CİLT:6
SAYI:59
Nisan-Mayıs:2009
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
TÜRKĠYE’DE DEVRĠM VE KARġI DEVRĠM Türkiye‘de devrim ve karşı-devrim güçleri arasında, hemen her alanda mücadele sürmekte. Bu günlerde açık bir sınıf savaşı (iç savaş vb., burjuvazi ve işçi sınıfı arasında) olmasa da, ideolojik, kültürel çatışma bu güçler arasında devam etmekte. burjuvazi, savaşı kazanmanın en önemli koşullarından birinin işçi sınıfını ideolojik olarak çökertmek olduğunu görmekte. Onun için devrime ilişkin ne kadar kavram, kategori, formülasyonu varsa , içini boşaltıp, iğdiş etmekte. böyle yapamadıklarını ise cepheden saldırıp, karalayarak, işçi sınıfı ve emekçileri donanımlı hale gelmelerini engellemeye çalışmaktadır. ―Ergenekon‖ davası adı altında sürdürülen saldırının bir yönü de budur. Darbeciliğe, darbecilere saldırı adı altında jakobenliğe, jakobenlere saldırmaktalar.
“1789‟da1 Fransız İhtilalinden sonra ortaya çıkan, „yaşasın Fransa‟ aveneleriyle binlerce kişiyi giyotine gönderen, „hürriyeti inanmayanlara hürriyet yok‟ diyordu, kendilerinin dışında herkesi ezmeye çalışan ve sonunda birbirlerini de giyotinde idam ettiren „jakobenler‟, St.Juster, Danten‟ler, Robespiyer‟ler hiç şüphesiz vatansever idiler. 1909‟da da II.Abdülhamit‟i hallederek Osmanlı Devletine el koyan, koskoca imparatorluğu 610 yıllık devleti Aliye yi 5 senede tarihe gömen ve milletimizi yok olma tehlikeleri içine düşüren „ittihatçılar‟, Enver, Talat, Cemal Paşaların ve diğerlerinin vatanseverliklerinden hiç şüphe edilebilinir mi? Günümüz Türkiye‟sindeki Jakobenler de bunlardan farklı değildir.” (Hasan Celal Güzel Radikal 14.04.2009) Aynı yazıda Jakobene saldırıları şöyle devam ediyor. 1
Altını ben çizdim.
www.proleter.org
―Türkiye‘de bir kısım Ergenekon soruşturmasına konu olan jakoben önce kendisini mensup olduğu toplumun üstünde sayar. Kendisini iyi yetiştirdiğini ve mensup olduğu toplumun seçkini (elit) olduğunu düşünür. Jakoben içinde yaşadığı toplumu hakir görür, horlar, küçümser. Jakoben ulusalcıdır, vatanseverdir ama asla demokrat değildir. Jakoben, laik değil laikçidir. Laikliğin din ve vicdan hürriyeti boyutundan hiç hoşlanmaz. Jakoben „militarist‟ ve „darbecidir‟ devamlı olarak orduyu göreve(!) çağırır ve darbe provokatörlüğü yapar. Jakoben hırslıdır, ihtirası daima aklından bir karış ötededir… Jakoben aynı zamanda megolamandır.” (Aynı yerden) Jakobenliği, darbecilikle birleştirip ver yansın etmiş liberal faşist kırması yazar. Liberallik, demokratlık maskesi arkasında feodal-faşist kafa sırıtmakta. özgürlük havarisi kesilip Osmanlıya hayranlık, sahip çıkma ancak böyle bir kafanın ürünü olabilir. Şimdi herkese ‗demokrasi‘ ve özgürlük dersi verme havasındalar. ―Ulusallık egemenlik ve çocuk bayramının 89.yıl dönümünde ne yazık ki hala bazı jakoben çevrelerin ve darbe heveslilerinin ‗millet iradesi‘nin 2
mutlak üstünlüğü‘nü anlamamakta ısrar ettikleri ve millete güvenmedikleri görülmektedir. ‗Millet cahildir, istismara müsaittir, devlet yönetimini millete bırakırsak ya irtica gelir yada milli bütünlük bozulur.‘ Şeklindeki iki asırlık bayatlamış peşin hükümler. ‗neo jakobenizm‟in Türkiye versiyonundaki paranoyalar halinde devam etmektedir‖ (Hasan Celal Güzel 23.04.2009 Radikal) Yazar aynı ayın başlarında ise şunları yazmış. Belikli bu bir kampanyadır. ―1. Karadayı ve benzeri zihniyetli generaller, içinden çıktıkları halka tepeden bakmakta ve halka ‗cahil‘ diyerek hor görmektedirler.Aslında bu, tek parti döneminden beri oligarşik bir sınıf haline gelen jakoben despotizminin tezahürüdür… 27 mayıs‟tan bu yana CHP „Jakoben oligarşik despotizmin temsilcileri olarak halkı gören ve cahil sayan bu darbecilerle işbirliği halindedir.‖ (Hasan Celal Güzel 02.04.2009 Radikal) Jakoben‘liği ne kadar karşı devrimci tutum ve yapı varsa onlar ile özdeşlik içinde ele almış, aslında, liberal burjuvazi ve koltuk değnekliği yaptıkları feodal kafalı burjuvalar için 1789 -1908 – 1923 devrimleri ile 27 mayıs, 1980, 28 şubat, 27 nisanların
Proleter Nisan - Mayıs:2009 Sayı:59 birbirinden farkı yoktur. Ve asıl nin mutlaka bir güçle olacağını tehlikeli olan birmeilem yani devdüşünüyor. Öyle ki, birileri darbe rimle (1789 Fransız Devrimi, yapacağız diyor ve Türkiye‘de 1908 ve 1923 Türk Devrimleri)dir kendini sol diyenler buna hoş göSözde darbe karşıtlığı adı altında rüyle bakabiliyor. üstelik Türki, ―Ergenekonculuğu‖ , ittihatçılık ye‘de sadece sol değil, kendine ile birleştirip, jakobenliği, karşı demokrat diyen önemli bir kesim devrimcilik ile birleştirerek, devde çok rahat ulusalcı olabiliyor… rimi gözden düşürmeyi çalışırlar. Eğer Türkiye‘de kapitalizm gelişiDevrimden ölesiye korkuları, büyorsa, onun üst yapısı liberal yük devrimciler jakobenlere saldemokrasidir. (Kapitalizmin üst dırılarından bellidir. Çünkü jakoyapısı, devlet biçimi , yada yönebenler bunlar gibi karşı devrimci, tim biçimi, mutlak her tarihi döözgürlük düşmanlarına özgürlük nemde liberal burjuva demokratanımamış onları ezmekte teredsisi olmadı, devrimci burjuva dedüt göstermemişlerdir. Devrim mokrasisi diye baskıcı bir dönem kararlılık ve cesaret ister. özgürde vardır. N.IŞIK) o da yok. Antilük, demokrasi ve haklar üzerine Emperyalizm sloganı solu tatmin laf ebeliği değil. Komünistler, lietti ve ötesini hiç düşünmedi, beral-monarşist burjuva demokeleştirmedi… Fakat Kürt hareketi rasisine karşı devrimci burjuva büyüdükçe, sol kendi milliyetçi, demokrasisinden yana olmuşlarulusalcı, damarıyla hesaplaşdır. Yine bu günlerde moda halimak zorunda kaldı, sol şimdi ne gelen ―darbe karşıtlığı‖ adı alKemalizm‟le hesaplaşıyor… ittında ―sol‖ ve sosyalizm adına jatihat terakki geleneğinden itikobenliğe, ―otoriterliğe‖ itirazları baren eğer siz değişimi, jakoyapmaktalar. ben tarzda tepeden inmecilik ―Küreselleşmenin getirdiği olarak anlarsanız, o zaman yeni bir durum olarak iç ve dış ideolojinize bir güç ararsınız dinamikler ayrımı kalktı… AB bitabii. Batıdaki gibi güçlü bir işçi zim için artık iç muhalefet ve disınıfı olmadığına göre bu güç, namik oldu… Ama bizde sol daasker-sivil-bürokrasi olur… ima otoriter çözümlerden yaDine karşı olmak solculuk nadır. Çünkü solun başta aldıolarak anlaşılıyor. Çünkü bizim ğı model öyledir. Dünya değişti solun tanımında dine karşıtlık bizde sol teorik yenilenmenin var. Başlangıçta böyle değildi… içine girmedi. Sınıf mücadelesiBu gün artık kapitalizm içinde 3
www.proleter.org
yer alarak değiştirmek lazım. (Burjuvalaşarak, kapitalist olarak yaşayarak değiştirmek demek istiyor, zaten size de bu yakışır. N.Işık)‖ (Nabi Yağcı Taraf 14.04.2009) Bizim liberal burjuvalarımız ve feodal kafalı olanların jakobenlik üzerine düşünceleri bunlar. Liberal rüzgarlar ―sol‖ ve burjuva sosyalizminde antijakoben görüşler artmış bulunuyor. Jakobenlik ve onun tepeden inmeciliği ―sol‖a hakimmiş. Bir defa şunu bir kez daha tekrarlayalım: ―Sol‖ mevcut siyasal sisteme muhalif ne kadar siyasal akım ve hareket varsa hepsini kapsar. Bunun toplumsal temelleri ―halk‖tır. ―Halk‖ içinde uzlaşmaz sınıf karşıtlıklarını barındıran sınıf ve tabakalardan meydana geldiği için, bunları aynı görüş, politika ve anlayışlar etrafında birlik olmaları mümkün değildir. Kapitalizmin gelişmesi, halkın birliğini değil çatışmasını artırır. Bunun için komünistler proletaryanın temsilcileri olarak onun birliği ve kurtuluşunun gerçekleşmesi uğruna mücadele ederler. Birlik dediklerinde bunu kastederler. Bunun da her şeyden önce ―sol‖ adına öne sürülen düşünceler ile kendilerininkiler arasına sınır çekip, ―halk‖ içindeki sınıflar ile kaynaşmaya özen gösterirler. 4
İçinde yaşadığımız dönemde bırakalım proletaryanın bunlarla kaynaştırılma tehlikesini, karşıdevrimci burjuvazi ile karıştırılma tehlikesi karşımızda duruyor. burjuvalar jakobenliği öyle tanımlıyorlar ki, işçi sınıfı ve komünistler darbeci, tepeden inmeci, halkı hor gören, onları güvenmeyenler olarak gösteriliyor. Onun için şimdi de bu konuda komünistler ne düşünüyor onu görelim. ―Eğer burjuvazi Çarlıkla uzlaşarak Rus devrimini engellemeyi başarırsa, sosyal demokrasi, tutarsız burjuvaziyi karşı savaşımında gerçektende eli-kolu bağlı kalacaktır, sosyal demokrasi kendisini, burjuva demokrasisi içerisinde proletaryanın devrime açık damgasını vurmayı başaramayacağı, çarlıkla proleterce yada Marks‟ın bir zamanlar söylediği gibi, „avam biçimi‟ hesaplaşamayacağı anlamında „erimiş‟ bulacaktır. Eğer devrim kesin bir zafer kazanacak olursa – o zaman çarlıkla jakoben, yada isterseniz ‗avam biçimi‘ hesaplaşacağız. ‗Tüm Fransız terörizmi‘ diye yazıyordu Marks 1848‘de ünlü New Reheinch Zerting‘de ‗Burjuvazinin düşmanlarıyla, mutlakıyetle, feodalizmle ve dar kafalılıkla avam biçimi hesaplaşmaktan başka bir şey değildir.‟
