AYLİK
MİMARLIK.
Ş E H İ R C İ L İ K
VE SÜSLEME
SANATLARI
DERGİSİ
Güzel Sanatlar Akademisinin yanışı ınünasebetile. Y. Wiır.£v Zeki Sriyâr —- Gelibolu Orduevi. Y. Mimar Fethi Argını — Müstakil Ressamlar Sergisi. Küçüksu İskelesi. Proj2. Omcr Akbaş —• İsviçreuc okul binaları. Yeni sistem ilkokul binaları. «Teksas» da öğrenci apartmanı. Garajlar. S. Behlül Toygar — Kırıkkale Şt'hri. Y. Mimar Nezihe ve Pertev Taner — Mimar ve Mühendis dâvası. Halûk Togay — Meslekdaşlarla buluşmalar. Prof Oclsnev — İstenbuî, Zilimi Feı-an — Bergama. Eplıesos ve Friene Tiyatroları. Turhan Doyran — Yapı ve Yollar Talimatnamesi — Haberler — Bibliogrsfya.
J XVII
i n cl
Y ı l .
1 9 4 8
İ
s
t
a
n
b
u
l
.
F l a t ı
2 5 0
k
u
r
u
ş
T H E
L'A RCHIT E C T E : REVUE
MENSUELLE
D'URBANISME
et
MtONTHLY PUBLICATION ON ARCHITECTURE,
D'A RC H1 T E C T U R E de
CITY PLANNING
DECORATION
AND
DECORATION
Published by Abidin Mortaş and Zeki Sayâr, Aroh.
PublHe par: Abidin Mor taş e t Zeki Sayâr, Architectes S O M M A I R E
C O N T E N T S
No. 3-4 — i»48
— A propos de î'incendie Arts, d'lstanlml
A R C H I T E C 1 :
No. 3-4 — 1948
de l'Academie
des Beaux -
— About the fire of the Academy of Fine Arts 53
53
By Zeki Sayâr, arch.
Arch. Zeki Sayar — La Maison de L'Armee
â Gelibolu
— Army
55
house
at
Gelibolu
55 By Fethi Argun, arch.
Arch. Fethi Argını G. S. A. — L' Exposition
des peintres
independants
59
— Les Maisons de l'mgenieur Mukbil Aykut Archs. Saniiıi! Aktay ve Deıııirtaş Kamçil G. S. A
6]
— Le Debarcadere de Küçüksu Projet: Ömer Akbaş Dccorateur G. S. A
64
— Les Bâtiments d'Ecoles en Suisse
maires
59
— Ktftıses 'by Mukbil Aykut By Samım Oktay and Demirtaş Kamçil arch.
61
— Landiııg stage
S4
Küçüksu By Ömer Akbaş
66 de (Das Werk)
— Le Nouveau systeme des bâtiments
— Exhibi'tion of tbe independent painters
d'scoles
— School
buildings in
Switzerland
«Arch;1ectual Forum»
«Das
68
— Les Garages
70
— New
— Le plan d'am«:p:.gment de la ville de «Kırıkkale» . . . Arch. Nezihe et Pertev Taner
72
— Garages
76
— Entrevue
79
of Kırıkkale
72
By Nezihe and Pertev Taner —- Cooperafion pnd duties of arehiteets and engineers
76
Trans. by II. Togay. arch.
(conference donııte par Prof. lienri Prost Traduit par. Zühtü Feran
39
— Les Th^atras Ephesos. Priene ct Bergamos Turhan Doyran
8S
— Meetings wifh \vell known collegues
79-
By Prof. Oeisner, arclı. — The Tovvon of istanbul
82 By Prof. Henı-i Prost. arch.
— Le Reglement öe construciion de la municipalite d'Istanbul, d'apres les 9 me et 4 me articles de la loi b â timents et chausses
80
;
— Nouvellcs, Bibliographies
93
I
— Liste des pri": de materiaux de construction
ÎO
— City planning
Prof. G. Öelsner Traduit par. Adnan Kolalan — La Vil!.e d' istanbul
GS
«Architectural Forum»
Trans. by Behlül Toygar
— Le Probleme de la collaboration eııtre le.- architectes et les ingenieurs traduir par Arch. H. Togay collegues
Werk»
lype of priroary school buildıngs
traduir par Bchliil Toygar
aver les
66
pri-
— Tbeateiî of Bergama, Ephesos and Priene
86
By Turban Doyran — A regulation by the Municipality of İstanbul
90
— Ncws,
91
books, prices ete.
EN İYİ KAHVE, KAKAO ve SALEP KURUKAHVECI MEHMET EFENDİ MAHDUMLARI ISTANBUL
DUVAR VE DÖŞEME
KAPLAMALARINIZIN
GARANTİSİ
İÇİN
AYDINLIK
ELEKTRİK
EVİ
HALİL İBRAHİM EftK Elektrik Tesisat Müteahhidi
HER NEVİ ELEKTRİK,
ELEKTRİK PROJE ve
MALZEMESİ
HESABATI TANZİMİ
M A R K A L I EN Y Ü K S E K K A L İ T E ÇİNİLERİ K U L L A N I N I Z . Uzun bir çalışma sonunda H O B Fabrikasının hususî çarklara tavsiye ettiği dört kenar ö l ç ü l e r i n d e milimetrenin
onda
«KALİBRE» inşaat
biri
kadar
evsafta
sahipleriyle
hata
Beyazıt Üniversite Cad. No. 15.
bulunmıyan
fayansları, bilhassa meraklı
Mimar
ve
İstanbul.
Mühendislerimizin
dikkatine e h e m m i y e t l e
arzederiz.
B İ N D İ R M E v e F U G A L I T A R Z için İ D E A L D İ R . Katalog- ve niimunelerimizi isteyiniz: N.
Z A L O N İ S
Telefon:
49331
Galata, Aslan Han, 4 / 7
Telgraf:
Zalonis
YENİ
Telgr: Aydınlık - İstanbul.
Telei: 21125
SİSTEM
AĞIRLIKSIZ, İPSİZ O L A R A K kullanılan
PENCERE
MAKARALARI AVRUPA
MAMULÂTI
ve
PENCERE
KAPİ
TAKIMLARI
GELMİŞTİR
K. MALHAS HIRDAVAT M A Ğ A Z A S I
K Â ^
G İ B İ
K A R renkli «SNOWCRETE» m a r k a l ı İngiliz b e y a z
T E R S A N E CADDESİ No. 19
çimentosu tedricî surette cephe v e sıva
Telefon
:
41404
d o n m a k t a olup, mozaik,
işlerinde tercih
edilmektedir.
Her
renkte v e açık tonlarda sıva y a p m a ğ a imkân verir. Buna ilâveten m u k a v e m e t i ç o k y ü k s e k olup supersiman ayarındadır. Z A L O N İ S
Telefon :
Galata, Aslan Han, 4 / 7
Telgraf:
N.
49331 Zalonis
KOÇ T İ C A R E T T Ü R K ANONİM ŞTI. SIHHİ KALORİFER VE
HER
NEVİ
TESİSAT
VE
TESİSATI
MALZEMELERİ
İNŞAAT
MALZEMELERİ
TİCARETHANESİ
ANKARA
: Ulus Meydanı Telgraf: K.OÇ-ANKARA Telefon .• 3450 P. K.: 41
İSTANBUL :
Fermeneciler 90 Telgraf: KOÇORTAK-tSTANBUL Telefon : 447o2
ESKİŞEHİR :
P. K.: 41 Telgraf: KOÇ-ESK.IŞEHİR Telefon : 370
SERATTAR Itha lât-ihracat l l u u l h
Türk
Anonim
Şirketi
T e l e f o n : 21719
Soğuğa, Sıcağa ve Sese Karşı
Telgraf Adresi SERATTAR-İstanbul
Tecrid Levhaları
Merkezi: Sirkeci Kayseri Han, 5 - 6 - 7
$
İSTANBUL
A M E RI Cfl H U E U L I I I
[0.
İnşaatta ve Sanayide
Kullanılan
Her Nevi D e m i r v e
Saç
mmmm ward a to. Buz Dolabları
Koyun, Kuzu, Keti, Oğlak v. s. Deri İhracatı
Elektrik SüpUrgelerl
Nikel, Krom v. s. kaplamal Satış Mağazası: Levha ve Çemberlikler
Radyolar
Galata. Mnmhane Caddesi No. I00 Telefon: 42699
Elektrik Ütüleri Çamâşır Makinaları Dikiş Makinaları v. s.
r
ANKARA SİGORTA
ŞİRKETİ
Sermaye, ve ihtiyatı : 1.240.500 T. L. M a l l a r ı n ı z ı h e r iiirlti a f e t l e r e k a r ş ı e n y e n i k o m b i n e z o n l a r v e e n e h v e n ş a r t l a r l a k o r u y a c a k milli b i r m ü e s s e s e d i r . YANGIN
İ N F İ L A K , Y I L D I R I M , Z E L Z E L E ve sair âfetleri
NAKLİYE
E M T İ A , T E K N E , âdı ve harp vesair sigortları,
HAYAT
HER T Ü R L Ü
KAZA
O T O M O B İ L , IŞ K A Z A L A R I , M A L I M E S ' U L l Y E T vesaire.
KOMBİNEZONLAR
istanbul,
Yeni Postahane karşısı Erzurum Han.
Telefon :
Üstünlüğü
SOCIETE
Servisler
j
:
20541
Müdüriyet :
23883
dünyaca tanınmış makina fabrikası
RATEAU-PARIS
Bilhassa şu tesisatda mütehassısdır:
Buhar türbinleri Komple Elektrik santralları Gaz türbinleri Şehir için büyük takatda su tulumbaları Kimya sanayii için tulumbalar Hava kompresörleri Gaz kompresörleri Vanalar v. s.
v. s.
Türkiye Mümessili: HİLMİ
NAİLİ
İ S T A N B U L Telefon;
21234
BARLO
Sirkeci Nur Han 33 - 35 Telgr. Adr:
NAİLİ
ÇELİK - BOYA T. A. §.
ELEKTROMEKANİK
SormayBsi: Tamamen ödenmiş 600.000 T. L.
GİBA
ALİ NAKİ ERENY0L ESHAMLI KOMANDİT ORTAKLIĞI
BALE
Her Türlü Elektrik
Makine ve
Malzemesi
ithâli ve Satışı, Komisyon ve Taahhllt işleri, Mensucat sanayiinde kullanılan lıas boyalar ve yardımcı maddeler.
Elektrikle Alâkalı Sanayi Tesisatı Şehir ve Kasabaların Santral ve Şebeke
ı Sentelik îndigo
Fenni Projeler Tazmini, Elektrik
t Plastik maddeler
Sahasına ait Fenni istişare
Merkezi :
Türkiye Mümessilleri ÇELIK-BOYA T.A.Ş.
J. EGOLF
İstiklâl caddesi 471 Carda Apart. 4 cü kat İSTANBUL
Büyük Kardıcalı han 21/22
Telefon: 43338
Telefon : 2 2 4 4
r ~
Tesisatı
Istanbııl, Galata Karaköy Palas, Kat 4 No. 1 Telgraf:
HTOMER
Telefon: 42780
İZMİR
Sicil
; 34455
^
H A K İ K İ
EMÜLZER - E :
Tecrit
ve
elâstikî
döşemeler
için
EMÜLZER - F :
Sıva ilâcı. Çimento ve kireç harcına
spesyal bilüm emülsyonıı. katılıp
su
ve rutubetin
geçmesine
kat'iyyen mâni olur. T E C R İ D £
EMÜLZER - S :
M A L Z E M E S İ
Vagon, çatıları, piloıılar, vesaireyi güneşin kesin ışınlarına, dış hava tesirlerine karşı iyi bir koruyucudur.
£
Bina cephelerini, yağmurlara ve rütubetten ileri gelen infiltrasyonlara karşı tecrit eder.
Q
Deniz suyuna karşı, dayanıklı ve (mücerrit) yalıtkandır. Beton ve madenleri, su ve toprak içinde, ve dış hava etkilerine (tesir) karşı korur. Ondüle saçtan yapılmış çatıları en şiddetli iklimlerde bile koruyucudur,
£ Q
EMÜLZER - C :
V
41988.
Telg.:
ASFALTEVİ
Elyafh bitümlü izolasyon
maddesi.
Tecrübeli ve emniyetli bir malzemedir. EMÜLZER - M:
Haricî
sıvaların
muhafazası
için
renksiz mücerrit. Nlutahassıs Işcl ekiplerimiı vardır. Deruhte ettiğimiz işçilikler garanti edilir.
Satış
Saüş yeri: ASFALT EVİ — İstanbul. Galata Mahmudiye Caddesi No. 77 Telefon:
Anî sertleşme ilâcı. Çimento haremi 4 dakikada dondurur ve seılleştirir.
J
yerleri:
İstanbul A s f a l t Evi
Ankara Nadir Nail Keçili
Galata, Mahmudiye C. 77 Tel.: 4 1 9 8 8 — Talg. Asfaltevi.
Kınacı Han No. 12 Telf. 3243 Telg s Nadir
BİNALARINIZI GÜZELLEŞTİRMEK meşhur LİON
İÇİN
marka
B E Y A Z ve R E N K L İ Ç İ M E N T O L A R I N I
KULLANINIZ
Bilumum karosiman ve mozaik çini inulathanelerinde satılır Telefon : 43429
"EMÜLZER,, L ak
Boyaları Yapı
W — Reçinesi?- olduğundan elâstikiyetini kaybetmez; Güneş ve yağmur tesirile çatlamaz, rengini açmaz ve parlaklığı bozulmaz. O — Ayni zamanda tazyikli sulara karşı mücerrit olarak kullanılabilir. Üç atmosfere mütehammildir.
malzemesi ve
madeniyet
ticarethanesi
Yapılarınız için malzeme almadan bir kere mağazamıza uğramanız menfaatiniz iktizasındandır.
f| — Asit ve alkalilere mukavimdir, O — Her nevi satha (beton, çinko, demir, ve tahtaya yapışır. p) — Asfaltlı, ziftli ve kontralı satıh'arı dahi her renge boyar.
ADRESE DİKKAT: MAHMUDİYE CADDESİ No. 15 KÜREKÇILER
„
TELEFON : 49407 ASFALT EVİ: Galata Mahmudiye caddesi No. 17 Tel.: 41988 Telg. ASFALTEVİ
TELGRAF : LUKEÇ
EMSALSİZ RENKLERILE EVİNİZİ W 4 | | KADİFE GÜZELLİĞİNDE TEZYİN EDER Gaiâta Fermeneciler 48. YAĞLI BOYADAN ÜSTÜN. BADANADAN KOLAY VE UCUZDUR. '
Bir kilosu, bir Odayı boyamaya kafidir.
No. 14
,,
BİR
TEK
ANKARA
PUROSU
Günün bütün yorgunluğunu giderir
TEKEL
: / / / / YfJĞMURflv* RUTUBETTE
âSRÎ5! H e r
N e v i İ m
a
M o z a y i k Iâ t h
Ş. E R Z İ A N - M .
a
n
Ç i n i
' KfiRS»
İ N C İ L İ % TECRİT MüSTflHZfiRHTİ
e s i
KARİBYAN
GALATA Kalafatyeri No. 12, Tel : 4 0 9 1 6
8İRI^LD_İMPERM0
AHMET YAPICI
«İMPERMO» tecrit tozu patenti, y ü k s e k neticeli v e e k o n o m i k evsafına binaen İngiliz Birleşik Çimento Fabrikaları tarafından satın alınmış olup,
«WATER-PROOFING
Tulumba
CEMENT» ' e
katılmaktadırlar. RESMİ T A H L İ L
Her renkte seramik ve Fayans caddesi 53 ve Yenicatni caddesi 66 Telefon: 40139.
uluslar-
arası piyasalara hazır bir vaziyette satılan
Banyo, Lavabo, Soba, Musluk,
TUtıol
hatm^kMCS
Galata
RAPORLARIMIZI
REFERANS'larımızı
isteyiniz.
Z A L O N İ S
Telefon :
Galata, Aslan Han, 4 / 7
Telgraf:
N.
ve 49331 Zalonis
r
AD. MiSCHLER MÜESSESESİ FRETİGNEY Franca.
ELİK
SON SİSTEM
PANJUR - KEPENK -STOR T A H T A D A N VE M A D E N İ
Mİkf
M Ü T E H A R R İ K VE O T O M A T İ K TAFSİLÂT ALMAK İÇİN : TÜRKİYE
AGENTAMIZ :
AMERİKAN ULTRAMAR - J. BARKİ,
DÜZ, OLUKLU, PLASTİKLİ ÇELİK DAM ve YAN LEVHALARI, HUSUSÎ ÇELİK SAÇ, PLASTİK MADDE İLE KAPLI, ÜZERİ MİKA İLE ÖRTÜLÜ OLUP, BÜTÜN HAVA ŞARTLARINA DAYANIKLIDIR,
HALİT Satış yeri : Adahan
Dekovil loları
ve
Ha. 17 • Galata
rayları,
biitün
rişler sür'atle
müracaat ediniz.
RÜŞTÜ Telefon : 40303.
vagonetleri,
malzemesi
M. B E N A R D U T v e ŞKİ.
makas,
depodan teslim
Telgraf:
devvar
verilir
ve
ENGİN
ADRES : Ce manya han No. '3 İstanbul
tab-
Telefon : 22516
sipa-
KISA ADRES : ULTRAMAR
edilir. .
r
Yeni kontr - Plâk Ltd. Şirketi Fabrikası
Çarpılma, çatlama, kabarma ve saire gibi hiçbir arıza göstermez. Kontr plâklar bu gibi arızalara karşı garanti ile satılır.
KELEBEK K U R U
marka
S İ S T E M
*x*orfrö/> A
K I Z I L ,
K A Y I N ,
LÎSJ5E
*
K A R A A Ğ A Ç ' d a n
m a m u l
Kontr-plâklar stok olarak her zaman mevcuddur. Uınumî satış yeri: İstanbul, Sirkeci, Mühürdarzade Han No. 2 8 YE İN İ K.ONTR-FLÂK Ltd. Şirketi. Tel. 2 2 4 0 1
j
r
İLLER BANKASI Kapital
: 100.000.000.- T.
İd are M e r k e z i :
L.
Ankara
1 — BANKA İ Ş L E M L E R İ : Banka ö z e l kanununun yetki verdiği bankcaılık işlemlerini yapar. Resmî
dairelere kıymet
mukabili
te-
minat m e k t u b u verir.
2 _
H A R İ T A , P L A N ve E T Ü D L E R :
K ö y , K a s a b a ve şehirlerin imarları için gereken harita, plân, p r o j e , keşif ve
etüdleri
yapar.
3 _ YAPI Belediye ve K ö y lerin kuracakları tesis ve yapılarını
İ Ş L E R İ : Ö z e l idarelerle,' idarelerinin v e bu idarebirliklerin v e kurumların yapar.
4 _ FENNİ N E Z A R E T ve DENETL E M E : B a n k a d a n alınan kredilerle girişilen işlerin fennî nezaret v e denetlemesini üzerine alır.
5 _ M A K İ N E ve A L E T L E R TEMİNİ Y u k a r ı d a yazılı İdare v e Kurumlarca makine, âletler v e edevat, gereç v e eşyadan temin edebildiklerini satar v e y a kiralar.
6 — A R A Ç ve O R T A K L I K : Yukarıda yazılı işlere ait gerekli tesisleri d o ğ r u d a n d o ğ r u y a v e y a ortaklık suretiyle v ü c u d e getirir.
7 — S İ G O R T A İŞLERİ : Bu idare va Kurumların menkul v e gayri menkul mallarını sigorta ettirir.
J
r
i H Î I i n
İMTİYAZ A D R E S : S A Y I
:
^
M1MARLIK-
ANADOLU 1 9 5 - 1 9 6
ŞEHİRCİLİK
SAHİBİ HAN
s
N O :
ZEKİ 33
•
VE
SAYAR
SÜSLEME U.
NEŞRİYAT
E M İ N Ö N Ü
S E R İ :
SANATLARI MÜDÜRÜ.
İ S T A N B U L
ABİDİN
Y I L :
V
Meslek
MORTAŞ
T E L :
•
IV.
DERGİSİ 21307 1948
J
Politikası:
GÜZEL
SANATLAR
AKADEMİSİNİN
YANIŞI
MÜNASEBETİYLE Yazan
1. Nisan. 1948 gecesi Fındıklı'da, eski meb'usan lisi binasındaki Güzel San'atlar Akademisi yandı.
:
mec-
Bu müessif yangın 64 yıllık Güzel Sanatlar ocağının, faaliyetini 'belki muvakkat biı- zaman için, haleldar edecektir. Türlü münkaşalara, türlü tefsirlere yo! açan bu gından maddî, manevî zararımız büyüktür.
yan-
Bir daha yerine konamıyacak bazı sanat dokümalarmı kaybettik. Bunların başında 15 yıldan beri, toplanmakta o lan milli mimari röJöveleri gelmektedir. İçinde sivil mimarîmizin artık mevcut olmayan bazı örnekleri de vardı. Prof. Sedat Kldem 1000 - 1500 kadar olduğu tahmin edilen bu çalışmaları çok bilgili bir şekilde talebelerine toplattırmakta bu suretle sivil mimarî arşivinin ikmaline çalışmaktaydı. Bu kıymetli çalışmaların böyle 'bir akibsts uğrayarak, hemen hemen tamamen mahvolması büyük bir ziyandır. Bu hususta bir mesuliyet varsa, bunu Akademi idarecilerinden ziyade Millî Eğitim Bakanlığına atfetmek doğru olur. Akademinin kâığirleştirilmesi için senelerdenberi Bakanlığa müteaddit müracaatlar yapıldığını hepimiz biliriz. Bakanlık, Teknik Öğretim Müsteşarlığına milyonlar tahsis ederken, bir kaç yüz bin lira ile yapılabilecek bu işe, bir türlü ödenek tahsis etmemişti Keza, sivil mimaıî dokümanlarından bir kısmını «Türk evi» adı ile Mimarlık Kolu Şefliği Bakanlığa gönderdiği halde m-etm yazısının Türkçesi iyi olmadığı bahanesiyl? bir türlü basılmamış, eser Şeflikle Bakanlık arasmda bir kaç defa gidip gelmişti. Bundan dört, bsş yıl önce Birliğimiz mimarlığımızın inkişafı için sivil mimarî çalışmalarının basılmasını Bakan-
Zeki SAYÂR
lıktan ehemmiyetle rica etmiş, her nedense bu istek müsait karşılanmamıştı (*) Bakanlığın ilgisizliğine rağmen Akademi Müdürünün, bilhassa Yüksek Mimarlık Kolu öğretmenlerinin hiç olmazsa, kütüphane ile sivil mimarlık arkivini binanın müştemilâtından olan, Ta.= mektebe veya heykel atölyesine nakil etmemeleri bir basiretsizliktir. Bu hususta manen sorumludurlar. Her iki meselede eğer iyi hal edilmiş olsaydı yangından bu derecede muztarip olmıyacaktık.
