03

Page 1

SUNU A S

N

F

A R

78 gün boyunca ülkenin tam kalbinde, Ankara’da tüm iþçi ve emekçilerin yüreði olan, bugünlerde de Ýstanbul soðuðunu eylemleriyle ýsýtan TEKEL Ýþçilerine selam olsun... Yaþamlarý pahasýna yaþamlarýmýzý korumak için çalýþan, aylar boyunca direniþleriyle eylemlerde en önde olan ÝTFAÝYE iþçilerine selam olsun... Örgütlenme haklarý için yüzlerce gündür direniþte olan, eylemleri tüm dünyada ses getiren UPS iþçilerine selam olsun... Taþeron çalýþmaya karþý eyleme geçen, aylarca sokaklarda olan ÝSKÝ iþçilerine, SAÐLIK iþçilerine selam olsun... Yeryüzünü ýsýtmak için yer altýnda ölen MADEN iþçilerine selam olsun... Sisteme karþý direnen EMÝNE ASLAN, GÜLÝSTAN KOBATAN, AYNUR ÇAMALAN, TÜRKAN ALBAYRAK ve ZEYNEL KIZILARSLAN’a selam olsun... Taþeron istemiyorum diyen BALCALI SAÐLIK iþçilerine, OKMEYDANI SAÐLIK iþçilerine selam olsun... Mücadelelerini zafere ulaþtýran ÇEMEN TEKSTÝL ve ÇELMER iþçilerine selam olsun... Hukuki kazanýmlarýnýn yeni bir boyut kazandýrdýðý, aylarca mücadele ederek emekçileri yüreklendiren KENT A.Þ. iþçilerine, PARK BAHÇE iþçilerine, MARMARAY iþçilerine selam olsun. Son olarak, Eylül ayýnda tekrar yükseliþe geçen, Avrupa’da yaþamý durduran, þalterleri indirip meydanlarý dolduran iþçi ve emekçi dostlarýmýza selam olsun. Akropolis’i iþgal eden Yunanistan’daki yoldaþlara selam olsun.. Bültenimizin bu sayısını, 16-17 Ekim tarihleri arasında yapılan DEK Konferansı sunumlarına ayırıyoruz. Bir sonraki Konferansın zeminini oluşturacak bu sunumların siz okuyucularımız açısından yararlı olacağını umuyoruz. Bir sonraki sayımızda buluşmak dileğiyle...

DEVRİMCİ EMEKÇİ KOMİTELERİ 1. KONFERANSI

ÖZEL SAYI


DĂœNYADA VE ĂœLKELERĂ?MĂ?ZDE EKONOMĂ?K KRĂ?Z Konumuz kriz. AĂ°Ă˝rlĂ˝klĂ˝ olarak iktisadi anlamda kriz Bunun yanĂ˝nda politik ve sosyal anlamda da ekonomik krizlere deĂ°ineceĂ°iz. Kriz geleneksel anlamda 200 yĂ˝ldĂ˝r yeryĂźzĂźnde gĂśrĂźlen bir durum. Tarih boyunca insanlĂ˝k farklĂ˝ krizler gĂśrdĂź. Kapitalizm Ăśncesinde kĂ˝tlĂ˝k, kĂśtĂź iklim ĂžartlarĂ˝, tefeci ve tĂźccarlardan kaynaklĂ˝ krizler var oldu. 19. yĂźzyĂ˝lda insanlĂ˝k farklĂ˝ bir krizle karÞýlaĂžtĂ˝: AÞýrĂ˝ Ăźretim krizi. DĂźnya, aÞýrĂ˝ Ăźretim kriziyle 1825 yĂ˝lĂ˝nda ilk kez karÞýlaĂžtĂ˝. O dĂśnemden bu dĂśneme kadar literatĂźrĂźmĂźzde aÞýrĂ˝ Ăźretim krizleri Ăśnemli bir yer tutar. AÞýrĂ˝ Ăźretim krizlerin baĂžlangĂ˝cĂ˝, aynĂ˝ zamanda klasik ekonomi-politiÄ&#x;in bittiĂ°i yerdir. Bu andan itibaren burjuva iktisat bir “mazeretçiler/bahaneciler ekolĂźâ€? haline gelir. Bu aĂžamadan itibaren kapitalist ekonomik iĂžleyiĂži eleĂžtiren iktisat anlayýÞlarĂ˝ da geliĂžir. BunlarĂ˝n bĂźyĂźk kĂ˝smĂ˝ son derece yĂźzeysel, ahlaki olmaktan Ăśteye geçemeyen eleĂžtirilerle yĂźklĂź kßçßk burjuva (ĂśrneĂ°in Sismondi) okullarĂ˝dĂ˝r. Kßçßk burjuva radikal iktisat, bu aÞýrĂ˝ Ăźretim krizlerini genel olarak eksik tĂźketime baĂ°lar. ÇßnkĂź Ăźretilen mal tĂźketilmiyordur. Ama bu durum devamlĂ˝lýðý olan bir Ăžey. Ă–yleyse kriz neden belli dĂśnemlerde ortaya çýkĂ˝yor? Bu sorunun yanĂ˝tĂ˝ bu iktisat okullarĂ˝nda yoktur. Marx’a kadar sosyalist ve komĂźnist yazĂ˝nda da kapitalizmin aÞýrĂ˝ Ăźretim krizleri ele alĂ˝nmýÞtĂ˝r. Ve genel olarak tek yanlĂ˝ bir ele alýÞtĂ˝r bunlar. (Burada hemen belirtelim ki, Engels de, Marx’tan Ăśnce bu kriz konusunu ele alanlardandĂ˝r -ki onun “Ulusal Ekonomiâ€? çalýÞmasĂ˝ Marx’ý derinden etkilemiĂžtir.) Marks ne yazĂ˝k ki çalýÞmalarĂ˝nĂ˝ -ve haliyle kriz konusundaki incelemelerini- tamamlayamadan aramĂ˝zdan ayrĂ˝ldĂ˝. Buna raĂ°men kapitalist aÞýrĂ˝ Ăźretim krizlerini en kapsamlĂ˝ inceleyen ilk kiĂži, Marx’tĂ˝r. Burjuva iktisat onun ele aldýðý pek çok ekonomik kategoriye ondan neredeyse yĂźz yĂ˝l sonra eĂ°ildi.

(...) Kriz neden ortaya çýkĂ˝yor? Her krizin ortaya çýkýÞ sebebi farklĂ˝dĂ˝r. Kapitalizme ĂśzgĂź kriz olarak kriz, metada, ticaret nesnesi kavramĂ˝nĂ˝n kendisindedir. Meta binlerce yĂ˝ldĂ˝r var. Ă?lk olarak malĂ˝n mal ile takasĂ˝yla ortaya bir ticaret anlayýÞý çýkĂ˝yor. Bu anlamdaki ticarette krize yer yoktur. Araya farklĂ˝ bir dolaÞým aracĂ˝nĂ˝n yani paranĂ˝n girmesi ile sĂźreç farklĂ˝laÞýr. ParanĂ˝n ortaya çýkmasĂ˝ ile elimdeki malĂ˝ para ile deĂ°iĂžtirebilirim. Bir krizin ortaya çýkmasĂ˝ için, meta dolaÞýmĂ˝nĂ˝n para Ăźzerinden gĂźndeme gelmesi gerekir. Para, alĂ˝m ve satĂ˝m sĂźrecini iki ayrĂ˝ parçaya ayĂ˝rĂ˝r. Zamanla bu iki ayrĂ˝ iĂžlem, zamansal ve mekansal olarak da ayrĂ˝lma imkanĂ˝na kavuĂžacaktĂ˝r. MetanĂ˝n ve deĂ°er-biçimlerinin bu serpilip geliĂžmesi, alýÞ ve satýÞ sĂźrecini zaman ve mekan olarak koparĂ˝r. EĂ°er para dolaÞým aracĂ˝ olarak deĂ°il de Ăśdeme aracĂ˝ olarak ortaya çýkarsa, yani ben malĂ˝mĂ˝ satĂ˝p karÞýlýðýnda bono, çek, senet alĂ˝rsam, iĂžin seyri daha fazla deĂ°iĂžir. Bu, ticareti ve buna baĂ°lĂ˝ olarak Ăźretimi dar sĂ˝nĂ˝rlarĂ˝n Ăśtesine gĂśtĂźrme imkanĂ˝ saĂ°lar. Ă?Ăžte tam da bu nokta, “kriz imkanĂ˝â€?nĂ˝n ortaya çýkmasĂ˝dĂ˝r. Ama dikkat edelim. Bu sadece bir “imkanâ€?, bir “ihtimalâ€?dir. HenĂźz gerçekliĂ°e dĂśnßÞmemiĂžtir. Ă–zcesi bir “kriz potansiyeliâ€?dir. Kapitalizm, meta ekonomisidir. MetanĂ˝n tĂźm içkin yasalarĂ˝nĂ˝n â€œĂśzgĂźrceâ€? serpilip geliĂžtiĂ°i, tĂźm bir toplumun bu yasalara gĂśre ĂžekillendiĂ°i bir toplumdur. GeçmiĂžte metada rßÞeym halinde bulunan Ăśzellikler, “potansiyellerâ€? bir bir gerçekliĂ°e dĂśnßÞßr. Kapitalizmde bĂźtĂźn nesneler, aklĂ˝nĂ˝za gelebilecek her Ăžey, ancak meta ve sermaye halini alarak varlýðýnĂ˝ idame ettirir. Ăœretim sĂźrecinin her bileĂženi, ancak ve ancak sermaye haline girerek kendini gerçekleĂžtirir. Sermayeye dĂśnßÞmeden, sermaye biçimlerine bĂźrĂźnmeden Ăźretim ve dolaÞým sĂźrecinde yer almak mĂźmkĂźn deĂ°ildir. Sermaye, kendi “deli gĂśmleĂ°iniâ€? topluma giydirir! Bu Ăśnemli bir konu. Ă–rneĂ°in siz emeĂ°inizi (gerçekte emek-gĂźcĂźnĂźzĂź) basit bir unsur olarak gĂśrĂźp satĂ˝yorsunuz. Sizin için o, basit bir meta. Ama sizin emek-gĂźcĂźnĂźz sermaye haline gelip Ăźretim sĂźrecine girmeden bir iĂže yaramaz. O ancak kapitalistin elinde â€œĂźretken sermayeâ€?nin bir bileĂženi haline gelmek yoluyla, yani bizzat sermayeleĂžerek Ăźretime katĂ˝labilir. Aksi halde “çßrĂźyĂźp gitmeyeâ€? mahkumdur. EtrafĂ˝mĂ˝zdaki iĂžsizlere bakĂ˝n, bu sĂźreci net olarak gĂśrebilirsiniz! (...) Her Ăžey sermaye halini alacak; kapitalizmde Ăźretim ve dolaÞýma bu Ăžekilde giriliyor. Peki sermaye nedir? ÇoĂ°umuzun aklĂ˝na hemen para geliyor. Para, onun biçimlerinden biri olabiliyor. Dikkat edin, olabiliyor. Yoksa kendiliĂ°inden onun biçimi deĂ°il. ÇßnkĂź sermaye, bir toplumsal iliĂžki biçimidir. Toplumsal iliĂžkiyi ifade eder. Nesnenin kendisini deĂ°il, iliĂžkiyi! Onda “deĂ°er iliĂžkileriniâ€?, “kendisini sĂźrekli bĂźyĂźten bir deĂ°er iliĂžkisiniâ€? gĂśrĂźrĂźz. Tek


sĂśzle sĂśylemek gerekse, onda “artĂ˝-deĂ°er yaratma sĂźreciniâ€? gĂśrĂźrĂźz. Sermaye tam da bu iliĂžkiyi ifade eder. TĂźm toplumu da bu iliĂžkinin araçlarĂ˝na dĂśnßÞtĂźrĂźr. Kapitalistin elinde bir para-sermaye vardĂ˝r. Bununla çeĂžitli malzemeler, hammaddeler, ve emek-gĂźcĂź satĂ˝n alĂ˝r ve Ăźretim sĂźrecini baĂžlatĂ˝r. Kapitalist bunu neden yapar? Ă?nsanlarĂ˝n ihtiyaçlarĂ˝nĂ˝ karÞýlamak için mi? HayĂ˝r! Ăœretimin tek amacĂ˝, tĂźm sĂźrecin sonunda, iĂže giriĂžirken yatĂ˝rdýðýndan daha fazla para kazanmaktĂ˝r. Ăœretim bir araç, kar ise amaçtĂ˝r. Kar, yani artĂ˝-deĂ°erin bir parçasĂ˝. Ă?Ăžte sermayenin her tĂźrlĂź riski gĂśze alarak girdiĂ°i Ăźretim belasĂ˝nĂ˝n ardĂ˝ndaki gerçek budur: kar! Ăœretim sĂźrecine girenden daha fazlasĂ˝nĂ˝ almak, bĂźyĂźmek, bĂźyĂźmek... Bir kapitalist, cimriden farklĂ˝ olarak, kenara para yýðmaz. O, tĂ˝pkĂ˝ baĂžka gĂźvercinleri getirsin diye gĂźvercinini gÜðe salan biri gibi, daha fazla para getirsin diye parasĂ˝nĂ˝ Ăźretim/dolaÞým alanĂ˝na salar. Onun peĂžinde koĂžtuÄ&#x;u Ăžey, o “fazlalĂ˝kâ€?tĂ˝r, artĂ˝-deĂ°erdir. Kapitaliste sĂźrekli daha fazla Ăźretmesi için temel dĂźrtĂźyĂź veren Ăžey, iĂžte budur. O, sĂźrekli geniĂžleyen bir Ăžekilde Ăźretmek zorundadĂ˝r. Daima sĂźrece girenden daha fazlasĂ˝ çýkacak, bu “ek fazlalýðýnâ€? bir kĂ˝smĂ˝ da dahil edilerek daha geniĂž Ăślçekli bir “mal ve hizmetler Ăźretimiâ€? gerçekleĂžtirilecek; bĂśylece daha fazla kazanacak... bu “daha fazlaâ€? yine Ăźretim-dolaÞým alanĂ˝na girecek... bu bĂśyle sĂźrĂźp gidecek! Demek ki sermaye sĂźrekli geniĂžlemeye ve artmaya yazgĂ˝lĂ˝dĂ˝r. Bu sermayenin ortaya çýkýÞ ve sĂźrekliliĂ°inin ĂžartĂ˝dĂ˝r. Marx, tam da bu noktayĂ˝ krizin kaçýnĂ˝lmaz yaratĂ˝cĂ˝sĂ˝ olarak gĂśrmekteydi. “Kapitalist Ăźretimin gerçek engeli, sermayenin kendisidir. Ă?Ăžte bu sermaye ve onun kendisini geniĂžletmesidir ki, Ăźretimin hem çýkýÞ ve hem de sonuç noktasĂ˝, hem itici gĂźcĂź, hem amacĂ˝ olarak gĂśrĂźnĂźr;Ăźretim yalnĂ˝z sermaye için Ăźretimdir, ama bunun tersi doĂ°ru deĂ°ildir; Ăźretim araçlarĂ˝, sĂ˝rf, Ăźreticiler toplumunun yaĂžama sĂźrecinde, devamlĂ˝ bir geliĂžmenin araçlarĂ˝ deĂ°illerdir. Sermayenin deĂ°erinin, bĂźyĂźk Ăźretici kitlelerin mĂźlksĂźzleĂžtirilmelerine ve yoksullaĂžtĂ˝rĂ˝lmalarĂ˝na dayanan kendisini koruma ve geniĂžletme sĂźrecinin içersinde devam ettiĂ°i sĂ˝nĂ˝rlar yalnĂ˝z baÞýna hareket edebilirler; — bu sĂ˝nĂ˝rlar, sermaye tarafĂ˝ndan kendi amaçlarĂ˝ için kullanĂ˝lan ve Ăźretimin sĂ˝nĂ˝rsĂ˝z bĂźyĂźmesine, Ăźretimin kendisinin bir amaç haline gelmesine, emeĂ°in toplumsal ĂźretkenliĂ°inin hiç bir koĂžula baĂ°lĂ˝ olmadan geliĂžmesine doĂ°ru yolalan Ăźretim yĂśntemleri ile sĂźrekli bir çakýÞma halinde girerler. Araçlar — toplumun Ăźretici gßçlerinin hiç bir koĂžula baĂ°lĂ˝ olmadan geliĂžmesi—, sĂ˝nĂ˝rlĂ˝ bir amaçla, mevcut sermayenin kendisini geniĂžletmesi amacĂ˝ ile devamlĂ˝ çatýÞma içersine girerler. Kapitalist Ăźretim tarzĂ˝, bu nedenle, maddi Ăźretim gßçlerinin geliĂžmesi ve uygun bir dĂźnya piyasasĂ˝ yaratĂ˝lmasĂ˝nĂ˝n tarihsel bir aracĂ˝ olup,aynĂ˝ zamanda da, bu tarihsel gĂśrevi ile, buna uygun dßÞen kendi toplumsal Ăźretim iliĂžkileri arasĂ˝nda sĂźrekli bir çatýÞmadĂ˝r.â€? Ă?Ăžte “aÞýrĂ˝ Ăźretim krizlerininâ€? sistemik olarak sĂźrekli insanlýðýn karÞýsĂ˝na dikilmesinin sebebi budur! Bu, sermayenin genetik kodudur ve kapitalist toplumda bundan kurtulmak mĂźmkĂźn deĂ°ildir. Sermayenin, yani bu toplumsal iliĂžkinin kendisi ortadan kaldĂ˝rĂ˝lmaksĂ˝zĂ˝n, onun sonuçlarĂ˝ ortadan kaldĂ˝rĂ˝lamaz! (...) Ă–deme aracĂ˝ olarak para ve kredi sistemi, kapitalistlere, Ăźretimin fiziksel sĂ˝nĂ˝rlarĂ˝nĂ˝ elden geldiĂ°ince Ăśteleme imkanĂ˝ sunar. BĂśylece Ăźretim hacmi, Ăźzerinde yĂźkseldiĂ°i toplumun alĂ˝m gĂźcĂźnĂźn, daha tam ifadeyle pazarĂ˝n fiziksel sĂ˝nĂ˝rlarĂ˝nĂ˝n Ăśtesinde bĂźyĂźyebilir. Kredinin bĂźyĂźk iĂžletmelerden, zenginlerden giderek toplumun orta ve alt katmanlarĂ˝na doĂ°ru yayĂ˝lmasĂ˝nĂ˝n temelinde bu mesele yatmaktadĂ˝r. Benim gelirim 1000 lira ise tĂźketimim de bu sĂ˝nĂ˝rlar içinde olacaktĂ˝r. Ama eĂ°er kredi kartĂ˝nĂ˝z varsa siz 1000 liradan fazla tĂźketim yapabilirsiniz (tabii bunun nasĂ˝l geri ĂśdenebileceĂ°i ayrĂ˝ bir konu!!). Ya da diyelim ev için kredi çekerek gelecek 30 yĂ˝lĂ˝nĂ˝zĂ˝n “birikiminiâ€? bugĂźnden harcayabilirsiniz! Ve bĂśylelikle tĂźketim hacminiz, doĂ°al olarak da pazarĂ˝n bizzat kendisi, geniĂžlemiĂž olur! GĂśrĂźyorsunuz, kredinin bĂśyle hanelere, hatta bireylere kadar inmesi, hem tĂźketimi ihtiyacĂ˝n Ăśtesine iter, hem de tĂźketim kapasitesini/ sĂ˝nĂ˝rĂ˝nĂ˝ artĂ˝rĂ˝r.

Emek Haberleri Fransa’da emeklilik reformuna karÞý tepkiler artarak devam ediyor. Yasal emeklilik yaÞýnĂ˝ 60’tan 62’ye çýkaran emeklilik reformunda kararlĂ˝ olan hĂźkĂźmete karÞý emekçiler de kararlĂ˝. CFDT, CFE-CGC, CGT, CFTC, FO, FSU, Solidaires ve Unsa sendikalarĂ˝nĂ˝n çaĂ°rĂ˝sĂ˝ Ăźzerine 2 Ekim gĂźnĂź, bir ayda ßçßncĂź defa milyonlarca emekçi sokaklara dĂśkĂźldĂź. CGT sendikasĂ˝na gĂśre bu son grevde Ăźlke genelinde 229 yĂźrĂźyßÞ organize edildi. EylĂźl ayĂ˝ndaki eylemdeki halk desteĂ°i ile kĂ˝yaslandýðýnda bu eyleme FransĂ˝zlarĂ˝n desteĂ°inin de bĂźyĂźdßðß gĂśrĂźlĂźyor. Grev çaĂ°rĂ˝sĂ˝na cevap veren iÞçilerin eylemleri nedeniyle Marsilya’da limanlara giriĂž engellendi. Limanlar ve tersanelerdeki 72 saatlik grev, 1 Ekim Cuma gĂźnĂź baĂžladĂ˝. Ă?Þçiler çalýÞma koĂžullarĂ˝ ve emeklilik reformunu protesto ediyor. Marsilya’da 38 gemi 2 Ekim Cumartesi gĂźnĂź limanda bekledi. 12 Ekim’de 3,5 milyon kiĂžinin sokaklara çýktýðý eylemin ardĂ˝ndan hĂźkĂźmet geri adĂ˝m atmayacaĂ°Ă˝nĂ˝ açýkladĂ˝. Sendikalar da grevi sĂźrdĂźrmeye kararlĂ˝. ĂœçßncĂź gĂźnĂźne giren Fransa Ulusal DemiryollarĂ˝ KuruluĂžu SNCF’deki grev, demiryolu ulaÞýmĂ˝n etkilemeye devam ederken, Ăźlke genelindeki 12 petrol rafinerisinden 10’unda iĂž durdurma nedeniyle yakĂ˝t sorunu yaĂžanmasĂ˝ndan endiĂže ediliyor. Sendikalar Fransa’daki tĂźm limanlarda da grevi sĂźrdĂźrme kararĂ˝ aldĂ˝lar. AyrĂ˝ca ulusal eĂ°itimde de grev çeĂžitli dĂźzeylerde eĂ°itimi etkilemeye devam ediyor. EĂ°itim Bakanlýðý’na gĂśre 4 bin 302 liseden yĂźzde 7,9’u, diĂ°er bir ifadeyle en az 342 lise çeĂžitli dĂźzeylerde aksama var. Liseli Ă–Ă°renciler BirliĂ°i UNL ise yarĂ˝sĂ˝ bloke olmuĂž toplam 500 lisede eylem olduĂ°unu kaydetti.


19 Ekim gĂźnĂź, Fransa genelinde milyonlar yeniden sokaktaydĂ˝. GĂźn, sabah saatlerinde Üðrenci eylemleri ile baĂžladĂ˝. Ăœlkede dĂźzenlenen yaklaÞýk 266 eyleme milyonlarca kiĂži katĂ˝ldĂ˝. Grev ve eylemler nedeniyle Ăźlkede ulaÞým felç oldu, liseler ve Ăźniversiteler bloke edildi, gemiler denizde kaldĂ˝, petrol istasyonlarĂ˝ kapandĂ˝, havaalanlarĂ˝nda endiĂželi bekleyiĹ&#x;ler sĂźrdĂź. AyrĂ˝ca birçok kentte Ăžiddetli çatýÞmalar yaĂžandĂ˝, son bir haftada 1150’yi aĂžkĂ˝n kiĂži gĂśzaltĂ˝na alĂ˝ndĂ˝. 12 Ekim’de eylemlere paralel olarak petrol rafinerilerinde baĂžlayan grev, yakĂ˝t sĂ˝kĂ˝ntĂ˝sĂ˝nĂ˝ her geçen gĂźn arttĂ˝rĂ˝yor. Ăœlke genelindeki 12 petrol rafinerisinin tĂźmĂźnden yaĂžanan grev nedeniyle havaalanlarĂ˝na giden yakĂ˝t da durdu. HĂźkĂźmet, yakĂ˝t sorununa çÜzĂźm bulmak için acil toplanĂ˝yor. Liseli Üðrenciler de eylemlere gßçlĂź katĂ˝lĂ˝m gĂśsterdi. EĂ°itim Bakanlýðý’na gĂśre 379 lisede iĂžgal eylemi yaĂžanĂ˝rken, liseli Üðrencilerin ikinci bĂźyĂźk sendikasĂ˝ FIDL bin 200 lisede eylem yaĂžandýðýnĂ˝ kaydetti. BunlarĂ˝n 850’sinin bloke edildiĂ°i kaydedildi. Ăœlke genelindeki 83 Ăźniversiteden 10’u da Üðrenciler tarafĂ˝ndan bloke edildi. BazĂ˝ Ăźniversiteler kapandĂ˝. Fransa’da 27 Ekim gĂźnĂź parlamentodan geçen emeklilik yasa tasarĂ˝sĂ˝na karÞý 28 Ekim gĂźnĂź de Ăźlke çapĂ˝nda genel grevler yaĂžandĂ˝. Demiryolu ve havayolu iÞçilerinin grevi de, ulaÞýmĂ˝ olumsuz etkiledi. Grevler, Ăśzellikle havayolu Ăžirketlerinin çok sayĂ˝da tarifeli seferi iptal etmesine yol açtĂ˝. Fransa’da 28 Ekim gĂźnĂź gerçekleĂžtirilen eylemler çerçevesinde Bretagne bĂślgesinin Lorient kentinde binlerce kiĂžinin katĂ˝lĂ˝mĂ˝yla miting dĂźzenlendi. Cosmao Dumanoir ĂśnĂźnden baĂžlayan yĂźrĂźyßÞ polis binasĂ˝ ĂśnĂźndeki alanda gerçekleĂžen miting programĂ˝yla devam etti. CGT, CFDT, FO, FSU, Solidaires, Unsa, CFTC, CFE-CGC, Unef adĂ˝na yapĂ˝lan açýklamada, krizin nedeninin kapitalist sistem olduĂ°u sĂśylendi. Eylem sĂ˝rasĂ˝nda kortejden ayrĂ˝lan 300 kiĂžilik bir grup tren garĂ˝nĂ˝ iĂžgal etti. Eylem yaklaÞýk 2 saat sĂźrdĂź.

Ăœretim sĂźrekli geniĂžlemelidir ki sermaye artsĂ˝n! Ama gerçekte sĂ˝nĂ˝rĂ˝n bu Ăśtelenmesi, patlamasĂ˝ bir yazgĂ˝ olan krizin yĂ˝kĂ˝cĂ˝ gĂźcĂźnĂź artĂ˝rmaktan baĂžka nedir ki! “Krizi Ăśteleyenâ€? her “buluĂžâ€? bu “sistemik krizlerinâ€? yĂ˝kĂ˝m gĂźcĂźnĂź artĂ˝rmaktan baĂžka bir Ăžey yapmaz. Gerçi burjuva iktisat, hani yukarda bahsettiĂ°imiz mazeretçiler tayfasĂ˝, krizlerin kapitalizm açýsĂ˝ndan bir saĂ°lĂ˝k aracĂ˝ olduĂ°unu sĂśylerler. Onlara gĂśre sĂźrece ayak uyduramayan iĂžletmelerin ayĂ˝klanmasĂ˝dĂ˝r bu. GßçlĂź olanlarĂ˝n ayakta kalmasĂ˝dĂ˝r! Sosyal-darvinciliĂ°in bir tezahĂźrĂź! Ama aslĂ˝nda krizler, bu sistem için aÞýrĂ˝ bĂźyĂźyen Ăźretici gßçlerin kĂ˝yĂ˝lmasĂ˝, budanmasĂ˝, kapitalist kabuĂ°a sýðdĂ˝rĂ˝lmasĂ˝dĂ˝r bir baĂžka açýdan. Ve bu yĂśnĂźyle kuĂžkusuz bir “saĂ°altĂ˝m rolĂźâ€? oynar. Ama bu sizlerin, emekçilerin de kĂ˝yĂ˝lmasĂ˝ anlamĂ˝na gelir! (...) Peki gĂźnĂźmĂźzde kriz (son yaĂžadýðýmĂ˝z) neden ortaya çýktĂ˝? Mortgage, tĂźrev piyasalarĂ˝, patlayan balonlar lafĂ˝nĂ˝ duyduk. Bu gibi sĂśylemler, spekĂźlasyonlar nerden ortaya çýkĂ˝yor? Ne mortgage yeni bir kavram, ne de mortgage krizi yeni bir olgu. Bundan 140yĂ˝l Ăśnce Ă?ngiltere için bu sĂźrecin nasĂ˝l olduĂ°un anlatĂ˝yor Marx, Kapital’de. AdĂ˝na varana kadar hem de! Kentlerin kenar bĂślĂźmlerinin, kuĂž uçmaz kervan geçmez yerlerin, hadi bugĂźnĂźn kelimeleriyle sĂśyleyelim, nasĂ˝l da “arsa spekĂźlasyonununâ€? konularĂ˝ olduĂ°undan bahsediyor. (...) Bir kÜÞede atĂ˝l duran paranĂ˝z olabilir. Siz bir “biriktiriciâ€? olabilirsiniz. Kapitalizm Ăśncesi zenginliĂ°in temel biçimlerinden biriydi bu. Ancak kapitalizm kÜÞede duran parayĂ˝ sevmez. Onun dolaÞýma girmesini ister. Para eĂ°er kapitalistin parasĂ˝ysa, zaten kenarda bir “birikimâ€? olarak durmasĂ˝na mĂźsaade etmez. Yok eĂ°er baĂžkasĂ˝nĂ˝n parasĂ˝ysa, kapitalistler, genel olarak kendi paralarĂ˝yla deĂ°il, baĂžkalarĂ˝nĂ˝n paralarĂ˝yla para kazanan “giriĂžimcilerdirâ€?! Kredi dediĂ°iniz Ăžey, ĂśzĂźnde tastamam bu deĂ°il midir! Kredi dediĂ°iniz Ăžeyin bin bir tĂźrĂź var. BakĂ˝n gĂźncel bir Ăśrnek. BugĂźn Ayazma’da yaĂžayan insanlarĂ˝ (ki neredeyse tamamĂ˝ hiçbir varlĂ˝klarĂ˝ olmayan yoksul KĂźrtlerdi) oradan sĂźrĂźp attĂ˝lar. Hani Ăžu meĂžhur “kentsel dĂśnßÞßmâ€? kapsamĂ˝nda! Ăžimdi oraya yeni bir kent kurulacak. Marx’ýn neredeyse birbuçuk asĂ˝r Ăśnce bahsettiĂ°i spekĂźlasyon sĂśzkonusu yani. Bunun için para (para-sermaye) lazĂ˝m. Ciddi bir para lazĂ˝m hem de. KuĂžkusuz para-kapitalistlerden borç (kredi) alĂ˝nabilir. Veya reklamlarda izlediĂ°iniz gibi de karÞýlanabilir Ăśnemli bir kĂ˝smĂ˝. Ne diyor AĂ°aoĂ°lu? “10 bin ver ev seninâ€?! Ă–nce 10 bin TL gibi bir peĂžinat vermeniz isteniyor. SonrasĂ˝nda ise bankaya gider oradan kredi alarak bu sĂźreci baĂžlatĂ˝rsĂ˝nĂ˝z. BĂśylece temeli dahi atĂ˝lmamýÞ bir eviniz olur! Bu evin deĂ°eri nedir? Bu tamamen bir spekĂźlasyon konusudur. Ve bu spekĂźlasyona paralel olarak bir de fiyat hareketi olur. Diyelim ki 100 bin liraya aldĂ˝nĂ˝z bu evi. Sizin gibi dßÞßnen insanlar da talebi arttĂ˝rĂ˝rlar. Talep arttĂ˝kça evin fiyatĂ˝ balon gibi ĂžiĂžer. Piyasaya 100 bin lira olarak giren daire diyelim kĂ˝sa sĂźrede 150 binlere kadar çýkar, hatta daha fazlasĂ˝. GĂśrdĂźnĂźz mĂź gayet karlĂ˝ bir yatĂ˝rĂ˝m! Zaten bu nedenle insanlar bir ihtiyaç nesnesi olmasĂ˝ndan Ăśnce bir yatĂ˝rĂ˝m nesnesi olarak gĂśrĂźr evi. ParasĂ˝nĂ˝ yatĂ˝rĂ˝r. Bir sĂźre sonra fiyatlar ĂžiĂžtiĂ°inde satýÞa çýkarĂ˝r. BĂśylece diyelim ki 5-6 ay içinde 100 bin lira yatĂ˝rmýÞ, 150 bin lira almýÞtĂ˝r. Ăœstelik daha ortada ev bile yoktur! Bu kadar kĂ˝sa sĂźrede 50 bin lira kazanĂ˝verir. BĂśylesine yĂźksek bir kar oranĂ˝ hiç kuĂžkusuz çeĂžitli yerlerden para-sermayeyi çekecektir kendine. Ăœstelik insanlarĂ˝ tamamen baĂžtan çýkaracak oranlarda krediler bankalardan salkĂ˝m saçak daĂ°Ă˝tĂ˝lĂ˝yorken bir “altĂ˝na hĂźcumâ€? yaĂžanmaz mĂ˝! Durum tam da kĂ˝zĂ˝lderili fĂ˝krasĂ˝nĂ˝ andĂ˝rĂ˝yor. Kabilenin ileri gelenleri Ăžamana/bĂźyĂźcĂźye gidip soruyorlar: “Bu yĂ˝l kýÞ nasĂ˝l olacak?â€? Ăžaman gÜðe bakĂ˝yor, transa geçiyor ve diyor ki “soĂ°uk olacak.â€? Bunun Ăźzerine gençler kýÞa hazĂ˝rlĂ˝k olsun diye odun toplamaya gĂśnderiliyor. Gençler harĂ˝l harĂ˝l odun toplayĂ˝p istif etmeye baĂžlĂ˝yor. Ăžaman iĂžini saĂ°lama almak istiyor. Amerikan me


teroloji birimine telefon açýyor ve “bu kýÞ hava tahmininiz nedirâ€? diye soruyor. Meteroloji yetkilisi “soĂ°uk geçecekâ€? diye cevap veriyor. Ăžaman rahatlĂ˝yor. Sonra “madem soĂ°uk olacak biraz daha odun toplamalĂ˝â€? diye dßÞßnĂźp kabilenin ihtiyar heyetine “bu kýÞ daha soĂ°uk olacakâ€? diyor. Bunun Ăźzerine gençlerin yanĂ˝na diĂ°erleri de katĂ˝lĂ˝yor. Daha bir gayretle odun toplanmaya baĂžlanĂ˝yor. Ăžaman meterolojiyi tekrar arayĂ˝p tekrar tahmini soruyor. Meteroloji “çok soĂ°uk geçecekâ€? diye karÞýlĂ˝k veriyor. Ăžaman ihtiyar heyetine “daha soĂ°uk olacak daha çok odun toplamalĂ˝â€? diyor. TĂźm kabile deli gibi odun toplamaya baĂžlĂ˝yor. Ăžaman yaĂž tahtaya basmamak için meterolojiyi tekrar arĂ˝yor. Meteroloji “çok soĂ°uk geçecek beyefendi, çok soĂ°ukâ€? diyor. Ăžaman iyice ĂžaÞýrĂ˝yor. “Beyefendi emin misiniz çok soĂ°uk geçeceĂ°ineâ€? diye soruveriyor. Meterololji yetkilisi hiç tereddĂźtsĂźz “elbette eminim beyefendi; Ăśyle olmasaydĂ˝ kĂ˝zĂ˝lderililer bĂśyle deli gibi odun toplar mĂ˝ydĂ˝!â€? Ăžu mortgage meselesi aslĂ˝nda tam da bu fĂ˝kradaki gibidir. (...) Balon meselesi bĂśyle ortaya çýkar. Ă–rneĂ°in 1980 yĂ˝lĂ˝nda dĂźnyadaki Ăźretimin maddi deĂ°eri 10 trilyon olarak hesaplanĂ˝yordu. 2005 yĂ˝lĂ˝nda ise bu sayĂ˝ 70 trilyona çýktĂ˝. Bunun dolaÞýmdaki “deĂ°er-karÞýlýðýâ€? ise 510 trilyon. Bu balonu zorlayan temel etmen kÜÞede duran para-sermayesinin (atĂ˝l para-sermaye) kar elde etmek amacĂ˝yla dolaÞýma girmesidir. Biraz Ăśnce de sĂśyledik. Kapitalizm kenarda bekleyen paradan hoĂžlanmaz. O, Molier’in Cimri’sinin iĂžidir. Kapitalist ise parayĂ˝ sermaye olarak, artĂ˝-deĂ°er yaratan veya yaratĂ˝lmýÞ artĂ˝deĂ°erden pay alan bir araç olarak sever! Bu nedenle Ăźretim sĂźrecinin sonucunda oluĂžan artĂ˝-deĂ°erin, zamanla birikmiĂž para-sermaye olarak, atĂ˝l para-sermaye olarak sĂźrgit kenarda durmasĂ˝nĂ˝ kabullenemez. O atĂ˝l para-sermaye bir yerlerden bir Ăžekilde sĂźrece dahil olmak zorundadĂ˝r. SpekĂźlasyonu zorlayan temel etmen budur. Ăœretilen artĂ˝-deĂ°erin gerçekleĂžme sĂźrecinin uzamasĂ˝, yani metanĂ˝n son kullanĂ˝cĂ˝ya ulaĂžmasĂ˝ sĂźreci, bu atĂ˝l para-sermayenin asĂ˝l etkinlik alanĂ˝ olmaya baĂžlar. Ve oralarda akla hayale gelmedik nice balonlar yaratĂ˝lĂ˝r! Burada iki konuya deĂ°inelim. Birincisi “hayali sermayeâ€? denilen mesele. Ă?kincisi ise bunun gĂźnĂźmĂźzdeki sonuçlarĂ˝ndan biri olarak “menkulleĂžtirmeâ€? meselesi. Ă–rneĂ°in boĂ°az kĂśprĂźlerinin bir yĂ˝llĂ˝k geliri 160 milyon lira. Bu gelirler karÞýlýðýnda tahvil daĂ°Ă˝tĂ˝lacak. Diyelim yĂ˝llĂ˝k faiz %25 olsun. Hesap ÞÜyle yapĂ˝lĂ˝r: hangi paranĂ˝ %25’i 160 milyon lira yapar? Bu da 640 milyondur. Bu durum hisse senedine dĂśkĂźlĂźnce sanki 640 milyon dolarlĂ˝k bir deĂ°er varmýÞ gibi bir durum ortaya çýkar. Bu, hayali sermayedir. Balonun çýkýÞ noktasĂ˝ndayĂ˝z. DaĂ°Ă˝tĂ˝lan “gelirâ€?, olmayan bir sermayenin faizi haline bĂźrĂźnmßÞtĂźr. BĂśylece gelir faize dĂśnßÞßnce, onu yaratan bir anapara yoktan varedilir! Hayali sermaye çok eski bir konu. Ama bu “eski ahbapâ€? ĂśrneĂ°in 70’lerin sonlarĂ˝ndan itibaren “menkulleĂžtirmeâ€? denilen bir olguya temel oluĂžturdu. Her tĂźr alacak, borç, olasĂ˝ gelir, aklĂ˝nĂ˝za gelebilecek her Ăžey, kĂśprĂź ĂśrneĂ°indeki “hayali sermayeâ€? yĂśntemiyle, çeĂžitli “sermayelerinâ€? parçasĂ˝na dĂśnßÞtĂźrĂźldĂź. Sonra da bunlar tĂźrlĂź çeĂžit paketler halinde oradan oraya taÞýnĂ˝r deĂ°erler haline getirildi, “menkulleĂžtirildiâ€?. Diyelim ki bir banka veya para-kapitalist firmalar mortgage kredisi veriyor. Her kiĂžinin çeĂžitli gelir durumu vardĂ˝r. Gelir durumlarĂ˝na gĂśre farklĂ˝ Ăśzelliklere sahip kredi paketleri oluĂžturur. Toplumda ĂśrneĂ°in memurlarĂ˝ farklĂ˝ bir yere koyar. ÇßnkĂź garantide olan bir çalýÞma ve gelir biçimleri vardĂ˝r. Ă?Þçiler bu durumda biraz daha sallantĂ˝dadĂ˝r. Bu firma krediyi her gelir dilimine farklĂ˝ Ăžekilde sunar. Herkesi ‘ev’lendirmeye baĂžlar. Arz-talep ile sĂźrekli bĂźyĂźmeye baĂžlar. BĂśylece toplumda her gelir durumunda olanlarĂ˝ kredi çekmeye doĂ°ru iter. Yukarda bahsettiĂ°imiz mekanizma burada yĂźrĂźr gider. Bu piyasada balon ĂžiĂžer gider. Diyelim aynĂ˝ Ăžekilde farklĂ˝ alanlara dair kredilerde veriliyor. Orada da farklĂ˝ paketler oluĂžuyor. Bunun dýÞýnda ĂśrneĂ°in elektrik daĂ°Ă˝tĂ˝m aĂ°Ă˝na sahip

Londra’da metro idaresinin, giĂželer de dahil olmak Ăźzere 800 iĂž birimini ortadan kaldĂ˝rmayĂ˝ ĂśngĂśren planĂ˝ nedeniyle ulaÞým sendikalarĂ˝ TSSA ve RMT’nin çaĂ°rĂ˝sĂ˝ Ăźzerine 3 Ekim 2010 Pazar akĂžamĂ˝ saat 19.00’dan itibaren metro çalýÞanlarĂ˝ 24 saatlik grevlerine baĂžladĂ˝lar. Metrodaki grev nedeniyle bir çok metro hattĂ˝ kapandĂ˝. Londra kamu ulaÞým idaresi TFL’ye gĂśre metro ulaÞýmĂ˝nĂ˝n yĂźzde 30’u saĂ°lanabilirken, 3 metro hattĂ˝ durdu, 8 hatta ise aĂ°Ă˝r aksamalar yaĂžanĂ˝yor. Metrolardaki grev nedeniyle otobĂźs duraklarĂ˝nda uzun kuyruklar oluĂžtu. Grev nedeniyle TLF, ulaÞýmĂ˝ kolaylaĂžtĂ˝rmak için 100 otobĂźs ek olarak devreye koydu. YĂźz binlerce kiĂži iĂžyerlerine Ăśzel araçlarĂ˝yla, bisikletlerle ya da yĂźrĂźyerek ulaĂžmaya çalýÞtĂ˝. GĂźnlĂźk olarak Londra metrosunda 3,5 milyon sefer yapĂ˝lĂ˝yor. Daha Ăśnce de EylĂźl ayĂ˝ baĂžlarĂ˝nda grev yapĂ˝lmýÞtĂ˝. Metro yĂśnetimi ile yaĂžanan sorunlar çÜzĂźmlenemezse KasĂ˝m ayĂ˝nda iki grev daha yapĂ˝lmasĂ˝ ĂśngĂśrĂźlĂźyor.

5 Ekim DĂźnya Ă–Ă°retmenler GĂźnß’nde Romanya’da binlerce Üðretmen ve eĂ°itim çalýÞanĂ˝, hĂźkĂźmetin bĂźtçe açýðýnĂ˝ kapatmak için aldýðý Ăśnlemler çerçevesinde maaĂžlarĂ˝nda kesinti yapmasĂ˝nĂ˝ protesto etti. BaĂžkent BĂźkreÞ’te yapĂ˝lan gĂśsteriye katĂ˝lan yaklaÞýk 5 bin Üðretmen ve eĂ°itim çalýÞanĂ˝, Ăźcretlerinin iyileĂžtirilmesini, eĂ°itime daha fazla yatĂ˝rĂ˝m yapĂ˝lmasĂ˝nĂ˝ ve iĂžten çýkarĂ˝lmalara son verilmesini talep etti. HĂźkĂźmetin istifasĂ˝nĂ˝ isteyen protestocular, EĂ°itim ve ÇalýÞma BakanlĂ˝klarĂ˝na doĂ°ru yĂźrĂźdĂź. 1500 kadar gĂśsterici de Devlet BaĂžkanĂ˝ Traian Basescu’nun bĂźrosunun dýÞýnda protestoda bulundu.


olan firma “elektrik gelirleriniâ€? satýÞa çýkarĂ˝yor, onlarĂ˝ menkul deĂ°erlere dĂśnßÞtĂźrĂźyor. BĂśylece ortada elden ele dolaĂžan tonla menkul deĂ°erler tĂźrĂźyor. Dikkat edin bunlarĂ˝n bĂźyĂźk bir kĂ˝smĂ˝ gerçek karÞýlýðý olmayan, salt “hayali sermayeyeâ€? dayanan deĂ°erler. Sonra çeĂžitli yatĂ˝rĂ˝m firmalarĂ˝ bu deĂ°iĂžik paketleri bĂślĂźp parça-lĂ˝yor. Bir tutam ondan, bir tutam bundan... çeĂžitli risk deĂ°erlerine sahip çeĂžitli yeni paketler oluĂžturuyor. Bu paketler de farklĂ˝ piyasalara sĂźrĂźlĂźyor. Bu yeni paketler, daha Ăśnceki hayali sermayelerin gelirleri teminat gĂśsterilerek oluĂž-turulan tĂźrevlerdir. BĂśylece yeni tĂźrev piyasalar oluĂžuyor. Ve suyunun suyunun suyu hesabĂ˝, menkulleĂžtirme yĂśntemiyle sĂźrekli dal saçak yayĂ˝lan bir aĂ° oluĂžuyor. Elbette buna baĂ°lĂ˝ olarak da sĂźrekli ĂžiĂžen bir balon! Bu tĂźrev ĂźrĂźnler, yani bu paketler Ăśylesine karýÞýk ki, içinde ne olduĂ°unu hazĂ˝rlayanlar dýÞýnda kimsenin bilmesi mĂźmkĂźn deĂ°il! Ama sonuçta atĂ˝l para-sermayeye muazzam bir hareket alanĂ˝ bu Ăžekilde yaratĂ˝lmýÞ oluyor. OluĂžturulan bu yeni “deĂ°erlerâ€?, menkul varlĂ˝klar olarak elden ele, borsadan borsaya, Ăźlkeden Ăźlkeye gezip duruyor. En ĂślĂźmcĂźl virĂźslerden bile daha ĂśldĂźrĂźcĂź ĂśzelliĂ°e sahip hem de. ÇßnkĂź tĂźm dĂźnyayĂ˝ dolaÞýyor. Balon patladýðýnda dĂźnyanĂ˝n bir ucunda kendi halinde bir yurttaĂž, bir de bakĂ˝yor ki kßçßk yatĂ˝rĂ˝mĂ˝, veya ĂśdediĂ°i vergi, bilmem hangi piyasada patlayan/batan bir firmayla birlikte gÜçßp gitmiĂž. Zira birikimi veya ĂśdediĂ°i vergi, içinde ne olduĂ°u bilinmeyen o paketlere yatĂ˝rĂ˝lmýÞ! Veya bilmem nerenin tahvilleri alĂ˝nmýÞ vs. vs. (...) Kendisine ayrĂ˝ bir pazar oluĂžturan kredi ile baĂžladĂ˝k. TĂźm bu sĂźreçte balon sĂźrekli bĂźyĂźyor. Ă?nsanlarĂ˝n gelecek alacaĂ°Ă˝nĂ˝ paketlendirerek onu satýÞa çýkarĂ˝yor. Yani gerçek olarak 70 trilyon olarak gĂśrĂźlen durum sanal olarak 510 trilyon olarak gĂśrĂźlĂźr. Bir spekĂźlasyon olarak baĂžlayan bu sĂźreç bir balon gibi ĂžiĂžmeye baĂžlar. Bu sĂźrece katĂ˝lan herkes metanĂ˝n gerçek deĂ°erinin bĂśyle yĂźksek olmadýðýnĂ˝ biliyor, ama kar elde etme dßÞßncesi herkesi bu sĂźrecin içine çekiyor. Ancak bu balon bir yerde patlamak durumunda, hiçbir Ăžey bunu engelleyemez. Kapitalizm tĂźrev piyasalarĂ˝ Ăźzerinden iĂži Ăśyle bir hale getirdi ki krizler patladýðý coĂ°rafyanĂ˝n çok Ăśtesindeki insanlarĂ˝ etkiliyor. Ă–rneĂ°in ABD’de batan bir yatĂ˝rĂ˝m bankasĂ˝, belediyenin gelirlerinin suyunun suyu yĂśntemiyle

elden ele dolaĂžan menkullere yatĂ˝rĂ˝lmasĂ˝ nedeniyle Ă?sveç’teki belediyeyi iflasĂ˝n eĂžiĂ°ine getiriyor! Bu kapalĂ˝ kutuya yatĂ˝rĂ˝m yapan, bu sĂźrece dahil olan herkese etki ediyor. (...) Bu krizin bizi teĂ°et geçtiĂ°i sĂśyleniyordu! Merkez bankasĂ˝nĂ˝n 20 EylĂźl’de yaptýðý açýklamada ise krizin atlatĂ˝ldýðý sĂśyleniyor. Bu açýklama bir Ăśncekini yalanlar. Gerçekte ise TĂźrkiye henĂźz etkisi geçmeyen bu krizi en aĂ°Ă˝r yaĂžayan Ăźlkelerden biri oldu. ABD de bu krizi en aĂ°Ă˝r yaĂžayan Ăźlkelerden biri oldu. Ă?Ăžsizlik orada artmaya devam ediyor. Ufukta henĂźz bir çýkýÞ gĂśrĂźnmĂźyor. Krizin en son etkisini kur savaĂžlarĂ˝na bakarak gĂśrebiliriz. (...) Krizin bir de sĂ˝nĂ˝flar savaÞý boyutu var. Bir kriz kapitalizmi kendiliĂ°inden çÜkßÞe gĂśtĂźrmez. Ne kadar derin olursa olsun, tĂźm bir uygarlýðý yok oluĂžun eĂžiĂ°ine getirir de, onu aĂžma mĂźcadelesi olmazsa, proleter savaÞým yĂźrĂźtĂźlmezse, kendiliĂ°inden sosyalizmi getirmez. Bu ortam sĂ˝nĂ˝flar savaÞý arenasĂ˝dĂ˝r. Bunun sonucunu da sĂ˝nĂ˝flar savaÞýmĂ˝ belirler. Krizin yarattýðý etki ile ortaya çýkan iĂžsizlik gittikçe bir Ăśfkeye dĂśnßÞßr. Bu Ăśfke doĂ°ru yĂśnlendirildiĂ°inde kapitalizmi de, onun doĂ°al sonucu olan krizi de ortadan kaldĂ˝rĂ˝r. KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “Ben makine mĂźhendisiyim. Emekliyim. Bir ekleme yapacaĂ°Ă˝m. Zaten bizim durumumuz en baÞýndan sona doĂ°ru gidiyor. Kriz olmadýðýnda da bizim ekonomik durumumuz kĂśtĂźydĂź krizden sonra da bu durum arttĂ˝. SĂśyleyeceĂ°im bir diĂ°er Ăžey ise IMF’ye galibe bir rol biçildi. AĂžaĂ°Ă˝ yukarĂ˝ 1 trilyon dolayĂ˝nda. Bunu da IMF’ye yeni katĂ˝lan TĂźrkiye’den çýkaracaklardĂ˝r. Yeni yatĂ˝rĂ˝mlarĂ˝n bir bĂślĂźmĂźnĂź termik ve nĂźkleer yatĂ˝rĂ˝mlarda gĂśrĂźyoruz.â€? AslĂ˝nda bu geleneksel anlamda alt yapĂ˝ yatĂ˝rĂ˝mlarĂ˝dĂ˝r. DĂźnya BankasĂ˝nĂ˝n iĂžidir bu. Bu tip giderleri saĂ°lar. IMF daha çok parasal operasyonlara ayrĂ˝lmýÞtĂ˝r. Evet TĂźrkiye’nin IMF’ye girmesi bir “rol artĂ˝rĂ˝mĂ˝â€? olabilir. Fakat bu, daha ziyade emperyalist devletlerin deĂ°iĂžen gßçler dengesine baĂ°lĂ˝ olarak “kendi adamlarĂ˝nĂ˝â€? masaya “ortak etmesiâ€? gibidir. TĂźrkiye, Meksika gibi Ăźlkeler ABD’nin elini kuvvetlendirmek için bu projenin içinde olacaklardĂ˝r diye dßÞßnĂźyorum. (...) YalnĂ˝z tartýÞma aĂ°Ă˝rlĂ˝klĂ˝ olarak Ăžurda, bu kriz boyunca kapitalist devletlerin yapabildiĂ°i piyasaya kurtarma adĂ˝ altĂ˝nda tonla dolar, para sĂźrmek oldu. Bu bir iĂže yaramadýðý gibi yeni spekĂźlatif giriĂžimlere, yeni balonlara yol açacaktĂ˝r. Bu yĂśnde dile getiriline eleĂžtiriler var. DoĂ°rudur da. Sermaye kar elde edecekse yeni balonlarĂ˝ oluĂžturmaktan geri duramaz. Ăžunu yapabilir, enerji alt yapĂ˝ ve çeĂžitli çevre alt yapĂ˝ yatĂ˝rĂ˝mlarĂ˝ yapabilir. Ama ĂśmrĂź ne olur bilinmez ya da ne kadar çÜzĂźm olur o da ayrĂ˝ tartýÞma konusu. KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “Ekonomik bunalĂ˝m, planlĂ˝ ekonomi ile mi yoksa plansĂ˝z ekonomi ile mi çÜzĂźlĂźr?â€? Genç Engels’in krizi çÜzĂźmlerken Ăźretimdeki anarĂžiye baĂžvurduĂ°unu sĂśylemiĂžtim. O ĂźnlĂź Say Kanunlarý’nĂ˝n bir eleĂžtirisiydi onun yaptýðý. KuĂžkusuz eleĂžtirisinde yerden gÜðe kadar haklĂ˝ydĂ˝. Ama krizin sebebi konusunda bu ne derece doĂ°rudur ayrĂ˝ bir tartýÞma.


