esasa dayanmakta olup muhtevası Roma ‘agoranomos’u veya Bizans ‘prefect’ininkinden farkhdır. Hisbe teşkilatı١İslâm Devleti’nin toplumsal değerleri yaşatmasına İmkân veren» dinin ruhuna uygun tabii bir ihtiyaç olup sadece pazarlan denetleyen ve belediye hizmetlerini düzenleyen sekliler bir kurum degildir55Q. II. MUHTESİBİN GÖREVLERİ
Maalesef Asr-1 saâdet’deki müesseseler ve' bunların işleyişleri hakkındaki mâlumat yeterli fikir edinmemize İmkân verecek diizeyde belgelenmiş değildir. Hisbe literatürü, muhtesiblere mesleki tavsiyeler içermesi, esnafla sanatkârların uyacakları teknik standartlan belirleyip yOnelebflecekleri muhtemel hfleleri ortaya koyması bakımından sonraki dönemler İçin kaynaklık ediyorsa da, Asr-1 saâdet’teki tatbikat hakkında kanaat oluşturmaya yeterli değildir. Dolayısıyla 0 dönem muhtesibinin görevleri, farklı flim dallarına mahsus eserlerin muhtelif kısımlarından derlenen bflgfler ışığında ana hatları fle şu şekilde siniflandirilabflir: A .P A Z A R N İ Z A M V E İN T İZ A M IN IN T R M İN İ
Tarflı bo^mnca iktisadi bağımsızlık siyasi bagımsızhgın en önemli unsurunu teşkil etmiştir. Ticaret İçin Filistin, Yemen ve Bahreyn-Uman bölgelerini dolaşmış, saygıdeger, güvenilir, tecrübeli bir tâcir9؟i ve Mekke müşriklerinin, BenU Kinâne yurdunda imzaladıkları antlaşma592 neticesinde itttfakla uyguladıkları şiddet590 Khajı, s. 139. 591 HamldulJah. Islâm Peygamberi, II, 1014. 592 Buhari, Hac 45 ؛Cihâd 180; Miislim, Hac 344; Ebû Davud, Menasik 86; Feraiz 10.
H !S B E
191
ve bunun böyle sürüp gitmesi devletin istikbali açısından sorun teşkil edebilirdi. Kaldı ki MUslUmanlar asla, "Araplar'ın mallanndan ne kapsak kârdır ؛bu hususta mesul ve günahkâr olmayız. Çünkü onlar hak yolda (!) degiller..."595 zihniyetine sahip Yahudiler'in insahna terk edilemezdi. Diger pazarlar MüslUmanlar.a yaramadıgına göre yapılacak ilk İş onlann hâkimiyetinde şer‘î ahkâmm yürürlükte oldugu müstakil bir pazar kurmaktı. “Hz. Peygamber (s.a.s.) Nebit Pazarı'na giderek bir göz attı ve ‘Bu asla sizin pazannız olamaz,' bu^nırdu. Sonra [başkaj bir pazara ^ tti ve (^ne] ‘Bu asla sizin pazarınız olamaz,' buyurdu55٥٠Sonra [ileride Medine Pazarı adını alan) bu pazara döndü, etrahnı dolaştı ve '[İşte) sizin pazannız budur ؛bu [pazar] daraltılmayacak57 ؟ve burada vergi alınmayaca^ır,' buyurdu.598" Semhudlnin benzer rivayeti şöyledir: “Bir adam Nebi'ye (s.a.s.) gelerek ‘Ey Allah’ın el؟isi (s.a.s.)! Pazar İçin [uygun] bir yer gördüm, [gelip bakmaz mısiniz?]' dedi. Bunun üzerine [Hz. Peygamber] onunla beraber Medine Pazan'nın bugünkü yerine gitti ve ayağını [yere] ١nırarak ‘[İşte] sizin pazarınız budur; bu [pazar yeri] daraltılmayacak ve burada asla vergi alınmayacaktır,' buyurdu.555" ResUullah (s.a.s.) tarahndan seçüen pazar yeri BenU saide bölgesindeki kabristand.ı. ilk önce yeni teşebbüse karşı çıkan BenU saide daha sonra rıza gösterdi٥٥٥. Bazı hadislerinde pazar yerlerini şe^anlann ordugâhı olarak nitelendiren Hz. Peygamber (s.a.s.)٥٥i, ilk kurdu^ı pazarın 595 TaberJ, Câtniu'1-beyân, III, 226-227 ؛Kurtubl, ^ ٠118: Ibn Kesir, Tefsir, II, 51؛ Ali, Cevâd, el-Mtıfcıssalfi târihıl-Arab kahle'1-îslâm, Beyrut 1968-72, VII, 419. 596 Bir başka rivayette BenU Kayilukâ. Pazarı'na gittigi kaydedilmektedir ki buna göre söz konusu pazar Ben٥ Kaynukâ‘ Pazarı olsa gerektir; bk. Ibn ?ebbe, 1,304. 597 Hadis metninde bu fiilin karşılığı 'lâ yuntekasanne’ olup nâşir M. Fuâd Abdulbâkî ' ئyubtalenne’ şeklinde açıklamaktadır. 598 Ibn ?ebbe, I, 304 ؛Ibn Mâce, Ticârât, 40. 599 Belâzurl, Futûh, s. 28; Semhodl, 1.540. 600 SemhOdl, I, 540. 601 Miislim, Fezâüu’s-sahâbe 100; Ayrıca bk. Müslim, Mesâcid ve mevâdiu's-sa!ât 288: Ibn Hanbel, IV, 81.
1 190
A S R -1
S A Â .E T .T E
Y ٥ N E T ٤M " P J Y A S A
İL lŞ K lS l
li ambargoya mâruz kalarak bü^ik Sikmtılara dü؟mü593 ؟bir insan olan Hz. Peygamber (s.a.s.) iktisadi bağımsızlığın önemini muhakkak çok iyi biliyordu. Allah'ın inâyeti ve bu tecrübelerin kazandırdığı ferâsetle, hicretinin ardından ilk i ؟olarak siyasi ve iktisadi yönden mümkün mertebe güçlü bir devlet kurma١n hedeflemişti. Bunun tahakkuku İçin, bir yandan, hem Müslümanlar'ın siyasi hâkimiyetini hem de kendisinin devlet başkanlığını pekiştirecek olan ve günümüzde bazı ilim adamlannca ‘Medine Anayasası’ diye adlandırılacak kadar bü^hik önem taşıyan muahede gerçekleştirilirken, diger yandan MUslUmanlar’a ait, onlar؛n güdümünde, İslâm ahkâmının uygulanacagı bir piyasa tesis edilmeli idi. İşte bu tür etkenlerle, daha sonra ‘Medine Pazarı’ şeklinde anılacak olan pazar kuruldu. a. Yeni Pazarlar Kurulması Gerek hicretten önce gerekse sonra iktisadi hususlarda da âyetler iniyor, çeşitli hükümler vaz’ ediliyor, bazı cahiliye adetleri yasakİanıp bazıları tâdil ve tashihe tâbi tutulurken yeni yeni kaideler konuyordu. Ancak bütün hükümlerin derhal uygulamaya geçirtilmesi, sağlıklı ve sürekli bir tatbikat İçin uy^ın şartlann yaratılmaSI gerekiyordu. Çünkü Medine pazarlannda594 genellikle müşrik veya Yahudi tacirler hüküm sürüyorlardı. Dogal olarak onlar ticari faaliyetlerini ya kendi dini anlayışlarına ya da cahiliye âdetlerine gOre yürütüyorlardı. Halbuki İslâm bunlardan bazısını yasaklıyor ve yeni piyasa kuralları koyuyordu. Her türlü gayr-i meşr۵ muamelelerin cereyan ettigi ortamlarda MüslUmanlar'ın İslâmî hükümleri uygulamaları şüphesiz zorlaşacak, karşıhklı güven kolay kolay sağlanamayacaktı. Ayrıca gayr-i mUslimlerle yapılan ticaret -piyasaya hâkim oldukları İçin- daha çok onlann lehine idi 593 tbnSa.d, 1,208-210. 594 Medine pazarları İçin bk. Ibn Şebbe. I. 305-306.
HISBE
193
(s.a.s.) k u rd u g u rakip pazari s a b .te etm ekte tereddüde düşm eyip derhal m üdahalede b u lu n d u . Pazarın BenU saide bölgesindeki yeni yeri Yahudi yerleşim alanından, K â'b’ın k.layca sa b .te edemeyeceği kadar uzam adır. Yeni pazan n , M escid-i N ebi.nin yanında, B uthân V adisi'de, M edine'nin hem en hem en m erkezinde, ^riş-çıkış y .lla n üzerinde yer alması ve şehrin tü m ü n e hizm et verebüecek k .n u m d a bulunm aSI,
Hz. Peygam ber'in (s.a.s.) ٠n u , Kâ.b b. E şrefi daha da delirtecek
bir yere nakletm ekten kastinin ne olduğunu açıklam aktadır, ؟ü n kü eger Kâ'b, Baki' pazan girişim ini sırf kendi bölgelerine tecavUzde b u lu n u ld u ^ ! İçin sabote etm iş olsa idi, o n u n kendilerinden uzak başka bir bölgeye taşınm ası ile niçin iyice delileşsin?.,
b. P azar N izâm nâm esi B ütün bunlar, p a z a n n k u ru lu şu n a üişkin hadise ve y o ru m la n içerm ektedir. A ncak mesele b u rad a bitm iyordu. Aksine, satıcı ve alıcıların alışık oldukları ve yakınlığı sebebi ile yegleyebüecekleri diger p azarlan bırakarak yenisine yönelm elerini m ü m k ü n kılacak şartlan sağlam ak gerekiyordu. İşte b u n u n da bdincinde olan ResUlullah (s.a.s.), p a z a n n rüchâniyetini yeterince arttıracak kadar önem li bazı cazip kaideleri k u ru lu şu ile birlikte vaz' etm işti. Y ukarıdaki rivayetlerden açıkça anlaşıldığı üzere ResUlullah (s.a.s.) iki önem li kural ko)TOUştu: 1) P azar vergisi alınm ayacak ve 2) D evam lı sabit yerler edinüm eyecekti.
aa. Pazar Vergisi Hz. Peygam ber’in (s.a.s.) ifadelerinden ve kaynaklardaki bilgilerden anlaşıldığı üzere Câhihye d ö n em in d e kurulan pazarların Ç0 gunda bir çeşit pazar vergisi alm ıyordu. Kister’e göre vergiden m u af yeni pazar k u rm a girişim i, Hz. Peygam ber’in (s.a.s.)
٦ ١ 192
ASR-J
s a Ad e t . t e y ö n e t i m
- p i y a s a اL1 ؛K اSI
yerini, in san ian dünya lezzetlerine dalm aktan m eneden ö lü rn ü .2 ve M ahkem e-i K übrâ’da kurulacak adalet terazisini hatırlatan en önem li u yancılardan sayılan kabristan bölgesinde seçmek suretiyle belki alıcı ve satıcıyı m ânevî denetim altında tutm ayı hedeflem içtir. Burası, yakınına inen bir binici devesinin palanını bıraksa, alış veriş ederken görebileceği kadar açık b ir alandı٥٠3. P a z a ry e ri .la r a k ٠ bölgeyi seçm eden önce “ResUlullah (s.a.s.) Bakî٤ ez-Z ubeyr [bölgesinjde çadır k u rd u ve ‘[İşte) b u sizin paz a n n ız d ır,’ b u ۴ ırd u . H em en akabinde Y ahudiler’in reisi Kâ‘b b. E şref geldi, İçeri süzülerek çadırın iplerini kesti. B unun üzerine Hz. Peygam ber (s.a.s.) ‘ö n e m li değil. G erçekten ben b u n u , unu d ah a d a d elirtecek b ir yere nakledeceğim ,’ buyurdu, s .n r a ٠ pazari, şim d ik i M edine P azarı’n ın b u lu n d u ğ u yere taşıdı ve şu emri verdi: ‘İşte b u sizin p azarın ızd ır, b u ra d a devam lı sabit yerler ed in m ey in ٥.^ (yani sabah erken gelen dfledigi yere yerleşsin); b u ra d a h iç b ir vergi alın m ay acak tır.’٥٥5” H adisenin geçtigi Baki‘, BenU K aynukâ‘ Y ahudfleri’n in bölgesinde olup٥٥٥ BenU Kaynukâ‘ P azarı’n a yakındı. Bu pazar 0 d ö n em in M edine'sinde, Yahudfler’in elindeki iktisadi güç ve hâkim iyetin de etkisi ile, en ç .k ragbet gören pazardı, ö y le ki cahfliye M ekkesi’n in b ü ^ ik serm ay ed arların d an k en M ü slü m an .l u p hicret ettigi M edine’de tüccarlık m esleğini sü rd ü rm e k İçin pazar yerini s .r a n A bdurrahm a n b. A ^ a BenU K aynukâ‘ Pazarı gösterüm işti٥٥7. Kâ‘b b. Eşref, iktisadi nüfu zları üzerinde oluşturacağı tehlikenin bü^niklüg ü n ü çok iyi bfldiginden, halkının çıkarlarını k o rum ak İçin, ileride çıkabilecek çatışm aları dahi göze alarak, Hz. Peygam ber’ifl 602 Ibn Mâce, Ziihd 31 ؛Tirmizl, Kıyâmet 26 ؛zuhd 4 ؛Nesâî. Cenâiz 3. 603 ^m hüdî, I, 541. 604 Hadis metninde bu fiilin karşılığı . ئtetehaccerû' olup, 'tahcir (yani etrafinı taşla ؟evirmek) suretiyle temellük etmeyin,' anlamındadır. 605 Semhodl, I, 540. 606 Semhodi, 1.539. 607 Buhar؛, B u ^ ' 1, 49 ؛Menâkibu'l-ensâr 3.
194
A S R .1
SA A D ET’TE
Y .N E T IM - P J Y A S A
IL IŞ K J S I
Ukâz’i vergisiz panayır uygulamasını adapte etmeye niyetlendiginin göstergesi olabilir. Resûlullah’ın (s.a.s.)j bi’setten sonraki ük Uç’senenin ardından hicrete kadar geçen on yıl zarftnda. mütemadiyen Ukâz, Mecenne ve Zu'1-Mecâz pana^rlanna giderek halkı İslâm’a davet ettiğine dair rivayetler^8 Kister’in görü؟üne güç kazandırmaktadır. Çünkü böylelikle Ukâz’daki tatbikatı gören ve önemini anlayan Hz. Peygamber'in (s.a.s.) aynısını Medine Pazarı’na uyarlaması gayet mâkul görünmektedir. Herhalde bu uygulama, Ukâz’m 0 dönemin en meşhur ve revaçta panayırlarından olmasında rol oynamıştır. Ona göre bu uygulamanin diger yorumu da ‘es-sûk sadaka’٥٥5 (yani pazar yerinin, ResUlullah’ın (s.a.s.), ümmete vakh oldugu) fikridi^J.. Muhakkak Hz. Peygamber’in (s.a.s.), vergi ahnmadıgı takdirde satıcıların yeni pazarı tercih edeceklerini büecek kadar ticari tecrübesi vardı. Çünkü kâr arzusu ticaretin en önemli dürtüsüdür ve vergisiz kazanç daha piksek kâr demektir. Ayrıca vergiden muafiyet maliyetleri azaltacağından fiyatlar da düşme egilimi gösterecektir. Dogal olarak, diger pazarlara kıyasla düşük fiyatlardan İşlem gören mâmuller fazla müşteri çekecektir. BenU Kaynuka' kabilesinin, kendi pazarlarım parselleyip ücret mukabüi kiraya verdikleri gibi tüccardan da pazar resmi aldıkları٥؛؛, dolayısıyla kira ve vergilerden muaf yeni pazarın, söz konusu en güçlü rakibine karşı büyük avanta) saglayacagı hesaba katılırsa, bu muafiyetin isabetlilik derecesini daha iyi kavranır. Aksi bir kayda rastlanamamasından pazar vergisi muafiyetinin Hu!efâ-yı Râşidîn devrinde sürdürüldüğü anlaşılmaktadır. 608 Ibn Sa‘d ٠1,216 ؛Ibn Hanbel, el-Musned, III, 322, 339,492 ؛Ibo Kesir, el-Biddye, III, 140-141 ؛Kettânl, II, 379. 609 Ibn Şebbe, I, 304 ؛SemhOdl, I, 540. 610 Kister, M . “The Market . f t h e Prophet”, JESHO, c. IX, Leiden 1965, s. 276. 611 Erkal, MeJrmet, ""İslâm Hukukunda Ah؟-Veri?te Kâr Haddi” Araştırmasına Dâir Tenkidi Görüş: 7”, İslâm Hukukuna Göre Alış Verişte Vâde Farkt ve Kâr Haddi, Istanbul 1987, s. 204.
HISBE
195
Bununla birlikte muhtemelen k.laylık sagladı^ İçin diger vergilerin pazar yerinde t.plandıgına dair bazı rivayetler aktarılmaktadır. Mesela Hz. ٥ mer ve Osman Medine Pazarı.nda u۵؟r ver^si tahsilatı yapmı؟lardn٠٥٤2. Bazı kaynaklara göre İslâm tarihinde pazar vergisi ilk defa Ziyâd b. Ebihi’nin valiliği devrinde konulmu؟tur٥J3. bb. Pazar Yerleri Kanaatimizce pazar yerlerinin sahiplenilmemesi ilkesi, tüccar arasında adaleti gözetmek, buna karşılık sabah erken kalkanın ٠ gün İçin kullanabileceği yere tezgâh kurmasına izin vermek suretiyle tembellik ve gevşeklik göstermeden ticarete sarılmasını özendirip ticari hayata canlılık kazandırmak gibi gayelere m âtuf olsa gerektir. Zamanla bu ilkenin ihlâline yönelik bazı girişimler olmuşsa da Hz. Peygamber (s.a.s.) bunların üzerine ısrarla gitmiştir. Meselâ Resûlullah (s.a.s.), koydugu yasaga ragmen pazar yerinde kurulan bir çadırı yaktırarak٥i4 imtiyazlı kişilerin türemesini engelleme yönündeki kararlılığını göstermiştir. Tedbirler m e n s in i vermiş .im ali ki, ifadelerin zımnından pkarılabildigine göre, tüccar bu pazara ragbet etmiş ve dolayısıyla yeterli müşteri bulmuş demektir. Çünkü orada çadır ve binalar kurma teşebbüsü rağbetin ve kökleşme ga۴ tinin göstergesidir. Bazı ipuçlarından, pazara Yahudiler’in dahi ilgi gösterdikleri sonucunu çıkarmak mümkündür٥i5٠ Söz konusu kuralı İhlâl teşebbüslerine sonraki dönemlerde de Iaşılanmıştır. Ancak Hulefâ-yı Râşidîn .tarahndan bunlara karşı 2 لﺀMuvatta\ Zekât 47; Yahyâ b. Adem, s. 64; ibn Hazm. el-Muhallâ, VI, 115; Ya'köbî, e t-T â r îh , II. 168. :; لİbn Ebî Şeyt ؟. IV. 488; VII, 248. & دإm hûdı,I,540. 15 ا ؛Tirmizi, Teftir 41.
196
ASR-1 SAADET.TE YONETJM-PIYASA
il iş k is i
ayni kararlı tutum sergilenmiştir. Meselâ Hz. Omer, Ebû Süfyâ. b. Harb’in evinin önüne inşâ ettigi seklin derhal ve bizzat yıkmasını saglamıştır٥ı٥. Yine bir adamın pazar yerinde kurdugu sabit tezgâhı halifenin kendisi imha etmiştir٥٤7. Erken davranan pazarcının ٠ gün İçin diledi^ yere yerleşebileceği kuralının da başta yeni kurulanlar .im ak üzere bütün şehirlerde uygulandı, görUlmektedir«؛. Halife Ali’nin, bazı pazarcıların y ap tırd ı. sabit tezgâhlan hemen yıktırdığı ve burasının namazgahlar gibi Müslümanlar.111 ortak mali olup, erken davrananm 0 gün İçin dilediği yere yerleşebüecegi şeklindeki kuralı hatırlattığı rivayetler arasındadı^J.. Bununla birlikte KUfe pazannda dolaşırken yagmura )'akalana. Hz. Ah'nin buradaki bir çadıra sığındığına dair rivayetten«, baZI özel durumlarda veya .inU birlik olmak kaydı ile portatif ko. runaklar kurulmasına izin verdigi sonucunu çıkarmak mümkündür. Muhtelif rivayetlerdeki ‘gıda pazarı’, 'manifaturacılar çarşıSi’, ‘hayvan pazarı’, ‘köle pazan’, ‘balıkhane’ gibi ifadelerden an!aşıldı, üzere Asr-1 saâdet’teki pazarlarda hayvanlar, köleler ve diger mallar İçin ayrı ayrı yerler tahsis edilmiştir. Bu düzenlemede pazar intizamı yanında hijyenik şartların gözetilmiş oiraası muhtemeldir. Söz konusu iki önemli kural yanında pazardaki alıcı ve satıcıİarın uymaları gereken bazı davranış normları oldugu da anlaşıl* maktadır. Meselâ pazarlarda dolaşanların sadaklarındaki okların 616 617 > 618 619
Ezrakı, II, 236. Ibn Ebl Şeybe, IV, 488; Ibn Zenceveyh, I, 255; Ibn Şebbe II, 750; Muttaki el. Hindi, V, 815; Azm, II, 435. Taberi. Tan^, IV,4 5 6 ; رIb^y’l-Esîr^ e l - f m U , n, 529; s . f ; t b n EbîŞey^, IV, 488; Ib n ^ n cev q fi, 55؛, 254, ; ؛Belâz١٥٠' F u â s. 297; Beyhakl, e s S u n e n , VI, 151; Muttaki el-HindI, V, 816, 620 Ibn Ebl Şeybe, IV, 515; TabersI, s. 36.
م H JS B E
197
temrenlerini elleri ile gizleyerek kimseye zarar vermemelerinin emredilmesi böy!edir٥2i.
c. ؟evre Düzenlemesi Sadece pazarların i ؟düzenini sağlamakla yetinmeyen ResUlullah (s.a.s.), hemen hemen her gün birka ؟tanesi konup kalkan, develerden kurulu ticaret kervanlannın oluşturduğu٥22 trafiğin akışını kolaylaştırmak İçin gerekli şehir İÇİ düzenlemeleri de gerçekleştirmişti. Bizzat kervan ticareti yapmış bir kimse olarak, şehir trafiğinin serbestliğine rağmen, yeni kurulan mahallelerdeki sokakların, iyice yüklenmiş iki devenin karşılıklı geldiklerinde birbirlerine değmeden rahatlıkla geçebilecekleri genişlikte tutulmasını emretmişti. Bu genişliği ise 7 zirâ olarak belir!emişti٥23. Muhtemelen ^ n e ayni sebeple yollar üzerinde oturulmasını yasaklamışt!٥24. Hz. Ömer devrinde kurulan Basra, KUfe ve Fustat gibi şehirlerin planlarında yollara özellikle dikkat edilmişti. Kurulacak yeni şehir İçin seçüen bölgenin merkezinde cami ve pazar yeri belirlendikten sonra güçlü bir atıcının dört yöne doğru attığı okların düştüğü noktalardan ötesi parsellenerek yapılaşmaya açılmıştı. Ortadaki alanın etrafi sınır tecâvüzü ihtimaline karşı hendekle çekilmişti. Bizzat Halife Ömer'in emri ile ana yollar 40 veya 60 zirâ, tâli yollar 20-30 zirâ ve sokaklar da 7 zirâ genişliğinde tutulmuştu٥25٠Yolların günümüz şehirlerinde dahi nadiren rast621 Buhârî, 67. «22 HamJduUah. îslâm Peygamberi, II, 1140. «23 Buhârî, Mezâlim 29 ؛Müslim, Musâkâî 143 ؛Hamîdullah,/s/dm Peygamberi, II, 1140-1141. «24 Buhâr>؛Mezâlim 22 ؛Isti'zân 2 ؛Müslim, Libâs 114 ؛Ebû Dâvud, Edeb 12 ؛Tirmizj, îsti.zân 30. ٥25 Taberi, Târih, rv, 44-45 ؛MâverdJ, el-Ahkâmu’ssultâniyye, s. 226 ؛Eb٥ Ya'lâ, s. 212-213 ؛Ibnu'1-Esîr, el-KâmıU II, 529.
198
ASR-1 SAADET.TE Y٥ N E T ١ M-PIYASA İLJÇK Î5I
1
lanacak kadar geni ؟.tutulmasının en önemli sebebi sürekli hare ket halindeki .rduların sevkini k.laylaçtırmak olmalıdır. Çünkü yeni kurulan şehirler ayni zamanda garnizon Ozelligi ta ^ < ؟ıma ok kısa zamanda hızla gelişerek etraflarında antik kentleri ^mttuktan sonra dahi, kuruluş planlarında geni؟ .tutulan yollan sayesinde gayet rahat nefes almış olmalıdır
^
Cami ve pazarın ؟ehrin merkezinde içi ؟.e yer almalan Is lâm’da dünya fle ahiretin ؟atışma degfl uyum İ؟ . inde yürüdüğü nün resmidir ؛.dünya nimetlerinin kapısı olan pazara giren insan -lan ahiret saadetinin kapısından uzaklaştırmama gayretinin yan .sımasıdır Halife ٥ mer١.bazı mallann başında toplanarak yollan kapa tan tüccarı elindeki kam !؟fle dagıtarak ge ؟işi engellenmemelerini Yine üzerinde bulunduğu yolu daralttıgı İ .sag!ardı62٥؟ in bir de -mirci körüğünü tahrip etmiştir٥27. Halife Ali ise atik su ve kana llzasyonların yollara akıtılmasını yasaklamışt!r٥28٠ -
arşı-pazarlar, disiphnin temini ve ahkâmın tat -bfldni kolaylaştıran ön şartlardan olmaları yanında devletin ikti sadi hayata hâkimiyetinin göstergesidirler. Kanaatimizce Hz.
^ettirebileceğini veya üst makamlara konuya flişkin tavsiye ve tçkflflerde bulunabileceğini gösterir. "J^^^pnumuzla doğrudan flgili gibi görünmemekle birlikte baa devlet adamlarının yeni pazar yerleri tesisinde şahsî İmkânlarını, seferber edebfldiklerini gösteren iki örneği zikretmeden g e ؟em eyecegiz: Mısır valisi Amr b. Âs taraflndan Hz. Ömer adına Dâ٠ 626 . k Sa.d, V, 60 ؛TaberJ, Târih, IV, 224 ؛Ibnu.I-Cevz؛, Menakıb, s. 112 ؛Muttald el-Hindl, V, 815-816 ؛Azm. II, 435 ؛Ergin, I, 311. 627.İ ؛Ibâîni, s. 273 ؛SembOdl, I, 541. 628 Muttaki el-Hindl, V, 816 ؛Azm, II, 435.
H JS B E
199
س1,ا# ة٠ﻟﻞ«ﺀل1ﺀ£٤، اﺀة؟l i f i Ç İ İ Ş / a n i > o ٠٠öieâz’d ؟iıyaşayan biricinin Mısır’da topragı bulunmasını h . ؟karşıjamayıp pazar yeri .larak kullanılması emrini vermişti. Bunun üzerine, 0 yer köle pazarı haline getirilmi؟ti٥29. Basra valisi Abdullah b. Amir’in de, ba ؟gösteren ihtiya ؟üzerine kendi parası üe satın aldıgi bazı evleri yıkarak yeni bir pazar yeri açtığı daha önce geçrnişti. B. F l Y A T
d e n e t im i
Eşyanın fiyatına müdahale etmeden önce, onun arzedüdigi piyasayı düzenlemek, ticari faaliyetlere nizam vermek ve bunlan kanunlara bagla^p boşlukları ahlâki kaidelerle doldurmak gerekir. Her türlü olumsuz müdahalelerden ve kötü etkileri bulunan muamelelerden arındırılmış piyasadaki fiyat mahn dogal fiyatıdır. Buna müdahale zarureti dogması halinde iktisat kanunlarına göre hareket edilmehdir٥3٥. Yukarıda geçen SeymUne hadisi, Hz. Peygamber’in piyasa fiyatlarına y a b a n , olmadığını göstermektedir. Resfilullah’ın (s.a.s.) yapay fiyatlandırmalara karşı ç ık tı, da bilinmektedir. Bu hususta Kayletu’l-E n m â ri^ ’yi dinleyelim: “Nebi, umrelerinden birisinde ihramdan çıkmak İçin Merve’ye geldi. Bastona dayanarak gelip huzuruna oturdum ve dedim ki: ‘Ey Allah’ın elçisi (s.a.s.)! Ben alim satım İşleri ile ugraşan bir kadınım. öyle olur ki bir mal satın almak isterim ve ona, düşündüğümden düşük fiyat veririm. Sonra almak istediğim fiyata gelinceye kadar arttırır dururum. Yine öyle olur ki bir mal satmak isterim ve ona, duşündügümden yüksek fiyat takdir ederim. Sonra satmak istedigim fiyata gelinceye kadar düşürür dururum. [Ne dersiniz?].’ Bunun üzerine ResUlullah (s.a.s.) bana ‘Ey Kayle, öyle yapma! Ancak, satın almak istediğin şeye, düşündüğün fiyatı ver» ister Ibn Abdilhakem. s. 92 ؛Suyütî. Husn, I, 134. Yeniçeri. İslâm iktisadi, s. 381.
1 20.
ASR-1
s a Ad e t . te y o n e t im . p iy a sa
İLİŞKİSİ
satsın lar ister satm asın lar. Yine satm ak istediğin ؟eye, d ü şü n d ü ^ I n fiyatı koy, iste r versinler ister v erm esinler,’ b u y u rd u "٥3i. Bu hadis fiyatlarla olm am ayı yasaklam ası açısından n a rh ın cevazma da deld teşkil edebilir. H u le؛â-yı R âçidîn’in, piyasa denetim ini elden kaçırm am ak' İçin fiyat h areketlerini sürekli olarak izledikleri anfeşılm aktadır. M esela Hz. ٥ m er k endisini ziyaret İçin diger şehirlerden gelen heyetlerden, İçinde b u lu n d u k ları d u ru m ve piyasa fiyatları hakkm d a bilgi alırdı٥32 ؛Yine Irakh dihkânlar Hz. Ö m er’in Sevâd’da görevlendirdiği m e m u rla rd a n O sm an b. H u n e y fe gelerek üzüm ü n şehir m erkezinde salkım ının, bagında ise veskinin 1 dirhem o ld u ğ u n u söyleyerek şikâyette b u lunm uşlardı. D u ru m u halifeye b ü d iren O sm an söz k o n u su ü zü m ü şehre .naklettirerek nakliye m asraflarının flâvesi fle belirlenecek yeni fiyat üzerin d en sattırm ası em rin i alm ıştı٥53.
Hz. Osman, Cuma günü ezan okunurken minberin üzerine oturup cemaatle fiyatlar vb. üzerine konuşarak bflgi alırdı٥34. Hz. Ali, zaman zaman fiyatlar hakkında mâlumat toplardı٥55٠ Yukanda geçtigi uteere, Mısır valiliğine tayin ettigi Eşter’e verdigi tâlimat arasında fiyatların alıcı ve satıcının zarar görmeyeceği seviyede olmasını sağlamak da vardı. Fiyatlara doğrudan müdahale yöntemi olan narha -müstakil başlık altında incelendiği İçin- burada tekrar değinilmeyecektir.
631 Ibn Mâce, T kârât 29 ؛Ibnul-Esîr, Usdul-gâbe, VII, 245. 632 Turtûşî, s. 116 ؛K e t i , II, 27. 633 Ibn Zenceveyh, I, 213-214 ؛Ya'kûbl, eî-Tânh, II, 152 ؛HamlduUâh, eî-Vesâik, s. 424. 634 Abdurrezzâk, III, 215 ؛Ibn Sa‘d, III, 59 ؛Ibn Hanbel, el-Musned, 1 ,73 ؛a.mlf, FezdiU I, 498 ؛Ibn Şebbe, III, 960, 961 ؛Ibn Hazm, el-Muhalla, V, 72 ؛Ibn Asâkir» III, 221 ؛Muttaki el-HindI, ^ I I , 216. 635 Ibn HanbeJ, F â U I, 547 ؛MuhibbuddJn, er-Rîyâd, III, 222.
H IS B E
c.
H A K S IZ r e k a b e t i n
201 ö n len m esi
“Hi ؟b ir şehirli h i ؟b ir köylü ad ın a satış yapm asın , in san ları [kendi hallerine] b ırakın. Allah in san ları b irb irle rin d e n rızıklandırır.”٥5٥ B u hadis, İslâm ’da serbest rekabet hakk in in v a r il.nı ve gerekliliğini a ؟ık ؟a belirtm ektedir. İslâm ’da a s l.la n piyasanın tabii s e c in e bırakılm asıdır. 0 zam an herkes, t.p lu m s a l rekabet o rtam ın d a, kendi istidat ve kabiliyetlerine uygun yeri edinir. Degişik özelliklere sahip insanlar arasındaki rekabetten kaynaklanan farklılaşm a toplum sal dayanışm ayı d o g u rm ak tad ır٥37. Allah Teâlâ b u h u su su şu âyetle açıklam aktadır: "D ü n y a hayatinda onların geçim liklerini bile aralarında biZ'taksim ettik; birbirlerine İş g ördürm eleri İçin kim ini kim ine derecelerle ü stü n kildik,” (ez-Z uhruf, 43:32). N aslan n gayet sarih beyanına göre Islâm’da değişm ez çerçeve h ü k ü m lerin in sınırlarını aşm ayan serbest rekabet esasi câridir. N arh m eselesinde u zu n u zu n açıklandıgı üzere devletin, tabii seyrini sü rd ü ren iktisadi yapıya mUdahale e to e m e s i asildir. A ncak rekabet hakki aslâ m ü d ah ale edilemeyecek kad ar m u tlak m ıdır? Bu so ru n u n cevabi ‘haksiz rekabet’in tarifinde gizlidir. H a ^ u k i İslâm h u k u k u n d a ‘haksiz rekabet' ta rif edüm iş değildir. Esasen kendine has kaynaklan, özgün bir yapısı ve gelişme Ozelligi olan b u h u k u k sistem inde, m odern hukuktaki h er terim in karşılık yahut tarifimi aram ak yersizdir. Ancak ana hatları ile: Rekabet hakkinin suistim ali suretiyle başkasma zarar verm ek şeklinde tanım lanabilen٥58 haksiz rekabet, İslâm hu k u k u n d a, hem ^ k a r ı d a hisbe teşkilâtının m evcudiyet ve m eşruiyet tem elini o lu ştu rd u ğ u n u söylediğim iz u m u m i kâidelerle hem de aşağıda belirteceğim iz bazı m uam elelere dair hu636 Müslim, Buyû٠20: Ibn Mâce, Ticârâî 15; Eb٥ Dâ ٧ud, Buy٥٠ 45; Tirmizi, Buy٥٠ 13;Nesâî,Buyû ٠17. 637 Akşit, Mustafe Cevad, Modem Ticaret Hukuku ve İslâm Ticaret H u k u k u n k Hakstz Rekabet, Istanbul 1982, s. 31. 638 Akşit, s. 54.
١ 202
A S R -1
sa a d e t
.te
y ö n e t im
.
p iy a s a
ا
L I5 K Jsı
susi hüküm lerle yasaklanm ıştır. jMe’i/'zutauzla. yakıiidan alâkalı H z. P e y | l ٩’؟^؟İı١j(:ş٠a.s.) şu sözlerinde ifadesini bulm aktadır: “Lâ d a ra ra ve lâ d ırâ r (Z arar ve zarara zararla mukabele y٠k tu r).”٥59 B u n d an a ؟ık ؟a anlaşılan . d u r ki iktisadi fa. aliyet hürriyeti ve rekabet hakkini d a kapsayan h ak ve hürriyetler kullanılırken başkasına zarar verm ek ve zarara zararla m ukabelede b u lu n m ak yasaktır. Yasaklanan zararın devletin ilgili kuru m ları tarafından m eşrû yollarla giderilm esi kaçınılm azdır. Şu halde haksiz rekabeti engelleyecek tedbirleri alm ak, vukuunda İzâle etm ek ve gerektiğinde suçluları cezalandırm ak hisbe teşki!âtının görevidir٥4٠. A sr-1 saâdet İçin haksiz rekabet sayılabilecek', ne tü r m uam elelerle nasıl m ücadele edildiğine bakıldığında karaborsacılık, kabz’d an önce satış, kalite kon trol, ölçü ve tartılar, aldatıcı reklam gibi bazı h u su slar göze çarpm aktadır. A ncak bu k o n u lard an ilk ikisi m ü stak il başlıklar altm da incelendiği İçin b u ra d a tekrarlanm ayacaktır.
a. K alite K ontrol Kaliteli m al ve hizm et üretU ni İslâm î em irlerdendir. Ç ünkü Allah h e r şe^d en güzel şekilde yapm ayı e m re tm e k te d i^ J. Hz. Peygamb e r’in (s.a.s.), pazar den etim leri esnasında kalite k o n tro lü n d e bulu n d u g u bilinm ektedir. B u n u n en m eşhur örneği yine hileli bugday meselesidir. Ebû D âvud ve M unziri’nin naklettiği farklı bir rivayete göre, bugday yigm ınm İç kısm ının dış tarah gibi olmadıgm ı gören Reshlullah (s.a.s.) “ik isin i b irb irin d en ayır,” buyur. m u ş t u ^ 2 . Bir başka rivayete göre ise bugdaya arpa karıştırılmış 639 Muvatta’, AkdJye31:IbnH anbel,el-Musned, 1,313;V ,327;IbnMace.Ahkâm 17. 6 4 . Akşit, s. 38. 641 Bk. Yûnus, 10:26; en-Necm, 53:31; Buhârl, iman 37; HamîduUah, îslâm Pey• gamberi, II, 64; Yeniçeri, îslâm iktisadi, s. 384. 642 Ebo Davud. Suleyman b. el-Eş'as es-Sicistânl, el-Merâsü (n؟r. Şuayb el-Arna٥t)> Beyrut 1408/ 1988, s. 165; Munzirl, II, 572; Yeniçeri. îslâm iktisadi, s. 385.
H JS B E
203
olduğunu gOrUnce, ikisini b irb irin d en ayırm asını ve sonra diledigi fiyattan satm asını emretmişti^43. Farklı kalitedeki m alların ayrı ay n arzij değişik bedellerle ve gerçek fiyafiardan satılm ası dem ektir. Ç ünkü aralarındaki pozitif ilişkiden dolayı kalite a r ^ ٠ ؟a) fiyat da artar veya tersi olur. K ötü m al iyisi ile karıştırılıp pahalıya satılırsa hileli fiyat arttırım ın a gidilerek tüketici aldatılm ış, rakip iiretici،yaHut sati0٥' d f a l ١^ ٠liaksiz rekabet yapılm ış olur. M eşhur m u sarrât hadisi de b u hususa ö m e ^ ir : Satılacak hayvanm sü tü n ü m em elerinde b ırakarak verim i yüksekm iş gibi gösterilm esini yasaklayan ResUlullah (s.a.s.), böyle d u ru m larla karşılaşan ahcıyı m u h a ^ e r b ıra k m ış tık ^ . G ö rü ld ü ğ ü gibi yine kalitesiz m ali kaliteli gibi su n m a d u ru m u söz k o n u su d u r. Hz. Peygam ber'in (s.a.s.), satılacak süte su karıştınlm asm ı yasaklam ası da bO yledik^. ‘U h d etu 'r-rak îk ٥4٥ u y ^ılam asın d a ise, satm aldıgı kölenin m evcut hastalık y ah u t özrü kendisine bfidirilm eyen ancak daha sonra d u ru m u n farkına vararak aldatıldığını anlayan m üşteriye akti feshetm e hakki verilm ektedir. İşte ayni şekilde, ayıbı gizlenen vasıfeiz b ir m al p ik se k kaliteli gibi satılm aktadır. Hz. Ö m er, te lia ؟ıkararak süte su karıştırm an ın yasak oldugunu İlân ettirm işti^^^. H er şeye ragm en bir satıcının su kan ştırdıgını belirlediği sütü İbret-İ alem İçin dökmüşM s, a ^ ı suçu İşleyen bi-r kadını cezalandırmıştır^^؟. Ç ü n k ü b u da m alin kalitesini hilekârlıkla d ü şürerek tüketicinin sırtın d an haksiz kazanç sag643 Ibn Ebî Şeybe, IV, 321; Eb۵ Dâvud, el-Merâsü, s. 164-165. 644 Buhârî, Buy۵' 64, 65; Şurût 11; Müslim, Büyü' 11, 16,23,26, 28; Ibn MSce, Ti. cârât 46; Eb٥ Dâvud, Buy٥‘ 46; Tirmizl, Buy٥' 29; Nesâî.Buyü‘ 14, 16. 645 Eb٥ Dâvud, el-MerâsU, s. 165; Ibn Teymij^e, el-Hisbe, s. 114. 646 M u v a l ’, Buy٥' 3. 647 Ibnu'l-Cevzl, Menakıb, s. 84. 648 Sehnün, III, 444; Cerslfi, ٥ mer b. Osmân b. Abbâs, Risâlefi’l-hisbe (Selâs resâil Endelusiyye ft â â b i ’l-hisbe ve’l-muhtesib İçinde, n?r. Levi-Provençal), Kahire 1955, s. 126; Ibn Teymiyye, el-Hisbe, s. 114,115; Ibnu'1 Uhuvve, s. 194; Suyütî, el-Hâvî, 1 ,163. 649 Sinâmi, ü ٠* 7 .) U l d J l U » s. 281.
'ﺗﻨﺰا
2 .4
A S R -1
5 A Â D E T .T E
Y 0 N E T !M -P JY A S A
IL IŞ K JS !
lam ak, diğer üretici y ah u t satıcılara karşı haksiz rekabet yapm ak anlam ın a gelm ektedir. İşte g ö rü ld ü ğ ü gibi kalitenin d enetim i ve sahtekâr yahut ihm âlcilerin cezalandırılm ası m uh tesib in görevleri arasındadır.
b.
Ö lçü -T artı A let ve B irim lerinin D enetim i
-m eselesi tic a re tin en ö n em li h u su sla n n d a n d ır. K u r’ân b u k .n u y a deginen m u h te lif âyetler vardır.50 ki hepsinde ö lç ü n ü n -ta rtm ın adil .İm a s ı ve insanlara haksızlıkta bulunulm am ası iste n m e d e d ir. K u r’â n ’da ölçm e ve t a r t m m n y anında ölçütartı âletlerinin de d o g ru olm ası istenir“ ؛D ogru ta rtm " ٥5i“ ؛D .g ru terazilerle ta rtın ," ٥52 gibi. Şu hadis ٠ devirde M edine’n in duru m u n u açıkça gösterm ektedir: "ResUlullah (s.a.s.) M edine’ye geldiğinde ölçülerle ügili sahtekârlıkta M edineliler’in üstüne yoktu. B u n u n üzerine Allah Subhânehu "V eylun li’l-m utaffifin...”i indirince ölçüyü d o g ru yapm aya başladılar.٥53" Hz. Peygam ber (s.a.s.) de alış verişlerde ölçü ve tartı kullanım in i teşvik etm iştir: “S attığın zam an ölçerek sat, aldığın zam an d a ölçerek 3 ﻗ ﺔا4" ;ﻟﻞY iyeceklerinizi ö lçü n ü z ki sizin İçin bereketli «Bir yiyecek sa tın alan o n u ölçm eden satmasın,٥5٥”
o l s u n ٥٠٩5 "j
gibi. Alış verişlerin ölçülüp tartılarak yapılm asm ı b uyuran ResUlullah (s.a.s.), ken d i m u am elelerinde ölçü ve tartı kullanm ayı ihm âl etm em iştir. Yine, alırken de satarken de m üsam ahalı dav650 Hûd. 11:84-85 ؛el-Mutaffifin, 83:1-3 vb. gibi; Ayrıca b ^ Hamldullab, İslâm Pey• gamberi, II, 993. 651 el-Isrâ'. 17:35. 652 eş-Şuarâ'. 26:182. 653 Ibn Mâce, Ticârât 35. 654 Buhârî, B uy.' 51. 655 Buhârî, Buyû٠52; Ibn Mâce, T kârât 39. 656 Buhârî, Büyü' 51, 54, 55: Müslim, Büyü. 29-32, 34-36, 3 9 ,41 ؛Ibn Mâce, Ticârât 37 ؛Ebû Dâvud, Büyü. 65 ؛Nesâî, Büyü' 55, 56, '58,83.
I
H IS B E
205
ranmayı tavsiye eden Hz. Peygamber (s.a.s.)j bu k.nuda örnek davranışlar sergilemiştir. Mesela henüz Mekke’de iken Ebû Safvân’dan şalvar satın almış ve parasını tartıp fazlası ile ödemiştir٥57. Medine’de bir manifaturacıdan şalvar satın almış ve tartıCiya, karşılığı olan gümüşü tartıp ziyadesi ile almaşını emretmiştir٥58. Bir ga^ e dönüşü Câbir b. Abdillah’dan satın aldıgı devenin bedelini tartarak ve fazlası ile ödemiştir659. Alış verişleri ölçerek yapmayı, dogru ölçek ve tartılar kullanmayi, ölçüp tartarken namuslu davranm a^ emreden ResUlullah (s.a.s.), piyasadaki ölçü birimleri İçin standart belirlemeyi geciktirmeyerek Ş ü tâlimatı vermiştir: "ölçek Medine’nin ölçe^j tartı Mekke’nin tartısıdır.”٥٥٥ Yiyecek üretim ve ticareti ile ugraşan Medine halkının ölçü işlerinde ؛buna karşılık, piyasada farklı ağırlıkta muhtelif dirhemler bulunduğundan, sikkeden başka her türiü altm-gümüş eşya da para gibi kullanıldığından söz konusu madenleri tartarak ödeme yapan Mekke tüccarının tartı İşlerinde uzmanlaştığı düşünüldüğünde bu seçimin isabetlilik derecesi daha iyi anlaşılır. Hulefa-yı Râşidîn’in bu husustaki uygulamalarma gelince: bir defesında Hz. Ömer minbere çıkmış, ellerindeki mUd ve kist adli ölçekleri sallayarak bunlarda eksiklik yapanlara, yani ölçütartıda hileye sapanlara beddua etm iştir"؛. Yine mUdlerindeki ek^klik gizlinden Yemenli tüccardan alış veriş yapılmasını menetmiş, y a sa, çiğneyen bir kölesini cezalandırmıştır ٥٥2. ölçütartıda sahtekârlık yapan acemlerin Medine pazarlarında satış. T id ra t 657 Ibn Mâce٠34 ؛Nesâî, Büyü' 54. Ebû Dâvud, Büyü 658' 7 ؛Ibn Mâce> T id râ t 34; Tirmizı, Bu١^ ' 66 ؛L؛bâs 12 ؛,Nesâî Büyü' 54. Buhârî, Büyü 659' 34 ؛Hibe , 23 ؛Müslim, Musâkât 115 ؛Radâ' 57 ؛Ibn Mâce, T id râ t 34 ؛Nesâî, Büyü' 53. Ebû Dâvud, Bu 660^ ' 8 ؛Nesâî, Zekât 44 ؛Büyü. 54 . Ebû Ubeyd, s 661. 231 ؛Belâzurî, Futûh, s . 447. IbnŞebbe,II 751, 662.
206
ASR-1 SAADET'TE Y .N E T IM .P IY A S A İLİŞK İSİ
yapmalarım yasakladığına ve .nların ticaretini engelleyecek zâbıtalar görevlendirdiğine dair rivayet daha önce geçmişti. Bu acemlerin Yemen’deki Ebnâlar (Arap-Fars melezleri) .İması 'د muhtemeldir. Hz. Osman, özellikle Medine pazarlanndaki ölçü-tartı alet ve birimlerini denetlemesi İçin Hâris b. Hakem’i görevlendirmiştik. ölçü-tartmın d.gru yapılması Hz. Ali’nin pazar denetimlerinde tüccara yönelttiği uyanlardandı^^^. Aynca Mısır valiliğine tayin ettigi Eşter'e verdigi talimat arasında alış verişlerin dogm ölçü ve tartılarla yapılmasına dikkat etmesi kaydı da b u lu n m ak tad ık .' ResUlullah (s.a.s.) ile Hulefâ-^ Râşidîn.in buyruk ve uy^ılamalarından ölçü-tartı meselesine ciddiyetle egilindigi açıkça görülür. Çünkü fiyatlarla miktar arasında pozitif bir İlişki vardır. Bir malin tutan üzerinde oynayamayanlar, ölçü ve tartıda hile yaparak verecekleri miktarı azaltıp birim fiyatını dolayh yoldan arttırnlar. Tüketici, hangi bedeli hangi kalitedeki, kaç birim mala ödediğinden emin olmalıdır٥٥٥. Diğerleri gibi haksiz iktisap ve haksiz rekabete İmkân vererek hem tüketicinin hem de rakip üretici yahut satıcHarın zarara uğratılmasına zemin hazırlayan ölçü-tartı sahtekârlığının önüne geçmek hisbe teşkilâtının başlıca görevlerindendir. تAldatıcı Reklam
ا
Günümüzde ayrı bir'bilim dalı ve hizmet sektörünün müstakil bir kolu haline gelen reklamcılık, nisbeten daha ilkel düzeyde b i-1 le olsa, her devrin ticari hayatında kendine özgü yeri almıştır. 663 M i b b u d d m , er-Rîyâd, III, 82, 91; Diyârbekrl, II, 268. 664 Ibn Sa'd, III, ?8; Ibn Abdilber, III, 48-49; TabersI, s. 40; Muhibbuddln, er-Riyâd, II, 367-368; in . 212-212; Ibn ManzOr, Muhtasar, ^ I I , 61. 665 Şerîfer-Radî, s. 438; NuveyrJ, VI, 27. 666 Yeniçeri, tslâm iktisadi, s. 386.
H JS B E
207
İşte Asr-1 saâdet'te varlığını sürdüren bu itici güç, diger muameleler gibi belli kurallara bağlanmıştır. Yoksa reklamın tamamen yasaklanması söz konusu değildir. Hz. Ömer’in reklama bakışını yansıtması açısından şu örnek ؟ok ilginçtir: “Ömer Ipazarda] hurma satan kölesinin yanma giderek 'O nu temizle, muhakkak öylesi daha gösterişlidir ( ﻟﺮه5ا )„ﺀ١ dedi. [Bu esnada] yanma gelen elbise (hulle) satıcısı [diger] kölesine şunları söyledi: ‘Eger elbise darsa oturduğun yerde, genişse ayakta sergile!’"٥٥7 Haberin diger rivayetlerinde, yanındaki Ebû Zer veya Ebû Mûsâ elEş'arî’nin “Allah’tan korkun ey Ömer ailesi!” yahut “Ey Ömer ailesi! Halkı aldatmaym,” şeklindeki uyanlarına karşılık “Malindaki mevcut vasfı sergilemende sakınca yoktur,” şeklinde veya “Burası pazar, dileyen alır düemeyen almaz,” diye cevap verdigi bildirilmektedir٥٥8. Yani malda olmayan vash varmış gibi gOstererek yahut mevcut kusuru gizleyerek kimseyi aldatmadıklarını söylemiştir. Asr-1 saâdet’teki reklam yöntemlerinin olumsuz boyutunu yansıtan en ^izel örnek yalan yere yemindir. Müşterileri ikna etmenin yaygın yöntemlerinden olan yemin, kanaatimizce insanilk tarihindeki ilk ticarî işlemlerden bu yana varlığını sürdürmüştür. Hakkında âyet dahi indiğine göre, hicretten hemen sonraki dönemde Medine’de de çokça başvurulan bir yöntem olmaildir. Buhâri’nin rivayetine göre satıcılar müşterileri aldatıp mallarını daha yüksek fiyatla satmak İçin “Vallahi buna senin verdiginden fazlası verilmiştir,” şeklinde yalan yere yemin etm e^ alışkanlık haline getirdiklerinden “Hakikat Allah’a olan ahitlerin! Ve yeminlerini az bir bedele satanlar var ya!. İşte onlar İçin âhirette hiç bir nasip yoktur. Allah ^yam et günü onlarla konuş667 Ibn Ebî Şeybe, IV, 484; Ibn Ebi'd-Dunya, s. 273; Kad. Şureyh ve Ibn Şîrîn sanilk mallann albenili hale getirilmesinde bir sakınca görmemektedirler (Ibn Ebi .Şeybe, IV, 483-484). 668 Ibn Şebbe, II, 748; rv , 484.
