EYLÜL - EKİM 2013 Kurban Bayramınız Kutlu Olsun 29 Ekim Cumhuriyet Bayramınız Kutlu Olsun
goldantalya 1
2 goldantalya
goldantalya 3
İçindekiler Yıl: 3 Sayı: 17 İmtiyaz Sahibi Antalya Kuyumcular Esnaf ve Sanatkarlar Odası adına Başkan Ferda ERDEM Genel Yayın Yönetmeni Varol ASTARCIOĞLU Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Hüsniye Seval ACUN
10
Antalya Kuyumculuğu - Lüppeden Mücevhere
12
Şehir Merkezi Buluşturur Herkesi
18
AKESO Kuyum Atölyeleriyle Buluştu
20
Sevimçok : ‘Farkındalık Yaratmalıyız’
Grafik Tasarım Aytül KULELİ Yayın Kurulu Mehmet EYİLER Ali ÇETİN Ahmet ACUN Muhammet SARICA Ali GÜVERCİN Ali Ender ERYILMAZ Bülent SÜREKLİ Muzaffer ÇELEBİ
Yönetim Merkezi Balbey Mahallesi Fuat Pota İş Merkezi Kat: 3 No: 17 ANTALYA Tel: 0 242 248 97 30 Fax: 0 242 248 64 12 www.akod.org.tr goldantalya dergisi
Love Atlantis
26
Cumhuriyet 90 Yaşında
36
Kurban İbadettir
40
TESK Başkanı ‘Yanıltıcı İndirim Yapılıyor’
46
AKESO Semt Toplantılarına Devam Ediyor
48
Dönerciler Sokağı Şemsiyeli Sokak Oldu
54
tarafından hazırlanmıştır. 1315 Sok. No: 9 Kızılırmak İşmerkezi Kat:7 Daire: 703 Çankaya İZMİR Tel: 0 232 441 26 33 0 554 857 81 56 artiucdanismanlik@gmail.com info@artiuc.com
Baskı
Kutlu&Avcı Ofset Form Baskı Rek.San.Tic.Ltd Muratpaşa Mah.Emrah Cad.Kutlu-Avcı Plaza No:17 ANTALYA Tel: 0 242 346 85 85 Fax: 0 242 335 53 92 E-mail: info@kutluavci.com.tr Bu dergi basın ahlak kurallarına uymayı taahhüt eder ve Antalya Kuyumcular Odası’nın eğitim amaçlı yayın organı olarak hizmet verir. Dergimizde yer alan yazıların hukuksal sorumluluğu yazarlarına aittir. Yayınlanan yazı ve fotoğraflar kaynak gösterilerek kullanılabilir.
4 goldantalya
Baskı Tarihi:
goldantalya 5
6 goldantalya
Ferda ERDEM
Antalya Kuyumcular Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı
Güvenlik önlemlerine dikkat edelim
Gold Antalya Dergimizdeki her yazımda kuyumculuk sektörümüzün sorunlarını aşma konusundaki çalışmalarımızdan, meslektaşlarımızın alması gereken önlemlerden söz ediyorum. Son dönemde ekonomide yaşanan sıkıntıların da körüklediği soygun olayları meydana geliyor. Bu soygunlar Antalya dışında yaşanıyor ve olayları üzüntüyle takip ediyoruz. Bu gelişmeler Antalyalı kuyumcular olarak bizlerin de aldığımız önlemleri arttırmamız gerektiğini gösteriyor. Kuyumcu esnafımızın işyerlerinin güvenliği konusunda maksimum tedbirleri almalarını gerektiriyor. Gerek mağazalarımızda gerekse atölyelerimizde kullandığımız alarm ve güvenlik kameralarının işlevselliğini kontrol etmeliyiz. Herhangi bir olayda etkin olacak şekilde kurulmuş olmalı. Bakımları düzenli olarak yaptırılmalı. Herhangi bir soyguna ve hırsızlığa karşı öncelikli korunma yöntemimiz alarm sistemimiz. Böyle bir olay sonrası en az zararla atlatmamızı ise güvenlik kameralarımız sağlayacak. Bu yatırımları önemsemeliyiz.
Değerli meslektaşlarım, Antalya Kuyumcular Odası yönetimi olarak kuyumcu esnafımızla zaman zaman bir araya gelerek toplantılar yapıyoruz. Geçtiğimiz ay odamızın toplantı salonunda atölyeci meslektaşlarımızla bir
araya geldik. İmalatçı meslektaşlarımızın sorunlarını, çözüm önerilerini dinledik. Alınması gereken tedbirleri konuştuk. Eylül ayında Doğu Garajı bölgemizdeki perakendeci meslektaşlarımızla bir araya geldik. Perakende satışlarda yaşadıkları sıkıntıları görüşme fırsatı bulduk. Bundan sonra da diğer bölgelerimizdeki esnaflarımızla toplantılarımız devam edecek. Gerek semtlerimizdeki meslektaşlarımızla gerekse kuyumculuğun farklı gruplarındaki meslektaşlarımızla sorunları, sıkıntıları ve çözüm önerilerini konuşmaya, karşılıklı fikir alışverişinde bulmaya, sorunlarını dinlemeye devam edeceğiz. Odamızın ayar kontrolleri ile ilgili çalışmaları devam ediyor. Gerek ayar kontrolleri gerekse diğer faaliyetlerimiz ile ilgili üyelerimizi ve meslektaşlarımızı sürekli bilgilendiriyoruz, bilgilendirmeye de devam edeceğiz. Özellikle turizm kuyumculuğu konusunda sezonun sonuna geldik. İyisiyle kötüsüyle bir sezonu daha geride bırakıyoruz. Önümüzde İstanbul Jewelry Show Fuarı var. Bu fuarda yeni ürünler vitrinlere çıkmaya başlayacak ve kış sezonuna gireceğiz.
başkandan...
Değerli meslektaşlarım,
Yeni sezonun tüm meslektaşlarımıza bol kazançlı, hayırlı işler getirmesini diliyorum. Şimdiden 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve Kurban Bayramı’nızı kutluyorum.
goldantalya 7
Varol Astarcıoğlu
Antalya Kuyumcular Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkan Vekili Genel Yayın Yönetmeni
genel yönetmenden...
Kötü niyetlileri sektörümüzden uzaklaştıralım
8 goldantalya
Değerli meslektaşlarım,
Değerli meslektaşlarım,
Kuyumculuk sektörümüz son birkaç yıldır hepinizin bildiği gibi zorlu bir sınavdan geçiyor. Altın fiyatları, alım gücünün düşmesi gibi nedenlere bağlı olarak gerileyen alışverişler maalesef sektörümüzde art niyetli kişilerin yarattığı sıkıntılı gelişmelere neden oluyor.
Satışları durma noktasına gelen, para kazanamayan pek çok meslektaşımız maalesef panikleyerek yanlış uygulamaların içine giriyor. Bunlardan biri fiyat rekabeti. Fiyat rekabetini yapabilmesi için de ucuz ürün alması gerekiyor. Bu noktada meslektaşlarımız kötü niyetli kişilerin tuzağına düşüyor. Sattığımız ürün altın. Altının fiyatı uluslar arası piyasalarda belirleniyor. Anlık değişimleri bile Dijikur ekranlarımızdan öğreniyorsunuz. Takı haline getirildiğinde üzerine eklenen işçilik oranlarımız belli. Bu durumda ayarında sorun olmayan bir altın takının fiyatının alt sınırını tüm meslektaşlarımız biliyor. Bunun altındaki fiyatlarda satılabilen altının ya ayarında sorun vardır ya da sahtedir.
Darphanenin devam eden grevinden dolayı piyasada Ata, tam, yarım ve çeyrek altın sıkıntısı yaşanması art niyetli kişileri harekete geçirdi. İkinci baskı ziynet altınları bu kişiler tarafından piyasaya sürülüyor. Meslektaşlarımızın dikkatsizliği, müşterilerinin bilgisizliği bu tip altınların piyasada alınıp satılmasına neden oluyor. Bu durum hem meslektaşlarımızın hem de müşterilerinin mağdur olmasına, mesleğimizin adının lekelenmesine yol açıyor. Yaşanan sıkıntılardan biri de kaplama takıların gerçek altın gibi piyasaya sürülmesi. Kaliteli işçiliği yüzünden ilk bakışta çoğu insanın gerçeğinden ayıramadığı bu sahte ürünlerle ilgili oda olarak emniyet güçleriyle işbirliği içindeyiz. Esnafımızın il dışından gelen ve özellikle tanımadıkları toptancılara karşı dikkatli olmaları gerekiyor. Öncelikle patenti olmayan ya da patentini tanımadığımız ürünleri kesinlikle almamalıyız. Ürünü almadan önce odamız tarafından ayar kontrollerinin yapılıp yapılmadığı sorgulanmalı. Ayar kontrol raporları istenmeli. Eğer ayar kontrolü yapılmamışsa ürün alınmamalı ve bu konuda odamıza bilgi verilmeli.
Bu koşullarda kötü niyetli kişilerle alışverişe girmek sadece mağaza sahibini değil tüm sektörümüzü sıkıntıya sokar. En büyük sermayesi güven olan kuyumculuk mesleği binlerce yıldır bu özelliğiyle ayakta duruyor. Ne kendimizi ne de mesleğimizi sıkıntıya sokmayalım. Tüm meslektaşlarımın mesleki bilgilerini sınadığı bir dönemdeyiz. Kendimizi yeterli hissetmiyorsak odalarımız aracılığı ile mesleki bilgilerimizi arttırmalıyız. Özellikle değerli taşlar konusunda bilgisi olmayan ya da bilgisini yeterli bulmayan meslektaşlarımız, odamızın açtığı pırlanta kurslarına katılabilir. Hepinize hayırlı kazançlar diliyor, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve Kurban Bayramı’nızı kutluyorum.
goldantalya 9
Antalya kuyumculuğu
Lüppeden mücevhere
Antalya’da kuyumculuk sanatının tarihi, Anadolu kuyumculuğu kadar eski. Binlerce yıl ticaret ve tarımla geçimini sağlayan Antalya’da kuyumculuğun gelişimine, kuyum sanatına konu olan takılara medeniyetler yol göstermiş. Son olarak Selçuklu, ardından Osmanlı egemenliğine giren Antalya’da bu dönemin takıları günümüze kadar kalıcı olmayı başarmış.
lardan oluşuyor. Pek çok yöredeki altın kemer, beşibir yerde, köstek nasıl düğün takılarının olmazsa olmazı ise, lüppe de Antalyalı gelinlerin olmazsa olmazı. Lüppenin yanında top köpe, burma bilezik de en fazla tercih edilen takılar olmuş. Özellikle burma bilezik, Antalya burması diye özel isim bile almış. Bu tercihler, Antalyalı kuyumcu ustalarının üretimlerine yön vermiş.
Tarımın ağırlıklı geçim kaynağı olduğu dönemlerde Antalya’da kuyumcu ustalarının en fazla işledikleri takı lüpe olmuş. Tarlasındaki ürününü satan Antalyalı çiftçiler, düğünlerini yaparmış.
Antalyalı kuyumcuların tarih boyu üretim ve satış yaptıkları yer Kaleiçi’nin girişindeki Tek Kapılı Han ve İki Kapılı Han olmuş. Zaman içinde hanların dışına çıkan kuyumcular, hemen Kaleiçi’nin önünde Kuyumcu Arastası’nı oluşturmuşlar. Arastada açtıkları dükkanlarda hem üretim hem satış yapmışlar. Artık çok az sayıda usta hanları kullanıyor.
Düğünlerde geline takılması zorunlu olan lüppe, kırmızı kurdeleye dizilen bir tür uzun altın boncuk-
10 goldantalya
Mağazalar özel siparişler almaya başlamış. Müşterinin istediği tasarımlar, özel üretilmiş. Turizme bağlı gelişme kuyumculukta bazı problemleri de beraberinde getirmiş. Turizmden, yabancı turistlerden para kazanılır beklentisiyle, kuyumculuk işine girenlerin sayısı çok artmış. Bu kez arz talebin üzerine çıktığı için gelir beklenenin altında kalmış, haksız rekabet başlamış. Kuyumcuların pek çoğu sadece turizme yönelik çalıştığı için sezon dışında işsizlik sıkıntı yaratır olmuş. Hele sezon beklendiği gibi geçmediyse, global krizler turistlerin alışveriş yapmasını engellediyse, kapanan mağazalar, iflas eden kuyumcular fazlalaşmış. Bugün Antalya merkezde kuyumcular iki noktada toplanıyor. Bir grup Antalya Kapalı Yol’da Büyükşehir İş Merkezi olarak açılan, daha sonra adı Antalya Kuyumcular Çarşısı olarak değiştirilen merkezde, bir de Kaleiçi’nin girişinde bulunan Arasta’da.