Plan kavramĂ˝ sosyalizmden aÞýrĂ˝lmýÞ bir kavram. Bizim aĂ°Ă˝rlĂ˝klĂ˝ olarak Ăśzel sektĂśrĂźn fazla olmasĂ˝ndan kaynaklĂ˝ planlĂ˝ bir ekonomi oluĂžturulmasĂ˝ zor. Ă?zleyenlerden biri: “Krizlerin sosyolojik olarak uluslarĂ˝ etkilediĂ°i de bir tespittir. Bu noktada ulusalcĂ˝lýðý da etkilediĂ°ini gĂśrĂźyoruz. Kapitalizm hiçbir zaman krizleri çÜzme derdinde deĂ°ildir. Ăžimdiye kadar krizler baĂžka bir krize evrilerek farklĂ˝ krizleri doĂ°urmuĂžtur. Kapitalizmin sonunu getirecek Ăžey iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝nĂ˝n belirleyici rolĂźdĂźr.â€? KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “Hedefin ne olacaĂ°Ă˝ çok Ăśnemli. AynĂ˝ 12 EylĂźl referandumunda evetçilerin, hayĂ˝rcĂ˝larĂ˝n ve boykotçularĂ˝n nedenselliĂ°inin farklĂ˝lýðý gibi bizim de tĂźm olgulara farklĂ˝ bakmamĂ˝zla ilgilidir. Kredi kartĂ˝ kullanĂ˝mĂ˝, lĂźks, internet, uluslar arasĂ˝ alýÞ-veriĂž, globalleĂžme sĂśz konusu. Peki biz pratikte ne yapacaĂ°Ă˝z? Mevcut durumdan sĂ˝nĂ˝f mĂźcadelesinin, bizim pratiĂ°imiz bu hĂ˝zlĂ˝ ve geliĂžen teknoloji karÞýsĂ˝nda nasĂ˝l ve ne anlatacaĂ°Ă˝z insanlara, ne yapacaĂ°Ă˝z? Merkez bankasĂ˝nĂ˝n kredi faizlerinin dßÞmesi, burjuva kardeĂžliĂ°i gibi gĂźncel ama pozitif olan TV ekranĂ˝nda bunlarĂ˝ olumlu gĂśren halka neyi kelam etmeliyiz?â€? (...) Çin ile ticarette dolarĂ˝n aracĂ˝ olarak kullanĂ˝lmayĂ˝p TL ve Yuan a geçmesi ĂśzĂźnde krizin mevcut rezerv para sistemini boĂža dßÞßrmesinden çýkĂ˝yor. (...)1914’e kadar altĂ˝n para sistemi vardĂ˝. Bu sistem ilk emperyalist savaĂž dĂśneminde çÜktĂź. 1944’e kadar yerine bir sistem kurulamadĂ˝. Ă?kinci emperyalist savaĂž sonrasĂ˝ çok ĂśzgĂźn Ăžartlar oluĂžtu. ABD kapitalist dĂźnyanĂ˝n mutlak egemeni haline geldi. O Ăžartlar sonucunda ABD dolarĂ˝na altĂ˝n gibi bir deĂ°er biçildi. 1 ons altĂ˝n 35 dolar olarak kabul edilmiĂžti. Bu sistem 70’lerin ilk yarĂ˝sĂ˝na kadar sĂźrdĂź. Petrol krizi sonrasĂ˝nda bu çapa kalktĂ˝. BĂśylece petrol bĂślgelerinde, Avrupa ve Japonya’da karÞýlĂ˝ksĂ˝z dolarlar ortaya çýktĂ˝! Buna raĂ°men dolar bugĂźne kadar uluslararasĂ˝ rezerv para olarak kullanĂ˝ldĂ˝. Fakat artĂ˝k bu devam edemiyor. DĂźnyanĂ˝n en çok borcu olan Ăźlkesi ABD. Vahim bir cari açýk ve bĂźtçe açýðý ile boĂ°uĂžuyor. Bu durum ABD’yi dßÞßk dolarĂ˝ teĂžvik ediyor. Sonuçta rezerv para sorunu var. DiĂ°er soruya gelince, kriz sadece mĂźcadelenin imkan ve araçlarĂ˝nĂ˝ arttĂ˝rĂ˝r. Ă–zellikle emekçilerin yaĂžamĂ˝n sefalet haline getirir. Sermayenin kendi iç çeliĂžki ve çatýÞmalarĂ˝nĂ˝ artĂ˝rĂ˝r. Buradan her zaman neyi yapĂ˝yorsak onu yapmalĂ˝yĂ˝z. EmeĂ°in kendi hareketini oluĂžturmasĂ˝, ĂśrgĂźtlemesi ve aĂžaĂ°Ă˝dan gelen hareketin artmasĂ˝nĂ˝ saĂ°lamalĂ˝yĂ˝z. Kapitalist sistemin yĂ˝kĂ˝lmasĂ˝ mĂźcadelesini yĂźkseltmek zorundayĂ˝z. KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “Birincisi, evet dĂźnyada duygular hassaslaĂžtĂ˝ ve kĂ˝rĂ˝lganlaĂžtĂ˝. Bir buhrandan bahsediliyor. Bu, kapitalizmin de yolun sonuna geldiĂ°ini gĂśsterir mi? Ă?kincisi, TĂźrkiye’deki kriz neden kendisini bazĂ˝ gĂśstergelerle oraya koymadĂ˝, yani halka ve kitleye neden rakamlardan yansĂ˝madĂ˝?â€? Ă?lk soru, Ăśnce Ăžu anlamda yolun sonu deĂ°il. KendiliĂ°inden çÜkßÞ bu anlamda yolun sonu deĂ°il. Ă–te yandan aĂžaĂ°Ă˝ yukarĂ˝ 20. yĂźzyĂ˝lĂ˝n baÞýndan beri sĂźren bir kriz var. Klasik krizin kapasite kullanĂ˝m oranlarĂ˝na baktýðýmĂ˝zda 1970’ten bu yana hep dßÞßktĂźr. Bizde bile %77. Yolun sonuna geldik mi?Ancak Ăžu anlamda yolun sonu: TĂźm yerkĂźrede eĂž zamanlĂ˝ olarak kapitalizme karÞý çeĂžitli dĂźzeylerde bir hareketlenme var. SĂźreklilik kazanmýÞ bir anti-kapitalist hareket var. Avrupa’daki grevler, bize yansĂ˝yan kĂ˝smĂ˝. Bu anlamĂ˝yla yolun sonu. Son soruya gelince rakamsal olarak baktýðýmĂ˝zda ekonomik anlamda 2001’den daha kĂśtĂź bir durum sĂśz konusu. Tek farkĂ˝ ise bu krizde bizde herhangi bir bankanĂ˝n batmamasĂ˝ oldu. Ama Ăžirket evlilikleri ve devretmeler çok oldu. DiĂ°er Ăźlkelerde olduĂ°u gibi bizde bĂźyĂźk Ăžirketler batmadýðý için baĂžbakan o kadar rahat konuĂžabildi. Ancak diĂ°er anlamda çok daha kĂśtĂź haldeyiz. Bir ay Ăśnce Merkez Bankasý’nca yapĂ˝lan açýklamada 2007 seviyesine hala gelinmediĂ°ini belirtildi. AyrĂ˝ca Ăžunu da belirtmek gerekiyor. Bizde algĂ˝ anlamĂ˝yla kanĂ˝ksanmýÞ bir kriz var. Yani neredeyse sĂźreklileĂžmiĂž ve bu yĂśnĂźyle alýÞýlmýÞ bir olgu bizde kriz ve çok Ăžiddetli bir Ăžekilde devam ediyor.

Yunanistan’da kamu çalýÞanlarĂ˝nĂ˝n, çalýÞma koĂžullarĂ˝nĂ˝ protesto amacĂ˝yla 6 Ekim gĂźnĂź 24 saatlik grev yaptĂ˝. Yunanistan Kamu ÇalýÞanlarĂ˝ Konfederasyonu’nun (ADEDY) çaĂ°rĂ˝sĂ˝yla greve, Üðretmenler ve yerel yĂśnetim çalýÞanlarĂ˝nĂ˝n da katĂ˝lacaĂ°Ă˝, havayolu taÞýmacĂ˝lýðý çalýÞanlarĂ˝nĂ˝n ise iĂž bĂ˝rakma eylemiyle destek verdiler. ÇalýÞanlar, hĂźkĂźmetin mali krizden çýkĂ˝lmasĂ˝ amacĂ˝yla yaptýðý reformlar yĂźzĂźnden gelirlerinin yĂźzde 25’ini kaybettiklerini belirtiyorlar. Kamu çalýÞanlarĂ˝nĂ˝n Ăśdeneklerinde de yĂźzde 8 oranĂ˝nda kesintiye gidilirken, bu sektĂśrde gerek maaĂžlar gerekse emekli maaĂžlarĂ˝ dondurulmuĂžtu.

Akropolis iÞçileri, 2 yĂ˝llĂ˝k maaĂžlarĂ˝nĂ˝n geri Ăśdenmesi ile Ekim ayĂ˝ sonunda sona erecek olan 320 geçici iÞçinin iĂžine son verilmesi kararĂ˝nĂ˝ protesto etmek için, 13 Ekim gĂźnĂź Akropolis’i iĂžgal etti. Antik alanĂ˝n giriĂž kapĂ˝sĂ˝na pankartlar asan iÞçiler, turistlerin alana girmesine izin vermedi. Ă?Þçiler eylemlerini 31 Ekim’e kadar devam ettirmek istediklerini sĂśyledi. Grevdeki iÞçiler, yetkililere mĂźdahalede bulunmamalarĂ˝ uyarĂ˝sĂ˝ yaparak, Akropolis’in bĂźtĂźn gĂźn açýlmayacaĂ°Ă˝nĂ˝ belirtti. 14 Ekim gĂźnĂź sabah erken saatlerde, Akropolis’in ana giriĂž kapĂ˝sĂ˝na gelen polisler, gaz bombalarĂ˝ attĂ˝ktan sonra yan kapĂ˝lardan içeri girdi. Yunan televizyonlarĂ˝, polislerin eylemdeki kĂźltĂźr bakanlýðý iÞçilerini daĂ°Ă˝tmaya çalýÞýrken yaĂžanan çatýÞmalarĂ˝n gĂśrĂźntĂźlerini yayĂ˝nladĂ˝. Polisler cop kullanĂ˝rken iÞçiler ellerindeki pankartlarĂ˝n sopalarĂ˝yla karÞýlĂ˝k verdi.


657 SAYILI DEVLET MEMURLARI KANUNUNDA YAPILMASI Ă–NGĂ–RĂœLEN DEĂ?Ă?ĂžĂ?KLĂ?KLER (Ekim 2010 tarihli bĂźltenimizin Çek-Al’ý olarak elinize geçen bu sunumun tartýÞma bĂślĂźmĂźnĂź sizlerle paylaÞýyoruz.)

KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: â€œĂžimdi her Ăžeyden Ăśnce yanlýÞ deĂ°erlendirmiĂž olabilirim ama size sormak istiyorum. Bu en son referandumda AnayasanĂ˝n 90. maddesinde deĂ°iĂžiklik yapĂ˝lmadĂ˝, UluslararasĂ˝ ÇalýÞma Ă–rgĂźtĂź Ă?LO’nun 108, 109, 111 vb. maddelerini de Ăźlke olarak onaylĂ˝yoruz, o zaman bu yapĂ˝lan anayasa deĂ°iĂžikliĂ°i, toplu sĂśzleĂžme, grev hakkĂ˝ çerçevesinde memurlar açýsĂ˝ndan Anayasa madde 90’a aykĂ˝rĂ˝ deĂ°il midir?â€? Evet, yapĂ˝lan deĂ°iĂžiklikle Anayasa ‘nĂ˝n 90.maddesi deĂ°iĂžtirilmemiĂžtir. Ne diyordu bu madde: “UsulĂźne uygun olarak yĂźrĂźrlßðe girmiĂž olan uluslararasĂ˝ sĂśzleĂžme hĂźkĂźmleriyle kanunlar arasĂ˝nda herhangi bir çeliĂžki olmasĂ˝ durumunda uluslar arasĂ˝ sĂśzleĂžme hĂźkĂźmleri kayidir, iptali için anayasa mahkemesine baĂžvurulamazâ€?. Sizin dediĂ°iniz gibi Anayasa madde 90 çerçevesinde dßÞßndßðßmĂźzde, bu bir aykĂ˝rĂ˝lĂ˝ktĂ˝r. Bu durum da esasen kamu emekçilerinin toplu sĂśzleĂžme ve grev haklarĂ˝nĂ˝ kullanmasĂ˝ noktasĂ˝nda mevcut, fiili ve militan mĂźcadele de Ă˝srar etmesi gerektiĂ°inin vurgusudur. KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “TĂźm emekçiler ve kamu çalýÞanlarĂ˝ Ăźzerine çok ciddi engeller sĂśz konusu olduĂ°u için ben referandumda “hayĂ˝r’ oyu kullandĂ˝m. Ama benim verdiĂ°im hayĂ˝r oyunun ana argĂźmanĂ˝ bir eski KESK’li olarak kamu çalýÞanlarĂ˝ Ăźzerindeki yasaklar idi. Yani ne iktidarla-muhalefetin çatýÞmasĂ˝ydĂ˝ ne baĂžka bir Ăžey.â€? Ăžimdi, sĂźreci update edilmiĂž bir 12 EylĂźl sĂźreci olarak isimlendirmeyi uygun gĂśrdßðßmĂź belirtmiĂžtim ve bu 12 EylĂźl’ßn gerçek yĂźzĂźnĂź gĂśrebilmek için peçesini kaldĂ˝rĂ˝p bakmak gerektiĂ°ini belirtmiĂžtim. Bunu Ăśrneklendirirken de bir sonraki sunumda bu konuya deĂ°inecek olan arkadaÞýn affĂ˝na sýðýnarak Ăžunu bir kez daha belirtmek istiyorum. YiĂ°it Tekel iÞçilerinin mĂźcadelesi ile TĂźrkiye’de birçok insanĂ˝n ÜðrendiĂ°i 4/C tipi sĂśmĂźrĂź uygulamasĂ˝ var. Siyasal iktidar: “Bedeli ne olursa olsun biz 4/C’den vazgeçmeyeceĂ°iz.â€? dedi. Ăžunu hatĂ˝rlatmak istiyorum; son yapĂ˝lan deĂ°iĂžiklikten Ăśnce 4/C’liler -4/B’de de aynĂ˝sĂ˝ vardĂ˝- bu sĂśzleĂžme kapsamĂ˝nda istihdam edilen personel memur mesai saatlerine tabi olmakla beraber kendilerine bir iĂž verildiĂ°i takdirde iĂž bitinceye kadar çalýÞmak zorundaydĂ˝lar. Bu iĂž dolayĂ˝sĂ˝yla herhangi bir Ăźcret talep edemezlerdi, sĂśzleĂžmeye de buna dair herhangi bir hĂźkĂźm konulamazdĂ˝. Ăžunu net olarak belirtmek gerekiyor; Anayasada ne yazarsa yazsĂ˝n, yasalarda ne yazarsa yazsĂ˝n, efendiler istedikten sonra sĂśmĂźrĂźcĂź azĂ˝nlĂ˝k istedikten sonra çalýÞma, tatil, Ăźcret, dinlenme hakkĂ˝mĂ˝z, bĂźtĂźn haklarĂ˝mĂ˝z, sosyal gĂźvenlik hakkĂ˝mĂ˝z elimizden alĂ˝nabilir.

KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “Bu konu için sĂśylemek istediĂ°im Ăžeyler var. Hukuk ve hak kavramĂ˝ birbirinden baĂ°Ă˝msĂ˝z Ăžeylerdir. HakkĂ˝n temelinde mĂźlk vardĂ˝r, mĂźlk; bĂźtĂźn mal ve eĂžyalarĂ˝, bĂźtĂźn gayrimenkulleri yani devleti temsil ediyor. EĂ°er bĂśyleyse ve adaleti saĂ°lamasĂ˝ gereken yargĂ˝ organlarĂ˝nĂ˝n arkasĂ˝nda da adalet mĂźlkĂźn temelidir diye yazĂ˝yorsa, adalet var olan iktidarĂ˝n da temelidir aynĂ˝ zamanda. Bir baĂžka açýdan “Adalet mĂźlkĂźn temelidirâ€? ibaresini derinlikli çÜzĂźmlediĂ°imiz zaman; ne kadar mĂźlkĂźnĂźz varsa adalet o kadar sizden yanadĂ˝r,eĂ°er mĂźlksĂźzseniz adaletten nasibinizi asla alamazsĂ˝nĂ˝z sonucu ortaya çýkar. Ăžimdi, 12 EylĂźl mantýðýnĂ˝n ters yĂźz ettiĂ°i bir hukuksal hiyerarĂži var. Bu hiyerarĂži neydi? En tepede Anayasa ve uluslararasĂ˝ sĂśzleĂžmeler- ki bu uluslararasĂ˝ sĂśzleĂžmelerin Anayasaya aykĂ˝rĂ˝ olduĂ°u bile iddia edilemez- altĂ˝nda yasalar, yasayĂ˝ yĂśnetmelikler vs. takip eder. Ama Ăžimdi tersine dĂśndĂź. AnayasayĂ˝ yasalar, yasayĂ˝ yĂśnetmelikler tersine çevirebiliyor. BĂśyle bir hukuksal sistem içinde yaÞýyoruz. Bu sistem içerisinde eĂ°er adaletin temeli olan iktidara yĂśnelmezsek her meĂžru adĂ˝mĂ˝mĂ˝z ne yapacaktĂ˝r hiçbir Ăžey; ama çerçevemizi doĂ°ru çizip iktidara yĂśneldiĂ°imiz zaman atacaĂ°Ă˝mĂ˝z her adĂ˝m neye yarayacaktĂ˝r her Ăžeye bunu bilerek hareket etmeliyiz. Ă–zellikle KESK ve DĂ?SK’te uzun ve yoĂ°un bir tartýÞma gĂźndemini gereksiz yere iĂžgal ettiĂ°i için bir ekleme de ben yapmak istiyorum. Olur ya! HayĂ˝rcĂ˝lar kazansalardĂ˝ devrimciler, demokrat insanlar, ilericiler, aydĂ˝nlar, sosyalistler kapitalist sistemi yĂ˝kmak istemeyecekler miydi? Var olan kapitalist sistem ile hesaplaĂžmalarĂ˝ndan vazgeçecekler miydi? Bizim sorunumuz sistemle, en genel anlamĂ˝yla iktidarla. Bunu apayrĂ˝ bir tartýÞma ortamĂ˝nda tartýÞmak gerekiyor. Emekçilerin bu konudaki muhatabĂ˝ hĂźkĂźmetler deĂ°ildir, kuklalar deĂ°ildir. O kuklalarĂ˝n arkasĂ˝ndaki asĂ˝l iktidardĂ˝r, baĂžka da bir Ăžey sĂśylemiyorum. ÇßnkĂź iktidar dýÞýndaki her Ăžey hiç bir Ăžeydir.


4/C KAPSAMINDA TOPLU SÖZLEŞME GİRİŞİM DENEYİMİ 947[KM[HWTYSY[NZLZNZU[XUOZUWZVRU EHUSYQXUY[2:5:,[XLGXWYVX[XWY[KXVWXTPY EXVSXD[0QZ[GJT[SZ>Z[BUAYOXUSY[947=NX NZLZQZNZ[KZLWZNZU[GJT[XUOZU[@ZVD[( TZSZV[GJTWZV[@Y[KMUSZU[OJUVZ[J[TZSZV[ZVPZAZTWZV[TXD .M>PYQYWYUF[LM[ZUSZ[TYUSXOXUX[XL[EH@YUAYOX[TZ?OZQR XGYVXOXUSY[ EBVYU[ "#!=UXU[ 9D[ QZSSYOXUXU[ 0F[ <[ @Y[ / 8RTVZWZVRUSZ[ PZVX8[ YSXWYU[ OPZPHWYVSY[ GZWRLZU[ ZVTZSZL; WZVRQRI[SZ[947[TZ?OZQRUSZ[GZWRLQZNZF[GZWRLPRVRWQZNZ KZLWZUZAZTD["#![OZNRWR[TZUMUSZ[PZOZVWZUZU[SYCXLXTWXTWYV NHVHVWHCY[ EXVSXCXUSY[ KXVGJT[ TXLX[ 97=NX[ SZ>Z[ SZ NZTRUSZU[PZURNZAZTD[ UEBVHWYU[SYCXLXTWXTWYV[ZOWRUSZ GZWRLZUWZVRUF[ YQYTGXWYVXU[ KHPHU[ >ZTWZVRURU PRV?ZUWZUQZORUZ[EXSYU[NJWMU[XWT[ZSRQRSRVD[<M[LYTXWSY ZWERWZQZT[@Y[SYCYVWYUSXVQYT[EYVYTXVD[ +ZUXF[TZ?XPZWXIQ[SJNQZI[NZF[NZWURIAZ[TZVZ[SYCXWF >XGKXV[LYNY[SJNQZID[6BQHVQYNY[SJNQZID[([NHISYU YWXUSY[>ZQQZSSYWYVXU[SRLRUSZ[OBQHVYAYCX[PYT[MUOMV XUOZUOZF[ YU[ GJT[ XUOZUOZ[ JUM[ YU[ GJT[ UZORW OBQHVYAYCXUXU[>YOZKRUR[NZ?ZVZT[ZSRQWZVRURU[ZPZAZTF TYUSXOXUX[ KMUZ[ EBVY[ LYTXWWYUSXVYAYTPXVD[ 5VXISYU GRTQZURU[KXV[ZSRQRF[ZVZAR[JWZVZT[SZ[TMWWZUZAZTPRVD[ $YTX[UYSXV[KM[947D["#![OZNRWR[SY@WYP[QYQMVWZVR[TZ; UMUMUMU[9D[QZSSYOXUXU[7[KYUSXSXV[@Y[TROZART[KXV[QY; PXUSXV[ZOWRUSZ' 1& L K4I/IL KF><GKH L5IFL?CHDJGLJ=L>;FKHIL6K?J EK6>IEHI@L )I=EKBL <HDA1AGJL K6HKBL KF><GKH 5J:@JGHC1CGCGL 6KL JHI?KL 5J@JGHC1CGCGL .7F;:HKFIGK DJ?JGCHJFJ@L5J@JGHJFL-AFAHAG/JL@JFJFL6KFIHKGL.7FK6* HKFDKL 6KL 9KHIFBIHKGL ;/FKBL 6KL JDKBL >CGCFHJFCL I4IGDK >7=HK:EKLIHKL4JHC:BCFCHJGL6KLI:4IL>J?CHEJ?JGL@IE>KHKF* DIFD-[ $YTX[ UY[ ZUWZQZ[ EYWXV[ KM[ NZIRWZUWZV'[ OZNRWZVRF GZWRLQZ[TJLMWWZVRF[HAVYPWYVXF[GZWRLQZ[OHVYWYVXF[EBVY@[NYV; WYVXF[XIXU[OHVYWYVX[@KD[PHQ[>ZTWZVR[<ZTZUWZV[5MVMWM=UAZ KYWXVWYUYU[GZWRLZUWZVSRV[947=WXWYVD[ OPYWXT[UY[QYQMV TZQM[YQYTGXOX [UY[SY[XLGX[OZNRWQZIWZVD[3TX[ZVZSZ[KXV SYVYSYF[SZ>Z[SJCVMOMF[XTX[SMSZT[ZVZORUSZ[GZWRLPRVRWQZT XOPYUYUWYVSXVD[947=UXU[OBIWYLQYWYVX[>YV[NRW[SYCXLXNJVD <M[ SYCXLXTWXTWYV[ XGYVXOXUSY[ 947=WXWYV[ TZIZURQWZVRURU JWSMCMUZ[XUZUSRVZKXWXVWYV[TYUSXWYVXUXF[TZIZURQWZV[YWSY YPQXLWYVSXV[SYD[0UAZT[TZIZURWZU[>YV[LYN[GJT[TJWZNWRTWZ TZNKYSXWYKXWYAYTF[<ZTZUWZV[5MVMWM=UMU[>YV[>ZUEX[KXV PJ?WZUPRORUSZ[ TZNKYSXWYAYT[ KXVYV[ >ZTPRVD[ Y[ IZQZUZ TZSZV'[1<HPHU[3TPXSZV[:QYCXU[(WZAZT-[LXZVR[NZLZQ[KM; WZUZ[TZSZVD 3LGX[ @Y[ YQYTGX[ HVYPPXTWYVX[ QZW[ @Y[ >XIQYP

ZUWZQRUSZ[8ZVTWR[JWOZWZV[SZF[HVYPXQ[OHVYAXUY[TZPPRTWZVR EHAHU[TJW[@Y[TZ8Z[EHAH[JWQZOR[NBUHUSYU[8ZVTWRWZLOZWZV SZF[ ZOWRUSZ[ OZPPRTWZVR[ LYN[ ZUWZQRUSZF[ 1YQYT[ EHAHZUWZQRUSZ[KXVKXVWYVXUXU[ZNURWZVRSRVD[ VYPXQ[OHVYAXUY[TZ; PZKXWYAYTWYVX[PYT[SYCYVWYVX[YQYTWYVXSXVD[6ZPPRTWZVR[YQYT @Y[ NZVZPPRTWZVR[ ZVPR[ SYCYV[ OYVQZNYUXU[ ZVPPRVRWQZORUZ NZVZV[ NZWURIAZD[ <M[ ZUWZQRNWZ[ KZTPRCRQRISZ[ OPZPH 8ZVTWRWRTWZVRURU[ TXQY[ UY[ NZVZV[ OZCWZSRCRURF OZCWZNZKXWYAYCXUX[GJT[UYP[EBVYKXWXVXID[5ZSVJWMF[94<F 947F[94/[OPZPHOHUSY[GZWRLZUWZV[ZVZORUSZTX[8ZVTWRWRTWZVF NZWURIAZ[TYUSX[ZVZWZVRUSZ[8ZVTWRWZLQZWZVR[@Y[KXVKXVWYVXUX SHLQZU[EXKX[EBVQYWYVXUYF[KXVKXVWYVXNWY[AYKYWWYLXVTYU ZORW[SHL;QZUWZVRUR[EBI[ZVSR[YPQYWYVX[XGXU[JVPZNZ[TJUZU 8ZVTWRWRTWZVSRV[ZOWRUSZD[6JVMUM[KM[LYTXWSY[ZWERWZQZT[@Y NZLZQZ[KM[NBUHNWY[QHSZ>ZWY[YPQYT[EYVYTXVD <XI[<:6[XGXUSY[KXV[EXVXLXQ[EYVGYTWYLPXVSXTD[947=NX PYQYW[ZWZUF[XLGXWYVXUF[YQYTGXWYVXU[YU[BUYQWX[OXWZ>WZVR JWZU[EVY@[@Y[PJ?WMOBIWYLQY[>ZTTRUR[947=WX[GZWRLZUWZVZ TZIZUSRVZKXWXV[ QXNXIF[ KMUMU[ NJWMUM[ ZGZKXWXV[ QXNXIF ZGZVOZT[ UY[ JWMVF[ EHUSYQX[ SYCXLPXVYKXWXV[ QXNXIF OYUSXTZWZVR[8XXWX[QYLVM[QHAZSYWY[>ZPPRUZ[KXV[TYI[SZ>Z OJTZKXWXV[QXNXI[8XTVXUSYU[>ZVYTYP[YSYVYT[KXV[GZWRLQZ EYVGYTWYLPXVSXTD[ *YVYTGYWYVXQXISYU[ KXVXOX[ >MTMTMU PYQYW[XWTYWYVXSXVD[+MTMT[@Y[>MTMT[QHAZSYWYOX[EH@YUX; WYAYT[ KXV[ LYN[ JWQZQZTWZ[ KXVWXTPYF[ TMWWZURWZKXWXV[ KXV ZVZGPRVD[+YSY8XUX[SYCXLPXVQYSYU[TMWWZURWSRCRUSZF[>YSY8Y @ZVQZNR[TJWZNWZLPRVRAR[KXV[YPTYU[JWZKXWXVD[ YSXV[>MTM; TMU[PYQYW[XWTYWYVXUSYU[KXVXOX[1>YVTYOY[YLXP[@Y[>XGKXV ZNVRQ[ EBIYPQYSYU[ MNEMWZUQZT[ IJVMUSZ-[ JWQZORD 3LGXWYVWYF[ YQYTGXWYVWY[ XWEXWX[ KXV[ KZLTZ[ PYQYW[ XWTY[ XOY 13L@YVYUWY[XLGX[ZVZORUSZ[KXV[OBIWYLQY[@ZVOZ[YOZO[JWZU PJ?WM[ OBIWYLQYSXVD-[ 947[ OPZPHOHUSY[ GZWRLZUWZVRU


Tuzlaโ da Tersaneler Bรถlgesiโ nde 9 Ekim gรผnรผ 29 yaรพรฝndaki Zรผlfikar Uysal adlรฝ iรพรงinin ortadan kaybolduรฐunu fark eden arkadaรพ-larรฝ tersaneyi ve รงevreyi kontrol ederek ailesine ve polise haber verdi. 4 gรผn boyunca kendisinden haber alรฝnamayan Uysalโ รฝn cesedini denizde gรถrerek polise haber verdiler. Olayรฝ yaรพayan iรพรงiler arkadaรพlarรฝnรฝ kayรฝp olduรฐunu bildirmelerine raรฐmen gerekli รงabanรฝn gรถsterilmediรฐini sรถylediler. Tersanelerde รงalรฝรพma alanlarรฝnda yeterli iรพ gรผvenliรฐini alรฝnmayรฝรพรฝ nedeniyle โ รถlรผm kampรฝโ olarak anรฝlmaya baรพlayan Tuzlaโ da bugรผne kadar tersanelerde รงalรฝรพan 142 iรพรงi yaรพamรฝnรฝ iรพ kazalarรฝ nedeniyle kaybetti. Zรผlfikar Uysalโ รฝn da รถlรผmรผ รผzerine tersanelerde yaรพanan iรพ kazalarรฝna ve รถlรผmlere dur demek amacรฝyla tersane iรพรงileri yรผrรผyรผรพ dรผzenleyerek basรฝn aรงรฝklamasรฝ yaptรฝlar. BETESAN รพirketinde รงalรฝรพรฝrken iรพten atรฝlan ve iรพine geri dรถnebilmek iรงin 13 Ekim gรผnรผ Tuzla Tersanesi รถnรผnde kurduรฐu direniรพ รงadรฝrรฝnda eyleminin 60. gรผnรผne giren Zeynel Kรฝzรฝlaslanโ nรฝn direniรพ รงadรฝrรฝ รถnรผnde toplanan

XQIZWZSRTWZVR[ OBIWYLQYWYVF[ PYT[ PX?[ JWQZWZVRUZ[ VZCQYUF[ KXVYNOYW OBIWYLQYWYVSXVD[2YQYW[XWTY[UY[SXNJVF[YCYV[OBIWYLQY[@ZVOZ[YOZO[JWZU[PJ?WM OBIWYLQYSXVD[<XI[KM[8XTXVSYU[>ZVYTYP[YSYVYT[@Y[947=WX[GZWRLZUWZVRUF[BIYW; WXTWY[/ZURLPZN=SZ[GZWRLZUWZVRU[BVEHPWYUQY[OJVMUMUM[GBIQYNY[GZWRLPRTD[ <MUMU[XTX[NJWM[@ZVSR'[NZ[XLGX[OYUSXTZWZVRUSZ[BVEHPWYUYAYTWYVSXF[NZ SZ[<:6=PY[BVEHPWYUYAYTWYVSXD[/ZURLPZN=SZ[GZWRLZU[947=WX[ZVTZSZLWZVWZ EBVHLQYWYV[NZ?PRTF[BVEHPWYUQY[OYGYUYTWYVXUX[JVPZNZ[TJNSMTD[<XWEXWYUQY XOPYTWYVX[HIYVXUY[/365=Y[KZCWR[6JONZW;3L=WY[EBVHLPHTD[+YV[XTX[OYUSXTZSZUF <:6[@Y[6JONZW;3L[NYPTXWXWYVXUXU[TZPRWRQR[XWY[/ZURLPZN=SZ[PJ?WZUPR[NZ?PRTD 6JONZW[3L=PYU[ZVTZSZLWZV[TYUSX[EBVHLWYVXUX[OBNWYSXWYV[1' &3HIHKFIL;?KL@J9AH KBEK@BKL9IFL><FAGAEA=L?<@,L><FAGHJFCGC=CGL47=;E;GDKL6KLB<0HA>7=HK:EK ?J0EJL?<HAGDJLE;/JDKHK?KL6JFC=,L;?KEI=L<HAGL@J6.J?CL9IFHI@BKL6KFKHIE DKDIHKF8L5I=KL><FDAHJF,L>I=LGKLD;:;G;?<F>AGA=,L52+LGKL?J0JF L5I=LDKLDKDI@ @I L52+3BKL7F.;BHKGEKGI=IL9I=LDKLI>BKFI=,LJEJL:AGAL9IHIG,L>KGDI@JEC=CG BJ9IL<HDA1AL' L>J?CHCL?J>JLI4IGDKLB<0HAL>7=HK:EKL?J0EJL)J@@CEC=L?<@, B<0HA>7=HK:EKL?J0EJ?CLI>BKEKEI=K,LB<0HA>7=HK:EKGIGL)KFL4JHC:JGCGL)J@@C <HDA1AGAL >7?HKEKEI=KL FJ1EKG,L B<0HA>7=HK:EKL ?J0EJL IFJDKEI=L 6K @J6.JEC=L <HEJ>CGJL FJ1EKGL ?J>JL I4KFI>IGDKL B<0HA>7=HK:EKL ?J0EJ )J@@CEC=L?<@8L5I=IEHKL?;F;?K/K1IGI=L?<HLDJ)JL4KBFK%IHHIL9IFL?<HDAF,LBJ:HCL6K DI@KGHIL9IFL?<HDAV-[SYSXTD[15AL?<HAL9I=IEHKL?;F;EK@LI>BKF>KGI=L9I=L6JFC=, 9AL?<HAL9I=L>I=IGHKL9IFHI@BKL?;F;F;=-[SYSXTD[/ZURLPZN=SZ[GZWRLZU[947=WX ZVTZSZLWZV[PYVAX>WYVXUX[<:6=PYU[NZUZ[TMWWZUSRWZVF[<:6=SY[BVEHPWYUSXWYVD[ <XWXUSXCX[ EXKXF[ PJ?WMOBIWYLQY[ NZ?ZKXWQYT[ XGXU[ OYUSXTZURU[ KXV XLNYVXUSYTX[GZWRLZUWZVRU[ #&=OXUSYU[KXV[8ZIWZORUR[BVEHPWYQXLF[HNY[NZ?QRL JWQZOR[EYVYTWXSXVD[/ZURLPZN=SZTX[947=WXWYVXU[ !&;%&=X[KXV[>Z8PZ[XGXUSY[BV; EHPWYUSXF[ HNY[ JWSMD[ <M[ TJLMW[ EYVGYTWYLPXCXUSY[ /ZURLPZN[ XLNYVX PYQOXWAXWXCXUXU[KXV[EBVY@X[TZWQRLPRF[SMVMQM[KZCWR[JWSMCM[LMKYNY[@Y[*YUYW .YVTYIY[KXWSXVYVYT[/ZURLPZN[XLNYVXUSY[GZWRLZU[947=WXWYVXU[<:6[XGYVXOXUSY BVEHPWYUSXCXF[ #&=UXU[HIYVXUY[GRTRWSRCRUR[KXWSXVX?F[XWEXWX[QYVAXNYF[NZUX )ZWRLQZ[<ZTZUWRCR=UZ[EYVYTWX[KZL@MVM[NZ?RWZVZT[PJ?WMOBIWYLQY[NYPTX[PYO; ?XPX[NZ?RWQZORUR[XOPYQYTD[/ZURLPZN[3LNYVX[2YQOXWAXWXCX[KM[EBVY@XUX[NZ?PRF ZUAZTF[*YUYW[.YVTYI[SY8ZWZVAZ[>ZPRVWZPRWQZORUZ[VZCQYU[XTX[OZPRV[NZIRNR NZIQZSRD[<:6[*YUYW[.YVTYIX[)ZWRLQZ[<ZTZUWRCR=USZU[NYPTX[PYO?XPX[XOPY; QYSXD[$YTXF[XOPYOYNSX[UY[JWMVSM [)ZWRLQZ[<ZTZUWRCR[KM[PZWYKX[VYSSYSYKX; WXVSXD[ 19"%%[ OZNRWR[ NZOZNZ[ EBVY[ TMVMWQML[ @Y[ 8ZZWXNYP[ EBOPYVYU[ KXV OYUSXTZORURIF[ KMUZ[ EBVY[ OXIXU[ PJ?WMOBIWYLQY[ NZ?QZ[ NYPTXUXI[ NJTF PJ?WMOBIWYLQY[NYPTX[PYO?XPX[SY[XOPYNYQYIOXUXI-[SXNYKXWXVWYVSXD[<MUM[SY; SXVPYQYSXT[KXWY[)ZWRLQZ[<ZTZUWRCR=UZD[/YSXVPYKXWOYNSXTF[>MTMT[QHAZSY; WYOXUXU[NZURUZ[8XXWX[QYLVM[QHAZSYWYNX[SY[TZPR?[NRWWZVSZU[OJUVZ[XWT[TYI SJCVM[KXV[IYQXU[HIYVXUSY[EHUSYQ[NZVZPZAZTPRTD[5XQ[NZVZPZAZTPR[EHU; SYQXF[<:6[NZVZPZAZTPRF[5:65[NZVZPZAZTPRF[TZQM[YQYTGXWYVX[NZVZPZAZTPRD 6YUSXTZWZVRUR[ TMVZVZT[ NZVZPPRTWZVR[ EHUSYQX[ NRWWZV[ OJUVZ[ KXV[ TYI[ SZ>Z NZVZPZAZTWZVSRD[)ZWRLQZ[<ZTZUWRCR[NYPTX[PYO?XPX[PZWYKXUX[TZKMW[YSYKXWXVSX SYD[:CYV[TZKMW[YPOYNSX[@Y[NYPTX[PYO?XPX[NZ?OZNSR[UY[JWZAZTPR'[947[OPZPH; OHUSY[GZWRLZU[KHPHU[GZWRLZUWZVZ[PJ?WM[OBIWYLQY[>ZTTR[TZIZURWQRL[JWZAZTPRD +YQ[SY[TJWZN[NJWSZUD[<M[TZSZV[TJWZN[NJWSZU[PJ?WMOBIWYLQY[>ZTTR[YWSY YSXWYKXWXV[QX [:WKYPPY[YSXWYQYIF[KBNWYOX[KXV[>ZT[XGXU[OZ@ZLQZT[EYVYTF TZ@EZ[YPQYT[EYVYTD[0UAZTF[OYUSXTZ[JWZVZTF[BVEHP[JWZVZTF[BVEHPWYSXCXU XUOZUWZVRUF[HNYWYVXUXU[NZ?QZOR[EYVYTYU[TZ@EZURU[NJWMUM[TYOXNJVOZU[KM; VZSZ[KXV[KZLTZ[OJVMU[@ZV[SYQYTPXVD <:6[*YUYW[.YVTYIXUXU[947=WXWYV[HIYVXUSYU[EYWXLYU[PJ?WMOBIWYLQYNY NHVHQY[EXVXLXQXUX[TRORVWZLPRVQZORURU[XTX[ZUWZQR[JWZKXWXVD[<XVXUAXOXF[1KXIXQ


PJ?WMOBIWYLQY[NZ?QZ[NYPTXUWXCXQXI[NJTF[KM[PJ?WMOBIWYLQYNX[NZ?QZTPZU UZORW[TZGRURVRI-[SXNY[SHLHUYVYT[NZ?QZSRWZVF[NZ?QZT[XOPYQYSXWYV[SYCYVWX <:6[. 5[HNYWYVXQXID[)ZWRLQZ[<ZTZUWRCR[PJ?WMOBIWYLQY[NYPTX[PYO?XPXUSY KMWMUMV[SZF[PJ?WMOBIWYLQY[QZOZORUZ[JPMVQZT[IJVMUSZ[TZWRVOZT[UY[NZ?ZVRI SYSXWYVF[TYUSXWYVXUX[NYPTXU[EBVQYSXWYVD[ Z[SZ[5:65=XU[@Y[5:65=Y[KZCWR OYUSXTZWZVRU[PHQHUHU[KM[ZVZSZ[<:6=XU[TMVMWML[ZQZGWZVRUZ[@Y[XWTYWYVXUY ZNTRVR[ KXV[ LYTXWSYF[ 1KXI[ SY@WYPWY[ TZ?RLQZNR[ XOPYQXNJVMIF[ KXIXQ KMWMUSMCMQMI[NYV[SJCVM[SHIEHU[KXV[NYVSXVF[9"%%[XGYVXOXUSY[NM@ZVWZURV EXSYVXI-[SYSXWYVD[ Z[SZ[XTXOX[KXVSYUD[2YVAX>[YSXWYUXU[>ZUEXOXUXU[JWSMCMUM KXWQXNJVMQF[ZQZ[KZLTZ[KXV[NJW[SZ[EBVYQXNJVMQD :CYV[947=WXWYV[HIYVXUSYU[KBNWY[KXV[PJ?WM[OBIWYLQY[QHAZSYWYOX[KZL; WZPRWQRLF[ EHUSYQ[ SYCXLPXVXWYKXWQXL[ JWOZNSR[ UYWYV[ JWZKXWXVSX[ KXV SYCYVWYUSXVYWXQD +Y?XQXIXU[KHNHT[BUYQ[@YVSXCXQXIF[GJT[BUYQOYSXCXQXI[@Y[BUYQ; OYUQYOX[EYVYTYU[2:5:,[OHVYAXUY[KXV[KZTZWRQD[+ZUEX[OJVMUWZVWZ[KZL; WZSRCRURF[UZORW[EYWXLPXCXUX[KXV[>ZPRVWZNZWRQD[<MEHU[UYVYSY[JWSMCMUM[KXV EBISYU[EYGXVYWXQD[<M[ZVTZSZLWZVRQRI[947=NX[TZKMW[YPQYQYT[XGXU[!%[EHUH 0UTZVZ=SZ[EYGXVSXWYVD[6JCMCZF[ZNZIZF[TZVZF[NZCQMVZF[NJTWMCZF[ZGWRCZ QYNSZU[JTMNZVZTF[TZ@EZNWZ[EYGXVSXWYVD[*YGXVSXWYV[SY[UY[JWSM [:U[KZLPZ OYUSXTZWZVRURU[KZCWR[JWSMCM[TJU8YSYVZONJU[2HVT;3L[@Y[TYUSX[OYUSXTZWZVR 2YT[*RSZ;3L[PZVZ8RUSZU[PYVT[YSXWSXWYVD[3LGX[ZVTZSZLWZVRU[KM[PYVT[YSXWQYNX SZ>Z[BUAYOXUSYU[KXWQYWYVX[EYVYTXNJVSMD[)HUTH[BIYWWYLPXVXWYU[XLNYVWYVXUSY GZWRLQZNZ[SY@ZQ[YSYAYTWYVXU[947[OPZPHOHUSY[KZLTZ[NYVWYVY[EBUSYVXWYVYT GZWRLPRVRWQZWZVR[TJUMOMUSZ[+HTHQYP[@Y[2HVT;3L[ZVZORUSZ[NZ?RWQRL[KXV[QM; PZKZTZP[@ZVSRD[<M[QMPZKZTZPRU[SRLRUZ[UY[.MOPZ8Z[5MQWM[GRTZKXWXVSXF[UY SY[IZQZU[IZQZU[AY@@ZWWYLYU[2YT[*RSZ[3L[*YUYW[<ZLTZUR[.MOPZ8Z[2HV; TYW[GRTZKXWXVSXD[6JUMGPZ[2:5:,[XLGXOX[ZVTZSZLWZVRQRIRU[KXV[KBWHQH[BUWY; VXUY[TJUMWZU[OBIWYLQYWYVX[TZKMWWYUYVYT[97=WX[JWZVZT[GZWRLQZNZ[KZLWZSRWZVD <XV[TROQR[SZ[>ZWZ[ROVZV[@Y[XUZPWZ[SXVYUXNJVD[2:5:,[XLGXWYVXUXU[TYUSXWYVXUX XWT[OZPZUWZVRU[TYUSX[BVEHPWYVX[JWSMCMUM[KXWYVYT[NZLZQWZVRUZ[SY@ZQ[YP; QYWYVX[EYVYTXVD[2:5:,[XLGXOX[ZVTZSZLWZVRU[YNWYQWXWXCX[8ZVTWR[LYTXWSYF[8ZVTWR KXV[IYQXUSY[EYWXLQXLF[EYVGYTWYLQXL[JWOZNSR[UYVYNY[@ZVRWZKXWXVSX[OJVMOMUZ AY@Z?[ZVZNZWRQD[:CYV[5:65=Y[KZCWR[<:6[EHUSYQY[EYWYU[OJVMUM[SJCVM JTMNM?F[SJCVM[PZLRNZKXWQXL[@Y[QHSZ>ZWY[YSYKXWQXL[JWOZNSRF[J[IZQZU 2:5:,[ XLGXOX[ ZVTZSZLWZVRU[ 947=NX[ XQIZWZQZQZT[ EXKX[ KXV[ PZ@VR[ JWMV QMNSM [<M[OJVMWZVRU[NZURPRUR[ZVZQZT[WZIRQD :CYV[PJ?WM[OBIWYLQY[HIYVXUSYU[EXSYKXWYAYT[KXV[QHAZSYWYNX[BVYQX; NJVOZUF[ JWQZNZU[ PJ?WMOBIWYLQY[ >ZTTRUR[ NZVZPQZT[ XGXU[ TZ@EZNR[ EBIY ZWZQRNJVOZU[ NZLZQRU[ OYUX[ OZ@MVZAZCR[ NYV[ ZGRT[ @Y[ UYPPXV 1 : ( .3 .4($( 2 3 .[<0205, -[ 2:5:,[ XLGXWYVX[ @Y[ 97=WXWYV[ @Y[ KM[ PY>WXTYNWY[ NHI[ NHIY[ JWZU[ XLGX TZVSYLWYVXQXIF[YCYV[TYUSX[OHVYGWYVXUX[SJCVM[JTMVWZVOZF[TYUSX[>ZTWZVRURU ?YLXUY[SHLYAYTWYVOY[TYUSX[XVZSYWYVXUY[OZ>X?[GRTQZWRSRVD[3VZSYWYVXUX[KZL; TZWZVRUZ[PYOWXQ[YPQYQYWXSXVWYVD[5YUSX[QHAZSYWY[>ZPWZVRUR[TYUSXWYVX[GXI; QYWXF[>YSY8WYVXUX[SJCVM[@Y[UYP[JWZVZT[PZURQWZNZKXWQYWXSXVD[ ZWURIAZ[97=WXWYV[SYCXWF[GZWRLZU[>YVTYOXF[>YV[TYOXQX[TZOPYSYVYT[OBN; WHNJVMQ'[YCYV[TYUSX[ORUR8OZW[XVZSYQXIX[ZGRCZ[GRTZVZKXWXVOYTF[QHAZSYWY >ZPPRUR[SJCVM[GXIYVF[NZLZQZ[QHSZ>ZWYNX[KMUWZVRU[HIYVXUSYU[JWMLPMVMVF[QH; AZSYWYNX[KXVWXTPY[EBPHVHVOYT[TZIZURVRID[ Y[>Y?[KXVWXTPY[TZIZURVRID[ <MUM[NZ?QZNR?F[KMEHU[KXV[OJQMU[YTQYTWY[TZVURQRIR[SJNMVQZNR SHLHUHVOYT[YTQYCXQXIXU[NZVRU[NZVRQ[YTQYCYF[GYNVYT[YTQYCY[EXSYVYT SXWXQWYVY[SHLYAYCXUX[KXWYVYT[NZLZQZQRI[EYVYTXVD[

iรพรงiler Zรผlfikar Uysalโ รฝn yaรพamรฝnรฝ yitirdiรฐi ร iรงek Tersanesiโ ne doรฐru โ Tersaneler Cehennem, ร รพรงiler Kรถle Kalmayacak!โ , โ Artรฝk ร lmek ร stemiyoruz!โ , โ Patronlar Sarayda, ร รพรงiler Mezarda!โ , โ Katil Gร SBร R Hesap Verecek!โ , โ Yaรพasรฝn Sรฝnรฝf Dayanรฝรพmasรฝ!โ , โ ร รพรงilerin Birliรฐi Sermayeyi Yenecek!โ sloganlarรฝyla iรพ kazalarรฝ ve iรพรงi รถlรผmlerini protesto eden tersane iรพรงileri polis engeliyle karรพรฝlaรพ-tรฝlar. Tersanede รงalรฝรพan iรพรงi arkadaรพlarรฝnรฝn รถlรผmรผne sessiz kalmayacaklarรฝnรฝ, yรผrรผyรผรพlerinin meรพru olduรฐunu ve hiรงbir gรผcรผn kendilerini engelleyemeyeceรฐini haykรฝran tersane iรพรงileri, polislerin yolu trafiรฐe aรงma รงabalarรฝnรฝ boรพa รงรฝkararak yรผrรผyรผรพlerini sรผrdรผrdรผler. ร iรงek Tersanesi รถnรผne gelindiรฐinde Tร B-DER baรพkanรฝ Zeynel Nihadioรฐlu konuรพma yaptรฝ. ร iรงek Tersanesi iรพรงisi Zรผlfikar Uysalโ รฝn katledilmesine deรฐinerek, Uysalโ รฝn cesedinin ancak 4 gรผn sonra fark edildiรฐini hatรฝrlattรฝ ve โ ร nsan hayatรฝnรฝn hiรงe sayรฝldรฝรฐรฝ bu cehennemdeki son kurban ร iรงek Tersanesiโ nde รงalรฝรพan 24 yaรพรฝndaki Zรผlfikar Uysal oldu. Son bir yรฝl iรงinde 11 arkadaรพรฝmรฝzรฝ iรพ cinayetlerine kurban verdikโ dedi. Aรงรฝklama sloganlarla sonlandรฝrรฝldรฝ.


