KOMÜNÝST DEVRÝM
MÜCADELENÝN KARANLIÐINA IÞILTILAR SAÇAN ORHAN YILMAZKAYA KAVGAMIZDA YAÞIYOR sürece, bireysel terör ve sabotaj taktiklerine karþý çýkar. Bununla beraber, Komünist Enternasyonal Max Hoeltz'u baskýcý doðasý cezaevlerindeki yöntemleriyle kanýtlanmýþ olan ve hükümet biçimini beyaz terörle açýða vuran kapitalist düzene karþý isyanýn cesur bir savaþçýsý olarak tanýr. Max Hoeltz amaca uygun davranmadý. Beyaz terör sýnýfýn zaferinin tek güvencesi olan proleter kitle ayaklanmasýyla kýrýlabilir. Ama Hoeltz'un eylemi, kendisini proletaryanýn davasýna adamýþ olmasýndan ve burjuvaziye olan kininden kaynaklanmýþtýr. Bu nedenle, Komünist Enternasyonal Kongresi Max Hoeltz'a kardeþçe selamlarýný gönderir ve Alman Proletaryasýný, onu savunmaya çaðýrýr…' denilmiþtir. *** Devrimci kavganýn tarihine bakýldýðýnda, binlerce devrimcinin yarattýðý kahramanlýk deneyimleri ile karþýlaþýlýr. Bizim topraklarýmýzda da benzer pek çok örnek vardýr. Hatta denilebilir ki bu topraklarda 'Narodnik' eylem tarzý ve yöntemi hâkim eðilimdir. 71 devrimci kopuþu, ayný zamanda düzen içi reformist yöntemlerden de bir kopuþu ifade etmektedir. Ayrýþtýðý zemine göre çok ileri bir noktayý ifade etse de bu devrimci çizgi komünist ilkelerle ve sýnýf mücadelesinin perspektifleriyle buluþamamýþtýr. 71 Devrimciliði bir feda devrimci kuþaðý yaratmýþtýr. Teslim olmayan, savaþan, fedakâr bir kuþak… Özür dilesinler asmayalým denildiðinde, biz özür dilenecek bir þey yapmadýk deyip ölüme yürüyen Denizleri, teslim ol diyen düþmana kurþunla karþýlýk veren Mahirleri, Sabolarý, Sibel Yalçýnlarý, Osman Yaþar Yoldaþcanlarý… yaratmýþtýr. Onlar, düzene karþý isyanýn cesur savaþçýlarýdýr. Zulmün önünde baþ eðmeyen öncü savaþçýlardýr… Onlarýn kavgasý, yarattýklarý kahramanlýk destanlarýyla halkýn sempatisini kazanmak biçiminde ifadesini bulmuþtur. Teslim olmayan feda devrimci kuþaðýnýn militanlarýndan biri için yazýlan bir þiirde 'ey halk! Senin için en gençlerimizi ölümle tanýþtýrdýk' denilmektedir. Bu ideolojik perspektifler Narodnizmin de en temel görüþleridir. Kendiliðinden ortaya çýkan sýnýf bilincini 'kendisi için sýnýf bilinci'ne dönüþtürmeyi hedefleyen komünistlerin aksine kahraman devrimci kadrolarý destekleyen onlara sempati duyan, onlar için yapýlmýþ olan feda eylemleri karþýsýnda 'nankör suskunluðunu parçalayan' halkla en geri zeminden güven iliþkileri kurmayý mücadelesinin temel dinamiði olarak algýlayan Narodnik anlayýþ. Bolþevik mirasýn devamý sayfa
Yaptýðý son telsiz konuþmasýnda da belirttiði gibi, teslim olmayan bir feda devrimci kuþaðýnýn neferidir Orhan Yýlmazkaya. Ve O, kendisi düþtükten sonra da sürecek olan kavganýn militan savaþçýsý olarak anýlmayý hak etmektedir. 27 Nisan'da Bostancýdaki bir evde düþmanla 6 saat çarpýþtýðý ve askeri anlamda düþmanýn bile 'övgü'yle andýðý bir savaþçý duruþ sergilediði için hak etmektedir anýlmayý. Ama en çok da içinden geçtiðimiz karanlýk sürece bir ýþýk olduðu için…. Bir zamanlar, devrimciler tarafýndan öldürülmekten korktuðu için, gündüz vakti dýþarý bile çýkamayan, inlerde yaþayan burjuvazinin paralý uþaðý, eli kanlý katili iþkenceci polislere yeniden devrimcilerin gerektiðinde onlarla en iyi þekilde çarpýþacaðýný hatýrlattýðý, düzenin güçlerinin yüreðine yeniden 'devrimci korkusu' saldýðý için hak etmektedir kavgamýzda yaþatýlmayý. Kavgada bazý anlar, eylemler vardýr ki o andan itibaren artýk hiçbir þey eskisi gibi olmaz/olamaz. Orhan Yýlmazkaya'nýn direniþi de böyle bir momenti ifade etmektedir. Týpký Remzi Basalak'ýn, düþmanýn, devrimcileri televizyonlarda küçük düþürecek tarzda teþhir etmesineyöntemine attýðý tekme gibi Orhan Yýlmazkaya da düþmanýn aymazlýðýna, özgüvenine sýkmýþtýr o mermileri. Nasýl ki bir zamanlar, Remzi Basalak'ýn düþmanýn teþhir yöntemine attýðý tekme sayýsýz insanýn devrimci mücadeleye sempatisini arttýrmýþ ise inanýyoruz ki, Orhan Yýlmazkaya'nýn direniþi de benzer bir örgütleyici rol oynayacaktýr. Hatta bu direniþin, bugün bile 1 Mayýs sürecine olumlu etkileri, militanlaþtýrýcý katkýlarý gözlenmiþtir. Kuþkusuz Orhan Yýlmazkaya'nýn militaný olduðu örgütün politikörgütsel ilkelerine ve siyasal tutumlarýna dönük eleþtirilerimiz vardýr ayný þekilde Bostancý direniþinin ideolojik kavranýþýna dönük de pek çok eleþtirimiz mevcuttur ancak tüm bu eleþtirilerimize karþýn bu direniþin hakkýný teslim etmekteyiz. Ve bu direniþi sýnýf mücadelesi perspektiflerine uygun tarzda komünist kavgamýzda yaþatacaðýmýzýn sözünü veriyoruz. 'Feda Devrimcileri'nin Sýnýflar Mücadelesindeki Yeri 1921 Mart'ýnda Almanya'da benzer bir þekilde Max Hoeltz Alman burjuvazisi tarafýndan tutsak edilmiþtir. Komünist Enternasyonal, Devrimci Karargâh örgütü ile benzer ideolojik görüþleri savunan Max Hoeltz için 25 Haziran 1921 yýlýnda Alman Proletaryasýna Çaðrý baþlýklý bir bildiri yayýnlamýþtýr. Bu bildiride; 'Komünist Enternasyonal, genel olarak, iç savaþýn mücadele hedeflerine hizmet etmediði
19’da
20
KOMÜNÝST
DEVRÝM
DEVRÝM ÝÇÝN DEVRÝMCÝ PARTÝ PARTÝ ÝÇÝN ÖRGÜTLÜ HAZIRLIK DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST HAREKET MERKEZ YAYIN ORGANI SAYI : 34 MAYIS 2009
FÝYATI: 1,50 YTL
1 MAYIS AYNASINDA DÜZEN, SENDÝKALAR ve DEVRÝMCÝ HAREKET Son üç yýldýr Ýstanbul Taksim'de 1 Mayýs için verilen mücadele, yalnýzca iþçi ve sol/devrimci güçlerin gündeminin konusu deðil, popüler gündemin de temel konusu olmaktadýr. Bu yüzden günler öncesinden medya vasýtasýyla toplumun gündemine girmekte, karþýlýklý açýklamalar, tartýþmalar sürmektedir. Geliþen gündemin seyrine göre ve önceki yýllarýn gösterdiði sonuçlara göre hem 1 Mayýsa katýlacak güçler hem de düzen güçleri hazýrlýklarýný yaparlar. Düzen güçleri açýsýndan bu hazýrlýklar baþta polis-jandarma üzerinden yapýlmakla birlikte bununla sýnýrlý deðildir. Ýþin, psikolojik, propagandif yaný düzen açýsýndan da önemlidir. Zaman zaman burjuva düzeninin psikolojik, propagandif manipülasyonu ya da kitleler arasýnda kendi tutumlarýnýn meþruiyetini saðlamak konusunda özel bir kaygý duymadan, salt þiddeti öne çýkardýðý durumlar, dönemler olsa da bu dönemde onun için iþin bu yaný önem taþýyor. Düzenin Taksim 1 Mayýsý ile ilgili resmi tutumlarýnýn propagandasý daha çok Ýslamcý gazete ve televizyonlar aracýlýðýyla yapýlýyor. Onlarýn dýþýndaki burjuva yayýn organlarý ise ya liberal demokrasi anlayýþýyla ya da AKP hükümetini sýkýþtýrmanýn fýrsatý gibi görüp, sendikalardan yana taraf olmak düzemlinde yayýnlar yaptýlar. Doðrudan düzenin propagandasý her zamanki alýþýldýðý gibi terör, þiddet yanlýsý gruplarýn provokasyonlarý, Taksim'in yasalarda belirtilen miting alanlarýndan olmamasý vs. gerekçeleri üzerine kuruldu. Düzenin propagandasýnýn kitleler üzerinde ne kadar etkili olduðu üzerine net bir þey söylemek mümkün olmasa da kimi sonuçlar üzerinden bazý tespitler mümkündür. Öncelikle 1 Mayýsa gelen belli bir kitlenin ne düzenin propagandasýndan ne de þiddetinden etkilenmediði söylenmelidir. Bu durum olumlu olsa da taþýnan güçlerin niceliðine baktýðýmýzda ise önemli bir yükseliþ olmamasý baþka faktörlerle birlikte önemli bir kitle üzerinde düzenin propagandasýnýn ve þiddetinin etkili olduðu görülebilir. Düzenin geniþ kitlelerin üzerindeki propagandasýný etkisizleþtirecek tutumlarý ortaya koyabilmek ise bugünkü güçlerce mümkün deðildir. Bu yýl AKP hükümeti eliyle burjuva düzeni 1 Mayýs dolayýsýyla bir bakýma havuç taktiðini de uyguladý. 1 Mayýs "emek ve dayanýþma günü"
adý altýnda resmi tatil ilan edildi. Bu havuçla Taksim'de 1 Mayýstan sendikalarý vazgeçirmenin hesabýný yapsalar da tutmadý. Aslýnda hükümetin bu yýl 1 Mayýsý resmi tatil ilan etme ve Taksim'de temsili heyetlerin kutlamalarýna izin verme taktiðiyle sendikal alanda kendisine baðýmlý sendikalarý güçlendirme ve diðerlerini bunlara dayanarak etkisizleþtirme hedefi güttüðünü söyleyebiliriz. Bu durum sendikalarýn içinde bulunduðu mevcut durum göz önüne alýndýðýnda kendileri açýsýndan anlaþýlýr olmaktadýr. Zira sendikalarýn hiçbirisi düzenden baðýmsýz, devrimci bir nitelik taþýmasa da aralarýndaki farklar düzen içindeki hangi kesimlere yakýn olduklarýyla deðiþmektedir. Ýþçi sendikalarý içinde liberal Ýslamcý akýmýn, Hak-Ýþ baþta olmak üzere Türk-Ýþ'de kimi sendikalar üzerinden, kamu sendikalarý içinde Türk-Kamu sen ve Memur-Sen üzerinden etkili olduðu bilinmektedir. Buna karþýn düzen güçlerinden CHP'nin de DÝSK üzerinde etkili olduðu ve KESK sendikasýnýn ise az sayýda devrimciyi barýndýrmakla birlikte çoðunlukla liberal solun, oportünist kesimlerin etkisinde olduðu bellidir. Bu tabloda hükümetin kendi etkisi altýndaki sendikalarý güçlendirip, diðerlerini etkisizleþtirmek istemesi Disk ve Kesk sendikalarýna devrimci bir nitelik atfetmek anlamýna gelmiyor. Sendikalar üzerinde düzen güçlerinin egemen olma kavgasýnýn dýþavurumundan baþka bir þey deðildir. AKP'nin 1 Mayýsý resmi tatil etmesi kendine baðýmlý sendikalarý güçlendirme amacý taþýyor. Bir yandan da Taksim'den vazgeçme karþýlýðýnda havuç anlamýný taþýyor. Taksim dolayýsýyla istikrar görüntüsü bozulan, sendikal haklar
BU SAYIMIZÝstanbul’da 1 Mayýs
5
1 Mayýs ve Bugün Gelinen Nokta
7
2009 1 Mayýs’ý
99
Ýçinden Geçtiðimiz Dönem-DKH Eleþtirisi...10 DKH Merkezi Örgütleenme Komitesi Yazýlý16 Bostancý’da Savaþana Düþene Bin Selam 18 Orhan Yýlmazkaya Kavgamýzda Yaþýyor
20
KOMÜNÝST DEVRÝM
konusunda da Avrupa'daki liberal kesimlere verdiði imajý zedelenen hükümetin resmi 1 Mayýs kararýyla bunu gidermeye çalýþtýðý da söylenebilir. Bunun dýþýnda, DÝSK içinde CHP'nin etkili olmasý, onun vasýtasýyla hükümeti sýkýþtýrma politikasýnýn yerine getirilmeye çalýþýldýðýný düþündürtüyor. Fakat þuraya kadar söylediklerimizle birlikte temel olarak söylenebilecek en önemli nokta, burjuva düzeninin, sendikalar, 1 Mayýs vs. söz konusu olduðunda iþçi sýnýfýn devrimcileþmesini engelleme, düzen dýþýna çýkmasýný, devrimci güçlerin etkisine girmesini engelleme politikasýnýn tüm aktörleri tarafýndan baþarýyla yerine getirildiðini, bundan sonra böyle bir tehlikenin olamayacaðýnýn verdiði rahatlýkla davrandýðýdýr. Sendikalar konusundan baþlamýþken buradan devam edelim. Geçen yýllarda biz, Taksim 1 Mayýs'ýn da sýnýf güçlerinin niceliðinden bahsederken, iþçi sýnýfýnýn en yoksul kesimlerinin örgütlendirilip, hareketlendirilemediði sürece bu alanýn özgürleþtirilmesinin zor olduðunu söylemiþtik. Mevcut sendikalar sýnýfýn küçük bir kýsmýný kapsamaktadýr. En yoksul, en ayrýcalýksýz emekçiler ise örgütsüz, daðýnýk ve düzen akýmlarýnýn etkisi altýndadýr. Tablo böyle devam ettiði sürece devrimci yönde bir ilerlemenin bugünkü sendikalarla mümkün olamayacaðýný belirtmiþtik. Burada mevcut tabloyu ele alýrken, durumu nicel açýdan tanýmlamanýn yanýnda daha önemlisi nitel bir soruna deðiniyoruz. Çünkü halihazýrda sendikalarýn durumu konjoktürel bir güçsüzlüðün ötesinde, sýnýf hareketinde yapýsal bir bunalýmýn göstergesidir. Dolayýsýyla yapýsal bir sorundan bahsetmek nitelikle ilgili bir sorundan bahsetmek demektir. Fakat sýnýf hareketi ve sendikal hareketle ilgili yapýsal sorunlar daha çok devrimcilerin gündemindedir. Esasýnda bu sendikalar yapýsal bir sorun tanýmlamasýndan çok, daha sýnýrlý konularda, yasal haklar, üye sayýlarýnýn artmasý, toplu sözleþme düzeni vs. gibi konularla sýnýrlý sorunlar görmektedirler. Baþka türlü görmeleri de mümkün deðildir. Yeniden 1 Mayýs konusuna dönersek, sendikalarýn burjuva düzenlere baðýmlýlýðýnýn giderek arttýðý günümüzde, böyle bir durumda uzlaþma temelinde bir varoluþ dýþýnda baþka türlü bir davranýþ beklemek yanlýþ olur. Ýþte bu yýlki Taksim 1 Mayýsýnýn bir boyutu, sendikalarla düzen arasýndaki uzlaþma ve yarattýðý sonuçlardýr. Günler öncesinden baþlayan tartýþmalar, bakanlarla, cumhurbaþkanýyla randevulaþmalar ve sonucunda ortaya çýkan "makul" sayýyla anma yapýlmasý. Sendikalarýn durumlarý düzenle uzlaþmak dýþýnda baþka bir tutumu ortaya çýkaramazdý. Hem kendi varoluþ koþullarý bakýmýndan hem de konjoktürel bakýmdan böyledir. Güçleri iyice azalmýþ, þiþirilmiþ üye
