Dünyadan...
F›rt›na öncesi sessizlik bitti!
Kenya’da geçti¤imiz haftalarda, seçimlere hile kar›flt›r›ld›¤› iddialar›yla fitili atefllenen çat›flmalar birkaç gün boyunca durulmufl gibiydi. Çat›flmalar›n durulmas›yla birlikte haftalard›r kapal› olan okullar
tekrar ö¤renime bafllad›. Günler öncesinde yo¤un çat›flmalara sahne olan kimi bölgelerde hakim olan sessizlik, adeta f›rt›na öncesinin sessizli¤ini and›r›Sayfa 12 yordu.
www.iscikoylu.org umutyayimcilik@ttmail.com
Say›: 09
ABD, elini Ortado¤u’dan ve Filistin’den çek! Siyonist ‹srail sald›r›lar›n› daha da geniflletece¤inin sinyallerini vermeyi sürdürürken, Siyonistlere karfl› onlarca y›ld›r yi¤itçe bir direnifl gerçeklefltiren Filistin halk›, bu süreçte de¤erli bir önderini daha yitirdi. Filistin intifadas›n›n önde gelen isimlerinden, FHKC MK üyesi ve ayn› zamanda ILPS Uluslararas› Koordinasyon Komitesi üyesi Dr. Ahmad Maslamani, uzunca y›llar Filistin halk›n›n mücadelesi için çarpan kalbine yenik düflerek, yaflama veda etti. Sayfa 12
*Y›l:4 *25 Ocak-7 fiubat 2008 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN:1303-9350
Toplumsal muhalefet sokakta adalet ar›yor! Üzerinde yaflad›¤›m›z topraklara yak›ndan bak›nca halk kitlelerinin huzursuzlu¤unu, devlete olan güvensizli¤ini, bunu ifade edifl tarzlar›n› görmemek mümkün de¤il. Toplumda kendili¤inden bir kaynaflma, gittikçe geniflliyor. SSGSS gibi halk›n sa¤l›k hizmeti alma hakk›n› ortadan kald›ran yasalar, s›n›r ötesinde ve berisinde Kürtlere yönelik sald›rganl›k, TEKEL gibi binlerce iflçi ve köylümüzün ekmek yedi¤i kurulufllar›n sat›fl kararlar›, Ermeni gazeteci olan Hrant Dink’in gerçek katillerinin ortaya ç›kar›lmamas›na, türban tart›flmalar›na, Alevileri düzene yedekleme planlar›na vb. karfl› toplumsal muhalefet sokaklarda kendini ifade ediyor. Bu ifade
ediflte devrimcilerin direkt ve ciddi bir müdahalesi olmasa da, kendili¤inden ya da reformist önderliklerin etkisi alt›nda olsa da toplumsal muhalefetin yükselifli görmezden gelinemez boyutlardad›r. Son birkaç ay içersinde yüzbinlerce insan çeflitli vesilelerle mitinglerde, bas›n aç›klamalar›nda, eylemlerde biraraya geldi, taleplerini hayk›rd›. “Bu halktan birfley olmaz” diyerek, “neden Arjantin olam›yoruz?” sorusuna yan›t arayanlara yan›t
oluyor bu halk. Mesele aya¤a kalkan, sokaklara ç›kan muhalefetin yaln›zca takipçisi, kat›l›mc›s› olmak de¤il, bu hareketleri ileri do¤ru yöneltmek için kitlelerin içinde olmakt›r.
Federal Nepal Cumhuriyeti Yedi siyasi partinin önderleri Nepal’i demokratik federal bir cumhuriyet olarak ilan etme konusunda anlaflarak Kurucu Meclis’in ilk toplant›s›ndaki karar› uygulam›fl oldular. Liderler 23 Aral›k 2007 tarihinde Baflbakan›n Baluwatar’daki evinde gerçekleflen Yedi Parti Toplant›s›nda anlafl-
maya vard›lar.Anlaflmaya göre karma seçim sistemi uygulanarak Kurucu Meclis’in 601 üyesinin 240’› ço¤unluk sistemiyle (bölgedeki adaylardan en çok oyu alan bölgeyi temsil etmek için meclise gider-çn), 335’i nispi temsil sistemi ile (her parti ald›¤› oy oran›na göre adaylar›n› meclise gönderir-çn)
ve 26’s› da Bakanlar Kurulu taraf›ndan seçilecek. Liderler ayr›ca üst düzey bir mekanizma yaratmada, NKP(Maoist)’i geçici hükümete dahil etmede ve flehitler ve kay›plar için bir komisyonun kurulmas› konular›nda da anlaflt›lar. Sayfa 14-15
İşçi-köylü 2
25 Ocak-7 Şubat 2008
işçi-köylü’den Gazetemizin da¤›t›m a¤› ü zerine
Tekel iflçilerinin eylemine polis sald›rd›
belli haklar elde edilmifl, gazetemize el koyma gibi uygulamalar azalm›flt›r. Ancak bu, bu tür uygulamalar›n hiç olmad›¤› ve olmayaca¤› anlam›na da gelmemektedir. Çünkü bask› ve sansür bugün de sürüyor. Son süreçte burjuva feodal büyük medya tekellerinin da¤›t›m flirketi olan Yay-Sat’›n gazetemizle birlikte tüm devrimci bas›na uygulamak istedi¤i bir sansür sald›r›s›yla daha karfl› karfl›ya bulunuyoruz. Geçen say›m›zda Do¤an Da¤›t›m Sat›fl ve Pazarlama A.fi’nin devrimci bas›na dayatt›¤› haks›z uygulamay› yazm›flt›k. Devrimci yay›nlar›n karfl›lamas›n›n mümkün olmad›¤› bu anlaflma dayatmas›n›n devrimci bas›na yönelik yeni bir sansür uygulamas› oldu¤u aç›kt›r. Zira ticari olarak dahi düflünülse, 2000 adet verilen bir yay›n için –hepsi sat›lsa dahi- fazladan para ödemek anlam›na gelen bu “anlaflma” dayatmas› kabul edilebilir de¤ildir. Bu nedenle hiçbir devrimci yay›n›n bu yükü kald›rmas› mümkün de¤ildir. Daha önce de devletin özellikle de Genelkurmay eliyle yürüttü¤ü Kürt bas›n›na yönelik sald›rganl›k ve linç döneminde Gündem (ve di¤er) gazetesini da¤›tmama karar› alan ve böylelikle sansüre ortak olan Do¤an Da¤›t›m, devrimci bas›na da sansürü bu flekilde uygulamaya karar
Tek-G›da ‹fl Sendikas› 2 No’lu fiube üyesi bir grup iflçi, 9 Ocak günü fiiflli Piyalepafla Bulvar› üzerinde bulunan AKP ‹stanbul ‹l Baflkanl›¤› önüne gelerek kendilerini parti binas› önünde bulunan bariyerlere zincirledi. Polis, Cevizli Tekel Fabrikas›’nda çal›flan iflçilere sald›rd›. Demir kesme makas› ile zincirleri koparan polis iflçilerin tümünü gözalt›na
işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!
ABONEL‹K fiARTLARI
“Sosyal-demokrat görevlerin soysuzlaflt›r›ld›¤› zaman›m›zda, “canl› siyasal eylem”e bafllaman›n tek yolu, canl› siyasal ajitasyonlard›r, bunu da, s›k s›k ç›kan ve düzenli biçimde da¤›t›lan Rusya için bir gazetemiz olmad›kça sa¤layamay›z.” (Lenin, Ne Yapmal›) Hepinizin bildi¤i gibi, devrimci yay›nlar üzerinde devletin bask›s›, terörü süreklidir. 1980 AFC’siyle birlikte ortadan kald›r›lan, cuntan›n terörüne maruz kalan kurumlar›m›zdan biri de kuflkusuz devrimci, sol içerikli yay›nlar olmufltu. B›rakal›m devrim propagandas›n› yapan yay›nlar›, kitaplar› mizah dergileri dahi yasaklanm›fl, yak›lm›fl, çal›flanlar› tutuklanm›fl, iflkenceden geçirilmiflti. Bu terörün ard›ndan yeniden devrimci yay›nlar›n ç›kmaya bafllayabilmesi için y›llar geçmesi gerekmiflti. Toplumsal muhalefetin de katk›lar›yla birlikte devrimci yay›nlar bir flekilde tekrar ç›kmaya bafllasa da, bask› ve tehdit hiçbir zaman ortadan kalkmad›. 20 y›ll›k bir yay›n gelene¤ine sahip olan Umut Yay›mc›l›k için de bu uygulamalar toplatmalardan, bürolar›m›z›n bas›lmas›na, çal›flanlar›m›z›n gözalt›na al›n›p tutuklanmas›ndan, yay›n durdurma cezalar›na kadar bir dizi flekilde yaflama geçti ve geçiyor. Bugün devrimci bas›n›n ve okurlar›n›n ›srarl› çabalar›yla ve özverili çal›flmalar›yla
vermifltir. En nihayetinde Do¤an da¤›t›m, ülkemizdeki say›l› burjuvalardan biri olan Do¤an Holding’e ait bir kurulufltur. Dolay›s›yla devrimci bas›na yönelik düflmanl›¤› anlafl›l›rd›r. As›l bizlerin bu durum karfl›s›nda ne yapaca¤› üzerinde durmak gerekir. Bu sald›r› karfl›s›nda aralar›nda ‹flçi-köylü, At›l›m, K›z›lbayrak, Evrensel, Odak gibi devrimci yay›nlar›n temsilcilerinin ortak bir toplant› yaparak çeflitli kararlar› almas› olumlu bir ad›md›r. Bu ad›m›n sonucunda Türkiye Gazeteciler Cemiyeti önünde bir eylem gerçeklefltirilmifl ve bu sansür k›nanm›flt›r. Bu yay›nlar›n merkezi yerlerde ortak gazete da¤›t›m› gibi çeflitli etkinlikler düzenlenecek. Bu tepkiler ve bu tepkilerin okurlar›m›zla buluflmas› önemli ve de¤erlidir. Ancak sansürü aflman›n esas yolu elden da¤›t›mlar›n gelifltirilip yayg›nlaflt›r›lmas›ndan geçmektedir. Bizlerin en önemli da¤›t›m a¤› gazeteyi sahiplenen okurlar› taraf›ndan örülür. Bu öylesine bir a¤d›r ki, buna ne sansür sald›r›s› etkide bulunabilir ne de devlet bask›s›… Bu noktada ilk devrimci yay›n örneklerinin Rusya’da nas›l koflullarda ç›kt›¤› ve da¤›t›ld›¤› bizlere örnek olmal›d›r. O dönemlerde ne da¤›t›m flirketleri vard›, ne de iletiflim sistemi bu kadar geliflmiflti. Ancak Rusya’da komünistlerin ‹zvestiya, Iskra ve Pravda gibi (bast›racak matbaa bulamad›klar›nda her say› bir matbaay› iflgal ederek bast›rd›klar›) yay›nlar›n› yine iflçile-
rin ve profesyonel devrimcilerin çabalar›yla nas›l kitlelere ulaflt›rd›klar›n›n ve devrimin örgütlenmesinde nas›l bir rol oynad›¤›n›n örnekleri verilmifltir. Ya da o kadar uzaklara gitmeye de gerek yok, Umut Yay›mc›l›k olarak Do¤an Da¤›t›m fiirketi ile çal›flmaya bafllayal› on y›l dahi olmad›. Ancak daha önce ç›kard›¤›m›z Yeni Demokrasi olsun, Özgür Gelecek olsun herhangi bir da¤›t›m flirketi taraf›ndan de¤il, okurlar›m›z›n özverili çal›flmalar›yla da¤›t›m flirketinden onlarca kat fazla da¤›t›l›yordu. Zaten devrimci bas›n›n da¤›t›m› esas olarak okurlar›, gazetenin temsil etti¤i anlay›fl› benimseyenler taraf›ndan gerçeklefltirilir. Bu da daha yarat›c› ve özverili çal›flmam›z gerekti¤ini göstermektedir bizlere. Burjuvazinin bu “gayri resmi” sansür sald›r›s›n› aflman›n yollar› tabi ki mevcuttur. Bizler ‹flçi köylü okurlar› ve ‹flçi köylü’nün anlay›fl›n› benimseyen devrimciler olarak gazetemize abone yapma üzerine bir hamle gerçeklefltirmeliyiz. Gazetemizin sa¤l›kl› ve düzenli bir flekilde okurlar›na ulaflmas›n›n en do¤ru yöntemi budur. Bu nedenle tüm okurlar›m›z bu sansür sald›r›s›na karfl› gazetemizi daha fazla sahiplenerek gazeteye abone yapal›m. Bugün ne Çarl›k Rusya’s› koflullar› ne de cuntan›n ard›ndan ilk yay›nlar›n ç›kt›¤› koflullar mevcuttur. Büyük mücadeleler sonucu elde etti¤imiz zemini iyi kullanarak gazetemizi sansüre inat, büyük medya tekellerine inat kitlelerle bulufltural›m.
al›rken, eyleme kat›lan di¤er iflçiler ise arkadafllar›n›n gözalt›na al›nmas›na tepki göstermek için parti binas› önündeki caddeyi trafi¤e kapatt›. Trafik bir süre aksay›nca polis bu iflçilere de sald›rarak, 3 kifliyi daha gözalt›na ald›. Gözalt›na al›nan 13 kifli, Güvenlik fiube Müdürlü¤ü’ne götürüldü. (‹stanbul)
6 AYLIK: 20 YTL 1 YILLIK: 40 YTL NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.
25 Ocak-7 Şubat 2008
İşçi-köylü 3
Politika gündem
TC devleti imha ve ›rkç› politikas›n› efendilerinin emrinde sürdürüyor! Emperyalizmin bölgedeki ileri karakollar›ndan biri olan TC’nin bugüne kadar ezilen Kürt ulusuna, devrimcilere, komünistlere ve emekçilere karfl› izledi¤i politika bütün ç›plakl›¤›yla orta yerde duruyor. Aleni olan bu tabloda vahflet, yoksulluk, sefalet, ›rkç›l›k ve flovenizm görüntüleri vard›r. Bu bir abart› de¤il, yap›lan yarg›l› ve yarg›s›z infazlarda tarihin çeflitli dönemlerinde Ermeni, Rum ve Kürtlere dönük uygulanan katliamlarla ortada olan bir gerçektir. Yine bunun yan›s›ra s›n›r tan›mayan bir emek sömürüsü ile birlikte emperyalist tekellerin ihtiyac›na göre flekillenen ekonominin yaratt›¤› iflsizlik ve yoksulluk tablosu da somut verilerle birlikte karfl›m›zda durmaktad›r. Ülkemizde bu tablo yaflan›rken, uluslar aras› planda bafl›n› ABD emperyalizminin çekti¤i ve iflbirlikçi ve uflaklar›n›n da sorgusuz sualsiz destekledi¤i ve de “terörizme karfl› savafl” yalanlar›yla estirdikleri terörist sald›r›lar, hiçbir kural ve hukuk tan›mamaktad›r. Tek tek ülkelere dönük yap›lan iflgaller, sald›r›lar; yine emperyalist ç›karlar› gere¤i birçok ülkede yaratt›klar› iç çat›flmalar yaflanan en çarp›c› örneklerdir. Son günlerde gerçekleflen ABD Baflkan› Bush’un Ortado¤u ziyaretleri ve TC Cumhurbaflkan› Abdullah Gül’ün yapt›¤› bir tak›m ziyaretler de, bu planlar›n diplomatik ad›mlar›ndan baflka bir fley de¤ildir. Önce Bush’un yan›na savafl bakan›n› da alarak yapt›¤› Ortado¤u turu, ard›ndan da yine birçok Ortado¤u ülkesini kapsayan gezisiyle Gül, rolünü oynad›.
“ABD dünyan›n her yan› ile ilgilenen bir makine!” 7 Ocak’ta Washington yolunda uça¤›na ald›¤› gazetecilerin sorular›n› yan›tlarken, ABD’ye övgüler ya¤d›ran Gül, (“ABD bizim herhangi de¤il, en önemli müttefikimizdir. Türkiye-ABD aras›ndaki iliflkiler herhangi bir ülkenin iliflkilerinin çok ötesindedir”); ziyaretin ard›ndan “Türkiye’nin kendi sorunlar› ile ilgili olarak ABD’den ak›l almaya ihtiyac› olmad›¤›n›” kaydedip, “terör örgütü ile anlayaca¤› dilde konuflulur. Biz de bu dilde konuflmaya devam ediyoruz” de¤erlendirmesinde bulundu. Yine ziyaret öncesi AKP Milletvekili Egemen Ba¤›fl yapt›¤› bir aç›klamada ABD Baflkan› George Bush’un Cumhurbaflkan› Gül’ün ziyaretinin 8 Ocak’ta olmas› konusunda çok ›srarc› davrand›¤›n› ifade ederek, bunu “çünkü, Ortado¤u ziyaretinden önce bölgeyi, en iyi bilen liderlerden birinden dinlemek istedi. 8 Ocak’ta Say›n Cumhurbaflkan›m›zla görüfltü. Birkaç saat sonra da Ortado¤u’ya git-
ti” demiflti. ABD’nin, dünyan›n her yan› ile ilgilenen büyük bir makine oldu¤u sözleri ile efendisine methiyeler dizen Ba¤›fl, ayr›ca Türkiye’nin, Ortado¤u ve Kuzey Afrika bölgesinde “demokrasi”nin ve “sivil toplum kurulufllar›”n›n güçlenmesi, kad›n›n toplumsal hayatta daha fazla yer almas›, serbest ticaretin geliflmesi için Büyük Ortado¤u Projesi’ne destek verdi¤ini de utanmazca savundu.
Uluslararas› planda bu geliflmeler yaflan›rken, ülkemizde ise bir yandan sald›r›lar h›z›ndan bir fley kaybetmeden devam ederken, di¤er yandan da iflçi-emekçi düflman› yasalar vb.nin hayata geçirilme süreci de h›zla iflletiliyor. Tüm bu geliflmeler karfl›s›nda TC devletinin tutumu oldukça nettir.
Çeflitli konularda AKP’li Kürt kökenli baz› milletvekillerinin ve gazetecilerin televizyon kanallar›nda sürekli boy göstermeleri tesadüfi bir durum de¤ildir, yürütülen bu politikalar›n bir parças›d›r. Yine egemen s›n›f klikleri aras›nda süren çat›flman›n zaman zaman daha bir fliddetlendi¤i bilinmektedir. Ama sorun Kürtler, devrimciler ve komünistler olunca, hepsinin ayn› dilden konufltu¤u da bir gerçektir. Ayn› çöplükten beslenenlerin bu durumlarda ayn› dilden konuflmalar› anlafl›l›r bir fleydir. Ayn› vurgu uluslararas› planda sa¤lanan deste¤e de yap›l›yor. Erdo¤an-Bush görüflmesine yan›nda askerleri de götürmesi, Irak Kürdistan›’nda bulunan PKK güçlerine dönük operasyon konusunda tezkerenin ç›kar›lmas›, ancak bir yandan da A. Gül’ün “ABD’ye mi ak›l dan›flaca¤›z!” efelenmeleri bu durumun kan›t›d›r.
Örne¤in, PKK’den istenilen ve dayat›lan koflulsuz bir teslimiyettir. En demokratik taleplere dahi kulaklar›n› t›kayan ve savafl 盤›rtkanl›¤› yapmaktan baflka bir fley düflünmeyen TC baflbakan›n›n “Eve Dönüfl” yasas› söyleminden hareketle yeni “paket” yolda tart›flmalar›na kat›lmak bu gerçek tabloyla uyumlu bir de¤erlendirme de¤ildir. fiöyle ki; PKK’ye dönük, ABD, TC belli oranda KDP, YNK aras›nda ortakl›¤›n yakaland›¤› bir dönemde sözü edilen “paketin” içinde neler olabilir? Do¤rusu flu ana kadar görülen “teslim ol, olmazsan yok ederiz”dir. Bunun d›fl›nda Tayyip Erdo¤an’›n “eve dönüfl” yasas›, muhalefetin ise “af yasas›” dedi¤i bir tart›flma söz konusu. Ki bu tart›flman›n içeri¤i de giderek daha bir netlik kazan›yor. Söylenen fley, asl›nda yürürlükte olan “Piflmanl›k” Yasas›’d›r. Egemenlerin hedefledi¤i fley; bu yok sayma ve yok etme politikas› eflli¤inde var olan Piflmanl›k Yasas›’na yeniden bir ifllev kazand›rmaya çal›flmakt›r. Sözü edilen “piflmanl›k” ya da “eve dönüfl” yasas›, reform kapsam›n› de¤il, ihanet kapsam›n› içermektedir.
Daha önceki yaz›lar›m›zda da alt›n› çizdi¤imiz gibi, bu operasyon salt PKK’nin askeri güçlerine dönük de¤ildir. DTP’ye dönük yürütülen kapsaml› sald›r›lar bunun en somut kan›t›d›r. Egemen s›n›flar›n bu pervas›zca tutumlar› bir plan dahilinde önümüzdeki süreçte de devam edecektir. S›n›rda yap›lan y›¤›nak ve operasyonlar bir yandan gerillan›n k›fl sürecinde yapaca¤› haz›rl›klar› s›n›rlamay› hedeflerken, di¤er yandan bu haz›rl›klar baharla birlikte yürütülecek kara operasyonlar›n›n iflaretini de içermektedir. Tabi ki olay›n psikolojik savafl boyutunun da asla gözden kaç›r›lmamas› gerekir. Tüm bunlar›n yan› s›ra egemen s›n›flar flimdi de önümüzdeki süreçte yap›lacak olan yerel seçimlerin hesab›n› yapmaktad›r. DTP’nin elinde olan belediyelerin baz›lar›n› kazanmay› planlayarak yürüttükleri psikolojik savafla yeni propaganda araçlar› eklemeye çal›flmaktad›rlar. S›n›r ötesi harekat› yak›ndan takip eden kimi “gazeteci”lerin yapt›klar› haberler ve televizyon ekranlar›ndan bizlere yans›yanlar da bu psikolojik savafl›n bir baflka boyutunu oluflturmaktad›r.
Sald›r›lar devam ediyor!
AKP’nin bölgedeki etkinli¤ini dikkate ald›¤›m›zda egemen s›n›flar Kürt illerinde daha çok AKP arac›l›¤›yla bu politikay› hayata geçirmeye çal›flacaklard›r. Tayyip Erdo¤an’›n “partimizde yetmifli aflk›n Kürt orijinli milletvekili vard›r” aç›klamas›n›n bir amac› içerdi¤i aç›kt›r. Bu milletvekillerinden baz›lar›n›n s›kça bölgeye iliflkin aç›klamalar yapmalar› da yürütülen bu politikalar›n bir parças›d›r. Egemen s›n›f sözcülerinin “askeri tedbirleri destekleyen ekonomik, sosyal vb. tedbirlerin de al›nmas› gerekti¤ine” dair yapt›klar› aç›klamalar özünde yeni fleyler de¤ildir. Bu konuda bugüne kadar ortaya koyduklar› icraatlar bir anlamda gelecekte neler yapabilecekleri konusunda da bize bir fikir vermektedir. Bugün aç›s›ndan egemenlerin kilitlendikleri nokta devlet terörüdür. Militarist politikalara dönük ç›kar›lan yeni yasalar silahlanmaya ayr›lan ekonomik kaynaklar bunun aç›k ve ikna edici göstergeleridir. Bu ziyaretlerde de otaya ç›kan ve özellikle son dönemde daha bir gelifltirilmeye çal›fl›lan TC-‹ran-Suriye iliflkisinde Kürt düflmanl›¤› önemli bir yer teflkil etmektedir. Tabi ki bu de¤erlendirmeleri onlar›n s›n›f nitelikleriyle birlikte ele ald›¤›m›zda her fley daha yerli yerine oturacakt›r. fiu aç›k ki, ABD’nin tüm telkinlerine TC’nin bölgede ad› geçen devletlerle birlikte kurdu¤u ittifaka ra¤men Irak Kürdistan›’nda her fley TC’nin istedi¤i gibi gitmeyecektir. Yürüttü¤ü psikolojik savafla, da¤lara ya¤d›rd›¤› bombalara ve kurdu¤u tüm karfl› devrimci ittifaklara karfl›n bu yine de böyledir. Çünkü; bir halk vurmakla-k›rmakla yok edilemez. Tam aksine daha büyük yeni muharebeler için kin ve öfkelerin daha çok birikmesine hizmet eder. Tarihin haf›zas› bunun böyle oldu¤unu göstermektedir. Tüm bunlara karfl› içerde ve d›flar›da yap›lan operasyonlara karfl› ç›kmak, bu yönlü pratik tutumlar gelifltirmek güncel bir görevdir. TC’nin son sald›r›lar› önümüzdeki süreçte yap›lacak olan daha büyük askeri sald›r›lar›n, tutuklamalar›n, yasaklamalar›n habercisi niteli¤indedir. Bu konuda egemen s›n›flar›n aras›nda tam bir fikir birli¤i söz konusudur. K›sacas› egemen s›n›flar›n izledi¤i siyaset her alan› kuflatma ve teslim almakt›r. Bu gerçe¤i görmek ve bu gerçe¤e uygun olarak pratik tutumlar gelifltirmek tüm ilerici ve devrimci güçlerin görevidir. Halk kitlelerinin gerçekleri görmesi, bizlerin olgular›, olaylar› inceleme, çözümleme ve onlara tafl›ma çabam›za ba¤l›d›r. Bu çabay› harcayal›m. Görece¤iz ki kitleler gerçekli¤i kavrad›¤›nda önünde durulamayacak en büyük devrimci güç haline gelecektir.
İşçi-köylü 4
Sınıfsal Yaklaşım
S›n›fsal Yaklaflfl››m Dipten gelecek dalgay› yüzeyde büyütmek Proletarya Partisi bundan yaklafl›k bir sene önce baflar›yla gerçeklefltirdi¤i 8. Konferans›’n›n, “Önümüzdeki Süreçte Politik Yönelim ve Taktikler” içerikli gündemini, yukar›daki bafll›kla karar (no 29) alt›na al›yor ve flu de¤erlendirmelere yer veriyordu: “Gelinen aflamada, kitlelerin düzenden beklentisinin kalmad›¤› ve kendi geleceklerine hükmetmek için harekete geçme noktas›nda bir aray›fl içerisine girdiklerine dair bir tespit yapabilmek mümkün de¤ildir. Yukar›da özetledi¤imiz panaroma içerisinde, giderek a¤›rlaflan tablonun ezilenler cephesini oluflturanlar, toplumsal kanamay› yer yer hareketlenerek kaynaflmaya dönüfltürmektedir. Ne var ki bu kaynaflman›n kitle eylemlilikleri boyutuyla yüzünü iktidara çevirecek bir hareket düzeyine varmad›¤›, derelerin ›rmaklarda buluflmad›¤›, kendili¤inden oluflan kimi ›rmaklar›n ise denizlere aç›lma perspektifi tafl›mad›¤› aç›kt›r. Elbette bu gerçeklik de¤iflecektir. Hiçbir hareket sabit, tekrara mahkum bir düzlemde ilelebet var olamaz; de¤iflerek, de¤ifltirerek, afl›nd›rarak, parçalayarak belirgin bir sonuca do¤ru ilerler. Marksist-Leninist-Maoistler y›¤›n hareketinin tarihsel ak›fl› hakk›nda aç›k, ispatlanm›fl görüfllere sahip olduklar› ölçüde gelece¤in rengarenk, karmafl›k, say›lmayacak denli kanal›ndan bahsedildi¤i yerde ana ak›fl› tespit edecek güce, kudrete sahiptirler. Bu özellik onlar› kaç›n›lmaz olarak devrimin kumandas›na oturtur. Ak›fla do¤ru bir yön vermek, onun ana yönünü saptamak, belirleyici yan›n› kavramakla mümkündür. Bu sorumluluk en basit ifadeyle, a¤›rd›r. Sorumlulu¤un a¤›rl›¤›
kadar partimizin ideolojik-politik-örgütsel sorunlar›, düzeyimizin gerili¤i de iflimizin zorlu¤unu belirlemektedir.” Geçen bir y›l, siyasal, ekonomik ve sosyal alanda önemli geliflmelerin yaflanmas›yla beraber, çeliflkileri derinlefltirmifl, toplumsal kanamay› art›rm›fl ve 2008’e do¤ru kaynaflman›n dozunu yükseltmifltir. ‹kinci kez iflbafl› yapan AKP eliyle gelifltirilen kapsaml› sald›r›lar ile sendikal ihanet çemberinin uzun y›llard›r bas›nc› al-
sendika a¤alar›n›n teflhir olmufllu¤una paralel, iflçi ve emekçilerin çözüm gücü olan gerçek eylem biçimi ve silahlar›n› kullanma talepleri ile hareket etmeye bafllamalar›d›r. Bu durumda, 2007 içinde gerçekleflen ve ço¤u yerel düzeyde olmas›na karfl›n etkili olan grev, eylem ve direnifller ile (Örne¤in Novamed, Tuzla Deri, Aky›l, THY, Tuzla Tersaneler vd.) nihayet ülke sath›na yay›larak bütün iflkollar›n› etkileyen Telekom grevi önemli bir rol sahibidir. ‹flçi ve emekçi kitlelerinin, SSGSS yasa tasar›s›na, özellefltirmelere ve önümüzdeki süreçte geliflecek di¤er sald›r›lara karfl› örgütlenebilmesi ve çeflitli eylemlerle (buna genel direnifl kapsam›ndaki daha üst bo-
itle mücadelelerinin genel anlamda önünü açmak, gelenekselleflme yolunda ad›mlar atmak ve politik iktidar mücadelesinde kal›c› mevziler yaratmak perspektifiyle, halk savafl›na hizmet edecek bir çerçevede ele al›nmas› gereken bu meselenin kendili¤inden geliflecek hareketlere bel ba¤lanarak çözülemeyece¤i aç›kt›r. Sorun tam da burada ortaya ç›kmakta, s›n›f bilinçli iflçilerin bulunduklar› alanlarda sürece müdahil olmalar› gerekmektedir.
K
t›ndaki iflçi ve emekçi kitleleri, eskisi kadar rahat yola getirilecek, öfkesi kolay biçimde boflalt›labilecek durumda de¤ildir. Bu durum, iflçi ve emekçi cephesinde, kitle eylemleri ve direnifllerine aç›lan bir süreci iflaret etmektedir. Bunun için gündemdeki SSGSS yasa tasar›s› ile TEKEL özellefltirmesine karfl› mücadele kapsam›nda son haftalarda gelifltirilen eylemlerle ortaya ç›kan potansiyel son derece önemlidir. Bu potansiyeli de¤erlendirilebilmenin koflullar›, son y›llarda hiç olmad›¤› kadar olgunlaflm›fl durumdad›r. Bunun bafll›ca sebebi, ekonomik ve toplumsal koflullar›n giderek a¤›rlaflmas› nedeniyle emekçi kitlelerin yoksullaflmas› ve iflsizlik oran›n›n yükselmesidir. Di¤er yandan, devlet ve patronlarla iflbirli¤i ayyuka ç›kan
yutlu eylemleri de ilave edebiliriz) mücadeleyi yükseltebilmesi çok kolay olmayacakt›r. Böylesi bir geliflim sürecini engellemek için düzenin oluflturdu¤u engeller ve kurdu¤u mekanizmalar›n uzun y›llard›r (tarihte de çok az) afl›lamam›fl olmas› da, meselenin zorluk derecesini yeterince ortaya koymaktad›r. Kitle mücadelelerinin genel anlamda önünü açmak, gelenekselleflme yolunda ad›mlar atmak ve politik iktidar mücadelesinde kal›c› mevziler yaratmak perspektifiyle, halk savafl›na hizmet edecek bir çerçevede ele al›nmas› gereken bu meselenin kendili¤inden geliflecek hareketlere bel ba¤lanarak çözülemeyece¤i aç›kt›r. Sorun tam da burada ortaya ç›kmakta, s›n›f bilinçli iflçilerin bulunduklar› alanlarda sürece müdahil olmalar› gerekmektedir.
25 Ocak-7 Şubat 2008 ‹flçi s›n›f›n›n büyük bölümü örgütsüzdür. Sendikal s›n›f hareketi, konfederasyonlardan bafllayarak yukar›dan afla¤›ya ihanet çukuruna gömülmüfltür. Bu ihanet bata¤›n›n d›fl›nda kalan az say›da sendika ve flubeler ile son süreçte oluflturulan platform vb. oluflumlar aç›s›ndan ise sorunlu ve parçal› durufl devam etmektedir. Dolay›s›yla bir yandan ihanet çemberini k›rmak için yüklenmek, di¤er yandan parçal› hale son vererek sa¤lam bir durufl örgütlemek gerekmektedir. Süreç, bugün bafllay›p yar›n bitecek gibi de¤ildir. Gündeme var gücümüzle yüklenmekle beraber, sorun daha genifl bir perspektif ve uzun vadeli bir program çerçevesinde ele al›nmal›d›r. Aksi halde, politik bilinç kazand›r›lmayan eylemlilik süreçlerinden geriye, istatistik bilgileri d›fl›nda herhangi bir fley kalmamaktad›r. Daha genifl bir perspektif ve uzun vadeli program denilince, hiç kuflkusuz SSGSS için oluflturulan platformu ya da özellefltirme vd. sald›r›lar için benzer nitelikte oluflturulabilecek platformlar› kastetmiyoruz. Bu tip platformlar›n, belli talepler çerçevesinde ekonomik-demokratik temelde flekillenmesi tabiidir. Ancak bu platformlar ile harekete geçirilecek kitlelere götürülecek propaganda ve yürütülecek mücadele ve örgütlenme faaliyetindeki perspektif derinliktir söz konusu olan. Bu yaklafl›m, sendikal alan platformu dahil -ki s›n›f sendikac›l›¤›n›n gere¤i budur- iflçi ve emekçi kitlelerine politik bilinç afl›lamay› hedeflemelidir. Bu çal›flma yap›lmad›¤› sürece, bugüne kadar oldu¤u gibi, genellikle herkes s›ra kendi iflletmesine geldi¤inde özellefltirmeye direnecek, kendi ücretine düflük zam oldu¤unda greve ç›kacak, sadece kendi koflullar›yla ilgili taleplerini seslendirip direnifl yapacak, ancak özellikle de s›n›f›n d›fl›ndaki politik meselelerle hiç ama hiç ilgilenmeyecektir. Marks’›n, “‹flçi s›n›f› devrimcidir ya da hiçbir fley de¤ildir.” (Marks-Engels, Bütün Eserler, Cilt 3, sf. 240) derken kast etti¤i budur!
