TÜRKİYE DE YAŞAYAN
AFGAN SIĞINMACILAR’IN YAŞAM KOŞULLARI VE AVRUPA’YA KAÇIŞ NEDENLERİ
PROJE UYGULAMA ALANI: VAN, KAYSERİ, MERSİN, KIRKKALE, DENİZLİ VE NEVŞEHİR
19 Ağustos 2016
Sivil Düşün; sivil toplum örgütleri, aktivistler ve sivil ağlar için Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu tarafından yürütülen yenilikçi, esnek ve katılımcı bir Avrupa Birliği Programıdır. (SİVİL DÜŞÜN AB PROGRAMI, 2016)
Bu Rapor Sivil Düşün AB Avrupa Birliği Programı Aktivist Desteği kapsamında Avrupa Birliği desteği ile hazırlanmıştır.
“Rapor’nun içeriğinin sorumluluğu tamamıyla Afgan Sığınmacılar Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği’ne aittir ve hiç bir şekilde Avrupa Birliği’nin görüşlerini yansıtmaz.»
1
ÖZ Türkiye’nin hassas coğrafi konumu dolayısıyla ülkelerinden kaçmak zorunda kalan birçok Afgan sığınmacı, Türkiye’ye sığınmış ve hayatlarını koruma talebi ile Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK)’na başvurmaktadır. Türkiye’de Afganistan’lı sığınmacıların sayısı BMMYK’nin Temmuz 2016 istatistiğine göre 110.764 kişi olarak belirlenmiştir. Afganistanda yıllardır devam eden savaştan kaçan sığınmacılar üçüncü veya dördüncü durak olmak üzere Türkiyeye sığındı. Sığınmacılığın getirdiği olumsuz yaşam koşulları, hayatta kalma endişesi gibi nedenlerle birçok aile A v r u p a ü l k e l e r i n e göç etmek zorunda kalmıştır. Yıllardır Türkiyede yaşayan Afgan sığınmacılar 2015 yılın ikinci yarısında kitlesel olarak yasal olmayan yollar ile Avrupaya gittiler. Afgan Mülteciler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (AFGANder) olarak durum tespiti niteliğinde bir araştırma yapılmasına karar verdik ve bunun için Sivil Düşün Programı’na fon için başvurduk, Sağlanan fonla uzun yıllar Türkiye’de yaşayan Afgan sığınmacılar/mültecilerin ‘Yaşam koşulları ve Avrupa’ya kaçış nedenleri’ araştırıldı. Araştırma nitel desende oluşturulmuştur. Bu amaçla Van, Kayseri, Mersin, Kırkkale, Denizli ve Nevşehir ’de yaşayan Afgan sığınmacılar ile gerçekleştirildi. Bu sığınmacılar amaçlı örnekleme yöntemlerinden biri olan kartopu örneklemesi ile belirlenmiştir. Araştırmada nitel araştırma tekniklerinden yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen veriler içerik analizi tekniği ile çözümlenmiştir. Araştırmada, Son 4 yılda UNHCR Türkiye Ofisi tarafından Afganistanlı sığınmacıların sığınma talepleri ve hemen hemen tüm mülakatları iptal edilmiştir. Türkiye’ye yeni gelen Afganistanlı sığınmacılara mülakat tarihi bile verilmemişti. Coğrafik sınırlama uygulamasına bağlı Avrupa ülkelerinden gelenler Türkiyede mülteci olarak Kabul edilip ve 1951 Tarihli mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair Cenevre sözleşmesinin getirdiği tüm haklardan faydalanmaktadır ama Avrupa dışındaki ülkelerden gelen kişiler Cenevre sözleşmesinde kabul edilen vatandaşlık elde etme, ikametgah seçimi, istihdam, seyahat özgürlüğü vb. gibi çoğu hakkı sığınmacılara sağlamamaktadır. Bu nedenle, Türkiye’de ikamet eden sığınmacılar, onları kabul eden üçüncü ülkelerin açıkladıkları kontejanlara göre başka ülkelere gönderilmektedir. Ne yazık ki Afganistanlı sığınmacıların çoğunluğu üçüncü ülkeye gönderilmemektedir. BMMYK süreciyle ilgili tüm sığınmacılar sıkıntılı. Özellikle bekleme süresinin uzunluğu veya hiçbir şekilde BMMYK’ye erişememe, statüleri hakkında bilgi alamama çok sık karşılaştığı sorunlardı o yüzden geleceğe yönelik kaygılar, psikolojik sorunlar, hatta intihar teşebbüslerine varan sorunlar çok yaygın olarak görülmekte.
2
I. GİRİŞ İnsanlar hep çeşitli nedenlerle göç etmek zorunda kalmışlar. Ülkenin siyasi yapısındaki değişim, güvenlik kaygısı, Ekonomik nedenler, savaş ve daha iyi yaşam koşulları elde etmek için her şeyini bırakıp farklı ülkelere göç edebilmektedirler. Göç kavramı, uluslararası bir sınırı geçerek veya bir devlet içinde yer değiştirmek (Uluslararası Göç Örgütü, 2009) olarak tanımlanabildiği gibi doğal felaketler, ekonomik ya da etnik nedenler, dini veya siyasi zulüm yüzünden hareket etmek zorunda kalmak ya da daha iyi istihdam ve yaşam umutlarını aramayı seçmek (Castles, 2003) şeklinde de tanımlanmaktadır. 1951 Tarihli Sığınmacıların Hukuki Statüsüne Dair Cenevre Sözleşmesi’ne ve 1967 tarihli New York Protokolü’ne uygun olarak, Sığınmacıların Türkiye’ye kabulleri, hukuki statüleri, kabul eden güvenli üçüncü ülkeye gönderilmeleri veya isteklerinin reddedilmesi işlemleri yapılmaktadır. Türkiye sığınma mevzuatına göre sığınmacı ve sığınmacılarla ilgili işlemler yerel düzeyde il göç idaresi tarafından yürütülmektedir. Merkezi düzeydeki işlemler ise İçişleri Bakanlığı bünyesinde göç idaresi Genel Müdürlüğüne bağlı Yabancılar Hudut ve İltica Daire Başkanlığı’nca yerine getirilmektedir. Coğrafik sınırlama uygulamasına bağlı Avrupa ülkelerinden gelenler Türkiyede mülteci olarak Kabul edilip ve 1951 Tarihli Sığınmacıların Hukuki Statüsüne Dair Cenevre Sözleşmesindeki tüm haklardan faydalanmaktadır ama Avrupa dışındaki ülkelerden gelen sığınmacı olarak tanımlıyor ve sığınmacılik haklarından mahrumdur. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Türkiye Temsilciliği desteğiyle üçüncü ülkelere yerleştirilmesi sağlanmakta yani başka bir ülkeye iltica etmek üzere Türkiye’den sığınma talep eden yabancılara sadece geçici olarak ikamet izni verilmekte (Üçüncü ülkeye yerleştirme kotası da Afgan sığınmacılar için çok sınırlıdır). O yüzden Türkiyeyi hep bekleme odası gibi kullanmıştır. Sığınmacılar ya Avrupaya geçmek için ya Birleşmiş Milletler mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından belirlenen üçüncü ülkelere gidecekleri günleri beklemek üzere Türkiyede kalmaktadır. Bugüne kadar binlerce kişi burada bekledi, bazen yaşam koşulları değişti ve Türkiye’yi yaşamak için seçtiler, az da olsa bazıları savaş sonrası ülkelerine döndü ama büyük kısmı insan kaçakçılarının aracılığıyla ölümü göze alarak Avrupa ülkelerine kaçtı. Afgan Sığınmacılar Dayanışma ve Yardımlaşma Derneğin 2015 yılında yaptığı çalışmalar gösteriyor ki Türkiye’de yaşayan Afgan sığınmacıların %88’ı yasa dışı yollar ile Avrupa’ya gitmiştir. Afgan Sığınmacılar Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği olarak durum tespiti niteliğinde bir araştırma yapılması görevini üstlendik ve bunun için Sivil Düşün Programı’na fon için başvurduk, Sağlanan fonla ‘Türkiyedeki Afgan sığınmacıların Yaşam koşulları ve Avrupa’ya kaçış nedenleri’ araştırdık. Sığınmacıların yaşam alanları, yaşam koşulları, çalışma, eğitim ve sağlık hakkına erişim, onlara yardım eden kurum ve kuruluşlar, geleceğe dair niyetleri ve hukuki statüleri açısından bu durum tespitinin yapılması hedeflendi. Araştırma fonu almak amacıyla Sivil Düşün programına yaptığımız başvuruda, yapılması planlanan araştırma şu ifadelerle özetlendi: - Türkiye’deki Afgan sığınmacılar hakkında (kayıt imkânları, yaşam koşulları, Türkiye’de yerleşme-Avrupa’ya gitme konusundaki istekler, Türkiye’den ayrılmalarının 3
nedenleri, Avrupaya gitme yolları, temel yaşam haklarına ne ölçüde ulaşabildikleri, ayrımcılık ve hak ihlallerin hangi düzeyde olması vb.). - Herhangi bir yardım programı başlatabilmek için bir profil çıkartma ve ihtiyaç/tutum analizi yapmaya acil ihtiyaç vardır. - Bu araştırmanın sonuçları daha kapsamlı bir yardım projesi için fon arama çabalarına temel oluşturabilir.