9 Temmuz 2010 tarihinde, 5 yรฝldรฝr รงalรฝรพmakta olduรฐu iรพinden atรฝlan ve o tarihten bu yana aralรฝksรฝz Paรพabahรงe Devlet Hastanesiโ nde kurduรฐu รงadรฝrรฝnda direniรพini sรผrdรผren, Tรผrkan Albayrak, son 7 gรผnรผnรผ aรงlรฝk grevinde geรงirdiรฐi 118 gรผnlรผ direniรพini zaferle noktaladรฝ. 4 Kasรฝm gรผnรผ bir aรงรฝklama yapan Tรผrkan Albayrak, โ 118 gรผn boyunca, direniรพi gecegรผndรผz hastane bahรงesinde kurduรฐum รงadรฝrda sรผrdรผrdรผm. โ ร รพim ve onurum iรงin direniyorum, iรพe geri dรถnebilmek iรงin her รพeyi yaptรฝmโ dedim. โ Tek รงarem bedenimi aรงlรฝรฐa yatรฝrmakโ diyerek, 29 Ekimโ de aรงlรฝk grevine baรพladรฝm. Direniรพe destek, bu aรงlรฝk greviyle ikiye katlandรฝ. 118 gรผndรผr sesimi duymayan yetkililer, aรงlรฝk grevimin 7. gรผnรผnde beni duymak zorunda kaldรฝlarโ dedi ve Sarรฝ-yer Toplum Saรฐlรฝรฐรฝ Merkeziโ nde iรพe baรพlamasรฝ iรงin teklif geldiรฐini, kabul ettiรฐini sรถyledi. Tรผrkan Albayrak, 6 Kasรฝm Cumartesi gรผnรผ, eylemi boyunca kendisine destek olan kurum ve kuruluรพlarla birlikte direniรพ รงadรฝrรฝnรฝ birlikte topladรฝ

1!>HCGDJL '&,L (2-2"3HKL .;GDKEKL .KHEK@HKL 9IFHI@BK $3HJFDJLEK6>IEHI@LIG>JGHJFCLC>HJ)LKBEK@LI4IGL4C@JFCHEC:L9IFL?J>J8 #G>JGHJFCL @7HK/KL 4JHC:EJ@BJGL =I?JDKL .K4I/IL I:4IHKFKL 7=KHL 9IFL %<FE;H <HA:BAFEJ@LI4IGL@AHHJGCHJGL9IFL?J>J8L#@BIDJFL97?HKL9IFL47=;EL9AHDA8L(K@ CDJ*#:LDJ6AHL=AFGJ?HJL@J9AHLKBBI8L J1DAFL<HJGHJFL9J:6AFDAL6KL'&L DKG %J?DJHJGEJ?JL9J:HJDC8L5I=L'&LIHKLGJ>CHLBJGC:BC@ L >EJGHC3GCGL<?AGAL4<@ <HDA1AL.I9ILKE0KF?JHI=EDKLDKL9I=ILK=EK@LI4IGLB;FH;LB;FH;L<?AGHJFLEK6/AB8 5AL>;FK4BKL(2-2"3HKL.;GDKEKL.KHKGL'&3DKGL7G/KL9I=L-2+-3KL9AGAG 7G;G;L@K>KHIELDKDI@8 (J:KF<GLE;/JDKHK?IL-2+-3LBKL7FD;@L6KL?IGKL-2+-L>J1L<H>AGL?KGIH* DI@8L KFKDKL'&L6JFL.IBBI@L.K=DI@8L KGIL J@CLI:4IHKFI,L52 ! L#:4IHKFI8 5AGHJFCL;?KL?J0BC@8L L>KGKL9<?AG/JLA1FJ:BC@8L'&3HIHKFIL@<F@ABBAHJF,L<GHJF DJLI>BI%JLKBBI8L'&3HIHKFL(2-2"3HIHKFIGLDK>BK1I?HKL4<@L/IDDIL@J=JGCEHJFLKHDK KBBI8L!EJL!)EKB3IGLDKLDKDI1IL.I9IL@J=JGCEL6JFL@J=JGCEL6JF8L GHJFCGLE;* /JDKHKHKFIL9I=IELDKL7G;E;=;LJ4J/J@BC8L5I=IEL:7?HKLDKL9IFL.KHKGK1IEI= 6JF L9I=LEKEAFL=I)GI?KBIGDK@IL>BJB;?;LJ:JEC?<FA=8L5AFJDJL7GKEHIL<HJG, -2+-3KLDJ?JBCHJ/J@L<HJG,LLB;ELI:L@<HHJFCGDJ@ILJF@JDJ:HJFCGL9IFLJFJ?J .KHEK>IDIF8-[ 15J=CL:K?HKFILBJEJEHJEJ@LI>BI?<FAE8L2>J>KGL'&3HIHKFK IHI:@IGLB<0HAL>7=HK:EKLL $3HCL?CHHJFCGL9J:CGDJLL(;EL5KHL+KG3IGL?J0BC1C >7=HK:EKLGIBKHI1IGDKLDK1IH8L5AGHJFL>JDK/KLK@L0F<B<@<HHKF8L21KFL52+L<G* HJFHJL9KFJ9KFL9AL?<HALB<0HAL>7=HK:EKL?<HAGALJ4EC:L<H>J?DCL:ALJGDJLEJ* >J?JL<BAFJ/J@BC8 5AFJDJL L J?C>3BJL(J@>IE3DKL(2-2"LI:4IHKFIL@;F>;?;LI:.JHLKBEKHK* FIGDKGL><GFJL-2+-,L #+-LDJ)IHL L%KDKFJ>?<GL(2-2"LI:4IHKFIGILEJ)@AE KBBIHKF8L5AL@<GADJLDK%JHJF/JL.7F;:EKEI=KLFJ1EKGL52+L?JGCBL6KFEKDI 9I=K8 [1(;E*5KH*+KG3IGL9IFLBK@L)A@A@ILE;/JDKHK?IL@J=JGEC:BCF8 (&3?ILBJ=EIGJBJLEJ)@AELKBEI:BIF8L HJ?L<FJDJL@JHEC:BCF8L(;E*5KH*+KG 3BKL9J:HJBBC1CLB<0HAL>7=HK:EKL>;FK/IGIL9A.;GL $$LB<0HAL>7=HK:EK?K ?;@>KHBEI:BIF8L(;E*5KH*+KG3IGL?J0BC1CL $$LB<0HAL>7=HK:EKL.KF4K@L9IFLB<0HA >7=HK:EKLDK1IHDIF8L-2+-3IGL97?HK>IGKL9IFL)J@@CL6JFLJEJL%IIHILE;/JDKHK K@>I@8L52+,L9I=L' 3KL9J1HC?C=LDKEI:L9KGL9AGAL@J9AHLKDKEKED0VTZSZLRQRI[ >ZTWR[ JWZVZT[ ZUZNZOZURU[ &D[ QZSSYOXUXU SYCXLPXVXWQYSXCXUX[OBNWHNJVD[0QZ[0UZNZOZ=SZ[NZ?RWZU[SYCXLXTWXTWYV[XGY; VXOXUSY[ TZQM[ GZWRLZUWZVR[ XGXU[ YTWYUYU[ QZSSYSY[ PJ?WMOBIWYLQY[ >ZTTR NZIRWQRL[JWQZWZ;VRUZ[VZCQYUF[EVY@XU[NZOZT[JWSMCMUM[QYPUXU[XGYVXOXUY YTWYSXWYVD[<Z>OX[EYGYU[ &D[QZSSY[@Y[3,([OBIWYLQYWYVXUY[EBVY[KHPHU GZWRLZUWZVRUF[KM[ZVZSZ[TZQM[GZWR;[LZUWZVRURU[SZ[EVY@[@Y[PJ?WMOBIWYLQY >ZTTR[JWQZORUZ[VZCQYUF[ZNUR[ZUZNZOZURU[KXV[KZLTZ[QZSSYOXUY[EBVY[EVY@ >ZTTR[ JVPZSZU[ TZWSRVRWQZTPZSRVD[ <M[ SZ[ PJ?WM[ OBIWYLQY[ >ZTTRURU YUEYWWYUSXCXUX[EBOPYVXNJVD[+MTMT[QYPXUWYVX[XLPY[KM[TZSZV[GYWXLTXWXSXVD[/Y; UYKXWXV[TX'[KM[GYWXLTXWYV[0UZNZOZ[.Z>TYQYOXUAY[X?PZW[UYSYUX[OZNRWZKXWXVD $YTXF[0UZNZOZ[.Z>TYQYOX[KM[GYWXLTXWYVX[JVPZSZU[TZWSRVQZT[XGXU[EVY@ NZOZCRUR[X?PZW[YSYV[QXF[YPQYIF[YSYKXWXV[QXF[YSYQYID[0UZNZOZ[QZ>TYQYOX @ZV[JWZU[OXOPYQXU[OHVQYOX[XGXU[JWMLPMVMWZU[KXV[NZ?RNOZ[KM[QZSSYNX[X?PZW YSYQYID[)HUTH[TYUSX[@ZVWRT[UYSYUXUX[JVPZSZU[TZWSRVZQZID[[


SOSYAL GĂœVENLĂ?K Mesleki, fizyolojik ve sosyoekonomik nitelikteki risklere karÞý bireyleri korumayĂ˝ ve risklerden doĂ°an zararlarĂ˝ gidermeyi amaçlayan sisteme “Sosyal GĂźvenlikâ€? denilir. Sosyal GĂźvenlik insanlar için bir hak, devlet için bir gĂśrevdir. UluslararasĂ˝ ÇalýÞma Ă–rgĂźtĂź (ILO)’nĂźn 1944’te Philadelphia Konferansý’nda yaptýðý tanĂ˝ma gĂśre; “HalkĂ˝n, hastalĂ˝k, iĂžsizlik, yaĂžlĂ˝lĂ˝k ve ĂślĂźm sebebiyle geçici veya sĂźrekli olarak kazançtan mahrum kalmasĂ˝ durumunda, dßÞeceĂ°i fakirliĂ°e karÞý, tĂ˝bbi bakĂ˝mĂ˝, çocuk sayĂ˝sĂ˝nĂ˝n artmasĂ˝ ve analĂ˝k halinde korunmasĂ˝na yĂśnelik umumi tedbirler sistemidir.â€? Her burjuva iktidarlarĂ˝nda olduĂ°u gibi TĂźrkiye’de de patronlarĂ˝n çýkarlarĂ˝nĂ˝ korumak için mevcut hĂźkĂźmetler yĂźrĂźrlĂźkte olan yasalarĂ˝ bile uygulamazlar. Ă–rneĂ°in; 5510 SayĂ˝lĂ˝ Yasada, Ă?Ăžten ayrĂ˝ldĂ˝ktan sonra sigortalĂ˝nĂ˝n saĂ°lĂ˝ktan yararlanacaĂ°Ă˝ 10+90 gĂźnlĂźk sĂźre Haziran 2010 tarihinde SGK’nĂ˝n bir iç genelgesi ile 10 gĂźne indirildi. Gerekçesi de 08.09.1999’da çýkarĂ˝lan yasanĂ˝n bu gĂźne kadar yanlýÞ uygulanĂ˝yor olmasý‌ Hemen bir gĂźn sonra, Sosyal GĂźvenlik UzmanĂ˝ Ali TEZEL tarafĂ˝ndan konu ile ilgili basĂ˝na bir yorum yapĂ˝ldĂ˝. Yorum ÞÜyle;“Bunca zaman yanlýÞ yorumladýðýnĂ˝z bir yasadan dĂśnßÞ yaparak, iĂžten ayrĂ˝lýÞlardan sonra saĂ°lĂ˝ktan yararlanma sĂźresini 10 gĂźne dßÞßrĂźrseniz adama sorarlar ‘bu nasĂ˝l bir mantĂ˝k’ diyeâ€? 01.10.2008 tarihinde yĂźrĂźrlßðe giren 5510 SayĂ˝lĂ˝ YasanĂ˝n 41. maddesine gĂśre, hizmet borçlanmasĂ˝ kapsamĂ˝nda kadĂ˝nlar için çýkarĂ˝lan doĂ°um sonrasĂ˝ boĂžta geçen sĂźre için Sosyal GĂźvenlik Bakaný’nĂ˝n da açýkladýðý gibi bazĂ˝ ufak tefek deĂ°iĂžiklikler dýÞýnda askerlik borçlanmasĂ˝ndaki kriterlerin aynĂ˝sĂ˝ geçerli idi. Ancak, bu yasadan yararlanarak emekli olacak emekçiler için uzun vadede bĂźtçeye yĂźk getirir diye SGK bir iç genelge yayĂ˝nlayarak yasayla hiçbir alakasĂ˝ olmayan bir uygulama baĂžlattĂ˝. Tabii ki bu kadar daraltĂ˝lmýÞ bir uygulamadan, emekçiler neredeyse hiç yararlanamadĂ˝. Ancak uzun bir hukuk savaÞýndan sonra uygulanan

yĂśnetmelik iptal edildi. Aradan iki ay gibi bir gecikmeden sonra yayĂ˝nlanan yĂśnetmelik yine yasayla bir yýðýn çeliĂž-kiyle yayĂ˝nlandĂ˝. Ă–rneĂ°in; doĂ°um borçlanmasĂ˝ndan yararlanmak isteyen kadĂ˝n sigortasĂ˝nĂ˝n 4. maddenin 1. fĂ˝krasĂ˝nĂ˝n (a) bendi kapsamĂ˝nda tescil olunmasĂ˝ için kendi adĂ˝na pirim yatmýÞsa yararlanĂ˝r. Bu uygulama hem eĂžitlik ilkesine, hem de yasanĂ˝n kendisine aykĂ˝rĂ˝dĂ˝r. 15 yaÞýnda çýraklĂ˝k sigortasĂ˝ kapsamĂ˝nda iĂže giren kadĂ˝n sigortalĂ˝ daha sonra yasadan yararlanarak doĂ°um borçlanmasĂ˝ yapabilirken, tarĂ˝m sigortasĂ˝ kapsamĂ˝nda iĂže giren kadĂ˝n 4A yĂśnĂźnde sigortalĂ˝ olmadýðý için doĂ°um borçlanmasĂ˝ yapamamaktadĂ˝r. Çok ilginç ve ilginç olduĂ°u kadar da eĂžitlik ilkesine aykĂ˝rĂ˝ bir durum da; 01.10.2008 tarihinden sonra Ăślen sigortalĂ˝nĂ˝n 900 gĂźnĂź varsa hak sahiplerine maaĂž baĂ°lanĂ˝yor. Ă–rneĂ°in; kiĂži Ăślmeden Ăśnce 600 gĂźnĂź varsa kalan 300 gĂźnĂźnĂź hak sahibi askerlik borçlanmasĂ˝nĂ˝ Ăśdeyerek, 900 gĂźne tamamlayĂ˝p maaĂž baĂ°latma

talebinde bulunamýyor. Ama eðer Ülmeden Ünce yurt dýÞýnda hizmetleri varsa bu hizmetlerle 900 gßnß tamamlayarak maaÞ talebinde bulunabiliyor. Bir ilginç uygulamada da sigortalý kiÞi, Ülmeden Ünce, Ürneðin 500 gßnlßk hizmetine ilaveten 400 gßn de askerlik Üde-miÞse, Üldßkten sonra hak sahibine 900 gßnden maaÞ baðlanýyor. Bir haksýz uygulama da yurtdýÞý Üdemelerinde var. YaÞayan kiÞi 01.07.2009 tarihinden sonra yurtdýÞý Üdemesini TL ßzerinden yaparak emekli olmuÞsa, 01.07.2009


DĂźzce Organize Sanayi bĂślgesindeki Mas-Daf Makina Sanayinde çalýÞan DĂ?SK’e baĂ°lĂ˝ BirleĂžik Metal-Ă?Ăž (BMĂ?S)Ăźyesi 22 iÞçi 40 gĂźndĂźr fabrika ĂśnĂźnde nĂśbet tutuyor. DĂźzce BeykĂśy Mevkisinde kurulu 1. Organize Sanayi bĂślgesinde faaliyetini sĂźrdĂźren Mas-Daf Makina Sanayi’deki iÞçilerinin BMĂ?S ĂśrgĂźtlenmesinin ardĂ˝ndan BMĂ?S, çoĂ°unluĂ°u saĂ°layarak ÇalýÞma Bakanlýðýna yetki tespiti için baĂžvuru yapmýÞ, ardĂ˝ndan Mas-Daf yĂśnetim kurulu da 22 iÞçiyi iĂžten atmýÞtĂ˝. EylĂźl ayĂ˝nĂ˝n baÞýndan bu yana fabrikanĂ˝n ĂśnĂźnde çadĂ˝r kuran iÞçiler her gĂźn deĂ°iĂžmeli olarak gece gĂźndĂźz nĂśbet tutarak grevlerini sĂźrdĂźrĂźyorlar.

Ă?talyan BaĂžbakanĂ˝ Silvio Berlusconi’nin eĂ°itim politikasĂ˝nĂ˝ protesto etmek amacĂ˝yla Ăźlke genelinde 300 bin Üðrenci sokaklara dĂśkĂźldĂź. Ă–Ă°renciler “Kim bir okul açarsa, bir cezaevi kapatĂ˝râ€? sloganĂ˝ ile Ăźlkenin Milan, Palermo, Cenova, Trieste, Torino, Bologna, Roma, Napoli, Bari ve diĂ°er birçok kentte sokaklara çýktĂ˝. HĂźkĂźmetin eĂ°itim politikasĂ˝ ve bĂźtçe kesintisini protesto eden Üðrenciler, bunun bir uyarĂ˝ eylemi olduĂ°unu bildirdiler. Ă–Ă°renciler hĂźkĂźmete, “GeleceĂ°imizi bloke ederseniz biz de Ăžehri bloke ederiz. Bu bir baĂžlangýç. Gelmini, senin cehennemin olacaĂ°Ă˝zâ€? mesajĂ˝nĂ˝ verdi. 30 bin Üðrencinin sokaklara indiĂ°i Roma’da ulaÞýmda aĂ°Ă˝r aksamalar yaĂžandĂ˝.

tarihinden Ăśnce mĂźracaat edip Ăśdemesini bir gĂźnlßðß 3,5 dolar Ăźzerinden yaparak emekli olan kiĂžiye gĂśre daha az maaĂž alĂ˝yor. Halbuki TL olarak Ăśdeme yapan kiĂži daha fazla Ăśdeme yapmýÞtĂ˝r. Ancak maaÞý, fazla Ăśdeme yapmasĂ˝na raĂ°-men, dolar Ăźzerinden Ăśdeme yapandan daha azdĂ˝r. Sadece Sosyal GĂźvenlik’te deĂ°il yasa tanĂ˝mamazlĂ˝k. KĂ?T’lerde de sĂśz konusu. KĂ?T’ler ĂśzelleĂžtirilirken bu ĂśzelleĂžtirmeleri kolaylaĂžtĂ˝rmak için, bazĂ˝ KĂ?T’ler holdingleĂžtirildi. Halbuki TC. AnayasasĂ˝nda “milli holdinglerâ€? diye bir yasa yoktur. Kanun hĂźkmĂźnde kararnamelerle, SĂźmer-Holding, ETĂ?-Holding gibi kurumlar oluĂžturuldu. Sebebi ise SĂźmerbank ve bazĂ˝ KĂ?T’lerin AtatĂźrk tarafĂ˝ndan kurulmasĂ˝ndan dolayĂ˝, ĂśzelleĂžtirilmelerinde sorun çýkmasĂ˝nĂ˝n istenmemesidir. Halen TC. Anayasasý’nda “eĂ°itim ve saĂ°lĂ˝k parasĂ˝zdĂ˝râ€? denilmesine raĂ°men, katkĂ˝ ve har(a)ç parasĂ˝ alĂ˝nmaktadĂ˝r. 27. maddeye gĂśre emekliliĂ°e hak kazanmak için 5.000’den 7.000 gĂźne çýkarĂ˝lan prim Ăśdeme zorunluluĂ°u yakĂ˝n zamanda 9.000 gĂźn prime çýkarĂ˝lacak. 29. maddeye gĂśre emekli maaĂžlarĂ˝ %23 ila %33 arasĂ˝nda dßÞßrĂźlecek. Yani yĂ˝pranma hakkĂ˝ gasp edilecek. 88. maddeye gĂśre aylĂ˝k geliri 1390,6 TL’den fazla olan bĂźtĂźn vatandaĂžlar her ay 73 ila 475 TL Genel SaĂ°lĂ˝k SigortasĂ˝ pirimi Ăśdemek zorunda kalacak. 68. maddeye gĂśre sadece ayakta tedavi olunca deĂ°il, hastalĂ˝k, kaza ve ameliyat gibi nedenlerle hastaneye yatmak gerekince de “katĂ˝lĂ˝m payĂ˝â€? adĂ˝ altĂ˝nda Ăśdeme yapĂ˝lacak. Yine aynĂ˝ maddeye gĂśre katĂ˝lĂ˝m payĂ˝ gerektiĂ°inde 5 katĂ˝na kadar çýkarĂ˝lacak. Geçici olan 5. maddeye gĂśre bĂźtĂźn saĂ°lĂ˝k hizmetleri paralĂ˝ olacak. SaĂ°lĂ˝k hizmeti alabilmek bu Ăźlkenin vatandaÞý olmak için, vergi Ăśdemek, dahasĂ˝ Genel SaĂ°lĂ˝k SigortasĂ˝ primi yatĂ˝rmak hatta katĂ˝lĂ˝m payĂ˝ Ăśdemek yetmeyecek. Ăžimdi de “ilave Ăźcretâ€? adĂ˝ altĂ˝nda ek bir para daha Ăśdemek gerekecek. BĂźtĂźn dĂźnyada anne sĂźtĂźnĂźn Ăśnemi yeniden anlaÞýlĂ˝r ve emzirme teĂžvik edilirken TĂźrkiye’de “sigortalĂ˝nĂ˝n çocuĂ°una 1 ay anne sĂźtĂź yeterâ€? mantýðý geçerli olacak. 88. maddeye gĂśre daha Ăśnce doĂ°um yapan sigortalĂ˝lara 6 ay sĂźreyle verilmesi ĂśngĂśrĂźlen emzirme yardĂ˝mĂ˝ 1 aya dßÞßrĂźlecek. Hastalanan sigortalĂ˝lara verilen iĂž gĂśrememezlik ĂśdeneĂ°i %16 azalacak. Emekli BaĂ°-Kur‘lularĂ˝n maaÞýndan 10 yĂ˝l sĂźreyle %10 oranĂ˝nda Genel SaĂ°lĂ˝k SigortasĂ˝ primi kesilecek. 88, 89, 90. maddelere gĂśre primini Ăśdeyemeyen vatandaĂžlar saĂ°lĂ˝k hizmeti alamayacak. 87. maddeye gĂśre primini Ăśdeyemeyen çiftçilerin pamuĂ°una, buĂ°dayĂ˝na, ĂźzĂźmĂźne, tĂźtĂźnĂźne el konulacak. BĂźtĂźn bu hukuki gasplar ĂśnĂźmĂźzdeki sĂźrecin zorlu bir mĂźcadele sĂźreci olacaĂ°Ă˝nĂ˝ bize gĂśsteriyor. Hukuki mĂźcadele devam edecektir. Ancak bu mĂźcadelenin komite ve konsey ĂśrgĂźtlenmeleriyle hayat bulacaĂ°Ă˝nĂ˝, tĂźm iÞçi ve emekçilerin ortak mĂźcadelesinin iktidar mĂźcadelesi ile baĂ°lantĂ˝sĂ˝nĂ˝n kurulmasĂ˝nĂ˝ bilince çýkarmak zorundayĂ˝z. Kapitalizm tĂźm iÞçi ve emekçilere yĂ˝kĂ˝mdan baĂžka bir Ăžey vaat etmiyor. Kapitalizm ĂśldĂźrĂźyor. Ya iÞçi ve emekçiler bu yĂ˝kĂ˝mĂ˝n altĂ˝nda kalacak ya da kapitalizm. Bunun cevabĂ˝nĂ˝ mĂźcadelemiz verecek.


SAĂ?LIKTA GĂœVENCE Ă?Ăž GĂœVENLĂ?Ă?Ă? VE Ă?ÞÇĂ? SAĂ?LIĂ?I Hg[ahf_Mfc\gde^[h[ZMdYdY`dgcab]g XgW[ghBHERh;bQed[fcfhZd_g`hVTfcfh^gSda`hMZde[e`gdgcaR ^fPe_dfcebhXecebLeh`ZbY^YUh4Vb`Vh^gSda`[g`ehZdgSgb V^[VhQfdeW_fdfcRh^fc_g\fbebh\ZSYbhXechOgdfhQfd_f^eR ^gSdaSabhNfh^Z^\gdhQVNfbdeSebhXV[Vbhf`ZbZ_ehePeb]f XV\V`hXech\fch`gMdg_g^ah^gSdaSahPZ`hMZde[e`hXech`ZbY OgdebfhQf[ece\ZcUhHeTe_hXV[VbhYT_gbhgc`g]gWdgchWYbY ^K\dV\Zc h B@*Dbebh [V_h ^fPe_dfc]fh gd]aSah fbh gT )A2Dde`h Z\h ^gSda`dgh edQede]ecUh Hech eWPe\dfRh Xech \Z`^Yddg XYbYh[gc[aWabRh:KbLf]fbhXK\df\]ehWe_]ehXK\df9h]e\fJ Lf`[ecUhHeThXYbYhXgW`gh[VcdVhgdQadg\gXedeceThg_ghZhbg^ad gdQada\ZcheW[fhf^g^hZdgbhZUh HYQVbdfc]fhQgTf[fdfcfhXg`gc^gbaThXK\dfhOgXfcJ dfchQKcVc^VbVTUh: *87:)9129687845:09/36:5*78-808:9796 ,1097: +#8675/: '4'-' :57:#8:57"8784.86: 8786:282/5/ #8:9-875092:19037943079:!9!/369:.&6.+%: :-570943:9!96 28.9#5: 5.847845656:.8290794363:56 878086:/'4'- :&*87 )91296878456:/94:8.8$57-8/:5"56:19 73/73:)91297949:$578 96 50,:#8:$0 (911:09(23/794363:281(52:8225% .86:$54 082/575 : 54:57"8-5*.8:19.8 8:.8#782:)91296815:#94/86 : $0 (911: 9-8750923: 09(3730,4/86 : &*87: )912968 9"37-913:1,649136.9:1903: 08: 3479-3!%: 84:&6+68 8786:&6 8:96 50,09:1,649:$0 (911 9:9736-3!%: 9(3796 96 50,79436:0+*.8: 5656: 848/15*:,7.' ':9679!3730,4% 019:96 50,:&7+-:451/5:,796:$54:282/5/254:#8:9-875092296 &6 8/5:1,6:282/5/254%: 8-8/:/5:)912968784:(949:/9 *96-9/:5"56:/86.5:)91291363:+48250,4 :.8.5U9h6?VcceJ \f[RAIUI3U=II35 ?fc`f^fh^fTgc\fbh\gMgda_h]e\ZcdgcUh?(dXY`eh^fJ Tgc\fbebh Zcgbgh )h 2JAID]YcUh /Sfch )h AIIh ^fTgc\fb \gMada\Zc^gh eW[fh XYcg]gh Mgcgh fQf_fb]ecUh : 9037943 )3*79:94296:&*87:)912968784 :., '-79436:$+0+/:$&7+ -+6+: 18*9408678: 09(234949/: .8#782286: .9)9: 9*79 (949: 9730,4%: 9*3: &*87: )912968784.8: 18*9408678 ., '-:,4963:0+*.8: %%%9h6.fbeWgFg`Rh=%JI$J=II35 EVb\g]ghH7DdfcebhQfdeW_fh]fF[fcebfhXg`gc^g`h$ _g]]fhNgcUh67eddfbbeY_hEfNfdZM_fb[h,Zgd^h 7E,^D A3Ah d`fh=IA2h?f]fFdfce5 AJBWacah\Z`^YddY`hNfhgPdaSah\Z`hf[_f`U =J beNfc^gdhed`KScf[e_eh^gSdg_g`Uh 'J eb^e\f[hfWe[deSebeh^gSdg_g`Uh 1J4ZLY`hKdV_dfcebehgTgd[_g`Uh 2JBbbfh^gSdaSabah]VTfd[_f`Uh %J? ! B EG hGa[_ghNfh>VXfc`VdZTdgh^gNgW_g`Uh

0J4fNcf^fdh^Vc]VcVdfXedecdeSeh^gSdg_g`Uh $J,fdeW_fhePebhYdY^dgcgcg^aheWXecdeSeh^gSdg_g`U Gf`eThg_gLabh'hVh^gSda`RhA$hOf]fFebh$heh]ZScY]gb ^gSda`dghedQedeUA$hgd[hOf]fFhNgcUhHYhA$hgd[hOf]fFebh]fh$De ]ZScY]gbh^gSda`dghedQedeh]Zdg\a^a\dgh[V_h[ZMdY_^gdh_VJ Lg]fdfbebhPZ`hQfbfdhXechgdgbahZdY\Zch^gSda`Uh GgSda`hfbh[f_fdhXecheb^gbhOg``a]acUhEVb\ghGgSda` 8cQV[VDbVbh OfbVTh 7 h Nfh EVb\gh Hgb`g^aDbab fQf_fbdeSebfh Qec_f]eSeh `ZWYddgc]gh XeTe_h cfFfcgb^ gd]aSa_aThBd_gg[ghEf`dgcg^\ZbYhNgcUhEG8RhEVb\g Hgb`g^aDbabh bg^adh fQf_fbdeSebfh Qec]eCh EVb\g Hgb`g^ah `fb]eh FZbdgca\dgh Xf^dfbe\ZcUh .gbeh >Vc`e\fR BHEh Mgcgh Nfce\Zch `fb]eh XV[Pf^ebfh QKcfUh +g^ad `YddgbadgLgSabgh Zbdgch `gcgch Nfce\Zc]YUh <h Tg_gb EVb\ghGgSda`h8cQV[VhKTQVc]VhNfh`fb]eh`gcgcabahNfceJ \Zc]YUh<hTg_gb`eh`gcgcdgcRhBd_gg[ghHed]ece^eRhGZN\f[J dfchHecdeSeDb]fh\gMad_aWUhB_ghXYbdgch`(Sa[hVTfceb]f `gd^gh Xedfh gc[a`h QfPfcdeh ]fSedUh 4Vb`Vh gc[a`h EVb\g GgSda`h8cQV[Vh]fhXgSa_^aThXechKcQV[h]fSedUh+f]fbC 4Vb`VhEVb\ghGgSda`h8cQV[Vhgc[a`hEVb\ghHgb`g^ahNf 7 D]fbhQfdfbhFZbdgcdghXf^dfbe\ZcdgcUh.gbehVd`fdfchZbg MgcghNfc_e\Zch\gOY[hXV[Pf^ebebh)hAIDYbgh]VW_VWhXY Mg\Uh)h3Ihbfcf]fbhQfde\ZcCh7f^fdgh7eLcZ^ZF[DYbh^gJ OeXeh:GgbghWYh`g]gchMgcghNfcfLfSe_hg_ghXYbYhWYbYb ePebh`YddgbgLg`^abU9h]e\ZcUh!fc]eSehMgcgbabhPZSYh^fcJ _g\fhQVPdfcebfhQe]e\ZcRh\gbehXgSdgb[a^aThXechQVPh]fSedUh


TEKEL iÞçileri Tek Gýda �Þ Sendikasý Ünßnde kararlý duruÞlarýný devam ettiriyorlar. 15 Ekim gßnß 12. gßnßne giren

direniĂž,

devrimciler

tarafĂ˝ndan da yalnĂ˝z bĂ˝rakĂ˝lmĂ˝yor. 15 Ekim gĂźnĂź, eylemin ilk gĂźnĂźnden beri iÞçilerin yanĂ˝nda olan MĂźcadele BirliĂ°i Platformu, Tekel iÞçilerini ziyaret için 4 Levent Metro Ă?stasyonu’ndan yĂźrĂźyerek sloganlarla geldi ve “Tekel Ă?Þçisi YalnĂ˝z

DeĂ°ildir,

YaÞasýn

Ă?Þçilerin MĂźcadele BirliĂ°iâ€? pankartĂ˝ açtĂ˝. MĂźcadele BirliĂ°i Platformu temsilcisi Vefa Serdar iÞçilere ve ziyaretçilere sendika ĂśnĂźnde kĂ˝sa bir konuĂžma yaptĂ˝ ve “buranĂ˝n her taÞý iÞçinin alĂ˝nteriyle alĂ˝nmýÞtĂ˝r, ama bugĂźn Tekel iÞçilerine ihanet eden sendikacĂ˝lar, sĂśzlerinde yerinde durmayarak, eylem kararlarĂ˝na uymayarak Tekel iÞçilerinin mĂźcadelesini bitirmeye çalýÞýyorlar. Ama sanmasĂ˝nlar

ki

Tekel

iÞçilerinin arkasýnda kimse yok. Onlarýn az sayýlarýna

HgSa_^aThXechQVPhZd]YSYhTg_gbhEVb\ghGgSda`h8cQV[Vh^gSdaSahfb [f_fdheb^gbhOg``ahZdgcg`hfdfhgd_aW[aUhGZ^\gdhfWe[de`hNfhg]gdf[ebh^gSdaSab [f_fdeh Zd]YSYbYh ^K\df_eW[eUh GgSda`h `ZbY^YbYh QfdeW[ec_fbebh ]eSfc Zdg\dgcab]gbh XgSa_^aTh Zd_g]aSabah ^K\df_eW[e`Uh GgSdaSah ^g]fLfh [ZMJ dY_^gdhZdQYdgc]gbhg\acaMh[acbg`hePeb]fh[f`hXgWabgh:^gSda`9hZdgcg`hfdf gd_g_aW[a`Uh;W[fhZhTg_gbhXeTe_h[f_fddfce_eThXY\]YUh d`fh`ZWYddgcabg Y\QYbdYSYhKbf_dehXech`ZbYRh\Z`^gh]g\g[ad_aWhXech^gSda`hMZde[e`g^ah]fSedU HecedfcebebheO[e\gLahZdgbh^gSda`hMZde[e`g^ah]fSedRhXeTe_heO[e\gLa_aThZdgb ^gSda`hMZde[e`g^aRh`ZcY_g\gh\Kbfde`hNfhKbLfde`deh^gSda`h^ZcYbdgcabgh\KJ bfdfbRhce^`h\g`dgWa_abah[f_fdhgdgbRheb^gbdgcabhOg^[ghZd_g_gdgcabahOf]fF gdgbUh?fc`f^fhXecgThNfcfde_hg_gheO[e\gLahZdgbghZdgXed]eSeh`g]gchPZ`hNfJ cfde_UhEg\gbaW_g\gh]g\gbgbh\gbeh]g\gbaW_g\ahf^g^hgdgbRh:Hfbe_hMgJ cg_]gbh \V`^f`h Zcgb]gh ^eQZc[gh gdaba\Zch ^fbebh \Z`9h ]fSedUh ?fMe_eT LfXe_eT]f`eh`g]gchMgcghNfc_fde\eTUh!fhce^`ehMg\dgW_gda\aTUhGfbh`gTg QfPecec^fbhXYQVb`VhMgcg\dghAIIhXeb =IIhXebhMgcghOgcLa\ZcYTh^fbeb ePebUh*f`ehg_gh^fbhXYbYhbf\dfh`gcWadg\gLg`^abChEg\gbaW_ghePeb]fhXfb ]fhXYbYhNfc_f`hTZcYb]g\a_UhGfbh`fb]ebfh^gSda`h^eQZc[g^ah\gMRhXfbh]f `fb]e_fh \gMg\a_Rh Zh ]gh `fb]ebfh \gM^abh ]fSedUh "dY^gdh PgM[gh ]g\gJ baW_g\ahKcQV[df_f`hdgTa_UhGgSda`[ghXYbYh\Z`hf[_f\fhPgdaWa\ZcdgcU ;W[fh gbbfJPZLY`h ^gSdaSaRh 8bLfde`deh ^gSda`h ^ZcYbdgcah ePebh fSe[e_R Y\QYbh\e\fLf`hNfhXf^dfb_fbebh]f^[f`dfb_f^eRh\f[fcdehQVNfbdeh^YhNf ^gbe[g^\ZbhKbdf_dfceRhgbbf PZLY`h^gSdaSaJgWadg_gJhgedfhMdgbdg_g^aR \fcfdh \g\Qabh Og^[gda`dgcabh Kbdfb_f^eJ`Zb[cZdVRh \g\Qabh Og^[gda`h Nf \gcgdgb_gdgcabh[f]gNe^eRh[f_fdhedgPdgcabh^gSdgb_g^aUhGgSda`hOeT_f[dfJ cebebh[f_fdhfNcfb^fdhed`fdfceU -Yhgb]gh]Vb\g]gh[f`bZdZ&ehZdgSgbhV^[VhQfdeW_f^ebfhcgS_fbhXec [g`a_hXg^e[hOg^[gda`dgchNgch`ehXech[VcdVhedgPhXYdYb_Y\ZcUh7f^fdghXfbe_ YScgW[aSa_h`ZbYhNfcf_hOg^[gdaSaUh6]Vb\g]ghOgdfbh=h_ed\ZbhQfbPJfceWJ `ebehKd]VcV\Zc5UhGZbh1I 2Ih\adh\fbehXechNfcf_hedgLah\Z`Uh/^`ehedgPdgcgh]eJ cfbPh`gTgb]ah_e`cZMdgcUh+f]fbh\Z`Ch4Vb`VhTfbQebdfcebheO[e\gLah]fSedR ^g]fLfh\Z`^YddgcabheO[e\gLaUh"dY^dgcgcg^ah[ZMdgb[adgc]gh`ZbYWYdY\Zch]g bfhZdY\ZcCh ZbhXYdYbRh@gbg]gDbabhe\ehXechXgWXg`gbahNgc_aWRh<hXecgT Nfc^ebRhMgcg_aThXZdhZd^YbRhXgSa_^aThXechFZbh[ZMdg\gda_RhZb]gbh^Zbcg edgPhXYdgda_#hh4Vb`VhEVb\ghGgSda`h8cQV[VhXYhFZbYh^gSdg_a\ZcU BFce`gD]gh XebdfcLfh eb^gbah Kd]Vcfbh PZ`h Xg^e[h Og^[gda`dgch NgcUh < Og^[gda`dgcabhedgPdgcah\fbedfb_e\ZcRhVcf[ed_e\ZcUh4Vb`VhXYh^fc_g\fbeb eO[e\gPdgca\dghedQedeh]fSedUhEeSfch^f`[KcdfcRh[gca_RhOg\NgbLada`RhXf^dfb_fR \e\fLf`hfb]V^[ce^eRhfSe[e_Rh`ZbY[Rh`g_YheWdfceRhedf[eWe_hZd_g]gbh^gSda` ^ZcYbYhPKTVdf_fTUh/`ZbZ_e`JMZde[e`hZdgcg`h^gSdaSghXg`_g_aThQfcfJ `e\ZcUh =II%D]gh]Vb\gh^gSda`hOgcLg_gdgcah1U0h[ced\Zbh"GEhe`fbRhh=II$ \adab]gh^g]fLfhBHED]fh=U1h[ced\Zbh"GEUh-Yhgb]ghXYhMgcgbabh2R2J%h[cedJ \Zbgh\g`dgW[aSahXedebe\ZcUh>ced\Zbh]Zdgchgc`g]gWdgc hHYbYbhePebh`e_^f WYbYbh ]VWVbVd_f^ebeh Xf`df_f^eb h :Bgh XeTh XYh Mgcg\ah NfcQedfc]fb gdgda_Rh`g_Yh`YcYdYWdgcabghNfcfde_RhZbdgch]ghXYbYh^gSda`hePebhOgcLg^abU9 HK\dfhXechMgcg\ahXacg`acdgch_aChHYhMgcgbabh]ZdgWa_ghQec_f^ehdgTa_Rh^fcJ _g\fhgdgbabghQec_f^ehdgTa_h`ehZbYbhVTfceb]fbhMgcgh`gTgbad^abUhHY `g]gchMgcg\ah`e_^fhXacg`_gTUhHYbYbhePebh`gcdada`[ghAUh\gh]gh=UhWec`f[dfc XYhgdgbghQecfbhWec`f[dfc]ecUhGZbYPhZdgcg`h^gSda`h^gbg\eehPZ`h[fOde`fdehXec ^gbg\e#h Hech_f[ghVcVbVhZdgcg`h^gSda`hOeT_f[ehbf]ecCh@Yddgba_h]fSfcehNgcR ]fSeWe_h]fSfcehNgcUhB_gh^gSda`hXYh`ZWYddgchgd[ab]gh`Yddgba_h]fSfcehePeb


aldanýp,

Tekel

iÞçilerinin

arkasýnda kimse olmadýðýný sanmasýnlar, onlarýn arkasýnda ]fSedh_f[gh]fSfcehZdgcg`hgdab_g`[g]acUh@dg^e`he`[e^g]ghNfhMe\g^gh^e^[fJ _ebfhXgSdaRhZbYbheO[e\gPdgcabghQKcf#h7gddgchNfhOeT_f[dfchf^g^hZdgcg` `Yddgba_h]fSfcdfcehePebh6[ZMdY_^gdhQfcf`^ebe_eh`gcWadg_g`5h]fSedRh`(c \gcg[_g`hg_gLa\dgh]fSeWe_h]fSfcdfcehePebhVcf[edecdfcUhHgWgcadahXechcf`gJ Xf[ebh_gb[a`^gdh^ZbYLYhfbh\V`^f`hMgTgchMg\abahfd]fhf[_f`hNfhcf`gXf[ f]fbdfcehMe\g^gbabh]aWabghPa`_g\ghTZcdg_g`[ach67gdebhNfhgc`Uh=II=5U *e\g^gh^e^[f_dfcebebh^gSda`hOeT_f[ebfhfceWe_]fh]gOghFgTdghfWe[de`h^gSJ dg_ghZdgbgSahedfhXgS]gW_gThZd]YSYh`g\]f]ed_eW[ecU6/?7Bh=III5U HKXcf`hbg`deh`ZbQcf^eb]fh`ZbYWYdY\Zc hHKXcf`h\f[fc^eTdeSehNgc g_ghXfddeh]fcfLf]fbh^Zbcgh[cg`^e\ZbhZd_g^ahdgTa_h]e\fde_h`eh]e\gdeTU ?gdXY`eh<RhZh]YcY_ghQfd_f]fbhKbLfh]e\gdeTfhXgSda\ZcUhEgOghOfbVThZ gWg_g\ghQfd_f_eWhNf\gh]e\gdeTfhXgSdgb_aWhQe]e\ZchXKXcf`hXYdYb]YR XKXcf`hbg`dehZdgLg`UhHKXcf`hbg`dehZdYc^gh_VW[fce_hQe]fLf`h]e\fhbg`ed \gMad_a\ZcUh!fh]e\Zch`eRhOg^[gdgcgh:Xfbe_h]e\gdeThVbe[f_fhQfdRh^gbgh'II decghNfcfLfSe_RhNg[gb]gWhQgceXgbRh;`e[fddeD]fhGYd[gbXf\deD]fhTg[fbh\Z`J ^Ydh`ZWYddgc]gh\gWa\ZcUh?ePXech]fSfceh\Z`Uh4ZLYSYbYbhQfdfLfSeRhgedf^eJ bebhQfdfLfSeh\Z`UhEfSfc^eThXechNg[gb]gWhbfhTg_gbh`ehOg^[ghZdYc^ghMgcg QfdfLf`RhXechOg^[gda`h]e\gdeTRh`gb^fc#h<hTg_gbhPZ`h]fSfcdeUh:Ggbg g\]ghAIhXebhdecghOgcLg\gda_9hgScabh`gd_g\gLg`Uh 8cbfSebhcZ_g[eT_ghOg^[gdaSah\fbehedgPdgch^g]fLfhgSca^abahQe]fceJ \ZcRhK_cVh]fhYTg[_a\ZcUh<bdgchAIhdecgRhXfWhdecgUhB_ghXeThXecgTh]gOghe\e Zd^Ybh]e\fhZhg]g_ghg\]gh%hXebhdecghMgcghNfce\ZcYTUhGacFhXecgTh]gOg gSca^ahe\edfWe\Zch]e\fUhHYhg]g_ghTg[fbhg\]gh2IIhdecghNfc^fbhOePhgSca^a `gd_g\gLg`Uh<bgheO[e\gLah\Z`Uh *f`eRh;`e[fddeD\fh\Zdh_Yh\gMgda_Rh\Z`^ghZhOg^[g\ghYd[cgh_Z]ghedgPJ dgch_ahNfcfde_ChHYbYh`e_h^fPfLf`RhXYbgh`e_h`gcgchNfcfLf`Rh[ZMdY_ _YRhOf`e_h_eRh\Z`^gh^fc_g\fh_ehMcZXdf_hXYcg]gUhHfbe_hKbLfdeSe_ bfCh.Z`^ghXgW`ghedgPdgch_ahedgNfhf]ed^ebRh`a^_fbhXYh]ghXech^ZcYbheW[fU ?fchWf\hMZde[e`hg^dab]ghXYcg]ghf[e`hXechMcZXdf_hNgcUh+f]fbhXYh\g^g XgWgca^aT]acUh4Vb`VhfWe[^eT]ecUh?gbeh_VW[fceh]V``(bhedeW`e^eb]fh_VW[fce XedQe\fh^gOeM[ecUh7f^fdghXYT]ZdgXahgdac`fbh]fhXedQe_eTh[g_h]fSed]ecUhB_g [ZMdY_hXYhXedQebebh]fbf\e_ebfh^gOeM[ecUh g[fbhXechXYT]ZdgXahgd^gbhOg]e Xec]fhZSdYbghgd^gbRhXV[VbhfNehXYT]ZdgXah]Zd]Ycg_gT^abhg_gh^gSda`[g ^Zb^YTh[gdfMhNgc]acUh@e_^fhKd_f`he^[f_fTUh@e_^fhfWebebRhgbbf^ebebR

iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝ var, devrimciler varâ€? dedi. SĂ˝k sĂ˝k “YaĂžasĂ˝n Ă?Þçilerin MĂźcadele BirliĂ°iâ€?, “Kahrolsun Burjuva SendikacĂ˝larĂ˝â€?, “Tekel Ă?Þçisi

Yalnýz

Deðildir�,

“YaĂžasĂ˝n SĂ˝nĂ˝f Daya-nýÞmasĂ˝â€? sloganlarĂ˝ atĂ˝ldĂ˝. Grup EmeĂ°e Ezgi de, Ankara Tekel eyleminde

bir

iÞçinin

onlara

armaĂ°an ettiĂ°i bir Ăžiirden besteledikleri parçayĂ˝ iÞçilerle paylaĂžtĂ˝lar. MĂźcadele BirliĂ°i Platformu’nun

ziyaretinin

ardĂ˝ndan Tekel iÞçileri, “Hasta Tutsaklara Ă–zgĂźrlĂźkâ€? için her Cuma gĂźnĂź Taksim’den Galatasaray Lisesi ĂśnĂźne yapĂ˝lan yapĂ˝lan yĂźrĂźyßÞe katĂ˝larak destek verdiler. Tekel

iÞçileri

eyleme

Tekel bayraklarý ve tekel pankartýyla katýldýlar. Basýn açýklamasýndan sonra, Tekel iÞçilerinin 17 Ekim Pazar gßnß saat

18.00’da

meĂžaleli

yapacaklarĂ˝

yßrßyßÞe

çaðrý

yapýlarak eylem sonlandýrýldý.


Ç.Ăœ BalcalĂ˝ Hastanesi’nde çalýÞan yaklaÞýk 1200 taĂžeron iÞçisi taĂžeronlaĂžtĂ˝rmalara karÞý elde ettikleri hukuk zaferi, Çukurova Ăœniversitesi rektĂśrlßðß tarafĂ˝ndan tanÄąnmÄąyor ve rektĂśrlĂźk tarafÄąndan yeni taĂžeron ihalesi hazĂ˝rlÄąÄ&#x;Äą yapÄąlÄąyor. Bu hukuksuzluĂ°u ve yeni ihaleyi protesto eden çalýÞanlar saĂ°lĂ˝kta taĂžeron istemediklerini dile getirdiler. 4 Ekim saat 08.00’de BalcalĂ˝ Hastanesi Poliklinikler giriĂžinde toplanan yaklaÞýk 50 iÞçi, rektĂśrlĂźk tarafĂ˝ndan uygulanmaya sokulmayan hukuk kararĂ˝nĂ˝ ve yeni yapĂ˝lacak taĂžeron ihalesini protesto ettiler. Eylem sĂ˝rasĂ˝nda “SaĂ°lĂ˝kta TaĂžeron Ă–lĂźm Demektirâ€?, “RektĂśre Kul TaĂžerona KĂśle OlmayacaĂ°Ă˝zâ€?, “Ă?nsanca YaĂžamak Ă?stiyoruzâ€?, “KurtuluĂž Yok Tek BaÞýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimizâ€?, “YaĂžasĂ˝n Ă–rgĂźtlĂź MĂźcadelemizâ€?, sloganlarĂ˝ atĂ˝ldĂ˝. BazĂ˝ hasta yakĂ˝nlarĂ˝nĂ˝n da destek verdiĂ°i eylemin 2. ve 3. gĂźnĂźnde poliklinikler giriĂžinde yarĂ˝m saat oturma eylemi yapĂ˝ldĂ˝. Sloganlarla hastane yĂśnetimi protesto edildi. Ă?Þçilerin tĂźm uyarĂ˝larĂ˝na raĂ°men hastane yĂśnetimi ihalenin iptaline dĂśnĂźk bir açýklama yapmamasĂ˝yla eylemin 4. gĂźnĂź olan 7 Ekim PerĂžembe gĂźnĂź daha kitlesel bir eylem organize edildi. Sabah mesai saati olan 08.00’da iÞçiler tekrar poliklinikler giriĂžinde toplanmaya baĂžladĂ˝. “MĂźcadeleyle KazandĂ˝k Ă?hale MasasĂ˝nda KaybetmeyeceĂ°izâ€? pankartĂ˝nĂ˝ açan sloganlarĂ˝yla iÞçi alĂ˝m ihalesini protesto ettiler.

\g`abababhKd_f^ebehe^[f_fThNfh]Zdg\a^a\dghXeThPZ`hPZ`hXV\V`hOf`e_dfJ ceTUh Ph QVbh ]gOgh \gWg^abh ]e\fh AIIh Xebh decg\ah [a`h ]e\fh e_TgdgcaTh Nf OgcLgbacUhB_gLaChHYh]ghXgW`ghf[e`h^ZcYbUhHfbe_hXYcg]gh`g^[f[[eSe_ ^gSdaSabhbfh`g]gchPZ`hf`ZbZ_e`JMZde[e`hXechWf\hZd]YSYUh?g^[gbabhfWe[^eT XedQe^eh Ngc]acRh XgWah gSca\Zc]YcUh ?f_fbh ^Zbcgh 7 h Pf`[ecfde_Rh 7 Zd_g^abRhbZc_gdhXfWh`YcYWdY`hXechFed_hPf`fde_h]gOghe\ehXfd`eh]fhg_g ^fbhXedQe\fh^gOeMh]fSed^ebRhZh^fbeh\Kbdfb]ececUh/SfchZh`gchQV]V^V\dfhOgJ cf`f[hf]e\Zc^gh^fbehMgOgda\gh\Kbdfb]ececUhEf_f`h`eRhfWe[^eThXedQehXYcg]g ]eSfcdfceb]fbhPZ`hFgTdg]acUh?fc`f^hKTQVcLfhgdaWhNfceWh\gM[aSabah]VWVbVcU HedQehfWe[h]fSed^fhKTQVch]fSed^ebUh>gdfMh`f^[ecedf_fTRhOfc`f^ebhfNh[gdfXe Ngc]acRhXYT]ZdgXaRhgcgXgRh[g_g_hg_gh^gSda`h[gdfXebeThNgch_aCh >gdfMh`f^[ecedf_fTRh]Zdg\a^a\dgh^eTh^gSdaSahMe\g^gh`ZWYddgcabghQKcf Mdgbdg\g_gT^abaTUh<bYbhePebhOg^[gdaSah^fPf_fT^ebUh.Z`RhLgba_hXfb Qe[_f\f\e_h ]Z`[Zcgh XYh Fed_dfceh Pf`[ec_f\f\e_Rh fc[fdf\f\e_Rh VPh g\ ^Zbcgh\gMgca_h]e\fXedech_e^ebCh?(dXY`ehXgW`gh_gd]gh]e\fXedec^ebUh.gbe \ebfhXgSa_da^abRh^g[aLa\ghXgSa_da^abUh>Vc`e\fD]fhgedfhOf`e_deSebfhQfPeJ de\ZcUhBedfhOf`e_dfcehXg`a\ZchWf`fchOg^[g^aRh\gcabhXYh\VcV\f_f\fLf`R ]f^[f`hdgTa_RhMgcghQf[ec_e\ZcUh,KSV^hOg^[gbf^eb]fhf^`e]fbh=IIh[gbf Zdgbh\g[g`h^g\a^ahWe_]ehAIh[gbfh[VXfc`VdZTh\g[gSabgh]VW[VRhPVb`VhMgcg Qf[ec_e\ZcUh<hTg_gbh[aMhbfcf\fh\KbfdfLf`hQfbPheb^gbdgcgRh^gSda`dahebJ ^gbdgcgUh -Yhgb]gh^gSda`hePeb]fhfbh`gcdahgdgbhOg^[ghZd_g\gbdgcgh]Z`[ZcdY` \gM_g`[acUh!fhOg^[ghZd_g\gbdgcgh[fWOe^hNfh[f]gNeh\gM_g`[acUhEVbhOg^J [gbf\fhQe[[e_RhXechQKSV^hLfccgOahgc`g]gWa_dgh`gcWadgW[a_Uh:?ZLg_h`gbJ ^fcdfh YScgWa\Zc]Y_h g_fde\g[h f]e\Zc]Y_h XgTah f`^e`dfce_h ZdY\Zc]YR Og^[gdgchWe`(\f[hf]e\Zc]YRh_f^df`[gWdgca_hWe`(\f[hf]e\Zc]YhN^Uh-e_]e PZ`h cgOg[a_Rh KTfdh Og^[gbf\fh QfP[e_h e`eh \adh ePeb]fh VPh Xebh g_fde\g[ \gM[a_U9h+ffhe`eh\adhePeb]fh'hXebhg_fde\g[h_a Ch,KSV^hLfccgOahbfh\gMgc Xede\Zch _Y^YbYTCh B`LeSfch `gb^fceh XYbYbh ]aWab]gh g_fde\g[da`h Og^[g `gd_g]aUh+fh\gM_aWhXede\Zch_Y^YbYTCh:>fcde\Zch_Y^YbRh`Zd[Y`hgd[abh[fcJ de\Zch_YChGfbebh`Zd[Y`hgd[ah[fchXfTdfcebehgdgda_hPZ`he\ehZdYc^Yb9hOfc`f^f XYbYh\gM_aWUh -e_]ehXech]fh^gSda`[ghQe]eWhNgchOgbQehOg^[gda`dgchKbfhPa`a\ZcChHYJ QVb`Vh[f`bZdZ&ehNfh\gWg_hXePe_e\dfRhQfdeW_eWhVd`fdfchg\caRh\Z`^YdhVd`fJ dfch g\caUh Bcgdgcab]gh PZ`h Fgc`dada`h Ngch g_gh Qfbfdh fSede_h \gWg_ `ZWYddgcab]gbh`g\bg`dahOg^[gda`dgchKbfhPa`a\ZcUh@gb^fcRh^eQgcgRhXf^J dfb_fhFg`[KcVRh`gdMRhOgcf`f[^eTh\gWg_Rheb_fRhFfdPh[g_g_fbh\gWg_ `ZWYddgcabghXgSdahbf]fbdfcUhEg_gch[a`gba`daSahXf^dfb_f\dfhedQedeRhOgcfJ `f[^eTde`dfh edeW`edeUh B;EGh \ebfh \Z`^YddY`dgh edeW`edeRh ]eSfch fbFf`^e\Zbdgc gTgda\ZcU Hede\Zc^YbYTh[aXXabhXech]fhWK\dfhXech\KbhNgcUh.gcah[gbca^gdhXechWf\ g^dab]gUUh+fh]fc^f`h]e\fde_hg^dab]gh]Z`[ZcdgcahXecgThgWgSa\ghPf`fbh\g ]ghOgd`abh`gcWa^ab]ghgWgSa\ghPf`fbhXYhMZde[e`gdgchZd]YUhHeThf^`e]fb XV\V`hg]g_dgch]fSed]e`UhEZ`[ZchfQf_fbdeSehNgc]aUhHYh]gh[gc[aWad_g^a Qfcf`fbhXech`ZbYUhGgdQabhOg^[gda`dgcabh\fcebeh`cZbe`hOg^[gda`dgchgd]aR g_ghOgdghgThQfdeW_eWhVd`fdfc]fhf^`eh^ZcYbdgch]fNg_hf]fc`fbhXech]f \fbeh_Z]fcbh^ZcYbdgchQfd]eUhHg[adahXech[ZMdYdY`[ghV^[h]VTf\ebh[V`f[e_h]eJ de_eRhgd[h]VTf\ebh[V`f[e_h`gdaMdgcabahXfdecdfcUhBHED]f`ehfbh\V`^f`h[V`fJ [e_h`gdaXahfbh]VWV`h[V`f[e_h`gdaXabahXfdecdfcUh4ZLYSYbgh^V[hgdg_a\Zc g_ghXed_f_hbfh_Z]fdh[fdfFZbYhNgcUh>f`hXgWabghZbYbhXedebP^eTdeSeh_eC ?g\acUh/Qf_fbhZdgbabh`fb]eh`Vd[VcVbVh]g\g[_g^aUh4ZLYSYbghXfWh^V[ gdg_g\gbhgbbf\eh]fhXgXg\ah]ghdV`^h[V`f[e_fh\Kbdfb]ece\ZcUh.Z`^YdhVdJ


`fdfc]fhe`ehOg^[gda`dahbVFY^h]ghgc[a\ZcUh/^`ehOg^[gda`dgch]fNg_hf]fc`fbR [f`bZdZ&e\dfh\fbehOg^[gda`dgc]gh]fNcf\fhQece\ZcUhBThQfdeW_eWhVd`fdfceb PZ`hXV\V`h^ZcYbdgcahNgchOgdgUhHYhMZde[e`gdgcah`e_hZdYW[YcY\ZcChEVb\g GgSda`h8cQV[Vh ?<RhEVb\ghHgb`g^ah HRh"dY^dgcgcg^ah*gcgh ZbYJ 7 Rh EVb\gh >eLgcf[h 8cQV[Vh h 6 ><5h Nfh ?eT_f[h >eLgcf[eh ,fbfd BbdgW_g^ah6,B>G5J@Vcf^fddfW_fbebhgbg\g^g^aU HYbdgcabh fQf_fbdeSebeh [gc[aW_g\gh Qfcf`h \Z`Uh Gfc_g\fbeb ]ZdgWa_abahg[[ac_g^aRh^fc_g\fbebhXech`gchgdgbahOgdebfhXVcVb_f^eUUUh4Z` XV\V`hXech[V`f[e_hgdgbahZd]YSYhePebh^gSda`hXYhgdgbghQfde\ZcUhhA30Ihdfc]f "dY^gdhGgSda`h*Zde[e`gdgcahY\QYdgba\Zc]YUhA30IJhA33Ih]gh"dY^dgcgcg^a GgSda`h*Zde[e`gdgc bghhEG8h6 ?<5hYdY^dgcgcg^ah]VTf\]fhZdg\ghXg`J _g\ghXgWdg]aUh3ID]gbh^ZbcghQdZXgdh^gSda`hMZde[e`gdgcahEVb\ghHgb`g^a Nf\ghEVb\gh>eLgcf[h8cQV[Vh]fNcf\fhQec]ehNfh>Vc`e\fD]f`ehhQeceWe_dfce ]fhXK\dfhXgWdg]aUh8cbfSebhXeTe_hOg^[gbf_eT]fheWebhXV\V`hXech`a^_a [gWfcZbghNfced_eWh]YcY_]gUh?fbVTh[g_hKTfddfW_f_eWhOg^[gbfhg_g Xech`a^_ahKTfddfW_eWh]YcY_]gUh>gWfcZbghNfced_f_eWhXecheWeh]fhhMfcFZcJ _gb^gh]g\gb]ac]aSabaThTg_gbhMe\g^g\gh\Kbfde`hXechOgdfhQf[ece\Zc^YJ bYTUh7f^fdghXech`g^gXg]ghf^`e]fbh\ad]gh=h[gbfh^gFcgh`f^f^ehg_fde\g[a \gMada\Zc_YWhWYhgb]gh'Ih[gbfUh+g^adhZdYcCh g[fbhXech`g^gXg]gh^gFcg `f^f^eh g_fde\g[ah eO[e\gLabah Of^gMdg\gXedec^ebeTUh EZ`[ZcYbh g_fde\g[ `gcgcabahNfc_f^eh]fhMe\g^g\ahgc[[aca\ZcUhEZ`[Zcdgch`Y[^gdhg]g_dgch]fSedR Ofc`f^h QeXe]ecUh -ZFKcdfch bfh `g]gch `Y[^gd^gRh ]Z`[Zcdgch ]gh Zh `g]gc `Y[^gd]acUh-ZFKchY\Y_g]gbhgcgXg\ghXebfchOg\g[ehTgcgchNfcecRh]Z`[Zch]g K\df]ecUh gc`dah ^gSda`h ^e^[f_dfceh Ngch Xed]eSe_eTh QeXeUh HeTe_ ^gNYb]YSY_YTh^gSda`h^e^[f_e_eThWK\df]ec h7fc`fTehNfcQedfc]fbhFebgb^f f]ed^ebUhHYhbfh]f_f`ChGfbebh`e_de`h`gc[abhNgc^gRh^fbhXYbYbdghQe[h^gSda` eO[e\gLabah`gcWadgUh?gdXY`eh]eSfchY\QYdgbgbhWf\hbfCh>ghHe^_gc`h]KbfJ _eb]fbh`gd_ghXechY\QYdg_gRh^eQZc[gUhGfbhPgdaWh^eQZc[ghMece_ehK]fRh^eJ QZc[ghMce_eb]fbh^gSda`hOg``ahgdg\a_Uh*f`eRhOePhK]f\f_fT^fbh^gbg \fWedh`gc[hNfcf\e_UhHYh`g]gch`g\a[h]aWahf`ZbZ_ebebhZd]YSYRhXYh`g]gc fWe[^eTdeSebhZd]YSYhXech^e^[f_]fhXYh^eQZc[gh^e^[f_eh\VcVch_VCh.VcV_fT [gXee#hB_ghXYhOV`V_f[hbfh\gJMa\ZcChGfPe_fh`g]gchXYheWdfcehfc[fde\ZcU 7f^fdgh\fWedh`gc[dgcah`gd]acgLgSa_h]f]eRh`gd]acg_g]aUhGfPe_hNgch\gU BHED]fhe^fhOfchWf\hKTfdRh^eQZc[gh]ghKTfdUhBHED]fh`gMe[gdeT_ebhcg^\ZJ bgde[f^ehNgc]acUh?eT_f[ebh^YbYLYbYh\gbehOg^[gbfdfceh^eQZc[gh]fbf[dfcU HeT]fhZh]fbQfh]fh\Z`Uh?g^[ghfdeb]fh2h[gbfh]Z^\g\dghQfde\ZcRh2h[gbfh7 Pf`[ec_eWUh+f]fbhPf`[ec]ebhOZLg_Ch;\edfWf_f]e_hOgdgh]e\ZcU .gcabhOfMebeThMgcgbaTah]Z`[ZcdgcgRhOg^[gbfh^gOeMdfcebfhNfc_f`hTZJ cYb]gh `gdgLg`^abaTUh Hg`abh BHEh gedfh Of`e_dfcebebh KbQKcV^Vh =I=2 \adab]gh Tg[fbh `eWedfcebh Ogbfdfcebebh Qfdecdfce\dfh ^gSda`h OgcLg_gdgca fWe[dfbfLf`UhBc`g]gWdgch[f]gNehf[[e h?(dXY`ehMgcghOgcLg_g`dgh^gSda`da ZdYb_gTUh Hech XfXf`h ]ZS]Yh `gPh ^fbfh \gWg\gLg`Ch BHED]fh 00R ;bQed[fcfD]fh00hg\ba^ahOePXechFgc`h\Z`UhHece^eh`eWehXgWah1IIIh hOgcLa\ZcRhXeJ ce^ehAIIIh hOgcLa\ZcUh@VXgD]ghXecheb^gbhPZ`hbg]echQKcVdfbhXechOg^[gdaSg \g`gdgb^abRh[f]gNe^ehTZchZdgXedecUh7f^fdgh`gb^fchOg^[g^ababhK_cVhXec ^fbfUh Gfbh Zh eb^gbgh Yd[cgh Mgcgh OgcLa\Zc^YbRh Xech ^fbfRh Xech g\ \gWg[a\Zc^YbUh@VXgDbabhOgcLg\g_g\gLgSahMgcghXYhg_gh`g\Xf[[eSehFgTdg XechWf\hZd_Y\ZcUh@VXgD]gh\gWhZc[gdg_g^ah0%UhHechg\h\gWg[[a h>gXeehXY gOdg`ahXech^ZcYbhg_ghMZde[e`hXech^fPe_Uh<hg]g_hXechg\h\gWg\gLg`Uh< Mgcg\ahOgcLg[a\ZchZhg]g_gUhB_gh^fbh@VXgDbabh\gM[aSahQeXeh[f_fdh^gSda` OeT_f[dfceRhOfc`f^fhXf^dfb_fRhdV`^hZd_g\gXedechg_ghOfc`f^fh^V[RhOfcJ `f^fhYdgWa_RheWRh`ZbY[h^gSdgc^gbheb^gbdgch`Zdg\h`Zdg\hKd_fTdfcUh@VJ

Eyleme SES Genel BaĂžkanĂ˝ Bedriye Yorgun ve TTB Genel BaĂžkanĂ˝ Eris BilaloĂ°u katĂ˝larak iÞçilere destek verdiler. Saat 10.00’da Hastane içinde bulunan ihale salonuna yĂśnelen iÞçiler, salonun ĂśnĂźnde toplanarak ihalenin yapĂ˝lmasĂ˝nĂ˝ fiili olarak engelledi. Bu sĂ˝rada sendika baĂžkanlarĂ˝ tekrar konuĂžmalar yaptĂ˝lar. Bu sĂ˝rada orada bulunan emniyetten polisler ihalenin yapĂ˝lmadýðýnĂ˝ ve iptal edildiĂ°ini sĂśylediler. Bu sĂśze gĂźvenmeyen iÞçiler rektĂśrlĂźkten veya hastane yĂśnetiminden bir yetkiliden bu bilgileri almak isteĂ°ini belirttiler. Bir cevap almak için Ă?Þçiler KampĂźs içinde olan rektĂśrlĂźk binasĂ˝na yĂźrĂźyßÞe geçtiler. Ă?Þçiler rektĂśrlĂźk binasĂ˝na geldiklerinde binanĂ˝n polislerce kordona alĂ˝ndýðýnĂ˝ gĂśrdĂźler. BarikatĂ˝n ĂśnĂźnde sloganlarla bekleyen iÞçiler, “bir cevap almadan buradan ayrĂ˝lmayacaĂ°Ă˝zâ€? dedi ve kĂ˝sa sĂźrede rektĂśr yardĂ˝mcĂ˝sĂ˝ yanlarĂ˝na gelmek zorunda kaldĂ˝. YapĂ˝lan gĂśrßÞmede rektĂśr yardĂ˝mcĂ˝sĂ˝ konuyla ilgili bilgisinin olmadýðýnĂ˝ sĂśyledi ve iÞçileri hastane baĂžhekimine yĂśnlendirdi. Tekrar hastane ĂśnĂźne dĂśnĂźldĂź ve sendika baĂžkanlarĂ˝ndan oluĂžan bir heyet baĂžhekimle gĂśrßÞtĂź. BekleyiĂž yaklaÞýk yarĂ˝m saat sĂźrdĂź ve 12.30 sĂ˝ralarĂ˝nda iÞçilerin yanĂ˝na gelen heyet adĂ˝na Devrimci SaĂ°lĂ˝k-Ă?Ăž Genel BaĂžkanĂ˝ Arzu ÇerkezoĂ°lu bir açýklama yaptĂ˝ “Ă?halenin Ăžimdilik iptal olduĂ°unu bildirdiler. Ancak mĂźcadelemiz devam edecek ve taĂžeron sistemini tĂźm hastanelerden sĂśkĂźp atana kadar Ă˝srarlĂ˝ mĂźcadelemizi sĂźrdĂźreceĂ°izâ€?. Eylem bu açýklamanĂ˝n ardĂ˝ndan bitirildi ve iÞçiler sloganlarla iĂžlerine geri dĂśndĂźler.