25 Ocak-7 Şubat 2008
İşçi-köylü 5
Kocaeli Üniversitesi’ndeki direniflçi iflçilere gözalt› Yeni y›lla birlikte direnifle geçen Kocaeli Üniversitesi çal›flanlar›n›n direnifli, grev k›r›c›lar arac›l›¤›yla, meflru zeminden kopar›lmaya çal›fl›l›yor. Patronun k›flk›rtmalar› sonucu direniflçi iflçilerin üzerine sal›nan grev k›r›c›lar, iflçilere küfür ve hakaretlerle sald›rarak, direnifli etkisizlefltirmeye çal›fl›yorlar. Bu k›flk›rtmalardan biri de, 11 Ocak günü gerçekleflmifl ve gerçeklefltirilen provokasyon sonucu, grev gözcüleri ve grevdeki 20 iflçi bölgeye gelen jandarma taraf›ndan gözalt›na al›nm›flt›r. Grev k›r›c›lardan birinin, grev gözcüsüne ve orada bulunan di¤er iflçilere hakaret ederek, üzerlerine yürümesi ile bafllayan k›flk›rtma, iflçilerin karfl› koymas›yla arbedeye dönüflmüfltür. Yarat›lmak istenen ortam›n sa¤land›¤›n› gören patron ise jandarmay› ça¤›rarak, grevci iflçilerin gözalt›na al›nma-
Emekçinin Gündemi
“Ya bir yol bulaca¤›z ya da bir yol açaca¤›z!” Hannibal* Aral›k ay› bafllar›nda çeflitli demokratik kitle örgüt ve kurulufllar›n›n (50’ye yak›n) bir araya gelmesi ile ismi “Herkese Sa¤l›k Güvenli Gelecek Platformu” olan bir platform kuruldu. Bilindi¤i gibi AKP hükümetinin “Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas›” geçen sene TBMM’de kabul edilmiflti. Anayasa Mahkemesi bir dizi maddesini iptal edince önce 1 Temmuz 2007’ye sonra 1 Ocak 2008’e ertelendi. AKP hükümeti flimdi veto edilen kanundan da kötü bir tasar›y› Meclis’ten geçirmeye çal›fl›yor. Gelecek hafta TBMM Plan ve Bütçe Alt Komisyonu’nda son hale getirilmesi planlanan ve h›zla geçirmeye çal›flt›¤› iflçiyi-emekçiyi, köylüyü dahas› topyekün halk› daha fazla yoksullaflt›rma ve tamamen güvencesiz bir yaflam dayatan yasaya karfl› oluflturulan Platform, kuruluflundan sonra ilk kitlesel eylem olarak 27 Aral›k’ta Saraçhane’de bir eylem gerçeklefltirerek platformun önümüzdeki dönem çal›flmalar›na dair ilk pratik start verilmiflti. Devam›nda platform bileflenlerinin yapt›klar› toplant›lar sonucu, çal›flma grup-
lar› oluflturularak, ‹stanbul’da pilot bölgelerde çal›flmalar kararlaflt›r›lm›fl ve çal›flmalar sürdürülmüfltür. Nihayetinde yine platformun örgütledi¤i 13 Ocak Kad›köy eylemi, Alt›yol’da polisin barikat›yla kesilmek istenmifl ve Alt›yol’da toplanmas›na izin verilmeyen kitle ara yollardan ‹skele Meydan›’nda bekleyen “‹stanbul ‹flçi Sendikalar› fiubeleri Platformu” ile bulufltu ve bafllam›fl olan bas›n aç›klamas›n›n yap›lmas›ndan sonra eyleme son verildi. Öncelikle belirtmek gerekir ki, içinden geçti¤imiz süreçte Yasa Tasar›s›’na karfl› çeflitli kurumlar›n birleflik bir mücadele hatt› oluflturmak için böylesi bir platformu oluflturmas› bafll› bafl›na bir olumluluktur. Fakat aç›kt›r ki bu olumluluk tek bafl›na bir fley ifade etmemektedir. Platform çal›flmalar›ndaki disiplinden eylemlerin örgütlenmesine, kararl› duruflundan daha genifl iflçi ve emekçi kitlelerini yasaya karfl› seferber etme anlam›nda yapaca¤› çal›flmalara kadar daha nitelikli ve süreklili¤i sa¤layacak yegane ö¤e, flüphesiz bileflenlerinin mücadeleye hangi pencereden bakt›kla-
s›n› sa¤lam›flt›r. Gözalt›na al›nan iflçiler ertesi gün serbest b›rak›lm›fllard›r. Grevdeki iflçilerin üye oldu¤u OLEY‹S Sendikas› taraf›ndan konuya iliflkin yap›lan aç›klamada, sald›r›lar›n bafl›ndan beri iflçilerin sendikal› olma hakk›n›n ortadan kald›rmaya dönük oldu¤u ve bu örgütsüzlefltirme sald›r›s›nda baflrol oynayanlar›n ise, “bilim yuvas›” olmas› gereken üniversitenin, rektörlü¤ü ve yöneticileri oldu¤u vurguland›. Aç›klamada ayr›ca, grevin iflçiler aç›s›ndan vazgeçilmez bir silah oldu¤una ve iflçi s›n›f›n›n bugüne kadar kazan›mlar›n›n, ölümüne direnifllerle elde edildi¤ine dikkat çekildi ve “Tüm y›ld›rmalara ra¤men iflçi s›n›f›n›n kan›-can› pahas›na elde etti¤i grev hakk›n›, iflçi s›n›f› tarihine ve mücadele gelene¤ine yarafl›r flekilde, zaferle noktalayaca¤›m›za inanc›m›z tamd›r” denildi. (Kartal)
r›yla ilintilidir. ‹çerisinde çok net bir homojenlik tafl›masa da bileflenlerin mücadeleyi daha üst boyuta tafl›yacak verimli tart›flma süreçleri yaratmak flartt›r. Öyle ki 13 Ocak Kad›köy eyleminde halen ara yollardan iflçiler ve emekçiler meydana inmeye çal›fl›rken bas›n aç›klamas›n›n bafllamas›, eylemin polisin uyar›s›ndan(!) sonra alelacele bitirilmesi, kitle potansiyellerine güvenerek “K›z›lay’›Kad›köy’ü size dar ederiz!” diyerek efelenen sendikalar›n kitlesini örgütleyememesi ve komik say›da gelmifl olmalar› gerçekten düflündürücü fleylerdir. Aç›k ki, bugün iflçi ve emekçilere yap›lan sald›r›lar› sistemin çizdi¤i ve daha da daraltmaya çal›flt›¤› zeminde; iflçi s›n›f›n› örgütlemek ve harekete geçirmek (defalarca tarihin de kan›tlad›¤› gibi) bofl hayalden baflka bir fley de¤ildir. S›n›f›n fiili ve meflru hakk›n› kullanarak sadece GSS temelinde de¤il ayn› zamanda esas olarak emperyalizme ve yerli uflaklar›na öfkeyi yönlendirerek bütün halk› kapsayacak çal›flmalar›n semtlerde aya¤›n›n militan bir direnifl hatt› oluflturmak için platformun hedefi bir ad›m daha yükseltilmelidir. Bütünlüklü ve öngörülü bir yaklafl›mla k›s›r tart›flmalardan uzak, genifl iflçi-emekçi kitlelerinin ihtiyaçlar›na yan›t verecek bir hatta kararl› yürümenin sorumlulu¤u ve aciliyeti günümüz aç›s›ndan daha yak›c› olarak kendini hissettirmektedir. Aksi halde kendini salt sistemin çizdi¤i s›n›rlar
İşçi/köylü
Acerer iflçileri grevde kararl› Gebze’de bulunan Acerer Döküm Fabrikas›’nda çal›flan 25 iflçi, T‹S görüflmelerinin sonuç vermemesi üzerine 25 Aral›k’tan beri grevdeler. Belçika ve Almanya gibi Avrupa ülkelerine ihracat yapan firma, T‹S görüflmelerinde iflçilerin taleplerini karfl›lamamaktaki ›srar›n› sürdürünce, fabrikada çal›flan 25 sendikal› iflçi greve ç›kma karar› alm›flt›. Birleflik Metal-‹fl Sendikas› üyesi olan iflçiler, ikiflerli ekipler halinde bekleyifllerini sürdürürken, çevredeki fabrikalarda çal›flan iflçiler de ifl girifl ç›k›fllar›nda direniflçi iflçilere destek veriyorlar. Fabrikada çal›flan 12 kifliye ise flu günlerde ücretsiz izin verilmifl ve fabrika üretimini durdurmufl durumda. (Kartal)
noktas›nda pratik alan› seçen gerek DKÖ’ler gerekse de Platformlar›n içeri¤i boflalt›lm›fl olur ve iflçi ve emekçilerin (zaten kurumlara karfl› y›pranm›fl) güvenlerini temin etmek örgütlemek her zamankinden daha zor olur. Özellikle yasa tasar›s› konusunda hükümetle pazarl›kta sak›nca görmeyen (“…taleblerimiz(!) karfl›lan›rsa tasar›ya karfl› bir eyleme de gerek kalmaz”- Mustafa Kumlu- 19/01/2008) Türk‹fl’e ba¤l› Belediye-‹fl ve Deri ‹fl’in platformun bilefleni olarak aktif sürece kat›lmas› bafll› bafl›na büyütülmesi ve gelifltirilmesi gereken bir olumlulukken, polisin her an sald›rabilecek izlenimi vererek y›¤›nak yapt›¤› eylem sonras› eylem alan›n› erkenden terk etmelere karfl› daha dikkatli ve duyarl› olunmal›d›r. Devrimci Demokratik Sendikal Birlik’in fiubat ay› sonunda bitirece¤i kampanya faaliyetinin bir yönüyle içeri¤ini oluflturan GSS’ye karfl› iflçilerin-emekçilerin bilgilendirilmesi çal›flmalar› “iflsizlik sald›r›s›, iflçi s›n›f›na emperyalizmin-yerli uflaklar›n›n sald›r›lar› ve flovenist sald›r›lar›” ile iç içe geçirilerek yürütülmelidir. Her DDSB faaliyetçisi bu sürece aktif olarak dahil olmal›, ihtiyaçlara yan›t verecek örgütümüzün büyütülmesi noktas›nda kendisini zorlamal›d›r. Unutmayal›m ki gücümüz hakl›l›¤›m›zdan ve “Birli¤imizden gelir!” * Kartacal› Komutan
İşçi-köylü 6
İşçi/köylü
‹kinci Susurluk’un baflrolünde ÇALIfiMA BAKANLI⁄I VAR!... Bal›kesir’in Susurluk ‹lçesi’nde faaliyet yürüten Yörsan G›da Mamulleri Afi’nin 6 Aral›k’ta Tek G›da-‹fl Sendikas›’na üye olduklar› gerekçesiyle 70 iflçiyi iflten atmas›n›n ard›ndan sendikan›n üyelik çal›flmalar› devam edince at›lan iflçi say›s› 112’yi buldu. At›lan iflçilerin say›s›n›n artmas›yla bafllayan gerginlik 8 Aral›k’ta iflten at›lmalar›n 350’yi bulmas›yla devam etti. ‹flten ç›kar›lan iflçiler ilk at›lmalarla birlikte fabrika önünde beklemeye bafllad›. Toplam 380 iflçinin çal›flt›¤› fabrika ise 30 iflçiyle üretime devam etmeye çal›fl›yor. Fabrikadan ilk at›lmalar›n bafllad›¤› dönemde bir aç›klama yapan D‹SK Genel Sekreteri Musa Çam Yörsan Fabrikas› Yönetim Kurulu’nun, ürünlerini Amerika’dan Japonya’ya kadar ihraç etmekle ve bölgelerinde vergi rekortmeni olmakla övündü¤ünü söylemifl ve devam eden günlerde iflçilerin bafllataca¤› direniflin sinyallerini vermiflti. Susurluk’ta fabrika önünde bekleyerek fabrikaya yeni iflçilerin al›nmas›n› engellemeye çal›flan Yörsan iflçisi, sendikal› olarak ifle geri dönmek için gün sayarken eylemlerine ise Ankara’da Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakanl›¤› önünde devam ettiler. Direniflin bafllamas›yla birlikte iflverenin yeni iflçiler almas› ve sendikaya üye olanlar›n say›s›n›n daha da artmas›yla birlikte at›lan iflçilerin say›s› da 400’e yükseldi. 150 iflçi fabrika önündeki çad›rda bekleyerek fabrikay› sahipsiz b›rakmazken 250 iflçi 16 Ocak’ta Çal›flma Bakanl›¤›, AKP ve TBMM ile görüflerek anayasal haklar›n› kulland›klar› için kendilerine dayat›lan süreci anlatt›lar. Bakanl›k binas›n›n önüne gitmelerine önce izin verilmeyen Yörsan iflçilerinin kararl›l›¤›, polis barikat›n›n bakanl›k binas›n›n önüne kadar gerilemesini sa¤lad›. Bas›n aç›klamalar›n› Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakanl›¤› önünde yapan iflçiler “Biz çocuklar›m›za onurlu bir gelecek b›rakaca¤›z”, “YÖRSAN iflçisi yaln›z de¤ildir”, “Yörsan, eme¤e düflman. Yörsan Fabrikas›’nda 400 iflçi sendika üyesi olduklar› için iflten ç›kar›ld›. Sessiz kalmay›n. Yörsan ürünlerini tüketmeyin” vb. dövizleri tafl›d›. “‹nad›na sendika inad›na mücadele”, “Yaflas›n YÖRSAN direniflimiz”, “Direne direne kazanaca¤›z” sloganlar›n› da s›k s›k atan iflçiler, düdük çalarak Bakanl›¤› protesto et-
ti. Bakanl›k önünde iflçilerin sendikalaflma ve 55 günlük direnifllerini anlatan Tek G›da-‹fl Genel Baflkan Yard›mc›s› Gürsel Köse, alt› aydan beri sendikal örgütlenme mücadelesi verdiklerini, iflçilerin tek isteklerinin insanca çal›flma koflullar› ve insan gibi yaflanacak ücret oldu¤unu dile getirdi. ‹flverenin, 6 Aral›k’ta 296 iflçiyi geriye dönük sigorta ettirerek, iflyerinde 597 iflçi çal›fl›yormufl gibi gösterdi¤ini kaydeden Köse, anayasal suç iflleyen iflverene, bakanl›¤›n ve SSK’n›n da göz yumdu¤unu ifade etti. “Suçsuzuz: Anayasal hakk›m›z› kulland›k, sendikam›za üye olduk. Suçlu: Yörsan iflvereni. Anayasa ve yasalar› çi¤nedi, iflten att›! Yaflas›n insan temel hakk›: Sendikal mücadelemiz. Yörsan iflçileri” pankart› açan iflçiler iflveren ile birlikte hareket eden bakanl›¤›, bürokratlar› ve AKP’yi protesto ettiler. ‹flçiler ad›na aç›klama yapan Tek G›da ‹fl Genel Baflkan› Mustafa Türkel, YÖRSAN’da sendikal hak ve hukuk k›y›m›n›n olanca h›z›yla devam etti¤ini söyledi. Türkel, iflçilerin sendikalaflmak istedi¤i için iflten ç›kar›ld›¤›n› aktard›. Sorunlarla ilgili Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakanl›¤› ile yap›lan görüflmelere de¤inen Türkel, “Sendikam›zca Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakanl›¤› müfettifllerine durum ihbar edilmifltir. Temin edilen kay›tlar üzerinde, usulsüzlük ve yasad›fl›l›¤›n tespit edilmesine ra¤men, bakanl›k görevlilerinin durumu tespitin gere¤i gibi yapmaktan ve hakl› olan› ilan etmekten çekindikleri görülmektedir. Meseleyi yarg›ya intikal ettirerek sorumluluk üstlenmekten kaç›nd›klar› gözlenmektedir” dedi. Anayasaya göre herkesin kanun önünde eflit oldu¤una vurgu yapan Türkel, bakanl›k yetkililerinin görevlerini, kanuna uygun bir flekilde yapmak zorunda olduklar›n› kaydetti. Türkel, iflçilerin yeniden ifle al›nmamalar› durumunda 8 Mart’ta Diyarbak›r’da grevde olan Aky›l iflçileri ile birlikte Ankara’da büyük bir eylem düzenleyeceklerini söyledi. Türkel, do¤acak sorunlardan Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakanl›¤›’n›n
sorumlu olaca¤›n› sözlerine ekledi. Çal›flma Bakanl›¤›’n›n sendikaya üye olan iflçileri Yörsan iflverenine bildirmesi sonras› bafllayan süreci ikinci Susurluk skandal› olarak de¤erlendiren iflçiler bakanl›k, bürokratlar ve iflverenler aras›ndaki kirli iliflkileri a盤a ç›karman›n da mücadelesini verdiklerini söylediler. Konuflmalar›n ard›ndan iflçiler Türk-‹fl Genel Merkezinde dinlenirken iflçiler aras›ndan oluflturulan bir heyet ise AKP Genel Merkezi ve TBMM’yi ziyaret ederek sorunlar›n› dile getirdi. (Ankara)
25 Ocak-7 Şubat 2008
Akdeniz Kargo’da iflçiler kazand› P›narbafl›’ndaki Akdeniz Kargo fiirketi’nde TÜMT‹S’e üye olan 9 iflçi, 13 A¤ustos 2006 tarihinde iflten ç›kar›lm›flt›. ‹fle sendikal› olarak geri dönme talebi ile direnifle bafllayan iflçilerin mücadelesi 5. ay›n sonunda sonuç verdi. TÜMT‹S ‹zmir fiubesi Yönetim Kurulu Üyesi Cengiz Bildirici, Akdeniz Kargo fiirketi’nin el de¤ifltirdi¤ini, yeni patronla yapt›klar› görüflmede, taleplerini kabul ettirdiklerini söyledi. Önümüzdeki günlerde patronla protokol imzalanaca¤›n› belirten Bildirici, “Sendika üyesi 9 arkadafl›m›z ifl bafl› yapt›. Önümüzdeki günlerde de toplu sözleflme masas›na oturaca¤›z” dedi. Bildirici, 5 ay süren direnifli baflar›yla bitirdikleri için büyük bir sevinç içinde olduklar›n› ifade ederek, tüm iflçileri örgütleyinceye kadar örgütlenme çal›flmalar›n› sürdüreceklerini söyledi. ‹flçiler karar›n ard›ndan, “Akdeniz’de kazand›k” sloganlar›yla ifl bafl› yapt›. (H. Merkezi)
“Davam›z ekmek davas›d›r!” Tuzla’da bulunan Arçelik Fabrikas›’ndaki ambar iflçileri, ifl anlaflmalar›n›n fesih edilmesine karfl› 2 Ocak’ta bafllatt›klar› direnifli sürdürüyorlar. Nakliyat-‹fl üyesi olan 160 iflçi, çal›flt›klar› tafleron firma Y›ld›ran ‹nflaat Yükleme Boflaltma Limited fiirketi’nin kendilerini sendikadan istifa etmeye zorlad›¤›n› belirtmekteler. Direniflin de bu bask›yla birlikte gündeme geldi¤ini söyleyen iflçilerin fabrika önündeki bekleyiflleri sürüyor. ‹flçilerin fabrika önünde kurduklar› çad›rda gerçeklefltirdikleri direnifl sürerken, fabrika bünyesinde çal›flan 2 bin kadar tafleron firma iflçisi Koç Holding taraf›ndan Türk-Metal’e aktar›larak, bunlara kadro hakk› tan›nd›. Arçelik iflçilerinin direnifline, çok say›da sendika ve kurum ziyaretler gerçeklefltirerek destek verirken, iflçiler yapt›klar› aç›klamalarla eylemlerini kamuoyuna duyurmaya çal›fl›yorlar. ‹flten ç›kar›lan iflçilerin üyesi olduklar› Nakliyat-‹fl Sendikas› da, üyelerinin durumuna iliflkin 18 Ocak Cuma günü saat 15.30’da fabrika
önünde bir bas›n aç›klamas› yapt›. Direniflteki iflçiler aç›klamada “Arçelik’te ‹flçi K›y›m›na SonYaflas›n Arçelik Direniflimiz” yaz›l› bir pankart açarak, s›k s›k “Direne direne kazanaca¤›z!”, “‹flçilerin birli¤i sermayeyi yenecek!”, “Davam›z ekmek davas›d›r!” vb. sloganlar att›lar. Çok say›da dövizin de tafl›nd›¤› aç›klama, Nakliyat-‹fl Genel Baflkan› Ali R›za Küçükosmano¤lu taraf›ndan yap›ld›. Küçükosmano¤lu, iflçilere karfl› yap›lan haks›zl›¤a karfl› koymak için geldiklerini belirterek bafllad›¤› konuflmas›n›, “Koç Holding milyonlarca dolar›n olabilir, ancak senin karfl›nda iflçi s›n›f› var” sözleriyle sürdürdü. ‹flçilerin zorla üye yap›ld›¤› Türk Metal Sendikas›’n›n sar› sendika oldu¤una da vurgu yapan Küçükosmano¤lu, tafleronluk sisteminin örgütsüzlü¤ü art›rd›¤›na da dikkat çekti. Yaklafl›k 250 kiflinin kat›ld›¤› aç›klama, bu direniflin er geç baflar›ya ulaflaca¤›n›n belirtilmesi ve at›lan sloganlarla son buldu. (Kartal)
25 Ocak-7 Şubat 2008
İşçi-köylü 7
“Bu madenciler de nereden ç›kt›?”
‹zmir’in Menderes ‹lçesi Efemçukuru Köyü’nde uluslararas› alt›n tekeli Eldorado fiirketi’ne ba¤l› Tüprag Alt›n Madencilik Limited Afi’nin alt›n arama faaliyetleri yürütme iste¤i, tart›flmalar› da beraberinde getiriyor. Devlet Su ‹flleri’nin ayn› bölgede ‹zmir’in su ihtiyac›n› karfl›lamak için haz›rlad›¤› Çaml› Projesi’nden rantabl (kâr getiren) olmad›¤› gerekçesiyle vazgeçerken, Tüprag’›n savunmas›n› da DS‹’nin projeden vazgeçmesi oluflturdu. DS‹’nin ard›ndan projeyi devam ettirmek isteyen ‹zmir Büyükflehir Belediyesi’nin giriflimleri de sonuçsuz kald›. Çevre ve Orman Bakanl›¤›, Çaml› Baraj› projesine ÇED Olumlu Belgesi vermedi. Son olarak da Efemçukuru’nda bulunan 35 parsel alan
EGEÇEP üyeleri, Efemçukuru’ndaki 35 parsel alan›n kamulaflt›r›lmas›na tepki gösterdi. Konak Eski Sümerbank önünde bir araya gelen kitle, “Ölüler alt›n tak-
için Bakanlar Kurulu taraf›ndan acele kamulaflt›rma karar› al›nd›. Karar›n, alt›nc› flirket için al›nd›¤› savunuluyor. Çaml› Baraj› projesine ÇED Olumlu Belgesi vermeyen Bakanl›¤›n, Tüprag Madencilik’in alt›n arama faaliyetleri için oluflturulacak olan rapor karfl›s›nda alaca¤› tutum merakla bekleniyor. Efemçukuru Köyü topraklar›n›n alt›n arama faaliyetlerine aç›lmas› için kamulaflt›r›lmas›na tepki gösteren Ege Çevre ve Kültür Platformu Dönem Sözcüsü avukat Arif Ali Cang›, karar› “hükümetin uluslararas› tekellerin tafleronlu¤unu yapmaya soyunmas›” olarak de¤erlendirdi. Arazileri kamulaflt›r›lan köylüler ise “Alt›n flirketi defolup gitsin. Topra¤›m›za, yiyecekle-
Kitle ad›na aç›klama yapan EGEÇEP üyesi ve ‹zmir Bergama, Eflme, Sivrihisar, Havran/Küçükdere Elele Hareketi Dönem Sözcüsü Halil Gezen, Bakanlar Kurulu’nun alm›fl oldu¤u kamulaflt›r-
Alt›n’c› Filo DEFOL maz”, “Arsenik öldürür, siyanür süründürür” yaz›l› dövizler tafl›d› ve “‹zmirli suyuna sahip ç›k”, “Alt›nc› filo defol”, “Alt›n de¤il, su istiyoruz” sloganlar›n› att›.
ma karar›n› Efemçukuru’nda Tüprag Madencilik’in alt›n arama faaliyetlerini sürdürebilmesi için al›nm›fl bir karar olarak de¤erlendirdi. Gezen, Enerji ve Tabii Kaynak-
rimize, suyumuza dokunmas›nlar” dediler. Cang›, kararla ‹zmir’in susuzlu¤a ya da kirli içme suyuna mahkum edildi¤ini belirterek, hükümete karfl› sessiz kalmayacaklar›n› kaydetti. Konunun takipçisi olacaklar›n› ifade eden Cang›, “Efemçukuru köylüleriyle birlikte ‹zmir’in suyuna, topra¤›na sahip ç›kaca¤›z. EGEÇEP’in ve Elele Hareketi’nin 2008 y›l›nda yürütece¤i en yo¤un mücadele, Efemçukuru Alt›n Madeni olacakt›r. Sonuna kadar mücadele etmeye kararl›y›z. Uluslararas› alt›n tekellerinin sa¤l›kl› bir çevrede yaflam hakk›m›z› ihlal etmesine ve topraklar›m›z› sömürmesine izin vermeyece¤iz” diye konufltu. Acele kamulaflt›r›lacak 35 parsel arazi sahiplerinden biri olan Selahattin K›l›ç isimli köylü de karara tepki göstererek, “Tüprag Madencilik fiirketi’ni Efemçukuru’nda istemiyoruz. fiirket defolup gitsin. Topra¤›m›za, yiyeceklerimize, suyumuza dokunmas›n” dedi. Alt›n arama faaliyetlerine tepki gösterenlerden biri de 65 yafl›ndaki Halil ‹nce. Toprak sahiplerinden biri olan ‹nce, topra¤›n›n kamulaflt›r›lmas›na izin vermeyece¤ini kaydederek, “Bu yafltan sonra yerimizden, yurdumuzdan olaca¤›z. Bu madenciler de nereden ç›kt›?” diye konufltu. (H. Merkezi)
lar Bakan› Hilmi Güler’in Kazda¤lar›’nda söyledi¤i “Oyun oynan›rken kurallar de¤iflmez. Halka ra¤men alt›n madeni ç›kar›lmaz” sözlerini de hat›rlatarak, flunlar› söyledi: “Hani oyun oynan›rken kurallar de¤iflmezdi? Yoksa bu sözler Kazda¤lar›’nda alt›nc› flirkete karfl› oluflan kamuoyu ve halk muhalefetini bast›rmak için söylenmifl bir yalan m›yd›? Efemçukuru ‹zmir için önemlidir ve korunmas› gerekir. ‹zmir’i yönetenlere ve ‹zmirlilere sesleniyoruz; musluklar›n›zdan arsenikli su akmas›n› istemiyorsan›z, flimdi tav›r alma zaman›d›r. Yar›n çok geç olabilir. Topra¤›m›za, havam›za, suyumuza sahip ç›kal›m.”
İşçi/köylü
So¤u¤a ra¤men TEKEL iflçileri alanlarda! Özellefltirme kapsam›na al›narak 18 fiubat’ta sat›fla ç›kar›lacak olan TEKEL ve ba¤l› kurumlar›n›n kapat›lmas›na karfl›n Bitlis’te “Fabrikana, Tütününe ve Ekme¤ine Sahip Ç›k” ad› alt›nda miting düzenlendi. Eski Mutki Dura¤›’nda düzenlenen mitinge bölge illerinden gelen TEKEL iflçilerinin de aralar›nda bulundu¤u yaklafl›k 6 bin kifli kat›ld›. Mitingde, özellefltirmeyle birlikte binlerce TEKEL iflçisinin iflsiz, milyonlarca tütün ekicisinin ise emperyalist tekeller karfl›s›nda korumas›z kalaca¤›na dikkat çekildi. Baz› TEKEL iflçileri miting alan› çevresinde bulunan ev ve ifl yerlerinin çat›lar›na ç›karak eksi 15 derece so¤u¤a ald›rmadan elbiselerini ç›kararak hükümeti ve özellefltirmeleri protesto etti. Mitingin aç›l›fl konuflmas›n› yapan Tek G›da-‹fl Bitlis fiube Baflkan› Can Murat Yenisöz, TEKEL’in ve tütünün Bitlis ve bölge için büyük bir de¤eri oldu¤una dikkat çekerek, bu de¤ere sahip ç›karak d›fl güçlere peflkefl çektirmek isteyenlerin karfl›lar›nda duracaklar›n› söyledi. TEKEL’in binlerce kifliye istihdam sa¤lad›¤›na vurgu yapan Yenisöz, özellefltirmeyle birlikte TEKEL gibi köklü kurumlar›n ortadan kald›r›lmak istendi¤ini aktard›. Türkiye Tütün Eksperleri Derne¤i Genel Baflkan› Oktay Çelik de, yapt›¤› konuflmada özellefltirme sürecinin derhal durdurulmas›n› istedi. “Fabrikalar evimizdir, yurdumuzdur” diyen Çelik, halk›n mal›na sahip ç›kman›n boyunlar›n›n borcu oldu¤unu dile getirdi. “Yabanc› tekeller daha çok kazans›n, ülke kaynaklar›n› biraz daha sömürsün diye suskun oturup bekleyece¤imizi san›yorlarsa aldan›yorlar” diyen Çelik, özellefltirme karar› verenlerin TEKEL’i alacak olanlar›n da karfl›lar›nda TEKEL iflçilerini bulaca¤›n› belirtti. (H. Merkezi)
Dengê azadi
İşçi-köylü 8
afl’›n at ar K nt le ü B ve ek iç Ç a ›z R arar› kalkt›! k k ili zl gi i ek nd ri ze ü › as infaz dosy
Bilinen ama gizlenen gerçekler gün yüzüne ç›kt›!
Bu ülkede Dersim denilince katliam ve infaz dizisi uzay›p gitmekte, yaflanan ac›lar› anlatmaya kelimeler yetmemektedir. Devrimci oldu¤u için diri diri yak›lan Behzat Firik’ten bu yana yaflananlar, Dersim halk›na yaflatt›r›lanlar insanl›¤a s›¤mayacak boyuttad›r. Bu cinayetler serisi 2007 y›l›nda da h›z kaybetmeden devam etti. En son örne¤i 27 Eylül 2007 tarihinde Hozat Boydafl (Samofli) köyü yak›nlar›nda meydana geldi. Bal kütü¤ü toplamaya giden Bülent Karatafl ve R›za Çiçek askerlerin açt›¤› atefl ile vuruldular. Olay›n hemen arkas›ndan dava dosyas› üzerine k›s›tlama (gizlilik) karar› kondu. Yaklafl›k 4 ayd›r dosyaya avukatlar dahil hiç kimse bakamamaktayd›. Böyle olunca da olay›n etrafl›ca ö¤renilmesinin önüne geçiliyordu. Geçti¤imiz günlerde bu k›s›tlama karar› Malatya 3. A¤›r Ceza Mahkemesi taraf›ndan kald›r›ld› ve gerçekler daha net bir flekilde ortaya ç›kt›. Olayla ilgili son geliflmeleri ve gizli tutulan dosyan›n içeri¤iyle ilgili olarak olaydan sonra tutuklanan R›za Çiçek’in avukat› Hüseyin Aygün’den görüfl ald›k. - Olay›n geliflim sürecini anlatabilir misiniz? - Bildi¤iniz üzere olay 27 Eylül günü oldu. 1 Ekim 2007’de Hozat Sulh Ceza Mahkemesi dosya üzerine k›s›tlama karar› koydu. O tarihten beri bir k›s›tlama karar› vard› ve biz söz konusu infaz gerçekleflti¤inden bu yana dosyay› inceleyemiyoruz. Gizlili¤in kald›r›lmas› için 3 defa itirazda bulunduk, ama reddedildi. Nihayet 19 Aral›k 2007 tarihinde dosya üzerindeki k›s›tlama karar› kald›r›ld›. Dosyada olay günü düzenlenen bir teslim teselli tutana¤› var. (Ali R›za Çiçek ve Bülent Karatafl’›n yaral› olarak ele geçirildikleri anda düzenlenen tutanaklar.) O tutanaklara göre baz› normal kullan›m eflya-
lar›, bir at, sepetli, plakas› olan bir motor ele geçirilmifl. Herhangi bir silah yok, bir suç aleti yok. Genelkurmay sitesinde bu kiflilerin çat›flmaya girdi¤i aç›klanm›flt›. Halbuki çat›flma aç›klamas›n› do¤rulayacak hiçbir delil yok. Zaten R›za Çiçek daha sonra Diyarbak›r’da hastaneye ba¤l› Cezaevi Ko¤uflu’nda tutuklu iken bana olay›n geliflimini anlatt›. Kendilerinin durduk yere kimlikleri al›nd›ktan sonra tarand›klar›n›, uzun namlulu silahla gö¤süne atefl edildi¤ini söylemiflti. Bu arada baz› raporlar geldi, yine dosyadan 4 ay sonra ancak flimdi ö¤renebildik. Mesela olay yerinde sadece 8 adet bofl kovan bulmufl askerler. Bu sekiz kovan›n tek bir silahtan ç›kma oldu¤u tespit ediliyor. Bu flu anlama geliyor. Yani bu sekiz kovan bir silahtan at›lan kurflunlar›n kovanlar›. Orada iki kifli var R›za Çiçek ve Bülent Karatafl. Silahl› çat›flmaya girdilerse neden bir silah var, ayr›ca öbür silah nerede? O silah ele geçirilmemifl. Bülent Karatafl’›n olaydan hemen sonra öldü¤ü düflünüldü¤ünde, e¤er silahl› olsayd› silah›n›n olay yerinde bulunaca¤› ortaya ç›k›yor. Halbuki bir silah bulunamad› flu ana kadar. Üstelik Askeri Hastanede üst giysileri bulunamam›fl. Yani Bülent’in de, R›za’n›n da Elaz›¤ Askeri Hastanesi’ne getirilirken belden yukar› bölümleri ç›plak. Atlet, gömlek vs. malzeme bulunmuyor. Bu bize göre çok manidar. Çünkü ikisi de üst bölgeden öldürücü flekilde kurflun alm›fllar. R›za hayati tehlikeyi atlatt›, yafl›yor ama darbesi öldürücüydü, hayatta kalmas› büyük bir flans oldu. Ya bu elbiseler at›fl mesafesi tayin edilmesin diye kaybedildi bilinçli olarak, bu ihtimalin güçlü oldu¤u ortada. Ya da bir ihmal sonucu kayboldu. Ne olur-
sa olsun bu her iki ihtimal de ayn› kap›ya ç›k›yor. Deliller karart›ld›, ortadan kald›r›ld›. Yarg›s›z infaz kan›tlanmas›n diye at›fl mesafesinin tayinini ortaya koyacak elbiseler bir biçimde yok edildi. Bu bak›mdan soruflturma makamlar›n›n delilleri yok ederek, delillerin kaybolmas›na imkan vererek suç iflledi¤ini de düflünüyoruz aç›kças›. - R›za Çiçek hala tutuklu, bu nas›l gerekçelendiriliyor? - TCK 302. maddesi nedeniyle tutuklu. Silahl› çat›flmaya girip, devletin topraklar›ndan bir k›sm›n› ay›rmaya yönelik eylemde bulunmak suçuyla yani. Biz ilk duruflmada tahliye olaca¤›na inan›yoruz. Çünkü hiçbir delil yok, ama hala tutuklu. Tutuklamaya yapt›¤›m›z itirazlar reddedildi. R›za’n›n olay›n olufl flekliyle ilgili verdi¤i ifadelerden kaynakl› kendisine bir dava aç›lacak san›r›m. Bizce kamu davas› aç›lmas›na bile gerek yok, aksine olaya sebep olanlar hakk›nda dava aç›lmal›. Çünkü onlar›n silahs›z oldu¤u, oraya ihtiyaç do¤rultusunda, malzemeleriyle gitti¤i, bal kütü¤ü almaya gitti¤i dosyadaki verilerle ve olay tutanaklar›yla da uyumlu. Bizim söyledi¤imiz her fley dosyan›n içeri¤iyle tutarl›l›k arz ediyor, ama buna ra¤men tutuklu. Bunu anlamak mümkün de¤il. - Dosyaya gizlilik karar› koymalar›n›n nedeni nedir? - Savc›l›k talebi üzerine gizlilik karar› konuyor. Bizim belge almam›z›n soruflturman›n selametini tehlikeye sokaca¤› düflünülüyor. Bu dosyaya gizlilik karar› konulmas› kadar yanl›fl, hukuksuz ve adalete güveni zedeleyecek baflka hiçbir davran›fl gösterilemez. Çünkü olay kamuoyunda yo¤un tart›fl›l›yor. Ama savc› dosyan›n gizlenmesini istiyor. Yani bunu anlamak mümkün de¤il. (Erzincan)
25 Ocak-7 Şubat 2008
DTP operasyonlara karfl› yürüyecek
Bir süredir Kürt halk›na yönelik yo¤unlaflt›r›lan sald›r›lara; büyük bir propaganda eflli¤inde yap›lan s›n›r ötesi operasyona karfl›, Demokratik Toplum Partisi (DTP) eylem takvimi haz›rlad›. Bütün parti örgütlerine bir genelge gönderen DTP Genel Merkezi, 4-6 fiubat tarihlerinde “operasyon alanlar›”na yürüyece¤ini duyurdu. Yürüyüfl ‹stanbul’da bafllayacak ve fi›rnak’ta sona erecek. DTP, parti örgütlerine gönderdi¤i genelgede yürüyüflün amaç ve nedenlerini flöyle aç›klad›: “Kürt sorununda yaflanan imha ve inkar zihniyeti bugün itibariyle bir konsept çerçevesinde varl›¤›n› sürdürmektedir. Kürt sorununun demokratik çözümüne yanaflmayan AKP ve ordu, operasyonlar ile çat›flmalar› daha fazla körükleyerek çözümsüzlü¤ü derinlefltirmektedir. Her koflul alt›nda adil ve demokratik bir çözümü savunan partimiz bu kararl› duruflundan vazgeçmeyecektir. Tüm sald›r› ve bask›lara ra¤men sorumlu ve duyarl› yaklafl›m›m›z devam edecektir. Savafl 盤›rtkanl›¤›na, operasyonlara, Kürt halk›n›n inkar›na ve halk›m›z›n iradesi üzerinde gelifltirilen sald›r›lara karfl› dün oldu¤u gibi bugün de sessiz kalmayaca¤›z.” DTP, ayr›ca milliyetçili¤e tepki göstermek amac›yla araçlara ve evlere beyaz tülbent as›lmas›n› istedi. Konuyla ilgili genelgede, “Örgütlü oldu¤umuz her yerde evlere, arabalara ve iflyerlerine beyaz tülbent, yakalara ise beyaz kurdele takma eylemi gerçeklefltirilmelidir” ifadelerine yer verildi. Operasyon bölgesine yürüyüfl 4 fiubat günü ‹stanbul’dan bafllayacak. Ayn› gün bütün illerden Diyarbak›r’a kitlesel u¤urlamalar gerçekleflecek. 5 fiubat’ta Diyarbak›r’da buluflacak olan DTP’liler buradan fi›rnak’a geçerek operasyonlara karfl› kitlesel bas›n aç›klamas› düzenleyecek. (‹stanbul)
25 Ocak-7 Şubat 2008
İşçi-köylü 9
Dengê azadi
“Kürt’e verirsek Gürcü, Laz, Çerkez de ister!” “Kürtçe ile ilgili e¤itim konusunda bir çal›flma yaparsak, yar›n Gürcüler de, Çerkezler de, Arnavutlar da ayn› fleyi talep ederler.” Bu sözler resmi-faflist ideolojinin bir yans›mas› olarak oldukça s›radan. Sözlerin sahibi TC Baflbakan›. Bu sözlere verilen cevap da ilginç ve dikkate de¤er; “Ama birileri Türkiye’ye kendi iste¤iyle yerleflmifl. Gürcüsü, Arnavutu, Karadenizlisi, Laz›... Bunlar kendisine tan›nan haklar› kullanmak üzere bu ülkede yaflayan az›nl›klard›r. Ama 15 milyon Kürt, 4 bin y›ldan beri bu co¤rafyada yaflayan, bu ülkenin geçmiflinden günümüze kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin temel tafllar›ndan olan, iki halktan biridir.” Bu sözlerin sahibi de DTP ad›na Ahmet Türk. Gerçi Ahmet Türk, konuflmas›n›n bütününe bak›l›rsa; “Her dilin ve kültürün kendini gelifltirme hakk› oldu¤unu” ifade ediyor ama Kürt ulusunu di¤er az›nl›k milliyetlerden, ezilen az›nl›k milliyetlerden çok farkl› bir yere koyuyor. Muhakkak ki, Kürt Ulusu gerek nüfus aç›s›ndan, gerek verdi¤i ulusal mücadele nedeniyle farkl› bir yerde duruyor. TC’nin kurulmas›yla beraber, asimilasyon ve sindirme sald›r›s›n›n hedefinde özellikle Kürtler yer alm›flt›r. Ancak bu durum ne di¤er az›nl›k milliyetlerin özgür bir seçim yoluyla TC’yi kabul etti¤i, ne bu milliyetlerin sonradan bu topraklara yerleflti¤i, ne de Kürtlerin, çokça dillendirilen tabirle “kurucu
unsur” oldu¤u savlar›na do¤ruluk kazand›r›r. Hakim ulus ve ezilen ulus-ezilen az›nl›k milliyetler demokratik devrimin gerçekleflmedi¤i ülkelerde s›kça rastlanan bir olgudur. Nitekim bunun en bariz örne¤i Ortado¤u ülkelerinde ve Türkiye’de karfl›m›za ç›k›yor. Kapitalist anlamda modern bir uluslaflman›n kendini gerçekleme zemini bulamad›¤› bizim gibi ülkelerde, egemen sistem, üst yap›daki Türk milliyetçili¤ini ülkede Türk olmayan, di¤erlerini yo¤un bir
bask› alt›na alarak var etmeye çal›fl›r. Ahmet Türk’ün sarf etti¤i sözler de “kurucu unsur” iddias›n›n bir parças›d›r, devam›d›r. Uluslar›n kendi kaderini tayin hakk›ndan kültürel haklar derekesine odaklanan bir hareketin yedeklenme çabas›ndan baflka bir fley de¤ildir. Kendi kaderini tayin hakk›n›n bütün meflrulu¤uyla sürdü¤ü koflullarda kültürel haklara can simidi niyetine sar›lmak, kendi meflrulu¤undan korkmakt›r ancak. Kürtlerin dört bin y›l bu topraklarda yaflay›p yaflamad›¤› bafll› bafl›na bilimsel bir tart›flma bile olmaktan uzakt›r. Ayr›ca meselenin kilit noktas› olmaya çok uzak böylesi bir tart›flmaya yaz›m›z›n konusu itibariyle girmeyece¤iz. Ancak yukar›da da belirtti¤imiz gibi faflizm nas›l Kürt ulusunu ezmeye çal›flmaktaysa az›nl›k milliyetlerden halk›m›z› da ezmekten geri durmam›flt›r. Önemli bir farkla ki, egemen sistem az›nl›k milliyetlerin önemli bir kesimini, önemli bir düzeyde saflar›na kazand›rm›flt›r. Bu kazanma, mutlak surette bir “zor”a dayand›r›lm›flt›r. Ahmet Türk’ün sayd›¤›; Gürcüler, Arnavutlar, Karadenizliler, Lazlar ve di¤erleri sonradan gelmedikleri gibi bir hak seçimi yapma kofluluna da hiçbir zaman sahip olmam›fllard›r.