YÖNTEM ARAŞTIRMA MODELİ Araştırma Türkiyedeki Afgan sığınmacılar’ın yaşam koşulları ve Avrupa’ya kaçış nedenleri belirlemek ve ayrıntılı bir şekilde ortaya koyabilmek için nitel desende tasarlanmıştır. Nitel araştırma, bir konunun ya da durumun derinlemesine ve bütüncül olarak incelenmesine olanak sağlayan bir araştırma yöntemidir (Creswell, 2013; Yıldırım ve Şimşek; 2011). Araştırma iki kişilik bir ekip tarafından 08 Nisan- 24 Temmuz 2016 tarihlerinde sırasıyla Van, Kayseri, Mersin, Kırkkale, Denizli ve Nevşehir ’de gerçekleştirildi. EVREN VE ÖRNEKLEME Bu araştırmada Afgan sığınmacılar ile çalışılmıştır. Katılımcıların belirlenmesinde amaçlı örnekleme yöntemlerinden biri olan kartopu örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Çalışmada Patton’un (2014) “Bu konu hakkında kim daha çok şey bilir? Kiminle mülakat yapmalıyız” sorusundan hareketle sığınmacıların araştırmacıyı birbirlerine yönlendirmesi ile çalışma grubu oluşturulmuştur. Araştırmanın çalışma grubunu Van, Kayseri, Mersin, Kırkkale, Denizli ve Nevşehir’de yaşayan Afgan sığınmacılar oluşturmaktadır.
VERİ TOPLAMA YÖNTEMİ Araştırmada veri toplama aracı olarak nitel araştırmalardaki temel veri toplama araçlarından biri olan görüşme yöntemi kullanılmıştır. Yüz yüze yapılan görüşmelerde yarı yapılandırılmış görüşmeler ile veriler toplanmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşme tekniği; katılımcılardan spesifik veriler toplanabilmesine olanak sağlamakta, katılımcıların söylediklerine göre ek sorular sorabilme imkanı vermekte ve soruları esnek olabilmektedir (Merriam, 2013). Saha çalışmamız dört temel bölümden oluşuyor; soruların hazırlanması, sığınmacılar ile yüz yüze görüşmesi, sahada anketlerin uygulanması ve veri girişi ve analizi. Soruları hazırlarken Afgan sığınmacıların Avrupaya gitme isteğin nedenleri, Türkiye’den hangi yollar 4
ile ayrıldığı, hak ihlallerinin hangi düzeyde olduğu, Türkiye’ye gelen diğer sığınmacı gruplar ile Afgan sığınmacılar arasında ayrım olup almadığı, Türkiye’de sığınmacı haklarının özellikle hangi alanlarda geliştirilmesi gerektiği, Türkiye’de yaşayan Afgan sığınmacıların temel yaşam haklarına ne ölçüde ulaşabildikleri ve beklentileri, eğitim durumları ve yaşam koşullarını öğrenmeye çalıştık. Görüşme soruların anlaşılırlığını ve amaca uygunluğunu test etmek için ön uygulaması Kayseri’de üç Afgan sığınmacı ile yapılmıştır. Ön uygulamadan alınan sonuçlardan yola çıkılarak görüşme sorularına son hali verilmiştir. Görüşme öncesi sığınmacılara araştırma hakkında genel bilgi verilmiş ve araştırmaya katılmak isteyen sığınmacılarla görüşme yapılacak yer ve zaman belirlenmiştir. Görüşmeler katılımcılarla araştırmacılar tarafından bire bir, yüz yüze yapılmıştır. Proje Afgan sığınmacıların yoğun olarak yaşadığı Van, Kayseri, Denizli, Mersin, kırkkale ve Nevşehir kentlerinde gerçekleştirildi. Bu illerde yaşayan Afgan sığınmacılar tarafından ayarlanan yerlerde ve yaşam alanlarında (yetişkin kadınlar, yetişkin erkekler ve gençler) ile mülakatlar yapıldı. Proje kapsamındaki illerin her birinde 1 mülakat gurubu oluşturuldu. Her Grup 5 sığınmacıdan oluşup ve cinsiyet/yaş kriterlerine göre seçilmişti. Dört ay süren saha çalışmasında 6 şehirden 30 kişi ile (anket dışından) bire bire derinlemesine mülakat gerçekleştirilmiş oldu. Her ilde İki gün süren saha çalışmasında farsça çevirmenler ile anketleri uyguladık. Toplamda 183 anketin verileri analiz edildi. Ancak araştırma sığınmacıların kendisi ile değil, arkadaşları, akrabaları ve tanıdıkları ile yapıldı o yüzden bulgularımız Afgan sığınmacıların kaçış nedenlerini genel olarak yansıtır ayrıca önemli olan şudur ki raporumuz sığınmacıların aileleri ile sıkı bir bağlantı içerisinde olduğunu gösterir. Afgan sığınmacılar eskilerde de Avrupaya göç etmişti, bazı aileler dördüncü veya beşinci ülkesi olmak üzere Avrupaya gitmişler, bazıları uzun zaman İran ve Pakistanda kaldıktan sonra Türkiyeye gelip ve 4-5 yıl bekledikten sonra Avrupaya gittiler.