112 Acil SaĂ°lĂ˝k Hizmetleri emekçilerinin çalýÞma alanlarĂ˝ndaki zorluklar gĂźn geçtikçe aĂ°Ă˝rlaÞýyor. Ă?çinde bulunduklarĂ˝ olumsuz koĂžullar nedeniyle saĂ°lĂ˝k hizmetlerini vermekte gßçlĂźk yaĂžadĂ˝klarĂ˝nĂ˝ belirten 112 Acil SaĂ°lĂ˝k Hizmetleri çalýÞanlarĂ˝, sorunlarĂ˝nĂ˝ duyurmak amacĂ˝yla Sosyal Hizmet Emekçileri SendikasĂ˝ (SES) Ă?stanbul Ăžubeleri’nden emekçiler ÇemberlitaÞ’ta Ă?stanbul Ă?l SaĂ°lĂ˝k MĂźdĂźrlßðß ĂśnĂźnde 28 Ekim PerĂžembe gĂźnĂź saat 11.00’da bir basĂ˝n açýklamasĂ˝ yaptĂ˝lar. BasĂ˝n açýklamasĂ˝na “Can KurtarĂ˝yoruz, Ă?nsanca ÇalýÞma KoĂžullarĂ˝ Ă?stiyoruz / SES Ă?stanbul Ăžubeleriâ€? yazĂ˝lĂ˝ pankart ve “112 AmbulanslarĂ˝nĂ˝n Doktorun ÇalýÞanlarĂ˝n Ă?Ăžyeri Yokâ€?, â€œĂœcretsiz Yemek HakkĂ˝ Ă?stiyoruzâ€?, “SĂśzleĂžmeli KĂśle OlmayacaĂ°Ă˝zâ€?, “Can KurtarĂ˝yoruz, Evimize Giderken CanĂ˝mĂ˝zdan Olmak Ă?stemiyoruzâ€? yazĂ˝lĂ˝ dĂśvizlerle katĂ˝lan emekçiler, 112 Acil SaĂ°lĂ˝k Hizmetleri çalýÞanlarĂ˝nĂ˝n sorunlarĂ˝nĂ˝ bildirmek ve çÜzĂźm Ăźretmek amacĂ˝yla Ă?l SaĂ°lĂ˝k MĂźdĂźrß’nden randevu talebinde bulunduklarĂ˝nĂ˝ fakat bir cevap alĂ˝nmadýðýnĂ˝, buna karÞýn sorunlarĂ˝nĂ˝n arttýðýnĂ˝, çalýÞma

XgD]gh MYcZh ePed_f^f\]eh XYh Zcgbh PZ`h ]gOgh \V`^f`h ZdgLg`[ah g^dab]gU <dgSgbV^[VhXechWf\hXYhOf_hLfXebeT]fbhMgcghPa`_g\gLg`[aRhOf_h]f PZ`h]gOghFgTdgh\gWg\gLg`[abaTUh =II=h\adab]gbhXfceh^gSda`[gh]KbVWV_hEVb\gh>eLgcf[h8cQV[VDbVb fQf_fbdeSeb]fUhBedfhOf`e_deSehbfh]f_f`hXede\Zch_Y^YbYTChHfbe_hXKdJ Qf_]f`eh^gSda`heWdfcebeh[gWfcZbghNfc_f`h]f_f`UhBdh^gbghWYh`g]gchMgcg Nfh1IIIheb^gbhNfce\ZcY_UhHYbdgcabhAUh]fcfLf]fbh^gSda`h^ZcYbdgcabahOgdJ df[Uh1IIIhdecgbhNgcUhHYbYbh=IIIhdecg^abghQe]fcdfcebeh`gcWadgRhOf_Wecf PgdaW[acUhGfbh[gWfcZbhZdY\Zc^YbRh^KTdfW_fdehOgdfhQf[ece\Zc^YbUh=III decg\ah OgcLg_g\gXedecUh EgOgh `K[Vh Xech \fch [Y[gca_Rh g`[eFh PgdaWgbh Xec Of_Wecfh ]fSedh ]fh f_f`deh Zd_YWh Mgcg\gh FgTdgh eO[e\gLah Zd_g\gbh Xec Of_Wecfhgd^g_h\gh]gh`gPg`h^eQZc[g^aThPgdaW[ac^g_hfd]f`ehMgcg\ahOgcJ Lg_g^g_#h HYbYbh ePebh `gcWa\a_Uh .Z`^gh [gXeeh `eh QfPed_fdeUh GgSda` ZLg`dgcah ]gh g\bah ^e^[f_Uh >gXeh `eh XeTh XYbYh e^[e\ZcYTUh 8TfdJh dfW[ec_f MZde[e`gdgcabgh`gcWa\aTUh Hfbh8E*Dh]fhPgdaW[a_UhGgSda`hMZde[e`gdgcabahbg^adh\gMa\ZcdgcChEZ`J [ZcdgcRhOf_WecfdfchXechgcg\ghQfde\ZcRh^gSda`hMZde[e`g^ahXfdecde\ZcUhHeTe_ ^gSda`h MZde[e`gdgca_aTah ]Z`[Zcdgcgh Of_Wecfdfcfh Nfcec^fbeTh XeTh KdVcVTU -K\dfh]e\fXedec^ebeTUh<bdgch]fNce_Leh]Z`[ZcdgcUhBc`g]gWdgchXfbh]fh]Z`J [ZcY_RhMcZFf^\Zbfde_RhXfbeh]fbf[df\fLf`hZdgbh[ZMdY_Ybh`fb]e^e]ecU >gXeeh`ehXfb]fbh[f`be`hXedQehgdgXedec^ebRh^gSda`h`gcgcdgcabaRhMZde[e`gdgcaba ^ZdLYhOf_WecfdfcfRh]Z`[ZcdgcghXacg`g_gT^abUh +f]fbRh[ZMdY_hXYbYhXK\dfhgdQada\ZcUhHeThZbgh]e\ZcYTh`eRh=Ih^fbf ^Zbcgh^fbebhf`ZbZ_ebhXg[gLg`Uh!g[gb]gWhZbghXg`gch_aRhNg[gb]gW XYQVbhQe]eMhOg^[gbf]fheWdfcebehOgddf]e\ZcUh<hK\dfhQKcV\ZcUhGfbhXYbg `gcWahPa`gchQKcVbV\Zc^YbUhGeTfh^ZcY\ZcY_h]fNdf[hOg^[gbf^eb]fhQKcfN gdgbh]Z`[Zch\gca_hQVbh]fhXgW`gh\fc]fhPgdaW^abh_aChEfce_h`e h?g\acU -e_]eh XYcg^ah eWdf[_fh Zd]YUh B`Xgb`Dabh g]g_dgcah \gca_h QVbh ]fh ;W Hgb`g^aDb]ghPgdaWgXedech_eCh-K\dfh[gc[aWadgXedecUh>gXeeh`eRhXeTh[g_hQVbf fNf[h ]e\ZcYTUh B_gh \gMadgbh [g_h QVbh `g_Yh OeT_f[eh ]fSedUh 8TfdJ dfW[ec_fUh<bYbhePebh>gXeMh<]g^ah`gcWahPa`a\ZcUhHeTh1Ih^fbfh[g_hQVbV ^gNYb]Y`Uh/Nf[Rh`g_Y]ghPgdaWgbh]Z`[Zch[g_hQVbhPgJdaW_gda]acUhB_g XeThKTfddfW[ec_f^ebfh`gcWa\aTRh^gSdaSabhMe\g^gdgW[acad_g^abgh`gcWa\aTUh HeTh`g_Y]ghPgdaWgbh]Z`[ZcdgcabhQcfNdeRh[ZMdYh^KTdfW_fdehOg``aba ^gNYb_gda\aTUh EZ`[Zcdgch :XeTh gTh Mgcgh gda\ZcYT9h ]e\ZcUh ;WPe\dfh XecdfWR Og``abah^gNYbUhHK\dfh]V``(babah^gNYb_g`hePebhXgbgh^ZdLYdY`h\gM_gU HeTh XV[Vbh PgdaWgbdgcabh Zc[g`h KcQV[dfb_f^eb]fbh \gbg\aTUh HgWXg`gb ]e\Zch `eRh Xech \g^gh \gMgda_h _f_YcRh eWPeh g\ca_abah Zc[g]gbh `gd]acgda_U @/G@Debh LfNgXah bf]ech gc`g]gWdgch ]Y\]YbYTh _YCh @/G@h bfh MZde[e`g Kbfc]eChHeTe_hMZde[e`g_aThNgc]aRhZc[g`hPgdaW_gh\g^g^aUh:;WPeRh_f_Yc g\ca_abghOg\acU9hHgWXg`gbhXeTeh`gb]aca\ZcRhXeTeh^KTdfW_fdeh\gMgLg`h`eR QVNfbLf_eTh`gd_g^abUh<bYbhbe\f[ehXYhg_gh^fbebhbe\f[ebhbfCh/Nf[h:eWPeJ _f_Ychg\ca_abghOg\ac9UhHV\V`h_f_Ycdgch]aWab]ghOfc`f^h_f_YchZd^YbU @g_Y]ghPgdaWgbh`g]cZdYheWPehOg`dgcab]ghXecdfWfde_Uh ;^[gbXYdh beNfc^e[f^eh12IIh[gWfcZbheWPebebhKcQV[dfb_fh_VLg]fdfJ ^eb]fh^fb]e`gdgchXgWgca^aThZd]YUhHfbe_h_gbfNehXgWJ`gbdaSa_]ghXech]fcJ bf`h `YcYd]YRh _ggWdgcah Tg_gbab]gh K]fb_f\fh XgWdgb]aRh eTebdfc `Yddgbada\ZcUhB]g_dgchAIh^fbfhPgdaW_aWhOePheTebhgdg_g_aWUh<cg]ghfQfJ _fbh^fb]e`ghG/GDfh^K\df]e_RhQfdebhXYbdgcahKcQV[df\fde_Uh:.ghOZLg_R Xede\Zc^YbYTh Zd_gTRh gbLg`h FgOceh V\fh \gMgXedeceTU9h ?gbeh FeedeRh _fWcY ^fb]e`gLada` hOg]eh_VLg]fdfhf]fde_


*f`eh^gSda`[ghPKTV_hbfCh ebgb^_gbhQfbfdhNfcQedfcdfhQfbfdhXV[J Pf]fbh^gSdgb_gdaUhHV[Pf]fbhfbhgTh)hAIhMg\h^gSdgb_gdaUh@g\bg`dgc `g_Yh^gSda`hOeT_f[dfcebfhg\cad_gdaUh8Tfdh^f`[Kcfh[gbabgbhg\caLgda`hNf ]f^[f`dfch`gd]acad_gdaUhHecebLehXg^_g`h^gSda`hOeT_f[dfcebehVLcf[dehOgdf Qf[ecfbhOfch[VcdVhY\QYdg_gh`gd]acad_gdaUh8bLfde`hXecebLehXg^g_g`h^gSda` OeT_f[dfcebfUhGgSda`hZLg`dgcah]f^[f`dfb_fdeRh^fN`hTebLecehh`YcYd_gda]acU GgSda`hZLg`dgca h0IIIhJhGgSda`hfNdfce hA'UIIIUh@g_YhOg^[gbfdfceh]f^J [f`dfb_fdeh^g\ahAAIIDfhPa`gc[ad_gdaUhBWadg_ghOeT_f[dfcebfhKTfdhKbf_ Nfced_fdeUh;dfceh[f`bZdZ&ehY\QYdg_ghMdgbdg_g^ah\gMad_gdaUh@g_YhedgPhNf ^gSda`h [f`bZdZ&e^eh ^gbg\eh QfdeW[eced_fdeUh "dY^gdh gWah Vcf[e_h _fc`fTe `YcYd_gdaUh ,cfNdeh J>ZMdYh ^KTdfW_fdeh KcQV[dfb_fh Og``aRh [g_h QVb PgdaW_gUh HV[Vbh ^gSda`h PgdaWgbdgcah Zc[g`h PgdaW_gh ^[g[V^Vb]fh Zd_gdaR ^KTdfW_fdeJ[gWfcZbhNXUhY\QYdg_gdgcabghOg\ac h*fcFZc_gb^h^e^[f_eh\fJ cebfhg]edhK]Vddfb]ec_fUhHgWOf`e_dfch^fPe_dfhg[gb_gdaUhEf_Z`cg[e`R WfFFgFRhOf^gMhNfcfXedechXech^gSda`hOeT_f[h^VcfLehePebhOgd`hZcQgbeTg^\ZbY NfhOgcf`f[dfceUh/We[h^gSda`hOeT_f[ehePebhg^adh^ZcY_dYhOV`V_f[dfc]echFg`g[ [ZMdY_hKcQV[dfcehNfh_f]\ghMZde[e`gdgcab bhQfdeW[eced_f^ehNfhY\QYdgb_g^a ^VcfLeb]fhOgd`abhQVLVbVhNfh`Zb[cZdVbVh]fNcf\fh^Z`_gda]acU EVb\ghGgSda`h8cQV[VhNfcedfcebfhQKcfheb^gbdgcahOg^[ghf]fb Kd]VJ cfbhVPh\g\Qabhbf]fbhNgc h`K[VhXf^dfb_fh6gPda`RhgWacahXf^dfb_fRh]fbJ Qf^eThXf^dfb_f5h^eQgcgRhOgcf`f[^eTh\gWg_#h,Kc]VSV_VThQeXeh^gSda`da Zd_g_aThePebh]Z`[ZcdgcgheO[e\gLa_aTh\Z`Uh : 9(5297512:/86.5:/94:-9623 3:5"56.8:.+!+6+7.+ +6.8 /'77963-:,4963:0+/18/:,796:579"7943:(5091909:1+4-815:.9)9:-9623/73 .8 57:-5 9 <hedgPdgcheb^gbdgcgRh\Z`^Yddgcgh]fNdf[dfch[gcgFab]gbhNfcedfbhXf]gNg edgPdgc]acUh7f^fdgh`dg^e`hNfcf_hedgPdgcahVcf[_f`hLgTeM[ech]f]eSebeThWf`ed]f g_gh)hAIhOg^[ghePebhQfcf`dehZdgbhedgLahVcf[_fTUh4Vb`VhXYhedgLgheO[e\gLa ZdgbdgcabhOfM^eh\Z`^Ydheb^gbdgcUh@gchQf[ec_f\fLf`hgdgb]ghZd]Y`dgcahePebhVcfJ [ed_fTdfcUhGg[ad_g\gLg`Rheb^gbdgcghXf]gNghNfcedfLf`hedgPdgc]achXYbdgcUh"LYT Zdgbh edgPdgch ]gh Me\g^g]gbh Pf`ede\ZcUh 8cbfSebh BMcZ_fbh bfFf^h gPaLa Fa^Fa^dgc]gbhXech[gbf^eUhBMcZ_fbhAh`YcYWhbfh]fTgNgb[g&ahNgcRhQVb]fh1h]fFg gd_gda^abUhHechedgPhPa`a\Zch=1h^gg[de`hXechFa^hFa^h\gMa\Zc^YbYThf[`e^eh=1h^VcVJ \ZcUh Hece^ebebh Fe\g[ah XecRh Xece^ebebh Fe\g[ah AIIh > h Nfh >Vc`e\fD]fh YLYTh Zdgba XYdg_a\Zc^YbYTUh?g^[g\gh\gTg_a\Zc^YbYTRhZhMe\g^g]gh\Z`RhKXVcVh^g[ad^ab ]e\fUh@gd]acg_gTRh\g^g`[achg_gh^g[_gTU

koĂžullarĂ˝nĂ˝n daha da kĂśtĂźleĂžtiĂ°ini, tĂźm çabalarĂ˝na ve Ăśzverili çalýÞmalarĂ˝na raĂ°men saĂ°lĂ˝k hizmetlerinde oluĂžan aksamalarĂ˝n devam etmekte olduĂ°unu belirttiler. ÇalýÞanlarĂ˝n sadece bir kĂ˝smĂ˝nĂ˝n iĂž gĂźvenceli kadrolu olduklarĂ˝nĂ˝, çoĂ°u acil servis çalýÞanlarĂ˝nĂ˝n ise 1 yĂ˝llĂ˝k sĂśzleĂžmeli personel statĂźsĂźnde olarak çalýÞmakta olduĂ°unu sĂśyleyen 112 Acil SaĂ°lĂ˝k Hizmetleri çalýÞanlarĂ˝, diĂ°er kentlere ve gĂśrev tanĂ˝mlamalarĂ˝na gĂśre daha fazla çalýÞmak zorunda kaldĂ˝klarĂ˝na da deĂ°indiler. Tam gĂźn yasasĂ˝ ile saĂ°lĂ˝k personelinin haftalĂ˝k çalýÞma saati 45 saatten 40 saate indirilmiĂžti. Buna karÞýn, 112 Acil Hizmetleri personelin yasa dýÞý olarak 48 saat çalýÞtĂ˝rĂ˝lmakta olduĂ°u belirttiler. 112 Acil SaĂ°lĂ˝k Hizmetleri çalýÞanlarĂ˝nĂ˝n, Aile HekimliĂ°i uygulamasĂ˝na geçilmesi konusunda da yeni sorunlarla karÞýlaĂžacaklarĂ˝nĂ˝, Ă?stanbul genelinde 140 noktada 112 Acil Servis hizmeti yapĂ˝lmakta olduĂ°unu ve bu noktalarda çalýÞmakta olan 180 hekimin, Aile HekimliĂ°i’nde gĂśrev almayĂ˝ seçmesi ile ambulanslarda gĂśrevlendirilebilecek doktor kalmayacaĂ°Ă˝nĂ˝ sĂśylediler. SaĂ°lĂ˝kçýlar, personel ve hekim eksikliĂ°inin derhal giderilmesi, zorla fazla mesai uygulamasĂ˝na son verilmesi, fazla mesai ile Ăźcretlerinin Ăśdenmesi ve izin verilmesi taleplerini sĂ˝raladĂ˝lar. Taleplerini dile getiren sloganlarĂ˝n atĂ˝lmasĂ˝ndan sonra basĂ˝n açýklamasĂ˝ sona erdi.


: *8775/78:29!84,6:&4 +2786-815078:57 575:1,4-9/:51250,4'-:69137:$54:0,7.96: 8"2565*U9h HYh^ZcY\Yhe`ebLehXKdV_Vbh^ZbYb]gh\gba[dg\g\a_U ;Wh,VNfbdeSehNfh WPehGgSdaSahXKdV_VbfhQfPfde_UhHg[a ]Vb\g^abghXg`[aSa_aThTg_gbhQfdfbf`^fdh[gca_hXe[[eR fb]V^[ceh\V`^fd]eUhHedQeh[f`bZdZ&edfcehgc[[aUh,fdeW_eWhVdJ `fdfc]fheWPeh^gSdaSahKbLfde`dfceb]fhM^e`Z^Z^\gdhf[_fbJ dfcRh \gWdgbgbh eWh QVLVRh \fbeh `e_\g^gddgcRh fcQZbZ_eR gdfc&edfcRh\fbeh[f`bZdZ&edfcRh\Kbf[e_hNfhKcQV[dfb_fRh;W ^gSdaSahOeT_f[dfcehXgWahPf`fc`fbRhQfdeWJ_f`[fhZdgbhVdJ `fdfc]fheWPeh^gSdaSahKbLfde`dfceb]fh[gca_RhgSachNfh[fOdeJ `fdeheWdfcRh[fOde`fdeh[f`bZdZ&eh[cgb^FfceRhXV\V`h6`g[g^[cZFe`5 `gTgdgcRheWh`gTgdgcaRhQVNfbde`Rh_f^df`hOg^[gda`dgcah6^edeJ `ZTe^#5Rh[Z`^e`h_g]]fdfcRh^ZdNfb[dfcRh\V`^f`hce^`dehQYJ cYMdgch6PZLY`heWPeUUU5RhgSachFeTe`^fdhPgdaW_ghNfhebFZc_gd PgdaW_ghKbh^acgdgcahgd_g`[g]acUhEZdg\a^a\dgh]gh^gSda` ^ZcYbdgcah ]fSeWe\ZcUh ;bQed[fcfD]fh eW^eTdfch Nfh f^bf` PgdaWgbdgch]gOghfc`fbhKdVcdfchPVb`VhXf`dfb[e^eh\Z`Uh >Vc`e\fDbebhVPhZdg\]ghcf^_ebehPa`gcgXedeceTUhHecebJ Le^ehEgNY[MgWgD]ghQfcPf`dfWfbhZdg\Uh;`ebLe^eh>YTdgh>fcJ ^gbf^ehNfhVPVbLV^Vh@Z[h[gWdg_gheWPedfce# GZbh e`e^ebeh `gTgh ^g\g_gT^abaTRh XYh ZdgSgbV^[V eb^gbda`h ]aWah Xech Zdg\]acUh GG@h e^[g[e^[e`dfcebfh QKcf =II%D]gh A%IAh eWPeh eWh `gTg^ah ^ZbYLYh KdVc`fbh =II0 \adab]gh XYh ^g\ah AI11Uh =II0h \adab]gh _f^df` Og^[gdaSab]gbh Kdfbh Ah `eWeUh Gfbh ^eQZc[gdah ]fSed^fbRh Z gb]gheWeh\gM[aSabhgb]ghOg^[gdaSabh[f^Me[hf]ed_e\Zc^gR ^fbh OePh `g\]gh Fgdgbh QfP_e\Zc^YbUh HYbdgcabh OfM^e

^eQZc[gdaheWPedfcfhQKcfh`g\a[dgcUh@g\a[h]aWahfbhPZ`hbfJ cf]fCh@VPV`hg[Kd\fdfc]fUh d`f_eT]fh_f\]gbghQfdfb eWh `gTgdgcababh )h %IDab]gbh FgTdg^ah 2ID]fbh gTh eWPe PgdaW[acgbheW\fcdfceb]fRh\gbeh;WPehGgSdaSahNfh;Wh,VNfbdeSe @YcY_dgcababh`YcYd_g^ababhQfcf`de TZcYbdYh[Y[Yd_g]aSa eW\fcdfceb]fh\gWgb_g`[g]acUh;Wh`gTgdgcababh)h2ID^eRh3 \gh]gh]gOghgThPgdaWgbahZdgbheW\fcdfceb]fh_f\]gbghQfdJ _f`[f]ecUhHYheW\fcdfceh@<H;Ddfcebh)h3IDabah[f_^edhf[J _f`[f]ecUh4KTV_h^eQZc[gdahNfh^fb]e`gdaheWPehPgdaW[ac_g`U Gfb]e`g^aTheWPehPgdaW[acgbh`g_Yh^YPYheWdfcUh8E*hedf edeW`e_hZd]YSYh\addgc]ghAUh@ZbQcfD\fhXK\dfhXechKbfcQf Nfc_eW[e`Uh :GeQZc[g^aTh Nfh ^fb]e`g^aTh eWPeh PgdaW[acgbR Mgc[eh ^YPYh eWdfc9h ]e\fh [VTVSfh QfP^ebh e^[f]e`Uh 1h ^gg[ ^Vc]Vh[gc[aW_gUh@e_^fhgdf\Oeb]fh`ZbYW_g]aUh:?ZLg_ ^fb]e`g\ah Pa`gcgda_h ]gh ^g]fLfh ^eQZc[gh `gd^ab9h ]e\f Kbfc]edfcU ;W\fceh_VOfb]e^dfceRh[f`be`fcdfceRh]Z`[ZcdgcahNgcUh;W \fceh_VOfb]e^dfcehbfh\gMgcdgcCh;Wh\fceh`ZWYddgcabah]VJ TfbdfcdfcUh.fcebfh`Z\_gh6Tgcgcdah_g]]fbebRheWdf_eb5R ?gNgdgb]ac_gh 6\fcfdRh ^f\cfd[_fh 6Qfbfd55R Gabacdgb]ac_gh6eTZdg^\Zb5Uh-e_]eh^fbhXfbe_h_ggWa_a NfcfLf`^ebRhXfbheWPebebhOg``abah^gNYbgLgSa_UhHK\df Xech Wf\h _V_`Vbh _VCh HYh `g_Yh QKcfNeh Zd_gda]acU ;WNfcfbdfc]fbh [ZMdgbgbh Mce_dfcdfh PgdaWgbh Xech `g_Y `YcYdYWYhZd_gda]acUhHYh`g_Yh`YcYdYWYhe^[eO]g_hf[_fJ de]echOf`e_eRh_VOfb]e^eUh<hTg_gbhKTQVchZdgcg`heWPebeb Og``abah^gNYb_gda]acUh


@Z[h`Y_dg_gheWPedfceh`ZbY^YbghQfd]e`UhEVb\gh[gceOeb]fhXYhXV\V`J dV`[f`eh Xech Zdg\h A3'IDdgc]gRh BHED]fRh XV\V`h Xech ]gSah ]fdfcf`h [Vbfd \gMa_ab]ghPgdaWgbh[gWh`ac_gheWeb]fhQfcPf`dfWe\ZcUh<h]Kbf_]fhXYheW[f TfbLedfcRh g[ebdfchPgdaW[acad_aWUhHYcg]ghcf^_ehcg`g_dgcghQKcfh0hXebheWPe PgdaW_aWUh10IRhQfcPf`dfcfhQKcf\^fh$IIh`eWehKd_VWUh@Zc`Y\ZcYTh`ehXeTe_ Zdg\hZb]gbh]gOghXV\V`Uh<hZdg\hA3'ID]ghZd_YW[YhNfhZhTg_gbh^[gb]gc[J dgchhPZ`h]VWV`[VUh-e_]eh>Vc`e\fD]fhXYhZdg\h\gWgba\ZcRhQfcPf`[fbhPZ`h]cgJ _g[e`Uh ?aTdahXechVcf[e_hNgchNfhZdgSgbV^[VhXechQf[ece_Uh@Z[heWPebebhKbVbfhQfJ de\ZcRh\V`^f`hXg^abPdgh`Z_Mcf^Kcdfh`Y_hMV^`Vc[VdV\ZcUh.V`^f`hXg^abPdg `Y_hMV^`Vc[[VSVb]fhPZ`h`VPV`h[gbfdehTfccfLe`dfchOgdebfhQfdech`Y_hNfhXY XV[VbhZ]g\ah`gMdgcUhGeThXYbYh^ZdY]YSYbYThTg_gbh^de`ZTe^hOg^[gdaSabg \g`gdgba\Zc^YbYTUhGde`ZTe^hOg^[gdaSahbf]ecChEVb\gh[gceOeb]fh`dg^e`heWPe Og^[gdaSa]acUh8bdf_dfcdfhXg[a]ghgTgd_aWhZdgbh_g]fbLehOg^[gdaSa]acUh7gJ ]fbdfc]fRh\ZdheWPedfceb]fRh^fcg_e`[fRhLg_heWPedfceb]fhQKcVdVcUh4ebhQeXeh>VcJ `e\fhQeXehVd`fdfc]fh[f_fdh_f^df`hOg^[gdaSahZd_g\gh]fNg_hf]e\ZcUh Gde`ZTe^hOg^[gdaSahePebhfbhfdNfceWdeh\fcdfch`Z[heWeb]fhZd_g`[g]acUhHgW`g ^gbg\eh`Zddgcab]gh]ghNgcUh7f^fdgh gb[dgcabhMgcdg[ad_g^ab]gRh_f[gddfceb [f_eTdfb_f^eb]fRh ^fcg_e`h ^gbg\eb]fh KTfdh Zdgcg`h ]gh `Z[h `Y_dg_g eWeb]fUh EVb\gh [gceOeb]fh ed`h ]fFgh >Vc`e\fD]fh \gMada\ZcUh @Z[[gh _Z]g XgWda\ZcUhHech;[gd\gbhFec_ghQf[ece\ZchNfhOePXechKbdf_hgdab_g]gbhXYheWdf_ \gMada\ZcUh Gde`ZTe^h_g]fb]fh'Ih\ad]ghOgFeFhOgFeFhQfdeWfXedecUh@Z[h`Y_dg_gheWeb]f AR2h g\]gh %h g\]gh QfdeWe\ZcUh GebZMdYh Og^[gh Kd]VRh ZbYbh `gc]fWeh Kd]VU EYc_YWhgc`g]gWhg`LeSfchbg`de\dfh`Yc[YdgLgSabah]VWVbV\Zchg_ghOePhY_Y[ \Z`Uh ?aba^dah 'h Og^[gh Nfh ZSYddgcaRh gbbf^eh Xgbgh Qfd]eUh :<SdY_h XYcg]g PgdaW_aW[aRhXg`[a_hOg^[gRhXYbYbh`gc]fWehNgchg^`fc]fRh`ZWg_a\ZcRh]YcJ _g]gbh`gPa\Zc9Uh:<h]ghPgdaW_aWh_a\]aC9Uh:/Nf[U9hHech[gbfh\gTah\gT]a_hg^J `fcfhVPVbLVhg\]ghPa`[aUhEeSfcdfceh?g``(ceD]fhZbgh]gh\gTah\gT]a_hZh]g Og^[ghPa`[aUhHYheWPedfcebh)h33DYh`g\a[h]aWaUh;WPe]fbheWPe\fhYdgW[a_UhA=II `eWe\fhYdgW[a_RhXYbdgc]gbh2Ih`eWehKd]VhNfh]eSfcdfceh]fhKdfLf`Uh@Yc[Yd_g Wgb^dgcah\Z`Rhg_ghOg^[gda`h]fcfLf^ebfhQKcfh`e_e^ehAh\adhePeb]fRh`e_e^eh=I \ad]ghg_gh_Y[dg`ghXYhOg^[gda`[gbhKdfLf`Uhh GZbcgh \g^g`h Qfd]eh g_gh ^g]fLfh `Z[h eWeb]fh ]eSfcdfceb]f \g^g`dgb_g]aUhB_gh`Z[heWehPZ`hNgOWeLf\]eUh=h?gF[ghKbLf`ehOgXfcRh^Zb YdY^dgcgcg^ah^fb]e`gdgcabh\gc]a_a\dghXV\V`hFec_gdgch=IAAh\adab]gbhe[eXgJ cfbhXYheWdf_eh`Yddgb_g\gLg`dgcabahgPa`dg]adgcUh-K\dfh^gNYb_gh\gMa\ZcdgcU :HeTh\gM_g]a`RhXeTe_heWehNfc]eSe_eTh[gWfcZbdgch\gM_aWU9h>gWfcZbh]aWab]g eWh_ehNgcChHechFec_ghQfde\ZchZbghNfce\ZcRhZhgda\ZchWYhAIIh`eWe\fhNfce\ZcRhZ gda\ZchZbghNfce\ZcRhZh]ghgda\ZchXechg]g_ghNfce\ZcUhB]g_hfNebebhgd[ab]g ZSYddgca\dghXecde`[fhXYheWeh\gMa\ZcUh'hZSdYh]ghKdV_LVdhOg^[gRhg]g_hXYheWe Xed_e\Zch`eUh4ZLY`dgcgh]f]e_h`eh:!f`(df[hNfcebhgNY`g[gU9h4ZLY`dgcRh:!fJ cf_f\eTRhPVb`VhMg[cZbhXgXg_aTU9hEVb\gh\g^g`dg\gLg`hXYheWeUhHYbYhXeT XgWgc]a`Uh >Vc`e\fD]f`eh _VLg]fdf_eTdfh XgWgc]a`Uh HeTh Xg`gbgh Qe[[e` eWPedfcdfhXecde`[fRhXg`gbhWK\dfh]f]e h:+e\fh[ZTdYheW[fhPgdaWa\Zc^YbYTCh+e\f XYheWdfhYScgWa\Zc^YbYTC9h GZcYbhbg^adhPKTVdVcChHfbh]fh^eTfh^ZcY\ZcY_ h^ZcYbhbg^adhPKTVdVcC

Tuzla Organize Deri Sanayi BĂślgesi’nde bulunan Rimaks Tekstil fabrikasĂ˝nda, iÞçiler TĂźrk-Ă?Þ’e baĂ°lĂ˝ TEKSĂ?F Sendikasý’nda sendikalaĂžma çalýÞmasĂ˝ baĂžlatĂ˝nca iĂžten atĂ˝lmýÞlardĂ˝. Ă?Þçiler 7 AĂ°ustos’ta topluca sendikaya Ăźye oldular, 9 AĂ°ustos’ta da iĂžten atmalar baĂžladĂ˝, 23 iÞçi iĂžten atĂ˝ldĂ˝. 11 AĂ°ustos 2010 tarihinde iÞçiler fabrika ĂśnĂźnde direniĂže baĂžladĂ˝. Rimaks patronu, 16 AĂ°ustos’ta sendika yĂśneticilerini toplantĂ˝ya çaĂ°Ă˝rdĂ˝. ToplantĂ˝ gĂźnĂź gĂśrßÞme yaparak sorunu gidermek yerine 41 iÞçinin daha iĂžine son verdi. Ă?Ăžten çýkarĂ˝lanlar arasĂ˝nda sendikasĂ˝z iÞçiler de var. Ă?Ăžten atĂ˝lan 64 iÞçi fabrika ĂśnĂźndeki direniĂži sĂźrdĂźrdĂź. 11 AĂ°ustos’ta baĂžlayan Rimaks direniĂži 4 Ekim’de Tuzla ve BartĂ˝n’daki iÞçilerle yapĂ˝lan toplantĂ˝dan sonra TEKSĂ?F sendikasĂ˝ ĂśrgĂźtlenme uzmanĂ˝, patronla yapĂ˝lan anlaĂžmayĂ˝ iÞçilere açýkladĂ˝. AnlaĂžmaya gĂśre iĂžbaÞý yapmak isteyen iÞçiler geri dĂśnecek. Fakat iĂžletmede daraltmaya gidilmesi gerektiĂ°i için, son giren iÞçiden baĂžlanmak Ăźzere iĂže geri alĂ˝nan iÞçi sayĂ˝sĂ˝ kadar iÞçi iĂžten çýkarĂ˝lacak. Ă?ĂžbaÞý yapmak istemeyen iÞçilere ise 6 aylĂ˝k Ăźcret tutarĂ˝nda tazminat Ăśdenecek veya iÞçinin isteĂ°ine gĂśre iĂžbaÞý yapmak istiyorsa 4 aylĂ˝k Ăźcret Ăśdenecek ve taĂžeron firmayla çalýÞmaya devam edip daha sonra ana firmaya geçebilecek. Ă?Þçiler bu direniĂž ve eylemler sĂ˝rasĂ˝nda kendi ayaklarĂ˝ Ăźzerinde durmayĂ˝ Üðrendiklerini, disiplinin Ăśnemini anladĂ˝klarĂ˝nĂ˝, kendilerine gĂźvenmeleri gerektiĂ°ini ve asĂ˝l olarak sĂ˝nĂ˝f dayanýÞmasĂ˝nĂ˝n Ăśnemini anladĂ˝klarĂ˝nĂ˝ sĂśylĂźyorlar. Rimaks’ta yaĂžanan sorunlarĂ˝n sadece onlara has sorunlar olmadýðýnĂ˝, nerede çalýÞýrlarsa çalýÞsĂ˝nlar, sorunlarla karÞýlaĂžacaklarĂ˝nĂ˝, kendilerinden baĂžka bu sorunu kimsenin çÜzĂźmleyemeyeceĂ°ini, iÞçilerin ancak kendi kurtuluĂžlarĂ˝nĂ˝ kendilerinin elde edebileceĂ°ini bu direniĂž sĂ˝rasĂ˝nda kavradĂ˝klarĂ˝nĂ˝ anlatĂ˝yorlar.


DEVLET MEMURLARI-KAMU EMEKÇĂ?LERĂ?NĂ?N Ă?ĂžKAZASI VE MESLEK HASTALIĂ?I SĂ?GORTASI HAKLARI Madde 188: HASTALIK Sosyal gĂźvenlik hakkĂ˝ Sorumluluk Hukuku’nun VE ANALIK SĂ?GORTASI: Ăśnemli bir bĂślĂźmĂźdĂźr. Ă?Ăž kazasĂ˝ ve meslek hastalĂ˝klarĂ˝ sigortasĂ˝ da sosyal gĂźvenlik hakkĂ˝nĂ˝n en Ăśnemli kĂ˝smĂ˝nĂ˝ oluĂžturur. Sorumluluk hukuku bir anekdotu A) Devlet memurlarĂ˝nĂ˝n hastalĂ˝k, analĂ˝k ve gĂś- bu alanĂ˝n satĂ˝r baÞý yapar daima; “Bir çivi yĂźzĂźnden revden doĂ°an kaza ile mesleki hastalĂ˝k, bir nal, bir nal yĂźzĂźnden bir at, bir at yĂźzĂźnden bir B) Devlet memurlarĂ˝nĂ˝n eĂžleri ve bakmakla yĂź- atlĂ˝ gidiverir.â€? (Benjamin FRANKLIN) Ă?Ăž kazasĂ˝ kĂźmlĂź olduklarĂ˝ ana, baba ve çocuklarĂ˝nĂ˝n hastalĂ˝k ve meslek hastalĂ˝klarĂ˝na dair gerçekler bu anekdotu ve analĂ˝k, sonuna kadar haklĂ˝ çýkaran bir konudur. C) Bir kanuna dayanĂ˝larak emekli veya malullĂźk Ă?çinizde memur statĂźsĂźnde olan, 657’li yasaya aylýðý alanlarĂ˝n (Sosyal Sigortalar Kurumunca uy- tabi olan arkadaĂžlarĂ˝mĂ˝z var. Peki, iĂž kazasĂ˝ ve mesgulanan iĂž kazalarĂ˝ ile meslek hastalĂ˝klarĂ˝, malullĂźk ve lek hastalĂ˝klarĂ˝ sigortanĂ˝z var mĂ˝? Ve bugĂźne kadar yaĂžlĂ˝lĂ˝k sigortalarĂ˝ndan gelir veya aylĂ˝k baĂ°lananlar bu sigortayla ilgili idareyle hiç hak alma sorununuz hariç) hastalĂ˝k ve analĂ˝k, oldu mu? Bu sorularĂ˝n cevabĂ˝ ne yazĂ˝k ki daima Ç) (C) bendinde belirtilen emekli veya malul- “yokâ€? demekten ibarettir. lĂźk aylýðý alanlarĂ˝n aile fertlerinin hastalĂ˝k ve analĂ˝k, Oysa, iĂž kazasĂ˝ ve meslek hastalĂ˝klarĂ˝ sigortasĂ˝ o D) Bir kanuna dayanĂ˝larak dul veya yetim aylýðý kadar Ăśnemli bir sigortadĂ˝r ki, iÞçinin nasĂ˝l iĂžini yapalanlarĂ˝n (Sosyal Sigortalar Kurumundan gelir veya mak gibi temel bir sorumluluĂ°u varsa, iĂžverenlerin de aylĂ˝k alanlar hariç) hastalĂ˝k ve analĂ˝k. o çalýÞanĂ˝n Ăźcretini Ăśdemesi ve saĂ°lýðýnĂ˝ iĂže baĂ°lĂ˝ riskHallerinde, gerekli sosyal sigorta yardĂ˝mlarĂ˝ lere karÞý korumasĂ˝ hukuki bir zorunluluktur. Bu gasaĂ°lanĂ˝r. ranti daha iĂže girdiĂ°iniz ilk adĂ˝mda baĂžlar. Ve bu Bu sigorta yardĂ˝mlarĂ˝ Ăśzel kanunlarla dĂźzenle- sigortanĂ˝n bĂźtĂźn primi çalýÞan katkĂ˝sĂ˝ olmadan nir. iĂžveren tarafĂ˝ndan Ăśdenir. Bu sigortalardan tanĂ˝nan hak ve saĂ°lanan Soruyorum iĂž yeri saĂ°lĂ˝k dosyanĂ˝z var mĂ˝? Yok yardĂ˝mlar, genel sosyal sigorta rejimleri ile kabul edi- mu dediniz? Ă?Ăžyeri saĂ°lĂ˝k dosyasĂ˝ olmadan bir len hak ve yardĂ˝mlardan az olamaz. hemĂžire bir doktor nasĂ˝l istihdam edilebilir? Sevgili arkadaĂžlar, 1990 yĂ˝lĂ˝ydĂ˝, ben henĂźz 2 yĂ˝llĂ˝k avukat idim. HemĂžireler derneĂ°i yayĂ˝n organĂ˝nda bir ĂślĂźm ilanĂ˝ dikkatimi çekti. “Hepatit B daha kaç can alacak?â€? baĂžlĂ˝klĂ˝ ĂślĂźm ilanĂ˝nda açýklandýðý Ăźzere 23 yaÞýndaki doktor Muhsin Yigiter, Hepatit B aÞýsĂ˝ yapĂ˝lmadan doktor olarak çalýÞtĂ˝rĂ˝ldýðý için hastane ortamĂ˝nda aldýðý Hepatit B virĂźsĂźne baĂ°lĂ˝ olarak bu hastalýða yakalandýðý için ĂślmßÞtĂź. NasĂ˝l olur? Ben de 14 EylĂźl 1988’de iÞçi saĂ°lýðý konularĂ˝yla ilgili olarak çalýÞmaya baĂžladĂ˝m. 1990 yĂ˝lĂ˝na gelinceye kadar iĂž kazalarĂ˝ ve meslek hastalĂ˝klarĂ˝ ile ilgili pek çok dava ve duruĂžmaya katĂ˝lmýÞtĂ˝m. Sosyal Sigortalar MevzuatĂ˝ ve Sosyal gĂźvenliĂ°in temel ilkeleri ortada. Ă?Ăž kazasĂ˝ ve meslek hastalĂ˝klarĂ˝ sigortasĂ˝ olan bir dokt


ordu Muhsin YiĂ°iter (o an Ăśyle dßÞßnĂźyordum) NasĂ˝l aÞýsĂ˝z çalýÞtĂ˝rĂ˝lĂ˝rdĂ˝? Bu benim gĂśzĂźmde mĂźmkĂźn gĂśrĂźnmĂźyordu. Konuyu incelemek için kitaplarĂ˝ karýÞtĂ˝rdýðýmda, (çßnkĂź fakĂźlte yĂ˝llarĂ˝mda memurlarĂ˝n iĂž kazasĂ˝ ve meslek hastalĂ˝klarĂ˝ sigortasĂ˝ diye bir konuyla karÞýlaĂžmamýÞtĂ˝m) hayretler içinde kaldĂ˝m. ÇßnkĂź iÞçi saĂ°lýðý ve iĂž gĂźvenliĂ°i konusunda memurlar adeta unutulmuĂžtu. Tek bir araĂžtĂ˝rma çýktĂ˝ karÞýma. 1978 yĂ˝lĂ˝nda yazĂ˝lmýÞ konuyu yanlýÞ ele alan bir sempozyum bildirisi, “Ă?Þçilerin iĂž kazasĂ˝ ve meslek hastalĂ˝klarĂ˝ sigortasĂ˝ hakkĂ˝na karÞý memurlarĂ˝n bu haklarĂ˝ yok, emekli sandýðýnĂ˝n maluliyet sigorta fonundan ve maluliyet baremlerinden bu iĂžlemler yapĂ˝lĂ˝yorâ€? diyordu. HayĂ˝r, maluliyet vazifeye baĂ°lĂ˝ olsun olmasĂ˝n baĂžka bir Ăžeydir. Ă?Ăž kazasĂ˝ ve meslek hastalĂ˝klarĂ˝ sigortasĂ˝ ayrĂ˝ bir Ăžeydir. Sosyal gĂźvenlik kapsamĂ˝nda olan herkesin bu hakkĂ˝ zorunlu olarak vardĂ˝r. Bu hakka, iĂž kazasĂ˝ ve meslek hastalĂ˝klarĂ˝ sigortasĂ˝na çalýÞmaya baĂž-ladýðýmĂ˝z ilk gĂźnden itibaren ihtiyacĂ˝mĂ˝z vardĂ˝r. Olur ya ilk gĂźn kafamĂ˝za tuĂ°la dßÞer, hastanelik oluruz. Ya da ilk gĂźnde kot taĂžlama iÞçisi, ciĂ°erinde birikmiĂž o ĂślĂźmcĂźl tozun ilk miligramĂ˝nĂ˝ daha ilk gĂźnden solur. Konuyla ilgili her bir memur kategorisi için Ăśzel bir yasa mĂ˝ çýkarĂ˝ldĂ˝ diye bĂźtĂźn yasal dĂźzenlemeleri neredeyse hayretle taradĂ˝m. ÇßnkĂź iĂž kazasĂ˝ ve meslek hastalýðý sigortasĂ˝ olmadan bir memurun çalýÞtĂ˝rĂ˝lmasĂ˝ mĂźmkĂźn deĂ°il. Bu sigorta kolu baĂž sigorta koludur. SĂśylediĂ°im gibi, Üðretmenler için, doktorlar için ayrĂ˝ yasa mĂ˝ var diye yasa taramaya baĂžladĂ˝m. Kanunlar kĂźlliyatĂ˝mĂ˝zĂ˝n neredeyse tamamĂ˝nĂ˝ taradĂ˝m. 657 sayĂ˝lĂ˝ yasayĂ˝ baĂžtan sona okumaya baĂžladĂ˝m. 188. maddeye geldiĂ°imde anladĂ˝m ki 657 sayĂ˝lĂ˝ yasanĂ˝n memurlar açýsĂ˝ndan hem bir iĂž yasasĂ˝ hem de sosyal gĂźvenlik yasasĂ˝ olduĂ°unu iĂžte o zaman anladĂ˝m. ÇßnkĂź, 188. maddeye iĂž kazasĂ˝ ve meslek hastalýðý sigortasĂ˝ 1965 yĂ˝lĂ˝nda konmuĂž. BaĂžka sigorta haklarĂ˝yla birlikte, hastalĂ˝k, analĂ˝k, sigortasĂ˝ haklarĂ˝yla birlikte iĂž kazasĂ˝ ve meslek hastalĂ˝klarĂ˝ sigortasĂ˝ hakkĂ˝ da oraya yerleĂžtirilmiĂž. 506 sayĂ˝lĂ˝ yasayla iÞçilere verildiĂ°i tarihte memurlara da bu hak verilmiĂž. 657 sayĂ˝lĂ˝ yasaya sonraki yĂ˝llarda eklenen maddelerle hastalĂ˝k, analĂ˝k, ĂślĂźm yardĂ˝mlarĂ˝ sigortasĂ˝ haklarĂ˝ kurumlarĂ˝nca karÞýlanan sosyal yardĂ˝mlara dĂśnßÞtĂźrĂźlmßÞ. Ă?Ăž kazasĂ˝ ve meslek hastalĂ˝klarĂ˝ sigortasĂ˝nĂ˝n da bugĂźne kadar uygulama biçimini gĂśsterecek dĂźzenlenmeler yapĂ˝lmadýðý için bir yasal boĂžluk olarak bĂ˝rakĂ˝lmýÞ. Hangi sigorta kuruluĂžu bu hakkĂ˝ saĂ°layacak? Ya da bu sigorta kolunun iĂžverene yĂźklediĂ°i sorumluluklar açýsĂ˝ndan, iĂže girdiĂ°iniz ilk gĂźnden itibaren iĂžyeri saĂ°lĂ˝k dosyasĂ˝nĂ˝n açýlmasĂ˝; iĂže baĂ°lĂ˝ riskler bakĂ˝mĂ˝ndan saĂ°lýðýmĂ˝zĂ˝n takip edilmesi, ve periyodik saĂ°lĂ˝k kontrollerimiz yapĂ˝larak çalýÞmamĂ˝zĂ˝n sĂźrdĂźrĂźlmesi nasĂ˝l dĂźzenlenecek. O yĂ˝llarda memur sendikasĂ˝ Genel SaĂ°lĂ˝k- Ă?Þ’in sendikayla ilgili bir anket formunun arkasĂ˝na bende bir kaç soruluk form ekliyorum dedim. YaklaÞýk 2000 kiĂžilik bir grup cevapladĂ˝ benim eklediĂ°im iĂž kazasĂ˝ ve meslek hastalĂ˝klarĂ˝na dair sorularĂ˝. Bu 2000 kiĂžilik grupta 582 gibi çok çarpĂ˝cĂ˝ bir sayĂ˝da iĂž kazasĂ˝ ve meslek hastalĂ˝klarĂ˝ olgusu çýktĂ˝ karÞýmĂ˝za. Bu grubun içinde hepatit B sebebiyle karaciĂ°er nakli aĂžamasĂ˝na gelmiĂž olanlar, ameliyathane kazalarĂ˝ vardĂ˝. Bir hemĂžire vardĂ˝ hiç tanĂ˝ma fĂ˝rsatĂ˝ bulamadĂ˝m. BaÞýna oksijen tĂźpĂź dßÞtßðß için

Ä°zmir Buca Belediyesi’ne baÄ&#x;lÄą taĹ&#x;eron Ĺ&#x;irkette çalÄąĹ&#x;an BatÄągĂźl Tunç, sosyal gĂźvenceli bir iĹ&#x; için taĹ&#x;eronlaĹ&#x;maya karĹ&#x;Äą mĂźcadele ettiÄ&#x;inden dolayÄą iĹ&#x;ten çĹkarÄąldÄą. Ä°Ĺ&#x;ten çĹkarÄąlan iĹ&#x;çi BatÄągĂźl Tunç’ta iĹ&#x;e geri alÄąnana kadar Buca Belediyesi ĂśnĂźnde direniĹ&#x; eylemine baĹ&#x;ladÄą. Saat 12.00’ye doÄ&#x;ru “TaĹ&#x;erona ve SendikasÄąz ÇalÄąĹ&#x;maya KarĹ&#x;Äą OlduÄ&#x;um İçin Ä°Ĺ&#x;ten AtÄąldÄąm Ä°Ĺ&#x;imi Geri Ä°stiyorum/Buca Belediyesi TaĹ&#x;eron Ä°Ĺ&#x;çisiâ€? pankartÄąnÄąn açĹldÄąÄ&#x;Äą eyleme Ä°zmir Sendikalar BirliÄ&#x;i ve UPS iĹ&#x;çileri de kendi pankartlarÄą ve “TaĹ&#x;eron Sistemi Ä°stemiyoruzâ€?, “BirleĹ&#x;en Ä°Ĺ&#x;çiler Asla Yenilmezâ€?, “TaĹ&#x;eron Ä°Ĺ&#x;çisi YalnÄąz DeÄ&#x;ildirâ€? sloganlarÄąyla basÄąn açĹklamasÄąnÄąn yapÄąlacaÄ&#x;Äą yer olan Buca Belediyesi’nin ĂśnĂźne geldiler. BasÄąn açĹklamasÄąnda, “YaĹ&#x;asÄąn SÄąnÄąf DayanÄąĹ&#x;masÄąâ€?, “İĹ&#x;çiyiz HaklÄąyÄąz KazanacaÄ&#x;Äązâ€?, “YaĹ&#x;asÄąn Ă–rgĂźtlĂź MĂźcadelemizâ€?, “YaĹ&#x;asÄąn Ä°Ĺ&#x;çilerin MĂźcadele BirliÄ&#x;iâ€? sloganlarÄą atÄąldÄą.