HISBE
209
ne satış yapmasın.٥74” S.nuncusu, rakip mail aşırı derecede övmeye yönelik ifodelerle başkasının tamamlanmış aktini bnzmayı amaçlayan aldatıcı reklama İşaret etmektedir. Hule؛â-yı Râşidîn’in de tüccarı bu hususta uyardıkları bilinmektedir. Meselâ Hz. ٥ mer elinde kırbacı oldugu halde kalkıp ۴ rümüş ve Resülullah’ın âzatlı kölesi Ebü Râfî"in yanından ge؟erken şu şekilde hitap etmiştir: “Ey Ebû Râfi‘! [Dikkat edesin diye] ü ؟kere söylüy٠rum ٠... Sanatkâr ve tâcire [sıkça kullanageldigi] ‘Hayır vallâhi!» ve ‘Evet vallâhi!’ [şeklindeki yeminler yüzUnJden yazıklar .Isun! Ey tüccar topluluğu! Ticaret esnasında bolca yemin edilir. 0nları[n ^inahlarını] sadaka ile giderin. Dikkat! Yalan yere edilen her yemin bereketi giderip günah kazandırır. ‘Hayır vallâhi!’ ve ‘Evet vallahi!’ [şeklindeki yeminlerjden sakının. Çünkü onlar Allah’ın gazabını çeken yeminlerdir.’’٥75 Hz. Ali’nin, pazarcılara hitaben “Ey tüccar topluluğu! Alış verişlerinizde çokça yemin etmekten kaçının. Çünkü o, mala SÜrüm verse de bereketi giderir,” şeklinde uyanda bulunduğu bilinmektedir٥76. Ayrıca yukarıda kalite kontrolle ilgili bölümde kaydedüen hileler aldatıcı reklam olarak degerlendirüebilir. D . H A R A M K I L I N M I Ş M A L L A R IN t ic a r e t in in
ö n len m esi
insanların dünyevi ve uhrevi maslahatlan İcabı bazı yasaklar koyan İslâm, bunların ihlâlini önlemek İçin gerekli tedbirleri almaktan geri kalmamıştır. Kullanımım yasakladıgı bazı şeylerin arzını da hasseten hisbe teşkilâtı sayesinde engellemiştir. Bunlann başın674 Eb٥ Dâvud, B uy.' 43. 675 TaberJ, Tehzib, IV, 52. 676 Ibn Ebî Çeybe. IV, 468 ؛TaberJ, Tehzib, IV. 46-47 ؛TabersJ, s. 36 ؛Ibn M anz.r, Muhtasar, X١^II, 26 ؛MuttakJ el-Hindi, IV, 135-136 ؛Kettânl. II, 48.
1 208
A S R -ı
s a
A
d e t
.
t e
y
٥
n e t
!
m
-
p iy a s a
i l i ş k i s
!
maz, yüzlerine bakmaz ve .n ları temize çıkarmaz. Onlar İçin pek acıklı bir azap vardır," [Âl-i Imrân, 3:77) mealindeki âyet inmi؟tir٥٥5. Hz. Peygamber’in bu husustaki uyarılarmdan bazıla. rı ise ؟unlardır: "Yemin mala ragbeti arttırır, [ancakj bereketi giderir"٥7٥; “[Şu] üçüne Allah kıyamet gününde iltifat etmez, onları temize çıkarmaz, unlar İçin pek aaklı azap vardır: [Birin, cisi] öyle kimsedir ki, yol [b o ^ n jd a ihtiyaç fazlası s u ^ bulunur da onu yolculardan esirger. [İkincisi] öyle kimsedir ki ima. mına yalnız dünyalık İçin biat eder; dünyalık verildi.nde ho؟. İanır verilmediğinde gazaplanır. [üçüncüsü] öyle kimsedir ki malını ikindiden sonra [pazara] çıkarır ve ‘Kendisinden başka İlâh olmayan Allah’a yemin ederim ki kesinliWe bu mala şu ka. dar para ödedim,' der. Müşteri de onu tasdik eder[ek istediği fiyatı verir]." Bu sözlerden sonra ResUlullah (s.a.s.) “Hakikat Allah’a olan ahitlerin! ve yeminlerini az bir bedele satanlar var ya!..." âyetini okum u؟tur٥7i. Hadisten açıkça anlaşıldığı üzere satıcı, malinin maliyeti hususunda yanlı ؟bilgi vererek müşteriyi aldatmak suretiyle yüksek fiyat istemektedir ki bu davranışı meşrû devlet başkanına isyanla eşdeger sayılmıştır. Kullandıgı yemin٥72. ifadesi de dikkate ؟ayandır: ü st üste tekit edilmiş yaldızlı bir yalan. Bu husustaki diger hadisler şunlardır: “Satıcı de alıcı meclis, ten ayrılana kadar muhayyerdirler. Her ikisi de dürüst olup [açıklanması gereken şeyleri] açıklarlarsa bu alış veriş kendileri" ne bereketli kılınır. Eger yalan söyler ve [açıklanması gerekenle, ri] gizlerlerse bu alış verişin bereketi giderihr٥73"î “‘Bende ondan on kat daha iyisi var,’ diyerek biriniz diğerinin satışı üzeriBuhârî, TefsJru s ٥reü Âli Imrân 3 ؛Büyü' 27. Müslim. Musâkât 131-132 ؛Ibn Mâce, Tic&râ، 30 ؛Nesâî. Büyü* 5. Eb۵ Dâvud, Büyü' 60 ؛İbn Mâce, Ticârâî 30 ؛Cihâd 42 ؛Nesâî, Büyü‘ 6. Buna fikıh dilinde *yemin-i gamûs’ denilir ki bilerek ve isteyerek yalan yere y،. min etmektir. Hanefiler'e göre bunun keffâreti yoktur, çünkü ancak tövbe ve iS; tigferla affolunabilir. Eger böyle bir yemUile kul hakkj çiğnenmişse helâllaşmlk ٠١ ا١ 1/1/1 ت٠١ ا4 د د٠ ء٠١ ا ﺋ ﻪ٠ r / \ f i ı ٠٠٦l ı ı l ı ı l / f ٠٠n l/ ı i f f ı ١l ı ı n ı i f • ٠١ 1/ 7 ٠٠٦î /4î V T T ٠ ا ﻵ7 _ ٠ و1 ، ل٠ ve hakki iade etmekle sorumluluktan kurtulunur; bk. Zebîdî, VII, 217-219. 673 Müslim, Büyü' 47 ؛Eb٥ Dâvud, BuyO' 51 ؛Nesâî, Büyü' 8.
669 670 671 672
H lS B E
211
ye, ne de sinirlere. "٥8٥ Söz konusu rivayetlerde hi^enik kuralların tatbikine ve muhtesibin bu husustaki mükellefiyetine İşaret bulunduğu düşünülebilir. Hu!efâ-yı Râşidîn'in ayni hususta sıkı önlemler aldıkları ve yasagı çiğneyenlere gerektiğinde sert cezalar uyguladıkları görül.ıektedi^8؛. Meselâ Hz. Ömer’in, uyanlarım dinlemeyen Sakifli Ruveyşid’in İçki imalâthanesini yaktırdığı, a,mı maksatla Kureyş kabilesine mensup birisinin evine baskm düzenlediği daha önce zikredilmiştir. Yine hatırlanacağı üzere, İçki ticaretinden servet yaptığını öğrendiği bir Sevâdlı’nın, İçki İmalât ve pazarlamasın.da kullandığı her şe^n imha eddmesini ve bütün bineklerine el konulmasını bölge valisine emretmiştir. Hz. Ömer, valilerinin yahut vergi memurlarının gayr-i mlislim tebaadan cizye-haraç karşılığı topladıklan domuz ve İçki cinsinden mallan ^ n e onlara pazarlayarak bedellerini beytülmâl.e aktardıklarım öğrenince, Yahudiler’in kendilerine haram kliman ha^^an İçyagmı satıp bedelini yemelerine benzettiği bu uygulamayı derhal yasaklamıştır٥82٠Valilerine gönderdiği bir talimatla domuzların öldürülmesi ve bedellerinin cizyeden düşülmesini emretmiştir٥83. Yine Azerbaycan'daki MUslümanlar’a gönderdiği bir uyanda gayr-i mUslimlerin ölü hayvanlan kesip sattıklarına değinerek dikkatli olmalarım büdirmiştir٥84٠ Hz. Ali’nin ayni husustaki tutum unu gösteren örnekler de Ügi çekicidir. Meselâ KUfe’de İçki ticareti ile meşhur olan Zurâde 680 Ibn Hanbel, eUMusned, IV, 310-311; HamlduJlâh, e l- V â k , s. 265; a.mlfj tsldm Peygamberi, I, 471. 681 Muvatta’, BuyO' 56; Ibn Ebl Şeybe, rv, 301; Buhârî, et-Târîh, II, 222; Ibn Şebbe, II, 749; III, 1050; Ibn Hacer, e l-k b e (Bicâvî), I, 540. 682 Ebo YOsuf, el-üarâc, s. 132; Abdurrezzâk) VI, 23, 74-75; VIII. 195-196; X. 369.; Eb٥ Ubeyd, s. 52; Ibn Znceveyh, I, 179; Buhârî, BuyU' 103; Ibn Hazm, el-Mu و ر ر طv t t t 148. 83 ؛Ebo Ubeyd, s. 52,97; Ibn Znceveyh, 1 ,180,271; Hamldullâh, e l - V â k , s. 509. 684 GazzâU٠/hy٥٠, n , 155.
210
A S R .1
SA A D ET’TE
Y هN E T JM -P اY A S ٨
IL IŞ K J S J
da İçki gelmektedir. Onu yasakladıktan sonra çok sıkı tedbirler alan Hz. Peygamber (s.a.s.), daha önce belirtildiği üzere, Medine MUslUmanları’nm ellerindeki bütün İçki tulumlannı ya bizzat Unha etmi ؟ya da ettirmişti. Tulumları dahi parçalaması konuya hassasiyetini gösterse gerektir. Yine hatırlanacak üzere, ?arap satarken gördüğü Keysân'a içkinin haram kıhndıkna dair ikazda bulunması, İçki ticaretini dahi denetlediğinin göstergesidir. Kendisine şarap hediye eden Sakifli veya Devsli bir arkadaşına "Bunu Allah.ın haram kıldığım bilmiyor musun?" diye sorması üzerine adamın, kölesine İçki^ götürüp satmasını söylemesine karşı, onun ticaretinin de haram kılmdıgını bildirmesi٥T7 benzer bir örnektir. üzüm ve şarap üreticisi olan Yemenli Fe^ûz ed-Deyleml ile arkadaşlarının İçki ticaretinin yasaklanması sonucunda İçine düştükleri sıkıntı^ dile getirmeleri karşısında ürünlerini şerbet ve h .şaf olarak degeriendirmelerini önermesi de böyledi^78. İçki yanında domuz ve domuz mâmulleri ile ölü ha٣ anlann kullanım ve ticaretini meneden Restilullah (s.a.s.)j bu yasaklara uyulması hususunda gerekli uyan ve denetimlerde bulunmayı, genelgeler yayımlamayı sürdürmüştür. Fetih yılmda Mekke’de iken “Allah İçki, ölü ha٣ an ve put satışım haram kıldı,” buyuran Hz. Peygamber'e (s.a.s.), "Ey Allah’ın elçisi (s.a.s.)î 01ü hayvan içyagma ne buyurursun? Onunla gemiler yaglanır ve kandiller yakılır,” denildi de, “Hayır! o haramdır,” cevabini verdi. Sonra bununla ilgih olarak ResUlullah (s.a.s.) “Allah Yahudiler’i kahretsin! Allah'onlara o [ölü h a ^ a n ]ın İçyagmı haram kıldıgında, onu eritip sattılar ve parasını yedüer,” buyurdu٥75. Vefatından iki ay önce C u he^iler’e gönderdiği talimatta şöyle emrediyordu: “Leşlerden çıkan hiç bir şeye elinizi sürmeyin ؛ne deri677 Muvatta*, Eşribe 5; Ibn Hanbel, el-Musned, I, 230, 244, 323-324. 678 EbOUbeyd, s. 105-106. 679 Buhârİ, Buyû ٠112; Teftir 6; Müslim, Musâkâî 12,13,14, 74; Ibn Mâce, Ticârât 11; Eb٥ Dâvud, B u ,^' 64; Eşribe 7; Tirmizl, Buyû٠60; Nesâî, Buyû٠93.
Sonu؟
r
ةذ ﻫﺄﺑﺒﺄإ٢إﻵإ
lere ^ ؛ ؛n ( f 1^^ ؛ ؛ ﺑ ﺈ€ ﻷ ؛ ك و ة ﻷ آ ؛ ﺀﻟﻤﺬ ؛ ذ٠ ا ﺗ ﺈ ة اt i ; kas ekonomisine sahip oldugu yOnlindeki yaygın kanaat tarihi gerçeklere aykırıdır. Bıma karşılık “Asr-1 saâdet a۴ en İhyâ edilebüse tüm sorunlarımız çözülür" yahut “İslâm, sahabenin yaptıgı gibi kusursuz uygulanabilse enflasyona falan rastlanmaz türünden ütopik sloganların kurbanı olmamız da mümkün degildir. Çünkü: Bizans ve Sâsânî imparatorluklarından Medine merkezli Islâm topraklarına transfer edflen se^et, Amerika kıtasının keşfinin ardından A ^ u p a ülkelerine akıtılan degerli madenlerinkine benzer etkil.erde bulunmuştur, tik belirgin etki teda١hildeki para miktarmda görülen artış olup bunun olağanüstü oranlara-varması ve genel refah seviyesinin yükselmesi her türlü malin talebini kamçılamıştır. Mal piyasasındaki talep artışlarım karşılayacak arz seviyesini yakalayabilmek İçin üretim ve dagıtım İmkânlarının iyileştirilmesi gerekmiştir. Bu da sert^etin belli şahıs yahut kurumlarda birikmesini ve ihtiyaç anında öz kabakların dışında kullanıma hazır kredi Tezekleri bulunma-
214
A S R .1
S A A D E T 'T E
Y O N E T IM - P IY A S A
IL IÇ K IS J
sını zorunlu kılmıştır. Ayrıca söz konusu refahın adil bu şekil' de dagıtılabilmesi İçin para ve malların hızla te d a v i etmesi gerekmiştir. Zamanla ihtiya ؟maddelerinin çoğuna karşı doygunluk oluşmuş ve sonunda yatınm lar topraga yönelmeye başla, yarak emlâk fiyatlarında astronomik artışlara sebebiyet vermiştir. Bu dogal süreç İçinde devletin toprak piyasasına dogrudan müdahalesine rastlanmamaktadır. ü retim i teşvik tedbiri olarak Ihirurluge konan İktâ ve İhyâu’l-mevât gibi uygulamalar ise toprak arzını arttırdıkları İçin fiyatlar üzerinde ancak dolaylı bir smırlayıcı etki yapmıştır. Faizin her türlüsünü mutlak olarak yasaklayan yeni sistemde tedavül sorunlarının aşılabilmesi İçin alman tedbirlerin başında devletin uygulamaya koydugu yeni para politikası gelmektedir. Temelde devletin para politikası günümüzdeki merkez bankası ve hazinenUı işlevlerini gören be^^ülmâlin reze^ oranlarım en aza indirerek tedavüldeki para miktarım azami seviyede tutmak yönünde olmuştur, o dönemlerdeki para sistemi altın ve gümüşe dayalı çift maden sistemidir, ilk aşamada bir yandan eritme, kırpma gibi çeşitli yollarla saglam sikkelerin gereksiz yere bozulması yasaklanarak mevcut para standardının korunması, diger yandan takas işlemlerine bazı smırlamalar getirmek suretiyle pa. ra ekonomisine geçişin hızlandırılması .hedeflenmiştir. Hz. ٥ mer döneminden itibaren yeni standart sikkeler kesilmesi girişimi para standardı meselesine daha köklü bir çözüm getirilmeye çahşıldıgını göstermesi açısından çok önemlidir. Hz. Ömer ve Osman ayni maksatla be^^ülmâldek! düşük ayar veya gramaﺋﺈ sikkeleri eriterek tedavülden kaldırmışlardır. Bu dönemde kredi ihşkilerine dair düzenlemeler de İhmâl edilmemiş ؛riba yasagı yürürlüğe konularak tatbiki yönünde ciddi tedbirler alınmıştır. Ayrıca büyük hacimli sermayelerin belli merkezlerde toplanarak verimli bir şekilde işletilmesi yahut ihtiyaç sahiplerine yatırım ve ihtiyaç kredisi şeklinde sunulması İçin
SONUÇ
215
uygun alternatif mekanizmalar oluşturulduğu gOriilmektedir. Gerektiğinde i ؟borçlanmaya giden, kredi, takas (kliring) ve kambiyo işlemleri yapan be^ilm âl, mekanizmanın kamuya ait kanadını teşkil etmektedir. A^^ıca bankerliği meslek edinmiş olmasalar da bü^ik sermayedarların d e ^ in İmkânları nisbetinde mevduat toplama, kredi ve kefalet verme, para havalesi, kıymetli e ^ a k alım-satımı gibi ؟eşitli işlemler yaptıkları görülmektedir. Günümüzde de ؟ok büyük hacimli sermayelerin belli merkezlerde toplanarak verimli bir şekilde işletümesi İ؟in uygun alternatif çözümler üretilmelidir. Aksi takdirde iktisadi yapı kendi kurallannı koymakta ve işletmektedir, öyle ki teda^ildeki artışın paranın değerini düşürmesine ve fiyatlarda kayda deger yükselmeler gözlenmesine ragmen karşılık beklemeksizin ؟ok büyük meblağlara varabüen bor ؟ilişkilerine giren sahabenin büe zaman İçinde riba yasagmı delmek İçin kanuna karşı hileler geliştirmeye başladıgma dair münferit örneklere rastlanmaktadır. Seı^etlerinin oluşumunda gani.met hisseleri yanında atâlar؛ câizeier ve İktâların büyük payı bulunmasına ragmen, sahabe genelde ؟alışıp kazanmış; en zâhidleri dahi hayatlarmı sUrdUrecek kadar mal varlığı edinip aslâ toplum un diger kesimlerinin cmmdan geçememiştir. Onlar servetlerini haksiz kazançla ’'^pmadıklan gibi toplum üzerinde sulta kurmak İçin de kul..anmamışlar, aksine gerektiğinde tüm varlıklarmı ha^nr işlerine harcayabilmişlerdir. Buna ragmen, MUslUmanlar’ın yaşadığı refah patlamasına karşı sahabe arasından Eb٥ Zer el-Gıfârî’n e bayraktarlı^nı yaptığı bazı tepkiler ^ikselmeye başlamıştır. Ancak onun bu aktif mücadelede genellikle yanlız kaldığı gOilm ektedir. Mümkün mertebe her türlü dünya nimetinden uzak yaşamsyi h?،١ / at tarzı olarak benimseyen Selmân el-Fârisî, E bu'd^.erdâ, Abdullah b. öilîer gibi zUhd ve takva sahibi sahâbede büe ayni mücadele yöntemi gOzienmemektedir. Ebû Zerr’in, Hz. Omer döneminde yaşanan refeh patlamasıns tepki
216
A S R -1
S A A D E T .T E
Y .N E T IM - P İY A S A
!L IÇ K JS I
gösterdiğine dair hi ؟bir kayda rastlanmaması oldukça ilginçtir. Bu noktadan hareketle onun, seı٢ etin kendisine degil de kazamm, dağılım ve kullanım tarzındaki göreceli bozulm ay karşı mücadele verdigi düşünülebilir. İslâm inancma göre evrendeki her şey Allah tarahndan yaratılmış ve insanoğlunun hizmetine sunulmuştur. Tüm varlıklar Allah’ın insana emanetidir, insan bu emanet üzerinde ancak 0 ’nun emrettiği şekilde tasarrufta bulunmakla mükelleftir. Dogal olarak servetin fertlerin veya devletin elinde olması sorumlulugu değiştirmez. Yani sosyal devletin karşısında anti-sosyal bireyler yoktur. Tâbiri câizse sepetin kendisi sosyal olmalıdır ؛ister devletin isterse fertlerin elinde bulunsun. İşte Asr-1 saâdet’te de fertler yaptıkları her türlü hayır İşleri ile toplumsal huzurun saglanmasına bü^ik katkı sağlamışlardır. !slâm'm servet terakümüne sınır getirmemesine karşılık hakSIZ iktisaba asla müsamaha etmediği bir gerçektir. Ancak her şeye ragmen toplumda Allah’ın kendisine tevdi ettiği emanete hıyanette bulunabilecek bazı fertlere rastlamak mümkündür. İşte bunu önlemek İçin her türlü tedbiri almak ve gerektiğinde ceza, landırma yoluna gitmek devletin başlıca görevi olmuştur. 0 dönemde nadiren rastlanan gayr-i meşrû yollardan servet edinme teşebbüslerine müsadere, imha ve para cezası olmak üzere üç çeşit mâlî yaptırım uygulandı, görülmektedir. Hz. Peygamber ve Hulefa-yı Râşidîn devirlerinde özellikle mali işlerden sorumlu vali yahut tahsildarlann yakın takip altında tutulduğu, servet yapan memurlardan “Nereden kazandın?” sorusuna tatminkâr cevap veremeyenlerin mallarına kısmen veya tamamen el konuldugu bilinmektedir. Hedef zaman kesitimizin teori ve uygulamalarından çıkarabildiğimize göre, tabii şartlarda işleyen piyasaya olumsuz etki edecek her türlü suni müdahale, nereden gelirse gelsin, merdud-
1
م
SONU؟
217
dur. Ancak devlet açısından bu tahdit mutlak değildir ؛piyasaya hâkim bazı güçlerin düzeni bozucu suni müdahalelerde bulunması durumunda, bunların menfi tesirlerini gidermek ve piyasayı eski tabii düzenine kavuşturmak üzere bir seri karşı-devlet müdahalesi gerekebüir. Çünkü devletin piyasaya müdahale etmemesi esasi aslâ ‘laissez faire’ (bırakınız yapsınlar) ؟eklindeki bir iktisadi anlayışa varacak bo^mtlara taşınamaz. Tarih b o ^ n c a devletlerin piyasaya müdahaleleri doğrudan ve etkin bir şekilde genelde fiya ؛politikası, özelde narh uygulaması ile gerçekleşmiştir. Asr-1 saâdet’teki uygulamalardan anla؟ıldıgı üzere aşırı kazanç tehlikesine veya karaborsacılık tem adilUne yol açmaması kaydı ile ticari mal ve muameleleri narh benzeri devlet müdahalelerinden muaf tutmak asildir. Bununla birlikte söz konusu temayüllerin tezahürü halinde ticari işlemlerde adaletin temini ve halkın iktisadi güvence altına alınması İçin baZI yaptırımlar gerekebüir ki bunların başında narh gelmelrtedir. Ancak şunu unutmamak gerekir ki "Zaruretler kendi mimarlarınca takdir olunur." Ticari muamele hürriyetine konmu ؟bir SInırlama olup zarurete binaen ve def-i mefsedet İçin tatbik edüen narh da uygulanmasını gerektiren zaruretin miktarınca takdir olunmalıdır. Devletin, meslek edinmeyi özendirmek, işçi-işveren ilişkilerini tanzim etmek, bazı zenaat dallarında meslek İÇİ egitime katkı sağlamak ve yeni istihdam alanları açmak gibi düzenleyici ve yönlendirici tedbirler dışında İş gücü piyasasına da doğrudan müdahalelerde bulunm adı, görülmektedir. En önemli istihdam politikası tarım sektöriinde uygulanmış olup Hayber’in fethinin ardından gerçekleşmiştir. Hz. Peygamber Hayber Yahudüeri’ni sürgün etmek istemiş, ancak boşalacak topraklan verimli bir şekilde işleyecek çiftçüere sahip o lm a d ı. İçin, yarıcılık antlaşması yaparak yerlerinde bırakmayı yeğlemiştir. Hz. ٥ mer döneminde fethedilen Mısır, Irak ve Şam topraklarında benzer politika iz-
218
A S R .1
S A A D E T .T E
Y O N E T lM ٠ P ١Y A S A
İL İŞ K İS İ
lenmiştir. Ayrıca özellikle bu toprakların İmarı İçin u y g u lıa y a konan sulama proؤeleri çerçevesinde sayısız insan istihdam edilerek bü^ik meblağlar harcanmıştır. ResUlullah tarafından Medine’de ilk İslâm devletinin kuruldugu Sirada istihdam alanlan ticaret, ziraat, zenaat ve ha^ancılıktan ibarettir. Bu devrin sonlarına dogru devletin teşkilâtlanması ve Sinırların genişlemesi ile bhlikte bürokrasinin yeni bir istihdam alanı olarak ortaya ç ık tı, görülmektedir. Yeni fethedilen bölgelere vali, kadı, vergi tahsildarı, hazinedar, kassâm, vezzân» muhtesib, muallim, imam, korucu vb. gibi maaşlı devlet memurları tayin edilmiştir. Hulefâ-yı Râşidîn devrinde devletin i^ce kurumsallaşması ile birlikte eski memuriyetlere bir çok ek kadro tahsisat! yapıldığı gibi yeni kurulan divan, posta, polis vb. gibi teşkilâtlar bünyesinde müteaddit elemanlar istihdam edilmiştir. Devlet memuriyetine yönelik talep 0 dönemde de yiiksek olup sosyal çalkantıların ardında bazı atama ve azü kararlannın tesirini görmemek m ümkün değildir. Hicretin hemen ardından öncelikle dış odaklann inananlara tasallutunu engelleyecek güçte bağımsız bir devlet tesis edilmeye çalışılırken, diger yandan MüslUmanlar’ın birbirlerini sömürmelerine mani olacak kadar adaletli bir'iktisadi düzen kurulmaya çaba harcanmıştır. İşte bu süreç İçinde devletin müdahale yetkisini ku٦^eden fiile geçirecek kusursuz ve etkin bir icra organı olarak ‘Hisbe’ teşkilâtı kurulmuş ve geliştirilmiştir. Günümüzün Müslümanları da bu tecrübeden ders alarak kendilerinin hâkim olacagı ticaretZsanayi odalan, işç^işveren sendikaları, iktisadi birlik yahut topluluklar ve benzerlerini kurup geliştirmelidirler.
j
EK-1 Asr-1 saâdet’teki hayat seviyesi hususunda fikir vermesi İçin aşağıdaki fiyat listesini sunuy.ruz
HZ. PEYGAMBER DONEM.
- 1 Kırba su (RUme k u rsu n u n ) = 1 dm٥85j 1 müd hurma ٥٥6 - 1 K . ^ n = 0,5-1 dr ٥٥7; 4-6 dm ٥٥8; 1-2 dr٥8٠ -1 Sığır = 40-60 dr٥5٥ - 1 Deve = 4 dr٥5؛î 10 koyun٥92; 22-480 dm693; 1-2 vesk hurma٥94 (Bir rivayete gör.e deve fiyatları .rtalam a 40 dm'den 80 dm’e ؟ıkmı؟tır.٥95) -1
cins dişi deve {necîbe)= 300 dr٥96
685 Z €bîdî,vm ,241. 686 Semh٥dî ٠H, 139 ؛Ibn Hacer, e l- îâ e , 1,5 4 . ؛ZebJdl, VIIIj 241 ؛VII, 196. 687 Ibn Ebî Şeybe, VII, 303 ؛Buhârî, Menâsik 28 ؛Eb٥ Dâvud, BuyO' 27 ؛Tirmizi, BuyO. 34 ؛ZehebJ, Siyet, I, 524. 688 Ibn Mâce> Diyât 6. 689 Serahsi. el-Mebsûî, II, 155,173. 690 Ibn Mâce, Diyât 6. 691 Gazzalî.Ifty٥',III,315. 692 Buhârî, Cihâd 191 ؛Tirmizi, Siyer 39. 693 Ibn Sa'd, v r a , 21 ؛Zebidi, VI, 401: Hamidullab, îslâm Peygamberi, II', 235. 694 Vâkıdî, el-Megâzî, II. 775 Ibn Manzûr, Muhtasar, XXI, 105 ؛Zehebi, Siyer, in, 105. 695 Ibn Mâce, Diyât 6. 696 Ebo Dâvud, Menâsik 15 ؛Ibn Kâdi'1-CebeJ, Ebu'J-Abbâs ؟erefirddin Abmed b.
220
A S R -1
s a
Ad e t .te
y
. n e t j m -p iy a s a
IL JÇ K IS I
- At = 400 dm٥97; 4000 dm٥9٥ 1 - Tay = 100 sâ hurma٥99 1 - ..? Vesk hububat = 200 dm 5 !.?Sâ bugday = 6 sâ hurma 1 veya 1 d
m
?
-1 Pişirimlik et = 2 kırat altm ٥2?٥3
- Miktar ekmek = 0,5 dr 1?٥4 - Köle = 10 gen 1 ؟٠5j 200-800 d - 1؟
?
.
?
m
? d
i ş i deve? . ٥
ocuk köle = 100 dr
Mekke valisi Attâb’m ayhgı = 30 dm - ؛dm 60 ؛dm 133?٠8 - Hacamat ücreti = 1 dm ? . 9 ؛sâ hurma 2- 1?!. ؛-mUd hur 1 ,5-2 ma ?!! ؛dr 1?! 2 - Su taşıma ücreti = 2 sâ hurma ?!5
697 698 699 7<» 701 702 703 704 705 706 707 708 709 710 711 712 713
Hasan, e l- M u i e l e ve’l- is îib ğ bi’l- â f.{ M e c m û ’ fıl-munâkele ve'1-istibğ bi’l - â f i ç m d e , nşr. M. Suleymân el-Eşkar), Kuveyt 14.9/1989, s. 115. Ibn Sa'd, 1,489; Cerrâî, s. 60; HamJduUah, İslâm Peygamberi, II, 235. Kutubl, 1,434. İbn Ebî ؟eybe, IV, 458; Eb٥ Dâvud, el-Merâsü, s. 161. Serahsl, el-Mebsut, in , 3. Ibn Hacer, e l-M â U b ,l, 386. EbO Dâvud, Lukata 15. EbO Dâvud, Lukata 16. Zehebl, Siyer, I, 525. Ibn Mâce, Edeb 24. EbO YOsuf, el-Âsâr, s. 191; Müslim, Eymân 58; Nesâî, Zekât 60; Ibn Hazm, elM u h a l, X, 99; Hamldullah, İslâm Peygamberi, II, 236. Ibşlhî, 1,162. Ibn Hişâm, IV, 500; Fâkihi, III, 176; Kettânl, n , 24; Hamldullah, İslâm Peygamberi, II, 987. Kettânl, 11,326. Ibn Hanbel, el-Musned, 1 ,135; Ibn Sa.d, I, 443; Eb٥ Dâvud, BuyO. 39; Tirmi^, Büyü. 48. Ibn Hanbel, el-Musned, I, 241. EbO Dâvud, el-M erâ s. 169. IbnAbdilber, IV, 131.
A SR -1
S A A D E T .T E
HAYAT
221
S E V JY E S J
- Medine-Hayber arası rehberlik ücreti = 20 sâ hunna7i4 - Pazarda hamallık ücreti = 1 müd hurma7 !5 - K o ^ n ؟. banlıgı ücreti = 1 kırat/k٠^ n7٤٥ - Kuyudan su ؟ekme ücreti = 1 h u r m -
a k ٠ v a 7 !7
Yün egirme ücreti = 3 sâ a r j,a 7 J 8
- ؟uaybe (Cidde)-Habe ؟istan gemi büeti = 0,5 dr7i9 - KadOm (keser veya balta) = 1 d m 7 2 ٥ 1 - Çul + 1 su kabı = 2 dm72i 1 Elbise = 4-5
dm 722
1-
- Sündüs elbise = 200 dm723 1 -
ipek hulle = 20 d ev e7 2 4 1 ؛dişi deve 30- 27 ؛ukı^e
g ü m ü ş7 2 5 j
29
Hulle = 50 dr726 1 - Hırka = 4 dm727j 10-30 dm728 1 - R ida = 1000-4000 dm729 1 714 Kettânl.II.110. 715 Ibn Hanbel, el-Mıısned, V, 273; Buhârî, Zekât 10; îcâre 13; Tefsir 11; Müslim, Zekât 74; tbn Mâce, Zühd 12. ٠ 716 Buhârî, îcâre 2; Ibn Mâce, Ticârât 5; Zebîdi. VII, 29. 717 Ibn Hanbel, el-Musneci, I, 135; a.mlf, FezuiX I, 537; Tirmizî, Kıyâmet 15; Muhibbuddin, Zehâîr, s. 49,104.105. 718 H u ^ ^ î , Ebû Abdillah Muhammed b. AWirrahmân b. ٥ mer, el-Berekefifadli’s-sa‘y vel-hareke, Beyrut 1406/1986, s. 59. 719 ZebîdJ,X,51. 720 Ibn Mâce, Ticârât 25; Eb٥ Dâvud, Zekât 26; Tirmizî, Büyü' 10. 721 Ibn Hanbel, el-Musned, III, 114; Ibn Mâce, Ticârât 25; Tirmizî, Buyö ٠10. 722 Gazzâlî.I/ıy^', IV,288,289. 723 Gazzâh, îhyâ*, IV, 289. 724 IbnHacer, 11,428, ﺀ/ - ﺀة ة ط. 725 Ibn Sa'd, 1,461; Ibn Hacer, e l- îâ e , n , 428; K ettânî, II, 310. 726 IbnSa‘d,IV ,65. 727 Ibn Hacer, III, 295. 728 Ibn Sa‘d, 1,461; Nesâî, Kat'u's-sânk 5. 729 Müslim, Libâs 16; Nesâi, Zinet 90; Muhibbuddîn, er-Riyâd, II. 372; Ibn Hacer, e l- îâ e , II, 428; Kettanî, II, 310.
222
A S R -1
S A A D ET’ TE
Y O N E T IM - P IY A S A
IL J Ş K İS İ
- 1 Altın işlemeli kaftan = 8000 dm73٥ - 1 Şalvar = 3-4 - 1 Altın kakmalı gümüş kap = 1000 d m 7 3 2 - '1 Kadife deve palam < 4 dm733 - 1 Kalkan = 3-5 dm734; 1 dr veya 10 dm735 - 1 Mızrak = 4 dm736 - 1 Zırh = 4 d m 7 3 7 ; BenU Seleme bölgesinde bir bah؟e738; 480 dm739 - 1 Zırh (enli) + 1 kılıç + 1 migfer = 100 dr740
- 1 Zırhın rehin degeri = 20 sâ bugday74i; 30 sâ arpa742 - 1 Migfer = 21 dm743 - 1 K.lye < 2 dm744 7 3 . Müslim, Libâs 16 ؛Nesâî, Zinet 90 ؛Muhibbuddin, er-Riyââ, n , 372 ؛Ibn H ac«, el-îsâbe, II, 428 ؛Kettâni, II, 310. 731 Gazzâli, lhyâ\ IV, 289 ؛Nesâî (Suyüü şerhi), v n , 372-373. 732 Tirmizi, Tefsir 6. 733 Ibn Mâce, Menâsik 4. 734 Şâfîl, el-Umm, VI, 133 ؛Abdurrezzâk, X, 236 ؛Ibn Ebî Şeybe, VII, 296 ؛Ibn Hanbel, el-Mnsned, II, 6, 54, 64, 80, 82, 143, 145 ؛Buhârî, Hudod 13 ؛Müslim, Hud ٥d 6 ؛Ibn Mâce, Hudüd 12 ؛Eb٥ Dâvud, Hudüd 16 ؛TirmizJ, H ud ٥d 16 ؛NesâJ, K at'u's-sânk 8 ؛Beyhakl, esSunen, VIII, 259,260, 261 ؛Ibn Kudâme el-MakdisI, el-Mugni, VIII, 243. 735 Abdurrezzâk, X, 233 ؛Ibn Hanbel, el-Musned, II, 180 ؛Tal^rânî, 1,289 ؛Beyhakl, لﺀ-5 ^ „ﻻVIII, 259 ؛Serahsi, el-Mebsut, IX, 136 ؛Ibn Kudâme el-MakdisI, elMugni, ١HII, 243 ؛Muttaki el-HindI, V, 554, 557. 736 Hamldullah, îslâm Peygamberi II, 234. 737 Ib n S a 'd , ١^II,20. 738 Müslim, Cihad 41. 739 Muhibbuddin, er-Rîyâd, III, 142 ؛a.mlf, Zehâîr, s. 28, 29. 740 Ib n S a 'd lV , 132. 741 Tirmizi, BuyO'7. 742 Ibn Hanbel, el-Musned, 1,236, 300, 310, 361 ؛Şa'rânI, II, 19. 743 Muttaki el-Hindl, V, 548. 744 M uvatta’, Cihâd 13 ؛Ibn Mâce, Cihâd 34 ؛Eb۵ Dâvud, Cihâd 133 ؛Nesâî, Cenâ-
66 ئ.
A S R -1
S A A D E T .T E
HAYAT
223
s e v iy e s i
-1 Gerdan^ik (altın ve b.ncuk karışımı) = 7-12
dr745
- 1 Altın gerdanlık = 1 köle746 - 2 Gümüş bilezik = 2,5 d m ? 4 7
HZ.
e b U b e k Ir d ö n e m ؛
- 1 Kalkan = 3-5 dm748 - 1 ince kadife örtü = 4-5 dm745 - 1 Deve palam = 13 dm75٥ - 1 Kisrevl Taylesan = 30.000 dm75i -1 Deve = 120-200 dm752 - 1 Deve = 2 inek = 10 k
٠
yun753
HZ. OMER
d o n em i
1 Elbise = 8 dm754 1 Yemen hullesi = 5 d r7 - ٩5j 1000-1200 d m 7 5 ٥; 1800 d m 7 5 7 745 746 747 748
Ibn Ebî Çeybe, VII, 317 ؛Eb۵ Dâvud, Buyû٠13 ؛Şa.rânî, II, 14. Muhibbuddin, Zehâîr, s. 51. G m İâ î,lh y â \N ,2 9 5 . AMurrezzâk, X, 236 ؛Ibn Ebî Şc-ybe, II, 124 ؛Nesâî, Kat'u’s.sânk 8 ؛Beyhakî, es. Sm en, VIII, 2 6 . ؛Ibn Kudâme el-Makdisî, el-Mugni, VIII, 243 ؛Muttaki el-Hîn.
dl,v,538. 749 Vâkıdî, F u â , 1 ,9 , 18 ؛Ibn Sa'd, III, 196 ؛Ibn Zenceveyb, II, 600. 750 Ibn Ebî Şeybe, VII, 343 ؛Ibn Sa.d, IV, 365 ؛Ibn Hanbel, el-Musned, 1,2 ؛Buhari, Fezâüu'1-ashab 2 ؛Ibn Hibban, s. 140 ؛Ibnu’l-Cevzî, Mendkıb, s. 56 ؛Ibn Kesir, elBidâye, V III186 ؛HamiduIIah, İslâm Peygamberi, II, 235. 751 vâkıdî, EbO Abdillah Muhammed b. Omer, Kitabu’r-Ridde ve nebze minfaUıht’l-Irâk (n?r. Muhammed HamîduUah), Paris 1989, s. 136. 752 Mes'٥d î,n ,4 3 5 . 753 Ibn Hazm, el-M âallâ, X, 399 754 AMurrezzak, X, 233-234 ؛Beyhaki. esSunen, VIII, 260 ؛Serahsî, el-Mebsûî, EX, 138 ؛Muttaki el-Hîndî, V, 545. 755 Ibn Hazm, el-Muhallâ, X, 400. 756 Ibn Zenceveyh, II, 554-555.
224
A S R -1
S A A D E T '.T E
y ٥ n e t im
-p !ya sa
J L I? K !S 1
- 1 P a m I adî göm lek = 2-12 dm758 - 1 BUrde = 60 dm?59 - 1 Ç ift basit m est = 1 vâfî7٥٥ - 1 A t = 100 gen ؟dişi deve7٥i; 20.000 dm7٥2 - 1 Deve > 400 dm7٥3 - 1 Ko^mn = 5 dm7٥4 - 1 Câriye = 4000 dm7٥5 - 2 Ç o cuk köle = 1000 dm7٥٥ - 1 Köle = 700
d m 7 ٥7
- 1 Salkım ü zü m (Sevâd’d a)= 1 dm7٥8 - 1 Pişirim lik et = 1 dm7٥9 - 1 Kafiz h u b u b a t (Ira k ta ) = 3 dm77٠ - 1 Gölgeliğin m aliyeti = 2 dm77i
757 Râzî.s.67. 758 tbn Ebl Şeybe. 552 ؛Ibn Ç cb^, III, 8 .5 ؛İbnu’t-Tıktaki, s. 82 ؛Muttaki el. Hindi, II, 161. 759 IbnE bi'd-D un,^, s. 331. 760 Ceh^iyârî, s. 19. 761 IV. 36 ؛Ibn Zenceveyh, n i, 1024 ؛tbn Hazjn, el-MuhüUâ, V, 227: BeyJıakl, esSutıeti, IV, 119 ؛Ibnu’l-Kâsım es-San'ânî, Yahyâ b. Hüseyin, Gâye• tu l-emânî fi ahbâri’l - k ğ i ’l-Yemânî (nşr. Sald Abdullah Aşûr), Kahirt 1388/1968, s. 84. 762 Eb٥ Yûsuf, el-Hürâc, s. 146 ؛Yahya b. Adem, s. 66 ؛Eb۵ Ubeyd, s. 476 ؛Ibn Ze». ceveyh, 1 ,133. 763 Abdurrezzak, X, 239 ؛Ibh Hazm, el-Muhalla, XI, 325 ؛Zurkanl. IV. 38. 764 K asânI,II,35. 765 lbnE bI?eybe,IV ,400. 766 Cehşiyarl, S.19. 767 Beyhakl, esSutıetı, X, 334. 768 Ya'kûbî, e؛-Y٥rîh,II, 152. 769 Ibn Ebl Çeybe, V, 140 ؛Ibn Ru?d> el-Beyân, X ^ I , 66. 770 Maverdl, el-Ahkâmu’ssultâniyye, s. 188. 771 Gazzail, ftyd',III,273.
ل
A S R -1
S A A D E T .T E
HAYAT
S E V JY E S J
225
HZ. OSMAN DÖNEM!
. 1 Köle = 700-1500 dm۶72 1 Câriye = 20.000 (1ل77ق 1 At = 40.000 cim 774; 50.000 1 iyi cins av köpeği = 800
-٠ ;؟100.000 د
d m 7 7 776
dm 777j
20 d ev e 7 7 8
1 BUrde = 100-200 d m 7 7 9 j 100 d r7 8 ٥ 1 Kaba İzâr = 4-5 dm78i 1 Elbise = 4-5 dm782 1 Mısri rida = 8 dm783 1 Adi gömlek = 4-10 dm784 1 Yag tulumu = 1 d m 7 8 5 1 Tulum yag = 1 d m 7 8 ٥ 1 Müd'dî tahıl = 1 sâ h u r m a 7 8 7
772 Mııvatta’, Buyû٠4 ; ' VIII) 163 ؛İbnEb? ؛eybe, IV, 338,365,430 ؛Ibn Hazm, el-Muhallâ, IX, 42 ؛Beyhaki, esSutıen, V. 328. 773 Yâfîî, I, 120 ؛Ibnu'j-İmâd, I, 38. 774 İbn Hazm, el-Muhallâ, VIII, 420. 775 Ibn Çebb€, n i, 1023. 776 Ibn Şebbe, III, 1021 ؛Muhibbuddin, er-Rîyâd, III, 47. 777 Ibjı Hazm, X, 524. fz s Beyhakl, esSunert, ١^ , 7. 779 IbnSa'd, 111.58,159. 780 'BelSzurl,.£«50٤,,V ,3. 781 Fesevi, III, 395 ؛Taberânî, I, 30, 75 ؛H l ı , III, 96 ؛Ebo Nuaym, I, 60 ؛Ibn Asâkir, III, 13 ؛Zehebl, Târîh, s. 468. 782 Muhibbuddin, er-Riyâd, III, 44. 83 ؛Ibn Asâkir, III, 15 ؛Muhibbuddin, er-Rîyâd, n i, 45. 784 Ibn Asâkir, III, 15 ؛Muhibbuddln, er-Rîyâd, III, .45 ؛Ibn ManzOr, M uhtam , XXVIII, 308. 785 Ibn ManzOr, M u h i r , XX١^II, 309. ' 86 ؟IbnManzOr, A^wIıtosar,X^III, 309. 787 Şib ؛, Bed.٣udd ٤u Ebo Abdillâh Muhammed b. Abdillah, Mehâsinu'l-vesâil fi ma'rîfeü'l-evâilin^T. Muhammed AltOncl), Beyrut 1412/1992, s. 263.
226
ASR-1 5AÂDET.TE Y.NETiM-PİYASA İLİŞKİSİ HZ. ALİ DÖNEMİ
- 1 Pamuklu gömlek = 2-7 dm7٥٥ - 1 Kaba İzâr = 4-5 dm785 - 1 Gömlek + 1 İzâr + 1 ridâ = 1 dr7٠٥ - 1 Kefen = 300 dm79J - 1 Altm işlemeli ipekli elbise = 4000 dm792 - 1 Torba hurma = 1 dm793 - 1 Pişirimlik et = 0,5 dm754 veya 1 dm795 - 1 Deve = 140-200 dm796500 ؛dm79780 ؛dr7581000 ؛dm7^ - 1 Deve (Yemen'de) = 200 d r... -1
cins deve = 20 deve8Qi
- 1 Tavşan = 0,25 dm8٥2 788 Ibn Ebl Şeybe, V, 169 ؛Ibn Sa'd, III. 29 ؛Ibn Hanbel. e z - Z â d ) n . 51 ؛Ibn Ebi.dDünyâ, s. 326. 328. 329 ؛Eb٥ Nua^m. I. 83 ؛Gazzâll. th y â \ IV. 290 ؛TabereJ. 36. 37.4 0 .41 ؛Ibnu'1-Esîr. el-K âm ih III. 400 ؛Muhibbuddln. er-R iyad, III. 203.211. 212.220 ؛a.mlf. Z ehâtr, s. 101.108 ؛Ibn ManzOr. M uh ta sa r, XVIII. 61.62. 789 Ibn Hanbel. e z-Z u h d , II. 48 ؛a.mlf. F â l , I, 531 ؛Ibnu'1-Esîr, el-K âm il, in . 401؛ a.mlf. U sd u l-g â b e, IV, 102 ؛Muhibbuddln. er-R îyâd, III. 212 ؛Ibn ManzOr. M u h ta sa r, XVIII. 60. 790 TabersJ.40. 791 Eb٥ Nuaym. I. 283. 792 Ibn EbîŞeybe.IV,291. 793 Ibn Hanbel. e z-Z u h d , II. 51 ؛a.mlf. F â l , I. 546 ؛Ibnu'1-Esîr. el-K âm îl, III, 401؛ Muhibbuddln, er-R îyâd, III, 218-219 ؛Ibn ManzOr, M u htasar, X I , 64 ؛Ibn Kesir, e l- B îâ y e , 1 , 5 . 794 Ibn Ebl Şeyi», V, 140-141 ؛Ibn Hanbel. ez-Z u h d , H, 48 ؛a.mlf, Fezâil, 1,534 ؛MU" hibbuddin, Zehâîr, s. 102. 795 Muhibbuddln. Zehâîr, s. 105. 796 Muttaki el-HUtdl, III, 311. 797 lbnEbîŞeybe,V II,534. 798 Ibnu'l-Eslr, el-K âm îl, III, 210. 799 Ibnu'l-Eslr, el-K âm îl, III, 210. 800 Mes.ûdî, n, 366. 801 Şa.rânl.II, 14. 802 Eelâzurl, Ensâb, III, 44; Eb٥ Nuaym, I. 319 ؛Muhibbuddln, er-R îyâd, III, 227؛ Yâfiî, I. 148.
1
A S R -1
S A A D E T .T E
HAYAT
s e v iy e s i
227
1 Kılıç = 1000 dm٥٥3; 3000 dm٥٠4 1 Z ırh = 2000 dm8٠54000 ؛dm8٥٥ 1 D em ir m igfer = 0,25 dr8٥7 Bir m ik tar keten ip 1 ةd m 8 ٥8
803 Ebu'I-Ferec el-lsfahânî٠ M e k â îH u t-T â ü b iy y în (nşr. es-Se^^d ^ ım ed Sakar), Beyrut, ts. (Dâru'1-Ma'rife), s. 36 ؛Taber.ânî, I, 100; Ibnu’؛-Esîr, el-K âm îl, ni, 391 ؛Muhibbuddln, er-R iyâd, III, 235 ؛Yâfiî, 1 ,146. 8.4 Zehebl, Târîh, s. 503. 8.5 Ibn Ebi'd-Dunyâ٠s. 329. 8.6 VeJd٠,II.195.
807 AMurrezzâk, X, 237 ؛Ibn Ebl Şeybe, V, 475 ؛Beyhakl, takl el-Hindl, V, 551. 8.8 IbnHanbel.fgzdiI. 1,531.
ﺀﺀ-„ﺀ„«ة, VIII, 260 ؛Mut-
1ﻋﺎ
EK-2 Ölçü ve para girimleri
Berid: Cerib: Dirhem Dinar: Irdeb: Kafiz: Kıntâr: Kırat: Kist: Mil: Miskai: M üd: Müddî; Sâ: Ukıyye:
12 millik ya da (12 X 1848 =) 22,176 km'lik uzunluk ölçüsü 3600 zirâ2 (büyük Hâçimiyye zirâ'i) veya 1366,0416 m2’lik alan ölçüsü 2,975 gr’lık gümüş para ve 3,17 gr’bk ağırlık birimi 4.25 gramlık bir agrbk ve bu agrlıktaki altın para birimi 52,08 kg bugday veya 66 litre su alan hacim ölçüsü 26,04 kg bugday veya 33 litre su alan hacim ölçüsü 8400 d.inar değerindeki kıymet ölçüsü 0,2475 gr'lık gümüş para birimi 1,085 kg bugday veya 1,375 litre su alan hacim ölçüsü 4000 zirâ (zirâ-1 murâsele) veya (4000 X 46,2 =) 1848 m ’lik uZunluk ölçüsü 4.25 gramlık agırlik birimi 542,86 gr. bugday ve 0,6875 litre su alan hacim ölçüsü 104,16 kg bugday veya 132 litre su alan hacim ölçüsü 2,17 kg bugday veya 2,75 litre su alan hacim ölçüsü 40 dirhemlik veya (40 X 2,975 =) 119 gr’lık bir agrlık ve kıymet ölçüsü
ا
EK-3 Sahabenin servetleri
bbâs b . : : ! ? ^ : : ^ . P £ : : : : i n ^ e B e n î £ ş : m A Medine’de iki ev İktâ edilmi؟ti8i؛. Halife Ömer ؟ehid edildiği sıralarda, Medine’deki sahâbilerin en ç .k köleye sahip .İanı idi٥J2٠Her birinde 10.000 dirhemlik sermaye bulunan ticarete mezun ^ rm i kölesi vardı٥J3. Gâbe’de köleleri bulunduğuna dair rivayetten burada arazisi oldugu da anla؟dntaktadır٥i4. Medine’ye ü ؟mü mesafede yaydan bir koyun sürüsü vardı٥٤5. Hz. Peygamber’e gönderden dk Bahreyn vergi gehrinden yaklaşık 810 811 812 813
Ibn Asâkir, II, 114. Ibn Sa٠d ٠IV, 20. Buhâri, Fezâilu'1-ashâb 8. Serahsl, el-Mebsûî, XXV, 3 ؛Ibn Asâkir, II, 119,122 ؛ZehebJ, Siyer, II, 82-83; Ibn Kesir, el-Biâye, III, 299 ؛Heyseml, VII, 28. 814 Ibn Asâkir, II, 199 ؛Zehebl, Siyer, n , 95. 815 Ibn Asâkir, II, 200 ؛Zehebl, Siyer, n , 95. 816 Ibn Kesir, el-Bülâye, ١^ , 43 ؛Kettâni, n , 312 ؛Bu gelirin toplam، 80.000 ya da 100.000 dirhem olup ^kla?ık ۴ „s،mn sadece ona verilmesi pek mâkul görünmemeteedir.
