Ekmek ve
Adalet Haftal›k Dergi / Say›: 78 / Tarih: 21 Eylül 2003 / F‹YAT (KDV Dahil) 750 000
www.ekmekveadalet.com Mail:info@ekmekveadalet.com
F Tiplerine Karfl› Direnifl Ölüm Orucu, 1067. Gününde! 3. Y›l tamamlanmak üzere!
Oligarflinin halka düflmanl›¤›n›n s›n›r› yok...
Mezarlar›m›za da düflmanlar!
‹flbirlikçili¤i ve zulmü sürdürdü¤ünüz müddetçe, çad›rlar›, gösterileri yasaklasan›z, yollar› kesseniz, terör estirseniz de,
bu slogan›n ülkenin dört bir yan›nda yank›lanmas›n› engelleyemezsiniz! Ekmek ve
Adalet
www.ekmekveadalet.com
info@ekmekveadalet.com
Bofla de¤il
Korkmadıkları ne var ki? Hay›r, korkmad›klar› hemen hiçbir fley yok. Halka ait ne varsa korkutuyor onlar›. Kaba bir taramayla ç›kar›lan yandaki küpürler, korkunun büyüklü¤ünü, korkunun yayg›nl›¤›n› anlatmaya yetiyor. Küpürlerde yok ama biliyoruz, gün geliyor, çiçeklerden, bir demet karanfilden korkuyorlar, gün geliyor, renklerden, gün geliyor beyaz tülbentlerden korkuyorlar. Korkular›n› yasalaflt›r›yorlar. Korkular›n› talimatnamelere yaz›yorlar: Mesela, “Armutlu semtine karanfil sokmak yasakt›r”. Mesela, “F tiplerine k›rm›z› kumafl sokmak yasakt›r!”. Yasakt›r flu flu flu türküleri söylemek... fiu flu ve flu renklerden oluflan eflarplar yasakt›r... fiu sloganlar yasakt›r... fiu flu kelimeler yasakt›r... Hatta ve hatta “flu harfi kullanmak yasakt›r”... Evet, bir harfi (w) yasaklayacak kadar büyüktür korkular›. Çünkü düzenlerinin ne kadar çürük oldu¤unu en iyi kendileri biliyor. Kendine güvenen, kendi düzeninin sa¤laml›¤›ndan emin olan bu kadar çok korkar m›, bu kadar çok korkup bu kadar çok yasak koyar m›? Gayri-meflru olduklar›n›n bilinciyle korkuyorlar, iflledikleri suçlar›n büyüklü¤ünü bildikleri için korkuyorlar. Korkular›, “hesap günü”nün gelip çatmas›ndan. Yasaklar›, o günü mümkün oldu¤u kadar ertelemek için. Korkunun büyüklü¤üyle, yasaklar›n çoklu¤u birbirine paraleldir. Çok korkanlar, çok yasak koyarlar. Bir fliirde söylendi¤i gibi “korku yaz›yor onlar›n bayraklar›nda”... Korkuyorlar, “korku efli¤inin” afl›lmas›ndan. Korkular›n›, halk› korkutarak unutmaya çal›fl›yorlar. Korkman›n çaresi korkutma! Ama ne yapsalar unutam›yorlar korkular›n›. Her vesileyle kendini a盤a vuruyor o korku. Kimden, neyden korkuyorlarsa, ona düflman kesiliyorlar. Düflünün; bu ülkenin en zenginleri, her an bo¤azlar›n› kesecek bir b›ça¤›n ürpertisini duyarak yafl›yorlar. “Gecekondulardan gelip g›rtla¤›m› kesecekler” kabuslar›yla yat›p kalk›yorlar. Zavall›lar. Hayat m› bu? Halbuki, d›fltan ne kadar da güçlü, kendine güvenli görünüyorlar. Ama o görünüm, hak, özgürlük, ekmek, adalet diyen tek bir kifliyi, gözleri çakmak çakmak bir devrimciyi, bafl kald›ran bir emekçiyi gördükleri anda bitiyor. Korku egemen oluyor. Yandaki küpürler de bunu göstermiyor mu?
Her sabah, gün ortas›yla gün bat›m› Kahpe faklardan -Elaman demeden yanarak geçer yüre¤im Bir yan›m›z mapustur zindanlarda Bir yan›m›z kalabal›¤›n orta yerinde
Kürttü, Arapt›... Halay›m›z Anadolu’ydu... Anam, bac›m, kardeflim, Bofla ölmez yi¤itlerimiz Bofla düflmez topra¤a gelinlerimiz Bu ölümler, yar›na özlemimizden Bu ölümler, umuda sevdam›zdan Bu ölümler, yaflama ba¤l›l›¤›m›zdan...
Ölüm... Kol gezer damlarda Belki bir gece vakti Belki... Gecenin karanl›¤› incelirken ya da bir gün bat›m›nda
Sanma ki ölüme teslim olduk! Sanma ki cellat al›r can›m›z› Ölüm... Çoktan teslim oldu bize Cellat... Öfkeli, k›zg›n; çaresizli¤inin sanc›s›nda.
Hüzne dökecek gözyafl› yok gözümüzde A¤›tlar yükselmez obam›zda Elimizde umudun bayra¤› S›rt›m›zda öfke dolu ç›k›n›m›z...
Anam, bac›m, kardeflim, Ölümlerimiz bofla de¤il... Kaç zaman geçer, bilinmez. Kaç can›m›z yiter... Ama bildi¤imiz bir fley var Cellad›n unuttu¤u... Biz öldükçe ço¤ald›k, öldükçe ço¤alaca¤›z Yar›nlar› ölümlerimizle koparaca¤›z. Anam, bac›m, kardeflim, bofla de¤il hiçbir fley...
Halaylar kurduk yüre¤imizin en sadesinden En öfkelisinden sevdal›s›ndan Toroslar’dan, Munzur’dan Karadeniz’den, Ege’den ‹ç Anadolu’nun bozk›rlar›ndan kol kola girdik. Lazd› halay›m›z, Çerkezdi.... Türktü halay›m›z,
Ekmek ve
Adalet
INTERNET adresi: www.ekmekveadalet.com
Ekmek ve Adalet Dergisi Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Ali Ercan Göko¤lu Adresi: ‹nebey Mahallesi ‹nk›lap Caddesi Oto Han 55/54 Aksaray Fatih ‹stanbul ‹rtibat Telefonu: 0212 347 69 66 Faks:0212 347 69 65 Hesap No: 0041310 -4 Y›lmaz Bas. Yay. Da¤. Org. Akbank Yusufpafla fiubesi/‹ST
Ofset Haz›rl›k: Y›lmaz Yay›nc›l›k Bask›: ASPAfi Pazarlama Fiyat›: 750 000 Avrupa: 3 Euro Almanya:3 Euro
Fransa:3 Euro ‹sviçre:3 Euro Hollanda:3 Euro
‹ngiltere: £ 2.5
Belçika: 3 Euro Avusturya: 3 Euro
E-MAIL adresi: info@ekmekveadalet.com
Bürolar›m›z Yap›verlag Venloerstr. 507-A 50825 Köln Tel: 0049 221 280 87 74 0049 221 280 87 75 Faks:0049 221 280 90 84 E-mail adresi: ekmekveadalet@post.com Adana- ‹nönü Cad. 7. Sokak K›z›lay ‹fl Han› arkas› Özkan Apt. No:10/2 Tel-faks: 0 322 351 97 25 Ankara- GMK Bulvar› Onur ‹flhan› Kat: 6 Daire: 151 K›z›lay Tel-faks: 0 312 419 27 38 Antakya- Armutlu Mahallesi Elmas Sok. fiaban Kanatl› Apt. Kat: 4 D: 6 Telfaks: 0 326 223 87 18 Bursa- Baflak Cad. Gür ‹fl Han› Daire: 25/4 Heykel Tel-faks: 0 224 224 93 97 Gaziantep- Karatarla Mahallesi Gaziler Caddesi Yeniçeri Sokak No:27 Daire:10 fiahinbey Hopa:Hopa ‹fl Merkezi Zemin Kat No:28 HOPA Tel-Faks:0 466 351 42 08
‹zmir- Milli-i Kütüphane Cad. No: 17/104 Tepeköylü ‹fl Merkezi Konak/‹zmir Tel-Faks: 0 232 482 29 54 Kocaeli- Hürriyet Caddesi Gakko Kervan Saray ‹flhan› Kat:7 No:79 Tel-Faks: 0 262 332 41 70 Malatya- Dabakhane Mah. Bak›rc›lar Çarfl›s› Sar›beyo¤lu ‹flhan› Kat:1 No:43 Tel: 0422 323 24 77 Mersin- Zeytinlibahçe Caddesi Petek Apartman› No:26 Kat:1/3 Mersin Samsun- Talimhane Cad. Bozluolcay ‹fl Han› Kat: 3/42 Tel-faks: 0 362 435 25 80 Trabzon- Kemerkaya Mah. Kundurac›lar cad. Dedeo¤lu sokak Pustular iflhan› Kat:1 No:33 Tel-faks: 0462 322 20 88 Zonguldak- Gazipafla Cad. Ofluo¤lu ‹flhan› Kat: 5 Daire: 9
Ekmek ve Adalet Say› 78 ‹çindekiler
3...
5... 10...
12...
14... 16... 17... 18... 21... 23... 24... 26... 30... 32...
35... 37... 38... 40... 41... 44...
45... 46... 48... 49... 50...
Halka düflmanl›k hiçbir s›n›r, yasa, kural, ahlak tan›maz Oligarflinin “Öncelikli tehdit”i; 2 metrelik mermer TAYAD’›n iflgal ortakl›¤› ve tecriti dile getirmesine AKP engeli Coni, AKP’nin kan›n› satt›¤› “Mehmet’in yolunu gözlüyor MGK yönetmeli¤ine yaklafl›mlar Çorap iflçisi direniyor Canl› bomba yalan›yla sürüyor Rüflvette gizlenecek y›n›n›z m› kalm›fl? Türkiye gerçe¤ini bildikleri ve cüretle... Tecrit, diri diri mezara gömmektir Foto¤raftaki tecrit, tecritin foto¤raf› Çocuklar›m›za ne ö¤retilecek? YÖK, Genelkurmay’a 12 Eylül miras›d›r! Gençlik Birlik Koordinasyonu: YÖK’ün arkas›ndan Medyas›yla, DGM’siyle MGK savafla devam ediyor Amerika’n›n imparatorluk dayatmas› Arafat’a tecrit! Amerika’ya yanaflan Avrupa! MGK operasyonlar›-3 Dönyayla “birlikte” olunuyor, ama Türkiye içinde birlik.. Irak’l›n›n ölümünün kayd› yok! Sönmeyen ba¤›ms›zl›k atefli DTÖ Cancun Zirveri Kahramanlar ölmez Köyün delisi
Halka düflmanl›k, hiçbir s›n›r, yasa, ahlak, kural tan›maz! Bir devlet, halka karfl› savafl›yorsa, onun de¤erlerine karfl› da savafl›r. Çünkü bir halk› teslim alman›n en kestirme yollar›ndan biri, onu de¤erlerinden, kültüründen, ahlak›ndan, geleneklerinden uzaklaflt›rmakt›r. Halk›n de¤erlerinin, kültürünün, ahlak›n›n, geleneklerinin içinde olumlu olan ne varsa, onu yoketmek için her türlü zorbal›¤› da, her türlü yozlu¤u da kullan›r. ‹kiyüzlülü¤ü, ahlaks›zl›¤› ilke haline getirmifl bir düflmanl›kla karfl› karfl›yay›z. Öyle bir yönetim ki, cenazeye sayg›s›z, gelene¤e sayg›s›z, hiçbir ahlak› yok. Ne kad›n, ne çocuk, ne yafll›, hiçbir fley gözünde de¤il. Tehdit, gözda¤›, terör, ceza, tek dayana¤›. “MGK’n›n gizli yönetmeli¤i” a盤a ç›kt›¤›nda, kimileri “hangi kafa böyle bir yönetmeli¤i yapabilir?” diye sordular. ‹flte böyle bir ahlaktan, böyle bir kültürden, böyle bir yönetim anlay›fl›ndan ç›k›yor o yönetmelikler. Yasa, hak, hukuk bilmezler. Kendi yapt›klar› yasalar› bile çi¤nerler. Cenaze kald›rmay› yasaklarlar. Mezartafl› yapt›rmay› yasaklarlar. Türban›, sakal›, b›y›¤›, ak›llar›na ne gelirse onu yasaklarlar. Yasalar yap›p, dernek kurma hakk›, gösteri yapma hakk›, düflüncelerini ifade etme özgürlü¤ü tan›rlar; sonra o haklar›, polis copuyla yine kendileri ortadan kald›r›rlar. “Bas›n toplant›s›”n› bile fiilen “izne tabi” hale getirirler. Partileri kapat›rlar uydurma gerekçelerle. Kendilerini savunabilmek için tek bir çak› b›ça¤›n›n bile olmad›¤›n› iyi bildikleri derneklere, dergilere kar maskeli otomatik silahl› özel timlerle bask›nlar düzenlerler. Canlar› istediklerini canl› bomba, falan eylemin faili ilan edip, ard›s›ra da “teslim ol ça¤r›s›n› reddetti, sillahla karfl›l›k verdi” diye infaz ederler. ‹nfaz ettiklerinin ad›n› bile bilmezler bazen. Olsun, ad›n› bile bilmeseler de, “terörist” ilan edip geçerler. ‹flte böyle olduklar› için faflisttirler. Bunun için diktatördürler. Demokrasi, hukuk, insan haklar›, onlar›n zihninde bir santimlik yer tutmaz. ‹damlar› elefltirenlere karfl› “asmay›p da besleyelim mi?” diyebilen, iflkencede copla tecavüz edildi¤ini söyleyenlere “copa ne gerek var, tafl gibi delikanl›lar›m›z var” cevab›n› verebilen, infazlar› elefltirenlere “polisimizin elini so¤utmay›n” diye bir kasap so¤ukkanl›l›¤›yla k›zabilen, flehirlerin göbe¤inde 5-10 devrimcinin cesetlerinin yanyana dizildi¤i operasyonlar hakk›nda soru sorma cesareti gösterenlere “art›k insan haklar›ndan söz ederek operasyonlar›n h›z›n› kesmeye çal›flman›n gere¤i yoktur" diyebilen bir beyinde ahlak›n, hukukun, namusun zerresi olabilir mi?(*) Bu sözlerin sahipleri, manyetonun bafl›ndaki s›radan bir iflkenceci veya yüzü kar maskeli s›radan bir ölüm mangas› de¤il; bu ülkenin cumhurbaflkanlar›, baflbakanlar›, içiflleri bakanlar›d›r. Bu halk›n hangi ahlakla, hangi hukukla yönetildi¤inin tablosudur bu. Bu kafa yap›s›nda halka düflmanl›¤›n s›n›r› olamaz zaten. Onlar düzenlerinin bekas› için akla gelen, gelmeyen herfleyi yapabilir, her yönteme baflvurabilirler. Halka yalan söylemek, demagojilerle yanl›fl yön-
lendirmek, flartland›rmak, onlar için en s›radan fleylerdir. Düzenin bekas› için, tekelci patronlar›n karlar› için halk› zehirlemekten de, halk› katletmekten de, halk için say›s›z ölüm tuzaklar› haz›rlamaktan da geri durmazlar. Halk› bilinçlendiren, örgütleyen, mücadeleye kanalize edenlere karfl› ise, iflkencenin, vahfletin s›n›r› yoktur. ‹lk duyuldu¤unda “bu kadar da olmaz ki... yok can›m, bunu da yapmam›fllard›r art›k” diye tepki gösterilen nice insanl›k d›fl› davran›fl›n oligarfli taraf›ndan sistemli bir biçimde uyguland›¤› a盤a ç›km›flt›r ço¤u kez. Böyle bir düzenin, polis ekiplerini, jandarma timlerini geceyar›s› mezarl›klara gönderip devrimcilerin mezar tafllar›n› k›rd›rmas›, kurflunlatmas› flafl›rt›c› de¤ildir. Böyle bir düzenin, mezarlara karfl› gerçeklefltirdi¤i bu “kontra” sald›r›lar›ndan sonuç alamay›nca, bu kez, valilik genelgeleriyle, gözalt› ve tutuklamalarla halk›n ölülerine sahip ç›kmas›n› engellemeye çal›flmas› da flafl›rt›c› de¤ildir. Sald›rd›klar› mezarlar, elbette herhangi birinin mezar› de¤ildir. Devrimcilerin mezarlar›d›r. O mezarlarda yaz›lan “Öldüler Yenilmediler” sözlerine tahammülsüzdürler. (Ama bu, gün gelip de s›radan mezarlar›n, s›radan cenaze törenlerinin bile sald›r›ya maruz kalmayaca¤›n› göstermez. Baflta belirtti¤imiz gibi, o mezarlar›n, o cenaze törenlerinin halk› birlefltirdi¤ini, kaynaflt›rd›¤›n› bildikleri için, sald›r› s›ras› onlara da gelebilir.) Evet, mezarlar›m›za sahip ç›k›yoruz. Bu ülkenin ba¤›ms›zl›¤› için, halk›m›z›n özgürlü¤ü için kavgada düflen flehitlerimize sahip ç›k›yoruz. Bir Afrika atasözü der ki, “Yaflayanlar kapar ölenlerin gözlerini, ölenler açar yaflayanlar›n gözlerini”. Mezartafllar›na Öldüler Yenilmediler yazd›klar›m›z gözlerimizi açanlard›r. Halk›m›za, iyiyi, do¤ruyu, güzeli, gelece¤in yolunu gösterenlerdir. Her ne olursa olsun, sahip ç›kmaya devam edece¤iz. Sahip ç›kmam›za ne zorbal›kla, ne yasalar›yla engel olamazlar. Mezar tafllar›na büyük harflerle “ÖLDÜLER YEN‹LMED‹LER!” diye yaz›lmaya devam edilecek. Evet, YEN‹LMED‹LER! Yenilmediklerinin göstergesi, oligarflinin o mezarlara sald›rmas›, o mezarlardan, o iki kelimeden korkmaya devam etmesidir. Evet, Ölüm orucu flehitlerinin mezarlar›na büyük harflerle “KAHRAMANLAR ÖLMEZ, HALK YEN‹LMEZ” diye yaz›lmaya devam edilecek. Onlar bizim kahramanlar›m›zd›r. Halklar› için, vatanlar› için düfltüler o topra¤a. Bundan büyük bir kahramanl›k m› var
yeryüzünde? Kim tersini iddia edebilir? Elbette bafltan bu yana anlatt›¤›m›z bu düzenin, bu kültürün kahramanlar› yoktur. “Öldüler Yenilmediler”i anlayamazlar bu yüzden. Ailelerinin, halk›n onlar› sahiplenmesini anlayamazlar. Ahlaks›zl›¤›, kurals›zl›¤›, hukuksuzlu¤u, adaletsizli¤i ilke edinen bir düzen, ancak Susurlukçular› yetifltirir. Onun ancak “iflkenceci, tecavüzcü, rüflvetçi, infazc›, kulak koleksiyonu yapan psikopat kahramanlar›” olur. Bu halka “kahraman” diye sunduklar› kim varsa, hepsi böyledir. Bu “kahramanlar›n›” ne kadar özenerek cilalam›fllarsa, alt›ndan o kadar büyük pislikler ç›km›flt›r. Bu düzenin sahipleri, egemenleri, ellerinde güç oldu¤u sürece asar keser, tecavüz eder, hücreye atar, ama daha büyük bir güç karfl›s›nda zavall›d›r. Direnmeyi, karfl› ç›kmay› düflünemez bile. Uflaklafl›r, yaltaklan›r. Bafl›na çuval geçirildi¤inde bile, ne bafl›na çuval geçirilen “kahraman”lar›n, ne de onlar›n amirlerinin g›k› ç›kmaz. Emperyalistler taraf›ndan hakaretlere u¤rarlar, “sat›l›k ordu” diye afla¤›lan›rlar, boyun e¤erler. Sahip ç›kacaklar›, u¤runa direnecekleri hiçbir de¤erleri, gelenekleri, ahlaklar› yoktur. Tek de¤erleri de¤ersizlik, tek ahlaklar› ahlaks›zl›kt›r. Ne sahip ç›kacak kahramanlar›, ne öldüler yenilmediler yazabilecekleri bir mezarlar› vard›r. Halk› da “kendilerine benzetmek” için 23 y›ld›r, kesintisiz bir apolitiklefltirme siyaseti uyguluyorlar bu ülkede. E¤itimden, siyasete, kültürden halk›n geleneklerine kadar her alanda MGK müdahalesiyle hakim k›l›nmak istenen ideoloji ve kültür, budur. Bu sald›r›n›n kitleler, örgütlülükler üzerinde çeflitli biçimlerde etkileri oldu elbette. De¤erlerimizden, geleneklerimizden uzaklaflmalar yafland›. Ama ahlaks›z, kurals›z, adaletsiz bir düzene karfl›, ahlak› ve adaleti savunmaya devam ediyoruz. Kahramanlar›m›za bunun için sahip ç›k›yoruz. Bu da bir mevzi mücadelesidir. Halktan, halk›n de¤erlerinden, geleneklerinden yana olanlar, bu mücadelede halka düflmanl›kta s›n›r tan›mayan düzenin karfl›s›na dikilmelidirler. Ahlaks›z, hukuksuz, gelenekleri yoketmeye çal›flan düzen karfl›s›nda, kahramanlar›m›z›n ve geleneklerimizin yan›nda saf tutmal›d›rlar. Mezar tafllar›na sald›r›, sadece o flehitlere de¤il, halka sald›r›d›r. Halka düflmanl›¤›n bir devam›d›r. (*) Al›nt› yapt›¤›m›z sözler, s›ras›yla Cumhurbaflkan› Kenan Evren’e, Em. Org. MDP Genel Baflkan› Turgut Sunalp’e, Baflbakan ve Cumhurbaflkan› Süleyman Demirel’e, ‹çiflleri Bakan› ‹smet Sezgin’e aittir.
Halka düflmanl›¤›n s›n›r› yoktur! Halka Karfl› Düflmanl›¤› Belgelenen Oligarflinin Mezar Tafllar›m›za Düflmanl›¤› Da Belgelendi.
Oligarflinin “Öncelikli Tehdit”i; 2 Metrelik Mermer Dersim’de yaflanan, mezar tafllar›na düflmanl›k, MGK’n›n “öncelikli tehdit de¤erlendirmesi”nde 2 metrelik mezar tafllar›n›n da bulundu¤unu ortaya ç›kard›. Dersim’de mezar tafllar›n›n çal›nmas›, k›r›lmas›, tutuklamalar, yaflanan gözalt› ve sald›r›lar› incelemek üzere bölgeye giden 14 kifliye mezarl›kta sald›r›ld›. Yerlerde sürüklenerek gözalt›na al›nanlar Pertek Emniyeti’ne götürüldükten sonra, emniyetten gelen iflkence ve slogan sesleri ilçe halk› taraf›ndan duyuldu. Gözalt›lar›n ard›ndan, heyette yer alan ‹smail Gider, Sakine Aba, Mehmet Do¤an ve Mehmet Dolas tutukland›lar.
Elbette mesele ne “2 metrelik mermer”den ne de “devrimci düflmanl›¤›”ndan ibaret de¤ildir. Oligarflinin halka ait hiçbir de¤ere, gelene¤e sayg›s› yoktur. San›lmas›n ki, bu düflmanl›k sadece devrimcileredir. MGK’n›n halk› apolitize etme, istedi¤i gibi yönlendirme, sürü bir halk yaratma oyununu bozan, halka ait her türlü dayan›flma, gelenek, görenek fliddetle bast›r›l›r, yasaklan›r.
Aileler tutuklan›yor, mezar tafllar›n› yapan esnaf tehdit ediliyor, savc›lar, mahkemeler harekete geçiyor, emniyetten “‹nsanl›k Onuru ‹flkenceyi Yenecek” sesleri sokaklara tafl›yor, araflt›rma-inceleme yapmak için bölgeye giden heyete sald›r›l›yor, kiminin kolu k›r›l›yor, kimisi tutuklan›yor...
Dersim’de yo¤unlaflan mezar tafllar›na yönelik sald›r›, halka düflmanl›¤›n hangi boyutlara ulaflabilece¤inin, nerelere kadar uzanabilece¤inin göstergesidir ayn› zamanda. MGK genelgesini küçümseyenler, mezar tafllar›na sald›r›n›n alt›nda yatan mant›¤› orada görebilirler. Politikan›n temeli halka düflmanl›k olunca, bunun hayat›n her alan›na sirayet etmemesinin önünde de hiçbir engel yoktur. Kamuoyuna yans›d›; düflünün ki, MGK amac›na ulaflmak için emekli subaylar derne¤ine gösteri bile düzenletiyor, “sivil toplumcu” sendikalarda, DKÖ’lerde kendisine ba¤l› birimler oluflturuyor, gazetelerin ve TV’lerin verece¤i en küçük haberi dahi bizzat yönlendiriyor.
Bak›n flu tabloya; bu savafl de¤ilse, bu mezarlara bile düflmanl›k de¤ilse, bu mezarlardan duyulan korku de¤ilse, nedir?
Mezar tafllar›ndaki yaz›lar› “suç.. terör” ilan eden iflte bu politikad›r. ‹çiflleri Bakanl›¤›, MGK’n›n politikalar›n› uyguluyor. Ne Çemiflgezek’teki ne
Halka Düflmanl›k Hayat›n Her Alan›nda
Ailelerden Sonra Heyete Sald›r› Ve Tutuklama
Say› 78 6 21 Eylül 2003
Mezar yapt›ran ailelere yönelik ilk sald›r› hat›rlanaca¤› gibi, 31 A¤ustos’ta yaflanm›flt›. Çemiflgezek’te amcas› Hayri KOÇ’un ve kardefli Asuman KOÇ'un mezarlar›n› yapt›ran Ayd›n KOÇ, babas› Kamer Günefl’in mezar›n› yapt›ran Celal Günefl ve onlara yard›mc› olan Erkin Zengin’in tutuklanmas› ile bafllam›flt›. Ayn› gözalt› hukuksuzlu¤u s›ras›nda mermer ustas› da gözalt›na al›nm›fl, daha sonra serbest b›rak›lm›flt›. Yap›lan itiraz baflvurusu ile tutuklananlar serbest b›rak›lmadan, bölgede yaflanan mezar tafllar›na sald›r›, mezar kapaklar›n›n polis ve jandarma taraf›ndan gaspedilmesini incelemek üzere giden heyete sald›r› yafland›. ‹lk tutuklananlar, hukuksuzluk kabul edilerek serbest b›rak›ld›, ama bu kez de heyete yap›lan sald›r›da 4 kifli tutukland›. Olay flöyle gerçekleflti: Evlatlar›n›n mezarlar›n› yapt›rd›klar› için gözalt›na al›n›p tutuklanan aileleri sahiplenmek, yaflanan hukuksuzlu¤u yerinde inceleyip kamuoyuna aç›klamak amac›yla TAYAD'l› Ailelerden, Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i'nden bir heyet ÇHD baflkan› avukat Süleyman fien-
soy’un da kat›l›m› ile bölgeye gitti. 15 Eylülde görüflmelere bafllamadan önce, tahrip edilen baflka bir mezar olan Ali Özbak›r'›n mezar›nda inceleme yapmak için mezarl›¤a gidildi. Mezardaki inceleme s›ras›nda sürekli video çekimi yaparak tacizde bulunan polis, mezarl›k ç›k›fl›nda heyettekileri gözalt›na al›nd›klar›n› söyleyerek arabaya binmelerini istediler. Heyettekiler ise savc›l›kla zaten görüfleceklerini belirttiler. Bunun üzerine polis heyettekileri zorla arabaya bindirmeye bafllad›. Pervas›zca sald›ran polis heyetteki herkesi ve heyetle birlikte mezarl›kta bulunan bölgeden aileleri de döverek gözalt›na ald›lar. Sald›r›da heyette bulunan ve kolu k›r›lan ‹smail Gider ile, Emine Palab›y›k, Saadet Güner, Feridun Osmana¤ao¤lu bay›larak Devlet Hastanesi’ne kald›r›ld›lar.
‹flkence Ç›¤l›klar› Soka¤a Taflt› Halk Sahiplendi Ertesi günü bir k›sm› serbest b›rak›l›rken, ‹smail Gider, Sakine Aba, Mehmet Do¤an, Mehmet Dolas tutuklanarak Elaz›¤ E Tipi Kapal› Hapishanesine götürüldü. Gözalt›nda tutulduklar› s›rada Pertek Emniyet Müdürlü¤ü’nden zaman zaman 盤l›k sesleri ile “‹nsanl›k Onuru ‹flkenceyi Yenecek” ve “Kahrolsun Faflizm” sloganlar› ilçe halk› taraf›ndan da duyuldu. Ç›¤l›k seslerini duyan halk olay› alk›fllarla protesto ettiler. Polisin emniyetin perdelerini pencerelerini kapatarak durumu kurtarmaya çal›flmas› fayda etmedi. Gözalt›lar› protesto etmek için Emniyet Müdürlü¤ü'nün önünde toplanan Elaz›¤ Temel Haklar üyeleri ve ilçe halk› iflkenceleri, polisin sald›rganl›¤›n› alk›fllarla protesto etti ve bir süre emniyet önünde bekledi. Sald›r› ve tutuklamalara, baflta Elaz›¤ ve Dersim Temel Haklar olmak üzere bölgede de tepki gösterildi ve protesto edildi.
“Psikolojik savafl”, halk›n moral de¤erlerine sald›r›larak sürdürülüyor. Geçmifle dönüp flöyle bir hat›rlay›n; tümünün yalan oldu¤u ortaya ç›kan, katlettikleri devrimcilere kimsenin sahip ç›kmad›¤›, hatta kimilerinin “kimsesizler mezarl›¤›”na gömüldü¤ü üzerine ne kadar çok haber yapt›rd›lar. fiehitlerimiz inançlar›na, ideallerine yak›fl›r flekilde defnedilmesinler diye kaç cenazemize sald›rd›lar, binlerce kifliyi nas›l gözalt›na al›p cenazeye kat›ld› diye tutuklad›lar...
r›ndan bile uzak durulmas› gereken”ler olarak gösterilip tecrit edilmek isteniyor. Terör ilan et, tecrit et, sonra imha et. Yap›lmak istenen budur. Tecrit flehit ailelerinin tecrit edilmesine kadar uzan›yor. Evlatlar›n›n mezarlar› parçalanan, her gün evleri polis bask›n›na u¤rayan aileler, yaflad›klar› yerde kendi köylülerinden, yak›nlar›ndan tecrit edilmek isteniyor. Böyle böyle onlar› da evlatlar›na sahiplenmekten dahi korkar hale getirip, “iflte bak›n teröriste ailesi bile sahip ç›km›yor” demagojisine malzeme yap›lmak isteniyor.
‹stiyorlar ki, bu halk için, vatan›m›z›n ba¤›ms›zl›¤› için flehit düflenler unutulsun, halka “bir avuç çapulcu...” gibi gösterilsin. Terör demagojisi bunun için yap›l›yor. Mezarlar›m›za bunun için sald›r›l›yor. Devrimciler terör demagojisi ile, “mezarla-
Ama amaçlar›na ulaflam›yorlar. Ne flehitlerimizin sahiplenilmesini, ne topra¤a düflen her tohumun binler olup yeniden karfl›lar›na dikilmesini engelleyemiyorlar. Engelleyemedikçe korkular› daha büyüyor, düflmanl›k ak›l mant›k s›n›rlar›n› zorlaya-
Pertek’teki sald›r›lar›n hiçbiri “yerel” de¤ildir.
AKP’liler; Mezara sald›r›y›, ölüye sayg›s›zl›¤› hangi inanc›n›za s›¤d›r›yorsunuz? AKP islamc›l›¤›, mezara sald›r›da, ölüye sayg›s›zl›kta hiçbir sak›nca görmüyor. Oligarflinin halka karfl› savafl›n›n uygulay›c›l›¤›n› her alanda oldu¤u gibi bu konuda da harfiyen yerine getiriyor. Peki AKP’liler, siz hangi inanc›n›za s›¤›d›r›yorsunuz bunu? Hangi dinde, hangi inançta vard›r böyle bir sayg›s›zl›k? Hiç kimse terör demagojilerine sar›lmas›n. Bu demagojinin art›k “suyu ç›km›fl” ve hiçbir inand›r›c›l›¤› kalmam›flt›r. Demagojinin sahibi Amerirak her alana yay›l›yor.
Bu Düflmanl›k De¤ilse Nedir? MGK’n›n bölgede polis ve jandarma eliyle sürdürdü¤ü bask›lara sadece son bir kaç ayl›k dönemde yaflanan örnekler verirsek, oligarflinin, bütün hukuk kurallar›n› hiçe sayarak nas›l mezar tafllar›na, halka, devrimcilere karfl› kurals›z, dizginsiz bir savafl sürdürdü¤ü gözler önüne serilecektir: ✔ Elaz›¤'da flehit mezarlar›n› yapan Ayd›n Mermercilik siyasi polis taraf›ndan mezarlar› yapmamas› için tehdit edildi. Sahibi Ramazan Ayd›n gözalt›na al›n›p sorguland›. Savc›, Ramazan Ayd›n'› sakall› görünce “senin düflüncen farkl›, niye bunlarla ifl yap›yorsun” sorusunu dahi sorarak nas›l bir hukukçu oldu¤unu sergiledi. ✔ Dersim'de o¤ullar›n›n, k›zlar›n›n mezarlar›n› yapt›ran 18 aile hakk›nda savc›l›k soruflturma bafllatt›. Ac›l› analar babalar polis gözetiminde savc›l›¤a tafl›nd›. Dersim polisi mermercileri tek tek dolaflarak tehdit etti, “mezarlar› kim yapt›” diye sorgulad›. ✔ Yine Dersim polisi flehir mezarl›¤›nda kamera çekimleri yapt›. Hangi mezar›n suç unsuru teflkil etti¤ini “araflt›rd›.” ✔ Malatya flehir mezarl›¤›nda jandarma-belediye iflbirli¤iyle o¤ullar› Cihan Gürz’ün mezar›n› yapt›ran ana ve babaya bask› yap›ld›. Mezar› y›kt›rmakla tehdit ettiler. Aileye s›k s›k telefon açarak bask› kurmaya çal›flt›lar. ✔ Dersim-Çemiflgezek'e ba¤l› A¤türk Köyü’nde babas›n›n mezar›n› yapt›ran Celal Günefl, k›zkardefli ve amcas›n›n mezar›n› yapt›ran Ayd›n Koç ve onlara yard›m eden Erkin Zengin tutukland›.
ka’d›r, ülkemizde on y›llard›r uygulayan MGK’d›r. Bu demagoji ile döktükleri kan› kan›ksatmaya çal›flt›lar, bu demagojiyle her türlü hukuksuzlu¤u perdelediler, bu demagojiyle Susurluklar›, 28 fiubatlar› örgütlediler. AKP hükümetine, AKP yöneticilerine sorun; Müslümanl›k, Amerikan demagojileriyle, Genelkurmay emriyle halka sald›rmak m›d›r? Müslümanl›k, mezar tafllar› parçalamak, aileleri yaka paça gözalt›na al›p tutuklamak m›d›r? ✔ Dersim Pertek'te Ali Özbak›r'›n mezar›n› yapt›ran ailesine yard›m eden halktan duyarl› insanlar› Pertek polisi tehdit etti. Listeyi uzatmak mümkün. Ama, düflmanl›¤›n boyutunu anlamak için bu kadar› yeterlidir san›r›z. fiimdi bu tabloya bakarak, bu ülkede hukukun, yasalar›n geçerli oldu¤unu söylenebilir mi? B›rak›n hukuk devleti olmay›, halk›n hak ve özgürlüklerine, geleneklerine, de¤erlerine ve inançlar›na sayg›y›, kanun devleti bile yoktur ortada. Kendi yasalar› istedi¤i gibi yorumlay›p, kanun diye sunan bir eflkiyal›k vard›r. Susurluk çeteleri de iflte bu zeminde yapt›lar “bin operasyon”lar›n›. ‹flte bu düzen eli kanl› Susurlukçular› kahraman ilan etti. “Kahraman›”, uyuflturucudan katliamc›l›¤a kadar her türlü pisli¤in içinde olanlar olunca, ba¤›ms›z ve demokratik bir ülke için kahramanca flehit düflmenin ne demek oldu¤unu bilmeleri de mümkün de¤ildir. Ölüp yenilmenin ne anlama geldi¤ini de bilmezler. Onlar, askerlerini emperyalistlerin ç›karlar› için cepheye sürer sonra “kahramanl›k” nutuklar› atarlar. “Kahraman asker”in kan›n› Amerika’ya satmaktan da bir dakika bile geri durmazlar. Mezar tafllar›ndan korku, “Öldüler Yenilmediler”in kan›t›d›r.