Akademi, eski ismiyle Sanayii Nefise Mektebi .Alisi enderundan sonra, memleket mimarlığının beşiğidir. 64 yılık bir geçmişe sahib olup yurda G50 mimar yetiştirdikten maada bugünde, SOO e yakm mimar öğrencisi vardır. Cumhuriyetle 'beraber, kalkman bu ocak, itiraf etmeliki, son yıllarda bakanlığın alâkasızlığı ve idarecilerinin birbirlerila anladı azlığı yüzünden buhran içindeydi. Son senelerde bizleri bir hayli ilgilendiren ve üzen bu durum, bir tüllü düzelemiyor, meslekten olmayan G ü zel San'atlar Umum Müdürleri, bu müessese ile gerektiği gibi meşgul olmuyorlardı. Çoğalan öğrencileri, iyi bir şekilde yetiştirmek için, öğretmen ve asistan kadroları yetmediği gibi, tedris vasıtalarda ödeneksizlik yüzünden temin edilemiyordu. Bilhassa son yıllar içinde Akademiye gayesile mütenasip olmıyan «Arts appliques» mahiyetindeki bazı şubelerin katılması, Akademinin seviyesini düşürmekten başka bilişe yaramamıştır. Eski yazı, tszhip, minyatür, moda, afiş üâh... gibi şubelerin Akademinin içinde değil, belki civarında ayrı bir okul halinde bulunması gerekirken, bazı (*)
T. Y. Mimarlar Birliği muhaberat dosyası 193 Sayı:
ilgililer bunları bir kazanç kadrosu içine sokmuşlardı.
gibi telâkkî ederek
Akademi
Bu kofiarm mevcudiyetinden Mimarlık, Resim ve Heykel kolları, hiç bir şey (kazanmadığı halde, onları eskisi gibi yürüten kuvvetin ancak kendi varlıkları olduğunu, son yıllarda pek hatırlayan yoktu. Bu hava içinde 7 - 8 yıldanberi Akademinin durumunu endişe ile takip etmektsydik, Akademinin son yıllardaki anarşiden kurtulması fikrinde daima toplanmaktaydık. Bu fikir mimarlık kolunun bağımsız veya İstanbul Üniversitesine bağlı bir fakülte haline gelmesini temenniye kadar ileri gitmiştir. Akademinin durumu bizi, başka memleketlerdeki mimarlık öğretim sistemlerini incelemeğe sevk etti. Cermen sisteminden ziyade, Anglo - Sakson memleketlerindeki sistemleri şayanı dikkat bulduk. Bu sırada, son yıllarda Teknik Öğretim Müsteşarlığına bağlanan Yüksek Mühendis Okulu Mimarî Kolu maddî her türli; imkânlara sahip olarak sür'atle gelişmekteydi, Teknik Üniversitenin kuruluşundan sonra mimarlık fakültesi memleketin iftihar edeceği bir seviyeye erişmek için maddi imkânlar gibi manevî imkânları da temin etmekte, hoca kadrosunu kuvvetlendirmektedir. Müessif yangın bu mes'elenin ortaya atılmasına bir vesile olmuştur. Bazılarımızın zihinlerindeki istifham çözülmeli, her şey açıklanmalıdır, iki ayctanberi mimarlar, Akademi için toplantılar yaptılar, tartıştılar. Akademide Y. Mimarlık Kolu kalmalı mı? yoksa Teknik Üniversiteye mi nakledilmelidir? gibi mütalâalar yürüttüler. •Şimdi, çarpışan bu iki fikirdir. Bakanlığın fikrini henüz bileniyoruz. Fakat, devletin, kararını mimarların fikrini aldıktan sonra vermesini temenni ederiz. Yüksek Mimarlık Kolunun Akademide eskisi gibi kalmasını isteyenlere hak veriyoruz. Bir yangın vesilesile 64 yıllık geleneği oian bir ocağın sönmesine, mimarlık kolunun henüz yeni teşekkül etmekte olan Teknik Üniversiteye geçmesine acınmamak kabil değildir. Öğrencisi, öğretmen kadrosu bütçede ödeneği olan, yalnız binasını kaybeden, bu müessese için Bakanlık elbette ya eski binayı yaptıracak veya başka bir bina gösterecektir. Mesele yalnız bu değildir. Dâva, Akademinin yeni binasına geçerken, son yıllarda kaybettiği hakikî hüviyetini yeniden kazanarak kurulmasıdır. Şüphesizki Akademide Yüksek Mimarlık. Kolu kalmalıdır. Tenik Üniversite Mimarlık Fakültesine temin edilen bütün maddî ve manevî imkânlar Akademi Mimarlık koluna da verilmek şartile bu müessese hakikî bir inkişafa mazhar kılınmalıdır. Bu hususta yetkili meslekdaşların fikirlerini burada sıralamak fdded-en hali değildir. Sedat Eldem son on yıldanberi çekmiş olduğu idarî müşkilât itibariyle, şayet mimarlık kolu eski şekliyle kurulursa hiç bir semere vermiyeceğt kanaaüni taşımaktadır. Diğer mimarî öğretmenlerinin fikri, - belki bir kaçı müstesna - bu merkezdedir. S. Eldem, Y. Mimarlık eğitiminin ancak İst, Üniversitesine bir fakülte halinde bağlandığı takdirde inkişafa mazhar olacağı kanaatindedir. Yakinen bildiğimize göre, son senelerde Yüksek Mimar-
lık kolunun inkişafı için Akademi Müdürlüğünden ayrılması zaruret halini almıştı. Millî Eğitim Bakanlığına, bu kolun İstanbul Üniversitesine bir fakülte halinde bağlanmasındaki faidelar bir rapor halinde belirtilerek verilmişti. Akademi için, Birliğimizin yaptığı toplantıda, Teknik Üniversite Mimarlık Fakültesi Dekanı Emin Onat'a tevcih ettiğimiz bir suale, şu cevabı almıştık; — Biz, Teknik Üniversitede; Mimarlık Fakültes-ini kurarken mimarlığın teknikle olan sıkı alâkasmı düşünmüş, tıpkı Cermen memleketlerinde olduğu gibi, bu yolu seçmiştik. Fakat son yıllarda, mimarlığın daha ziyade sosyal ilimlerle olan sıkı münasebeti daha iyi anlaşıldığından, mimarlık tahsilinin üniversitelerde yapılması fikri bugün hâkimdir. Ankara'da Prof. P. Bonatz ile yaptığım görüşmede, onunda bu hususdaki kanaatini Öğrenmiş bulunmaktayım. Prof, Bonatz aynen şunları söyledi: — Mimarlık Kclu Akademi'nin belkemiğidir. Onsuz Akademi alelâde bir san'at okulu seviyesine düşer. Diğer taraftan Akademide Yüksek mimarlık tahsilinin mevcudiyeti Teknik Üniversite ile yapacağı meslekî yarışmalarda memleket san'atınm gelişmesi ve yükselmesi için şarttır. Bu üç kıymetli fikir ve görüşe hak vermemek kabil değildir. Sedat Eldem'in Akademi için ne kadar uğraştığını onu lâyık olduğu itibar ve seviyeye ulaştırmak için sarfettiğı gayretleri biliyoruz. Dâvasını anlatmamak hususundaki talihsizliğine inanmaktayım. Emin Onat'ın sualime, bir öğretim uzmanı =ıfatiyle, başka türlü cevap vermesine cevaz yoktu. Mimarlık öğretimi hakkında günümüzün temayüllerini bilmemesi imkânsızdı. Bonatz'm fikrine, Akademide esen san'ai atmosferini takdir edemiyenlerden olmadığınız için iştirak ederim. Ancak, Profesörün iki m ü essese arasında, tahayyül ettiği güzel yarışma, her şeyde olduğu gibi eşit şartlarla yapılabüir. Otonomisini kazanmış bir üniversite karşısında, lakayt bir Güzel San'atlar Umum Müdürlüğüne, dolayısiyle Akademiye idareten bağlı, Yüksek Mimarlık Kolunun maddî imkansızlıklar içinde gelişmesi kabil değildir. 15 yıllık tecrübe bunu göstermiş, mimarlık Akademide moda, minyatür, seramik ve ilâh... giui a n a san'at olmayan kolların arasında Bakanlık tarafından gereken ilgiyi görmemiştir. Bütün bunları gözden geçirdikten sonra, mimarlık eğitiminin umumî durumunu açıklamış oluyoruz. Memleketimizde mimarlık eğitimi, 64 yıllık geleneğe sahip Akademi ile, henüz şahsiyet kazanmaya başlayan beş yaşındaki İstanbul Teknik Üniversitesinde yapılmaktadır. Birincisi, yıllardan beri ihmal edilmesine, türlü idarî entirikalara sahne olmasına mukabil, sırf yarım yüz yıldan fazla geçmişinden ve san'at atmosferinden aldığı, kuvvet ve ilhamla, menhus yangına kadar dayanabilmiştir. İkincisi, bugün dekanının da, mimarhk eğitimi hakkında değişik bir mütalâada bulunmasına rağmen san'at ve sosyal ilimler muhitinden uzak, yalnız teknik, ve dinamik bir âlemde gelişmek gayretindedir. — Devamı 58 nci sahifede —
imıiFniii
G E L İ B O L U
O R D U E V İ
Y . M i m a r Fethi
O r d u mensuplarının toplanmalarını, istirahat v e
ARGUN
Birinci katta; geniş bir hol ile merasim salonu,
eğlencelerini tek bir çatı altında temin etmek üzere
ayrıca bir apartman dairesi, otel odaları
yapılan bu bina geniş bir p r o g r a m l a ele alınmıştı.
yatak odaları o f i s ve diğer servis mahalleri m e v c u t -
G e l i b o l u O r d u e v i , bir taraftan şehrin h â k i m tepesi; Cumhuriyet
meydanı,
karşı yamaçlarına
kadar
diğer
taraftan
uzanan güzelliklerle
dik bir sahil kenarına inşa edilmiştir. meydan
tarafından iki katlı g ö z ü k e n
c e p h e s i n d e d ö r t kat
boğazın dolu,
Esas y o l bina;
ve
deniz
yüksekliğindedir.
tanzim edilen
ih-
katlarda
şunlar v a r d ı r : Zemin
katta, antre v e kabul holü, y e m e k
lunmaktadır. K a t l a n dahileri iki ayrı m e r d i v e n
bir-
ön
b a h ç e y e iki ayrı yan m e r d i v e n yapılmış v e buralard a n asma kat ile b o d r u m kata servis v e sinema m e d halleri temin edilmiştir. A s m a katta; seyirciler için b a l k o n , fuayye, ardepolar
bulunmaktadır. B o d r u m k a t ı n d a ; sinema iuayyesi,
sa-
lonu, açık teıas, o k u m a salonu v e sair servisler, b u birine b a ğ l a m a k t a d ı r ,
y o l seviyesinden
tist odaları, spor salonu, b ü y ü k mutfak v e
inşaat sahasının hususiyetine v e p r o g r a m ı n tiva ettiği piyeslere g ö r e
tur. M e y d a n tarafındaki esas
banyoları,
dershaneler,
parteri,
ütü
dairesi,
kalorifer, elektrik v e h a v a l a n d ı r m a dairesi,
kömür-
lük v e h a d e m e odaları
çamaşırhane
ve
sahnesi v e
bulunmaktadır.
O r d u e v i binası; zeminin muhtelif gerilmeler ar-
Gelibolu Orduevinin denizden iki görünüşü.
zeden
tfılyik şekillerine karşı o l d u k ç a müşkül
bir
Muhtelif inşaat kısımlarında, d e t a y v e tesisler;
temel sistemi üzerine b e t o n a r m e karkas olarak in-
m e v c u t imkânlardan azamî d e r e c e d e istifade
şa edilmiştir
rek yapılmıştır.
Başyazıdan devam Mimarlık eğitimi için, en iyi muhitin Akademi olduğu iddiasmda olanlar vardır. Eğer bu hakikat ise, o halde 64 yıllık bir müessese dururken, niçin Teknik Üniversitede bir fakülte kurulmuştur? Akademi, ıslah ve icap eden imkânlar bahşedilerek esaslı bir reforma mazhar edilemez miydi? Teknik Üniversitede Mimarlık Fakültesinin kurulmasına ait, statü Talim Terbiye Hey'etin rj e, tam bir yıl elden ele dolaşmış bu hey'ette bu işlerde mütehassıs üye olmadığı için, teklif bir kerrede Akademiye sorulmadan, hatta halberdar edilmeden uygun görülmüş Akademiciler ancak bu teklifin Büyük Millet Meclisinde kanuniyet kesbedeceği sırada, Bakanlığa baş vurmuşlar ve bir defada bizi dinleyin demişlersede - aklınız neredeydi! bu proje tam bir yıl Talim ve Terbiye hey'etinda elden ele dolaşt! denmiş, fakat Toprak ile Eldem, - bize Jıaıber verdiniz midi? bile diyemeden dönmüşlerdi. (Bu suretle, Oııat'm toplatıdaki beyanatının aksine olarak, Teknik Üniversite Mimarlık Fakültesi emri vaki olarak kurulmuştu. Fakat, bugün çok iyi çaltşoıakta olan bu fakülte memleket için bir kazanç olmuştur, Maalesef memleketimizde
edile-
çok rastlanan ocakçılık ve zümrecilik zihniyetinden uzak, sırf memleket menfaatlerini düşünerek, her nerede olursa olsun, yurda iyi mimar yetiştirecek müesseselere ihtiyaç olduğunu düşünmeliyiz. Yabancı memleketlerin mimralık eğitimini incelersek orada da çeşitli öğretim sistemlerine rastlanmaktadır. İngiltere'de mimarlık, kolejlerde, üniversitelerde, akademilerde yapılmaktadır. Tedris usullerinde ve programlarında bazı değişiklikler bulunmasının ehemmiyeti yoktur. Birer yüksek Öğretim müessesesi olan bu teşekküllerin kıymetleri ve yekdiğerlerine rüçbanları, öğretim ailelerinin kuvvet ve kudretinde aranır. Üniversite veya Akademilere şöhreti, profesörleri yaparlar ve yarattıkları mimarî ekol etrafında zümreieşirler ve aralarındaki yarışma bu suretle memleket san'atı için faideli olur. Akademi için T.Y.Mimarlar Birliğinin, eski Millî Eğitim Bakanına yaptığı müracaatta sıcak ve vaitkâr bir cevap elde edilemediğinden, mimarlar, Dolmabalıçe'de Cumhurbaşkanını ziyaret ettiler. Her memleket dâvasmda olduğu gibi, Sayın inönü'nün Akademiye, dolayısile memleket san'atma gösterdikleri yakın alâkadan cesaret alarak, dâvalarını bir kerre de kendilerine arzettiler. Zeki SAYÂR
Boıımcr.ti'de kar manzarası E r c ü m e n t
K A L M U K
M Ü S T A K İ L
Bu Ilkbahaı
Isianbul
zengin resim
R E S S A M L A R
sergilerine
S E R G İ S İ
mış ( H a m u r açan k a d ı n ) ı, Ercüment Kalmık'ın cuk portresi v e
teaddit ressamlar sergiler açtılar.
kârların kudretlerini göstermektedir. Fuat İzer canlı
Z e k i Faik izer, Eren v e Bedri R a h m i E y u b o ğ l u , A . Safi v e Naci k a l m u k o ğ l u gibi sanatkârlar muhtelif l o k a l l e r d e sergilerini açtıkları gibi, b e ş altı y ı l d a n beri faaliyet g ö s t e r m e y e n müstakil ressamlar v e h e y keltraşlar derneği d e nihayet taksimde Fransız K o n solosluğundaki s a l o n d a 2 6 ncı sergisini açtı.
p e y z a j ı b u sanat-
renklerle yaptığı p e y z a j l a r d a şahsiyetini
göstermek-
tedir. îlhami Demirci, A n k a r a p e y z a j ı n d a v e balıklar natürmortunda siyah v e sarı tonların ahengini şak p e y z a j l a r ı n d a
İstanbulu hissederek
duyurmak-
tadır. Bilhassa B o m o n t i v e Bostan manzaraları güzeldir. Şemsi A r e l ' i n H a r b Okulu, Sabiha
Z e k i K o c a m e m i ' n i n kuvvetli bir karakter i f a d e eserlerindendir. Z e k i , bilhassa konstrüksiyona e h e m -
güzel eserlerdir.
ratpaşa camii) ile b a m b a ş k a bir zihniyetle araştırıl-
çok
Bozca-
adalı'nnı Fransa sahillerinden sulu b o y a bir p e y z a j ı ile Eren'in
(Mu-
çok
güzel «aksetmiştir. Z i y a K e s e r o ğ l u ahenkli v e y u m u -
e d e n kadın portresi, çiçek natürmortu sergideki güzel miyet veren bir sanatkârdır. K e m a l Z e r e n ' i n
( B o m o n t i d e kar)
ço-
sahne oldu. Kısa fasılalarla resim dernekleri v e m ü -
sulu
boya
natürmortu
gözü
Müstakillerin yeni sergilerini b e k l e r kârlara yeni başarılar dileriz.
çeken
v e sanat-
Bostandan bir manzara Z i y a
K E S E R O G L U
Absiraksiyon Hamur açan kadın K e m a l
Z E R E N
Natürmort balıklar İl h a m i
D E M İ R C İ
r Bir menazır Y.
M Ü H E N D İ S
M U K B İ L
A*Y K U T
Y . M . Saminı O K ' i A Y v e Demirtaş K A M Ç I L
Bu evler Y e ş i l k ö y ' d e
M u k b i l A y k u t ' a ait arst.
için düşünülmüş b i - avan p r o j e d i r . A r s a Y e ş i l k ö y ' d e çamlık ö n ü n d e v e y o l z e m i n i n d e n takriben 2 m, y ü k sektedir. Evle in inşaat malzemesi
B a k ı r k ö y taşı, tuğla
b e t o n d u r . Y a z l ı k oluşları dolayısile c a m satıhları g e niş tutulmuştur. O t u r m a odası ayni z a m a n d a y e m e k v e misafir kabul odasıdır. Evin diğer kısımlarında d a asgarî e b ' a t aranmıştır. A tipi müstesna, diğer tiplerd e yatak odaları a y n c a t e p e d e n h a v a l a n d ı t ı l a b i l m e k tedir.
E V L E R G.S.A.
K Ü Ç Ü K
SU
İ S K E L E S İ
Proje : Ömer AKBAŞ Yüksek - Dekoratör G. S. A
D. Deniz Y o l l a r ı Boğaziçi
seferlerini
H a y r i y e ' d e n devir aldıktan sonra, iskelelerde
Şirketi geniş
bir o n a r m a v e y e n i l e m e hareketine başlamıştır. D ö r t b e ş yıldaııberi B o ğ a z d a bir ç o k iskeleler tamir edildiği gibi. bir ç o k küçük v e güzel yeni iskelenin yapıldığına şahit o l d u k . Bilhassa A n a d o l u sahilinde, V a n i k ö y , Kandilli v e Kücüksu iskeleleri b u köylerin küçüklüğü
ile mütenasip ahşap v e zarif birer istasyon
teşkil ediyorlar. Bu sayıda Deniz Y o l l a r ı f e n heyetind e n Ö m e r A k b a ş ' ı n projesini tanzim ettiği Küçüksu plâj iskelesini sahifalarımıza geçiriyoruz. A h ş a p kazıklarla kurulmuş olan iskelenin üzeri-
Yeni Küçüksu plâjı iskelesi
ne, yine ahşaptan bilet m e m u r u odası, bir b e k l e m e
lan bu iskele, bulunduğu yeri süsleyen v e b ü y ü k bir
salonu v e çıkış sundurmasından ibaret olarak,
m a d d î külfete s e b e b o l m a y a n mâkul bir eser olmuş-
gayet
ölçülü nisbetlerle asgarî ihtiyaca g ö r e tertiplenmiş o -
tur.
Zürich' de küçük 'bir okul binası Mimar
: Fritz METZGER B. S. A.
•ansa' -j Gaussa İ S V İ Ç R E ' D E .
O K U L
oocıonoüa
craonot»
B İ N A L A R I s D as W e r k » d e n
S o n yıllarda İsviçre okul binalarını
yenileştir-
m e k l e meşguldur. Okulların şehir v e kasabalarda şehircilik b a k ı m ı n d a n yerleri incelendiği gibi, yapıları da, p e d a g o j i k cihetlerden ıslah edilmektedir. Bu mesele ile İsviçre'nin her tarafından uğraşılmaktadır. Bilhassa < G e n e v e » d e bir k o m i s y o n e t ü d ler ile meşguldür. Bu sahifalarda,
okuyucularımıza
« Z ü r i c h » te yapılmış küçük iki okul tipini v e r m e k t e yiz.
4er sınıflı olan b u okulların ayrıca birer açık te-
neffüshaııesi vardıı
Plân v e mimarî itibarile, b u y a -
pılar güzel v e ileri birer örnek teşkil etmektedir.
Vaziyet ve kat plânları
/•v'v-'V
Birleşik Amerika'da :
Aıchitectural Forum'dan. K u z e y A m e r i k a n ı n batı kıyılarında mutedil bir iklimde yapılmış olan v e halen tevsi e d i l m e k t e b u lunan b u yeni okul b o l ışıklı sınıflar esasına
dayan-
maktadır. Okulun ana unSıru sınıftır. Ö ğ r e t m e n v e öğrenciler sabahleyin
doğrudan
d o ğ r u y a antresiz, holsüz v e k o r i d o r s u z sınıfa girerler. Y a n l a r d a n v e üstten b o l ışık alan b u geniş sınıfta b e raberce okullar, oynarlar, resim yaparlar. İyi h a v a larda b a h ç e y e çıkıp ders v e oyunlarına vam
burada de-
ederîeı. İnşa sistemi v e k o n f o r u itibarile m e m l e k e t i m i z -
deki ölçülere g ö r e yüksek bir maliyeti o l m a k l a b e r a b e r b u okullar k o n s e p s i y o n
itibarile son
derecede
iktisadîdh. Hiçbir lüzumsuz piyesi yoktur. B i z d e yan pılan ilk okul binalarında, holler, koridorlar,
Okulun plân ve kesiti
kışlık
«T EK S A S » D A
Ö Ğ R E N C İ
Mimarları :
A P A R T M A N I
Southerland a P a g e
«Ai'clıiteCtııral Record'un» şubat 1948 sayısından
Birleşik A m o r i k a d a ,
T e k s a s şehrinde üniversite
dairelerin girişleri açık bir k o r i d o r üzerindedir.
İki
öğrencileri için yapılan b u apartman iki kişilik birer
katlı olan bu apartmanın zemin katının bir kısmı ö ğ -
o d a d a n ibaret daireleri havidir.
rencilerinin o t o m o b i l l e r i için garaj ~larak
H e r dairenin birer
yapılmış-
ofisi ile helası vardır, İklimin müsait olmasından, bu
tır.
teneffüs yevleri, muhtelif idare odaları, k o n f e r a n s sa-
ileri bir zihniyetle sistem değişikliği y a p m a m ı z g e r e k -
lonları g:b", b ü y ü k kısımlar sınıfların iki, hattâ üç mis-
mektedir. Memleketimizin bir ç o k yerleri b u yeni sis-
li y e r işgel e t m e k t e
teme ç o k müsaittir.
okul inşaatını m u a z z a m bir kül-
fet haline getirmektedir. Okul binalarımızda yeni v e
M im a r İık
N a z a r i y a t ı
!
G A R A J L A R Tiirkçeye çeviren : S. Behllil TOYGAR
(The Architeets Handbook'clan) E v plânlarında
garaj
tertibatına da yer
veril-
fi
melidir. Hattâ orta gelirli halk tabakası arasında b i le o t o m o b i l v e y a
motosiklet
kullananların
sayısı
gittikçe artmakta v e bunun neticesi olarak, halka ait evlerin civarında v e kolaylıkla
faydalanabilecekleri
kapalı yerlere ihtiyaç, duymaktadırlar. ler; hususiyle sepetsiz olanlar;
Motörsiklet-
salon otoları müstes-
na, her lip o t o m o b i l i istiab e d e b i l e c e k mektedir.
1 6 ayak dahilî uzunluk,
eb'adı
ver-
s**
U PL Oft 0 \ / '
bir mesele teşkil et-
mezler. Şskül: 1 en b ü y ü k tipte
(
ö
( P J n l U H Ut» 8. 5 « l ' t H
ı-i
T
7
^
<c
£
>
h" 0
1
I N r
f t 0 Jl K fl 4 T T t N _
\
pLAN
v e en aşağı 8
ayak genişlik v e r m e k elverişlidir. Bu ölçü
rI
tı
al f t
dnflrıvt
Poin >0 M S FnK -...on » i
banklara
yer v e r m e d i ğ i gibi, ancak mahdut miktarda orta b o y bir insanın başı üstüne g e l e c e k rafları ihtiva e d e b i lir. G a r a j a girerken ç a r p m a m a k için z e m i n e dilmiş bir t a k o z faydalıdır. da
tavsiyeye
şayandır.
Bir p e n c e r e
Pencerenin
yapılması
mevkii,
daki binaların yakınlığına tâbi olup,
raptecivarın-
garajın
kapı-
dan m a a d a kısmına ışık v e r e b i l e c e k bir y e r d e o l m a sı lâzımdır. dirde,
Elektrik kullanılması kabil o l d u ğ u
ampıı'
takriben
şekilde gösterilen
tak-
yere
aşılÖzel bir garaıj tipi
malı v e ayrıca fiş d c bulunmalıdır. Dışar. d o ğ r u açılan kapıların iki kanatlı yerine, dört kanatlı olması daha
elverişlidir;
çünkü
açık
iken daha az yer tutarlar. İçeriye d o ğ r u açılan kapıların kanatları, zarurî olarak, dar olmalıdır. d ü z olan garajların ö n ü ; su toplanmasına mak için meyilli Büyük
Zemini
manî
ol-
fasadın
rak yapılan
garajkıida,
imkân verdiği
haller-
d e ; garaj, evle birlikte yapılmış olabilir. Bu takdir-
ihtiyaç halinde, garajın
üs-
tünü ç ı k m a k suretiyle fazla yatak odası için yer temin edilmiş olur. Bununla b e r a b e r ,
olmalıdır.
evlerde;
ediyorsa, garajın e v e ç o k yakın v e tercihan antre civarında bulunması tavsiye edilir. Binaya bitişik ola-
bu hallerde,
bir d ö ş e m e v e eğer mümkünse,
ateşe
benzin
mukavim dumanına
dayanıklı m a l z e m e kullanmak lâzımdır. Şayet garaj, evin duvarları içinde yapılmış ise, bir ç o k m a h a l l e r d e
d e : garaj e v d e n ayrı bir yapı, evin bir kısmını teş-
doğrudan doğruya geçide müsaade
kil e d e c e k şekilde
fakat asıl e v ile garaj arasında vantilâsyona tâbi tu-
pılabilir.
ve
yahut e v e bitişik olarak y a -
Ş o f ö r kullanılıyorsa;
hususiyle garajın
üs-
edilmemektedir;
tulmuş bir aralık b ı r a k m a k m ü m k ü n d ü r . H e r h a l d e
tünden istifade edildiği hallerde; garajın e v d e n ayrı
benzin
bir y e r d e b u l u n m a n ;
tedbirler aljnmalıd?ı. E v d e n ayrı olarak, fakat bina-
umumiyetle
rastlandığı
fakat
orta gelirli
gibi, o t o m o b i l i
tabakada
sahibi
idare
deposundan
çıkacak y a n g m a
karşı
koyacak
ya yakın yapılan garajların damları yangının yayıl-
masını g e c i k t i r e c e k
şekilde yapılmalıdır.
zin v e d u m a n k o k u s u n u
Ağır
dışarı a t m a k için
ben-
Küçük
evler
v e hususiyle
cepheleri
dar
olan
yüksek
b i n a l a r için g a r a j l a r ; evlerin u m u m î p l â n l a r i y l e ilgili
s e v i y e d e k i v a n t i l â s y o n d a n m a a d a aşağı s e v i y e d e v a n -
o l a r a k ; y e r yer, gurup h a l i n d e inşa e d i l m i ş olabilirler.
tilâsyon d a
Bu suretle o t o m o b i l l e r , sahiplerinin e v l e r i n d e n
uzak
olmayan
gibi;
bulunmalıdır.
Ş e k i l : 2 e v l e r l e birlikte garajların kilerini g ö s t e r m e k t e d i r .
tipik
mev-
Ş e k i l d e n d e anlaşılacağı
bi, e ğ e r e v v e g a r a j , f a s a d ı n b ü t ü n genişliğini ediyor;
v e g a r a j e v l e ayni fasat ü z e r i n d e
gi-
işgal
bulunu-
y o r s a arka k a p ı y a g e ç i t y o k t u r . Bu s e b e p l e ev, g a r a j ve y o l u n m ü ş t e r e k genişliklerine m ü s a v i ıemin etmek icab eder. nativler,
evin
içinden veya
bulunmadığı hallerde,
Şekil: telif
tipini
alter-
garajdan
garajı arka
3 gıırup h â l i n d e k i
a -
E s o t
oldu-
ğu t a k d i r d e ,
vere-
arka k a p ı y a k â f i d e r e c e d e g e ç i t
olur.
garajların
«A»
iki
diyagramı
! ^LTtuur ; t | o o THÖ I ı »ı - t
fiadile yapılır. umumiyetle
önünde,
biı
yeri b u l u n m a s ı z a r u r î d i r ; f a k a t y e r müsait
t
yıkama
—f
ve kapı-
lar k â f i ise, y ı k a m a yeri garajın a r k a s ı n d a v e g ö z ö n ü n d e n u z a k ç a bir m e v k i d e bulunabilir.
Beton
t.
1
b i l m e k için g a r a j ı arka d u v a r ı n gerisine a l m a k m a k Garajların,
muh-
bunları
...J
dosu.
F ' PUNT 110 DİL G< &,\!UGES
bah-
çenin gerisine a l m a k ; v e y a k a p ı arka d u v a r d a
garaja çekilmiş olacakları
göstermektedir.
fasat
Noktalarla gösterilen
arka b a h ç e y e
b a ş k a geçit
bir
bir y e r d e ,
garajların e v l e r l e irtibatı d a temin e d i l m i ş
l]
dö-
şenmiş y ı k a m a yeri en az 8 X 1 6 a y a k ö l ç ü s ü n d e b u lunmalıdır.
