“Cellad›na aflfl››k olmak”
“‹yi çocuklar” iflflb baflfl››nda!
ÖDP’sinden EMEP’ine TKP’den sosyal floven kimi anlay›fllara kadar M. Kemal’e yönelik, O’nun TC devletinin kuruluflu s›ras›ndaki prati¤ine yönelik “olumlayan” ele al›fllar›n› ve söylemlerini art›rm›fl olmalar› dikkat çekicidir.
Enternasyonal
Beytüflflebap’ta bir minibüsün taranarak, için-
Hindistanl› yazar Arundadi Roi ile yap›lan
deki 12 kiflinin öldürülmesi, bunu takip eden gün-
röportaj, Yunanistan Komünist Partisi (M-L)’in
lerde de¤iflik yerlerde bombalar›n patlamas›,
yay›n organ› Proletaryaki Simea-Proletarya
Kürtlere dönük uzunca zamand›r t›rmand›r›lan
Bayra¤› gazetesinden, ‹flçi-köylü gazetesi için
imha-inkar politikalar›n›n daha üst düzeyde haya-
çevrilmifltir. Roi, Hindistan gerçe¤ine iliflkin
ta geçirilmesi zemini yap›ld›.
Sayfa 8-9
önemli bilgiler sunuyor.
Sayfa 10
Sayfa 6
iflflççi-köylü Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin
ÇIKTI
www.iscikoylu.org umutyayimcilik@ttnet.net.tr
02
Say›: 2007-02
*Y›l:1 * 19 Ekim-1 Kas›m 2007 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN: 1303-9350
S›n›r içi-d›fl› operasyona hay›r
Türk Telekom’da Mart ay› itibar› ile devam eden 25 bin 680 iflçiyi kapsayan 7. Dönem Toplu ‹fl Sözleflmeleri görüflmelerinde anlaflma sa¤lanamamas› üzerine Haber-‹fl Sendikas› 16 Eylül 2007’de grev karar› alm›flt›. Sayfa 4
“Ya param›z gelecek, ya bu can gidecek!” Baflbakanl›¤a ba¤l› Toplu Konut ‹daresi (TOK‹), geçen y›l Sivas’›n Suflehri ‹lçesi Taflköprü Mahallesi’nde 304 konut ile birlikte cami, ifl merkezi ve okul inflaat›na bafllad›. Bu süre boyunca inflaat iflinde çal›flan ço¤unlu¤u Kürt, 200 iflçi ma¤dur edildi. TOK‹’nin yüklenici (tafleron) firma Yadigar ‹nflaat’la anlaflmas›n› feshetmesi nedeniyle aylard›r ücretlerini alamayan ve direnmekten baflka yollar› kalmayan iflçiler, TOK‹ önünde günlerdir umutlu bir bekleyifl içerisindeler. Hiçbir yerde ma¤duriyetlerini giderecek bir muhatap bulamayan iflçiler, yapt›klar› eylem ve sürdürdükleri direnifli açl›k greviyle devam ettirme karar› alm›fllar. TOK‹ ise direnifli k›rmak için iflçilerin devaml› kulland›klar› suyu kesmek, Özel Güvenlik birimlerini nöbette tutmak, jandarmay›, çevik kuvveti sald›rtmak gibi yöntemleri kullan›yor. Sayfa 2
S›n›fsal Yaklaflfl››m
Berxwedan Jiyane!
ürt Ulusal Hareketi’nin ateflkes sürecini sonland›rmas›n›n ard›ndan özellikle k›rsal alanda çat›flmalar›n yükselmesini bahane eden egemenler “s›n›r ötesi” operasyon için kararl› görünse de ABD’nin onay›n› al›p almayaca¤› ise önümüzdeki günlerde görülecek. Ancak yine de “s›n›r içi” operasyon tüm h›z›yla tüm ülkede sürdürülüyor.
K
Tar›mda gizlenen soygun
Düzen de¤iflflm meden Anayasas› de¤iflflm mez!
Sayfa 3
Emekçinin Gündemi Ana(sald›r›)yasa tasla¤› haz›rlan›yor, grevler erteleniyor!
Sayfa 4
Pusula Pratikle bütünleflfle en e¤itim ve denetim üzerine Sayfa 11
Evrensel Bak›fl
Yaflanan kurakl›k nedeniyle baflta bu¤day olmak üzere Türkiye’nin tar›msal üretimi önemli bir s›k›nt›yla karfl› karfl›ya geldi. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) d›flar›dan bu¤day al›m› yapaca¤›n› aç›klanmas›n›n ard›ndan bu tart›flmalar alevlenmifl durumda. Ülke tar›m›n›n kurakl›k sonucu yo¤unlaflan ciddi bir kriz içinde oldu¤u ortadad›r. Türkiye’de her ekonomik kriz, köylülerin büyük kay›plar yaflamas› anlam›na gelir. Dahas› tar›mda her ithalat, köylülere zarar ettirmek üzerine kuruludur. Bunun di¤er yüzünde ise tefeci-tüccarlar›n, büyük toprak a¤alar›n›n muazzam rantlar› vard›r. Bunlar art›k hükümetlerin onlarca y›ll›k uygulamalar›yla yerleflik gerçekler haline gelmifltir. Sayfa 5
“IV. Dünya Savaflfl››”
Sayfa 13
‹flçi köylü’den Türk hâkim s›n›flar›n›n iki kamp› aras›nda yaflanan çat›flman›n bugün için yans›mas›n›/ifadesini buldu¤u Anayasa tart›flmalar› ve bu tart›flmalar› flimdilik gölgede b›rakan “s›n›r ötesi” operasyon hezeyanlar› aras›nda yine sizlerle birlikteyiz. Sayfa 2
Türk Telekom’da grev bafllad›
Emekli-Sen kapat›ld›! Emekli-Sen, Ankara 17’nci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen duruflma sonucunda hukuksuz bir flekilde kapat›ld›. ‹çiflleri Bakanl›¤›’n›n, Anayasa’n›n sendika kurma hakk›n› düzenleyen 51. maddesine dayanarak, aleyhine açt›¤› kapatma davas› 9 Ekim günü sonuçland› ve sendika kapat›ld›. Emekli-Sen’in kapat›lmas›n› engellemek için emekliler Türkiye’nin birçok yerinde imza stantlar› ve eylemler gerçeklefltirerek sorunlar›n› kamuoyuna duyurmaya çal›flt›lar. Sayfa 5
Kürt kad›nlar›na dayat›lan onursuz yaflfla am... Geçti¤imiz günlerde J‹TEM’in Türkiye Kürdistan›’nda a盤a ç›kan ajan tuza¤›yla ilgili bir yaz› dizisi yay›nland› Demokrasi gazetesinde. Her birinin ayr› hikayesi olan bu insanlar› ajanlaflmaya götüren ortak bir payda var: Yoksulluk… Özellikle genç kad›nlar›n ajanlaflt›r›lmas› söz konusuydu yaz› dizisinde. Onlar seçilmiflti; çünkü sömürünün ve bask›n›n katmerlisini yaflayanlard› onlar. Küçük yafltan itibaren çal›flman›n, ailelerine bakmak zorunda olman›n vermifl oldu¤u sorumluluk vard›r omuzlar›nda, yoksullukla bo¤uflmak yormufltur onlar› ve daha “güzel” bir dünyan›n düflü vard›r hayallerinde. Zengin olman›n hayalidir kiminin akl›n› çelen, kimisi için de güzel birkaç çift sözdür. Çünkü yan› bafl›nda ak›p giden “örnek” bir hayat vard›r onlar›n… Kaderleri bellidir ço¤unun. Küçük yaflta baban›n münasip gördü¤ü biriyle evlenecek ve baba evinde yaflad›¤› yoksullu¤u bu defa koca
evinde yaflamaya devam edecektir. De¤er verilmemifltir sözlerine hiçbir zaman, o bir kad›nd›r ve onun yerine düflünen, onun yerine karar veren birileri mutlaka vard›r. Saçlar› sevgiyle okflanmam›flt›r hiç. ‹flte bu yüzden kendilerine biçilen “de¤er”, gösterilen “sevgi” cezbedicidir… Korkudan gidenler de olmufltur, yak›nlar›na zarar gelmesinden korkanlar da… Çeflitli nedenlerle ama esasta yoksullu¤un ve dar bir dünyaya hapsolman›n çaresizli¤iyle ajan tuza¤›na yakalanan genç kad›nlar, M‹T ve J‹TEM’in ortak çal›flmalar›yla çeflitli e¤itimler ald›ktan sonra ajan olarak üst düzey yetkilileri öldürmek, gerilla yaflam›nda huzursuzluk yaratmak vb. görevlerle PKK’ye gönderilir. Kendilerine dikkatli olmalar› için, di¤er ajanlar› nas›l tan›yacaklar›na dair çeflitli ö¤ütler verilir. Ve tabi görevlerini yerine getirmeleri için çeflitli vaatler... Sayfa12
Kürt edebiyat›n›n büyük üstad› Mehmet Uzun’u kaybetmenin ac›s›n› yafl›yoruz. Hayat›n›n en verimli döneminde öncüllerinin (Ahmede Xani, Cigerxun, Bedirxan…) yan›na giden Mehmet Uzun, b›rakt›¤› eserleriyle ölümsüzlü¤ü zaten yakalam›flt›. Sayfa 6
Hücre-RevirHastane üçgeni F Tipi Hapishanelerde tecrit ve tretman iflkencesine ek olarak e¤er bir de hastaysan›z yeni iflkence halkalar› eklenir. Sincan F Tipi Hapishanesinde tutuklu olan Yaflar ‹nce devletin “sessiz imha” sald›r›s›yla karfl› karfl›ya olan tutsaklardan biri. ‹nce’nin son durumu ve tutsak olarak Hücre-Revir-Hastane üçgeninde yaflad›klar›n› kendi yan›tlar›ndan ö¤reniyoruz... Sayfa 7
İşçi-köylü 2
Yaşamın İçinden
TOK‹ iflflç çileri; “Ya param›z gelecek, ya bu can gidecek!” izler inflaatlarda eflek gibi çal›flt›r›l›yoruz. Onlar ise sefas›n› sürüyor. Bayramda bizim ailelerimize huzur vermeyenlerin kendilerine, ailelerine biz de huzur vermeyece¤iz. Biz h›rs›zl›k, gasp yapmad›k, al›nterimizle çal›flt›k ve hakk›m›z› istiyoruz.
B
Baflbakanl›¤a ba¤l› Toplu Konut ‹daresi (TOK‹), geçen y›l Sivas’›n Suflehri ‹lçesi Taflköprü Mahallesi’nde 304 konut ile birlikte cami, ifl merkezi ve okul inflaat›na bafllad›. Bu süre boyunca inflaat iflinde çal›flan ço¤unlu¤u Kürt, 200 iflçi ma¤dur edildi. TOK‹’nin yüklenici (tafleron) firma Yadigar ‹nflaat’la anlaflmas›n› feshetmesi nedeniyle iflçilere son 3.5 ay›n ücreti verilmedi. Bu dönemden sonra Yadigâr ‹nflaat, iflçilerin muhatab› olmaktan ç›kt›. Alacaklar›n› TOK‹’den tahsil edeceklerini düflünen iflçiler, bu kez inflaat alan›ndaki kald›klar› flantiyeden Çevik Kuvvet zoruyla ç›kar›ld›. Bu durumu görüflmek üzere iflçiler ad›na 15 ustabafl›, TOK‹’nin Ankara Bilkent’te bulunan Genel Merkezi’nde gelerek ma¤duriyetlerinin karfl›lanmas›n› ve alacaklar›n›n verilmesini, ancak karfl›lar›nda muhatap olacak kimse kalmam›flt›. TOK‹ Baflkanvekili Erdo¤an Bayraktar, “Bizim iflçiyle herhangi bir alakam›z yok. Onlar›n muhataplar› müteahhit firma” diyor. Müteahhit firma ise iflçilerin art›k TOK‹’den ücret alacaklar›n› söylüyor. Baflkanvekili süreyi 3–4 sefer müteahhit firma için uzatt›klar›n› söylüyor. Süreyi uzatmalar›n›n nedeni sözleflmenin feshi karar› al›nd›ktan sonra iki trilyon liray› müflavirlik firmas› TÜSTAfi ile TOK‹’dekilerin paylaflmalar› için gereken zaman› yaratmak. Müteahhit firma iflçilerin sigorta giriflini yap›yor, ama sonras›nda sigortalar› da yat›r›lm›yor. Ankara’da öncelikle TOK‹ Genel Merkezi’ne giden, ancak burada içeri dahi al›nmad›klar›n› anlatan ustabafl›lar, Ankara’da sadece TOK‹ ile de¤il, baflta Sivas milletvekilleri olmak üzere Milli E¤itim Bakan› Hüseyin Çelik, Ulaflt›rma Bakan› Binali Y›ld›r›m’›n yan› s›ra birçok milletvekili ve siyasi parti temsilcileriyle görüflmüfller, ancak kimseden net bir yan›t alamam›fllar. Direnmekten baflka yollar› kalmayan iflçiler, TOK‹ önünde günlerdir umutlu bir bekleyifl içerisindeler. Hiçbir yerde ma¤duriyetlerini giderecek bir muhatap bulamayan iflçiler, yapt›klar› eylem ve sürdürdükleri direnifli açl›k greviyle devam ettirme karar› alm›fllar. Direnifli k›rmak için iflçilerin devaml› kulland›klar› suyu kesmek, Özel Güvenlik birimlerini nöbette tutmak, jandarmay›, çevik kuvveti sald›rtmak gibi yöntemleri kullanan TOK‹’nin Zonguldak’tan Diyarbak›r’a, Trakya’dan Kars’a kadar çok genifl bir alanda tafleron flirketleri ve genifl bir inflaat sahas› bulunuyor ve buralarda on binlerce iflçi çal›fl›yor. Daha önce de lokal direnifllerin bafl gösterdi¤i TOK‹’de en uzun süre devam eden direnifl TOK‹ önünde alacaklar›n› tahsil etmek için bekleyen iflçilerin direnifli.
Onbinlerce iflçinin durumu da pek farkl› de¤il Öyle ki inflaat alanlar›n›n tamam›nda çeflitli sorunlar yaflanan TOK‹’de yolsuzluklar diz boyu. Devletten al›nan ödeneklerin hangi flirketlere ne kadar ödendi¤i, ihalelerin hangi flirkete hileyle verildi¤i iflçiler taraf›ndan bilinmesine ra¤men, bunlar› kimseye anlatm›-
yorlar; anlatsalar da dikkate al›nm›yor. ‹flçiler cephesinde ise, bar›nacak yerden günlük ihtiyaçlar›n› karfl›lamaya kadar, ald›klar› ücretin yetmemesinden sigortas›z ve süresiz çal›flmaya kadar birçok sorun yaflan›yor. Yani hal böyle olunca asl›nda haklar›n› elde etmek için TOK‹’de direnifle geçmeye haz›r olan on binlerce iflçi mevcut. Sivas’tan yola ç›k›p Ankara’da devam eden ekmek kavgas›nda sorunlar› her geçen gün büyüyerek artan iflçilerin ellerinde bu yüzden direnifle geçmekten baflka bir çare kalmam›fl durumda. Ve bu direnifl TOK‹’ye ba¤l› olan bütün flirketleri bu yüzden kayg›land›rmakta. Direniflten elde edilecek kazan›mlar bu yüzden hayati önem tafl›makta. A¤›rl›kl› olarak Kürt iflçilerin çal›flt›¤› inflaat alanlar›nda farkl› milliyetlere
iz buraya hakk›m›z› almaya geldik. Bu ülkede al›nterine hiç sayg› yok. Bayram üzeri bizimle birlikte 300 tane iflçi periflan durumda. Sonuna kadar devam edece¤iz. Memlekete gidemiyoruz, gidince herkes bizim kap›m›za geliyor. ‹cral›k olmufluz. Cezaevi flimdi bizim için daha iyi. Önümüzdeki günlerde daha ses getirecek eylemler yapmay› düflünüyoruz. Ölece¤imizi de bilsek param›z› almadan buradan gitmeyiz.
karfl›s›nda geri ad›mlar da atm›fl zaman zaman. 250 tafleron iflçisine bayram öncesi ücretlerini vererek memleketlerine gönderiyor. Say› ne kadar az olursa direnifl o kadar çabuk sonlan›r diyerek yap›lm›fl bir bu ödeme bu. Ancak tafleronun tafleronu alt›nda çal›flan 50 iflçinin alacaklar›n›n ne olaca¤› konusu ise henüz belli de¤il.
‹flçiler muhatap bulam›yor Alacaklar› konusundaki belirsizli¤in devam ediyor olmas› da sinirleri iyice germifl durumda. Kimsenin muhatap almad›¤› eylemciler, “ya bu para gelecek ya da bu can gidecek” diyorlar. En son yapt›klar› bas›n aç›klamas›nda yaflanan sorunu çözmek için kayyum oluflturuldu¤unu belirten eylemciler, TOK‹’nin de kendilerine “biz paray› kayyuma verdik” dedi¤ini fakat, kayyumun avukat› ile yapt›klar› görüfl-
neyin ne oldu¤unu bilelim ‘paran›z maran›z yok bizde’ desinler onu bilelim. Biz bu iflleri kime yapt›k onu söyleyin? Hepiniz akflam nas›l iftar aç›yorsunuz?” Aç›klamada di¤er ekipbafllar› da söz alarak hem duygular›n› anlatt›lar hem de tepkilerini dile getirdiler: “Bize söylenen, ‘paran›z› kayyumdan al›n’ Kayyum da ‘biz para almad›k’ diyor. Bu sürede baflbakandan bakana milletvekillerine kadar herkesle görüfltük. Bizimle ilgilenecek bir yetkili yokmufl, bunu gördük sadece. Cumhurbaflkan› hani halk›n cumhurbaflkan› olacakt›, halk›n çocu¤uydu. Biz halk de¤il miyiz? Buras› Uganda Cumhuriyeti mi?” Bas›n aç›klamas› s›ras›nda 1 Ekim de kendini yakmaya çal›flan ekip bafl›na Burdur’daki evinden gelen telefon o anda haciz memurlar›n›n evini boflaltt›¤›n› bildiriyordu. Gelen bu haber üzerine konuflan ekip bafl›, 3 y›l önce Bur-
B
mensup iflçiler de çal›fl›yor. Günde 15–16 saat dur durak bilmeden çal›flan iflçilerin yaflam koflullar› ortak olunca milliyetleri de ortaklafl›yor. Ancak bu durum bütün patrolar›n oldu¤u gibi TOK‹ yönetiminin de sorunlar›n had safhaya ç›kt›¤› dönemlerde kendi ç›kar› için kulland›klar› bir araca dönüflebiliyor. ‹flçiler aras›nda kardefllik duygular› yaflan›rken kimi zaman Polatl›’da oldu¤u gibi sadece Kürt olduklar› için terörist damgas› vurularak, emeklerinin karfl›l›¤› ödenmeden memleketlerine geri gönderilen iflçi say›s› da oldukça yüksek. TOK‹ yönetimi iflçilerin kararl›l›¤›
mede “biz TOK‹’den para-mara almad›k” cevab›yla karfl›laflt›klar›n›, arada kendilerinin kald›¤›n› aktar›yorlar. Aç›klamada konuflan Mehmet Vefa Bülbül “25 gündür buraday›z. ‹nflaatlarda eflek gibi çal›flt›r›l›yoruz. Onlar sefas›n› sürüyor. Bayramda bizim ailelerimize huzur vermeyenlerin kendilerine, ailelerine biz de huzur vermeyece¤iz. Biz h›rs›zl›k, gasp yapmad›k, al›n terimizle çal›flt›k hakk›m›z› istiyoruz. Baflbakana sesleniyoruz! Hani halk›n baflbakan›yd›n hani neredesin? Yoksa sende mi Bayraktar çetesine girdin? Hepimiz ma¤duruz evimize gidemiyoruz, tefecilerin eline düfltük. Burada da bizi güvenlikle karfl› karfl›ya getiriyorlar. Bize bir aç›klama yap›ls›n biz de
‹flçiler bayramda da ma¤durdu! TOK‹’nin daha önce Lüleburgaz ve Sivas’daki inflaatlar›nda da ücret direniflleri yaflanm›flt›. Zonguldak’›n Alapl› ‹lçesi’nde, TOK‹ inflaatlar›nda çal›flan yaklafl›k 300 iflçiye 2 ayd›r ücret ödenmedi. Tafleron firma KFS ‹nflaat, iflçileri birikmifl alacaklar› bayram öncesi vereceklerini söyleyerek oyalad›.
262 konut, 1 ilkö¤retim okulu, cami ve ifl merkezi inflaatlar›nda çal›flan iflçiler ise, ödenmeyen ücretleri için isyan etti. ‹flçiler Okçular köyündeki inflaat önünde toplan›rken aralar›ndan baz›lar› da 5 katl› bloklar›n çat›lar›na ç›kt›. Ücretlerin saat 12.00’ye kadar ödenmesini talep eden iflçiler, aksi halde binalar› ve kendilerini benzin dökerek yakacaklar›n› söylediler. TOK‹’nin ifli devretti¤i mütahit firma KFS ‹nflaat, iflçilerin kararl›l›¤› üzerine 250 iflçinin paralar›n› ödemeye bafllad›. Fakat KFS ‹nflaat’›n baz› iflleri devretti¤i tafleronun tafleronu olan üç firman›n alt›nda çal›flan 50 iflçiye ise birikmifl alacaklar› ödenmedi. KFS ‹nflaat, iflçi ücretlerini tafleron firma sahiplerine para verdiklerini iddia ederek ödemedi. Üç ayr› tafleronun tafleronu firma alt›nda çal›flan 50 iflçi böylece bayramda ma¤dur edildi.
dur’da en çok vergi verenler aras›nda oldu¤unu, flimdiyse evinin vergi borcundan dolay› boflalt›ld›¤›n› anlatarak, “TOK‹’den 230 milyar alaca¤›m var, vergi borcum ise 38 milyar. Devlet kendi alaca¤›na yavuz, bize gelince ses seda yok. Ben R. Tayyip sevdal›s›yd›m, bizi kurtaracak diyordum ama art›k kim oldu¤unu gördüm” dedi. Aç›klama devam ederken açl›k grevinde olan bir iflçi fenalaflt›. Fenalaflan arkadafllar›na su getirmeye gidenler ise su ald›klar› yerin suyunun kesildi¤ini gördüler. Ekip bafl› daha sonra hastaneye kald›r›ld›. Bas›n aç›klamas› s›ras›nda “Baflkan gelsin hakk›m›z› versin”, “Ya param›z ya can›m›z”, “Erdo¤an Bayraktar istifa” sloganlar› at›ld›. ‹flçiler “Biz eylem yaparken kap›da görevlilerden birisi ‘bunlar terörist, arkalar›nda baflka güçler var’ diye ba¤›rd›. Bizim arkam›zda baflka kimse yok. Biz buraya hakk›m›z› almaya geldik. Bu ülkede al›nterine hiç sayg› yok. Bayram üzeri bizimle birlikte 300 tane iflçi periflan durumda. Onlar› zor zapt ediyoruz. Diyarbak›r’da Malatya’da bizi bekliyorlar ama bir sonuç alamazsak onlar da buraya gelecek. Sonuna kadar devam edece¤iz. Memlekete gidemiyoruz, gidince herkes bizim kap›m›za geliyor. ‹cral›k olmufluz. Cezaevi flimdi bizim için daha iyi. Önümüz bayram, bizi bayrama kadar oyalamaya çal›fl›yorlar. Bunun fark›nday›z. Resmi tatile girdikten sonra da bizimle kimse ilgilenmeyecek zaten flimdi de ilgilenmiyorlar. Ama biz önümüzdeki günlerde daha ses getirecek eylemler yapmay› düflünüyoruz. Ölece¤imizi de bilsek param›z› almadan buradan gitmeyiz. Bize terörist diyorlar, hakk›m›z› al›nterimizi vermeyenler en güzel flekilde yafl›yorlar, asl›nda bunlar terörist” diyerek önümüzdeki günlerde direnifllerinin daha da büyüyece¤ini söylüyorlar son olarak. (Ankara)
19 Ekim-1 Kasım 2007
işçi-köylü’den Merhaba Türk hâkim s›n›flar›n›n iki kamp› aras›nda yaflanan çat›flman›n bugün için yans›mas›n›/ifadesini buldu¤u Anayasa tart›flmalar› ve bu tart›flmalar› flimdilik gölgede b›rakan “s›n›r ötesi” operasyon hezeyanlar› aras›nda yine sizlerle birlikteyiz. Ulusal Hareket’in ilan etti¤i ateflkesi sona erdirmesinin ard›ndan artan çat›flmalar›n sonucunda sömürücü egemenler aralar›ndaki (özü ç›kar çat›flmalar›na dayanan) çeliflkilerine ra¤men halka yönelik bir sald›r› oldu¤unda nas›l da ordusuyla, hükümetiyle, siyasi partileri ile medyas›yla birlikte kol kola hareket etti¤ine ve s›n›r tan›mad›¤›na bu süreçte bir kez daha tan›kl›k ediyoruz. Gazetemiz ç›kt›¤› s›ralarda muhtemelen “s›n›r ötesi” operasyon için Meclis’e getirilen tezkere oylamas› sonuçlanm›fl olacak ve daha önce defalarca denenen bu sald›r› plan› da örgütlü halk›n direnifliyle karfl›laflarak geri tepecektir. Ancak daha önceki sald›r›lardan farkl› olarak bugün tamamen ABD’nin güdümündeki bir bölgeye (Irak Kürdistan›) girilecek olmas› uzun süredir çekilen sanc›lar›n nedenidir. Zaten tüm bu süreç boyunca tekrarlad›¤›m›z gibi ABD’nin icazetini almaks›z›n böyle bir operasyon yap›lmas› imkans›zd›r. Esip gürleyen taraflar›n “kararl›l›klar›”n›n kapal› kap›lar ard›nda yap›lan görüflmelerde pek de bir öneminin olmad›¤›/olmayaca¤› aç›kt›r. Ülkemiz egemenlerinin iç kamuoyuna yani halk›n ABD karfl›t› duygular›na/düflüncelerine oynad›¤›n› unutmayal›m. Bu süreçte bir yandan “s›n›r ötesi” operasyona hay›r derken, di¤er yandan s›n›r içinde yap›lan ve baflta Kürt halk› ve örgütlülüklerini hedef alan ama sokaktaki s›radan insana kadar yans›yan sald›rganl›klar›, pervas›zl›klar› durdurmak için örgütlü gücümüzü iyi organize etmeliyiz. Bu nedenle gözümüz, kula¤›m›z bu konularla ilgili yap›lacak protesto-eylem haberlerinde olmal› ve bu eylemlerde mümkün oldu¤unca güçlü bir flekilde yer almal›y›z. Çeflitli illerde bu konuyla ilgili oluflturulan/oluflturulmaya çal›fl›lan eylem birlikleri içinde yer almak, yaflanan sald›r›lar karfl›s›nda tepkimizi göstermek önemlidir. Gazetemizin 15 günlük olmas› haber almak aç›s›ndan bir dezavantaj olufltururken, demokrat radyolar, internet sitelerinden bu haberleri almak çok daha kolayd›r. Buradan gazetemiz ile okurlar› aras›ndaki iletiflim konusuna da de¤inebiliriz. Geçen say›m›zda da bu konuya vurgu yapm›fl ve sizlerden gelecek tüm elefltiri ve önerilerin yay›nlar›m›z› zenginlefltirece¤inin alt›n› çizmifltik. Zira bu tarz bir iletiflim a¤›n›n kurulamamas› okurun okumas›n›n anlam›n› da, devrimci bir gazete ç›karman›n da anlam›n› ortadan kald›r›r. Okurlar›n›n elefltiri ve önerileri olmaks›z›n ç›kan bir yay›n›n (önemli) bir yan› hep eksik kalacakt›r. Bu nedenle gazetemizi de¤erlendiren ve öneriler getiren yaz›lar›n›z› bekliyoruz. Bugün gazetede yapt›¤›m›z tüm de¤ifliklikler farkl› mekanlardaki okurlar›m›z›n önerileri do¤rultusunda yap›lm›flt›r. Bundan sonra bu iletiflimin artmas›n›n önemli veriler sunaca¤›ndan biz eminiz. Gazetemizin ilk say›s›n›n ç›kmas›n›n ard›ndan belli bölgelerden okurlar›m›z›n elefltiri ve önerilerini ald›k. ‹nternet sitemizin güncellenmesinden yaz›lar›n uzun olmas›na, kapak düzenlemesine kadar gelen birkaç elefltiriyi sizlerle paylaflmak istiyoruz. Elefltirilerin bafl›nda yaz›lar›n uzunlu¤u geliyor. Bu yeni bir elefltiri de¤il kuflkusuz. Bunun bir yan› gazetemizin 15 günlük olmas›n›n getirdi¤i bir s›k›nt›yken ikinci yan› ise iflin özünün k›sa bir yaz›yla ve daha anlafl›l›r bir dille de verilebilece¤inin bilinmesine karfl›n bunun pratikte çok da yaflam bulmamas›d›r. Özellikle okumaaraflt›rma ve yazma konusundaki gerilikler de düflünüldü¤ünde yaz›lar ne kadar uzun olursa anlafl›lmas› o kadar güçleflmektedir. Bu aç›dan okurlar›m›z›n da vurgu yapt›¤› bu nokta dikkat etmemiz gereken bir konudur. Bu iflin bir boyutuyken flunu da belirtmek gerekmektedir ki, belli bir bütünlük tafl›yan ve önemli konulara vurgu yapan yaz›lar›n k›salt›lmas› yöntemi tercih edilmemeli, okumak ve kavramak için çaba harcanmal›d›r. Partizan dergimizin daha düzenli ç›kmas›n› sa¤lad›¤›m›zda bu s›k›nt›n›n bir yan›n› ortadan kald›rabilece¤imizi düflünüyoruz. Di¤er bir elefltiri gazetemizin periyodu ve bununla ba¤lant›l› olarak güncelli¤i noktas›ndad›r. fiu bir gerçek ki ülkemiz gibi gündemin s›kça de¤iflti¤i bir ülkede haftal›k gazeteler bile gündemi yans›tmakta eksik kal›rken, 15 günlük yay›nlarda bu anlam›yla belli s›k›nt›lar›n olmas› “do¤al”d›r. Bu s›k›nt›y› aflman›n ad›mlar›ndan biri elbette ki gazetenin periyodunun düflürülmesi iken, baflka bir tak›m araçlar› da hayata geçirmek önemlidir. Gazetemizin periyodunun düflürülmesi uzun vadeli amaç ve hedeflerimizden biridir, ancak bu amac›n hayata geçmesi ayn› zamanda geçen say›m›zda da bahsini etti¤imiz okur-gazete iliflkisinin oturdu¤u, da¤›t›m ve haber a¤lar›n›n oluflturuldu¤u koflullarda gündeme gelebilir. Bu flartlar›n henüz olgunlaflmad›¤› durumlarda, örne¤in bürolar›m›z›n olmad›¤› yerlerde okurlar›m›z›n çeflitli platformlarda bizi temsil etmesi, güncel eylem ve etkinliklerde Partizan olarak yer almas› ve bu eylem ve etkinlikleri sayfalar›m›za deneyim aktar›m› olarak tafl›mas›, ülkenin dört bir yan›nda gerçekleflen iflçi, köylü, ö¤renci vb. eylemlerin sayfalar›m›za okurlar›m›z›n yorumlar› ile aktar›lmas› gibi yöntemler benimsenmelidir. Unutulmamal›d›r, her okumuz ayn› zamanda gazetemizin yazar›, elefltireni, do¤al muhabiri olmak zorundad›r. Yine önemli bir elefltiri da¤›t›m a¤›n›n yeterince oturmam›fl olmas›d›r. Geçen say›m›zda da de¤indi¤imiz gibi gazetemiz kitlelere ulaflmada en önemli araçlar›m›zdan birisidir. E¤er yazd›klar›m›z kitlelere ulaflm›yorsa, yay›nlar›m›z›n da bir anlam› olmaz. Bilindi¤i gibi gazetemiz Yay-Sat üzerinden da¤›t›lmaktad›r. Tüm okurlar›m›z bulunduklar› bölgelerdeki Yay-Sat bayilerini denetleyerek, gazetemizin gelip gelmedi¤i kontrol etmeli ve bize bildirmelidir. Bunun d›fl›nda abonelik, gazetemizin okurlar›m›za ulaflmas› için önemli bir yöntemdir. Bu noktalardaki çabam›z› ortaklaflt›rabilirsek; bu s›k›nt›lar› aflmam›z daha rahat olacakt›r. Bu ve benzeri tüm elefltiri ve önerilerde bizimle irtibata geçebilir, bürolar›m›za ulaflabilir ve görüfllerinizi iletebilirsiniz.
İşçi-köylü 3
19 Ekim-1 Kasım 2007 Ekonomik-siyasal krizin derdine seçimlerin de çare olmad›¤›n›n çok aç›k gözlemlendi¤i bu günlerde, halk›n önüne yeniden sand›k dayat›lmakta, halka bir kez daha “zulümlerden zulüm be¤en” denmekte. Zulmün onay› bu kez, uzunca zamand›r haz›rl›¤› yap›lan “sivil anayasa” tart›flmalar›n›n da sonuna gelinmesi gibi bir anlam tafl›yacak olan, bir referandumla gerçeklefltirilmeye çal›fl›l›yor. 21 Ekim tarihinde yap›lmas› planlanan bu referandum, haftalar öncesinden s›n›r kap›lar›nda bafllad›. Referandumla ilgili en fazla tart›fl›lan konu ise, cumhurbaflkanl›¤› seçimi. Asl›nda bu referandumun özünde yatan da asl›nda bafl›ndan beri buydu. Henüz seçimlerden önce bafllat›lan referandum çal›flmalar›na iliflkin tart›flmalar›n, en boyutlu sürdü¤ü günler ise, seçimlerin hemen öncesinde yaflanan cumhurbaflkan› seçme krizinin yafland›¤› günlerdi. Askerin verdi¤i e-muht›ra ile birlikte cumhurbaflkanl›¤›na gelmesine neredeyse olanaks›z gibi bak›lan A. Gül veya baflka bir AKP’linin, bu yolla seçtirilmesiydi düflünülen. Referanduma iliflkin hesaplarda öne ç›kan buydu. Ancak, AKP’nin, yine e-muht›rayla birlikte erkene al›nan seçimleri, rahat denebilecek bir sonuçla kazanmas› ve ard›ndan Gül’ün cumhurbaflkanl›¤› seçilmesinde neredeyse hiçbir engelle karfl›laflmamas›, referandumun cumhurbaflkanl›¤› ile ilgili k›sm›n› da bofla ç›karm›fl, hatta A. Gül’ün cumhurbaflkanl›¤›n› tehlikeye sokmufl gibi görünüyor. Bunun içindir ki AKP flu günlerde formül aray›fl› içine girmifl gibi görünmekte. Referandumda oylanmas› istenen “Anayasa Paketi” içinde yer alan madde, de¤iflikli¤e “evet” denmesi durumunda yeni bir cumhurbaflkan› seçilmesini öngörüyor. Tedirginli¤in nedeni de bu. Onca krizin ard›ndan seçtikleri Gül, “yoksa tarihin en k›sa cumhurbaflkan› m› olacak?” gibi bir soruyu da beraberinde getiren bu durum, san›r›z AKP’nin de pek beklemedi¤i bir fleydi. Yap›lmaya çal›fl›lan son hamlelerle, ilgili madde de¤ifltiril-
Politika gündem
Yine gözden geçiriliyoruz! Ekonomik-siyasal krizin derdine seçimlerin de çare olmad›¤›n›n çok aç›k gözlemlendi¤i bu günlerde, halk›n önüne yeniden sand›k dayat›lmakta, halka bir kez daha “zulümlerden zulüm be¤en” denmekte. meye çal›fl›lsa da, gerçekte yap›lmak istenenin ne oldu¤unu önümüzdeki günlerde hep birlikte görece¤iz. Bu konuda (cumhurbaflkanl›¤›) görece¤imizin ne olabilece¤i noktas›nda fikir yürütecek olursak; acaba Gül’ün zaten uzun süreli cumhurbaflkan› olmas› de¤il de, AKP’nin temsil etti¤i anlay›fl›n köflke ç›kar›larak, kamuoyunun buna “al›flt›r›lmas›” m› hedefleniyordu acaba? Böyle bir fikir yürütmedeki neden ise fludur ki, Gül hat›rlanaca¤› üzere, AKP’nin ilk hükümet oldu¤u dönemlerde de, emanetçi kimli¤i ile öne ç›km›flt›r. Erdo¤an’› Baflbakanl›¤a tafl›yan sürecin emanetçi baflbakan› olmufltur. Gül hem Erdo¤an’›n, ama ille de ABD’nin en güven duydu¤u isimlerden biridir ve onlar aç›s›ndan “emanete ihanet etmeyece¤i” noktas›nda flüphe yoktur. Yaflanan süreçler bunun böyle oldu¤unu ispatlam›flt›r. E¤er hesaplar›nda bir de¤ifliklik yoksa, referandum sonras› flöyle bir durumla karfl›laflmak hiç de sürpriz olmayacak: Yeni düzenlemeye göre referandumdan sonraki 40 gün içinde yeni cumhurbaflkan›n›n seçilmesi gerekmekte ve böylesi bir fleyin söz konusu olmas› durumunda, Erdo¤an’›n aday olmas› hiç de flafl›rtacak bir durum olarak görülmemekte. Ancak öyle görünüyor ki AKP en az›ndan flimdilik bunu göze almak istemiyor ya da birkaç y›l daha Gül’le idare etmek istiyor ve Anayasa paketindeki ilgili maddeyi de¤ifltirme çabalar›n› sürdürüyor. Tabii e¤er bu çabalar göstermelik de¤ilse.
Cellatlar›n eli güçlendirilmek isteniyor Referandumun bir boyutu buyken, di¤er ve en önemli boyutu ise,
demokrasi, halk›n söz sahibi olmas› vb. demagojilerle gerçeklefltirilmeye çal›fl›lan bu oylamayla birlikte, as›l hedeflenen bir dizi zulüm yasas›n›n hayata geçirilmesidir. Yani halk bir kez daha çeflitli vaatlerle kand›r›larak, daha boyutlu bir zulümle karfl› karfl›ya b›rak›lmak isteniyor. Halka seçimlerle cellatlar›n› seçtirenler, cellatlar›n önünü açacak yasalar› onaylatmak, cellatlar›n elini güçlendirmek istiyor. Referandumun özü budur! Referandum tart›flmalar›n›n yafland›¤›, referanduma say›l› günler kald›¤› günlerde yaflanan geliflmelere bakt›¤›m›zda ise, önümüzdeki süreçte bu yasalara ne kadar ihtiyaç duyuldu¤unu da görebiliriz. Hem bölgede hem de ülkede giderek ›s›nan siyasi atmosferde zaten anayasa vb. k›l›flar alt›nda “önlemler”e ihtiyaç duyuldu¤unu ve bunun acil olarak kendini dayatt›¤›n› da göstermektedir. Bu acil “önlemler”in bir k›sm› aylar öncesinden ç›kar›lan, özellikle de polise verilen genifl yetki yasas›yla birlikte al›nm›flt› denebilir. Baflta Kürt Ulusal Hareketi’ne olmak üzere, son aylardan bafllayarak, günümüze kadar uzanan sürece bakt›¤›m›zda, sadece Kürtlere de¤il, bir bütün olarak halka karfl› bir savafl haz›rl›¤› içinde olundu¤unu söylemek abart›l› olmayacak. Kürt Ulusal Hareketi d›fl›nda, ilk hedefte olanlar›n ise bir kez daha devrimcilerkomünistler oldu¤unu söylemeye de gerek yoktur san›r›z. Öz olarak söylemek gerekirse, toplumsal muhalefet ve de bir bütün olarak toplum bir kez daha topyekun susturulmaya, sindirilmeye çal›fl›lmakta. Bu durumun son günlerde alabil-
S›n›fsal Yaklafl›m DÜZEN DE⁄‹fi fiM MEDEN ANAYASASI DE⁄‹fi fiM MEZ! 22 Temmuzun kazan›mlar› üzerinden ata¤a kalkan AKP’nin önceden bafllatt›¤› haz›rl›¤› kamuoyuna duyurmas›yla alevlenen anayasa tart›flmalar›; bir k›s›m devrimci çevreyi de içine çeken biçimde yaratt›¤› kaos ve beklentilerle flu ana kadar dahi belli oranda etkili olmufl gözükmektedir. En önemli yan›lsama; devletin/düzenin ideolojik, siyasi, yönetsel, ekonomik bak›mdan hukuki temelde ifade edildi¤i bu ana belgede esasl› bir de¤iflime gidilebilip gidilemeyece¤i meselesidir. Öyle ki anayasan›n “de¤ifltirilemez” olarak nitelenen ilk 3 maddesi d›fl›ndaki birçok hükmü dahi bu kapsamda kalmaktad›r. Bu dönem içerisinde bir dizi maddede yap›lan “de¤iflikliklerin” makyaj niteli¤indeki düzenlemeler oldu¤u unutulmamal›d›r. Nitekim en demokrat ve ilerici geçinen çevrelere kadar “beklenti” öbe¤i oluflturan bütün kesimleri hayal k›r›kl›¤›na u¤ratan aç›klamas›nda Cemil Çiçek; “Anayasan›n de¤ifltirilemez olan 1, 2, 3. maddelerini aynen ald›k, hiç de¤ifltirmedik. Ayr›ca bunlar›n de¤ifltirilemeyece¤i ile ilgili 4. maddeyi de muhafaza ettik. Bir de 174. maddedeki ‹nk›lâp Kanunlar›’n› aynen ald›k” diyordu. Bu beklentinin, AKP’nin ABD ve AB destekli hamlesinin, merkezi askeri/bürokratik yap›lanmaya yönelik tasarruflarda s›n›rlar› hangi oranda zorlayabilece¤ini do¤ru hesap edememekten kaynakland›¤› anlafl›labiliyordu. Konuya iliflkin AKP’ye önceleri daha hevesli destek
veren TÜS‹AD ve TOBB’un eski heyecanlar›n› yitirmifl bir tutum tak›nmalar› da ulusal sorunla yüklü gündemin h›zl› ak›fl›yla do¤rudan ilintilidir. Kamuoyuna yans›yan taslak, yine Ergun Özbudun baflkanl›¤›nda bir ekip taraf›ndan 2000 y›l›nda TOBB için haz›rlanan taslakla kendi tabiriyle “ruh ve temel yaklafl›m aç›s›ndan” ayn›d›r. “Amaç, otoriter ve vesayetçi 1982 anayasas›n›n yerini, gerçek anlamda demokratik bir anayasan›n almas›d›r.” (E. Özbudun, Radikal, 29.09.07). Bu üniformas›z generalgillerden Özbudun’un kast etti¤i “demokratiklik”, 82 anayasas›nda son 20 y›l içerisinde üçte bir oranda yap›lan düzenlemelerde de görüldü¤ü üzere, biçimsel düzeydeki bir tak›m göz boyamalardan ibarettir. Bunlar›n s›kça and›¤› Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesi de göstermeye çal›flt›klar› gibi “insan haklar›” alan›nda “ileri” bir belge de¤il, 82 anayasas›na isabetli biçimde ilham kayna¤› olmufl, hak ve özgürlükler aç›s›ndan cendere ve gasp metnidir. ABD ve özellikle AB’nin (uyum paketleri ile yeterli düzeye ulaflamayan) programlar› do¤rultusunda AKP’nin anayasada yapmas› gereken yap›sal de¤iflimlerin birincisi ekonomik boyutludur. Emperyalist tekellere ak›fl kanallar›ndaki sorunlar› aflma, mekanizmalardaki iflleyifl bozukluklar›n› giderme, sömürü biçimlerindeki yeni sürecin hukuki yap›s›n› düzenleme bak›m›ndan anayasada ihtiyaç duyulan hüküm-
di¤ine boyutlanm›fl olmas› ise, geçti¤imiz y›llarda yaflanan benzer dönemleri ça¤r›flt›rmakta. Hat›rlanaca¤› üzere, 19 Aral›k katliam operasyonu öncesinde IMF’nin ülkeyi ziyaret etti¤i ve bir dizi IMF yasas›n›n h›zla hayata geçirilmesinin hedeflendi¤i bir süreç yaflan-
IMF, bir kez daha ac› reçetesini yazd› ve gitti
d›. O sürecin en a¤›r faturas› ise, hapishanelerdeki devrimci tutsaklara ödetildi. Ard›ndan gelen aylar ve y›llar IMF politikalar›n›n gerçekten de o zamana kadar olmad›k bir h›z ve boyutta hayata geçirildi¤i dönemler oldu.