Mezar Tafllar›na Ne Yaz›l›p Ne Yaz›lmayaca¤›na ‹liflkin Bir Kanun Mu Var? Tutuklamalara, sald›r›lara gerekçe olarak “örgütün propagandas›n› yapan yaz›” deniliyor. Sözkonusu yaz›; “ÖLDÜLER YEN‹LMED‹LER” ya da “KAHRAMANLAR ÖLMEZ HALK YEN‹LMEZ”dir. Peki bu sözlerin neresinde yap›l›yor örgüt propagandas›? Bu ülkede bir tek hukukçu ç›k›p, “iflte flu yaz› örgüt propagandas›d›r, flu kanuna göre
Say› 78 7 21 Eylül 2003
mezar tafl›na yaz›lmas› yasakt›r”, diyebilir mi? Mezar tafllar›n›n nas›l olaca¤› flu kanunla belirlenmifltir, bunun d›fl›nda mezar yapt›rmak suçtur diyebilir mi?
Say› 78 8 21 Eylül 2003
mayan hukuka, Susurluk hukukuna göre yaflama geçirilmifltir.
Diyemez, yoktur böyle bir kanun, yoktur böyle bir yasak!
En son tutuklanan heyetten dört kiflinin tutuklanma gerekçesinde de ayn› yaz›lardan yola ç›k›larak, “toplumda infial yaratacak eylemde bulunmak” yaz›yor.
Ama hat›rlay›n, MGK yönetmeli¤inin hiçbir icraat› “hukuk” çerçevesinde olmam›flt›r. Bizzat kendi mahkemeleri taraf›ndan “hukuk d›fl›” ilan edilmifl bir yap›dan sözediyoruz. Binlerce cinayet, katliam, iflkence, faili meçhul, kay›p, infaz yaz›l› ol-
Ne yapm›fllar? Mezar tafl› çal›n›p götürülen, yani aleni bir flekilde manevi de¤erlere hakaret, h›rs›zl›k, hukuksuzluk olan bir yerde inceleme yapmak istemifller. Avukat›, hak ve özgürlük savunucular› mezarl›¤› ziyaret etmifller. Polis sald›rm›fl, bi-
Hep Korktular
lu¤un dünyasıdır. Onur yoktur onların dünyasında, ahlak, namus, adalet yoktur. ‹nsanlı¤ın idealleri, eflitlik, özgürlük gibi de¤erler yoktur. ‘Bir kere bile selamlaflmamıfl, ama aynı ekmek, aynı hürriyet için yan yana ölüme gidebilecek’ dostları yoktur onların.
Bu, flehitlerimizin mezar tafllarına ilk sald›r› de¤il. Oligarfli ilk kez göstermiyor mezar tafllar›m›zdan bile duydu¤u korkuyu. Y›l 1992. 12 Temmuz 1991’de flehit düflen ve “Öldüler Yenilmediler”i, Türkiye devrim tarihine kanlar›yla yazan Devrimci Sol önder kadrolar› ve savaflç›lar›n›n mezarlar› tahrip edildi. 15 A¤ustos 1992 tarihli Mücadele’de konuya iliflkin söylenenler bugün de aynen geçerlili¤ini koruyor. fiöyle diyordu Mücadele: “Mezar tafllarımızdan korkuyorlar ‘Onlar umudun düflmanıdır sevgilim / akarsuyun, meyve ça¤ında a¤acın / serpilip geliflen hayatın düflmanı’ Düflman, düflmanlı¤ına devam ediyor. Hem de en afla¤ılık yöntemlerle. Devrim flehitlerinin mezarlarına Silivrikapı'dan sonra, bu kez de Karacaahmet'te saldırdılar. 12 Temmuz flehitlerinin mezar tafllarını ikinci kez kırıp parçalayarak alçaklıklarına bir yenisini eklediler. Hayata düflmanlık, mezara, mezar tafllarına düflmanlı¤a ulafltı. Kimi yerde mezar tafllarını kırdılar, kimi yerde flehitlerimizin resimlerini parçaladılar. Ve hatta flehit resimlerinin gözlerini oyarak, ilkelliklerini ortaya koydular. Hayatın düflmanları bununla kurflun ya¤muruna tutarak katlettikleri devrimcilerin ölümsüzlü¤ünü belgeliyorlar aslında. Kurflunlarla, bombalarla yok ettiklerini sandıkları devrimcilerin mezar tafllarından hayatı sımsıkı kucaklayan gülümseyiflleri karflısında, alçaklı¤ın en derin çukurlarına yuvarlanıyorlar. Kurflunlarla, bombalarla yok edemedikleri "hayat"ı, mezar tafllarına saldırarak yok edebileceklerini sanıyorlar. ‹dealleri u¤runa ölümü seve seve kucaklayanların, aynı zamanda halkın kalbindeki hayatı kucakladıklarını ve onların yok edilemeyece¤ini anlayamıyorlar. Anlayamazlar, anlayamayacaklar. Çünkü onların dünyası, pisli¤in, kokuflmufl-
Manyetoları, falakaları, askıları ve so¤uk namluları vardır. Onlar için her fley, onları bu hale getiren paralarıdır. Ve bu para için yapamayacakları alçaklık yoktur. Onlar alçaklıkta da sınır tanımıyorlar. Ve alçald›kça korkuları büyüyor. Nereye baksalar, katlettikleri devrimcilerin zafer iflaretlerini görüyor, sloganlarını duyuyorlar. Korkudan mermiyi namluya sürüp sırtlarını dayayacak duvar arıyorlar. ‹flkencehanelerden dıfları çıkamıyor, evlerine bile gidemiyorlar. Korku beyinlerine öylesine sinmifl ki, korkudan kurtulamıyorlar. Devrimcilerin cesetlerine boflalttıkları flarjörleriyle korkularından kurtulmaya çalıflıyorlar. Ölülere iflkence yapıyor, gözlerini oyuyorlar. Yalnız ölülerimizden de¤il, mezar tafllarımızdan bile korkuyorlar. Beyinlerini kemiren korku, canlı bedenlerimizde, ölülerimizde hatta mezarlarımızda cisimlefliyor. Bize, ölülerimize, mezarlarımıza saldırmakla aslında korkularına saldırıyorlar, ama yine de korkudan kurtulamıyorlar. Kurtulamayacaklar. ‘Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına / Çürüyen difl, dökülen et / Bir daha gelmemek üzere yıkılıp gidecekler.’”
rinin kolunu k›rm›fl, bir TAYAD’l› aileyi hastanelik etmifl, hukuk diyor ki; “toplumda infial yaratacak eylem...” “Toplumda infial yaratacak eylem”; halk›n de¤erlerine sald›rmakt›r. En büyük infial manevi de¤erlerin hiçe say›lmas›, ölüye sayg›s›zl›¤›n bütün devlet kurumlar› harekete geçirilerek halk›n gözleri önünde sergilenmesidir. Dersim ve Elaz›¤ polisi istiyor ki, burada yaflananlardan kimsenin haberi olmas›n. Biz istedi¤imiz gibi “at kofltural›m”, buray› istedi¤imiz gibi yönetelim. Yasalarda olmayanlar› bile dayatal›m, terör estirelim. Birileri bu oyunu bozmak için ad›m att›¤›nda da sald›r›p kol k›r›yor, tutuklat›yorlar.
Hukuksuzlu¤a Teslim Olmayaca¤›z AKP iktidar›n›n, MGK’n›n hukuksuzlu¤una, halk›n en do¤al haklar›n›n jandarma dipçi¤i Susurluk hukuku iflbirli¤i ile gasbedilmesine teslim olmayaca¤›z. 70 milyon halk›, yasad›fl› yönetmeliklerle, bask›yla, iflkenceyle, terörle, “psikolojik savaflla”, emrindeki mahkemelerle sindirerek yönetmeye çal›flan politikaya teslim olmayaca¤›z. AKP iktidar›, ya inançlara, de¤erlere, halk›n geleneklerine pervas›zca sald›r›ya son vermeli, ya da demokratikleflme nutuklar›ndan, halk›n hak ve özgürlüklerine sayg› demagojilerinden vazgeçmelidir. Ve ilan etmelidir tüm dünyaya; ben bu ülkeyi çiftli¤im gibi hiçbir hukuka, yasaya, kurala ba¤l› olmadan, halk› hiçe sayarak yönetece¤im. Mezar tafllar›n›n bile suç ilan edildi¤i, yak›nlar›n›n mezarlar›n› yapt›ranlar›n hapishanelere at›ld›¤› bir ülkede hukukun, hak ve özgürlüklerin demagojisini yapmak bile mümkün de¤ildir.
TEPK‹LER... Mezar tafllar›na sald›r›n›n gözalt› ve tutuklamalarla sürdürülmesi, baflta Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i, TAYAD, Halk›n Hukuk Bürosu olmak üzere tepkiyle karfl›land›. Yap›lan aç›klamalarda hukuksuzluk dile getirilirken, gözalt›na al›nan ve tutuklananlar›n serbest b›rak›lmas› istendi. Aç›klamalardan baz›lar› flöyle:
◆ PERTEK KARAKOL’UNDA ‹fiKENCE SESLER‹ SOKA⁄A TAfiIYOR: ... Yanl›fl okumuyorsunuz... Mezarlar› incelemeye giden heyet gözalt›na al›n›yor ve tutuklan›yor... Hangi gerekçe ile... Gerekçe yok... Çünkü kontrgerilla hukuku var... Gerekçe aramaya ne gerek var. Can› isterse tutuklar... Can› isterse iflkence yapar... Genelkurmay’›n gizli belgeleriyle yönetilen bir ülkede hak hukuk araman›n laf› bile olmaz... Her gün gazete manfletlerini Türkiye'nin ne kadar demokratikleflti¤i palavralar› süslüyor... Bu hukuksuzlu¤u, ölünün mezar›na yap›lan sald›r›y› yerinde incelemek isteyenler gözalt›na al›n›yor. Karakolda yap›lan iflkencenin sesi soka¤a tafl›yor... E¤er Türkiye'de art›k "iflkenceye s›f›r tolerans" tan›n›yorsa, soka¤a taflan iflkence sesleri nereden geliyor. Yoksa Pertek baflka bir ülkenin s›n›rlar› içinde de bizim haberimiz mi yok?... TAYAD'l› Aileler ◆ BU
NE VAHfi‹L‹K, BU NE AHLAKSIZLIK: ..Yasa yok, kural yok, hukuk yok... Keyfilik, bask›, iflkence, terör temel politika haline getirilmifltir. Birileri ç›k›p TBMM'de ülkenin nas›l demokratiklefltirildi¤inden dem vuruyor, Tunceli'de jandarma mezar tafllar›na sald›r›yor, çocuklar›n›n mezarlar›n› yapt›ran aileler bu ülkenin mahkemelerinde tutuklan›p hapse at›l›yor, mezarlara ve ailelere yönelik bu sald›r›lar› incelemek amac›yla Tunceli'ye giden heyet mezarlar›n resimlerini çekerken jandarman›n sald›r›s›na u¤ruyor ve heyetin hepsi gözalt›na al›n›yor. Bunlar devletin gündeminde de¤ildir. Heyet üyelerinin ço¤u yaral› halde emniyette bekletilirken, dernek üyelerimizden ‹smail G‹DER'in kolu k›r›lm›fl, TAYAD'l› Emine PALABIYIK sürekli bayg›nl›k geçirdi¤i için hastaneye kald›r›lm›flt›r. Bu ne vahfliliktir... Bu ne ahlaks›zl›kt›r... Mezar tafllar›n›n bile yarg›land›¤› bir ülkede hangi inanç özgürlü¤ünden, düflünce özgürlü¤ünden bahsedilebilir? Hangi bar›fltan söz edilebilir?... Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i
◆ fiUBE BAfiKANIMIZ GÖZALTINA ALINDI: fiubemizin yönetim kurulu üyesi ve flube baflkan›m›z Av. Süleyman fiENSOY ve müvekkillerinin gözalt›na al›nmalar› haks›z ve hukuka ayk›r›d›r... ÇHD ‹stanbul fiubesi ◆ PERTEK'TE TAHAMMÜLSÜZLÜ⁄ÜN SINIRI YOK: ... Gözalt› süresi boyunca her ne kadar iflkencehanelerinin pencerelerini ve perdelerini kapatsalar da iflkence sesleri Pertek sokaklar›nda duyuluyor... Varoldu¤u söylenilen "hak, hukuk ve adalet" gerçekten var m›d›r, ya da varsa kim içindir? Halk için olmad›¤› kesindir!... Gençlik Birlik Koordinasyonu
Say› 78 9 21 Eylül 2003
TAYAD’›n iflgal ortakl›¤› ve tecriti dile getirmesine AKP engeli
“‹fiGAL ORTAKLI⁄INA VE TECR‹TE SON” - Bu sesi hep duyacaks›n›z! TAYAD'l› Aileler’in F tipi hapishanelerde süren tecriti dile getirmek, iflgal ortakl›¤› ile tecritin ayn› politikan›n ürünü oldu¤unu halka anlatmak için Abdi ‹pekçi Park›'nda çad›r kurmas›na polis sald›rarak engel oldu. Onlarca kiflinin demokratik bir hakk›n› kullanmas›na polisine sald›r› emri vererek engel olan AKP iktidar›n›n demokratikleflme, hak ve özgürlükler konusundaki riyakarl›¤› Abdi ‹pekçi Park›’nda sergilendi.
Tecrit Asla Dile Getirilmeyecek! Bunun ‹çin “Gerekçe” Aran›p Bulunacak
Say› 78 10 21 Eylül 2003
Abdi ‹pekçi Park›'nda bilindi¤i gibi bir süredir Kamu-Sen’e ba¤l› memurlar ve depremzedeler kurduklar› çad›rlarda seslerini duyurmaya çal›fl›yor, en do¤al haklar› olan kamuoyu oluflturmaya çal›fl›yorlard›. TAYAD’l› Aileler’in Ankara Valili¤i’ne yapt›¤› baflvuru ise, tamamen hukuksuz, keyfi olarak engellendi. Bir kez daha görüldü ki, tecriti kimse asla dile getirmeyecekti. Ankara Valili¤i’ne yap›lan baflvuruya Emniyet Müdürlü¤ü taraf›ndan cevap verilmiflti. Gerekçeler keyfiyetin belgesi: Gerekçe 1: “...Geçmiflteki benzer uygulamalarda da kiflilerin pankart ve döviz tafl›d›klar›, tek tip önlük giydikleri, slogan att›klar› hususu da de¤erlendirildi¤inde, yapmak istedi¤iniz eylemin umuma aç›k bir yer olan Abdi ‹pekçi Park›'nda klasik bir bekleme olmayaca¤›..." Mant›¤› görüyor musunuz; geçmiflte böyle yapanlar oldu, izin vermiyoruz... Kald› ki, suçmufl gibi gösterdikleri pankart, döviz vb. bir de-
TAYAD Baflkan› Tekin Tangün, valili¤in yasak karar›n›n demokratik haklar›n›n keyfi gerekçelerle engellenmesi oldu¤unu belirtti¤i bas›n toplant›s›nda, “tecriti ve ölümleri kabul etmeyece¤iz, en büyük iflkence olan tecrit iflkencesine karfl› meflru ve demokratik haklar›m›z› kullanmaya devam edece¤iz. Abdi ‹pekçi Park›'nda çad›r açmamam›za yönelik Ankara polisinin engellemeleri keyfidir, çifte standartt›r. Buna boyun e¤meyece¤iz, bu hukuksuzlu¤a karfl› mücadele edece¤iz.” dedi.
mokratik eylemin vazgeçilmez parçalar›d›r. Tayyip Erdo¤an demokratik eylem anlay›fl›n› KESK eylemi karfl›s›nda ortaya koymufltu. Onun polisi de demokratik eylemin, ancak sessizce oturup beklenen eylem olaca¤›n› anlat›yor. Gerçekte ise, ben gerekçe yaratmaya çal›fl›yorum, tecritin dile getirilmesine izin vermem, TAYAD’›n demokratik hakk›n› kullanmas›na engel olurum, yasa tan›mam diyor. Gerekçe 2: “... Toplant› ve Gösteri Yürüyüflleri Kanunu'nun 7. maddesine göre 'Aç›k yerlerdeki toplant› ile yürüyüfller güneflin bat›fl›ndan bir saat önceye... kadar sürebilir’ hükmüne ayk›r› olaca¤›ndan bu faaliyete geceli-gündüzlü (10) gün süre ile izin verilmesi mümkün de¤ildir." Çifte standart... Kamu-Sen'li memurlar geceli gündüzlü bekleyebilir, ama TAYAD’l›lar›n böyle bir hakk› yok. Yine ayn› mant›k; ben gerekçe yaratmaya çal›fl›yorum, tecritin dile getirilmesine izin vermem, TAYAD’›n demokratik hakk›n› kullanmas›na engel olurum, yasa tan›mam diyor.
Gerekçe 3: "Ankara Büyükflehir Belediyesi Çevre Koruma Daire Baflkanl›¤›'n›n Emniyetimize gönderdi¤i 12.09.2003 gün ve 1657-3160 say›l› yaz›s›nda; Abdi ‹pekçi Park›'n›n çeflitli eylemci gruplar taraf›ndan geceli-gündüzlü amac› d›fl›nda kullan›larak vatandafllar›n ve çevre esnaf›n›n geçifl güzergahlar›n› iflgal etti¤i, çevre ve gürültü kirlili¤ine sebep oldu¤u ve belediyeye yo¤un flikayetler geldi¤i bildirilerek bu tür faaliyetlere izin verilmemesi istenmektedir." Polis-belediye iflbirli¤i, acemice izler b›rak›yor. Ankara Belediye'sinin emniyet'e gönderdi¤i yaz›n›n tarihi, TAYAD’›n izin için baflvurdu¤u günle ayn›d›r. Yani Ankara Belediyesi’nin akl›na birden o gün “çevre kirlili¤i” gelmifltir. Ucuz ve AKP islamc›l›¤›n›n gerçek yüzünü gösteren bir belge. K›saca söylenen yine ayn›; ben gerekçe yaratmaya çal›fl›yorum, tecritin dile getirilmesine izin vermem, TAYAD’›n demokratik hakk›n› kullanmas›na engel olurum, yasa tan›mam... Siyasi flube polislerin depremzedelere yönelik terör demagojisi asl›nda tüm bu keyfili¤i en özet flekilde anlat›yor; “Siz burada oturdukça, yasad›fl› örgütlerde eylem yap›yor, yer istiyor... yasad›fl› örgütlerin mensuplar› flimdi nezarette, ama biz size dokunmad›k, hoflgörü gösterdik, bu nedenle siz de hoflgörülü olun en az›ndan bir süre ara verin..” Yasal bir derne¤in çal›flanlar› ve üyeleri nas›l
AS‹’nin K›z› 1. Y›l›nda An›ld› Büyük direniflin kahramanlar›ndan Hamide Öztürk Antakya Harbiye’de an›ld›. 10 Eylül 2002'de flehit düflen Hamide Öztürk’ün defnedildi¤i, 12 Eylül günü mezar› bafl›nda toplanan yoldafllar› onun nezdinde tüm devrim flehitleri ve direniflin kahramanlar› için sayg› duruflunda bulundu. Mezarl›k ziyareti öncesi Hamide’nin ailesini de ziyaret eden yoldafllar›, mezar› bafl›nda Hamide’nin yaflam›n› anlatan bir konuflma yapt›lar. Ölüm orucu sürecine iliflkin konuflmalar›n da yap›ld›¤› anmada, Arapça ve Türkçe türküler söylendi. Direnifli anlatan Asi Nehrinin öyküsü anlat›larak Hamide’ye “kavgan› sürdürece¤iz” sözü verildi ve anma bitirildi.
“terörist” ilan ediliyor, TAYAD’l›lar›n demokratik hakk›n› kullanmas›n› engellemek için faflizm nas›l seferber oluyor görüyor musunuz? Böyle bir keyfili¤in, hukuksuzlu¤un karfl›s›nda yap›lacak olan tart›flmas›z bellidir. Hak ve özgürlükler mücadelesinde kararl› olan, demokratik mücadeleyi iktidarlar›n icazetine hapsetmeyen bir anlay›fl, demokratik hakk›n› fiili olarak kullan›r, bunun mücadelesini verir.
Demokratik Hakk›m›z›n Engellenmesine Karfl› Mücadele Edece¤iz 3 fiubat 1986’dan, yani kuruldu¤u günden bu yana TAYAD’l› Aileler demokratik mücadelenin nas›l verilmesi gerekti¤inin binlerce örne¤ini sundular. Böyle bir dayatma karfl›s›nda geri ad›m atmayan TAYAD’l›lar aç›klad›klar› günde, 16 Eylül günü Ankara Abdi ‹pekçi Park›'ndayd›lar. Yüzlerce polis de oradayd› elbette! Halk›n hak ve özgürlükler mücadelesi olur da, karfl›s›na polis dikilmez mi? “‹flgal Ortakl›¤›na ve Tecrite Son” pankart› açan TAYAD’l›lar yapt›klar› aç›klamada iflgal ortakl›¤› ile tecritin neden ayn› politikan›n ürünü oldu¤unu anlatt›lar. 10 gün burada açl›k grevine bafllayacaklar›n› duyuran ailelerin aç›klamas›n›n ard›ndan oturmaya bafllamalar› üzerine polis sald›r›ya geçti. Biber gaz› kullan›larak, yerlerde sürüklenerek TAYAD’l›lar gözalt›na al›nd›.
Ortado¤u’dan defol ‹flgale, iflbirlikçili¤e karfl› eylemler sürüyor.
✔ Irak’ta Savafla Hayır Koordinasyonu, TÜS‹AD’ın Tepebaflı’ndaki bürosuna, 12 Eylül cuntas›na ve ABD’nin Ortado¤u politikalarına verdikleri deste¤i protesto eden bir mektup vermek istedi. Ancak, emperyalist tekel yöneticilerine ard›na kadar aç›k olan kap› aç›lmad›. ✔ Ordu Temel Haklar bir aç›klama yaparak, “çocuklar›m›z›n, direnen Irak halk›n›n katili olmas›na, kan›n›n akmas›na izin vermeyelim” dedi. ✔ ‹HD ‹stanbul fiubesi’nin ‹stanbul’dan Ankara’ya, “Irak’a asker gönderilmesin, Ortado¤u’da barıfl için Ankara yürüyüflü” 15 Eylül’de tamamland›. ✔ Diyarbakır Gençlik Platformu, “Terörist ABD Ortado¤u’dan defol”, “ABD; Afganistan’dan, Filistin’den, Irak’tan, Türkiye’den defol” sloganlar›yla bir eylem gerçeklefltirdi. ✔ KESK Malatya fiubeler Platformu "ABD Askeri Olmayaca¤›z"," Katil ABD ‹flbirlikçi AKP" sloganlar›yla Merkez Postane önünde bir eylem düzenledi.
Say› 78 11 21 Eylül 2003
Coni, AKP’nin Kan›n› Sataca¤› “Mehmet”in Yolunu Gözlüyor! Türkmen Kurultay› sonucunda Irak Türkmen Cephesi’nin baflkanl›¤›na seçilen Faruk Abdullah Abdurrahman’›n, “Türk askerinin Irak'a Birleflmifl Milletler kararı ile gelmesi gerekti¤ini” aç›klamas›, oligarflinin elindeki en önemli demagojilerden birinin de gitmesine neden oldu. “Onlar› korumam›z laz›m” dedikleri Türkmenler dahil olmak üzere, Irak’ta yaflayan her dinden, her milliyetten halk›n “istemiyoruz” diye durmadan aç›klamalar yapmas›na karfl›n, bu ülkenin D›fliflleri Bakan›’n›n; “Türkiye'nin gelmesini istiyorlar. Ama söyleyemiyorlar.” “Irak halk› flu anda kültürüne, dinine yabanc› askerlerle karfl› karfl›ya. S›k›nt›lar›n ço¤u da buradan kaynaklan›yor. Türk askeriyle böyle bir sorun olmaz...” Say› 78 12 21 Eylül 2003
“Irak halkı bize çok sıcak bakıyor” demesine ne ad verirsiniz? Tarife gerek duyulmayan, paçalardan akan bir iflbirlikçilik ruhu! fiimdi bu mant›¤a göre, “istemiyoruz” diye hayk›ranlar›n asl›nda istedi¤ini anlamak gerekiyorsa, istemediklerini nas›l anlatmal›lar; “derhal Türk askeri gelsin” mi demeliler? Soytar›l›k! ‹flbirlikçili¤i halka kabul ettirebilmek zor ifltir. Demagojiler kullan›la kullan›la öyle bir hale gelir ki, birbirine dolan›r ve böyle bir iflbirlikçi ruhun alt›nda mant›k aramak bofl bir u¤rafl olur. Kendisi sanki “yabanc›” de¤il, Irak’›n asli unsuru da, Irak’› yabanc›ya b›rakmamaktan sözediyor. Öyle ya, ortak dindeniz! Müslümanl›k AKP taraf›ndan nas›l pazara sürülüyor. AKP olan› ve olmayan› ile kendisine islamc› diyenler nas›l da seyrediyorlar bu riyakarl›¤› ve din tüccarlar›n›! Oligarfli, “terör” demagojisini alm›fl eline, iflbirlikçilik nerede s›r›t›rsa, oraya yap›flt›r›yor. Oligarfli “terörün dini milleti yoktur... 40 bin insan›m›z› teröre veren bir ülke olarak...” diye bafllayan hamasi nutuklarla halk› aldataca¤›n› umuyor. KADEK üzerine yap›lan pazarl›¤› da önceki say›lar›m›zda dile getirdi¤imiz gibi, bu do¤rultuda kullanmaya çal›fl›yor. Yunanca bir kelime olan ve dilimizde de s›kça kullan›lan, “Demagoji”, “Bir kimsenin ya da grubun duygular›n› kamç›layarak, gerçekd›fl›
sözler söyleyerek onlar› kazanmaya çal›flma, halkavc›l›¤›” olarak tan›mlan›r. Bunu yapana da “Demagog” ad› verilir. AKP iktidar› tam da bu durumdad›r. ‹flgalin, kültür sorununa, din ayr›l›¤›na indirgenmesi, “Irak'ı neden yabancıya bırakalım!” sözlerinin sarfedilebilmesi, bir yandan “BM karar› iyi olur” deyip, öte yandan asker göndermedeki kararl›l›¤›n› yüzsüzce göstermesi yoksa nas›l aç›klanabilir. Ç›rp›n›fllar› kar etmiyor. Ne Irak halk› oligarflinin askerlerine çiçek sunuyor, ne de Türkiye halk›, evlatlar›n›n kan›n›n AKP koltu¤unu korusun, Genelkurmay iktidar›n› sürdürsün diye dökülmesine onay veriyor. Gençlerimizin neden Irak’a gönderilece¤ini ise, en özlü ifadeyle Irak’taki coniler anlat›yor: “Türk askeri gelsin biz evimize dönelim!” (19 Eylül, bas›n)
Irak Halk›n›n Kan›n› Dökmenin ‹flbirli¤i, Ecevit ‹ktidar›nda Bafllad› AKP iktidar› ile iyiden iyiye gemi az›ya alan iflbirlikçilik, Amerikan uflakl›¤›, elbette AKP iktidar›na özgü de¤ildir. Irak konusunda Amerika’ya verilen destek de hava saham›z›n ve çeflitli lojistik destek kanallar›n›n aç›larak Irak halk›n›n bafl›na bombalar ya¤d›r›lmas›ndan ibaret de¤il. Öncesi de var. Wolfowitz’in 16-17 Temmuz 2002 tarihinde Türkiye’ye geliflinde gündeme gelen, ABD’nin Irak’a sald›r› haz›rl›klar›nda Türkiye’den beklentileri, Milliyet’te Fikret Bila taraf›ndan aç›kland›. Buna göre Amerika’n›n Türkiye ile Irak aras›nda “gizli kanal” oluflturmak istedi¤i; Kuzeyden keflif harekat›n›n yeni tip uçak, mühimmat ve daha fazla uçuflla güçlendirilmesine izin verilmesini istedi¤i; ortaya ç›kt›. Bu taleplere DSP-MHP-ANAP iktidar›n›n cevab› yaz›l› oldu. Amerika’n›n istekleri, “biz de Irak’ta söz sahibi olmal›y›z, Türkiye’nin ç›karlar› korunmal›...” gibi “flartlar” ile kabul edildi. Irak’a sald›r›n›n teknik, siyasi koflullar›n›n haz›rlanmas›nda oligarflinin rolünü aç›k olarak ortaya koyan bu belge, ayn› zamanda “kardefl Irak” demagojilerinin riyakarl›¤›n›, oligarflinin tüm iktidarlar›n›n Amerikanc›l›¤›n› da ortaya koyuyor. Bu görüflmeler sayesinde keflif uçuflla-
Daha Bafl›ndas›n›z! Amerika’n›n kay›plar›n› gizledi¤i konusunda kimsenin kuflkusu yok. Sadece kay›plar›n› de¤il, yaral›lar›n› da uzun süre gizledi, ancak bir k›sm›, Washington Post’un ABD Genelkurmay’ına dayanarak verdi¤i rakamlarla bas›na yans›d›. Buna göre, Her gün neredeyse 10 askerin yaral› olarak Amerikan Andrews Hava Üssü’ne dönüfl yapt›¤› Irak’ta, 19 Mart tarihinden bu yana 1425 yaralı coni ülkesine sedyelerle döndü. Bunlar›n, 1124’ü sıcak çatıflmada yaralan›rken, 301’i de çatıflmaya girmeden, araba ya da silah kazası veya “öteki kazalar”da yaralanmıfllar. Yaln›zca a¤ustos ay›nda yaralananlar›n say›s› ise 55. Bu rakamlar›n d›fl›nda baflka bir rakam daha çarp›c›. ‹flgalin bafllamas›ndan bu yana “sa¤lık nedenleriyle” 6 bin asker geri taflınmıfl. Bu rakam›n 1425’i yukar›da aç›klan›rken, 4575’inin ne oldu¤u meçhul! Kimisi ruhsal, kimisi zatürre, kimisi baflka hastal›klar. Ama hepsinin bir ortak ad›n› biz söyleyelim; “Irak sendromu”! Daha direniflin bafl›ndas›n›z, ne gördünüz ki, ülkesi iflgal edilen bir ülkenin öfkesine dair; görece¤iniz geride! r›yla, “gizli kanal”dan Kuzey Irak’a ABD ve Türk özel timcilerinin gidifl geliflleriyle sald›r› koflullar›n›n haz›rland›¤› da ortaya ç›kan geliflmeler aras›nda.
En Yo¤un Sald›r›lar Peki, oligarfli nas›l bir Irak’a gitmeye haz›rlan›yor? Geçti¤imiz hafta Irak’tan yans›yan haberler, alev alev yanan, iflgale karfl› kurtulufl savafl›n›n, yap›lan bütün operasyonlara, katliamlara, tutuklamalara, ev bask›nlar›na, zulme karfl›n geliflti¤ini gösteriyordu. ‹lk kez tek bir sald›r›da 8 Amerikan askerinin birden öldürüldü¤ü, onlarcas›n›n yaraland›¤› Halidiye sald›r›s›, öfkenin ve direniflin boyutunu anlatmaya yeterlidir san›r›z. “‹stikrarl› bölge” diye övündükleri Kuzey Irak’ta da Kerkük baflta olmak üzere yaflanan sald›r›lar, Irak’›n hiçbir karesinde iflgalci için huzurun olmayaca¤›n› gösterdi. Bunun karfl›s›nda iflgalcinin yapabildi¤i tek fley daha fazla katliam, bask› ve halk› birbirine düflürme amaçl› provokasyonlar.
‹flgalcilerin direnifli bölüp parçalama amaçl›, çeflitli milliyet ve mezheplerden halk› birbirine düflürme plan› flimdilik etkisiz. Ama vazgeçmeyeceklerdir. “Terör” demagojisiyle, “Irak’ta yabanc› teröristler var” yalan›yla hem aczini gizlemeye çal›flan hem de direniflin Irak halk›n›n direnifli olmad›¤› izlenimi yaratarak katliamlar›n› meflrulaflt›rmak isteyen Amerika, art›k söyleyebiliriz ki, bata¤›n ortas›nda debelenmektedir. “Evimize dönmek istiyoruz” diye feryat eden coniler, Irak’›n dört bir yerinde sald›r›ya u¤rad›ktan sonra iflgalcinin çaresizli¤inin simgesi olarak saatlerce alev alev yanan z›rhl› araçlar baflka neyi anlat›yor dersiniz? Bu arada direnifl iflgalci cephenin içindeki çat›flmalar› da derinlefltirmeye devam ediyor. Bush’un Amerikan kamuoyundaki puan› düflüfle devam ederken, Demokrat Parti, Irak iflgalinin mimarlar›n›n görevden al›nmas›n› istedi.