Zafersiz seferlerden medet umanlar›n çaresizli¤i... Uzunca bir süredir gündemleri meflgul eden konular›n bafl›nda TSK’n›n yapt›¤› s›n›r içi ve d›fl› operasyonlar bulunmaktad›r. Hakim s›n›f temsilcilerinin efendi ABD ile yapt›¤› görüflmelerin ard›ndan bir tak›m anlaflmalar dahilinde al›nan s›n›rl› izinle Irak Kürdistan›’ndaki ço¤unlu¤u Kürt köylerinden oluflan bölge havadan bombaland›. Bu bombard›manlar sonucu ölen köylüler, telef olan sürüler, y›k›lan evler büyük bir panik ve utanmazl›kla görmezden gelindi, inkar edildi. Bunun yerine özellikle burjuvafeodal medya arac›l›¤›yla faflist TSK taraf›ndan da¤›t›lan “hedefleri 12’den vuran” görüntüler dakikalarca izletilerek gözümüze sokulmaya çal›fl›lmaktad›r. S›n›r ötesi operasyon haberlerinin yan›nda burjuva-feodal medyan›n de¤iflmez gündemlerinden biri de s›n›r içi operasyonlar ve bu operasyonlarda el-
de edilen “baflar›lar”d›r. Özellikle son zamanlarda s›kça ad› geçen Dersim’de yap›lan operasyonlarda verdirilen kay›plar›n tamamen hayal ürünü ve yalan oldu¤unu söylemek gerekmektedir. Hemen her akflam televizyon haberlerinde “Tunceli’de yap›lan operasyonlarda flu kadar kifli öldürüldü” anonslar› yap›lmaktad›r. Ancak gerçek hiç de aktar›ld›¤› gibi de¤ildir. Evet, devlet özellikle 2007 y›l› boyunca Dersim’de aral›ks›z olarak operasyonlar›n› sürdürdü. Say›lar› on binleri bulan güçlerle yap›lan operasyonlar›n büyük bir bölümünden ise eli bofl döndü. Zafer nidalar›yla bafllat›lan seferlerin baflar›s›z olmas›n›n verdi¤i moral bozuklu¤unu ve beklentileri gidermek için ise uflak medya arac›l›¤›yla bu tür haberler yap›lmaya baflland›. Ancak flunu hat›rlatmakta yarar var ki, bölge halk› yaflananlar›n fazlas›yla fark›ndad›r. Ve bu tür yalan ha-
berlere ra¤bet etmemektedir. Aksine bu tür haberler ç›kt›¤›nda hemen kanal de¤ifltirerek bu yalanlara olan tahammülsüzlüklerini göstermektedirler. (Dersim ‹K okurlar›)
S›n›r ötesi operasyona karfl› eylemler devam ediyor
Aralar›nda Partizan, ESP, DTP, HKM, Kald›raç vd. kurumlar›n bulundu¤u eylem birli¤i taraf›ndan s›n›r ötesi operasyona karfl› yap›lan eylemler devam ediyor. Birçok kurumun imzas› ile ç›kart›lan bildiri ‹stanbul’un tüm semtlerinde yayg›n bir flekilde da¤›t›l›rken, ayn› zamanda merkezi ve ortak da¤›t›mlar ile bildiriler en genifl kesimlere ulaflt›r›lmaya çal›fl›l›yor. fiirinevler, Bak›rköy ve Taksim’de yap›lan merkezi da¤›t›mlarda “s›n›r ötesi operasyona hay›r” fliar› öne ç›kt›. “Operasyonlara ve sald›r›lara karfl› birlikte mücadeleyi yükseltelim” bafll›kl› bildirileri da¤›tmas›na Taksim’de izin vermek istemeyen polis, kurum temsilcilerini polis arac›nda bekletti. ‹stiklal Caddesi’nde, “Operasyonlara ve sald›r›lara karfl› birlikte mücadeleyi yükseltelim” bafll›kl› bildiri da¤›tmak isteyen temsilcileri sivil polisler ve karakol polisleri taraf›ndan durduruldu. Çeflitli noktalarda kimlik kontrolünden geçirilen temsilciler, gözalt›na al›nmak için polis araçlar›na bindirildi. Bir süre araçlarda bekletilen kurum temsilcileri, kimlikleri geri verilerek b›rak›ld›. fiirinevler’de ise halkla karfl› karfl›ya getirilmek istenen kurum temsilcileri bu oyuna gelmeyerek da¤›t›mlar›n› gerçeklefltirdiler. (‹stanbul)
Halkın gündemi
F Tiplerinde
İşçi-köylü 10
25 Ocak-7 Şubat 2008
TUYAB’l› ailelerden Tekirda¤ F Tipi’ne ziyaret
bask› ve flfliiddet
devam ediyor
F Tipi Hapishanelerdeki keyfi dayatmalar
‹HD Ankara fiube Cezaevi Komisyonu bir bas›n toplant›s› düzenleyerek son süreçte hapishanelerde artan sald›r›lar ve hak ihlalleri hakk›nda bilgi verdi. Komisyon ad›na aç›klama yapan Elif Zavar, Gabar ve Da¤l›ca çat›flmalar›n›n ard›ndan yükseltilen floven linç hezeyan›n›n hapishanelere de tafl›nd›¤›n› hat›rlatarak, bu sald›r›lar›n sürdürüldü¤ünü belirtti. “Hakkari’de yaflanan çat›flmalar›n ard›ndan F Tipi hapishanelerde asker ve gardiyanlar intikam duygusu ile hareket etmifllerdir” diyen Zavar, tutsaklar›n mahkemeye -hastaneye götürülürken ve hapishaneler aras› sevklerde sürekli arama vs. bahanelerle taciz ve yer yer de fiziksel fliddete u¤rad›klar›n› belirtti. Bas›n aç›klamas›nda ayr›ca Sincan 1 No’lu F Tipi’nde aç›k görüfl alanlar›na kamera yerlefltirildi¤i de aktar›ld›. Bu durumu protesto eden tutsaklardan Meriç Solmaz ise hücresine götürülürken gardiyanlar›n sald›r›s›na u¤rad›. Solmaz’›n vücudunun çeflitli yerlerinde morluk ve flifllikler olufltu. Sincan Kad›n Hapishanesi’ne görüflçü olarak giden Gökçe Otlu da yap›lan onursuz aramalara de¤inerek flunlar› belirtti: “Her görüfle gitti¤imizde bir kaç kez aramadan geçiriliyoruz. En son arama noktas›nda ise iç çamafl›rlar›m›z› da ç›kartmam›z isteniyor. Bunun onursuz bir arama oldu¤unu belirterek kabul etmiyoruz ve uzun süre u¤raflt›ktan sonra görüfle girebiliyoruz. Birçok aile ise çocuklar›na bir zarar gelir korkusuyla bu dayatmalara karfl› sessiz kalabiliyor. Ayr›ca hapishane içerisinde 1 Nolu F Tipi ile kad›n hapishanesi çok yak›n olmas›na ra¤men bu mesafeyi yürümemize izin verilmiyor ve servisi beklememiz dayat›l›yor. Bu beklemeler bazen saatleri buluyor. E¤er bir görüflçü bu mesafeyi yürümede ›srar ederse 6 ay görüfl yasa¤› alabiliyor. Aç›klama “F tipi hapishanelerde bulunan tutuklu ve hükümlüler, aileleri ve bizler bu sald›r›lar›n artarak devam edece¤inden endifle duymaktay›z. Bu sald›r›lar›n hemen durdurulmas›n› ve sorumlular hakk›nda soruflturma aç›lmas›n› talep ediyoruz” denilerek sonland›r›ld›. (Ankara)
F Tipi Hapishanelerde yaflanan hak gasplar› ve disiplin cezalar› ad› alt›nda uygulanan a¤›rlaflt›r›lm›fl tecrit sald›r›s› nedeniyle TUYAB’l› aileler, Tekirda¤ 1 Nolu F Tipi Hapishanesi Müdürü ile bir görüflme yapt›lar. Tekirda¤ F tipinde tutsaklar yaklafl›k 1,5 y›ldan beri yo¤un bir sald›r› dalgas›na maruz b›rak›lmakta. Pek çok devrimci tutsak günlük ihtiyaçlar› ve insani taleplerine yan›t olarak sald›r› ve disiplin soruflturmalar›yla karfl›laflt›. Bu soruflturmalardan verilen görüfl yasaklar› nedeniyle bir y›l› aflk›n süredir yak›nlar›yla hiç görüflememifl onlarca tutsak bulunmakta. ‹çinde bulundu¤umuz ay içerisinde baz› tutsaklar›n görüfl yasaklar› bitiyordu, ancak idare yeni bir sald›r› dalgas› bafllatarak, bu görüfl haklar›n› engelleme çabas›na girdi. Önce tutsaklar›n içme sular›yla elde ettikleri pet fliflelerden kaynakl› tutsaklara sald›ran hapishane idaresi son olarak da dayat›lan ayakkab› aramas›na yeni bir boyut getirerek, devrimci iradeyi teslim almaya çal›fl›yor. Tutsaklara dayat›lan kendi ayakkab›lar›n› aratma dayatmas›n›n, bir y›l› aflk›n görüfl cezalar›n sonland›¤› günlere denk gelmesinin bir rastlant› olmad›¤› ortada. Bunun yan›nda tutsaklar›n sürekli s›k›nt› yaflad›klar› konular›n bafl›nda sa¤l›k noktas›ndaki ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmamas› ve doktor ziyaretlerinde fliddete maruz b›rak›lmalar›, günlük ihtiyaçlar›n› karfl›layacak suyu ala-
mamalar› ve s›cak suyun neredeyse bulunmamas› gibi temel ihtiyaçlar bulunuyor. Yaflanan bu s›k›nt›lar› çözmek ve yak›nlar›yla görüfl yapabilmek iste¤iyle hapishane yönetimiyle görüflmeye giden tutsak yak›nlar›ndan Hatun ‹ldem ile hapishane ziyareti hakk›nda görüfltük ve bize k›saca flunlar› anlatt›: “Biz TUYAB’l› aileler olarak, yak›nlar›m›z›n uzun zamand›r içerde yaflad›¤› sorunlar› ve bizlerle görüfltürülmemeleri konusunu konuflmak ve çözmek için randevu alarak Tekirda¤ 1 Nolu Hapishanesi Müdürü ile görüflmeye gittik. Görüflmede yaklafl›k 10 aile vard›. 1 y›ll›k görüfl cezalar›n›n ard›ndan bu kez de ayakkab› dayatmas› nedeniyle yak›nlar›m›zla görüflemedi¤imizi söyledik. Ancak müdür, kendinin de bu sorunu çözmek istedi¤ini fakat çözecek olan yerin kendisi olmad›¤› fleklinde cevap verdi. Baz› tutsaklar›n bu konuyla ilgili ‹nfaz Hakimli¤i’ne dilekçe verdi¤ini ve yasal ifllemlerin bunu çözece¤ini belirtti. Bize yap›lan›n do¤ru oldu¤unu ve tutsaklar›n ayakkab› aramas›n› kabul etmeleri gerekti¤ini söyledi. Biz de buna cevaben F Tiplerinin yüksek güvenlikli olarak tan›t›ld›¤›n› ve böyle bir yerde ayakkab› aramas› yap›lmas›n›n gereksiz oldu¤unu söyledik. Elbette müdür söylemlerimize karfl› ç›kt›. Sonra da zaten mahkemeden bizim lehimize sonuç ç›kaca¤› ve sorunun çözülece¤ini
söyleyerek konuyu kapatt›. Belki mahkemeden ayakkab› aramas›n›n tamamen kalkmas› gibi bir sonuç ç›kmayacak ama eskisi gibi yap›lan arama ile sorun çözülebilir. Yak›nlar›m›z›n di¤er yaflad›¤› sorunlar› anlatt›¤›m›zda ise ço¤unu hiç kabul etmedi. Tutsaklara su verildi¤ini, s›cak sular›n›n da düzenli aral›klarla verildi¤ini ve sa¤l›k ihtiyaçlar›n›n da karfl›land›¤›n› söyledi. Hâlbuki biz çok uzun zamand›r tüm tutsaklar›n bu s›k›nt›lar› yaflad›¤›n› biliyoruz. Görüfl yasaklar› konusunda kendisinin de ayn› cezalar› verebilece¤ini ama flu an dengelemeye çal›flt›¤›n› belirtti. Bu söylemden bile yap›lan her fleyin ne kadar keyfi oldu¤unu anl›yoruz. Bir söyleminde kendiyle iliflkili olmad›¤›n› iddia ederken di¤erinde cezalar› nas›l isteklerine göre seçtikleri ve uygulad›klar›n› anlat›yor. Benim o¤lumun 2008 y›l› için bile cezalar› var, ilk 4 ay› doldu bile. Biz hapishaneye gitti¤imizde o¤lumu baflka bir dava için Malatya’ya götürmüfller. Bunu bile oraya kadar gitti¤im halde bana söylemediler. Bu yapt›¤›m›z ziyaretin olumlu oldu¤unu düflünüyorum. Uzun zamand›r aileler ya da di¤er kurumlar hapishaneleri yeteri kadar sahiplenemiyor. Biz oraya gitti¤imizde ve pefllerinde oldu¤umuzu hissettirdi¤imizde mutlaka bir fleyler de¤iflecek. Belki bu görüflmeden olumlu bir sonuç ç›kmaz ama biz peflini b›rakmayaca¤›z.” (‹stanbul)
Devrimciler ölür, devrimler sürer gider... Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri, 1 May›s Mahallesi YDG ve Partizan taraf›ndan 20 Ocak tarihinde May›s’ta Yaflam Kooperatifi’nde bir parti ve devrim flehitleri anma etkinli¤i düzenlendi. Anmaya Proletarya Partisi’nin flehitlerinin ailelerinin yan› s›ra di¤er devrim flehitlerinin ailelerinden de kat›l›m oldu. Ayr›ca Sar›gazi ve 1 May›s Mahallesi Partizan okurlar› ile YDG de kat›l›m sa¤lad›. Saat 15.30’da bafllayan anmada k›sa bir konuflman›n ard›ndan tüm dünya devrim flehitleri için sayg› duruflu yap›ld›. Sayg› duruflunun ard›ndan “Umudun Atefl Toplar›na 3” isimli sinevizyon gösterimi yap›ld›. Proletarya Partisi’nin ve di¤er devrim flehitlerinin gülümseyen yüzlerini izlemek kitlede duygulanmaya yol açt›. Baz› flehit ailelerinin gözyafllar›n› tutamad›¤› anmada, sinevizyonun ard›ndan yap›lan konuflmada ac›lar›m›zdan umut do¤urman›n zorunlulu¤una dikkat çekildi. PfiTA ad›na yap›lan ko-
nuflmada yeni bafllat›lan kampanya ile ilgili bilgi verildi. Buna göre May›s ay› sonuna kadar sürdürülecek olan kampanyan›n amac›n›n flehit düflen yoldafllar›m›zdan mezarlar› olmayanlar›nkini yapt›rmak, di¤erlerini ise onar›mdan geçirmek oldu¤u belirtildi. Mezarlar›n sembolik olsa da parti ve devrim flehitlerini sahiplenmenin bir göstergesi olarak yapt›r›laca¤› belirtildi. Parti ve devrim flehitlerini anmak için 27 Ocak’ta yap›lacak mezar anmas›n›n yan› s›ra 10 fiubat’ta yap›lacak olan gecenin önemine de¤inildi ve en genifl kitleyi katman›n ça¤r›s› yap›ld›. Daha sonra söylefli k›sm›na geçildi. Bu bölümde panel yapmaktan ziyade kat›l›mc› ailelerin ve okurlar›n görüfllerine baflvurulmak istendi¤i belirtildi ve parti ve devrim flehitlerini anmak üzerine sohbet edildi. 1 May›s Mahallesi YDG ad›na bir konuflma yap›larak flehitlere ba¤l›l›¤›n onlar›n b›rakt›¤› bayra¤› yükseltmek oldu¤u vurguland›.
Daha sonra gerek tutsak gerekse de flehit aileleri söz alarak düflüncelerini dile getirdiler. Salonda bir k›s›m aileler devrim flehitlerinin as›l yatt›¤› yerin halk›n ba¤r› oldu¤unu bu yüzden mezarlar›n çok önemli olmayaca¤›n› belirtirken, baz› ailelerse mezarlar›n yapt›r›lmas›n›n sahiplenme anlam›nda önemli oldu¤unu ve ailelerin bunu önemsedi¤ini belirttiler. Devrimci dostlar›m›z›n da devrimci dayan›flman›n ve genel sahiplenmenin önemini vurgulad›¤› anmada ortak vurgu onlar› en iyi flekilde anman›n onlar›n ideallerini sahiplenerek bu u¤urda çaba sarf etmek oldu¤u vurguland›. Mahallelerde yap›lacak bu tür etkinliklerin önemine dikkat çekildi. Kaypakkaya’y› tan›yan bir okurun onun cenazesiyle ilgili anlat›mlar›n yan› s›ra di¤er devrim flehitleriyle ilgili an› ve düflünceler de paylafl›ld›. Sar›gazi Partizan’›n anmaya gönderdi¤i mesaj›n okunmas›n›n ard›ndan gecede görüflmek umuduyla anmaya son verildi. Anmaya yaklafl›k 50 kifli kat›ld›. (‹stanbul)
25 Ocak-7 Şubat 2008
İşçi-köylü 11
Devrimci-muhalif bas›n da¤›t›m engellemesini protesto etti “Bas›n özgürlü¤ü, ancak üretilen bilgi ve fikirler, topluma engelsiz bir flekilde ulaflt›r›ld›¤›nda gerçekleflebilir. Bas›n özgürlü¤ü ile da¤›t›m aras›ndaki iliflki, düflünce ile ifade özgürlü¤ü aras›ndaki iliflki gibidir. Do¤an tekelcili¤i, bu son uygulamas›yla, kendi d›fl›ndaki bilgi ve fikirlere, bas›n özgürlü¤ü tan›mayaca¤›n› ilan etmifltir. Biz buna izin vermeyece¤iz”
Tekel medyas›n›n, tekel flirketleri olan Merkez Da¤›t›m ve Do¤an Da¤›t›m fiirketlerinin yeni da¤›t›m ve fiyatland›rma dayatmas›na karfl› devrimci ve muhalif gazeteler Gazeteciler Cemiyeti önünde bas›n aç›klamas› düzenledi. K›z›lbayrak, ‹flçi Köylü, At›l›m, Birgün, Evrensel, Odak, Devrimci Hareket ve Proleter Devrimci Durufl gazetelerinin çal›flanlar›n kat›ld›¤› bas›n aç›klamas›n› kitle ad›na At›l›m Gazetesi Yaz› ‹flleri Müdürü Sibel Bulut yapt›. Yap›lan aç›klamada: “Muhalif bas›na yönelik bask› ve sansür çeflitli biçimler alt›nda devam ediyor. Devletten yana holding gazetecili¤i yapmayan, gerçekleri yazan gazetelere yönelik bask› çemberi alabil-
di¤ine daralt›l›yor. Toplumla mücadele yasas›n›n gücüyle donat›lan savc›lar gazeteleri onlarca kez kapat›rken, gazeteciler tutuklan›yor. Gerçe¤in gücünden korkanlar, gerçe¤in sesini, muhalif bas›n› bask› ve sansürle susturmaya çal›fl›yor” denilerek devrimci ve muhalif bas›na yönelik yap›lan dayatman›n politik bir sald›r› oldu¤una dikkat çekildi. Muhalif bas›na dayat›lan, gerçeklefltirilmesi mümkün olmayan fiyatland›rma sistemi aç›klamada gözler önüne serildi: “Do¤an Da¤›t›m Sat›fl ve Pazarlama A.fi, çal›flt›¤› haftal›k ve ayl›k yay›nlarla daha önce bayilerde sat›lan yay›n›n (bayi kesintisi de dahil) sat›fl bedelinin yüzde 40’›n›n kesilmesi üzerinden yapt›¤› da¤›t›m anlaflmas›n›, tek
tarafl› olarak feshetti. fiirketin yeni anlaflma flartlar›, da¤›t›m bedelini -ister sat›ls›n ister sat›lmas›n- peflin ödenmesini dayat›yor. ‘Etiket bedeli’ ad› alt›nda dayat›lan peflin ödemede istenen miktar ise, yay›n›n sat›fl bedelinin üstünde. fiirketin, yay›n›n tiraj›na göre istedi¤i da¤›t›m ücreti: 2000 adet ve daha düflük tirajlar için yüzde 18 KDV dahil 1.770 YTL. 1 YTL üzerinden 500 adet satan bir gazete için bu yüzde 10 bin zam demek.” Da¤›t›m tekellerinin yapt›¤› bu uygulamayla, do¤ru bilginin halka ulaflmas›n›n engellendi¤ine vurgu yap›lan aç›klamada “Bas›n özgürlü¤ü, ancak üretilen bilgi ve fikirler, topluma engelsiz bir flekilde ulaflt›r›ld›¤›nda gerçekleflebilir. Bas›n özgürlü¤ü ile da¤›t›m aras›ndaki iliflki, düflünce ile ifade özgürlü¤ü aras›ndaki iliflki gibidir. Do¤an tekelcili¤i, bu son uygulamas›yla, kendi d›fl›ndaki bilgi ve fikirlere, bas›n özgürlü¤ü tan›mayaca¤›n› ilan etmifltir. Biz buna izin vermeyece¤iz” denildi. Bas›n aç›klamas› s›ras›nda “Bas›na yönelik bask› ve sansüre hay›r” pankart› tafl›yan kitle eylem boyunca “Özgür bas›n susturulamaz” slogan›n› att›. Gündem Gazetesi Genel Yay›n Yönetmeni Yüksel Genç, TezKoop-‹fl 2 No’lu fiube Temsilcisi Rabia Özkara ve Bas›n-‹fl fiube Baflkan› Levent Dinçer’in de destek verdi¤i eylem aç›klaman›n ard›ndan sona erdi. (‹stanbul)
Van’da okurlam›za yönelik sald›r›… Kürt Ulusal Sorunu karfl›s›nda inkar ve katliamdan baflka bir yol izlemeyen ve izlemesi de muhtemel olmayan faflist TC devleti T. Kürdistan›’›nda son süreçte yaflanan tüm hareketlilik aras›nda bizleri de bölgeden tecrit etme iflini unutmuyor. Van’da ‹flçi köylü gazetesinin 15 gün boyunca devaml› bulundu¤u bir bayide 28 Aral›k tarihli gazetemiz, çok tuhaf bir flekilde geldi¤i günün akflam›na kadar tükenmifltir. Yine
Van’da YDG’li arkadafllarla iliflkisi olan M. A isimli bir arkadafla ajanl›k teklif edilmifl ve bunu yapmas› durumunda kendisine burs ba¤lanaca¤› ve her türlü yard›m›n yap›laca¤› söylenmifltir. Fakat arkadafl›m›z›n ihanetçili¤i reddetmesi üzerine kendisine ajanl›k teklif eden polis devrimcileri halka ihanet etmekle suçlam›fl ve yalanlarla, düfltü¤ü aciz durumu ört pas etmeye çal›flm›flt›r. Yine son süreçte Van’da yurtsever gençlikten arkadafllar›m›z›n evleri
keyfi bir flekilde bas›larak gözalt›na al›nm›fllard›r. Bugün Kürt halk› gerçek anlamda bir aray›fl içine girmifl durumdad›r ve bu süreçte bizleri kitlelerden tecrit etmek isteyen faflist yap›lanmaya karfl› Türkiye Kürdistan›’nda daha yo¤un bir faaliyetle ve daha aktif bir mücadeleyle bölgede etkinleflmeliyiz. Çünkü bu Türkiye halk› için bir zorunluluktur. Devrim için bir zorunluluktur. (Van’dan bir ‹K okuru)
Halkın gündemi
ÇHD’nin yay›n organ› sak›ncal›! Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i (ÇHD) ‹stanbul fiubesi’nin yay›n organ› Ça¤›m›zda Hukuk ve Toplum Dergisi, Malatya E Tipi Hapishane yönetimi taraf›ndan sak›ncal› bulundu. Avukat Eflber Ya¤murdereli ve Prof. Dr. Taha Parla’n›n yaz›lar›na yer veren dergi, “Yasad›fl› örgütü övdü¤ü, üyelerini cesaretlendirdi¤i” gerekçesiyle tutsaklara verilmedi. Geçti¤imiz haftalarda da yine Malatya Hapishanesi’nde tutsaklara kimi kitaplar›n verilmedi¤i ve gerekçenin de “moral verir” olarak aç›kland›¤›n› sayfalar›m›zda duyurmufltuk. fiimdi de benzer bir gerekçe olarak “yasad›¤› örgüt üyelerini cesaretlendirdi¤i” iddias› ile idare dergileri yasaklamaktad›r. (H. Merkezi)
Sald›r›lar h›z kesmiyor! Tekirda¤ 1 ve 2 Nolu F Tipi hapishanelerinde gasp ve sald›r›lar geçti¤imiz ayda h›z kesmeden devam etti. Bir yandan tutsaklar›n fiilen bütün haklar› gasp edilirken, di¤er yandan da ard› arkas› kesilmeyen disiplin soruflturmalar› ile sald›r›lar sürüyor. 1 Kas›m 2007 tarihinden itibaren bafllayan ayakkab› aramas› dayatmas›, nedeniyle revir, ziyaret, sohbet, telefon ve berber haklar› gasp ediliyor. Yine 3 Ekim 2007 tarihinde bafllat›lan, içme suyu vermeme uygulamas› hala devam etmektedir. Ayr›ca 19 Aral›k katliam operasyonunu protesto etmek için yap›lan üç günlük açl›k grevine de disiplin soruflturmas› aç›lm›flt›r.Soruflturma açl›k grevine kat›lan herkes hakk›nda bafllat›lm›flt›r. (H. Merkezi)
İşçi-köylü 12
Dünya
ABD, elini Ortado¤u’dan ve Filistin’den çek! ABD emperyalizminin Ortado¤u projeleri çerçevesinde Ortado¤u turuna ç›kan Bush’un, bu süre içinde en fazla sarf etti¤i Filistin’e (ve de Ortado¤u’ya) “bar›fl”la neyi kast etti¤i, bir kez daha net olarak ortaya ç›kt›. Çünkü daha Bush’un ziyaretinin sürdü¤ü s›ralarda, Siyonistler Filistin’e dönük yeni ve kapsaml› sald›r›lara girifltiler. Özelde ABD emperyalizminin genelde ise Siyonistlerin ve de di¤er emperyalist güçlerin bölgedeki hakimiyet planlar› gere¤i gerçekleflen bu son sald›r›lar, Hamas’›n önde gelen isimlerinden Mahmut Sahar’›n o¤lunun yan› s›ra, Halk Direnifl Komiteleri lideri ve eflinin de içinde bulundu¤u, çok say›da Filistinlinin yaflam›n› yitirmesine mal oldu. 16 Ocak’ta sona eren bu ziyarete karfl› on binlerce Filistinli “ABD- Filistin’den ve Ortado¤u’dan elini çek” fliar›yla eylemler gerçeklefltirerek, emperyalistlere, Siyonistlere ve de Filistin halk›n›n direnifline ihanet eden ve son sald›r›lardan da sorumlu tuttuklar› Abbas’a öfkelerini dile getirdiler. Ayr›ca sald›r›larda yaflam›n› yitirenler için, hem Gazze hem de bat› fieria’da üç günlük yas ilan edildi. Siyonist ‹srail sald›r›lar›n› daha da geniflletece¤inin sinyallerini vermeyi sürdürürken, Siyonistlere karfl› onlarca y›ld›r yi¤itçe bir direnifl gerçeklefltiren Filistin halk›, bu süreçte de¤erli bir önderini daha yitirdi. Filistin intifadas›n›n önde gelen isimlerinden, FHKC MK üyesi ve ayn› zamanda ILPS Uluslararas› Koordinasyon Komitesi üyesi Dr. Ahmad Maslamani, uzunca y›llar Filistin halk›n›n mücadelesi için çarpan kalbine yenik düflerek, yaflama veda etti. Dünya genelinde çok say›da kurum,
Maslamani’nin kayb›n›n, ezilenlerin uluslararas› mücadelesi aç›s›ndan büyük bir kay›p oldu¤unu vurgulayan aç›klamalar yapt›lar. Maslamani’nin ölümüne iliflkin Partizan taraf›ndan yap›lan aç›klamada ise flöyle denildi: “Filistin halk›n›n mücadelesinin önemli figürlerinden Dr. Ahmad Maslamani’yi kaybettik… Filistin halk›n›n devrimci önderlerinden Dr. Ahmad Maslamani’yi kaybetmenin derin ac›s› içinde ailesine, Filistin Halk Kurtulufl Cephesi’ndeki yoldafllar›na, Sa¤l›k Çal›flmas› Birli¤i ve Ayr›mc›l›k Duvar› Karfl›t› Kampanya’daki meslektafllar›na, tüm dostlar›na ve Filistin halk›na baflsa¤l›¤› diliyoruz. Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi, Uluslararas› Koordinasyon Komitesi üyesi olan Maslamani’yi Filistin halk›n›n bir kahraman›, örnek bir özgürlük savaflç›s› ve uluslararas› devrimci dayan›flman›n önemli bir temsilcisi olarak selaml›yoruz. O, iflgale karfl› mücadelede güçlü bir ulusal lider olarak ac›lar›yla ve mutluluklar›yla birlikte halk›yla çok s›k› bir flekilde yafl›yor ve çal›fl›yordu. Kendisi 1985’te kurulan Sa¤l›k Çal›flmas› Birli¤i’nin kurucu üyesi ve 1992 y›l›ndan itibaren de yöneticisiydi. 2004’te ise Ayr›mc›l›k Duvar› Karfl›t› Kampanya’n›n yürütme komitesi üyesi oldu. Dr. Ahmad Maslamani ayn› zamanda Filistin Halk Kurtulufl Cephesi Merkez Komite üyesiydi. Kendisinin Partizan olarak kurucu üyelerinden biri oldu¤umuz ILPS’nin 2004
y›l›nda gerçeklefltirilen ‹kinci Uluslararas› Kongresine kat›l›m›ndan ve Uluslararas› Koordinasyon Komitesi üyesi olmas›ndan büyük gurur duyuyoruz. O, ILPS’ye kat›larak ve Filistin halk›n›n mücadelesiyle ba¤ kurarak bizlere büyük onur vermifltir. 2005 y›l›nda Siyonist ‹srail devleti taraf›ndan 2005 y›l›nda gözalt›na al›nan Maslamani 2006 y›l›na kadar Ashkelon Hapishanesi’nde hapis kald›. Bu süre içerisinde ILPS, Maslamani’nin serbest b›rak›lmas› için gerçeklefltirilen uluslararas› kampanyada aktif olarak yer alm›flt›. Di¤er yandan daha öncekilerle birlikte dört kez tutukland›ktan sonra her seferinde ç›kar ç›kmaz halk›n›n mücadelesine yeniden kat›lmas›na ve sebatkâr bir flekilde halk›n›n yan›nda yer almas›na her zaman hayranl›k duyduk. ... Yoldafl Ahmad Maslamani’nin ölümü hepimiz için büyük bir kay›pt›r. Ancak onun Filistin ve tüm dünya halklar› için anlaml› ve verimli bir yaflam geçirmifl olmas› bizleri teselli etmektedir. O, giderken bizlere mücadele dolu bir yaflam örne¤i, mücadeleye katk›lar›n› ve tertemiz bir miras b›rakt›. Onu hep devrimci bir model ve Filistin halk›n›n önemli sembollerinden biri olarak anaca¤›z. Ve yüre¤imizde ve bilincimizde yaflatmaya devam edece¤iz.”
A. Maslamani
F›rt›na öncesi sessizlik bitti Kenya’da geçti¤imiz haftalarda, seçimlere hile kar›flt›r›ld›¤› iddialar›yla fitili atefllenen çat›flmalar birkaç gün boyunca durulmufl gibiydi. Çat›flmalar›n durulmas›yla birlikte haftalard›r kapal› olan okullar tekrar ö¤renime bafllad›. Günler öncesinde yo¤un çat›flmalara sahne olan kimi bölgelerde hakim olan sessizlik, adeta f›rt›na öncesinin sessizli¤ini and›r›yordu. Bu sessizli¤in yafland›¤› günler, 27 Aral›k’ta muhalefet lideri Odinga’n›n
ça¤r›s›yla yap›lmas› planlanan, ancak yasaklanan kitle gösterilerinin hemen öncesiydi. Bu süre içinde yaflanan çat›flmalardaki ölü say›s› ise bini aflt›. Nitekim f›rt›na öncesi sessizlik fazla uzun sürmedi. 27 Aral›k’ta yasaklanan eylemler, 16 Ocak Çarflamba günü gerçeklefltirilmek istendi¤inde, sokaklara dökülen kitleler bir kez daha güvenlik güçlerinin azg›nca sald›r›s›na u¤rad›lar. Sald›r›larda çok say›da insan›n yaflam›n› yitirdi¤i,
yüzlercesinin de yaraland›¤› bildiriliyor. Ancak eylem yapan kitleler, bu sald›r›lar›n kendilerine geri ad›m att›ramayaca¤›n› söylerken, baflkent Nairobi’de iflyerleri aç›lmad›. Eylemler ülkenin dört bir yan›nda devam ederken, krizin çözümü için uluslararas› giriflimler de sürüyor. Arabuluculuk için en son harekete geçen kifli ise, eski BM Genel Sekreteri Koffi Annan.
25 Ocak-7 Şubat 2008
Meksika Meksika’n›n kuzey kesimindeki Cananea eyaletinde 30 Temmuz’dan bu yana grevde bulunan maden iflçileri, hükümetin grevi yasad›fl› ilan etmesiyle birlikte polisin azg›nca sald›r›s›na u¤rad›. Madenin girifline barikat kurarak çat›flan iflçilerden 40’› yaraland›, 5 iflçi de gözalt›na al›narak, 17 saat sonra b›rak›ld›. Ancak, aralar›nda bir iflçinin eflinin de bulundu¤u, befl iflçiden haber al›nam›yor. Maden iflçileri sendikas› konuyla ilgili yapt›¤› aç›klamada, bu befl kiflinin ani bir biçimde kayboldu¤unu duyurdu. Grevin yasaklanmas›na iliflkin karar›n al›nmas›ndan sonra iflçilere grevi bitirmeleri için 24 saat süre verilmiflti. Ancak daha 24 saat dolmadan, grev yerine kamyonlar dolusu polis ve asker gönderilmiflti. Di¤er taratan Guerrero Eyaleti’ndeki maden iflçileri de % 20 ücret art›fl›, ifl güvenli¤i ve ikramiye gibi taleplerle greve ç›kt›lar. Cananea maden iflçileri ise y›llar önce de tüm ülkeyi sarsan eylemler gerçeklefltirmifllerdi. Bu eylemlerden, 1 Haziran 1906’da gerçekleflen eylem Meksika devriminin de start› olmufltu.
Vietnam Vietnam hükümeti yabanc› sermayeli fabrikalardaki ücretleri yaklafl›k 50 Dolar’a (Vietnam para birimiyle 800.000 VND) ç›kard›¤›ndan bu yana, say›s›z ifl yerinde grevler gündeme gelmekte. Geçti¤imiz haftalarda Ho Chi Minh fiehri’nde çal›flan 2 bin civar›nda tekstil iflçisi, ücret art›fl› için greve gitti. Long An eyaletinde de yine ücret art›fl› talebiyle eylem yapan 1.400 iflçi, taleplerini kabul ettirdiler.
Yunanistan Ülkenin en büyük liman›n›n hükümet taraf›ndan özellefltirilmesi planlar›na karfl› ç›kan, Selanik ve Pire Limanlar›nda çal›flan iflçiler, 24 saatlik bir grev gerçeklefltirdiler. Yunanistan hükümeti özellefltirmenin gerekçesini, “modernleflme yat›r›mlar›” olarak getirirken, sendikalara önümüzdeki haftalarda da greve gidilece¤ini duyurdular.
İşçi-köylü 13
25 Ocak-7 Şubat 2008
‹T A L Y A
Çöpler ve mafya Napoli kenti son günlerde yaflanan çöp krizi ve bu ba¤lamda yaflanan eylemlerle dünya gündemine tafl›nd›. Krizin ç›k›fl noktas›n› ise, büyük bölümünü zehirli at›klar›n oluflturdu¤u milyonlarca tonluk çöpün, illegal yöntemlerle Napoli sokaklar›na dökülmesi. Olay›n perde arkas›nda ise mafyan›n oldu¤u belirtilmekte. ‹talyan Yeflillerinin ve çevrecilerinin bask›s› sonucu yap›lan incelemelerde, sokaklar› çöp y›¤›n› haline gelen Napoli bölgesinde tümörlü insan say›s›nda büyük bir art›fl oldu¤u gözlenmiflti. ‹ncelemeyi yapanlar, tümör art›fl› ile bölgedeki illegal çöp depo-
Evrensel Bak›fl Ortado¤u halklar› emperyalizmin “atlama tahtas›” olmamakta kararl› Yan›na savafl bakan› Condolaezza Rice’› da alarak, baflta Filistin-‹srail olmak üzere, bir dizi Ortado¤u ülkesini gezen Bush’un, bu gezi s›ras›nda s›kça dile getirdi¤i “bar›fl” söylemleriyle gerçekte -ve sürpriz olmayan bir biçimdeneyi kast etti¤ini, kendisi daha Ortado¤u’dan ayr›lmadan, baflta Ortado¤u halklar› olmak üzere, tüm dünya gördü. ABD emperyalizminin bu üst düzeydeki Ortado¤u ziyaretinin zamanlamas›na bak›ld›¤›nda, bunun ABD’deki ekonomik krizde yeni geliflmelerin yafland›¤› döneme denk geldi¤i de görülmektedir. Geliflmeler, ekonomik krizde gelinen çöküfl noktas›na iflaret etmekte. Çok say›da bas›n-yay›n organ›nda, “Amerikan ekonomisinin çöküflünde son perde” olarak duyurulan bu son ekonomik darbe, dünyan›n en büyük yat›r›m bankas› olarak gösterilen Merril Lynch’in, 93 y›ll›k tarihinde u¤rad›¤› en büyük zararla birlikte gündeme geldi. Yine dünya ölçe¤indeki en büyük yat›r›m kuruluflu olan Citigroup’un, bundan bir süre önce 18 milyar Dolar zarar etti¤ini aç›klamas›, Amerikan ekonomisini büyük ölçüde sarsm›flt›. Merril Lynch’in aç›klad›¤› zarar›n 23 milyar Dolar oldu¤u göz önüne al›nacak olursa, Amerikan ekonomisinde ibrenin iyice dibe vurmas› art›k kaç›n›lmaz olarak görünmekte. Bu ekonomik tablo, ekonomiyi ve buna ba¤l› ortaya ç›kan siyasal krizi dü-
Dünya
ze ç›karman›n yolunu, tarih boyunca savafl politikalar›na daha da h›z vermede gören emperyalist güçlerin, son hamlelerini de aç›klamakta. Bu hamlelerin ise, halklara karfl› savafl› boyutland›rmaya dönük oldu¤unu söylemeye bile gerek yoktur. Bunun son örne¤i ise, ABD emperyalizminin günümüz temsilcisi Bush ve ekibi taraf›ndan k›sa süre önce gerçekleflen Ortado¤u ziyaretinden baflka bir fley de¤ildir. Ortado¤u gezisini, Filistin sorununda “arabuluculuk” yapma iddias›na dayand›ran Bush’un bundan neyi kast etti¤i, daha ziyaret sona ermeden a盤a ç›kt›. ‹srail’in “1967’de bafllayan iflgaline son vermesi” gerekti¤ini söyleyen Bush’un niyetinin gerçekte, ‹srail’in iflgal etti¤i topraklardan çekilmesi de¤il, aksine yeni topraklar iflgal etmesi oldu¤u da görüldü. Kendisinin Ortado¤u ziyareti henüz sürdü¤ü s›ralarda, Siyonist ‹srail, Filistin halk›na dönük kapsaml› sald›r›lara giriflti. Çok say›da çocu¤un ve direnifl önderinin de katledildi¤i ve giderek geniflleyen bu sald›r›larla birlikte bir kez daha kan›tland› ki, emperyalistlerin “bar›fl”, “arabuluculuk” vb. söylemlerinden anlafl›lmas› gereken fley, onlarca y›ld›r oldu¤u gibi, ‹srail’in elini bölge halklar›na karfl› güçlendirme ve böylelikle de emperyalistlerin bölgede giderek yitirdikleri hakimiyeti güçlendirme çabalar›ym›fl. Filistin halk›n›n direniflini emperyalistlere ve Siyonistlere peflkefl çeken
lar› aras›ndaki ba¤lant›y› araflt›rmaya bafllad›lar. Çünkü bu depolarda radyoaktif maddeler ve zehirli at›klar›n depoland›¤› bilinmekte. ‹talya’da y›lda 26 milyon ton çöp “kaybolmakta”- bu miktar ülkedeki tüm çöplerin % 25’ine eflit. “Kaybolan” çöplerin 11 milyon tonunu ise, ‹talyan üreticilerinin zehirli at›klar› oluflturmakta. Mafyan›n uyuflturucu ve fuhuflun yan› s›ra, çöp ifline girdi¤i belirtilmekte. Çöpten sa¤lad›klar› gelirin ise y›lda 1.5 milyar Eoro’ya ulaflt›¤› tahmin ediliyor. Büyük bölümü zehirli ya da radyo aktif madde olan bu çöple-
Abbas ise bu yönlü pratiklerine bu ziyarette yenilerini ekledi. Ancak O ve El Fetih’in önde gelen kimi isimleri, “Bush’un ziyareti Filistinlilere büyük umut vermifltir” dedikleri s›ralarda, ‹srail asl›nda hiç ara vermedi¤i sald›r›lar›n› ve Filistin halk›n›n bafl›na ya¤d›rd›¤› bombalar›n say›s›n› art›rm›flt›. Bu Ortado¤u gezisinin merkezini ise yine, sadece Filistin–‹srail sorunu oluflturmuyordu. Ayn› günlerde patlayan bombalarla birlikte, Lübnan da ziyaretten nasibini al›rken, bir di¤er hedef, son süreçte görece daha sakin bir durumun hakim oldu¤u Irak’t›. Bush, Ortado¤u Dörtlüsü’nün flu süreçteki sözcülü¤ünü yapan “fino” lakapl› Blair ile birlikte Filistin ve di¤er bölge halklar›n› aldatmaya dönük yalanlarla kameralar karfl›s›na geçti¤i s›ralarda, Ortado¤u halklar›n›n bafll›ca katillerinden Rice da Irak’a geçiyordu. Irak’ta üstünlü¤ü ele geçirmeye dönük bir dizi giriflimin gündeme geldi¤i bu ziyaretin önemli konular›ndan biri, eski Baasç›lar›n büyük bölümünü affeden yasayken, di¤er önemli bir konu da emperyalistlerin kukla Irak hükümetine uzunca zamand›r dayatt›¤› petrol yasas›yd›. “Sünnileri Irak’taki siyasi sürece dahil etme” iddias›yla gündeme gelen eski Baasç›lara dönük yasan›n gerçek amac›, Saddam’›n bask›c› rejiminde halk› sindirme yönlü deneyimleri olan Baasç›lar› tekrar ifl bafl›na getirerek, bunlar arac›l›¤›yla Irak halk› üzerindeki bask›lar› art›rmakt›r. Petrol yasas›ndaki “›srar” ise, Irak petrolünün emperyalist tekellere peflkeflini hedeflemekten öte bir fley de¤ildir ve her iki konu da, Irak’ta, böylelikle de Büyük Ortado¤u Projesi’nde girilen ç›kmazdan dolay›, uzunca süredir gündemlefltirilmektedir. Bu ziyaretin daha kapsaml› amac›n-
rin bir k›sm› “3. Dünya” ülkelerine gönderilmekte bir k›sm› ise ilegal depolarda saklanmakta. Bu depolar›n say›s›nda geçti¤imiz y›ldan bu yana 4 bin art›fl var. 1996 y›l›ndan beri kapal› olan bir çöp deposunun yeniden aç›lmak istenmesine karfl› olan Napoli halk›, herkesin evinde en az bir hasta oldu¤unu söylemekte. Savc›l›k ise tümör vakalar› ile çöpler aras›nda bir ba¤lant› oldu¤u yönlü iddialar› bu zamana kadar ret etmekteydi. Ancak çöp krizinin büyümesi üzerine geri ad›m atan savc›l›k, konuyla ilgili inceleme bafllataca¤›n› duyurdu.
da ise, bölge halklar›n› birbirine k›rd›rma çabalar›na yenilerini ekleme, ‹ran gündemini yeniden canland›rma ve her fleyden önemlisi de silah ve petrol anlaflmalar›n› yenileme oldu¤u kesindir. Bu ba¤lamda, ziyaretin önemli duraklar›ndan biri de, emperyalizmin bölgedeki en önemli dayanaklar›ndan biri olan Suudi Arabistan’d›. Daha ziyaret sürerken, Suudi Arabistan’la milyarlarca dolarl›k yeni silah anlaflmalar› yap›ld›¤› ortaya ç›kt›. Bush Suudi Arabistan ve daha bir dizi iflbirlikçi Arap rejimiyle silah anlaflmalar› yaparken, ABD’nin sald›rganl›k politikalar›n›n son dönemdeki en s›k› müttefiklerinden ve bu ziyareti uydu gibi takip eden, Fransa’n›n faflist Cumhurbaflkan› Sarkozy de, bölge ülkeleriyle silah anlaflmalar› yaparak, Frans›z emperyalizminin bölgedeki pozisyonunu pekifltirmeye çal›fl›yordu. ‹srail’in bölgedeki silah üstünlü¤ünü aflmayacak biçimde yap›lan bu silah sat›fllar›n›, gerici Arap rejimlerini ‹ran’a karfl› k›flk›rtma giriflimleri ve –kendi yaratt›klar› iç çat›flmalar› bahane ederekPakistan’a dönük askeri müdahale söylentileri izliyordu. Ancak bu yönlü giriflimlerin Ortado¤u halklar› nezdinde çok da baflar›l› olmad›¤›, gerek bölgedeki bas›n›n, halk›n genel e¤ilimini yans›tan yaz›lar›ndan, gerekse, baflta Filistin, Bahreyn, M›s›r olmak üzere, birçok bölge ülkesinde yap›lan protesto eylemlerinden görmek mümkün. Anlafl›lan o ki, Ortado¤u halklar›, emperyalistlerin projelerine tam destek veren gerici rejimleri taraf›ndan k›rm›z› hal›larla karfl›lanan emperyalist “efendileri” pek ba¤r›na basmam›flt›! fiu çok aç›k ki, Ortado¤u halklar› emperyalistlerin kendilerini yeni savafllar için atlama tahtas› yapmas›na izin vermek istemiyor ve bunu da her vesile ile ilan ediyor!