Antalya’da kuyumculuğun gelişiminin dönüm noktası turizm hareketinin başlaması olmuş. Antalya’da turizm hep var olmuş. Tarihi ve doğal güzellikleri nedeniyle dünyanın dört bir yanından insanları kendine çekmiş. Özellikle 1983 yılında Özal Hükümeti’nin dışa açılma politikası çerçevesinde turizmde neredeyse patlama yaşanmış. Verilen teşviklerle açılan oteller, tatil köyleri, seyahat acentalarının pazarlama çalışmalarıyla Antalya, Türkiye’nin turizm başkenti haline gelmiş. Bu gelişme kuyumcuların da hedeflerini değiştirmiş. Pek çok kuyumcu turistlerin akın ettiği yörelerde kuyumcu mağazaları açmışlar, mağazalarının içine atölyeler kurmuşlar. Bu gelişme üretilen takıları da değiştirmiş. O tarihe kadar yerli halkın talep ettiği düğün takılarını üreten kuyumcu ustaları bu kez, yabancı misafirlerin zevkine uygun takılar üretmeye başlamış. Daha hafif, modern çizgilere sahip takılar, usta ellerden çıkar olmuş. Daha önce taş kullanılmazken, artık takılarda pırlanta, renkli değerli taşlar, elmas kullanılır olmuş.
goldantalya 11
AESOB’dan Kent Esnafına Destek
“Şehir Merkezi Buluşturur Herkesi” Antalya Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği tarafından kent alışverişini canlandırmak ve turistleri çarşıya çekmek amacıyla Türkçe, İngilizce ve Rusça dillerinde olmak üzere afişler hazırlandı.
Antalya Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği (AESOB) tarafından şehir merkezindeki alışverişi canlandırarak turistleri çarşı esnaflarıyla buluşturmak amacıyla Türkçe, İngilizce ve Rusça olmak üzere 3 farklı dilde afişler hazırlandı. Afişlerin kent içi ulaşımını sağlayan otobüslerden yerli yabancı pek çok kimsenin rahatlıkla gö-
rebileceği önemli noktalara rut yapan 50 adet otobüse giydirildiğini belirten AESOB Başkanı Abdullah Sevimçok, otobüslerin her iki tarafı ile arkalarına giydirilen bu afişlerin mutlaka yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekeceğini ve bu sayede de çarşıların bir nebzede olsa hareketlenebileceğini söyledi.
Üst Geçit, Billboard ve Alışveriş poşetlerinde de var Kent içi ulaşımını sağlayan otobüslerden yerli yabancı pek çok kimsenin rahatlıkla görebileceği önemli noktalara rut yapan 50 adet otobüse giydirilen afişlerin dışında bu tanıtım afişlerinin şehrin en önemli noktalarındaki üst geçitlerde ve billboardlarda da sergilendiğini söyleyen AESOB Başkanı Abdullah Sevimçok, 25 bin adet poşet çanta hazırlattırıldığını ve hazırlanan bu alışveriş poşetlerinin esnafa dağıtılarak turistlerin yaptığı alışverişlerde kullanılacağını söyledi.
esnaflarımızın bu alışveriş poşetlerini kullanmalarını istiyoruz. Tüm bu yaptığımız çalışmaları turistlerin yoğunlukta olduğu Kemer ve Alanya gibi diğer ilçelerimizde de sürdürüyoruz. Gayemiz hem şehir merkezini hareketlendirerek turisti çarşıya çekmek hem de esnaflarımıza destek olmak.” dedi.
Bu şehir sadece “Otel-Deniz-AVM” üçlüsünden ibaret değil Antalya’nın sadece ve sadece ‘Otel, Deniz ve AVM’ üçlüsünden ibaret olmadığını da sözlerine ekleyen Başkan Sevimçok, “Bu şehrinde kendi kültürünü yansıtan semt pazarları, özel lezzetleri, çarşıları ve esnafları var ve bizler bu çalışmamızla bunu da vurgulamaya çalıştık. Yaptığımız bu çalışmanın etkili olacağını ümit ediyoruz.” diye konuştu. Sevimçok, “Kent esnafıyla yerli ve yabancı turistlerimizi buluşturmak ve çarşılarımızın hareketlenmesini sağlamak amacıyla Türkçe, İngilizce ve Rusça dillerinde olmak üzere güzel bir afiş hazırlattık. Hazırlattığımız bu afişleri ilk etapta bu şehrin yollarını baştan aşağı kat eden 50 adet otobüsümüze giydirdik ardından aynı afişleri bu seferde şehrin kilit noktalarında bulunan üstgeçitlere astık. Şehrin muhtelif yerlerindeki billboardlarda da aynı reklamı devam ettiriyoruz. Ayrıca 25 bin adet poşet çantada hazırlattık ve bu alışveriş poşetlerini de esnafımıza dağıtarak turistlerin yaptıkları alışverişlerde
goldantalya 13
Üç farklı dilde slogan AESOB tarafından hazırlanıp bastırılan afiş ve alışveriş poşetlerinde “Antalya’yı yaşadınız mı?” ve “Bu şehri yaşamadan
14 goldantalya
dönmeyin…” gibi sloganlar Türkçe, İngilizce ve Rusça olarak yazıyor ve turistler, hem kültürümüzü tanımak, hem alışveriş yapmak, hem de özel lezzetlerimizi tatmak adına şehir merkezine davet ediliyor.
goldantalya 15
Niyazi Çokuysal kuyumdan vazgeçti, Emir Gümüş’ü kurdu Niyazi Çokuysal, babadan kuyumcu. Mesleğe de 8 yaşında babasının yanında başlamış. Babası Yusuf Çokuysal, Süreyya Pekel’in yanında yetişmiş. Kuyumcu ustası olduktan sonra da kendi mağazasını açmış. Niyazi Çokuysal da okuldan arta kalan zamanlarında babasına yardım ederek mesleği öğrenmiş. 1994 yılında okul bitince de tamamen kuyumculuğa yönelmiş. 1998 yılında askerden dönünce babası emekli olmuş ve dükkanın yönetimini oğluna bırakmış. Üst üste yaşanan krizler yüzünden 2004 yılında kuyumcu mağazasını kapatmışlar. Niyazi Çokuysal, mağazanın kapanmasından sonra da meslekten uzaklamamış. Toptan mağazalarında, farklı firmalarda kuyumculuk mesleğine devam etmiş. Geçen yılın Eylül ayında kuyumculukla ilgili radikal bir karar almış ve altını bırakıp, gümüş mağazası açmış. Hala altından kopabilmiş değil. Eski müşterilerinin takı alışverişine yardım ediyor, altın takı ile ilgili tecrübelerini kullanabileceği fırsatlar yaratmaya çalışıyor. Emir Gümüş adıyla açtığı mağazasında İstanbullu firmalardan aldığı gümüş takıları ve çelik takıların satışını yapıyor. Çelik takıların ağırlıklı Uzakdoğu’dan geldiğini söyleyen Çokuysal, “Gümüş takıların bir kısmı yerli üretim bir kısmı Uzakdoğu. Ayrıca saat da satıyoruz. Slazerger marka orijinal saatlerimiz var. Artık gümüş takı
alanlar çok bilinçlendi. Gümüş de altın gibi ciddiye alınıyor. Gümüş almak isteyenler de gümüşün gram fiyatını sorar oldu. Gümüş takı satışları beklentimizin aksine Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında düşük oldu. Eylül ayında Antalya’ya orta yaş grubu Avrupalı geliyor. Onların satışlarımızı hareketlendirmesini bekliyoruz” diye konuştu.
goldantalya 17
AKESO,
kuyum atölyeleriyle buluştu
Çoğunluğu Antalya Kuyumcular Odası üyesi olan, bir bölümü odaya üye olmayan atölyelerin sahipleri ve yetkilileri, oda yönetimiyle buluştu. Antalya Kuyumcular Odası Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıya Antalya Kuyumcular Odası Başkanı Ferda Erdem, Başkan Vekili Varol Astarcıoğlu, Yönetim Kurulu Üyeleri Mehmet Eyiler, Ali Çetin, Muhammet Sarıca, Ali Güvercin ve çok sayıda atölyeci katıldı. Toplantıda atölyelerde imal edilen ya da tamiri yapılan ürünlerin standartları, yapılan ayar kontrolleri hakkında esnafa bilgi verildi, görüş alış verişinde bulunuldu.
18 goldantalya
Başkan Ferda Erdem toplantıda atölyelere yasal zorunluluk olan ve uygulamayla ilgili süre uzatımı yapılan iş güvenliği ve sağlığı eğitimlerinin alınması, atölyelerin gerekli kontrolleri yaparak iş yerlerini kanunda belirtilen standarda getirmeleri hakkında önemli uyarılarda bulundu. Altın piyasasında son dönemde özellikle fiyatlarda yaşanan hızlı iniş çıkışlar ve bunların sektöre etkileri konusunda da görüş alışverişi yapıldı. Son olarak Başkan Ferda Erdem’in öncülüğünde, Ali İhsan Ulugergerli’nin başkanlığında kuyumcu esnafı arasında tavla turnuvası düzenlenmesi kararlaştırıldı.
goldantalya 19
Sevimçok, “Farkındalık Yaratmalıyız” Esnafın turizmden istediği payı alamadığını belirten AESOB Başkanı Abdullah Sevimçok, Turizmin 12 aya yayılabilmesi adına farkındalık yaratılması gerektiğini söyledi. Antalya Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Abdullah Sevimçok, Antalya’da son yıllarda turizm gelirlerinin geriye gittiğini, turizm firmalarının çarşıya inmesi gerektiğini ve kültür turizmi ile çarşı sokak turizminin olmasının gerektiğini söyledi. Turizm esnafının da günün şartlarını takip etmesi gerektiğini belirten Başkan Sevimçok Turizmin 12 aya yayılabilmesi içinde farkındalık yaratılması gerektiğinin altını çizdi. Sevimçok, “Antalya’da 2 milyon kişi yaşıyor. Burası turizm şehri olmakla birlikte aynı zamanda ülkemizin önemli tarım merkezlerindendir. Bulunduğumuz kentin Allah vergisi güzelliklerini yaşarken aynı zamanda 12 ay yaşanabilir bir kent konumuna getirmemiz lazım. Bunun içinde doğru meslek, düzgün iş ve yaptığımız işlerde farkındalık yaratmalıyız ki tercih edilme sebebimiz olsun. Bir kente 15 milyon turist geliyorsa ve hala esnafın sıkıntıları varsa bunun başlıca sebeplerinden birisi de her açılan tatil köyünün karşısına yüzlerce düzensiz işyerinin açılmasıdır. Esnafta bu konuda kendisini yenilemek zorunda. Para kazanmak için her şey mubah olmamalı. Her önüne gelen istediği yere işyeri açmamalı. Bunlara başta yerel yönetimlerin bir sınırlama getirmesi şart, şehrimizde yaşayan 2 milyon insanı çarşıya çekmeyi başarabilirsek esnafımızın 12 ay iş yapma fırsatı olur ve esnafımız da böylelikle yüksek kiraların altında ezilmez. Esnafın sıkıntılarını en iyi
20 goldantalya
bilen yerel yönetimlerdir, çözüm noktası da aslında yerel yönetimlerden geçer. Bu konuda yerel yönetimler cesur olmalı. AVM’lerin açılış ve kapanışına kadar, ruhsat düzenlemesine varıncaya kadar düzenleme getirmesi gerekir. Tatil köyleri içerisindeki işyerlerinin restaurant’ından rent a car’ına varıncaya kadar müşteri taşıma ve hanutçuluk olayının da önüne geçilmesi lazım. Bunu da yerel yönetimlerle hep birlikte yapacağız. İnsanlar yaptığı işten para kazanırsa mutlu insanlar olur.” diye konuştu.
goldantalya 21
Çatılar Çiçek Açsın Antalya Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Abdullah Sevimçok, ülke tarihi ve turizmi açısından çok önemli bir fırsat olan Expo 2016 botanik fuarına hazırlanan Antalya’da tüm çatıların çiçek açması gerektiğini söyleyerek, başta Antalya Valiliği olmak üzere tüm kurumlara ortak bir çalışma çağrısı yaptı. Antalya Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği (AESOB) Başkanı Abdullah Sevimçok, “Gelecek Nesiller İçin Yeşil Bir Dünya” temalı Evrensel Botanik EXPO’ sunun hem ülkemiz hem de Antalya için çok büyük bir önem taşıdığını belirterek, başta Antalya Valiliği olmak üzere, tüm Belediyeler, ATSO, Mimarlar Odası, Mühendisler Odası ve gönüllü kuruluşların maddi ve teknik desteğiyle beraber sağlanacak ortak bir proje ile Antalya’daki çatıların çiçek ve ağaçlarla bezenmesi adına ortak bir çalışma çağrısı yaptı. Başkan Sevimçok, Esnaf Birliği’ne bağlı tüm odalarla birlikte EXPO 2016’ya her türlü katkıyı sunmaya hazır olduklarını belirterek, ilk etapta özellikle EXPO’nun gerçekleştirileceği havaalanına yakın bölgelerdeki binaların çatılarında başlanılabilecek olan bu çalışma için güçleri ölçüsünde her türlü desteği sonuna kadar vereceklerini belirtti.