‘Savafl Suçlar› Mahkemesi’ni Kuracak Bir Güç Var M›? Nükleer silahlar yalan› ayan beyan ortaya ç›kt›. Terör demagojisine iliflkin de, Bush ve güvenlik dan›flman› Rice “Saddam’›n 11 Eylül ile iliflkisi var demedik” aç›klamalar› yapt›. Oysa Amerikan kamuoyunun iflgale raz› edilmesinde büyük bir pay› vard› bu yalan›n. BM Silah Denetçileri eski flefi Bilix’ten de baflka bir aç›klama geldi; “Saddam galiba do¤ru söylüyordu” diyen Blix, Irak’›n elindeki kitle imha silahlar›n› ve bunlara ait programlar› 1991 Körfez Savafl›’n›n ard›ndan imha etti¤ini aç›klad›. Geriye çökmeyen bir tek yalan kalmad› k›saca. Peki onbinlerce Irakl›’n›n, yak›l›p, y›k›lan, iflgal edilen bir ülkenin hesab›n› kim verecek? Hani nerede o “uluslararas› hukuk”? Emperyalist politikalara, Yugoslavya’n›n parçalan›p emperyalist sofralarda yem olmas›na karfl› direndi diye Miloseviç için “Lahey Savafl Suçlar› Mahkemesi” kuranlar, Bush için de kurabilir mi bu mahkemeyi? Üstelik, Miloseviç’e yüklenen “en büyük suç”un, 1995’teki Srebrenica Katliam›’ndan Hollanda’n›n sorumlulu¤unu ortaya koyan raporlar ortadayken Miloseviç’i yarg›lamaya kalk›flanlar, kendi a¤›zlar›yla “biz bir ülkeyi iflgal etmek için dünyay› aldatt›k” diyenleri san›k sandalyesine oturtabilecek mi? Yapamaz elbette. Irak’tan ne pay al›r›m hesab›yla iflgali meflrulaflt›r›r. Buyrun size Avrupa hukuk ve demokrasisi.
Say› 78 13 21 Eylül 2003
MGK
’n›n halka karfl› savafl›
MGK Yönetmeli¤ine Yaklafl›mlar
Say› 78 14 21 Eylül 2003
Radikal Gazetesi’nin yay›nlad›¤› MGK Yönetmeli¤i’ne iliflkin, yayg›n ve bilinçli suskunluk sürüyor. MGK durumdan memnun, yönetmelikte aç›kça ortaya konulan halka karfl› savafl›n› duraksamaks›z›n sürdürüyor. MGK, yönetmeli¤in yay›nlanmas›n›n ard›ndan, bekleyip görme, tepkileri ölçme sürecinin sonunda kald›¤› yerden devam ediyor. Çünkü, geri ad›m atmas›n› sa¤layacak bir hava oluflturulmad›. Solun, ilericilerin, devrimci demokratlar›n yönetmeli¤i hak ve özgürükler mücadelesini gelifltirece¤i bir alan olarak görmesi gerekti¤i, yönetmeli¤in ortaya ç›kar›l›fl nedeni olan AB’cilikten ve karfl›s›ndaki cepheden ba¤›ms›z olarak devrimci bir hatta, halk›n hak ve özgürlükler mücadelesi cephesinden müdahale etmesi gerekti¤i yönündeki ça¤r›m›z, çeflitli kayg›larla duyulmak istenmiyor. Bununla birlikte, konuya iliflkin söz söyleyenlerdeki yanl›fl yaklafl›mlar da, Susurluk günlerindeki yanl›fl yaklafl›mlar› hat›rlat›yor ve konunun boyutunu daralt›c› bir yöne çekiyor. Nedir bu yanl›fl yaklafl›mlar?
“TBMM El Koyarsa”, Halka Karfl› Savafl Son Mu Bulacak? “TBMM el koysun” ça¤r›s› yap›l›yor. Hat›rlay›n, Susurluk da TBMM’ye havale edilmiflti. Komisyon-
lar kuruldu, raporlar haz›rland›. Mahkemelerde davalar aç›ld›. Tüm bunlar haklar ve özgürlükler mücadelesini gelifltiren bir yan olarak da kullan›labilirdi, ama öyle olmad›, tersine Susurluk’a karfl› mücadele, Susurluk düzeninin kurumlar›na b›rak›ld›. Sonuç ortada. “TBMM el koysun” demek, katilin soruflturmas›n› katilin yard›m yatakç›s› yaps›n demektir. TBMM, MGK Yönetmeli¤i’nde mant›¤›n› bulan halka karfl› savafl›n siyasal bir kurumudur, parças›d›r. Meclisin hem genel yap›s›, düzen içindeki ifllevi yan›yla hem de bugünkü yap›s› itibariyle böyledir. AKP iktidar›n›n, yönetmeli¤in ortaya ç›kar›lmas›nda, Genelkurmay’la iktidar savafl›nda ç›kar› vard›r. Ancak, halk›n karfl›s›nda tümden silikleflmesini, etkisizleflmesini istemez, aksine halka karfl› savaflta birlikte hareket etmeye ihtiyaçlar› vard›r. “MGK, AB’ye uygun hale getirilmifltir” denilerek, “daha fazla ileri gidilmesin, biz mevzimizi elde ettik” denilerek olay›n üzerini örtme e¤ilimini gizlememifltir. Meclisin di¤er partisi CHP’de ise “t›k” yoktur. Genelkurmay’›n parlamentodaki sözcüsü gibidir. Bir di¤er yan› ise, TBMM’nin “el koyacak” bir siyasi gücü yoktur. Böyle bir parlamento “el koysa” ne olacak, koymasa ne olacak? Kald› ki, Susurluk sürecinde “el koymak” zorunda kalmas›, halk›n mücadelesi
"Yasad›fl› Yönetmeli¤e Sahip Olan MGK Da Yasad›fl›d›r" MGK yönetemli¤i hakk›nda suç duyurusunda bulunan Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i, MGK’n›n la¤vedilmesini istedi. 12 Eylül günü Sultanahmet Adliyesi’nde yap›lan bas›n aç›klamas› ile suç
duyurusu hakk›nda bilgi veren Temel Haklar, "Yasad›fl› Yönetmeli¤e Sahip Olan MGK'da Yasad›fl›d›r" pankart› açarak, MGK’n›n suçlar›n› s›ralad›. "Yalan, tehdit, flantaj, komplo, yarg›s›z infazlar, gözalt›nda kay›plar, faili belli cinayetler, köy yakmalar, hapishane katliamlar›, iflkenceler, cenazelere yap›lan sald›r›lar, tecrit, s›n›r ötesi harekatlar.. k›sacas› Susurluk, MGK'n›n gizli yönetmeli¤inin sonuçlar›d›r." denilen aç›klamada, bu suçlardan dolay›, "baflta Genelkurmay generalleri, 12 Eylül sonras› cumhurbaflkanlar›, bu süreçte iktidar olup bu yasalar› uygulayan bütün partiler ve milletvekilleri, bürokratlar, polis flefleri, jandarma, MGK'c› gazeteler, yazarlar, televizyoncular, bu politikalar çerçevesinde hareket eden sivil toplum örgütleri”nin yarg›lanmas› istendi.
sayesinde olmufltu. Burjuva bas›ndan “TBMM el koysun” ça¤r›s› yapanlar›n amac› ise daha baflka; bir yan›yla bu zeminde halk›n mücadelesinin geliflmesine bafl›ndan set çekmek, di¤er yan›yla da AB’cilik ve karfl›tlar› mücadelesini bu zeminde gelifltirerek mevzi elde etme savafl›n› sürdürmek istemektedirler. AKP ise, flimdilik çat›flmay› bu noktaya tafl›maya ne niyetli ne de gücü vard›r.
“Derin Devlet”çiler, Hayalet Avlamaya Devam Ediyor Halka karfl› savafl›n kurmaylar›yla çat›flmak istemiyor musunuz; her geliflmeyi “derin devlet...” diye bafllayarak yorumlarsan›z, ortada ne karfl›n›za alaca¤›n›z bir kurum, ne güç olur. Bir dönem için kontgerillay› ifade etmek için s›k kullan›lm›flt› “derin devlet” nitelemesi. Devletin bütün kurumlar›yla kontgerilla politikalar›n› yaflama geçirdi¤i, buna göre örgütlendi¤i bugün art›k herkesçe görülmekte, bilinmektedir. Deriniyle, s›¤›yla karfl›m›zda devletin kendisi vard›r. MGK Genel Sekreterli¤i Yönetmeli¤i’ni aç›p okuyun; ordusundan polisine, sivil savunma kuruluflundan bakanl›klara, medyadan bürokrasiye kadar bütün kurumlar›n nas›l halka karfl› savaflta harekete geçirildi¤ini görürsünüz. Yönetmeli¤i haz›rlayanlar ad›yla, san›yla, makam›yla bellidir. Devlet, bunlar de¤ilse kim? Bunlar derin devletse, derin olmayan hangisi?
MGK ve 12 Eylül Protestolar› MGK Yönetmeli¤i ve 12 Eylül çeflitli kurumlar taraf›ndan eylem ve aç›klamalarla protesto edildi. ‹zmir Temel Haklar: “12 EYLÜL ‹fiGAL ORTAKLI⁄I VE TECR‹TLE DEVAM ED‹YOR”: ... 23 y›lda; katliamlar, faili belli cinayetler, kaybetmeler, iflkenceler, köy yakma ve boflaltmalar, fifllemeler, gözalt› ve tutuklamalar... Halk›m›z›n örgütsüzlefltirilerek, yoksullaflt›r›larak, fuhufla, uyuflturucuya yönlendirilmesi, topraklar›m›z›n emperyalistlere peflkefl çekilmesi... suçlar› saymakla bitmez. 12 Eylül bugün de iktidardad›r. Tüm ülkeyi F tipine dönüfltürmeye çal›flanlar 12 Eylül'ün sahipleridir. Samsun Temel Haklar Giriflimi: 12 EYLÜL DEVAM ED‹YOR: ...Keyfi tutuklamalar hala sürmekte, F tipleriyle insanlar tecritle teslim al›nmaya çal›fl›lmaktad›r... Bir yandan Amerikan ç›karlar› için halk›m›z›n kan› sat›l›¤a ç›kar›lmaktad›r... Bütün bunlar bugün 12 Eylül'ün uzant›s› olan MGK arac›l›¤›yla yap›l›yor. 12 Eylül, biz sessiz ve örgütsüz kald›¤›m›z
Belirtti¤imiz gibi, “derin devlet”, hedefi belirsizlefltirmenin de ötesinde, hedefi tümden silmenin bir oyunu olarak kullan›lmaktad›r. Bu durumdan devlet de memnundur. T›pk› Susurluk günlerinde MGK’n›n, Genelkurmay’›n Susurluk’un d›fl›ndaym›fl gibi gösterilmesinde oldu¤u gibi. Susurluk’un “Çiller-A¤ar-Bucak”tan ibaretmifl gibi sunulmaya çal›fl›ld›¤› gibi. Susurluk’un devlet oldu¤unu söylemifltik. MGK, Susurluk’taki devletin kendisidir. Susurluk devletinin belgesi olarak iffla edilen MGK Yönetmeli¤i haklar ve özgürlükler mücadelesinin gelifltirilebilece¤i, faflizmin güçlü teflhirinin yap›labilece¤i bir aland›r. Bu mücadele ne AB’cilere, ne Susurluk’un meclisine b›rak›lamaz. sürece devam edecektir. Samsun Gençlik Derne¤i: 12 EYLÜL DARBES‹ VE UZANTISI YÖK’E KARfiI B‹RLEfiEL‹M: ... Halk›n en dinamik kesimlerinden olan biz gençleri susturmak için YÖK'ü kurdular. Bizi; düflünmeyen, sorgulamayan, bencil, yoz Amerikanc› gençlere dönüfltürmeye çal›flt›lar. GENÇL‹⁄E ÇA⁄RIMIZ; 12 Eylül’ün uzant›s› YÖK'ü kald›rmak için, halk için bilim halk için e¤itim talebiyle, birleflelim. Grup Yorum, ‹KM: MGK VE G‹ZL‹ YÖNETMEL‹KLERLE 12 EYLÜL SÜRÜYOR: ... MGK terör uygulayan bir örgüttür... MGK ve yasad›fl› devlet örgütlenmeleri la¤vedilmelidir. Halka karfl› aç›lan savafl›n sorumlular› cezaland›r›lmal›d›r! Ayr›ca; ‹zmir ‹HD, Antep Savafl Karflıtı Platform, Eskiflehir Demokrasi Platformu, ESP, EMEP taraf›ndan yap›lan eylem ve aç›klamalarla 12 Eylül ve MGK Yönetmeli¤i protesto edilirken, Adana’da DKÖ’ler, Antalya’da Emek Barıfl Demokrasi Blo¤u ve Haklar Özgürlükler Cephesi taraf›ndan yap›lan protesto eylemlerinde cuntac›lar›n ve 12 Eylül’ü sürdürenlerin yarg›lanmas› istendi.
Say› 78 15 21 Eylül 2003
Emekçiler’den
Çorap ‹flçisi Direniyor
Bayrampafla çorap iflçilerinin, patron taraf›ndan verilmeyen 6 ayl›k zamlar›n› alma mücadelesi, ekonomik mücadelenin de ötesinde bir örgütlenme mücadelesine dönüflerek, yay›larak sürüyor. 8 Eylül’deki kitlesel eylemin ard›ndan 12 Eylül’e kadar iflyeri önlerinde, vardiya girifl ç›k›fllar›nda alk›fll› protestolar yap›ld›. Say› 78 16 21 Eylül 2003
Sermayenin polisi devrede Her akflam onlarca çorap iflçisi gözalt›na al›nd›, bask›yla, tehditle hak arama mücadelesinden geri durmalar› sa¤lanmaya çal›fl›ld›. Polisin, sermayenin polisi oldu¤u bir kez daha ortaya ç›kt›.
‹flçileri Derne¤i’nde örgütlenme giriflimi bafllatan emekçiler bu çal›flmalar›n› halen sürdürüyorlar.
Patronlarda telafl ‹fl b›rakma eyleminin gerçeklefltirildi¤i YAMAN Çorap Fabrikalar›’nda ö¤le saatlerinde, patronun, iflçilerin talepleri do¤rultusunda %50 ve %30 zam yapaca¤›n› aç›klamas› üzerine iflçiler çal›flmaya bafllarken, ÇEL‹K Çorap Fabrikas›’ndaki eylem 30 saat sürdü. Patronun “durumu yeniden de¤erlendirme sözü üzerine flimdilik iflbafl› yapan emekçiler kararl›l›klar›n› sürdüreceklerini dile getirdiler. ÖZTAfi’ta da benzeri sözler üzerine eylem bitirildi. Bu arada, ifl b›rakma eylemleri baflka fabrikalarda da etkisini gösterdi. K‹P Çorap Fabrikas› patronu, kendi fabrikas›nda da ifl durdurma haz›rl›klar›ndan panikleyerek, tüm iflçilere %20 zam yapt›¤›n› aç›klarken, Güneflli'deki TÜTER Çorap Fabrikas› patronu da, iflçilerine %15 zam yapt›¤›n› aç›klad›. Bayrampafla çorap iflçilerinin harekete geçirdi¤i sadece bu iki fabrika da de¤ildi. K›raç’ta kurulu olan ve 500 iflçinin çal›flt›¤› Azim Çorap’ta da, emekçiler Bayrampafla’dan yükselen sese kulak verdiler ve ayn› gün zam ve iflgününün 8 saat olmas› talebiyle ifl b›rakma eylemi yapt›lar.
Bir yandan patronlarla görüflmeler sürdürülürken, öte yandan örgütlenmelerini gelifltirmek için yo¤un bir faaliyet içinde emekçiler. Çorap
Örgütlenmeye, mücadeleye devam Tek bir fabrikadan bafllayan direnifl ve örgütlenme çabas› dalga dalga yay›l›yor. Örgütsüzlü¤ün en büyük sorun oldu¤u çorap sektöründe sömürü de dizginsiz. Çorap iflçileri, “art›k yeter” diyerek sokaklara ç›kt›lar. Kimi fabrikalarda talepler k›smen kabul edilirken, kiminde patronlar flimdilik oyalama takti¤ini sürdürüyorlar. Hem tek tek fabrikalarda hem de bütün çorap sektöründe, hep birlikte direnifl, hep birlikte mücadele kararl›l›¤› ile direnifller sürdürülece¤i dile getiriliyor. Çorap iflçileri, ancak örgütlenerek, direnerek kazanabileceklerini pratikleriyle görüyor, gösteriyor ve kararl›l›klar›n› aç›klamalar›nda dile getiriyorlar; “bu mücadele dalga dalga bütün çorap sektörüne yay›lacak.”
Prelli ‹flçilerine Temel Haklar Deste¤i
gibi çeflitli eylemlerle sürece¤ini dile getirdiler.
‹flçiler, daha önce aç›klad›klar› gibi, taleplerinin karfl›lanmamas› üzerine, 12 Eylül günü ÇEL‹K, ÖZTAfi ve YAMAN Çorap Fabrikalar›’nda ifl b›rakt›lar. ‹fl b›rakma öncesi Çorap Derne¤i Giriflimi taraf›ndan bir aç›klama yap›ld›. Patronlara verilen sürenin doldu¤unun belirtildi¤i ve hiçbir ad›m at›lmad›¤›na dikkat çekilen aç›klamada flöyle denildi: “Güçlüyüz... Çünkü art›k birlik olduk, sonuna kadar birlikteyiz!.. Biz Hakl›y›z!.. Ve inan›yoruz, B‹Z KAZANACA⁄IZ!..”
25 Haziran’da Nakliyat-‹fl’e üye olduklar› için iflten at›lan 170 Prelli Ekolas iflçisinin direnifli devam ediyor. 9 Eylül günü Kocaeli Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i Giriflimcileri ve Birleflik Sendikal Birlik, direniflteki iflçileri fabrika önündeki çad›rlarda ziyaret ettiler. Temel Haklar, direnifle deste¤inin sürece¤ini belirtirken, iflçiler "Yaflas›n S›n›f Dayan›flmas›” ve “Direne Direne Kazanaca¤›z" sloganlar› hayk›rd›lar. ‹flçiler, direnifllerinin miting, Ankara yürüyüflü
Petrol ‹flçileri ‹fl B›rakt› Petrol-‹fl Sendikas›’n›n karar›yla 17 Eylül’de ‹zmir, ‹zmit ve Batman’da yar›m gün ifl b›rak›ld›. PETK‹M ve TÜPRAfi Alia¤a Rafinerisi’nde çal›flan 3500 iflçi, ifl b›rakma eylemiyle birlikte yapt›klar› yürüyüflte, AKP’nin özellefltirme politikalar›n› protesto ettiler. Yürüyüflte yap›lan konuflmalarda AKP’nin “ülkeyi parça parça satt›¤›” belirtilerek, mücadelelerini sürdüreceklerini vurgulad›lar.
MGK ve Polisin Halka Karfl› “Psikolojik Savafl”›
CANLI BOMBA YALANIYLA SÜRÜYOR 17 Eylülde, baflta NTV olmak üzere baz› televizyon ve radyo kanallar› ile gazetelerde ‹stanbul Siyasi fiube polislerince gözalt›na al›nan Kaan KURTULUfi ve Ercan KUTLU'nun "feda eylemcisi - canl› bomba" olduklar› yolunda ç›kan haberler; Tümüyle as›ls›z, gerçekd›fl› ve YALANDIR.” Bu yalan haber MGK merkezli olarak polis taraf›ndan kas›tl› olarak yaz›l› ve görsel medyaya yapt›r›lm›flt›r. DGM Savc›l›¤›’na gelen TEM fiube polis amir ve memurlar› haber muhabirlerine "çekin çekin, canl› bomba bunlar" diyerek müvekkillerimizi terörize etmeye çal›flm›fllard›r. Bu yalan, as›ls›z haberi yay›mlayan bas›nmedya mensuplar›: MGK Yönetmeli¤i’yle nas›l ve ne flekillerde ne amaçlar için kullan›ld›¤›n›z gözler önüne serilmiflken, tüm ilke ve ahlak de¤erlerinizi hiçe sayarak halen kendinizi neden kulland›r›yorsunuz? Bilerek bu haberleri yap›yoruz diyorsan›z, siz de yalanc›, katliamc›s›n›z demektir. Bu yalan haberi yapan tüm bas›n ve medyaya ça¤r›m›zd›r: KAAN KURTULUfi ve ERCAN KUTLU hakk›ndaki ‹stanbul DGM C. Baflsavc›l›¤›’n›n 2003/1905 Haz›rl›k say›l› soruflturma evrak›n› inceleyin. "Canl› bomba-Feda Eylemcisi" oldukla-
Mersin’de Temel Haklar Mersin Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i 12 Eylül günü yapt›¤› baflvurusuna ç›kar›lan keyfi engelleri de aflarak, 15 Eylül’de resmi olarak kuruldu. Dernek giriflimi olarak bir süredir çeflitli eylem ve etkinliklerle ad›n› duyuran Mersin Temel Haklar, bundan sonra hak ve özgürlükler mücadelesini tüzel kiflili¤iyle sürdürecek. Kuruluflunu tamamlamas›na iliflkin bir aç›klama yapan dernek, hak ve özgürlükler alan›n›n çok genifl ve halk›n her sorununun kapsad›¤›n› dile getirerek, “Mersin’de halk›m›z›n hak ve özgürlüklerinin sözkonusu oldu¤u her alanda, karfl›laflt›klar› her sorunda biz de, sorunun ve sorunu yaratanlar›n karfl›s›nda olaca¤›z.” dedi. Mersin Temel Haklar’›n adresi flöyle: Çankaya mah. 108. cad. 118 sok. no:21/1 Bu arada çal›flmalar›n› Mersin Gençlik Derne¤i bünyesinde yürüten Grup Berdan, Kazanl› Beldesi’nde halkla bulufltu. 15 Eylül'de 250 kiflinin izledi¤i konserde Grup Berdan marfllar› ile kitleyi cofltururken, ölüm orucu direniflçileri için besteledi¤i "Zaferin Sesi" adl› türkü çoflkuyla dinlendi.
r›na dair tek bir beyan ve iddia yoktur. Emniyet haz›rlad›¤› fezlekede dahi böyle bir iddia getirmemifltir. Her iki müvekkilimizin Savc›l›k ve Yedek Hakimlik sorgular›nda büromuzdan Av. Özgür G‹DER haz›r bulunmufl ve gerek DGM Savc›s› gerekse DGM Hakimi taraf›ndan müvekkillere bu yönde tek bir soru yöneltilmemifltir. Bas›n meslek ilkelerini sizlere tekrar tekrar hat›rlat›yoruz: Gerçekd›fl›, yalan haber yap›lamaz. MGK ve polis halka karfl› psikolojik harekat›nda, bas›n ve medyay› iflte böyle kullan›yor. Dosyada tek bir iddia, yaz›l› belge, delil yokken, sözlü olarak varm›flcas›na aç›klama yap›larak insanlar suçsuz yere hedef gösteriliyor. Bu haberler "infaz"lara davetiyedir, hedef göstermedir. Bu haberlerin ard›ndan her iki müvekkilimiz de haklar›nda delil ve belge olmamas›na ra¤men, soyut iddialar ile tutuklanm›fllard›r. ‹flte MGK'nin psikolojik harekat›n›n sonucu. Tüm bas›n› ve kamuoyunu duyarl› olmaya gerçekleri görmeye, MGK'n›n, polisin halka karfl› savafl›nda araç/silah olmamaya davet ediyoruz. HALKIN HUKUK BÜROSU
Temel Haklar’dan ‹SM‹M‹Z‹N YANLIfi KULLANILMASINA ‹L‹fiK‹N B‹LG‹LEND‹RME Derne¤imizin gerçeklefltirdi¤i etkinliklerde ya da kat›ld›¤› bir çok bas›n aç›klamas›, miting, toplant› sonras›nda günlük, haftal›k yay›nlanan dergi ve gazetelerde ismimizin yanl›fl kullan›ld›¤›n› görmekteyiz. Derne¤imizin aç›k ismi TEMEL HAKLAR VE ÖZGÜRLÜKLER DERNE⁄‹ olup, bununla birlikte ismimiz k›salt›lm›fl olarak TEMEL HAKLAR'd›r. Dergi ve gazetelerde kullan›lan, THÖD'ün ismimizle ve ismimizin k›sa kullan›m› ile bir ilgisi yoktur. Bas›n yay›n kurulufllar› ve çal›flanlar›ndan ricam›z, ismimizin aç›k haliyle TEMEL HAKLAR VE ÖZGÜRLÜKLER DERNE⁄‹ ya da k›sa haliyle TEMEL HAKLAR olarak kullan›lmas›d›r. Bu konuda özen gösterirseniz seviniriz.
TEMEL HAKLAR VE ÖZGÜRLÜKLER DERNE⁄‹
Say› 78 17 21 Eylül 2003
Celalettin Cerrah Neyi Gizliyor?
Rüflvette Gizlenecek Yan›n›z m› Kalm›fl? ‹stanbul Befliktafl’ta bir polisin, iki meslektaflın› kurflun ya¤muruna tutmas›, polis teflkilat›n›n içinde yüzdü¤ü pisli¤i ve polis fleflerinin nas›l rahat yalan söylediklerini birkez daha gözler önüne serdi. Reyhan Emre fien isimli trafik polisi, iki polisi, rüflvet aldıkları ve kendisine de rüflvet almayı teklif ettikleri, almak istemedi¤inde “sen enayisin” dedikleri gerekçesiyle vurdu¤unu anlatt›.
“Çürük Elma” M› Çürümüfl Teflkilat M›? Say› 78 18 21 Eylül 2003
Rüflvet, yarg›s›ndan siyasetine, ordusundan polisine kadar sistemin bütün kurumlar›n›n çürümüfllü¤ünün, kokuflmufllu¤unun sonucudur. Ad› rüflvete kar›flmayan oligarflinin hiçbir kurumu yoktur. Sistemin temel mekanizmas› haline gelmifltir rüflvet ve yolsuzluk. Polis teflkilat› ise bu konuda “özel” bir yere sahiptir. Rüflvet denildi¤inde ilk akla gelenin polis olmas› bofluna de¤ildir. Bu durum birçok araflt›rmada ortaya konulan somut bir olgudur. Hatta,
z a m a n z a m a n Emniyet Genel Müdürlü¤ü’nün kendi araflt›rmalar›nda da, polisin en çok rüflvet suçu iflledi¤i ortaya konulmaktad›r. Ancak al›fl›lageldi¤i üzere, tüm bu sonuçlar, “sepetteki çürük elmalar” diye aç›klanm›flt›r. Bir suç istisna olmaktan ç›k›p, hep “en fazla ifllenen suç” haline gelmiflse, halk›n gözünde rüflvet polisle özdeflleflmiflse, çürüyen elma de¤il, teflkilat›n kendisidir. Hiçbir demagoji bu gerçe¤in üzerini örtemez. Çürüme öyle boyutludur ki, s›radan trafik polisinin ald›¤› rüflvet “devede kulakt›r.” As›l büyük rüflvetler, uyuflturucu, mafya teflkilatlar› ile iliflkilerde polis fleflerinin cebine inmektedir.
Hangi Birini Gizleyeceksiniz? ‹ki polisin öldürülmesinin hemen ard›ndan, bas›n k›smen de olsa olay› yans›tt›. Bunun üzerine, “çürük elmac›”lar konuflmaya bafllad›. Ortada ne bir müfettifl soruflturmas›, ne bir doktor raporu, ne de bir mahkeme karar› yokken, ‹stanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cergençli¤i nas›l uyuflturucu, fuhufl tezgah›na düflürmeye çal›flt›klar›n›, flehitlerini anmak için her 12 Mart’ta evlerinin kap›lar›na kadar nas›l maskeli ölüm mangalar›n› dikip terör estirdiklerini unutturmak için mi? Hangi birini unutturabilir, hangisini unutur Gazi halk› ve ayaklanman›n çocuklar›? Armutlu’da katliam yap›p, kanl› elleriyle ekmek da¤›tmaya kalk›flt›klar› gibi, Gazi’de de suçlar›n› unutturmak için böyle ucuz flovlara baflvuruyorlar. Gazi’nin çocuklar›, gençleri polisi çok iyi tan›r. fiovunuz boflunad›r. Halk› aptal kendizi çok ak›ll› zannediyorsan›z, yan›l›yorsunuz. Sokaklar›m›z› kuflatan panzerleriniz, maskeli ölüm timleriniz, Gazi Mezarl›¤›’nda yatan ölülerimiz sizin kim oldu¤unuzu çok iyi anlat›yor.
Cerrah, Gazi’de üç befl çantayla neyi unutturmak istiyor? Polis teflkilat› da, her y›l oldu¤u gibi, “yard›m” flovlar› yapt› okullar›n aç›l›fl›nda. Çanta, defter, kalem da¤›tma oyununa ‹stanbul’da Gazi Mahallesi’nde bir ilkokuldan bafllad›. Gençlerini katlettikleri, sokaklar›ndan panzerleri eksik etmedikleri, yozlaflt›rmak için fuhuflu ve uyuflturucuyu mahalleye yerlefltirmeye çal›flt›klar› bir yer Gazi. Bask›, sindirme, gözalt›, tehdit hiç eksik olmaz Gazi gençli¤inin üzerinden. ‹stanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, neyi unutturmak için yap›yor bu flovu? Mahallede estirdikleri terörü unutturmak için mi? Yoksa, devrimci örgütlenmenin önünü almak için
Halk› öldürmenin hukuku! Halk›n kan› sudan ucuz ülkemizde. ‹nfazc›lar, ölüm mangalar› “elleri so¤utulmadan”, devletin korumas› alt›nda ifllerine devam ederler. ‹flleri halk› katletmek, sindirmek, susturmakt›r.
Devlet, infazc› polislerin yarg›lanmas›na izin vermedi “‹flkenceye s›f›r tolerans” tan›yacaklard›, hak ve özgürlük ihlalleri son bulacakt›. Hem de o kadar paket üstüne paketlemifllerdi demokratikleflmeyi! Ama paketlere s›¤d›r›lamayan m›zraklar her yandan f›flk›r›yor. 17 Ekim 2001 günü Diyarbak›r’›n Silvan ‹lçesi’nde iki KADEK gerillas›n› infaz etmek için bir eve bask›n düzenleyen ve ev sahibinin 18 yafl›ndaki k›z› Selma K›l›ç’› da infaz eden 43 polis hakk›nda soruflturma aç›lmas›na valilik izin vermedi. Bunun üzerine, Silvan Savcısı Mustafa Köylü, yargısız infazla suçlanan 4'ü emniyet amiri 43 polis hakkında takipsizlik kararı verdi. Savc› takipsizlik karar›nda, operasyon sırasında Selma Kılıç'ın, "görevi kötüye kullanarak kasten adam öldürmek" suçuyla yürüttü¤ü soruflturman›n Vali Cemil Serhatl›’n›n memurlar›n yarg›lanmas›na izin vermemesi sonucu oldu¤unu belirtti. Hukuksuzlu¤a bak›n ki, ölüm mangalar›n›n amiri konumundaki Emniyet Müdürü Yardımcısı Adnan Kaçaro¤lu, valilik taraf›ndan “ön soruflturmac›” olarak belirleniyor. Katil, katillerin yarg›lan›p yarg›lanmayaca¤›n› soruflturuyor. Halka karfl› ifllenen bütün suçlarda ayn› oyun oynanm›yor mu? Tan›klar›n anlat›m›, olay›n gerçekleflme flekli o dönem bas›nda yer ald›¤› gibi, aç›k bir infazd› yaflanan. ‹ki KADEK’linin çat›flmaya girdi¤i söylenmifl, ancak yap›lan otopsilerde her ikisinin de silah kullanmad›¤› tespit edilmiflti. S›rt›nrah, “bu olay menfaat iliflkisinden kaynaklanmamıfltır. fien'in geçirdi¤i cinnet sonucu meydana gelmifltir” açıklamas› yaptı. Emniyet Genel Müdürlü¤ü Sözcüsü “yalanc› Feyzo” ad›yla bilinen, Feyzullah Aslan da, “bir anlık cinnet ve psikolojik problemler sonucu bu olayın yaflandı¤ını sanıyorum. 200 bin kiflilik polis teflkilatında elbette birtakım eksiklikler, aksaklıklar olabilir. Biz de bu toplumun bir parçasıyız. Aksaklık tespit edildi¤inde gerekli önlem alınıyor. Buna ra¤men aksaklık varsa hukuk kuralları
dan tek kurflunla vurulan Selma K›l›ç’›n öldürülmesi ise komflular›n›n gözleri önünde gerçekleflmiflti. Selma Kılıç’›n, yaralı halde uzun süre olay yerinde bekletildi¤i görgü tan›klar› taraf›ndan dile getirilirken, anne Remziye K›l›ç flunlar› söylemiflti; “Selma'yı dıfları çıkardılar, ba¤ırıyordu. Bir süre sonra silah sesleri geldi. Kapıyı zorlayarak, zorla dıfları çıktım. Selma, yaralı bir flekilde yerde yatıyordu ve ba¤ırıyordu.” Olay sonras› “örgüte yard›m yatakl›k”tan gözalt›na al›nan ve haklar›nda dava aç›lan baba Kas›m K›l›ç ve amcalar› Reflit ve Adil K›l›ç’›n emniyette iflkence gördüklerine dair suç duyurusu da ayn› ak›bete u¤rad›. Yine Vali Cemil Serhatl›, ön soruflturma için Emniyet Müdürü Yardımcısı Adnan Kaçaro¤lu’nun görevlendirdi, o, “böyle bir olay yoktur” demifl, vali de soruflturmaya izin vermedi.
Sudan ucuzdur bizim kan›m›z Geçen y›l, 19 Eylül 2002 akflam›, Kavac›k’ta bir kapkaçç›y› sa¤a sola atefl açarak kovalayan polislerin kurflunlar›na hedef olan Semra Kayacan’› öldüren polislere “ödül gibi ceza” verildi. Bir arac›n içinden kapkaç kovalama olay›n› seyreden Kayacan’› öldüren polisler, Nusret Akıner ile Esat Bitnel’e 'Kasten adam öldürmek'ten önce 24'er yıl ceza verildi. Ancak yasalarda bütün indirim maddeleri öyle bir uyguland› ki, sonuçta 1 yıl 8 ay hapse indirildi. Yatmalar› geken ise sadece 8 ay olarak tespit edildi. Bu arada üzerinden silah ç›kmayan kapkaçç› 'polise silahsız mukavemet' suçundan 1 yıl hapis cezası aldı. Böyle bir hukuk var m›? Polis ne suç ifllerse ifllesin korumas›na almakta bu kadar ç›rp›nan bir hukuk adaleti sa¤layabilir mi? Halk›n kan›n›n sudan ucuz oldu¤unun bundan daha aç›k kan›t› olur mu? içinde gere¤i yapılıyor...” Gençlerimiz herkesin gözü önünde bodruma sokulup dövülür “Yalanc› Feyzo” ayn› “aksakl›klardan” bahseder. Bir iflkence olay› gündeme gelir, ayn› nakarat› anlat›r. Yalanc›l›¤› gözünden, yüzünden akan Feyzullah Aslan’›n matbuu yalanlar›d›r bunlar. Peki sormazlar; hangi bilimsel veriye, araflt›rmaya dayanarak cinnet sonucuna vard›n›z? Yoksa siz psikolog, müfettifl, hakim, yarg›ç m›s›n›z? Ciddiyet, sorumluluk yoktur. “Sepetteki
Say› 78 19 21 Eylül 2003
çürük elma” edebiyat›yla içinde bulunduklar› aczi sergiliyorlar. Peki hangi birini gizleyeceksiniz? Rüflvet, rant paylafl›m› sadece bu olayda m› yaflan›yor? Cerrah’›n bu pani¤i niye? Yoksa kendisinin de içinde bulundu¤u bir çark›n ucuna m› dokunuyor bu olay? Öyle olsa bile paniklemesine gerek yok. Tayyip korur onu. Yolsuzluk san›¤›n›n rüflvetçiye bir fley yapt›¤› nerede görülmüfl? Cerrah da Baflbakan’›n her ‹stanbul’a geliflinde kentte terör estirir, yollar› keser, binlerce polisi harekete geçirirse zaten gereken ya¤ da çekilmifl olur.