1 232
A S R -J
S a A D E T .T E
Y O N E T IM - P IY A S A
İ L ? ؛K I5 !
40.000 dirhem almıştı٥٠٥. ResOluUah tarahndan hediye ediAen al،ın işlemeli ipekli elbiseyi 8000 dirheme satım ؟tı8!7. Hz. Ömer döneminde 12.000 dirhem atâ alıy٥rdu88؛. Tebuk ordusunun techizi İçin 8000 dirhem vermi ؟ti8i5. Mescid-i N ebinin genişletilebilmesi İçin m üca^r arsasmı bagışlamı ؟tı82٥. ö lü m döşeğine düşünce yetmiş köle âzat etmişti82،. Abdullah b. Abbâs. Sevâd ve diger bölgelerde tarım arazileri vardı822٠Bu arazilerinde köleleri vasıtası ile ziraat yapıyordu825. (Medine veya Basra’da) bir köşkü vardı824. Ubulle’de de her yıl yaklaşık 100.000 dirhem kıymetinde ürün veren bir arazisi oldugu anlaşı!maktadu-825٠Kendisinden 100.000 dirhem borç isteyen amcaoglu H üse^n b. Ali’ye altın, gümüş ve hayvan cinsinden tüm mal varlığının yarısını gönderdiği, yetmediği takdirde kalanı da vermeye hazır oldu^ınu bildirdiğine dair rivayet«26 serveti hususunda fikir vermektedir. Kezâ 20.000 dirhemlik borcunu ödemekte zorluga düşerek kendisinden yardim isteyen Ebû Ey^ b el-Ensârî’ye iki farkh rivayete göre 40.000 dirhem nakit, 20 köle ve evindeki her şeyi٥27 veya 100 köle kıymetinde nakit828 bagışlaması da bu husustaki bir başka OrHektir. Yine 3-5 dirhemlik/
817 ibn Maiızûr, Muhtasar, V, 312. 818 Ebû Yûsuf, el-Harac, s. 46, 47: Beyhaki, esSunen, ١^ , 350; Ibıı Asâkir, II, 191; Zehebl, Siyer, II, 94. 819 Belâzuri, Ensab, n i, 14. 820 Ibn Sa'd, IV, 22; Hakim, III, 332; Muhibbuddln, Zehâîr, s. 204; Ibn Asâkir, II, 192; ZeheM, Siyer, n , 96; Kettani, II, 165-166. 821 Ibn Sa'd, rv, 30; Belâzuri, Ertâb, III, 6; Ibn Asâkir, II, 200; Zehebi, Sı'^er, II, 95,
101. 822 823 824 825 826 827 82؟
Şeybân؛, e l- îk tiâ , s. 37; Ibn Manzûr, Muhtasar, VII, 21. Ibn Manzûr, Muhtasar, VII, 21-22. Razî.s. 67. EbûU beyd,s. 71;SÛİÎ,S.221. Ibşîhî, 1,350. Zehebi, Siyer, III, 352. Beiazuri, E n â , III, 53.
s a h Ab e n ! n s e r v e t l e r i
233
ler ؛varken 1000 dirheme elbise alıp giyebildiği hususundaki bilgi de böyledir829. Seleme el-Gulemiyye ile 10.000 dirhem mehir karşılığı evlenmi؟ti83٥. Yeni dogan ogluna teberrUken Abdullah ismini koydugunu söyleyen bir adama ؟ocugu İçin dadılık yapacak bir câriye ile bakim masraflarım karşılamak üzere 200 dinar bağışlamış, daha sonra yine yardımda bulunacağım vadetmişti«^!. Muâviye’nin gOnderdigi bir ؟ok hulle, altın-gümüş kap ve bir 'miktar miski kendisine getiren hâcibe bagışlamıştı832. Abdullah b. Amir b. Kurayz. Mekke fle Basra arasındaki Nibbâc’da, Meke-Medine yolu üzerindeki Cuhfe’de ve Mekke’ye Yemen cihetinden bir günlük mesafedeki Nahle’de sulak arazilere sahip،i833. Basra, Mekke ve Tâifte muhtelif tanm arazileri, bah؟eleri ve kasrları834 ٠Dımaşk’ta ise bir evi vardı835. Hz. Ömer döneminde Ubeydullah b. Ma‘mer fle ortak olarak be^ulmâlden köle satın almışlar, bedelini ödedikten sonra 80.000 dirhem de bor؟lanm ışlardı836. Muâriye döneminde Arafot’ta bir arazisi vardı837. Hz. Ali’ye karşı ordu hazırlayan Hz. Âişe, Talha ve Zube^^’e 1.000.000 dirhem yanında 100 deve ve diger bazı teçhizat yardimı yapmıştı838. Civânndaki evleri satın alarak Basra Pazarım genişletmişti839. Arafot’ta hacıların su İhtiyâçlarını karşılamaları 829 830 831 832 833 834 835 836 837 838 839
Ebû Nuaym, I, 321 ؛Râzî, s. 67: ZehebJ, Siyer, III, 355, Ibn Ebî Şeybe, III. 494. lb?ihî٠1,350. Ibşîhî, 1,349. ZubeyrJ, s. 148; Ibn Kuteybe, el-Meârîf, s. 140 ؛Yâkût, V, 255, 256, 277, 278؛ Bekri, IV, 1292, 1304 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, XII, 285. Ya'köbî, Mtişâkele, s. 17. Zehebl, Siyer, in, 18. Ebu'l-Ferec el-ls؛ahânî, VII, 53-54 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, XI, 202 ؛XV, 368. Ibn ManzOr, Muhtasar, x n , 289. Mcs‘۵dî,II,366. Ibn Hablb, el-Munammak,s. 150.
234
A S R -1
SAÂDEÎ.TE
y.NETJM-PJYASA
JLiÇKJSJ
؟؛in havuzlar, ؟olde kuyular kazdırmıştı٥40. Mekke’deki evlerini Muâviye’ye hibe etmişti٥4i. Hâlid b. Ukbe b. Ebi M ua^’m Basra’daki e١dni 70.000 veya 80.000 dirheme satın almış» ancak daha sonra evi de bedelini de kendisine bagışlamı؟tı٥42. Hz. Osman doneminde sadece Hz. Ali’ye 23.000 dirhem olmak üzere K ure^’in mensuplarına ؟eşitli hediyeler göndermişti٥43. Bir Kurban Bayramı’nda bedelini kendisinin ödeyeceğini büdirerek dileyen herkesin pazara gidip birer ko^nın almaşını sOylemişti^. Zevcesi Umâme bt. Hakem’den dogma oglu İ؟in yedi gün boyunca biner sofra fâl۵zec^5 ikram etti ve yedinci gün de i a ٥46 kurbanı olarak 1000 koyun kestird٥47؛. Bir adamı sadece evine kadar kendisine eşlik ettigi İ؟in 1000 dinar ile ödüllendirmişti*^®. Fakirlere yardımcı olur, köleler âzat eder, ؟eşitli ha^nr İşleri yapardı®49. Abdullah b. Amr b. As. Fustât’ta evi®5 ٥, Filistin’de Sebu‘ isimli mezraası®-؛؟, Askalân’da da babasının kendisine vakfettiği bir k ö ^ i v ard ı® 5 2 . Babasının terikesinden hissesine Tâifteki Veht isimli bag®55 ve kıntârlarla Mısır altını düşrnüştü®54. 300 develik 84. Ibn EbJ ş«yb،. VII, 119 ؛Ibn Hanbel, ez-Zuhd, II, 122-123 ؛ibn Hablb, el-Mu~ nammak, s. 150 ؛Ibn K utey^, el-Meârif, s. 140 ؛Gazzâll, ihya’, II, 175 ؛Ibn Manzûr. Muhtasar, XII. 284, 287 ؛Zehebl, Siyer, III, 19. 841 Ibn ManzOr, Muhtasar, XII, 289. 842 Ibn ManzOr, Muhtasar, xn, 289; Gazzâll ise evin bedelini 90.000 .larak kaydetmektedir, îhyâ, III, 310. 843 Ibn ManzOr, Muhtasar, XII, 287. 844 Ibn ManzOr, Muhtasar, XII, 285 ؛Zehebi, Siyer, III, 19. 845 O dönemlerde zenginlik simgesi sayılacak kadar degerli bir çeşit ballı tatil. 846 ؟.cugun d.gum unun ilk günlerinde bir şükran ifedesi olarak kesilen kurban. 847 Reşid, s. 111. 848 Gazzâll, îhyâ’, III, 310 ؛Hemen hemen aynısı Said b. As İçin de rivayet edilmek' tedir. 849 IbnManzOr, Muhtasar, XII, 291. 850 Suyütl, Hustt, I, 215. 851 IbnZenceveyh, 1,238. 852 Ibn Manzür, Muhtasar, XIII, 206 ؛Bu köy söz konusu mezraa olmalıdır. 853 Ibn Hanbel, el-Musned, II, 176 ؛Zehebi, Siyer, III, 89. 854 Zehebi, Siyer, III, 90.
T
s a h a b e n in
ser٧ etleri
235
bir ticaret kemani vardı. Bunlardan 100 binek devesi kardeşlerine, 200 yük devesi ise misafirlerine ikram İçin tahsis e d i l m i ş t i ٥55. 7000 dinar ve 50.000 dirhem miras bırakmıştı®-^؟. Abdullah b. Ca'fer b. Ebl Tâlib. Hz. Osman döneminde 60.000 dirheme ؟orak bir arazi satın almış, sekiz parsele a^rıp İşledikten sonra sadece ikisini 120.000’e Hz. Osman’a satmıştı®57. Vefat eden Z u b e^ b. Avvâm’daki 400.000 dirhemlik alacagına karşılık Gâbe’deki arazisinden verilen dört parsellik arsayı 600.000’e Muâ^ye’ye satmıştı®®؟. Alacagının 700.000®9 ؟veya 1.000.000 dirhem olduğuna dair rivayetler de vardır®٥٥. Hz. Peygamber’in, ticaretinin bereketli olması İ؟in yaptığı duanın yardimı üe işlerinde dâima kazançlı ç ık tı, rivayet edilmektedir®^؛. Muâviye’nin v e rd i, yıllık 1.000.000 dirhem tutarındaki atânın tümünü tasadduk e t t i , . b i zaman zaman borçlandığı dahi olurdu. Yezid tarafindan 2.000.000 dirheme çıkarılan atâsının ﻻkini Medine’de bir ay İçinde d a .tm ış ve sonra ,dne borçlanmıştı®٥2. 1.000.000 dirhemlik®“ ve 40.000 dinarhk®“ iki borcu Muâviye tarafindan be^ülmâlden ödenmişti. Yine bir defesında atâ olarak 4.000.000 dirhem ve 700 siyah deve veren Yezid, her deveye zeytinya. yüklemesini emretmişti. Yeterli yag bulamayan âmil eksik kısmın bedelini ödemişti. Yolda develeri tasadduk ede ede giden Abdullah’ın yanında Medine’ye vardıgmda sadece 855 Ibn Sa'd, IV, 12: Eb٥ Nuaym, I, 291. 856 Râzî,s.66. 857 İbn Şebbe, III. 1.42;-Ibn Hazm, el-M âallâ, v n i, 284-285; Zchebl, Siyer, III, 460. 858 Buhârî, Humus 13; MuhibbuddJn, er-Riyâ(i, IV, 290; Zehebl, Siyer, 1,66. 859 Ibn Hacer, F âu'l-bârî, XII, 212. 860 Ibn Asâlür, 1,44; ZchebJ, Siyer, III, 460. 861 Ibn Asâkir, 1,26. 862 Ibn Asâkir, 1 ,19; Ibşîhl, 1,347-348. 863 Ibn Asâkir, 1,34-35. 864 Ibn Asâkir, 1,65. Bir ba^ka yerde ise Muâviye tarafindan kendisine 40.000 dinar bağışlandığı söylenmektedir ki bu ikisi ayni şey olabilir, bk. Ibn Asâkir, 1,47.
236
ASR-1
s a Ad e t . t e y ٥ n e t i m
- p ! y asa ! l ! ? k ٠s ؛
otuz tanes ؛kalmı؟Abdurrahman b. Ziyâd tarafından da . t ı ٥٤٩ kendisine 1.000.000 dirhem verümi؟Ubeydullah b. Kays'a . t i ٥٥٥ lamıştı8٥7. 100.000 dirheme aşevi satın al tı8^8. ihtiyaç sahibi Sitmalı bir bedeviye 100.000 dinar yar dımda bulunmuştu8٥؟. -Bir haccında otuz kOle âzat ederek her bi rine 1000 dirhem ve 1 deve bagı؟lamı؟Irakli bir adama .tı87٥ dinar değerinde ko^mn sürüsü hediye etmi 13.000؟Hicâz fa- ti87i٠ kihi Ibn Ebi Ammâr’ın âşık olup satın almaya güç yetiremedigi bir câriyeyi 40.000 dirheme almı؟, -güzel elbiseler ve takılarla süs leyip kendisine hediye etmi؟, ayrıca 100.000 dirhem yardımda -bulunmuştü872. Mekke’den Medine’ye yolculuk yaparken yaka landıkları yağmurdan korunmak İçin çadırına Sigındıklan bir di- bedeviye şükran borcu olarak daha sonra 100.000 dirhem873٠ -ger rivayetlere göre ise çobanlan ile birlikte 1000 koyun ve Yen bu ’؛-daki su kaynagını874 yahut 2000 ko^nın ve 2000 dinar875 ba gışlamıştı. Ibn Ezâdmerd isimh dihkân876 bir İşinin görülmesi -İçin Halife Ali nezdinde aracılık yapması karşılığında 40.000 dir -hem hediye etmiş, ancak 0 bunu geri çevirmişti877. Bostan bekçi -ligi yapan bir kölenin yevmiyesi olan üç çöreği aç bir köpeğe ver digini görünce bedelini OdCyerek âzat etmiş, bostanı da satın ala865 866 867 868 869 870 871 872 873 874 875 876
Ibn HabJb, el-Mıınammak, s. 377-378: BelâzurJ, E n â , IVB, 3. Belâzurî> Ensab, 1 , 6. Ibn HabJb, el-Munammak, s. 377. SerahsJ, el-Mebsiit, XXIV. 158. Ibn Asâkir, 1)56. IbşJhî.1,31. Ibn Asâkir, 1,61. Ibn Asâkir, I, 57-58; Zehebl, Siyer, III, 461. Ibşîhî, 1,348. Ibn Asâkir, I, 52. Gazzâli, îhyâ’, III, 309. Sâsânîler ve İslâm devletlerinin idari teşkilâtmda köy reisi, ?ehir ve yöre be^ an. lamlarında kullanılagelen bir tâbirdir; bk. Sümer, Faruk, “Dihkân", Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, c. IX, Istanbul 1994, s. 289-290. 877 Ibn Asâkir, I, 45.
SAHABEN!N
servetler!
237
rak kendisine bağışlamıştı878. Medineli bir adamın, hakkında duacı .İması İçin gönderdiği kızına 30.000 dirhem değerinde inci armagan etmi؟ti879. Bir tâcirden, Medine’ye ithal edip satamadıgı ؟ekerin tümünü satın alarak halka dağıttırmıştı“ .. İhtiyâç sahibi bir adama 5000 dinar vermi؟ti88i٠Binegi.ö!dügü İçin yaya kalan bir hacıya iyi cins palanlı bir deve ve 1000 dinarlık kılıç hediye etmi؟ti882. Cömertliğini denemek üzere ihtiyaç sahibi muha)٢el bir yolcuya yardımcı olmasını isteyen birisine o anda yanında bulunan deveden başka ipekli elbiseler, 4000 dinar ve çok degerli bir kılıç bagı؟lamıştı883. Kendisini kardeşi Avn’ın oglu olarak tanıtan Mârid isimli bir kişiye 10.000 dirhem takdhn etmişti884. Kendisini d ü^ln yemeğine davet eden bir adama hediye olarak 300 dinar ve eşine ödedigi mehrin bedelini vermi؟ti885. Semizlettiği hayvanmı kendisine hediye eden bir adama lO’u bugday, 5’İ et ve giysi, 4١ü me^^e ve yemi ؟l ’i de dirhem ^İklü 20 hammal göndermi؟ti88٥. Hammalların 20’si bugday, lO'u ze^^inyagı, 5’İ elbise ve 1١İ de dİThem yüklü olmak üzere toplam 36 ki^ Şİ oldugu da rivayet edilmektedir887. Semizlettiği tavugu kesip pi؟irerek kendisine ikram eden yaşlı bir kadına 5000 dirhem bağışlamıştı888. Kendisini denemek İçin adına 300 dinarlık salite çek düzenleyen Abdullah b. Mutî.'e farkına varmadan üç ayrı ödemede bulunmuş, daha sonra durumu bildirerek geri vermek is878 Gazzâll, îhyâ‘, ra , 320: Turtû? ؟١s. 75; Ibn Asâkir, 1,48-49; Ib؟îhî, I. 349. 879 Ibıı Asâkir, 1,63. 880 Ibn Asâkir, I. 55-56; Zehebi, Siyer, ra . 461. 881 Ibn Asâkir, I, 47. 882 Ibn Hablb, el-Munammak, s. 379; a.mlf, el-Muhabbar, s. 147; Ibn Asâkir, 1,41; Zehebi, Siyer, ra , 459. 883 Ibn ManzOr, Muhtasar, XXI, 109. Bu rivayet öncekine benzemektedir. 884 Ibn Kuteybe, e l- M ü f , s. 89. 885 Ibn Asâkir, I, 63. 886 tb?lhî, 1,347. 887 Ibn Asâkir, I, 55. 888 Ibn Habib, el-Murıamntak, s. 376; Ibn Asâkir, I, 54; Zehebi, Siyer, III, 461.
1 238
A S R -1
S A A D E T .T E
Y .N E T J M - P J Y A S A
IL IÇ K IS J
tedig900 ؛dinarı ona hediye etm i؟ti889. M ehir b orcu olan 50 din a rı ödem esine yardim etm esini isteyen bir Kureyçli'ye 400 din a r vermişti85٥. Rüyasırida kend'isine ipekli cübbe giydirdiğini ؟iirle dile getiren b ir ؟aire 300 din ar değerindeki altın işlemeli ipekli cübbesini hediye etm işti«.!. A bdullah b. Ebî Bekir es-S ıd d ik Babasının hilâfeti devrinde ölen A bdullah'ın bıraktığı nak d i m iras sadece yedi dinardı«2؟. Susuz kaldığı b ir yolculuk esnasında kendisine su ikram eden dul b ir kadına 30.000 d irh em bağışlamıştı8.3. Evinin d ö rt yönündeki kırk ar haneye y ardım larda b u lu n u r, bayram larda ku rb an eti ve giysi gönderirdi. Ayrıca h e r b a ^ ^ m 100 köle âzat ederdi«.^. Satın alıp hürriyetine ka١n rştu rd u ğ u b ir câriyeye hediye olarak b ir de b in ek vermişti«.-؟. A bdullah b. Ebî R ebia (ö. 35/656). cahiliye devrinde baharat ticaretin d en bü^dik s e ^ e t kazanm ıştı«.٥. K ureyş'in en zengini o lu p Y em en ile ticaret y a p a r d ı« .7 . Kabe ö rtü sü n ü b ir sene yalnız başına o, bir sene de b ü tü n Kureyş kabüesi tem in ederdi««؟. Yu889 890 891 892 893 894 895 896 897
ibn HabJb, el-Munammak, s. 374-376: a . i , el-Muhabbar, s. 148-150. Ibn Hablb, el-Mıınammak, s. 378. Ibn Asakir, I. 42; Zehebl, Siyer, n i, 459. Ibn Kuteybe, el-Meârîf, s. 75; M uhibbuddln, er-Riyââ, 1,265. Turtûşî, s. 75; Ibçîhl, I, 347. Turtûşî, s. 76; Ibşîhî, I, 347. Turtûşî, s. 76. Ebu.l-Ferec el-I؟fahânî, I, 65. Ebu'l-Ferec el-tsfahânî, I, 64; Aşağıda zikredilecek diger bazı sahâbiler İçin de ‘Kureyş'in en zengini idi' ifedesinin kuUanıldıg görülecektir. O nlann diger zenginlerin ölümünden s.n ra bu vasfi kazandıkları düşünülebüir. Bu nedenle söz konusu şâhısların ölüm tarihleri verilecektir. Ayrıca zaman zaman k a y n a k la t zengnligin hurmalık, köle vs. bakımından oldugm a dair kayıtlara da rastlanmatoadır. Ilgih örneklerde bu ka١ntlar İhmâl edilmiş olabilir. Yine her birini, bulundugı şehirde 'Kureyş'in en zengin temsilcisi' 0 İması da muhtemeldir.- BÜtün bunlardan öte söz konusu ifodenin mUbalaga sadedinde kullanılmış olma. SI da ihtimal dahilindedir. 898 Ebu'l-Ferec el-lsfehani, I, 64.
s a h a b e n in
ser v etler i
239
k an d a da geçtigi üzere Hz. Peygam ber H u n e ^ Savaşı öncesinde kendisinden 30.000 veya 40.000 dirhem b orç alm ıştı. H er tü rlü sanatı icra edebilen pek çok H abeşli kölesi vardı855. Hz. Ö m er -devrinde M edine’de bir tavlası olup atlarının yem ini Y em en’de ki arazisinden getirtirdi ؟... M iras olarak 40.000 din arlık n akit ve dinarlık akarat bırakm ıştı 50.000 ؟.؛. -Z u b e,^ b. A w â m ’m G â be’deki arazisinden 1 parseli 100.000 d irhem e satın alm ıştı ؟٥2. A bdullah b. M es.ûd. C ennetle m ü^delenenlerdendir ؟.^. -M ek ke devrinde U tbe b. Ebî M u a ^ ’m ko^nınlarını g ü d ü y o rdu ؟.^. -O l düğünde m al varil .
70.000 ﻫﻮveya 90.000 d irh em 5 ^ ؟veyahut
dinara ulaşm ıştı 90.000 ؟Bir rivayete göre ise m iras olarak .٠7 miskâl nakit 90.000 ؟-köleler, h a k a n la r ve çeşitli eşyalar bırak ,٥8 m ıştı ؟.؟. Hz. O m er d ö n em in d e 6000 dirhem atâ alıyordu ؛؟.. -Ay rica Hz. O sm an d ö n em in d e b e ^ ü m â ld e birikm iş 15.000 ؛؛؟, -veya 85.000 d irh em tu tarın d ak i iki senelik atâsi da ö lü 20.000 m ü n d en sonra ailesine ödenm işti ؛؟Hz. O sm an ta ra h n d a n k en .2899 Ebu'l-Ferecei-Isfahânî,!, 65. 900 Taberi, Târih, IV, 214. 901 Râzl.s. 65. 902 III, 9 ^ ; ؛ إh â rî,H B m ٧ >؟13 ؛Yâkût, IV, 182 ؛MuhibbuddJn, er-Rîyâd, IV, 290 ؛Zehebl, ﺀرآذ٣, I, ة6.ر 903 Ibn Abdyber, II, 318 ؛Zehebl, Şihâbuddin Muhammed b. Ahmed, M a‘rifetiTlkurrâî’l-kibâr ale’t-tabakat ve’l-âsâr (nşr. Beşşâr A١٢âd Ma‘r ٥f ve dgr.)> BeFut 1404/1984,1, 34. 904 Ibn Hanbel, el-Musned, I, 379 ؛Fesevl. n , 537 ؛ibn Manzûr, Muhtasar, XIV, 46؛ Zehebl, Siyer, 1,465. 905 Ibn Ebi'd-Dunya, s. 342. 906 Ibn Sa'd, III, 160 ؛Râzî, s. 66 ؛Ibnu'1-Cevzî, Telbisu iblis, Dımaşk 1948, s. 180؛ Ibn Manzûr, Muhtasar, XTV, 45. 907 Diyârbekri, II, 258 ؛Kettânl, n i, 201. 908 Ibn Manzûr, Muhtasar, XIV, 71 ؛Zehebl, Târih, s. 388 ؛a.mlf. Siyer, I, 497. 909 Ibn Manzûr, Muhtasar, x rv , 71 ؛Zehebl, Târih, s. 388 ؛a.mlf. Siyer, I, 497؛.Kettâni, III, 201. 910 Ibn Sa'd, III, 157. 911 Ibn Sa'd, III, 160 ؛Belâzurl, F u â , s. 447 ؛Zehebl, Siyer, I, 498. 912 Ibn Manzûr, Muhtasar, XIV, 71.
240
a sr
-1 s a A d e t ' t e y ö n e t j m . p i y a s a
İL İŞ K İS İ
disine Nehreyn bölgesinden arazi İktâ edilmişti5٤3. Râzân’da (Sevâd) da ekip biçtigi bir tarım arazisi9i^ ve Medine’de bir evi vardı9i؟٠. Bir rivayete göre arkada !؟Ebû Vâil'i sahibi oldugu (?) köye kahya tayin etmi؟, kazancın üçte birini sadaka vermesini, üçte birini kendisine getirmesini, kalanı da yeni üretim İçin kullanmasını emretmi؟ti9٤٥. Abdullah b. Ömer. Hz. Ömer döneminde 3000 dirhem atâ alıy٠rdu5i7. Hulefa-yı Râçidin ve Muâviye dönemlerinde kiraya verdigi ziraat arazileri vardı9٤8. Mısır’daki Dâru’!-Birke isimli arazisi bunlar arasında olmalıdır9٠5. Vâdi’l-kurâ ve Hayber’deki Icölelerinin fitresini ödediğine dair rivayetten buralarda da ziraat ar.azileri .Idugu sonucu çıkmaktadıp92٥. Ancak muhtemelen daha sonra Vâdi’!-kurâ’daki arazisi ile Hz. Osman’ın Hayber’deki arazisini değişmiştir.؛؛. Ayrıca birisi mâlî işlerinden S0rumlu522. olmak üzere ticaretle ugraçan köleleri de vardı923. Kendisi de ticaret yapan Abdullah’ın Celûlâ Vak'ası’nda 40.000 dirhemlik ganimet mail satın alarak Medine’de sattığı ve sermayesi kadar kazanç sagladı^ ^mkarıda zikredilmişti. E؟i Safiyye’ye mehir olarak 10.000 dirhem ödemişti924. 500 dirhem değerinde ipekli elbise giydigi 0İurdu92-٩, Bunlara karşılık, muhtenrelen ömrünün sonla913 Ebû Yûsuf, el-Harac, s. 67. 914 Şeybânî, el-Ikûsâb, s. 37 ؛Ibn Kudüme el-Makdisl. el-MugnU II, 720: Zehebl. Tânh, s. 388 ؛a.ralf. Siyer, I, 497. 915 Ibn ManzOr, Muhtasar, XTVr, 60. 916 Ibn Manzûr, Muhtasar, XIV, 64 ؛Bu kö>â؛n Râzân olması da muhtemeldir. 917 Ebû YOsuf, el-Harâc, s. 46. 918 Ibn Hanbel, el-Musned, II, 6, 64 ؛Kubey?؛, s. 15. 919 Ibn Abdilhakem, s. 92 ؛Suyûü, Hustı, I, 214. 920 Muvatta’, Zekat 51 ؛Ibn Zenceveyh, III, 1257,1258; Beylıakl, esSunen, IV, 161؛ Aynca b ^ Ibn Hanbel, el-Musned, 1 ,15. 921 Ibn Hazm, el-Muhalld, ^ I I , 340, 353. 922 Ibn Hazm, el-Muhaim, ^ I I , 504. 923 Ali, saiib Abmed, et-Tanzımâtu’l-ictimâiyye ve’l-iktisadiyyc f i ’l-Basra, Bagdat 1953, s. 243. 924 Ibn Kuteybe, Uyıh, IV, 71 ؛Ibn Ebi'd-Dunya, s. 347. 925 Ibn Sa'd, IV, 172 ؛Zehebl, Siyer, III, 212.
sa h
Ab e n ! n s e r v e t l e r i
241
rina d.gru sahip oldugu bütün ev eşyalannın kıymeti 100 dirhemden ibarett926؛. ' 1000 köle âzat527١ 1000 deve tasadduk528 ve Allah yolunda kullanılmak üzere 1000 at vakıf etmi؟ti529. H ürriyetle kavuşturd u ^ ı bir köleden kendisine kalan 30.000 dirhemlik mirasla yine
köle satın alınjarak âzat edil]mesini İstemişti95٥. Babasının miras bıraktığı evden hissesine düşen kısmı vakfetmişti93؛. Kölesi Nâfi‘ İçin muhtelif rivayetlere göre 10.000 dirhem (ya da 1000 dinar)932, ﺍ2.000 ﻵﻭﻭveya 30.000ﻭ٠٩^ dirhem verilmesine ragmen satma^^p âzat etmişti, iki ayrı mecliste 22.000 dinar535 ve 30.000 dirhem93٥ sadaka dağıtmıştı. Muâviye’nin kendisine gönderdiği 100.000 dirhemle Ubeydullah b. Ma'mer’in hediye ettigi 60.000 dirhemi kısa süre İçinde ihtiyaç sahiplerine bağışlamıştı” ^. Bir arazisine karşılık aldigı 200 devenin yarısını538, Haccâc’ın gönderdigi 10.000 dirhemi (?)ﻭﺇﻭ, ve 4000'İ Muâviye’den olmak üzere çeşitli kaynaklardan gelen toplam 10.000 dirhemi tasadduk etmişti” ٥. Toplam 60 hac ve 1000 umre yapmıştı94i. Bir köleyi, Ç0 926 ibn Sa'd, IV, 165; Zehebi. Siyer, III, 213. 927 Eb۵ Nuaym. 1,296; Muhibbuddln, er-Rîyâd, II, 424; Zehebl, Siyer, III, 218; Kettânî, 1 ,108. 928 Eb۵ Nuaym, I, '296. 929 Ibn Ruşd> el-Beyan, X١^II, 458. 930 Ibn EbJ Çeybe, VI, 283. 931 Buhârî, Vesâyâ 34. 932 Ibn Hanbel, ez-Zııhd, II, 126; Eb٥ Nuaym, I, 296; Ibn ManzOr, Muhtasar, XIII, 164; Zehebl, Siyer, III, 217. 933 Ibn Kuteybe, el-Mearif, s. 203. 934 Ibn Hanbel, ez-Zuhd, II, 124; Eb٥ Nuaym, 1,295; GazzâlJ, îhyâ', II, 176. 935 Ibn Hanbel, ez-Zuhd, II, 123; Eb٥ Nuaym, I, 296; Ibn ManzOr, Muhtasar, XIII, 164; Zehebl, Siyer, III, 218. 936 Ibn Hanbel, ez-Zuhd, II, 124; Ebu Nuaym, I, 295,296; İbnu’l-Eslr, Usdu’l-gâbe, n i, 343; Ibn ManzOr, Muhtasar, XIII, 164; Zehebl, Siyer, III, 218; Heyseml, IX, 347. 937 Eb٥ Nuaym, I, 296; Gazzâli, îhyâ’, II, 174; Zehebl, Siyer, III, 219. 938 Ibn Hanbel, ez-Zuhd, II, 125; Ebu Nuaym, I, 296. 939 Ibn Asâkir, 1,489. 940 Eb٥ Nuaym, I, 296; Zehbbl, Siyer, III, 218.
s a h a b e n in
serv etleri
243
Kabe'ye ؛pek Ortti bürüyen ük ki ؛؟id ؛öm ründe bir defo .554 malinin üçte birini ihtiyaç sahiplerine dagıtmı؟Kendisi ile tı555٠ konuşmamak üzere yaptığı yemini bozan Hz. Ai؟keforet e'ye١ olarak da^tm ası İçin on köle hediye etmi؟t ؛Babasının Cemel .55٥ -Savaşı esnasında Hz. Ali’ye karşı savaşmayacağına dair ettigi ye -mini bozması karşılığında keforet olarak 20.000 dirhem odeyece -gine söz vermişti957. Kendisinden yardim isteyen bir adamın ih tiyacını giderdigi gibi binek de hediye etmişt ؛958.
-Abdurrahman b. A ^ (ö. 32/652). Cennetle mü)delenenler . d e n d i r 9 5 9 . Kureyş’in en zengini İdi9٥٥ dinarlık miras bırakmıştı9٥ 1.320.000؛. Bedir ehlinden hayatta kalan 100 kişiye vasiyet ettigi 400’er dinai"9٥2 çıkarılıp geri kalan dinar on altı hisseye aynimi 1.280.000 ؟ve her hissedara -dinar düşrnüştü963. Ibn Sa‘d ve Muhibbuddin et-Taberi’nin he İbn Hacer sabına göre terikesinin toplamı 2.610.000 dinardı964٠ -el-Askalâni ise terikeyi 3.200.000 dinar olarak hesaplamakta -dır9٥5. Bu ihtilâf terikenin Tumâdir bt. Esbag adil hanımının al dıgı miras payından hareketle hesaplanmasından kaynaklan954 955 956 957 958 959 960 961 962
Abdurrezzâk, V, 89 ؛Ibn A s i , 1,456; ZehebJ, Siyer, III, 374 ؛Ibşîhî, I, 31. Ibn Asâkir, 1,468. Buhârî, Menâkıb 3. Eb٥ Nuaym, I, 91. Ibn Asâkir, 1,433. Buhârî, Fezâüu’l-ashâb 5 ؛TirmizJ, Menâkıb 25, 27. Ibn Abdilber, II, 397, 398 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, XIV, 353. Reşîd, s. 205. Reşîd, s. 205 ؛Ibnu'l-Eslr, Usâu’l-gâbe, III, 484 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, XIV, 361 ؛Zehebl, Tarih, s. 395 ؛a.mlf. Siyer, I, 90 ؛Ibn Kesir, el-B iİye, VII, 164 ؛Ibn Hacer, el-îsâbe, II, 417 ؛Diyârbekrl, II, 257 ؛Allah yolunda harcanmak üzere yaptığı vasiyetin tutannın 50.000 dinara ulaştığı da kaydedilmektedir; bk. Râzî, s. 64. 963 Reşîd, s. 205 ؛Bu rakam 100.000 olarak da vermektedir; b ^ Abdurrezzâk, v l, 178. 964 Ibn Sa.d, III, 136-137 ؛Muhibbuddin, er-Riyâd, IV, 315, 316. 965 Ibn Hacer, ferh،،'l-&٥n, XIX, 281.
80.000
242
A SR -1
SA A D ET’TE
Y .N E T J M - P IY A S A
İL lŞ K J S l
٦
banlıgını yaptığı sürü üe birlikte satın alıp âzat etmi? ve k.yunlan da kendisine bağışlamı؟tı542. ibn Sibâ"m âzatlısı Atâ’dan 2000 dirhem bor ؟almış ve 200 dirhem ziyadesi üe ödemişti543. Abdullah b. es-Sa'dî. Bir mezraası, İkişer ati, katırı ve kölesi bulunduğunu söyleyerek, yerine getirdigi devlet hizmeti karşılıgında Halife Ömer’in Odedigi 1000 dinar tutanndaki maaşı ka. bul etmek istememiş, ancak İsrarı üzerine almak zorunda kalmıştı944. Köle ve at ؟ogul olarak da zikredümiştir94٠٩. Abdullah b. Zem‘a. Zubeyr b. A٣ âm'ın Gâbe’deki arazisinin 1 parselini 100.000 dirheme satın almıştı946. Abdullah b. Z u b e^. Halife Ebû Bekir’den İktâ olarak Medine’deki Sel‘ isimli dagı almış ve üzerine iki köprü inşâ etmişti947. Mekke’de ü ؟eve sahipti. Bunlardan Dâru’z-Zenc isimli olanında zenci köleleri barınırdı948. Mekke’deki Kuaykiân isimli dagda da evleri949٠Medine’ye 6-7 mü mesafedeki Zu’l-H ule^^’de pek ؟ok malı95٠ ve farklı düler büen 100 kölesi vardı95٤. Muâviye’den her birinin boynunda 10.000 dirhemlik keseler asılı otuz köle almıştı952. Zama'n zaman 100.000 dirheme ulaşan caizeler aldıgı da 0İurdu953. 941 Ibn Ruşd, el-Beyân, XVIII, 458. 942 Ibnu'I-EsIr, U â ’l-gâbe, n i. 341: Ibn Manzûr, Muhtasar, XIII. 162; ZehebJ, Siyer, III, 216; Heysemi, IX, 347. 943 Ibn Sa‘d, IV, 169; ZebebJ, Siyer, III, 215; B٠rç akdi esnasjnda çart k o ş u lm a .« kaydı ile geri ödemede verilen fazlalık faiz d e g hediye olup caizdir. 944. Muhibbuddin, er-Riyââ, II, 339. 945 Ibn Hanbel, el-Musned, I, 40; Buhârî, Ahkâm, 17, 946 Buhârî, Humus 13; Muhibbuddin, er-Riyââ, IV, 290. 947 Ibn Asâkir, I, 403. 948 EzrakJ, u , 254. 949 Ibn AsâlUr, 1,440. 950 Ibn Asâkir, 1,444. 951 Hâkim, III, 549; Eb٥ N u a ^ , I, 334; Ibn Asâkir, I, 457; Zehebl, Siyer, III, 368; SuyOtl, Târîh, s. 213; Kettânl, I, 281. 952 Ibn Asâkir, 1,439. 953 Ibn Asâkir, 1,404, 440; ZehebJ, Siyer, III, 367.
1 244
ASR.I SAADET'TE Y٥ NET!M-PIYASA ILI?K١S١
maktadır. Muhtelif rivayetlere göre bu hisse 1:8 اةﻫﻮ1:16ﻫﻮ7ا 1:248 ﻫﻮya da 1:32 وﻫﻮ.lup karşılığı 80.000 dirhem"., 83.000 (dirhem ?)97100.000 , ؛dirhem972١ 320.000 (dhhem ?)973,380.000 dirhem974, 80.000 dinar975١ 84.000 dinar97٥ , 100.000 dinar977 veya 800.000 (?) dinardı978. Miras bıraktığı altm külçeleri vârisleri arasında baltalarla parçalanarak paylaştırılmıştı979. Terikesi araSinda (a۴ ca) 1 köşk, 100 at, 1000 deve ve 10.000و8 هkoyun vardı98؛. Hz.' Osman devrinde Medine’nin Akik mevkiinde bir üzüm bagına sahipti982٠ Medine’ye 1 mil veya 3 fersah mesafedeki Curufda yirmi deve ile sulayabildiği bir ekinliği olup buradan ailesinin yıllık İhtiyâcını giderecek kadar ürün ahy٠ rdu983. Hz. 966 ZehebJ, Siyer, I, 91 ؛DelcJ, s. 12. 967 Ibn Kuteybe, el-Mearif, s. 104 ؛Reşîd, s. 205 ؛Muhibbuddln, er-Riyââ, IV, 316: Diyârbekrl, II, 257. 968 Ibn E bi.d-D un^, s. 346 ؛Ibn Abdüber, u , 396 ؛R z î, s. 64 ؛Muhibbuddln, er-Riyâd, rv, 316 ؛Kettânl, II, 259. 969 Ya'kûbî, eî-Tânh, II, 7 5 ,170 ؛a.mlf, M ı ğ e l e , s. 14 ؛Mes'ûd؛, II, 342 ؛Ibn Abdilber, II, 396 ؛Reşîd, s. 204 ؛Râzî, s. 64 ؛Muhibbuddln, er-Riyââ, IV, 316 ؛Ibn Man. z٥ r. Muhtasar, V, 329 ؛XIV, 362 ؛Ibn Kesir, el-Biââye, VII, 164 ؛Ibn Hacer, Fethu’l - b â r î ,m , 281. 970 Ibn Kuteybe, el-Meârif, s. 104 ؛Muhibbuddln, er-Riyââ, IV, 316. 971 Ibn Abdilber, II. 396 ؛RâzI, s. 64؛.Kettânl, II, 259. 972 Râzl, s. 64 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, XIV, 362. 973" Zehebl, Siyer, I, 91. 974 Ibn Ebi'd-Dünyâ, s. 346. 975 Ibn Sa'd, III, 136-137 ؛Ya'kûbî, e t-T â â , II, 75, 170 ؛Reşîd, s. 205 ؛Muhibbuddin, er-Riydd, IV,315, 316. 976 Ya'kûbî, Muşakele, s. 14 ؛Mes'ûdî, n , 342 ؛Re?îd, s. 204 ؛Râzî, s. 64. 977 Ya'kûbî, et-Târîh, II, 170 ؛Râzî, s. 64, dn. 4 ؛Ibn Hacer, F â u ’l-bârî, XIX, 281. 978 Diyârbekrl, II, 257. 979 Reşîd, s. 204 ؛Ibnu'1-Esîr, Usâu’l-gâbe, in , 485 ؛Ibn ManzUr, Muhtasar, XI٧> 362 ؛Delcî, s. 12. 980 Bir başka 'rivayette ise .3000 koyun' şeklindedir ؛bk. Hâkim, III, 309 ؛Ibn Abd' ؛ ber, 1، 396 ؛ifenul-Eslr, Usâtı’l-gâbe, III, 485 ؛Ibn Manzûr, Muhtasar, XIV, 362: Zehebl, Siyer, I, 92 ؛Ibn Kesir, el-Biââye, 164 ؛Delcl, s. 12. 981 Ya'kûbî, Muşâkele, s. 14 ؛Mes'ûdî, II, 342 ؛Reşîd, s. 204 ؛Râzî, s. 64. 982 Şeybânî, el-Hucce, II, 559 ؛Ibn Hazm, el-Muhallâ, VIII, 386. 983 H^kim, III, 309 ؛Ibn Abdüber, II, 396 ؛Reşîd, s. 204 ؛Ibn ManzOr, Muhtasaf] XIV, 362 ؛Zehebî, Siyer, I, 92 ؛Kettânl, III, 200.
s a h a b e n in
serv etleri
245
O sm an’dan satın a لdıgı 2 at İçin 40.000 d irh em ödem i؟ti984. Bir hanım m a nrehir olarak 30.000 d irh em vermiçti58-٩. iki defa 3086 و ve 80.87, hayati boyunca ise 30.000 köle âzat etm i؟ti588. Hz. Peygam ber devrinde, ilkinde 4000 dirhem , İkincisinde 4000 d in ar ve üçüncüsünde 8000 d in ar olm ak üzere d ö rt defa tüm m al varlığının yarısını tasad d u k etmişti.85. Bir başka rivayete göre b u n lar sırası ile 4000 d irhem , 40.000 d irhem ve 40.000 din a rd ır" .. S onuncusu Hz. O sm an ’ın hilâfeti dönem inde B enu’nN adir hurm alığındaki hissesinin satışından elde ederek dağıttığı 40.000 din ar o la b ilir..؛. M uhtem elen bun lard an zikredilm eyen dördüncüsü de T ebuk o rd u su n u n techizi İçin bağışladığı 2 0 0 0 2 وو veya 8000 dirhem ..3 olm alıdır. Yine Hz. Peygam ber devrinde M ısır’dan gelen 100 deve^d M edine dullarının ihtiyaçlarına sarfetmişti..4. T icaret m etâı yüklü 5 0 0 ..5 veya 700 . . ٥ veyahut 900 984 Râzî, s. 6 ؛. 985 IbH EbJ Şeybe, III, 494 ؛Ibn Sa'd, III, 126 ؛Ibn Ebi'd-Dunı^, s. 347. 986 Ibn Kuteybe, el-Meârif, s. 104 ؛Ibn Abdilber, II, 396 ؛Muhibbuddln, er-Riyââ, IV, 313 ؛Ibnu'1-Esîr, Usdu'1-gâbe, III, 481. 987 Reşîd, s. 204. 988 Hâkim, III, 308 ؛Eb۵ Nuaym, I, 99 ؛Muhibbuddln, er-Riyââ, IV, 313 ؛Ibn Manzûr, M ı ıh t a i , XIV, 359 ؛Zehebl, Siyer, 1,92 ؛Ibn Hacer, el-!sâbe, II, 417 ؛Kettânl, III, 200. 989 Şeybânî, el-tkûsâb, s. 29 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, XIV, 351. 990 Ibn Sa'd, III, 132 ؛Taberânl, I, 129 ؛Ebo Nuaym, I, 98, 99 ؛Ibnul-Eslr, Usâu’lgâbe, III, 483 ؛Muhibbuddln, er-Riyââ, IV, 311-312 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, XIV, 351 ؛Zehebl, Siyer, I, 80-81 ؛Ibn Kesir, el-Biââye, VII, 163 ؛Ibn Hacer, elîsâbe, II, 416. 591 Ibn Sa'd, III, 132-133 ؛Ibn H anW . el-Mtısned, 104, 135 ؛Hâkim, III, 310311 ؛Ebu Nuaym, I, 99 ؛Mulıibbuddln, er-Riyââ, IV, 311, 315 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, XIV, 353, 357 ؛Zehebl, Târih, s. 39.3 ؛a.mlf. Siyer, I, 82, 85 ؛a.mlf, elIber, I, 24 ؛Yâfil, I, 120 ؛Diyârbekri, II, 257. 592 Heyseml, VII, 32. 593 Vâkıdl, el-Megâzî, III, 991 ؛Ibn ManzUr, Muhtasar, I, 159, 164 ؛XIV, 350. 594 Eb٥ Nuaym, I, 99 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, x rv, 353. 555 Ibn Sa'd, III, 132. 596 Ibn Hanbel, eTMiisneâ, VI, 115 ؛Taberâırl, I, 129 ؛Ebo Nuaym, I, 98 ؛Ibnu'1Ccvzl, Telbts, s. 181 ؛Ibnu'l-Eslr, Usâıı'l-gâbe, III, 483 ؛Muhibbuddln, er-Riyââ,
etm işti ؛
246
A S R -1
S A A D E T ’ TE
Y .N E T I M .P J Y A S A
İL İŞ K İS İ
develik ؟. ' ؟. b ir Şam k em anini .Id u g u gibi bağışlamıştı. Allah y lu n d a kullanılm ak üzere 500 A rap ati vakfetm iş ؟؟., yine ayni am açla 1000 at ve 50.000 d in ar vasiyette b u lu n m u ştu ^ ؟. -Bunlar d an başka 500 veya 1500 deve tasad d u k etm işti ٤“ ٥. -H astalandı -gında tü m m al varlıgınm üçte b iri olan 150.000 dinarı vasiyet et m iş, iyileşince ihtiyaç sahiplerine dağ ıtm ıştı ؛. ؛. -d in ar ve 40.000 ya 400.000 d irh em değerindeki b ir bahçesini Hz. Peygam ber’in Ailesi gibi gördüğü M edine hal .٥٥2 -km ın üçte b irine borç verir, üçte b irin in b o rc u n u Oder, diger üç te b irine ise sıla-i rahim de b u lu n u rd u ؛.^ . Ali b. Ebi Tâlib. C ennetle m ü jd elen en lerd endir ؛..^. -ResOlul -lah devrinde açlıktan kıvranırken sonraki dönem de sadece m al İarının sadakası (zekât ya da vakıf?) 40.000 d inara ulaşm ıştı ؛٥٥5. -ik in ci rivayete göre şehid edildiğinde, ailesi İçin köle alm ak Uze re atâsından a ^ rm ış oldugu 6 00,700 veya 800 dirhem dışında alIV, 305 ؛ibn Manzûr, Muhtasar, XIV, 347, 353 ؛Zehebî, TariK s. 392 ؛a.nüf. Siyer, I, 76 ؛Ibn Kesir, el-Bîdâye, VII, 164. 997 Yâfiî, I, 120 ؛Diyârbe^î. II, 257. 998 Ibn Sa'd, III, 132 ؛TaberAnl, I, 129 ؛Eb۵ N u a ^ , I, 99 ؛Ibnu'l-EsJr, Usâu’l-gâbe, III, 483 ؛Muhibbuddin, er-Riyâd, rv, 311, 312 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, XIV, 351 ؛ZehebJ, Tdnh, s. 393 ؛Ibn Kesir, el-Biââye, VII, 163 ؛Ibn Hacer, el-îsâbe, II, 416 ؛DiyArbekrl, II, 257. 999 Ibn Sa'd, n i, 136 ؛Reşîd, s. 205 ؛Ibnu'1-Esîr, U â ’l-gâbe, n i, 484: Muhibbuddlft,. er-Riyâd, IV, 312 ؛Ibn Manzür, Muhtasar, XIV, 361 ؛Zehebl, Siyer, I, 90 ؛DeJcI, 1000 Ibn Sa'd, III, 132 ؛Taberânl, I, 129 ؛Eb٥ Nuaym, I, 98, 99 ؛Ibnu'l-Eslr, Usdulgâbe, III, 483 ؛Muhibbuddln, er-Riyâd, IV, 311 ؛Ibn M a n ^ r, Muhtasar, XIV, 351 ؛Ibn Kesir, eî-Bidâye, VII, 163 ؛Ibn Hacer, el-îsâbe, II, 416. 1001 Muhibbuddln, er-Riyâd, rv, 312. 1002 Tirmizl, Menâkıb 25 ؛Hâkim, III, 312 ؛Muhibbuddln, er-Riyâd, rv, 311 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, XIV, 356 ؛Zehebl, Tânh, s. 394 ؛a.mlf. Siyer, I, 85. 1003 M uhibbuddln, er-Riyâd, IV, 312 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, XIV, 359 ؛Zehebl, Si. yer, I, 88. 1004 BuhArl, Fezâilu'1-ashâb 5 ؛Tirmizl, Men ةk لb 25, 27. 1005 Ibn Hanbel, el-Musned, 1 ,159 ؛a.m؛f, ez-Zuhd, II, 51 ؛a.mlf, Fezâil, I, 539, 550؛ Eb٥ Nuaym, I, 86 ؛Râzî, s. 60 ؛Muhibbuddln, er-Riyâd, III, 208 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, XVIII, 15,16; Zehebl, Tânh, s. 636 ؛Heyseml, IX, 123.
