DHIIIK11

Page 1

Enternasyonal

Baflkan de¤iflecek, sald›rganl›k sürecek

ABD’de 4 Kas›m 2008’de yap›lacak baflkanl›k seçiminin tüm dünyay› etkileyece¤i düflünüldü¤ü için, daha flimdiden ilgiyle takip edilmekte.

Bu seçimlerle birlikte 100 üyeli Senato’nun üçte biri ve 435 üyeli Temsilciler Meclisi’nin tamam› yenilenecek. Sayfa 14-15

işçi-köylü DEMOKRAT‹K HALK ‹KT‹DARI ‹Ç‹N

www.iscikoylu.org umutyayimcilik@ttmail.com

Say›: 11

*Y›l:4 *22 fiubat-6 Mart 2008 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN:1307-878X

Halk›n kendi gündemine müdahale vakti! Egemen s›n›flar, türban tart›flmalar› sürdürürken, ezilen emekçiler kendi gündemleri etraf›nda eylemler yap›yor. TEKEL’in özellefltirilmesine, SSGSS Yasa Tasar›s›na, ifl cinayetlerine karfl› seslerini yükseltiyorlar.

Siyasi istismar aracı Türban sorunu, hangi tutumu tak›n›rsa tak›ns›n hakim s›n›f partilerinin tümü aç›s›ndan siyasi istismar konusu olarak kullan›lmaktad›r. Bundan dolay›d›r ki hepsi bu konunun kendisi aç›s›ndan makul bir süre gündemde kalmas›ndan yanad›r.

Köylüler baflkenti iflgal etti Meksikal› köylülerin ülke çap›na yay›lan eylemleri sürüyor. Kat›l›mc› say›s› yüz binlerle ifade edilen en son eylem ise baflkentte gerçekleflti. Neo-liberal politikalar›n getirdi¤i ekonomiksosyal y›k›ma karfl› harekete geçen yüz binlerce Meksikal› köylü baflkenti iflgal etti. Meksika’n›n baflkenti Meksiko’da toplanan yüz binlerce köylü Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaflmas›’n› (NAFTA) protesto etmeyi sürdürdü. NAFTA’n›n 1 Ocak’ta yürürlü¤e giren son aflamas› m›s›r, fasulye ve süt üzerindeki

gümrük engellerinin tamamen kald›r›lmas›n› öngörüyor. Ülkenin dört bir yan›ndan yola ç›kan köylüler, kentin ana meydan›nda görkemli bir miting düzenlediler. Baflkentin sokaklar› m›s›r ve fasulye üreticilerine ait traktörler ve süt üreticilerinin inekleriyle doldu. Meksika’daki yoksullar›n günlük protein ihtiyac›n›n yaklafl›k yar›s›n› karfl›layan M›s›r’›n Meksika için ekonomik öneminin yan› s›ra kültürel önemine de dikkat çeken köylüler “M›s›rs›z ülke var olamaz” fleklinde sloganlar att›lar. Sayfa 12

Ortak hareketi örgütle Egemenlerin oyunlar›n› bozmak için do¤ru bir yönelimle yol alacak kitle mücadelelerine ihtiyaç vard›r. Bu mücadelelere yön verme bak›m›ndan ezilenlerin haklar›n› savunan tüm kesimlerle ortak hareketi örgütlemek, her zamankinden önemlidir.

Yunanistanl› emekçiler hayat› durdurdu! Yunanistan 2 ay içinde gerçekleflen ikinci genel grevle bir kez daha sars›ld›. Gerici Yunan hükümetinin, AB yasalar›na uyum çerçevesinde, k›l pay› ço¤unlukla (300 sandalyeden 152’si) yasalaflt›rmaya çal›flt›¤› “emeklilik reformu” ad› alt›ndaki sald›r›ya karfl› protestolar geniflleyerek sürüyor. Yunanistan’da, geçti¤imiz y›l, 13 Aral›k’ta gerçeklefltirilen genel grevin yank›lar› sürer-

ken, emekçiler 13 fiubat’ta yapt›klar› yeni bir genel grevle, sosyal y›k›m sald›r›lar›n› geri püskürtmeye dönük kararl›l›klar›n› bir kez daha sergilediler. Yunanistan ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu, ‹flçi Merkezleri ve PAME’nin ça¤r›s›yla örgütlenen ve ülke genelindeki kamu sektörü ve özel sektör çal›flanlar›n›n kat›ld›¤› genel grev ülkedeki yaflam› felç etti. Sayfa 13


İşçi-köylü 2

22 Şubat-6 Mart 2008

işçi-köylü’den Merhaba Türban gündeminin yeniden ›s›t›larak önümüze getirildi¤i bir süreci yafl›yoruz. AKP yerel seçimlerin yaklaflmas› ile birlikte yeniden taban›na oynamaya bafllad›. Elbette bunun en önemli arac› türban tart›flmalar›n› yeniden alevlendirmek ve türban›n üniversitelerde giyilmesini engelleyen yasal düzenlemelerde de¤ifliklik yapmakt›. AKP ve MHP’nin karfl›l›kl› paslaflt›¤›, DTP’nin yedeklenmeye çal›flt›¤› ve CHP’nin de muhalefete oynad›¤› bu sürecin sonunda düzenleme son olarak Cumhurbaflkan› Abdullah Gül’ün masas›nda. “Demokratl›k”, “özgürlük” ad›na gericili¤i ve kad›n›n örtünün alt›na hapsolmas›n› onaylayan ve destekleyenler de bu süreçte en çok konuflanlardand›. Kamuoyuna yans›yan tart›flmalarda bask›n görüfl Gül’ün düzenlemeyi onaylamayaca¤› yönünde. Düzenleme onaylansa bile üniversitelerde yaflanan tart›flmalar ve rektörlerin ç›k›fl› düzenlemenin çok da yaflam bulmayaca¤›na iflaret ediyor. K›sacas› sürecin sonunda türban meselesinde ciddi anlamda de¤ifliklik olmad›. Düzen partileri türban meselesini yine her zamanki oy kayg›lar› ve tabana oynama siyaseti üzerinden de¤erlendirdi. CHP Cumhuriyet mitinglerinde oldu¤u gibi halka laikli¤e sahip ç›kma ça¤r›s› yaparak alanlar›

doldurdu. AKP yine ma¤duru oynayarak taban›na türban sorununu çözmek için mücadele etti¤i mesaj›n› gönderdi. MHP de bu oyundan pay›na düfleni almak için sert aç›klamalarda bulunmaktan geri durmad›. Bu tart›flmalar yap›l›rken bas›na, kamuoyuna yans›yan gerçekler türban›n hiç de toplumun önemli bir kesiminin sorunu olmad›¤›n› gösteriyordu. Yap›lan araflt›rmalar k›z ö¤rencilerin üniversite okuyamamas›n›n önündeki engeller s›ralamas›nda türban›n oldukça gerilerde oldu¤unu gösterdi. Yoksulluk, yeterli alt yap›n›n olmamas› ve ailelerin k›z çocuklar›n› okutmamas› listenin bafl›n› çekenler aras›ndayd›. Milyonlarca insan yoksulluk ve açl›k s›n›r›n›n alt›nda yaflam kavgas› verirken düzen partileri türban tart›flmalar›yla hem halk›n duygular›n› sömürmeyi hem de sorunlar›n üzerini kapatmay› tercih edeceklerdi pek tabi ki… Tart›flmalar›n bir yan›n› bunlar olufltururken öte yan›nda ise baflka hesaplar yap›l›yor. Türban gündeminin alevlendi¤i bir süreçte tüm dünyadan kriz 盤l›klar› yükseliyordu. Ekonomistler dünyay› sarsacak bir kriz dalgas›n›n patlamak üzere oldu¤unu duyururken egemenler türban› tart›flt›r›yor ve tart›flt›r›yor. Emekçilerin en temel sa¤l›k ve sosyal güvenlik haklar› ellerinden al›n›rken gazete ve televizyonlarda türban›n ba¤lan-