Enternasyonal Yedi siyasi partinin önderleri Nepal’i demokratik federal bir cumhuriyet olarak ilan etme konusunda anlaflarak Kurucu Meclis’in ilk toplant›s›ndaki karar› uygulam›fl oldular. Liderler 23 Aral›k 2007 tarihinde Baflbakan›n Baluwatar’daki evinde gerçekleflen Yedi Parti Toplant›s›nda anlaflmaya vard›lar. Anlaflmaya göre karma seçim sistemi uygulanarak Kurucu Meclis’in 601 üyesinin 240’› ço¤unluk sistemiyle (bölgedeki adaylardan en çok oyu alan bölgeyi temsil etmek için meclise gider-çn), 335’i nispi temsil sistemi ile (her parti ald›¤› oy oran›na göre adaylar›n› meclise gönderir-çn) ve 26’s› da Bakanlar Kurulu taraf›ndan seçilecek. Liderler ayr›ca üst düzey bir mekanizma yaratmada, NKP(Maoist)’i geçici hükümete dahil etmede ve flehitler ve kay›plar için bir komisyonun kurulmas› konular›nda da anlaflt›lar. Daha öncesinde geçmiflte yap›lan anlaflmalara ve verilen sözlere uymayan NK (Nepal Kongresi) kurucu meclis seçimlerini gerçeklefltirme, federal demokratik cumhuriyeti ilan etme ve nispi seçim sistemini kabul etmeyi içeren Geçici Anayasay› uygulamada engeller ç›karm›flt›. Bu da Kurucu Meclis seçimlerinin belirsizleflmesine ve devletin yeniden inflas›n›n bloke edilmesine sebep olmufltu. Do¤al olarak NK’nin önderleri halk›n gelece¤inden ve ulustan daha fazla kendi s›n›fsal ç›karlar›n›, feodal ve bürokratlar›n ç›karlar›n› d ü fl ü n m e k t e d i r . NKP(BML) [Ne-
İşçi-köylü 14
l a p e N l Federa i t e y i r u h Cum
25 Ocak-7 Şubat 2008 vurgulam›flt›r. Bu karar›n uygulanmas› konusundaki flüphe de “anlafl ve ard›ndan boz” e¤iliminden kaynaklanmaktad›r. fiayet anlaflma uygulanmazsa büyük bir memnuniyetsizlik halk içinde yay›lacak ve yeni bir isyan do¤acakt›r. Böylesi bir durumda, yaln›zca monarfli de¤il geçici hükümetin önderli¤i, KM de bitecektir.
Tarihsel bir at›l›m
(Dharmendra Bastola)
Aflfla a¤›daki yaz›lar Nepal’de devrimin yan›nda saf tutan Red Star (K›z›l Y›ld›z) dergisinin 1-15 Ocak tarihli 2. say›s›n dan derlenerek çevrilmiflflttir. pal Komünist Partisi (Birleflik Marksist-Leninist)] ise yeni Nepal’i infla etmede net bir yaklafl›m›, plan ve program› olmad›¤›ndan kaynakl› siyasi krizi aflmaya yard›mc› olamad›. NKP(Maoist) ise sorunu herhangi bir parti, grup veya kifli taraf›ndan de¤il de konuyla ilgili aktörlerin yer alaca¤› bir yuvarlak masa toplant›s›nda tart›flmay› önermiflti. Fakat bu öneriyi NK sertçe reddetmiflti. ‹çlerinde Bakan Mahant Thakur’un da yer ald›¤› Madhesi önderleri anayasan›n yönelimine uyulmamas› nedeniyle kolektif flekilde partilerinden ve meclisten istifa etmesine ra¤men NK buna önem vermedi. Anlaflmaya var›lmas›na karfl›n
Kurucu Meclis (KM) seçimlerinin zaman›nda gerçekleflip gerçekleflmeyece¤i sorunu NK’nin karakterinden kaynakl› halkta kuflku yaratmaktad›r. KM seçimleri geleneksel düflünme ve parlamenter liderlerin yanl›fl ve programlar› nedeniyle belirsizleflmiflti. Ayn› zamanda iç ve d›fl güç merkezlerinin Nepal siyaseti üzerinde oynad›klar› kirli oyun da durumun ciddiyetini artt›rm›flt›r. Maoist önderlerden Badal yoldafl yaln›zca KM seçimleri için de¤il, ayn› zamanda seçimlerin Nepal halk› yarar›na sonuçlanmas› için hareketin yarat›lmas›na olan ihtiyac›
Ülkedeki siyasi kilitlenmeyi çözme do¤rultusunda Nepal Komünist Partisi (Maoist) ve parlamenter partiler, geçici anayasaya uygun olarak Nepal’in Federal Demokratik Cumhuriyet’e dönüflmesi için flartlar›n haz›rlanmas› ve seçilen Kurucu Meclis’in ilk toplant›s›nda karar alt›na al›nmas› konusunda uzlaflmaya vard›lar. Bu, Nepal tarihindeki temel bir at›l›md›r. Bu kararla birlikte Nepal geçici anayasayla birlikte monarflik bir sistemden Nepal Demokratik Cumhuriyeti’ne dönüflmüfltür. Siyasi gerçekli¤in bir sonucu olarak Nepal’deki monarflik kurumlar y›k›ld›. Ulusal ve bölgesel cumhuriyetler oluflturuldu. Nispi seçim sistemi kabul edildi. Siyasi, ekonomik ve sosyal yeniden yap›land›rma için kap›lar aç›ld›. Siyasi kilitlenmenin buzu k›r›ld›. Bu anlaflmayla birlikte ilk kez Nepal halk› egemen hale geldi. Ancak bu, afl›lmas› gereken binlerce milde bir ad›md›r. Bu, partimizin görüflme alan›nda elde etti¤i büyük bir kazan›md›r. fiayet Kurucu Meclis seçimi Haziran 2007’de yap›lsayd› bu, Halk Savafl›n›n 10 y›l›n›n ve 19 günlük halk hareketinin sayesinde oluflturulan Geçici Anayasan›n ruhu ile gerçeklefltirilecekti. Fakat yerli ve yabanc› gericilerin gizli oyunlar› bu ruhu köreltmeye çal›flm›fl ve Nepal halk›n›n kazan›mlar›n› ihlal etmesi için parlamenter partileri k›flk›rtm›flt›r. Ve seçim tarihi Aral›k ay›na ertelenerek monarflinin perdenin ard›nda rolünü oynad›¤› ve feodal ve kapitalist unsurlar›n halen seçimlerin 1980 referandumuna dönüflebilece¤i hayallerini kurduklar› anlafl›l-
25 Ocak-7 Şubat 2008 m›flt›r. Partimizin en k›sa sürede Cumhuriyetin ilan edilmesi ve nispi seçim sisteminin güvence alt›na al›nmas› talebini savunmas›n›n nedeni bunlard›r. Bu taleplerin özünde Demokratik Cumhuriyetin ve ulusal ve özerk cumhuriyetlerin federal yeniden inflas› bulunmaktad›r. Ancak temel parlamenter partiler partimize sertçe karfl› ç›kt›lar. Bu nedenle ideolojik ve politik farkl›l›klar› da göz önüne alarak partimiz bu konuda 2 temel nedenden dolay› uzlaflm›flt›r. Birincisi, NK Cumhuriyeti kabul etmifltir. Ve ikincisi ülke yolunu ya seçimle ya da halk mücadelesi ile bulmal›d›r. fiimdi, anayasal karardan dolay› özellikle NK içindeki monarfli yanl›lar›n› tamamen kovmal› ve Nepal Demokratik Cumhuriyeti’nin yeni siyasi ana ak›m›nda yerini almal› ve ülkedeki ekonomik, siyasi ve sosyal yeniden yap›land›rmada yer almal›d›r. fiimdi partilerin görevi, ulusla birli¤i gelifltirmek ve KM seçimlerini herhangi bir sorun yaratmadan gerçeklefltirmektir. Federal Cumhuriyetin Kurucu Meclisin ilk toplant›s›nda karar alt›na al›nacak olmas› flimdiden seçimleri ertelemeye dönük komplolar›n da gündemleflmesine sebep olmufltur. Seçim komisyonu seçimlerin olabilirli¤i hakk›nda karanl›k bir resim sunmaya çal›flmaktad›r. Böylesi bir durumda komisyonun üyelerinin de¤iflimi ile engel kald›r›lacakt›r. Ulusal ve bölgesel cumhuriyetlerin federal yap›lanmas› tamamland›¤›nda Terai sorunu ve di¤er gerilimler de çözülecektir. fiayet yerli ve yabanc› gericiler seçimleri engellemek ve
İşçi-köylü 15 Nepal halk›n›n kendi egemenlik hakk› olan cumhuriyeti ilan etme, monarfliyi y›kma, ekonomik, politik ve sosyal yeniden yap›land›rma hakk›na engel olurlarsa bu onlar için oldukça büyük bir zarara neden olacakt›r. Nepal halk›n›n böylesi bir durumda isyan etme hakk› vard›r ve bu gerçekleflti¤inde gerici unsurlar›n yok edilmesi binlerce kez h›zl› olacakt›r. NKP(Maoist) Merkez Komite üyesi
“Büyük bir kazan›m” Nepal Komünist Partisi (Maoist) Baflkan› Prachanda partisiyle alt› parti aras›nda yap›lan anlaflman›n büyük bir kazan›m oldu¤unu söyledi. Anlaflman›n ard›ndan Kathmandu’da bir etkinlikte konuflan Prachanda “Nepal tarihinde ilk kez anayasaya Federal Demokratik Cumhuriyet yazmak büyük bir kazan›md›r” dedi. 23 maddelik konsensüsün olumlu oldu¤unu ancak önemli olan›n uygulan›fl› oldu¤unu ekledi.
Enternasyonal Ülke Cumhuriyetin kuruluflu ile büyük bir ilerleme yaflarken farkl› çevrelerden Maoistlerin neden nispi seçim sisteminden (her partinin ald›¤› oy oran›na uygun flekilde parlamentoda temsil edilmesi-bn) vazgeçti¤i sorusu yükselmektedir. Bu konuyu netlefltirmek amac›yla NKP(Maoist) önderlerinden Mohan Baidhya ‘Kiran’ nispi seçim sistemi konusunda tav›rlar›n›n de¤iflmedi¤ini söyledi. Anlaflmada partilerinin bu konudaki farkl› anlay›fl›n›n anlaflma metninde yer ald›¤›n› vurgulad›.
“S›n›f ideolojimizde, ideallerimizde ve hedeflerimizde kararl›y›z!” Afla¤›daki görüflme NKP(Maoist) Merkez Komitesi Sekreterlik üyesi Netrabikram Chand ‘Biplab’ ile yap›lan röportajdan al›nm›flt›r. - Ülkemiz süre giden bar›fl sürecinde anlaml› bir sonuca ulaflacak m›? - Benim görüflümce, süre giden bar›fl süreci iki benzer s›n›f ve ç›karlar aras›nda yaflanmamaktad›r. Bu bar›fl süreci 10 y›ll›k Halk Savafl› sayesinde ilerlemektedir. Savafl ve bar›fl süreçleri devrimde mümkündür ve birbirleriyle yer de¤ifltirebilir. Marksizm bu durumu anlamam›z› sa¤lamaktad›r. Ve di¤er bir gerçek de bar›fl sürecinin temel hedefinin proleter devrime hizmet etmek ve tamamlamak olmas›d›r. Bar›fl döneminin ard›ndan fliddetin do¤umu ve devrimci fliddetin ard›ndan bar›fl›n oluflmas›n›n nedeni nitelik ve s›çrama üzerine Marksist yasalarda sakl›d›r. Bu nedenle bar›fl süreci devrimci bir sonuca ulaflmal›d›r. Fakat burada ek-
(…) - Enternasyonal komünist partiler NKP(Maoist)’i neden elefltiriyor?
lemek istedi¤im bir konu da her zaman ç›karlar› birbirine z›t iki s›n›f›n (proletarya ve sömürücü) keskin mücadelesinin yafland›¤› devlet iktidar›na yönelik Marksizm’in bulgular›na z›t flekilde düflülebilecek en büyük hatan›n gerici, feodal ve emperyalist devlet iktidar›n›n proleter devlet iktidar›na görüflmeler, anlaflmalar ve birlik yoluyla dönüflece¤ini düflünmektir.
- Asl›nda bu yak›c› bir sorun. Bizim partimiz ve devrimimiz yaln›zca Nepal’in partisi ve devrimi de¤ildir. Dünya komünist partisinin ve dünya devriminin temel organlar›ndan biridir. Bu nedenle devrimin zaferi veya yenilgisi tüm dünyay› etkilemektedir. Di¤er önemli gerçek ise bugün geldi¤imiz aflamada dünya proletarya s›n›f›n›n yard›m› ve dayan›flmas›n›n büyük etkisidir. Halk Savafl›n› bafllat›rken Peru, Filipinler ve Türkiye devrimlerini inceledik. Kardefl partiler DKP ve HKP (Maoist) ile tart›flt›k ve deneyimlerimizi paylaflt›k. Bize çok yard›mc› oldular. Hindistan’daki devrimciler siyasi, teknolojik, akademik ve di¤er alanlarda yard›mlarda bulundular. DEH’in ve HKP(Maoist)’in Nepal devriminin bar›fl süreci ile ilgili kayg› ve elefltirileri var. Bu elefltiri ve kayg›lar› kabul ediyoruz, çünkü ayn› s›n›fa mensubuz. Farkl› yaklafl›mlar da var, ancak Ganapathi yoldafl ve Bob Avaikan yoldafl›n elefltirileri en dikkate de¤er olanlar›. Bizim onlar› s›n›f ideolojimizde, ideallerimizde ve hedefimizde kararl› oldu¤umuza inand›rmam›z gerekmektedir. (…)
Politik gündem
İşçi-köylü 16
25 Ocak-7 Şubat 2008
Gü nü n ihtiyac›na yan›t verecek DDSB’Y‹ GEL‹fi fiT T‹R, BÜYÜT! 2008’in ilk günlerini geçirdi¤imiz flu dönemde geriye dönüp bakt›¤›m›zda dünyada ve özellikle ülkemizde ezilenlerin hanesine daha derin yoksulluk ve ac›lar›n, daha yo¤un sömürünün yaz›ld›¤›n› görüyoruz. 80 AFC’sinden sonra özellikle 90’l› y›llarda emperyalizmin sergiledi¤i (kendi ülkeleri de dahil) “neo-liberal” olarak adland›r›lan özde talan ve sömürü yasalar›n›n uygulan›fl›nda daha üst evreye geçilmifl ve sermayenin daha rahat dolafl›m›, palazlanmas› ad›na yine emperyalizmin ekonomik-askeri ve ideolojik sald›r›lar› yo¤unlaflm›fl; bunun karfl›l›¤›nda ezilenler cephesi sald›r›lara ciddi anlamda gö¤üs gerebilecek-püskürtebilecek bir irade yaratamam›flt›r. Ülkemizde ‘89 bahar eylemlilikleri ile bafllayan sürecin süreklili¤i sa¤lanamam›fl, sald›r›lara karfl› politikalar üretilememifl ve özellikle sendikalar iflçi ve emekçileri kendi kaderlerine terk etmifltir. fiüphesiz yaflanan dura¤anl›kta en büyük etkenlerden biri de emperyalizm ve uflaklar›n›n ideolojik sald›r›lar›n›n topyekün halk›n en ileri örgütlerinde oldu¤u gibi sendikalar cephesinde de ciddi sapma ve k›r›lmalara yol açt›¤›n› görmek gerekmektedir. Yarat›lan tahribat o kadar ciddi boyuta ulaflm›flt›r ki, kimi devrimci(!) sendika önderlikleri emperyalizmin “küreselleflme” safsatas›n›n daha çok yanl›s› olmufllar, iflçi ve emekçilerin haklar›nda iyilefltirmenin yolunun AB’den geçti¤i tezini savunacak duruma gelmifllerdir. Emperyalizm, sosyalist maskeli ülkelerin geriye dönüfllerinin sa¤lad›¤› rahatl›kla sermaye dolafl›m›n› engel tan›madan gerçeklefltirebilece¤i uygulamalar› için özellikle sömürge ve yar› sömürge ülkelerdeki hakim s›n›flara IMF-DB ve DTÖ gibi finans kurumlar›yla direktifleri vermifl ve yine özellikle 90’lar›n ikinci yar›s›ndan sonra iktidara gelen her hükümet birbirileriyle yar›fl›rcas›na, efendilerine ne kadar sad›k olduklar›n› teyit etmek için iflçinin-emekçinin-köylünün yaflam›n› karabasana çevirecek uygulamalar› teker teker yaflama geçirmekte gecikmemifltir. Sald›r›lar›n en önemli aya¤› olan “özellefltirmeler” üst boyutta gerçeklefltirilmifl ve halen de sürmektedir. Kamunun küçülmesi ve sermayeye devredilmesi hedefli özellefltirmelerle binlerce iflçi iflten at›lm›fl ve kalanlar ise güvencesiz-düflük ücretle çal›flmak zorunda b›rak›lm›flt›r. ‹flsizlik % 20’lerdedir. Yaklafl›k 13 milyon insan yar›ns›z ve geleceksiz yaflamaya mahkum edilmifltir. Yine “Yeni ‹fl Yasas›yla” iflçi s›n›f›n›n
eme¤inin en üst seviyede sömürülmesi için gerekli düzenlemeler meflrulaflt›r›l›rken; “Sendika Kanunu” ile çal›flanlar›n demokratik-sosyal ve ekonomik haklar› budanm›fl, çal›flanlar› adeta “modern köleli¤e” dönüfltüren “esnek üretim-toptan kalite yönetimi” gibi çal›flma programlar› dayat›lm›flt›r. Sermaye sahiplerinin iflçileri iflten ç›karmas› ve tazminat vermemesi için gerekli yasal düzenlemeler devlet deste¤iyle güvence alt›na alm›flt›r. Örne¤in Deri Sanayide iflyeri sahibi “fabrika zarar ediyor gösterip, iflas beyan ederek” iflçileri rahatça ç›karabiliyor ve tazminat hakk›n› da sürece yayarak eritebiliyor. Farkl› bir iflletmede veya ayn› iflletmenin ismini de¤ifltirerek, sendikas›z çal›flmay› kabul eden yeni iflçilerle üretime devam edebiliyor. Sistemin yaratt›¤› iflsizler ordusunu gören iflçi güvencesiz ve daha düflük ücrete raz› olarak çal›flmaya mahkum ediliyor. Grev hakk› “anayasaca(!) korunan iflçilere polis-jandarma azg›nca sald›rabiliyor. Bugün güvencesiz çal›flma koflullar›ndan dolay› Tuzla Tersanelerinde ve birçok sektörde iflçiler can veriyor. AKP hükümeti yaklafl›k 13 milyon çal›flan› ilgilendiren (art›k sadaka olarak nitelendirilen) adeta dalga geçer gibi 457.63 YTL olarak aç›klayabiliyor. Yine birkaç hafta içerisinde yasallaflmas› beklenen ve yürürlük tarihi olarak 1 Haziran 2008’e ertelenen “Sosyal Güvenlik Refomuyla” çal›flanlar›n ve dahas› tüm halk›n karfl›laflaca¤› durum flimdiye kadarki sald›r›lar›n bir üst boyutunda sarsacak niteliktedir. Öyle ki sa¤l›k hizmeti almak bir lüks haline getirilmeye çal›fl›l›yor. Emeklilik ayl›¤› 4’te 1 düflecek, prim ödemeyenler tedavi edilmeyecek, emeklilik için prim gün say›s› artt›r›larak
mezarda emeklili¤in önü tamamen aç›lacak vb.
‹htiyaç, s›n›f sendikac›l›¤›d›r Evet mevcut tabloya bakt›¤›m›zda, bugün emperyalizm ve uflaklar›n›n topyekün sald›r›lar› karfl›s›nda sendika önderliklerinin sald›r›lar karfl›s›ndaki “acizliklerinin sorgulanmas› ve müdahale edilmesi”nin önemi kendisini daha yak›c› bir flekilde hissettiriyor. Koltuklar›na canlar›na sar›l›r gibi sar›lan, sendika merkezlerini adeta saraya çeviren, iflçi s›n›f›na karfl› yap›lan tüm sald›r›lara karfl› “üç maymunu” oynayan, iflçi s›n›f›n›n öfkesini devaml› frenlemeye çal›flan, iflçilerin sorunlar›na kay›ts›z kalan sendika a¤alar› ile, bürokratik-teslimiyetçi sendika önderlikleri ile hesaplaflmak; s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›n› sözde de¤il patrikte de sergileyecek devrimci bir sendikal hareketi yaratmak, gelifltirmek ve hakim hale getirmek bugün daha fazla hayati bir öneme sahiptir. Bugün baz› noktalarda tart›fl›lsa da THY, Türk Telekom iflçilerinin grev direniflleri, içinden geçti¤imiz zor süreçte iyi okunmal›, içerisinde yaratt›¤› umudu-direnifli ve dayan›flma bilinci büyütülmelidir. Hele ki kongresine devlet erkan›n›n kat›ld›¤› ve yapt›klar› konuflmalarda iflçi s›n›f›na sald›r›da bir mahsur görmeyenlere izin veren Türk-‹fl’in bu sürecinde grevlerin direnifllerin koflulsuz desteklenmesi ve büyütülmesi çok önemlidir.
‹flsizli¤e isyan et! fiüphesiz yukar›da açmaya çal›flt›¤›m›z tablo bir anda oluflmad›¤› gibi bu tabloyu de¤ifltirecek iradenin de çok k›sa zamanda yarat›lmas›n› beklememeli-
yiz. Bugün en acil ihtiyaç Devrimci Demokratik Sendikal Birli¤imizin s›n›f sendikac›l›¤› ilkelerine s›k› s›k›ya ba¤l›, devrimci ve militan disiplinden ödün vermeden ve s›n›f›n iradesini, kararlar›n› önemseyen örgütlülü¤ümüzün ihiyaca yan›t verebilecek seviyeye getirilmesi sorunudur. Güncel olarak bunun ilk aya¤›n› fiubat sonunda “‹flçi Kurultay›m›zla” sonland›raca¤›m›z “Sendikal mücadeleyi gelifltir, iflsizli¤e isyan et!” slogan› merkezli yürütece¤imiz kampanya sürecimiz oluflturacakt›r. Çal›flmalar›m›z› iflsizlikle s›n›rland›rmadan, bu süreci geliflen sald›r› dalgas›na karfl› olan mevzileri sa¤lamlaflt›rmak ve yeni mevziler oluflturma hedefiyle hareket etmek durumunday›z. Egemenlerin floven sald›r› dalgas›na karfl› iflçi ve emekçiler cephesinden bir karfl› duruflun yarat›lmas›, oluflturulan bu dalgan›n gölgesinde yo¤unlaflt›r›lan sald›r› dalgas›n›n kendisinin yo¤un propagandas›n› yapmal›y›z. Emek hareketinin içerisinde bulundu¤u durum bizi karamsarl›¤a itmemeli, bilakis iyi bak›ld›¤›nda milyonlarca iflçiemekçinin gün be gün yaflam koflullar›n›n a¤›rlaflt›¤› ve sald›r›lar›n artarak devam edece¤i öngörüsüyle örgütlenme ihtiyaçlar›n›n da artt›¤› gerçekli¤i görülmelidir. Emperyalizm ve sald›r›lar› neticesinde çeliflkilerin gitgide keskinleflti¤i, bu dura¤anl›¤›n alt›nda öfkeli iflçi-emekçi ve iflsizlerin öfkelerinin artt›¤›n› görerek öfkelerini örgütlemenin aciliyetini ve hayati önemini görmek zorunday›z. Biliyoruz ki att›¤›m›z ad›mlar yerini buldukça, kitlelerin sorunlar›na yo¤unlaflt›kça, bu sorunlara yönelik somut politikalar ürettikçe kampanyam›z›n hedefine ulaflmas› kaç›n›lmazd›r. ‹flçi s›n›f›n›n içinden geçti¤imiz dönem aç›s›ndan yaflad›¤› sorunlar› tüm yönleriyle görmek, kavramak bu çal›flmalar›m›z›n merkezinde olmak zorundad›r. Kitlelerin beklenti ve taleplerinin karfl›lanmas›, bunlar üzerine ciddi bir kafa yoruflun sa¤lanmas› sadece bugünkü çal›flmalar›m›z› de¤il gelecek çal›flmalar›m›z›n zeminini de haz›rlayacakt›r. Bugün tüm açmazlar›na ra¤men iflçi s›n›f›n›n harekete geçti¤i koflulda ülke gündemini nas›l belirledi¤ini ve de¤ifltirdi¤ini gördük. Dünyada ve ülkemizde son dönem geliflen hareketlili¤i kavrayarak, görev ve sorumluluklar›m›z› yerine getirdi¤imizde kazan›mla ç›kmam›z›n önünde bir engel olmad›¤›n› görece¤iz. Hatalar›m›zdan ders ç›kararak, dün yaratt›¤›m›z de¤er ve birikimlerimizi tekrar tekrar inceleyerek ve do¤ru sonuçlar ç›kararak bu döneme yüklenelim!
25 Ocak-7 Şubat 2008
İşçi-köylü 17
“Ülke gerçekleri” aldatmacas›yla emekçilere sefalet dayat›l›yor! Türkiye’de yeni mali y›l Ocak ay› ile birlikte bafllad›¤›ndan; her y›l›n son 2-3 ay› T‹S’lerine, asgari ücret tart›flmalar›na, bütçede vergilerin ne kadar art›r›l›p, ezen s›n›flara ne kadar›n›n nas›l peflkefl çekilece¤i tart›flmalar›na sahne olur. Bu nedenle gazete sayfalar›nda-televizyon haberlerinde ezen ve ezilen s›n›flar aras›ndaki uçurumun üstü ne kadar kapat›lmaya çal›fl›l›rsa çal›fl›ls›n baflar›l› olunamaz. Çok aç bulundu¤u için 1.5 kg.’l›k Trüf mantar›n›n 330 bin dolara sat›lmas›; içinde ev sinemas›ndan, jakuziye birçok insan›n rüyas›nda bile göremeyece¤i lüks metalar›n bulundu¤u, kifliye özel denizalt› siparifllerinin artt›¤› ve bunlar›n fiyat›n›n 60 milyon Dolar oldu¤u haberi! Yine geçen ay ‹stanbul’da aç›lan lüks mallarla ilgili fuarda onbinlerce dolarl›k ayakkab›lar›n, giysilerin sergilenmesi ve fuar›n Türkiye’de “iyi ifl” yapt›¤› haberi vs. Bir de ezilenler cephesine, günde yaflam›n› birkaç dolarla (ki bunu bulamayanlar da var!) geçirmek zorunda olanlar›n cephesine bakal›m… Türkiye’de say›lar› 4 milyon 70 bini bulan “asgari ücretlilerin” yak›ndan takip etti¤i asgari ücretin, nas›l “en asgari” flekilde belirlendi¤ine ve flu anki miktar›n›n bile ezen kesimler taraf›ndan nas›l fazla de¤erlendirildi¤ine bakal›m…
ralel olarak son 15 y›ld›r tüm dünya ülkelerinde asgari ücret tart›fl›l›r hale gelmifltir. 2005 y›l›nda IMF Birinci Baflkan Yard›mc›s› Anne Krueger “Türkiye’de asgari ücretin yüksek oldu¤unu, bu kadar yüksek asgari ücretlerle iflsizli¤in azalt›lmas›n›n ve istihdam›n art›r›lmas›n›n önüne set çekildi¤ini söyledi…” (‹ktisat Dergisi; Say›; 479-80, Sf; 48) Bu aç›klamadan sonra hepsi ayn› do¤rultuda olmak üzere ATO, OECD, TÜS‹AD gibi kurumlar raporlar yay›mlad›lar! Türkiye’nin yar›-sömürge yap›s›n›n getirdi¤i; yat›r›mlara bütçenin sadece yüzde 6’s› oran›nda pay ayr›lmas›n›n, ülkenin yeralt›, yerüstü zenginliklerinin peflkefl çekilmesinin, bütçede en yüksek pay›n faizeborca ayr›lmas›n›n k›saca sistemin kendisinden kaynaklanan iflsizli¤in-yoksullu¤un
makta yarar var. Asgari geçim indiriminin uygulanmas›yla bekâr bir iflçinin eline 481 YTL geçece¤i aç›kland›. Evli olufluna, eflin çal›fl›p-çal›flmamas›na ve çocuk say›s›na ba¤l› olarak bu miktar kademe kademe azami 513 YTL’ye ulafl›yor. Yani bekâr ile evli ve 4 çocuklu olan aras›ndaki fark 32 YTL. Haber bafll›klar›nda, aç›klamalarda ulaflamad›¤›m›z bilgilere; derinliklere indikçe ulafl›yoruz ve görüyoruz ki “asgari geçim indirimi” birçok asgari ücretliye uygulanmayacakm›fl. Yukar›da belirtti¤imiz gibi asgari ücretin enflasyon oran›n›n üstünde belirlendi¤i iddia ediliyor. Enflasyon oran› hem toplu ifl sözleflmelerinde hem de asgari ücret belirlenirken kullan›lmaktad›r. 2007 y›l› için hedeflenen enflasyon oran› yüzde 4 idi. Tamamen hükümetin ifline gelen rakamlar› aç›klayan TÜ‹K; daha fazla
runda… Sanayinin amac› insanlar›n zenginliklerini art›rmakt›r. Bizim de hedefimiz bu.” (28 Aral›k 2007-Dünya Gazetesi) A. N. Konuk; “Herkes fedakârl›k yapmal›d›r” derken pratikte gördü¤ümüz ve yaflad›klar›m›zdan yola ç›karak, burada sadece ezilenleri kastetti¤ini anl›yoruz! Dünya Bankas›’n›n “Dünya Kalk›nma Göstergeleri 2005” raporunda Türkiye’de en yoksul yüzde 10’un gelirden yüzde 2.3; en zengin yüzde 10’un ise yüzde 30.7 ald›¤› belirtilmektedir. Yani arada 10.5 katl›k bir fark var. (Veriler; 28 Aral›k 2007-Dünya Gazetesi) Bir taraftan zenginlik bir taraftan yoksulluk böyle artarken; “kapitalist üretim sürecinin kendi mekanizmas› ile e¤itilen, birlefltirilen ve örgütlenen iflçi s›n›f›n›n baflkald›rmalar› da genifller ve yayg›nlafl›r.” (Marks, Kapital, C. 1, S. 782) Türkiye’de son birkaç ayda yaflanan grevler bunun göstergesidir. Kendili¤inden olan bu grevlerin; s›n›f bilinçli önderlik olmadan gerçekten baflar›ya ulaflmas› mümkün de¤ildir. ‹flte Telekom grevi sonras›
Emekçilerin al›nterleri üzerinden lüks yaflamlar›n› sürdürenlerden, emekçilerin haklar›n› alma zamanlar› gelmifltir! Tüm dünyada art›k ezilenlerin arkas›ndan esmeye bafllayan rüzgâr› kullanmas›n› becermeliyiz…
“Azami” sömürü için “Asgari Ücret” Çeflitli aflamalardan geçmifl olsa da Türkiye’de 1951’den bu yana uygulanan asgari ücret “iflçilere normal bir çal›flma günü karfl›l›¤› olarak ödenen ve iflçinin g›da, konut, giyim, sa¤l›k, ulafl›m ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlar›n› günün fiyatlar› üzerinden asgari düzeyde karfl›lamaya yetecek ücret olarak tan›mlan›yor asgari ücret yönetmeli¤inde.” (Evrensel Genç Hayat, 27 Aral›k 2007) Türkiye; Avrupa Sosyal fiart›n› asgari ücreti düzenleyen 4. Maddenin 1. F›kras› d›fl›nda imzalam›flt›r. Bu madde asgari ücret belirlenirken iflçinin ailesinin de göz önünde bulundurulmas›n› gerekli k›lmaktad›r. Türkiye’de asgari ücret iflçi sanki kimseye bakmakla yükümlü de¤ilmifl gibi; tek bir kiflinin harcamalar› üzerinden hesaplanmaktad›r. Ve buna ra¤men yüksek de¤erlendirilmektedir. II. Emperyalist Paylafl›m Savafl›’ndan sonra özellikle Avrupa ülkelerinde sosyal devlet uygulamalar› ad› alt›nda; asgari ücret belirlenirken iflçilere daha fazla söz hakk› tan›nmakta ve flimdiye oranla daha yüksek ücretler söz konusu olabilmekteydi. Fakat o zaman da flimdi de asgari ücretin mant›¤›; burjuvazinin esasta kendi aras›nda uzlaflarak, asgari maliyet kayb›yla azami sömürüyü elde etme çabas›d›r. ‹flte buna pa-
Politik gündem
faturas›n› bir kez daha bilinçlice “en alttakilere” yüklediler! Ve bu y›l asgari ücret tespit komisyonu çal›flmalar›n› yürütürken; Batman do¤umlu, Kürt milliyetine mensup oluflunu her f›rsatta hat›rlatan Merlly Linch’te çal›fl›rken ayl›k 60 bin dolar alan flimdinin Devlet Bakan› Mehmet fiimflek “Türkiye’de asgari ücret ile emekli maafl› dünya ortalamas›n›n üzerinde seyrediyor…” aç›klamas›n› yapt›. Ezen s›n›flar›n flu anda en çok konufltu¤u ise bölgesel asgari ücretin uygulanmas›. Bu özellikle T. Kürdistan›’nda ücretin 100-150 YTL civar›nda oluflunun resmileflmesi demektir!
“Asgari geçim indirimi” aldatmacadan baflka bir fley de¤ildir! 1 Ocak 2008’den itibaren asgari ücrete, “enflasyon oran›n›n üstünde” yüzde 4+5 oran›nda zam yap›ld›. Böylece asgari ücret Ocak ay›ndan itibaren 16 YTL’lik zamla 435 YTL, Temmuz’dan itibarense 457 YTL oldu. Burada “asgari geçim indirimi” aldatmacas›na vurgu yap-
düzeltme yapamam›fl olacak ki, enflasyon oran›n› yüzde 8 olarak aç›klad›. 6 Ocak 2008’de iktisatç› Mustafa Sönmez’in Evrensel’de yay›nlanan araflt›rmas›n›n sonuçlar›, TÜ‹K’in enflasyon oran›n›n halk›m›z›n mutfa¤›ndaki-yaflam›ndaki enflasyonla hiç ilgisi olmad›¤›n› gösterdi. M. Sönmez 130 dolay›ndaki g›da maddesinin fiyat art›fllar› üzerinden yapt›¤› analizde, mutfak ve bar›nma ile ilgili mal ve hizmetlerin 2007’deki fiyat art›fllar›n›n ortalama yüzde 25’in üstünde oldu¤unu saptam›flt›r. “Enflasyona göre yüksek saptand›¤›” iddias›n›n yine sadece aldatmacadan ibaret oldu¤u aç›kt›r.
Egemenler ve iflbirlikçileri yine fedakârl›ktan bahsediyor! Asgari ücret miktar› ile ilgili aç›klama yapan T‹SK Yönetim Kurulu Üyesi Ali Nafiz Konuk’un söyledikleri; ezen s›n›flar›n iflçilere, memurlara… nas›l bir yaflam düflündüklerini göstermesi, tipik bir burjuva anlay›fl› olmas› aç›s›ndan önemlidir; “Herkes fedakarl›k yapmak zo-
çal›flanlar nas›l aldat›ld›klar›n› anlat›yorlar. SEKA direniflinin nas›l sonland›r›ld›¤› halen ak›llardad›r! Tarihte bunlar›n say›s›z örne¤i mevcuttur! 2008 y›l› tüm emekçiler aç›s›ndan sefaletin, sömürünün, bask›n›n artaca¤› bir y›l olacakt›r. Türkiye ve Irak Kürdistan›’nda yürütülen savafl›n Büyük Ortado¤u Projesi ekseninde Türkiye’ye biçilen misyonun, dünyada gitgide derinleflmekte olan krizin faturas›; sene bafl›nda yap›lan zamlarla, belirlenen asgari ücretle, bütçeden ayr›lan payla emekçi halk›m›za kesilmeye bafllanm›flt›r! Emperyalist-kapitalist ülkeler her zamanki gibi girdikleri ekonomik krizin faturas›n› bizim gibi yar›-sömürge, yar›-feodal ülkelerden ç›karmaya çal›flacaklard›r! Tüm bunlara karfl› haz›rl›kl› olmak, emekçiler içerisindeki çal›flmam›z› yayg›nlaflt›rmak ve derinlefltirmek ihmale gelmeyecek bir zorunluluktur. Emekçilerin al›nterleri üzerinden lüks yaflamlar›n› sürdürenlerden, emekçilerin haklar›n› alma zamanlar› gelmifltir! Tüm dünyada art›k ezilenlerin arkas›ndan esmeye bafllayan rüzgâr› kullanmas›n› becermeliyiz…
Politik gündem
İşçi-köylü 18
Aleviler “Kurtlar Sofras›”na ra¤bet etmedi! Toplum içindeki farkl›l›klar›n, egemen s›n›flar taraf›ndan olabildi¤ince körüklendi¤i, kendisinden olmayana karfl› tahammülsüzlü¤ün had safhaya ç›kar›lmaya çal›fl›ld›¤› bir dönemden geçmekteyiz. Irkç›-floven dalgan›n efllik etti¤i bu yönlü çabalara, giderek daha s›kça yaflanan linç giriflimlerinin efllik etti¤ini görüyoruz. Faflist TC devletinin, tüm resmigayri resmi kurum, kurulufl ve organlar›yla hayata geçirmeye çal›flt›¤› bu politikan›n bir aya¤›n› da hiç kuflkusuz AKP hükümeti oluflturuyor. ‹çinden geçilen bu süreçte, farkl›l›klara tahammülsüzlük noktas›ndaki pratikleri bilinen AKP’nin son dönemdeki Alevi yönelimi ise bugünlerdeki en büyük tart›flma konular›ndan biri durumunda. Bu tart›flmalar, AKP’nin “Alevi aç›l›m›” çerçevesinde organize etti¤i “Alevi iftar›” ile birlikte iyice alevlendi. Alevi örgütleri taraf›ndan protesto edilen ve bunun sonucu olarak da, 298 Alevi örgütünden sadece (bu tart›flmalar›n yafland›¤› süreçte “birileri” taraf›ndan kurduruldu¤u iddia edilen) 6’s›n›n kat›ld›¤› iftar ise, AKP’nin bir flovu olmaktan öteye geçemedi. Dahas›, AKP bu iftar› düzenlemekteki hedefine pek de ulaflamad›. ‹ftar yeme¤ine öncülük eden bafll›ca isim, AKP ‹stanbul milletvekili ve ayn› zamanda Erdo¤an’›n dan›flman› olan Reha Çamuro¤lu. ‹ftar bilindi¤i üzere, bir süre önce AKP taraf›ndan gündemlefltirilen ve Çamuro¤lu’nun önayak oldu¤u, “Alevilik inan›fl›na yasal statü kazand›rma” çabalar›n›n da bir ürünü. AKP’nin Alevi ata¤›na ve bu ba¤lamda düzenledi¤i iftara daha ayr›nt›l› geçmeden önce, AKP’nin Alevi plan›na cansiperane katk› sunan ve kendisi de Alevi olan Reha Çamuro¤lu’nu biraz daha yak›ndan tan›makta yarar var. Kendisi 12 Eylül öncesinde “solcu” geçi-
nen, bir süre sonra “sol” kimli¤ini reddedip, kendini anarflist ilan eden, ancak bundan da “tatmin olmam›fl” olacak ki, bu kimlikten de istifa edip, bu arada Alevi oldu¤unu hat›rlayan ve Alevilik üzerine yazmaya bafllayan bir flahsiyet. Liberal kimli¤i ile de bilinen Çamuro¤lu’nun siyaset sahnesine girifli de bundan sonra bafll›yor. Çamuro¤lu’nun bu h›zl› evrimleflmesi, sonraki siyasi yaflam›na da damgas›n› vuruyor. Önce Çiller ve Mehmet A¤ar’›n partisinde baflkan yard›mc›l›¤›, oradan MHP ve son durak olarak da AKP’de solu¤u al›yor. O’na bu halk düflmanl›¤›na giden yolda efllik eden en önemli unsur ise, sola, sosyalizme karfl› besledi¤i ve giderek daha da büyüyen kini oluyor. Alevi aç›l›m› alt›na imzas›n› atmas›n› da esas da bu kin sa¤l›yor. Ve bu kinini ise, Alevilerin sistem taraf›ndan asimile edilme çabas› olan bu süreçteki giriflimler s›ras›nda “sol Alevileri asimile ediyor” yorumuyla d›fla vuruyor. Oysa, sol kimli¤ini reddettikçe, sola daha çok düflman olan tüm dönekler gibi O da bilmektedir ki, gerçek solcu düflünce, yani devrimci-sosyalist inanç, en basit tan›m›yla, farkl› kültürleri asimile etmeyi de¤il, bunlar›n kardeflçe bir arada yaflamas›n› savunur. Ancak yukar›da da vurgulad›¤›m›z gibi, ne Alevi (özde halk düflmanl›¤›) politikas› üzerinden sistem içinde kendine yer edinmeye çal›flan Çamuro¤lu’nun ne de bu konuda ak›l hocal›¤› yapt›¤› AKP’nin, Aleviler üzerinde oynamaya çal›flt›¤› bu oyun pek tutmufla benzemiyor. Çünkü oyunun aç›l›fl› bile sonunun nas›l bitece¤ine dair yeterli ipuçlar› sunuyor.