22 goldantalya
Sevimçok, “Avrupa’nın birçok kentinde yukarıdan bakıldığında çatıların ağaçlandırıldığı ve çiçeklerle bezendiği görülmektedir. Yukarıdan sağlanan bu güzel görüntünün yanı sıra aynı zamanda bu görüntü, kentin yeşiliyle birlikte hava kirliliğini önlemeye karşıda büyük bir katkı sağlamaktadır. Bizlerde yabancı ülkelerdeki bu güzel görüntüleri örnek alarak hem EXPO 2016’ya katkı sağlamak, hem de şehrimizin havasının temizlenmesine vesile olup şu an çatılarımızı kaplayan çanak anten ve gün ısılarında bu şekilde kamufle edilmesini sağlayarak, kentimizin çehresini büyük ölçüde değiştirebiliriz. Antalya’da da pilot bir proje ile içerisine tüm kurumları ve gönüllü kuruluşları alarak böyle güzel bir projeyi hayata geçirebiliriz. Bu sayede hem çatılarımız artık çiçek açar hem de EXPO 2016’ya hazırlanan şehrimiz bu anlamda çok önemli bir adımda atmış olur. Gelin hep birlikte bu projeyi hayata geçirelim.” diye konuştu.
goldantalya 23
Şirin Gold,
geleneksel Maraş takılarıyla Antalya’da Kahramanmaraş’ta ürettikleri geleneksel 22 ayar takıları Antalya’da satışa sunan Şirin Gold, Antalya Kuyumcular Çarşısı’nda bölge satış ofisi de açtı. Şirin Gold’un sahibi Osman Şirin, kuyumculuğun aile mesleği olduğunu belirterek, “Ağabeyim de kuyumcu. Mesleğe önce o başladı. Ben de onun yanında başladım, orda yetiştim. Askere gidene kadar ağabeyimle çalıştım. Askerlik sonrası 1997 yılında ortaklık kurdum. Asıl mesleğim atölyecilik. Uzun yıllar büyük markalara takı yaptım. Hala da yapıyorum. Atölyemiz Kahramanmaraş’ta. Ortaklığım 2002 yılına kadar sürdü. O tarihte ortaklığımı bitirip, Şirin Gold’u kurdum. Aynı yıl pazarlama
24 goldantalya
çalışmalarına ağırlık vermeye başladım. Antalya bölgesine pazarlama yapıyorum. Daha önce Karadeniz bölgesine gitmiştim. Bu yıl Antalya Bölge Satış Ofisi’mizi açtık. Yazları tamamen Antalya ve çevresine pazarlama çalışması yapıyorum. Pazarlama bölgemiz Gazipaşa’dan Finike’ye kadar olan bölge. Elmalı, Korkuteli tarafına da çıkıyoruz” diye konuştu. Ürünlerinin tamamen Kahramanmaraş yöresine özgü 22 ayar takılar olduğunu anlatan Osman Şirin, “Antalya bölgesinde ürünlerimizi tanıtmaya ve ürünlerimize olan talebi arttırmaya çalışıyoruz. Bu bölgede daha çok pres set, yüzük, küpe, kelepçeler talep görüyor” dedi.
goldantalya 25
Love atlantis 45 yıllık geçmişiyle uzmanlaşan kadrosu ve sektör tecrübesiyle, yepyeni bir koleksiyonu müşterilerine sunmanın haklı gururunu yaşayan Karakaş Atlantis pırlanta birim sorumlusu Merve Taştaban ile yaptığımız söyleşide “Love Atlantis” Pırlanta 2014 koleksiyonu üzerine konuştuk. 1- Love Atlantis markası nasıl doğdu? Sektörde uzun yıllardır “Bir kuyumcunun aradığı her şey!” sloganıyla hizmet veren firmamız bilindiği üzere sırasıyla bilezik, alyans, 14 fantezi takı tüm ziynet grupları ve borsa faaliyetlerini kesintisiz yapmaktadır. Ayrıca ülkemizin 10 ayrı noktasında kurmuş olduğu şube ağıyla müşterilerine tüm ürün gruplarında anında hizmet vermektedir. 2012 yılında bir ilki gerçekleştirip kuyumculuk sektöründe halka açılan ilk ve tek firma olan firmamız 2013 haziran sonu itibariyle yaklaşık 2.023 müşteriye hizmet vermektedir. Ar-ge, Pazar, ürün-model çeşitliliği çalışmalarına sürekli devam eden firmamız 2013 yılında da 2.023’ü aşkın müşterisi kapsamında yepyeni bir marka ile hizmetle-
26 goldantalya
rine yeni bir halka daha eklemiş oldu. Yeni markamız olan Love Atlantis tüm bölgelerimizde bulunan müşterilerimize kendi bünyemizde üreteceğimiz 18 - 14 tektaş, sırataş, coronet, tamtur, tria ve pırlanta montürlü alyans çeşitleriyle hizmet verecek. Love Atlantis olarak yaptığımız araştırma sonuçlarına göre ülke içindeki pırlanta pazarını piyasa isteklerini iyi tespit ettik. Bunun ışığında bu boşluğu doldurmak adına tecrübemizi ve pazar payımızdaki güçlü yönümüzü de ortaya çıkartıp, iş ortaklarımızın ihtiyaçlarına anında cevap verebilecek geniş ürün yelpazesiyle, genç dinamik ekibiyle, çok kısa sürede adından söz ettirecek bir markayı sektöre kazandırdık. Bu sebeple ayrıca mutluluk duymaktayız.
goldantalya 27
2- Neden pırlanta markasına yatırım yaptınız? “BAİN AND COMPANY ANTWERP Dünya pırlanta merkezi işbirliği ile hazırladığı’’ küresel pırlanta endüstri raporuna göre 2011 yılında 15.6 milyar ABD dolar olan pırlanta tüketimi 2020 de 26.1 milyar ABD DOLARI seviyesine erişecek. Bu artışta büyüyen Çin Ve Hindistan orta sınıfının pırlanta tüketiminin önemli rol oynayacağı ifade edilmiştir. Tüm ülkelerde pırlanta yüzük; nişan, evlilik ve aşkı temsil ediyor. 2012 küresel pırlanta endüstrisi raporu kadınların çoğuna pırlantanın hediye olarak verildiğini gösteriyor. Türk elmas müşteri dinamikleri kendi pırlantalarını seçme sürecine katılabiliyor. Pırlanta Avrupa’da lüks markaların zincir mağazalarından satın alınırken Türkiye’de hala aile kuyumcusundan alınıyor. Türk müşterisi pırlantaya altın gibi bir yatırım aracı olarak değil , keyif için takılan bir aksesuar olarak görüyor. Son 10 yılda eğitim seviyesinin artması ve global oyuncuların agresif tanıtım aktivitelerinin de etkisi ile, Türk müşteriler de %20 %30 fark vererek marka ürünleri tercih etmeye başladılar. Tercih edilen ürünler arasında Dünya trendlerinin etkisini Türkiyede de görmek mümkün. Yeni düzende artık pahalı tektaş pırlanta almak yerine, günlük kullanıma daha uygun, pahalıdan cok tasarımı ile öne çıkan fiyat açısından ulaşılabilir ürünler tercih ediliyor. Bu sebeple firmamız ülkesine katma değer üreten iş ortaklarına bu şekilde fayda sağlayan calışmalarına Love Atlantis markası devam edecek.
28 goldantalya
3- Love Atlantis olarak Bayilerinize sunacağınız farklı hizmetleriniz var mı?
son tüketiciyi güven altına alan bir satış organizasyonuna sahip olacak.
Öncelikle sektöre sağlayacağı katkıdan bahsetmemiz gerekirse, bilindiği üzere değerli taşlı ürünler genelde yurt dışından ıhrac ediliyor, bu da sektörümüz içinde yıllardır görev yapan bu işin gerçek ustaları olan mıhlama ustalarımızın artık bir bir yok olmasına sebep oluyor.
Çıplak taş, sade montür, özel günlerde düzenlenecek kampanyalar, ulusal basın yayın organlarında reklam desteği, stand, kutu, mağaza içi, görsel reklam calışmaları ve en önemlisi bizimle iş ortaklığı yapmış olan bayilerimizin yıl içinde belirlenen tarihlerde pırlanta satış eğitimine tabii tutulup resmi kurumlar tarafından tanınan sertifika programı içine alınmasını sağlayacaktır.
Biz bunun tam tersini yapıyoruz, son dönem geliştirdiğimiz geniş üretim alanımız ve bünyemize kattığımız değerli ustalarımızla üretimin her aşamasını kendi bünyemizde yapacağız, bu ayrıca bayilerimizede hızlı ürün sunma olanağına sahip olmamızı sağlayacak. Bunun yanında yurt genelinde ve uluslararası pazarda da tanınan markamızın yine uluslararası sertifika garanti belgesiyle satılması hem bayiimizi hem de
Şimdiden ülkemize, sektorümüze ve firmamıza değer katacak bu markanın en iyi yerlere gelmesi adına ekibim ve ben yoğun calışmalarda bulunuyoruz. Bayilerimizinde desteği ile cok kısa zamanda amaç ve hedeflerimiz doğrultusunda sonuçlar alacağımıza ve bununla birlikte bu markamıza destek veren bayilerimizede beklentileri doğrultusunda kazançlar sağlayacağımıza eminiz..
goldantalya 29
Serdar Pilavcu
Antalya Kuyumcular Esnaf ve Sanatkarlar Odası Genel Sekreteri
genel sekreterden...
İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunundaki Değişiklik Bilindiği üzere; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 30 Haziran 2012 tarih ve 28339 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanun’un amacı; İşyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ile mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerini düzenlemek. Kanun çalışan istihdam etmeden kendi nam ve hesabına mal ve hizmet üretimi yapanlar hariç olmak üzere, kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine, çırak ve stajyerler de dahil olmak üzere tüm çalışanlarına faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanıyor. Kanun’un uygulanmasında ortaya çıkan sorunlar nedeniyle Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonunca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı nezdinde yapılan girişimler sonucunda; 2 Ağustos 2013 tarih ve 28726 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6495 sayılı “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 56’ncı maddesi ile 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun “Yürürlük” başlıklı 38. maddesinde değişiklik yapıldı. Buna göre; 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 6’ncı maddesinde düzenlenen iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personelinden hizmet alma yükümlülüğü, 4857 sayılı İş Kanununun mülga 81. maddesi kapsamında çalışanlar hariç kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 1 Temmuz 2016 tarihinde, 50’den az çalışanı olan tehlikeli ve
30 goldantalya
çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 1 Ocak 2014 tarihinde başlayacak. Kanun’un 7’. maddesinde düzenlenen iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin desteklenmesi de işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer sağlık personelinden hizmet alma yükümlüğünün başlayacağı tarihe kadar ertelendi. 6495 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikle, sadece iş sağlığı ve güvenliği hizmeti alma yükümlüğü ile bu hizmetlerin desteklenmesi ertelenmiş olup, 6331 sayılı Kanun’un ilgili maddeleri kapsamında yer alan risk değerlendirmesi, sağlık gözetimi, çalışanların eğitimi, acil durum planlarının hazırlanması gibi yükümlülükler 30 Aralık 2012 tarihi itibariyle yürürlüğe girdiğinden, işverenlerin söz konusu yükümlülükleri yerine getirmesi zorunludur. Risk değerlendirmesi yapılırken işveren tarafından oluşturulacak risk değerlendirmesi ekibinde yer alması gereken işyerinde sağlık ve güvenlik hizmetini yürüten iş güvenliği uzmanları ile işyeri hekimleri” bulundurma zorunluluğu 6331 sayılı Kanun’un 38’inci maddesinde 6495 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle düzenlenen sürelere uygun olarak aranacağından, iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personelinden hizmet alma yükümlüğünün başlayacağı tarihe kadar işverenler, işyerlerinin risk değerlendirmelerini kendileri yapabilecekler. Bu bağlamda henüz iş yeri risk analizini yaptırmamış ve iş güvenliği eğitimini almamış esnafımızın en kısa sürede bu konudaki eksiklerini tamamlayarak iş yerlerini hazır hale getirmelerini esnafımızın bilgisine önemle sunarım.
Nuri Karagözler,
baba mesleğini sürdürüyor Nuri Karagözler, babası Muammer Karagözler’in 1950’li yıllarda Konya Ereğli’de başladığı kuyumculuk mesleğini Antalya’da sürdürüyor. Babasının kuyumculuğun hem imalat hem de perakende alanında faaliyet gösterdiğini anlatan Nuri Karagözler, “Ben de babamın yanında 1985 yılında mesleğe başladım. 1996 yılında Antalya’ya geldim. O günden bu yana da kuyumculuk mesleğimi Antalya’da sürdürüyorum” dedi.