ma flekli üzerine nutuklar at›l›yor. K›dem tazminat›n›n kald›r›lmas› meclis alt komisyonunda tart›fl›l›rken, TEKEL iflçileri geleceklerine sahip ç›kmak için meydanlar› doldururken medya, üniversite önlerinde bekleyen ö¤rencileri gösteriyor. Halk›n, emekçilerin gündemi yo¤un bir kand›rmacaya maruz kal›rken milyonlarca insan› açl›k ve sefalete sürükleyecek ABD emperyalizminin laboratuarlar›nda haz›rlanan talimatlar›n ayr›nt›lar› tart›fl›l›yor. ABD Adalet Bakan› Michael Mukasey ve ABD Genelkurmay ‹kinci Baflkan› James Cartwright Ortado¤u ve PKK sorununu görüflmek üzere Türkiye’yi ziyaret ediyor. Kuflkusuz bu görüflmeler Ortado¤u’da yeni katliamlar›n da habercisi. Türkiye’nin bu katliam, iflgal ve sald›r›larda önemli bir yeri oldu¤u da tart›fl›lmaz bir gerçek. Emekçilerin hak ve özgürlükleri için böylesine büyük bir çaba sarf eden egemenler gerçekte emekçilerin yaflam hakk›n›, ifl güvenli¤ini, sa¤l›¤›n› yok saymakta ve katliamlara davetiye ç›karmaktad›r. Tuzla tersanelerinde yaflanan cehennem koflullar›na ve hemen her hafta yaflanan ölümle sonuçlanan ifl cinayetlerine bir göz atmak bunu anlamak için yeterli. ‹flçiler hiçbir güvenlik önlemi olmadan tamamen ilkel koflullarda ve sefalet ücretine çal›flmak zorunda b›rak›l›yor. ‹fl cinayetlerine her yeni gün bir can veren iflçilerin öfkeli feryatlar› yükseliyor.

SSGSS protestolar› sürüyor Herkese Sa¤l›k Güvenli Gelecek Platformu, yapt›¤› bir eylemle SSGSS’yi protesto etti. 10 fiubat Pazar günü Bahçelievler AKP önünde bir araya gelen platform bileflenleri emekçileri yasaya karfl› mücadele etmeye ça¤›rd›. Platform ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan E¤itim-Sen 1 No’lu fiube Baflkan› Nihat Dede; yasan›n emekçilerin hem bugününü hem de gelece¤ini ilgilendirdi¤ini, emeklilik

yafl›n›n 65 prim gün say›s›n›n 9 bine ç›kar›laca¤›n› söyledi. Kitle bas›n aç›klamas›ndan sonra sloganlarla fiirinevler Meydan›’na kadar yürüdü.

Band›rma Band›rma Demokrasi Platformu 8 fiubat günü bir eylem yaparak SSGSS’yi protesto etti. Cumhuriyet Meydan›’nda düzenlenen eylemde konuflan Petrol-‹fl fiube Baflkan› Recep Gökdeniz, yasan›n tüm emekçileri ilgilendirdi¤ini ve herkesin yasaya karfl›

işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!

ABONEL‹K fiARTLARI

‹stanbul/Bahçelievler

eyleme geçmesi gerekti¤ini dile getirdi.

Bursa SSGSS’ye karfl› oluflturulan merkezi platformun yerel ayaklar›ndan biri olarak Bursa’da oluflturulan platform taraf›ndan yap›lan ça¤r› üzerine 7 fiubat günü Fomara Meydan›’n›nda biraraya gelen kitle “Herkese sa¤l›k güvenli gelecek” ve “Bursa Sendikalar Birli¤i” pankartlar› arkas›nda bir bas›n aç›klamas›

‹flçiler bu insanl›k d›fl› koflullara isyan ediyor. Son olarak D‹SK Genel Kurulu’nda Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan›’n› protesto ederek konuflmas›n› engelleyen iflçilerin bu ç›k›fl› büyük bir anlam tafl›yor. Son günlerde baz istasyonlar›na, alt›n arama çal›flmalar›na ve yaflam alanlar›n›n çöplük haline getirilmesine karfl› köylülerin yapt›klar› eylemleri de sürece birer dipnot olarak kaydetmek gerekiyor. Egemenlerin sömürü ve zulmü toplumun tüm kesimlerine yöneliyor. 15 fiubat’›n y›ldönümünde yap›lan eylemlerde devlet terörü yafland›. Halk›n üzerine atefl açan, panzerler süren egemenlerin kolluk güçleri Cizre’de bir kifliyi katletti. Yaflananlar Kürt halk›n›n imha ve inkâra karfl› sessiz kalmayaca¤›na iflaret ediyor. Mart ay› ile birlikte s›n›r ötesi operasyonlar› özellikle kara harekât›n› dillendiren egemenlerin bu politikalar› elbette yan›ts›z kalmayacak. Kürt halk› t›pk› 15 fiubat’ta oldu¤u gibi direnifli yükseltecek. Bu anlam›yla gündem daha da ›s›nacak. 8 Mart, 12 Mart,16 Mart, 20 Mart ve 21 Mart tarihleri önümüzdeki süreçte hareketlenmenin en yo¤un yaflanaca¤› gündemler aras›nda. Bu günleri takvimsel eylemliliklerin ötesinde devletin, emekçilere yönelik ç›kard›¤› yasalar›n, hak ve özgürlüklere yönelik sald›r›lar›n teflhirinin yap›ld›¤›, bilinçlendirme faaliyetinin yürütüldü¤ü bir süreç olarak alg›lamak anlaml› olacakt›r.

yapt›. Aç›klamay› kurumlar ad›na Birleflik Metal-‹fl Sendikas› Bursa fiube Baflkan› Ayhan Ekinci okudu. Ekinci “AKP hükümeti Sosyal Güven(siz)lik ve Genel Sa¤l›k(s›z)l›k Yasas›n› arkalar›ndan IMF koval›yor gibi Meclis’ten geçirmeye çal›fl›yorlar. Ç›kard›klar› yaygara ‘türban’ bu gerçekleri örtemeyecektir. Onlar bizi hiç hesaba katm›yorlar. Oysa biz halk›z. Çal›flan, üreten de biziz. Bu gayr› vicdani, gayri ahlaki, gayri insani giriflimi durdural›m” dedi. Kitle “IMF ufla¤› hükümet istifa” “AKP yasas›n› al bafl›na çal”, “Herkese sa¤l›k, herkese e¤itim” vb. sloganlar hayk›rd›. (Bursa)