sayýlarý üzerinden kendini vareden, üstelik varolanlarý da yeterince harekete geçiremeyen bir durumda DÝSK ve KESK sendikalarýnýn geçen yýllardan daha farklý bir tutum sergilemeleri beklenemezdi. Bahsettiðimiz çerçevede bir uzlaþmayla, 1 Mayýs sabahý kitle toplanmadan "makul" sayýyla yürüyüþ kararý veren uzlaþmacý tutumu kastetmiyoruz. Biz daha temeldeki bir özellikten bahsediyoruz. Pek çoklarý için sendikalarýn uzlaþmacý tutumu, o sabah polisin zorlamasýyla kitle toplanmadan yürüyüþe geçilmesidir. Bu bir sonuçtur. Ve bu sonucun temelinde bizim bahsettiðimiz varoluþ koþullarý yatmaktadýr. Bunu görmek ve eleþtirmek gerekir. Buda yetmez, derinine inmek, sonuçlar çýkarýp, buradan politik örgütsel görevlere yoðunlaþmak gerekir. DÝSK ve KESK þahsýnda uzlaþmacý ve geri tutumlarýn kaynaðýnda konjoktürel nedenler deðil, daha temelde yapýsal sorunlar ve varoluþ koþullarý yattýðýný belirttik. 1 Mayýs günü özellikle Disk'in uzlaþmacý tutumu bu temeldeki nedenin yansýmasýndan baþka bir þey deðildi. Peki, bu yansýma nedir? Bütün afra tafralarýna raðmen öncesinde yaptýklarýna bakarak sendikal önderliklerin düzenle uzlaþma peþinde olduklarý bellidir. Bu uzlaþmanýn görünen kýsmý "makul sayý" pazarlýðýdýr. Bunun ötesinde ise devrimcilerin tecrit edilmesi, 1 Mayýsa devrimci, siyasal bir iradenin damga vurmasýný engelleme ve bu sayede sýnýf hareketinin düzen karþýsýnda kazanacaðý moral-motivasyon etkinin azaltýlmasýdýr. Ýþte 1 Mayýs sabahý kitle toplanmadan yürüyüþ yapýlmasý kararýný veren, alandaki anmayý çabucak bitirmeye çalýþan tutumlarýn altýnda makul sayý pazarlýðýndan çok bu temeldeki bir uzlaþma vardýr. Böylece sendikalar kendi açýlarýndan zevahiri kurtarmýþ olacak, düzen açýsýndansa devrimci irade etkisizleþtirilmiþ olacaktý. Bunu kýsmen baþardýklarýný söyleyebiliriz. Baþardýklarý kýsmýn ne olduðunu, baþaramadýklarý, dolayýsýyla devrimcilerin baþarý hanesine yazýlabilecek olanýn ne olduðunu ilerleyen sayfalarda açýklamaya çalýþacaðýz. Sendikalar cephesinden son olarak bu yýl ortaya çýkan bir baþka duruma daha deðinip geçeceðiz. Bilindiði gibi Türk-Ýþ Kadýköy'de ayrý bir miting yaptý. Geçen yýlda zaten Türk-Ýþ Taksim için gönüllü deðildi, ancak bazý sendikalarýn ýsrarýyla yarým aðýzla Taksim'i gösterdi. Gerçek bir katýlým göstermedi. Göründüðü kadarýyla biraz Tuzla Deri-Ýþ katýlým gösterdi. Bu sendika hükümette kim varsa onun güdümünde olan, iþlevi, özellikle kamuda çalýþanlarýn düzenin kontrolü altýnda tutulmasýdýr. Zaten hükümetle, devletle iliþkileri ve üyelerinin kamu ayrýcalýklarýndan faydalandýðý düþünüldüðünde daha ötede bir tutum göstermesi mümkün olmayan bir sendikadýr. Bu yapýsýyla, Avrupa'da daha çok
2
baþtarafý sayfa 20’de politik-örgütsel
KOMÜNÝST DEVRÝM
bu yöndedir. Devrimci Komünistler, bu kavrayýþýyla kendisinden önce yola çýkmýþ olan diðer komünist hareketlerle arasýna sýnýr çekmiþtir. Hareketimiz, biz, merkezci akýmlarla örgütsel alanda yarýþamayýz esas üstünlüðümüz ideolojik görüþlerimizdedir anlayýþýyla lafazanlýk yapanlarla yolunu çoktan ayýrmýþtýr. Yeni bir gelenek yaratmanýn zorluklarýndan kaçarak merkezci akýmýn yörüngesine giren, Leninist perspektiflerinden vazgeçenlerle kavgamýz farklýlaþmýþtýr. Devrimci komünistlerin hedefi bahsedilen bu sapmalara düþmeden ilerlemektir. Kavgamýz, Komünist Enternasyonalin politikideolojik perspektifleriyle mücadele ettiðimiz topraklardaki devrimci kavga bilincini Leninist örgüt anlayýþýnda harmanlamaktýr. Devrimci Komünistler, bu anlamda, 'feda devrimci kuþaðýnýn' kavgasýný bugünlere taþýyan Orhan Yýlmazkaya ile ayný topraklarda yaþamayý bir þans olarak görmektedir. Bu þansý komünist kavgayý ileri noktaya taþýyacak örgütsel kuþanmayý bir görev olarak bilince çýkarmaktadýr. Bizim için Orhan Yýlmazkaya'yý anmak; onu kapitalist düzene karþý isyanýn cesur bir savaþçýsý yapan niteliklerini bütün yoldaþlarýmýzýn kuþanmasý demektir. Onun, kendisini, proletaryanýn davasýna adayýþýný ve burjuvaziye olan kinini sýnýf mücadelesiyle birleþtirebilmek ve bir ayaklanma öncesinde bu nitelikleri iþçi sýnýfýyla buluþturabilmek demektir. Hareketimiz, bu gerekleri yerine getirmenin bir adýmý olarak, yeni kurulan bir hücresinin adýný Orhan Yýlmazkaya Hücresi koymuþtur. Orhan Yýlmazkaya'nýn kavgasý kavgamýza güç katmýþtýr ve O,kavgamýzda yaþayacaktýr.
perspektifleriyle kuþanmýþ komünist bir partinin olmadýðý koþullarda, halka burjuvazinin yenilebilir olduðunu göstermek için askeri eylemleri öncelikli görev olarak kuþanmýþ bir anlayýþ... Ancak, tarih bizlere iþçi sýnýfýnýn öncüleriyle kalýcý örgütsel baðlar kurmak yerine halk yýðýnlarýnýn sempati ve desteðini kazanmayý öne alan siyasal anlayýþlarýn sýnýflar mücadelesini mutlak zafere ulaþma þansý olmadýðýný göstermiþtir. Komünist enternasyonalin bildirisinde de belirtildiði gibi sýnýfýn zaferinin tek güvencesi proleter kitle ayaklanmasýdýr. Komünistler 'Feda Devrimcileri'ni Nasýl Anmalý? Ekim Devrimiyle birlikte Bolþevizm, bir akým olarak tüm dünyada önemli bir prestij kazanmýþ ve Ekim devriminin hemen ardýndan kurulan Komünist Enternasyonalle birlikte burjuvaziyle mücadelesinde zafere ulaþan, bolþevizmin politik- örgütsel mücadele yöntemleri, ilkesel perspektiflere- tüm dünya komünistlerine ýþýk tutacak bir geleneðe dönüþtürülmek istenmiþtir. Ancak çok çeþitli sebeplerle; komünist enternasyonal zemininde yaþanan kýrýlmalar, bazý ülkelerde komünistlerin burjuvazi karþýsýnda yenilgileri… vs. uluslar arasý çapta Marksist Leninist ilkelerden kopuþ yaþanmýþtýr. Tüm bu süreçler 1920 TKP' sinin kuruluþundan çok kýsa bir süre sonra tasfiye edilmesiyle bizim topraklarýmýzda da yaþanmýþtýr. O tarihten itibaren Marksist Leninist ilkeleri, Komünist Enternasyonalin ilk dört kongresinde bilince çýkarýlan Bolþevizmin perspektiflerini taþýyan bir komünist parti kurulamamýþtýr. Kuþkusuz bu ilkesel perspektiflerin farkýna varan-anlayan, Bolþevik partinin politik görüþlerinin ya da örgütsel iþleyiþinin doðrularýnýn bir kýsmýný hayata geçirebilen örgütler olmuþtur. Ancak bu örgütler, bir noktasýndan yakaladýklarý ilkesel tutumlarý bir bütüne dönüþtüremedikleri oranda ya yok oluþa sürüklenmiþlerdir ya da bu ilkesel anlayýþtan daha da uzaklaþmýþlardýr. Bir anlamda komünist hareket, bizim topraklarýmýzda sürekli kesintilere uðramýþ ve sürekliliðe kavuþmuþ bir gelenek olamamýþtýr. Bir politik örgütsel kavrayýþýn geleneðe dönüþebilmesi kolay deðildir kuþkusuz. Bunun için öncelikle o örgütün politik örgütsel kavrayýþýnýn mücadelenin farklý evrelerinden geçerek kavgada güçlenmesi gerekir. Ýdeolojik perspektiflerin stratejik kavrayýþýn çeþitli taktik anlayýþlarla sýnanmasý ve programatik görüþlere dönüþmesi gerekir. Örgütsel duruþun ve eylemliliðin kavganýn en zor dönemeçlerinden geçerek çelik iradeye dönüþmesi gerekir. Bolþevik gelenek iþte bu þekilde yaratýlmýþtýr ve Devrimci Komünist Hareket'in kuruluþundan itibaren kavrayýþý da
19
KOMÜNÝST DEVRÝM BOSTANCIDA SAVAÞANA, DÜÞENE BÝN SELAM Öyle dönemler vardýr ki, bir kývýlcým beklenir ölü topraðýn silkinmesi için. Ýlmik ilmik ördüðün mücadelende yaþamýna yaþam katan, inancýný harlayan ve cesareti kuþandýran bu kývýlcým bir devrimcinin bir nisan sabahýnda kavga sloganlarýyla çarpýþýp düþen vücudundadýr beklide. Son yýllarda özelliklede 19 Aralýk saldýrýsýnýn ardýndan devrimci hareket için bir durgunluk ve düþmanýnda saldýrýlarýný artýrdýðý bir dönem baþladý. Bu dönem sadece düþmanýn fiziksel saldýrý tehlikesi deðil ayný zamanda örgütsel anlamda bir "tasfiyecilik" tehlikesini barýndýrýyordu. Son birkaç yýldýr bu durgunluk biraz aþýlsa da yaratýlan tasfiyeci dalga devrimci eylem meselesinde önemli tahribatlara yol açmaktadýr. Bu dalganýn ayný þekilde devrimci iddiayý hala sürdürenlerde de bir gevþeklik ve rahatlýk yaratmasý yönünde etkileri olmasý dikkate deðer bir olgudur. Devrimci mücadelede temel bir siyasal tutum olan örgütsel güvenlik meselesi üzerindeki etkisi ise tartýþýlmazdýr. Yasallýðýn ve teslimiyetçilin geçmiþte bir takým çevrelerle baþlayýp bugün ise etkisini her yere taþýdýðý bir dönemde yarattýðý tipoloji kuþkusuz hem örgütsel hem de siyasal sorunlarý devrimci iddiada olanlarýn önüne sermektedir. Bu sorunlara karþý savaþým gerekli olduðu kadar örgütsel ve siyasal tutarlýlýðý birlikte ele aldýðýmýz sürece bu sorunlarýn üstesinden gelebiliriz. Siyasal tutarlýlýk devrimci yol ve yöntemlerde ýsrarla mümkündür ancak. Nisan ayýnda devletin kolluk güçlerine sýkýlan kurþun ayný zamanda da bugün tasfiyeciliðe ve teslimiyetçiliðe karþý sýkýlan bir kurþun olarak tarihe geçti. Orhan YILMAZKAYA Bostancýda saatlerce çatýþarak ve geçmiþten bugüne bu topraklarda yaratýlan devrimci iradeyi kuþanarak bu kurþunu sýktý. Gün geçtikçe daha da patavatsýzlaþan, elini kolunu sallayarak istediði eve girip istediði insaný alabilen devlet kuþkusuz bu þoku üstünden uzun bir süre atamayacaktýr. Devrimci Komünist Hareket Orhan YILMAZKAYA'yý faaliyetleriyle selamladý. Çalýþma yürüttüðümüz mahallelerde duvar yazýlamasý yaparak yoldaþlarýmýzla birlikte siper yoldaþýmýzý andýk. Ancak faaliyetler sýrasýnda karþýlaþtýðýmýz bazý olaðanüstü durumlara karþý birtakým dersler de çýkar-
18
mak zorundayýz. Faaliyet yürüttüðümüz iki mahallede polisin eylem anýnda gerçekleþtirdiði müdahaleler, faaliyet öncesi hazýrlýk, faaliyet aný ve sonrasýnda tutumlarýmýz konusunda aldýðýmýz eðitimleri haklý çýkardýðý kadar bazý eksiklikleri de barýndýrdýðýndan önemle üzerine durulmasý gereken bir durumdur. Hareketimiz ilk kurulduðu andan itibaren devrimci yol ve yöntemlerde ustalaþmayý önüne bir hedef olarak koymuþtur. Siyasal polisle savaþým ve özgür eylem meselelerinde uzmanlaþmak olmaz ve olmaz koþuldur. Eylemlerden önce eylem anýnda geliþebilecek olumsuzluða karþý; düþmana karþý tavýr, yedek randevu ve güvenlik materyallerinin hazýrlanmasý saðlanmýþ, yoldaþlarýmýz dikkatle faaliyetlere katýlmýþlardýr. Ancak ayný disiplinin bazý bölgelerde eksik kavranmasý ciddi olmasa da bazý sorunlar yaratmýþtýr. Yeni yoldaþlarýmýzýn faaliyetlere daha etkin katýlýmý saðlanmalý ve eðitimi gerekli olan disiplini ne kadar kendimize güvendiðimiz bir alan olsa da gevþetmememiz gerektiði anlaþýlmalýdýr. Devrimci dayanýþmanýn bir ürünü olarak devrimci siyasetlerin Orhan YILMAZKAYA adýna örgütlediði etkinlikler, mezar anmalarý þeklindeki eylemleri hareketimiz sahiplenmektedir. Ancak bazý teknik aksaklýklar nedeniyle bu eylemlere etkin olarak katýlamadýk. Bu tür eylemlerin bir toplam olarak devrimci hareketin devrimci iradeyi sahiplenmesi açýsýndan önemli olduðu bilinciyle hareket etmek bizim için gerekli bir siyasal tutumdur. Gelenek, siyasal ve örgütsel perspektiflerimiz ne kadar farklý olursa olsun düþmana karþý gösterilen bu irade tüm komünistlerin sahiplenmesi gereken bir iradedir. Ve günü geldiðinde devrimci komünistlerde bu iradeyi düþman karþýsýnda kuþanacaklardýr. Orhan YILMAZKAYA'yý kavgamýzda yaþatma bilinciyle selamlýyoruz. DEVRÝM ÝÇÝN DÜÞENLER KAVGAMIZDA YAÞIYOR! YAÞASIN DEVRÝMCÝ DAYANIÞMA! YAÞASIN DEVRÝM VE KOMÜNÝZM!