IMF yine “gözden geçiriyor” Kürtlere dönük aç›k bir imha hareketinin bafllad›¤›, bir kez daha s›n›r ötesine harekat›n gündeme geldi¤i ve
ler getirilmektedir. Kamu Yönetimi Temel Kanunu, SSGSS, Özellefltirmeler vb. kanunlarla uyumsuzluklar giderilmeye çal›fl›lmakta ve “piyasalar›n gelifltirilmesi” ad› alt›nda sömürü ve talan anayasal hüküm alt›nda meflrulaflt›r›lmaktad›r. ‹kincisi, Kemalist bürokrat burjuvazinin merkezi iktidardaki gücünü, “vesayet sistemine müdahale” ad› alt›nda zay›flatma giriflimidir. Bu hamle kendisini, yarg› ve üniversitelerdeki yap›lanmaya müdahale ile TSK’n›n inisiyatif alan›n› daraltma konular›nda göstermektedir. Ne var ki bu konu flimdiki taslakta son derece zay›f bir giriflim olarak kalm›flt›r. Oysa, TÜS‹AD’›n 1997’de Bülent Tanör’e haz›rlatt›¤› ve son elden geçirmesini 2006-07’de taze AKP’li Zafer Üskül’ün yapt›¤› anayasa tasla¤› içerikli “demokratikleflme raporu”nda; MGK dan›flma kuruluna dönüfltürülüyor, YÖK kald›r›l›yor, Anayasa Mahkemesi’nin yap›s› de¤ifltiriliyor, anayasan›n bafllang›ç k›sm› tamamen de¤iflime u¤rat›l›yor, askeri yarg›ya son veriliyor, bütün idari ifllemler yarg› denetimine al›n›yordu vb. AKP’nin temsil etti¤i kli¤in resmi ideoloji ile esasl› bir sorunu olmad›¤› aç›kt›r. Bu durum emperyalizme ba¤›ml›l›ktan, devletin temel de¤erleri ve bu ba¤lamda ulusal sorunla ilgili temel reflekslere kadar böyle görülmeli ve okunmal›d›r. Bugün Kemalist askeri bürokratik kli¤e karfl› belli bir hesap ve dalafl içerisinde bulunmalar› onlar› farkl› biçimde alg›lamamam›z› getirmez, getirmemelidir. Nihayetinde, nas›l bir anlaflma ve iflbirli¤i içerisinde hareket ettikleri ve özünde emperyalizmin s›n›fsal ittifak zemininde birlikte saf tuttuklar› görülmelidir. Nitekim Gabar’daki son vurgun üzerine kolkola savafl davullar› çalmaya bafllayan, “nerden inceyse oradan kopsun” efelenmesine giren, “bizi izlemeye devam edin” diye coflan onlard›r. Anayasa, ad› üstünde bütün yasalar›n temeli, ana kayna¤› konumunda olmas›yla,
bir bütün olarak da toplumsal muhalefete dönük sald›r›lar›n ve de ayn› zamanda hak gasplar›n›n artt›¤› bu süreçte IMF yine bir “ziyaret” gerçeklefltirdi. Ancak bayramdan önce bafllayan bu IMF ziyareti, al›fl›ld›k biçimde Ankara’dan bafllamad›. IMF daha önceki ziyaretlerinde do¤rudan Ankara’ya gelir ve burada ilgili bürokrat ve siyasilerle görüflür, her defas›nda bir öncekinden daha ac› bir reçete b›rak›p giderdi. Ancak bu yönteme, do¤rudan Ankara’da yap›lan görüflmelere karfl› sadece ülkemizde de¤il, IMF politikalar›n›n hayata geçirildi¤i di¤er ülkelerde de, IMF’nin imaj›n› zedeleyen bir tablo ortaya ç›k›yor, belli bir kesimde rahats›zl›k yarat›yor ve bu durum IMF politikalar›n›n hayata geçirilmesinin önünde çok ciddi olmasa da, h›z›n› kesecek bir engel oluflturmaya bafll›yordu. Burada rahats›zl›k duyan kesimden kas›t, IMF politikalar› alt›nda her geçen gün daha da yoksullaflan ve insanca yaflam› b›rakal›m, neredeyse yaflama koflullar› ortadan kalkan emekçi y›¤›nlar de¤il elbette. IMF’nin 4 Ekim’de ‹stanbul’da bafllayan ziyaretinde kimlerle görüfltü¤üne bakt›¤›m›zda bunu zaten net olarak da görmekteyiz. Bunlar, TÜS‹AD, T‹M (Türkiye ‹hracatç›lar Meclisi) ve Vergi Konseyi gibi, talan ve ya¤madan paylar›n› art›rmaya çal›flan kesimlerdir. Bunlar›n heyete dosya halinde, ülke ekonomisini flu an içinde bulunulan krizden kurtaracak öneriler sunduklar› söyleniyor. IMF temsilcisi ise, bu dosyan›n d›fl›nda sözlü olarak da
bulundu¤u toplumdaki düzeni bütün karakteristi¤i ile yans›tan bir metindir. Dolay›s›yla, egemen s›n›f ya da s›n›flar›n iradesinin ürünüdür. Bir iktidar metnidir. Güç kimdeyse rengini o verecek, onun taraf›ndan yap›lacakt›r. Gerçeklik budur. Aksi bütün propagandalar, ucuz aldatmaca ve yan›lsamalardan ibarettir. Bu yan›lsama kampanyalar›na hizmet edecek oyunlara gelmemek, aksine bunu teflhir etmek esas olmal›d›r. Anayasa ideolojik/s›n›fsal bir metin ise, bir düzeni temsil ediyorsa, de¤iflimi de o s›n›flar›n alafla¤› edilmesi, düzenin de¤iflimiyle olacakt›r. Bunun haricindeki bin bir türlü de¤iflimin her biri özüne iliflkin de¤il biçimseldir. TC’nin 1921 dâhil olmak üzere 1924’ten bu yana yap›lan anayasa de¤iflikliklerinin hiçbiri esas olarak “de¤iflim” getirmemifltir. Kitabi olarak ciltler dolusu yorumlar› yap›lan bu anayasal süreçlerin s›n›fsal anlamda getirdi¤i, halka kazand›rd›¤› esasl› hiçbir fley yoktur. K›r›nt› düzeyindeki getirilerin ise ne kadar kal›c› ve uzun ömürlü oldu¤u, faflist sistem içerisinde yaflanarak görülmüfltür. Anayasan›n “toplumsal uzlaflma”, “toplumsal sözleflme” oldu¤u yalan›, “sivil” ve “yeni” biçimde, “demokratik” bir tarzda haz›rland›¤›na dair propagandalar bofla ç›kar›lmal›d›r. AKP’nin haz›rlatt›¤› yeni anayasa tasla¤›n›n mevcut taslaktan farks›zl›¤› bir yana daha geri hükümler içerdi¤inden de söz edilmeli, ama daha önemlisi kitlelere anayasa yapma meselesinin iktidar/devrim sorunu oldu¤u anlat›lmal›d›r. Anayasa denilen metne bu kadar büyük anlamlar yüklemek, devletin “parlamenter sistemi” kutsama ve “anayasal demokrasi” palavras›n› yutturma tuza¤›na düflmek olur ki bu iki bak›mdan sak›ncal›d›r. Birincisi, her fley anayasan›n de¤iflimine endeksli olarak alg›lan›r -ki bu parlamentarizme güç verir. ‹kincisi, gerici ve faflist düzenlerde gizli ve kimi zaman yaz›l›
iletilen bir dizi talebi dinlemifl, not alm›fl ve yanlar›ndan ayr›lm›fl. IMF’nin bu tür ülkelerde son dönemlerde yapt›¤› benzer ziyaretleri bilenler, bu görüflmelerin imaj düzeltme çabas›ndan baflka bir fley olmad›¤›n› ve IMF politikalar›nda herhangi bir de¤ifliklik yaratmayaca¤›n› söylüyorlar. IMF’nin bu tür göstermelik görüflmelerinin ad›na ise “gaz alma” deniyormufl. IMF’nin bu son “gözden geçirme” ziyareti ayn› zamanda hükümetin 2008 bütçesine son flekli vermeden hemen öncesine denk geldi. Bunun anlam› çok aç›kt›r ki, daha önceki y›llarda da oldu¤u gibi bütçeye son flekli verecek olan asl›nda IMF’dir. D›fl borcun her y›l katlanarak artmas›, borca ödenen miktar›n, IMF, DB gibi emperyalist kurulufllardan al›nan kredilerin anaparas›n› de¤il, ancak faizlerin küçük bir bölümünü karfl›lamas›, ülke ekonomisindeki krizi giderek derinlefltirmektedir. Yap›lan son seçimler büyük bir mali yükü de beraberinde getirmifltir ve zaten krizde olan ekonomi, iyice inifle geçmifltir. Ortadaki bu tablo, tüm bu mali yükün bir kez daha halk›n s›rt›na yüklenmeye çal›fl›laca¤›n› göstermektedir. Yani IMF yine ac› reçetelerle gelmifltir. Yeni özellefltirmeler de böylelikle gündeme gelecektir. Mesela bu ziyarette öncelikle elektri¤in özellefltirilmesinin ele al›nmas› da beklenmektedir. Zaten TOBB (Türkiye Odalar Borsalar Birli¤i) Baflkan› da böyle bir talepte bulunduklar›n› aç›kl›yor. Vergiler (tabii ki iflçi-emekçiden tahsil edilmesi düflünülen), döviz kuru gibi daha bir dizi ekonomiyi ilgilendiren mesele, baflta IMF’nin daha sonra da ülkemiz komprador burjuvazisinin istemleri do¤rultusunda yeniden düzenlenmeye çal›fl›lacak. Bu düzenlemeler ise kuflku yok ki bir dizi hak gasp› eflli¤inde gerçeklefltirilecek. Son dönemlerde h›z kazanan sald›r›lar ise bir kez daha IMF patentli hak gasplar›n›n önünü açmaya dönüktür. T›pk› önceki dönemlerde oldu¤u gibi. Özcesi, zulüm politikalar›n›n hayata geçirilmesi için, bir yandan referandumla, di¤er yandan da IMF ziyaretiyle, bir kez daha gözden geçiriliyoruz!
olmayan “gerçek” anayasalar›n ve daha güçlü belgelerin varl›¤›n›n gizlenmesine hizmet edilmifl olur. Nitekim faflist Türk devletinin MGSB isimli “reel” bir anayasaya sahip oldu¤u ço¤u insan›n bildi¤i bir “s›r”d›r. Bunun d›fl›nda emperyalistlerin ikili/çoklu gizli ya da aç›k anlaflmalar›n›n mevcut anayasa üzerinde hüküm do¤urdu¤u, ifllev sahibi oldu¤u bilinmektedir. Anayasa tart›flmalar›nda, teflhir çerçevesinde çok çeflitli hak ve özgürlüklerin dile getirilmesi elbette önemlidir. Bunlar u¤runa de¤iflik alanlarda ekonomik, demokratik mücadeleler de yürütülmeye çal›fl›lmaktad›r. Ancak bunlarla ilgili kazan›mlar aç›s›ndan, anayasan›n “de¤iflim” zemini üzerinden tart›flma yürütmek ak›ll› bir tercih de¤ildir. Bu tam da egemenlerin kendi dalafllar› ba¤lam›nda oluflan bir gündemi teflhir etmek yerine, ona bir biçimde eklemlenme sonucunu do¤uracakt›r. AKP’ye farkl› misyonlar yükleyen kimi çevreler ile aymazl›ktan gözü kamaflanlar hariç; çeflitli kampanyalar, paneller, sempozyumlar örgütleyen ilerici, demokrat çevreler, kurum ve kurulufllar; havanda su dövmekten baflka, tam da dövdükleri suyu “toplumsal uzlaflma için sivil anayasa tart›flmalar›” esprisine tafl›maktad›r. Hâkim s›n›flar›n “anayasa de¤iflim” tart›flmalar›n› deflifre etmek gerekiyor. Anayasan›n hükmü üzerinde, sistemin gerçek efendileri, hukukun as›l ifllevi üzerinde durmak gerekiyor. Kitlelerin as›l talepleri, seçimlerde görece yarat›lm›fl gibi görünen statükoyu k›rmak ve egemenlerin bütün alanlarda yo¤unlaflan sald›r›lar›n› teflhir etmek gerekiyor. Büyük bir mutabakat ve seferberlik içerisinde, Kürt Ulusal Hareketi’ne, destek veren çevrelere ve Kürt halk›na karfl› h›zland›rd›klar› ve katliamlara dönüfltürecekleri sald›r›lara karfl› koymak için mücadele etmemiz, güç birli¤i yaratmam›z gerekiyor!
İşçi-köylü 4
İşçi/köylü
Tersane cehennemin den iflflç çi sesleri yükseliyor!
Tersanelerde son dönemlerde artan ifl cinayetlerine karfl› iflçiler eylemlerine devam ediyor. 7 Ekim günü saat 12.30’da Galatasaray Lisesi önünde biraraya gelen Tersane ‹flçileri Birli¤i Derne¤i, tersanelerde yaflanan insanl›k d›fl› koflullar› protesto etti. “Sigortas›z çal›flmaya ifl cinayetlerine karfl› örgütlü mücadeleye” pankart›n›n aç›ld›¤› eylemde, iflçiler sloganlarla sömürüye karfl› tepkilerini yükselttiler. Çeflitli dövizlerin aç›ld›¤› ve sloganlar›n at›ld›¤› eyleme baretleri ile kat›lan iflçiler, tersanelerde hiçbir ifl güvenli¤inin al›nmad›¤›na da dikkat çektiler. ‹flçiler ad›na yap›lan konuflmalarda G‹SP‹R patronlar›ndan Murat Bayrak’›n “Katil G‹SP‹R” slogan›n› att›klar› için dernek hakk›nda dava açt›¤›n›n alt› çizilirken patronlar›n iflçilerin mücadelesinden korktu¤u dile getirildi. Dernek Yönetim Kurulu üyesi Cahit Atalay taraf›ndan okunan bas›n aç›klamas›nda tersanelerde yaflanan sorunlar kamuoyuna duyuruldu. Tersane iflçilerinin eylemine Texim iflçileri de “Köle de¤il iflçiyiz, birleflirsek güçlüyüz” pankart› ile destek verdi. Aç›klaman›n sona ermesinden sonra iflçiler 15 dakika alk›fl ve z›lg›tlar eflli¤inde oturma eylemi yapt›lar. ‹flçiler ard›ndan sloganlarla Odakule’ye kadar yürüdüler. (‹stanbul)
“Sesimizi ç›karmazsak haklar›m›z elimizden al›n›r!” Texim iflçileri bir süredir fabrikada yaflanan insanl›k d›fl› çal›flma koflullar›na ve patronun bask›lar›na karfl› sendikal mücadele veriyor. fiu ana kadar birçok eylem ile yaflad›klar› sorunlara dikkat çeken iflçilerle büromuzda bir söylefli gerçeklefltirdik.
- Bize Texim’deki çal›flma koflullar›ndan söz eder misiniz? Veli fienyurt: Fabrikada toplam 350-400 iflçi çal›fl›yor. 11 y›ll›k iflçi bile asgari ücret al›yor. fiefler iflçilere a¤za al›nmayacak küfürler ediyorlar. Sen karfl›l›k verince de, güvenli¤i ça¤›r›yorlar. Fabrikada çal›flma saatleri belli de¤il. 8.00’de bafll›yor, 10.00’a kadar sürüyor. Sonra sabaha kadar devam ediyor. 4.00’te b›rak›yorsun. Tahtalar›n üzerinde yat›yorsun. Yedide bekçi gelip seni kald›r›yor. Sonra yeniden ifl bafl› yap›yorsun. Hasta olsan “geber” diyorlar. ‹flçilere maafl bordrosu verilmiyor. ‹flçiler ne kadar maafl ald›¤›n› bile bilmiyor. Ay sonu olunca herkes ka¤›t kalemle gizlice maafl›n› hesapl›yor. Tabi ne kadar do¤ru ne kadar yanl›fl! ‹flçiler tedirgin, maafllar›m›z düzenli yat›r›lm›yor. Patron vergi kaç›rd›¤› için maafllar›m›z› bankaya tam olarak yat›rm›yor. 550 milyon maafl alan bir iflçinin maafl›n›n bir k›sm› bankaya yat›yor, di¤er k›sm› elden veriliyor. Fabrikada dikimhane, yerin üç kat alt›nda, fabrika d›flar›dan çok lüks görünüyor. ‹çerde ise la¤›m fareleri cirit at›yor. Arkadafllar›m›z›n hepsi hasta. Nemden birço¤u bel f›t›¤› oldu. Çok periflan durumdalar. Fabrikada zorunlu mesai k⤛tlar›n› iflçilere imzalatt›lar. Müdürler kad›n iflçilere sürekli hakaret ediyor.
- Siz bu koflullara karfl› sesinizi yükselterek, bir örgütlenme çal›flmas› bafllatt›n›z. Bu süreç nas›l geliflti, flu ana kadar neler yapt›n›z? - 40 kifli ile bafllad›k, 43 kifliye kadar ç›kt›k. Çal›flmalar›m›z devam ediyor. Bu say›y› yükseltmeye çal›fl›yoruz. Biz önce mesailere kalmamaya karar verdik. Patronun en büyük kazanc› mesaidir. “Niye kalm›yorsunuz, kalacaks›n›z!” diyerek bize bask› uygulad›lar. “Kalm›yoruz” dedik ve bir bas›n aç›klamas› yapt›k.11 iflçi arkadafl›m›z› iflten ç›kard›lar. ‹flçilerin kat›l›m›n› engellemek için yemek saatini 13.00’ten 12.30’a çektiler. Bas›n aç›klamas› s›ras›nda patron
Ama nas›l yapt›lar, 10 gün. Diyorlar ki; “ülke bat›yor. SSK borçtan ç›kam›yor.” Oysa bizim gibi binlerce iflçi var. Ben küçük bir yer açsam hemen tepeme binerler. Nerede senin sigortan, nerede senin vergi levhan? Böyle büyük yerler olunca sesleri ç›km›yor.
bize “zam verece¤ini” söyledi. Tabi tamamen yalan. ‹flçileri korkutmufllar, iflçiler seslerini ç›karam›yor. Ben asgari ücretle çal›flt›ktan sonra her yerde çal›fl›r›m. Çal›flma Bölge Müdürlü¤ü’ne defalarca baflvurduk. “Bizi sigortas›z çal›flt›r›yorlar” diye. Bizim mücadelemiz sonucunda iflçilerin sigortas›n› yapmaya bafllad›lar.
lerimizi koparmaya çal›fl›yorlar. Bize hakaret ediyorlar, cevap verince kargafla ç›k›yor. Biz eylemlere bafllay›nca yemeklerin kalitesi düfltü. Çay molas›n› kald›rmaya çal›flt›lar. ‹lk eylemden sonra bizi yemekhaneye toplad›lar, “komünist gazetecileri ça¤›r›yorsunuz” diyerek tehdit etti. Bu toplant›dan önce müdür yan›m›za
gö-
‹flflç çiler, patronun arabas›na el koydu Tersane iflçileri bir yandan yapt›klar› eylemler ile sorunlar›na sahip ç›karken Desan Tersanesi’nde çal›flan iflçiler de patronun arabas›na el koydu. ‹flçiler, tafleron firma Karadeniz Denizcilik patronunun verdi¤i sözleri tutmamas› ve ücretlerini ödememesi üzerine patronun arabas›na el koydu. fiirkette çal›flan 40 iflçi 25 gündür ücretlerini alam›yor, buna karfl›l›k patron iflçileri oyal›yordu. ‹flçiler, haklar› ödeninceye kadar patronun arabas›na el koyarak tafleronun yalanlar›na art›k kanmayacaklar›n› dile getirdiler. (‹stanbul)
Kocaeli Üniversitesi çal›flfla anlar›
taflfle erona “hay›r” dedi! Kocaeli Üniversitesi T›p Fakültesi Hastanesi’nde taflerona ba¤l› çal›flan 4 iflçi, sendikal› olduklar› için iflten ç›kar›ld›. ‹flten ç›kar›lan iflçiler, 3 Ekim günü ifllerine geri dönme talebiyle, di¤er tafleron iflçilerin, ö¤retim
Emekçinin Gündemi ANA(sald›r›)YASA TASLA⁄I HAZIRLANIYOR, GREVLER ERTELEN‹YOR! Bir ülkenin Baflbakan› ülkenin bütün sendikalar›na nispet; “Geçmiflte sendika, emek, örgüt, eylem, grev gibi hukuki kavramlar toplumun genifl bir kesimi taraf›ndan edata bir ‘öcü’ gibi görülmüfl, yaflanan ac› tecrübelerin de etkisiyle, emek hareketi hak etti¤i noktaya bir türlü ulaflamam›flt›r...” (25 A¤ustos-Hak-‹fl Kongresi) diyebiliyorsa o ülkenin emek örgütlerinin durumu gerçekten içler ac›s›d›r. Hele ki, bu Baflbakan›n hükümeti döneminde TC’nin ’82 sürecinde dahi cesaret edemedi¤i yasalar› teker teker ç›ka-
19 Ekim-1 Kasım 2007
racak, iflçiye-kamu emekçisine, köylüye, ö¤renciye azg›nca sald›racak ve daha yeni ve üst boyuttaki sald›r› planlar›n› alenen dillendirecek ve ayn› ülkenin emek örgütlülükleri bu konuda gerekli tavr› ver(e)meyecek… Ayn› baflbakan›n hükümeti; son süreçte de Anayasa(s›zl›k) taslak çal›flmalar›n› “laik-fleriat” çat›flmas› merkezli oldu¤unu, fakat ayn› zamanda 12 Eylül ruhundan kat ve kat daha sald›rgan sald›r›lar›n› haz›rlamaktad›r. Ne ilginçtir ki ayn› emek örgütleri hala net ve kararl› bir du-
revlilerinin, doktorlar›n, t›p ö¤rencilerinin ve hasta yak›nlar›n›n da kat›l›m›yla, T›p Fakültesi Hastanesi önünde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Aç›klamaya kat›lanlar “At›lan ifl-
rufltan uzakt›r! Bir halk için hayati önem tafl›yan sosyal haklar konusunda Anayasa Taslak çal›flmalar›nda “sendikal haklar” ile ilgili düzenlemeler yeni bir hak alma çal›flmas›ndan baflka hiçbir fleyi ifade etmiyor. Öyle ki; Tasla¤›n 47. maddesinde yer alan sendika kurma hakk›na ‘milli güvenlik ve kamu düzeni’ engelleri getiriliyor. Bu hüküm, hükümetlere genifl bir k›s›tlama yetkisini getiriyor. Maddenin gerekçesinde “bu hükümde 1961 Anayasas›’n›n ilk haline paralel bir düzenleme belirlenmifltir” deniliyor ancak 1981 Anayasas›’nda böyle bir hüküm yok. 1961 Anayasas›’nda böyle bir hüküm olmamas›na ra¤men dönemin hükümetleri “milli güvenlik” gerekçesiyle grev hakk›n› delik deflik etmifllerdi. Öte yandan taslakta yer alan birden fazla sendikaya üye olma yasa¤› ILO’nun 87
- Fabrikada sendikal çal›flma bafllay›nca patronun buna karfl› tepkisi ne oldu? - Sürekli takip alt›nday›z. Gizli kameralar koymaya bafllad›lar. Lavabolara bile koyuyorlar. Bunlar yetmezmifl gibi özel güvenliklerin say›s›n› artt›rd›lar. Bizim di¤er iflçilerle iliflki-
çiler geri al›ns›n” slogan›n› atarak, üniversite yönetimini uyard›lar. Bas›n aç›klamas›, Dev Sa¤l›k-‹fl Sendikas›, Marmara Bölge Temsilcisi Dilek Kaya taraf›ndan yap›ld›. Kaya yapt›¤› aç›klamada, “‹flçiler geri al›nana kadar biz her gün bu kap›da olaca¤›z. B›kmadan usanmadan, iflçi arkadafllar›m›za ve eme¤imize sahip ç›kaca¤›z” dedi. Ayn› tafleronda çal›flan di¤er iflçiler de, iflten at›lan arkadafllar›na sahip ç›kmak için yaklafl›k bir saat T›p Fakültesi Hastanesi önünde beklediler ve s›k s›k “‹nad›na sendika, inad›na D‹SK”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Köle de¤il iflçiyiz, örgütlenince güçlüyüz”, “At›lan iflçiler geri al›ns›n” sloganlar›n› att›lar. Birçok kurumun destek verdi¤i eylemde, uygulanan sa¤l›k politikalar› ile insanlar›n temel hakk› olan sa¤l›¤›n piyasalaflt›r›ld›¤› vurguland› ve flöyle denildi: “Y›llard›r fiilen ad›mlar› at›lan bu sistemin ilk ad›mlar› sa¤l›k hizmetini sunan güvencesiz koflul-
sözleflmesine ve içtihatlar›na ayk›r›. Ayr›ca böylesine bir detay bir hükmün anayasa tasla¤›nda yer almas› gayet ilginç. Yine taslak “toplu ifl sözleflmesi ve grev hakk›n›” sadece iflçiler için tan›yor. Kamu emekçilerine ise “toplu görüflme” hakk›n› tan›yor. Daha da ötesi memura grev kabul edilmedi¤i gibi iflverenin (patron-devlet) en büyük sald›r› arac› olan “lokavt” yasal hale getirilmeye çal›fl›l›yor. Bu tart›flmalar›n aras›nda Tuzla Tersanesi’nde bir hafta içinde 5 iflçi ölüyor, yine Tuzla bölgesinde iflçi emekçilerin evleri devlet taraf›nda y›k›lmaya çal›fl›l›yor, “emek hareketinin önündeki engelleri kald›rmaktan” dem vuran Baflbakan›n devleti Emekli-Sen’in kapat›lmas› için dava üstüne dava aç›yor ve sonuçta sendika kapat›l›yor. Sendikalar ne yap›yorlar? Sendikalar
Cumhurbaflkan›na ve Baflbakana sadece birer mektup gönderecek kadar acizlefliyorlar. Egemenlerin topyekün sald›r›lar›na mevcut sendika yönetimleriyle karfl› konulamayaca¤› ortadad›r. Ortada olan di¤er bir gerçeklik ise, mevcut sendika yönetimlerinin de¤iflmesini iflçi ve emekçilerin de istemesidir. Bunlar olumlukken sendikalar›n içerisindeki “devrimci s›n›f sendikac›l›¤›n›n” nitel ve nicel gerili¤i olumsuzluk olarak kendini gösteriyor. fiüphesiz bu durum içinden ç›k›lamaz bir durum olmamas›na ra¤men, zordur. S›n›f sendikac›l›¤›n›n alanlarda çetin ama ilmek ilmek ifllenmesi gereken bir politik yönelimin üzerinde infla edilecek birliktelikler ve örgütlülükler yarat›lmas› ile afl›lacak olan bu süreç; devrimci sendikac›lar›n tüm alanlarda yönetimleri almak için “iflbirli¤ine” girmeleri
geldi, “patron konuflacak, siz dinleyeceksiniz, konuflmayacaks›n›z” dedi. Biz de “böyle bir fley olmaz” dedik.1 saat 20 dakika konufltu. ‹flçilerin hepsi asgari ücretle çal›fl›yorlar. 2 Ekim günü müdür fabrikaya polis ça¤›rd›. Sivil polisler iflçileri taciz ettiler. ‹flçilerle polis aras›nda gerginlik oldu. Polis bir iflçiyi gözalt›na almaya çal›flt›, di¤er iflçilerin müdahale etmesi ile arkadafl›m›z› vermedik. - Sendikal çal›flmalar›n›z ne düzeyde? - fiu anda 75 kifliyle BAT‹S isimli bir sendikaya üye olduk. Ama bu say› k›fl›n art›yor. Dolay›s› ile bu say›n›n yar›s› sendikal› olmal›. Çay ve yemek paydoslar›nda biraraya geliyoruz iflçilerle. fiu anda iyi gidiyor. Mücadelemiz sürüyor. ‹flçiler korkuyor. Sendikay› fabrikaya sokabilirsek önemli bir kazan›m elde etmifl oluruz. Merter’de hiçbir yerde sendika yok. ‹flçiler için iyi bir örnek olacak. Biz insanlar› bilinçlendirmeye çal›fl›yoruz. Önümüzdeki günlerde Taksim’de bir eylem yapmay› düflünüyoruz. Defterdarl›k önünde bir eylem planl›yoruz. Bu adam vergi kaç›r›yor. Devlet devlet de¤il ki! ‹flsizlik var diyorsun, o zaman bunlara niçin göz yumuyoruz. - Siz insanca yaflanacak bir ücret ve çal›flma koflullar› için mücadele ediyorsunuz. Gazetemizi okuyacak iflçilere söylemek istediniz bir fley var m›? - Haklar›m›z biz sesimizi ç›karmazsak elimizden al›n›r. Sessiz kal-
larda, kölece çal›flt›r›lmas› ile hayat buldu. Sa¤l›k emekçilerini farkl› statülerde çal›flt›rarak birliklerini bozdular. Hastanenin tüm yükünü tafl›yan, ifllerin düzenli yürümesini sa¤layan, istenildi¤i zaman hakaret edilen, istenildi¤inde kap› önüne konulan, hiçbir zaman takdir görmeyen ve horlananlar, art›k örgütleniyor.” ‹flten ç›karmalarla ilgili, sonraki günlerde de üç eylem daha gerçeklefltirilmesi üzerine, daha önce sendikay› ve sorun yaflayan iflçileri muhatap almayan hastane yönetimi, görüflmeyi kabul etti. Bu görüflme sonucunda, hastanede yaflanacak sorunlarla ilgilenmek üzere, bir baflhekim yard›mc›s› görevlendirildi. Ayr›ca Dev Sa¤l›k-‹fl taraf›ndan “Tafleron çal›flt›rma yasaklans›n” bafll›kl› bir kampanya bafllat›l›rken, D‹SK Genel Merkezinin de önümüzdeki günlerde son iflten ç›karmalar ve tafleron çal›flt›rma gibi konularla ilgili, rektörle bir görüflme gerçeklefltirmesi planlan›yor. (Kartal)
için f›rsat sunmaktad›r. Bu durum de¤erlendirilmelidir. E¤er mevcut sendika yönetimleri ile sald›r›lar›n afl›lamayaca¤› gerçekli¤ine inan›yorsak, tüm devrimci sendikalar›n her zamankinden daha s›k› bir a¤ içerisinde olmalar›n› sa¤lamak zorunday›z. K›s›r ve s›¤ tart›flmalardan mümkün oldu¤unca uzak durulacak “eylemde birlik, ajitasyonda serbestlik” ilkesiyle harekete edilecek, s›n›f sendikac›l› perspektifi ile ele al›nan çal›flmalar›n ne kadar baflar›l› oldu¤unu biliyoruz-görüyoruz. Ancak o zaman “emek hareketinin önündeki engeller kald›r›lmal›d›r” diyen baflbakan›n kendilerinden bile keskin konuflan bir adam› izlemenin tuhaf flaflk›nl›¤› ve çaresizli¤ini yaflayan sendika a¤alar›yla hesaplaflabilece¤iz! Ve ancak o zaman biz çaresiz olmayaca¤›z!
mamak gerekiyor. ‹flçiler olarak birlik, beraberlik içinde olmam›z gerekiyor. Sendikal mücadelemizi sürdürmemiz gerekiyor. ‹flçiler hukuksal mücadelesini b›rakmamal›. Pefline düflmeli.12 Eylül’den sonra her fley adamlar›n eline geçti. ‹flçiler de haklar›na sahip ç›kmad›¤› için ellerinden al›nd›. (‹stanbul)
Türk Telekom’da grev bafllad› Türk Telekom’da Mart ay› itibar› ile devam eden 25 bin 680 iflçiyi kapsayan 7. Dönem Toplu ‹fl Sözleflmeleri görüflmelerinde anlaflma sa¤lanamamas› üzerine Haber-‹fl Sendikas› 16 Eylül 2007’de grev karar› alm›flt›.8 Ekim’de aç›klama yapan iflçiler ad›na Sendikan›n Genel Baflkan› Ali Akçan “Korkmad›¤›m›z herkes çok iyi bilmeli diyerek kararl›l›klar›n› vurgulam›flt›. 15 Ekim günü ise taraflar aras›nda yap›lan son görüflmelerden sonuç al›namamas› üzerine 16 Ekim günü 25 bin 680 iflçi greve bafllad›. Ankara’da Telekom ‹l Müdürlü¤ü önünde yap›lan bas›n aç›klamas›nda Müdürlü¤ün kap›lar›na “Bu ifl yerinde grev vard›r” pankartlar› as›larak grev önlükleri giyildi. Burada aç›klama yapan Akçan, “Bugün geldi¤imiz noktada art›k çözüm bitti” diyerek anlaflma sa¤lan›ncaya kadar grev kararlar›n›n arkas›nda olduklar›n› belirtti. (‹stanbul)
Güvencesiz e¤itimcilerden bas›n aç›klamas› ‹flsiz, sözleflmeli, ücretli, dershane çal›flan› güvencesiz e¤itim emekçileri E¤itim-Sen’in ça¤r›s›yla, 5 Ekim Dünya Ö¤retmenler Günü’nün ard›ndan, 6 Ekim’de Ankara’da 2000 kiflilik bir bas›n aç›klamas› yapt›. E¤itimi özellefltirmenin bir ad›m› olarak, e¤itim emekçilerinin ifl güvencesini ellerinden alarak sözleflmeli, ücretli, vekil çal›flma gibi ifl güvencesini ortadan kald›ran uygulamalar›n sonucu olarak, e¤itim emekçilerinin binlercesi ifl güvencesiz çal›flt›r›lmaktad›r. ‹fl güvencesiz çal›flt›r›lan ya da ifl bulma imkan›n› bile elde edemeyen e¤itimciler, çeflitli derneklerde örgütlendiler. Zaman zaman bas›n aç›klamas› vb. eylemler yapt›lar. Son olarak E¤itim-Sen’in ça¤r›s›yla 6 Ekim’de bir araya gelen güvencesiz e¤itim emekçileri E¤itimSen 1 Nolu fiube önünde toplanarak Bakanl›k’a kadar sloganlar, döviz ve pankartlar›yla yürüyerek Milli E¤itim Bakanl›¤› önünde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Bakanl›k önünde bas›n aç›klamas›n› E¤itim-Sen Genel Baflkan› Alaaddin Dinçer yapt›. E¤itim-Sen art›k atanamayan iflsiz ö¤retmenler, dershane çal›flanlar› vb. güvencesiz e¤itimcileri de üye yapmaktad›r. Bu üyelikler fahri üyeliktir. Fakat e¤itimcilerin ma¤duriyeti en fazla olan ve en gençleri oluflturan güvencesiz e¤itimcilerin E¤itimSen’de örgütlenmesi hem E¤itimSen’in mücadelesi hem de güvencesiz e¤itimcilerin mücadelesi için önemli bir ad›md›r. Bu eylem, kat›lan illere s›n›rlama getirmek gibi hatalar› olsa da ön aç›c› olacakt›r. DDSB’liler bundan sonraki süreçte güvencesiz e¤itimcilerin mücadeledeki önemini kavrayarak hareket etmelidir. E¤itim-Sen’de örgütlü olan DDSB’liler bulunduklar› flube ve temsilciliklerde güvencesiz e¤itimciler komisyonlar› oluflturmal› ve aktif çal›flmas›n› sa¤lamal›d›r. Ayr›ca E¤itim-Sen’de güvencesiz e¤itimciler sekreterli¤i oluflturulmas› için çal›flmal›d›r. Güvencesiz e¤itimcilerin oluflturdu¤u çeflitli derneklerse parçal› durufllar›n› E¤itimSen’de birlefltirmelidir. (Ad›yaman’dan bir DDB’li)
İşçi-köylü 5
19 Ekim-1 Kasım 2007 Yaflanan kurakl›k nedeniyle baflta bu¤day olmak üzere Türkiye’nin tar›msal üretimi önemli bir s›k›nt›yla karfl› karfl›ya geldi. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) d›flar›dan bu¤day al›m› yapaca¤›n› aç›klanmas›n›n ard›ndan bu tart›flmalar alevlenmifl durumda. Ülke tar›m›n›n kurakl›k sonucu yo¤unlaflan ciddi bir kriz içinde oldu¤u ortadad›r. Türkiye’de her ekonomik kriz, köylülerin büyük kay›plar yaflamas› anlam›na gelir. Dahas› tar›mda her ithalat, köylülere zarar ettirmek üzerine kuruludur. Bunun di¤er yüzünde ise tefeci-tüccarlar›n, büyük toprak a¤alar›n›n muazzam rantlar› vard›r. Bunlar art›k hükümetlerin onlarca y›ll›k uygulamalar›yla yerleflik gerçekler haline gelmifltir. Bu y›l bu¤day rekoltesinin 16.5 milyon ton civar›nda oldu¤u aç›kland›. Türkiye’nin y›ll›k tüketimi 13-14 milyon ton civar›nda ve ayr›ca 5 milyon ton da un ihracat› gerçeklefltiriliyor. Bu nedenle bu¤dayda en az 2 milyon ton, baz› tahminlere göre de 3-4 milyon ton ithalata gidilece¤i öngörülüyor. Bu¤daydaki rekolte kimilerince daha düflük gösterilmeye çal›fl›lsa da 2005’te 21 milyon ton, 2006’da 20 milyon ton olan bu¤day üretiminin önemli bir düflüfl yaflad›¤› ortada. Böyle bir ortamda TMO’ya ithalat yetkisinin verilecek olmas› birçok soruyu da beraberinde getiriyor. Bu sorular› aç›kl›¤a kavuflturmaya çal›flal›m. Hükümet TMO’ya 1.1 milyon ton bu¤day ithal etme yetkisi vermeye haz›rlan›yor. Bunun gümrük vergisinden muaf tutulacak 800 bin tonluk k›sm› için kararname haz›rlan›yor. AB ile anlaflmalar çerçevesinde 300 bin tonluk bu¤day yetkisi de TMO’ya verilecek. Böylece TMO, toplam 1.1 milyon ton gümrük vergisiz bu¤day ithal etme yetkisi kazanacak. Kurakl›k nedeniyle tüm dünyada bu¤day üretiminde düflüfl yafland›¤› ve flu an bu¤day fiyatlar›n›n çok yüksek düzeyde seyretti¤i biliniyor. Dünya borsalar›nda bu¤day›n tonunun yaklafl›k 350–400 dolardan (455 YTL (+)) sat›ld›¤› söyleniyor. Ancak yüzde 130’luk gümrük vergisiyle bu rakam 1.000 YTL’ye kadar ulafl›yor. TMO’ya gümrük vergisinden muaf ithalat yapt›r›laca¤› söy-
‹flçi-emekçi y›¤›nlara dönük tüm dünyada esen sald›r› rüzgarlar›, iflçi s›n›f›n›n öz örgütlülükleri olmas› gereken sendikalar taraf›ndan çok da “hissedilmiyor”. Bu “hissetmeme” durumu kuflkusuz, sendikalar›n içinde bulunduklar›, s›n›ftan uzak duruflla ilintilidir. Bu durumu ülkemiz özgülüne indirecek olursak, 50’li y›llarda CIA patentli olarak kurulan Türk-‹fl ve ileriki y›llarda devrimci olma iddias›yla ortaya ç›kan, ancak devrimcili¤i sadece ad›nda kalan D‹SK ve sonras›nda ise KESK gibi, sendika konfederasyonlar›, iflçi s›n›f›n›, emekçileri onlar›n gerçek kurtuluflunu sa¤layacak s›n›f mücadelesine kanalize etmeyi b›rakal›m, ekonomik ve demokratik talepleri do¤rultusunda bile harekete geçirmekten uzak oluflumlar›n ötesine geçmemifllerdir/geçememekteler. Sendika konfederasyonlar›n›n bafl›na çöreklenen sar›-bürokrat sendikac›lar›n en “ilerisi” reformist bir hatta
Kurakl›k, bu¤day ithalat› ve
… n u g y o s n gizlene leniyor, ancak gümrük vergisindeki kay›p dâhil edilince devletin ton bafl›na 1.1 milyon YTL gibi çok yüksek bir rakamla d›flar›dan bu¤day alaca¤› ortaya ç›k›yor. Bunun anlam›, hükümetin ülkemiz bu¤day üreticisine zarar ettirmek için emperyalist flirketlere çok büyük kârlar yapt›raca¤›d›r. Bu¤day ithalat›n›n ülkedeki iç piyasalar› düzenlemek, spekülasyonlar› engellemek amaçl› oldu¤u söylemi ise koca bir yalandan baflka bir fley de¤ildir.
Kâr zengin köylüye... Peki, bu¤day fiyatlar› bu kadar yükselirken köylüler bu durumdan ayn› oranda faydalan›yorlar m›? Bu sorunun cevab› istisnai durumlar ve k›smi avantajlar d›fl›nda hiçbir zaman ‘evet’ olmad›. Ki bu durumda dahi gerçekten kâr sa¤layan üretici say›s› genel orana göre her zaman çok küçük bir say›da kald›. Onlar da büyük üreticiler, toprak a¤alar› ve zengin köylülerdir. Bugün küçük ve orta düzeydeki üreticilerin birço¤u bu¤day›n› satm›fl durumda. Bahsetti¤imiz mekanizmalar içerisinde bu üreticilerin ürünlerini satmay›p ellerinde tutmalar›n› beklemek pek de
olas› de¤ildir. Yaflanan kurakl›k nedeniyle rekolte düflük olunca, köylülerin büyük ço¤unlu¤unun borçlar› ve yaflam giderleri için gerekli ürün d›fl›nda satacak bu¤daylar›n›n kalmad›¤› ortadad›r. Kurakl›¤›n di¤er ürünlerde de ciddi düflüfllere yol açmas› küçük ve orta düzeydeki üreticilerin ürünlerini bekletmelerine olanak tan›mamaktad›r. Öyleyse aç›k ki bu¤day fiyatlar›ndaki yükseliflin ülkemiz köylülerinin büyük ço¤unlu¤una önemli hiçbir katk›s› yoktur. Özellikle T. Kürdistan›’nda toprak a¤alar› ürünlerini satmaz bekletirken, köylülerin elindeki ürünleri de toplayarak stokluyor ve büyük rantlar elde ediyorlar. Bu sürecin devletten ba¤›ms›z gerçekleflmedi¤ini de biliyoruz.