Proleter Nisan - Mayıs:2009 Sayı:59 (Bakınız :Marks Nachlais, Mehliğini tümüyle kavrayan proletarring baskısı C.III.s.211) demokrayanın tutarlı demokratlığına (…) tik devrim döneminde Rusya‘daki yine yükseltmek istiyorlar. Bunlar sosyal demokrat işçiler ‗jakobenhalkın , yani proletarya ve köylücilik‘ öcüsüyle korkutmaya çalılüğün monarşi ve aristokrasiyle, şan bu insanlar, Marks‘ın bu sözserfliğin asyatik barbarlığın ve inleri üzerine hiç düşünmemişler sanın aşağılanmasının her türmidir? den lanetli kalıntılarına hiçbir Yeni-Iskra Grubu çağdaş ödün vermeksizin özgürlük düşRus sosyal demokrasinin Jimanlarını acımasızca yok edenedenteri, Osvojenderye grurek, direnmelerini kuvvet yoluyla buyla kaynaşmıyorlar ama slokırarak ‗avam biçimi‘ hesaplaşganlarının niteliği gereği, bunların mayı istemektedirler. kaynağında yürüyorlar. Ve OsBu, elbette, 1793 jakovojenderye grubu, yeni liberal benlerine öykünmeyi, onların burjuvazinin temsilcileri otokgörüşlerini programlarını, slorasiyle, aristokrasiyi, soyluları ganlarını ve eylem yöntemleriyada saray erkanını gücendirni almayı zorunlu olarak önermeden, incelikle ve kibarlıkla – diğimiz anlamına gelmez. böyözenle, hiçbir şeyi kırmaksızın le bir şey yok. Bizim programı– beyaz eldivenli (tıpkı kanlı Nimız eski bir program değil, yeni kolo‘nun ‗halkın temsilcileri‘(?) bir programdır. Rus Sosyal Deiçin verdiği kabul töreninde giymokrat İşçi Partisinin asgari mek üzere Bay Petru Icevis‘in programıdır. Yeni bir sloganımız bir başıbozuktan ödünç aldığı elvar. Proletarya ve köylülüğün divenlere benzer eldivenler, devrimci demokratik diktatörlüğü. bkz:Proleteri, n 5 ) centilmenleEğer devrim gerçek zaferini göre yakışır bir biçimde nezaketli recek kadar yaşayacak olursak, ve terbiyeli, reformcu bir bitam bir sosyalist devrim için çaba çimde hesaplaşmak istiyorlar. gösteren işçi sınıfı partisinin niteÇağdaş sosyal demokliğine ve amaçlarına uyan yeni rasinin jakobenleri- Bolşevikeylem yöntemlerimiz de olacakler, Vperyo yandaşları, ‗Kongre‘ tır. Kurduğumuz bu paralellik grubu Proletari yandaşları, sloile açıklamaya çalıştığımız tek ganlarıyla devrimci ve cumhurişey 20.y.yılın ilerici sınıfının , yetçi küçük burjuvaziyi ve özellikproletaryanın temsilcilerinin, le köylülüğü, bir sınıf olarak kişiyani sosyal demokratların 5
www.proleter.org
18.yüzyılın ilerici sınıfının temsilcilerinin , burjuvazinin, jiredenler ile jakobenler olarak bölünmelerine benzer biçimde iki kanada (oportünist ve devrimci) bölünmelerdir.” (Lenin. Demokratik Devrimde Sosyal Demokrasinin İki Taktiği s.62.-63) 1789 Fransız Devrimi sonrası ortaya çıkan 1793 Jakobenleri, yukarıdaki değerlendirmelerde de gördüğümüz gibi, burjuvazinin devrimci ve reformcu (Liberal ve Kralcı burjuvazi bu kanadın başındadır) olarak bölünmesinde devrimci burjuvaziyi ifade eden bir kavramdır. Yine proletaryanın temsilcilerinin, bu tarihsel bölünme ayrışmaya benzer biçimde , jakoben ve jiradenler, yani Bolşevik ve Menşevikler , devrimci ve oportünistler olarak bölünüp ayrıştıklarını görüyoruz. Lenin‘in iki sınıfın temsilcileri arasındaki paralelliğe işaret ediyor. Bu salt iradi, olmayabilir bir bölünme değil, sınıf mücadelesinin zorunlu bir sonucudur. Nasıl burjuvazinin belli bir kısmı liberal ve monarşist burjuvazi, monarşi, feodalizm ve aristokrasi ile uzlaşıp onlarla işbirliği yaptıysa, proletaryanın temsilcilerinin bir bölümü, kapitalizm ve burjuvaziyle devrimci tarzda (jakobence) hesaplaşmak isterken, oportünist kanat, kapitalizm ve burjuvaziyle uzlaşıp, dev6
rimci tarzı reddederler. Bu onların sınıf mücadelesinin gelişmesi içinde proletaryanın temsilcisi olmaktan, burjuvazinin hizmetkarı olmaya evrilir. Kısacası jakobenlik dün olduğu gibi bu gün de devrimi ve devrimciliği ifade eden bir kavramdır. Bizim liberal burjuvalarımızın jakobenlik ile ―sol‖ içindeki ―jakoben, otoriter, tepeden inmecilik‖ ile paralellik, bağ kurup bunlara yüklenmeleri tesadüf değildir. Dünde böyle yapıyorlardı bu gün de öyle. ―Branştayncılar, böylece, devrimci demokratların „jakobenciliğine‟ karşı „işçilerin inisiyatifi‟ni anlamayan “yararlara” karşı vb. vb. avaz avaz bağırmışlardı. Gerçekte her kesin de bildiği gibi, devrimci sosyal demokratlar, günlük küçük işler, güçleri bir araya getirmeyi, vb. vb. bir yana bırakmayı, hiçbir zaman düşünmemişlerdir. istedikleri tek şey, kesin amacın açık-seçik anlaşılması, devrimci görevlerin açık-seçik ortaya konmasıydı….‖ (Lenin Age. S.127) Görüldüğü gibi dün revizyonistler, Bolşeviklerin jakobenliğine saldırıyorlardı, bu gün de liberal burjuvazi ile birlikte düşünmeden revizyonist Nabi Yağcı, onların gazetelerinde ―sol‖ eleştirisi adı altında Marksizm‘in dev-
Proleter Nisan - Mayıs:2009 Sayı:59 rimci özüne saldırmakta. Jakotün yöntemlerini böylece açıkben devrimcilik ile, karşı-devrim ladıktan sonra-bu yeni savave darbecilik arasında paralellik, şım biçimi şimdiye kadar heaynılık kurmaya çalışmakta. dillemen hemen hiç bilmiyorlardırine doladıkları bir başka olgu ise bu kongre kararı, tepeden in, jakobenliğe tepeden inmecilik me eylemi hangi durumlarda olarak saldırmaktadır. yapamayacağımızda belirtmek―Paris Komününden bu tedir. Biz, her durumda da geyana Avrupa da hemen hemen çici devrim hükümetine alttan kesintisiz süregelen uzun gerici baskı yapmak zorundayız. Bu siyasal egemenlik, bizi eylemin alttan baskıyı yapabilmek için yalnızca savunma savaşlarını proletarya silahlandırılacakdüşünmeye çok fazlasıyla alışçünkü devrimci bir ortamda iştırmıştır. Hiç kuşku yok ki, şimdi çiler son derece büyük bir çaartık yeni bir döneme girmiş bubuklukla açık iç savaş evresine lunuyoruz., siyaset alt-üst olmavarır.- ve sosyal demokratik lar ve devrimler dönemi başlaparti tarafından yönetilmelidir. mıştır. Rusya‘nın şimdi içinden Silahlı baskının amacı, „devrigeçmekte olduğu dönem gibi bir min kazanımlarını savunmak, dönemde, eski klişeleşmiş forpekiştirmek ve „genişletmekmüllerle yetinilmesine izin veretir‟, yani proletaryanın çıkarları meyiz. Tepeden inme eylem açısından bu kazanımlar, asgadüşüncesini yaymak, en enerri programımızın tümüyle gejik solun eylemlerine hazırlançekleştirilmesi olmalıdır. (Aynı mak, bu eylemlerin koşullarını yerden s-24-24) ve biçimlerini incelemek gereTepeden inme eylem, ―tekir. Kongre kararı, bu koşullarpeden inmecilik‖ bu gün liberal dan ikisini ön plana getirmekburjuvazi ve liberal sosyalist burtedir. Biri sosyal demokrasinin juvaların jakobenlere ―sol‖a ve geçici devrim hükümetine kaişçi sınıfının jakoben temsilcileritılmasının biçimsel yanı ile ne karşı ellerinde salladıkları (partinin temsilcileri üzerinde korkuluklardan biridir. Lenin‘in olan tam sosyalist devrimi değerlendirmelerinden de gördühiçbir zaman gözden uzak ğümüz gibi jakoben eylem, ―tetutmamak) ilgilidir. peden inmecilik‖ değil, monarşi Partinin „tepeden inme‟ ve feodalizmle ―avam biçimi‖ eylemiyle ilgili siyasetinin bü(Marks) ―proleterce‖ (Lenin) he7
www.proleter.org
saplaşmadır. Aynı zamanda devrimin otoritesinin sağlanması, feodal sınıflar ile kapitalist sınıf, burjuvazinin ezilip, direncinin kırılmasıdır. Liberal burjuvazi2 monarşi ve feodalizmle devrimci tarzda hesaplaşmak istemedi, onunla pazarlıklar yapıp uzlaşmanın yollarını aradı, onların özgürlüğünü sonunda, şimdi de ―farklılıklar zenginliğimizdir‖, ―bir arada yaşama‖, ―doğru tek değildir‖, ―hoş görü‖, onun bu uzlaşmacılığının göstergeleridir. revizyonistler de burjuvazi karşısında aynı rolü oynadılar. Bu ise işçi sınıfının, ücretli köleliğinin ebedileştirilmesidir. Sözde kapitalizmin ―sivrilik‖, ―aşırılık‖, ―vahşilik‖lerine karşı çıkar görünürler, diğer yandan da, işçi sınıfının jakoben temsilcilerinin devrimi tam zaferli kılma, burjuvaziyi ezme eylemlerinden ödleri kopar. Marksizmi bunlardan arındırıp burjuvazi için kabul edilebilir kılmaktadırlar. işçilerin, oportünist ve revizyonist 2
“Ġkinci ise kısmen doğrudur. Zira ideolojik olarak sömürgeciliği „medeniyet‟ (!) adına teorize etmekten, pratik- olanaklarda, Robespierre‟da baĢlayıp, Lenin‟e , Stalin‟e Mao‟ya varan dehĢeti yaratmaya bunların hepsi “modernite”nin çocuğu daha doğrusu piçidir.” (Hadi Ulu Engin 19.05.2009 Hürriyet) Hiçbir Ģey devrimden korkunuzu gizleyemez. Onun karĢısında hepiniz acz içindesiniz.
