Seyfettin Efendi ve Esrarengiz Hikayeleri 01

Page 1




BİR İNTİHAR VAK’ASI

01


Bu çizgi romanda geçen hik�ye, Seyfettin efendi’nin mübalağalı bir üslupla yazdığı

YAZAN / ÇİZEN / KAPAK

hususi notlarından derlenmiş olup, gerçekliğine dair bulgular şaibelidir.

DEVRİM KUNTER

Çocuğa bir şey olmasa bari.

Çıldırmış. Atlayacak, vallahi de atlayacak.

Kör olası! Bebesini de almış vicdansız.


Komiserim. Refik paşa burada, kısa bilgi veriniz.

Paşam, adamın biri çocuğunu alıp tepeye çıkmış. kendini atacağını söylüyor.

Peki yukarıdaki öbür meczup kim?

Emekli bir subay, bu konuda tecrübeli olduğunu söyledi.

seyfettin!


Bayağı yüksekmiş, buradan bakmak oldukça farklı.

ilk saniyede 25 kulaç düşersin fakat sonrasında hızlanırsın. BUNU biliyor muydun?

Burası 150 kulaç olduğuna göre yerE çarpmadan önce saniyede 87 kulaç hızla düşersin.

Bu ne demek biliyor musun? ne demek?

kalkışa geçen bir tayyare kadar hızlanacaksın.


Gerçi sen pek fark edemeyeceksin. Ölüm korkusu bütün benliğini sarmış olacak. Kendini korumak için büzüşeceksin, atladığına pişman olacaksın.

Tutunacak bir yer arayacak ama bulamayacaksın. Yere çarptığın anda biz sadece çarpma sesini duyacağız.

Fakat sen kemiklerinin kırıldığını ve iç organlarının birbirine geçtiğini duyacaksın. Bu kadarla da bitmeyecek.

Hayatının son SANiYELERiNi acı çekerek ve çocuğunu öldürdüğünün idrakiyle geçireceksin.


Ben fena… Uh!

Attı çocuğu, vallahi attı!

Münevver, umarım bu sefer ağırlığımı taşır.



Ölmedi mi?

Ben demiştim.

Vay babam!

Kerametli biri, belli. Nasıl atladı?

seyfettin!

Buyurun hanımefendi, söz verdiğim gibi sapasağlam.

Çok sağol beyim Allah ne muradın varsa versin.


Ordudan Tard ettirdim seni h�l� akıllanmadın. Ne işin var kulenin tepesinde? Çocuk iyi, adam tepede baygın. Sorun nedir?

Adam nasıl bayıldı?

“Konuşarak sıkıntıdan bayılttım” Derdim ama o sizin yeteneğiniz.

Phencyclidine bulanmış bu diken sayesinde tabii.

Fark etseydi diyeceksiniz. Cevabını siz verin.

inince sizin üzerinizde de kullandım. 122 saniye içinde kendinizden geçeceksiniz.

Bir yere otursanız iyi olur.

Peki ya fark--


seyfettin! seyfettin!

Bu yaptıklarını ödeyeceksin.

Paşam, sakin olun oturun lütfen.

Bir gün…

Bir şey yaptığım yok Aziz. Refik Paşa’yı zehirlemedim.

Seyfettin, niye Uğraşıyorsun adamla? Ya hayatıma kastetti diye seni tutuklatırsa?

neden?

Sadece çabucak uzaklaşmak için yalan söyledim.

Kuleden atlarken omuzum çıktı Acıdan ter döküyorum. hemen müdahale edelim yoksa birazdan avazım çıktığı kadar bağıracağım...

SON


BİR CİNAYET SORUŞTURMASI

02


Bu çizgi romanda geçen hik�ye, Seyfettin efendi’nin mübalağalı bir üslupla yazdığı

YAZAN / ÇİZEN / KAPAK

hususi notlarından derlenmiş olup, gerçekliğine dair bulgular şaibelidir.

DEVRİM KUNTER

1926, Göztepe.

izzet Paşa’nın kızı evinde hunharca katledilmişti.