A r a b a n ı n altını y ı k a y a b i l m e k
d ö ş e l i sahanın ortası y i n e b e t o n etmelidir.
Su
tesisatının
soğuk
bir
için
beton
çukuru
ihtiva
havada
donmaması
için garajın i ç i n d e b u l u n m a s ı v e bir lâstik b o r u kullanılması k o l a y l ı k temin e d e r . G a r a j a giriş y o l u n u n genişliği
7.5 a y a k t a n aşağı
Orta büyüklükte
düşmemelidir.
bir o t o m o b i l i n ,
giriş
yoluna
ı ı a z a ı a n , d ö n ü ş nısıf kutru 2 0 a y a k o l d u ğ u n d a n mahallerde
düz
pasajlar
önüne geçebilmek
şarttır.
Şekil : 2
Mütemadi
dar
tamirin
cadde
üzerine
almış;
«B»
diyagramı
k e n d i hususî g h i ş v e çıkış pasajları sahaya
çekmiştir.
eb'adı
d e k i gibi o i m a l ı f a k a t y ı k a m a yeri, düşmemelidir.
caddeye
b u l u n a n bir iç
Bu garajların
giriş v e çıkış i m k â n ı v e r m e k için,
ise
Şekil: 1
garaja
kolayca
18 a y a k t a n
aşağı
B e ş v e altıdan f a z l a g a r a j bir sırada
için g a r a j a g i d e n p a s a j ı n iyi
ya-
b u l u n d u ğ u t a k d i r d e giriş y o l u c e p h e d e d e d e v a m et-
p ı l m ı ş o l m a s ı su akıntısını t e m i n e d e n kanallara
ih-
meli v e h e r iki k ö ş e d e
titmam edilmiş olması
lâzımdır.
«B»
diyagramında
genişlik 10 a y a k
ç o k s a , giriş v e çıkış için muhtelif faydalıdır.
olmalıdır.
gösterildiği gibi garajların
Giriş y o l u
yollar
10 a y a k t a n aşağı
adedi
bulunması düşmemeli-
d i r : fakat o t o m o b i l l e r g a r a j b l o k u ı ı a g i r m e k v e ç ı k m a k için ayni y o l u k u l l a n ı y o r s a b u genişlik en az 1 6 ayak o l m a l ı d ı r .
Bu y o l u n u z u n l u ğ u
ana
caddeden
1 0 0 ayak içerde, ise y i n e 1 6 a y a k genişlik
bırakmak
lâzımdır. G a r a j l a r ; iç sahanın her iki tarafına dizilmiş ise giriş y o l u n u n genişliği 2 0 a y a k t a n aşağı
düşmemeli-
dir. « B •> lipi u m u m i y e t l e c a d d e l e r e karşı k a p a l ı bulunduğundan
bir
üstünlük
göstermektedir.
Su
ihti-
y a c ı için k o l a y l ı k l a r b u l u n m a s ı , Ön sahanın d ö ş e n m i ş
B • G A P. A G E i OH INTER.NAL PL0T5
olması
v e akıntısına g e r e k e n
ihtimamın
gösterilme-
si d e ayrıca arzu edilir. Sakil 3
( D e v a m edecek)
Ş e h i r c i
İlki
K I R I K K A L E
Ş E H R İ
Y. Mimar NEZİHE ve Pertev TANER
Kesin inıar plânı izah notu Şehrin c o ğ r a f i vaziyeti:
hası ilâv<i etmekteyiz. Bu suretle imar plânı hali hazır saha ile b e r a b e r 196 hektar tutmaktadır.
A n k a r a vilâyetine bağlı Kırıkkale kazası 4 4 , 2 2 6 arz v e 3 7 , 2 1 0 tul dereceleri arasında bulunmaktadır. Kasabanın kuzey, g ü n e y v e d o ğ u tarafları 1 2 0 0 metre
yüksekliğindeki
tepelerle
ve şehrin civarında
Özdere
a —
Kayseriye g i d e n y o l ;
çevrilmiştir.
b —
A n k a r a y a giden
c —
K e s k i n ' e giden y o l ;
kurul-
ismi ile bir d e r e
akmaktadır. K a s a b a A n k a r a - S i v a s d e m i r y o l u üzerind e bulunmakta v e şose ile A n k a r a ' y a
ve
Keskine
bağlanmaktadır. Şehirdeki nüfus artışı, senelere g ö r e
Bu y o l l a r d a n A n k a r a - Kayseri
aşağıdaki
11,804 14,423
14,5 metre olarak
gösterilmiştir.
den geçmesi d e y o l a ayrıca bir ö n e m
vermektedir. belediye
m e y d a n ı civarında ikiye ayrılarak A n k a r a - Kayseri şoseleri ile birleştirilmiştir. İmâr plânında bu üç y o l
Şehıin halihazırdaki meskûn kısmı 63 hektardır. Nüfusun artmasına fabrikaların kurulması
şehrin
fik önemi nazarı itibare alınarak şehir dahilindeki kıs-
Keskin kasabası tarafından gelen y o l ,
4,599
1945
şosesi
Bu y o l u n hükümet v e d e m i r y o l u istasyonunun ö n ü n -
vaziyettedir1940
yol;
m e r k e z i n d e n g e ç m e k t e d i r . Bu y o l u n istikbaldeki tramı imar plânında
Şehrin nüfus v e mesaha v a z i y e t i :
1935
Kırıkkale şehri üç ana yolla harice bağlanmıştır.
8 0 0 ilâ
K a s a b a Kızılırmak nehrine 4 K m . m e s a f e d e muş
Şehrin ana yolları:
âmil
ol-
muştur. K u s k k a l e d e nüfusun senelere g ö r e bu d e r e c e sür'atle arlişı normalin f e v k i n d e d i r v e Türkiyenin diğer şehirlerindeki nüfus artışı ile kabili kıyas değildir. İstikbalde kasabanın nüfusunun artışı d o ğ r u d a n d o ğ ruya yeni kurulacak fabrikalara tabi şehrin 5 0 sene soraki nüfusunu m ü r e k k e p faizle sarih olarak tahmin e t m e k bir az güç o l a c a ğ ı n d a n şimdilik imar plânında halihazırın iki misli olan i 33 hektarlık bir inkişaf sa-
birinci d e r e c e olarak alınmıştır. ikinci d e r e c e y o l l a r : Fabrika amelelerinin fabrikalara gidiş geliş y o l ları şehir dahilinde özel bir hususiyet aynı z a m a n d a birinci d e r e c e d e yolların
taşımakta v e yükünü ha-
fifletmekledir. Bu b a k ı m d a n p l â n d a g ö r ü l d ü ğ ü v e ç hile b u yollar ikinci d e r e c e y o l olarak belirtilmiştir. Üçüncü d e r e c e y o l l a r : Bu yollar inkişaf sahasında adalar
arasındaki
yollardır. Bunlar açılırlarken her kartiyenin
önemi
Kırıkkalenin umumî görünüşü.
güneş v e rüzgâr vaziyeti v e arazinin meyli nazarı itibare alınmıştır. Bu y o l l a r d a n b e ş k a k a s a b a d a yeşil yollar d a düşünülmüştür. Şehrin
Belediye meydanları:
b
—
Cumhuriyet Belediye
meydanı:
Bugünkü b e l e d i y e binasının karşısında haftalık
Şehirde iki ö n e m l i m e y d a n a —
rılmıştlr. Z e m i n i p a r k e taşla döşenirse bu m e y d a n millî b a y r a m l a r ı m ı z d a mühim bîr ihtiyacı karşılamış olacaktıi'.
emtia p a z a t m ı n kurulduğu
vardır:
meydandır.
dört tarafı kapalı o l d u ğ u n d a n t a m a m e n
meydanı;
Meydanın bir
mekân
teşkil etmektedir. Kasabanın haftalık pazarı burada
meydanı;
kurulduğundan zeminin p a r k e taş ile d ö ş e n m e s i dü-
Cıımhuıiyet m e y d a n ı : H ü k ü m e t binası inşa edilirken resmî
günlerde
yapılacak merasimler için binanın ö n ü n d e bir m e y dan düşünülmemiştir. Bu d e f a yapılan imar plânında bu eksiklik nazarı itibare alınarak, resmî toplantılara en uygun ver m e v c u t ilk v e orta okulların ö n ü n d e k i
şünülmüştür. A n a yollar b u m e y d a n d a n
geçtiğinden
burasını şehrin nüvesi olarak kabul e t m e k lâzımdır. O n u n için b e l e d i y e binası, hâl v e c a m i b u m e y d a n ı n etrafına konulmuştur. Bölgeler:
b o ş saha cumhuriyet m e y d a n ı olarak tanzim edilmiş-
Bu günkü m e v c u t ikamet bölgesini iki kısma a-
tir. Bu m e y d a n ı n ihatası için batı tarafa bir resmî b i -
yırabiliriz. Bunlardaı, birincisi, fabrikalar kurulduğu
na yapılırsa m e y d e n ,
okullar, hükümet v e postane
z a m a n fabrika müstahdemleri için plânla inşa edilmiş
binaları v e b u yeni yapılacak resmî bina ile ihata e-
ikamet bölgesidir ki, b u kısım yeni imar plânında a y -
dilmiş olacaktır. M e r a s i m l e r d e sükûnetin ihlâl
nen m u h a b ı z a edilmiş v e hiç bir o n a r m a y a tabi tutul-
edil-
memesi içııı m e y d a n ı n yollara gelen ciheti ağaçlandı-
mamıştır.
tîasabanm idare binalarının görünüşü
ikinci kısım ikamet b ö l g e s i şehrin nüvesini teşkil eden kısımdır. Kırıkkale'nin
müstakbel
inkişafı
göz
ö n ü n d e tutularak burada icap e d e n onarmalar yapıl-
b —
Haricî küçük sanayi: Bu mıntakada ateş-
'e çalışan sanat erbabı bulunur. Demirciler,
bakırcı-
lar, nalbantlar, kalaycılar ateşle çalıştıklarından şeh-
mıştır. imar plânı 50 sene için yapıldığından b u r a d a -
rin h a v a s ı n b o z m a k t a v e z a m a n z a m a n yangın çık-
ki onarmalar zamanla
masına s e b e p olmaktadırlar. Bu düşüncelere binaen,
tamamlanacaktır.
Y e n i ikamet v e inkişaf sahası şehrin doğusuna, batısına v e k u z e y d e k i
tatlı meyilli sırtlara alınmış-
tır. Arazinin m e y l i n d e n istifade edilerek yeni yollara
açılan bu
1 :1 0 0 0 mikyaslı plânlarda bina kütlele-
ri d e konu'muştur. Çarşı b ö i g c ' i birinci v e ikinci d e r e c e yollar üzerinde tevsi edilmiş ayrıca
yeni inkişaf
sahalarının
merkezi kısımlarında müteaddit dükkân yerleri g ö s t e rilmiştir.
imar plânında
şehrin g ü n e y i n d e bunlar için bir yer
ayrılmıştır. Hanlar: Kırıkkale en fazla harice A n k a r a v e Keskin şoseleri ile bağlıdır.
O n u n için bu yolların şehre giriş
noktalarına birer han yeri ayrılmış v e bunların karşısına da semerciler, eğerciler, tuzcular v.s. için bir kaç dükkânla birer ç e ş m e m e y d a n ı
gösterilmiştir.
Pazarlar:
R e s m î binalar: K ı r ı k k a l e ' d e halen m e v c u t hükümet binası ve bunun y a n ı n d a yeni inşa e d i l m e k t e olan P . T . T . binası vardır. Bunlar esaslı şekilde inşa edildiğinden, o l dukları y e r d e bırakılmış v e bunların yanında inhisarlar, Banka v e diğer resmî binalar için yer ayrılmıştır. Okullar:
H a y v a n , o d ı ı n - k ö m ü r v e zahire
pazarları için
şehrin d o ğ u kısmında yer ayrılmış, haftalık emtia p a zarı için d e b e l e d i y e meydanının tanziroi
düşünül-
müştür. Park ve yeşillikler: T r e n istasyonu karşısındaki m e v c u t park yerin-
K ı ı ı k k a l e ' d e bir ilk v c bir d e orta okul o l m a k
d e bırakılmış, b u n d a n başka şehirdeki
selyatakları
üzere iki okul vardır. Bu binalar okul olarak inşa e -
v e civarı ağaçlandırılarak yeşillik olarak istifade et-
diklerinden
m e k için p l â n d a g ö r ü l d ü ğ ü veçhile tanzim edilmiştir.
imar plânında
aynen m u h a f a z a
miş, fakat bu okul b u günkü d u r u m d a ihtiyaçlarım karşılayamadıklarından
edil-
bile şehrin
yeni imar plâ-
nında her 8 0 0 ilâ 1 0 0 0 m e t r e d e bir okul yeri ayrılmıştır.
D a h i l d e küçük sanayi:
m a y a n sanat erbabı için ayrılmış
Halen k a s a b a d a m a k s a d a
uygun bir
şekilde
tanzim edilmiş ç o c u k bahçesi m e v c u t değildir. Y e n i imar plânında uygun yerlere ç o c u k bahçeleri k o n u l -
K ü ç ü k sanayi: a —
Çocuk bahçeleri:
muştur. A t e ş l e meşgul o l olan
mıntakadır.
Spor
alanı:
Burada ayakkabıcılar, terziler, marangozlar, v.s. gi-
K ı r ı k k a l e ' d e fabrika tesislerine ait bir spor ala-
bi küçük san'at erbabı yer almaktadır. Bunlar imar
nı mevcuttur, bununla b e r a b e r halk v e okullar için
plânında ça»şı kısmında oldukları y e r d e bırakılmıştır.
ayrıca bir s p o r alanı tanzim edilmiştir.
M İ M A R
V E
M Ü H E N D İ S
D Â V A S I
İ Ş B İ R L İ Ğ İ
V E
V A Z İ F E L E R İ
Yazan : Aııdre BOLL Tereüme eden : Y, Mimar Halûk TOGAY
Biııa m e v z u u n d a , 1c sarfı ııazar edersek,
büyük sanayiden
tamamiy-
bu vazifeyi kimin
deruhte
e d e c e ğ i suali varit olmaktadır. S a d e c e bina işlerinde çalışan a n ' a n e v î topluluk
mu?
Bu tahakkuku imkânsız bir düşüncedir... A n ' a n e v î inşaat mesleği topluluğu senelik
me-
saî v e n o r m a l vazifeler esası üzerine teşkilatlandırılmıştır. O n senelik çalışma buhranı, b u topluluğu takatten düşürmüş, mevcudiyetlerin telefine s e b e p olmuştur. Bugün, tesadüfün o t o r i t e y e tevdi ettiği p r o g r a m hudutsuz v c b e k l e n i l m e y e n bir vüs'attedir. Bina inşa mesleği topluluğu yalnız başına, b u h a c i m d e k i çalışmaları ssğlıyacak
d u r u m d a değildir.
Bu suretle
y a r d ı m c ı bir v e r i m kudretinden, hattâ büyük sanayid e n f a y d a l a n m a k zarureti husûle gelmektedir. Bir taraftan mimarların
meslekî
b ö y l e bir sergüzeşte hazırlanmamışken,
toplulukları diğer
tan kendi çerçevele]'! içinde b ü y ü k sanayi d e
tarafböyle
bir p r o b l e m i n v a z e d i l e c e ğ i n d e n bihaberdir. Biiyiik s a n a y i d e bu p r o b l e m vaz edildiği andan itibaren bir h a m l e d e , mucitler zuhur e d e c e k ,
müna-
gerçekleştirebilmek için zarurî bir esas olarak, yeni bir müşterek nizam hazırlamayı icbar ettirmektedir.
sebetler kurulacak, ilk nümuneler yaratılacak, tashih
Bu müşterek nizam (statü) ne olabilir?
v e tecrübe edilecek v e seri halinde imâline karar v e -
Bu st?.tü başlıca iki esas taksimata
rilecektir. Mimarinin inş?. edilen p r o g r a m l a r d a k i
imtizaç-
sızlık, kır v e şehir nizamlarında hüküm süren
inti-
zamsızlık ile uyuşmuş o l d u ğ u sırada, muhakkak surette yaratıcı k u v v e t l e r d e n
uğramakta-
dır :
faydalanması
mevzuba-
histir.
a ) P ' â n teknisyenleri: şehircilik, mimarlar, m ü hendisler. m e t r ö r l e r . . . b)
Fiilî inşaatçılar: müteahhitler, ustalar, a m e -
leler. .. Bütün inşa edilen bina, h e m insan şuurunun bir
değildir.
aksi v e h e m d e m a l z e m e n i n m u k a v e m e t v e m u v a z e n e -
Uzun z a m a n d a n b e ı i seri halinde hazırlanan inşaat un-
tinin bir ifadesidir; bütün inşa mevzuları namütenahi
Z a t e n bu saha mimarlar için y a b a n c ı
surları, normlaştırılmış tuğla v e karolar, kapı, p e n c e -
değişik münasebetlerle insanı tanıma bilgisi ile m a l -
r e . . . v.s. binaları tertiplemek için kullanmaktadırlar.
z e m e bilgisi - mimar v e mühendis - y a r d ı m ı n d a n f a y -
Bununla b e r a b e r bugünün ihtiyaçlarına a z ç o k uygun
dalanır. Bu iki fiil, insanların, çalışmalarının, müesse-
bir şekilde gerek plân teknisyenleri v e gerekse inşa-
selerinin v e fikirlerinin barmaklariyle fazla olarak ta
atçılar müşterek bir nizam (statü) la hareket e t m e -
münasebetlerini tetnin eden, seyrüseferle
mişlerdir. Bugünkü d u r u m inşaatçıları,
Yani, beşerî faaliyetlerin büyük bir kısmı bağlı o l d u -
vazifelerini
alâkalıdır.
ğu inşaat hey'eti umumiyesi üzerinde tesir icra e t m e k -
bilgisinden faydalanırsa, işin icrası tatbik sahasına çı-
tedir.
k a r m a d a iştiraki olar: bütün unsurları sürükliyecektir. Fikir barınakları:
mabet,
kütüphane,
tiyatro,
Müessese barınakları: Belediye, vilâyet,
sendi-
ka v e mesıekî teşkilât merkezleri, hükümet m a k a m l a -
k a d a r ehemmiyetli
İnsan barınakları:
İkametgâhlar,
olan
bunların teçhiz edilmesi v e binaları birbirine bağlıyan yollara kadar çeşitli kollara ayrlur. Bu inşaatlarda, h e m m a d d e l e r i çıkaran
rı v . s . . , .
amele-
ii-
lerden, çalışma guruplarının en ince eşyalarını imâl
fabri-
zelliğin ifadesi irakânlariyle nasiplendirecek olan ar-
okullar,
e d e n zanaatkarlardan, eserin h e y ' e t i umumiyesini gü-
nıversıtele 1 . V.s Çalışma barınakları:
Bürolar, atölyeler,
tist* e (ressam v e heykeltraş) kadar şualanan bir fa-
kalar, imalâthaneler v.s Seyrüsefer:
Bütün inşaatlar; ikametgâh, m ü e s s e s e . . . v.s. sahalarından, bir d e r e c e y e
müze, konser salonu v . s . . . .
Kara, deniz v e hava yollarıdır.
Zarurî ihtiyaçların d o ğ u r d u ğ u b u geniş p r o g r a m artık tek bir zihin hâkimiyetinden sıyrılır. Bu muhtelif kısımların herbirinde, san'at v e teknik v a h d e t içinde birbirinden ayrılmaz bir şekilde birleşmiştir.
Fa-
aliyet mevzubahistir. Bu gerçekleştirici v a z i f e y e m ü teahhit, atölye v e imalâthane personeli, ustalar karışacaktır. Müteahhit iyi inşa, mühlet, hetlerini g ö z e t e r e k
fiyat ucuzluğu ci-
plânların inşa ile gerçekleştirme
kat b u iki kıymetin miktarı mütehavvildir. Bazan ta-
mes'uliyetını taşıyandır. Şantiye, atölye v e imalâtha-
m a m i y l e icat v e san'atten b a z a n d a t o p y e k û n hesap-
ne personeli ,ustabaşı, usta, a m e l e gibi bir meratip sil-
tan faydalanabilir.
silesi takip e d e n ekiplerdir.
Z e k â l a r ı n v e kabiliyetlerin yapılışı değişiktir, bazıları plâstiğin
Kontrolörler;
şantiye
namütenahî
sürveyanlan v e tetkik memurlarıdır. Ustalar umumi-
v e ahenk nizamının en
yetle yapının icrasın; üzerlerine alaıı, v e inşaatta bazı
âsil menselerine e h e m m i y e t verirken, diğerleri
mal-
kısımların idıaklerine terk edilen kimselerdir. Bunlar
z e m e bünyesinin değişik inceliklerine e h e m m i y e t v e -
bazan biitün icra imkânlarım kullandıktan el e m e ğ i
rir. Hisleri v e zekâları m e v z u b a h i s olan esere göre,
kadar makinalarda d a çalıştıktan sonra, gerçekleştir-
istifade e d e b i l m e
meyi sağlarlar.
imkânları nisbetinde
ahenkleştire-
rek seferber etmeli v e b ö y l e c e başarılacak vazifenin tahakkuku sırasında kabiliyetlerin tayini ifa edilmelidir.
Dernek inşa san'atı, meslekleri meratip sırasına g ö r e dizilen b i r ç o k tatbikatçı ile işbirliği
eder.
Bu suretle karakterlerin, istiapların, enerjilerin, B ö y l e c e inşaatçının takip e d e c e ğ i
yol
vüs ati v e v a h d e t i y l e , sırf mimar ile sırf
bütün
mühendis
faaliyeti arasında tertiplenir, bu iki h a d nokta
zaten
fikir spekülâsyonları dahilinde birleşirler. A n t i k i t e d e n yakın zamanlara kadar, tatbikî h e sabın makina v e verimlerinde b i r d e n b i r e kullanılmalından ö n c e inşaatçı ancak şahıs olabilirdi.
Bunun
ç o ğ u n l u ğ u n kendisini ezmediği, zarar v e r m e d i ğ i
me-
selelere h â k i m olması m ü m k ü n d ü . H e y ' e t i u m u m i y e yi basit tekniklerle idare e d e b i l i y o r d u . Bu suretle b a zı b ü y ü k zekâlar, kabiliyet v e yaratma
kudretlerini
ç o k yükseklere çıkartmışlardır. Bunlar bütün
mesu-
liyeti deruhte edebilirlerdi. Fakat makina medeniyeti her.şeyi değiştirmemiş midir?
Yapı san'atı tarihindeki bu yeni durum karşısında. mimar ve mühendis sahaları tespit edilmelidiıki, vazifelerin adilâne taksimi ile mes'uliyet, kaybolan gerçeklieini ve elzem kudretini tekrar bulabilsin. Bir insan a n c a k vâkıf o l d u ğ u bir husus üzerinde
kabiliyetlerin, mizaçların hey'eti u m u m i y e s i n d e n f a y d a l a n m a k kabil gibi g ö r ü n m e k t e d i r . Bu s e ç m e ameliyesi nasıl v ü c û d e
getirilecektir?
H e n ü z gençken, reşit olup şahsî
düşüncelerin
başladığı, istidadın t e b e y y ü n ettiği yaşta, birbirini takip eden hamleler halinde, imkânlarının idrakini ele alarak kendini yetiştirmeğe başlamalıdır. Bu yaştan itibaren m a l z e m e ağırlık, nesiç
ve
kendisine has hususiyetiyle g e n ç ustaların ellerine tevdi edilecektir. Bazıları h e m e n harekete d o ğ r u , vetlerin verimine, d i n a m i ğ e temayül
kuv-
edeceklerdir:
Makinacılnr, diğerleri insanın daha yakın ihtiyaçlarına c e v a p v e r m e k üzere, inşa edilene, bağlıyana, kurulana temayül e d e c e k l e r d i r . Bir kerre cihetleri t e b e y y ü n ettikten sonra m a l z e m e n i n menşeine g ö r e vasıtalarını derinleştireceklerdiı.
Burada d a guruplar
teşekkül
edecektir. A ğ ı r v e kudretli şeyleri kullanmayı s e v e n ler, elâstik v e narın şeyleri tercih e d e n l e r ; bir tarafta dülgerler, diğer tarafta ahşap v e d e m i r işçileri.
mes'uliyetli m e v k i y e düşebilir. Mes'uliyetlerin taksi-
Başka bîr gurup d a h a husule gelecektir. T e ş k i -
mi ancak tek bir şahsiyetin himayesinde tatbik edile-
lâtlandırmayı sevenler, işleri kül haline getirenler, in-
bilir. Bu şahıs b u n d a n b ö y l e eserin sahibidir.
şa etmeği arzulıyanlar. inşaatçılar gurubu. Fakat b u -
Eğer y u k a r d a zikredilen prensip d o ğ r u
olarak
rada bile z e v k l e r ayrılır; m a l z e m e kuvvetlerine has-
kabul edilirse, yani bütün inşaatlar namütenahî d e ğ i -
sas olanlar: M ü h e n d i s l e r : v e beşerî hassasiyetin aksi-
şik münasebetlerle, insanı tanıma bilgisi v e m a l z e m e
ni bulduğu, inşaatlarda beşerî zevkin incelik v e müte-
nevviliğini v.s, kaydettirdiler, vaziyetleri okumasını,
nı da ihtısaslaştıracak v e kabiliyetlerin
düzenlemeyi,
ğiyle tam bir ahenk kuracaktır:
şekillendirmeyi,
kararlaştırmayı,
ku-
m a n d a etmeyi bilen mimarlar. Bundan başka mimar-
—
ların hususi kabiliyetleri vardır. Plâstik hâdiseleri idrak etme, lirizm v e şiir duygusu, mülâhaza d o ğ r u l u v a z e n e v e ahenk nizamının y o r u l m a k b i l m e z takibine
—
husule
gelir. En akîî p l â n d a n en lirik plâna kadar
değişen
— —
Çalışma mahallerini,
bilir. Bu inşa edilecek mevzulara g ö r e tetkiktir.
Bu
dâvanın Oltasında insan barınakları, bir y a n d a
mü-
atölyeler,
—
İnşaatın m o d e r n iktisadiyatı, eskisiyle m u k a y e se e d i l e m e z . D a h a yakın bir m a z i d e , mimar v e y a inşaatçı mesleği aynı istidadın içinde karışıyordu.