‹ftar de¤il “H›z›r Sofras›” AKP ve ekibi ilk falsoyu anl› flanl› bir iftar sofras› kurmakla veriyor. Alevi inanc›ndaki Muharrem Orucu’na denk getirilen bu iftar yeme¤ine dönük elefltirilerden biri de, Alevi-
lerin orucunu, Ramazan (yani Sünni) iftarlar› gibi gösteriflli sofralarda açmad›¤› yönlü elefltiriler. Matem anlam›na gelen bu oruç, inananlarca mateme uygun biçimde, sessiz sedas›z aç›lmakta ve her türden gösteriflten uzak olmas›na özen gösterilmekte. Düzenlenifl biçimiyle bile, Alevi iftar›ndan çok egemen Sünni inan›fl›n iftar sofras› olan ve niyeti a盤a vuran bu sofra, daha bafl›ndan itibaren bu giriflimin karfl›s›nda olan Alevi kesimler taraf›ndan, denk düflen bir tan›mlamayla, “H›z›r Sofras›” olarak adland›r›ld›. H›z›r Pafla bilindi¤i üzere Pir Sultan Abdal’›n gerçek katili, Pir Sultan’›n idam›n›n bafl sorumlusu olan kiflidir. Ve bu tan›mlamayla, iftara kat›lanlar›n katilleriyle ayn› sofray› paylaflmas›na gönderme yap›ld›. AKP’nin sadece Mad›mak’ta yak›lan ayd›nlar›n katilleriyle yak›nl›¤›na bak›lmas› bile, bu tan›mlaman›n ne kadar yerinde oldu¤unu göstermektedir. AKP’nin yürüttü¤ü ve bu iftarla taçland›rmaya çal›flt›¤› “Alevisiz Alevi projesi”ne karfl› daha güçlü tepkiler gelmekte ise gecikmedi. Bu yönelime karfl› tepki gösterenlerin bafl›nda ise, Pir Sultan Dernekleri geliyor. PSAKD, 3 fiubat’da bir miting yapmaya haz›rlan›rken, çok say›da kurum daha iftar öncesi yapt›klar› aç›klamalarla bu asimilasyon politikas›n› protesto etti. En anlaml› protestolardan biri de Dersim’de, çok say›da kurumun bir araya gelerek yapt›¤› protestoydu. Bu protesto eyleminde, özellikle de Erdo¤an’›n geçmifl pratiklerine de¤inilerek, belediye baflkanl›¤› döneminde fiahkulu Derne¤i Cem Evi’ni y›kt›rmas›, Karacaahmet’i ise y›kt›rma giriflimine de¤inilerek, Erdo¤an’›n sonraki y›llarda bu yönlü yapt›¤› “Karacaahmet’i y›kamamak içimde bir uktedir” sözlerine yer verildi. Kimileri ise daha çok da inananlar›n duygu ve düflüncelerine hitap ederek, yeme¤e kat›lanlar›n, bulundu¤u toplumdan aforoz edilmesi, yani d›fllanmas› anlam›na gelen, “düflkün” ilan edilece¤ini aç›klad›lar.
Alevi politikas›n›n hedefi çok yönlü Peki daha düne kadar Alevileri inkar eden, inkar etmeden de öte, Alevilere karfl› gerçekleflen katliamlar›n savunuculu¤unu yapan, katliamlar› gerçeklefltirenlere koruma z›rh› oluflturan AKP, bugün neden birdenbire “Alevici” kesildi? Buna en k›sa yoldan verilen yan›tlardan biri Alevilerin asimile edilmek istenmesi olarak getirilmekte. En uygun cevap buymufl gibi görünmekle birlikte, hedefin sadece bununla s›n›rl› olmad›¤›n› söylemek gerekmekte. “Alevi aç›l›m›”n›n zamanlamas›na bak›ld›¤›nda, bunun Kürtlere dönük kapsaml› bir sald›r›ya giriflildi¤i döneme denk geldi¤i görülmektedir. fiu süreçteki Alevilerle bar›fl›k olma çabas›, 22 Temmuz seçimlerinde Alevilerden oy alamayan AKP’nin, ileriye dönük oy kapma giriflimleri oldu¤u gibi, bu süreçte daha çok da Kürtleri yaln›zlaflt›rma hedefini içer-
25 Ocak-7 Şubat 2008 mektedir. Ayn› flekilde, sistemle bar›flmaya, dahas› sisteme yedeklenmeye haz›r olan Alevi kesimlerle, sisteme karfl› muhalif tutumunu sürdürmedeki ›srar›n› koruyan Alevi kesimlerini ayr›flt›rmay› da hedeflemektedir. Böl-parçala-yönet politikas›n›n bir parças› olan bu politika ise, emperyalistlerin, bugün gerek bölgede gerekse dünyada hayata geçirmeye çal›flt›¤› politikalardan ba¤›ms›z düflünülemez. Dinin ve faflist gericili¤in tüm dünyada yükselifle geçti¤i böylesi bir süreçte bafllat›lan bu giriflimin, toplumsal uzlaflmaya de¤il, toplumdaki farkl›l›klar› daha da körüklemeye hizmet etti¤ini, bu yönelimin sadece bir aldatmacadan ibaret oldu¤unu ise, yine ayn› günlerde yaflanan pratiklerde görmekteyiz. Ard arda birçok okulda Alevi ö¤rencilerin, özellikle de din dersi hocalar› taraf›ndan, hastanelik edilinceye kadar dövülmesi, gerçek zihniyeti ortaya koymaktad›r. Ve Alevi ö¤rencilerin dövülmesine dönük bu pratikler ise topluma ekilen farkl›l›klara karfl› tahammülsüzlük tohumlar›n›n ürünüdür. Bu tahammülsüzlü¤ün daha da büyütülece¤ine dair iflaretler ise yeterince mevcuttur. Son söz olarak: AKP’nin “Alevi Aç›l›m›”, Alevilerin farkl›l›¤›n› kabul etme ve bu farkl›l›¤a sayg› duymadan ziyade, Türk egemen s›n›flar›n›n Aleviler üzerinden, (emperyalist patentli) politik hedeflerini gerçeklefltirmeye hizmet etmektedir. Kurulan iftar sofras› ise “H›z›r Sofras›” oldu¤u kadar da, “ Kurtlar Sofras›’d›r. Ve bu “Kurtlar Sofras›”na yem yap›lmak istenen Aleviler ise, “Kurtlar Sofras›”na ra¤bet etmemifltir!
“Çamuro¤lu dönsün, biz dönmeyiz!” Buca’da yaflayan Aleviler AKP iftar›na kat›lan kurumlar› protesto etti. Bu semtte yaflayan Aleviler, Buca Kooperatif Meydan›’nda toplanarak, “Susma hayk›r halklar kardefltir”, “Çamuro¤lu dönsün biz dönmeyiz yolumuzdan” sloganlar›yla Buca Hac›bektafl› Veli Derne¤i Cemevi önüne kadar yürüdü. Kitle ad›na aç›klama yapan Kuruçeflme Halk ‹nisiyatifi üyesi Sinem U¤urlu, AKP’nin düzenledi¤i iftar yeme¤ine kat›lanlar› ilkesizlikle suçlad›. U¤urlu, “AKP ile aç›lan iftar bizim iftar›m›z de¤ildir. Bu sofra H›z›r Pafla sofras›d›r. Onlarla birlikte rant sofras›na oturanlar›n bizimle ifli yoktur. Son dönemlerde Alevilere yönelik bir sald›r› da ARD televizyonundan geldi. Kültürümüze a¤›r hakaretler yapan bu televizyon kanal› gerekli cevab› Alevi toplumundan alm›flt›r” dedi.
İşçi-köylü 19
25 Ocak-7 Şubat 2008 Son birkaç y›ld›r ülke gündemini sarsan geliflmelerden sonra yaflananlar hukuk, adalet gibi kavramlar›n bir kez daha sorgulanmas›na neden oluyor. Ç›kart›lan Terörle Mücadele Yasas›, yeniden düzenlenen TCK, “Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu”nun yasalaflmas› ile devlet yetkililerine genifl hareket alan› yarat›l›rken toplumsal dinamiklerin zincirlenmesi hedefleniyordu. Bu yasalar ve düzenlemelerle birlikte her türlü hak ihlali ve anti-demokratik uygulama meflrulaflt›r›l›rken, hak ve özgürlükler mücadelesi yasad›fl› ilan ediliyor. Polis sokak ortas›nda cinayet iflleyerek, halka iflkence yaparken, ›rkç›-milliyetçi dalgay› arkas›na alan faflistler devrimci-ilerici kurumlara, ayd›nlara sald›r›yor. Devletin “iyi çocuklar›” suçüstü yakalanmas›na ve halk›n üzerine atefl açmalar›na ra¤men serbest b›rak›l›yor. ‹flçilerin, köylülerin her türlü hak arama mücadelesi anayasaya uygun olsa bile hukuksuz bir flekilde cezaland›r›l›yor. Özerk- bilimsel, anadilde e¤itim isteyen ö¤renciler hakk›nda onlarca dava aç›l›rken verilen disiplin cezalar› ile okuldan at›l›yor. Üretemediklerini hayk›ran köylüler hapse at›l›yor. Kölece çal›flma koflullar›na karfl› direnen, ülke kaynaklar›n›n emperyalist tekellere peflkefl çekilmesine engel olmaya çal›flan TEKEL iflçileri, yaka paça gözalt›na al›n›yor. Uluslararas› tekellere kap›lar›n› sonuna kadar açan egemenler, halk›m›za daha fazla açl›k ve yoksulluk getiriyor.
Adaletin gözü önünde katliam! 19 Ocak 2007 y›l›nda Agos Gazetesi Genel Yay›n Yönetmeni Hrant Dink gazete binas›n›n önünde kurflunlanarak öldürüldü. Ermeni sorunu üzerine yazd›klar›, söyledikleri ile önemli tart›flmalara yaratan Ermeni gazeteci Dink’in bileti çoktan kesilmiflti. Yasin Hayal’in azmettirici ilan edildi¤i olayda teti¤i çekti¤i söylenen Ogün Samast kahraman ilan edildi. Katliam›n ard›ndan ortaya ç›kan gerçekler cinayetin devletin birçok kurumunun eflgüdümlü çabas› sonucu elbirli¤i ile ifllendi¤ini gösterdi. Ogün Samast’›n Samsun’da bayrakl› görüntülerinin bas›na yans›mas› bir yana ‹stanbul ve Trabzon Emniyet Müdürlü¤ü cinayetin nerede nas›l ve kim taraf›ndan ifllenece¤ini tüm ayr›nt›lar› ile biliyordu. Hrant’›n olaydan önce ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü’ne ça¤r›larak tehdit edilmesi bir sald›r›n›n olabilece¤inin bildirilmesi cinayetin arkas›ndaki güçlere de iflaret ediyor. Olay›n üzerinden bir y›l geçmifl olmas›na ra¤men tetikçi Ogün Samast ve Yasin Hayal d›fl›nda “büyük a¤abeylere” ulafl›lmad›. Olay› takip eden mahkeme milyonlarca insan›n bildi¤i gerçe¤i bir türlü a盤a ç›karamad›(!) Herkesin gözü önünde devletin bilgisi ve özel ilgisi ile katledilen Dink için adalet tecelli edemiyor. Katiller bulunam›yor! Oysa cinayetten hemen sonra Vali ve Emniyet müdürü yapt›klar› aç›klamalarla örgüt ba¤lant›s› olmad›¤›n› ve olay›n milliyetçi duygular-
Politik gündem
Adalet kimin için? Yaflanan geliflmeler hukuk, adalet gibi kavramalar›n iddia edildi¤i gibi herkese eflit olmad›¤›n› yeterince anlat›yor. Anayasa mevcut hukuk düzeni birçok örnekte görüldü¤ü gibi hâkim s›n›flar›n iktidar›n› garanti alt›na almakla mükelleftir. la ifllendi¤ini hemen söyleyivermiflti. Cinayetin birinci y›ldönümünde Dink’in polis gözetiminde 4 kiflilik bir ekip taraf›ndan öldürüldü¤ü ortaya ç›kt›. Katliama iliflkin yap›lan planlar polis kay›tlar›nda bulundu. Hrant Dink cinayeti “katlinden sual olunmaz devletimizin” “ilahi adaletine” karfl› onar›lmas› güç yaralar açt›. Mahkemenin suçluyu “bulamad›¤›” olayda milyonlarca emekçi katil zanl›s›n› bulmufltu! Adalet daha önce yakas›n› bir türlü b›rakmad›¤› Dink’i bir an da unutuverdi. Katillerini sorgulamak için ciddi hiçbir çaba göstermedi. Belli ki kendisi de katiller gibi Dink’in cezas›n›n kesilmesi gerekti¤ini düflünüyordu. Ancak cenazeye kat›lan 200 bin insan vicdanlarda adaletin ölmedi¤ini ispatlad›. Onlar kimin suçlu olmad›¤›na kesinlikle emindi ve bunun gere¤ini yapt›.
Adalet iyi çocuklara ifllemez! Dersim’in Hozat ilçesinde 27 Eylül günü odun toplamaya giden iki köylü Özel Harekât Timleri taraf›ndan kurflunland›. Bülent Karatafl olay yerinde can verirken Ali R›za Çiçek yaral› kurtuldu. Hozat’›n Boydafl köyü k›rsal›nda operasyondan dönen Özel Harekât Timleri kimlik kontrolü için durdurduklar› köylüleri kurflun ya¤muruna tuttu. Malatya 3. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görülen davada olay yeri tespit tutana¤› infaz› gerçeklefltirenler taraf›ndan tutuldu. Davada gizlilik karar›n›n kald›r›lmas› ile birlikte hukuk skandal› da a盤a ç›km›fl oldu! Kamuoyuna yap›lan aç›klamada iki teröristin ölü ele geçirildi¤i duyurulurken köylülerin askerlere atefl açt›¤› iddia edildi. Ancak olay yerinde yap›lan araflt›rmada herhangi bir silaha rastlanmad›. Olay› ayd›nlatacak en önemli delillerden olan elbiseler yok edildi. Yaral› kurtulan Ali R›za Çiçek tutuklanarak Diyarbak›r’a götürülürken burada da sorguland›. Yaral› halde iken haz›rlanan ifadeyi imzalamas› istendi kabul etmeyince de “örgüt üyeli¤i” iddias› ile tutukland›. Devletimizin ‘k›l›çtan kes-
kin k›ldan ince adaleti’ burada bir kez daha vukuu buldu. Köylüleri kurflunlayan infaz edenler hakk›nda hiçbir hukuki ifllem yap›lmaz iken öldürülenler suçluydu!. Adalet yine olay› ayd›nlatm›flt›
Polis “adalete” s›¤›n›yor! “Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanununun” yasalaflmas› ile birlikte polis fazla ‘mesai’ yapmaya bafllad›. Kanunun yasalaflmas›nda bu yana polis sokaklarda adeta terör estiriyor. Emekçilere sokak ortas›nda iflkence yapan polis, onlarca insan› katletti. Silah kullanma yetkisini sonuna kadar kullanmaktan çekinmeyen polis halk›n üzerine kurflun ya¤d›rd›. Nijerya uyruklu Festus Okey gözalt›na al›nd›¤› Beyo¤lu Polis Karakolu’nda kurflunlanarak katledildi. Bu olaydan k›sa bir süre sonra Kumkap›’da Polonya uyruklu bir göçmen daha öldürüldü. Avc›lar’da evinin arkas›ndaki parkta oturan Feyzullah Ete kareteci polisin tekmesi ile can verdi. Polisler verdikleri ifadeler ile hâkimleri çok etkilemifl olmal› ki, polisler serbest b›rak›ld›. Festus Okey’in arkadafllar› olay›n peflini b›rakmalar› için tehdit edildi, evleri bas›ld›, gözalt›na al›nd›. Ete’nin ailesi takibe al›nd›. Cenazeyi izleyen polis aileyi tehdit etmekten geri durmad›. Ald›¤› darbe sonucu gö¤sünde morarma oluflan Ete için Adli T›p vücuda “flok verildi¤i” bundan dolay› morlu¤un olufltu¤u raporunu verdi. Böylece polisin fliddetini ve cinayetin gerçek nedenini gizlemifl oldu. Adaletin rütbeli paflalar›, görevlileri polisleri suçsuz buldu. ‹stanbul Yenibosna’da Yürüyüfl dergisi da¤›t›m› yapan gruba polis vahflice sald›rd›. Olay yerinden uzaklaflmaya çal›flan Ferhat Gerçek polis taraf›ndan kurflunlanarak s›rt›ndan vuruldu. Omurili¤ine saplanan kurflun Gerçek’i felç etti. Yerde kanlar içinde yatan Gerçek’e müdahale temek isteyen arkadafllar› iflkenceden geçirildi. Polisler hakk›nda aç›lan davada hâkim Gerçek’i san›k polisleri ise ma¤dur kabul etti. Polisler yine hakl›yd›!
‹zmir’de Baran Tursun dur ihtar›na uymad›¤› iddias› ile kafas›ndan vurularak öldürüldü. 14 Ocak’ta Karfl›yaka 1. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görülen davada san›k polisin “arac›n lasti¤ine atefl açt›m” ifadesi üzerine hâkim taraf›ndan serbest b›rak›ld›. Polis üzerine düfleni yapm›fl arac›n lasti¤ine atefl açm›fl ancak kurflun Tursun’un kafas›na saplanm›flt›. Mahkemede san›k polisler duruflma s›ras›nda d›flar› ç›kar›larak nas›l ifade verilecekleri konusunda uyar›ld›, deliller yok edildi. 20 yafl›ndaki genci katleden polis t›pk› öncekiler gibi yine adale s›¤›nm›flt›. Adalet polisleri yine aklad›! Benzer bir olayda 19 Ocak günü yap›lan Hrant Dink anmas›nda yafland›. Agos gazetesi önünden yürüyerek Taksim ‹stiklal Caddesi’ne gelen kitlenin üzerine hedef gözeterek atefl açan polislerin bu görüntüleri televizyon ekranlar›na yans›mas›na ra¤men, ›srarla polisin havaya atefl açt›¤›, ancak nas›l olduysa orada bulunan bir kiflinin havaya aç›lan atefl sonucu aya¤›ndan yaraland›¤› biliniyor. Hakkâri Yüksekova Da¤l›ca’da PKK gerillalar› taraf›ndan düzenlenen bask›nda esir al›nan 8 asker vatana ihanet suçlamas› ile tutukland›. Sa¤ kurtulan askerler kanla beslenen devletin imaj›na vurulan büyük bir darbe oldu. Bunun hesab› sorulmal›yd›. Hayatta kalman›n cezas› ömür boyu hapisti. Yaflanan geliflmeler hukuk, adalet gibi kavramalar›n iddia edildi¤i gibi herkese eflit olmad›¤›n› yeterince anlat›yor. Anayasa mevcut hukuk düzeni birçok örnekte görüldü¤ü gibi hâkim s›n›flar›n iktidar›n› garanti alt›na almakla mükelleftir. Egemenler hâkim ideolojiyi benimsemeyen, bunu elefltiren herkesi cezaland›rmakta. Ç›kart›lan yasa ve kanunlar› en fazla ihlal eden hâkim s›n›flar olmas›na ra¤men adalet ve eflitlikten söz edilmekte. Bu kadar örnekten sonra vicdanlar yeniden sorguluyor, adalet kimin için?
Göğün yarısı
İşçi-köylü 20
25 Ocak-7 Şubat 2008
Öfkemizi kad›na yönelik flfliiddetin yarat›c›lar›na yöneltelim! ‹ktidar ve fliddet Sistemli fliddetin kökeni eflitsizli¤e, yani s›n›flar›n ezen ile ezilenin ortaya ç›kmas›na dayan›r. Ezen ile ezilenin, sömürünün oldu¤u yerde fliddet de vard›r. Egemen olan, egemenli¤ini korumak ve sürdürmek için çeflitli flekil ve dozlarda fliddete baflvurur. Bundaki as›l amaç, hakimiyetinin devam›n› sa¤lamak için ezilenlere boyun e¤dirmektir. Bu durum s›n›fsal, ulusal, ekonomik ve benzeri iliflkilerde oldu¤u gibi cinsler aras›ndaki iliflkilerde de geçerlidir. Kad›nerkek iliflkisinde/çeliflkisinde, erke¤in egemen duruma gelmesi (ataerkil sisteme geçifl) fliddetle olmasa da devam›nda bin y›llarca bu egemenlik, erke¤in kad›n üzerinde her türlü bask› ve fliddeti uygulamas›n› da kapsayacak flekilde var olageldi. fiiddetin ve devletin ayn› dönemlerde do¤mas› bir tesadüf de¤ildir. ‹kisi de s›n›flar›n, ezen ile ezilenin ortaya ç›kmas›yla efl zamanl› olarak ortaya ç›km›flt›r. Devlet ezenlerin iktidar kurumu ise fliddet ezenlerin iktidar yöntemidir. Dolay›s›yla, tüm fliddetlerin kayna¤› direkt ya da dolayl› olarak az›nl›k s›n›flar›n egemenli¤ine ve onlar›n devletine dayan›r.
Kad›na yönelik fliddetin üreticisi: Erkek egemen devlet Dominik Cumhuriyeti’nde Trujillo diktatörlü¤üne karfl› mücadele ederken, 25 Kas›m 1960’da diktatörlük taraf›ndan Mirabel kardefller vahflice katledilmiflti. Bu katliam üzerine, 1981’de Latin Amerika Kad›n Kurultay›’nca 25 Kas›m günü Kad›na Yönelik fiiddete Karfl› Uluslararas› Mücadele Günü olarak ilan edilmiflti. Mirabel kardefllerin katledilmesi ve bu ilan kad›na yönelik fliddetin kökeninin devlet(ler) oldu¤unun simgelenmesi aç›s›ndan da oldukça anlaml›d›r. Bu anlam› bilen Birleflmifl Milletler de 25 Kas›m’› bir ç›rp›da “Kad›na Yönelik fiiddeti Önleme Günü” ilan edivermiflti. Onlar›n 25 Kas›m’› sahiplenmesi 1 May›s iflçi bayram›n› “bahar bayram›”, 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Gününü “kad›nlar günü” ilan etmeleri gibi günün tarihsel ve s›n›fsal niteli¤ini karart›p, içini boflaltma çabalar›n›n bir sonucudur.
Türkiye’de durum çok mu farkl›? Elbette de¤il. Emperyalistlerin iflgallerine ve bölgesel savafllar›na direkt ya da dolayl› olarak destek sunan Türk devleti, buralarda gerçeklefltirilen birçok suç gibi kad›nlara karfl› ifllenen suçlar› da izlemifl ve ortakl›k etmifltir. Yine Türkiye Kürdistan›’ndaki savafl ve yürütülen operasyonlarda militarist
güçlerin ilk hedeflerinden biri de kad›nlard›r. Taciz, tecavüz, zorla sürgün gibi birçok flekilde Kürt kad›nlar›na yo¤un olarak fliddet uygulanm›flt›r/uygulan›yor. Egemenler, kad›na yönelik fliddeti sadece militarist güçleriyle uygulam›yor. Yarg› kurumlar› da devletin en temel kurumlar›ndan biridir. Ekim ay› sonlar› ve Kas›m ay› bafllar›nda, yani 25 Kas›m’›n arifesi diyebilece¤imiz günlerde mahkemelerin kimi icraatlar› da devletin kad›na yönelik fliddete bak›fl aç›s›n›n çarp›c› göstergelerini ortaya koyuyordu. Dar pantolon giyip, “cilveli” davrand›¤› gerekçesiyle ya da kocas›n›n cinsel iliflki iste¤ini geri çevirdi¤i için yine töre, namus vb. gerekçelerle ifllenen kad›n cinayetlerinde, katillere “haks›z tahrik”, “a¤›r tahrik” ad› alt›nda ceza indirimleri yap›lm›flt›. Bu ceza indirimleri, kad›n› erke¤in kölesi gören ve erke¤in öldürmek de dahil kad›na yönelik her çeflit fliddetini destekleyen ve teflvik eden niteliktedir. Erkek egemen bir devletin yarg› organlar› da erkek egemendir. Bu kararlar, bunun örne¤idir. Elbette sorunun çözümü cezalar›n artt›r›lmas› de¤ildir. Ki namus, töre vb. gerekçelerle kad›nlar› katleden tutuklu ve hükümlü erkeklerle yap›lan bir araflt›rmada, bunlar›n ço¤unun alacaklar› hapis cezalar›n› bildikleri halde cinayeti ifllediklerini, üstelik piflman olmad›klar›n› ve ayn› gerekçelerle yine cinayet iflleyebileceklerini ifade etmifltir. Bu araflt›rma da ceza art›r›m›n›n vs. kad›na yönelik fliddeti engelleyemeyece¤ini ispatl›yor. Kimi burjuva-feodal ve reformist çevreler de sorunun çözümünün yasal düzenlemelerle olaca¤›n› öne sürüyorlar. Özellikle son dönemlerde “yeni” Anayasa tart›flmalar› bu konudaki talepleri de artt›rd›. Mesela Anayasa Kad›n Platformu topland› ve bunlar kad›nlara eflitlik, özgürlük, refah vs. sa¤lanmas› için anayasal düzenlemeler yap›lmas›n› istediler. Peki anayasada bu içerikte maddelerin olmas› neyi, ne kadar de¤ifltirir? Hem Türk devleti hem de dünyada birçok devletin yasalar›nda bu ve benzeri içerikte bölümler var. Fakat kad›na yönelik fliddet oldu¤u yerde duruyor. Bu yönlü yasalar›yla övülen ülkelerde bile kad›na yönelik fliddet had safhadayken, yasal de¤iflikliklerin hiçbir sorunu çözemeyece¤inin de ispat›d›r. Ülkemizde kad›nlara, yasalardaki mevcut haklar› dahi kulland›r›lmazken, böyle bir talep safl›k de¤ilse de sistemi flirin gösterme çabas›ndan baflka bir fley de¤ildir. Hat›rlanaca¤› gibi AKP, bir önceki hükümet döneminde kad›nlara dönük kimi yasa tasar›lar› haz›rlanm›flt›. Mesela, tecavüz etti¤i kad›nla evlenen erke¤e ceza indirimi yapmak gibi! Ya da kar›s›n› döven milletvekiline, baflta Kad›n ve Aileden So-
rumlu Devlet Bakan› olmak üzere birçok milletvekilinin sahip ç›kmas› unutulmayan olaylardand›. Yine en son hükümetin haz›rlad›¤› istihdam paketinden iflyerlerindeki krefl ve emzirme odalar›n›n kapat›lmas›, do¤um izninin k›s›tlanmas› gibi kad›nlara yönelik sald›r›lar da bolca var. ‹flte onlar›n kad›n sorununa, kad›na yönelik fliddete yaklafl›m› budur. Ve bu birkaç örnek bile o çokça talep edilen yasalar›n haz›rlarlarsa e¤er- nas›l yasalar olaca¤›n›n da göstergesi de¤il mi?
“E¤itim flart!” Bu çevreler kad›na yönelik fliddeti engellemenin e¤itimle mümkün olaca¤›n› iddia ediyorlar. E¤itim kurumlar› devletleri ayakta tutan sacayaklar›ndan biridir. Her sistem buralarda kendi ihtiyac› olan insan tipini yetifltirir. Erkek egemen sistemin
insan ö¤ütme ve yeniden kal›ba dökme fabrikas› olan e¤itim kurumlar› da erkek egemen ideolojiye sahip kad›nlar ve erkekler üretiyor. Yap›lan bir araflt›rma ile ülkemizde her üç kad›ndan birinin fliddete maruz kald›¤› ve her üç erkekten birinin kad›nlara fliddet uygulad›¤›, ayr›ca birçok kad›n ve erke¤in kad›na yönelik fliddeti hakl› görerek savundu¤u saptanm›flt›r. Bu fliddete maruz kalan ve de hakl› gören kad›nlar ile bu fliddeti uygulayan ve bunu hakl› gören erkekler aras›nda yüksek okul, üniversite ö¤rencilerinin ve mezunlar›n›n oran› oldukça yüksek olarak tespit edilmifltir. Bu gerçekler meselenin e¤itim sorunu olmad›¤›n› ve e¤itim kurumlar›n›n kad›n sorunu bak›m›ndan ne tür insanlar yetifltirdi¤ini aç›kça gösteriyor.
Timsah gözyafllar›… Timsahlar kendi yavrular›n› yer, sonra da yavrular›n›n ölümüne a¤larm›fl. Bundan dolay› sahte a¤lamalara “timsah gözyafllar›” denir. Egemenlerin kad›na yönelik fliddete karfl› tak›nd›klar› ikiyüzlülü¤ün en iyi ifadelerinden biridir bu. Onlar savafllar›, iflgalleri, militarist güçleri,
yasalar›, e¤itim kurumlar›, bas›n-yay›n organlar›, kültürü, sanat› vb. tüm yapt›klar› ile her gün, her an kad›nlara karfl› suç iflliyorlar. Sürekli olarak kad›na yönelik fliddeti önleme günü vb. ilan ediyor, sözde yasalar ç›kar›yor, e¤itim programlar› vs. oluflturuyorlar timsah gözyafllar› dökerek. Oysa kad›nlar›n bafl›n› yiyorlar. Sömürücü s›n›flar›n erkek egemen sistemleri, iktidarlar› u¤runa kad›nlara yönelik fliddet uyguluyor, uygulayanlar› teflvik ediyor ve ödüllendiriyorlar. Onlar kad›na yönelik fliddetin kayna¤›d›r. ‹nsan›n insana fliddeti en afla¤›l›k davran›flsa ikinci cins konumuna düflürülen kad›na yönelik fliddet çok daha fazla böyledir. Kad›n› köle, mal durumuna getirenler ve onlar›n sistemi insanl›¤a en uzak noktada duruyorlar. Kad›nlar›n özgürlük mücadelesi önce kendi ezilmiflli¤ine karfl›
koymakla bafllar. Ve tüm ezilen kad›nlar›n fliddete, köleli¤e baflkald›r›s› fliddeti ortadan kald›r›r. Egemenlerin kad›na yönelik fliddet söz konusu oldu¤unda ak›tt›klar› timsah gözyafllar› fliddete karfl› olan herkesin bilincini bo¤mak, sistemin bu konudaki suçlar›n› gizlemek içindir. Kad›na yönelik fliddete karfl› mücadelede hedef iflte tam da onlar›n gizlemeye çal›flt›¤› erkek egemen burjuva-feodal sistemdir. Bu sisteme karfl› mücadele ettikçe özgürleflen kad›n, kad›na müstahak görülen ikinci cinsli¤i ve bunun bir sonucu olan fliddeti yok edecektir. Mücadele ile özgürleflen kad›n köle sahibi olarak köleli¤in/kölenin kölesi olan “mal” sahibi olarak mal›n kölesi olan erke¤i de özgürlefltirecektir. Kad›na yönelik fliddete ve eflitsizli¤e isyan ederek ellerini birlefltiren, örgütlenen her kad›n, fliddetin ve ayr›mc›l›¤›n mimar› olan ezenlere burjuva-feodal erkek egemen sisteme en iyi ve do¤ru yan›t olacakt›r. Timsah gözyafllar› ak›tanlar de¤il sorunun as›l sahipleri fliddeti ortadan kald›racakt›r. Öyleyse ellerimizi birlefltirelim ve yürüyelim…
25 Ocak-7 Şubat 2008
İşçi-köylü 21
Göğün yarısı
“Kocaya gitmeyece¤iz” 9 Ocak günü gazetelere bir haber düfltü. Burjuva bas›n›n magazin eklerinden, reklam sayfalar›na, oradan 3. sayfa haberlerine kadar kad›n›n çeflitli flekillerde afla¤›land›¤›n›, bir mal gibi kullan›ld›¤›n›, sudan nedenlerle (geçerli olsa ne olacaksa!) katledildi¤ini vs. okuyoruz. Bu kadar› da olmaz dedirten sorunlara yeni “bu kadar› da olmaz”lar ekleniyor her seferinde. Bir bak›yoruz, “seçme ve seçilme hakk›n›n” övünüle dövünüle bilmem kaç on y›l önce verilmifl olmas›yla “gurur duydu¤umuz” ülkemizde kuma gitmeyi kabul etmeyen bir kad›n birlikte yaflad›¤› erkek taraf›ndan bo¤azlan›yor. Türlü atasözleriyle taltif edilen, çiçek deyip koklanmaya k›y›lmayan kad›nlar, bir bak›yoruz sevdi¤i adamla birlikte oldu diye, hatta kendisi tecavüz gibi bir insanl›k d›fl› hareketin ma¤duru oldu¤unda dahi töre denilen cinayet mekanizmas› taraf›ndan katlediliyor. Yine bir bak›yoruz ki; onca kad›n›n okumas› gerekti¤i, hikmetinden sual olunmaz “en ata” Türk’ün dilinden her bir köfleye yald›zl› harflerle yaz›ld›¤› memleketimizde, bir Milli “E¤itim” Müdürü, ç›k›p “utanmadan” “k›z bafllar›na” karfl›lar›na gelmifl olan liseli genç kad›nlara “Liseyi okumak zorunda de¤ilsiniz. Paran›z varsa okursunuz. Okuyam›yorsan›z, gidin evlenin” diyor. Öyle ya, kad›n, sonuçta evlenecek, bol bol çocuk do¤uracak, ev ifllerine ücretsiz bir köle olarak koflturacak, “kad›nl›k vazifelerini” eksiksiz yerine getirecek vs. vs. Tüm bu görevler için okuryazar olman›n bir anlam› var m›d›r? Toplumsal modelini benimsemesi
ve yerine getirmesi için okuryazar olmamas› daha bir tercih nedenidir. Bu toplumda verilen burjuva-feodal e¤itimin kad›nlar›n kurtulufluna giden yolda nas›l bir etkide bulunaca¤›, e¤itimli kad›n›n zincirlerinden kurtulmufl kad›n olup olmad›¤› apayr› bir konudur. Ancak kad›n›n e¤itim alma hakk›, her durumda savunulmas› gereken bir olgudur. Bilinçlenmesi için yürümesi gereken yolda bir ad›md›r. Bu mesele nereden mi ç›k›yor? Birçok gazetede yer alan haber aynen flöyle: “Elaz›¤’›n Karakoçan ‹lçesi’ne 4 kilometre uzaktaki Yat›l› ‹lkö¤retim Bölge Okulu (Y‹BO) yurdunda bar›nan 28 k›z ö¤renci, ilçedeki liseye gidebilmek için her gün bu mesafeyi yürüdüklerini belirterek ‹lçe Milli E¤itim Müdürlü¤ü’nden servis talep etti. Yaz›l› baflvurular›na resmi yan›t verilmedi¤ini söyleyen ö¤renciler, okulu b›rakmak durumunda kalacaklar›n› söyledi. Karakoçan’a ba¤l› köylerden liseyi okumak için Y‹BO yurdunda bar›nan 28 k›z ö¤renci, yaz›l› servis taleplerine cevap alamay›nca ‹lçe Milli E¤itim Müdürü Yasef Kaya ile yüz yüze görüfltü. K›z ö¤renciler, her gün 4 kilometre yürüdüklerini ve yemek sorunu yaflad›klar›n›, bu sorunlar›n›n çözümü için servis konulmas›n› istedi. Ö¤renciler bu görüflmede ‹lçe Milli E¤itim Müdürü Yasef Kaya’n›n kendilerine “Liseyi okumak zorunda de¤ilsiniz. Paran›z varsa okursunuz. Okuyam›yorsan›z, gidin evlenin’’ dedi¤i öne sürüldü. ‹lçe Milli E¤itim Müdürü Yasef Kaya, iddialar›n do¤ru olmad›¤›n› savunarak, Y‹BO’da bar›nan k›z
Onca kad›n›n okumas› gerekti¤i, hikmetinden sual olunmaz “en ata” Türk’ün dilinden her bir köfleye yald›zl› harflerle yaz›ld›¤› memleketimizde, bir Milli “E¤itim” Müdürü, ç›k›p “utanmadan” “k›z bafllar›na” karfl›lar›na gelmifl olan liseli genç kad›nlara “Liseyi okumak zorunda de¤ilsiniz. Paran›z varsa okursunuz. Okuyam›yorsan›z, gidin evlenin” diyor. ö¤rencilerin ikinci dönem ilçe merkezinde bar›nmalar› için çal›flma bafllatt›klar›n› söyledi.” Toplumun egemen yarg›s›n›n bir Milli E¤itim Müdürü taraf›ndan ifade edilifl tarz›d›r bu! K›ssadan hisse; birincisi paran varsa okursunuz. E¤er bir emekçi çocu¤uysan›z b›rak›n Anayasa’n›n 42. Maddesini. Bu maddeye göre, “Kimse, e¤itim ve ö¤renim hakk›ndan yoksun b›rak›lamaz” denir. Ülkemizde herkesin e¤itim hakk›ndan eflit olarak yararlanmas›ndan bahseder. B›rak›n bu iddialar›… Ya da yine Anayasa’n›n 10. Maddesine göre “herkes dil, ›rk, renk, cinsiyet, siyasi, düflünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayr›m gözetilmeksizin kanun önünde eflittir” gibi pratikte yer almayan seçkileri… Bunlar›n hiçbirinin do¤ru olmad›¤›n› biz
Kad›n eme¤i kay›t d›flfl›› kullan›l›yor E¤itim-Sen taraf›ndan düzenlenen “E¤itim ve Bilim ‹flkolunda Çal›flan Kad›nlar›n Sosyal Haklar› ve ‹fl Güvencesi” konulu sempozyum 14 Ocak’ta Ankara’da gerçekleflti. Sempozyumda, neo-liberal politikalar›n kad›n eme¤ine yans›malar› üzerine söz alan KESK Kad›n Sekreteri Sevgi Göyçe; egemenlerin ucuz iflgücü olarak kad›n eme¤ini önemsedi¤ini, kamuda kad›n eme¤i üzerinden ciddi kârlar elde edildi¤ini ve cinsiyet ayr›mc›l›¤›n›n yaratt›¤› sonuçlar› bilerek politikalar oluflturmas› gerekti¤ini belirtti. Göyçe, kad›nlar›n toplum ve aile içerisinde sorumluluklar›n›n a¤›r olmas›ndan kaynakl› istihdama yönelirken zorland›¤›n›, bu nedenle esnek çal›flmaya kolay yönlendirildi¤ini, bu s›k›flm›fll›k nedeniyle sendikalar›n esnek çal›flmaya karfl› duramad›klar›n› söyledi. Çal›flma alan›nda ise farkl› statülerin yayg›nlaflmas›yla birlikte ücretlerde ve sosyal haklarda eflitsizli¤in artt›¤› saptamas›n›
yapan Göyçe, son olarak KESK’e ba¤l› sendikalar›n Genel Kurul sürecinde bulundu¤unu ve flubelerden bafllayarak kad›n yöneticilerin say›lar›n›n art›r›lmas› yönünde ça¤r› yapt›. Sempozyumun bir di¤er konusu olan “Anayasa Tasla¤› ›fl›¤›nda kad›nlar›n sosyal haklar›” konusunda konuflan ‹TÜ
ö¤retim üyelerinden Doç. Dr. Kadriye Bak›rc›; neo-liberal politikalara uygun bir anayasa haz›rland›¤›n› belirtti. Kamu hizmetlerinin tasfiye sürecine iktisadi kurumlar›n özellefltirilmesi ile baflland›¤›n› belirten Bak›rc›, özellefltirmelerle güvencesini kaybeden emekçilerden kad›nlar›n önce eve döndü¤ünü ve kamuda tafleronlaflma uygulamalar›n›n sonucunda da yine öncelikle eve dönenlerin kad›n emekçiler olaca¤›n› söyledi. E¤itim-Sen Kad›n Sekreteri Elif Akgül Atefl ise Kamu Yönetimi Temel Kanunu’nun temel felsefesinin istihdamda esnekleflme, kamu hizmetlerinde özelleflme oldu¤unu söyledi. Esnek çal›flman›n temel ayaklar›n›n performans de¤erlendirmesi, norm kadro ve toplam kalite yönetimi oldu¤unu, do¤um vs nedenlerle kad›n eme¤inin bu uygulamalardan fazlas›yla olumsuz etkilenece¤ini belirten Akgül, sosyal güvenlik sisteminde yap›lacak düzenlemelerin de kad›n emekçileri daha fazla olumsuz etkileyece¤ini ifade etti. (Ankara)
“eksik etekler”, biz “kafl›k düflmanlar›” olarak maruz kald›¤›m›z ayr›mc›l›klarla biliyoruz. Milli “E¤itim” Müdürü’nün bize hat›rlatmas›na gerek mi var?