Ă?zmir’in Tire ilçesinde, Ăśnce TEKEL iÞçilerine destek için, ardĂ˝ndan da kendi haklarĂ˝ için yĂźrĂźyen 35 Üðretmen hakkĂ˝nda dava açýldĂ˝. Ă–Ă°retmenlerin 5 yĂ˝la kadar hapsi isteniyor. Ă?lk duruĂžma tarihi 24 KasĂ˝m Ă–Ă°retmenler GĂźnĂź. Ă?zmir’in Tire ilçesinde, 25 Ăžubat 2010 gĂźnĂź TEKEL iÞçilerine destek için meĂžaleli yĂźrĂźyßÞ yapĂ˝lmýÞtĂ˝. Eylemcilerin çoĂ°unluĂ°u Üðretmendi. YĂźrĂźyßÞßn ardĂ˝ndan 78 kiĂži hakkĂ˝nda soruĂžturma baĂžlatĂ˝ldĂ˝. BazĂ˝ Üðretmenlere kĂ˝nama ve maaĂž kesme cezasĂ˝ uygulandĂ˝. EĂ°itimciler, bu kez kendilerine verilen ceza için 22 MayĂ˝s 2010’da yĂźrĂźdĂź. Polis, “KaldĂ˝rĂ˝mĂ˝ kullanĂ˝nâ€? diye uyardĂ˝ ama uyarĂ˝ dikkate alĂ˝nmayĂ˝p, yoldan yĂźrĂźndĂź. KaldĂ˝rĂ˝mdan yĂźrĂźmedikleri için “ToplantĂ˝ ve GĂśsteri YĂźrĂźyßÞleri Kanunu’na muhalefetâ€? suçundan 35 Üðretmen hakkĂ˝nda dava açýldĂ˝. EĂ°itimci ler hakkĂ˝nda 3 ile 5’er yĂ˝l arasĂ˝nda hapis cezasĂ˝ isteniyor.


KPSS’deki kopya skandalĂ˝nĂ˝n ardĂ˝ndan 31 Ekim gĂźnĂź EĂ°itim Bilimleri sĂ˝navĂ˝ yenilendi. SĂ˝nav sĂ˝rasĂ˝nda Üðretmenler gĂźvenceli iĂž talebiyle oturma eylemi dĂźzenlerken sĂ˝nav bitiminde de EĂ°itim Sen bir basĂ˝n açýklamasĂ˝yla KPSS’yi protesto etti. SĂ˝navĂ˝n sona ermesiyle saat 12.00’de Ă?stanbul Ăœniversitesi Edebiyat FakĂźltesi ĂśnĂźnde toplanan EĂ°itim Sen’li Üðretmenler gĂźvenceli iĂž talebini dile getirdi. “KPSS kalksĂ˝n Üðretmenler atansĂ˝nâ€?, “KPSS mezara Üðretmenler okulaâ€?, â€œĂœcretli kĂśle olmayacaĂ°Ă˝zâ€?, “Atama yoksa isyan varâ€? sloganlarĂ˝yla KPSS’yi ve gĂźvencesiz çalýÞtĂ˝rmayĂ˝ protesto ederek tĂźm Üðretmenlerin gĂźvenceli olarak iĂže alĂ˝nmasĂ˝nĂ˝ talep etti. EĂ°itim Sen’li Üðretmenler adĂ˝na bir basĂ˝n açýklamasĂ˝ gerçekleĂžtiren EĂ°itim Sen Ă?stanbul 1 No’lu Ăžube BaĂžkanĂ˝ Ă?smail Demirci, son kopya skandalĂ˝yla gĂźvenilirliĂ°i kalmayan KPSS sĂ˝navĂ˝nĂ˝ Ăślçme ve deĂ°erlendirme kriterlerinin de tartýÞmalĂ˝ olduĂ°unu belirterek hĂźkĂźmetin skandalĂ˝n siyasi sorumluluĂ°unu almadýðýnĂ˝ ve aÞýrĂ˝ gĂźvenlik Ăśnlemleriyle sĂ˝nava girecekleri cezalandĂ˝rma yoluna gittiĂ°ini de sĂśzlerine ekledi. SĂ˝nava gĂśsterilen yoĂ°un ilginin kamu hizmetinin sĂźrekliliĂ°i ve gĂźvenceli olmasĂ˝ndan

travmatik epilepsi, ameliyathane gazlarĂ˝ nedeniyle de aplastik anemi olmuĂžtu. SSK saĂ°lĂ˝k iĂžlemleri tĂźzßðßndeki dĂźzenlemelere gĂśre bu iki hastalĂ˝k neredeyse %100 iĂž gĂźcĂź kaybĂ˝ demekti. Bu kabaca yapĂ˝lmýÞ araĂžtĂ˝rma, saĂ°lĂ˝k sektĂśrĂźnĂźn en az maden sektĂśrĂź kadar riskli olduĂ°unu ortaya koymuĂžtu. BakĂ˝nĂ˝z iĂ°ne batmasĂ˝ kßçßcĂźk bir Ăžey ama hastanede iĂ°ne batarsa ve hasta AĂ?DS’li ise ya da Dr. Muhsin YiĂ°iter’in baÞýna geldiĂ°i gibi hasta Hepatit B’li ise ortaya çýkan sonuç, hayatla Ăśdenen korkunç bir sonuçtur. Bu konuyu 1990’lĂ˝ yĂ˝llarda yoĂ°un bir Ăžekilde TTB ile ortak dĂźzenlediĂ°imiz toplantĂ˝larda sundum. Aradan neredeyse bir 15 yĂ˝l geçtiĂ°inde 2004’te Ă?stanbul’da Harbiye’de dĂźzenlenen iĂž kazasĂ˝ ve meslek hastalĂ˝klarĂ˝ sempozyumunda sundum. Sempozyumda sunduktan sonra Nusret FiĂžek Vakfý’nĂ˝n yayĂ˝n organĂ˝nda yayĂ˝mlandĂ˝. Bu bildiriyi SendikalarĂ˝n masalarĂ˝na, Siyasi partilerin Meclisteki masalarĂ˝na bĂ˝raktĂ˝m. Bu skandal bir konu, ama TĂźrkiye’de skandal olmuyor. Bu dehĂžet bir Ăžey. Ă?Ăž kazasĂ˝ ve meslek hastalĂ˝klarĂ˝ sigortasĂ˝ olmadan bunun gerekleri yapĂ˝lmadan, saĂ°lĂ˝k dosyasĂ˝ olmadan bir hemĂžirenin bir doktorun istihdam edilmesi. DĂźnyada baĂžka meslektaĂžlarĂ˝mĂ˝za sĂśylesek çok ĂžaÞýrĂ˝rlar. SaĂ°lĂ˝kçýlara, Üðretmenlere, doktorlara soruyorum iĂž kazasĂ˝ ve meslek hastalĂ˝klarĂ˝ sigortanĂ˝z var mĂ˝? diye, “yokâ€? diyorlar. Geçen yaz aylarĂ˝nda ayakĂźzeri yemek yediĂ°im bir yerde iki kiĂži, bir doktorun meslek hastalýðý kategorisinde olasĂ˝ bir rahatsĂ˝zlýðý Ăźzerine konuĂžuluyordu. Ortak dostlarĂ˝ bir doktorun rahatsĂ˝zlýðýndan konuĂžan iki insandan biri doktor ve aynĂ˝ zamanda Üðretim Ăźyesiydi. Ă?zin isteyerek sohbete katĂ˝ldĂ˝m ve “Acaba hakkĂ˝nda konuĂžtuĂ°unuz doktorun hastalýðý meslek hastalýðý olabilir mi? diye sordum. Ve ekledim “Sizin iĂž kazasĂ˝ ve meslek hastalýðý sigortanĂ˝z var mĂ˝ sayĂ˝n profesĂśrĂźm?â€? dedim. Ăžimdi bir sĂźrĂź sigorta var, insanlar istediĂ°i sigortayĂ˝ yapabilirâ€? dedi. Orada ayakĂźstĂź bir doktora iĂž kazasĂ˝ ve meslek hastalýðý sigortasĂ˝nĂ˝ anlatmak olanaksĂ˝zdĂ˝. ÇßnkĂź iĂžverenin çalýÞana karÞý Ăźcret Ăśdemek kadar hatta ondan da Ăśncelikli olan bu iĂž kazasĂ˝ ve meslek hastalĂ˝klarĂ˝ sigortasĂ˝ borcu ile ilgili konuĂžtuĂ°um insanĂ˝n en kßçßk bir farkĂ˝ndalýðý bile yoktu. Ăžimdi bu olay ve bu, vahim tablo karÞýsĂ˝nda Ăśzellikle memurlar için sĂśylĂźyorum; yararlanamadýðýnĂ˝z ve 1965 senesinden beri nasĂ˝l uygulanacaĂ°Ă˝ ele alĂ˝nmamýÞ bir sosyal gĂźvenlik hakkĂ˝ var. “Ă?Ăž kazasĂ˝ ve meslek hastalĂ˝klarĂ˝ sigortasĂ˝ hakkĂ˝.â€? Bu o kadar Ăśnemli bir sigorta koludur ki iÞçi saĂ°lýðý ve iĂž gĂźvenliĂ°ine dair bĂźtĂźn problemlerin çÜzĂźmĂź bu sigortaya baĂ°lĂ˝dĂ˝r ve çÜzĂźmsĂźzlĂźk de bu sigorta kolunun etkin çalýÞtĂ˝rĂ˝lĂ˝p çalýÞtĂ˝rĂ˝lmamasĂ˝nda gizlidir. Çok iyi hatĂ˝rlĂ˝yorum ki TĂźm- Sosyal Sen’in kuruluĂžunda tĂźzĂźk maddesi yapmýÞtĂ˝k bu hakkĂ˝. Sosyal gĂźvenlik çalýÞanlarĂ˝nĂ˝n iĂž kazasĂ˝ ve meslek hastalýðý sigortasĂ˝ hakkĂ˝ tĂ˝pkĂ˝ grev ve toplu iĂž sĂśzleĂžmesi hakkĂ˝ gibi uĂ°runda mĂźcadele edilecek amaçlarĂ˝n arasĂ˝na alĂ˝nmýÞ bir tĂźzĂźk maddesiydi. BugĂźn 90’lĂ˝ yĂ˝llarĂ˝n baÞýndan bugĂźne baktýðýmĂ˝zda bu konuda hiçbir etkinlik olmadýðýnĂ˝ ne yazĂ˝k ki ĂźzĂźlerek sĂśylĂźyorum. SSK’da çalýÞan arkadaĂžlarĂ˝m bu konuyu en iyi bilenler. Bu konuda haklarĂ˝nĂ˝z nedir dediĂ°imde cevaplarĂ˝ “yokâ€? Ăžeklinde oluyor. Neden yok? Ya da sendikada tĂźzĂźk maddesi oldu da neden 20 yĂ˝ldĂ˝r herhangi bir etkinlik dĂźzenlenmiyor? Yeni yasa çalýÞmalarĂ˝nda,


yapĂ˝lan miting ve etkinliklerde, yeni mĂźcadele ortamlarĂ˝nda neden dillendirilmiyor. Bunu anlamakta gßçlĂźk çekiyorum: Parlamentomuzun 1965 senesinden bu yana aĂ°Ă˝rdan alĂ˝p adeta ĂźstĂźne bir gĂźzel yattýðý bu çarpĂ˝cĂ˝ skandalĂ˝n karÞýsĂ˝nda çalýÞan kesimlerin suskunluĂ°unu neyle açýklayacaĂ°Ă˝z? Ăœlkedeki tĂźm çalýÞanlarĂ˝n iĂž kazasĂ˝ ve meslek hastalýðý risklerine karÞý korunmasĂ˝, riskler gerçekleĂžtiĂ°inde en etkin Ăžekilde tazmin edilmesi mekanizmalarĂ˝nda çalýÞan saĂ°lĂ˝kçýlarĂ˝n, yargýçlarĂ˝n, mĂźfettiĂžlerin bir kez olsun bu sigortaya dair haklarĂ˝ kendi çalýÞma hayatlarĂ˝nda ve ortamlarĂ˝nda aramamýÞ, sormamýÞ olmalarĂ˝nĂ˝ nasĂ˝l açýklayacaĂ°Ă˝z? Biz ĂźrkĂźtĂźcĂź rakamlar konusunda baĂža oynayan bir Ăźlkeyiz. Ă?Ăž kazalarĂ˝nda, trafik kazalarĂ˝nda (meslek hastalĂ˝klarĂ˝ tablomuz hiç ama hiç net deĂ°il. ÇßnkĂź tespit etmiyoruz) Ă?ç karartĂ˝cĂ˝ yerimizi kimselere kaptĂ˝rmĂ˝yoruz. 20 yĂ˝ldĂ˝r kendi adĂ˝ma her fĂ˝rsatta bu konuyu Ăśzellikle çalýÞanlarĂ˝n ĂśrgĂźtlerinde dile getirdim. Bu konuyu 24 MayĂ˝s 2010 tarihinde yĂźz yĂźze bir gĂśrßÞmede KESK yetkililerine sundum. AynĂ˝ gĂźn elektronik postayla da bildirimi kendilerine ilettim. Bu etkinlik kapsamĂ˝nda da konuyu Devrimci Emekçi Komitelerinin deĂ°erlendirmesine sunmuĂž bulunuyorum. EtkinliĂ°e katĂ˝lan her arkadaÞýmĂ˝n bu konuyu en iyi Ăžekilde anladýðýndan ve konferansĂ˝ dĂźzenleyen ve katĂ˝lan tĂźm arkadaĂžlarĂ˝n, bu hakkĂ˝ Ăśnemli bir mĂźcadele ve hesap sorma maddesi olarak çalýÞanlarĂ˝n gĂźndemine sokacaklarĂ˝nda eminim diyebiliyorum. Bir katĂ˝lĂ˝mcĂ˝ olarak etkinliĂ°in tamamĂ˝ndan edindiĂ°im bilgiler ve Devrimci Emekçi Komitesi gĂśnĂźllĂźleriyle yaĂžadýðým bu onur verici tanýÞmanĂ˝n beni çok mutlu ettiĂ°ini bir kez daha ifade ediyorum. KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝:: â€œĂ‡ok cahilce gelebilir. Devlet memurlarĂ˝nĂ˝n normalde saĂ°lĂ˝k gĂźvencesi var, gidiyorlar Ăźcretsiz saĂ°lĂ˝klarĂ˝nĂ˝ kontrol ettirebiliyorlar. Bu sigortada bizim avantajĂ˝mĂ˝z ne, bize ne saĂ°-lĂ˝yor?â€? Ă?Ăž kazalarĂ˝ ve meslek hastalĂ˝klarĂ˝ sigortasĂ˝ Ăžu demektir. Ă?Ăže gelen her iÞçi Ăśncelikle tam saĂ°lĂ˝klĂ˝ olarak iĂžbaÞý yaptĂ˝rĂ˝lmak zorundadĂ˝r ve bir saĂ°lĂ˝k dosyasĂ˝ açýlĂ˝p iĂže baĂ°lĂ˝ riskler yĂśnĂźnden ĂśrneĂ°in bir hemĂžire ve doktor asla hastane ortamĂ˝nda karÞýlaĂžacaĂ°Ă˝ riskler konusunda eĂ°itim verilmeden, aÞýlarĂ˝ yapĂ˝lmadan o ortama sĂźrĂźlmemesi gerekiyor. Her Ăžeye raĂ°men risk gerçekleĂžtiĂ°inde de ĂśrneĂ°in yerler Ă˝slaktĂ˝ kaydĂ˝nĂ˝z dßÞtĂźnĂźz. EĂ°er iĂžgĂźcĂź kaybĂ˝na uĂ°rarsanĂ˝z geçici ya da sĂźrekli olma durumuna gĂśre size gelir baĂ°-lanĂ˝r. Ă–rneĂ°in %10 iĂžgĂźcĂź kaybĂ˝na uĂ°radĂ˝nĂ˝z hem maaÞýnĂ˝zĂ˝ alacaksĂ˝nĂ˝z hem de iĂž kazasĂ˝ sigortasĂ˝ size iĂž kazasĂ˝ sigortasĂ˝ndan maaĂž baĂ°layacak. Ă–rneĂ°in malulen emekli olacak kadar sakatlýða uĂ°radýðýnĂ˝z. Yine iki maaĂž baĂ°lanacak size bir maluliyet maaÞý bir de iĂž kazasĂ˝ sebebiyle o sakatlýðýnĂ˝zĂ˝n maaÞý. Bu sigorta kolu iĂžverenler tarafĂ˝ndan finanse edilir. BĂźtĂźn diĂ°er primlerde iÞçi katĂ˝lĂ˝mĂ˝ vardĂ˝r. Ama iĂž kazasĂ˝ ve meslek hastalĂ˝klarĂ˝ sigortasĂ˝nĂ˝n priminin tamamĂ˝ iĂžveren tarafĂ˝ndan Ăśdenir. Ă?Ăžte skandal olma sebeplerinden biri de bu. Devletin bu pirimi Ăśdemesi sĂśz konusu. Yoksa emekli sandýðýnĂ˝ yapĂ˝landĂ˝rmak çok zor deĂ°ildir. Ă?Ăž kazasĂ˝ ve meslek hastalĂ˝klarĂ˝na yeni bir birim ekleyecekler o kadar. Bu primlerden yararlanacak epeyce kamu çalýÞanĂ˝mĂ˝z var ve durumuna gĂśre bazĂ˝ iĂž kollarĂ˝nda %9’a kadar yĂźkselebiliyor iĂž kazasĂ˝ primi. Bunu Ăśdememek

kaynaklandýðýnĂ˝n altĂ˝nĂ˝ çizen Demirci, dershane ÜðretmenliĂ°i ya da Ăźcretli Üðretmenlik gibi gĂźvencesiz istihdam biçimlerinde çalýÞan Üðretmenlerin iĂž gĂźvencesinden yoksun ve kĂślelik koĂžullarĂ˝ altĂ˝nda çalýÞtýðýnĂ˝ belirterek “sĂśzleĂžmeli Üðretmenlikâ€? uygulamasĂ˝nĂ˝ â€œĂślĂźmĂź gĂśsterip sĂ˝tmaya razĂ˝ etmekâ€? diyerek eleĂžtirdi. Kadrolu istihdam biçimi yerine sĂśzleĂžmeli istihdam uygulamalarĂ˝nĂ˝n çalýÞma iliĂžkilerinin kuralsĂ˝zlaĂžmasĂ˝, emekçiler arasĂ˝nda rekabet, çalýÞma koĂžullarĂ˝nĂ˝n farklĂ˝laĂžmasĂ˝, Ăźcret ve sosyal hak eĂžitsizlikleri ve sosyal gĂźvenlik hakkĂ˝ndan eĂžit Ăślçßde yararlanamama gibi sorunlarĂ˝ da beraberinde getirdiĂ°ine de deĂ°inen Demirci, yaĂžanan maĂ°duriyetin giderilmesi için Ăžu talepleri sĂ˝raladĂ˝: - Ă–Ă°retmen açýðý ile sĂśzleĂžmeli Üðretmen sayĂ˝sĂ˝ arasĂ˝ndaki denge de dßÞßnĂźlerek, iĂžsiz Üðretmenlerin tamamĂ˝nĂ˝n kadrolu ve iĂž gĂźvenceli olarak atamalarĂ˝nĂ˝n yapĂ˝lmasĂ˝ - ÇalýÞma yaĂžamĂ˝ içinde var olmasĂ˝ gereken herkese kadrolu ve iĂž gĂźvenceli çalýÞma olanaĂ°Ă˝nĂ˝n saĂ°lanmasĂ˝ - Bu dĂźzenlemeler kapsamlĂ˝ ve uzun vadeye yayĂ˝lmayan bir plan dahilinde hayata geçirilinceye kadar iĂžsiz kalan her bireye insanca yaĂžama olanaĂ°Ă˝ saĂ°layacak bir “yurttaĂžlĂ˝k geliri ve sosyal gĂźvenceâ€? saĂ°lanmasĂ˝


için bu gerçekleĂžtirilmiyor. Ăžimdi ĂśrneĂ°in ĂśldĂźnĂźz iĂž kazasĂ˝nda, geride kalanlara hem ĂślĂźm sigortasĂ˝nda hem de iĂž kazasĂ˝ sebebiyle 2 maaĂž baĂ°lanacak. Bu sosyal gĂźvenlik sisteminin en hassas en hĂźmanist deĂ°erlerle hazĂ˝rlanmýÞ sigorta koludur. ÇalýÞýrken çalýÞýrken %33 iĂžgĂźcĂź kaybĂ˝na uĂ°radýðýmĂ˝zda size Ăśdenek baĂ°lanĂ˝yor, artĂ˝k siz %30 daha eksik bir iĂžgĂźcĂźyle çalýÞýyorsunuz diye. Sosyal sigorta saĂ°lĂ˝k iĂžlemleri dediĂ°imiz tĂźzĂźkte (sadece iÞçilerde uygulanmĂ˝yor) tĂ˝rnaĂ°Ă˝mĂ˝zĂ˝n bile maluliyet baremi olarak bir karÞýlýðý var. Bir kĂ˝rýðýn iyileĂžmiĂž olsa bile bir iĂž gĂźcĂź kaybĂ˝ var. TĂźzĂźklere gĂśre, iĂž koluna gĂśre, vĂźcuttaki sakatlýða gĂśre maluliyet tespitleri yapĂ˝lĂ˝yor. Ă–rneĂ°in siz Üðretmen olarak çok konuĂžmaktan faranjit olabilirsiniz bunun o tĂźzĂźkte karÞýlýðý var. KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “KayĂ˝t dýÞý çalýÞmalarda bu sĂśylediĂ°iniz sigortayĂ˝ yaptĂ˝rabilmek mĂźmkĂźn mĂź?â€? Bu sigorta kolu kayĂ˝t dýÞý çalýÞmalarda, bir kaza olur biri ĂślĂźr bir gĂźn Ăśnce sigortalĂ˝ gĂśsterirler. KayĂ˝t dýÞýlýðý en fazla ortaya çýkaran Ăžeylerden biri iĂž kazasĂ˝ ve meslek hastalĂ˝klarĂ˝dĂ˝r. Ă–rneĂ°in hasta olmasalardĂ˝ kot taĂžlama iÞçilerinden haberimiz olmayacaktĂ˝. Benim anlattýðým memurlarĂ˝n, yargýçlarĂ˝n, Üðretmenlerin iĂž kazasĂ˝ ve meslek hastalĂ˝klarĂ˝ sigortasĂ˝ndan sĂśz ediyorum. 1965 yĂ˝lĂ˝nda temel normu 657 sayĂ˝lĂ˝ yasaya alĂ˝nĂ˝yor ama bugĂźne kadar bunun nasĂ˝l uygulanacaĂ°Ă˝nĂ˝ gĂśsteren organizasyon kurulup yĂśnetmelikler hazĂ˝rlanmadýðý için boĂžlukta duruluyor. Ă–rneĂ°in, radyosyanda çalýÞan hekimler, diÞçiler vb Son 25–30 yĂ˝lda iÞçilerle ilgili var olan haklar ĂśrneĂ°in meslek ve saĂ°lĂ˝k hastalĂ˝klarĂ˝ hastanesi kapatĂ˝ldĂ˝ ve sendikalar buraya hiç dikkat yĂśnelttiler mi bilmiyorum. Ă?Þçilerin evet bu haklarĂ˝ vardĂ˝r ve SSK’nĂ˝n en çok para biriken sigorta fonlarĂ˝ndandĂ˝r. Para birikiyor çßnkĂź meslek hastalýðý tespit edilemediĂ°i için maaĂžlarĂ˝ baĂ°lanmĂ˝yor. ÇalýÞýrken hem meslek hastasĂ˝ olup hem çalýÞmaya devam edenlerin geçici iĂž gĂśrmezlik ĂśdeneĂ°i dediĂ°imiz, sakatlýðý tespit edilen, malulen emekli olacak kadar çok deĂ°il ama %10-30 iĂž gĂźcĂź kaybĂ˝ olanlarĂ˝n yararlandýðý. SĂźrekli iĂž gĂśrmezlik ĂśdeneĂ°i dediĂ°imiz o Ăśdenekler baĂ°lanmadýðý içinde en fazla para biriken sigorta fonuydu SSK’nĂ˝n. Etkin bir Ăžekilde iÞçiler açýsĂ˝ndan da kullanĂ˝lamĂ˝yordu ne yazĂ˝k ki. 100 civa iÞçisinin sevkini istediĂ°imizde doktorlar bir baĂ°Ă˝rĂ˝p çaĂ°Ă˝rĂ˝yordu korkuyla geri pĂźskĂźrtĂźyorlardĂ˝ giden iÞçileri. 2000 iÞçi aynĂ˝ durumdaysa 20’sinin 30’unun raporunu zor alabiliyorduk. SendikalarĂ˝n sahiplenmesi gerekiyor. Maden iÞçisi de %70–80 iĂž gĂźcĂź

kaybĂ˝na uĂ°ramýÞ aylardĂ˝r sendikadan avukat talep ediyor o sakatlýðýnĂ˝n ĂźstĂźne bu iÞçilere raporlu olduĂ°u sĂźre dikkate alĂ˝nmadan kĂ˝dem tazminatĂ˝ ĂśdenmiĂž, son toplu iĂž sĂśzleĂžmesine gĂśre. Ă?Ăž verenler geri istiyor “yanlýÞ Ăśdedimâ€? diye neredeyse faiziyle Ăśdediklerinin çok Ăźzerindeki parayĂ˝ alĂ˝yor iÞçiden, sendikanĂ˝n ruhu bile duymuyor. Ă–rgĂźtler mutlaka iÞçinin hayatĂ˝nda ne olup ne bittiĂ°ine dikkat kesilmek zorundadĂ˝r. KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝:: “Sosyal gĂźvenlik sistemini konuĂžuyorken, dĂźzen içerisinde karÞýlýðýnĂ˝ bulmaya çalýÞýrken, niyeyse emeklilik ve aylĂ˝k Ăźzerinden algĂ˝lĂ˝yoruz ve bunun Ăźzerinden deĂ°erlendirmeye çalýÞýyoruz ama sosyal gĂźvenlik sistemi yalnĂ˝zca emeklilik iĂžlemi deĂ°ildir. Bunun yanĂ˝nda birbirinden farklĂ˝ sigorta kollarĂ˝ var. Uzun vadeli-kĂ˝sa vadeli sigorta kollarĂ˝ var iĂž kazasĂ˝ ve meslek hastalĂ˝klarĂ˝ sigortasĂ˝ da sosyal gĂźvenliĂ°in kendi alt dallarĂ˝ndan bir tanesi. 5590 var yalnĂ˝zca iÞçiler için. 657 de var ama nasĂ˝l uygulanacaĂ°Ă˝ konusunda detaylandĂ˝rĂ˝lmýÞ bir baĂžka dokĂźman olmasĂ˝ gerekiyor ya da ek yasa yapĂ˝lmasĂ˝ ya da uygulamanĂ˝n nasĂ˝l olacaĂ°Ă˝nĂ˝n açýða çýkarĂ˝lmasĂ˝ gerekiyor. 1965’ten bu yana hiç bir Ăžey yok. O yĂźzden memurlar, kamu emekçileri açýsĂ˝ndan iĂžlerlik kazanmýÞ durumda deĂ°il. Bu gerçekliĂ°in sorumluluĂ°unu sendikalara atmamalĂ˝yĂ˝z kendi haklarĂ˝mĂ˝za sahip çýkmalĂ˝yĂ˝z. Evet, parasal olarak bazĂ˝ haklarĂ˝mĂ˝zĂ˝ geliĂžtirecek bir pozisyon yaratacaĂ°Ă˝z ama çalýÞma koĂžullarĂ˝mĂ˝zĂ˝ da geliĂžtiren, yeniden dĂźzenleyen baĂžka bir hakkĂ˝mĂ˝zĂ˝ daha ortaya çýkaracaĂ°Ă˝z. Evet, Üðretmenlerin faranjit gibi bir mesleki hastalýðýna yakalanma olasĂ˝lýðý yĂźksektir. HemĂžirelerin bulaÞýcĂ˝ hastalĂ˝klara yakalanma riskleri de çok yĂźksektir. Ben bir bĂźro emekçisiyim benim boyun fĂ˝týðýna, bel fĂ˝týðýna yakalanma olasĂ˝lýðým yĂźksektir. Bu riski en aza indirecek Ăžekilde çalýÞma koĂžullarĂ˝mĂ˝zĂ˝n dĂźzenlenmesi de gerekiyor. YalnĂ˝z parasal deĂ°il. BunlarĂ˝n ikisini yan yana koymalĂ˝yĂ˝z. Kamu emekçilerinin en az toplu sĂśzleĂžme yapma hakkĂ˝ kadar Ăśnemli bir sorundur. Bu sorunu çÜzmeyi ĂśnĂźmĂźze koymak, DEK’in Ăśnemli bir iĂžlevi yerine getirmesini saĂ°layacak diye dßÞßnĂźyorum. (BĂźltenimizin EylĂźl 2010 tarihli 1. sayĂ˝sĂ˝nda “YapĂ˝ya KarÞý Hiç Kimse Dava Açamazâ€? baĂžlĂ˝klĂ˝ yazĂ˝sĂ˝ konferans sunumunun kaynaĂ°Ă˝dĂ˝r. Av. Nadire Ă–zkaya’ya ulaĂžmak için okurlarĂ˝mĂ˝z http://calismahukuku. blogspot. com/ adresine baĂžvurabilirler)


Ă–RGĂœTLENME KOMÄ°TE VE KONSEYLER Ă?Þçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝nĂ˝n, emekçilerin ĂśrgĂźtlerini , en geniĂž kitleleri içine alan sendikalar, komite ve konseyler ve iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝ partisi olarak sayabiliriz. KonferansĂ˝mĂ˝zda iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝nĂ˝n ĂśrgĂźtlerinden komite ve konseyleri inceleyeceĂ°iz. Sendikalarla ilgili Ăžu alĂ˝ntĂ˝yĂ˝ paylaĂžmak istiyoruz; “Sendika gĂśrevlileri, sanayi alanĂ˝ndaki yasallýðý gerekli, ama sĂźrekli olarak gerekli olmayan bir uzlaĂžma diye kabul ederlerse; gßçler dengesini iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝ndan yana çevirmek için sendikalarĂ˝n elinde bulunan tĂźm araçlarĂ˝ kullanĂ˝rlarsa; iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝nĂ˝n her hangi bir anda sermayeye karÞý zaferle sonuçlanan bir saldĂ˝rĂ˝ya kalkýÞýp, sermayenin yasalarĂ˝na baĂ°lĂ˝ kalmasĂ˝ için gereken tĂźm maddi ve manevi hazĂ˝rlĂ˝k çalýÞmasĂ˝nĂ˝ yerine getirirlerse sendika devrim aracĂ˝ olur. â€? GĂśrdßðßmĂźz gibi sendikalarĂ˝n devrim aracĂ˝ olmasĂ˝nĂ˝ saĂ°layanlar da yine tabanĂ˝n hareketi, tabanĂ˝n onun Ăźzerindeki zorlayan gĂźcĂź. SendikalarĂ˝n herhangi bir adĂ˝m atmasĂ˝ sĂśz konusuysa tarih boyunca mutlaka orada bir taban zorlamasĂ˝, taban insiyatifi, taban gĂźcĂź vardĂ˝r. Sendikalar kendiliĂ°inden harekete geçmezler. Tarihte sendikalarĂ˝n devrimci bir rol oynadĂ˝klarĂ˝nĂ˝ gĂśsteren çok az Ăśrnekler vardĂ˝r. Bu Ăśrnekler de devrimci durumlarĂ˝n yarattýðý Ăśrneklerdir. TĂ˝pkĂ˝ Bulgaristan sendika tarihinde olduĂ°u gibi. Bulgaristan devrimi dĂśneminde sendika fonlarĂ˝ Ăžu Ăžekilde tanĂ˝mlanmýÞtĂ˝r: grev fonu, eĂ°itim fonu ve polisten kaçan devrimcilere yardĂ˝m fonu. Ancak tĂźm diĂ°er Ăśrnekler gĂśstermektedir ki sendikalarĂ˝n çalýÞanlarĂ˝ ileriye taÞýmasĂ˝ için tabanda insiyatif organlarĂ˝mĂ˝zĂ˝ oluĂžturmamĂ˝z gerekir. BunlarĂ˝ gerçekleĂžtirmeden sendikalarĂ˝n bir adĂ˝m atmasĂ˝nĂ˝ dahi beklemeyelim. Onlar dilekçelerle, gĂśrßÞmelerle vb. hareket etmezler, sendikalar tabanĂ˝n ancak fiili zorlamalarĂ˝yla hareket ederler. Komite ve konseylerin nasĂ˝l ortaya çýktĂ˝klarĂ˝, hangi koĂžullarda ortaya çýktĂ˝klarĂ˝, aynĂ˝ zamanda nasĂ˝l çalýÞtĂ˝klarĂ˝ Ăźzerine yapĂ˝lan bir çalýÞmanĂ˝n derlemesini sunmaya çalýÞalĂ˝m. Bu çalýÞma 97–98 sĂźrecinde 2 yĂ˝llĂ˝k yoĂ°un bir literatĂźr araĂžtĂ˝rmasĂ˝yla yine DEK’li 5 kiĂžinin yaptýðý bir çalýÞmanĂ˝n ĂźrĂźnĂź. DĂźnyadaki komite ve konsey deneyimleri, iÞçi denetimleri ve bunun Ăźzerine yaĂžanan tĂźm tarihi sĂźreçler, yanĂ˝lgĂ˝lar, devrim giriĂžimleri ve devrimler incelenerek, komitelerin nasĂ˝l olmasĂ˝, nasĂ˝l çalýÞmasĂ˝ gerektiĂ°i, hangi sĂźreçlerde ĂśrgĂźtlenebileceĂ°i Ăźzerine yapĂ˝lan bu çalýÞmanĂ˝n bir Ăśzetini iĂžleyeceĂ°iz. Daha Ăśnce Ă?ngiltere’de 1915’te Shop Stewards’larda iÞçi denetimi bir çok yĂśnde Ăžekil almýÞ. Tabi bundan Ăśnce 1800’lerdeki Leon, Bastil ayaklanmalarĂ˝, Paris KomĂźnĂź gibi iÞçi denetimi Ăśrnekleri de var ama Shop Stewardslarda bĂźtĂźn emek ĂśrgĂźtlerini de harekete geçiren ve kendi kurallarĂ˝nĂ˝ koyup, iĂžleyiĂžlerini belirleyen ĂśrgĂźtler olarak çalýÞmaya baĂžlamýÞlar. Komite ve konseyler için Ăžunu sĂśylememiz Ăžart. Bir komite konsey ĂśrgĂźtlenmesi ancak ve ancak devrimci dĂśnem-

lerde olur. Bununla ilgili Lenin’in tespitini aktarmak istiyorum: “SĂśzkonusu bu olgular, sovyetlerin yaratĂ˝labilmesi için belirli koĂžullarĂ˝n gerektiĂ°ini gĂśstermektedir. Ă?Þçi sovyetleri ĂśrgĂźtlemek ve onlarĂ˝ iÞçi ve asker temsilcileri sovyetlerine dĂśnßÞtĂźrmek, ancak aĂžaĂ°Ă˝daki ßç koĂžulun varlýðý halinde mĂźmkĂźndĂźr: a- Ă?Þçi asker ve bĂźtĂźn emekçi halkĂ˝n geniĂž tabakalarĂ˝nĂ˝ kucaklayan devrimci bir kitle hareketinin yĂźkseliĂži; b- Ekonomik ve siyasal bunalĂ˝mĂ˝n, iktidar gĂźcĂźnĂźn eski hĂźkĂźmetin elinden kaymasĂ˝na yol açacak biçimde keskinleĂžmesi; c- Ă–nemli iÞçi tabakalarĂ˝nĂ˝n saflarĂ˝nda ve daha Ăśnemlisi, komĂźnist parti saflarĂ˝nda, kararlĂ˝, sistemli ve planlĂ˝ bir iktidar mĂźcadelesi yĂźrĂźtme konusunda ciddi bir hazĂ˝rlýðýnĂ˝n bulunmasĂ˝;â€? Komite ve Konseyler, sĂ˝nĂ˝f mĂźcadelesinin olaĂ°an seyriyle sĂźrdßðß evrimci ortam koĂžullarĂ˝nda deĂ°il, bu koĂžullarĂ˝n kĂśklĂź biçimde deĂ°iĂžtiĂ°i, sĂ˝nĂ˝f savaÞýmĂ˝nĂ˝n giderek iç savaĂž biçimi alacak derecede sertleĂžtiĂ°i, yaygĂ˝nlaĂžtýðý ve keskinleĂžtiĂ°i devrimci durum koĂžullarĂ˝nda, toplumsal alt-Ăźst oluĂž dĂśnemlerinde dolaysĂ˝z kitle mĂźcadelesi organlarĂ˝ olarak ortaya çýkmýÞlardĂ˝r. Komite ve Konseyler, sĂ˝nĂ˝f mĂźcadelesinin olaĂ°an seyriyle sĂźrdßðß evrimci ortam koĂžullarĂ˝nda deĂ°il, bu koĂžullarĂ˝n kĂśklĂź biçimde deĂ°iĂžtiĂ°i, sĂ˝nĂ˝f savaÞýmĂ˝nĂ˝n giderek iç savaĂž biçimi alacak derecede sertleĂžtiĂ°i, yaygĂ˝nlaĂžtýðý ve keskinleĂžtiĂ°i devrimci durum koĂžullarĂ˝nda, toplumsal alt-Ăźst oluĂž dĂśnemlerinde dolaysĂ˝z kitle mĂźcadelesi organlarĂ˝ olarak ortaya çýkmýÞlardĂ˝r. Neden devrimci dĂśnemlerde ortaya çýktýðýna bir gĂśz atalĂ˝m. TEKEL iÞçileri bugĂźn sendikalarĂ˝na karÞý mĂźcadele etmek için komiteleĂžip bir araya gelmek zorunda kalĂ˝yorlar. ÇßnkĂź evrimci dĂśnemlerde olduĂ°u gibi ya da burjuvazinin henĂźz kendi sistemini devam ettirebilir durumda olduĂ°u gibi sistem açýk kapĂ˝ bĂ˝rakmĂ˝yor. Yasal yollarĂ˝n tĂ˝kalĂ˝ olduĂ°unu 657 sunumunda ve daha Ăśnceki sunumlarda gĂśrdĂźk. Herhangi bir hakkĂ˝nĂ˝zĂ˝ almak için bile eĂ°er sabrĂ˝nĂ˝z varsa ve maddi olanaĂ°Ă˝nĂ˝z varsa, uzun ve masraflĂ˝ bir sĂźreci gĂśze almak zorundasĂ˝nĂ˝z. Sendikalardaki bĂźrokratlaĂžma isteklerinizi ortaya koymamĂ˝zĂ˝n yollarĂ˝nĂ˝ tĂ˝kĂ˝yor. BĂźtĂźn yollar tĂ˝kandýðý anda iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝nĂ˝n kendisine, kendi Ăśz gĂźcĂźne dayanarak, hiç kimseye insiyatifini bĂ˝rakmaksĂ˝zĂ˝n yola çýkmasĂ˝na neden olan tĂźm davranýÞ modelleri tarihte, dĂźnyada ve Ăźlkelerimizde karÞýmĂ˝za pek çok Ăśrnekle çýkĂ˝yor. TĂźm bu giriĂžimler ve Ăśrnekler komite ve konsey giriĂžimleri ya da komite konseylerdir. KESK’in kuruluĂžu da dahil olmak Ăźzere Ăźlkemizde ileri olan ne varsa, ne yapĂ˝ldĂ˝ysa bĂźtĂźn bunlarĂ˝n temelinde bir taban insiyatifi, bir grup ilericinin giriĂžimi vardĂ˝r. Devrimci dĂśnemlerde, devrimci kitle mĂźcadelesinin yĂźkseliĂže geçtiĂ°i sĂ˝rada ortaya çýkan komite ve konseyler, proletarya ve emekçi sĂ˝nĂ˝flarĂ˝n mĂźcadele organlarĂ˝ olarak hareket ederler.


Komite ve konseyler için uzun literatĂźr araĂžtĂ˝rmasĂ˝ Ăžunu sĂśylĂźyor ki komite ve konseyler hem mĂźcadele, hem ayaklanma, hem birlik, hem de iktidar organlarĂ˝. MĂźcadele organlarĂ˝ çßnkĂź bulunduklarĂ˝ duruma karÞý bir mĂźcadele birliĂ°i oluĂžturuyor, bir mĂźcadeleyi ĂśrĂźyorlar. Ayaklanma organlarĂ˝ çßnkĂź gerçekten var olan sisteme dair olan yapĂ˝larĂ˝ aĂžan bir davranýÞ ve bir ayaklanma potansiyeli içeriyorlar. Birlik organlarĂ˝ çßnkĂź bir iĂžyerinde sen profesĂśrsĂźn, sen temizlikçisin diye ayrĂ˝m yapĂ˝lmaksĂ˝zĂ˝n herkese eĂžit irade veren bir birlik ama aynĂ˝ zamanda bĂźtĂźn ayaklanmalarda gĂśrdßðßmĂźz gibi iÞçilerin, emekçilerin, kĂśylĂźlerin birliĂ°ini saĂ°lĂ˝yorlar. Ve tabii ki iktidar organlarĂ˝, ta ilk mĂźcadele dĂśnemlerinin baĂžlangĂ˝cĂ˝ndan itibaren iÞçi kendi inisiyatifinin, kendi iktidarĂ˝nĂ˝n ilk nĂźvelerini oluĂž-turmaya baĂžlĂ˝yor ve sonra geleceĂ°ini aynĂ˝ araçla gerçekleĂžtiriyor. Ă?lk olarak mĂźcadele organlarĂ˝ olarak gĂśrĂźyoruz. TĂźrkiye’de de, Franko dĂśneminde Ă?spanya’da da, dĂźnyada pek çok Ăźlkede de faĂžizme karÞý birlikler karÞýmĂ˝za çýkĂ˝yor. Ă?Ăžyerlerinde herhangi bir hakkĂ˝ aramak için 3 kiĂžinin bir araya gelip, gidip Ăžuraya bunu sĂśyleyelim demekle ya da herhangi bir yerde Ăžurada ÞÜyle bir birlik oluĂžturalĂ˝m, kalkalĂ˝m Ăžuraya gidip, Ăžurada bir yĂźrĂźyßÞ yapalĂ˝m demekle baĂžlĂ˝yor. SĂ˝nĂ˝f mĂźcadelesinin sertleĂžmesi keskinleĂžmesi ve ayaklanmaya doĂ°ru boyutlanmasĂ˝yla birlikte ayaklanma organlarĂ˝ rolĂźnĂź Ăźstlenirler. Var olan sistemin hiçbir kurumuyla baĂ°larĂ˝ olmadýðý için ve tabandaki emekçinin, kĂśylĂźnĂźn, iÞçinin kendi inisiyatifine dayandýðý, hiçbir kurumu ya da hiçbir yasayĂ˝ tanĂ˝madýðý için ve kendi evrensel kurallarĂ˝nĂ˝ uyguladýðý için ayaklanma potansiyelini ilk andan itibaren Ăźzerinde taÞýyor. Ă?ktidarĂ˝n ele geçirilmesi sĂ˝rasĂ˝nda ve sonrasĂ˝nda da iktidar organlarĂ˝ gĂśrevini yerine getirirler. Ă?Þçilerin, yoksul kĂśylĂźlerin ve emekçi halkĂ˝n birliĂ°ini saĂ°ladĂ˝klarĂ˝ oranda ittifak organlarĂ˝, mĂźcadele birliĂ°i organlarĂ˝dĂ˝rlar. Ă?talya’da, Torino bĂślgesinde iÞçi denetimini ve yine aynĂ˝ dĂśnemlerde, Ă?spanya da kĂśylĂźler tarafĂ˝ndan korunan iÞçi denetimine geçmiĂž fabrikalarĂ˝nĂ˝ gĂśrĂźyoruz. Etraftaki kĂśylĂźlerin silahlĂ˝ birlikleri tarafĂ˝ndan iÞçi eylemleri korunuyor. Ya da aynĂ˝ dĂśnemde asker sevkiyatĂ˝ yapĂ˝lĂ˝rken, 2. dĂźnya savaÞýnda, asker Sovyetleri ya da asker komiteleri gemileri durduruyorlar. Ko

miteler esnek yapĂ˝larĂ˝ dolayĂ˝sĂ˝yla, sistemin hiçbir sĂ˝nĂ˝r ve yasasĂ˝nĂ˝, 4688’e baĂ°lĂ˝yĂ˝z gibi bir Ăžey tanĂ˝madĂ˝klarĂ˝ için rahat hareket edebiliyorlar ve sĂ˝nĂ˝flar arasĂ˝ndaki baĂ°Ă˝ çok hĂ˝zlĂ˝ bir Ăžekilde kurabiliyorlar. Daha Ăśnce 2000 yĂ˝lĂ˝nda 19 AralĂ˝k operasyonu Ăśncesinde Ă?stanbul’da bir Emek Platformu kurulmuĂžtu. Emek Platformu bir komite ĂśrneĂ°iydi ve pek çok duruma mĂźdahale ediyordu. ÇeĂžitli dernekleri, siyasi partileri, sendikalarĂ˝, Ă?stanbul’daki tĂźm duyarlĂ˝ kesimleri temsil ediyordu. Çok hĂ˝zlĂ˝ bir Ăžekilde bĂźtĂźn bu kesimleri bir araya getirebiliyordu. KOMĂ?TELER NE DEĂ?Ă?LDĂ?R? Tarih boyunca bir çok komite maalesef ne deĂ°ildir sorusuna doĂ°ru cevap veremediĂ°i için devrimini gerçekleĂžtirememiĂž, baĂžarĂ˝ya ulaĂžamamýÞ, kĂ˝sa bir sĂźre sonra daĂ°Ă˝lmýÞ ve katliamlara uĂ°ramýÞtur. Paris KomĂźnß’nde ya da daha Ăśnceki pek çok ayaklanma ve komite giriĂžiminde olduĂ°u gibi. Kapitalizm koĂžullarĂ˝nda komitelerden Ăśz yĂśnetim organlarĂ˝ olarak sĂśz etmek ve bu Ăśz yĂśnetim organlarĂ˝nĂ˝n her tarafa yaygĂ˝nlaĂžtĂ˝rĂ˝lmasĂ˝nĂ˝ Ăśnermek, devrimci gĂśrevlerden kaçýnmak için iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝nĂ˝n, emekçi sĂ˝nĂ˝flarĂ˝n en kĂśtĂź biçimde aldatĂ˝lmasĂ˝dĂ˝r. Burada Lenin’den bir aktarma yapmakta fayda var. “FabrikalarĂ˝n iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝ tarafĂ˝ndan iĂžgal edilmesinin kendisi, proletaryanĂ˝n gĂźcĂźnĂźn derecesini gĂśsteriyorsa da ne kendine ne de kendisi için yeni, kesin bir mevzi yaratamaz. Ă?ktidar, sermayenin ellerinde kalmaya devam eder; silahlĂ˝ gßç, burjuva devletin elinde kalĂ˝r; kamu yĂśnetimi, besin maddelerinin daĂ°Ă˝tĂ˝mĂ˝, kredi kurumlarĂ˝, ticari aygĂ˝t deĂ°iĂžmeden burjuva sĂ˝nĂ˝fĂ˝n denetiminde kalĂ˝r. Teknisyenlerin, memurlarĂ˝n yaptýðý sabotajĂ˝ kĂ˝rmak için, proletaryanĂ˝n elinde hiç bir zor aracĂ˝ yoktur, hammadde ihtiyacĂ˝nĂ˝ karÞýlayamaz, ĂźretilmiĂž nesneleri satamaz. Proletarya, SilahlĂ˝ GĂźce, Besinlerin SĂ˝nĂ˝f ÇýkarlarĂ˝na GĂśre PaylaĂžtĂ˝rĂ˝lmasĂ˝ Ă?mkanlarĂ˝na, Uzman Ve BĂźrokratlarĂ˝n SabotajlarĂ˝nĂ˝ Bedensel Olarak CezalandĂ˝rma Ă?mkanlarĂ˝na Sahip Olmadýðýndan, fabrika iĂžgali, kendinde ve kendisi için bu iĂžgal, bir komĂźnist toplum deneyi olarak KABUL edilemez. Ă?Þçilerin komĂźnist devrimin savunmasĂ˝z bir fabrikanĂ˝n iĂžgal edilmesi kadar kolayca gerçekleĂž-tirebileceklerine bir an bile inanmamalarĂ˝ gerekir.â€? Bu konuda daha Ăśnceki yanĂ˝lgĂ˝ Torino otomotiv fabrikalarĂ˝nda, bĂślgenin tamamen iÞçi kontrolĂźne geçtiĂ°i dĂśnemde ortaya çýkmýÞ, fabrikalarĂ˝n tamamen iĂžletilmesini ele almýÞlar ve Ăźretime devam etmiĂžler. Ya bu iÞçiler otomotivin elinde bulunan metalleri silaha dĂśnßÞtĂźrmßÞ ve orayĂ˝ dĂśnßÞtĂźrĂźp iktidarĂ˝ almak için çalýÞmaya baĂžlamýÞlarsa o zaman bunlar iktidar organlarĂ˝ olurlar mĂ˝ydĂ˝? HayĂ˝r, çßnkĂź Torino sadece Ăźlkenin bir bĂślgesi, oranĂ˝n olanaklarĂ˝ kĂ˝sĂ˝tlanabilirdi, orasĂ˝ çevrilebilirdi. Torino da iÞçiler, denetimi elimize geçirdik diye dßÞßnerek otomotiv Ăźretmeye devam etmiĂžler. BĂśyle bir durumda pazara sĂźrmeleri mĂźmkĂźn deĂ°il.


Torino iÞçileri denetim sĂźresinde uzun zaman kaybedip, savaÞý kaybetmiĂžlerdir. TĂ˝pkĂ˝ Paris KomĂźnarlarĂ˝ gibi. Kimi gĂśrßÞler ise komiteleri devrimci sĂ˝nĂ˝f partisinin kadrolarĂ˝yla sĂ˝nĂ˝rlandĂ˝rmaktan yanadĂ˝r. Bu gĂśrßÞ komite ve konseyleri kitle ĂśrgĂźtlenme aracĂ˝ olmaktan çýkartĂ˝p, kitlelerle arasĂ˝ndaki baĂ°Ă˝ kopartĂ˝p darlaĂžtĂ˝rĂ˝r ve iĂžlevsizleĂžtirir. Tabi ki komiteler iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝ partisinin kitlelere ulaĂžma aygĂ˝tlarĂ˝ olacaktĂ˝r. Parti, bĂźtĂźn sĂ˝nĂ˝fa komiteler yoluyla, komitelerdeki çalýÞan kendi Ăźyeleri aracĂ˝lýðýyla iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝ partisinin politikalarĂ˝nĂ˝ taÞýr. AynĂ˝ zamanda da kitlelerin Ăśzlem ve istekleri konusunda daha merkezi kararlarĂ˝n alĂ˝nmasĂ˝nĂ˝ saĂ°lar. Yani komite ve konseyler bu konuda da bir baĂ°laçtĂ˝r. Burjuva sendikacĂ˝lar ve sendika Ăźzerinde etkinliĂ°i olan reformistler komite ve konseylerin her tĂźrlĂź partiden baĂ°Ă˝msĂ˝z ve sendikalarĂ˝n alt organlarĂ˝ olmasĂ˝ gerektiĂ°i gĂśrßÞßnĂź Ă˝srarla ileri sĂźrerler. Almanya’da bir bĂślgede sendika konseyleri o kadar gßçleniyorlar ki o bĂślgenin bĂźrokratlarĂ˝ tarafĂ˝ndan yanĂ˝lgĂ˝ya uĂ°ratĂ˝lĂ˝yorlar. Sendikayla baĂ°larĂ˝nĂ˝ koparmamýÞ olmalarĂ˝ da onlarĂ˝ bĂźyĂźk bir yanĂ˝lgĂ˝ya uĂ°ratĂ˝yor. Ă?Þçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝ partisinden baĂ°Ă˝msĂ˝z olma kaygĂ˝sĂ˝yla hareket ederken sendikanĂ˝n alt organĂ˝ haline dĂśnßÞßyorlar. Komite ve konseylerin iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝ ideolojisinden uzak olmasĂ˝ gerektiĂ°ini savunanlar onlarĂ˝ burjuva politikalara tabi kĂ˝lmaya çalýÞanlardĂ˝r. Proleter devrimcilerin bakýÞ açýsĂ˝ndan ise komite ve konseyler parti ĂśrgĂźtleri deĂ°il, proletaryanĂ˝n en kapsamlĂ˝ partisiz kitle ĂśrgĂźtleridir. Bu kitle perspektifini kesinlikle bulandĂ˝rĂ˝p darlaĂžtĂ˝rmadan, komite ve konseyleri birer alt organĂ˝ gibi gĂśrme darlýðýna dßÞmeden, onlarĂ˝ ideolojik, politik, pratik ve ĂśrgĂźtsel olarak etkilemeye ve yĂśnlendirmeye çalýÞýrlar. Burada Lenin’den bir alĂ˝ntĂ˝yĂ˝ sizlerle paylaĂžmak istiyorum. Komite ve konseylere tam olarak nasĂ˝l bakmamĂ˝z gerektiĂ°ine ýÞýk tutuyor. “...Mahrem hiçbir Ăžey yok, gizli hiçbir Ăžey yok, talimatlar yok, formaliteler yok. Sen çalýÞan bir adam mĂ˝sĂ˝n? Rusya’nĂ˝n bir avuç polis zorbasĂ˝ndan kurtulmak için savaĂžmak mĂ˝ istiyorsun? Ă–yleyse yoldaÞýmĂ˝zsĂ˝n. Temsilcilerini seç derhal, gecikmeksizin; senin iyi saydýðýnĂ˝, Ă?Þçi Temsilcileri Sovyetlerimizin, KĂśylĂź Komitemizin, Asker Sovyetimizin vs. vb. Tam yetkili Ăźyesi olarak seve seve ve isteyerek kabul edeceĂ°iz. Bu, herkese açýk olan, her Ăžeyi kitlenin gĂśzĂź ĂśnĂźnde yapan, kitlenin ulaĂžabildiĂ°i, doĂ°rudan kitlenin içinden çýkan, halk kitlesinin ve onun idaresinin doĂ°rudan ve dolaysĂ˝z olan bir iktidarĂ˝dĂ˝r.â€? Komitelerin kendiliĂ°inden ortaya çýkmalarĂ˝ onlarĂ˝ kendiliĂ°indenci yapmaz. YaĂžam bir kez Ăśrnekleri ortaya çýkardĂ˝ktan sonra, bizim bu sorunu bilinç lice ele almamĂ˝za ve belli bir hedef, dßÞßnce çerçevesinde, yani bilinçlice bu ĂśrgĂźtleri kurmamĂ˝za engel deĂ°ildir. Komitelere herhangi bir mĂźdahalenin, iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝ partisi, sendika ya da baĂžka bir ĂśrgĂźt tarafĂ˝ndan yapĂ˝lan her tĂźrlĂź mĂźdahalenin onu kalĂ˝plara sokacaĂ°Ă˝, komite olmaktan çýkaracaĂ°Ă˝ kaygĂ˝sĂ˝ vardĂ˝r. Onlar kendiliĂ°inden ve baĂ°Ă˝msĂ˝z olduklarĂ˝ sĂźrece baĂžarĂ˝ya ulaÞýrlar der bu dßÞßnce. Ancak komitenin içinde yer alanlarĂ˝n dßÞßncelerinden sĂ˝yrĂ˝larak orada bulunmalarĂ˝ mĂźmkĂźn deĂ°il. Ă?Þçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝na bilinç dýÞarĂ˝dan taÞýnacaktĂ˝r. Komitelerin içindeki her bir kiĂži deneyimlerini birikimlerini ĂśngĂśrĂźlerini baĂžarĂ˝ya ulaĂžmak için komiteyle paylaÞýr. Devrimcilerin komitelere iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝nĂ˝n tĂźm birikimlerini taÞýmasĂ˝ ancak bu yolla olur. O zaman bizim onlara Ăžekil vermemiz, onlarĂ˝ oluĂžturmamĂ˝z ve onlarĂ˝n içerisinde yanĂ˝labileceklerini, ĂśngĂśrĂźlerimizi hatalarĂ˝nĂ˝ ya da yapĂ˝lmasĂ˝ gerekenleri Ăśnceden belirtmemiz Ăžart hatta bu konu her devrimci için bir gĂśrev. KOMĂ?TELER NASIL ÇALIĂžIR? Komite ve Konseyler o ana kadar tarihsel yaĂžamĂ˝n ve tarihin dýÞýna atĂ˝lmýÞ olan ezilen sĂ˝nĂ˝flarĂ˝n tĂźm devasa kitlesini kapsar ve en dolaysĂ˝z yoldan, en demokratik biçimde politik ve toplumsal yaĂžamĂ˝n içine çeker. Ev kadĂ˝nlarĂ˝, kĂśylĂźler, sigortasĂ˝zlar, iĂžsizler, bĂźtĂźn kesimlere iktidarda direkt olarak sĂśz ve karar hakkĂ˝ verir. Komiteler iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝ temelinde iĂžyerlerinde ĂśrgĂźtlenerek ulusal iÞçi konseyini oluĂžtururlar. Ama aynĂ˝ zamanda bir bĂślgede iÞçilerin, emekçilerin, ev kadĂ˝nlarĂ˝nĂ˝n ya da oradaki bĂźtĂźn bulunan kesimlerin, Üðrencilerin ortak temsilcilerini yukarĂ˝ kadar taÞýyarak ulusal halk meclislerini oluĂžturabilirler. Komite ve konseyler, sa

23 EylĂźl’de baĂžlayan ve 29 EylĂźl’de tĂźm Avrupa’ya yayĂ˝lan eylemler, Ekim ayĂ˝nda da yayĂ˝larak ve yĂźkselerek devam etti. Yunanistan’daki bĂźyĂźk krizi kurtarma operasyonu Avrupa Ăźlkelerine pahalĂ˝ya malolmuĂžtu. AB Komisyon BaĂžkanĂ˝ Jose Manuel Barroso, BrĂźksel sokaklarÄąndaki gĂśsterinin basĂ˝ncĂ˝yla konuĂžmak durumunda kaldĂ˝. “HerĂžeyin bir bedeli vardĂ˝r. Devlet bĂźtçelerindeki açýklarĂ˝n da Ăśyle. Bu açýðýn telafi edilmesi gerekmektedirâ€? açýklamasĂ˝ sokaklarĂ˝ dindirmek bir yana kĂ˝zdĂ˝rdĂ˝. Fransa da emeklilik yaÞýnĂ˝n yĂźkseltilmesi gibi tĂźm Avrupa Ăźlkelerindeki kemer sĂ˝kma politikalarĂ˝ emekçileri sokaĂ°a dĂśktĂź. Sadece Fransa’da ßçbuçuk milyon emekçi tĂźm hayatĂ˝ durdurma eylemleriyle gece gĂźndĂźz sokaklardaydĂ˝. Uçak, tren ve metro seferlerini engellediler. Avrupa’nĂźn tĂźm kentlerine yayĂ˝lan eylemlerde baĂžta taÞýmacĂ˝lĂ˝k ve enerji olmak Ăźzere pekçok alanda boykotlar hayatĂ˝ felç etti. ÇÜp kamyonlarĂ˝ çalýÞtĂ˝rĂ˝lmadĂ˝. Petrol istasyonlarĂ˝ çalýÞtĂ˝rĂ˝lmĂ˝yor, elektrik santralleri durma noktasĂ˝nda. BĂźtĂźn bunlarla birlikte birkaç gĂźnde gĂśz altĂ˝na alĂ˝nanlarĂ˝n sayĂ˝sĂ˝ binleri geçti. Devletlerin yaptýðý sert mĂźdahaleler ve sert açýklamalar daha sert karÞý koyuĂžlarla cevaplanĂ˝yor.