ز
s a h a b e n in
serv etleri
247
tın-güm üç cinsinden hiç bir ؟ey b ırakm am ıştı ^ ؛. -Nevevî ve Ib -n u ’l-Esîr h e r iki rivayetin arasını b u lm ak İçin Hz. Ali’n in asla ze -kât verecek kadar m al varlığı .İm ad ıg ın ı, söz k o n u su 40.000 di -narla 0 zam ana kadar yapageldigi sadaka ve vakıflardan devçiri len m ah su lü n k i l e r i n i n kastedfldigini fleri sü rm ek ted ir ^^؛. -Ü çüncü rivayette de 250 dirhem , 1 kılıç ve 1 m u sh af m iras bırak tıgı bildirilm ektedir ؛..؟. -Nehcu.yi-helâgcCdidLise ölü m döşegindey -ken m al-m U lk ve câriyeleri hakkında yaptığı vasiyet nakledil m ek ted ir ^ ؛. B undan en az üç câriyesi ؛٥؛٥ -ve vakıf haline getirdi
.gi bazı meyve bahçeleri oldugu anlaşılm aktadır. Z ubeyri’n in H z -A ü’n in bıraktığı vakıfların idaresi h u su su n d a afle fertleri arasın da çıkan bazı anlaşm azlıklara d air kaydettiği bflgiler ؛. ؛؛de söz kanın bir kısm ının afle vakfl ؟ eklinde değerlendiril -m esinin daha dogru olacağını gösterm ektedir. M edâin Sava -şı’nda ganim et olarak ele geçirflen saray halısından hissesine d ü şen kısm ı 20.000 dirhem e satm ıştı ؛٠ ؛K endisine Hz. Peygam ber .2 tarafihdan d ö rt, Ö m er taraflndan da b iri Y enbu‘’da olm ak üzere m u h telif arazfler İktâ edilm işti ؛٠ ؛Hz. O sm an Halife O m er’in .3 kendisine İktâ ettigi beş bahçeyi hediye olarak Hz. A h’ye verm iş 1006 Ibn Ebî Şcybe> ^ ٠371 ؛Ibn Sa'd, III, 38, Ibn Hanbel, el-Mustted, 1 ,200: a.mlf> ez-Zuhd, II, 51 ؛a.mlf, Fezâih 1,548,549 ؛39 ؛Ya'kûbî, et-Târîh, II, 213 ؛Mes‘٥dî, n , 426 ؛Ebu'lFerec el-isfahâni, s. 52: Eb٥ Nuaym, I, 65 ؛Ibn Ebî Ya.fâ, Ebu'1H üse^n Muhammed b. Muhammed b. Hüseyin, Tabakâtu’l - H a â i le (n?r. M. Hâmid e،-Fıkî), Kahire 1371/1952, II, 228 ؛Ibnu'1-Esîr, el-Kâmîl) in , 401؛ a.mlf, U â ’l-gâbe, IV, 102: Nevevl, Eb٥ Zekeriyyâ Muhyiddin Yahyâ b. ؟eref, 7ehzîbu’l-esmâ’ ve’l-kgât, (rişr. F. WUstenfeld), Beyrut, ts. (Dâru'1-Kutubi'l-iI* miyye), 1/1, 346: Ibn ManzUr, Muhtasar, ^ I I I , 98 ؛Zehebi, T â â , s. 652. 1007 Ibnu’!-Esîr, U â ’l-gâbe, r\;١ ؛02 ؛Nevevî, îehzîb, 1/1, 346 ؛Kettânî, II, 165. 1008 M es'üdî,II,426. 1009 Şerîf er-Radî, s. 379-380. 1010 Gazzâlî'nîn kaydettiğine göre dört zevcesi ve yirmi câriyesi vardı: bk. İhyâ’y rv, 296. 1011 Z ubeyrî.s.46,60,61. 1012 Ibn Hubeyç. II, 267 ؛Ibnu'1-Cevzî. M e â b , s. 111. 1013 BelâZurî, Futiıh, s. 27-28 ؛Ya'kübî, Muşâkele, s. 15 ؛Gazzâlî, Ihyâ’ı II, 180 ؛Yâk ٥t, v , 150.
.A S R . J
S A A D E T 'T E
Y O N E T IM -P IY A SA
IL IÇ K IS
248
tii٥٤4.Hz. Ö m er dön em in d e yıllık atâsı 5000 d irh em d i ؛..-؟. -H ilâ feti d ö n em in d e 40.000 d irhem lik b o rc u n u ödem esi İçin yardim isteyen kardeşi Akîl’e yakında çıkacak 4000 dirhem lik atâsından başka şeyi olm adığını söylem işti ؛٥؛٥. -Bir defosında kendisine el bise alacak 4 d irh em i olm adığı İçin kılıcını satm ak istem işti ؛٠؛7. -Hz. Ö m e r'in kendisine İktâ ettiği Y enbu' beldesindeki arazi nin yanındaki A b d u rrah m an b. Sa‘d b. Z urâre'ye ait parçayı da -dirh em e satın alarak üzerine k u ^ ı kazdırm ış, bol m iktar 30.000 da su hşkırınca oldugu gibi vakfetm işti ؛٥؛Buna karşılık ibn .8 da-’Asâkir ta ra h n d a n Hz. O sm an ’ın şehid edildiği Sirada Y enbu٤ ki arazisine gittiği b ild irilm ek ted ir ؛.؛.. -Sadece kuyuyu yahut ara -zinin b ir k ısm ını vakfetm iş y ah u t diger vakıfları gibi b u n u da ev (?) latlık vakıf yapm ış olm ası m ü m k ü n d ü r. Yine T âbetia’daki arazisini v akfetm işti ؛٥2٠. -K endisinden yardim dileyen bil- bedevi ye 1 elbise ve 100 d in ar bağışlam ıştı ؛.؛؛. -A m r b. As. Tâiflte 10.000.000 d irh em değerindeki V eht isim Bu baga h e r birine 1 dirhem ödedi .٥22
000.000 ٥23؛
-
B urasını sulam akta kullandı .٥24
gı s u ^ ın ihtiyaç fazlası kısm ı İçin 30.000 dirhem teklif edilmişse 1014 G a 2Zâlî,/ft> ٠â M I , 180.
1.15 1016 1017 1018 1019 1020 1021 1022 1023
Razî.s.55. Ibnu'1-Esîr, U â t ’l-gâbe, IV, 65. Ibn Manzûr, Muhtasar, XVIII, 60. tbn Hanbel, Feâil, n i, 209 ؛Râzî, s. 60-62 ؛Muhıbbuddin, er-Riyââ, III, 209؛ a.mlf, Zehâîr, s. 103 ؛Aynca b ^ Şâfil, el-Umm, III, 279 ؛Yâkût, V, 150. IbnAsâkir, III, 364. IbnE bîŞ ey ١x ٠IV,350. T urt ٥?؛,s. 76-77. Ibn Hanbel, ei-Musned, II, 176 ؛Ya'kûbî, Mıt^akele, s. 16 ؛Mes'ûdî. 111,-32 ؛Râz؛,s. 66 ؛Yak۵t,V , 386. Râzî, s. 66 ؛Yâkût. V, 386 ؛Ibn Manzûr, Muhtasar, XIX, 251 ؛Zehebî, Siyer, lll,
1024 Ya.kübî, Mmâkele, s. 16 ؛Reşîd, s. 206 ؛Yâkût, V, 386 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, X1A, 251 ؛Zebebl, Siyer, in , 74 ؛Bu rakam 10.000 .la rak d a kaydedilmektedir; bk. Râzî, s. 66.
١
s a h a b e n in
s e r v e t l e r i
249
de satm am ıçtı٥25؛. Sadece M ısır'd ak i day'asının yıUık geliri 100.000 d inara ula؟m ı؟tı^٥2٥. Filistin’deki Sebu‘ k ö ^ i o n u n d u ٤٥27. F ustâî’ta m erkez cam iine kom şu bir kasrı v ard ıi٥28٠Ayrıca D ım açk'da d ö rt, M ısır’da da m u h te lif evleri v ard ı٥25؛. I ؟i para dolu b ir sandık m iras bırakm ı؟tı)٥5٠. Terikesi arasında V eht’ten başka 325.000 d in ar ve 2.500.000 d irh em nakit yan.ında yıllık 100.000 veya 200.000 d in a r gelir g etiren ak aratı vardı^oj. 300.000 dinarlık külçe altın, 200.000 d inarlık zUyuf para, 25.000 dinar ve 2.500.000 dirhem n akit m iras bıraktıgıJ٥32, terikesinin pek ؟ok m al, köle ve akar y anında yetm iş deve boynu dolusu altın d a n ؛. " veya 300.000 d in a rd a n ٥34 ؛oluştuğu da rivayetler araSindadır. Filistin-A skalân’daki k ö ^ in ü oglu A bdullah’a vakfetmiştiJ٥35. Bir defasm da-otuz köle âzat etm iştiJ٥3٥. A m r b. H u rey s el-K ureşî. Başını okşayarak ticaretin in bereketli olm ası İ ؟in d u ad a b u lu n a n i٥57 Hz. Peygam ber o n a M edin e’de feir evlik yer v erm iştii٥38. Khfe M e sc id in in y an ında dah a sonraları İş h a n i olarak kullanılacak k a d a r b üyük b ir bina yaptırm ıştı٥35؛. N ih âv en d g an im etin d en iki kap d olusu mUcevhe1025 1026 1027 1028 1029 1050 1051 1052 1055 1054 1055 1056 1057 1058
Yahyâ b. Âdem, s. 105 ؛Ebû Ubeyd, s. 276-277 ؛Ibn Zenceveyh, II, 672. Reşîd, s. 206. Bekri. III, 717. Ibn Abdilhakem, s- 97 ؛Ya'kûbî, Muşakele, s. 16 ؛Râzî, s. 66 ؛Zehebl, Siyer, III, 77. Ibn ManzUr, Muhtasar, XIX, 252 ؛Ibn Tagrlberdl, I, 62 ؛Kettânl, III, 202. Yâfiî.I, 155. Mes'ûdî, in , 52 ؛Râzî, s. 66. Reşîd, s. 205. Zehebl, Siyer, III, 77 ؛Aynca b ^ a.e., III. 74-75. Ya'kûbî, Muşâkele, s. 16. Ibn Manzûr, Muhtasar, E l , 206. Ibn Manzûr, Muhtasar, XIX, 251 ؛Ibn Tagrîberdî, I, 64. Nevevl, Tehzib, 1/2, 26 ؛Zehebî, Siyer, III, 419 ؛Ke«ânî, II, 205. Eb٥ Dâvûd, Harâc ve îmâre 54 ؛Ibn Abdilber, II, 515 ؛Zehebl, Siyer, III, 419؛ Ibn Hacer, el-îsâbe, II, 551. 059 اIbn Sa'd, VI, 25 ؛Ibn Abdilber, II, 515 ؛Nevevi, Tehzib, 1/2,26 ؛Fâsî, Ebut-Tayyib Ta^yyuddîn Muhammed b. Ahmed, el-Ikdus-semin fi tânhi’l-bekdi'1emin (nşr. M. Hâmid el-Fıkî ve dgr.). Kahire 1578-88/1958-69, VI, 568 ؛Suy٥tî ١اﺀ-١ﻣﻞﺀﺗﻢ،'1 اs. 129.
ا
250
A SR -1
s a
Ad e t .te
y o n e t jm
- p iy a s a
jl jç k js j
ra tı 2.000.000 d irh em e satın alarak R u m d iyarm da 4.000.000 d irh e m e satm ıştı. A rtık ٠ ta rih te n so n ra yaşantısm ı KUfe’n in en zengini o larak sü rd ü rm ü ştü ^.^ .. H z. Ali d evrinde 4000 dirhem e altm sUslemeli ipekli b ir elbise satın alm ış ve üzerindeki altını ay ırarak 20.000 d irh e m elde e tm işti٤٥4i. K ızını aldıgı Adi b. Hâtim ’e ؟eyiz hazırlığında ku llan m ası İçin 10.000 d irh em gönderm
i ş t i i M
2
٠
E bû Bekir es-Sıddik. C en n etle m ü jd e le n e n le rd en d ir٥43؛. M ü slü m an old u ğ u n d a 40.000 d irh em i vardı. Allah yolunda harcam aktan, hicret ettiğinde sadece 5000 d irhem i k a l m ı ş t ı i . K endisine Resûlullah taraftn d an M edine’den b ir arazi i k t â 5 ^؛٥ ve H ay b er'd en yıllık 100 vesk h u rm a tahsisi04٥ edilmişti. Hilâfeti süresince 2500 veya 3000 d irh em aylık almıştıi.47. Gâbe’de 1 h u rm a lık 1 ,٥ 48 ؛köle, 1 bahçe, 1 sü t y ah u t dolap devesi, 1 süt kabı ve 5 d irh em değerindeki kadife ö rtü d e n başka m iras bırakm am ıştıi٥49. M edine’n in ken ar sem tlerinden S unh’ta ve şehir merkezinde birer evi vardıJ٥5٥. 1040 Taberl, Târîh, IV, 117; Ibn Hubeyş, II, 328; Ibnu ٠l-Esîr٠el-KâmiU III, 16; Neve, vl, Tehzib, 1/2, 26; Zehebl, Târih, s. 227; Ibn Kesir, el-Biââye, VII, 112. 1041 Ibn Ebl Şeybe, IV, 291; Ibn Hazm, el-M âallâ, VIII, 501. 1042 Ibn Ebl Şeybe, III, 494; Fâsi, VI, 369. 1043 Buharl, Fezâilu'1-ashâb 5; Tirmizl, Menâkıb 25,27. 1044 Ibn Ebl Şeybe, VII, 12, 337; Ibn Sa'd> in , 172; BeJâzurl, E n â , 1,261; Eb٥ Nuaym, II, 56; Ibn Asâkir, III, 189; Muhibbuddin, er-RiyâıÂ, I, 132; Ibn ManzOr, Muhtasar, XIII, 49, 50; Kutubl, I. 481-482. 1045 Eb٥ YOsuf, el-üarâc, s. 67; Ibn HanbeJ, F e H 1,334; BeJâzurl, h â , s. 31; Ibn ManZOr, Muhtasar, XIII, 63. 1046 IbnManzOr, A4»٨tosar, XIII, 37. 1047 Ibn ManzOr, Muhtasar, XIII, 103; Kutubl, I, 489. 1048 Muvatta’ (Çeybânî rivayeti), BuyU' 808; Şeybânî, ﺀ1- ^ ﺀﺀﺀﻻ, III, 95. 1049 Eb٥ Ubeyd, s. 248; Ibn'Ebl Şeybe, IV, 466; Ibn Sa'd, III, 192-193; Ibn Hanimi. ez-Zuhd, II, 15,16; Ibn Zenceveyh, II, 598-599, 600; Ibn Kuteybe, eUMeârif, ؟75; Taberânl, I, 60; Ibnu'l-Cevzl, M e â b , s. 56; Muhibbuddin, er-Rîyâd) I. 201; Ibn ManzOr, Muhtasar, XIII, 124; Heyseml, V, 231; Muttaki el-HindI, XII,
I""
ز
s a h a b e n in
s e r v e t l e r i
2 5 1
M ekke’de M ü slü m a n .Id u k la rı İçin işkence g ö ren ü ç câriye ve d ö rt köle^d satın alarak âzat e tm i؟tiJ٥5٤. T e b ü k .r d u s u n u n techizi İçin b ü tü n m al varlığı o lan 4000 d irh e m i bağışlam ıştıi٥52. H alife o ld u ^ ın d a b ü tü n n a k d i s e m t i n i b e ^ ü lm â le bagışlam iştıi٥53. E bû H u r e ^ e . Hz. Peygam ber devrinde ashâb-1 suffe٤٥54 araSinda yer alırken öldüğünde 1000 d in ar ve 65.000 d irh em bırakm ıştı٤٥55. Hz. Ö m er d ö nem inde Bahre١m âm ili iken en az üçer tane köle ve ati vardıJ٥5٥. Bahreyn’den d önerken yanında getirdigi 10.000,12.000 veya 20.000 d irhem lik m al varlığının b ir kısm ın a Hz. Ö m er tarafından el k o n m u ştu J٥57. Sevâd’da tarım araziSİİ05 ٥,
M edine’n in M ekke cihetindeki Beyda’ m evkiinin ilerisin-
de m ezraaları vardı^٥55. Üç veya daha fazla s a ^ d a köle âzat etm işti^^٥. M edine’ye M ekke cihetinden 6-7 m il m esafede olan Z u ’l-H uleyfe’deki evin i âzatlı kölelerine bağışlam ıştı^^؛. Ebû M es'ûd U kbe b. A m r el-Ensârî. Hz. Peygam ber devrin1051 Taberânl. 1,337; Ebû Nuaym, II, 148; ibn Asâkir, III. 189; Ibn Manzür, MuhtasaT) xin, 49; Heyseml, IX, 50.
1052 V â^dî, el-Megâzî, III, 991; BeJâzuri, E n â , I, 368; Ibn ManzOr, Muhtasar, I, 163. 1053 Ibn Manzûr, Muhtasar, XIII, 102. 1054 Hz. Peygam ^r devrinde İçine düştükleri yoksulluk yüzünden Mescid-i Nebî'ıUn sofasını mesken tutup temel üıti۴ ! ؟armı genellikle sadaka ve zekât gibi yardımlarla karşılayabilen bir grup. 1055 Râzî,s.67. 1056 Abdurrezzâk, XI, 323; Ibn Sa'd, IV, 335; Ibn Abdilhakem, s. 148-149; Belâzurî, Futuh, s. 93; Kudâme, s. 280; Ibn Manzür, Muhtasar, XXIX, 202-203; Zclıebl. Siyer, II, 612; Ibn Kesir, el-Bidâye, 1 , 1 1 3 . 1057 Bk. Müsadere ile ilgili kısım. 1058 Şeybânî, e l-îk tiâ , s. 37. 1059 Bekri, IV, 1331; Metinde mezraa kelimesi ؟ogul olup en az ü ؟tane demektir. 1060 Ibn Sa'd, IV, 326; Ibn Han bel, el-Musned, n , 286; ^m lf, ez-Zuhd, II, 99; Buhâri, Itk 7; Ebo Nuaym, I, 379, 384; Zehebi, Siyer, II, 586, 590, 622. 1061 IbnSa'd, IV, 340;Zehebî, Siyer, II, 586, 626. .
252
A S R -1
S A A D E T .T E
Y ٥ N E T !M - P IY A S A
IL J Ş K IS !
de iki-üç avu ؟h u rm a ؛çin pazarda ham m aU lk yaparken daha s .n r a 100.000 d irh em i o lm u ştu ٤٠٥2. KUfe'de b ir e١d vardı^٥٥5. Ebû Râfi‘ (Ib rah im , Eslem, Salih?). Sahabenin zenginlerind e n d i٤٥^4. Sahip .Id u g u 40.000 d irh em in tü m ü n ü tasadduk et'm ek istem i ؟ancak R esûlullah b una izin v e r m e m i ؟t i ٥٥ 5 ؛٠ Fustat’ta m erkez cam iinin yan m d a b ir arazisi v ard ı؛. “ . iki odalr bir evini Sa'd b. Ebi V akkâs.a 4000 d i r h e m ٤٠٥7 ya da 400 m iskaie satmr؟tıi٥6٥. Terikesi arasındaki b ir arazi Hz. Ali d ö n em in d e 80.000 dirh em e٤٠٥5, bir başka rivayete göre ise Hz. Ö m er devrinde 8000 din a r veya 800.000 d irh em e (?) satılm ı؟tı٤٥7٥. Ebû Ubeyde A m ir b. Abdillah b. Cerrâh. Cennetle müjdelenenlerdenJ٥7i ve sahabenin zahidlerindendir. Halife Ö m er Şam'a gittiginde yaşantısını denetlem ek İçin evini ziyaret etmiş, ancak gördügü sadelik karşısında duygulanarak "Sen hariç dünya lıepimizi de. ؟tirdi ey Ebû Ubeyde!" diye iltifetta b u lu n m u ştu٥72؛. Bununla birlikte bir rivayette pek ç .k köle, hayvan ve ati oldugu İçin kendi kendisini kınadığı kaydedilm ektedir)٥73. Hz. ö m e r.in denetiminden önceki devrede bun lan tasadduk etmiş .Im'ası m üm kündür; 1.62 Buhârî, Zekât 10 ؛îcâre 13; Tefslru Berâe 146: Ibn Mâce, zu h d 12 ؛Nesâî, Zekât ' 49 ؛Râzî, s. 62. 1063 Hatîb el-Bagdâd؛, I, 158 ؛tbn Manzûr. Muhtasar, XVII, 103. 1064 Ibiîu'l-Esîr, Usciu'1-gâbe, VI, 106. 1065 Ebo Nuaym, I, 184. 1066 Ibn Abdilhakem, s. 100 ؛Suyûtî, Husn, I, 245. 1067 Buhârî, ؟u fa 2 ؛Hiyel 14 ؛Taberânl, I, 328. 1068 Buhârî, Hiyel 14,15. 1069 Abduı'ıezzâk, IV, 67 ؛SehnOn, I, 250 ؛Ibn Zence٧eyh, 411, 991 ؛Ibn Hazm, elMuhalla, V, 208. 1070 Ebû Yûsuf, el-Harâc, s. 67. Bu eserin ?erhinde ise 800.000 yerine 8000 dirhem .larak kaydedilmektedir: bk. Ralıbi, Abdulazlz b. Muhammed, Fıkhu’l-mulîtk ve miftâhu’r-rîtâc (nşr. Ahmed tibeyd el-Kebîsî), Bagdat 1973,1, 423. 1071 Buhârî, Fezâilu'1-ashâb 5 ؛Tirmizl, Menâkıb 25, 27. 1072 Ibn Abdilber, IV, 121 ؛Gazzâlî, thyâ\ in , 260 ؛Ibnu'1-Esîr, LJsdu'1-gâbe, VI, 206؛ Ibn Manzûr, Muhtasar, XI, 271 ؛Zehebî, Siyer, I, 16-17. 1073 Ibn Hanbei, el-Musned, 1 ,196 ؛Muhibbuddin, er-Riyad, IV. 353-354 ؛Ibn Manzûr. Muhtasar, XI, 271 ؛Zehebî, Siyer, I, 13 ؛Heysemî, X, 253.
s a h
Ab e n ؛n
s e r v e t l e r
!
253
Ebû Zer Ciindeb b. Cünâde eJ-Gıfârî. Cennetle müjdelenenlerdendir؛.^^. Devrinde yaşanan refah patlamasının bir yansımaSI .larak çogalan se^et terakümüne karşı verdigi mücadele de tanınmıştır. Bununla birlikte .n u n da Rebeze’de bir evi, bir davar sürüsüi٥75 veya kırk sagmal ke؟i^٥76 ya da ko^mnu٥77؛١yarısını cihadda kullandıgı otuz atı٥78؛, en az üç kırmızı (yani iyi cins) devesi٥7؛٠, bir çobanı٥8؛٥, hizmetçileri!.®! ya da hizmetini sürdüren bir âzatlı câriyesi٥82؛, iki bürdesi!٥٥3 veya bir yedek elbisesi vardı!٥84. Şam’da bulunduğu Sirada ev eşyası birer yaygı, kazan, sofra, zeytinyağı tulumu ve un çuvalından ibaretti!٥85٠Yılfık atâSI 400 dinar!٥8٥ veya 4000 dirhemdi!٥87. Bir ^nlhk erzak ihtiyacını karşıladıktan sonra atâsından arta kalanla fels (bakir para) satin alırdı!٥88. Fustat’ta merkez camiinin yanında Dâru’l-Umud 1074 Ibn Manzûr, Muhtasar, XXV, 219 ؛Heyseml, IX, 307, 330. 1075 /Ibn Ebl Şeybe, VII, 125 ؛Ibn Hanbel, ez-Zuhd, II, 78-79 ؛Eb۵ Nuaym, I, 161, 163 ؛Ibn Manzûr, Muhtasar, XXVIII, 298, 304, 307, 308 ؛HeysemJ, IX, 331. 1076 Ibn Sa'd, IV, 235 ؛Ibn Zenceveyh, III, 1129 ؛Ibn Manzûr, Muhtasar, ^ V I I I , 307. 1077 Ebo Nuaym, 1 ,161 ؛Heyseml, IX, 331. 1078 Ibn Manzûr, Mw^r٥sflr, X X ^II, 307, 308 ؛Zehebl, Târîh, s. 413 ؛a.mlf. Siyer, II, 1079 Ibn Sa'd, rv, 235 ؛Ibn Hanbel, el-Musneci, II, 77 ؛Ebü Nuaym, I, 163 ؛Ibnu’1Esir, el-KâmÜ, III, 115 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, XXVIII, 304, 305, 308 ؛Heysemi, IX, 331. 1080 Ibn Manzûr, Muhtasar, XXVIII, 305. 1081 Ibn Sa'd, IV, 234, 235, 237: Ebû Nuayjn, I, 163 ؛lbnu'1-Esîr, el-Kamil, III, 115؛ Ibn Manzûr, Muhtasar, XXVIII, 303, 304, 307: Zehebl, siyer, II, 72 ؛Heyseml, IX, 331. 1082 Ibn Ebl Şeybe, ^ I , 125 ؛Ibn Sa'd, IV, 235 ؛Ebû Nua^nn, I, 161 ؛Ibn Manzûr, Muhtasar, XXVIII, 307, 308 ؛Heyseml, IX, 331. 1083 Ibn Sa'd, IV, 235: Ibn Manzûr, Muhtasar, XXVIII, 304. 1084 Ibn Hanbel, el-Musned, II, 77 ؛Ebû Nua)TO, I, 163 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, XXVIII, 308 ؛Heyseml, K , 331. 1085 Ibn Manzûr, Muhtasar, X ^ I I , 307. 1086 Ibn Manzûr, Muhtasar, XX١^II, 307 ؛Şiblî, Mehasin, s. 275 ؛Diyârbekri, II, 258. 1087 Ibn ManzOr, Muhtasar, XXVID, 306, 308. 1088 Ibn Sa'd, IV, 236 ؛Ibn Hanbel, el-Musned, V, 156,175-176 ؛Ibn Manzflr, Muhtasar, X ^ I I I , 306 ؛Zehebl, Târîh, s. 413 ؛a.mlf. Siyer, II, 73.
254
A S R .1
S A A D E T .T E
Y O N E T IM - P IY A S A
J L JŞ K IS I
ﻟ ﻠ ﺪ ةb ir arazisi v ard ıi٥٥9. M iras olarak ü ؟veya dOrt m erkep, b ^ keçi sürü sü V ؟binek develeri bırakm ıştı. E l d e k i eşyaların degeri ise sadece iki d irh em civârında id i٥9؛٥. Şam valisi M uâldye’n in g ö n d e rd i^ 1000 d inarı derhal tasadd u k etm iştii٥9؛. H abib b. M eslem e’n in , ih tiyaçlannı gidermesi İçin g önderm iş oldugu 300 dinarı k abul e tm e m iş ti!^ . Birisi Resûlullah’ın hediyesi olm ak üzere iki kölesini âzat etm işti٤^5. Enes b. M âliR Sahabenin m ala karşı en hırslı olan'ı idiJ٥94. Hz. Peygam ber’in kendisi İçin yaptığı bereket duası vesilesi ile ensarın en zenginleri arasına girm iştiJ٥95. Birisi yılda iki defa ü rü n veren m ü te a d d it tarım arazüeri ve b u n lard an sorum lu bir kahyası vardıJ٥9٥. Z â ^ y e ’de b ir köşke sah ip ti٥5۶؛. M edine’deki b ir evini vakfetm işti؛. . H an ım ların d an birine m ehir olarak 4000 d irh e m ö d em işti٥99؛. Bahreyn’den tahsü ettigi 4000 dirihem lik (?) zekât geliri Halife Ö m er tarafından kendisine bağışlan m ıştı ؛؛٥٥. Ç o k güzel yem ek yapan aşçı b ir kölesi v ardı؛؛.؛. Eş.as b. Kays. M üslüm an olm adan önce düştügü bir esaret1089 ibn Abdilhakem, s. 109 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar) x x v n i , 277 ؛Heyseml, IX, 332 ؛SuyOtl, Husn, I, 245. 1090 İbn Sa'd, IV, 231 ؛Zebebl, Siyer, n , 57. 1091 Ibn Manzûr, Muhtasar, XXVIII, 300. 1092 Ibn Ebl Çeybe, VII, 125 ؛Ibn Hanimi, ez-Zuhd, n , 78-79 ؛Eb٥ Nuaym, I, 161؛ Ibn ManzOr, Muhtasar, XXVIII, 307 ؛Heyseml, IX, 331. 1093 Ibn ManzOr, Muhtasar, XXVIII, 290, 311. 1094 IbnSa‘d,V II, 18. 1095 Ibn Sa'd, VII, 19 ؛Buhârî, Savm 61 ؛Daavât 26 ؛Muslim, Fezâüu's-sahâbe 141143 ؛Ibn Kuteybe, el-Meârîf, s. 134 ؛Zehebl, Siyer, III, 398, 399 ؛Hafâcî, Şihâ•؛ buddin Ebu'1-Abbâs Ahmed b. Muhammed b. ٥ mer, Nesîtnu’r-riyââ f i şerhi Şifâi’l-Kâdi îyâd, Beyrut, ts. (Dâru't-Turâsi'l-Arabî), I, 326. 1096 Tirmizl, Menâkıb 45 ؛Taberânl, I, 248 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, V, 68, 72 ؛Zchebl. Siyer, III, 399, 400 ؛HafâcI, I, 326 ؛Kettâni, II, 277. 1097 Ibn Ebl ؟eybe, 528 ؛Hafecl, I, 326. 1098 Buhârî, Vesâyâ 34. 1099 Ibn Ebi'd-Dunyâ, s. 347. 1100 Ibn ManzOr, Muhtasar, V, 74 ؛Zehebl, Siyer, III, 401. 1101 Buhârî, Et'ime 7,26 ؛Rikâk 17.
s a h a b e n in
serv etleri
255
ten 3000 deve fidye vererek k u rtu lm u ؟t u ٤٥2؛. Hfiâfeti devrinde Hz. Ebû Bekir’in kız kardeşi ü m m iî Ferve üe evlenirken verdigi dü٠ in yem egi İçin deve, sıgır ve davar cinsinden 1000 ba ؟hayvan kesilm işti^٥5؛. Kfife’de b ir evi vardı^٠٥4. B .z d u g u b ir yem in İçin 15.000 veya 30.000 (dirhem ) kefaret verm işti! ٤٥5. Bir defoSinda nam az kıldığı m escide gelen b ü tü n cem aate İçinde 500١er dirhem bu lu n an b irer para kesesi ve b irer kat elbise (hulle) ile birer çift ayakkabı dagıtm ıştı!!٥٥. Fîrûz ed-D eylem i. B u rn u n u kırdığı b ir genci kısastan vazgeçtigi İçin bir at, b ir kılıç ve 30.000 d fth em fie ö d ü lle n d irm işti"٥7. Fedâle b. U beyd el-Ensârî. Çiftçilik y apan Fedâle’n in terikesi 400.000 d in a rd ı“ .®. H ab b âb b. Eret. Hz. Peygam ber devrinde tek bir d irhem i bile y .k k e n ö m rü n ü n sununa dogru evindeki kasada 40.000وﻫﺎا veya 80.000 d irh em i vard ı“ !٥. Râzî’n in rivayCtine göre ise 50.000 dirhem nakit yanında bir arazi ve akarat m iras bırakm ıştı. Bu arazisi de Irak’ta olup Hz. O sm an tarafın d an ikta edilm işti“ !؛. H akim b. H izâm (ö. 54/674). K endisine ResUlullah tarafından H uneyn ganim etinden 200 veya 300 deve verüm işti“ !2٠ Tica.retle ugraşan köleleri v ard ı !!؛٩ Y em en ve Şam fie ticaret yapa1102 1103 1104 1105 1106 1107 1108 1109 1110 1111 1112 1113
Ibn Kuteybe, el-Meârif, s. 145, 242. Kettânl. 111.184. Ibau'1-Esîr, Usâu'l-gâbe, 1 ,118 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, IV, 415. Zehebl, siyer, II, 41. Taberânl, 1,237 ؛Gazzâü, îhyâ’, III, 311 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, IV, 416 ؛ZehebJ, Siyer, II, 41-42 ؛Heyseml, K , 415 ؛Ibn Hacer, e l- tâ e , I, 51. Ibn Manzûr, Muhtasar, XX, 344. Râzî. s. 66. Ibn Sa‘d, III, 166 ؛Tirmizi, Cenâiz 3 ؛BelazurJ, Ensâb, I, 178 ؛Eb۵ Nuaym, I, 144-145 ؛Râzî, s. 62 ؛Zehebî, T â â , s. 563. EbONuaym. 1,145. Eb۵ YOsuf, el-Harâc, s. 67 ؛Râzî, s. 66. Vâkıdî, el-Megâzî, III, 945 ؛Ibn Hişâm, IV, 493 ؛Taberânî, 1 ,186 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, VII, 237 ؛Zehebî, Siyer, IH, 45. Ali, e t-T a n ıâ â , s. 243.
1 !A S R .1
S A A D E T 'T E
y
٥
n e t im
- p ١y a s a
JL İŞ K İS
256
M edine’de bir k asn var-^rak bü^^ik kazançlar elde ederdi٤ .٤4 d i ؛؛؛.؟. Terikesi 3000 di- .Ö ldüğünde K ureyş’in en zengini idiH i٥ nar ve 50.000 dirheme ula؟mı ؟tı ؛٤^7.
-Mekke döneminde kâfirlerin Müslümanlar’a uyguladıgı am bargn^nı gizlice delerek bugday yüklü develer gönderirdi®؛!؛. -Câ -hüiye Mekkesi’nde bir tulum İçki karşılığı satın aldıgı Dâru’n nedve’yi Muâviye’ye 60.000 dinara ؟؛؛؛, diğer rivayetlere göre ise dinar 40.000 ؛؛veya 100.000 dirheme 2٥؛ ؛2 ؛-satarak hepsini tasad duk etmişti. Hz. Peygamber’e hediye etmek İçin Zû Yezen’in kafi tanını 50 dinara satın almıştı؛؛Abdullah b. Zube^n-’e babası .22 Zubeyr b. Avvâm’ın bıraktığı borcun 400.000 ؛؛2 دveya 500.000 dirhemini ؛ ؛odeme^d teklif etmişti. Medine’de hayır işlerine 24 ondan daha çok bağışta bulunan yoktu ؛؛2-٩. -Bir defosında Ara fat’ta boyunlarında gümüş kolyeler bulunan 100 köle âzat؛؛2٩ deve 100؛؛27١ ! ٥٥ Sigır؛؛28٠ ا0 0 إ ا2 وveya 1000 ﻫﻮا ؛davar kurban et1114 1115 1116 1117 1118 1119 1120 1121
1122 1123 1124 1125 1126
1127
Ibn Manzör, Muhtasar, VII, 235 ؛Zehebl, Siyer, III, 44, 47. İbn Abdilber, I, 32٠: Râzî, s. 65. Abdurrezzâk, XI, 103 ؛Taberânl, IH, 189 ؛Zehebl, Siyer, III, 48. Râzî, s. 65. İbn Manzûr, Muhtasar, VII, 237 ؛Zehebl, 5،/er, III, 47. Ibn Kuteybe, el-Meârif, s. 135 ؛Taberânl, I, 187 ؛Zehebl, el-lher, I, 43 ؛Yâfiî, I, 160 ؛Heyseml, IX, 384. Ibn ManzOr, Muhtasar, VII, 236 ؛Zehebl, Siyer, III, 47. Ezrakl, I, 269 ؛II, 253 ؛Ibn Kuteybe, el-Meârif, s. 135 ؛Taberânl, III, 186; Ibn Hazm, Cemhere, s. 121 ؛Beyhakl, esSımeii, VI, 35 ؛Ibn Abdilber, I, 320 ؛Yâkût, II, 423: Ibnu'1-Esîr, üsdu’l-gâbe, II, 45 ؛Ibn ManzUr, Muhtasar, VII, 239 ؛Zehebl. Siyer, III, 45, 50 ؛Yâfiî, 1 ,160 ؛Heyseml, IX, 384 ؛Ibn Hacer, Tehzib, II, 448؛ a.mlf, el-îsâbe, I, 349 ؛Ibnu'1-Imâd, 1,60. ifan Hanbel, el-Mtısned, III, 453 ؛Zehebl, Siyer, ra , 46. Ibn Hacer, Fethu’l-bârî, XII, 211. Zehebl, Siyer, III, 50 ؛Yâfiî, 1 ,160. Taberânl, 1 ,187 ؛Zehebl, Siyer, ra , 50 ؛Heyseml, IX, 384. Buhârî, Itk 12; Taberânl, III, 188 ؛Ibnu'1-Esîr, Usâu’l-gâbe, II, 45 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, VII, 238 ؛Zehebl, Siyer, III, 50 ؛a.mlf, el-lber, 1,43 ؛Yâfiî, 1,160 ؛Hey. semi, IX, 384: Ibşîhl, I, 31 ؛Ibn Tagrlberdl, I, 146: SuyOtl, el-Hâvî, I, 40 ؛Hafâ٠ el, I, 328 ؛Ibnu'J-Imâd, 1,60. Buhârî, Itk 12 ؛Taberânl, III, 188 ؛Ibnu'1-Esîr, üsdu’l-gâbe, II, 45 ؛Ibn ManzOr,
â
s a h Ab e n ! n s e r ٧ e t l e r i
257
miştiiD؛. Sofrasında muhakkak ü ؟-beç daveth bulunurdu٤J32. Hiç bir sabah olmazdı ki kapışında ihtiyacmm giderilmesi İçin bekleyen birisini bulmasınJJ53. iki bedeviye koşumlu birer deve bagıçlamıştıJi^^. Mekke ve Medine'de çeşitli vakıfları vardıJ٤35. Bir defosında Hz. Ali’ye 30.000 dirhem borç vermişti٤5؛٥. Hâlid b. Velîd. Bir savaşta öldürdüğü Hürmüz'ün 100.000 dirhem değerindeki başlığı Halife EbO Bekir tarafrndan kendisine verilmişti)7وا. Hz. ٥ mer taraflndan tüm mal varlığı araştırılarak 80.000 dirhem kıymet takdir edilmiş ve 20.000’hk kısmına el konularak kumandanlık görevinden alınmıştı))38. Eş.as’a 10.000 dirhem câize vermişti))35. ölürken Medine'deki bir evini, atlan ve kıhcmı Allah yolunda kullanılmak üzere vakfetmişti) )40. Eşya cinsinden terikesi iki at, bir köle ve bir sflahtan ibaretti))^). Hasan b. Ali b. Ebî Tâlib. Cennetle mUldelenenlerdendir))42. Sevâd’da ziraat yaptığı bir arazisi vardı))43. Hanımlarından ikisi-
1128 1129 1130 1131 1132 1133 1134 1135 1136 1137 1138 1139 1140 1141 1142 1143
Muhtasar, VII, 238 ؛ZchebJ, Siyer, III, 50 ؛Yâfiî, 1 ,160 ؛HeysemJ, EX, 384: Ib؟îhî, I, 31 ؛SuyOtl, el-Hâvî, 1,40 ؛Hafâcî, I, 328 ؛Ibnul-Im âd, 1,60. ZehebJ, Siyer, III, 50 ؛Heyseml, IX, 384. Taberânl, III, 188 ؛Zehebl, Siyer, III, 50 ؛HeysemJ. IX, 384. Ibn Abdilber, I, 321 ؛Ibnu’l-EsJr, U â ’l-gâbe, II, 45 ؛Ibn Manzûr, Muhtasar, ^ I , 238 ؛Hafâcî, I, 328 ؛Ibnu'1-Imâd, 1,60. Zebebl, Siyer, III, 50. IbnManzOr, A4„٨؛as٠r, VII, 239. Ibn M aıuûr, Muhtasar, VII, •239. TaberânI, I, 187 ؛HeysemJ, IX, 385. Râzl,s. 65. BeyhakJ, Ibrâhim b. Muhajnmed, el-Mehâsin v^’l-mesâvi’ (nşr. Muhammed Sııveyd), Beyrut 1408/1988, s. 330. ZehebJ, Siyer, 1,374. îbnu'1-EsJr, el-KâmiI, II, 537 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, VIII, 22 ؛ZehebJ, Siyer, I, 380 ؛Ibn KesJr, el-Bidaye, VII, 80.81. Ibn ManzOr, Muhtasar, v in , 21 ؛ZehebJ, Siyer, 1,380. Ibnul-EsJr, U â ’l-gâbe, II, 111 ؛Ibn ManzOr. Muhtasar, VIII, 24, 25 ؛ZehebJ, Siyer,!, 366, 382. Ibn ManzOr, Muhtasar, ^ I I , 27 ؛ZehebJ, Siyer, I, 383. TirmizJ, Menâkıb30. Şeybân], el-îktisdb, s. 37.
258
A S R -1
SA A D ET’TE
Y .N E T IM - P J Y A S A
İL IŞ K IS J
٦
ne mehir . l a r k 20.000’er (dirhem ?) vererek evlenmi؟ti٤!44. Diger bir hanımına Odedigi mehirse 100 câriye ve 100.000 dirhemdi“ 45. Yetmiş veya doksan evlilik yapmıştıH4٥. On beş, yirmi veya ^drmi beş defa yürüyerek hacca gitmiştii‘47. Hz. ٥ mer devrinde 5000 اإ48 اMuâviye döneminde ise 100.000 dirhem atâ alıyorduii49. Boşadığı Âişe e!-Has‘a m i^ e isimli hanımına 20.000 dirhem nafaka ödemiştii٤5٥. Yine boşadığı iki hanımına nafaka olarak diger bazı şeyler yanında 10.000’er dirhem vermişti٤^5i. Hiiafetten ؟ekilmesine karşılık Muâviye’den Küfe beytulmâlindeki nakdi varlığı ve her yıl Fesâ ve Derâbcerd bölgelerinin haracını talep etmişti. Anlaşma sonunda Muâviye tarahndan kendisine beytülmâldeki 7.000.000 dirhem Odendigi gibi ömrü bo^nınca her sene 1.000.000 dirhem gönderümişti؛i52. Diger rivayetlere göre hilâfetten feragat karşılığında 1.000.000 dirhem53 ؛ ؛veya 100.000 dinar ya da 400.000 dirhem alm ıştı54؛؛. Belâzuri'nin kay1144 Ebû Nuaym, II, 38. 1145 Ibn Ebl Şeybe, III, 494: Taberânl, m , 28 ؛Eb٥ Nuaym, n , 38 ؛Ibn M a i , Muhtasar, VII, 28 ؛Zehebl, Siyer, n i, 253 ؛Ibn Kesir, el-Bidâye, VIII, 38 ؛Heyse. ml, IV, 284. 1146 Ibn ManzUr, Muhtasar, VII, 27 ؛Zehebl, Siyer, III, 253, 261,267 ؛Ibn Kesir, 1٠ ﺀ B i i y e , l l , 38. 1147 Zubeyrl, s. 24 ؛Eb٥ Nuaym, n , 37 ؛Ibn ManzUr, Muhtasar, v n , 23 ؛Zehebl, Siyer, III, 253, 260, 267 ؛Ibn Kesir, el-BiMye, ١^II, 37. 1148 Eb٥ YOsuf, el-Harâc, s. 46,48 ؛Râzî, s. 55 ؛Ibn ManzUr, Muhtasar, VII, 2 1 ,127 ؛I Zehebl, Siyer, III, 259 ؛Ibn K esir, ﺀ/-5 'ا٠ ﺀ, VIII, 36. 1149 Ibn ManzUr, Muhtasar, VII, 6 ؛Ibjı Kesir, el-Biİyei, v n i, 37. 1150 Abdurrezzâk, VII, 74 ؛TaberUnl, UI, 27 ؛Ibn ManzUr, Muhtasar, VII, 28 ؛Zehcbl. Siyer, III, 262 ؛Ibn Kesir, el-Biââye, VIII, 38 ؛Heyseml, IV, 339. 1151 Abdurrezzâk, VII, 73 ؛Taberâni, III, 27 ؛Ibn ManzUr, Muhtasar, VII, 27 ؛Ibn Kesir, el-Biââye, ١^II, 38 ؛Heyseml, IV, 339: Rivayetlerdeki karışıklık y ü z ü n , açıkça anlaşılmamakla birlikte Âişe el-Has‘amiyye'nin, bu iki hanımından bi.' riSi Olması da muhtemeldir. 1152 Ibn ManzUr, Muhtasar, VII, 34 ؛Zehebl, Siyer, n i, 264 ؛Ibn Kesir, el-Biâye, VI'؛ 1153 Ebu'l-Ferec el-IsfahUnl, s. 64,66 ؛Demiri, Ebu’l-Beka KemUluddln M uharnm ^i b. MUsâ, Hayatul-hayavdnVl-kubra, Bulak 1275,1,68. ' 1154 Bekri, 1 ,124 ؛Demiri, I, 68.
s a h a b e n in
s e r v e t l e r i
259
dettiğine göre de Muâviye söz konusu ؟-artla Hasan’a Sevâd top raklarından Aynu.s-sayd’ı ve diger bazı arazüeri İktâ etmi ؟ti٤J55. Bir defasında Muâviye’den ة إ إbir başka defasında ise dirhem)J57 câize almı ؟tı٤J58. dinarlık bir borcu Halife Muâviye taraftndan ödenmi ؟tii٤59. 4 0 0 .0 0 0
5
1 .5 0 0 .0 0 0
8 0 .0 0 0
iki kere mal varlığının tümünü, ü ؟-defe da nalın ve mestleri Bir başka riva- .ne varıncaya kadar yarısını tasadduk etmiştiiı٥٥ yete göre iki kere, nalın ve mestlerine varmcaya kadar seı٢etinin arısmı bağışlamıştı؛^؛؛. Kezâ bir fakire ا٤ هveya dirhem ؛؛٥3 ()؟ dinar ؛؛bağışlamış, a^ıca bunları taşıyan ٥4 hammala da ücret olarak taylesanmı vermişti؛؛Kendisinden .٥5 -yardim dileyen bir Hâşimî’ye dirhem tasadduk etmiş ti ؛؛Bir tek kişiye dirhem bağışladığı olurdu .6٥؛؛٥7. dirhem vermesi İçin Allah’a duada bulunurken İşittiği bir ihtiyaç sahibine bu meblagı göndermişti؛؛-Mekke’den Medi .٥8 ne’ye yolculuk ederken yagmura yakalanınca çadınna Signarak üç gün misafir oldugu bir bedeviye daha sonra çobanlan ile bir 5 0 .0 0 0
v e
2
5 0 0 .0 0 0
5 0 0
1 3 0 .0 0 0
1 0 0 .0 0 0
1 0 .0 0 0
1155 BeJâzurJ, f ٠،f۵A, s. 297. 1156 Gazzâli, thyâ’, II, 174, 178; Ibn Manzûr, Muhtasar, VII, 6; Zehebi, Siyer, III, 269; Ibn Kesir, el-Bidâye, ^ I I , 37; Zehebi bu meblagı 400.000.00. olarak da kaydetmekle birlikte bir yanlışlık olmalıdır; bk. Siyer, III, 269. 1157 Ibn ManzOr, Muhtasar, VII, 6. 1158 Bunlarla da hilafetten feragat karşılığında aldıgı caizeler kastediliyor olabUir. 1159 Gazzâh,fAy٥ ', III, 307. 1160 Zube)Ti, s. 24; Ya'kobl, e t-T â â , II, 226; Ebo Nuaym, II, 388; Ibn ManzOr, Muhtasar, VII, 24; Zeltebl, Siyer, III, 259, 267; Ibn Kesir, el-Bidaye, VIII, 37; Demiri, 1,6. 1161 EbO Nuaym, II, 37; Yafil, 1 ,156; Ibnu'1-Imâd, 1 ,56. 1162 Gazzali, îhyâ’, III, 308; Yafii, 1 ,156; lbnu'1-Imâd, 1,56. 1163 Gazzail, ihya’, III, 308; TurtOşi, s. 77. 1164 GazzaiI, îhyâ’, III, 308; TurtOşi, s. 77; Yafii, 1 ,156; I, 56. 1165 TurtOşi, s. 77. 1166 Ibn ManzOr, M«A؛flsa٢, XV, 329. 1167 Ibn ManzOr, Muhtasar, VII, 25; Zehebi, Siyer, III, 253; Ibn Kesir, el-Bidâye, -^١ 68ا ا
Ibn ManzOr, Muhtasar, VII, 25; Ibn Kesir, el-Bidâye, VIII, 38.
A SR
2 6 0 .؛
T ’ TE
Y .N E T J M .P I Y A S A £ S A A
٧ اL I ? K إSI
likte 100 deveiı٥9 veya 1000 ko^^n ve 1000 dinar hediye etmiştiU7٥. Bir hac esnasında kuru ekmek yiyen bir t.pluluk taraftndan sofralarına davet edilince, hepsini evine götürüp yedirmiş. İçirmiş, giydirmiş ve ayrıca harçhk vermişti.171. Yine bir grup haCidan her birine 400’er dirhem yardımda bulunmuştu!72؛. Kendisine hediye olarak bir koyun veren köleyi güttüğü sürü ile bir-' likte satın alıp hürriyetine ka١mşturmuş ve ayrıca k o ^n lan da kendisine hibe Bir kölenin yemeğinin yarısını bir kopekle paylaştıgmı görünce bekçiliğini yaptığı bostanla birlikte satin alarak âzat etmiş ve bostanı da kendisine bağışlamıştı74؛؛٠ Medineden geçen bir yolcuya ihtiyaç duyduğu binek ve azığı tedarik etmişti75 ٤؛. e t m
i ş t i ؛i7 3 .
Hassân b. sabit. Kendisine Hz. Peygamber tarahndan Şîrîn isimli bir câriye hediye edümişti76 ^؛٠ Kendisi İçin bir medhiye düzdüğü Amr b. Hâris tarafrndan 1000 dinarla ödüllendirilmişti“ 77. Yine sahabenin hurmalık bakımından en zengini olan akrabası Eb۵ Talha’nın kendisine bağışladığı bir hurmalığı 100.000 dirheme Mua٦dye'ye satmıştı78^؛.
Hatıb b. Ebi Beltaa. Cennetle müjdelenenlerdendir٤i79. Erzak vs. ticareti yapardı. Müteaddit köleleri vardı. Miras olarak 4000 dinar, pek çok dirhem, bir ev vs. bırakmıştıJJ80. 1169 Ibşîhî, 1,348. 1170 III, 309. 1171 Ibşîhî, 1,31. 1172 ibn Manzûr, Muhtasar, VII, 27 ؛Zehebl, Siyer, n i, 261. 1173 Ibn Ebî Şeybe, V, 5; Ibn Kesir, el-Bîdâye, ١^II, 38 ؛Ibn Hazm bu -bilgiyi HUseyin b. Ali İçin kaydetm ededir ؛bk. el-MuhüHâ, ^ I I , 515. 1174 Ibn Manzûr, Muhtasar, 1 , 25. 1175 Ibn Manzûr, Muhtasar, VII, 26. 1176 Ibnu'1-Esîr, ' ًﻻ ﺳﺎ،- ﺧ ﺔة ﺀ1, 433 ؛II, 7. 1177 IbnManzOr, ١^ , 299. 1178 Ibn Hacer, XI, 228. 1179 Heyseml, IX, 304. 1180 Abdurrezzâk, X, 238 ؛Ibn Sa‘d, III, 114-115 ؛Ibn Kuteybe, el-Meârif, s. 138 ؛Râ zl, s. 66 ؛Zehebl, Siyer, II, 43, 45 ؛Kettâni, II, 260.
