DHIIIK10

Page 1

Söylefli...

R

Dayan›flflm ma, mü cadele ve direnifl

esmi bulutland›rarak Irak halk›n›n iflgale karfl› direnifl gösterdi¤inin de üstünü örtmeye çal›fl›yorlar ve onlar›n terörist

olduklar›n› -El Kaideli yahut d›fl güçler olduklar›n› söylüyorlar. Ama Irak halk›n›n d›fl güçlere ihtiyac› yok; kendileri savafl›yorlar. Sayfa 14-15

işçi-köylü DEMOKRAT‹K HALK ‹KT‹DARI ‹Ç‹N

www.iscikoylu.org umutyayimcilik@ttmail.com

Say›: 10

*Y›l:4 *8-21 fiubat 2008 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN:1307-878X

Halk muhalefetine tesettür! Türban, emekçilerin sorunlarını örtmez! lik, İşsiz , ulluk yoks e, ştirm e l l e z ö eti, t ücr e l a f se ik ksizl e c e l ge

Bugün türban tart›flmalar›nda din ve vicdan özgürlü¤ü, e¤itim hakk› ve de k›l›k k›yafet serbestli¤inden dem vuran AKP Hükümetinin 6 y›ll›k dönemindeki prati¤ini emekçi halk iyi bilmektedir. TCK’dan CMK’ya polisin yetkilerinin art›r›lmas›ndan Kürt ulusal meselesine yaklafl›m›na kadar bu pratik ortadad›r. A¤›r sorunlarla yüklü süreci karfl›lamay›, halk muhalefetini yanl›fl ve suni gündemlerle parçalamay›, kendi taban›n›n deste¤ini diri tutmay› ve yak›n süreçteki yerel seçimler için yat›r›m yapmay› hedefleyen AKP’nin yalanlar›na kanmayal›m. 6 y›ld›r yapt›klar›, önümüzdeki süreçte de ne yapacaklar›n›n garantisidir!

Meksika’da köylülerin öfkesi Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaflmas› (NAFTA) kapsam›nda yer alan tar›m politikas›na karfl› ç›kan 150 bin köylü, protesto eylemi gerçeklefltirdi. Eylem ayn› zamanda Meksika hükümetinin tar›m politikas›n› da hedef al›yordu. Eylemin bugünlere denk gelmesinin nedeni ise, ABD ile Kanada ile 14 y›l önce yap›lan Serbest Ticaret Anlaflmas› kapsam›nda, 1 Ocak 2008’den itibaren son ithalat s›n›rlamalar›n›n da ortadan kald›r›lmas›. Bununla birlikte, bundan böyle özellikle de temel g›da maddeleri olan m›s›r ve fasulyenin ithalat› tamamen serbest olacak. Sayfa 13

Filistin halkı İsrail ablukasını deldi! Siyonist ‹srail’in Gazze’de yaflayan Filistin halk›na dönük, ABD Baflkan› Bush’un ziyaretini izleyen günlerde ve sonras›nda artan askeri sald›r›lar›, bu bölgedeki Filistinlileri insanl›k dram›yla yüz yüze getirdi. Gaz, elektrik ve temel g›da maddesi gibi, insani ihtiyaçlar›n Gazze’ye geçifline izin vermeyen Siyonistlerin hedefi, açl›¤a

mahkum etti¤i Filistin halk›n›n yaflam koflullar›n› tamamen ortadan kald›rmak ve böylelikle direnifli bitirmekti. Ancak Filistin halk› ‹srail ablukas›n› delerek, Siyonistlerin kendilerini açl›¤a mahkum etmesine izin vermedi! Emperyalistlerin bölgedeki en sad›k iflbirlikçilerinden olan M›s›r hükü-

metinin Filistinlilerin geçiflini engellemek için Gazze s›n›r›na ördü¤ü duvar, 23 Aral›k günü direniflçiler taraf›ndan birçok yerinden bombaland›! S›n›r duvar›n›n bombalarla aç›lmas›n›n ard›ndan M›s›r’a geçen yüz binlerce Filistinli, burada uzunca süredir mahrum kald›klar› temel ihtiyaçlar›n› karfl›lad›lar. Sayfa 12


İşçi-köylü 2

8-21 Şubat 2008

işçi-köylü’den Merhaba, Gazetemizin bir önceki say›s›n›n kapak manfleti “Toplumsal muhalefet sokakta adalet ar›yor!” idi. ‹lk baflta abart›l› bir belirleme olarak görülebilirdi bu cümle. Ama gerçekler öyle mi? Gazetemizin ç›kmas›n›n ard›ndan bu belirlemeyi do¤rulayan bir dizi eylem ve etkinlikler düzenlendi. TEKEL’in özellefltirilmesine karfl› ç›kan iflçilerin ‹stanbul, Diyarbak›r, Samsun, ‹zmir vd. illerde yapt›klar› miting ve eylemlerde binlerce iflçi ve emekçi bir araya geldi. Emekliler kendilerine reva görülen % 2’lik sadaka zamm›na karfl› birçok ilde bas›n aç›klamalar› yaparak, emekçilerin düflman› AKP hükümetini protesto etti ve zamm›n karfl›l›¤› olan 10 YTL’yi Baflbakan’a gönderdi. Davutpafla’da güvencesiz, sendikas›z, asgari ücretle geçinmeye çal›flan 23 kiflinin ifl cinayetine kurban gitmesi büyük bir kesim taraf›ndan lanetlendi. AKP hükümetinin Alevilere yönelik son dönemde gerçeklefltirdi¤i “kazanma hamleleri” karfl›s›nda ilerici kültürüne sahip ç›kan binlerce Alevi ve devrimci, ‹stanbul Kad›köy’de

yap›lan mitingde buluflarak AKP’yi protesto etti. ‹zmir’de, Marafl’ta, Dersim’de do¤ay› katleden sistemin plan ve projelerini protesto etmek için çevreciler ve köylüler çeflitli etkinlikler ve eylemler düzenlediler. Kürt ulusal sorunu denilince akl›na imha ve inkardan baflka bir “çözüm” yolu gelmeyen devletin sald›r›lar›na karfl› Kürt halk› son on befl gün içinde defalarca çeflitli eylemler yapt›lar. En son operasyonlara karfl› düzenledikleri fi›rnak’a “Demokratik Çözüm Yürüyüflü” birçok engelleme ve gözalt› terörüne karfl›n sürüyor. Emekçi halk›n sa¤l›k ve sosyal güvenlik haklar›n› bir ç›rp›da ortadan kald›ran SSGSS sald›r›s›na karfl› çeflitli illerde bildiri da¤›t›mlar›, paneller, kitle toplant›lar›, hastane önlerinde bas›n aç›klamalar› örgütleniyor. Hatta bunlar›n yan›na AKP’nin türban›n serbest b›rak›lmas› için yapt›¤› hamleye karfl› soka¤a ç›kanlar› da ekleyebiliriz. Sonuçta Kemalizm zehiri ile bilinçleri karart›lm›fl kitleler olsa da, AKP hükümetinin gericili¤ine karfl› tepkilerini dile getirmek için alanlara ç›kmaktalar.

Bu toplumsal kaynaflman›n devrimcilerin önderli¤inde geliflti¤ini söylemek ise mümkün de¤ildir. Daha çok kendili¤inden ya da reformistlerin (hatta kimi yerlerde gericilerin) önderli¤inde geliflen, kimisi Türk bayraklar›yla yap›lan bu hareketlenmelerin talepleri önemlidir. Bizler bu talepleri sahipleniyor muyuz, sahiplenmiyor muyuz? Türban meselesini bir kenara b›rak›rsak yukar›da sayd›¤›m›z eylemlerin talepleri olan özellefltirmelerin durdurulmas›, tüm dinlerden ve mezheplerden insanlar›n özgürce kendini ifade edebilmelerinin önündeki engellerin kald›r›lmas›, Kürt Ulusunun Kendi Kaderini Tayin Hakk›’n›n tan›nmas›, SSGSS Yasa Tasar›s›n›n geri çekilmesi, insanca yaflayabilecek ücret, çevreye duyarl› ekonomik ve sosyal politikalar vb. vb. Bu taleplerin hiçbirisine karfl› ç›kmam›z mümkün de¤ildir. Bunlar›n ço¤u Demokratik Halk Devrimi’nin de talepleridir ayn› zamanda. Yani devrimimizin özneleri olan kitlelerden bahsediyoruz soka¤a ç›kan kitleleri tan›mlarken. Ve kitleler özde Demokratik Devrimin taleplerini (ama kendili¤inden) hayk›r›yorlar. Bu noktada sorun, bu kitlelerle iliflkilenmekte yaflad›¤›m›z s›k›nt›da-

Elele Hareketi’nden Çaml› Baraj› tepkisi dekar verimli tar›m arazisi yok olacak, geçim kayna¤› tar›m olan köylüler bundan do¤rudan olumsuz etkilenerek göç etmek zorunda kalacakt›r. Termik santral, Tufanbeyli’ye ba¤l› köylerin tar›m, mera, orman ve potansiyel orman alanlar› ile yak›n çevresindeki Saimbeyli ilçesinin köyleri ile orman alanlar›n› da etkileyecek. So¤utma suyunun s›cak su olarak d›flar›ya verilmesi ile kaynak ve çevresinde önemli ekolojik de¤ifliklikler meydana gelecektir. Ayr›ca kül ve baca gazlar› yeralt› ve yerüstü sular›n›n kirlenmesine neden olacakt›r. So¤utma suyunun al›n›p verilece¤i Göksu Çay› Adana’n›n içme suyunun al›nd›¤› Çatalan Baraj Gölüne akmaktad›r.

işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!

ABONEL‹K fiARTLARI

Hükümetin çevre katliam› konusunda yeni ad›mlar›ndan biri de Adana’da at›ld›. Kurulmas› düflünülen Tufanbeyli Termik Santrali’nin; Kayarc›k köyü yak›nlar›na kurulmas› Kayarc›k köyü sakinlerini ve çevre köyleri tedirgin ediyor. Sözü edilen havzada ayr›ca Yamanl›, P›narlar ve Taflp›nar köyleri bulunuyor. Bu köylerde 635 hanede yaklafl›k 3500 kifli yafl›yor. Santralde kullan›lacak düflük kalorili linyit kömürü ve kireç tafl› konvansiyonel ifl makineleri ile aç›k ocak iflletme yöntemiyle ç›kar›lacak ve üretim s›ras›nda malzemeyi gevfletmek amac›yla patlatma yap›lacakt›r. Linyit ve kireç tafl›n›n ç›kar›l›p, santrale tafl›nmas› ile yaklafl›k 10.000

Enerjisa’n›n yar› hissesini sat›n alan Verbund flirketi Avusturya’n›n en büyük elektrik flirketi ve bütün stratejik, mali ve iflletimsel kararlar için her iki orta¤›n da onay›n›n gerekece¤i aç›klanm›flt›r. Almanya’n›n atmosfere b›rakt›¤› zehirli gaz kotas›n› doldurmas› ve termik santraller kurmaktan vazgeçmesi üzerine yapt›¤› al›m garantili kömür anlaflmas› nedeniyle Sugözü Termik Santrali’ni ihraç etmesi gibi Tufanbeyli’de kurulacak Termik Santral için de Avusturya’n›n vazgeçmifl olabilece¤i sistem ve teknolojinin veya sökece¤i bir santrali Türkiye’ye ihraç etmesi de olas›d›r. Bu konu ile ilgili aç›klama yapan

d›r. Elbette ki, bu k›sa vadeli, hemen çözülecek bir mesele de¤ildir. Bu noktalarda at›lan ad›mlar› da görmezden gelmemiz mümkün de¤ildir. Ancak kitlelerle aram›zdaki mesafeyi kapatmak için daha büyük ad›mlar atmaya cüret etmeliyiz. Zira iktidara yüzünü dönmemifl olan, sistemle köklü bir kopuflun olmad›¤› bu kitle eylemleri kendi içinde sönerek, sistemle bütünleflecektir. Memlekette bunca mesele, halk kitlelerini etkileyen onca sorun varken düzenin teflhiri için konu bulmakta s›k›nt› yaflamak mümkün de¤ildir. O zaman düzenin bizlere “sa¤lad›¤›” bu avantaj› sonuna kadar kullanarak onu teflhir etme ve alternatifini göstermek için “ifl” bize düflmektedir. Yukar›da s›ralad›¤›m›z gündemlerin baz›lar› ile ilgili ‹stanbul, ‹zmir, Adana vb. illerde çeflitli platformlar oluflturulmufl ve süreci örgütleme ad›mlar› birlikte at›lmaya çal›fl›lmaktad›r. S›n›r ötesi operasyona karfl› yap›lan eylemlerin yan› s›ra SSGSS ile ilgili birçok yerde örgütlenen eylemlerde emekçiler gerçek gündemlerine sahip ç›kman›n ad›mlar›n› atmaktad›rlar. Bu eylemleri s›ras›nda genifl kitlelerle birlikte hareket etmek, örgütlenmek ve örgütlemek as›l hedeflerimiz aras›nda olmal›d›r.

kurumlar “ekonomik ömrü yaln›zca 25 y›l oldu¤u tahmin edilen, enerji üretimine ve istihdama fazlaca katk›s› olmayan, buna karfl›l›k yüzlerce ailenin sosyal ve ekonomik yaflam›n› do¤rudan olumsuz etkileyerek yerinden edecek, yüzlerce y›l daha tar›msal üretimde kullan›labilecek yaklafl›k 10 bin dekar verimli tar›m arazisini bir daha geriye kazan›lamayacak flekilde yok edecek, yol açaca¤› toprak, su ve hava kirlili¤i ile dolayl› olarak yöremizdeki milyonlarca insan›n sa¤l›¤›n› ve yaflam kalitesini olumsuz etkileyecek Tufanbeyli Termik Santrali’nin ak›lc› bir yat›r›m olmad›¤›n› düflünüyor, henüz iflin bafl›ndayken bu yanl›fl yat›r›m karar›ndan vazgeçilmesini talep ediyoruz” dediler. (H. Merkezi)

6 AYLIK: 20 YTL 1 YILLIK: 40 YTL NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.


8-21 Şubat 2008

İşçi-köylü 3

Politika gündem

Dü zen, aya¤›na dolaflfla an hizmetkârlar›n› dinlenmeye ald›! Gladio/K›l›ç (‹talya), Koyun Postu (Yunanistan), Secret British Network (‹ngiltere), Gehlen Harekat›/Stay Behind/Sword (Bat› Almanya), Rüzgar Gülü (Fransa), NATO Command (Hollanda), SDRA-8 (Belçika), Schwert (Avusturya), Anti-Terör Kurtarma Grubu/GAL (‹spanya) ve nihayet “bizde” de en yayg›n kullan›m›yla kontrgerilla… Tüm bu isimler, 2. Emperyalist Paylafl›m Savafl› sonras› CIA taraf›ndan yani ABD emperyalizmi eliyle dünya halklar›n› Hitler faflizminden kurtar›lmas›nda esas rolü oynayan Sovyetler Birli¤i’ne, dolay›s›yla da sosyalizme yönelik sempatiyi k›rmak için kurulan ve binlerce operasyona imza atan örgütlenmelere ait. Bu örgütlerin gerçeklefltirdikleri eylemlere “sentetik eylemler” deniliyor. Yani yapay eylemler… Bu örgütlenme ülkemizde, Kore Savafl›’n›n ard›ndan yetkilendirilen Tu¤general Danifl Karabelen öncülü¤ünde 1953’de, ad› daha sonra Özel Harp Dairesi olarak de¤ifltirilen Seferberlik Tetkik Kurulu ad›yla kurulmufl. Belki bu Tetkik Kurulu’nun ad›n› çok duymad›k ama, özellikle 1990’larda T. Kürdistan›’nda ifllenen “faili meçhul” cinayetleri, yine bu bölgede bir kontra örgüt olarak iflleyen Hizbullah’›, Susurluk kazas›n›n ard›ndan yarg›lanan Özel Harekatç›lar›, dönemin Baflbakan› Çiller’in örtülü ödenekten bu birime yapt›¤› ödenekleri vs. rahatl›kla hat›rlayabiliriz. O kadar›na da haf›zam›z yetmezse, Gazi Mahallesi’nde ç›kan olaylar› bafllatan ilk kurflunu, fiemdinli’de patlayan bombalar›, Cizre’de tanklarla halka gözda¤› verme geçidini vs. unutmufl olamay›z. Kontrgerilla örgütlenmesinin emperyalizmin direkt yönlendirmesinde ve devletin bizzat bir kolu olarak gayet resmi bir örgütlenme oldu¤u bugüne kadar defalarca kan›tland›, kimi zaman da itiraflara konu oldu. Yine de iflin her zaman en kolay›, sorunu “derin”lere havale ederek elleri temizlemek, devleti kutsay›p aklamak “tercih edildi”. Kimi zaman da bu “derin”liklere inildi¤i görünümü yarat›larak birkaç küçük, teflhir olmufl göstermelik operasyonla devletin de bu durumdan ne kadar rahats›z oldu¤u izlenimi yarat›lmaya çal›fl›ld›. Ve pek tabi ki ne hikmetse devletin iradesinin d›fl›nda gösterilen bu örgütlenme ortadan kald›r›lamad›. Ama daha da vahim olan› birçok kesim de bugün hala bu yalan›n, bu manipülasyonun (yönlendirme), bu dezenformasyonun (yanl›fl bilgilendirme) etkisi alt›nda devletten, bizzat kendisinin kurdu¤u bu örgütlenmesinin üzerine gitmesini beklemektedir. Bugün bu sat›rlar› bir kez daha yazmam›zdaki neden ise yine sözde derin devlet örgütlenmesinin üzerine gidildi¤i bir operasyondur. 22 Ocak günü sürpriz bir flekilde 8 ayl›k bir takip ve haz›rl›k sürecinin ard›ndan yap›ld›¤› söylenen bir operasyonla 50’nin üzerinde insan gözalt›na al›nd› ve bunlar›n bir k›sm› tutukland›. Bu operasyonun en flöhretli isimleri hiç kuflkusuz

son y›llarda defalarca ad›n› birçok çete ba¤lant›l› konuda duydu¤umuz ama bir türlü de el de¤memifl (dokunulmam›fl) olan, erken emekli TSK orijinli Veli Küçük Pafla ve yine neredeyse onun kadar flöhretli, kendisini mahkeme kap›lar›nda ayd›nlara yönelik dava sald›r›lar›nda a¤z›ndan köpükler saçarak ortam› k›flk›rtan birisi olarak tan›d›¤›m›z Kemal Kerinçsiz’di. Ergenekon ad›yla ortaya ç›kan bu kontrgerilla örgütlenmesinin tabi ki temeli “vatanseverlik” üzerine kuruludur. 1997 y›l›nda Celal Kazda¤l› ile birlikte Ergenekon üzerine kitap haz›rlayan Can Dündar, Milliyet’teki köflesinde Tümgeneral Memduh Ünlütürk’ün (kendileri ünlü iflkencehane Ziverbey Köflkünün de komutan›d›r 1971 rejimi döneminde) Erol Mütercimler’e söylediklerini flöyle aktar›yordu: “Ergenekon, hükümetlerin de, Genelkurmay’›n da, bürokrasinin de üzerinde bir örgüttür. 27 Ma-

y›s’tan sonra CIA, Pentagon taraf›ndan kurdurulmufltur. Özellikle Amerika’da kontrgerilla e¤itimi alm›fl, kurslardan geçmifl generallerin bir bölümü, ‘Vatan› kurtar›yoruz’ düflüncesiyle bu örgütte yer al›rlar.” Ergenekon’un bir üst örgüt olup olmad›¤›, tüm çetelerin bu yap›ya ba¤l› olup olmad›klar›n› bilemeyiz. Bilmemize de gerek yok. Ancak çok aç›k olan bir gerçek var ki; ad› her ne olursa olsun devletin kurdu¤u bir kontrgerilla örgütlenmesi oldu¤u ve bu operasyondan sonra da varl›¤›n› (ister ayn›, isterse de farkl› bir adla) sürdürece¤idir. Çünkü bu ülkenin egemenlerinin onlara ihtiyac› var. Egemenlerin baflta T. Kürdistan› olmak üzere tüm halka karfl› yürüttü¤ü savaflta eli aya¤›d›r kontrgerilla. Küçük Pafla tüm flöhretine ra¤men devlet için vazgeçilmez de¤ildir, Kerinçsiz ise ondan da küçük bir ayr›nt›d›r. ‹çeride ne kadar kalacaklar›, tamamen harcan›p harcanmayaca¤›, sonra kurutulup kullan›lan bir mendil olarak tekrar kullan›l›p kullan›lmayaca¤› kendi içlerindeki çeliflkilere de ba¤l› olarak verilecek bir karard›r. Kontrgerillan›n bafl›nda kim oldu¤u de¤il, ne ifle yarad›¤›d›r bizler aç›s›ndan önemli olan. Onlar›n kurtard›klar› vatan, egemen s›n›flar›n kasalar›ndaki parad›r, vatansever-

likleri de hizmetlerinin karfl›l›¤›nda efendilerinden alacaklar›d›r. fiimdilik film, Kartal Hapishanesi’nde misafirlikle sonuçland›, gerisini seyretmeye devam edece¤iz.

“Vatansever” savc›lar “vatanseverlere” karfl› Operasyon sürerken derin düflüncelerine baflvurulan Baflbakan, süreci “Güvenlik güçlerimizin belli bir safhaya kadar bu iflte müdahalesi olduktan sonra yarg›n›n devam ettirdi¤i süreç var. Bizim memnun oldu¤umuz konu. Bu suçlarla ilgili son olay gerçekten yürütmeyle yarg›n›n gayet güzel bir dayan›flma içerisinde bu ifli yürüttü¤ünün ifadesi oldu” sözleriyle özetliyordu. Bu sözler TESEV’in k›sa bir süre önce hakim ve savc›lar üzerinde yapt›¤› birebir görüflmelerden ortaya ç›kan tabloyu hat›rlat›yor. “Devletin ç›karlar› m› adaletin gerekleri mi?” sorusuna hâkim ve savc›lar›n büyük ço¤unlu¤u ne diyordu: “Ben devletçi hukukçuyum. Devlet olmazsa hukuk olmaz, biz de olmay›z. Benim ülkem söz konusu oldu¤unda hukuk dinlemem”!!! Tam da egemen s›n›f sözcülerine yarafl›r söylemler. Ama bunu söyleyenler “devlet adam›” de¤il, ba¤›ms›zl›k iddias›ndaki “hukuk insanlar›!” Dolay›s›yla bu “hukuk” insanlar›n›n devletin ç›karlar› denilen ama gerçekte egemen s›n›flar›n ç›karlar› olan hesaplara ters bir harekette bulunmayacaklar›n› ortaya koyuyor bu araflt›rma. Bu yan›t› vermeyerek nizam›n d›fl›na ç›kanlara da örnek haz›rd›r: Bak, Genelkurmay Baflkan› Y. Büyükan›t’›n ismini iddianameye koyma “aymazl›¤›n›” gösteren fiemdinli savc›s› Ferhat Sar›kaya gibi olursun! Her konuda bir fikri olan, aç›klama yapmak için sabah› bile bekleyemeyip gece yar›lar› emuht›ralar çeken (ama ne hikmetse bu konuda kendisine soru soruluncaya kadar sesini ç›karmayan) Genelkurmay Baflkan› Y. Büyükan›t ise daha çarp›c› bir noktaya vurgu yap›yordu Ergenekon operasyonu ile ilgili: “Her f›rsatta ortaya ç›kan fleyleri TSK ile iliflkilendirmek çabas› var. TSK bir suç örgütü de¤ildir. Onun için bu tür fleyleri TSK ile iliflkilendirmeye çal›flmak beyhude bir çabad›r.” Ne diyelim, dil diflin a¤r›d›¤› yere gidermifl.

(Veli) Küçük içerde, Büyük (an›t) görevde! TSK’n›n bu tavr›na iliflkin bu operasyonu, son haftalardaki türban tart›flmalar› ve türban›n serbest b›rak›lmas› ile ilgili geliflmelerle birlefltirdi¤imizde iki olas›l›kl› bir tablo ç›k›yor ortaya. Birincisi; AKP hükümeti bu iki süreci ayn› anda yürüterek, TSK’n›n türban meselesinde ses ç›karamamas›n› sa¤lamak ve ordunun yetkilerini (ve de sesini) k›smak için bir hamle yapt›¤› yönünde. Nitekim türban› gerekçe göstererek seçimleri erkene ald›rmaya, muht›ralar verme-

ye, “sivil darbe” ortam› yaratmaya kadar giden TSK, bugünlerde türban konusunda konuflmamay› tercih ederek “düflüncelerimiz biliniyor” fleklinde geçifltirmeci yaklafl›yor. ‹kincisi ise; Erdo¤an ile Büyükan›t’›n bas›na kapal› gerçeklefltirilen tarihi Dolmabahçe buluflmas›nda bir tak›m konularda anlaflmaya vard›klar› ve haz›rlad›klar› dan›fl›kl› dövüfl gösterisini canl› yay›nda emekçi halka izlettikleridir. Zaten kamuoyunda yeterince teflhir olmufl, gözden ç›kart›lmas›nda bir sak›nca olmayan kontrgerilla elemanlar›n› belli bir noktaya kadar (bu örnekte Veli Küçük’e kadar) saf d›fl› b›rakmak düzen aç›s›ndan bir sorun olmam›flt›r bugüne kadar, bundan sonra da olmayacakt›r.

Ucu nereye giderse… Bu tür durumlarda düzenin siyasetçileri taraf›ndan “sonuna kadar gidilece¤i” mesajlar›n›n yorumlar› ve umut/umutsuzluk etraf›nda dönen tart›flmalar var. Sonuna kadar gidilip gidilmeyece¤i meselesinde umutsuzlu¤a kap›lmak için hiçbir neden yoktur. Bu kadar karamsar olman›n anlam› da yoktur. Karamsarl›¤a kap›lanlar, devletten devlet örgütlenmesini da¤›tmas›n› ve temizlenmesini bekleyenlerdir. Bunu yapacak olan›n bilinçlenen ve örgütlenen halk kitleleri oldu¤unu bilmeyen/kabul etmeyenlerdir. Bu kesimlerin örnekleri ise ‹talya’d›r. ‹talya’n›n Malkoço¤lu’su cesur bir savc›n›n üzerine gitmesiyle Gladio’nun çözüldü¤ü iddia edilmektedir. Birincisi böyle bir örgütlenmeyi bir savc›n›n çökertemeyece¤i aç›kt›r. Bunun ötesinde, sosyalizmin geçici yenilgisinden yani esas düflman›n pratikte olmamas›ndan kaynakl› bu örgütlenmelerin biçim ve yap›lanmas›n›n de¤ifltirildi¤i gerçe¤i vard›r. Yeni konjonktüre uygun hale getirilen Gladio/kontrgerilla örgütlenmeleri tüm dünyada faaliyetini sürdürmektedir. Ve kimi zaman fevri ve kontrol d›fl›na ç›kan yaflanm›fll›klar varsa da bunlar münferittir, istisnad›r. Konuyla ba¤lant›l› olarak biraz sa¤l›k meselelerine girelim: Safra hayati bir beden s›v›s›d›r. ‹nsan hayat›nda sindirim, a¤›zdan bafllarsa da esas olan, sindirim art›klar›n›n bedenden at›lmas›d›r. Düzen için de böyledir. Safralar›n bedenden at›lmas› gerekmektedir. Bugün yap›lan da bundan öte de¤ildir. Sineklerden kurtulmak için batakl›¤›n kurutulmas› esprisi halk içinde yayg›n bir kullan›ma sahiptir. Batakl›k bu sömürücü, yalanc›, talanc› sistemdir, hem de her fleyiyle ve tüm kurumlar›yla. Sistem ortadan kalkmad›kça da sinekler hep uçuflacak, insanlar›m›z›n kan›n› emmeye devam edeceklerdir. Bu haliyle Ergenekon operasyonuna bakt›¤›m›zda küçük sineklerin v›z›lt›s›n›n bir süreli¤ine kesildi¤ini ama büyüklerinin s›rça köflklerinde tüm ihtiflam› ve “flerefli” konumlar›yla oturdu¤unu görebiliriz. Ama bu Gladio büyüklere de kalmaz, onlar›n da büyükleri ç›kar bir gün. Bir kez daha; batakl›¤› kurutmak için halk kitlelerinin ayd›nlat›lmas›, bilinçlendirilmesi ve örgütlenmesinden baflka bir yol yoktur.


İşçi-köylü 4

Sınıfsal Yaklaşım

S›n›fsal Yaklaflfl››m SINIF MÜCADELES‹NE TESETTÜR, HALK MUHALEFET‹NE TÜRBAN! Türban meselesinde, di¤er boyutlar› ve ortaya ç›kard›¤› hararetli tart›flmalar› göz ard› etmeksizin, ilk elden vurgulanmas› gereken husus; AKP önderli¤indeki egemen s›n›f kli¤inin esas amac›n›n, ileri sürülen gerekçelerle (inanç özgürlü¤ü, e¤itim hakk›) hiçbir biçimde iliflkili olmad›¤›d›r. At›lan ço¤u ad›mlar ve gelifltirilen hamlelerde genellikle amaç ve hedefler gizlenmektedir ama, bu seferki çarp›tman›n, belirli bir kitlenin öteden beri topluma yans›yan bir talebi üzerinden gelifltirilmesi, meseleyi farkl› k›labilmektedir. Bu hamlenin Kemalist-laikçi klik ve onun etraf›nda kümelenen çevreler taraf›ndan “fleriat devletine do¤ru gidifl” ve “laik cumhuriyetin temellerine sald›r›” fleklinde nitelendirilmesi de ayn› oranda aldat›c›d›r. ABD emperyalizminin RP’den yontarak flekillendirdi¤i ve ›l›ml› islam flablonuna uygun biçimde sahneye sürdü¤ü AKP’nin devletin “temelleri/esaslar›” ile bir sorunu yoktur. Bunun olmas› da yap›lanmas› ve varl›k koflulu itibar›yla zaten olas› de¤ildir. Kald› ki TC’nin AKP’den sak›n›lacak laik bir düzeninden söz etmek, giderek daha az inand›r›c› bir sav haline gelmektedir. Son sözümüzü baflta söylemeye devam ederek ilerleyelim; türban (ya da baflörtüsü) konusunu, din ve vicdan özgürlü¤ü, e¤itim hakk› ve de k›l›k k›yafet serbestli¤i gerekçeleriyle gündemlefltiren AKP hükümeti, a¤›r gündemlerle (sorunlarla) yüklü süreci karfl›lamay›, halk muhalefetini yanl›fl mecralarda parçalamay›, istismar etti¤i belli de¤erler üzerinden kendi taban›n›n deste¤ini diri tutmay› ve yak›n süreçteki yerel seçimler için yat›r›m yapmay› hedeflemektedir. Son ulusa seslenifl konuflmas›nda, “Türkiye’yi özgürlükler ülkesi yapmak istiyoruz” diyen Tayyip Erdo¤an’›n 6 y›ll›k AKP hükümetleri dönemindeki prati¤i ortadad›r. Bu süreçte hak ve özgürlükler alan›nda hiçbir geliflme ve aç›l›m gösterilmedi¤i gibi aksine daha bask›c› yasa ve düzenlemeler devreye sokulmufl (TCK, CMK, C‹K, PVSK vd.), ekonomik ve sosyal haklar budanm›fl ve gasp edilmifltir. Ancak daha da önemlisi uygulama alan›nda yaflanm›fl ve baflta Kürt Ulusal Hareketi’nin güçleri ve Kürt ulusu olmak üzere komünist ve devrimcilere yönelinmifl, yurtsever, ilerici, demokrat muhalif kim varsa faflist devlet te-

rörünün hedefi olmufl, katliamlar, faili meçhul cinayetler, yarg›s›z infazlar, kay›plar, sald›r›lar, iflkenceler, tutuklama ve gözalt›lar yayg›n bir hal alm›flt›r. Bütün bu pratiklerin flimdi türban sorununda AKP’nin karfl›s›na büyük bir kararl›kla ve cansiperane dikilen CHP ve hempalar›n›n tam deste¤iyle gerçeklefltirildi¤i de hat›rlanmak durumundad›r. Öyle ki hakim s›n›f partilerinin oluflturdu¤u ortak koruma kalkan› hassas bir ifllev görmüfl, baz› ünlü edebiyatç› ve yazarlar› hedef almas› ve hedef göstermesiyle popüler hale gelerek deflifre olan TCK 301. maddesine dahi dokunulmam›flt›r. Türban konusu gündemlefltirilirken fitili ateflleyen T. Erdo¤an’›n sarf etti¤i, “velev ki siyasi simge olsun” sözü, politik özgürlükler ve sembollere karfl› faflist yasa ve uygulamalarla beraber tam da konuya iliflkin bafll›ca gerekçelerinden olan “din ve vicdan özgürlü¤ü”nden ne anlad›klar›n› ortaya koymaktad›r. Sünni islam› devlettarikat zoruyla dayatan, bunun ad›na da bafl›ndan itibaren laik cumhuriyet diyen rejim; tarihi boyunca ne baflka dinler, ne baflka mezhepler, ne dinsizlik, ne de di¤er kanaatler karfl›s›nda hoflgörülü olmufltur. Osmanl› gelene¤i, çok daha despot ve zorba yöntemlerle sürdürülmüfl; katliam ve provokasyonlarla, Alevilere, H›ristiyanlara, ateistlere vd. bütün az›nl›klara kan kusturulmufltur. Türban sorunuyla iliflkilendirilen bir di¤er husus (yüksek ö¤renim ba¤lam›nda) e¤itim hakk›d›r ki bununla ilgili sürecin daha nerelere kadar evrilebilece¤ini taze YÖK baflkan› Yusuf Ziya Özcan’›n “paral› üniversite” konusunda yapt›¤› aç›klama oluflturmaktad›r. Mevcut durumda ise, ekonomik ve sosyal nedenlerle ortaö¤retim kurumlar›na devam edemeyenler bir yana, her y›l milyonlarca ö¤rencinin ÖSS ile bertaraf edilmesi ile iflleyen sistem, YÖK’ün kendi k›y›m düzeni ile beraber e¤itim hakk›n›n “hakk›n›” vermektedir. Bu koflullar›n yarat›c›s›, iflleticisi ve bekçisi olanlar›n, türban vesilesiyle e¤itim hakk›ndan bahsediyor olmalar›, yine bunun içine alay eder biçimde k›l›k k›yafet serbestisini de s›k›flt›rmalar›, son derece anlaml›d›r. Konuya iliflkin samimiyetsizli¤i (yayg›n deyiflle takiyeyi) ele veren önemli hususlardan birisi de, sorunu bir yandan ciddi boyutlara sahip bir

mesele olarak göstermekle beraber, di¤er yandan yar›m yamalak “çözmeye” çal›flmalar›d›r. Bunun en önemli göstergesi, getirilmekte olan düzenlemenin ortaö¤retim kurumlar›n› kapsamamas›, daha da önemlisi üniversite sonras›ndaki mesleki yaflamla ilgili kamusal alana yönelik hiçbir müdahale öngörmemesidir. Türbanl› kiflilere sadece yüksek ö¤retimde sadece 2 ila 4 y›l için “özgürlük” tan›nm›fl olmakta, bu kifliler kamuya iliflkin bir görev üstlenmeye kalkt›klar›nda “yasak”lara yine boyun e¤mek durumunda kalmaktad›rlar. MHP destekli AKP’nin türban hamlesine karfl›, c.baflkanl›¤› seçim sürecindeki gibi “rejim elden gidiyor” hezeyan›yla seferberlik bafllatan CHP de bu dönemi azami kârla de¤erlendirme hesaplar› yapmaktad›r. Toplumun hat›r› say›l›r bir kesiminde yank›s›n› bulan bu propaganda üzerinden kitleleri harekete geçiren, ama öncesinde y›llar›n yetiflmifl kadrolar› ve yerleflik kurumlar› üzerinden art arda zehir zemberek demeçleri patlatan Kemalist-laikçi cephenin, tansiyonun yükselmesinde AKP’den geri kalm›yor olmas› sürpriz de¤ildir. Bu çevrelere eklemlenen ilerici, demokrat baz› kesim ve ayd›nlar›n, kad›n›n islamiyetteki konumunu ve tesettürü (kad›n›n bireysel özgürleflmesi) sorgulama üzerinden durufl sergilemeleri ne kadar yanl›flsa, ayn› biçimde AKP-MHP koalisyonuna paralel konuma düflen kimi ilerici ve demokrat kimlikli flahsiyetlerin e¤itim hakk› ve inanç özgürlü¤ü çerçevesinde saf belirleme ihtiyac› duymas› da o denli yanl›fl olmufltur. AKP san›ld›¤› gibi sadece yüzde 47’lik oy deste¤inin verdi¤i cesaretle türban hamlesini gelifltirmifl de¤ildir. Bunda, ABD’nin tam deste¤iyle beraber, TSK ile sa¤lanan mutabakat›n getirdi¤i iflleri yoluna koyman›n rahatl›¤› bafll›ca rol oynam›flt›r. MHP’nin deste¤inde de bu husus kritik bir ölçü kabul edilmelidir. MHP aç›s›ndan c.baflkanl›¤›na destekten daha ileri bir ad›m olan türban konusu, ABD ve TSK’n›n rolü sayesinde olgunlaflm›flt›r. AKP’yle türban konusundaki dayan›flma bunlarla da bitmemifl, AB Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eflbaflkan› Joost Lagendijk, baflörtüsünün üniversitelerde serbest olmas› hususuna aç›k destek verdiklerini aç›klam›flt›r. (03.02.08) Baykal’›n “Hiçbir kurumdan bir bekleyiflimiz yok, kimse gölge etmesin, baflka bir fley beklemiyoruz” sözleriyle de yorumlad›¤› üzere, Büyükan›t’›n kaçak bir tav›r sergileyerek AKP’ye örtülü destek sunmas›, di¤er yandan TÜS‹AD’›n MHP üzerinden

8-21 Şubat 2008 AKP ile ekonomik sorunlar ve türban konusunu içeren a¤›r dilli bir polemik içerisine girmesi, hakim s›n›f klikleri aras›ndaki denge, çat›flma ve kamplaflma sorunlar›nda önemli geliflmelerin yaflanaca¤›n› göstermektedir. Geçerken not düflelim; AKP ile TSK aras›ndaki paslaflma, kullan›m tarihi geçmifl kontrgerilla art›klar›na yönelik Ergenekon operasyonu esnas›nda da yaflanm›flt›r. Büyükan›t ve Tayyip, “pisliklerden ar›nma” gibi lanse ettikleri durumdan halka yönelik “güven tazeleme mesaj›” ç›karmay› ihmal etmemifllerdir. Susurluk, fiemdinli türü keskin virajlar› rahatça dönen devletin, ‹brahim fiahin, Korkut Eken gibilerinden sonra, Veli Küçük’e de “çetesi” ile birlikte bu tipte u¤urlama töreni yapt›raca¤› Allah’›n emriydi! Hakim s›n›f klikleri aras›nda yaflanan çat›flma ve saflaflmalar; türban sorununu da gündemlefltiren biçimde, sanki geriye ötelenmifl gibi duran “Kürt sorunu” ile birlikte, egemen s›n›flar›n önümüzdeki süreçte karfl› karfl›ya bulunduklar› yüklü ve kritik ajandayla yak›ndan ilgilidir. SSGSS sald›r›s› ile zaten aç›lm›fl bulunan süreç h›zl› biçimde örülmekte, sald›r› paketleri art arda servise haz›r hale getirilmektedir. Dün sadece sözü edilen k›dem tazminat› konusu, bugün 3 seçenekli bir taslak durumundad›r. Sendikalar Yasas› ile Toplu Sözleflme ve Grev Yasalar›ndaki haz›rl›klar da tamamlanm›flt›r. Milyonlarca iflçi ve emekçinin son derece ciddi ifl ve ekmek sorunu bulunmaktad›r. Pahal›l›k ve yoksulluk giderek artmaktad›r. Sosyal güvenlik, e¤itim ve sa¤l›k konusunda, milyonlar zaten yetersiz olan haklar›n› da yitireceklerdir. Özellefltirmeler, onbinlerce iflçiyi ve ailesini sefalete ve açl›¤a mahkum edecektir. Yeni sald›r› yasalar› ile milyonlarca iflçinin birikim ve kazan›mlar›, örgütlenme haklar› ve ifl güvenceleri ellerinden al›nacakt›r. Kürt ulusuna yönelik daha büyük çapl› katliam haz›rl›klar› yap›lmaktad›r... Hakim s›n›flar›n faflist partileri, tam da bu süreçte “suni” bir gündem yaratarak kitleleri farkl› bir alan ve zeminde karfl› karfl›ya getirmeye çal›flmaktad›rlar. Düzene olan tepkiyi köreltmenin, dikkatleri da¤›tman›n, güçleri bölmenin ve kendi etraflar›nda yedeklemenin hesab›n› yapmaktad›rlar. Komünistler ve devrimciler, demokratlar ve yurtsever güçler, iflte bu noktada, iflçi ve emekçi kitleleri, ezilen ve yoksul y›¤›nlar›, kendi gerçek sorunlar› etraf›nda yo¤unlaflt›rmay› ve ayn› saflarda buluflturmay› baflarmak göreviyle yüz yüzedir.