SaĂ°lĂ˝k Bakanlýðý tarafĂ˝ndan, Ă?stanbul Lepra Deri ve ZĂźhrevi HastalĂ˝klarĂ˝ Hastanesi’nin “uzun sĂźredir atĂ˝l kapasite ile çalýÞtýðý, her yĂ˝l zarar ettiĂ°i, dĂśner sermaye gelirinin az olmasĂ˝ndan dolayĂ˝ personelin burada çalýÞmak istemediĂ°i, kadrosunun yetersiz olduĂ°unun iddia edildiĂ°iâ€? gerekçesiyle hastanenin kapatĂ˝lmasĂ˝ ve devredilmesi gĂźndemde idi. CĂźzzamla SavaĂž DerneĂ°i, SES BakĂ˝rkĂśy Ăžubesi ve Ă?stanbul Tabip OdasĂ˝ adĂ˝na, CĂźzzamla SavaĂž DerneĂ°i tarafĂ˝ndan açýlan davada, Ă?stanbul Lepra Deri ve ZĂźhrevi HastalĂ˝klarĂ˝ Hastanesi’nin, BakĂ˝rkĂśy Doktor Sadi Konuk EĂ°itim ve AraĂžtĂ˝rma Hastanesi’ne devrine itiraz edildi.. Ankara 2. Ă?dare Mahkemesi aldýðý kararla, Ă?stanbul Lepra Deri ve ZĂźhrevi HastalĂ˝klarĂ˝ Hastanesi’nin devriyle ilgili olarak yĂźrĂźtmeyi durdurma kararĂ˝ verirken, “kamu hizmeti sunan bir hastaneden kâr amacĂ˝nĂ˝n beklenemeyeceĂ°iniâ€? ifade etti. Ve lepra hastalýðýna yakalanmýÞ kiĂžilerin ayrĂ˝ bir hastanede, tedavi ve kontrol sĂźrecinin devam ettirilmesinin kamu yararĂ˝ ve hizmet gerekleri açýsĂ˝ndan zorunlu olduĂ°u sonucuna varĂ˝ldýðýnĂ˝ kaydetti. Kararla ilgili SES BakĂ˝rkĂśy Ăžube BaĂžkanĂ˝ Leyla Koç ĂœzĂźm de, Ă?stanbul Lepra Deri ve ZĂźhrevi HastalĂ˝klarĂ˝ Hastanesi’nin bir bĂślge hastanesi deĂ°il cĂźzzahastalarĂ˝na hizmet sunan â€œĂśzel dalâ€? hastanesi olduĂ°una dikkat çekti. ĂœzĂźm, hastanenin

dece iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝ deĂ°il, bununla birlikte tĂźm diĂ°er ezilen kesimleri, yoksul kĂśylĂźleri, emekçileri, askerleri ve Üðrencileri kapsayan ĂśrgĂźtlerdir. KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝:: “KonuĂžmanĂ˝zda bence temel bir hata var. O da iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝na bilincin dýÞarĂ˝dan taÞýnacaĂ°Ă˝ noktasĂ˝. Evet, doĂ°ru bilinç dýÞarĂ˝dan taÞýnacaktĂ˝r ama bu bilinç hangi bilinçtir. Yani sĂ˝nĂ˝f olduĂ°u bilinci midir? Bu dýÞarĂ˝dan taÞýnmayacaktĂ˝r. Ă?Þçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝ zaten kendiliĂ°inden eylemi içersinde sĂ˝nĂ˝f olduĂ°u bilincine varĂ˝r. Ă?kincisi ĂśrgĂźtlenmesinin gerekliliĂ°i bilincine de varabilir. Ekonomik, demokratik ĂśrgĂźtlenmeler içerisinde yer alabilir. Ama orada kastedilen Ăžey bilinç denilen Ăžey iktidar bilincidir. Yani siyasi iktidarĂ˝ almadýðý sĂźrece iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝nĂ˝n kendi iktidarĂ˝nĂ˝ kurmadýðý sĂźrece ĂśzgĂźrleĂžemeyeceĂ°inin onlara anlatĂ˝lmasĂ˝dĂ˝r. Daha ileri de gĂśtĂźrĂźrsek sosyalizm bilincidir aslĂ˝nda bu. Komite ve konsey bilinci de iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝na dýÞarĂ˝dan taÞýnacak bir bilinç deĂ°ildir. Komite ve konseyler iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝nĂ˝n kendi Ăśz ĂśrgĂźtlenmeleridir. Yani Ăžu anlama gelir, iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝ kendiliĂ°inden bu ĂśrgĂźtlĂźlĂźkleri oluĂžturmalĂ˝dĂ˝r, oluĂžturmasĂ˝ gerekir. OluĂžturamadýðý noktalarda belki ona yardĂ˝mcĂ˝ olunmalĂ˝dĂ˝r ama esas olarak bunu ĂśrgĂźtlemesi gereken iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝nĂ˝n kendisidir. Bu temel bir tartýÞmadĂ˝r. Yani proletaryanĂ˝n devrimci sĂ˝nĂ˝f partisi mi komite ve konseyleri iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝ içinde ĂśrgĂźtleyecek biraz Ăśnce sĂśylediĂ°iniz gibi kendi mĂźcedelesinde yardĂ˝mcĂ˝ olacak araçlar ĂśrgĂźtleyebilir dediniz, Yoksa iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝ kendi komitesini ĂśrgĂźtleyip bir Ăžekilde bunun içerisinde proletaryanĂ˝n devrimci sĂ˝nĂ˝f partisi de bir Ăžekilde çalýÞacak ve diyelim ki ona iktidar bilinci ve siyasi bilinç verecek, bu tartýÞma bence temel bir tartýÞmadĂ˝r.â€? Bir hareket kendiliĂ°inden bir Ăžekilde ortaya çýktĂ˝ktan sonra yani devrimci durum ortaya çýktĂ˝ktan sonra ve hareket baĂžladĂ˝ktan sonra, iÞçiler bir araya gelmeye baĂžladĂ˝ktan sonra buna Ăžekil vermek için bununla birlikte hareket edebilmek için içlerinde yer alĂ˝nabilir ve bunlar bizzat devrimci sĂ˝nĂ˝f bilinçli iÞçiler-emekçiler tarafĂ˝ndan bizzat ĂśrgĂźtlenebilir. Ăžimdi iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝ partisi denilen Ăžey yukarĂ˝da tepede bizden yalĂ˝tĂ˝k 5 kiĂži deĂ°il ki. EĂ°er bir iÞçi-emekçi sĂ˝nĂ˝f bilincini almýÞsa ve o iĂžyerinde herhangi bir hareket varsa, devrimci durum sĂśz konusuysa ve orada bir birlik sĂśz konusuysa ona Ăžekil vermeli, bu onun bizzat sorumluluĂ°udur. Evet, Ăžu konuda haklĂ˝sĂ˝nĂ˝z. Ă?ktidar hedefi dýÞýnda, mĂźcadele, birlik ve ayaklanmaya kadar iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝ kendiliĂ°inden bilinçle bu birlikleri oluĂžturabilir ve yĂźrĂźtebilir. Ama bunlarĂ˝n iktidara taÞýnmasĂ˝ gerçekten programatik bir hedefle ortaya çýkabilir. KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “15-16 Haziran’larda iÞçi temsilcileri eylemlere ĂśncĂźlĂźk yapĂ˝yor, yĂśnlendiriyor. Daha sonra siyasi ĂśrgĂźt tarafĂ˝ndan iyi beslenmemeleri nedeniyle bir yýðýn hatalar yapĂ˝lĂ˝yor. Zaman zaman TĂ?P vardĂ˝ ama onlarĂ˝n hareketlendirdiĂ°i, bilinç gĂśtĂźrdßðß oluĂžumlar deĂ°ildi. Daha sonra 15–16 Haziran’ýn bitiminden sonra o iĂžyeri temsilcileri, iÞçileri hareketlendiren yĂśnlendirenlerin hepsi bir yýðýn sĂ˝kĂ˝ntĂ˝lar yaĂžadĂ˝lar, cezalara çarpĂ˝ldĂ˝lar. Bence bir sĂ˝nĂ˝f partisinin bilinci olsaydĂ˝ oradaki hatalarĂ˝n daha az olacaĂ°Ă˝nĂ˝ dßÞßnĂźyorum. KendiliĂ°inden bireylerin çok baĂžarĂ˝lĂ˝ olamayacaĂ°Ă˝nĂ˝ sĂśylemeye çalýÞtĂ˝m.â€? Zaten Ăśznel sebepler ,nesnel sebepler diye anlattýðýmĂ˝z bunlar deĂ°il mi? Yani nesnel sebepler ne kadar olgunlaÞýrsa olgunlaĂžsĂ˝n, Ăśznel sebepler olgunlaĂžmadĂ˝ktan sonra iktidarĂ˝n kazanĂ˝lmasĂ˝ mĂźmkĂźn deĂ°ildir. Tarihteki deneyimler de bu yĂśnde. KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “Her Ăžeyden Ăśnce Ăžunu da belirtmek gerekiyor. Sendikalarla bir kitle ĂśrgĂźtĂźnĂź karÞý karÞýya getirmemek gerekiyor ama Ăžu ayĂ˝rĂ˝mĂ˝ da gĂśzden kaçýrmamamĂ˝z gerekiyor diye dßÞßnĂźyorum. Sendikalar yasal sĂ˝nĂ˝rlarĂ˝ olan tĂźzel bir kiĂžiliktir. Yapabilecekleri mevcut yasalar içinde sĂ˝nĂ˝rlĂ˝dĂ˝r. Hatta buna Ăśrnek verecek olursak 15–16 Haziran eylemlerinin kesilmesi ya da ondan sonraki ‘80 faĂžist darbesinden sonra iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝nĂ˝n geriye dßÞmesinin en bĂźyĂźk nedenlerinden biri komite ve konsey ĂśrgĂźtlenmelerine dayanmadýðý içindir. ÇßnkĂź sendika baĂžkanlarĂ˝nĂ˝, sendika temsilcilerini, aldýðý gibi faĂžizm iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝ Ăśndersiz kaldĂ˝. Tabi bunda o gĂźnkĂź DĂ?SK ya da parti sendikalarĂ˝nĂ˝n Ăźzerindeki politik dßÞßnce, ideolojiyi de gĂśz ardĂ˝ etmeden. Ama komite ve konseyler yarĂ˝ legal yarĂ˝ illegal olan kendini hiçbir burjuva yasayla sĂ˝nĂ˝rlamayan iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝nĂ˝n demokratik kitle ĂśrgĂźtĂźdĂźr. Demokratik ve merkeziyetçi bir yapĂ˝larĂ˝ var. Demokratik olmasĂ˝ herkesin sĂśz sahibi olmasĂ˝, merkeziyetçilik ise çoĂ°unluĂ°un iradesine azĂ˝nlýðýn uymasĂ˝dĂ˝r.â€?


Komiteler nasĂ˝l çalýÞýr bĂślĂźmĂźnde bu konularĂ˝ tartýÞacaĂ°Ă˝z. Ăžimdiye kadar ki bĂślĂźm bir derleme, dediĂ°imiz gibi komite konsey deneyimleri tarihi olarak olmuĂž bitmiĂž tek bir Ăśrnekle sĂ˝nĂ˝rlandĂ˝rĂ˝lamaz. Ă?Ăž yerine, bĂślgeye hatta ihtiyaca gĂśre farklĂ˝ Ăžekillerde Ăśrneklendirilebilir. Tarih boyunca da pek çok Ăžekilde ortaya çýkmýÞ. Ăžimdiye kadarki bĂślĂźmĂź deĂ°erlendirip daha sonra ilkeleri ele alalĂ˝m. KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “Komiteler kesinlikle sendikalarĂ˝n, bir komĂźnist hareketin alt organĂ˝ deĂ°ildir. Hatta orda ideolojik bir birlik aranmaz, aranan tek Ăžey iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝nĂ˝n çýkarlarĂ˝nĂ˝ savunuyor olmak ve onu bir Ăźst aĂžamaya emeĂ°in ĂśzgĂźrlßðßne taÞýyacak programlarĂ˝ savunmak yeterlidir. Bunun dýÞýndaki tartýÞmalar çok soyut kalĂ˝r diye dßÞßnĂźyorum.â€? KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “Bundan Ăśnceki anlatĂ˝lanlarda bir tezatlĂ˝k olduĂ°unu dßÞßnĂźyorum. Ă–z yĂśnetimle ilgili bĂślĂźmde sanĂ˝rĂ˝m bu tezatlĂ˝k mevcut.â€? HenĂźz iktidarĂ˝ almadan iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝nĂ˝n iĂž yerinde ya da bir bĂślgede iktidarĂ˝ ilan etmesi bir yanĂ˝lgĂ˝dĂ˝r. Yani bir aldatmacadĂ˝r. Yani tamam artĂ˝k iktidarĂ˝ aldĂ˝k, kendi iĂžyeri denetimimizi aldĂ˝k diyerek mĂźcadelenin ĂśnĂźnĂź kapatmýÞ oluruz. Ă?ktidar hedefine yĂźrĂźmek lazĂ˝m. Orada bahsedilen aldatmacadan kasĂ˝t budur. KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “Kapitalizm koĂžullarĂ˝nda komitelerden Ăśz yĂśnetim organlarĂ˝ olarak sĂśz etmek ve bu Ăśz yĂśnetim organlarĂ˝nĂ˝n her tarafa yaygĂ˝nlaĂžtĂ˝rĂ˝lmasĂ˝nĂ˝ Ăśnermek, devrimci gĂśrevlerden kaçýnmak için iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝nĂ˝n, emekçi sĂ˝nĂ˝flarĂ˝n en kĂśtĂź biçimde aldatĂ˝lmasĂ˝dĂ˝r.â€? Evet, Neden? ÇßnkĂź bakĂ˝n biraz Ăśnceki ĂśrneĂ°e dĂśnelim. Torino bĂślgesini iÞçiler tamamen ele geçirmiĂžler, fabrikalarĂ˝ iĂžletiyorlar, Ăźretime devam ediyorlar, ama bunlarĂ˝ pazarlayamĂ˝yorlar, gĂ˝da v. s ihtiyaçlarĂ˝nĂ˝ alamĂ˝yorlar, oraya ambargo uygulanĂ˝yor v. s gibi pek çok nedenle o bĂślgenin burjuva iktidarĂ˝nĂ˝n içinde yaĂžamasĂ˝ mĂźmkĂźn deĂ°il. TĂźrkiye’de var biliyorsunuz kurtarĂ˝lmýÞ bĂślge Ăśrnekleri, Paris KomĂźnĂź oldukça iyi bir Ăśrnek. Ă?lerlemek lazĂ˝m. KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “GĂźndeme gelen bir konuyu biraz daha deĂžmek lazĂ˝m, kullanĂ˝lan kavramlardan hepimizin aynĂ˝ Ăžeyi anlamasĂ˝ ve algĂ˝lamasĂ˝ gerekli ki birbirimizin ne sĂśylediĂ°ini tam olarak kafamĂ˝za oturtabilelim. Ă–z yĂśnetimden ne anlaÞýlmasĂ˝ gerektiĂ°i ortaya konmadĂ˝ktan sonra bu cĂźmleyi bu Ăžekilde de yazabiliriz, tersini de yazabiliriz. Ă?ki Ăžekilde de bitirilebilir. Orda anlatmamĂ˝z gereken temel mesele Ăśz yĂśnetimin ne olduĂ°udur. Tek Ăśrnekle açýklanabilecek bir mesele de deĂ°ildir Ăśz yĂśnetim. Herhangi bir fabrikada iÞçilerin oluĂžturmuĂž olduklarĂ˝ komite bĂźtĂźn Ăźretim mekanizmasĂ˝nĂ˝ ele geçirip hatta hammadde sevkiyatĂ˝nĂ˝ vs. sini ve bunun ĂźrĂźn sevkiyatĂ˝nĂ˝ da yapabilecek Ăžekilde bunu iĂžletiyor olmasĂ˝ Ăśz yĂśnetim anlamĂ˝na gelebilir mi, her Ăžekilde gelmeyebilir. Ne kadar gelmeyebilir. EĂ°er olmasĂ˝ gerektiĂ°i gibi devrimci durumda ya da bir adĂ˝m Ăśtesinde devrim sĂźrecin içerisinde bir fabrikayĂ˝ , buzdolabĂ˝ fabrikasĂ˝nĂ˝ ele geçirmiĂž olan komite eĂ°er buzdolabĂ˝ fabrikasĂ˝nĂ˝ yine buzdolabĂ˝ fabrikasĂ˝ olarak iĂžletmeye devam ediyor bunun sevkiyatĂ˝nĂ˝ da herhangi bir Ăžekilde yapĂ˝yorsa bu Ăśz yĂśnetim deĂ°ildir. Bunun Ăśz yĂśnetim sayĂ˝labilmesi için devrime hizmet etme zorunluluĂ°u vardĂ˝r. EĂ°er Ăśz yĂśnetimden onu anlĂ˝yorsak bu Ăžekilde açýklayabiliyorsak o zaman doĂ°rudur Ăśz yĂśnetim aldatmaca olmaktan çýkar.â€? Her komite ilk ortaya çýktĂ˝klarĂ˝ anda potansiyel olarak Ăśz yĂśnetim organlarĂ˝dĂ˝r. MĂźcadelenin, ayaklanmanĂ˝n bĂ˝rakĂ˝lmasĂ˝ denetimin iktidar olarak ilan edilip, mĂźcadelenin ĂśnĂźnĂźn kesilmesi. KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “FabrikalarĂ˝n yanĂ˝na baĂžka Ăśrnekler de koymak gerekir. Komiteler yalnĂ˝zca iÞçilerin, emekçilerin komiteleri deĂ°ildir, asker komiteleri de vardĂ˝r. EĂ°er asker komiteleri yani silahlĂ˝ savaÞý birebir ĂśrgĂźtleyen ve devrimin hizmetine sokan, sokmasĂ˝ gereken komite eĂ°er Ăśz yĂśnetim organĂ˝ olarak davranmĂ˝yorsa yapacaĂ°Ă˝ hiçbir Ăžey yoktur. YapmasĂ˝ gereken Ăśz yĂśnetim organĂ˝ gibi davranmaktĂ˝r. Burada bĂśyle okuduĂ°umuz zaman yani Ăśz yĂśnetimi doĂ°ru tanĂ˝mladýðýmĂ˝z zaman aldatmacayĂ˝ deĂ°iĂžtirmemiz lazĂ˝m, aldatmacanĂ˝n kalmasĂ˝nĂ˝ istiyorsak Ăśz yĂśnetimin ne olduĂ°unu bu anlattýðýmĂ˝zĂ˝n olmadýðýnĂ˝ baĂžka Ăžey olduĂ°unu açýklamamĂ˝z lazĂ˝m bunun içerisinde.â€? KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “Ben kendi adĂ˝ma bu dizgi halindeki cĂźmleyi kabul etmem mĂźmkĂźn

TĂźrkan Saylan’ýn kurucusu olduĂ°u, daha Ăśnce baĂžhekimi olarakçalýÞtýðý bir hastane olduĂ°unu ifade ederken, yapĂ˝lmak istenen devrin biraz da ona ait herĂžeyi silinmek istenmesi nedeniyle olduĂ°unu vurguladĂ˝. 6 KasĂ˝m gĂźnĂź verilen bu karar Ăźzerine BakĂ˝rkĂśy Doktor Sadi Konuk Hastanesi BaĂžhekimi, mahkeme kararĂ˝nĂ˝n kaĂ°Ă˝t Ăźzerinde olduĂ°unu ve Lepra Hastanesi personelinin Sadi Konuk Hastanesi’nde çalýÞmaya devam ederlerse bundan memnun olacaklarĂ˝nĂ˝, birçok imkandan faydalanabileceklerini, dĂśner sermayeden iyi gelirler kazanabileceklerini sĂśyledi. Leyla Koç ĂœzĂźm, baĂžhekimin kendilerine Lepra Hastanesi’ne geri dĂśnerlerse fiziki imkanlardan yoksun, tamamen olumsuz koĂžullarĂ˝n olduĂ°u bir yerde çalýÞmak zorunda kalacaklarĂ˝nĂ˝n sĂśylendiĂ°ini belirtti ve kendilerine Sadi Konuk Hastanesi’nde kalmak istediklerine dair bir kaĂ°Ă˝t imzalatĂ˝lmak istendiĂ°ini ve bu kaĂ°Ă˝da hiç kimsenin imza atmadýðýnĂ˝ ifade etti.


BaĂžta otomotiv olmak Ăźzere Ăśzellikle metal sektĂśrĂźnde çalýÞanlarĂ˝n koĂžullarĂ˝nĂ˝ ve Berlusconi HĂźkĂźmeti’nin politikalarĂ˝nĂ˝ protesto eden binlerce kiĂži, 16 Ekim Cumartesi gĂźnĂź, FiomCgil‘e (Ă?talya Genel Emek Konfederasyonu Metal Ă?Þçileri Ă–rgĂźtĂź) baĂ°lĂ˝ “metallosâ€?un (metal iÞçileri) çaĂ°rĂ˝sĂ˝yla Roma’da toplandĂ˝. GĂśsteri’nin duyurusunda, “Kendisini iĂžsizlik, yoksulluk, Ă˝rkçýlĂ˝k, savaĂžlar, sosyal yĂ˝kĂ˝m ve doĂ°al çevrenin tahribatĂ˝ Ăžeklinde gĂśsteren kapitalizmin krizi ve onun dehĂžet verici sonuçlarĂ˝na karÞý dĂźnya çapĂ˝nda ortak mĂźcadele yĂźrĂźten iÞçiler ve halk kitleleri açýsĂ˝ndan Ăśnemli bir adĂ˝m olacaktĂ˝râ€? Ăžeklinde yapĂ˝lmýÞtĂ˝. YĂźz binlerce kiĂžinin katĂ˝ldýðý gĂśsteride, “BĂźtĂźn Ăźlkelerin iÞçileri, kapitalistlere ve onlarĂ˝n baskĂ˝, sĂśmĂźrĂź ve savaĂža dayalĂ˝ sistemlerine karÞý birleĂželim!“, “Ă?Þçiler olmadan kapitalistler hiçbir Ăžey yapamazlar, kapitalistler olmadan iÞçiler her Ăžeyin daha iyisini yaparlar!“, â€œĂ–nĂźmĂźzde kazanacaĂ°Ă˝mĂ˝z bir gelecek var!â€? yazĂ˝lĂ˝ pankartlar taÞýdĂ˝lar.

deĂ°il. Ama eĂ°er sizin cĂźmleden kastĂ˝nĂ˝z dediĂ°iniz gibiyse bu cĂźmlenin kesinlikle deĂ°iĂžmesi lazĂ˝m. ÇßnkĂź eĂ°er DEK’in komitelere bakýÞý bu ise ben bunu kabul etmiyorum.â€? KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “O cĂźmlede bir sorun yok, sorun Ăśz ve biçimde bir anlama sorunudur. ÇßnkĂź Ăśz yerine siz biçimi koyarsanĂ˝z ve bunun adĂ˝na Ăśz derseniz kapitalist toplumda iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝ ezilip sĂśmĂźrĂźlĂźrken fabrika yĂśnetimleri kapitalistlerin ve onlarĂ˝n denetim elemanlarĂ˝nĂ˝n elindeyken, iliklerine kadar sĂśmĂźrĂźlĂźrken siz buna Ăśz yĂśnetim derseniz elbette herkes buna itiraz eder. Ă–z yĂśnetim ancak iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝nĂ˝n kendi iktidarĂ˝nda olabilir. Bu kadar net. O bir aldatmacadĂ˝r, çßnkĂź iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝ hala ezilip sĂśmĂźrĂźldßðß halde o onun Ăśz yĂśnetimidir deniyor. Halbuki iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝nĂ˝n yĂśnetim organlarĂ˝ ancak kapitalist toplumun yĂ˝kĂ˝lmasĂ˝ sosyalist toplumun kurulmasĂ˝yla mĂźmkĂźndĂźr. Ă–z budur diĂ°eri sadece bir biçimdir. O biçim bĂźyĂźk bir aldatmacadĂ˝r.“ KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: â€œĂ–z yĂśnetim tek baÞýna fabrikalardaki iÞçilerin oranĂ˝n Ăźretimini ve daĂ°Ă˝tĂ˝mĂ˝nĂ˝ yapmasĂ˝ deĂ°ildir. O Ăźlkedeki karÞý sĂ˝nĂ˝fa baskĂ˝ kuracak aygĂ˝tlarĂ˝ da kendi elinde bulundurmasĂ˝dĂ˝r. Ă?Þçilerin bir fabrikayĂ˝ yĂśnetiyor duruma gelmesi TĂźrkiye’de de yaĂžandĂ˝. Çorumdaki bir maden ocaĂ°Ă˝nda bu yapĂ˝ldĂ˝. Ocak kapatĂ˝lacaktĂ˝, iÞçiler iĂžgal ettiler ve ocaĂ°Ă˝ iĂžletmeye baĂžladĂ˝lar. Ăžunu gĂśsterdiler devlete bu maden zarar etmiyordu. Ă?Þçiler kendi Ăźretimlerini yapĂ˝yordu maaĂžlarĂ˝nĂ˝ alĂ˝yordu. Devlet bunu gĂśrĂźnce askerlerini gĂśnderdi, iĂžgal etti ve aldĂ˝ iÞçileri de oradan attĂ˝. Ama Ăžimdi buradaki iÞçilerin Ăźretime devam etmesiyle birlikte ayrĂ˝ca kendi silahlĂ˝ milislerini oluĂž-tursaydĂ˝ ve daha geniĂž bir Ăžekilde bir birlik yaratmýÞ olsaydĂ˝ evet Ăśz yĂśnetime dĂśnßÞebilirdi.â€? KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “MĂźcadelede ayaklanma ve iktidar sĂźrecinin birbirinden kopuk ele alĂ˝nmamasĂ˝ gerekir. Devrimci durumlarda ortaya çýkar dediĂ°imizde aslĂ˝nda kastettiĂ°imiz Ăžey budur. Yani bu sĂźreçte ortaya çýktĂ˝ysa bu dinamik bir yapĂ˝dĂ˝r. O anlamĂ˝yla evet. Bir anlamĂ˝yla yĂśnetim organĂ˝ olur. Ama eĂ°er iktidarĂ˝, devrimi hedefliyorsa, ayaklanmaya doĂ°ru gidiyorsa, gerçekten de yarĂ˝n bugĂźn ikili iktidar da oluĂžabilir, TĂźrkiye ve KĂźrdistan koĂžullarĂ˝nda. Mesela bugĂźn KĂźrdistan koĂžullarĂ˝nda neredeyse ikili iktidar vardĂ˝r denilecek aĂžamaya geldik. Tam olarak bunu sĂśyleyemeyeceĂ°iz ama orada Ăžu anda belli bir hĂźkmĂź var olan bir otorite karÞýsĂ˝nda bir iktidar aygĂ˝tĂ˝ gibi hareket etmesi sĂśz konusu. BunlarĂ˝n hepsi tabii kendi Ăśzel koĂžullarĂ˝ içinde tartýÞýlmasĂ˝ gereken Ăžeylerdir. Sovyetlerdeki ikili iktidarla bugĂźn benim bahsettiĂ°im, o oluĂžan iktidar da aynĂ˝dĂ˝r. YĂśnetenlerin yĂśnetemediĂ°i koĂžullarda baĂžka iktidar biçimleri oluĂžabilir. Ama anlaÞýlmasĂ˝ gereken tamamen Ăžu: MĂźcadele, ayaklanma, sadece bir Ăžeye karÞý çýkmak deĂ°ildir. Ciddi anlamda iç savaÞýn en boyutlu hali anlamĂ˝na gelir. Ă?Þçilerin, emekçilerin ayaklandýðý, mevcut iktidarĂ˝ ele geçirdiĂ°i fakat tamamen denetim altĂ˝na alamadýðý koĂžullarda kapitalizm aÞýlmamýÞ da olabilir. Ama bir iÞçi organĂ˝ olarak komiteler iktidarĂ˝ ele geçirmiĂž olabilirler, bu mĂźmkĂźn.â€? KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: â€œĂžĂśyle sĂśylerseniz; ‘fabrika ĂśzyĂśnetimi’, bu anlaÞýlĂ˝r bir Ăžeydir. Ama ĂśzyĂśnetim çok geniĂž bir kavram. Ben bundan Ăźlke yĂśnetimini anlĂ˝yorum. FabrikayĂ˝ yĂśnetmek eĂ°er, çoĂ°u kez de kapitalistlerin yararĂ˝na olmuĂžtur. Buna sosyal reformistler ĂśzyĂśnetim diyebilirler. ÇßnkĂź o fabrikayĂ˝ gerçekten de iÞçiler gayet de gĂźzel yĂśnetirler. Ama fabrika onlara ait deĂ°ildir. Ăœlke yĂśnetimi de hiç deĂ°ildir. Bu, bunun için bĂźyĂźk bir aldatmacadĂ˝r. Ben bĂśyle anlĂ˝yorum. Ama fabrika yĂśnetimini eĂ°er Ăźlke yĂśnetimi anlamĂ˝nda alĂ˝rsanĂ˝z, o zaman ĂśzyĂśnetim diyebilirsiniz. ÇßnkĂź iktidarĂ˝ iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝ almýÞtĂ˝r. Ve artĂ˝k kendisi yĂśnetiyordur. DolayĂ˝sĂ˝yla Ăśz dediĂ°imiz Ăžey iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝nĂ˝n doĂ°rudan kendi organlarĂ˝yla hem kendisini hem de diĂ°er ezilen ve sĂśmĂźrĂźlen kitleleri kurtuluĂža gĂśtĂźrmek, yĂśnetmek ve denetlemektir. Ben o cĂźmleden her zaman onu anladĂ˝m ve Ăžu anda da onu anlĂ˝yorum. Ama gerçekten de bazen bir cĂźmle eksikliĂ°i nelere yol açýyor. Ă?yi de oldu tartýÞtĂ˝k.â€? Ă?sterseniz konumuza devam edelim. Bir bĂślgedeki iÞçiler ya da emekçi bir kesim ya da kĂśylĂźler bir araya gelerek A BĂślgesi Komitesi oluĂžturmuĂžtu. Sonra diĂ°er bĂślgelerin komiteleriyle birlikte bĂślge konseyini oluĂžturabilirler. Daha sonra bĂślgelerin konseyleri bir araya gelerek, il temsilciler meclisini, il konseyini oluĂžturabilirler. Konseyler evet, proleter devletin modelleridir ama ta kendisi


deĂ°ildir. Ve ulusal meclis te, bĂźtĂźn il konseylerinin gĂśnderdiĂ°i temsilcilerden oluĂžur, ulusal meclis bu Ăžekilde temsil edilirler. Oklar iki yĂśnlĂź çßnkĂź her temsilci geri çaĂ°Ă˝rĂ˝labiliyor ve tekrar geri gĂśnderilebiliyor. Mahalle halk konseyleri ya da il halk konseylerinde sadece iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝nĂ˝n deĂ°il, bununla birlikte tĂźm ezilen kesimleri, yoksul kĂśylĂźleri, emekçileri, askerleri ve Üðrencileri kapsayan ĂśrgĂźtlerdir. Temel ilkelere geldiĂ°imizde, biraz Ăśnceki tartýÞmada temel kaygĂ˝ Ăžuydu: Bu iÞçiler kendi ĂśzyĂśnetimlerini komitelerde gerçekleĂžtiremiyorlarsa nerede gerçekleĂžtiriyorlar. Buradaki ĂśzyĂśnetim denilen iÞçi ve emekçinin kendi iradesini, inisiyatifini ortaya koymasĂ˝ deĂ°il, bu açýdan evet, gerçekten de iÞçinin kendi ĂśzyĂśnetimini, Ăśz iradesini ortaya koyduĂ°u yerler komitelerdir. Temel Ă?lkeler: 1) Komite ve konsey ĂśrgĂźtlenmesi, insanlarĂ˝n bugĂźne deĂ°in ortaya çýkarttýðý en demokratik toplumsal ĂśrgĂźtlenmeleridir. 2) Komitelerde demokratik merkeziyetçilik esastĂ˝r. Demokratik merkeziyetçilikte, bĂźtĂźn kararlar ortak tartýÞmalar ve ikna temelinde alĂ˝nĂ˝r. Ama alĂ˝nan kararlara herkes uyar. 3) Her karar ortak tartýÞmada alĂ˝nĂ˝r. 4) Ă–rgĂźtsel iĂžleyiĂžte ortak irade esastĂ˝r. 5) Esnek ve hareketli olmalĂ˝, hareketi ĂśldĂźrecek kalĂ˝pçýlĂ˝ktan kaçýnĂ˝lmalĂ˝dĂ˝r. 6) Seçilenleri gerek gĂśrĂźldßðß anda geri çaĂ°Ă˝rma temel ilkedir. 7) Tepkisel deĂ°il ilkeli ve sĂźrekli bir birlik hedeflenmelidir. BĂźtĂźnlĂźklĂź hareket ve ĂśrgĂźtlenmeyi koruyucu tedbirler zorunludur. Bu sĂśylediĂ°im gibi daha Ăśnceki çalýÞmalardan çýkarĂ˝lan sonuçlardĂ˝r. Ă?lkeleri benimseyen herkese açýk olmalĂ˝dĂ˝r. Bununla ilgili gĂźzel bir sĂśz var: “KarayĂźzler hariç herkese açýk olmalĂ˝dĂ˝râ€? diyor . . . . . . KarayĂźzler, polisler ve diĂ°erleri anlamĂ˝na geliyor. 8) Devrimci tavĂ˝r, disiplin, gĂśnĂźllĂźlĂźk, içte eleĂžtiri-ĂśzeleĂžtiri dýÞta bĂźtĂźnlĂźklĂź tavĂ˝r temel ilkeler olmalĂ˝dĂ˝r. Komitelerin kuralsĂ˝z olduĂ°unu iddia edenler, yanĂ˝lĂ˝yorlar. HayĂ˝r, enternasyonalist sĂ˝nĂ˝f ilkeleri denen sĂ˝nĂ˝f bilincine baĂ°lĂ˝dĂ˝r. 9) Ă?lkeleri benimseyen herkese açýk olmalĂ˝dĂ˝r. 10) Devletten ve siyasi partilerden baĂ°Ă˝msĂ˝z. Enternasyonalist sĂ˝nĂ˝f ilkelerine baĂ°lĂ˝dĂ˝rlar. 11) Ă?Þçi ve emekçilerin kurtuluĂžu temel perspektif, emekçi sĂ˝nĂ˝flarĂ˝n devrim yoluyla egemenliĂ°i temel ilkedir. 12) Kent ve kĂ˝r emekçilerinin mĂźcadele birliĂ°i esastĂ˝r. KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: â€œĂ‡ok somut bir Ăžey sĂśyleyeceĂ°im: Mesela TEKEL eyleminde çadĂ˝rlarda komiteler oluĂžmaya baĂžlamýÞtĂ˝. Yani her bir çadĂ˝r kendi içerisinde ufak ufak komiteler oluĂžturmaya baĂžlamýÞtĂ˝. Bunlar tutunamadĂ˝. SendikanĂ˝n da bir baskĂ˝sĂ˝ oldu. ÇßnkĂź sendika, komitelerde kendi altĂ˝nĂ˝n boĂžaltĂ˝ldýðýnĂ˝ gĂśrdĂź. Ă–yle deĂ°ildi. Biz her zaman bunu sĂśylĂźyoruz ama oradaki olayda, yani Ankara’daki meselede, sendika, komitelerin kendisine karÞý kurulduĂ°unu dßÞßnĂźyordu. Ama komiteler oluĂžmaya baĂžlamýÞtĂ˝. Son gĂźne gelindiĂ°inde de neredeyse artĂ˝k komitelerin Ăźst birimi, yani konsey de oluĂžmaya baĂžlamýÞtĂ˝. TEKEL eylemi Ăžu açýdan Ăśnemli. ÇßnkĂź TĂźrkiye ve KĂźrdistan’ýn her tarafĂ˝ndan gelen iÞçiler var. TEKEL, tek bir alan ama oradaki ĂśrgĂźtlenme hem komite hem de konsey ĂśrgĂźtlenmesinin bizim kafamĂ˝zda somut olarak nasĂ˝l ĂžekilleneceĂ°inin de iyi bir gĂśstergesi diye dßÞßnĂźyorum. Orada eĂ°er her çadĂ˝rdan oluĂžmuĂž olan komitelerin, tek tek temsilcileri seçilseydi ve otuz kiĂžilik bir konsey oluĂžsaydĂ˝, bunun nasĂ˝l bir mĂźcadele organĂ˝ olacaĂ°Ă˝, nasĂ˝l bir ayaklanma organĂ˝ olacaĂ°Ă˝, daha da ileride nasĂ˝l bir iktidar organĂ˝ olacaĂ°Ă˝ daha belirgin olarak ortaya çýkacaktĂ˝. Bu konu Ăźzerinde biraz daha tartýÞýrsak daha iyi olur diye dßÞßnĂźyorum.â€? KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “EĂ°er çadĂ˝rlarda iÞçilerin doĂ°rudan kendilerinin seçtiĂ°i iÞçi komitesi oluĂžmuĂž olsaydĂ˝, ki bĂźtĂźn çabamĂ˝z oydu ve sendika genel merkezi, fark ettiĂ°i için zaten iÞçileri tehdit etti. Dedi ki ‘EĂ°er komiteler oluĂžursa biz bĂ˝rakĂ˝r gideriz.’ Ă?Þçilerin o anda yapmasĂ˝ gereken çadĂ˝rlarda komitelerini oluĂžturmalarĂ˝, konseylerini oluĂžturmalarĂ˝, buna baĂ°lĂ˝ olarak dĂśnĂźp dĂśnmeyeceklerine, çadĂ˝rlarĂ˝nĂ˝ yĂ˝kĂ˝p

Dicle Ăœniversitesi TĂ˝p FakĂźltesi Hastanesi yĂśnetiminin 23 KasĂ˝m’da yeni bir ihale yapacaĂ°Ă˝nĂ˝ açýklamasĂ˝ Ăźzerine Dev SaĂ°lĂ˝k-Ă?Ăž Ăźyesi iÞçiler 9 KasĂ˝m gĂźnĂź hastane ĂśnĂźnde bir basĂ˝n açýklamasĂ˝ yaptĂ˝. 300’ß aĂžkĂ˝n taĂžeron saĂ°lĂ˝k iÞçisinin katĂ˝ldýðý basĂ˝n açýklamasĂ˝nda hastane yĂśnetiminin ihale açmasĂ˝ protesto edildi. Hastanede çalýÞan iÞçilerin taĂžeronun deĂ°il hastanenin iÞçisi olduklarĂ˝ ÇalýÞma Bakanlýðý’nĂ˝n 2009’da aldýðý kararla ispatlanmasĂ˝na raĂ°men, hastane yĂśnetimi her ay 11 bin TL ceza Ăśdemeyi gĂśze alarak iÞçileri taĂžeronda çalýÞtĂ˝rmakta ve yeni ihale yapmakta Ă˝srar ediyor. BaĂžhekimlik ĂśnĂźnde yapĂ˝lan eylemde sĂ˝k sĂ˝k “TaĂžeronu saĂ°lĂ˝kta sĂźpĂźreceĂ°izâ€?, “TaĂžeron saĂ°lĂ˝kta ĂślĂźm demektirâ€?, “Ă?Þçiyiz haklĂ˝yĂ˝z kazanacaĂ°Ă˝zâ€? sloganlarĂ˝ atĂ˝ldĂ˝. BasĂ˝n açýklamasĂ˝nĂ˝ okuyan DiyarbakĂ˝r Ăžube BaĂžkanĂ˝ Sedat AydĂ˝n “Dicle Ăœniversitesi TĂ˝p FakĂźltesi Hastanesi’nde yĂ˝llardĂ˝r taĂžeron Ăžirketler aracĂ˝lýðýyla çalýÞtĂ˝rĂ˝lan bizler 29 Haziran 2009 tarihi itibariyle ÇalýÞma Bakanlýðý kararĂ˝yla asĂ˝l iĂžveren olan hastanenin iÞçisi olduĂ°umuz kesinlik kazandĂ˝. Bu durum taĂžeron sisteminin hukuksal ve idari iflasĂ˝dĂ˝râ€? dedi. Bu karara raĂ°men hastane yĂśnetiminin kanuna karÞý hilede Ă˝srar ettiĂ°ini, iÞçileri kendi sigorta siciline iĂžlemek ve bordrosuna almak yerine SGK ve Maliye’nin usulsĂźz iĂžlem nedeniyle vereceĂ°i para cezalarĂ˝nĂ˝ gĂśze alarak pazarlĂ˝k usulĂźyle yeniden ihale yapacaĂ°Ă˝nĂ˝ sĂśyleyen AydĂ˝n, “Hastane yĂśnetimi hukuken yapĂ˝lmasĂ˝ mĂźmkĂźn olmayan bu ihale ile bizleri hala taĂžeron aracĂ˝lýðýyla çalýÞtĂ˝rmak istemekte ve açýkça hukuku yok saymaktadĂ˝râ€? dedi. AydĂ˝n, ihalenin yapĂ˝lacaĂ°Ă˝ 23 KasĂ˝m gĂźnĂź hastanede aileleri ve çocuklarĂ˝yla birlikte direniĂže geçeceklerini sĂśyledi.


yĂ˝kmayacaklarĂ˝na, iktidara yĂźrĂźyĂźp yĂźrĂźmeyeceklerine doĂ°rudan kendilerinin karar verme hakkĂ˝nĂ˝ kendi ellerine almasĂ˝ gĂźndeme gelecekti. Sendika ve bĂźtĂźn sosyal reformist ve oportĂźnistlerin gĂśrdßðß ve iliklerine kadar duyduĂ°u korku buydu iĂžte. Bu TEKEL eylemi evet, komite deneyiminin ne kadar acil, gerekli ve vazgeçilmez olduĂ°unun da en somut ĂśrneĂ°i oldu. Ăžimdi Tek GĂ˝da-Ă?Þ’in ĂśnĂźnde halen onu yapmanĂ˝n çabasĂ˝nĂ˝ hem biz hem de onlar sĂźrdĂźrĂźyor. Bir emekli TEKEL iÞçisi olarak sĂśylĂźyorum. DolayĂ˝sĂ˝yla komite ya da ĂśzyĂśnetim dediĂ°iniz zaman iktidarĂ˝ ele geçirmiĂž emekçi kitlelerin doĂ°rudan kendilerinin seçimi, denetimi ve yĂśnetimiyle oluĂžan bir ĂśzyĂśnetim olabilir. Ama demin orada bir arkadaĂž sĂśyledi. Sungurlu fabrikasĂ˝nda iÞçiler evet, fabrikaya ele geçirdi. Bunu bazen burjuva sĂ˝nĂ˝fĂ˝n kendisi de sunuyor zaten. KarlĂ˝ hale de getirdiler. Ama Ăźlke yĂśnetimi kendilerinin elinde olmadýðý için, boĂ°uldu o hareket. BoĂ°uldu ve bu ĂśzyĂśnetimin baĂžarĂ˝sĂ˝zlýðý olarak gĂśsterildi. Ve iÞçiler ĂśzyĂśnetimi ele alĂ˝rlarsa ‘yĂśnetemezler’in de somut bir kanĂ˝tĂ˝ olarak gĂśsterildi. Tehlikeli bir Ăžey bu yani. Bir fabrika yĂśnetimini ele geçirmek olsa olsa fabrika ĂśzyĂśnetimi olabilir.â€? KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “Bence orada sĂśylenen ĂśzyĂśnetim iÞçilerin fabrikayĂ˝ yĂśnetmesi. Piyasa koĂžullarĂ˝na tabi olduĂ°u sĂźrece (Ăźlkede sosyalist bir ekonomi yoksa) evet, bir dĂśnem karlĂ˝ bir Ăžekilde iĂžletilebilir. Ola ki bir kriz baĂžladĂ˝ ve piyasa sizin ĂźrettiĂ°inize ihtiyaç duymadĂ˝, o zaman ne olacak? FabrikanĂ˝n iflasĂ˝ sĂśz konusu olur. Burada pĂźf nokta, mĂźcadele, ayaklanma ve iktidar organĂ˝ olmasĂ˝dĂ˝r. BĂźtĂźn ĂśrgĂźtlenmeler bir ihtiyaçtan çýktĂ˝. NasĂ˝l zamanĂ˝nda sendikalar iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝nĂ˝n pazarlĂ˝k gĂźcĂźnĂź, metasĂ˝nĂ˝ sattýðý için arttĂ˝rmak, onun çalýÞma koĂžullarĂ˝nĂ˝ dĂźzeltmek için ortaya çýktĂ˝ysa bir ihtiyacĂ˝n ĂźrĂźnĂźyse, aynĂ˝ Ăžekilde komiteler de bir ihtiyacĂ˝n ĂźrĂźnĂź olarak ortaya çýkmýÞ. Bu ihtiyaç nedir/ Ăžudur: I. DĂźnya SavaÞý’nĂ˝n hemen Ăśncesinde 1905 devrimi var. Bir devrim zamanĂ˝ var ve hemen ortaya çýkan dĂśnemlere bakĂ˝yoruz, olaĂ°anĂźstĂź dĂśnemler. I. DĂźnya SavaÞý, sendikalar iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝na ihanet ediyor, geleneksel sosyal demokrat partiler gĂśrevlerini yerine getirmiyor, savaÞýn yarattýðý yĂ˝kĂ˝m, açlĂ˝k ve yoksulluk da var. Ve buna karÞý iÞçiler mĂźcadele ediyor. BĂśylesi bir ortamda sorunlarĂ˝nĂ˝ çÜzebilmek, kapitalizmden kurtulabilmek için bu tip ĂśrgĂźtlenmelere ihtiyaç duyuyor. Bu amaç için, kapitalizmi yok etmek, ya da ona karÞý mĂźcadele etmek için ortaya çýkmýÞ bir aracĂ˝, yok Ăśyle deĂ°il, aslĂ˝nda bĂśyledir derseniz aldatmýÞ olursunuz. Shop Stewarts’larda bĂśyleydi. BaÞýna gelen buydu. Bu Ăžekilde çýkmýÞlardĂ˝ ortaya zaman içerisinde bu yanlýÞ anlamalarla sendikanĂ˝n bir eklentisi olmuĂž gereksizleĂžmiĂžlerdir. Bu anlamĂ˝yla Ăžuna vurgu yapmak gerekiyor: DĂźn de tartýÞtĂ˝k 15–16 Haziran’da iÞçiler, sendikalarĂ˝nĂ˝ kurtarmak için sokaklara dĂśkĂźlmßÞ, ayaklanmýÞlardÄą. BugĂźn sendika kendini kurtarmak için iÞçilerin karÞýsĂ˝na polisi, askeri dikiyor. Tek GĂ˝da-Ă?Þ’in bugĂźn yaptýðý bu. Sendika bugĂźn iÞçilerin ihtiyaçlarĂ˝nĂ˝ cevap veremez haldedir. Ăžimdi sendikalar, belli bir sĂźre içinde bĂźrokratlaĂžmýÞ, kritik anlarda iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝nĂ˝ arkasĂ˝ndan vurmuĂž yapĂ˝lardĂ˝r. Biz biliyoruz ki, olaĂ°anĂźstĂź dĂśnemlerde sendikalar ihanet etmiĂžtir. Burada artĂ˝k komite ve konseyler zorunlu bir ihtiyaçtÄąr.. Bunu bize TEKEL gĂśsterdi. Son dĂśnemde yaĂžanan en bĂźyĂźk iÞçi eylemi sendikalar eliyle

bitirilmiĂžtir. Sendika iÞçileri satmýÞtĂ˝r. Ă?Þçiler ne yapacaklar? Tek GĂ˝da-Ă?Ăž istediklerini yapmĂ˝yor. Komite ve konseylerin zorunluluĂ°u iĂžte burada daha net ortaya çĹkÄąyor. Sendikalara alternatif deĂ°il ama bugĂźn sendikalardan daha fazla ihtiyaç duyulan ĂśrgĂźtlĂźlĂźklerdir komite ve konseyler.â€? KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “Komite ve konseylerden anladýðým Ăžu; her komite, mĂźcadele ve ayaklanma organĂ˝ olmalĂ˝dĂ˝r. Bu DĂ?K için de DEK için de, parti komiteleri için de bĂśyledir. AyaklanmayĂ˝, iktidara gelecek, mĂźcadeleyi geliĂžtirecek, gßçlendirecek, geleceĂ°in iktidar organlarĂ˝ konusunu içerir. TĂźrkiye ve KĂźrdistan’da çok geliĂžim sĂźreçlerinden farklĂ˝ kĂźltĂźrlerden, farklĂ˝ katmanlardan meydana gelen topluluk olduĂ°u için iÞçinin, yoksul kĂśylĂźnĂźn, deĂ°iĂžik emekçi katmanlarĂ˝n fikir birliĂ°i, dßÞßnce birliĂ°i, mĂźcadele birliĂ°i farklĂ˝lĂ˝klar arz ediyor. Bu farklĂ˝lĂ˝klarĂ˝ bir arada toplayabilmek komiteler gibi esnek bir yapĂ˝lanmayĂ˝ zorunlu kĂ˝lĂ˝yor. Ben mesela, 70’lerle ilgili bir Ăśrnek verecek olursam, 80 Ăśncesi mĂźcadele anlayýÞýnda, siyasi birliklerden tutun, yine devrimci durum koĂžullarĂ˝nda komite ĂśrgĂźtlenmeleri yani bu komite ĂśrgĂźtlenmeleri en alttan en Ăźste merkezi dĂźzeyde olabilecek bir gençlik komitesi, gençlik organĂ˝nĂ˝n, ama bunlarĂ˝n hepsini organize eden, hepsini bir potada toplayabilecek, nihai hedefine vardĂ˝rabilecek bir partinin birer – deyim yerindeyse- yan organlarĂ˝. Hani bu komitelerin içini doldurabilecek, sonuçta iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝nĂ˝n partisidir. Bir fabrikayĂ˝ dßÞßnĂźn, fabrikadaki sendika yĂśnetimi, zaten sĂ˝nĂ˝f sendikasĂ˝nĂ˝n artĂ˝k gĂźnĂźmĂźzde nereye kadar gidebileceĂ°i aĂžikar bir gerçek. Politik ve ekonomik tahlilleri yaptýðýmĂ˝zda bir devrimci durumun yaĂžandýðý Ăźlke koĂžullarĂ˝nda da kaçýnĂ˝lmaz ve zorunlu olarak komite ve konsey Ăžeklindeki ĂśrgĂźtlenmeler, her zaman için daha acil ve yoĂ°undur.â€? KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “Bir Ăžeyi dĂźzeltmek gerekiyor. Komite ve konseyler, partisiz kitle ĂśrgĂźtlerinin araçlarĂ˝dĂ˝r. Ă?çinde parti kadrolarĂ˝ olabilir ama partisiz kitlelerin kendi ĂśzyĂśnetim, denetim, mĂźcadele, devrim ve iktidar organlarĂ˝dĂ˝r. EĂ°er parti organlarĂ˝ olarak bunu dßÞßnĂźrsek, sadece dar parti ideolojisiyle, parti politikasĂ˝yla hareket eden, parti hĂźcreleri haline gelirler. Bu da doĂ°ru bir yaklaÞým deĂ°ildir.â€? KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “YalnĂ˝zca bununla komite ve konsey olur, baĂžka tĂźrlĂź olmaz, dersek kendimizi yanĂ˝ltĂ˝rĂ˝z. SĂ˝nĂ˝fĂ˝n kendisini de yanĂ˝ltĂ˝rĂ˝z. Komite kurma iĂžyerlerinde, fabrikalarda, kĂśylerde, mahallelerde, komite kurma ĂśzgĂźrlĂźklerini ya da kendiliĂ°indenliĂ°i ortadan kaldĂ˝rmýÞ oluruz. O zaman bir Ăžeyi açýða çýkarmamĂ˝z lazĂ˝m. Ă?lk mĂźdahaleyi nasĂ˝l yapacaĂ°Ă˝z? KĂ˝vĂ˝lcĂ˝m çakabiliriz, bĂśyle bir hakkĂ˝mĂ˝z olabilir ya da komiteler oluĂžmaya baĂžladĂ˝ktan sonra mĂźdahale edebiliriz ama kendimizi onun yerine koyup, karar alamayĂ˝z. Bu sĂźreci birlikte yaĂžamazsanĂ˝z, yalnĂ˝zca burasĂ˝ birlikte yaĂžamak zorunda deĂ°il, kendiliĂ°inden ilk adĂ˝mĂ˝ atanlarla birlikte yaĂžamamĂ˝z lazĂ˝m. OnlarĂ˝n aldĂ˝klarĂ˝ kararlarĂ˝, kararlarĂ˝mĂ˝z olarak kabul etmemiz de lazĂ˝m. SĂźreç içerisinde deĂ°iĂžtirme, dĂśnßÞtĂźrmeyi bir tarafĂ˝mĂ˝za bĂ˝rakarak, cebimizde taÞýyarak, kafamĂ˝za koyarak. BaĂžka tĂźrlĂź en temel noktasĂ˝ olan kendiliĂ°inden ortaya çýkma iradesinin kendisinin belirlemesi, fikirlerini ortadan kaldĂ˝rĂ˝rĂ˝z ki, o, komitenin dýÞýnda her Ăžey olur. Bu tartýÞmayĂ˝ aslĂ˝nda taban inisiyatifi deneyimini de dinledikten sonra tekrar yapalĂ˝m.â€?