Konu çok hassas olduğu için Osman paşa beni görevlendirmişti.

tam on iki kez bıçaklanarak vahşice öldürülmüştü Hümeyra hanımefendi.

hoş geldiniz.

hoş bulduk paşam!

bu cinayetin üç Şüphelisiyle görüşmemiz gerekiyordu.

seyfettin! izzet paşa geldi.

Hımmm. Güzel resimmiş.


Hümeyra hanım’ın babası izzet paşa...

necmi BEY. Hümeyra hanım’la yeni evlenmişlerdi.

Küçük kardeş MUhittin BEY.

hoş geldiniz.

muhittin bey oğlumun resmi. Ben anlamıyorum. zamane gençleri işte. eski topraktı. sert adamdı ve Çektiği acı, yüzünden okunuyordu.

ben... Şey... kübizm... hırslı bir mebustu.

izzet Paşa’nın Necmi Bey’i kızına uygun bulmadığını tahmin etmek zor değildi.

berlin’de sanat eğitimi görmüştü. armut dibine düşmÜyordu bazen.

konunun hassasiyeti de işte buradan kaynaklanıyordu. katil, önümde duran üç kişiden biriydi.

müsaadenizle değişik bir uygulama yapacağız. nasıl ki yıldızların yüzyıllar evvelki halini görüyorsak, insan ruhunun yansımasını da yakalamamız mümkündür.

manyetik titreşimleri yakalayarak kızınızla irtibata geçeceğiz...

...o da bize katilini açıklayacak.


seyfettin, neydi o dediğin saçmalık? resim berbattı değil mi? Kötü bir Braque taklidi. Yalan söylemek zorunda kaldım.

onu demiyorum. ruh çağırma hikayesi.

ah evet! Bildiğin gibi suçlu iki şekilde kesin olarak yakalanabilir. Kanıt ya da itiraf yoluyla.

Biz de katilden güzel bir itiraf alacağız. onun için dramatik bir sahne yaratacağız. öldürmek için defalarca bıçaklayan birinin sinirleri oldukça zayıf demektir.

kesin olarak dedim. Şunu unutma ki herkes yalan söyleyebilir.

Seyfettin unuttun galiba, Bir yol daha var. Tanık!


hümeyra hanım, katilinizi bulmak istiyoruz!

hafif karanlık içindeki sakin tonda bir konuşma...

Hümeyra hanım, söyleyiniz sizi kim öldürdü?

bu onun sesi!

...insana, görmediği şeyleri gördürür, anlamlandıramadığı hisleri uyandırır.

tabii şunu belirtmem Gerekir: yan odada Aziz gramfonla beklemekteydi. kaydettiğimiz plağı, zamanlamasını mükemmel ayarlayarak çalıştırıyordu.

masanın ayağına yerleştirdiğim mekanik zemberek de işini ziyadesiyle yapıyordu.

masayı sıkıca tutunuz! Yoksa cevap alamayız!


fakat hiçbir şey okunmuyor!

Ufak sihirbazlık numaraları oldukça yararlıdır.

Kağıda limon suyu ile yazılmış bir yazı aleve tutulunca belirginleşir.

Aaaaahhhh! affet beni hümeyra! Bu durumun batıl itikatlı insanları nasıl korkuttuğunu tahmin bile edemezsiniz.


öfkeden sinir krizi geçiren babayı durdurmak zor oldu. sonrasında Aziz’in meraklı sorularına boğuldum.

Katilin Necmi Bey olduğunu nasıl anladın?

hırslı bir politikacı her şeyi yapabilir.

bu kadar basit mi?

aslında üçünün de ismini yazdığım birer kağıt vardı, masayı tutmaması Necmi bey’i ele vermişti.

fakat aziz’i bir süre daha merakta bırakmaya karar vermiştim.

o da senin çözmen gereken bir sır, dostum.

SON


GÖLGE HATUN

09


Bu çizgi romanda geçen hik�ye, Seyfettin efendi’nin mübalağalı bir üslupla yazdığı hususi notlarından derlenmiş olup, gerçekliğine dair bulgular şaibelidir.