6 AYLIK: 20 YTL 1 YILLIK: 40 YTL NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.


İşçi-köylü 3

22 Şubat-6 Mart 2008

Politika gündem

Derinleflen ekonomik kriz ve Türkiye’nin durumu 2001’deki krizden ç›kmak için izlenen; piyasaya bol likidite verme politikas› iflas çanlar›n› 2006’da çalmaya bafllam›flt›. Son halkalardan birisi ve en önemlisi ise 2007 A¤ustos’unda patlayan mortgage kriziydi. Balon ilk patlad›¤›nda; bunun sadece emlak sektöründe, az miktarda kredinin ödenmemesiyle ilgili bir sorun oldu¤u ve sadece ABD’de etkisini gösterece¤i söylendi. Fakat çok k›sa bir sürede AB’deki çeflitli yat›r›m bankalar› da zarar aç›klamaya bafllad›. ‹lk baflta 100 milyar dolarl›k bir bat›kla kapat›laca¤› iddia edilen kriz; hem FED (ABD Merkez Bankas›), hem de AB Merkez Bankas› (ECB) piyasalara yar›m trilyon dolar likidite pompalad›klar› halde, bitmedi. Bu aflamada sorunun sadece emlak sektöründe olmad›¤›, likidite sorunu oldu¤u ama al›nan önlemlerle çözülece¤i savunulmaya bafllan›ld›. FED, Kanada Merkez Bankas›, ECB, ‹ngiltere Merkez Bankas› (BOE), ‹sviçre Merkez Bankas› bu aflamadan sonra birlikte hareket etme karar› ald›lar. Buna göre, fonlanma bask›s›n› azaltacak flekilde, uygun vadelerle 20 milyar dolara varan ihaleler yapacaklar›n› aç›klad›lar. Ayn› günlerde Bush yeni bir plan daha aç›klad›. ABD’de flu an taksitlerini ödeyebilen ama, 2009 sonras›nda sözleflme gere¤i faiz ödemelerini art›rmak zorunda kalacak konut sahiplerinin ödemelerini befl y›l süreyle sabitleyerek, kat›l›mc›lar› ödeme zorlu¤una düflürmemek üzerine kurulu bir plan aç›klad›lar. (13.12.07-Dünya Gazetesi) Yani hâlihaz›rda ev borcunu ödeyemeyenler için, “en alttakiler” için bir fley yap›lm›yordu… Büyük umutlarla aç›klanan bu plan da piyasalar› hareketlendiremedi. Tüketim ç›lg›nl›klar›n›n had safhaya vard›¤› Noel ve y›lbafl› harcamalar›nda da istenen hareketlilik yaflanmad›. “Likidite darl›¤›” söylentisinin yerini “durgunluk”, “resesyon” almaya bafllad›. Ocak ay›n›n ortalar›nda, Çin Merkez Bankas› Çin Bankalar›nda mortgage’a dayal› yat›r›mlardaki zararlar›n› bilançolar›na yans›tmalar›n› isteyince Shangay Borsas› % 7.2 geriledi. Dünyan›n birçok borsas›nda rekor düflüfller oldu. Bu düflüflten sonra, ABD’de tüm kongrenin destekledi¤i bir “acil eylem plan›” daha aç›kland›. Buna göre vergi iadesi yoluyla ek sat›n alma gücü yarat›lacak, böylece 100-125 milyar dolarl›k bir talep yarat›l›p, piyasa canland›r›lacakt›. (21.01.08, T. Güngör, Dünya) Fakat bu planla ayn› günlerde ABD’nin 2007 son çeyre¤indeki büyümesinde sert bir düflüfl yaflanarak % 0.6’da kald›¤› aç›kland›. Ayr›ca 2003 A¤ustos’undan beri ilk kez istihdamda düflme (17 bin kifli) oldu. FED bu geliflmelerden sonra 10 gün içerisinde 1,25 puanl›k faiz indirimi yapt›. Ama bat›k-zarar haberleri, iflten ç›kartma haberleri (Citigrup, BMW iflçi ç›karacaklar›n› aç›klad›lar) gelmeye devam etti.

S›n›rl› kalaca¤› iddia edilen kriz, derinleflerek yay›l›yor! 2007 A¤ustos’undan bu yana krizin genel seyri böyleyken; küreselleflmenin geldi¤i boyut, teknolojinin h›zl› geliflimi, al›nan önlemler gibi nedenler dolay›s›yla “eskisi gibi” (biz bunu “kapitalizmin afl›r› üretim krizi” diye okuyal›m) krizlerin yaflamas›n›n mümkün olmad›¤› tezleri ortal›kta uçufltu! Yaflanan zaten sadece “basit” bir likidite krizi oldu¤undan; Çin-Japonya gibi cari fazla veren ülkelerle, petro-dolarlarla büyük fonlar kuran ülkelerin paras›n›n devreye girmesiyle, bu “sorun çözülebilir”, en savunulan fikirler aras›ndayd›. Bu fonlar›n devreye girmesi muhakkak ki kriz üzerinde bir etkide bulunacakt›r. Ama bu t›pk› ölümcül bir hastay› serumla, ac›lar içerisinde sadece

miz hafta hükümet, ekonomi konusunu gündemine ald›. Emperyalist ülkelere göbe¤inden ba¤l› olan yar›-sömürge ülkelerin efendilerinden ba¤›ms›z kararlar alabilmeleri ve bunlar› yaflama geçirebilmeleri mümkün de¤ildir. Ve daha da önemlisi emperyalist ülkelerde yaflanan krizlerin faturas›n›n bizim gibi ülkelerden tahsis edildi¤ini biliyoruz. Yani Türkiye’deki “yetkililerin” alabilecekleri önlemler bu tahsilatlar›n en rahat flekilde yap›labilmesiyle ilgili olacakt›r. Sa¤l›¤›n, e¤itimin piyasalaflt›r›lmas›, ücretlerin düflürülmesi, k›dem tazminatlar›n›n kald›r›lmas›, elde kalan son maddi de¤erlerin özellefltirme ad› alt›nda peflkefl çekilmesi, finansal sektörden al›nan vergilerin afla¤› çekilmesi, tar›m sektöründe piyasa mekanizmalar›n›n iflleyiflinin sa¤lanmas›, vb. gibi önlemlerdir söz konusu olan. TÜS‹AD ve di¤er ifl çevrelerinin flikayeti iflte bu “reformlar›n” yaflama geçmesinin yavafllam›fl olmas› ile ilgilidir. Kompradorlar›n eteklerinin tutufl-

“Ekonominin hep iyiye gitti¤i” yalan›n› iflsizler ordusu ortaya ç›kar›yor...

soluk al›p-vermek için yaflatmakla ayn›d›r. Ki bu fonlar›n “devlet fonlar›” olmalar› nedeniyle baflta ABD ve Almanya olmak üzere kullan›lmalar› konusunda temkinli yaklafl›ld›¤›n› geçerken belirtelim. Bu önerilerin hiçbiri mevcut çeliflkileri çözücü nitelikte de¤ildir ve sistemin özelliklerinden dolay› olamaz da! Burada k›saca fluna vurgu yapmak gerekiyor; kapitalist sistemde krizlerin ilk görüngüleri mallar›n sat›lamamas›ndan dolay› ödenemeyen borçlar›n yaratt›¤› likidite s›k›nt›s›d›r, kredi alma-verme zorlu¤udur. Sonras›nda piyasalara olan güvensizlik artt›kça, likidite s›k›nt›s› had safhaya var›r. Fakat iflin özünde afl›r›-üretim vard›r; üretilenlerin yani metalar›n tekrar paraya çevrilememesi, üretim sürecinde t›kanman›n yaflanmas› vard›r. Son krizin de özü budur.