٠
s a h a b e n in
s e r v e t l e r i
261
Hilâl b. Ullefe. Kâdisiyye Savaşı'nda Fars .rduları k.m utanı Rüsîem’in selbini ele geçirerek 90.000 dinara satmı؟tı ^؛8١.
r
a
b. E ^a‘ el-Hemedâni. 4000 kölesi vardı. Hz
devrinde hepsini âzat etmi؟ti٤‘82. -Huveytib b. Abdiluzzâ. Hune۴ Savaşı öncesinde Hz. Pey gamber’e 40.000 dirhem b .r ؟vermişti؛Bir evini Muâviye’ye .٤83 dinara satmı 000. ^ ؟tı ؛؛Medine’deki Balât'ta bir evi vardı٠ .84 ؛85. -Kendisine ResUlullah.tarahndan Huneyn ganimetinden 100 de Zenginliği sebebi ile Hz. Ömer zamanında veri .٤86 len devlet görevleri karşılığında hiç bir ücret almıyordu٤) Ti- 87 caretle ugraşan Huveytib’in terikesi 20.000 dinardıJ٤88٠
٠
H üse^n b. Ali b. Ebî Tâlib. Cennetle mü ز-delenenlerden dir ؛Hz. Ömer devrinde 5000 dirhem atâ alıy٠rdu . 89 ؛ ؛Karde- . 5 ٥ Şİ Hasan ile birlikte yaptıkları bir ziyarette Muâviye tarafindan kendilerine 200.000 dirhem verümişti ؛ ؛. 5i
٤
Kendisinden yardim dileyen bir Hâşimî’ye 130.000 dirhem tasadduk etmişti^؛Mekke’den Medine’ye yolculuk yaparken .52 1 1 8 lR e ؟îd ٠s. 156. 1182 Ibn Hacer. e l - î â e (Bicâ^), II, 180; Ibn Asâkir'in Humra b. Malik b. Sa.d elHemedâni adi altında kaydederek hakkında benzer bilgiler verdigi kişi bu ola. bilir, b ^ Ibn ManzOr, Muhtasar, ١^ , 256. 1185 vakıdl, el-Megâzî, II, 863; Belâzur؛, Ettsâb, I, 363; Hakim, III, 493; lbnu'1-Esîr, Usdu'1-gâbe, n , 76; Ibn ManzOr, Muhtasar, VII, 289; Zehebl, Siyer, n , 541; Ibn Hacer, e l-Iâ e , I, 364. 1184 Ibn Kuteybe, e l - M â f , s. 135; Ibn Ebi'd-Dunyâ, s. 345; Ya'kûbî, Muşâkeîe, s. 17; Hakim, in , 492, 493; Razl. s. 65; Ibn ManzOr, Muhtasar, VII, 291; Zehebl, Siyer, n , 541; Ibn Hacer, eWsdfce, I, 364. 1185 Hakim, III, 493; Ibn ManzOr, Muhtasar, VII, 289. 1186 Ibn Hişâm, IV, 493; Hakim, III, 493; Ibn ManzUr, Muhtasar, VII, 289; Zehebi, Siyer, II, 541. 1187 Ibn ManzOr, Muhtasar, VII, 287.
1188 Razl, s. 65. 1189 1190 1191 1192
L
Temizi, Menâkıb 30. Ebû YOsuf, el-Harâc, s. 46, 48; Râzî, s. 55; Ibn ManzOr, Muhtasar, VII, 127. IbnManzOr, MwAtosar, VII, 115. IbnManzOr, Mw/itesar, XV, 329.
262
A S R .1
S A A D E T .T E
Y Ö N E T IM -P IY A S A
İL İŞ K İS İ
yagmura yakalanınca çadırına sığınarak üç gün misafir .Idugu bir bedeviye daha sonra 1000 koyun٤i93١bir ba؟ka rivayete göre ise çobanlan ile birlikte 1000 ko^nın ve 10.000 dirhem“ 94 hediye etmişti. Zaman zaman Basra’dan getirilen ticaret metâını satın alarak ihtiyaç sahiplerine d a g l t ı r d ı 95 Muhammed b. Be؟îr el. Hadrami’ye Rey hududunda esir düşen oglunun kurtarılması İçin fidye olarak kullanılmak üzere 1000 dinar kıymetinde birkaç bürde v e r m i ş t i i96. Yardim düeyen bir bedeviye evinin ihtiyacını gidermek İçin ayırdığı 200 dirhemi tasadduk etmiştiJ97؛.
٤٤٠
٤
Kays b. Sa‘d b. Ubâde el"Ensârî. Hz. Peygamber zamanında Ç1kanlan Ceyşü'1-habat seriyyesindeki askerlerin karşılaştığı açlık SIrasında bedeli Medine’de babası tarafindan ödenmek üzere beş deve almış ve üçünü keserek orduyu doyurmuştu. Geri döndüklerinde yaptıgından çok memnun olan babası en küçügü 50 vesk ürün veren dört hurmalık bağışlamak surçtiyle kendisini ödüllendirmişti9 8 ؛؛. Medine ve Mısır’da birer evi vardı99 ٤. ؛Bir arazisini 90.000 (dirhem)e satmış ve 40.000 ya da 50.000 (dirhem)lik kısmını borç olarak dağıtmıştı. Daha sonra zor d u ru la düşenlerdeki alacaklanndan ise vaz geçmişti٤2٥٥. İhtiyâç sahibi bir kimseye borç olarak verdigi 30000 ؛dirhemi bilâhare bagışlamıştıi2٥ı. Hesaplarına bakan bir k a ^ m i٤2٥2, müteaddit köle ve develeri^2٥3 vardı. 1193 1194 1195 1196 1197 1198 1199 1200 1201 1202 1203
Ibşlhî, 1,348. Gazzâll, îhyâ’, III, 309 ؛Ibn Asâkir, I, 52. Ibn Manzûr, Muhtasar, VII, 115. Ibn Manzûr, Muhtasar, ^ I , 130. Ibn Manzûr, Muhtasar, VII, 131. Vâkıdî, el-Megâzî, II, 776 ؛Ibn Manzûr, Muhtasar, XXI, 106 ؛Zehebl, Siyer, ni, 105-106. Hatib e!-Bagdâdî, I, 78 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, XXI, 104 ؛Zeheblj Siyer, HI, 103 ؛Suyûtî, Wwsn, I, 227. Hatlb el-Bagdâdl, I, 78 ؛Gazzâll, îhyâ’, III, 311 ؛Ibn Manzûr, Muhtasar, XXI. 107-108 ؛Zehebl, Siyer, III, 106-107 ؛Ibşîhî, I, 347. Ibn Manzûr, Muhtasar, XXI, 108. Ibn Manzûr, XXI, 108. Ibn Manzûr, Muhtasar, XXI, 109.
s a h Ab e n j n
serv etleri
263
Babasının terikesinden hissesine düşen kısmı daha sonra dünyaya gelen kardeşine bagışlamıştıi2M. Bir yolcm/a yardımda bulunması İçin b a şa ra n birisine, kçndisinden izinsiz 700 dinar, bir binek ve köleden başka yolculuk İçin gerekli diger bazı şeyleri veren câriyesini yaptığı bu hayırh İş sebebi üe âzat etmişti2٥5؛. Yiyeceği olmadığını büdiren yaşlı bir kadının evinin ekmek, yag ve hurma üe doldurulmasını emretmişti. Dâima kurulup kalkan ve yeyip İçenin haddi hesabi olmayan bir sofrası vardı. Bir tellâl çıkanp halkı yemege davet ederdi2 ؛٥٥. Mesleme b. Muhalled b. es-Sâmit. Mısır’da bir evi vardı2٥7؛. Muâviye devrinde valüigini yaptığı Mısır'da ziraat arazileri edinerek kavmi İçin vakıf yapmıştı2٥8؛. Miras olarak 100.000 dinar ve 1.000.000 dirhemJ2٥9 yahut 100.000 dirhem nakit yanında çeşitli altınlar, gümüşler ve Mısır’da bazı evlerle arazüer bırakmıştı2؛i.. Mikdâd b. Amr b. Sa'lebe el-Kindi. Cennetle mü؛delenenlerdendir٤2JJ. Gururdaki arazisinde balkonlu bir köşkü vardı٤2i2. Hasan ve Hüseyin’e I8.000’er, Hz. Peygamber’in zevcelerine de 7000’er dirhem vasiyet etmişti2؛i3. Muhammed b. EbJ Huze^e. Hz. Osman’ı halifelikten hal‘ ettigini açıklayarak isyan bacağı açan Ammâr b. Yâsir’e bu yolda kullanması İçin 40.000 dinardan fezla yardımda bulunmuştu2؛i4. 1204 ZehebJ, Siyer, III, 107. 1205 Ibn Manzûr, Muhtasar, XXI, 109. 1206 Ibn ManzOr, Muhtasar, XXI, 107 ؛Zehebl, Siyer, III, 106 ؛Ibn ب 96؛ Suyûü, Husn, 1, 227. 1207 Suy٥Ü, Husn, I, 235. 1208 Ya'kûbî, Muşakele, s. 17 ؛Râzî, s. 67. 1209 Ya.kûbî, Muşakele, s. 17. 1210 Râzî, s. 67. 1211 Ibn ManzOr, Muhtasar, XXV, 219 ؛Heysemî, IX, 330. 1212 Ya.kûbî, Muşâkele, s. 14 ؛Mes.ûdî, II, 343 ؛Râzî, s. 67 ؛Ibnul-Esîr, Usdul-gâbe, V.254. 1213 Ibn Manzûr, Muhtasar, XXV, 221 ؛Zehebl, Târih, s. 419 ؛Hz. Peygaml«r’in zeceleri ifedesi ç.gul olup en az. üçtür. 1214 IbnAsâkir, III, 428.
264
ASR.1 SAADET’TE
y o n e t jm
. p j y a s a 1LJ?K اSJ
Osman b. Affân. Cennetle mü ؤdelenenlerdendi^ ا2 إCahiliye ^5 devrinde büyük bir serveti varken hicret ettiğinde sadece 7000 dirhemi kalmı؟tı ؛Ancak daha sonra tekrar servet sahibi ol- .2J٥ muştu. Oyle ki ؟ehid edildiği zaman 30.500.000 dirhem ve dinarlık nakit yanında 1000 deve miras b ı r a k m ı 150.000 ؟t ı 2i7 Bir başka rivayete göre ise bıraktığı miras nakit cinsinden -dirhem ve 150.000 dinardı. Ayrıca Vâdi'l-kurâ, Hay 1.000.000 -ber, Huneyn, Bi’ru Eris gibi bölgelerde 100.000 veya 200.000 di kıymetinde tarım arazisi yanında pek ؟ ok at ve deve de bı rakmıştı*2i8. 1000 kölesi؛2i5, Medine’de muhtelif bah ؟su kay- e٠ ne’deki ilk köşk ona ait olup . n a g ı ve .mallan vardıJ22٥ ؛22؛ duvarları taş ve kİK ؟, kapıları ardı ؟agacından y a p ı l m ı ş t ı ؛222. Mekke’de de ogulları ve dostlarının oturduğu en az ü ؟-eve sahip Talha b. Ubeydillah’ın Hadramevt’teki bir arazisini tii223٠ dirheme satın almıştıi224٠700.000
٤٠
-Ticaret, gemileri vardıi225. Onlarla kendi, ticaret mallan ya -nında diğer tUccarınkilerin de taşınmasına izin vermişti.226. Sa dece hurmalıklarından elde ettiği gelir 100.000 (dirhem ?) İdii227. 1215 Buhârî, Fezailu'l-ashab 5 ؛Tirmizl, Menakıb 25, 27. 1216 Belâzurî,fn ٠ , 1,261. 1217 ibn Sa'd, III, 76 ؛Ibn Asâkîr, in , 454: Delcl, s. 12 ؛Kettânl, III, 202 ؛Dirhem cinsinden terikesinin 5.500.000 ?eklinde kaydedildiğine de rastlanmaktadır bk. Râzi, s. 60. 1218 Ya'kObi, Muşakele, s. 13 ؛Mes.Odl, II, 341-342 ؛Ibn Hazm, e l- M ı ı h i, ١^II, 346, 353 ؛Bazı kaynaklarda bu arazilerin vakıf .Idugu bildirilmektedir ؛bk. Ibn Sa'd, III, 77 ؛Râzî, s. 60 ؛Ibn Asâkir, III, 454 ؛Delcl, s. 12 ؛Kettânl, III, 201. 1219 Demiri, I, 62 ؛Diyârbekri, II, 258. 1220 M es'ûdl.n, 341. 1221 Ibn Hanbel, FezâiU 1 ,463 ؛SuyOtl, e l - V â l , s. 129. 1222 Ya'kObl, Muşâkele, s. 13 ؛Mes'odl, II, 341. 1223 Ibn Ebl Çey^, IV, 350. 1224 Ibn Sa'd, n i, 220 ؛Ibn Hanbel, ez-Zuhd, n , 73 ؛M uhibbuddin, er-Riyâd, IV, 261 ؛Zehebl, Târîh, s. 526. 1225 Diı^rbekri, II, 268 ؛Kettânl, II, 132. 1226 Dil^rbekrl, II, 268. 1227 Yahyâ b. Adem, s. 78 ؛EbO Bekir el-Haîâl, s. 77.
s a h a b e n in
serv etleri
265
Hz. Peygamber döneminde 20.000 ﺍ228 ﺍ25.000 ﺇ22ﻭ٠35.000 ﺍ23ﻩ٠ 40.000 dirhem ٤23i veya 400 (?) d!naraJ232 satm aldıgı RUme kuyusunu MUslUmanlar’a vakfetmişti. Muhtelif rivayetlere göre Tebuk .rdusu İçin tam techizatlı 1 0 0 2 3 4 إ2د3٠200 ﺍya da 300 de235٧ ﻟﻊveya 900 küsuru deve ve kalanı da at olmak üzere toplam 1000 h a^an 2 3 6 ؛tasadduk etmişti. Söz konusu Sadakasına üişkin diger ؟elikili rivayetlerse şOyledir: 1000 deve ve 70 ati237j 1000 din ar ٤238j 10.000 dinari23٩ 700 ukıyye altmi2470.000 ٥ ؛dirhem 24؛i. Müslüman olduktan sonra her Cuma ^ in ü bir köleJ242١ şehid 1228 ibn Kuteybe, el-Meârîf, s. 83 ؛Ibn Abdilber, III, 7Z ؛Ibn Asâkir, III, 16 ؛Muhibbuddln, er-Rîyâd, III, 18-19. 1229 Semhûdl, 11,139-140. 1230 Ibn Asâkir, III, 68 ؛Y٤k ٥t, 1,300 ؛Muhibbuddln, er-Rîyâd, lU, 18 ؛Demiri, 1,62؛, Ibn Hacer, e l- îâ e , II, 543 ؛Zebldl, VII, 196 ؛١^ II, 241. SemhOdl, II, 138-139 ؛Zehebl, Târih, s. 471 ؛Ibn Hacer, e l- îâ e , 1,540. Ibn Sa'd, I, 506 ؛Belâzuri, E n â , I, 536 ؛Ibn AsAkir, in , 68. Zubeyrl, s. 103. / Beyhakl, Eb٥ Bekir Ahmed b. Hüseyin, Delâilu’n-nubuvve ve ma'rifetu ahvâli â i b i ’$ -şe â (nşr. Abdulmu'tl Kal.aci), Beyrut 1405/1985. V, 214 ؛Ibn Asâkir, III, 56 ؛Ibn Manzür, Muhtasar, 1 ,163 ؛Ibn Kesir, el-Bîdâye, V, 4. 1235 Ibn Hanbel, F d iU I, 504 ؛Tirmizl, Menâkıb 18 ؛Eb٥ Nuaym, I, 59 ؛Beyhakl, Deîâil, V, 214-215 ؛Ibn Asâkir, III, 52-55 ؛Ibnu'1-Esîr, Ebu's-Saâdât Mecduddln Mubârek b. Muhammed,CâmİK./.useU Beyrut 1970, VIII, 636 ؛Ibnu'1-Esîr, elKâmil, II, 277 ؛Muhibbuddln, er-Rîyâd, III, 16-17 ؛Kutubl, 1,345 ؛Ibn Kesir, elBidâye,]/, 4. 1236 Ibn Ebi ؟eybe, ١^ , 360 ؛Ibn Hanbel, F â l , 1,516 ؛Ibn Kuteybe, el-Meârîf, s. 83؛ Eb۵ Nuaym, I, 59 ؛Ibn Abdilber, III, 72 ؛Ibn Asâkir, III, 16,66,67 ؛Muhibbuddin, er-Rîyâd, III, 17 ؛Ibn Kudâme el-Makdisi, et-Tebyin, s. 179 ؛Demiri, I, 62؛ D iyâr^krî, II, 254. Ibn A h d iler, III, 73 ؛Muhibbuddln, er-Rîyâd, ra , 17 ؛Demiri, 1,62 ؛Diyâri^kri, II, 254 ؛Kettânl, II, 264. Ibn Hişâm, IV, 518 ؛Ibn Hanbel. el-Mıısned, V, 63 ؛a.mlf, Fezâîl, I, 457-458, 515 ؛Tirmizl, Menâkıb 18 ؛Hâkim, ra , 102 ؛Eb٥ Nuaym, I, 59 ؛Beyhakl, Delâîl, V, 215 ؛Ibn Asâkir, III, 56-58 ؛Ibnu.l-Eslr, el-Kâmîl, II, 277 ؛Muhibbuddln, erRîyâd, IH, 17 ؛Zehebl, Târîh, s. 470 ؛Kutubl, I, 345 ؛Ibn Kesir, el-Bîâye, V, 4؛ Ibn Tagriberdl, I, 93. 1239 Ibn Asâkir, III, 58 ؛Muhibbuddln, er-Rîyâd, III, 17 ؛Demiri, I, 62. 1240 Ibn Asâkir, III, 61 ؛Muhibbuddln, er-Rîyâd, III, 18 ؛Heyseml, K , 85. 1241 Belâzuri, Ensâb, I, 368 ؛V, 10. 1242 İbnAsâkir.III, 23,24,429 ؛Muhibbuddln.er-Rîyâd,HI,33؛Zehebl, T rilj,s.469.
۵
266
A S R .1
S A A D ET ’TE
Y .N E T J M - P IY A S A
ﺀL 5 اK IS I
1
edüdigi günse yirmi köle âzat etmiştii243. Erzak yüklü yedi٤244veya d ٠ kuzi24S hayvan satın alıp Hz. Peygamber’e hediye etmişti. Bir baçka rivayete göre de Resûlullah'ın ailelerine çuvallarla un» bugday, hurma gibi erzak ve 300 dirhem göndermi؟tii24٥. Yine Hz. Peygamber’e bir dişi deve hediye etmişti٤247. Hz. Eb٥ Bekir devrindeki bir kıtlık esnasında erzak ^iklü 1000 develik kervan tasadduk etmiştii248. Ayrıca muhtemelen Medine’de de bir mirbed (deve agılı ya da hurma kurutma yeri) satın alarak vakfetmişti٤249. Bir defasında malını mülkünü mensubu .Idugu Beni Umeyye arasında dağıtmıştı da sadece Beni Ebi’l-îs’dan Hakemogulları erkeklerinin hissesine toplam 100.000 dirhem düşmüştüi25o٠Halife Ömer’in kendisine İktâ ettigi beş bahçeyi hediye olarak Hz. Ali’ye vermiştii2٠؟٤. Talha b. Ubeydillah’taki 50.000 dirhemlik alacağından vaz geçmişti252؛. Bir konuşmasında deve ve koyun bakımından Araplar’ın en zengini iken halife seçüdikten sonra elinde sadece binek olarak kullandıgı iki deve kaldığını söyfemişti٤253. ihtiyaç sahibi bir çocuğa sadaka olarak 1000 dirhem ve bir kat elbise (hulle) vermiştiJ2Ş4٠ Remle bt. Şeybe b. Rebia’ya 30.000 veya 40.000, Hâlid b. Esid’in kızına 40.000, Fâtıma bt. Velid b. Abdişems b. Mugire’ye 30.000 dirhem, Nâile bt. Ferâfisa b. Ahvas’a 10.000 dirhem ve Ummu’l-Benin bt. Uyeyne 1243 Ibn HanbeJ, el-Musned, I) 72: a.mlf, F eâ l) 1,497; tbn Asâkir. III, 393,405; Muhibbuddin, er-Riyââ, III, 67; Di^^rbekrî> II. 264. 1244 İbn H a n ^ l, Fezâil, I, 235; Muhlbbuddln, er-Riyââ, m , 28. 1245 IbnAsakir, III, 61;Heysemî, K , 85. 1246 Ibn Asâkir, III, 47; Muhibbuddln, er-Riyââ, n i. 29. 1247 Ibn Asâkir, III, 50. 1248 Muhibbuddln, er-Riyââ,1 1 ,44ل. 1249 IbnAsâkir, III, 61. 1250 IbnAsâkir, III, 312. 1 2 5 ! G a z l , / 1 1 , 180, ي/ﻟﺔ. 1252 G a z i , îhyâ’, UI, 313; Ibn ManzOr, Muhtasar, XI, 203. 1253 Ibn Asâkir. III, 311, 313. 1254 Belâzuri, E n â , V, 9; Ibn Asâkir, in , 222.
s a h a b e n in
servetleri
267
٤ ٠ ٤٠
b. Hısn’a ise 500 dinar mehir vermek suretiyle e v l e n m i ؟t i Kezâ iki kızına ؟eyiz olarak 100.000'er dirhem v e r m i ؟t i 2 5 6 ؛ Osman b. Ebi’l-Âs. Ticaretle ugraşan köleleri v a r d ı
255.
257
Osman b. Kays b. Ebi’l-Âs. Mısır’da halk İçin bir a؟e١d (٠ ۵ru’d-âiyâfe) kurabilecek kadar z e n g in d iJ 2 5 8 . Osmân b. Maz'ûn (ö. 2/624). Medine’ye hicret ettiğinde kendisine ResUlullah tarafindan bir evlik yer verümiçtii259. Medine’de bakla ve salatalık ekimi yaptığı bir arazisi vardı٤26٥٠ Hz. Peygamber devrinde ölen Osman Kureyş’in en zengini idi2 ؛٥ı. Omer b. Hattâb. Cennetle mU)delenenlerdendirJ2٥2. Muhtelif rivayetlere göre zevcelerinden OmmU Gülsüm İçin 40.000 dirh e m 2 6 3 ؛veya 10.000 d i n a r 264 mehir vermişti. Sağlığında bir ara mal varlığının dörtte biri oldugu tahmin edilen 40.000 dirhem İ؟in vasiyet h a z ı r l a m ı ؟t ı 265. Hilâfeti döneminde kendi adına ticaret yapan köleleri vardı2 ^؛. Şehid edildiği zaman üzerindeki toplam bor80.000 ؟dirheme ula؟mı؟tıJ2٥7. 70.000 dirhem kıyme-
٤
٤
1255 1256 12.57 1258 1259 1260 1261 1262 1263
1264 1265 1266 1267
Belâzuri, E n â , V, 12, 13. MuhibbuddJn, er-Riyâd, III, 90 ؛Diyârbekri, II, 267. Zehebl, Siyer, II, 275. Suyûtî, Husn, I, 218. Zehebl, Siyer, 1 ,159. Ibnu’l- C e ^ , Metıâkıb, s. 72. Ibnu'1-Cevzî, Telhis, s. 219 ؛Zehebl, Siyer, I, 157. Buhârî, Fezâilu'1-ashâb 5 ؛Tirmizl, Menâkıb 25,27. Ibn Ebl Çeybe, III, 494 ؛ibn Kuteybe, Uyûn, IV, 71 ؛Ibn , , s. 347؛ Taberl, Târih, IV, 199 ؛Ibn Abdüber, IV, 491 ؛Ibnu'1-Esîr, el-Kâmîl, III, 54؛ a.mJf, U â'l-gâbe, ^ I , 387 ؛Zehebl, Tdnh, s. 166 ؛a.mlf. Siyer, III, 501 ؛Ibn Hacer, el-îsâbe, IV, 492 ؛Kettânl'nin (III, 204) Demiri'ye dayandırdığı bir kayda göre ise mehir miktan 40.000 dinardır. Ancak Demlrl'nin Hayatu’l-hayav٥n'ında (1,408) söz knnusu meblag 40.000 dirhem .larak verilmektedir. Ya'kûbî, eî-Târih, II, 150. Ibnu'l-Cevzl, Metıâkıb, s. 120. Ibn Ebl ؟eybe, IV, 484 ؛Ibn Ebi'd-Dunyâ, s. 273. Ibn Sa'd, III, 358 ؛Buhârl, Fezâilu'1-ashâb 8 ؛Ya'kobl, et-Târîh, n , 159 ؛Ibnu'1Cevzl, Metıâkıb, s. 219 ؛Zehebl, Târih, s. 279 ؛SuyOtl, Tânh, s. 135.
268
A S R -1
5 A Â D E T .T E
Y O N E T İ M .P J Y A S A
İL İŞ K İS İ
tinde bir tarım arazisi miras bırakmı؟tı268؛. ogullanndan birisinin miras hissesini 10.000 veya 100.000 (dirhem)e sattığına dair bilgiden^2٥9 borcu ödenip vasi^^eti yerine getirildikten sonra dahi terikesinden geriye bü^ik bir meblag kaldığı anlaşılmaktadır. Curufda bir arazisi vardı27؛٥. Tebiik ordusunun techizi İçin (nakdi) mal varhgının yansı olan 4000 dirhemi tasadduk etmi؟ti27؛i. Yine Hz. Peygamber devrinde Hayber’den hissesine düşen Semg isimli araziyi٤272. Tâbetlâ’daki ( )؛bir arazisini٤273 ve Medine’deki tarlasmı٤274 vakfetmişti. Hilafeti süresince 80.000 dirhem tasadduk etmişti275؛٠Oglu Âsım’a Âliye’deki arazisini27؛٥ veya Gâbe’deki arazisinin sekizde birini٤277 bağışlamıştı. Mekke’deki bir evini hacdar tarafından kullanılmak üzere vakfetmişti!278. Beytulmâlden yardim talebinde bulunan dünürüne kendi bütçesinden 10.000 dirhem hediye etmişti٤279. Yolu kapatma suçu ^izUnden kırbaç ١nırdugu Seleme’nin gönlünü almak İçin, hac masraflarım karşılamak üzere 600 dirhem vermişti٤28٥. Bekâr bir gence câriye hediye etmiş1268 ibn Ebi’d-Dunyâ, s. 343. 1269 İbn Ebi'd-Dunı^, s. 343. 127. Bekri, II, 378; Bu, muhtemelen Hz. Peygamber'in İktâ ettigi arazidir; bk. Eb٥ Yûsuf, el-HarâC) s. 67. 1271 ibn Manzûr, Muhtasar, 1 ,159; XIV, 350. 1272 ibn Hanbel, el-Mıısned, II, 55,125; ibn Sa.d, III, 357-358; Buhâri, Çur٥t 19; Vesâyâ, 23, 29, 30; Ebo Dâ١^ d , Vesâyâ, 13; Ibnu'1-Cevzî, Menâkıb, s. 209. 1273 ibn E b i ؟eybe, IV, 350. 1274 Ibnu'1-Cevzî, Menâktb, s. 169; Bu tarla Hz. P e^am ber taraftndan İktâ edilen arazi olmalıdır; bk. Ebo YOsuf, el-Harac, s. 67. 1275 ibn Şebbe, III, 858-859. 1276 ibn Hanbel, ez-Zuhd, II, 25; Ebo Ubeyd, s. 218; ibn Zenceveyh, II, 516,518; Ibnu'1-Cevzî, Menakıb, s. 105. 1277 ibn ManzOr, Muhtasar, XVIII, 345. 1278 Ezrakî.11,263. 1279 ' ' ' XI, 105; ibn Sa'd, n i, 303-304; ibn Zenceveyh, n, 517; Taberi, Târîh, IV, 203; ibn ManzOr, Muhtasar, X١^II, 345; Zehebi, Tarih, s. 271; SuyOtî, Târîh, s. 130. 1280 Ibnu'1-Cevzî, Menâkıb, s. 112.
I V
s a h a b e n in
s e r v e t l e r i
269
ﻟﻼ2ﻟﻪ٠Bir defasında yedi k ö le ٤282, ölüm dOşegindeykense bütün kölelerini âzat e tm i ؟tiJ283. H e r bir ümmü veledi İçin 4000’er dirhem vasiyet e tm i ؟ti)284. Ubey b. Ka‘b١a 10.000 dirhem borç verm i ؟ti)285.
Râfi‘ b. Hadic. Ensarın arazi bakımından en zengini olup bunlardan kira geliri elde e d e r d i ٤286٠ Sa‘d b. Ebî Vakkâs. Cennetle m ü ) d e l e n e n l e r d e n d i r ٤287. Hz. Peygamber dönemi zenginlerinden olup Mekke’nin fethi SiraSinda hastalanınca malinin tüm ünü vasiyet etmek is te m i§ ti ٤288. Akîk’te balkonlu bir kö؟küi285 ve üzüm bagları vardıi29٥. Bir yıl M e ^â n b. Hakem’e 200.000 dinarlık altın ve 2.000.000 dirhemlik gümüş varlığının zekâtı olarak 5000 dinar ve 50.000 dirhem göndermi؟ti٤29i. Diger rivayetlere göre ise zekât olarak 5000 (dinar ?)1292 veya 50.000 (dirhem ?)1293 göndermişti. 250.000 dirhem miras b ı r a k m ı ş t ı ٤294٠Fustât’ta merkez camiine 1281 1282 1283 1284 1285 1286 1287 1288
1289
1290 1291 1292 1293 1294
L
Şeybânîj el-îtisâb) s. 64. Sinâml.s. 139. lbnu'1-Cevzî, Metlâktb, s. 217. Dârimî, V esâ^ 37. Serahsl. el-MehsCtt, XIV, 35. Buhârî, Şurût 7. Buhârî, Fezâilu'1-ashâb 5 ؛Tirraizî, Menâkıb 25, 27. Muvatta‘, V a s ili 4 ؛Ibn HanbeJ, el-Musned, I, 179 ؛Buhârî, Cenâiz 37 ؛Menâkıbu'1-ensâr 49 ؛Daavât 43 ؛Ferâîz 6 ؛Vesâ)'â 3 ؛N a^kât 1 ؛Müslim, Vasiyet 510 ؛tbn Mâce, Vesâyâ 5 ؛Ebo Dâv۵d, Vesâyâ 2 ؛Tirmizî, Vesâyâ 1 ؛Ncsâî, Vesâyâ 3. Ibn Hanbel, el-Musned, I, 168 ؛Ibn Kuteybe, el-Meârif, s. 106 ؛Ya'kûbîj Muşâkele, s. 14 ؛a.mlf, et-Târîh, II, 237 ؛Mes'odl, II, 342 ؛Taberânî, I, 139 ؛Reşîd, s. 206 ؛Râzî, s. 64 ؛Muhibbuddin, er-Riyâd, rv, 331 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, IX, 255 ؛Zehebî, Siyer, 1,97,123. Ibn Ebî Şeybe, IV, 461. Re?îd,s.206. Ibn Sa.d, III, 149 ؛Ibn MajlzUr, Muhtasar, IX, 271 ؛Zehebî, Siyer, 1 ,123. Râzî, s. 65. Ibn Sa‘d, III, 149 ؛Râzî, s. 65 ؛Ibn Manzûr, Muhtasar, IX, 271 ؛Zehebî, Siyer, I, 123.
270
- A S R .I S A A D E T .T E
b i t i ş i k Dâru’l-Füfil yesi v a r d ı 2 9 ؛٥.
a d il
Y O N E T lM -P lY A S A
arazisini v a k f e t m
؛L l? K IS
i ؟ti^ 2 9 5 .
ا
٦
En az on câri-
Sa‘d b. Zeyd el-Ensârî. Yılda ortalama 900 vesk ürün veren bir hurmalığı v a rd ı2 5 7 ؛٠ Sa^ân b. Ume١٠^e. cahiliye devrinde kıntârla altını vardı٤298٠ Hz. Peygamber'e Huneyn Savaşı öncesinde 50.000 dirhem bor؟ vermişti٤299. Kendisine ResUlullah tarahndan Huneyn ganimetinden 100 deve verilmişti^^؛. Mekke’deki bir evini Halife Ömer’e sadece 400 dinari3٥٤ veya 4000 dirheme satmıştı5٥2؛. Said b. Âs. Arsa mevkiinde bir köşkü, mezraaları, hurmalıklarıJ3٥3١üımaşk’ta bir evi٤3٥4, bazı köle ve câriyeleri v a r d ı ٤3٥5. Hz. Ömer’in şehadetinden sonra dul zevcesi üm m ü Gülsüm'e talip olmuş ve 200.000 dirhem mehir vadetmişti. Ancak gelin adaymın kardeşi Hüseyin bu evliliğe karşı ؟ıkınca talebinden vaz geçerek söz konusu meblagı üm m ü Gülsüm’e bağışlamıştıJ3٥٥. Kendisinden yardim dileyen bir adama 200.000 dirhem vermişti3٥7؛٠Zubeyr b. Awâm ’m ölümü üzerine kendisin1295 tbn Abdüh'akem, s. 99. 1296 Ibn Manzûr, Muhtasar, IX, 271. 1297 Eb۵ Ubeyd, s. 435; Ibn Zenceveyh, III, 1.74; Ibn Haznı, el-Muhallâ, V, 260; Ibn Kudâme el-Makdis؛, el-Mugni, II. 709. 1298 ZehebJ, Siyer, II, 567; a.mlf, el-lber, I, 36; Yâfil, I, 152. 1299 Vâkıdî, el-Megâzî, II, 863; Belâzurl, Ensab, I, 363; ZehebJ, Siyer, II, 566. 1300 IbnHişâm , IV. 493. 1301 Ibn EbJ Şeybe, V, 7; Buhârî, HusOmat 8; Beyhaki, esSutıen, VI, 34; Bir başka rivayette ise 4000 dinar nJdugu belirtilm ededir (?); bk. Abdurrezzak, V, 148. 1302 Ibn Ebi Şeybe, V, 7; Ezraki, II, 165,166,263; Ibn Hazm, el-MuhaM, v n i, 373, 420; MakrizJ, el-Hıtat, n , 187. 1303 Zube ۴ i, s. 176; Ebu'l-Ferec el-lsfahani, I, 11; YakOt, rv, 101; Ibn ManzOr, Muhtasar, K , 316, 317; ZehebJ, Siyer, III, 448. 1304 Ibn ManzOr, Muhtasar, IX, 305; Ibn KesJr, el-Biâye, VIII, 84. 1305 Ibn ManzOr, Muhtasar, IX, 311, 312, 314. 1306 Ibn ManzOr, Muhtasar, K , 313; ZehebJ, Siyer, III, 446-^7; Ibn KesJr, el-Biââye, v in , 86. 1307 GazzalJ, III, 313.
s a h a b e n in
s e r
٧e t l e r i
271
deki 100.000 dirhemlik alacağından vazgeçmiştii3٥٥. Mekke’den Medine’ye yolculuk yaparken yakalandıkları yağmurdan korunmak İçin çadırına sığındıkları bir bedeviye şükran borcu olarak daba sonra çobanlan ile birlikte 1000 ko^nın bağışlamıştı^^.؟. Valisi oldugu Kûfe’den Medine’ye bir gelişinde Ensar ve Muhacirler’in butiklerine muhtelifhediyeler takdim etmişti٤3٤٥. Haftada bir gün arkadaşları ve komşularına ziyafet verir, degerli elbiselerle bolca caizeler hediye eder, ailelerine çokça ikramda bulunurdu. Her Cuma gecesi kölesini camiye göndererek namaz klimaya gelenlere altın kaseleri dagıttırırdıj5jı. Ayrıca her gün bir deve kesip muhtaçları do^mrurdui3٤2٠ Sırf kendisine su ikram ettigi İçin bir adamın 4000 dinarlık borcunu üstlenmişti3٤3؛. Yüklendigi dört diyet borcunu ödemesine yardımcı olması İçin müracaat eden bir bedeviye 40.000 dirhem bağışta bulunmuştui3i4. Mâlî sıkıntıya düşen bir haftza 30.000 dirhem ve üç köle verm işti3؛i5. Kendisine methiye düzen Ubeyd b. Husayn’a 3000 dinar hediye etm işti5؛J٥. Bir adamı sadece evine kadar kendisine eşlik ettigi İçin 1000 dinar üe ödüllendirdiği gibi her sene ayni meblagı ödemeye de sözvermişti3؛J7. Yine yanında sohbette bulundukları bir duvarın yıkıldığını gören herkes kaçışırken kendisini dinlemeye devam ettigi İçin bir gence hediye olarak 10.000 dirhem bağışlamıştı٤3is. Yardim dileyen bir bedeviye 500 dinar tasadduk etmiş1308 1309 1310 1311 1312 1313 1314 1315 1316 1317 1318
Belazuıi, E n â , rVB, 131. IbnA5âkir,I,51-52. Ibn EbJ Şeybe, VII, 469 ؛Ibıı ManzOr. Muhtasar, IX, 306, 310. Ibnu'1-Esîr, U â ’l-gâbe, II, 392 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, IX, 314. Ibn Hablb, el-Muhabbar, s. 150. Ibn ManzOr, Muhtasar, IX, 314 ؛Zehebl, Siyer, m , 447 ؛Ibn Kesir, el-Biââye, VIn , 85. Ibn ManzOr, Muhtasar, IX, 314 ؛Ibn Kesir, el-Bîdâye, VIII, 86. Ibn Kesir, eî-Bidâye, ١^II, 85. B e l â z u r i , I V B , 131. Belâzurl, E r t â , 1132 ,١ ﻵ. Belazurî,£tt^,,IV B , 134.
٦ 272
ASR-1 SAADET.TE YÖNETİM -PİYASA İL İŞK İSİ
Yardim isteyenlere verecek bir ؟ey bulamazsa kendi namına b.rçlanmalarını söyleyerek bo ؟ ؟e v ir m e z d iJ 3 2 0 . Mesela bu şe٠ kilde, evlenmek isteyen bir yetim İçin 1 0 .0 0 0 وا2 ااihtiyaç sahibi bir bedevi İçin de 20.000 dirhem b o r ç l a n m ı ؟tı^322. öyle ki muhtelif rivayetlere göre öldüğünde 70.000-90.000 dinar borç bırakm ı ؟t ı 3 2 3 ؛٠ Bir diğerine göre de borcu 3.000.000 dirhemdi. Oğlu Amr köşkünü 1.000.000, mezraalannı 1.000.000 ve hurmaliklarını da 1.000.000 dirheme Muâviye.ye satarak borcunu kapatmı؟tı324؛. Bir başka rivayette borcunun 300.000 dirhem olduğu ve söz konusu köşkünün bu meblaga Muâviye’ye satıldığı bildi9 ﻟﺘﻠ ﺊ.
r ü m e k t e d i r ٠525٠
Said b. Zeyd el-Kureşî. Cennetle müؤdelenenle^dendi^ ا32 ة. Akdeniz’de ticaret yapıyordu327؛. Akik’te bir arazisi v a r d ıJ 3 2 8 ٠ Selmân el-Fârisî. Cennetle mUjdelenenlerden٤329 ve sahabenin zahidlerindendir. Bir hizmetçisi vardıJ33٥. Bir rivayete göre ayakta durduğunda başı tavana, yattıgmda ise ayaklan duvara 1319 Ibn Manzûr, M u h ta sa r, IX, 314 ؛Ibn Kesir, el-Biââye, VIII, 86. 1320 Ebu'l-Ferec el-Isfehânl, I, 33 ؛Ibnu’l-Eslr, U sdü’l-gâbe, II, 392 ؛Ibn ManzOr, M u h ta sa r, IX, 313 ؛Zehebl, Siyer, III, 447. 1321 Belâzuri, E n â , IVB, 131 ؛Ebu'l-Ferec el-Isfahânl, I, 32-33 ؛Ibn ManzOr, M u h ؛asar, IX. 317-318. 1322 Zubeyrl, s. 177 ؛Ebu'l-Ferec el-isfahâni, I, 32-33 ؛Ibn ManzOr, M uhtasar, IX, 317-318: Ibn Kesir, el-Biââye, ^ I I , 87. 1323 Belazurl, E n â , IVB, 132-133 ؛Ibnu’I-Esîr٠U â * l-g â b e , II, 393 ؛Ibn ManzOr, M u h ta sa r, IX, 315 ؛Zehebl, Siyer, III, 448. 1324 Ibn ManzOr, M u h ta sa r, IX, 316 ؛Zehebl, Siyer, n i, 448 ؛Ibn Kesir, el-Biââye, ١^II,'87. 1325 Zubeyrl, s. 177 ؛Ebu'l-Ferec el-tsfahânl, I, 32 ؛Ibn ManzOr, M uhtasar, IX, 317: Zehebl, Siyer, III, 448. 1326 Buhârî, Fezâilu'1-ashâb 5 ؛Tirmizl, Meııâkıb 25, 27. 1327 Ibn Eb'؛d-Dunyâ, s. 253 ؛Ibnu.l-Cewl, Telbis, s. 283 ؛Ibn Kayyim el-Cevziyye. EbO Abdillâh Şemsuddln Muhammed b. Ebl Bekir, B â u ’l-fevâiâ, Kahire 1392/1972, IV, 96 ؛Kettani, II, 315. 1-328 Ibn Han bel, el-M u sn eâ , 1 ,189 ؛Eb٥ Nuaym, 1,95-97 ؛Zehebl, Siyer, I, 106. 1329 Tirmizl, Menâ.kıb 33. 1330 Ibn Han bel, ez-Z u h â , u , 89 ؛Eb٥ Nuaym, I, 201 ؛Gazzah, îh y â ’, II, 281.
s a h a b e n in
serv etleri
273
deyecek kadar küçük bir kibesii33i, İçinde de birer çamaşır legeni, hurma lifindCn yatagı, ekmek teknesi ve su kabı v a r d ı 3 3 2 ؛. Bir rivayete göre de ölüm döşeğinde iken üst katinda muhtemelen dört odası bulunan iki katil bir evde yatıy٠ rdu ٤353 ki bu ev onun olabüir. 5000 dirhemlik atâsını aldıgı gibi tasadduk eder ve sepetçüikle Bıraktığı nakdi servet 10-20 d i r h e m ! 3 3 5 ya da 15 ٥ ibaretti. g e ç m
ir d ii 3 3 4 .
d i n a r d a n 3 3 ؛
Şebes b. Rib.î et-Temîmî. Miras olarak bir çok köle, câriye, at ve cins cins deve bırakmıştı357؛. Talha b. UbeydiUah. Cennetle m ü ^ d e l e n e n l e r d e n d i r J 3 3 s . Hz. Peygamber tarafindan kendisine Medine.de bir evlik yer İktâ edümişti٤339. Akdeniz'de ticaret yapıyordu٤34٥٠ Bir defasmda kılavuz kaptanına (m u a llim ) ücret ya da bağış olarak ödenmek üzere 100.000 dirhem gönderdiğine dair bilgi!34i bu ticaretin hacmi hususunda fikir verdigi gibi muhtemelen gemileri bulundugunu da göstermektedir. Hayber’de bir a r a z is iJ 3 4 2 ١ KÛfe'de büyük gelirler sağlayan Neşâstec isimli bir köyü v a r d ı 3 4 3 ؛. 1331 Ebû Nuaym.1 ا202 ؛Ibnu'1-Esîr, U â l ’l-gâbe, II, 420 ؛Zehebl, S iyer, I, 547. 1332' Ibn Hanbelj e z - Z ııh d , II, 89 ؛Ya.kûbî. M n ş â k e le , s. 12 ؛Ebû Nuaym, 1, 195-196؛ Zehebl, S iyer, 1,535. 1333 Ebü Nuaym, I, 208 ؛Zehebl, S iyer, 1,553. 1334 Ibn Hanbel, e z - Z u h d , II, 87 ؛Ebü Nuaym, I, 197-198 ؛Ibnu'1-Esîr, U sâ ıı’l-gâbe, II, 420 ؛Zehebl, S iy e r, l, 547. 1335 Ebo Nuaym, I, 195,196,197 ؛Zehebl, T a r ih , s. 521 ؛a.mlf. S iyer, I, 553 ؛Heysemî, X, 254. 1336 EbO Nuaym, 1,197. 1337 Ibn Sa.d, VI, 216 ؛Kettânî, II, 381. 1338 Buhârî, Fezaüu'!-ashâb 5 ؛Tirmizi, Menâkıb 25,27. 1339 IbnSa'd,III,216. 1340 Ibn Ebî'd-Dun^^, s. 253 ؛lbnu ٠I-Ce٧zî, T elbis, s. 283 ؛Ibn Kaj^îm el-Ce١^ i^ e , B e â u ’l-fev a id , IV, 96 ؛Kettâni, II, 315. 1341 Turtüşî, s. 74. 1342 Ibn Hanbel, e l-M u srted , I, 15. 1343 Yâkût, V, 285-286 ؛Ibnu'I-Esir, e l-K â m iî, III, 138 ؛Bu .köy Hz. Alinin hilafeti döneminde hâlâ Talha'nın elinde idi ؛bk. Ebü YOsuf, e î-H a râ c, s. 232.
274
A SR -1
s a
Ad e t .te
y
. n e t im . p iy a s a
İL İŞ K İS İ
Serât’tan 10.000 dinar٤344, Irak’tan 400-500.000 dirhem yıllık gelir elde ediy0rdui345. Diğer bazı rivayetlere göre de Irak'tan günlük 1000 dirhem ٤346١ 2000 dirhem ٤347j 1000 vâfîi34٥١ 1000 dinar349 ؛veya 2100 dinari35ü kazan ؟saglıy.rdu. Hz. Osman devrinde degeri 100.000 dinara ulaşan köşkler inşâ etmişti٤35i٠ Medine, Küfe gibi muhtelif şehirlerde ؟eşitli köşk ve evleri vardıi352. Kanât’ta (Medine) ailesinin yıllık hububat İhtiyâcını karşıladıgı, yirmi deve de sulanabden bir mezraaya sahipti^353. Miras .larak 30.000.000 dinar ve 1.200.000 dhhem yanında pek ؟.k mal-mülk bırakmıştıJ354. Diger rivayetlere göre nakdi terikesi 300 kıntâr agırhgındaki altından ٤355 ya da 1.200.000 وا5 ةveya 2.200 000 dirhem ve 200.000 dinardan ٤357 .luşuyordu. Bir başka rivayete göre ise terikesi arasında 30.000.000 dirhem degerinde mal-mUlk, 2.200.000 dirhem ve 200.000 dinar nakde ek 1344 Ibn Sa'd, III. 221; Ya'kûbî, M ü â e le , s. 14; Reşîd. s. 202; Râzî١s. 63; Muhibbuddin, er-Riyââ, IV, 262; Ibn ManzOr, Muhtasar, XI, 202; Zehebl. Târîh, s. 527; a.mlf. Siyer, I, 32-33; DeJcI, s. 13. 1345 Ibn Sa'd, III, 221; MuhibbuddJn, er-Riyâd, IV, 262; Ibn Manzûr, Muhtasar, XI, 201; Zehebl, Târîh, s. 527; a.mlf. Siyer, I, 32; Delcl, s. 13. 1346 Zehebl, Târih, s. 527. 1347 EbONuaym, I, 88. 1348 Ibn Sa.d, III, 220, 221; Ibn Kuleyle, e l - M ü f , s. 101; Fesevl, 1,457; Ibn Ebi'dDünyâ, s. 189; Ya‘kûb!, Mıifâkele, s. 14; Taberâni, 1 ,112; Hakim, III, 378; Eb٥ Nuaym, I, 88; Râzî, s. 63; Ibnu'1-Esîr, U â ’l-gâbe, III, 89; Ibn ManzOr, Muhtasar, XI, 202; Zehebl, Siyer, I, 33; Heyseml, IX, 148. 1349 Mes‘٥dî,II,342. 1350 Reşîd.s. 202. 1351 Ya'kObl, Muşâkele, s. 14; Reşîd, s. 202. 1352 Mes'ûdî, 11,342. 1353 Ibn ı ٥n Sa'd, 5 a٠٥, III, 111,222; 222; Ibn iDn ManzOr, M a n z u r, Muntasar, Muhtasar, XI, A l , 2٧2. 202. 1354 Reşîd, s. 202; Bir başka rivayette ise terikesinin 30.000.000 veya 30.200.000 di" nar kıymetinde .Idugu ve hâzininin yanında da 1.000.000 dirJıemi bulunduğu bildirihnektedir; R ؛Zİ, s. 63; Zehebl, Siyer, 40-39 , ؛. bildirilmektedir; bk. Râzî, I, 39-40. 1355 Ibn Sa'd, III, 222; Reşld, s. 202; Râzî, s. 63; Ibnul.Cevzl, Telhis, s. 186; Dcid. s13; Zehebl bunu 300 yük altm olarak kaydetmektedir; bk. Siyer, 1,40. 1356 Zehebl, Târîh, s. 527, 528; a.mlf. Siyer, I, 39. 1357 Ibn Sa'd, III, 221; Ibn Manzür, Muhtasar, XI, 202; Zehebl. Siyer, 1,33; Delcl, $■
ل
s a h
Ab e n ؛n
s e r v e t l e r i
275
olarak diger bazı ؟eyler vardı^35s. Bir diğerine göre de 1.200.000 dirhem nakit ve 50.000.000 dirhem değerinde mal-mUlk miras bırakmı. ؟tıi359. 1000 tane köle âzat etmi؟tii3٥٠. Kendisinden yardim dileyen bir yakmına 600.000 إةوإveya 700.000 dirhemJ5٥2 değerindeki arazisini veya bedelini takdim etmişti. Bir ara elinde birikmiş olan 400.000 dirhemi defaten tasadduk etmişti٤3٥3. Yine diger iki arazisinin satışından elde ettigi 300.000 ﻣﻬوإve 100.000 dirhemi (?) sadaka olarak dagıtmı؟tı^3٥٠٩. Tek bir mecliste lO'O.OOO dirhem tasadduk ettigi olurdu3 ؛٥٥. Abdurrahman b. Avf ile müştereken sahip oldugu bir arazideki hissesini ortagma bagışlamştıi367٠Yine Medine’deki bir ؟ifthgini içindeki köleler, h a ^ n la r ve aletedevatla birlikte Hz. Ali’ye hediye etmiştii368. Hz. Peygamber d e ^ d e muhtelif ku^ılar satın alıp vakfetmişti٤369٠Ubeydullah b. Ma'mer ve Abdullah b. Amir’in 80.000٤37٥, Subeyha et-Tey1358 Ibn Sa'd, III, 222; Ibn Manzûr, Muhtasar, XI, 209; Zehebl, Târih, s. 528-529; Delcî, s. 13. 1359 IbnSa‘d,III,222. 1360 Turtûşî, s. 74. 1361 Ibu HabJb, el-Mutıatnmak, s. 374; a.mlf, el-Muhabbar, s. 151; Turtûşî, s. 73. 1362 Ibn Sa'd, III, 220-221; Ibn Hanbel, ez-Zııhd, n , 73; Eb۵ Nuaym, 1,89; Turtûşî, s. 73; Muhibbuddin, er-Riyââ, IV, 261; Ibn Manzûr, Muhtasar, XI, 201; Zehebî, Târîh, s. 526; a.mlf. Siyer, I, 31, 32. 1363 Ibn Sa'd, III, 220; Ibn HanbeJ, ez-Zııhd, II, 73; Fesevî, I, 458; Ibn Ebî'd-Dunyâ, s. 189; Taberânî, 1 ,112; Hâkim, III, 378; Ebo Nuaym, 1,88; Gazzâü, ihya’, III, 313; Turtûşî, s. 73; Muhibbuddîn, er-Riyââ, IV, 261; Ibn Manzûr, Muhtasar, XI, 201; Zehebî, Siyer, I, 32; Heysemî, IX, 148. 1364 GazzâJî, îhyâ’, n i, 313; Muhibbuddîn, er-Riyââ, IV, 262; Zehebî, Târîh, s. 526; a.mlf. Siyer, 1,31. 1365 Ibn Ebi'd-Dünyâ, s. 190; Ebû Nuaym, 1,88; Reşîd, s. 202; Turtûşî, s. 76; Ibşîhî, 1,345-346. 1366 Ibn Manzûr, Muhtasar, XI, 202; Ibşîhi, I, 346. 1367 Muhibbuddîn, er-Riyââ, IV, 255. 1368 Ibn ؟ebbe, III, 1042-1043; Ibn Ruşd, el-Beyâiî, IX, 168-169; Kettânî, II, 279. 1369 IbnM anzûr, MuAtosar, XI, 199. 1370 Ebul-Ferec el-tşfahânî, VII, 53-54; Ibn Manzûr, Muhtasar, XI, 202; XV, 368; Zehebî, Siyer, I, 33.