KOMÜNÝST DEVRÝM
olmak üzere bütün ülkelerde örnekleri görülen, sýnýfýn ayrýcalýklý kesimlerini kapsayan ve düzenle bütünleþmiþ bir sendikal yapýdýr. Bu saydýklarýmýz, devrimci hareketin çoðunun sýnýfa çarpýk bakýþýndan dolayý tespit edemediði, ancak bizim için yeni olmayan görüþlerdir. Bu yüzden onun ne olduðundan çok bu tavrýyla kimleri etkilediði, ne gibi sonuçlar yarattýðýna bakmak gerekir. Aslýnda Türk-Ýþ bu 1 Mayýsta Kadýköy mitingiyle sol harekette bilinen bir iki oportünist grup dýþýnda kimseyi de peþinden sürükleyemedi. Emek partisi, Köz, Marksist Tutum gibi oportünist gruplar onun peþine takýlanlardýr. Emek partisinin oportünizmin sendikalist versiyonunu temsil ettiðini bilmeyen yoktur. Marksist Tutumda, kýsmi iliþkilerinin çýkarlarý dolayýsýyla ve düzeniçi varoluþunun bir gereði olarak ayný tutumu paylaþýyor. Köz dergisi çevresindekiler içinde düzen içi varoluþlarýnýn bir yansýmasý olarak Kadýköy'e sürüklendiði söylenebilse de onun için bir baþka þeyi daha söylemeliyiz. Gerek 1 Mayýs gerekse baþka vesilelerle sürekli varoþ dinamiðinden bahseden, sýnýfýn ayrýcalýksýz kesimlerine yönelmek gerektiðini söyleyen bu çevre, Kadýköy mitingi ve Türk-Ýþ üzerinden bu fikirleri nereye oturtmaktadýr? Bugün için iþçi sýnýfýnýn en yoksul kesimlerinin örgütsüz ve düzen akýmlarýnýn etkisinde olduðu düþünüldüðünde, bunlarýn örgütlendirilmesi, harekete geçirilmesi görevi çok boyutlu ve bir dizi etkene baðlý bir görev olarak tek bir grubun sýrtýna yüklenemeyeceði doðru olsa da, Türk-Ýþ'in peþinde bu görevlerin yerine getirilemeyeceði açýktýr. Sonuçta Türk-Ýþ kendi varoluþ koþullarýnýn bir gereði olarak bir tutum alýrken, hangi gerekçeyle olursa olsun onun peþinden sürüklenmek, ayný varoluþun etkisinde evrime uðramaktan kurtulamaz. Bu yýlki Taksim 1 Mayýsý sol harekete liberaldevrimci ayrýmýnýn ortaya çýktýðý bir 1 Mayýs olmadý. Her ne kadar devrimci hareketin tamamý Kadýköy mitingine deðil, Taksim'e yüklenseler de, burada da solun liberal, oportünist gruplarýnýn varlýðý böyle bir tanýmlamayý geçersiz kýlýyor. Son yýllarda solun devrimci kanadýyla oportünist kanadý arasýndaki ayrýmýn giderek silikleþmesi bir gerçek olsa da, bu ayrýmýn yeniden çekilmesi 1 Mayýs dolayýsýyla mümkün olmadý. Fakat yine de üç yýldýr Taksim 1 Mayýsý üzerinden devrimci güçler irade ve kararlýlýkta temel bir rol oynamýþlardýr. Özellikle bu yýl devletin devrimcileri diðer kitleden tecrit etme politikasý yürürlükteyken, solun liberal gruplarý da kendilerini devrimcilerden ayýrarak sendikalarýn eteklerinde yer almaya çalýþarak konumlarýný belli ettiler. Bu açýdan bakýldýðýnda devletle uzlaþarak, sendikalarýn etekleri altýnda Taksim'e yürümeyi zafer olarak sunmak büyük bir yanlýþ olur. Önceki yýllarda ve bu yýl, Taksim'e açýlan sokaklarda, yollarda, köprülerde,
Okmeydaný'nda çatýþan, mücadele eden iradenin baþarýyý hak ettiði söylenmelidir. Biz üç yýldýr ayný þeyi tekrarlýyoruz. Taksim'e yürümek, çýkmak deðil, verilen mücadele, kararlýlýk, buradan çýkartýlacak dersler önemlidir. Önceki yýllarda da devrimci gruplarýn kimilerinin öne çýkardýðý, her ne þekilde olursa olsun Taksim'de pankartýmýzýn görülmesi esas önemli nokta deðildir. En yakýn varoþ olan Okmeydaný'nda ve oradan baþlayarak diðer sokaklara taþýnan mücadele öne çýkarýlmalýdýr. Fakat yapýlan deðerlendirmelere bakýldýðýnda mücadele ve kararlýlýk vurgusu Taksim'e makul sayýyla çýkýlmasýna yapýlan vurgunun gölgesinde kalmaktadýr. Bu yýl belli sayýyla Taksim'e yürünmesini ve kýsa bir anma yapýlmasýný "zafer" vurgusuyla dile getiren yaklaþýmlar, eleþtirilmesi gereken pek çok noktayý içermektedir. Bu eleþtiriler yapýlmadan daha ileriye girmek mümkün olmayacaktýr. Üç yýldýr Taksim 1 Mayýsý için verilen mücadelede devrimci hareketin tüm bileþenlerinin emekleri vardýr. 2000'li yýllarýn baþlarýndan itibaren güç kaybý, sýnýf ve kitle hareketindeki gerileme dikkate alýndýðýnda irade ve kararlýlýk, yeni bir mücadele dinamizmi yaratmýþ, hareketin güçlerine moral aþýlamýþ, deneyimler kazandýrmýþtýr. Özellikle bu yýl 1 Mayýstan önce devrimci karargâh savaþçýsý Orhan Yýlmazkaya'nýn düþmana karþý verdiði mücadele devrimci hareketin tümüne ayrý bir moral etkide bulunmuþtur. Ýþte bu saydýklarýmýza bakarak devrimci hareketin tüm bileþenlerinin tok bir siyasal duruþu göstermesi beklenebilirdi. Mücadelede gösterilen kararlýlýkla, moral gücün etkisiyle Taksim 1 Mayýsý üzerinden baþta sendikalara karþý eleþtirel tutumlar olmak üzere solun liberal kesimlerinden yayýlan oportünist zehirlenme karþýsýnda durabilmenin koþullarý olgunlaþmýþtý. Uzun zamandýr tasfiyeci, liberal, uzlaþmacý, düzen içi tutumlar ortalýðý kaplamýþ durumdadýr. Bunu daðýtmanýn, tabiri caizse rüzgârý devrimcilerden yana döndürmenin fýrsatý mümkünken nasýl bir durum ortaya çýkmýþtýr? 1 Mayýs sonrasý devrimci hareketin yayýnlarýnda yapýlan deðerlendirmelere bakýlýrsa, irade ve mücadele vurgusu yapýlsa da söylediðimiz anlamda eleþtirel tutumlar ve soldaki oportünist zehirlenmenin önlenmesi üzerine bir vurguya rastlamak mümkün deðildir. Devrimci hareketin neredeyse tamamý bu yýlki 1 Mayýsta sendikalarýn, özellikle DÝSK'in bazý tutumlarýný eleþtirdi. Bu eleþtiriler; öncesinden valilikle sayý ve güzergâh pazarlýðý yapýlmasýndan, 1 Mayýs sabahý komitenin kararýný beklemeden yürüyüþü baþlatmasýna, yürüyüþ koluyla birleþmeye çalýþanlarla ilgili bir adým atmamasýna kadar çeþitli konulardadýr. Bir bakýma Disk özelinde sendikalarýn uzlaþmacý tutumlarý devrimciler tarafýndan
3
KOMÜNÝST DEVRÝM
eleþtirilmektedir. Burada iki noktaya dikkat çekmek gerekir. Birincisi Disk'in ya da diðer sendikalarýn uzlaþmacý tutumlarý bir sonuçtur. Bu sonucu yaratan nedenlerin ortaya konulmasý gerekir. Bunun içinse, sendikalar ve sýnýf siyasetinin nasýl kavranýldýðý önemlidir. Bu alanda teorik-siyasal perspektifler yenilenmeden mevcut sýnýf ve sendikal hareketin durumu gerçek nedenleriyle deðil, çeþitli sonuçlarý üzerinden ve kýsmi olarak ele alýnmaktan kurtulamayacaktýr. Ýkinci olarak, devrimcilerin olduðu kadar soldaki pek çok hareketin yýllardýr sendikalar söz konusu olduðunda tekrarladýðý nokta, sendikal bürokrasiye karþý taban inisiyatifinin geliþtirilmesi gerektiði görüþüdür. Bu konu yýllardýr tekrarlandýðý halde ortada pratik bir deneyim olmadýðý gibi perspektif düzeyinde de tekrar edenlerin ortaya koyabildiði bir görüþ yoktur. Çünkü yalnýz devrimci hareket deðil, solun büyük kýsmý sýnýf hareketine çarpýk bir bakýþa sahiptir. Sýnýf ve siyaset arasýndaki iliþkiye Marksizm'den uzak yapýsal bir zaafýn etkisinde bakýlmaktadýr. Bu yüzden altý boþ taban inisiyatifi çaðrýlarýndan baþka bir þey yapýlamamaktadýr. Üstelik bu tanýmlama sendikalarýn tabaný ile yönetimi arasýnda bir farklýlýðý da varsaymaktadýr. Fakat bu varsayýmda her zaman doðru deðildir. En azýndan bu yýlki 1 Mayýs özelinde konuþursak, oraya gelen bazý sendikalý iþçilerin kendilerini devrimcilerden ayýrmaya çalýþtýðý, adeta devletin devrimcileri tecrit etme politikasýnýn etkisinde tutumlarýn alýndýðý örnekler de yaþanmýþtýr. Bu örnekler tabanla yönetim arasýndaki farklýlýðý deðil, tersine bir uyumu yansýtmaktadýr. Mevcut sendikal önderliklerin uzlaþmacý tutumlarýnýn etkisizleþtirilmesi mümkün olamadý. 3 yýldýr verilen mücadelede devrimcilerin büyük payý olduðu halde, bu mücadele sayesinde elde edilen olumlu sonuçlarý sendika bürokrasisi kendi hanesine yazdýrýyor. Oysa hatýrlanýrsa daha geçen yýl ayný bürokratlar, sabahýn ilk saatlerinde hemen pes etmiþ, eylemden vazgeçme çaðrýsý yapmýþ, kendi tabanlarýný bile önderliksiz, inisiyatifsiz býrakmýþ, adeta evlerine dönme çaðrýsý yapmýþlardý. Buna raðmen saatlerce mücadele eden yine devrimci ve sol hareketin çeþitli gruplarýna mensup militanlar ve az sayýda sendikalý emekçiler olmuþtu. Öyleyse gelinen noktada "iþçiler emekçiler direndi, kazandý" cümleleri hem devrimci iradeyi bu genel kitlenin arasýnda eritmek anlamýna geliyor, hem de sendika bürokrasisine hak etmediði bir itibar yüklemek anlamýna geliyor. Oysa bir ayrýþtýrma yapmak gerekiyor. Ýstanbul'da 1 Mayýs denildiðinde devrimci hareketin özel bir önemi vardýr. 2004 yýlýnda ilk defa Çaðlayan'dan çýkýp, Saraçhane'de 1 Mayýs yapýldýðýnda yine devrimci hareketin desteði sayesinde bu mümkün
olabilmiþti. Devrimci hareketin olmadýðý bir yerde sendika bürokrasisi kendisi dýþýnda kimseyi harekete geçiremez. Ortada bir baþarý varsa bu sendika bürokratlarý sayesinde ya da genel bir iþçi, emekçi direniþi ile deðil, devrimci hareketin militanlarýnýn ve onunla birlikte hareket eden, onun çevresindeki emekçilerin sayesindedir. Bu gerçeðe raðmen 1 Mayýslar sendika bürokratlarýnýn hâkimiyetinde geçmekte ve sendika bürokrasisi devrimcilerin sýrtýna basarak yükselmektedir. Ýþte bu durum devrimci hareketin topyekun siyasal bir inisiyatif göstermesi, 1 Mayýsa siyasal iradesini vurmasý gerektiðini göstermektedir. Ancak tek tek herhangi bir grubun bunu yapabilmesi mümkün olmadýðý gibi, her yýl oluþturulan "Devrimci 1 Mayýs Platformu" da böylesi bir tutumu göstermekten uzak kalmaktadýr. Sonuç olarak gelinen noktayý doðru tanýmlamak gerekir. Zafer söylemleri abartýlý ve gerçeði eleþtirel bir gözle görmeyi engellediði gibi varolan baþarýlarý küçümsemek de kimsenin harcý deðildir. Taksim 1 Mayýsý için verilen mücadele devrimci hareket için ikibinli yýllarýn olumsuz tablosunda önemli bir moral güç kaynaðý olmuþtur. Devrimci dinamizmi hareketlendirmek, cesaret ve cüret gibi bir süredir körelmiþ yanlarýmýzdan kurtulmak için bir fýrsat olmuþtur. Eylem deneyimleri, yeni güçlerin eðitilmesi için de olanak saðlamýþtýr. Þimdi bunlara dayanarak, sendikalar, sýnýf ve kitle hareketinde perspektiflerin, konumlanmanýn yeniden eleþtirel biçimde gözden geçirilmesi, eksiklik ve zaaflardan, yanlýþlardan kurtulmak için çaba göstermek gerekir. Ortaya çýkan tabloya bakarak programatik, politik bir yenilenme þarttýr. Devrimci bir yenilenme için yeterli olanaklar vardýr. Olumlu mirasý sahiplenip, olumsuz olandan kurtulmak bu dinamiði harekete geçirmeye baðlýdýr. Bunu gösterebilenler geleceði kazanabilme þansýna sahip olacak, gösteremeyenler ise ya çürüme içinde yok olacak ya da yerinde saymaya devam edecektir. Bu bilinçle sürece hazýrlanmak komünistler için olmazsa olmaz bir koþuldur. Daha gerisini kabul etmememiz, görevleri ilerden kavrayýp, yüklenmemiz gerekiyor.