Türkiye’nin makro ekonomik dengelerinin dengesizli¤i Tüm dünyay› dalga dalga saran bu kriz içerisinde Türkiye’nin siyasi yetkilileri “bize bir fley olmaz” demeyi sürdürmektedirler. Ama TÜS‹AD’›n, çeflitli sanayi ve ticaret odalar›n›n sert tonda yap›lan aç›klamalar›, pefl pefle aç›klanan ve kötüye gidifli aç›kça belirten ekonomik veriler sonucu geçti¤i-

mas›n›n nedeni; Türkiye’nin cari aç›k ve döviz borçlar›n›n çevrilemez aflamalara h›zla yaklafl›yor olmas›d›r. Faiz oranlar› Türkiye’ye göre daha düflük oldu¤undan ve aradaki kur fark›ndan dolay› bu son befl y›l içinde özel sektör dövizle ve ülke d›fl›ndan borçlanmay› tercih etti. Türkiye’nin d›fl borç stoku 250 milyar dolara yaklafl›yor, bunun % 63’ü özel kesimin, Merkez Bankas›n›n Aral›k ay›nda yay›mlad›¤› “Finansal istikrar” raporu verilerine göre % 10’luk bir kur art›fl› ticari kredilerde takibe geçme oran›n› (yani borcunu ödeyememe oran›n›) % 1 art›racak. (6.12.07, T. Belli Dünya Gazetesi) Ki 9 fiubat’ta ayn› gazetede ç›kan haberlere göre 2007’de protesto edilen senet say›s› 2006’ya göre % 25 artarak 1.5 milyona ulaflm›fl durumda! Kriz süresince yaflanan dalgalanmalarda hemen kurlar›n yükseldi¤i düflünülürse; krizin daha derinleflti¤i zamanlarda bilançonun ne olabilece¤ini, iflsizli¤in nas›l boyutlanaca¤›n› tahmin etmek zor de¤ildir!! Türkiye’de YTL’nin de¤erli oluflu tamamen spekülatif dengelerin “dengesizli¤ini” görmek için 1997 Asya krizine k›saca bakmak yeterli olur. Asya Kaplanlar› diye geçen ülkelerde düflük kur politikas› uygulanm›fl, d›flar›dan dövizle borç al›nm›fl, özellikle gayri-menkul sektöründeki fliflkinlik artm›flt›. Ta ki bir gün, birdenbire (!) anlafl›lamayan (!) bir nedenle dolar›n fiyat› h›zl› bir flekilde yükselene dek! Aradan 10 y›l geçmesine ra¤men bu ülkeler, halen eski üretim seviyesini yakalayabilmifl de¤illerdir.

Sömürünün, yoksullaflman›n artaca¤› günlere, donan›ml› girelim! 2008’de 40 milyar dolar› aflmas› beklenen cari aç›k, makro ekonomik dengelerde ikinci sorundur. Cari aç›k, d›flar›dan gelen parayla kapat›lmaktad›r. Siyasetçilerin iddias›; “kriz olsa bile” Türkiye’ye bu para ak›m›n›n devam edece¤idir. Arap ülkelerinde petro-dolarla sayesinde oluflan fonlar ne güne duruyordu? “Uygun ortam” sa¤land› m›, Türkiye’ye kofla kofla gelecekler!! Kaz›n aya¤›n›n hiç de böyle olmad›¤›n› Türkiyeli “yetkililer” d›fl›nda herkes biliyor olmal›: 17.09.07’deki köfle yaz›s›nda Ergin Y›ld›zo¤lu; Wall Street Journal’›n baflyaz›s›na de¤inmifl ve WSJ’nin “geliflmekte” olan ülkelerin aflil topuklar›n›n Türkiye, Macaristan gibi tasarruf etti¤inden çok harcayan ülkeler oldu¤u belirlemelerini köflesine tafl›m›flt›. Yine ayn› yaz›da Standard and Poors’un Türkiye, Letonya, Bulgaristan ve Romanya’y› en riskli ve yat›r›m çekemeyecek ülkeler olarak sayd›¤›; Londra’da Schöreder yat›r›m bankas›n›n benzer nedenlerle Türkiye’deki pozisyonunu azaltaca¤› aç›klamas›na yer veriyor. Yine 7.02.08 tarihli Cumhuriyet gazetesinde uluslararas› kredi derecelendirme kuruluflu Moody’s’in “k›r›lganl›k” konusunda en önde gelen ülkelerden birinin Türkiye oldu¤u haberi yer al›yordu. Borsan›n % 72’sine, bankalar›n % 42’sine yabanc›lar (özellikle ABD ve AB sermayesi) hâkimdir. En büyük bat›¤› verenlerden Citigroup ve BNP Paripas’›n az›msanmayacak paylar› var Türkiye’de. Tüm bunlar orta yerde dururken, krizin daha da derinleflti¤i koflullardan Türkiye’nin para çekmeye devam edece¤ini iddia etmenin, kitleleri kand›rmaya çal›flmak d›fl›nda bir anlam› yoktur. Türkiye zaten yar›-sömürge, olmas› nedeniyle sömürünün had safhada oldu¤u, emperyalistlerin ç›karlar› do¤rultusunda politikalar›n flekillendi¤i bir ülkedir. Kâr›n azami ölçüde d›flar›ya transfer edilebilmesi için kitleler üzerindeki bask› süreklidir. Bununla birlikte sömürünün daha derinleflti¤i, bask›n›n daha da katmerleflti¤i, iflsizli¤in kat kat artt›¤›, koyulaflt›¤› dönemler vard›r! Geçen y›l mortgage kriziyle gün yüzüne ç›kan krizin Türkiye’deki etkisinin 2001 krizinden bile fazla olaca¤›, Türkiye’deki yetkililer d›fl›nda hemen tüm ekonomi çevrelerinin art›k ifade etmek zorunda kald›klar› bir gerçektir. “Laik-fleriatç›, milliyetçilik-bölücülük” tart›flmalar›yla kitleler ezen s›n›flar›n ç›karlar› do¤rultusunda kullan›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Krizin etkisi derinlefltikçe, kitleler kendi esas gündemlerine daha çok döneceklerdir. Devrimci ve komünistlerin kriz sürecinde kitlelere daha çok ulafl›labileceklerini bilerek çal›flmalar›n› h›zland›rmalar› zorunludur!


İşçi-köylü 4

Sınıfsal Yaklaşım

S›n›fsal Yaklafl›m SINIF MÜCADELES‹NE TESETTÜR, HALK MUHALEFET‹NE TÜRBAN!