Köylüye k›yak seçimlere kadar... Bu noktada hükümetin kurakl›k deste¤i de ibretlik örneklerle dolu. Her y›l düzenli olarak ödenen destekler, bu sene seçim nedeniyle erkene al›n›p “çiftçiye hükümetten k›yak” yalan›yla ortaya
at›ld›. AKP hükümetinin devletin kamusal görevlerini bütünüyle ortadan kald›r›rken, normalde gerekli destek ve harcamalar›, hükümetin bir “yard›m›, hay›rseverli¤i, k›ya¤›” olarak gösteren uygulamalar›ndan biriydi bu da. Yap›lan s›n›rl› desteklerden en çok hangi kesimlerin parsaland›¤› ortadayken, sadece aç›klananlara bak›ld›¤›nda dahi hükümetin nas›l bir politika izledi¤i anlafl›l›yor. Bu¤day kurakl›k deste¤inin ödenece¤i belirtilen 40 ilin seçimine bile ç›kar iliflkileri damgas›n› vurmufl, büyük rantlara kap› aralanm›flt›. Ordu, Samsun, Sinop gibi, bu¤day üretiminin çok düflük oldu¤u iller destekleme kapsam›na al›n›rken, Urfa gibi bu¤day deposu bir il, yüzde 38’lik üretim düflüflüne ra¤men destekleme kapsam›na al›nmam›flt›. Bugün tüm dünyada küresel ›s›nma ve kurakl›k nedeniyle tar›msal üretimde ve özellikle bu¤day üretiminde düflüfl yaflan›yor. Bu nedenle dünya piyasalar›nda bu¤day fiyat› üçe katlanm›fl durumda. Birçok ülke, bu¤day dahil kendi tar›msal üretimlerini korumak ve ürünü ülkelerinde tutmak amac›yla ticarete dönük ciddi tedbirler almaya bafllad›. Ukrayna, ihracat vergisini art›rd› ve bu¤day ihracat›n› yasaklad›. Arjantin bu¤day ve soya fasulyesinden sonra süt ihracat›na da vergi koydu. Suriye bu¤day ihracat›n› yasaklad›. Hindistan bakliyat ürünleri ihracat›n› yasaklad›. AB’de öncelikli olarak süt ürünlerinde ihracat teflvikine son verildi. AB, 2006 rekoltesinden itibaren yüzde 10 nadas ko-
flulundan vazgeçiyor. Dünyada bu geliflmeler olurken peki TC devleti ne yap›yor? Baflta da belirtti¤imiz gibi; TMO’ya gümrük vergisinden muaf bu¤day ithalat› yapt›r›yor. Üreticiyi ve iç piyasay› koruyacak hiçbir tedbir almad›¤› gibi üretimi daha da afla¤›lara çekecek ad›mlara imza at›yor. Bu kapsamda yap›lmas› gereken üretimi art›rmak ve ithalat› düflürmekken TC tam tersini yap›yor. Ayn› politikayla devam edilir ve ithalat gerçeklefltirilirse zaten her y›l gerilemeler yaflayan bu¤day üretiminin bir dahaki sene çok daha düflece¤i ve a盤›n 15 milyon ton civar›nda olabilece¤i belirtiliyor. ÖZETLE; yap›lacak olan bu¤day ithalat› d›flar›ya olan ba¤›ml›l›¤› daha da art›racak köylüyü ise üretim d›fl›na itecektir. AKP hükümetinin yapmaya çal›flt›¤› da bundan baflka bir fley de¤ildir. AKP hükümeti, içeride tefeci, tüccar ve toprak a¤alar›na d›flar›da ise emperyalist tar›m flirketlerine ekonomik kazanç ve rant sa¤lamakla yükümlüdür. Çünkü yetkisini ve icazetini onlardan alm›flt›r. Sonuçta hedeflenenler bellidir: milyonlarca köylüyü üretimsiz b›rakarak d›flar›ya/ithalata ba¤›ml›l›¤› art›rmak, ülke tar›m›n› tasfiyeye u¤ratarak emperyalist sömürüyü derinlefltirmek… Bu¤dayda veya herhangi bir üründe bugün kurakl›kla iç içe geçen geliflmeler, bu temel amaçtan kesinlikle ba¤›ms›z de¤ildir. O halde çözüm, bu yap›n›n tamam›yla
TMO yalan söylüyor! Daha OcakMay›s döneminde kurakl›k nedeniyle bu seneki rekoltenin düflük olaca¤› belli olmaya bafllarken, TMO bu¤day stoklar›n› 37.5 kurufltan elinden ç›karm›flt›. Ürün piyasaya ç›k›nca ise TMO al›c› olmad›. 2005’te 5 milyon ton, 2006’da 2 milyon
ton al›m yapan TMO bu sene 125.000 tonun alt›nda al›m yaparak tarihinin en düflük bu¤day al›mlar›ndan birini gerçeklefltirdi. TMO, tüccar vs. taraf›ndan gelen afl›r› talep dolay›s›yla “bize mal gelmedi” dese de bunun da apaç›k bir yalan oldu¤u biliniyor. Tüccarlar›n ç›kar sa¤lamas› için al›m yapmayan, TMO’nun kendisidir. Ayr›ca biliniyor ki, mecbur kalmad›¤› koflullarda üretici hiçbir za-
Harb-‹flfl’’in kongre karar› di¤erlerine örnek olsun durmaktad›r. Ancak bu durum sadece konfederasyonlar›n yönetimlerinde hakim de¤il. Daha afla¤›ya do¤ru inildi¤inde, flubelere kadar ayn› duruflun söz konusu oldu¤u söylenebilir. K›sacas›, bugün sendikalar, buralarda yönetimde olanlar›n yüksek maafllar, ikramiyeler, harc›rahlar, yüksek k›dem tazminatlar› ald›klar›, birer rant alan›ndan
‹flflççiler kararl›; ücretleri alana kadar üretim yok!
öteye bir anlam ifade etmemekteler. ‹flçi s›n›f›n› “temsil etme” iddias›nda olan bu sendikac›lar, gerek bir iflçinin çok üzerindeki yaflam standartlar› gerekse buna damgas›n› vuran durufllar›na uygun pratikleri ile, giderek “temsil ettikleri” iflçi s›n›f›ndan kopmaktalar. Kongrelerde yaflanan kavgalar›n
ard›na bakt›¤›m›zda, asl›nda bu kavgalar›n temelinde yatan gerçek nedenin, koltuk kapma kavgas› oldu¤unu görürüz. Yani kongrelerde egemenlere karfl› ol(a)mad›klar› kadar “cengaver” kesilenlerin gerçek dertleri, ne s›n›ft›r ne de s›n›f sendikac›l›¤›. Onlar, e¤er bir dönem önce de sendika yönetiminde profesyonelse, buradan ald›klar› yüksek maafl ve daha bir dizi olanakla gir-
Hopa Çay Üreticileri Kooperatifi’ne ba¤l› çay fabrikas›nda çal›flan 26 iflçi, ücretlerinin ödenmemesi üzerine ifl durdurdu. Ücretlerinin ödenmesi ve çal›flma koflullar›n›n düzeltilmesi için çal›flmayacaklar›n› ve fabrikay› terk etmeyeceklerini belirten çay iflçileri, ücretleri ödenmedi¤i için ma¤dur olduklar›n› ve 120 günlük
sigorta primlerinin yatmad›¤› için sa¤l›k güvencelerinin de ellerinden al›nd›¤›n› söylediler. Taleplerinin dikkate al›nmas› için eylem yapmaya karar verdiklerini belirten iflçiler, ayr›ca patronun kendilerini afla¤›lad›¤›n›, s›k s›k tehdit edildiklerini, fabrika yönetimi taraf›ndan baz› arkadafllar›n›n muhbirli¤e zorland›¤›n› ve fliddete
Emekli -Sen kapat›ld›, mücadele sürüyor!
Emekli-Sen, Ankara 17’nci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen duruflma sonucunda hukuksuz bir flekilde kapat›ld›. ‹çiflleri Bakanl›¤›’n›n, Anayasa’n›n sendika kurma hakk›n› düzenleyen 51. maddesine dayanarak, aleyhine açt›¤› kapatma davas› 9 Ekim günü sonuçland› ve sendika kapat›ld›. Emekli-Sen’in kapat›lmas›n› engellemek için emekliler Türkiye’nin birçok yerinde imza stant-
İşçi/köylü
lar› ve eylemler gerçeklefltirerek sorunlar›n› kamuoyuna duyurmaya çal›flt›lar. 1995 y›l›nda “Demokrasi mücadelesinden emekli olunmaz” fliar› ile emeklilerin ekonomik, demokratik, hukuksal, sosyal hak ve ç›karlar›n›n korunup gelifltirilmesi için örgütlenerek sendika kuran emekliler, devletin bask› ve engellemeleri ile karfl› karfl›ya kald›lar/kal›yorlar. Kapatma davas› ile engellen-
meye çal›fl›lan Emekli-Sen, ülkenin birçok yerinde imza stantlar› açarak genifl kesimlere seslerini duyurdu. Emeklilerin bu mücadelesi öyle anlafl›l›yor ki birilerini rahats›z etti. Aksaray’da aç›lan standa sald›ran ve üstünde ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi’nin giysileri olan bir kifli polisin gözü önünde emeklilere hakaret etti. Emeklilerin sald›rgana yan›t vermesi ve çevredeki insanlar›n da müdahalesi ile stant yeniden kuruldu. Sald›r›dan sonra Emekli-Sen üyeleri polise neden müdahale etmediklerini sordu ve polisin yan›t› “Adam›n sinirleri bozulmufltur” fleklinde oldu. Emekliler engellemelere ra¤men sesli ajitasyonlarla imza toplamaya devam etti. Sald›r›dan sonra ziyaret etti¤imiz emeklilerle da-
va süreci ve emeklilerin sorunlar› üzerine sohbet ettik. Oldukça kararl› görülen emekliler, Türkiye’de milyonlarca emeklinin çok zor koflullarda yaflad›¤›n› dile getirdiler. Emekliler Ankara’da görülen dava öncesinde de çeflitli eylemler gerçeklefltirdiler. 7 Ekim günü Adana Büyükflehir Belediyesi önünde biraraya gelen Emekli-Sen üyeleri “Emekli-Sen kapat›lamaz” pankart› açt›. Adana, Mersin, Hatay, ‹skenderun ve Gaziantep flubeleri taraf›ndan gerçeklefltirilen eylemlerde aç›lan kapatma davas›n›n demokratikleflme iddialar› ile uyuflmad›¤› belirtildi. Emekliler ayr›ca Kad›köy Meydan›, ‹zmir-Konak Meydan›’nda yapt›klar› eylemler ile Ankara’ya yürüdüler. (H. Merkezi)
dikleri ev, arsa, araba taksitlerini düflünerek verirler bu canh›raç seçilme “kavgas›n›”. Bu durumun gerçek sorumlusu ise hiç kuflkusuz, sendikalarda s›n›f sendikac›l›¤›n› hayata geçirecek, kiflisel de¤il s›n›f kayg›lar›yla hareket edecek kadrolar yetifltirme noktas›nda yetersiz kalan, devrimci önderliklerdir. Ancak Harb-‹fl’in geçti¤imiz günlerde gerçekleflen kongresinde, sendimaruz kald›klar›n› da söylediler. Talepleri dikkate al›nana ve haklar›n› alana kadar çal›flmayacaklar›n›, vardiyal› olarak fabrikada bekleyeceklerini söyleyen iflçiler son olarak ifl b›rakmada deneyimsiz olduklar›n› daha örgütlü hareket etmek için sendikalarla görüfltüklerini belirtti. (H. Merkezi)
ortadan kald›r›lmas›ndan ba¤›ms›z de¤ildir. Bu noktada Marksist-Leninist-Maoistlere düflen görev aç›k ve nettir. Yoksulluk, açl›k ve sefaletin en derin flekilde yafland›¤› T. Kürdistan› baflta olmak üzere ülkemiz k›rsallar›nda Demokratik Halk Devrimi mücadelesine h›z verilmelidir. Demokratik Halk Devrimi’nin ülkemizdeki yolu Halk Savafl›’d›r ve Halk Savafl› bizden büyük görevlere cüret etmemizi istiyor.
M. Eker’den inciler... Bu sene bu¤daydaki kay›p daha bahar aylar›nda kendini gösterirken Tar›m Bakan› MehMehdi Eker di Eker yaz ortalar›nda “bu¤dayda s›k›nt› olmayacak, o kadar düflüfl yaflanmayacak, gerekirse seferberlik stoklar›n› harcar›z” diye aç›klamalarda bulunuyordu. TC devletinin “seferberlik stoklar›n›” gerçekten kimin için harcayaca¤›n› 2. Emperyalist Paylafl›m Savafl› y›llar›ndan Türkiye halk› çok iyi biliyor. On milyonlar açl›kla bo¤uflurken depolarda çürütülen tonlarca bu¤day› da…
man TMO yerine tüccar› tercih etmemifltir. Hatta TMO ödemeleri taksitli ve geç yapt›¤› durumlarda dahi üretici TMO’yu tercih etmifltir. Fakat flu an bilinçli bir politikayla TMO’ya al›m yapt›r›lm›yor. Üretici tümüyle tefeci ve tüccarlara mecbur b›rak›l›yor. Köylülerin borç ödemelerini hasat dönemine ve genellikle ürün fiyatlar›n›n düflük oldu¤u döneme getirilerek, köylünün ayr›ca tüccara mecbur b›rak›lmas› ve zarara u¤rat›lmas›, bu politikalar›n her zaman tamamlay›c› bir aya¤› olagelmifltir.
kalar›n ve de böylelikle sendikac›lar›n yukar›da koymaya çal›flt›¤›m›z s›n›ftan uzak halini bir nebze de olsa tersine çevirmeye çal›fl›r gibi görünen, bu yan›yla da yüreklerimize biraz “su serpen” bir geliflme yafland›. Harb-‹fl Genel Kurulu, tüzü¤ün yenilenmesinin yan› s›ra, sendikan›n giderlerine iliflkin de bir dizi karar ald›. Bu kararlar içinde en anlaml›s› ise herhalde, sendikan›n flube ve merkez yöneticilerinin maafllar›n›n ve ikramiyelerinin düflürülmesine iliflkin karard›. Al›nan karara göre, seçimi kaybeden yöneticilere verilen 3 ayl›k maafl ve ikramiye 1 aya düflürülürken, genel baflkan›n her ay ald›¤› % 20’lik baflkanl›k tazminat› % 10, flube baflkanlar›n›n % 10 olan tazminat› ise % 5 olarak yeniden düzenlendi. Yine genel baflkan›n, yönetim kurulu karar› olmadan ayda iki asgari ücret karfl›l›¤› harcama yapma yetkisi bir asgari ücrete, flube baflkanlar›n›nki ise, yar›m asgari ücrete düflürüldü. (H. Merkezi)
Akdeniz Nakliyat iflflççileri 2 ayd›r direniflfltte! TÜMT‹S’e üye olduklar› gerekçesiyle Akdeniz Selçuk Nakliyat Kargo fiirketi taraf›ndan iflten ç›kar›lan iflçiler, 60. gününü doldurduklar› direnifle bayramda da devam etti. 12 A¤ustos’tan bu yana iflten ç›kar›ld›klar› Akdeniz Selçuk Nakliyat Kargo fiirketi önünde oturma eylemine bafllayan iflçilerin direnifli sürüyor. 60 gündür direnen iflçilerden Ayd›n Akçan, direniflten çok fley ö¤rendi¤ini belirterek, bu süre zarf›nda s›n›f dayan›flmas›n›n, hak araman›n ne oldu¤una tan›kl›k etti¤ini söyledi. ‹lk kez böylesi bir direnifl içerisinde yer ald›¤›n› ifade eden ve “mafyavari” yöntemlerle sindirilmeye çal›fl›ld›klar›na dikkat çeken Akçan, “Bu direnifl bizim için adeta okul görevi görüyor. Her geçen gün yeni fleyler ö¤re-
niyoruz. S›n›f dayan›flmas›na ve s›n›f bilincine varmam bu direnifl sayesinde oldu” diye konufltu. Sendikal› olmadan önce çal›flma koflullar›n›n çok kötü oldu¤una dikkat çeken iflçilerden Hüseyin Gündüz, sendikaya haklar›n› aramak için girdiklerini belirtti. Günde 12 saat ve hiç durmadan çal›flt›r›ld›klar›n›, mesai ücretlerinin verilmedi¤ini, sa¤l›ks›z koflullarda haz›rlanm›fl yemekler yediklerini anlatan Gündüz, “Bu koflullar› sendikal mücadele ile düzeltebilece¤imize inand›k ve TÜMT‹S’e üye olduk. Ancak iflveren sendikadan ayr›lmad›¤›m›z takdirde iflten ç›kartaca¤›n› söyleyerek bizi tehdit etti ve ard›ndan da 9 arkadafl›m›z› iflten ç›kard›” dedi. (H. Merkezi)
İşçi-köylü 6
Dengê azadi
“S›n›rötesi” tezkeresine protesto Devletin s›n›r ötesi operasyon için ç›kartmaya haz›rland›¤› tezkere protesto edildi. 15 Ekim 07 Pazartesi günü ‹HD ‹stanbul fiubesinde aç›klama yapan HÖC, DHP, Al›nteri, ESP, Mücadele Birli¤i, Partizan vd. kurumlar “Bugün yap›lmak istenen, olas› “operasyon”u tüm ülke geneline yaymak, linçleri ve yeni sald›r›lar› teflvik etmektir. Kürt illerinde da¤ tafl bombalan›rken, metropollerde de sivil katliamlar›n önünü açarak ›rkç›-floven anlay›fl› yayg›nlaflt›rma iste¤idir. Kürt halk›na dönük yeni sald›r›lar› yayg›nlaflt›rmak, yeni U¤ur’lar›, Enes’leri, Bülent Karatafl’lar› katletmek için, bugünün Ogün Samast’lar›n›, devletin deyimiyle ‘iyi çocuklar’›n› yaratmakt›r” dedi. Tezkerenin mecliste oylanaca¤› gün Taksim Tramvay Dura¤›nda eylemde olacaklar›n› belirten kurumlar tüm halk› tezkereye karfl› ç›kmaya ça¤›rd›. (‹stanbul)
Sald›r›lar protesto edildi! Son dönemde özelde Kürt halk›na, genelde de tüm devrimci ve demokratik kurum ve kiflilere yönelik artarak devam eden, faflist sald›r›lar› protesto etmek için Partizan, ESP, BDSP, DHP, DTP, SDP, EMEP’in örgütledi¤i ve ‹HD, Tuncelililer Derne¤i’nin de destekledi¤i oturma eylemi 9 Ekim günü Osmangazi Metro ‹stasyonu önünde gerçeklefltirildi. Eylemde kurumlar ad›na aç›klamay› okuyan Serpil Aslan “bizler burada yer alan kurumlar olarak bir kez daha flovenizme, milliyetçili¤e ve ›rkç›l›¤a karfl› halklar›n kardeflli¤ini hayk›r›yoruz” dedi. Kitle befl dakika sembolik oturma eylemi yapt› ve çeflitli sloganlar atarak alk›fllarla devletin faflist sald›r›lar›n› protesto etti. (Bursa)
TUDEF 2. Ola¤an Kongresi’ni gerçeklefltirdi! Tunceli Dernekleri Federasyonu, 14 Ekim Pazar Taksim Hill Otel’de 2. Kongresi’ni gerçeklefltirdi. Demokrasi ve devrim mücadelesinde flehit düflenler ad›na sayg› duruflunun ard›ndan yap›lan oylama ile divan oluflturuldu. Devrimci ve demokratik kurumlar›n ve Hozat Belediye Baflkan› Cevdet Konak’›n da aralar›nda oldu¤u mesajlar okundu. Gündemlerin okunmas› ile birlikte Faaliyet Raporu yönetim taraf›ndan delegelerin bilgisine sunuldu. Bu bölümde söz alan ve çeflitli illerden gelen delegeler federasyonun iki y›ll›k çal›flmalar›na iliflkin düflüncelerini dile getirdi. Delegeler Dersim’de yaflanan sa¤l›k sorunlar›ndan, Munzur Üniversitesi kurulmas›na kadar genifl bir yelpazede Federasyonun gündemine iliflkin önerilerini dile getirdi. Federasyonun Munzur’da yap›lacak barajlara, siyanürle alt›n aranmas›na karfl› daha aktif bir mücadele yürütmesi gerekti¤i delegelerin konuflmalar›nda dikkati çeken ortak noktayd›. S›n›r ötesi operasyonun ve ç›kar›lmak istenen tezkerenin k›nand›¤› bir önerge oy birli¤i ile kabul edilirken, Kürt halk›na yönelik imha ve inkâr sald›r›lar› F tiplerinin kapat›lmas› üzerine de önergeler sunuldu. Çeflitli DKÖ temsilcilerinin de kat›ld›¤› kongrede Hozat’›n Boydafl köyünde Özel Tim taraf›ndan kurflunlanan R›za Çiçek’in abisi Cemal Çiçek de bir konuflma yapt›. Özel Tim’in Bülent Karatafl ve kardeflini infaz amaçl› kurflunlad›¤›n› dile getiren Cemal Çiçek, kardeflinin hastanede tedavisi sürerken sorguland›¤›n› ve sahte bir ifade ile örgüt üyesi oldu¤u iddias› ile tutukland›¤›n› ard›ndan, Diyarbak›r’a nakledildi¤ini söyledi. Kongre’ye eski yönetimin elefltirileri yan›tlamas› ve di¤er gündemlerin oylanmas› ile devam edildi. Kongrenin bafllad›¤› saatlerde iki olan liste say›s› yap›lan görüflmeler sonucunda tek listeye indi. (‹stanbul)
19 Ekim-1 Kasım 2007
“ ‹ y i ç o c u k l a r ” i flflb b a flfl›› n d a Beytüflflebap’ta bir minibüsün taranarak, içindeki 12 kiflinin öldürülmesi, bunu takip eden günlerde de¤iflik yerlerde bombalar›n patlamas›, Kürtlere dönük uzunca zamand›r bilinçli bir biçimde t›rmand›r›lan imhainkar politikalar›n›n daha üst düzeyde hayata geçirilmesi zemini yap›ld›. Ayn› zamanda halklar› birbirine düflman etme, birbirine k›rd›rma anlam›na da gelen (daha do¤rusu amaçlanan) bu yönelim, öyle görünüyor ki önümüzdeki sürece damgas›n› vuracak, uzunca zamand›r böylesi bir atmosfer yaratmak için çaba harcayanlar ellerini ovuflturmaya devam edecek. Emperyalist patentli bu politika, esas olarak emperyalistlerin bölgedeki hakimiyet planlar›n› pekifltirmeye hizmet ederken, di¤er yandan da, onlar›n yerli uflaklar›n›n ülke içindeki otoritelerini art›rma ifllevi de görmekte. Otoritesini art›rmaya en fazla ihtiyaç duyan gücün ise, son y›llarda bunu yitirdi¤ini düflünen ve yeniden kazanmak için uzunca süredir büyük bir “u¤rafl” veren faflist Türk Ordusu oldu¤u kesin. Ancak bu yönlü u¤rafllar› da içinde bar›nd›ran ve bir y›l› aflk›n süredir dillendirilen s›n›r ötesi harekat›n bir türlü hayata geçirilememesinin, daha do¤rusu ABD’den buna iliflkin onay›n ç›kmamas›n›n verdi¤i rahats›zl›k bugünlerde “afl›lacak” gibi görünüyor. Tabii emperyalist efendileri uflaklar›na yeni bir oyun oyna-
Kato Da¤›’nda Eylül ay›n›n sonunda ç›kan çat›flmada 9 HPG gerillas› flehit düfltü. HPG’lilerden Nazan Bayram, ‹hsan Tekefl, Zeki Gökberk ve Hakan Turgut adl› gerillalar›n aileleri Van, Diyarbak›r ve Hakkari’den Beytüflflebap’a gelerek cenazelerini almak istedi. Beytüflflebap Cumhuriyet Savc›l›¤›’na baflvuran 4 HPG’linin ailesine savc›, “Biz operasyon bölgesine helikopterle gittik, havadan keflif yapt›k. Cenazeler oradad›r, do¤rudur, ancak biz gidip alam›yoruz. Siz alabiliyorsan›z gidin al›n” fleklinde yan›t verdi. Aileler bunun üzerine Beytüflflebap ‹lçe Jandarma Komutanl›¤›’na baflvuruda bulundu. Dilekçe ile baflvuran ailelere askeri
mazsa… Faflist Türk Ordusu baflta olmak üzere, tüm siyasi otoritelerin koro halinde Kürtlere dönük topyekun bir sald›r› için naralar att›¤› flu günlerde, en büyük destek yine egemenlerin güdümündeki medyadan gelmekte. Medyan›n bu kesimi, en son fi›rnak ve Diyarbak›r’da 15 askerin öldürülmesiyle adeta bir linç histerisine girmifl bulunuyor. Ne kadar eski kontra asker varsa, ekranlara ç›kar›larak, ‘90’l› y›llarda “teröristlere” karfl› nas›l baflar›l› bir “savafl” verdikleri anlatt›r›l›yor. Bu katil eskileri “ah yine görev verilse de görseler neler yapar›z” edas›yla ve de a¤›zlar›ndan salyalar ak›tarak yapt›klar› aç›klamalarla, özde o dönem gerçeklefltirdikleri bir dizi kontra katliam› da itiraf ediyorlar. Tüm bu linç histerisi ise çok aç›kt›r ki sadece gerillay› kapsam›yor. Kürt Ulusal Hareketi’nin tüm temsilcilerini hedef al›yor. Bunun içindir ki, imha hareketinin bugün art›k, uzunca süredir zaten ciddi sald›r›larla karfl› karfl›ya kalan DTP’yi de bir bütün olarak içine alm›fl oldu¤u gözleniyor. Meclis’e girmifl olan çok say›da eli kanl› katil, dokunulmazl›k z›rh›na bürünüp, elini kolunu sallayarak dolafl›rken, yasalar›n ayn› dokunulmazl›¤› verdi¤i DTP’li vekillerin bir ç›rp›da yarg›lanmas› gündeme geliyor. Tüm Kürtleri hedef ald›¤› çok aç›k olan bu linç kampanyalar›, sokaklarda, mahallelerde yaflayan Kürt gençlerin, Ahmet Kaya dinledikleri için linç edil-
mek istenmesi boyutuna ulaflarak, Kürt-Türk düflmanl›¤› yaratma çabalar›, iyice pekifltirilmeye çal›fl›l›yor. Bu sürecin h›z kazanmas› asl›nda Meclis’in aç›ld›¤› 1 Ekim’de Büyükan›t’›n yapt›¤› bir konuflmayla verildi denebilir. Büyükan›t bu konuflmada Meclis’teki DTP’li vekilleri do¤rudan hedef gösterdi. Büyükan›t’›n bu konuflmas›, birkaç gün geçmeden Erdo¤an taraf›ndan da desteklendi. Erdo¤an, “PKK’ya terör örgütü demeyenleri muhatap almay›z” diyerek, askere tam destek verdiklerini ilan etti. ‹flte s›n›r ötesi harekat da iflte bu aç›klamalar›n akabinde daha da yo¤un olarak gündeme gelmifl bulunmakta. Ancak, böyle bir harekat›n ABD’nin onay› olmadan gerçekleflmeyece¤i kesin. ABD buna izin verir mi, verirse hangi planlar dahilinde verir, yine bu da ileriki süreçte a盤a ç›kacakt›r.
OHAL geniflliyor Ancak, özelde Kürt Ulusal Hareketine, bir bütün olarak da Kürt halk›na dönük gerçekleflen bu azg›nca sald›r›lar›n, Ordu’nun elini ülke içinde giderek güçlendirdi¤i aç›kt›r. Çünkü Ordu ve hükümetin, CHP, MHP gibi faflist partilerin de deste¤ini alarak bafllatt›klar› imha dozu yüksek bu sald›r› furyas›, ordunun uzunca zamand›r fiili olarak birçok bölgede hayata geçirdi¤i OHAL uygulamalar›n›n kapsam›n› geniflletmesini de beraberinde getirdi. En son Beytüflflebap’ta yafla-
nan ölümler bahane edilerek, buras› da “Geçici Güvenlik Bölgesi” ilan edilmifl bulunmakta. Befltüflflebap olay›na biraz daha yak›ndan bakt›¤›m›zda, burada yaflananlar›n ‘90’l› y›llardaki “Özel Savafl” ad› alt›nda gerçekleflen kontra eylemlerle ne kadar benzerlik tafl›d›¤›n› da görece¤iz. Olay›n gerçekleflmesinden çok k›sa bir süre sonra, daha henüz herhangi bir araflt›rma söz konusu de¤ilken yap›lan resmi aç›klamalar var. Ancak alalacele ve önceden planland›¤› belli olan bu aç›klamalar, olay araflt›r›ld›kça do¤ruluk pay›n› da giderek yitirmifl bulunmakta. Örne¤in, ilk aç›klamalarda minibüste ölenler aras›nda küçük bir çocu¤un da bulundu¤u söylenmesine karfl›n, böyle bir fleyin olmad›¤› ç›km›flt›r a盤a. Bu ayr›nt› büyük olas›l›kla kamuoyunda daha fazla infial yaratmak için düflünülmüfl olmal›.
fieehitlerin cenazelerini aileleri ald› fi yetkililer, cenazelerini gidip almalar›n› söyledi. ‹lçe Jandarma Komutanl›¤› yetkililerinin ailelere, “operasyon bölgesi, asker gönderemeyiz” diyerek güvenlik önlemi alamayacaklar›n› belirtmesi ise dikkat çekti. DTP fi›rnak ‹l Baflkan› ‹zzet Belge, DTP Beytüflflebap ‹lçe Baflkan› Yusuf Temel ve beraberindeki 100 kifli cenazeleri almak için Beytüflflebap’›n Setka Köyü’ne do¤ru yola ç›kt›. Uzun bir yolculuktan sonra Özel Güvenlik Bölgesi’ndeki Derya Mala m›nt›kas›na giden aileler 3 cenazeye ulaflt›. Biri kad›n olmak üzere toplam 3 HPG gerillas› getirilen cenaze tor-
balar›na konuldu. Cenazeler akflam saatlerinde Beytüflflebap Devlet Hastanesi morguna getirildi. Cenazelerin konulmas› için hastanede sedye verilmemesi gerginli¤e neden oldu. Çat›flmada flehit düflen ve cenazeleri al›nmayarak Beytüflflebap Devlet Hastanesi morgudan bekletilen HPG’lilerden Uludereli Hamit Bayram (Goran), Diyarbak›rl› Esat Güller (fiemsetin Jiyan), Suriye Halep do¤umlu Adnan Mamo (Kahraman Hogur) ve kimli¤i tespit edilmeyen bir gerilla daha sonra aileleri taraf›ndan al›narak memleketlerine götürüldü.
Bu infial yaratma çabalar›, daha sonraki günlerde 15 askerin ölümüyle doru¤a ulaflt›r›lmaya çal›fl›lm›flt›r. Beytüflflebap olay›n›n PKK taraf›ndan üstlenilmemesi, olay›n geliflimine iliflkin resmi aç›klamalarla bölge halk›n›n yapt›¤› aç›klamalar›n birbirini tutmamas›, bunun aç›k bir biçimde kontra bir eylem oldu¤unu göstermektedir. Olaydan hemen önce ve hemen sonra, bölgeye yak›n bir yerden askeri helikopterlerin kalk›fl-inifl yapm›fl olmas› ise, bunun böyle oldu¤u noktas›nda flüpheye yer b›rakmamaktad›r. Ülkedeki kontra-gerillan›n ileri gelenlerinden biri oldu¤u kesin olan Büyükan›t’›n Genel Kurmay Baflkanl›¤›na getirilmesiyle birlikte, bu tür faaliyetlere h›z verilece¤inin sinyalleri de verilmiflti. Bu sinyallerin yanl›fl alg›lanmad›¤›n› ise, flu süreçte daha net olarak görmekteyiz. Anlafl›lan Büyükan›t›n tüm “iyi çocuklar›” iflbafl›nda!
fiehitler için kurulan taziye çad›rlar› ziyaretçi ak›n›na u¤rarken, evlatlar›n› katleden devlete olan öfke dile getirildi. 2006 y›l›n›n Nisan ay›nda Bingöl’ün Genç ilçesi k›rsal›nda flehit düflen 14 gerilladan 4’ünün Diyarbak›r’da kitlesel bir flekilde defnedilmek istenmesini hazmedemeyen devletin kolluk güçleri 3 gün boyunca halka sald›rm›fl, Baflbakan R. Tayyip Erdo¤an analar› suçlayarak çocuklar›na “sahip” ç›kmazlarsa ak›betlerinin ayn› olaca¤› yönünde “aç›klamalarda” bulunmufltu. Genelkurmay Baflkanl›¤› da Erdo¤an’›n aç›klamalar›yla paralel olarak gerilla cenazelerinin ailelerine verilmeyece¤ini aç›klam›flt›.
Berxwedan Jiyane!
Kürt edebiyat›n›n büyük üstad› Mehmet Uzun’u kaybetmenin ac›s›n› yafl›yoruz. Hayat›n›n en verimli döneminde öncüllerinin (Ahmede Xani, Cigerxun, Bedirxan…) yan›na giden Mehmet Uzun, b›rakt›¤› eserleriyle ölümsüzlü¤ü zaten yakalam›flt›. Fiziksel ayr›l›¤›n›n ac›s›n› ise ancak Kürt edebiyat›na ve Kürtçeye sahip ç›kan gençlerin çal›flmalar› azaltacakt›r. Mehmet Uzun, kurulu düzenin zulmünü bariz flekilde yaflayan, sürgüne gönderilen, ancak her an›nda direnen, tutarl› bir demokrat ve yurtseverdir ve hayat›n›n her an›nda halk›n›n yan›ndad›r. Halk› da onu zor dönemlerinde yaln›z b›rakmam›fl, hastal›kla savafl›nda direnç vermifltir. Mehmet Uzun gibi ayd›nlar ülkemizde çok azd›r ve yaflat›lmas›/tan›t›lmas› büyük önem arz etmektedir.
1953 y›l›nda Siverek’te do¤an Mehmet Uzun, Kürt ulusunun yaflad›¤› ac›lar›, bask›lar› ve zulmü bizzat yaflayarak tan›m›flt›r. Faflist düzenin asimilasyoncu, inkarc› dayatmalar›na karfl› Kürt halk›n›n ulusal özgürlük mücadelesinin savunucusu olmufltur. “O zamanlar büyüklerimden flunu ö¤rendim; e¤er baflar›l› olmak istiyorsan Türkçeyi ve Türkçeye ait dünyay› çok iyi ö¤reneceksin. Okullarda okunmas› ve yaz›lmas› yasaklanm›fl ve kamu yaflam›n›n tümüyle d›fl›na itilmifl Kürtçeyle herhangi bir gelece¤in olmaz. Varsa yoksa resmi dil, resmi yaflam. Türkçe, biraz daha Türkçe. Resmi tarih, resmi de¤erler, resmi edebiyat, resmi marfllar, nutuklar, destanlar, resmi sözcükler... Art›k Türkçe düflünmek, Türkçe
kendini ifade etmek, Türkçe duymak. O çocuklu¤a, o köye ait olan her fleyi art›k küçümsemek, hor görmek, unutmak... Bunun nas›l vahfli ve gaddar bir asimilasyon süreci oldu¤unu çok sonralar› anlad›m.” Bunu anlamas›na paralel, Mehmet Uzun, Kürt halk›n›n yi¤it o¤ul ve k›zlar›n›n izledi¤i yolda ad›mlar›n› atm›fl ve yurtsever düflüncelerle, devrimci düflüncelerle tan›flm›flt›r. Bu u¤urda bedel ödemifl, hapis yatm›fl ve 1977 y›l›nda may›nl› araziyi geçerek Suriye’ye, oradan da ‹sveç’e giderek sürgün yaflam›na bafllam›flt›r. Ancak sürgünde de ülkesinden, mücadelesinden kopmam›flt›r. ‹nkar edilen, yok say›lan, küçümsenen, yasaklanan bir dilde, Kürt dilinde edebiyat yapmaya bafllam›fl, ayn› zamanda R›zgari dergisinin ç›kart›lmas›nda yer alm›flt›r. “1980’lerin bafl›yd› ve ben ülkemden binlerce kilometre uzakta, Kürtçenin hiç konuflulmad›¤›, hiç duyulmad›¤› bir Kuzey ülkesinde Kürtçe bir roman sanat› yaratmaya bafllad›m. Bu konuda dil, edebiyat tarihi, roman sanat›, estetik, kurgu vb. bilimsel araflt›rmalar, incelemeler kadar çocuklu¤umun an›lar› ve onlar›n do¤al ortamlar› da im-
dad›ma yetiflti.” Mehmet Uzun Kürtçe roman yazmaya bafllad›¤›nda yaln›zca gerici güçlerden de¤il Kürt Ulusal Hareketi içinde yer alan farkl› kesimler taraf›ndan da hor görülür, türlü zorluklarla karfl›lafl›r ama y›lmaz. Ve sonunda Kürtçe, Türkçe, ‹sveççe yazd›¤› eserlerle dünya çap›nda tan›nan bir yazar olarak ülkesinin, halk›n›n yaflad›¤› y›k›mlar›, zulümleri ve direniflleri, mücadeleleri tüm dünyaya edebi bir dille aktar›r. Modern Kürt edebiyat›n›n kurucusu olarak kabul edilen Mehmet Uzun, eserlerinde halk›n ve gençli¤in tarih bilincini gelifltirmek amac›yla çal›flmalar da yapm›flt›r. “Ters yüz edilmifl, unutulmufl bir tarih söz konusudur. Tarihini bilmeyen, tarihini kendisine göre yorumlamayan bir entelektüel hareketin, bir siyasi hareketin baflar› flans› yoktur” diyerek incelemelerde bulunmufl ve tarihsel kiflilikleri, önceki dönemlerde mücadele veren Kürt ayd›nlar›n› tan›tm›flt›r. Uzun’un ölümü üzerine yazd›¤› yaz›da fieyhmus Diken “Umuyor ve diliyorum ki; Kürt gençleri Mehmed’in yerini daha mükemmel edebiyat örnekleri ile doldurur da Mehmed de kadim nehir Dicle’ye, 1500 y›ll›k On Gözlü Köprüye,
K›rklar Da¤›na, Ben u Sen Vadisine ve Hevsel Bahçelerine bakan yeni mekân›nda rahat uyur” diyor. ‹sveç’te mide kanserine yakaland›¤›n› ö¤renen Mehmet Uzun doktorlar›n›n kendisinden umudu kesmesi üzerine iyileflmek için, hayata tutunmak ve direnmek için halk›n›n yan›na, y›llard›r ayr› kald›¤› Amed’e yerleflmeye karar veriyor. Daha havaalan›nda binlerce kifli taraf›ndan karfl›lan›yor. Hastanesinin önünde ö¤renciler, köylüler, ayd›nlar yüzler, binler olup Mehmet Uzun’u ziyaret ediyor, onun için dua ediyor. Dengbejler gelip Uzun için sanatlar›n› icra ediyor ve tüm bu çaba, tüm bu sevgi ve Amed’in havas›, suyu sayesinde Mehmet Uzun toparlan›yor, aya¤a kalk›yor, taburcu oluyor ve halk›na do¤rudan seslenme imkan›na kavufluyor. 13 Temmuz 2006’da geldi¤i Amed’de 1 y›ldan fazla direniyor. Emeklerinin, mücadelesinin, ödedi¤i bedellerin karfl›l›¤›n› halk›n›n sevgisini alarak kazanan, kendisine zulüm eden düzende dahi sayg›nl›k kazanan, hor görülen Kürt dilinin yeniden aya¤a kalkmas›n›, kendisine güveninin gelmesini sa¤layan bu büyük dil emekçisinin sayg›yla an›yoruz.
İşçi-köylü 7
19 Ekim-1 Kasım 2007
an klu bulun u t u t e d Tipi’n Sincan F portaj ö r e l i e c Yaflar ‹n - fiu an sa¤l›¤›n›z nas›l? - Esasta Hepatit B’den kaynaklanan baz› rahats›zl›klarla mücadele ediyorum. Haziran bafl›nda yap›lan tetkiklerde karaci¤erde enfeksiyon olufltu¤u ortaya ç›km›flt›. Enfeksiyona neden olan HBV’nin oldukça yüksek seyreden de¤erlerini düflürmek için bir ilaç verildi. Ayl›k olarak kontrole gidiyorum. fiu ana kadar ilac›n olumlu bir etkisi oluflmad›. De¤erler hala çok yüksek. Ayr›ca, var olan baflka rahats›zl›klar›m›n yaratt›¤› olumsuzluklarla birlikte, hem Hepatit’in etkilerini, hem de Hepatit için kulland›¤›m ilac›n yan etkilerini yafl›yorum. Halsizlik, bitkinlik, bafl-kar›n a¤r›lar›, zaman zaman ishal gibi yan etkileri var. Okumak-yazmak ve düflünsel anlamda üretimde bulunmak gibi yaflam›m›z›n en temel u¤rafllar›ndan bile uzak kal›yorum. Büyük bölümünü yatakta geçirmek zorunda kald›¤›m günler çok. - Hastal›¤›n›z›n bu kadar boyutlanmas›na neden kald›¤›n›z F tipi hapishane. Burada uygulanan politikalar hakk›nda neler söylemek istersiniz. - As›l meselemiz bu zaten. Belki hasta olan tutsaklar olarak baz› sorunlarla daha fazla yüz yüze geliyoruz ama, sorun köklü. Faflizm 19 Aral›k katliam›yla as›l niyetini aç›k etmiflti. Devam› da olmal›yd› bunun. 19 Aral›k, zamana yay›lm›fl biçimde, sessizce, parça parça sürdürülmeliydi. Bu da F tipi ve uygulamalar›yla yap›lmaya çal›fl›l›yor. Amaç teslim almak ya da imha etmek. ‹mha etmenin de birçok yolunu kullan›yor. En belli bafll›lar›ndan biri “sessiz imha”d›r. Böyle bir politikan›n egemen oldu¤u yerde, hasta mahkumlar›n tedavisi mümkün mü? Elbette ki hay›r. Bafltan, bir flekilde ortadan kald›r›lmas› gerekenler olarak görülmekteyiz. En son Sincan Kad›n Hapishanesinde Nevin arkadafl›n yaflad›klar› somut ve s›cak bir örnektir.
Hücre-revir-hastane üçgeni
Tipi Hapishanelerde tecrit ve tretman iflkencesine ek olarak e¤er bir de hastaysan›z yeni iflkence halkalar› eklenir. Sincan F Tipi Hapishanesinde tutuklu olan Yaflar ‹nce devletin “sessiz imha” sald›r›s›yla karfl› karfl›ya olan tutsaklardan biri. ‹nce’nin son durumu ve tutsak olarak Hücre-Revir-Hastane üçgeninde yaflad›klar›n› kendi yan›tlar›ndan ö¤reniyoruz...