Yalan Kurtar›r M›; Halk Sizi Çok ‹yi Tan›yor
Say› 78 20 21 Eylül 2003
Sözkonusu olan devletin polisinin, askerinin bir suçu oldu¤unda, pislikleri ortaya saç›ld›¤›nda istisnas›z olarak an›nda ayn› aç›klamalar yap›l›r; “yoktur öyle bir fley” derler. Ayn› yalan tezgah› devrimcilere karfl› tersinden kurulur. KESK eylemine kat›ld›klar› için gözalt›na al›nanlar›n nas›l an›nda “örgüt üyesi” ilan edildiklerini hat›rlay›n. Bir hafta sonra itiraz baflvurusu ile tümü b›rak›ld›. Yap›lan aç›klamaya bak›ld›¤›nda ömür boyu hapisliktiler! Yalan›n s›n›r› yoktur. Burjuva bas›n›n en devletçi yazarlar› bile soruyor polise; “Niçin bu telafl? Hem devletin (artık ne kaldıysa?) ciddiyetine aykırı hareket ediyor hem de inandırıcılı¤ınızı yitiriyorsunuz.” Böyle bir inand›r›c›l›k halk›n gözünde hiç olmad›. Halk›n gözünde hep uzak durulmas› gereken, her türlü ahlaks›zl›¤›n ve fliddetin, uyuflturucudan fuhufla her türlü melanetin kayna¤› olarak görüldüler. Bunun için kimsenin özel bir propaganda yapmas›na da gerek olmadan hem de. Halk, polisin tiynetini yaflayarak, görerek ö¤rendi. Trafi¤e ç›kt›¤›nda, çeflitli vesilelerle polisle her muhatap oldu¤unda rüflvet vermek zorunda kalan binler, yüzbinler de¤il, milyonlar var bu ülkede. Ne Cerrah’›n, ne de “yalanc› Feyzo”nun yalanlar›n›n bunu de¤ifltirmesi mümkün de¤ildir.
Polis depremzedelerin 'çadırlarına' el koydu TAYAD’l›lar›n çad›r kurmas›na izin vermedi
HALK SORUNLARINI D‹LE GET‹RMES‹N! ‹ktidarlar›n sorunlar›na çözüm bulmad›¤›, dönüp bakmad›¤› halk, sorunlar›n› bir flekilde dile getirmek zorundad›r. Ankara Abdi ‹pekçi Parkı'nda bir süredir memurlar ve depremzedeler bu amaçla çad›r kurmufl, sorunlar›n›, açt›klar› pankartlar ve bizzat orada olufllar›yla dile getiriyorlard›. Kamu-Sen eylemini kendisi bitirirken, depremzedelerin çad›r›na polis el koydu. Depremzedeler flimdi çad›rs›z, pankarts›z, dövizsiz olarak beklemeye devam ediyor. Ayn› flekilde TAYAD’l› Ailelerin tecriti, 107 ölümü dile getirmek için çad›r kurma giriflimleri de polis sald›r›s›yla önlendi. Hukuksuzlu¤a, halk› susturmaya gerekçe bulmak zor de¤ildir. Belediye “çevre kirlili¤i yap›yorlar” demifl! Çevrecilere bak›n; bu ülkeyi emperyalistlerin nükleer art›k çiftli¤ine çeviren sizin iktidar›n›z de¤il mi? 14 gündür baflkentte feryat eden depremzedelerin sorunlar›na çözüm bulmak için iktidar hiçbir ad›m atmad›. Nutuklar, yoksulu düflünme flovlar› depremzedelerin eylemi ile bir kez daha ortaya ç›kt›. Halk›n sorunlar›n› dile getirmesinden korkan iktidar, despot, halk› kaale almayan iktidard›r. Evinin önüne kadar dayanan tabutlar›, baflkentin göbe¤inde “ev istiyoruz” diyen depremzedeleri polis zoruyla susturmak, sesini k›smak, sorunun üzerini örtmeye çal›flmakt›r. Ancak, görülmüfltür ki, üzeri örtülmek istenen her sorun iktidar› çürüten, halka düflmanl›¤›n› daha da gözler önüne seren bir ifllev görmüfltür. AKP de, depremzedeleri evsiz yaflamaya mahkum ederek, hapishanelerde ölümleri ve tecriti sürdürerek kendi iktidar›n›n sonunu haz›rl›yor. Kitap, kömür flovlar› halka düflmanl›¤›n geçici cilalar›d›r, k›sa sürede dökülür, geriye ç›r›lç›plak gerçekler kal›r.
crit’te e T zamana zulme karfl›
direniş 3. y›l... 36. ay 1067. gün
107 fiehit
Türkiye gerçe¤ini bildikleri ve cüretle söyledikleri için TECR‹TTELER! ‹stanbul DGM, Ercan Kartal’›n DGM’de yapt›¤› savunma hakk›nda da bir dava açt›. DGM, önceki davada müebbet hapis cezas› verdi¤i Ercan Kartal’›n bu kez de o davada yapt›¤› savunmadan dolay› TCK’n›n 20. maddesine göre “cezaland›r›lmas›n›” istedi. 18 A¤ustos’ta ‹stanbul DGM’de “savunma davas›”n›n duruflmas› vard›. Bu duruflmada Ercan Kartal, mahkemeye iki dilekçe verdi; bunlardan ilkini, ölüm orucu üzerine gelinen noktay› anlatan dilekçeyi, 76. say›m›zda özet olarak
aktarm›flt›k. ‹kinci dilekçe ise “Savunma”s› hakk›nda haz›rlanan iddianameye cevap veriyor. DGM Savc›s›, Ercan Kartal’›, önceki savunmas›nda “savunma s›n›rlar›n› aflmakla... ço¤u terörle mücadelede görev alan kamu görevlilerini hedef göstermekle" suçluyor.
Suçlama, “savunman›n s›n›rlar›”n›n afl›lmas›na m›, tecritin s›n›rlar›n›n parçalanmas›na m›? Ercan Kartal, suçlanan savunmas›n›n büyük bölümünde Türkiye gerçe¤ini anlat›yor oysa. Türkiye gerçeklerini göstermek, “savunma s›n›rlar›n› aflmak” oluyor. Tabii asl›nda mesele bu de¤il. Y›llard›r “ya düflünce de¤iflikli¤i, ya ölüm!” dayatmas›yla hücrelerde tutulan tutsaklar›n hala ayn› düflünceleri savunmaya devam etmelerine tahammülsüzler. Savc› “savunma” hakk›nda açt›¤› davayla “sen hücren d›fl›nda olan bitenle ilgilenme... tecritin s›n›rlar›n› aflma!” diyerek sürdürüyor F tipleri politikas›n›. Savunmalar hakk›nda dava aç›lmas›, savunmalara “yay›n yasa¤›” konulmas›, oligarflinin eskiden beri baflvurdu¤u yöntemlerdir. Çünkü o savunmalar, yarg›layan savunmalard›r. Türkiye gerçeklerini yazan savunmalard›r.
MGK’n›n rolü; halka düflmanl›¤›. Hücrelerdekiler y›llard›r bedeller ödeyerek söylüyor bunlar› Ercan Kartal bu savunmay› yaz›p mahkemeye verdi¤inde, henüz Radikal Gazetesi’nde MGK Gizli Yönetmeli¤i yay›nlanmam›flt›. Ama savunmada, Türkiye gerçe¤inin bir parças› olarak MGK gerçe¤i de vard›. MGK’n›n halka karfl› nas›l düflmanl›k politikas› izledi¤i, bu politikay› uygulayan suçlular›n kimler oldu¤u bir bir s›ralanm›flt›. Bunlar› bildikleri, söyledikleri ve bu gerçe¤i de¤ifltirmek için mücadele ettiklerinden dolay› F tiplerine at›lmam›fllar m›yd› zaten! O “Gizli yönetmelik” metni ortada olmasa da MGK’n›n neler yapt›¤› savunmada iflte flöyle anlat›l›yordu:
“Halka karfl› suç iflleme sistemi!” “... En afla¤›l›k iflkenceyi yapanlar ve yapt›ranlar da yapt›klar›n› görev, emir-talimat gere¤i yapt›klar›n› söylemektedirler. Ekmek paras›, çoluk-çocuklar›na gelecek haz›rlad›klar› bir meslek olarak yapt›¤›n› iddia eder iflkenceciler genellikle. Katleder, tecavüz eder, keser-biçer. T›pk› sizler gibi "görev", "meslek" vb. olarak tan›mlarlar. T›pk› MGK'ya baflkanl›k eden, MGK top-
Say› 78 21 21 Eylül 2003
lant›lar›na kat›lan cumhurbaflkanlar›, baflbakanlar, bakanlar gibi. Onlar da görevlerini yerine getirdiklerini söylemektedirler. Genelkurmaybaflkanlar›, kuvvet komutanlar›, generaller, M‹T'çiler, J‹TEM'ciler, emniyet müdürleri; pek ço¤u kitle katliamlar› da dahil her türden provokasyonlar›, köy yakmalar›, kaybetmeleri, iflkenceleri... hiçbirinin sorumlulu¤unu üstlenmezler. Evet fiili olarak suçu iflleyen onlar de¤ildir. Ya emirleri verenler kimlerdir? MGK'dan afla¤›ya do¤ru tüm devlet kurum ve kurulufllar›, ad›na "devlet" dedikleri terör flebekesinin parças›d›r. Ve her an ama her an halka karfl› suç ifllemektedirler.
Say› 78 22 21 Eylül 2003
“MGK... halka yönelik tüm ekonomik, sosyal, siyasal sald›r›lar›n, katliamlar›n kararlar›n›n al›nd›¤› devletin en üst örgütlenmesidir. Kontrgerillan›n faaliyetlerinin kararlar› orada al›nmaktad›r. "AB'ye uyum yasalar›" çerçevesinde ifllevinde ve yap›lanmas›nda de¤iflikli¤e gidilece¤i ifade edilmektedir. Bu varolan› makyajlamaktan öte bir anlam ifade etmeyecektir. Yine halka yönelik bask›, terör, yasaklama vb. tüm kararlar orada al›nacakt›r.” Radikal baflyazar› ‹smet Berkan, hat›rlanaca¤› gibi, Gizli yönetmeli¤in yay›nlanmas›ndan sonra “acaba flu flu faili meçhul cinayetler, MGK’n›n psikolojik harekat›na dahil miydi?” diye soruyordu. Soru, hiç de yeni de¤ildi asl›nda. Devrimciler birçok kez dile getirmiflti bu soruyu ve cevab›n› da vermifllerdi: “Oligarfli yapt›klar›n› savunamaz”. MGK yönetmeli¤ine bak›p kimileri de “bu yönetmeli¤e göre MGK halka düflman, devlet kendi halk›na karfl› savafl›yor” tespitini yapt›. “Günayd›n” demek gerek belki. Devrimciler, y›llard›r bu gerçekleri anlatt›klar› için büyük bedeller ödediler. Ercan Kartal’›n savunmas› hakk›nda dava aç›lmas› örne¤i, bu bedellerin en s›radan, en s›k rastlanan örneklerinden biridir sadece. Tutsaklar, TV’lerde, gazetelerde bile de¤il, sadece mahkeme salonunda “savunmalar›n›” yaparken bunlar› dile getirdikleri için haklar›nda onlarca y›ll›k hapis cezalar› isteniyor. Bu gerçekleri, d›flar›da anlatanlar› ise, oligarfli ilk f›rsatta hapsetmeyi temel bir politika olarak uyguluyor y›llard›r. Çünkü devrimciler, MGK gerçe¤ini, MGK’n›n suçlar›n› öyle e¤ip bükmeden, yumuflatmadan, s›n›rlamadan oldu¤u gibi söyleme cesaretine sahipler. Onlarca y›l hapis cezalar› verilmifl, daha onlarca y›l verilecek olsa da, gerçe¤i hayk›rmaya devam ediyorlar.
Riyakarlar Korosu “Ayd›n Cezaevi’nde iflkence” olay›, Türkiye hapishanelerinin baflka bir yönünü gösterdi herkese. Y›lmaz Güney’in y›llar önce “Duvar” filminde gösterdi¤i çocuk tutuklular›n yaflad›klar› iflkenceler, idarenin onlara bak›fl›, “devrimcileri rehabilite edece¤ini” dilinden düflürmeyen devletin, 14-15 yafl›ndaki çocuklar› nas›l “e¤itti¤i” bir kez daha görüldü bu olay nezdinde. Tüm bunlar yeni de¤ildir. Yeni olmad›¤› gibi olay›n ayr›nt›s›na bak›ld›¤›nda da, iflkenceden kastedilen “çocuklar›n birbirine yapt›¤› iflkenceler”dir. Yani idare yine suçsuzdur! Riyakarl›k korosu da, iflte tam bu noktada olufluyor. “Tüyler ürperten iddialar... Aydın Cezaevi'ndeki vahflet” (Medya) “Bütün çocuklar kendilerini jiletlemifl. Gitti¤imizde taze kan kokusu vardı. 12 çocuk mahkûm dört çocu¤a sürekli tecavüz ediyormufl... “Nöbetçi çavufl bizi tehdit etti...” (TBMM ‹nsan Hakları ‹nceleme Komisyonu) “Gerekeni yaparım, üstüne giderim...” (Adalet Bakan› Cemil Çiçek) fiu aç›klamalara bakan biri, aç›klama sahiplerinin, ne kadar insan haklar› savunucusu oldu¤unu pekala düflünebilir. Böyle düflünülmesi için olay bir istisnaym›fl gibi gündemlefltiriliyor. Gündemlefltirmenin bir di¤er yan› da AB’cilik oyunu. “Biz öyle bir ülkeyiz ki, bak›n flu olay üzerinden nas›l f›rt›nalar kopar›yoruz, bu tür sorunlar d›fl›nda zaten pek sorunumuz da yok, hapishaneler güllük gülüstanl›k” denilmek isteniyor. Öyle olmad›¤›n› 107 ölüm ve halen süren ölüm orucu direnifli kan›tl›yor. Ayd›n Hapishanesi’ne gidip flov yapan, ço¤u AKP’li, TBMM ‹nsan Hakları ‹nceleme Komisyonu üyeleri neden bir tek gün F tiplerine gitmezler? Neden, “siz niye ölüyorsunuz” diye sormazlar? ‹flkenceye, insana zulmedilmesine karfl›larsa ilk gidecekleri yerdir F tipleri. Ayn› medya neden, “bu ülkenin hapishanelerinden 107 tabut ç›kt›, halen ölmeye devam ediyor insanlar” diye feryat etmez de, sansürü gönüllü olarak uygulamaya devam eder? Bu ülkenin hapishanelerinden sorumlu insan, sorumlusu oldu¤u yerlerde insanlar ölürken, neden “gere¤ini” yapmaz? (Gere¤i katliama devam etmekse, hakk›n› yemeyelim, yap›yor!)
“Mezardaki 40 bin kifli gibi Öcalan da yaln›z kalacak” (Çiçek, 2003) “‹nsan Sadece Mezarda Yaln›z Kalabilir” (TAYAD, Temmuz 2000)
Tecrit, Diri Diri Mezara Gömmektir ‹nsan Hakları Komisyonu'nun AKP'li Baflkanvekili Cavit Torun'un, “Öcalan ‹mral›’daki tecritten ç›kar›ls›n” sözlerine cevap veren Adalet Bakanı Cemil Çiçek, “mezardaki 40 bin kifli gibi Öcalan da yalnız baflına kalmalıdır” dedi. fiimdi üç y›l öncesine dönelim. F tipleri henüz aç›lmam›fl, ölüm orucu daha baflPeki, sen kime lamam›flt›r. TAYAD’l› Aileler hücreleri anla“jest olsun” diye tan bir kampanya bafltecrite ve katletmeye lat›r. Kampanyan›n tedevam ediyorsun? mel sloganlar›ndan biri; “‹nsan Sadece Mezarda Yaln›z Kalabilir”dir. Ayn› adla, FOSEM taraf›ndan bir belgesel film de haz›rlanm›fl, hücre tipi hapishanelerin önceki uygulamalar›n›n anlat›ld›¤› bu belgeselde, sinema oyuncular› Rutkay Aziz, Menderes Samanc›lar’dan, yönetmen Zeki Demirkubuz’a, yazar Bilgesu Erenus’tan Bayrampafla Hapishanesi Eski Savc›s› Necati Özdemir’e, TAYAD’l›lardan “bizleri birer ikifler kiflilik hücrelerde ç›ld›rtmak istiyorlar” diyen tutsaklara kadar birçok röportaj yer alm›flt›. TAYAD’l›lar aylarca, “‹nsan Sadece Mezarda Yaln›z Kalabilir” diye hayk›rd›lar. Seslerini duyurmak, ölüm oruçlar› bafllamadan tecritten vazgeçilmesini sa¤lamak için. Ayn› fleyi flimdi Adalet Bakan› söylüyor. Demek ki, insan sadece mezarda yaln›z kalabilir, demek ki, insanlar ölmeden ölüme mahkum edilemez. Bunu söyleyen Cemil Çiçek, tutsaklar› diri diri mezara gömen tecrit politikas›n›n da sürdürücüsü durumunda. Nas›l bir zihniyetin tecritte ›srar etti¤ini görmek için bu sözün arka plan›na bakal›m.
söylüyor. Burada ise, böyle bir süre s›n›rlamas› olmad›¤› gibi, bir politika olarak uygulan›yor. ‹mral›’dan F tiplerine devlet politikas› olarak tecrit, imhan›n, yok etmenin arac› olarak kullan›l›yor. Cemil Çiçek’in bu sözü, ayn› zamanda tecritin intikam amaçl› oldu¤unun da itiraf›d›r. Hukukun halka düflmanl›¤a göre nas›l kullan›ld›¤›n›n örneklerinden biridir. Cavit Torun, tecriti, “Bir insanın di¤er mahkumlardan ayrı tutulması” olarak tan›mlay›p ekliyor; “Buras› hukuk devletidir. Kanun devletinde bile tecritte yasal süre aflılmaz. Hükümlüyü tecritte tutarsanız olmaz. Yasalarda belirlenen tecrit süresini aflan bir durum var...” Yan›ld›¤› birinci nokta, buras› hukuk devleti olmad›¤› gibi, kanun devleti de de¤ildir. Geçerli “kanun”, MGK’n›n, faflizmin kanunudur. Cemil Çiçek faflist politikan›n uygulay›c›s›d›r. Faflizm, yasa, kanun tan›maz. Halka düflmanl›k neyi öngörüyorsa onu uygular. Bak›n, ayn› mant›k “halk›m›z için” dedikleri “AB’ye uyum” yasalar›na nas›l bak›yor; “... uyum paketlerinin metnini okudukları zaman Almanya Metin Kaplan'ı iade edecektir. Ne yazık ki bu ülkeler adli sorunlarda ne istediklerini taksitle söylüyorlar. Önce idam cezalarını bahane ettiler ama aynı anda iflkence iddialarını gündeme getirmemifllerdi. Oysa flimdi iflkenceden söz ediyorlar.” “Uyum” da sonuçta terör demagojisine ç›k›yor. Faflist kafa, “o zaman iflkence dememifltiniz” diye akl›s›ra Avrupa’y› elefltiriyor, ama iflkence dile getirilmiyorsa, adaletin bafl› için de sorun yok.
Hukuku Boflver, ‹ntikama Bak!
Yine ayn› faflist kafa, ‹mral›’y› dile getirdi diye kendi partisinin milletvekilini, “talihsiz aç›klama” diye tehdit ediyor, “seçmenlerine jest olsun diye” konuflmakla suçluyor. Emin olun, Torun’la “gerekeni konuflmufl”, “konunun hassasiyetini” anlatm›fl, “terör örgütü propagandas› yapt›¤›n›” da söylemifltir. Ölüm orucuna iliflkin aç›klama yapan TBMM Baflkan› Bülent Ar›nç da, hat›rlay›n ayn› flekilde tehdit edilmiflti bu faflist kafa taraf›ndan.
Mevcut yasalar tecritin, belli koflullarda ve belli süreler için bir ceza olarak uygulanaca¤›n›
Peki Cemil Çiçek kime “jest olsun” diye katletmeye devam ediyor? Amerika’ya, MGK’ya olmas›n!
Say› 78 23 21 Eylül 2003
foto¤raftaki tecrit, tecritin foto¤raf›
Say› 78 24 21 Eylül 2003
F tipi hapishanelerde uzun bir zaman sonra, tutsaklar›n foto¤raf çektirme haklar› tan›nd›. Fakat bir flartla; foto¤rafta yaln›z görüneceksiniz! Arkadafllar›n›zla, yoldafllar›n›zla birlikte foto¤raf çektiremeyeceksiniz. Tecrit, foto¤raf üzerinde de sürecek yani; “tek bafl›na”l›¤›n›z, foto¤rafta da belgelenecek. Bir foto¤raf karesinde dahi, tecriti k›rman›za izin verilmeyecek. Yaln›zca bu “koflullu foto¤raf” çektirme konusuna bakarak, F tipi hapishanelerdeki tecrit politikas›n›n nas›l bir beyinden kaynakland›¤›n› ve nerelere uzand›¤›n› görebilirsiniz. “Asacaks›n hepsini...”, “bir defada temizleyeceksin...” arzular›n› çok çeflitli engeller nedeniyle uygulayamayan egemen s›n›flar, “yoketme”nin çok çeflitli yollar›n› gelifltirmifllerdir. Hücre ve tecrit, iflte bu yollardan biridir. “Cezaevi reformu”ymufl, “birey özgürlü¤ü”ymüfl, “güvenlik sorunu”ymufl, bunlar›n hepsinin palavra oldu¤unu art›k akl› bafl›nda herkes biliyor. Çek devrimci Julius Fuçik’in Dara¤ac›ndan Notlar kitab›n›n giriflinde flöyle bir bölüm vard›r: “‘Kimi durumlarda bir adam› öldürmek ona yap›labilecek en büyük kötülük de¤ildir.’ Naziler, yaln›z öldürmede, yaln›z bedensel iflkencede de¤il, insan› afla¤›lama, onurunu k›rma, umuduna ve yaflama ba¤l›l›¤›n› yok etme ve ussal yetilerini yitirtmede de uzmand›lar.” Amerika ve Avrupa’da ony›llard›r bu “uzmanl›¤›” gelifltirmek için say›s›z politikalar, pek çok hapishane tipi ve statüsü uyguland›. Hemen burada hat›rlamak gerekir ki; Sovyet K›z›lordusu Berlin’e girerken, iflkence, katliam, komplo uzman› binlerce Nazi yetkilisi, CIA ajanlar›n›n korumas›nda Almanya’dan kaç›r›l›yor, kimi do¤rudan, kimi ‹ngiltere’deki CIA üsleri üzerinden Amerika’ya götürülüyordu. Amerika onlar›n
her konudaki “uzmanl›klar›ndan” sonuna kadar yararland›. “Tecrit”, yoketmenin bir biçimiydi. Özellikle, 2. Emperyalist paylafl›m savafl› sonras›nda, sosyalizmle rekabet edebilmek için “insan haklar›, özgürlükler, demokrasi” söylemlerine daha fazla sar›lmak zorunda kalan emperyalistler için, yoketmenin bu biçimi, bundan böyle daha tercih edilir olacakt›. “F Tipleri toplama kamp›d›r... F tiplerinde Nazi politikalar› uygulan›yor” sözlerinde ne bir abart›, ne de bir “benzetme” sözkonusu de¤ildir. Uygulanan tastamam Nazi politikas›d›r. Emperyalistler ve iflbirlikçi oligarfliler, bugün “gaz odalar›” kuramad›klar› için, “sadece beyinleri yoketmek için kurulmufl özel gaz odalar›” olarak da tan›mlanabilecek bir yöntemi, hücre ve tecrit politikas›n› uygulamaktad›rlar.
“KEND‹N‹ düflün! Boflver baflkalar›n›, sen KEND‹N‹ kurtar”! Tecritle dayat›lan bir kültürdür. Bencilli¤in, bireycili¤in en afla¤›l›k biçimidir dayat›lan. Peki bu yeni bir fley mi? Hay›r! Burjuvazi yüzy›ld›r, yüzlerce araç ve yöntemle hep bunu empoze etmifltir. Bireycilik, burjuva ideolojisinin ve kültürünün omurgas› gibidir. Fakat, tecrit, bu kültürün, mesela bir film, bir flark›, bir kitap arac›l›¤›yla empoze edilmesinden farkl› bir fleydir. Tecrit politikas›nda, bu kültür, fiziki ve manevi iflkenceyle kabul ettirilmeye çal›fl›l›r kifliye. Yani art›k dolayl› yoldan “empoze” etmenin ötesinde, zorla dayatma söz konusudur. Dayatma, “yaflam hakk›”n› ortadan kald›rma tehdidiyledir hem de. “Ya düflünce de¤iflikli¤i, ya ölüm”, bunun en aç›k ifadesidir. F tiplerinin Nazi kamplar›yla ayn›laflt›¤› nokta da buras›d›r. Aradan 50 y›l geçmifltir ama, dayatman›n özü ayn›d›r. Fuçik, düflman karfl›s›nda boyun e¤en bir tutukluyu tasvir ederken flöyle diyor: “her yandan sald›ran düflman›n karfl›s›nda yapayaln›z kald›¤›nda, tüm gücünü yitirmiflti. Kendi'sini düflünmeye bafllad›¤› için her fleyi yitirdi.” “Tutukluluk ile yaln›zl›k, ço¤u zaman insanlar›n kafas›nda birbiriyle kar›flt›r›lan iki kavramd›r, ama asl›nda büyük bir yan›lg›d›r bu. Bir tu-
tuklu yaln›z de¤ildir. Hapishane ufak bir toplumdur ve en s›k› bir biçimde soyutlanma bile kifliyi topluluktan koparmaz, kendi kendine kopmad›¤› takdirde.”
Ne diyordu Julius Fuçik; “iki tutukluyu biraraya getirdiniz mi, hele bu iki tutuklu komünistse, befl dakikada bir örgüt kurulur ve derhal bütün planlar›n›z› altüst etmek üzere ifle koyulur.”
Oligarfli, tüm yöntemleriyle iflte bunu sa¤lamaya çal›fl›yor. Biliyor ki, tutsaklar›n beyinlerini yenemedi¤i takdirde, onlar› foto¤raf çektirmek için yanyana getirmese de, bütün bu çabalar› boflunad›r.
Bu sat›rlar› Naziler’in Amerikal›, Avrupal›, Türkiyeli ö¤rencileri de okumufl olmal›yd›. Bu sat›rlar› Sami Türk, Cemil Çiçek, Ali Suat Ertosun da okumufl olmal›yd› ki; iki dakikal›¤›na, foto¤raf çektirmek için dahi, bir araya getirmiyorlar devrimci tutsaklar›.
Oligarfli, tecritle tutsa¤› hapishanedeki hücrelere bölünmüfl topluluktan, ülkesinden, halk›ndan “beyninde” koparmaya çal›fl›yor. Yasaklar, cezalar, infaz yakmalar, piflmanl›k yasalar›, hepsi bu “kopuflu” sa¤lamak içindir.
Tecritte, insan›n sosyal varl›¤› sald›r› alt›ndad›r Tecrit politikas›, tutsaklar›n tüm direnç noktalar›n› k›rmak üzerine infla edilmifltir. Komün bir direnç noktas› m›d›r, evet! O zaman komün yasak? Paylaflma bir direnifl noktas›d›r; o zaman her türlü paylaflma da yasak. Bir asprini bile paylaflamazs›n “öteki” hücrede kalanla. Evet, kabaca dayat›lan anlay›fl yan hücredekini “biz”in bir parças› olarak de¤il, “öteki” olarak kabul etmendir. Mektuplar, kitaplar, tutsa¤› bir biçimiyle d›flar›ya, hayata ba¤layan direnç noktalar› m› oluflturuyor? Öyleyse, onlar› tümden yasaklayam›yorsa bile, öyle yap›lmal› ki, o “hak”lar kullan›lamaz hale gelsin... Gerçekte, bu s›ralananlar, yani bir fleyleri paylaflmak, konuflmak, her insan için “yoklu¤u düflünülemeyecek” kadar do¤al fleylerdir. Çevresinden kopuk, çevresiyle iletiflimsiz yaflamak, baflka deyiflle “içe kapan›kl›k”, t›p taraf›ndan bir “hastal›k” olarak kabul edilir. Ve iflte tam da bu nedenle hücrelere konuluyor tutsaklar, bu nedenle tecrit ediliyor. Baflka bir deyiflle, tutsaklar, tecritle “hastal›k halinde” yaflamaya mahkum ediliyorlar. Zalimler, insan›n insan olmas›n›n sonucu olan karakteristik özelliklerini de¤ifltirmeye soyunuyor. Bu yan›yla düflünüldü¤ünde, hücreye, tecrite karfl› ç›kman›n, “insan›n insanl›ktan ç›kar›lmas›na karfl› ç›kmak” oldu¤u da görülür. Hapishanelerde süren savaflta, emperyalistler ve iflbirlikçileri, bütün bu direnifl noktalar›n› ortadan kald›rmak için durmadan yeni yöntemler gelifltirdiler. Tutsaklar da bofl durmad›; onlar da bask›n›n, tecritin yeni biçimlerine karfl› kendi fiziki ve ideolojik direnifl biçimlerini gelifltirdiler. Savafl hala sürüyor. ‹ki kifliyle foto¤raf çektirmeyi yasaklayan kafa, “yoketme” savafl›n› sürdürüyor.
Peki bununla mutlak sonuca ulaflabilecekler mi? Onu da söyleyelim: Hay›r!
Ya tecrite, her yerde, her biçimde karfl› ç›kacaks›n›z, ya “cenaze töreninde zil tak›p oynayacaks›n›z!” D›flar›dakiler için de, hücrelerdekiler için de tecrite karfl› ç›kman›n “aras›” yok; yani fluras› iyi, ama bu yan› kötü gibi yaklafl›mlar sadece tecrit politikas›n›n sahiplerini güçlendirir. “F tipleri olsun ama iflkence olmas›n” diyenler, kime hizmet ettiler, ortadad›r. Büyük bir irade, tecrite karfl› hücrelerde olsun, d›flar›da olsun, 3 y›ld›r amans›z bir mücadele yürütüyor. Bu irade, içeride ve d›flar›da “tecrit” politikas›n›n özünü net olarak tespit etti¤i için, bu özü ortadan kald›rman›n savafl›n› veriyor. Amerika, Avrupa ve oligarfli, sadece hücredekilere de¤il, tüm halka, tüm muhalif kesimlere dayat›yor: “benim gibi düflüneceksin!” Bencil olacaks›n, sisteme kökten karfl› ç›kmayacaks›n, beynindeki tüm “zararl›” fikirlerden ar›nacaks›n! ‹çeride veya d›flar›da olsun, kim ne diyor buna? Soru bu kadar ç›plak. Aras› yok. Fuçik, “aradakiler”i nas›l tasvir ediyor bak›n: “Yaln›zca özne ile yüklem kalm›flt›r; sad›k olan direnir, hain olan ihanet eder, kahraman mücadele eder, ödlek olan çözülür. Her birimizde güç ve güçsüzlük, yüreklilik ve korku, sa¤laml›k ve yalpalama, safl›k ve pislik var. Burada ya biri ya da öteki kal›r. Ya evet, ya hay›r. Biri, iki uç aras›nda ustaca cambazl›k etmeye kalk›flacak olursa, sanki flapkas›na sar› bir tüy takm›fl kadar ya da bir cenaze töreninde zil tak›p oynam›fl kadar dikkati çeken bir adam oluverir.” Evet, hücre tecrit gerçe¤i bu. Kimse teslimiyet dayatmas›n›n uza¤›nda de¤il. Direnmek de mümkün, teslim olmak veya cenaze töreninde zil tak›p oynamak da.
Say› 78 25 21 Eylül 2003
Çocuklar›m›za ne ö¤retilecek? ‹
lkö¤retim ve liselerde 14 milyon ö¤renci, iktidar›n flovlar›, flaflaal› nutuklar, burjuva bas›n›n “e¤itim sorunlar yuma¤› ile aç›ld›” hamasetleri, polisin “terör örgütlerine karfl› uyar›” broflürleri, kay›t paras› soygunu, AKP’nin “kay›t paras› zorunlu de¤il” demagojileri ile bir ö¤retim y›l›na daha bafllad›. Bunlar neredeyse her y›l yaflanan tablonun tekrar›n› oluflturuyor. AKP iktidar›n›n, kadrolaflma çabas›ndan kaynakl›, bu y›l daha abart›l› bir flov izlendi sadece. E¤itimin hal-i pür melalini ise, Antalya’da yaflanan bir olay gösterdi. Kay›t paras› veremeyen Ülkü Taflç› isimli veli, ba¤›fl yerine okulu temizlemeye zorland›. 100 milyondu istenen “kay›t paras›”. Ama, Düzce depreminde evini kaybederek Antalya’ya göçen Taflç› ailesinin bunu ödeyecek durumu yoktu. Medya, bu olay› “istisna” gibi gösterse de, olmad›¤› bilinir. Belki “paran yoksa lavobay› temizle” diyen müdür az bulunur, ama milyonlarca ailenin bu harac› verebilmek için sofras›ndan k›st›¤› da çok iyi bilinir.
E¤itimin Tablosu Milli E¤itim Bakanl›¤›’n›n, DPT’nin ve E¤itim-Sen’in raporlar›na göre, ilkö¤retim ve liselerde 86 bin ö¤retmen a盤› bulunuyor. Yap›lan atama ise, sadece 20 bin. Büyük ço¤unlu¤u k›rsal kesimde olmak üzere, yüzlerce okul ö¤retmensiz bafllad› e¤itime. Bu tablo, yap›lan araflt›rmalara göre, önümüzdeki y›llarda daha da katlanarak büyüyecek.
 E¤itim sistemi nas›l bir gençlik yetifltiriyor?  Kapitalist e¤itim kimin içindir? Halk için e¤itim hangi sistemde mümkün?