Türban sorunu, Tayyip Erdo¤an ile Baykal aras›nda idam gömle¤i, alt kadrolar› düzeyinde ise beyinsizlik at›flmalar› ile k›z›flt›r›ladursun, di¤er yandan medya sataflma ve körüklemeleri, üniversite ve yarg› dünyas›ndaki yank›lar›yla büyütülerek ifllevine uygun bir konumda tutulmaya çal›fl›lsa da s›n›f mücadelesinin tansiyonu düflmemekte, temel sorunlar gölgelenememektedir. Her ne kadar önümüzdeki aflamada bu sorun üzerinden kopar›lacak f›rt›nalar için daha çok olanak ve f›rsatlar ortaya ç›kacaksa da, bütün bunlar da yine politik atmosferin girdab›na dayanamayacakt›r. Türban sorunu, hangi tutumu tak›n›rsa tak›ns›n hakim s›n›f partilerinin tümü aç›s›ndan siyasi istismar konusu olarak kullan›lmaktad›r. Bundan dolay›d›r ki hepsi bu konunun kendisi aç›s›ndan makul bir süre gündemde kalmas›ndan yanad›r. Bu süre, örne¤in AKP aç›s›ndan yerel seçimler öncesine kadarsa CHP için daha da ötesidir. Kald› ki bu sorun hiçbir zaman tam olarak çözülmemekte, dönem dönem ›s›t›l›p piyasaya servis edilebilmektedir. Nitekim, ilk ve ortaö¤retim, kamusal alan, resmi alan, hizmet alan-veren boyutlar›yla ileride yine gündemleflecektir. AKP’nin MHP deste¤iyle gelifltirdi¤i türban hamlesini “fleriat devletini infla” ad›m› olarak de¤erlendirenler, büyük bir yan›lg›ya düflmektedir. Ülkemizin sosyo-ekonomik gerçekli¤i ve devlet yap›lanmas›; herhangi bir hakim s›n›f partisinin tek bafl›na hükümet oluflturmas› halinde dahi devletin karakteristik flekillenifli üzerinde “de¤ifltirici” türden hamlelerde bulunabilmesine izin vermeyecek mekanizmalara sahiptir. Kald› ki, bu mekanizmalar böylesi bir partinin oluflum, geliflim ve hükümet kurma aflamalar›na müdahale noktalar›nda da devrededir. AKP, bütün bu aflamalar› geçip de hükümet olabilmiflse “tehlike” arz etmiyor demektir ve bu tasarruflar›n› imaj› ve taban›yla

uygun ad›mlar olarak de¤erlendirmek gerekmektedir. AKP’nin nas›l vücuda getirildi¤i, ülkemizin emperyalizme ba¤›ml›l›k konumu, ABD’nin oynad›¤› rol ve AB emperyalistlerinin deste¤i hesaba kat›lmadan yap›lacak yorumlar bofla gidecektir. “Il›ml› ‹slam” modeli diye verilen görüntü, bir flablondan ibarettir. Nitekim Türk devleti de sunulan flekliyle laik de¤il, kuruluflundan itibaren Sünni ‹slam›n egemenli¤indeki gerici, faflist bir diktatörlüktür. AKP’ye AB eliyle demokratik devrim yapt›rmaya kalkan liberal solcular ve reformistler ise iki senedir AB’nin makyaj kutusuna dahi elini uzatmayan, insan haklar› karnesi hayli bozulan, sosyal haklar alan›nda “maskesi düflen”, Kürt sorunu’nda F16’lara sar›lan ve nihayet “anayasa reformu”nu türbana kurban eden AKP’nin bir de MHP ile ittifaka girmesi üzerine ay›lmaya bafllam›fllar, yavafl yavafl AKP’ye cephe alan bir tutum gelifltirmeye bafllam›fllard›r. Bu aymazlar cephesine Kürt yurtsever güçleri de dahildir. Tayyip Erdo¤an’›n Diyarbak›r’da “Kürt sorunu benim de sorunumdur” demesine tav olarak AKP’ten beklenti içerisine giren Ulusal Hareket ve DTP’nin izledi¤i politikalar son derece yanl›fl flekillenmifltir. Benzer yanl›fllara geçmifl dönemlerde hakim s›n›f temsilcilerinin ayn› içerikteki manevralar›nda da düflen yurtsever güçlerin, durum bu kadar a盤a serilmiflken, örne¤in türban sorununda AKP-MHP ittifak›na destek vermesi izah edilebilir gibi de¤ildir. Bu tablo sonucunda, türban cephesinin di¤er taraf›n› oluflturan laikçi Kemalist kesimler ise MHP ve TSK ile ittifaktan kopmufl olmakla, kimi ilerici, demokrat çevreler ile yurtsever güçler nezdinde “müttefik” konumuna yükseltilmifllerdir. Böylelikle hakim s›n›flar›n hanesine yeni puanlar yaz›lmakta, düzen, risk oran›n›n artmas›na izin vermeksizin iflle-

22 Şubat-6 Mart 2008

B

aflta iflçi s›n›f› olmak üzere çeflitli alanlar üzerinden geliflecek kitlesel hareketlere yön verme bak›m›ndan, yaflanan örgütsel/kurumsal bunal›m ve kaosu gidermek ad›na at›lan ad›mlar, gösterilen çabalar ve oluflturulan platform ve birliklerin (bölgesel, yerel, mesleki, s›n›fsal vd.) güçlendirilmesi ve yaflat›lmas› için ›srarl› olunmal›d›r.

yiflini sürdürmektedir. Bafl düflman ilan edilen AKP ya da kimine göre fleriat tehlikesi, yan› s›ra AB projesinin tehlikeye düflmesi, kimisine göre yaln›zca ABD ve iflbirlikçilerinden ibaret olan düflmanlara karfl› bir cephe oluflturulmas› vb. nedenlerle, Kemalistler “dost” haline getirilmifltir. Görüldü¤ü gibi politik gündemin maniple edilmesi, kartlar›n kar›lmas›, yön ve hedef flafl›rtma faaliyetinde, hakim s›n›flar yaln›z de¤ildir. Onlar›n gönüllü ya da gönülsüz, bilinçli veya bilinçsiz biçimde oyununa gelen, halk içi dinamikler üzerinde küçümsenmeyecek boyutlarda söz sahibi çevre ve odaklar da ayn› kulvara girmektedir. Bu kesimlerin çeflitli vesilelerle devrimci çevrelere dahil olan birlik ve platformlar içerisinde k›sa dönemli etkinlik ve aktiviteler gelifltiriyor olmas› meselenin esas yönünü de¤ifltirmemektedir. Bu çember k›r›lmad›¤›, bu abluka da¤›t›lmad›¤›, bu örtü kald›r›lmad›¤› sürece s›n›f mücadelesinin ivmesini yükseltme flans› bulunmamaktad›r. Oysa, halk›n, emekçi s›n›flar›n, devrimci mücadelenin gündemi kendisini özel hiçbir “çaba” gerektirmeksizin dayatmaktad›r: Faflist diktatörlük Kürt ulusuna yönelik bask›lar›n›, yok etme ve sindirme harekat›n› sistemli biçimde sürdürüyor. Can almaya, terör estirmeye devam ediyor. Bütün demokratik giriflimlerine, hak ve özgürlük alanlar›na yöneliyor. Faflist diktatörlük iflçi s›n›f›na ve emekçilere yönelik daha da yoksullaflt›rma, güvencesiz ve geleceksiz k›lma yolunda planlad›¤› ad›mlar› at›yor. Özellefltirmelere h›z veriyor, tafleronlaflt›rmay› meflru k›l›yor, a盤a serilen bir zeminde sistemini kay›t d›fl›l›k üzerinden kurmakta ›srar ediyor. Faflist diktatörlük, sefaletin büyüdü¤ü, zulmün koyulaflt›¤›, yoksunlu¤un derinleflti¤i bir Türkiye tablosu çizmeye devam ediyor. Faflist diktatörlük, bütün bunlara karfl› sesini bir biçimde ç›karmaya çal›flan, tepkisini çeflitli tarzlarda ortaya koymak