F
- Verilen yemekler tedavinize uygun mu? - Sa¤l›kl› bir insan bile hapishane yemekleriyle bir süre sonra erozyona u¤rar. Tedbir almayanlar için sonuçlar iç aç›c› olmaz. Afl›r› ya¤l›, salçal›, ac›l› yemekler veriliyor. Ço¤unlukla da hiçbir besleyicili¤i olmayan yemekler. Bunlar hapishanede hastal›klara davetiye ç›kart›yorlar. Bu çerçevede bir sürü giriflimde bulunduk, mücadelesini verdik. Ama ciddi hiçbir ad›m at›lmad›. F tipleri öncesi, ailelerimizin getirdikleri ve d›flar›dan ald›rabildi¤imiz yiyecekler oluyordu. Ama F tipleriyle birlikte “güvenlik” vb. denilerek bu da “yasakland›”. Güvenlik bahane, iflin k›l›f›. Beslenme politikalar›n›n yaratacaklar›n›, sonuçlar›n› gayet iyi biliyorlar. Tutsaklar› çürütmenin bu etkili yoluna oynuyorlar. - Siz hastane revirinde de kald›n›z, oray› anlat›r m›s›n›z biraz. - Revir, hastan›n tedavisi amaçl› kullan›lan bir yerden ziyade, hapishanenin tredman mant›¤›n›n hüküm sürdü¤ü bir alan. Revire gelen “doktor” hekimli¤ini bir giysi gibi d›flar›da b›rakarak geliyor. Hastay› dinleme, anlama gibi bir zahmete dahi girmiyor. Zindan havas›n› içine çekti¤i, idarece yönlendirilip, kimi zaman da bask›ya u¤rad›¤›, kiminde zindanc› kafas› oldu¤u için mahkumun da hasta olabilece¤ini göz önünde bulundurmuyor. Bunlar bilinçli yaklafl›mlar. Sistemin bütünlüklü çal›flmas›n› sa¤layan difllileridir. - Hastaneye gidifllerde ne gibi s›k›nt›lar yafl›yorsunuz? - F tipi zindan gerçekli¤ini, uygulamalar›n› zindan d›fl›na ç›k›ld›¤›nda
Adana’da ar›tma tesisi halk› isyan ettirdi Adana’n›n Güneflli Mahallesi’nde ASK‹ bünyesinde faaliyet yürüten Do¤u At›k Su Ar›tma Tesisi çal›flan› 3 personelin metan gaz›ndan zehirlenerek yaflam›n› yitirmesini protesto eden mahalle halk› tesisin kapat›lmas›n› istedi. 3 Ekim’de Güneflli minibüsleri son dura¤›nda bir araya gelen mahalle halk›, “Ar›tma tesisi kapat›ls›n”, “Aytaç Durak duy sesimizi” ve “Temiz hava istiyoruz” sloganlar›n› atarak tesise do¤ru yürüyüfl yapt›. Tesis önünde yü-
rüyüfle son veren kalabal›k, kitleden baz› kiflilerin tesise girmek istemesinin güvenlik görevlileri taraf›ndan engellenmesi üzerine k›sa süreli gerginlik yaflad›. Bunun üzerine tesise polis geldi. Burada aç›klama yapan Akdeniz Mahalle Muhtar› Kamil Sakal, tesisin kapat›lmas› için gerek Valilik gerekse Büyükflehir Belediyesi’ne gerekli müracaatlar› yapt›klar›n› dile getirdi. Yap›lan görüflmelerde tesisten çevreye yay›lan kokunun giderilece¤i sözü verildi¤ini aktaran Sakal, “Art›k koku derdini bir tarafa b›rakt›k, can derdine düfltük” dedi. Tesisin yaratt›¤› etkilerden 7 mahallenin pay›n› ald›¤›na dikkat
Halkın gündemi
çeken Sakal, “Tesisteki depolarda borular t›kand›¤› takdirde oluflacak bir kazada 7 mahalle ortadan kalkabilir” diyerek yetkilileri önlem almaya ça¤›rd›. Mahalle halk›ndan ast›m hastas› olan 12 yafl›ndaki Kenan Özden, özellikle akflamlar› nefes alamad›¤›n› söyledi. Mahallede çok say›da ast›m hastas› oldu¤unu belirten Özden, “Bizim park ve bahçelere ihtiyac›m›z var. Park›n yap›laca¤› bir yere ar›tma tesisinin yap›lmas› haks›zl›k. Tesisin kapat›la-
rak yerine park yap›lmas›n› istiyorum” fleklinde konufltu. Burcu Temeltafl ise tesisin yayd›¤› kokudan rahats›z olduklar›n› dile getirerek, 2 y›ld›r mahallede oturduklar›n› ve çocu¤unun sürekli hastaland›¤›n› söyledi. Geçti¤imiz yaz faaliyete geçen ve aç›ld›¤› günden bu yana mahalle sakinlerinin tepkisine neden olan Do¤u At›k Su Ar›tma Tesisi’nde çal›flan ‹flletme Bak›m fiefi Selahattin Gö¤ebakan, Faruk Yetiflir ve Tamer Toygun 2 Ekim’de tamir için girdikleri 3 metre derinli¤indeki kazanda metan gaz›ndan zehirlenerek yaflam›n› yitirmiflti. (H.Merkezi)
yoruz. Mahkemeye götürülme ise söz konusu olan, tekmeler, yumruklar eflli¤inde sald›rarak, zorla bindiriyorlar ringe. Biz de direniyoruz. Zorla bindirildikten sonra da kameralar› selpak veya elimizle kapat›yoruz.
da yaflatmak istiyorlar. Mahkeme, hastane gibi yerlere götürülürken yap›lanlar buna göre flekillendiriliyor. Ringler hücrelere bölünmüfltür. 6 kiflilik, 3 kiflilik gibi. Her hücrede de kamera vard›r. Kelepçeler, kilitli kap›lar, ringin içinde-d›fl›nda onlarca asker bulunmas›na ra¤men “güvenlik” bahanesiyle konmufltur bu kameralar. Aç›k ki yap›lan›n “güvenlikle” hiçbir alakas› yoktur. Her yerde, her mekanda egemenli¤inin, gözünün, denetiminin oldu¤unu hissettirmek, sürekli izleniyor olman›n insan psikolojisi üzerinde yaratt›¤› y›k›c› etkileri yaflatmakt›r amaç. ‹nsan onuru, kimli¤iyle ba¤daflmayan bir uygulamad›r dayat›lan. Bizler de bu uygulamay› kabul etmiyoruz, tav›r al›yoruz. Ringin kameral› oldu¤u bilgisini ö¤renebilsek, kameral› ringle sevke karfl› oldu¤umuzu anlat›p, kameral› ringe kendi iste¤imizle binmeyece¤imizi belirti-
- Tüm bu rahats›zl›klar›n›z›n hastanede gerçek bir tedavisinin yap›l›p yap›lmad›¤›n›za de¤inir misiniz? - Biz devrimci tutsaklara “özel” muamele hastanelerde de devam ettiriliyor. Her ad›mda “terörist” muamelesine tabi tutulmaktay›z. Basit gibi görülebilir ama normalde muayene odas›na girdi¤imizde kelepçeler aç›lmal›yken, askerin açmay›p, sessiz kalmas› doktor için bafllang›ç noktas› oluyor. Güvenlik sorunu varm›flças›na bir ruh haline giren doktor, kelepçeleri açt›rmaya ya hiç yanaflm›yor ya da uzun bir ikna çabas› sonras› korkarak “aç›n” diyor. Tabi bu hali bile, bizden kurtulmak için bafltan savmac› yaklafl›mlara sebep oluyor. Çok kaba bir muayene ile geçifltirirler. Zaten hastaneye yatm›fl olman›za ra¤men doktor ilgisine mazhar olamazs›n›z. Muayenelerde yaflananlar, aynen devam eder. Mahkum ko¤uflu ise hasta olman gerçekli¤i üzerine biçimlendirilmifl bir yer de¤ildir. Mahkum için gerekli zindan koflullar› oluflturulur, onun içinde biraz hastane havas› serpifltirilir. Mahkum ko¤uflu denen yer budur. Örne¤in bir hastanede normal koflullarda hijyen sorununun olmamas› gerekir. Oysa kald›¤›m›z yerin ad›ndan anlafl›l›yor: Mahkum Ko¤uflu. Yani mahkum bölümü, hastanesi bile denmez. Onun için ya, hastanenin bir bölümünde zemin kata yap›lm›fl bir yerdir.
- Bu koflullarda tedavi olman›z konusu gündeme geliyor, akla tak›l›yor. Ne diyorsunuz, böyle bir imkan var m›? - Kronik hastal›¤› olan birçok mahkum-tutsak var. Kronik ve ciddi hastal›klar›n mevcut zeminde ve uygulamalar çerçevesinde tedavi imkan› bulunmuyor. Sistemli ve sürekli tedavi-bak›ma ihtiyaç duyan çok say›da arkadafl›m›z var. Bunun için de yap›lmas› gereken, böylesi hastalar›n ç›kar›lmas›d›r. Aksi takdirde bu flartlarda tedavileri, iyileflmeleri, yaflamlar›n› sürdürmeleri mümkün de¤il. - Son olarak okuyucular›m›za ya da gazetemiz arac›l›¤›yla kamuoyuna söylemek istedi¤iniz bir fley var m›? - Burada yaflananlar›n halk›m›za tafl›nmas› çok önemlidir. Ve yaflananlar› biraz olsun yans›tabilmiflsem, bundan mutluluk duyar›m. Sonuç olarak birkaç fley söyleyeyim. Yaflad›klar›m›z, karfl›laflt›¤›m›z uygulamalar esas olarak y›ld›rmay›, pes ettirmeyi hedefliyor. “Bofla u¤raflt›¤›n” düflüncesi yarat›lmak isteniyor. Zamanla direnme gücünü k›rarak, art›k hastaneye gitmeme noktas›na getirmeye çabal›yorlar. Biz devrimci kimli¤imiz ve irademizle, her fleye ra¤men direnme gücümüzü koruyoruz elbette ki. Tedavi olmabilme süreci bir irade savafl›na dönüfltürülmüfl durumda. Hastal›kla savaflmak bir yan›, uygulamalarla savaflmak di¤er yan›. Bizim faflizmle savaflmaktan sak›nd›¤›m›z›, çekindi¤imizi gören olmam›flt›r. Binlerce flehit verdik, bir tanesi de biz olmaktan onur duyar›z. Önemli olan hem devrim mücadelesinin, hem de F tipi zindanlara karfl› mücadelenin sürdürülmesidir. Bunun için hayat›m›za, insan olma onurumuza kasteden her fleye karfl› durmak, mücadele etmek, daha fazla özveri, çaba ve kat›l›mda bulunmak gerekiyor.
K›r›kkale sevki s›ras›nda kalan tutsaklara da sald›r› Seçimlerin ard›ndan bafllat›lan sahte demokrasi atmosferi “sivil” anayasa tart›flmalar› ile birlikte devam ettirilirken, hapishanelerde yaflanan bir tak›m geliflmeler dillerinden bu söylemleri düflürmeyenlerin gerçek yüzlerini göstermektedir. 14 Eylül 2007 tarihinde K›r›kkale F Tipi’ne yönelik sürgün sevk s›ras›nda Sincan’da yaflanan geliflmeler bu anlay›fl› ortaya koymaya yetmektedir. Sürgün sevke maruz kalan tutsaklar, K›r›kkale’deki karfl›lama s›ras›nda iflkenceye maruz kalm›fl, aileler ise gardiyanlar taraf›ndan taciz edilmifltir. Bu sürgün s›ras›nda Sincan’da kalan tutsaklar da sald›r›ya maruz kalm›flt›r. 14 Eylül tarihinde sabah say›m›
Halk›n yaflam›n› kendi ç›karlar› do¤rultusunda tehdit eden ve hatta dolayl› yollardan gasp eden devlet, sa¤l›kl› bir yaflam için eylem yapan halka sald›rd›. Bir süredir Antakya Belediyesi’ne ait ar›tma tesisinden ç›kan kötü kokular nedeniyle sa¤l›klar› tehlikeye giren Akdeniz Mahallesi halk›, bir eylemle seslerini duyurmak istedi. 2 Ekim günü Ar›tma Tesisi önünde toplanan yaklafl›k 500 kifli, burada eylem yaparak, Belediye Baflkan› Mehmet Yelo¤lu’nu istifaya ça¤›rd›. Birçok demokratik kitle örgütünün de destekledi¤i eylemde konuflan Akdeniz Mahallesi Sosyal Yar-
için A9-25 nolu hücreye gelen gardiyanlar hücreye girer girmez küfürler eflli¤inde tutsaklara sald›rmaya bafllam›fl, tekme ve tokatlarla tutsaklara vurarak, merdivenlerden zorla indirmeye çal›flm›flt›r. Ard›ndan iki gün boyunca say›mlarda bir sorun yaflanmazken, 17 Eylül tarihindeki say›mda ise yine sald›r› olmufl ve TKP/ML dava
tutsa¤› Naki Demir bu sald›r› s›ras›nda kalça kemi¤i ve kafas›n›n arkas›na ald›¤› darbeler sonucu yaralanm›flt›r. Sald›r› sonras›nda tutsaklar›n revire ç›kmalar› da engellenmek istenmifltir. Tutsaklar yapt›klar› aç›klamalarda say›mlarda kendilerine hücrelerin alt kat›nda haz›r vaziyette durman›n dayat›ld›¤›n› belirterek, bu sald›r›ya karfl› mücadele edeceklerini belirtiyorlar. K›r›kkale sevki s›ras›nda ve sonras›nda kalan tutsaklara yönelik küfürlü hakaretlerin edildi¤ini vurgulayan tutsaklar, A 8-24 numaral› hücrede kalan Mesut Çeki, Alihan Alhan ve Metin Kürekçi adl› tutsaklar›n da gardiyanlar›n sald›r›s›na maruz kald›¤›n›n alt›n› çizdiler. (H. Merkezi)
Sa¤l›k isteyenlere polis copu! d›mlaflma ve Dayan›flma Derne¤i Baflkan› Mehmet Sultano¤lu, “Antakya Belediyesi aylard›r binlerce kifliyi kanal ve tuvalet pisli¤inin kokusuyla yaflamaya mecbur etmifltir” dedi. Mahalle sakinlerinden Metin Hatun da, çocuklar›n›n hastaland›¤›n› ifade ederek; “Ç›kan pis kokulardan dolay› çocuklar›m›z hastaland›. Biz mahalle halk› olarak ar›tma tesisinin kapanmas›n› istiyoruz” dedi. Ar›tma Tesisi önünde gerçekleflen eylem sonras›nda, mahalle sakin-
leri Antakya Belediyesi’ne do¤ru yürüyüfle geçti. Polisin engelleme çabalar›na ra¤men mahalle halk› sloganlar at›p ellerindeki dövizlerle yolu araç trafi¤ine kapatt›. Bunun üzerine polis halka sald›rd›. Yaflanan tüm engellemelere ra¤men mahalle halk›ndan oluflan bir heyet Antakya Belediye Baflkan› Mehmet Yelo¤lu ile görüflüp ar›tma tesisinin kapat›lmas› talebini iletti. Eylem mahalle halk›n›n talepleri gerçekleflene kadar mücadelelerini sürdüreceklerini söylemesiyle sona erdi. (H. Merkezi)
fiimdi de “a¤›z fii aramas›” iflflk kencesi Mersin E Tipi Kapal› Hapishanesi’nde tutuklu bulunan Adil Savur ve Erdo¤an Bayhan adl› tutuklular, mahkemeye getirilirken jandarma taraf›ndan a¤›zlar›n›n aranmak istendi¤ini, bu duruma itiraz etmeleri üzerine hakarete maruz kalarak ko¤ufla geri gönderildiklerini aç›klad›lar. ‹HD Mersin fiubesi’ne mektupla durumu bildiren tutsaklar, 28 Eylül’de Mersin Adliyesi’nde görülecek duruflmaya kat›lmak için ko¤ufltan al›nd›klar›n›, hapishane kontrol noktas›nda jandarma taraf›ndan arand›klar›n› aktard›. Jandarmalar›n arama s›ras›nda a¤›zlar›n› aramak istedi¤ini belirten Savur ve Bayhan, bu duruma itiraz ettikleri için askerler taraf›ndan hakaret edilerek ko¤ufllar›na tekrar götürüldüklerini belirttiler Erdo¤an Bayhan adl› tutsa¤›n k›z kardefli Belk›z Bayhan, bask›lar›n bu olayla s›n›rl› kalmad›¤›n› söyledi. A¤abeyinin hasta oldu¤unu ve tedavi görmesi gerekti¤ini dile getiren Bayhan, tüm baflvurular›na ra¤men hapishane taraf›ndan tedavisinin yap›lmad›¤›n› kaydetti. (H. Merkezi)
Tecrit sürdükçe intiharlar devam edecek! 19 Eylül 2007 tarihinde Tekirda¤ 1 Nolu F Tipi Hapishanesi’nde yaflad›¤› sorunlar nedeniyle intihar eden Zeki Ünlü adl› tutsa¤›n ölümünün ard›ndan tutsaklar çeflitli giriflimlerde bulundular. 25 Eylül tarihinde Tekirda¤ Cumhuriyet Savc›l›¤›, hapishane idaresi ve Adalet Bakanl›¤› hakk›nda suç duyurusunda bulunulmufltur. Devrimci ve komünist tutsaklar taraf›ndan ortak kaleme al›nan bir metinle hapishanedeki adli tutsaklara duyarl›l›k ça¤r›s› yap›lm›flt›r. Yine duyarl›, demokrat insanlara, çeflitli köfle yazarlar›na ve ayd›nlara da duyarl›l›k ça¤r›s›nda bulunulmufltur. (H. Merkezi)
Hapishanelere Agos sansürü Devrimci yay›nlar›n tutsaklara ulaflmas›n› her f›rsatta türlü gerekçelerle engellemeye çal›flan devletin bahanelerinden biri de yay›nlardaki Türkçe d›fl›ndaki diller. Özellikle Kürtçe yay›nlar›n tutsaklara iletilmesinde yaflanan sorunlara flimdi de belli sayfalar› Ermenice yay›nlanan haftal›k Agos gazetesinin Ermenice sayfalar›n›n tutsaklara verilmemesi eklendi. Tekirda¤ 1 Nolu F Tipi Hapishanesi ve Erzurum H Tipi Hapishanesi’nde Agos gazetesinin Ermenice yay›nlanan sayfalar› y›rt›larak geri kalan k›s›mlar› tutsaklara verilmifltir. (H. Merkezi)
Mersin Temel Haklar ve Özgürlüklere sald›r› Camii fierif Mahallesi’ndeki Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i binas›na Güvenlik fiube Müdürlü¤ü’ne ba¤l› ekiplerce bask›n düzenlendi. “Halk›n Anayasas›” adl› ç›kard›klar› kitapç›klar› izinsiz da¤›tt›klar› gerekçesiyle dernek binas›n› zor kullanarak basan polise karfl› direnen 4’ü dernek üyesi toplam 6 kifli gözalt›na al›nd›. Polisin arama yapmas›na izin vermedikleri iddias›yla zorla gözalt›na al›nan 6 kifli bu uygulamaya ve polisin tutumuna karfl› “‹nsanl›k onuru iflkenceyi yenecek”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” fleklinde sloganlar atarak direndi. (H. Merkezi)
İşçi-köylü 8
Politik gündem
19 Ekim-1 Kasım 2007
Reformizmin M. Kemal hayranl›¤› üzerine on birkaç y›ll›k süreçte baflta reformist yasalc›-tasfiyeci anlay›fllar olmak üzere kendisini ilerici, halkç› ve hatta devrimci olarak tan›mlayan anlay›fllar M. Kemal’e yönelik O’nu “olumlayan” bir tutum içindedirler. ÖDP’sinden EMEP’ine TKP’den sosyal floven kimi anlay›fllara kadar M. Kemal’e yönelik, O’nun TC devletinin kuruluflu s›ras›ndaki prati¤ine yönelik “olumlayan” ele al›fllar›n› ve söylemlerini art›rm›fl olmalar› dikkat çekicidir.
S
“Cellad›na afl›k olmak” “Türk siyasetçilerine Mustafa Kemal’i örnek almalar›n› defalarca önerdi¤ini belirten A. Öcalan, siyasilerin bunu yapamad›¤›n› söyledi. Mustafa Kemal’in kritik zamanlarda sa¤duyulu davrand›¤›na, kararlar›n› akla dayanarak verdi¤ine iflaret eden Öcalan, siyasilerin Mustafa Kemal’e sayg›lar›n›n olmad›¤›n› kaydetti.” (7 Temmuz 07, Gündem Gazetesi) Yukar›daki ifadeler içeri¤inden de anlafl›labilece¤i gibi y›llard›r TC faflizminin elinde tutsak olan A. Öcalan’›n, M. Kemal hakk›ndaki düflüncelerinin bir k›sm›n›n ifadesidir. ‹mral› Adas›’nda y›llard›r tecrit iflkencesine maruz kalan A. Öcalan ile görüflen avukatlar›, O’nun Türk siyasetçilerine M. Kemal’i örnek almalar› gerekti¤ini defalarca belirtti¤ini, Türk siyasetçilerinin bunu yapamad›klar›n› ve böylece M. Kemal’e sayg›lar›n›n olmad›¤›n› söyledi¤ini aktar›yorlar. A. Öcalan’›n baflka aç›klamalar›nda da görülebilece¤i üzere, M. Kemal’e yönelik bu “olumlu” ve “tavsiye eden” yaklafl›m› yeni bir olgu de¤il. A. Öcalan’›n tutsak düflmesinden sonra yapm›fl oldu¤u savunma ve aç›klamalar›nda bu içerikteki ifadelerine tan›k olunabilir. Örne¤in A. Öcalan’›n, kendisine ait oldu¤u ifade edilen son bir y›ll›k aç›klamalar› incelendi¤inde, bu aç›klamalarda M. Kemal’e iliflkin, onu olumlayan, örnek al›nmas› için tavsiye eden ve çok daha önemlisi özellikle TC devletinin Kürt ulusu üzerinde uygulad›¤› ulusal bask› ve faflist zulüm politikas›ndan ayr› tutan, onu “aklayan” bir yaklafl›m içinde oldu¤u görülür. Kuflkusuz ki A. Öcalan’›n di¤er birçok meselede oldu¤u gibi, bu meseledeki ele al›fl› da onun ideolojik duruflu ile yak›ndan ilgilidir. Öcalan’›n bahsini etti¤imiz bu aç›klamalar›n›n arka plan›nda, tutsak düfltükten sonra daha da derinlefltirdi¤i çizgisinin belirleyici rolü vard›r. Ki bugün gelinen aflamada Kürt Ulusal Hareketi’nin içinde bulundu¤u ulusal reformist hat, çizgiyle ilgilidir. Türk hâkim s›n›flar› olan komprador büyük burjuvazi ve toprak a¤alar›na karfl› çeyrek asr› aflan bir mücadeleye önderlik eden Kürt Ulusal Kurtulufl Hareketi’nin, bugün ulusal devrimci zeminden ulusal reformist bir hatta kaymas› A. Öcalan’›n bu türden aç›klamalar›yla da desteklemeye çal›flt›¤› “bar›fl” politikas›n›n sonucudur. Bilinece¤i üzere A. Öcalan ‹mral› savunmalar›nda “silahl› mücadelesinin geçerlili¤inin kalmad›¤›n›” ilan etmifl, uluslar›n kendi kaderini tayin hakk›n›n günümüz koflullar› aç›s›ndan “anlams›z” bir formülasyon oldu¤unu belirtmiflti. A. Öcalan ve O’nun temsil etti¤i çizginin geliflim seyri ayr›ca incelenebilir. Biz ise burada bu yönlü bir çaba içine girmekten çok baflta A. Öcalan olmak üzere son süreçte kimi reformist çevrelerin M. Kemal etraf›nda yaratmaya çal›flt›¤› resme
de¤inece¤iz. Ancak önemle belirtmek gerekir ki, M. Kemal flahs›nda somutlanmaya çal›fl›lan bu “olumlu” tutum, sadece Öcalan ve temsil etti¤i çizgi ile ilgili de¤ildir. Son birkaç y›ll›k süreçte baflta reformist yasalc›-tasfiyeci anlay›fllar olmak üzere kendisini ilerici, halkç› ve hatta devrimci olarak tan›mlayan anlay›fllar M. Kemal’e yönelik O’nu “olumlayan” bir tutum içindedirler. ÖDP’sinden EMEP’ine TKP’den sosyal floven kimi anlay›fllara kadar M. Kemal’e yönelik, O’nun TC devletinin kuruluflu s›ras›ndaki prati¤ine yönelik “olumlayan” ele al›fllar›n› ve söylemlerini art›rm›fl olmalar› dikkat çekicidir. Hiç kuflkusuz ki bu tutumda bu türden anlay›fllar›n M. Kemal ve O’na ithafen kavramlaflt›r›lan Kemalizm’e yönelik esasl› bir hesaplaflma içinde olmamalar›n›n, Kemalizm ideolojisinden kopamamalar›n›n etkisi vard›r. Ancak kan›m›zca son süreçte artan “M. Kemal ve Kemalizm hayranl›¤›”n› sadece bununla aç›klamak yeterli de¤ildir.
Reformistler M. Kemal’i yeniden keflfediyor! Son birkaç y›ll›k süreç incelendi¤inde ülkemiz kamuoyunda bir “M. Kemal rüzgar›” estirildi¤i görülür. Burada ifade etmeye çal›flt›¤›m›z “Ç›lg›n Türkler”, “Bayrak asma kampanyalar›” vb. baya¤› ve kaba faflist propaganda kampanyalar› de¤ildir. Evet bu türden Nazi Almanya’s›n›n Göbels’ine tafl ç›kartacak “bayrak” ya da “sözde vatandafl” kampanyalar› örgütlenmiyor de¤il. Ancak bu türden faflist kampanyalar, TC devletinin kuruluflundan itibaren uygulanagelmifltir. Bu “yeni” bir durum de¤ildir. Bizim dikkat çekmeye çal›flt›¤›m›z nokta, A. Öcalan örne¤inde oldu¤u gibi kendisine ilerici, halkç›, yurtsever ve hatta devrimci diyen çevrelerde yaflanan M. Kemal hayranl›¤›d›r. Özellikle reformist, tasfiyeci-yasalc› anlay›fllar olmak üzere bu çevrelerde adeta M. Kemal “yeniden” keflfediliyor! M. Kemal’in “ulusal kurtuluflçu”, “emperyalizm karfl›t›”, “özgürlük ve demokrasi afl›¤›” bir önder oldu¤u “yeniden” hat›rlan›yor! Üstelik bununla kal›nmay›p, bu “yeniden keflfedilifl” kitlelere propaganda ediliyor. Kemalizm bu türden çevrelerin siyasal argümanlar›nda bir “kurtar›c› ideoloji” olarak bir kez daha kutsan›yor ve göreve davet ediliyor! Çarp›c› ve konumuzla birebir ilgisi olmas› bak›m›ndan flu örnek verilebilir. 22 Temmuz seçimlerinde vekil seçilen “sosyalist” Ufuk Uras, seçilmesinin verdi¤i coflkunun etkisiyle de olsa gerek yapt›¤› ilk aç›klamalar›ndan birinde “Muhammed, Marks ve M. Kemal’i birlefltirmekten” bahsediyor. Ancak Ufuk Uras bu aç›klamas›nda h›z›n› alamam›fl olsa gerek, Meclis’e ilk ad›-
m›n› att›¤›nda “M. Kemal’in meclisinde olmaktan gurur duydu¤unu” ilan ediyor. Meclis’e girmek için “tünel kazmaktan” bahseden Uras, çok geçmeden, “Meclis kürsüsüne de tünel kazmaktan” bahsediyor. Nedenini ise “Hayvanat Bahçesi”ndeki kürsüden kendisine söz hakk› verilmemesi olarak aç›kl›yor. Uras bunun için tünel kazar m› yoksa baflka bir fley mi yapar bilemiyoruz. Ancak bildi¤imiz nokta fludur: Faflist T. Erdo¤an’la karfl›laflt›klar›nda “globalleflen kilo sorunlar›ndan” bahseden Uras’›n kazm›fl oldu¤u tünelin ç›k›fl noktas›, Türk hâkim s›n›flar›n›n faflist ideolojisi olan Kemalizm’e ve Kemalizm savunuculu¤una ç›km›flt›r! Yine örne¤in do¤rudan M. Kemal’le iliflkili olmayan, ancak o ve O’nun temsilcisi oldu¤u Kemalist-bürokrat Türk hâkim s›n›f kli¤inin, kendi s›n›fsal menfaatleri do¤rultusunda, geçti¤imiz y›l örgütlenen “Cumhuriyet” Mitinglerine karfl› Evrensel gazetesinin yaklafl›m› bu aç›dan dikkat çekicidir. Yukar›da örnekledi¤imiz gibi, bir yanda “Türk” reformist hareketi, di¤er yanda “Kürt” reformist hareketi, M. Kemal ve onun temsilcisi oldu¤u çizgi hakk›nda “olumlu” bir söylem içindedirler. Bir yanda reformist, tasfiyeci, Avrupa Birli¤i emperyalistlerini olumlayan Ufuk Uras ve temsil etti¤i çizgi, di¤er yanda silahl› reformist bir Kürt hareketi önderi. Özcesi silahl›-silahs›z, ulusal kurtuluflçu-emperyalizm hayran›, sosyal floven-burjuva milliyetçisi Türkiye reformist hareketinin, M. Kemal ortak paydas›nda birleflmesi, son birkaç y›ld›r bu türden çevrelerin M. Kemal flahs›nda Kemalizm’le birleflmesi dikkat çekici…
Kemalizm’le hesaplafl›lmadan ba¤›ms›z bir siyasal hareket yarat›lamaz! Kuflkusuz ki Türkiye’de ilerici ve devrimci hareket ve özellikle de reformist-tasfiyeci-yasalc› anlay›fllar, M. Kemal ve onun flahs›nda somutlanan Kemalizm’le esasl› bir hesaplaflma içerisine girmemifllerdir. Geçmiflte ve bugün bu türden anlay›fllar›n Kemalizm’e yönelik esasl› bir reddedifl pratikleri olmay›fl›, bugün bu çevrelerin izlemifl oldu¤u politikalar›n da nedenini oluflturmaktad›r. Ki zaten düzeni de¤ifltirmeyi de¤il, reforme etmeyi ya da k›smi kazan›mlar sa¤lamay› amaçlayan, uzlaflmay› esas alan bu türden anlay›fllar›n; düzenin resmi ideolojisi ve “çimentosu” ifllevi gören Kemalizm’e yönelik kapsaml› bir elefltiri içinde olmas› beklenemez. Ancak bu türden anlay›fllar, Türk hâkim s›n›flar›ndan ba¤›ms›z bir siyasal hareket yaratmak istiyorlarsa, Kemalizm’le mutlaka hesaplaflmal›d›rlar. Kemalizm’in gerçek yüzü ve Türk hâkim s›n›flar›n›n faflist ideolojisi oldu¤u özellikle 1980 Askeri Faflist
nen emperyalist sermayenin ç›karlar› do¤rultusundaki ekonomik politikalar›n sonuçlar›n›n bir bir görülmeye bafllanmas›n›n da rolü vard›r.
Var olan tepki hâkim s›n›flar›n menfaatleri için kullan›ld›
Cuntas› ve 80’lerin ikinci yar›s›ndan sonra Kürt Ulusal Hareketi’nin silahl› mücadeleyi yükseltmesiyle birlikte; reformist anlay›fllar da dâhil olmak üzere Türkiye ilerici, halkç›, devrimci hareketinin saflar›nda daha bir belirginleflmiflti. En az›ndan reformist-yasalc›-tasfiyeci anlay›fllar, M. Kemal ve Kemalizm hayranl›klar›n› bu kadar yüksek sesle dile getirmiyorlard›. Ancak 90’l› y›llar›n ikinci yar›s›ndan sonra dünya üzerinde artan emperyalist sald›rganl›k, bununla eflgüdümlü bir biçimde sosyalist maskeli bürokratik devletlerin yüzlerindeki maskeyi ç›kar›p atmalar› sonucunda yaflananlar›n, sosyalizmin ve devrimlerin imkans›zl›¤› olarak ideolojik bir karfl› devrimci sald›r›ya dönüfltürülmesi, beraberinde tasfiyecili¤in, devrimden kaç›fllar›n ve uzlaflma aray›fllar›n›n artmas›n› getirdi. Bu dönem ülkemizde de yans›mas›n› buldu. Bir yanda Kürt Ulusal Hareketi’nin zaten kendi içinde bar›nd›rd›¤› “uzlaflma” anlay›fl›n›n etkisini ar-
Emperyalist sermayenin 1980’li y›llardan sonra yürürlü¤e koydu¤u neo-liberal politikalar, ülkemiz gibi yar›-sömürge olan ülkeleri sadece ekonomik alanda uygulanan politikalar sonucunda ortaya ç›kan sonuçlarla etkilememifltir. Kimilerince küreselleflme olarak da adland›r›lan bu süreç ayn› zamanda siyasal, sosyal, kültürel ve daha bir dizi alanda etkilemifltir. Emperyalist sermayenin bu yönelimi beraberinde ülkemizdeki uflaklar› olan komprador büyük burjuvazi ve toprak a¤alar› d›fl›nda kalan s›n›flar› do¤rudan etkilemektedir. Kuflkusuz ki, emperyalist sermayenin ç›karlar› do¤rultusunda hareket eden Türk hâkim s›n›flar›n›n uygulamaya koydu¤u politikalar, bu amaçla ç›kartm›fl olduklar› yasalar baflta iflçi s›n›f› olmak üzere, köylülük, flehir küçük burjuvazisini de etkilemektedir. Emperya-
t›rmas› ve silahl› mücadelenin geçerlili¤inin yitirildi¤inin ilan edilmesi, di¤er yanda Türkiye devrimci hareketinde yaflanan tasfiyecilik dalgas›… Ülkemiz devrimci ve komünist hareketinin karfl› karfl›ya kald›¤› bu tasfiyecilik sald›r›s›, beraberinde devrimci ve komünist hareketin güçten düflmesini, kitlelerle kurdu¤u iliflkinin zay›flamas›n› getirdi. Bu ise bir yandan reformist-tasfiyeci-yasalc› anlay›fllar›n seslerini yükseltmesini, di¤er yandan ise devrimci hareketin kitlelere, kitlelerin devrimci eylemine güvenme yerine, hâkim s›n›flar aras›nda yaflanan klik mücadelesinde yaflanan gündemlerine yedeklenmesi tehlikesini do¤urdu. Kan›m›zca reformist-tasfiyeci-yasalc› anlay›fllarda artan M. Kemal ve Kemalizm hayranl›¤›n›n bir yan›nda, devrimci ve komünist hareketin güçten düflmesi etkiliyken, (devrimci hareketin saflar›ndaki kimi örgütlenmelerin Kemalizm’le do¤ru bir biçimde hesaplaflmamas› da etkendir) ülkemizde son çeyrek as›rd›r izle-
list sermayenin ç›karlar› do¤rultusunda uygulamaya konulan bu türden politikalar›n, bizim gibi ülkelerde uygulamaya bafllamas›yla ilk yüz yüze gelen bu kesimlerdir. Orta s›n›flar diyebilece¤imiz bu kesimler görece daha rahatt›r. Bu kesimlerin uygulamaya konulan politikalarda ilk olarak muhatap olmas› beraberinde, en önce bu kesimlerin “isyan›na”, “tepkisine” yol açar. Bu s›n›f içinde yaflanan geliflmelere, var olan gidiflata dair bir hoflnutsuzluk bafl gösterir. Orta burjuvazinin sa¤ kanad› diyebilece¤imiz kesimler, CHP’den MHP’ye kadar bir dizi hâkim s›n›f partisinde yedeklenmifl durumdad›r. Bir k›sm› ise di¤er hâkim s›n›f partisi olan AKP içinde yer almaktad›r. Sa¤dan “sol”a kadar kendisini ifade eden kimi siyasi partilerde, orta burjuvaziye dâhil olan kesimler taleplerini dile getirmektedir. Kemalist ideolojiyi “sol” bir ideoloji olarak gören ve CHP’yi de “sol” bir parti olarak de¤erlendiren bir k›s›m sol orta burjuva
kesimleri, bu partide yer almakta, bir k›s›m ise CHP d›fl›nda aray›fllar içindedir. Bu kesimler Kemalizm’i “sol” görmekle birlikte, CHP içinde yer almamakta, yeni “sol” ya da sosyal-demokrat bir hareket yaratma çabalar› içerisinde bulunmaktad›rlar. Bir k›s›m sol orta burjuva da, reformist sol denilen kesimlerde, kendi s›n›fsal menfaatlerini savunmaktad›r. Ülkemizde uygulanan ekonomik politikalar, bir yandan Türk hâkim s›n›flar› olan komprador büyük burjuvazi ve toprak a¤alar›n› emperyalist sermayeye daha fazla ba¤larken ve bu anlamda emperyalist sermayenin sömürüsünden, ya¤ma ve talan›ndan daha fazla pay al›rken, öte yandan büyümek isteyen, palazlanmak ve kompradorlaflmak isteyen ancak, Türk hâkim s›n›flar›n›n uygulamaya koyduklar› politikalarla önü kesilen ve hatta çok küçük bir kesimi d›fl›nda, y›k›mla, iflasla, tasfiyeyle karfl› karfl›ya kalan orta burjuvazi de sesini yükseltmektedir. Ülkemizde son süreçte Kemalizm’in yükseliflinin, daha do¤ru bir ifadeyle, AKP taraf›ndan temsil edilen hâkim s›n›flar›n karfl›s›nda, Kemalist-bürokrat kli¤in mücadelelerine güç veren orta burjuvazinin etkinli¤inin yans›mas›d›r bu durum. Türk hâkim s›n›flar›n›n Kemalist-bürokrat kli¤i taraf›ndan, Kemalizm’in “ulusal kurtuluflçu”, “antiemperyalist”, “laikli¤in ve demokrasinin adresi” olarak yans›t›larak propaganda edilmesi, bu kesimleri etkilemektedir. Orta burjuvazinin içinde bulundu¤u durum, yaflananlara karfl› hoflnutsuzlu¤un, Türk hâkim s›n›flar›n›n bir kli¤i taraf›ndan ustaca kullan›lmaktad›r. Seçimlerden hemen önce gerçeklefltirilen ve bizzat Kemalist-bürokrat kli¤in temsilcisi taraf›ndan örgütlenen “Cumhuriyet” Mitinglerinde at›lan “anti-emperyalist” sloganlar, hayk›r›lan “tam ba¤›ms›z ve demokratik Türkiye” talepleri, bu kesimlerin yaflad›¤› hoflnutsuzlu¤un ve d›flavurumun iflaretleridir. Ancak birazdan daha da net olarak ortaya koyaca¤›m›z gibi, Kemalizm ülkemizde, Türk hâkim s›n›flar›n›n faflist ideolojisi olarak, hem hâkim s›n›flar aras›ndaki klik mücadelesinde, hem de kitlelerin tepkilerinin bertaraf edilmesinde ve böylelikle Türk hâkim s›n›flar›n›n kendi politikalar›n›n arkas›nda yedeklenmesinde ustaca kullan›lmaktad›r. Bir k›s›m orta burjuva kesim de, Kemalist-bürokrat kampa uzak durmakla birlikte (ki bu kesimler kendilerini “liberal solcu” olarak adland›rmaktad›r) Kemalizm’le bir hesaplaflma içinde olmad›klar›, Kemalizm’i ilericidemokrat olarak tan›mlad›klar› için, objektif olarak Türk hâkim s›n›flar›n›n Kemalist-bürokrat kamp›n›n arkas›nda yer almaktad›r. Bir k›sm› ise, Kemalizm’le hesaplaflma ad›na de¤il de “her türlü statükocu düflünceden”, “ideolojiden” ayr› durmak ad›na, Kemalist-bürokrat Türk hâkim s›n›flar›n› elefltirmekte, ancak AKP arkas›na yedeklenmektedir. Bunu ise “demokrasi” ad›na, “sivil”lik ad›na yapmaktad›rlar. Hâlihaz›rda emperyalist sermayenin ç›karlar› do¤rultusunda uygulamaya ko-
İşçi-köylü 9
19 Ekim-1 Kasım 2007 nulan ekonomik politikalarla daha da yoksullaflan flehir küçük burjuvazisi, sosyal haklar›ndan mahrum b›rak›lan, sendikas›z ve düflük ücretle çal›flmas› yetmezmifl gibi iflsizlikle tehdit edilen iflçi s›n›f›, üretimine kota konulan, üretti¤ini ise satamayan ve tar›mdan kopart›lan köylülük var olan bu duruma tepkilidir. 22 Temmuz seçimlerinde ortaya ç›kan tablo kimseyi yan›ltmamal›d›r. Böylesi bir de¤erlendirme ayr› bir yaz›n›n konusu olmakla birlikte, kitlelerin hâkim s›n›flar›n sahneye koyduklar› demokrasi piyesinde yer almalar›, onlar›n içinde bulunduklar› durumdan memnun olduklar› anlam›na gelmemektedir. Nitekim yukar›da ifade etti¤imiz kesimlerin içinde bulunduklar› duruma yönelik tepkileri, Türk hâkim s›n›flar› taraf›ndan, kendi politikalar›n› güçlendirmek, kendi s›n›f menfaatlerini korumak için ustaca kullan›lm›flt›r.
Türk hâkim s›n›flar›n›n iki silah›: Kemalist milliyetçilik ve din! Emperyalist sermayenin yar›-sömürge, yar›-feodal ülkelere yönelik uygulamaya koydu¤u politikalar beraberinde, bu ülkelerde, bu politikalar›n sonuçlar›na tepki olarak “milliyetçilik”, “dincilik” ya da solcu-ilerici-devrimci tepkilerin geliflimine zemin haz›rlar. Örne¤in palazlanmak isteyen ancak önü kesilen ve üstelik tasfiye edilme tehlikesiyle karfl› karfl›ya kalan orta burjuvazi, muhalefetini özellikle “milli” duygular üzerinden yapar. Yine köylülük içerisinde yaflananlara dair, kadercilik ve bununla ba¤lant›l› olarak “dini” duygular güçlenir. fiehir küçük burjuvazisinin kimi katmanlar› içinde “milli” ya da “dini” duygular güçlenir. ‹flçi s›n›f›nda yer yer kendili¤inden grevler, yer yer ise sar› sendikac›l›¤›n etkisinde de olsa direnifller bafl gösterir. ‹flçi s›n›f› e¤er devrimci ya da komünist bir önderlik taraf›ndan yönlendirilmezse, bu s›n›f içinde de “dini” ve “milli” duygular güçlenir. Bizim gibi sosyo-ekonomik yap›ya sahip ülkelerde, iflçi s›n›f›n›n, köylülü¤ün, flehir küçük burjuvazisinin ve orta burjuvazinin sol kanad›n›n, emperyalist sermayenin ç›karlar› do¤rultusunda hâkim s›n›flar›n uygulamaya koyduklar› ekonomik politikalar baflta olmak üzere, bir dizi sald›r›ya maruz kalmas›, bunun sonucunda ise, yaflanan y›k›m, yoksullaflma, iflsizli¤in artmas› ve giderek açl›k, sefalet koflullar›n›n yaflanmaya bafllamas›, artan bir hoflnutsuzlu¤u ve muhalefeti do¤urur. E¤er bu muhalefet ve hoflnutsuzluk, devrimci ya da komünist bir önderlik taraf›ndan örgütlenip yönlendirilmezse, kitleler kendi s›n›fsal ç›karlar› için harekete geçirilip bilinçlendirilmezse, var olan bu durum beraberinde, iflçi s›n›f› ve emekçi halk kitleleri içinde “milliyetçi”, “dinci” ak›mlar›n etkinlik kazanmas›n› ve dolay›s›yla hâkim s›n›flar›n bu kavramlar› kullanarak kitleleri kendi politikalar› arkas›nda yedeklemesini do¤urur. Yukar›da ifade ettiklerimiz genel teorik tespitlerdir. Ülkemiz aç›s›ndan yaflanan bu durumu daha da somutlayarak ele ald›¤›m›zda; ülkemizde milliyetçili¤in ya da dincili¤in bir yandan emperyalist politikalar sonucu oluflan tepkilerle zemin buldu¤una di¤er yandan ise bu olgular›n Türk hâkim s›n›flar› taraf›ndan kendi s›n›fsal menfaatlerini gerçeklefltirmek için ustaca kullan›ld›¤›na tan›k olmaktay›z. Yani ülkemizde milliyetçi ya da dinci ak›mlar kendili¤inden geliflmemektedir. Bu tespitlerimizi biraz daha açarsak; Ülkemiz aç›s›ndan “milliyetçilik” ve “dincilik” TC devletinin kuruluflundan itibaren Türk hâkim s›n›flar› taraf›ndan kendi s›n›fsal ç›karlar›n› gerçeklefltirmek, uygulamaya koyduklar› politikalar› güçlendirmek ya da kendi aralar›nda var olan klik mücadelesinin “güzide” birer cephanesi olarak kullan›lagelmifltir. Bazen Kemalist milliyetçilik, bazen dincilik, bazen ise her iki kavram da Türk hâkim s›n›flar› taraf›ndan ön plana ç›kar›lm›fl, kitleleri yönlendirmenin ve kontrol alt›nda tutman›n bir arac› olarak bu iki gerici silah ustaca kullan›lm›flt›r. Kemalist milliyetçilik ve dincilik TC’nin kuruluflundan itibaren Türk hâ-
kim s›n›flar› taraf›ndan iflçi s›n›f› ve emekçi halk›n mücadelesini satt›rman›n, kitleleri “milli” ya da “dini” kamplara bölmenin ve böylelikle geliflen mücadelenin ya da olas› bir mücadelenin daha bafl›ndan itibaren kendileri aç›s›ndan bir tehlike olmaktan ç›karman›n araçlar› olarak kullanm›fllard›r. Milliyetçilik, Türk hâkim s›n›flar› taraf›ndan, Kemalist ideolojinin alt› oku içinde tan›mlanm›fl ve günümüze kadar “baflar›l›” bir biçimde kullan›lm›flt›r. Bu nedenle ülkemizde milliyetçilik denildi¤inden, Kemalizm olgusu akla gelmektedir. Milliyetçilik kavram›n› kullanmam›z daha iyi anlafl›lmas› içindir. Yoksa Kemalizm faflist bir ideoloji olarak, Türk hâkim s›n›flar› olan komprador büyük burjuvazi; toprak a¤alar› ve orta burjuvazinin sa¤ kanad›n›n dünya görüflüdür. Bizzat emperyalizmin iflbirlikçili¤idir. Ba¤›ms›zl›k ad› alt›nda yar›-sömürge yap›ya r›za göstermek demektir. B›rakal›m ilerici olmas›n›, her türlü gerçek ilericidemokratik-devrimci düflünceye düflman bir ideolojidir. Din ise yine Kemalist milliyetçilik kavram›na benzer bir biçimde Türk hâkim s›n›flar› taraf›ndan Kemalizm’in 6 oku içinde yer alan “laiklik” ilkesi ad› alt›nda baflar›yla kullan›lm›flt›r. Laiklik ve dincilik çeliflkili kavramlar olarak görülse de Kemalistlerin laikli¤i ele al›fllar› nedeniyle laiklik kavram›n› gerçek anlamda yaflama geçirmek yerine, dini, kendi s›n›fsal ç›karlar› do¤rultusunda kullanmak olarak ele almalar›d›r mesele. Türk hâkim s›n›flar›n›n din ile esasta hiçbir sorunu olmam›flt›r. Tam aksine din, hâkim s›n›flar taraf›ndan kitleleri uyutman›n, onlar›n kendi s›n›fsal ç›karlar› için mücadele etmesinin önünde engel olman›n arac› olarak göreve ça¤r›lm›flt›r. Örne¤in laiklik ilkesinin Türk hâkim s›n›flar› taraf›ndan s›kl›kla kullan›lan bir söylemle “dinle devlet ifllerinin birbirinden ayr›lmas›” fleklinde propaganda edilmesi koca bir yaland›r. Türk hâkim s›n›flar› aç›s›ndan laiklik ilkesi, dinin devletin ve böylelikle kendi s›n›fsal menfaatleri aç›s›ndan kullan›lmas› gereken bir araç olarak ele al›nm›flt›r. Yoksa Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› ve yüz binlere varan imam ve cami görevlisi kadrolu memur nas›l aç›klanabilir? Çok yak›n bir örnek olmas› aç›s›ndan Cumhuriyet Mitingleri bu duruma örnek verilebilir. Hat›rlanacak olursa Türk hâkim s›n›flar›n›n Kemalist bürokratik kamp› taraf›ndan AKP arac›l›¤›yla temsil edilen Türk hâkim s›n›f kli¤ine karfl› örgütlenen Cumhuriyet Mitinglerine kat›lan çevreler ve bu mitinglerde at›lan baz› sloganlar yine 22 Temmuz seçimleri öncesi kimi ilerici, solcu, halktan çevreler de “AKP hükümet olmas›n”, “fleriat ve gericilik gelmesin” ad›na CHP’nin seçilmesi için kötünün iyisi bir tercih edilmesini do¤urmufltu. Türk hâkim s›n›flar› Kemalizm silah›n› kullanarak hiç de ilerici olmad›klar› halde, hiç de laik olmad›klar› halde, hiç de anti-emperyalist olmad›klar› halde orta burjuvazinin de yads›namaz katk›s›yla kitleleri laiklik ad› alt›nda ilericilik ve anti-emperyalistlik ad› alt›nda, kendi politikalar›n›n arkas›na yedekleyebilmifltir. Özetle ülkemizde emperyalizmin ç›karlar› do¤rultusunda uygulamaya konulan politikalar sonucu oluflan tepkiler, hoflnutsuzluk ve muhalefet hâkim s›n›flar taraf›ndan Kemalist milliyetçilik ve din gibi iki gerici araçla kendi iktidarlar›n› sürdürmenin bir manivelas› olarak baflar›l› bir biçimde kullan›lmaktad›r.