Eksik olan sadece ö¤retmen de¤il. Her mahalleye karakol yapmakta hiç gecikmeyen devletin kendi kurumlar›n›n tespitine göre; halen bir sınıfa 50’nin üstünde ö¤renci düflerken ilkö¤retimde derslik baflına 30 ö¤renciye göre 83 bin 340 derslik, genel liselerde ise 12 bin 104 dersli¤e ihtiyaç duyuluyor. 50 kiflilik sınıflara göre ise ilkö¤retimde 13 bin 438, ortaö¤retimde ise 821 yeni dersli¤in yapılması gerekiyor. Yani toplam 95 bin derslik ihtiyac› var. Ö¤retmen ve derslik a盤› 17 bin 600 okuldaki 700 bin ö¤rencinin ‘birlefltirilmifl sınıfta’, yani bir derslikte birden fazla sınıf olacak flekilde, ders görmesiyle “çözülecek”. Bir baflka “çözüm” oyunu da, AKP’nin ‘E¤itime % 100 Destek Kampanyası’. Buna göre, patronlara “okul yapt›r›n vergiden düflün” denilecekmifl. Böylece patron hem “hay›rsever” olacak, hem de vergiden kaç›rmak için kendisine bir alan daha bulmufl olacak. Peki bu ülkenin kaynaklar›, çocuklar›na
derslik yapamayacak durumda m›d›r? IMF’den, emperyalist tekellerden, iflbirlikçi tekellerden, hortumculardan, halk› her an bask› alt›nda tutmak için yap›lan silahlanma harcamalar›ndan, polise yat›r›mdan s›ra gelmiyor e¤itime. En basit bir hesab› aktaral›m. ‹stanbul’da 50-60 kiflilik s›n›flar›n 40’›n alt›na düflürülmesi için gereken dersli¤in 15 bin civar›nda oldu¤unu aç›klad› ‹l Milli E¤itim Müdürü Ömer Balıbey. Bunun maliyeti de 900 trilyon. ‹ktidar›n sürekli olarak IMF’ye sözünü verdi¤i “faiz d›fl› fazlay› tutturma” sözünün maddi karfl›l›¤›na bakal›m; ‹lk 8 ayda faize ödenen 44 katrilyon. Hesap ortada. E¤itimin içinde bulundu¤u tablo durup dururken ortaya ç›km›yor ya da flu bu hükümetin “yanl›fl politikas›” sorunu da de¤ildir. Bir devlet politikas›n›n, oligarflinin e¤itime bak›fl›n›n sonucu olarak ony›llar›n birikimine dayan›yor. Halk› düflman gören ve bu alana büyük bir kaynak aktaran oligarflinin, orduya, polise, silahlanmaya, istihbarata kaynak aktarmak varken, e¤itime kaynak aktarmas› elbette beklenemezdi. Tarlada, atölyede çal›flmak zorunda b›rak›ld›klar› için okula gidemeyenler ise milyonlarla ifade ediliyor. Köylere dair veri ç›karma ihtiyac› dahi hissedilmezken, okulda olmas› gereken yafltaki iflçi çocuklar›n say›s› yaklafl›k 10 milyon. Çünkü onlar›n eme¤i ucuz. Onlar Türkiye’nin en yoksullar›n›n çocuklar›, onlara okullar tümden kapal›, yaflamak için günde 10-12 saat tekstil atölyesinde, çorap tezgah›nda, torna bafl›nda, oto tamircisinde çal›flmak zorundalar. Çocuk eme¤inin sömürüsü ayr› ve tek bafl›na ele al›nmas› gereken bir konu oldu¤u için flimdilik bunu bir yana b›rak›p, oligarflinin e¤itim sisteminin iflas›n›n bir örne¤ine bakal›m. Yukar›da örnek verdi¤imiz tablo, ezbere dayal›, düflünmeyen, sorgulamayan bir e¤itim sistemi ile bütünleflti¤i zaman ne ç›kar ortaya? Mesela, Ortaö¤retim Kurumları Ö¤renci Seçme ve Yerlefltirme Sınavı'nda 40 bin 500 ö¤rencinin sıfır puan alması gibi, ciddi ve üzerinde bu ülkeyi yönetti¤ini iddia edenlerin düflünmesi gereken bir sonuç ç›kar. AKP iktidar› bu sonuca hangi e¤itim sisteminin yolaçt›¤›n› tart›flm›yor. O, nas›l kadrolafl›r›m, sorunun kayna¤›n› ortaya koymak yerine nas›l günü kurtar›r›m hesab›nda. O, ilerici ö¤retmenlerin konfederasyonlar›n› nas›l yasad›fl› ilan ederim derdinde.
Vaatler ve fiovlar Halk› “yard›m” flovlar› ile aldatmak isteyenler
için en s›k kullan›lan iki dönem vard›r. Biri, k›fl yaklafl›rken “odun-kömür yard›m›”, ötekisi okullar aç›l›rken kitap, defter “yard›m›” flovlar›. AKP iktidar›n›n okullar›n aç›l›fl›ndaki en önemli flovu, kuflkusuz “bedava kitap” uygulamas› idi. Ama bununla bitmedi. Vaatler birbirini izledi: Baflbakandan, Milli E¤itim Bakan›na, Bakanl›k müsteflar›ndan ‹SK‹’ye kadar, “2004 sonuna kadar 40 bin okulda internet olaca¤›” “Müfredat›n de¤iflece¤i”, “10 yıl içinde sınıf mevcudu 25-30'a indirilece¤i”, “okula yüzde 40 indirimli su verilece¤i” gibi, vaatler s›raland›. Kitap da¤›t›m› ve ondan önce gündeme gelen “baflar›l› yoksul ö¤rencilerin özel okullarda okutulmas›” uygulamalar›n›, AKP iktidar› “yoksulunu düflünen parti” flovlar›na dönüfltürmek istedi. Peki gerçekten öyle mi?
Paras› Olan Okur! AKP’nin, seçim deste¤i karfl›l›¤›nda sözünü verdi¤i, tarikat okullar›na ö¤renci aktarma plan›n bir parças› olan “özel okullarda okutma” projesi ve kitap denetimini elinde tutma amaçl› “kitap da¤›t›m›” tam bir aldatmaca. Yasadan “e¤itim parasızdır” ibaresinin ç›kar›lmas›, Tayyip Erdo¤an’›n devletin e¤itimden elini çekece¤ini aç›klamas›, aldatmacan›n gerçek yüzünü göstermeye yetiyor. Devlet e¤itimden de elini çekecekse ne yapacak peki? Halk› nas›l bask› alt›nda tutar, yoksullu¤a, çürümeye, ba¤›ml›l›¤a isyan etmesin diye bask› alt›nda tutacak. Bunun için örgütlenecek, kaynaklar›n› bunun için kullanacak. E¤itimin paral› hale getirilmesinin resmilefltirilmesi, halk çocuklar›na okullar›n daha liselerden bafllayarak kapat›lmas› demektir. Bu, tam da kapitalist e¤itimin mant›¤›na uygundur. IMF’nin “her alanda özellefltirme” talimat›n› sa¤l›ktan e¤itime kadar uygulamakta, ne varsa satmakta kararl› olan Tayyip Erdo¤an’›n, “e¤itimde f›rsat eflitli¤inden” söz etmesi riyakarcad›r. Her konuda oldu¤u gibi, halk› aldatmaya, günü kurtarmaya yönelik demagojilerdendir. Gecekondu yoksullar›n›n, -e¤er tarlada çal›flm›yorsa- kilometrelerce ötedeki okula çamura bata ç›ka giden köylü çocuklar›n›n gerçe¤ine çarpan demagojilerden ibarettir.
Sorgulamayan, Düflünmeyen Düzene Uygun Kafalar E¤itimde esas sorun sistemin kendisidir. Sonucu ise, bugün yaratt›¤› gençliktir.
Say› 78 27 21 Eylül 2003
Gençlerimiz; Uyuflturucu müptelas› olmak, fuhufl pazar›nda al›n›p sat›lmak istemiyorsan›z;
Polisten uzak durun!
Say› 78 28 21 Eylül 2003
“Okul önlerinde uyuflturucu sat›fl›na, kapkaçç›lara karfl› tedbir al›yoruz...” diyerek flovlara bafllad›lar yine. Yalan, inanmay›n! Bu ülkede uyuflturucunun bizzat emniyet teflkilat›n›n denetiminde pazarland›¤›n›n, uyuflturucu sat›fl›n›n mahalle karakollar›nda yap›ld›¤›n›n yüzlerce kan›t› ortaya ç›km›flt›r. Fuhufl, uyuflturucu, mafya çetelerine bak›n; bir teki yoktur ki, içinde polis bulunmas›n. Her türlü pislik onlardan sorulur. Düzenin pisliklerinden uzak durman›n ilk ad›m›, polisten uzak durmakt›r. “Terör” demagojileri ile, örgütlenme korkusu yaratarak, yozlaflm›fl, ülkesini, halk›n› düflünmeyen, onuruna sahip ç›kmayan bir gençlik yaratmak istiyorlar. “Terör” demagojisi, Amerika’n›n halklar› teslim alma, emperyalizme direnenleri yok etme demagojisidir. Oligarfli ve onun polisi de, ayn› demagojiyi vatanseverleri katletmek, tecrit etmek için kullan›yor. Amerika’n›n terör demagojileri nas›l ülkeleri iflgalin gerekçesi oluyorsa, oligarflininki de her türlü hukuksuzlu¤un, yasad›fl›l›¤›n gerekçesedir. “Terör”, halk› aç b›rakmak, mahallelerini kuflatmak, sorunlar›n› dile getirenleri meydanlarda coplamak, infazlar, katliamlar, iflkenceler uygulamakt›r. Tüm bunlar› yapanlar›n kim oldu¤unu herkes biliyor.
Gençlerimiz; ‹ktidar›n pembe tablolar›na, yalanlar›na aldanmay›n. Çürümüfllü¤ün, yozlaflman›n kayna¤›d›r onlar›n düzeni. Onlar, halk›n iliklerine kadar sömürüldü¤ü, zulümle yönetildi¤i, gençli¤in düflünmeyen, üretmeyen birer robotlar haline getirildi¤i bir ülkenin iktidar›d›r. Düzenin ve onun polisinin tuza¤›na düflmeyin, vatansever olun, halk›n›z›n sorunlar›n› kendi sorununuz bilin, ba¤›ms›z, demokratik bir ülkede yaflamak için örgütlenin, mücadele edin. Onurlu, erdemli, namuslu olun. Size bencilli¤i dayatanlar›n karfl›s›na, dayan›flman›zla, örgütlülü¤ünüzle ç›k›n, “her koyun kendi baca¤›ndan as›l›r” diyene, “bu ülkenin bizim oldu¤unu, sorunlar›m›z› tüm halk birlikte çözebilece¤imizi” anlat›n. Tüm bunlar› yapabilmenin bir tek yolu var; devrimci olmak! Bu ülkenin vatansever, onurlu, namuslu, gelece¤ini yaratacak gençli¤i olmak için devrimci olun!
E¤itim sisteminin nas›l bir gençlik yaratt›¤›n› ve bundan sonra yarataca¤›n› görmek için, bugünkü gençli¤in içinde bulundu¤u duruma bakmak yeterlidir. Ony›llard›r, ezbere dayal› sistem, düflünmeyen, sorgulamayan, vatanseverlik duygular›ndan yoksun, emperyalist yoz kültürü “ça¤dafll›k” diye kavrayan, sorumluluk duygusundan uzak, bencil, dayan›flmay› bilmeyen bir gençlik yaratt›. Amerikan iflbirlikçisi düzene uygun kafalar yetifltirildi. “Terör” demagojisi ile korkutulan, sindirilen gençlik b›rak›n ülke sorunlar› için örgütlenmeyi, kendi sorunlar› için dahi örgütlenmekten kaçar hale getirildi. “Devrimci olmay›n da ne olursan›z olun” politikas› okuldan bafllayarak beyinlere ifllendi. Bu politikan›n sonucu olarak da bugünkü yozlaflma, çürüme tablosu yarat›ld›. Oligarflinin hiçbir hükümeti, “e¤itim sistemimiz iflte bu gençli¤i yaratt›” diye övünecek durumda de¤ildir. Gençli¤i apolitiklefltirmede büyük oranda baflar› sa¤lad›lar belki, ancak yaratt›klar› tablodan kendileri de ürker oldular. Zaman zaman bas›na yans›yan “yak›nmalar”, “flafl›rmalar” kendi eserleridir. “Yak›n›r” gibi yaparlar, ama ayn› politikay› da sürdürürler. Her y›l okullar›n aç›l›fl›nda polisin haz›rlad›¤› “terör broflürleri, seminerleri...” ile gençlik “terör” demagojisi ad› alt›nda apolitilefltirilmeye, örgütlenmeden uzak tutulmaya, halk›n kültürüne yabanc›laflt›r›lmaya, robotlaflt›r›lmaya devam ediliyor. Oligarfli için, gençlerimizin ortaokullardan, liselerden bafllayarak ülkesine, halk›na sahip ç›kma bilincine sahip olmas› büyük tehlikedir. Bilirler ki, bu bilincin gere¤i, devrimci olmakta somutlafl›r. Bütün çaba, izlenen bütün politika da bunun içindir. Oligarflinin e¤itim sistemindeki mant›¤›, e¤itime verilen yön, 12 Eylül cuntac›lar›n›n, MGK’n›n mant›¤› ve yönüdür. Bu mant›¤› en özlü biçimde; “ülkenizin sorunuyla ilgilenmeyin, halk›n›z› düflünmeyin, politikayla ilgilenmeyin...” fleklinde ifade edebiliriz. Bu politika liselerden bafllayarak uygulan›yor. Gençli¤in yar›fl at› gibi s›navlardan geçirildi¤i sürecin sonunda, e¤er haraçlar› ödeyebilirse, kazand›¤› üniversitelerde daha katmerli hale geliyor. Apolitiklefltirmenin 12 Ey-
lül’le, MGK yönetmelikleri ile nas›l bir gençlik yaratt›¤›n› geçti¤imiz haftaki say›m›zda el alm›flt›k. (Ekmek ve Adalet, S: 77, “12 Eylül’den bugüne; toplumun yeniden flekillendirilmesi-2” bafll›kl› yaz›.)
temde gençlik, halk›n de¤il, kapitalizmin ihtiyac›na uygun teknikle, bilgiyle donat›l›r. Ve kapitalist çark›n difllilerinden biri haline getirilir. Tekellerin, beyin gücünü, eme¤ini halklara karfl› kulland›¤› bir metaya dönüfltürülür.
E¤itim müfredat› da buna uygun haz›rlan›r. Bilimsellikten, gerçek tarih bilgisinden uzak tutulur gençlik. Bilimsel düflünme yerine ezbercilik dayat›l›r. Yoksul Anadolu halk›n›n isyanlar›, onurlu tarihi yerine, padiflahlar›n safsatalar› ve talanc›l›klar› övülür. Anadilde e¤itim yasaklan›r, Kürt halk› diye bir halk olmad›¤›, Kürtçe diye bir dil olmad›¤› yalanlar› beyinlere yerlefltirilmeye çal›fl›l›r. Kürt çocuklar› kendilerine ait olmayan bir dilde okumay› yazmay› ö¤renmeye zorlan›r.
Ülkemizle k›yasland›¤›nda, görece “iyi” gibi gözüken Avrupa’da, “baflar›ya göre s›n›fland›rma” vard›r örne¤in. S›n›fland›rman›n özü asl›nda ›rkç› ve s›n›fsal temeldedir. Mesela, bunun sonucu olarak, Almanya’da üniversiteye gidebilenlerin ancak yüzde 5’i iflçi çocu¤udur. Kapitalizmin yaratt›¤› Avrupa gençli¤i çürümeyi yaflarken, kapitalist sistem “eleman” ihtiyac›n› “beyin göçü” diye bildi¤imiz, geri b›rakt›r›lm›fl ülkelerin gençlerini çalarak kapatmaya çal›flmaktad›r.
Böyle bir e¤itim sistemi rötuflla düzelir mi? Böyle bir e¤itim sisteminde okullar, “ülkenin gelece¤i nesiller”, vatansever gençler yetifltirmek için aç›l›r m›?
Kapitalist E¤itim Sistemi Çözümsüzlüktür AKP iktidar›, çarp›kl›¤›n kayna¤›n›n kapitalist e¤itim sistemi oldu¤unu gizlemek, günü kurtarmak için, “e¤itimde AB standard› geliyor” tart›flmalar› ile, sanki AB standart› gelince bütün sorunlar çözülecekmifl havas› yaratmak istiyor. Yukar›da tablosunu aktard›¤›m›z e¤itimin durumu, ülkemizdeki çarp›k kapitalizmin, çarp›k e¤itim sisteminin sonuçlar›d›r. Ama san›lmas›n ki, “adam gibi kapitalizm” olunca, gençlerimiz, “adam gibi kapitalist e¤itim sistemi”nde yetifltirilince, halk için e¤itim olacak ya da, e¤itim, halk›n bütün kesimleri için eflit ve halk›n ç›kar›na düzenlenecek. Bu tamamen bir aldatmacad›r. Halk, kapitalizm d›fl›nda hiçbir seçenek düflünmesin, gençlerimiz “halk için e¤itimi, halk için bilim”i tart›flmas›n istenmektedir. Eflitsizli¤in, sistemin temelini oluflturdu¤u kapitalizmde, “e¤itimde f›rsat eflitli¤i” koca bir yaland›r. Kapitalizmin hiçbir kurumunda “eflitlik” yoktur. S›n›flar gerçe¤i böyle bir tan›mlamay› geçersiz k›lar en baflta. Bu gerçe¤in üzerini örtmek, sosyalist sistemin bask›lanmas›n› hafifletebilmek için, Avrupa’da (ve geliflmifl kapitalist ülkelerde), “sosyal devlet” aldatmacas› ortaya at›lm›flt›r. E¤itim de buna göre düzenlenmifltir. Ve bu bask›lanman›n ortadan kalkmas›yla birlikte “sosyal devlet”leri de gereksiz hale gelmifl ve giderek her alandan tasfiye edilmektedir. ‹ster “sosyal devlet”, isterse baflka bir adla olsun, sistem neyse, e¤itimi de ona uygun olacakt›r. Sermayenin ç›karlar›na göre iflleyen kapitalist sis-
“E¤itimin sorunlar›” diye tart›fl›lan, sistemin kendisidir asl›nda. Kapitalizm tarihin çöplü¤üne gömülmeden, biçimleri de¤iflse de bu sorunlar varolmaya devam edecektir. Sosyalist e¤itimin nas›l sonuçlar yaratt›¤›n›n en iyi örne¤ini görmek içinse Küba’dan birkaç örnek yeterlidir. Hiçbir kapitalist e¤itim sistemi, bütün olanaks›zlaklar›na karfl›n Küba gibi, 40 y›l boyunca, yüz üçüncü dünya ülkesinden, 30.000’i Afrika’dan olmak üzere, 40.000 genç insana üniversite düzeyinde mesleki ve teknik e¤itimden hiçbir ücret almadan geçirmemifltir. Bunu Küba yapm›fl ve hala da yapmaktad›r. Yine bütün olanaks›zl›klar›na karfl›n t›pta, genetikte sa¤lanan ilerleme sadece Küba halk›n›n de¤il tüm yoksul dünya halklar›n›n hizmetine sunulmufltur. Mesela, yine 40 y›l boyunca 52.000 Kübal› doktor ve sa¤l›k görevlisi 93 ülkede gönüllü olarak ve ücretsiz görev yapm›fllar, milyonlarca yaflam kurtarm›fllard›r. Tüm bu sonuçlar, sosyalizmin, tekellerin ç›karlar› de¤il, halk›n ç›karlar› ve ihtiyaçlar› üzerine kurulu bir sistem olmas›ndan kaynakl›d›r. Halk›n iktidar oldu¤u bir ülkede, e¤itim, bütün halk›n örgütlenmesine kat›ld›¤› bir süreçtir. E¤itim sistemi, “üretici güçleri gelifltiren, toplumcu, yurtsever, ilerici, bilimsel yanlar›yla ve zihinsel, bedensel, ruhsal, teknik tüm boyutlar›yla bir bütün olarak ele al›n›r.... Devlet, e¤itim hakk›ndan bütün vatandafllar›n yararlanmas›n› güvence alt›na al›r... E¤itim her düzeyde ücretsizdir. Ögrencilerden hiçbir biçimde kay›t paras›, harç al›namaz. Bar›nma (yurt), beslenme, e¤itim araç-gereçleri ve benzeri ihtiyaçlar› devlet taraf›ndan karfl›lan›r... Her gencin yüksek ögrenim yapabilme hakk› sa¤lan›r, koflullar› yerine getirilir. ... Halk üniversiteleri oluflturularak iflçi ve yoksul köylü kökenli gençlerin üniversite e¤itimi almalar›na öncelik tan›n›r.” (Halk Anayasas› Tasla¤›)
Say› 78 29 21 Eylül 2003
Hayat›n her alan›nda MGK tahakkümü... Genelkurmay YÖK’e de müdahil!.. fiafl›racak bir fley yok;
YÖK, Genelkurmay’a 12 Eylül Miras›d›r!
Say› 78 30 21 Eylül 2003
10 Eylül günü, YÖK Baflkan› Kemal Gürüz ve beraberindeki rektörler, Kara Kuvvetleri Komutanı (KKK) Orgeneral Aytaç Yalman'la bir görüflme yapt›lar. Bu görüflme, oldukça tart›fl›ld›. Sanki bu ülkede MGK’n›n, Genelkurmay›n e¤itime, YÖK’e müdahalesi ilk kez oluyormufl gibi bir hava yarat›ld›. Ony›llard›r bu ülkede e¤itimi kim yönetip yönlendiriyor? Hangi bak›fl aç›s›yla yönlendiriyor? Herkes bu sorunun cevab›n› biliyor asl›nda. E¤itimin nas›l yönlendirilece¤i, gençli¤e karfl› nas›l bir politika izlenece¤i, 20 y›ld›r MGK’da kararlaflt›r›l›yor. MGK’n›n yönetiminde gençli¤e karfl› da psikolojik savafl›n her yöntemine, terörün her biçimine baflvuruldu. Bu gerçek orta yerdeyken, rektörlerle bir generalin görüflmesini “ola¤anüstü” bulmak, ya bu gerçe¤i çarp›tmakt›r ya da baflka hesaplar vard›r. “Demokrasilerde böyle olur mu” diyen, “AB’ye uyum sa¤larken bu hiç fl›k olmad›” diye hay›flanan bir kaç safdili saymazsak, tart›flma, AKP-Genelkurmay aras›ndaki iktidar kavgas›n›n bir devam›d›r. YÖK, AKP’yle Genelkurmay aras›ndaki iktidar savafl›n›n ana mevzilerinden biridir. Rektörlerle KKK’n›n görüflmesi de, bu görüflmeye “ola¤an›n ötesinde” tepki gösterilmesi de bu savafl›n bir parças› olarak görülmelidir.
Genelkurmay’›n “E¤itime ilgisi” Rektörlerle KKK Yalman aras›ndaki görüflmenin spekülasyonlara yol açmas› üzerine Genelkurmay hemen bir aç›klama yaparak “görüflmenin bilgileri dahilinde” oldu¤unu belirtti. Sadece bunu belirtmekle de yetinmiyordu Genelkurmay Baflkanl›¤›. Bak›n daha neler var: “Milli E¤itim Sistemi, ulu önder Atatürk’ün ifa-
de etti¤i gibi ‘milletin istikbalini yo¤uran’, ülkemizin gelece¤ine yön veren en temel unsurdur. Türkiye için hayati önemi haiz milli e¤itim sistemimize iliflkin geliflmelerin, Türk Silahl› Kuvvetleri taraf›ndan da dikkatle ve yakinen izlenmesi de do¤ald›r.” Söylenen aç›k; MGK konufluyor. Türkiye için hayati öneme sahip her konuda, tek belirleyici biziz diyor. YÖK, y›llard›r MGK yönetiminin kurumlaflm›fl, cisimleflmifl ifadelerinden biri olagelmifltir. MGK’n›n apolitiklefltirme politikalar›n›n en yo¤un uyguland›¤› alan üniversitelerdir. MGK’n›n laiklik-fleriat manevralar›n›n “haz›r k›ta”s› YÖK’tür. Genelkurmay aç›klamas›n›n devam›nda flunu da belirtiyor: “Türk Silahl› Kuvvetleri, Anayasa’m›z›n 42’nci maddesinde de aç›kça ifade edildi¤i gibi Türkiye’de ‘E¤itim ve ö¤retim, Atatürk ilkeleri ve ink›laplar› do¤rultusunda, ça¤dafl bilim ve e¤itim esaslar›na göre devletin gözetim ve denetimi alt›nda yap›l›r’ ilkesini yürekten benimsemektedir.” Kal›n harflerle yazd›¤›m›z bölümü, siz “MGK’n›n göze12 EYLÜL, YÖK, MGK, tim ve denetimi MGK’n›n halka karfl› savafl›... alt›nda yap›l›r” diBunlar› birbirinden ayr› tart›flye okuyun. Çünkü mak, mümkün de¤ildir. Ayr› tarsistemin mevcut t›flanlar, birine karfl› ç›k›yor göiflleyiflinde devlet, rünüp ötekine karfl› ç›kmayanMGK’d›r. MGK’n›n lar, düzen içi politika ve hesapoda¤›nda ise ordu lar içindedir. vard›r. K›sacas›, AKP, “12 EYLÜL, YÖK, Genelkurmay AnaMGK, MGK’n›n halka karfl› sayasa’n›n 42. madvafl›” ile bütünleflmifl bir iktidar desini gösterip partisidir. Bunlara temelden iti“e¤itim bizim gözeraz› yoktur. tim ve denetimimiz Üniversitelerde haklar ve özalt›nda” olacak digürlükleri savunmak, halk için yor. bilim ve e¤itimi savunmak, hem Bu “gözetim ve MGK’ya, hem YÖK’e ve hem de denetim”in hangi AKP’ye karfl› mücadele etmektir. yöntemlerle yerine
getirildi¤ini herkes biliyor. MGK’n›n hayat›n her alan›ndaki “gözetim ve denetim”inin oda¤›nda, bask›, yasak, terör vard›r. Üniversitelerde de bugüne kadar bu uygulanm›flt›r.
AKP’nin YÖK’le Çeliflkisi Ne? AKP, iktidara geliflinin ilk gününden bu yana, toplumun çeflitli kesimlerinin YÖK’e karfl› tepkilerini de arkas›na alarak YÖK’te de¤ifliklikler yapmay› ve kendi kadrolaflmas›n›n önünü açmaya çal›fl›yor. Amac›n YÖK’ü, üniversiteleri demokratiklefltirmek olmad›¤›n› söylemek için kahin olmaya gerek yok. AKP’nin hayat›n her alan›nda 10 ayd›r izledi¤i politikalara bakmak yeter. Ama bunun da ötesinde baflka somut veriler de var bu sonuca varmak için. AKP’nin haz›rlad›¤› YÖK Yasa Tasla¤›’n›n giriflinde, “YÖK bafllang›çtaki olumlu havas›n› kaybetti” deniliyor. “bafllang›ç” dedi¤i nedir? YÖK’ün bafllang›c›, 12 Eylül’dür. YÖK’ün “Bafllang›çta yaratt›¤› hava”da ise, binlerce ö¤retim üyesinin, onbinlerce ö¤rencinin üniversitelerden uzaklaflt›r›lmas›, sola dair bütün gençlik örgütlenmelerinin bask› alt›na al›nmas›, örgütlenmenin, hak araman›n yasaklanmas›, yasaklar›n ve okuldan atmalar›n hiç durmamas› vard›r. AKP’nin “olumlu hava” dedi¤i bunlard›r. Bu kafa YÖK’ü demokratik hale getirebilir mi? Getiremeyece¤i, getirmeyece¤i, tasla¤›n haz›rlanmas›nda, t›pk› cuntac›lar ve Genelkurmay gibi, t›pk› YÖK’çüler gibi davranmas›ndan bellidir. Onlar da cunta gibi, YÖK gibi, gençli¤e, ö¤retim üyelerine düflüncelerini, taleplerini sormuyor, kendi sistemlerini dayat›yorlar. Hak ve özgürlük isteyenleri “terör” demagojisiyle sindirmeye çal›fl›yorlar. AKP’nin derdi, üniversitelerde ayn› politika uygulans›n, ama koltukta ben oturay›m kavgas›d›r. YÖK üzerine Genelkurmay’la çat›flan AKP, 12 Eylül Anayasas›n› ve 12 Eylül’ün oluflturdu¤u daha pek çok kurumu, politikay› hiç tart›flm›yor bile. Çünkü sorun, 12 Eylül’le kurulan, MGK’yla kurulan sistemi de¤ifltirmek, demokratiklefltirmek de¤il, sadece iktidar içi kavgada mevzi kazanmakt›r.
YÖK, “S‹STEM”in bir parças›d›r! E¤itim alan›ndaki kurumlar, devletin di¤er kurumlar›ndan farkl› m›? MGK, her alana, tüm kurumlara müdahale ederken, e¤itim alan›n›n ve YÖK’ün bunun d›fl›nda kalmas› sözkonusu olabilir mi? YÖK Üyesi Prof. Dr. Ülkü Azrak "Ö¤retim üye-
leri kendi meslektaflları durumunda olan dekana 'arz ederim' diyor. Diliyle, üslubuyla, dünya görüflüyle, üniversite anlayıflıyla baskıcı sistem oturmufltur.” diyor. Do¤rudur, 12 Eylül, üniversiteleri “k›flla” haline çevirmifltir. YÖK, bu k›fllan›n yönetim karargah›d›r. Biz y›llard›r dile getiriyoruz bunu. Ve biz y›llard›r YÖK’e, üniversitelerdeki bu k›flla düzenine karfl› mücadele ediyoruz. Ama bugün YÖK’e “bayrak açan” AKP’liler, islamc› çevrelerin ço¤u, bu mücadeleye hiç bir dönem ciddi olarak kat›lmad›lar. Onlar›n üniversitelerdeki örgütlenmelerine ses ç›kar›lmad›¤› sürece, YÖK düzenini kabul ettiler, hatta kendileri için bir avantaj gibi gördüler. MGK da “gençli¤in devrimcileflmesini” engellemek için onlar›n örgütlenmesinde mahzur görmedi. Yani ülke çap›nda yap›lan manevra ve “z›mni iflbirlikleri” üniversitelerde de yap›ld›. Ne zaman ki islamc› geliflme MGK’n›n çizdi¤i s›n›rlar›n ötesine taflt›, o zaman baflta türban konusu olmak üzere, MGK-YÖK ikilisi, islamc›lara da tav›r almaya bafllad›lar. ‹slamc›lar›n YÖK karfl›tl›¤› da iflte esas olarak o zaman bafllar. Ama bu “çarp›k” bir karfl›tl›kt›r. “Türban sorunu”na kilitlenmifltir. Onda bile, düzenin, AKP gibi düzen partilerinin icazetinin d›fl›nda bir direnifl sürdürülememifltir. YÖK ve ona hayat veren oligarflik düzen, onlar›n gündeminde olmam›flt›r. YÖK ilerici, devrimci ö¤rencileri adeta k›y›ma u¤rat›rken, üniversitelerde “YÖK’ün davetiyle” polis terörü estirilirken seyretmekle yetinmifllerdir. AKP’nin YÖK karfl›tl›¤› ise, art›k herhangi bir “muhaliflik”, “demokratl›k” çerçevesinde ele al›namaz. YÖK’e karfl› ç›k›yor ancak, YÖK arac›l›¤›yla uygulanan (türban d›fl›ndaki) bask›lar› tart›flm›yor. YÖK’ün ve MGK’n›n denetiminde sürdürülen üniversitelerin ticarethaneye dönüfltürülmesini tart›flm›yor, tersine, özellefltirmenin, okullar› yoksul halk için okunamaz hale getirmenin en h›zl› savunucusu. AKP, MGK’n›n Gizli Yönetmeli¤i’ni yürürlükten kald›r›yor ama, MGK politikalar›n›n özünü, kendisini tart›flm›yor. MGK’n›n YÖK’teki belirleyicili¤ine karfl› ç›karken, onun ülke çap›ndaki politikalar›n›, infazlar›, kaybetmeleri, faili meçhulleri, köy yakmalar›, hala a¤›zlar›na alm›yorlar. ‹flbirlikçilikte, Genelkurmay’la ayr›s› gayr›s› yok. Zulüm politikalar›n› sürdürmekte ayr›s› gayr›s› yok. Mesela, KKK Yalman ve Tecrit Bakan› Cemil Çiçek, 19-22 Aral›k Hapishaneler Katliam› konusunda tamamen hemfikirler. Amerikan ç›karlar› için Irak’a asker göndermek konusunda da hemfikirler. O halde aç›k ki, bundan ötesi, iktidar ve rant paylafl›m kavgas›d›r.
Say› 78 31 21 Eylül 2003
gençlik’den Gençlik Birlik Koordinasyonu:
YÖK'ÜN ARKASINDAN MGK ÇIKTI
Say› 78 32 21 Eylül 2003
11 Eylül tarihli Radikal'de "Yalman YÖK için devrede" bafll›kl› yaz›da MGK'n›n YÖK için devrede oldu¤u belirtiliyor. Biz hemen bir hat›rlatma yapal›m YÖK için devrede olan Org. Aytaç Yalman, 19 Aral›k’ta Jandarma Genel Komutan›’d›r. 19 Aral›k Katliam›’n›n birinci dereceden sorumlular›ndand›r. Adalet Bakan› Sami Türk'ün "F tipleri haz›r de¤il biraz daha bekleyelim” demesine karfl›n "Biz haz›r›z” (2 Eylül Radikal) deyip 28 insan›n katledildi¤i operasyonu yönetenlerdendir. Türkiye’de nas›l Ertosunlar, katiller madalyalarla, rütbelerle ödüllendiriliyorlarsa Org. Aytaç Yalman da Kara Kuvvetleri Komutanl›¤›’na yükseltilmesiyle ödüllendirilmifltir. MGK gerçek yüzünü ne kadar gizlemeye çal›flsa da herfley daha da aç›kt›r. Yeni YÖK Yasa Tasar›s›’n›n tart›fl›ld›¤› son süreçte bu birkez daha kendini göstermifltir. YÖK ile hükümetin aras›nda ç›kan tart›flmalar henüz sonuçlanmam›flken devreye MGK girmifltir. YÖK Baflkan› Kemal Gürüz’ün yapt›¤› her aç›klama hükümete kafa tutar bir tarzda olmas›na ra¤men hiçbir güç ç›k›p da birfley di-
yememifltir. Kemal Gürüz bu gücü MGK'dan almaktad›r. Üzerinde tart›fl›lan Yeni YÖK Yasa Tasar›s› ise üniversitelerin ticarethanelere dönmesinden baflka birfley de¤ildir. Ne bilimsel e¤itimden, ne de Anayasal haklar›m›z olan paras›z e¤itimden bir cümle bile geçmez. MGK'n›n, hükümetin ve YÖK'ün sürdürdü¤ü bu tart›flmalarda ö¤rencilere, ö¤retim görevlilerine ve üniversite çal›flanlar›na hiçbir söz hakk› tan›nmam›flt›r. Bizler GENÇL‹K B‹RL‹K KOORD‹NASYONU olarak MGK'n›n, hükümetin, katillerin, rektörlerin tart›flt›¤› "yasa tasar›lar›", "üniversiteler" istemiyoruz. Bizler Demokratik Halk Üniversiteleri istiyoruz, ö¤rencisinin, ö¤retim görevlisinin, üniversite çal›flanlar›n›n yönetimde söz sahibi oldu¤u, halk›n ve ülkenin ç›karlar›n› esas alan, halktan, bilimden, üretimden yana bir e¤itim istiyoruz. Ö⁄RENC‹Y‹Z HAKLIYIZ KAZANACA⁄IZ! HALK ‹Ç‹N B‹L‹M, HALK ‹Ç‹N E⁄‹T‹M! YAfiASIN DEMOKRAT‹K HALK ÜN‹VERS‹TES‹ MÜCADELEM‹Z!
YÖK-TCK Kolkola Gençli¤in Düflüncesini Aç›klamas› Yasak!
kastedilen muhalif gençli¤in afiflleri, ilanlar›, duyurular›, etkinlikleridir. Yoksa faflistler için böyle bir yasak hiçbir zaman olmad› ve yine olmayacakt›r.