İşçi-köylü 5

8-21 Şubat 2008

İşçi/köylü

SSGSS protestolar› devam ediyor Mersin Sigorta ‹l Müdürlü¤ü’nde bir araya gelen KESK, D‹SK, Türk ‹fl, Tabipler Odas›, Difl Hekimleri Odas› ve TMMOB’a ba¤l› odalar›n üyeleri, SSGSS yasa tasar›s›n› protesto etti. Kat›l›mc›lar ad›na aç›klama yapan KESK dönem sözcüsü Ünsal Y›ld›z, SSGSS yasa tasar›s›n›n reform de¤il, kazan›lm›fl haklara sald›r› oldu¤unu vurgulad›. Y›ld›z, “Halk›n sa¤l›k hakk›n› gasp eden, çal›flanlar›n sosyal güvenlikle ilgili kazan›lm›fl haklar›n› elinden alan yasa tasar›s›na dün izin vermedik bugün de izin vermeyece¤iz. Fiili ve meflru mücadele ile tüm emekçiler için mücadele verdik vermeye de devam edece¤iz” dedi. Yap›lan aç›klamada s›k s›k “Sa¤l›kta ti-

Emekçinin Gündemi

‹flimiz, ifl güvenli¤imiz, sosyal haklar›m›z için… Emperyalist-kapitalist sistemin iflçi ve emekçilere yönelik sald›r›lar›, her geçen gün daha da artarak sürmektedir. Bu sald›r›lar›n sürekli olmas› sistemin özünden kaynakl›d›r. Çünkü emperyalist-kapitalist sistem; iflçileri, emekçileri ve dünyada yar› sömürgesi durumuna getirdi¤i ülkeleri sömürme, talan etme üzerine kuruludur. Sistemin bu özelli¤inden kaynakl›, ayakta durabilmesi için bu sömürüyü sürekli art›rmas› gerekmektedir. Emperyalist-kapitalist sistem, uzun zamand›r krizlerle yüz yüzedir ve bu krizlerden kurtulman›n yolu olarak iflçi ve di¤er emekçiler üzerindeki sömürüyü art›r›rken, dünyan›n yeralt› ve yer üstü kaynaklar›n› daha fazla talan etmenin yollar›n› aramaktad›r. Bu her dönem ve koflulda kendine özgü bir yöntemle yap›lmaktad›r. 1970’lerden itibaren bunun ad› Neo-liberal politikalar ve uygulamalar› olmufltur. Bu politikalar çeflitli söylemlerle süslenerek sürdürülmüfltür/sürdürülmektedir. Son 10 y›lda ise “küreselleflme” söylemiyle Neo-liberal politikalar›n ortaya ç›kartt›¤› y›k›mlar, yoksulluklar,

açl›klar, zulümler, iflgaller, iflsizlik kamufle edilmeye çal›fl›lm›flt›r. Ancak “küreselleflme”nin de özde ne oldu¤u k›sa sürede ortaya ç›km›flt›r. Emperyalist-kapitalist sistemin efendileri, flimdi bu y›k›m› gizlemek için terörizm vb. gibi söylemleri kullanarak bekas›n› sürdürmeye, dünya halklar›n›n emperyalizme karfl› tepkilerini dile getirmesini, onun ötesinde sistemin özüne yönelen mücadeleleri engellemeye çal›flmaktad›r. Neo-liberal politikalar emperyalist-kapitalist ülkelerde uygulanmas›n›n ötesinde bizimki gibi yar›-sömürge yar› feodal ülkelere de dayat›lm›flt›r. Böylece emperyalist-kapitalist merkezlerde ortaya ç›kan krizler yar›-sömürge ülkelere kayd›r›larak, krizden asgari oranda etkilenmeyi hedeflemektedirler. Bu ekonomik politikalar yar›-sömürgelere IMF, Dünya Bankas› vb. kurulufllar arac›l›¤›yla ya da onlar›n oluflturdu¤u programlar do¤rultusunda uygulatt›r›lmaktad›r. Neo-liberal ekonomik politikalar›n en önemli uygulamalar›ndan biri özellefltirmelerdir. Özellefltirmeler yar›-sömürge ülkelerin yeralt› ve yer üstü kaynaklar›n›n, fabri-

caret ölüm demektir”, “IMF defol bu memleket bizim”, “AKP yasan› al bafl›na çal” sloganlar› at›ld›.

Bursa’da SSGSS’ye karfl› imza kampanyas›! Bursa’da bir araya gelen demokratik kitle örgütleri ilerici ve devrimci kurumlar “www.yipraniyoruz.biz” ad›yla bir internet sitesi kurarak imza kampanyas› bafllatt›. Kampanya ile ilgili olarak bir aç›klama yapan Nilüfer Yerel Gündem 21 Genel Sekreteri ve Ça¤dafl Gazeteciler Derne¤i üyesi Mehmet Kartal, SSGSS’nin sa¤l›k ve sosyal güvenlikte reform ad› alt›nda büyük y›k›m getirece¤ini söyledi.

kalar›n, hizmet sektörlerinin emperyalist tekellere peflkefl çekilmesini amaçlamaktad›r. Yine ülkede iflçilerin sosyal ve örgütlenme haklar›n›n gasp edilmesi, tafleronlaflma, esnek üretim, sendikas›zlaflt›rma, iflsizlik yarat›larak emperyalist tekeller ve komprador burjuvazinin azami kâr elde etmesi için muazzam olanaklar yarat›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Yar›-sömürge ülkelerde neo-liberal politikalar›n uygulanmas› sonucunda iflsizlik, yoksulluk, açl›k, örgütsüzlük ve bunlar›n sonucu da kültürel yozlaflma muazzam derecede yayg›nlaflm›flt›r. Güvencesiz ve sigortas›z çal›flma koflullar›n›n yaratt›¤› en büyük facialardan birini ise daha geçti¤imiz hafta ‹stanbul Davutpafla’da yaflanan ifl cinayetinde gördük. 23 kifli hiçbir önlemin olmad›¤›, sigortas›z ve asgari ücret koflullar›nda çal›flt›klar› fabrikada meydana gelen fabrikada feci flekilde yaflamlar›n› yitirdiler. Devlet yetkilileri ise yapt›klar› aç›klamalarda yine dönüp dolafl›p halk› suçlu ç›kartarak “kimse ihbarda bulunmad› ki, haberimiz olsun” dediler. Buna nas›l bir aymazl›kt›r ki, ülke çap›nda onlarca havai fiflek imalathanesi oldu¤u bilinmesine karfl›n sadece (evet sadece) tek bir ruhsatl› imalathane bulundu¤unu belediyesinden, Çal›flma Bakanl›¤›na kadar devlet yetkililerinin bilmemesi mümkün mü? Havai fiflek imalathanelerinde çal›flan iflçilerin dahi önemli oldu¤u bu iflletmelerin flehrin içinde olmas› zaten bir cinayet davetiyesiyken, bu

SSGSS, halk direnifliyle püskürtülecektir! SSGSS ile ilgili birçok bölgede bilgilendirme ve karfl› durufl örgütleme amac›yla etkinlikler düzenlenirken bu etkinliklerden biri de ‹stanbul ‹kitelli’de 2 fiubat günü örgütlenen panel oldu. Birleflik ‹flçi Derne¤i’nde ‹kitelli SSGSS Karfl›t› Platform (Partizan, ESP, EMEP, DHP, Küçükçekmece Tuncelililer Derne¤i, Birleflik ‹flçi Derne¤i) olarak düzenlenen panele ESP ve Partizan’dan panelistler kat›ld›. Panelistler ilk bölümde SSGSS’nin nedenlerini ve sonuçlar›n› anlat›rken, ikinci bölümde ise sorular al›narak yan›tland›. (Mersin/Bursa/‹stanbul)

tip yerlerin sanayi bölgesinde olmas› gerekti¤ini söylüyor tek ruhsatl› iflyeri sahibi. Çürük düzende sa¤lam çark olmaz sözünde oldu¤u gibi, iflçilerin sa¤l›¤›n›n hiçe say›ld›¤›, asgari ücretin sadakaym›flças›na belirlendi¤i bir düzende bu gereklilikler hayli komik kal›yor. ‹flçi ve emekçilerin sa¤l›¤›n›n ne kadar önemsendi¤ini SSGSS Yasa Tasar›s›nda da görmek mümkün. Mezarda emeklilikten, sa¤l›¤›n paral› hale getirilmesine kadar bugüne kadar yap›lmak istenen tüm sald›r›lar›n ad› olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas› Yasa Tasar›s›na karfl› son dönemde baflta ‹stanbul olmak üzere çeflitli illerde oluflturulan platformlar›n dikkat çekti¤i gerçeklerden biri de sa¤l›¤›n, e¤itimin ve tüm hizmetlerin özellefltirilmesi yönünde at›lan ad›mlard›r. Öyleyse denilebilir ki; emperyalizm ve kapitalizm var oldukça dünya halklar› emperyalizmin k›skac›nda olmaktan kurtulamayacakt›r. Ancak ve ancak emperyalizmin alt edilmesi bu bozuk sömürü ça¤›n›, çark›n› yok edebilir. Bunun için iflçi ve emekçilerin emperyalizme karfl› birleflerek ve örgütlenerek mücadele etmesi gerekir. Bunun için sendikalardaki varl›¤›m›z› daha örgütlü hale getirmek, güçlerimizi toparlamak gerekir. Bunun için “kurtar›c›lar” beklemeksizin harekete geçmek, iflçi ve emekçi kitlelerle birlikte alanlara akmak gerekir.


İşçi/köylü

İşçi-köylü 6

TEKEL iflflççilerinin eylemleri sürüyor TEKEL iflçilerinin, TEKEL’in özellefltirilmesini geri püskürtmeyi hedefleyen eylemleri devam ediyor. Samsun, Tokat, Diyarbak›r, ‹zmir gibi illerde bulunan fabrikalarda çal›flan iflçilerin eylemlerinin yan› s›ra, ‹stanbul Cevizli’de bulunan TEKEL iflçileri de bir dizi eylemle özellefltirme sald›r›s›n› geri püskürtmeye çal›fl›yor. Cevizli TEKEL iflçilerinin gerçeklefltirdi¤i eylemlerden biri de 2 fiubat tarihinde Kad›köy’de yap›lan kitlesel eylemdi. TEKEL iflçileri bu eylemin, ihale tekliflerinin verilece¤i son gün olan 18 fiubat öncesi bir prova oldu¤unu söylediler. ‹flçilerin “Ölmek var dönmek yok” fliar›n› hayk›rd›¤› eylem, 3500 TEKEL iflçisinin, aileleriyle birlikte, pankartlar ve dövizler eflli¤inde Kad›köy ‹skele Meydan›’na do¤ru yürüyüfle geçmesiyle bafllad›. TEKEL iflçilerinin, yürüyüfl s›ras›nda “TEKEL, AKP’yi iktidar yapan Ayd›n Do¤an ve yabanc›lara peflkefl çekilemez”, “Ülkenin gelirleri yok edilemez, IMF’den para dilenilmez” yaz›l› pankartlar ve “Gözün ayd›n Tayyib, bu senin eserin, s›ra sana da gelecek” yaz›l› tabut maketi tafl›d›¤› görüldü.

Burada Türk-‹fl Genel Sekreteri ve Tek G›da-‹fl Genel Baflkan› Mustafa Türkel, kitleye hitaben bir konuflma yapt›. ‹flçiler Türkel’in konuflmas› bafllar bafllamaz, “Türk-‹fl uyuma iflçine sahip ç›k”, “‹flçiler burada Türk-‹fl nerede?” sloganlar›n› atmaya bafllad›lar ve Türk-‹fl bürokrasisinin, TEKEL’in özellefltirilmesine sessiz kalmas›n› elefltirdiler. ‹flçilerin bu hakl› tepkisine ilk müdahale ise yine, sendika “önderleri”nden geldi. Sisteme olan yak›nl›¤› ile bilinen Türkel’in

konuflmas›na damgas›n› vuran esas nokta ise, konuflma boyunca öne ç›kard›¤› milliyetçi duygular oldu. TEKEL’in özellefltirme ihalesinde tekliflerin verilece¤i son gün olan, 18 fiubat günü, 20 bin TEKEL iflçisi ile ailelerinin Özellefltirme Dairesi önünde olaca¤›n› da aç›klayan Türkel, “Gelsinler görsünler bakal›m el mi yaman, TEKEL iflçisi mi?” dedi. Miting, Türkel’in yapt›¤› bu konuflman›n ard›ndan at›lan sloganlarla sona erdi. (Kartal)

TEKEL iflflççileri ‹zmir’de de alanlarda! ‹zmir’in Çi¤li ilçesinde bulunan Balatç›k Tuzla Yaprak Tütün ‹flletmeleri ve Çamalt› Tuzlas›’nda çal›flan 2 bin 500 iflçi, TEKEL’in özellefltirilmesine karfl› eylem yapt›. Çi¤li Belediye binas›ndan, AKP ilçe binas›na “Tekel’e uzanan eller k›r›ls›n”, “AKP flafl›rma sabr›m›z› tafl›rma” sloganlar› ile yürüyen iflçiler, ›sl›k ve düdüklerle AKP’yi protesto ederek,

“Sadaka de¤il, TEKEL’i isteriz” dedi. Tek G›da-‹fl 7 No’lu fiube Baflkan› Nuri Y›lmaz, y›llard›r özellefltirme politikalar› ile TEKEL fabrikalar›n›n çökertilmeye çal›fl›ld›¤›n› belirterek, “Siyasi iktidar, iflimizi, afl›m›z› almak istiyor. Sosyal güvenlik hakk›m›z› almak istiyor” dedi. Daha çok üretip ürettiklerini adil bir flekilde paylaflmak istediklerini belirten

Y›lmaz, “Bizim bizden baflka dostumuz yok. ‹flçisi, memuru, eksperi bu oyunu bozmak zorunday›z” dedi. Tek G›da-‹fl Genel Sekreteri Mecit Amaç da, Tekel’i ve tütün üreticilerini yaflatmak için mücadele verdiklerini belirterek, özellefltirmecilere daha önce geri ad›m att›rd›klar›n› hat›rlatt›. Oldukça coflkulu geçen eyleme kitlenin AKP hükümetine öfkesi damgas›n›n vurdu. (H. Merkezi)

8-21 Şubat 2008

“TEKEL’i satt›rmayaca¤›z!”

Diyarbak›r TEKEL iflçileri TEKEL’in özellefltirmesine karfl› seslerini yükseltiyor. ‹flçiler, 28 Ocak günü TEKEL’in sat›lmak istenmesini protesto etmek amac›yla Diyarbak›r TEKEL Tütün ‹flleme Fabrikas› önünde bir araya geldi. ‹flçiler özellefltirmeye karfl› seslerini yükseltmek amac›yla 2 kilometre uzakl›ktaki Büyükflehir Belediyesi Park Orman’a kadar yürüdü. Yürüyüfl s›ras›nda “TEKEL’e uzanan eller k›r›ls›n”, “AKP flafl›rma sabr›m›z› tafl›rma”, “Direne direne kazanaca¤›z” sloganlar›n› hayk›ran TEKEL iflçilerinin açmak istedi¤i pankart, polis engeline tak›ld›. Park Orman’da iflçiler ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan Tek G›da-‹fl Sendikas› Diyarbak›r fiube Baflkan› Mehmet Can Sar›, TEKEL’in 146 y›ld›r ülkenin en önemli gelir kaynaklar›ndan oldu¤unu, fabrikan›n özellefltirmesi halinde bölge ekonomisinin altüst olaca¤›na söyledi. Fabrikan›n özellefltirilmesinin sadece TEKEL iflçilerini de¤il üretici ailelerini de etkileyece¤ini ifade eden Sar›, herkesin duyarl› olmas›n› istedi. (H. Merkezi)

Emeklilerden Baflflb bakan’a 10 YTL! ‹stanbul’da Galatasaray Postanesi önünde bir araya gelen Emekli-Sen üyeleri, “Hakk›m›z› istiyoruz” yaz›l› yelekler giyerek hükümetin zam ad› alt›nda verdi¤i sadakay› protesto etti. Emekliler ad›na aç›klamada bulunan Emekli-Sen ‹stanbul fiube Baflkan› Rahime ‹ldemir Bayrak, AKP hükümetinin önce emeklileri sefalet ücretine mahkum etti¤ini, ard›ndan da henüz y›l dolmadan yapt›¤› zamlarla fazlas›yla geri ald›¤›n› söyledi. Konuflmas› s›k s›k sloganlarla kesilen Bayrak, flunlar› söyledi: “AKP, düzenlemeleri yang›ndan mal kaç›r›rcas›na Meclis’ten geçirmek istiyor. Bu yasay› inceledi¤imizde

reform de¤il, bir geriye dönüfl tasla¤›n›n oldu¤unu görüyoruz. Daha önce verilen baz› haklar da geri al›n›yor.” Tüm Emekli-Sen Mersin fiubesi üyeleri de yapt›klar› protesto ile hükümetin 2008 y›l› için çal›flanlar ile emeklilere vermeyi kararlaflt›rd›¤› yüzde 2’lik zam oran›n› protesto etti ve zamma denk gelen 10 YTL’yi Baflbakan’a gönderdi. Sendikan›n ‹zmir fiube üyeleri de, 2008 bütçesinde emeklilere ayr›lan yüzde 2’lik zamm› protesto etti. Cumhuriyet Postanesi önünde bir araya gelen emekliler, “Sendikama Dokunma. Emekli-Sen Kapat›lmaz” yazan pankart açarak, sloganlarla

hükümeti protesto etti. Emekli-Sen Karfl›yaka fiube Baflkan› Turan Atak, hükümetin seçimlerden önce emeklileri çeflitli vaatlerde bulunarak, oylar›n› ald›¤›n› ancak bu sözleri yerine getirmedi¤ini söyledi. Ankara’da da Sakarya Caddesi’nde bir araya gelen emekliler, “Sadaka de¤il, eme¤imizin karfl›l›¤›n› istiyoruz” pankart› ile “Hükümet zamm›n› al bafl›na çal” slogan› atarak, G‹MA önüne kadar yürüdü. Emekli-Sen Genel Baflkan› Veli Beysülen, burada yapt›¤› aç›klamada, emekli maafllar›na yap›lan art›fllar›n enflasyon oran›n› bile karfl›lamad›¤›na dikkat çekti. (H. Merkezi)


İşçi-köylü 7

8-21 Şubat 2008

Organik tar›mda pazar sorunu II. Emperyalist Paylafl›m Savafl› sonras› dünyada g›da k›tl›¤› yaflanmas›, artan tüketim ve sanayileflme ile birlikte az alanda daha fazla tar›msal g›da projeleriyle “yeflil devrim” gerçekleflti. Bu süreçte az bir alanda topra¤› çeflitli girdilerle besleyerek daha fazla üretim hedeflenmekteydi. Bu hedef baflar›y› da getirdi. Bu baflar›yla beraber önü al›nmaz bir yola girilerek art›k sadece insan sa¤l›¤› de¤il, daha fazla üretim ad› alt›nda do¤a, yok olma noktas›na getirildi. Avrupa’da modern tar›m gittikçe ilerledi, buna sanayinin geliflmesi, tar›msal alanlar›n azalt›lmas›, tar›mdaki insan say›s›n›n düflürülerek sanayiye kayd›r›lmas› gibi geliflmeler yafland›. Hormon girdisinin gittikçe art›fl›, kanser hastal›¤›ndaki anormal art›fllar getirdi ve bununla birlikte ekolojik ya da organik tar›m süreci bafllad›. Özellikle ülkemizde son y›llarda popülerli¤ini art›ran bu tar›m flekli, Anadolu’da ilk olarak Almanya’n›n kuru g›-

bir miktar para gerektiren bu sertifikay› almak gerçekten bir üretici için çok zordur. Bu durumda organik üretim yapan büyük çiftlik sahiplerinin sertifikas›ndan yararlan›larak üretime geçifl yap›lmaktad›r. Buna da Sözleflmeli Tar›m, yani köleci tar›m demek çok daha do¤rudur. Sonuçta üretim yaparken, pazarlarken sertifikas›n› kulland›¤›n di¤er üreticiye sormak zorundas›n. Bir nevi ürün sat›fl›n›, pazar›n› o kifli yönlendirmektedir. Ürünü ya ona satars›n ya da elinde kal›r. O da pazar›n çok alt›nda alarak bir y›l›k eme¤inin alt›nda vermektedir. Organik tar›m›n ülkemizdeki geliflimi, sorunlar› ülkedeki köylülü¤ün di¤er problemlerinden farkl› de¤ildir. Asl›nda pazar sorunu konvansiyonel (geleneksel) tar›ma göre çok daha geridedir. ‹stanbul fiiflli’de ilk organik pazar kurularak üreticiyi direkt tüketiciyle

si üreticiyi çok zor duruma düflürmektedir. Yine ülke pazar›nda 2 büyük firman›n tüm pazar› kontrol alt›na almas›, bir nevi tekelleflmesi yüzünden üretici ürünü istedi¤i fiyattan satamay›p sadece firman›n verdi¤i fiyata mahkum kalmaktad›r. Bu da üreticinin masraf›n› karfl›lamamas›n›n yan›nda tüketiciye pahal›ya ürün sat›lmas›na neden olmaktad›r. Organik tar›ma ülkemizde sosyal bir oluflum olarak bak›lmas›, tekelleflmeyi zorlamaktad›r. Ama organik tar›mda üreticilerin örgütlenip birlik ya da kooperatif kurma çal›flmas›na girmedi¤i takdirde pazar tamamen ellerinden ç›kacak ve pazara bir daha giremeyecekler. Ürünler ellerinde kalacak ya da eme¤inin çok alt›nda satmak zorunda kalacaklard›r. Pazar sorunu sertifika külfetinden kaynakl› organik üretim yapan üreticilerin yeni bir olufluma gitmelerini mecbur hale gelmifltir.

Ekolojik tar›m› 2008’de neler bekliyor?

da talebiyle kay›s› ve incirle bafllam›flt›r. Avrupa Birli¤i süreciyle de gündemleflmifl ve çeflitli sivil toplum örgütleri taraf›ndan yayg›nlaflt›r›lmaya çal›fl›lm›flt›r. ‹nsan eme¤inin çok daha fazla oldu¤u organik tar›mda, ürünün ortaya ç›kmas›, bir alt›n ifllerken çekilen çile kadar zor olmaktad›r. Bu tar›m fleklini, son dönemlerde gittikçe yok edilmek istenen köylü için bir alternatif olarak tespit edebiliriz. Fakat bu süreç, yani organik tar›ma geçifl süreci hiç de kolay olmamaktad›r. Tamamen kontrol ve kay›t alt›nda tutulan bu tar›m flekli, 2 y›ll›k bir geçifl sürecinde sertifikaland›rma süreci istemektedir. Bu duruma modern tar›m›n zorunluluklar› fleklinde de bakabiliriz. Fakat Tar›m Bakanl›¤› taraf›ndan yetkilendirilmifl sertifika kurulufllar›n›n sertifika tutar›n› yüksek tespit etmesi ve yapt›r›mlar›n sert oluflu yoksul köylünün geçiflini zorlamaktad›r. Önemli

kaynaflt›rmak ve sadece gelir düzeyi yüksek kesime de¤il daha fazla kesime hitap etmesi hesaplanm›flt›r. Daha çok büyük al›flverifl merkezlerinde sat›fla sunulan organik ürünler, ciddi bir ekonomik külfet getirmektedir. Organik tar›m üretiminin di¤er üretime göre pahal› oluflu do¤ald›r. Kullan›lan eme¤in fazla oluflu, girdilerin daha geliflmemesinden kaynakl› pahal›l›¤› bu tar›m ürünlerini pahaland›rmaktad›r. Tabi direkt üreticiden tüketiciye ulaflmas› zor oldu¤u için ortaya arac› da girince fiyat katlanmaktad›r.

Türkiye’de ekolojik tar›m Türkiye’deki potansiyelin art›fl›yla pazar›n geliflmesi büyük market sahiplerinin gözlerini kamaflt›r›r oldu ve ülkenin her yerinden ürün toplanmaya baflland›. Bunu yaparken de üreticiden çok tabi ki kendi ç›karlar›n› hedefleme-

Ocak ay› içerisinde Ekoloji 2008 Fuar› gerçekleflmifl, burada üreticiler bir araya gelerek pazar sorununu da gündemlefltirmifllerdir. Yap›lan toplant›larda tekelleflme çabas›nda olan firmalar›n sadece kendilerine ayr›lan konuflman›n d›fl›nda konuflup tart›flmalardan kaç›nmas›, kat›lan tüm üreticilerin birlik söylemini art›rm›flt›r. Fakat kimin birli¤i sorusu da yan›t beklemektedir. Çünkü üreticilerin özellikle öncü olan firman›n art›k markalaflm›fl, ekonomik anlamda sorunu olmayan üreticiler oluflu ve bu firmalar›n sözleflmeli üretim yapmalar›, farkl› yerlerde yine küçük üreticinin bu iflten çok da bir kâr sa¤layamayaca¤›n›n iflaretleridir. Bundan kaynakl› son dönemlerde Eko Köy ad› alt›nda köylerde üretici yo¤unlu¤u art›r›larak üretime geçilmifltir ama bu iflletmelerde sertifikalar genelde büyük üreticilerin elindedir. ‹nsan sa¤l›¤›na zararl›, hormonlu ürünlerin art›fl›, yanl›fl uygulamalardan kaynakl› tar›msal arazilerin azalmas› sonucu sürdürülebilir tar›m ve insan sa¤l›¤› için organik tar›m geliflmektedir. Ayaklar› yere basmadan olsa da bir pazar oluflmakd›r. Bu pazar›n üreticiler olarak, direkt içinde olmak tekelleflmeyi engellemek için birliklere kooperatiflere yönelmek gerekmektedir. Özellikle organik ürün alan büyük firmalar›n geri göndermeli yani satamad›¤›n› iade etme flartlar› ürünün pazarda tüketimini zorlaflt›rmaktad›r. Bundan kaynakl› hem ç›kacak yasa hem kurulacak birlikler üreticiyi koruma hedefiyle kaliteyi art›rmay› hedeflemelidir.

İşçi/köylü

Gübre fiyatlar› köylüleri vuruyor

Çiftçi Sendikalar› Konfederasyonlaflma Platformu Dönem Sözcüsü Abdullah Aysu, 24 Ocak 2008 tarihinde bir bas›n aç›klamas› yaparak, “Ocak ay› itibariyle son bir y›lda gübre fiyatlar› % 31-77.4 oran›nda yükseldi” dedi. Aysu, geçti¤imiz y›l tar›m› kurakl›¤›n vurdu¤unu, bu y›l da gübre fiyatlar›n›n yüksekli¤inin vuraca¤›n›, önlem al›nmazsa ürün verimlili¤inin düflece¤ini belirtti. Hükümetin her f›rsatta tar›m› ve tar›mc›y› gelifltirdi¤ini propaganda etti¤ini, ancak gübre fiyatlar›n›n çok yükseldi¤ini ve herhangi bir destek de verilmedi¤ini söyleyen Aysu, hükümeti önlem almaya ça¤›rd›. Gübre fiyatlar› artt›kça köylülerin yoksullaflt›¤›n›, ama gübre flirketlerinin kârlar›n› katlad›klar›n› vurgulayarak özel gübre flirketlerinin daha önceleri fiyatlar› bu kadar yükseltmeye cesaret edemezken, bugün bu cesaretin nedeninin kamunun elinde bulunan gübre fabrikalar›n›n gübre piyasas›n› düzenleyememesi oldu¤unu söyledi. Çünkü IMF talimat›yla gübre fabrikalar›n›n bir k›sm› özellefltirilmifl durumda. Bu nedenle de gübre flirketleri fiyatlar› istedikleri oranda belirleyebiliyor ve köylüleri sömürebiliyor. (H. Merkezi)


Dengê azadi

İşçi-köylü 8

Amed halk›, elektrik rüflflv vetine kanma!

8-21 Şubat 2008

En iyi asker ölü askerdir!

gaz bombas›na, gözalt›na, fliddete maruz kalm›flt›r bir kez daha. Afl›m›za, ekme¤imize göz koyanlar›n gözü doymam›flt›r, doymak bilmeyecektir. ‹HD Diyarbak›r fiubesi’nin hak ihlalleri raporuna göre; 2007 hak ihlalleri aç›s›ndan 2006’n›n 2.5 kat› bir orana sahiptir. Hak ihlalleri 2006 y›l›nda 7 bin 733 iken, 2007 y›l›nda 18 bin 479’a kadar yükselmifltir.

Amed halk›! Ad›n direniflfllle anlamdaflfltt›r Gerici her sistem, karfl›t› olarak gördü¤ü unsurlar› yok etmek ya da bu unsurlar› “kabul edilebilir” bir düzeyde tutmak amac›n› güder. TC için de Kürt ulusu, tam da Kürt olman›n, Kürt kalman›n yaratt›¤› sonuç itibariyle tehlike kapsam›nda var olagelmifltir. Hatta bu “tehlikeli durum”un kökenini Osmanl›’ya kadar dayand›rmak mümkündür. ‹lk bafllarda farkl› milliyetlerden halk› birbirine karfl› k›flk›rtarak bölen sistem, böylelikle ezilenler cephesindeki unsurlar› yaln›zlaflt›rabilmifltir. Sadece varl›k haliyle bile bir direnifle özne teflkil olabilecek her unsur inkara gelinmifl, imhaya u¤ram›fl, u¤rat›lmaya çal›fl›lm›flt›r. Bu durum özü itibariyle de¤iflmeden sürüyor. Geçti¤imiz günlerde, Erdo¤an’›n yerel seçimlerde kazan›lmas› için kurmaylar›na emir verdi¤i belediyeler bas›na yans›d›. Bu belediyeler ‹zmir, Dersim ve Diyarbak›r. AKP’nin bu belediyeleri kazanmak için elinden gelen her fleyi yapaca¤› yönünde aç›klamalar›na ilk cevap haliyle Diyarbak›r Büyükflehir Belediye Baflkan› Osman Baydemir’den geldi. “Diyarbak›r kalemizdir, kimseye vermeyiz...” dedi. Geçmiflten beri faflizm, özellikle T. Kürdistan›’na bütün araç ve yöntemleriyle sald›rmaktan geri durmam›flt›r. “‹nkar ve imha” denilen bu konsept her platformda, her flekilde kendisini ilan ettiediyor. Demokrasiye at›f üstüne at›f yapan bir hatipte de, cenneti vaat eden bir din adam›nda da, vatanseverlik iddias›ndaki asker veya poliste de temsiliyet bulsa faflizm, faflizmdir.

Havuç ya da ücretsiz elektrik Bundan on-befl y›l önce Amed’te bir anket yapsak ve insanlara flunu sorsayd›k: “Elektrik deyince akl›n›za gelen ilk fley nedir?” Bu durumda emin olal›m ki “iflkence” cevab›n›n aç›k ara önde kazanmas› iflten bile olmazd›. Tarihin cil-

vesi iflte! Diyarbak›r’› kazanmaya dönük ortaya at›lan ilk proje önerisi AKP Diyarbak›r milletvekillerinden Abdurrahman Kurt’a ait. Amed’te yoksul halka elektri¤in en az›ndan bir düzeye kadar ücretsiz da¤›t›lmas›n› öngören bir proje bu. Bak›n›z ne diyor Kurt: “Zaten Diyarbak›r’›n önemli bir kesimi kaçak elektrik kullan›yor. Ücretsiz da¤›t›m sonucu onlar› hem ekonomik bir yükten hem de h›rs›zl›ktan kurtarm›fl olaca¤›z.” Evet, durum bu; tarih ironisini örüyor: Bir tarafta ezen, cellat rolünü üstlenirken elektrikten geçiriyor halk›, yani sopas›n› kullan›yor. Di¤er taraftan ise havuç olarak ücretsiz elektrik da¤›t›m›ndan bahsediyor. Bu defa ise papazl›¤›n› konuflturuyor ezen; kendilerine analar›n›n ak sütü gibi helal olan kaçak elektrikten dolay› h›rs›zl›kla itham ediyor ve kurtar›c›l›¤a soyunuyor. Niteli¤i itibariyle faflizm yine de havuç yerine sopay› esas araç olarak kullanmaktad›r. Bundan sadece birkaç gün önce Amed’te “kaçak yap›” nedeniyle yoksullar›n evleri bafllar›na y›k›lmaya çal›fl›lm›fl, evlerine kendilerini siper edenler

Bilmekteyiz ki sistem partileri aras›nda halka yönelik hiçbir fark yoktur. AKP de faflizmin faflist sözcülerinden biridir yaln›zca. Bu geçmiflte de böyle idi, flimdi de böyle. Hatta öyle ki, AKP; T. Kürdistan›’nda devlet partisi niteli¤ine bürünmüfltür. Devlet partisinden kast›m›z faflizmin di¤er kurumlar›yla aras›ndaki çeliflkilerde bölge söz konusu oldu¤unda uzlafl›n›n oldu¤udur. Ancak ne var ki bu aç›k gerçe¤e ra¤men, Kürt Ulusal Hareketi, AKP’yi di¤er partilerden ayr› bir yere koymufl, ordunun aksine Kürt ulusal meselesinde AKP’yi ›l›ml› de¤erlendirerek bu konuda belli bir bilinç bulan›kl›¤›na sebebiyet vermifltir. Nihayet ki bu konudaki tutum flimdilik terk edilmifltir. Oysa Amed halk› 2006 Serh›ldan› s›ras›nda, Erdo¤an’›n katliama davetiye ç›karan “...kad›n da olsa çocuk da olsa gereken yap›lacakt›r” sözlerini unutmam›flt›r. Amed halk› bugünlerde evlerinin üzerinden uçan savafl uçaklar›n›n sesini duymaktad›r. Bakmay›n durgunlu¤una Amed’in: Amed üzerinde oynanan oyunlara karfl› henüz son sözünü söylemifl de¤ildir. Amed halk› son sözünü, en güzel, direniflleri ile söyleyeceklerdir.