Antalya Kuyumcular Çarşısı’nda ilk olarak perakende mağazası açtığını anlatan Nuri Karagözler, “Mağazamda bir yandan takı satarken, biryandan da tamirat işleri de yapıyordum. Sektörde daralma başladı ve ben de iflas ettim. Aynı iş merkezinin üst katında 1998 yılında atölye açtım. Üç yıldır bugünkü atölyede faaliyet gösteriyorum. Aslında işlerim kötü değil ama sektörle ilgili vergilendirmeler, yasal düzenlemeler sıkıntıya sokuyor. Kazandığımız vergiye gidiyor” diye konuştu.
Mesleğini sevdiğini, kuyumcu olmaktan memnun olduğunu vurgulayan Nuri Karagözler, “Piyasa koşulları mesleği sürdürme konusunda insanları sıkıntıya sokuyor. 5 yıl içinde fiyatlar hızlı yükseldi. Piyasada işsizlik arttı. Özellikle büyük kuyumculuk firmaları eleman çıkardı. Bu elemanlar işsiz kalınca kendi atölyelerini, firmalarını kurdular. Bu durumda piyasada arzdan fazla talep oluştu. Sistem bozukluğu da buna eklenince kuyumculuk sektörü sıkıntıya düştü” dedi. Atölyesinde sipariş ağırlıklı üretim yaptığını belirten Karagözler, şunları söyledi; “Altın ve gümüşten takımlar, taşsız günlük
takılar yapıyoruz. Ramattan kalıba kadar kuyumculuk pek çok aşamasını atölyemizde gerçekleştirebiliyoruz. Sadece mıhlama çalışmamız yok. Kuyumculukta bir kişinin tüm aşamaları yapmasını da doğru bulmuyorum. Her konunun uzmanı olmalı. Bir takının her aşaması o işin ustasına yaptırılmalı. Bir usta her aşamayı yaparsa ustalığın bir kıymeti de kalmıyor. O zaman el işçiliği para etmiyor. Zaten sektörümüzde altyapı eksikliği var. Artık usta yetişmiyor. Eğitime daha fazla önem verilmeli. Çocuklar artık kuyumcu çırağı olmak istemiyor. Yeni nesil kısa zamanda, çaba harcamadan çok para kazanan işler istiyor.”
goldantalya 33
Tülay Ünverdi: Hafta içi kuyumculuk yapıyor, hafta sonu uçuyor Tülay Ünverdi, 29 yıl önce kuyumcu olan Altan Ünverdi ile evlenmiş. 11 yıl öncesine kadar evhanımlığı ve annelik yapmış. Oğlu büyüyünce, eşinin yanında çalışmaya başlamış. Perakende kuyumculuk yapan eşi Altan Ünverdi’nin yanında kısa zamanda ustalaşmış, Antalya Arastası’nın sayılı bayan kuyumcularından biri haline gelmiş. Yerli müşteriye uygun 14, 18 ve 22 ayar takı, ziynet sattıklarını anlatan Tülay Ünverdi, son bir yıldır kuyumculuğun en sıkıntılı dönemini yaşadığını belirterek, “İnsanlarda para yok. Yatırım olarak altına
ilgi bitti. Fiyatların dengesizliği de insanları belirsizliğe itti. Bu nedenle satışlarımız en kötü dönemini yaşıyor. Aslında takı bir tür aksesuar ama insanlar bunu bile unuttu. Benim bayan olmam bizim satışlarımızda avantaj sağlıyor. Öncelikle mağazamızda satacağımız takıları seçerken, bir bayan gözüyle seçiyor olmam isabetli alışverişi sağlıyor. Bayanların neyi beğeneceğini bildiğim için o modelleri alıyorum. Müşterilerle iletişimde de avantaj sağlıyor. Bayan ağırlıklı müşteri yapımız olduğu için onlarla daha kolay iletişim kuruyorum, onların dilinden anlıyorum. Zevklerini tahmin edebiliyorum. ” diyor.
Altan-Tülay Ünverdi çiftinin 25 yaşında bir oğulları var. Anadolu Üniversitesi’nde okuyan oğullarının pilot olacağını anlatan Ünverdi çifti de aslında pilot. Ailecek yamaç paraşütü yapıyorlar. Kuyumculuktan arta kalan zamanlarda uçtuklarını anlatan Tülay Ünverdi, “Hafta içi kuyumculuk yapıyoruz, hafta sonu uçuyoruz. Hafta boyunca mağazada kapalı kaldıktan sonra, hafta sonu bulutlarla birlikte özgürce uçmak büyük keyif veriyor. Aslında mesleğimizi de seviyoruz. Mağazamıza gelen müşterilerimiz artık bizim dostlarımız, konuklarımız haline geldi. Alışveriş yapmasalar bile kahvemizi içiyorlar, sohbet ediyoruz. Ancak hafta sonlarında keyifli bir uğraş edinmek istiyorduk. 3,5 yıl önce yamaç paraşütünü fark ettik. Oğlumuzla birlikte yapmaya başladık. Rüzgarla, bulutlarla süzülmek tarif edilemez keyif veriyor” diye konuşuyor.
lecek bu uğraşın içinde olmak ayrı keyif veriyor. Yamaç paraşütünün yanında paramotor pilotuyuz da aynı zamanda. En yüksek uçuşumuz Tahtalı Dağı’nın 2365 metrelik zirvesinden Tekirova’ya iniş. Ben aynı zamanda Falezler’in ilk bayan pilotuyum” diyor.
Adrasan, Alanya, Ölüdeniz, Tahtalı Dağı’nda uçuşlar yaptıklarını belirten Tülay Ünverdi, “Uzağa gidemediğimizde Falezler’den uçuyoruz. Uçuş grubumuz var. Ai-
goldantalya 35
Cumhuriyet 90 yaşında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının başlattığı milli uyanışın sonucunda kurulan Türkiye Cumhuriyeti bu yıl 90. yaşını kutluyor. En büyük bayramınız kutlu olsun! Cumhuriyet ırk, din, dil ve cemiyet farkı gözetmeksizin tüm vatandaşların paylaştıkları ve yararlandıkları siyasal rejimin adı olmuştur. Atatürk’ü
36 goldantalya
cumhuriyete yönelten bir diğer önemli neden de Cumhuriyetin en ileri devlet şekli olmasıydı. Çünkü cumhuriyet, millet egemenliğini belirleyen ve millet egemenliği ile bağdaşabilen tek rejim. Atatürk, egemenliğin millete ait olduğu görüşünü işlemekle ve bu görüşü yeni Türk Devletinin temel taşı yapmakla milli devletin devlet ve hükümet şeklinin de cumhuriyet olacağını ortaya koyuyordu.
Atatürk ve arkadaşlarının verdiği mücadelenin temel amacının o günlerdeki ülke koşulları olduğu iyi anlaşılmalı. Bu mücadelenin sonucunda da Atatürk’ün ifadesiyle, “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” nesiller yetiştirmek, kısacası çağdaşlaşma hedeflendi. O’nun mücadelesi, belki pek çok mücadeleden daha meşru, daha gerçekçiydi. Bu ülkenin, bu büyük milletin yetiştirmiş olduğu kahraman evlatlarından biri olan Mustafa Kemal Atatürk, bağımsızlığın yok edilmek istenmesine, aziz vatanımızın parçalanmasına baş eğmediği için, İstanbul’daki işbirlikçi Damat Ferit Hükümetine karşı koyduğu için asi, çeteci olarak, vatan evlatlarının bu muazzam mücadelesi ise “gayr-i milli” ilan edilmişti. Tüm bunlar, Anadolu’da doğan milli teşkilatın bir devlet teşekkülü haline gelmesini hem kolaylaştırdı, hem de hızlandırdı. Atatürk o dönemde kurtuluşun adresini göstermişti; Millet, Büyük Türk Milleti. Mucizeyi onlar gerçekleştireceklerdi. Tarihinin hiçbir döneminde oldu bittilere boyun eğmeyen Büyük Türk Milleti bu işgale de seyirci kalmadı.
Bugün büyük Atatürk’ ün kurduğu ve bize emanet ettiği bu güzel ülkede yaşamaktan gurur duyuyoruz. Bu gururun verdiği huzur ve mutluluğu çocuklarımızla yaşamağa devam edeceğiz. Atatürk’ün dediği gibi; “Benim naciz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır.”
Ulusal bağımsızlık savaşını kazanmada, nasıl ki hareketin kaynağı ulusun kendisi olduysa, çağdaşlaşma savaşının kaynağı da yine ulusun kendisi oldu.
z ı n ı m a r y a B t e y i r u h m u C n u s l O Kutlu
Cumhuriyetimizin 90. yıldönümünü kutladığımız şu günlerde, büyük önder Atatürk’ün emanetini sonsuzluğa taşımak, “Türküm” diyen herkesin birinci görevi.
Mücevherle modanın mükemmel uyumu Koca bir yaz sezonunu geride bırakıp kış mevsimini karşıladığımız şu günlerde modacılar 2013 kış sezonu tasarımlarını birer birer sunmaya başladılar. Görücüye çıkan tasarımlarda dikkat çeken en önemli şey kıyafetlerde kullanılan mücevher tonları. Sonbahar-Kış moda trendlerine eşlik eden “mücevher tonları”, bu yıl moda ile mücevher arasında mükemmel bir uyum yaratıyor. Moda sezonuna hakim olan bu çok yönlülük, takı ve mücevher tasarımlarına da yön veriyor şüphesiz… Özellikle son birkaç yıldır, takı ve mücevher koleksiyonları moda trendleriyle büyük bir uyum içinde hazırlanıyor. Yakut, safir, zümrüt, elmas, topaz, akuamarin, ametist ve oniks gibi değerli ve yarı değerli taşların canlılığı; altın, gümüş ve bakır gibi metallerin ışıltısı yeni tasarımlarda büyüleyici yansımalar yaratıyor. Modayla mücevherin uyumlu birlikteliği şüphesiz sezonun genel trendlerine göz atmayı gerektiriyor.
38 goldantalya
Pırlantalı tasarımlarda değişik kesimler Pırlantalı tasarımlarda değişik kesimler, biçimler, renkler farklılığın temsilcisi oluyor. Bu durumda değerli ve yarı-değerli taşların sınırsız kullanımı devreye giriyor. Merkezinde iri bir inci veya çarpıcı renkte değerli bir taşın yer aldığı geniş pave yüzükler göz kamaştırıyorlar. Sallantılı uzun küpeler gece ve gündüz gücünü koruyor. Dizi dizi inci kolyeler, uzun metal zincirler, incili-boncuklu sarkıntılı bilezikler ‘Chanel’ şıklığını yaşatmaya aday.
Altın her zaman gözde Altının ışıltısı ise bu yıl her zamankinden fazla değerini buluyor. Kuyumculukta farklı renkleri ve yeni dokularıyla ön plana çıkıyor. Küpe, kolye, tasma ve pandantif gibi altın takılarda eski medeniyetlere ait izlere rastlanıyor. Ya saatler? Günümüzün vazgeçilmez moda aksesuarı haline gelen saat değerli taşlarla birleşerek gerçek bir mücevhere dönüşüyor. Ama yeni sezonun en önemli yeniliği, pırlanta “sağ-el” (right-hand) yüzüğü olsa gerek. Bu yeni tasarım unsuru yirmi birinci yüzyıl kadınının başarısını, gücünü ve özgürlüğünü simge-
liyor. Sağ-el yüzüğü modern, romantik veya klasik temaları altında kadının kendi özel kişiliğine uygun olan tasarıma özgürce sahip olmasını sağlıyor.
Broş zerafeti Bu arada sezonun en gözde takısı şüphesiz broş! Anne ve anneannelerinizin sahip olduğu broşların tozunu alıp hemen yakanıza iliştirebilirsiniz. Aklınıza gelebilecek her türlü hayvan motifleri ve esinini doğadan alan çiçek, yaprak gibi çeşitli figürler muazzam moda oluyor. Broşa dönüşen pandantifler ise farklı bir çekim unsuru yaratıyor. Alışılmışın dışında kalan takı kombinasyonlarında kauçuk, deri, ahşap, kuştüyü, plastik ve benzer malzemelerin pırlantayla ve değerli taşlarla bütünleşmeleri çağdaş anlayışa öncülük ediyorlar.