isteyen, direnifl ve mücadelesini farkl› alanlarda yükselten komünist, devrimci, demokrat bütün güçlere her türlü fliddet ve bask› arac›yla yükleniyor… Sistem, kaçak atölyelerde, merdiven altlar›nda çocuk iflçilerin beyninde patl›yor. Gün afl›r› tersane cehenneminde bir iflçiyi kendine kurban seçiyor. Ülke çap›nda her 5 dakikada bir ifl kazas› oluyor, her 6 saatte bir iflçi can veriyor. Bingöl’de flehit düflen PKK gerillalar›n›n bedenleri parçalan›yor, Cizre’de çocuklar panzerlerle eziliyor… Rejim, kendini savunma ve onarma konusunda san›ld›¤› kadar güçlü de¤ildir. Kitle/halk deste¤i diye döne döne alt› çizilen husus yan›lsamal› bir duruma karfl›l›k geliyor. Bunun içindir ki halk sürekli yalanlarla, yönlendirilmelerle, flovenist kampanyalarla oyalanmaya, uyutulmaya çal›fl›l›yor. Bu yüzden faflist yasa ve düzenlemelere yenileri ekleniyor, fliddet ve bask›lar›n dozu sürekli art›r›l›yor. Efendileri de krizde ve daha fazla kâr için onlardan beklentileri artarak devam ediyor. Bu nedenle istihdam paketlerinin birisi devreye girmeden yenisini haz›rl›yor, bütün “risk”lerine ra¤men özellefltirme programlar›ndan vazgeçemiyorlar. Bu durum, birçok noktada sistemin dikifllerini att›rmakta, difllilerini ö¤ütüp iflleyiflini bozmaktad›r. Bunu daha fazla zorlamak, siyasal ve toplumsal “kriz” boyutuna tafl›mak için, do¤ru bir yönelimle yol alacak kitle mücadelelerine ihtiyaç vard›r. Baflta iflçi s›n›f› olmak üzere çeflitli alanlar üzerinden geliflecek kitlesel hareketlere yön verme bak›m›ndan, yaflanan örgütsel/kurumsal bunal›m ve kaosu gidermek ad›na at›lan ad›mlar, gösterilen çabalar ve oluflturulan platform ve birliklerin (bölgesel, yerel, mesleki, s›n›fsal vd.) güçlendirilmesi ve yaflat›lmas› için ›srarl› olunmal›d›r.


22 Şubat-6 Mart 2008

İşçi-köylü 5

İşçi/köylü

Yörsan iflçileri; 667. gün de olsa direnece¤iz! “6 y›ld›r burada çal›flmaktay›m, bu süre zarf›nda bize yap›lan haks›zl›klara ve zulme dayanamay›p, anayasadan do¤an hakk›m›z› kullan›p, sendikaya üye olduk. Sendikaya üye olduktan sonra Yörsan patronu bizi kap›n›n önüne koydu. fiu an direniflimizin 67. günündeyiz, 67 de¤il 667 gün de geçse direne direne kazanaca¤›z.” Bal›kesir’in Susurluk ilçesinde faaliyet yürüten Yörsan G›da Mamulleri Afi’de 12 ile 16 saate kadar kölece çal›flt›r›lan Yörsan iflçileri, bu koflullara dur demek ve sosyal haklar›n› almak için Tek G›da-‹fl Sendikas›’nda örgütlendiler. Ancak patron, sendikal örgütlülü¤ün bu kölece çal›flt›rmay› engelleyece¤ini bildi¤i için 400 iflçiyi iflten att›. Yörsan patronunun bu sald›rganl›¤a karfl› kar, k›fl, so¤uk demeden direnifle geçen iflçiler, eylemlerinde 70’li günleri geride b›rak›rken, hala ilk günkü gibi kararl› ve dirençliler. ‹flçilerin bu direniflinin yan›nda içerde üretimin devam et-

mesi ve 60’a yak›n eski iflçinin sendikaya üye oldu¤u halde üretimin en önemli k›s›mlar›nda çal›flmalar›, direniflin uzamas›n› getirmekte ve kazan›mlar›n sa¤lanmas›n› zorlaflt›rmaktad›r. Yörsan iflçilerinin bu onurlu direniflinin 67. gününde, 10 fiubat günü Bursa Sendikalar Birli¤i bileflenleri iflçileri ziyaret ederek desteklerini sundu. Ziyaret esnas›nda konuflma yapan Tek G›da‹fl Genel Baflkan Yard›mc›s› Gürsel Köse, Yörsan patronu direniflimizi k›rmak için ilk günden beri her türlü afla¤›l›¤› yapt›. Ama gücü yetmedi. Biz hakl›y›z,

Emekçinin Gündemi

D‹SK GENEL KURULU ÜZER‹NE... D‹SK Genel Kurulu 15-16-17 fiubat tarihlerinde Caddebostan Kültür Merkezi’nde yap›ld›. Özellikle Türk-‹fl’in daha geri bir yönetimle ifle koyulmas› ve neo-liberal sald›r›lar›n artt›¤› güncel süreçte beklendi¤i gibi Genel Kurul’a ilginin oldukça yo¤un oldu¤u gözlendi. 40’›n üzerinde ülkeden gelen sendikac›lar›n kat›ld›¤› Genel Kurul, bu ilgi ve beklentiyi D‹SK gerçe¤ini unutarak abartanlar› haliyle hayal k›r›kl›¤›na u¤ratarak sona erdi. Önümüzdeki 4 y›ll›k periyotta yeni yönetim ve politikalar›n› oluflturmas› gereken Genel Kurul’un en büyük hamlesi, s›n›f mücadelesinin en acil sorunu olan üye say›s›n›n azald›¤› koflullarda tüzük de¤iflikli¤i ile yönetimi 7 den 9’a ç›karmas› oldu. Geçmifl y›llara göre muhalefetin çok c›l›z olmas›, ayak oyunlar› ve entrikalar› azaltm›fl gibi gözükse de kapal› kap›lar ard›ndaki anlaflmalar sonucu bürokratik yap›lanmas›n› daha da güçlendirerek yeni yönetim seç(tir)ildi. “10 Aral›k Hareketi” ile ilgili Süleyman Çelebi ve flürekas›n›n günah ç›karma seans›yla adeta Sivil Toplum Örgütü ha-

line getirilen Genel Kurul ne yaz›k ki “tüzük gere¤i yapmak için yap›lan” bir Genel Kurul’dan öteye sadece yurtd›fl›ndan misafir sendikac›lar›n ve birkaç devrimci sendika temsilcilerinin konuflmalar›yla ileri bir mecraya kayd›r›lmaya çal›fl›ld›ysa da devrimci sendikac›lar›n nicelik sorunu nedeni ile baflar›l› olunamad›. Özellikle yurtd›fl›ndan gelen sendika temsilcileri kapitalizmin sald›r›lar› karfl›s›nda ortak mücadele edilmesi gerekti¤i üzerinde özel vurgular yapt›lar. Kapitalizmin yeniden yap›lanma sürecinde sendikal hareketin de buna karfl› kendisini konumland›rmamas› ve etkili bir anlay›fl gelifltirilmemesi durumunda (ki bugün görülmemekte) giderek artan sald›r›lar›n geri püskürtülemeyece¤i aç›kt›r. Baflta Filipinler’den KMU (1 May›s Sendikas›) olmak üzere kat›l›mc›lardan baz›lar› da içerisinden geçti¤imiz dönemde mücadeleyi yaln›zca ekonomik haklarla s›n›rlamamak gerekti¤inin, mücadelenin ayn› zamanda anti-kapitalist bir mücadele hatt› üzerine oturmazsa bugünkü sald›r›lar› püskürtmenin müm-

Yörsan iflçileriyle direne direne kazanaca¤›z” dedi. Bursa Sendikalar Birli¤i ad›na E¤itimSen fiube Baflkan› Kemalettin Y›ld›z da bir konuflma yaparak, “türban sorunu denilen suni bir gündem yarat›larak, emekçilerin esas gündemlerinin üstü örtülmek istenmektedir” dedi. Eylemde ayr›ca TÜMT‹S fiube Baflkan› Ahmet Gülün, Birleflik Metal-‹fl fiube Baflkan› Ayhan Ekinci ve Petrol-‹fl fiube Baflkan› Nuri Han da iflçileri selamlayarak, dayan›flma duygular›n› ifade etti.