VERİLERİN ANALİZİ Araştırmada verilerin analizinde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. İçerik analizinde, elde edilen verileri açıklamaya yönelik kavramlara ulaşılmaya çalışılmaktadır (Yıldırım ve Şimşek, 2011). Bu nedenle öncelikle görüşmeler sığınmacıların kendi dilinde (farsça) yapıldı çünkü genelde Türkçeyi sadece konuşma dilinde öğrenmişler veya Türkçeyi hiç bilmiyor. Sonra yapılan mülakatlar araştırmacılar tarafından Türkçeye tercüme edilerek bilgisayar ortamında yazılı hale dönüştürülmüştür. Ayrıca sığınmacılar ile yapılan Anketlerin soruları tek tek değerlendirmeye alınarak incelendi. Daha sonra, araştırmada elde edilen tüm veriler birçok kez okunarak kodlanmıştır.
5
Bulgular Araştırmada elde edilen bulgular dört ana tema etrafında organize edilmiştir. Bu temalar Afgan sığınmacıların Türkiyedeki durumu, Afganistanlı sığınmacılara yönelik BMMYK’nin uygulamaları, Belirsizlik yaşam ve Avrupanın cazibeli görülmesidir. Bulgulara başlamadan önce “Afgan sığınmacılar neden Türkiyeye geliyorlar?” sorusuna cevap vermemiz gerekir. Afganistan’da elli yıla yakın süren savaş ve istikrarsızlıktan, tüm insani kayıplardan ötürü insan hakları örgütlerinin ve sığınmacı hukukunu koruma yükümlülüğü taşıyan kuruluşların Afganistanlı sığınmacılarla özenle ilgilenmelerini istemenin makul bir beklenti olduğunu düşünüyoruz. Ama ne yazık ki insan hakları örgütleri/kuruluşları bunun aksine Afganistanlı sığısığınmacıların artan sorunlarına karşı hassasiyetlerini giderek kaybetmiştir. Uluslararası kuruluşlar ve insan hakları gözlemcilerinin tüm raporları, Afganistan’ın şuanki durumunun insan hakları ihlalleri açısından iyi durumda olmadığını belirtmekle kalmıyor aynı zamanda mevcut kötü tablonun daha da kötüleşeceğini göstermektedir. Afganistan gerçeğinde çoğu ilde savaş ve istikrarsızlığın yayılması, Taliban, El Kaide ve İŞİD gibi yeni terör örgütlerinin mevcudiyeti, artan ekonomik ve siyasi yolsuzluk, geleneksel, kültürel, mezhebi ve cinsiyet ayrımcılığın varlığı herkesçe bilinen bir gerçektir. Afganistan'daki Birleşmiş Milletler Yardım Misyonun 25 Temmuz 2016 raporuna göre Taliban ve Afganistan hükümeti arasındaki savaşta sivil halkın kayıp düzeyleri %22 artmaktadır. Birleşmiş Milletler tarafından tescil edilen ve 2009 yılından beri en büyük kayıp sayısı olarak açıklanmıştır. Bu rapora göre 2009 den beri 17774 kişi öldürülmüş ve 29971 kişi (sivil halk) yaralanmıştır. (UNAMA, 2016) Ayrıca Afganistandaki çalışan kişilerin 81%’i ise iş güvenliği yoktur. (Afganistan’in Ekonomi Bakanlığı, 2016) Uluslararası Af Örgütü, Afganistan'da yaşanan şiddet dolayısıyla son üç yılda 1.2 milyon Afgan'ın evlerini terk etmek zorunda kaldığını açıkladı. (Uluslararası Af Örgütü, 2016) Afganistan Savaşı'nın başlangıcından bu yana milyonlarca insan Komşu ülkeler ve Türkiye'ye kaçtılar. Yaklaşık 10 yıldır burada yaşayan Afgan sığınmacılara ‘ne oldu da kitlesel olarak her şeyi göze alarak Türkiye'den kaçıtılar?’ Aşağıda bir kaç major nedenlere değenmek istiyoruz.
6
1.
AFGAN SIĞINMACILARIN TÜRKIYEDEKI DURUMU Afganistanda yıllardır devam eden savaştan kaçan sığınmacılar Türkiyeye sığındı. Türkiye onlar için üçüncü veya dördüncü durak olabilir. Daha önce de ülkesindeki istikrarsızlıktan kaçan sığınmacılar Pakistan ve İrana sığınmışlar.
Türkiye 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna İlişkin Cenevre Sözleşmesinde geçen sığınmacı tanımını coğrafi kısıtlama ile imzalamış olduğundan Afganistan gibi ülkelerden gelenler Türkiyede sığınmacı konumundadır. Sığınmacı statüsünde olmak demek, sığınılan ülkenin yasalarından mülteciler gibi yararlanamayan ve hakları sadece geçici barınma, ikamet durumudur diyebiliriz. Sığınmacı statüsünde olması nedeniyle, sığınılan ülkenin çalışma, sağlık, eğitim, sosyal güvenlik gibi haklarından yararlanaması ve kendilerine yönelik kalıcı çözümler üretilememesi ve temel ihtiyaçlar hususunda bile yaşamsal zorluklar yaşamaktadır. Türkiyede yaşayan Afgan sığınmacı nüfusun büyük çoğunluğu kadın, çocuk ve gençlerden oluşmakta ve zor koşullar altında yaşamlarını devam ettirmeye çalışmaktalar. Sağlık ve eğitim dışında barınma, beslenme, çalışma ve diğer sosyal haklara erişimlerinde büyük problemler mevcuttur. Yaşanılan zorlukların en başında, çalışma izini sorunu gelmektedir. Afgan sığınmacıların çalışma izni olmadığı için 10-12 saat süreyle ve düşük ücretlerle ağır işlerde çalışmak durumda kalmışlardır. Kentlerde yaşayan Afgan sığınmacıların eğitim hizmetine erişimde çocuk grubunda olan (0-14) Afganlı sığınmacılar, sınırlı ve zor koşullarda olsalar da okullarına devam edebilmektedirler. Ancak daha üst yaş grubu için eğitim ve sosyal yaşama uyum imkânları iyice sınırlıdır. Oysa bu zor “ergenlik durumundaki” gençler için yaşlarının da getirdiği kimlik oluşturma sorunları, ağır sosyal-ekonomik sorunlarla beraber birkaç misli artmaktadır. Türkiye’de yaşayan Afgan sığınmacıların çoğu Türkçe bilmedikleri için kendilerini ifade etme konusunda zorluklar ile karşılaşmaktadır. Bu durum sığınmacılık sürecinde yapmaları gereken 7
işlemleri zorlaştırmakta ve mevcut hukuktan habersiz şekilde yaşamlarına devam etmelerine neden olmaktadır. Saha çalışmamızda; Afgan sığınmacılar genelde devlet düzeyindeki yardımdan Sağlık ve Eğitim dışından pek yararlanamıyordu; bilgisizdi, nereye başvuracağını, ne yapacağını bilmiyordu. Engellilerin evde bakım ücreti alma konusunda kolaylıklar sağlanmamış, Kırkkale’de Ev içi şiddet mağduru bir kadınla görüştüğümüzde bu kadının sığınma evinden haberi olmadığını ve birkaç gün sokakta kaldığını öğrendik. Sosyal ilişkiler ise ilden ile değişiklik gösteriyor ama genelde Türkiye vatandaşların çok yardımsever, samimi ve iyi olduğunu söylüyorlar. Ancak sosyal ilişkilerde özellikle dil bariyeri, işsizlik, yani yoksulluk, geleceğe yönelik kaygılar gibi faktörleri çok fazla olduğunu gördük. Onun dışında haklar hakkında ciddi bir bilgi eksikliği vardı, Mülakatlarımızda “geldiğinizde size haklarınız hakkında bilgi verildi mi” diye sorduğumuzda, “hayır” diyorlar. Biz mülakatımızda “Türkiyede bekleme sırasında Türk devletin yetkililerinden ne istiyorsunuz?’’ diye sorduk, bu soruya verdikleri cevap doğrultusunda, Birkaç alıntıda görebiliriz: “Sayın cumhrubaşkan suriyeliler gibi bize de bir şans tanısın ya çalışma izini ya da vatandaşlık verilsin. O zaman biz hem ailemize hemde Türk devletine faydalı olacağız.” Denizli, Afgan bir sığınmacı “Tüm hayırsever kurumlar ve yardım eden yerler hepsi suriyeliler için çalışıyoruz diyor, siz Afgansınız sizin için yok, gidin diyor. Afganlar da aynı suriyeliler gibi biçaredir, Yeni gelen kim olursa olsun yardıma muhtaçtır ama burada kimse bize yardım etmiyor. Bizede yardım etmesini istiyoruz.” Kırkkale, Afgan bir sığınmacı “Çalışma izini verilsin, her kes kendi parası ile ekmeğini alsın böylece sosyal ve yardım kuruluşlara muhtaç kalmayız. Onlar zaten yardım etmiyor.” Mersin, Afgan bir sığınmacı “İstediğimiz şehirde yaşayabilelim, neden biz seçemiyoruz yaşayacağımız şehri, biz hapishanedeyiz sadece demirleri yok, sürekli gözetim altında ve haftada iki defa imza atmamız gerekiyor.” Van, Afgan bir sığınmacı “Çalışma hakkımız olsun, biz yardım istemiyoruz” diyor. Kayseri, Afgan bir sığınmacı
1.1.