PKK’nin Da¤l›ca (Oremar) bask›n›yla esir ald›¤› 8 asker serbest b›rak›ld›ktan sonra devletin “Neden ölmediniz?” dercesine tutuklanmas› kamuoyunda ciddi rahats›zl›k uyand›rm›flt›. 8 askerin iddianameleri de tüm gerçekli¤e karfl›t ufadelerle doluydu. 8 askerin mahkemesi 1 fiubat günü bafllayan ve 2 fiubat günü sonuçland›. Askeri Mahkeme askerlerin serbest b›rak›lmas›na karar verdi. Askerlik süresi dolan Er Ramazan Yüce evine dönerken, di¤erleri birliklerine teslim edildi. 8 askerin duruflmas›n›n oldu¤u gün ‹stanbul’da aralar›nda Partizan’›n da bulundu¤u kurumlar taraf›ndan bir bas›n aç›klamas› düzenlendi. Esir askerlerin mahkemeye ç›kar›ld›¤› 1 fiubat Cuma günü bir araya gelen kurumlar askerlerin tutuklanmas›n› protesto etti. Befliktafl DGM önünde bas›n aç›klamas› yapmak isteyen kurumlara polisin izin vermemesi üzerine bas›n aç›klamas› Befliktafl Meydan›’nda yap›ld›. Devletin asker ölümlerini ›rkç›- floven sald›rganl›¤›n malzemesi olarak kulland›¤›n›n alt›n›n çizildi¤i aç›klamada s›n›r ötesi operasyonlar›n durdurulmas› istendi. (‹stanbul)

As›l operasyon halk›n cebine! S›n›r ötesi operasyon ile Kürt halk›n›n üzerine bomba ya¤d›ran egemenler, bunun faturas›n› da halktan ç›kar›yor. Yeni zamlar ile devlet, operasyonun giderini halk›n cebinden karfl›l›yor. Elektri¤e, suya ve ulafl›ma yap›lan zamlarla emekçilerin yaflam› daha da zorlaflacak. Yap›lan zam furyas›na ve s›n›r ötesi operasyona karfl› bir araya gelen kurumlar bir eylem gerçeklefltirdi. 27 Ocak Pazar günü saat 13.00’te AKP il binas› önünde “Savafla de¤il; emekçiye, sa¤l›¤a, e¤itime bütçe. Yaflas›n iflçilerin birli¤i, halklar›n kardeflli¤i” pan-

kart› açan kitle “Savafla de¤il e¤itime bütçe”, “Katil ABD iflbirlikçi AKP”, “Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek” sloganlar›n› hayk›rd›. ESP, DTP, HKM, PSAKD, TektsilSen, Limter-‹fl, Kald›raç, Al›nteri, BDSP, Partizan, PDD, SDP, TÖP ve birçok kurumun imzas›yla yap›lan eylemde yap›lan aç›klamada; ‹stanbul’da ulafl›ma yüzde 50, suya yüzde 135 oran›nda zam yap›ld›¤› dile getirilerek s›n›r ötesi operasyonlar›n halk›n cebinden yap›lan soygunlarla karfl›land›¤› ifade edildi. (‹stanbul)


8-21 Şubat 2008

İşçi-köylü 9

Dengê azadi

Ovac›k Demokrasi Platformu’ndan halk toplant›s› Ovac›k Demokrasi Platformu’nun düzenledi¤i halk toplant›s›, 23 Ocak Çarflamba günü saat 16.00’da Ovac›k EMEP ilçe binas›nda gerçeklefltirildi. Ovac›k Demokrasi Platformu ad›na yap›lan aç›l›fl konuflmas› ve sunumdan sonra, platform ve köy temsilcileri ve ayn› zamanda halk tart›flmaya bafllad›. Köylüler ad›na konuflan köy temsilcisi; yöremizin zehirlenmesine izin vermeyeceklerini, çünkü çocuklar›m›z›n zehirlenmesini istemediklerini söyleyerek bu flirketin Bergama’dan farkl› bölgelere kadar teflhir oldu¤unu belirterek devletin iflbirlikçiler arac›l›¤›yla bölgeye tutunmaya çal›flt›¤›n› söyledi. Devletin ve flirketin yapmaya çal›flt›¤› bölgemizi zehirlemeye ve iflbirlikçileflmeye karfl› mücadelede ›srar vurgusu yaparak sözü bir baflka Ovac›k yerlisine b›rakt›. Sözü alan Ovac›k köylüsü; emperyalizmin sömürgecilik politikas›n›n de¤iflti¤i, art›k silahl› gücüyle de¤il sermayesini ülkelere ak›tarak sömürüsünü daha boyutland›rd›¤›n› ifadelendirdi. Konuflmac› ayr›ca “daha fazla devrimci, muhalif bas›n› takip etmeliyiz” dedi. Ve sözü bir baflka yerli temsilciye b›rakt›. Sözü alan kifli; “Bizler Ovac›k’›, ilçemizi seven insanlar›z. Gelece¤imize sahip ç›kaca¤›z” diyerek sözü bir baflka köylüye b›rakt›. Sözü alan köylü; sermayenin dini, mezhebi, ›rk› yoktur vurgusunu yapt› ve sözü Demokrasi Platformu sunucusuna b›rakt›. Ovac›k Demokrasi Platformu ad›na sözü alan temsilci flöyle devam etti; “fiu

Kanser olmak istiyorsak Ovac›kl›lar olarak hep beraber kanser olal›m öyleyse, bizim bölünme gibi bir lüksümüz yoktur. Mutlu günlerimizde oldu¤u gibi, cenazemizde oldu¤u gibi bir araya gelip kenetlenmeliyiz. Bir Ovac›kl› olarak, bir insan olarak, çocuklar›na güzel bir gelecek b›rakmak isteyen bir baba olarak gelin hep beraber birleflelim ve mücadele edelim.” Ard›ndan soru cevap bölümüne geçildi ve toplant› sona erdi.

an güçlü bir birlikteli¤e ihtiyac›m›z var. Dünyan›n hiçbir yerinde mücadeleler yasalarla kazan›lmad›, tek çözüm halk›n kendi öz mücadelesiyle halk›n birleflik mücadelesindedir.” Ard›ndan bir köy temsilcisi söz ald›; “Hangi görüflte olursak olal›m sorunumuz ortakt›r. Bu do¤rultuda bir araya gelelim. Birbirimize güvenerek, elefltiri-öz elefltiri mekanizmas›n› oluflturarak birlikteli¤imize devam edelim” dedi. Bir baflka köylü sözü alarak flunlar› söyledi; “Ovac›k’ta bak›r bulunsa dahi Munzur suyumuz gri olacakt›r. Üzerinde bir sinek dahi dolaflamayacakt›r.Da¤lar›m›zda kuvars var. Kuvars›n oldu¤u yerde de alt›n olur. Emperyalist bir oluflum kâr yapmayacaksa buraya gelmez, bu madenlerde çal›flanlar ilk 15 y›l içerisinde akci¤er kanserinden ölürler.

- Yörede ifl sorunu nas›l çözülebilir? - (Yan›tlayan yöreden bir köylü); Do¤am›z›, çevremizi, memleketimizi kirletmeden ifl olanaklar› istiyoruz. Yan› bafl›m›zda Erzincan/‹liç ilçesinde sondaj çal›flmas› alt›n rezervlerinin bulunmas›yla sonuçland›. Ona karfl› da mücadele etmemiz gerekiyor. O da memleketimizi kirletiyor, ama ifle de ihtiyac›m›z var. Buna da bir çözüm bulmal›y›z. Sonuç olarak; Ovac›k Demokrasi Platformu önüne koydu¤u görevleri flu flekilde aç›klad›; Afiflleme çal›flmas›, ‹stanbul’dan köy dernekleri, TUDEF, Tunceli Belediyesi, Hozat Belediyesi, Pertek Belediyesi destek vereceklerini belirtmifllerdir. Ovac›k karar merkezi olacakt›r. Her köyden bir temsilci ve Ovac›k merkezden temsilci bir kurulun oluflturulmas› çal›flmas› olacakt›r. Hafta sonu Konutlar Mahallesinde irtibat oluflturulacakt›r. (Dersim ‹K okurlar›)

Kitleler Alevi oyununu bozmakta kararl› AKP hükümetinin, Alevileri sisteme yedeklemek, asimile etmek ve daha birçok amac› içeren “Alevi aç›l›m›”na karfl› tepkiler büyüyor. Genifl y›¤›nlar bu sahte “aç›l›m” oyununu bozmak için kitlesel tepkiler vermeye devam ediyor. Bu genifl kat›l›ml› tepkilerden biri de 3 fiubat tarihinde Kad›köy’de gerçeklefltirilen mitingle ortaya kondu. Binlerce Alevinin yan› s›ra, çok say›da devrimci ve demokratik kurumun da kat›l›m›yla gerçekleflen mitinge binlerce insan kat›larak, özelde AKP’nin Alevi oyununa genelde ise sistemin tüm sald›r›lar›na karfl› öfkelerini dile getirdi. On binden fazla insan›n kat›ld›¤› “Ö¤retimize ve özgürlü¤ümüze sayg›” mitinginde “H›z›r Paflalar›n oyununa gelmeyece¤iz” fliar› hayk›r›ld›. Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i’nin (PSAKD) öncülü¤ünde gerçekleflen miting için sabah erken saatlerden itibaren Tepe Nautilus önünde toplanmaya bafllayan kitle, buradan Kad›köy ‹skele Meydan›’na do¤ru yürüyüfle geçti. Mitinge, E¤itim-Sen, ESP, HÖC, TKP,

DHP ve çok say›da sendika temsilcisi de kat›larak destek verirken, Partizan’da, “Alevi ‹nanc›n›n Asimilasyonuna ‹zin Vermeyelim- Alevilerin Devletle Bar›flt›r›lma Sahtekarl›¤›na Kanmayal›m- Partizan” imzal› bir pankart açarak, kitlesel bir kat›l›m sa¤lad›. Miting sadece bir konuflmayla s›n›rl› tutuldu. Bu konuflma ise, PSAKD Genel Baflkan› Kaz›m Genç taraf›ndan gerçeklefltirildi. Genç, AKP’nin toplumsal bar›fl ve demokrasinin olmad›¤› bir ortamda, anayasa haz›rl›¤› yapt›¤›na dikkat çekti¤i konuflmas›n›, “bu ülkede tüm emekçilere bask› var. Ancak bu zat diyor ki; ‘Alevilerin Cemevlerine statü kazand›raca¤›m’. Ancak biz biliyoruz ki, O’nun bir tek politikas› vard›r, o da asimile etmek, inkar etmek, yok etmek” sözleriyle sürdürdü. Kürt sorunu ve Ermeni sorunun da ancak demokrasi mücadelesiyle çözülebilece¤ine dikkat çeken Genç, mücadele verilmesinin zorunlu oldu¤unu belirterek, uygulanan sald›r› politikalar›n›n emperyalist politikalar oldu¤unun alt›n› çiz-

di. Genç’in konuflmas›n›n sonunda yapt›¤› ortak mücadele ça¤r›s› ise, kitlenin “Yaflas›n devrimci dayan›flma” sloganlar›yla karfl›land›. Miting, Hasan Sa¤lam, Vardiya Müzik Grubu ve Erdal Bayrako¤lu’nun seslendirdi¤i Kürtçe, Lazca ve Türkçe ezgilerle sona erdi. (Kartal)

Edî Bes e yürüyüflüne polis sald›r›s› 27 Ocak Pazar günü Kürt ulusuna yönelik sald›r›lar› k›namak amac›yla “Edî Bes e” fliarl› bir eylem düzenlendi. Mersin’in Yenipazar Mahallesi’nde saat 13.00’te toplanan yaklafl›k 300 kiflinin sloganlar eflli¤inde bafllatt›¤› yürüyüflün ard›ndan DTP Akdeniz Belde Teflkilat›’n›n önünde yap›lan bas›n aç›klamas›yla son dönemde artan bask›lar k›nand›. YDG’lilerin de destek verdi¤i eylemde “Gençler da¤lara hesap sormaya”, “PKK halkt›r halk burada” vb. sloganlar at›ld›. Bas›n aç›klamas›n›n bitiminin ard›ndan polis kitleye sald›rarak 1 kifliyi gözalt›na ald›. Kitlenin polislere karfl›l›k vermesi üzerine mahallede ç›kan k›sa süreli çat›flman›n ard›ndan eylem sona erdi. (Mersin YDG)

DTP’den mektuplu eylem Mersin DTP ‹l Baflkanl›¤› yöneticileri ve üyeleri ile Akdeniz Göç-Der, Özgür ve Eflit Yurttafl Derne¤i, Özgür ve Demokratik Kad›n Hareketi, MKM-DER temsilcilerinden oluflan yaklafl›k 200 kifli, Mersin DTP ‹l Binas› önünde toplanarak Merkez Postane önüne kadar alk›fllarla yürüdü. Yo¤un “güvenlik” önlemi al›nan yürüyüfl boyunca Çevik Kuvvet’in müdahaleleri de yafland›. Mektup eylemlerinin birçok ilde yap›ld›¤›n› ve yap›lmaya devam edildi¤ini söylen Mersin DTP ‹l Baflkan› Selami Turhan; ‹mral› Hapishanesi’nde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan’›n sa¤l›k koflullar›n›n kötüleflti¤ini söyledi. Kitle Öcalan’›n zehirlendi¤i iddialar›na iliflkin inceleme yapan Avrupa Konseyi ‹flkenceyi ‹zleme ve Önleme Komiserli¤i raporu aç›klanmad›¤› için Türkiye’de gerginlik yarat›ld›¤›n›, raporun bir an önce aç›klanmas›n› ve hapishane koflullar›n›n düzeltilmesi talebiyle, Avrupa ‹flkenceyi Önleme Komiserli¤i, Avrupa Konseyi ‹nsan Haklar› Komiserli¤i ve TBMM ‹nsan Haklar› Komisyonu’na mektup gönderdi. (Mersin)


İşçi-köylü 10

Halkın gündemi

Beni nas›l flfliikayet edersin daya¤›! Bolu F Tipi Hapishanesi’nde gardiyanlar›n kendilerine “bask› uygulad›klar›” gerekçesiyle hapishane idaresine dilekçe veren PKK’li tutsaklara gardiyanlar taraf›ndan coplarla sald›r›ld›. TUHADFED Genel Baflkan› Ali Erdemirci, sald›r›ya u¤rayan 3 PKK hükümlüsünün aileleri arac›l›¤›yla kendilerine baflvurdu¤unu belirterek, yaflanan olaya sessiz kalmayacaklar›n› ve avukatlar›n gerekli incelemesinden sonra hukuki giriflimlerde bulunacaklar›n› söyledi. Konuya iliflkin bilgi veren Erdemirci, Kand›ra 2 Nolu F Tipi Hapishanesi’nden Bolu F Tipi Hapishasi’ne sürgün edilen 8 PKK’linin daya¤a maruz kald›¤›n› belirterek, “Sevki gerçekleflen PKK hükümlüleri Bolu F Tipi Hapishanesi’ne geldikleri günden beri, di¤er tutuklu ve hükümlülerle tamamen iliflkileri kopar›lm›flt›. 3 ve 2 kiflilik farkl› odalarda kal›yorlard›. Birbirleri ile görüfltürülmüyordu. Sürekli gardiyanlar›n sataflmalar›na,

hakaretlerine ve provoke edici yaklafl›mlar›na maruz kald›klar›na iliflkin bilgiler ulafl›yor bize” dedi. Yaflanan bask›lar üzerine 17 Ocak’ta Muzaffer Akengin adl› PKK hükümlüsünün yaz›l› olarak hapishane idaresine baflvurarak bu yaklafl›mlar› dile getirdi¤ini ve idarenin bunlara engel olarak olay› çözmesini istedi¤ini ifade eden Erdemirci, “Ancak ayn› günün gecesi 20 civar›nda gardiyan Muzaffer Akengin, Deniz Güzel ve Naif Bal’›n kald›¤› odaya girerek, hiçbir gerekçe göstermeden do¤rudan sald›r›yor. Gardiyanlar ellerindeki sopa ve cop gibi araçlarla sald›r›yorlar ve 15 dakika boyunca durmadan dövüyorlar. Ailelerin bize iletti¤ine göre, bu esnada Muzaffer Akengin gö¤sünden ald›¤› darbe ile nefessiz kal›yor. Halen nefes almakta zorlan›yor. Naif Bal’›n kafl› yar›l›yor ve vücudundan darp izleri bulunuyor. Deniz Güzel’in ise duda¤› çatl›yor ve bafl› yar›l›yor” fleklinde anlatt›. (H. Merkezi)

Adalet Bakanl›¤›: “Zavar hapishanede kalabilir!” 1999 y›l›nda mesane kanseri teflhisi konan Gazeteci Erol Zavar’›n infaz›n›n durdurulmas›na gerek olmad›¤›n› belirten Adalet Bakanl›¤› katliamc› yüzünü bir kez daha sergilemifl oldu. DTP Diyarbak›r Milletvekili Selahattin Demirtafl’›n, mesane kanseri teflhisi konmas›na ra¤men hapishanede bulunan Odak Dergisi Yaz›iflleri Müdürü Erol Zavar’a iliflkin verilen soru önergesi, Adalet Bakan› M. Ali fiahin taraf›ndan olumsuz yan›tland›. (H. Merkezi) ‹HD Ankara fiubesi Cezaevi Komisyonu, 22 Ocak Sal› günü yapt›¤› bas›n toplant›s› ile F tipi hapishanelerde yaflanan hak gasplar› ve keyfi uygulamalara iliflkin bilgilerine yer verilen üç ayl›k raporunu aç›klad›. Komisyon ad›na aç›klama yapan Elif Zavar, 18 Ekim 2007-22 Ocak 2008 aras›nda ‹ç Anadolu Bölgesi’nde bulunan F tipi hapishanelerde yaflanan sorunlara iliflkin haz›rlanan raporu bas›na sundu. Adalet Bakanl›¤›’n›n Ocak 2007’de yay›nlad›¤› genelgeye de¤inen Zavar, “Son dönemde cezaevlerinden gelen haberler ve derne¤imize yap›lan bafl-

Hapishanelerde tecrit a¤›rlaflarak devam ediyor!

‹HD ‹stanbul fiubesi’nin oluflturdu¤u “Tekirda¤ F Tipi Cezaevi Araflt›rma ve ‹nceleme Heyeti” haz›rlad›¤› hapishane raporunu aç›klad›. Raporda tutuklu ve hükümlülere yönelik her türlü hak gasp›n›n devam etti¤i vurguland›. Hapishane idaresi ile yap›lan görüflme sonuçlar› ve tutsaklar›n yapm›fl oldu¤u baflvurular›n de¤erlendirildi¤i raporda, her türlü iletiflim hakk› gasp›, anadil yasa¤› ve görüfl yasaklar›na dikkat çekildi. Rapor, ‹HD ‹stanbul fiubesi Gülseren Yoleri taraf›ndan sunuldu. Tekirda¤ 1 No’lu F Tipi Cezaevi Müdürü Rahmi Güven ile görüfltüklerini belirten Yoleri, Kürtçe üzerindeki bask›lara dikkat çekti. Görüfl esnas›nda tutsaklar›n anadilinde konuflmalar›na yasak konuldu¤unu, Kürtçe konuflmak için öncelikli olarak idareye dilekçe verme zorunlulu¤u oldu¤unu belirten Yoleri, Müdürün söz konusu sorunun “yasal s›k›nt›lar”dan kaynakland›¤› yönünde aç›klamada bu-

F tiplerinde hak ihlalleri sürüyor, direnifl de! vurular kayg› vericidir, 10 kiflinin haftada 10 saat görüflmesine olanak tan›yan genelgenin, asl›nda sadece ölüm oruçlar›n› bitirmek amac›yla yap›ld›¤› ortaya ç›kt›” diye belirtti. Yapt›¤› aç›klamada hak ihlallerinden örnekler veren Zavar, Adli T›p Kurumu taraf›ndan ise “Darbe rastlanmam›flt›r” fleklinde rapor verildi¤ini, suç duyurusu dilekçelerinin yok

8-21 Şubat 2008

edildi¤ini, hasta tutsaklar›n tedavilerinin engellendi¤ini belirtti. Hapishane kantini fiyatlar›n›n piyasa bedelinin çok üzerinde oldu¤unu ve elektrik ücretlerinin tutsaklardan al›nd›¤›n› ifade eden Zavar, tutsaklara gelen faks ve mektuplar›n 1-2 ay sonra teslim edildi¤ini, muhalif gazete ve dergilerin toplatma karar› olmaks›z›n engellendi¤ini aç›klad›. Zavar, Bolu ve Sincan F

lundu¤unu söyledi. Tutsaklar›n üst aramas›na iliflkin yaflad›klar› onur k›r›c› davran›fllar› da Müdür’e aktard›klar›n› belirten Yoleri, kendisinin araman›n yönetmenli¤e göre yap›ld›¤›n› savundu¤unu söyledi. Raporda, ayakkab› aramas›na iliflkin Müdür’e “uygulama personelin keyfi dikkate al›narak m› yap›l›yor?” sorusu yöneltildi¤ini, müdürün ise “Devlete karfl› kurflun s›kanlar›n ayakkab›lar›n› benim personelim niye ç›kars›n” dedi¤i kaydedildi. Heyetin taleplerinin de yer ald›¤› raporda, tecrit, izolasyon ve süreklileflen disiplin cezalar› nedeniyle artan intihar olaylar›n›n ciddiye al›nmas›, sa¤l›¤a zarar vermeyecek bir infaz sisteminin gelifltirilmesi, iletiflim önündeki her türlü engelin kald›r›lmas›, itiraz ve savunma dilekçelerinin aciliyetle yerlerine ulaflmas›, Kürtçe üzerindeki yasa¤›n kald›r›lmas› ve her türlü keyfi uygulamalara derhal son verilmesi istendi. (‹stanbul)

Tipi Hapishanelerinde kalan tutsaklar›n tek tek maruz kald›klar› keyfi disiplin cezalar›, sald›r›lar ve yaflad›klar› sorunlara iliflkin de bilgi verdi. Zavar, “Keyfi uygulamalar bize bir kez daha gösteriyor ki Adalet Bakanl›¤› bir an önce demokratik kitle örgütlerinden oluflan ba¤›ms›z izleme kurullar›na cezaevlerini denetime açmal›d›r. Keyfi disiplin cezalar›na son verilmeli ve 10 kiflinin haftada 10 saat yan yana gelebilmesinin önündeki engeller kald›r›lmal›d›r. Sa¤l›k sorunlar› olan tutuklu ve hükümlülerin tedavilerinin yap›lmas› için tahliye edilmelidir” dedi. (Ankara)


8-21 Şubat 2008

İşçi-köylü 11

Abluka alt›ndaki Gazze’ye Türkiye’den kardefllik eli!

‹srail ablukas› alt›nda her türlü olanaktan mahrum bir flekilde yaflamaya çal›flan Filistin halk›n›n ›zd›rab›na dikkat çekmek isteyen Filistin Halk›yla Dayan›flma Derne¤i, çeflitli eylemler gerçeklefltirdi. 26 Ocak Cumartesi günü saat 11.30’da Taksim Tramvay dura¤›nda bir araya gelen Dernek üyeleri, Siyonist ‹srail’in Filistin halk›na uygulad›¤› zulmü k›nad›. “Kahrolsun Siyonist katliam›, Gazze’de Gettoya son” yaz›l› pankart açan kitle ‹srail Siyonizmi’ni protesto etti. Eylemde “Gazze Siyonizm’e mezar olacak”, “Filistin halk› yaln›z de¤ildir” vb. sloganlar› hayk›ran kitle, ablukan›n kald›r›lmas›n› istedi. Kat›lanlar ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan Dernek Baflkan› Füsun Band›r; Filistin halk›n›n aylard›r ‹srail ablukas› alt›nda yaflam sa-

vafl› verdi¤ini, dünya ile iletiflimlerinin kesildi¤ini, her türlü sa¤l›k olana¤›ndan yoksun olduklar›n›, yaflanan bu insanl›k dram›na karfl› kamuoyunun daha duyarl› olmas› gerekti¤ini dile getirdi. Eylemde Filistinli Yasmine’nin gönderdi¤i mektup okundu. Gazze’de yaflanan insanl›k trajedisini dile getiren mektup oldukça etkileyici idi.

“Vatan›m heybem de¤il ve ben de yolcu de¤ilim” Dernek taraf›ndan 1-3 fiubat tarihleri aras›nda düzenlenen “Filistin’de yaflam” etkinli¤i Taksim Metro içindeki sergi salonunda bir kez daha dikkatleri ‹srail iflgaline ve bunun karfl›s›nda yarat›lan ‹ntifadaya çekmeye çal›flt›. Etkinlikte sergi, panel ve sinevizyon gösterimi yap›ld›. Taksim Metro içindeki salonda yap›lan sergide çeflitli foto¤raflar›n yan›s›ra

Filistin mücadelesini anlatan resim, afifl ve posterlere yer verildi. Geçti¤imiz günlerde yaflam›n› yitiren FHKC kurucusu Dr. George Habbafl an›s›na bir defterin de aç›ld›¤› sergide, Gazzeli kad›nlar›n yapt›¤› el eme¤i ürünlere de yer verildi. 1 fiubat Cuma günü saat 11.00’de yap›lan sergi aç›l›fl›n›n ard›ndan film gösterimi yap›ld› ve gelen ziyaretçilere gerek dernek çal›flmalar› gerekse de Filistin’deki son durum üzerine bilgi verildi. 2 fiubat Cumartesi günü sergi yine devam ederken saat 14.00’te gazeteci Mete Çubukçu ve Sefer Turan’›n kat›ld›¤› bir panel düzenlendi. Her iki gazetecinin de bölgeyi iyi biliyor olmas› panelin canl› bir ortamda geçmesine neden oldu. ‹lk olarak sözü alan Sefer Turan, yap›m› halen devam eden Ayr›mc›l›k Duvar› nedeniyle Filistin’in adete bir F tipi hapishaneye döndü¤ünü söyledi. Turan, duvar›n en büyük tehlikesinin ise kurulacak olas› bir Filistin devletinin s›n›rlar›n› belirlemek oldu¤unu söyledi. Daha sonra söz alan Mete Çubukçu da Annapolis Konferans›’nda 1967 s›n›rlar›n›n geçerli olmas›ndan bahsedilirken, o esnada Kudüs’te ‹srail buldozerlerinin yeni yerleflimler kurmas›n›n “bar›fl süreci” kavram›n›n da hiçbir anlam› olmad›¤›n› ortaya koydu¤unu belirtti. Panelin ard›ndan iki paneliste FHDD’ye katk›lar›ndan dolay› birer plaket verildi. (‹stanbul)

Narl› halk› çöpe karflfl›› eylem yapt› Marafl’a ba¤l› Narl› ilçesindeki Narl› ve Çevre Köylerini Koruma, Gelifltirme, Güzellefltirme ve Kültür Derne¤i, ilçeye ba¤l› Pulyanl› ve Maksutufla¤› köyleri yak›nlar›na kurulmaya çal›fl›lan çöp rafinerine karfl› 30 Ocak günü bir eylem yapt›. Narl› halk›, ilçe merkezinden bafllayarak Hac› Bektafli Cemevi yak›nlar›na kadar süren bir yürüyüfl gerçeklefltirdi. Emekçiler, yürüyüfl esnas›nda s›k s›k sloganlar atarak, sa¤l›klar›n› tehdit eden çöp rafinerilerine karfl› olduklar›n› hayk›rd›lar. Eylemde bir konuflma yapan Dernek Baflkan› Mahmut Man›fl, çöp rafinerisi istemediklerini dile getirdi. Konuflman›n ard›ndan bir süre bekleyen Narl› halk› halaylar çekerek eylemi sürdürdü.

Yaklafl›k 1000 kiflinin kat›ld›¤› eylemde “Gün gelecek devran dönecek,

ovay› ve çevreyi katledenler halka hesap verecek”, “Onurlu bir yaflam için ovama dokunma” sloganlar›n› atan kitle, öfkesini dile getirdi. Köylüler daha önce de Kat› At›k Depolama alan› inflaat› için yol çal›flmalar›n›n bafllamas› üzerine ifl makinelerinin çal›flmas›n› önleyerek çal›flmalar› durdurmufltu. Eylem nedeniyle Kahramanmarafl-Gaziantep yolu bir saat trafi¤e kapanm›flt›. Köylüler çöp depolama alan›n›n kurulmas› ile birlikte su kaynaklar›n›n kirlendi¤ini, çöplerin bölgeye tafl›nmas› ile birlikte köylülerin göç etmek zorunda kalaca¤›n› dile getiriyor. Köylüler seslerini, sorunlar›n› duyurmak amac›yla bir heyet oluflturarak vali ile de görüflmüfl ancak bir sonuç alamam›fllard›. (H. Merkezi)

Halkın gündemi

Düflünce özgürlü¤üne(!) bir soruflturma daha Gazeteci yazar Temel Demirer’e geçen y›l düzenlenen Munzur Do¤a ve Kültür Festivali’nde yapt›¤› konuflma nedeniyle “yasad›fl› örgüt propagandas› yapmak” ve “suç ve suçluyu övmek” gerekçesiyle Malatya Cumhuriyet Baflsavc›l›¤› taraf›ndan bir soruflturma aç›ld›. Soruflturma kapsam›nda Ankara Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›’na ifade veren Demirer “düflünce ve ifade özgürlü¤ünün bulundu¤u söylenen bir ülkede yapt›¤›m her konuflman›n ya da bütün ifadelerimin herkes taraf›ndan kabul edilir olmas› gerekmez. Bu konuflma nedeniyle benim hakk›mda soruflturma bafllat›lmas› benim düflüncelerimi aç›klama özgürlü¤ümün k›s›tlanmas› anlam›na gelir. Konuflmada sözünü etti¤im kiflilerden ‹brahim Kaypakkaya, Çorumlu olup benim hemflerimdir. Kendisini yak›ndan tan›rd›m, bundan dolay› her zaman gurur duydu¤um bir kifliliktir. Deniz Gezmifl ve Mahir Çayan’› da tan›maktay›m. Bu isimlerden söz etmifl olmak TKP/ML T‹KKO’yu övmek anlam›na gelmez” dedi. ‹fadesinin devam›nda “Tunceli k›rsal›nda öldürülen Ökkefl Karao¤lu’nun manevi o¤lu oldu¤unu, Ökkefl’in ve arkadafllar›n›n herhangi bir suçu olmad›¤› halde bir operasyon sonucu öldürüldüklerini ve suçlu ilan edildiklerini, bu olay›n bir yarg›s›z infaz oldu¤unu” dile getirdi. Savc›l›¤›n açm›fl oldu¤u soruflturma halen devam ediyor. (Ankara)

‹HD: “Kay›t d›fl› gözalt›lar kayg› verici…” Son dönemlerde yap›lan neredeyse tüm aç›klamalarda alt› çizilen gayr› resmi gözalt› ve iflkence vakalar›n› raporlaflt›ran ‹HD Diyarbak›r fiubesi, devletin sahte söylemlerinin alt›n› bir kez daha çizdi. fiube binas›nda yap›lan bas›n toplant›s›nda Yönetim Kurulu Üyesi Av. Bülent Temel, özellikle bölgede yaflanan yarg›s›z infazlara de¤inerek, hükümetin “iflkenceye s›f›r tolerans” slogan›n›n gerçek yüzünün ortaya ç›kt›¤›n› belirtti. Ard›ndan söz alan ‹HD Diyarbak›r fiube Baflkan› Ali Ak›nc›, ‹HD Adana fiube Baflkan› Ethem Aç›kal›n’›n tutuklanmas›n› k›nad›. (H. Merkezi)


İşçi-köylü 12

Dünya

‹sviçre

Filistin halkı İsrail ablukasını deldi! Siyonist ‹srail’in Gazze’de yaflayan Filistin halk›na dönük, ABD Baflkan› Bush’un ziyaretini izleyen günlerde ve sonras›nda artan askeri sald›r›lar›, bu bölgedeki Filistinlileri insanl›k dram›yla yüz yüze getirdi. Gaz, elektrik ve temel g›da maddesi gibi, insani ihtiyaçlar›n Gazze’ye geçifline izin vermeyen Siyonistlerin hedefi, açl›¤a mahkum etti¤i Filistin halk›n›n yaflam koflullar›n› tamamen ortadan kald›rmak ve böylelikle direnifli bitirmekti. Ancak Filistin halk› ‹srail ablukas›n› delerek, Siyonistlerin kendilerini açl›¤a mahkum etmesine izin vermedi! Emperyalistlerin bölgedeki en sad›k iflbirlikçilerinden olan M›s›r hükümetinin Filistinlilerin geçiflini engellemek için Gazze s›n›r›na ördü¤ü duvar, 23 Aral›k günü direniflçiler taraf›ndan birçok yerinden bombaland›! S›n›r duvar›n›n bombalarla aç›lmas›n›n ard›ndan M›s›r’a geçen yüz binlerce Filistinli, burada uzunca süredir mahrum kald›klar› temel ihtiyaçlar›n› karfl›lad›lar. S›n›r›n bombalarla delinmesinin ard›ndan, ilk bafllarda duruma tepkisiz kalan,

hatta Filistinlilerin ihtiyaçlar›n› karfl›lamas›na izin verilece¤i aç›klamas› yapan M›s›r hükümeti ise, ablukan›n delinmesini hazmedemeyen Siyonistlerin tehditleri sonucu, s›n›r› geçmeye çal›flan Filistinlilere dönük gözalt› furyas› bafllatt›. M›s›r polisi, ayn› günlerde 3 bin civar›nda Filistinliyi gözalt›na al›rken, Kahire ve di¤er kentlerde de Filistinli “av›na” ç›km›fl bulunuyor. Filistin direniflinin s›n›r duvar›n› y›karak, ‹srail ablukas›n› delme eylemi dünya halklar› taraf›ndan coflkuyla karfl›lan›rken, Filistin davas›n› emperyalistlere ve Siyonistlere satan iflbirlikçi Mahmut Abbas, Filistin halk›na dönük düflmanl›¤›n› bu eylem özgülünde bir kez daha ortaya koydu. Ayn› günlerde Kahire’ye geçen Abbas, burada yapt›¤› aç›klamada, s›n›r duvar›n›n bombalanarak y›k›lmas›n› “k›nad›”!

Filistin intifadas› bir yi¤it önderini daha yitirdi Filistin halk›na dönük emperyalist-Siyonist sald›r›lar olanca h›z›yla sürerken,

Eğitim emekçileri greve gitti Frans›z e¤itim emekçileri 24 Ocak’ta ülke çap›nda greve gittiler. Her iki e¤itimciden birinin kat›ld›¤› greve, çok say›da sendikan›n yan› s›ra, lise ve kolej ö¤rencileri de kat›larak, destek verdi. E¤itim emekçilerinin yan› s›ra, memurlarda ayn› gün ücret art›fl› talebiyle ülke genelinde eylemler gerçeklefltirdiler. Ücret art›fl› ve iflin korunmas› talebiyle gerçekleflen grev ve eylemlere on binlerce kiflinin kat›ld›¤› belirtilirken, hükümet taraf›ndan yap›lan aç›klamada, ücret art›fl› yap›laca¤›, ancak ifl yerlerinin tasfiyesini içeren progra-

m›n uygulanmaya devam edilece¤i vurguland›. Hükümetin bu aç›klamas›na tepki gösteren eylemciler, önümüzdeki y›l içinde 22 bin 900 ifl alan›n›n yok edilece¤ini söylüyorlar. 2009’dan itibaren ise y›lda 35 bin ifl alan›n›n ortadan kalkmas› öngörülüyor. Bu da kamu hizmetlerinden her iki memurdan birinin emeklili¤e ayr›laca¤› anlam›na geliyor. Fransa’da son dönemde iyice h›z kazanan sosyal y›k›m sald›r›lar›na karfl› gerçekleflen eylemler, giderek art›fla geçmifl bulunuyor.

8-21 Şubat 2008

Filistin halk› ‹ntifadan›n yi¤it bir önderini daha yitirdi. Filistin Halk Kurtulufl Cephesi (FHKC)’nin kurucu önderlerinden George Habbafl hayata gözlerini yumdu. 82 y›ll›k ömrünün 70 y›l›n› Filistin halk›n›n intifadas›na adayan Habbafl, daha ö¤rencilik y›llar›nda bafllad›¤› mücadele yaflam›n›, 1960’l› y›llar›n bafl›ndan itibaren s›n›fsal kurtulufl hedefiyle yürüttü. Geriye Dönüfl Yi¤itleri, ‹ntikam Gençli¤i ve Filistin Kurtulufl Cephesi’nin birleflmesinden oluflan FHKC’nin daha kuruluflundan itibaren önder kadrosu içinde yer alan Habbafl, Filistin davas›n› Filistinlilefltirenlerin bafl›nda gelmektedir. Bir Marksist-Leninist olan Habbafl, mücadelesini “Zafere kadar devrim” ilkesiyle sürdürerek, her türden uzlaflman›n, iflbirlikçili¤in, halk›na ihanetin karfl›s›nda oldu. Bu tavizsiz tutumu ise, O’nun Filistin halk›n›n beynindeki ve yüre¤indeki yerinin daha da pekiflmesini getirdi ve Filistin halk› O’nu ac›lar›na derman araman›n ifadesi olarak “El Hakim” olarak and›. Genelde Ortado¤u halklar›n›n, özelde ise Filistin halk›n›n mücadalesini devrimcisosyalist bir rotada sürdürme ve güçlendirme misyonunun sembollerinden olan Habbafl’›n yaflam›n› yitirmesi, Filistin halk›n›n oldu¤u kadar, dünya ezilen halklar›n›n mücadelesi aç›s›ndan da önemli bir kay›pt›r.

En son 31 Ocak tarihinde Paris’in Orly Havaalan›’nda gerçekleflen eyleme polis azg›nca sald›rd›. Grevci çal›flanlar› zorla d›flar› ç›karmaya çal›flan polisle eylemciler aras›nda çat›flma yafland›. Polisin takviye güç getirmesiyle birlikte grevci çal›flanlar zor kullan›larak, salondan d›flar› ç›kar›ld›lar. Bunun üzerine güney terminaline yönelen eylemciler, burada da polis engeliyle karfl›lafl›nca, ifl bafl› yapt›lar. Grevin nedeni ise, sendikalar›n, 4 ve 7 fiubat tarihlerinde yap›lacak olan ücret görüflmeleri öncesi, taleplerini kabul ettirmek için a¤›rl›k koymaya çal›flmas›.

Dünya Ekonomi Forumu (DEF) taraf›ndan 23-27 Ocak tarihlerinde ‹sviçre’nin Davos kasabas›nda gerçeklefltirilen Davos Zirvesi, daha bafllamadan çok say›da protestoya sahne oldu. Zirvenin ana gündemini dünya piyasalar›nda yaflanan ve giderek büyüyen kriz olufltururken, zirveye, dünyan›n “önde gelen” siyasetçileri ve sermaye temsilcileri kat›ld›. 88 ülkeden toplam 2.500 kiflinin kat›ld›¤› zirveye Türkiye’den de çok say›da bakan kat›ld›. Zirveyi protesto gösterileri ise günler öncesinden bafllad›. 19 Ocak günü yap›lmas› planlanan büyük gösteri ise polis taraf›ndan yasakland›. Ancak buna ra¤men binlerce kifli fiili olarak bir araya gelerek, zirveye karfl› tepkilerini ortaya koydu. Bu fiili eyleme sald›ran polis, aralar›nda gazetecilerin de bulundu¤u, yüzden fazla kifliyi gözalt›na ald›. Zirve karfl›t› protestolar zirvenin yap›ld›¤› günler boyunca da sürdü.