Böy-
le bir v a h d e t b u n d a n b ö y l e imkânsızdır, İnsan z e k â sı ç o k sayıdaki teknikler içinde hudutlarına rast gelmektedir. Artık ihtisasın ö n ü n d e b o y u n e ğ m e k gerekmekledir. (mühendislik)
nor-
mal olarak sınıflandığı halde, mimarî sahasında karışıklıklara maruz kalmaktadır. Mimar tek başına, m o d e r n bir binada birleşmiş olan muhtelif tekniklere hâkim olamaz. Eğer tercih v e karar mimara verilirse, ancak h a k e m olarak arab u şekilde mimar e-
serin sahibidir.
Kıs:» ikâmet binalarını, deniz v e kara otelleri(şehir seyyahları v e y a turizm
Hususî v e y a u m u m î idareler için bürolar y a p a -
—
Mağazalar y a p a c a k l a r . Müze, tiyatro, konser salonu v e
fonksiyon, bünye
ve
—
Klist, â b i d e v.s
(Mukavemet
he-
v.s.,,.
teknisyenleri). Bu mütehassıslar ekseriya teahhüt firmalarına bağlıdır. Bugünkü teamül b ö y l e d i r v e ç o k
v.s
bina e d e c e k l e r .
M o d t * n hayatın zarurî mütehassıslarını, inşaatçılarını ki*n yetiştirecek? K i m tayin e d e c e k t i r ? Bugün kadar
an'anevî
okullar
d e v a m e d e g e l m e k t e olan eski bir k a i d e d e n alınıyordu.
Bugün
şaatçıların m u k a d d e r a t ı m tehlikeye Diğer taraftan,
mühendis okulları,
dilmiş ehemmiyetli dâvaları bir k ö ş e d e
gerekmektedir.
Mes'uli-
bazan bibırakmakta-
dırlar. Bugün s a d e c e teknikle meşgul olan bu o k u l mukadderatını
tehlikeye
dü-
şürmektedir. Plân teknisyenleri v.s
(şehirci,
mimar,
mühendis
) , plân icraatkârlaıı (müteahhit, usta, işçi, m a -
k i n a c ı ) , okullarda ö ğ r e t m e n , şantiye v e
atölyelerde
usta topluluğu, b ü y ü k inşaatçı işbirliğini teşkil eder. İşbirliği bir tanedir, v e Fransa'nın inşa sahasına kıldırmaktır.
hey'eti- n d e n faydalanması
in-
düşürmektedir.
hakkın ihtisasa dalarak inşa san" atı tarafından v a z e-
fakat israf yolu açtığından da. şefi
ilham
kifayetsiz olan b u okullar,
m ü d a h e l e s î n d e ki vazifesi v a h d e t v e
-mühendisler
an-
inşaatın ır.u:.lak sefi yani eserine hâkim şahıs olarak
kötüdür. S a d e c e ihtilâf d o ğ u r d u ğ u n d a n d o l a y ı değil D e m e k mimarın mes'ul o l d u ğ u vazifelerin
dâvanın
cak bir kısmına temas ediyorlardı, b u şekilde mimar
teşkilât mütehassısları. sapçıları, ses, hava, ışık, emniyet, hıfzıssıhha
sinema inşa
edecekler.
lar d a inşaatçıların
kimlerdir?
seyyahları),
yapacaklar.
caklar. —
nağı ile seyrüsefer rabıtaları bulunur.
olabilmesi için, mütehassıslar hey'eti
müesseseler,
Köprüleri v e o t o m o b i l yollarının bütün tertip-
has^ahaneleri
essese v e fikir barınakları, diğer y a n d a çalışma barı-
Bu mütehassıslar kimlerdir?
spor
Seyrüseferin lüzumlu, gar, istasyon, h a v a garı,
ni
D a v a diğer bir plân üzerinden d e tetkik edile-
Bunlar mütehassıslardır,
(okul,
olacaklar..
lerini yapacaklar. —
hassasiyet v e kabiliyetler.
Diğerleri
meşgul
y o l c u salonu binalarına nezaret e d e c e k l e r .
Bu gurupun içinde dahi b i r ç o k farklar
daki anlaşmazlıkları halleder,
)
imalâthaneler inşa e d e c e k l e r .
sevk e d e n endişe, ıstırap v e ruh zenginliği.
Bu lıusus hesap sahasında
İkâmetgâh v e alâkalı binalarla binaları v.s
ğu, nizam zevki, hakikî bir güzellik düşkünlüğü, m u -
mütenevvili-
ahengi hâkim
Bu m a k a l e 1 9 4 2 yılında D u n o d Kitabevi tarafından neşredilen v e A n d r e Boll'ın y a z m ı ş o l d u ğ u « H a -
yetleriıı b u şekilde tevzii teahhüt edilmiş b i n a d a sa-
bitation M o d e r n e et. U r b a n i s m e » adlı eserin 8 3 - 9 0 in-
d e c e bir emniyet getirmiyecek, fakat mimar istidadı-
ci sahifeleı inden t e r c ü m e edilmiştir.
TANINMIŞ
MESLEKDAŞLARLA
BULUŞMALAR
Yazarı : Prof. Oelsner Türkçeye çeviren : Adnan KOLATAN
Meslek hayatıma ait bir kaç hikâye y a z ı y o r u m .
lâzım geliyordu. N e t i c e d e ne d e r e c e m u v a f f a k o l d u -
Bunlar hiç hatırımdan çıkmamıştır. Belki sizlerden d e
ğunu b i l m i y o r u m . Fakat P o m p e i ' d e k i g ö z c ü l e r mun-
o k u y u p d ü ş ü n c e y c dalanlar bulunur.
tazaman rapor ediyorlardı. Y a m a n bir italyan:
Birincisi ç o k erkidir. T a k r i b e n elli yıl ö n c e biz, Münih Y . M ü h e n d i s Mektebinin son sınıfına yaklaş-
gitti.» d i y e raporuna yazmış. S o n r a d a n
mış bir kaç talebe üstat A u g u s t e Thiersch ile birlik-
yüz kızartıcı metodlarını işittikçe.
te, yukarı B a v y e ı a ' n ı n k ö y evini ç i z m e k için A l p l e r e
fahrî g ö z c ü y ü
gitmiştik.
büyük bir gayret v e dar kafalılıkla y a p ı y o r d u .
F-rederich v o n Thiersch ile A u g u s t e Thi-
ersch iki tuhaf kardeştiler. Tıpkı,
Gerhard
mann ile, kardeşi Kari gibi birbirlerine
Haut-
benzerlerdi.
Bu iki kardeşten biıincisi şatafatlı, gösterişli iri yarı, ikincisi ise fikir v e ruh itibarile dalla asıl, kendilerine
«Sa-
at d ö r d i i ç e y r e k g e ç e , f o n Stredonitz i 0 0 numaraya
hatırladım. V e r i l e n
Gestaponun
Pompei'deki emirleri
bu
nekadar Dün-
y a d a işlerin en bedhahları akilsiz insanlarla yapılan işlerdir. Meşhur Paul
allot ismindeki mimara, sonun-
cu ihalesi yapılmış olan Raiştak binasında idim. O n -
yaklaşıldıkça yükseklikleri daha z i y a d e anlaşılan in-
dan evvelki m i m a r Fritz S c h u m a c h e r idi, V a l l o t b e -
sanlardı. A u g u s t e Thiersch, Merih seyyaresi hakkın-
ni Raiştak başkanlık yapısına götürdü. O z a m a n ç o k
d a değerli tetkikler yapmıştır. Dağlar arasındaki T e -
itibarda olan
gernsec kenarında Post ismindeki l o k a n t a d a oturmuş
görüştük, ihtiyar kont d e d i ki: « B ü y ü k merasim sa-
k a h v e altı y a p ı y o r d u k . Y a ğ m u r sicim gibi y a ğ ı y o r d u .
lonunun t a m a m e n b e y a z olmasını istiyorum,
K o n t Ballestrem ismindeki
başkanla sadece
H a l b u k i , bizim d a h a ne kadar ç o k çizilecek, planla-
biraz yeşil bulunsun 1 Çünkü, biliyorsunuz b e n
nacak işlerimiz vardı.
yım. Birkaç tane d e sarı yaldızlı çizgi kâfidir. Nasıl
Üstat, vekarlı
ve
p e y g a m b e r a n e başını eline
d a y a m ı ş oturuyor, derin derin düşünüyordu.
Acaba
avcı-
b u suret!-; güzel bir şey olacağını tahmin e t m e z misin i z ? , b a y müşavir. O salonu b e n ç i z m e k t e idini. » V a l -
Merihi m i ? H a y ı r ! 4Bu s o ğ u k v e ıslak h a v a d a , b a y -
lot h e m e n c e v a p v e ı d i : « H a y ı r hayır, güzel o l a b i l e -
lar bir ikinci fincan k a h v e daha içseler m i ? » d i y e d ü -
ceğini hiç z a n n e t m e m . W a l l o t
şünüyormuş; Yarabbi! aman yaıabbi
Bu küçük
d o ğ r u bir
a d a m d ı , imparatoru d a daima b ö y l e d o ğ r u y u s ö y l e -
sahne p e k ehemmiyetsiz gibi g ö r ü n ü y o r . Fakat b ö y l e
yerek kızdırırdı.»
bir r a b b a n i düşünüş, son o n senenin
söyledi:
Almonyasındu
özü sözü
Boşkan Ballestrem h i d d e t l e
(••'Fakat b e n ressam
istemiyorum!
sanki artık yer y ü z ü n d e n kalkmıştı. Halbuki, hiç ol-
hepsi terbiyeleri noksan adamlardır.
mazsa üniversite hocalarında bu, kalmalı idi.
şöyle
Onların
S a d e c e çıplak
1900
kadın resmi y a p m a k t a n b a ş k a bir şey b i l m e z l e r . » H a -
yılında bir devle! mükâfatı mahiyetinde olarak İtai-
kikatta kullandığı ise b a ş k a bir kelime idi, v e V e n ü s
y a y a gönderilmiştim. P o m p e i d e d a i m a Sıragüza M ü -
K o l i p i g o s ' u meşhur etmiş bir vücut kısmının ismidir.
zesinin M ü d ü r ü Orsi ile birlikte A l b e r g o
İşte Silezyalı k o c a asilzadenin bilgi seviyesi b u idi.
otelinde otururdum.
del Stolte
i n c e ruhlu, son d e r e c e
bilgili
H a l b u k i esas itibarile hakikaten
bir ad amdı. Bir kaç yıl sonra Maarif Nazırı olmuştu.
sandır. Z a t e n
O sıralarda, B o s k o ı k a l e ' d e muştur, A l m a n
gayet kibar bir in-
E l b e nehrinin d o ğ u s u n d a k i
sahanın
meşhur Freskler
bulun-
vüngelerinin ekseıiyesinin bilgi seviyesi d e ancak b u
İmparatoru bunları 6 0 0 . 0 0 0
marka
kadar yükselmişti. H i n d e n b u r g b ü y ü k bir saffetle teğ-
satın almıştı. İtalya hükümeti b ü y ü k müttefikinin ha-
menlik yaşlarından biri b ü y ü c e k bir kitap o k u m a d ı ğ ı
tırı için, bunların ihracına rıza göstermişti.
nı s ö y l e r d i !
Berlin Müzesi U m u m M ü d ü r ü K e k u l e f o n Stra-
Staj d e v r e m i n son safhasını M a x Hasak ismin-
d o n i t z nakil işini temin için P o m p e i y e geldi. Orsi'nin
deki m ü k e m m e l yapı memurunun yanında geçirdim.
ise b u işe heı ne suretle olursa olsun,
D â h i y a n e konstrüksiyonları ile meşhurdu. O n u n m a -
engel olması
müzesi-
kendisini bir prens gibi yüksek hissetmiştir.
Yüksek
nin inşaatım sevk v e idare ettim. Hasak yaptığı bir
burunlu Pirkheimer gerçi bu vaziyeti bir az
düzelt-
ç o k kilise v e R e i c h b a n k binalarında
mişti, fakat o n u İtalyadaki sanat koruyucuları
iyetinde olarak. Berlindeki Caiser Frederich
tercihen tuğla
olan
kullanmıştır. A l m a n c a b u n a fırınlanmış taş denir. Bir
Mediciler,
papalar, k o l o n n a l a r vesaire ile kat'iyyen
gün b a n a d e d i ki: «Bakınız, Oelsner, fırınlanmış taş
m u k a y e s e d e m e y i n i z - G ü z e l sesiyle birlikte titriyen
bir kaç. bin yıldanberi M e z o p o t a m y a ve eski Mısır d e -
heyecanı b e n d e ç o k derin bir tesir b ı r a k m ı ş t ı . . . S o n -
virlerindenberi değerini ispat etmiştir. T ı p k ı
radan değişti. Y a p t ı ğ ı Yahrhunderthalle
ekmek
binasında
gibi. Hakikaten fırınlanmış taş, bilginin taşıdır.» O sı-
nasional sosyalizmi mimarlık b a k ı m ı n d a n ,
ralarda Hasak hariç o l m a k üzere,
zuhurun-
bir
dan e v v e ! temsil etmiş o l d u ğ u n u keşfetti. İşte o za-
ç o k kiliseler tuğla G o t h i k tarzının lügatlarını v e gra-
mandaııberi, bir giın Pölzig'in b a n a Yahrhulderthalle
merini alıp tatb'k ediyorlardı,
hakkında s ö y l e m i ş o l d u ğ u şu sözü k e n d i m d e
yan yoktu.
Almanyada
fakat ruhunu kavra-
25 sene sonra Flöger ismindeki
mimar
meşhur Chile Haus denilen binayı inşa etti. T u ğ l a yap ı d a tam bir h o k k a b a z hüneri gösterdi. H e r k e s koştu geldi, mimarlıktaki bu marifeti seyretti.
kabul
etmiş b u l u n u y o r u m » şu b e r b a t şeyi g ö r m e y e tahammül e d e m i y o r u m . » M ü s a a d e buyurunuz da kibar bir meslektaşımla vuku bulan bir buluşmadan b a h s e d e l i m , hakat ken-
H a m b u r g ' d a k i Chile H a u s şimdi yarı yıkılmış bîr
disi 3 6 0 sene e v v e l ölmüştür.
1 9 ! 5 senesinin ilkba-
h a l d e bulunsa gerektir, v e seyredenlere herhangi bir
harında ilk d e f a olarak B u d a p e ş t e y e g e l d i m . H a m a m -
h a r a b e karşısında d u y d u ğ u m u z bir acıma hissi v e r -
lardan birini g ö r m e k istiyordum. B e l e d i y e y e ait b u lunan « R u d a f
mektedir. Unutulmuş gibi idi.. H a s a k ' ı n : «fırınlanmış taş,
Füredö»
h a m a m ı m seçtim.
Eski bir
T ü r k hamamıdır. Tesisin ortası k o c a m a n bir k u b b e
vermiş-
yapısı idi, rengârenk camları vardı. - m e m l e k e t i m i z -
tim: « G o e t h e ' n i n Faust'undaki şu sözleri hatırlar mı-
d e bu camlar kırıldıkça yerlerine tek renkli camların
bilginin taşıdır.»
s ö z ü n e karşı ş ö y l e c e v a p
sınız? Eğer bilginin taşı sizde olsaydı,
taş bilginsiz
kalırdı.-> Beni c e v a p s ı z bıraktı. Fakat az sonra b e n d e n çalışma odasındaki k o k u n u n n e r e d e n araştırmamı rica etti. B u l a m a d ı m .
geldiğipi
Nihayet radiatö-
ıün üstünde bir su kabı g ö r d ü m . Y a r ı m Lituanyalı o lan o d a hizmetçisi S i m o n e i t ' d e n o d a n ı n havasını d e ğiştirmeğe mahsus olan b u k a b a suyu n e r e d e n k o y d u ğunu s o r d u m . Biraz endişe ile b a n a bir k o v a gösterdi.
T e m b e l a d a m pis su kullanıyordu.
Buna rağ-
men asıî kabahat H a s a k ' t a idi. T a k r i b e n b u n d a n kırk yıl e v v e l d i . Pölzig, Bresl a v d a A k a d e m i Müdürü b u l u n u y o r d u . Berge. ise Y a hrhunderthalle ismindeki «asrın h o l ü » adı verilen biBir kaç değerli
genç mimar
kendilerini t a m a m e n işe vermiş uğraşıyorlardı. lar arasında, sonradan Frankfurt şehrinin
Bun-
Belediye
inşaat müşaviri olaı, M a y ile yine b ö y l e meşhur olan Schmittheımer d e vardı. Ben Y . M ü h e n d i s
Mektebi
inşaatını idare e d i y o r d u m , v e sonra Breslav şehri b e lediye idaresine geçtim.
yuvarlak
su sathı
üzerinde buğular birikmişti, etrafında iri yarı Macar s u b a v l a n toplanmıştı,
güneş ışığı
vücutlar
üzerin-
d e k u b b e n i n altında oynaşıyor, parlak altın rengi d e metler halinde yanındaki masaj yerlerinin yatmış insanlara d ö k ü l ü y o r d u .
üzerine
Bütün bu
manzara
ü z e r i m d e büyük, adeta efsanevî bir tesir bırakmakta idi. Bu ışığın zaferi idi! Fakat vücutsuz bir ışık d e ğ i l ! İkisi bir arada. Bu hakikî mimarî idi. En asillerin mimarisi îdi, çünkü zamanla bağlı o l m a y a n b ü y ü k - şekil - in mimarisi idi. Derin bir h e y e c a n içinde dışarı
Naturalia non sut turpia
nayı inşa etmekte idi.
takılması haksızlıktıı. - A l t ı n d a
Nürberg'deki
şehir inşaat-
çılığı kongresine Berg ile birlikte iştirak ettik. G e c e yarısında sessiz c a d d e l e r d e
yürüyordum,
çıktığım z a m a n i ç i m d e şu mısralar g e ç i y o r d u : G e c e ananın elinden eski
rütbesi olan kapmağa
yerini • çalışan.
Mâmur ışık! Takat m u v a f f a k o l a m ı y o r , uğraştıkça cisimlere yapışıp
kalıyor.
fışkırıyor, vücutları giizelleştiriyor,
çünkü
Vücutlardan
bir vücut
onun
y o l u n u kesiyor. Bu sözler G ö e t h e ' n i n Faust'unda en yüksek bir akıl eseri olarak durmaktadır. Fakat, şair bunları Mefisto'ya. sövletiyor. Bunun için şeytandan tahriokârlığın negatifini dinliyoruz. « U m a r ı m ki ç o k
sürmiyecektir.
Vücutlarla birlikte m a h f o l u p
gidecektir.»
O zamanlar b u h a m a m ı g ö r d ü ğ ü m vakit, henüz
Berg sabahleyin L o r e n z kilisesini gezmiş,
rönesans
T ü r k i y e hakkında hiç bir şey b i l m i y o r d u m , fakat her
tarzında bir rölief bütün benliğini sarmış.
G e n ç bir
h a l d e Kanuni Süleyman ile b e r a b e r o r a y a gitmiş o l -
kadının, güzel sırtının kurtlar tarafından didiklenerek
duğunu tahmin ettiğim b ü y ü k T ü r k meslekdaşım, ar-
delik deşik edildiğini g ö r m ü ş : «Bakınız, d i y o r d u ; iş-
tık daima minnettar hatıramda kalmıştır. O r a d a g e -
te o parlak d e v i r A l m a n y a d a b ö y l e idi! Dürer bakır
çirdiğim bir saat bana bütün inkişaf senelerimde kin-
üzerine oyırıa resimlerini pazar yerinde bir kaç kuru-
d e n fazla bir şey vermiştir. 1 9 2 4 senesi
şa satıyordu, fakir bir a d a m !
Almanyanın
Fakat sonra İtalyada
A l t o n a şehrinde idim.
başlarında
Hoşlanmadığım
bir z a m a n d ı . S c h u m a c h e r beni teselli etti. H a m b u r g -
bir araya gelip toplanmalarında haset edilecek v a r d ı r !
ta bulunduğu vakit
Birbirlerini
bir sene s a d e c e
seyredeceğini,
mütekabilen
altına girmiyeceğini
v e r m e s i n d e âmil olt,n s e b e p l e r d e n biri d e b u olsa g e -
kararlaştırmış.
mimarisinin şahane
Son
zamanlarda
kendi k e n d i n e
Hollanda
ileriye götürmüşlerdir.
hiç bir soy çizim plânlamıyacağını, hiç bir mes'uliyet
çiçekler
ve
rektir. Berlage Deklere, O u d , D u d o k , W i l s v e saire
bıkkın bir hale gelmiştir. Bir ikindi vakti bizim, A l t o -
gibi başka başka çapta insanların y a n y a n a çalışmala-
nadaki b ö l g e m i z d e Elbe nehri kenarında eski Rithor
rına imkân bırakmıştır, nihayet yapılan şeyleı s a d e c e
birahanesine gidip oturuyor.
tenkit olarak kalmış şahsî düşmanlık halini almamış-
Buna rağmen bir kaç ay sonra
cesareti kırılmış
Kocaman ve
yüzlerce
senelik gürgen ağaçları arasından L l b e görünür. Bir
tır. P ö l z i g H a m b u r g ' a geldiği zaman sonlara d o ğ r u
kısmı görünen bir sahnede imiş gibi d e v cüsseli g e m i -
ekseriya Halali b a r d a otururduk, iyi bir lokaldi,
ge-
ler geçip giderler. Bir gemi nehirden süzülüp gider-
c e yarısına d o ğ r u artık ç o k k o n u ş m a z , sessiz içerdik.
ken yanındaki masîıda bulunan bir b a y a n S - E - T - H - E
Şuııu nasıl buluyorsun dedi. Salonun üzentili zengin
d i y e harfleri okurlar. S c h u m a c h e r Nevv-York'ta d o ğ -
o y m a l ı ahşap mimarisini kast e d i y o r d u
muştur. A l m a n y a d a tahsil etti. Sekiz sene sonra aile
d e d i m » ö y l e ama ahşaptır. A ğ a ç insanlarındır.
si A v r u p a y a oğullarını g ö r m e k üzere geldiler. Sethe
yahut kârgir değil.
ismindeki ayni g e m i ile gelmişlerdi. K e n d i bunu uğur
hoşlanmaz. T a h t a y a yaslanabiliriz. Fena şekillerle b i -
getirecek bir tesadüf saydı. Y e n i d e n cesaret
le yapışmış olsa iyi süslenmiş kârgirden daha iyidir!»
v e anlattığına g ö r e b a n a d a . . .
hepimizin
buldu
önünden
dedi.
« p e k acıklı Taş
V ü c u d u m u z soğuk malzemeden
kere haklı idi. A l m a n y a d a R e i s e n b i r g e deni-
b ö y l e nice. uğurlu gemiler geçerdi, ç o k d e f a gözleri-
len dağlık b ö l g e d e sade, fakat göniile h o ş gelen şa-
mizi açmayız. Bir akşam Berlinde
hane otel v e han binaları vardır. Bunların p e k çoğıı
(W.C.Behrendt'in
Wilmersdorf'de
bizi d a v e t ettiği masada
oturu-
y o r d u k . Davetliler arasında Salvisberg Belling, Taut d a vardı. Y i n e 1 9 2 4 yılı idi ben duvarlara resim asm a k hakkındaki
düşüncelerimi
anlatıyordum.)
c e d e n tayin edilen mimarî bir ç e r ç e v e içinde
Önolma-
d ı k ç a duvarlara resim asmamalıdır. Eski aile resimleri saygı b a k ı m ı n d a n b u n d a n
müstesnadır.
ahşaptır, sıcaktır, sıhhidir, yalnız bir tanesi taştandır, rutubetli duvarlarından sular sızar. 1 9 2 8 senesi Pariste b e y n e l m i l e l şehircilik k o n gresinde S o r b o n d a toplanıyoruz. A y n i z a m a n d a b ü yük bir k.ipalı s a l o n d a t o p l a n m a k t a olan beynelmilel sosyal y a r d ı m kongresine gelmiş olan
bir arkadaşı
g ö r m e ğ e g i d i y o r u m . Bana ç o k tuhaf geldi, salona gi(Grafik
rer girmez iarkettim, b u r a d a her şey başka türlü idi.
haritaya yakışır, iyi yağlı b o y a tablolar galeri tarzın-
Mutadın aksine olarak hatip k o n u ş u y o r , ötekiler bir-
daki özel yerlere konmalıdır.
birlerile görüşüyor, v e y a gazete o k u y o r l a r ve yahutta
O zamanlar daha bu fikir Lanınınamıştı.
Ç o r b a içip kızartma
yerken değerli bir t a b l o y a lokanta çalgısı rolü oynat
uyumakta değildi. H e r k e s dinliyordu. A c a b a buna se-
m a k y a z - k n r . ) Evir. bayanı v e başkaları dehşetli p r o -
b e p ne idi. Kelimeler ne kadar güzel d u y u l u y o r d u . Sa-
testo ettiler. T a u t b i r d e n b i r e ayağa fırladı, bir çatal-
lonun akustiği gayet güzeldi. Bu salon Salle d e Pleyl
la masanın Ş a m atlasından olan örtüsünü
idi. Bu noktanın üzerine düşüp araştırmağa vaktim o l -
delmiye
savaştı.
madı. Fakat bir k a ç ay sonra tekrar Paris'e gittiğim
Ev sahibinin ö d ü kopmuştu.
T a u t çatalın ucu
ile örtüyü d e l m e k üzere iken durdu v e mü?
D u v a r a bir çivi ç a k m a k üzere i d i m !
zaman h e m e n o ı a y a koştum, binanın iskele ile çevril-
(gördünüz
miş o l d u ğ u n u fark ettim. Y a n g ı n binayı h a r a b etmiş-
Halbuki
ti. Asıl bu sefer m e r a k ı m daha z i y a d e arttı. Bu salon
masa örtünüzü k o r u m a k l ı ğ ı m lâzım geliyor. Ö e l s n e r ' -
için tekraı 3 ay sonra Paris'e gittim.
j n t a m a m e n hakkı v a r ! ) D e d i . 1 9 2 7 - 2 8 senelerinde
C h o p i n filimindeki zat o l m a m a k l a b e r a b e r , tıpkı o -
Bay
Pleylin,
Taut ile • birlikte H o l l a n d a ' d a dolaştım.