8
temsilcilerinin amaç ve hedefleri budur. Kapitalizmin barışçıl gelişme dönemlerinde bunlar işçi sınıfının temsilcileri görünümündedir, devrim günleri onların, burjuvazinin hizmetinde olduğunu açıkça gösterir. Burjuvazinin jakoben temsilcileri, monarşi ve feodalizme saldırılarında ―terörü‖ (ki onların döneminin adı ―terör dönemi‖ olarak anılır) kullanmaları karşısında, jirodenler buna nasıl karşı çıktılarsa, proletaryanın iktidara yürüdüğü devrim günleri ve sosyalizm inşa sürecindeki, burjuvaziye karşı, işçilerin jakoben temsilcilerinin devrimci şiddeti araç olarak kullanmaları durumunda korkakça burjuvazinin safında yer alırlar. Lenin‘in işaret ettiği, burjuvazi ve işçi sınıfı temsilcilerinin jakoben ve jiroden , devrimci ve oportünist olarak bölünmeleri önemlidir. Daha sonraki sınıf mücadeleleri tarihi bu bölünmenin damgasını taşıdı. Şimdi içinde yaşadığımız dönemde bizde burjuvazinin gündeminde , monarşi ve feodalizme karşı tutum yok iken dahi daha önceki, jakoben (ittihatçı), jiroden (itilafçı-liberal) olarak bölünmesi burjuvalar sınıfının karşı devrimci olduğu dönemde aynı izleri taşımakta, aynı kavram ve formülasyonlar üzerinden yürüttüğünü görmekteyiz. Demek ki
Proleter Nisan - Mayıs:2009 Sayı:59 bu bölünmeler, devrim ve karşırevizyonistler hemen her zaman devrim arasındaki mücadelenin burjuva hükümetlerde yer almayı ürünü olarak ortaya çıkmaktadır. (dikkat edelim parlamentoda deTabi bu ayrılıklar dünün devrimci ğil hükümette) savunmaktalar. burjuvalarının, karşı devrimci haBu ise komünizmi ve temsilcileriline gelmelerini örtmeye çalışni gözden düşürüp, burjuvazinin maktan başka bir işe yaramaz. iktidar aleti yapmaktadır. jakoLiberal burjuvalar ile feodal kafalı benlerin eyleminin ―tepeden inburjuvalarımıza bu çatışmada, me‖ olmadığı, yani monarşi ve devrime ve devrimci kavramlara feodalizmle, ―avam biçimi‖ , ―prosaldırıp, aşağılamaya çalışmak leterce‖ hesaplaşma olduğu için 3 talar . Bu günün hesabı içinde kurulan otoritenin devrimin otoridünün, geçmişin hesabı da görütesi olması göstermektedir. Karşı lüp, tarihsel bir hesaplaşma içine devrimci burjuvazinin eylemi ise girilmiş bulunuyor. statükonun sağlanması, sömürü Tepeden inme eylemin ve kapitalist kölelik düzeninin dehangi şartlarda olacağını Lenin vamını sağlama amaçlıdır. İşte göstermiş. Devrime, halk ayakbu, tam bir ―tepeden inme‖ eylelanmasına dayanan ―Geçici Devmidir. Liberal burjuvazi kısıtlı olarim Hükümetinde‖ yer almadır rak, jakoben ve faşist kavramlabu. Yoksa her şartta burjuva hürını bilinçli olarak özdeşleştirmek kümetinde işçi sınıfının temsilciistemektedir. karşımızda her türlü lerinin yer alması değildir. Bunda ―entelektüel ahlak‖tan yoksun, amaç devrimi, yukarıdan bir eybüyük jakoben devrimcilere ―piç‖ lemle ilerletmektir. Biliyoruz ki, diye saldıran, aşağılık bir güruh Avrupa komünizmi temsilcileri ile bulunuyor. Şimdi burjuvazinin ve proletaryanın temsilcilerinin, jakoben 3 “Bu cumhuriyetin „halka rağmen halk ve jirodenler olarak bölünmesi için‟ felsefesiyle yaptığı icraatlardan her bize neyi gösteriyor? Komünist zaman Ģikayet eden kesimlerde kendi çobirlik sorunu, bu bölünmeye bağlı cuklarına yönelik bu jakoben – ittihatçı olarak, bu tarihsel toplumsal gertavırdan farklı davranmıyorlar genelde… zaten bu ülkenin herkesin Ģikayet ettiği adaçeğe bağlı kalınarak nasıl gerletsiz düzeni yaratan Ģeyde bu devletin otoçekleştirilebilir? Yada gerçekleşriter, jakoben ideolojisinin bu devletin muatirmek zorundadır. Bilindiği gibi lif yurttaĢlarınca bile çoğunlukla paylaĢılişçi sınıfının temsilcileri, değişik ması…” Rasim Ozan Kütahyalı. Taraf kavramlarla ifade edilen bölün20.05.2009Ġ) 9
www.proleter.org
meler yaşadılar. BolşevikMenşevik, Kauskyci—Spartakist, Marksist-Revizyonist, DevrimciOportünist, kavramları ile ifade edilenler bunların en belirgin yaygın ve egemen olanları oldu. Bu temsilcilerin görevi, işçi sınıfı hareketinin birliğini sağlamak, onun kurtuluş mücadelelerini bu amaçla kurulan örgüt (parti) aracılığıyla yönetmektedir. Fakat burjuvazi proletarya karşıtlığına dayalı bir toplumda bu devrimci sınıfın temsilcileri hemen her zaman karşıtlığa dayalı direnmeyi yaşadı bundan sonra da yaşayacaktır. Kautskyci ve Spartakistler bu bölünme öncesinde Alman Sosyal Demokrat Partisindeydiler. Keza Bolşevik ve Menşevikler de Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisinin kuruluşunda birlikteydiler. Bazılarının zannettiği gibi bu sıfatlarla parti içinde yer almışlardı. Yine onların düşündüğü gibi bu partiler içinde merkez ve muhalefeti barındıran ―çoğulcu‖ partiler değildi. Henüz tarihsel olarak bunlar yaşanmamıştı. Kapitalizmdeki barışçıl gelişme, böyle bir birliğin toplumsal temeliydi. Devrimin gelişmesi ve I. Emperyalist paylaşım savaşı bu iki partide bölünme getirdi devrimi tam zafere taşımak isteyenlerle, burjuvaziyi ürkütmemeye, anlaşmaya çalışanlar, farklı 10
merkezlerde topladılar. Kautsky emperyalist savaşta Alman işçilerine kendi burjuvalarına desteklemelerini söyledi. Bu sosyalemperyalist politikasını, sosyal şoven ―anayurt savunması‖ sloganıyla gizlemeye çalıştı. Devrime, işçi sınıfı hareketinin birliğine indirilen en büyük darbelerden biri oldu. Proletaryanın jakoben temsilcileri onlara karşı yeni tipte partiler ve Enternasyonal ile karşılık verdiler. Bu yeni parti Almanlarda Spartaküs, Ruslarda Bolşevik parti olarak şekillendi. Daha sonraları Bolşevik parti, Leninist parti, ―yekpare parti‖ olarak ta anılır oldu. Bu saflaşma ve bölünmeler günümüze kadar gelmiş bulunuyor. 1989‘da burjuvazinin ―komünizm öldü‖ çığlıklarının sonrasında, işçi sınıfı karakterinde ve temsilcilerindeki bu bölünmeler giderek silikleşti. Ne var ki, Komünist birlik sorununda gölgesini hissettirmekte. Dün, bu günün yanında siluetini göstermekte. Keza sınıf mücadelesine her çıkan ―sosyalist‖ grup yada çevreler kendini bu daha önceki bölünmelere göre konumlandırmakta. Çünkü bunların hiç biri, bir ekol, bir okul olarak varlık kazanmamışlardır. Kendini bunların üstünde gören, bunları Hegel‘in öğrencileri arasındaki direnişçilere benzetenlerin Marksist-
Proleter Nisan - Mayıs:2009 Sayı:59 Leninistler arası çekişmeler olaTarihi yapan sınıflar, yığınlardır, rak görenlerin yaptığı ise, yaşatemsilciler değil. sınıfların yerini mın ağırlığı ve görevlerin zorlutemsilcilerini koymak, onlara, ğundan kaçma çabasından başkendi güçlerinin üstünde misyon ka bir şey değildir. Tam da teoriyi yüklemek aydın kuruntusundan küçümseyen, pratiği yüceltenlere başka bir şey değildir. II. Enterözgü bir tutumdur. Halbuki böyle nasyonelin sosyal şoven partileyapmak sorunları azaltmamakta , rinin bu günkü duruma, burjuvatam aksine ertelemektedir. Her zinin iktidar aleti olmanın yanınkez birlik sorununu kendi meşreda, anlı şanlı, ―sosyal devlet‖ bine göre ele almakta. Örneğin mimarlığı ile övünmekten başka küçük burjuva sosyalizmi bir şey değildir. Bunlar Marks‘ın ―1971‘in devrimci mirası‖ üzerin―eleştiri silahı yerine silahların den birlik geliştirme sağlamaya eleştirisi‖ formülasyonu hiçbir çalışırken , eski modern revizyozaman anlamadılar. Eleştiri, dünistler , ―sol‖un eski otoriteler – şünce özgürlüğü proletarya partijakoben mirasının reddi üzerinde sine en fazla ―aşırı muhalefet liberal kulvarda birlik sağlamaya partisi‖ rolü verir, arkasından çalışmakta. Yine bazı çevreler, gelmesi gereken ―silahların eleşisminden başka hiçbir şeyi Boltirisi‖ ise ya tam zaferli sosyalist şevik, Leninist olmayan tabela devrimi gerçekleştirme araçlarını partilerinin çatısı altında birliğe yaratması, yada, ―sosyal-devlet‖ davet etmekte bu durumun, devadı altında kapitalist köleliğe borimin işçi sınıfının kurtuluş mücayun eğmeyi gerektirdiğinin özlü delesinin, sosyalizmin sorunlarıifadesidir. na cevap vermek şöyle dursun Diyalektiğin temellerinden engel olduğu ortadadır. Bence bu en önemli bir‘in ikiye bölünmesidurumda en büyük rol oynayan, dir. Doğa, toplum, ve tarihte iki kapitalizmin barışçıl gelişmesinin den bir olmaz, bir ikiye bölünür. uzun sürmesi, devrimler dönemiYada bir içinde ikiliği barındırır. nin düşüş yaşamasıdır. Şimdi Şey için de başka vardır. A‘nın tekrar devrimler dönemine giriçinde A olmayan vardır. Ve de mek üzereyiz. Devrimin sorunlabunlar bir birlerinden kopuk ayrı rı, işçi sınıfı hareketinin birliğini ayrı var olmayıp, birlikte var olursağlamayı zorlayacağı gibi, burlar. Doğada tek hücrenin bölünjuvazi ile işçi sınıfı arasındaki mesi ile hücre çoğalması, yaşam, mücadeleyi şiddetlendirecektir. kendi yasaları içinde var olur. 11
www.proleter.org
Dün olduğu gibi bu günde proletaryanın temsilcilerinin liberal burjuvaların terimleri ile ―sol‖un bölünmüşlüğü, aslında, Lenin‘in yukarıda ifade ettiği iki temel bölünme olarak var. Küçük burjuva sosyalizmi de bazen burjuva sosyalizmine, bazen proletarya sosyalizmine yakınlaşması anlamında, bir, ―üçüncü‖ kutup oluşturmaz.kapitalizme karşı gerçek anlamda muhalefet eden tek sınıf proletaryadır. Adını anmasalar da liberal burjuvaların bundan ödü kopar, bunun için son yıllarda ikide bir ona ―el mesajı gönderip sevinç çığlıkları atarlar.‖ Lenin‘in proletaryanın jiroden temsilci dedikleri burjuvazinin proletarya hareketi içindeki hizmetkarlarıdır. Ona çalışırlar. Komünist birlikte söz konusu olan tarafların bir araya gelmeleri temelde iki tarzda mümkündür. Yada bölünmenin bütün tarafları ―kendi birliklerini‖ koruyarak bir araya gelecekler yada işçi sınıfının jakoben temsilcileri aralarındaki farklılıkları bir program oluşturarak geçici olarak da olsa yok edip birlik oluşturacaklardır. komünist Manifesto, ―Bütün ülkelerin işçileri birleşiniz.‖ Devrimci çağrısı ile son bulur. Marks ve Engels komünistleri birleşmeye çağırmadılar. Çünkü onları bir araya getirip güçlü kılacak olan 12
işçi sınıfı hareketinin gelişmesiydi. Bu hareketi yönetip devrimi başarıya ulaştırmada başarılı olan işçi sınıfının jakoben temsilcileri oldu. Bu gün liberal burjuvazi ve eski modern revizyonizmin artıklarının onlara saldırmasının nedeni de budur. Devam edecek… N.IġIK
Nisan – Mayıs 2009
MARKSĠZM-LENĠNĠZM
Nisan - Mayıs:2009
Proleter HER ZAMAN GÜNCEL VE BĠLĠMSEL ÖĞRETĠ
“21.YY’DA ÖZGÜRLÜK VE SOSYALĠZM MANĠFESTOSU” ÜZERĠNE NOTLAR Marksizm‘i diğer burjuva ve tarih öncesi gelişmelerden ayıran onun kendi kavram ve yöntemiyle dünyayı ve toplumsal ilişkileri bilimsel bir yöntemle ele almasıdır. Yöntemi diyalektik materyalist, tarih anlayışına dayanır. Gününü ve güncelliğini yitirmiş tarih ve tarih öncesi bilimsel ve tarihi süreci böyle bir eleştirel yöntemle bilimsel bir şekilde kendi terim ve kavramlarıyla bize sunar. Bu konu da her gündeme geldiğinde, gerek Marks gerekse Engels bunu her zaman göz önünde tutarak bizleri uyarır. Çünkü bu Marksizm‘in temel öğretilerinden biridir. Bütün Marksizm‘in takipçileri de bu güne kadar bunu dikkat etmiş, eserlerinde ve bütün yayınlarında özenle hayata geçirmişlerdir.