Brüksel

Ermeni devrimciler anıldı Ermeni Kültür Derne¤i taraf›ndan 19 Ocak günü Brüksel’de düzenlenen toplant› ile Ermeni devrimciler an›ld›. Armenak Bak›r, Nubar Yal›m, Manuel Demir, Hayrabet Honca’n›n an›ld›¤› etkinli¤e Partizan okurlar› olarak biz de kat›ld›k. fiehitler ad›na düzenlenen sinevizyon gösteriminin ard›ndan Frans›zca, Ermenice ve Türkçe haz›rlanan yaz›lar okundu. Toplant› kat›lan kitle taraf›ndan coflkuyla izlendi. (Toplant›ya kat›lan Partizan okurlar›)

Hindistan Hindistan’daki bankalarda çal›flan yar›m milyondan fazla memur, geçti¤imiz günlerde bir günlük grev gerçeklefltirdi. Grev ça¤r›s› ise, toplam 900 bin banka çal›flan›n› temsil eden 9 sendika taraf›ndan yap›ld›. Bankac›l›k iflleri tüm ülkede aksarken, greve kat›l›m›n % 70 civar›nda oldu¤u bildirildi.


İşçi-köylü 13

8-21 Şubat 2008

Meksika’da köylülerin öfkesi Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaflmas› (NAFTA) kapsam›nda yer alan tar›m politikas›na karfl› ç›kan 150 bin köylü, protesto eylemi gerçeklefltirdi. Eylem ayn› zamanda Meksika hükümetinin tar›m politikas›n› da hedef al›yordu. Eylemin bugünlere denk gelmesinin nedeni ise, ABD ile Kanada ile 14 y›l önce yap›lan Serbest Ticaret Anlaflmas› kapsam›nda, 1 Ocak 2008’den itibaren son ithalat s›n›rlamalar›n›n da ortadan kald›r›lmas›. Bununla birlikte, bundan böyle özellikle de temel g›da maddeleri olan m›s›r ve fasulyenin ithalat› tamamen serbest olacak. Büyük eylem için protesto konvoylar› oluflturarak, haftalard›r ülkeyi dolaflan 30’un üzerindeki bölgesel ve ulusal

çapl› köylü organizasyonu yapt›klar› aç›klamalarda, ABD’li köylülerin rekabet avantajlar›ndan kaynakl› ekonomik bir jenosidle yüz yüze kal›nabilece¤ini söylemekteler. Talepleri ise, anlafl-

Evrensel Bak›fl Halklara son yalan ABD destekli faflist bir darbeyle iktidara gelen, faflist bir diktatör daha maalesef halklara hesap vermeden öldü. Endonezya’y› 32 y›l boyunca demir yumrukla yöneten Suharto, iktidara geldi¤i 1965 y›l›nda ilk ifl olarak dünyan›n 3. en büyük Komünist Partisi’ne sahip olan Endonezya’da kitlesel bir komünist katliam› gerçeklefltirdi. 3 milyon üyeli Endonezya Komünist Partisi’nin en az 500 bin üyesi, aileleriyle birlikte katledildi. Tutsak düflen milyonlarca komüniste ise hapishanelerde ak›l almaz iflkenceler yap›ld›, müslümanlaflt›rma amaçl› e¤itime tabii tutulmaya çal›fl›ld›. Suharto da, bir çok faflist diktatör gibi görev süresi sona erdikten sonra yarg›lanmad›. Çünkü kendisinden sonra gelenler de yine kendisi gibi emperyalizmin hizmetinde olan ve halka karfl› bir dizi suçlar ifllemeyi sürdüren kiflilikler oldu. Emperyalistler ise, özde kendi suçlar› ortaya ç›kmas›n diye, bunlar›n yarg›lanmamas› için, üzerlerinden korumalar›n› eksik etmediler. Emperyalizm dünyan›n dört bir yan›nda, çok say›da ba¤›ml› ülkede uflak-iflbirlikçi diktatörler yaratmay› hala sürdürüyor. Ancak sadece ba¤›ml› ülkelerde de¤il, emperyalizm içine girdi¤i krizle birlikte, her kriz döneminde oldu¤u gibi, hem kendi halklar›na hem de dünya

halklar›na zulümde birbiriyle yar›flan eli kanl› kiflilikleri ifl bafl›na getirerek, hegemonyas›n› bunlar üzerinden sürdürmeye çal›fl›yor. Emperyalizmin 2000’li y›llar›n bafl›ndan itibaren iyice derinleflmeye bafllayan kriziyle birlikte ifl bafl›na gelen en faflist liderlerinden biri de hiç kuflkusuz, babas›n›n Ortado¤u’da yar›m b›rakt›¤› ‘ifli“ tamamlamaya and içmifl olan ve bu u¤urda baflta Ortado¤u halklar› olmak üzere, dünya halklar›na dönük zulmün, katliam›n artmas›n›n bafl sorumlusu olan, ABD Baflkan› Bush’dur. Bush’un en büyük özelliklerinden biri de, (düflük IQ’sunun da etkisiyle olacak-ki kan›tlanm›fl bir durumdur) halklara yalan söyleme noktas›ndaki beceriksizli¤idir. Bush geçti¤imiz günlerde Ulusa Seslenifl konuflmas›n› yapt›. Bu konuflma ayn› zamanda O’nun son Ulusa Seslenifl konuflmas›yd›. Bu konuflmada en dikkat çekici nokta, Bush’un, ABD emperyalizminin son dönemde üzerinde en çok yo¤unlaflt›¤› ülkelerden biri ve son sürecinin de bafll›ca sorumlusu oldu¤u, bölgedeki en kilit müttefiklerinin bafl›nda gelen Pakistan’dan, sadece k›sa bir iki de¤inmenin d›fl›nda, hiç söz etmeyifliydi. Ne ABD istihbarat birimlerinin 2007’de getirdi¤i, El Kaide’nin burada sakland›¤›na dair iddialara, ne de k›sa bir süre ön-

madaki tar›mla ilgili kararlar›n yeniden ele al›nmas›. Meksika hükümeti ise ithalat serbestli¤inin dramatik de¤iflimlere yol açmayaca¤›n› ve köylülerin rekabet gücü-

ce öldürülen iflbirlikçisi Butto’ya dair, en küçük bir de¤inme yoktu. Afganistan’daki durumu ise, ABD ve müttefiklerinin, Afgan halk›na, özgürlüklerine kavuflmalar› ve yeni bir ülke infla etmeleri yönünde “yard›m ettikleri” biçiminde aç›klad›. Bir halk, bu “cesur askerlerin ve sivillerin sayesinde” ElKaide’den kurtulmufl ve k›zl›-erkekli, herkesin okula gidebildi¤i, genç bir demokrasi yarat›lm›fl! Ancak Bush, Afgan halk›n›n iflgal alt›nda yaflad›¤› ac›dan, iflgal güçlerine dönük giderek derinleflen nefretten ve de bunlar›n sonucu olarak, yükseliflini giderek sürdüren direniflten hiç söz etmedi. Lübnan’daki geliflmeleri de yine ABD politikas›n›n baflar›s› olarak sundu, ancak bu ülkenin de yine emperyalist sald›rganl›k politikalar› sonucu neredeyse iç savafl›n efli¤ine geldi¤ini es geçti. Son dönem ABD politikas›nda öne ç›kan, Filistin-‹srail görüflmelerine ve böylelikle de buradaki “bar›fl“a öncülük etmeye dönük propagandaya ise, sadece tek bir cümlenin içinde, o da ‹srail’in son süreçte Gazze’de yaratt›¤› insanl›k dram›na hiç de¤inmeden, k›saca yer verdi. Konuflman›n içeri¤inin yar›s›ndan ço¤unu, ABD d›fl politikas›n›n Irak özgülünde ne kadar “baflar›l›” oldu¤u böbürlenmesi oluflturdu. Burada içine girilen batak ve bata¤a girilmesinin bafll›ca nedenini oluflturan güçlü direnifl ise yine görmezden gelindi. Bush, yine bildik argümanlar› kullanarak, giderayak ‹ran’a dönük yeni tehditler savurmay› da ihmal etmedi. Ancak flunu çok iyi görmek gerekiyor ki, ABD emperyalizminin dünya ezilenlerine dönük son y›llardaki azg›nca

Dünya

ne sahip olmamalar›n›n ise, kendi suçlar› oldu¤unu iddia etmekte. Köylüleri öfkelendiren de iflte bu iddia oluyor. Köylüler, geçmifl hükümetler gibi, bu hükümetin de kendilerini zor durumda b›rakt›¤›n› söylüyorlar. Meksika hükümetleri y›llardan beri ülkenin temel g›da maddelerinden olan m›s›r ve di¤er temel tar›m maddelerinin üretimi için hiçbir yat›r›m yapmay›p, ithalata yönelerek, ülkedeki tar›m›n giderek zay›flamas›na neden olmakta. Köylülerin flu süreçte gerçeklefltirdikleri ve s›n›fsal zemin üzerinden yükselmeyen eylemlerin ise, önceki y›llarda yaflanan baflar›s›zl›kla yüz yüze kalma riski var. 2003 y›l›n›n bafllar›nda da benzer köylü eylemleri gündeme gelmifl, ancak köylü temsilcileriyle yap›lan görüflmeleri uzun bir sürece yayan dönemin hükümeti, bu süreç içinde köylü hareketini bölmeyi baflarm›flt›. Bu bölünmenin yaratt›¤› tahribat ise, bugüne kadar hala onar›labilmifl de¤il.

sald›r›lardan oluflan politikalar›n›, (kimilerinin yapt›¤› gibi) Bush hükümetinin politikalar› olarak görmek, abesle ifltigalden baflka bir fley olmaz. Mevcut sald›rganl›k politikalar›n›n Bush ve ekibine özgü politikalar olmad›¤› ise, flu süreçte içine girilen seçim çal›flmalar›nda, yeni adaylar›n yaklafl›m›nda da ayan beyan görülmektedir zaten. Bu hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat adaylar aç›s›ndan geçerlidir. Tüm söylemler ABD’nin askeri vb. sald›rganl›¤›n›n bundan böyle de devam edece¤ine iflaret etmektedir. De¤iflen sadece, iktidar›n ABD egemen güçleri aras›ndaki el de¤iflimi olacakt›r. Hangi egemen güç gelirse gelsin, etkileri dünya çap›nda giderek daha fazla hissedilen ekonomik (ve de siyasal) krizden ç›k›fl›n yolunu, halklara dönük daha azg›nca sald›r›larda görecektir. Bush ise, emperyalizmin yaratt›¤› Suharto vd. diktatörlerde oldu¤u gibi, kendisinden sonra gelecek olan burjuva iktidarlar taraf›ndan yarg›lanmayacakt›r. Mevcut sistem sürdü¤ü sürece, halefleri iflledi¤i insanl›k suçlar›n›n hesab›n› sormayacakt›r. Çünkü kendileri de insanl›k suçlar›na O’nun b›rakt›¤› yerden devam edecektir. Gerek Bush gibi emperyalizmin temsilcilerinden gerekse onlar›n uzant›lar›ndan ve de tüm halk düflman› katillerden hesap soracak olanlar ise ancak, emperyalizme, faflizme ve her türden gericili¤e karfl› mücadelelerini yükseltmekten baflka alternatifi olmayan, mazlum halklar olacakt›r. ‹flte o zaman hiçbiri rahat yataklar›nda ölemeyecektir!


Enternasyonal

S Ö Y L E Ş İ

İşçi-köylü 14

8-21 Şubat 2008

Judith Orr, Ocak 2008 Irak do¤umlu yazar ve eylemci Haife Zangana hala ülkelerinin kurtuluflflu u için savaflfla an Irakl› kad›nlar›n mücadelesi hakk›nda konuflflttu.

D a y a n › flflm ma, mü cadele v e d i r e n i fl esmi bulutland›rarak Irak halk›n›n iflgale karfl› direnifl gösterdi¤inin de üstünü örtmeye çal›fl›yorlar ve onlar›n terörist olduklar›n› -El Kaideli yahut d›fl güçler olduklar›n› söylüyorlar. Ama Irak halk›n›n d›fl güçlere ihtiyac› yok; kendileri savafl›yorlar.

R

mamen unutulmufl olacakt›m. Savunma Bakanl›¤›’n›n d›fl›nda ufak bir bölüm vard›r; istihbarat servisi. ‹nsanlar dertleri için bazen oraya giderlerdi –ama çok yanaflamazlard› da, çünkü ya afla¤›lan›rlard› ya da fliddet uygulan›rd› kendilerine. Güneflin alt›nda küçük kardeflimle birlikte annem günler boyu orada oturmufl, ta ki biri ona ac›y›p da neden orada bekledi¤ini soruncaya dek. Sonunda hayatta oldu¤um anlafl›lm›fl. - Sizce tüm bu deneyimlerin hem bir siyasi eylemci olarak hem de bir yazar olarak üzerinizdeki etkisi ne oldu? - Sizin yeni kitab›n›z, Dullar fiehri, genelde Irak özelde de kad›nlar›n rolü üzerine e¤iliyor ki, bu konu ço¤unlukla resmi tarihlerde gizlenir.

seyin rejiminde siyasi olarak etkin bir komünisttiniz, tutukland›n›z ve tutsak edildiniz. Hayatta kalman›z› sa¤layan fley annenizin cesareti ve azmi olmufl.

- ‹slam’›n ortaya ç›k›fl dönemi boyunca ve bir ‹slam imparatorlu¤unun kurulmas› s›ras›nda kad›n liderler, flairler, toplumda çok etkili olan kad›nlar vard› her zaman.

- E¤er öyle olmasayd› sonum grubumdaki di¤er insanlar gibi olurdu. Dördümüz tutukland›k; üç genç adam ve ben. Onlar› ast›lar, ben kurtuldum. O s›ralar, 1970’lerde kad›nlar›n idam edilmesi çok enderdi. Daha önceleri haklar›nda idam karar› verilen ama affedilen kad›nlar›n oldu¤u bir ko¤ufla koymufllard› beni. Ama e¤er annem benim tutuklanmam konusunda tüm sesleri protestoya yönelterek hayatta olup olmad›¤›m konusunu gündeme getirmeseydi, ta-

Büyüme zamanlar›nda kimi ünlü kad›nlara daha s›k rastlan›yordu; ulusal kurtulufl savafl›n›n oldu¤u zamanlarda da kad›nlar oradayd› ve oldukça güçlüydüler. Yani tarihsel olarak dönem dönem de¤iflen bir fley bu. - Siz ö¤renciyken Saddam Hü-

- ‹flkencenin korkunçluklar› beni hiç b›rakmad›. Bu yaflad›klar›m›z› di¤er insanlar yaflamas›nlar diye mümkün olan her fleyi yapmak için yaflad›m. Bizim iflkencecilerimizin takt›¤› intikam maskesini takmamam›z gerekti¤ine de inan›yorum. Çünkü bazen iflkence gördükten sonra gelecek kufla¤›n iflkencecisi haline gelebiliyorsunuz. As›l flok 2003 y›l›nda Irak’›n bombalanmas› de¤ildi yaln›zca, as›l flok ABD ve Britanya’n›n Irak halk›na tekrar iflkenceye bafllamas›yd›. Guantanamo’da iflkenceye devam ettiler ve Ebu Garip’in korkunç görüntülerinin ard›ndan bile Irak’ta iflkence bitmifl de¤il.

- ABD ve Britanya hükümetleri kad›nlar›n özgürlefltirilmesinin Irak’› iflgal etme nedenlerinden biri oldu¤unu iddia ettiler. Bu tezgaha ortak olan kad›nlar› siz “sömürge feministleri” olarak tan›mlad›n›z. - Kad›nlar Saddam rejimine karfl› on y›llard›r seferber olmufl flekilde mücadele yürütmekteydiler ama kimse dikkat etmedi. Sonra birden bire kad›n meselesine ilgi duymaya bafllad›lar ve medya iflgalden aylar önce kad›nlar›n öykülerine yer vermeye bafllad›. “Özgür Bir Irak için Kad›nlar” adl› bir organizasyon kuruldu. ‹ki ay içinde tüm medyada ABD’nin sa¤lad›¤› videolar, röportajlar ve Beyaz Saray’da yap›lan toplant› görüntüleri dönmeye bafllad›. Kad›nlar yaflad›klar› ac›lar› anlat›yorlard› –elbette anlat›lanlar›n baz›lar› do¤ruydu, ama sonra ortaya ç›kt› ki bunlar propaganda için özel haz›rlanm›flt›. Bu hikayeler savafl› hakl› ç›karmak için kullan›ld›. Bu kad›nlar savafla feminist bir yüz takmak ve fliddete ahlaki bir hakl›l›k kazand›rmak için kullan›ld›lar. Tüm bu yap›lanlar Irakl› kad›nlara karfl› yürütüldü¤ü anlafl›lan bir savafl içindi. - Kad›nlar geçmiflte Irak hükümetinde ve siyasi yaflant›s›nda rol


8-21 Şubat 2008 sahibiydiler. - Irak kad›nlar› asla kurtar›lmay› bekleyen kurbanlar olmad›lar. Bu tüm Irak nüfusu için geçerlidir. ABD’yi ve Britanya’y› asla kurtar›c›lar olarak kabul etmediler. Kad›nlar›n mücadele ve ilerlemelerle dolu uzun bir tarihi vard›r ve bu mücadele, savafllar ya da 1990’daki BM önlemleri olmasayd› daha da devam edecekti. ‹flgal, Irakl› kad›nlar›n mücadelesini tek bir iste¤e indirgedi. Bir Irakl› kad›na iste¤inin ne oldu¤unu sormufltum bir gün. “fiu an istedi¤imiz tek fley, ölülerimizi flerefli bir biçimde gömebilmektedir” demiflti. Sabah pencerenizi aç›nca sokakta cesetler görüyorsunuz ve onlar› gömmek için yanlar›na gitmeye bile cesaret edemiyorsunuz. ‹flgal nedeniyle kad›nlar›n talepleri buna indirgendiler iflte.

İşçi-köylü 15 Ama iflgal güçleri aç›kça erkekleri hedef almaya bafllad›¤›ndan beri kad›nlar›n ev d›fl›ndaki ifllerle ilgilenmeye bafllamalar› giderek art›yor. Buna benzin almak için saatlerce s›ra beklemek, ölüleri gömmek, kay›plar›n ve tutsaklar›n pefline düflmek, elektrik gibi temel ihtiyaçlarla ilgilenmek de dahil. Bu günlük fleyler zaman harcay›c› ve riskli ifller. Son y›llarda ölen kad›nlar›n say›s›nda bir art›fl meydana geldi ve cesetler sokaklara f›rlat›l›p at›l›r oldu. Bu, feministlerin cinsiyet eflitli¤i olarak görüp, hofl karfl›layabilecekleri bir fley de¤il. Her Irakl› ailenin ortalama befl çocu¤u var, dolay›s›yla ölen bir erkek, kar›s›n› befl yetimle dul b›rakarak gidiyor. Ba¤dat bir dullar flehri haline geldi. Burada 300.000, ülke boyunca bir milyon dul var.

- Kitab›n›z›n bafll›¤› erkeklerin katledilmesiyle ya da tutsak edilmesiyle kad›nlar›n s›rtlar›na art›k daha a¤›r yükler bindi¤i olgusuna dikkat çekiyor.

- ABD ve Britanya, buradaki fliddeti mezhep çat›flmas› olarak, Irakl›lar›n Irakl›lar› öldürmesi olarak gösterip propaganda yapmaya çal›fl›yor.

- 2003 y›l›ndan beri 1.2 milyon Irakl› öldürüldü. Kad›nlarla çocuklar›n as›l kurbanlar olduklar› di¤er savafllardan farkl› olarak bu savaflta ölenlerin % 91’i erkeklerdi. Bunun nedeni iflgalin ilk üç y›l›nda genç k›zlar›n güvenlikleri nedeniyle okula gönderilmeyiflleri ve kad›nlar›n yanlar›nda bir erkek olmaks›z›n soka¤a ç›kamay›fllar›yd›.

- Irak’ta asla bir mezhep çat›flmas› yaflam›fl de¤ildik geçmiflte. ‹flgal güçleri yaln›zca befl y›ld›r burada ve Irak’taki bu bölünme daha iflgalin birinci gününden itibaren ak›llarda olan bir fleydi. ABD yönetimindeki Bölgesel Koalisyon’un otoritelerinden olan Paul Bremer burada bir hükümet yarat›lmas›n›n ve zaman çizelgesinin tama-

men mezhepsel ve etnik ayr›l›klar temelinde olmas›na karar vermifltir. Sünnilerin fiiileri, fiiilerin Sünnileri ya da H›ristiyanlar› öldürdü¤ü iddias› manipüle edilen bir iddiad›r ve ABD güçlerinin burada sonsuza dek kalmas› için kullan›lmaktad›r. Irak halk› birbirini öldürmesin diye burada kald›klar›n› söylüyorlar. Sömürgeci güçlerin bu mant›¤›na modern tarih içinde sürekli tan›k olmaktay›z. - ABD, Irakl›lar›n iflgale karfl› gerçek bir direnifl gösterdikleri olgusunu da gizlemek istiyor. - Resmi bulutland›rarak Irak halk›n›n iflgale karfl› direnifl gösterdi¤inin de üstünü örtmeye çal›fl›yorlar ve onlar›n terörist olduklar›n› -El Kaideli yahut d›fl güçler olduklar›n› söylüyorlar. Ama Irak halk›n›n d›fl güçlere ihtiyac› yok; kendileri savafl›yorlar. Irak direnifli büyüyor ve toplumda büyük bir destek var. Bu halk, ispiyonculardan, iflbirlikçilerden, güvenlik flirketlerinden ve müteahhitlerin paral› ordular›ndan da destek gören dünyan›n en güçlü ordusuyla mücadele ediyor. E¤er Irak halk› taraf›ndan korunup desteklenmeseydi bu direniflin böyle büyümesini nas›l aç›klars›n›z? Ama hala ABD ve Britanya özgür iradeleriyle iflgale karfl› savaflmak isteyen insanlar›n varl›¤›n› inkar ediyor.

Enternasyonal yoruz. Buna, özgürlü¤e, egemenli¤e ve kendi kaynaklar›m›z› kontrol etmeye hakk›m›z var. - Kitab›n›z boyunca süregiden bir temay› direnifl oluflturuyor, peki ya kültürel direnifl? Kültürel direnifl en kuvvetli direnifllerden biri, çünkü insanl›¤›n en derindeki katmanlar›na dokunuyor. fiiir, edebiyat ve sanatta bu vard›, art›k bloglara yazmak gibi modern direnifl yollar› da mevcut. Irak içinden yazan ve birço¤u kad›n olan harika blog yazarlar›m›z var. Blog yazarlar› olan biteni spontane, sansürsüz ve güzel bir biçimde ilk elden aktar›yorlar. Anlat›mlar›n› fliirlerle, mesellerle, hikaye anlat›c›l›¤›yla birlefltiriyorlar. fiiir önemli. Çünkü Irakl› kad›nlar Arap ülkelerindeki en iyi flairlerden baz›lar›n› teflkil ediyor. Dolay›s›yla flairlerimizden baz›lar› direnifle destek sunuyor. ‹flgal güçlerinin sansürlemeye çal›flt›¤› direnifl flark›lar›m›z var. Gençler direnifl flark›lar›n› cep telefonlar› arac›l›¤›yla birbirlerine gönderiyor ve bu da iflgalcilerin üstesinden gelmesinin son derece zor oldu¤u bir fley. Direniflin pek çok veçhesi vard›r. Burada savaflan herkes silahl› de¤il. (Kaynak: Socialist Review Çeviri : Solun Do¤usu)

Biz kendi kendimizi yönetmek isti-

Irak’taki baflar›s›zl›k emperyalistlerin planlar›n› bozdu! - Kan›mca çok önemliler, çünkü Irak ve Afgan halk› iflgale kendi topraklar›nda direnirken dayan›flmaya ihtiyaçlar› olduklar› muhakkak. Hele ki iflgalci ülkelerin halklar›ndan.

- ‹ran’a sald›r› üzerine son zamanlarda çok laf edilmeye baflland›. Bunun ABD’nin Irak’ta kaybetmeye bafllamas›, dolay›s›yla dikkatleri baflka yöne çekmeye çal›flmas› ile bir ilgisi var m› sizce? - Irak direnifli imparatorlu¤un geliflmesini geciktiriyor. ABD bunu beklemiyordu. Onlar›n beklentisi Irak halk›n›n onlar› çiçeklerle karfl›lamas›, daha sonra Suriye’ye ya da kontrol alt›na almak istedikleri baflka bir ülkeye ilerlemekti. Irak’ta baflar›s›zl›¤a u¤rad›lar ve bu da planlar›n› bozdu. ‹lerleme konusunda kimi direnifl bloklar› ç›k›yor karfl›lar›na. ABD yönetiminin ve askeriyesinin içinde bile bir blok var. As›l faktör gelecek y›l Irak’ta neler olaca¤›. ABD Savunma Sekreteri Ro-

Bunun ne kadar önemli oldu¤unu anlatamam. Ne zaman Irak içinden ya da d›fl›ndan bir Irakl›yla karfl›laflsam mücadelelerinde yaln›z olduklar›n› hissetmemelerinin ne kadar önemli oldu¤unu vurguluyorlar. Hükümet politikas›n› etkilemek de önemli. bert Gates, hükümeti Irak’taki tüm askeri üsleri ilgilendiren bir anlaflmay› imzalamas› için zorluyor. Yeni Petrol Yasas› da ayn› flekilde, tüm kontrolü büyük firmalar›n eline b›rakacak. Irakl›lar bu konuda hoflgörüsüzler ve Basra’daki sendikalarla iflçiler difle difl bir mücadele veri-

yorlar. ABD baflka bir ülkeye yelken açmadan evvel bunlar› halletmek istiyor. - Sizce Britanya’daki ve ABD’deki savafl karfl›t› hareketlerin rolü nedir?

Irak halk› gururlu ve bar›flsever bir halkt›r. Savafltan b›kt›lar ve yoruldular. Dünyan›n her yerinden halklar›n yard›m›na ihtiyaçlar› var. Ambargo y›llar›nda Irak halk›yla birlikte olan örgütler ve insanlarla kurdu¤umuz ba¤lar›n bugün Irak’taki savafla karfl› ç›kmas› bizim için çok önemli.


Politik gündem

İşçi-köylü 16

8-21 Şubat 2008

Aç›klama: Elimize e-mail yoluyla ulaflan bildiriyi haber de¤eri tafl›d›¤› için oldu¤u gibi yay›nl›yoruz.

Onlar ki yaflfla amlar›n› arma¤an ederek devrime, umuda can verdiler! Parti ve Devrim fi fieehitleri kavgam›zda yaflfl››yor! re tafl›naca¤›n› biliyorlard›. Bunu kan›tlad›lar. Bunun için kitlelerin onlar gibi sahici ö¤retmenlere ihtiyac› vard›. Tarih hep böylesi yol aç›c›lar, böylesi önderler ve öncüler ile yol ald›. Onlar da bu misyonu yerine getirmekle, ard›llar›na devrettikleri bayra¤›n daha da yükseklere tafl›nmas› yolunda mücadele gelene¤ini güçlendirmifl oldular. Bu savafl gelene¤i sayesindedir ki, flehit yoldafllar›m›z›n gözü arkada kalmayacak, bedenleri topra¤a kar›flsa da devrimci ruhlar› kavgam›zda yaflayacak, u¤runa can verdikleri devrim ve komünizm davas› mutlaka zafere ulaflt›r›lacakt›r.

Çeflitli Milliyetlerden Halk›m›za, Komünizm yolunda ölümsüzlük mertebesine ulaflanlar›…, Devrim için topra¤a düflenleri…, Halk u¤runa günefle gömülenleri…, Parti ve devrim flehitlerini an›yoruz! Devrim gibi büyük alt üst olufllar, nice devrimler sonucu ulafl›lacak komünizm gibi davalar, elbette ki kitlelerin eseri olacakt›r. Emekçi s›n›flar, ezilenler ve yoksullar; büyük savafl ve muharebeler yürütecek, kurtulufllar›n› kendi elleriyle gerçeklefltireceklerdir. Bunun kendili¤inden olmayaca¤› da bir o kadar gerçektir. Bu kavga ve direnifllerin bedel ödeyen ve ödemeye haz›r olan öncüleri komünistler ve devrimcilerdir. Ölüm göze al›nmadan, bu kararl›l›k sergilenmeden, hiçbir davay› ileri tafl›mak ve zafere ulaflt›rmak mümkün de¤ildir. Devrim için her biri y›k›lmaz bir an›t olarak yaflayacak flehitlerimiz, kavgam›za yenilmezlik tohumlar› ekerek, bayra¤› bizlere devrettiler. Onlar, hiçbir kiflisel ç›kar gütmeden, özel bir hesap yapmadan, halk›n kurtuluflu u¤runa savafl› yaflam felsefesi edinmifllerdi. Bu yüzden yaflamla pazarl›k etmedi, zalime boyun e¤medi, ölüme yenilmediler. Yolumuzu ayd›nl›k, umudumuzu gerçekçi, zaferimizi ulafl›labilir k›lan en somut varl›¤›m›z onlard›r. Ölümsüzlük yolculu¤unu büyük bir vakur ve gururla ad›mlad›lar. Bizlere meflale olacaklar›n›, artlar›ndan gelece¤imizi, onlar gibi savaflacak, on-

lar gibi ölece¤imizi bilmenin inanc›yla, kendilerinden önce ipi gö¤üsleyenlerin peflinden gittiler…

Devrimciler, Yoldafllar, ‹deolojik-siyasal hatt›m›z›n flekillenmesinde, önderlik kademelerinde onlar vard›. Partimizin kurulup, gelifltirilmesi ve zaferlere tafl›nmas›nda baflrolü onlar oynad›. Sahip oldu¤umuz de¤erlerin yarat›lmas›n› onlara borçluyuz. Bulundu¤umuz mevzilerin örülmesi onlar›n sayesindedir… Partimiz, flehit yoldafllar›m›z›n omuzlar›nda yükseldi. Onlarla var oldu. Onlar›n üstün mücadele ruhu ile ilerledi. Tarihi sürecindeki en önemli kazan›mlar›n›, yoldafllar›n›n kavgaya can bedeli at›l›m

gösterdi¤i dönemlerde elde etti. Bütün yenilgilere, gerilemelere, hata ve zaaflara karfl›n; lekelenemeyecek cevherini, özünü ve de¤erini, flehit yoldafllar›na borçludur. Her türlü sald›r›ya, ihanete ve engellemeye ra¤men y›k›lmayacak bir yap› oluflmuflsa; bütün zorluklar karfl›s›nda y›lmayacak, umutsuzluk yayanlara ald›rmayacak bir gelenek yarat›lm›flsa, bunu da flehit yoldafllar›m›za borçluyuz. Ölümsüz yoldafllar›m›z, komünizm u¤runa yürütülecek bir mücadelenin gerektirdi¤i bütün zorluklar›n üstesinden gelmeyi bildiler. Bu u¤urda tam bir özveriyle hareket ettiler, azimli, kararl› ve cesurdular. Devrim mücadelesinin ölümü hiçe sayan bir çizgide, k›yas›ya ve kesintisiz bir kavgayla sürdürülmesi halinde zafe-

DEVR‹M VE KOMÜN‹ZM fiEH‹TLER‹ ÖLÜMSÜZDÜR! ANDIMIZ ODUR K‹, U⁄RUNA fiEH‹T OLDUKLARI DEVR‹M‹ ZAFERE TAfiIYACA⁄IZ! KAHROLSUN EMPERYAL‹ZM, FAfi‹ZM VE HER TÜRDEN GER‹C‹L‹K! KAHROLSUN KOMPRADOR PATRON-A⁄A DEVLET‹! YAfiASIN PART‹M‹Z TKP/ML, ÖNDERL‹⁄‹NDEK‹ T‹KKO ve TMLGB! YAfiASIN DEMOKRAT‹K HALK DEVR‹M‹! YAfiASIN HALK SAVAfiI! TKP/ML Merkez Komitesi Siyasi Bürosu Ocak 2008

Türban, toplumsal bask›ya yeni k›l›ft›r! ‹fl bafl›na gelmesinden bu yana türban meselesi üzerinde daha temkinli denebilecek bir yaklafl›m içinde olan AKP hükümeti, bu temkinli yaklafl›m›n› geçti¤imiz günlerde bozdu! Erdo¤an, s›kça yapt›¤› d›fl gezilerden birinde gitti¤i ‹spanya’da, “gerçek niyeti” nihayet a盤a vurdu ya da kimilerinin deyimiyle “baklay› a¤z›ndan ç›kard›” ve “siyasi simge say›labilecek fleyler yasaklanamaz” mealinden bir aç›klama yapt›. Peki, ne oldu da, Erdo¤an bu ani

denebilecek ç›k›fl› yapt› ve ülke gündeminde onca sorun varken, birden bire “özgürlükçü” kesildi de, mesele esas meselelerden uzaklafl›p türbana kayd›? Her fleyden öne, gündem kaymam›fl bilinçli olarak kayd›r›lm›flt›r belli dönemlerde ve de özellikle son süreçte s›kça yap›ld›¤› üzere. Türban meselesinin bugün olmazsa bile, yar›n bir biçimde gündemlefltirilece¤i daha AKP’nin hükümet oldu¤u günden bu yana bilinmektedir. Sadece

buna uygun bir konjonktür beklenmifltir . Söz konusu konjonktür ise, hem iç hem de d›fl konjonktürdür. Her ikisinin de bu son ç›k›fla uygun hale gelmesi, dahas› buna uygun olgunlu¤un yakalanmas› beklenmifltir. Gerekli olgunlu¤a eriflti¤i düflünülmüfl olacak ki, beklenen ç›k›fl bugünlerde yap›lm›flt›r.

Mesele kiflisel özgürlüklerin genifllemesi de¤il Kürt Ulusal Hareketi’ne dönük im-

ha sald›r›lar›n›n s›n›r ötesi ve berisi olarak sürdürüldü¤ü, Alevilerin sisteme yedeklenmeye çal›fl›ld›¤› ve de iflçiemekçi y›¤›nlara dönük SSGSS vb. kapsaml› sosyal y›k›m sald›r›lar›n›n gündemde oldu¤u bir dönemde tart›flmaya aç›lan türban meselesi, tam da bu noktada önem tafl›maktad›r. Bu önem tüm bu sald›r›lar›n yafland›¤› bir döneme denk gelmesinden kaynaklanmaktad›r. 22 Temmuz seçimleri öncesi yarat›lan laiklik-fleriat suni ikileminin tek-


8-21 Şubat 2008

rar ve daha uç boyutta t›rmand›r›lmas›n› da beraberinde getiren türban meselesi, toplumun gündemini di¤er meselelerden uzaklaflt›rm›flt›r bir kez daha. Genifl y›¤›nlar›n, yoksullu¤unun, iflsizli¤inin, açl›¤›n›n ve sefaletinin üstü türbanla örtülmeye çal›fl›lmaktad›r. Topluma adeta (ve de alay edercesine) tüm bu sorunlar›n›n çözümü türban›n serbest b›rak›lmas›nda yat›yormufl mesaj› verilmek, temel mesele buymufl gibi gösterilmek, özgürlü¤ün s›n›rlar›, türbanla çizilmek istenmektedir. Türban meselesine iliflkin üst boyutta seyreden bu tart›flmalar, ayn› zamanda ABD’den bafllay›p, giderek tüm dünyay› saran ve dünya ölçe¤inde büyük bir ekonomik, buna ba¤l› olarak da siyasal bir çöküntü getirmesine an meselesi olarak bak›lan, ekonomik (ve siyasal) krize geçifl sürecine denk gelmektedir. Krizlerin derinleflti¤i süreçler ayn› zamanda, sisteme karfl› hoflnutsuzlu¤u artan y›¤›nlar›n, bu hoflnutsuzlu¤u d›fla vurma e¤iliminin giderek artt›¤› süreçlerdir. Ve bu e¤ilim bugün gerek iflçi-emekçi y›¤›nlar›n gerekse toplumun çeflitli kesimlerinin, kendilerine dönük sald›r›lara karfl› gerçeklefltirdi¤i eylemlerde gün be gün artan biçimde d›fla vurmaktad›r. Egemenlerin krizlerini aflma süreçlerinde toplumlar› eskisinden daha fazla bask› alt›na almaya çal›flt›¤›, egemen ideolojiyi genifl y›¤›nlara empoze etmeye dönük çeflitli araçlar› devreye soktu¤u ise bilinmektedir. Bu araçlar ise dönemsel ihtiyaca göre belirlenmekte ve buna uygun kesimlerin ülke yönetimlerinde ifl bafl›na getirilmesiyle hayata geçirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Dönemin ihtiyac› olan araç bugün dini gericili¤in daha genifl kesimler üzerinde etkili k›l›nmas›n› gerektirmektedir. Ve buna ihtiyaç duyanlar

İşçi-köylü 17

esas olarak ülke egemen s›n›flar› de¤il, bölgedeki ç›karlar› bunu gerektiren, baflta ABD olmak üzere, emperyalist güçlerdir. Kemalizm’in, emperyalistlerin (ve de ayn› zamanda ülke egemen s›n›flar›n›n) dönemsel ihtiyac›n› karfl›layamaz hale geldi¤i, seçimlerin hemen öncesinden bafllayan ve seçimler sonras›nda yaflanan tart›flmalarda görülmüfl ve Anayasa tasla¤› da yine Kemalizm’in her anlamdaki ve her kesim aç›s›ndan iflas› anlam›na gelen bu tart›flmalar›n akabinde gündeme gelmiflti. Kemalizm’in yerine konulmaya çal›fl›lan›n ne oldu¤u ise bugün yaflanan tart›flmalarda daha net bir biçimde ortaya ç›km›flt›r. Emperyalizmin bölgedeki ihtiyac›n› karfl›lamaya aday oldu¤unu her vesile ile ispat eden, uflakl›k pozisyonunu sad›k bir biçimde sürdüren AKP, flu süreçte ortaya att›¤› türban meselesiyle birlikte, emperyalizmin bölgede hayata geçirmeye çal›flt›¤› “›l›ml› ‹slam” projesinin alt yap›s›na hizmet etmektedir esasta. Böylelikle de, mesele kiflisel özgürlüklerin art›r›lmas› de¤il, toplumsal bask›n›n, hem de bölgesel düzeyde, bir baflka biçim almas›d›r.