YAZAN / ÇİZEN / KAPAK

DEVRİM KUNTER

izmir, Mayıs 1335 (1919).

<dikkat!>*

ilk casusluk denememin çok başarılı olmadığını itiraf etmem gerekir. *yunanca’dan çeviri.

<nişan Al!>

Düşman birliklerin içine sızmış... ...kuvvetlerin ve techizatların envanterini çıkartmıştım.

<ateş!>

tek tesellim notlarımı zamanında ulaştırabilmiş olmamdı.

dan! dan! dan! dan! dan!


6 saat önce...

Yakalanmak değil ama...

...görevi başarısızlığa uğratmış olmak biraz canımı sıkıyordu.

cesedimi bulmaları umuduyla bulgularımı yazıyordum.

seyfettin efendi!

seyfettin efendi, sen misin?


Zamanımız yok, gereken bilgileri toplayabildin mi? Birden bir “Deus ex machina” belirmesi beni şüphelendirmişti.

Kim yolladı sizi?

Kemal.

kendini zeki zanneden Yunan komutanının oyunu muydu bu yoksa?

hayır. fırtına kemal mi?

yıldırım kemal!


gerekli bilgiler Burada ayrıntılı olarak var.

ama... Ama bu kağıt boş! doktor Aziz’e mürekkebi doğal yollarla elde ettiğimi söyleyiniz. Nessler çözeltisi ile okunabilir hale getirecektir.

parmaklıkları kesemem. seni kurtarmamın bir yolu var mı?

Bir çakmak, üç kurşun, bir kulaç tel, mukavva, balmumu ve biraz da vişne reçeli bulabilirseniz minnettar olurum. bulmaya çalışırım.


durun! bari gitmeden isminizi bahşedin.

vatan düşman çizmesi altında ezilirken, gölgelerde saklandığımız sürece ismim yok benim. beni bulman gerekirse gölge hatun deyiver. bilirler beni.


gölge hatun istediklerimi beklemediğim kadar hızlı bir şekilde getirdi.

Malzemelerle göğsümde patlayacak ufak bir düzenek meydana getirdim.

balmumunu şahdamarımın atışını gizlemek için boynumun üzerine adeta bir zar gibi yerleştirdim.

Gölge hatun da o sırada idam mangasının mermilerini kuru sıkı mermilerle değiştirdi.

kısa sürede kendi İdamıma hazırlanmıştım.


şafak vakti... Seyfettin affendi! Son bir dileğin var?

sizinle eşit şartlarda karşılaşmayı dilerdim.

ama o zaman beynimin büyük bir kısmını aldırmam gerekirdi. sanırım son dileğimi şimdilik kullanmayacağım.

cezanı birazdan çekecek sen! ukala türk! <dikkat!>

yunan komutanını lafa tutarken...

...düzeneği çalıştıracak teli tutmayı başarmıştım.


<ateş!>

dan! dan! dan! dan! dan!

bu ufak gösterimi izlese houdini bile hayran kalırdı doğrusu.

Gölge hatun sayesinde bu zor durumdan kurtulmayı başarmıştım.

istiklâl harbi süresince onun gibi cansiperane savaşan binlerce kadın gördüm.

işte bu noktada onlardan birinden alıntı yaparak yazımı sonlandırıyorum...

“Türk ordusu yirmi beş bin kişilikti. Henüz bir mağlubiyet geçirmişti. Ateş kuvveti Yunanlıların yarısından azdı, nakil vasıtaları çok kıttı, silahları değerce düşüktü. Bu, son teşebbüstü. Ya son bir taarruza geçmek ya da mahvolup gitmek gerçeği ile karşı karşıyaydık. Fakat bizler o günü görmeyecektik. işte, garip bir surette “Ben” denilen şeyin tamamen milletin içine karışmış olduğunu en fazla o zaman hissettim. Millet göçerse, ben de onlarla beraber gitmek istiyordum. Bence kendimin, bir küçük parça olmamın hiç bir önemi yoktu.” halide edip adıvar

“Türk’ün ateşle imtihanı”

SON


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.