Yeni Demokrat Gençlik Taksim’deki tacizi protesto etti!
Taksim’de y›lbafl› gecesi yap›lan kutlamada turist kad›nlar›n taciz edilmesi Yeni Demokrat Gençlik Kad›n Komisyonu taraf›ndan yap›lan bir eylemle k›nand›. 12 Ocak Cumartesi günü saat 15:00’te Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen Yeni Demokrat Gençlik Kad›n Komisyonu y›lbafl› günü Taksim’de kad›nlar›n taciz edilmesinin sistemin kad›na bak›fl›n› yans›tt›¤›n›n alt›n› çizdi. “Kad›na yönelik tacize tecavüze fliddete hay›r” pankart› açan kad›n komisyonu üyeleri, “Cinsel ulusal s›n›fsal sömürüye son” slogan›n› hayk›rd›. Yap›lan aç›klamada Taksim’de yaflananlar›n kad›nlar›n karfl› karfl›ya kald›¤› sorunlar› aç›kça dile getirdi¤ine de¤inilirken, medyan›n bunu birkaç kiflinin suçu olarak göstermeye çal›flt›¤›n›, oysa bunun erkek egemen anlay›fl›n bir ürünü oldu¤u dile getirildi. (‹stanbul)
Kültür-sanat
İşçi-köylü 22
25 Ocak-7 Şubat 2008
Eme¤in toplumsallaflfltt›r›lmas›na karflfl›› bir burjuva virüsü: De¤erin özelleflflttirilmesi Devrimci kültür ile burjuva-feodal kültürün aras›ndaki mücadele, Türkiye’deki s›n›f mücadelesinin uzlaflmaz karakterli çeliflkisinin bir yans›mas›d›r. Bu çeliflki, devrim ile karfl›-devrim aras›ndaki çeliflkinin d›fl›nda de¤il, bizzat onun kendisi olarak ifade edilebilinen; iki yönden her birinin (devrimci kültür; burjuva-feodal kültür) bu çeliflkinin (devrim ile karfl›-devrim aras›ndaki çeliflkinin) bir yönünün kültürel kimli¤i oldu¤u iki karfl›t›n mücadelesidir. Yani, s›n›f mücadelesinin ta kendisidir. S›n›f mücadelesinden anlafl›lan toplumsal hareketin s›n›flar›n birbirine karfl› verdikleri ac›mas›z savafl›m›yla sürdürülmesidir. Bu bir tercihin ürünü de¤il, insan›n geliflen üretim araçlar›na koflut olarak tak›nd›¤› sosyolojik tavr›n neticesinde do¤an toplumsal karakterin kendi içinde tafl›d›¤› hareket yasas›n›n sonucudur. Dolay›s›yla s›n›f savafl›m›ndan bahsetmek do¤rudan toplumsal geliflim gerçe¤iyle yüzlefl(ebil)mek demektir. Devrimin siyasal görevlerini çeflitli motiflerle yerine getirmenin mücadelesini verenler, yani devrimin sanat emekçileri, yollar›na bu bilinçten yoksun bir flekilde ayn› kimlikle devam edemeyeceklerinden ötürü bütün yarat›c›l›klar›n› bilimsel bir gerçek olarak buna dayand›r›rlar. Buna dayand›rmaks›z›n (gerçekle yüzleflmeksizin) ürün toplumsal gerçe¤i ifade edemez. Devrimin politik yörüngesinde erozyona u¤ram›fl kimi sanatç›lar, üyeleri olduklar› toplumun belli yaralar›na parmak basarak küçük burjuva karakterlerine yak›fl›r bir flekilde misyonlar›na son vermektedirler. Ne var ki mesele parmak basmakta de¤il, tedavi etmenin zorlu mücadelesinde yer almaktad›r. Bütün mesele cam›n gerisinden ameliyat masas›nda olana bakmak ve de¤erlendirmek de¤il, yeri geldi¤inde doktor olabilmektir, yeri geldi¤inde hemflire, yeri geldi¤inde refakatçi olabilmektir. Bu görev yerine getirilmedi¤inde kendine biçilen rolün masada can mücadelesini verenin üzerinden yer edinmesinden baflkas› olamayaca¤› aç›kt›r (bu tablo niyetten ba¤›ms›z olarak ortaya ç›kt›¤› takdirde bunun bir kavray›fls›zl›¤›n ürünü olarak de¤erlendirilmesi gerekti¤inin alt›n› çizmekte fayda vard›r). Tipik burjuva hastal›¤›n›n bir örne¤i olan bu denli pragmatist havuzda yüzenlerin (kavray›fls›zl›klar›n› gider(e)medikleri takdirde) rahatl›klar›n›n s›n›r›, kuflkusuz can çekiflenin nice fedakâr hemflire, refakatçi ve doktorlar›n yo¤un çabalar› sonucunda aya¤a dikilip hastanenin duvarlar›n› burjuvazinin ve onun çeflitli görüngülerinin bafl›na y›kaca¤› ana kadard›r. Toplumsal ilerlemeye faydas› olacak olan nedir? Yani özcesi, devrimci görevin bu somutta dayatt›¤› nedir? Elbette ki, burjuva-feodal kültürün her türden yans›malar›na karfl› durmak ve bu yans›yanlar›n teflhirini her yönüyle ele alarak e¤itim arac› olarak kullan›p devrimin sanat emekçileriyle tart›flmak ve neticelerini kitlelerle paylaflmakt›r. Bu, devrimin sanat emekçileri aç›s›ndan politikleflerek özüne dönme sürecidir. Di¤er bir ifadeyle, bu, bireyin devrimin önder kurmay›na göre flekillenerek kendini burjuva hastal›klar›ndan ar›tma ve yenileme sürecidir. Bu bir durufl meselesidir; bir kültür so-
runudur. Ya devrimci kültürün gerektirdi¤i gibi varl›k toplumsal ilerlemenin yarar›na sunulacak, ya da burjuva-feodal kültürün gerektirdi¤i gibi varl›¤a benlik k›stas›yla de¤er biçilecek. Birincisinin kendine has özellikleri vard›r. Özelliklerin her biri, devrimin ihtiyaçlar›ndan baflkas› de¤ildir. ‹kincisinin de kendine özgü özellikleri vard›r. Bunlar ise mevcut düzenin ayakta kalmas›n›n gerektirdiklerinden baflkas› de¤ildir. Birincisi s›n›f mücadelesi eksenlidir, toplumsald›r, halk›n kurtulufl güzergah›n›n yörüngesidir. ‹kincisi de, burjuvazinin dillendirmek istedi¤inin aksine, s›n›f mücadelesi eksenlidir, ancak bireyseldir, halk› kurtulufl güzergah›ndan sapt›rman›n yörüngesidir. Birincisi s›n›f mücadelesinde halk›n lehine baflar› elde etmenin teminat›d›r, toplumun ekonomik-politik yaralar›n› saracak merhemdir. ‹kincisi ise s›n›f mücadelesinde bir avuç sömürücülerin lehine hareket ederek halk›n yenilgilerde bo¤uflmas›n›n çan›n› çalmakt›r, toplumun ekonomik-politik yaralar›n›n varl›¤›n› sürdürmeye yarayacak virüstür. Özcesi, birincisi eme¤in toplumsallaflt›r›lmas›na dair verilen mücadelenin ad› iken, ikincisi, bu mücadele sonucunda yarat›lan de¤erlerin özellefltirilmesine dair verilen nafile, ancak devrim cephesinde ona karfl› yeterli ideolojik mücadele verilmedi¤i takdirde bir o kadar da küçümsenmeyecek düzeyde etkili olabilecek çaban›n ad›d›r. S›n›f mücadelesinin oldu¤u her yerde, yani yer kürenin insanlarla kapl› olan her alan›nda bu iki duruflun çat›flmas›na flahitlik yapmak mümkündür. Nedir ki örgütlü proletaryan›n örgütlü burjuvaziyle çat›flt›¤› noktada bu daha da belirginleflmektedir. Türkiye Devrimci Hareketinin tarihsel ak›fl›nda, de¤iflim-dönüflüm yasas›na uygun olarak bu çeliflkinin her hangi bir yönünde yer al›rken, belirli bir aflamadan itibaren (ya politik olarak devrimin lehine bilinçte ve duruflta nitel bir s›çrama, ya da burjuva-feodal iktidar›n lehine bilinçte ve duruflta erozyon ve çöküfl aflamas›nda) di¤er yönüne demirleyenleri görebilmekteyiz. Yetmiflli y›llarda TDH’in saflar›nda üretilen nice ezgiler dinlendi¤inde, ayn› ideolojik kaynaktan g›das›n› almayanlar›n ayn› müzi¤i kullan›p üzerinde savundu¤u görüfllere uygun sözler ekleyerek kitlelere sunduklar› fark edilir. Ayn› görüflleri paylaflan dönemin sanat emekçileri aç›s›ndan ise ek bir belirginlikten bahsetmek mümkündür. Öyle ki; devrimci kültürün do¤al kriterleri aras›nda yer alan eme¤in paylafl›m›, de¤erin üretilmesi ve kolektife mal edilmesine uygun olarak fliirler, onu en k›sa sürede iflleyip kitlelere sunabilecek olana verilir. Hiç bir bireysel ç›kar›n gözetilmedi¤i yerde, yani devrimci kültürün egemen oldu¤u yerde, birinin üretti¤i müzi¤in yoldafl› taraf›ndan çal›nmas›, hatta ve hatta ayn› ideolojik kaynaktan beslenmeyen ancak devrim cephesinde yer alan biri taraf›ndan ezgilefltirilip sunulmas›n› tart›flma konusu yapmak abesle ifltigaldir. Çünkü özel emek toplumsal ilerleyifle adanm›flt›r. Özel emek, toplumsal ç›kar u¤runa kolektif de¤erin d›fl›nda aç›klanamayacak, bizzat onun bir parças› olarak sunulmaktad›r. Nicel
emek, kendi niteli¤ini ancak de¤erle aç›klayabilir. De¤er, eme¤in aksine kolektife ait oldu¤undan dolay›d›r ki devrimci kültürden bahsedilece¤i yerde özellefltirilmesi düflünülemez. Zira devrimci kültürden bahsedildi¤i yerde de¤erin özellefltirilebilece¤ini düflünmek, devrimci bir düflünce de¤il; olsa olsa, devrim cephesinde politik ve kültürel erozyona u¤ram›fl ve nihayetinde burjuva karakterine ait bir düflünce olabilir. Nitekim yetmiflli y›llarda, de¤erin özellefltirilmesi olgusu, devrimci atmosferin yüksek olmas› karfl›l›¤›nda bast›r›lm›flt› ki devrim cephesinde bu olgu yok denilecek nitelikteydi. Özellikle 12 Eylül’ün AFC silindiri harekete geçti¤inden sonra yaflanan devrimci hareketteki nicel gerileme, örgütsel da¤›n›kl›k ve içe dönük politik tart›flmalara koflut olarak, devrimci yap›lar›n d›fl›na ç›km›fl de¤erin özellefltirilmesi yanl›lar›, tabiri yerindeyse ‘kitlesellefltiler.” Hemen vurgulamakta fayda var; “kitlesellefltiler”den anlafl›lmas› gereken fludur ki; komünist devrimcilerin kitleselleflmedeki (yan› iflçilerin, köylülerin, ö¤rencilerin vs. kurtulufl güzergah›n›n kitlelere tafl›nmas›ndaki) zay›fl›klar›ndan ötürü, verilen eme¤in partiye, devrime ve dolay›s›yla halk›n kurtulufl mücadelesine tarihsel yükümlülük olarak arma¤an etme duruflu yerine, kan-can pahas›na verilen mücadelenin kazan›mlar›n› özel mülküne havale etmeye yeltenme mant›¤› olan de¤erin özellefltirilmesi duruflu kitlelerin küçümsenmeyecek bir kesimi taraf›ndan kabul edilir bir mant›k olarak etkili oldu. Ne var ki, sürecin tüm zorluklar›na ra¤men, devrimci mücadeleyle flöyle ya da böyle tan›fl›k kitlelerin içerisinde, bu olgu sadece bir paradoks [paradoks: özel bir kesim taraf›ndan tasdiklenmifl ancak genel mant›¤a ayk›r› bir düflüncedir; paradoks özünde bir çeliflkidir] olarak yerini almaktad›r. Bu etkili olmad›¤› anlam›na gelmemektedir, ancak sadece bir paradokstur. Neticede, yetmiflli y›llarda devrim cephesinde yok denilebilir nitelikte olan de¤erin özellefltirilmesi olgusu, (devrim cephesinde hala bask›n olmas›na ra¤men) gözle görünür haldedir. Bilinir ki, günümüzde devrimci de¤er denebilen her fley, bir bireyin de¤il, bireyin üyesi oldu¤u halk kitlelerinin bizzat içinde yer alan di¤er dava insanlar›n›n (silah elde çat›flan savaflç›dan evin kap›s›n› devrimcilere aç›k tutan yoksul köylüye, YÖK’e karfl› mücadele eden ö¤renciden zindan cephesindeki mücadelenin sesini d›flar›da temsil eden aileye, devrimin önder kurmay›ndan halk›n Demokratik Halk Devrimi’ne giden yolu tiyatral bir flekilde kitlelere sunan tiyatro emekçilerine...) kolektif olarak yaratt›klar› ve halk kitlelerine devrimi gerçeklefltirmeleri için arma¤an ettikleri de¤erlerdir. Mutlaka devrim cephesinde mücadele eden her birey kendi katk›lar›yla-sunabildikleriyle kavgada yerini almaktad›r. Ne var ki birey, devrime dair bu katk›lar›n› sadece ve sadece mücadelenin içinde niteliklefltir(ebil)mektedir. Bu yüzden niteliklefltirmenin kayna¤›nda her daim ideolojik mücadeleyi diri tutan mücadelenin sürdürücüleri vard›r. Özele ait olmayan, ancak kitlelere devrimi gerçeklefltirmeleri için onlar›n politik fertleri taraf›ndan halka arma¤an edi-
len de¤er tam da budur. Mücadelenin en ön saflar›nda yer alan ve/veya flehit düflen hiçbir devrim neferi halk›n d›fl›ndaki insanlar de¤illerdir. Onlar›n Türkiye’deki temel ve bafll›ca çeliflkileri çözmek için can bedeli yürüttükleri mücadelenin kayna¤›nda Halk›n Birleflik Cephesi’nin potansiyel s›n›f üyelerinin ç›karlar› vard›r. S›n›f çeliflkileri olmaks›z›n s›n›f mücadelesinden bahsedilemeyece¤indendir ki, s›n›f mücadelesinde bilinçli yerini alanlar saf tuttuklar› s›n›f u¤runa çeliflkiyi çözmenin gerekliliklerini yerine getirirler: savafl›rlar. S›n›f çeliflkilerinden bihaber -eksik ve yetersiz de olsa- böylesi mücadelede bilinçli bir flekilde yer al›nabilece¤i olas›l›¤›, uçan kuflun tafla çarpmas› olas›l›¤› kadar mümkündür. Mücadeleyi selamlamak, hiçbir bireysel ç›kar gözetmeden mücadeleyi sürdürenlerin hakk›n› vermektir. Keza flehit düflenleri selamlamak da hiçbir bireysel ç›kar gözetmeden canlar›n› verdikleri davan›n hakk›n› vermektir; hakk›n› vermekten anlafl›lmas› gereken ise eme¤in toplumsallaflt›r›lmas›na dair yürüttükleri kavga için yarat›lan de¤erleri eme¤in toplumsallaflt›r›lmas›nda ç›kar› olan s›n›f ve tabakalara adamakt›r. Özcesi, halk kitlelerine arma¤an etmektir. Nitekim bununla birlikte yap›lan sadece ve sadece s›n›f çeliflkilerinden do¤an mücadeleyi saf tutulan s›n›fa çeflitli motiflerle yeniden sunmakt›r. Ondan al›nana “özel mülk” damgas›n› iflleyerek de¤il, kendisine (halka) ait olan toplumsal kurtuluflun özel karakterlerini iflleyerek tekrar ona teslim etmektir. De¤erin özellefltirilmesi, günümüzde bilinç bulan›kl›¤›n›n yeni süslü kavram› “post-modernizm” denilen karanl›¤a mahkum kültür politikan›n (yani burjuva kültürün) salt yoldafl› olmakla yetinmeyip, onun en önemli dire¤i, en etkili virüsüdür. Bunun panzehiri, çeflitli burjuva salg›nlar›na karfl› kendili¤inden bir tutum yerine bilinçli, örgütlü ve iradi bir tutumla müdahale etmenin teminat› olan devrimci teoriyi kuflanmak için devrimci prati¤e daha kararl› bir biçimde girmektir. Çünkü tarihimizden ö¤reniyoruz ki, politikleflmenin küçümsendi¤i anlar, burjuva virüslerin en etkili oldu¤u anlar olmufltur. Kapitalizmin özel mülk mant›¤›n›n ve kültürünün politik arenadaki yans›mas› olan “egolar› kabaran” kiflilikle uyuflmayan, bu anlam›yla ben merkezcilikten uzak duran, hiçbir bireysel ç›kar gözetmeksizin kendisine ait olan› davas›na sunarcas›na özel eme¤ini kolektif de¤erin bir parças› haline getiren ve böyle yaflayan, birey-örgüt diyalekti¤ini iyi kuran vs. özcesi, flartlar hangi zorluklar› tafl›rsa tafl›s›n, devrimci kültürü kuflanan kiflilikle bütünleflmek ve kitlelere yaymak burjuvazinin silah›n› etkisizlefltirecektir. Çünkü devrimci kültürü kuflanmak, devrimin gerekliliklerini yerine getirmek demektir. Ve devrimin gerekliliklerini yerine getirecek kitleler karfl›s›nda burjuvazinin en etkili virüsü, K›z›l›rmak karfl›s›nda onu kurutmay› amaçlayan kibrit atefli kadar etkilidir. Yap›lmas› gereken, proletaryan›n örgütlü müfrezesinin ihtiyaçlar›n› karfl›lamak için halka adanm›fl bir emek bilinciyle ileriye ç›kmakt›r.
25 Ocak-7 Şubat 2008
İşçi-köylü 23
Tarihten sayfalar
Sorgusuz sualsiz katledilen “33 Kurflfluunlu yürek” hâlâ kan›yor... Hakk›nda araflt›rmalar yap›lan, birçok makale yaz›lan ve “Mu¤lal› Olay›” olarak bilinen bu katliam, ünlü Kürt flairi Ahmet Arif’e esin kayna¤› olmufl ve ona her okuyucunun kulaklar›nda ç›nlayan ve her zihinde imgeleriyle ayr› bir uyar› oluflturan efkar betimlemesi bu dizeleri yazd›rm›flt›r.
“Guernica” tablosunun yarat›c›lar›yla “33 Kurflflu un” flfliiirinin yarat›c›lar› ayn› kumaflflttan
... Vurulmuflum Da¤lar›n kuytuluk bir bo¤az›nda Vakitlerden bir sabah namaz›nda Yatar›m Kanl›, upuzun... Vurulmuflum Düflüm, gecelerden kara Bir hayra yoran›m ç›kmaz Can›m al›rlar ecelsiz S›¤d›ramam kitaplara fiifre buyurmufl bir pafla Vurulmuflum hiç sorgusuz, yarg›s›z Kirvem, hallar›m› ayn› böyle yaz Rivayet san›l›r belki Gül memeler de¤il Domdom kurflunu Paramparça a¤z›mdaki...
Paris Naziler’in iflgali alt›ndayken, ünlü ressam Pablo Picasso bu flehirde bir resim sergisi açar. Sergide ünlü ressam›n, ‹spanya ‹ç Savafl› s›ras›nda, Nazi uçaklar› taraf›ndan bombalan›p yerle bir edilen Guernica kenti an›s›na yapt›¤› “Guernica” tablosu da sergilenmektedir. Sergiyi gezen bir Nazi subay› “Guernica” tablosunu iflaret ederek, “bunu siz mi yapt›n›z?” diye sorunca, ünlü ressam “hay›r, siz yapt›n›z” der!... “Guernica” tablosunun yarat›c›lar›yla “33 Kurflun” fliirinin yarat›c›lar› ayn› kumafltan. Ama akibetleri farkl›.” Naziler daha sonra uluslararas› mahkemelerde yarg›land›lar. ‹nsanl›k bugün de Naziler’in yapt›klar›n› nefretle an›yor. Oysa Türkiye’de durum farkl›. Dersim’de, kulland›¤› uçakla köyleri bombalay›p yerle bir eden, yüzlerce kad›n›n, çocu¤un, yafll›n›n kan›na giren Sabiha Gökçen’in ad› hava alanlar›na, okullara cadde ve sokaklara veriliyor! Sadece Sabiha Gökçen mi? Daha yüzlercesi!... Yüzlerce, binlerce Mu¤lal›, “‹kinci bir Mu¤lal› olay›na meydan vermeyiz” diyen dönemin Cumhurbaflkan› Demirel’den ald›klar› destekle, Kürt halk›na karfl› yürütülen imha savafl› sürecinde, binlerce Kürdü “sorgusuz suals›z” katlettiler, binlerce köyü yerle bir ettiler, ormanlar›, ba¤lar›, bahçeleri yakt›lar. Sonra ne mi oldu? Orgeneral Mustafa Mu¤lal›, 20 y›l hapis istemiyle yarg›land› ama ikinci iadeyi itibarla bu durum da ortadan kald›r›ld› ve ad›n›n bir tabur komutanl›¤›na verilmesiyle, O da aile foto¤raf›ndaki yerini alm›fl oldu.
Neydi 33 Kurflflu un olay›? 33 Kurflun Olay›, pek çok kez ele al›nm›fl ve yorumlanm›flt›r. 1948’de CHP’nin yoksul köylüye eziyeti olarak, 1956’da TBMM’de CHP iktidar›n› ve
‹nönü’yü yarg›laman›n bir yolu olarak, 1970’lerde TSK’n›n ve orduda simgeleflen bir güç olarak devletin halka etti¤i zulmün bir örne¤i olarak, nihayet 1980’lerden sonra da, Kürtlere yönelik özel bir k›y›m ve bask› örne¤i olarak adland›r›ld›. Ahmet Arif’in m›sralar›yla, “binlerce y›l, teke tek dö¤üflte yenilmeyen”, “pasaporta içi ›s›nmad›¤›” için ad› “kaçakç›ya, eflkiyaya, soyguncuya ve haine” ç›kan 33 Kürt köylüsü, “kaçakç›l›k” suçlamas›yla gözalt›na al›n›rlar, mahkeme taraf›ndan suçsuz bulunarak serbest b›rak›l›rlar. Köylüler kaçakç›l›ktan kurtulurlar, ama onlar sadece “kaçakç›” de¤illerdir ki. Onlar ayn› zamanda Kürtler, yani “eflk›ya ve hainler.”
33 Kurflun olay› yak›n tarihimizden yükselen ac› yüklü bir 盤l›kt›r. Bu yara onlarca y›ld›r kan›yor ve bir türlü de sar›lm›yor. Aksine, devletin halk karfl›t› çabalar›yla her geçen gün biraz daha kanat›l›yor. Hat›rl›yoruz de¤il mi 12 yafl›nda bir çocu¤un, ‘dokuzunun yaras›nda yak›n at›fl izlenimi uyand›ran barut izleriyle sa¤ ve sol eline 4 adet, vücudunun s›rt bölgesine 9 adet olmak üzere toplam 13 adet mermi’ ile vuruluflunu… Neden vurulmufltu, çünkü Kürt’tü ve potansiyel suçluydu. Vicdan›m›z kabul etmese de akl›m›z al›yor yaflananlar›… Ayn› topraklar, dizleri tutmayan ihtiyarlarla daha sütten kesilmemifl küçük canl›lar›n bu¤day tarlalar›nda canl› canl› yan›fl›na, anne karn›ndan süngüyle ç›kart›lan ceninlerin ilk ve son 盤l›¤›na tan›k
“Kaçakç›l›k” suçlamas›yla gözalt›na al›nan ve mahkeme taraf›ndan suçsuz bulunup serbest b›rak›lan 33 Kürt köylüsü, 3. Ordu Müfettifli Orgeneral Mustafa Mu¤lal›’n›n nezdinde “suçlu”durlar, onun emriyle yakalan›rlar. K›rsal alana götürülen köylüler, Türk Paflas›’n›n buyurdu¤u “flifre” ile, “sorgusuz sualsiz”, kafalar›na s›k›lan kurflunlarla öldürülürler.
olmad› m›? Ve yetmifl bin kiflinin ölümüyle k›rm›z›ya dönen dere sular›na… Devlet, 33 insan için ölüm emri veren generalinin ismini köylüleri kurfluna dizen tabura vererek bununla da sizi katletmeye ve afla¤›lamaya devam edece¤im mesaj›n› vermifl oluyor.
“33 Kurflflu unlu Yürek” yeniden kanat›ld›
Mu¤lal›’n›n emriyle 33 köylünün kurfluna dizildi¤i Sefo Deresi Özalp’a ba¤l› Afla¤› Balç›kl› köyü ile ‹ran s›n›r› aras›nda yer al›yor. Katliamdan 1 gün sonra Sefo Deresi “yasak bölge” kapsam›na al›nd› ve bu yasak tam 60 y›ld›r sürüyor. Etraf›ndan yer yer asker ve korucu nöbetçi kulübelerinin bulundu¤u bölgeye kimse giremiyor. Bölgenin ayn› zamanda askerler taraf›ndan may›nland›¤› da belirtiliyor. Sefo Deresi’nin yasaklanan k›sm›n›n l00 dönüm oldu¤u tahmin ediliyor.
Olaydan tam 61 y›l sonra, olay›n geçti¤i Van Özalp’taki Jandarma Hudut Tabur Komutanl›¤›’n›n ad›n›n, “Orgeneral Mustafa Mu¤lal› K›fllas›” olarak de¤ifltirilmesiyle, Kürt köylüleri bir kez daha kurflunland›lar, “33 Kurflunlu Yürek” yeniden kanat›ld›. 33 Kurflun katliam› Kürtlerin karfl› karfl›ya kald›¤› inkarc› ve imhac› uygulamalar›n en trajik örneklerinden biridir.
K›sa bir not; Yasak tan›k: Sefo Deresi
İşçi-köylü 24
Kavga okulu
25 Ocak-7 Şubat 2008
Her ad›m gelece¤e b›rak›lan ayak izidir! Dövüflenler de var bu havalarda El ayak buz kesmifl, yürek cehennem Ümit, öfkeli ve mahzun Ümit, sap›na kadar namuslu Da¤lara çekilmifl, kar alt›ndad›r. Do¤an›n ac›mas›z yüzüdür k›fl… Çocu¤unu çetin bir s›nava haz›rlayan sert babad›r. Çocuk bu zorlu s›navdan geçebilirse ancak, hayatta kalmaya hak kazanacakt›r… Medetsiz Munzur k›fl›n afl›lmaz… Koçgiri ‹syan›’nda Dersim isyanc›lar›n›n ço¤u da bu da¤larda donmufltu. fiimdi y›l 1993’tü, ‘93’ün 21 Oca¤›… Ve befl bin kiflilik düflman y›¤›na¤› karfl›s›nda Partizanlar›n önünde iki seçenek vard›: Ya düflman çemberinde imha olmak ya da aman vermez, ferman dinlemez da¤larda kavgay› boyutland›rmak… “Yoldafllar… Tepedekiler düflmand›r. Birkaç hakim noktaya ç›karma yapm›fllar. Anlafl›lan yar›n dü¤ün var. Herkes önemli dokümanlar›n›, sa¤l›k malzemelerini ve enerji ihtiva eden yiyecekleri yan›na als›n. Ayr›ca herkes olabildi¤ince kal›n giyinsin ve kesinlikle yedek yün çoraplar›n› yan›na als›n.” Karar verilmiflti, partizanlar kavgalar›n› da¤larda sürdürerek da¤› aflacak ve di¤er m›nt›kadaki kamplara ulaflacakt›. ‹flte böyle bafll›yordu uzun, fedakârl›k ve özveriyle dolu görkemli yürüyüfl. Gecenin koyu karanl›¤›nda göç katar› dizildi da¤lara. ‹lerleyen saatler beraberinde ac›mas›zl›¤› getiriyordu ve ölümü de!
Önemli olan S›cak gözyafllar›na, gökkubbeye yay›lan Devrim ad›na ve pefli s›ra Alevlenmifl yeni kavgalara lay›k ölmek
Ve yeni do¤an çocu¤a ad olmakt›r. Öylesine ölmektir ki Öldürenleri öldürdüklerine bin piflman etmektir. Ve k›sac›k gerilla yaflam›yla ilk Zeki Peker gö¤üslüyor ipi, bu uzun yürüyüflte. Bir yanda “Yoldafllar beni b›rak›n, bana harcad›¤›n›z her dakika yeni bir yoldafl›n ölümüdür, benim kavgam buraya kadar, benden yoldafllara ve kavgam›za selam söyleyin” diyen Zeki’nin yorgun sesi, di¤er yanda son nefesini verene kadar onu tafl›makta ›srar eden yoldafllar›… Biraz bal vermek istedi yoldafllar› Zeki’ye, kabul etmedi. Son bir gayretle yoldafllar›n› selamlamaya çal›flt› ve ans›z›n uzatt› bedenini yoldafl kollara! Kimileri belki de ilkti bu ölüme. Sapland› yüreklerine yoldafl ac›s› ve akt› yürek gözyafllar› yanaklar›ndan toz karlara. Yoldafl naafl› terk edildi da¤lara ve göç yeniden dizildi uzun yürüyüflü sürdürmek üzere… Göç katar›n› ölüm ikinci kez Ali Ekber Batasul ile yakal›yor. Dili dondu¤undan gözleriyle veriyor mesaj›n›. Ölüm acele etmese kim bilir neler söyleyecekti o gözler. O söyleyemese de herkes anlam›flt›, yürekler tamamlam›flt› son sözlerini.
“Ölüm ad›n kallefl olsun! Ölüm anan öle senin” 23 Ocak… Bu defa da¤lar›n ufak tefek, dervifl k›l›kl› doktoru Ali Demirda¤ art›k yürüyemeyecek duruma geliyor, ayaklar›
donmufl. Kim bilir kaç yoldafl›n can›n› kurtarm›flt›, kim bilir onca çat›flmada kaç yoldafl›n›n yaras›na merhem olmufltu, onunla ayn› ac›y› çekerek. Kabullenemiyordu böylesi kallefl ölümü. Vartinik Destan›’n›n tam 20. y›ldönümüne gelen Parti flehitleri haftas›na giren bir günde çok sevdi¤i Dersim topra¤›n›n karl› gö¤süne düfltü. “Nas›l da isterdi kan›yla sulamay›, k›z›l k›z›l döllemeyi bu yediveren gül ba¤›n›; ne çok önemserdi hani. Akmad› oysa bir damla kan›. Çünkü donmufltu bedeni.” Öyle yal›n, öyle duru, öyle içli, gösteriflten uzak, her fleyi iliklerine kadar yaflayan biri esti geçti bir seher yeli misali. Ve de¤erler b›rakarak geride, ayn› geldi¤i günün heyecan› ve coflkusu ile Yel Da¤› gedi¤inden ç›k›p gitti bir zemheri sabah›… Ola¤anüstü çabalar›n büyük ürünüydü bu yürüyüfl. Dayan›flman›n, paylaflman›n, birlikteli¤in ve güzel de¤erlerin bir bütünü olarak yoldafll›k, motiflefltirdi bu ölüm kal›m mücadelesini. Bu yolculuk, bu yaflam mücadelesi, yaflanan onca ac›, halk için dü¤üne gider gibi ölüme koflman›n yüreklili¤i figürlefltiriyordu kavgan›n bu kesitini. Ne yüce bir yoldafll›kt› ki, herkes hep en zor iflleri üstlenmek istiyordu. Yaflam› yoldafllar için kolaylaflt›rmak ya da buradaki gibi bizden bedel isteniyorsa “b›rak›n ben gideyim”di yaflananlar. Belki kuflatmay› fark etmeden önce e¤itim çal›flmas› yapm›fllar ve neler söylemifllerdi birbirlerine? Ya da nöbet s›ras› kar›flm›flt› da nöbetleri düzenleyen
yoldafla sitemler mi edilmemiflti? Bunlar yaflam› paylaflman›n getirdikleri gibi do¤ald›. Burada da ölümü paylaflman›n gerekleri yaflan›yordu. Yaflam› ve ölümü böyle içten böyle do¤al ve özveriyle paylafl›yordu Partizanlar. ‹flte hedeflenen köy tam karfl›dad›r. Ne kadar s›cak ve dost ›fl›klar bunlar. Birlik üç flehit vermifltir yolda. Art›k tamamd›r, yol buraya kadard›r. Köy halk› seferber olmufltur, do¤aya karfl› amans›z bir savafltan ç›kan Partizanlar için. Ama tarih 盤l›k demekti, s›n›flar var oldukça ve dinmesi için mazlum 盤l›klar›ndan oluflan bu trajik senfoninin, sesine avazla karfl›l›k vermesi gerekti 盤›r açan öncülerin. Hayat bu felsefeyi ifllemekteydi. Düflman›n ateflinden, faflizmin vahfletinden daha az dehfletli olmayan Munzur’un yak›c› so¤u¤u da bu felsefeyi dayatmaktan büyük haz duyarcas›na daha çok kurban istiyor ve insanl›¤›n özgürleflmesi yolunda kavgaya at›lm›fl daha niceleri “yaflam›n ve ölümün buyruklar› bafl›m›z üstüne” diyerek, hem düflmana inat hayatta kalman›n savafl›n› veriyor, hem de s›raya girmifl kar beyazl›klar›n› kefen yapmaya haz›r bekliyorlard›. Ve iflte Barbara Anna Kistler, Ali ‹hsan Yalç›n ve Erkan Fener Azrail’in gizli bir ajan› gibi sinsice sokulan zatürenin zulümet kalleflli¤ine yenik düflüyorlar. Barbara Anna Kistler… ‹sviçre’nin Alplerinden Dersim’in Munzurlar›na enternasyonal bir yolculu¤un ad›. Bu uzun yolculu¤un ard›ndan ayr›lan k›z›l gülümüz.