Kemalizm’in güncellefltirilmesi Türk hâkim s›n›flar›n›n TC devletinin kuruluflundan itibaren emperyalizme, emperyalist sermayeye ba¤›ml› olufllar› beraberinde onlar›n güçsüzlü¤ünü de getirmektedir. Türkiye iflçi s›n›f› ve emekçi halk› üzerinde emperyalist sömürü ve tahakkümün birinci elden uygulay›c›s› olan bu asalak ve uflak s›n›flar güçlerini halk kitlelerinden de¤il emperyalistlerden almaktad›rlar. Bu s›n›flar her fleyleriyle Türkiye iflçi s›n›f› ve emekçi halk›na yabanc›d›rlar. Onlar›n bu güçsüzlü¤ü beraberinde ülkemiz iflçi
s›n›f› ve emekçi halk› üzerinde sürekli bir biçimde bask› ve zulüm politikas› uygulanmas› sonucunu do¤urur. Ülkemizin faflizmle yönetiliyor oluflu Türk hâkim s›n›flar› aç›s›ndan bir tercih de¤il bir zorunluluktur. Ayr›ca ülkemizde toprak a¤alar›n›n iktidara ortak oluflu feodalizmin fliddetini ve uygulamalar›n› da TC “demokrasisine” dâhil eder. Bu da ülkemizdeki demokrasinin burjuva demokrasisinin yan›ndan geçmemesi anlam›na gelir. Böylesi bir ülke gerçekli¤inde hâkim s›n›flar›n her f›rsatta ve anda “demokrasi” ad›na nutuklar atmas› sahtekârl›¤›n daniskas›d›r. Ülkemiz son günlerde moda olan bir ifadeyle “sözde demokratik, özde faflist” bir yönetimle yönetilmektedir. Bu yönetimin kurumlar› olan meclis, yarg›, hükümet vb. göstermelik kurumlard›r. Türk hâkim s›n›flar›n›n güçsüzlü¤ü ve emperyalist sermayeye ba¤l›l›¤›, bir yandan iflçi s›n›f› ve emekçi halk üzerinde jandarma dipçi¤i, polis copu, mahkemelerde y›llara varan hapis cezas› ve hapishanelerde tecrit iflkencesi gibi politikalar›n›n yo¤un bir biçimde uygulanmas›n› getirirken di¤er yandan ise kitlelerin hem bu politikalara karfl› tepki duymas›n› hem de emperyalizmin ç›karlar› do¤rultusunda hayata geçirilen politikalar sonucu kitlelerde geliflen muhalefeti bertaraf etmek için baflka araçlar› devreye sokmas›n› beraberinde getirir. Öte yandan özellikle Kemalist milliyetçilik politikas› arac›l›¤›yla iflçi s›n›f› ve köylülük, flehir küçük burjuvazisi ve orta burjuvazinin sol kanad› aras›nda
ise kendi bafl›na bir anlam› olmayan bir olgudur. Kelime anlam› olarak de¤iflme, bir halden baflka bir hale geçmek olan ink›lâpç›l›¤› bir ilke olarak saymak Kemalistlere özgü bir fleydir. Yine örne¤in halkç›l›k ilkesi de faflist rejimin ülkemizde s›n›flar›n olmad›¤›, dolay›s›yla s›n›f mücadelesinin olamayaca¤› fleklinde propagandas›n›n dayana¤› yap›lm›flt›r. Kemalist ideolojinin Türk hâkim s›n›flar› taraf›ndan, iflçi s›n›f› ve emekçi halka karfl› kullan›lmas›, bugün ülkemizde ba¤›ms›z ve güçlü bir halk hareketinin var olmamas› nedeniyle, orta burjuvazi ve emekçi halk›m›z›n Türk hâkim s›n›flar›n›n iki kli¤i aras›nda yaflanan mücadelede ya bir kli¤in ya da di¤er kli¤in arkas›nda yedeklenmesi tehlikesini do¤urmaktad›r. Komprador büyük burjuvazi ve toprak a¤alar›n›n bu baflar›s›nda, bir yandan Kemalist ideolojiyi “sol”, “ilerici”, “anti-emperyalist” olarak gösterebilmesini baflarmas› rol oynarken, di¤er yandan ise “din” olgusunu kendi politikalar› ve s›n›fsal menfaatleri do¤rultusunda kullanabilmesi belirleyicidir. Kemalizm’in ülkemizde yeniden güncelleflmesinde, Türk hâkim s›n›flar›n›n özellikle Kemalist-bürokrat kli¤inin propagandas› etkiliyken, or-
Politik gündem rak a¤alar›n›n, AKP’nin hem atm›fl oldu¤u bu ad›mlar› karfl›lamak, yapm›fl oldu¤u hamleleri etkisiz k›lmak için, hem de siyasal alanda Kemalizm’e yönelik bu “güdük” elefltirileri savuflturmak için, yo¤un bir biçimde Kemalizm propagandas›na baflvurdu¤una ve Kemalizm’in “demokratik”, “laik”, “ilerici” oldu¤u söylemlerini art›rd›¤›na tan›k oluyoruz. Her iki Türk hâkim s›n›flar›n›n amac›, devlet ayg›t›n› ve özellikle ordu üzerinde kontrolü kendi temsil ettikleri s›n›f›n menfaatleri do¤rultusunda ele geçirmektir. Böylelikle içinde yer ald›klar› hâkim s›n›f kamp›n›n s›n›fsal ç›karlar›n› daha fazla sa¤lama almak, emperyalist sermayeyle olan ba¤›ml›l›k iliflkisinden kendi kamplar› aç›s›ndan daha fazla nemalanmak amaçlanmaktad›r. Hâkim s›n›f kliklerinin kendi aralar›ndaki bu iktidar mücadelesinde, kitlelerin deste¤ini sa¤lamak olmazsa olmazd›r. Bu durum özellikle devlet ayg›t›na (ve orduya) henüz hâkim olmayan, AKP taraf›ndan temsil edilen hâkim s›n›f kamp› için çok daha önemlidir. Bu nedenle AKP taraf›ndan temsil edilen Türk hâkim s›n›flar› bir yandan kitlelere yönelik, onlar›n çeflitli duyarl›l›klar›na hitap eden politi-
nedeniyledir ki, devrimci hareketin kimi bileflenleri, Türk hâkim s›n›flar› aras›nda yaflanan bu klik mücadelesini yanl›fl tahlil etmekte ve dolay›s›yla konumlan›fl›n› da bu yanl›fl ele al›fl üzerinden yapmaktad›r. Bu eksiklik nedeniyle kendilerini solda tan›mlayanlar, halk›n ilerici, devrimci mücadelesini temsil etme iddias›nda olan kimi anlay›fllar sosyal flovenizme düflmekte, kimileri AKP’nin “fleriatç›” politikalar› propagandas›yla, “laik” oldu¤u ileri sürülen Kemalist-bürokrat kli¤in ard›nda yedeklenmektedir. M. Kemal’in kendisine yüklenen bu “olumlu” s›fatlarla bir ilgisi olmad›¤› aç›kt›r. M. Kemal hakk›nda bir kitap yazan ve genel olarak M. Kemal’i olumlayan bir tutum içinde olan Lort Kinross, çal›flmas›n›n bir bölümünde, Ufuk Uras’›n “olmaktan gurur duydu¤u” M. Kemal’in meclisinde nas›l çal›fl›ld›¤›na ve önemlisi de M. Kemal’in bu meclise nas›l bakt›¤›na dair flu bilgileri aktarmaktad›r: “Ancak bu kez, topluca tart›flmaya ve demokratik kurallara al›fl›k olmad›klar› için disiplin d›fl› davrand›klar› da olurdu. Her mebus, s›rf kendi h›rs ve iste¤ine kap›larak arkadafllar›n› iter, kürsüye f›rlar, dinle-
ik il c in d e v ik il tç e y li il m Ülkemizde . ir d te k e m e m fl li e g n e kendili¤ind
azen Kemalist milliyetçilik, bazen dincilik, bazen ise her iki kavram da Türk hâkim s›n›flar› taraf›ndan ön plana ç›kar›lm›fl, kitleleri yönlendirmenin ve kontrol alt›nda tutman›n bir arac› olarak bu iki gerici silah ustaca kullan›lm›flt›r.
B
milli düflmanl›klar yarat›larak bu s›n›flar›n muhalefetinin Türk komprador büyük burjuvazisi ve toprak a¤alar›na yönelmesi engellenir. Ülkemizin çok uluslu ve çeflitli az›nl›k milliyetlerden oluflan bir yap›ya sahip oluflu da beraberinde hâkim s›n›flar›n Kürt ulusu ve az›nl›k milliyetler üzerinde Türk flovenizmi uygulamas›n› getirir. Böylelikle hâkim s›n›flar Türk, Kürt uluslar›ndan ve az›nl›k milliyetlerinden iflçi s›n›f› ve emekçi halk içerisinde milli düflmanl›klar yaratarak iflçi s›n›f› ve emekçi halk› bölmek ve birbirine düflürmek isterler. Ki zaten faflist diktatörlüklerin bir özelli¤i de hâkim ulus flovenizmini körüklemek, milli düflmanl›klar yaratmakt›r. Kemalizm ideolojisi, Türk hâkim s›n›flar›n›n s›n›fsal ç›karlar›n› korumak ve iktidarlar›n› sürdürmek aç›s›ndan yaflamsal önemdedir. Nitekim hâkim s›n›flar›n iflçi s›n›f› ve emekçi halk üzerinde bask› ayg›t› olan TC devletini kurduktan sonra ve iktidarlar›n› sa¤lamlaflt›rd›klar› oranda Kemalist ideolojiyi sistemlefltirerek kullanmakta bir an olsun tereddüt etmemifllerdir. Kemalizm’in alt› oku olarak tarif edilen ilkeler arac›l›¤›yla iflçi s›n›f›n›n ve emekçi halk›n mücadelesi çeflitli araçlarla baflar›l› bir flekilde bertaraf edilmifltir. Bu aç›dan Kemalizm’in alt› okuna de¤inmek yararl› olacakt›r. Milliyetçilik ve laiklik ilkesine daha önceden de¤inmifltik. Kemalist ilkeler aras›nda yer alan Cumhuriyetçilik, iflçi s›n›f› ve emekçi halk›n komprador burjuvazi ve toprak a¤alar›n›n cumhuriyetine sahip ç›kmalar›n›n bir arac›/politikas› olarak kullan›lm›flt›r. Halkç›l›k ilkesi halk›n, Türk hâkim s›n›flar›n›n devleti olan TC’ye biat etmesi, devletin iflçisi s›n›f› ve emekçi halk üzerinde konumlanmas›n›n politikas› olarak ele al›nm›flt›r. Kemalist devletçilik ilkesi ise bir dönem hâkim s›n›flar›n devlet tekellerini kullanarak palazlanmas›, zenginleflmesi olarak ifllev görmüfl sonras›nda ise terk edilmifltir. ‹nk›lâpç›l›k ilkesi
ta burjuvazinin bir kesiminin bu propagandaya kat›larak destek vermesi de etkendir. Ülkemizde orta s›n›flar›n zaman zaman ba¤›ms›z siyasi hareketler olarak kendilerini ifade etseler de, hiçbir zaman Kemalist ideolojiye karfl› esasl› bir durufl içinde olmamalar›, bu s›n›f›n, Türk hâkim s›n›flar› karfl›s›nda önemli bir varl›k gösterememesine neden olmufltur. Çünkü oluflan tepkiler ve muhalefet, Kemalizm kanal›yla yine komprador büyük burjuvazi ve toprak a¤alar›n›n politikalar›n› güçlendiren bir etken olarak kullan›lmaktad›r.
Klik çat›flmalar› devlet ayg›t›na sahip olmak içindir! Bugün aç›s›ndan, reformist ve revizyonist anlay›fllar›n M. Kemal flahs›nda, Kemalizm’in güncelleflmesine yapt›klar› katk›n›n arkas›nda yatan nedenleri biraz daha somutlamak için, Türk hâkim s›n›flar›n›n iki kli¤i aras›nda süren mücadeleye ve bu mücadelede kullan›lan araçlara k›saca de¤inmek yararl› olacakt›r. Türk hâkim s›n›flar›n›n AKP taraf›ndan temsil edilen komprador büyük burjuvazi ve toprak a¤alar› kli¤iyle, devlet ayg›t›n› ve özellikle orduyu elinde bulunduran Kemalist-bürokrat komprador büyük burjuvazi ve toprak a¤alar› aras›nda yaflanan iktidar mücadelesi, reformist ve revizyonist anlay›fllar›n da gündemini belirlemektedir. Bir yanda AKP taraf›ndan temsil edilen Türk hâkim s›n›flar›n›n devlet ayg›t›n› kendi s›n›fsal menfaatleri do¤rultusunda kullanmak için att›klar› ad›mlar ve bunun siyasal alanda somut yans›mas› olarak Kemalizm’e yönelik temkinli ve utangaç bir biçimde olan ama asla temele dokunmaya “elefltirileri”; di¤er yanda ise, devlet ayg›t›n› elinde tutan Kemalist-bürokrat burjuvazinin ve top-
kalara ihtiyaç duyuyor ve özellikle din olgusunu iyi kullan›yorken, di¤er yandan emperyalist sermayenin deste¤ine ve ona dayanmaya daha fazla ihtiyaç duymaktad›r. Kemalist-bürokrat büyük burjuvazi ve toprak a¤alar› kli¤i ise halihaz›rda devlet ayg›t›na ve özellikle orduya hâkim olman›n avantaj›yla hareket ederken, yine kitlelerin kendi s›n›fsal menfaatlerini desteklemesi için “laikli¤in ve Cumhuriyetin kazan›mlar›n›n tehlikede” oldu¤u, “bölücülük tehlikesi”nden dem vurmaktad›r.
Klik çat›flmalar›na yedeklenmeyelim! Türkiye devrimci hareketinin, Türk hâkim s›n›flar›n›n ideolojisini Kemalizm’i do¤ru tahlil edememesi, Kemalizm’in Türk hâkim s›n›flar›n›n faflist ideolojisi oldu¤unu net bir biçimde ortaya koyamamas› beraberinde baflta orta s›n›flar olmak üzere, reformist anlay›fllar›n; halktan, ilerici, demokratlar›n, Türk hâkim s›n›flar› aras›nda yaflanan bu devlet ayg›t›na hâkim olma ve kendi s›n›f menfaatlerini gerçeklefltirme mücadelesinin bir parças› olmalar›n› kolaylaflt›rmaktad›r. Türk hâkim s›n›flar›n›n kendi aralar›ndaki klik mücadelesinde kulland›klar› kimi kavramlar, izlemifl olduklar› politikalar ülkemizde kendisine ilericiyim, demokrat›m ve hatta devrimciyim diyen kimi kesimleri etkilemekte, bu kavramlar üzerinden gerçeklefltirilen politikalar›n savunucusu durumuna düflülmekte ve böylelikle hâkim s›n›flar›n ard›nda yedeklenilmektedir. Türk hâkim s›n›flar›n›n Kemalizm gibi gerici-faflist bir ideolojiyi halen “baflar›yla” kullanabilmesi, orta s›n›flar ve reformist solla birlikte Türkiye devrimci hareketini etkileyebilmesi bu eksiklikten ayr› düflünülemez. Bu eksiklik
yenlerin üzerine kucak dolusu konu d›fl› laflar ya¤d›r›rd›. Salonda, u¤ultunun arkas› kesilmez ve toplant› baflkan› elinde ç›ng›rakla bofl yere bunlar› susturmaya u¤rafl›rd›. Çok kez kavga ç›kar ve mebuslar›n birbirine girip yüz göz da¤›tmalar›, silaha sar›lmalar›, ancak daha sözü geçen üyelerin araya girmesiyle önlenebilirdi. Daha önemli durumlarda ise, sükûnet, en sonunda Mustafa Kemal’in kendi adamlar›n›n, her yana korkunç bak›fllar atarak, ellerini tabanca k›l›flar›na götürmeleriyle sa¤lanabilirdi. Y›llardan sonra Meclis daha derli toplu bir hal alm›flt›. Ankara’y› gezmeye gelen bir Amerikal› senatör, Meclisi çal›fl›r halde görmedi¤i için üzüntüsünü bildirince Mustafa Kemal, yan›ndaki rehbere döndü ve ‘Bizim hayvanat bahçesini niye göstermediniz?’ dedi.” (Lort Kinross, Atatürk-Bir Milletin Yeniden Do¤uflu; Alt›n Kitaplar, 12. Bas›m, Aral›k 1994. Syf: 280-281) Ufuk Uras “bir M. Kemal hayran› olarak gurur duydu¤u mecliste” t›pk› Mustafa Kemal zaman›nda yaflanan “kavga ve dövüflleri”, “yüz, göz da¤›tmalar›” görmekte gecikmeyecektir! Çünkü Türk hâkim s›n›flar›n›n “demokrasi” piyesini oynad›klar› mecliste, bugün de benzer manzaralar yaflanmaktad›r. Ufuk Uras, bu kavga, dövüfllere “aflk›n ve devrimin ç›karlar›” do¤rultusunda dâhil olur mu bilemeyiz! Ancak kesin olan bir fley var ki, kendisine “hayvanat bahçesinde” bir koltuk kapm›flt›r. Ancak yine de ifade etmeden geçemeyece¤imiz nokta fludur: Ufuk Uras, Türk hâkim s›n›flar›n›n “hayvanat bahçesinde”, halk›n, iflçi s›n›f›n›n ç›karlar›n› savunmak için bir fley yapamayacakt›r. Yapamayacakt›r, çünkü Uras’›n örnek ald›¤› M. Kemal tan›mlad›¤› gibi “hayvanat bahçesi” olan Mecliste, iflçi s›n›f›n› ve emekçi halk› temsil etmemektedir.
İşçi-köylü 10
Enternasyonal
TAJ R O P Ö R
19 Ekim-1 Kasım 2007
Aç›k savaflta her taraf kendi silah›n› seçer! Arundadi Roi*
- Ülkede yo¤unlaflm›fl bir fliddet var m›? ‹flaretleri nas›l okuyorsunuz; bunlar hangi çerçevede araflt›r›lmal›? - ‹flaretleri okumak için üstün zekal› olmaya gerek yok. Tüketimle ve sald›rgan bir açgözlülükle geliflmifl bir orta s›n›f›m›z var. Süreci iflletebilmek için sömüren ve köle yaratan Bat›’n›n sanayileflmifl devletlerinin tam tersine, bizlerde kendini, en alttaki katmanlar› ve topluluklar› sömürgelefltirme vard›r. Kendi bedenlerimizi yemeye bafllad›k. Do¤an bu açgözlülük (milliyetçilik ile de¤erleri ticarilefltiren) sadece, topra¤›n, suyun, do¤al kaynaklar›n güçsüzlerin ellerinden al›narak sömürgelefltirilmesi ile memnun kalabilir. Bugün gördü¤ümüz, orta ve üst tabakalar›n, bugüne kadar Hindistan’da olmad›¤› kadar ülkenin geri kalan›ndan ayr›lmas›d›r. Bu ayr›lma yatay de¤il, dikey bir ayr›lmad›r. Uluslararas› elitle üst düzeyde bütünleflmek için mücadele ediyorlar. Do¤al kaynaklar›, kömürü, metalleri, suyu ve elektri¤i gasp etmeyi baflard›lar. Daha fazla bomba, daha fazla araba yapabilmek için, yeryüzünü istiyorlar. Bunun için de aç›k bir savafl›m›z var ve her taraf kendi silah›n› seçiyor. Hükümet ve flirketler temel de¤iflikliklere gidiyorlar, Dünya Bankas›, Asya Kalk›nma Bankas›, Do¤rudan Yabanc› Yat›r›mlar, esnek hukuk kararlar›, kendileri için yap›lan yasalar, “insani yard›m”da bulunan STK’lar-bas›n ve bütün bunlar› halk›n bo¤az›na sokacak polis gücü… Bugün bütün bunlara karfl› direnenler, hükümet binalar› önünde kitlesel açl›k grevlerine, mahkemelerde, bas›nda Gandi’nin edilgen direnifli olan satyagrahalara yönelmifl durumdalar. Ancak, daha fazlas› silaha yönelmektedir. fiiddet artacak m›? E¤er hükümet aç›s›ndan, halk›n refah›n›n ve ilerlemesinin barometreleri, Sensex ve “kalk›nma ritmi” ise tabii ki fliddet artacakt›r. ‹flaretleri nas›l okuyorum? Gökyüzüne yaz›lm›fl bir fleyi birilerinin okumas› çok da zor de¤il. Kocaman harflerle yaz›l› olan fludur: durum berbattan daha da berbat. - Siz de kiflisel olarak hiçbir zaman fliddete baflvurmad›n›z ve ülkenin koflullar› içinde fliddeti k›naman›n ahlaks›zl›k olaca¤›n› söylediniz. Bu düflünceniz ile ilgili daha fazla bilgi verebilir misiniz? - Erkeklere yüklenmiflimdir! Ahlaks›zl›k veya ahlakl›l›k tan›mlamalar›n› kulland›¤›m› zannetmiyorum, çünkü bu, zamana göre de¤iflim gösterir. ‹nand›¤›m flu ki: fliddet içermeyen hareketler on y›llard›r, bu ülkede bütün demokratik kurumlar›n kap›s›n› çalm›flt›r ve bugün baflard›klar› tek fley, ezilmeleri ve gururlar›yla oynanmas›d›r. Halk mant›kl› ve takti¤in de¤iflmesini istiyor. Sandra Gandi, Dünya Ekonomik Forumu’nda satyadar (edilgen direnifli) savunuyorsa, bir daha düflünmemiz gerekiyor. Örne¤in, demokratik bir ülkede kitlesel itaatsizlik olanakl› m›d›r? fiirketleflmifl bas›n›n ve bilgi edinememenin oldu¤u flu dönemde bu mümkün müdür? Açl›k grevleri, politik flöhretlilere göbek ba¤› ile ba¤l› m› olur? Nangla Machhi insanlar› ya da Bhatti k›rsal›nda yaflayanlar›n›n bafllatt›klar› açl›k grevine ilgi gösterilecek miydi? Irom Sharm›la yöresi, alt› aydan bu yana açl›k grevinde bulunmakta. Bu bize ders olmal›yd›. Daha önceleri, insanlar› öyle veya böyle açl›ktan ölen bir ülkede açl›k grevlerinin politik bir silah olarak kullan›lmas›n› trajik bir ironi olarak görüyordum. Bugün ise farkl› zamanda ve ülkede bulunmaktay›z. Daha
Bu röportaj, Yunanistan Komünist Partisi(M-L)’nin yay›n organ› PROLETARYAK‹ S‹MEA-PROLETARYA BAYRA⁄I gazetesinden, ‹fiÇ‹-KÖYLÜ gazetesi için çevrilmifltir. Roi’nin Maoist olmad›¤› röportajda çok net olarak görülmektedir. Ancak “ba¤›ms›z” bir yazar olarak Hindistan’daki bir tak›m gerçeklikleri aktarmas› bak›m›ndan önemli bilgiler vermekte... karmafl›k ve birleflik bir rakip karfl›m›zda bulunmakta. STK’lar dönemine girmifliz, palu sher (kitlesel direnifller) yeralt›nda olabilir. Parasal destek sunularak yap›lan gösterilerimiz var, sosyal forumlar›n ve sponsorlar›n militan tav›r sergileyen Dharna’lar›m›z var ancak, ifade ettiklerini hiçbir zaman uygulam›yorlar. Bütün biçimleri ile “esnek” bir direnifl var. SEZ’(Serbest Ekonomik Alanlar-özel yasalarla yönetilen alanlar)lerin parasal destek verdikleri kifli veya kurumlarla SEZ’lere karfl› görüflmeler yap›lmakta. Tüm bir ekolojik dengeyi tahrip eden flirketler, ekolojik ve sosyal aktivitelerinden dolay› ödüller ve hediyeler vermekteler. Orissa ormanlar›nda boksit ihraç eden bir flirket olan Vendanta, bir üniversite açmak istiyor. Tata mevcut kurumlar› ile direkt ya da dolayl› olarak, aktivistlere ve kitlesel hareketlere parasal destekler sunmakta. Nandgram flirketi, acaba bu yüzden mi daha az hedef haline geldi? Tata ve Birla Gandi’ye de parasal destek vermifllerdi ve bu belki de ilk
sanlar› k›namay› haks›z buluyorum. - S›kl›kla ülkeyi geziyorsunuz. Alt-üst olmufl bölgeler hakk›nda bize bir resim çizer misiniz? Buralardaki mücadelelerden bahseder misiniz? - Zor bir konu, ne söyleyebilirim ki? Kaflmir’in askeri iflgali, Gujarat’taki yeni-faflizm, Chhatisgarh’taki iç savafl, Orissa’ya tecavüz eden çok uluslu flirketler, Narmada vadisindeki yüzlerce köyün y›k›lmas›, yoksulluk içinde yaflayan insanlar, tahrip edilmifl ormanlar, B. Bengal hükümetinin Dow Chemicals flirketini geri ça¤›rd›¤›n› gören Bopal ma¤durlar›... Yak›n zamanda, Andhra Pradesh’e, Karnataka’ya, Maharashtra’ya gitmedim fakat yaklafl›k yüz bin köylünün intihar etti¤ini biliyoruz. Andrha Pradesh’de, daha fazla bask› kurmak için yap›lan düzmece çat›flmalar› biliyoruz. Bu bölgelerden her birinin kendine ait tarihi, ekonomisi ve ekolojisi var. Hiçbirisi öyle kolayca analiz edilemez. Buralar üzerinde çok bü-
f›ndan desteklenen, sivil insanlar›n silah alt›na al›nd›¤› bir tür paramiliter güç olan Salva Judum’da vard›r. Hint devleti bu yöntemi Kaflmir’de, Man›pur’da, Nagkalanta’da uygulad›. On binlerce insan öldürüldü, yüz binlercesi iflkence gördü ve binlercesi kayboldu. Hükümet flimdi de bu baflar›s›z yöntemleri ülkenin tam kalbine tafl›mak istiyor. Yerli halk bulundu¤u verimli topraklardan al›narak polisin toplama kamplar›na yerlefltirilmifltir. Yüzlerce köy zorla boflalt›lm›flt›r. Bu boflalan alanlar, Tatas, Essar gibi flirketlerce talep edilmektedir. Topra¤›n kamulaflt›r›lmas› bafllam›fl durumdad›r. Bunun benzeri Kolombiya’da da yafland›. Bütün gözler ulusal savunma birimleri ile gerilla güçleri aras›nda artan fliddet olaylar›na tak›lm›fl durumda. Bu arada da çok uluslu flirketler zengin topraklar› gasp etmektedirler. Bu Chhatisgarh’ta meydana gelen bir senaryodur. Tabii ki 55 polisin öldürülmesi dehflet verici. Ancak tersi durumda bu insanlar da polisin benzer katliamlar›na maruz kalmaktalar. Hükü-
Ekonomistlerimiz, rakamlarla u ¤ r a fl m a k t a l a r, kalk›nma ritmine ba¤lanm›fllard›r. Oysa d›flar›da çöpten beslenen bir milyon insan, baflkalar›n›n boklar›n› kafalar›n›n üzerinde tafl›yarak yaflamaktad›r.
STK’m›zd›. Fakat flimdilerde STK’lar daha fazla gürültü ç›karmaktalar ama, hükümet bunlara ra¤men oldukça rahatt›r. Bütün bunlardan nas›l bir anlam ç›karabiliriz? Alan tamamen flirketler ve iflletmeler taraf›ndan doldurulmufltur ve gerçek anlamda politik harekete imkân vermemektedir. “Görüntüsel” direnifl sorun olmufltur. Böyle bir havada, sonunda onurlar› k›r›lan, “demokratik” süreçler sonunda y›pranan ve yorulan insanlara, yap›lmas› gereken noktas›nda ne önerilmeli? Tabii ki tercihler ak veya kara; silah ya da silahs›z de¤ildir. Silahl› mücadeleye ve bunun genel stratejilerinin sadece bir parças› oldu¤una inanan politik partiler var. Bu mücadelede insanlar, vahfletle, katliamlarla, hapislerle karfl›lanm›flt›r. ‹nsanlar, silaha baflvurduklar›nda Hindistan devletinin fliddetiyle karfl›laflacaklar›n› biliyorlar. Silahl› direnifl strateji olarak kabul edildi¤i andan itibaren insanlar daralmakta ve renkler siyahbeyaz olarak s›n›rlanmakta. Ancak insanlar di¤er tüm yöntemleri deneyip sonunda çaresiz kalm›fllarsa ve bu yönteme baflvuruyorlarsa, onlar› k›namam›z m› gerekiyor? Kimse inan›yor mu ki, Nandigram halk› e¤er açl›k grevi yap›p, flark›lar söyleseydi, B. Bengal eyalet hükümeti geri ad›m atar m›yd›? Bir sonuç elde edemiyorsan, statükoyu destekliyorsun demektir. E¤er sonuç almak istiyorsan, bir bedel ödemek zorundas›n. Bu bedeli ödemeye haz›r olan in-
yük uluslararas› politik ve ekonomik bask› var. Öyle bir ülkeyiz ki, bir toplum, bir kültür olarak hala dokunulmam›fl bir kabile mant›¤› ile yaflamaktay›z. Yani ekonomistlerimiz, rakamlarla u¤raflmaktalar, kalk›nma ritmine ba¤lanm›fllard›r. Oysa d›flar›da çöpten beslenen bir milyon insan, baflkalar›n›n boklar›n› kafalar›n›n üzerinde tafl›yarak yaflamaktad›r. E¤er bu boklar› tafl›mazlarsa açl›ktan ölürler. Ve bunlar boktan bir süper güç için. - Maocular›n Bijapur sald›r›s› ve 55 polisin ölümü olay›... Acaba gerillalar devletin baflka bir biçimi mi? - Gerillalar›n devletin baflka bir biçimi olmas› nas›l olabilir? Aparthait’a karfl› mücadele edenlere -ki yöntemleri ne kadar vahfli olsa da- devletin farkl› bir biçimi oldu¤unu kim söyleyebilir? Cezayir’de Frans›zlara karfl› mücadele edenleri, Nazilere karfl› savaflanlar›, sömürgecilere karfl› savaflanlar›, Irak’ta Amerikan iflgaline karfl› savaflanlar› devletin farkl› biçimi olarak de¤erlendirebilir miyiz? Bu “insan haklar›” çerçevesinde yap›lan basit bir de¤erlendirme. Bu anlams›z k›nama oyunu hepimizi kurnaz politikac›lar yapmakta ve gerçek politikay› gerçekliklerden koparmakta. Chhatisgarh’ta hükümet taraf›ndan finanse edilen ve yay›lan bir iç savafl var. Hükümet Bush’un dogmas›n› takip etmekte: “Ya bizimlesiniz ya da teröristlerle.” Bu savafl›n resmi unsurlar›ndan baflka, hükümet tara-
met ve flirketler için bu insanlar bir et parças›ndan daha fazlas›n› ifade etmemektedirler. Timsah gözyafllar› dökülmekte, televizyondaki beyler bizleri delikanl›laflt›rmaktalar ve devam›nda ise insan eti ›smarlamaya devam etmekteler. Gerillalar aç›s›ndan, öldürdükleri polisler Hint devletinin elemanlar›yd›; yani, bask›n›n, iflkencelerin, infazlar›n ve suni çat›flmalar›n direkt sorumlular›yd›. Bunlar masum yurttafllar de¤ildiler. Maocular›n, terörü kullanacaklar›na inanm›yorum. Tarif edilemez vahfletlere baflvuracaklar›na da inanm›yorum. ‹ddia edilen bu yöntemleri kullanarak hiç kimse halk›n deste¤ini kazanamaz. Hiçbir gerilla ordusu halk deste¤i olmadan hayatta kalamaz. Bugün halk›n Maoculara deste¤i artmakta, azalmamaktad›r. Bu bizlere bir fleyler söylemekte. Halk, Maocular› daha az kötü gördü¤ü için onlarla birlikte olmakta. Bask›ya ve haks›zl›¤a karfl› mücadele eden direnifl güçlerini, bu bask›y› yaratan hükümetle eflitlemek mant›ks›zl›kt›r. Hükümet, her türlü silahs›z direnifle kap›lar› kapatm›flt›r. E¤er halk silaha baflvurursa, bunun sonucunda devrimci, lümpen her çeflit fliddetle karfl›laflabiliriz. Böylesi bir ortam›n oluflmas›ndan hükümet sorumludur. -“Naksalistler”, “Maocular”, “‹llegaller” bugün genel olarak kullan›lan genel tan›mlamalar. - “‹llegaller” hükümetin, bask›n›n
ilk aflamalar›nda bu güçlere karfl› halk›n tepkisini oluflturmak için kulland›¤› genel bir tan›mlama. Fakat kendileri dahi halk›n kendilerine karfl› ayaklanaca¤›n› tahmin etmemifllerdi. fiiddetin bu aflamas›nda B. Bengal’de bulunan HKP (Hindistan Komünist Partisi) bulunmakta ve Bengal için bask› al›fl›lmad›k bir fley de¤il, sadece üst aflamaya geçmifl durumda. Her tür durumda illegal kimdir? Kim, s›n›rlar› belirliyor? Köyler, mahalleler, flehirler, eyaletler aras›nda s›n›rlar var m›d›r? Bunlar, yeni yerel ve ulusal komünist dogmalar m›d›r? Naksalistler ve Maocularla ilgili olarak: Hindistan, polis devleti olmaya do¤ru yol almakta, her kim buna karfl› ç›karsa terörist olarak nitelenme tehlikesi ile karfl› karfl›yad›r. Bu hepimizi kapsamamakta. Bu durumda koflulun geniflletilmesi gerek. Bundan dolay›, genel ve ucu aç›k tan›mlamalar -Naksalistler, teröristler vb.- kullan›larak, Maocular›n, Naksalistlerin kim olduklar›n› merak etmeyen veya tan›mayan insanlardan yal›t›lmaya çal›fl›lmakta. Köylerde bu bafllam›fl durumda. Binlerce insan “terörist” genel tan›mlamas›yla ve devleti y›kma iddias›yla tutuklanmakta. Kimdir gerçek Naksalistler ve Maocular? Konu üzerinde uzman de¤ilim ama size k›saca tarihi geliflmeleri sunabilirim. Hindistan Komünist Partisi (HKP) 1925 y›l›nda kuruldu. Hindistan Komünist Partisi-Marksist (HKP(M)) 1964 y›l›nda HKP’den ayr›ld› ve ayr› bir parti olarak yoluna devam etti. Tabii ki ikisi de parlamentoda yer al›yorlard›.1967 y›l›nda HKP, Kongre Partisi’nden ayr›lan bir grupla iflbirli¤ine giderek B. Bengal’de iktidara geldi. O dönem açl›ktan dolay› büyük bir kargaflal›k vard›. HKP’nin yerel yöneticileri olan, Kanu Sanyal ve Charu Mazumdar, Naksalbari bölgesinde köylü isyan›na önderlik ettiler, Naksalistler tan›mlamas› da buradan gelmekte. 1969 y›l›nda mevcut hükümet düfltü ve yerine Baflbakan Siddharta Shankar Ray baflkanl›¤›nda Kongre Partisi yeniden iktidara geldi. Naksalbari isyan› vahflice bast›r›ld›. 1969 y›l›nda HKP(ML), HKP’den ayr›ld›. Birkaç y›l sonra, 1971’lerde HKP(ML) farkl› partilere bölündü: HKP-ML (Kurtulufl) Bihar bölgesinde, HKP-ML(Yeni Demokrasi) Andhra Pradesh ve Bihar’da, HKP-ML (S›n›f Mücadelesi) a¤›rl›kl› olarak Bengal’de faaliyet yürütüyordu. Bütün bu partiler genel olarak “Naksalistler” olarak tan›mland›. Kendilerini kesin Maocu de¤il de, Marksist-Leninist olarak ifade ediyorlar. Seçimlere ve kitlesel direnifllere inan›yorlar, e¤er bask›ya maruz kald›klar›nda ve duvara s›k›flt›r›ld›klar›nda ise silahl› mücadeleye. Maoist Komünist Merkez (MKM) 1968 y›l›nda a¤›rl›kl› olarak Bihar’da kuruldu. Halk Savafl› ise, aktif oldu¤u Andhra Pradesh’de 1980 y›l›nda kuruldu. 2004 Y›l›nda ise, MKM ve HS birleflerek, Hindistan Komünist Partisi (Maoist)’i kurdular. Silahl› mücadeleye ve devletin y›k›lmas›na inan›yorlar. Seçimlere kat›lm›yorlar. Bu parti, Bihar, Andhra Pradesh, Chhattisgarth ve Jharkhan’da silahl› mücadeleyi gelifltirendir. - Maocular devleti y›kmak istiyorlar. Despot ideolojileri ile nas›l bir alternatif çözüm sunabilirler? Rejimleri, despotik, sömürücü ve bask›c› olmayacak m›? Zaten faaliyetleri sade insanlara karfl› sömürücü de¤il mi? Gerçekten sade
insanlardan destek almaktalar m›? - San›r›m Stalin ve Mao’nun katliamc› geçmiflleri ile flüpheli olan kahramanl›klar›n› tan›mam›z çok önemli. Milyonlarca insan kendi rejimlerinde katledildiler. Sovyetlerde ve Çin’de ne oldu¤undan ba¤›ms›z, Pol Pot ÇKP’nin deste¤i ile (Avrupal›lar›n timsah gözyafllar› ile tabii) iki milyon insan› ortadan yok etti, açl›k ve hastal›klar sonucunda milyonlarcas›n›n daha yok olmas›na neden oldu. Çin’de Kültür Devrimi olmam›fl gibi davranabilir miyiz? Sovyetler Birli¤i’nde ve Do¤u Avrupa’da milyonlarca insan askeri çal›flma kamplar›n›n, iflkencelerin, gizli polisin ve hafiyelerin ma¤duru olmad›lar m›? Bu rejimlerin tarihi de bat› emperyalizminin tarihi kadar karanl›kt›r. Tek fark bunlar›n›n ömürlerinin k›sa olmas›d›r. Maocular, Naksalistler ve sol için geçmifle göre daha haz›rl›kl› olmalar›, halk›n gelecek ile ilgili umutlar›n›n güçlendirilmesi aç›s›ndan oldukça önemli. Hepimiz geçmiflin tekrarlanmayaca¤›na inan›yoruz, fakat bu olanlar güvenin infla edilmesine yard›m etmemekte. Bütün bunlara ra¤men Nepal’de Maocular Monarfli’ye karfl› kahramanca bir mücadele gelifltirdiler. fiu anda da Hindistan’da Maocular ve çeflitli Marksist-Leninist partiler halk›n haks›zl›¤a karfl› verdi¤i mücadeleye önderlik etmekteler. Sadece devlete karfl› de¤il, feodallere ve ulusal (paramiliter) güçlere karfl› da mücadele ediyorlar. Bir fleyler yapmaya çal›flanlar ise sadece bunlard›r. Bende buna hayranl›k duyuyorum. Senin de söyledi¤in gibi, iktidar› ald›ktan sonra bunlar da despot, bask›c› hatta bugünkü rejimden daha kötü olabilirler. Ancak flu aflamada bu önyarg›y› kabul edemem. E¤er böyle olursa o zaman onlara karfl› da mücadele etmeliyiz. Büyük olas›l›kla ilk asacaklar› kifli ben olurum fakat, flu anki durumda bunlar›n, mücadelenin öncü güçleri olduklar›n› kabul etmemiz gerekiyor. Pek çoklar›m›z flimdi onlarla (Maocular, Naksalistler vb.-çn) ayn› çizgide buluflmufl durumday›z ve onlar›n ideolojileri içinde bize yer olmad›¤›n› da biliyoruz. ‹ktidar› alanlar köklü olarak de¤iflim göstermekteler. Örne¤in; MandelaANC. Y›pranm›fl, DTÖ’ ye ba¤›ml›, yoksullar› evlerinden atan biri. Suhatro Endonezya’da yüz binlerce komünistin katledilmesinden sorumludur. Bütün bunlar›n olabilece¤ini kim düflünürdü? Bunlar oluyor diye, G. Afrikal›lar aparhatdhayta karfl› mücadelelerine son mu vermeleri gerekir? Bunun için piflman olmalar›m› gerekiyor? Cezayirliler Frans›z sömürgesi olarak m› kalmal›yd›lar, Kaflmirliler, Irakl›lar, Filistinliler askeri iflgali kabul mü etmeliydiler? Acaba, halklar tüm iyimserlikleriyle, kendilerini kurtaracak azizler bulamad›klar› için mücadelelerine son mu vermeliler? *Arundai Roi; en çok tan›nm›fl Hint yazarlardan biri. 1961 y›l›nda Bengal’de do¤du ve Kerala’da büyüdü. “Küçük fieylerin Tanr›s›” adl› kitab› tüm dünyada en çok satan kitap oldu ve Buker ödülüne lay›k görüldü (1997). Birçok tan›nm›fl Hint dergilerinde köfle yazarl›¤› yapmakla beraber, kitle hareketlerine de militan bir flekilde kat›lmakta. Narmanda nehri üzerine yap›lmak istenen baraja karfl› verilen mücadeleler s›ras›nda tutukland›. Röportaj, Shoma Chaudhury taraf›ndan yap›ld› ve internet gazetesi olan Tehelka’da 31/3/2007 tarihinde yay›nland›. Bu röportaj pek çok Hindistan ve uluslararas› gazetede yay›nland› ve s›cak tart›flmalara neden oldu. (Yunanistan’dan bir ‹flçi-köylü okuru)
İşçi-köylü 11
19 Ekim- 1 Kasım 2007
Kavga okulu
Devrimci militanl›k ve sorumluluk alma eyleminin örnek isimlerinden; Özgür Kemal Karabulut 20 Ekim 1997 tarihinde Amasya-Taflova’da çat›flarak flehit düflen Özgür Kemal Karabulut yoldafl›n an›s›na… lelerle diyalo¤u çok önemserdi ve hem yoldafllar›yla olan hem de kitlelerle olan iliflkilerinde örnek bir tutumu vard›. Yoldafl›n di¤er özelliklerinin yan›nda alçakgönüllülü¤ü, fedakârl›¤›, verdi¤i sözlere ba¤l›l›¤›, seviyeli esprileri, yoldafllar›na ba¤l›l›¤› ve de en önemlisi sorumluluk duygusu kitleler ve yoldafllar› üzerinde gözle görülür bir etki b›rak›yordu.