KOMĂ?TE/KONSEY DENEYĂ?MĂ? OLARAK TABAN Ă?NĂ?SĂ?YATĂ?FĂ?NĂ?N ÇALIĂžMA PRENSĂ?PLERĂ? VE GELĂ?ĂžĂ?M SĂœRECĂ?

Programda komite ve konsey deneyiminde taban inisiyatifi denilmesini biraz açýklamak istiyorum. Taban insityatifi kuruluĂžunda komite ve konsey tanĂ˝mlamasĂ˝yla kurulmamýÞtĂ˝r. Ă–ncelikle bunu belirtmek isterim. 1995 yĂ˝lĂ˝nĂ˝n sonunda kurulan bir oluĂžum, bir araç, bir organ. DolayĂ˝sĂ˝yla geçmiĂži yok, anlatĂ˝mĂ˝ zor, 15 yĂ˝llĂ˝k bir hafĂ˝za gerektiriyor. DĂźn BES’le ilgili burada birkaç konu konuĂžuldu neredeyse BES’ten istifa edecektim. Bu yĂśnĂźyle de taban inisiyatifinin varlýðýyla BES o kadar kĂśtĂź bir ĂśrgĂźt deĂ°il, zaman zaman iyi Ăžeylerin de yapĂ˝ldýðý ya da yapĂ˝lmaya çalýÞýldýðý dĂśnemler oldu. DolayĂ˝sĂ˝yla KESK’in yaramaz çocuĂ°u diye ifade edilen BES’in hakkĂ˝nda yapĂ˝lan dĂźnkĂź eleĂžtirilere katĂ˝lmadýðýmĂ˝ sĂśylemiyorum ama tek baÞýna da o yĂśnden deĂ°erlendirmeyelim derim. Taban inisiyatifi, 1995 yĂ˝lĂ˝nĂ˝n sonunda o dĂśnemde sendikadaki yĂśnetimlerin dar, grupçu, kßçßk olsun benim olsun anlayýÞýna karÞý, yĂśnetimde olup, tabandaki Ăźyelerin sendikal sĂźrece, karar mekanizmalarĂ˝na katĂ˝labileceĂ°i bir model Ăźzerinden mĂźdahale etme gereksinimi ile doĂ°muĂžtur. Ve bu mĂźdahale etme gereksinimi en baĂžta tek tek bireylerin veya bir ĂśrgĂźtlĂź yapĂ˝nĂ˝n içerisinde yer alĂ˝p da BES’de veya o zamanki adĂ˝yla Maliye-Sen’de Ăźye olanlar tarafĂ˝ndan hissedildi. Bir ĂśrgĂźtlĂź yapĂ˝ içerisinde olup da tek kiĂži, iki kiĂži, ßç kiĂži halinde duran devrimciler, fiili sĂźrece katĂ˝lĂ˝p çok çalýÞtýðý halde, iĂž seçimlere geldiĂ°i dĂśnemde dýÞarĂ˝da tutulmasĂ˝, karar mekanizmalarĂ˝na dahil edilmemeleri veya sendikal sĂźrece yĂśnelik eleĂžtirilerinde eleĂžtirilerinin karÞýlýðýnĂ˝ tam olarak bulamamalarĂ˝ gibi sonuçlarla karÞý karÞýyaydĂ˝. Bu tespitler Ăźzerinden bir araya gelen insanlarĂ˝n kurduĂ°u bir oluĂžum taban inisiyatifi. Daha çok reformist, sendikal anlayýÞla mĂźcadeleyi kendi ĂśnĂźne gĂśrev olarak koymuĂž, fiili ve meĂžru mĂźcadele geleneĂ°ini benimsemiĂž bir anlayýÞtĂ˝. En

TĂźrkiye Metal Sanayicileri Sendikasý’nĂ˝n (MESS) toplu iĂž sĂśzleĂžmesi gĂśrßÞmelerindeki tavrĂ˝nĂ˝ protesto eden BirleĂžik Metal-Ă?Ăž SendikasĂ˝ Ăźyesi iÞçiler, 9 KasĂ˝m’da Fatih Sultan Mehmet (FSM) KĂśprĂźsß’nĂź Avrupa yakasĂ˝ndan Asya yakasĂ˝na kadar yĂźrĂźyerek geçti. BMĂ?S Ăźyeleri MESS’in ĂžiĂžli KuĂžtepe’teki merkez bĂźrosu ĂśnĂźnde eyleme geçerek MESS’in dayatmalarĂ˝nĂ˝ protesto ettiler. Eylemde konuĂžan BirleĂžik Metal-Ă?Ăž SendikasĂ˝ Genel Sekreteri Selçuk GĂśktaĂž, metal iÞçilerine kuralsĂ˝z ve gĂźvencesiz çalýÞmanĂ˝n dayatĂ˝ldýðýnĂ˝, “sĂ˝fĂ˝r zamâ€? ĂśnerildiĂ°ini ve kazanĂ˝lan haklarĂ˝n geri alĂ˝nmaya çalýÞýldýðýnĂ˝ sĂśyledi. ArdĂ˝ndan 3 minibĂźsle FSM KĂśprĂźsĂź giriĂžine gelen DĂ?SK BirleĂžik Metal-Ă?Ăž (BMĂ?S) Ăźyeleri, yolun en saĂ° Ăžeridini trafiĂ°e kapatarak Asya yakasĂ˝na doĂ°ru yĂźrĂźyßÞe geçti. Ă?Þçiler, yĂźrĂźyßÞ boyunca toplu iĂž sĂśzleĂžmesi sĂźrecinde MESS’in dayattýðý iÞçiyi gĂźvencesizleĂžtiren ve çalýÞma biçimini kuralsĂ˝zlaĂžtĂ˝ran koĂžullarĂ˝ sloganlarla protesto etti. YĂźrĂźyßÞ boyunca iÞçilerin yanĂ˝ndan ayrĂ˝lmayan polisler kĂśprĂź çýkýÞýnda iÞçileri kuĂžatarak gĂśzaltĂ˝na aldĂ˝. GĂśzaltĂ˝na alĂ˝nan iÞçiler KavacĂ˝k Polis Merkezi’ne gĂśtĂźrĂźldĂź.


Ă?zmir’de 9 KasĂ˝m SalĂ˝ gĂźnĂź iĂžyerlerine gidiĂž geliĂžte Ă?zban’la yolculuk yaparken Ăźcretsiz seyahat hakkĂ˝ndan yararlanmak isteyen demiryolu emekçileri, protesto için bir basĂ˝n açýklamasĂ˝ gerçekleĂž-tirdi. BasĂ˝n açýklamasĂ˝ saat 10.00’da Alsancak Tren Garý’nĂ˝n içinde “Direne Direne KazanacaĂ°Ă˝zâ€? ve “TĂźrk UlaÞým Sen Ă?zmir 1 Nolu Ăžubeâ€? pankartlarĂ˝ açýlarak baĂžladĂ˝. BasĂ˝n metninin okunmasĂ˝ndan Ăśnce “Ă?Ăž Ekmek Yoksa BarýÞ da Yokâ€?, “Ă?zban ĂžaÞýrma SabrĂ˝mĂ˝zĂ˝ TaÞýrmaâ€?, “Ă?zban’a Parayla BinmeyeceĂ°izâ€?, “Emekçiyiz HaklĂ˝yĂ˝z KazanacaĂ°Ă˝zâ€?, “YaĂžasĂ˝n SĂ˝nĂ˝f DayanýÞmasĂ˝â€?, “YaĂžasĂ˝n Onurlu DireniĂžimizâ€? sloganlarĂ˝ atĂ˝ldĂ˝. BasÄąn açĹklamasÄąnÄąn okunmasÄąnÄąn ardÄąndan saĂ°lĂ˝k taramasĂ˝ yapĂ˝lmak Ăźzere saĂ°lĂ˝k ocaĂ°Ă˝na gidildi.

temelde bĂźrokratizme, sendikalardaki yabancĂ˝laĂžma ve uzlaĂžmaya karÞý ciddi mĂźcadeleler yĂźrĂźtmßÞtĂźr. KuruluĂžunda 40–50 kiĂžinin katĂ˝ldýðý sendikal sĂźrecin hatta siyasal sĂźrecin tartýÞýldýðý toplantĂ˝lar olmuĂžtur. BileĂženleri içerisinde, sĂ˝nĂ˝f mĂźcadelesine katkĂ˝ sunma iddiasĂ˝yla baĂžlayan bireylerin ve “evet bĂśyle bir mĂźcadele doĂ°rudur birlikte bu iĂži yapabilirizâ€? diyen ĂśrgĂźtlĂź, devrimci arkadaĂžlarĂ˝n olduĂ°u bir yapĂ˝. O dĂśnemde yurtsever emekçilerin de içerisinde yer aldýðý bir grup olarak çalýÞtĂ˝. Ă?ĂžleyiĂži ÞÜyle, taban inisiyatifinin meclisinde tĂźm her Ăžeyin tartýÞýldýðý herkesin eĂžit bir Ăžekilde gĂśrßÞßnĂź sĂśyleyip kararlaĂžtĂ˝rmalarĂ˝n yaĂžandýðý bir toplantĂ˝ tarzĂ˝ var. Bu, uzunca yĂ˝llar devam etti. Yani ortak toplantĂ˝larla her gĂźndemi tĂźm katĂ˝lĂ˝mcĂ˝lara açýk bir Ăžekilde tartýÞarak aldýðý kararlarĂ˝ hayata geçirmek Ăźzerine de aynĂ˝ disiplin ve sorumlulukla hareket eden bir yapĂ˝lanma. Demokratik merkeziyetçi yĂśnĂź var taban inisiyatifinin. AlĂ˝nan kararlara katĂ˝lmasak dahi sonuçta taban inisiyatifinin bir katĂ˝lĂ˝mcĂ˝ sayĂ˝sĂ˝ var. ÇoĂ°unluĂ°un kararĂ˝ hangi yĂśndeyse o yĂśnde karar uygulanĂ˝r. Burada bir ikna sĂźreci de var. 5 kiĂžinin farklĂ˝, 4 kiĂžinin farklĂ˝ dßÞßndßðß bir yerde 5 kiĂžinin farkĂ˝ her zaman yetmeyebilir. Buradan da Ăžunu doĂ°rudan ifade etmek isterim iĂžleyiĂže dair. Taban inisiyatifinin hangi anlayýÞtan olursa olsun sadece kendi kararlarĂ˝nĂ˝ dayatabilecekleri bir toplantĂ˝ meclisi yok. Herkesin eĂžit bir Ăžekilde tartýÞtýðý bir yerdir. Ă–neriler kabul edilirse hayat bulur. Ama “bizim kararĂ˝mĂ˝z Ăžudur bu olsunâ€? Ăžeklinde bir oturum sĂśz konusu deĂ°ildir. 4688 sayĂ˝lĂ˝ yasanĂ˝n Ăśncesinde BES kuruldu biliyorsunuz. Bunda iĂž kolunda birlik tartýÞmalarĂ˝ kapsamĂ˝nda o dĂśnemde, hatta yoĂ°un tartýÞma sĂźreçlerinde bazĂ˝ sendikalarĂ˝n kendisini feshetmesine varana kadar fesih kongreleri olarak geçirdi bu sĂźreci. TĂźm Maliye-Sen’de o dĂśnem kendisini feshetmeme kararĂ˝ alan sendikalardan biridir. Yani BES’e katĂ˝lma kararĂ˝ gerçekleĂžmemiĂžtir. Bunun sebebi o dĂśnemdeki en bĂźyĂźk tartýÞma, kurulan yeni sendikanĂ˝n tĂźzßðßnde UluslarĂ˝n Kendi Kaderini Tayin Hakký’nĂ˝n olup olmayacaĂ°Ă˝ konusuydu. Birlikte iç içe olduĂ°umuz yurtsever çevrelerinin de taban inisiyatifinin de ortak savunusu UluslarĂ˝n Kendi Kaderini Tayin Hakký’nĂ˝n tĂźzĂźkte yer almasĂ˝ydĂ˝. Buna karÞýn UKKTH’nÄąn yasalar açýsĂ˝ndan sorun olacaĂ°Ă˝ tartýÞmalarĂ˝ vardĂ˝. Yani reformizm kendi gerekçelerini ortaya koymaya çalýÞýyordu. O dĂśnemde TĂźm-Maliye Sen, BES’e katĂ˝lmama kararĂ˝nĂ˝ aldĂ˝ktan sonra belli bir sĂźre yoluna devam etti. Ama aynĂ˝ iĂž kolunda iki sendikanĂ˝n kuruluĂž bildirgesi vardĂ˝. Ă?ki sendikanĂ˝n birlikte faaliyet yĂźrĂźtememesi gerçeĂ°inden hareketle de daha sonra kendisini feshederek BES’e katĂ˝lma kararĂ˝ alĂ˝ndĂ˝. Ă?nisiyatif de iki sendikanĂ˝n olmamasĂ˝ gerektiĂ°ine ikna oldu ve fesih gerçekleĂžti. BES’e katĂ˝lmayla birlikte de Ăśncelikle Sosyal-Sen, Banka-Sen, TurizmSen daha sonra da YargĂ˝-Sen’in katĂ˝lmasĂ˝yla BES aslĂ˝nda birçok kadronun tek sendikada birleĂžmesiyle oluĂžtu. AynĂ˝ zamanda tĂźm bu sendikalardan gelen sendika kadrolarĂ˝ da bir araya gelmiĂž oldu. Ă?nsiyatif, Sosyal-Sen ‘den, YargĂ˝Sen’den gelen, insiyatif ile bakýÞý ĂśrtßÞen kadrolarla yoluna devam etti. Bu yĂśnĂźyle de geniĂžleme saĂ°landĂ˝. Ancak, insiyatif gibi bir oluĂžumun ÞÜyle bir sĂ˝kĂ˝ntĂ˝sĂ˝ oluyor. Ă?nisiyatif, yeni katĂ˝lĂ˝mcĂ˝larĂ˝yla zaman zaman ikna etmeye çalýÞarak, birçok konuda kendi doĂ°rularĂ˝ndan taviz vermeksizin ortak iĂžler yap


maya da çalýÞtĂ˝. O dĂśnemde tĂźzĂźk kongrelerinde bazĂ˝ kazanĂ˝mlar da yaĂžadĂ˝k. Yani kendi ĂśrgĂźtĂźmĂźzde tabanĂ˝n sĂźrece katĂ˝lmasĂ˝ konusunda birçok deĂ°iĂžiklik yapĂ˝ldĂ˝. Ă?nisiyatifte Ăžube temsilcileri karar organĂ˝ gibi, yĂśnetim kurulu yĂźrĂźtme organĂ˝ gibi algĂ˝lanan oturumlar yapĂ˝ldĂ˝. TĂźzßðßmĂźzĂź incelediĂ°imizde onlarĂ˝ gĂśrĂźrsĂźnĂźz. Maliye-Sen’den baĂžka katĂ˝lan sendikalarĂ˝n hiçbirisinde olmamasĂ˝na raĂ°men Merkez Temsilciler Kurulu, BES tĂźzßðßnde bu tartýÞmalar dahilinde konulmuĂžtur. BES hala 2 yĂ˝lda bir kongresini yapan sendikadĂ˝r. Bunun deĂ°iĂžmesi yĂśnĂźnde, 3 yĂ˝la çýkarĂ˝lmasĂ˝ yĂśnĂźnde ciddi bir engel oluĂžtu inisiyatifin ĂśnĂźnde. “Ă?ki dĂśnem Ăźst Ăźste yĂśnetime seçilenlerin sonraki dĂśnem seçilmemesiâ€? yĂźrĂźtmenin kararĂ˝ en son BES kongresinde inisiyatifin Ăśnergesiyle alĂ˝nmýÞ bir karardĂ˝r. Yani 20 tane delegeyle 300 tane delegenin oy verdiĂ°i bir karar haline dĂśnßÞtĂźrĂźlmßÞtĂźr. DolayĂ˝sĂ˝yla her Ăžeye raĂ°men iddia etmeye, doĂ°ru Ăžeyi yapmaya yĂśnelik yĂśnde insiyatif tavrĂ˝ hep sĂźrmßÞtĂźr. YĂśneticilerin Ăźcretleri konusu BES tĂźzßðßnde diĂ°er sendikalardan farklĂ˝dĂ˝r. Buna benzer farklĂ˝lĂ˝klar vardĂ˝r tĂźzĂźkte. Ă?nisiyatifi sendikal yĂśnĂźyle anlattĂ˝ktan sonra salt olaya sendikalist yaklaĂžan bir yapĂ˝ olmadýðýnĂ˝ ifade etmem gerekiyor. Ă?nisiyatif TĂźrkiye’de en can alĂ˝cĂ˝ sorun KĂźrt sorunu konusunda, daha sonra ĂślĂźm oruçlarĂ˝ dĂśneminde, buna benzer toplumsal muhalefeti tĂźm bileĂženleriyle, ortak mĂźcadele anlayýÞýyla, Ăśzveriyle hayata geçirmeye çalýÞtĂ˝k. TĂźzĂźkte UluslarĂ˝n Kendi Kaderini Tayin Hakký’nĂ˝n olmasĂ˝ gerektiĂ°i konusundaki tavrĂ˝mĂ˝zĂ˝ biraz Ăśnce ifade ettim. Ă?nisiyatif, Ă?lk ĂślĂźm oruçlarĂ˝ ve ikincisinde sendika kortejinde “Zindanlar BoĂžalsĂ˝n, Tuksaklara Ă–zgĂźrlĂźkâ€? BES Ankara Ăžubeleri imzasĂ˝yla pankart açýlmasĂ˝nĂ˝ saĂ°ladĂ˝. Son dĂśnemde, diĂ°er ileri muhalif kesimlerle iliĂžkisi kalmamýÞ olduĂ°una tanĂ˝k olduĂ°umuz sendikalarda, daha fazla Üðrencilerle, hem maddi hem de manevi anlamda inisiyatifin yĂśnetimde temsilcilerinin olduĂ°u dĂśnemlerde biraz daha sĂ˝cak iliĂžki kurulmasĂ˝nĂ˝ da saĂ°lamýÞtĂ˝r. Tabi bĂśyle bir grubun varlýðý neye hizmet etti? Ă–ncelikle Ăžunu sĂśyleyeyim, Ăśncelikli olarak tek tek bireylerden oluĂžan bir oluĂžumun içerisinde, katĂ˝lanlarĂ˝n kendilerini disipline etmelerini, savrulup gitmemeyi saĂ°ladĂ˝. Bu çok Ăśnemli. 15 yĂ˝l bĂśyle bir deneyimi gĂśtĂźrmek gerçekten zor. ÇßnkĂź siyasal açýdan arkanĂ˝zda size ýÞýk tutacak veya sĂźrekli yĂśnlendirecek birĂžeyin olmamasĂ˝ dezavantaj. Bir sendikal anlayýÞýn bir alt organĂ˝ gibi sendikalarda ĂśrgĂźtlenmesi çok kolay. ÇßnkĂź Ankara’da ĂśrgĂźtleniyorsunuz, Ă?zmir’de ĂśrgĂźtlenebiliyorsunuz. Ă?Ăžte inisiyatifin lokal kalmasĂ˝nĂ˝n sebebi de Ankara ile sĂ˝nĂ˝rlĂ˝ kalmasĂ˝, yeni yeni iliĂžkilerimiz oluĂžuyor diĂ°er illerle ama bu yeterli deĂ°il. Bu durumun bazĂ˝ olumlu yanlarĂ˝ da oldu. Ă?isiyatifin Ăźzerinde merkezi bir baskĂ˝nĂ˝n olmamasĂ˝, lokal mĂźdahale edilmesi gereken bazĂ˝ kararlarda çok rahat hareket ederek, tartýÞarak, kendi doĂ°rularĂ˝nĂ˝ hayata geçirmesini de saĂ°lamýÞtĂ˝r. Sendikalarda, Ăśzellikle ĂśrgĂźtlĂź yapĂ˝larda ÞÜyle bir problem olabiliyor. Konuyla ilgili merkezden alĂ˝nan karar bazen o sendikanĂ˝n gerçeĂ°iyle ĂśrtßÞmeyebiliyor. Tabi bĂśylesi bir oluĂžum olumlu etkilemelerin yanĂ˝ sĂ˝ra bazĂ˝ olumsuz Ăžeylerle de karÞýlaĂžtĂ˝. YĂśnetimde bunun Ăźzerinden de çok farklĂ˝ tartýÞmalar yĂźrĂźtĂźldĂź. Ă?nisiyatife dahil olan merkezi siyasal yapĂ˝sĂ˝ olan bir grup ÞÜyle bir sĂ˝kĂ˝ntĂ˝ yaÞýyor. Bazen kendi aldĂ˝klarĂ˝ kararlarla inisiyatifin aldýðý kararlar çeliĂžebiliyor. Bu durumda grupsal bir karar alĂ˝nĂ˝p, inisiyatife buyurun bunu

Mersin Keresteciler Sitesi’nde bulunan Akdeniz Çivi Fabrikasý’ndaki iÞçiler 29 Ekim gĂźnĂź itibariyle mĂźcadeleye baĂžladĂ˝lar. Fabrikadan atĂ˝lma nedeni olarak “ekonomik krizâ€? gĂśsterilirken, esas neden BirleĂžik Metal-Ă?Ăž sendikasĂ˝na Ăźye olmalarĂ˝ydĂ˝. 6 ay Ăśnce baĂžladĂ˝klarĂ˝ ĂśrgĂźtlenme sĂźrecinin sonunda ÇalýÞma Bakanlýðý’na yaptĂ˝klarĂ˝ baĂžvurunun ardĂ˝ndan Ăśncelikle patron, 13 iÞçiyi birer birer yanĂ˝na çekerek sendikadan istifaya zorlamýÞ, ardĂ˝ndan 4 kiĂžiyi iĂžten atmýÞ. 29 Ekim Cuma gece ise “taÞýnĂ˝yorumâ€? gerekçesiyle fabrikadan makineleri çevik kuvvet eĂžliĂ°inde kaçýrmýÞ. 1 KasĂ˝m Pazartesi gĂźnĂź çalýÞmak için gelen iÞçiler, fabrikadaki tĂźm arkadaĂžlarĂ˝yla tazminatsĂ˝z bir Ăžekilde iĂžten atĂ˝ldĂ˝klarĂ˝nĂ˝ gĂśrĂźp fabrika ĂśnĂźnde direniĂže baĂžladĂ˝lar. ÇßnkĂź patron â€œĂźretimi durdurdum, makineleri diĂ°er sanayi sitesindeki depoma gĂśtĂźrĂźyorumâ€? demiĂž. 1996 yĂ˝lĂ˝nda faaliyete baĂžlayan fabrikada, bugĂźn gelinen noktada iÞçiler gĂźnde 70 ton çivi ĂźretiyorlardĂ˝. MĂ˝sĂ˝r, Çin, Ă?srail ve Rusya’ya ihracat yapabilecek bĂźyĂźklĂźkteki bu fabrikada kriz dĂśneminde bile iÞçiler zorla mesaiye bĂ˝rakĂ˝lĂ˝rken ve mesaiye kalmayanlara 50 TL ceza kesilirken, Ăžimdi patron “ekonomik krizâ€? gerekçesiyle tĂźm iÞçileri iĂžten atmýÞtĂ˝r. Ă?Þçiler çalýÞýrken gĂźnlĂźk 12 saat prim sistemiyle çalýÞýyorlardĂ˝. Senelik izin, hafta sonu izni veya mazeret izni kullanmamalarĂ˝ için zorla imza toplamýÞlar. Birkaç yĂ˝l Ăśnceye kadar ĂźstĂźne naylon çekilen kamyonlarla iĂže getiriliyorlardĂ˝. AylĂ˝k Ăźcretleri 550900 TL arasĂ˝nda deĂ°iĂžiyordu. Zor Ăžartlarda çalýÞan iÞçiler son yapĂ˝lan olay karÞýsĂ˝nda sessiz kalmayarak direniĂžlerine devam ediyorlar. Akdeniz Çivi fabrikasĂ˝ iÞçileri sendikal hak ve ĂśzgĂźrlĂźkler mĂźcadelesinde kararlĂ˝lar. Onlar Ăžimdi, “HAKKIMIZ OLANI


yapalĂ˝m tartýÞmalarĂ˝ getirilebiliyor. O tartýÞmalardan birinde yurtsever emekçiler inisiyatiften ayrĂ˝ldĂ˝. Ă?nisiyatif kalan bileĂženleriyle devam etti. Kimi dĂśnemlerde de inisiyatifi bir sĂ˝nama tahtasĂ˝ veya kendisini yĂśnetime taÞýyacak bir olgu olarak gĂśren bileĂženler olmuĂžtur. Ă–rneĂ°in bir anlayýÞý çok net hatĂ˝rlĂ˝yorum. ToplantĂ˝da “bizim adayĂ˝mĂ˝z Ăžudur tartýÞamazsĂ˝nĂ˝zâ€? dediklerinde ipler kopmuĂžtu. Daha sonra BES ile birlikte daha Ăśnceden fiili meĂžru mĂźcadele temelinde ortaklaĂžtýðýmĂ˝z ve BES’ teki kadrolarĂ˝nĂ˝n da buna ciddi katkĂ˝larĂ˝ olan Devrimci Kamu çalýÞanlarĂ˝yla birlikte gĂśtĂźrdßðßmĂźz bir sĂźreç var. O dĂśnemde de yani ikili bir yapĂ˝nĂ˝n olduĂ°u “BirleĂžik Sendikal Ă?nisiyatifâ€? adĂ˝yla BES’teki faaliyetlerini devam ettirdi. Orada da deĂ°iĂžen bir Ăžey yoktu. Sonuçta ortak bir mecliste karar alĂ˝nĂ˝yordu. Ăžimdi tabandaki insanlarĂ˝n, temsilcilerin bir Ăžekilde “kßçßk olsun benim olsunâ€?, dar grupçu bir sendikal anlayýÞla hareket eden insanlarĂ˝n varlýðý, taban inisiyatifinin ĂśrgĂźtlenmesini kolaylaĂžtĂ˝ran bir Ăžeydi. Bu yĂśnĂźyle de Ăžube YĂśnetim KurullarĂ˝na, Merkez YĂśnetim KurullarĂ˝na varĂ˝ncaya kadar BES’in karar organlarĂ˝na taban inisiyatifinin aday seçmesi de gerçekleĂžti. DolayĂ˝sĂ˝yla BES de mevcut anlayýÞlar dýÞýnda farklĂ˝ bir sendikal dinamik oluĂžtu. Genel Kurullarda â€œĂžu ßçlĂź yapĂ˝ birlikte girelimâ€? derler taban inisiyatifi bu hesabĂ˝ bozar. Bu yĂśnĂźyle de, nicel bir gßç olmasĂ˝ bakĂ˝mĂ˝yla çoĂ°u zaman BES’de sĂ˝kĂ˝ntĂ˝ yarattýðýnĂ˝ biliyoruz. 4 Mart’ta sahte sendika yasasĂ˝na karÞý KĂ˝zĂ˝lay’da ilk gaz bombasĂ˝nĂ˝n kullanĂ˝ldýðý eylemdeki gibi, 4688 sayĂ˝lĂ˝ yasanĂ˝n daha sonra çýkarĂ˝ldýðý Temmuz 2001 dĂśnemindeki eylemler gibi, birçok eylemde de taban inisiyatifinin aĂ°Ă˝rlĂ˝klĂ˝ olarak yĂśnetimde olduĂ°u Ăžubelerde BES’in kitleselliĂ°i, direngenliĂ°i, Ankara’da sendikal mĂźcadeleyi belirleyen konuĂž-malarĂ˝n gĂźndemindeydi. Ă–rneĂ°in 1 AralĂ˝k’ta BES’in 2 No’lu Ăžubesi 10 bin kiĂžiyle yĂźrĂźdĂź. AynĂ˝ Ăžekilde Ankara Ăžubeler Platformunda da kendini temsil etti. Bu yĂśnĂźyle zaman zaman Ankara Ăžubeler Platformundaki birçok siyasal tartýÞmaya da dahil olmayĂ˝ ve Platformun farklĂ˝laĂžmasĂ˝nĂ˝ da saĂ°ladĂ˝. TĂźzĂźksel olarak BES’de bazĂ˝ Ăžeyler yapĂ˝ldĂ˝. Her Ăžeyi kendimize mal etmek istemiyoruz. Ancak bir bakýÞ açýsĂ˝nĂ˝n da burada konuĂžulmasĂ˝ gerekir. Sendikadaki diĂ°er anlayýÞlarĂ˝ ne kadar eleĂžtirirsek eleĂžtirelim sendika içinde ortak iĂž yapmak gerekiyordu. Bizim için “belirsiz bir Ăžey “dendi, kimi zaman “ßç beĂž tane çocukâ€? dendi. Ă?nisiyatife yĂśnelik karalama kampanyalarĂ˝na

bazen devrimci anlayýÞlar dahi burun kĂ˝vĂ˝rarak katĂ˝lmýÞlardĂ˝r. Ama ÞÜyle de bir sonuç doĂ°muĂžtur. Ă?nisiyatifin Ă˝srarĂ˝yla tĂźzßðe eklenen madde sayesinde BES’te hata yapan bazĂ˝ anla-yýÞlarĂ˝n yĂśnetim dýÞýnda kalmasĂ˝ sĂśz konusu olmuĂžtur. Ă?nisiyatif, 2–3 dĂśnem yĂśnetime girememesini saĂ°lamýÞtĂ˝r. 2–3 dĂśnem, çok gßçlĂź olmasĂ˝na raĂ°men ESP yĂśnetime girememiĂžtir ĂśrneĂ°in. Kendi açýmdan ÞÜyle bir Ăžeyi rahatlĂ˝kla sĂśyleyebilirim. Ben 1996 Ocak’ta iĂže baĂžladĂ˝m. 15 yĂ˝lĂ˝m inisiyatif içinde geçti. Bir okuldu aynĂ˝ zamanda. MĂźcadeleyi pratikte Üðreten bir Ăžey. Bu yĂśnĂźyle bir okul demekte bir yanlýÞlĂ˝k gĂśrmĂźyorum. ÇßnkĂź dĂźn Umut’un da sĂśylediĂ°i ortak dilde, ortak mĂźcadelede, ortak tavĂ˝r almayĂ˝ Üðrendik. Bazen iĂžyeri inisiyatifinden iki arkadaĂž farklĂ˝ farklĂ˝ iĂž yerlerinde aynĂ˝ tavrĂ˝ koyuyorlar. TartýÞmamýÞlar bile. Ă?nisiyatif kendi yaklaÞým perspektifini geliĂžtirdi. KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: â€œĂ–ncelikle taban inisiyatifini anlatacak en doĂ°ru Ăžey taban inisiyatifi bir ruhtur, kendini bu ruha ait hisseden herkeste her zaman her yerde insiyatiftir. Ortak bir dil var, bu dil zamanla oluĂžuyor. Bu dilde ironi var, romantizm var, lirik, alaycĂ˝ birtakĂ˝m Üðeler var. Ben 29 yaÞýndayĂ˝m bana bile benim çocukluk hayallerim gibi geliyor. Taban inisiyatifi benim için de bir okuldur. Beni Murat abi kadar geliĂžtirememiĂžtir. ÇßnkĂź 6–7 yĂ˝l uzak kaldĂ˝m. Ama nerde o 2000’li yĂ˝llar diyebileceĂ°im, sanki 50 yaÞýnda bir adammýÞým gibi zamanlar yaratmýÞtĂ˝r bende. 20 yaÞýndaki bir adamĂ˝ hiçbir siyasi anlayýÞ zannetmiyorum ki bizimki kadar dinlesin. Yani illaki vardĂ˝r ama “bĂśyle yapalĂ˝mâ€? diyorlar senden bir Ăžey alĂ˝yorlar. Senin koyduĂ°un parça belki çok az ama o insana ateĂžli aktivist olmasĂ˝nĂ˝ saĂ°lĂ˝yor. Hatta son zamanlardaki aktivist geliĂžimimdeki temel sebep de budur. Maliye-Sen’de iken taban inisiyatifi çok etkindi, yĂśnetimdeydi ve bugĂźn bir konfederasyonun nicel sayĂ˝sĂ˝yla yĂźrĂźyordu. Ăžu gelen kim diyorlardĂ˝, Maliye-Sen’dir diyorlardĂ˝. Ă?ki bin kiĂžiyle yĂźrĂźyorduk. Trafik direk iptal oluyordu. Ă?nsanĂ˝ o kadar heyecanlandĂ˝rĂ˝yordu ki o panzerlerin tepesinde olmak. Bunlar bir memur sendikasĂ˝ için çok Ăśnemli Ăžeyler, mĂźcadeleyi sizler gibi baĂžka alanlarda yĂźrĂźtenler için belki çok Ăśnemli deĂ°ildir ama bizim için çok Ăśnemli Ăžeyler. Hatta yeni nesil memurlar- çalýÞanlar için daha da Ăśnemli.â€? ModeratĂśr: “Bir Ăžeyi açýklayabilir misiniz? GeniĂž taban inisiyatifi geçti konuĂžmalarda bir de dar taban inisiyatifi mi var? Bir de nasĂ˝l katĂ˝labiliyor insanlar taban inisiyatifine?â€?


GeniĂž deĂ°il aslĂ˝nda birleĂžik demek daha doĂ°ru olur. BirleĂžik-Sendikal inisiyatifi anlatĂ˝rken anlattĂ˝m aslĂ˝nda. Ă?kili bir yapĂ˝ vardĂ˝. Devrimci Kamu ÇalýÞanlarĂ˝ Ăśzellikle BES sĂźrecinde birlikte pratik sĂźrece mĂźdahale ettiĂ°imiz bir anlayýÞtĂ˝r. Ama yine ortak mecliste karar alĂ˝nĂ˝yordu. Onlarla bundan 2 yĂ˝l Ăśnce bir ayrýÞma yaĂžandĂ˝. YĂśneticilerin ĂśzlĂźk haklarĂ˝yla ilgili birlikte seçildiĂ°imiz yĂśnetimle bir tartýÞma yaĂžandĂ˝. Yani yĂśneticilerin farklĂ˝ giderlerinin olduĂ°unu bu giderlerin sendikalarĂ˝n karÞýlamasĂ˝ gerektiĂ°ini savundular. Taban inisiyatifi bunun yanlýÞ olduĂ°unu sĂśyledi. Ă?liĂžki bu yĂźzden sĂ˝kĂ˝ntĂ˝ya girdi ve koptu. Her isteyen katĂ˝labilir mi? Ă–ncelikle BES Ăźyesi olmasĂ˝ gerekiyor. Onun dýÞýnda bir Ăžart yok. Ama mĂźcadelede samimi, disiplinli davranmasĂ˝, inisiyatifin kararlarĂ˝na uymasĂ˝, insiyatif savunumlarĂ˝yla çok çeliĂžmemesi koĂžuluyla tĂźm kamu emekçileri girebilir. Yani Ankara’daki bu insiyatif oluĂžumundan sonra Turizm-Sen’de, EĂ°itim-Sen’de farklĂ˝ insiyatif tartýÞmalarĂ˝ baĂžladĂ˝. Biz de kuralĂ˝m diye. Bir Ăśrnek oluĂžturduk. Ama o sendikalarda kurulamadĂ˝. ModeratĂśr: â€œĂžunun için soruyorum, Ă?rlanda Sendikal Hareketinin tarihinde ÞÜyle bir Ăśrnek var. Çok ileri bir sendikaya topluca giriĂž yapĂ˝yor gericiler ve karar mekanizmasĂ˝nĂ˝ ele geçiriyorlar. SendikayĂ˝ alĂ˝p saĂ°a doĂ°ru çeviriyorlar. Diyelim ki BES’in taban inisiyatifine 20 kiĂži geldi dedi ki bizde katĂ˝lĂ˝yoruz. Ama sĂźrekli çalýÞmalarĂ˝ baltalĂ˝yorlar. Buna engel bir mekanizma var mĂ˝?â€? KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “Ă?nisiyatif karar alĂ˝rken çoĂ°unluk kararĂ˝ almaz, ikna sĂźreçleri sonuna kadar çalýÞtĂ˝rĂ˝lĂ˝r. Aslolan çoĂ°unluĂ°un ne sĂśylediĂ°i deĂ°il ikna sĂźrecinin sonunda neye karar verildiĂ°idir. Ă?kna olunan Ăžey artĂ˝k inisiyatifin ortak iradesidir. Bu biçimde olmasĂ˝ da sizin sĂśylediĂ°iniz Ăžeyin bu nokta da karÞýlĂ˝k bulamayacaĂ°Ă˝nĂ˝ gĂśsterir. Ben DEK’in komite tanĂ˝mlamasĂ˝na tam oturmasa bile aĂžaĂ°Ă˝ yukarĂ˝ onu tasvir eden nitelikte olduĂ°unu dßÞßnĂźyorum inisiyatifin. En azĂ˝ndan taban inisiyatifi oluĂžumu kendiliĂ°inden, kararlarĂ˝nĂ˝ tartýÞma ortamĂ˝nda alan bir yapĂ˝sĂ˝ var. AslĂ˝nda sizin Ă?rlanda Ăźzerinden verdiĂ°iniz Ăžeyi BES Ăźzerinden KESK’te yapan tek yapĂ˝. BES’in yaramaz çocuk olmasĂ˝nĂ˝n KESK içerisinde aslĂ˝nda tek nedeni taban inisiyatifi. Ă?nisiyatifin BES’te faaliyet ve eylemlerini devam ettiriyor olmasĂ˝. Bu faaliyet ve eylemlerinde niceliksel bir dßÞßÞß var, kan kaybĂ˝ndan sonra BES Ăžu anda KESK’in iĂže yaramaz çocuĂ°una dĂśnßÞmßÞtĂźr. Yani bunu da bir biçimde sĂśylemek gerekiyor. Neyi baĂžardĂ˝k konusunda Ăžunu sĂśylemek istiyorum.

Ăžu anda BES tĂźzßðßnde merkez yĂśnetimde herhangi bir yere 2 kez aday olamazsĂ˝nĂ˝z. 2 kez aday olursanĂ˝z 3. kez aday olma ĂžansĂ˝nĂ˝z yok. Sendikalardaki o sendika aĂ°alýðý kĂźltĂźrĂźnĂźn ĂśnĂźnĂź kapatmýÞtĂ˝r. Bunu baĂžarmakta en azĂ˝ndan iyi bir Ăžey olsa gerek.â€? KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “Ă?nisiyatifin en eski Ăźyelerinden biri olduĂ°um için eklemeler yapmak istiyorum. YanlýÞ hatĂ˝rlamĂ˝yorsam inisiyatifi kurduĂ°umuz dĂśnemlerde TĂźmSaĂ°lĂ˝k Sen’den EĂ°itim-Sen’den arkadaĂžlarĂ˝mĂ˝z da toplantĂ˝larĂ˝mĂ˝za katĂ˝ldĂ˝. Tabi daha sonra onlar çekildiler. Ă?nisiyatifin yapmýÞ olduĂ°u Ăžeylerden birini burada eklemek istiyorum. 97-98 yĂ˝llarĂ˝nda Maliye-Sen 2 No’lu Ăžubede inisiyatifteki tĂźm temsilci arkadaĂžlar temsilcilikten istifa ederek Ăžubenin yĂśnetimden dßÞmesini saĂ°ladĂ˝lar.. Gençler, çoluk-çocuk deĂ°imi hep kullanĂ˝lĂ˝rdĂ˝ bizim için. En yaĂžlĂ˝larĂ˝ndan biri bendim o zaman 23 yaÞýndaydĂ˝m. Ama buna raĂ°men KĂ˝zĂ˝lay’ý zapteden bir eylem tarzĂ˝mĂ˝z vardĂ˝.â€? KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “Ă?ki Ăžey ekleyeyim. Bir tanesi o dĂśnemlerde DiyarbakĂ˝r’da eylem yapma kararĂ˝ alan tek sendikaydĂ˝k. Çok Ăśnemli. TĂźrkiye genelinde 50’nin Ăźzerinde sendika yĂśneticisi DiyarbakĂ˝r’da eylem ve toplantĂ˝ yapĂ˝p dĂśndĂźler. Ă?kincisi; 2002 yĂ˝lĂ˝nda KESK Genel Kurulu’nda bir karar alĂ˝nĂ˝yordu. KESK genel merkezinin emeĂ°in, kavganĂ˝n merkezinden alĂ˝nĂ˝p sĂ˝rf bĂźrokratik iĂžlerin iyi yĂźrĂźyebilmesi için Ankara’ya gitmesi kararĂ˝na karÞý inisiyatif çok mĂźcadele etmiĂžti. Taban inisiyatifi cidden bir Ăžeyler yapĂ˝yordu. EĂ°er taban inisiyatifi iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝ partisinden ideolojik manada beslenmiĂž olsaydĂ˝ KESK ‘in yaramaz çocuĂ°undan iĂže yaramaz çocuĂ°una dßÞmemiĂž olurlardĂ˝. Fatsa’da Fikri SĂśnmezin belediye baĂžkanlýðý yaptýðý dĂśnemde orada halk komiteleri kuruluyor. Senelerce yapĂ˝lmayan hizmetler komiteler tarafĂ˝ndan çarçabuk yapĂ˝labiliyor. Biliyorsunuz Fatsa’ya operasyonlar 12 EylĂźlden Ăśnce yapĂ˝ldĂ˝. Fikri SĂśnmez’in oĂ°luna bundan 5-6 sene Ăśnce soruyorlar ‘niye Ăśyle diĂže dokunur bir karÞý koyuĂž olmadý’ diye. O da diyor ki ‘orada bir Ăžeyler yapĂ˝lĂ˝yordu, kararlar alĂ˝nĂ˝yordu, halk komiteleri çalýÞýyordu ama ĂśrgĂźtlĂź deĂ°ildik’ diyor. ‘Bizi yĂśnlendiren idare eden ideolojik manada besleyen iyi bir siyasal ĂśrgĂźt yoktu deniyor.’â€? Ben Ăśrneklemelerle bunu anlattĂ˝m. Ă?nisiyatifin çalýÞmasĂ˝ ve devamĂ˝ noktasĂ˝nda kiĂžisel kariyerist eĂ°ilimler veya amaçlar için de kullanmaya çalýÞanlar oldu. BunlarĂ˝n akĂ˝beti artĂ˝k insiyatifte olmamak oldu. AmacĂ˝ anlaÞýldýðý


Petrol-Ă?Ăž SendikasĂ˝ 6 KasĂ˝m 2010 tarihinde saat 12:30’da EĂ°itim-Sen binasĂ˝nda bir basĂ˝n açýklamasĂ˝ dĂźzenledi. AntepBaĂžpĂ˝nar 4.Organize Sanayi BĂślgesi’nde uzun zamandĂ˝r ĂśrgĂźtlenme faaliyeti yĂźrĂźten Petrol-Ă?Ăž Sendikasý’na Ăźye olan 4 iÞçi iĂžten çýkarĂ˝ldĂ˝. Petrol-Ă?Ăž SendikasĂ˝ adĂ˝na açýklama yapan AdĂ˝yaman Ăžube BaĂžkanĂ˝ Zeynel EROĂ?LU; Antep-Organize Sanayi BĂślgesi’nde daha Ăśnce ĂśrgĂźtlĂźlĂźklerinin olmadýðýnĂ˝, kendi iĂž kollarĂ˝ olan Eruslu SaĂ°lĂ˝k ĂœrĂźnleri AĂž. adlĂ˝ fabrikada iÞçilerin 12 saatten fazla çalýÞtĂ˝rĂ˝ldĂ˝klarĂ˝nĂ˝, hafta sonu tatilinin ve bayram tatillerinin bile verilmediĂ°ini, yemeklerinin kĂśtĂź, çalýÞma koĂžullarĂ˝nĂ˝n son derece aĂ°Ă˝r olduĂ°unu ve buna karÞý çýkan iÞçilerin de hakarete maruz kaldĂ˝klarĂ˝nĂ˝, iĂžten atĂ˝lma tehlikesiyle karÞý karÞýya kaldĂ˝klarĂ˝nĂ˝ belirtti. EroĂ°lu açýklamasĂ˝nda; “Eruslu SaĂ°lĂ˝k ĂœrĂźnleri FabrikasĂ˝nda bu haklarĂ˝nĂ˝ kullandĂ˝klarĂ˝ için iÞçilerin baÞýna gelenler ibret vericidir. Ă?Þçilerin sendikaya Ăźye olduĂ°unu Üðrenen iĂžverenin ilk yaptýðý Ăźyemiz olan 4 iÞçi arkadaÞýmĂ˝zĂ˝ iĂžten atmak oldu. Bu haksĂ˝z yere iĂžten amaya tepki gĂśstermek ve iĂžten

noktada toplantĂ˝larda mĂźcadele ediliyor. KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “BES içerisinde iki Ăžeyin ikisi de var. BES hala Genel Kurul’larĂ˝nĂ˝ 2 yĂ˝lda bir yapĂ˝yor. Ă?kincisi BES içerisinde Merkez YĂśnetim Kurulu’na 2 defanĂ˝n Ăźzerinde seçilmemek gibi bir madde var. Demokratik merkeziyetçiliĂ°in gereĂ°i olan bir madde. Bunun savunusunu da Marx’ýn bir cĂźmlesiyle yaptĂ˝k. Oy çokluĂ°uyla kabul edilen bir tĂźzĂźk deĂ°iĂžikliĂ°i gerçekte itiraz eden arkadaĂžlarĂ˝ açýklamanĂ˝n sakĂ˝ncasĂ˝nĂ˝ gĂśrmĂźyorum. EMEP Grubu ve HĂ–C grubu bu Ăśnergeyi reddetti. BunlarĂ˝n dýÞýndakilerin oy birliĂ°i ile geçti. Ama bu Ăśnerge taban inisiyatifinin bir Ăśnergesi olarak geçti. Taban inisiyatifi sĂźtten çýkmýÞ ak kaÞýk deĂ°ildir. ZaaflarĂ˝ olan, kendine Ăśz eleĂžtiri veren bir yapĂ˝lanma taban inisiyatifi. Burada olmaktan nekadar onur duyuyorsam taban inisiyatifinde olmaktan da o kadar onur duyuyorum. SendikalarĂ˝n içerisinde, çalýÞanlarĂ˝n, emekçilerin Ăśz ĂśrgĂźtĂźdĂźr taban inisiyatifi. EĂ°itim konusunda ĂžunlarĂ˝ sĂśylemek lazĂ˝m. SendikanĂ˝n yapĂ˝p yapmadýðý ne yapabildiĂ°i ne yapmak istemediĂ°i aslĂ˝nda çok Ăśnemli deĂ°il. BurasĂ˝ bir okul, bir eĂ°itim. Taban inisiyatifi geçtiĂ°imiz 1 yĂ˝l içerisinde kendi içinde Ăžunu yapalĂ˝m diye karar aldĂ˝ ve hayata geçirmeye çalýÞýyor. DĂźnya sĂ˝nĂ˝f tarihini periyodlar halinde Ăźlkeler ve anlayýÞlarla incelemeye baĂžladĂ˝. Bu incelemeyi birbirine aktarmayĂ˝ ve tartýÞmayĂ˝ yapĂ˝yor. Hiçbir sendika henĂźz bunu yapmýÞ deĂ°il. Biz Ă?ngiltere’yi tartýÞtĂ˝k, Almanya’yĂ˝ tartýÞacaĂ°Ă˝z. 2. Enternasyonale kadar geleceĂ°iz orda bir bakacaĂ°Ă˝z.â€? ModeratĂśr: “15 yĂ˝l boyunca sĂźrdĂźrĂźlen bir taban inisiyatifi, bir mĂźcadele organĂ˝ olarak gĂśrĂźnĂźyor. Hem bir yandan sisteme hem de sendikal bĂźrokrasiye karÞý. Ă?çerdiĂ°i bu konumu 15 yĂ˝l boyunca sĂźrdĂźrmek oldukça zor. Bir yandan avantajlĂ˝ deneyimler getiriyor, bir yandan dezavantajlĂ˝ çßnkĂź sĂźreç içerisinde kendisinin yitmesine ya da yĂ˝pranmasĂ˝na bir sĂźre sonra duraĂ°anlaĂžmasĂ˝na yol açabiliyor. Bununla ilgili siz ne dßÞßnĂźyorsunuz? Mesela KESK içindeki diĂ°er sendikalarla birlikte bir Ăžey yapmayĂ˝ dßÞßnĂźyor musunuz ya da en azĂ˝ndan artĂ˝k duraĂ°anlaĂžmayĂ˝ engellemek için bir ivme olmasĂ˝ lazĂ˝m. Ne yĂśnde bir ivme?â€? KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “Taban inisiyatifinde ĂśrgĂźtlĂź bileĂženler var. Bu bileĂženler de taban inisiyatifini etkilemeye çalýÞýyorlar. Bunda kendi adĂ˝ma ĂśrgĂźtsĂźz bir taban bileĂženi olarak sĂ˝kĂ˝ntĂ˝ gĂśrmĂźyorum. Taban inisiyatifi bir gĂźn bir ĂśrgĂźtlĂź mĂźcadele hedefi kendi içinde tartýÞýp karar da verebilir. Ama bu hiçbir zaman için taban inisiyatifinin gerçekliĂ°iyle çeliĂžmemeli o yĂźzden çok uzun vadeli veya olmasĂ˝ Ăžuan için muhtemel deĂ°il. ÇßnkĂź ÞÜyle bir programĂ˝nĂ˝z yok, tĂźzßðßnĂźz yok, bir parti kararĂ˝ dayatĂ˝lmĂ˝yor, bir deklarasyonunuz yok, kendi kuruluĂžunuzda da yok, yĂźrĂźttßðßnĂźz sendikal siyasette de yok. O yĂźzden bu ĂśzgĂźrleĂžme size ĂśzgĂźnlĂźk, ĂśzgĂźrlĂźk kazandĂ˝rĂ˝yor. ÇßnkĂź sendikanĂ˝n kendi Ăśznel sĂźreçleri var. YaĂžam pratiĂ°inin diĂ°er alanlarĂ˝ndaki siyasal bir mekanizmanĂ˝n verdiĂ°i kararĂ˝n tamamĂ˝ aynĂ˝ Ăžekilde ya da evrilmiĂž biçimiyle de olsa sendikanĂ˝n Ăśznel sĂźreçlerinden dolayĂ˝ sendikada uygulanamayabiliyor. Ve bu yĂźzden KESK’deki ve BES’teki yapĂ˝lar çok bĂźyĂźk sĂ˝kĂ˝ntĂ˝lar yaÞýyor. Parti bir karar alĂ˝yor bu kararĂ˝n yanlýÞ olduĂ°una doĂ°rudan ikna olarak sendikada


ikna olmadĂ˝klarĂ˝ halde bir Ăžeyi savunmak zorunda kalĂ˝yorlar. Evet, ĂśrgĂźtsĂźzlĂźk bir sorundur bu devamlĂ˝ konuĂžulacaktĂ˝r. Ama taban inisiyatifinin KESK’in diĂ°er bileĂženleriyle birlikte bir inisiyatifinin olmasĂ˝ çok Ăśzel, konuĂžulmasĂ˝ gereken bir Ăžey deĂ°ildir. Benim bir arkadaÞým SES’tedir. Taban inisiyatifi ile hareket etme konusunda bir irade koymuĂžtur. Bunu deĂ°erlendiririz konuĂžuruz.â€? KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “Taban inisiyatifi olduĂ°u gibi ĂśrtĂźlĂź yapĂ˝ deĂ°il, handikaplarĂ˝ndan, zaaflarĂ˝ndan bahsettik, bu da niceliksel kßçßlme getirmiĂžti. DiĂ°er siyasi yapĂ˝lar gibi ben bĂźyßðßm, ben egemen olayĂ˝m gibi bir durumu yok. Sadece tabanĂ˝n sesi. Birisinin bu konuda bir dßÞßncesi varsa bizim diyeceĂ°imiz siz de sendikanĂ˝zda taban inisiyatifini oluĂžturun. EĂ°er BES’te tabanĂ˝n varsa SES’te de olabilir. Ăžunu da inisiyatife katalĂ˝m bunu da katalĂ˝m gibi hiç iddiamĂ˝z olmadĂ˝. Ă?nisiyatife dýÞarĂ˝dan insanĂ˝ katalĂ˝m ama dýÞarĂ˝dan katĂ˝lanlar A kiĂžisinin siyasetine gĂśre mi B kiĂžisinin siyasetine gĂśre mi gelecek? HayĂ˝r, Ăśyle bir Ăžey yok Ă?nisiyatifin yaptýðý Ăžey belli, savunduĂ°u Ăžey belli, EĂ°er haklĂ˝lĂ˝klarĂ˝ varsa yeni bir siyaset de gelip bunu tartýÞabilir. KaldĂ˝ ki siyasetlerdeki arkadaĂžlarĂ˝mĂ˝z da yer aldĂ˝. Sorun Ăžu, anlayýÞlarĂ˝n insiyatif v.b. Ăžeyleri nasĂ˝l algĂ˝ladĂ˝klarĂ˝ Ăśnemli. EĂ°er siz oranĂ˝n bĂźyĂźmesini kendinizin kßçßlmesi anlamĂ˝na geldiĂ°ini dßÞßnĂźyorsanĂ˝z doĂ°ru bir yerden bakmĂ˝yorsunuz. OranĂ˝n bĂźyĂźmesini ve orayla bir dayanýÞma Ăźzerinden bu iĂži yapabilme olgusu Ăźzerinden bakmak gerekir. Zaman zaman insiyatif de bunu tartýÞýyor. O kadar kendiliĂ°indenci deĂ°il. Ă?Ăžte Ăžu anda eĂ°itim çalýÞmalarĂ˝ inisiyatifin gerilemeye gittiĂ°i gĂśrĂźlerek yapĂ˝lmýÞtĂ˝r. Ama SES’te EĂ°itim-Sen’de, Edirne’de Tekirdað’da, Ardahan’da ĂśrgĂźtlenmek bu kadar kolay deĂ°il. Zaman, emek istiyor. Tek baÞýna Ankara’daki insiyatif bile insanĂ˝n zamanĂ˝nĂ˝, saatlerini de alĂ˝p gĂśtĂźrebiliyor. Ama hani yakalanan en kßçßk Ăžeyde deĂ°erlendirilebilir. KendiliĂ°inden kaderci bir yanĂ˝mĂ˝z yok.â€? KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “Benim anladýðým insiyatif bir sendikal muhalefet çizgisinde. Bu çizgi bĂśyle devam edecek mi, yoksa daha ileriye dĂśnĂźk komite ve konseyleri hedefleyecekler mi? Ăžunu belirtmekte yarar var diye dßÞßnĂźyorum. Bu insiyatif biçim olarak iĂž kolu komitesi gibi algĂ˝lanabilir. Ama Ăśz olarak tam bir komite denir mi orada biraz kaygĂ˝lĂ˝yĂ˝m. Ama biçim olarak çýkýÞý itibariyle alternatif olabilir. Bu ĂśzĂź de yakalayabilmesi için gerçekten emeĂ°in ĂśzgĂźrlßðßnĂź hedeflemezse sadece sendikal muhalefet olarak devam edildiĂ°inde bir 15 yĂ˝l daha sĂźrdĂźrme ĂžanslarĂ˝ yok. Bu konuda bĂśyle bir dßÞßnce, eĂ°ilim var mĂ˝?â€? Salt sendikalist bir yaklaÞýmĂ˝mĂ˝z yok. GĂźndemle ilgili birçok Ăžeyler yapĂ˝ldĂ˝. Sadece sendikalarda sadece sendikalist davranĂ˝lmasĂ˝nĂ˝ da eleĂžtiren bir anlayýÞ. Ă–zellikle KĂźrt sorununun iĂžyerlerinde tartýÞýlmasĂ˝nĂ˝ Abdullah Ă–calan’ýn 1997 de tutuklandýðý dĂśnemde bu sorunun iĂžyerlerinde tartýÞýlmasĂ˝nĂ˝ Ă˝srar eden bir anlayýÞ. F tiplerinde de, Üðrenci olaylarĂ˝nda da benzer. Ă?nisiyatifin nereye evrileceĂ°i konusunda Ăžu anda tartýÞýlmýÞ karar yok. Ă?nisiyatif ya da inisiyatifteki bileĂženlerin bĂśyle bir ĂžansĂ˝ olursa yani doĂ°ru bir Ăžeye evrileceĂ°ini gĂśrĂźrse ona evrilmekten bir sĂ˝kĂ˝ntĂ˝ duyacaĂ°Ă˝nĂ˝ sanmĂ˝yorum.

atĂ˝lan bu 4 arkadaÞýmĂ˝za destek olmak isteyen Ăźyemiz iÞçiler fabrika içinde zorla alĂ˝konularak Ăźzerlerine kapĂ˝ kilitlenmiĂžtir. Ă?çerde Ăźretim yapmalarĂ˝na izin verilmeyen iÞçiler dĂśrt gĂźn boyunca iĂžletme içinde tutularak, sĂźrekli baskĂ˝ ve tehditlere maruz kalmýÞlardĂ˝r. Ă?çerde telefonlarĂ˝ zorla toplanarak ve dýÞarĂ˝ çýkmalarĂ˝na hiçbir Ăžekilde izin verilmeyerek tam anlamĂ˝yla esir muamelesi gĂśren iÞçiler emniyet yetkililerinin de gĂśzleri ĂśnĂźnde sĂźrekli tazminatsĂ˝z iĂžten atĂ˝lmakla tehdit edilmiĂžlerdir. Daha Ăśnce Ăźyemiz iÞçilerinin iĂžyeri mĂźdĂźrĂź Osman Kaymaz tarafĂ˝ndan kĂźfĂźrlĂź ve hakaretli tehditlere maruz kaldýðý bu fabrikada son dĂśrt gĂźndĂźr tam bir hukuksuzluk içinde iÞçilere yĂśnelik bir zulĂźm yaĂžanmaktadĂ˝r. En son iki gĂźn Ăśnce içerde zorla tutulan iÞçiler fabrikaya noter getirilerek, patronun ve mĂźdĂźrlerin baskĂ˝sĂ˝ altĂ˝nda polis gĂśzetiminde sendikamĂ˝zdan zorla istifa ettirilmiĂž ve Ă–z Ă?plik-Ă?Ăž SendikasĂ˝na Ăźye yapmýÞlardĂ˝râ€? diyerek ayrĂ˝ca polislerin de iÞçilere sendikadan vazgeçmeleri konusunda baskĂ˝ uyguladýðýnĂ˝ belirtti. EroĂ°lu açýklamasĂ˝nĂ˝ basĂ˝nĂ˝, kitle ĂśrgĂźtlerini ve demokratik kamuoyunu bu insanlĂ˝k dýÞý uygulamalar karÞýsĂ˝nda sessiz kalmamasĂ˝ gerektiĂ°ini dile getirdi. Açýklamaya MĂźcadele BirliĂ°i Platformu, TĂœMTĂ?S, EĂ°itim-Sen, SES, Genel-Ă?Ăž ve demokratik kitle ĂśrgĂźtleri de destek verdi.