İşçi-köylü 25
25 Ocak-7 Şubat 2008 Ve Mazgirt köprüsüne karfl›l›kl› bakan köylerindeki karakolu tez elden y›kma ahdiyle da¤lar› mesken eyleyen Erkan Fener. “Memleketi Bergama’n›n tarihi efelik ruhuna ball› incirlerinin k›vam›yla getirip Dersim da¤lar›nda yanan isyan atefline katm›fl ve k›z›l güzergaha sokmufltu” üç y›ld›r oldu¤u bu ailede daha yapacak ne çok fleyi vard›. Yel Da¤›’nda abideleflen 6 yi¤it yoldafl›n bir tekini dahi düflman›n “gücü, kudreti”, MG-3’ün atefli veya Kobra’n›n roketi düflürebilmifl olmad›, bütün haflmetine karfl›l›k; yaln›z ve yaln›z kendisine yi-
¤itli¤in kâr etmedi¤i dondurucu so¤uk, yak›c› kar, bo¤ucu f›rt›na ve buz kesici ayaz düflürdü ölüme yenik. *** Zeki, Barbara, Ali ve di¤erleri… Her biri farkl› farkl› dünyalardan ç›k›p gelmifllerdi; vars›ll›ktan yoksulluktan, iflçi ö¤renci, kad›n erkek… Bir arada oldukça, bir davaya gönül verdikçe, onun büyüklü¤ü karfl›s›nda ö¤renmeye doyumsuz olmakla “ayn›” insanlar oldular; ama çok de¤ifltiler. Dünyay› de¤ifltirme iflinin hiç de kolay olmad›¤›n› yaflayarak ve görerek aral›ks›z bir de¤ifltirme ifli-
PUSULA Devrim kavgas›na yaflam›n› arma¤an edenler ölümsüzdür! Ocak, s›n›f bilinçli proletarya için, anlam› büyük bir ayd›r. Bu ayda kaybettik devrimin usta teorisyeni, s›n›f savafl›m›n›n büyük örgütleyicisi Lenin yoldafl›. Yine Ocak’ta kaybettik Alman devrimin sayg›n ö¤retmenleri Rosa Luxsemburg’u ve Karl Liebknecht’i. Ocak, uluslararas› proletarya ve ülkemiz devrimi aç›s›ndan önemle an›lmas› gereken bir ayd›r. Coflkun bir enternasyonalizm ve yüce komünizm ruhuyla dolu olarak, flehit düflenlerin sayg›yla an›ld›¤› bir ayd›r. Ocak ay› devrim ve parti flehitlerinin ideallerini yaflatman›n güçlü bir flekilde an›ld›¤› ayd›r. Dünyadaki ve ülkemizdeki özgürlük ve ba¤›ms›zl›k savaflç›lar›n›n erdemlerinin sürekli yüceltilmesi gerekti¤i aç›kt›r. Onlar› anmak, u¤runa yaflamlar›n› feda ettikleri idealleri, savunduklar› ideolojiyi güçlü bir flekilde anlamak demektir. ‹deallerin hakl›l›¤›n› ve gerçekli¤ini kavramak demektir. Neyi, nas›l, niçin düflündüklerini bilince ç›karmak demektir. Nas›l çal›fl›p, nas›l yaflad›klar›n›, olaylar ve geliflmeler karfl›s›nda nas›l tutum sergilediklerini anlamakt›r. Çeliflkileri çözerken hangi yöntemi uygulad›klar›n› görebilmektir. Devrim ve parti flehitleri tarihin hangi kesitinde nas›l bir rol oynad›klar›n›, tafl›d›klar› sorumluluk-
lar›, üstlendikleri görevin a¤›rl›¤›n› kavramakt›r. Savunduklar› ideolojik formasyondaki netli¤i, politik yetkinli¤i, örgütsel tecrübedeki düzeyi görebilmektir. S›n›rl› yaflamlar›n› s›n›rs›z davaya adama cüretlerini, feda ruhlar›n› ve cesaretlerini anlamakt›r. Zoru baflarma azimlerini, engelleri aflma yeteneklerini, sorunlardan ve kargafladan korkmama kararl›l›¤›n› görmektir. Savaflmak, direnmek, boyun e¤memektir. Zor karfl›s›nda y›lmamak, baflar› karfl›s›nda sarhofllu¤a düflmemeyi ö¤renmektir. Özgürlü¤ün ve halk demokrasisinin, savafl›lmadan elde edilemeyece¤i gerçekli¤ini bilince kaz›makt›r. fiarapnel parçalar›yla paramparça olmufl yaral› bedende devrim ve savafl sloganlar›n› hayk›rmakt›r. Her flart alt›nda Partiyi ve devrimi savunmakt›r. ‹lkeleri kanla duvara kaz›makt›r. Yoldafllar›n› yar› yolda b›rakmamakt›r. ‹nsanl›¤›, dostlu¤u, sevgiyi yoldaflça yaflamakt›r. Parti ve devrim ilkelerini her fleyin üstünde tutmakt›r. Sokak çat›flmalar›nda düflman kuflatmas›nda, hain bir pusuda iflkence tezgah›nda ac›n›n en yo¤un yafland›¤› anda, açl›¤› ölüme vard›rmada tereddütü, ürpertiyi yaflamadan flehit düflmektir. Yoldafllar›na ve halka içtenlikle
nin hem öznesi hem nesnesi oldular. Hepsi “zor günler”in adam›yd›! Enerjilerini ak›tt›klar› havuzun sadece tarihsel olarak de¤il, gelecek aç›s›ndan tafl›d›¤› önemin de bütün benlikleriyle bilincindeydiler…Bu yürüyüflün her ad›m›, ard›llar›n›n yürüyece¤i yolun üzerindeki ad›m izleridir. Ama yol daha çok uzun. Yürüyüfl sürüyor, her bir neferi bayra¤› ard›ndakine b›rakarak gecenin karanl›¤›nda yolculara yol gösteren kutup y›ld›z› oluyor. Ad›mlar› h›zland›rmak gerek. Daha h›zl›, daha güçlü basmal› ad›mlar yere.
davranmakt›r. Çal›flmada zoru seçmek, kolay› baflkalar›na b›rakmakt›r. Koflullar ne olursa olsun kendimizi düflünmemeyi ö¤renmektir. Yaflat›lmas›, büyütülmesi infla edilmesi, savunulmas› gerekenin parti oldu¤unu unutmamakt›r. Vazgeçilmemesi gerekenin ilkeler oldu¤unu ö¤renmektir. Emperyalist sald›r›da faflist kuflatmada devrimi, halk› ve Marksizm-LeninizmMaoizm bilimini güçlü savunmakt›r. Feodal-burjuva bask› alt›nda tasfiyecili¤e boyun e¤memektir. Küçük burjuva ideolojisine, düflünme ve yaflam tarz›na prim vermemektir. Rahat›, gevflekli¤i, duyars›zl›¤› elefltirmektir. Ciddiyeti, olgunlu¤u, öngörüyü kuflanmakt›r. Her türden oportünizme, tasfiyecili¤e, parti ilkelerini yads›yan ve tarihi inkarc›l›¤› soyunanlara karfl› mücadele etmektir. Parti tarihini çarp›tmak, karalayarak sayg›nl›¤›n› küçük düflürmeye çal›flmak isteyen, parti de¤erlerine sorumsuzca sald›ranlara karfl› amans›z olmakt›r. Devrimci düflüncede, kolektif çal›flmada, gerilla savafl›m›nda yo¤unlaflmakt›r. Sömürülen, ezilenlerin bulundu¤u her kar›fl toprak parças›n› partinin bir çal›flma alan›na çevirmektir. ‹flçi s›n›f› ve emekçi halk›n içinde partiyi ustaca örgütlemektir. ‹flçinin, köylünün, emekçinin bilincini devrimcilefltiren propaganda ve ajitasyon çal›flmas›nda yetkinleflmektir. Gerilla savafl›n›, iflçi s›n›f›n› baflta olmak üzere yoksul köylülü¤ün, sömürülen ve ezilenlerin dünyas›nda umutla büyütmektir. Emperyalizme faflizme ve her
Kavga okulu
Dur ve orman› an›msa Canl› güneflin alt›nda ›fl›kl› çay›rlar› An›msa ezinçsiz, gizsiz bak›fllar› Silindi bak›fllar›m Seninkiler ald› yerini Biz geride kalanlar sürdürüyoruz Taçland›r›yoruz Savaflmak ve direnmek iste¤ini
türden gericili¤e karfl› proleter enternasyonalizm bilincini güçlendirmektir. Irak halk›n›n, Filistin halk›n›n, Kürt halk›n›n, Nepal, Filipin, Hindistan, Afrika halklar›n›n ac› ve öfkelerini savafl sloganlar›m›zda hayk›rmak, proletaryan›n enternasyonalizm bayra¤›nda nak›fl nak›fl ifllemektir. S›n›rl› yaflamlar›n› s›n›rs›z bir davaya adayanlar, her biri bir usta, her biri bir önder, her biri bir ihtilalci militand›. Ve onlar ki, bizi var eden, gelifltirip bugünlere tafl›yan, devrimimizin teorisi, prati¤i ve siyasi hatt›m›z›n manifestosudurlar. Onlar, insanl›¤› özgür gelece¤e götürecek olan feda taburunun korkusuz erleriydi. Yeri geldi¤inde bitmez-tükenmez bir enerji ve sab›rla kitle örgütlenmesinin birer ustalar›, yeri geldi¤inde düflmandan hesap soran birer komutan, birer savaflç›yd›lar. fiehitlerimiz bizlerden neler bekliyor? Buna yan›t olmak, devrimcileflmede, örgütleme ve yönetmede yetkinleflmektir. S›n›f savafl›m›nda bitmek tükenmek bilmeyen ›srard›r. Çaba ve emekte sonsuz bir fedakârl›kt›r. Askerileflmede derinli¤i yakalamad›r. Savafl› gelifltirmede ustalaflmad›r. Partiyi infla etmede yetenek ve beceridir. Devrimin ve partinin ihtiyaçlar›n› karfl›lamada, ileri derecede bir geliflkinlik çizgisini yakalama noktas›nda kararl›l›kt›r. Adlar› milyonlara rehber olan devrim flehitleri ölümsüzdür. Savafl ve özgürlük idealleri özgür gelece¤i yaratma mücadelemize rehber olan flehitleri ölümsüzdür!
İşçi-köylü 26
25 Ocak-7 Şubat 2008
Yüz binlerce kifli Rosa ve Karl için ayaktayd›! Karl Liebknecht Alman sosyal demokrasinin kurucular›ndan Wilhem Liebknecht’in o¤ludur. Hukuk ve ekonomi okuyan Karl, 1890-93 y›llar›nda stajer ö¤retmen olarak çal›flt›. 1897’de “Kamu hukukunda tazminat davalar› ve uygulamas›” konulu teziyle doktoras›n› verdi. 1893’de a¤abeyi ile birlikte Berlin’de avukatl›¤a bafllad›. Ertesi y›l Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD)’ye üye olarak politikaya at›ld›. 1901’de Berlin fiehir Meclisi’ne, 1908’de Prusya Meclisi’ne, 1912’de Rechstg’a seçildi. Karl Liebknecht, özellikle kaçak Rus devrimcilerinin savunmalar›n› üstlenerek siyasal davalara yo¤unlaflt›. 1907’de ‘Uluslararas› Gençlik Hareketi Özelinde Militarizm ve Anti-Militarizm’ adl› eserini yay›nlad›. Bu kitab› nedeniyle iki y›l hapis yatt›. 28 Kas›m 1914’de bir toplant› düzenledi, birçok muhalif parlamenter, Karl Liebknecht’in görüflüne kat›larak, savafl ödenekleri aleyhine oy vermenin sosyalistler için ilkesel bir yükümlülük oldu¤unu kabul ettiler. Ama bu parlamenterler, bu yükümlülü¤ü eyleme geçirmekten “parti disiplini ve partinin birli¤ini koruma” gerekçesiyle kaç›nd›lar. Böylece Liebknecht, parlamentonun 2 Aral›k 1914 günü oturumunda savafl ödeneklerine olumsuz oy vermekte tek bafl›na kald›. Liebknecht’in karfl› oyu sansüre u¤rad›ysa da, Parti’nin sol kanad›nca illegal bildiri halinde da¤›t›ld›. Liebknecht’in ad› k›sa sürede yay›ld› ve proletar enternasyonalizmin simgesi oldu. Almanya’da Parti yönetimine ve savafla karfl› mücadelede Liebknecht’in yan›s›ra Rosa Luksemburg da seçkin bir rol oynad›. Bu ikisinin çevresinde toplanan sol kanat enternasyonal bir grup oluflturdu. Daha sonra bu grup Spartakistler ad›n› alacakt›. Almanya’da savafl, k›tl›k ve sefalet yarat›rken, SPD ise geliflen iflçi muhalefetini dizginlemek için u¤rafl›p sosyal flovenli¤ine devam ediyordu. Rusya’daki devrimin etkisiyle devrimci mücadele gelifliyordu. Ocak 1919’da Berlin’de yeniden devrimci inisiyatif canland›¤›nda, Rosa ve Liebknecht Spartakistler grubunun bafl›ndayd›lar ve üç kiflilik devrim komitesinden biri Karl Liebknecht’ti. Ayaklanma bafllad› ve sokak çat›flmalar› bafl gösterdi. Ama bu mücadelenin koflullar› tam olgunlaflmad›¤›ndan devrim kanla bast›r›ld›. 15 Ocak 1919’da yoldafl› Rosa ile birlikte tutukland› ve ayn› gün öldürüldü.
Rosa 1871 y›l›n›n 5 Mart’›nda Yahudi bir ailenin 5 çocu¤undan biri olarak Polonya’da do¤mufltur. O s›ralarda Polonya çarl›k Rusya’s›n›n iflgali alt›ndayd›. Bir dönem sonra ailesi geçim s›k›nt›s›na düflünce Varflova’ya tafl›nd›lar. 1884’ te on üç yafl›ndayken Varflova’da ikinci s›n›f bir k›z lisesine girdi. Sosyalist hareketlerle de lise y›llar›nda tan›flt›. 1882’de kurulan Proletarya adl› devrimci
partiye girmiflti. O dönemde Proletarya Partisi, ilkeleri ve program›yla Rusya’daki devrimci eylemden çok daha ilerde bulunuyordu. Buradaki faaliyetlerinden dolay› çarl›k polisinin hedefi haline geldi. 18 yafl›ndayken içinde bulundu¤u gruplar ve politik görüflü yüzünden ‹sviçre’ye kaçmak zorunda kald›. 1889’da Zürih Üniversitesi’ne girdi. Burada felsefe, tarih, politika, ekonomi ve matematik ö¤renimi gördü, hayat›nda büyük etki b›rakacak isimlerle tan›flt›. O y›llarda, ‹sviçre’de çok say›da Rus ve Polonyal› göçmen bulunuyordu. Rosa Luxemburg devrimci göçmenlerin aras›na girdi; bölgesel iflçi eylemlerine kat›ld›. Birkaç y›l sonra Polonya devrimci sosyalist partisinin kuramc›s› ve Paris’te yay›nlanan parti gazetesinin önemli yazarlar›ndan biri durumuna geldi. Baflka gazetelerde de yazmaya devam etti, baz›lar›nda yaz› iflleri müdürlü¤ü yap›yor hatta mitinglerde halka sesleniyordu. Rosa Luxemburg, partiyi Sosyalist Enternasyonal kongresinde temsil etti. Orada bulunan Polonya Sosyalist Partisinin yöneticileriyle mücadeleye giriflti. Rosa Luxemburg, bu partiyi, “milliyetçilik” e¤ilimi göstermekle ve iflçileri s›n›f mücadelesinden sapt›rmakla suçlad› ve bu tutumuyla elefltirilere u¤rad›; ama Rosa Luxemburg düflüncesinden caymad›. Daha sonra ise iflçi hareketinin güçlü oldu¤u Almanya’ya geçer ve Alman Sosyal Demokrat Parti içerisinde mücadele eder. Partiye büyük katk›lar› olan Rosa, ayn› zamanda teorik çal›flmalar›yla da dikkat çeker. Almanya Sosyal Demokrat Partisi (ASDP) içerisindeki sa¤ oportünist yaklafl›mlarla mücadele eder ve Marksist bir çizgiyi savunur. Bu fikirleriyle sa¤ kanad›n tepkisini çeker. 1900 y›l›na gelindi¤inde Luxemburg’un fikirleri tüm Avrupa’da sosyalist çevrelerde büyük yank› uyand›rmakta, yazd›¤› makaleler ilgi görmekteydi. 1904 ile 1906 y›llar› aras›nda siyasi faaliyetleri ve görüflleri yüzünden üç kez hapse girdi. Bu hapis cezalar›n›n hiçbiri onu y›ld›rmad› faaliyetlere devam etti. SPD’nin e¤itim merkezlerinde Ekonomi ve Marksizm ö¤retmeye bafllad›. 1906’da Rusya’ya geçer. Rus devriminde aktif rol oynar ve bir süre tutuklu kal›r. Daha sonra Almanya’ya döner ve burada ö¤rendiklerini parti içinde tart›flmaya bafllar. 1907’de RSD‹P’in yapt›¤› ve Bolflevik-Menflevik ayr›flmas›n›n yafland›¤› kongreye Polonya delegesi olarak kat›l›r ve Bolflevikleri destekler. ASDP’nin oluflturdu¤u parti okulunda yüzlerce ö¤renciyi Marksist parti saflar›na katar. 1914’de Almanya emperyalist savafla kat›l›r ve Alman devleti savafl bütçesini parlamentodan onaylamaya ihtiyaç duyunca ASDP buna onay verir. Esen milliyetçi rüzgar SPD’nin de milliyetçi bir davran›fla girmesine neden oldu, bu Luxemburg’un fikirlerine karfl›yd› ve partiyle olan tüm iliflkisini kesti. Rosa, Karl Liebknecht ile birlikte bunun teflhirini yapar. 5 A¤ustos 1914’de Karl Liebknecht ile beraber Enternasyonal grubunu kurdu. 1 Ocak 1916’da bu grubun ad›
Spartaküs Birli¤i (Spartakistler - Almanca Spartakusbund) oldu. Grubun devlete karfl›t tutumu yüzünden 28 Haziran 1916’da Luxemburg hapis cezas›na çarpt›r›ld›. Hapiste geçirdi¤i y›llarda birçok makale kaleme ald›. Özellikle Rus devrimi üzerine yazd›klar› ve Bolfleviklere getirdi¤i elefltiriler çarp›c›d›r. 1918 Kas›m’›nda Luxemburg hapisten ç›kt›. Faaliyetlerine devam eti ve Liebknecht ile birlikte Alman Komünist Parti’sini kurdu. 15 Ocak 1919’da Rosa Luxemburg, Karl Liebknecht ve Wilhelm Pieck, Freikorps taraf›ndan tutukland›lar, Pieck kaçmay› baflar›rken Luxemburg ile Liebknecht yedikleri darbelerle bilinçlerini kaybettiler. Ayn› gün, Luxemburg ölene kadar dövülmüfl ve ölü vücudu nehre at›lm›fl, Liebknecht de bafl›ndan yedi¤i kurflunlarla öldürülmüfltü.
13 Ocak 2008, Pazar günü. Sabah›n erken saatleri… Berlin’de güneflli bir gün ve herkes ak›n ak›n Rosalar›n an›t-mezar›na do¤ru hareket ediyor. Ve bizler de Anti-Emperyalist Aksiyon’un birer bilefleni olarak bu blok içindeki yerimizi al›yoruz. Geçen y›la göre çok daha fazla insan var. Bunda güneflli ve nispeten s›cak olan havan›n pay› olsa gerek. Ama as›l etken, iktisadi ve sosyal y›k›m›n a¤›r sonuçlar›n›n toplumsal canlanmaya çanak tutarak y›¤›nlar› giderek devrimcilefltirmeye do¤ru itmesi.
simlerinin yer ald›¤› TKP/ML pankart› ve hemen arkas›nda Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht’in resimlerinin bulundu¤u ve yine alt›nda büyükçe TKP/ML’nin imzas›n›n bulundu¤u pankart ve Kaypakkaya’n›n resminin yer ald›¤› bolca flamalar bulunuyordu. Arkas›nda bizler ve blo¤un geri kalan devrimci örgütleri ve bu arada AT‹F ve ILPS pankartlar›, flamalar sermaye üzerine kurulu düzene meydan okur gibi dizilmiflti. An›t mezar›n önünde b›rakt›¤›m›z pankartlar›m›z d›fl›nda geri kalan anti-emperyalist blo¤un kitlesi an›t-mezar›n içine flamalarla girip burada hep birlikte Enternasyonal söylenip mezar›n d›fl›na ç›k›ld›. Bu arada an›t-mezara konan bir anti-Stalinci çelenkin devrimciler taraf›ndan parçalanarak yok edilmesi sonucu çok say›da polis an›t-mezar›n içine girdi. Ancak bir sonuç al›namad›; çelenk çoktan imha edilmiflti bile. Bu arada yürüyüfl esnas›nda polisin otonom gruplara s›n›rl› da olsa bir sald›r› püskürtüldü. fiunu söyleyebiliriz ki; bu y›l ilk kez anti-emperyalist blok alt›nda kat›ld›¤›m›z yürüyüflte, anti-emperyalist blok, kalabal›k ve diri idi. Blok içinde bizim kortejimiz her zamanki gibi en dikkat çeken kortejlerden biri olmay› sürdürdü. Blok içinde Türkiyeli devrimci örgütler, dernekler ve kurumlar kalabal›k kitlesiyle göz doldurdu. Alman gazeteleri bu blok için Türk ve Kürt komünistleri diye bahsetmiflti ikinci gün. Tüm
Toplanma alan›na vard›¤›m›zda içinde yer ald›¤›m›z blo¤un yan›nda saf tuttuk. Blok Alman ve Türkiyeli devrimci örgütler, gruplar ve kitle örgütlerden olufluyordu. Bunlar aras›nda, AT‹K, AG‹F, ADHK, ADGH, KPD/ML, Roter Oktaber, Sosyalistische Linke-Sol, YDG, KPD, Young Struggle, Trotz Alledem, Organisation für den Aufbau einer kommunistische Arbeiterpartei Deutschland ve ‹LPS vard›. Bu örgüt ve kurumlar anti-emperyalist blok ad› alt›nda “LLL” yürüyüflüne ça¤r› yapm›fl ve bir gün önce de, “Bafl düflman kendi ülkenin içindedir. Alman halk›n›n bafl düflman›, Almanya’da Alman emperyalizmidir” bafll›kl› bir konferans düzenlemifllerdi. Bizler AT‹F olarak bu blok içinde yerimizi ald›k. Bu blo¤un içinde ayr›ca TKP/ML ve di¤er Türkiyeli devrimci örgütler de yerini alm›fllard› yürüyüfl s›ras›nda. Yürüyüfl boyunca gerek blok olarak ve gerekse AT‹F olarak kendi sloganlar›m›z› daha çok Almanca olarak hayk›rd›k. Bizim yer ald›¤›m›z kortejde en önde befl ustan›n re-
yürüyüfl toplam birkaç-üç bine yak›n bir kitle kadard›. Ancak baz› Alman yay›n organlar› bu say›y› daha düflük vermifllerdi. Böylece bir Rosa yürüyüflü daha, geçen y›la oranla daha kalabal›k insan seli ile sona erdi. Ve ilericiler, devrimciler ve yüre¤i devrim yan›nda çarpan herkes, Berlin’de Rosa ve Karl’›n devrimci an›s›na yarafl›r bir flekilde aya¤a kalkt› ve sabah›n erken saatlerinden akflama dek aya¤a kalkan bu kitle toplam 100.000 kifliyi bulmufltu Alman bas›n›na göre. Devrim ve devrimci giriflimler bu toprakta uzun zamand›r s›¤ sulara çekilmifl olsa da, toplumun genifl katmanlar› ve s›n›f›n titanlar› burjuva yaflam tarz› ve ideolojisi ile uzun zamand›r zehirlenmifl olarak henüz aya¤a do¤rulmam›fl olsalar da Rosalar›n yürüyüflünde aya¤a kalkan halk, bize umut ve kararl›l›k afl›lamaya devam ediyor. Ve fleyler giderek karfl›t›na dönüflmeye bafll›yor Rosalar›n Alman devrimi için cesaretle aya¤a kalkt›¤› bu topraklarda. (AT‹F-Berlin Türkiyeli ‹flçiler Derne¤inden üyeleri)
Ezilenler Rosa ve Karl’› unutmad›!
25 Ocak-7 Şubat 2008
İşçi-köylü 27
Okur
S›n›f savaflfl››m›nda devrimci yay›n›n önemi üzerine
Kitleleri örgütlemede hiç kuflkusuz ki, yaz›nsal faaliyet önemlidir. fiüphesiz örgütleme faaliyeti salt yay›n da¤›t›m›yla de¤il, yay›n arac›l›¤›yla propaganda yapabilmektir asl›nda. Ajitasyon ve propagandadaki temel baflar›n›n k›stas› da do¤ru bir politik fliard›r. Dolay›s›yla sadece yay›nlar› da¤›tarak örgütlenme faaliyetinin baflar›l› olamayaca¤› göz önünde bulundurulacak olursa, sürekli kitlelerin içerisinde olman›n önemi kavranabilir. S›n›f savafl›mlar› içerisinde örgütlenme bilimiyle donan›p, devrimci teoriyi kuflanarak, devrimci prati¤i güçlendirerek yaflanan sorunlara çözüm bulunabilir. Örgütlenme sorununa çözüm getirebilmek için bilimsel bir bak›fl aç›s›n› yakalamal›y›z, bu olmadan güçlü ve sa¤lam örgütlenmeler yarat›lamaz, devrimci teori ile devrimci prati¤i içi içe geçirmek zorunday›z. Örgütleme sorununu çözmede etkili bir silah olan ajitasyon ve propaganda, uygulamada ve hayata geçirme noktas›nda eksikli¤i olmazsa sorun k›smi anlamda çözülür. Bu noktada ajitasyon ve propaganda faaliyetini gerçeklefltirmede etkili bir güç olan araçlardan biri de devrimci yay›n organlar›d›r. Devrimci yay›n›n s›n›f savafl›mlar› içerisinde kendisine biçilen rolü ve misyonu tart›fl›lmaz derecede önemlidir. ‹tiraf edelim ki devrimci yay›nlar› sahiplenme noktas›nda bir kavray›fls›z-
Merhaba, Biz Gazi Mahallesi fiair Abay Kumanbay Lisesi YDG ve SGD olarak yeni bir e¤itim döneminde okulumuzda yaflanan sorunlar, anti-demokratik uygulamalar vb. nedenlerden kaynakl› ortak hareket etmek ve yaflanan sorunlara karfl› tek yumruk olmak için Liseli Ö¤renci Birli¤i’ni kurduk. LÖB kurulmas› aflamas›nda ve devam›nda yap›lan toplant›lar, YÖK karfl›t› eylemlilik vb. çal›flmalar› ortak bir irade ile gerçeklefltirdik. Ancak son dönemde SGD faaliyetçilerinin LÖB çal›flmalar›n› kendi politikalar› ekseninde yürütmüfl ol-
l›ktan bahsedebiliriz. Egemen s›n›flara karfl› bir hak olarak kazanm›fl oldu¤umuz yay›nlar önemli mevzilerdir. Egemen s›n›flar bundan o kadar rahats›zlar ki her f›rsat›nda kurumlara ve yay›nlara cezalar, bask›nlar, toplatmalar vb. sistemli sald›r›lar yapmaktad›r. Bizler iflte bu noktada k›s›r kald›¤›m›z› söyleyebiliriz. Ço¤u kez yay›nlar konusunda maddi sorunla sürekli karfl› karfl›ya kalmaktay›z ve bunu hissetmede geç kalmaktay›z. Keza sahiplenme noktas›nda acil olarak giderilmesi gereken bir teorik ve pratik çal›flma yapmak zorunday›z. Egemen s›n›flar›n bir di¤er sald›r› tarz›n›n biçimi de ekonomik yönden çökertmedir. Sürekli olarak yay›nlar› toplatmalarla engellemeye çal›flmakta, da¤›t›mdan yoksun b›rakmaktad›r, dolay›s›yla ekonomik çöküfl olarak karfl›m›za ciddi bir sorun olarak ç›kabilmektedir. Bizlerin bu noktada yay›nlar›m›za sahip ç›kmak ve özel önem vermemiz gerekmektedir. Bu noktada yürütülen çal›flmalarda ajitasyon ve propaganda tek noktada ele al›nmal›d›r. Dolay›s›yla yap›lan ve yap›lacak faaliyetlerde her ajitasyon ve propaganda kendi içinde örgütlenme çizgisini tafl›mal›d›r. Devrimci yay›nlar sadece kolektif bir ajitasyon ve propaganda arac› de¤il ayn› zamanda örgütçüdür de, bunun için yay›nlar›n misyonu ve amac› iyi anlafl›lmal›, esas ve tali ayr›mlar›yla ele al›nmal›d›r. Tabi ki yay›nlar›n nerede ve nas›l
kullan›laca¤› önemli bir di¤er noktad›r. Devrimcilerin kulland›klar› kitle iletiflim araçlar›na bak›fl aç›lar› önemlidir, kullan›lan araçlar›n bilincine var›lmal› ve önemi iyi kavranmal›d›r. Devrimci yay›na yaklafl›m›m›z esasta ajitasyon, propaganda ve örgütleme arac› olarak alg›lanmal›d›r. Hemen her kesimden bilinen, rutin kelimeleri, haberleri, yorumlar› vb. devrimci yay›nlarda etkili bir araca dönüfltürmeli ve burjuva bas›n›ndan daha etkili bir araca dönüfltürmeliyiz. Öyle ki bir ajitasyon ve propaganda arac› zorunlulu¤u, her kesimden iflçi, köylü, ö¤renci vb. katmanlar›n elinde günlük burjuva bas›ndan farkl› olarak ele al›nmal›d›r. Devrimci yay›nlar ajitasyon ve propagandada temel organlardan biriyse; kitleleri bilinçlendirmede, örgütlemede ve harekete geçirmede oynayaca¤› rol büyüktür, bunun için önemli ve vazgeçilmezlik tafl›maktad›r. Kitleler içerisinde yürütülen faaliyetlerde kitle tahlillerine göre hareket edilmeli ve o yönde ajitasyon ve propaganda yap›lmal›d›r, bu Marksist bir bak›fl aç›s›d›r ve bu yaklafl›mla hareket etmeliyiz. E¤er güçlü politik örgütlenmeler yaratmak istiyorsak bunun büyük ço¤unlu¤u devrimci yay›nlarla sa¤lanacakt›r. Tabi ki salt devrimci yay›nlarla mücadele ve örgütlenme biçimleri amaçlanamaz, sadece yay›nlar örgütün ve onun yürütece¤i pratik çal›flmaya k›smi anlamda yön verir, di¤er yönü ise politik ajitasyonun yap›ld›¤›, faaliyetlerin kesintisiz oldu¤u ve yay›nlar›n da¤›t›lmas› noktas›nda kendisini gösterir, devrimci yay›nlar mücadele ve örgütlenme biçimlerinin hedefler do¤rultusunda ajitasyon ve propagandas›n› yapar. (Bir YDG okuru)
malar›, bu ortak iradeyi y›pratm›flt›r. Ayn› zamanda LÖB ad›na bizlerin haberi olmadan çeflitli kararlar al›p, bunlar› LÖB karar› olarak lanse etmifllerdir. Örne¤in Özgür Gençlik Kas›m ay› say›s›nda okulumuzdaki LÖB’e iliflkin haberde Liseli Gençlik Kardefllik Saflar›na Haftas› düzenlenmesi ve buna iliflkin bir toplant› al›nmas›, tüm bunlar›n kolektif bir iradenin karar› sonucu oluflan LÖB karar› gibi gösterilmesi ve tüm bunlar›n YDG’lilerden habersiz yap›lmas›, YDG iradesini görmezden gelmektir ve devrimci kültür ile ba¤daflmamaktad›r. Yaln›z bunlarla da kal›nmay›p
LÖB’ün kurultay çal›flmas› bafllat›l›p, buna iliflkin okul ö¤rencilerinden para toplan›p bildiri ve pankart çal›flmalar› yap›larak kurultay gerçeklefltirilmifltir. Bu durumlara iliflkin duruma müdahale etmek anlam›nda bu anlay›fltan arkadafllarla birkaç kez görüflme yapmak istememize ra¤men ça¤r›lar›m›za cevap vermemifllerdir Bu faaliyetin LÖB ad›yla ortak iradenin bir öznesi olarak biz YDG’lilerden gizlenerek yap›lm›fl olmas›n› do¤ru görmemekle beraber yap›lan davran›fl›n devrimci kültürle ba¤daflmad›¤›n› düflünüyoruz. (Gazi Mahallesi YDG okurlar›)
Ustalardan mücadelemize ›flfl››k tutan sözler “Kimi zaman devrimin birkaç ay›, yurttafllar›n e¤itimini siyasi durgunluk dönemlerinin on ya da yirmi y›l›ndan daha çabuk ve daha tam yapar. Devrimci s›n›f›n bilinçli liderlerinin görevi, bu e¤itim çal›flmas›nda, s›n›flar›n›n bafl›nda bulunmak, onlara yeni hedeflerin önemini aç›klamak, onlar› büyük nihai amac›m›z do¤rultusunda ileri yürümeye yöneltmektir.” (Lenin) “ … Kitlelerin kendi önderlerine duyduklar› gerçek hayranl›k, onlar› prati¤in içinde tan›malar›ndan kaynaklan›r. Güven gerçek kavray›fltan do¤ar.” (Mao) “Do¤ru bir politik çizgiye sahip olmak –bu elbette ilk ve en önemli meseledir. Fakat yine de yetersizdir. Do¤ru politik çizgi, ilan edilmek için de¤il, hayata geçirilmek için gereklidir. Ama onu hayata geçirmek için, partinin politik çizgisini anlayan, bu çizgiyi kendi çizgisi olarak benimseyen, bu çizgiyi hayata geçirmeye haz›r, pratikte gerçeklefltirmeye haz›r, bu çizginin sorumlulu¤unu alabilecek, savunabilecek, bu çizgi için mücadele edebilecek kadrolara, insanlara ihtiyaç vard›r. Aksi halde do¤ru çizgi k⤛t üzerinde kalma tehlikesiyle karfl› karfl›ya kal›r.” (Stalin)
Okur
Drina Köprüsü, Saraybosna yak›nlar›nda S›rbistan ile Bosna-Hersek s›n›r›n› oluflturan Drina Irma¤› üzerinde Viflegrad kasabas›nda, çevre köylerden Skoloviç’te do¤mufl olan ve sonras›nda devflirilerek Osmanl›’da sadrazaml›¤a kadar yükselmifl Sokullu Mehmet Pafla taraf›ndan yapt›r›lm›fl bir köprüdür. Roman›n yazar› ‹vo Andriç de çocuklu¤unu ve delikanl›l›¤›n›n önemli bir bölümünü Drina Köprüsü’nün bulundu¤u Viflegrad kasabas›nda geçirmifltir. Yazar bu roman›nda, H›ristiyan, Müslüman ve Yahudilerin beraber yaflad›¤›, köprüsüyle ünlü ve yaflam biçimiyle insanlar›n› bu köprünün flekillendirdi¤i kasaban›n, köprünün inflaat zamanlar›ndan (köprü 1571’de bitmifl) 1. Dünya Savafl› sonlar›nda Avusturya-Macaristan’›n köprüyü dinamitleyerek bölgeyi S›rplara b›rakmas›na dek yaklafl›k 300 y›ll›k tarihini anlat›yor. Ve bu anlat›m› yöredeki kuflaktan kufla¤a, dilden dile anlat›lm›fl masal ve öykülerle süsleyerek yap›yor. Kitab›n arka kapa¤›nda, ilk 2. Dünya Savafl› sonras› (1946) yay›mlanm›fl olan kitab›n 40-50 y›l sonra 1990’lar›n Yugoslavya’s›nda iç savafllar vesilesiyle yeniden güncellik kazand›¤› yorumundan “o topraklardaki durumu anlamak için okumak gerekir” anlam› ç›ksa da bu tam anlam›yla do¤ru de¤ildir. Bölge hakk›nda bilgilenmekte yard›mc› olsa
Merhaba Hayata geldi¤imiz ilk anda anne kokusunu, s›cakl›¤›n› hissederiz. Daha bebek ça¤lar›nda ilk telaffuz edilen kelime anne olur. Neden insano¤lu hiç sormaz bu soruyu kendine? Bebe¤ini aylarca karn›nda tafl›r anne, onu sevgiyle besler. Bebek ilk anne karn›nda hissetmeye bafllar her fleyi bebe¤in do¤umuyla annede de yeniden do¤ma hissi belirir. Ona kimseye vermedi¤i tertemiz, s›ms›cak, bir o kadar da merhameti, direnci, yüre¤i kadar asi ve asla tükenmeyecek umutlar verir. O art›k do¤mufltur. Aylarca karn›nda tafl›d›¤› can, art›k karfl›s›nda olanca masumlu¤uyla durmaktad›r. Anne ona her bak›fl›nda kendini görmektedir. Bu masum, çaresiz çocu¤u nas›l koruyabilirim düflünceleriyle y›llar geçip gider. Bir bakars›n çocu¤un büyümüfltür art›k. Annenin saçlar›nda aklar›, yüzünde çizgileri artm›flt›r. Art›k bedeninin a¤›r iflleyifliyle karfl›l›rs›n. Ama hala akl›n o büyüyen kendi bafl›na hayat›n› sürdürebilecek duruma gelen çocu¤undad›r. Hala ilk günkü gibi üstüne titrersin. Ama ne çare ki y›llarca eme¤ini, sevgini, onun yoluna ömrünü harcad›¤›n çocu¤un sana umdu¤un sevgiyi vermemekle birlikte art›k senden kaçmaya bafllam›flt›r. O emek veren nas›rl› ellerin çocu¤unun elini tutamad›¤›, saç›n› okflayamad›¤› için kahrolursun. Böyle olaca¤›na keflke ellerim k›r›lsayd› düflüncesi iyice yerleflir beynine Dünyan›n her yerini gezip gör-
‹flçi-köylü
28
Drina Köprüsü da bölgede yaflananlar Viflegrad’da yaflayanlar›n gözünden ifllenmifl ve bölgede yaflananlar›n Viflegrad’da etkileri anlat›lm›flt›r. Ve Vi-
flegrad çevresinden farkl›d›r. Viflegrad’a köprünün flekillendirdi¤i bir yaflam ve insanlar vard›r. Herhalde buna en iyi örnek, kitapta geçen bir haydutun yerine geçecek
sen yeni insanlar tan›san, sevsen sevilsen bile hiç kimse bir annenin verdi¤i sevgiyi veremez sana. Hissetti¤in tüm duygularda ald›¤›n tüm kokularda o saf, emek kokan annenin kokusunu bulamazs›n. Bizler hastaland›¤›m›zda günlerce yan› bafl›m›zda hiç uyumadan bekleyen annemiz de¤il midir? Ama art›k yafllanm›flt›r. Annemiz çaresiz duruma gelmifltir. Hastad›r fakat yan› bafl›nda ne bekleyen bir efli ne de o hiç kimseye vermedi¤i s›ms›cak tertemiz sevgisini verdi¤i çocu¤u vard›r. Bu durum onun a¤r›na gider. A¤r›na giden yafll›l›¤› de¤il çaresizli¤i de¤il, ölme düflüncesi de¤il onun a¤r›na giden akl›n›n ve beyninin kabullenmedi¤i tek fley çocu¤unun yan›nda olmay›fl›d›r. Her fleye ra¤men o benim can›m, kan›m, çocu¤umdur der, bafl›n› öne e¤meden. O utanacak ve kendisini utand›racak hiçbir fley yapmam›flt›r fiimdi biz gençler nerdeyiz? Babalar›m›z›n annelerimizin sömürülen eme¤inin hesab›n› sormak yerine; caddelerde, sokaklarda, kahvelerde, e¤lence, yerlerinde, sömürülen eme¤i harcamaktay›z. Bir yandan eme¤i sömürülürken di¤er yandan da sevgisi güveni çocu¤u taraf›ndan sömürülüyor. O elleri, emek ve hasret kokan annelerin de¤erini, k›ymetini bilelim! Eme¤ine, sayg› sevgisine sevgi katal›m ama asla yaln›z b›rakmayal›m! Tüm annelerin emek kokan ellerini sayg› ve sevgiyle öpüyorum. (Gazi’den bir ‹K okuru)
olan o¤luna verece¤i ö¤üt olacakt›r: “Pusuda beklerken yaklaflan yolcuya dikkatle bak. E¤er at›n› kurula kurula sürüyorsa, üstünde k›rm›z› bir cepken, gümüfl kamalar ve aya¤›nda da beyaz tozluklar varsa, o bir Foçal›d›r. Hemen sald›r. Çünkü üstü bafl› ve kesesi para doludur. E¤er k›l›¤› gösteriflsiz, bafl› e¤ik, sanki dilenmeye gidiyormufl gibi at›n›n üstüne çömelmifl birini görürsen düflünmeden vur!... Çünkü o Rogatitsal›d›r. Onlar›n hepsi cimri, kurnaz ama para babas›d›r. Ama eyerin üstüne ba¤dafl kurmufl, dümbeler çalarak avaz avaz flark› söyleyen birine rastlarsan sak›n vurma!... Ve ellerini kana bulama, b›rak geçsin. Çünkü o Viflegral›d›r ve befl paras›zd›r. Onlar›n cebi para tutmaz.” Yine kitapta bölgede yaflanan Avusturya-Macaristan’a karfl› direnen çarp›flan Müslümanlar›n Viflegrad’daki Müslümanlardan destek bulmamas› ve Avusturya-Macaristan ordusu karfl›s›nda kasabadan çekilirken destek alamaman›n sorumlusu gördükleri Ali Hoca’y› köprüde ba¤lay›p kula¤›n› dire¤e çiviledikleri olay› anlat›yor. Ve herhalde bu
Hak verilmez al›n›r! Bugün hükümette bulunan AKP ve kendi dönemleri içerisinde hükümet olan tüm faflist partiler emperyalist efendilerine sad›k kalarak, hizmette kusur etmemek için her zaman emekçi halk y›¤›nlar› üzerinde katliamlar ve iflkenceler gerçeklefltirmifllerdir. Kimi zaman bu sald›r›lar› politikalar›n› aç›k flekilde yaparken kimi zaman da sessiz sedas›z ç›karm›fl olduklar› yasalarla emekçi halk y›¤›nlar›n› sefalete mahkûm etmifllerdir. Bu yasalardan biri de SSGSS Yasa Tasar›s›’d›r. Bir sosyal hukuk devleti, o topraklarda yaflayan tüm halk›n ayr›mc›l›k yapmadan e¤itim, sa¤l›k ve konut sorununu gidermekle hükümlüdür. Günümüz devlet yap›s›nda bunun tam tersi görülmekte; e¤itimsiz, sa¤l›ks›z ve evsiz bir yaflam emekçi halka sunulmaktad›r. Daha önce de hastane kap›lar›nda insanlar paras› olmad›klar› için ölüyorlard›; bugün yap›lansa sadece bu durumun yasalaflt›r›lmas›d›r. Hastaneler bir sa¤l›k kuruluflu olmaktan ç›k›p, bir para merkezi olacakt›r. Bu yasaya iliflkin Gazi Mahallesi ‹K okurlar› olarak bir difl hekimiyle k›sa bir röportaj yapt›k. - Bir hekim olarak SSGSS Yasa Tasar›s›’n› destekliyor musunuz ve neler düflünüyorsunuz? - Böyle bir yasa tasar›s›n› desteklemek elbette mümkün de¤ildir. Desteklemiyorum, çünkü halk›n sa¤l›k hizmetlerinden yaralanmas›n› k›s›tlayan engelleyen bir yasa tasar›s›d›r. - SSGSS yasas›n›n halka yans›mas› nas›l olacak sizce?