KOMÜNÝST DEVRÝM 4
KOMÜNÝST DEVRÝM
gerektirmektedir. Devrimci hareketin önemli bir kýsmý zaten bu þekilde kitle desteði saðlamaktadýr. Ancak bu anlayýþla, kitlelerle sýnýf mücadelesi üzerinden bir bað kurulamadýðý için destek veren kitlelerde sürekli bir sirkülasyon yaþanmaktadýr. Bize göre gericilik koþullarýnda, kitlelerle sýnýf mücadelesinin siyasal talepleri üzerinden bir bað kurulmalýdýr ve o alanda öncü olabilecek nitelikteki kiþilerle doðrudan bað kurulmalýdýr. Dostlarýmýzýn yazýsýnda ortaya koyduðu anlayýþ ise bizlere daha çok Narodnik tarzý çaðrýþtýrmýþtýr. Bir ayaklanma öncesinde kitlelerin öncüleriyle doðrudan baðlar kurmak anlayýþý yerine kitlelerin sorunlarýný çözerek destekçilerini arttýrmak anlayýþý… Örgütsel demokrasinin iþletilmesi sorunu; bu konuda görüþme yürüttüðümüz dostlarýn ifadeleri, bize, örgüt içi demokrasinin iþletilmesi ve yukarýdan aþaðýya aþaðýdan yukarýya bir denetleme merkezinin kurulmasý konusundaki görüþlerimizi defalarca ifade etmemize karþýn tam olarak anlaþýlamamýþ olduðumuzu fark ettirmiþtir. Konferans ya da kongreler örgüt içi demokrasinin iþletilebildiðinin ve denetleme sisteminin kurulmasýnýn tek göstergesi deðildir. Aþaðýdan yukarýya ve yukarýdan aþaðýya kurulmuþ düzenli bir rapor sistemi denetleme ve demokrasi iþletmenin en önemli araçlarýndandýr. Ayrýca, geçtiðimiz 5 yýllýk dönemde hareketimiz iki defa geniþletilmiþ toplantý yapmýþtýr. Bunlardan herhangi birine pek ala konferans denilebiilirdi. Yani, bizim, 2-3 yýllýk süreçlerde bir formaliteyi yerine getirmiþ olmak için bir konferans yapmak anlayýþýmýz olsaydý (ki, devrimci harekette bu anlayýþý taþýyanlarýn sayýsý hiç de az deðildir. Bu topraklarda konferans yaptýktan 6 ay sonra hiçbir dýþ basýnç olmaksýzýn kendiliðinden tasfiye olan hareket bile vardýr.) þimdiye kadar iki kez konferans yapmýþ olabilirdik. Ancak bize göre bir örgütün en yüksek organý olan konferanslar o örgün bir önceki döneme göre ulaþtýðý bir niteliði ifade eder. Tabii ki bir hareketin 5 yýl süresince konferans yapamamasý önemli bir göstergedir. kuþkusuz bu gösterge dostlarýmýzýn anladýðý gibi birilerinin demokrasiyi iþletmekten kaçmasý deðildir. Bu durum bize hareketimizin kuruluþunda ulaþmayý hedeflediði ilk niteliksel noktaya henüz ulaþamadýðýnýn bir kanýtýdýr. Meselenin bu yönü, bizi daha çok düþündürmektedir ve bu olumsuz tablonun deðiþtirilmesi konusunda önemli sorumluluklar yüklemektedir. Kadro sorunu; konuyla ilgili olarak dostlarýmýz tarafýndan ifade edilen görüþler,
ise, biz, bu konularý da hareketimizin þu ana kadar 'yeterli' biçimde ele alýndýðýna inanýyoruz. Sosyalizm, proletarya diktatörlüðü, devrim anlayýþý, gelenek sorunu konularýnda temel görüþlerimizi ve komünistlerin ayýrt edici yanlarý biçiminde ele alýndýðýný düþünüyoruz. Dostlarýmýz, bizim, hareketimizin ihtiyaç duyduðu ideolojik sorunlarý çözmek ve genel anlamda solun ideolojik ihtiyaçlarýna çözebileceðimiz- katký sunabileceðimiz oranda katký sunma yöntemimizi 'içe kapanmak' olarak yorumlamaktadýrlar ve bu noktada Ekim ve KDH örneklerini vermektedirler. Bize göre bu eleþtiri, hem bizi, kurulduðumuz koþullar çerçevesinde deðerlendir(e)memek hem de dönemin koþullarýný anla(ya)mamaktýr. Belirtmeliyiz ki içinden geçtiðimiz dönemde solun ideolojik ihtiyaçlarýný çözebilecek nitelikte bir yapý yoktur ve dahasý bu sorunlarý çözmek iddiasýyla ideolojik meseleyi öne alan gruplar en berbat þekilde tasfiye olmuþlardýr. Devrimci Komünist Hareket'in yaþadýðý örgütsel sorunlarla ilgili olarak; Merkez yayýn organý Komünist Devrim'in daðýtýmý konusunda yapýlan eleþtiriler haklýdýr. Yayýnýmýz son derece sýnýrlý daðýtýlmaktadýr ancak bu bizim için içinden geçtiðimiz koþullarda bir tercihtir. Öncelikle belirtmeliyiz ki, yayýnýmýz Türkiye'deki bütün devrimci gruplara ve faaliyet yürüttüðümüz bölgelerdeki tüm siyasal kurumlara daðýtýlmaktadýr. Yayýnýmýzý daðýtýlan kurumlarda kaç kiþinin okuduðu ise daha çok onlarýn sorunudur ve bizim denetimimizin dýþýndadýr. Dostlar! Bu yayýný her çýktýðýnda 5000 adet daðýtmak zor deðildir. Hareketimizin daha geniþ kitlelere dönük yayýnladýðý bildiriler binlerce sayýda daðýtýlmaktadýr. Biz yayýnýmýzý etkisini denetleyebileceðimiz oranda daðýtmayý ve okuyanlarýn geri bildirimini alabilmeyi öncelikli yöntem olarak görmekteyiz. Bu yöntemin bizim içe kapanmamýzla deðil dönemle bir iliþkisi olduðu unutulmamalýdýr. Örgütsel sorunlar gündeminin üçüncü maddesinde ele alýnan kitle mücadelesi meselesi; bir parti öncesi örgüt, örgütün niteliðini yükseltmekle birlikte kitlelerin içindeki öncü militanlarý kazanmayý da bir hedef olarak önüne koymalýdýr. Bu anlayýþla hareketimiz, politik, örgütsel, ideolojik, teknik konularda niteliðini yükseltmeyi ve sýnýfýn öncü kesimlerine ulaþmayý hedeflemektedir. Ýçinden geçtiðimiz gericilik koþullarýnda, geniþ kitlelerin gündelik sorunlarýyla ('ekmek davasý') ilgilenmek belli bir kesimin desteðinin alýnmasýný saðlasa da o anlayýþla kitlelere giden örgütün siyasal niteliklerini geri çekmesini
17
KOMÜNÝST DEVRÝM
aralarýnýn keyfi þekilde uzatýldýðý yolundadýr. Ayný deðerlendirmeleri solu eleþtirirken de yapmaktadýr. Bu eleþtiriler konusunda ayný düþünüyoruz. Bizler de solu eleþtirirken ayný noktalar üzerinde duruyoruz. Son ayrýþtýðýmýz hareketle yaþadýðýmýz sýkýntýlardan biri de bununla ilgilidir. Kongreler, konferanslar örgütsel tüzükte yer alýr ve genellikle süreler 2-3 yýllýktýr. DKH ilan edileli 5 yýlý aþan bir süre geçmesine raðmen kongre-konferans yapmamasýný neye baðlamalýyýz? Altýncýsý; Solun kadro sorunuyla ilgili iki noktasýna dikkat çekeceðiz: a)Kurucu kadro sorunu, b) profesyonel kadro sorunudur. Sola devrimci rengini veren kesiminin yaþadýðý sorunlarýn baþýnda kurucu kadro sorunu gelmektedir. 70'li yýllardan bu yana varlýðýný sürdüren devrimci örgütlerde bile bu sorun belirgindir. Devrimci parti, hareket, örgüt ve çevrelerin tamamý sýnýrlý bir sayýda kurucu kadro ile genç kadrolardan oluþmaktadýr. Çoðu harekette ikisi arasýnda köprü iþlevi yapan orta düzey kadrolarý neredeyse bulunmuyor. Yani baþla gövde arasýndaki açý farký hareketleri týkayan sorunlardan biridir. Yaþanan tasfiyelerle oluþan yorulmalar ve örgütsel operasyonlar sonucu düþen kurucu ve orta düzey kadrolar birkaç yýlda bir adeta biçiliyor. Biçilenlerin yerleri bir türlü doldurulamamakta baþla gövde arasýndaki açý farký geniþlemektedir. DKH açýsýndan kurucu kadro sorununun aðýrlýðý biliniyor. Çoðu zaman bunun yansýmalarýný hissediyoruz. Örneðin görüþmelerin heyet tarzýnda yürütülemeyiþinin arka planýndaki nedenlerden biri bu gerçekliktir. Profesyonel kadro sorunu, solun bir baþka önemli sorunlarýndan birisidir. Gerek mali ve gerekse baþka sorunlardan kaynaklý olarak profesyonel çalýþanlarýn sayýsý sýnýrlýdýr. Yapýnýn belirlediði bir çalýþma alanýnda (örneðin fabrikada) olmayan ve yaþamýný idame ettirmek için farklý yerlerde çalýþmak durumunda kalan ve gününün en az 8-10 saatini iþyerinde ve yollarda geçiren bir kadronun verimli olamayacaðý açýktýr. Küçük yapýlarda zaten çok sýnýrlý olan kadronun bir kýsmýnýn yaþamýný idame etmesine ayýrdýðý zaman nedeniyle veriminin düþmesi, yükün daha sýnýrlý kadronun omzuna düþmesi ve öðrenci gençliðe yönelmesine yol açmaktadýr. DKH'te kurucu ve profesyonel kadro sýkýntýsýný çok aðýr bir tarzda hissetmekte fakat bunu giderecek bir pratik ortaya koyamamaktadýr. Selam ve sevgilerimizle
16
DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST HAREKET MERKEZÝ ÖRGÜTLENME KOMÝTESÝ YAZILI CEVABI
Bu yazý bir süredir birlik görüþmesi yürüttüðümüz devrimci bir grup tarafýndan bizim isteðimiz üzerine kaleme alýnmýþtýr. Yürüttüðümüz görüþmelerde hareketimizin beþ buçuk yýlýna iliþkin deðerlendirmelerini sözlü olarak yapmýþ olsalar da ilk kez böylesine kapsamlý ve bütünlüklü bir deðerlendirme yapmýþlardýr. Birlik sürecinin zorlu görevleriyle birlikte bu yazýya da zaman ayýrmalarý bizim açýmýzdan önemlidir. Bu deðerlendirme yazýsý,bize, hareketimizin yaklaþýk beþ buçuk yýllýk sürecinin bizim dýþýmýzdan nasýl deðerlendirildiðini görebilmek açýsýndan önemli bir fýrsat yaratmýþtýr. Bu fýrsatý en iyi þekilde deðerlendirebilmek, yayýnýmýzý okuyan tüm yoldaþlarýmýzýn ve devrimci dostlarýn bu deðerlendirmeler üzerine düþünmeleri için bu yazýyý yayýnlama gereði hissediyoruz. Biz de yapýlan eleþtirilere ilk elden kýsa bir yanýt vermeyi uygun buluyoruz. Ýnanýyoruz ki bu yanýt hem yoldaþlarýmýzýn ve yoldaþ adaylarýmýzýn hem de yazýyý kaleme alan dostlarýn yazýyý daha bütünlüklü deðerlendirebilmelerine olanak saðlayacaktýr. Devrimci Komünist Hareket'in ideolojik sorunlarý ele alýþ yöntemi; yaþadýðýmýz topraklarda 'devrimci mücadelenin' tek sorunu ideolojik sorunlar olmadýðý gibi bu sorun politik örgütsel sorunlardan, dönemin ihtiyaçlarýndan baðýmsýz ele alýnamaz. Bu kavrayýþla hareketimiz; Enternasyonal ve ulusal anlamda devrimci mücadelenin ideolojik sorunlarýný bir bütün olarak önüne koymayý hedeflemektedir. Bizim ideolojik sorunlara çözüm bulmak noktasýnda ana yöntemimiz, hareketimizin ihtiyaç duyduðu ideolojik sorunlarý çözmek ve genel anlamda solun ideolojik ihtiyaçlarýna çözebileceðimiz- katký sunabileceðimiz oranda ele almak biçimindedir. Bu noktada eleþtirel deðerlendirme yazýsýný kaleme alan dostlarýn 5 yýllýk külliyatýmýzý inceleyip hiçbir þey bulamamýþ olmamalarýna þaþýrdýðýmýzý belirtmeliyiz. Ýdeolojik sorunlarý geçmiþten dersler çýkartarak dönemin özelliklerini kavramak biçiminde tanýmlayan bir grup nasýl olurda bizim yalnýzca ilk iki yýlýmýzda yazdýðýmýz yaklaþýk on yazýyý göremez. Bu yazýlar 2000'lerden itibaren derinleþen gericilik dönemi devrimciliðinin görevlerini ayrýntýlý olarak incelemiþtir.(Bu yazýlarýn tamamý Örgütlü Kavrayýþ ve Davranýþ Bilinci broþüründe yayýnlanmýþtýr.) Eðer, dostlarýmýzýn, ideolojik sorunlara yanýt verecek yazýlarýn yokluðu ile kastettikleri, teorik bazý konularýn ele alýnmamýþ olmasý
KOMÜNÝST DEVRÝM
sýnýfsal çeliþkiler daha da görünür hale gelmekte, yaþanan iþsizlik, yoksulluk gibi sorunlar çeliþkileri beslemektedir. Ancak bu dönemler Marksizm ve ekonomizm arasýndaki çizginin de bir o kadar inceldiði dönemlerdir. Üçüncü ve son gündem ise üç yýldýr üzerinde çokça durulan ve 1 Mayýs günüde bir irade kuþanýlarak hedef olarak konulan Taksim'in 1 Mayýs alaný olarak ilan edilmesi meselesidir. Daha önceki deðerlendirmelerimizde de alan üzerine yapýlan bu politikalarýn hatalarýndan bolca söz ettik. 1 Mayýs'ýn sýnýfsal öneminin, alan meselesi tartýþýldýðýndan beridir geri planda kaldýðý önemli bir eleþtiri noktasýdýr. Sýnýf mücadelesinin geri düþtüðü proleter devrimci siyasetin muhataplarýyla buluþamadýðý bir dönemde mümkün olduðu kadar siyasal bir etki yaratmayý baþarabilmek, sýnýf mücadelesi açýsýndan öneme sahip gündemleri muhataplarýna yine siyasal bir tutarlýlýkla götürmekle mümkündür. Bununla birlikte üç yýldýr Taksim meselesi üzerinden geliþen çatýþma ortamýnda yaþananlar, devrimci omurgayla, devrimciliðe demir atmýþ olanlar arasýndaki ayrýmý çizdiðinden olumlu bir durumu da meydana getirmiþtir. Devrimci militanlýk, barikatlarda savaþma ve eðitilme bilinci bizlerinde bu süreçte önemsediðimiz niteliklerdi. 1 Mayýs öncesi ve sonrasý, üretilen politik tutum ve elde edilen birikimi bir sonraki günlere taþýyabilme bilinci ile birlikte deðerlendirildiði ölçüde sýnýfsal karakteri verimli bir þekilde ortaya çýkar. Devrimci komünistler beþ yýllýk mücadele sürecinde bu anlayýþý özellikle bilince çýkardý. Bu süreçteki eksiklikler ve yetersizlikler kendi eksikliklerimiz ve yetersizliklerimiz olarak anlaþýlmalýdýr. Bu yýl 1 Mayýsý krizle birlikte karþýladýk. Yaratýlan spekülasyonlar ve daralmanýn getirdiði ekonomik gerileme bir anda tüm toplumu etkisine aldý. Daha öncede belirttiðimiz gibi kriz sýnýf mücadelesi için bazý sýçrama olanaklarý yaratsa da temelde siyasal bir öznenin müdahalesiyle tanýmlandýðýnda bu sýçramalar olanaklý olabiliyor. Emek-sermaye çeliþkisini daha açýktan görülür hale getirerek kendiliðinden kýpýrdanmalarý devrimci bir disiplinle siyasallaþtýrarak burjuvaziyi gerçek anlamda tehdit edecek olan sarsýntýyý yaratacak bir özne. Kuruluþumuzun beþinci yýlýnda yaptýðýmýz bu vurguyu 1 Mayýs'a da taþýdýk. Bunun yaný sýra 1 Mayýs'ýn "Emek ve