BARINMA KOŞULLARI
Türkiyede yaşayan sığınmacılar, kendi imkanları ile kiraladıkları evlerde kalmaktadırlar. Ancak ev bulana kadar otogarda, parklarda veya başka sığınmacıların evinde kaldıklarını ifade edenler olmuştur. Örneğin Kırkkale’de ikamet eden Afgan bir sığınmacı ilk geldiklerinde park ve otogarda kaldıklarını söylemişti.
8
Görüştüğümüz sığınmacıların çoğu genellikle ev ararken çok zorlandıklarını, yabancı veya sığınmacı oldukları için ev sahibi evini kiraya vermek istemiyor, çok defa “yabancılara ev vermiyoruz” gibi sözlerle karşılaştıklarını ifade etmişlerdir. “Normalde bir Türk vatandaş için ev kirasi 350 TL ise bizden 400-500 TL istiyorlar. Çünkü biz yabancıyız ve dil bilmiyoruz. Ev bulmamız bir ay sürdü.” Kayseri, Afganlı bir sığınmacı AFGANder. alan çalışmaları sırasında sığınmacılarla yapılan görüşmelerin çoğu görüşülen kişilerin yaşadıkları evlerde gerçekleşmiştir. Evlerin çoğu eski, kapı- pencereleri yalıtımsız ve kışta pencereleri naylon ile kapatırlar. Genellikle hijyen şartlarına uygun olmayan, bakımsız ve güneş almayan meskenlerdir. Özellikle tek bir odada 6-7 ve hatta daha fazla sayıda bireyin bir arada yaşadığı gözlenmiştir. “On üç kişi aynı evde kalıyoruz, ne yapalım mecburuz, ev kiramizi ve masraflarımızı kişi başına ödüyoruz.” Denizli, Afganlı bir sığınmacı Kışta evlerini kömür sobaları ile ısınmaya çalışmaktadır. İl veya ilçe kaymakamlığı veya belediyeler tarafından dağıtılan kömür yardımından pek çok sığınmacının da yararlandığı görülmüştür. Evlerde en temel ihtiyaçları gidermek için ikinci el, eski, kırık eşyalar kullanılmaktadır. Sığınmacılar, ekonomik açıdan dar gelir Türk ailelerin yaşadığı mahallelerde yaşamaktadır, kendileri de fakir olan komşuların evlerinde kullandıkları eşyaları vermeleri, altı çizilmesi gereken çok iyi dayanış-ma duygusunun varlığını ortaya koymaktadır. “Birleşmiş milletlere mali yardım için başvuruyoruz, gelip evimize bakıyor, fotograf çekip merkeze gönderdiklerini söylüyor, sonuç hep ret kararı alınır çünkü evimizde eşya var ama bunu düşünmüyor ki evdeki temel eşyaları hep komşular getirdi. .” Van- Afgan sığınmacı
1.2.
SAĞLIK HAKKINA ERİŞİM
Sığınmacıların sağlık hizmetlerine genel sağlık sigortası uygulaması ile artık reçete bedelinin %10’u ödeyerek faydalanmaktadır. Ancak bazı ailelerin ilaç temininde büyük sıkıntı çektikleri ve ekonomik sorunlar nedeniyle doktorun verdiği ilaçları kullanamamaktadır. 9
“Şeker hastasıyım, Doktorun verdiği ilaçları sürekli almamız gerekiyor. Paramız olunca alıyoruz yoksa alamıyoruz, bir gözüm etkilendi ve kör oldum.” Mersin, Afganlı bir sığınmacı Dil bilmedikleri için iletişim sorunu genelde mevcuttur bazen Türkçe bilen başka bir sığınmacı veya ailenin çocuğunun tercümanlık için yanına götürüyor, tercüman olmayınca işaret dili kullanarak hasta-doktor iletişimi “sağlamaya” çalışılmaktadır. Yeni gelen mültecilerin başka sorunu İkamet tezkeresini alamamaktır. Sığınmacılar uydu kentteki il göç idaresine başvurarak ikamet tezkeresini almaktadır ancak uygulama şehirden şehire farklılık göstermektedir. Bazi şehirlerde uzun zaman için randevu verilmekte ve bu süre zarfından hasta olan kişileri ayrı tutmuyor. Örnek olarak Kırkkalede yaşayan Afgan bir sığınmacı hastaydı ama kimlik alamayınca doktora gidemediğinden hayatını kayb etti. 1.3.