Sayı:59 Marksist terminolojiyi kullanarak karalamak ve yozlaştırmak isteyen gizli açık tüm burjuvazinin temsilcileri de elinden geldiğince Marksist terminolojiyi onun kavramlarıyla yozlaştırmak, karalamak, muğlak ve anlamsız haline getirmek için bütün çabalarını esirgememişlerdir. Bu sadece burjuvazinin dışarıdaki temsilcileri değil, Marksist parti ve toplulukların içinden de bunlar yozlaştırılarak Marksizm, Marksist partiler ve sosyalist toplumlar yozlaştırılarak, saptırılarak yer yer de ―başarı‖lı olmuşlardır. Marksist, sosyalist, komünist yazında ve tartışmalarda bitmeyen bu mücadelenin temeli sınıf ve sınıf mücadelesidir. Bundan çıkan sonuç işçi sınıfının ideolojik, siyasi, örgütsel mücadelesinde bu mücadeleyi engel olmak isteyen burjuva ve diğer gerici sınıfların doğrudan ve açık ideolojik, siyasi mücadelelerinin tarihidir. İşçi sınıfının önderleri Marks ve Engels‘e işçi sınıfının tarihsel olarak niçin mücadele ettiğini, kimlere ve neye, nelere karşı mücadele ettiği, mücadele araçlarının, yöntemlerinin neler olduğu konusunda kendilerine verilen görevin taslak çalışmalarında Engels‘in kullandığı ―İman Yemini‖, ―Amentü‖ konusunda Marks Engels‘e şunları yazıyor13
www.proleter.org
du:‖İman yemini konusunda biraz düşün. Yapılacak en iyi şeyin ilmihal biçiminden vazgeçip buna Komünist Manifesto başlığını koymak olduğuna inanıyorum. İçerisine bir miktar tarih katmak zorundayız ve mevcut biçim buna pek elverişli değil…‖ (23-24 Kasım 1847 tarihli mektup)4 diyordu. Bu yapılan çalışmanın önemi ve diğer sınıf farklılıklarını göz önüne alarak proletaryanın bilimsel düşüncesine uygun olmalıydı. ―21.yy‘da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu‖ daha ilk başlangıçta şu hataya düşüp, muğlak ve gizemli sözcüklerle gerçeği gizlemeye çalışıyor, belki bu ağır bir suçlama olur ama en azından doğruyu bütün açıklığıyla ortaya koymuyor. ―Yayınevinin Notu‖ başlığı altındaki yazıda ―Elinizdeki bildirge, 20.yy son çeyreğinde reel sosyalizmin aldığı yenilginin sosyalist/komünist hareket üzerinde yarattığı fiziki ve moral tahribatın etkilerinin tüm şiddetiyle sürdüğü, ancak rakipsiz ortamdaki şatafatlı görüntüsüne rağmen insanlığın devasa sorunlarına çözüm üretemeyerek yeniden bir tıkanma sürecine giren kapita4
“ KOMÜNĠST MANĠFESTO”NUN DOĞUġU DIRK J.STRUIK S.73
14
lizme karşı yeni devrim dalgasının mayalandığı koşullarda üretildi.‖ İşçi sınıfının iktidar mücadelesi bu güne kadar elde ettiği başarıların ve başarısızlıklarının, birikimleri ve yeni mücadele biçim ve yöntemleriyle devam ediyor. Bu işçi sınıfının mücadele azmini azaltmayıp tersine yeni ve bilenmiş olarak tekrar tekrar nihai zafere kadar devam edeceği bir süreci yaşamaktadır. İşçi sınıfı dünyanın her bir bölgesinde dozu ve biçimleri farklılıklar içeren ekonomik ve iktidar mücadelelerini zaman zaman iktidarı ele geçirerek taçlandırsa da tüm yer yüzünü içeren bir coğrafya da bu ülküsünü hayata geçirmeyi başaramadı, kısmi başarıları sürekli kılamadı, ilk iktidar mücadelesi deneyimini Paris Komünü ile yaşadı. Buradan çıkardığı dersler ve elde ettiği başarılarla burjuvazi ve gericiliğe korkulu günler yaşatarak mücadelesine devam etti. Oluşan nesnel ve tarihsel koşullar devrimin beklenen coğrafyasının dışında Doğuda yükseldi. Çarlık Rusya‘sını uzunca bir mücadeleden sonra devirmeyi başararak Şanlı Ekim Devrimiyle siyasal iktidarı el koyarak ilk geniş bir coğrafya da ve onlarca ulus proleterlerinin sahip olduğu ülkelerde programını hayata geçir-
Proleter Nisan - Mayıs:2009 Sayı:59 meyi sürdürdü. Burjuvazinin geler kayıtsız kalmayacaklar, aksirek iç ve gerekse dış ekonomik ne kayıtsız kalmak bir yana bunu ve siyasi baskıları ve bin bir çeşit şiddetle isteyeceklerdir. Bu müsavaşımlarıyla mücadelesini tüm cadelede kılavuzları Marksizmdünyaya yayarak, genişleterek Leninizm ve onun bilimsel devuygulamaya muvaffak olamadı. rimci teorisi olacaktır. Başarılarını ileriye götürecek, Bu gün proletaryanın uğekonomik, toplumsal şartları runa mücadele ettiği ekonomik oluşturamadı. Elindeki güçler ve siyasi taleplerinin tespitinden önaraçlar toplumsal başarıya ulaşce reddettiği mirasın, bu günkü mada yetersiz kalarak burjuvaziekonomik ve siyasi koşulların nin toplumsal koşullarına terk tespiti yapılmalı, özelde geçmiş edilmek zorunda kaldı. Başlaniktidar mücadelelerinin ve sosyagıçtaki şevk ve heyecan beslenip list deneyimlerin birikimleri ortaya büyütülemedi. Bu şartlar altında konmalı içinde yaşam mücadeleiçte ve dışta burjuvazinin toplumsi verdiği toplumsal koşullarının sal koşullarına teslim oldu. Parti sosyo-ekonomik yapısı özetlenve proletarya önce burjuvazinin melidir. Bunun yapılması aynı parti içindeki uzantıları revizyozamanda proletaryanın mücadenistlere, arkasından kapitalistlerin lesine kolaylaştıracak, örgütsel eline geçti. İnsanlık için uzun, mücadelesini sağlamlaştıracak, dünya için kısa dönem içinde yatoplumsal gücünü ve düşmanın şatılmaya ve inşaya çalışılan durumunu belirlemesine yardımcı sosyalizm deneyimi yarıda kaldı. olacaktır. Kapitalizmin eşitsiz geEvet şimdi, yeniden, malişimi, farklı coğrafi bölgelerin yalanmaya başlanan devrim dalmücadele biçimlerini belirleyecek gasının tüm dünyaya yayılmaya toplumsal unsurları ve koşulları başladığı bu günlerde hareketler, da oluşturduğu tespit edilmiş olagruplar, proletarya ve onun öncaktır. Yer kürenin bütün bölgelederleri, diğer burjuva ve küçük ri, yerleşik proleterlerinin mücaburjuva unsurlar sınıflarının tadelesiyle birleştirilerek tüm yer leplerini haykırmak, onları hayata yüzünde nihai hedefe ulaşmak geçirmek için bilgi ve birikimlerini için gerekli koşullar ve bağlar kuaktarmak, örgütlenmek ve mücarulacak, halklar arasındaki ekodele için saf tutmaktadırlar. Bu nomik, toplumsal farklıkları gisaflaşmada kimse, özellikle kodermenin, dostlukları kurmanın, münistler, sosyalistler, devrimcikardeşleşmenin koşulları yara15
www.proleter.org
tılmış mücadele gerçek enternasyonali hayata geçirecektir. ―21.yy‘da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu‖ bu biçimiyle eksik, sorulara verdiği yanıt sınırlıdır. Şimdi yazıya dönelim ve notlarımızı aktarmaya devam edelim. Yazının başlangıcı :‖Kapitalizmin Bunalımı Sanayi Uygarlığının Bunalımına Dönüşüyor‖ Başlığıyla başlıyor. Bu manifesto kendince ilave ettiği kapitalizme (daha doğrusu Emperyalizm çağındaki kapitalizme) ―sanayi uygarlığı‖ yakıştırması yapıyor. ―Kapitalizm, ilk boy verdiği Kuzey‘de hem yatay hem de dikey olarak gelişiminin doğal sınırlarına dayandı ve hızla üretici niteliğini yitirmeye baĢladı5. Çin ve Hindistan başta olmak üzere Güney‘de emperyalistkapitalist sermayenin doğrudan üretime6 yönelmesi, başka faktörlerle birlikte, başta bu gelişmenin ürünüdür. Yeni bir coğrafik genişleme alanı olarak Güney‘in derinlemesine kapitalist tüketim kültürüne açılmasının ilk adımlarının atıldığı 2000‘li yılların başında, kapitalizm fiziksel (doğal) gelişmenin de sınırlarına dayan-
maya başladı. Dünyanın ve kaynaklarının da bir sınırı vardır. Çin, Hindistan başta olmak üzere Asya, Afrika ve Latin Amerika Batı toplumları düzeyinde kapitalist tüketim kültürüne çözüldükçe dünyanın kaynakları bu yükü taşıyamaz; bu yükü taşıyamayacağının ilk ciddi sinyallerini bir süreden beri yayıyor. ―Kapitalizmin 2000‘li yıllarda yaşadığı yapısal bunalım, geçmişte yaşadığı dönemsel bunalımlardan hem nitelik hem de nicelik bakımından farklı olup derin, süreğen ve küreseldir.‖7 Uzunca yaptığımız bu alıntıdan anlaşıldığı üzere emperyalizm doğru anlaşılmadığı gibi kapitalizm de yeterince anlaşılmamış görünüyor. Öncelikle bunun tespit edilmesi gerekiyor. Marks kapitalizmin Eleştirel bir analizini yaptığı ünlü eseri Kapital‘de sermaye ve sermaye biçimlerinin tüm işlevleri de dahil olmak üzere, tüm üretim ve dolaşım süreçlerini tüm ayrıntıları ile ele almış, en ufak bir ayrıntıyı bile atlamadan tüm kapitalist üretimi eserinde yeniden üretimini teorik düzeyde ortaya koymuştur.
5
7
6
Abç. Abç.
16
21.yy‘da Özgürlük ve Sosyalizm Manifestosu
Kapitalizmin genel şeması aşağıdaki şekilde verilmiş olup bir kez daha hatırlatmak gerekirse kapitalizmin itici gücü artı değer sömürüsüdür. Kapitalizmin ilk evrelerinde farklılık taşıyan krizleri
bir başka deyişle ―küreselleştiği ― aşamaya gelindiğini gösterir. Emperyalizm aşamasındaki kapitalizmin krizleri yerel ve bölgesel boyutlarla devam ederken belli başlı büyük krizleri savaşlarla
Burada hesaba katmıyoruz. Sadece şunu belirtmekle yetinmek istiyoruz. Kapitalizmin ilk evrelerindeki krizleri genellikle ticari krizler olup gerek değişen sermaye sorunlarından kaynaklanan krizleriyle kendini gösterirken çoğunlukla üretilen metaların realizasyonun sağlanamamasından kaynaklanan ticaret krizleri oluşturmaktadır. Ticari krizlerinin sürekli artışı sonunda Pazar sorununu gündeme getirerek I.Paylaşım savaşını doğurmuş, bu paylaşım aynı zamanda kapitalizminde yeni bir aşamaya girdiğini artık sermayenin tekelleşme aşamasında emperyalizmin krizleri bütün dünyaya yaydığını
sona ermiş, bir kısım sermayeler tahrip edilerek, her defasında ilişkiler yeniden kurularak ayakta kalan sermayelerin denetiminde süreç devam ettirilmiştir. kapitalizmin bu krizleri aynı zamanda toplumsal devrimler dönemini de başlatmış, proletarya için toplumsal koşulları olgunlaştırmıştır. Bu dönemler aynı zamanda toplumsal çelişkilerin net olarak açığa çıktığı, sermayenin gerçek yüzünü gösterdiği dönemler olmuştur. Sınıf mücadelelerini en üst konumuna getirmiş, sınıfsal saflaşmaları daha belirgin hale getirmiştir. Böylece devrimler yoluyla kapitalizmin sorunlarının
çözümü gündemdeki yerini almıştır. Kapitalist üretimin yeniden üretim şeması bir bütün olarak, tüm yer yüzünü kapsayacak biçimde ele alması yani tek bir kapitalistin sermayesi şeklinde ele alınması bazı incelemeleri gözden kaçmasına neden olabilir. Bu konuda Marks‘dan bu yana farklı yorumlamalar yapıla gelmiştir. Gelişen koşullara uygun serimlerde ortaya konmuştur. Özellikle sermayenin iki kesimi arasında verilen örnek ve açılımlar bir çok Marksist‘in tartışma konularından biri olagelmiştir. Bu konuda Rosa Lüksemburg, Ernest Mandel gibi Marksist yorumcular görüşlerini belirten yayımlarını ortaya koymuşlardır. Bu konuda Rosa, Sermayenin Kesim I ile (üretim araçlarının üretimi) Kesim II (tüketim araçları üretimi) arasındaki dolaşımın ve artı-değer gerçekleşmesinin ancak kapitalist sistemin dışında bir üretim sisteminin varlığını gerektirdiği konusunu işler8. Ernest Mandel ise aynı konuda ayrıca bir Kesim III olarak (artı değer üretmeyen, sadece artı-değerin tüketildiği alan olarak) savaş araç gereçleri ve silah sanayini örnek gösterir9. Marks bu konuda Ünlü eseri Kapital‘in II.Cildinde etraflıca incelediği bu bölümde ―Basit Yeniden Üretim‖in sürecin birbir-
leriyle ilişkisini, dolaşımını, değişimini irdeleyerek, ―Toplumsal Yeniden-Üretimin İki Kesimi‖ olarak inceler. ―Toplumun toplam ürünü ve dolayısıyla toplam üretimi, iki büyük kesime ayrılabilir: I.Üretim Araçları , üretken tüketime geçmek zorunda olan, ya da hiç değilse geçebilecek biçimlere sahip bulunan metalar. II.Tüketim Nesneleri, Kapitalist sınıf ve işçi sınıfının bireysel tüketimine geçtikleri biçime sahip bulunan metalar. Bu iki kesimin her biri ile ilişkili bütün çeşitli üretim kolları, birisinde üretim araçları ve diğerinde tüketim nesneleri olmak üzere tek bir büyük üretim kolu teşkil ederler. Bu iki üretim kolunun her birinde kullanılan toplam sermaye, toplumsal sermayenin ayrı büyük bir kesimini meydana getirir. Her iki kesimde de sermaye iki kesimden oluşur: 1.Değişen sermaye … 2. Değişmeyen sermaye.”10 Marks konuyu bu biçimde ortaya koyarak irdeler. Rosa sermaye birikiminin bu iki kesimin birbiriyle olan değişim ve sermaye dolaşımının mümkün olmadığı sonucunu çıkararak kapitalizm dışı bir üretim biçiminin zorunluluğunu şart koşar. Ernest Mandel ise kapitalizmin ileri emperyalizm aşamasında ar-
8
10
9
Rosa Lüksemburg Sermaye Birikimi Ernest Mandel Geç Kapitalizm
Karl Marks Kapital Ġkinci Cilt Yirminci Bölüm S-442-447.