Erkekler meraklı
de
mücevhere
Günümüzün “metroseksüel” erkeği de takı ve mücevher dünyasından nasibini alıyor. Birkaç yıl öncesine kadar bir çift kol düğmesi, kravat iğnesi ve tek bir alyansla yetinen dünün klasik erkeği bugün hayli iddialı bir çizgide buluşuyor ve kadına atfedilen tüm takılardan yararlanıyor. Lükse olan zaafını gizlemeyen, yaratıcı olanı seçecek kadar cesur olan bu yeni metropol erkeği değerli ve yarı değerli taşları tercih ediyor. Özetle, sezonun temel özelliklerinden biri olan çok yönlülük, her şeyden önce kişilerin kendi özel tarzlarını belirlemelerine izin veriyor.
Kurban İbadettir
Kurban İslam Dini’nin bir ibadeti. Aslolan ibadet şuuru ile bu görevi yerine getirmek. Diyanet İşleri Başkanlığı kurban ibadeti ile ilgili bilinmeyenleri şöyle açıklıyor;
40 goldantalya
Allah’a yakınlaşmak anlamına gelen “kurban” ibadeti; kurban olarak kesilmesi uygun olan hayvanın, ibadet niyetiyle usulüne uygun şekilde kesilmesi. Kurban bayramında kesilen kurban, bazı mezheplere göre sünnet, bazılarına göre vaciptir. Bir ibadetin farz olmayışı, onu ibadet olmaktan çıkarmaz. İbadetlerin, şekil, şart ve rükünleri olduğu gibi hikmetleri, amaçları ve teşri gerekçeleri de bulunur. İbadetlerdeki bu özellikler birbirinden ayrı düşünülmez. Kurban sadece et yardımı amaçlı bir ibadet değil. Özü Allah’a yaklaştıran maddi bir fedakarlık ve O’nun emrine bir bağlılık.
buyrulmuş. (Maide Suresi; 27) Bazı ayetlerde de kurban ibadeti ile ilgili nasslar mevcut: “... Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allah’ın adını ansınlar. İşte bunlardan yiyin, sıkıntı içindeki fakiri de doyurun.” (Hacc Suresi, 28) “Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerine O’nun adını anarak kurban kesmeyi meşru kıldık.” (Hacc Suresi; 34) “Bu hayvanların ne etleri ve ne de kanları Allah’a ulaşacaktır: Allah’a ulaşacak olan ancak, sizin O’nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadettir.” (Hacc Suresi; 37)
Kur’an-ı Kerim kurban ibadetinin eski millet ve topluluklar tarafından yerine söyler. Kur’an-ı Kerim’de: “(Ey Muhammed!) Onlara Adem’in iki oğlunun kıssasını doğru olarak anlat! İkisi birer kurban sunmuşlardı da birininki kabul edilmiş; diğerininki ise kabul edilmemişti..…”
Kurban ibadeti hicretin ikinci yılında eda edilmeye başlanmış ve Hz.Peygamber (s.a.s.) hicretten itibaren on yıla yakın bir süre hep kurban (Udhiyye) kesmiştir. (Bkz:Tirmizi 20, K.El-Edahi 11,Hadis No: 1507)
Kurbanla ilgili dini hükümler Kurban, aynı zamanda bir sosyal yardımlaşma ve dayanışma örneği. Kesilen kurbanlardan maddi olarak daha çok yoksullar yararlanır.
Kimler
kurban
kesmekle
yükümlüdür?
Kurban kesmek, akıllı, buluğ çağına ermiş, dinen zengin sayılacak mal varlığına sahip, misafir olmayan Müslüman’ın yerine getireceği mali bir ibadet. Temel ihtiyaç ve borcundan başka 20 miskal (80.18 gr.) altın, bunun değerinde para veya eşyaya sahip kişi dinen zengindir, Allah’ın kendisine bahşettiği nimetlere şükran ve Allah yolunda fedakarlığın nişanesi olarak kurban kesmeli.
Hangi hayvanlar kurban olarak kesilir? Kurban; koyun, keçi, sığır, manda ve deveden olur. Bunun dışındakiler kurban olarak kesilemez. Kurban deve 5; sığır ve manda 2; koyun ve keçi 1 yaşını doldurunca gerçekleşir. 6. ayını tamamlayan koyun, bir yaş görüntüsünde ise kurban edilebilir. Hayvanın, sağlıklı, azaları tam ve besili olması gerekir. Kötürüm, zayıf ve düşkün, bir gözü kör, boynuzları kırık, dili, kuyruğu, kulakları, memesi kesik, dişlerinin tamamı veya çoğu dökük hayvan kurban edilmez. Doğuştan boynuzsuz, şaşı, topal, hafif hasta, bir kulağı delik veya yırtık olması, kurban edilmesine engel olmaz.
verebilir. Vekâlet, sözlü, yazılı, telefon, internet, faks ve benzeri iletişim araçları ile verilebilir.
Kurban
eti
Kurban
derisi
nasıl
değerlendirilmelidir?
Hz. Peygamber, kurban etinin üçe taksim edilip, bir bölümünün kurban kesmeyen yoksullara dağıtılmasını, bir bölümünün akraba, tanıdık ve komşularla paylaşılmasını, birinin de evde bırakılmasını tavsiye etmiştir. Ailenin durumuna göre etin tamamı da evde bırakılabilir. Ancak, toplumda muhtaçların arttığı dönemde kurban etinin çoğunun hatta tamamının dağıtılması uygun olur.
nasıl
değerlendirilmelidir?
Kurbanın derisi, bir fakire veya hayır kurumuna verilmelidir. Hz. Peygamber, veda haccında Hz. Ali’ye, kurban olarak kesilen develerinin başında durmasını ve bunların derileri ile sırtlarındaki çullarını sadaka olarak vermesini, kasap ücreti olarak bunlardan bir şey vermemesini emretmiş. Kurban derilerinin para karşılığında satılması, kurbanın kesimi veya bakımı için ücret olarak verilmesi uygun değildir.
Kurban ne zaman kesilir? Bayram namazından sonra, başlar; Kurban Bayramının 3. günü güneş batıncaya kadar devam eder. Bu süre içinde gece ve gündüz kesilebilir. Ancak gündüzleri kesilmesi uygundur. Kurban Bayramın 1. günü kesmek daha faziletlidir.
Vekaletle
kurban
kestirilebilir
mi?
Kurbanı, kişinin kendisi kesebileceği gibi, vekâlet yoluyla başkasına da kestirebilir. Mal ile yapılan ibadetlerde vekâlet caizdir. Kişi kendi bulunduğu yerde birisine vekâlet verebileceği gibi, başka bir yerdeki kişi veya kuruma da vekalet
goldantalya 41
Mustafa KATI
Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavir
Konuk yazar...
Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz Uygulaması 15/06/2013 tarih ve 28678 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 426 seri nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine göre, Mobil (Seyyar) pos cihazı kullanan mükelleflerin yeni nesil pos cihazı alarak kullanmaları mecburiyeti getirildi. Bu mecburiyet süresi, 427 no’lu Vergi Usul Kanunu Genel tebliği ile 01/10/0/2013 tarihine uzatıldı. Bu tarih itibariyle mobil pos cihazı kullanan mükelleflerin tümü yeni nesil ödeme kaydedici cihaz almak ve kullanmak mecburiyetinde. Yeni nesil ödeme kaydedici cihazlar hem pos cihazı olarak kullanılıyor hem de ödeme kaydedici cihaz fişi verilebiliyor. Bu da mükelleflerin tek bir cihazla iki işi birden görmelerini sağlıyor. 426 nolu V.U.K genel tebliğin 4 nolu parağrafı aşağıdaki gibi olup, mükelleflerin bu sürelere uygun olarak yeni nesil ödeme kaydedici cihazlarını almaları ve kullanmaları gerekiyor. Yeni nesil ödeme kaydedici cihazların kullanılmasına ilişkin kademeli bir geçiş öngörülüyor. Buna göre: a) 3100 sayılı KDV Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanun ve ilgili mevzuatına göre ödeme kaydedici cihaz kullanmak zorunda olan mükelleflerden, faaliyetlerinde seyyar EFT-POS cihazı kullananlar 1/10/2013 tarihinden itibaren yeni nesil ödeme kaydedici cihazlardan EFT-POS özellikli cihazları kullanmak zorunda. Kapsamdaki mükelleflerin, mezkûr tarihten sonra kullandıkları tüm seyyar EFT-POS cihazlarının yeni nesil ödeme kaydedici cihaz özelliği bulunmalı. Bu tarihten önce de cihazları alarak kullanabilirler. b) Yol kenarı otopark hizmeti veren mükellefler 1/10/2013 tarihinden itibaren yeni nesil ödeme kaydedici cihazlardan EFT-POS özelliği olanlarını kullanmak zorunda.
c) Basit/Bilgisayar bağlantılı yeni nesil ödeme kaydedici cihazları kullanmak zorunda olan mükelleflerin bu mecburiyetleri 1/1/2016 tarihinde başlayacak. Mükellefler, bu tarihten önce de Bakanlıkça onaylanmış yeni nesil ödeme kaydedici cihazları kullanabilirler. Ayrıca bu mükellefler, istemeleri hâlinde EFT-POS özelliği olan yeni nesil ödeme kaydedici cihazları da kullanabilirler.Akaryakıt pompalarına bağlanan ödeme kaydedici cihaz kullanmak zorunda olan mükelleflerin, bu cihazlarla ilgili Bakanlıkça belirlenmiş şartlara uygun yeni nesil ödeme kaydedici cihazları kullanmaları zorunlu. İhtiyari olarak sinema giriş bileti veya yolcu taşıma bileti düzenleyen cihaz kullanan mükellefler, 1/1/2016 tarihinden itibaren yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanmak zorundadır. Ancak bu cihazların, onaylanmış olması şartıyla sinema giriş bileti veya yolcu taşıma bileti düzenleyebilecek şekilde üretilmesi veya ithal edilmesi mümkündür. d) Mükellefler, 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanun ve ilgili mevzuat hükümlerine tâbi mevcut ödeme kaydedici cihazlarını, 31/12/2015 tarihini geçmemek üzere malî hafızaları doluncaya kadar kullanabilirler. 1/1/2014 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, malî hafızaları dolan ödeme kaydedici cihazlara, yeni malî hafıza takılmaz ve cihaz 15/5/2004 tarihli ve 25463 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunla İlgili Genel Tebliğin (Seri No: 60) dördüncü bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde hurdaya ayrılır. Cihazı hurdaya ayrılan mükellefler yeni nesil ödeme kaydedici cihazları almak suretiyle yükümlülüklerini yerine getirebilirler.
Beril TAN Avukat
Avukat...
Ayıplı mal Bu sayıda Tüketici Kanunu kapsamında, ayıplı mal satmanın hukuki sonuçlarını inceleyeceğiz. Antalya Kuyumcular Odası üyeleri olarak, her gün birçok müşteriyle muhatap oluyorsunuz. Bu konuda bilgilenme, bu kurala uymayan meslektaşlarınızın uyarılıp bilinçlendirmeyi sağlaması bakımından faydalı olacak. Örneğin bir bilezik alıyorsunuz, 22 ayar deniyor ama aldıktan sonra bileziğin 14 ayar olduğunu fark ediyorsunuz. Bu Tüketici Hukuku’nda ayıplı ifayı oluşturur. Ayıp iki türlüdür; birincisi hemen fark edilebilecek açık ayıplar, ikincisi ise özel inceleme sonucu anlaşılan gizli ayıplar. Bir bilezik aldınız. Evde, iç kısmında çizik gördünüz bu açık ayıba örnektir.
Ayıplı ifa durumunda tüketicinin hakları nelerdir?
Açık ayıp durumunda: Yapılan kontrollerde açıkça görülebilen veya anlaşılabilen problem veya problemler satıcıya derhal bildirilmelidir. Bu bildirimin satın alınma tarihinden itibaren en geç 30 gün içinde yapılması gerekir. Buna “ayıp ihbarı” denir. Ayıp ihbarının noter aracılığı ile veya iadeli taahhütlü mektupla yapılması zorunlu olmasa da ispat açısından gereklidir. Süresinde başvurulmazsa ne olur? Açıkça anlaşılabilen ayıplı mal alındığında 31. gün ayıp ihbarı yapılsa ne olur? Bu bildirim 30 gün içinde yapılmadığında Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun “ayıplı malın” ayıbı ile kabul edildiği sonucunu çıkarır. Sessiz kalmak ayıbı kabul etmek anlamına gelir. İhba yapılması durumunda kanun tüketiciye seçimli bir hak tanır. Tüketici malı ayıpsız yenisi ile değiştirme, ayıplı malı iade ile parasının iade hakkını veya tamir haklarından birisini seçmek ve kullanmakta serbesttir. (4077 sayılı TKHK m.4) Öncelikli seçenekler ayıplı malın alınması ve yerine hiçbir ücret almadan ayıpsız aynı maldan verilmesi veya ayıplı malın alınarak satış bedelinin aynen iadesidir. Ayıplı mal ilk talepte ayıpsız yenisi ile değiştirilmek zorundadır.