Kim diyor sen öldün diye yoldafl Sormufllar m› yemyeflil ormanlar›na Karadeniz’in Görmüfller mi taflk›n sevda gülüfllerini Ve parma¤›n tetikteyken Kalmamacas›na tek mermin Taflova’da vuruflarak düflüfllerini
Bütünün parças› olmak *** Kim diyor ki sen öldün yoldafl Bilmiyorlar m› senin Vurulmufllar›n do¤umu oldu¤unu Ve vurulurken do¤du¤unu
Devrimci kadro ve ileri militanlar›n sahip olmas› gereken en temel özelliklerin bafl›nda militanl›k ve sorumluluk alma eylemi gelir. Sorumluluk alma, yaln›z çeflitli görevleri yüklenmek de¤ildir. Sorumluluk alma; hesap sorma kadar hesap vermeye de aç›k olmak demektir. Sorumluluk alma; en zor süreçlerde baflar›s›zl›klar› baflar›ya dönüfltürme iddias›na, atakl›¤›na ve militanl›¤›na sahip olmak demektir. Sorumluluk alma; al›nan her görevi küçük büyük diye ay›rmadan, s›zlanmadan yerine getirme çabas›nda olmakt›r. Bu anlam›yla s›n›f mücadelesinde kadro ve ileri militanlar›n bu niteli¤e sahip olmas› bir gerçeklikten çok, bir zorunluluktur. Bugün aç›s›ndan bakt›¤›m›zda hem sahip olunan kadro ve ileri militanlar›n niteli¤i ve hem de yeni kadro ve militanlar›n a盤a ç›kar›lmas› ve e¤itilmesi noktas›nda sorunlar yaflad›¤›m›z bir gerçektir. Bu sorunlar›n afl›lmas›nda en önemli araçlardan biri de; tarihi tecrübe ve de¤erlendirmelerimizi tekrar tekrar ele almak ve flehit yoldafllar›m›z›n
mücadele yaflam›n› incelemektir. Evet, al›nan kararlar›n sorumlulu¤undan kaç›nmamak, s›n›f mücadelesinin dayatt›¤› görevler karfl›s›nda tereddüte düflüp geri çekilme yerine, yetersizliklerini kabul etmek ve alçakgönüllülükle ileriye at›labilmek, çözüm gücü olabilme cesaretini göstermek, di¤er bir ifadeyle bedel ödemeye, hesap vermeye ve daha büyük baflar›lar için elini tafl›n alt›na koymaya cüret etmek… Tüm bunlar 20 Ekim 1997 tarihinde Amasya Taflova’da can pahas›na direnifl gelene¤ini sürdüren Özgür Kemal Karabulut ve daha birçok yoldafl›m›z›n mücadele yaflamlar› içinde bizlere b›rakt›¤› de¤erlerimizdir. O’ndan (onlardan) ö¤renece¤imiz, bize örnek olmas› gereken birçok yönü (yönleri) var. O hep Partisine lay›k olmaya ve kavray›fl›, seviyesi, yetenekleri ve birikimi oran›nda yetersizliklerini samimiyetle aflmaya çal›flt›. Tüm görevlerini büyük bir alçakgönüllülükle yerine getirirdi. Kibirlili¤in, kendini be¤enmiflli¤in zerresi yoktu O’nda. Kit-
Pusula Pratikle bütünleflfle en e¤itim ve denetim üzerine ‹çinden geçti¤imiz süreçte kadro ve ileri militanlar›n nitelikleri üzerinde tart›flma yürütürken, öncelikle varolanla, olmas› gereken aras›ndaki fark› ortaya koymak bizi do¤ru sonuçlara tafl›r. Proletarya Partisi’nin en yüksek iradesi, bugün varolan kadro ve ileri militanlar›n flekilleniflinin, zor koflullar› tersine çevirme niteliklerini tafl›ma konusunda önemli zaaflar bar›nd›rd›¤› gerçekli¤ine dikkat çekmiflti. Tabii ki sorun yaln›z mevcut militanlar›n niteliklerinin zay›fl›¤›yla bitmemektedir. Ayn› zamanda yeni ve genç militanlar›n saflara kazan›lmas› diye bir sorunla da karfl› karfl›ya olundu¤u aç›kt›r. Bu demektir ki; ikili bir görevle karfl› karfl›yay›z. Bir yandan varolanlar›n niteliklerini yükseltmeye çal›fl›rken di¤er yandan yeni, taze güçleri saflar›m›za katmaya çabalamal›y›z. Asl›nda bu görevler, karfl›l›kl› olarak birbirini güçlendirecek nitelikte oldu¤u için birlikte ele al›nmas› gerekir.
Peki, bunu hangi çal›flma tarz›yla, hangi politikalarla baflaraca¤›z? Bu soruya verece¤imiz yan›tlar duyulmam›fl-söylenmemifl de¤ildir. Temel sorun yap›lan bu analizler içinde sorunun çözümü için nereden bafllamal›y›z noktas›nda dü¤ümlenmektedir. Önceliklere do¤ru bir bafllang›c›n, bizi daha ileri noktalara götürece¤i kesindir. Herkesin flu konuda kafas› net olmal›d›r. Pratik d›fl›nda, pratikten ba¤›ms›z hiçbir çözüm perspektifi sonuç al›c› olamaz. Bu demektir ki; çözümü s›n›f mücadelesi içinde arayaca¤›z. Her fleyden önce pratik mücadelenin yarataca¤› moral ve motivasyon, hareketsiz güçlere bir hareketlilik kazand›racakt›r. Bugün Proletarya Partisi ideolojik k›r›lmalardan, teorik geriliklerden söz ediyorsa, bu demektir ki; kapsaml› bir ideolojik ve teorik e¤itime ihtiyaç vard›r. Dünyada, ülkemizde ve bölge-
Her birimiz pratik faaliyetlerimiz içinde “ben kar›flmam”, “sorumlulu¤unu almak istemiyorum” vb. onlarca söylemin ya muhatab› ya da tan›¤› olmufluzdur. Bu sözler sorumluluktan kaçman›n sadece bir yöntemidir. Ama tek yöntemi de¤ildir. Di¤er yöntemlerden bir tanesi de baflar›s›zl›klar›n, olumsuzluklar›n sorumlulu¤unu almaktan kaç›nmad›r. Örne¤in ayn› komite ya da görev alan› içinde yer al›r›z, ama baflar›s›z komite faaliyetinin sorumlulu¤unu almaktan kaç›n›r›z. Zor görevler karfl›s›nda yapamama kayg›s› ile ifl yapmaman›n yollar›n› arar›z. Oysa fluras› bir gerçek ki; devrimci militanlar bir bütünün parças›d›rlar. Sorumluluk alanlar› ise yaln›z parçay› de¤il, bütünü kapsar. Ve Proletarya Partisi’nin iflleyifline, hukukuna uygun olarak gördü¤ü her yanl›fla müdahale etme, genel gidiflata dair elefltiri ve önerilerini sunma hakk›na ve sorumlulu¤una sahiptirler. Dolay›s›yla bir militan›n gördü¤ü yanl›fl karfl›s›nda “ben kar›flmam” tutumu içine girmesinin hiçbir aç›klamas› olamaz. E¤er biz bir bütünün parças›ysak, herhangi bir parçadaki yanl›fllar›n büyüyerek mücadelemize verece¤i zarar, sonuç itibariyle bütünü etkilemektedir. Çünkü flu bir gerçek ki, hiçbir fley tek tek bireylerle ve parçalarla s›n›rl› kalmaz. ‹flte Özgür yoldafl flahs›nda öne ç›kan en önemli özelliklerden biri de budur. O küçük büyük demeden
mizde yaflanan sorunlar› bilimsel bir tarzda yorumlamak ve ona uygun olarak pratik ad›m atmak için teorik e¤itime önem vermemiz gerekir. Pratik sorunlar›n çözümü için yürütülecek teorik çal›flmalar, baflta kadro ve ileri militanlar›m›z olmak üzere tüm örgütlü güçlerimizin bilinç seviyelerinin yükselmesine yol açacakt›r. fiu aç›k ki; MLM bilincinin geliflimi demek mevcut t›kan›kl›klar›n afl›lmas› ve her alanda çal›flmalar›n daha bir verimlilik kazanmas› demektir. Elbette ki, kimsenin elinde sihirli bir de¤nek yoktur. Ama yaflanan tarihi tecrübeler vard›r. E¤er ortada ideolojik k›r›lmalar ve siyasal gerilikler varsa, bunun afl›lmas› için ideolojik-teorik e¤itim, denetim gerekir -ki bu denetim ayn› zamanda kitle denetimini de içermelidir. Yine inceleme-araflt›rma, pratikte ö¤renme vb. tüm çal›flma yöntemlerinin devreye konulmas› gerekir. Daha da somutlayacak olursak; ideolojik donan›m ve politik anlamda çelikleflmek için her komite, her organ ve birey bulundu¤u alanda önlerine konulan görevleri yerine getirmek için incelemeye-araflt›rmaya, tarihi tecrübelerden ö¤renmeye a¤›rl›k vermek zorundad›r. fiunu unutmamak gerekir ki; ideolojik olarak donan›ms›z, teorik olarak geri ve yetersiz olan
tüm görevleri yerine getirme noktas›nda canla baflla çal›fl›r, ald›¤› görevleri lay›k›yla yerine getirdi¤inde yakalam›fl oldu¤u baflar›n›n sadece kendi hanesine de¤il, devrimin hanesine yaz›ld›¤›n› bilirdi ve bu bilinçle hareket ederdi. Sonuç itibariyle, her fleyden önce örgütlü olmak demek, ortaya bir irade koymak demektir. Bu irade disipline uymay›, iki çizgi mücadelesine uygun davranmay›, militanca çal›flmay›, yeni görevler almay› ve bunlar› lay›k›nca yerine getirmeyi, yoldaflça iliflkileri emreder. Tüm bunlar› yads›mak ayn› zamanda bireyin kendi iradesine karfl› yapt›¤› bir sayg›s›zl›kt›r. Devrimci militanlar yaflanan pratik baflar›s›zl›klardaki sorumluluklar›n› ortaya koymada gereken cesareti gösteremiyorlarsa, hatalar›na karfl› özelefltirel bir tutum içinde de¤ildirler. Yapt›¤› hatalar›n sorumlulu¤unu almaktan korkan bir militan, yanl›fllar›n› düzeltme konusunda sahip oldu¤u en büyük silah›n› kendi eliyle yok etmifl demektir. Di¤er bir ifadeyle; özelefltiri konusunda kendi kendini silahs›zland›ran bir militan›n Partiye, örgütlü yaflama verece¤i zarar tart›fl›lmaz bir gerçektir. O halde hatalar›m›z›n, baflar›s›zl›klar›m›z›n sorumlulu¤unu almak ve
bilimsel olarak buna yol açan nedenleri ortaya koymak, özünde Proletarya Partisi’ne, s›n›f mücadelesine ve kendimize yapt›¤›m›z en büyük iyiliktir. Burada Özgür yoldafl›n Partiye duydu¤u güven konusuna da vurgu yapmak gerekmektedir. O, yoldafllar›na ve partisine sonsuz bir güven tafl›yordu. Bu, Proletarya Partisi’nin uzun y›llard›r yürüttü¤ü mücadelenin, verdi¤i emeklerin, yüzlerce flehidimizin verdi¤i güvendi. Partiye güven, yoldafllara güven demekti onun için. ‹flte O, tüm bunlar›n bilincinde olarak, ald›¤› görevlerin tümünü Parti görevi olarak kavr›yor, yoldafllar›n› de¤ifltirip-dönüfltürmeyi ihmal etmiyordu. Çünkü biliyordu ki, mücadele ancak bu tür sorumluluklar üstlenmekte tereddüt göstermeyen militanlar›n omuzlar›nda yükselecektir. Bugün s›n›f mücadelesi bize daha ileri düzeyde sorumluluklar almay› dayat›yor. Yüre¤inde derin bir halk sevgisi ve ezilenlerin kurtulufl özlemini tafl›yan her birey, tarihin bu onurlu yürüyüflünde sorumluluk almakta tereddüt etmemelidir. T›pk› Özgür Kemal Karabulut gibi… T›pk› tüm flehitlerimiz gibi…
Kavgada ölümsüzleflfleenler M. Kemal Alp›nar: 1959 y›l›nda Afyon’da dünyaya gelen Mustafa Kemal Alp›nar, Proletarya Partisi ile gençlik y›llar›nda tan›flt›. Yoldafllar› aras›nda alçakgönüllülü¤ü ve kararl›l›¤›yla tan›nan Alp›nar, 1979’da 40-50 kiflilik faflist bir grubun sald›r›s›nda alçakça katledildi. Hasan Yaflar: ‹zmit’te iflçi s›n›f› içinde faaliyet yürüttü. Hasan Yaflar, Çal›flt›¤› flantiyede 24 Ekim 1979 tarihinde mahasebeden maafl›n› almaya gittikten bir saat sonra “Hasan tren kazas›nda öldü” haberi geldi. Tüm iflçiler ifli durdurup karayolunu trafi¤e kapatt›lar. Hasan Yaflar muhasebe odas›nda bafl›na vurulan darbelerle katledilmiflti. Cenazesi memleketi olan Dersim’e götürülen Yaflar’›n topra¤a veriliflinin üçüncü günü katledildi¤i flantiye binas› yoldafllar› taraf›ndan kurflunland›. Yaflar Yi¤it: 1963 y›l›nda Erzincan’da do¤an Yaflar Yi¤it, Proletarya Partisinin düflünceleriyle 1977 y›l›nda tan›flt›. Gecekondu halk›n›n mücadelesinde hep en ön saflarda yerini alarak kararl›l›kla mücadele eden Yi¤it, 30 Ekim 1980’de Maltepe’de ormanl›k alanda yoldafllar›yla bomba e¤itimi yapt›klar› bir s›rada bomban›n kazayla patlamas› sonucu flehit düfltü. Huriye Ç›tak: 1968 y›l›nda Çorum’da dünyaya gelen Huriye Ç›tak’›n devrimci düflüncelerle ilk tan›flmas› ‹brahim Kaypakkaya’ya duydu¤u sempati sonucunda olur. Örgütlülü¤e gençlik faaliyeti içinde bafllayan Ç›tak’›n gönlü hep gerilladad›r. 1989 y›l›nda bu arzusuna ulafl›r. 28 Ekim 1991’de bir gerilla birli¤iyle köye inen Ç›tak, düflman›n att›¤› pusu sonucu flehit düfler. Mehmet Yeflil: Proletarya Partisi ile 1980 y›l›nda tan›flan Mehmet Yeflil, 1993 y›l›nda PKK gerillalar› taraf›ndan üç yak›n›yla birlikte kaç›r›ld›. Mehmet Yeflil’le birlikte kaç›r›lan üç kifli gece kaçmay› baflar›rken Mehmet Yeflil 24 Ekim 1993’de devrimci ahlak ve ilkelere s›¤mayan bir flekilde katledildi. H›zaralan flehitleri: 1 Kas›m 1999 tarihinde Tokat’›n Erbaa ilçesi H›zaralan deresi mevkiinde TC askerlerinin pususu sonucu T‹KKO gerillalar› Bar›fl Aslan ve Cem Ergüldü flehit düfltü.
faaliyetçiler sorunlar›n çözücüsü olamazlar, bilakis a¤›rlaflan sorunlar›n alt›nda ezilerek süreç içinde kendileri de sorun haline gelirler. Stalin yoldafl›n flu saptamalar›nda ö¤renmeliyiz: “fiu, bir aksiyon olarak kavranmal›d›r: Politik düzey ne kadar yüksek, devlet ve parti çal›flmas›n›n ilgili alanlar›ndaki fonksiyonerleri ne kadar çok Marksist-Leninist bilince sahipse, çal›flman›n seviyesi o kadar yüksek, çal›flma o kadar verimli, sonuçlar o kadar etkilidir; ve tersine: Politik seviye ne kadar düflük, fonksiyonerler ne kadar az Marksist-Leninist bilince sahipse, çal›flmada baflar›s›zl›k ve yenilgi o kadar büyük ihtimaldir, yöneticilerin baya¤›laflmalar›, h›rsl› palavrac›lara dönüflmeleri, soysuzlaflmalar› o kadar büyük ihtimaldir.” (Cilt 14, ‹nter Yay›nlar›) Bugün aç›s›ndan bakt›¤›m›zda, yani devrim ve sosyalizme karfl› her cephede sald›r›lar›n sürdü¤ü ve bu sald›r›lar›n ideolojik-siyasal planda ezilenler cephesinde ve ayn› zamanda ilerici ve devrimci güçler saflar›nda ciddi tahribatlar yaratt›¤› gerçe¤inden hareketle, daha çok teorik bir e¤itime ve yaflananlara bilimsel temelde bir aç›klama getirme zorunlulu¤u oldu¤u aç›kt›r. Bu zorunluluk, mutlaka ama
mutlaka pratik mücadeleyle birlefltirilmek zorundad›r. Stalin yoldafl›n dedi¤i gibi; “Tek bafl›na kitaplarla önder yetifltirilmez… Yönetici fonksiyonerler sadece çal›flma sürecinde yetiflir.” (Cilt 5, ‹nter Yay›nlar›) ‹deolojik ve teorik e¤itimin yan› s›ra, varolan sorunlar› çözmek, örgütlü güçlerimizi harekete geçirmek, mevcut sorunlar› aflman›n birer öznesi haline getirmek için çal›flmalarda yöntem zenginli¤i yaratmam›z gerekir. Örne¤in; örgütlü güçlerimizin öneri ve düflüncelerini alacak, onlar› tart›flma sürecine katacak mekanizmalar oluflturmal›y›z. Ayn› zamanda bölge ve alanlar temelinde de bu tür tart›flmalar› yapmal›y›z. Tabii ki bu tart›flmalar›m›z› pratik çal›flmalar›m›za hizmet edecek, yani örgütlü veya çeperimizde olan güçlerimizin, Proletarya Partisi’nin sorunlar› karfl›s›nda duyarl›l›klar›n› art›racak flekilde yürütmeliyiz. Bu konuda at›lacak her ad›m, kolektif düflünüfl tarz›n›n geliflmesini ve daha fazla gücün sorumluluk alarak partiye yönelmesini sa¤layacakt›r. Bu temelde yürütece¤imiz bir çal›flma, örgütlü güçlerimizi daha yak›ndan tan›mam›z› ve geliflmeye aç›k olan yoldafllara dönük daha özgün politikalar izlememizi sa¤layacakt›r. fiunu unutmamak gerekir ki; teori ile prati-
¤in uyumu ve s›k› bir denetimin yan› s›ra özgün politikalar›n olmad›¤› bir yerde yeni kadro ve militanlar a盤a ç›kar›lamaz. Kendili¤indenci bir tarz farkl› flekillenifllere yol açaca¤› gibi, her fley tek tek militanlar›n çabas›na kal›r. Di¤er bir anlat›mla; yönlendirme ve kolektif çaban›n zay›flad›¤› bir ortamda ideolojik, siyasal ve pratik anlamda geliflim dinamikleri zay›flar. Her fley kendini tekrarlamadan ibaret olur. Bu da çürümeye ve yozlaflmaya yol açar. Pratik mücadele içindeki eksikliklerimizi gidermek için denetimin önemini asla gözard› edemeyiz. Her alanda denetim toplant›lar› yapmak, örgütlü güçlerimizin hem çal›flma alanlar›na dair hem de genel gidiflata iliflkin öneri ve elefltirilerini almak, bir anlamda afla¤›dan yukar›ya do¤ru ifade etti¤imiz denetimin gerçeklefltirilmesidir. Yani ancak bu pratik çal›flmayla bu teorik söylem gerçekli¤e dönüflür. Denetim, rapor sistemi, bölgeler aras› düzenli bilgi ve tecrübe ak›fl›, ortak düflünme, pratik davran›fl birli¤i yaratma anlay›fl›n›n daha da geliflip kökleflmesine yol açacakt›r. Örgüt olma, örgüt gibi hareket etme de ancak böylesi sistemli ve disiplinli bir çal›flmayla sa¤lanabilir. Her faaliyetçi sürece bu bilinç ve sorumlulukla yüklenmelidir.
İşçi-köylü 12
Göğün yarısı
19 Ekim- 1 Kasım 2007
Kürt kad›nlar›na dayat›lan onursuz yaflfla am Bir ülke düflünün, “vatansever” çetelerindeki askerleri, polisleri fidye toplarken, haraç al›p “vatan için” kurflun s›karken, Kürt çocuklar› sokaklarda kurflunlan›r, yard›m ve yatakl›ktan yarg›lan›r. Bir ülke düflünün, bir k›s›m vatandafl› için da¤a tafla “Ne Mutlu Türküm Diyene” sloganlar› yaz›l›rken, öteki ilan ettiklerinin ad›n›, kimli¤ini yok say›p, içinde Kürt olan kelimeleri bile yasak ilan ederler… Bir ülke düflünün; ayd›n›n›, sanatç›s›n› Alevi, solcu ya da ilerici diye, diri diri Sivas’ta yakanlar› devletin askeri, polisi seyrederken, 2000 y›ll›k Newroz bayram›n› kutlayanlar› hedef gözetmeden kurfluna dizerler… 12 yafl›ndaki U¤ur Mardin K›z›ltepe’de onlarca kurflunla “teröristli¤inin” bedelini öderken, onu öldürenler kaymakaml›ktan vali yard›mc›l›¤›na terfi eder, 33 Kürt köylüsünü kurfluna dizdiren generalin ismi, katliam›n oldu¤u yerdeki askeri k›fllaya verilir bu ülkede… Kürtlerin tarihi, ac›l› bir tarihtir. Hiç dinmeyen bir var olma mücadelesinin kan ve gözyafl›yla, aldatma, hile ve ihanetle iç içe ilerledi¤i yüzlerce y›ll›k bir tarih... Büyük mücadeleler, destans› direnifller, insan› sarsan türlü iflkenceler, zorbal›klar ve büyük ihanetler... Potansiyel suçlu olarak görülen Kürt halk›na tarih boyunca yaflat›lanlar, faflizmin yüzünün bir haritas›d›r. Ruhunu faflizme teslim edenler bu savafl›n alçakl›k düzeyini ellerine bulaflt›rd›klar› kanla resmediyor. Kürt halk›n› “bölünmez bütünlü¤ü” için bir tehlike olarak gören faflist TC, yüzy›llard›r yapt›¤› katliamlarla geriye yak›lm›fl, y›k›lm›fl köyler, da¤larda kurda kufla yem edilen binlerce ceset, kan ve gözyafl› b›rakm›flt›r. Yaflad›klar› co¤rafyay› talan ederek, iflkence ve katliamla yok edemedi¤i bu halk› bu defa “yasakl›” ilan etmifl, dilinden, kültüründen koparmaya çal›flm›flt›r. Bu da yetmemifl kardefli kardefle k›rd›rm›fllar, Kürt halk› içinde ihaneti ve ifl-
eçti¤imiz günlerde J‹TEM’in Türkiye Kürdistan›’nda a盤a ç›kan ajan tuza¤›yla ilgili bir yaz› dizisi yay›nland› Demokrasi gazetesinde. Her birinin ayr› hikayesi olan bu insanlar› ajanlaflmaya götüren ortak bir payda var: Yoksulluk… Özellikle genç kad›nlar›n ajanlaflt›r›lmas› söz konusuydu yaz› dizisinde. Onlar seçilmiflti; çünkü sömürünün ve bask›n›n katmerlisini yaflayanlard› onlar.
G
birlikçili¤i yaymaya çal›flm›fllard›r. Tarihinde, gizli arflivlerinde mezars›z Kürt beylerinin ölüm kararlar› olan bir rejim, viraneye çevirdi¤i bu co¤rafyada sokaklarda yedi eskortlu korumalarla dolafl›rlarken, Kürt halk›n›n katillerinin, katliam art›¤› Kürt çocuklar›na hediyesi ise yoksulluktur… *** ‹stanbul gecekondu semtlerini hepimiz biliriz de¤il mi? Ald›¤› göçlerle yoksul Kürt semtlerine dönüflmüfl, ço¤umuzun dilinde “kenar mahalle” olmaktan kurtulamam›fl yerleri… Att›¤›n›z her ad›mda kendi topraklar›ndan, dilinden, kültüründen zorbal›kla kopar›lan yoksul insanlar›n hayatta kalabilmek için at›ld›klar› “ekmek kavgas›n›n” ç›rp›n›fllar› çarpar yüzünüze. Kirli, bak›ms›z sokaklar›ndan geçerken, kap› önlerine oturmufl yoksul, belki yaflad›¤› yeri biraz da yabanc›layan Kürt kad›nlar›n›n ac›l› bak›fllar›yla karfl›lafl›rs›n›z ilk olarak… Hayatlar› da zorlu hallerle kurduklar› gecekondulara benzer gecekondu insan›n›n… Yurtsever kimliklerini korumak ile erimek, uyum sa¤lamak aras›nda gidip gelen, gidip geldikçe de incinen, kanayan insanlar›n trajik öyküleri kadar, çeliflkileri uyar›r sizi! Bu yoksul sokaklardan geçerken herhangi bir eve u¤rarsan›z ço¤unlukla benzer tablolarla karfl›lafl›rs›n›z. Evin duvar›nda sar›k›rm›z›-yeflil bir bayrak as›l›d›r. Bir köflesinde savaflta flehit düflen o¤ullar›n›n, torunlar›n›n, akrabalar›n›n bir resmi vard›r mutlaka. Evin büyükleri yurtseverdir hala, yüre¤i, bilinci so¤umam›flt›r. O zorlu y›llarda kimlik ve kifliliklerini koruman›n gururunu yaflarlar. Çocuklar›ysa, genellikle biraz daha farkl›d›r. Biraz daha içsellefltirmifllerdir göçertilmiflli¤i, kendilerine “sunulan›”…
Biraz daha etkilemifltir onlar› büyük flehrin aldat›c› görüntüsü… Ama suçlayabilir misiniz onlar›… Kendi yurtlar›ndan uzaklarda do¤mufltur birço¤u, anadillerini bilmez baz›lar› ve bütün dünyalar› küçücük mahalleleridir art›k onlar›n. Hayat her gün tekrarlar kendini. Açlard›r, yoksullard›r ve çal›flmak zorundad›rlar. Ama okuyama-
r›lmas› söz konusuydu yaz› dizisinde. Onlar seçilmiflti; çünkü sömürünün ve bask›n›n katmerlisini yaflayanlard› onlar. Küçük yafltan itibaren çal›flman›n, ailelerine bakmak zorunda olman›n vermifl oldu¤u sorumluluk vard›r omuzlar›nda, yoksullukla bo¤uflmak yormufltur onlar› ve daha “güzel” bir dünyan›n düflü vard›r hayallerinde.
m›fllard›r, ne köylerinde do¤ru düzgün okul vard›r ne de göçüp geldikleri küçük mahallelerinde. Bu yüzden onlar› bekler pamuk, portakal, f›nd›k tarlalar›, sömürünün en yo¤un yafland›¤› yerlerden biri olan tekstil atölyeleri, fabrikalar… Sabahtan akflama kadar durmadan çal›fl›rlar bir lokma ekmek için baflka bir dünyan›n düflünü kurarken… *** Geçti¤imiz günlerde J‹TEM’in Türkiye Kürdistan›’nda a盤a ç›kan ajan tuza¤›yla ilgili bir yaz› dizisi yay›nland› Demokrasi gazetesinde. Her birinin ayr› hikayesi olan bu insanlar› ajanlaflmaya götüren ortak bir payda var: Yoksulluk… Özellikle genç kad›nlar›n ajanlaflt›-
Zengin olman›n hayalidir kiminin akl›n› çelen, kimisi için de güzel birkaç çift sözdür. Çünkü yan› bafl›nda ak›p giden “örnek” bir hayat vard›r onlar›n… Kaderleri bellidir ço¤unun. Küçük yaflta baban›n münasip gördü¤ü biriyle evlenecek ve baba evinde yaflad›¤› yoksullu¤u bu defa koca evinde yaflamaya devam edecektir. De¤er verilmemifltir sözlerine hiç-
bir zaman, o bir kad›nd›r ve onun yerine düflünen, onun yerine karar veren birileri mutlaka vard›r. Saçlar› sevgiyle okflanmam›flt›r hiç. ‹flte bu yüzden kendilerine biçilen “de¤er”, gösterilen “sevgi” cezbedicidir… Korkudan gidenler de olmufltur, yak›nlar›na zarar gelmesinden korkanlar da… Çeflitli nedenlerle ama esasta yoksullu¤un ve dar bir dünyaya hapsolman›n çaresizli¤iyle ajan tuza¤›na yakalanan genç kad›nlar, M‹T ve J‹TEM’in ortak çal›flmalar›yla çeflitli e¤itimler ald›ktan sonra ajan olarak üst düzey yetkilileri öldürmek, gerilla yaflam›nda huzursuzluk yaratmak vb. görevlerle PKK’ye gönderilir. Kendilerine dikkatli olmalar› için, di¤er ajanlar› nas›l tan›yacaklar›na dair çeflitli ö¤ütler verilir. Ve tabi görevlerini yerine getirmeleri için çeflitli vaatler… Ama ayn› ac›y› paylaflt›¤›, ayn› y›k›m›, ayn› k›y›m› yaflayan kardefllerinin kan›n› dökmek kolay m›d›r? Ellerine silah verip kardefl kan› dökmeye gönderenler atalar›n› yurtlar›ndan kanl› bir k›y›mla sürenler de¤il midir, kardeflinin, babas›n›n, yak›n›n›n ölü bedenini ibret-i alem olsun diye arabalar›n arkas›na ba¤layarak köy meydanlar›nda gezdirenler, k›z kardefllerinin yaral›, ölü bedenlerine tecavüz edenler de¤il midir bunlar? Kardefl eliyle öldürülen her can Kürt halk›n›n yaras›n› derinden bir kez daha kanat›r. Düflünün düflman kurflunuyla de¤il, kardefl eliyle… ‹flte bütün bunlar piflman olmalar›na neden olmufltur baz›lar›n›n. “(…) Afla¤› indi¤imde silah›m kolumdayd›. Silah›m› arkadafllar›n oldu¤u bir yere b›rakt›m. Toplant›dan sonra Cemil Bay›k bizim lojistik mangas›n›n önünde duruyordu. Belki böyle bir fleyi yapabilirim diye silah›m› koluma al›p onun oldu¤u yere do¤ru gittim. Gitti¤imde silah›m›n emniyetini açt›m. Bir suikast giriflimin-
de bulunabilirdim ama bir insan› öldürebilecek cesarete sahip de¤ildim. ” Kürt halk›na türlü iflkenceyi yapanlar hapishanelerde onlar› idrar içmeye zorlayanlar, kurflunlarla, bombalarla, coplarla kad›n, yafll›, çocuk demeden katletmeye çal›flanlar›n bütün u¤rafllar› saltanatlar›n› sürdürebilmek içindir. Ajanlaflt›rma faaliyetleri de bu amaçlar›n›n bir parças›d›r. Faflist TC’nin bu tuza¤›na düflen genç kad›nlara ça¤r›y› yine ayn› kaderi paylaflt›klar› arkadafllar› yap›yor: “Oyunlara kanmay›n! Yürütülen politikalar çok kirli. Bir insan› gelip arkas›ndan vurmak çok çirkin. Bunun için çok piflman›m. En az›ndan bir Kürt olarak düflman taraf›ndan kand›r›lmak, bu flekilde kendine düflman haline getirilmek. Bunlar çok kirli. fiu an sistemde yaflayan herkese, orada yaflayan bütün gençlere, genç k›zlara söylüyorum: Askeriyenin oyunlar›na gelmeyin, bu flekilde düflman oyunlar›na kanmay›n.” Biz ne mi söyleyece¤iz? Son söz her zaman direnenlerin olmufltur. Biz de onlardan ad› ve tarihi yok say›lan Kürt halk›n›n yi¤it kad›nlar›ndan bahsedece¤iz. Koçgiri’nin, Dersim’in yi¤it kad›n› Zarife’den, 18’inde ölüme meydan okuyan Leyla Kas›m’dan, “Biz bu u¤urda flehitler vererek kazanaca¤›z” diyerek, yüzlerce askerin karfl›s›nda silahs›z direnen Azime Demirtafl’tan, 21 Mart günü Amed surlar›na ç›kan ve “Newroz atefli cesur olmal›d›r” diyerek bedeni atefle veren Zekiye Alkan’dan. Zilanlardan, Beritanlardan, Rahflanlardan bahsedece¤iz elbette. Yani yaflam› kirletenlere “dur” diyen görkemli eylemiyle hayat› ve ölümü yenenlerden. Korkular›n›n üzerine giden, paslanm›fl kölelik zincirini kopararak onuruyla direnenlerden… Onlar, yi¤it Kürt kad›nlar› faflizmin topyekun sald›r›s›na karfl› savaflarak bir tarihi yaratman›n eylemcileri olmufllard›r. Kürt halk› bu yi¤it kad›n flehitlerini unutmamal›, onlar›n yaratt›¤› direnifl gelene¤ini faflizme karfl› mücadeleyi büyüterek sürdürmelidir.
K›rm›z› çiçekler de¤il, kanl› yaralar… rini yakma yöntemine zorlad›klar› belirtilmektedir. Süleymaniye’de çok say›da kad›n›n yan›k nedeniyle hastanelere baflvurdu¤u ö¤renilirken, doktorlar da, cinayetten alacaklar› cezadan korkan ailelerin, kad›nlar› kendini yakmaya zorlad›¤›n› söylüyorlar. Bu flekilde intihara zorlanm›fl pek çok kad›n›n hikayesi anlat›l›yor.
mak istedi¤ini belirtip, doktordan rapor alan kad›n, Kaz›m Raflid’in kendisinden en az 300 metre uzak kalmas› gerekti¤i yönünde karar ç›kartmay› baflarm›flt›. Ancak Raflid bu karara uymay›p, kad›n› sürekli rahats›z ederken, çok kez de dövmüfltü. Cinayetin gerçekleflti¤i gün
Neredeyse her gün yeni bir haber, her gün yeni bir istatistik araflt›rma duyuyoruz yaflamlar› iflkenceye çevrilmifl kad›nlarla ilgili. Töre, namus cinayeti, k›skançl›k ad› alt›ndaki cinayetler, emekçi kad›nlar›n yaflam›n› sürekli k›skaçta tutarken, bazen de ellerinden al›yor, hem de ak›l almaz yöntemlerle. Öyle ki yap›lan araflt›rmalara göre Güney Kürdistan’da son bir y›l içerisinde “namus” ad›na ifllenen kad›n cinayetlerinde yüzde yüz art›fl olmufltur. Aileler, ölümden kaynakl› ceza almamak için, kad›n cinayetlerine intihar süsü vermeyi tercih etmektedir. Yani kad›nlar intihar etmeye, hem de çok korkunç flekilde; kendilerini yakmaya zorlanmaktad›rlar. Dört milyon nüfuslu Güney Kürdistan’da y›lda birkaç yüz namus cinayetinin meydana geldi¤i belirtiliyor. ‹nsan Haklar› Bakanl›¤› verilerine göre, 2005 y›l›nda 36 kad›n kendini yakarken, bu say› geçen y›l 133’e yükselmifltir. Cinayet suçlar›na yönelik cezalar›n artt›r›lmas› nedeniyle ailelerin daha çok kad›nlar› kendile-
Irak’a geri dönmeyi kabul etmeyifli ile ve o¤lumu görmemi yasaklamas› ile beni yakm›flt›” ifadesini verdi. Efline karfl› uygulad›¤› fliddet, bask› ve zorun, eflinin hayat›n› yakmak oldu¤unu asla anlamayacak olan Raflid, bir de bu yapt›klar›n›n karfl›l›¤›nda ceza bile say›l-
mayacak ayr›l›k iste¤ini kendi hayat›n› yakmak olarak görüp eski eflinin bedenini atefle verdi. Burjuva-feodal düzen, kâr h›rs›yla reklâmlar›na malzeme yapt›¤› kad›nlar› “çiçek” olarak tan›mlarken, gerçek yaflamda kad›nlar çiçek de¤il yaflayan yaralar olarak kalmaya devam ediyor.
Novamed’de hayk›r›yor ellerim!
Kad›nlar› yakan anlay›fl her yerde Almanya’n›n Münih kentine yaflananlar da düzenin acizli¤ini ortaya koyuyor bir kez daha. Bir kad›n›n hayat› ve bedeni tutuflturuluyor. Yine kendi yak›n›-kocas› taraf›ndan… Henüz 24 yafl›nda olan Sazan Bayez isimli kad›n, Kaz›m Mahmut Raflid adl› eski efli taraf›ndan önce sokak ortas›nda, çocu¤unun yan›nda 13 yerinden b›çaklan›yor, sonra da üstüne benzin dökülerek yak›l›yor. Münih A¤›r Ceza Mahkemesi’nde yarg›lanmaya bafllanan Raflid, so¤ukkanl› tav›rlar› ile kendini savunuyor ve “bunu hak etmiflti, çünkü bana itaat etmedi. Eflimi öldürdü¤üm için piflman de¤ilim” diyebiliyor. Namus, töre gibi araçlar›n arkas›na gizlenmeye çal›fl›lan gerçek anlay›fl burada Kaz›m Mahmut Raflid’in dilinden aç›k ifadelerle dökülüyor. 1999 y›l›nda ailesi taraf›ndan zorla Raflid’le evlendirilen Sazan Bayez-Abdullah, bunun üzerine 2001’de Almanya’ya gelip iltica etmiflti. Sazan ile Kaz›m aras›nda s›k s›k kavgalar ç›karken, kad›n eflini ilk olarak cinayetten tam bir sene önce flikayet etmiflti. Eflinin kendisini bo¤-
olan 25 Ekim 2006’da boflanma davas› görülmüfltü. Ancak genç kad›n üç saat sonra öldürüldü. Eski eflini b›çaklad›ktan sonra yakmas›n›n gerekçelerine iliflkin de konuflan Raflid, “Çünkü hayat›m›n bütün pencerelerini kapatm›flt›, itaatsizli¤i ile, boflanma iste¤i ile,
Ellerimin her s›zlamas›nda dönüp uzun uzun s›zlayan yerlerine bakar›m. Bakarken, ellerime ac›yarak bakar›m ve ellerimi düflünür dururum. Daha dün gibi geliyor küçücük oldu¤um zamanlar. Annem öpücüklere bo¤ard› nazl›-nazik ellerimi, çocukluk hevesiyle dokunmaya çal›fl›rd›m anneme. O kadar masumdu ki ellerim kalemi ilk tuttu¤unda sevincimi nas›l anlatabilirim ki, bir kuflun kanat ç›rp›fl›yla m›? Nergiz’in do¤aya gülüflüyle mi? Nas›l anlat›labilir ki? Zaman durmuyor yerinde. Durmamakla da kalm›yor birçok fleyi de kendisiyle silip y›k›yor, götürüyor. Ellerime bakt›¤›mda çoktan silinmifl oldu¤unu görüyorum o se-
vinçlerin, masum dokunufllar›n hevesinin. Gün geçtikçe makineleflen ellerimde göremiyorum art›k çocukluklar›m›. Çizgileri bile de¤ifliyor. Daha dün koflarken yaflam›n harman›nda, gülücükler saçarken her ad›mda; flimdi çoktan esir oldu baflkalar›n›n cebini besleyen de¤irmen kurallar›na. Unuttu gitti gülmeyi, her flafakta kederli uyanmay› mesken eyledi. O yüzden ya daha bir s›zlar ellerim. Akflama kadar öyle bir didinir ki, h›zla geçen diyaliz setlerini 5 saniyede nas›l yap›flt›r›r, bazen ben bile flafl›r›r›m. Ama yap›yor iflte, afla¤›lanmak, horlanmak öyle dokunur ki ellerime, onun için h›zla dönen banta uyar ellerim. Sonra tüm isyan›n› akflama saklar ve volkan gibi patlar s›z›s›. Yine de durmak, son görevini yerine getirmek için omuzlar yemek kafl›¤›n›. S›zlaya s›zlaya. Hani bez ba¤lasam da, merhem sürsem de “neye fayda ki” der, yar›n yine bafll›yor maraton. Gece uyand›r›r beni, sohbet etmek isteyen bir dost gibi. Serinlik iyi gelir ki, balkona ç›kar›z hep, ast›m hastas› gibi rahatlar biraz. Sonra da bafllar anlatmaya. Sessiz se-
das›z onu dinlerim. Tetramekten (diyaliz setlerini yap›flt›rmakta kullan›lan solüsyon. Kokusu yara yap›yor) bahseder, ömrünü nas›l söktü¤ünü, sonra tuvalete gidiflinin bile rapor edilmesini, sinirlenir, k›zar, s›zlanmaya bafllar: “Hamilelik bile izinle, s›rayla” diyerek hiddetlenir. Tüm kinini kusar pefl pefle, tutamaz kendini, bazen a¤z›na gelen küfrü savurur. Öyle bir s›zlar ki dayanamaz yüre¤im. Daha fazla bakamaz gözlerim, kaç›r›r kendini ellerimden olabildi¤ince uzaklara gider, geri dönmeyecek gibi. Ama her defas›nda ellerimin söze bafllamas›yla geri gelir. “Art›k dayanam›yorum, eme¤im verilmiyorken, onurum da isteniyor. Hayk›raca¤›m art›k sonu ne olursa olsun. Aç yaflamak, onurumun al›nmas›ndan iyidir. Hiç de¤ilse her akflam s›zlanmam” der kararl› ses tonuyla. “Nereye kadar, nereye kadar?” diye sorar. Üzüntüm o kadar artar ki, bo¤az›mda dü¤ümlenir de sesim bir kelime bile etmez, edemez. Ben beklerken sessizli¤i yine s›zlayan ellerim bozar. “Bak bak nas›rlafl›yorum, bu iflte eme¤imin ürünü. Bu iflte eme¤imin gücü,
bu s›zlanmadan, yak›nmalardan kurtulup, diflimi de¤il yumru¤umu s›kmal›y›m. Hem öyle bir s›kmal›y›m ki, eme¤imi alay›m, onurumu, unuttuklar›m›, yaflam›m›, hepsini hepsini alay›m. Yoksa kimse vermez, ne sana ne de baflkas›na bir lokma. Hep insanl›¤›m›zdan çalar, senden çalar, benden çalar, çal›yor da zaten.” Dinmez s›z›s› ellerimin s›kmad›kça yumru¤umu. Ne merhem ne pamuklu, ipekli bez, ne de s›rt›m› s›vazlamalar dindirir bu s›z›y›. Her gün artar, her gün ço¤al›r, sa¤›lmaz bir türlü, ne kabuk ba¤lar ne de iyileflir. “Yeniden koflmak için yaflam›n harman›nda en masum gülücüklerle umudun kap›s›n› arala” der, s›zlayan ellerim, son nefesimi de çekerken sigaramdan. Çok dinledim ellerimin s›z›s›n›, f›s›lt›lar›n›. Her gün eme¤imden çal›nd›; onurumdan, insanl›¤›mdan. Sonunda kanaat getirdim. Sadece ekme¤im için de¤il onurum, insanl›¤›m için de s›kmal›yd›m s›zlayan ellerimi. S›kt›m da 365 gün geçti grev halay›nda, eme¤imden, onurumdan, insanl›¤›mdan çal›nmadan.