Proleter Nisan - Mayıs:2009 Sayı:59 tık sermaye birikiminin ve dolaMESOP‘un desteği kapitaşımının kesintilerinin arttığı ve list emperyalizmi aklayamamakla bunun Kesim III ilave edilerek, kalmaz, onun yasaları (kapitalist yani savaş araç ve gereçlerinin üretimin yasaları) sınıf savaşımıüretimi ve tüketimi ile artı-değerin nın arenasında kendini tüm çıptüketiminin gerçekleştirildiğini, ve laklığıyla göstererek ―sanayi uysermayenin toplumsal dolaşımıgarlığı‖nı yerle bir eder. Kapitanın bir süre daha devam etmesilizmin bir sermaye ilişkisi olduğune mümkün kıldığını ele almaknu anlamayanlar, inkar edenler tadır. bu ilişkiler içinde yok olup giderLenin ünlü eseri Emperyaler. lizm: Kapitalizmin Yüksek AşaKapitalist –emperyalist ması eserinde belirttiği gibi kapiüretim ilişkileri yerle bir edilerek talizmin bu günkü aşamasında proletaryanın iktidarı altında topartık Marks‘ın zamanında göslumsal üretim programlanıp yürüterdiği biçimiyle değil, emperyatülmediği sürece kapitalizmin solist sömürü biçimiyle hareket ettinuçlarından ve kötülüklerinden ğini ve böylece dünyanın hemen kurtulmak mümkün değildir. Saher yerinde tüm kaynakları dedece kapitalizmin kötülüklerinin netleyip, yönettiğini, ve kendi giderilerek ―yaşanabilir‖ ortamlar aralarında sermaye grupları, teoluşturulması hayali, işçi sınıfına keller arasında paylaşım mücave ―insanlığa‖ büyük ihanet olur. deleleri verdiğini belirtir. Artık Bu ihanet içinde olan burjuva liserbest rekabet dönemi sona beralleri, küçük burjuva sosyalistermiş tekelci evreye girilmiştir. leri, revizyonist uşaklar bu gün ―Emperyalizm kapitalizmin özel bunu vaaz ediyorlar, işçi sınıfının bir tarihsel evresidir…. 1.Tekelci mücadelesini böylece ―engel‖ kapitalizmdir: 2.Asalak yada çüolmak istiyorlar. Mesop‘da onlarüyen kapitalizmdir; 3.Can çekirın dümen suyundan gidip onlara 11 şen kapitalizmdir.‖ alet oluyorlar. Ve şöyle diyorBu günkü emperyalist kalar:‖Nihai çözüme giden yolda pitalist dünyanın gerçekleri bu acil adımların atılması gerekiyor. sonucu tamamen doğrulamaktaEn azından kürenin yükselen dır. ateşini düşürecek adımların atılması göreviyle yüz yüzedir insanlık. Asıl çözüm, yani doğanın ni11 hai iyileşmesi ise ancak sınırsız V.Ġ.Lenin Eserler C.23, s.122 19
www.proleter.org
kar ve sömürü amaçlı kapitalist üretim-tüketim düzenine son vererek, insanın yaşamsal ihtiyaçlarıyla belirlenmiş sınırlı üretim ve tüketim ekonomisine geçiştir. Ki bu da insanın doğa ve çevreye bakışında köklü zihinsel değişiklikleri gerçekleştirmekle mümkün olur. Yani dünya çapında kapitalist sanayi uygarlığına son verecek olan köklü devrimci dönüşümle ancak insanlığın ve doğanın kurtuluşu gerçekleşebilir.‖12 Burada belirtilmesi gereken sosyalist üretim ilişkilerinin tesis edilerek planlı ve programlı üretim yapmaktan geçmiyor mu? Bu plan ve program sadece üretim ve tüketimin planlanması değil aynı zamanda doğanın ve hammadde kaynaklarının planlanması ve programlanması değil midir? ―Küreselleşme, Emperyalizm ve Yeni gelişmeler‖ başlığı altında işlediği konularda da ütopik üretim ilişkileri üzerine hayaller kurarak bilimsel gerçekleri kurutmaya çalışıyorlar. ―Çağdaş komünizme giden uzun yürüyüşte‖ ―her alanda eşitsizliği giderecek enternasyonal yardımlaşma/dayanışma‖ özlemiyle : ―Burjuvazi özellikle 1990‘lı yıllardan itibaren, dağınık, ayrı ayrı ulusal 12
Agy.
20
ekonomilerin toplamının ötesinde ve önemlisi uluslar arası Pazar ve iş bölümü üzerinde sermaye, meta, teknoloji ve sanayi taşıma akışlarıyla bir dünya pazarının (ekonomisinin) yaratılması hedefinde sürecin gazına basarken, iki faktör belirleyici rol oynamıştır.‖ (Agy) Mesop ya ekonomik gelişmelerden haberdar değil yada bilimsel, Marksist- Leninist yazını inkar ederek süreci bambaşka biçimlerde ele alarak zihinleri karalamaya çalışmaktadır. Sadece 1980 ‗li yılların dünya ekonomisindeki gelişmeleri takip eden birisi bile emperyalist ilişkilerin gerek Türkiye, Avrupa, Doğu Avrupa, Asya, Hindistan, Çin, Afganistan, Pakistan , Körfez , Orta Doğu, Afrika vb. ülkelerdeki emperyalist yayılma, işgal, yeniden organize olmaya çalıştığı gelişmeleri izlese bile bunu görebilirdi. Gözler görmek istemeyince sahibini elbette suçlayamayız. Sadece Dünya Ticaret Örgütü, İMF, Dünya Bankası gibi örgütlerin faaliyetleri bu düşüncelerimizi fazlasıyla kanıtlar. Kısmi savaşların, işgallerin ve çatışmaların gösterdikleri ise cabası. Evrenselleşmeden bahis sermayenin yerel sermayelerden uluslar arası sermayeleri ele geçirerek emperyalist ilişkiler içinde uluslar arası düzeyde tekelleş-
Proleter Nisan - Mayıs:2009 Sayı:59 mesi söz konusudur. Bu aynı kadar giden tarihsel tartışmanın zamanda sosyalist üretim ilişkileda konusudur. rinin evrensel boyutta kapitalizm ―(AB ve ABD) emek gücütarafından temellerinin atılmasınün işsizlik başta olmak üzere dır. ekonomik ve sosyal sorunları ―Marks ve Engels, günüağırlaştı. Son yıllarda amaçlı olamüz sanal bilgi otoyolu olan inrak hızlandırılan kapitalist küreterneti, Çin ile ABD arasındaki selleşme ve neoliberalizm politi500 milyar dolarlık ticaret hacmikaları dünya çapında yeni bir ni, kıtalar arası sanayi taşıma hasömürgeleştirmeye yol açıyor. reketini, borsanın ulaştığı hacim Öyle ki bu süreçte emperyalist ve coğrafik yayılımını, küresel kapitalizm kendi toplumları da çapta kara, deniz, hava yolu uladahil insanlığı maddi ve manevi şımındaki teknolojik boyutu, Doolarak yeniden sömürgeleştiriyor. ğu-Batı enerji bağımlılığını ve ni―Küreselleşen kapitalizmin hayet AB sürecini, görselerdi sonuçlarına karşı sivil sosyal acaba ‗ulusların çok yönlü karşıformlardan ulusalcı sol milliyetçilıklı bağımlılığının aldığı‘ boyuta, lere, küçük ve orta ölçekli tarım sermayenin ulus-devleti aşma işletmelerinden çevreci akımlara yönelimine ve her ülkenin üretimi ve işçi emekçi yığınlara varana ile tüketiminin ‗kozmopolit‘ nitelikadar geniş bir muhalif hareket ğine ilişkin ne derdi diye insan büyüyor. Komünistlerin tarihsel merak ediyor‖ (Agy) Merak etolduğu kadar güncel politik hedemeye gerek yok. Onlar bunun fi; salt yıkıcı sonuçlarına karşı böyle olacağını tespit ettikleri gibi duran bu geniş yelpazedeki musosyalizm ve komünizm inşası halefeti kapitalizmin kendisine için de bunun gerekli olduğunu yönlendirebilmektir.‖ (Agy.) savunurlar. ―Tek ülkede sosyaGünümüz gelişmeleri onlizm‖, ―sosyal devlet‖ uygulamaları yerle bir ediyor. Pratik onların ları burjuvazinin bu korkusunun fikirlerini doğrulamak şöyle durifadesi değimliydi? Sürecin desun daha şimdiden yaşam onları vamı bu gün gelinen nokta değil yalanlıyor. mi? Tarihi geri döndürmek mümEmperyalist ülkelerin kenkün değildir. Bu gün komünist di pazarlarına kattıkları ve buna hareketin belirleyici yol ayrımlaengel olmak isteyen ―ulusal devrından birisidir. Bunun ucu ―tek let‖lere yaptıkları bir emperyalist ülkede sosyalizm‖ tartışmalarına gücün veya güçlerin emperyalist 21
www.proleter.org
temelde savaşlarının bir tezahürüdür. Bunu böyle görmek ve değerlendirmek gerekir. Emperyalistler arası ilişkileri belirleyen iki temel güç vardır. Bunların sermaye hareketlerinin zorunlu sonucu olarak vardıkları noktada emperyalistler arası çatışmaları ve proletaryanın devrimci hareketinin emperyalizm karşısındaki duruşu ve savaşımıdır. Bu tarihi olarak I. Emperyalist paylaşım savaşı dönemi ve devrimlerle kanıtlanmıştır. Kapitalist üretim ilişkilerinin tüm dünyaya egemen olması sömürge ülkelerdeki sermaye ve üretim ilişkilerini emperyalist sermayenin ağlarına bağlayarak, sömürgecilikten emperyalist işbirlikçiliğine bürünerek ilgili ülkelerin sermayeleriyle entegre ilişkiler içine girerek o emperyalist gücün uzantısı haline gelmişlerdir. Ulusal sorunun dünya çapında çözülmesi, ulusal sınırların ortadan kalktığı anlamına gelmiyor. Buralardaki işçi sınıfının mücadelesi yerelden, evrensele uzanan sürecin bir halkası olarak yerini devrimci harekette koruyor. Emperyalist sermaye, Avrupa ve ABD emperyalistlerinin eski Yugoslavya, Irak ve diğer ülkelerdeki ulusal sorunları çözümde nasıl yol izlediği yaşa22
makta olduğumuz günlerin en somut örnekleridir. Ekonomik ve siyasi gücünü yitiren kapitalizm öncesi üretim biçimleri kapitalist emperyalizm tarafından, kapitalist emperyalizmin girdabına katılarak onun bir parçası, yeni işbirlikçileri durumuna gelmektedirler. Mesop burjuva devriminden proleter devrime iradi bir tarihsel süreç anlatmaya çalışılıyor. Oysa insanlık bilincin farkına yeni varıyor. İlkel bir toplumdan bunları beklemek saçma olur. Bu bir ütopya değil, tarihsel gerçekliğin giderek olgunlaşan bir sürecidir. Mesop şöyle devam ediyor:‖Kuzeyde tarımın GSMH‘ deki payının %3 ile %10‘lara gerilediği, işçi sınıfının müttefiki olan küçük ve orta köylülüğün sözü edilir bir güç, olmaktan çıktığı, tarımda büyüyen teknolojik girdilerle tarım işçilerinin bile nicel olarak zayıfladığı görülüyor. ―Gerçek ulusal bağımsızlık mücadelelerinin belirleyici olarak aşılması, gerekse kapitalizmin hem yatay, hem de dikey olarak gelişmesiyle birlikte köylülük; tarım ve toprak burjuvazisi,orta ve küçük köylülük ile tarım işçileri biçiminde parçalanmıştır. Bu parçalanma bir süreç olarak devam ediyor. Dolayısıyla Asya ve Afrika‘da da genel işçi-köylü ittifakının zemini ortadan kalkıyor.