Hollandalı
nun C h o p i n ' e h a s r e d e c e k vakit bulamayışı gibi b e -
mimarlar ile sabahları L e y d s c h e n
kenarında
nimle meşgul olacak zamanı yoktu, fakat oğlunu ya-
kahvaltı e d i y o r L e y d e ' d e ö y l e y e m e ğ i yiyor akşamla-
nıma kattı. Bu nazik a d a m b a n a babasının b u efsane-
rı R o t h e r d a m d a karar k o y u y o r d u k , o r a d a A v r u p a -
vî akustiği e l d e e d e b i l m e k için ne k a d a r ç o k z a h m e t
mn son z a m a n l a r d a yetiştirdiği mimarların en iyile-
v e para
rinden bili olan O u d b i z e şeref v e r i y o r d u .
î^enç meslekdaşlarımız ışığın ve b e d e n i n optik görü-
Plein
Müşterek
s o f r a m ı z d a n hiç kimse erken kalkıp gitmiyordu,
bu
g ö z e çarpan bir şeydi, şayet birisi b ö y l e yaparsa ö tekiler b u n a itiraz ederlerdi. R ö n e s a n s devrinin F l o ransa'sında
Bramante R a f f a e l , Sangallos,
Peruzi'le-
. rin v a k t i n d e d e her h a l d e b ö y l e imiş, fakat m u h a k kak ki memleketin en iyi mimarlarının
muntazaman
harcadığını
anlattı.
Önümüzdeki
yıllarda
nüşlerine o l d u ğ u kadar iher h a l d e akustik meselelerine d e ehemmiyet verceklerdir.
Işık mimarlığınızın
şekillerini doğurmuştur. Ses onlara ruh verir, Pleyel ismini saygı ile a n ı y o ( D e v a m ı 85 inci s a y f a d a . )
Şehircilik;
İ S T A N B U L
Konferansı
veren : Mimar Prof. Henri Prost
Fransa Akademi üyelerinden Tercüme eden : Zühtü FERAN Belediye Merkez Mütercimi
istanbul Belediyesi Şehircilik Mütehassısı Bay Prost bir kaç ay önce memleketine yaptığı seyahatte Paris'de İstanbul hakkında aşağıdaki şayanı dikkat konferansı vermiştir. Değerli arkadaşımız Bay Zühtü Feran tarafından dilimize çevrilen bu konferansı okuyucularımıza sunuyoruz.
C o ğ r a f i
v a z i y e t — İstanbul, Napoli, v e -
ya M a d ı i t gibi ayııi arz dairesi üzerinde b u l u n m a k -
b i l m e k gavesile Marmara kıyılarında malınız küçük iskân mın!.akaları teessüs etmiştir.
tadır. İskaıi mıntakaları Boğazın güney müntehasında, A n a d o l u Rumeli sahillerinde o l d u ğ u gibi,
Mar-
mara adalarında da inkişaf v e tevessü etmiştir.
Tarihî
m a l û m a t :
M i l â d d a n evvel, V I -
ırcı asırda halihazııdaki Sarayburnu'nda bir Yunaıı Kolonisi teessüs etmişti. Milâdın
Boğazın veçhesi bir nehir mecrasına müşabih o -
1!
inci
asrında
d a :
Ro-
lup, Ki ra D e n i z ile Marmara arasında irtibît'i temin
malılar şehi*' ele geçirerek tahrib etmişler v e onu ye-
etmektecıiı.
niden inşa ederek büyük Sirki ( A t m e y d a n ı ) nı ilâ-
Eski ç o ğ l a r d e .Rumeli ile A n a d o l u yakasının birbıııne bitişik o l d u ğ u zaman,
B o ğ a z bir deprent
toprak k1.5iM.1n yarılmasını intaç etmiştir.
v e etmişlerdir.
neticesi Her sahi-
lin bir çıkıntısı diğer sahilde bir k o y a tekabül etmek-
IV
üncü
asırda
d a :
Kostantin bura-
da imparatorluğun Başkentini tesis ederek büyük sirk civarında:
tedir.
Kraliyet Sarayı Boğazın
uzunluğu
takriben y i r m i / e d i
kilomet-
Forum
redir. En dar yerinde sekiz yüz metre olup, bazı yer-
Sena
lerde d e iicbin ikiyüz m e t r o y u bulmaktadır. M a ı ı n a -
Hamamlar
ra tarafındaki mansap kısmında da iki kilometredir. Boğaza
hâkim
p e k mülebarızdır
olan
yamaçların
yükseklikleri
Rumeli cihetinde bu irtifa yüz met-
V e bir d e büyük Bazilik Kilise gibi hey'eti umumiyesi
itibarile muhteşem
binalar
inşa etmiştir.
leyi geçmektedir.
Şehir m u a z z a m bir şekilde gelişti, İtalya v e Y u -
A n a d o l u yakasında da bu iki tepe zirveleri ıniitekabilen 2 3 0 v e 2 6 0 metreyi bulmaktadır.
nanistan'dan getirilebilen her 11e varsa,
yeni şehrin
tezyin v e güzelleşmesine hizmet etti. 5 3 0
Bu kıeımda tabiî v e düz hiçbir saha m e v c u t d e -
S e n e s i n d e :
ihtilâl, büyük Bazilik
yandığından Justinien yeni bir şekilde baştan inşa et-
fidir. Mamrara sahilleri, güneye müteveccih
oldukla-
ti.
rından sıcaktır. Halbuki Kara Deniz civarları v e B o -
Bu yeni mâbet
ğazın bazı kısımları hiçbir manianın mevcut o l m a d ı -
Bin seneye karib Bizans mimarisi durgun
ğı v e R u s y a ' d a n gelen kuzey rüzgârlarile
yalandığı
cihetle ekseri zamanlar serindir. Bu suretle büyük şehir haricinde küçük yazlık
A y a s o f y a "
dır.
v e muhteşem eserler v e r e c e k bir d u r u m d a
değildir.
M o z a i k tezyini şeyler, v e bir kuyumculuk san'atı hâkimdir.
Geniş mikyasta bir ibdai mimarî v e parlak bir
hareketi
istasyonları v e ayrıcada, Boğazın sahillerinde balıkçı
mevcut olmayıp, yalnız h o ş
köyleri yerleşmiştir
tezyin edilmiş küçük binalar inşa edilmektedir.
Biitün m e v s i m d e d e ikarnec e d e -
yeni
9urette
Haçlılar seferleri esnasında şehir y a ğ m a olmuş
Burada mimarî ö y l e bir buluş vardır ki; İstanbul
ve bir ç o k binalar tahrib edilmiş, sanat eserleri kıy-
manzarasının karakteristiğidir. D e m i r kenetli taşlarla
metli eşyalar V e n e d i k ' t e g ö r ü l d ü ğ ü gibi b a ş k a taıaf-
inşa edilen bu minaıeler hareketi arzlara m u k a v e m e t
larada nakledilmiştiı.
etmişlerdir.
D o k u z asırlık müfit
bir mazisi olan h ü k ü m d a r
İstanbul A v r u p a ile A s y a arasında bir
ticaret
sarayı işe y a r a m a z bir hale g e l d i ğ i n d e n Grekler şeh-
merkezi halini alarak, geniş hanlar,
ri yeniden işgal ettikleri z a m a n Kostantin Sarayından
yapılmış ve buralarda kervanlar konaklarlardı.
bir hayli uzak yerde, V l a k e n d e küçük
bir Kraliyet
Sarayı iıışa etmişlerdir.
5 3
Türkler
1 4 5 3 d e şehri zaptettiler.
Bu esnada
muhteşem bir m i m a ı î fikri v e tezyini çini san'at
ve
usullerini ortaya k o y d u l a r . ilk h e d e f şehrin nüfusunu arttırmak gayesile diğer şehir ahalisini m e r k e z e çektiler. Eski İstanbul bir nevi k o l o n i z ü s y o n şekline gelmiştir. Bundan sonra f e v k a l â d e bir mimarî rönesansına şahit oluyoruz. İstanbıılun başlıca tepelerinde gerek içtimaî, gerekse d i n î teşkilâtını haiz m ü h i m binalar, calibi d i k kat bir mimarî k o m p o z i s y o n u n u i f a d e eder bir şekild e v e bîr plân dahilinde inşa edilmiştir. Bunlar m e y a n ı n d a , Camiler, Mektepler,
Kütüp-
haneler, Misafir evleri, imaret v e M e d r e s e l e r yer almıştır. Başlıca bin.r olan Cami bariz bir şekilde
Aya-
s o f y a ' n ı n ihtişamından m ü l h e m o l d u ğ u n a göre, yük m e r k e z î k u b b e kemerlerle desteklenmiş yarım k u b b e v e diğeı muhteli! k u b b e
büolup,
gurupları da
mevcuttur. İç avlu, şadırvan, mahallinden e v v e l gelen, v e p e k ihtivatkârane bir surette çini v e camlarla tezyin edilen b u m u h t e ş e m binanın arkasında banisile ailesinin türbeleri yer almaktedır. m o t i f l e r i
niş v e serbest bir saha ile ç e v r i l d i ğ i n d e n bir m e y d a n halini almaktadır. m e v z u u b a h i s olan mektepler,
haneler, imaret, medreseler,
kütüp-
gibi müesseselerde
bu
kül dahilindedir. H e r miislüman v e fakir kimseler c a m i d e bir melolan gıdayı (emin e d e b i l m e k t e idiler. T ü r k mimarları bu camiler için hususî bir estetik i b d a ederek, yüksek v e ince minareler yapmışlarzeminine saplanmış basit
Bununla b e r a b e r evler ahşap olup oluklu Türk kiremidi kullanılmakta idi. Müslüman din ve a n ' a n e sinde aile ocağının mahremiyetini, mütecessis nazarlardan s ı k l a m a k için b u evler şahsî o l u p k o m ş u
ve
y o l d a n tecrit edilmiş bir vaziyette idiler. Bunl'i*- dar v e küçük o l u p c e p h e genişlikleri 5 ile 1 0 metre arasındr. idi. Ekseriya zemin dahil iki üç kattan müteşekkil olan bu evlerin arka tarafında da bir b a h ç e bulunurdu. İstanbulun manzarası o z a m a n c i d d î v e dar sokaklarile bir yeşillik beldesi hissini
vermekte
Kullanılan ahşap m a l z e m e mamulâtr batr v e
idi. kuzey
m e m l e k e t l e r i n d e n farklı idi. Burada dülgerlik sanatı gayet basitleştirilmiş bir tarzda Id:
Bütün evlerin iskeleti çatma, çivili keres-
te ile yap'.br v e mimarî şekilleri d e muhtelif idi. R e v a k l ı c u m b a l ı çatısı çıkıntılı şekillerile bütün b u küçük sokaklara kabili inkâr o l m a y a n bir pitoresk v e ç h e v e r m e k t e idi. Y a m a ç l a r a yerleşmiş v e birbirine dar bir surette yapışmış oi&n bütün b u evlerin üzerini yosunlanmış oluklu k'.remitler d e ö r t m e k t e idi. C e p h e l e r i n d e kırmışehrine bağlık, bağçelik arasından tatlı bir
görünüş
v e r m e k t e olup, aradan b ü y ü k camilerin b e y a z m i m a risi bariz bir şekilde m e y d a n a çıkmakta idi. Bütün b u küçük bağçeli evler yığını aralarındaki mescitier, v e
m ü t e a d d i t minareler,
ulû serviler
bize b u m u k a d d e s v e mütevazi y e r d e yatan
toprak
o l m u ş bazı dindar kimseleri hatırlatmaktadır.
c e bulmaktfc olup, civar bitişik imaretlerden d e lâzım
dır. A d e t a bunlar bir nevi
Bütün bu dinî v e sivil binalar kârgir v e k e s m e taştan yapılıp, tuğla tonozlar d a kurşun ile örtülü idi.
zı, yeşil, gri, renkleri solan bütün bu evler miislüman
:
Cami, :ç avlu v e türbelerdir. Bunların etrafı g e -
Yukarda
zarların çalısı altınde p e r a k e n d e ticnreti yer almakta idi.
:
Başlıca
Hususî surette yapılan uzun v e tonozlu galerilerd e n b ü y ü k odalaıcîaıı müteşekkil olan muhteşem P a -
Bundan sonra hilâl v e h a ç ' m mücadelesi başlar. 14
kervansaraylar
V a k t i y l e b o l su v e 'hamamlar,
müteaddit
bugün su daha az yangınlar İstanbulu harap
etmiş,
ahşap binaların y e n i d e n inşası
küçük
menedilmiş,
camiler harabe halini almış, serviler o d u n yerine ya-
mızrak gibi
İstanbulun
kılmakta o l u p mihaniki kiremitler bu f e v k a l â d e
fakat keskin
siluetleıile
y e g â n e manzarayı istilâ etmektedir.
müteaddit bir yığın halindeki k u b b e l e r e hâkim şekilde lezar teşkil etmektedir.
bir
çeş-
meler halkı pek sıhhî bir şerait dahilinde yaşatırken
Eski istanbul münhasıran yerli
ve
v e sırf müslri-
manlar tarafından ikamet e d i l m e k t e olup.
Avrupalı-
lar d a Galata, B e y o ğ l u v e Haliç'in diğer kısımlarını
H a r b î U m u m î takip etti.
işgal e t m e k t e idiler,
bir d u r u m d a kaldı. Boğazlar müttefikler tarafından iş-
H a l i ç geniş v e durgun bir su sathı olup, k u z e y
gal edildi. A n a d o l u n u n her kısmı da
v e g ü n e y rüzgârlarından m a h f u z tabiî bir limandır. Bahri ticaretin mihveri, aynı z a m a n d a da b ü y ü k v e geniş gemi inşaiye tezgâhlarının
meb-
zul yeşil korular içinde müstesna bir manzara arzet-
Yunan
ordusunun
kontrolü altına girdi, İşte o a n d a z a n n ı m c a milletler tarihinde emsali g ö r ü l m e m i ş
merkezidir.
Sarayburnundakı sultanların sarayları d a
T ü r k i y e o n sene seferber
bir hâdise v u k u bulu-
yor. Bir fr.dam bir general, bir kaç silâh atkadaşı ile alelacele k ö y l ü v e kadınlardan müteşekkil bir o r d u
m ektedir. İstanbulini İ9 uncu asır başındaki manzarası b u
kuruyor.
Bu
inerek A n a d o l u işgal ordusunu hezimete
Türkivenin kuzey dağlarından bir kasırga
idi. asırda
mermerden
sultanlar
Boğazın
sahillerinde
muhtelif saraylar yaptırttılar. Bu b ü y ü k
f e v k a l â d e parklar içinde saray v e binaların civarında memleketin m ü t e a d d i t g ü z i d e şahsiyet v e
ricali d e
h o ş d e b d e b e l i d a i m a cazip bir mimarî tarz v e şeklini arayarak inşa ettirdikleri ahşap yalı v e konaklara yerleştiler. Bu saraylar v e yalılar B ö ğ a z ' ı n
güzelliğine
ve
Buharla işleyen vapurların zuhuruna g e ç e n
as-
rın ortalarına k a d a r muhteşem, b ü y ü k v e
ahenktar
sandallar y e g â n e nakil vasıtalarını teşkil etmekte idi. 0
7
Abdulhamit
hakkında hazırlamış o l d u ğ u m tanbul hala müslüman
devrinde,
Ayasofya
tez sıralarında,
İs-
dünyasının m a n e v î bir mer-
kezî idi. A v r u p a l ı l a r serbestçe camileri, hanları, v e
pa-
zarları g e z e b i l m e k t e idiler. \ 9 0 8
d e bir ihtilâl ç ı k ı y o r :
tahttan indirilerek
Abdulhamit
âyân v e m e b ' u s a n
meclislerile
meşrutî bir hükümet kuruluyor. Y e n i serbest rejimin ilk hareketi İstanbulu asrileştırmek arzusudur. Muhtelif v e m u v a f f a k i y e t l e başarılan sokakların genişletilmesi m e y a n ı n d a ,
eski v e
meşhur
Galata
köprüsünün y e n i d e n inşasıdır. Şehrin
pitoresk
manzarasını
ihlâl
etmeden
tramvaylar seyrüsefere başladılar. Fakat eski surların yerinde b ü y ü k mikyastaki bulvar projesi
büyük
bir h e y e c a n tevlit etti. Bu surların b ü y ü k Larihî e h e m m i y e t i n d e n
baş-
ka, binbesyiiz senelik bir mazisi olup, İstanbulun karakteristik güzellik unsurlarından biridir. İstanbulun m ü n e v v e r muhitleri b u p r o j e y e karşı isyankâr Dİr tavır aldılar. «İstanbul Muhibleri C e m i y e t i » teessüs etti, v e p r o j e n i n tatbikine mani olarak, bütün binaların bilhassa fantazi şeklinde yapılacak olan inşaatın ortadan kaldırabileceği, h o ş ç e ş m e lerin d a h a m ü t e v a k k i z bir tarzda muhafazasını sağlamak ö d e v i n i üzerine aldı. 1 9
denize döküyor. Bu general, Büyük A T A T Ü R K ' t ü . O n d a n sonra İstanbula geliyor, şehrin tahliyesi hususunda müzakeıata Y e n i T ü r k i y e ' n i ^ sınırları
müttefiklerle geçiyor.
taayyün e d i y o r
ve
T ü r k i y e Cumhuriyet; teessüs e d i y o r .
ö n e m kazanmasına âmil oldular.
19
gibi
uğratarak
12
d e Balkan harbi başladı.
A n k a r a hükümetin Başkent i oluyor. istanbul geniş imparatorluk
v e büyük
merkez
rolünü k a y b e d i y o r , v e yeni T ü r k i y e ' n i n başlıca limanı k a l ı y o r içtimai inkilâplar birbirini takip e d i y o r . Padişahın H i n d i s t a n d a n tâ Fas hudutlarına kadar müslüman dünyasında takip e d e g e l d i ğ i
metbui-
yet politikasını, yeni kurulan hükümet bir
hamlede
bırakmıştır. G e r e k müslüman, gerekse hıristiyan v e museviler için dinî merasim elbiselerile g e z m e y i sureti kat'iyede men ediyor. T ü r k dili derin bir inkılâp geçirmektedir. kakları arapça v e farsçadan gelen bütün bir tarafa bırakılmış eski arap harfleri
işti-
kelimeler, kaldırılarak
yerine lâtiıı hurufatı kabul edilmiştir. Türk dili tedrisatı rum, ermeni, musevî gibi, bütün ekaiiyetlere m e c b u r î kılınmıştır. Nihayet eoıı yapılan inkılâbın şayanı hayret neticesi: A T A T Ü R K ' ün kadınlaıın peçesini kaldırması v e bir daha kullanılmasını sureti k a t ' i y e d e men edişidir. Bu son inkilâp
istanbulun şehircilik d u r u m u ü-
zerine icra ettiği tesir v e akisler hakikaten p e k
bü-
yüktür. T ü r k kadınları b u n d a n b ö y l e kafesli eski evlerini istememekte, servetlerin azolması, a d a m tedariki hususunda karşılaşılan müşkülât ö n ü n d e , bazıları a sansörlü, kaloriferli, v e her m e v s i m d e sıcak suyu temin e d e b i l e n apartmanları aramış, diğerleri d e Marmara v e B o ğ a z sahillerinde, b ü y ü k bahçeler içerisind e m u h t e ş e m villâlaı yaptırmışlardır. Bu suıetle eski istanbulun, hali vakti yerinde o lan halk-, A v r u p a î mahallelere, B e y o ğ l u ve halihazır-
V e bunu
da A n a d o ] . yakasında deniz kenarında v e a d a l a r d a
g ü n d e n g ü n e terakki e d e n yeni semtlere Ekserisinin
taşındılar.
başka yerlere gitmesine rağmen,
kadîm
müslüman şehrinin eski İstanbulun eski ticaret
ma-
Galata köprüsü ile pazar yerine v e Haliç'in iki sahillerine g e l m e k
mecburiyetindedirler.
Bunun neticesinde,
tramvay,
otobüs,
taksi,
hallerinde, o l d u ğ u gibi H a l i ç sahillerinde v e asrileş-
B o ğ a z ' d a n A n a d o l u sahillerinden, A d a l a r ' d a n
m e k üzer.3 bulunan kapalı çarşı d a tüccarı hayat v e
vapurların hepsi G a l a t a k ö p r ü s ü n d e
faaliyet irer z a m a n k i n d e n hummalıdır.
ğ i n d e n tahayyül e d i l e m i y e c e k bir surette
Yalnız, eski hanlar h a ı a p olmakta, kervansarayların d a zamanı geçtiğinden komisyonların
buralara
T ü c c a r ı f o r m ü l gayip olmakta, T ü r k san'atının p e k karakteristik bir hususiyetlerinden olan b u geniş binaların muhafazası meselesinin hal çareleri
başlı
merkezlerin
Bütün tamvaylar, taksiler Galata
naşmaktadır. Bu k ö p r ü hakikaten şehircilik nakil v a sıtalarının merkezî bir garıdır. Şehhcilik imar v e tanziminde emsalsiz bir d u -
mevkileri
değişmediğine
geniş çıkışlara müsait tadilâta ihtiyaç vardır.
g ö r e B e y o ğ l u , M a ç k a , H a y d a r p a ş a , Bostancıda, ikamet edenler her gün çalışmak için, eski
(Devam edecek.)
tstanbulun
S a y d ı k l a r ı m atasında hiç şüphe y o k k i ; Pölzig,
(81 inci sayfadan devam.) ıum
1 9 3 7 senesinde C l e v e l a n d ' d a mimarlar k o n g r e -
si vardı. Frank L l o y d W r i g i h t ' t a n konuşmasını İsrar ettiler.
İhtiyar mimar
köprüsünden
G a l a t a k ö p r ü s ü n e ya-
rum a r z e t m s k l e b e r a b e r sahillerin her iki tarafına d a
başına müşkül bir iştir. Tüccaıî
izdihamı
mucip olmaktadır. g e ç m e k t e v e bütün vapurlar
girebilmesi güçtür.
gelen
t e m e r k ü z etti-
s ö z e kötü başladı,
«mimar
birlikleri toplantılarında o l d u ğ u k a d a r hiç bir y e r d e rahat u y u y ^ m a z m ı ş » kendisi d e inşaat y a p m ı ş bir aâ a m o l d u ğ u için söz s ö y l e m e ğ e tabiî hakkı vardı. Bu hakkını parlak bir surette kullanmıştır. S o n u n d a elini karnına vurarak « A n d n o w ' ı
vvill h a v e a
good
n a p ! » şimdi güzel bir şekerleme
yapacağım
dedi.
ö y l e uykusunu kongrenin toplandığı o t e l d e uyumak istiyordu.
O u d v e W r i g h t büyük e h e m m i y e t t e şahsiyetlerdi, y a ratıcı çalışmalarında
asil insanlardı.
m ı z d a n ik: tanesini, mesleğimizin birer
Meslekdaşiarışerefi
olan
A u g u s t Perret ile T h e o d o r Fischer'i s a d e c e »serlerind e n tanırım. G e n ç yaşlarında her ikisine d e adeta tapardım. Theodoı
Fischer'in
1935 senesinde ö l d ü ğ ü
zaman
p r o p a g a n d a nezareti o n u n ö l ü m ü n ü k a y d e t m e ğ i y a sak etti, ancak altı ay sonra b u yasak
kaldırılmıştı.
Şehircilik hakkındaki m ü k e m m e l makaleleri b u m e c muada Kemali Söylemezoğlunun
tercemesi
olarak
yayınlan mistir. Asil mimarı o yazılar iyice tanıtmak-
B e n ihtiyarladıkça b ü y ü k adamların izlerini aramak arzusuna k e n d i m i daha z i y a d e kaptırıyordum.
tadır. Bir üçüncüsü neslimiz Avrupasının fikren yara-
Enteresan bir şey b u l m u ş o l m a k için değil d e - saygı
tıcı mimarlarının en asillerinden biri
g ö s t e r m e - nin b a n a insanın en iyi kabiliyeti gibi gel-
c h e r ağır hasta o l a ı e k yatıyor. Bu hastalık o n a şairler
mesinden d o l a y ı b ö y l e oluyor. Esasen dindarlığı y a -
v e mütefekkirler diyarı olan
ratan ş e y d e hakikatte budur, işte b ö y l e c e i ç i m d e B e -
bir kale mertebesine indirildiği
e t h o w e n in d o ğ d u ğ u o d a y ı , G o e t h e ' n i n içinde kendi
kalmıştır. Bu son s a y d ı ğ ı m 3 kişi gibi adamların biz
olan S c h u m a -
Almanya'nın açlık
alçatılıp
zamanından
tabiri ile, d ü n y a ışığını ilk d e f a g ö r d ü ğ ü , şimdi hasa-
lerden olması mesleğimizi asilleştirmektedir.
Evet,
ra uğramış evini, M ı c h e l e n g e l o ' n u n ömrünün bir ç o k
biliyorum. Şeref sayısına girecek zamanımızın
daha
yıllarını yaşadığı F l o r a n s a ' d a k i . binayı,
bir ç o k isimleri vardır. Ben s a d e c e kendilerine şahsî
Süleyman'ıye
v e Selimiye gibi daha bir ç o k bizi gündelik hayat at-
tanışıklık hattâ arkadaşlık v e
m o s f e r i n d e n alıp yükselten yerleri arayıp duruyor.
bağlı bulunduklarımı saydım.
minnet hâtıraları ile
ARKEOLOJİ
BERGAMA,
E P H E S O S
VE
Turhan
Modern tiyatro mimarisi, karşılaştığı bir çok mahzurları Önlemek ve halletmek için, son zamanlarda antik tiyatro mimarisinden istifade yoluna gitmektedir. Yunan ve Lâtin tiyatrolarının arzettikleri imkânlar sayesinde, zamanımız tiyatrolarında Öteden beri rastlanılmakta olan görüş mahzurları yavaş yavaş önlen ilmektedir. Bilhassa «Meyil» ve sıraların dairevî tertiplenmesi gibi iki unsur son zamanlarda bol bol kullanılmaktadır. Büyük modern tiyatro mimarları, daima antik tiyatroları göz önünde bulundurmakta ve ondan istifade etmektedirler. Tiyatrolarda öteden beri karşılaşılan ve büyük bir ehemmiyeti haiz olan görüş mahzurlarını önlemek, rahat seyredilen tiyatrolar meydana getirmek istiyen herkes Antik tiyatroları göz Önünde bulundurmak zorundadır. Bunun çok şey kazadıracağı muhakkaktır. Nitekim bugün modern mimarî tamamen Antik tiyatroların tesiri altındadır. Öteden beri bir çok tiyatrolara malik olan, fakat daima görüş mahzurlariyle karşılaşılan memleketler, yeni modern tiyatrolar yapmakta ve bu sayede görüş imkânsızlıklarını ortadan kaldırmaktadırlar. Eski tiyatroların aynını yapmak artık muhakkak ki hatalı bir harekettir. Zira bu, eskiden beri görülen imkânsızlıkları devam ettirmek demektir. Bazı memleketler de vardır ki, ya tiyatroları yoktur, ya da yok denecek kadar azdır. Bunlar, tiyatro mimarilerinde bir yenilik yapmak değil, yeni olarak tiyatrolar kurmak zorundadırlar. Türkiye de bu memleketlerden biridir. Biz, tiyatro yapımına yeni başlıyoruz. Yeııi yeni tiyatrolar yapacağız. Bunu yaparken, muhakkak ki eski tiyatroları taklit ederek, onlara benziyen eserler meydana getirerek, öteden beri gelen görüş mahzurlarını devam ettiremeyiz. Bugün yepyeni tiyatrolar yapılmakta, her türlü görüş mahzurları önlenmiye çalışılmaktadır. Bunda az veya çok muvaffak da olunmuştur. Bizim yapacağımız, bu gibi modern tiyatrolar olmalıdır. Bunlarda da, Antik tiyatrolar en büyük ilham kaynaklarıdır.