ÝSTANBUL’DA 1 MAYIS Bu yýl iþçi sýnýfý ve devrimciler 1 Mayýsý üç gündemle karþýladýlar. Bu gündemleri; birincisi, yerel seçimler, diðeri küresel kriz ve üçüncüsü de Taksim'in 1 Mayýs alaný olmasý yönündeki politik gündemler olarak sýralayabiliriz. Türkiye Cumhuriyeti'nin krizden büyük oranda etkilenmeye baþladýðý, iþsizliðin arttýðý bir atmosferde gerçekleþmesine raðmen, CHP-AKP arasýnda sürüp giden yolsuzluk tartýþmalarý, yerel seçimlerde kriz ve iþsizlik gibi gündemlerin üstünü bir ölçüde örtmüþ, yaratýlan manipülasyonlarla kitleler bu suni tartýþmalarýn bir tarafý olmak zorunda býrakýlmýþtýr. Halbuki yýllardýr düzenin bekçiliðini yapmýþ olan bu burjuva siyasetçileri ister CHP ister AKP ya da baþka bir parti olsun bu yolsuzluklarýn, dolandýrýcýlýklarýn vb. bir parçasý olmuþlardýr. Çünkü bu sistemin bekçiliði ve sözcülüðü o kadar çetrefilli bir iþtir ki bu onur onlara bir ayrýcalýk olarak en baþýndan verilmiþtir. Devrimci cenah içinse yerel seçimler, geleneksel zaaflarýn sürdüðü, büyük oranda Kürt hareketinin kuyruðundan kurtulamayan durumunu koruduðu bir havada gerçekleþti. Ancak dikkat çekici bir þeyse taraf olarak Ýstanbul'da Kýlýçdaroðlu'mu yoksa Akýn Birdal'mý þeklinde bir karar bunalýmýnýn bazý siyasetler tarafýndan yaþanmasýdýr. Bugün "iki tarafa da devrimcilerin yüzünü dönmesini, kendi baðýmsýz faaliyetini ertelemesini gerektiren nedir?" meselesi de farklý bir tartýþma konusudur. Diðer bir gündem ise uzun bir süre daha etkisini hissettirecek olan küresel kriz. ABD'de finans krizi olarak baþlayan ve hýzla reel sektöre ve baþka coðrafyalara da sýçrayan küresel kriz önemli bir sorunlar birikimi yaratmýþ ve hem iþçi sýnýfý hem de burjuvazi açýsýndan kendisine dönüp bakacaðý bir dönemi baþlatmýþtýr. Krizle beraber bir takým tekellerin iflas bayraðýný çekmesi, devlet müdahalelerinin artmasý; burjuvazi cephesinde "devletçiliðe olan gereksinim" meselesini gündeme getirmiþ, "Marx haklýmýydý?" þeklinde söylemlerde ortalýkta dolaþmaya baþlamýþtýr. Aslýnda bu durum devletin sýnýflý toplumlarda nasýl bir iþleve sahip olduðunu göstermiþtir. Yoksa sosyalizme dönüþün yaþanmasý, devletin müdahalesiyle kapitalist üretim iliþkilerine darbe indirilmesi gibi bir þey söz konusu deðildir. Ayný þekilde herkes bilir ki, krizle birlikte
5
KOMÜNÝST DEVRÝM
Dayanýþma günü" olarak resmi tatil günü ilan edilmesi, düzenin baþka bir manipülasyonu anlamýna gelmektedir. Bakanlarýn, resmi tatil ilanýyla birlikte iþçileri pikniklere davet etmesi bu kitleleri 1 Mayýs'ýn gerçek anlamýndan uzaklaþtýrarak düzen içine çekme isteðinin baþka bir ifadesidir. Elbette bu mesele bu günün tatil olup olmamasýyla ilgili deðildir ancak böyle bir günün yasallýðýyla tanýmlanmasý ciddi problemlerde yaratmaktadýr. Fakat 1 Mayýs, ne "emek ve dayanýþma" adý altýnda ne olduðu belirsiz bir uzlaþma günüdür ne de çayýr çimen edebiyatýyla örülmüþ bir bayramdýr. 1 Mayýs sýnýf mücadelesinin çetin koþullarýnda yaratýlmýþ ve sýnanmýþ bir mücadele günüdür. 1 Mayýs iþçi sýnýfýnýn "Birlik, Mücadele ve Dayanýþma" günüdür. Devrimci Komünist Hareket bu nedenle çalýþma yürüttüðü varoþlarda bu tehlikeye dikkatleri çekmiþtir. "1 Mayýs Kýzýldýr Kýzýl Kalacak!", "1 Mayýs Kavga Günüdür!" þiarlarýný öne çýkartarak pul, afiþ ve yazýlama faaliyetleri örgütlendi. Örgütlediðimiz faaliyetlerin hazýrlýk aþamalarý, eylemlerin yerlerine getirilmesi sürecine yeni yoldaþlarýmýzý da katarak siyasal mücadele ve örgütlü kavrayýþý saðlama çabalarýmýz, düzen dýþý yol ve yöntemlerde profesyonelleþme anlamýnda yaptýklarýmýz 1 Mayýs'ýn, örgütlü yürüyüþümüzü besleyen bir eðitime dönüþtürülmesini saðladý. 1 Mayýs sadece tarihsel bir gün ya da sýnýflar savaþýmýnýn teorik bir doðrulanmasý deðil düþman sýnýfa karþý mücadelede proleter devrimci örgütlülük ve pratiðinin de sýnanacaðý bir öneme sahip mücadele günüdür. Yukarýda da belirttiðimiz gibi 1 Mayýsý yarýna taþýma iradesiyle sahiplenmek gereklidir. Hareketimiz 1 Mayýs günü de bu perspektiflerle alanlardaydý. Ancak hedef, devletin müdahalelerine raðmen Taksim'i zorlamak deðil, bulunduðumuz her alaný 1 Mayýs alaný haline getirmekti. Çokça söylendiði gibi, "Taksim'i kazanmak 1 Mayýs'ý kazanmaktýr" yerine bulunduðumuz her alana (elbette bazý oportünistlerin yaptýðý gibi Taksim yerine Kadýköy veya çaðlayan gibi baþka alanlarda düþmanýn þiddetinden uzak olalým þeklinde bir durum anlaþýlmamalýdýr) "1 Mayýs'ýn kýzýllýðýný taþýyalým" anlayýþýný benimsedik. Yoldaþlarýmýz bulunduklarý her alanda, devrimci dayanýþma ruhunu da taþýyarak mücadele ettiler. 1 Mayýs'tan hemen önce yapýlan bir operasyon sýrasýnda yiðitçe mücadele ederek düþen Orhan YILMAZKAYA'nýn bize ve devrimci
6
harekete kattýðý coþkununda 1 Mayýs alanýna taþýndýðýný düþünüyoruz. Barikat baþlarýnda dalgalanan her bayrak ve atýlan her taþ Yýlmazkaya'ý selamlamak anlamýna gelirken düþmana karþýda devrimci irade ruhunu kuþanmak anlamýna gelmektedir. 1 Mayýsýn ve devrimci irademizin coþkusuyla bir daha Orhan YILMAZKAYA'yý selamlýyoruz. 1 Mayýs, öncesi kadar sonrasýnda da yapýlan deðerlendirilmelerle sol hareketin gündeminde Taksim'e çýkýlmasýna ve bir kazanýmýn yaratýlmasýna yönelik söylemlerle yer almýþtýr. Özellikle barikat baþlarýndan köþe bucak kaçanlarýn büyük devrimci edalarla "Taksim kazanýldý!" naralarý atmalarý yüzsüzlüðün ve uzlaþmacýðý göklere çýkarmanýn baþka bir kýlýfýdýr. DÝSK ve beraberindeki oportünistlerin kitleleri pasifize ederek uzlaþmacý anlayýþlarýna devrimci bir kýlýf takmalarý ancak ve ancak barikatlarda mücadele edenlere karþý bir tahammülsüzlüðün göstergesidir. Bununla birlikte medyanýn da bir gün sonrasýnda marjinaller ve 1 Mayýsý hakkýyla kutlayanlar olarak bir sýnýflandýrma yaparak, "bakýn isteyince nasýlda oluyormuþ!" siyaseti yapmalarý kazanýmýn nasýl bir kazaným anlamýna geldiðini bizlere göstermektedir. Bizler eðer 1 Mayýsýn siyasal anlamýný örgütsel bütünlüðümüzle ayak bastýðýmýz yerlere taþýyabiliyorsak iþte bu bir kazanýmdýr. Bizler 1 Mayýslarla devrimci iradeyi kuþanýp burada ýsrarcý olanlarla, devrimciliðe demir atmýþ oportünistler arasýndaki ayrýmý net bir þekilde çizebiliyorsak bu bir kazanýmdýr. Bugün komünistler içinde bulunduðu parti mücadelesinde bir adým daha atabildiyse bu bir kazanýmdýr. Kazaným dediðimiz þey üretimdir. Devimci Komünist Hareket, iþçi sýnýfýnýn birlik, mücadele ve dayanýþma günü olan "1 Mayýsý" ve devrim davasýnda düþen Orhan YILMAZKAYA'yý tekrar ve tekrar selamlýyor. Elde ettiðimiz birikimlerle ve derslerle 1 mayýslarý ve "parti"yi kazanmak için ileri atýlalým. 1 MAYIS KIZILDIR KIZIL KALACAK! DEVRÝM ÝÇÝN DÜÞENLER KAVGAMIZDA YAÞIYOR! EYLEM KOMÝTESÝ
KOMÜNÝST DEVRÝM
merkezi ve cepheden yürütülen bir faaliyettir. Politik mücadele iktidara yönelik araçlarýn tümünü kapsar ve binlerce aracý içerir. Coðrafyamýz gerçekliði, yaþanan tarihsel deneyimler ve Leninist devrim teorisinin temelini oluþturan devletdevrim-zor iliþkilerini dikkate aldýðýmýzda genelde tüm çalýþmalar, özelde özgür alan çalýþmasý bu ihtiyaçlara yanýt verebilecek tarzda örgütlendirilmelidir. Bunun yaný sýra politika devletin izlediði taktikleri boþa çýkartarak hedef kitleye gerçekleri açýklamak ve örgütlemek için yapýlýr. Bunun için devrimci örgüt, siyasal geliþmeleri izlemek ve bunlara uygun taktikler geliþtirmek göreviyle karþý karþýyadýr. Politika her zaman somuttur. Bu nedenle hedef kitlenin yaþamýna bir bütün olarak girmek için siyasal taleplerine yönelmek gerekir. Kitleler bizleri sorunlarýnýn çözümü noktasýnda çözücü bir güç olarak görürlerse bizlere yönelir. Hedef kitlenin somut taleplerini programatik ve pratik olarak güçlü bir tarzda koymak durumu ortaya çýkýyor. Ana halkalar yakalanmalý ve bu ana halkalar üzerinden çýkýþlar yapýlmalýdýr. Bütünlüklü olarak gerçekleþtirilecek kampanyalar iþlevsel olabilir vs. Hazýrlýk sürecinde devletin her taktiðine pratik yanýt vermek mümkün olmadýðýndan önemli olduðu düþünülen gündemlerde kendi farkýný koyacak bir hat izlemek gereklidir. Sorunun daha iyi anlaþýlmasý açýsýndan iki örnek vermek istiyoruz: Birincisi, doðruluðundan, yanlýþlýðýndan ve eylem biçimlerinden baðýmsýz olarak 'Devrimci Karargâh'ýn son bir yýlda yansýyan faaliyeti, ikincisi 1970 devrimci çýkýþýdýr. 'Devrimci Karargâh'ýn Selimiye kýþlasýna yönelik Havan saldýrýsý ile AKP'ye yönelik eylemleri ve özellikle son direniþiyle kendi farkýný koymuþtur. PKK'nin taktiksel ihtiyaçlarýnýn ürünü olarak ortaya çýkmasý ve bu eksende politik bir hat çizmesi ya da baþka konularda çok þeyler söyleyebiliriz, eleþtirebiliriz vs. ama düþmanla cepheden ve merkezi yerden vuruþma yaklaþýmý yanlýþ deðildir. Ayný þekilde 1970 devrimci çýkýþýný sol eðer 40 yýldýr tartýþýyorsa ideolojik teorik üretiminden deðil, politika yapýþ tarzýndan, yani devletle merkezi olarak ve cepheden vuruþma taktiðinden kaynaklanmaktadýr. 50 yýlýk reformizmin aþýlmasý yürütülen politikayla baðlantýlýdýr. DKH açýsýndan geçen 5 yýllýk süreç deðerlendirildiðinde önemli gündemlere iliþkin kendi farkýný koyabilecek bir pratik hat izlemediði ortaya çýkmaktadýr. Dýþa yönelik politik faaliyetin ne kadar yapýldýðý da tartýþmaya açýk bir konudur. Bunun en somut örneði son seçimlerdir. Politik atmosferin yükseldiði
böylesi bir dönemde taktik geliþtirmemek yürütülen politik faaliyetin düzeyini göstermektedir. Dördüncüsü; Örgüt oluþturmanýn mantýðý ve gerekliliði sorunlarýn yoðunluðu ve bu sorunlarý çözecek bir öznenin olmayýþýyla baðlantýlýdýr. Komünist örgüt açýsýndan bunun anlamý öncelikle yaþanýlan coðrafyada yoðunlaþmýþ ekonomik, politik, toplumsal sorunlarý çözme iddiasýdýr. Kýsacasý devrimci örgütler tarihin belirli dönemlerinde ortaya çýkan ideolojik, siyasal, örgütsel boþluðu doldurmak için oluþturulurlar. Onlarýn geliþmeleri, sorunlara verdikleri yanýtla baðlantýlýdýr. Ya dönemin ihtiyaçlarýna yanýt vererek geliþir, örgütsel ve politik bir güç haline gelirler; ya da dönemin ihtiyaçlarýna yanýt veremeyerek bir süre sonra tasfiye sürecine girerler. Sürecin ihtiyaçlarýna yanýt vermeyen bir örgüt giderek gereksizleþir, sorun yumaðý haline dönüþür. Yaþamýn altýn kurallarýndan biri "var olan sorunlarý çözemeyen, sorunlarýn parçasý haline gelir". Coðrafyamýz solu bu kuralýn belkide en acýmasýz iþlediði yerlerden biridir. Solun ihtiyaçlarýna yanýt veremeyen týkanmýþ onlarca örgüt bulunuyor ve bunlara sürekli yenileri ekleniyor. Özne sorununu çözmek iddiasý büyük bir iddiadýr. Özne sorununu çözmek noktasýnda devrimci bir örgüt kurmak, solu takatsiz býrakan ideolojik, politik örgütsel sorunlarý "ben" çözeceðim demektir. DKH solun sorunlarýný devrimci tarzda çözmek iddiasýyla çýkmýþtýr. Bu noktada kimsenin samimiyeti sorgulanabilecek durumda deðil. Her eðilim gibi inandýðý tarzda bir þeyler yapmaya çalýþýyor; ancak özne sorununun çözümünde bir mesafenin alýnmadýðý da ortadadýr. Dýþarýdan gözlemlediðimizde iddia ve gerçeklik arasýndaki açý farký DKH' de bir eþiðe getirmiþtir. Ya eþik aþýlýp ileriye sýçranacak ya da solun birçok hareketinin yaþadýðý olumsuz süreci yaþayacaktýr. Beþincisi, solun örgütsel sorunlarýndan biri örgütsel demokrasinin iþletilmemesi gelmektedir. Demokrasinin iþletiliþ araçlarýndan biri kongreler, konferanslardýr. Tabanýn kendini katabilmesinin, örgütün olumlu ve olumsuzluklarýnýn masaya yatýrýlmasý ve yönetimin oluþturulmasýnýn en önemli araçlarýndan biridir. DKH'le yaptýðýmýz birçok görüþmede sorunla ilgili hassasiyetler belirtilmiþtir. DKH özellikle Komünist Enternasyonal'in Lenin sonrasý dönemini eleþtirirken belki de en fazla üzerinde durduðu noktalarýn baþýnda Lenin döneminde kongrelerin düzenli yapýldýðýný, Lenin sonrasý dönemde ise kongre
15
KOMÜNÝST DEVRÝM
okumuþtuk. Bu yazýyý hazýrlarken arþivi tekrardan taramamýza raðmen açýkçasý karþýlaþtýðýmýz tablo hiç de iç açýcý olmamýþtýr; 5 yýlý aþan süre içinde neredeyse hiçbir ideolojik-teorik yazýnýn yazýlmadýðý ortaya çýkmýþtýr. Dünyada, bölgede, coðrafyamýzda bu kadar deðiþiklik yaþanýrken, bu deðiþiklikler en azýndan sýnýfý ve solu bu düzeyde etkilemiþken bunlara iliþkin ideolojik teorik çalýþmalar üretmenin önemli olduðunu belirtmeliyiz. Bunun yanýnda dünya ve Coðrafyamýz devrimci, komünist hareketinin kimi dönemeçleriyle ilgili üretimleri aradýðýmýzý fakat bulamadýðýmýzý belirtmeliyiz. Hazýrlýk süreçlerinde ideolojik-teorik yanýn önemini dikkate aldýðýmýzda 5 yýlýk süreçteki performans ortadadýr. DKH'in oluþumundan hemen önce ve hemen sonrasýnda bizlerle eþgüdümlü þekilde üretmeyi hedeflediði çalýþmalarý yapamadýðý gibi, sonraki süreçlerde de yapamamýþ olmasý hem iddiasýný zayýflatmýþtýr ve hem de içe kapanmasýna da yol açmýþtýr. Ýlk baþlarda "Solun en ileri kesimlerini örgütleme hedefi" yerini içe kapanmayý ve kadro kaynaðýný bu çalýþmayla sýnýrlayan sürece ve çalýþmaya dönüþmüþtür. DKH, farklý etkenlerle birlikte ideolojik teorik üretimi zayýf kaldýðý oranda solun bütünü içinden kadrolardan beslenme yaklaþýmýndan, kaynaðýndan uzaklaþmaya baþlamýþtýr. 5 yýllýk süredeki ideolojik teorik performansýyla solun ileri kesimlerini deðil, ancak yeni örgütlediði kesimleri etkileyebilme þansý olmuþtur. Tartýþtýðýmýz sorun noktasýnda Ekim ve KDH bir emsal teþkil ediyor. Örneðin her iki hareketin ilk 5 yýlýna baktýðýmýzda örgütsel ve politik zemindeki etkileme gücünden çok, ideolojik, teorik alanda ürettikleriyle (ki ürettiklerinin doðruluðundan yanlýþlýðýndan baðýmsýz olarak) farklý hareketlerdeki kadrolarý etkilemiþlerdir ve hemen hemen solun her eðiliminden kadrolar kazanmýþlardýr. (Burada bir dipnot açýp iki noktaya dikkat çekmek istiyoruz: Birincisi, bu hareketler reel sosyalizmin yýkýlýþ sürecinde ya da yýkýlýþ sürecinin politik etkilerinin tazeliðini koruduðu bir dönemde ortaya çýkmýþlardýr. Belirtilen dönem soldaki ideolojik karmaþanýn had safhada olduðu bir dönemdir. Ýkincisi, bizce KDH devrimci bir örgüt oluþturamadýðý ve devrimci bir politika yürütmediði için kýsa bir sürede atomize olmuþtur. Ekim ise giderek gelenekçi bir örgüt eðilimine girmiþ ve sol kadrolar açýsýndan ilk çýkýþ dönemindeki etkileme gücünü yitirmiþtir.) Ýçinde yaþadýðýmýz koþullarda ayný performansla ayný etkiyi yaratmak pek olanaklý