Proleter Nisan - Mayıs:2009 Sayı:59 Artık burjuvazinin önderlik ederin el konmasıdır. Burjuvaziyi birceği siyasal devrimler yaşanmaleştiren temel nokta budur. Hangi yacağı gibi, -açık faşizm ya da ulustan oldukları burjuvazi için askeri rejimler hariç tutulursaönemli değildir. Sorunun temeli burjuvaziyle ittifak içeren devrim burada yatar.‖13 stratejisi de hedeflenemez. BuSorunun -işçi-köylü ittifanun yerine işçi-emekçi (yoksul) kının- bu biçimde konulmasından köylü ittifakı her ülkenin özgün ziyade kapitalizmin bu günkü ilişkoşullarında bürüneceği içerikle kileri içinde sınıfların savaşımlakomünist hareket tarafından rının geliştikleri biçime uygun örgündemleştirilmelidir.‖ (Agy) Bu gütlenme ve bilincine dayanmadeğerlendirme bizi Lenin‘in ―Sol‖ lıdır. İşçi sınıfının sınıf bilinci bu Komünistlerin değerlendirmelerigün bunu gerektirmektedir. ni eleştiren ―Sol Komünizm Bir Çocukluk Hastalığı‖na anımsatıKapitalist emperyalizmin yor. ―Küçük burjuva geri ideolojigeldiği nokta, tüm dünyanın kapileri Marksizm‘i bir dogma olarak talist ilişkiler içine çekilmesi nokyorumlamalarının aksine empertasına gelirken, diğer yandan da yalizm kapitalizmi tüm yeryüzünkendi karşıtını geliştirdi. İlişkilerini de geliştirdi, egemen bir sistem tüm yeryüzüne yaydı. Proletarya haline dönüştürdü kendi halinde ulusal ve uluslar arası sorumluiçine kapanık, geri halkları uyanluklarını birlikte yürütme işleviyle dırdı. Ulusal bilinci doğurdu. Emyüz yüze geldi. Artık ekonomik peryalizmin sömürgeci eğilimiyle ve siyasi mücadelelerinde burjuulusal bilinci uyanmış burjuvazi vazi ve iktidarına karşı birlikte haarasında çatışma bir çok ülkede reket etmek, dayanışma ve desyeni bağımsız devletleri oluşturteğe gereksinimi olduğu gerçekdu. Başlangıçta emperyalizme lerlerle karşı karşıyadır. Örgütkarşı ortaya çıkan ulusal burjulenmelerinde de ulusal ve uluslar vazi iktidar olur olamaz, egemenarası koşullara göre uyarlamak, liğini kurar kurmaz işçi sınıfının bir birini kenetlenmek, bilgi ve bikarşısında emperyalist burjuvarikimini sürekli bir birlerine enterzinin safında yer aldı. Asıl olan nasyonal bir biçimde paylaşmak bağımsızlık değil artı değerin el durumundadır. Bunun için gerekli konmasıydı. Yeryüzünde ki tüm birlik ve örgütlenmelerini yer yüburjuvazinin birleştiği tek nokta 13 dil, din, ırk kültür değil artı değeProleter Aralık 2004 Mahir. 23
www.proleter.org
zünün bütün yerleşim yerlerinde örgütsel ağlarını örmelidirler. Bu gerekli ve zorunlu bir eylem olarak tüm proleterlerin ve onların önderlerinin önünde duran tarihi bir görevdir14. 14
“HAYDĠ, UNUTMAYALIM BU DAYANIġMAYI! CAN ŞAFAK 20 Mayıs 2007 - Şişecam‘ın Bulgaristan‘daki iki fabrikasında 19 Mayıs sabahı grev başladı. Şişecam‘ın Cam Ev Eşyası (CEE) Grubu; Paşabahçe Cam Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve Düzcam Grubu; Trakya Cam Sanayi A.Ş.‘ne ait cam ev eşyası, düzcam, işlenmiş camlar ve ayna fabrikaları yatırımları sırasıyla Temmuz 2005, Mart 2006 ve Aralık 2006‘da tamamlanarak üretime geçirilmişlerdi. Grevler CEE Grubuna bağlı Bulgaristan Cam Ev Eşyası Fabrikasında ve Düzcam Grubuna bağlı Trakya Glass Bulgaria EAD'de sürdürülüyor. Grevlerin hemen öncesinde Şişecam, Bulgaristan'daki kapasite artırımı ve yeni yatırım planlarını askıya aldığını açıkladı. Açıklamada, iki yıl içinde ikinci bir düz cam fabrikası kurulması, cam mamulleri için başka fabrika kurulması ve mevcut tesislerin kapasite artırımı için toplam 300 milyon dolarlık yatırım planlandığını, ancak bu planların askıya alındığı belirtildi. Neden, yetkili işçi sendikası tarafından ücret artışı talebiyle 19 Mayıs sabahı başlatılacak olan grevlerdi. Bulgar Dnevnik gazetesi ve See-News ajansı, Şişecam'ın Bulgaristan'daki fabrikalarının geçen yıl da ücret artışı istemiyle işçi eylemlerine,
24
M. Gündar Nisan-Mayıs 2009
grevlere
sahne
olduğunu
duyurdu.
Şişecam açıklamasına göre grevci işçilerin ortalama aylık ücretleri 400 leva (205 Euro) yani Merkez Bankası Euro alış kuru karşılığı 366 YTL. Türkiye‘deki asgari ücret olan 562 YTL‘nın işverene maliyeti olan 646 YTL‘nın yarısından biraz daha fazla. Elbette Euro bazında iki ülkede ödenen ücretlerin karşılaştırılmasının anlamlı olabilmesi, diğer pek çok ekonomik göstergelerle birlikte ele alınmasını gerektiriyor, ancak ücretler o kadar düşük ki kabaca yapılan karşılaştırmalar bile yeterince fikir verebiliyor. Aynı iş için Türkiye‘deki bir cam işçisinin ortalama maliyeti Bulgaristan‘daki bir cam işçisinin ortalama maliyetinin bir kaç katına çıkabiliyor. Bu çerçevede de Şişecam için Bulgaristan tam bir emek cenneti. Nitekim açıklanan sorunlara rağmen Şişecam, Bulgaristan'daki cirosunun bu yıl yüzde 36 artarak 210 milyon levaya (107.5 milyon Euro) çıkmasını bekliyor. Gelirin yüzde 80'i Bulgaristan'dan 45 ülkeye yapılan ihracattan kaynaklanıyor. Gene de Şişecam yetkilileri, işçi taleplerini dinlemek yerine, işçi eylemlerinin şirkete zarar yazdığını açıklıyorlar. Bulgaristan hükümetini uyararak, çalışma yasalarının değiştirilmesi gerektiğini ileri sürüyorlar.‖
Nisan - Mayıs:2009 Sayı:59 azalması kapitalizm koşulları altında ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma gelmeleriyle kendini açığa vuruyor. İşçi sınıfının burjuvaziye karşı ekonomik, demokratik haklarını savunmak için oluşturdukları birlikleri sendikalar, burjuvaziyle işbirliği içinde kapitalist bunalımın nedeni işçilermiş gibi bunalımın yükünün işçilerin üzerine yüklenmesinde sermayeyle işbirliğine yöneliyorlar. Burjuvazi emperyalist kapitalist sermaye yarattığı olağanüstü zenginliğin yığınlar üzerinde nasıl bir yıkıma BUNALIMIN sefalete yol açtığını gizlemeye ĠġÇĠ SINIFI ÜZERĠNDEKĠ azalan karlarının nasıl korunacaETKĠLERĠ ğının hesaplarını yapıyor. Burjuva hükümetleri kapitalist iktisadın Burjuva ideologlarının o yol açtığı bunalım karşısında kaçok sevdikleri , üzerine basa bapitalist tekellerin, tröstlerin, karsa kullandıkları sözcükler tellerin iflastan kurtarılması için küresel kapitalizm- in bunalımımilyonlarca dolar akıtırken nın işçi sınıfı üzerinde ki en büemekçilerin sefaleti karşısında iki yük etkisi bütün dünyada işsizliyüzlü ağıtlar yakıp yığınların öfğin artması ücretlerin düşürülmekelerini bastırmanın tedbirlerini si işçilerin ücretlerinin düzenli almakla meşguller. alamamaları işçi sınıfının tüm Bunalımın kendini hissetdünya da kazanmış olduğu ekotirmeye başladığı 2008 yılı ortanomik siyasal demokratik haklalarında Türk burjuvazisinin siyarının, emperyalist kapitalist haysal temsilcisi dünyanın en zendutlar tarafından fiili olarak gasp gin başbakanlarından birisi olaedilmesi, sefalet ve yoksulluğun rak tanımlanan Recep Tayyip olağanüstü boyutlarda büyümesi Erdoğan zaman kazanmak için emekçilerin yiyeceğe, barınmakrizi önemsemez aldırmaz gibi ya, eğitime, sosyal yaşamlarına görünerek ―bu kriz bizi teğet geilişkin en temel harcamalarının çecek‖ diyordu. Türkiye İstatistik 25 Proleter
www.proleter.org
Kurumu 2009 yılı Ocak ayının işsizlik rakamlarını açıkladı buna göre geçen sene ocak ayında %11.6 olan işsizlik oranı bu senenin aynı ayında %15.5 e yükselerek 1.059.000.00 kişillik bir artışla 3.650.000.00 kişiye yükseldi. Kentlerdeki işsizlik %13 den %17.2 ye kırsaldaki işsizlik ise %8,4 den %11,8 e tırmandı. Tarım dışı işsizlik de geçen yılın aynı dönemine göre 5,3 lük bir artışla %19 seviyesinde gerçekleşti. (İTO Mayıs 2009 Ekonomik Vizyon ) Altı ayda en çok işçi çıkaran kent 113 bin 112 kişiyle İstanbul oldu. (İstanbul Ser. Muh. Mal. Müş. Odası) Türkiye de ki istatistiklerin nasıl tutulduğunu bilen aklı selim tüm okurlarca bilinen gerçeğe göre bu rakamlar sadece resmi kayıtlarda ya İş-Kur ‗a başvurular sonucu ortaya çıkan rakamlardır ki gerçek rakamların bunların çok çok üzerinde olduğu bu rakamları açıklayan ve yorumlayan burjuva iktisatçıları tarafından da tereddüde yer bırakılmayacak bir biçimde kabul görür. Ekonomik vizyon dergisi daha iç sayfalarında işsizlik rakamlarının gerçeği yansıtmadığını ifade ettikten sonra TÜİK in onlarca yıldan beri her ay açıkladığı işsizlik rakamlarının 26
inandırıcılığını son yıllarda sorgulatır hale geldiğini örnekleriyle gösteriyor. İTO‘nın dergisinde gerçek işsizliğin son beş yıl içinde %17-20 aralığında seyrettiği ifade ediliyor. (agd. Sayfa 14) Kaldı ki burjuva hükümetlerinin öfkesinden çekinen sermayenin temsilcileri odalar vb. yorumlarını rakamları hükümetlerin kendi ağzıyla değil başkalarının ağzıyla kabul edebileceği rakamlarla yorumlamaları bilinen bir gerçektir. Bunalımın işçi sınıfının bütün kesimleri arasında sanayi , tarım, ticaret, hizmet sektörlerinde çalışan işçilerin yığınlar halinde işsizler ordusuna katıldıklarını gösteriyor. En çok işten çıkarmaların yaşandığı kentler arasında İstanbul, Bursa, Ankara, İzmir , Muğla, Antalya vb . başta geliyor. İTO‘nun Mayıs 2009 verilerine göre Haziran- Aralık 2008 döneminde yani bunalımın kendini göstermeye başladığı ilk dönemde ülke genelinde 26 kentte 10.400 işyeri kapandı. Kapitalist mülksüzleştirme yasalarının daha şiddetli kendini gösterdiği bunalım evrelerinde küçük sermayelerin büyükler tarafından nasıl yutulduğunu da görüyoruz. Krizde 2685 işyerinin kapandığı tarım kenti Muğla‘yı 2117 işyeriyle Antalya 1630 işletmeyle İstanbul‘un izlediği belirtiliyor. Küçük burjuva-
Proleter Nisan - Mayıs:2009 Sayı:59 lıktan proleterliğe dönüşen binzu ve isteği değil onun ekonomik lerce insanın burada işsizler kaiktisadi yasalarının kaçınılmaz tegorisinde sayılmadığı daha önsonuçlarıdır. ceden ücretli olarak bir işyerinde Bunalım dönemlerinde geçici olaçalışmadıkları için resmi rakamrak duran üretim ve dolaşım sislara geçmediği bir başka gerçek. temi sermayenin bir kısmının Kapitalist iktisadı mazur gösterüretim ve dolaşım alanının dışına meye bu üretim biçiminin ekoitilmesi sermaye ve üretim araçnomik yasalarının doğal gelişmeları olarak işlevlerini yerine getilerinin sonuçlarını onun nihai soremez duruma gelmeleriyle topnuçları olarak değil mülksüzleşlumda geçici bir tıkanıklığa yol tirme yasalarını burjuva iktisadıaçar. Geçicidir. Kapitalist üretim nın emek gücünü özgürleştirmesi yasaları üretim ve dolaşım alasahibi için kullanım değeri olmaknından çekilen sermayelerin yetan çıkarıp Pazar için meta haline rini daha büyük boyutlarda daha getiren kapitalist iktisadi yasalar az ellerde toplanan üretim araçbunalımlarla nicelikten nitel bir larıyla aşar. Daralan pazarlar sıçramaya dönüşmesidir. Bir şimdi tekrar yavaş yavaş açılmabaşka deyişle bunalımlar, bütün ya başlar. Ama bu durum bunayıkıcı özellikleriyle birlikte kapitalımın şiddeti ve üretim araçlarının list üretimin devrimleridir. Bu üreulaştığı devasa boyutlara göre tim biçiminin asıl ve temel yasadaha büyük yıkımları da berabeları mülksüzleştirme yasalarıdır. rinde taşıyarak geçici bir gönençKüçük üreticilerin kır ve kentlerin le Pazar yeniden kurulur. Pazarın küçük meta üreticilerinin mülkyeniden kurulması süreci ekosüzleştirilme yasalarıdır. Kapitanomik savaş rekabetin keskinlist iktisadi yasalar bu üretim bileşmesi ve en sonu bölgesel ve çiminin dönemsel krizleri durgundünya savaşlarıyla birlikte yürür. luk ve onu izleyen bunalım evreKapitalistler şiddet yoluyla birbirleri sermayenin merkezileşmesi, lerini pazarın dışına atmaya çalısermaye ve emeğin iki ayrı kutup şırlar. Sonuç ne olursa olsun olarak ayrışmasıdır. Bir yanda hangi biçimde Pazar kurulursa olağanüstü boyutlarda sermaye kurulsun yer yüzünde milyonlarbirikimi diğer yanda ise sefalet ve ca insan kadın çoluk çocuk demülksüzleştirilen, proleterleşen meden kapitalist iktisadi yasalaküçük üreticiler eski mülk sahiprın barbarlığında sürüklenen seleri yığını. Burjuva üretiminin arfaletin şiddetin savaşların yıkımı 27