DEVRĂ?MCĂ? EMEKÇĂ? KOMĂ?TELERĂ? I. KONFERANSI SONUÇ BĂ?LDĂ?RGESĂ? 16–17 Ekim 2010 tarihinde toplanan Devrimci Emekçi Komitelerinin konferansĂ˝nda ilk olarak sĂśz alan SĂźleyman Acar tarafĂ˝ndan, “DĂźnyada ve Ăœlkelerimizde Ekonomik - Politik Krizâ€? baĂžlýðýnda; TĂźrkiye’nin krizi en aĂ°Ă˝r Ăžekilde yaĂžayan devletlerden biri olduĂ°u ve krizin devam ettiĂ°i anlatĂ˝ldĂ˝. Ekonomik- politik kriz hakkĂ˝nda baĂžlĂ˝ca Ăžu tespitler yapĂ˝ldĂ˝: “Kriz; bir sĂ˝nĂ˝flar savaÞý arenasĂ˝dĂ˝r. SĂ˝nĂ˝flar arasĂ˝ savaĂž gittikçe katlanan Ăśfkeyle sertleĂžiyor. Hiçbir kriz kendiliĂ°inden sistemi yok etme ĂśzelliĂ°ine sahip deĂ°ildir. Sonucu belirleyen sĂ˝nĂ˝flar savaÞýdĂ˝r. Yani krizlerin bĂźyĂźklßðß ya da kßçßklßðß deĂ°il sĂ˝nĂ˝flar savaÞýnĂ˝n ulaĂžtýðý dĂźzey ve hangi tarafĂ˝n kazanacaĂ°Ă˝dĂ˝r belirleyici olan. EmeĂ°in kendi hareketini oluĂžturmasĂ˝nĂ˝, ĂśrgĂźtlenmesini ve aĂžaĂ°Ă˝dan gelen hareketin artmasĂ˝nĂ˝ saĂ°lamalĂ˝yĂ˝z.â€? YapĂ˝lan tartýÞmalar sonucunda; krizin salt ekonomik olmadýðý, ekonomik-politik kriz olduĂ°u tespit edilerek, çÜzĂźmĂźn tekelci burjuvaziye bĂ˝rakĂ˝lmamasĂ˝ gerektiĂ°i, krizin yarattýðý olanaklarĂ˝ devrime yĂśneliĂž açýsĂ˝ndan deĂ°erlendirmenin iÞçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝ biliminin gereĂ°i olduĂ°u tespitinde ortaklaÞýlmýÞtĂ˝r. Ă?kinci olarak sĂśz alan BĂźro Emekçileri SendikasĂ˝ iĂžyeri temsilcisi HacĂ˝ Ă–zkan, 657 SayĂ˝lĂ˝ Devlet MemurlarĂ˝ Kanunu’nda yapĂ˝lmasĂ˝ ĂśngĂśrĂźlen deĂ°iĂžiklikler hakkĂ˝ndaki incelemesini sundu. Sunumda yeni 657 tasarĂ˝sĂ˝ ayrĂ˝ntĂ˝lĂ˝ olarak deĂ°erlendirildikten sonra Ăžu tespitler yapĂ˝ldĂ˝: “Yeni yasa tasarĂ˝sĂ˝ ile kamuda çalýÞma dĂźzeni mevcut durumdan daha hiyerarĂžik biçime dĂśnßÞtĂźrĂźlmektedir. TasarĂ˝ uluslararasĂ˝ hukuktan kaynaklĂ˝ kimi zorunlu haklarĂ˝ tanĂ˝rken 4/B ve 4/C statĂźsĂźnde çalýÞanlarĂ˝ kapsam dýÞýnda tutmaktadĂ˝r. Sendikal haklar konusunda daha geri bir dĂźzenlemeyi gerektirmektedir. Ă–rgĂźtlĂźlßðßn altĂ˝nĂ˝ boĂžaltan, hak arayan memuru suçlu kategorisine sokan ve mevcut kazanĂ˝mlarĂ˝ da yok etmeyi hedefleyen bir nitelik taÞýmaktadĂ˝r. TasarĂ˝ emekçiler için tam bir yĂ˝kĂ˝m yaratmaktadĂ˝r. Emekçilerin mĂźcadele etmekten baĂžka ĂžansĂ˝ yoktur.â€? Sunumdan sonra yapĂ˝lan tartýÞmalarda, sermayenin hazĂ˝rlýðýnĂ˝ yaptýðý saldĂ˝rĂ˝larĂ˝n niteliĂ°ini kitlelere yaymanĂ˝n gereĂ°i Ăźzerinde durularak, emekçilerin statĂź farkĂ˝ gĂśzetmeden saldĂ˝rĂ˝lar karÞýsĂ˝nda ortak duruĂž sergilemelerinin Ăśnemine dikkat çekildi. Ortak talepler için mĂźcadele birliĂ°inin ĂśrĂźlmesi, sendika bĂźrokratlarĂ˝nĂ˝n gĂźnĂź kurtarma eylemleri yerine varolan haklarĂ˝ savunucu ancak bununla yetinmeyen bu haklarĂ˝ geliĂžtirmeyi ĂśnĂźne hedef olarak koyan eylemlere giriĂžilmesi gerektiĂ°i sonucuna varĂ˝lmýÞtĂ˝r. BĂźro Emekçileri SendikasĂ˝ Ă?Ăžyeri Temsilcisi Ahmet Turan, 4/C kapsamĂ˝nda toplusĂśzleĂžme giriĂžim deneyimi konusunda sunumunu yaptĂ˝. Sunumda DanýÞtay’da 4/C statĂźsĂźnde çalýÞanlarĂ˝n

ĂśrgĂźtlenmesi ve toplusĂśzleĂžme talebi deneyimi aktarĂ˝ldĂ˝. Ă–rgĂźtlenme deneyiminde “Ă?Þçi ve emekçi Ăźrettikleri mal ve hizmet anlamĂ˝nda farklĂ˝ olsalar da, Ăźretim sĂźrecine kattĂ˝klarĂ˝ gĂźcĂźn kol ve kafa gĂźcĂź olmasĂ˝ yĂśnĂźnden farklĂ˝laĂžsalar da, aslĂ˝nda sattĂ˝klarĂ˝ Ăžey anlamĂ˝nda,’emek gĂźcß’ anlamĂ˝nda birbirlerinin aynĂ˝larĂ˝dĂ˝r. SattĂ˝klarĂ˝ emek gĂźcĂź yalnĂ˝zca sermayenin artĂ˝rĂ˝lmasĂ˝na yarar. YarattĂ˝klarĂ˝ artĂ˝ deĂ°ere iĂžverenin, kapitalistin el koymasĂ˝ nedeniyle sermayenin artýÞýna dolaysĂ˝z katkĂ˝ koyarlar. Ă?Ăžyerlerindeki durumlarĂ˝na ve ĂśrgĂźtlenmelerine dair yasalardaki farklĂ˝lĂ˝klar da sadece sermayenin iĂžine yarar. 4/A, 4/B, 4/C, taĂžeron ayrĂ˝mlarĂ˝ çalýÞanlarĂ˝n birbirlerini dßÞman olarak gĂśrmesine neden olduĂ°unu anlatarak, hukukun kendisine ve hukuk mĂźcadelesine gĂźvenilemez ancak kullanĂ˝labilir araçlar olduĂ°u tespitini yaptĂ˝.â€? “DanýÞtay’da 4/C statĂźsĂźnde çalýÞanlarĂ˝n BES’te ĂśrgĂźtlenmeye baĂžlamasĂ˝ sonrasĂ˝nda uluslararasĂ˝ genel hukuk ilkeleri gereĂ°i, 4/C’lilerle yapĂ˝lan kiĂžisel sĂśzleĂžmelerin toplusĂśzleĂžmeye dĂśnßÞtĂźrĂźlebileceĂ°i fikri ortaya çýkmýÞtĂ˝r.’Yasa ve hukuk, ayrĂ˝m yapmadan herkese eĂžit uygulanĂ˝r’ genel hukuk ilkesi ile Ă?LO’nun da kabul ettiĂ°i ‘Ă?Ăžverenle iÞçi arasĂ˝nda sĂśzleĂžme varsa esas olan ToplusĂśzleĂžmedir’ anlayýÞý yan yana getirilmiĂž, ĂśrgĂźtlenme iĂžyerinde (DanýÞtay BaĂžkanlýðý) %50 barajĂ˝nĂ˝ aĂžtýðýnda BES Ankara 1 Nolu Ăžube aracĂ˝lýðýyla BES Genel Merkezi tarafÄąndan ÇalýÞma ve Sosyal GĂźvenlik Bakanlýðý’na iĂžyeri yetki tespiti için baĂžvurulmasĂ˝ istenmiĂž ancak, sĂźreç Merkez YĂśnetim Kurulu tarafĂ˝ndan sekteye uĂ°ratĂ˝lmýÞtĂ˝r. EĂ°er BES DanýÞtay’daki 4/C kapsamĂ˝nda çalýÞanlar adĂ˝na toplu iĂž sĂśzleĂžmesi yapmak Ăźzere masaya oturma mĂźcadelesine giriĂžmiĂž olsaydĂ˝, hem KESK içinde ilk ĂśrneĂ°i yaratmýÞ, hem de bugĂźn yaĂžanan 4/C sorunu nitelik deĂ°iĂžtirmiĂž olacaktĂ˝â€? tespitleri yapĂ˝ldĂ˝. Sosyal GĂźvenlik baĂžlýðýnda sunumunu yapan Sosyal GĂźvenlik UzmanĂ˝ Recep ÇÜl, Sosyal gĂźvenliĂ°in en temel insan hakkĂ˝ olduĂ°u tespitinden yola çýkarak sermayenin, yasalarda yer alsa da kendi çýkarĂ˝na uygun olmayan yasayĂ˝ uygulamayacaĂ°Ă˝nĂ˝ Ăśrneklerle anlattĂ˝. Sunum sonunda, sosyal gĂźvenliĂ°e yĂśnelik, sosyalist Ăźlkelerdeki sosyal gĂźvenlik hizmetlerinin ayrĂ˝ntĂ˝lĂ˝ olarak incelenmesi ve Ăźlkemizdeki sosyal gĂźvenlik sistemiyle karÞýlaĂžtĂ˝rĂ˝lmasĂ˝nĂ˝n mĂźcadelenin ĂśnĂźnĂź açacaĂ°Ă˝ deĂ°erlendirildi. Ankara’da 78 gĂźn boyunca iÞçi ve emekçilerin gĂźndemini sĂ˝cak tutan ve konferansĂ˝mĂ˝zĂ˝n yapĂ˝ldýðý tarihte 13 gĂźndĂźr Ă?stanbul’da eylemlerine devam eden


TEKEL iÞçilerinin konferansĂ˝mĂ˝zĂ˝ ziyaret etmeleri Ăźzerine kĂźrsĂźyĂź onlara bĂ˝raktĂ˝k. TEKEL iÞçileri sĂźreçlerini anlattĂ˝ktan sonra kĂ˝saca; “Kendi yaĂžadýðýmĂ˝z Ăśrnekten de yola çýkarak bugĂźn artĂ˝k sendikalarĂ˝ tartýÞmak gerekiyor. Sendikalar içinde bulunduklarĂ˝ konumlarĂ˝yla sĂ˝nĂ˝f mĂźcadelesinin ĂśnĂźnde engel teĂžkil ediyor. SarĂ˝ sendikalarĂ˝n konumu belli, bunu tartýÞmak gerekmiyor. Ama en tehlikeli olanlar sol sĂśylemleri kullanan sendikacĂ˝lardĂ˝r. BugĂźn bizim yaptýðýmĂ˝z eylem bu sendikacĂ˝larĂ˝n oyunlarĂ˝nĂ˝ bozuyor. Eylem sĂźrecimizde (Ankara) biz daha çok sendika yalanlarĂ˝ ve bunlarĂ˝n akĂ˝l hocalarĂ˝ reformist partilere karÞý mĂźcadele ettik. Ăžu an yaptýðýmĂ˝z eylemde sayĂ˝mĂ˝z bizim için Ăśnemli deĂ°il. Biz doĂ°ru bildiĂ°imizin arkasĂ˝ndan gidiyoruz ve gideceĂ°iz. 5 kiĂži ya da 5 bin kiĂžiyiz, Ăśnemli olan modeldir. Bize karÞý cephe alan sendikacĂ˝lara karÞý mĂźcadele ediyoruz. SĂ˝nĂ˝f dostlarĂ˝yla beraber kirli oyunlarĂ˝ bozmalĂ˝yĂ˝z. Belirleyici olan pratik sĂźreç olacak. Bizler artĂ˝k dýÞa dĂśnĂźk eylemler yapĂ˝yoruz; diĂ°er sĂ˝nĂ˝f eylemleri, hasta tutsaklar, cumartesi anneleri... Sonuna kadar mĂźcadeleye devam edeceĂ°iz ve kazanacaĂ°Ă˝z.â€? dediler. KonferansĂ˝mĂ˝zĂ˝n ikinci gĂźnĂźnde birinci oturum Prof. Dr. Zeki KĂ˝lýçarslan’ýn SaĂ°lĂ˝kta GĂźvence ana baĂžlýðýndaki sunumuyla baĂžladĂ˝. TĂźrkiye’de ve dĂźnyada saĂ°lĂ˝k sistemleri incelendikten sonra Ăśzelde kot taĂžlama iÞçileri olmak Ăźzere, iĂž gĂźvenliĂ°i hakkĂ˝nda konferansa ayrĂ˝ntĂ˝lĂ˝ bilgi verildi. Prof. Dr. Zeki KĂ˝lýçarslan sonuç olarak; “SaĂ°lĂ˝k en temel insan hakkĂ˝dĂ˝r. BĂźtĂźn emek ĂśrgĂźtleri saĂ°lĂ˝k alanĂ˝nda ortak ĂśrgĂźtlenme yĂźrĂźtmelidir. SaĂ°lĂ˝k alanĂ˝nĂ˝n finansmanĂ˝, genel vergilerden saĂ°lanmalĂ˝dĂ˝r. SaĂ°lĂ˝k alanĂ˝ tĂźm vatandaĂžlarĂ˝ (Ăźlkede bulunan yabancĂ˝lar dahil) kapsamalĂ˝dĂ˝r. SaĂ°lĂ˝k alanĂ˝ sadece saĂ°lĂ˝kçýlarĂ˝n deĂ°il, asĂ˝l olarak toplumun bir sorunu olarak ele alĂ˝nmalĂ˝, toplumun karar mekanizmasĂ˝na katĂ˝lĂ˝mĂ˝ saĂ°lanmalĂ˝dĂ˝râ€? tespitlerinde bulundu. Av. Nadire Ă–zkaya “Devlet memurlarĂ˝-kamu emekçilerinin iĂžkazasĂ˝ ve meslek hastalýðý sigortasĂ˝ haklarĂ˝â€? baĂžlýðýndaki sunumunda “hukuki bir skandalâ€? olarak nitelendirdiĂ°i 657’lilerin iĂž kazalarĂ˝ ve meslek hastalĂ˝klarĂ˝ sigortasĂ˝nĂ˝ içeren 188. madde hakkĂ˝nda konferansĂ˝ bilgilendirdikten sonra, daha geniĂž kesimlerin bu konuda bilgilendirilmesi gerektiĂ°i, Ăśrnek davalar yaratĂ˝larak iĂžleyiĂžin ĂśnĂźnĂźn açýlmasĂ˝nĂ˝n ve en geniĂž ĂśrgĂźtlenmenin yaratĂ˝lmasĂ˝nĂ˝n ivediliĂ°ini tespit etti. YapĂ˝lan deĂ°erlendirme ve tartýÞmalar sonucunda 657 sayĂ˝lĂ˝ yasanĂ˝n yĂźrĂźrlßðe girmesinden bu yana saklanan bir hakkĂ˝n açýða çýkarĂ˝larak kullanĂ˝lĂ˝r hale getirilmesinin Ăśnemine vurgu yapĂ˝larak, emeklilik ve saĂ°lĂ˝k haklarĂ˝na yapĂ˝lan saldĂ˝rĂ˝lar karÞýsĂ˝nda geriye dßÞme eĂ°ilimi taÞýyan mĂźcadelenin ayaĂ°a kaldĂ˝rĂ˝lmasĂ˝ için bir olanak olarak deĂ°erlendirilmesi, iĂž kazasĂ˝ ve meslek hastalýðý sigorta haklarĂ˝nĂ˝n emekçilerin kullanĂ˝labilir bir hakka dĂśnßÞtĂźrĂźlĂźrken, iÞçilerin de varolan bu haklarĂ˝na sahip çýkmalarĂ˝ yĂśnĂźnde bilgilendirme ve propaganda çalýÞmalarĂ˝nda bulunulmasĂ˝ gerektiĂ°i tespiti yapĂ˝lmýÞtĂ˝r. Ă?Ăžletilecek hukuki sĂźreçler için yol gĂśstericiliĂ°in ĂśrgĂźtlenmeye katkĂ˝ ve ivme

kazandĂ˝racaĂ°Ă˝ sonucuna ulaÞýlmýÞtĂ˝r. Ă–rgĂźtlenme ve Komite Konsey deneyimleri hakkĂ˝nda sĂśz alan SES Ăźyesi ĂœlkĂź Ăžeyda; Komite ve konseylerin devrimci durumlarda ortaya çýkan mĂźcadele, ayaklanma, birlik ve iktidar organlarĂ˝ olduĂ°u, bugĂźn içinden geçmekte olduĂ°umuz sĂźrecin, sĂ˝nĂ˝flar savaÞýnĂ˝n ulaĂžtýðý dĂźzeyin, komite ve konseylerin yaĂžama geçirilmesini zorunlu kĂ˝ldýðýnĂ˝ anlattĂ˝. Komite ve konseylere dair dĂźnyadaki ve Ăźlkelerimizdeki deneyimlerin daha geniĂž kitlelerle tartýÞýlmasĂ˝ ve en geniĂž ĂśrgĂźtlenmenin saĂ°lanmasĂ˝ için en kĂ˝sa sĂźrede bir konferansĂ˝n ĂśrgĂźtlenmesi gerektiĂ°i tespitinde bulunuldu. BĂźro Emekçileri SendikasĂ˝ Ă?Ăžyeri Temsilcisi Murat Ă?Ăžeri, Komite/Konsey deneyimi olarak, Taban Ă?nisiyatifinin çalýÞma prensiplerini ve geliĂžim sĂźrecini konferansa anlattĂ˝. Taban inisiyatifinin mĂźcadelenin ihtiyaçlarĂ˝ndan doĂ°an, sendika içinde ĂśrgĂźtlenen ancak hiçbir partinin ve sendikanĂ˝n alt organĂ˝ olmayan, tĂźm kararlarĂ˝nĂ˝ ikna tartýÞmalarĂ˝ sonucu alan, demokratik merkeziyetçi, alanlarĂ˝na yĂśnelik sorunlar dýÞýnda Ăźlke sorunlarĂ˝na da mĂźdahale eden, tĂźm dßÞßncelerin kendisini ĂśzgĂźrce ifade ettiĂ°i, ĂśrgĂźtleyicilerini geliĂžtiren bir komite deneyimi olduĂ°u tespit edildi. â€œĂ–rgĂźtlenme ve Komite Konsey Deneyimleriâ€? ve “Komite/Konsey deneyimi olarak Taban Ă?nisiyatifiâ€? konularĂ˝nĂ˝n ortak deĂ°erlendirmesi sonucunda; komite ve konseylerin ortaya konan iĂžleyiĂž ilkeleri, ĂśrgĂźtlenme ve çalýÞma biçimleri konusunda ulaÞýlan verilerin amaçlarĂ˝na ulaĂžmýÞ olan komite ve konseylerin olgunlaĂžmýÞ, kristalize olmuĂž deneyimlerin son hallerine iliĂžkin olduĂ°u gerçeĂ°inden yola çýkma gereĂ°i ortaya konmuĂžtur. UlaÞýlmasĂ˝ gereken model belli olsa da, iĂžyerlerinde ortaya çýkacak ve iĂžyerinde çalýÞanlarĂ˝n iradesini esas alacak oluĂžumlarĂ˝n desteklenmesi ve yĂźreklendirilmesi gerektiĂ°i, ancak, komitelere dĂśnßÞmesi ve Ăźstlendikleri gĂśrevleri bir Ăźst aĂžamaya taÞýmalarĂ˝ doĂ°rultusunda yĂśnlendirilmelerinin doĂ°ru olacaĂ°Ă˝na vurgu yapĂ˝lmýÞtĂ˝r. KONFERANS DEĂ?ERLENDĂ?RMESĂ? SONUCUNDA TESPĂ?T EDĂ?LEN HEDEFLER 1) Komite ve konseyler hakkĂ˝nda yeni bir konferansĂ˝n ĂśrgĂźtlenmesi. Komite ve konseylerin alana yĂśnelik pratik bir faaliyet olarak ele alÄąnmasĂ˝, 2) Komite ve konsey tartýÞmalarĂ˝nĂ˝n alanlara, illere ve emekçilere paneller, sĂśyleĂžiler, etkinlikler yoluyla yayĂ˝lmasĂ˝, 3) Ă?Þçilerin ve emekçilerin ortak ĂśrgĂźtlenmesinin hayata geçirilmesi, 4) Burjuva ve uzlaĂžmacĂ˝ sendikacĂ˝lýða karÞý ortak mĂźcadelenin ĂśrĂźlmesi, 5) Hukuki mĂźcadelenin temel alĂ˝nĂ˝p, tek tek sorunlara karÞý mĂźcadele nin emekçilerin enerjisini boĂžalttýðý, bir bĂźtĂźn olarak tĂźm bu sonuçlarĂ˝ yaratan sistemin kendisine karÞý fiili mĂźcadelenin yĂźrĂźtĂźlmesi gerektiĂ°i deĂ°erlendirildi.


giriĹ&#x;i arka kapak...

DĂźne kadar mĂźcadele verdiĂ°imiz uĂ°runa bedeller ĂśdediĂ°imiz ve 4/C’ye geçen Ăžerefsizdir, namerttir, tek kiĂži kalsak da mĂźcadele edeceĂ°iz diyen, buna benzer bir sĂźrĂź sĂśylemleri olan sendika bugĂźn iÞçileri kandĂ˝rarak 4/C ye geçirdi. SendikalarĂ˝ tartýÞmak gerekiyor. Bizler bunu gĂśrdĂźk. SĂ˝nĂ˝f mĂźcadelesi içinde en bĂźyĂźk engel sarĂ˝ sendikacĂ˝lardĂ˝r. Tehlikeli olan sendikalar sol sĂśylemleri kullanan sendikalardĂ˝r. Bunlar sĂ˝nĂ˝f mĂźcadelesinin ĂśnĂźnde engeldirler. Bence Ăžartlar mevcut. Ă?Þçi sĂ˝nĂ˝fĂ˝ açlĂ˝k, sefalet çekiyor, her tĂźrlĂź saldĂ˝rĂ˝ya maruz kalĂ˝yor. BugĂźn 4/C, 4/B, taĂžeronlaĂžma, aile hekimliĂ°i, hepsi sermayenin çýkarĂ˝na uygun. BugĂźn yaptýðýmĂ˝z bu eylem sendikalarĂ˝n ve reformistlerin oyunlarĂ˝nĂ˝ da bozuyor. BakĂ˝yoruz her kesimden insanlarĂ˝n buluĂžtuĂ°u AKP karÞýtlýðý oluyor. MHP’sinden CHP‘sine kadar, sol reformist partilerden, kendisine devrimciyim diyen insanĂ˝na kadar AKP karÞýtlýðý Ăźzerinden birleĂžebiliyor. BĂśylesine kirli iliĂžkiler mevcut. Ankara sĂźrecinde sendikacĂ˝larĂ˝ kahramanlaĂžtĂ˝ran, ilahlaĂžtĂ˝ran çeĂžitli reformist partiler oldu. BugĂźn de bu sĂźreçte deĂ°iĂžik illerden bizim yanĂ˝mĂ˝za gelmeye çalýÞan arkadaĂžlarĂ˝mĂ˝z engelleniyor. Biz bĂźtĂźn arkadaĂžlarĂ˝mĂ˝za çaĂ°rĂ˝mĂ˝zĂ˝ yaptĂ˝k. DoĂ°ru olduĂ°unu dßÞßndßðßmĂźz için buradayĂ˝z. KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “4/C Ăśncesinde Tekel iÞçilerinin durumu neydi? BugĂźn 4/C Tekel iÞçileri için ne anlama geliyor? 4/C Tekel iÞçisine ne kaybettiriyor, sermayeye ne kazandĂ˝rĂ˝yor?â€? Sonuçta bizler Tekel’de yeterli olmasa da belirli haklara sahiptik. Bunlar geçmiĂžte verilen mĂźcadelelerin ĂźrĂźnĂź olan haklardĂ˝. BugĂźn bu haklarĂ˝mĂ˝z elimizden alĂ˝nmaya çalýÞýlĂ˝yor. 4/C bir kĂślelik yasasĂ˝. Ă?Ăž garantiniz yok, sizi istedikleri zaman çýkarabilirler iĂžten. KĂ˝dem ve ihbar tazminatlarĂ˝nĂ˝zĂ˝ vermemek için 1 yĂ˝l çalýÞtĂ˝rĂ˝lmĂ˝yorlar sizi. ÇalýÞma sĂźrelerimiz belli deĂ°il, yani sizi Cumartesi, Pazar ya da iĂž bitene kadar, çok geç saatlere kadar çalýÞtĂ˝rabilirler. Hiçbir sosyal hakkĂ˝nĂ˝z yok, sendika gibi. MaaÞý çok dßÞßk, 650, 700, 750, 800’e kadar çýkar okul derecesine gĂśre. AKP hĂźkĂźmetinin sĂśzĂźnden çýkmĂ˝yorsanĂ˝z, belki orada kalĂ˝rsĂ˝nĂ˝z, ama eleĂžtirecekseniz bir Ăžekilde sizi orada tutmayacaklardĂ˝r. Bu sĂźreçte 4/C’ye geçen birçok arkadaĂž intihar etti. Ailesiyle sorunlar yaĂžayanlar oldu. Hatta cinayete kadar varan durumlar yaĂžandĂ˝. En son, 4/C’ye geçen, Tekel sĂźrecinden Ă?zmir’li bir arkadaÞým intihar etti. 4/C, 4/B ya da taĂžeronlaĂžma hiçbirinin birbirinden bir farkĂ˝ yok. Bunun için bu gßçlerin birleĂžmesi gerekiyor, merkezi eylemlerin yapĂ˝lmasĂ˝ gerekiyor. KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “4-C ile atanan, iĂžbaÞý yapan var mĂ˝? Ăžu anda 4-C’yi imzalamayan kaç kiĂži kaldĂ˝?â€? Ă?mzalamayan 600 civarĂ˝nda arkadaĂž var. DanýÞtay’a gĂśndermeden Ăśnce 4-C’ye baĂžvuranlardan atananlar var. Atama yapĂ˝lmasĂ˝ da yeterli deĂ°il, iĂžbaÞý yapĂ˝lamĂ˝yor. Mesela Kartal’da bir arkadaÞým var, hemen hemen bir ay geçti ama iĂžbaÞý yapamadĂ˝. Kartal Milli EĂ°itim’e gidip,

iĂžbaÞý yapmak istediĂ°ini sĂśylediĂ°inde, Bakanlar Kurulu tarafĂ˝ndan kendisine yazĂ˝lan talimatta Mahkeme sĂźrecinde olmalarĂ˝ndan kaynaklĂ˝ iĂžbaÞý yaptĂ˝ramayacaklarĂ˝ yazĂ˝yordu. Bir Ăžeyler olacaksa bizim basĂ˝ncĂ˝mĂ˝zla olacak. Ă?Þçiler 1 Ekim itibariyle son maaĂžlarĂ˝nĂ˝ aldĂ˝lar. ArtĂ˝k iĂžsizler. “Bir an Ăśnce iĂžbaÞý yaptĂ˝rĂ˝n yoksa size de bize de tehlike olacaklarâ€? Ăžeklinde sĂśylemlerle sendika hĂźkĂźmeti sĂ˝kýÞtĂ˝rĂ˝yor. Olacaksa da, iĂžbaÞý yaptĂ˝rĂ˝lacaksa, buranĂ˝n basĂ˝ncĂ˝yla yaptĂ˝rĂ˝lacaktĂ˝r diye dßÞßnĂźyorum. KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “78 gĂźnlĂźk Tekel eylemi sĂźrecinde, biz de oradaydĂ˝k. ÇßnkĂź Tekel eylemini sĂ˝nĂ˝f mĂźcadelesinde Ăśnemsiyorduk. Orada belli baĂžlĂ˝, daha bilinçli olan iÞçi arkadaĂžlar dĂśnem dĂśnem komite konsey ça-lýÞmalarĂ˝nda bulundu. Ama bunda istenilen sonuç elde edilemedi. 78 gĂźnĂźn sonunda devlet, sendika ve mahkemelerin oyunuyla eylem sonlandĂ˝rĂ˝ldĂ˝. BugĂźn Ankara’da baĂžarĂ˝lamayan burada baĂžarĂ˝lĂ˝yor. Ă?Þçiler kendi gelecekleri hakkĂ˝nda kendi kararlarĂ˝nĂ˝ vermeye baĂžladĂ˝lar. Sendikaya karÞý, sisteme, devlete karÞý, -evet sayĂ˝larĂ˝ belki az ama- en azĂ˝ndan kendi kararlarĂ˝nĂ˝ kendileri verebilecek konumdalar. BugĂźn 13. gĂźn. Bundan sonra bu eylemin gidiĂžatĂ˝ hakkĂ˝nda ya da nasĂ˝l bir sĂźrece doĂ°ru gidileceĂ°i ile ilgili bilgi verirseniz seviniriz.â€? Belirleyici olan pratik sĂźreç olacak. ArtĂ˝k eylemlerimiz biraz daha dýÞa dĂśnĂźk, kamuoyu oluĂžturacak eylemler. DĂźn hasta tutsaklarĂ˝n eylemlerine katĂ˝ldĂ˝k, bugĂźn Üðlen Cumartesi Annelerinin eylemine ve Ă?HD’nin tecrit eylemine destek verdik. AramĂ˝zda gĂśrev paylaÞýmlarĂ˝ yaptĂ˝k, sanatçýlarla, gazetecilerle vs. gĂśrßÞmek için. BugĂźn saat 13.30-14.00 gibi Levent KĂ˝rca geldi, onunla gĂśrßÞmeler yaptĂ˝k. Biraz da gĂźldĂźk, tabii o da yardĂ˝mcĂ˝ oldu bize . Star televizyonunu aradĂ˝, ßç arkadaÞý oraya gĂśnderdik. Kendimizi ifade etmek için SendikalarĂ˝ geziyoruz. Sonuçta biz sonuna kadar direneceĂ°iz. YaptýðýmĂ˝z Ăžey sĂ˝nĂ˝f mĂźcadelesini ĂśnĂźnĂź açacak diye dßÞßnĂźyoruz. Hedefimiz Tek GĂ˝da-Ă?Ăž, KESK, DĂ?SK, Tabipler OdasĂ˝ ile birlikte bir araya gelip, belki bir eylem takvimi belirlemek. 4-C, 4-B yalnĂ˝zca Tek GĂ˝da-Ă?Þ’in sorunu deĂ°il, TĂźrk-Ă?Þ’e baĂ°lĂ˝ tĂźm sendikalarĂ˝n sorunu, DĂ?SK’in de sorunu. Memur yasasĂ˝ KESK’in, Aile HekimliĂ°i YasasĂ˝ Tabipler Odasý’nĂ˝n sorunu. Bunun yanĂ˝ sĂ˝ra Ăśzellikle bu referan-


dum sonrasĂ˝ DĂ?SK’in de KESK’in de Ăžunu bilmesi lazĂ˝m, çift sendikaya Ăźye olma durumu, tamamen onlarĂ˝ bitirme operasyonu. Hedefimiz tek yollu ve basĂ˝nç o- luĂžturacak tarzda bir Ăžeylerin yapĂ˝lmasĂ˝. Bu noktada elimizden gelen gayreti, çabayĂ˝ gĂśstereceĂ°iz. Biraz da pratik sĂźreçle ilgili bir Ăžey. Ama bu sĂźreçte farklĂ˝ eylemlilikler de dßÞßnĂźyoruz. KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “KESK, DĂ?SK, TTB ile ortak eylemliliklerden bahsettiniz ama Ăśzellikle Ankara’dan gelen emekçi arkadaĂžlarĂ˝mĂ˝z dedi ki ‘Daha Ăśnce belirlenen bir takvim vardĂ˝, bu takvimin arkasĂ˝nda KESK ve DĂ?SK de dahil olmak Ăźzere hiçbir konfederasyon net olarak durmadĂ˝.’ 26 MayĂ˝s-4 Nisan’da yaĂžanan ihanetleri Tekel iÞçileriyle birlikte yaĂžadĂ˝k. Bu baĂ°lamda, Ăžu anda mĂźcadelede olan arkadaĂžlar asĂ˝l olanĂ˝n kendilerinin mĂźcadelesi olduĂ°unu, iradelerinin artĂ˝k bu sarĂ˝ sendikalara teslim edilmemesi gerektiĂ°i konusunda bir irade birliĂ°ine sahipler mi?â€? Sendikaya karÞý çadĂ˝r kurduk, hesap soruyoruz. Yani sendikaya karÞý sĂźrdĂźrĂźlen bir mĂźcadele hattĂ˝na sahibiz. SĂ˝nĂ˝fĂ˝n ĂśnĂźnĂź açma noktasĂ˝nda bu mĂźcadelenin verilmesi gerekiyor. 4 Ăžubat ve 26 MayĂ˝s’ta eylem kararĂ˝ alĂ˝ndĂ˝. SĂ˝rf Tekelle ilgili deĂ°il, iĂž cinayetinden tutun da birçok alanla ilgiliydi bu eylemler. Kendi aldĂ˝klarĂ˝ eylem kararĂ˝nĂ˝ uygulamadĂ˝lar. Ăœstelik bu karar, TĂźrk-iĂž baĂžkanlar kurulu tarafĂ˝ndan alĂ˝nmýÞtĂ˝. Birçok Ăžeyi pratik sĂźreçte Üðrendik. KESK bir memur ĂśrgĂźtĂź ama tamamen siyasilerin elinde. Belki geçmiĂžte mĂźcadeleyle alanlarda kurulan bir ĂśrgĂźt ama Ăžu anki gerçekliĂ°i bu.4 Ăžubat grevine KESK 50 kiĂži, DĂ?SK 30 kiĂžiyle geldi, katĂ˝lĂ˝mlarĂ˝ bĂśyle komik rakamlarla oldu. Bu sĂźreçte Ăśzellikle 1 MayĂ˝s’ta yaĂžanan olaylardan bir gĂźn sonra biliyorsunuz Hak-Ă?Ăž baĂžkanĂ˝ Selim Uslu bir açýklama yaptĂ˝: “Bana býçak attĂ˝larâ€? diye. ArkasĂ˝ndan 9 MayĂ˝s’ta altĂ˝ konfederasyon iÞçilerle ilgili bir açýklama yaptĂ˝, teĂžhir ve tecrit içeren bir açýklama.TeĂžhir, tecrit arkasĂ˝ndan da ima yani emniyete, savcĂ˝ya, jandarmaya ihbar gibi bir durum sĂśz konusu. Konfederasyonlar 26 MayĂ˝s, Ăśncesinde de 24 MayĂ˝s’ta TĂźrk-Ă?Ăž binalarĂ˝nĂ˝n iĂžgalinde ve sonrasĂ˝nda 2 Temmuzda bu bildiriyle karÞýmĂ˝za çýktĂ˝lar. Bu bildiri Ăźzerinden saldĂ˝rĂ˝larĂ˝nĂ˝ Ăžekillendirdiler. Tekel iÞçisi saldĂ˝rganlaÞýyor ibaresi yer alĂ˝yordu bu bildiride. Hatta 2 Temmuz’da TĂźrk-Ă?Ăž bunu daha da ileriye gĂśtĂźrerek isim vermeye baĂžladĂ˝. BunlarĂ˝n hepsinde KESK, DĂ?SK sustu, onayladĂ˝. 2 Temmuz’da Ankara’ya gittiĂ°imizde KESK’in danýÞma kuruluna 40’a yakĂ˝n arkadaĂžla gittik. Orada Sami Evren ve sekreterini yakaladĂ˝k. KonuĂž-mak istediĂ°imizi sĂśyledik. Ă–nce biraz korktular, içeriye girdik. Ă?çeride bizle gĂśrßÞmelerini bir lĂźtuf olarak gĂśrdĂźklerini sĂśylediler. “Biz de size, TĂźrkĂ?Þ’teki gibi yapabilirdikâ€? dediler. Zaten Ankara sĂźrecinde de KESK eylemin bitmesi gerektiĂ°ini sĂśylĂźyordu. MĂźcadele sĂźrecimizde polisten, hĂźkĂźmetten Ăśnce karÞýmĂ˝za çýkanlar hep sendikalar oldu. Ama birçok insan bilmiyor bunlarĂ˝n gerçek yĂźzĂźnĂź. Ă–zellikle bu teĂžhir ve tecrit yazĂ˝sĂ˝ Ăźzerine KESK ile gĂśrßÞtßðßmĂźzde bunun MYK’dan çýkan bir karar olmadýðýnĂ˝, bireysel bir iki tane insan tarafĂ˝ndan ortaya atĂ˝ldýðýnĂ˝ sĂśylediler bize. Ama sonuçta sĂ˝nĂ˝f mĂźcadelesine zarar veren kendi çýkarlarĂ˝ için gĂźnĂź kurtarmak amacĂ˝yla yapĂ˝lan Ăžeyler bunlar. ArtĂ˝k KESK de kendi içinde zarar gĂśren duruma geldi.

KatĂ˝lĂ˝mcĂ˝: “AsĂ˝l Üðrenmek istediĂ°im Ăžey, siz gelmeden Ăśnce de sendikalarĂ˝n yapĂ˝sĂ˝nĂ˝ konuĂžtuk. YiĂ°it TEKEL iÞçilerinde ‘“Biz irademizi sarĂ˝ sendikalara teslim etmeyeceĂ°iz’ konusunda bir ortaklaĂžma var mĂ˝dĂ˝r?â€? Biz zaten bunun için buradayĂ˝z. Ă–zellikle kendi sendikamĂ˝zĂ˝ çok iyi tanĂ˝yoruz. Ama Ankara’da sĂźren mĂźcadele sĂźrecinde sĂ˝rf dßÞ-mana karÞý bir bĂślĂźnme h a v a s Ă˝ yaratĂ˝lmasĂ˝n diye karÞý karÞýya gelmemeye çalýÞtĂ˝k. Zaten oradaki o mĂźcadelede tabandan iÞçinin zorlamasĂ˝yla giden bir mĂźcadeleydi. Ăžimdiki sĂźreçte artĂ˝k sendikayla karÞý karÞýyayĂ˝z. DßÞßnĂźn bir sendikayĂ˝ iÞçiler korumasĂ˝ gerekirken, koruyan çevik kuvvet. TĂźrkel ya da buna benzer insanlarĂ˝ eĂ°er bizler teĂžhir etmezsek, yarĂ˝n ĂśbĂźr gĂźn bir yerlere gelip, bu ihaneti farklĂ˝ bir Ăžekilde yaparlar. DiyarbakĂ˝r Tekel Ă?Þçisi: Ben de bir Tekel iÞçiyim. ArkadaÞýn Ă˝srarla sorduĂ°u soruya ben cevap vereyim. Ben DiyarbakĂ˝r’dan Ankara’ya ilk geldiĂ°imde, neyin yapĂ˝lacaĂ°Ă˝nĂ˝ bilmiyordum, iÞçiydim iĂžte o kadar... Orada 78 gĂźn boyunca mĂźcadeleyi dĂźzenlemek açýsĂ˝ndan belirleyici biz deĂ°ildik, sendikaydĂ˝. Ăžimdi ise beĂž kiĂžiyiz ya da on kiĂžiyiz, Ăśnemli olan irademizdir. O iradenin de kime karÞý neye karÞý mĂźcadele ettiĂ°i Ăśnemli. Kime karÞý mĂźcadelemiz; Ăžu anda bizlere cephe alan sendikacĂ˝larĂ˝mĂ˝za karÞý. Bizden aldĂ˝klarĂ˝ paralarla saraylarda oturanlara karÞý mĂźcadele ediyoruz. Bu mĂźcadelede elbette yalnĂ˝z olmayacaĂ°Ă˝z. Devrimciler de bizlerle olacak. ModeratĂśr: “Tekel iÞçisi arkadaĂžlarĂ˝mĂ˝za, sokaklarĂ˝ aydĂ˝nlattĂ˝klarĂ˝ için, aynĂ˝ zamanda konferansĂ˝mĂ˝zĂ˝ aydĂ˝nlattĂ˝klarĂ˝ için teĂžekkĂźr ediyoruz. Sonuçta bizler bir Ăžeyler yapmak gerektiĂ°ini dßÞßnerek, yaptýðýmĂ˝z mĂźcadelenin doĂ°ru olup olmadýðýnĂ˝ deĂ°erlendirerek yola çýktĂ˝k, kararlĂ˝yĂ˝z. SĂ˝nĂ˝f dostlarĂ˝yla beraber bu kirli oyunlarĂ˝ bozarak, mĂźcadeleyi daha da bĂźyĂźterek kazanacaĂ°Ă˝mĂ˝zĂ˝ dßÞßnĂźyoruz. KurtuluĂž Yok Tek BaÞýna Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!â€?

Tekel �Þçileri Adýna Metin Aslan


TEKEL EYLEMÄ°

DeĂ°erli dostlar, bu son sĂźreçten baĂž-layĂ˝p biraz geriye doĂ°ru TEKEL sĂźrecini sizlere anlatmaya çalýÞacaĂ°Ă˝m. 25–26 Ăžubat civarĂ˝, Ăśzellikle Ankara’da kadĂ˝nlarĂ˝n TBMM’ye yĂźrĂźmesinden sonra Ankara ValiliĂ°i bir açýklama yapmýÞtĂ˝. Ă?ki tarafĂ˝ memnun edici açýklamalarĂ˝n olacaĂ°Ă˝nĂ˝ sĂśylemiĂžti. Nedir bu tamin edici açýklamalar? 1 Mart’ta 4/C ile ilgili TEKEL iÞçilerinin itirazĂ˝nĂ˝ deĂ°erlendiren Da-nýÞtay baĂžvuru sĂźresini uzattĂ˝. Bunun Ăźzerine 2 Mart’ta da sendikamĂ˝z Tek-GĂ˝da Ă?Ăž sendikasĂ˝, çadĂ˝rlarĂ˝n sĂśkĂźlmesi kararĂ˝nĂ˝ aldĂ˝. DanýÞtay, belki hĂźkĂźmet ve sendikanĂ˝n, arasĂ˝ndaki Ăžeyi uyguladĂ˝. Fiili mĂźcadele hukuki sĂźrece bĂ˝rakĂ˝ldĂ˝ ve bu sĂźreçte birçok eylem takvimi açýklandĂ˝ ama hiçbirine uyulmadĂ˝. ÇalýÞan iÞçilerin ĂśnĂźne herkesten Ăśnce hĂźkĂźmetle uzlaĂžma noktasĂ˝nda çalýÞan sendika çýktĂ˝. YapĂ˝lan eylemleri engellemeye çalýÞtĂ˝lar, kafa bulanĂ˝klýðý yarattĂ˝lar. Ă–zellikle bunlarĂ˝n kuyrukçuluĂ°unu yapan çeĂžitli reformist partiler yine bu sĂźreçte de karÞýmĂ˝za çýktĂ˝. BunlarĂ˝n engellemeleriyle yine de yarĂ˝m yamalak bir Ăžeyler yapmaya çalýÞtĂ˝k. 2 Temmuz’da Ankara’da TĂźrk-Ă?Ăž binasĂ˝na gitmemiz gibi. Tabi bu sĂźreçte iÞçilerle telefonlarla gĂśrßÞßp bir Ăžekilde bir Ăžeyler yapmak gerektiĂ°i Ăźzerine ko-nuĂžtuk. Bunun Ăźzerine Haziran’ýn 14’ßnde yine Tek-GĂ˝da Ă?Ăž sendikamĂ˝za geldik. Genel baĂžkan yoktu, genel sekreter ile gĂśrßÞmßÞtĂźk. Bu gĂśrßÞmede neden eylem takvimlerine uyulmadýðý, neden bir Ăžey yapĂ˝lmadýðý noktasĂ˝nda bize Ăžunu demiĂžlerdi: “Gidin, tatilinizi yapĂ˝n. AĂ°ustos’un sonu ya da EylĂźl’ßn ortasĂ˝nda bĂźyĂźk bir yĂźrĂźyßÞ eylemine baĂžlayalĂ˝m. DĂśrt koldan Ankara’ya yĂźrĂźyelim. Bunu da KESK ile birlikte organize edeceĂ°iz.â€?

Son sĂźreçte Temmuz ortalarĂ˝nda Gazi’den toplanĂ˝p geldik. Gelmeden Ăśnce bu durumu internet Ăźzerinden duyurmuĂžtuk. Anka-haber ajansĂ˝ Tek-GĂ˝da Ă?Ăž baĂžkanĂ˝na soruyor: “Bir grup iÞçi sizi ziyaret edecek ne dßÞßnĂźyorsunuz?â€? SĂśylediĂ°i Ăžu “Bilgim yok ama burasĂ˝ dingonun ahĂ˝rĂ˝ deĂ°il, her isteyen kafasĂ˝na gĂśre gelemez. Gelirlerse TĂźrk-Ă?Þ’te karÞýlandĂ˝klarĂ˝ gibi karÞýlanĂ˝rlar ve bunlar bizim gĂśzĂźmĂźzde ajan, provokatĂśrlerdir.â€? Tabi çok Ăžeyler sĂśyleyebiliriz. 4 EylĂźl’de hem sĂźreç hem 4/C ile ilgili sorularĂ˝mĂ˝zĂ˝ paylaĂžmak hem de ne yapĂ˝lacaĂ°Ă˝na dair gĂśrßÞmek için Tek-GĂ˝da Ă?Ăž sendikamĂ˝za gittik. Bizi kapĂ˝da sendikacĂ˝lar deĂ°il, polisler, panzerler, çevik kuvvet karÞýladĂ˝. BeĂžiktaĂž Emniyet MĂźdĂźrĂź “Sendika sizinle gĂśrßÞmek istemiyor, bizi kendileri çaĂ°Ă˝rdĂ˝â€? dedi. Bizi alsalardĂ˝ bir de konuĂžacaĂ°Ă˝mĂ˝z Ăśnemli bir Ăžey daha vardĂ˝. Sendika Temmuz sonunda bir yazĂ˝ yayĂ˝nladĂ˝. Bu yazĂ˝da Anayasa Mahkemesinin 15 EylĂźl’de kararĂ˝nĂ˝ vereceĂ°ini, bu kararĂ˝n olumlu bir karar olacaĂ°Ă˝nĂ˝, bununla ilgili Anayasa Mahkemesi ile gĂśrßÞmeler yaptĂ˝klarĂ˝nĂ˝, bu karardan yararlanmak için 4/C ye geçmek gerektiĂ°ini hem yazĂ˝lĂ˝ hem de sĂśzlĂź olarak iÞçilere ilettiler. Sendika tarafĂ˝ndan bu konuyla ilgili iÞçilerin telefonlarĂ˝na mesajlar atĂ˝ldĂ˝. Tek-GĂ˝da Ă?Ăž baĂžkanĂ˝ televizyon Ăźzerinden bu konuyu sĂźrekli dile getirdi. Ă?Þçilerin çoĂ°u mecbur ve çaresiz bĂ˝rakĂ˝lĂ˝p 4/C ye geçirildi. Ăžu anda 4/C’ye geçmeyen 600’e yakĂ˝n TEKEL iÞçisi var. En son, EylĂźl’ßn 15’inde, Ankara’da Anayasa Mahkemesi ĂśnĂźnde bir grup TEKEL iÞçisi olarak basĂ˝n açýklamasĂ˝ yaptĂ˝k. Ă–zel kalemdeki yazĂ˝ iĂžleri mĂźdĂźrĂźyle gĂśrßÞme imkanĂ˝ bulduk. Bize sendikayla aralarĂ˝nda bĂśyle bir gĂśrßÞmenin olmadýðýnĂ˝, davanĂ˝n daha birinci raportĂśr aĂžamasĂ˝nda olduĂ°unu, ikinci raportĂśr aĂžamasĂ˝na geçeceĂ°ini, bunun da 2 yĂ˝ldan fazla sĂźreceĂ°ini sĂśyledi. Yani sendika bir Ăžekilde iÞçilere oyun yaparak 4/C ye geçirdi onlarĂ˝ DevamÄą 46.sayfada...

:MHNP. KMFMP<,>OFMJMP*NKJN&NP(MK4NCNPDP 5MJPBO+L@P'/;PDP7OCLEP;/%/PDPBO2N8N@P:MHNP( HMEP:O+LH>LJL6P*OCLHP(O&LGLEP.&NGNEP N5EMGJMKNP9OHLGLEP K4I9N>I!GFIP GNIP?FLHO@PBONEMP7? ?7PDPP?FKMC@PBA3=JOKP<O2I BA3=JOKP OFIP$A@P D-P)OGN2P1P B9?$* !PDP9MJ1)O @P/P ;%; P'--P-;P' PDPBAKI:O5LP "JI<,F,K,@PBONEMP7? ?7PDP*OC6LP:MKN@P.CGMGP? OHCP<OG8OO>LJL6 P<MK6M5M3MHFNP<O2IP)O5LJ0O"OP OFIP IP MKPBOHO+NPBNGMCN $A@% D; P9A06O0L1 M+GNH8=KH=PDP.10ACGOP?FKMCN@PNH3A E=>OFMJM8NKJN4NI>AEPPDP###IE=>OFMJM8NKJN4NI>AE


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.