14
görülmüyor. Burada kýssadan hisse çýkarýlacaksa geçmiþi de aþan bir üretimin gerekli olduðudur. DKH; geçmiþ üretimi aþma bir yana onun çok çok gerisinde kalmýþtýr. *** DKH politik ve örgütsel durumunu dikkate aldýðýmýzda þunlarý söylememiz gerekiyor. Birincisi; DKH oluþumundan itibaren önce aylýk periyotlarla sonradan iki aylýk periyotlarla merkezi yayýný çýkarmasý anlamlýdýr, olumludur ve baþarýdýr. Solda illegal yayýn çýkarmanýn neredeyse gereksiz bir çalýþma olarak görüldüðü bir koþulda illegal yayýn çýkarmada diretmek sahiplenilmesi gereken bir yaklaþým olarak görüyoruz. Devrimci bir örgüt açýsýndan illegal yayýnýn gerekliliði tartýþýlamaz; illegal yayýn örgütsel ve politik birikimlerin merkezileþmesinin en önemli araçlarýndan biridir. Coðrafyamýzda illegal olarak çýkan merkez yayýn organlarýnýn bu iþlevlerini ne kadar yerine getirebildikleri tartýþmaya açýk bir konu olsa da, tasfiyeciliðin had safhada olduðu bir koþulda bu araçta diretmek önemlidir… Olumlu gördüðümüz bu yanlarýna raðmen iki noktada eleþtiriye muhtaç olduðunu düþünüyoruz. A) Yayýnýn çok ama çok sýnýrlý daðýtýlmasýdýr. Böyle bir yayýnýn çýktýðýndan kaç kiþinin haberi bulunuyor, kaç kiþi okuyor? Örneðin Ekim çýktýðý zaman neredeyse coðrafyamýzdaki tüm sendikalara, derneklere gönderiyor ve Ekim hareketi bunun üzerinden hissediliyordu. DKH açýsýndan merkez yayýn organýnýn yaygýn daðýtýlmayýþý, solun farklý kesimlerinden beklentileri ve örgüt oluþumuyla birlikte doðrusal büyümeyi temel almasýyla ilgilidir. Bugün kapalý devre bir görünüm arz etmesinin arka planýnda bu gerçeklik yatmaktadýr. B) Merkez yayýn organlarýnýn en önemli iþlevlerinden biri örgütsel deneyimlerin merkezileþmesidir. Örgütsel yapý yürüttüðü faaliyetlerin kritiðini burada yapar, eksikliklerini, yanlýþlýklarýný burada deðerlendirir. Ýkincisi; yaþadýðýmýz süreçte tüm sýnýrlýlýklarýna raðmen illegal eksende yürütülen faaliyetlere özel önem atfettiðimizin altýný çizmek istiyoruz. Belli dönemlerde örneðin çok sýnýrlý þekilde afiþ yapýldýðýný bilsek de, genelde dikkat çekecek düzeyde olmadýðý, birçok hareket, grup ve kadronun bu faaliyetlerden ve hatta DKH' ten haberdar olmadýðý açýktýr. Üçüncüsü; Politikanýn devletle, siyasal iktidarla ilgili bir sorun olduðu biliniyor. Komünist politika da egemen devleti yýkma, siyasal iktidarý ele geçirme ve bu iktidar aracýlýðýyla kesintisiz olarak komünizme ulaþma hedefiyle devlete karþý
KOMÜNÝST DEVRÝM 1 MAYIS NOKTA
VE
BUGÜN
geniþlemesi ve hükümetin bu konuda daha ciddi tepkilerle karþý karþýya gelmesi,yerel seçimlerde AKP'nin oy kaybý, yeni iþ yasalarý,DTP'ye yapýlan baskýlar ve ekonomik kriz derken bir 1 Mayýs daha gelip çatmýþtý.Bu sefer deðiþen ise 1 Mayýs'ýn ''resmi tatil'' ilan edilmiþ olmasýydý.Tayyip Erdoðan'ýn bizzat ve ýsrarcý talimatlarý, TÜSÝAD'ýn bu günü EMEK VE DAYANIÞMA GÜNÜ olarak tatil ilan edilmesi gerektiðini vurgulamasý ve yýllardýr sol cenahtan gelen tatil isteði sonunda amacýna ulaþtý ve 1 Mayýs EMEK VE DAYANIÞMA GÜNÜ olarak resmi tatil ilan edildi. Ýþçi Sýnýfýnýn Birlik Dayanýþma ve Mücadele Günü olan 1 Mayýs, Ýkinci Enternasyonal'de komünist iþçi önderlerinin Avusturya'lý Amerika'lý iþçilerin kendi elleriyle yarattýðý 1 Mayýs sýnýfsal niteliðinden arýndýrýlmýþ bir þekilde TÜSÝAD'ýn isim babalýðý yapmasýyla tatil ilan edilmiþtir. 1 Mayýs'ýn niçin tatil edildiðini biraz açtýktan sonra 2009 1 Mayýs'ýna damgasýný vuran diðer konulara geri döneceðim.
GELÝNEN
1 Mayýs'ýn Türkiye'de farklý bir anlama bürünmeye baþlandýðý þu süreçte öncelikle bizi buraya getiren üç yýla kýsaca göz atalým.2007 1 Mayýsý ile birlikte Türkiye'de 1 Mayýs'larýn gündemine yeni bir konu girmiþ oldu.O da sarý sendikalarýn 1 Mayýsý yasaklý Taksim Meydaný'nda kutlama isteði.2007 yýlýnda devletle sendikalar arasýnda baþlayan görüþmeler sonuçsuz kalmýþtý.Özellikle DÝSK'in bu konuda ýsrarý diðer sendikalara göre daha aðýr basýyordu.Görüþmeler her ne kadar sonuçsuz kalsa da 1 Mayýs'ta Taksim'e çýkma ýsrarýndan o güne kadar vazgeçilmedi.Çünkü bunu isteyen sadece DÝSK- KESK- TÜRK-ÝÞ olmadý.Devrimci 1 Mayýs Platformu çevresinde toplanan Türkiye Devrimci Hareketinin ana unsurlarý olan pek çok devrimci grup, sivil toplum örgütleri gibi onlarca çevre Taksim'de ýsrarcýydý. Miting günü geldiðinde polisin sert müdahaleleri sendikalarý Taksim'den caydýrmaya yetmiþti.Geride bazý STÖ'ler ve devrimciler kalmýþtý ve bütün gün bunlarla polis arasýndaki çatýþmalarla geçti. 2008 yýlýnda da farklý bir þey olmadý.Yine sendikalarýn Taksim ýsrarý, devrimcilerin ve STÖ'lerin bu ýsrara arka çýkmasý.Herþey 2007 yýlýný andýrýyordu.Eylem günü geldiðinde yine farklý bir þey olmadý ve sendikalar sabahýn erken saatlerinde Taksime çýkamayacaðýmýzý anladýk biz çekiliyoruz diyerek meydaný yine polislerle devrimcilere býraktý. Tüm devrimci gruplar gücünün sonuna kadar polislerle çatýþtý. Devrimci dayanýþmanýn pratikte yaþandýðý bir çok ana þahit olduk. Eylem gününe kadar ciddi bir plan yapamayan ve bugün gücü oldukça zayýf olan, eylem gününde de daðýnýk olan(polis müdahaleleriyle daðýlan) devrimcilerin geliþtirebildiði en büyük dayanak devrimci dayanýþma,ortak irade olmuþtu.Bu sýrada Taksim Meydanýnda ise sendikalar çok küçük gruplarla temsili anmalar yapýyordu. Gelelim 2009'a. Geçen 2 yýla göre deðiþen bazý þeyler olmuþtu. Ergenekon operasyonlarýnýn sürekli
Emek ve Dayanýþma Günü Olarak 1 Mayýs 1935 yýlýnda 1 Mayýs ''Bahar ve Çiçek Bayramý'' olarak resmi tatil ilan edilmiþti. Türkiye burjuvazisinin 1 Mayýs'ýn sýnýfsal içeriðine yönelik en büyük saldýrý belki de bu zaman baþlamýþtý. Osmanlý Devleti'nde baþlayan Anadolu topraklarýndaki sýnýfsal haraketler Mustafa Suphi'lerle proleter devrimci bir omurga kazanmýþtýr. Mustafa Suphi ve yoldaþlarýnýn katledilmesi Türkiye Cumhuriyetinin niteliðini ortaya koyan bir geliþme olmuþtur. Her ne olursa olsun iþçi hareketlerinin devam etmesi yeni bir devlet kuran burjuvaziyi bazý açýlýmlar yapmaya zorlamýþtýr ve bu açýlýmýn en net örneði de 1935 yýlýnda görülmüþtür. Ýþçilerin ve komünistlerin kendi elleriyle kendi kanlarýyla yarattýðý 1 Mayýs bu topraklarda Bahar ve Çiçek bayramý gibi ne olduðu belirsiz, sýnýfla hiçbir alakasý olmayana bir güne çevrilmiþtir. 1 Mayýslar bu topraklarda tatil olmaktan çýkarýlmýþtýr, büyük katliamlara sahne olmuþtur (77 1 Mayýs), yasaklanmýþtýr, devrimcilerin burjuvaziye ve onun kolluk kuvvetler-
7
KOMÜNÝST DEVRÝM
ine meydanlarý dar ettiði bir þekilde yaþanmýþtýr(96 1 Mayýsý) . Bugüne gelindiðinde ise tekrar tatil edilmiþtir. Bunun birkaç sebebi vardýr. Bu sebepleri önem sýrasýna göre deðil de karýþýk bir þekilde sýralarsak þunlarý sayabiliriz. Sebeplerden biri arasýnda Avrupa Birliði üyelik süreci vardýr. T.C Avrupa Birliði'ne üye olmak için aslýnda yýllardýr bir takým açýlýmlar yapmaktadýr. AKP hükümeti eliyle bu açýlýmlar daha da hýzlandýrýlmýþtýr. Avrupa da tatil olan 1 Mayýs'lar Türkiye'ye de yansýmýþtýr. Yani AB'ye uyum süreci 1 Mayýs'ýn tatil olmasýnda önemli bir yerde durmaktadýr. Demokratik açýlýmlar diye tabir edilen bu açýlýmlar ve gerek AB'nin dayatmasýyla gerekse Türkiye burjuvazisinin kendi çizdiði yolla yaptýðý tüm açýlýmlar burjuva demokrasisisini tamamlayýcý ögeleri olarak öne çýkmaktadýr. 1 Mayýs tatil edilerek belki kýzýl içeriði boþaltýlmýþ olabilir, evet istenen de budur fakat burjuva demokrasisi budur zaten. Bu demokrasi biçiminden 1 Mayýsýn kýzýl niteliðini korumasýný bekleyemeyeceðimize göre( bu gerçekten gülünç birþeydir) onun bu nitelðini boþaltmasýný da burjuva demokrasinin misyonuna baðlamak yanlýþ olmayacaktýr.AKP hükümetinin birçok çevrede eleþtirilerin odaðý haline gelmesi, CHP ve bir þekilde yolu Ergenokonculuða düþen herkesin AKP'ye yönelik saldýrýlarý AKP'nin topluma þirin görünmeye çalýþmasý , son 2 yýlda Taksim'de yaþanan polis þiddeti ve tepkiler tatil sürecinde etkili olmuþtur. Son olarak da sendikalardan devrimcilere herkesin Taksim ýsrarý, tatil istekleri de bu süreçte etkili olmuþtur. 1 Mayýsýn tatil olmasý gerektiði hiç dillendirilmese belki de burjuvazi böyle bir hamle yapmaya hiç gerek duymayacaktý. Ayrýca 2007'de ve 2008'de devrimcilerin Taksim'deki militan duruþlarý da devleti tatil konusunda biraz daha hýzlý davranmaya teþvik etmiþtir. En nihayetinde bu yýl göründüðü gibi burjuvazi tatili ciddi bir propaganda malzemesi olarak kullanmýþtýr. Devlet kendini sosyal devlet olarak ajite etmiþtir. Sendikalarýn iþçilerin önünü açýyoruz onlara tatil yapýyoruz hatta onlarý Taksime bile sokacaðýz diyerek devrimcileri marjinal terörist olarak
ilan etmesini bilmiþtir. Tabi burjuvazinin bu kadar rahat propaganda yapabilmesinde bugün devrimci hareketin sýnýfla arasýndaki baðlarýn zayýflýðýnýn da önemli rolü vardýr.Sendikalarýn da zaten 3 yýldýr alanda devletle bir þekilde anlaþarak devrimcileri yüzüstü býrakmasý devletin bu propagandayý yapmasýnda elini biraz daha güçlendirmektedir. Devrimcilerin kendi baðýmsýz eylemini örecek güçte olmayýþý ve sendiklalarýn peþinde iþ yapmaya çalýþmasý bugün aþýlamayan bir sorun olarak durmaktadýr. Sarý Sendikalar,Devlet ve Devrimciler 15-16 Haziran ayaklanmasýný hatýrlayalým. Ayaklanan iþçi sýnýfýný aman polise askere taþ atmayýn aman taþkýnlýk çýkarmayalým diye sürekli geri çekmeye çalýþan DÝSK, devletin bizzat kendi sendikasý olduðunu herkesin çok iyi bildiði TÜRK-ÝÞ gibi sarý sendikalar sýnýf mücadelesinde herzaman düzeniçi,devletle anlaþmaya varan sendikalar olarak misyonlarýný çok iyi yerine getirmektedirler. Bugün de 1 Mayýslarda þunu gördük ki devletle sendikalar arasýndaki sürtüþmeler çözüme ulaþmayacak diye bir þey yoktur.Devlet sendikalarla bir þekilde el sýkýþýyor.Bu sene de makul sayýda el sýkýþtýlar.Devrimcilerin burada en büyük zaafiyeti sarý sendikalarýn peþinden ayrýlamamaktýr. Kendi gündemini yaratmakta sýkýntý çeken devrimci hareket 1 Mayýslarda da kendi baðýmsýz eylemini örmekte güçlük çekiyor.Bugün Taksim ýsrarýnýn hiç önemi yoktur diyemeyiz. Devrimcilerin 3 yýldýr alandaki militan duruþlarý bizlere birçok deneyim kazandýrdý.Tüm devrimciler buradan deneyimler kazanmýþlardýr elbet. Fakat devrimci hareket iþçi sýnýfýnýn en yoksul kesimleriyle buluþamadýkça etkisi her zaman zayýf olacaktýr.Çünkü zaten bugün sendikalý aristokrat iþçiler devrimcilere sýrtýný dönmüþ durumda.Bunlar da deðiþtirilemez devþirilemez diye bir þey yoktur fakat bugün görevimiz sýnýfýn en yoksul kesimlerine yüzümüzü dönmek olmalýdýr.Bu kitlenin içinde taþýdýðý devrimci potansiyeli 1 Mayýs 1996'da çok iyi gördük. Ýþçi sýnýfý hiçbir zaman varoþlardan
8
KOMÜNÝST DEVRÝM
açýklamak ve farklý düþüncelerini savunmak için herkese tam özgürlük saðlanmalýdýr" der.(Age, s. 104) Gelenekçi-devrimci sol yapýlarda 'teorik ve pratik sorunlar üzerinde ideolojik mücadelenin mümkün olduðunca açýk, geniþ ve özgür biçimde yürütülmesi' mümkün olmadýðý gibi parti basýnýnda kiþisel düþüncelerin açýklanmasý ve farklý düþüncelerin savunulmasýnýn da imkâný olamamaktadýr. Örgütsel nedenler denildiðinde ortaya çýkan en önemli sorunlardan biri de örgüt merkezinin hesap vermemesidir. Leninist örgüt anlayýþýnda yapýlarýn örgüt merkezi iki kongre arasý süreçlerde yetkilidir. Bu süreçler o yapýlarýn tüzüklerinde belirlenen zamanla sýnýrlýdýr. Ancak gelenekçi-devrimci sol yapýlarda kongreler, konferanslar pek yapýlmadýðý için merkezler çoðu zaman sonu belli olmayan süreçler için de yetkili olmaya devam ederler. Söylediklerimizi kýsaca özetleyecek olursak; 1. Tüm renkleriyle Sol bir kriz yaþýyor. 2. Krizin arka planýnda son 30 yýlda dünyada, bölgemizde ve Coðrafyamýzda yaþanan deðiþmelerin yeterli ölçüde kavranýlmamasý ya da buna geliþmeler uygun konumlanamamasýdýr. 3. Kriz kendini ideolojik, politik ve örgütsel zeminlerde göstermektedir. II. Bölüm: Bizim Baktýðýmýz Açýdan DKH Nasýl Gözüküyor? Yaþadýðýmýz siyasal coðrafya belki de dünyada en çok "devrimci", "komünist" sýfatýný taþýyan/iddiasýnda bulunan partiye, harekete, örgüte, çevreye sahip coðrafyalarýn baþýnda yer alýyor. Komünizm adýna hareket eden onlarca illegal ve legal parti, hareket, örgüt ve çevre bulunuyor. Bu haliyle Sol adeta 12.-13.Yy.daki tarikatlarýn geliþmesine benziyor. Dinler, mezhepler dönemin ihtiyaçlarýna yanýt olamadýklarý ölçüde alt bölünmelere, onlarca tarikata bölünmüþlerdi. Bugün açýsýndan devrimci özne sorununun çözümlenmemiþ olmasý da bir tarafta solun parçalanmasýný körüklemekte öbür tarafta parçalarýn meþruluðunu saðlamaktadýr. Ancak sorun tam bu noktada baþlýyor: Meþru ama sorunlarý çözemeyen; çözemediði oranda sorunlarýn parçasý durumuna düþen ve bu anlamda giderek birbirine benzeyen yapýlar oluþuyor. Bu yapýlar ortalama olarak dört beþ yýlda bir eþikle karþýlaþýyor ve eþik atlanamadýðý oranda da önce týkanma sonra çürüme ve doldur-boþalt süreci yaþanýyor. Son otuz yýldýr solun karþýlaþtýðýmýz tablosu bu.