De¤iflen faflizmin rengidir E-muht›ralar vererek, erken seçime yol açan, cumhuriyet mitingleri düzenleyerek, yaratt›klar› suni laiklikfleriat ikilemini kendi lehine t›rmand›rmaya çal›flan faflist TSK’n›n, bu dönem sergiledi¤i tav›r, sürecin nerelerde planland›¤›na, arkas›ndaki gücün/güçlerin, ülke içi dengeleri nas›l aflt›¤›n› da yeterince kan›tlamaktad›r. Kopar›lan onca fleriat yaygaras›, yerini bugün, ordunun bafl› ve ayn› zamanda kontra faaliyetlerin üst düzey sorumlular›ndan Büyükan›t taraf›ndan “Ordunun bu konudaki tutumu biliniyor”la s›n›rl› kalan, k›sa aç›klamalara b›rakm›flt›r. Evet ordunun bu yönlü tutumu za-

ten öteden beri biliniyor. 12 AFC döneminde din dersinin zorunlu hale getirilmesi bile tek bafl›na dinin toplum üzerinde bask› arac› olarak kullan›lmas›na katk›lar›n› aç›klamaya yetiyor. MHP, birçok yolsuzluk dosyas›n›n aklanmas› ve ayn› tabana oynama gibi nedenlerle, bu sürece tam destek verirken, CHP vb. çevreler taraf›ndan kitlesel An›tkabir ziyaretleri gibi giriflimler gündeme gelse de, CHP bu noktadaki en önemli dayana¤›n› yitirmifl gibi görünmektedir. Bu dayanak ise bugün süreci “sessizlik” içinde denebilecek bir yaklafl›mla izleyen ordudur! Ayn› günlerde gerçekleflen Ergenekon Operasyonu da ordunun son süreçteki tutumunda bir nebze de olsa rol oynamaktad›r. Bu operasyon görüldü¤ü gibi art›k iyice teflhir olmufl kontra elemanlar› kapsamaktad›r. Ve daha öncekilerde oldu¤u gibi, yine belli düzeydekilerle s›n›rl› tutulmaktad›r. Orduyla ba¤lant›lar› noktas›nda çok say›da veri ortaya ç›kmas›na ra¤men, yine Büyükan›t taraf›ndan “orduyla iliflkilendirilmemeleri” yönlü aç›klamalar gündeme gelmektedir. Birincisi, ordu ve kontra faaliyetlerin tüm üst düzey uzant›lar›, art›k bu teflhir olmufl kifliliklerle ifl yap›lamayaca¤›n› bilmekteler. Bu teflhir olmufllar›n bir dikkat çeken yan› da (bir tanesinin gözalt›na al›n›rken söyledi¤i “Erdo¤an’› sevmek zorunda de¤iliz” sözlerinden de anlafl›labilece¤i gibi) flu an AKP ile hayata geçirilmeye çal›fl›lan çizgiye çok denk düflmemeleridir. Bu sürecin, ayn› zamanda kontra faaliyetlerin örgütleyicilerine dönük, yeniden yap›land›rman›n da gündeme gelece¤i bir süreç olma ihtimali oldukça yüksektir. ‹flte bunun içindir ki, ordu türban meselesinde, hem flu süreçte PKK’ye dönük elinin güçlendirilmifl olmas›ndan, hem de büyük olas›l›kla, bu operasyonlar›n “bir yerlere” kadar uzanabilece¤inden duydu¤u kayg›dan, ama esas olarak da emperya-

Politik gündem list efendileri ile yap›lan anlaflmadan kaynakl›, durumu kabul etmifl olmaya tekabül eden bir suskunluk içindedir. Sonuç olarak: Türban meselesi, konjonktürel ihtiyac›n ürünüdür ve faflizmin renginin, k›rm›z›-beyazdan, yeflile evrilmesidir. AKP ise bu süreçten olabildi¤inde kârl› ç›kmaya çal›flmaktad›r. Bir yandan önümüzdeki yerel seçimlere yat›r›m yapmakta, di¤er taraftan yeflil sermayeyi daha da güçlendirmeye çal›flmaktad›r. Albayraklar, Çal›k gibi ‹slami sermayenin temsilcisi gruplar›n flu süreçte h›zla palazlanmas› da yine bu politikan›n sonucudur. AKP’nin yine emperyalist projelerden kopuk olmayan bir projesi de Kürt meselesini, din birli¤i olarak özetlenebilecek bir yöntemle çözmeye çal›flmas›d›r. ‹lerici-devrimci-komünist güçler tüm bu tart›flmalar›n ve ülkenin içine sokulmaya çal›fl›ld›¤› sürecin, esas olarak ülkenin iflçi-emekçi y›¤›nlar›n›, daha da ötesinde tüm bölge halklar›n› daha fazla bask› alt›na almaya, halklara dönük sald›r›lar› art›rmaya dönük oldu¤unu iyi okumal›d›r. Bunun içindir ki bu süreçteki en acil görevlerimizden biri de, türban›n serbest olup olmamas› üzerinden yap›lan tart›flmalarda “serbest kals›n-kalmas›n” yerine, sisteme karfl› ortak bir mücadele hatt› örme, genifl y›¤›nlar› bu yönlü bilinçlendirme, örgütleme ve harekete geçirme çabalar›na h›z vermek olmal›d›r.


Politik gündem

İşçi-köylü 18

8-21 Şubat 2008

Devrimci ve demokratik kamuoyuna zorunlu aç›klama Halk›m›za, Bir grup siyasi parti ve yap› taraf›ndan oluflturulan “Devrimci ve Demokratik Yap›lar Aras›nda Diyalog ve Çözüm Platformu”nun kamuoyuna yapm›fl oldu¤u 4 Ocak 2008 tarihli duyurunun ard›ndan kimi gerçeklerin aç›klanmas› ve bu platformla ilgili görüfllerimizin kamuoyuyla aç›k biçimde paylafl›lmas› amac›yla bu yaz›m›z kaleme al›nm›fl bulunmaktad›r. Öncelikle dikkat çekece¤imiz husus bu platformun oluflum fleklidir. ‹sminden de anlafl›laca¤› üzere, bu platformun u¤raflaca¤› bir sorunun olabilmesi için, ortada platform iradesini tan›yan en az›ndan bir siyasi yap›lanman›n varl›¤› gerekmektedir. Oluflumu sa¤l›kl› ve meflru bulmayarak platformun iradesini bafl›ndan itibaren tan›mayan Partizan söz konusu edilemeyece¤ine göre, bu “sorun”da platformun ifl görebilmesi için baflka bir “gruba” ihtiyaç olmaktad›r. Kas›tl› tutum ilk önce burada kendini ele vermekte ve Partizan fliddetine maruz kald›¤›n› iddia eden ve kendilerine bir de isim takan bir tak›m kifliler, platform taraf›ndan “grup” unvan› ile taçland›r›larak siyaset dünyam›za takdim edilmektedir. Do¤rusu, bunun bizim aç›m›zdan herhangi bir sak›ncas› da yoktur. Zira, platform üyesi olup senelerdir Türkiye siyaset sahnesini iflgal eden kimi siyasi aktörler ile bu yeni figüranlar aras›nda cereyan eden oyundan kim, neden rahats›z olabilir ki? Ancak meselenin dikkat çekici yan›, bu kiflilerin kendileri dahi henüz aç›ktan bir grup/siyaset/yap› olma iddias›nda de¤illerdir. Ama çok daha önemlisi, bir k›s›m insan›n kendini grup/yap› olarak ifade etmesi siyaset arenas›nda bu statüde kabul görmesi için yeterli de¤ildir. Bunun asgari düzeyde bir kurumsallaflma ve pratikle, belli bir ciddiyet ve süre¤enlik içinde gösterilmesi halinde meflruiyet kazanaca¤›, Türkiye devrimci hareketinin gelene¤idir. Bu gelene¤i bozmak, kurallar› kendinden menkul platformun bize özel icraat› olmufltur. S›ra komünistlere geldi¤inde, tasfiyecili¤e prim vermenin de anlafl›l›r bir yan›n›n olmas› gerekmektedir! Partizan’›n platform iradesini tan›mayan bir tutum tak›naca¤› bafl›ndan beri bellidir. Bahsi geçen kiflilerle yaflanan sorunlar›, siyasi gruplar/yap›lar aras› mesele üzerinden ele alan bir yaklafl›m› benimsemeyece¤i herkesin anlayabilece¤i bir husustur. Konuyu bu zemin üzerinden yürütmek, ne “diyalog” ne de “çözüm” anlay›fl› ile ba¤daflmaktad›r. Bu kiflileri siyasi bir grup statüsünde Partizan’la karfl› karfl›ya getirmek, çarp›t›lan olay ve iftiralarla Türkiye devrimci hareketinin en köklü yap›lar›ndan birinin karfl›s›na dikilmek, ancak kas›tla gelifltirilebilecek bir tutumdur. Partizan, platformu tan›mad›¤› halde, içerisinde yer alan yap›lar›n ço¤unlu¤unu devrimci ve demokrat olarak nitelemesin-

den kaynakl›, sorunun ve olaylar›n bu kifliler taraf›ndan çarp›t›lmas›n› engellemek ve kamuoyuna yönelik yanl›fl kurgular›n geliflmesini önlemek amac›yla, platformun davetini kabul etmifl ve bilgilendirmede bulunmufltur. Önyarg›s›z biçimde hareket etmemiz, kendimize ve gerçeklere güvenli bir tutum sergilememiz ifle yaramam›flt›r. Sonuç olarak baz› yap›lar›n yön verdi¤i ve etkide bulundu¤u (sorun özgülünde HÖC ve DHP) platform, “misyon”una uygun bir ifllev görmek yerine, bu gruplar›n f›rsat› ganimet bilen bir tutumuna alet olarak Partizan’› hedefleyen bir karar alm›flt›r. Platforma bu karar› ald›ran yap›lar için bu durumun anlafl›labilir yan› elbette vard›r. Birincisi Partizan’›n bafl›ndan beri böylesi bir olufluma tav›r almas›d›r. ‹kincisi, Partizan’a karfl› çok çeflitli alanlardan ve tarihi süreçten gelen husumetlerin birikimi olarak her f›rsat›n de¤erlendirilmeye çal›fl›lmas›d›r. Partizan, platform aç›klamas›na konu olan sorunda, söz konusu kiflilere karfl› kendi grubundan ayr›ld›klar›, farkl› düflünceleri oldu¤u, baflka bir yap›lanma oluflturmaya çal›flt›klar› vb. nedenlerle özel olarak fliddet uygulamam›flt›r. Partizan gelene¤inde, bu ve benzeri nedenlerle hiç kimseye yönelik herhangi bir fliddet eylemi ve tutumu yoktur, olamaz! Bu konuda örnek arayanlar, k›nama karar› al›nmas›na önayak olan yap›lar›n geçmifline bakmal›d›r! Orada; çok say›da devrimcinin katledildi¤i ve yaraland›¤›, evlerin, bürolar›n, ko¤ufllar›n, matbaalar›n bas›ld›¤›, yak›ld›¤›, talan edildi¤i, her türlü sald›r›, provokasyon ve komplonun tezgahland›¤› say›s›z vakaya rastlayacaklard›r! Partizan, söz konusu sorunda kendi taraftarlar›na yönelik sald›r›lara yan›t olarak baz› sald›rganlara karfl›l›k vermifl, bundan baflka kimi gaspç› unsurlara yönelmifltir. Sorunun burada daha fazla ayr›nt›land›r›lacak boyutlar› yoktur. Meselenin iç yüzünü platform üyesi baz› siyasi gruplar çok iyi bilmektedir! Ortada bir fliddet varsa, buna bu kifliler kadar, Partizan taraftarlar› da maruz kalm›flt›r. Bu durum kimi alanlarda çeflitli siyasi yap› taraftarlar›n›n tan›kl›¤›nda yaflanm›flt›r. Böyle olunca da, sorunu Partizan’›n özel olarak bir “gruba” karfl› ve de “ayr›flma süreci”* ile iliflkili fliddet eylemleri olarak tan›mlamak ve k›namak, platformun bizce zaten olmayan müdahale yetkilerini “hayli genifl” ve “haddinden fazla” tarafl› kullanmas› anlam›na gelmektedir. Partizan fliddetinin “ma¤durlar›” amaçlar›na ulaflm›fllar, hem kendilerine hamilik yapan kimi yap›lar›n yön verdi¤i platform arac›l›¤›yla kamuoyuna “grup” ilan› verdirmifller, hem de Partizan’› k›nama mesaj› yay›nlatm›fllard›r. Bu yaz›ya konu edilmifl olmalar› bile ne yaz›k ki onlara zil takt›racak bir durumdur. Bu oyunu gönüllüce oynayan ve aymazca alet olanlar, bu platformlar›n›n kimlerin elinde hangi ifle yarad›¤›n›n hesab›n› tari-

he ve kamuoyuna elbette vereceklerdir. Partizan gelene¤i, halk içi çeliflkilerin çözülmesi ve devrimci, ilerici, yurtsever yap›lar aras›ndaki sorunlar›n giderilmesinde fliddetin araç olarak kullan›lmamas› ilkesine ba¤l›l›k konusunda, övünülecek bir tarihi geçmifle sahiptir. 35 y›l› aflk›n dönemde, mensuplar› ve taraftarlar›n›n istisnai olarak kabul edilebilecek yanl›fllar›n›n üstüne kararl›l›kla gitmifl, hatal› pratikleri mahkum etmifl, saflar›nda yanl›fl bir anlay›fl ve kültürün yerleflmesine izin vermemifltir. Ne var ki, Türkiye Devrimci Hareketi’nin geçmifli bu konuda küçümsenmeyecek derecede olumsuz pratiklerle doludur. Bu geçmiflin muhasebesi yap›lmadan, bu tarihi süreçten dersler ç›kar›lmadan, hatal› anlay›fllar ve pratikler mahkum edilmeden, bu ve benzeri platformlar›n oluflturulmas› do¤ru de¤ildir. Kimse geçmiflin üstünü böylesi platformlar arac›l›¤›yla örtmeye kalkmamal›d›r. Zerre kadar samimiyet ve dürüstlük tafl›yanlar, önce kendi yapt›klar›n›n hesab›n› vermeli, tarih önünde aklanmal›, sonra “kayg›” ve “k›nama” sözcüklerini kullanmal›d›r. Ortada kayg› duyulacak bir fley varsa; sol içi fliddet, halka karfl› fliddet, devrimcilere karfl› fliddet konusunda Türkiye Devrimci Hareketi’nin tarihinde ne kadar olumsuz pratik varsa sergileyenlerin, karfl›m›za sütten ç›km›fl ak kafl›k misali dikilerek ahkam kesmeleridir. Ortada kayg› duyulacak bir fley varsa; platform üyesi di¤er bir k›s›m yap›lar›n, bütün bunlar› bildikleri halde bu duruma alet olmalar›d›r! Ortada kayg› duyulacak bir fley varsa; komünistler, devrimciler, iflçi s›n›f› ve halk

için birlik flampiyonlu¤u yapan bir k›s›m örgütlerin hem de “diyalog” ve “çözüm” ad›na bir araya geldikleri bir platform arac›l›¤›yla, komünistlere karfl› ittifakla hasmane bir tutum örgütlemeleridir!

PART‹ZAN *Platformun aç›klamas›nda, “ayr›flma süreci” ifadesi geçmektedir. “Ayr›flma”, genellikle birli¤in bozulmas›/da¤›lmas› durumlar›nda kullan›lan bir sözcüktür. Herhangi bir yap›dan kopma, uzaklaflma durumlar›nda tercih edilen ifade ise “ayr›lma”d›r. E¤er “ayr›flma” sözcü¤ü kas›tl›/bilinçli olarak seçilmiflse diyecek bir fley elbette yoktur, platformun tutumu ile uyumludur. Yani söz konusu “fliddet ma¤durlar›”n›n ayr›flmas› ile Partizan’›n birlik ve bütünlü¤ü bozulmufl durumdad›r. Yok e¤er “ayr›lma” ile “ayr›flma” aras›ndaki fark bilinmeden kullan›lm›flsa, ya da “ikisi de olur” deniyorsa, anl› flanl› parti ve grup imzal› platform için bu “savunma” pek inand›r›c› olmamakla beraber, bu durumda da sorun tarih platformuna “havale” edilmelidir. NOT: Medeni cesareti olmayan parti ve gruplara kolayl›k olsun diye platformun aç›klamas›n› biz de yay›nl›yoruz. Takip etti¤imiz kadar›yla platform aç›klamas› yaln›zca bir dergide (Yürüyüfl), ancak örgüt ve parti imzalar› kullan›lmaks›z›n yay›nlanm›flt›r. Herkes imzas›n›n arkas›nda durabilmelidir. Platform, örgüt imzalar›yla beraber aç›klama yapmal›d›r. Kamuoyu, kimin hangi durumlarda kimlerle saf tuttu¤unu görebilmelidir.

Platformun aç›klamas› Devrimci ve Demokratik Kamuoyuna, Devrimci Dönüflüm Grubu, ayr›flma sürecinin ard›ndan Partizan taraf›ndan kendilerine yönelik uygulanan fliddet ve devam eden fliddet tehditleri dolay›s›yla platformumuza baflvuruda bulunmufltur. Platformumuz konuyu gündemine alm›fl ve sorunlar›n diyalog yoluyla çözülmesi için giriflimlerde bulunmufltur. Bu çerçevede yap›lan görüflmelerde Partizan’›n platformumuzun iradesini tan›mad›¤›n› belirtmesinin yan› s›ra yanlar›nda kim olursa olsun Devrimci Dönüflüm grubuna yönelik tutumlar›nda bir de¤iflikli¤in olmayaca¤›n› ifade etmesi platformumuz taraf›ndan kayg› verici bulunmaktad›r. Platformumuz Partizan ve Devrimci Dönüflüm aras›ndaki sorunlar›n diyalog yoluyla çözülebilece¤ini savunmaktad›r ve bu noktada üzerine düflen her türlü görevi yapmakta kararl›d›r. Partizan taraf›ndan bugüne kadar sergilenmifl olan fliddeti k›-

nayan platformumuz, Partizan’›n söz konusu prati¤ini sürdürmesi durumunda ilkeleri çerçevesinde fliddetin engellenmesi için ne gerekiyorsa yapacakt›r. 4 Ocak 2008 Devrimci ve Demokratik Yap›lar Aras›nda Diyalog ve Çözüm Platformu HÖC, EHP, TKP, ÖDP, DHP, KALDIRAÇ, DEVR‹MC‹ HAREKET, BAR‹KAT, ODAK, BDSP, DEVR‹MC‹ PROLETER DURUfi, DEVR‹M, D‹P G‹R‹fi‹M‹ Not 1: Platformumuz bilefleni olan Devrimci Hareket, “Sorunun Partizan’›n iç meselesi” oldu¤unu söylemifl ve karara flerh koymufltur. Not 2: Platformumuz bilefleni olan BDSP, “Partizan’›n uygulad›¤› fliddeti k›namakla birlikte bu aflamada metnin kamuoyu ile paylafl›lmas›n› uygun görmemifl” flerh koymufltur.


İşçi-köylü 19

8-21 Şubat 2008

Politik gündem

AKP’nin yalanlar›yla kurulan nükleer santraller Türkiye’nin elektrik üretiminin dar bo¤azda oldu¤u, ülkenin her an “karanl›kta” kalabilece¤i on y›llard›r egemenlerce anlat›l›r. Bu soruna köklü çözümler bulunmas› gerekti¤i “flark›”s›n› bizlere dinletenler, çözüm olarak da nükleer santrallerin, nükleer enerjinin zorunlu oldu¤unu da bu “flark›”n›n “nakarat›” olarak tekrar edip duruyorlar. 1965 y›l›ndan bugüne bu “flark›” kimi zaman yüksek sesle, kimi zaman alçak sesle söylenerek devaml› gündemde tutulmaya çal›fl›ld›. Bu süreçlerdeki geliflmeler gel-gitli bir seyir izledi. Nükleer santrallerin kurulabilece¤i yerler araflt›r›ld›, kimi ihaleler aç›ld›, kimi nükleer santral infla eden flirketlerle özel görüflmeler yap›ld›. Tüm bu çal›flmalar yukar›da belirtti¤imiz Türkiye’nin elektrik üretiminin dar bo¤azda oldu¤u propagandas› eflli¤inde yap›ld›. Böylece halk›n nükleer santrallere, nükleer enerjiye ve tehdide karfl› olan tepkisi törpülenmeye çal›fl›ld›. Bununla birlikte kap›da oldu¤u söylenen karanl›k günler gerçekleflmedi, çünkü bu belirtti¤imiz gibi yalana dayal› bir propagandayd›.

Santraller AKP için zorunluluktur AKP hükümeti, iflbafl›na gelmesiyle birlikte yine bildik o “eski flark›” eflli¤inde nükleer santralleri gündeme getirdi. 2007 yaz aylar›n›n normalden daha s›cak geçmesi sonucu elektrik tüketimi artt›. AKP hükümeti elektrik üretiminin, elektrik tüketimini karfl›layamaz hale geldi¤ini söyleyerek bir taraftan nükleer santrallerin gereklili¤ini anlat›yorken, di¤er taraftan mevcut günlük ihtiyac› karfl›lamak bahanesi ile özel sektörün iflletti¤i santrallerin kasas›na milyon dolarlar› ak›t›yordu. AKP hükümeti bu atmosferde nükleer santrallerin kurulmas› için yasa çal›flmalar›n› h›zland›rd›. Ve haz›rlad›¤› yasay› Meclis’e sevk etti. Meclis’teki ço¤unlu¤una dayanarak yasay› geçirmekte zorlanmad›. Bu yasan›n baz› maddeleri dönem Cumhurbaflkan› A. N. Sezer taraf›ndan veto edildi. Sonraki süreçte yaflananlar ve erken genel seçimler nedeniyle yasa seçimlerden sonraya kald›. AKP seçimler sonras› nükleer santrallerle ilgili yasay› tekrar Meclis gündemine getirerek Cumhurbaflkan›n›n A. Gül olmas›n›n rahatl›¤›yla 9 Kas›m günü Meclis’ten geçirdi. Bu süreç boyunca AKP nükleer santrallerin bir tercih de¤il zorunluluk oldu¤unun propagandas›n› yapm›flt›r. Do¤ru, nükleer santraller AKP için bir tercih de¤il, zorunluluktur. Çünkü efendileri, emperyalistler ufla¤› AKP’den bunu istiyorlar. AKP ayr›ca ithal kömür, do¤algaz, petrole dayal› elektrik üretiminin pahal› oldu¤unu nükleer enerjinin daha ucuz oldu¤unu ayr›ca petrol, do¤algaz vb. kaynaklar›n rezervlerinin azald›¤›n›, alternatif kaynak olarak nükleer enerjinin öne ç›kt›¤›n› belirtmektedir. AKP

ve önceki hükümetler emperyalizmin iste¤i ve ç›karlar› do¤rultusunda enerji üretimini do¤algaz, petrol, ithal kömüre dayand›rm›fl ve milyarlarca dolar› emperyalist flirketlere aktarm›flt›r. Bugün bu ba¤›ml›l›¤a nükleer enerji de ekleniyor. Burada belirleyici olan enerji üretiminin hangi kaynaktan yap›ld›¤›nda “ucuz” ya da pahal› olmas› de¤ildir. Belirleyici olan emperyalizmin en çok kâr› nas›l yapaca¤› ve bunun koflullar›n›n yarat›lmas›d›r.

Çevre ve insan sa¤l›¤›na önem vermeyen daha fazla kâr h›rs›yla çevreyi-insan› talan ve yok eden bir anlay›fltad›r. Nükleer santrallerin flehirlerin içine kurulabilecek kadar güvenli ve sa¤l›kl› oldu¤unu iddia edenlere bir konuda insanl›¤›n yaflad›¤› facialar yeterli gelmiyor. 1995 y›l›nda yay›nlanan bir istatistikte 1960-1995 aras›ndaki 35 y›lda 7 büyük kazan›n oldu¤u ve her 5 y›lda 1 büyük kazan›n meydana geldi¤i gözler önüne serilmifltir. Yaflanan “küçük”, “orta” ölçekli kazalar bu istatisti¤e dahil de¤ildir.

Üç kurufla bir santral AKP’nin ç›kard›¤› yasaya daha yak›ndan bakt›¤›m›zda gerçekler daha anlafl›l›r olacakt›r. AKP’nin yasay› anlat›rken övünerek anlatt›¤› konulardan biri kurulacak nükleer santrallerde yerli pay›n›n en az % 60 olmas› gerekti¤idir. Nükleer enerjinin miktar› ilk bak›flta bak›ld›¤›nda bir olumluluk gibi görünse de, bu olumluluk bir aldatmacad›r. Türkiye’nin kurmay› planlad›¤› ilk santralin maliyeti 3-5 milyar civar›ndad›r. Bu rakam›n en az % 60’›n›n “yerli” kaynaklarca sa¤lanmas›n›n mecburi olmas› santrali kuracak flirkete milyarlarca dolar›n aktar›lmas› anlam›na geliyor. “Özel sektör” bu kayna¤› bulamazsa bu paray› devlet verecek ve santrale ortak olacakt›r. Emperyalistler daha önce enerji sektörünü daha rahat talan edebilmek için devletin enerji sektöründen ç›kmas›n› dayatm›fl ve devletin enerji sektörüne yat›r›m yapmas›n› ç›kartt›¤› yasalarla “yasaklam›fl” ve Enerji Piyasas› Denetleme Kurulu’nu kurmufltu. Bunu kâr›n› art›rmak için yapan emperyalistler konu yine kârlar› olunca, kasalar›na akacak para oldu¤unda yeni yasalar ç›kart›p “istisnalar” yarat›yorlar. Yap›lanlar bununla da s›n›rl› de¤il. Ç›kar›lan yasan›n ayr› bir maddesiyle özel sektörün devletin bu alanda kuraca¤› flirkete istedi¤i oranda sahip olacak. Devletin özellefltirdi¤i fabrika vb. nas›l peflkefl çekti¤i düflünüldü¤ünde emperyalistler üç kurufla santrali alacaklar. Hem yap›m aflamas›nda hem sonras›nda yani sürecin tamam›nda emperyalistlerin azami kâr› elde etmesi için her fley düflünülmüfl. Nükleer at›klar›n zararlar› ve tehlikesi tüm dünyada yaflanan ac› tecrübelerden ve bilimsel verilerden yola ç›karak çok iyi bilinmesine ra¤men gerçekler sapt›r›l›yor. Kendisinin de çevre profesörü oldu¤unu söyleyen Çevre Bakan› Veysel Ero¤lu “Nükleer enerji bir çevre problemi yaratmaz” diyecek kadar gerçeklere gözlerini kapatm›flt›r. Nükleer santraller ve at›klar› tüm dünyada sorun, bir tek Türkiye’de de¤il. Bu durum ç›kar›lan yasada da çok rahat görülmektedir. Ortaya ç›kacak nükleer at›klar›n korunmas› ve saklanmas› ile ilgili bir tek düzenlemeye gerek duyulmam›flt›r. Bununla ba¤lant›l› olarak bu santrallerin çal›flmas› s›ras›nda al›nacak tedbir ve güvenlik konular›nda da yasada herhangi bir belirleme yoktur.

Nükleer çöplük; Türkiye Yasada yine nükleer santrallerin kurum teknolojisi ile ilgili hiçbir düzenleme bulunmamaktad›r. Böylece eskimifl nükleer teknolojilerin, santrallerin kurulmas›na giden yol yasallaflt›r›lm›flt›r. Emperyalist ülkelerdeki bu tür santrallerin Türkiye’de kurulmas› sa¤lanarak hem milyarlarca Dolar emperyalistlerce aktar›lacak hem de bu sayede emperyalistler bu santralleri imha etmek için harcamalar› gereken paradan kurtulmufl olacak. Ve Türkiye nükleer çöplü¤e dönecek. Di¤er önemli bir nokta ömrünü dolduran santrallerin sökülmesinin maliyetidir. Yasaya göre nükleer santrali iflleten flirket bu ifllem için satt›¤› elektri¤in kilovat saati için 0,15 cent fon ay›racak. Ve santralin söküm zaman› geldi¤inde fonda “biriken” bu para söküm masraflar›n› karfl›lamazsa hazine yani devlet bu fonda biriken paran›n % 25 oran›nda katk› sa¤layacak. Yani yine yüz milyonlarca dolar ödenecek. Tüm bunlar emperyalistlere yetmedi¤i için ayr›ca santralin devreye girdi¤i andan itibaren devlet ihtiyaç olmasa da santralin üretece¤i elektri¤i 15 y›l boyunca alaca¤›n› garanti etmifltir. Bunun yan›nda ayr›ca santrali iflleten flirkete üretti¤i elektri¤i sat›fl yetkisi de verilmifl bu sayede istedi¤i gibi at oynatmas›n›n imkan› da sa¤lanm›flt›r.

AKP yalan söylüyor! Tüm bu yasa nükleer santrallerin kim ve ne için kuruldu¤unu aç›kça ortaya koymaktad›r. Ama AKP hükümeti bu gerçe¤i gizlemek için her türlü yalana dayal› propaganday› yapmaktad›r. Bu propagandalar›n bafl›nda dünyada nükleer santrallere, nükleer enerjiye h›zl› bir yönelim oldu¤udur. Bu do¤ru de¤ildir. ‹flin do¤rusu emperyalist ülkeler kendi ellerinde bulunan eskimifl, çöplü¤e at›lacak durumdaki santralleri her türlü yolu ve bask›y› yar› sömürgelere dayatmas›, transfer etmesidir. Emperyalist ülkelerde bu olan yeni büyük yat›r›mlar›n olmamas› yan›nda var olanlar›n da sökümünün gündeme

gelmesi emperyalist flirketleri yar›-sömürge ülkelere yöneltmifltir. Bunun soncu emperyalist ülkeler de sökülen santrallerin imha masraf›ndan kurtuluyorlar hem de bunun üstüne milyarlarca dolar kâr elde ediyorlar. Nükleer santrallere, nükleer enerjiye yo¤un ilgi duyan ülkelerin, Arnavutluk, Polonya, Belarus, ‹stonya. Litvanya, ‹ran, Yemen, Körfez ülkeleri, Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan, Ürdün, M›s›r, Tunus, Libya, Cezayir, Fas, Nijerya, Gana, Nassia, fiili, Venezüella, Endonezya, Filipinler, Vietnam, Tayland, Malezya, Bangladefl oldu¤u düflünüldü¤ünde gerçekler daha netleflecektir. Tüm bu yaflananlardan anlafl›laca¤› üzere sorun elektrik üretiminin yeterli olup olmad›¤› de¤ildir. Türkiye zengin ›rmaklara sahiptir. Bunlar do¤ru kullan›labildi¤inde barajlardan elde edilecek elektrik yeterli olacakt›r. Kald› ki, elektrik veya enerji s›k›nt›s›na karfl› Türkiye’nin rüzgar enerjisinden faydalanabilmesinin koflullar› yüksektir. Birçok gerçek göz ard› edilerek elektrik s›k›nt›s›ndan dem vuruluyor. Yoksul halk›n kaçak elektrik kulland›¤› anlat›larak sorunun kayna¤› onlarm›fl gibi gösteriliyor. Di¤er yandan ise özel sektöre ait say›s›z fabrika ve tesisin neredeyse hiçbir elektrik faturas› ödemeden çal›flmas›na kap› aralan›yor. Bu fabrika ve tesislerde harcanan elektri¤in haddi hesab› yoktur. Hükümet ise sokak lambalar›n›n elektri¤ini bile halka ödetmeye çal›fl›yor. Sorun emperyalist flirketlerin enerji sektöründeki kârlar›n›n art›r›lmas› ve emperyalist politikalar›n hayata geçirilmesidir. ‹nsanl›k için en yararl› fleylerin bile emperyalizm taraf›ndan nas›l bir kendi kâr h›rslar› için insanl›¤a karfl› kullan›ld›¤›n› biliyoruz. Bu anlam›yla böylesine ciddi ve önemli konuda emperyalizmin daha fazla kâr için gelece¤imizi yok etmesine izin vermemek için tüm halk› bu gerçekler ›fl›¤›nda bilgilendirmeli ve harekete geçirmeye çal›flmal›y›z.


Göğün yarısı

İşçi-köylü 20

Emekçi kad›nlar›n siyaset yolu Erke¤in ve büyüklerinin yani her zaman kendisinden “daha iyi bilen” birilerinin gölgesinde b›rak›lan kad›nlar›n, siyasete-toplumsal yaflama müdahalede de gölgede kalmas›, “elinin hamuruyla” “burnunu sokmamas›” istenmekte ve bunun önlemleri al›nmaktad›r. Geçmifle dönersek; “eflitlik-özgürlük-kardefllik” sloganlar›yla bafllayan burjuva devrimlerinde en önde mücadele edip, en çok bedel ödeyenler aras›nda emekçi kad›nlar›n oldu¤unu görürüz. Ama emekçi kad›nlar›n bu derece deste¤ini de alarak iktidara

gelen burjuvalar, kendi bayraklar›ndaki “eflitlik-özgürlük-kardefllik” sloganlar›n›n yalan oldu¤unu aç›kça ispat etmekte gecikmemifllerdi. Öyle ki; iki yüzy›ldan daha fazla süre önce burjuva devrimler bafllam›fl oldu¤u halde, kad›nlar›n durumunda ciddi bir düzelme olmam›fl, eski toplumdaki gibi birçok haktan mahrum olmaya devam etmifllerdir. Mesela kad›nlara seçme ve seçilme hakk›n›n kabul edilme tarihi neredeyse tüm dünya ülkelerinde 1920’li ve 40’l› y›llar aras›na rastlamaktad›r. Yani burjuvalar taraf›ndan kad›nlar, bundan sadece 60–80 y›l kadar önce hat›rlanabilmifltir! Üstelik bu hakk›n ise birçok kad›n›n idam›, hapsedilmesi gibi a¤›r bedeller sonucu elde edildi¤i de hat›rlan›rsa, burjuvazinin sahtekârl›¤› daha net görülür. (Kald› ki bu hakk›n kad›nlar taraf›ndan ne derece kullan›labildi¤i ve kullananlar›n ise kendi iradeleri do¤rultusunda kullan›p kullanamad›klar› da ayr› bir tart›flma konusudur.) Burjuvazi her fleyi ç›kar› için yapar. Bundan dolay› burjuva ve burjuva-feodal sistemler içinde emekçi kad›nla-

r›n siyaset hakk› da, göstermelik reformlar olarak k⤛t üzerindeki yasalardan ibarettir. Ve bu yasalar›n as›l amac›, emekçi kad›nlar›n gerçek anlamda siyaset yapmalar›n› engellemektir. Onlar›n vitrinlerindeki siyaset sahas› olan parlamento, emekçilere her zaman kapal›yken, emekçi kad›nlara ise daha bir s›k›ca kapal›d›r. Fakat bunu tam olarak göremeyen reformistler ve reformizmin etkisinde kalanlar kad›nlar›n siyasallaflmas›n›, siyaset hakk›n› parlamento seçimlerinde daha aktif olmalar› ve milletvekili, bakan vs. olmalar› ile gerçekleflece¤ini

umuyorlar. Böylelikle kad›nlar›n siyaset yapma hakk›n› egemenlerin ifline gelecek flekilde onlar›n belirtti¤i s›n›rlara s›k›flt›rma niyetindeler. Onlar kad›nlar›n özgürleflmesinden flunu anl›yorlar: Kad›nlar ev hapsinden ç›ks›n ama sistemin s›n›rlar›yla hapsolmaya devam etsin!

Nas›l bir politikleflflm meden bahsediyoruz? Politik mücadele, iktidar mücadelesidir. ‹ktidar›n kimin elinde olaca¤›n›n mücadelesidir. ‹ktidar komprador-bürokrat burjuvazinin ve büyük toprak a¤alar›n›n elinde mi yoksa halklar›n elinde mi olacak; mesele budur. Dolay›s›yla kad›nlar›n politikleflmesini tart›fl›rken bu gerçe¤i bilerek tart›flmak gerekmektedir. Egemenlerin istedi¤i politikleflmenin ne oldu¤u ortadad›r. Sadece veya esasta onlar›n belirledi¤i alanda hareket etmek, onlar›n çizdi¤i s›n›rlarda durmak ezenlere dokunmamak demektir. Oysa ezilen kad›nlar›n siyaset yapmas›, erkek egemen burjuva-feodal sistemi alafla¤› etmesi için mücadele etmesidir… Bunun için egemenlerin dar s›n›rlar›n›n

d›fl›na ç›kma gerekir. Aksi halde onlarla, onlar›n minderinde güreflmek/güreflmeyi kabul etmek yenilgiyi de bafltan kabul etmektir. Burada da görülüyor ki reformistler kad›n›n özgürlü¤ü, siyasette aktif birer özne olmalar› önünde bilinç bulan›kl›¤› yaratarak, köstek olmaktad›rlar. Üstelik bunu “özgürlük”, “politikleflme” ad›na yap›yorlar! Emekçi kad›nlar›n düflman› olan sömürücü erkek egemen sistemin çerçevesi içinde kalmak, egemenlerin de¤irmenine su tafl›y›p bu sistemin devam›na katk› sunmak anlam›na gelir. Emekçi kad›nlar egemenlerin de¤il halk›n saf›nda örgütlenerek gerçek anlamda politika yapm›fl ve gerçek anlamda özgürleflmifl olacaklard›r. Kurtulufl, yasalardaki baz› düzenlemeler, parlamentoda kad›nlar›n olmas› gibi k›r›nt›larla de¤il bir bütün iktidar›n al›nmas›yla mümkündür. Bunun için emekçi kad›nlar›n siyaset alan› hayat›n her alan›d›r. Kad›nlar›n gerçek anlamda siyasette birer özne olmalar›n›n en somut, en berrak örnekleri kuflkusuz ki flehit kad›n yoldafllar›m›zd›r. Ad›llar›na örnek olan flehitlerimizin zengin deneyimlerini kendinde flekillendirerek kad›nlar›n gerçek özgür siyaset yerini genç yaflta keflfetmifltir. Köylü, gecekondulu ve liseli genç kad›n›n ezilmiflli¤ini, hayat›n k›y›s›nda tutulmas›n› fark ederek buna baflkald›r›p tüm varl›¤› ile özne olmaya, de¤iflme ve de¤ifltirme cüretini göstererek örgütlenmek, örgütlemek ve savaflmak ve de ölüm de dahil tüm bedelleri hiç çekinmeden ödemeye haz›r olmak demektir siyaset yapmak… Elbette ki birçok flehit kad›n yoldafl›m›z yaflamlar›, mücadeleleri ile sonsuz de¤erleri kad›nlar›m›za b›rak›rken hepsinin söyledi¤i, anlatt›¤›, gösterdi¤i flu gerçek de¤il mi? Demokratik Halk ‹ktidar›’n›n kurulmas› kad›nlar kat›lmadan mümkün de¤ildir. Kad›nlar›n özgürlü¤ü için erkek egemen sömürücü sisteme karfl› örgütlenerek, siyasal mücadelenin her alan›nda daha çok ve daha aktif olarak yer almak gerekir. Bundan dolay› burjuva-feodal sisteme ve sisteme hizmet eden reformizme karfl› mücadele ederek, flehitlerin izinden yürüyerek yar›n›n haz›rlayanlar› olmak için daha çok çal›flmak, kendini ihtiyaçlara göre daha çok flekillendirmek için ileri! Daha fazla emekçi kad›n› özgürlük yolunda ilerletmeye sevk etmek için, onlar›n içinde olmak için ileri!