PRİENE
T İ Y A T R O L A R I
DOYRAN
Modern tiyatro, Antik tiyatro mimarisinden istifade yoluna girdiği şu sırada, Antik tiyatrolar hakkında yapılacak bir tetkik gayet faydalı olacaktır. Öteden beri bir çok tiyatrolara malik olan memleketler gibi, biz de bu modern ccreyanı tatbik etmek zorundayız. Bunun için, bizde tiyatrolar kurmak istiyen mimarların Antik tiyatroları iyi bilmeleri lâzımdır. Bu bakıma büyük bir avantajımız da vardır; Anadolunun bir çok yerlerinde Antik tiyatrolar bulunmaktadır. Bilhassa Batı A nadoludalti tiyatrolar mühimdir. Banları tanımak ve tanıtmak, sadece basit arkeolojik tetkikler veya Yunan-Lâtin âleminin aydınlatılması olmıyacak, modern tiyatronun iscifade edeceği kaynaklar olacaktır. Bu bakımdan batı Anadoludaki tiyatroları incelemeyi ve onlar hakkındaki intibalarımı anlatmayı faydalı buluyorum. Burada Bergama.Ephesos ve Priene tiyatro larmdan bahsedeceğim. Bütün Anadoluda tiyatro bakımından en zengin yer muhakkak ki Bergamadır. Bununla beraber hemen her Antik şehirde küçük de olsa bir tiyatro vardır. Yunan ve Lâtin tiyatrolarından bahsederken her şeyden önce bu iki tiyatronun da ayni şey olmadığını ve aradaki farkı zikretmek isterim. Lâtin tiyatrosu Yunan tiyatrosundan farklıdır. Bu farkları şu şekilde gösterebiliriz: I — Yunan tiyatrosu bir tepe üzerine veya tabiî başka bir meyil üzerine yapılırdı. Yani seyircilerin oturduğu meyil için bundan istifade edilirdi. Romalılar ise, tiyatrolarını düz bir araziye yaparlar ve meyil için sun'î dayanaklardan istifade ederlerdi. II — Theatron, yani «Cavea», Romalılarda yarım daire şeklindedir. Yunanlılarda ise yarım daireyi aşar. III — Orkestra da Lâtin tiyatrolarında yarım dairedir. Yunan tiyatrosunda ise, ya tam, ya da yarım daireden fazladır. Bu ve bu gibi bir çok farklardan dolayı Yunan ve Lâtin tiyatroları farklıdır. Bergama, Ephesos ve Priene'de bu çeşit Lâtin tiyatroları yok-
lur; veya biz görmediğimize göre henüz meydana çıkarılmamıştır. Ancak, Yunan tiyatroları üzerinde Romalılar bazı değişiklikler yapmışlar ve onları kendi tiyatrolarına benzetmişlerdir. Romalılara ait sadece Bergamada «Amphitheâtre» görülmektedir. Bu da tabiî asıl Romen tiyatrosu değildir. Burada bir yanlışlığa meydan vermemek için, tiyatro ile «Amphitheâtre-Amphitheatrum arasındaki farkı belirtmek isterim. Yanlış olarak bir çok kimseler bütün Antik tiyatrolara birden «Amphitheâtre» demektedirler. Halbuki «Amphitheâtre sadece bir Romen yapısıdır ve asıl Romen tiyatrosundan da ayrılmaktadır. «Amphitheâtre» demek, etrafı çevrili tiyatro demektir ki, bu da bugün bizdeki stadyumlara benzemektedir. Nitekim «Amphitheâtre» 1ar mahiyet itibariyle de «Stadium» lara tekabül eder. Asıl tiyatro oynanan yerler ise Amphitheâtre'lar değildir. Bergamada bir Amphitheâtre bulunmaktadır. Ephesos ve Prienne'de ise yoktur: Şimdilik tamanıiyle meydana çıkarılmamış olan bu Amphitheâtre 50.000 kişi alabilmektedir. Kazılar bitip tamamiyle meydana çıkarılınca daha iyi tetkik etmek mümkün olacaktır. Bununla beraber bir hayli harap olduğu anlaşılmaktadır Zira yuvarlak şekil bir hayli bozulmuştur ve uzaktan bir <ı Aqüaeductus» u andırmaktadır. Yunan ve Lâtin tiyatrolarını tetkik ederken gene işaret etmek zorunda olduğumuz bir nokta var. Amphitheâtre derken, bunun asıl tiyatro gösterilerine tahsis edilmediğini daima hatırdan çıkarmamak lâzımdır. Buna rağmen Amphitheâtrelara tiyatro demek bir dereceye kadar doğrudur. Zira tiyatro, yani Yunaııcası «Theatron», ı Theomâi) fiilinden gelmektedir ki, bu da bilindiği gibi (Görmek, seyretmek) demektir. Bu bakımdan orada da ayni şey yapılmaktadır. Ancak seyredilen şey başkadır. Bunlar spor gösterileri, gladiatör oyunları v.s. dir. Bunun için Yunanlıların «Stadion» hırı vardı. Burada atletizm ve spor yapılırdı. «Stadion» da sadece Ephesos'ta görülmektedir. Bu stadion, «Odeon» ve tiyatroyla beraber 1863 te hafriyata başlıyan Wood tarafından meydana çıkarılmıştır. Selçuk kasabasından harabelere giden yolun solunda, kalıntılar halinde görülmektedir. Oldukça harap bir vaziyettedir ve dışarıdan «Stadion» olduğu pek belli olmamaktadır. Halbuki vaktiyle Antikitenin en büyük stadionu idi ve 76.000 kişi alırdı. Yunan ve Lâtin tiyatroları arasında gördüğümüz farkı; yani meyli verebilmek için tabiî şeylerden istifade etmek veya sun'î olarak dayanaklar meydana getirmek meselesini «Amphitheâtre» lar ve «Stadion» 1ar arasında da görüyoruz. ((Am-
phitheâtre» ların Lâtin tiyatroları gibi, yani sun'î dayanaklardan istifade edilerek kurulmalarına karşılık, «Stadion» larda tabiî meyilden, yani araziden istifade edilirdi. Burada «Stadion» lardan bahsederken, «Gymnasium» lara da temas edelim. Bunlar stadionlardan farklıdır. Bunlarda yarışma gayesi olmadan beden hareketleri yapılırdı. Stadionlarda ise yarışma, müsabaka ve seyirci vardır. Gymnasiumlarda seyirciye yer ayrılmamıştır. Bergama, Ephesos ve Piene'de sadece Yunan tiyatrosunu tetkik edebilmek imkânı vardır. En çok tiyatroya malik olan Bergamada Amphitheâtre'la beraber beş tiyatro vardır ve bunların aldıkları seyirci mecmuu 100.000 i bulmaktadır. Bunlardan Akropolis üzerindeki tiyatro, Ephesos tiyatrosiyle beraber Antiktenin sayılı tiyatrolarındandır. Diğer üç tiyatrodan biri «Gymnasium» da, biri «Asklepion» da, biri de Viran Kapı yanında bulunmaktadır. Gymnasium'daki 1.000 kişilik olup, gençleri hitabete alıştırmak için yapılmıştır. Hususî bir maksatla yapıldığı için tabiî ötekilerden farklıdır ve bir «Odeon» a benzemektedir. Viran Kapının yanındaki tiyatro hakkında fazla bir şey söyliyemiyeceğim. Çünkü onu sadece uzaktan görmek imkânını elde edebildik. Burada sadece 30.000 kişilik olduğunu kaydedeyim. Daha fazla tetkik imkânını bulduğumuz tiyatro «Asklepion Tiyatrosu» oldu. Bilindiği gibi bu tiyatro son zamanlarda (Restaurer) edilmiştir. Bizim Bergamaya gidişimiz «Kermes» zamanına rastladığı için ayrıca bu tiyatroda temsil seyretmek imkânını da bulduk. Ancak şunu söylemek lâzım ki, haddinden fazla kalabalıktan ve onun bir Yunan tiyatrosu gibi kullanilmamasmdan dolayı, tiyatrodaki görüş, imkânlarım yakından görmek ve anlamak kabil olmadı. Yoksa bu gayet iyi bir fırsat olacaktı. Burada «Restauration» un iyi mi, kötü mü olduğunun münakaşasını geçiyorum. Bu, ayrıca ele alınacak bir meseledir. , Asklepion tiyatrosu mermerden yapılmış olup 3.500 kişiliktir. Yunanlılar şifa yerinde nasıl tanrılardan, sudan, temizlikten nasıl sağlık beklemişler ve onları buraya sokmuşlarsa, tiyatrodan da öylece medet ummuşlar ve o da öylece Asklepion'a girmiştir. Bugünkü restore edilmiş haliyle theatrondan sıraların vaziyeti iyice belli olmaktadır. Restorasyon için taş kullanılmış olup kalan mermer kısımlar bu arada belli olmaktadır. Tiyatronun en iyi kalan kısmı ön, yani proedrik sıralardır. Orkestra yarım daire şeklindedir. Skene ise fazla harap olmuştur. Paradoslar restore edilmiştir. Skene içinse, önce tahtadan bir restorasyon yapmak, o uygun görülürse esaslı bir resto-
rasyon işine girişilmek düşünülüyormuş. Restorasyon Bergama'nın öteki tiyatrolarında ve Ephesos, Priene tiyatrolarında yoktur. Bunlarda bazı montaj ve yıkılmayı önleyici tedbirlere rastlanıyor. Temizleme ameliyesi ise, hepsi için mevzuu bahistir. Bergamanın en enteresan tiyatrosu, Akropolis üzerindeki tiyatrodur. Taşıdığı bazı hususiyetler; bilhassa diklik bakımından Antikitenin de en enteresan tiyatrolarmdaııdır. Biz tiyatroya yukarıdan, mahzen gibi bir yerden girdik. Gene yukarıda, daha ileride muazzam giriş kapısı yükseliyor. Bu kapı çok uzaklarda, ovadan da gözükmektedir. Hemen bütün tiyatroda olduğu gibi, tam ortadaki dar merdivenin de taşları oynamaktadır. Bu merdivenin pek kullanışlı olmadığı muhakkak; çünkü pek dardır. Tiyatronun en mühim hususiyeti Antikitenin en dik tiyatrosu olmasıdır. Bu dik vaziyetin derecesi eldeki bir resimden de kolayca görülebilir. Ayrıca dar bir tiyatrodur da.. Yani Yunan tiyatrolarında görülen yarım daire veya yarım daireden biraz fazla olan şekil burada yoktur. Tiyatro yarım daireyi bulmamıştır. Bu şüphesiz tiyatronun araziye uymak zorunda olmasındandır. Bu darlığın zarurî neticesi olarak da gayet uzundur. Bu üç unsur; yani diklik, darlık ve uzunluk, onu öteki tiyatrolardan ayırmaktadır. Tiyatro 15.000 kişiliktir ve orkestrası yarım daire şeklindedir. Skene tiyatronun karakteristik kısımlarından biridir. Sütunlu uzun bir teras seyircilerin tam karşısına kurulmuştur. Gayet uzun olan bu teras hem skene vazifesini görmekte, hem de ilerideki Dioııysos mabedine giden yol olarak kullanılmaktadır. Temsil zamanı skene olarak kullanılıyor; sair zamanlarda da buradan mâbede gidiliyordu. Böyle olunca, Yunan tiyatrolarında gördüğümüz kısımlar burada kaybolmuş vaziyettedir. Dionysos mabedi ise, dediğimiz gibi sahnenin yan tarafında, sağındadır. Tiyatro yüksekte olduğu için büyük bir sahayı görebilmektedir. Görülen saha dağlardır. Belki ehemmiyetsiz görülecek ama, hiç de ehemmiyetsiz olmıyan bir nokta var; böyle geniş sahaları gören tiyatrolarda, halkın zaman zaman oyunu unutarak buralara bakması, oyunu takip etmek bakımından iyi bir şey değildir. Bu üzerinde durulacak bir meseledir. Tiyatro umumiyetle iyi kalmış olmakla beraber, «Analemma» denilen dış duvar, skene ve sütunlu kısım tamamen yıkılmıştır. Taşlar da sallanmaktadır. Maamafih bu kadarını tabiî görmek lâzımdır. Bergama, beş tiyatrosiyle
(biri Amphithe-
âtre) Anadoluııun en zengin şehridir. Ephesos gibi Antikitenin en muazzam şehirlerinden birinde bile bu kadar tiyatro görülmez. Ephesos'un bir tek muazzam tiyatrosu ve «Odeon)) u vardır. Bugün harabelerde rastlanılan yalnız bunlardır. Ephesos (.1) tiyatrosuna Stadion'dan mermer bir caddeyle gidilmektedir. Bu yol henüz tamamiyle meydana çıkarılmamıştır. 24.500 kişi alan bu tiyatro bugün oldukça kötü bir vaziyettedir. Tiyatro meydana çıkarılmakla beraber tam manasiyle ortada değildir. Daha üzerinde çok çalışmak ve temizlemek lâzımdır. Uzaktan oyuk vaziyeti belli olmakta; tiyatro olduğu zor farkedilmektedir. Cephe denize karşıdır. Tabiî bugün için de niz gerilediğinden denize bakıyor diyemeyiz. Tiyatro daha sonra Romalılar tarafından da tamir edilmiş ve bir hayli değiştirilmiştir. Theatron (Koilon), Orkestra ve skenenin vaziyeti gayet iyi belli olmaktadır. Koilon ağaçlarla, otlarla bir hayli örtülmüşse de, «Diazoma» gayet iyi görülmektedir. Orkestra yarım daireden biraz fazladır. Yanda yağmur sularının geçmesine mahsus bir kanal, yani bir «Aquaeductus bulunmaktadır (Buna Aquaeductus» dememe itiraz edenler var. Aquaeductus'un ne olduğu malûm. Fakat buraya da ayni ismi veriyorlar). Bu kanal ta skenenin altına kadar giriyor. Oldukça iyi bir vaziyette kalmıştır. Skeneye gelince; Ephesos tiyatrosunda en iyi kalan bu kısımdır. «Hyposkenion» un sütunları ayakta durmaktadır. «Logeion» yıkılmıştır. Buna rağmen «Hyposkenion» ve «Logeion» burada gayet iyi görülmektedir. Hyposkenion'daki bir kapıdan skenenin altındaki galerilere gidilmektedir. Skenenin yukarı kısmında, Logeionun gerisinde büyük odalarla çevrilmiş odalar vardır. Bunlar, aktörlerin soyunma, giyinme yerleri olabileceği gibi, ambarlar, dekorların saklandığı yerler, v.s. de olabilir. Bunların üst kısmı şimdi açık vaziyettedir. Koilonun biraz yukarılarına çıkıldı mı, bölmeler gayet iyi görülmektedir. Ephesos tiyatrosu bize Antik tiyatrolar hakkında oldukça iyi malûmat verecek durumdadır. Bergama ve Priene tiyatrolarından daha çok klâsik şekle uygundur. Bu bakımdan Ephesos tiyatrosiyle Antik tiyatro mimarisi hakkında daha iyi bilgi edinmek kabildir. Priene (2) tiyatrosu da, Antikitenin sayılı ve karakteristik tiyatrolarından biridir. «Tiyatro yo(1) Ephesos harabeleri İzmir civarında, Selçuk kasaba, sından bir kilometre mesafededir. (2) Priene harabeleri Söke'den bir saat mesafede, Gülltibahçe deııen köyün civarındadır.
lu veya caddesi» diyebileceğimiz uzunca bir yoldan sonra tiyatroya gidilmektedir. Priene tiyatrosu Bergama ve Ephesos tiyatrolarından daha iyi bir vaziyettedir. Şehrin nüfusuna uyarak küçük, üç dört bin kişiliktir. Bununla beraber taşıdığı hususiyetler mühimdir. Bunlardan en mühimmi «Thymele» nin bulunduğu yerdir. Bilindiği gibi, «Tİıymele» Orkestranın tam ortasında bulunurdu. Halbuki Priene tiyatrosunda proedrik sıraların, yani «Proedria» ların oturdukları yerlerin teşkil ettiği yarım dairenin ortasında bulunmaktadır. Bu istisnaî bir haldir ve öteki tiyatrolarda görülmez. İkinci hususiyet proedrik sıralarda görülmektedir. Bilindiği gibi Koilonun ilk sıraları <iProedria» lara ayrılırdı. Priene tiyatrosunda ise, proedrik sıralar bu ilk sıralar değil; ilk sıralardan sonra bir diazoma ile ayrılan ayrı bir sıra halindedir. Bunlar ilk sıralar olup, sahnenin ilk vaziyetine göre yapılmıştır. Daha «Logeion» teşekkül etmemiş, aktörler de Orkestra seviyesindeki «Proskenion» da oynuyorlardı. Bu vaziyette proedrik sıralardan seyretmek gayet kolay oluyordu. Fakat Logeion teşekkül edip de, aktörler bu yüksek kısımda oynayınca, seyretmek güçleşti. Halbuki onlar en iyi yerler görmeliydiler. O zaman, görüş imkânı daha iyi olan yukarı kısımda ve tam sahnenin karşısında onlar için yer ayırdılar. Bugün, bu iki yer de gayet iyi kalmış ve gayet iyi görülmektedir. Priene tiyatrosunda hemen bütün kısımlar gayet iyi görülmektedir. Bilhassa skene, diğer tiyatrolardan daha iyidir. Tiyatro, üç bin kişilik küçük bir tiyatrodur. Theatron (Koilon) bir diazoma üzerine yapılmış, beş «Kerkides» ten ibarettir. Orkestra yarım daire şeklindedir, ve etrafını beş koltuktan ibaret olan proedrik sıralar çevirmektedir. Skene epeyce harap olmasına rağmen gayet iyi durumdadır. Logeion yıkılmıştır; fakat dayandığı sütunlar ayaktadır ve «Hyposkenion» da üç kapı görülmektedir. Bunlardan alt galerilere gidilmektedir. Aktörlerin giyindikleri arka kısımlar yakılmıştır. Priene tiyatrosunun mimarî bakımdan ortaya attığı bazı mahzurlar vardır. Onu da burada işaret etmek isterim. Bunların en ehemmiyetlisi yukarıda da söylediğim gibi, ilk proedrik sıralardaki görüş imkânsızlıklarıdır. Logeion teşekkül edince, yani aktörler yüksekte oynayınca proedrik sıralarda görüş imkânsızlaştı. Bu sıraların yerine yukarıda yerler ayrıldı ve bu mahzur önlendi. Fakat ön sıralarda oturanlar için ayni şey mevcuttu. Esasen bu ilk sıralarda, Logeion teşekkül etmeden önce de görüş mahzurlariyle karşılaşılıyordu. Çünkü öndeki proedrik yerler onlara mani oluyordu.
Tiyatronun bugünkü durumuna gelince; hemen hemen Prieııe'nin en iyi kalmış yapısıdır diyebiliriz. Bazı taşlar yerinden oynamıştır. Fakat bunu da tabiî görmeliyiz. Umumiyetle Antik tiyatrolar hakkında da oldukça iyi bilgi vermektedir. Bergama, Ephesos ve Priene'de Romen tipi tiyatroya rastlanmıyor. Yalnız Ephesos tiyatrosu bazı değişikliklere uğramıştır. Bir de «Amphitheatrum» u zikredebiliriz. Umumiyetle seyir için toplanılan yerleri ikiye ayırıyoruz: birincisi doğrudan doğruya sanat gösterilerine tahsis edilen yerler, tiyatrolar (Yunan ve Romen tipi) ve Odeonlardır. İkincisi ise spor, at yarışları, oyunlar v.s. gibi gösteriler için yapılan yapılardır ki bunlardan da AmphitheâtreTarı, Stadionları ve «EccIesiasterion»u v.s. yi zikredebiliriz. Bergama, Ephesos ve Priene'deki tiyatrolardan bahsettik. Odeon ise yalnız Ephesos'ta; Bülbül dağı ile Panayır dağı arasındaki vâdide bulunmaktadır. Odeon; bilindiği gibi müzik müsabaka ve gösterilerine tahsis edilmiştir. Bunun zamammızdaki tam karşılığı «Opera» lardır. Ephesos'taki Odeon 1,400 kişilik olup bugün gayet iyi vaziyettedir. Bilhassa ön kısımlar tamamen kalmıştır. Üzerinde biraz daha çalışılırsa Ephesos'un en iyi eserlerinden biri olacağı muhakkaktır. İkinci çeşit yapılardan Amphitheâtre ve Odeonlardan bahsettik. Sonra Priene'de gayet iyi görülen «Ecclesiasterion» lan zikretmeliyiz. Burada aile reisleri toplanır, devlet memurlarını seçerlerdi. Bir dikey dörtgen şeklinde, fakat kısa bir kenarı bulunmıyan Ecclesiasterion'u bir «Stadion» a benzetebiliriz. Yalnız dairevî olan kısımlar burada köşelidir. Priene'deki Ecclesiasterion şehrin ihtiyacına göre yapılmıştır, ve 640 kişi alabilmektedir. Tabiî tiyatro gösterilerine elverişli değildir. Greko-Lâtin âleminin karakteristiği olan «Meyil» burada da vardır. Bergama, Ephesos ve Priene, gerek tiyatrolarının çokluğu, gerekse bu gibi yapılan çeşiti bakımından gayet zengindir. Yukarıda bahsettiğimiz yapılar, tamamiyle meydana çıkarıldığı zaman muhakkak ki daha iyi görülecek ve Antik tiytrolar hakkında da daha geniş malûmat elde etmek kabil olacaktır. Yalnız bu üç şehrin tiyatroları bile bize Antikite hakkında pek çok şey öğretmektedir. Bunlar, modern ve ileri tiyatro mimarisi bakımından büyük istifade kaynaklarıdır. Bütün dünyada Antik mimarinin bir kaynak edilişi bize örnek olmalıdır. Ayrıca biz onları bol bol tetkik etmek, göz önünde bulundurmak imkânlarına da fazlasiyle malikiz. Onlardan yapılacak istifade, görüş mahzurlarını azamî derecede ortadan kaldıracaktır.