Tam da bu noktada þu soru anlam kazanýyor: DKH'in kuruluþundan bu yana 5 yýlý aþan bir süre geçti. Geçen süre, bir örgüt için belki çok uzun bir süre deðil, ama kesinlikle kýsa bir süre de deðil. Yönelim/gidiþat sonraki sürecin ne olacaðýný göstermesi anlamýnda önemlidir. Peki, bu 5 yýlý aþan süre içinde yukarýda kýsaca belirttiðimiz ve solun bütününü kesen ideolojik, politik ve örgütsel sorunlar konusunda -mevcut solu aþma ya da en azýndan kendi farkýný koyma anlamýnda- ne düzeyde bir üretim gerçekleþtirebildi? Eðer bir yapý, var olan parti, hareket ve örgütlerin özne sorununu çözemeyeceðini düþünüyor ve buradan hareketle kendini buna aday olarak görüyorsa, bu çerçevede kendisi bir örgüt oluþturuyorsa; solun en ileri halkasý, iddiasýný taþýyor demektir. Ve doðal olarak kendini deðerlendirirken, kendi baþarý ve baþarýsýzlýklarýnda kullanmasý gereken yöntem solun bütünsel sorunlarý çözmede kat ettiði mesafe üzerinden olmak durumundadýr. Aksi bir bakýþ açýsý sorunun bir parçasý konumundaki var olan örgütlere bir yenisinin eklenmesi dýþýnda bir anlam taþýmayacaktýr. *** Solun temel sorunlarýnýn baþýnda ideolojik sorunlarýn olduðu biliniyor. Yukarýda da belirttik, Ýdeolojik sorunlar dediðimizde öncelikle dönemi kavramak ile geçmiþimizden dersler çýkarmak sorunlarý anlaþýlmalýdýr. Dönemi kavramak; özellikle son 35 yýlda dünyada, bölgemizde ve Coðrafyamýzda yaþanan deðiþmeleri ve bu deðiþmelerin sýnýflarý ve devrimci hareketi nasýl etkilediðini açýða çýkartmak ve bu deðiþikler karþýsýnda devrimci güçlerin nasýl konumlanmasý gerektiðinin açýða çýkarýlmasý olarak anlaþýlmalýdýr. Geçmiþimizden dersler çýkarmak ise, genelde Komünist hareketin 150 yýllýk tarihi, Coðrafyamýz komünist hareketinin 90 yýla yaklaþan tarihinin irdelenerek doðru ve yanlýþlarýyla hesaplaþmayý; doðrulara sahiplenmeyi, yanlýþlýklarý da aþýlmýþ tarihimiz olarak görmemiz olarak anlaþýlmalýdýr. Daha özelde her devrimci grubun geçmiþiyle yüzleþmesi anlamýna gelmektedir. Tam bu noktada DKH'in, solun en temel sorunlarýndan biri olan ideolojik sorunlarýn çözümü konusunda ürettiklerine bakmak gerekir. DKH ideolojik sorunlarýn çözümü noktasýnda neler üretmiþtir? Bunu öðrenmenin yolu ürettiklerini incelemekten geçer. Kendi adýmýza þunu söyleyelim: Bugüne kadar çýkartýlan dergilerin ve broþürlerin tamamýna yakýnýný zamanýnda
13
dir.
KOMÜNÝST DEVRÝM
Dönemi kavramak; geçmiþle baðlantýsý kurularak ama özellikle son 35 yýlda emperyalistler arasýndaki iliþkilerde, emperyalist sömürünün sürdürülüþ biçiminde, emperyalistlerle baðýmlý sömürge ve yeni sömürgeler arasýndaki iliþkilerde, emperyalistlerle emperyalizme karþý olan güçler arasýndaki iliþkilerle ve sosyalistler arasýndaki iliþkilerdeki deðiþmeleri saptamayý, bu deðiþmelerin sýnýflarý ve devrimci hareketi nasýl etkilediðini açýða çýkartmasý ve bu deðiþikler karþýsýnda devrimci güçlerin nasýl konumlanmasý gerektiðinin açýða çýkarýlmasý olarak anlaþýlmalýdýr. Týkanýklýðýn arka planýnda sayabileceðimiz ikinci neden politik nedenlerdir. Öncelikle þunun altýný çizmemiz gerekiyor: Devrim, halkýn devrimci giriþimiyle egemen devlet cihazýn parçalanarak politik iktidarýn ele geçirilmesidir. Devrimci mücadele politik iktidarý ele geçirmek için yürütülen mücadeledir. Devrimci mücadelenin literatürdeki karþýlýðý politik mücadeledir. Yani politik mücadele, sistemi ve egemen iktidarý cepheden hedef alan bir faaliyettir. Sistemi hedef alan faaliyet ise mücadele biçimlerinden baðýmsýz olarak esas olarak özgür alan faaliyetidir. Politik faaliyet bütünlüðü içinde genel olarak kitle örgütleri özel olarak ta yasal kitle örgütleri de vardýr. Kitle örgütlerindeki faaliyet sadece o kitle örgütü içinde örgütlenmiþ ya da örgütlenecek olan kitlenin güncel, özgün taleplerini ve buna karþý mücadelelerini içermez. Ayný zamanda bu sorunlarýnýn kaynaðý olan sistemi hedef noktasýna koyar. Dolayýsýyla güncel talep ve mücadeleler sistemi hedef alan talep ve mücadelelerle bütünleþtirilmek durumundadýr; yani kitle örgütleri devrim mücadelesinin bir parçasý olmalýdýr ama kitle örgütlerindeki faaliyet esas olarak özgür alan faaliyetleri deðildir. Ve politik çalýþmalar esas olarak bunlar üzerinden yürütülemez. Reformist solun devrim gibi bir iddiasý yoktur. Devrimci olarak nitelendirmeyiþimizin nedeni devlete ve politik iktidara yaklaþýmýndan kaynaklanmaktadýr. Devrimden umudunu kesen reformist sol demokrasiyi kazanmak adýna güncel talepleri/hedefleri yüceltir, yüceltmektedir. Son 10 yýl açýsýndan baktýðýmýzda solun gelenekçi devrimci eðilimi de iktidar hedefini büyük oranda yitirdi; ideolojik teorik söylemlerinde devrimden, siyasal iktidarýn devrimci bir tarzda ele geçiriliþinden bahsetse de pratikte reformistlerle olan ayýrým çizgisi iyice silikleþti. Gerçekte yürüttüðü mücadele, sistemi ve politik ikti-
12
darý cepheden hedef alan bir mücadele olmadýðý gibi kullandýðý mücadele araçlarý da sorunludur. Platformlar, kültürel, sanatsal merkezler üzerinden iktidar hedefli bir mücadele verilemez. Gelenekçi devrimci yapýlarýn iddialarýyla pratikte yaptýklarý arasýndaki açý farký bir türlü giderilmeyen týkanýklýða yol açmakta, kadrolarý yormakta ve birer ikiþer kopmalara ya da örgütsel ayrýþmalara neden olmaktadýr. Gelenekçidevrimci kesim politikayý sistemi ve politik iktidarý cepheden hedef alan bir mücadele olarak almadýðý için yürüttüðü mücadele lokal düzeyde kalmaktadýr. Týkanýklýðýn arka planýnda sayabileceðimiz üçüncü neden, örgütsel nedenlerdir. Örgütsel nedenler denildiðinde ortaya çýkan ilk þey, kolektif liderlik yerine, þefliðin egemen olmasýdýr. Buradaki liderlik anlayýþýnda liderlerin konumu olaðan üstü þekilde abartýlmýþtýr. Liderler ulaþýlmaz varlýklar olarak, parti/örgüt/hareket tüzüðünün üstünde yer almýþlardýr. Örgütsel nedenler denildiðinde ortaya çýkan ikinci sorun, gelenekçi-devrimci sol eðilimin tasfiyeci bir örgüt anlayýþýna sahip olmasý ve bu örgüt anlayýþýnýn özellikle orta kadrolarýn tasfiyesine neden olduðu gerçeðidir. Bu sorun ileri sempatizanlarýn kadrolaþmalarýyla giderilmeye çalýþýlmakta ki, bu yaklaþým beraberinde yeni sorunlarý üretmektedir. Reformist ve gelenekçi devrimci solun son yirmi, yirmi beþ yýlýnda yaþanan ayrýþmalara baktýðýmýzda hemen hemen gerekçelerin ayný olduðunu görebilmekteyiz. Ayrýþmalar ideolojik nedenlerden çok, örgütsel, politik nedenlere dayanmaktadýr. Kendimizi biraz zorlayýp þunu söyleyebiliriz: örgüt ve kiþi isimlerini çýkarýp gerekçelerini yan yana koyduðumuzda hangi ayrýþmanýn hangi örgütten olduðunu tespit etmekte zorlanabileceðimiz düzeydedir. Örgütsel nedenler denildiðinde ortaya çýkan üçüncü sorun örgütlenme içinde katýlýmýn saðlanmamasýdýr. Leninist örgütlenme anlayýþýnda yapýnýn alacaðý kararlara kadrolarýn/organlarýn katýlýmý saðlanýr. Lenin, "Her Sosyal Demokratýn görevi parti içinde teorik ve pratik sorunlar üzerinde ideolojik mücadelenin mümkün olduðunca açýk, geniþ ve özgür biçimde yürütülmesine ve fakat yine de bu mücadelenin hiçbir þekilde Sosyal Demokratlarýn proletarya devrimci eylem birliðini engellemesine, ona zarar vermemesine çabalamalýdýr". (Lenin, Örgütlenme üzerine s, 88) "Parti basýnýnda ve parti toplantýlarýnda kiþisel görüþlerini
A L A N L A R D A N -Y YOLDAÞLARDAN mayýs günü sistemin kolluk kuvvetlerince devrimcilere karþý önlemler üst seviyeye 2009 1 Mayýs’ý çýkarýldý. 1mayýs sabahý mecidiyeköy-þiþli civarýnda toplanan gruplarý polis ilk önce 2009 1 Mayýs’ýnda valinin þu sözü kappanzerleriyle-gazlarýyla ayrýþtýrma iþlemitalist sistemden medet umanlarla sisine girdi ve devletin kolluk kuvvetleri bu teme karþý savaþ veren bunun için bedel iþlemi dikkatlice yaparak sistem için ödeyenler arasýndaki ayrýmý ortaya zararlý olmayan gruplarý kendi egemenliði koydu. "iþçi olanlarla iþçi olmayanlarý altýnda taksime doðru ilerletti. Disk, polis ayýrt ettik" bu sözün biz devrimciler güdümünde taksime doðru ilerlerken ara açýsýndan iki anlamý vardýr. Birincisi sokaklardan devrimci gruplarda merkeze devletin güdümünde uzlaþmacý sarý doðru yönelmeye baþladýklarý zaman polis sendikalar ile kuyrukçu reformist partitarafýndan saldýrýya uðradýlar. Disk bir lerin alana çýkartýlmasý yani devletin iþçi tarafta "kurtuluþ yok tek baþýna ya hep olarak gördüðü sistem için tehlike oluþberaber ya hiçbirimiz" sloganýný artturmayan düzen içi gruplardýr. Diðer týrýrken diðer taraftan barikatlar zorlantarafta ise sisteme karþý cephe alan birmadan ne yapalým baþaramadýk diye takým özgürlüklerin savaþarak alýdevrimci gruplarý býrakýyordu. Zaten nacaðýnýn farkýnda olanlar. Devrimci bürokrasiye baðlý sarý sendikalarýn yapýlarýn 1 Mayýsýn kýzýllýðýnýn bilinciyle devrimci gruplarý barikatýn öbür tarafýnhareket etmeleri devrimcilerin iþçi sýnýfýna dan alma gibide niyetleri yoktu çünkü da bu bilinci taþýmalarýndan o alana devrimciler polis ve devlet aleyhinde slodevrimci niteliði kazandýrmalarýndan ganlar atan ve ortalýðý kýþkýrtan kiþilerdi korkan burjuva, devrimcilere karþý haliyle devletle sendika arasýndaki oyunu bozkendi güdümündeki iþçilerle uzlaþmacý muþ olurlar ve burjuvayý zora sokabilirlerolmayan sisteme karþý olanlarý ayýrt etti. di. Ara sokaklardan ana kola katýlmak Burjuva sýnýfý 1 Mayýsta devrimci yapýlarýn isteyen baþka gruplarda vardý, bunlar vermiþ olduklarý meþru savaþý türlü reformist -düzeniçi partileriydi barikatlarý manipülasyonlarla saptýrmaya çalýþtý. kolaylýkla aþýp anakola katýlýyorlardý bu Devlet basýn üzerinden ara sokaklarda kuyrukçu partilerin barikatlarý aþmalarý yaþanan polisle -devrimciler arasýndaki nitelikli bir duruþ sergilemelerinden kayçatýþmayý kapitalist devlet terörünü haklý naklanmýyor bilakis düzen için etkisiz eleçýkartacak þekilde devrimci gruplarý man olarak görüldüklerinden dolayý sadece taþ atan kamu malýna zarar veren barikatlardan geçmeleri daha kolay oluybirtakým marjinal gruplar olarak medyada ordu ve sadece bu partilerin saðlamýþ yansýttýlar. Halka da bu burjuva düþünceolduklarý tek kazanç sendikalarýn yanýnda si kitle iletiþim araçlarý üzerinden benimbirkaç slogan atmalarýna burjuva tarafýnsetilmeye çalýþýldý.1 mayýsýn bizce ikinci dan izin verilmesi oldu. Düzen için etkisiz anlamý ise taksime makul sayýda birtakým eleman görevini gören, proleter devrim aristokratik sýnýfýn çýkartýlmasý oldu yani için zararlý olan bu ara akým solcularý 1 onlarýn taleplerinin kriz içinde olan kapimayýsta da oportünistliðin üst talist sýnýf için rahatlatýcý etki saðlamasý seviyesindeydiler. "Nabza göre þerbet yönünden devlet kendi sýnýfýný taksime verme" ilkesini benimsemiþ orta yolcu çýkartmýþ oldu. Asýl iþçiler emekçi mahalsolcular sendikadaki iþçileri görünce lelerden gelen iþçileri ise ara sokaklarda "yaðma yok sosyalizm var" gibi günü kurbýraktýlar çünkü kapitalizmin yarattýðý taran politika izlediler yarýnda cumhuriyet sömürüden en çok etkilenen yoksul semtmitinglerinde cumhuriyete sahip çýk ya da leridir onlarýn taksime ulaþmasý ve sessosyal bir cumhuriyet gibi sloganlar lerini yükseltmeleri kapitalistlerin baþtan atarak politika yürütürler çünkü bunlar ördükleri oyunun bozulmasý demekti. kitle siyasetini benimsemiþ kitle Devlet 1 mayýstan birkaç gün önce uzlaþneredeyse o tarafta yer alan ve kitlenin macý sendikalarýn taksime çýkmalarýnda doðal olarak burjuva siyasetinin peþine sakýnca görmemiþ makul sayýda girilmetakýlmýþ rüzgar nerden eserse oraya giden sine izin vermiþti tek sorun devrimcileri partilerdir. Bunlarda devrimci kavrayýþ ve alandan uzak tutmaktý bundan dolayý 1 davranýþ bilinci yoktur bu bilinç olmadýðý