Gizli ayıp durumunda: Gizli ayıplar, sözleşmenin
oluşmasında, alıcının bilmediği ve satılan şey üzerindeki mutad dikkati sarf etse bile bilemeyeceği vasıf noktaları olarak tanımlanır. Gizli ayıp, özellikli ve etraflı bir muayene sonucu fark edilebilen ayıplardır. Aldığımız bileziğin, ayarının düşük ya da farklı olması, bu şekilde uzmanlarca yapılacak bir inceleme ile anlaşılabileceğinden bu ayıp gizli ayıptır. Gizli ayıp durumunda tüketici ayıbı fark ettiği halde direk satıcıya ayıp ihbarında bulunmalıdır. Gizli ayıp durumunda genel zamanaşımı süresi 10 yıldır. Yani tüketici gizli ayıbı tespit ettiği durumlarda derhal ayıp bildirimi yapmalı, 10 yıllık süre içinde bu ihbarda bulunmalıdır. Gizli ayıp durumunda da tüketici yukarıda belirtilen haklara sahiptir.
Ayıp nasıl tespit ettirilmelidir?
Ayıbı ispat amacıyla tespit için birçok yol var. (Satın alınan malın servislerinde aracın başında durarak sadece sorunun ne olduğunun tespiti ve bunun yazılı olarak alınması, hakem heyetlerine müracaat, mahkemeden delil tespiti v.s gibi) Tüketici bu ihbarda aynı zamanda tercihini de belirtmelidir. Satıcı talebi kabul etmediği takdirde, malın değerine göre tüketici il ve ilçe hakem heyetlerine başvurulması durumunda maldaki ayıp mutlaka tespit edilir. Satın alınan malın ayıplı, arızalı, kusurlu, imalat hatalı v.s olması ve/ ya bu durumun sonradan ortaya çıkması halinde doğrudan tüketici mahkemelerinde malın değişimi veya bedel iadesi davası açılması ihtarın etkisini doğurur. Ayrıca tüketici mahkemesi tarafından yargılama masrafları ve avukatlık ücretinin de ayıplı mal satandan tahsil edilmesine karar verilir. Bu anlamda, üyelerimizden alışveriş yapan tüketicilerin bilinçli olması gerekir. Satıcı durumunda olan kuyumcuların ise böyle bir durum karşısında hukuk düzeninde cereyan edecek ihtimalleri bilip ona göre hareket etmesi en sağlıklı çözüm olacaktır.
goldantalya 43
Bilezik
Bilezik, kelime olarak bilek ve yüzük kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. Geçmişi insanlık tarihi kadar eski olan bilezik, her çağda kadınların kolundan çıkaramadığı takı olarak başı çekiyor. Geçmişi insanlık tarihi kadar eski olan bileziğin ilk örneklerinin de, diğer takı çeşitlerinde olduğu gibi tılsım ve büyü amaçlı üretildiği tahmin ediliyor. İlk bilezikler, ahşap, taş ve yumuşak maddelerden imal edilmiş; daha sonra da altın ve gümüş gibi değerli malzemelerden yapılmaya başlanmış.
44 goldantalya
Bilezikler, tarih boyunca, özellikle zengin ve soylu kişiler için altından yapılmış ve kıymetli taşlarla mıhlama usulü ile süslenmiş. Bilezik üretimindeki teknik uygulamalar çoğunlukla yapıldıkları bölgelerin alamet-i farikaları olmuşlar ve o yörelerin adlarıyla anılmışlardır. Kayseri Burması, Antalya Burması, Trabzon Hasırı, Halep işi gibi.
Tılsım özelliğinin yanı sıra, bakır bileziğin mafsal ağrılarına iyi geldiğine, Türkler tarafından kutsal sayılan akik taşlı bileziklerin insanları zehirli hayvanların ısırmalarına karşı koruduğuna, kantaşı ile işlenmiş bileziklerin ise kanı dinlendirdiğine inanılmış. Günümüzde bilezik yapımı ve kullanımı farklı zevk ve beğeniyle önemini hiç yitirmeden sürdürülüyor. Bunlardan biri klasik, yani eskiyi taklit eden tarz iken; diğeri de çağın önünde yaşamak isteğinden doğan, modern, soyut, belli bir şekle ve ekole bağlı olmayan tarz olarak kabul görüyor.
Bileziklerin yüzlerce çeşidinin yapılmış olmasına, hatta bir ustanın birden çok çeşit yaparak kendi içinde yenilikler geliştirmesine rağmen, bu sayılamayacak kadar fazla çeşidin çok azı günümüze kadar gelebilmiş. Bunların çok azının adları biliniyor; Kabara Bilezik, Diyarbakır Hasır Bileziği, Koruklu Bilezik, Kubbeli Bilezik, Savatlı Bilezik, Zincirli Bilezik, Mardin Telkârisi, Güverseli Bilezik, Tanklı Bilezik (Başçavuş Bileziği). Tarih boyunca kadınlar güzelleşmenin, süslenmenin vazgeçilmez aracı olarak bileziği kullanmışlar. Kollara takılan çok sayıdaki metal bilezik, çıkardığı sesle, kadınların mekana gelişlerini haber veren araçlardan biri olarak da kullanılmış. Türk örf ve adetlerinde bileziğin özel yeri bulunuyor. Yeni evlilere, düğünde takılan en önemli hediyelerden birini oluşturuyor.
goldantalya 45
TESK Başkanı: Yanıltıcı indirim yapılıyor
TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, mevsim sonu sebebiyle AVM’lerde sezon sonu indirim reklamlarının arttığını belirterek, vatandaşların, “Boşaltıyoruz, kapatıyoruz, tahliye nedeniyle indirim” diye yapılan satışlara inanmaması gerektiğini söyledi.
Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, yaptığı açıklamada, mevsim sonu sebebiyle AVM’lerde artan sezon sonu indirim reklamlarının tüketiciyi yanılttığını ifade etti. Tüketicinin vitrindeki “50+40” indirimi görünce, “Bu kadar kar mı olur?” diye
46 goldantalya
kendi kendine sorduğunu aktaran Palandöken, böylece esnafın da zan altında kaldığını kaydetti. Palandöken, bu olumsuzluklara son verilmesi için acilen çıkarılmasını bekledikleri Perakende Yasası’nda aylarca süren indirimli satış uygulamalarına çekidüzen getirilmesi gerektiğini belirtti.
festival
Firmaların, mevsimsel olarak sezon değişikliklerinde ellerindeki malları ve depolarındaki stok malları eritebilmek için en yaygın kullanılan yöntemin indirimli satışlar olduğunu anlatan Palandöken, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Avrupa ülkelerinde ve Amerika’da indirimli satışlar belirli bir dönemde ve belirli bir sürede yapılıyor. Kış indirimi dönemi Ocak ayı başı ile Şubat ortası, yaz indirimi ise Temmuz başı ile Ağustos ortası. Türkiye›de indirimli ve tasfiye satışlarının belirli bir dönem ve süresi olmadığından piyasalarda bir düzensizlik oluşmakta, tüketiciler yanıltılıyor ve yanlış tüketim eğilimleri oluşturuluyor. Bu düzensizliğin mutlaka önüne geçilmeli. Konuyla ilgili olarak mutlaka meslek odalarının görüşleri alınmalı.» ‘YANILTICI İNDİRİM YAPILIYOR’ Palandöken, “indirim yapıyoruz” diyerek, bir çeşit malda ya da küçük bir reyonda fiyatların indirildiğini belirterek, şunları kaydetti: “Vatandaşlar, ‘boşaltıyoruz, kapatıyoruz, tahliye nedeniyle indirim’ diye yapılan satışlara inanmasın. Ben buna ‘tuzak mal’ diyorum. Müşteriyi içeri çekmek için yanıltıcı indirim yapılıyor. Buradaki tek amaç insanlara ihtiyacından farklı malların satılması. Halkımız indirimlerden sadece ihtiyaçları doğrultusunda alış veriş yapmalı. Eğer ki alışverişten sonra tüketici, ‘Ben bunları neden aldım ‘ diye kendi kendine soruyorsa, ihtiyacı olmayan bir mal almıştır. Bu bir aldatmaca. Tüketicileri psikolojik etki altına alarak, aşırı tüketime teşvik ediyor. Ciddi firmalar da bu tür indirimlerden şikayetçi. Kurallara uygun davranan ticari firmalar, yan dükkanlardaki kuralsız uygulamalar nedeniyle haksız rekabete maruz kalmaktan şikayetçi.»
goldantalya 47
Antalya Kuyumcular Odası Semt Toplantılarına Devam Ediyor Oda yönetim kurulumuz 13 Eylül Cuma günü Doğu garajı bölgesi meslektaşlarımızla çarşı postanesi önü ADA CAFE de bir araya gelerek, sabah kahvaltısı eşliğinde geniş katılımlı bir toplantı düzenledi. Toplantıda bölge kuyumcularının sıkıntısı, uygulanan fiyat politikaları, yapılan ayar kontrolleri ve gündeme dair konular hakkında esnafımıza bilgi verildi ve görüş alış verişinde bulunuldu. İl dışından gelen top-
48 goldantalya
tancıların odaya yönlendirilmesinin önemine dikkat çekildi. Toplantıya Yönetim Kurulu Başkanımız Ferda ERDEM, Başkan vekilimiz Varol ASTARCIOĞLU, Yönetim kurulu üyelerimiz Mehmet EYİLER, Muhammet SARICA ve Ali GÜVERCİN, Denetim Kurulu üyemiz Muzaffer ÇELEBİ ile birlikte odamıza kayıtlı ve hizmet üyesi olan perakendeci ve atölyeci meslektaşlarımız katıldı.
goldantalya 49
Yeşil Çay 4 bin yıldan uzun bir süredir yeşil çayın sağlığa faydalarının farkında olan Çinliler, bu mucizevi içeceği başağrılarından depresyona her türlü derde deva olarak kullanıyorlar. Yeşil çay ve bizim içtiğimiz siyah çay aslında aynı bitkinin yaprakları. Aralarındaki tek fark, yeşil çayın az işlem görmüş olması. Yeşil çaydaki tein oranı da siyah çaya oranla daha az, ancak fazla işlem görmediği için yeşil çayın vücuda faydaları çok daha fazla.
50 goldantalya
Yeşil çay içindeki aktif maddeler kateşinler, epigallokateşin gallat (EGCG) gibi flavonoidler, polifenoller. E vitamini açısından zengin olan yeşil çayda krom, manganez, selenyum ve çinko gibi ve bazı phytochemical bileşikler, karotenoidler, tokoferol, askorbik asit (C vitamini), mineraller bulunur. Güçlü bir antioksidan da olan yeşil çayın içindeki mükemmel bileşenler sağlıklı yaşam için doğanın bize sunduğu armağanlardan biri. Japonya’da yapılan bir araştırmada, yeşil çayda bulunan güçlü ve seçkin antioksidanların Alzheimar hastalığına ve bunamaya karşı bir çare olabileceğini gösterdi. Japonya’daki bir tıp fakültesince gerçekleştirilen ve sonuçları demans (bunama) ile ilgili uluslararası konferanslarda tartışılan çalışmada yaşam boyu yeşil çay içmiş 80 yaşın üzerinde 485 kişinin zihinsel kapasiteleri iki yıl süreyle gözlenmiş.
Deneklerden, günde 10 bardak yeşil çay içenlerin yüzde 96’sı hiç bir şekilde zihinsel bir gerileme göstermezken, günde 3 bardaktan az içenlerin yüzde 12’sinin zihinsel kapasiteleri araştırma boyunca belli bir düşüş göstermiş.
Ne kadar tüketmeli? Günde 6 fincandan fazla çay tüketmek de sağlık açısından zararlı olabilir. Buna göre özellikle siyah çay içenler dikkatli olmalı, çünkü siyah çayda yeşil çaydan daha fazla tein bulunuyor. Birbirinden farklı sağlık faydaları ile bilinen yeşil çay vücudun enfeksiyonlarla mücadelesinde önemli yer tutuyor. Siyah ve yeşil çayda kimyasal yapıları farklılık göstermekle birlikte önemli miktarda flavonoid bulunuyor. Günlük 4-6 fincan yeşil çay tüketimi mide, kolon, meme, sindirim sistemi kanseri riskinde azalma sağlıyor. Özetle yeşil çay içenlerde geniş spektrumlu pek çok hastalığa karşı koruyuculuk geliştiği gözlenmiş. Yeşil çay asla aşırı sıcak içilmemeli. Antioksidan içerdiği için yemek borusu kanseri oluşumunu hızlandırabilir.