EĞITIM HAKKINA ERIŞIM
Araştırmamızda en az sorun olan eğitimdir. Türkiye’de temel eğitim tüm çocuklar için bir hak ve zorunluluktur. Daha önceki yıllarda zorunlu eğitim yaşının üst sınırı 14 yaş iken şimdi 12 yıla çıkarmış yani 18 yaşına kadar sığınmacı çocuklar da dahil tüm çocuklar eğitim kurumlarına kayıt yaptırma hakkına sahiptirler. İl göç idareleri tarafından verilen geçici ikamet tezkeresi olanlara verilen yabancı kimlik numarası ile elektronik-okul sistemine girişleri yapılmaktadır. Okullardaki en büyük eksiklik ise ilk aşamada bile Türkçe destek programların olmamasıdır. Çocuklar ne kadar çabuk dil öğrenseler de yeni geldiğinde dil bilmediği için okula adaptasyonda ve dersleri izlemekte zorluklar yaşadıklarına da değinmek gerekmektedir. “Çocuklarım Dil bilmiyor o yüzden okulda arkadaşlık edinemiyor, arkadaşları bir şey söylüyor cevap veremiyor ya da söylediklerini onlar anlamıyor, bir süre sonra da nasıl olsa anlamıyor diye çocuklar hiç konuşmuyor.” Mersin, Afgan Sığınmacı Orta okul ve lise çağındaki sığınmacı çocukların okula gidememesi için en önemli problemlerden biri de ekonomik sorunlardır. Evin geçimini sağlayan veya katkıda bulunmak zorunda kalan çocuklar var bu yüzden okula gitmek yerine işe gitmek zorunda kalmaktadırlar. Okul kitapları ücretsiz olsa bile örneğin forma, kırtasiye, beslenme, çocuğa harçlık verme gibi ilave masraflar yüzünden de çocuklarını okula gönderemeyen çok sayıda aile ile karşılaştık. Örnek olarak Kırkkalede 13 yaşında bir çocuk çarşembe günleri kurulan sebze ve meyve pazarına gidip oradaki kişilerin aldığı eşyaları evine taşıyarak para kazanıyor. Sığınmacıların Türkiye’de yüksek öğretimlerine devam etmeleri konusunda çok ciddi sıkıntılar mevcuttur ve üniversiteye giden sığınmacı öğrenci sayısı son derece az. Burada yaşayan 110 bin Afgan sığınmacıdan sadece 8 kişi üniversitede eğitim görüyor, tabiki ortaya atılan bu rakam çok düşük. Ekonomik sorunları gidermek için burs imkanlarından da faydalanmamaktadır. YTB (Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar) kanalıyla dağıtılan burslar Türkiye’de bulunan sığınmacılara öncelik tanınmadığı gözlemlenmektedir. Fakat suriyeli öğrencilere ayrı kontenjan sağlanmıştır. Örnek; Türkiyede BMMYK Dafi bursları YTB aracılığı ile iki yıldır sadece Suriyeliler için alınmaktadır. (UNHCR, 2015 & 2016) 10
YÖS sınavına girerek üniversiteye devam etmek isteyenlerden üniversitelerin pasaport ve bazı bilgeleri istemesi ve bu yüzden sınavı giremeyenler veya sınava girip üniversiteyi kazanan bir kişinin ikamet şehrini değiştirmemesinden ötürü çocuğun üniversite öğrenimine devam edememesi gibi durumlar da yaşanmaktadır. Kayseride Afgan mülteciler derneğin verdiği hafta sonu kurslarından 14 yaş üstü çocuklar ücretsiz olarak faydalanmaktadır. Ayrıca Kayseri büyükşehir belediyesine bağlı kaymek kurslarından da kadın sığınmacıların faydalanmasını gördük ama diğer şehirlerde çoğu sığınmacı bu tür kurslardan habersiz. 1.4.
ÇALILŞMA İZİNİ
Genel olarak iş piyasasına erişim sorununu tüm sığınmacılar yaşıyorlar. Kayseri, Denizli, Mersin, kırkale, van ve Nevşehir’e gittiğimizde, sığınmacıların yoğun bir işsizlikten şikâyet ettiğini gördük. Özellikle Suriyelilerin gelmesiyle birlikte piyasanın paylaşılması, Suriyelilerin daha çok tercih edilmesi, işe alınması dolayısıyla onların daha çok işsiz kaldığı yönünde sıkıntıları olduğunu söylediler. Kırkkale’de mesela ciddi anlamda ceza kesilecek yönünde endişe olduğunu fark ettik. Daha önce kayıt dışı çalışan bir kişiye ceza kesilmiş, aynı şekilde işverene de ceza kesilmiş ve sığınmacılar arasında bu durum çok büyük bir korku yaratmış. Görüşülen sığınmacı ve sığınmacılar arasında yoksulluk oranının yüksek olduğunu, belli bir ekonomik kaynakla gelmiş olsalar bile çalışma izni olmadığı için bunu devam ettiremediklerini, genel olarak kendi ülkelerinde iyi durumda olsalar burada yoksulluk içinde olduklarını gördük; tabii ki istisnalar dışında. “Türkiyeyi çok seviyorum, yabancıık hiç çekmedim aynı benim evim ve vatanım gibidir. Teşekkürler Türkiye.” Kayseri, Afganistanlı bir sığınmacı “Afganistanda gazeteciydim ama şimdi İnşaatta çalışııyorum.’’ Nevşehir, Afganistanlı bir sığınmacı “Şu an iş yok, gidin diyor, Suriyeliler geldi, onlar çok az para alıyor. O yüzden onları çalıştırıyorlar, kimse bize iş vermiyor artık” Denizli, Afganistanlı bir sığınmacı “Herkesin mutlaka bir yeteneği vardır, bu yeteneklerimiz görmezden geliniyor. Taş gibi hiç hareket edemeyeceğiniz bir yerdesiniz. Amerika’ya veya Avrupaya gitsem, belki bir işe yarayacağım ama burada çok işe yaramaz durumdayız.” Van, Afganistanlı bir sığınmacı “Çalışma izini olsa, her kes kendi parası ile ekmeğini alsın böylece sosyal ve yardım kuruluşlara muhtaç kalmayız.” Mersin, Afgan bir sığınmacı “Suriyeliler ucuz çalışıyor o yüzden bizi işten atarlar, bence suriyeliler her yerden yardım alıyor o yüzden ucuz da çalışsa ev masraflarını karşılar ama biz yardım da almıyoruz işimiz de yok. Açlıktan ölürüz Mecburen başka yere kaçmamız gerek.” Nevşehir, Afgan bir sığınmacı 11
“Türkiyeyi çok seviyorum, çalışma izini ve seyahat özgürlüğü verilirse hiç bir yere gitmem, Afganistanda Hemşireydim keşke burada da hemşire olarak çalışabilsem.” Kırkkale, Afgan bir sığınmacı
2.