Yapı ve Yollar Kanununun 9 uncu VE 4 üncü
maddelerine göre istanbul Belediyesince tanzim kılınan
T A L İ M A T N A M E
Madde 1 — B i t i ş i k b i n a y a p i l a c a K y e l l e r d e : Bina yükseklikleri ve kat sayıları mevkiin ehemmiyet ve hususiyetine ve aynı adada evvelce yapılmış olan binalara göre aşağıdaki azami miktarı geçmemek şartile imar müdürlüğünce tayin ve teshil olunur. Bina y ü k s e k l i k l e r i : Bir kal bina yapılacak yerlerde bina yüksekliği eıı fazla 4.00 m. 5> 2> i iki 7.00 D H » 11.00 n ÜÇ » » Dört 14.50 » ıı Beş » 17.50 .» Altı D » 21,00 » Kat s a y ı l a r ı : 6 metreden 9 metreye kadar olan yollardan en. fazla İki kat 9 » 12 » (9 dahil) en fazla üç kat 12 » 14.50 » (12 dahil) » dört kat 34.50 s 20.00 i. (14.50 dahil) en fazia beş kat 20 metre ve daha fazla sokaklarda en fazla altı kat Bu yükseklikler, yolun yüksek tarafındaki bina kenarı hizasına müsadif yaya kaldırımı seviyesinden saçak altına veya saçaksız binalarda atika duvarı üstüne kadar olan şakulî mesafedir. Bodrum yüksekliği bir metreden fazla olmamak üzere bu gabariyaya dehildir. Plânı henüz ikmal edilmeyen bölgelerde 9,5 metreden az genişlikte olan sokaklarda binanın önündeki sokak genişliği imar müdürlüğü tarafından tayin edilscek yoi mihverinden itibaren 4,75 metreden az olmamak üzere imar müdürlüğünce tesbit edilecek h i z a y a k a dar g e r i ç e k i l m e k ş a r t i l e . İ n ş a a t a m ü s a d e e d i l e b i l i r . Madde: 2 — Köşe başına müsadif arsada yapılacak binaya verilecek yükseklik, geniş sokak cephesindeki irtifaya tabidir. Bu yükseklik dar sokakda y i r m i metreden f a z i a temadi edilmiyecektir, ve her halde komşu hudutlarından üç metre evvel dar sokak arzına uyulmuş olacaktır. Bu sokaklarda seviye farkı bulunduğu takdirde, dördüncü madde hükmüne tabi olacaktır. Madde 3 — Köşe başından maada iki sokağa yüzü olan binaların cn ve arka cepheleri, bulundukları sokak için tesb" edilmiş olan yüksekliğe göre irtifa alırlar. Binanın yüksek kısmının derinliği alçak kısmından iki irtifa arasındaki fark kadar geride yapılır. Madde 4 — Yol meyilli olduğu takdirde bu yollar üzerindeki blok veya ikiz binaların iki başlarındaki kaldırım seviyesi arasında 2.00 m. den fazla yükseklik farkı bulunmaması halinde ideale veya atika duvarı aynı seviyede de-
vam edebilir. Bu fark iki metreden fazla ise blok saçağından veya atika duvarından yol meyline ve parsal taksimatına ve mimarî icaplara göre mümkün mertebe eşit mesafeli ve eşit irtifalı bir veya bir kaç kademe teşkil olunur, iki tarafta muntazam binalar yapılmış olduğu takdirde, bu talimatname ile tayin edilen gabariyi geçmemek şartiyle bunların parapet çizgilerine uyulmalıdır. Madde 5 — B i t i ş i k c e p h e l e r i :
b i n a l a r ı n
arka
a) Bir bloku teşkil eden arsaların boş olması veya imar plânma uygun binaya itifa etmemesi halinde bu blokun arka cephe çizgisi arsaların ortalama derinliğine güre yeknesak olarak 20.00 metreyi geçmemek üzere imar müdürlüğünce tesbit clunur Yapı yollar tüzüğünün 15 inci maddesine göre yapılacak üstü açık balkonlar bu derinlikten hariçtir. b) B^r bloku teşkil eden arsaların bir veya birkaçı üzerinde imar plânına gorc muhafaza edilecek bina mevcut bulunması halinde bu blokta yeniden yapılacak binaların arka çizgileri bu arsaların iki tarafındaki bina derinlikleri arasında mümkün olduğu kadar ikişer metrelik kadsme teşkili suretile imar müdürlüğünce tesbit olunur. c) Ticaret bölgesinde olan bir adariııı bütün parsellerind'>ki zemirı katları gece ve güııclüz ikamete tahsiz edilmeyip yalnız mağaza olarak kullanılacak olursa, bu zemin katların arsa derinliğine kadar yapılması caizdir. d) imar plânı ile yeniden teşekkül eden adalardaki sellerde yapılacak binaların arka çizgileri, o jsokakta VP talimatnamenin müsaade ettiği azamî yüksekliğin sından az olmamak üzere en az üç metrelik bir boşluk kılmak üzere çizilir.
parplân yarıbıra-
Madde 6 — Bina her iki yüz çizgilerinin plânda gösterilen istikamet çizgilerine intibak ettirilmesi ve tesbit edilmiş olan nizamda yapılması mecburidir. Madde 7 —
A r k a
b a h ç e l e r :
a) Binaların rrkslarmda bırakılacak bahçelerin ortalama derinliği bina arka cephe yüksekliğinin yarısından az olmayacaktır. b) Arka cephe ile müştemilât binası veya komşu hududu. arasındaki mesafe hiç bir noktadan 3 metreden az oîmıyacakti!' o) Bir bloku teşkil edeıı arsaların bir veya birkaçı üzerinde imar plânına göre muhafaza edilecek bina mevcut bulunması halinde bu nokta yeniden yapılacak binaların arka çizgileri yukarı ki (b) fıkrasındaki kayıtlara riayet edilmek şartiyle 5 ci maddenin (b) fıkrasına göre imar müdürlüğünce tesbit olunur,
Madde 8 — A y d ı n l ı k l a r : Koridor, banyo, helâ. merdiven mahallerinin aydınlıkları Yapı ve Yollar Kanununun 29 cu maddesi hükümlerine tâbidir. Bunlardan gayri piyeslere mahsus olarak yapılacak aydınlıklar en küçük dılı üç metreden az olmamak üzere iki katlıya kadar binalarda 9 metre kareden üç ve daha fazla katlı binalci'da Î2 m 2 den az olmayacaktır. Madde f! — B i n a l a r ı n ııev'i ve c i n s i : Apartmanlar dahil olmak üzere bütün umumi binaların tam kârğir olması şarttır. Hususi meskenler, yarım kârğir olabilecektir. Bitişik bina bölgesinde kârğir ve yarım kârğirden başka bina inşaatına izin verilemez. Madde 10 — Bitişik binalar mıntakasında binanın saçaklı veya saçaksız olması civar bitişiğindeki binalarla mimari ahenk temin edilecek şekilde imar müdürlüğünce tayin olunur. Saçak genişliğide binanın yüksekliğine ve yanındaki binalara göre imar müdürlüğünce tesbit olunur. Çatıların meyli % 40 dar. fazla olamaz. Çatı gabarisi dahilinde kalmak şartile müştemilât kısımları yapılabilir. Madde 11 — Arka zemini münhat olan arsalarda bodrum yüksekliği 2,85 m. yi geçtiği takdirde bu yüzdeki odalar tabii zemine 0,50 m. den fazla görülmemek şartiyle iskâna tahsis edilebilir. Maddi 12 - - A y r ı k n i z a m d a y a p ı l a cak b i n a l a r ı n y ü k s e k l i ğ i : Tasdikli imar plânı ve programında kat adetleri belirtilmiş yerlerde yapılacak binalar bu plân ve programa tâbidir. Henüz imnr plânı yapılmamış veya kat adedi tesbit edilmemiş kısımlarda aşağıdaki esaslar tatbik olunur. a) Sayfiye semtlerinde sokak genişliği ne olursa olsun iki kattaı, l'azla inşaata izin verilemez. Bir kat bina yapılacak yerlerde binr. yüksekliği en çok 4,50 m. iki katlı bina yapılacak yerlerde- bina yüksekliği en çok 8,00 m. diı-. Bu yükseklik binanır. kurulduğu tabiî zeminden ölçülür. b) Şelııin sayfiye nizamına tâbi tutulmayan yerlerinde ayrık nizamda yanılacak binaların kat adedi ve bina yükesklikleri bitişik binalar hakkında I nci madde de yazılan hükümlere tâbidir. Şu kadar ki sokak genişliği ne olursa olsun ayrık nizamda dörtten fazla kat yapılamaz. Madde 13 — l a r d a çatı
A y r ı k n i z a m d a k i m e y i l l e r i :
b i n a -
a) 12 ııci maddenin (a) fıkrasında yazılı binalarda çatı meyli % 60 dan fazla olamaz. Şu kadarki kule gibi kısımların örtüsü bu kayıttan müstesnadır. b) 12 nci maddenin (b) fıkrasında yazılı binalarda çatı meyli % 40 dan. fazla olamaz. Madck 14 — Ayrık nizamda bina yüz çizgisi, yol kenarından normal olarak beş metre geride olacaktır. Hususi mahiyet gösteren yerlerde yüz çizgileri derinliği imar müdürlüğünün teklifi üzerine belediye daimî komisyonunca değiştirilebilir. Komşu hudutlarından uzaklaşan miktarları binanın cinai ve nev'ine göre kanunun 20 nci maddesine uyularak taym olunur. Madde 15 — Bahçe duvarlarının yol üstüne isabet eden kısımlarının yükseklikleri, harpuşta dahil 0,75 metreyi tecavüz edemez. Bıı duvarlar üzerine ayrıca parmaklık yapılabilir. Bahçe duvarlarının sokak istikametine amut kısımları, bina hizasına kadar aynı şekil de devam eder, bunun haricinde yapılacak çevre duvarları da iki metre yüksekliği geçemez.
Madde 16 — ?.) Ayrık nizamdaki binaların cephe genişliği 25 m. den fazla olamaz. b) Ayrık nizamda bina yapılacak bölgelerde 12.00 m. ye kadar cephe genişliğine haiz münferit bina yapılmasına müsait olmayacak derecede dar olan bitişik parsellerde ikiz ev sisteminin uygunlanmasma. imar müdürlüğü yetkilidir, ikiz evlerin döşeme ve saçak hizalarının ayın olması ve aynı mimarî karakter' haiz olması şarttır. İkiz evlerin saçak seviyesi meyilli arazide yüksek taraldaki bina köşesine göre tayin olunur. İkiz evlerde yekdiğerinden noksan kat yapılamaz. c) Asgarî komşu payı bırakıldıktan sonra yapılacak bina genişliği 0.00 metreden dar kalan parsellerde inşaata iziıı verilemez. Bu gibi parseller Belediye Yapı ve Yollar Kanununun 20 inci maddesi hükümleri uygulanır. Madde 17 — Biıır ön ve yan cephe katları haricindc zemin katlarda ic bir çıkıntı yapılmayacağı gibi ön bahçelerin seviyesi de kaldırım seviyesinden aşağı indirilemez. Yapı Yollar Tüzüğünün 15 inci maddesinin sözü geçen balkonlar bu hükümden hariçtir. Madde 18 — İ f r a z l a r : Yeni yapılacak ifrazlarda arza yüzleri ve satıhlar: a) Bitişik bina bölgelerinde yeni yapılacak ifrazlarda arsaların asgarî yüz genişliği arsaya yapılacak binanın bu talimatnameye göre tesbit edilen yüksekliğine eşit olacaktır. b)Tek ev yapılacak bölgelerde, tasdikli imar plânı ve raporunda asgarî parsel eb'adı tayin edilmemiş olan yerlerde yeniden yapılacak ifrazlarla asgarî yüz genişliği 15.00 m. ve asgarî 450.00 m. karedir. c) Bir parselde aynı çatı altında yapılan ikiz evler, her .birinin cephesi yedişer metreden dar olmamak şartiyle inşaattan sonra ifraz edilebilir. Madde 19 •— Münferit binaların arkasında yapılacak müştemilât binaları (hususî garaıj, mutfak, çamaşırlık, k ö mürlük, bahçivan ocltsı v.s.) asıl binanın cadde cephesi arka tarafında bina cephesinden en az beş metre geride yapılır. Bu binanın sınırları bitişik yapılması caizdir. Esas bina ile müştemilât yapılarının satıh ölçüleri mecmuu arsa sathının % 25 şini tecavüz etmemelidir. Arsanın arkası yol veya deniz olursa bu müştemilât binası yola amut istikamette ve yan sınırlarına bitişik olarak yapılır. Müştemilât binaların genişliği 1.00 metreden ve en yüksek noktası zeminden itibaren 250 metreden fazla olmayacaktır. Madde 20 — S a n a y i M ü e s s e l e r i : imar plânı ile sanayi bölgesi olarak ayrılmış olan yerdeki mevcut sanayi müesseseleri, bulundukları yerde inkişaf ve tevessü edebilmeleri daimi komisyonun kararma bağlıdır. Bu inkişaf sahası mevcut sahanın dörtte birini geçemez. Yol arzından fazla yükseklik istiyen sanayi müesseseler1, en az fazla yükseklik nisbetinde olmak üzere daimi komisyonca tesbit edilecek miktar kadar geri çektirilir. Madde 21 — İ s t i s n a l a r : a) İmar plânları ile genişliği aynen muhafaza edilen sokaklarda mevcut muntazam binaların arasında ahenksizlik teşkil edecek yeni binaların yükseklikleri imar müdürlüğünce, mevcut binalarla ahenkli olacak şekilde düzenlenir. b) Meskenlerden gayri binaların tahsis edeceği maksa* ve fennî icablara göre derinlik ve yüksekliklerinin arttırılması için yukarda geçen takyidata tâbi olmıyarak imar mü-
dürlüğünütı mücbiı- se'bebleri gösterir teklifi üzerine daimî komisyonca, icabına göre, kararlar verilecektir. c) Bu talimatname ile verilen yükseklikler her hangi bir âbideyi veya muhafazası lâzım gelen tarihî ve mimarî bir eseri ve şehrin güzel manzarasını kapatacak olursa, yine imar müdürlüğünün göstereceği lüzum üzerine daimî komisyon k.ararile irtifa ve derinlikler eksiltilebilir. d) İstanbul cihetinde 40 rakımından yüksek olup, âbideleri kapatan mmtakalarda en az üç katlı inşaata müsaade olunur. Bu mm takaların 40 rakımından münhat olan arsaları üzerine yapılacak binalara verilecek yükseklik 40 rakımmdaki bina irtifama tecavüz edemez. Bu gibi mıntakalar, imar müdürlüğünün teklifi üzerine umumî meclisce kararlaştırılacaktır. Madde 22 — Yapı ve Yollar Kanununun 4 üncü maddesinin B fıkrası mucibince imar plânlarına göre şehrin iskân sahası dışında yapılacak ifrazlar Wf:i) bin metre kareden az olmıyacaktır. Bu gibi yerlerde sıhhî ve estetik mahzur bulunmadığı takdirde daimî komisyon kararı ile bir ailenin ikametine mahsus en fazla iki katlı ev ile bu sahada yapılacak tarım ve eğlence gibi hususlara lüzumlu müştemilât binaları yapılabilir. Bunlar yol ve komşu hudutlarından en az 10 m. uzak olmalıdır. Madde 23 — Yanındaki binadan daha yüksek yapılan binaların bu görünen cephelerinin sıvanması kalvaniz saç veya çinko ile kaplanması mecburidir. Madde 24 — Mevcut binalara kat ilâvesi halinde yalnız ilâve katında bu talimatname hükümleri caridir. Madde 25 — Her bina ikmal edildikten sonra projenin fennî ve .-sıhhî imar şartlarına muvafık olduğuna dair imar ve sıhhat dairelerinden seçilecek birer üyeden teşkil olunacak heyet, rapor vermedikçe binanın kullanılmasına izin verilmez. Madde 26 — Üç kattan fazla katta olan bina plânlarında asansör yeri bırakmak mecburidir. Madde 27 — Kaloriferli binalarda ayrıca da soba ve baca deliklerin/a yapılması mecburidir. Madde 28 — İşbu talimatnamede yazılı hükümler imar plân ve raporunda aksine açıklama bulunmadığı takdirde uygulanacak aksi halde imar plân ve raporlarına göre muamele yapılacaktır. Madde 29 — imar plânı ikmal edilmeyen (Burgaz, K ı nalı ve Rumeli Boğaziçi gibi) sayfiye mmtakalarmda inşaat ayrık nizama tabi tutulur. Madde 30 — Yeni yapılacak binaların imar plânı ve raporları ile ve bu talimatnamede gösterilen yükseklik ve kat nıikdarını haiz olmaları mecburidir. Ancak ayrık nizama tabi yerlerde tek veya aynı zamanda yapılacak ikiz binaların muvakkaten bir kat noksan yapumasına izin verilebilir. Madde 31 — A) Şehir plânına göre bina yapılması uy-
gun olmayan yerlerde Belediye Yapı ve Yollar Kanununun 11 inci maddesinin sarahati veçhile inşaata ruhsat verilemez. B) Bu maddenin şumulüne giren ve öteden beri,, bağ, bahçe ve bostan olarak kullanılan yerlerin istimlâk muamelesi bu gayri menkullerin bulundukları mmtakalarda i mar plâr.mm tatbiki sırasında yapılacak o zamana kadar istimal ve intifa tarzının değiştirilmesine müsaade edilmeyecektir. Bu gayri menkullerin içindeki oinalar da bu hükme tabidir. Ancak tadilât yapılmaksızın tamir edilebilir. C) Beş senelik imar programı dışında kalıpta istimlâk edilmemiş mahallerde aşağıda yazılı kayıt ve şartlara göre yapı inşaasına daim? komisyon kararı ile ruhsat verilir. 1) İmar plânında yeşil saha olarak ayrılan yerlerde bina arsalarında bir bodrum ve iki kata kadar inşaata iziıı verilir. 2) İm=ır plânında umumi müessesata ayrılan sahalar içiırde kalan arsalarda inşaat yapılabilmek için sahiplerin Belediyeye vaki alacak müracaatları üzerine, keyfiyet lelı- * leı-ine yer ayrılan müesseselere derhal bildirilir, bu müesseseler üç ay zarfında üzerine inşaat yapılmak istenilen mahalli istimlâk etmezlerse arsa sahiplerine bu arsalarda bir. bodrumla iki kata kadar inşaata izin verilir. 3) İmar plânında tasdik edilen yol ve meydanlar üzerine rastlayan arsalarda ise aşağıdaki şekilde muamele yapılır. E) Yolun gemşliği kadar kısım arsadan ayrıldıktan sonra geri kalan kısım bir bina yapmıya kâfi ise yolun genişliğine .göre inşaatr müsait umumî hükümler dairesinde izin verilir. h) Yol arsanrn ortasından geçerek iki tarafında kalan kısımlar inşaata müsait ise yukardaki (a) fıkrasındaki hükme tâbi tutulur. c) Yol, arsayı tamamile kaplayacak ve yanlarında kalacak kısımlar bina inşasına kâfi gelmeyecek şekilde geçiyorsa inşaata müsaade edilmiyerek bu arsalar belediyece üç ay zarfında istimlâk edilir. Veya Yapı ve Yollar Kanununun 6 ncı maddesi uygulanır. Aksı takdirde bu gibi arsalarda bir bodrum iki kat inşaata izin verilir. d) îmar plânına göre cadde yüzünde bahçe brrakrlması icap eden ve birinci beş senelik imar programında dahil olmayan yerlerde geri kalan arsa parçası üzerine mesken yapılması mümkün olmadığı takdirde Yapı ve Yollar Kanununun 6 ncı maddesinin tatbiki cihetine gidilir. Bu da mümkün olmazsa daimî komisyon kararile bir bodrum iki kata kadar izin verilir. e) Sayfiye yerlerinde bir ticaret bölgesi olarak teessüs etmiş adalarda ayrık nizamda inşaat yapılması mümkün ve beş senelik programada girmiyen arsalarda Yapı ve Yollar Kanununun 6 ncı maddesine göre yeniden tevhit ve ifrazı yapılması mümkün olmadığı takdirde bitişik bina yapılmasını belediyeler daimî komisyonlarınca karar vereıbilir.
Ha
berler
6 Mayısta Ankara'da Kongresi münasebetiyle;
toplanan Birinci
Türk
Yapı
TÜRK YÜKSKK MIMARLAR BIRLIĞI ADıNA B A Ş KAN, HÜSEYIN KARA'NIN SÖYLEÎDIGÎ NUTUK : ' Saym Başkan, Saym Bakan, ve Sayın arkadaşlar Yurdumuzun bayındırlık dâvasında kuvvetli bir hamleyle işe başlamış bulunan Birinci Türk Yapı Kongresini Türk mimarları adına saygı ile selâmlarım. Mimarlık ve yapı sahasında şerefli bir maziye malik olan büyük milletimizin, bugünden yarma devredeceği her çeşit eserde ayru mertebeye erişebilmesini sağlayacak esasların hazırlanması ödevini üzerine almış bulunan, tarihi kongremizin ağır olan vazife ve mes'uliyetini bütün ehemmiyetiyle idrak etmekteyiz. Böyle olmakla beraber, memleketin her tarafından koşup, -gelen, kıymetli meslek adamlarının, çalışma metotlarına samimî bir iş birliği ve ihtisas prensip! hâkim olduğu taktirde, değerli neticelerin elde edileceğine ve memleket yapı sahasında, feyizli bir devrin açılacağına kani bulunmaktayız. Öteden beri üzerinde hassasiyetle durduğumuz, konuların halledilmesi maksadiyle, bu kongreyi tahakkuk ettiren, Saym Bayındırlık Bakanına ve tertip hey'etine, Türk Yüksek Mimarları adına şükranlarımızı arz ederken büyük kongreye verimli başarılar dilerim. T. Y. M i m a r l a r ı İ n ö n ü ' y ü z i y a r e t e t t i l e r Birlik adına Z. Sayâr, S. Arkan, M. Güven, R. Gorbon 'Ş. Şahingiray, F. Aysu'dan ibaret bir heyet cumhurbaşkanını ziyaretle Akademi Mimarlık Şubesinin ıslah edilerek kurulması temennisinde bulunmuşlardır. B. M. Meclisi binasının meşe doğramaları 2.500.000 lira keşifle münakaşaya çıkarılmıştır,
T o p
k a p ı
S a r a y ı
M ü z e s i
:
Pazartesi, çarşamba ve cuma günleri saat 13 den 17 ye kadar ziyaretçilere açılmış olup giriş 53 kuruştur. B ü y ü k
i h a l e l e r
:
Elâzığ - Van demiryolunun on birinci kısım
inşaatı
21/6/1948 de ihale edilecektir. Keşif tutarı 7.500.000 liradır. B e t o n
arrne
k ö p r ü l e r
i h a l e s i
:
Bayındırlık bakanlığı Uluabat, Karadere, Ağadeğirmeni, 2.094.300
Gönen köprülerinin beton arme olarak inşasını liraya ihaleye çıkarmıştır. A n k a r a
T ı p
F a k ü l t e s i
:
Ankara Tıp Fakültesinin 2 nci kısım inşaatı 9.432.444 lira keşifle eksiltmeye konulmuştur. E l a z ı ğ
-
V a n
d e m i r
y o l u
:
Onuncu kısım 4.750.000 Lira keşifle eksiltmeye konulmuştur.
Yapı
i h a l e l e r i
Türkiye Emlak ve Kredi Bankası Ankara'da Anıl Kabir civarında 151 adet evin inşaatını eksiltmeye koymuştur. Eksilmeye en az 1.000.000 lira tutarında iş yapmış olanlar kabul edilecektir. Valde - Bağı prevontoryumunda 300.000 liralık yapı işi eksilmeye konulmuştur. istanbul
Ü n i v e r s i t e s i n i n
1, a ş t ı r ı 1 m a s ı
:
VE
M Ü Z E L E R İ
ARKITEKTİN
A N T İ K İ T E A Ç I L D I
Son harb yıllarında, kıymetli eşya kadırılarak kanatılmış olan müzelerimiz açılmıştır. Son yıllarda Topkapı Sarayı Müzesinde yapılan onarım neticesi yeni da) • reler tanzim edilmiştir. Müzeciliğimizin 100 ncii yıl dönümü münasebetilc yapılan törenden sonra her iki müze de halka açılmıştır. Bir kaç yıldanberi müzeleri gezmekten mahrum kalan halk büyük bir alâka göstermektedir.
2.60 Lira
ALTI AYLIĞI :
6.50
„
„
12 00
„
„
YILLIĞI
Arkitektin
2 ci seri
1936 1937 1938 1939 1940
yazıiar,
Toplayan : Mimar L. RICCİ Milano'da, Antonyo Vallardi kitaphanesi tarafından yapı elemanları için seri halinde çıkarılan eserlerden birini teşkil eden rKapılars- kitabı en basitinden en komplike olaıı tiplere kadar güzel nümuneleı- vermekte, Teknik ve Standard ait misaller bulunmaktadır. Ayrı ayrı plânlar halinde tertip ve toplanmış olan kitapdaki örnekler yalnız italya'ya ait olmayıp bütün memleketlerin en güzel eserlerinden faydalanılarak meydana getirilmiştir. Tavsiye ederiz : Bu eseri Beyoğlunda İtalyan kltaphanesinden tedarik etmek kabildir. Eseri çıkaran : A N T O N Y O Y A L L A R D I M İ L A N O . B i b l i o g
r a f y a
:
C A S E
(Ev) Topiayaıı : Dr. Prof. Mimar A. Cassı Ramelli 135 muhtelif ikametgâh ve apartman tiplerini bir araya toplayan bu eser uzun bir çalışmanın mahsuludur. Düny^ memleketlerinin mesken davası üzerindeki şayanı dikkat çalışmalarının güze! nümunelerini toplamıştır. Avrupanın büyük merkezlerinde yapılmış olan münferit veya kollektif apartman tipleri kitapta cepheleri ve piânlarile iyi bir şekilde tasnif edilmiş ve her eserin hülasa halinde izahatı verilmiştir. « A n t o n y o V a I -
resimler, idare
16
roklâm
ve a b o n e
et
No. 3 3
demanrie a inserer
Anadolu
Han,
kaybolan
sorumlu
toııt e n v o i d e d o c u m e n t
annonces, bibliographie
bedelleri
gönderilmelidir,
de
abonele,
dergilerden
değildir
renseignemel,
tels que s'adresser
Eminönü
Posta
isteyenlere
Adreslerini değiştiren
dolayı müdürlüğümüz paie-nent
„
18
yerine
tarifesi gönderilir.
pour
„
B
beher ciltli ko:eksiyonu 20 Lira
süratle bildirmelidirler. Aksi takdirde
our taut
4
UN AN
1945 1946
ile A R K l T E K T ' i n
que
„
1941-42 1943 1944
3 cU seri
Reklâm
poıır 6 üf.OIS
kolleksiyonları :
1931 ' 1932 1933 3935
BUtiln
ŞARTLARI
PRIX D'UN NUMERO 1.B Dolar
1 ci seri
PORTES ( K a p ı l a r )
ABONE
ÇİFT SAYISI :
B e t o n -
Hukuk ve İktisat Fakültelerinin döşeme ve bölmelerinin kâğir ve betona tahvili 890.177 lira keşifle ihaleye konmuştur. T O P K A P I
r
ains
photos,artilce3 â la
Direction
İstanbul
1 a r d i :> kitaphanesiııin yapı dökümleri servisinden olan bu kitabı vmesken» konusu üzerinde mükemmel bilgi vermesi itibarile t a v.s i ve ederiz. Çıkaran : A N T O N Y O LANO.
V A L L A R D İ ,
Mİ-
B E T O N A R M E Yazan : Y. Mühendis Turgan Sâ'bis îst. Teknik Üniversitesi ve G. S. Akademisi Profesörlerinden Hem talebe için bir ders kitabı, hem de pratikteki mühendis ve mimarlar için bir müracaat kitabı olarak hazırlanmış oları, bu eserde betonarme inşaat elemanları, çimento, kum, çakıl, beton ve demir hakkında izahat verilmiştir. Betonarme mukavemet hesapları mufassalan gösterilmiştir. Her bahiste nazariye ve tatbikat kısımları birbirlerinden ayrılmış, pratikte hesap yapmak için lâzım olan betonarme cedvellerı kitaba konmuş ve her bahsin nihayetinde adedi irrfisaller lyapılmıştır. Ayı-ıca proje yaparken cedvellerin kullanılmasını kolaylaştırmak için ibunlar toplu bir halde kitabın sonuna tekrar dereolunmuştur.
Yapı malzemesi piyasa cetveli Turla
Çimento İstanbul Fabrikaları: Fabrikada vagona teslim dökme Portland (kâğıt torba) Ton 47.00 L (Portland) Tonu 40 00 * (Süper siman) » » 43.70 » Sivas Fabrikası mamulâtı N. Portland Fabrikada Y. dökme: 43.75 Ankpra fiatı 41.25 » V. E. torbalı: 57.50 (traslı) Sivas » V. dökme: 47.50 » » V. B. torbalı: 52.50 Beyaz çimento ..
Portland
( tngiliz ) T o n ( Belçika) ( Yıırıan )
230 T .
260
4.00 düz mozaik tan Renkli mozaik 6.50 çimentodan » 3.50
Cini
,.
5.00 8.50 4.50
Fayans, H. O. B. d. Rako d. İtalyan Seramik karo
L. > »
46 kr. 45 kr. 32 kr.
Kireç Toz kireci Mermer
.,
130
M2
L.
L.
To. 80.-
Kömür kireci Çalı kireci (Sivas) Sümer kireci V.
To. To. To.
28 38 55
— -
( ha. >
70
-
V.
75
' deliksiz
| ha. * 67
-
\.
73
Ateş tuğlası adedi
65
— — — —
İngiliz.... Top 27,00 L. » 35.L. | düz 200 Galvanizli saç oluklu ISO
95 - 96 — 140 — 325 Bakır tahta ve yuvarlak Kalay 165 kş. Kurşun boru
nı. t.