8-21 Şubat 2008

Yorumsuz...

✔ Van’›n Özalp ‹lçesi’ne ba¤l› Bo¤azkesen Köyü’nde yaflayan 15 yafl›ndaki Naciye A¤›l, 30 Ocak gecesi ailesi ile birlikte yaflad›¤› evde as›l› halde bulundu. Ayaklar›n›n alt›na yast›k b›rakarak, kendini ast›¤› belirtilen A¤›l, olay yerinde yaflam›n› yitirdi. A¤›l’›n zorla evlendirilmek istendi¤i için intihar etti¤i ileri sürüldü. ✔ Adana’da evli bir polis memuru ile iliflki yaflad›¤› gerekçesiyle ailenin erkekleri taraf›ndan dövülen ve evde 3 gün kilitlenen anne ve k›z› Sosyal Hizmetler ‹l Müdürlü¤ü taraf›ndan koruma alt›na al›nd›. Komflular›n›n ihbar› üzerine polis taraf›ndan Köprübafl› Polis Karakolu’na götürülen anne ve k›z› ifadelerinin ard›ndan Savc›l›¤a sevk edilirken, savc›l›k koruma alt›na al›nmalar› talimat› ile Sosyal Hizmetler ‹l Müdürlü¤ü’ne gönderdi. Bu arada ailenin genç kad›n hakk›nda ölüm karar› ald›¤› iddia edildi. ✔ 2 fiubat günü Ayd›n’da bir kiflinin, ayr› yaflad›¤› eflini sokak ortas›nda öldürdü¤ü iddia edildi. E.S, ayr› yaflad›¤› efli Cemile S. ile buluflmak istedi. Buluflma yerine arkadafl› M.A. ile motosikletle gelen E.S, Cemile S’ye silahla atefl etti. E.S, kaçan eflini yakalayarak sokak ortas›nda silahla öldürdü. E.S, arkadafl› M.A ile motosiklete binerek kaçt›. ✔ Hatay 1. Sulh Ceza Mahkemesi, efline fliddet uygulayan bir kifliye kamu sektöründe befl ay süreyle temizlik hizmetinde görev yapma cezas› verdi. Hakim Mahmut Aktürk’ün baflkanl›k etti¤i mahkeme, “efllerin daha sonra bar›flmalar›, san›¤a verilen hapis cezas›n›n k›sa süreli olmas›, kiflili¤i, sosyal ekonomik durumu ve yarg›lama sürecinde duydu¤u piflmanl›k” gerekçeleriyle bu cezay› “5 ay süreyle kamu sektöründe temizlik hizmeti yapma” cezas›na dönüfltürdü. M.C.A’n›n cezas›n› 30 gün içinde yerine getirmek istememesi durumunda, hapis cezas› uygulanacak.


8-21 Şubat 2008

İşçi-köylü 21

Göğün yarısı

Güldünya’ya mektup yaz! Bitlis’te kurulan Güldünya Kad›n Derne¤i, “Güldünya’ya mektup” kampanyas› bafllatt›. Dernek yöneticilerinden Mine fierefhano¤lu, Güldünya’n›n vahfli bir töre cinayetine kurban gitti¤ini hat›rlatarak, O’nu ölüm y›ldönümünde yapacaklar› etkinliklerle anacaklar›n› söyledi. Bu çerçevede “Güldünya’ya mektup” adl› kampanya bafllatacaklar›n› dile getiren fierefhano¤lu, cinayeti dünyan›n dört bir yan›na mektuplarla aktaracaklar›n› söyledi. Dernek yöneticilerinden Birsen Yaflar da, kampanyaya 1 fiubat’ta start vereceklerini dile getirerek, “Biz bir yandan mektup gönderirken di¤er yandan dünyan›n her yerinden de mektup bekliyoruz. Kad›nlar›n bu konuda tepkilerini ve duygular›n› bizle paylaflmas›n› istiyoruz” fleklinde konufltu. Gönüllü bafllad›klar› çal›flmalara maddi imkans›zl›klarla devam ettiklerine vurgu yapan Yaflar, duyarl› kesimlerinden kendilerine destek sunmas›n› istedi.

*** Güldünya Tören’in 22 yafl›nda son bulan öyküsü, Bitlis’in Güroymak ilçesine ba¤l› Budakl› köyünde bafllad›. Güldünya evli bir insanla birlikteydi ve

bir süre sonra bu kifliden hamile kald›. Güldünya’n›n ailesi hamileli¤ini fark etti. Bir odaya kapat›ld›. Ve ard›ndan karar verildi, bu kifli Güldünya’y› kuma olarak alacak ve birlikte köyü terk edeceklerdi. Ama Güldünya kumal›¤› kabul etmedi. Ve aile Güldünya’y› ‹stanbul’daki amcas›n›n yan›na gönderdi. Ancak kin bununla bitmedi. ‹stanbul’a gelen abisi Güldünya’ya bir ip uzat›p, kendisini asmas›n› söyledi. Güldünya ise pencereden atlay›p evden kaçt›. Polise s›¤›nd›. Ancak yine de ailesine teslim edildi.

Kad›n ö¤retmenlere yönelika yr›mc›l›k va Üniversitesinden Dr. Esmeray Yo¤un Erçen, Dr. Handan Ça¤layan, sözleflmeli ö¤retmen Sultan Kundurac› ve dershane ö¤retmeni Sefa Yücel Akdemir’in araflt›rmalar›ndan kad›n e¤itim emekçilerine yönelik ç›kan tablo flöyle:

Bu arada bebe¤ini dünyaya getirdi ve evlatl›k verdi. Ancak dedikodular durmuyor, aile meclisi toplan›yordu. Bir gün abisi Güldünya’y› teyzesinin yan›na götürme bahanesi ile otogara götürdü. Güldünya’n›n 20 yafl›ndaki kardefli Ferit Tören pusudayd›. Güldünya, küçük kardeflinin yaklaflt›¤›n› gördü. Eli paltosunun cebindeydi. Birden silah›n› ç›kard›, ateflledi. Güldünya kalças›ndan vuruldu. Hemen hastaneye götürüldü, hastanenin bahçesinde iki kardefli vard›. Polis ise ortada yoktu. Saat 03.45 s›ralar›nda refakatçisi oldu¤unu söyleyerek kardefllerden biri içeri girdi. Namluyu Güldünya’n›n bafl›na çevirdi ve iki kez atefl etti. K›sa süre sonra Güldünya’n›n beyin ölümü gerçekleflti. Ölüm emrini veren aileye, yaflam destek ünitesinin fiflinin çekilip çekilmemesi soruldu. Yan›tlar› zaten biliniyordu. Fifli çektiler! (H. Merkezi)

Tacizle mücadele zor laflfl››yor

‹fl yaflam›n›n tamam›nda kad›na yönelik ayr›mc›l›k çok aç›k bir olgu iken E¤itim-Sen, düzenledi¤i sempozyumda sundu¤u araflt›rmalarla ücretli ve sözleflmeli kad›n e¤itim emekçileri aras›nda sosyal haklar aç›s›ndan ciddi eflitsizlikler oldu¤unu ortaya koydu. Bu durum kad›nlar› ayr›mc›l›¤a karfl› korumas›z hale getiriyor.

* Erkek ö¤renciler, özellikle ücretli kad›n ö¤retmenlerin otoritesini tan›m›yor. * Evlilik ve çocuk dershanelerde iflten ç›karma gerekçesi say›l›yor, ço¤unlukla ifle al›m esnas›nda evlenmeme ve çocuk yapmama koflulu getiriliyor. * Dershanelerde kad›n ö¤retmenlere vitrin malzemesi fleklinde yaklafl›l›yor.

Sendikan›n 12-13 Ocak’ta E¤itim ve Bilim ‹flkolunda Çal›flan Kad›nlar›n Sosyal Haklar› ve ‹fl Güvenceleri bafll›kl› bir sempozyum düzenledi.

* Araflt›rmalar, ifl güvencesinden yoksunlu¤un, kad›n ö¤retmenlerin ifl yerinde cinsel tacize u¤ramalar›n› ve buna karfl› mücadele etmelerini olumsuz bir flekilde etkiledi¤ini gösteriyor.

Mu¤la Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Özlem fiahin, Çukuro-

(H. Merkezi)

Novamed kad›nlar›yla dayan›fl flm ma sergisi 26 Ocak Cumartesi günü Petrol‹fl Sendikas› Ankara fiubesi’nde Ankara Kad›n Platformu taraf›ndan gerçeklefltirilen panel ve kokteylde Novamedli kad›nlar›n baflar›s› sergilendi. Beflinci katta bulunan salonun lobisinde Novamedli kad›nlar›n mücadele sürecini anlatan foto¤raflardan oluflan bir sergi aç›ld›. Aç›l›fl günü bir de panel gerçeklefltirildi. Aç›l›fl konuflmas›n› Petrol-‹fl ad›na Cengiz Yavuz’un yapt›¤› panele, ‹stanbul Kad›n Platformu ad›na Candan Y›ld›z, Petrol-‹fl avukatlar›ndan Serpil Aksakal, Mersin SCT Or-Turbo Fabrikas›’nda grevde olan iflçiler ad›na Birleflik Metal‹fl’te örgütlü Ümmühan Do¤an, AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden

Alev Özkazanç konuflmac› olarak kat›ld›. Cengiz Yavuz’un yapt›¤› konuflmada “kapal› mekânlarda insan›n ya-

flam haklar› ellerinden al›nmakta, insan onuruna yak›flmayacak yaflam koflullar› dayat›lmaktad›r” dedi. Grevdeki Novamed’li kad›nlar›n

yapt›¤› konuflmada ise “hepimiz zincirlenmek isteniyoruz, bizi yaln›zlaflt›rabilmek için bize destek verenlere de gözda¤› veriliyor fakat bizler bütün engellemelere ra¤men direniflimizi devam ettirdik ve sonunda kazand›k” dedi. Neo-liberal politikalar›n kad›n eme¤i üzerindeki sömürüsüne genifl yer ayr›lan panelde Novamed baflar›s›n›n kad›n hareketinin aç›l›mlar› konusunda da örnek bir mücadele deneyimi oldu¤u vurguland›. Panelin ard›ndan gerçeklefltirilen kokteylde foto¤raf sergisi ilgiyle izlendi. Üç gün süren sergi 28 Ocak Pazartesi 19.00’da son buldu. Ayn› sergi 1 fiubat’ta Kocaeli’de de ziyaretçilere aç›ld›. (Ankara)


Kültür-sanat

İşçi-köylü 22

Üretim araçlar›n› elinde bulunduran egemen s›n›f›n boyunduru¤undaki halk, yüzy›llarca ezen s›n›f ideolojisinin flekillendirdi¤i gerici kültürün etkisi alt›nda kalm›flt›r. Ülkemizde de burjuva-feodal s›n›f›n zapturapt alt›nda tuttu¤u halk›, kendi yoz çürümüfl kültürüyle donatmas› uzun bir sürecin eseridir. Ezen s›n›f›n bask› ve sömürü uygulamalar› ezilen s›n›f taraf›ndan karfl› koyufllarla, isyanlarla karfl›lanmaya baflland›¤›nda ezen s›n›f çareyi, -genifl kitlelerin bu yanlar›n› törpüleyerek- pasifleflmelerini, nötrleflmelerini h›zland›racak argümanlar› kullanmakta bulmufltur. Art›k tüm ezen s›n›flarda oldu¤u gibi Türk egemen s›n›flar› da en ücra köflelere ulaflmak, oralara hâkim ideolojisini, kültürünü tafl›mak için elinde bulundurdu¤u baflka bir gücü -kitle iletiflim araçlar›n›- kullanm›flt›r. Sürekli burjuva-feodal sistemin yoz kültürüyle bombard›man alt›nda b›rak›lan kitleler, kültürel yozlaflmaya u¤rat›larak, yaflamdan kopuk bir hale getirilmeye çal›fl›lm›flt›r. Çünkü onlar düflünmeyen, sorgulamayan, araflt›rmayan, ben merkezci kiflilikler olmad›¤› müddetçe gerici düzenlerinin devaml› bir tehdit alt›nda bulunaca¤›n› bilmektedirler. Egemenler; televizyon, bas›n, internet arac›l›¤›yla insanlar üzerinde tahakküm kurarak onlar› kendi istedi¤i yönde hareket etmeye, düflünmeye yönlendirmektedirler. Hemen her kesime ulaflacak flekilde bu ileflitim araçlar›n› kullanarak kültürel tahribatlar yaratm›fllard›r/yaratmaktad›rlar. Bugün televizyona çokça takip edilen programlar›n, dizilerin, filmlerin ilerici de¤erler tafl›d›¤›n›, ilerici kültürün bir yans›mas› oldu¤unu söyleyebilir miyiz? Elbette hay›r! Bunlar burjuva-feodal sistemin gerici ve yoz kültürünün propagandas›n› yapan bir içerik tafl›maktad›r. Sistemi elefltirmek ad›na çekilen filmler, ç›kan yaz›lar bile alternatif sunan bir tutum sergilemedikleri müddetçe sadece flöyle kenardan bir dokundurman›n ve takip edenleri “mutlu etmenin” ötesine gitmemektedir. Ancak muhalif olman›n getirece¤i bask› ve sald›r›y› göze alabilenler, halka gerici yoz kültür-sanat yerine ilerici kültür-sanat hizmeti götürebilmektedirler. Ekranlarda her akflam ayn› anda yay›nlanan dizilerin, verimli geçirilebilecekken bofl geçirilen bir zaman kayb› olmas›n›n d›fl›nda bunlarda ifllenen konulara bak›ld›¤›nda birço¤unun senaristlerin hayal güçlerini kulland›klar› masumane yap›mlar olmad›¤› görülmektedir. Özel TV kanallar›n›n man-

8-21 Şubat 2008 karfl›s›na düflman olarak menfaatçi ABD ve “bölücü” PKK modelleri ç›kart›lmas› da bofluna de¤ildir. Önceden “Ermeni uflakl›¤›” payesi biçilen PKK’ye de¤iflen konjonktürden dolay› flimdi uyuflturucu tüccarl›¤› uygun görülmektedir. (Gazi, Kurtlar Vadisi-Terör gibi) Bu dizilerde PKK’nin mücadelesi, birkaç uyuflturucu ve silah taciri Kürt burjuvazisinin, toprak a¤as›n›n palazlanmak için Kürt gençlerini kullanmas› olarak verilmektedir. Buradaki amaç da, kiral›k kalemflörleriyle ya da sahibi oldu¤u kanallar›n haber programlar›nda flifline flifline yapt›¤› anti-propagandayla ulaflamad›¤› kesime bu dizilerle ulafl›p kendi propagandas›n› yapmaktan baflka birfley de¤ildir.

Dizilerdeki gerçek(siz)lik üzerine tar gibi bitti¤i y›llarla beraber bafllayan dizi furyas›, bugün de birçok kesimi ekran bafl›na kilitlemektedir. Halk›n büyük bir kesiminin düzenli olarak takip etti¤i birkaç dizisi var. Bu dizilerde ilk dönemde yay›nlananlarla, son yay›nlananlar aras›nda içerik olarak farkl›l›klar var elbette. Gündemde öne ç›kan geliflmeler karfl›s›nda, kitlelerin nas›l bir tutum sergilemesi bekleniyorsa, diziler de o konular üzerinden iflleniyor ço¤unlukla. 60’l› y›llar›n filmlerine bakt›¤›m›zda; babacan fabrikatörler, babacan emniyet müdürleri, zenginlerle yoksullar aras›nda yaflanan s›cak iliflkilerle “s›n›flar›n olmad›¤›” fikrinin ifllendi¤ini görürüz. Bir dönem flaflaal› yaflam›n, zengin hayat›n insanlara mutsuzluk getirdi¤i ifllenmifl, varolanla yetinen, elindekinin k›ymetini bilen, daha fazlas›n› talep etmeyen özelliklere vurgu yap›lm›flt›r. ‘90 sonras›ndaysa televole kültürünün, BBG’li yaflam›n insanlar›n hayatlar›na sokulmas›yla günübirlik yaflayan, vurdumduymaz, duyars›z, benim rahat›m, benim mutlulu¤um diyen kiflilikler normallefltirilmifltir.

ço¤unlukla kader, al›nyaz›s›, dini duygular›n getirdi¤i huzur ifllenirken, aile iliflkilerinin verildi¤i dizilerde de aile ba¤lar›n›n kopmas› sonucu mutsuz, piflman kifliliklerin olmas›, aileyi bir arada tutma ad›na verilen çaba ifllenmektedir. (S›rlar Dünyas›, Kader vb.) Tabi burada karfl› ç›k›lan fley ailenin kutsanmas›d›r, yoksa aile bireyleri aras›ndaki iliflkilerin kopmas›, yabanc›laflma ve duyars›zl›¤›n artmas› de¤il. Türkiye’de devrimci hareketin yükseldi¤i y›llar›, devrimcileri ve ‘80 öncesi dönemini konu alan dizilerde filmlerde de- her ne kadar iflkence, katliam, faflist devlet uygulamalar› sahnelense de as›l öne ç›kan bunlar›n belli bir döneme ait gerçekler oldu¤udur. (Çemberimde Gül Oya, Hat›rla Sevgili vb.) Bununla birlikte devrimci tiplerin maceraperest kiflilikler olarak verilmesi, sonras›nda yaflanan y›lg›nl›¤›n öne ç›kar›lmas› bu dizilerinfilmlerin esas mesaj› olmaktad›r.

Toplumda bu kiflilik tahribatlar›n›n yaflanmas› ve umutsuz, bunal›ml› gençlerin say›s›n›n giderek artmaya bafllamas›yla sorun ç›karan bir kuflak haline gelmesi, bu dizilerin konular›n›n da de¤iflmesine sebep olmufltur. Kimilerinde din vurgusu, kimilerinde aile ba¤lar› öne ç›kar›lmaya bafllanm›flt›r.

Yine son süreçte revaçta olan ve reyting rekorlar› k›ran “derin devletin ve mafya ilifliklerinin” ifllendi¤i dizilere bak›ld›¤›nda da bu iliflkilerin halk›n gözünde normallefltiren içerikle verilmesi ve hatta bu iliflkiler içindeki mafya babalar›n›n, kontr-gerillalar›n kahramanlaflt›r›lmas›; faflist devletin yan örgütlerinin deflifre edildikten sonra gerekli tepkinin verilmemesinde az›msanmayacak bir rol oynam›flt›r! (Kurtlar Vadisi gibi)

Din konusunun ifllendi¤i dizilerde

Benzer dizilerde “masum” TC’nin

2000 y›l›nda gerçeklefltirilen hapishaneler katliam›n› “hayata dönüfl operasyonu” ve F tiplerine “befl y›ld›zl› oteller” olarak veren medya da hemen her filmde hapishanenin oldu¤u sahnelerin oldu¤unu ve son olarak da direkt hapishane temal› dizi çekildi¤ini görüyoruz. (Parmakl›klar Arkas›nda gibi) Buradaki amaç da yine devletin, hapishanelerde gerçeklefltirdi¤i katliamlardan, sald›r›lardan, iflkencelerden, hak gasplar›ndan aklanmak istenmesinden baflka birfley de¤ildir. Hapishanelerde tutsaklara uygulanan sald›r›lar› münferit olaylar olarak veren, bu uygulamalar›n sistemli bir devlet politikas› de¤il, hastal›kl› kifliliklerin yapt›¤› bireysel sald›r›lar gibi gösterilmesi elbetteki hizmetinde bulundu¤u s›n›f›n hapishanelerdeki faflist uygulamalar›n› gözden gizlemek içindir. Burjuva-feodal ideolojinin kirli yoz kültürü her gün bu dizileri izleyen halk›m›za empoze edilmekte, yaflamdaki gerçekliklerle gün geçtikçe ba¤lar› kopar›lmaktad›r. Art›k sadece bize verilenle yetinmemiz beklenmekte ondan ötesini sorgulamam›z, merak etmemiz, araflt›rmam›z istenmemektedir. Yarat›lan suni gündemlerle kafalar meflgul edilirken kendi sorunlar›m›zdan uzaklaflt›r›lan y›¤›nlar haline getirilmemiz hedeflenmektedir. Tüm bunlardan hareketle sa¤ana¤› alt›nda bulundu¤umuz bu yoz çürümüfl kültür dayatmas›na karfl› koymak için halk›n ilerici ve zengin kültürünü öne ç›kararak yayg›nlaflt›rmak gerekmektedir. Bunun için izledi¤imiz, okudu¤umuz herfleyi elefltirici, sorgulay›c› bir gözle de¤erlendirmeliyiz. Halk kültürüne proleter ideolojiye ait olmayan gerici unsurlar› elemeliyiz. Kitlelerin ilerici de¤erlerle yarat›lan kültürünü özümleyip, sahiplenmelerini sa¤layacak yarat›c› çözümler gelifltirmeliyiz.


8-21 Şubat 2008

İşçi-köylü 23

Tarihten sayfalar

“Bizi yarg›lad›¤›n›z bu yerde çok yak›nda siz yarg›lanacaks›n›z!” 18 fiubat 1943, Hitler Almanya’s›nday›z. Tarihin insan hayat›n› hiç olmad›¤› kadar ucuzlatt›¤›, insani de¤erlerin hiç olmad›¤› kadar ayaklar alt›na al›nd›¤› bir dönemde… Böylesine karanl›k günlerde bu karanl›¤a, beyaz bir gülü yüre¤ine en yak›n yere takarak direnmekte olan Beyaz Gül Direnifl Örgütü’nün hazin ama onurlu mücadelesi yaz›m›z›n konusu. Beyaz Gül, pasif bir direniflin ad›d›r. Bafl›n› Hans Scholl’un çekti¤i bir avuç üniversiteli gencin, ülkelerine olan ba¤l›l›klar› ad›na, toplumu uyarmak üzere eyleme geçtikleri ve eylemleri sonucu canlar›n› vermelerinin hikayeleri... Sözünü etti¤imiz bu yirmili yafllar›na henüz gelmifl befl genç, zamanla Hitler’in çöküflünde etkili olacak; uluslararas› propaganda arac› olacak kadar de¤erli bulunacaklard›r. Münih’in zengin ailelerinden Scholl ailesinin iki çocu¤u Hans Scholl ve k›z kardefli Sophie Scholl, o dönem kafas› y›kanm›fl her Alman çocu¤u gibi bir süre Nazi gençli¤i e¤itim program›ndan geçmifl, Hitler’ci gençlik içinde bulunmufl; ama sonradan e¤itimlerinin yönünü t›p fakültesine kayd›rarak, anti-faflist mücadelenin sembolü haline geleceklerini bilmeden Almanya’n›n Hitler’in peflinde uçuruma gitti¤ini düflünmeye bafllam›fllard›r. 1942 yaz› Haziran ay›nda bu düflüncelerini yüksek sesle söylemeye hatta yazmaya bafllam›fllard›r. Beyaz Gül direniflçilerinin, eylem süresi sadece sekiz ayd›r: Haziran 1942fiubat 1943... Yapt›klar›ysa sadece alt› kez bildiri da¤›tmak ve birkaç duvara “Katil Hitler” ya da “NSDAP’a karfl› mücadele edelim” gibi sloganlar yazmakt›r. Scholl kardefller; arkadafllar› Christoph Probst, Willi Garf ve Alexander Schmorell’le birlikte fliddetle nefret ettikleri silahl› güce karfl› ne yapacaklar›n› düflünürler bir zaman. Örgütün tek kad›n üyesi Sophie Scholl’un önerisiyle, masumiyet ve romantik baflkald›r›y› temsil etti¤inden ötürü bir beyaz gül tüm bu karfl› ç›kman›n sembolü olur. Art›k yakalar›nda, çantalar›nda ya da ellerinde beyaz bir gülle dolaflmaya bafllarlar. Direnifllerinin özü esas olarak pasiftir. Silahl› bir örgütlenmeyi bafltan reddederler. Öncelikle yaflad›klar› kent olan Münih’te bildiri yazmak/basmak ve da¤›tmakla ifle bafllarlar. Amaç kand›r›lm›fl Alman halk›n› uyarmak ve tarihe lanetlenmifl bir ›rk›n evlatlar› olarak geçmemektir. Beyaz Gül’e göre savafl bir insanl›k suçudur ve eli kolu ba¤l› oturmak o suça ortak olmakt›r. Scholl kardefllerin direniflinin karfl›s›nda muazzam flekilde örgütlenmifl faflizmin

en azg›n günleri yaflanmaktad›r. Beyaz Gül’ün üyeleri, “bu saçma ve ölümcül savafl bitmeli, ifade ve kutsal yaflam hakk› özgürce kullan›lmal›d›r” derken; SS lider Heinrich Himmler 6 Ekim 1943’te yap›lan gizli bir toplant›da flöyle diyordu kendisini dinleyen bir avuç generale: “Sizden ›srarla flunu istiyorum; burada dediklerimi dinleyin ve kimseye söz etmeyin bunlardan. Bize flu soru soruldu: Kad›nlar ve çocuklara ne yap›l›yor? Düflündüm ve aç›k bir çözüm buldum. Üstün ›rktan olmayan çocuklar›n büyümelerine izin verme hakk›n› görmüyordum kendimde. Karfl›tlar›m›z› yeryüzünden silmek gibi önemli bir karar› almak gerekiyordu... Öyle san›yorum ki bizim halk›m›z için bu sorumlulu¤u yüklenmemiz gerekiyor.” Türlü hilelerle uyutulan gençli¤in içinde, Beyaz Gül’ün ayk›r›, masum ve vatansever gençleri sadece herkesin hakk› olan fleyi istiyordu: “‹nsan onurunun dokunulmazl›¤›na sayg›, bireysel flüphecilikten uzaklaflmadan bilgiye ve ona ba¤l› özgürlü¤e ulaflabilmek...” Çünkü onlar samimiyetle flunu söylüyorlard› uyuflturulmufl Almanya’ya: “Bizi aldatmak istemeyen birinin bizim güvenimize de ihtiyac› yoktur.” Faflizm bu samimi 盤l›klardan hofllanm›yor, her dönemde yapt›¤› hileye sonuna kadar yüklenip, popülizmle kitleleri uyutuyordu. Çünkü düflünen gençlik ayn› zamanda sorgular... Ne gerek var?

Korkunun oldu¤u yerde özgürlük yoktur! 3 fiubat 1943’te dünya bas›n› sevinçli bir haber geçer bültenlerinde: “Stalingrad’da Nazi ordusu bozguna u¤rad›.” Bu haber yenilmez san›s›yla dünyaya meydan okuyan Hitler ve Nazizm mitinin salland›¤›n›n iflareti kabul edilir. Stalingrad direnifli çok kanl› bir bilanço b›rak›r tarihe: Bir milyon Sovyet direniflçisi ve iki yüz otuz bin Nazi askeri ölür bu çarp›flmada. Ama belki de dünyan›n kaderi de¤iflecektir art›k. Beyaz Gül’ün duyarl› gençleri ülkelerinin bu kayb›na karfl› büyük bir sevinç duyarlar. O güne kadar sadece bildiri da¤›tmak eylemini gerçeklefltiren bu yakalar› beyaz güllü çocuklar, o haber üzerine kentin duvarlar›n› Hitler ve faflizm karfl›t› sloganlarla doldururlar. O heyecan ve coflkuyla alt›nc› ve son bildirilerini haz›rlamaya bafllarlar. “Nazilerin iktidar› çok k›sa zamanda çökecektir. Etkin bir direnifl için birleflelim! Partiye (NSDAP) karfl› mücadele edelim. Biz gerçek bilim ve düflünce özgürlü¤üne inan›yo-

ruz.” Bu son bildiri Hamburg, Berlin, Saarbrücken, Freiburg gibi flehirlerde da¤›t›l›r. ‹lk bildirilerini sadece yüz adet basabilen Beyaz Gül’ün çocuklar›, sadece sekiz ay sonra yazd›klar› alt›nc› bildirilerinin milyonlarca bas›laca¤›n› düflünmemifllerdir bile. Art›k Beyaz Gül’ün ad› bir anti-faflist direniflin ad› olarak an›lmaktad›r ve Gestapo bu çocuklar›n pefline düflmüfltür. Bu heyecanl› geliflmeler olurken 18 fiubat 1943 sabah›, üzerinde “Alman halk› ne yap›yor? Hiçbir fley görmüyor, hiçbir fley duymuyor. Hitler’in

peflinde körü körüne uçuruma gidiyor... Almanlar! Biz herkesin nefret etti¤i ve insanlar›n d›fllad›¤› bir toplum mu olaca¤›z hep? Hay›r!... Yüre¤inizdeki kay›ts›zl›k örtüsünü y›rt›n! Nasyonal sosyalist görüfller insanl›¤a ayk›r›d›r!” sat›rlar›n›n yaz›l› oldu¤u Beyaz Gül imzal› el ilanlar› Münih Üniversitesi’nin bahçesini kaplar. Havada uçuflan anti-faflist bildiriler sonbahar yapraklar› gibi uçufla uçufla yere süzülürken, bu bildirileri okulun yüksek pencerelerinin birinden savuran Sophie Scholl ve kardefli Hans’› gören okulun NSDAP üyesi hademesi derhal Gestapo’yu arar. Gestapo o gencecik çocuklar› bulmakta gecikmez. ‹flkenceye al›nan Sophie ve Hans’›n odalar› aran›r. Gestapo, Hans Scholl’un odas›nda örgüte ait tüm bilgilere ve isimlere ulafl›r. Beyaz Gül’ün kurucusu di¤er gençler ve sempatizanlar› çok k›sa bir süre içerisinde tutuklan›rlar. Sophie, sorgu odas›nda soruflturmay› yapan iflkenceci Robert Mohr’a; “Y›llar önce yap›lm›fl kanunlar› de¤il, vicdan›n›z› dinleyin. O sizi yan›ltmaz” diyecek kadar cesur ama bir o kadar da saf

bir durufl sergiler. Tüm bask›lara ve eziyete ra¤men, Sophie karanl›k hücresinde hayalinde dipdiri olan beyaz bir gülü severek direnir. Sorgu dört gün sürer. Sophie ve di¤er çocuklar direnir. Sonunda uydurma bir mahkemede “Hitler’in fleytan›” diye ün yapm›fl yarg›ç Roland Freisler’in baflkanl›¤›nda kurulmufl bir Nazi mahkemesinde yarg›lanmaya bafllarlar. Freisler aya¤a kalkmadan yüzleri beyaz bir gülü and›ran çocuklara suçlar›n› s›ralamaya bafllar: “Vatana ihanet, düflmanla iflbirli¤i yapmak, askerin moralini bozmak...” Sonra savc› aya¤a kalkar ve tarihe geçecek bir tahlil yapar Beyaz Gül’le ilgili: “Reiche’›n savafl s›ras›nda gördü¤ü en tehlikeli propagandac› vatan ihaneti bu hainlerin yapt›klar›d›r.” O ana kadar sakin kalmay› baflaran gençler bu söylemi duyduklar› zaman yapt›klar›n›n önemini en derinden duymufllar; Sophie’nin söz almadan ba¤›rarak, “Bizi yarg›lad›¤›n›z bu yerde çok yak›nda siz yarg›lanacaks›n›z” sözüyle bafllar›na gelece¤i nas›l bir coflkuyla karfl›layacaklar›n› tüm dünyaya hayk›rm›fllard›r. Milyonlar›n katline neden olan faflizmin yarg›çlar› karfl›s›nda onurlu bir direnifl gösterenler yakaland›ktan sadece dört gün sonra, 22 fiubat 1943’te kafalar› giyotinle kesilerek idam edilirler. Beyaz Gül’ün di¤er üyelerinden Willi Graf, Kurt Hüber ve Alexander Schomell de sonradan idam edilirler. 1943’ün Mart ay›nda yakalanan Eugen Gormminger on y›l hapse mahkum olur. (Savafl sonunda yatmakta oldu¤u Ludwigsburg Hapishanesi’nden kurtar›l›r) Örgütün bildirilerini Münih’ten Hamburg’a tafl›yan Heinz Kucharski belki de en flansl›s›yd› Beyaz Gül tafl›yanlar›n. Hitler faflizminin kesin olarak yenildi¤i 30 May›s 1945’e sadece 43 gün kala yakalan›p mahkemeye ç›kar›l›r ve idam karar› al›r. ‹dam edilmek üzere götürülürken kaçmay› baflar›r ve hayatta kal›r. ‹dam edildiklerinde; Sophie 22, kardefli Hans 25, Probst 24, Schmorell 26 yafl›ndayd›. Faflizme, tarihe gömülmüfl bir lanetli sayfa olarak de¤il de, yaflayan sürekli k›p›rdanan bir canavar olarak bakmal›y›z. Belki günümüzde toplama kamplar› yok ama faflizmin türlü örgütlenme biçimleriyle karfl› karfl›yay›z. Dün Almanya’da Yahudi oldu¤u için katledilen insanlar bugün de ülkemizde Ermeni ya da Kürt oldu¤u için katlediliyor. Faflizme karfl› direnen insanlar dün oldu¤u gibi bugün de bask›, zulüm ve iflkenceyle karfl›lafl›yor. Faflizm hala yafl›yor…


Kavga okulu

İşçi-köylü 24

8-21 Şubat 2008

evrimciler ve komünistler yaflama tutkuyla ba¤l›d›r, ba¤l›d›r

D

çünkü her do¤an günden bekledikleri bir umut, her batan güne katt›klar› bir emek vard›r. Umut ve emek özgür gelece¤i

yaratacakt›r. Her devrimci ve komünist o büyük sars›l›fl› görmek, o kutlu güne varmak ister. Mücadelenin bulundu¤u aflamaya göre bu umut, yak›n ya da uzakta mutlaka gerçekleflecek bir gerçeklik olarak görülür.

S›n›rl› bir yaflflaama, s›n›rs›z anlam yükleyenlere... Evrenin kurallar› gere¤i her canl› do¤ar, büyür, geliflir ve ölür. Henüz küçük bir çocukken bu “evrenin kurallar› gere¤i” cümlesi oldukça anlams›z gelir, ölümle karfl›lafl›ld›¤›nda. “Madem ölece¤iz niye yafl›yoruz?” diye sorar bir çocuk büyümeye bafllad›¤›nda. Esasen kültür dedi¤imiz, uygarl›k dedi¤imiz insano¤lunun ölüme karfl› yaflam› anlamland›rma çabas› de¤il midir? Dünyadaki bütün dinler bu soruya cevap olmak istemez mi? Sanat›n her kolu binlerce eser üretmez mi insano¤lunun ölüme karfl› savafl›nda? Kaç y›l yaflayabilir bir insan en fazla? Hiçbir riske maruz kalmadan bir oda içerisinde, yaflasa bile en fazla kaç y›l? 80, 90 en fazla 100 mü? Üst s›n›r›n ne kadar olaca¤›n› bilemesek de hepimiz bir gün ölece¤imiz gerçe¤i ile yafl›yoruz. Bu gerçek, yaflam› anlaml› k›lmada iyi, güzel, do¤ru, erdem, adalet, özgürlük gibi kavramlar› ç›karm›flt›r insanlar›n önüne. ‹nsanl›k de¤erleri olarak adland›r›labilecek bu de¤erler çok uzun y›llarda oluflmufl ve pek çok toplum taraf›ndan ortak kabul görmüfltür. Ancak “insan›n insana kullu¤u” yani eflitsizlik ve sömürü düzeni insan›n “iyi bir insan” olabilmesini ve öyle kalabilmesini ortadan kald›rm›flt›r! Neden derseniz, bunca yoksunlu¤un ve mutsuzlu¤un milyarlarca insan›n “kaderi” haline getirildi¤i bir dünyada buna karfl› hiçbir fley yapmamak “iyi bir insan” olmaya tezat bir durum oluflturmaktad›r. Hangi iyi insan bir y›¤›n aç insan›n ortas›nda ihtiyac›ndan fazlas›n› alabilir? Devrimci de¤erler, insani de¤erlerin bir üst aflamas›d›r. Devrimci de¤erler, insani de¤erlerin üzerinden yükselir. Yaflam›n› devrime adam›fl farkl› kültürlerden, farkl› ülkelerden binlerce insan›n arkas›ndan benzer bir söz söylenir: “Çok iyi bir insand›, fedakard›, özveriliydi, dürüsttü...” O bireyleri iyi yapan devrimci de¤erleridir kuflkusuz, ancak bu de¤erler de insanl›¤›n de¤erlerinin çok iyi özümsenmesiyle kazan›lm›flt›r.

lece¤i gerçe¤idir. Bu topraklarda isimsiz pek çok devrimci yat›yor, pek ço¤unun bir mezar tafl› bile yok. ‹simlerin de¤il davan›n kal›c› olmas› gerekti¤ini anlat›rken ne demiflti Naz›m, Karadeniz’in sular›n› karartan Mustafa Suphi ve yoldafllar›n›n katline dair: “Sen onlar›n isimlerini akl›nda tutma. Fakat 28 Kanunusani’yi unutma!”. Sabahattin Ali gibi kaybedilmifl, Mustafa Suphi, Ethem Nejat gibi derya dibine gönderilmifl yahut aç›lan çukurlara gömülüp mezar› kaybedilmifl kaç devrimci vard›r kim bilir... Ancak ölünen yer neresi olursa olsun, yat›lan yer halk›n ba¤r›d›r... Devrimciler; do¤um ve ölüm aras›ndaki s›n›rl› zaman›, insanlar›n eflit adil ve özgür yaflayacaklar› s›n›rs›z bir dünya yaratma hayaliyle anlamland›r›rlar. “S›n›rl› bir yaflam›n s›n›rs›z bir davaya adanmas›” tan›m› buradan gelir. S›n›f mücadelesini, kavgay› koca bir okyanusa benzetti¤imizde, buraya emek harcayan “çorbada tuzu bulunan” her devrimci, yaflam› ve yapt›klar›yla deryada bir damla olurlar. Tek bafl›na sadece bir damla iken birleflip ço¤ald›¤›nda, bir araya geldi¤inde koca bir okyanus olur. Damlay› okyanusa dönüfltüren damlalar›n süreklili¤i ve kararl›l›¤›d›r. Bu t›pk› ya¤mur sular›n›n yamaçlardan küçük bir ak›nt› olarak ak›p coflkun bir nehri oluflturmas›na benzer. Bir binay› temelden örmek gibidir s›n›f mücadelesine kat›lmak. Devrimciler ve komünistler yaflama tutkuyla ba¤l›d›r, ba¤l›d›r çünkü her do¤an günden bekledikleri bir umut, her batan güne katt›klar› bir emek vard›r. Umut ve emek özgür gelece¤i yaratacakt›r. Her devrimci ve komünist o büyük sars›l›fl› görmek, o kutlu güne varmak ister. Mücadelenin bulundu¤u aflamaya göre bu umut, yak›n ya da uzakta mutlaka gerçekleflecek bir gerçeklik olarak görülür. Bu zorlu yürüyüflte, inanc›, özverisi ve kararl›l›¤›yla en önde gidenler vard›r bir de... Hesaps›z, kitaps›z ve duru bir

su kadar nettirler kavgada. Daha yapacak çok ifl, yürünecek çok yol, gidilecek çok kap› varken ans›z›n düflmek de vard›r kavgada... Bazen hain bir pusuda, bazen difle difl bir çarp›flmada bazen güpegündüz bir alanda olabilir bu... Karfl›m›zdaki s›n›f›n elindeki ayr›cal›¤› kaybetmek istemeyifli, tehlikenin artt›¤›n› düflündü¤ü dönemlerde çok daha azg›nca sald›rmaya iter. Devletin a¤›r bask›s›, bizim gibi ülkelerde dönem dönem azal›r gibi olsa da daimi olarak varl›¤›n› korur. Bu bask›, kuflkusuz daha fazla insan›n bu kavgaya girmesini engellemek, göz korkutmak amac›na hizmet eder. Ancak yoldafll›¤› gerçek anlam›yla yaflayabilmifl, kavgan›n güzelli¤ini tatm›fl bir devrimcinin saflardan ayr›lmas› alabildi¤ine zordur. Çünkü bu güzelliktir, zemheri so¤u¤unda içinizi ›s›tan. Bu güzelliktir sarp yamaçlarda ter kan içinde yürürken sizi gülümseten. Bu güzelliktir elinizdekinin yar›s›n› yoldafl›n›za verdi¤inizde açl›¤›n›z› “dalga geçilir” k›vama getiren.