BMMYK VE TÜRKİYE’DEKİ AFGAN SIĞINMACILAR
UNHCR verilerine göre Türkiyedeki Afganistanlı sığınmacıların sayısı Ocak 2014’ten Temmuz 2016’ya kadar 9.500 (dokuz bin beş yüz)’ten 110.000 (yüz 10 bin) 11 katına ulaşmıştır. Buna göre, Suriyeli sığınmacılardan sonra Afganistanlı sığınmacılar sayı bakımından ikinci sırada yer almaktadır. Belirtilen sayısı sadece UNHCR tarafından kayda geçirilmiş olanları kapsamaktadır. (UNHCR, Türkiye temsilciliği, 2016) Son yıllarda BMMYK her yeni dönemde Afgan sığınmacılar için yeni uygulamalar getirip, sığınma prosedürlerini zorlaştırıyor. Bu nedenle sığınmacılar BMMYK’ın zorlaştırılan ve yıllar süren sürecini beklemeden kendileri adeta ölüme gidiyorlar ve illegal yollara başvurarak hayatlarını tehlikeye atıyorlar. Örnek olarak, 2013 yılın ikinci yarısından beri Afgan sığınmacıların dosyaları UNHCR tarafından askıya alınmıştır. Diğer ülkelerin vatandaşı olan sığınmacılar kayıt yaptırabilirken, Afgan sığınmacıların yalnızca ön kayıtları alınmaktadır. Dolayısıyla Afgan sığınmacılar, uluslararası koruma açısından hayati öneme sahip olan mülteci Statüsü belirleme işlemlerinin dışında tutulmuştur. Türkiye’nin yeni uygulamaya koyduğu Yabancılar ve Uluslararası Koruma yasası çerçevesinde “İkincil koruma altında” olup olmadıkları aydınlığa kavuşmamıştır. Dolayısıyla büyük bir statü belirsizliği vardır. Ön kayıtları UNHCR’ın STK ortağı olan ASAM tarafından, İçişleri bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün belirlediği “uydu kentlere” mecburi ikamete gönderilmekte, ve o illerde, seyyahat özgürlüğünden yoksun olarak sonu belirsiz biçimde yaşamaya mecbur kalmaktadırlar. 12
BMMYK’nın 2013 yılın ikinci yarısında aldığı ‘’askıya alma’’ karar ile Afganistan’lı sığınmacılar ile ilgili yeni bir süreç başlatmış oldu. Ne yazık ki bu yeni karardan en fazla etkileyecek taraf olmasına karşı Afganistan’lı sığınmacılar konu ile ilgili yeterince bilgilendirilmedi. Afganistan’lı sığınmacıların dosyaları sadece 6 ay için askıya alınmıştı ama bu 6 ay şimdiye kadar uzatıldı ve tam 4 yıldır Afganistan’lı sığınmacıların dosyaları incelenmiyor. Bu şekilde Türkiye’ye 2013 yılında gelen Afganlara BMMYK tarafından 2017 yılına kayıt randevuları verilmeye başlandı. Sadece kayıt işlemi için beklenmesi talep edilen bu süre bile elbette kabul edilebilir ve idare edilebilir bir durum değil ve bu nedenle bu tarihlerde kayıt işleminden önce “ön kayıt” denilen yeni bir ilk aşama uygulandı. İstisnalar dışında son dört yılda Türkiye’ye gelen Afganistanlı sığınmacılara mülakat tarihi bile verilmemişti, 110 bin Afgan sığınmacıden sadece 3000’i BMMYK tarafından Sığınmacı olarak Kabul edilmiştir geri kalanlar (107 bin) hep görüşme için beklemektedir.
BMMYK Afgan sığınmacılara yönelik politikaları değiştirmeyince onlar BMMYK’den ümitleri keserek yasal olmayan yolları kullanarak Türkiyeden Avrupa ülkelerine gitti. AFGANder. 2015 yılın araştırmalara göre 2015 yılında Türkiyenin farklı şehirlerinde yaşayan Afganistanlı sığınmacıların %88’i diğer sığınmacılar ile beraber yasal olmayan yollarla Türkiye’yi terk etmişler. Türkiye yasaları, Cenevre sözleşmesinde kabul edilen vatandaşlık elde etme, ikametgah seçimi, istihdam, seyahat özgürlüğü vb. gibi çoğu hakkı sığınmacılara sağlamamaktadır. Bu nedenle, Türkiye’de ikamet eden sığınmacılar, onları kabul eden üçüncü ülkelerin açıkladıkları kontejanlar göre başka ülkelere gönderilmektedir. Ne yazık ki Afganistanlı sığınmacıların çoğunluğu üçüncü ülkeye gönderilmemektedir. “BMMYK mülakat tarihi verseydi kimse denize atmazdı kendini ve çocukları.” Kayseri, Afganistanlı bir Sığınmacı
13
“Bizim için ‘gelecek’ diye bir şey yok ve bunda Türkiye değil BMMYK suçludur çünkü Afganları diğer sığınmacılarden ayrı tutarak ayrımcılık yapıyor.” Van, Afgan bir sığınmacı “Burada BMMYK’dan Kabul alma ve almaması hiç önemli değil, hepimiz aynı kaderi paylaşıp ümütsuz olarak yaşamaktayız.” Denizli, Afgan bir sığınmacı “BMMYK kasten Afgan sığınmacıları ölüme gönderdi çünkü 2013 den beri bize görüşme tarihi verilmedi o yüzden Afganlar ya denizde boğuldu veya Avrupaya ulaştı.” Kırkkale, Afgan bir sığınmacı
Araştırma sırasında şu soruyu istermiydiniz?) şu cevaplara karşılaştık.
sorduğumuzda
(Sizde
Türkiyeden
kaçmak
- “Evet, tabiki, ama ne zamana kadar kaçalım artık yasadışı yollardan ve kaçmaktan yoruldum. Ona ragmen çocuklarımız için gitmek istedik ama paramız yoktu.” Van, Afgan bir sığınmacı - “Kesinlikle hayır, Asla Avrupaya gitmek istemem, burası Müsülman bir ülkedir o yüzden burada ölmeyi tercih ederim. İnşallah Recep tayyıp Erdoğan Suriyeliler gibi bize de yardım eder.” Nevşehir, Afgan bir sığınmacı - “Evet, Avrupaya gitmek çok isterdim ama 2 tane genç kızım vardı, onları kayb ettiğimden korktum ve gitmedim.” Kayseri, Afgan bir sığınmacı - “Dul bir kadınım ona ragmen hiç bir yerden yardım alamıyorum ve mecburen çocuklarımı çalışmak için gönderiyorum. Çocuklarımın eğitimi için gitmek istedim çünkü Avrupada para verip okula gönderiyorlar, bence bu büyük bir nimet.” Mersin, Afgan bir sığınmacı - “Türkiyede yaşam koşulları iyi olsaydı kimse ölümün arkasından koşmazdı.” Van, Afgan bir sığınmacı
14
3.
Belirsizlik Yaşam Afganistanlı sığınmacılar 40 yıldır belirsizlikte yaşıyorlar, hatta iranda doğup ve orada büyüyen dedenin torunları bile kimliksiz yaşamakta. İran hükümeti bu üç neslin ikameti için bir adım bile atmamış, İran vatandışı ile evlenen Afganlara da ikamet verilmemektedir. İran’da bulunan Afganistan vatandaşları Cenevre sözleşmesinde yeralan hiçbir hak ve hukuktan yararlanmamaktadır bununla beraber, insan hakları gözlemci kurumlarının raporlarına göre İran’daki Afganistanlılar değişik sistematik ayrımcılıklara ve toplumsal dışlanmalara maruz kalıp Afganistan’a zorla sınırdışı edilme veya Suriye gibi bölgesel savaşlara zorla gönderilme gibi birçok tehlikeyle karşı karşıyadırlar. Bu durumdan kaynaklı Afganistanlı sığınmacıların bir kısmı İran’ı terkedip Türkiye’deki BMMYK’ya sığınma talebinde bulunmaktadır. Bu durumdaki sığınmacıların, sığınma başvurularının adilce değerlendirmemesinin hiçbir hukuki dayanağı yoktur.