25
kş
26 22
>
Cam
M2
5 00
4.00 9.00
Arnuvo
=
10.00 11.00
5-
=
in/ııı
Kristal
>
Buzlu
)
215
ı
>
( Bıçkı
»
1
( 4.m den kısa
döşemelik
>
l#»retlor :
23.00 11.00
46.00
38.00
.
11.00
•
•
16.00
18.00
fiyatları:
(işlenmiş)
225.00
Marka
• .
240
1
520
»
-«0
1 1/2
700
»
450
875
•
550
2 O c a k taşı ( K a l k e r )
M3
8.00
Kum
- Y.
M3
950
Çakıl
- Y.
M3
11.00
-
250 240
Ura
)
(tomrıık)
Ceviz Meşe
„
Kayın parke Meşe
parke
(Ayancık)
M'
150c
Birinci
>
21 16.5 13.5 22
560
B.
İkinci
>
650
Üçüncü
>
B
500
Tr Kg Ou V
= Torba = Kilogram = Çuval = Vagon t e s l i m i
» To - Ton Ka = Kantar d = Ade1 Kr " Kuruş
0 00
Kuruş
kuruş
Uru
( doğramalık
-
—
220 -225 235 - 2 4 0 370 500 450
Çıralı Karaağaç
185 240
190
410
3/4
Kereste fiatları -
demir
3 2 5 kr
Par
B. B
3
>
12.00 12.00
1/2
195
)
225
Kelebek
>
)
» pl;\k »
==
Lira
10.50
7.00
Istlrye
:
Toptan
—
Adi
Boru
Lira
Beyaz kalıplık ( Fabrika
Kontr 1
Fiyatları
Perakende
}
L. 27 > 25—30 35—40 > 300 120 16.9, 75-95
Kereste :
»
57 Kr.
Karpit
galvaniz
Yerli renkli
Çıralı
190
Levha
Katedral
fim 3 2 sm.] Im- 3 sm. Inr 4 sm. Blok mermer M8 Küfeki taş Blok M» m. t.
875
i 70
Kurşun külçe
Kr. Kr.
Yerli
Kademe
I
Karfiçe Çinko
*
S L. L.
kş.
30 kg. 40 kg.
Mermer
Söve
45
L
Ruberoit
Dubye
Kiremit 22 Bur=a Eskişehir d. 23 Adapazar > 20 Siimerbank (Sivas) V. » 16,8 Ktinfe Font boru Yerli (Kg.) 50 » » aksamı (Kg.) 55
ha. »
< delikli
Kâğıtane
,,
kireçi
200 V. 220 67 V. 77
ha. Bin
Büyükdere Prese Feriköy deliksiz
»
(Bulgar) Sk No Ha Y
Lira
»
santimetre kutur Numara Harmanda teslim Yapıda teslim.
YAPİ
MALZEMESİ
Yağlı boya malzemesi Kuruş 150 .320 250 220
Neft (Egribozl Bezir (Turan) Bezir ' Acli) Sülüğen (İngiliz) Uatübeç (Litopen) Üstübeç (kaba; Badana yeşili Badana çivit cnavi Yağlı boya tozlan : Yeşil Kanarya sarısı Kırmızı Zencefre Siyah Çimento boyaları : Kırmızı Sarısı (Oksit) Yeşil Mavi Çimento künk (Büz) 50 cm m. t 0 :Î> 40 » 30 <!> 20
<i)
15
t
10
» »
210
13 140 200
110— 110.— 117.— 85— Kuruş 85 1.Î0 180
350 İşçilik - Mal. 825 675 350 175 130 95
Mozayik (beyaz mermer) To. Mozayik (Renkli taş) To. Aspesl levhaları Perakende kg. Toptan kg. Kontralit levhaları 4 m/m m2 5 m/m mMetal Deploye: (Amerikan) M s ( Yerli ) MKalorifer malzemesi: Radyatör (Erel yerli,) çelik Radyatör M- .dökme Ka7.n1 MYuvarlak ve dörtköşe demirler: (Karabük) 10 m/'m 12 » 14 » 1G » 18 — 22 » Lama demirleri: 23 X 9 — 35 X 20 120 den yukarı
Ya-nız işçilik 180 kr. 160
75 45 50 22 30 Li. 75 Li. 90 kr. 80 kr. 4— 5— 150 125 27 Lira 35.50-3800 Lira ıan_— onn Ti™t-lLLU İUU U\J\J T.T. Lirası 620.—
540— 510.— 480.— 460— Lira 495— 400—
FÎATLAR1 M. Köşebentler; 50 X 5° G. M. Köşebentler; 50 X 4 0 100 X 75 I ve U demirleri; 8—10 30 — 38 T ve Z demirleri; Pikler Çelik Teller; 3 m/m (j) tel Katran (Yol) Zift (65) — 75 C) Katran (Ham) Yuvarlak: 6m/m 8 m/m Soğuk tutkal (süterkal) marka 15 Kg. lık tenekelerde kilosu .1 — 5 Kg. lık teneklerde kilosu Sıcak tutkal (İrigliz) kilosu (Hema.tekt) izolâsyon maddesi EmüJzeı- (C) Emülzer katranlı kâğıt top Sıhhî tesisat malzemesi: Alafranga helâ (hastane tipi) Alafranga helâ (normal) Alaturka hele (büyük) 60 X. 70 Alaturka helâ (küçük) 60 X 7 5 Alaturka helâ (fontemaye) Lavabo 48X63 cm. Lavabo 56X76 cm. Pisuvar Eviye (düz) Eviye (damlalıklı) 110 boy Termosifon (Bakır) 31 $ (Baterili) Termosifon (Bakır) 35 <j> (Rakorlu) Termosifon duş ve musluklu Dökme rezervuar (komple) Banyo baterisi (nikel) Banvo font emaye yuvarlak Banyo font emaye (kare) Yer 4sifonu dökme 15X15 20X20 Lavabo sifonu (pirinç-nikel) Lavabo baterisi (nikel) Avrupa Banyo baterisi (nikel) » Su saati 1/2 par. Su saati 3/4 par. Havagazi (ehauffe baine) aseot
480— 445.— 475.— 400— 90.— 200.—
950.— 50— 15— 72.50 60
62
60
61
Kuruş 240 250 170 140 150 325 Lira 36.— 40- 50— 120— 9° — 50.— 70.— 66— 50.— 50.— 210— 100— 110.— 40.— 35.— 53.— 260.— 290.— 2.— 2.25 7.50 40.— 85— 50- 60— 70.—
275—
P I t g p
H e r işe u y g u n b ı ç a k v e aleti ile d a i m a hazır bir v a z i y e t t e o l a n o y m a k a l e m i keskinliğindeki X - ACTO ev modelleri, heykeltraşlık, a ğ a ç , d e ri v e plâstik m a d d e l e r için m ü t e h a s s ı s l a r ı n intihap v e tercih ettikleri malzemedir. X-21 izahatlı P r o s p e k tüsü, P o s t a k u t u s u 1416 d a n isteyiniz.
TÜRKİYE İŞ BANKASI 2ü inci ( a l ı p a Yılı KÜÇÜK CARÎ HESAPLARI
YAPI ve KREDİ BANKASI
İ K R A M İ Y E PLÂNI ÇEKİLİŞLER : 1 Mart, 21 Nisan "Yalnız çocuk hesapları İçin,, 1 Haziran, 25 Ağustos, 30 Aralık, tarihlerinde yapılır.
1948 İKRAMİYELERİ
İkramiyeli Aile Cüzdanı 4
1949 yılı ikramiye plâııı :
'; YAPI • • •'•• ,ve •. "'. KREDİ • V. • • .•BANKASI • . •• • ' • • .•' ,
•
, : "'. . . • v.
•,• : ' . •
.. •
; '• . •
Tane
EV
4
A R S A
4
Tahsil
sigortası
4
Cihaz
sigortası
4
Yıırd i ç i n d e
I
5000 Liralık
4 10
l
3000 9000 1000
2U
500
50
200
100 roo
100 50
50U
20
200
!0
Türkiye
İş Bankasına
yalnız para biriktirmiş'va ayni. zamanda
taliinizi
gezi
para
yatırmakla
faiz almış
olmaz,
de denemiş
olur-
sunuz.
r
> TÜRKİYE G A R A N T İ
B A N K A S I A. O
Merkezi
:
ANKARA
Şubesi
: İSTANBUL
T ü r k i y e n i n her t a r a f ı n d a , A v r u p a rikanın
bellibaşlı
şehirlerinde
ve
muhabirleri
Amevar-
dır. m Her
türlü b a n k a c ı l ı k
işlerinde
müşterilerine
en müsait şartlan teklif e d e r , k o l a y l ı k l a r
gösterir.
BiRiNCi KEŞİDE
m K ü ç ü k carî h e s a p m e v d u a t l a r ı n a her yıl b ü yük
miktarda
ikramiye
dağıtır.
Ayrıca
lira d e ğ e r i n d e A n k a r a a a bir a p a r t m a n ı n iresi»
ile I s t a n b u l d a
bir arsa h e d i y e
200,00ü «iki d a -
eder.
19 - M a y ı s - 1 9 4 8 En az 100lira vererek açtıracağımız bir küçük cari hesap ile bu kişidede kazanacağınız
ikramiyeler:
1.500 Liralık ev eşyası
Bl
2 . 0 0 0 Liralık n a k i d Gişeleri: 9 . 3 0 — a t i n d e müşterilerinin
1 8 . 0 0 arası g ü n ü n her saemrine
açıktır.
ve
DÖŞENMİŞ BİR EV
GÜVEN S
İ
G
Bütüıı e m l â k
O
R
T
A
sahiplerinin v e iş
adamlarının g ü v e n kaynağıdır.
İş Merkezi : Galata, Sümerbank binası. Telg :
Türkgüven
Müdüriyet:
40630
Telf: Santral, 44610 Müdür: 40630
J
ÖDÜNÇ
İZZET
PARA
va Kardeşi Koü. Şirketi
VAKIF PARALAR İDARESİ Her türlü kolaylıkla, ehven ve müsait şart. larla kârğir binalara,
SIHHÎ TESİSAT ve KALORİFER R1ALZEIYIESİ m BANYO, LAVABO,
VAKIF PARALAR
İDARESİ
HELÂ, T E R M O S İ F O N
REZERVUAR
Bitmemiş İnşaat ve
kıymetli arsalara ödünç para v ' i r .
BAYSAL
jH Su, Gaz ve Kalorifer 9
Dökme ve kurşun borular
gj
Radyatör, kazan ve malzemesi;
Igj B a t e r i l e r , musıuk Sıkıntılı
zamanınızda
yardımınıza
koşan
en
kısa
yoldan
müessesedir.
v e EMSALİ
ve sifon çeşitleri 1
Yangın hortumları ve t e f e r r u a t ı B8
ADRES:
Yeıılpostane
karşısında,
Han birinci kat — İSTANBUL TELEFON: 23654
Valkle Mahmudiye
caddesi No. 85
istanbul - Galata TELEFON : 4 4 3 6 a TELGR.
i İBKOL
Dünyanın en meşhur Duvar Kâğıtları Fabrikasıdır
Türkiye Umymt Mümessili
U N i V E R S A L Beyoğlu, istiklâl Caddesi Yeni Han 320-324
İ f ş f l
mim
KBÜ
<mm
fe'fg:
İş/£••'}]> l
m "fiaMlİ r l i l l i l - >
"
3 İ M İ
P ' İT"'' '
^ Mİy;f#
EREL ÇELİK
R A D Y A T Ö R L E R İ N İ N
BEŞ MÜHİM VASFI VARDIR : M
1,2 m.m. KALINLIĞINDA DEKAPE SAÇTAN İMAL EDİLMEKTEDİR,
H
SİPARİŞLER İSTENİLEN BÜYÜKLÜKTE GURUPLAR H A LİNDE TESLİM EDİLMEKTEDİR.
(g
YÜKSEK TAZYİKA DAYANIKLIDIR. SİPARİŞLER BOYALI OLARAK TESLİM EDİLİR.
•
ŞEKİLLER MODERN 200X600 m.m, DİR.
•
BU ÜSTÜN EVSAFA MUKABİL İDHAL MALINDAN % 20 DAHA UCUZDUR.
EREL,, BÜRO: Karaköy Palas karşısı
ÇELİK
BİR
TESİRDE
EŞYA
OLUP, 200X500 ve
FABRİKASI FABRİKA:
Şişhane Yokuşu
Galata
sokak No. 25. Beyoğlu
TELEFON: 42567
TELEFON: 40177
Tutsak
MÜTEAHHİT ve İNŞAAT SAHİPLERİNE
CELALEDDİN ÖZDEMİR İnşaat Malzemesi Ticarethanesi
"CÜÂPPEE,, Doğrudan doğruya Devlet Orman işletmelerinden getirtilen muhtelif kalite kerestelerimiz herkese uygundur.
Marka dünyaca meşhur
KALORİFER KAZAN ve RADYATÖR
lerini
Resmi ve Hususi inşaatlarınız için piyasada aramakta ve kullanmakta tercih ediniz. Çünkü C H A P P E E fabrikası mamulâtı dökümleri tamiz, tip itibarile zevkinize ve fiatc^da menfaıtmıza en uygun kömür sarfiyatı bakımından da en idarelisidir. İnşaat mevsimi olduğundan sipariş için müracaatta acele ediniz. Siparişler en kısa zamanda kati olarak teslim edilir.
Galata Fermeneciler, Ali yazıcı sokak, Güı-aç Han 7/3. K U T M A N K O
- İstanbul. Tel. 40910
İSTANBUL EMNİYET SANDIĞI Kuruluşu: MERKEZİ:
Yapılarınız için kereste almadan bir defa mağazamıza uğramanız menfaatiniz icabıdır.
«KAYIN» PARKE BULUNUR A c l r e s
:
Kadıköy, İskele civarı Çarşı Tramvay durak meydanı No. 25.
Türkiye Umumî Mümessili :
Telgraf:
İnşaatınızı ucuza mal etmek için betonluk, döşemelik ve temiz doğrama için de birinci kalite çıralı ve beyaz kerestelerimiz her zaman mevcuttur.
Telefon ; 6 9 0 9 3 Telgraf: AYANZADE-Kadıköy
Dünyanın meşhur SIKA - Maddesinin muhterii olan ve bu sahada 30 senelik bir imalât tecrübesine sahip bulunan «Kaspar Winkler und Cie, Zürich, İSVİÇRE, Fabrikası tarafından ?mai edilen:
BINDA I
1888
VE
Cağaloğlu
BINDA 4 Rutubete karşı tecrid maddeleri Rutubeti zamanla bozulmaz.
ŞUBELERİ: Ankara, Beşiktaş, Kadıköy, Eminönü Hab - Kilim Mücevhcr Tahvil Emlak
Karşüığmda ödünç verir.
Para yatıranlara: En elverişli ve eşsiz kolaylıklar. İstanbuldaki emlâkin Ankaradan ve Ankaradakilerin buradan ipoteği yapüır.
seçilmez,
Beton ve sıvada kullanılır, yağmur, deniz ve fabrika sularile muhtelif asidler ve kükürt ihtiva eden sulara karşı betonun mukavemet etmesini temin eder. Çimento harca üstün bi: sertlik verir, mukametini arttırır, hacminin büyüme ve küçülmesini ve rütubetli yerlerde mantar peyda olmasını önler
LUKA KEÇECİOĞLU ve ORTAĞI Galata — Mahmudiye Caddesi No. 15
Telefon : 49407
SOĞUK TUTKAL ( SÜTEBKAL ) İle: Tayyare, Gemiler aksamına, Arabalara, Karoseri, Vagonlara, Mobilyalara, Kaplamalara, Bahçe Mobilyalarına, Tahta, Demir, Cam, Porselen, Taş; Beton, Mantar, Deri, Muşamba, Kâğıt ve bilcümle doğrama işlerini yapıştırır.
Suya karşı görülmemiş bir metanet, yüksek bir yapıştırma hassası en tasarruflu ve kullanılması ve hazırlanması en kolay bir madde. Slcnğa muhtaç değildir. Açıkta kullanılabilir. Tahtaları yapıştırmadan evvel ısıtmak lâzım değildir.
Emsalinden Daha Mükemmd ve Daha Ucuzdur. Bursa Süttozu Fabrikası Kollektif Şubesi Telgraf :
«SOTERKAL»
SÜT — BURSA.
Şirketi
Kimyevi
Sanayi
Soğuk Tutkal
Telefon :
2222 2223
H. R U T T İ M A N N Dipl. Inş. Mühendisi
İNŞAAT
MALZEME
TİCAREH ANESI
İstanbul - Galata - Voyvoda cadd. 2 8 , Bahtiyar Han 51 Telgraf adresi : « SİKA » İstanbul - Telefon : 49239. Posta kutusu 1119 HER NEVİ İ N Ş A A T TECRİT Her
nevi
Mühendislik
ve Nafia
V E MUHAFAZA
inşaatı izolasyonu,
bodrum,
MALZEMESİ taraça, çatı, cephe
rutubetleri tecridi. - Kimyevî tahallüllerefkarşı muhafaza. • Emaye vernik Emülsiyonlar.- Hususî yapıştırma maddelerde
çatı
boyaları . -
kartonları .- Alüminyum
muhafaza vesaiti .- Hususî taban döşemeler,
ve dı ar Bitümlü
boyaları .- Ahşap
ilâh.-
S I K A > S İ K A P L A S T • P L A S T İ M E N T - İ G O L - IGAS - S A U R 1 E R P A S T A
• FLINTKOTE •
D U R O M I T - SIEGLE Ç İ M E N T O B O Y A L A R I . FRIKO V E R N İ K B O C A L A R I H 0 N 3 A L I N • HIYALIT - AVİTTA - ODAN -
İş hakkında teknik ve ihtisas danışmaları için para afınrraz.
Salih Sabri Karagöz MERMERTAŞ
KERESTE
tüccarı Türkiyenm her yerinde, İstanbul ve Ankarada birçok resmî ve hususî binaların mermer işlerini bilgi ile yapan en ciddî ve en eski yegâne T A Ş MERKEZİ : Unkapanı,
MERMER
imalâthanesi. Beylik
değirmeni
yanında
ŞUBESİ:
MERTAŞ
İSTANBUL
Ankara - İstanbul caddesi Akköprübaşı No. 58. Tel: 3030.
İVİAGAZAS!
@
B E T O N L U K
#
D O Ğ R Â M A L I K
@
D Ö Ş E M E L İ K
S
No. 65. Tel: 22604. Telgraf :
AVNİ SASA »
BEYAZ
ve Ç I R A L I
HER EBATTA KERESTE İŞLERİ ADRES : UNKAPANI
FENER
CADDESİ No. 3 4 İSTANBUL.
TELEFON : 20198
BUZ
ir
BALİK,
FABRİKALARI
ET,
DONDURMA
BİLUMUM
GİDA
TESİSATI
MADDELERİ
MUHAFAZASI
BUZ
F A B R İ K A L A R I
M E Z B A H A L A R D A SOĞUK
DEPO
TESİSATI *
SOĞUK
HAVUZLAR SOĞUK
FREON
VE
VİTRİNLİ
DOLAPLAR
VE
IŞI., E R
A M O N Y A K L A G U R U P L A R
B a k e r İce Machine C o j n c SOUTH WINDHAM, M A I N E U.S. A .
TÜBKIYE MÜMESSILI . GEREÇ TİCARET Ltp. ORTAKLIĞI BAHÇEKAPI ANADOLU HAN No. 27 EMİNÖNÜ. İSTANBUL TELF : 21529 TELGRAF : GEREÇ
•
L O R İ M E R KARA ve DENİZ MOTÜRLERİ
Ü N Î V E R S A L ELEKTROJEN GRUPLAR!
4 zamirdi — 600 devirli Ağır Tip — Tam Dizel Kara: 15, 0, 40 beygir Deni ; 20, 45, 55 beygir
TEDİYATTA
650, 1800, 2500, 6000 Wat 110 ve 240 Volt Benzinle işler Alternatif cereyan verir
KOLAYLIK
GÖSTERİLİR
SATIŞ YERİ:
İ M A R Ltd.
ŞİRKETİ
t
Yenipostane arkası, İmar Han, kat 1, Telefon: 23176
HEMATEKT Saf
bitumden mamul, çatı, taraça, cephe ve temellerde katiyyen su ve rutubet geçirmez en emniyetli tecrit
maddesidir.
Almanyadaki fabrikasının formüllerile imal etmekte olduğumuz H e m a t e k t tecrit maddesi, 15 senedenberi memleketimizde, Nafıa işlerile diğer bir çok resmî ve hususî müessesatın mühim tccrit işlerinde ve vagon damlarında memnuniyetle kullanılmaktadır.
HEMATEKT RECEP
ÇETİNKAYA
Hariçten gelen cn birinci tecrit maddeleri ayarında Türkiyedc imal edilen yegâne tecrit maddesidir.
Hematekt Kimyevî Fabrika Galata, Azapkapı Tersane caddesi No. 261 Telgraf Telefon Posta kutusu
Hem taş 40215 1554
HEMATEKT Memleketimi/, için bir varlıktır.
Galata MUFASSAL
MALÛMAT
İÇİN
BROŞÜRÜMÜZÜ
İSTEYİNİZ.
r
H A Z N E D A R lıila, Ateş tuğlası, Kiremit Fabrikaları u Kireç Ocakları Ltd.Sir SERMAYESİ :
100.000 T.
L.
En yüksek suhunet derecelerine m ü t e h a m m i l ateş tuğlaları Memleketimizde fennî usuller ile çalışan y e g â n e v e birinci fabrikadır.
DELİKLİ VE DELİKSİZ VE PRESE İNŞAAT TUĞLALARI MARSİLYA TİPİ ve MAHYELİK KİREMİT SÜZMELİK FABRİKA Haznedar Çiftliği civarında Tel: 16 - 71 Telgraf: Haznedar İstanbul
ve SIVA KİRECİ SATIŞ YERİ lllıami N. Pamiı- Ticaretevi Osmanefendi Han No. 9 Eminönü Tel: 21612
caos itibarile Portland çiment o s u n d a n hazırlanmış o l u p en iyi cins su geçirmez badana malzemesidir. Haricen ' S N O W C E M ' ile badana edilmiş bir satıha yag-snur tesir ve nüfuz e d e m e z . ' S N O W C E M ' in kullanılmak için hazırlanması v e fırça ile sürülmesi p e k k o l a y d ı r .
YAĞMURU BERTARAF EDİNİZ ' S N O W C E M ' sürüldüğü y e r e kaya gibi sert bir tabaka teşkil e d e r e k yapışır. Fırça ile fırçalandığı zaman t o z u m a z , aşınmaz, kazınmaz pul pul d ö k ü l m e z v e çatlamaz. Sürüldüg-ü sathı su g e ç i r m e z bir hale getirir. Y a p ı l a r ı n ı n • y a ğ m u r , hararet gibi hava tesirlerinden muhafaza e d e r . H e r inşaatçı ve d e k o r a t ö r ü n ' S N O W C E M ' hakkında malûmat sahibi olması lâzımdır. Halihazırda stokumuz d e p o m u z d a m e v c u t o l u p satışa hazırdır MÜMESSİLİ s
G.
ve
A.
BAKER r
LTD.
Prevuayonı Hon. Tahlokalo lıtonbu' Talefon : 2 4 3 3 0 ;
İti
Wmğ
m
mm mm mm mM
ni s VmtmR M A
»
maiıy
1 v . ; 1 1! RECEP
ırıîeket
t
nttâdeMri' tecrit l i »
(: e t î
<L. VE DELİKSİZ VE PlMSt İNŞAAT .ArLARI MARSİLYA TiPİ ve MAKYEUK KİREMİT SÜZMELfK FABRIKA Haznedar Çifti® civarındaTel: 1 6 - 7 1 Tel^raJ
.
Haznedar JUtanbul
ye
SIVA KİRECİ SATIŞ YERİ UUaml N. P a m i r T i c a r e t e v t Ösmanefendi Han No. 6 Sminönü Tel: 21612
EKSKAVATÖRLER
E L E K T R İ K )
Kamyonlu vinçler
POLANYALAR
K ö p r ü vinçler
K A Y N A K
M A K İ N E L E R İ ELEKTOTLAR
P X H Hiinher Makinesi sahibine daima zaman, s ü r a t fazia istihsal dolayisiyle para kazandırır. Türkiye Umumî Vekili : 1 A T K O
A Ğ I R
İ Ş
K A M Y O N L A R I
Yol istemez, Masrafınızı azaltır, İstihsalinizi çoğaltır. Hafriyat projeleriniz için bizimle temas ediniz. Her türlü izahat için: Türkiye Mümessili «T A T K O» otomobil ve makine Ticaret T. O. Müracaat ediniz. Taksim Bahçesi karşısında. İstanbul — Telf. 82240 — 82249. Telgr. TATKO.
MÜKEMMEL BİR ASANSÖRÜN BUTUN EVSAEI ACABA TEKLİENAMEDE MEVCUT MUDUR? Bazı hususiyetler teklifnamede da bazıları değildir.
mevcutsa
Asansörün kumanda tertibatı, kaldırabileceği sıklet, sürati, seyir yüksekliği ve kabin iç ölçüleri, yazılı olan şartlar mey a» nmdadır. Fakat, emniyet, memnuniyet verici ve ekonomik bir işleme, uzun müddet dayanma gibi noktalar hiç bir teklifnamede bulunmaz. Schlieren asansörlerinin sahib olduğu şöhret bilhassa bu yazılı olmayan hususiyetlerden doğmaktadır. Esasen, bir markanın prestijini yapan da bu gibi şartların mevcudiyeti değil midir ?.... (Müteakip mesajlarımızda mayan hususiyetler hakkında
teklifnamede bulun• tafsilât bulacaksınız)
veren ASANSÖRLERİ FABrıiOUE SUISSE DE WAG0NS ET O'ASCENSEURS S. A.,
SCHLtEREN-ZURlCH
î MÜMESSİLİ : TÜRK RADYO VE ELEKTRİK LTD. ŞTİ. GALATA - RIHTIM CAD.. KOZLUCA HAN - TEL. 4 4 0 3 2
A R K İ T E K T Aylık yapı san'atı. şehircilik ve dekoratif sanat'ar dergisi. Imtiyass sahibî M. Zeki Abidin Mortaş - İdare yeri Anadolu han No. 33
Basıldığı yer C u m h u r i y e t
Matbaa*.
• İstanbul -
ta at
Sayâr Klişe
-
Neşriyat
Kenan
-
müdürü
İstanbul.