E¤itim y›l› bafllarken, üniversitelerde, “dekanl›k” imzal› bir yaz› as›l› bugünlerde: “Fakültemiz Dekanl›¤›’ndan izin almadan as›lan ilan, yaz›, afifl, resim ve iflaretleri, pankart, bant ve benzeri duyurular, cezay› gerektirmektedir. Ö¤rencilerimizin bu konuda dikkatli olmalar› önemle duyrulur. Gerekçe: - Türk Ceza Kanunu 573. madde 2. f›kra - YÖK Ö¤renci Disiplin Yönetmeli¤i 9. Madde (f) bendi - ‹stanbul Valili¤i’nin 12.05.2003 tarih ve 085491 say›l› yaz›s›” Siz bunu Türkçe’ye çevirerek okuyun; Ö¤rencilerin düflüncelerini aç›klamas›, tart›flmas›, örgütlenme çal›flmas› yapmas› yasakt›r! Yasa¤a uymayanlar TCK’m›z›n, YÖK’ümüzün h›flm›na u¤rayacakt›r... Genelleme yap›larak afifl vb. denilmesine bakmay›n,
‹stanbul Gençlik Derne¤i’nin kay›t için gelen ö¤rencilerle dayan›flma amaçl› kurdu¤u “Seher fiahin Rehberlik ve Dayan›flma Masalar›” da yasaklanm›flt›. Ceberrut, bask›c›, gençli¤inden korkan zihniyet, çareyi yasaklamakta buluyor. Düflünce yasak, düflünceyi aç›klamak yasak, örgütlenmek yasak, dayan›flma yasak... Peki yasak olmayan ne? Sola, devrimcili¤e ait olmayan her fley. Düzenin her türlü pisli¤i, yozlaflmaya, apolitikleflmeye hizmet edecek her fley mesela. YÖK, gençli¤in düflüncelerinden korkuyor. Ayn› korkuyu AKP de tafl›yor. Bu nedenle, dikkat edin, YÖK Yasa Tasar›s› üzerine bu kadar f›rt›nalar kopar›l›rken, “gençlik ne diyor, onlar nas›l bir üniversite, nas›l bir e¤itim sistemi istiyorlar” diye hiçbiri sormuyor. Gençlik kendisi, kendi yöntemleri ile bunu tart›flmak istedi¤inde de; TCK, YÖK Disiplin Yönetmeli¤i ç›kar›l›yor karfl›s›na. Sonra gelsin “demokratikleflme” nutuklar›, “gençlik gelece¤imizdir” hamasetleri.
Tayyip; Devletlû Devlet; ‹maret Halk; Reaya Önce bafll›kta kulland›¤›m›z “Osmanl›ca” kelimelerin ne anlama geldi¤ini hat›rlayal›m; “Devletlû”; tanzimattan önce vezirler ve vezir derecesindekilere denilirdi. (Devlet, MGK oldu¤u için Tayyip ancak “Devletlû” olabilir) “‹maret”; fakirlere, medrese ö¤rencilerine ekmek, yemek da¤›tan yer. “Reaya”; bir hükümdar idaresi alt›nda bulunan, vergi veren halk. Yine, Osmanl›’n›n halka nas›l bakt›¤›n› hat›rlayal›m; Anadolu köylüsü, yani reaya sadece karn›n› doyurabilmeli, üretti¤inin büyük bölümü ‹stanbul’a, Saray’a “vergi” diye toplanmal›yd›, üretecek topra¤› olmayanlar›n ise imaretlere muhtaçl›¤› hiç eksik olmamal› ki, devleti “baba” olarak görsün, yaflam›n›n ona kul köle olmaktan ibaret oldu¤unu düflünsün. Böylece ne adaletli bir düzen için isyan› getirsin akl›na, ne de “benim hakk›m bir lokma bir h›rka de¤il” diye düflünsün. K›saca halk dilencidir, hep muhtaç oland›r Osmanl›’da. Benzeri bir bak›fl, “gelenek” tarikatlarda fleyh ile müridleri aras›nda da vard›r. Müridin al›nteri, eme¤i, hep fleyhe akar. Tarikat fleyhi müridleri için, “bir lokma bir h›rka yeter, baflka ne isteyebilirler ki...” diye düflünür.
Bir “Lokma”, 500 Kilo Kömür... Bu hat›rlatmadan sonra, AKP Hükümeti’nin ne yapmaya çal›flt›¤›na, halk›m›za neyi dayatt›¤›na bakal›m. Hükümet, “yoksullara 500 kg. kömür da¤›tma” karar› ald›. Bundan önce de, bayramlarda yard›m, Ramazan ay›nda yiyecek da¤›t›m› gibi uygulamalar yaflama geçirilmiflti. Bunlar, tek bafl›na oy avc›l›¤›n›n da ötesinde bir politikan›n, zihniyetin ürünüdür. AKP’nin zihniyeti Osmanl›’n›n zihniyetidir. Halk y›¤›nlar› “Devletlû”nün a¤z›n›n içine bakan, verece¤i sadakayla yetinen y›¤›nlard›r bu zihniyette. Hiçbir de¤eri yoktur. Tayyip’in halk› afla¤›layan konuflmalar›, iflçisini, köylüsünü, iflsizini azarlamas› da bu zihniyet için do¤al oland›r. Öyle ya, “ben ‘devletlû’nüz olarak size bir poflet yiyecek vermiflim,
kömür veriyorum, ekmek alacak kadar maafl veriyorum, daha ne istiyorsunuz” diyordur bu yaklafl›m›yla. ‹maretlerin yerine ise aflevleri geçirilmek isteniyor. Tek bafl›na, halk›n dayan›flmas› için reddedilemeyecek aflevleri, bu politika içinde halk›n küçük bir kesimini de¤il, milyonlar› sadece aflevlerine ba¤›ml› hale getirmeyi hedefliyor. TV’lerde izlemiflsinizdir, iflsiz bir genç yaklafl›yor Tayyip Erdo¤an’›n yan›na. A¤lamakl›. ‹fl istiyor, “çaresizim” diyor. Tayyip’in üsttenci tav›rla ilk yapt›¤›, gencin cebindeki Samsun sigaras›na elini uzat›p, “bu ne, iflsizsen nas›l içiyorsun?” diye sormak oluyor. Genç neredeyse a¤layacak, yemin billah iflsizli¤ine inand›rmaya çal›fl›yor. Lütfedip, Kaymakam’a emir veriyor; gence ifl bulunacak! Samsun sigaras› bile çok reaya için. Hükümetin bafl›, “bir lokma, bir h›rkal›k” yaflam› uygun görmüflken, nas›l içebilir! Ayn› zihniyet, AKP’nin halka bak›fl›, Tayyip’in a¤z›ndan, “ifl bulmuflsunuz daha ne istiyorsunuz” diye dökülüyor, hükümet sözcüsü Cemil Çiçek memur sendikalar›n›n iste¤ine, “sendikalar gökkubbeyi bile ister” diye cevap veriyor, Tar›m Bakan› Sami Güçlü, ekti¤imiz ürünün hakk›n› istiyoruz diyen köylüyü, “gözünüzü toprak doyursun...” diye azarl›yor. Dikkat edin, hepsi ayn› zihniyetin ürünü sözlerdir. Halk›n hiçbir fleye hakk› olmad›¤›n› düflünen bir sistemden, halk› afla¤›layan bir mant›ktan al›yor g›das›n›. ‹slamc›l›k ise bu pespaye, halk› sürü gören iktidar›n yüzündeki maske. Ne insan gibi yaflamaya ne adaletli bir düzene ihtiyac› vard›r ‘reaya’n›n. ‹slamc› holdinglerin, tarikat fleyhlerinin s›k s›k kulland›¤›, “insanlar eflit yarat›lmam›flt›r” aldatmacas›yla, halk›n bu zihniyete, adaletsizli¤e r›za göstermesi sa¤lan›r. Kadercilik bu yüzden burjuvazinin dinde en çok sevdi¤i fleydir. Keza, ‹slamiyet’in sadakas›, fitresi, zekât› da ayn› do¤rultuda kullan›l›r. Birileri ç›k›p, “biz halk›z, memuruz, iflçiyiz, emekçiyiz... insan gibi yaflamak istiyoruz” dedi¤inde de cevap haz›rd›r; ya terörist olur halk, ya da hak arama eylemi terör eylemi ilan edilip po-
Say› 78 33 21 Eylül 2003
lis copu beyninde patlar... Osmanl› da “yar›n yana¤›ndan gayri her fleyde hep beraber...” diyebilmek için isyana kalkanlar› kanla bo¤mufltur. Oyalaman›n bir di¤er boyutu da, bir türlü gelmek bilmeyen, o “refah günleri”. Halk bir yandan imaretlere mahkum edilirken, öte yandan hep vaad ediliyor. Biraz daha fedakarl›k deniyor. fiöyle bir düflünün; kaç iktidar ayn› masal› anlatt› size? Kaç iktidar fedakarl›k isteyerek bindi s›rt›m›za? Kaç› böyle böyle ülkeyi emperyalist tekellere peflkefl çekerken kanl› elini cebimizden hiç çekmedi? Bir türlü halka yans›mayan ‘ekonomide pembe tablolar’ çiziliyor. Askerini sat›p borcunu erteletmifl, bunun sa¤lad›¤› geçici rakamlarla övünüyor. Dalkavuk medya propagandas›n› yap›yor. Halk›n durumunda de¤iflen bir fley yok elbette. O yine, devletlû’nün verece¤i okul çantas›na, kitaba, kömüre muhtaç. O yine çarfl›dan pazardan eli bofl dönüyor. Nas›l düzeliyorsa ekonomi; iflçisine, memuruna IMF’nin izin verdi¤inden biraz daha fazla verdi¤inde batar›z diyor iktidar. Böyle bir ülke tablosunda sadaka, sistemin soyguna devam edebilmesinin sibobu olarak devreye giriyor.
Say› 78 34 21 Eylül 2003
Sadaka da¤›t›yor, halk› dilencili¤e al›flt›rmak istiyor iktidar. Halk›n yoksullu¤una çare bulma, ifl alan› yaratma politikas› yok, sadece masallar ve yalanlar var. Halk devlete ne kadar muhtaç olursa, devlet o kadar “baba” olur.
Emperyalistler Dünyay›, AKP Halk›m›z› Dilencilefltirmek ‹stiyor Benzeri bir politikay› da emperyalistler tüm dünya halklar›na karfl› uyguluyor. Afrikal›, Asyal›, Latin Amerikal› emperyalist efendinin “yard›mlar”›na muhtaç hale getiriliyor. Yard›mla yaflamaya muhtaç hale getirilmifl, getirilmek istenen ülkeleri tek tek ele al›n, tarihlerine ve bugününe bak›n; tümünün yeralt› ve yerüstü zenginliklerle dolu oldu¤unu, emperyalist tekellerin azg›n bir ya¤ma ve talan›na maruz kald›klar›n› görürsünüz. Halen de ya¤ma ve talan dizginsizce sürdürülüyor. Halklar, adaletli bir dünya için, kaynaklar›n› kendileri kullanmak için isyan etmesinler, emperyalist efendilerini kendilerine “yard›m eli uzatan” olarak görsünler diye çeflitli uluslararas› toplant›lar, yard›m flovlar› yap›l›r. Halktan soyduklar›n›n çok küçük bir bölümünü onlara geri verip, “bak›n sizi ne kadar düflünüyoruz” diye halklar uyutulur. “Bu ülke bizim, zenginliklerimiz bize aittir” diyenlerin bafl›na ise bombalar ya¤d›r›l›r, siyasi, ekonomik yapt›r›mlarla dize getirilmeye çal›fl›l›r. Amerikan imparatorlu¤unun bafl›n› çekti¤i emperyalistler dünya halklar›na, iflbirlikçileri AKP halk›m›za dilenceli¤i kan›ksatmak istiyor.
Onlar Yesin, Halk ‹maret Kuyru¤una Girsin! Yolsuzluk, kara para, çarp›k kapitalist sistemin çark›n›n döndürülmesinde en önemli kaynaklardan biri. IMF, “adam gibi kapitalizm olacak, sadece emperyalist tekeller ve onlardan arta kalan› büyük iflbirlikçi tekeller yiyecek” dedikten sonra, ortal›¤› “yolsuzlukla mücadele operasyonlar›” kaplamaya bafllad›. Hiçbirinden sonuç ç›kmad›. Hapishanelerde hiçbir tutuklu h›rs›z yok. Yolsuzluk yapan, hortumlayan hiçbir tekel, bunlar› iktidarlar›n bilgisi, onay› d›fl›nda yapm›yor. Devir flimdi AKP devri, eski hortumcular tasviye edilip, hortumun ucu AKP’den yana döndürülüyor. Bu tasfiye çat›flmas› içerisinde listeler aç›klan›yor. Kim, halk›n cebinden ne kadar çalm›fl listeleri. Kamu Bankalar›’ndan 6 katrilyon lira kredi alarak halk› soyanlar›n toplam› 150 holding. Bunlar aras›nda kimler yok ki; Murat Demirel, Medya Holding (Dinç Bilgin), Kamuran Çörtük, Korkmaz Yi¤it, Abdulkadir Uslu, Ahmet Aydın, Bülent Eyilik, Besim Tibuk, Enver Ören ve Ali Balkaner gibi kimi karfl›m›za medya patronu, kimisi “ifladam›”, kimisi parti baflkan›, kimisi Demirel’in “aile dostu” olarak ç›kan 150 soyguncu. S›ra AKP iktidar›n›n etraf›nda kümelenen, AKP’ye gazetelerinden ya¤ çeken holdinglerde. “Biraz da onlar yiyecek” halk›n paras›n›. Tabi, yolsuzluk san›¤› baflbakan ve bakanlardan, bakan çocuklar›ndan s›ra gelirse...
Biraz Da Biz Yiyelim! Mısır hasadı bafllamadan bir hafta önce hükümetin 400 bin ton mısır ithal edilmesi kararın›, Maliye Bakan› Kemal Unak›tan’›n o¤lu için ald›¤› ortaya ç›kt›. “Yolsuzluklar›n yükünü çekmek zorunda de¤iliz” diyen Unakıtan’ın, bu konudaki soruya, “ithal ettik diye spekülasyon olmufl, bunlar yalan, zaten 1 milyon ton ithal ediliyor bizimki bunun yanında hiç kalır” cevab› verdi. Ormanlar›n sat›fl› gündeme geldi¤inde, ortaya ç›kan 52 dönüm orman arazisi için de, “gözünüzü benimkine takt›n›z” demiflti. ‹flçiye, memura “yok ki verelim” diyen, “herkesin bafl›n›n çaresine bakmas›n›” sal›k veren Unak›tan, o¤lu ile birlikte ilk elden kendi çaresine bak›yor. Bizim yolsuzlu¤umuz devede kulak diyen bir kafa bu ülkenin Maliye Bakan› olursa orada yolsuzluk, h›rs›zl›k son bulur mu?
Medyas›yla, DGM’siyle MGK Savafla Devam Ediyor - Haluk Levent nas›l piflman hale getirildi? “Organizasyonun PKK ile ilgisi oldu¤unu bilmiyordum. ‘Halk konseri’ dediler.. Avrupa'da devamlı baflımıza geliyor böyle fleyler... Ahmet Kaya'dan flarkı söylüyor olmam PKK'lı oldu¤um anlamına gelmez... Kandırıldık... Bunda payı olan organizatöre dava açaca¤ım...” Bu aç›klamalar Haluk Levent’e ait. Gazete gazete, TV TV dolaflt›, “suçsuz” oldu¤unu ispatlamak için resmen herkesin gözleri önünde ç›rp›nd›, ezildi, Ahmet Kaya’n›n PKK’li oldu¤unu ama kendisinin onun flark›lar›n› söyledi diye böyle say›lamayaca¤›n› anlatt› uzun uzun. Dolay›s›yla oligarflinin Ahmet Kaya’ya yönelik, ayr›nt›lar›yla bilinen operasyonunun asl›nda hakl› oldu¤unu dile getirmifl oldu. Haluk Levent’in bir sanatç› olarak bu hale düflmesi ayr› bir elefltiri konusudur. Bir “musibet” olarak tart›fl›lacakt›r. Kendisine ilerici diyen bir sanatç›n›n kendi meflrulu¤u içinde pekala savunabilecekken böyle bir tavra girmesinde sürekli dile getirdi¤imiz ayd›n-sanatç› kiflili¤inin nas›l bir pay› oldu¤u ve böyle bir ayd›n-sanatç› kiflili¤inin nas›l bu ülkenin halk›n›n ac›lar›n›,
Medya MGK Kafas›yla Bir Haber Yeni fiafak Gazetesi’nden bir haberden, bir bölüm aktaral›m önce; “Mezarlıkta protesto yapan 15 DHKP/C'liye gözaltı: Tunceli'nin Pertek ‹lçesi'nde, ... DHKP/C üyesi ‹smail Özbakır'ın mezarına, mezar taflına el konulmasını protesto etmek amacıyla gelen 15 kifli gözaltına alındı... ‹stanbul'dan gelen 15 kiflilik grup, da¤ılmamakta direndi. Güvenlik güçlerinin zor kullanmak zorunda kaldı¤ı olayda, gruptan 2 kifli yaralandı.” (16 Eylül) 1- Gözalt›na al›nanlar›n “DHKP/C’li” oldu¤unu size kim söyledi? Hangi belgeye, bilgiye dayanarak karar verdiniz buna? 2- Dile dikkat edin; “Güvenlik güçlerinin zor kullanmak zorunda kaldı¤ı...” Niye “müdahale etmek zorunda” kalm›fllar;
umutlar›n›, isyanlar›n› anlatabilece¤i gibi bir çok noktada tart›fl›lacakt›r. Ancak biz öncelikli olarak, daha Ahmet Kaya’n›n nas›l bir kampanyayla sürgüne gönderildi¤i ve katledildi¤i tazeyken, Haluk Levent’e nedamet getirten pervas›z kampanyaya bakal›m. Almanya’da düzenlenen ‘11’inci Uluslararası Kürt Kültür Festivali'ne kat›lan sanatç›lardan biridir Levent. Ayn› festivale, Musa Ero¤lu gibi sanatç›lar›n yan›s›ra, DEHAP Genel Baflkan› ve KESK yöneticilerinden de kat›lanlar olmufltur. 1. Aflama: MGK’n›n talimat› ile, görüntüler ve resimleri ile birlikte bas›n harekete geçirildi. ‹slamc›s›ndan Susurlukçu Hürriyet’e kadar “PKK festivalinde Haluk Levent konseri” haberleri yay›nlat›ld›. 2. Aflama: Kampanya öyle bir bask› yaratt› ki, flu veya bu düzeyde de olsa muhalif kimli¤i ile bilinen Haluk Levent “yola geldi.” Yurtd›fl›nda yasad›fl› bir durumu oldu¤unun bilgisini veren kim? Gidenlerin kim oldu¤unu, ne amaçla gittiklerini, sald›r›ya u¤rayan›n onlar oldu¤unu da çok iyi bilir bu kafa. Bu tür ifadeler, her koflulda müdahale eden, kan ak›tan, copunu halk›n tepesine indiren polisin hakl› oldu¤u düflüncesine dayan›r. Asl›nda bir düflünce de yoktur; oligarflinin polisi, M‹T’i, jandarmas› taraf›ndan verilen bilgiyle, onlara ya¤ çekmek için yap›lan haber vard›r. 3- Bu haberi yazanlar kendine “islamc›” der. Peki hangi dinde, ölüye sayg›s›zl›k vard›r? “Öldüler Yenilmediler” sözünün “yasad›fl› örgüt propagandas›” say›larak mezarlar›n›n sökülmesini hangi inanc›n›zla ba¤daflt›r›yorsunuz? Amerika’n›n “terör” demagojisinin en çok elefltirildi¤i yay›nlardan biri Yeni fiafak. Ama sözkonusu olan ülkemiz olunca kafa Amerika’dan farks›z. MGK’n›n terör demagojisinin Amerika’yla ayn› oldu¤unu bilir ama ayn› demagojiye sahip ç›kar. Hele iktidarda AKP varsa! Yeni fiafak, flimdi bu habere tekrar bak›p sorsun kendine; biz MGK’n›n halka karfl› savafl›na karfl› m›y›z, yan›nda m›y›z?
Say› 78 35 21 Eylül 2003
Say› 78 36 21 Eylül 2003
ve içinde devrimcilerin, muhalif güçlerin etkinliklerine kat›lan, kat›lmay› düflünen bütün sanatç›lara gereken mesaj verildi. 3. Aflama: Mesaj›n ciddiyetinin kavrat›lmas› için, DGM harekete geçti. Musa Ero¤lu, Haluk Levent, DEHAP Genel Baflkan› Tuncay Bak›rhan, Özgür Parti Genel Baflkan› Ahmet Turan Demir, KESK Genel Sekreteri Mustafa Avc›’n›n da bulundu¤u 15 kifli hakk›nda “yasad›fl› örgüte yard›m yatakl›k”tan soruflturma bafllatt›. Kampanya, ilk önce, Kürt milliyetçi hareketine yönelik, bir çok alanda sürdürülen savafl›n bir parças›. ‹kinci yan›n› ise, sanatç›lar oluflturuyor. 12 Eylül’den bu yana bask›yla, yasaklarla, tutuklamalarla sindirilen sanatç›lar›n muhalif yanlar›n›n da törpülenmesi, düzene kazan›lmas›, devrimcilerden uzak durmalar›n›n sa¤lanmas› hedefleniyor. Oligarfli sanatç›lara; sadece benim izin, icazet verdi¤im konserlere ç›kabilirsiniz, sadece benim icazetimde olan kesimlerle iliflki içinde olabilirsiniz, diyor. MGK’n›n “terör” demagojisi ile halk›n bütün kesimlerini bölüp parçalayarak nas›l tecrit etti¤ini de¤iflik yaz›lar›m›zda ele ald›k. Burada da ayn› politika devrede. Yine medya kampanyan›n bafl›n› çekiyor. MGK yönetmeli¤i ile ortaya ç›kan medya gerçe¤i ve bunun karfl›s›nda kimilerinin özelefl-
tiri veriyormufl gibi yapmas›n›n ne kadar sahtekarca oldu¤unu, MGK’n›n kampanyalar›na her zaman kat›lmaya haz›r olduklar›n›, MGK yönetmeli¤i konusunda medyan›n büyük bölümündeki sessizli¤in ne anlama geldi¤ini de anlatt›. Radikal Gazetesi yazar› Avni Özgürel 16 Eylül tarihli, “Medya, MGK ve özelefltiri” bafll›kl› yaz›s›ndaki, “Radikal'in yayımladı¤ı 'derin devlet' belgesi hakkında birkaç gazeteci dıflında kimse kalem oynatmıyor. Çünkü basın mensupları bu yapının varlı¤ını zaten biliyor ama sessiz kalıyor, kabulleniyordu” sözleriyle “içeriden biri” olarak bas›n›n halka karfl› savafltaki rolünü gözler önüne seriyor, buna iliflkin de birçok örne¤i veriyordu yaz›s›nda. “Kabullenmek”, sözkonusu belgede (politikada) kendisine verilen görevi de yerine getirmeye kabul etmektir. Bugün de medya ayn› ifllevini sürdürüyor. Haluk Levent olay›ndan yola ç›karak geriye dönüp bak›n; kimler nas›l böyle kampanyalara u¤rat›ld›, kimler susturuldu, sindirildi, düflünün. Sindirme sald›r›s› tüm sanatç›lara yöneliktir. Bu da, MGK’da simgeleflen faflist politikalara karfl› mücadelede neden sanatç›lar›n da daha aktif yer almas› gerekti¤inin baflka bir gerekçesidir ayn› zamanda.
Grup Yorum’u Harbiye’de 5 bin kifli dinledi
konuflmalar›n›n ülkemiz ve dünyada yaflanan sürece denk düflen bir içerikte olmas›, Grup Yorum’u “Grup Yorum” yapan çizginin de bir parças› olarak Harbiye’de de sürdürüldü. "Ve Zafer..." isimli enstrümantal bir marflla konserine girifl yapan Grup Yorum, “bugün umudu büyütenler olarak buraday›z. Zorlu¤u, hüzünlerimizi, cesaretimizi, öfkemizi türkülerimizle yaflatmak için buraday›z” dedi. Türkülerini hücrelerde, Irak’ta, Filistin’de ve Anadolu’nun dört bir yan›nda direnenler için söyleyeceklerini belirten Grup Yorum, Anadolu’nun de¤iflik bölgelerinden seslendirdi¤i türkülerle yoksul halk›n isyan›n›, umutlar›n›, ac›lar›n› anlatt›. Bir kez daha Anadolu türkülerinin devrimci coflkusu ile 5 bin kifli halaya durdu, sloganlar›n› hayk›rd›. Birbiri ard›s›ra direnifl marfllar›n›n, Kürt, Türk, Laz, Arap, Çerkez türkülerinin seslendirildi¤i konserde s›k s›k umudun sloganlar›n›n yan›s›ra, "Yaflas›n Ölüm Orucu Direniflimiz, Kahramanlar Ölmez Halk Yenilmez, Yaflas›n Halklar›n Kardeflli¤i, Irak Halk› Yaln›z De¤ildir”... sloganlar› at›ld›. Hilmi Yaray›c›’n›n da solist olarak sahneye ç›kt›¤› konser, coflkulu halaylarla sürdü ve “Zafer Yak›nda” marfl›yla son buldu.
Anadolu'nun türküleri devrimcidir
Grup Yorum bir kez daha Harbiye Aç›k Hava Tiyatrosu'nda 5 bin kifliye seslendi. 13 Eylül akflam› Grup Yorum, 25 kiflilik orkestras› ve her biri kitlelerin dilinde olan türkü ve marfllar›yla görkemli bir konser sundu. Eski ve yeni parçalar›ndan 32 eserini seslendiren Grup Yorum türkülerinin ve yapt›¤›
BM’de, ‹ran’da, Dünyan›n Her Yerinde...
Amerika’n›n ‹mparatorluk Dayatmas› Amerika’n›n Irak direnifli karfl›s›nda içine düfltü¤ü duruma, tüm emperyalistler “elbirli¤i” ile çözüm ar›yor. Powell:“BM’ de Avrupa emperyalistleri, bu f›rsat› kullabizim yöntimizde narak, Irak’ta BM arac›l›¤›yla daha etolacak” kin olma hesaplar› yap›yorlar. Bu do¤rultuda, bir süredir Irak’a BM flemsiyesinde güç gönderilmesi tart›fl›l›yor. Powell geçen hafta yapt›¤› aç›klamayla, “uluslararas› güç” meselesine ve BM’ye Amerika’n›n nas›l bakt›¤›n› özetledi: “BM ile çal›fl›r›z ama biz yönetiriz.” (14 Eylül 2003, Tercüman) Bu sözler yorum gerektirmiyor. “‹mparatorluk” stratejisi içinde tüm “uluslararas›” kurumlar da ABD’ye tabi olmak durumunda. Yine Powell’in, Fransa’n›n “Kas›m ay›ndan itibaren Irakl›lar kendi kendini yönetsin” önerisine verdi¤i cevap da bu bak›fl aç›s›n› yans›t›yor. Powell Fransa’n›n önerisi için “ak›l d›fl›” diyor. Halklar›n kendi kendini yönetmesi Amerika’ya göre “ak›l d›fl›”! Tüm dünyay›, tüm ülkeleri Amerika yönetecek. “Ak›ll›ca” olan bu. Ekonomik ambargolarla, bombalarla, iflgallerle tüm dünyaya dayat›lan iflte bu düflüncedir.
S›rada ‹ran Var; Sahnede ayn› oyuncular, ayn› oyun! Hat›rlayacaks›n›z; Irak’a sald›r› haz›rl›klar›n›n yap›ld›¤› süreçte, TV ekranlar›ndan hiç eksik olmayan iki kifli vard›: BM Silah Denetçileri fiefi Hans Blix ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Baflkanı Muhammet El Baradey. Baradey yine sahnede. UAEA, geçen hafta yapt›¤› bir aç›klamayla ‹ran’dan “31 Ekim 2003’e kadar nükleer silahlar konusunda gizli bir program yürütmedi¤ini kanıtlamasını” istedi. UAEA’da emperyalistler ve iflbirlikçilerinden oluflan 35 ülke yer al›yor. Karar “oylamasız” kabul edildi. Zaten oylamaya ne gerek vard›, Amerika öyle istiyordu. Kararda, ‹ran'a “Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaflması”nın ek protokolünü imzalama ça¤rısı da yapıldı. Ama ilginç olan, ‹ran’a imzala diye bask› yap›lan sözkonusu protokol, Amerika taraf›ndan da imzalanm›fl de¤il. Irak’a da ayn› “ültimatom” verilmifl, Saddam’dan “kitle imha silahlar› üretmedi¤i, gizlemedi¤ini” kan›tlamas› istenmiflti. ‹ran’›n UAEA temsilcileri, bu karar›n al›nd›¤› toplant›y› protesto ederek
çekilirken, ‹ran Dıfliflleri Bakanı Kemal Harrazi, UAEA’n›n iste¤ini reddettiklerini, bu ültimatomun Amerikan iflgalcili¤inin ifadesi oldu¤unu aç›klad›.
‹ran, Kuzey Kore ve Suriye üzerinde emperyalist kuflatma Avrupa ve Japonya da dahil olmak üzere, tüm emperyalistler Amerika’n›n “fler ekseni” olarak ilan etti¤i ülkeler üzerindeki bask› ve kuflatma politikas›n› sürdürüyorlar. Her gün bir baflka yalan, bir baflka demagoji ortaya at›larak, çeflitli “uluslararas›” kurumlar devreye sokularak bu ülkeler teslim al›nmaya çal›fl›l›yor. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’n›n “‹ran’a ültimatomu”nun yan›s›ra, ABD, ‹ngiltere, Avustralya, Fransa, Almanya, ‹talya, ‹spanya, Japonya, Hollanda, Polonya ve Portekiz taraf›ndan oluflturulan "Silahlanma Güvenlik ‹nisiyatifi" (PSI) adl› kurulufl da, geçen hafta ‹ran ve Kuzey Kore'yi "özellikle endifle verici devletler" olarak tan›mlayan bir karar alarak sald›r›n›n sürece¤ini ortaya koydu. Avrupa emperyalistleri “Irak’ta arka planda kald›klar›n›, ‹ran’›n teslim al›nmas›nda Avrupa’n›n bafl› çekmesi gerekti¤i”ni tart›fl›yorlar. “Uluslararas› hukuk”, “ülkelerin ba¤›ms›zl›¤›”, “halklar›n iradesi” emperyalizmin gündeminde de¤il.
AKP de “kuflatman›n” gönüllü askeri ‹ran’a yönelik bask› ve kuflatman›n yo¤unlaflt›r›lmas›na AKP iktidar› da hemen uyum sa¤lad›. Tayyip Erdo¤an’›n daha önceden planlanan ‹ran ziyareti ertelendi. Ertelemenin gerekçesi olarak “‹ran’›n KADEK’i terör örgütleri listesine almam›fl olmas›” gösterildi. Bu ziyarete karar verilirken bunu bilmiyor muydu AKP? Elbette biliyordu. Ama “‹ran ziyareti” flu andaki Amerikan politikalar›na ters düflecekti. Amerika “zamanlaman›n uygun olmad›¤›” mesaj›n› göndermiflti, erteleme için bir gerekçe bulmalar› laz›md›. En klasik bahaneye sar›ld›lar. AKP aç›s›ndan bahanenin ne oldu¤u önemli de de¤il; D›fliflleri Bakan› Gül, Ortado¤u ülkeleriyle çeflitli görüflmelerde, ‹ran’›n teslim al›nmas› konusunda, bafltan beri “Amerika’n›n Ortado¤u sözcüsü” gibi davranmaktad›r.
Say› 78 37 21 Eylül 2003
Filistin’e Boyun Eğdirmek İçin
ARAFAT’A TECRİT! Arafat, aylard›r Ramallah’ta kuflatma alt›nda yafl›yor. Kuflatman›n da ötesinde tutsak edilmifl gibi. Karargah›ndan bir yere ç›kam›yor. Arafat’›n çizgisini elefltirirsiniz veya onaylars›n›z, fakat o bir halk›n liderlerinden biri. O, halk›n seçti¤i bir devlet baflkan›. Onu kuflatma alt›nda halk›ndan, tüm dünyadan tecrit etmenin hakla, hukukla, uluslararas› hukukla bir ilgisi yok elbette. Fakat bu durum, tüm dünyan›n gözleri önünde aylard›r sürüyor.
Say› 78 38 21 Eylül 2003
Terörist ‹srail, bununla da yetinmiyor. Katliamc›lardan, iflkencecilerden oluflan ‹srail Bakanlar Kurulu, “Yaser Arafat, ‹srail ile Filistinliler arasında her türlü uzlaflmanın önünde tam bir engeldir. ‹srail, bu engeli ortadan kaldırmak için; kendi belirledi¤i tarz ve zamanlamayla harekete geçecektir.” karar›yla Arafat’a karfl› uygulanan tecriti daha da koyulaflt›racaklar›n› aç›klad›. ‹srail’in karar› daha çok “sürgün” yorumuyla tart›fl›ld›.
Bu da “ihtimaller”den biri. Ancak ‹srail Baflbakan Yardımcısı Ehud Olmert’in aç›klamas› ihtimallerin bununla s›n›rl› olmad›¤›n› da gösteriyor: “Sürgüne göndermek ondan kurtulma yollarından biri, ancak onu Ramallah’taki karargâhında tamamen tecrit etmek de mümkün.” Savunma Bakanı fiaul Mofaz ise bunlarla da yetinilmeyerek “Arafat’ın öldürülmesini” savunuyor ve fiaron’un yard›mc›s› Olmert “Sürgüne gönderilmesi bir seçenek, ortadan kaldırılması da baflka bir seçenek. Cezaevi flartlarında tecrit edilmesi de mümkün. Böylece dünya ile iliflkisi kesilmifl olur" diyerek bunu teyid ediyor. Terörizm diye bir fley varsa e¤er, bundan daha aç›k bir terörizm mi olur? Bir ülkenin meflru baflkan›n› “öldürece¤iz!” diye bas bas ba¤›r›yor ‹srail. Suikastlar yap›yor, iflgali sürdürüyor, tehditler ya¤d›r›yor. Ve onlara dur diyecek kimse yok; Filistin halk›ndan baflka!