25 Ocak-7 fiubat 2008 örnek, köprünün flekillendirdi¤i Viflegrad’da geçen, daha çok çevrede yaflananlar›n Viflegrad’daki etkilerini anlatan roman›n Yugoslavya’da yaflanan savafllar› tam anlamakta yetersiz kalaca¤›n› görmemize yeter. Kitab›n arka kapa¤›nda yay›nevinin tan›t›m yaz›s›ndaki en isabetli de¤erlendirme flu iki cümlede san›r›m: “… Anlat›lan ne müthifl bir uyum hikayesi, ne de mutlak bir zulüm hikayesi. Kimliklerin, dinlerin, devletlerin ve de her fleyin ötesinde, içinde insanlar›n oldu¤u, karmafl›k, zengin bir hayat tablosu…” Çünkü kitab›n bir yerinde, yaflanan sel bask›n›yla s›¤›nd›klar› bir yerde bir araya gelen ve dostça güzel güzel sohbet eden rahiple imam› görürsünüz, çok geçmez yaflanan bir olayla rahibin köprü üstünde sallanan kellesini. Balkan Savafllar› döneminde oralardan Türkiye’ye yo¤un göç yaflanm›flt›r. Ve göçler sonras›nda da ufak ufak sürmüfltür. Oralarda yaflayanlar ve Türkiye’deki akrabalar› aras›ndaki ba¤ nedeniyle Balkanlar sürekli Türkiye gündeminde olmufltur. Çünkü Balkanlarla ba¤lant›l› nüfus az›msanacak bir nüfus de¤ildir. Gündemden düflmeyen Balkanlar hakk›nda az çok bilgi edinip anlamak isteyen ‹K. Okurlar› için diliyle ve tarz›yla rahatça okuyacaklar› bir roman Drina Köprüsü. (Bir ‹K okuru Günebakan)
- Bafll›klar halinde gidersek; Temel teminat paketi: Asgari sa¤l›k hizmeti demektir. Bu kabul edilemez, çünkü halka ciddi zararlar veren bir yasad›r. Sa¤l›k sektörü özellefltirildi¤i için paras› olmayan, sa¤l›k hizmeti alamayacak duruma gelecektir. Daha önceki sa¤l›k hizmetinde koruyucu hekimlik yap›l›rd›. Hasta öncelikle Sa¤l›k Oca¤›’na gider flikayetini bildirir, ön tedavi görür ve gerekli görülürse, di¤er tedavi merkezlerine yönlendirilir. Art›k Sa¤l›k Ocaklar› gibi yerler olmayacak bu yasayla. Halk›n sa¤l›kl› bir yaflam sürdürmesini istemeyenler, bu sa¤l›k ocaklar›n› kald›racaklar. Emeklilik yafl›n› 65, prim gün say›s›n› 9.000’e ç›kar›yorlar. Ayl›k geliri 140 YTL’den yüksek olan bütün halk genel sa¤l›k sigortas› primini kendileri ödeyecek. Bütün sa¤l›k hizmetleri paral› olacak. Bu nas›l bir vicdand›r ki halka böyle bir yasa tasar›s› sunuluyor. -Bu yasalara iliflkin sizce neler yap›labilir? -Bu yasa tasar›s›n›n Meclis’te kabul görmemesi ve halka bela olmamas› için kampanyalar bafllat›lmal› ve birleflerek bir mücadele verilmeli. *** Evet sa¤l›kç› dostumuz böyle diyor ve meseleyi vicdans›zl›k olarak görüyorken; biz “vicdan› olmayanlardan vicdan beklemek do¤ru olmaz” diye düflünerek, tüm halk›m›z› kendi gelecekleri için mücadeleye ça¤›r›yor ve haklar›n verilmeyece¤ini ancak zor yoluyla al›nacag›n› söylüyoruz. T›pk› THY Hava-‹fl grevinde kazan›lan haklar gibi, TELEKOM iflçilerinin onurlu mücadelesiyle kazan›lan haklar gibi... (Gazi Mahallesi’nden ‹K okurlar›)
İşçi-köylü 29
25 Ocak-7 Şubat 2008
Yaşamın içinden
S
inanl› köylülerinin topraklar›n› elde etmek ve yeniden ekim yapmaktan baflflkka yapacaklar› bir flfle ey yok. Çünkü yaflfla am kendilerinden bu tercih hakk›n› alal› çok olmuflfl.. Bu y›l onlar için art›k dönüm noktas›. Ya tas› tara¤› toplay›p köyü topluca terk edecekler ya da bahar aylar›nda sonucu ne olursa olsun tarlalar› sürmeye baflflllayacaklar.
Sinanl› köylüleri:
“Bu topraklar ya ekmek kap›m›z olacak ya da mezar›m›z!” Topraklar›n› ellerinden alan a¤aya karfl› bafllatt›klar› direniflleri 4. y›l›n› dolduran Sinan köylüleri, hakl› mücadelelerine devam ediyor. 4 y›l içerisinde Meclis görüflmelerinde bulunan, Ankara’da oturma eylemi yapan, ‹stanbul’da bas›n aç›klamalar› düzenleyen, Diyarbak›r’da ellerinden al›nan topraklara a¤an›n ekim yapmas›na izin vermeyen, jandarman›n ve a¤an›n eflk›yalar›n›n silahl› sald›r›lar›yla karfl› karfl›ya kalan Sinan köylüleri, geçti¤imiz haftalarda gazetemizi ziyaret ederek kendilerine verdi¤imiz deste¤e teflekkür ederek bugüne kadar yaflad›klar›n› anlatm›fllard›. Bizler de ‹flçi Köylü gazetesi olarak Diyarbak›r’daki okur toplant›s›n›n ard›ndan Sinan köyüne giderek köylülerle yeniden buluflup, direniflte geldikleri noktay› konufltuk. Diyarbak›r Bismil’e ba¤l› olan Sinan köyü Batman’›n s›n›r›nda. Köyün giriflinde yeni yap›lm›fl mezarlar dikkatimizi çekiyor hemen. Daha önce de gazetemize haber olan mezarlar›n hikâyesi oldukça uzun ve çetin bir mücadelenin öyküsü asl›nda. Evraklarda sahtecilik yapan a¤a, köyün 300 y›ll›k mezarl›¤›n› düz alan göstererek devletten ödenek al›yor. Ödenek ald›¤› mezarl›k dolunca yeni mezarl›k için yer göstermedi¤i gibi köylülerin gösterdi¤i yerlere de izin vermeyerek, eski mezarlar›n üstüne yeniden cenaze gömülebilece¤ini söyleyerek köylülerle adeta alay ediyor. Sinan köylüleri de bunun üzerine ölen
köylülerini köyün girifline gömerek a¤aya yeni bir isyan bayra¤› aç›yor. Köy kahvesinde çaylar›m›z› yudumlarken Tüm Köy-Sen Bismil fiube Baflkan› Halil Duru ve 4 y›ll›k direniflin öncülü¤ünü yapan köylülerle sohbete bafll›yoruz. “Köylü milletin efendisidir” diyerek her daim ruhlar› okflanan ancak, köylünün köle edilmesini amaçlayan yasalardan, a¤alar› koruyan Meclis’ten, “hakl›s›n›z, ama bu devletle bafla ç›k›lmaz” diye tavsiyede bulunanlardan çok çekmifl olan köylüler, en çok da feodalizmden flikâyetçi. Yaflad›klar› s›k›nt›lar›n feodalizme dayand›¤›n› ifade ederek “bu a¤alar› hala bafl›m›zda tutan›n feodal sistem ve e¤itimsizlik oldu¤unu biliyoruz. Bunun için a¤al›k kalkacak feodallik bitecek, bizim sorunlar›m›z da bitecek” derken, asl›nda “yüksek” tahsilli birçok insandan daha fazla e¤itimli olduklar› gerçe¤ini gösteriyorlar.
Direnifl örnek oluyor! Sinan Köyü a¤as› Reflit Sinanl›’n›n topraklar› nas›l ele geçirdi¤i ve y›llard›r köylülerin s›rt›ndan nas›l zengin oldu¤unu daha önce de yazm›flt›k. Gasp etti¤i topraklar›n dönümleri her geçen gün artarken ayn› zamanda devletten ödenek alman›n yolu da sürekli aç›k kal›yor Sinan a¤as›na. Öyle ki, ekim yap›lmaya müsait verimli topraklar için devletten Do¤rudan Gelir Deste¤iDGD olarak milyonlarca (YTL) ödenek alan Sinan a¤as›n›n yat›r›m-
lar› ülke s›n›rlar›n› çoktan aflm›fl durumda. Sinan köylülerinin ifade ettiklerine göre Sinan köyünde gasp etti¤i topraklar› köylülere iade etmesi a¤an›n servetini hiçbir flekilde etkilemeyecek. Ancak hem devletten ald›¤›/alaca¤› ödeneklerin kesilmesi hem de uzun ve erimli bir mücadelenin sonuna yaklaflan Sinan köylülerine bu kazan›m› vermek demek feodalizmin a¤›rl›¤›n› korudu¤u topraklarda Sinan köylüleri gibi haks›zl›klara u¤ram›fl birçok köyün ayn› mücadeleyi omuzlamak için yola ç›kmas› demek. Sinan köylüleri, köylülerin topraklar› üzerinden hak alma mücadelesinde gerçekten de kritik bir yerde duruyor. Sohbet esnas›nda hemen hemen bütün köylerde ayn› sorunlar›n oldu¤unu anlatan Sinan köylüleri de bunun fark›nda.
Direnmekten baflka yol yok! Kendileri gibi gasp edilmifl topraklar›n› geri almak için dava açm›fl olan yine Bismil’e ba¤l› Aslano¤lu köylülerinin mahkemelerini takip eden köylüler, onlar›n hukuki yolla 5 bin dönümden fazla olan arazilerini kazanmalar›n›n sevincini de yafl›yorlar. 1.700 dönüm daha toprak almas› gereken Aslano¤lu köylülerinin kalan topraklar›na bir an önce kavuflmalar›n›n kendileri için de örnek olaca¤›n› söylüyorlar. Ancak kendileri aç›s›ndan durum biraz da-
ha farkl›. Çünkü kendi topraklar› on binlerce dönüm ve Reflit Sinanl› 56 y›l önce Tapu ve Kadastro’dan kendi ad›na kaydettirmifl, köylülere itiraz etmeleri için 10 y›l kadar süre vermifl, do¤ald›r ki köylülerin 4 y›l öncesine kadar bu yaflanan geliflmelerden haberi olmam›fl ve itiraz edememifl. Yani hukuki olarak bütün kap›lar› çoktan kapat›lm›fl. Kendilerine direnmekten baflka bir yol kalmam›fl olan köylüler de, bu haklar›n› sonuna kadar kullanmakta kararl›. Kahvedeki sohbetimiz köylülerin, direnifllerine her kesimin destek vermesi beklentisi içerisinde olduklar›n› ifade etmeleriyle köyü dolaflt›¤›m›z esnada devam ediyor. 4 y›ll›k direnifl boyunca yetersiz de olsa devrimcilerin ve demokratik kitle örgütlerinin destekleri de mücadeleye ba¤l›l›klar›n› devam ettirmede önemli bir yer tutmufl Sinan köylüleri için. Her f›rsatta bunun için teflekkürlerini sunuyorlar ve büyütülmesi gerekti¤ini ifade ediyorlar. Çünkü yine her f›rsatta bildikleri bir gerçe¤in alt›n› çizerek aç›kl›yorlar. “Bu mücadele böylesi bir dönemde bizimle bafllad›, ama bizimle bitmeyecek. Çünkü a¤al›k bugün hala var. Dün de vard›, bugün flalvarlar› yok, altlar›nda son model arabalar, yurtd›fl›nda al›nm›fl e¤itimleri var. Buradaki evleri bile bofl duruyor. Ama biz buraday›z ve hala bize hükmetmeye çal›fl›yorlar.
Yaşamın içinden Bizim gibi binlerce köy var. Hepsinin bafl›nda tak›m elbiseli a¤alar›. Bizim kazand›¤›m›z haklar tüm köylerin ve köylülerin kazanc› olacak. Bizim direniflimiz asl›nda onlar›n direnifli. Onlar›n bafllataca¤› direnifller bizim direniflimiz olacak” derken birlikteli¤in ve dayan›flman›n önemine dikkat çekiyorlar.
A¤an›n evi d›fl›nda iki katl› ev olmaz! Sinan köyünü dolaflmaya ç›k›yoruz. 4 y›l ekim yap›lamayan tarlalar›n s›n›rlar› silinmifl, tarlalar›n s›n›rlar›n› a¤açlar ve büyük tafllar belirliyor flimdilik. Alan hakimiyetinin oldu¤u ve yine köyün giriflinde bulunan bir noktada ise y›llard›r büyük bir çad›r bulunuyor. Çad›r, tarlalar›n nöbetini tutan köylülerin bar›nmas› için kurulmufl. 4 y›ld›r her gün ve gece 3-4 kifli dönüflümlü olarak çad›rda kalarak a¤an›n adamlar›n›n tarlalar› sürmesini ve ekim yapmas›n› gözetle-
İşçi-köylü 30 mek ve engellemek için geceli gündüzlü nöbet tutulan kritik bir yer. Ve hayvanlar›n otlad›klar› daha do¤rusu bugün otlayamad›klar› genifl meralar. Dün hayvanlar›n bolca kar›nlar›n› doyurduklar› otlak alanlar bugün Sinan a¤as›n›n köylüleri çaresiz b›rakmak için çak›l tafllar› doldurdu¤u, görünümü çirkin yerler haline gelmifl. 2000 nüfuslu köyde 180 hane bulunuyor. Köyde iki katl› iki tane ev mevcut. Bir tanesi Sinan a¤as›n›n art›k bofl olan evi di¤eri yeni kat ç›k›lm›fl ve yeni yap›lm›fl bir betonarme. Nedenini sordu¤umuzda tam da Kibar Feyzo filminin bunca y›ld›r neden döne döne seyredildi¤ini bir kez daha anl›yoruz. Dedik ya köylüleri her yandan k›skaca almaya çal›flan Sinan a¤as›, köyde yeni ev yap›lmas›na izin vermeyerek insanlar›n köyü terk etmesini sa¤lamak istiyor. Kimi evlerde iki üç kardefl eflleri ve çocuklar›yla birlikte yaflamak zorunda kalm›fl. Yeni ev yap›lmas›na izin verilmedi¤i için “en
az›ndan evlerimizi yenileyerek ikinci ya da üçüncü kat› ç›kal›m” deniliyor. A¤an›n verdi¤i cevap gerçekten de dikkate de¤er. “Köy yerinde a¤an›n evi d›fl›nda hiçbir evin iki katl› olmas› kabul edile-
25 Ocak-7 Şubat 2008 mez”mifl. K›sacas› Sinan köyünde gördü¤ümüz ve görece¤imiz, duydu¤umuz/duyaca¤›m›z her fley köylülerin direnifli ve direnifli engellemeye dönük... Köyün girifline yak›n bir yerde bulunan Jandarma Karakolu da dâhil! Çünkü karakol öyle çok uzun y›llard›r bulunmuyor bu köyde. Ne zaman a¤aya karfl› köylüler birlik içerisinde seslerini duyurmaya bafllam›fllar, ne zaman a¤an›n paral› eflk›yalarla köylüleri istedi¤i noktaya çekemeyece¤i anlafl›lm›fl o zaman devreye devletin kolluk kuvvetlerini a¤an›n arkas›na almak gerekmifl. 4 y›ld›r direnifllerini yak›ndan takip etti¤imiz, röportaj yaparak, köylüleri dinleyerek yanlar›nda olmaya çal›flt›¤›m›z Sinan köylüleri kararl›l›klar›ndan bir fley kaybetmeden yola devam ediyorlar. Ölümü göze al›p kazanana kadar devam edeceklerine dair hep birlikte edilmifl yeminlerini bozmaya hiç niyetleri yok.
Topraklar›n› koruyan köylüler, yol kapatt›
K
ahramanmarafl’›n Pazarc›k ‹lçesine ba¤l› Maksutufla¤› köyü yak›nlar›nda belediye taraf›ndan kurulacak Kat› At›k Depolama Alan› ad› alt›nda yap›lacak olan çöp alan›na karfl› ç›kan köylüler, çal›flmalar›n durdurulmas› için Gaziantep-Kahramanmarafl karayolunu trafi¤e kapatt›.
Kahramanmarafl’›n Pazarc›k ‹lçesine ba¤l› Maksutufla¤› köyü yak›nlar›nda belediye taraf›ndan kurulacak Kat› At›k Depolama Alan› ad› alt›nda yap›lacak olan çöp alan›na karfl› ç›kan köylüler, çal›flmalar›n durdurulmas› için Gaziantep-Kahramanmarafl karayolunu trafi¤e kapatt›. Topraklar›n› korumakta kararl› olan köylülerin direnifli jandarman›n bask›s›yla karfl›laflt›. Kat› At›k Depolama alan› inflaat› için yol çal›flmalar›na bafllayan ilgili firma, a¤›r ifl makineleri ile Denizli köyü yak›nlar›na geldi. Çal›flmalar›n bafllayaca¤› haberini alan köylüler, yol kenar›nda toplanarak ifl makinelerinin çal›flmas›na izin vermedi. Olay yerine gelen jandarma, köylülerin eylemini engellemeye çal›flt›. Yaklafl›k 2 saat süren eylem sonras›, yol yap›m çal›flmalar›n› gerçeklefltirecek olan fir-
ma, çal›flmalar›na ara vermek zorunda kald›. Kalabal›k köylü kitlesi, bu geliflme üzerine da¤›ld›. Konuyla ilgili bas›n›n sorular›n› yan›tlayan Narl› ve Çevre Köylerini Koruma, Gelifltirme, Güzellefltirme
Kültür Derne¤i Baflkan› Mahmut Memifl, bölgeye çöp depolama alan› yap›lmamas› için mücadelelerinin devam edece¤ini dile getirdi. Memifl, “Buraya çöp depolama alan› yap›lmak istenmesi ile ma¤dur du-
ruma düfltük. ‹çme suyu kaynaklar› kirlenme durumuyla karfl› karfl›ya. Biz bu memleketi ve yurdu seviyoruz. Bu yurt bizim yurdumuz. Bu çevrede 7’den 70’e herkes bu karara karfl›. Çünkü bu çöpün buraya dökülmesi demek, bu insanlar›n buray› terk etmesi demektir. Yetkililere sesleniyoruz: Bizi buradan koparmay›n. Biz burada köyümüzde yaflamaya kararl› ve azimliyiz” diye konufltu. Eylem nedeniyle Kahramanmarafl-Gaziantep karayolu yaklafl›k 1 saat trafi¤e kapat›l›rken, Vali Mehmet Niyazi Tan›l›r ile görüflen bir heyet olay yerine geldi. Yap›lan görüflmelerde, Kahramanmarafl Belediye Baflkan› Mustafa Poyraz’›n bölgede yaflayan vatandafllarla bir toplant› yapmas›n›n kararlaflt›r›ld›¤› ö¤renildi. Bunun üzerine köylüler, eylemlerine son vererek araçlar›yla geri döndü. (H. Merkezi)
31
25 Ocak-7 Şubat 2008
engellemek için elden gelen yap›ld›.
Mezar› bafl›nda an›ld›! 20 Ocak Pazar günü ö¤len saatlerinde Zeytinburnu’nda bulunan Bal›kç› Ermeni mezarl›¤›na gelen kitle Dink’in mezar›n› çiçeklerle süsledi. Yap›lan dini törenin ard›ndan fliirler okundu.
Hrant için kardeflflllik caddesi!
BURSA
Su çatla¤›n› buldu... ‹STANBUL 19 Ocak 2007 y›l›nda öldürülen Agos Gazetesi Genel Yay›n Yönetmeni Hrant Dink binlerce kifli taraf›ndan an›ld›. Ermeni gazeteci Hrant Dink Ermeni soyk›r›m›n› dillendirmesi, Ermenilerle ilgili gerçekleri gün yüzüne ç›karmas› ile devletin ilgisini çekmiflti. Son olarak Türkiye’nin ilk kad›n pilotu ve Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi k›z› Sabiha Gökçe’nin Ermeni oldu¤unu ortaya ç›karmas› ile dikkatleri üzerine toplad›. 301. maddeden “Türklü¤e hakaret” etti¤i gerekçesiyle hakk›nda onlarca dava aç›lan Hrant Dink, gazete binas›n›n önünde kurflunlanarak katledildi. “Bu topraklarda gözümüz var ama en dibine akmak için” diyen Dink için, 19 Ocak günü Agos gazetesi önünde biraraya gelen binlerce insan aradan geçen bir y›la ra¤men cinayetin ayd›nlat›lmamas›n› protesto etti. Türkçe, Arapça, ‹ngilizce, Ermenice “Hepimiz Hrant’›z Hepimiz Ermeniyiz”, “Hrant için adalet için” yaz›l› dövizler tafl›yan kitle sloganlar› ile Hrant’› yaflatacaklar›n› hayk›rd›. Kitle Hrant’›n öldürüldü¤ü saatte çal›nan duduk eflli¤inde sayg› duruflunda bulundu. Eylemde s›k s›k “Katil devlet hesap verecek” sloganlar› at›ld›. Anmada bir konuflma yapan Hrant’›n efli Rakel “devletimin adaleti ne yapt›?” diye sordu. Polis Agos önünde yolu demir parmakl›klarla ikiye ay›rarak kitlenin buluflmas›n› engelledi. Polisin bu tavr›na karfl› kitlenin içinde devrimci, ilerici kurumlar parmakl›lar› devirdi. Polisle yaflanan arbededen sonra yol boyunca bütün parmakl›klar kald›r›ld›. Anman›n sona ermesinden sonra Taksim’e do¤ru yürüyen kitle yol boyunca sloganlarla Dink’in öldürülmesini k›nad›. Ermeni soyk›r›m›n› k›nayan kitle “Faflizme inat kardeflimsin Hrant” slogan› ile, yükseltilmeye çal›fl›lan ›rkç›-
l›¤a flovenizme karfl› anlaml› bir yan›t vermifl oldu. ‹stiklal Caddesi boyunca yürüyen kitle Odakule’nin yan›ndan geçerken faflist k›z›l elmac› ‹flçi Partililer ile karfl›laflt›. Kitle, iflçi partililerin etkinlik için haz›rlad›¤› panolar› devirdi faflistleri cezaland›rd›. Faflistlerin içeri kaçmas› üzerine kitle “Faflizme karfl› omuz omuza” sloganlar› ile yürüyüfle devam etti. Kitle, Kumbarac›bafl› yokufluna geldi¤inde burada bulunan MHP binas›n›n camlar›n› indirdi. Polisin arac›n› kitlenin üzerine sürmesi üzerine aralar›nda Partizan’›n da bulundu¤u kitle barikat kurarak polisle çat›flt›. Polis, çat›flma s›ras›nda hedef gözeterek bir kifliyi baca¤›ndan vurdu. Vurulan kiflinin caddeden geçti¤i ve olayla ilgisinin olmad›¤› ortaya ç›kt›. Olayda 15 kifli gözalt›na al›nd›. Agos önündeki anman›n k›sa sürmesi anmaya kat›lmak isteyen genifl bir kesimin Agos önüne ulaflamadan da¤›lmas›na neden oldu. Rakel Dink’in konuflmas› d›fl›nda devletin cinayetteki rolü üzerinde durulmad›. Ayr›ca Dink’in hedef olmas›na neden olan özellikle Ermeni soyk›r›m› ile ilgili düflüncelerine hiç de¤inilmedi. Anmaya devrimci kurumlar›n dövizleri ile kat›lma iste¤i red edildi. ÖDP’liler taraf›ndan organize edilen anman›n daha genifl kesimlerce sahiplenilmesini
116 kiflinin imzas›n›n bulundu¤u “Bar›fl ve Adalet Dostlar›” taraf›ndan örgütlenen Hrant anmas› Heykel’de Kent Müzesinin önündeki alanda yap›ld›. Birçok devrimci, demokratik, yurtsever, siyasi parti, sendika, dernek vb. kat›l›m sa¤lad›¤› anma, sayg› duruflu ile bafllad›. Ard›ndan Rüstem Avc› bas›n metnini okudu. Aç›klaman›n ard›ndan, Günyüzü Kad›n Kooperatifi üyelerinin oluflturdu¤u müzik toplulu¤u, Hrant Dink an›s›na, Anadolu’nun çeflitli dillerinde türküler seslendirdiler. Kitle alk›fl ve sloganlarla anmaya son verdi.
FRANKFURT Hrant Dink’in birinci ölüm y›ldönümü nedeniyle Avrupa’da da çeflitli etkinlikler, anma ve eylemlikler gerçekleflti. Bunlardan bir tanesi de Frankfurt’ta yap›ld›. Cuma günü 18 Ocak 2008’de bir panel yap›ld›. Panele DEKÖP-A ad›na Özkan Temur, DTP Milletvekili grubundan Selahattin Demirtafl, Hrant Dink’in avukat› Erdal Do¤an, AGOS gazetenin yazar› Rober Koptafl kat›ld›. Aç›l›fl yap›lmadan önce demokrasi ve özgürlük için mücadelede flehit düflenler için bir dakikal›k sayg› duruflu yap›ld›. Paneli düzenleyen Frankfurt Dernekler Platformu, MAF-DAD, DEKÖP-A, Medico Enternasyonal’di. DEKÖP-A ad›na konuflan Özkan Temur “neden Hrant öldürüldü? Çünkü o, bir Ermeniydi ama her fleyden önce bir ayd›nd›, karanl›kta ›fl›k tutard›” dedi ve son zamanlarda yap›lan bask›lardan söz etti. Konuflmalar bittikten sonra k›sa bir ara verildi. Aradan sonra soru cevap bölümüne geçti. Sorular cevapland›ktan sonra panel alk›fllarla bitirildi.
Akhparik Hrant Hrant Dink için binler Ankara sokaklar›nda alanlar› doldurdu. Atatürk Bulvar› Birgün gazetesi önünde toplanan kitle “Faflizme inat kardeflimsin Hrant” slogan›yla öfkesini dile getirdi. Saat 15.00’de Birgün gazetesini eylemi organize eden kurumlardan oluflturulan bir heyetin ziyaretinin ard›ndan 15.15’de kitle Yüksel Caddesi’ne do¤ru yürüyüfle geçti.
Meflrutiyet Caddesi’nin trafi¤e kapat›lmas›yla Yüksel Caddesi’ne do¤ru yap›lan yürüyüfl esnas›nda ara ara gergin anlar yafland›, çevik kuvvet polislerinin k›flk›rtmalar›yla ve birkaç sivil faflistin sözlü sald›r›s›yla gerilen ortam olay ç›kmadan yat›flt›r›ld›. Kitlenin Yüksel Caddesi ‹nsan Haklar› An›t› önünde toplanmas›yla anma etkinli¤ine baflland›. Sayg› durufluyla baflla-
‹çinde Partizan’›n da yer ald›¤› Okmeydan› Demokrasi Platformu Hrant Dink’in isminin Okmeydan›’nda bir caddeye verilmesi talebi ile bir kampanya örgütledi. Platform mahallede bir caddenin isminin “Hrant Dink kardefllik caddesi” olarak de¤ifltirilmesi amac›yla imza kampanyas› bafllatt›. Bildiri da¤›tt› ve afifl ast›. Hrant’›n ad›n›n yaflat›lmas› amac›yla düzenlenen kampanyada afifller gerekçe gösterilerek birçok kifliye dava aç›ld›. Toplad›klar› 3.000 imzay› fiiflli Belediyesi’ne teslim etmek için 19 Ocak günü saat 13:30’da Belediye önüne gelen kitle “Faflizme inat kardeflimsin Hrant” slogan›n› hayk›rd›. Burada bir bas›n aç›klamas› yapan kitle mahallenin ülkemizin pek çok bölgesi gibi farkl› kesimlerden oluflmufl bir mozaik oldu¤u ve kardeflçe yaflad›¤› dile getirildi. Aç›klamadan sonra devrim ve demokrasi mücadelesinde topra¤a düflenler için türküler seslendirildi. Otobüslerle fiiflli Camisi’ne gelen kitle pankart›n› açarak, Agos önüne alk›fl z›lg›t ve sloganlarla yürüdü. Coflkulu ve kitlesel geçen eylem çevrede bulunan insanlardan alk›fllarla destek gördü. (‹stanbul) yan anma kurumlar ad›na Mehmet Özer’in aç›klamay› okumas›yla devam etti. Aç›klaman›n ard›ndan gazeteci Can Dündar ve ard›ndan da ÇGD ad›na Ahmet Akbay ve daha sonra Temel Demirer söz ald›. Yap›lan aç›klamalar›n ard›ndan okunan fliirler ve Grup Kibele’nin verdi¤i müzik dinletisiyle devam etti. Anma Hrant Dink için haz›rlanan sinevizyon gösteriminin ard›ndan sona erdi. (Ankara)
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹
BÜROLAR
Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah.
➧ KARTAL: ‹STASYON CADDES‹. DÖRTLER APARTMANI NO: 4/2 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02
‹mam Murat Sok. No:8/1
➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 430 67 65 Cep: 0 535 562 33 72
Aksaray-Fatih/‹STANBUL.
➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TELEFAKS: (0232) 446 78 07
Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33
➧ MALATYA: ‹SMET‹YE MAH. N‹YAZ‹ M‹SR‹ CADDES‹ ERSOY APT. NO:9 TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 542 216 48 00
Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL
➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: 0 446 223 67 18 Cep: 0 536 697 94 19
Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk.
➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98
No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80
➧ MERS‹N: S‹L‹FKE CADDES‹ ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT:3 NO:118 MERS‹N Cep: 0 545 685 25 27
e-mail: umutyayimcilik@ttmail.com
➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 AS-DRUCK DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
Sadece paras› olana de¤il, herkese sa¤l›k ve güvenli gelecek! Emperyalist patentli neo-liberal politikalar kapsam›ndaki sosyal y›k›m sald›r›lar› tüm dünyada oldu¤u gibi, ülkemizde de olanca h›z›yla sürüyor. Emperyalist kurumlar olan IMF ve DB’n›n yön verdi¤i bu sosyal y›k›m sald›r›lar›n›n, sadece kazan›lm›fl haklar›n budanmas›n› de¤il, yeni kazan›mlar›n› engellemeyi hedefledi¤i ise bilinmektedir. Son y›llarda gerçeklefltirilen sosyal y›k›m sald›r›lar›n›n en büyü¤ü ise, bugün Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas› (SSGSS) ad› alt›nda ç›kar›lmak istenen yasad›r. Sosyal güvenli¤in, tamamen ortadan kald›r›lmas› anlam›na gelen SSGSS Yasa Tasar›s›’n›n ilk ad›mlar› daha ‘90’l› y›llarda at›lm›flt›. TÜS‹AD 1996 y›l›nda “Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yeniden Yap›lanma” ad› alt›nda bir çal›flma bafllatarak, sosyal güvenli¤in tamamen ortadan kald›r›lmas› yönlü sald›r›lar› h›zland›rm›flt›r. Peki sosyal güvenlik denildi¤inde ne anl›yoruz? Sosyal güvenlik denildi¤inde anlafl›lmas› gereken her fleyden önce, halk›n, hastal›k, iflsizlik, yafll›l›k, ifl kazas›, meslek hastal›¤›, anal›k, sakatl›k, ölüm ve ailenin bak›m› gibi temel ihtiyaçlar›n›n devlet taraf›ndan güvence alt›na al›nmas›d›r. Ancak, sosyal güvenlik, ba¤›ml› ülkelerin büyük bölümünde oldu¤u gibi, ülkemiz egemen s›n›flar› taraf›ndan da hiçbir zaman tam anlam›yla uygulanmam›fl, ülke halk› gerçek anlamda bir sosyal güvenceye sahip olmam›flt›r.
Protestolar sürüyor... Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas› (SSGSS) Yasa Tasar›s› birçok ilde yap›lan aç›klamalarla protesto edildi.
‹stanbul Türk-‹fl’e ba¤l› sendikalar›n üyeleri 15 Ocak günü Galatasaray Lisesi önünde topland›. Yaklafl›k bin kiflinin kat›ld›¤› eylemde sendika üyeleri, sloganlar atarak Tramvay Dura¤›’na yürüdü.
Bugün var olan s›n›rl› güvence ise, bu sald›r›larla birlikte tamamen ortadan kald›r›lmak istenmektedir. Sosyal güvenlik alan›na dönük ilk önemli sald›r›, bir dizi kazan›lm›fl hakk› ortadan kald›ran ve A¤ustos 1999’da emeklilik yafl›n›n kad›nlarda 58 ve erkeklerde 60’a ç›karan yasayla gerçekleflti. Bunu SSK ve BA⁄-KUR yasalar› izledi. Bugün yasalaflt›r›lmaya çal›fl›lan SSGSS ise 2006 y›l›nda Meclis’ten geçti, ancak anayasa mahkemesinin itiraz›yla yasalaflt›r›lamad›. “Tüm yurttafllara sosyal güvenlik” ve “Herkese ücretsiz sa¤l›k” kand›rmacas›yla hayata geçirilmeye çal›fl›lan bu yasan›n özü, sosyal güvenli¤in ve de sa¤l›¤›n “pazarlanabilir” ya da “rekabet edilebilir” hale getirilmesidir. Bunun anlam›, hastanelerin, sa¤l›k ocaklar›n›n özellefltirilmesi, emeklilik yafl›n›n art›r›larak, sosyal güvenlik sisteminden yararlananlar›n say›s›n›n daha da azalt›lmas›d›r her fleyden önce. Bu yasa ayn› zamanda özel hastanelere ve uluslararas› ilaç tekellerine rant sa¤lamay› da hedeflemektedir. Öyle görünüyor ki, faflist Türk egemen s›n›flar›, “paran kadar yafla” , “paran kadar sa¤l›k” vb. biçimlerde tan›mlanabilecek bu sald›r› yasas›n› hayata geçirme yönlü büyük bir “kararl›l›k” içindeler. Ancak, iflçi emekçi y›¤›nlara dönük en kapsaml› sosyal y›k›m sald›r›lar›ndan biri olan SSGSS sald›r›s›na karfl› tepkiler, Türk-‹fl gibi s›n›f düflman› konfederasyonlar›n ihanetçi tutumuna ra¤men, giderek büyüyor. Özellikle de, yasaya karfl› tepkileri ortak bir mücadeleyle büyütmek amac›yla oluflturulan ve içinde TTB, ‹TO, D‹SK, KESK ve Türk-‹fl gibi konfederasyonlar›n flubelerinin ve de çok say›da devrimci kurumun yer ald›¤› Herkese Sa¤l›k Güvenli Gelecek Platformu, gerek merkezi gerekse bölgesel eylemlerle, yasaya karfl› kitlesel bir hareket yaratma ve de halk› bu yönlü bilinçlendirme çabalar›n› sürdürüyor.
Herkese sa¤l›k güvenli gelecek istiyoruz! Partizan’›n da içinde yer ald›¤› Herkese Sa¤l›k
Ankara SES Genel Merkezi, Türkiye’nin çeflitli illerinden gelen üyelerinin de kat›l›m›yla 12 Ocak 2008’de AKP’nin sa¤l›k alan›ndaki uygulamalar›n› protesto amac›yla “Sa¤l›kta Y›k›m› Durdural›m” slogan›yla Ankara Kurtulufl Park›’nda bir araya geldi. Yüzlerce SES üyesi sloganlar atarak, Kürtçe, Türkçe ve Lazca flark›lar eflli¤inde halay çekti. Daha sonra SES Genel Baflkan› Köksal Ayd›n’›n aralar›nda bulundu¤u sa¤l›k emekçileri giydikleri beyaz önlüklerle Sa¤l›k Bakanl›¤›’na do¤ru yürüyüfle geçti. Yo¤un polis y›¤›na¤›n›n yap›ld›¤› yürüyüflün ard›ndan, Sa¤l›k Bakanl›¤› önünde bas›n aç›klamas› yap›ld›
Güvenli Gelecek Platformu Kad›köy ‹skele Meydan›’nda bir bas›n aç›klamas› yapt›. 13 Ocak Pazar günü saat 13.00’te Kad›köy Alt› Yol Bo¤a heykeli önünde bir araya gelen kitle buradan kortej oluflturarak ‹skele Meydan›’na yürümek istedi ancak polisin barikat› ile karfl›laflt›. Polis, kitlenin önünü keserek yürümesine izin vermedi. Bunun üzerine kitle çarfl› içinden yürüyerek ‹skele Meydan›’na ulaflt›. Polisin ablukas›ndan dolay› birkaç kol halinde iskele meydan›na gelebilen kitle “Herkese sa¤l›k güvenli gelecek”, “Kurtulufl yok tek bafl›na ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Genel grev genel direnifl” sloganlar›n› hayk›rd›. Eylemde ‹stanbul Tabip Odas› Yönetim Kurulu Üyesi Nazmi Algan, Platform ad›na bas›n aç›klamas›n› okudu. Devrimci kurumlar›n haz›rl›kl› geldi¤i dikkat çekerken Tuzla deri sanayinde direniflte olan Demsafl iflçileri de “Birlik mücadele zafer” sloganlar›n› hayk›rd›. Eyleme kat›lan kitlenin oldukça canl› oldu¤u gözlendi.
Yasa karfl›tlar› yerellerde de sokaktayd› Sosyal güvenlik sald›r›s›na karfl› oluflturulan merkezi platformun yerel ayaklar› da, yasa karfl›t› çal›flmalar›n› aral›ks›z olarak sürdürdü. Sokaklarda, hastane ve iflyeri önlerinde, semt pazarlar›nda bir dizi eylem gerçeklefltirilerek, sokaktaki insanlar yasayla ilgili bilgilendirilmeye çal›fl›ld›. Bu faaliyetler kapsam›nda, Ayd›nl›-Konafll›, Tuzla, Gülsuyu, Gazi Mahallesi, ‹kitelli ve çok say›da mahallede bildiri da¤›t›mlar›, bas›n aç›klamalar› vb. çal›flmalar yürütüldü. Bu çal›flmalar kapsam›nda, Gülsuyu’nda iki gün boyunca ajitasyon konuflmalar› eflli¤inde bildiri da¤›t›m› yap›ld›. Yine Tuzla, fiifa Mahallesi, Ayd›ntepe,
‹çmeler Köprüsü gibi yerlerde de, bildiri da¤›t›m› ve kahvelerde konuflmalar yap›larak, halk bilinçlendirilmeye çal›fl›ld›. 17 Ocak akflam saat 18:00 civar›nda ise, Tuzla Devlet Hastanesi önünden bafllayarak, AKP Tuzla örgütüne kadar bir yürüyüfl gerçeklefltirildi. Yürüyüfl boyunca yasayla ilgili bilgilendirme ve duyarl›l›k ça¤r›s› içeren konuflmalar yap›ld›. Halk›n büyük bir ilgi gösterdi¤i yürüyüfl, AKP önünde yap›lan aç›klamayla son buldu. Platformun Kartal aya¤› ise, Cevizli Tekel fabrikas› ve civardaki fabrikalar, Kartal Devlet Hastanesi, Kartal Semt pazar›, Kartal Meydan› ve çarfl›s›nda yo¤un bildiri da¤›t›m› yaparak, en genifl kesimleri bilinçlendirmeye ve yasaya karfl› tepki örgütlemeye çal›flt›.
Deri iflçileri yasaya karfl› alanlarda! Verdikleri difle difl mücadeleyle Türkiye iflçi s›n›f›n›n mücadelesine örnek olan deri iflçileri, 16 Ocak Çarflamba günü gerçeklefltirdikleri kitlesel bas›n aç›klamas›yla, mücadele geleneklerine hala sahip ç›kt›klar›n› gösterdiler. Direnifllerinin 31. gününde olan DEMSAfi iflçilerinin de, “Yaflas›n Demsafl direniflimiz” yaz›l› dövizlerle kat›ld›¤› bas›n aç›klamas› Deri Sanayii’nde bulunan Traktörler Dura¤›nda gerçekleflti. Saat 12:00’den itibaren dura¤›n yan›ndaki alanda toplanmaya bafllayan iflçilere, yemek paydosuna ç›kan iflçiler de kat›ld›. Yap›lan aç›klamada tüm konuflmac›lar a¤›rl›kl› olarak SSGSS sald›r›s›na de¤inirken, aç›klamada ilk sözü Deri-‹fl Tuzla fiube Baflkan› Binali Tay ald›. Tay, bugün iflçi s›n›f›na dönük gerçekleflen sald›r›lar›n, emperyalizmin yer alt›-yerüstü zenginliklerini talan etme amac›n›n ürünü oldu¤unu vurgulad›. (Kartal)
SSGSS gelmifl D‹SK’in neyine D‹SK, TMMOB, KESK, BASK, TTB, TDB ve TEB gibi kurumlar Ankara yürüyüflü düzenlediler. 15 Ocak Sal› günü Haydarpafla Gar›’nda yap›lan bir bas›n aç›klamas› ve kitlesel u¤urlamayla bafllayan yürüyüfl boyunca, birçok il ve ilçede molalar verilerek, buralardaki direnifller ziyaret edildi. ‹lk durak Gebze’deki Henkel fabrikas› iflçilerinin direnifli oldu. Buradan ayr›lan kitle ‹zmit’e geldi¤inde kalabal›k bir kitle taraf›ndan karfl›land› ve ‹zmit Merkez Bankas›’ndan ‹nsan Haklar› Park›’na kadar yürüdü. Yürüyüfle, Kocaeli Üniversitesi’ne ba¤l› ifllet-
melerde çal›flan OLEY‹S üyesi grevci iflçiler de, grev önlükleri, dövizler ve sloganlarla kat›ld›lar. Kitle 17 Ocak’ta Ankara’da Kurtulufl Park›’nda biraraya geldi. Sabah›n erken saatlerinden itibaren Kurtulufl Park› çevresinde y›¤›nak yapan polis, Kolej kavfla¤›na barikat kurarak grubun yürümesine izin vermedi. Uzun süren pazarl›klar›n ard›ndan barikat aç›ld› ve saat 14.00’te SSK ‹fl Han›’na kadar yürünmesine izin verildi. SSK ‹fl Han› önünde D‹SK Baflkan› Süleyman Çelebi bir bas›n aç›klamas› yapt›.
Sar› sendikal anlay›fl›n hakim oldu¤u anlay›fllar›n önderlik etmesinden dolay› eylem sönük geçti. ‹stanbul’da devrimcilerin de içinde yer ald›¤› Herkese Sa¤l›k Güvenli Gelecek Platformu’nun Ankara yürüyüflünün özellikle d›fl›nda b›rak›lmas›, yasa karfl›s›ndaki tav›rlar›n›n da özetiydi asl›nda. Hiçbir direniflin görülmedi¤i eylemde meclise yürümek için diretilmezken barikat›n Kolej kavfla¤›ndan K›z›lay’a çekilmesi baflar› olarak adland›r›ld›. Eylem burada yap›lan bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan sona erdi. Meclis yürüyüflüne izin verilmeyen kitle ise bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan da¤›ld›. (Ankara)