Geleceğe yönelik kaygılar, özellikle Afgan sığınmacılarda çok belirgin olduğunu gördük. Ciddi anlamda bu bekleme sürecinin ne kadar süreceği ve Türkiye’de ne kadar kalacakları, ileride başka bir ülkeye yerleştirilip yerleştirilmeyeceklerine dair çok ciddi kaygılar var. Türkiye’de doğmuş "vatansız" çocuğun vatandaşlık sorunu gibi acil önlem alınması gereken sorunlar da eklendi. Bu sorunlar Afganistanlı sığınmacıları çok ciddi yoruyor. Hatta öyle ki bu belirsiz bekleyiş çok ciddi psikolojik sorunlar doğurmuş ve kırkkale’de intihar vakalarıyla karşılaştık; bir dul kadının iki kızın intiharı söz konusuydu. Uluslararası güçler Afganistan meselesinde bir kapı veya bir ışık gösteremediği için umutsuzluk en etkileyeci faktör, tek çare ve en aydınlık kapı Avrupa ve komşu ülkelere görünüyor. Önceleri kara yollardan ve pahalı bir şekilde Avrupaya geçiyorlardı sonra Yunanistan üzerinden Avrupa’ya geçmek daha kolay ve daha az masraflı hale gelince sığınmacılar bu yolu daha çok tercih etmeye başladı. Parası olanlar kaçakçılar tarafından Yunanistana geçmeye başarabildi ama parasız olanlar kendi çabaları ile her şeyi göze alarak yola düştüler. Geçen yılların tecrübelerine göre, Türkiye’deki BMMYK’nın önyargılı davranışı Afganistanlı sığınmacıların Türkiye’ye gelmesini engellememiştir. Bu politikaların sonucu 15
olarak Afganistanlı sığınmacılar BMMYK’nın göç mekanizmasına karşı güven kaybı yaşamıştır. Bu politikaların devam etmesi durumunda, sığınmacıların yasal olmayan yolları seçerek er yada geç yeni sığınmacı dalgasıyla yeni yollar bularak başka ülkelere gitmeye çalışacaklardır. Bu durumda geçmişte olduğu gibi, kazanan sadece insan kaçakçıları olacaktır. Kaçakçıların aldığı para çocuk, kadın ve erkek her Afganın alın teridir. 6-7 yıldır bu ülkede çöplerden atık toplayan, tarlalarda karın tokluğuna çalışan, inşaatlarda en ucuz iş yapan, fabrikalarda, işliklerde 10-12 saat çalıştığı ve çoğu zamanda hak ettikleri parayı dahi vermeden işten kovulduğu bu insanların alın teridir.
4.
SIĞINMACILAR İÇİN AVRUPA ÜMIT KAPISI
Avrupa, demokrasi ve hukuk sistemi açısından dünyaya güvenilir görünmesi ve refah seviyesinin yüksekliği sebebiyle bir cazibe merkezi konumundadır. 1980’den beri El-Kaeda ve Taliban’ın zulmünden ve ülke’daki siyasi belirsizlik ve iç savaşlar ve meydana gelen siyasal boşluklardan kaçan Afganlar, hep mülteci olarak kaçıp değişik ülkelere yerleşmiş durumdadır. Türkiye tarih boyunca bu göç dalgaların merkezinde yer aldı. Ancak bu sığınmacıların büyük bir kısmının nihai hedefi Türkiye değil, Avrupa’ya geçmek ve bunun asıl nedeni ise Türkiye’de fiilen mülteci olsalar da hukuken mülteci olmamaları gibi karmaşık statüleri başta olmak üzere, sosyo-kültürel, ekonomik ve eğitim sebepleri başta gelen konulardır. Dünya üzerinde Avrupa’nın yeri Sosyal ve kültürel açıdan bellidir. Elbette Sosyal ve Kültürel hakların içerisinde “Mültecilik” hakkının yanısıra Afgan sığınmacılara dönme umudu kalmadığı için kendilerine yeni bir yaşam kurmak istemesi gibi. Sığınmacıların Türkiyeden kaçış nedenleri arasında en kuvvetli olanı ekonomik sebepler olabilir. Afganistan’da 4045 yıl süren savaş ile bütün zenginliğini kaybetmiş insanların hayalidir Avrupa’da çalışmak ve diğer insanlar gibi zengin olmak. Orada dil öğrenmek önemlidir; tabi dili konuştuktan ve uyum sağladıktan sonra kendi istediği yere çalışma imkanı bulabilir. Türkiye’ye gelmiş olan Afgan sığınmacılar genellikle hayal ettiği ve umdukları bir tabloyla karşılaşmadılar. Uzun saatlar ve zor işlerde asgari ücretin altında çalıştırılabiliyorlar, zaten pahalı olan ev kiraları kendilerin gelmesiyle beraber üç katına çıkmıştır. Ayrıca Çalışma izinleri yok, Tabii çalışabilenler içlerinde şanslı olanları ve tabii ki şanslı olanların da neredeyse hepsi kayıtdışı. Sığınmacıların tanıdığı veya tanıdığının tanıdığı Avrupa’da olduğu için hiç çalışmadan ve dil öğrenerek “ayda yeterli para, aynı zamanda da erzak fişi” durumundan haberdar olduğundan dolayı Avrupayı bir zenginlik kapısı olarak düşünmektedir.
16
Bazi Afgan sığınmacıların, Avrupaya geçme niyeti aslında çocuklarının iyi bir eğitim almasıdır. Onlar için botlarda binip ve ölüm kalım arasından ölümü seçip deniz yolundan Avrupaya geçerler. Çünkü Avrupa eğitim ve bilimde ilerlemiş ve Afganistana kıyas bile edilemezler, Türkiyede yaşayan Afganistanlılar için ortaya atılan eğitim rakamları ise son derece az yani 110 binde sadece 8 kişi üniversitede eğitim görüyor. Saha çalışmasında sorduğumuz bu soruya; “Neden Türkiyeyi terk edip Avrupaya gittiler?” 94/183 kişi devletin sosyal yardımın olmaması, 139/183 kişi BMMYK tarafından dosyaların askıya alınması, 101/183 kişi çalışma izinin olmaması, 87/183 kişi Vatandaşlık verilmemesi, 73/183 kişi Avrupada çalışma, eğitim ve yaşam koşulların iyi olması, 99/183 kişi sınırların açık olması ve 68/183 kişi kaçakçıların reklamların etkili olduğunu söylediler.
5.
Balkan sınırların açılması
2015 yılın ortasında Balkan ülkeleri mültecilere karşı sınırlarını tamamen açmıştı. Mülteciler bu zaman diliminde Avrupaya geçmek için iyi bir fırsat bularak yola düştüler. Herkes Balkan güzergâhını kullanarak Batı'daki Avrupa ülkelerine ulaşmak için elinden geleni yapıyordu. Balkanlara gelen mültecilerin tek bir hedefi vardı: AB ülkelerine göç ederek daha rahat bir yaşama kavuşmaktı. Mülteci akımı fazla olunca Avrupa ülkeleri Doğu Avrupa sınırların kapatılmasını istedi. Parası olmayan ve Sınırlar kapanınca yeni gelen mülteciler Türkiyede kaldılar. Araştırmamızda şu soruyu sorarak sığınmacıların Avrupaya geçme isteğini öğrenmeye çalıştık. Biz mülakatımızda “sığınmacıların Avrupaya kaçış nedenleri arasında Balkan ülkelerin sınırın açık olması ne kadar etkili oldu?’’ diye sorduk, bu soruya verdikleri cevabi aşağıda görebiliriz.
Bu sorunun yanıtı bize gösteriyor ki Balkan ülkelerin sınırları açılınca az bir masraf ile dar gelirli aileler bile Avrupaya geçmeye başardı. Daha önce kaçakçılara yüklü paraları 17
verince zor geçebiliyordu ama son dönemde 100 kişilik gruplar halinde Batı Avrupa ülkelerine ulaştılar. Araştırmanın sonunda şu soruyu sorduğumuzda (Eğer yollar açılırsa Avrupaya geçmek ister misiniz?) Görüşmeye ktılan kişilerden 121/183 kişi evet dedi.