276
A S R -1
S A A D E T .T E
Y .N E T iM - P J Y A S A
İL İŞ K İS İ
mî’nin de 30.000 dirhemlik borcunu ödemişti^?!. Hz. Âişe’ye hediye olarak her yıl 10.000 dirhem gönderirdi372؛. Beni Temîm’in güçsüzlerini korur, borçlarım Oder, bekârlarım evlendirirdii373٠Halkı Hz. Osman'ın valisi Said b. Âs’a karşı ayaklandırmakta kullanması İçin Mâlik b. Hâris en-Nehai'ye 50.000 dirhem ödünç vermi§ti٤374٠ ubeydullah b. Abbâs. Ticaretle u g r a ؟ırd ıJ 5 7 5 ٠ Hz. Hasan.a karşı savaşan Muâviye’nin, kendi safina geçmesi İçin önerdi. 1.000.000 dirhemi kabul e t m i ş t i ٤57٥ . Bir defosında Muâviye’nin gOnderdigi 500.000 dirhemin hepsini ihtiyaç sahiplerine da.tm ıştı7 7 ^؛٠ Kendisinden yardim düeyen bir Hâşimî’ye 100.000 dirhem tasadduk etmişti378؛. iflas eden MedinelLbir sarrafln 9000 dinarhk379؛j Ma‘n b. Evs el-Muzeni’nin ise 10.000 dirhemlik borcUnu ödemiştiB٥٥. Zemzem içerken kendisini gölgelendirmesine karşılık yardımda bulunmasını isteyen bir adama 0 andaki nakdi varlığı olan 200 dinar ve 10.000 dirhemi ba.şlamıştı58؛J. Bir fakire 3000, diğerine 1000 dirhem sadaka vermiştii582.-Yine yanında sohbette bulundukları bir duvarın ^kıldığını gören herkCs kaçışırken kendisini dinlemeye devam ettigi İçin bir gence hediye olarak yanındaki 1000 1371 Ibn Sa’d, III, 221 ؛Muhibbuddln, er-Rîyâd, IV, 262; tbn Manzûr, Muhtasar, XI, 2.2: Zehebl, Siyer, I, 33 ؛Deld, s. 13؟ 1372 Ibn Sa'd, in , 221 ؛Muhibbuddln, er-Riyââ, IV, 262 ؛ibn Manzûr, Muhtasar, XI, 202 ؛Zehebl, Târîh, s. 527 ؛a.mlf. Siyer, I, 33 ؛Delcl, s. 13. 1373 Ibn Sa'd, III, 221 ؛Muhibbuddln, er-Rîyâd, IV, 262 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, XI, 202 ؛Zehebl, Târîh, s. 527. 1374 Mes'٥dî.II, 347. 1375 Ibn ManzOr, Muhtasar, XV, 323. 1376 Ya'kObl, er-أ٢'„ ة1ل, II. 214. 1377 Mes'۵d î,in , 171. 1378 IbnManzOr, Mwhr٠ısflr, XV, 329. 1379 Ibn Hablb, el-Muhabbar, s. 146 ؛a.mlf, el-Munammak, s. 374. 1380 Belâzurl, Ensab, III, 59. 1381 Ibşlhî, 1,349. 1382 Mes'Odl, 111.171.
â
s a h a b e n in
serv etleri
1٦٦
dinarın üçte ikisini vermi؟ti385؛. Yemen valiliği yaptığı Sirada Halife Ali’ye hediye ettigi anber, hulle ve altınlar 0 kadar degerli idi ki bedelleri halk arasında dağıtıldığında sadece sanatkârın birisine 200 dinar düşmüştüi3٥4. Yegane hayvani .lan keçiyi keserek kendisine ikram ettigi İçin bir bedeviye 0 anda yanında bulunan 500 dinarı vermi؟ti ٤3٥5٠Fakirlere yedirmek İçin 0 kadar çok hayvan keserdi ki pazar yerindeki bir köşeye Ibn Abbâs'ın kesimhanesi adi verilmişti!386. Her gün bir deve keserken daha sonra ikiye çıkarmıştı387؛. Müştereken sahip olduklan bir evdeki hissesini kardeşi Abdullah’a bagışlamıştı388؛. Ubeydullah b. Ma'mer. H^ Ömer döneminde Abdullah b. Amir ile ortak olarak be^^ülmâlden köle satın almışlar, bedelin bir kısmını ödedikten sonra 80.000 dirhem de ’ Hz. Osman’ın hilâfeti zamanında 20.000 dinar vererek satın aldıgı bir câriye١d tekrar eski sahibine ba٠ şlamıştıJ39٥. Abdullah b. Ömer’e 60.000 dirhem hediye etmişti٤39i. Mekke’ye Yemen cihetinden bir mü mesafedeki Nahle mevkiinde bir bostMiı vardı٤392. Ukbe b. Amir el-Cuheni. Muâviye döneminde valiliğini yaptıgı Mısır’da ziraat arazüeri almış ve bir kısmını vakfetmişti!393. Mısır’da bir köşküi394, Dımaşk’ta da bir evi vardı395؛. Terikesi 1383 Belâzuri, £„ اةةلIII, 59. 1384 BelâzurJ, £„ اةةﺀin , 58. 1385 Belâzuri, E n â , in , 57 ؛Ibnu'1-Esîr, Usdul-gâbe, III, 525 ؛Ibn Manzûr, Muhtai« r,x v , 328. 1386 Ibn Manzür, Muhtasar, XV, 323. 1387 Ibnu'1-Esîr, Usâu’l-gâbe, III, 525 ؛Ibn Manzör, Muhtasar, XV, 326. 1388 IbnManzür,۴ د4ﻻ1 ا،«لﺀل, XV, 327. 1389 Ebu’l-Ferec eJ-IsfahânJ, VII, 53-54 ؛Ibn Manzür, Muhtasar, XI, 202 ؛XV, 368. 1390 Yafil, I, 120-121 ؛Ibnuî-Imad, I, 38. 1391 G azzâlî.^^â'.H , 174. 1392 Bekri, IV, 1304. 1393 Ya'kûbî, Muşâkek, s. 17 ؛Râzî, s. 65. 1394 Ibjı Hablb, el-Muhabbar, s. 294 ؛Ibn Kuteybe, el-Medrif, s. 121 ؛Ya'kûbî, Muşâkele, s. 17 ؛Râzî, s. 65 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, ^ I , 95. 1395 Zehebl, Siyer, II, 467.
278
A S R -J
S A A D E T .T E
Y .N E T J M - P IY A S A
J L iŞ K lS j
30.000 dinar ve 700.000 dirhem٤35٥ yahut 10.000 dinar ve 3000 dirhemden ibaret olup ayrıca geride pek çok vakıfda bırakmış397 ﻻا. ölürken oklarını ve altmış yahut yetmiş küsur yayını Allah yolunda kullanılmak üzere vasiyet etmiştii398. Urve b. .Ca‘d el-Bârikî. Nehrevân yakınlarındaki Berâzu’rRûz'da bir tavlası ve İçinde de yetmiş ati vardı. Bu atlardan sadece birini 20.000 dirheme satın almıştı٤399. KUfe’de câriye ticareti yapar, bir defada 40.000 dirhem kazandığı olurdui^... Yala b. fJm e ^ e et-Temîmî. Hz. Peygamber’e 30 zırh ve 30 deve ödünç vermiştii40ı. Miras olarak 500.000 dinar nakit yanında çeşitli akarat b,rakmıştı4٥2؛. Ayrıca öldüğünde 300.000 dinar borcu vardı)4٥3. San'a’da üç veya daha fozla eve sahiptiJ404. Kendisinin yerine cihad etmesi İçin bir kişiye 30.000 dinar, at ve silah vermişti4٥5؛. Hz. Ali'ye karşı hazırlanan ordunun techizi İçin 10.000 dinar^4٥6 veya 400.000 dirhem bagışlamıştı١4٥7. Cemel Vak'ası’ndan önce Hz. Âişe’ye 100 dinar değerinde bir deve hediye etmiştii4٥8٠ Zeyd b. Câriye el-Evsi. 100.000 (dirhem ?) miras bırakmıştıi4٥9. 1396 Ya'kûbî, M u ğ e le , s. 17. 1397 Râzî, s. 65 ؛Aradaki fark önceki rivayette vakıfların da hesaba katılmasındto kaynaklanıyor olmalıdır. 1398 Ibn Kuteybe, el-Mearif, s. 121 ؛Ibn Manzûr, Muhtasar, XVII, 99. 1399 Buhârî, Fezâilu'1-ashâb 28; Hatlb e!-Bagdâdî, I, 194 ؛Ibnu'l-Esir, UsduUgâbe, IV, 27 ؛Ibn M anz.r, Muhtasar, XVI, 347. 1400 Ibn Hanbel, el-Musned, IV, 376 ؛Hubey!؟, s. 304. 1401 IbnM anzOr, MııAfasar, XXVIII, 56. 1402 Ya'kûbî. Muşâkele, s. 14 ؛Razi, s. 69. 1403 Ya'kûbî, Muşâkele, s. 14, Raz, s. 69. 1404 RaZ,s. 165. 1405 Ibn Manzûr, Muhtasar, X X ^ I , 58. 1406 Ibn Manzûr, Muhtasar, x x v n i , 57. 1407 Ibn Manzûr, Muhtasar, XXVIII, 57. 1408 IbnM anzûr, Muljfasflr, XI, 205. 1409 Ibn Ebî Şeybe, VII, 118 ؛Ebû Nuaym, I, 306 ؛Ibn Hacer, el-îsâbe, I, 562.
s a h a b e n in
servetleri
279
Zeyd b. sabit. Hz. Ömer tarafindan kendisine çeşidi hurmalıklar ikta edilmi؟ti٤4JO. Onun devrinde 3000 dirhem atâ alıy.rduHu. Baltalarla paylaştırılacak kadar ç .k altın ve gümüş külçe miras bırakmıştıi4٤2. Terikesinin nakdi kısmı 40.000 dinar külçe al tin ve 700.000 dirhem]4١3 yahut 150.000 dinar ve 700.000 dirhemden ibarettii4i4. Terikesi arasındaki mal-mUlk ve arazilerin degeri 1 0 0 .0 0 0 5 إ4 لveya 150.000 dinardıJ4!6٠Hayati b.yımca verdigi sadakaların tutan 170.000 dinar ve 50.800 dirhemdiJ4J7. Zubeyr b. Avvâm. Cennetle mü)delenenlerdendir4؛J8. Kendi" sine Hz. Peygamber Medine’de geniş bahçeli bir ev)4J9 ve hurmalıkJ42٥, Hayber’de arazi٤42i. Halife Ebu Bekir CuruPdan ölü bir yer, Ömer de Akîk’i İktâ etmişti٤422. Halife Osman ise 600.000 dirhem câize vermiştiJ423. Kendisine haraç ödeyen 1000 kölesi vardı424؛. Muhtelif arazileri yanında Medine’de .nbir, Basra’da iki, KUfe, İskenderiye ve Mısır’da birer evi vardı)425. Medine’de1410 Vekl‘, 1 ,108; Ibn ManzOr, Muhtasar, D119,120 < ;؛Zehebl, Siyer, n , 434. 1411 Ebû Yûsuf, el-Harac, s. 49. 1412 Ya'k٥bJ,Mw؛٥^«/^s. 14; Mes.ûdî, III, 342; Râzî, s. 66-67.
1413 Re?؛d,s.20S. 1414 Râzî, s. 67. 1415 Ya'kûbî, Muşakele, s. 14.
٥
1416 Mes' dî,III, 342. 1417R eşîd,s. 206. 1418 BuhârJ, Fezâilu'1-ashâb 5; Tirmizi, Menâkıb 25,27. 1419 Ibn Sa'd, III, 103. 1420 Ebû Yûsuf, el-Harac, s. 66; Ibn Sa.d, I I I 104; Sûü, s. 211,212; Kudâme, s. 215-16. 1421 Ibn Hanbel, el-Musned, 1 ,15; Belazuıi, F u â , s. 42. 1422 Ebû YOsuf, el-Harâc, s. 66 (Burada Benu'n-Nadlr toprağındaki C urufun Hz. P e .a m b e r tarafindan İktâ edildiği bildirilmektedir); Ibn Sa'd, III, 104; Sülî, s. 211; Kudâme, s. 214. 1423 Ibn Sa'd, III, 107، 1424 Ibn Hanbel, ez-Zuhd, II, 69; Fesevl, 111, 401; Ebû Nuaym, 1,90; Beyhakl,5-„ﺀﺀnen, VIII, 9; Ibn Abdiiber, I, 583; Râzî, s. 63; Muhibbuddin, er-Riyad, IV, 285; Ibn ManzUr, Muhtasar, IX, 23; Zehebi, Tarih, s. 498; a.mlf. Siyer, 1,56; Ibşîhî, I, 304; Ibn Hacer, el-îsâbe, I, 546; a.mlf, Fethu’l-bârî, XII, 211; Suyütî, Husn, I, 200;Kettânî,II,258. 1425 Ibn Ebi Şeybe, VII, 543; Ibn Sa'd, III, 108, 110; Buhârî, Humus, 13; Ibn AbdilItakem, s. 130; Ibn Ebi'd-Dunyâ, I, 290; Ya.kûbî, Muşakele, s. 13; Mes.ûdî, II,
28.
A S R -1
SA A D ET’TE
y
.
n e t im
.
p iy a s a
İL İŞ K İS İ
kl tek mezbaha onun olup Bakî‘ mevkiinde İdii42٥. Terikesi arasmdan Gâbe'deki bir arazisi 1.600.000 dirheme s a t ı l m ı ş t ı ٤4 2 7 . 4 0 50.000. 000 dirhem değerinde emlâk ve bir o kadar da nakit miras . b ı r a k m ı ş t ı ٤428. M uhtelif rivayetlere göre terikesi 50.200.000 إ42 او51-52.000.000؛43٠١ 57.600.000 ا43 ل57.900.000 إ4 ة2ا 59.800.000 إ43 وdirhemdi. Bir başkam a göre 50.000 d in arh k ٤434 nakte ilâveten 1000 at, 1000 köle ve mezkur arazileri ile evleri de terikesi arasında idi١435. Bir habere göre de söz konusu arazi ve evlerinden başka ne bir dinar ne de bir dirhem miras bırakmış. ل43 ة. Ibn Ebi’d-Dunyâ'nın bildirdiğine göre tüm mal v a ril. 50.000. 000 dirhemden ibaretti٤437. Reşîd b. Zubeyr’in kaydetti, diger iki rivayetten birine göre mal varlığının sekizde biri 50.000 dinardıJ43s. Diğerine göre de terikesi 52.000 dinar ve 53.000.000 dirhemden müteşekkil olup^439 üçte birlik vasiyet ؟ıkarıldıktan sonra dört hanımından her birine 1.100.000 dirhem verilmişti44 ؛٥. Taksim edilen terikesi 35.200.000 veya 40.000.000 dirhem-
1426 1427 1428 1429 1430 1431 1432 1433 1434 1435 1436 1437 1438 1439 1440
342 ؛Reşîd, s. 203 ؛Râzî, s. 63 ؛Ibn Manzûr, Muhtasar, IX, 27 ؛Zehebî, Siyer, I, 66 ؛Delcî, s. 12. lbnu'1-Cevzî, Menâkıb, s. 79. Ibn Sa'd, III, 109 ؛Buhârî, Humus 13 ؛Yâk٥t, IV, 182 ؛Muhibbuddîn, er-Riyââ, IV, 290 ؛Zehebi, Siyer, I, 66. Ibn ManzUr, Muhtasar, IX, 27 ؛Zehebl, Tarih, s. 498, 507 ؛a.mlf. Siyer, I, 65. Buhârî, Humus 13 ؛Reşîd, s. 203 ؛Ibnu’l-Cevzî, Telhis, s. 180 ؛Muhibbuddîn, erRiyâd, IV, 290 ؛Zehebî, Siyer, I, 6713 ؛e،cî, s. 12 ؛Ibnu'1-Imâd, I, 43. Ibn Sa'd, III, 110 ؛Râzî, s. 63, 64 ؛Ibn Hacer, Fethu’l-bâri, XII, 215. Muhibbuddîn, er-Riyââ, IV, 291 ؛Ibn Hacer, Fethu’l-bârî, XII, 213. Ibn Hacer, XII, 213. Ibn Kesir, el-Biââye, VII, 250 ؛Ibn Hacer, Fethu’l-bârî, XII, 215 ؛Ibnu'1-Imâd, 1,43. Ya.kûbî, Muşakele, s. 13 ؛Mes'ûdî, II, 342. Ya'kübî, Muşâkele, s. 13 ؛Mes'ûdî, II, 342 ؛Reşîd, s. 203 ؛Râzî, s. 63. Ibn Ebî ^ y b e , VII, 543 ؛Ibn Sa'd, III, 108 ؛Buhârî, Humus 13 ؛Ebû Nuaym, I, 90 ؛Ibn ManzUr, Muhtasar, IX, 27 ؛Zehebî, Siyer, I, 66. Ibn Ebî'd-Dunyâ, I, 342 ؛Ayrjca b ^ Ibn Hacer, Fethu'1-bâri, XII, 214. Reşîd, s. 203 ؛Râzî, s. 64. Reşîd, s. 203. Ibn Sa'd, III, 109 ؛Reşîd, s. 203 ؛Zehebî, Siyer, I, 67 ؛Ibn Hacer, Fe.thu'1-bâri, XII, 213.
s a h a b e n in
servetleri
281
di.J^^ı Hanımlarının miras hissesine ilişkin olarak çu iki ؟elişkili bilgiye de rastlanmaktadır: Dört eşinden her birine 1.000.000442ل veya 1.200.000 dirhem isabet etmişti٤443j boşadığı zevcesi Atike bt. Zeyd ile 80.000444 إdirhem (dinar ?) veya 2.000.000 dirhem445)?( ؛ karşılığında anlaşma yapılmıştı. Bıraktığı borcun miktarı ise muhtelif rivayetlere göre 1 . 0 0 0 . 0 0 0 2 . 0 0 0 . 0 0 0 ٤448٠ 447 ا446٠ ا. 2 2.200.000 dirhem449 ؛veya 80.000.000 (?) miskâldi٤450. Mal varil.nın üçte birini vasiyet etmişti٤45J. Bir ev yahut arazisinin (dâr ?) satışından sağladığı 600.000 dirhemi tasadduk etmişti٤452. Muhtelif evlerini çocuklarına vakfetmişti٤453. Bunlardan biri boşanan kızlarma mahsustu٩4٠-4 ؛Hz. Âişe'ye 180.000 dirhem hediye etmiştii455. KUfe halkını Hz. Osman’ın valisi Said b. Âs’a karşı ayaklandırmaya sarfetmesi İçin Eşter’e 50.000 dirlıem borç vermişti456؛٠Kölelerinin odedigi haracı oldugu gibi tasadduk ederdi457؛٠ 1441 ibn Sa'd> III. 109-11.; Ibn ManzUr, Muhtasar, IX, 27; ZehebJ, Siyer, I, 65; Ibn Hacer, Fethu’l-bârî, XII, 214, 215. 1442 Ibn Hacer, F â u ’l-bârî, x n , 214. 1443 Suhârî, Humus 13; Eb٥ Nuaym, 1,91; Muhibbuddln, er-Riyââ, IV, 290; Ibn KesJr, el-Bîdâye, ^ I , 250; Ibnu'l-Imad. I, 43. 1444 Muhibbuddln, er-Rîyâd, IV, 340; Zehebl, Siyer, 1,67; Ibn Hacer, Fethu'î-bârî, XII, 215. 1445 Ibn ManzOr, Muhtasar, IX, 23. 1446 .Ibn ManzOr, Muhtasar, DC, 27. 1447 Ibn ManzOr, Muhtasar, K , 27; Ibn Hacer, Fethu’l-bârî, XII, 214. 1448 Eb Nuaym, I, 91; Ibn Hacer, Fethu’l-bârî, XII, 212, 214. 1449 Ibn Sa'd, n i, 109; Buhârî, Humus 13; Muhibbuddln, er-Riyââ, IV, 290; Zehebl, Siyer, I, 66; Ibn Kesir, el-Biââye, VII, 250; Ibnu'1-Imâd, 1,43.
٥
1.450 RâzI,s.63-64. 1451 Ibn Sa'd, III, 108; Buhar!, Humus 13; Reşîd, s. 203; Ibn Kesir, el-Biââye, VII, 250; Ibnu'l-Imad, 1,43. 1452 Muhibbuddln, er-Riyââ, IV, 286; Ibn ManzOr, Muhtasar, IX, 23; Zehebl, Siyer, 1,57; Ibşlhl, I, 304.
1453 Buharl, Vesaya 34; Dârimî, Vesaya 43. 1454 1455 1456 1457
Ibn Sa'd, III, 108. Muhibbuddln, er-Riyââ, IV, 285. M es'üdî.II, 347. Ibn Hanbel, ez-Zuhâ, II, 69; Ebo Nuaym, I, 90; Beyhakl, esSunen, VIII, 9; Ibn Abdilber, I, 583; Muhibbuddln, er-Riyââ, IV, 285; Ibn ManzOr, Muhtasar, IX, 23; Zehebl, Tânh, s. 498; Ibn Hacer, e l- îâ e , 1,546; a.mlf, Fethu’l-bârî, XII, 211; Ibşlhl, I, 304; Suy٥ü, Husn, I, 200; Kettanl, II, 258.
١
،٠٩
EK-4. Hz. Ömer’in servetlerini müsadere ettiği memurlar
mr b. Âs. Mısır valisi. Belâzuri’nin kaydettiğine göre: ‘Ömer b. Hattâb ta^dn ettigi [vali ve] âmillerden yazılı mal beyanı alır, daha s.nra, belirlenen beyan fazlası servetlerinin bir kısmına ya da tamamma el koyardı. [Bu hususta] Amr b. Âsî’ye ؟unlan yazmıştı: “Mısır valiliğine ta^dn edildiğinde sahip olmadığın mal, köle١e؟ya ve haî^anlarJ^٩8 hakkında ؟eşitli söylentiler yayılmıştır." Amr da ona: "Bizim topragımız ziraat ve ticarete uy^ın bir yerdir ؛bundan dola^n geçimimiz İçin gerekli miktardan fazlasını kazanabiliyoruz,” şeklinde karşılık vermiştii4-٩9. Bunun üzerine Hz. Omer şu meâlde [ikinci] bir mektup gönderdi: “Kötü âmiller hakkında yeterince bilgilendirildim. Se-, nin bana yazdıkların hakka ؟agrılmaktan huzursuz olan kimsenin ifadeleridir. Senin hakkında [bazı] şüphelerim vardır. Malını taksim etmesi İçin Muhammed b. Mesleme’^d gönderiyorum, incelemesini tamamlamasına yardımcı ol ve isteklerin'! yerine getir.
A
1458 Bir başka rivayette 'at, deve, davar, Sigırve kOJeJer' kaydj vardır, bk. IbııAbdi-rabbih, I, 46. 1459 Diger bir rivayette "Biz fiyatların ucuz .Idugu bir beldede yaşıyoruz,” kaydı da vardır; bk. Ibn Abdirabbih, I, 47.
284
A S R -1 S A A D E T ’ TE Y . N E T I M . P I Y A S A
iL iŞ K lS l
Sana sert davranırsa hoş gör ؛çünkü gizli şeyleri ortaya çıkarmaya çalışmaktadır." Sonunda [Muhammed b. Mesleme] onun mal varlığının bir kısmın'a el k o ^ u ştu ... ^؛٥٥. Ibn Abdirabbih’in naklettigi daha farklı ve detaylı bir rivayette ise Muhammed b. Mesleme’nin» ayakkabılara varıncaya kadar Amr’ın tüm mal varlığının yarışına el koydugu bildirilmektedir؛^^؛. Ya'kûbî’nin kaydettiğine göre Hz. Omer.in bu uygulamasını benimseyen Muâviye de Amr.ın ölümünden sonra terikesinin yarısını müsadere e t m i ş t i r ٠ 2؛. Muâviye ölüm döşeğine düşünce bu uygulamaya kendisini de dahil ederek terikesinin yarışına el konuhnasını vasiyet etmiştir4 ٥3؛. Ebû Hure^e. Bahreyn âmili. Ibn Abdilhakem'e göre söz konusu şiirde ‘Beni Gazvân’ın dünürü’ şeklinde tavsif edilen kişi budur464؛. Su hususta kendi agzından gelen rivayet şOyledir: "Ömer beni Bahreyn’e ta^dn etmişti. [Görev sürem bo^ncaj 12.0005"؛ dirhem biriktirmiştim. [Bahreyn vergi gelirlerini takdim etmek üzere] Ömer’in yanma gittiğimde bana şunlan söyledi: 'Ey Allah’ın ve Müslümanlar’ın düşmanı! Allah’ın malını çaldm [degil mi]?’ Ben de şu ş.ekilde karşılık verdim: 'Ben ne Allah’ın ne de Müslümanlar’ın düşmanı^^m. Bilakis onlara hasım olana düşmanım. Ancak [servetime gelince] ؛atlar üredi ve [ganimet] hisseleri birikti4؛٥٥.’” [Ebû Hüreyre sözlerine şu şekilde] devam etti: "Ömer 1460 Belâzuri, F u â , s. 220-221 ؛Kudâme, s. 359 ؛Aynca Ibn Znceveyh, n , 604؛ Ibn Abdilhakem, s. 146 ؛Ya'kobl. et-Târîh, II, 157 ؛Ibn Hacer, e l- îâ e , IH, 387؛ Ibn Tagrlberdl, 1,21 ؛Suyûtî, ^ ﺀ۶ الI, 234. 1461 Ibn Abdirabbih, I, 46-48. 1462 Ya'kûbî, e؛- r ٥ri^,II,222. 1463 Ibn Ru?d١el-Beyâtı, XVIII, 398. 1464 Ibn Abdilhakem, s. 147. 1465 Diger bir rivayete gOre “10.000" ؟eklindedir ؛bk. Abdurrezzak, XI, 323 ؛Eb٥ Ubcyd, s. 250 ؛Ibn Sa'd, IV, 335 ؛Ibn Kuteybe, Uyiith I, 53-54 ؛Belâzurl, Futi(h, s. 93 ؛Ibn Abdirabbih, 1,46: Zehcbl, Siyer, II, 612 ؛Ibn Kesir, el-Biââye, VIII, 113. 1466 Bir başka rivayette "Ata gelirlerim teraküm etti" ilavesi vardırj.bK Eb٥ Ubeyd, s. 250 ؛Ibn Sa'd, IV, 335: Belazurl, FutCıh, s. 93 ؛Ibn Abdirabbih, I, 46.
s e r v e t l e r i
m ü sa d e r e
e d il e n
m e m u r l a r
285
12.0007 ل4 هdirhemime el k.ydu. Sabah namazım kılınca: ‘Allahım Ömer'i affet!’ diye dua ettim. Ömer valilerin mallanna el koyar, fzamani gelince], aldı.ndan daha fozlasını verirdi. Bu olaydan sonra da a^ ısı oldu. Bana ‘Ey Eb۵ HUreyre valilik yapmak ister misin?! diye sordu’...”468؛. Diger bir rivayette Hz. Ömer’in, 20.000 dirhemle dönen Ebû HUreyre’ye, ana para ve nzkmı ayınp arta kalan kısmı beytulmâle yatınnasını emrettiği belirtilmektedir469؛. Ibn Abdirabbih de, maaşını ve ortalama masraflarını hesaplayarak aradaki farkı istedi^ni rivayet etmektedir470؛. Abdurrezzâk’m naklettiği bir başka rivayette ise bu kadar serveti nasıl yaptığı soruldugunda atlannm Uredi^ni, atâ gelirleri ve kölelerinin kazan؟İannın biriktiğini belirtmesi üzerine yapılan araştırmanın kendisini temize çıkardığı belirtilmekte, ancak mallarına el konulduğuna dair herhan^ bir kayda rastlanmamaktadır؛47؛. Ibn Asâkir’in bfldirdi^ne göre yapılan araştırma sonucunda beraat e tti, anlaşılmaktadır472؛. Malinin yansına el konulduğunu kaydedenler de vardır473؛. Hz. Ömer’in taş ve kireçten yapıldığını gördüğü bir evin sahibini sonıp Bahreyn âmiline ait olduğunu öğrenince hemen malinin yarısını müsadere ettigi474 ؛de rivayetler arasındadır ki bu zat muhtemelen Ebû Hüre۴ ’dir. Mucâşi‘ b. Mes.ûd es-Sulemi. Basra âmüi. Belâzuri’ye göre Beni Gazvân’m dünürü budur475؛. Utbe b. Gazvân’m kızını al1467 Diger rivayette 10.000. 1468 Ebo Ubeyd. s. 250 ؛Ibn Sa'd, IV, 335 ؛Ibn Abdilhakem, s. 148-149 ؛Belâzuri, Futuh, s. 93 ؛Kudâme, s. 280 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, XXIX, 202-203 ؛Ibn Kesir, el-Biââye, VIII, 113 ؛Aynca b^ Ibn Zenceveyh, II, 604 ؛Ibn Abdirabbih, I, 45؛ Turtûşî, s. 116 ؛lbnu'،-Cevzî, Menâktb, s. 62 ؛Kettanl, II, 260. 1469 Ibn Sa'd, IV, 336 ؛Zehebl, Siyer, II, 618. 1470 Biraz daha ferklı olan bu rivayet İçin bk. Ibn Abdirabbih, I, 45. 1471 Abdurrezzak, XI, 323. 1472 Ibn ManzOr, Muhtasar, XXIX, 203. 1473 Ebû Ubeyd, s. 250 ؛Ya'kûbî, et-Târîh, II, 157 ؛Ibn Abdirabbih, 1,45 ؛Gazzâll, îhyâ \ II, 143 ؛Turtûşî, s. 116 ؛Azm, II, 401. 1474 Ibn Kuteybe, Uyûn, I, 53, 312 ؛Ibn Abdirabbih. 1 ,44 ؛Turtûşî, s. 116.
1 286
ASR-J
s a ad e t . te y o n e t j m - pi yasa
İLİŞKlSl
mıştı. Ömer âmiUerinin maUarını müsadere ederken Mucâçi"ln de 50.000 dirhemine el koymu؟tu476؛. Haccâc b. Atik es-Sulemi. Fırat valisi477؛. Cez’ b. Muâviye. Sürrak vahsi47؛s. Bişr b. Muhtefez. Cündiçâpûr vahsiJ479. Nu'mân. Şiirde geçen Nu'mân ya Hıms âmili Nu'mân b. Be ا ﺋ ﻮ48 هya da Beni Adi b. Ka'b b. Lüey kabilesine mensup Meysân
valisi Nu‘mân b. Adi b. Nadle b. Abdiluzzâ b. Hursân’dır. Bu İkincisine ilişkin .larak, Meysân dihkânları ile İçki meclisi kurma arzusunu dile getiren bir şiir irad ettigi İçin Ömer tarahndan görevden almdıgı bildirilmektedir^^»!. Nufey‘ Ebü Bekre. Hz. Ömer kendisini hesaba çektiğinde “Senin (yani devletht) hizmetinde hiç bir görev almadım ki!" diyerek [malinin müsaderesine karşı çıkınca), "Kardeşin [Nâfi‘1 Ubulle uşûr tahsildarı ve be^^ülmâl eminidir. Sana verdigi paralarla ticaret yapıyorsun," şeklinde mukabele görmüş ve iki forklı rivayete göre nekdi varlığının yarısuıa yahut 10.000 dirhemine el konulmuştu^4»2. Ayrıca servetinin yarısma el konulmasına karşı çıkarak “Vallâhi eger bu mal gerçekten Allah’ın (yani be^^ülmâlin hakki) ise bir kısmını alıp diğerini bırakman helâl değildir. Şayet bizim hakkımızsa [-ki öyledir-] 0 zaman da dokunamazsin," şeklinde itiraz ettigi bildirilmektediri485. Hz. Ömer de٣ in٠ 1475 1476 1477 1478 1479
Ibn Abdilhakem, s. 147 ؛Belâzuri. Futuh, s. 377,378. Taberî,T،îr،/ı,IV, 287. Belâzuri, F i l i , s. 377. İbn Abdilhakem, s. 147, 148; Belâzuri, Futuh, s. 377. Ibn Zenceveyh, II, 604 ؛Ibn AMilhakem, s. 147, 148 ؛Belâzuri, Futuh, s. 377؛ Ya'kûbî, et-T ânh,\\, 157. 1480 Ibn Abdilhakem, s. 147. 1481 Belâzuri, Futuh, s. 377, 378 ؛Ya'kübî, et-Târîh, II, 157 ؛Ayrıca b ^ Ibn Zenceveyh, II, 604. 1482 Ibn Abdilhakem, s. 147,148 ؛Belâzuri, Futuh, s. 377 ؛Ayrıca bk. Ibn Zenceveyh, II, 604.
د
serv etleri
m o s٨ dere
e d il e n
m em urlar
287
de be^^idmaden istikraz yapılabiidigine dair, ؟eşitli örnekler varken Ebû Bekre'ye hesap sorulmasının sebebi kardeşi sayesinde bazı ayrıcaıklara sahip oldugu kuşkusudur. Nâfî‘ b. Hâris b. Kelede. Ubulle uşûr tahsildarı ve hazineda1484
Nâfî' b. Amr el-Huzâî. Mekke âmili. Hz. Ömer tarafindan mailarının yarışına el konuldu485؛. Hâlid b. Hâris. Isfohan hazinedarı. ,Belâzuri'ye göre Beni Dühmân kabilesine mensup olup şiirde 'Beni Nasr eşrahndan Ibn Gallâb’ şeklinde ge؟mektedir^486. Âsîm b. Kays b. Salt es-Sulemi. Menâzir valisi‘^87. Semure b. Cundeb el-Fezârî. Ahvâz pana^nn sorumlusu. Belâzurî’ye göre şiirde SUk’taki Beni Bedr.in mevlâsı olarak tavsif edilen kişi budur)48S. Halbuki bu kişinin Surrak valisi Hârise b. Bedr olması daha muhtemeldir. Arapça elyazısmda 'Sûk' ile ‘Surrak’ birbirine karıştırılmaya ؟ok müsaittir. Bedr’in oglu Hârise de Beni Bedr'in adanu olarak nitelendirümeye daha uygundur. Üstelik Ebu’l-Esved ed-Dueli tarafından, valisi oldugu bölgede bazı hırsızlık ve yolsuzluklar yapıldığı hususunu dile getiren bir şiirle uyarılmıştıri489. Bu söylentilerin daha sonra kendisini de hedef alması gayet muhtemeldir. Şibl b. Ma'bed el-Beceli el-Ahmesi. Ganimetlerin muhafazaSindan sorumlu memur٤490. 1483 Ya.kûbî, e t-T â â , II, 157. 1484 Ibn AMilhakem, s. 147,148; BelâzurJ, Futuh, s. 377; Ayrıca bk. İbn Zence٧eyh, II, 604. 1485 Ya‘k ٥bî, et-Târîh, II, 157. 1486 Ibn Abdilhakem, s. 148; Belâzurl, FııttıK s. 377-378. 1487 Ibn Abdilhakem, s. 148; Belâzuri, F u i , s. 371, 377, 378. 1488 Ibn Abdühakem, s. 148; Belâzuri, Fuu\h) s. 371, 377, 378. 1489 Bk. Belazurl, Futııh, s. 372. 1490 Belâzuri, F u â , s. 377, 378.
288
A S R .1
s a
A d e t .te
y ٥ n e t
! m - p ، y ٨ sa
İL İŞ K İS İ
Ebû Meryem tbn Muharriş el-Hanefi. Râmhürmüz
v a lis iJ 4 5 J .
Kaynaklarda Halife ٥ mer tarafından servetleri müsadere edilmiş görevlilerden isimleri bildirilen diğerleri şunlardır: Sa‘d b. Ebî Vakkâs. Küfe valisi. Hz. ٥ mer tarafindan mallannın yansına el konularak görevinden azledüdiJ492. Hâlid b. Velid. Şam orduları kumandam. Halife Ömer, Ebû Ubeyde b. Cerrâh’a bir ferman göndererek görevden aldıgı Hâlid b. Velid’in mal varlığının yarışına el koymasını emretti. Emri yerine getiren Ebü Ubeyde, ayakkabı ve sarığına varınca,^ kadar Hâlid’in bütün mallarının yarısını aldıi493٠Diger bir rivayete göre Hz. ٥ m er tarafından tüm mal varlığı araştırılarak 80.000 dirhem kıymet biçildi ve 20.000١!ik kısmına el konularak görevden almdıi494. Ebû Mûsâ el-Eş‘arî. Basra valisi. Hz. Omer onu azlettiği gibi mallannın yansına el koydu.495. Bu husustaki bir başka rivayet şOyledir: "tÖmer,J Ebû Mûsâ’yı (Medine'ye] ؟a^rarak (Yanında tuttu^ınu haber aldığım biri akile (isim veya üstün vasıflı anlamında S ife t) digeri kral kızlanndan olan iki câriye de ne oluyor?!’ diye sordu. Bunun üzerine (Ebû Mûsâ] ‘Akile teşrifatçılık yapıyor, kral kızlarından olana gelince onu da fidyesini arttırmalan İçin alıkoyuyorum,’ dedi. ‘Peki^ günde iki defe kakmayan kazanlardan ne haber?!’ diye sonrnca da 'Bana günde bir ko^nın yevmiye baglamıştın. Yansı sabah, yansı akşam pişirihyor,' şeklinde cevapladı. 1491 Belâzııri, Futuh, s. 377, 378. 1492 Ebû Ubeyd, s. 250 ؛Ibn Sa.d, ra , 149,282 ؛Ya'kflbJ, et-Târîh, II, 157 ؛Ibn Abdirabbih, I, 44 ؛Reşîd, s. 206 ؛Gazzâll. îh y â \II, 143: Turtûşî, s. 116 ؛Ibnu'l-Cevrf, Menakıb, s. 62 ؛Suyûtî, Tanh, s. 141 ؛Azm, II, 401. 1493 Ya'kübî, et-Târîh, II, 140 ؛Ibn Manzûr, Muhtasar, ١^II, 2 2 ,25 ؛Ibnu'l-Ezrak, I> 343 ؛Azm. II, 400. 1494 Ibnu'1-Esîr, el-KâmiU II, 537 ؛Ibn ManzOr, Muhtasar, VIII, 22 ؛ZehebJ, Siyer, I, 380 ؛Ibn Kesir, el-B iâye, VII, 80-81 ؛Azm, II, 401. 1495 Ibn Abdirabbih, I, 45.
I
serv etleri
m üsadere
e d il e n
m em urlar
289
‘Yanında buİLindurdugunu haber ^dıgım iki ölçek nereden ؟ıktı?!’ deyince٤49٥ .de ‘Birini sadece aileme ait erzakı ölçmekte, digerini alıç verimlerimde kullanıyorum,, diye mukabelede bulundu. Nihayet Ömer sözlerini şu şekilde tamamladı: ‘Akileyi bize teslim et. Vallahi sen ya güvenilir bir mUmin ya da hazırcevap bir hilekârsın. Şimdi utanç İçinde görevinin başına dön. Vallahi şayet seninle ilgih bir şey daha duyarsam gOrerine iade etmem.'457 "؛Biraz daha detaylı bir rivayette ise kendi hizmetine ayırdığı ileri sUriilen kırk veya altmış esirden bahsedilmektedir458؛. Haris b. Ka‘b b. v،hb. ibn Abdirabbih, görevden alınarak malinin yansının müsadere edildiğini bildirdikten sonra a ^ c a şu rivayeti aktamıaktadır: Hz. Ömer, Haris b. Ka‘b b. Vehb’i çağırarak: "iki yüz dinaıa sattığın köle ve develeri nereden buldun?!" diye somnca (Haris] “Nafakamla ticaret yaptım,'. cevabini verdi. Bunun üzerine Ömer “H a^r vallahi! Biz sizi MUslUmanlar’ın mallan ile ticaret yapasınız diye görevlendirmedik, o kazancı derhal teslim et!” şeklinde karşılık verdi. Haris: “Vallahi bundan sonra hiç bir görev almayacağım," deyince, Ömer “Seni görevlendirmemi daha çok beklersin,” şeklinde mukabelede bu!undui499. Utbe b. Ebî Sufyân. Tatfamili. Halife Ömer, bu görevden aziettigi Utbe b. Ebî Sufyân'1 yolda karşılayıp 30.000 dirhemle döndüğünü göriince “Bunu nereden buldun?!’' diye sormuş; “Vallahi 0 ne senin ne de MüslUmanlar’ındır, onunla bir tarım arazisi (day‘a) satın alacagım,?’ şeklinde mukabele görmüştü. Buna karçılık Hz. Ömer . ;unLlimizin üzerinde bulduğumuz bu paranın
yapuKiarmı goruncc aernai ou tur uguıam aiarj ytuakJayaraR 0 ﻻ؟اve tartılara bir standart getirmişti. Hz. ٥ mer de Ebû Mûsâ.nın bu Câhiliye hilesine ddndüğünden endişelenmiş olmalıdır. 1497 İbnAbdirabbih, I, 5 ؤ. 1498 İbn Çebbe. II, 809-810 ؛İbn Manzür, Muhtasar, IX. 73. 1499 ibn Abdirabbih, I, 46.
2 9 .
A S R .1
SA A D ET’TE
Y ٥ N E T !M - P IY A S A
İL İŞ K İS İ
yeri ancak beytülmâldir." diyerek tümüne el k٥ ymu ؟tu٤5w Utbe’nin söz konusu meblagı göreve giderken yanında götürdüğü sermaye ile yaptığı ticaretten kazandığını söyleyerek kendisini savunduğu da bildirilmektedir؛؛.!. Kudâme b. Maz‘ûn el-Cumahi. Bahreyn valisi. Hz. ٥ mer ta. rafından görevinden alınarak malinin yansı müsadere edildi5٠2؛. $urahbil b. Hasene. Şam valisi. Torunu Rebia’dan gelen bir rivayete göre öldükten sonra mallarının yarısının Halife Ömer’e teslim edilmesini vasiyette bulunmu؟tu 5 ٥5؛. Ya'lâ b. U m e ^ e (veya Muneyye). Yemen valisi. Hz. ٥ mer tarafmdan mal varlığının yarısı müsadere edilmi؟ti5 ٠4؛.
1 5 .. 15.1 1502 1503 1504
Ibu Abdirabbih, I, 49. Tabcrl, IV, 220 ؛Azm. II, 4 ... Ali, et-T a n zim a t) s. 201. IbnAbdilhakm, s. 148. Ya‘k ٥b؛, et-T â rîh , II, 157.