İşçi-köylü 13
19 Ekim-1 Kasım 2007
Nepal’de gericilerden geri ad›m
CIA hala gizli iflflk kencehanelere insan kaç›r›yor
Bundan aylar önce gündeme gelen CIA’ya ait gizli hapishanelerin, varl›¤›n› hala korudu¤u ve CIA’n›n hala “flüpheli” insanlar› kaç›rarak, buralarda sorgulad›¤› ortaya ç›kt›. Amerikal› bir “terörle mücadele” yetkilisinin yapt›¤› bu aç›klamaya göre, gizli gözalt› program› hala faal ve buralarda tutulan insanlar var. Konuya iliflkin k›sa bir hat›rlatma yapmak gerekirse; ortaya ç›kt›¤› günlerde kabul edilmeyen, ancak sonraki aylarda ABD Baflkan› Bush taraf›ndan da “itiraf” edilen bu gizli hapishanelerin ço¤unlukla eski Do¤u Blo¤u ülkelerinde bulundu¤u ve buralara yap›lan seferlerin ise, birçok Avrupa ülkesinin yan› s›ra, Türkiye üzerinden gerçekleflti¤i de ortaya ç›km›flt›. Yani CIA bu adam kaç›rma operasyonlar›n› bu ülkelerin hükümetlerinin bilgisi dahilinde gerçeklefltiriyordu. Türkiye’de ise, bu ifl için kullan›lan yerin Sabiha Gökçen Havaalan› oldu¤u, buradaki çal›flanlar›n aktar›mlar›yla daha da somutlaflm›flt›. Hatta, Türk komprador burjuvazisinin emperyalistlerle ba¤›n›n bir kan›t› olarak, Sabanc›’lara ait, PEGASUS havayollar›n›n bu “nakliyeler” s›ras›nda paravan flirket ifllevi gördü¤ü de s›zan bilgiler aras›ndayd›. Hapishanelerin varl›¤›n› hala korudu¤una iliflkin bu son bilgiler, The New York Times’da yay›nland›. Habere göre, CIA kaç›rd›¤› kiflileri bu iflkence merkezlerine götürmeye devam ediyor ve bunu da Adalet Bakanl›¤›’n›n 2005 y›l›nda ç›kard›¤› gizli kararnameyle yap›yor. Bu kararname CIA taraf›ndan kullan›lan her türden fliddete ve fliddet içeren sorgulama yöntemine onay vermekte.
H‹ND‹STAN Hindistan’›n Bengal eyaletinde hükümetteki revizyonist parti ABD ile nükleer santral yapma anlaflmas› imzalarken yoksulluk ve sefalet içindeki halk›n içinde örgütlenme çal›flmalar› yapan Maoistler eylemlerine devam ediyor. Maoist gerillalar halka yönelik “Art›k dilenme, açl›ktan ölme! Hükümetin g›da ambarlar› art›k senindir! G›da ambarlar›n› zorla ele geçirmeliyiz! Harekete geç ve haz›rlan!” ça¤r›s›nda bulundu ve 9 Ekim tarihinde halk›n çat›flmal› eylemleri sonucunda g›da ambarlar› ele geçirildi ve halka bu¤day, pirinç, fleker gibi g›da maddeleri da¤›t›ld›.
Nepal’de Komünist Partisi’nin öncülü¤ünde verilen demokratik devrim mücadelesinde yeni bir aflamaya geçilmiflti. NKP(Maoist)’in parlamenter partilerle kurucu meclis seçimlerinin gerçekleflmesi amac›yla yap›lan bar›fl anlaflmas›, gericilerin sabotajlar› ve emperyalist müdahaleler nedeniyle tehlikeye girmiflti. Bu sorunu çözmek amac›yla NKP(Maoist) yeni taleplerle halk hareketini bafllatma ça¤r›s›nda bulunmufltu. Halk›n kat›l›m›n›n da etkisiyle parlamenter partiler NKP(Maoist)’e diyalog ça¤r›s›nda bulundu. 5 Ekim’de NKP(Maoist) Baflkan› Prachanda ile 6 partinin liderlerinin kat›ld›¤› toplant›n›n sonucunda aç›klama yap›ld›. Aç›klamada 28 Eylül tarihinde NKP(Maoist)’in 87 meclis üyesinin baflbakana sundu¤u öneri ile cumhuriyetin derhal ilan edilmesi ve kurucu meclis seçimlerinin nispi sisteme uygun olarak örgütlenmesi talebiyle özel oturumun yap›lmas›n›n istendi¤i belirtilerek bar›fl, demokrasi ve kurucu meclis seçimlerinin gerçekleflmesi için partiler aras›ndaki diyalogun önemi vurguland›. Ayr›ca hükümetten kurucu meclis için uygun olan en yak›n tarihin ilan edilmesi talebinde bulunuldu. Toplant›n›n ard›ndan 5 Ekim tarihinde bas›n aç›klamas› yapan
NKP(Maoist), meclis cumhuriyeti ilan eder ve kurucu meclis seçimleri için gerekli de¤ifliklikleri yapmaya karar verirse NKP(Maoist) ve 6 partinin bar›fl sürecindeki ittifak›n› sürdürebilmek aç›s›ndan belirlenen seçim tarihinde de¤ifliklik yapma konusunda uzlaflabilece¤ini belirtti. Ancak parti, cumhuriyetin derhal ilan edilmesini ve nispi seçim sisteminin kabulünün gerçekleflmesini ve seçimlerin 22 Kas›m tarihinde yap›lmas›n›n mümkün oldu¤unu savunduklar›n› da vurgulamaktad›r. 9 Ekim’de aç›klama yapan Prachanda yoldafl ise önerilerinde uzlaflma olmad›¤› takdirde ittifak›n sona erece¤ini bir kez daha vurgu-
lad›. Ayr›ca taleplerinin kabul edilmemesi halinde Nepal Kongresinin önderli¤indeki hükümetin yerine yeni bir hükümet kuracaklar›n› da ilan etti. 10 Ekim’de parlamento sekretaryas›na önerge veren NKP(Maoist), Kapilvastu’daki gerici olaylar, baflkentte patlayan bombalar, kral›n hükümetten izinsiz yapt›¤› ziyaretler ve monarfli yanl›s› partilerin aç›k kampanyalar yapmalar› nedeniyle cumhuriyetin derhal ilan edilmesi ve seçim sisteminin gözden geçirilmesi talebinde bulunduklar›n› aç›klad›lar. Bunun için mecliste özel bir toplant› yap›lmas› karar› al›nd›. 11 Ekim tarihinde ise
NKP(Maoist)’in öncülü¤ünde toplanan kitle örgütleri Yuvarlak Masa Toplant›s›’n› gerçeklefltirdiler. 225 delegenin kat›ld›¤› toplant›da federal cumhuriyet ve seçimlerin her s›n›f ve tabaka aç›s›ndan önemi üzerine tart›flmalar gerçeklefltirildi. 13 Ekim tarihinde NKP(Maoist) ile yurtd›fl›nda yaflayan Nepal diasporas›n› temsil eden NRN örgütü ortak bir aç›klama yaparak yurtd›fl›ndaki Nepallilerin kurucu meclis seçimleri için güçlü ad›mlar atacaklar›n›, Nepal’in ulusal kalk›nmas› için ellerinden geleni yapacaklar›n› ve art›k Nepallilerin emeklerinin yurtd›fl›nda daha fazla çal›nmas›n› istemediklerini vurgulad›. Nepal’deki geliflmeler üzerine aç›klama yapan ABD ve Hindistan yetkilileri ise hükümeti Maoistlerin karfl›s›nda zay›f kalmakla suçlad›lar ve ülkeyle ilgili tüm önemli kararlar›n kurucu meclis seçimlerinin ard›ndan karar alt›na al›nmas›n› istediklerini belirttiler. Nepal’deki devrim mücadelesi tüm s›cakl›¤› ve karmafl›kl›¤› ile yoluna devam ediyor. Halk›n kat›l›m›, inisiyatifi ve deste¤i ile devrime önderlik eden NKP(Maoist) çeflitli taktiklerle emperyalistleri ve yerli uflaklar›n› ülkeden kovarak demokratik halk iktidar› için çal›flmalar›n› sürdürüyorlar.
Politik tutsaklarla dayan›fl flm ma etkinli¤i Uluslararas› Politik Tutsaklarla Dayan›flma Gecesi 7 Ekim 2007 tarihinde ‹ran Halk›n Fedaileri aktivistleri-Londra, Britanya ‹ran Demokratik Anti-Emperyalist Örgütü, Uluslaras› Politik Tutsaklarla Dayan›flma Komitesi (UPOTUDAK), Britanya Hindistanl› ‹flçiler Birli¤i, Uluslararas› Filipin Göçmenler Birli¤i, Özgür Tutsaklarla Dayan›flma Komitesi (ÖTDK), Yüz Çiçek Kültür Merkezi-Londra organizesi ve Uluslararas› Göçmenlerle Dayan›flma Merkezi-Londra, Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi’nin destek vermesi ile yap›ld›. Gece ortak haz›rlanan metnin okunmas›yla bafllad›. Metinde dünya halklar›n›n mücadelesi ve hapishane direnifllerinin deneyimleri ve ayn› zamanda emperyalizme ve yerli gericili¤e karfl› içerde ve d›flarda sürdürülen direnifllerin ortaklaflt›r›lmas› vurgusu yap›ld›. De¤iflik ülkelerdeki hapishane direniflleri ve katliamlar› k›sa kesitler fleklinde aktar›ld›. ‹lk olarak ‹ran’da gerçeklefltirilen hapishane katliam› anlat›ld›. ‹ran ‹slam Cumhuriyeti’nin kuruluflundan
Evrensel Bak›fl “IV. Dünya Savaflfl››” ABD, haz›rl›klar›n› 11 Eylül’den çok önce bafllatm›fl oldu¤u Afganistan iflgaline 7 Ekim 2001’de gerçeklefltirilen hava sald›r›lar› ile bafllad›. ‹lk sald›r›lar›n üzerinden çok zaman geçmeden NATO bu sald›r›lara dahil oldu. Afganistan iflgali, Akdeniz’in do¤usundan, Çin s›n›rlar›na kadar uzanan bölgeye yay›lmaya çal›fl›lan, iflgal savafllar›n›n da bafllang›c› olmufltu. fiu s›ralar Irak baflta olmak üzere, Lübnan, ‹srail iflgali alt›ndaki Filistin bölgeleri, Afganistan’la s›n›r olan Pakistan, fliddeti giderek artan çat›flmalara sahne olmakta. ‹ran’a sald›r› planlar› ise henüz gündemden düflmüfl de¤il. Bu yönlü haz›rl›klar da olanca h›z›yla sürüyor. Ancak emperyalist patentli bu çat›flmalar Ortado¤u ile s›n›rl› de¤il. Somali, Sudan gibi Afrika ülkeleri de, emperyalistlerin son y›llardaki sald›rganl›k politikalar›ndan eskisinden daha fazla etkilenerek, yine onlar›n k›flk›rtt›¤› çat›flmalarla yüz yü-
Dünya
zeler. ABD, sadece Irak’ta bir milyondan fazla Irakl›’n›n yaflam›na mal olan emperyalist sald›rganl›¤›, “Terörle Mücadele” olarak adland›rmaya devam ediyor. Oysa yeni-muhafazakâr stratejistler daha bu konsept ortaya at›lmadan önce, içinden geçilen süreci “IV. Dünya Savafl›” olarak nitelemekteydiler. Neden IV. sorusuna gelince: Onlara göre III. Dünya Savafl›, SB’ne karfl› verilen “So¤uk Savafl”t› ve bu savafl kazan›lm›flt›. Yeni muhafazakârlar ayn› zamanda sponsorluklar›n› yapan silah endüstrisine, bu savafl›n di¤er savafllardan çok daha uzun y›llar sürece¤i sözünü vermifllerdi. Gerçekten de, onlar›n tan›mlamas›yla “IV. Dünya Savafl›” daha flimdiden 2. Paylafl›m Savafl›’n›n süresini geçmifl durumda. Ve ne zaman bitece¤ini kestirmek çok zor. Örne¤in, ‹ngiliz bir komutan Afganistan’da en az on y›l kadar daha kal›naca¤›n›
itibaren ilericilere, devrimcilere ve komünistlere karfl› sistematik olarak gerçeklefltirilen imha ve iflkenceler anlat›ld›. Özellikle de 1988 y›l› Haziran-Eylül aras›nda üç ay içerisinde gerçeklefltirilen ve 18.000 politik tutsa¤›n katledildi¤i ve hala hapishanelerde iflkence, kötü muamele ve idam gibi cezalarla politik tutsaklarlar›n katledildi¤i, bu y›l son dokuz ay içerisinde farkl› bahanelerle 130 kiflinin idam edildi¤i vurguland›. ‹kinci olarak Türkiye’de gerçekleflen hapishane katliamlar› ve direniflleri anlat›ld›. Faflist devletin kuruluflundan bu yana hapishane politikas›n›n hep ayn› oldu¤u, fakat özellikle de 1980 Askeri Faflist Darbesi’yle birlikte hapishanelerdeki politik tutsaklara yönelik bask›, sindirme, yoketme politikalar›n›n katmerleflerek devam etti¤i, Diyarbak›r, Ulucanlar, Buca, 19 Aral›k katliamlar› ve F Tipi Hapishane sald›r›s› ile politik tutsaklara karfl› sald›r›lar›n devam etti¤i belirtildi. Üçüncü olarak Hindistan’daki hapishane tarihi k›saca anlat›ld›.
söylemekte. Büyük olas›l›kla ABD-Ordusu da böyle düflünmekte. Çünkü Afganistan’›n, olas› bir ‹ran sald›r›s›nda iflgalin arka bahçesi ifllevi görmesi öngörülmekte. Almanya’n›n buradaki askerlerinin görev süresini 1 y›l daha uzatma çabalar›n›n alt›nda yatan neden de asl›nda muhafazakârlar›n “IV. Dünya Savafl›”na tam kat›l›m sa¤lamakt›r. AB’nin en büyük emperyalist güçlerinden biri konumunda olan Almanya (di¤er emperyalist güçler gibi), sadece Ortado¤u iflgallerinde de¤il, dünyan›n di¤er bölgelerinde yaflanan halk düflman› geliflmelerde de ciddi bir rol oynamaktad›r. Bugün askeri olarak da oynamaya çal›flt›¤› bu rolü ise, birçok ülkedeki faflist cunta ve/veya diktatörlükleri, bunlarla iliflkilere ambargo konuldu¤u dönemlerde bile, gizli-aç›k yollarla, fiili destekleyerek oynam›flt›r/oynamaktad›r. Bu ülkelerden biri ise, son günlerde büyük bir ayaklanmayla sars›lan, ancak faflist cuntan›n gerçeklefltirdi¤i katliamlar ve tutuklamalarla yine sessizli¤e (en az›ndan flimdilik) bürünmüfl olan Myanmar, di¤er ad›yla da Burma. Burma’da katliamlar›n yafland›¤› günlerde Almanya’n›n Londra Büyükelçili¤i
Almanya Alman Demiryolu (DBB) çal›flanlar›, uzunca süredir ücret art›fl› talebiyle gerçeklefltirdikleri eylemlerin en sonuncusunu geçti¤imiz günlerde gerçeklefltirdi. Üç saat süreyle yap›lan eylem tren seferlerinin büyük ölçüde aksamas›na yol açarken, eylemin sabah saatlerinde gerçekleflmesi baz› tepkileri de getirdi. Berlin, Münih, Hamburg, Duisburg gibi kentlerin yan› s›ra, birçok kentin tren gar›nda gerçekleflen eylem, bu kentler üzerinden seyahat eden yolcular›n seyahatlerinde aksamalara neden oldu. Alman Demiryollar› Makinistleri Sendikas› (GDL) ise, bu grevin uyar› niteli¤inde oldu¤unu, seslerini duyurmak istediklerini ve bunda da büyük ölçüde baflar›l› olduklar›n› belirterek, bundan böyle de, talepleri kabul edilinceye kadar mücadeleyi sürdüreceklerini aç›klad›.
M›s›r M›s›r’da son aylarda yedi muhalif gazetecinin tutuklanmas› üzerine harekete geçen muhalif gazeteler, ald›klar› ortak karar do¤rultusunda, 7 Ekim’de gazete ç›karmad›lar. Eylem, hükümetin muhalif bas›na yönelik tutumunu elefltirmek için gerçeklefltirildi. ‹ktidar partisine hakaret ve bir bakan›n sözlerini yanl›fl aktarma gibi gerekçelerle suçlanan gazetecilere yarg›lanmalar› süresince temyiz hakk› dahi verilmemesi ise, bask›lar›n giderek artaca¤›na iflaret ediyor.
‹ngiltere Ücret art›fl› için ve de 40 bin kiflinin iflinden olmas› anlam›na gelecek olan, Kraliyet Postas›n› “Modernlefltirme” planlar›na karfl› eyleme geçen postac›lar, 48 saatlik grev yapt›lar. ‹ngiltere ve Kuzey ‹rlanda’da gerçekleflen ve 130 bin postac›n›n kat›ld›¤› grev, Ekim ay› içerisinde iki kez yap›ld›. 1970’lerin bafllar›nda Naksalbari ayaklanmas›yla birlikte yüzlerce devrimci, ilerici insan›n gözalt›na al›nd›¤›, iflkenceye u¤rad›¤› ve bu dönemde yüzlercesinin de Hint devleti taraf›ndan katledildi¤i anlat›ld›. Son olarak Filipinler’de gerçeklefltirilen hapishane katliamlar› anlat›ld›. Özellikle de 1970’lerde Markos hükümeti döneminde binlerce insan›n gözalt›na al›nd›¤›, iflkenceye maruz kald›¤›, onlarcas›n›n katledildi¤i fakat Filipinli devrimcilerin hücrelerdeki direnifllerinin devrimci mücadeleye esin kayna¤› oldu¤u an-
önünde eylemler vard›. Avrupa ve Almanyal› Burma gruplar›n›n öncülü¤ünde örgütlenen bu eylemlerin nedeni, AB’nin Burma hükümetine koymaya çal›flt›¤› yapt›r›mlara Almanya’n›n engel olmas›n› engellemekti. Çünkü Burma’da 1962’de gerçekleflen faflist darbeden sonra birçok ülke Burma ile iliflkilerini keserken, ilk ekonomik iliflki gelifltiren ülke Almanya olmufltu. Dönemin Almanya Cumhurbaflkan› Weizsacker, buray› ziyaret eden ilk yabanc› devlet adam›yd›. Faflist generallerle sadece siyasi de¤il, ayn› zamanda aile iliflkileri de gelifltirmifl, hatta cuntan›n bafl› Ne Win kendisine Almanya/Geisenheim’da, Burma mimarisine uygun bir ev infla ettirmiflti. Gerçi Almanya’n›n Burma ile olan iliflkileri çok daha eskilere, 1953 y›l›na dayan›yordu. Alman devletine ait Fritz Weber firmas› daha bu y›llardan itibaren Burma’da faaliyet sürdürmeye bafllam›flt›. Ayn› firma cunta y›llar› boyunca burada bir dizi faaliyetler gerçeklefltirdi. Bu faaliyetlerin bafl›nda ise, daha 1957 y›l›nda yar› gizli olarak bafllanan, silah üretimi geliyordu. Fritz Werner, silah üreticisi Heckler & Koch’un da deste¤iyle, Rangun’da yo¤un
lat›ld›. Son olarak Filipinler’de gerçekleflen katliamlara de¤inildi ve “teröre karfl› savafl” ad› alt›nda 900 kiflinin katledildi¤i hat›rlat›ld›. Gece, ayn› zamanda farkl› ülkelerden kültürel etkinliklerin de sunuldu¤u bir platform fleklinde idi. Müzik, fliir, tiyatro dal›nda kültürel sunumlar yap›ld›, farkl› dillerden de olsa ayn› duygular paylafl›ld›. Gece, emperyalizmin ve her türden gericili¤in k›nand›¤›, politik tutsaklar›n direnifllerinin selamland›¤› ve enternasyonel birli¤in güçlendirilmesi temennisiyle sona erdi. (Londra ‹flçi-Köylü Okurlar›)
bir G.2, G.3 ve G.4 tüfekleri, küçük silah mühimmatlar› ve daha bir dizi patlay›c› silah üretimine bafllad›. Silah üretim, yerli az›nl›klara karfl› mücadelede daha da yo¤un sald›r›lar gerçeklefltirebilecekleri için, askeri cunta taraf›ndan memnuniyetle karfl›land›. Bu silahlar Burma ordusu taraf›ndan, 7 Temmuz 1962’de cuntaya karfl› gerçekleflen eylemlere karfl›, 1974’deki ö¤renci eylemlerinin bast›r›lmas›nda ve de 1988 y›l›nda gerçekleflen katliamda kullan›ld›. Almanya Baflbakan› Merkel’in Burma’daki son geliflmelerde burayla yak›ndan ilgilenmesinin alt›nda yatan da iflte bu katliamlardaki sorumlulu¤u da içeren iliflkilerdir. Yoksa Burma halk›n›n özgürlük talepleri de¤il. Gerçi sadece Alman emperyalizmi de¤il, ABD ve AB gibi bat›l› emperyalist güçlerin flu süreçte Burma’daki faflist cuntaya karfl› yapt›r›m uygulama ve daha bir dizi önlem çabalar›n›n ard›nda yatan neden de yine kendi ç›karlar›n›n hayat bulmas›d›r. Buradaki burjuva muhalefeti güçlendirerek, Filipinler’deki Arroyo benzeri bir kiflili¤i iflbafl›na getirerek, Hindistan, Çin, Rusya gibi güçlerin Burma’daki talanlar›n›, kendi talanlar›na dönüfltürmek, böylelikle Ortado¤u’daki emperya-
Nikaragua Nikaragua hükümetinin ABD ile yapmaya çal›flt›¤› “Serbest Bölge Anlaflmas›”, Nikaragual› emekçiler taraf›ndan tepkiyle karfl›lanmaya devam ediyor. Bu tepkilerin sonuncusu ve ayn› zamanda en kitleseli ise, geçti¤imiz günlerde gerçekleflti. 150 bin kiflinin kat›ld›¤› ve emekçi halk›n çeflitli kesimlerinin yer ald›¤› örgütlenmelerin yan› s›ra, emek örgütlerinin ö¤retim görevlisi, profesör gibi ayd›nlar›n da yer ald›¤› eylemde yo¤un olarak “Ülkemiz sat›l›k de¤ildir” slogan› hayk›r›ld›.
list iflgal vb. sald›r›lar›n kapsam›n› da Asya’ya do¤ru geniflletmek. ‹çinden geçilen süreç her ne kadar “IV. Dünya Savafl›” olarak tan›mlanamasa da, giderek tüm dünyaya yay›lan çat›flmalar›n varl›¤› somut bir gerçekliktir. Emperyalizmin krizinin giderek derinleflme e¤ilimi gösterdi¤i 2000’li y›llar›n bafl›ndan itibaren artan iflgal sald›r›lar›, özellikle de bölgemizi giderek daha büyük bir atefl topuna çevirmeyi sürdürmekte. Ülkemiz uflak egemenlerinin ise, bölgeye dönük BOP olarak adland›r›lan projeye giderek daha fazla dahil olmas› da ayr› bir gerçeklik olmakta. Tüm bu geliflmelere karfl›n, halklar gerek iflgallere gerekse iflçi-emekçi y›¤›nlar› yoksullaflt›ran sosyal y›k›m sald›r›lar›na karfl› aya¤a dikilme çabalar›n› büyütmekteler. Dünyan›n dört bir yan›nda birbiri ard›na gerçekleflen grevler, iflgal bölgelerinde giderek büyüyen, Irak direnifli örne¤inde oldu¤u gibi, ittifaklar›n› geniflleten direnifller, halklara umut olmay› sürdürüyor. fiu süreçte çaba harcanmas› gereken en önemli görev, halklar›n bu çeflitli direnifllerini devrimci bir rotaya sokmakt›r. Bu görev ise uluslararas› alandaki devrimci ve komünistlere düflmektedir!
İşçi-köylü 14
Tarihten sayfalar
19 Ekim-1 Kasım 2007
“Beyaz adam›n birçok de¤ifliklikler getirdi¤i yalan de¤il. Ne var ki onun uygarl›¤›n›n iyi boyanm›fl ve çekici görünüfllü ürünleri, hastal›k yap›c› ve öldürücü. ‹nsanlar› sakatlamak, soymak ve yoksullaflt›rmak uygarl›¤›n bir bölümü ise, geliflme bunun neresinde? Ben derim ki, ilkel çad›r›n›n içinde, topra¤›n üstüne oturup yaflam› ve yaflaman›n anlam›n› düflünen, yeryüzündeki bütün yarat›klar›n birbirleriyle h›s›m olduklar›n› kabul eden ve kendisinin evrenle bir bütünlük halinde bulundu¤unu alg›layan bir kifli, öz benli¤ine gerçek uygarl›¤›n katk›s›z cevherini afl›lam›fl olur!” Amerika k›talar› yerlileri bundan 500 y›l kadar önce binlerce y›ld›r yaflad›klar› topraklarda korkunç bir soyk›r›ma maruz kald›lar. Kolomb ile birlikte k›taya ayak basan sömürgeci Bat› taraf›ndan kapitalizmin efli¤indeki “bat› tarihine” dahil edilmifller, “küresellefltirilmifllerdi.” Bat› “uygarl›¤›” taraf›ndan keflfedilmenin bedeli a¤›r olmufltu: Tüm varl›klar›yla yok olufl… Bu kanl› bir keflifti. 12 Ekim 1492’de Kolomb yönetiminde Santa Maria, Pinta ve Nina adl› üç gemi 90 kiflilik mürettebatla yola ç›kt›ktan 70 gün sonra, “kafliflerin” ilk ulaflt›klar› kara parças› Karayipler Denizi’ndeki Antil Adalar›’ndan biridir. Karay› ilk görene yaflam› boyunca y›lda 10 bin ‹spanyol alt›n liras› vaat edilmifltir. Karay› uzaktan ilk seçen Trianal› Rodrigo adl› bir tayfa olur. Ama Rodrigo bu paray› hiçbir zaman alamaz; çünkü Amiral Kolomb bir gece önce kara yönünde ›fl›klar fark etti¤ini, dolay›s›yla karay› ilk görenin kendisi oldu¤unu iddia edecektir. Kolomb ve adamlar› daha ayak basmadan uzaktan gördükleri kara parças›na ad›n› verirler: San Salvador. Ve karaya iner inmez de bu topraklara Kastilya Katolik Krall›¤› ad›na el koyarlar. Kolomb Hint adalar›na ulaflt›klar›n› sand›¤› için “‹ndian” (Hintli) dedi¤i ada yerlileriyle karfl›laflmalar›n› ve ilk izlenimlerini seyir defterinde flöyle anlat›yor: “Bize… Papa¤anlar, pamuk kozalar›, m›zraklar ve daha birçok fley getirip bunlar› cam boncuklar ve ç›ng›raklarla de¤ifl tokufl ettiler. Sahip olduklar› her fleyi de¤iflmeye haz›rlar… Geliflmifl ve sa¤l›kl› vücutlar› var… Silahs›zlar ve silah› tan›m›yorlar. Onlara bir k›l›ç gösterdi¤imde keskin kenar›ndan acemice tutup kendilerini kestiler. De-
miri kullanm›yorlar. M›zraklar›n› kam›fltan yap›yorlar… Bunlardan iyi köleler olabilir. Elli kifliyle bunlar›n hepsine boyun e¤direbilir, istediklerimizi yapt›rabiliriz.” Ada yerlileri Kolomb için, kolayl›kla boyun e¤dirilebilecek, her istenilenin yapt›r›labilece¤i, iyi kölelerden baflka bir fley de¤ildir. Ama asl›nda O’nun zihnini meflgul baflka bir fleydir. ‹lk yapt›¤› yolculu¤unu anlatt›¤› seyir defterinin, karaya ayak bast›ktan sonraki iki haftay› içeren k›sm›nda tam 75 kez ayn› sözcük tekrarlan›r: Alt›n.
Dara¤açlar›n› meflrulaflt›ran haçlar Antil adalar›n›n halk›, Arawak yerlileridir. Bat›l›lar topraklar›na ulaflt›¤›nda, yar› yerleflik bir yaflam sürmektedirler. Avc›l›k-toplay›c›l›k yan›nda ilkel bir tar›m yapmakta; m›s›r, yerelmas› ve tapyoka yetifltirmektedirler. ‹fl hayvanlar› yoktur, demiri tan›m›yorlar; ama yün e¤irmeyi, dokumac›l›¤› ve alt›n› ifllemeyi gelifltirmifllerdir. Zengin topraklar›na göz koyulan bu halk üzerinde türlü politikalar uygulanm›flt›r. Bunlardan biri de onlar› H›ristiyanlaflt›rmakt›r. Kolomb Kastilya Katolik Krall›¤› ad›na el koydu¤u Antil Adalar›’n›n dört bir yan›na haçlar dikmifltir. Ama ayn› zamanda 1500 y›l›na dek 340 tane dara¤ac› infla ettirmifltir. Haçlar ve dara¤açlar›… ‹flte bu iki araç Amerika k›talar›n›n tümden ele geçirilifli boyunca birbirinden ayr›lmam›flt›r. Keflif boyunca haçlar yerlilerin salland›r›ld›klar› dara¤açlar›n› meflrulaflt›ran bir rol oynam›flt›r. Bat›l› sömürgeciler, uygulad›klar› zulmü ideolojik k›l›flara büründürerek yap-
f i fl e K › l n Ka t›klar›n› hizmet olarak görmeye ve göstermeyeyse, Amerika k›talar›n› iflgallerinden itibaren bafllam›fllard›r. Tanr›tan›maz putperestlere H›ristiyanl›¤› afl›lamak “hizmeti” yan›nda, onlara “uygarl›¤›n her türlü nimetini” de götürdükleri iddias›ndad›rlar. Tarih tekerrür mü ediyor acaba? Irak’a götürdükleri “özgürlük” hizmeti masal›n›, bu masal›n Irak halk›na nas›l kan ve gözyafl› getirdi¤ini hepimiz gördük. Eminiz ki, Arawak yerlilerine götürdükleri “uygarl›k” hizmeti de bundan farkl› de¤ildi. Kolomb’un Antil Adalar›’nda Arawaklara yapt›klar›n›, Hernando de Cortez Meksika’da Aztekler’e ve Mayalar’a, Pizarro Peru’da ‹nkalar’a; Portekizliler Brezilya’daki, ‹ngiliz, Frans›z ve Hollandal› koniciler de Kuzey Amerika’daki yerli topluluklar›na uygularlar.
ABD’nin do¤uflu Kuzey Amerika k›tas›nda süreklili¤i olan ‹ngiliz yerleflimlerinin kurulmas›, 1607’de Virginia’da bafllar. 200 y›l gibi bir süre içinde, Bat›l›lar büyük göç dalgalar›yla Kuzey Amerika’ya yerleflirler. Ve iflte Bat› Uygarl›¤›’n›n insanl›¤a karfl› büyük suçlar ifllemeye devam eden uzant›s›, eli kanl› ABD böyle do¤ar. Genifl topraklar›, do¤al kaynaklar›, zenginlikleriyle büyük olanaklar sunan Yeni Dünya’ya, yepyeni bir bafllang›ç
umuduyla gelenler, önceleri Atlantik k›y›lar›ndaki küçüklü büyüklü körfezlere yerleflirler; k›sa sürede 15 koloni kurulur. Topraklar›n› yavafl yavafl geniflleten koloniciler bir süre sonra karfl›lar›na ç›-
kan K›z›lderililerle çat›flmak zorunda kal›r. New England ad›n› verdikleri topraklara yerleflmifl Koloniciler, yerlileri kaç›rarak kölelefltiren bir beyaz tüccar›n K›z›lderililer taraf›ndan öldürülmesini bahane ederek savafl açarlar. Beyaz birli¤i yöneten Yüzbafl› Manson, K›z›lderililerin bulundu¤u köylere gece bask›nlar› yapar. Bu bask›nlarda yerlilerin baz›lar› kaçar, baz›lar› sakatlan›r, kimileri karfl› koymaya çal›fl›r, bunun üzerine Manson çad›rlar› yakma emri verir. Bu köy bask›nlar›nda Manson’u destekleyen Pylmounth Kolonisi Valisi William Bradford bask›n› flöyle anlat›r:
“Onlar› böyle ateflte k›zar›rken ve bu atefli söndüren kan gölünde görmek korkunç bir manzarayd›; çürüyen cesetler ve bunlardan yay›lan koku berbatt›, fakat zafer tatl› bir fedakarl›k gibiydi; kendilerine ola¤anüstü yard›mlarda bulunarak bu kadar gururlu ve kibirli bir düflman› ellerine düflüren, bu kadar çabuk bir zafer bahfleden Tanr›ya bunun için flükranlar›n› sundular.” ABD’nin kurulufl aflamas›ndan sonra da k›tasal genifllemesi sürer. Amerikan yay›l›m›, 1800’lü y›llar boyunca K›z›lderi-
lilerin üzerine tüm vahfletiyle çökmüfltür. Yerliler katledilmifl, sistemli bir biçimde tehcire zorlanm›fl, topraklar› ellerinden al›narak yaflam biçimleri ve inançlar› de¤ifltirilmeye çal›fl›lm›flt›r. Bütün bunlara direnmeye kalkt›klar›nda da “ilkel vahfliler” olarak damgalanm›fllard›r. Bu “ilkel vahfliler” emperyalistlerin ç›kar h›rs›n›n masum kurbanlar› olmufltur. Türlü bask› ve zorla karfl› karfl›ya kalm›fl, ç›kar›lan sürgün yasalar›yla topraklar›ndan zorla göç ettirilmifllerdir. Beyazlar›n ayak basmad›klar› yer kalmayana dek, hiç bitmeyecek bir sürgündür bu. Yerlefltirildikleri yerlerde de¤erli
madenler ve petrol bulundukça, daha çorak alanlara do¤ru göçe zorlan›r K›z›lderililer. Sadece sürgün mü…
Asimilasyon çal›flmalar› 19 yy. sonunda ve 20. yy.’›n önemli bir bölümünde ABD ve Kanada hükümetlerinin uygulad›¤› resmi “uygarlaflt›rma” politikalar›n›n ana hedefi K›z›lderili geleneklerini ve kabile yaflam›n› ortadan kald›rmak olmufltur. Bu “uygar” devletler taraf›ndan asimilasyon politikalar› dört noktada yürütülür. ‹lki; tar›ma dönük ve mülkiyet kavram› olmayan yaflam biçimini ortadan kald›rmak, ikincisi; geleneksel yerli giyim tarz›n› ortadan kald›rmak, üçüncüsü; K›z›lderilileri geleneksel inançlar›ndan kopararak H›ristiyanlaflt›rmak ve dördüncüsü; onlar› “Bat› kültürüyle” e¤itmenin araçlar›n› yaratmak. Tüm bu asimilasyon politikalar› elbette tepkiyi beraberinde getirir. Wovoka ad›ndaki bir K›z›lderili, Mesih oldu¤unu öne sürerek Hayalet Dans› ad›ndaki bir dini yaymaya bafllar. Bir isyan›n tetikleyicisi olan Hayalet Dans› 1890’da Yaral› Diz katliam›yla trajik bir flekilde son bulur. Avrupal›lar›n tüm uygulamalar›na karfl›n hayatta kalmay› baflarabilmifl yerlilerse “yeni yaflam” biçimine ayak uydurur ve Bat› art›k “vahfli” olmaktan kurtulur. Kolomb’un kiflili¤inde Amerika k›tas›na ayak basan Bat›, geçmiflten bu yana ezilen halklara karfl› büyük suçlar iflledi. Tarih sahnesine ç›kan “büyük insanlar” temsil ettikleri toplumsal s›n›flar›n öncüleri olarak boy gösterirler. Kolomb da bunlardan biridir. Ve iflte bunun için Kolomb Atlantik’in bir yakas›nda kahraman, di¤er yakas›nda lanetlidir.
t
r ü t l ü
na a s -
K
Kültür ve bir durufl olarak sanat ve edebiyat gibi onun belirli ayg›tlar eflli¤inde sergilenmesi sonuç olarak bir hareket meselesidir. Yani, hareketin olmad›¤› yerde çeliflkiden bahsedilemeyece¤i içindir ki, kültür ve sanat gibi onun belirli ayg›tlar eflli¤inde sergilenmesi, ancak ve ancak toplumsal hareketlili¤in yans›mas› olarak kendine has özellikleri tafl›r. S›n›fl› toplumda bunun ad›, her duruflun (her kültürün) her fleyden önce bir s›n›f›n önderlik etti¤i cephenin temsilcisi oldu¤udur. Her bir cephe içinde ise, s›n›fsal etkilenmelerin yaratt›¤› katmanlar›n temsil ettikleri çeflitli kültürel farkl›l›klar vard›r. Farkl›l›k ne derecede olursa olsun, nihayetinde çeliflkinin ana yönünün yasland›¤› s›n›f›n damgas›n› tafl›yacakt›r. Bu aç›dan toplum, kendi içinde iki ana cepheye ayr›l›r; devrimden menfaati olan s›n›f ve tabakalar cephesi ve devrim düflman› cephe. Ülkemizde, halk düflman› ünvan›n› tafl›yanlar›n kendi aralar›ndaki bafll›ca çeliflkiye ra¤men, devletin sistematik olarak yukar›dan faflizmle yönetildi¤inden kaynakl› her alanda oldu¤u gibi kültürel olarak da nitelikli farkl›l›klar tafl›mamaktad›rlar. Keza devrim olmaks›z›n bunun aksini iddia etmek, s›n›f mücadelesinin geliflimini kavramamak olur. Devletin kendi yap›s›ndan ötürü, göreceli de olsa k›smi düzeyde nicel farkl›l›klar bile bu gerçe¤i tersyüz edecek güce sahip de¤ildir. Bu ba¤lamda halk düflman› burjuva-feodal devlet ayg›t›n›n sergiledi¤i durufl her zaman barbarl›kla, zalimlikle özdeflleflir. Nitekim halka kan kusturma konusunda komprador burjuvazi ve büyük toprak a¤alar›n›n tarihsel “baflar›lar›” takvimin her gününde an›labilecek düzeydedir. Buna karfl›l›k halk, belirli tarihsel kesitlerde kendili¤inden olan hareketleriyle tepkisini dile getirmifl, öfkesini ona kan kusturan iktidara yöneltmifltir. Ancak (devrimci ve komünistlerin ön-
Devrimci kültürel vücudun temel organlar›ndan: derlik etti¤i belli dönemler d›fl›nda) bu yönelimler tutarl› bir örgütlenmeye tabi tutulmad›¤›ndan dolay›, bu hareketler neticede hep kanla bast›r›lm›flt›r. ‹ktidar› elinde tutanla iktidar›n bask›s›na maruz kalan›n sergiledi¤i duruflta ortak olarak belirginleflen bir olguyu görmek mümkündür. ‹flte bu, kültürün evrensel özelliklerinden birini a盤a ç›karmaktad›r: Cesaret olgusu. Cesaret kavram›n›n içeri¤i, toplumun her bir s›n›f›n›n karakteristik yap›s›yla aç›klan›r. Cesareti olmayan bir gerici, gerici olur ve ayn› s›n›fsal nitelikle kalabilir. Öyle ki korkakl›k burjuva-feodal iktidar cephesinde mevcuttur. Nitekim bu korkakl›kt›r onlar›n aras›nda elit bir kesimi oluflturarak, onlara iktidar› korumak amac›yla sald›rma cesaretini kufland›ran. Ne var ki ayn› karfl›l›l›k halk cephesi için geçerli de¤ildir. Buradan halk›n herhangi bir korkuya kap›l(a)mayaca¤› sonucu ç›kmaz. Öyle ki 12 Eylül AFC’s› halka hak arama mücadelesine dair hala günümüzde etkisi olan derin korku (terör) sald›¤› bilinmektedir. Korku, beyni olan her canl›ya mahsustur. Ancak ayn› karfl›l›l›¤›n halk cephesi için geçerli olmamas›n›n esas nedeni halk›n kendi içinde bar›nd›rd›¤› devrimci dinamizmde aranmal›d›r. Nitekim bu dinamizmi bilince ç›karanlard›r toplumda devrimci diye bilinenler. ‹flte karfl›l›l›¤›n en uç noktada ayn› flekilde geçerli olmad›¤› nokta tam da buras›d›r. Çünkü cesaretsizlik, özde bir korku sorunu de¤il, dolayl› olarak ona dayanan, dolays›z olarak da endekslenen çal›flman›n kavranmay›fl›na dayanan bir özgüven sorunudur. Çok yönlü karmafl›k çeliflkiler yuma¤›nda hareket edildi¤i bir süreçte, genelde devrimci kiflili¤i tafl›yanlar, özelde ise komünist devrimci kiflili¤i tafl›yanlar, önde gelen çeliflkileri çözmek için diyalektik materyalist yöntemi kul-
Cesaret olgusu lanarak sorunu her fleyden önce hareket halinde kavramakla yükümlüdürler. Anlafl›lmayan bir meseleyi de¤il çözmek, çözümü için çaba harcamak da bir o kadar anlams›zlafl›r. Sorunu, çeliflkiyi, süreci, koflulu tahlil etmenin, onu incelemenin önemi burada yatmaktad›r. A盤a ç›kan tablonun pratik gerçekli¤i incelemeler üzerinden kavrand›¤› oranda meselelerin çözümü için özgüvenin yap› tafllar› aras›nda bulunan inanç olgusu belirginleflir. ‹nanç ile çözüm üretmenin aras›ndaki ba¤›n alt›n› Dr. David J. Schwartz hakl› olarak flöyle çizmektedir: “Bir fleyin imkâns›z oldu¤una inan›rsan›z, akl›n›z bunun neden imkâns›z oldu¤unu ispatlamak üzere çal›flmaya bafllar. Ama bir fleyi yapabilece¤inize inand›¤›n›zda, gerçekten inand›¤›n›zda, akl›n›z onu yapmak üzere çözümler bulma konusunda size yard›m etmek için çal›flmaya bafllar.” Do¤rulu¤una ve olmas› gerekli¤ine inan›lan mücadelenin ivme ivme geliflip güçlenmesini sa¤laman›n sorunlardan kaçmakla, çeliflki yuma¤›ndan uzaklafl-
ma hayaline kap›lmakla baflar›ya u¤ramayaca¤› aç›kt›r. Olumsuz düzeyde giden çal›flma alan›ndan yüzünü olumlu yönde giden çal›flma alan›na çevirmenin mücadeleye herhangi bir katk› sunmad›¤› bilinir. Mesele, olumsuzlu¤u olumlulu¤a çevirmek oldu¤u içindir ki sorunlara (MLM yöntemle) yönelmek, yani çözüme muhtaç kalan meselelere yönelme cesaretini kuflanmak elzemdir. Sorunlar› (eksiklik, yetmezlik, hata gibi sorunlar›) çözmek için olmazsa olmaz olan devrimci yaklafl›m›n veya öz olarak devrimci inatla bezenmifl kültürel duruflun, geliflmelerin olumlu yönde olmas›n› isteyen her bir devrim yanl›s›ndan emretti¤i budur. Bu bir emirdir çünkü cesaretli olmak devrimci kültürün sahip oldu¤u bir lüks de¤il, onun sergileniflinin temel özelliklerindendir. Bu bilinçle cesareti olmayan bir devrimci sadece anl›k olarak “devrimci” olur, ancak devrimci kalamaz. Zira sözün pratikle birleflti¤i nokta, mant›¤› kabul edilen duruflun sergilendi¤i and›r. Çat›flma iflte orada k›zg›nlaflmaktad›r. Olas› yetmezlikler, eksiklikler, hatalar
karfl›s›nda mücadele alan›n› terk etmek devrimci durufl de¤il, burjuva beyaz bayra¤› çekme durufludur. Negatifi pozitife çevirmek için cesaret, devrimci kültürel vücudun vazgeçilmez organlar›ndan biri oldu¤u için kuflan›lmak zorundad›r. Aksi halde o ana kadarki devrimci, yenilgi bayra¤›n› çekmifl olur ve halk tabakas›ndaki yerini “devrimci” kimlikten yoksun bir flekilde, kendini y›lg›nl›¤a adam›flças›na al›r. “Zenginli¤inizi kaybetmekle fazla bir fley kaybetmezsiniz. fierefinizi kaybetmekle çok fley kaybedersiniz. Cesaretinizi kaybetmekle ise her fleyinizi kaybedersiniz” diyen Goethe’ye bu anlamda bir kez daha kulak verilmelidir. Anlafl›lmal›d›r ki devrimci kiflilik devrimci cesareti içinde bar›nd›rmaktad›r. Kültürün her alan›nda, dolay›s›yla yaflam›n her alan›nda devrimci idealleriyle hareket edenler cesareti kuflanmaks›z›n baflar›ya ulaflmay› ancak hayal edebilirler. Sadece baflar›y› de¤il, devrimci kültüre uygun davrand›klar›n› ifade dahi edemeyecekleri aç›kt›r. Türkiye Devrimci Hareketi, özelde ise Proletarya Partisi tarihinde birçok defa küllerinden yeniden do¤makla, yenilgiler içinde hayat› yeniden ve yeniden kurmakla ulafl›lamayacak bir erdemi de¤il, sadece Partizan kültürünün pratikte ne anlama geldi¤ini göstermifltir, göstermektedir. Olmas› mutlaka gerekli olan› yoktan var eden, niteli¤i sadece araçta de¤il, önce ideolojide, sonra onu tafl›yacak araçta arayan bir duruflu sergiledi. Zindanda, da¤lar›n doruklar›nda, k›rda, kentte faflizme karfl› do¤rudan içinde yer ald›¤› muharebelerde yeni demokrasinin kültürel duruflunu yans›tt›. Orada teslimiyet yok, teslimiyet bayra¤›n› çekenlere tav›r vard›r. Orada sorunlar›n çözümünü, sorunlar› görmezden gelmekte aramak yok, att›¤› her ad›mda ideolojik hesaplaflma içinde do¤runun, hakl›n›n,
MLM’nin bayra¤›n› yukar›ya çekmek vard›r. Orada y›lg›nl›k yok, azim vard›r, kararl›l›k vard›r, cesareti kuflananlar›n burjuva-feodalizmin her türden sald›r›lar› karfl›s›nda düzene meydan okuma vard›r. Nihayetinde bu duruflun, özünde bir kültürün yans›mas›ndan baflkas› olmad›¤›n›n alt›n› bir kez daha çizmekte fayda vard›r. Bu duruflu devrim perspektifiyle hareket eden herkeste; elinde silah tutan gerillada, fabrikada direnifli örgütleyen iflçide, köylü örgütlenmesine yo¤unlaflan rençberde, dizeler yazan flairde, seminer düzenleyen propagandistte, gazete da¤›tan ajitatörde, türkü söyleyen emekçide, bilinç tafl›yan e¤iticide vs. görmek mümkündür. Kavray›fl sorunundan ayr› ele al›namayaca¤›ndan ötürüdür ki bu, devrim cephesinde, özelde ise MLM k›lavuzlu¤unda hareket eden proletaryan›n önder örgütünde belirginleflen siyasal seviye düflüklü¤üne koflut olarak yeniden üzerinde durulmas›, tart›fl›lmas› ve mutlaka kavranmas›/kavrat›lmas› her zamankinden daha fazla gerekmektedir. Proletarya Partisi’nin son oturumunda netlefltirdi¤i yönelimin ana noktalar› bu ba¤lamda ele al›nmal›d›r. Nedir ki bu tablo, kimi oportünistlerin ileri sürdüklerinin aksine, Partizan kültürünün sergilenmemesinin teorisi olamaz. Nitekim bu kültür, sürecin tüm zorluklar›na ra¤men Partizanlarca sürdürülmektedir. Süreç kendi içinde ne denli zorluklar› bar›nd›r›rsa bar›nd›rs›n, Partizan gelene¤iyle adland›r›lan devrimci kültürün yaflat›ld›¤›n› burada görmekteyiz. Ve buradan Partizan kültürünün yeniden yayg›nlaflt›r›lmas› için yap›lmas› gerekenin eksikliklerin üzerine, yetmezliklerin üzerine kararl›l›kla ve ustaca yürümek oldu¤unu ö¤renmek mümkündür. Bu u¤urda kuflan›lan cesarettir; ideolojik çarp›flman›n göbe¤inde uza¤a de¤il yak›na, ancak ileriye do¤ru ad›m›n at›laca¤›n›n teminat›.