Yeşil Çay’ın faydaları Kanser hücrelerinin gelişmesini önler. Akciğer, mide, bağırsak karaciğer ve deri kanserlerini önleyici etki yapar. Sigaranın toksik etkisini azaltır. Hücreleri yeniler. Arterioskleroz riskini azaltır. Damar sertliğinden korur. Kılcal damarları büzerek, ödem oluşmasını önler. Deriyi besler Kalp ve dolaşım sistemine bağlı hastalıkları azaltır. Kemik erimesini engeller. Kilo verdirir. Mide ve barsak problemlerini hafifletir. Migreni geçirir.
goldantalya 51
Kuyumcunun Bankası TEB Yeni Altın Çağını Başlattı Altın; kuyumculuk, sanayi, iletişim vb sektörlerde kullanıldığı gibi bir yatırım aracı olarak da değerlendirilmektedir. Dünyada tarih boyunca toprak altından çıkarılan 165.000 ton altının %18’i Merkez Bankaları’nda, 17’si ise Özel Yatırım dediğimiz bireysel yatırımcıdan özel fonlara kadar geniş bir kitleyi oluşturan şahıs ve kurumların portföylerinde bulunmaktadır.
Ülkemizde altın kültürü olan ve altına yatırım yapmayı seven tasarruf sahibi adedi oldukça yüksektir. Yastık altında olduğu varsayılan 5000 ton (200 milyar USD) altın geçmişten günümüze tasarruf sahiplerinin biriktirdiği ciddi bir meblağdır. Bu tutarı ekonomiye kazandırmak yıllarca söylem olarak kalmıştır. Bu söylemi realiteye dönüştürmek ise bankalar ve sektör aracılığıyla sağlanmıştır.
Altın, uzun vadede enflasyon karşısında değerini kaybetmeyen bir yatırım aracıdır. Bir Anglosakson özdeyişi ile ifade etmek gerekirse “Altın kimsenin yükümlüğünde değildir ve batmaz”. Güvenli liman olması dolayısıyla da kriz dönemlerinin en önemli yatırım aracıdır.
Bu noktada ülkemizde uzun yıllardır devam eden tasarruf açığının kapatılmasına yönelik olarak, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın TL mevduatlar için tutulan munzam karşılıkların altın cinsinden tutulabilmesinin önünün açılmasıyla beraber Altın Bankacılığı alanında yastık altı altınların ekonomiye bankalar aracılığıyla kazandırılması ve müşterilere altına dayalı yeni finansal ürünlerin sunulması ivme kazanmıştır. Böylelikle yastık altında altını olup saklama maliyeti ve riskine katlanmak istemeyen ve/veya bununla birlikte faiz getirisi elde etmek isteyen tasarruf sahibine yeni alternatif ürünler sunulmuş oldu.
Ülkemizde altın ağırlıklı yatırım aracı olarak değerlendirilmektedir. Geçmişten günümüze altın; birikim yapmak isteyen her gelir seviyesindeki yatırımcı için talep edilen bir yatırım aracı olmuştur. “Her ay kenara bir çeyrek altın koymak” “Yeni doğan çocuk için altın biriktirmek” gibi ifadeler altın yatırımına olan ilginin ve kültürümüzün ortaya çıkardığı ifadelerdir.
52 goldantalya
Yastık altındaki altının ekonomiye kazandırılması işleminin sektörün gerçek temsilcileri olan kuyumcular aracılığı ile yapılmaması ise başta Kuyumcular Oda ve Dernekleri olmak üzere kuyumcu esnafının tepkisine yol açmıştır. Yaklaşık iki yıldır süren çalışmalarımız sonucunda kuyumcularımızın her zaman yanında olduğunu hissettiren ve sektörde altın kredilerinde %36 pazar payı ile lider olan, sektörün ana bankası TEB, ülkemizde ilk defa kuyumculuk sektörünün de içinde yer aldığı bir modeli “TEB Yeni Altın Çağı” ürününü ülke ekonomisine ve müşterilerinin kullanımına sunmuştur. Altın Bankacılığı’nda 18 yıllık tecrübesi ile çalışmalarını sürdüren TEB, kuyumcularla yıllardır süregelen işbirliğini yine kuyumcular aracılığıyla altın toplama işine girişerek “TEB Yeni Altın Çağı” ürünüyle tüm kuyumcuları yastık altı altın toplama işinin bir parçası haline getirmenin önünü açmıştır. Sadece altın satarak değil, müşterilerinden altın alarak da para kazanan kuyumcu esnafı bu şekilde yastık altı altınların da ekonomiye kazandırılması sürecinde kazanç elde etme imkanına kavuşmaktadır. Türkiye’nin dört bir tarafına anlaşmalı kuyumcularımız aracılığıyla ziynet, takı (14, 18, 22 ayar) gibi altın birikimlerini sadece belli günlerde değil hafta sonu (anlaşmalı kuyumcu hesabı müsait, bireysel müşteri işlemleri tamamlanmış ise) da dahil olmak üzere yastık altındaki altınları ekonomiye kazandırmaya başlamıştır.
kuyumcular ile yapabileceği ve müşteriye en doğru, tasarruflarının en geçekçi değerinin verilebileceği, müşterinin kuyumcu ile pazarlık edebileceği bir modeli tasarruf sahiplerinin hizmetine sunduk. “TEB Yeni Altın Çağı” ile altın tasarruflarını yastık altında veya kiralık kasada tutan tasarruf sahipleri çalınma, kaybolma riski olmadan, hesap işletim ücreti ödemeden fiziki altınlarını bankada açtıracakları altın hesabına anlaşmalı kuyumcularımız aracılığıyla aktararak güvenle yatırımlarını değerlendirebilecekleri gibi istedikleri taktirde bu tutar üzerinden faiz getirisi de elde edebilecekler. İnternet, telefon bankacılığımız ve ATM’lerimiz üzerinden istedikleri zaman TL ve USD’ye çevirebilme imkanına da sahip olacaklardır. Yıl sonuna kadar 1000 kuyumcu ve 10.000 bireysel müşteriye ulaşmayı hedeflediğimiz bu projenin kuyumculuk sektörüne ve ülke ekonomisine hayırlı olmasını diliyoruz. TEB’in anlaşmalı altın bayiisi olmak isteyen kuyumcular en yakın TEB şubelerine başvurarak değerlendirme sürecinin ardından gerekli şözleşmeleri imzalayarak bu sisteme dahil olabilecek.
Diğer bankalarda olduğu gibi sadece belirli günlerde belirli lokasyonlarda değil anlaşmalı kuyumcularımız aracılığıyla istediği zaman ve müşterinin altınlarının gerek ekspertizinin işin gerçek sahibi olan
goldantalya 53
Dönerciler sokağı, Şemsiyeli sokak oldu Antalya’da dönerci restoranlarının fazla olması yüzünden yıllardır Dönerciler sokağı olarak bilinen 2. İnönü Caddesi, artık Şemsiyeli sokak. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin çevre düzenleme ve sokak yenileme çalışmaları kapsamında 2. İnönü Caddesi’nin üzeri rengarenk şemsiyelerle kaplandı. Haziran’ın üçüncü haftasında gerçekleştirilen sokak açılışında Caz Festivali kap-
54 goldantalya
samında kentte bulunan Rostov Caz Okulu öğrencilerinin verdiği mini konser büyük ilgi gördü. Karşılıklı iki bina arasına uzanan iplere monte edilen farklı renkteki yaklaşık 600 şemsiyenin yer aldığı sokağın açılışını Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın yaptı. Açılış töreninde konuşan Başkan Mustafa Akaydın, caddenin yeni yapılanmasında emeği geçen herkese teşekkür etti.
Bu tür projelerin esnafın ve sanatsever halkın ruhuna küçücük dokunuşlar olduğunu belirten Akaydın, “Burada büyük bir yatırım yok. 125 bin lira gibi bir yatırım maliyeti bulunuyor. Altyapısı, zemini ve şemsiyeleriyle adeta cadde yeniden hayat buldu. Bu kadar az para kullanarak Antalya halkına dokunan
açılışlar yapıyorsanız bunlar alkışlanır. Antalya’mıza hayırlı olsun, bunların devamı gelecek” dedi. Sokağın yapımına 125 bin, şemsiyeli dizayn için de 10 bin lira harcandığını söyleyen Akaydın, Antalya’ya renk kattıklarını ve yerli ve yabancı turistlerin sokaktaki şemsiyeleri beğendiğini belirtti.
Allıoğlu Kuyumculuk, sokaktaki değişimin etkilerini bekliyor Toptan gıda işi yaparken, 1986 yılında kuyumculuk sektörüne giren Celal Uğur, Şemsiyeli sokağın eski esnaflarından. Tüm ailesinin gıda sektöründe olması nedeniyle kendisinin farklı bir sektöre geçtiğini anlatan Uğur, “Ancak kuyumculuk gün geçtikçe kötüleşiyor. Bu kötüleşme esnaf arasında haksız rekabete varan kötü uygulamalara neden oluyor. Mesleğe Yozgat’ta başlamıştım. 1989 yılında Antalya’ya geldim. 5 yıl öncesine kadar Vakıf İşhanı’nda faaliyet gösterdim. Daha
sonra bu sokağa geldim. Sokağımız birkaç ay önce ciddi bir dekorasyon değişikliği yaşadı. Değişim öncesi sokak bomba düşmüş gibiydi. Kimse bu sokağa girmek istemiyordu. Düzenleme yeni sayılır. Bu değişimin ticaretimize olumlu yansımasını bekliyoruz. Tek sıkıntımız sokaktaki restoranların müşteri çekmek için yaptığı uygunsuz davranışlar. Hanutçuluk yapılıyor. Bu durum zamanla turistlerin sokaktan uzaklaşmasına neden olabilir. En büyük endişem .Problemle ilgili gerekli başvuruları yaptık, ilgi bekliyoruz” diye konuştu.
Orient Gümüş, sokağın yeni halinden çok memnun Sivas’ta 1990 yılında başladığı gümüşçülüğü 2006 yılından itibaren Antalya’da devam ettiren Murat Kayışoğlu, mağazasının bulunduğu sokağın Haziran ayında yaşadığı değişimden oldukça memnun. Gümüş faaliyetlerinde Sivas’ın merkez, Antalya mağazalarının ise şube olduğunu belirten Kayışoğlu, “İlk olarak Beldibi’ne gelmiştim. Antalya’daki ilk mağazamı Beldibi’nde açtım. 4 yıl Beldibi’nde çalıştıktan sonra Antalya merkeze geldim. Gümüş takılarımızı yerli ve yabancılara satıyoruz. Ancak son yıllarda piyasa çok durgun. Yeterli talep yok. Eskiden ortaokul öğrencileri bile harçlıklarıyla gümüş takı alabiliyordu. Artık üniversite öğrencileri bile alamıyor. Belediyenin sokağımızda yaptığı çalışma bizi sevindirdi ve umutlandırdı. Yenileme çalışmaları öncesinde sokağımıza kimse uğramazdı. O zamanlar günde 500 kişi giriyorsa, yenilemeden sonra 5 bin kişi geliyor. Özellikle turistler büyük ilgi gösteriyor. Ancak bizim satışlarımız hala durgun. İnsanların cebinde para olmayınca alışveriş de olmuyor. Yanlış politikalar ticarete olumsuz yansıyor” diye konuştu.
56 goldantalya
Gözde Led
IJS ile yurtdışı pazara açılıyor Aydınlatma konusunda 2003 yılından beri faaliyet gösteren Gözde Led, İstanbul Jewelry Show Fuarı’nda yapacağı tanıtımla yurtdışı pazara açılmayı hedefliyor. Son bir yıldır fuar tanıtımlarına ağırlık verdiklerini söyleyen Oğuz Narat, “Özellikle kuyumcu vitrini aydınlatmaya yönelik led ürünlerimizi ve sistemlerimizi kuyumculuk fuarları aracılığı ile tanıtıyoruz. Yurtiçi pazara dönük olarak Anadolu’da açılan fuarlara katılıyorduk. İstanbul Jewelry Show ile yurtdışına açılma ve yeni pazarlara ulaşma hedefimizi uygulamaya almış oluyoruz” dedi. Oğuz Narat, faaliyet alanları içinde yer alan ürün gruplarını da sıralayarak, “Ledli armatür grupları, tüm iç mekan ve dış mekan aydınlatma grupları. Havuz aydın-
latıcıları, tekne aydınlatma grupları, led panolar yer alıyor. İç mekan aydınlatma grubumuzda özellikle kuyumculara yönelik çok geniş yelpazede ürünümüz var. Bizi sektörde kuyumcu ledçisi olarak tanıyorlar. Ürünlerimiz kuyumculuk sektörü tarafından çok beğenildi. Ürün kalitemiz ve servis kalitemizle dikkat çekiyoruz. Patenti bize ait, kendi üretimimiz olan 120 çeşit ürünümüz var. Türkiye’nin tamamına ürün gönderebiliyoruz. İhtiyaç olduğunda servis hizmeti verebiliyoruz. İstanbul Jewelry Show ile yurtdışı hedeflerimizi büyütüyoruz. Ayrıca fuarda ilk kez tanıtımını yapacağımız yeni ürün gruplarımız da var. Kuyumculuk sektörüne yönelik yeni ürün gruplarımızın patenti de bize ait. Kasım ayında Ankara Fuarı’na da katılacağız” diye konuştu.
goldantalya 57
Kulakların büyülü güzelliği:
Küpeler
58 goldantalya
Kadının vazgeçilmez takısı küpe, birçok erkek için de önem taşıyor. tarih boyunca savaşçı, korsan gibi erkekte çeşitli sınıfların göstergesi olan küpe takma alışkanlığı bugün estetik bulunduğu için sürüyor.