Tecrite karfl› Arafat’a destek ‹srail’in katliamc› hükümetinin karar›n›n aç›klanmas›n›n ard›ndan Filistin’in bir çok yerinde gösteriler yap›ld›. Çarp›c› olan, gösterilere sadece El Fetih taraftarlar›n›n de¤il, Hamas’tan FHKC’lilere kadar her kesimin kat›lmas›yd›. Çünkü herkes biliyor ve görüyor ki, Arafat nezdinde tecrit edilmek istenen Filistin davas›d›r. Gösterilerin ard›ndan Filistinliler, Arafat’›n karargah›n›n önünde binlerce kiflilik etten
Amerika ve Avrupa ‘Uluslararas› hukuk’un de¤il, ‘uluslararas› terörizm’in yan›nda Gerek ABD, gerekse de Avrupa emperyalistleri, ‹srail’in karar› üzerine Arafat’›n sürgün edilmesine karfl› olduklar›n› aç›klad›lar. Peki neden? Bu sürgün ve tecrit politikas›n› “hukuka ayk›r›” bulduklar› için mi, Arafat’›n meflru bir lider ve devlet baflkan› olmas›na sayg› gösterdikleri için mi? Hay›r, niye karfl› ç›kt›klar›n› bir ‹srail Gazetesi flöyle aç›kl›yor: “‹srailli yetkililere göre, ABD’nin ‘sürgün’e itirazı sadece taktiksel, yani sürgünün zamanlama ve koflulları ile alakalı. ‘Arafat’ın sürgün edilmesi Amerikalılar için ahlaki veya ideolojik bir sorun de¤il. Onlar bunu, siyasi ve pratik bir risk olarak görüyor...” (14 Eylül 2003, Haaretz) Böyle oldu¤u içindir ki, ne ABD, ne AB, do¤rudan veya BM arac›l›¤›yla ‹srail sald›rganl›¤›n› engellemek, durdurmak için hiçbir fley yapm›yorlar.
Tecrit emperyalizmin ve siyonizmin ortak politikas›d›r ‹srail aylard›r sistemli biçimde tecrit politikas›n› sürdü-
duvarlar ördüler. Arafat Filistinlilere yapt›¤› konuflmada, ‹srail’e direnece¤ini, gerekirse flehit düflece¤ini belirtti. Ayn› günlerde, Lübnan’daki Filistin mülteci kampı Reflidiye’de yaklaflık 20 bin Filistinli, Arafat’a destek gösterisi yaptı. Endonezya’da baflkent Cakarta’da, binlerce kifli, ‹srail’i lanetleyerek Arafat’a destek yürüyüflü yapt›. BM binas›, ve ard›ndan da ABD Büyükelçili¤i önüne yürüyen göstericiler Filistin bayraklar›yla “‹srail gerçek terörist” yazılı pankartlar tafl›d›lar.
rüyor. Arafat’a uygulanan kuflatma, Avrupa’dan, Amerika’dan ve dünyan›n baflka ülkelerinden Filistin’e gelen Bar›fl eylemcilerinin pervas›zca katledilmesi de tecrit politikas›n›n bir parças›yd›. Bir baflka operasyon da Hamas’a karfl› yürütülen tecrit politikas›d›r. Emperyalizm ve siyonizm, bu noktada bir kez daha böl-yönet takti¤ine baflvurarak Filistinli reformist yöneticilere “El Fetih’le anlafl›r›z, ama Hamas, ‹slami Cihad gibilerle tüm ba¤lar›n› kesip onlara karfl› ç›kmal›lar” diye dayatt›lar. Bu dayatmalar bitmeyecektir. HAMAS da, yapt›¤› aç›klamada buna dikkat çekti: “‹srail ve Amerika’n›n Hamas’a terörist suçlamalar›n›n amac›, bu hareketi yaln›z b›rakmak ve Filistin’deki mücadelenin sadece ‹srail ile Hamas aras›nda devam edip giden bir kavga oldu¤u imaj› vermektir. (AB’nin terör listesine almas› da), Hamas’tan ziyade Filistin halk›na karfl› bir sald›rganl›kt›r. Bu, ‹srail ile bir tür iflbirli¤i ve Amerikan bask›s›na boyun e¤mektir...” E¤er baflar›l› olabilselerdi, El Fetih arac›l›¤›yla ötekileri yokedip, sonra da El Fetih’i bizzat kendileri bölüp parçalay›p yokedeceklerdi. Tecrit politikas›n›n esas› budur çünkü. Önce güçleri birbirinden kopar›r, birlikte hareket etmelerini önler, sonra birbirinin karfl›s›na ç›karmaya çal›fl›r. Emperyalizm ve siyonizm, bütün bu süre boyunca Filistin’de bir “iç savafl” ç›kartmak için de her yolu denediler. Halen Arafat nezdinde sürdürülen tecrit, esas›nda Filistin mücadelesinin ve halk›n›n tecrit edilmesine do¤ru at›lm›fl bir ad›md›r. Bu mücadele, Amerika’y› da, Avrupa emperyalistlerini de y›llard›r rahats›z ediyor çünkü.
Filistinliler, Sabra-fiatilla katliam›n›n y›ldönümünde,Lübnan’da yapt›klar› gösterilerde bir kez daha siyonistleri ve destekçisi ABD’yi lanetleyerek iflgale karfl› direnifllerinin sürece¤ini hayk›rd›lar. Lübnan’da 16-17 Eylül 1982; Filistin halk›n›n yaflad›¤› en vahfli katliamlardan birinin tarihe yaz›ld›¤› günlerdir. 16 Eylül günü, ‹srail’in himayesindeki Falanjit ve Haddadist birliklerin askerleriyle dolu büyük arabalar Filistin mülteci kamplar› Sabra ve fiatila’ya girdiler. ‹srail taraf›ndan harekete geçirilen bu güçler, iki gün boyunca kamplarda 2000’e yak›n Filistinliyi katlettiler. Katliama komuta eden, bugün ‹srail Baflbakan› olan fiaron’du. fiaron katliama, Filistin ise, direnmeye devam ediyor.
Katliam›n sorumlusu Baflbakan Filistin direnmeye devam ediyor
Kolombiya Üç sendikac› katledildi!
fiili CIA darbesi unutulmad›
Kolombiya’da üç sendikacı daha ölüm mangaları tarafından katledildi. Tarım ‹flçileri Sendikası’na üye üç iflçi, Ponedera bölgesinde kontrgerilla taraf›ndan tutsak al›nd›ktan sonra, h›zar makinesiyle do¤ranarak öldürüldüler. Tar›m ‹flçileri Sendikas› FENSUAGRO’nun baflkan› da bir süre önce yine ölüm mangalar› taraf›ndan katledilmiflti.
Sosyalist Devlet Baflkanı Salvador Allende'nin CIA güdümlü bir darbeyle devriliflinin y›ldönümü olan 11 Eylül’de fiili’de çeflitli gösteriler yap›ld›. fiili halk›, darbeyi, darbe döneminde kaybedilen vatanseverleri ve suçlular› unutmad›¤›n› gösterdi. Baflkent Santiago’da Baflkanl›k Saray› önünde yap›lan gösterinin yan›s›ra, gecekondu mahallelerinde yap›lan gösterilere polisin sald›r›s› sonucu bir çok çat›flma ç›kt›. Yüzlerce fiili’li gözalt›na al›nd›.
Suudi Arabistan Hapishanede Yang›n: 184 ölü Ülkenin en büyük hapishanelerinden biri olan El Hair’de 16 Eylül’de ç›kan yang›nda 144 tutuklu ve 40 polis öldü. Hapishanede ne olup bitti¤i gizlenmeye çal›fl›l›rken, a盤a ç›kan kimi bilgiler, tutuklular›n hapishanedeki sorunlar›na dikkat çekmek için protesto eylemi s›ras›nda, hapishane idaresinin içeriye polis sokup tutuklulara sald›r› düzenledi¤i, yang›n›n bu s›rada ç›k›p yay›ld›¤›n› gösteriyor. Yang›n›n ard›ndan tüm suçlular gibi, Suudi yönetimi de, cezaevi bölgesini bas›na, tutuklu yak›nlar›na kapatarak sansür koyarak suçlar›n›n üstünü örtmeye çal›flt›.
Fransa- L’Humanite fienli¤i Fransız komünistlerinin gazetesi olarak tan›nan L’Humanite Gazetesi’nin geleneksel flenli¤ine, bu yıl yüzbini aflk›n kifli katıldı. 12-14 Eylül tarihleri arasında Paris’te yap›lan flenlik, çeflitli tart›flma, seminer, panellerle bir çok siyasal etkinli¤e de sahne oldu. Toplant›larda hem Fransa’da, hem dünya genelinde mücadelenin sorunlar› tart›fl›ld›. fienli¤e damgas›n› vuran ise anti-emperyalizm oldu; her platformda Irak ve Filistin halk› ile dayanıflma dile getirildi.
Say› 78 39 21 Eylül 2003
Amerika’ya Yanaflan Avrupa!
Say› 78 40 21 Eylül 2003
Avrupa Birli¤i ve tek tek çeflitli Avrupa ülkeleri peflpefle ald›klar› kararlarla, Amerikan politikalar›na hergün biraz daha uyum sa¤l›yorlar. Avrupa’n›n Irak konusunda Amerika’yla çeliflkisinin “paylafl›m kavgas›” oldu¤u her gün daha net görülüyor. Görülüyor ki, Avrupa Irak’›n ve daha baflka ülkelerin (mesela ‹ran’›n) iflgal edilmesine karfl› de¤ildir; sadece Amerika’n›n tek bafl›na iflgal etmesine, o pazarlara tek bafl›na el koyup “ya¤ma ve talan tekeli” kurmas›na karfl›d›r. Avrupa emperyalist tekelleri ve hükümetleri, bu çeliflkiyi “iflgale karfl›tl›k” gibi gösterip, hem dünya çap›nda “demokrasinin hamisi” rolünü üstlenmeye, hem de kamuoyunu arkas›na almaya çal›flmaktad›r. Ayn› fleyi Filistin’de de yap›yor. Görünürde, ABD’den “biraz farkl›” duruyor; ‹srail terörüne, iflgalcili¤ine ABD gibi aç›k destek vermiyor; ama yapt›¤› özünde hiç farkl› de¤il. Bütün bunlar› bariz olarak gösteren flu geliflmeler yafland› son iki hafta içinde.
Avrupa Parlamentosu: “Irak'ta uluslararası mahkeme kurulsun!” Irak’ta uluslararas› bir mahkeme kurulmas› sözkonusu oldu¤unda, ilk akla gelecek olan bu mahkemenin iflgal alt›ndaki bir ülkede ifllenen suçlar› ele almas›d›r. Ama hay›r; Avrupa’n›n “Irak'ta uluslararası mahkeme kurulsun!” derken böyle bir niyeti yok. Avrupa Irak’›n iflgal edilmesi suçu baflta olmak üzere, iflgalcinin iflledi¤i suçlara karfl› ç›kmay› düflünmüyor. O, tam da Amerika’n›n ifline yarayacak flekilde, iflgali meflru gösterecek manevralar peflinde. Avrupa Parlamentosu (AP), uluslararası mahkemeyi, “Irak'ta Saddam Hüseyin rejimi döneminde ifllenen suçların sorumlularını yargılamak” için istiyor. Amerika’n›n Irak’ta mesela “uranyumlu mermiler kullanmas›n›” araflt›rmak için komisyon oluflturulmas›n› önermiyor. B›rak›n Irak’ta Amerikan iflgaline karfl› ç›kmay›, o her zamanki “insan haklar› savunuculu¤u” manevralar›n› dahi yapm›yor. Çünkü flimdi zaman, iflgal edilmifl Irak’tan pay kapma zaman›.
AB, Hamas’› “terör örgütleri listesi”ne ald›! Avrupa Birli¤i’nin Amerikan politikalar›na ortak
oluflunun en yeni örneklerinden biri de bu. Daha önce de bir çok kez ayn› süreç yafland›. Herhangi bir örgütü, önce Amerika “terör listesi”ne al›r, ard›ndan Avrupa.
S›ra Hamas’a geldi. Peki ayn› Avrupa niye ‹srail’i “terörist” ilan etmiyor?.. fiaron denilen terörist, ölüm listeleri aç›kl›yor. Bir ülkenin seçilmifl lideri hakk›nda “öldürece¤iz” diyor. Ama Avrupa Hamas’› “terör listesi”ne almakla meflgul. Yine farkl› “uluslararas›” platformlarda ardarda Kuzey Kore’yi, ‹ran’› tehdit eden kararlar al›n›rken ‹srail terörizmi karfl›s›nda suspuslar. Son olarak, ‹srail’in Arafat’› öldürme giriflimlerinin durdurulmas› için BM’nin ald›¤› karar karfl›s›nda da Avrupa, Amerikanc›l›¤›n› gösterdi. Amerika BM’nin bu karar›n› veto ederken, ‹ngiltere, Almanya ve Bulgaristan da karara karfl› çekimser oy kulland›lar.
Amerika’n›n korsanl›¤›na Avrupa da ortak! Amerika ve 10 ülke, “kitle imha silahları taflıdı¤ından flüphe duyulan gemi ve uçakları durdurmayı hedefleyen bir plan” üzerinde anlaflmaya vardı. Bu plan, Bush'un daha önce aç›klad›¤› "Önleyici Güvenlik Giriflimi" içinde yer al›yordu. Paris’te yap›lan toplant›lar sonucunda Amerika, Avustralya, Japonya ve Fransa bu konuda anlaflt›lar. Art›k bu ülkeler, dünya denizlerinde korsanl›k yapacaklar.
AB, “Amerikan askeri” olmay› “ittifak”a ayk›r› görmüyor! Unutulmamal› ki, Avrupa emperyalizminin ve dolay›s›yla Avrupa Birli¤i’nin en irilerinden olan ‹ngiltere, zaten tümüyle Amerikanc› politikan›n içindedir. Avrupa’n›n di¤er emperyalist ülkeleri, ‹ngiltere’nin bu konumunu “sorun” yapmayarak da Amerikan politikalar›na deste¤i sürdürüyorlar. Keza, Polonya’dan Bulgaristan’a, ‹spanya’ya kadar bir çok AB üyesi de Amerika’n›n imparatorluk politikalar›n›n tam destekleyicisi durumundad›r. AB üyesi ülkelerinde kar›flmad›¤› hiçbir konu olmayan AB’nin parlamentolar›, konseyleri, üyeler aras›ndaki bu “ciddi farkl›l›k” sanki yokmufl gibi davran›yorlar. Zaten sorunun bam teli de buras›; gerçekten de ciddi bir farkl›l›k yok. Amerika’n›n Irak’› iflgal etmesine, öteki ülkeler karfl›s›nda izledi¤i tehdit politikas›na AB’nin temelden bir itiraz› yok.
“MGK Operasyonlar›”
Halka Karfl› ‘Topyekün Savafl’ Bölüm 3
MEHMET S‹NCAR'IN KATLED‹LMES‹ VE Ç‹LLER’‹N L‹STES‹ Bu ülkenin riyakar demokratlar›n›n gözünde, kontrgerilla cinayetleri, görülebilecek-sözedilecekler ve asla görülmemesi gerekenler olarak ikiye ayr›l›r. Burjuva bas›nda, mesela s›k s›k Muammer Aksoy’un, U¤ur Mumcu’nun, Bahriye Üçok’un katledilmesinden, bunlar› “devletin” veya en az›ndan “kontrgerilla”n›n yapm›fl olabilece¤inden sözedilir. Fakat mesela, 12 Temmuz, 17 Nisan gibi katliamlar› hiç anmazlar. Mesela Mehmet Sincar’›n ad›n› anmazlar. Oysa Mehmet Sincar’›n katledilmesi, bu ülke aç›s›ndan bile, o kadar s›k rastlanan bir olay de¤ildir. Bir milletvekilidir katledilen. Milletvekilidir ama “Kürt milletvekili”dir. Ve iflte o noktada MGK’n›n yaz›l› olmayan yasas› devreye girer: “Bölücülere, terör örgütlerine karfl› herfley mübaht›r, bunlar tart›fl›lamaz, elefltirilemez...” Bu bak›fl aç›s› büyük ölçüde kabul ettirilmifltir. “Yarg›s›z infaz”lar üzerinde en fazla konuflanlar›n bile itiraz etti¤i sadece “yanl›fll›kla” yap›lm›fl baz› infazlard›r. Devrimcilerin infaz edilmesi bu kategoriye girmez. Onlarda bir “yanl›fll›k” yoktur. Devrimciyse, polis terörist, bölücü diye aç›klad›ysa, infaz, iflkence, herfley yap›labilir! Burjuva medyaya yönelik bir polisiye bask›, “bas›n özgürlü¤ü” yaygaralar›na neden olur, ama devrimci, yurtsever gazeteciler peflpefle katledilirken, ses ç›kar›lmaz. Bir milletvekilinin alenen katledilmesi, bu ülke ölçülerinde bile “yank›” yaratacak bir olay olmas›na ra¤men, iflte bu bak›fl aç›s› nedeniyle, geçifltirilmifl, unutturulmufltur.
Sald›r› karar› ve iflareti Yaz› dizimizin önceki bölümlerinde de aktard›¤›m›z gibi, 1991-92-93 devrimci harekete ve Kürt ulusal hareketine karfl› sald›r›lar›n planl› bir flekilde imhaya dönüfltürüldü¤ü, kontrgerillan›n iplerinin tamamen çözüldü¤ü bir dönemdir. Bu dönemde özellikle hedefe konulanlardan biri de HEP’tir (sonraki ad›yla DEP). Cumhurbaflkan› Demirel’in TBMM’de yapt›¤› ve esas olarak Kürt halk›n›n oylar›yla meclise giren DEP’li milletvekillerini alenen hedef gösterdi¤i konuflma ise, kontrgerilla için sald›r› iflareti olarak görülmüfltür. DEP’li milletvekili Sincar’›n katledilmesi de bu dönemdedir. Yani, MGK Yönetmeli¤i’nde öngörüldü¤ü gibi, oligarflinin tüm güçleri, kurumlar› hareket halindedir. Organizasyonu MGK taraf›ndan sa¤lanan bir kampanya halinde sald›r›lar sürmektedir. O dönem gerek oligarflinin sözcüleri, gerekse de sol taraf›ndan s›kça kullan›lan “topyekün savafl” deyifli, sald›r›n›n bu kampanya halinde sürdürülüflünü de anlatmaktad›r bir bak›ma.
Aleni bir kontrgerilla cinayeti 1 Eylül 1993’de HEP Meclis Üyesi Habib K›l›ç Batman flehir merkezinde kontrgerilla taraf›ndan katledildi. Habib K›l›ç’›n kardefli DEP Genel Sekreteri Nesim K›l›ç, ertesi gün, kardeflinin cenazesi için Batman’a gelir gelmez gözalt›na al›nd›. Bunun üzerine DEP yöneticisi ve milletvekilleri duruma müdahale etmek için Batman’a gittiler. Genel Baflkan Hatip Dicle, Van Milletvekili Remzi Kartal, Diyarbak›r Milletvekili Leyla Zana, Batman Milletvekili Nizamettin To¤uç ve Mardin milletvekili Mehmet Sincar vard› heyetin içinde. Batman’a geldiklerinde, polis normal olarak yapmas› gerekeni yapmayarak, milletvekillerine koruma vermedi. Onlarca cinayette parma¤› oldu¤u bilinen itirafç› Alaattin Kanat, itirafç› Adil Timurtafl ise Batman’da kendilerini göstere göstere dolafl›yorlard› (üstelik, o s›rada itirafç› Alaattin Kanat, resmi olarak hapishanede gözüküyordu) ve her zaman sokaklar›nda polis ve askeri araçlar›n dolaflt›¤› kentte resmi araçlar görünmüyordu. Milletvekilleri flüphelendiler. Mehmet Sincar ve Nizamettin To¤uç, Bankalar Caddesi’nde halkla konufluyorlard›. 4 Eylül, saat 18.00’de milletvekillerinin üzerine do¤ru her taraftan otomatik silahlarla atefl aç›ld›. Milletvekili Mehmet Sincar ile DEP Batman ‹l Yöneticisi Metin Özdemir ölürken, aralar›nda milletvekili Nizamettin To¤uç’un da bulundu¤u bir çok kifli yaraland›.
Say› 78 41 21 Eylül 2003
Mülki idare de haz›rd›. Sald›r›n›n üzerinden daha yar›m saat bile geçmeden saat 18.30’da Batman’da soka¤a ç›kma yasa¤› ilan edildi. Sald›r›ya karfl› tepki gösterilmesi böylelikle engellenmifl, katillerin de rahatl›kla kaybolmas›n›n ortam› yarat›lm›flt›.
M›zrak çuvala s›¤m›yor; ama MGK zaten elde “m›zrak”la alenen sald›r›ya devam ediyor Katillerin ikisinin itirafç› Alaattin Kanat ve Adil Timurtafl oldu¤u biliniyordu, halk görmüfltü. (J‹TEM’in kurucular›ndan Binbafl› Ahmet Cem Ersever sonraki y›llarda yapt›¤› itiraflar›nda bu cinayetin de J‹TEM’in ifli oldu¤unu aç›klay›p ikisinin yan›nda bir de Adem Yak›n adl› kiflinin bulundu¤unu belirtiyordu.) Devletin hapishanesinde olmas› gereken
21 Eylül 2003
fiimdi itirafç› Kanat’›n durumuna bir “aç›klama” bulunmal›yd›. Buldular da. Burjuva bas›n ne güne duruyordu. 9 Eylül tarihli Hürriyet Gazetesi “kayna¤›n› belirtmeden”, “güvenilir kaynaklara dayanarak”, "Kanat, DEP’lileri teflhir için emniyete götürülmüfl. Cezas›n› bitirdi¤i için cezaevinden b›rak›lm›fl" fleklinde bir haber yay›nlad›. Devletin katliamdaki rolünü bu haber de örtmüyordu, ama MGK’n›n daha fazlas›na da ihtiyaç duymad›¤› bir cüretkar sald›r› dönemi yaflan›yordu. Sald›r›ya devam edilecekti.
MGK’n›n psikolojik savafl ve kontrgerilla operasyonlar› bütçesi
Kontrgerilla, Sincar’›n cenaze törenini de yapt›rmad›. Halk›n Mehmet Sincar’›n evine baflsa¤l›¤›na gelmesini önlemek için evi de bombalad›lar. Bombalamada ço¤u kad›n ve çocuk 10 kifli yaraland›.
Terörle Mücadele Yasas›'n›n 2. ek maddesi, MGK operasyonlar›n›n bütçesinin nereden sa¤lanaca¤›n› belirler. ‹flte bu madde: "Ek Madde 2: Terörle mücadele amac›yla yap›lacak al›m-sat›m harcamalar›n› karfl›lamak üzere afla¤›da yaz›l› kaynaklardan meydana gelen Terörle Mücadele Fonu teflkil edilir. Bu amaçla; a) Her y›l ‹çiflleri Bakanl›¤›'n›n bütçesine konulacak ödenek, b) Ticari plaka gelirlerinin % 5'i, c) En az yar› sermayesi devlet elinde bulunan banka ve müesseselerin y›l sonu bilanço karlar›n›n % 3'ü nisbetinde ödeyecekleri hisseler d) Di¤er fonlardan yap›lacak aktarmalar, e) Trafik cezalar›n›n % 10'u, f) Silah tafl›ma, bulundurma ruhsatlar›, trafik sürücü ve tescil belgeleri, ikamet tezkeresi ve pasaport ifllemlerinden al›nan harçlar›n % 10'u, h) ‹thal edilen silahlar›n gelirlerinin % 10'u, ›) Spor müsabakalar› ile at yar›fllar›ndan elde edilecek gelirlerin % 5'i, i) Milli piyango gelirlerinin % 5'i, j) Fon hesab›nda tutulan paralar›n faizleri.” Ekonomiden az çok anlayan herkes görecektir ki, burada bir çok bakanl›¤›n bütçesini katlayacak bir bütçe öngörülmektedir.
Öldürülen bir milletvekiliydi, TBMM üyesiydi; fakat TBMM, kendi üyesinin nas›l öldürüldü¤ünü soruflturmak için göstermelik de olsa bir komisyon kurmad›. Daha sonraki y›llarda kurulan Faili Meçhul Cinayetleri Soruflturma Komisyonu da, Mehmet Sincar’›n katledilmesini “kurcalamad›”; "Güvenlik güçlerinin titiz soruflturmas› nedeniyle Mehmet Sincar olay›n› soruflturma gere¤i duymad›¤›n›" aç›klad›.
Say› 78 42
Alaattin Kanat’›n bu kadar aç›k flekilde kontrgerilla cinayetlerinde kullan›lmas› ve katilin aç›kça herkes taraf›ndan görülmesi, hükümeti ve OHAL yönetimini zor durumda b›rakt›. Hükümet Sözcüsü Y›ld›r›m Aktuna ve OHAL Valisi Ünal Erkan alelacele ilk andaki tepki ve yorumlar› engellemek için "katillerin eflgali belirlendi; iki kifli elimizde" diye aç›klad›lar.
Neler yap›ld› bu paralarla, ö¤renmek halk›n hakk› de¤il mi?
MGK taraf›ndan haz›rlan›p Çiller’in cebine konulan “Liste” MGK’n›n “psikolojik savafl merkezi” har›l har›l çal›fl›yordu; burjuva bas›nda belli bir hedefi olan “psikolojik savafl” haberlerinin yeralmad›¤› gün yoktu. Bir gün devrimci hareketin önderleri, ertesi gün falan “Kürt milletvekili”nin gizli iliflkileri veya olmazsa gizli niyetleri, sonra “infaz” edilecek bir devrimci hakk›nda “eylemlerin failleri belirlendi” türü haberler birbirini izliyordu. Baflbakan Çiller, meclis kürsüsünde “ya bitirece¤iz, ya bitirece¤iz” diye adeta a¤z›ndan salyalar saçarak ba¤›r›yordu. “Bitirilmesi” gerekenlerden biri de Kürt milliyetçi hareketinin parasal, lojistik destekleriydi. Çiller, bir toplant›da, gazetecilere “bunlar›n hepsini biliyoruz, listesi cebimde, gerekeni yapaca¤›z” aç›klamas›n› yapt›¤›nda, yine de pek çok kifli, bunun bir “ölüm listesi “oldu¤unu düflünmedi. En fazla gözalt›na al›nacaklar›n,
sorgulanacaklar›n listesini kastediyor olsa gerekti. Faflizm de olsa, bir baflbakan›n cebindeki ölüm listesini alenen aç›klayaca¤›n› pek ihtimal verilmiyordu. Fakat bu aç›klamadan çok k›sa süre sonra, PKK’ya parasal destek sa¤lad›¤› iddias›yla Kürt mafyac›lar birbiri peflis›ra katledilmeye baflland›. Bir yandan, PKK’y› destekleyen kesimlere gözda¤› verilirken, di¤er yandan da Susurlukçu mafyac›lar›n ekme¤ine ya¤ sürülüyor, piyasa tümüyle onlar›n egemenli¤ine b›rak›l›yordu. Çiller, o listeyi kuflkusuz kendisi yapmam›flt›; liste onun cebine konulmufltu. O dönemki Genelkurmay Baflkan› Do¤an Gürefl’in daha sonra aç›klayaca¤› gibi, Çiller, “gereken neyse yap›n, arkan›zday›m” demiflti. Çiller’in sözlerinin hukuk, yasa, meclis, hükümet, hiçbir fleyi düflünmeyin, “PKK’y› ve devrimci hareketi yoketmek için herfleyi yapabilirsiniz” anlam›na geldi¤i aç›kt›. Nitekim öyle oldu. Polis fleflerinin veya generallerin zaman zaman “flu demokrasi, insan haklar› olmasa, biz iki günde bu ifli bitiririz” türü sözlerle ifade ettikleri istek karfl›lanm›flt›.
Bir gazetenin MGK karar›yla bombalanmas› 4 Aral›k 1994’te Özgür Ülke Gazetesi'nin ‹stanbul Ca¤alo¤lu'ndaki merkez binas›, Kumkap›'daki teknik ifller binas› ve Ankara bürosu ayn› saatlerde bombaland›. Bombalama sonucunda özellikle Kumkap›’daki bina tamamen yerle bir edildi, gazete çal›flanlar›ndan Ersin Y›ld›z hayat›n› kaybederken, bir çok kifli de yaraland›. Sald›r›dan önceki MGK kararlar›nda peflpefle “bölücü, y›k›c› yay›nlara” dikkat çekiliyor, bunlar hakk›nda gereken önlemlerin al›nmas› öngörülüyordu. “Gereken önlem”, asl›nda iki y›ld›r zaten onlarca devrimci, yurtsever gazetecinin polis taraf›ndan kaç›r›l›p kaybedilmesi, Hizbullah arac›l›¤›yla katledilmesi biçiminde al›n›yordu. Ama yeterli de¤ildi, MGK aç›klamas› buna iflaret ediyordu. MGK’n›n bir fleye “iflaret etmesi”, kontrgerilla timleri için hedefi görmekti. Özgür Ülke’ye yönelik sald›r›lar böyle gerçeklefltirildi. Özgür Ülke bürolar›n›n bombalanmas› kontrgerilla sald›r›s› oldu¤una, sald›r›n›n bizzat MGK taraf›ndan örgütlendi¤ine dair hiç kuflku olmayacak sald›r›lardan biridir. Neden mi?
Sald›r›, Demirel’in bilgisi dahilinde “Mehmet A¤ar’›n adamlar›” taraf›ndan gerçeklefltirildi Demirel, Özgür Ülke’nin bombalanmas›n›n hemen arkas›ndan flu aç›klamay› yapt›: "Kanunlar›n ve kanun mercilerinin yapmas› gereken iflleri birtak›m kifli veya kifliler yapmaya kalkarsa bu Türkiye devleti aç›s›ndan yararl› de¤il, fevkalade zararl› olur.” Bu aç›klama aç›kça gösteriyordu ki, Demirel sald›r›y› gerçeklefltirenleri çok iyi biliyordu. (Sald›r›y› “onlar›n” de¤il de, baflkalar›n›n yapmas› gerekti¤ini söylemesi ise, sadece flu malum “hukuk devleti” demagoijisini sürdürmek gere¤inden dolay›yd›.) Peki kimdi “onlar”? Kanun mercilerinin yapmas› gereken ifli üstlenen “birtak›m kifliler” kimdi? Demirel bunu aç›klamad›. Olay› “soruflturmakla”(!) görevli savc›lara da söylemedi. Ama bir süre sonra, baflka bir nedenle Türkiye o “birtak›m kiflilerin” kim oldu¤unu ö¤rendi. Bombalamalar›n yap›ld›¤› tarihteki ‹stanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir, kontrgerilla içindeki it dalafl›n›n sonucu olarak gazetelere aynen flu aç›klamay› yapacakt›: "Özgür Gündem Gazetesi'nin bombalanmas› meselesinde Mehmet A¤ar'›n adamlar›n› bizim bölgemizde eylem yapmay›n diye uyarm›flt›m". Demek ki, herfley aç›k asl›nda bu ülkede. Tüm kurumlar, MGK operasyonuna tabi olarak hareket ediyor. E¤er öyle olmasayd›, Necdet Menzir’in bu sözleri, Demirel’in aç›klamalar›, soruflturma konusu olmaz m›yd›? Bir savc›, bir bakan ç›k›p Menzir’e bu nas›l oluyor diye sormaz m›yd›? Sormad›lar. Soramazd›lar. Karar ta “zirve”de al›nm›fl ve uygulan›yordu. Zirvede MGK vard›. “Muammer Aksoy’un, Bahriye Üçok’un öldürülmesi de acaba ‘psikolojik harekat’ eylemi miydi?” diye soranlar, pekala bunu sorabilirler mesela! Onlar da sormazlar, soramazlar. Baflta belirtti¤imiz gibi, devrimci, yurtsever gazetelerin bombalanmas›, gazetecilerin infaz edilmesi, kaybedilmesi, “görülmemesi, sözedilmemesi gereken” MGK operasyonlar›na girer çünkü. - sürecek -
Say› 78 43 21 Eylül 2003
Dünyayla “Birlikte” Olunuyor,
A yn› S afta
Ama Türkiye ‹çinde Birlik Olunam›yor
Ankara’da 27 Eylül’de bir miting yap›lacak. Miting “Irak’ta ‹flgale Son, Filistin’e Özgürlük!” demek için yap›l›yor. Miting tarihi ve konusu esas olarak uluslararas› çapta tespit edildi. Ayn› gün, dünyan›n bir çok yerinde ayn› adla mitingler yap›lacak. Fakat bu mitinglerin Ankara aya¤›nda organizasyonun özüyle, mitingin anlam›yla hiç uyuflmayan bir çarp›kl›k var. Dünyayla “birlikte” olunuyor, ama Türkiye içinde birlik olunam›yor. Çünkü... Çünkü aylard›r bu sayfalarda yazd›¤›m›z bozguncu, bölücü, grupçu anlay›fl, böyle bir birlikteli¤in sa¤lanmas›na engel oldu. Daha do¤ru bir deyiflle, bafl›ndan itibaren böyle bir birlikteli¤i hiç istemedi.
Say› 78 44 21 Eylül 2003
Bafl›n› ÖDP’nin çekti¤i “Küresel Bar›fl ve Adalet Koalisyonu” (BAK), mitingi herfleyiyle kendisine maletmekte ›srar etti. Ankara Savafl Karfl›t› Platform’un birlikte örgütleme önerisini elinin tersiyle iterek bozgunculu¤u genel bir politika haline getirdi¤ini gösterdi. Birlikte örgütlenseydi ne olurdu peki? Daha kitlesel olurdu, daha etkili olurdu, solun, Irak ve Filistin halk›yla dayan›flma içinde olmak isteyen tüm çevrelerin kat›l›m› sa¤lan›rd›... Ama bir fley olmazd›; o zaman yap›lan miting ÖDP’ye malolmazd›.
Bana malolmal›, benim ‘reklam›m’ olmal›! Kendisine malolmayacak hiçbir fleyi istemiyor bu anlay›fl. Koordinasyon’dan ayr›lmalar›n›n da en temel nedenlerinden biriydi bu. Koordinasyon içinde de bir çok eylemi kendilerine maletmek istemifller, bunun için dayatmac›l›ktan ayak oyunlar›na kadar her yola baflvurmufllar, nihayet bunun mümkün olamayaca¤›n› gördükleri noktada da “Koordinasyon’un art›k ifllevi bitmifltir, da¤›tal›m” diye ç›km›flt›r karfl›m›za. Sonra da BAK’› oluflturdular. “Benim olsun küçük olsun” anlay›fl›n›n bundan daha aç›k göstergesi olur mu?
BAK içindeki bireylerin büyük ço¤unlu¤u, “Irak’ta ‹flgale Son, Filistin’e Özgürlük!” mitinginin birlikte yap›lmas›n› istemedi! Buna çocuklar da güler, kargalar da. Karfl›m›zdaki politika, karfl›m›zdaki tarz, ÖDP tarz›d›r. ÖDP BAK’ta yeralan birey ve kurumlar›, kendi politikalar›na malzeme yap›yor. Türkiye solundaki herkes ÖDP’nin ne kadar “sol içi demokrasi” uygulay›c›s› oldu¤unu iyi bilir. Kendileri için uygun bulmad›klar› bir birlikten ayr›lmak herkesin hakk›d›r. Ama onlar bu “hak”lar›n› bile, bozgunculuk yaparak kullanmaya kalkt›lar. Madem Koordinasyon kendilerine yar olmuyordu, kendilerinin içinde olmad›¤› bir birlik de olmamal›yd›. Bunu baflaramad›lar ama Koordinasyon’dan ayr›lmay› gündeme getirdikleri süreçte tüm manevralar› bunu sa¤lamak içindi. Ayn› anlay›fl, mesela ‹zmir’de de, ÖDP olarak “‹zmir Savafl Karfl›t› Platform’dan ayr›larak BAK içinde yer ald›klar› için, platformun da da¤›lm›fl olaca¤›n›” ileri sürüyor. Zihniyete bak›n; dünya benim etraf›mda dönsün diyor; e¤er onun etraf›nda dönmeyecekse, dünya da dönmesin!