٩ indeks
A Abbâs b. Abdil-Muttalib, 71,137, 231 Abbâs b. Abdillah, 184 ٠Abdullah b. Amir b. Kurayz, 125, 130, 137,199, 233, 275, 277 Abdullah b. Amr b. As, 234 Abdullah b. Ca.fer b. Ebi Tâlib, 81,82, 87, 116, 119, 125,235 Abdullah b. Ebî Bekir es-S،ddîk, 238 Abdullah b. Ebî Rebîa, 77, 101, 137,238 Abdullah b. Erkam, 78,141 Abdullah b. es-Sa‘dî, 137,242 Abdullah b. Hâlid b. Esld, 78 Abdullah b. Mes'ûd, 72, 78-80, 113, 137, 138,180, 239 Abdullah b. Mutî٤, 237 Abdullah b. ٥ mer, 49, 67, 68, 78, 79, 82, 97, 98, 137, 154, 155, 187,214, 240, 277 Abdullah b. Sa.d b. Ebî Serh, 128
Abdullah b. SaJd b. Usayha b. As. 182 Abdullah b. Utbe. 183 Abdullah b. Zem'a, 119, 242 Abdullah b. Zubeyr» 83, 119, 128, 137, 242, 256 Abdurrahman b. Avf, 82, 116, 12., 121, 128, 144, 180, 187, 192,243, 275 Abdurrahman b. Sa.d b. Zurâre. 248 Abdurrahman b. Ziyâd, 236 Abs, 143 adalet, 47, 59, 170, 172, 173, 195, 216 Adem, 19-23,26-33, 35-38,42,43 âdil-emsal fiy3t, 163,170-172 Adî b. Hâtim, 250 ag٠ ran ٠ m ٠ s٠ 188,189 ahsenu't-takvîm, 24, 26,43 Ahvâz, 93, 287 Âi?e el-Has.amî^^e, 258 Ai?e, 130, 233, 243, 276, 278, 281
292
a s r -1 s a A d e t ' t e y . n e t i m
Akdeniz, 86, 272, 273 akil, 18, 23, 24, 30 Akik, 112, 244, 269, 272, 279 aklka, 234 A kîlb.Ebî Tâlib, 82, 248 Ala b. Esved, 84 Ali, 11,56,57,74,78,96,100-103, 117, 120, 121, 132, 138, 141, 149, 152, 153, 181, 182, 186, 196, 198, 200, 206, 209, 211, 226, 233, 234, 243, 246, 257, 266, 275, 277, 278 alim gücü, 52,108 Ahye, 168, 268 altyapı, 176 altın, 37,43, 54,55, 57-59,66, 7174, 179, 180, 185, 186, 205, 213, 244, 246, 249, 263, 270, 1 7 \ ١174١٠ﺉ7 ٦ ١ 1 7 ﻵ
ambargo, 190, 256 Amelî hikmet: ‘ilmu ted b îrin nefs., 17 Amerika, 51, 52, 212 âmil, 92-94, 100, 101, 283-286, 289 Amr b. Akye?, 62 Amr b. Alkame el-Âmirî, 129 Amr b. As, 84, 93, 120, 123, 129, 131, 137, 144, 198, 248, 283 Amr b. Hâris, 260 Amr b. Hureys el-Kureşî, 74, 249 Amr b. Osman b. Affân, 75, 119 Amr el-E؟dak١82, 121 Amrogulları, 68, 69 âmu.r-remâde, 112
- p iy a s a
il iş k is i
Anber.gulları, 103 Arabistan, 120, 131, 143, 144 aracılık, 84,154 Arafat, 125, 233, 256 Arap Yarımadası, 112 Aristippus, 29 arif, 140 Arsa, 112, 121, 122 arz, 52, 104, 107, 110, 122, 129, 134, 142, 146, 151, 154, 157, 159, 160, 162, 163, 168, 171, 172, 203, 209,212,213 ashâb-1 suffe, 139, 251 Asim b. Ömer, 268 Asim b. Kays b. Salt es-Sulemi, 93, 287 Askalân, 234,249 aşevi, 125, 236 atâ, 52, 58, 59, 75, 79, 90, 107, 111, 128, 214, 232, 235, 239, 240, 246, 247, 253, 258, 261, 272, 279, 285 Atlke bt. Zeyd, 281 Attâb b. Esld, 69,138 Avrupa, 52, 88, 89,106,111, 212 Ayn EblNeyzer, 132 ayne'1-yakîn, 21, 33, 34 Aynu's-sayd, 259 Azerbaycan, 211
Bagdat, 113 Baharat Yolu, 76 Bahreyn, 53, 94, 140, 161, 189, 231,251,254, 284, 285, 290
in d e k s
Baki‘ ez-Zube١^, 192 Balât,261 balıkhane. 182, 196 Basra. 56. 57. 79. 83, 93, 98, 111, 127-130, 183, 197, 199, 232234, 262, 279 Basra Pazarı, 125 bedevi, 84. 127, 153. 167, 257, 259, 262, 271, 272, 277, 279, 285, 288 Bedir, 243 Belâzuri, 58, 78 belediye, 176,189 Belka, 178 Beni Adî b. Ka'b b. Lüey, 286 Beni Adi, 78 Beni Bedr. 287 Beni Bekre, 130 Beni Dühmân, 287 Beni Ebi’l-îs, 266 Beni Esed, 92, 101 Beni Nasr, 287 Beni Suleym, 92 Beni Temim, 103, 276 Beni Umeyye, 266 Beni Uzre, 126 BenU Adiyyi’l-Ensâri, 66 Benü Kaynukâ' Pazarı, 184,192 BenO Kaynukâ', 192, 194 Ben٥ Kinâne, 189 BenO Sâide, 191, 193 Benu’l-Mustalık, 103 Benu'n-Nadir, 120,160, 245 Berâzu'r-Rûz, 278
293
el-Bereke fi fadü.s-sa.y vel-hareke, 50 beçer-merkezli, 19 bey'u'l-muztafr, 171 Beydâ. 57. 251 b e ^ lm â ! emJni, 286 be^ülm âl, 54. 55. 59. 72. 73. 7680. 82. 92. 94-96. 99-101. 180. 210. 2,13. 2.33. 239. 251. 258. 268.171) 285. 286. 290 Bi’ru Cuçem, 119 Bi'ru Erls: 264 Bi’ru Hâ’. 121 Bilâl. 67 Biçr b. Muhtefez. 93. 286 Bizans. -10. 47. 51. 52. 54. 55. 58. 107. 108.111.127.189.212 b.rn-sinner. 21 borsa. 84 Buhârî. 207 burgus, 111 burjuvazi. 111 Buthân Vadisi. 193 bürokrasi. 216
b. AbdiUah, 2,05 câize. 90. 214. 242. 257. 259. 271. 279 câlib. 144.147. 163. 167 Câr Limanı. 84. 137.155 celb-i menfaat. 45 Celülâ Savaşı. 97. 240 Cemel vak'ası. 119. 129, 278 Cerir b. AbdiUah, 112 c a b ir
294
A S R .1
S A A D E T .T E
Y .N E T IM - P J Y A S A
Cez' b. Muâviye, 93, 286 cihad, 46,159, 253, 278 cizye, 115,186,211 commenda, 89 consumerism, 48 Cuheyne, 70 Cuhfe, 233 Curuf, 112, 119, 244, 263, 268, 279 Cündişâpûr, 93, 286
؟evre, 197 ؟eyiz, 250, 267 ؟ift maden sistemi, 54 çiftçi, 186,216 çiftlik, 114,115,118-120,122,275 ؟itleme, 106 çocuk, 181
D dag١hm, 49, 214 dağıtım, 52, 84, 212 damping, 167 Darul-Birke, 199, 240. Dâru'l-Püfil, 269 Dârû'l-Umud, 253 Dârû’n-nedve, 124,125, 256 Daru’z-Zenc, 242 Deba, 185 def-i mefeedet, 45, .173, 216 deger, 45. Derabcerd, 258 devlet, 12, 13, 40, 46, 47, 49, 52, 53, 68, 69, 76, 87-91, 95, 99,
IL IŞ K IS J
100, 103, 108, 109, 125, 135, 138, 139, 145, 154, 158, 161, 172, 173, 176, 177, 190, 191, 198, 202, 215,216,217 Devs, 210 Dımaçk, 119, 159, 233,
111, 141, 163, 180, 212,
115, 142, 164, 186, 213,
249, 270,
m Dicle, 51 D i i n , 94, 101,200, 286 dinar, 54, 72, 73,180 dirhem, 54-57, 71-73, 179, 180, 186,205 dîvan, 107,139,141, 188,217 diyet, 132,133, 271 d.ğal kaynaklar, 105, 117,118 Doğrulama, 30 domuz, 186,211 Dubay.a b. Z u h e^, 101 . DOrnem'l-Cendel, 143
E Ebnâ, 206 Ebû Abdiliah Muhammed b. Abdirrahmân el-Hubeyçî, 50 Ebû Ahmed b. Cahç, 129 Ebû Bekir Abdullah b. Muhammed b. Ebi’d-Dûnyâ, 50 Ebû Bekir Ahmed b. Muhammed el-Haüâl, 50 Eb٥ Bekir, 10, 54, 62, 71, 77, 92, 104, 129, 133, 136, 139-143, 151, 179, 186, 223, 250, 255, 257,279
!N D E K S
Eb٥ Bekre, 96 Eb٥ Dâvud, 202 Ebû E ^ b el-Ensârî, 232 Eb٥ Hureyre, 85,93,96,113,137, 138,155, 161,251,284 Ebû Meryem b. Muharriş el-Hanefi, 94 Ebû Meryem Ibn Muharriş el-Hanefi, 288 Ebû Mes'ûd Ukbe b. Amr el-Ensârî, 251 Eb٥ Mûsâ el-Eş‘arî, 73,79,94,9799, 140, 183,186, 207 Ebû Osmân Amr b. Bahr el-Câhiz, 50 Eb٥ Râfi‘, 71,121, 179, 209, 251 Ebû Sah^ân, 205 Ebû Süfyân b. Harb, 129,195 Ebû Talha, 121,260 Ebû Temmâm, 59 Ebû Ubeyd, 70 Ebû Ubeyde b. Cerrâh, 144, 252, 288 Eb٥ Vâil, 137, 240 Ebû VChb, 62 Eb٥ YOsuf, 77 Eb٥ Zer el-Gıfârî, 49, 58, 90, 207, 214,253 Ebû’d-Derdâ, 49, 214 Ebû'1-Esved ed-Dueli, 287 Ebû’l-Fad! Ca'fer b. Ali ed-Dımaşkî, 50 Ebû'l-Hûkayk, 160 Ehvâz, 137, 150 ekonomik adam, 17
295
emanet, 47, 8٠. 81, 90, 91, 109,214,215 emek piyasası, 133 emek, 12, 51, 142, 146, 154, 157 Emevfler, 126, 127 emir bi'l-ma.rûf, 46, 175, 183,189 emisyon, 59 emJâk, 104-107, 114, 115, 121,129,131,212 Endeks, 132 Enes b. Mâlik, 73, 129, 137, 254 enflasyon, 59,212 Ensâr, 135,136, 138, 271 Epicurus, 29 Erdeçirhurre, 57 esfelu.s-safllln, 24, 28 Esmâ’ bt. Muharribe, 184 esnaf, 178,181,189 Esved b. Adî, 75 Eç.as b. Kays, 112, 254 Eçca', 104 Eyle, 143 Ezd, 92, 143 Ezrakî, 100
105,
156,
176,
116,
180,
F feizbkz. ribâ. Fâtıma bt. Velîd b. Abdiçems b. Mugire, 266 faydacılık, 34, 36, 39, 41, 43,48 Fedaie b. Ubeyd el-Ensârî, 66,255 Fedek, 126,135,136, 161
296
A SR -1
S A A D E T .T E
Y هN E T IM ٠P اY A SA
fels, 54, 57, 58 feodalizm, 106 ferdiyetçi, 24, 25, 29 Fesâ, 258 fey, 134 FeyrUz ed-Deyleml, 210 Fırat, 93, 112, 286 ftrsat bedeli, 37,115 fıtrat, 38 fidye, 103, 255, 262 Filistin, 189, 234, 248 Fîrûz ed-Deyleml, 255 fitre, 240 fiyat denetimi, 199 Fransa., 53 F^stât, 111,'127, 197 ,129 ,8 ى, 234, 249, 251,253, 269
İL İŞ K İS İ
Habat seferi, 160, 262 Habbâb b. Eret, 108, 113, 255 Habeşistan, 161 Hablb b. Mesleme, 254 Haccâc b. Atik es-Suleml, 93, 286 Haccâc b. Yûsuf, 241 hâciyyâî, 45 Haçlı Seferleri, 85 Hadramevt, 113, 264 Hafea, 129 hak, 43, 44, 47,158,172, 176, 202 Hakemogulları, 266 Hakim b. Hizâm, 84,85, 124,137, 255 hakka'1-yakîn, 21, 33, 34 haksiz iktisap, 91, 94, 206, 215 haksiz kazanç, 61, 203, 214 Gâbe, 72, 112, 119, 231, 235, 239, haksiz rekabet, 154,156,167,201204, 206 242,250,268,280 Hâlid b. Abdillah el-Kasrl, 127 gabn- 1 fâhiş, 90 Hâhdb. Esld, 266 ganimet, 87, 90, 93, 97, 107, 128, Hâlid b. Hâris, 93, 287 140, 160, 161, 214, 255, 261, Hâlid b. Ukbe b. Ebl Muayt, 130, 270, 287 234 garar, 90 Hâlid b. Velld, 69,94,95,257,288 garnizon, 128, 198 halife, 19-23,28,31,36,43,45,46, Gazzâll, 45,97 105 gelir dağılımı, 59 halife-merkezli, 19, 47, 50 gemi, 264, 273 hapishane, 124 gOriinmezel, 18 haraç, 55, 100, 112, 113, 115,127, gulOl, 101 136,211,258, 279, 281 gümriik, 115,144 gümüş, 37, 54-56, 58, 59, 66, 71, Haraç Dîvanı, 127 73,74,179,180,185,186,205, hâris, 187 Hâris b. Esed e!-Muhâsibî, 50 213, 247, 263, 269, 279
in d e k s
Hâris b. Hakem, 141, 184, 206 Hâris b. Ka.b b. Vehb, 94, 96, 289 Hârise b. Bedr, 93, 287 el-Hass ‘ale’t-ticâre ve's-sınâ'a ve’l-'ame!, 50 Hasan b. Ali, 83, 112, 113, 257 Hassân.b. sabit, 121, 260 Hât،b b. Ebi Beltea, 165-169, 260 havale, 83, 85, 87,213 Havle bt. Suveyb, 184 Ha^a, 31, 38 Hayber Savaşı, 135, 141 Hayber, 66,67,113, 160,161,216, 240, 250, 264, 268, 273, 279 Hayber Savaşı, 135, 141 hayvancılık, 40, 86,133, 138, 216 hazcılık (hedonizm), 29, 36, 39, 48 hâzin, 72,81,82 hazine, 52, 54, 59, 76, 107, 140, 213,217 hazinedar, 79, 138, 141, 287 Hecer, 70 hediye, 92, 94, 95, 99-101 Heraklius, 57 Herât, 57 Hertek, 56 hesapçı, 87, 89 Hıms, 93, 286 hıyâr- 1 meclis, 156 Hicaz. 54, 58, 83, 104, 111, 121, 199 hijyen, 196,211 hikmet, 18-20, 23 Hilâl b.Ullefe, 261
L
297
hile, 61, 176, 203, 205, 206, 209, 214 Himyer, 140, 143 Hind bt. Utbe, 79, 184 hipotez, 26-28, 30 Hisbe, 13, 175-177, 182, 184-186, 188, 189, 202, 206, 209,217 Hişâm b. Abdilmelik, 127 hizmet, ,53, 202, 206 Hubâçe, 185 Hubey?, 102, 152 Hudeybiye Antlaşması, 161 humanism, 19 Humra b. Eyfa' el-Hemedâni, 137, 261 humus, 134 Hune١m, 264, 270 Huneyn Gazvesi, 159, 255, 261 Hur el-Âmilî, 151 Huve^ib b. Abdiluzzâ, 77, 130, 261 Huzeyfe, 185 Hürmüz, 257 hürriyet, 44,47,173, 202, 216 Hüseyin b. Ali, 113, 232, 261 1-1 Irak, 83, 84, 94, 101, 122, 127, 136, 167,216, 255, 274 ıslâhu'l-mâl, 50 lyâd b. Ganm, 140 İç borçlanma, 76, 213 İçki, 61, 63, 70, 71, 102, 103, 178, 187, 209-211,256, 286 ihracat, 144,163
1 298
ASR.1
S A A D E T ’TE
Y.NETIM.PIYASA
ihtisâb, 175, 184 ihtiyaç, 37, 40, 107, 118, 146-151, 153, 163, 167, 171, .208, 212, 213, 237, 241, 245, 246, 259, 262 ihtiyat akçesi, 53,108 İhyâ, 87, 107-109, 127, 132, 143, 212 İktâ, 87, 90, 108, 109, 113, 127, 212, 214, 231, 240, 247, 248, 250, 255, 259,273, 279 ilme'1-yakîn, 33 ilmu tedblri'l-medine, 17 ilmu tedblri'l-menzil, 17 iltizam, 123 imam, 217 imar, 136 imha, 91,102,103 imtiyaz, 195 İskân, 136 iskonto, 116 israf, 37, 117 istifçilik, 41,43 istihdam, 105, 128, 133-139, 141, 143,216,217 İŞÇİ, 40,134, 135, 141-143,216 İşçilik, 180 işgücü, 117, 128, 133, 134, 136, 137, 141 işsizlik, 139 işveren, 135, 142, 216 ithalât, 144, 148 iblis, 20, 26-28,31 Ibn Abbâs, 35,68, 77, 81, 83, 100, 113, 123,156, 232
İLİŞKİSİ
Ibn Hazm, 169,170 Ibn Hibbân, 165, 166 Ibn Kayyim, 170,172 Ibn Ruçd, 169 Ibn Çebbe, 168 Ibn Teymiyye, 92, 95, 170,171 Ibnul-Cevzl, 98 Ibnul-Ezrak, 95-97 Ibnu'1-Humâm, 65 Ibnu'l-Lutbi^e, 92 Ibnu's-Sa'ik, 93 Ibnu’l-Eç'as, 127 ibrâhim en-Nehal, 75 Ibrahim, 33, 34 Ingiltere, 52 ipek Yolu, 76 Iran, 57,127 Isfohan, 93, 287 İskenderiye, 128, 279 Ispanya, 52 Israilogulları, 38, 40,41
Istahr, 100 Istanbul, 108
Kâ‘b b. Eşref, 192,193 Kâbe, 62,124, 238,243 kabz, 84, 85 kabz’dan önce satı?, 154,155, 156 kadercilik, 43 kadı, 138, 140, 141,217 kadm, 40, 79 kalb, 19, 24, 30, 32-34, 36 kalite kontrol, 202, 209 kalkınma, 109
!N D E K S
kambiyo, 72, 80, 87, 180, 213 kamu yaran, 18, 45, 91, 166-168, 170,176 kanalizasyon, 198 Kanât, 112, 274 kapitalist, 17, 88-90, 114 kapitalizm, 88 kâr, 84-90, 97-99, 111, 114, 148, 152,154,156, 172, 185, 194 karaborsacı, 90, 146, 147, 149, 150,151 karaborsacılık, 102, 152, 155,156, 162, 166, 173, 179,216 kasap, 182, 187 kassâm, 138, 217 Katâde, 64 Kayletu’l-Enmariyye, 184, 199 kaynak, 107 Kays b. Sa‘d b. Ubâde el-Ensârî, 82,121, 137, 262 k a ^ m , 81 kefelet, 87, 213. keferet, 243, 255 kentleşme, 110,113,123,128 kervan, 134, 142-144, 152, 165, 167, 168, 188,197, 246, 266 Keysân, 178, 210 Kilise, 106 Kinâne, 143 kira, 95, 269 Kinnân, 145 Kitâbu'l-lşâre ilâ mehâsini.t-ticâre, 50 Kitâbu'l-Kesb, 49 Kitâbu'l-Mekâsib, 50
299
Kitâbu't-Tabassur bi't-tlcâre, 50 kıymetli evrak, 83. 87, 213 Kızıldeniz, 84, 137, 145 korucu, 217 korumacı, 105 köle, 40, 86, 87, 107, 116, 117, 133-135, 137, 141, 170, 176, 180, 187, 196, 199, 203, 231233, 236, 238-243, 245, 246, 249, 252, 254-257, 260, 261268, 270, 271, 273, 275, 277, 279, 280,285, 289 Körfez, 111 köşk, 122, 128-130, 232, 244, 263, 264, 270, 274, 277 kredi, 64, 65, 76-82, 85, 87, 88, 212,213, 269 KristofKolomb, 51 Kuaykiân, 242 Kudâme b. Maz'ûn el-Cumahi, 94, 290 KOfe, 72, 78-80, 83, 94, 96, 102, 103, 111-113, 127, 128, 149, 152, 180, 196, 197, 211, 250, 251, 255, 258, 271, 273, 274, 278, 279, 281,288 kul hakki, 37 kumar, 90 Kurban Bayramı, 153,234 Kurey?, 62,97,126,134,136,234, 238, 243, 256, 267
laissezfaire, 215 liberalizm, 50
300
A S R -1
S A A D E T 'T E
Y ٥ N ET^ M -P ؛YA 5A
M Ma‘n b. Evs el-Muzenl, 276 Ma‘n b. Zâide, 96 maden, 107,118 mal beyanı, 93 Mâlik b. Evs, 72, 180 Mâlik b. Hâris e!-Eşter, 101, 150, 186, 200, 206, 276, 281 malikâne, 109, 118, 122,123, 128 Mâlikogulları, 63 maliyet, 116, 117,120 mâliceza, 86, 91 manifaturacı, 182,196, 205 marjinal feyda, 36, 39,45 materyalist, 27,48 materyalizm, 48 Mecenne, 194 Mecûsî, 70 Medâin, 52,108 medeniyet, 40, 51 Medine, 11, 52, 58, 62, 82, 83, 92, 93,98,104, 107, 108,111, 112, 119-121, 124, 125, 128-131, 134, 135, 140, 142-145, 149153, 158, 160-163, 165, 166, 178, 180, 182-184, 187, 188, 190, 192, 193, 204-207, 210, 212, 216, 232, 237, 239, 240, 242, 244-246, 249-251, 254, 256, 257, 261, 262, 264, 266, 268, 273-275, 279 Medine Pazarı, 190-192, 194,195 megalop.l, 111 mehir, 233, 240, 245, 254, 257, 258,267,270
İL İŞ K İS İ
Mekke, 68, 69, 71, 83, 93, 10., 104, 107, 122, 124, 125, 128131, 134, 135, 138, 149, 150, 159, 182, 185, 189, 192, 205, 210, 233, 234, 242, 257, 264, 268, 270, 287 meks, 144 memuriyet, 138,139, 217 Menâzir, 93, 137, 287 merkez bankası, 54, 76, 213 Mervân b. Hakem, 85, 269 Mescid-i Nebi, 123,124,129, 139, 193,232 meslek İÇİ egitim, 141, 216 Mesleme b. Muhalled b. es-Sâmiî, 263 met هdol٠ؤi, 12, 17,18 mevduat, 80, 81, 86, 89, 213 Meysân, 93, 286 Mezhic, 143 Mezopotamya, 51, 127 Mikdad b. Amr b. Sa'lebe el-Kindi, 263 Mikdad b. el-Esved, 128 milli servet, 107 Mısır, 84, 93, 101, 115, 123, 125, 127, 128, 136, 144, 145, 150, 155, 167, 186, 198, 206, 216, 240, 245, 249, 262, 263, 277, 279,283 muaUim, 140, 217 Muâviye b. Ebî Sufyân, 72, 100, 121, 122, 124, 125, 130, 131, 140, 185, 234, 235, 241, 242, 253, 256, 258-261, 272, 276, 284
301
in d e k s
Muâz b. Cebel, 92 Mucâşi‘ b. Mes'ûd es-Sulemî, 93, 285 mudârebe, 89, 95, 96,99 Mugîre.gulları, 68 Muhacir, .135, 136, 161,271 Muhammed b. Beçîr el-Hadrami, 262 Muhammed b. Ebî Huzeyfe, 263 Muhammed b. Hasan eç- ؟eybânî, 49 Muhammed b. Mesleme, 93, 283, 284 muhasebe, 81 Muhibbuddin et-Taberi, 98 muhtesib, 138,141,177, 182,184, 187,198, 204,211,217 Mukattam, 125 Mukavkıs, 63, 125 mukayeseli fayda, 42 Muleyke, 184 Munzir b. Cârûd, 100 Munzirî, 202 Mus'ab b. Zubeyr, 83 Mûsâ,21, 22, 34, 39,41 musâkât, 95 Musalla, 180 musarrât, 203 MOte Savaşı, 159 muzâraa, 95, 116 Mücahid, 64 mücâzefe, 155 müdahale, 12, 13, 44, 47, 141, 145, 164, 172, 173, 177, 180, 201,212,215-217
i
mülkiyet. 40, 105-107, 113, 114, 118,127 mülkiyetçilik, 41-43 MUnbit Hilal, 112 Münzir b. Zubeyr, 119 müsadere, 13, 91, 93-95, 97, .103, 215, 283, 284, 286, 288-290
N Nabatller, 144 nafaka, 258 Nâfi٠b. Abdilhâris, 187 Nâfi' b. Amr el-Huzâî, 93, 287 Nâfî‘ b. Hâris b. Kelede, 93, 97, 287 Nâfi٠. 241 Nahle, 233,277 Nâile bt. Ferâfisa b. Ahvas, 266 nakliyat, 72,114, 145 narh, 145,157, 158,159,162,164, 165, 168, 171-173, 178, 199, 201,216 Nebit Pazarı, 191 Necrân, 69, 70, 72 Nehrevân, 278 Nehre^m, 240 Neçâstec, 112,113, 273 Nibbâc, 233 Nihâvend, 249 Nil, 51, 84,137,145 Nu'mân b. Adî b. Nadle, 93, 286 Nu'mân b. Beçîr, 93, 286 Nufey' Ebû Bekre, 93, 97, 286 nüfijs. 107, 110, 111, 113, 114., 123, 124,126,128, 162
302
A S R -1
S A A D E T 'T E
y ö n e t jm
٠ oda, 217 Osman b. Ebi'l-Âs, 137, 267 Osman b. Huneyf, 140, 200 Osman b. Kays b. Ebi'l-Âs, 267 Osmân b. Maz‘٥n, 267 Osman, 11, 51, 55-58,78, 81,100, 113, 117, 120, 123, 124, 125, 128, 129, 133, 137, 141, 143, 145, 151-153, 155, 168, 181, 184, 195, 200, 206, 213, 225, 240,245, 247, 264, 279
٥ ödeme emri, 83 Omer b. Abdilaziz, 127 Omer, 11, 13, 49, 51-53, 55-58, 63, 72-74, 77, 78, 83-85, 92, 94-102, 104, 105, 111-.113, 115, 119, 124-126, 133, 134, 136-138, 140, 141, 143-145, 147, 148, 152, 155, 156, 158, 165-170, 173, 177, 179, 180, 183, 185-188, 194, 196-198, 200, 203, 205, 207, 209, 211, 213, 214, 216, 223, 247, 251, 252, 254, 257, 266, 270, 279, 283-286, 288-290 öşür, 109,115,127, 267 öz kakmak, 212 öz-؟ıkar, 18, 91 özel mülkiyet, 40,109, 127,131
panayır, 143,185,194
-p jy a s a
il iş k is i
para, 13, 52, 53, 55,58, 59, 75,76, 80, 81, 83, 87, 107, 111, 114, 126, 156, 161,205,212,214 para cezası, 91,103, 215 para ekonomisi, 54, 213 para piyasası, 54 para politikası, 54, 59, 213 para sistemi, 213 para standardı, 213 para vakıfları, 76 pazar, 86, 88, 109, 113, 114, 144, 147, 148, 153, 163, 168, 169, 176-179, 181, 184, 187, 1,89191,193, 194, 196-199,202 Pazar Vergisi, 193-195 piyasa, 12, 13, 58, 84, 104, 106, 107, 114, 115, 130, 141, 145, 146, 151, 154, 158, 160-164, 167-170, 172, 177, 190, 199201,215,216 polis, 139,217 Portekiz, 52 posta, 139^217 postüla, 26, 28 pozitivist, 26,28 prefect, 188, 189
R Râbia b. Abdirrahmân, 173 Râfî‘ b. Hadlc, 269 Râmhurmuz, 94, 288 rant, 115,154 rantiye, 85 rasyonalist, 26, 28, 29, 36 rasyonalizm, 18, 26, 28, 29, 35
EN D EKS
rasy.nel, 17,18, 36, 87, 88 Râzân, 113, 240 Râzî, 64, 65 Rebeze, 253 Rebi b. Ziyâd el-Hârisî, 140 Rebla b. Hârîs, 78 refah, 17,49,52,74,107,108,114, 128, 139, 143,'161, 212, 214, 253 rehin, 70 rekabet, 131 reklam, 202, 206,207,209 Remle bt. ؟eybe b. Rebla, 266 Reşîd b. Zubeyr, 243 reze^, 54, 59, 80, 180, 212, 213 riba (faiz), 53, 54, 59-72, 74, 76, 85, 88, 89, 103, 154, 156, 179182, 185, 186,213,214 ribe'1-câhili^e, 64,65 ribe'l-fadi, 65-68,71 ribe'n-nakd, 65 ribe'n-nesle, 64,65,67,68 Rİıaa, Î5ö rızk ,3 9 ,135, 147, 164, 179,201 R.m a, 188,189 Rum, 75,99 RUme kuyusu, 131,265 Ruveyşid, 102, 211 rücü hakki, 157 Rüstem, 261 rüşvet, 94
Sa‘d b .E b î٧ akkâs, 78,94,98,128, 251,269,288 Sa.db. Mâlik, 113
303
Sa.d b. Zeyd el-Ensârî٠ 123, 270 sadaka, 61, 137, 139, 152, 178, 209, 240, 246, 247, 266, 275, 276, 279 Sa^^ân b. Umeyye, 77,124, 270 sahtekârlık, 61,96 Sâib b. el-Akra, 184 s a ib b.Yezld, 183 Sald b. Âs, 81, 82, 121, 128, 130, 137, 270, 276, 281 Sald b. Museyyeb, 173 Sald b. Sald b. Âs, 182 Sald b. Zeyd, 128, 272 sak, 82, 84, 85 . Sakîf,68, 69, 102,136,210 San.a, 278 sanayi devrimi, 106 Sarraf, 80, 82, 187 Sâsânî, 10, 47, 51, 52, 54, 55» 57, 73, 107, 108,111, 186,212 satın alma gücü, 160 Savâfî, 127 sa١^ye, 128 sayfiye kuşağı, 112 Sebu‘, 234, 248 sedd-i zerâî, 65, 150, 173 sefih,43 Sehlb. Huneyf, 116 Sel., 242 selem, 65,156 Seleme el-G ulem i^e, 233 Selmân el-Fârisî, 49,140,214,272 Semg, 268 Semrâ bt. Nuheyki’l-Esediyye, 183
304
A S R -1
S A A D E T .T E
Y .N E T IM - P IY A S A
Semure b. Cundeb el-Fezârî, 93, 183,287 sendika, 217 Serât, 122, 274 serbest rekabet, 142, 145, 154, 163, 201 sermaye, 12,13, 51-53, 76, 86-89, 114,115,117, 154,213,214 servet, 13,47-49, 52,53, 74,82,83, 86,88,90-94,97, 101-103, 106, 108, 211, 212, 214, 215, 253, 259, 264, 283, 285, 286, 288 Sevâd, 102, 112, 113, 127, 140, 200, 232, 251,257 SeymOne (Seymâ, Sîrnâ) e!-Belkâvî, 178, 199 sibyân mektebi, 140 sikke, 54-58, 73, 185, 205, 213 simsar, 134,178 Sistan, 57 sosyal gUvenhk, 47 sosyal yardim, 140 sosyalizm, 50 sömürü, 61 spekülatif, 145,149,164, 172 statükoculuk, 43 stok, 39, 40, 145, 147, 150, 151, 153,167 Subeyha et-Teymi, 275 sûfi,24, 25 Sühâr, 185 SOku’l-Ehvaz, 183 Sûku'1-Musalfâ, 165 Sidama, 115,136, 216, 248 Suleym e!-Gassânî, 119 Suleymân b. Ebî Hasme, lg3
IL IÇ K IS I
Sunh, 250 Suriye, 144 sUftece, 83, 85 SUrrak, 93, 286, 287 sürüm, 209
Şam, 58, 71, 72, 84, 94, 100, 136, 137, 142-144, 146, 152, 178, 185, 186, 216, 244, 252, 253, 255, 288, 290 Şâtıbî, 45 Şebes b. Rib.î et-Temîmî, 137,273 şehremini, 188 ؟ehvet, 24, 35, 37, 38 ؟ibl b. Ma'bed el-Beceli el-Ahmesî, 94, 287 Şifâ' bt. Abdillah, 183 Şihr, 120 ؟u fa hakki, 170 Şürahbîl b. Abdi Külâl, 70 Şurahbli b. Hasene, 94. 290 Şureyh, 75,141
T taban Syatı, 170 Taberistan, 56 tabula rasa, 19 tahsildar, 92, 101, 103. 138, 215, 217 tahsis, 109,110 tahsîni^âî, 45, 107, 116 Tâif, 94, 120, 136, 165, 167, 168, 188, 233, 234,248, 289 Taif Muhasarası, 68, 159
٩
JN D E K S
takas, 54,65,72,79, 114, 180,212, 213 talep, 52, 104, 107-110, 112, 114118, 122, 128-130, 1.32, 139, 142, 151, 154, 159-163, 168, 171,172,212 Talha b. Ubeydillah, 72, 81, 112, 113, 120, 122, 125, 128, 137, 180, 233, 264, 266, 273 Talhatu’t-Talahât, 129 Tâlût, 42 tasarruf.llS taşra kuça^, 112 tatmin, 18, 24, 25, 29, 36, 39, 48, 118 Tay’, 143 Tebük, 232, 245, 251, 265, 268 Tebük Seferi, 143 tedavül, 52-55, 58, 75, 83, 107, 111,114,126, 161,212-214 tefeci» 61, 62, 88, 156 teftiş, 93 tekel, 153, 154,164 telakki'r-rukbân, 163 temsilci, 83 teori, 27-29, 30 teşebbüs, 13, 89, 90,115, 151 teşvik, 108,109, 115-117,212 ticaret, 86, 88, 89, 114, 133, 134, 137, 138, 144, 149, 160, 163, 179, 181, 195, 209, 210, 216, 231, 240, 255, 264, 272, 273, 278, 283, 289, 290 Tîh Sahrası, 39
i
305
toprak. 12, 40, 51, 104, 106-110, 112-118, 120, 122, 131, 132, 136,212,213 Tumâdir bt. Esbag, 243 Turtûşî, 98 Tuster, 137 tüketici, 162,167, 203, 206 tüketim kredisi, 79 tüketim, 23, 36, 37, 48, 76, 108, 110,128,159,162 tümdengelim, 26, 28 TümdengClimli, 29, 34 Tümevanmb, 32, 34
u Ubeyd b. Husayn, 271 Ubeydullah b. Abbâs, 81,82, 276 Ubeydullab b. Kays, 236 Ubeydullah b. Ma.mer, 233, 241,
I75 ١ m Ubeydullah b. Ömer, 79, 97-99 Ubeyyb. Ka'b, 121,269 Ubulle, 93, 111, 123, 137, 232, 286, 287 Uhdetu'r-raklk, 203 Uhud Gazvesi, 62, 63 Ukâz, 194 Ukbe b. Amir el-Cuheni, 277 Ukeydir b. Abdilmelik es-Sekûnî, 143 Uman, 185,189 Ummu'1-Benîn bt. Uyeyne b. Hısn, 266 Urve b. Ca'd el-Bârikî, 278 Usâme, 68
306
A S R -J
S A A D E T .T E
Y .N E T lM - P lY A S A
uşûr, 183, 195, 286, 287 Utbe b. Ebl Muayt, 239 Utbe b. Ebî Sufyân, 94, 289 Utbe b. Ferkad, 112 Utbe b. Gazvân, 285 utulitarianism, 29 Uyeyne b. Hısn, 103 ü
üm m ü Ferve, 255 UmmU Gülsüm, 267, 270 üretici, 203, 206 üretim, 23, 36, 52, 53, 86, 88-90, 10؟, 110, 111, 114, 115, 118, 120, 122, 143, 149, 202, 205, 212 üretim fa^Orleri, 12, 51
V Vâdi’l-küf, 112, 120 Vâdi’l-kurâ, 126, 135, 136, 240, 264 vadil.vecc, 121,131 V l d i , 142 vaktf, 241,246-248,254, 257,263, 265, 266, 268,.270, 275, 277, 278, 281 vali, 138, 140, 185, 215» 217, 283, 285-288, 290 vasiyet, 243, 246, 247, 263, 267269, 278, 280, 281 Veda Haccı, 70 Veda Hutbesi, 44 Veht, 121,234,248 Velld b. Mügîre, 62, 69, 79 Verdân, 129
ﺀL l? K J S ا
veresiye, 64, 67, 68, 74, 75 vergi, 53, 92, 106, 107, 114, 115, 116, 138, 144, 191, 193, 194, 211,284 vezzâri, 134, 138, 205, 217
Y Ya.kûbî, 166 Ya.lâ b. U m e^e, 82, 94, 100, 101, 278,290 Yahudiler, 62, 63, 66, 125, 126, 135, 136, 141, 160-162, 191193, 195,210,211,216 Yahyâ b. Said el-Ensârî, 173 yanbçlama, 28, 30 yapılaşma, 197 yarıcılık, 135, 136,161, 216 yasakçılık, 38 yatırım, 37,52,76, 86,88, 89,107, 108, 1.14-117, 120, 122, 212, 213 Yemen, 54, 70, 92, 94, 120, 140, 143, 184, 185, 189, 205, 206, 238, 239, 255, 277, 290 yemin, 178, 181, 207-209 Yenbu', 112, 120, 131, 236, 247, 248 Yezd, 56 Yezid b. Huce١^ e e،-Teymî, 100 Yezid b. MuSviye, 235 yolsuzluk, 61 YOnus b. Ubeyd es-Sakafi, 129
z zâbıta, 74, 85, 187, 206 zarar, 44, 150, 171, 172, 179, 186,
in d e k s
201,202, 206 zaruret, 44, 46, 172,173, 216 za^riyyât, 45 zâ١dye, 254 z e k t, 61-63, 77, 89, 92, 97, 103, 139, 160,246, 247, 254, 269 z e n a a t,8 6 ,133, 138, 141,216 Zeyd b. Câriye el-Evsi, 278 Zeydb. Erkam, 75 Zeydb.Eslem, 64 Zeyd b. s a b it, 84, 85, 121, 155, 279 zdluliah, 47 zimmi, 70,115
307
ziraat, 40. 86. 118. 133. 135. 137. 138. 143.216, 240, 257, 283 Ziyâd b. Eblhi, 140,195 ZUYezen, 256 Zu'l-Hule١^e, 242, 251 Zu'l-Keiâ‘, 137 Zu٠!-Mecâz, 194 Zubeyr b. Avvâm, 78, 80, 81, 89, 119, 121, 128, 130, 133, 137, 153, 233, 235, 239, 242, 256, 270,279 / zulüm, 33, 46 Zurâde, 103,211
1 1
:::
؛
:?;.IQ.
,
ا. 'I
٠| .لﺀ؟ ٠آ ا ا ; ;:ﺑ
■ " ١
ﺐT ٠ ٠ ..؛ . ■ ع'.
٠٠٠. ; , , ا
إأا .ر'':٠
;;ا ٠
ز؛ﺛﻢ
\' -ا
\
ا
'[
١ل • •
Kaynakça
‘Abbâdî. Mustafâ ‘Abdulhamîd, “Mevki.u N؛stân fi dav.i'l-vesâ'iki'lb e rd i^ e kubeyle'l-Islâm ve hilâle nısfi'l-krni'l-evvel mine'1hukmi'l-'Arabî". el-Cezîretu’lJArabiyyefî *asri>r-Resûl veHulefâ*xr-râşidîn> c.-III/2٠‘Riyad 1410/1989. s. 201-234. ‘Abbâsî, Hasan b. ‘Abdillâh. Asâru’l-uvelfi tertîbi’d-duvel (n?r. ‘Abdurrahmân ‘Umeyre), 1409/1989. ‘Abdulbakl, M uhammed Fu'âd» el-M u‘cetnu*l-Tnufehres îi-elfâzi*lKur’âtti’î-kerîm) Istanbul 1982. ‘AbdurresUl. ‘Ali, el-Mebâdi*u’l-iktisâdiyyefi*l~îslâm vel-bim'u'1-iktisâdî IVd-devleti'l-lslâmiyye, Kahire ts. (Dâru'1-Fikri.l-‘Arabi). ‘Abdurrezzâk es-San‘ânî٠Ebü Bekir ‘Abdurrezzâk b. Hemmâm b. Nâfi٠, el-Mtisanttafinşr. Habiburrahmân el-A‘zamî), c. I-XI٠Beyrut 1403/1983. Agil, S. O. S., "Rati.nality in Ee.nom ic The.ry: A Critical Appraisal”. Readings in Miaoeconomics: An Islamic Perspective (n?r. Sa^^dd Tahir ve dgr.)١Kuala Lumpur 1992, s. 31-48. Ahmad, Ziauddin, "The Q ur’anic T he.ry ofRiba", Islamic Quarterly^ c. XX-XXII/1-2, Lnndon 1978, s. 3-14. Ahmed b. Hanbel, el-Musned) c. 1-VI, Bulak 1313. , K i â u 'z - Z â d (nçr. M. Celâl Şeref)> c. 1-11, Beyrut 1984. , Kitabu Fezâ'ili's-ââbe (n?r. Vasiyyullâh b. Muhammed ‘Abbâs), c. 1-11, Cidde 1403/19Ş3.
310
A S R .1
S A A D ET’ TE
Y Û N E T J M - P IY A S A
İL İŞ K İS İ
Ahmed, Mahmud, İslâm iktisadi: Mukayeseli Bir Tedkik (trc. Yusuf Ziya Kavakçı), Istanb^ 1975. Akşit, Mustafa Cevad, Modern Ticaret Hukuku ve İslâm Ticaret Hukukunda Haksiz Rekabet, Istanbul 1982. ‘Ali, Cevâd, el-Mufassal fi târîhi>l-‘Arab kable’l - l s k c. I-IX, Beyrut 1968-72. ‘Ali, Sâlih Ahmed, et-Tanzîmâtu’l - i â â ‘iyye ve’l-iktisâdiyyefi’l-Basra, Bagdat 1953. . -
,
 İÛ S Î,
"Muslim Estates in Hidj'az in the First Century A. H.”, JESHO, c. 11/3, Leiden 1959, s. 247-261. Ebu'l-Fadl ؟ihabuddin Mahmhd, Rûhul-me‘ânl fi tefsîri’1Kur*âni'l-Cazîm ve*s-Seb<i’l-mesânî, c. I-XXX, Bulak 1301.
‘Areşânî, Nizâmuddln Seri b. Fudayi, Küâbu’l-lhtisâs (Râzî, TârihuMedineti sonunda, nşr. Hüseyin b. ‘Abdaiah el-‘Ömerî), 5an‘a 1401/1981. Arif, Muhammed, “Towards Establishing the Microfoundations of Islamic Economics: The Basis of the Basics", Islamic Quarterly, ' c. XXVm/2, London 1984, s. 61-72. Artuk, Ibrahim-Cevriye, Istanbul Arkeobji Müzeleri Teşhirdeki İslâmî Sikkeler Katalogu, c. 1-11, Istanbul 1970-74. Ashtor, Eliyahu, “Banking Instruments Between the Muslim East and the Christian West" {East-West Trade in the Medieval Mediterranean İçinde, nşr. Beniamin z. Kedar), London 1986, bl. I, s. 553-573. ‘Atiyye, Cemâluddin, “el-A‘mâlu'l-masrafî^^e fi etâr İslâmî", el-Muslimu>l-mu‘âsır, c. X/38, Beyrut 1984, s. 69-102. ‘Aynî, Bedruddîn Ebü Muhammed MahmUd b. Ahmed, ‘Umdetul-kârî şerhu Sahîhi’l-Buhârî, c. I-XX, Kahire 1392/1972. ‘Azm, Refik, Eşheru meşâhîrVl-lslâm fî>l-harb ve’s-s/yâse, c. 1-IV, Beyrut 1403/1983. Bâcî, Ebul-Velîd Suleymân b. Halefb. Sa‘d el-Endelusî, el-Muntekâ şerhun-Muvatta’ e l-lâ m Mâlik, c. 1-VII, Kahire 1332. Bahşel, Ebu'l-Hasan Eslem b. Sehl b. Eslem, Tânhu Vâsıt (nşr. Corcis ‘Avvâd), Beyrut 1986.
K٨ YNAK ؟
٨
311
>؟at\٥١Ne١ M \^\ ؟١ land Resource Economics•. The Economics o f Real Esta. te, Boston 1994. Bayindir. Abdulaziz, "İslâm.da Faiz Mefliumu ve Unsurlan”. Para, Faizve İslâm, Istanbul 1987» s. 117-143. Bekri, Eb۵ ‘Ubeydiliah b. .Abdulaziz, M ucemu mâ ista'cem min 5ﺀmâ’i>I-bilâd ve>l-mevâdi( (n?r. Mustafa es-Sekkd), c. 1-11, Beyrut 1983. Beiatunsi, Tahrirun-makâlfimâyahillu veyahrimu min beyti’l-mâl{nşr. Fethullah M. G. es-Sebbag), Kahire 1409/1989. Belâzuri, Ebu٦-‘Abbâs Ahmed b. Yahyâ, Ensâbu’l-eşrâf, c. I (nçr. Muhammed Hamidullah), Kahire 1959 ؛c. II (nçr. M. Bâkır elMahmOdi), Beyrut 1974 ؛c. III (nçr. ‘Abdulaziz ed-DUri), Beyrut 1398/1977-78 ؛c. IV/1 (n؟r. Ihsân ‘Abbds), Beyrut 1400/1979 ؛c. V (nçr. s . D. F. Goitein), Kudüs 1936. , F u â u ’l-buîdân (nşr. R. Muhammed Rjdvân), Kahire 1932. Beyhaki, Ebû Bekir Ahmed b. Hüseyin, esSunenun-kubrâ, c. I-X, Haydarabad 1344. , Delâ)ilu’n-nubuwe ve ma‘rifetu ahvâli âibi)ş-şerî<a (nçr. ‘Abdulmu.ti Kal'aci), c. 1-VII, Beyrut 1405/1985. Beyhaki, Ibrdhim b. Muhammed, el-Mehâsin ven-mesdvV (nçr. Muhammed Suveyd), Beynıt 1408/1988. BijOrkman, w ., “Islamiyette Sermayenin Zuhuru ve Teda^ile Vaz'1", Turk Hukuk ve iktisat Tarihi Mecmuası, c. II, Istanbul 1939, s. Bilmen, Ömer Nasuhi, Hukuk-t IsUtmiyye veîsuiâhât-t Fıichly}’: Kamusu, c. 1-VIII, Istanbul 1985. Buhâri, EbU ‘Abdillah Muhammed b. lsmâ‘ü b. Ibrdhim, el-Câmi*u>ssahihi c. 1-VIII,-Istanbul 1315. , et-Târîhu’l-kebîr, c. I-IX, Haydarabad 1943. Câhız, Ebû ‘Osmân ‘Amr b. Bahr, et-Tabassur bi’t-ticâre (nçr. H. H. ‘Abdulvehhâb et-Tûnisî), Kahire 1354/1935. Cehçiyârî, Ebo ‘Abdillâh Muhammed b. ‘Abdfis, Kitâbul-Vuzerâ Vf'1kuttâb (nşr. Mustafâ es-Sekka), Kahire 1401/1980. Cerrâ'i, Ta^yyuddin Ebû Bekir b. Zeyd b. Ebi Bekir, el-EvâHI (nşr. ‘Adil el-Fureycât), Beyrut 1409/1988.
312
A SR -. SAADET.TE YONETJM-PJYASA IL IŞ K IS ؛
Cersîfi, ‘Ömer b. ‘Osmân b. ‘Abbâs, Risâlefi’l-hisbe {Selâs resâ*u Endelusiyyefi â â b i’l-hisbe ve’l-muhtesib ؟؛inde, n؟r. Levi-Proven ا) ﻟ ﻪ ؟Kahire 1955, s. 117-128. Cevde, Cemâl Muhammed Dâvûd Muhammed, el-‘Arab ve'1-ard fi*l*Irâkfî sadri’l-îsldm, Amman 1979. Cevdet Paşa, Ahmed, Tânh-i Cevdet, c. I-XII, Istanbul 1309. Chapra, M. Umer. “The Prohibiti.n .fRiba in Islam: An Evaluation of Some Objections”, The American Journal oflslamic Studies, c. 1/2, Silver Spring 1984, s. 23-40. “The Economic System of Islam: A Discussion of Its Goals and Nature”, Islamic Quarterly, c. XXIX/4, London 1985, s. 237-253. Dârimî, Ebu Muhammed ‘Abdullah b. ‘Abdirrahmân, es-Sunen, Istanbul 1401/1981. DâvOdî, Eb۵ Ca.fer Ahmed b. Nasr, Kitdbu’l-Emvdl (nşr. Rızâ Muhammed-saiim Çehâde), Rabat 1988. Da^rllah, Muhammed, “el-Hayâtu'l-iktisâdiyye fi ‘ahdi'r-ResOl”, Mecelletu Kulliyyeû’l-Ââb, c. XIII/2, Riyad 1986, s. 759-816. Debbagoglu, Ahmet, îslâm iktisadına Giriş, Istanbul 1979. Dede COngi, Kemâluddin IbrShlm b. Bahşî b. Ibrâhlm, Risdlefi emvali beytVl-mal ve aksdmiha ve ahkamihâ ve m â ifîh â {Osmanlı Kd„w„„dwe/erii ؟inde, nşr. ve trc. Ahmet AkgUndüz), Istanbul 1992, IV, 217-254. Delcl, Ahmed b. ‘Ali, el-Feie ve’l-meflûkûn. Kahire 1322. Demirgil, Demir, “Quasi-Rant” md.. Ekonomi Ansiklopâi) c. III, Istanbul 1984, s. 1116. Demiri, Ebu'1-Bekâ Kemâluddin Muhammed b. M٥ sâ, Hayâtu'l-hayavâni'l-kubrâ, c. 1-11, Bulak 1275. Dımaşki, Ebu'l-Fadi Ca.fer b. ‘Ali, el-îşâre ilâ mehâsinVt-ticâre (nşr. Bişri eş- ؟urbacî), İskenderiye 1397/1977. Diyârbekri, Kâdi Hüseyin b. Muhammed b. el-Hasan, Târîhu'l-hamîs, c. 1-11, Kahire 1283. Döndüren, Hamdi, İslâm Hukukuna Göre Alım-Satımda Kâr Hadleri, Balıkesir 1984. - , “İslâm'da Para-Kredi, Faiz ve Enflâsyon ilişkileri”. Para, Faiz ve İslâm, Istanbul 1987, s. 183-216.
KAYNAKÇA
313
Dönmez, Ibrahim Kâfi, “İslâm Hukukunda Alış.Veriçte Kâr Haddi Araştırmasına Dâir Tenkidi Görüş: 2", İslâm H u ku k u n a Göre A ltş ١ ﺀﺀ'ﺀ'„ﺀﺗﻢVâde Farki ve K âr H addi, Istanbul 1987. s. 151160. Dünyâ, Şevkî Ahmed, el-îslâm ve’t-tenm iyetu*l-iktisâdiyye, Kuveyt 1979. "Beli'1-fâ.ide el-masrafiyye min ribe'n-nesl'e", M ecelletu’l-buhûsn-îslâm îyye, sy. 18, Riyad 1407/1986-87, s. 163-209. Dureyvlş, Ahmed b. YOsufb. Ahmed, A h k â m u 's-sû k fi'l-îslâ m ve eseruhâ f i ’l-iktisâdi*l-îslâmî, Riyad 1409/1989. D ٥rî, Abdulaziz, ilk D önem Islam T arihi (trc. Hayrettin YUcesoy), Istanbul 1991. -
,
Islam iktisa t r ٥n,jı'„e Gı'n'ş (trc. Sabri Orman), Istanbul 1991.
Dûrî, Kahtân, “ el-lhtikâr ve âsâruhu fi'l-&khi'l-Islâmî", e l - H a â e t u ’1Islâm iyye, c. IV , Amman 1407/1987, s. 81-212. Eb ۵ Bekir el-Hallâl, Ahmed b. Muhammed b. Hârun, el-Hass ‘«/e٠؛-ft٠çâre ve’s-stnâ*a ve*l-‘amel) Riyad 1407. -
,
el-Em r bi’l-m a (rû f ve*n-nehy *anıl-m unker (nşr. ‘A. Ahmed
‘Atâ), Beyrut 1406/1986. Eb ٥ D â ^ d , Suleymân b. Eş'âs es-Sicistânl, e s S u n e n (nşr. ‘I. ‘Ubeyd edDe'âs), c. ؛-V, Suriye (H ım s) 1388-94/1969-74. -
٠el-M erâsü (nşr. Çu.ayb el-Amâ’ût), Be^ut 1408/1988.
Eb ٥ Nu.aym el-Isfahânl» Ahmed b. .Abdillâh, DelâHlu’n-nubuvve, Haleb, ts. (Dâru'l-Va‘y). -
,
H ilyetu’l-evliyâ’ ve ta b a k â tu l-a sjiy â ’} c. I-X, Kahire 1394-
99/1974-79. Ebû Tâlib el-Mekkl, K ûtun -ku lû b f i m uiâm eleti'l-m ahbtib ve vasfi tarik tU m u rid ilâ m akâm V t-tevhîd, c. 1-11. Kahire 1310. Eb ٥ 'Ubeyd, Kâsım b. Sellâm, Kitâbu'1-Emvâl (nşr. M. Halil Herrâs), Kahire 1401/1981. Eb ٥ Ya‘lâ e!-Ferrâ, Muhammed b. Hüseyin, el-A h k â m u ’s-sultâniyye (nşr. M. Hâmid e l.Fıkl), Beyrut 1403/1983. Eb ٥ Y ٥suf٠Ya‘k ٥ b b. Ibrâhlm, K itâ b u ’l-H arâc (nşr. K . Muhibbuddln el-Hatlb), Beyrut 1979. K i â u 'l- Â s â r (nşr. Ebu'1-Vefâ), Kahire 1355.
1
314
A S R -1
S A A D E T .T E
Y O N E T J M .P J Y A S A
IL IŞ K IS J
Ebû Zehra, Muhammed, Islâmda Sosyal Dayamşma (trc. E. Ruh ؛Fıgla. !؛-Osman Esk ذc؛ogلu ^ اIstanbu1976 ؛. Ebû Zur.a ed-Dımaçki, ‘Abdurrahmân b. 'Amr b. ‘AbdiUâh, T â â u Ebi Zur<a ed-Dtmaşkî (nçr. ؟ukruliah b. Ni'metiUâh el-Kûcânî), c. 1-11, Dımaçk 1980. el-îsfahânî, 'Ah b. Hüseyin b. Muhammed, Kitâbıı’l-Egânî, c. l- x r ١^ ,x v i. Kahire 1927 ؛X V ,X V II- X X ^ (nçr. ‘Abdusselâm M. Hâr ٥n ve dgr.). Kahire 1970-74.
-
Mekatilu’t-Tdlibiyyin (n?r. Seyyid Ahmed Sakar), Beyrut, ts.
,
(Dâru'1-Ma'rife). Efgânî, Sa'îd, Esvâku*l-‘A ra b fi)l-â iliyye ve’l-îslâm, Dımaçk 1379. Ehrenkreutz, Andrew S., “ Money”, Monetary Change and Economic ^،'5ﺀ٠٠ «'! ﺛﻢthe Medieval Muslim World (n?r. Jere L. Bacharach), Hampshire 1992, bl. Ill, s. 88-89. Epley, Donald R.-Rabianski, Joseph, Principles of Real Estate Decisions, California 1981. Erdogan, Mehmet, İslâm Hukukunda Ahkâmın Değişmesi, Istanbul 1990. Ergin, Osman Nuri, Mecelle-i Umûr-t Belediyye, c. I-V, Istanbul 1330-38. Erkal, Mehmet, "İslâm Hukukunda Aİ!ş-Veriçte Kâr Haddi AraştırmaSina Dâir Tenkidi Görüş: 7", İslâm Hukukuna Göre Alış Verişte Vâde Farkı ve Kâr Haddi, Istanbul 1987, s. 197-212. -
,
-
,
“Islamın ilk Dertlerinde Para ve Zekat Nisâbının Hesaplanm asi", Marmara üniversitesi ilahiyat F û k â s i Dergisi, sy. 3, Istanbul 1985, s. 79.101. "Madeni Para, Banknot ve Kagıt Para Mübadelesinde Faiz",
Para, Faiz ve İslâm, Istanbul 1987, s. 161-182. Es'ad, Mahmud, İslâm Tarihi (Sadeleştirip baskıya hazırlayanlar: A. Lutfi Kazaneı- Osman Kazancı), Istanbul 1983. Esen, Adem, Sosyal Siyaset Açısından İslâm’da ücret, Ankara 1993. Eskicioglu, Osman, “İslâm Hukukunda Gayr-İ Meşru Sayılan Gelirlerin Ekonomik Yönden Degerlendirhmesi", ilahiyat Fakültesi Dergisi, c. II, Izm ir 1985, s. 81-95. -
,
“Enflasyon ve Para", İslâm Açısından Enflasyon ve Çözüm Yollan, Istanbul 1983, s. 157-263.
315
Ezrakî» Muhammed b. 'AbdlUâh, Ahbâru Mekke ve md câ>efihâ mine'îâsâr (nşr. R. Sâlih Melhas), c. 1-11, Beyrut 1399/1979. Fâkihî, Ebü ‘A bdillh Muhammed b. îshâk, Ahbâru Mekkefi kadimVddehr ve hadisih (nçr. ‘Abdulmelik b. 'AbdiUâh b. Duhey?). c. IVI, Mekke 1407/1986-87. Fâsî, E b u 'î-T a ^ b Takıy۴ ddîn Muhammed b. Ahmed, Şifâ’u>l-garâm bi-âbârin-Harâm, c. 1-11, Beyrut, ts. (Dâru'l-Ku^bi'l-'ilmiyye). el-Ikdu’ssemînfi târîhi>l-beîedi>l-emîn (n؟r. M. Hâmid el-Fıkl ve dgr.)١c. 1-VIII, Kahire 1378-88/1958-69. Fayda, Mustafa, H t Ömer Zamanında Gayr- 1 Muslimler, Istanbul 1989. Fesevl, Ebû Yûsuf Y a ' ^ b. Sufyân, Kitâbu*l-Mairife ve’t-târîh (nçr. Ekrem Diyâ’ el-'öm erî), c. 1-IV, Medine 1410. Fevzân, Salih b. Fevzân, "er-Riba", Adwa aishari'a, c. X, Riyad 1399, s. 235-274. Fh^zâbâdî, Ebû Tâhir Mecduddin Muhammed b. Ya'kûb e?- ؟îrâzî, elKâmûsul-mühît) Beyrut 1406/1986. Foster, Benjamin R.j"Agoranomos and Muhtasib”, JESHO, c. XIII/2, Leiden 1970, s. 128-144. Fromm, Erich, For the Love ofLifCy New York 1986. - , To Have or 0 ؛Be, London 1987. Gaiib, Ismâil, Meskûkât-Î Kadime-i Isldmiyye Katalogu, Istanbul 1312. Gazzâli, Ebo Hâmid Muhammed b. Muhammed, îhyâ’u ‘ulûmi’d-dîn, c. I-V, Kahire 1387/1967. el-Mustasfd min ‘ümi’l-usûl {Fevatihu'r-rahamût ve musellemu’ssubût ile birlikte), c. 1-11, Be۴ ut١ts. (Dâru ihyâ’i't-turâsi’l-‘Arabî). Gölcük, ؟erafettin,"Kelâmî Açıdan Fiat Artı? ve Düşüşleri", Atatürk Üniversitesi îlâhiyât Fakültesi Dergisi, sy. 5, Erzurum 1982, s. 25-31. Hafâcî, Şihâbudain Ebu’l-'Abbâs Ahmed b. Muhammed b. ‘Ömer, Nesîmu’r-riyâdfî şerhi Şifâ’Vl-Kâdî ‘îyâd, c. 1-IV, Beyrut, ts. (Dâru't-Turâsi'l-'Arabî). Hâkim en-Nisâbûrî, Ebû ‘Abdillâh Muhammed b. ‘Abdillâh, el-Mustedrek (ale’sSahîhayn, c. 1-IV, Haydarabad 1334-1342/1915-23.