“Gücümüzden korkuyorlar”

kün olmad›¤›n›n alt›n› çizdiler. Türk-‹fl’in son Genel Kurul’da Hak‹fl’leflmesi sürecinden sonra emekçilerin önemli bir kesiminin daha iyi bir D‹SK için yo¤unlaflmas›na ra¤men D‹SK yönetimi ile D‹SK içinde bulunan baz› sendikalardaki devrimciler ve demokrat kesimler Genel Kurul’da her fleyi sendika ile çözülür anlay›fl›na s›k›flt›rd›lar. Bu sakat bir anlay›fl›n tezahürüdür. Yani devrimciler aç›s›ndan sendikalardaki çal›flma hiç kuflkusuz çok önemlidir. Ancak bunu s›n›f›n ihtiyaçlar› için kullanabilirsek bir anlam kazan›r, aksi takdirde s›n›f tan kopmam›z› sa¤layan birer sivil toplum örgütlülüklerine dönüflür. Bugün de öyle bir süreçten geçmekteyiz. Genel Kurul’un eksik b›rakt›¤› en önemli meselelerden biri de emperyalist ve onun sömürü a¤›ndaki ülkelerdeki araçlar›ndan olan ve ülkemizde önemli bir sald›r› aya¤›n› oluflturan flovenizmden hiç bahsedilmedi. Ayr›ca bugün Kürt ulusuna yönelik bask›, asimilasyon ve s›n›r ötesi operasyonlara karfl› birkaç devrimci sendikac› hariç (Genel-‹fl 3-No’lu fiube, Limter-‹fl) söz söylenmedi. DDSB’li arkadafl “sendikal hareketin yaflad›¤› t›kan›kl›¤›n çözüm yolunun s›n›f sendikac›l›¤›” anlay›fl›nda geçti¤ini art›k “dokuz befl sendikac›l›¤›ndan” vazgeçilmesi gerekti¤ini iflçinin tüm yaflamsal alanlar›na girilmesinin alt›n› çizdi.

Eylemden sonra görüfllerini ald›¤›m›z iflçilerden Cemil Avc›; “6 y›ld›r burada çal›flmaktay›m, bu süre zarf›nda bize yap›lan haks›zl›klara ve zulme dayanamay›p, anayasadan do¤an hakk›m›z› kullan›p, sendikaya üye olduk. Sendikaya üye olduktan sonra Yörsan patronu bizi kap›n›n önüne koydu. fiu an direniflimizin 67. günündeyiz, 67 de¤il 667 gün de geçse direne direne kazanaca¤›z.” dedi. “Patron sendikal› olman›z› neden istemiyor?” sorumuza yan›t› da “Sendikal› olursak her istedi¤ini yapamaz, istedi¤ini kap› önüne koyamaz. Sendikal› olmak örgütlülüktür, örgütlü gücümüzden korkuyorlar” diyerek yan›t verdi. Ad›n›n aç›klanmas›n› istemeyen bir iflçi de “67 gündür burada kar, ya¤mur, so¤uk demeden direniyoruz. Ben buradan Ankara’dakilere seslenmek istiyorum; türban meselesi ile u¤raflacaklar›na iflçinin, emekçinin, iflsizin sorunlar› ile u¤rafls›nlar” fleklinde konuflarak emekçilerin türban meselesine bak›fl›n› özetledi. Baflka bir iflçi de yine Ankara’ya seslenerek “seçim döneminde gelip birçok vaade bulunuyorlar. Biz onlar›n dostumuz mu, düflman›m›z m› olduklar›n› flimdi görece¤iz!” dedi. (Bursa)

fiüphesiz D‹SK’i bugüne getiren ve bugünkü durumunu sa¤layan koflullar sa¤l›kl› analiz edilmeden çözüm yollar› da bulunamayacakt›r. Yüzünü s›n›fa dönen, devrimci sendikalar›n ortak mücadelesi olmadan her Genel Kurul’un bu denli acil ihtiyaçlara cevap vermesi mümkün de¤ildir. Bu gerçeklik D‹SK’in son Genel Kurulu’nda da tüm yak›c›l›¤› ile kendini hissettirmifltir. D‹SK’in içerisinde (her ne kadar yönetiminden kaynakl› statükocu-iflbirlikçi ve sar› sendikal anlay›fl a¤›r bassa da) devrimci nüveleri bar›nd›ran ve ayn› zamanda devrimci s›n›f sendikac›l›¤›n› rehber edinenlerin etraf›nda do¤ru politika ve yönelimlerle toplanabilece¤i ciddi bir potansiyel tafl›maktad›r. Öyle ki tersanede güvensiz çal›flma koflullar›ndan kaynakl› ifl cinayetlerine dur diyebilecek, TEKEL iflçilerinin üzerine k›flta k›yamette ac›madan tazyikli su s›kanlardan hesab›n› soracak, ekonomik-demokratik ve sosyal haklara sald›r›lara karfl› kararl› bir flekilde durabilecek bu örgütlülüklerin ortak mücadelesidir. Ertelenen Kurultay sürecimizi bu minvalde her DDSB’linin de¤erlendirmesi ve daha fazla omuz vermesi gerekmektedir. Ancak ilkelerimize daha s›k› sar›larak ve daha fazla çabayla, daha fazla iflçinin sesini Genel Kurullara tafl›yabiliriz.


İşçi-köylü 6

İşçi/köylü

22 Şubat-6 Mart 2008

“Direnen iflçi yenilmez”

TEKEL iflçilerinin, fabrikalar›n›n özellefltirilmesine karfl› yükselttikleri mücadele giderek büyüyor. Cevizli TEKEL Fabrikas› iflçileri, 15 fiubat Cuma günü saat 16:00’da, Tek G›da-‹fl öncülü¤ünde gerçeklefltirdikleri eylemde özellefltirmeye geçit vermeyeceklerini hayk›rd›. Bu eylem ayn› zamanda iflçilerin, Ankara’ya hareket edecekleri Pazar akflam›na kadar kendilerini fabrikaya kilitlemeden önce gerçeklefl-

tirdikleri bir eylemdi. Vardiyadan ç›kan ve vardiyaya gelen iflçiler, saat 16:00’da fabrika bahçesinde biraraya geldiler. Polisin, eylem öncesinde fabrikan›n içinde ve etraf›nda y›¤›nak yapt›¤› gözlenirken, aç›klamaya kat›lmak isteyen bas›na, bas›n›n içeri al›nmama karar› oldu¤u söylendi. Ancak bu tavra karfl›n aç›klamaya kat›lmadaki ›srar›n› sürdüren, ço¤unlu¤u devrimci bas›ndan olan bas›n emekçileri, polis ve güvenlikle yapt›klar› tart›flmalar so-

nucu, aç›klaman›n yap›laca¤› alana girmeyi baflard›. TEKEL iflçilerinin genifl bir kat›l›m sa¤lad›¤› ve E¤itim-Sen, Deri-‹fl Tuzla fiubesi, Tez Koop-‹fl U‹D-DER gibi kurumlar›n da kat›larak, destek verdi¤i aç›klamada metni, Tek G›da-‹fl 2 No’lu fiube Baflkan› Yunus Durdu okudu. Kitlenin, “Fabrikalar kalemiz, ölürüz de vermeyiz”, “Direnen iflçi yenilmez”, “Ölmek var dönmek yok”, “Birlik mücadele zafer” gibi sloganlar› s›k s›k hayk›rd›¤› aç›klaman›n bitiminden sonra, davul zurna eflli¤inde halaya duruldu ve iflçiler Pazar akflam›na kadar içerde kalmak üzere, fabrikaya girdiler. (Kartal)