www.proleter.org
ile birlikte kapitalizmin gerçek yüzüyle tanışır. Sınıflar arasındaki ―barış‖ pazarın yeniden kurulmasına kapitalist gönence kadar yerini şiddetli sınıf savaşlarına bırakır. Gönenç dönemlerinde uyuklamaya geçen sınıf savaşları bunalımla birlikte şiddetlenir. Kapitalistler için kapitalist toplum için ölüm çanları çalmaya başlar. Nesnel koşulların oluşması özneyi harekete geçirir. Burjuva toplumunun işler iyiyken kendine duyduğu güven kibir ve bunun getirdiği üstünlük duygusu yerini kaygıya, güvensizliğe, umutsuzluğa ve şiddete bırakır. İşler iyiyken iş gücünün satımı karşılığında yaşamını burjuva koşullarında devam ettirebilir durumda ki proleter şimdi bunalımla birlikte diğer meta satıcıları gibi o da kendi metasına işgücüne alıcı bulamadığında açlık ve sefaletle tanışmasıyla burjuva toplumuyla hesaplaşmaya başlar. Toplum geçici olarak bir barbarlığa yönelir üretim araçlarının gelişmesi üretici güçler önünde engel teşkil ettiği tüm çıplaklığıyla göz önüne serilir. Toplumsal devrimlerin çanları çalmaya başlar. Burjuva toplumunun gelirleri ücret, kar ve faiz vb. elde ediliş biçimine göre şekillenen sınıfları; işçi sınıfı, kapitalistler ve toprak sahipleri burjuva toplumunu 28
meydana getiren gelirlerin dağılımına göre oluşan sınıfları arasında kıyasıya bir savaşın çatışmaları başlar. Bunalım, burjuva toplumunun gelirlerinin gerçekleşmesini engeller hale gelince bu engel ne kadar uzun bir süreci kapsarsa bu durum o denli şiddetli olarak kendini gösterir. Her sınıf kendi başının çaresine bakar. Her sınıf bunalımın nedeni olarak birbirlerini suçlar. Burjuvazi kapitalist iktisadın kişileşmiş temsilcisi olarak kendi toplumsal düzenini yeniden kurmak için yığınlar üzerindeki sömürüsünü daha büyük oranda yeniden inşa etmek zorundadır. Proletarya da kendi kurtuluşunun kendi tarihsel gelişmesi içinde sınıf savaşlarının sonuna doğru hızla yol almak zorunda kalır. Bunalımın işçi sınıfı üzerindeki en büyük etkisi artan işsizler ordusuyla kendini gösterir. Kapitalizmde işsizler için iş, ya hep var ya hiç yoktur. Diğer bir değişle işlerin iyi gittiği zamanlarda emekçi için iş yoğunluğu sınırsızca insan bedeni ve ruhunu yok eden bir yoğunluktadır. Yada bunalım dönemlerinde olageldiği gibi hiç yoktur. Her an kapının önüne konmaktır. Bu korkuyla yaşamaktır. Ücretler düşer, işler iyiyken kazanılmış sosyal haklar kaybedilir. Kapitalist
Proleter Nisan - Mayıs:2009 Sayı:59 krizin aşılması için emekçilerden juva toplumunun insanlığın gefedakarlık yapmaları istenir. Bu lişmesi önünde nasıl bir engel fedakarlık açlık ve sefalet yaşam haline geldiğini tüm çıplaklığıyla kaynaklarının elinden alınmasıdışa vurur. dır. Emekçi için satabileceği tek Marks‘ın deyimiyle burjumeta sı işgücü kapitalistler için vazinin yarattığı üretim ve değisermayenin bir kısmının sermaye şim araçları, kapitalist değer yaolmaktan çıkmasında olduğu gibi sası şimdi toplumun gelişmesinin kullanım değeri olmaktan çıkar. önünde nasıl bir engel haline Dolayısıyla değişim değerinin tageldiğini gösterir. Toplum bu deşıyıcısı değildir. Emekçi için herğer yasasından kurtulmadan hangi bir kullanım değeri içermekendi geleceğini kuramaz. yen işgücü satın alıcısı olmadığı için gereksiz hale gelir. Ne var ki MAYIS-2009 MAHĠR kapitalist için satın alınmayan işgücü emekçinin tek geçim kaynağıdır. Emek gücüne alıcı bulamadığı zaman işçi birey olarak varlığını devam ettirme sorunuyla ĠġSĠZLĠK (ARTI-NÜFUS) karşı karşıya kalır. Burjuva hüKAPĠTALĠZMĠN KALDIRACIDIR kümetlerinin sadakalarıyla geçinmek zorundadır. Burjuva topİşsiz kalmak, çalıştığı işinlumu işçiye karnını doyurmak için den atılma korkusu her çalışan kendi etini yemeyi reva görür. işçinin korkulu bir kabusudur. Ne Bunalım dönemlerinde emekçiler var ki emek gücünü satarak yaarasında sefaletin her çeşidine, şayan milyonlarca her yaştan serseriliğe, dilenciliğe bireysel emekçiler için işsizlik sadece köşiddetin her türlüsüne, ahlaki tü bir kabus değil bir çok kez yayozlaşmaya vb. tümünün ne denşadıkları acı bir gerçektir. Milyonli artış gösterdiğine çıplak gözle larca emekçi bazen yığınlar habile tanık oluruz. Burjuvazi için linde, bazen tek tek bir anda bunalım artı değerin gerçekleşkendilerini kapitalist para babalamemesi, karın düşmesi demek rının isteğiyle kapı önünde bulurolurken emekçiler için açlık, evlar. İşsiz kalan emekçi kendini bir sizlik, ücretlerini alamama düşük hiçliğin, işe yaramaz bir paçavra ücretler sürekli bir korku ve gügibi toplum dışına, üretim dışına vensizliktir. Tüm bu olgular buritilmişliğin içinde bulur. İşsizlik 29
www.proleter.org
çaresizliği, sefaleti,psikolojik bunalımları, çevre ve aile baskılarını intiharları doğurur. Her çalışan emekçi bunları yaşar. İşsiz, her şeyden önce emek gücünden başka satacak hiçbir geliri, metası olmayan, emek gücünü satarak geçimini temin etmek zorunda bırakılan, çalışabilecek durumda olup da kapitalist emek pazarında kendi emek gücüne alıcı bulamayan yani çalışmak üretim yapmak istediği halde emek gücüne alıcı bulamayan emekçilere denir. Gerici yobaz takımının kasaba tüccarlarının söylediği gibi işsiz tembel değildir. Tembellik ve işsizlik farklı şeylerdir. Tembellik iki türlüdür. Birincisi para babalarının burjuvaların tembelliğidir. Bunlar sürekli çalışmaktan dem vurur. Ne var ki kendileri bir gün bile gerçek anlamda çalışmazlar. Bunların sözünü ettiği çalışma, başkalarının kendileri için durmadan çalışmasıdır. Kapitalist para babaları çalışmaz mı? Elbette ki çalışırlar ne var ki bunların çalışması emekçinin yarattığı zenginliğin bin bir türlü faaliyetle gasp edilmesi çalınması içindir. Kapitalist sınıf emekçilerin yarattığı toplumsal zenginliğe el koymak için akıl almaz dalavereler çevirir. Bu sınıfın çalışması üretken çalışma değil, emekçi sınıfın 30
gece gündüz emeği ile yarattığı zenginliğe el koymaya, ele geçirmeye dayanır. Bunun için kendi aralarında da kıyasıya bir savaş yaşanır. Hayatları boyunca hiç üretken bir emek harcamadan bütün ömürleri tembellik, zevk ve lüks bir yaşam sürmekten ibaret olduğu halde hep emekçilere çalışmanın erdemini anlatırlar. Başkalarının emeğiyle yaşayan kendileri hiçbir üretken emek harcamadıkları halde büyük bir saygınlık, kibir ve akıl almaz bir şatafat içinde yaşarlar. Tembelliğin ikinci türü çalışmayı sevmeyen, başkalarının sırtından geçinmeyi meslek edinmiş, yaşamları boyunca servete ve sermayeye sahip olmadıkları halde burjuvalara özenen yozlaşmış, emekçi yoksul sınıflardan insanları içerir. Toplumsal iş bölümünden dolayı kendilerine uygun iş koşulları bulamadıkları için serseriliğe itilmiş, lümpenleşmiş yoksul sınıflar içerisinde ki; dilenciler, fahişeler, hırsızlar, serserilerden oluşur. Bunların büyük çoğunluğu kendilerine üretken bir iş aramazlar. İçine itildikleri durum bunların ahlakını yozlaştırmış, üretim içine giremez, uyum sağlayamaz duruma dönüştürmüştür. İşsizlik, kapitalist ekonomi literatürüyle kullanmak gerekirse
Proleter Nisan - Mayıs:2009 Sayı:59 artı-nüfus, para sermaye birikiğı için üretirler. Bu üretimin amaminin kapitalist zenginliğin kaldıcı insanlık için kullanım değeri racı hatta bu üretim biçiminin varüretmek olsaydı on milyonlarca lık nedenidir. İşsizlik daha kapitayoksul yiyecek sıkıntısı çekmez, list üretimin şafağında, doğuşuntonlarca buğday depolarda kurtda ortaya çıkar. Her şeyden önce lanmaz, milyonlarca ton yiyeceködeme satın alma ve meta değiler çürütülmezdi. Tonlarca etler, şiminin zorunluluğu sonucu ortabalıklar kokutulup denizlere atılya çıkan paranın sermaye olarak mazdı. Dünya da akıl almaz bir işlev görebilmesi için emek güzenginlik varken, on milyonlarca cünün meta olması gerekir. Painsan açlık yoksulluk çekmezdi. ranın sermaye olarak işlev göreKapitalist üretimin asıl amacı topbilmesi yani sermaye haline gelumsal zenginlik, toplumsal refah lebilmesi için kır ve kent yoksulladeğil, kapitalist bireysel zenginlik, rının üretim araçlarından kopakapitalist sınıf için refah üretmekrılması, başkaları için çalışmak tir. zorunda bırakılması gerekir. Bu Kapitalist üretim bir yanda kapitalist üretimin tarihsel sürecidaha fazla sayıda insanı üretim dir. Bu tarihsel süreç sermayenin araçlarından koparıp yoksullaştıoluşmasının yani birikimin sürerır. Büyük sermayenin rekabeti cidir. Kır ve kent yoksullarının yoluyla küçük üreticilerin ellerinüretim araçlarından koparılması deki geçim araçlarını, aletlerini emekçilerin proleterleşmesi yani işe yaramaz hale getirir. Bir çok geçinebilmek, hayatlarını sürdümeslek dalını zanaatı yok eder, rebilmek için iş güçlerini satmak bunların sahiplerini işçileştirirler. zorunda kalan işçiler haline döToplumdaki işçi sayısını gittikçe nüşmesidir. Kapitalist üretimin mutlak olarak çoğaltır. Diğer doğuşu ve gelişmesi farklı ülkeyanda ise kapitalistler arasındaki lerde, farklı tarihsel süreçlerde rekabetten dolayı; pazar kapma, oluşmasıyla beraber değişmebirbirlerini pazardan kovmak için yen özü ve temeli budur. Kapitatek tek kapitalistler, kapitalist list üretim emek gücünün sömügruplar, ülkeler üretim araçlarınrülmesi temeline dayanır. Bu üreda durmadan yenilik yapmak zotimin amacı kullanım değeri rundadırlar. Üretim araçlarında ki üretmek değildir. Kapitalistler bir durmadan yenilik yeni ve daha metaı insanlığa yararlı olduğu gelişmiş makineler, tekniğin geiçin değil kendilerine kar sağladıliştirilmesi daha az sayıdaki işçi31
www.proleter.org