Yeryüzünde kulağına küpe takmayan kadın yoktur herhalde eğer varsa da güzelliği eksik kalmıştır.
Ülkemizde küpe takmak için kız çocuklarının kulaklarının delinmesi yaşı ortalama üç. Tıbbi yardım sayesinde kulaklar kansız, acısız ve kolayca deliniyor.
Kadın ve erkeğin yüzyıllardır binlerce yıldır kulaklarını süsleyen küpeler her dönemde takılar arasında yerini almayı başarıyor. Kulağını delip oraya küpe takmayı ilk kim buldu bilinmez ama ilkel kavimlerden bu yana her toplumda küpe alışkanlığı bulunduğunu görüyoruz. Günümüz insanı için küpe vazgeçilmez bir alışkanlık. Kadınlar dolgun ve sallantılı modelleri, özellikle de değerli taşlarla süslenmişleri tercih ederken, erkekler küçük halka ve arkadan vidalı sallantısız modelleri tercih ederken tek kulakta kalmayı uygun buluyor. Ülkemizde kız çocuklarının küpe takma yaşı ortalama üç. Kulaklar çocukların zarar görmeyeceğine inandığı yaşta deliniyor, ömür boyu kulaklar birbirinden güzel küpelerle süsleniyor. Küpelerin sağlıkla da ilgisi olduğu ileri sürülüyor. Vücut şakralarının
küpesi ve modeli olmalıdır. Küpeleri kulağa tutturmak için de hünerli kuyum ustaları yüzlerce yöntem üretmeyi başarmış. kimisi çengel gibi tutturulurken, ki- misi çıtçıtlı, vidalı, sürgülü, kıstırmalı çok sayıda yöntem uygulanmış. önemli bölümünü barındıran kulaklara takılan altın gibi sağlıkla birebir ilgili metallerin ve değerli taşların stresin azalması, kan dolaşımının düzenlenmesi gibi çok önemli yararlar sağladığına inanılıyor. Küpeler sadece kulaklarımızı süslemiyor tabii aynı zamanda dilimize de geçen önemli bir rengi oluşturuyor. “Kulağına küpe” olmak” gibi çok önemli bir deyimi kazandınmış Türkçemiz. “Küpe gibi ayrı dursak da birbirimize eşiz” diyen aşık önemli bir vurgu yapıyor. Küpe yamını incelik gerektiren bir ustalıktır. Küpe ergonomik olmalıdır. Kulağın anatomisine uygun olarak dizayn edilmelidir. Estetik olmalıdır, fazla ağır olması halinde başağrısı bile yapabilir. Küpe giyim ile eşgüdümlü olmalıdır. Günlük, spor, abiye her türlü kıyafetin ayrı
Küpe kulaktan zaman zaman burna, göbek değiliğine, göğüs uçlarına, dudak üstlerine de yolculuğa çıksa da her zaman yine eski yuvası kulaklara geri dönmüş. Kulağını deldirmeyenler için de klipsli, mıknatıslı modeller üretilmiş. dünyanın neresinde olursa olsun, kulağına küpe takmamış bir kadın yoktur. Eğer varsa da o kadın güzelliğini eksik bırakmıştır. Tüm kadınların kulağına küpe olsun:
Z”
OLMA , A S Z A M L O “KÜPE
Kırmızının görkemli adı:
60 goldantalya
Yakutun fiyat değerlendirmesinde pırlantada olduğu gibi kriterleri vardır. Bunlar renk, büyüklük, berraklık, çıkartıldığı yer ve kesim kalitesidir.
Renk
Yakutta, kırmızının tüm tonlarının yanında pembe, turuncu, mor ve kahverengi baskın renk olarak görülebilir. Bunlardan değeri en düşük olanı, genelde Tayland’dan çıkarılan kahverengi ve mor baskın renkli yakutlardır. Yakutun renk incelemesi günışığında ya da pırlanta ışığında, taç kısmından (taşın mıhlandığında görülen üst kısmı) bakılarak yapılır. Renk dağılımının düzgünlüğü, rengin yoğunluğu ve parlaklığı incelenir. Genelde ticarette kullanılan yakutlar, ısıl işlem ile rengi yoğunlaştırılmış yakutlardır.
Büyüklük
Büyüklük yakutun fiyat unsurları arasında en önemli olanıdır. Büyük boyda yakutlar çok nadir bulunduğundan özellikle 5 ct’nin üzerindeki işlem görmemiş yakutlar fiyatta elmas ile yarışır düzeydedir. Şu ana kadar bulunmuş en büyük yakut 400 ct.’dir ve Burma’da bulunmuştur.
Berraklık
Yakutun berraklığına x10 lup yerine çıplak gözle bakılır. Eğer çıplak gözle bakıldığında herhangi bir ize rastlanmıyorsa “Eye clean” olarak ifade edilir. Çıp-
lak özle görülen izler, konum olarak ne kadar ortada ise yakutun değeri o kadar düşer. Genelde yakutun içinde sedef denilen beyaz izlere (ipliksi rutil mineralleri) ve spinel kapanımlarına rastlanır.
Kesim
Doğru kesim ile yakutun rengi ve parlaklığı daha fazla ortaya çıkar. Donuk gördüğümüz bir yakutun içi ya çok doludur ya da kesim kalitesi düşüktür. Çok ince kesilmiş yakutlar içini çok fazla gösterir ve renk yoğunluğu azalır. Çok derin taşlarda ise renk ortaya çıkarken, taş ağırlına göre küçük görünür. Bu kriterler hariç bilmemiz gereken, çok ucuz maliyetlere laboratuar ortamında sentetik yakutların üretildiğidir. Bunların firma isimleri; Verneuil, Chatham, Kahsan ve Knischka. Aynı zamanda ısıl işlem ile (heat treatment) yakut hamken renk değiştirebilir. Küçük boylarda işlem görmüş taşlar ile doğal renkli taşlar arasında fiyat farkı çok düşükken, 5 ct. Üzerindeki taşlarda fiyat yaklaşık yüzde 50 değişir. Elimizdeki yakutun doğal olup olmadığını bilmek ve müşterimizi bu yönde bilgilendirmek için ise gemoloji laboratuarı sertifikası şarttır.
Çıkarıldığı ülke veya bölge
Yakutun rengi, çıkarıldığı maden yatağına göre değişir. Bir yakut örneğini, Burma Yakutu veya Seylan Yakutu olarak isimlendirmek, taşın çıkarıldığı ocak yerini anlatmaktan çok yakutun kalitesini işaret eder. Yakut genelde çıkarıldığı yerde işlenir. Yakutun çıkarıldığı yerler Burma, Vietnam, Kenya, Tanzanya, Tayland (genellikle kahverengi tonlu ve morumsu), Afganistan, Pakistan, Sri Lanka ve Madagaskar’dır. Bu bölgelerde halen ilkel şartlarda yakut madenciliği yapılmakta ve özensiz bir şekilde yakutlar kesilmektedir: Kötü kesilmiş yakutlar, Avrupa’da (Idar, Oberstein, Almanya) tekrar kesilerek düzeltilmektedir. Bundan dolayı yakut boyları küçülmektedir.
Kuyumcu vitrin tasar覺m覺 繹nemli
Bir kuyumcu dükkanı tasarlanırken yüzlerce soru akla geliyor. İşte bazıları: Kuyumcu mağazasını tasarlarken nelere dikkat etmeli? Işığı, rengi, havalandırması nasıl yapılmalı? Ürünler müşteri için nasıl daha cezbedici hale getirilir? Hem şık, hem dikkat çekici hem de güvenli bir vitrin nasıl sağlanabilir? Mağazanın renginin ne gibi rolü olabilir? Ürün daha cezbedici gösterilebilir mi? Kuyumcu mağazası, içerdiği ürün kadar büyük bir değere sahip. Geçmişte babadan kalma yöntemlerle hazırlanan kuyumcu mağazaları günümüzde adeta bilimsel mercek altına alınarak, her santimetrekaresi hesaplanıp, detaylandırılarak planlanıyor. Kuyumcu mağazasının ışığı, rengi, havalan-
dırması ayrı ayrı uzmanlık konuları haline gelmiş.
rinci sırada diyen mimarların sayısı çok yüksek.
Kuyumcu mağazası için altın kurallar:
Satıcının gözünün kapıya dönük olması ise olmazsa olmaz kurallardan biri. Özel müşteri için satış masasının önünde oturma düzeni bulunması ise dikkat edilmesi gereken bir başka önemli konu
Türkiye’nin ünlü mimarları ve kuyumcu mağazası ile ilgili görüşleri ise hayli dikkat çekici. Hem mağaza hem de müşteri güvenliği bi-
goldantalya 63
Kasa için de ayrı bir bölüm bulunmalı. Mimarların bir başka önem verdiği konu ise vitrin arkasında yürüme yolu bırakılmaması. Böylece satıcıdan başka kimsenin oraya ulaşma şansı kalmamalı. Vitrin için ayrı mağaza için de ayrı havalandırma olması ise öneriler arasında aksi takdirde yaz ve kış mağaza içinin çok sıcak olacağına işaret ediliyor. Aydınlatmanın bir kuyumcu mağazası için çok önemli olduğuna dikkat çekilirken, vitrin ve mağazanın ayrı ayrı aydınlatılması ve spot-halojen lambalar kullanılması öneriliyor. Her satış tezgahının ardında müşterinin göremeyeceği yere mutlaka alarm butonu yerleştirilmeli. Yeterli sayıda alarm ve kamera bulunmalı. Günümüzde 3G teknolojisinden de yararlanılan kamera sistemleri ile kuyumcu mağazaları 24 saat aralıksız cep telefonların izlenebiliyor. Bu sayede mağaza yöneticileri dışarıda iken de satışa müdahale edebiliyor ya da gelen müşteriye ulaşabiliyor. Dünyanın öbür ucunda bile olsanız önem verdiğiniz müşteriniz ile anında temas kurarak malınızı pazarlayabiliyorsunuz. Akşam için de vitrine dışarıdan kapanabilen bir panjur yapılması gerekli görülüyor. Mağazanın kapısı ise hep kapalı olmalı, dış duvarları kalın ve kuvvetli olmalı.
En önemlisi vitrin
Vitrin düzenli yerleştirilmeli. Mümkünse iki sıra olmalı. Vitrin ışıklandırılması yüksek halo spot ile yapılmalı. Mağaza için uygun ve uyumlu renkler seçilmeli. Duvar kaplaması göz alıcı olmamalı, pastel tonlar seçilmeli. Vitrini değil, ürünü ön plana çıkaracak zemin vitrin olmalı. Göz alıcı bir vitrin yerine düz bir vitrin olmalı. Vitrinde ürünler üst üste konmamalı, fazla sarkan ürün ya da objelere yer verilmemeli. Müşterinin sadece dışarıdan bakarken değil ayrı zamanda içeriye girdiğinde de vitrinin tamamını görebileceği bir sistem oluşturulmalı. Dış cephe olabildi-
64 goldantalya
ğince camlı ve aydınlatılması çok iyi yapılmış olmalı. Vitrin podyumları arasındaki karkaslar gözükmemeli, eğer önlenemiyorsa alt vitrini kapatmayacak şekilde paslanmaz malzemelerden yapılmalı.
Yapılan hatalar
Kuyumcu mağazalarının düzenlenmesinde en çok görülen hatalar ise şöyle sıralanıyor: - Mağaza içi aydınlatma - Kullanılan malzemenin kalitesi ve işlevselliği - Vitrin tasarımlarının çok yoğun mala göre yapılması nedeniyle ortaya çıkan karışıklık - Vitrin aydınlatmasını gereğinden fazla florasan ile çözümlemek - Vitrinin üst kısmında çok fazla ürün yerleştirme çabası, - Dış cephe tasarımlarına yeterince önem vermemek,
Vitrin değişikliği
Kuyumcu mağazaları ile vitrininin bir bütün olması ise önemli bir başka önemli özellik. Firmanın kurumsal bir yapısı yoksa değişikliğe gidilebilir.Konseptin kalıcı olması mimarların üzerinde birleştiği bir başka konu. Müşteri her gittiğinde alıştığı rahatlığı bulabilmeli ve alıştığı kişiyle muhatap olmalıdır. Kendini mağazaya yakın hissetmeli.
goldantalya 65