İşçi-köylü 15
19 Ekim-1 Kasım 2007
Okur
Sürecin uzaktan izleyeni de¤il, öznesi olal›m! Dünya ve Türkiye devrimci hareketi nezdinde yaflanan savrulmalar, ideolojilerine yeni hatlar ve politikalar çizerek hedeften kopmalar kendini gösterirken izledi¤i hat ve politikalar noktas›nda her defas›nda do¤rulu¤u kan›tlanm›fl ve nihai hedefe Marksist-Leninist-Maoist bilimi ›fl›¤›nda yapt›¤› yönelime kilitlenmifl Proletarya Partisi 8. Konferans›’n› tüm zorluklara ra¤men baflar›yla gerçeklefltirmifltir. Al›nan kararlarla, aç›klanan yönelimlerle bundan sonra ataca¤›m›z ad›mlarda, ilerleyece¤imiz yolda kullanaca¤›m›z araçlar› belirlemek, yöntemler sunmak aç›s›ndan önemi büyüktür bu yönelimin. K›sacas› Konferans’ta belirlenen yönelim do¤rultusunda, gerçekli¤imizi kavramam›z, önümüzü görmemiz kolaylaflm›fl ve görevlerimiz daha da netleflmifltir. fiöyle bir bakacak olursak; yönelim içerisinde ele al›nan, tart›fl›lan ve kolektifin çözümü öncelikli sorunlar olarak gördü¤ü dört ana konu belirlenmifltir. Nedir bunlar? Birincisi; Halk Savafl› stratejisini gelifltirmek. Bunun bizim gibi yar›-sömürge, yar›-feodal ülkelerdeki özgünlü¤üyle beraber bir seyir ala-
Çocuklar›m›z› nas›l bir gelecek bekliyor? Devlet çocuklar›m›za nas›l bir gelecek haz›rl›yor. Devlet; “Çocuklar bizim gelece¤imizdir” diyor. Ama bu gelecek tarlalarda çürüyor. O zaman devlete bir soru sormam›z gerekir. “Sen gelece¤im dedi¤in gençli¤i ve çocuklar› tarlalarda patronun ac›mas›z emirleri alt›nda m› yetifltiriyorsun?” Peki bu gençlerden ve çocuklardan ne bekliyorsun? Daha 8-9 yafllar›na yeni gelmifl çocuklar, daha bu yafllarda a¤an›n ve patronun zulmüyle karfl›lafl›yor. Bu çocuklar tarlalarda domates topluyor, ama çocuklu¤unu yaflayamam›fl olman›n ac›s›yla. Zengin ailenin çocuklar› parklarda oynarken, tatilde e¤lenirken iflçilerin çocuklar› çal›flmak zorunda. E¤er çal›flmazlarsa okula gidemeyecekler, bisiklet hayalleri beyinlerde donup kalacak. Zengin ailelerin çocuklar› bunu en iyi fle-
ca¤› ve ilerleyece¤i gerçekli¤inden hareket ederek prati¤e uygulama sorunu. ‹kincisi; Halk Savafl› stratejisinin merkezinde bulunan kitle çizgisinin gelifltirilmesi. Kitleleri kazanma ve onu harekete geçirme, seferber edebilme noktas›nda yaflanan eksikliklerin, yetmezliklerin giderilmesi sorunu. Üçüncüsü; Parti kültürününPartili duruflun gelifltirilmesi, ilerletilmesi. Ve dördüncüsü; bütün bu sorunlar›n afl›lmas›, eksikliklerin giderilmesi ve önümüze koydu¤umuz hedeflerin ileriye tafl›nmas›
için devrimin ve savafl›n önder kadro ve militanlar›n›n yetifltirilmesi. Peki bundan sonra yap›lacak olanlara nas›l ve nereden bafllanmal›d›r? Bu sorunun yan›t›, tabi ki öncelikle kendimizden olmal›d›r. fiimdi belirtilen ve ortaya konulan bu kararlar do¤rultusunda bizim yapmam›z gerekenler nedir? Teorinin bize dayatt›¤› gerçekli¤i nas›l kavr›yoruz? Bunu pratikte hayata nas›l geçirece¤iz? Bunlar kendimize yöneltmemiz, kafa yormam›z gereken sorunlard›r. Proletarya Partisi’nin ilkeleri ve izledi¤i siyasi çizgi do¤rultusunda
belirlenen bu yönelimler, somut koflullar›n somut tahlillerini yaparak önümüzdeki görevlerin sistemli bir flekilde uygulanmas› yönünde de bizlere perspektif sunmaktad›r. Bulundu¤umuz alanlarda kolektifin bir parças› olarak bizler bir taraftan bu kararlar›n uygulay›c›s›, yönlendiricisi, yöneticisi olurken, di¤er taraftan da do¤ru uygulanmad›¤›n› gördü¤ümüzde, eksik kald›¤›n› düflündü¤ümüzde müdahale edeni olmal›y›z. “Nas›l olsa ben sorumlu de¤ilim”, “Sorumlu olan yoldafl müdahale etmiyorsa bir bildi¤i vard›r” gibi çeflitli yanl›fl düflüncelerden kaynakl› fikirlerimizi ifadelendirmedi¤imiz zamanlar olabilmektedir. Oysa ki bu bak›fl aç›s›; kendisini devrimin, kolektifin öznesi olarak görmemenin bir sonucudur. Özne olmak demek; en ufak bir yanl›fll›¤a, eksikli¤e izin vermemektir. Bu konuda saflarda örgütlüyüm diyen herkes ›srarc›, kararl› ve yarat›c› olmak gibi bir zorunlulukla karfl› karfl›yad›r. Kimi zaman bizlerin fark etti¤ini, gördü¤ünü ya da vak›f oldu¤u konular› çeflitli nedenlerden kaynakl› ayn› alanlardaki di¤er yoldafllar görmeyebilirler. Bunu niyetten
Yaflfl››tlar› parkta oynarken; onlar… kilde gerçeklefltirirken iflçi çocuklar› gerçeklefltirmek için durmadan çal›fl›yorlar. E¤itim her insan›n hakk›d›r. Ama ülkemizde bu hak sadece paras› olanlar için geçerlidir. Paras› olmayan iflçiler için de¤il. Sürekli paras›z e¤itimden bahsedilir. Ama bütün okullarda para isteniyor. Peki, bu çocuklar nas›l okula gidebilir ki? Çal›flmaktan baflka çareleri yoktur onlar›n. Mesela tar›m iflçisi çocuklar… Sabah 6.30’da kalk›l›r. Kahvalt› yap›l›r (ekme¤in bitti¤i zamanlarda evin kad›n› akflamdan mayalad›¤› hamuru ekmek yapmak için 5.00’te kalkar). Ve 7.30 oldu¤unda tarlaya gidilir. Akflam ifl b›rakma saati belirsizdir. Yani patronun insaf›na kalm›flt›r. Bizler
de iyi biliyoruz ki patronlarda insaf yoktur. Yani olan yine iflçiye olmaktad›r. Saat 20.00’ye kadar çal›fl›l›yor. Akflam eve geldiklerinde ise hemen su kuyru¤una girilir. Su kuyru¤u diyorum çünkü herkes o saatte iflten geldi¤i için su getirmeye gider. Bir tek çeflme oldu¤undan dolay› herkes önündekini beklemek zorunda kal›r. Ama su kuyru¤unda kimse kavga etmez. S›ras› gelen bidonunu doldurup gider. Saat sabah›n 6.30’unda bafllayan ifl akflam devam eder. Yemek yapmak için atefl yak›l›r. Yemek ateflin üstündeyken sabah y›kayamad›klar› bulafl›klar› y›kamaya bafllarlar. S›cak su olmad›¤›ndan dolay› bulafl›klar so¤uk suyla y›kan›r. Yemek ancak
Teleferik Kültür ve Sanat Merkezi aç›ld› Bursa Merkez Y›ld›r›m ilçesine ba¤l› Teleferik semti, baflta Tuncelililer olmak üzere Erzincan, Artvin, Posof ve Ah›ska Türklerinin oturdu¤u bir bölgedir. ‹nflaat ve tekstil sektöründe çal›flan, dar gelirli iflçi kesiminin oluflturdu¤u semtin di¤er bir özelli¤i de y›llard›r ülkenin dört bir yan›nda estirilen devlet teröründen zarar görüp zorla yerinden sürülen insanlar›n yo¤un olarak yerleflti¤i bir yer olmas›d›r. Tüm bunlar semtte devrimci mücadelenin geliflmesini de beraberinde getirmifltir. Dar yokufllu sokaklar›nda f›rça izlerinin kapatamad›¤› duvar yaz›lar›, isyan atefli gibi her sabah k›tl›kla tüten bacalardan yükselip s›rt›n› dayad›¤› Uluda¤’›n zirvelerini ›s›tmaktad›r. Özellikle son y›llarda yeni taktiklerle sürdürülen devlet, ülkenin her taraf›nda iflçi, köylü ve emekçilerin yaflad›¤› semtlerde yozlaflt›rma ve uyuflturma politikalar›n› devreye koymufltur. Çok büyük paralar harcayarak iflbirlikçi a¤›n› geniflletmifl, çürümüfl kültürünü halk gençli¤ine dayatarak adeta bir kuflatma yaratmay› baflarm›flt›r. Maalesef bu art›k kabul gören bir gerçektir. ‹flte Teleferik semti de bu kuflatman›n tam da ortas›ndad›r. Uyuflturucu kullan›m›n›n 10 yafl›na kadar düfltü¤ü semtte, yeni batakl›klar yaratma çabas› güdenler, ald›klar› kanl› paralar› hak etmek için müthifl bir devletçili¤e soyunanlar, “bu ifllerin bofl oldu¤unu, devrimlerin bitti¤ini, devrimcilerin kalmad›¤›n› ve art›k ak›ll› olmak gerek-
ti¤ini” dile getirenler bilmeliler ki bu içi bofl düflmanca söylemleri tekrarlay›p duranlar›n ellerine hiçbir fley geçmeyecektir. Tüm bu yozlaflt›rma çal›flmalar›na karfl› 14 Temmuz’da yap›lan “Yozlaflt›rmaya ve çetelefltirmeye karfl› halk flenli¤i” mahalle halk›n› toparlam›fl, yozlaflma karfl›t› bir kültür anlay›fl›n› ortaya koymufltur. Ve ayn› zamanda bu flenlik gençli¤e duyulan güveni tazelemifltir. Etkinlik sonras›nda “tüm bu etkinliklerin süreklilefltirilmesi, birlik ve beraberli¤in sa¤lanmas› kültürel anlamda çal›flmalar›n yap›labilmesi” için bir kurum aç›lmas› mahalle halk›n›n talebi haline gelmifltir. K›sa bir zaman sonra bafllat›lan yo¤un çal›flmalar, mahalleyi bir kuruma kavuflturmufltur. 7 Ekim 2007 günü aç›l›fl› yap›lan Teleferik Kültür ve Sanat Merkezi mahalle halk›n›n tümü üzerinde olmasa da büyük bir kesimi üzerinde olumlu etkiler yaratmay› baflarm›flt›r. Aileler taraf›ndan gönüllü olarak yap›lan yöresel yemekler, aç›l›flta davetlilere ikram edildi. Kültür merkezinin niçin aç›ld›¤› konusunda sohbetler gerçeklefltirildi. Bursa Tuncelililer Derne¤i Müzik Grubu’nun da k›sa bir dinleti verdi¤i aç›l›fla, baflta Bursa Tuncelililer Derne¤i olmak üzere Gemlik Tuncelililer Derne¤i ve devrimci kurumlar da kat›l›m sa¤lad›. Bursa Tuncelililer Derne¤i Baflkan› Celal Hanbayat’›n k›sa bir konuflmayla desteklerini ifade etmesi oldukça anlaml›yd›. (Teleferik ‹K okurlar›)
- Yeni Bafllayanlar ‹çin Mao - Yeni Demokratik Devrim - ÇKP K›sa Tarih - Baflkan Mao’dan Seçme Sözler
20 YTL
- Komsomol yaz›lar› 1 - Komsomol yaz›lar› 2 - Yeni Demokrat Gençlik Konferans Belgeleri
15 YTL
Kolektif bir eme¤in ürünü olarak içeriden, d›flar›dan yaz›lan öykü denemeleri derlendi ve sizlerle buluflmak üzere bu kitap ortaya ç›kt›. Çok yak›nda Umut Yay›mc›l›k bürolar›nda...
ba¤›ms›z düflündü¤ümüzde böyle fleylerin yaflanmas› kaç›n›lmazd›r. Böyle durumlarda bizim tavr›m›z yaflanan sorunun, eksikli¤in alan özgülündeki örgütlülüklerde ve ilgili yoldafllarla tart›fl›lmas›, çözüm üretilmesi yönünde olmal›d›r. Art›k kendi d›fl›m›zda sorun aramaktan vazgeçmeli, kolektifin ne kadar parças› olabilirim, katk›m, katacaklar›m ne olabilir diye kendimize yönelmeliyiz. Yönelim içerisinde tart›fl›lan ve tespit edilen bu eksikliklerin, yetersizliklerin öyle hemen birden bire de¤iflmesini beklemek de, gerçekli¤imizle pek uyum göstermeyen bir fley olacakt›r. Bunlar›n de¤iflmesi, geri olan›n ilerlemesi, eskinin yeniyle yer de¤ifltirmesi, pasif olan›n aktif hale getirilmesi bir süreç iflidir. Ve bu da oldukça uzun ve zahmetli bir zaman› kapsamaktad›r. Buradan hareketle de¤iflimin, dönüflümün a¤›r ad›mlarla olmas› bizleri inançs›zl›¤a düflürmemeli, umutsuzlu¤a sevk etmemelidir. Her ne kadar ad›mlar›m›z a¤›r ve sanc›l› olsa da do¤rulu¤una inand›¤›m›z müddetçe sa¤lam ve kararl› olacakt›r. (Bir ‹K okuru)
21.30’da yenilir. Yemek yendikten sonra kad›nlar›m›z yine ifle koyulurlar. Erkekler uyur ya da baflka çad›rlara sohbet etmeye giderler. Zaten tek tesellileri o iki kelimelik sohbettir. Ama kad›nlar›m›z sohbetlere gidemiyorlar. Çünkü onlar›n ifli kolay kolay bitmez. S›ra çamafl›ra gelir. Ama hava o saatlerde çok so¤uk oldu¤undan dolay› çamafl›rlar› y›kayana kadar elleri buz tutacak duruma gelir. Çamafl›r bittikten sonra nihayet s›ra uyumaya gelir. Art›k saat 23.30 olmufltur. Yani sabah 6.30’da bafllayan ifl erkekler için 20.00’de, kad›nlar içinse 23.30’da son bulur. ‹flte mevsimlik iflçiler bir günde bu kadar eziyet çekmektedirler. Bu durum nereye kadar sürecek? Ne zamana kadar iflçiler ezilecek? Bu düzenin sonu gelecektir elbet… (Çukurova’dan bir ‹K okuru)
Albay Kunanbay Lisesi’nde eylemler Biz Gazi Mahallesi’ndeki fiair Albay Kunanbay Lisesi’ndeki liseli YDG’liler olarak liselilerin de sorunlar›n›n ortak oldu¤unu bildi¤imiz için YDG’nin bu konudaki politikalar›n› hayata geçirmeye bafllad›k. Okulumuzda Gazi Liseli Ö¤renci Birli¤i’ni kurduk. ‹lk olarak bir toplant› ald›k. Toplant›da okulumuzda bu konu ile ilgili çeflitli yaz›lamalar yapma karar› ald›k ve ald›¤›m›z kararlar› h›zla hayata geçirmeye bafllad›k. 2. toplant›m›z› da 27 Eylül tarihinde yapt›k. Ve bu toplant›m›zda okulumuzdaki sorunlardan bahsettik. 3 Ekim tarihinde GLÖB ad›na okul ç›k›fl›nda bir eylem yapt›k. Eylemde flu sloganlara yer verdik; “Gardiyan de¤il ö¤retmen istiyoruz”, “fiair Albay faflizme mezar olacak”, “Okulumuzda polis istemiyoruz”, “Faflist ö¤retmen istemiyoruz”. (Gazi liseli YDG)
Yeni y›l s o r u fl flt turmalarla bafl flllad› Bir ö¤retim y›l›na daha girerken birçok üniversitede arkadafllar›m›z›n maruz kald›¤› gibi bizler de “soruflturuluyoruz”! 2007 1 May›s’›nda yasa d›fl› slogan att›¤›m›z iddia edilerek, önce savc›l›k taraf›ndan ard›ndan da üniversite rektörlü¤ü taraf›ndan 7’si YDG’li,13 arkadafl›m›za soruflturma aç›ld›. 1980 Faflist Cuntas›’n›n çocu¤u olan YÖK’ün bu flekilde hangi amaca hizmet etti¤ini, üstlendi¤i görevi daha iyi anlama f›rsat› bulduk. YÖK, devrimin dinamosu diye tabir edilen gençli¤in özellikle üniversite gençli¤inin mücadelesini bast›rmak, engellemek ve yok etmek için ald›¤› görevi lay›¤› ile yerine getirmektedir. Bunun bir y›ld›rma, korkutma, sindirme politikas› oldu¤unu iyi biliyoruz. Yaln›z unuttuklar› bir fley var ki, bizleri bu sald›r›larla y›ld›ramazlar. (‹nönü Üniversitesi YDG)
işçi-köylü
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:8/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 Genel Da¤›t›m: YAY-SAT ISSN: 1303-0299
B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
e-mail: umutyayimcilik@ttnet.net.tr
Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin
www.iscikoylu.org
BÜROLAR KARTAL: ‹STASYON CAD. DÖRTLER APT. NO: 4/2 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT: 3 DA‹RE: 32 ÇANKAYA TEL: (0312) 430 67 65 Cep: 0 535 562 33 72 ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TEL: (0232) 446 78 07 Cep: 0 544 932 24 15 MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO: 9 KAT: 1/16 TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 543 746 36 31 ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: (0446) 223 67 18 CEP: 0 536 697 94 19 BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 MERS‹N: S‹L‹FKE CAD. ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT: 3 NO: 118 MERS‹N CEP: 0 545 685 25 27 AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 AS-DRUCK DUISBURG-ALMANYA TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
Ç›kart›lan Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu ile toplumsal muhalefeti k›skaca alma yönelimini h›zl›ca yaflama geçiren egemenler, yasan›n meyvelerini toplamaya bafllad›. AB süreci ile birlikte demokratikleflti¤i iddia edilen ülkemizde, artan iflkence ve fliddet vakalar› durumun hiç de öyle olmad›¤›n› gösteriyor. “Demokratik”, “sivil” anayasa tart›flmalar› gündemi meflgul ederken yaflanan polis terörü ülkemizin ne kadar demokratikleflti¤ine de iflaret ediyor. AKP hükümetinin birinci döneminde ardarda ç›kart›lan yasalarla iflçi s›n›f› ve emekçilerin gelece¤ine ipotek koymay› hedefleyen egemenler, bunlar› ad›m ad›m yaflama geçiriyor. Devrimci, ilerici, demokrat ve yurtsever kesimlere yönelik engelleme, gözalt›na alma tutuklama furyas› tüm h›z› ile sürüyor. Demokratik kitle örgütlerine, sendikalara, akademik-demokratik haklar› için mücadele eden her kesime yönelik bask›lar›n› art›ran devlet, sald›r›n›n dozunu da giderek yükseltiyor. Kürt ulusuna yönelik imha ve inkâr politikalar›nda geleneksel tavr›n› de¤ifltirmeyen egemenler, Gündem gazetesini kapat›yor, yasalara uygun bir flekilde seçimlere girerek Meclis’te grup kuran DTP milletvekillerini tehdit ediyor. Meclis’te yapt›klar› yeni düzenlemelerle milletvekillerinin yarg›lanmas›n›n önünü açarak, Kürt ulusunun demokratik mücadelesine karfl› kendi yasalar›n› bile çi¤neyebileceklerini bir kez daha gösteriyorlar. Gerillaya yönelik operasyonlara ara vermeden devam eden faflizm, gerillay› imha etmek için her türlü oyuna baflvuruyor. Ç›kart›lan Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu ile toplumsal muhalefeti k›skaca alma yönelimini h›zl›ca yaflama geçiren egemenler, yasan›n meyvelerini toplamaya bafllad›. AB süreci ile birlikte demokratikleflti¤i iddia edilen ülkemizde, artan iflkence ve fliddet vakalar› durumun hiç de öyle olmad›¤›n› gösteriyor. Yasan›n ç›kmas› ile birlikte sokaktaki insana yönelen, s›n›rs›z bir keyfiyetle hareket eden polis, topluma korku salmaya çal›fl›yor. Polis fliddetine, bask›s›na maruz kalman›z için demokrat, ilerici, yurtsever olman›z herhangi bir eyleme kat›lman›z veya muhalif düflünceler tafl›man›z gerekmiyor. Seyyar sat›c›, esnaf, avukat veya flirket sahibi olarak da polisin vahfletine maruz kalabilirsiniz!
Polis ifl bafl›nda! ‹stedi¤i zaman herhangi bir yasal dayana¤› olmadan arama yapabilen, “flüpheli” gördüklerini gözalt›na alarak sorgulayan ve savc› gibi karar veren polis, sokaklarda dehflet saç›yor. Yasan›n geçmesinin üzerinden 4 ay gibi bir süre geçmesine ra¤men flu ana kadar 3 kifli polis iflkencesi sonucu yaflam›n› yitirdi. Bunlardan ilki Ümraniye’de h›rs›zl›k suçundan gözalt›na al›nan ve Adliye’ye ç›kar›ld›¤›nda yürüyemeyecek halde olan Mustafa Kükçe idi. Hapishane-
Polise kanun,
halka kurflflu un ye gönderildikten sonra “hastalanarak öldü” raporu tutulan Kükçe, karakolda gördü¤ü a¤›r iflkencelere daha fazla dayanamad›. Kükçe’yi 1 ay önce gerçekleflen Festus Okey’in katledilmesi izledi. Nijerya uyruklu Festus Okey, adeta bir iflkence merkezi haline gelen Beyo¤lu Polis Karakolu’nda katledildi. Okey’den tam 29 gün sonra bu kez Kumkap›’daki “misafirhanede” Polonyal› Daruisz Witek’in “intihar” etti¤i haberi bu kez polis taraf›nda kamuoyuna duyuruldu. Kad›köy’de bir olaya kar›flt›¤› gerekçesi ile gözalt›na al›nan, daha sonra ise serbest b›rak›lmas›na ra¤men s›n›r d›fl› edilmesine karar verilen Witek polisler taraf›ndan “misafirhane”ye götürüldü. Ancak Witek oradayken ‹HD’yi arayarak flikayette bulunan bir Filistinli’nin ihbar›na göre Witek fliddetli bir flekilde iflkenceye maruz kalm›flt›. 24 saat kameralarla kontrol edilen bir odada Witek kendini ast› ve bunu hiç kimse göremedi! Polisler kameralar›n iftardan dolay› 3.5 saat kontrol edilemedi¤ini iddia etti Polis Selahiyetleri Kanunu yasalaflt›ktan sonra, Beyo¤lu
Karakolu’nda bugüne kadar 40’a yak›n iflkence ve kötü muamele uygulamas› yafland›. Polisin “vazifeleri” bunlarla s›n›rl› de¤il. 10 A¤ustos’ta Mehmet Nezir Çirik, Taksim Polis Merkezi’ne dövülüp Dolapdere’de yola at›ld›. Çirik’in patlayan dala¤› al›nd›. 29 Temmuz günü Avukat Muammer Öz, ailesiyle Moda’da otururken, kimlik soran bir polisle tart›fl›nca dövüldü, burnu k›r›ld›. 26 Temmuz tarihinde gazeteci Sinan Tekpetek zorla sokuldu¤u polis arac›nda polisler taraf›ndan dövüldü, hareket halindeki araçtan at›ld›. Taksim Polis Merkezi’nde dövülen ifladam› Sezai Yakar’›n burnu ve eli k›r›ld›. 5 Haziran günün Travesti Esmeray, Tarlabafl›’ndaki evine dönerken, Beyo¤lu Emniyet Müdürlü¤ü önünde bekleyen polislerce “buradan geçmek yasak” denilerek dövüldü. Taksici Engin Topal, gaspç›lardan kaç›p s›¤›nd›¤› polisi, “yard›m etmedi” diye 155’e flikayet edince cop ve tekmelerle dövüldü. Ali Bakça, “Polisin itibar› bozulmas›n, uluorta dövmeyin” deyince o da dayaktan nasibini ald›. ‹kitelli 7. Sokak’ta Selçuk isimli bir genç polisin “dur” ihtar›na uymad›¤› gerekçesiyle baca¤›ndan vuruldu. Görgü tan›klar›, “h›rs›z” oldu¤u iddia edilen gencin polis taraf›ndan yak›n
mesafeden atefl aç›larak vuruldu¤unu belirtti. Ambulans yerine polis otosuna bindirilen gencin, nereye götürüldü¤ü ise bilinmiyor. ‹zmir Yamanlar Mahallesi’nde 29 Eylül’de Yamanlar Polis Karakolu’nda görevli polisler, kendi evlerinin önünde oturan 17 ve 16 yafl›ndaki iki gence hiçbir neden yokken kimlik kontrolü yapma bahanesi ile sald›rd›. Buna tepki gösteren mahalle halk›na da biber gaz› ve panzerlerle sald›ran polis, olay›n ard›ndan kimlik istedikleri gencin evine bask›n düzenledi. 16 yafl›ndaki genç tutukland›.
Dersim’de iyi çocuklar ifl bafl›nda! Dersim’in birçok ilçesinde gerçeklefltirilen halka yönelik infazlar, Ovac›k’›n Yeflilyaz› köyünde devam etti. 9 Eylül günü köy içinde bulunan askeri karakol taraf›ndan yap›lan silahl› tarama gece 02.00’de bafllayarak sabaha kadar sürdü. Bunun üzerinden bir ay bile geçmeden bu kez Hozat ilçesine ba¤l› Boydafl köyünde odun toplamaya giden Bülent Karatafl ve R›za Çiçek askerler taraf›ndan tarand›. Olay, Genelkurmay Baflkanl›¤› ve Valilik taraf›ndan “ç›kan çat›flmada biri
ölü olmak üzere 2 terörist ele geçirildi” fleklinde yans›t›ld›. Bülent Karatafl katledilirken, a¤›r yaralanan R›za Çiçek, Elaz›¤ F›rat Üniversitesi T›p Fakültesi Araflt›rma Hastanesi’nde tedavi alt›na al›nd›. Yaflananlar›n infaz oldu¤unun ortaya ç›kmas› üzerine askerlerin “dur ihtar›na” uymad›klar› söylendi. Ancak hastaneye kald›r›lan R›za Çiçek’in anlat›mlar› devletin katliam amaçl› köylüleri durdurdu¤unu gösteriyor. R›za Çiçek’in abisi Cemal Çiçek ve katledilen Bülent Karatafl’›n k›z kardefli ile yapt›¤›m›z görüflmede Özel Tim’in vahfletine tan›k olduk. Cemal Çiçek’in anlat›mlar›na göre; Çiçek ve Karatafl odun toplamaya gittikleri Boydafl köyünde askerlerle karfl›lafl›yor .Tim komutan› telsizle konufltuktan sonra Karatafl’› ay›rarak bir köfleye al›yor, ard›ndan ba¤›rma sesleri duyuluyor ve Karatafl kurflunlan›yor. Tim komutan› R›za Çiçek’in gö¤süne iki el atefl ettikten sonra “bayram günü iki insan öldürdüm, helikopter gönderin” diyerek R›za Çiçek’i hastaneye kald›rt›yor. Bülent Karatafl’›n k›z kardefli Özel Tim’in abisini sürekli takip etti¤ini telefon açarak tehdit etti¤ini, evinin karfl›s›nda panzer bekletildi¤ini de aktar›yor. Bundan birkaç y›l önce 3 ay hapishanede kalan Karatafl, aç›lan davalar›n tümünden beraat etmifl. Aile, olay›n peflini b›rakmayacaklar›n› ve hukuki süreci takip edeceklerini de dile getiriyor. Cemal Çiçek, kardeflinin hastanede iken sorguland›¤›n›, bir ifade imzalat›lmak istendi¤ini ancak R›za Çiçek’in bunu imzalamad›¤›n› bunun üzerine haz›rlanan sahte bir tutanak ile “örgüt üyesi” oldu¤u iddias› ile tutuklanarak Diyarbak›r’a sevk edildi¤ini dile getirdi. Kardeflinin kimse ile görüfltürülmedi¤ini, bafl›nda askerlerin bekledi¤ini aktaran Cemal Çiçek, olay›n aç›k bir infaz oldu¤unu söylüyor. Çiçek ve Karatafl’›n kurflunlanmas›n› protesto etmek için Taksim’de yap›lmak istenen eyleme polis sald›rd› 11 kifli gözalt›na al›nd›. Yaflanan tüm bu yarg›s›z infazlar halkta korku yarat›rken demokratik kitle örgütlerinin geliflmelerle ilgili yapt›klar› giriflimler sonuçsuz kald›. Ankara’da bildiri da¤›tmak isteyen ESP’lilere sald›ran polis ard›ndan ESP’ yi basarak içerdeki herkesi gözalt›na ald›. 5 kifli tutukland›. ‹zmir’de Devrimci Hareket dergisi okurlar› örgüt operasyonu denilerek gözalt›na al›nd›. Ümraniye 1 May›s Mahallesi’nde mahalle halk›n› taciz eden iki sivil polisin cezaland›r›lmas›n›n ard›ndan 2 bin polis gece 1.30’da operasyona bafllayarak top-
Polis terörü devam ediyor!
7 Ekim günü Yenibosna’da Yürüyüfl dergisi da¤›t›m› yapan Bahçelievler Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i çal›flan› Ferhat Gerçek polis taraf›ndan kurflunland›. Dergi da¤›t›m› yapan gruba yaklaflan polis “hepinizi öldürece¤iz” fleklinde ba¤›rd›ktan sonra, hedef gözeterek atefl açt›. S›rt›ndan vurulan Ferhat Gerçek’e yard›m etmek isteyen arkadafllar›na da sald›ran polis, mahallede terör estirdi. Mahalle halk›n›n ambulans ça¤›rarak Ferhat Gerçek’i hastaneye kald›rmak istemesine tahammül edemeyen polis, mahalleyi ablukaya alarak araç geçiflini engelledi.
Polis vahfletine tepki gösteren halka, gaz bombalar› ile sald›ran polis Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i’ni basarak içerdeki herkesi gözalt›na ald›. 17 kifliyi gözalt›na alan polis iflkenceye karakolda da devam etti. Arkadafllar›n›n çabalar› ile hastaneye kald›r›lan Ferhat Gerçek’in sa¤l›k durumu halen ciddiyetini koruyor. Omurili¤ine kurflun isabet eden 16 yafl›ndaki Ferhat’›n felç olma tehlikesi bulunuyor. Sald›r›y› k›namak için çeflitli eylemler yap›ld›: * 8 Ekim günü saat12.30’da dernek binas› önünde “16 yafl›ndaki Ferhat
Gerçek’i vuranlar tutuklans›n, polis terörüne son” yaz›l› pankart açan kitle buradan Gerçek’in vuruldu¤u yere kadar “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” slogan› eflli¤inde yürüdü. Polis terörü bas›n aç›klamas› s›ras›nda devam etti. Polis, aç›klama yapmak isteyen dernek üyelerine engel olmak istedi, ancak tart›flma sonucunda aç›klama, Gerçek’in vuruldu¤u yerde yap›ld›. * 9 Ekim günü Taksim Tramvay Dura¤›nda Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i taraf›ndan bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. * Polis vahfleti ayn› gün aralar›nda Partizan’›n da bulundu¤u devrimci ve demokratik kurumlar›n ortak örgütledi¤i bir eylem ile saat 19.00’da Tramvay dura¤›nda protesto edildi.
1 May›s Mahallesi’nde polis terörü 9 Ekim günü sabaha karfl› binlerce çe-
vik kuvvet polisi ile mahalleyi ablukaya alan kolluk güçleri, 20 kadar evi basarak, 12 kifliyi gözalt›na ald›. Sabah›n erken saatlerine kadar süren ev bask›nlar›n›n gerekçesi ise, bir akflam
önce mahalle halk›n› taciz eden iki sivil polisin mahalledeki devrimci, anti-faflist gençler taraf›ndan cezaland›r›lmas› olarak gösterildi. Polislerin yaraland›¤›n› ve kimliklerine ve silahlar›na el konuldu¤unu iddia eden kolluk güçleri tüm mahallede saatlerce terör estirdi. Bu bask›n ve ard›ndan yaflanan tutuklama terörü ayn› akflam 1 May›s Mahallesi’nde yap›lan bas›n aç›klamas› ile protesto edildi. 1 May›s Mahallesi Güzellefltirme Derne¤i, PSAKD Ümraniye fiubesi, ESP, Partizan, HÖC, DHP ve Köz taraf›ndan yap›lan aç›klamada, mahallede devam eden polis terörünün son bulmas› istendi. Aç›klaman›n sonunda, 1 May›s halk›na dayan›flma ve polis terörüne karfl› mücadele ça¤r›s›nda bulunuldu ve “Katil polis 1 May›s’tan defol”, “Gözalt›lar, tutuklamalar, bask›lar bizi y›ld›ramaz” ve “Tutuklananlar serbest b›rak›ls›n” sloganlar› at›ld›.
lam 30 kifliyi gözalt›na ald›. Bahçelievler Yenibosna’da Yürüyüfl dergisi da¤›t›m› yapan 16 yafl›ndaki Ferhat Gerçek isimli genç polis taraf›ndan kurflunland›. Dergi da¤›t›m› yapan gruba atefl açan polisler buna tepki gösteren halka da kurflun ya¤d›rd›.
Hak ihlallerine karfl› mücadeleyi yükselt! Haz›rlanan yeni Anayasa tasla¤› ile birlikte uluslararas› sermayenin ülkemizde daha rahat hareket etmesinin, özellefltirmelerin, tafleronlaflt›rman›n önü daha boyutlu bir flekilde aç›l›yor. Tüm bunlara karfl› duran muhalif kesimlere yönelik devlet terörü de tan›k oldu¤umuz üzere t›rman›fla geçiyor. Egemenlerin iste¤i do¤rultusunda AKP hükümeti eliyle ç›kar›lan ve uygulamaya sokulmas› ile birlikte milyonlarca insan›n yaflam›n› derinden etkileyecek olan bu yasalara karfl› mücadelenin önü flimdiden kesilmeye çal›fl›l›yor. Terörle Mücadele (Toplumla Mücadele) Yasas› ile birlikte toplumun tüm kesimlerini hedefleyen bu sald›r› dalgas› emperyalistlerin Ortado¤u’daki ihtiyaçlar› do¤rultusunda flekilleniyor. Giderek keskinleflen s›n›f çeliflkileri egemenleri daha fazla “önlem” almaya sald›rganlaflmaya itiyor. Ancak tüm bunlara ra¤men iflçi s›n›f› ve ezilen milyonlar yoksulluk ve sömürüye karfl› tepkisiz kalm›yor/kalmayacak. Yak›n bir zamanda evleri y›k›lmak istenen Tuzla fiifa Mahallesi halk›n›n evlerini y›kmak isteyen iflgalcilere karfl› direnifli, Tuzla Tersanelerinde ifl kazalar›na karfl› iflçi s›n›f›n›n eylemleri de bize bu konuda bir ipucu veriyor. Emekçiler, evlerini y›kan, ifl güvencesini yok sayan, e¤itim ve sa¤l›k hakk›n› gasp eden yasalara, sefalet ücretine ve insanl›k d›fl› çal›flma koflullar›na, polise verilen yetkilerle birlikte yaflanan hak gasplar›na karfl› seslerini yükseltiyor. Toplumun en örgütlü kesimi olan ilerici, demokrat, yurtseverlerin bu süreci do¤ru bir flekilde okuyarak tüm bu sald›r›lara karfl› mücadeleyi yükseltmesi gerekiyor. Genifl iflçi ve emekçi kesimleri ile birlikte hak ihlallerine, uygulanan y›k›m sald›r›lar›na karfl› birleflik mücadeleyi yükseltmek acil bir görev olarak önümüzde duruyor. Bunun için hak ihlallerine maruz kalan kesimlerle birleflik bir durufl sergilemek önem kazan›yor.
ESP Ankara Bürosu’na Bask›n 5 Ekim 2007 tarihinde Yüksel Caddesi’nde At›l›m gazetesi sat›fl› yapan ve Ekim’de yap›lacak olan mahkemenin içeri¤ine yönelik bildiri da¤›tan ESP ve SGD faaliyetçilerine keyfi bir biçimde sald›ran polis, 5 kifliyi yerlerde sürükleyerek gözalt›na ald›. Ayn› anda ESP bürosu TMfi polisleri taraf›ndan bas›larak da¤›t›l›rken Gülcan Taflk›ran ve Elif Kad›lar gözalt›na al›nd›. Sald›r›lar› 6 Ekim günü ESP, Partizan, DTP, SDP, EMEP, Halkevleri, PSAKD, ‹HD, Ankara 78’liler Derne¤i, SGD, EKD, DHP ve Al›nteri Yüksel Caddesi’nde protesto etti. Aç›klamay› yapan Mehmet Ali Tosun “iktidar karfl›s›nda ezilenlerin meflru savunma ve demokrasi mücadelelerinin her zaman arkas›nda olduk ve olmaya devam edece¤imizi buradan bir kez daha hayk›r›yoruz. Gözalt›na al›nan ESP, SGD ve EKD’li arkadafllar›m›z›n bir an önce serbest b›rak›lmas›n› istiyor, yaflanan keyfi gözalt› terörünün bir an önce son bulmas›n› istiyoruz” dedi. (Ankara)