316
A S R -1
S A A D E T .T E
Y O N E T IM -P IY A S A
JL IŞ K IS J
Halebî. ‘Ali b. Burhâniddin, îtısânu’l-’uyûn fi siretVl-Eminil-me'miin: esSîretu‘l-Halebiyye, c. 1.111, Beyrut, ts. (Dâru'1-Ma'rife). Hamidullab, Muhammed,"Budgeting and Taxation in the Time of the Holy Prophet”, Journal رهthe Pakistan Historical Society, c. 111/1, Karachi 1955, s. 1-11. , "Hz. Peygamber’in İslâm öncesi Seyahatleri" (trc. Abdullah Aydmh), Atatürk üniversitesi İslâmî ilimler Fakültesi Dergisi, sy. 4, Ankara 1980, s. 327-342. - , İslâm Peygamberi (trc. Salih Tug), c. 1-11, Istanbul 1400/1980. - , Modern iktisat ve İslâm (trc. Salih Tug-Y. Ziya Kavak)!؟, Istanbul 1969. - , el-Vesâ’iku’s-siyâsiyye, Beyrut 1407/1987. Hammâd, Nezih, “et-Tes‘îru’l-cebrî ve mevkifiı’ç-çerî'ati’l-Islâm i^e minh", Mecelletu KulUyyeti’ş-şerî‘a ve'd-dirâsâti*l-lslâmiyyS) c. 11/2, Mekke 1977, s. 79-85. Haque, Ziaul, Landlord and Peasant in Early Islam, Islamabad 1984. Hasan-uz-Zaman, M., The Economic F u n â n s ofthe Early Islamic State, Karachi 1981.
Hatib el-Bagdadi, Eb٥ Bekir Ahmed b. ‘Ali b. sabit, Târîhu Bağâd (MedînetVs-selam), c. I-X ^, Beyrut, ts. (Dâru'1-Fikr). - , el-Esmâ’ul-mubhemefi*l-enbâ)i>l-muhkeme (tahric. ‘I. ‘Ali esSeyyid), Kahire 1405/1985. Haydar Efendi» ‘Ali, Dureru>l-hukkâm şerhu Mecelleti’l-ahkâm, c. 1-IV, Istanbul 1330. Haykal, Muhammed Husein, TTıc Life ofMuhammad (trc. Isma'il Ragi A. al Faruqi), London 1985. Hâzin, ‘Alâuddin ‘Ali b. Muhammed b. Ibrâhim e!-Bagdâdî, Lubâbü’tte*vîlfî me<âni‘t-tenzîU c. 1-VI, Beyrut 1314/1896. Hemdâni, Eb٥ Muhammed el-Hasan b. Ahmed b. Ya'küb, el-lkin min ahbarVl-Yemen ve ensâbi Himyer, c. I (n?r. Muhamed b. ‘Ali elEkva‘), Kahire 1383/1963; c. II (nçr. Muhamed b. Ali el-E ^a‘), Bagdat 1980; c. VIII (nşr. Mari el-Kermeh), Bagdat 1931; c. X (n?r. Muhibbuddin el-Hatib), Beynıt 1407/1987. ٠Sıfatu cedreti*l-<Arab (n?r. Muhammed b. ‘Ali el-Ekva‘), Riyad 1397/1977.
KAYNAKÇA
317
Heysemî, Nûruddîn Ebu'l-Hasan ‘AJi b. Ebî Bekir b. Suleymân, Mecma‘u)z-zevâ’id ve menbaiu’l-fevâ'id ٠c. I-X, Beyrut 1967. Hitti, Philip K., History oftheArahS) L٠nd٠n 1986. Hubeyşi, Eb٥ ‘Abdillâh Muhammed b. ‘Abdirrahmân b. ٠٥mer, el-Be~ rekefifadlVs-say ve>î-hareke> Beyrut 14.6/1986.
Humeydl, Eb٥ Bekir ‘Abdullah b. Zubeyr b. ‘îsâ, el-Musned, (nçr. Habiburrahmân el-A‘zamî), c. 1-11, Beyrut-Kahire 1381-82. Hur el-‘Âmilî١Muhammed b. Hasan, Vesâ*ilu’ş-Şî‘a ilâ tahsili tnesâ’ili’şşerî‘a (n?r. 'Abdurrahim er-Rabbânl e?-Çîrâzî-Muhamnled erRâzî), c. I-XX, Beyrut 1412/1991. Husari, Ahmed Muhammed, esSiyâsetu’l-iktisadiyye ve’n-nuzutnulmâliyyefin-fikhi*l-tslâmî) Beyrut 1407/1986. Huse^î, Muhammed Bâkır, Tatavvuru’n-nukûdinJArabiyyeti’l-lslâmiyyC) Bagdat 1969. Hussein, RaefT. A., "The Early Arabian Trade and Marketing", Islamic Quarterly, c. LIX/4, London 1985, s. 365-375. Huzâ'î, Ebu'l-Hasan b. Muhammed et-Tiümsânî, Tahricu'd-delâlâtVssem‘iyye ‘ala mâ kânefi ‘ahdi Resûlülâh sa lla H u ‘aleyhi ve sellem mine'l-hıraf ve)l-‘umâlâti*ş-şer‘iyye. Kahire
1401/1980. ibn ‘Abdilber, Eb٥ ‘Amr Yûsuf b. ‘Abdiliah b. Muhammed, el-îstî‘âb fi ma‘rifeti’l-ashâb (Ibn Hacer el-.Askalânî, el-îsâbe kenarında), c. 1-IV, Kahire 1328. - , Behcetu’l-mecâlis ve utısu>l-muâis (nçr. M. Murslel-H٥lî), c. 1-11, Kahire 1962. Ibn ‘Abdilhakem, Ebu'1-Kâsım ‘Abdurrahmân b. ‘Abdillâh b. ‘Abdilha- . kem, Futuhu Mısr ve ühbâruhâ (n?r. Charles c . Torrey), New Haven 1922. Ibn ‘Abdirabbih, Eb۵ ‘Ömer Ahmed b. Muhammed el-Kurtubl, el-‘Ikdu’l-ferid (n؟r. Ahmed Emin ve dgr.), c. 1-VII, Kahire 1393/1973. Ibn ‘Abdirra‘٥f, Ahmed b. 'Abdillâh, Risâlefi âdâbi'1-hisbe ve’l-muhtesib {Selâs resâ’U Endelusiyyeft â â i ’l-hisbe ve’l-muhtesib İçinde, nçr. Levi-Provençal), Kahire 1955, s. 67-115.
1 318
ASR-1 SAADET’TE YÖNETIM-PIYASA İLİŞK İSİ
Ibn ‘Abdûn et-Tucîbî, Risale f i ’l-kadâ ven-hisbe (Selas resâHlEtıdelusiyye fi âdâbil-hisbe ve'l-muhtesib İçinde, nşr. Levi-Pr.vençal), Kahire 1955, s. 1-61. Ibn .Âbidîn, Muhammed ‘Alâuddin, RedduUmuhtâr ‘ale’d-Durri’lmuhtar şerhu Tenvîri*l-ebsâr, c. 1-VIII, Kahire 1386-89/196669. , Tenbihur-rukûd ‘ala mesâ’iH’n-nukûd {Mecmû‘aîu Resâ’üiîbn ‘Âbidîn İçinde), Beyrut, ts. (Dâru ihyâ'i't-turâsi'l-.Arabî), c. II, s. 56-65. Ibn ‘Asâkir, Ebu'1-Kâsım ‘Ali b. Hasan b. ‘Asâkir, Tanhu Medîneti Dımaşk: ‘Abdullah b. Câbir-‘Abdullâh b. Zeyd (n؟r. Şukrî Faysal ve dgr.), Dımaçk 1402/1981 ؛Tarihu Medîneti Lhmaşk ‘i d e b. Evfâ-‘Abdullâh b . Suveyb (nçr. Çukrî Faysal ve dgr.), Dımaçk 1402/1982 ؛Tanhu Medîneti Dımaşk ‘Osman t. ‘Affan (nçr. Sekine eç-Çihâbî), Dımaşk 1404/1984. Ibn Ebî 'Asim, Ebû Bekir Ahmed b. Ebi ‘Asim en-Nebil, el-Evâ’il (nçr. Ebû Hâcer M uhammed ZaglUl), Beyrut 1407/1987. Ibn Ebî ؟eybe, Ebû Bekir ‘Abdullah b. Muhammed b. Ibrâhîm, el-Kitâ~ bu’l-Musannaffi’l-ehâdîs ven-âsâr, c. 1-VII, Beyrut 1409/1989. Ibn Ebî Ya'lâ, Ebu’l-HUseyin Muhammed b. Muhammed b. Hüseyin, Tabakatuyi-Hanâbile (nçr. M. Hâmid e!-Fıkî), c. 1-11, Kahire 1371/1952. Ibn Ebî'd-Dunyâ, Ebû Bekir ‘Abdullâh b. Muhammed b. ‘Ubeyd, Islâhu’l-mâl {nşr. M. Muflih Kudât), MansUra 1990. , el-Ferec ba‘de’ş-şidde (nçr. Y. Muhammed es-Se٣ âs-‘Abdulkâdir el-Arnâ’٥t), Dımaşk 1412/1992. Ibn £bi٠r-Rebî‘, ?ihabuddîn Ahmed b. Muhammed b. Ebi.r-Rebî‘, Sulûkun-mâlikfi tedbîrri-memâlik (nşr. Nâcî et-Tekrîtî), Beyrut 1403/1983. Ibn Habîb e!-Bagdâdî, Ebû Ca'fer Muhammed b. Habîb el-Hâşimî, elMunammak fi ahbdri Kureyş (nşr. Hurşid Ahmed), Beyrut 1405/1985. , el-Muhabbar (nşr. ilse Lichtenstadter), Haydarabad 1361/1942. Ibn Hacer eI-‘Askalânî, ?İhâbuddîn Ahmed b. Muhammed, el-îsabefi temyîzVs-sahâbe, c. I-IV١ Kahire 1328 ؛el-îsâbe fi temyîzi’ssa-
KAYNAKÇA
319
habe (nşr. ‘A. Muhammed el-Bicâvî), c. 1-٧ 111 اKahire 139092/1970-72. Fethu>l-bârî bî-şerhi Sahîhi’l-Buhârî (nşr. T. ‘Abdurra.ûf Sa'd ve dgr.). c. I-XXVIII, Kahire 1398/1978. el-Metâlibu’lJâliye bi-zevâ’idi’l-mesânîdi’sseTmniye (nçr. Habiburrahmân el-A‘zamî), c. 1-IV, Kuveyt 1393/1973. Tekdbu’t-Tehzib) c. I-XII, Haydarabad 1325-27. Ibn Havkal, Ebu'1-Kâsım b. Havkal, Kitabu SûretVl-ard (n؟r. De Goeje), Leiden 1938-39. Ibn Hazm, Eb۵ Muhammed ‘Ah b. Ahmed, el-M âallâ (nçr. A. Muhammed Şâkir), c. I-XI, Kahire, ts. (Mektebetu Dâri't-Turâs). Cemheretu ensabi’lJArab (nçr. ‘A. Muhammed Hârûn), Kahire 1982. Ibn Hibbân, Eb۵ Hâtim Muhammed b. Hibbân et-Temîmî, esSîretu’nnebeviyye ve ahbâru>l-hulefâ’ (nçr. ‘Aziz Beg), Beyrut 1407/1987. Ibn Hiçâm, Ebû Muhammed 'Abdulmelik, esSîretu>n-nebeviyye (nşr. Mustafâ.es-Sekkâ ve dgr.), c. 1-IV, Kahire 1375/1955. Ibn Hubeyş, ‘Abdurrahmân b. Muhamed b. ‘Abdihâh, Gazavatu tbn Hubeyş (nçr. Suheyl Zekkâr), c. 1-11, Be۴ ut 1412/1992. Ibn Kâdi'1-Cebel, Ebu'l-.Abbâs ؟ereftıddin Ahmed b. Hasan, el-M mâkele ve'l-isübdâl bîl-evkâf {Mectnu.( fi*l-munâkele ven-istibdal bVl-evkaf İçinde, nçr. M. Suleymân el-Eçkar), Kuveyt 1409/1989, s. 43-124. Ibn K a^im el-Cevziyye, Ebû ‘Abdiliah ؟emsuddln Muhammed b. Ebî Bekir, et-Turuku’l-hukmiyye n sîyâseîVş-şerHyye (nşr. M. Hamid el-Fıki), Kahire 1317. , Bedâ’Vu’l-fevâ'id) c. 1-IV, Kahire 1392/1972. — ... ,Ahkâmu ehlVz-dmme (n?r. Subhi es-Sâüh), c.' 1-11, Beyrut 1983. Ibn Kesir, Ebu'1-Fidâ' Ismâ'îl b. ‘Ömer, el-Bîdâye ve’n-nihâye, c. I-XIV, Kahire 1351-58/1932-39. esSîretu'n-nebeviyye (n?r. Mustafâ ‘Abdulvâhid), c. 1-IV, Beyrut 1396/1976. , Tefsîru’l-Kur’âm ’l-Cazîm (n؟r. M. Itrâhim e!-Bennâ ve dgr.), c. 1-IV, Kahire 1390/1971.
320
A S R -1
s a
Ad e t .te
y o n e t jm
- p iy a s a
İL İŞ K İS İ
Ibn Kudâme, Ebû Muhammed ‘AbduUâh b. Ahmed b. Muhammed, elMugnt (nşr. M. Haia Herrâs). c. I-IX> KaJUre. ts. (M ektebe^ Ibn Teymiyye). et-Tebyin fi ensâhVl-Kureşiyyitı (n?r. M. Nâ’if ed-Duleyml). Beyrut 1408/1988. Ibn Kuteybe. 'AbduUâh b. Muslim b. Kuteybe ed-Dlneverl, el-Me*ânf (n?r. M. Ismâ.i! ‘Abdullah es-Sâvî), Beyrut 1390/1970. ٠ <Uyûnu’l-ahbâr, c. 1-IV, Beyrut» ts. (Dâru'l-Kitâbi’l-.Arabî). Ibn Mâce» Ebo 'Abdiliah M uhammed b. Yezld el-Kazvlnl» esSunen (nşr. M. Fu'âd ‘Abdulbakl), c. 1-11, Kahire 1372/1952. Ibn ManzOr, Ebu'l-Fadi Cemâluddln Muhammed b. Mukerrem, Usanu’l-*Arab, c. I-XV, Bulak 1299-1308. — , Muhtasaru Tanhi Dtma^k l'îbrt ‘A â i r (nçr. R ü h i^ e en-Neh,hâs ve dgr.), c. I-XXIX, Dımaşk 1404-1409/1984-88. Ibn N uce^n, Zeynuddln b. !brâhîm» el-Eşbâh Vg’n-ne2â ’،٠r(nşr. M. Mutî‘ el-Hâfiz), Dımaçk 1403/1983. Ibn Receb, Ebu'l-Ferec Zeynuddin ‘Abdurrahmân b. Ahmed b. Receb, el-îsührâc lî-ahkâmi)l-harâc{Meysû'atu)l-harâc[<m.ât), Beyrut 1399/1979. Ibn Ruçd, Ebu'1-Velîd M uhammed b. Ahmed b. Ruçd el-Kurtubl, elMukaddimâtul-mumehhidât (nşr. Muhamed Huccî-Sa'îd Ahmed A.râb), c. 1-111, Beyrut 1408/1988. , el-Beyân ve'î-tahsîl (nşr. Muhamed Hucci ve dgr.), c. I-XX, Beyrut 1404-1407/198487 آ٠ Ibn Ruşd, Ebu'1-Velîd Muhammed b. Ahmed b. Muhammed el-Kurtubî, Bidayetul-muctehid ve nihayetu'l-tnuktesid) c. 1-11, Kahire, ts. (el-Mektebetu't-Ticâriî٩^etu'l^kubrâ). Ibn Sa'd, Muhammed b. Sa'd, et-Tabakatu’l-kubrd (nşr. Ihsân 'Abbâs), c. I-IX, Beyrut 1388/1968. Ibn ؟ebbe, Ebo Zeyd ‘Ömer b. ؟ebbe, Târihul-Medînetil-münevvere (nşr. H. MahmUd Ahmed), c. 1-IV, Cidde 1399/1979. Ibn Tagriberdi, Cemâluddln Ebu'l-Mehâsin YOsufb. Tagrlberdl el-Atâbeki, en-Nucûmu’z - â i r e f i muluki Mısr ve’l-Kâhîre, c. I-XII, Kahire 1383/1963. Ibn Te^^mi^e, Ebu'l-'Abbâs T akı^ddln Ahmed, el-Hisbe (Mecmuu
KAYNAKÇA
321
fetâvâ İçinde, nşr. ‘Abdurrahmân b. Mubammed). c. XXVIII, Riyad 1381-86. , e s - S iy â ğ ’ş-şefiiyye (trc. Vecdi Akyiiz), Istanbul 1985. Ibn Zenceveyh, Humeyd b. Mahled b. Kuteybe, Kitahul-Emval (nşr. Zib Feyyâd), c. 1-111, Riyad 14.6/1986. !bnu'l-'Arabî, Eb٥ Bekr Mubammed b. ‘Abdiliah, ‘Â â t u ’l-Ahveâ lişerhi SahîhVt-Tirmizî} c. I-XIII, Beyrut, ts. (Dâru'1-Kutubi'I. 'Arabi). Ibnu’!-A‘rec, Ebu'1-Fad! M u b ^ m e d b. e!-A'rec, Tahriru’s s u lû k fi tedhîri’î-mulûkinşT. Fu’âd 'Abdulmun.im), İskenderiye 1402. Ibnu'1-Cevzî, Ebu'l-Ferec ‘Abdurrahmân b. ‘Ali b. Mubammed, Mendktbu emm*l-mu*7ninîn 'Ömer b. eî-Hattâb (n؟r. z. ibrâhim el. Kârût), Beyrut 1407/1987. Telbisu iblis, Dımaçk 1948. Ib n u 'l-^ îr, Ebu'l-Hasan ‘Ali b. Ebil-Kerem Mubammed b. Muhammed e؟-؟eybânî» el-Kâmiljî’t - t â â (nşr. c. 1. Tomberg). c. IXIII, Leiden 1.851-76. ١ Usdu'l-gdbefi ma'rifetVs-âdbe (nşr. M. Ibrâbim e!-Bennâ ve dgr.), c. 1-^1, Kahire 1390-93/1970-73. Ibnu'1-Esîr, Ebu's-Sa'âdât Mecduddin Mubârek b. Mubammed el-Cezerl,Câmi‘u’l-usûîJî ehâdîsi*r-Resûl (nşr. M. Hâmid el-Fıki), c. I-XII, Beyrut 1400/1980. Ibnu'l-Ezrak el-Gımati, Ebo ‘AbdiJah Mubammed b. ‘Ali, B eâH 'u)silk fi tebâ’i'i’l-mulk (nşr. ‘Ali Sâmî en-Neşşâr), c. I, Bagdat 1397/1977. Ibnu'1-Ferrâ’, Eb٥ ‘Ali H üse^n b. Mubammed. Rusulu*l-mulûk (nşr. Salâhuddin el-Muneccid), Beyrut 1972. Ibnu'1-Hâc e!-‘Abderî, Ebu ‘Abdillâh Mubammed b. Mubammed, elMedhal, c. I - ^ , Kahire 1401/1981 lbnu'1-Humâm, Kemâluddin Mulıammed b. , Fethu’l-kadir, c. I-X, Kahire 1389/1970. Ibnu'l-'Imâd, Ebu'1-Felâh ‘Abdulhay, Şezerdtu>z-zehebfi ahbdri men zeheb, c. 1-VIII, Kahire 1350-51. Îbnu.l-Kâsım es-San'ânî, Yahyâ b. Hüse^n, Gâyetu>l-emânî fi ahbdri*lkutri'1-Yemânî (nşr. Sa‘îd 'Abdullah ‘Âşûr), Kahire 1388/1968.
322
A S R -1
S a A D E T .T E
Y ٥ N E T I M ٠ P ٤Y A S A
İL İŞ K İS İ
Ibnu.r-Rifa, Ebu'l-.Abbâs Necmuddin Abmed b. Muhammed b. ‘Ab, er-Rutbe fi*l-hisbe> Beyazıt Devlet Kütüphanesi, Veliy^diddln, nr. 1443. Ibnu't-Tıktaka, Muhaınmed b. 'Ali b. Tabâtabâ, el-Fahrî fVl-ââbi'ssultâniyye ve’d-duvelıl-tslâmiyye, Beyrut, ts. (Dâru Sâdır). Ibnu'1-Uhu^e, Muhammed b. Muhammed b. Ahmed el-Kureşî, Metâlimu’l-kurbefiahkâmVl-hisbe (nşr. Reuben Levy), Cambridge 1937-38. Ibşîhî, ؟ihâbuddln b. Muhammed, el-Mustatraffi kulli fennin mustazraf (nşr. M. Muhammed Kumeyha), c. 1-11, Beyrut 1403/1983. İlâhî, Fazi, el-Hisbe: 1413/1993.
Ta‘rîfuhâ ve meşrûHyyetuhâ ve vucûbuhâ, Riyad
Kâlî, Ebû ‘Ali Ismâ'îl b. Kâsım, el-Etğî ve^z-zeyl ve'n-nevâdîr) c. 1-111, Beyrut, ts. (Dâru'l-Kutubi'l-.ilmiyye). Kalkaşendl, Ebu'l-'Abbâs Ahmed b. ‘Ali b. Ahmed, ma*rifeti ensâbVlJArab, Beyrut 1405/1984. Kallek, Cengiz, 1993.
Nihâyetu*l-ereb fi
Hz Peygamber Döneminde Devlet ve Piyasa, Istanbul
-
,
“Socio-Politico-Economic Sovereignity and the Market ofMedina", Journal of Islamic Economics, c. IV/1-2, Petaling laya 1995, s. 1-14.
-
,
"Real Estate Market in ‘Asr al-Sâ.âdah”, IIUM Journal ٠ ر£ هﺀ«.mJcs and Management, V/1, Petaling laya 1997, s. 1-38.
-
,
“ Hilâfet ve iktisat: Usul Uzerine", s. 95-118.
Dîvân, sy. 2, Istanbul 1996,
Karagülle, Süleyman, “ İslâm'da Fiat Tahdidi Mes'elesi” , yeti, sy.l8, Istanbul 1969, s. 22-24. Karaman, Hayrettin, 1987.
İslâm Medeni-
Mukayeseli İslâm Hukuku, c. I.-III, Istanbul 1982-
Islâmtn Işığında Günün Meseleleri, c. 1-11, Istanbul 1987. Kâsânî, ‘Alâuddln Ebo Bekr b. Mes‘ûd, Bâ*i*u}s-sanâ’i‘fi tertîbVş-şerâ’i‘, c. 1-VII, Kahire 1327-28/1910. Kastallânl, Ebu'l-.Abbâs ؟ihâbuddln Ahmed b. M'uhammed, Irşâdu’ssârî li-şerhi Sahîhi’l-Buhârî, c. I-X , Bulak 1327/1909. Kavakçı, Yusu ۴Ziya, Hisbe Teşkilâtı, Ankara 1975.
-
,
KAYN AKÇA
323
Kazıcı. Ziya, Osmanitlarda Istisab MUessesesi) Istanbul 1987. Kettânl, Mulıammed ‘Abdulhay b. ‘Abdilkeblr, et-Terâûbü’l-idâriyye: Hz, Peygatnber’in Yönetiminde Sosyal Hayat ve Kurumlar (trc. Ahmet özel), c. 1-111, Istanbul 1990-1993. Khan, Muhammad Akram, al-Hisba and the Islamic Economy (Ibn Taymiyah. Public Duties in Islam sonunda, trc. Muhtar Holland, tahkik: Hurshid Ahmad), Leicester 1982. -
,
"Resource Allocation in Islamic Economy” , c. X X IX/4, London 1985, s. 240-250.
Islamic Quarterly,
Readings in the Concept and Methodology ofislamic Economics (n?r. Aidit Ghazah-Syed
Khan, “Methodology of Islamic Economics", Omar), Petaling Jaya 1989, s. 49-68.
Kister, M .!., "The Market of the Prophet", JESHO, c. IX , Leiden 1965, s. 272-276. _ _ _ _ , "Land Property and Jihad”, JESHO, c. X X XIV /3, Leiden 1991, s. 270-311. KOksal, Mustafa Asim,
îslâm Tarihi, c. 1-^11, Istanbul 1981.
Kudâme b. Ca'fer, Ebul-Ferec e!-Bagdâdî, Küâbu’l-Harâc ve sma*atilkitâbe (nşr. M. Hüseyin ez-Zebîdî), Bagdat 1981. Kurd ‘A li, Muhammed, re 1968. -
,
el-îslâm ve'l-hadâretun-'Arabiyye, c. 1-11, Kahi-
“el-Hisbe fi'1-Islâm” , Mecelletu’l-mecma*n-‘ilmiyyi)l-*Arabî, c. 1/1-12, Dımaçk 1969, s. 257-262.
KurmbJ, Ebû ‘Abdiliah Muhammed b. Ahmed, eUami‘ li-ahkâmi’1Kur’ân (nçr. Eb ٥ ishak Ibrâhîm), c. I-X X , Kahire 138687/1966-67. KutUbl, Muhammed b. Şâkir b. Ahmed, Uyûnu’t-tevârîh, c. I (nçr. Husâmuddin e!-Kudsî), Kahire 1980. Landreth, Ha ٩ -Colander, David c .. Boston 1994.
History of Economic Thought,
Lewis, Bernard, Tarihte Araplar (trc. H . Dursun Yıldız), Istanbul 1979. Maamiry, Ahmed Hamoud, Economics in Islam, New Delhi 1987. Makrizi, Ahmed b. ‘A li, Kitâbul-MevâHz ve*l-ıtibâr bi-zikrVl-hıtat ve’/âsâr, c. 1-11, Bulak 1270.
-
,
tgasetun-umme b i-k e flfm m e (n?r. M. Mustafâ Ziyâde-Cemâluddln eş-؟eyyâl). Kahire 1957.
324
A S R -1
S A A D E T .T E
Y .N E T I M - P I Y A S A
IL IÇ K J S J
en-N ukûdu.n-îslâm iyye (n?r. M. s. ‘Ali Bahrululûm ). Kum
1387/1967.
Malik b. Enes,
e l - M u v a l ’ (nşr.
M. Fu'âd ‘Abdulbakl). c. 1-11, Kahire
1370/1951. Mannan, M. A .١The Frontiers o flsla m ic Economics, Delhi 1984. -
,
İslâm Ekonomisi: ٤e٠r،' vepraükitTC. Bahri Zengin-Tevfik ٥ me-
roglu), Istanbul 1980. Mâ٧erdî, Ebu'l-Hasan ‘Ali b. Muhammed, el-A h kâ m u 'ssu ltâ n iyye, Beyrut 1405/1985. -
٠Nasîhatu'1-mu.lûk (n?r. Fu.ad ‘Abdulmun'im), İskenderiye 1988. et-T u h fetu ’l-m u lû k iy y e fiâ d a b i’ssiyâ siyye (n؟r. Fu'âd ‘Abdul-
m un.im), İskenderiye 1977. Mehdi, Muhammed Çemsuddin, e l-îh tik â r fi’ş-şerî<ati’l-îslâmiyye. Beyrut 1410/1990. Mes'ûdî, Ebu'l-Hasan ‘Ali b. Hüseyin b. ‘A li, Murucu'z-zeheh ve m e‘âdinu>l-cevher(nşT. M. Muhyiddin ‘Abdulhamid), c. 1-IV, Kahire 1367/1948. et-Tenbih ve’l-işrâf, Beyrut 1981.
Mevdudi, Ebul'Aia, f ٥,'z(trc. M. Hasan Beşer), Istanbul 1979. M ev sû 'a tu ’l-fıkhi'l-îslâm î, c. I-X V I, Kahire 1386-1400. el-M evsû(atu’l-fıkhiyye, c. I-X X , Kuveyt 1405-1410/1984-1989.
Muceylidi, Ahmed b. Sa‘îd, e t-T e y sirfi ahkâm tt-tesH r (n؟r. Mûsâ Lakbal), Cezâyir 1971. Muhasibi, Haris b. Esed, el-M ekâsib (n؟r. ‘Abdulkadir Ahmed ‘Ata), Be۴ ut 1407/1987. Muhibbuddin et-Taberi, Ebû Ca.fer Ahmed, er-R iy â d u n -n a d ira ft m enâktbi’l-'aşara, c . 1- ^ اBeyrut 1405/1984. -
, Z ehâîru’l-nkbâ f ı m enâktbi zevil-ku rb a . Kahire 1356.
M unziri, Ebû Muhammed 'Abdulazim b. ‘Abdilkavi, et-Tergib ve’t-terhib (nçr. M. Muhyiddin ‘Abdulhamid), c. 1-VI, Beyrut 1399/1979. Muradi, Eb ٥ Bekir Muhammed b. Hasan el-Hadrami, el-lşâre ilâ edeb ıl-im a re (n?r. Rıdvân es-5e^d), Beyrut 1981. M uti‘i, Necib, Tekm iletu N e d b el-M u tî'î (Nevevi, el-M eanû* şerh u lM uhezzeb İçinde), c. X III-X X , Beyrut, ts. (Daru'l-Fikr).
KAYN AKÇA
325
Muttaki el-Hindi, ‘Aiâ'uddîn ‘Aii b. Husâmuddin. KenzunJummal fi sunenVl-akvâl ve’l-efâl (nşr. Bekri Hayyâni-Safvetu’s-Sekâ). c. I-X V I. Beyrut 1405/1985. Muzeni. Ebû Ibrâhim Ismâ'îl b. Yahyâ, el-Muhtasar(Şâfı.i, narında, c. Bulak 1321-25.
el-Ummk-
Müslim b. Haccâc. Ebu'l-HUseyin el-Kuçeyri, el-CâtnVu)s-âîh (n؟r. M. Fu'âd ‘Abdulbaki), c. I-IV ٠Be۴ ut 1375/1966.
EkonomiveAhlâkitıc. Ilhan Kutluer), Istanbul 1985. Nazar-t îslâm)da Zenginliğin Mevkii, Istanbul 1340-
Nakvi, N. Haydar, Nazmi, Ahmed, 1342.
Nebhân, Muhammed Fâruk, 1406/1986.
Ebhds fi’l-iktisâdi’l-îslâmî, Beyrut
el-îtticâhu'l-cemâ<î Ft'teşrî(i’l-iktisâdiyyi>l-îslâmî, Beyrut 1405/1985.
Dirase fi}l-manzâri’l-îslâmi U-ebrezVl-bdâya l-iktisâdiyye ve.l-iaimdHyye el-mu‘âsıra
Neccâr, ‘Abdulhâdi ‘Ali, el-tsîâm Ve’l-İktisâd: ١
١
Kuveyt 1403/1983. Nesâ'î, Ebû ‘Abdirrahmân b. Şu'ayb,
esSunen, c. 1-VIII, Kahire 1312.
Nevevi, Ebû Zekeriyyâ Muhyiddin Yahyâ b. Şeref, el-Mecmû< şerhu’1Muhezzeb, c. I-IX , Beyrut, ts. (Dâru'1-Fikr).
-
,
el-Minhâcfi şerhi Sahihi Miislim, c. I-X V III, Kahire 1392/1972. Tehzibu*l-esg ve’l-luğât (nşr. F. WUstenfeld), c. 1-11, Beyrut, ts. (Dâru'l-Kutubi.l-'ilmiyye).
N oorz.y, M. Siddieq, "Islamic Laws on Riba (Interest) and Their Eco-
tvomclm^kaXions”, International lournal of Middle East Studies, c. X IV , USA 1982, s. 3-17. Nuve۴ î, ?ihabuddin Ahmed b. ‘Abdilvehhdb, Nihayetu’l-ereb fi funiinVl-edeb, c. I - ^ I I I , Kahire, ts. (Vezaetu's-Sekafe ve'1-irşâd)؛ c. X IX -X X V II (n?r. Muhammed Ebu'l-Fadl ve dgr.). Kahire 1395-1405/1975-85. Orman, Sabri, "Modern iktisat Literatüründe Para, -Kredi ve Faiz", Para, Faiz ve îslâm, Istanbul 1987, s. 1-68. Omeri, .Abdulaziz b. Ibrâhim, Resul, Riyad 1985. OztUrk, Osman,
el-Htraf ve’s-sınâ<a fİ’l-H iâ fi ‘asrVr-
Osmanit Hukuk Tarihinde Mecelle, Istanbul 1973.
326
A S R -J
SA A D ET’TE
Pakçın. Mehmet Zeki,
y ٥ n e t im
-p ؛ya sa
İL İŞ K İS İ
Osmanlı Tarih Deyimleri ve T â le r i Söâğii, c.
1-111, Istanbul 1971-72. Pirenne, Henri, Economic and Social History ofMedieval Europe, L ٠nd .n 1972. H ı Muhammed ve Charlemagne (trc. Mehmet Ali Kılıçbay), Ankara 1984. Qureshi, Anwar Iqbah Islam and the Theory ofinterest) Delhi 1945.
Hamdard Islamlcus, c.VW\IA la t؟، ch\ \ 5 s. 4 Rahbi, ‘Abdulaziz b. Muhammed, Fıkhu’l-mulûk ve miftâhur-ritâc Rafi Khan, S h a h rk h , ."p.litical Economy .f a n Islamic System", ١
ﺍ ؟ ﻵ١
ﻵ- ﻵ٠
(nşr. Ahmed ‘Ubeyd el-Kebîsî), c. 1-11, Bagdat 1973. Râzî, Ebû ‘Abdiliah Muhammed b. ‘٥ mer٠ Mefdnhu’l-gayb (nşr. M. Muhyiddin ‘Abdulhamld), c. I - ^ X I I , Kahire 1934-62. Râzî, Ebu'l-'Abbâs Ahmed b. ‘Abdillah b. Muhammed, Târîhu Medineti Sana) (nşr. Hüseyin b. ‘Abdillâh el-‘٥ merî), San'a 1401/1981. Reşîd b. Zubeyr, ez-Zehâ’ir ve’؛-؛M/z،7/(nşr. Muhammed Hamîdullâh), Kuve^ 1959.
Reyyis, M. Ziyâuddîn, el-Harac ve’n-nuzumul-mâliyye. Kahire 1977. Rodinson, Maxime, "Le Marchand musulman” , {Islam and the Trade of Asia İçinde, nşr. D. s. Richards), Oxford 1970, s. 21-35.
-
,
Islam and Capitalism (trc. Brian Pearce), Bucks 1980.
Sadr, Muhammed Bakir, İslâm Ekonomi Doktrini (trc. Mehmet KeskinSadettin ErgUn), c. 1-11, Istanbul 1980.
Sa‘îd b. MansUr b. Çu'be el-H.rasânî, es-5w„e„ (nşr. Habiburrahmân el-A‘zamî), c. 1-11, Beyrut 1405/1985. Sakr, Muhammed Ahmed, "Devru'd-devle fi'1-iktisâdi’l-Islâmî", elMuslimul-mu‘asir, c. VII/25, Beyrut 1981,-s. 57-73. Salih, MahmUd b. Ahmed, "Dirâse li-mekâlî'd-duktûr !brâhîm b. ‘Abdiliah en-Nâsır: Mevkifo'ş-şerî'ati'1-Islâmiyye mine'1-mesâriP', Mecelletul-huhûsi’l-Islâmiyye, sy. 18, Riyad 1407/1986-
87, S.137-162. Schacht, Joseph,
Introduction هﺀIslamic Law, Oxford 1964. el-Mudevvenetu’l-kubrd, c. I-١^, Kahire
SehnOn b. ‘Abdisselâm b. Sa.îd,
1324.
KAYN AKÇA
Semhûdî, Nûruddîn Ebu'l-Hasan, Mustafâ} Cidde 1403/1983.
327
Hulasatu’l-Vefâ* bi-ahbâû dâri'l-
Vefâ*u>lıvefâ’ bi-ahbârîdâri'1-Mustafâ} Kahire 1326. Meâirun-hakkFl-fıkhVl-tslâmî} c. 1-VI, Bulak
SenhUri, .Abdurrezzâk. 1954-59.
Serahsi, ؟emsuleimme Muhammed b. Ahmed b. Sehl, X X X . Kahire 1324-31.
el-Mebsüî} c. I-
Şerhu Kitabi’s-siyeri’l-kebîr (n?r. ‘Abdulaziz Ahmed-Salâhuddîn el-Muneccid), c. I-V» Kahire 1971-72.
- »
Seyyid Kutub, îslâm ve Faiz (trc. Abdullah Dalar), Ankara, ts. (E lifY ayınlan). Sıddıkî, Muhammed Necatullah, Kaplan), Istanbul 1984. Sibaî, Mustafo,
îslâm Ekonomi Düşüncesi (trc. Yaşar
îslâm Sosyalizmi (trc. A. Niyazioglu), Istanbul 1976.
Sinâmî, ٠٥mer b. Muhammed b. 'Avd, Nisâbul-ihtisâb (nşr. M. s. Merîzen ‘A sîrî), Mekke 1405-6/1985-86. Sombart, Werner, The Quintessence ofCapitalism (nşr. ve trc. M. Epstein), N e w Y .rk 1967. Subhi ة
Abdullati، 1279.
( yûnu’l-ahbâr fi)ft-nukûd ve’l-âsâr, Istanbul ٧
Sûlî, Ebû Bekir Muhammed b. Yahya b. ‘Abdiliah, M. Behcet e!-Eserî), Beyrut 1922.
Edebun-kuttâb (nşr.
S u ^ tî, Ebu'1-Fad! Ceiaiuddîn ‘Abdurrahmân b. Ebî Bekr, kubrâ) c. 1-111, Kahire 1386/1967.
-
,
el-Hasâ’isu'1-
Husnu>l-muhâârafiahbâriMtsrve'l-Kâhira (nşr. Muhammed Ebu’l-Fadi), c. 1-11, Kahire 1387/1967.
el-Vesâ’ilfî musâmeretVl-evâ’il (nşr. Ebû Hâcer Muhammed ZaglUl), Beyrut 1406/1986.
-
,
Târîhu’l-hulefâ’ (nşr. M. Muhyiddîn ‘Abdulhamîd), Kahire' 1389/1969.
-
,
el-Hâvîli’l-fetâvîy c. 1-11, Beyrut, ts. (Dâru'l-Kitâbi'l-'Arabî).
Sümer, Faruk, “Dihkân” md., Türkiye Diyanet Vakfı îslâm Ansiklopedisi} c. IX , Istanbul 1994, s. 289-290. Çabrâ, Muhammed ‘Ömer, "en-Nizâmu'1-iktisâdî fî'l-Islâm: Devru’ddevle”, el-Muslimu’l-mu‘âsır, c. IV/16, Beyrut 1978, s. 43-67.
328
A SR -1
SA A D ET’ TE
Y .N E T lM - P lY A S A
IL IÇ K IS I
Şafak. Ali, "İslâm iktisadında Enflasyon .ve Getirilen önleyici Tedbirler". D iyanet Dergisi, c. VIII/1, Ankara 1979, s. 5-24. , "İslâm Hukukunda Alıç-Veri?te Kâr Haddi", îslâm H u ku ku n a Göre A lış Veriş’îe Vade Farki ve K âr H addi, Istanbul 1987, s. 6.- 111. Şâfi‘î, Eb٥ ‘Abdillâh Muhammed b. idris, el-Umnt, c. 1-VII, Bulak 1321-25. , es-5w„e„«'I-me's۵re (n؟r. ‘Abdulmu'ti Emin Kal'aci), Beyrut 1986. Şa.rânî, Eb۵ ‘Abdirrahmân ‘Abdulvehhâb b. Abmed b. .Ali, Keşfu’lgu m m e li-cetnVVl-e’intm e, c. 1-11, Beyrut 1988. Şâtıbî, Ebû Ishâk Ibrâhim b. M٥sâ, e l-M u v â /a k â tfi usûlVş-şeria (nçr. ‘Abdullâh Dirâz), 1-111, Kahire, ts., (Matba'atul-mektebeti'tticâri^e). Şçrîfer-Radî, Ebu'l-Hasan Muhaınmed b. Hasan, N e h cu ’l-belaga (nşr. Subhîes-Sâüh), Kum 1 3 7 ة. Şevkânî, Muhammed b. ‘Ali, N e y l u '1 - â r şerhu M u n te k a ’l-ahbdr, c. IVIII, Kahire 1391/1971. Şeybânî, Eb٥ ‘Abdfllâh Muhammed b. Hasan, e l-îktisâ b fi’r - r â l'l- m u s tetâb (nçr. MahmUd .Arnûs), yy. 1357/1938. , el-Hucce ‘alâ ehlVl-M edine (n?r. Mehdi Hasan d-Keylânî), c. IIV, Haydatabad 1384-1390. Şeyzerl, ‘Abdurrahmân b. Nasr, N ih â ye tu ’r-rutbe f i talebri-hisbe (nşr. Seyyld el-Bâz el-'Ârînî), Kahire 1365/1946. ذ
, el-M enhecu'l-m eslû kfisiyâ setV l-m u lû k (nçr. ‘Ali ‘Abdullâh el-
M٥sâ), Zerka 1 .7 /1 9 8 7 . Şiblî, Bedruddln Eb۵ ‘Abdillâh Muhammed b. ‘Abdillâlı, M e h â u ’1vesâ*n f i ma(rifeti'l-evâ*il (nçr. Muhammed AltOncl), Beyrut 1412/1992. Şibli, Mevlana Şibli en-Numani, B ü tü n Yönleriyle H azreti Ö m er ve.٠ evlet idaresi (trc. Talip Yaşar Alp), c. 1-11, Istanbul 1986. Şurbacl, Bişrî, et-Tes'ir fV l-lsldm , tskenderiyye 1393/1973. Tabakoglu, Ahmet, “Osmanlı Ekonomisinde Fiat Denetimi", Istanbul Üniversitesi ik tisa t Fakültesi M ecmuası, c. XLIH/l-4’den ayrı basım (Prof. Dr. Sabri F. Dlgener'e Armagan), Istanbul 1987, s. 111-150.
KAYN AKÇA
-
,
329
"İslâm'da Para p.litikası Hakkında Bir Deneme", Para, Faiz ve îslâm, Istanbul 1987, s. 79-90.
Taberânl, Ebu'1-Kâsım suleymân b. Ahmed b. Eyyüb, el-M u 'cem u ’l-kebîr (nçr. H . ‘Abdulmecld es-Selefi), c. I-X X V , Beyrut, ts. (Dâru ihyâ'i't-turâsi'l-'Arabî). -
,
K itâ b u l-E vâ 'ü (Suyûtî, el-Vesâ*ilfî musâmeretVl-evâ^il sunun-
da, nçr. Ebû Hâcer Muhammed ZaglUl), Beyrut 1406/1986, s. 137-159. Taberl, Eb ۵ Ca.fer Muhammed b. Cerlr, T a n h u l-u m e tn ve’l-m u lu k (n؟r. Muhammed Ebu'1-Fad!), c. I-X I, Kahire 1960-70. -
,
C â m i< u )l-b ¥ n (an te’vîli’l-eseri ve>l-Kur‘ân, c. I-X X X , Bulak
1323-29. -
,
T ehzîbu’l-âsâr ve tafsîlu>s-sâbit *an Resûlülâh m ine'1-ahbâr (nşr.
M. Muhammed Çâkir), c. 1-IV, Kahire 1982. Tabersl, Radı^mddln Ebû Nasr b. Emlniddin, M e k â r i m u l - a h i , Kahire 1311. Tahâvî, Eb ٥ Ca'fer Ahmed b. Muhammed b. Selâme, Şerhu Me*âni’lâsâr (nçr. M. Seyyid Câdelhak-Muhammed Zuhri en-Neccâr), c. 1-IV, Kahire 1387-88/1968. Tâhir b. ‘Â?ûr, Muhammed, M akâstdu)ş-şerî'ati*l-tslâmiyye, Tunus 1978. Thirsk, I. ;., "Enclosure" md., E n c y c l o p a â Britannica, c. V III, Chicago 1972, s. 361. Tirm izl, Ebû 'Isâ Muhammed b. ‘Isâ, e l- C â m i ( u s - â îh (n?r. A. Muhammed Şâkir ve dgr.), c. 1-VI, Kahire 1395-98/1975-78. TOzen, Ibrahim, Arab Sasani Paralan, Istanbul 1975. Tug, Salih, îslâm Vergi H u ku k u n u n Ortaya Çtkışt (nçr. Mehmet Erkal), Istanbul 1984. Tunca, Zafer, "Rant" md., E b n o m i Ansiklopedisi, c. III, Istanbul 1984, s. 1118-1119. Turan, Osman, Selçuklular Tarihi ve T ürk-îslâm M edeniyeti, Istanbul 1980. Turtûçî, Eb ٥ Bekir Muhammed b. Velld b. Muhammed, Sirâcu’l-m u lû k (Gazzâll, et-T ibru ’l-m e sb u k fi nesâ'ihi*l-mulûk ile birlikte), Kahire 1306.
330
A S R .1
S A A D E T .T E
Y .N E T IM - P IY A S A
İL İŞ K İS İ
Udovitch. L. Abraham, "Credit as a Means of Investment in Medieval Islamic Trade", Journal ﺀاﻟﻢ؛ رهAmerican Oriental Society, c. L X X V II, New Haven 1967, s. 260-264. -
,
"Commercial Techniques in Early Medieval Islamic Trade", s . Richards), Oxford 1970, s. 38-62.
(Islam and the Trade ofAsia İçinde, nşr. D.
"Reflections on the Institutions of Credits and Banking in, the Medieval Islamic Near East", 5؛wdi'fl „ ا ﻃ ﻂ،'ﻷﺀ, c. X L I, Paris 1975, s. 5-21. ‘Ukbânî, Ebu ‘Abdiliah Muhammed b. Ahmed b. Kâsım et-Tilimsâni,
Tuhfetun-ntr veginyetu'z-zdkir (Bulletin d'Etudes Orienfflies İçinde, nçr. .A li eş-Çennûfi), c. X IX , Damas 1967, s. 161-340. Uludag, Süleyman, îsîâmda Fai^ Meselesine Yeni Bir B a k Istanbul 1988. ‘Utrûş, Hasan b. ‘A li, Kitâbun-lhtisâb (Studies in Arabian History and Civilization İçinde, nşr. R. B. Serjeant), London 1981, bl. V II, s. 11.32. ülgener, Sabri F., Darhk Buhranları ve İslâm iktisat Siyaseti, Ankara 1984. “ ؛Islam Hukuk ve Ahlak Kaynaklarınca iktisat Siyaseti Meseleleri", EbUVula Mardin’eArmagan, Istanbul 1944, s. 1151-1189. Vâkıdî, Ebû 'Abdillâh Muhammed b. 'Ömer, Jones), c. 1-111, London 1965-6.
Kitâbu’l-Megâzî (nşr. M.
Kitâbu'r-Ridde ve nebze min ftıtûhi’l-.Irâk (nşr. Muhammed Hamldullâh), Paris 1989.
-
,
Futûhu)-Şâm, c. 1-11, Kahire 1304.
Vehbe, Mahmüd ‘A rif, "Nazari١q^âtu'l-fâ'ide fi'l-fikril-iktisâdl", _ﻟﻢﺀ Muslimu’l-muâsır, c. V/23, Beyrut 1400/1985, s. 85-58. “Takvim u'r-ribâ” , 1981, s. 75-107. Vekl', Muhammed b. Halef, mu'l-kutub).
el-Muslimu’l-mu<âsır, c. V II/25, Beyrut Ahbâru'1-kudât, c. 1-111, Beyrut, ts. (‘Ale-
Muhammad at Medina, Karachi 1981. K .v Concordance et Jndices de la Tradition Musultnane, c.\-
Watt, w . Montgome^, . ﻯ
١
V II, Leiden 1936-69.
KAYN AKÇA
331
Yâfi‘î ١‘Afifuddui ‘AbduUâh b. Es'ad ١Mir*âtu>l-dnân (nçr. ‘A. Muhammed el-Cub٥rî), c. 1-IV, Beyrut 1405/1984. Yahyâb. Adem ,K itâ b u l-H a râ c (nçr. A. MuhammedÇâkir),Kabire 1964. Ya'kûbî» Abmed b. Ebî Ya'kûb b. Ca.fer, et-T a n h (nçr. M. Th. H .utsma), c. 1-11, Leiden 1883. -
,
M u şâ k le tu 'n -n â s li-zam ânihitn (nçr. W illiam
c. Millward),
Beyrut 1980. Yâkût el-Hamevl, Yâkût b. ‘Abdillâh, M u ce m u 'l-b u ld â n (n?r. F. Wüstenfeld), c. 1-VI, Leipzig 1866-73. Yeniçeri, Celal, lslam )da D evlet Bütçesi) Istanbul 1984.
Istanbul 1980.
-
,
îslâm iktisadım n Esasları,
-
,
“İslâm Hukukunda Alıç-Veri?te Kâr Haddi Araştırmasına Dâir Tenkidi Görü?: 6”, îslâm H u ku k u n a Göre Ali? Veriş>te Vade Farkı ve K âr H addi, Istanbul 1987, s. 173-195.
١
Zebldl, Mubibbuddln Ebu'1-Fad! Muhammed Murtazâ, T â cu ’l-*arûs m in cevâhirVl-Kâmûs, c. I-X , Kahire 1306-1307. Zebldl, Zeynuddin Ahmed b. Ahmed, S a h ih -iB u h â riM u h ta sa n Tecridi Sarih Tercemesi (trc. ve ?erh: Ahmed Naim-Kâmü Miras), c. I-X III, Ankara 1978. Zehebi, ؟ihabuddin Muhammed b. Ahmed, Siyeru a ‘lâ m i’n-nubelâ’ (n?r. Şu.ayb el-Amâ’ût ve dgr.), c. I-X X III, Beyrut 14011405/1981-85. -
,
T ârîhu’l-Îslâm: ‘A h d u hulefâ’Vr-râşidîn (n?r. ٠Ö. ‘Abdusselam
Tedm url), Beyrut 1407/1987. -
,
-
,
el-'îberfİ haberi m en gaber (n?r. Ebû Hâcer Muhammed Sa'id),
c. 1-IV, Beyrut 1985. M a ‘rifetu’l-kurrâyi>l-kibâr ‘ale’t-ta b a kâ t ve’l-âsâr (n?r. Be??âr
'Avvad M a'rûf ve dgr.), c. 1-11, Beyrut 1404/1984. Zemahşerl, caruliah MahmOd b. ‘Ömer, el-Fâ’ik f i garîbi’l-hüdîs (n?r. ‘A. Muhammed el-Bicâvl-Muhammed Ebu'l-Fadi), c. 1-IV, Kahire 1971. Zerka’, Mustafa Ahmed, el-Ftkhi’l-îslâm î f i sevbihıl-cedîd: el-M edhalu'l-fıkh iyyu 'lJâ m m , c. 1-111, Dıma?k 1967-68. Zeylai, Fahruddin ‘Osman b. ‘Ali, Nasbu>r-râye H-ehâdîsi’l-Hidâye, c. IIV , yy. 1393/1973.
.3 3 2
A S R -J
S A A D E T ’TE
Y Û N E T IM
٠P ٤Y A S A
tL iŞ K lS l
Zeytinoglu, Erol. "İslâm'da ve Diger Sistemlerde Faiz", Para, Faiz ve tslam, Istanbul 1987, s. 91-117. Zubeyrl, Ebû ‘Abdiliah Mus'ab b. ‘Abdillâh b. Mus.ab, Kitabu Nesebi Kureyş (nşr. E. Levi-Provençal), Kahire 1982. Zurkânl, Eb ٥ 'Abdiliah Muhammed b. ‘Abdilbâkl b. Yûsuf, Ş erh u lM uvatta*, c. 1-IV, B e ^ t 1407/1987.
:ﺟﺮز؛ا؛ذ؛إﻷ؛ا ٦؛
-
ﻵ'
ا
ا:::
ﺀ:
أ٠و١إ:.آ؛؛؛إ ;■
،٠..،! ":,
L.V f
);:ال:أ
ه ﺀا ؛
■ل;اﻳﻪﺀ!
İ-5ة:•٠
ﻻ >;» .ب'■■-ﺀ
:ا ه: ب ;''':. ٠، ' ٠ﻷ . ١
، /
ب :
•■٠
.ر
ا - .ﺑ ﺔ