Yat›lan yer halk›n ba¤r›d›r.... Kavgada ölümsüzleflmifl her devrimci, birer yap›tafl› olmufltur art›k... Bazen onbinlerle bazen bir elin parmaklar› kadar dostla yap›lsa da u¤urlama, her devrimcinin ancak u¤runa öldü¤ü de¤erlerin yükseltilmesiyle ad›na lay›k olunabi-

Mezar her ne kadar sembolik olsa da her devrim flehidinin yoldafllar›, ailesi sevdikleri ve dostlar› taraf›ndan an›lmas›, kavga sloganlar›n›n hayk›r›ld›¤›, öfkenin bilendi¤i yerler olmas› anlam›yla da anlaml›d›r. Proletarya Partisi, flehit düflen yoldafllar›n hepsini tek tek anmak mümkün olmad›¤›ndan her y›l Ocak ay›n›n son haftas›n› “Parti ve devrim flehitlerini anma” zaman› olarak belirlemifltir. Bizler bu y›l flehit yoldafllar›m›z›n mezar› olmayanlar›n mezar›n› yapt›rma, onar›ma ihtiyaç duyulanlar› ise onar›mdan geçirmek için bir kampanya bafllatt›k. Kampanya nedeniyle flehit ailelerimizi ziyaret ederek, hem onlarla ba¤lar›m›z› gelifltirme hem de kampanyam›z› tan›tmay› amaçlad›k. Kampanyam›za destek sa¤lamak ayn› zamanda uzun bir aradan sonra flehit ve tutsak ailelerimizi bir araya getirmek amac›yla 10 fiubat’ta ‹stanbul’da bir etkinlik düzenliyoruz. Tüm devrimci dostlar›m›z›, emekçi halk›m›z› ve gazetemiz okurlar›n› bu etkinli¤e kat›lmaya, duyurusunu yapmaya, kampanyam›za destek olarak devrim flehitlerini sahiplenmeye ça¤›r›yoruz... Biliyoruz ki “Unutmak ihanettir...” Unutmamaksa, ideallerine ba¤l›l›kt›r. Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri (PfiTA)


İşçi-köylü 25

8-21 Şubat 2008

PUSULA S›n›f savafl›m›nda örgütlülük bir zorunluluktur! Örgütlenme, her ortak çaban›n, her ortak faaliyetin ilk ad›m› say›l›r. Siyasal örgütlenmeler s›n›flar›n ortaya ç›kmas›yla birlikte bafllam›flt›r. Her s›n›f kendi s›n›fsal ç›karlar›n› korumak, kendi s›n›f› ad›na bir güç olmak için örgütlenmek zorundad›r. Örgütlenme biçimleri koflullara ba¤l› olarak de¤iflebilir. Koflullar› hesaba katmayan, ondan ba¤›ms›z bir örgütlenme modeli de düflünülemez. Tüm bunlara ra¤men de¤iflmeyen tek fley örgütlenmenin gereklili¤i ve zorunlulu¤udur. Burada sözünü etti¤imiz örgütlülük veya örgütlenme, her fleyden kopuk veya amaç haline getirilmifl bir örgütlülük-örgütlenme de¤ildir. Tam aksine siyasi iktidar perspektifini gerçeklefltirme mücadelesindeki örgütlenme arac› olan partiden söz ediyoruz. Tarihi olarak iflçi s›n›f› ça¤›m›z›n en ilerici, en devrimci s›n›f›d›r. Proletarya Partisi ise, iflçi s›n›f›n›n en ileri en bilinçli kesimini temsil etmektedir. Proletarya Partisi siyasal iktidar hedefinde baflar› elde etmek için do¤ru bir siyasete ve örgütlülü¤e sahip olmak zorundad›r. Lenin yoldafl›n flu de¤erlendirmeleri bizim ç›k›fl noktam›z ve yol gösteren fenerimiz olmal›d›r: “Proletaryan›n iktidar mücadelesinde örgütünden baflka hiçbir silah› yoktur.” Devamla “…‹flçi s›n›f›n›n gücü örgütünde yatar, örgüt olmaks›z›n proletarya hiçbir fley gibidir. Örgütlü oldu¤unda her fleydir.” Her fley gayet aç›k ve nettir. Kitleleri temel teorik görüfllerimiz etraf›nda, yani proletaryan›n k›z›l bayra¤› alt›nda toplay›p siyasal iktidara yöneltmek mi istiyoruz? O halde örgüt denilen silah› yaratmam›z gerekir. Bu silahtan yok-

sun iflçi s›n›f›n›n ezilen y›¤›nlar›n yükselen öfke ve tepkileri kendini sistemin tatl› ve sert sular›nda bo¤ulmaktan kurtaramaz. Elbette ki kendili¤inden geliflen kitle hareketleri parti ve di¤er esnek örgütlenmeler için ortaya önemli f›rsatlar sunabilir; ama bu f›rsatlar MLM ideolojisinin yön verdi¤i bir siyasal iktidar mücadelesini yürüten araca kanalize edilmezse, süreç içinde ya kendili¤inden sönmeye yüz tutar ya da bu enerjiler sistem için göstermelik baz› tamiratlara hizmet edecek bir ifllev görmekten öteye gitmez. Bu bilimsel bak›fl aç›s› bize yaflam›n her alan›nda örgütlülü¤ü dayat›yor. Tabi ki parti örgütü ve bu örgütün yön verdi¤i di¤er esnek örgütlülükleri yaratmak için, kitle çal›flmas›, kitlelerin somut talepleri üzerinde propagandaajitasyon faaliyetlerinin yo¤unlaflt›r›lmas› görevleri asla göz ard› edilemez. Gözard› edilmemesi gereken di¤er bir olgu da tüm bu faaliyetlerin yürütülmesinin de bir örgütlülü¤ü, bir siyaseti, bir kumanda merkezinin varl›¤›n› dayatt›¤› gerçe¤idir. Bizim burada sözünü etti¤imiz örgütlülükler, ihtiyaca yan›t olan, ortaya ç›kan sorunlar› çözme gücüne sahip olan ve dahas› kendi haleflerini yetifltirme perspektifine ve öngörüsüne sahip olan örgütlülüklerdir. Bu nitelikten, yani pratik görev ve sorumluluklar›n› yerine getirmekten uzak, üreten de¤il, tüketen tüm bileflen veya adlar› ne olursa olsun varolan tüm örgütlenmeler fleklen örgütlenmelerdir. E¤er bu de¤iflim yerinde ve zaman›nda yap›lamazsa, örgüt ve örgütsüzlük aras›ndaki fark silikleflir. Bu da bir s›n›f örgütü için oldukça tehlikeli bir durumdur. fiöyle ki; e¤er Proletarya Par-

tisi’nin örgütlü güçleri aras›nda bu tür düflüncelerin geliflimi söz konusuysa; bilin ki orada bir otorite sars›lmas› vard›r. Bilin ki örgütlü güçlerdeki devrimci coflku ve heyecan zay›flam›flt›r. Ve tüm bunlar da örgütlü olman›n a¤›rl›¤›n› ve çekicili¤ini olumsuz yönde etkileyen faktörlerdir. Örne¤in, e¤er bir devrimci ya da örgütlü militan “herhangi bir bileflende yer almama gerek yok, yer almadan da ben bu iflleri yapar›m” diyorsa, burada örgüt ve örgütlülük bilincinde çok ciddi bir k›r›lman›n oldu¤u kesindir. Kesin olan di¤er bir fley ise; kolektif mekanizman›n heyecan›n›, coflkusunu hissetmeyen hiçbir militan›n bütünün bir parças› olarak uzun vadede halk›n davas›na gereken ölçüde hizmet edemeyece¤i gerçe¤idir. “En kötü örgütlülük, örgütsüzlükten daha iyidir” esprisinin anlam› da burada yat›yor. Çünkü en geri örgütlülük, do¤ru bir pratik önderlik ve ideolojik siyasal e¤itimle ileri bir noktaya tafl›nabilir. Her bak›mdan tecrübe kazand›r›larak yetkinlefltirilebilir. Yani her fleyden önce burada geri düzeyde de olsa kolektif çaba için ortaya konulan bir irade vard›r. Ama öte tarafta böyle bir irade yoktur. Kolektif bir çaba için sorumluluk alma eylemi söz konusu de¤ildir. Dolay›s›yla çal›flmalar›m›zda her zaman örgütlü olanla olmayan, yak›n olanla uzak olan aras›ndaki fark› görerek pratik tutumumuzu belirlemeliyiz. Bu tutumumuzdaki her belirsiz durufl özünde örgütlü olanla olmayan aras›ndaki fark›n silikleflmesine yol açar. Bu da parti ve devrim bilincinin giderek sakatlanmas›na neden olur. Soruna böyle yaklaflmak, uzak olan› daha da yak›nlaflt›rmak, örgütsüz olan› örgütlü hale getirme görev ve sorumlulu¤umuzu ortadan kald›rmaz. Evet, bireyleri ileriye do¤ru tafl›mak için emek vermede s›n›r tan›mamal›y›z. Ama ifl yapanla yapmayan, hayat›n› adamaya haz›r olanla, bofl zamanlar›n› ay›ran aras›ndaki fark› da asla siliklefltirmemeliyiz. Özcesi herkese hak etti¤i ölçüde de¤er

Kavga okulu

vermek, herkese yüklendi¤i sorumluluklara göre yaklaflmak olmas› gereken en do¤ru tutumdur. Devrimci adalet, devrimci hukukta böyle davranmay› emreder. Her fleyden önce, örgütlülük yaln›z sorumluluk alma eylemi de¤ildir. Ayn› zamanda devrimci hukuka uygun olarak hesap verme ve hesap sorma yükümlülü¤ünü de içerir. Ama bu durum örgütsüz güçler için geçerli de¤ildir. Kendi kendini “özgürlefltirenler” özünde tüm bu sorumluluklardan kaçanlard›r. Nereden, hangi cepheden bakarsak bakal›m, e¤er devrim istemimizde samimiysek örgütsüz, plans›z, flekilsiz olan her iliflkiye, iliflki tarz›na müdahale ederek, örgütlülü¤ü, planl› ve disiplinli çal›flmay› önce kendimizden bafllatarak bütüne do¤ru geniflletmeliyiz. Çal›flmalar›m›z›n oldu¤u her alanda mutlaka kendi içinde planl› çal›flan, fikir üreten, kolektif akl›n gücüne baflvuran bir örgütlü mekanizmam›z olmal›d›r. E¤er böyle bir mekanizmam›z yoksa, oradaki çal›flmalar›m›z› bir güce dönüfltürme, kolektifin bütününe yeni taze kan tafl›na imkan›m›z zay›flar. Düzensiz, kendi bafl›na b›rak›lm›fl kendili¤indenci pratikler esas olarak bunal›m üretir. Canl› ve diri olan dinamikleri de süreç içinde çürütür. Tüm bunlar› önlemenin yolu, her alanda örgüt oluflturma ve örgütlü müdahale etmenin araçlar›n› yaratmaktan geçer. Eksikliklerine karfl› uzlaflmaz, disiplinli ve inisiyatif sahibi örgütlülükleri ne kadar ço¤alt›rsak, çal›flmalar›m›zda o denli baflar›l› oluruz. Bugün aç›s›ndan bakt›¤›m›zda bu tür pratik ad›mlar›n at›lmas› daha bir zorunluluk haline gelmifltir. Di¤er bir ifadeyle, zay›flayan örgütlülük bilincini ve s›n›f mücadelesinde örgütlü olman›n gereklili¤ini kavratmak için bu çabalar›n daha bir yo¤unlaflt›r›lmas› gerekiyor. Ve tüm bu çabalar s›n›f mücadelesinin prati¤inden ba¤›ms›z de¤il, bilakis onun içinde olmak zorundad›r.


İşçi-köylü 26

8-21 Şubat 2008

Emperyalistlerin yeni kâr alan›: “Özel Güvenlik fi fiiirketleri” Emperyalistler, yar›-sömürge, yar›feodal ülkelerdeki yeralt› ve yerüstü zenginliklerini sonuna kadar sömürmek, pazarlar›na hâkim olmak için ekonomik, politik, askeri her türlü önlemi almaktad›rlar. Bunun yetmedi¤i yerlerde ise (Irak, Afganistan gibi) direkt iflgal etmektedirler. Sürekli olarak halklar›n yarar›na ve onlara hizmet etme ad›na yapt›klar›n› söyledikleri, ad›na da “küreselleflme” dedikleri sömürü düzeni çerçevesindeki uygulamalar, halklara sefalet, kan, gözyafl› getirirken, onlara da zenginlik getirmektedir. Bilinmelidir ki hiçbir emperyalist gücün halklar›n ç›kar›na olan fleyleri yapma gibi de¤il bir amac›, düflüncesi bile yoktur. Bu zaten onlar›n do¤as›na da ayk›r›d›r. Sömürü ve zulüm politikalar› uygulayarak elde ettikleri servetlerini ve kendilerini, hiçbir fleyi olmayan halklar›n öfkesinden ve tepkisinden korumak için güvenliklerini sa¤lama iflini yine bu yoksul, iflsiz insanlara yapt›rmaktad›rlar. Yüzy›llard›r bir arada yaflayan halklar aras›nda milliyetçili¤i körükleyerek, farkl› mezhep ve uluslar› birbirine düflürerek sosyal yaflam alan›nda yaratt›klar› huzursuzluklarla, kamu harcamalar›n›n k›s›tlanmas›, sosyal güvenlik haklar›n›n yok edilmesi, özellefltirmelere h›z vererek iflsizli¤in ve yoksullu¤un artmas› gibi ekonomik alanda yapt›klar› uygulamalar›n hepsi “küreselleflme” ad›na yap›lanlar›n halklar cephesinde yaratt›klar›d›r. Bunlarla birlikte yaflad›klar› ekonomik krizlerden kurtulmak için yine baflvurduklar› yöntemlerden biri “sudan ve petrolden” gerekçelerle baflka ülkelere savafl açmak olmufltur. Savafl bafllatt›klar› ve iflgal ettikleri bu topraklarda yaflayan halklara uygulad›klar› sald›r›lar›n, katliamlar›n, iflkencelerin karfl›l›¤›nda da halklar›n öfkesiyle ve direnifliyle karfl›laflmaktad›r. Tüm bunlar›n kendilerine pahal›ya mâl olaca¤›n› bildikleri içinde kendi ülkelerindeki halklara olas› bir sald›r›ya karfl› ald›klar› s›k› güvenlik önlemlerinin normal oldu¤unu, bu denetimlerin onlar›n güvenli¤i için yap›ld›¤›n›n propagandas›n› yapmaktad›rlar. Sürekli bir korku ve panik havas› içinde tutulan halk manipüle edilmekte, kendilerine yönelebilecek tepkilerin böylece önünü kesmektedirler. Birçok ülkede bu “terörist sald›r›lar›” bertaraf etmek, önlemek için yetifltirilen uzmanlaflm›fl bin-

lerce özel birliklerin görevlendirildi¤i bilinen bir gerçektir. Di¤er taraftan uygulad›klar› politikalarla kendilerine ba¤›ml› hale getirdikleri ülkelerde böl-parçala-yönet stratejisine uygun flekilde hareket etmekte, mezhep savafllar› ve ›rkç› sald›r›lar› körüklemekte, iç savafl ç›kartmaktad›rlar. Böylece askeri malzeme ve silah satmak için pazarlar›n› geniflletmektedirler. Bunun d›fl›nda art›k öyle bir pazar yaratm›fllard›r ki, oluflturduklar› bu yeni sektörle milyarlarca dolar girmektedir kasalar›na. Her fleye daha fazla kazanma ve kâr h›rs›yla yaklaflan emperyalistlerin oluflturduklar› bu sektör “Özel Güvenlik fiirketleri”dir. Herfleyi metalaflt›rma düflüncesinden beslenenler bu kez de para karfl›l›¤›nda insanlar›n canlar›n› metalaflt›rmaktad›rlar. Bu bizim Türkiye’de gördü¤ümüz bankalar›, al›flverifl merkezlerini, zenginlerin yaflad›¤› konutlar›, iflyerleri vb. koruyan güvenlik flirketlerinden farkl›d›r. Bunlar›n as›l görev alanlar› böyle yerler de¤il, egemenlerin hizmetinde bulunan ordular›n görev ald›¤› yerlerle hemen hemen ayn›d›r. Yani bu flirketlerin patronlar›n›n palazlanmas› savafllara, sald›r›lara, iflgallere, suikastlara ba¤l›d›r. Bu ortam›n yarat›labilmesi içinde her türlü dalavereyi çevirmeye haz›rlard›r. Bu flirketler, iflyerlerinde profesyonelleflmifl bu kiral›k askerleri gerekti¤inde sald›r› düzenleme, çat›flma, istihbarat toplama, sokak güvenli¤i, hapishanelerin kontrolü ve yüksek! Makamlardaki flah›slara yak›n koruma gibi görevlere sevk etmektedirler. Özellikle -asimetrik savafl- konusunda uzmanlaflt›r›lm›fl olan bu kiral›k katillere ifl alan› sa¤layan ABD, ‹ngiltere, Avustralya gibi emperyalist devletlerin, bunlar› tercih etmelerinin bir di¤er nedeni de halklar›n gözünde teflhir olmuflluklar›n›n üstünü örtmek istemeleridir. Irak ve Afganistan örneklerinde görüldü¤ü gibi insanlara iflkence yapan, tecavüz eden ve katledenlerin ABD ordusuna ba¤l› birliklerce de¤il de bu özel güvenlik flirketlerinin kiral›k katillerince yap›lmas›n›n aras›nda hiçbir fark yoktur. Zaten bu flirketlerin birço¤unun sahibi tekelci kodamanlard›r. Suudi Arabis-

tan’da Shell’in petrol boru hatlar›n›n güvenli¤ini alan yine kendi yetifltirdikleri askerler olmas›, tekellerin bu sektöre de el att›klar›n›n sadece bir örne¤idir. Bu flirketler gerekli insan kayna¤›n› ise yine uygulanan sömürü politikalar› sonucu iflsiz ve yoksul b›rak›lm›fl halktan karfl›lamaktad›rlar. Her türlü ac›mas›zl›¤› yapacak biçimde bu kiral›k katiller, yapt›klar›n›n karfl›l›¤›n› bir miktar para ve kapitalist patronlar› taraf›ndan sa¤lanan dokunulmazl›k z›rh›ndan faydalanarak almaktad›rlar. Müflteri memnuniyetini esas alan görevlerini lay›k›yla yerine getirirken di¤er ordular› ba¤layan askeri disiplin, savafl hukuku gibi yapt›r›mlardan muaf tutulmalar› bunlara oldukça genifl bir hareket serbestisi sa¤lamaktad›r. Son zamanlarda iflledikleri cinayetleri gittikçe artt›rd›klar› için Irak’taki kukla yönetimde dahil birçok kesimden tepki alan bu flirketlerin kiral›k katillerini, ABD’nin sözde yarg›lamaya kalkmas› sadece halklar›n gözünü boyamaktan ileriye gitmemektedir. Ve bu durum da her geçen gün sadece tatbikat yapmak için bile keyfi olarak onlarca insan›n öldürülmesinin önünü açmaktad›r. Ülkelerine geri dönen bu kiral›k katilleri yine gerekti¤inde mafla olarak kullan›lmak üzere çete, mafya ve cinayet örgütlerinde istihdam etmek ise onlar› bekleyen sonlar›d›r. Bu sektörde 20 y›l önce çal›flan 10 flirket varken, günümüzde bu say› sadece ABD’de 40’a yaklaflm›flt›r. Irak’ta da 236 güvenlik flirketinin faaliyet gösterdi¤i ifade edilmektedir. Bunlar›n yaklafl›k 100 bin civar›ndaki askeri Irak’ta çeflitli görevlerde yer almaktad›r. Bunlardan en büyü¤ü geçti¤imiz Eylül ay›nda Irak’ta 17 sivilin katledilmesini gerçekl e fl t i r e n Blackwater bafl-

ta olmak üzere, Zapata, Northrop Grumman, ADS, MPRI, AEGIS, Halliburton’un yan kuruluflu olan ve Dick Cheney’in uzun süre görev yapt›¤› Kellopg Brown and Root, Dyn Corp, Erinys, Custer Battlas, Meteoric’dir. Türkiye’de bu flekilde d›fl güvenli¤in özellefltirilmesini, ordunun küçültülmesini ve askerli¤in profesyonelleflmesini savunan bir kesim olsa da di¤er bir kesim buna hiç s›cak bakmamaktad›r. Ancak yine de ABD’deki gibi olmasa bile egemenlerin baz› yapt›r›mlarla ve yasalarla s›n›rland›rarak Türkiye’de de bu tür flirketlerin kurulmas›n›n ve gelifltirilmesinin önünde hiçbir engel yok asl›nda. Üstelik kuruculu¤unu ve yöneticili¤ini yapacak birçok az›l› faflist generallerin olmas›, küreselleflme yolunda h›zl› ad›mlar atacaklar›n söyleyen hakim s›n›flar›n tercihi olabilecek bir sektör ayr›ca. Nas›l olsa istendi¤inde kontrgerilla birlikleri emperyalistlerin hizmetine sunuyorlar m›? Amaç komprador burjuvazinin kâr etmesi olunca her türlü zorlu¤un önünün kolayl›kla aç›labilece¤i de bilinmektedir. Tüm bunlar emperyalistlerin, düzenlerini devam ettirmek, halklar üzerindeki egemenliklerini kal›c› hale getirmek için uygulad›klar› bask› ve sindirme politikalar›n›n bir parças›d›r. Bunu ister kendilerine ba¤l› düzenli ordular›yla gerçeklefltirsinler, isterse parayla kiralad›klar› katillere yapt›rs›nlar, sonuçta halklara yönelen bu sald›r›lar›n hepsi teflhir edilmelidir. Halklar›n kurtuluflunun proletarya saflar›nda kendi savafl›n› vermekten geçti¤ini kitlelerce kabul görmesini ve sahiplenilmesini sa¤lamal›y›z. Çarklar›n› ezilen halklar›n örgütsüzlü¤ünden ve güçsüzlü¤ünden yararlanarak döndüren bu emperyalistlerin planlar› da düzenleri de ancak s›n›f bilinçli proletaryan›n ve ezilen halklar›n verece¤i mücadeleyle yerle bir olacakt›r.


8-21 Şubat 2008

İşçi-köylü 27

‹syan üzerine! K›z›lderililer bir buyurucunun emrine boyun e¤erek ya¤ ba¤lamaktansa, özgürlük ve ba¤›ms›zl›k u¤runa aç kalmay› ye¤ledi. T›pk› di¤er ezilen ve direnen ›rklar ve uluslar gibi. Gençli¤inde köle olan ve tüm sorumlulu¤u efendisine ait olan, bir konakta hizmetçi olarak çal›fl›p, mutfakta piflen yemeklerden istedi¤i kadar yiyebilen, özgürlü¤üne kavufltuktan sonra ise y›k›k dökük bir kulübede yaflayan, komflular›n›n çamafl›rlar›n› y›kayan yafll› bir siyahî kad›n varm›fl. Yafll› kad›na sormufllar “köle iken daha rahat de¤il miydi durumun?” diye. O da “Evet o zamanlar rahat›m yerindeydi, ama bugün daha mutluyum çünkü insan› mutlu k›lan duygular›d›r, midesinin dolu olmas› de¤il” demifl. Sabiha Serim taraf›ndan Türkçe’ye çevrilmifl ve Yar Yay›nlar› taraf›ndan yay›mlanan B.Traven’in “‹syan” adl› kitab›nda Cuishin Bölgesi’nde yaflayan ve t›pk› siyahî kad›n gibi midelerinin doymas›ndan önce gelen Meksika yerlilerinin aya¤a kalk›fl›n› anlat›yor. Küçük topraklara sahip olan ve ba¤›ms›z olarak yaflayan K›z›lderili köylülerinin iflgücünden yararlanabilmek için topraklar› hükümsüz k›l›n›p hile ve zorbal›kla elinden al›narak borçland›r›l›yor, sonra da zenginlerin topraklar›nda çal›flt›r›l›yorlard›. Borçland›r›larak

zorla ve insanl›k d›fl› koflullarda çal›flt›r›lan yerlilerin bir k›sm›n› da Monteria Bölgesi’nde çal›flt›r›lan orman iflçisi yerliler oluflturuyordu. Candido da ölmek üzere olan kar›s›n› kurtarabilmek umuduyla borçlanm›fl, kar›s›n›n ölümünden sonra, iki küçük çocu¤u ile zorla Monteria’ya destek olabilmek için iflçi kafilesine kat›lm›flt›. Yine iflçi kafilesine toplama kamp›ndan kaçm›fl biri ö¤retmen olan Martin Trinidat ve ikisi asker olan üç devrimci tutsak da kat›lm›flt› kafileye. Monterai’da ise sömürünün, iflkencenin en yo¤unu yaflanmaktayd›. Borçlu olan iflçilere verilen ücret, para biriktirmeyi b›rak›n kar›nlar›n› doyurmaya bile yetmiyordu. Di¤er taraftan normal koflullarda bir iflçi günde en fazla iki ton tomruk kesebiliyorken onlardan dört ton kesmeleri istenmekteydi. Kesemediklerinde de hakaret, dayak, kamç›lanman›n yan›nda ters bir flekilde kollar›ndan ve bacaklar›ndan ba¤layarak asma ya da farkl› iflkence çeflitleriyle cezaland›r›l›yorlard›. Bazen günde onlarca iflçinin “ifl kazalar›” ile ölmesi ola¤an hale gelmifl durumdayd›. Martin Trinidat’›n dedi¤i gibi “zulüm bir süre, ancak belirli bir süre devam eder ve hayvanca bir vahflete dönüflünce düflüflü, y›k›lmas› yak›nd›r o zaman”. Hayvanca vahflete dönüflen zulüm baflkald›r›y› da

beraberinde do¤urmufltu. Monterai’da orman iflçilerinin zulme, vahflete, iflkenceye baflkald›r›s›yla tutuflan k›v›lc›m “Toprak ve özgürlük istiyoruz” talebiyle genifl bir bölgeye yay›lm›fl, isyanc›lar›n say›s› 500’ü aflm›flt›. Kendilerini asanlar›, ezenleri yok ettikten sonra iflçileri de birlefltirmiflti. ‹syanc›lar kendilerini asanlar›, yollar›n›n üzerindeki döküntüleri temizleyip, k›r›p, yak›p, patronlar›, patronlar›n uflaklar› kolcular›, iflbirlikçi zanaatç›lar›… Önlerine ç›kan› yok etmifllerdi. Asl›nda bu K›z›lderili iflçilerin vahfletinden de¤ildi. Karfl›lar›nda kazançlar› elden gider korkusuyla on kez daha ac›mas›z, yüz kez daha zalim davranan düflmanlar›n›n ve kendilerini ezenlerin bulunmas› zorunlu k›lm›flt› onlar›. Her türlü bask›dan kurtulmak için savaflan isyanc›lar, bilmeden ayn› zamanda tüm halk›n da hakk›n› savunmufl oldular. Onlar ülkenin di¤er taraflar›nda neler oldu¤unu bilmeden ç›km›fllard› uzun yola. Ama devrim gitgide ülkeyi sarmaya bafllam›fl, her tarafa yay›lm›fl, ülke için için kayn›yordu. K›z›lderili emekçilerle zafer aras›nda ya¤mur mevsiminde batakl›k bir ormanda haftalarca sürecek yürüyüfl, polis birlikleri, makineli tüfek ve toplar›yla federal güçler bulunmaktayd›… Ama onlar çok ac› çekmifl, eziyetlere katlanm›fl, her fleye dayanm›fllard›. ‹çleri öylesine kin ve nefretle doluydu ki, sonuç ne olursa olsun, yenilgiye u¤rasalar bile düflmanlar›yla savaflmak onlar için kurtulufl olacakt›. Bilinçlerinde yenilgi yoktu. Ya ölürler ya da yenerlerdi. Kimse farkl› bir fley istemiyordu. Onlara göre isyan etmifl olarak ölmek bir kez daha önemli ve anlaml›yd›. Asl›nda K›z›lderili emekçilerin yaflad›klar› zulüm karfl›s›nda aya¤a kalk›fllar›, yakalam›fl olduklar› “ya zafer ya ölüm” bilinci bile bafll› bafl›na bir devrim demekti. Tam da bundan kaynakl› esas devrim gerçeklefltirilmifl say›l›rd›. Bunun için roman›n sonunda K›z›lderili iflçilerle polis ve federal güçlerin girmesi beklenen çat›flma bafllamadan roman bitiyor. ‹syanc›lar›n siyasi komiserinin Meksika yerlilerine seslendi¤i ama tüm ezilen sömürülen halklara kurtulufl yolunu gösteren flu sözlerle bitirelim; “… Bask› alt›nda tutulanlar isyan› ancak çetin savafllarla kazanabilirler. Size baflka türlü söyleyen, aldat›yordur sizi çünkü o düflman›n›z›n, zalimin yan›ndad›r. Bunu asla unutmay›n arkadafllar! Bugün yar›n ve yüzy›l sonra da unutmay›n!” (Bir ‹K okuru)

Okur

Ustalardan mücadelemize ›flfl››k tutan sözler “Do¤ru bir görev, do¤ru bir siyaset, do¤ru bir çal›flma tarz›; belli bir anda ve yerde daima kitlelerin taleplerine uygun düfler ve kitlelerle ba¤lar›m›z› sa¤lamlaflt›r›r.” (Mao, Seçme Sözler) “‹nsanl›k, kendi önüne, ancak çözebilece¤i görevleri koyar, çünkü yak›ndan bak›ld›¤›nda her zaman görülecektir ki, görevin kendisi ancak çözümün maddi koflullar›n›n mevcut oldu¤u ya da en az›ndan oluflma sürecinde oldu¤u yerde ortaya ç›kar.” (Marks, Seçme Yaz›lar, Cilt1, Sy 360)

‹boya Tutsak alm›fllar zulümcüler ‹bo’yu Y›lmadan ayakta ilerliyor Düflmana muhtaç olmuyor Çünkü kavgas›n›n arkas›nda Sonuna kadar direngen kal›yor Bu u¤urda halk› için Büyük bir önderlik gösteriyor Hayret içinde kalm›fl zulümcüler Korkuyorlar ‹bo’nun sonsuz cesaretinden Ama bilmiyorlar ki ‹bo gibi Binlerce, on binlerce cesaretin oldu¤unu Bu kavgan›n zafere ulaflaca¤›n› Bu kavgay› ölümün y›ld›ramayaca¤›n› ‹flkencelerde sonlanmayaca¤›n› Kavgam›z zafere ulafl›ncaya kadar Devam edecektir yoldafllar (Dersim’den bir YDG’li)


İşçi-köylü 28

Okur

8-21 Şubat 2008

Gazetemizi sahiplenmek için da¤›t›ma yo¤unlaflfla al›m! Medya tekelleri taraf›ndan devrimci ve demokrat bas›n›n halka ulaflmas›n› engellemek için yap›lan sansür uygulamalar›na karfl› Bak›rköy’de ‹flçi köylü, At›l›m, K›z›l Bayrak, Proleter Devrimci Durufl ve Odak okurlar› ve çal›fl›lanlar› olarak devrimci ve sosyalist bas›na yönelik sansür uygulamalar›n› teflhir etmek ve dayan›flmay› bir ad›m ileri tafl›mak için ortak da¤›t›m yapt›k. 1 fiubat Cuma günü devrimci ve sosyalist yay›nlar›n ortak sorunlar›n› dile getiren konuflmalar yaparak gazete da¤›t›m› gerçeklefltirdik. Da¤›t›m s›ras›nda Bak›rköy Meydan›’na bas›n aç›klamas› yap›laca¤› “istihbarat›” gerekçe gösterilerek polis y›¤›na¤› yap›lm›flt›. Polisin kamerayla görüntü alma giriflimleri bizlerin müdahalesiyle engellendi. Da¤›t›m sansürünün emekçilere yönelik

sald›r›lar›n en yo¤unlaflt›¤› dönemlerde gerçekleflmesi tesadüf de¤ildir. Bir yandan halka sald›ran hâkim s›n›flar, di¤er yandan da emrinde hizmet eden medya tekelleri arac›l›¤›yla muhalif sesleri kesmeye ve halkla bütünleflmesini engellemeye çal›flmaktad›r. Tüm bask›lara, sansürlere karfl› her zaman dile getirilmesi gerekeni dile getirece¤iz ve yay›n organ›m›zda halk›n gerçek sorunlar›n› yans›tmaya devam edece¤iz. Ayn› amaçla Kad›köy’de bir araya gelen devrimci bas›n emekçi ve okurlar› da bir saat boyunca gazete da¤›t›m› yapt›. Burada da çevik kuvvet ekipleri kimlik kontrolü vb. uygulamalarla bask› oluflturmaya çal›flm›fl ancak da¤›t›m planland›¤› gibi gerçeklefltirilmifltir. (Alt›nflehir’den bir ‹K okuru)

Bir Halk Düflflm man› Yazan: Henrik ‹bsen Çeviren: Y›lmaz Onay Yöneten: Nurflim Demir Dekor Tasar›m: Sertel Çetiner Giysi Tasar›m: Sertel Çetiner Ifl›k Tasar›m: Ersen Tunççekiç Asistanlar: Alper Tazebafl, Ça¤lar Ekinci Dramaturg: Füsun Ataman Sahne Amiri: Erkan Ay Kondüvit: Taner Eser Ifl›k Kumanda: Osman Bal Suflöz: Emine Özkan Bir Halk Düflman›’n›n içeri¤i, 1882’de yaz›ld›¤›ndan bu yana yüz y›ldan uzun bir süre geçti¤i halde hiç eskimedi¤i gibi, oynand›¤› her toplumsal ortama göre yeni boyutlar›yla öne ç›kmakta. Klasik eserlerin genel insansal de¤erleri buradan geliyor zaten. Örne¤in Dr. Stockmann’›n bir dönem için önemini kaybetmifl say›labilecek romantik insanc›ll›¤› ve ayd›n kahramanl›¤›, ba¤naz gericili¤in geliyorum diyen kapkara tehlikesi karfl›s›nda nas›l bambaflka bir önem kazanmakta? Veya dar bir mülk sahibi kesimin oy

hakk›na dayal› o dönem demokrasisi ile her yurttafl›n oy hakk›na sahip oldu¤u ama hala büyük parasal güçlerin iktidar› paylaflt›¤› günümüz demokrasileri aras›ndaki flafl›rt›c› temel benzerlik? Öte yandan böylesine kapsaml› bir sorunsal› ifllerken insanca duygular›, ince ayr›nt›lar›, derin çeliflkileri ikinci plana atmak bir yana, oyunun as›l bu insan de¤erleri üstüne kurulup yükselifli, insan›n sanattan neredeyse kovulmak üzere oldu¤u günümüz moderninde

bafll› bafl›na bir yenilik de¤il mi? Hele oyunun, hiçbir kesitinde düz olmayan, hep çeliflkileri yakalayan dokusu, bizi de çeliflkilere dayal› ça¤dafl bak›fllara ve yöntemlere vard›rmakta. Oyunun gözyafl› ile kahkaha aras›nda gidip gelen, trajediyle mizah› iç içe bar›nd›ran ritmi de bu çeliflkilerden kaynaklan›yor. Tüm tiyatro severlere bizden bir tavsiye. ‹yi seyirler… (Ankara’dan bir ‹K okuru)

Kad›n›n evrimi

Akademik bir e¤itim görmemifl olmas›na ra¤men dünyada yetkin bir insan bilimci olarak kabul edilmifl, Kad›n Ba¤›ms›zl›¤› Hareketi içerisinde çal›flmalar yapm›fl, birçok ülke üniversitelerinde kad›n ba¤›ms›zl›¤›, evlilik, aile ve insan›n evrimi konular›nda dersler vermifl 1905 ABD do¤umlu Evelyn Reed’in 25 y›ll›k insan bilimsel incelemelerinin ürünü olan Kad›n›n Evrimi kitab› üniversitelerde ders kitab› olarak okutulmufl, bir çok dile çevrilmifl hayvandan insana geçiflten, anaerkil klandan ataerkil aileye geçiflteki 1 milyon y›ll›k mücadeleyi mevcut verilerin ›fl›¤›nda diyalektik bir ba¤ içerisinde bir çok araflt›rmac› ve bilim insan›n›n çal›flmalar›ndan yararlan›larak haz›rlanm›fl panel yay›nlar›ndan ç›km›fl 2 ciltlik bir kitap. Yiyece¤in sa¤lanmas›ndan tarihteki ilk hekimli¤e, halat yap›m›ndan dokumac›l›¤a, mimarl›ktan mühendisli¤e uygarl›k esas al›narak kad›nlar›n omuzlar›nda yükselmifltir. Bu nas›l olmufl? Analar› ve erkek kardeflleri temel alan anaerkil ça¤ evrelerini anaerkillik ve ana ailesinden ataerkil ve baba ailesine geçifl süreçlerini merak ediyorsan›z ve özellikle kad›nsan›z, dünün ›fl›¤›ndan güç al›p bugününü sorgulayan yaflam› ve kendini özgürlefltirme mücadelesi veren kad›nlar iseniz veyahut ilk ad›m için biraz cesarete ihtiyac›n›z varsa bu cesareti, ça¤lar önceki kad›nda Kad›n›n Evrimi kitab›yla bulabilir ya da bulman›za yard›mc› olabilecek bilgilendirici keyifli bir yolculu¤a ç›kabilirsiniz. Evelyn Reed; kad›n cinsinin büyük ölçüde gözden ›rak tutulmufl ilk tarihini örten perdeyi kald›rma yolunda yap›lan bir katk› diyor bu kitap için. ‹yi yolculuklar. (Bir ‹K okuru)


8-21 Şubat 2008

İşçi-köylü 29

Yaşamın içinden

“Fukaral›¤›n kahrolas› çaresizli¤inden, t›pk› sessiz bir filmin infaz sahnesi gibi bitiyor hayatlar…” Ege’nin tuzlu sular›n›, Karadeniz’in h›rç›n suyuna kar›flt›rmadan dengeleyen Marmara’y› koynuna alan yedi tepeli kent ‹stanbul. Yüklendi¤i onca a¤›rl›k karfl›s›nda art›k yedi tepeye s›¤mayan, büyüdükçe büyüyen, bir yan›yla çürüyen, bir yan›yla “geliflen” büyük bir kent… Bir taraftan yoksulluk kokar, ›slak çamafl›rlardan sular damlar sokak aralar›nda, bütün öteki “kara kafal›”lar› bar›nd›r›r ba¤r›nda, di¤er tarafta Gümüflsuyu-Kabatafl ve Cihangir’de yoksulluk, açl›k üzerinden yükselen s›n›f›n zengin fertlerini al›r koynuna… Bir yan› finans merkezlerine, di¤er yan› iflçi hav-

zalar›na akan yol olur. Bir de e¤er bakarsan›z, bakar da görmek isterseniz her mahallesinde Türkiye’nin yoksul yüzüne ayna tutar. Etiler’de iseniz Fatih Sultan Mehmet Mahallesi’ne, Kad›köy’de iseniz Sahra-y› Cedid’in ara sokaklar›na gitmeniz kâfi. S›vas› dökük, duvar› çatlak, yollar› çamurlu evler, yoksullu¤un en direkt tan›m›n› yapar. Yüksek apartmanlar›n arkas›na gizlenmifl, iç içe sokulmufl her evde bir televizyon vard›r. Ve sanki sahip olamad›klar› hayatlar›n görüntüsü daha net düflsün oturma odalar›na diye çat›larda bir de çanak anteni. Sokaklar›n üstünü kefen gibi örten kasvetli gölgeler, yoksullu¤un ve gizli ac›lar›n gri ve kederli atmosferini gözlerden gizlemeye çal›flsa da, tüyler ürpertici adaletsizli¤i ve zalimli¤i son haddine ulaflan bu vahfli sistem, kendi yaratt›¤› kay›ts›zl›¤›n keflmekefliyle her geçen gün, yaflanan her olayda deflifre oluyor.