Hem grupçu, benmerkezci, hem enternasyonalist!!! Bu kadar benmerkezci bir bak›fl aç›s›n›n birlikten yana olmas›na, “enternasyonalist” olmas›na imkan yoktur. “Irak’ta iflgale son, Filistin’e özgürlük” adl› “enternasyonal” bir muhtevaya sahip bir eylemde bile, bu bak›fl aç›s› için “grup ç›karlar›”n›n ötesi yoktur. ‹flte böyle oldu¤u içindir ki, Ankara mitingini “tek bafllar›na” örgütlüyorlar. Enternasyonalizm, ç›kars›z, hesaps›z dayan›flmad›r. Ç›kars›z hesaps›z dünya halklar›n›n birli¤ine inanmakt›r. Kendi ülkesindeki güçlerle dayan›flma
“Örgüt içi demokrasi” konusunda mangalda kül b›rakmayan, “solun birli¤i” sözünü bir zamanlar adeta varl›k nedeni yapan bu anlay›fl›n geldi¤i nokta, onlar›n gerçek yüzüdür. A¤›zlar›ndan ç›kan “demokrasi” laf›n›n karfl›l›¤› hep benim dedi¤im olacakla somutlan›yor. Yok benim dedi¤imi yapmazsan›z, karfl› ç›karsan›z seni d›fltalar›m, tasfiye ederim, onu da yapamazsam, bozgunculuk yapar›m diyor ve böyle de davran›yor. Ayn› riyakarl›¤›, istismar› BAK’ta da “BAK bireylerin birli¤idir” diye sürdürüyorlar. Yani demek ki,
1 Eylül mitingi - ‹stanbul
içinde olamayanlar›n, k›rk türlü ç›kar hesaplar›yla birli¤i parçalayanlar›n dünyan›n baflka köflelerindeki halklarla gerçek bir dayan›flma içinde olmas› mümkün de¤ildir. Bu riyakarca bir enternasyonalistliktir. Karfl›l›¤›nda bedel ödeme ihtimali oldu¤u için kendi ülkesindeki infazlar›, katliamlar› görmeyip, onlara karfl› ç›kmay›p, sak›ncas›z, risksiz oldu¤u için Filistin’deki katliama karfl› ç›kan biri, ne kadar enternasyonalistse, BAK’›n enternasyonalistli¤i de o kadard›r. Küresel BAK, esas olarak sivil toplumcu bir tercihtir. Zaten böyle oldu¤u için “enternasyonalist” de¤il “küresel”dirler.
Bozgunculu¤u bozguna u¤rat›p, birli¤i gelifltirelim Grupçuluk, iflte böyle bölüyor? Tüm dünyada, halklar›n bir araya gelece¤i bir mitingi, “kapt› kaçt›” yöntemiyle örgütlemeye çal›flarak iflte böyle bölücülük yap›l›yor. Kimden ne kaç›r›yorlar, bölerek ne kazanm›fl oluyorlar? “Sol” olmakla, anti-emperyalist, enternasyonalist olmakla bunu nas›l ba¤daflt›r›yorlar? Sorun sadece bir miting sorunu de¤il; miting sorunu gibi görünen politika, bütün bu sorular› gerekli hale getiriyor. “Sol” en genel anlamda, emperyalizme, faflizme, sömürü ve zulme karfl› olmakt›r. Emperyalizme, faflizme, sömürü ve zulme karfl› tüm halk güçlerinin, örgütlü sol güçlerin birli¤ini sa¤lamaya çal›flmak, bu mücadelenin do¤as› ve mant›¤› gere¤idir. Ülkemiz solunun bir k›sm› icazeti, düzen içili¤i esas almaya bafllad›¤› noktadan itibaren, do¤al olarak yeri ve saflar› da bulan›klaflm›flt›r. Bu nedenle de halk›n örgütlenmesi, birli¤in sa¤lanmas›, cephelefltirilmesi düflüncesine uzakt›r. Halk›n ç›karlar›, devrimin ç›karlar› gibi düflüncelerin yerine, küçük hesap ve kayg›lar alm›flt›r. Ufuklar›, seçim birlikleriyle, düzen içi ve mutlaka icazetçi ittifaklarla s›n›rland›¤›ndan, halk›n mücadelesini boyutland›racak birliklerden kaçmaktad›rlar. Böyle bir tarz›n halk›n mücadelesini gelifltirmesi mümkün de¤ildir. Grup ç›karlar›n› herfleyin önüne koymak, mevcut durumda, birlikte mücadelenin önündeki en önemli engellerden biridir. 1 Eylül mitinginde de, gerek BAK’la, gerekse de Koordinasyon içinde kimi hareketlerdeki ayn› bak›fl aç›s›ndan kaynaklanan sorunlar yafland›. Bu sorun Koordinasyon’un tutumuyla 1 Eylül özelinde afl›labildi. 1 Eylül’de iki ayr› miting önlendi. Ama bugünkü dayatmac›l›k ve bozgunculuk karfl›s›nda bu da mümkün de¤il. Birli¤i ve mücadeleyi gelifltirmek, oligarflinin bölyönet manevralar›n›, hayat›n her alan›nda uygulad›¤› tecrit politikas›n› bozmak için, sol, bu grupçu bak›fl aç›s›yla ideolojik, politik olarak ciddi biçimde hesaplaflmak durumundad›r. Bozgunculu¤u, teflhir ve tecrit etmek zorunday›z.
EMPERYAL‹ST ZULÜM imparatorluklar da yıkılır
Irakl›’n›n ölümünün kayd› yok! Bafltaki kadar s›k olmasa da, Irak’ta Amerikan askerleri cezaland›r›ld›kça, burjuva medyada “Ba¤dat düfltü¤ünden bu yana öldürülen Amerikal› say›s›”na iliflkin bilançolar› dinliyoruz. Peki iflgalcinin orada her gün yapt›¤› operasyonlarda, semtleri a¤›r silahlarla dövmeye devam etti¤i sald›r›larda, iflgalcilerin yönetimindeki iflkencehanelerde, hapishanelerde neler oluyor? Baflta Ba¤dat olmak üzere, bir çok kentin hastahanelerinin morglar› ölülerle dolup tafl›yor, onlar›n “ölüm ka¤›d›”nda ne yaz›yor, onlar›n say›s› ne kadar? ‹ngiliz gazeteci Robert Fisk, bölgede yapt›¤› araflt›rmalar›n sonucu olarak “Irak'ta haftada ortalama bin sivilin öldü¤ünü” yazd› geçen hafta. Ba¤dat 9 Nisan’da düfltü. Yaklafl›k 22 haftad›r iflgal alt›nda Irak. Basit ve düz bir hesapla, Irak’ta iflgalden bu yana yaklafl›k 20 bin Irakl› öldü demektir bu. Bir kaç bin daha az veya daha fazla. Haftada bin ölünün hepsi do¤rudan Amerikan askerlerinin sald›r›lar› sonucu ölmüyor; bunlar›n bir k›sm› da Irak’ta iflgal yönetimi taraf›ndan adeta teflvik edilen ya¤ma-kapkaç-gasp çeteleri taraf›ndan öldürülüyor. Fakat sorumlusu yine Amerika. Yine iflgalcinin hanesine yaz›lmas› gereken ölümler bunlar da. ...57, 58, 59 Amerikan askeri öldü diye sayanlar, onbinleri saym›yorlar. Onbinlerin kayd› tutulmuyor. Çünkü onlar Coni de¤il. Çünkü onlar Irakl› yoksullar. Çünkü onlar, ülkesi, iradesi gasbedilmifl, kendi ülkelerinde tutsak düflmüfller. Onlar›n kayd›na gerek yok. Hep böyle oldu tarih boyunca. Frans›z iflgalcilerinin yüz küsur y›ll›k iflgal boyunca kaç bin, kaç yüz bin Cezayirli’yi katletti¤ini ancak “yaklafl›k” olarak, “tahmini” olarak verir tarihler. Çünkü iflgalci, suçlar›n›n rakamlar›n› saymaz ve sayd›rmaz! ‹flgalci Amerika gizliyor, Amerikanc› medya gizliyor. Ama tarih, “yaklafl›k” olarak da olsa, kaydediyor bir kenara.
Say› 78 45 21 Eylül 2003
Tarih geleceğe giden yolda fenerdir
Cezayir; 132 Y›ll›k ‹flgal...
Sönmeyen Ba¤›ms›zl›k Atefli
1945’ler sonras›nda, yani Emperyalizmin 3. Bunal›m Dönemi’nde, emperyalistler aç›k iflgallere baflvurmaktan k›smen vazgeçmifllerdi. Tercihleri de¤ildi art›k. Tanklar›n, toplar›n yerine emperyalist tekellerin, markalar›n girdi¤i gizli iflgallere yönelmifllerdi. Uzunca bir süre sonra, flimdi yeniden aç›k, ç›r›lç›plak bir iflgalle ve direniflle karfl› karfl›yay›z. Bu nedenle “Tarih Dosyam›z›” bu say›da, sömürgecilik döneminin en uzun süreli iflgallerinden birine ay›rd›k. Cezayir 16. yüzy›ldan 19. yüzy›la kadar Osmanl›’n›n iflgali alt›ndayd›. 1830’da Fransa 37 bin askeriyle Cezayir’i iflgal etti. Bu iflgal, tam 132 y›l sürdü. Say› 78 46 21 Eylül 2003
‹flgalin ikiz kardefli asimilasyondu. Halk›n Arap kimli¤ini korumas›, iflgale karfl› ç›k›fl›n sürekli diri kalmas› demekti. Fransa bu nedenle, iflgal boyunca yo¤un bir asimilasyon politikas› uygulad›. Arapça konuflmak, Arapça e¤itim yasakland›. Resmi dil olarak Frans›zca dayat›ld›. Günlük hayatta Cezayir halk›, kendi ülkesinde ikinci s›n›f vatandafl muamelesine tabi tutuldu. Seyahatleri izne ba¤land›. Sömürgecilik ülkeyi ekonomik olarak da her geçen y›l daha kötüye götürdü. ‹flgalden önce Avrupa'ya bu¤day ihraç eden Cezayir, iflgal alt›nda tah›l›n›n yüzde 80'ini Fransa'dan alan bir ülke haline geldi.
‹lk ulusal ç›k›fllar ‹lk “ulusal” nitelikli hareketler, sömürgecili¤e karfl› ba¤›ms›zl›k talebinden çok, sömürgecili¤in kendi içinde reform talep eden hareketler oldular. ‹lk örgütlenmelerden biri, Emir Halid öncülü¤ünde kurulan Yeni Cezayir örgütüydü. Yeni Cezayir örgütü, sömürgeci Frans›zlardan, oy hakk›, medeni haklar›n verilmesi ve Frans›z parlamentosuna Cezayirli temsilcilerin kat›lmas›n› talep ettiler. Ama iflgalcilerin bu kadar bir hak talebine bile tahammülü yoktu. Emir Halid tutuklanarak sürgüne gönderildi. 1931’de fieyh Abdülhamit Ben Badis önderli¤inde “Ulema Birli¤i” kuruldu. Cezayirliler’in zorla Frans›zlaflt›r›lmas›na karfl› “Arap kültürünü sahiplenme ve ‹slamiyeti koruma” temelinde örgütlendiler. “Dinim ‹slam, Dilim Arapça, Vatan›m Cezayir” temel sloganlar›yd›. Propa-
ganda faaliyetlerini özellikle camilerde yo¤unlaflt›rd›lar. Sömürgeci yönetim bunun üzerine camilerde vaaz› yasaklad›. Ayn› dönemde Ferhad Abbas önderli¤inde Müslüman Delegeler Federasyonu kuruldu. Bu örgütlenme daha çok oluflmakta olan burjuva s›n›f›n temsilcisiydi. Cezayir burjuvalar›na da Frans›z burjuvazisinin sahip oldu¤u haklar›n verilmesini, oy hakk›na sahip olmay› ve Cezayirliler’in Frans›z vatandafll›¤›na kabulünü istiyordu. Bu arada Frans›z Komünist Partisi’nin deste¤iyle Cezayir Komünist Partisi de kurulmufltu, ancak ülke içerisinde bir gücü yoktu. Kentlerdeki emekçiler içinde örgütlenen Messali Hac önderli¤indeki baflka bir ilerici grup daha vard›; ki, ileride ulusal kurtulufl mücadelesine önderlik edecek kadrolar daha çok bu grup içinden ç›kacakt›r. Tüm bu örgütlülükler iflgalcilerin bask›, yasak ve terörü alt›nda kuruluyor, da¤›t›l›yor, yasaklan›yor, yeniden baflka örgütlülükler kuruluyordu.
Hitler’e karfl›lar, ama sömürgecilikten yanalar! 1930’lu y›llar, Avrupa’da faflizmin geliflti¤i y›llard›. Alman faflizminin tehditleri alt›ndaki Fransa’da 1936’da Anti-Faflist Halk Cephesi Hükümeti kuruldu. Fransa’daki hemen her geliflme, onun sömürgesi olan Cezayir’i de etkiliyordu do¤all›kla. Anti-Faflist Halk Cephesi Hükümeti’nin kuruluflunun, Cezayir’de de olumlu yank›lar› oldu. En baflta Cezayirliler’e siyasi örgütlenme hakk› tan›nd›. Bu çerçevede Messali Hac önderli¤inde Cezayir Halk Partisi, Ferhad Abbas önderli¤inde Cezayir Halk Birli¤i kuruldu. 1939’da Hitler faflizmi, Fransa’y› ve tabii ard›ndan da sömürgesi Cezayir’i iflgal etti. Cezayir’de k›smi demokratik ortam sona erdi. Yurtseverler tutukland›. Baflka ülkelerdeki yurtseverlerle ayn› kaderi paylaflt›lar; birço¤u toplama kamplar›na konuldu ve katledildi. 1942’de müttefik güçler Cezayir’e ç›karma yaparak Alman iflgaline son verdiler. Peki Alman iflgaline son verdiler de ne oldu? Fransa’n›n iflgaline verdiler yeniden. Halbuki, Alman iflgaline müttefikler taraf›ndan son verilmesi üzerine, fiubat 1943’de ba¤›ms›zl›¤› savunan Arap milliyetçiler, “Cezayir’de sömürgecili¤in sona ermesi, ba¤›ms›z bir
devlet kurulmas›, demokratik bir anayasa yap›lmas›, meclis için seçimlerin yap›lmas›, bütün siyasi tutuklular›n serbest b›rak›lmas›”n› içeren taleplerini sunmufllard› müttefik güçlere. O müttefik güçler, demokrasi için, ülkelerin ba¤›ms›zl›¤› için Hitler’e karfl› savaflt›klar›n› söylüyorlard›. Cezayirli milliyetçiler de Alman faflizminin yenilgisiyle bu haklar› kazanacaklar›na inanm›fllard›. Ama yan›ld›lar.
Ba¤›ms›zl›k yerine katliam! Yan›ld›klar›n› görmeleri için hiç beklemeleri gerekmedi. 8 May›s 1945’de 2. Dünya Savafl›’n›n bitiflini, Hitler’in yenilgisini kutlad›klar› zafer törenlerinde Cezayir bayra¤› tafl›n›nca sömürgeci Frans›z askerleri halk›n üzerine atefl açt›. O gün bafllayan ve sonraki günlerde de devam eden sald›r› sonucu 45 bin kifli katledildi. Binlerce Cezayirli yurtsever tutukland›. Siyasi faaliyetler yasakland›. Yasaklayan Nazi Almanyas› de¤il, uygar Fransa’yd›. Bu katliam Setif Katliam› olarak an›ld›. Katliam, Cezayirli yurtseverlere, Cezayir bayra¤› tafl›yabilmenin o güne kadar izledikleri yollarla mümkün olamayaca¤›n› da gösterdi. Emperyalizmin sömürgelerinden kendi iradesiyle vazgeçmeyece¤ini ve ikiyüzlülü¤ünü gördüler. Bütün bunlar, Cezayirli yurtseverlerde yeni aray›fllara neden oldu. 1948’de Cezayir’deki tüm yurtsever demokratik örgütler bir çat› alt›nda birleflmeye ve Frans›z emperyalizmine karfl› birlikte mücadeleye karar verdiler. Ayn› y›l yap›lan seçimler boykot edildi. O zamana kadar, ba¤›ms›zl›k düflüncesi ve mücadelesi, daha çok flehirlerde yo¤unlaflm›flt›. Köylülük, 1948’deki seçim boykotuna çok aktif biçimde kat›larak, ba¤›ms›zl›k mücadelesinin d›fl›nda olmad›¤›n› gösterdi. Messali Hac’›n önderli¤indeki Demokratik Özgürlüklerin Zaferi Hareketi (MTLD), faaliyetlerini özellikle bu dönemden sonra köylülük içinde yo¤unlaflt›rd›. Köylere ve k›rlara yönelifl, ayn› zamanda ba¤›ms›zl›k mücadelesinin silahl› aflamas›na da geçifl demekti. Yaln›z bu geliflmeler sonucunda MTLD içinde bir ayr›flma yafland› ve Özel Örgüt (OS) kuruldu.
Silahl› Mücadele ve Zafer! OS önderleri 1954’te silahl› mücadeleyi bafllatma karar› ald›lar. Bu mücadeleye önderlik etmek üzere birlik ve 1 Kas›m 1954’de yay›nlanan bir bildiriyle halk silahl› ayaklanmaya ça¤r›ld›. Ayn› tarihte Ulusal Kurtulufl Cephesi (FLN) ve Ulusal Kurtulufl Ordusu (ALN) kuruldu.
Cezayir Direnifli’nden fiehir gerillas› tan›m›n›n mucidi Fransa'ya karfl› Cezayir Kurtulufl Savafl›n›n önderi Ben Barka’d›r. ‹lk kullanan ve bunun teorisini yapanlardand›r. Gerilla savafl› o kadar güçlenmifl ve yay›lm›flt› ki, Cezayir savafl›n›n son aflamalar›nda Frans›z ordusunun say›s› 800.000 kifliye ulaflm›flt›. Frans›z askerlerinin büyük bir k›sm›, dikenli tellerle çevrili "mirador"larda, üsleri, köprüleri, irili ufakl› karayollar› ve demiryollar›n› korumak üzere çak›l›p kalm›fl; komutanlar sald›r› için adam bulamaz hale gelmiflti. “Hiç bir iflgalci, iflgal etti¤i ülkenin halk› kadar kalabal›k olamaz” kural› bir kez daha do¤ruland› Cezayir’de.
Cephe, esas olarak köylülü¤e dayan›yordu. Köylüler çok yo¤un biçimde gerilla birliklerine kat›ld›. FLN, iflçileri, köylüleri, küçük burjuvaziyi ve yerli burjuvazinin bir k›sm›n› ba¤›ms›zl›k hedefi temelinde bir araya getirdi. FLN’nin hedefleri sömürge sisteminin kald›r›lmas›, ba¤›ms›z demokratik Cezayir’in kurulmas›yd›. Belli bir süre içinde çok yayg›n bir kitleselli¤e ulaflt›. 1957’de savafl› sonuçland›rmak hedefiyle baflkente bir gerilla sald›r›s› düzenlendi. Ancak sald›r› askeri yenilgiyle sonuçland›. Bu yenilgi hareket içinde k›sa süreli ayr›l›klar›, çeliflkileri öne ç›kard› ancak, FLN bu baflar›s›zl›¤›n ulusal mücadelenin sonu olmas›na engel oldu. Silahl› ulusal kurtulufl mücadelesi devam etti. Cezayir’in ba¤›ms›zl›k mücadelesi baflta Fransa olmak üzere dünya kamuoyunda genifl yank› yaratt›. Fransa, adeta Cezayir ulusal kurtulufl mücadelesini destekleyenler ve “Frans›z sömürgesi Cezayir’i” savunanlar diye ikiye bölündü. Fransa Cezayir’i sömürgesi olarak tutabilmek için akla gelebilecek tüm terör yöntemlerine baflvuruyordu. Ba¤›ms›zl›¤a kadar geçen sürede binlerce okul, köy Frans›z emperyalistleri taraf›ndan yak›ld›, onbinlerce hayvan bo¤azlan›rken, 400 bin ba¤ söküldü. Ancak halk›n ba¤›ms›zl›k mücadelesi bast›r›lamad›. Fransa Cumhurbaflkan› De Guelle 16 Eylül 1959’da Birleflmifl Milletler'de yapt›¤› konuflmada Cezayir’e ba¤›ms›zl›k tan›naca¤›n› aç›klad›. Fransa yak›nlar›ndaki Melun Kasabas›’nda FLN ve Fransa yetkilileri 25 Haziran 1960’da bir araya geldi. Tarihe Evian Anlaflmalar› olarak geçen bu görüflmeler sonunda 19 Mart 1962’de Fransa ve FLN ateflkes ilan ettiler. Böylece 132 y›l süren Frans›z egemenli¤i sona ermiflti. Bir buçuk milyon Cezayirli 7,5 y›l süren ba¤›ms›zl›k savafl›nda yaflam›n› yitirmifl ve zafer kazan›lm›flt›.
Say› 78 47 21 Eylül 2003
Dünya’dan
DTÖ Cancun Zirvesi Yoksullar›n Azg›n Sömürüye Tepkisi
Say› 78 48 21 Eylül 2003
Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) Meksika’nın Cancun kentinde yap›lan bakanlar toplantıs›nda ABD ve Avrupa’n›n yoksullar› daha da yoksullaflt›rmay› hedefleyen politikalar›na karfl› 90 ülke ittifak oluflturarak direndi. Kapitalizm savunucular›n›n “bozgun” diye niteledi¤i, küreselleflme karfl›tlar›n›n abartarak “zafer” dedi¤i geliflme, kuflkusuz yoksul ülkelerin zenginlere bir tokad›d›r. Yoksullar›n, dünyay› soyup so¤ana çeviren, hep daha fazla sömürüyü ve açl›¤› dayatan tekellere karfl› tepkisidir. ABD’nin “zirveden çekilme” tehditlerine baflvurdu¤u, AB ülkelerinin ise yoksul ülkelerin ittifak›n› bölebilmek için rüflvet, entrika her yola baflvurdu¤u zirvede; bir yandan Cancun sokaklar›nda kapitalist politikalara karfl› isyan sesleri yükselirken, içeride de yoksul ülkelerin isyan›, neredeyse büyük ço¤unlu¤unun en önemli gelir kayna¤› olan tar›m politikalar›ndaki dayatmalarda patlad›. Ülkemizden de bilindi¤i gibi, emperyalist kapitalistler kendi ülkelerinde tar›ma sübvansiyonlar› art›r›rken, bizim gibi ülkelere IMF ya da baflka yollarla “sübvansiyonlar› k›smay›” ya da tümden kesmeyi dayatmaktad›rlar. Bunun sonucu ise, tar›m›n çöküflü. Bu konudaki itirazlar›n› dile getirdiler yoksul ülkeler. Ama karfl›l›¤›nda, tekellerin daha fazla ölümü ve açl›¤› getirecek dayatmalar› ile karfl›laflt›lar. Yabancı yatırımlar, fleffaflık, sınır ticaretiyle ilgili dayatmalar, yoksullarla zengin kapitalistlerin “uzlaflamayaca¤›n›” gösteriyordu. Kenya temsilcisinin “ayr›l›klar çok derindi” diye niteledi¤i duruma, ABD temsilcisi, “uzlaflma sa¤lanmasını istemeyen çok fazla ülke vardı” diyordu. Nas›l olmas›n? Daha da fazla yoksullaflmas›n›n dayat›ld›¤› yerde uzlaflman›n anlam›, teslimiyettir. ‹lk olarak, yoksul Afrika ülkeleri, kapitalist ülkelerin pazarlar›n› açmamas›n› protesto ederek müzakere masas›n› terk etti. AB’nin pazar›n› açman›n karfl›l›¤›nda sömürge ülkelere gidecek tekellerine daha fazla imtiyaz tan›yacak bir anlaflmay› dayatmas› oyunu, yoksullar›n biraraya geliflini h›zland›rd›. Sonuç olarak uzlaflmas› mümkün olmayanlar, uzlaflamad›lar. Cancun toplant›lar›; bir yan›yla geliflmifl kapitalist ülkelerin d›fl›nda ülkelerin bir araya gelebilece¤ini gösterdi. 90 ülke, bir flekilde, bir avuç zengin kapitalist ülke karfl›s›nda “daha fazla aç
b›rak›lmaya dayanacak gücümüz yok” dedi. Zirvenin en önemli sonuçlarından biri, Çin, Hindistan ve Brezilya'nın baflını çekti¤i G-21 adıyla yeni bir grubun kurul-
ması oldu.
Yoksullar›n Aray›fl› Kapitalizmin çarklar›n›n emperyalist tekellerin ç›karlar›na dönmesi kaç›n›lmaz olarak çeflitli biçimlerde halklar›n tepkilerini de ortaya ç›karacakt›r. “Küreselleflme, globalizm” masallar›yla emperyalist sistemi halklara dayatacaks›n›z ve bu sistemle sürekli açl›k, yoksulluk ve ölüm üreteceksiniz... “Serbest ticaret” diye diye, emperyalist tekellerin ç›kar›na IMF’den iflgal ve tehditlere kadar her türlü silah› kullanacaks›n›z... “Dünya ticareti” diyerek, bu ticaretin üçte ikisini tekellerinizle elinizde tutacaks›n›z... Milyarlarca insan›n, kapitalizmin azg›n sömürüsünü “ticaret” kabul edip, verece¤iniz k›r›nt›larla ölmeme savafl› vermesini isteyecek, dilencili¤i dayatacaks›n›z... Ve bunun karfl›s›nda kimse sesini ç›karmayacak. Elbette bu çark›n sürgit bu flekilde dönmesi mümkün de¤ildir. Halklar›n dayat›lan azg›n sömürüye çeflitli biçimlerde tepkileri, isyanlar› kaç›n›lmazd›r. Cancun da, bu tepkilerin küçük bir parças›d›r. Elbette bu tepkinin abart›lmas› da do¤ru de¤ildir. Önemli olan, tepkinin, biraraya gelifllerin nereye akaca¤›ndad›r. Kapitalist sistemin içinde kald›kça, en fazla biraz daha taviz al›n›r, sonuçta, dünyan›n sömürgelerinin talan›, zenginliklerinin çeflitli biçimlerde ele geçirilmesi kesintisiz olarak sürer. ‹flte bu gerçek ayn› zamanda yeni aray›fllar›n da ç›k›fl noktas›d›r. Halklar azg›n sömürüden kurtuluflun yolunun sosyalizm oldu¤unu mutlaka görecek, akaca¤› kanal› bulacakt›r.
Ruhu ‹flbirlikçileflen Oligarfli Birço¤u Türkiye’nin durumunda olan 90 ülkenin biraya geldi¤i bir yerde akla,”Türkiye ne yapt›, hangi tarafta yer ald›?” sorusu gelecektir. Do¤al olan, tar›m› yokedilmeye do¤ru giden Türkiye’nin 90 ülkenin yan›nda yer almas›yd›. Ama öyle olmad›. Toplant›ya kat›lan AKP’li Devlet Bakan› Kürflad Tüzmen’in toplant›y› “yenilgi” olarak nitelemesinden anlafl›laca¤› gibi, oligarfli yine efendisinden ayr› nefes bile alamayaca¤›n› gösterdi. Böylesi aç›k bir kamplaflmada AB ve ABD’nin do¤rudan yan›nda yer alamayaca¤›n› anlay›nca “arabuluculuk” rolü oynamaya çal›flmas›, oligarflinin iktidar›n›n beyniyle, ruhuyla nas›l emperyalistlere teslim oldu¤unu gösterdi.
kahramanlar ölmez
Ulucanlar’da “Ya Teslim Olacaks›n›z, Ya Öleceksiniz” dayatmas›na “Ölece¤iz, Teslim Olmayaca¤›z” cevab›n› vererek kahramanlaflt›lar.
‹smet KAVAKLIO⁄LU (DHKP-C)
Turan KILIÇ
Yusuf BA⁄
Ahmet SAVRAN (DHKP-C)
U¤ur SARIASLAN
21 Eylül 1995 Oligarflinin hapishanelerdeki en boyutlu katliam sald›r›lar›ndan biri gerçeklefltirildi Buca’da. Özel olarak DHKP-C tutsaklar›na yönelen sald›r›da tutsaklar kurduklar› barikatlarda saatlerce direndiler. Barikat›n afl›lmas›n›n ard›ndan ko¤ufllar, malta, kan gölüne dönüfltürüldü iflkenceciler taraf›ndan. Turan, Yusuf ve U¤ur bu katliam sald›r›s›nda direnerek flehit düfltüler. Yusuf BA⁄, Kayseri P›narbafl›’ndand›, ‹zmir’in ilk DEVGENÇ’lilerinden biri olarak uzun süre DEV-GENÇ içinde faaliyet yürüttü. ‹zmir K›n›k ‹lçesi Tafltepe Köyü’nden Turan KILIÇ, iki çocuk babas› bir emekçiydi. 1971 Kayseri do¤umlu U¤ur SARIASLAN ise, Liseli DEV-GENÇ’tendi. Genç yafll› özgür tutsaklar, Buca’da omuz omuza direndiler katliamc›lar karfl›s›nda.
Aziz DÖNMEZ (DHKP-C)
Nevzat Ç‹FTÇ‹ (TK‹P)
Ümit ALTINTAfi (TK‹P)
Halil TÜRKER (TKP/ML
25 Eylül 1980 Yoksul Karadeniz köylüsünün mücadelesi içinde yeral›yorlard›. Aybast›’da jandarma taraf›ndan kurulan pusuda katledildiler.
Ayd›n YALÇINKAYA
Vedat ÖZDEM‹R
Mahir EMSALS‹Z (TKP(ML))
Önder GENÇARSLAN (TKP(ML))
25 Eylül 1994 Parti Kurulufl Kongresi’ne kat›ld›ktan sonra, kongrede üstlendi¤i görevleri yerine getirme çal›flmalar›n› sürdürdü¤ü bir süreçte, silah›n›n kazayla atefl almas› sonucu a¤›r yaraland› ve kan kayb› sonucu flehit düfltü. 1960 Mersin Kazanl› do¤umlu olan Bedii Cengiz, Arap Alevi bir ailenin çocu¤uydu. 1975’lerde mücadeleye Ankara’da kat›ld›. Çal›flt›¤› iflyerinde TÜMBedii CENG‹Z DER’li, lisede Dev-Genç’li, mahallede ise mahalli birim eleman› olarak çal›flt›. Cunta döneminde tutsak düflen Cengiz, 11 y›l çeflitli hapishanelerde tutsak olarak yaflad›. ‹stikrarl› bir geliflim çizgisi ortaya koydu. Tahliye olduktan sonra da hiç tereddütsüz mücadelede yerini ald› ve çeflitli görevler üstlendi. fiehit düfltü¤ünde DHKP Genel Komite üyesi, Devrimci ‹flçi Hareketi sorumlusu ve Seher fiahin Silahl› Propaganda Birli¤i Komutan› s›fatlar›n› tafl›yordu.
Zafer KIRBIYIK (T‹KB)
Abuzer ÇAT (MLKP)
26 Eylül 1999 Ulucanlar Hapishanesi’nde düzenlenen ve bombalar›n, kurflunlar›n kullan›ld›¤› sald›r›ya karfl› kahramanca direnerek, direnen özgür tutsakl›k gelene¤ine yeni bir halka ekleyerek flehit düfltüler. Ulucanlar Katliam›, 19-22 Aral›k sald›r›s›n›n haz›rl›¤›yd›; F tipleriyle tüm halka ve tutsaklara verilmek istenen gözda¤›n›n ilk ad›m›yd›. Oligarfli bu katliamla, tutsaklar› y›ld›r›p F tiplerine giden yolu direniflsiz açmak istedi. Ama tutsaklar, bu katliam ve gözda¤› karfl›s›nda teslim olmak yerine, Ulucanlar kahramanlar›n›n yolunu izlediler.
“Kan içici”
köyün !Delisi Kafay› ”terörle” bozmufl!
Say› 78 50 21 Eylül 2003
‹sveç'te geçen hafta bıçaklanarak öldürülen Dıfliflleri Bakanı Anna Lindh’i kimin öldürdü¤ünü ilk “çözen” Türkiye Cumhuriyeti Baflbakan› Tayyip Erdo¤an oldu. Erdo¤an muhtemelen “ben Arçelik bayili¤i yapt›m, belediye baflkanl›¤›ndan geldim, bu ifllerden anlar›m” diye bafllad›¤› konuflmas›n›n devam›nda “Lindh, hukukun üstünlü¤ü, hak ve özgürlükler gibi konularda duyarlılı¤ıyla tan›n›rd›, büyük ihtimalle bu olay da terörizmin uzantısı” dedi. ‹sveç hükümeti uyuyor; hatta gaflet ve dalalet içinde “olay›n terör sald›r›s› olma ihtimali yok” diye demeçler veriyor. Terör herkesin gözünden kaçabilir ama Türkiye Cumhuriyeti yöneticilerinin asla gözünden kaçmaz! Kimse TC yöneticilerine kül yutturamaz! Bizim ülkemizin yöneticileri, teröristi gözünden tan›r. Hatta Lindh olay›nda oldu¤u gibi, gözünü bile görmeden tan›r.
Ç‹ZG‹YLE
Resimdekini tan›m›fls›n›zd›r. Tan›mad›ysan›z da zarar› yok. Halk›n kan›n› içerek yaflayan bir vampir iflte. fiimdi Yarg›tay üyesi... Hele biraz daha beslensin, biraz daha semirsin insan kan›yla, baflkan› da olur. Kimbilir belki oradan da Çankaya koltu¤una... Belki o zaman düzenlerinin ad›n› da de¤ifltirirler: “Kan içiciler cumhuriyeti”
Susurluk Matemati¤i Beykoz Kavacık'ta bir polis, çalıntı otomobili takip sırasında Semra Kayacan'ı öldürmüfl. Mahkeme yarg›lam›fl ve katil polis Esat Bintel’e önce 24 y›l hapis cezas› vermifl. Fakat sonra, 24 rakam›n› çarpm›fl bölmüfl, toplam›fl ç›karm›fl, katilin cezas›n› bir yıl 8 aya indirmifl. 24 y›l nerede, 20 ay nerede? Ne kadar da çok “hafifletici” nedeni varm›fl katilin. Cezas› hafifleye hafifleye uçup gidecekmifl neredeyse. Matemati¤i güçlü hakim, biraz daha çaba gösterseydi, eksi () de yapabilirdi ceza süresini. O zaman zaten bir çok davada yapt›klar› gibi, katleden de¤il, katledilen hakk›nda ceza verir, katil polisi temize havale ediverirdi...
BM Silah Denetçileri fiefi Hans Blix, son yapt›¤› aç›klamada “kimyasal silahlar› yoketti¤i konusunda Saddam galiba do¤ru söylüyormufl” demifl.
GAL‹BA!
Galiba bu arada Irak da iflgal edilmifl, galiba iflgal sald›r›s›nda onbinlerce Irakl› da ölmüfl, galiba... Blix’in rolü de orada bitmifl. fiimdiki rolü ne acaba?