9
KOMÜNÝST DEVRÝM
içinde kuyrukçuluktan kurtulamazlar. 1 Mayýs akþamý bütün kanallarda tek bir cümle vardý; "uzlaþýnca taksime çýkýlýyormuþ aferin sendikalarla-valiye gerginlik çýkarmadan ve gerginliðe aman vermeden anlaþarak çýktýlar. Ne sendikalar gerçekleþemeyecek taleplerde bulundu nede emniyet amiri -vali-hükümet sendikalarýn taksim talebini reddetti. 1 mayýs iþçi bayramýný sendikalar taksimde güzelce kutlayýp 1977 de ölen iþçileri andýlar." Birkere 1 mayýs özü itibariyle sýnýfýn sýnýfa karþý vermiþ olduðu savaþý temsil eder. Chicago'da iþçiler 8 saatlik iþ günü için burjuvayla savaþa girmiþ bedel ödeyerek savaþý kazanmýþlardýr. 1977 1 Mayýsýn anlamý da budur. Kapitalist sistem var oldukça sýnýf savaþýmý da var olacaktýr. Lenin'in dediði gibi burjuvanýn özgürlüðüyle iþçi sýnýfýnýn özgürlüðü farklýdýr o yüzden alanlarda devletin iþçilere aba altýndan sopa göstererek iþçi sýnýfýný kon-
Ý çinden Geçtiðimiz Dönem: Devrimci Mücadelenin ve Devrimci Komünist Hareket’in Genel Bir Eleþtirisi Deðerli Dostlar, Solun mevcut tablosu karþýsýnda her yapýnýn, her kadronun, devrimle kendini bütünleþtiren/ bütünleþtirmeye çalýþan her kiþinin düþünmesi ve çözüm aramasý gerekmektedir. … Yazý iki bölümden oluþuyor. Birinci bölüm tüm renkleriyle solun(yazýda geçen sol kavramý, farklý eðilim ve renkleriyle kendini Marksist olarak gören soldur) karþýlaþtýðý sorunlarý, ikinci bölümde ise bu tablo içinde DKH'in durumunu kýsaca irdelemeye çalýþtýk. I. bölüm: Solun Yaþadýðý Týkanýklýk Son 30 yýldýr olumlu bir dünya, bölge ve coðrafya koþullarýnda yaþamýyoruz. 1990 ve sonrasý süreç, reel sosyalizmin yýkýldýðý, sosyalizmin prestij kaybettiði, sýnýf mücadelesinin gerilediði, ulusal ve sosyal kurtuluþ hareketlerinin zayýfladýðý, üretimin yapýsýnda önemli deðiþikliklerin yaþandýðý ve emperyalizmin iyice pervasýzlaþtýðý bir süreç oldu. Dünya çapýnda yaþanan karmaþa ortamýnda bölgemiz, emperyalizmin yeni düzenlemelerine maruz kalarak kan gölüne çevrildi; bölgemizin devrimci ve ilerici dinamikleri emperyalizmin azgýn saldýrýlarý sonucunda önemli gerilemeler
10
trol altýna almaya çalýþmasý ve iþçi sýnýfýný polisiyle -askerisiyle tehdit ederek senin nerde eylem yapacaðýna alanda ne kadar süre kalacaðýný devletin belirlemesi ve istediði zaman panzerlerini senin üstüne salmasý orada iþçi bayramýnýn kapitalist sistem altýnda kutlanamayacaðýný gösterir. O alanda olsa olsa sýnýf savaþý olur ne zamanki örgütlü proletarya savaþý kazanýr iktidarý eline alýrsa o zaman 1 Mayýslar bayram olacaktýr. Kendiliðindenciliði-ekonomizmi Türkiye'de ve dünyada durdurmak ve komünist dünya yaratmak için biz devrimci komünistlere büyük iþ düþmektedir.
E.
DEVRÝM
yaþadý/yaþamaya devam ediyor. Yaþadýðýmýz coðrafyada da son 30 yýlda ekonomik, sosyal ve siyasal alanda önemli deðiþmeler yaþandý. 1980'lerle birlikte Türkiye kapitalizmi uluslar arasý iþbölümüne uygun þekilde dýþa açýlmýþ, 12 Eylül askeri faþist darbesiyle sol ezilmiþ, sýnýfýn politik, sendikal ve diðer örgütlülükleri daðýtýlmýþtýr. Dünyada, bölgemizde ve coðrafyamýzda yaþanan bu toprak kaymasýnýn Coðrafyamýz solunu etkilememesi düþünülemezdi; yaþanan nesnellik, solun tüm eðilimlerini etkiledi, etkilemeye devam ediyor. Nesnelliðin etkilerinin yanýnda yaþanan sürecin doðru kavranýlmamasý ve solun farklý eðilimlerinin yaþanan deðiþmelere uygun kendilerini yapýlandýramamalarý sonucu bir "doldur-boþalt" süreci yaþanýyor. Yaþanan aðýr darbelerin ardýndan sýnýrlý sayýda kadronun çabalarýyla toparlanmaya baþlayan bir sol yapý, bir süre sonra geliþmenin bir sýnýrýna gelerek duraklamaya baþlýyor. Bir süre daha geçince birer ikiþer kopmalar ya da örgütsel ayrýlýklar gündeme gelmeye baþlýyor. Ve o sol yapý tekrar boþalmaya baþlýyor. Ýddia ile yaþananlar arasýndaki açý farký (iddianýn büyüklüðü ve müdahale gücünün zayýflýðý) örgütsel, politik ve ideolojik sorunlarla bütünleþince sol yapýlar krize sürüklenmekte ve sonuçta örgütsel ve politik zeminde ciddi bir güç kaybederek var olma yok olma noktasýna sürüklenmektedir. Sonuç olarak þunu söylemek yanlýþ olmayacaktýr: reformist, gelenekçi devrim-
KOMÜNÝST DEVRÝM
Týkanýklýðýn Arka Planý 1990'lardan itibaren dünyada, bölgemizde ve coðrafyamýzda önemli deðiþmelerin yaþandýðý ve dönemin karþýmýza yeni sorunlarý çýkardýðý biliniyor. Sol, bu deðiþimleri kavramak, sorunlarý bilince çýkartmak, coðrafyamýz üzerindeki etkilerini görerek ona göre politika üretmek ve konumlanmak tarzýnda bir yöntem izleneceðine iki uçta salýnan bir süreç izlemiþtir. Solun reformist kesimi geçmiþi nihilist tarzda inkâr ederken, solun gelenekçi-devrimci kesimleri, sanki dönemsel deðiþmeler yokmuþ gibi bu deðiþmeler karþýsýnda kendisi buna uygun deðiþmesi gerekmiyormuþ gibi hareket etti. Karþýlaþtýðý týkanýklarýn kaynaðýna inmek yerine kiþilere havale eden yaklaþýmlar içinde oldu. Ancak gerçekler inatçýydý ve gelenekçi-devrimci yapýlar bu gerçeðin duvarýna toslamaya baþlayýnca iþlerin artýk eskisi gibi sürmeyeceðini, bir takým deðiþmelerin kaçýnýlmaz olduðunu görmeye baþladýlar. Yenilenme söylemi de genellikle bu aþamada kendini gösteriyordu. Gelenekçi-devrimci solun yenilenme söylemi, örgütsel tasfiye ya da örgütsel bölünme dönemlerinde gündeme geldiði için sorunlu bir yenilenme olarak ortaya çýkmýþtýr. Sorunlu bir yenilenme olarak nitelendiriyoruz; çünkü yenilenmenin ufku hareketin yaþadýðý bunalýmýn/tasfiyenin aþýlmasýyla baðlantýlýydý. Yani soruna bütünsel deðil, tamamýyla karþýlaþtýðý pratik sorunlar üzerinden bakmýþtýr. Pratik olarak kendini dayatan sorunun çözümüne iliþkin de genelden deðil, bulunduðu konum üzerinden çözmeye çalýþmýþtýr. Oysa bulunduðu konum sorunu üreten bir konum olduðu için sorunu çözememekte ve yeni sorunlarýn kaynaðýna neden olmaktadýr. Belki sorunun kimi noktalarýna vursa da bütünsel olmaktan uzak kalmaktadýr. Sonuç olarak Coðrafyamýz Sol hareketinin yaþadýðý týkanýklýðýn arka planýnda ilk neden ideolojik sayabileceðimiz nedendir. Gerçekte bu söylediðimizin karþýlýðý, solun devrimci tarzda yenilenememesidir. Devrimci yenilenme, geçmiþimizden dersler çýkarmak, dönemi kavramak ve bu geliþmelere uygun yeniden konumlanmaktýr. Geçmiþimizden dersler çýkarmak, genelde Komünist hareketin 150 yýllýk tarihi, Coðrafyamýz komünist hareketinin 90 yýla yaklaþan tarihinin irdelenerek doðru ve yanlýþlarýyla hesaplaþmak; doðrularý sahiplenmek, yanlýþlýklarý da aþýlmýþ tarihimiz olarak görmek olarak anlaþýlmalýdýr. Daha özelde her devrimci grubun geçmiþiyle yüzleþmesi anlamýna gelmekte-
ci ve devrimci tarzda yenilenmeye çalýþan tüm eðilimleriyle coðrafyamýz solu belki de tarihinin en derin krizini ve en kötü dönemini yaþýyor. Yaþanýlan kriz kendini kadrolardan beklenen verimin düþmesinde, kitlelere ulaþma, ulaþýlan kitleleri politik faaliyete sokma, kadrolaþma, temsiliyet, uzun vadeli hedeflerle taktik hedefleri birleþtirmede yaþanan sýkýntýlar ile mali alanda kendini göstermektedir. Solun yaþadýðý krizin boyutunu görmek açýsýndan on yýllýk ayraçlar iyi birer gösterge olabilirler: Örneðin son 30 yýlý temel aldýðýmýzda solun tablosunun 1979'lardan 1989'lara; 1989'lardan 1999'lara ve 1999'lardan 2009'lara nerelerden nereye geldiðini somut olarak görebiliriz. Daha kýsa bir dönem olarak reel sosyalizmin yýkýlýþýndan bu yana geçen yýllarda solun örgütsel ve politik gücünün nasýl eridiðini, iktidar perspektifini nasýl yitirdiðini daha net görebiliriz. *** Solun yaþadýðý týkanýklýk coðrafyamýz soluna özgü bir durum olmamakla birlikte, coðrafyamýz sol hareketinin bunu daha derin yaþadýðýnýn altýný çizmemiz gerekiyor. Reel sosyalizmin yýkýlýþý dünyadaki Marksist solun tüm eðilimlerini olumsuz etkilemiþtir ve deðim yerindeyse sol, bu yýkýntýlarýnýn altýnda kalmýþtýr. Coðrafyamýz solu ise reel sosyalizmin yýkýntýlarýnýn aðýrlýðýný yaþamadan yýllar önce 12 Eylül Askeri Faþizmi tarafýndan-özellikleörgütsel ve politik olarak aðýr þekilde darbelenmiþtir. 1986'lardan itibaren tekrardan toparlamaya baþlayan Sol, ne yükselen sýnýf hareketinin (bahar eylemliliklerinin) ihtiyaçlarýna yanýt olabilmiþ ne de Kürt hareketinin açtýðý kanala yeni bir kanal açabilmiþtir. Solda týkanma eðilimlerinin açýða çýkmaya baþladýðý bir koþulda reel sosyalizmin çökmesi, Sol açýsýndan ikinci aðýr bir darbe oldu. Böylece 12 Eylül askeri faþizminin örgütsel ve politik darbeleri, reel sosyalizmin yýkýlýþýnýn ideolojik darbeleriyle bütünleþti. Sýnýf hareketinin Mengen'de kýrýlmasý iþin tuzu biberi de oldu. 1995 Gazi süreci, ölüm oruçlarý ve 1996 1 Mayýsý geçici bir yükselmeye yol açtýysa da o günden bugüne deðin Sol, genel bir gerilemenin içinde oldu. Kürt hareketinin 1990'larýn baþýnda yaþadýðý týkanýklýðýn, PKK lideri Öcalan'ýn 1999'larda emperyalist komployla yakalanýp TC'ye teslim edilmesiyle ideolojik ve stratejik kýrýlma yaþamasýnýn aðýrlýðý yeni bir tasfiye dalgasý yaratmýþtýr. 19 Aralýk cezaevleri saldýrýsý ve sonrasý yaþanan geliþmeler tasfiyecilik dalgasýný iyice derinleþtirmiþtir.
11