Kaçak iflflççiler sigortas›z hayatlar… Davutpafla darac›k sokaklar›nda iç içe geçmifl sanayi siteleri, fabrikalar ve tekstilden metal sanayine kadar çeflitli atölyeleriyle kent içinde kalm›fl bir sanayi bölgesi... Geçti¤imiz günlerde, her kat› ayr› bir atölye olan 4 katl› binada 22 kiflinin ölümüne, yüzlercesinin de yaralanmas›na neden olan iki patlama oldu. Patlaman›n meydana geldi¤i bina 1. Matbaac›lar Sitesi’nin alt taraf›nda dar bir so-

kakta bulunuyor. Dört katl› binan›n zemin kat›nda kot y›kama atölyesi, sonraki iki kat›nda çorap atölyesi ve son kat›nda da maytap atölyesi vard›. Davutpafla’n›n bu küçük atölyelerinde birkaç dakika arayla iki patlama meydana geldi. Maytap atölyesinde meydana gelen birinci patlama çok büyük de¤ildi. Bu patlama üzerine çevredeki ifl yerlerinden insanlar camlara ç›k›p patlaman›n oldu¤u yere bakt›lar. Tam bu esnada ikinci patlama meydana geldi, alt kattaki çorap atölyesinde bulunan bir kazan büyük bir gürültü ile patlad›. Binan›n iki kat› çökerken, etrafa savrulan demirler tüm çevreye zarar verdi. Yaralanmalar›n hemen hepsi bu savrulan demir, cam ve beton parçalar›ndan kaynakland›. Patlama yerinde yitip gitmifl 22 iflçinin ard›ndan koca bir enkaz y›¤›n› ve “onlar›n yerinde ben de olabilirdim” diyen öfkeli ve arkadafllar›n› kaybetmenin ac›s›n› yaflayan bir kalabal›k vard›. Bir de gözünüzden kaçamayacak bir ayr›nt›. Burada, t›pk› ‹stanbul’un zenginlikleri içinde yaflanan yoksullu¤u görüyorsunuz sanki. Prestij ‹fl Merkezi… ‹lk gözünüze çarpan devasa camlar›yla lüks ve modern bir bina. Ama sadece birkaç ad›m ötesinde enkaz y›¤›n› haline gelmifl, bak›ms›z ve eski binalar… Eski binalar içinde duvara yap›flm›fl iflçi cesetleri… Kaçak iflyerlerinde 300 YTL’ye çal›flan kaçak iflçiler, sigortas›z hayatlar… Sanayi Bölgesi’nin içinde darac›k bir sokakta bulunan atölyelerde meydana gelen bu katliam sömürü üzerine kuru-

lu sistemin hiç de yabanc›s› olmad›¤›m›z bir ürünüydü. ‹lk de¤ildi Davutpafla. ‹nsan hayat›n›n hiçe say›ld›¤› atölyelerde, tersanelerde iflçi ö¤üten bir de¤irmen gibi iflliyor sistem. 2005 y›l›nda da Ümraniye’deki bir ruhsats›z havai fiflek fabrikas›ndaki patlamada 5 iflçi ve 1 iflçi çocu¤u ölmüfltü. Fabrika depo olarak görünüyordu. Fabrika sahibinin o¤lu olan ve depo sorumlusu olarak gözüken Cenk Acar birden fazla kiflinin ölümüne sebebiyet vermekten sadece 22 ay hapis yatt›. Hepsi bu… 1’i çocuk 6 kiflinin can› sadece 22 ay hapis cezas›… Ümraniye’de oldu¤u gibi Davutpafla’da da y›llar boyunca tek bir denetim yapmayan devlet, 22 iflçi parçaland›ktan 100’den fazlas› yaraland›ktan sonra polisiyle, valisiyle cesetleri toplamak ve tepkileri engellemek için oradayd›. Aç›klamalar› da kendilerine yak›fl›r cinstendi; ‹stanbul Büyükflehir Belediye Baflkan› Topbafl’a göre kaçak iflyerinde bu kadar iflçinin ölümünden “ihbar etmeyen” vatandafl sorumlu. Vali Güler’e sorarsan›z “Maalesef olurmufl böyle fleyler.” Darac›k sokaklar›nda iç içe geçmifl sanayi siteleri, fabrikalar ve binalarda da tekstilden metal sanayine kadar atölyeleriyle kent içinde kalm›fl bir sanayi bölgesi olan Davutpafla’da ve daha birçok yerde t›pk› sessiz bir filmin infaz sahnesi gibi bitiyor hayatlar. ‹flçi ö¤üten bu sistemin çarp›k kenti içinde yaflad›¤›m›z› duyumsuyor, boynumuzu büküyoruz ac›yla… Ve elbette öfke doluyor içimiz, zapt edilemez bir öfke…


Yaşamın içinden

İşçi-köylü 30

8-21 Şubat 2008

“Daha kaç kiflfliinin ifl cinayetine kurban gitmesini bekleyeceksiniz?” 22 kiflinin ölümüne neden olan Davutpafla’daki patlaman›n ard›ndan sorumlular›n yarg›lanmas› talebiyle olay yerinde protesto eylemleri yap›ld›. Aralar›nda Tekstil-Sen, Hava-‹fl, Limter-‹fl, Belediye-‹fl ve Genel‹fl Sendikalar›n›n da bulundu¤u çok say›da kurum yapt›¤› ortak aç›klama öncesinde, patlamada yaflam›n› yitirenler için sayg› duruflunda bulundu. Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan› Faruk Çelik ile ‹stanbul Büyükflehir Belediye Baflkan› Kadir Topbafl’›n istifa etmesinin istendi¤i aç›klamay› Tekstil-Sen Genel Baflkan› Ayfle Yumli Yeter yapt›. Terazidere ve Türkiye genelindeki tüm iflyerlerinin h›zla denetlenmesini ve bu denetimde sendikalar, tabipler ve mühendislerin de yer almas›n› isteyen Yeter, “Daha kaç kiflinin ifl cinayetine kurban gitmesini bekleyeceksiniz? ‹fl güvenli¤inin sa¤lanmas› için gerekli önlemleri ne zaman alacaks›n›z?” diye sordu.

“Yaflflaananlar art›k Türkiye için al›flfl››lageldik” Bas›n aç›klamas›na kat›lan DTP ‹stanbul Milletvekili Sabahat Tuncel ise yaflananlar›n art›k Türkiye için “al›fl›lageldik” oldu¤unu söyledi. Sadece imalathanenin de¤il iflçilerin de ‘kaçak’ oldu¤una dikkat çeken Tuncel, “Yaflanan bu ifl cinayetlerinden bütün yöneticiler sorumludur. Bu yaflananlar dünyan›n baflka bir yerinde olsa, de¤il yetkililer hükümet bile istifa ederdi. Bu durumdan sorumlu olanlar, biraz vicdan, biraz insaniyet sahibiyseler istifa etmelidirler. Tuzla’da meydana gelen cinayetlerin ac›s› dinmeden Davutpafla’n›n ac›s›n› yafl›yoruz. Bu durumun üstesinden örgütlenerek, birleflerek gelebiliriz” diye konufltu.

“Katliamlar› ancak örgütlenerek durdurabiliriz” KESK ‹stanbul fiubeler Platformu da hü-

kümet ve yerel yönetimleri elefltirdi. KESK ad›na aç›klama yapan E¤itim-Sen ‹stanbul 3 No’lu fiube Baflkan› Dursun Y›ld›z, hükümet ve yerel yönetimlerin, gerekli yasal düzenlemeleri yapmad›¤›n› ve var olan yasalar› uygulamad›¤›n› söyledi. Çal›flma Bakan› Faruk Çelik’in, Tuzla tersanelerinde sürekli yaflanan ifl cinayetlerine iliflkin ‘normaldir’ aç›klamalar›n› hat›rlatan Y›ld›z, “Yetkililerin ‘normaldir’ demekten öteye geçmeleri gerekiyor” dedi. Telekom, Tekstil ve fiiflecam fabrikas›nda çal›flan “Topkap› ‹flyeri Temsilcileri” de yapt›klar› aç›klamada, sorumlular›n yarg›lanmas›n› istedi. ‹flçilere ve sendikalara da ça¤r› yapan iflyeri temsilcileri, “Biran önce bu bölgedeki iflçileri örgütlemek için harekete geçmeliyiz. Bu katliamlar› ancak örgütlenerek durdurabiliriz” dedi. Aç›klamalar›n ard›ndan olay yerinde inceleme yapmak isteyen DTP ‹stanbul Milletvekili Sabahat Tuncel ve sendika temsilcilerine, polis taraf›ndan enkaz›n alt›nda patlay›-

Türkiye ifl cinayetlerinde ön s›ralarda! Son olarak ‹stanbul Davutpafla’daki patlama ile ülkemizdeki ifl kazalar›n›n çal›flanlar aç›s›ndan etkileri bir kez daha ülke gündemine oturarak görünür hale geldi. Halbuki kitlesel k›y›mlar d›fl›nda da iflçiler, iflçi sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤i önlemlerinin yoklu¤undan veya yetersizli¤inden dolay› ifl yerlerindeki “kazalarda” ölüyorlar veya yaralan›p sakat kal›yorlar. Sendika.org taraf›ndan bu konuda yap›lan araflt›rma meseleyi özetlemeye yetiyor. Raporu k›saltarak yay›nl›yoruz: ‹stanbul’da mazot tank› patlad›: 1 iflçi öldü - 29 Ocak 2008 Sultanbeyli’de bir TIR park›nda çal›flan iflçi, tamirini yapt›¤› mazot tank›n›n patlamas› sonucu feci flekilde hayat›n› kaybetti. Kocaeli’nde 90 iflçi yemekten zehirlendi - 26 Ocak 2008 Gebze’de bir fabrikada çal›flan 90 iflçi g›da zehirlenmesi flüphesiyle hastaneye kald›r›ld›. Fenifl Alüminyum Afi’ye ait fabrikada gece vardiyas›nda çal›flan 160 iflçi’den 90’› akflam yeme¤inden sonra mide bulant›s› ve kusma flikayeti ile Gebze Devlet Hastanesine kald›r›ld›. ‹zmir’de LPG tank›nda temizlik yapan 2 iflçi zehirlendi - 25 Ocak 2008 ‹zmir’in P›narbafl› semtinde, tüp dolum tesislerinde bofl LPG tank›nda temizlik yaparken zehirlenen 2 iflçiden biri yaflam›n› yitirdi. Samsun’da elektrik trafosu patlad›: 1 yaral› - 23 Ocak 2008

Samsun’un Kutlukent beldesinde bir akaryak›t dolum tesislerindeki elektrik trafosunun patlamas› sonucu bir iflçi yaraland›. Kocaeli’de inflaatta ifl kazas›: 1 ölü – 22 Ocak 2008 Kocaeli’de bir inflaat›n çat›s›ndan düflen iflçi hayat›n› kaybetti. Köseköy beldesinde faaliyet gösteren Brisa tesislerindeki inflaat›n çat›s›na ç›kan Hasan Gönüler (27), üzerine bast›¤› sac›n k›r›lmas›yla yere düfltü. A¤›r yaralanan Gönüler, kald›r›ld›¤› Kocaeli Devlet Hastanesi’nde yap›lan müdahalelere ra¤men kurtar›lamad›. Hatay’da oksijen tüpü patlad›: 1 iflçi öldü - 21 Ocak 2008 Hatay’›n ‹skenderun ilçesi Organize Sanayi Bölgesi’nde, bir iflçi, kaynak yaparken oksijen tüpünün patlamas› sonucu hayat›n› kaybetti. Bursa’da bir inflaat iflçisi hayat›n› kaybetti - 21 Ocak 2008 Bursa’da, bir apartman›n temel inflaat›nda zeminin yumuflak olmas› nedeniyle yan yatan beton pompalama arac› (BOM) ile demir aras›nda s›k›flarak hayat›n› kaybeden iflçinin cesedi ç›kar›ld›. Marafl’ta tekstil fabrikas›ndaki yang›nda 1 iflçi dumandan zehirlendi – 19 Ocak 2008 Kahramanmarafl’ta, tekstil fabrikas›nda ç›kan yang›nda 1 iflçi dumandan zehirlendi. Tuzla’da bir iflçi yüksekten düflerek

a¤›r yaraland›-18 Ocak 2008 28 yafl›ndaki Güven Makine iflçisi Erkan Günal yaklafl›k 20 m yükseklikten düflerek a¤›r yaraland›. Tersane ‹flçileri Birli¤i Derne¤i (Tib-Der)yapt›¤› yaz›l› aç›klamada Kartal Devlet Hastanesi’ne kald›r›lan Günal’›n hayati tehlikeyi atlatt›¤›n› fakat vücudundaki k›r›klar nedeniyle ortopedi ve gö¤üs cerrahisi servislerinde tedavi alt›na al›naca¤›n› belirtti. Tuzla’da yine kaza: 1 yaral›-16 Ocak 2008 16 Ocak akflam› ise Gemsan Tersanesi’nde Gazi Ak›ll› yine 15 metre yüksekten düflerek yo¤un bak›ma al›nd›. Tuzla’da kaynak iflçisi iskeleden düflerek hayat›n› kaybetti-14 Ocak 2008 Sedef Tersanesi bünyesinde bulunan tafleron Elkon Denizclik’te çal›flan Onur Bayo¤lu isimli kaynak iflçisi iskeleden gemi ambar›na düflerek can verdi. Ordulu olan Bayo¤lu, henüz 19 yafl›ndayd›. Bal›kesir’de maden oca¤›nda göçük: 2 iflçi öldü – 14 Ocak 2008 Bal›kesir’de bir maden oca¤›nda meydana gelen göçükte iki iflçi hayat›n› kaybetti. Bart›n’dan çal›flmaya gelen iflçilerin cesetleri, ailelerine teslim edilerek memleketlerine gönderildi. ‹stanbul Ba¤c›lar’da göçük alt›nda kalan iflçi hayat›n› kaybetti – 14 Ocak 2008 Ba¤c›lar’da kanalizasyon çal›flmas› s›ras›nda toprak kaymas› sonucu göçük alt›nda

c› madde oldu¤u gerekçesiyle izin verilmedi.

“Patlaman›n nedeni sosyal güvenlik sistemi ve çal›flflm ma koflfluullard›r” Patlamaya iliflkin yaz›l› aç›klama yapan D‹SK Genel Sekreteri Musa Çam ise Davutpafla’da meydana patlama insan hayat›n›n ne kadar önemsiz oldu¤unu bir kez daha gösterdi¤ini belirtti. Çam, “Patlaman›n nedeni Türkiye’deki sosyal güvenlik sistemi ve çal›flma koflullar›d›r. Davutpafla’da yaflanan katliam›n sorumlusu insan hayat›n› dikkate almayan ifl sa¤l›¤›, ifl güvenli¤i ve sosyal güvenlik sistemidir. Yetersiz yasalar ve uygulamalard›r. Yap› Yol-Sen ‹stanbul fiubesi de yapt›¤› yaz›l› aç›klamada, ruhsat› olmayan, her türlü kölece çal›flma düzeninin hüküm sürdü¤ü ifl yerlerinde, sistemin gerçek yüzünün bir kez daha a盤a ç›kt›¤›n› ifade etti.

kalan iflçi, hayat›n› kaybetti. Bal›kesir Erdek’te bir iflçi donarak öldü – 14 Ocak 2008 Bal›kesir’in Erdek ilçesinde, belediye flantiyesinde çal›flan bir iflçi donarak hayat›n› kaybetti. Kayseri’de ifl kazas›: 1 yaral› – 14 Ocak 2008 Kayseri’de meydana gelen ifl kazas›nda bir kifli yaraland›. Edinilen bilgiye göre, Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan bir çelik kap› imalat fabrikas›nda meydana gelen kazada bir iflçi yaraland›. Mehmet Y. (29) isimli iflçi kap› malzemesi tafl›d›¤› s›rada dengesini kaybederek 3 metre yükseklikten beton zemine düfltü. Düflme sonucu kafa travmas› geçiren Mehmet Y. ifl arkadafllar› taraf›ndan Organize Sanayi Semt Poliklini¤i’ne getirilerek tedavi alt›na al›nd›. Mehmet Y. burada yap›lan ilk müdahalesinin ard›ndan Kayseri E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi’ne oradan da hayati tehlikesi bulunmas› nedeni ile Erciyes Üniversitesi T›p Fakültesi Hastanesi’ne sevk edildi. Zonguldak’ta mden oca¤›nda mahsur kalan 2 iflçinin cesetlerine günler sonra ulafl›ld› – 6 Ocak 2008 Türkiye Taflkömürü Kurumu (TTK) Üzülmez Müessese Müdürlü¤ü Asma-Dilaver ‹flletmesi’ne ait 5 nolu oca¤›n eksi 170 kodunda 4 Ocak günü meydana gelen fllam patlamas› sonucu haber al›namayan iflçilerden Naim Y›lmaz’›n cesedine 38 saat, Raif Karaman’›n cesedine 63 saat sonra ulafl›ld›. Genç madenci Raif Karaman’›n babas› da ayn› flekilde, bundan 25 y›l önce ayn› ocakta benzer flekilde hayat›n› kaybetmiflti.


31

8-21 Şubat 2008

TKP/ML militanlar› Parti ve Devrim fiehitlerini Anma Haftas› vesilesiyle çeflitli eylemler yapt›.

fiehitleri anmak Halk Savafl›’na yüklenmektir! Elimize e-mail yoluyla ulaflan haberlere göre TKP/ML militanlar› Parti ve Devrim fiehitlerini Anma Haftas› vesilesiyle çeflitli eylemler yapt›. ‹lk aç›klamada “27 Ocak 2007 Perflembe günü Alt›nflehir-fiahintepe’de gerçeklefltirdi¤imiz eylemde ‘‹brahim Kaypakkaya ölümsüzdür’, ‘Parti ve devrim flehitleri ölümsüzdür’, ‘fiehitlerimiz toprakta tohum, hasad›m›z devrim olacak’, ‘Yaflas›n Partimiz TKP/ML, Halk Ordusu T‹KKO ve TMLGB’ yaz›lamalar›n›n yan› s›ra yayg›n bir flekilde TKP/ML imzalar›n› att›k. Yaz›lama eylemini baflar›yla sonland›rd›ktan sonra sabah saat 5.00’te Alt›nflehir-Orta Mahalle’de tekstil fabrikalar›n›n en yo¤un oldu¤u ve iflçilerin yayg›n olarak kulland›¤› yol üzerinde fabrikan›n duvar›na TKP/ML imzal› ‘Parti ve devrim flehitleri ölümsüzdür’ yaz›l› pankart› ast›k” denildi. Bir di¤er aç›klamaya göre, ‹kitelli’de Atatürk Mahallesi’nde bulunan cemevinin karfl›s›na “Parti ve devrim flehitleri ölümsüzdür TKP/ML” imzal› bomba süsü verilmifl pankart as›ld›. Gelen haber-

de flu ifadeler yer al›yor: “23 Ocak Çarflamba günü sabaha karfl› as›lan pankart eylemiyle bir kez daha flehitlerimize selam gönderdik. Ant olsun ki, bizlere devrettikleri k›z›l bayrak bir an bile yere düflmeyecek. Ant olsun ki ‘Ya k›z›l kan›m›z topra¤a akacak, Ya k›z›l bayra¤›m›z göklerde dalgalanacak’ fliar›n› onlar gibi hayk›rmaya devam edece¤iz.” TKP/ML militanlar› imzas›yla gelen haberde ayr›ca 30 Ocak 2008 tarihinde Esenler Mahallesi’nin Turgut Reis ve

Kaz›m Karabekir Mahallelerinde yaz›l›ma eylemi gerçeklefltirildi¤i belirtiliyor. Haberde “Yapt›¤›m›z eylemle Parti ve devrim flehitlerinin belleklerimizden silinemeyece¤ini ve onlar›n bizlere b›rakt›klar› de¤erleri hedefinden sapmadan zafere tafl›yaca¤›m›z› belirtiyoruz. Emekçi halk›m›za bunlar› duyurmak için ‘Halk savaflç›lar› ölümsüzdür’, ‘‹bo yafl›yor, T‹KKO savafl›yor’, ‘Devrimci irade teslim al›namaz’, “T‹KKO gerillalar› ölümsüzdür”, ‘fian olsun umudun atefl toplar›na’ vb. yaz›lamalar›n yan› s›ra TKP/ML imzalar›n› yo¤un bir flekilde yaparak eylemimizi sonland›rd›k” ifadelerine yer veriliyor. 1 May›s Mahallesi’nde de TKP/ML militanlar› taraf›ndan Parti ve devrim flehitlerini anmak için “Parti ve devrim flehitleri ölümsüzdür” yaz›l› TKP/ML T‹KKO imzal› bir pankart as›ld›. Pankart 3001 caddesi üzerinde bulunan bir dükkana 3 fiubat akflam saat 19:00’da as›ld›. Pankart›n uzun süre as›l› kald›¤› da al›nan bilgiler aras›nda. Ayr›ca TKP/ML MK SB imzal› ve konuyla ilgili bildiri de genifl bir flekilde da¤›t›ld›.

ULM Parti ve Devrim fiehitleri Anma Haftas› vesilesiyle Ulm’de Ocak ay›n›n ikinci haftas›nda bir anma yap›ld›. Onlar› anmak, daha do¤rusu geride b›rakt›klar› idealleri daha ileriye tafl›ma bilincini diri tutmak, güne ›fl›k tutma anlam›n› yeni nesillere tafl›ma bilinciyle gerçeklefltirdi¤imiz anmam›z›n sadece bütünün bir küçük parças› olarak ele al›nmas› gerekti¤inin bilincindeyiz. Anma bir dakikal›k sayg› duruflunun ard›ndan marfllar›n söylendi¤i müzik dinletisi ile devam etti. Bir yoldafl›n hafta ile ilgili süreci özetleyen konuflmas› yap›ld›. fiehitlerimizi film karelerinde de olsa yine bir kez daha göz önüne getiren film gösteriminin ard›ndan müzik grubu marfllar›m›z› seslendirdi. Bir yoldafl›n son sürece iliflkin konuflmas›n›n ard›ndan söylenen marfllarla anmam›z son buldu. (Ulm Partizan okurlar›)

L‹NZ

Kavgam›z›n onurlu temsilcileri devrim flehitleri ölümsüzdür! 1 May›s Mahallesi Ocak ay›n›n son haftas›nda Parti ve devrim flehitlerini anmak amac›yla mahallemizde baz› etkinlikler gerçeklefltirdik. Bunlardan birisi de mahallede bir duvar gazetesi haz›rlay›p, mahallemizin en ifllek yerine asmak oldu. Bu gazete üzerinde “Devrim flehitleri ölümsüzdür” bafll›¤› alt›nda devrimci önderlerin ve mücadelemizde ölümsüzleflen yoldafllar›n foto¤raflar› bulunmaktayd›. Faflist TC’nin kolluk kuvvetleri akrepler eflli¤inde duvar gazetemizin oldu¤u yere gelip, otomatik silahlarla güvenlik alarak, dikkatli bir flekilde duvar gazetemizi söküp götürdü. fiehitlerimizin resimlerine dahi tahammül edemeyen faflist TC güçleri, devrimden ve devrimcilerden ne kadar korktuklar›n› bir kez daha göstermifllerdir. Yine Yeni Demokrat Gençlik olarak mahallemizdeki ‹flçi okurlar› ve Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri’nin de kat›l›m›yla bir anma etkinli¤i örgütledik. Anma etkinli¤i PfiTA’dan kat›lan bir yoldafl›n k›-

sa bir konuflmas›n›n ard›ndan sayg› durufluyla bafllad›. Ve ard›ndan Umudun Atefl Toplar› 3 adl› sinevizyon gösterimi yap›ld›. Etkinli¤imiz söylefli k›sm›yla devam etti. Bu bölümde PfiTA’n›n flehit mezarlar›n› yapt›rmak için bafllatt›¤› kampanya, 27 Ocak’taki Sar›gazi mezar anmas› ve 10 fiubat’ta yap›lacak etkinlik üzerine konufluldu. Ard›ndan 1 May›s Mahallesi Yeni Demokrat Gençlik ad›na haz›rlad›¤›m›z yaz›y› bir yoldafl›m›z okudu. Yoldafl›m›z›n konuflmas›nda devrim flehitlerini sahiplenmenin onlar›n biz genç devrimcilere b›rakt›¤› k›z›l bayra¤› daha da yükseklere tafl›mak oldu¤unu vurgulad›. Ayr›ca Sar›gazi ‹K okurlar› da etkinli¤e gönderdikleri mesajla devrim flehitlerini ve etkinli¤imizi sahiplendiler. Etkinli¤imiz analar›m›z›n konuflmalar›yla son buldu. (1 May›s Mahallesi YDG)

Trakya Parti ve Devrim fiehitleri Anma Haftas› vesilesiyle Trakya’da da bir anma ger-

çeklefltirildi. 27 Ocak tarihinde yap›lan anmada öncelikle kat›lanlara bir bildiri sunuldu. Bildiride flehitleri anman›n önemi vurguland›. Devam›nda tüm Parti ve devrim flehitleri ad›na bir dakikal›k sayg› duruflunda bulunuldu. Ayr›ca anmada Partizan pankart› ve “Yaflas›n özü köylü gerilla savafl›na dayanan Halk Savafl› stratejisi” yaz›l› Trakya Partizan imzal› döviz de aç›ld›. Anma Parti ve devrim flehitlerimiz için okunan türkü ve fliirlerle devam etti. Son olarak günün anlam ve önemi hakk›nda sohbet edildi, sohbet s›ras›nda söz alan arkadafl›m›z “Bizler onlar›n ard›llar› olarak, b›rakt›klar› kavga bayra¤›n› yükseklere daha da yükseklere tafl›makla yükümlüyüz. fiehitlerimizi anmak savaflmakt›r” dedi. Sloganlar›n hayk›r›ld›¤› gelenekselleflmifl etkinlik, uygunsuz hava ve di¤er koflullar›nda sebebiyle uzat›lmayarak sona erdirildi. (Trakya Partizan okurlar›)

Parti ve Devrim fiehitleri Haftas› vesileyle 27 Ocak günü Linz Partizan okurlar› olarak düzenlemifl oldu¤umuz etkinlikle flehitlerimizi and›k. Anmam›zda dünyada ve Türkiye’de durum, Avrupa’daki son geliflmeler, devrim flehitlerini anman›n güncel anlam› üzerinde durduk. 2 saatlik sunumun ard›ndan, Umudun Atefl Toplar› isimli sinevizyon gösterimi yap›ld›. Yan› s›ra, bölgemizin çabalar›yla üretilen devrim flehitleri üzerine bir dia gösterildi. Gençli¤in haz›rlam›fl oldu¤u fiiir Grubu ile anma sona erdi. (Linz Partizan okurlar›)


Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin

işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R

UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:8/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 e-mail: umutyayimcilik@ttmail.com

BÜROLAR ➧ KARTAL: ‹STASYON CADDES‹. DÖRTLER APARTMANI NO: 4/2 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 430 67 65 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TELEFAKS: (0232) 446 78 07 ➧ MALATYA: ‹SMET‹YE MAH. N‹YAZ‹ M‹SR‹ CADDES‹ ERSOY APT. NO:9 TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 542 216 48 00 ➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: 0 446 223 67 18 Cep: 0 536 697 94 19 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ MERS‹N: S‹L‹FKE CADDES‹ ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT:3 NO:118 MERS‹N Cep: 0 545 685 25 27 ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 AS-DRUCK DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959

Düflenlerimizi gömer, yaralar›m›z› sarar, yolumuza devam ederiz! Kitlelerin eseri olacak, devrim gibi büyük alt-üst olufllar, ayn› zamanda büyük bedeller ödemeyi gerektirir. Çünkü, ezilen, sömürülen, katliamlara, iflgallere u¤rayan yoksul y›¤›nlar, kurtulufllar›n› ancak can-kan bedeli mücadeleler sonucu elde edebileceklerdir. Bu kan-can bedeli mücadeleler ise ancak ve ancak, çelik disiplinli bir devrimci komünist parti ve ona önderlik edecek, devrimci-komünistlerin varl›¤›yla baflar›ya ulaflacakt›r. ‹nsanl›¤›n nihai kurtuluflu olan komünizme giden yola önderlik eden bu devrimci ve komünistler, ayn› zamanda bu yolda en a¤›r bedelleri ödeyenlerdir. Ve bu bedel ço¤u kez filizlenmek üzere topra¤a düflme olarak gerçekleflmektedir. Yüce komünizm davas›n›n ölümsüz önderleri, militanlar› ve s›ra neferleri, bedel ödemeden hiçbir davan›n kazan›lamayaca¤›n›, bu bedelin ise can bedeli olabilece¤ini pratikleriyle kan›tlayarak, halk u¤runa günefle gömülmekte hiçbir zaman tereddüt etmediler.

Onlar devrim davas›n›n hiçbir kiflisel hesap gütmeden nas›l verilmesi gerekti¤ini bizlere ö¤reterek, ölümsüzlük yolculu¤unu onurla ad›mlad›lar. Bunun içindir ki, yaflamla pazarl›¤a girmediler, zalimlere boyun e¤mediler ve de ölüme yenilmediler. Onlar bedenen aram›zdan ayr›larak, ölümsüzlü¤ü kucaklad›lar, ancak hiçbir vakit unutulmad›lar. ‹flte bunun içindir ki, insanl›k yürüyüflünün engebelerle dolu yollar›nda ölümsüzlü¤ü kucaklayanlar her y›l oldu¤u gibi bu y›l da mezarlar› bafl›nda an›ld›lar. 27 Ocak Pazar günü Sar›gazi Mezarl›¤›’nda gerçekleflen anma, saat 13.00’de Küçük Mezarl›k önünden bafllad›. Burada toplanan kitlenin en önünde Partizan Tutsak fiehit Aileleri, üzerinde “Önce Çocuklar›m›z› savunuyorduk, flimdi onlar›n düflüncelerini” yazan bir pankart açarak, yerlerini ald›lar. fiehitlere ait çok say›da resim, flama ve de birçok dövizin tafl›nd›¤› kortejde, ailelerin hemen arkas›nda, Partizan imzal›, “fiehitlere son sözümüz, devrim yeminimiz” pankart› aç›lm›flt›. Küçük Mezarl›k önünde haz›rl›klar›n› tamamlayarak yürüyüfle geçen kitle, yol boyunca s›k s›k at›lan “Devrim flehitleri ölümsüzdür!”, “Analar›n öfkesi katilleri bo¤acak!”, “A¤a patron devletini y›kaca¤›z, halk iktidar›n› kuraca¤›z!”, “Dersim Tokat Erzincan, savafl›yor Partizan” vb. sloganlar eflli¤inde, flehitlerin bulundu¤u mezarl›¤a kadar yürüdü. Daha kitle toplanmaya bafllad›¤› s›rada bölgeye gelen Jandarman›n mezarl›¤›n etraf›nda y›¤›nak yapt›¤› gözlenirken, sadece uzaktan izlemekle yetindi. Yürüyüfl korteji mezarl›¤a geldi¤inde, burada Proletarya Parti-

si’nin 4. Genel Sekreteri Mehmet Demirda¤’›n mezar› bafl›nda toplan›ld›. Anma, parti ve devrim flehitleri an›s›na yap›lan sayg› durufluyla bafllad› ve Partizan ad›na yap›lan bir konuflmayla devam etti. “Onlar ki, yaflamlar›n› arma¤an ederek devrime, umuda can verdiler! Parti ve devrim flehitleri kavgam›zda yafl›yor!” sözleriyle bafllayan konuflmada, “Komünizm yolunda, ölümsüzlük mertebesine ulaflanlar›… Devrim için topra¤a düflenleri… Halk u¤runa günefle gömülenleri an›yoruz!” denilerek, flehitlerin her birinin y›k›lmaz bir an›t olarak kavgada yaflat›laca¤› vurguland›. “Onlar kavgam›za yenilmezlik tohumlar› ekerek, bayra¤› bize devrettiler” denilen konuflmada ayr›ca, Parti flehitlerinin, Proletarya Partisi’nin ideolojik-siyasal hatt›n›n flekillenmesinde oynad›¤› role de de¤inildi. Konuflma, bugün sahip olunan de¤erlerin yarat›lmas›n›n flehitlere borçlu olundu¤unun alt›n›n çizilmesinin ve “bulundu¤umuz mevzilerin örülmesi onlar›n sayesindedir” denilmesinin ard›ndan “Parti, bütün yenilgilere, gerilemelere, hata ve zaaflara karfl›n, lekelenmeyecek cevherini, özünü ve de¤erini flehitlere borçludur. Her türlü sald›r›ya, ihanete ve engellemeye ra¤men y›k›lmayacak bir yap› oluflmuflsa, bütün zorluklar karfl›s›nda y›lmayacak, umutsuzluk yayanlara ald›rmayacak bir gelenek yarat›lm›flsa, bunu da flehit yoldafllar›m›za borçluyuz” sözleriyle sürdürüldü.

Partizan ad›na yap›lan konuflma s›k s›k at›lan sloganlar eflli¤inde devam etti ve “bedenleri topra¤a kar›flsa da, devrimci ruhlar› kavgam›zda yaflayacak, u¤runa can verdikleri devrim ve komünizm davas› mutlaka zafere ulaflacakt›r” sözleriyle bitti. Anmada ayr›ca Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri ad›na da bir konuflma yap›ld›. Aileler ad›na yap›lan ve Marks’›n “insan›m ve insani olan hiçbir fley bana yabanc› de¤ildir” sözleriyle bafllayan konuflmada, flehitlerin insan olman›n gereklerine s›rt çevirmeyerek, kavgada ödenmesi gereken bedellerin en büyü¤ünü ödeyerek, umutlara tohum olduklar› vurguland› ve “Onlar dünyan›n farkl› yerlerinden farkl› din, dil, ›rk, mezhep renklerinden koparak, özgür ve eflit bir dünya yaratma u¤runa halk düflmanlar›na ve emperyalist güçlere karfl› öne at›larak, halk›m›za siper oldular” denildi. Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri ad›na yap›lan konuflma “Bugün duygu yo¤unlaflmas›n›, yoldafl özlemini ve s›cakl›¤›n›, yoldafl sevgisini daha fazla hissetti¤imiz bir gündür” sözleriyle ve de kitlenin att›¤› coflkulu sloganlarla son buldu. Uzunca y›llard›r, her türden olumsuz koflula, düflman›n engelleme, y›ld›rma, gözda¤› verme çabalar›na ra¤men, geleneksel hale gelen ve gerçekleflmesi noktas›nda taviz verilmeyen anma, kitlenin hep bir a¤›zdan okudu¤u parti marfl›yla sona erdi. (Kartal)


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.