nin daha çok sayıda ki işçinin yapabileceği işi yapar konuma gelmesi ustalık isteyen emeğin yerini vasıfsız emeğin alması, erkek işçilerin yerini kadın ve çocuk işçilerin almasına yol açar. Makineler; yüzlerce, milyonlarca işçiyi işsiz bırakır. Bir yanda işçilerin sayısı mutlak olarak artarken diğer yanda ise nispi olarak azalır. Yani kapitalist sermayenin mülksüzleştirdiği, proleterleştirdiği insanların sayısı artarken bunların büyük bir kısmı kapitalist emek pazarında iş güçlerini satabilir. Diğer yanda ise makinenin kapitalistin emrinde olması sonucu dünya çapında on milyonlarca emekçi var olan işlerinden olurlar. İşsizler ordusunun üyeleri haline gelirler. Hiçbir işe yaramayan bir baltaya sap olamayan fazla nüfus haline gelirler. Her türlü serserilik, sıradan adi hırsızlık, fuhuş bu artı-nüfusun arasında olağan bir yaşam biçimi haline gelir. Kapitalist üretimin yarattığı bu tortu, yine kapitalist devletin yasaları tarafından en acımasız cezalara çarptırılır. Kapitalist üretimin bir fazlalık haline getirdiği bu insanlar en acımasız cezalara çarptırılırlar. Büyük bir aşağılanma ve onursuzluğa itilirler. İşçi sınıfının iş sürecinde gittikçe artan ölçüde sömürülmesi kapitalistlerin elinde akıl almaz 32
bir servet birikimine, sermayenin gittikçe dev boyutlarda büyümesine yol açar. Güçlü olanın zayıfı ezdiği kapitalist sistemde büyük sermaye daha küçük sermayeleri yutarak para-sermayenin daha az elde daha büyük boyutlarda toplanmasına neden olur. Bu sermayenin merkezileşmesi kapitalist üretimin birikim yasasıdır. Büyüyen sermaye daha büyük kapitalist yatırımları, kapitalistlerin tüm toplumsal üretimi denetlemesini, kendine tabi olmasını, kapitalist işletmeler dışındaki üreticilerin sömürülmesini de büyük boyutlarda artırır. Kapitalist üretimde ki teknik gelişme işçi sınıfının çalışma saatlerini yoğunlaştırır. Sürekli gelişen makinelerin hızına ayak uydurabilmek, en küçük bir dinlenmeye bile meydan vermez bunun sonucu olarak işçiyi kapitaliste zenginlik üreten bir makine haline dönüştürür. Kapitalistler çalıştırdıkları emekçiyi durmadan daha fazla çalışmaya, aşırı çalışmaya zorlarken, diğer yanda ise makinelerin emekçilerin yerini almasıyla kapitalist bunalımlarla milyonlarca işçi sokağa atılır, işe yaramaz fazla nüfus haline gelir. Çalışanlar için aşırı çalışma koşulları, işsiz bırakılan fazlalık nüfus haline getirilen yığınlar için ise sefalet, moral
Proleter Nisan - Mayıs:2009 Sayı:59 çöküntüsü, intiharlar olağan hale retin çok altında bir ücretle çalışgelir. tırılır. Çevremize baktığımızda Kapitalist toplumda fazla nüfus böyle bir çok fabrika görürüz. Bu yani işsizlik farklı biçimlerde kençocuk işçiler belirli bir yaşa gelir dini gösterir. Her emekçi tam ya gelmez ancak pek azı aynı fabrida yarı işsiz olduğu zaman işsizkalarda yada sanayi kolunda iş ler ordusuna katılır. Kapitalist bulabilirler, çoğunluğu ise düzenli üretim ilişkilerinde sürekli belirli bir şekilde işten çıkarılırlar. Ayrıbir oranda var olan artı-nüfus kaca emek gücünün sermaye tarapitalist bunalım dönemlerinde ise fından tüketilmesi o kadar hızlı hat safhaya ulaşır. Her şeyden olur ki emekçi daha yaşamının önce sürekli belirli bir oranda fazyarısında bütün ömrünü tüketmiş la nüfusun varlığı yani işsizlik gibidir. Bu emekçiler ya işsizler sermayenin hareketinden doğar. arasına katılırlar yada daha kötü Sermayenin büyümesi ile belirli iş işlerde sömürüye hiçbir yasal sıkollarında örneğin büyük kara nır konulmayan işletmelerde çayolları, demir yolları tarım ve inlışmaya zorlanırlar. Bunların bir şaat alanlarında sermayenin her çoğu özellikle genç işçiler yeni an emrine girebilecek oranlarda işler bulabilmek için durmadan diğer sanayii alanlarının durumugöçe zorlanırlar. Hatta çoğunluknu sarsmaksızın bir işçi kitlesi la yabancı ülkelerde kaçak işçi yedek olarak hazır olmalıdır. olarak en ağır koşullarda çalışBüyük sanayi merkezlemaya, ekmek aramaya çıkarlar. rinde –fabrikalarda, atölyelerde, Kapitalist üretim tarım alanına el madenlerde- emekçiler üretimin atar atmaz ve bu alanı ele geçirboyutlarına göre bazen büyük kitdiği ölçüde tarımda kendi ihtiyacı leler halinde işten uzaklaştırılıriçin üretim yapan ve ürünün fazlar, bazen de işe alınırlar. Burada lasını diğer ihtiyaçları için pazarişsizlik akıcı biçimdedir. da değişime sokan küçük köylü Makinenin girdiği modern üreticisini rekabet yoluyla toprakiş bölümünün uygulandığı fabrilarını bırakıp gitmeye zorlar. Takalarda olgunluk yaşına gelincerımda kapitalist üretimle birlikte ye kadar çok sayıda erkek çocuk makineleşme ve bunun sonucu işçi çırak kisvesi altında çalıştırıtarım emekçisine duyulan talep lır. Meslek öğrenme çıraklık eğiazalır. Tarımla geçinen nüfusun timi adı altında yüz binlerce çobüyük çoğunluğu, fabrika yada cuk en ağır koşullarda asgari ücatölyelerde, inşaat alanlarında 33
www.proleter.org
yeni ücretli işçi olarak çalışmak üzere uygun koşulları bekler durumdadır. Kentlere doğru olan bu sürekli akış kırsal bölgenin kendisinde saklı bir işsizler ordusunu barındırır. Tarım emekçisinin ücreti asgariye indirgenmiş durumdadır. Ve bir ayağı daima sefalet batağına saplanmış haldedir. Kırlardaki bu işsizler ordusu saklı yani gizli işsizliği oluşturur. Bu emekçilerin büyük bir çoğunluğu kısa süreli, mevsimlik işler olan turizm ve inşaat alanlarında toplanır. Makine aracılığıyla emeğin üretkenliğinde ki artışla birlikte git gide büyüyen sermaye yeni pazarlar arayışına girer. Gereksinme duyulan pazarlar için yeni ticaret yollarının açılması gerekir. Bu durumda yeni ticaret yollarının açılması, yeni kara yolları, demir yolları kapitalist ticaretin ve sanayinin alt yapısı gibi yeni sanayi alanlarını oluşturur. Buralarda diğer üretim alanlarının hacmine zarar vermeksizin bir anda binlerce işçiye gereksinme duyulur. İşsizler kitlesi bunu sağlar. Kapitalizm bu gibi durumlar için el altında hazır kendisini bekleyen geniş bir emekçi kitlesini hazır bulmak zorundadır. Kapitalist üretim bu kitleyi önceden yaratır. Sefalet koşullarında yaşayan, sürekli bir işi olmayan kapitalistlerin 34
gel dediğinde gelecek bu kitle yedek sanayi ordusunu oluşturur. İşsizler ordusunun en sonuncu bölümü sefalet alanında bulunur. Serseriler, suçlular, orospular, ahlak düşkünleri tembeller dışında, çalışabilecek durumda olup da özellikle kapitalist bunalımlar döneminde işlerinden olan emekçiler, kimi kimsesi olmayan yada kırdan yeni göçmüş fakir fukara çocukları, ayakkabı boyacıları, su satıcıları, işportacılar vb. zavallılar, özürlüler, iş bölümü nedeniyle uyum yeteneğinden yoksun lakmış çaresizler, normal emekçi yaşını aşan kimseler, iş kazalarının sokağa fırlattığı emekçiler, dullar, sanayi kurbanı hastalar. Burjuva eğitiminin üretimden koparıp hiçbir işe yaramaz yığınlar haline getirdiği gençler. Kapitalist üretimin emebileceğinden çok sayıda okullara doldurduğu öğrenciler mezuniyet ile birlikte işsizler ordusuna katılır. Sefalet işsizlik ile birlikte çoğalır. İşsizliğin yanı sıra yoksulluk kapitalist üretimin zenginliğini oluşturur. Bütün bunları kapitalist üretim doğurduğu halde işsizliğin yükünü kapitalistler kendi omuzlarından kaldırıp işçi sınıfının ve orta sınıfın sırtına yüklemesini iyi bilir.
Nisan - Mayıs:2009 Sayı:59 Fransa da 9.4 ten 12.1‘e İsveç de 1.4‘den 7.6‘ya, Hollanda da 5.7‘den 7.0‘a, İngiltere de 6.3‘den 7,9‘a, Arjantin de 7.7‘den 22.3‘e KAPĠTALĠZMĠN GELĠġMESĠ yükselmişti. Türkiye deki resmi ĠġSĠZLĠĞĠ ÖNLER MĠ? rakamlara bakacak olursak bizdeki işsizlik oranı Almanya‘nın, Kahveler de yada çevreİngiltere‘nin Fransa‘nın bile altınmizde konuştuğumuz bir çok inda gösteriliyor. Bunun ciddiyetini san yeni fabrikaların açılmasıyla varın siz değerlendirin. işsizliğin önleneceğini söyler düÇalışma Bakanlığı‘nın veşünürler bu doğrumudur? Gerçek rilerine göre 1997‘de Türkiye de hayat bunun tam tersi olduğunu 502.257 işçi işten çıkarılmış, istigösteriyor. fa ve diğer nedenlerle birlikte işBundan önceki toplum düten ayrılanların toplamı 1 milyon zenleri, insanlığın geçtiği değişik 200 bini geçiyor. Yine aynı batoplumsal düzenlerin hiç birisinde kanlığın verilerine göre işten çıişsizlik olgusuna rastlanmaz. İnkarılmaların başında nedeni besanlığın köle, efendi olarak ayrıllirtilmeyenler 192.830 bildirimli dığı kölelik sisteminde olsun, defesih 64.836 işin sona ermesi rebeyi, ağa, köylü, toprak kölesi, 64.832 mevsimlik işin bitmesi serf, senyör, olarak ayrıldığı feo54.994 tayin yoluyla 61.142 başdal ayrıcalıklı sistemde olsun ezita olmak üzere çeşitli nedenlerle len emekçi köle ve serflerin işsiz1977‘de kayıtlara geçen 502.257 lik korkusu yoktu ve en azından işçinin işine son verilmiştir. efendileri onların karınlarını doBütün bu resmi rakamlar da gösyurmak zorundaydı. Oysaki ücteriliyor ki kapitalizmin gelişmesi retli kölelik sistemi kapitalizmde işsizlik olgusunu ortadan kaldırişsizlik daha bu sistemin doğumıyor. Tam tersine bir yanda şunda ortaya çıktı. Daha çok fabemek gücünden başka satacak rika açmanın işsizliği önleyeceği hiçbir metası olmayan işçilerin düşüncesini bugün gelişmiş daha sayısını artırırken diğer yanda ise çok fabrikaya sahip bütün dünişsizliği sürekli artırarak emekçi yaya yayılmış gelişmiş kapitalist sınıfın en basit güvencesini çalıülkelerde de görürüz. Örneğin şarak yaşama güvencesini bile Almanya da 1989‘da işsizlik oraelinden alıyor. Yani onu geçici, nı %7.9 iken 1996‘da 11.7 ye, sürekli çeşitli şekillerde işsizliğe 35 Proleter
www.proleter.org
mahkum ederek sefalet ve yoksulluğunu katmerleştiriyor. Kapitalizmin ulusallıktan çıkıp emperyalizmle birlikte evrensel bir dünya sistemi haline dönüşümü bu sistemin iç çelişkilerini bunalımlarını da evrensel bir dünya kapitalist bunalımı olarak açığa vuruyor. Bunalım bütün dünya da olanca şiddetiyle kendini açığa vuruyor. Daha yüzyılımızın başlangıcında 1910‘lu yıllarda Lenin Emperyalizm adlı eserini yazarken kapitalizmin üretimdeki yoğunlaşmaya, tekelleşmeye ve mali sermayenin olağanüstü boyutlarda büyümesine dikkat çekmişti. Elbette bugün 1900‘lü yıllarla kıyaslanamayacak büyüklükte olağanüstü bir yoğunlaşma dünya çapında büyük tekellerin çokuluslu gerçekte birkaç emperyalist ülkenin kıtaları aşan tekelleşmesi mali sermayenin mali sermayenin bütün dünyayı denetimine aldığı olağanüstü güce erişmesi Lenin‘in tahlillerini çürütmek bir yana ne denli doğrulandığını görüyoruz. Bütün bu olgular can çekişen kapitalizmi gençleştirip canlandırmak bir yana onun ölümü bütün dünya çapında kaçınılmaz bir son olarak ortaya çıkarıyor. Emperyalizm yüz milyonlarca ezilen insanın 36
önüne ya sefalet içinde ölümü yada kurtuluş mücadelesini; sosyalizmi koyuyor. NOT:Bu yazı Proleter dergisinin Kasım 2004 sayısından alınmıştır.