SONUÇ
Gerçekleştirilen odak grup görüşmelerinde katılan Afganistanlı sığınmacılar, Türkiye’de karşılaştıkları engel ve zorluklara ek olarak uluslararası ve yerel STK’lar tarafından hiç bir entegrasyon (uyum) programı uygulanmadığını ifade ettiler. Odak grup görüşmelerinde paylaşılan değerlendirmeler şu şekilde özetlenebilir: Özellikle, son 4 yıl içinde 2 milyondan fazla Suriyeli sığınmacının Türkiye’ye gelişi, diğer sığınmacı gruplarının ve özellikle Afganlı sığınmacıların sorunlarının daha da görünmez olmasına yol açmıştır. Afganlı sığınmacılar varlıkları, yaşadıkları zorluklar ve uğradıkları hak ihlalleri Türk kamuoyu, sivil toplum ve siyasi-idari karar vericilerin dikkatinden uzak kalmıştır. Bu durum, Afgan sığınmacıları Türkiye’nin en unutulmuş gruplarından biri haline getirmektedir. Türkiye’deki Afganistanlı sığınmacılar d a Coğrafik sınırlama uygulaması nedeniyle mülteci statüsü alamamaktadırlar. Bu nedenle 1951 Mültecilerin Sözleşme’deki haklardan yararlanamamaktalar. 2014 Yılında tamamı yürürlüğe giren Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun öngördüğü “mülteci”, “şartlı mülteci” ve “ikincil koruma” statülerinden hangisinin altında bulundukları da belirsizdir. Bu konuda farklı uygulamalara rastlanmaktadır. Bunun pratik sonucu, BMMYK’nın tek taraflı uygulamaları sonucu üçüncü bir ülkeye yerleştirilmeyen Afganistanlı sığınmacı ve mülteciler, Türkiye’de de çalışma, barınma ve sosyal yardımları gibi haklarından yararlanamamaktadırlar. Kendilerine yönelik kalıcı çözümler üretilememekte ve en temel ihtiyaçların karşılanmasında bile yaşamsal zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Bu koşullar altında talep ettikleri üçüncü bir ülkeye gitme konusunda karşılaştıkları zorluklar, belirsizlikler ve sorunlarının artarak devam etmesi düzensiz olarak ve insan kaçakçılarına paralar vererek Avrupa’ya yönelmelerine yol açmaktadır. Afganistanlı sığınmacılar 40 yıldır komşu ve başka ülkelerde belirsizlikte yaşıyorlar, hatta İran ve Pakistan’da doğup ve orada büyüyen dedenin torunları bile kimliksiz yaşamakta. İran hükümeti bu üç neslin ikameti için bir adım bile atmamış. Türkiye’ye gelmiş olan Afgan sığınmacılar genellikle hayal ettiği ve umdukları bir tabloyla karşılaşmadılar. Bu belirsizlik sonucu yölerini Avrupa’ya çevirdiler. Avrupa, gerek demokrasi ve hukuk sisteminin dünyaya güvenilir görünmesi gerekse refah seviyesinin yüksekliği sebebiyle bir cazibe merkezi konumundadır. Sosyal ve kültürel 18
açıdan dünya üzerinde Avrupa’nın yeri belli ve en üst düzeyde bulunmakta. Afgan sığınmacıların kaçış nedenleri arasında şüphesiz en kuvvetli olanı ekonomik sebeplerdir. Afganistan’da 40 yıl süren savaş ile bütün zenginliğini kaybetmiş insanların hayalidir Avrupa’nın zenginliği. Orada dil öğrendikten sonra kendi istedikleri şekilde çalışma imkanı bulabileceklerine inanmaktadırlar. Tabi ki Türkiyede ilk ve orta eğitimi için kolaylıklar sağlanmış ama yüksek öğretim isteyen Afgan sığınmacılar için ortaya atılan eğitim rakamları ise korkunç. 110 binde sadece 8 kişi üniversitede eğitim görüyor. 2015 yılın ortasında Balkan ülkeleri mültecilere karşı sınırlarını yanlışlıkla tamamen açmıştı. Mülteciler bu zaman diliminde Avrupaya geçmek için iyi bir fırsat bularak yola düştüler. Mülteciler bu güzergâhını kullanarak Batı'daki Avrupa ülkelerine ulaşmak için elinden geleni yapıyordu. Daha önce kaçakçılara yüklü paraları verince zor geçebiliyordu ama son dönemde gruplar halinde Batı Avrupa ülkelerine daha ucuz halına ulaştılar. Sonuçta Afganistan’da elli yıla yakın süren savaş ve istikrarsızlıktan, tüm insani kayıplardan ötürü insan hakları örgütlerinin ve sığınmacı hukukunu koruma yükümlülüğü taşıyan kuruluşların Afganistanlı sığınmacılarla özenle ilgilenmelerini istemenin makul bir beklenti olduğunu düşünüyoruz. Ama ne yazık ki insan hakları örgütleri/kuruluşları bunun aksine Afganistanlı sığınmacıların artan sorunlarına karşı hassasiyetlerini giderek kaybetmiştir. Bu durumda onlar için botlarda binip ve ölüm kalım arasından ölümü seçmek, deniz yolundan Avrupa’ya geçmeye çalışmak tek ümittir.
19
Kaynaklar 1234567-
89101112-
International Journal of Early childhood education Studies, Elif MERCAN UZUN ve Eda BÜTÜN Creswell, J. W. (2013). Nitel, nicel ve karma yöntem yaklaşımları araştırma deseni. (Çev. Yıldırım, A. ve Şimşek, H. (2011). Sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemleri (8. Tıpkı Basım). Ankara: Seçkin Yayıncılık. Merriam, S. B. (2013). Nitel araştırma. Desen ve uygulama için bir rehber. (Çev. Ed. Turan, S.). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık. SİVİL DÜŞÜN AB PROGRAMI, Sivil toplumun gereksinimlerine doğrudan ve hızlı cevap veren AB destek programı, http://sivildusun.net/tanisin/ Afganistan Ekonomi Bakanlığın açıklaması, Temmuz 2016, http://afgrefugees.com/11541 Afganistan'daki Birleşmiş Milletler Yardım Misyonun 25 Temmuz 2016 raporu, http://unama.unmissions.org/afghanistan-record-level-civilian-casualties-sustained-first-half2016-un-report Uluslarası Göç Örgütü (IOM) (2009). Göç terimleri sözlüğü. 17.07.2015 tarihinde, http://www.goc.gov.tr/files/files/goc_terimleri_sozlugu(1).pdf adresinden alınmıştır. Castles, S. (2003). Towards a sociology of forced migration and social transformation. Sociology, 31(1), 13–34. Uluslararası Aförgütü, 2016, http://www.ntv.com.tr/dunya/af-orgutu-uc-yilda-1-2-milyonafgan-evini-terk-etti,1KEsDHNW3k29mXxaeyl17w UNHCR, DAFİ Türkiye Bursları Programı, Ağustos 2015, http://www.unhcr.org/turkey/uploads/root/dafi_information_sheet_-_turkey_tr_.pdf UNHCR, Türkiye temsilciliği, Ocak 2016 İtibariyle UNHCR Türkiye İstatistikleri, 2016, http://www.unhcr.org/turkey/uploads/root/tr(50).pdf
20