Ad›yaman 13 fiubat Çarflamba günü TEKEL Müdürlü¤ü önünde toplanan yaklafl›k 500 iflçi, Demokrasi Park›’na kadar yürüyerek bir bas›n aç›klamas› yapt›. AKP’nin özellefltirme uygulamalar›n› protesto eden iflçiler, yürüyüfl s›ras›nda s›k s›k “AKP IMF’nin orta¤›d›r” vb. sloganlar hayk›rd›. KESK Ad›yaman fiubeler Platformu, Petrol-‹fl ve DTP’nin de destek verdi¤i eylemde konuflan Tek G›da‹fl Sendikas› Ad›yaman fiube Baflkan› Mehmet Yoldafl, TEKEL’in özellefltirilmesi ile Ad›yaman’da 800 kiflinin iflsiz kalaca¤›n› dile getirdi. (H. Merkezi)

Tersanelerden peflpefle kara tabutlar ç›k›yor Tersaneler insan ö¤ütme makinesi ifllevini sürdürüyor. Son birkaç y›l içinde ifl cinayetlerine kurban gitti¤i tespit edilebilen iflçi say›s› flu ana kadar 80. Bu y›l›n bafl›ndan itibaren gerçekleflen ölüm say›s› ise 4. Sedef Tersanesi’nde 14 Ocak günü Onur Bayo¤lu, 4 fiubat günü fiahin Çelik’te Metin Turan ve yaln›zca sekiz gün sonra, 12 fiubat’ta da Dearsan Tersanesi’nde Cevat Toy yaflamlar›n› yitirdiler. Ard›ndan 16 fiubat’ta Mikail Kavak isimli iflçinin yaflam›n› yitirmesi tersanelerde yaflanan sorunlar›n ne kadar boyutlu oldu¤unu bir kez daha gözler önüne sermektedir. Di¤er ifl cinayetlerinde oldu¤u gibi, bu son yaflanan cinayetlere karfl› da birçok kesimden tepki gelmekte gecikmedi. Bunlardan biri de Limter-‹fl Sendikas› oldu. Limter-‹fl Sendikas›, 4 fiubat’ta yaflam›n› yitiren Metin Turan’la ilgili, 6 fiubat günü fiahin Çelik Tersanesi önünde, 12 fiubat’ta yaflam›n› yitiren Cevat Toy’la ilgili de 14 fiubat günü, Dearsan

Tersaneler insan ö¤ütme makinesi ifllevini sürdürüyor. Son birkaç y›l içinde ifl cinayetlerine kurban gitti¤i tespit edilebilen iflçi say›s› flu ana kadar 80. Bu y›l›n bafl›ndan itibaren gerçekleflen ölüm say›s› ise 4. Tersanesi önünde birer aç›klama yaparak, bu son ifl cinayetlerini protesto etti. Dearsan Tersanesi önünde sabah 8 civar›nda yap›lan aç›klamaya ayn› saatlerde ifl bafl› yapan iflçilerin büyük bölümü içeri girmeyerek kat›l›rken, çok say›da kurum temsilcisinin de destek

amaçl› geldi¤i gözlendi. ‹fl cinayetlerine ve tersanelerdeki koflullara dikkat çeken birçok dövizin aç›ld›¤› aç›klamada ayr›ca temsili bir siyah tabut tafl›narak, “Art›k ölmek istemiyoruz” sloganlar› eflli¤inde, Dearsan Tersanesi önüne b›rak›ld›. Son günlerde yaflam›n› yitiren iflçilerden Cevat Toy’un cesedinin ancak üç saat sonra, Metin Duran’›n cesedinin ise, kald›¤› eve gelmemesi sonucunda aramaya ç›kan arkadafllar›n›n çabalar›yla, ertesi sabah bulunabilmesi ve böylelikle ölümlerinden bile haberdar olunmamas›, iflçilerin hangi koflullarda çal›flt›r›ld›klar›n›n da

somut kan›t› olmakta. Yap›lan eylemler arac›l›¤›yla verilen tepkilerin yan› s›ra, 8 fiubat günü, Limter‹fl’in, tersane iflverenler birli¤i G‹SB‹R’in ve Çal›flma Bakan›’n›n kat›ld›¤› bir toplant› gerçeklefltirildi. G‹SB‹R Baflkan› Murat Bayrak bu toplant›da “Tüm önlemleri al›yoruz” iddias›nda bulunurken, sadece birkaç gün sonra yeni ölümlerin meydana gelmesi, bu iddian›n gerçe¤i yans›tmad›¤›n› göstermeye yetiyordu. Çünkü, 12 fiubat’ta yaflam›n› yitiren Cevat Toy’un ölümüyle ilgili tepkilerin sürdü¤ü günlerde, 16 fiubat tarihinde bir iflçi daha yaflam›n› yitirdi ve tersanelerden bir kara tabut daha ç›kt›. Desan Tersanesi’ne ba¤l› Gemkur adl› taflerona ba¤l› çal›flan Mikail Kavak isimli iflçi elektrik çarpmas› sonucu yaflam›n› yitirdi. Bu son ölüm tersanedeki ölümlere iliflkin tepkilerin daha da boyutlu hal almas›n› getirdi. Tersane iflçileri bu son ölümün ard›ndan da yine eylemler gerçeklefltirerek, “art›k yeter!” dediler. (Kartal)

Tafleron sa¤l›k iflçileri yürüdü! Kocaeli Üniversitesi Hastanesi’nde tafleronda çal›flan sa¤l›k emekçileri, 6 fiubat’ta, hastanenin bulundu¤u Umuttepe’den 9 km. ötedeki flehir merkezine yaklafl›k 2 saat süren bir yürüyüfl yapt›lar. Eylemciler yürüyüflün sonunda, hangi iflte çal›flt›klar›n›n ve as›l patronlar›n›n rektörlük oldu¤unun tespit edilmesi için toplad›klar› 250 dilekçeyi, Bölge Çal›flma Müdürlü¤ü’ne verdiler. Kocaeli Üniversitesi’nde grevde bulunan OLEY‹S’te örgütlü iflçiler de yürüyüfle destek verdiler. Yap›lan bas›n aç›klamas›nda, sa¤l›kta tafleron ortadan kald›r›l›ncaya, kadrolu, güvenceli çal›fl›ncaya ve de insanca yaflam koflullar›na kavufluncaya kadar mücadele edilece¤i vurguland›. (Kartal)

Arçelik iflçileri TÜS‹AD önünde! Sendikalaflt›klar› için iflten at›lan Arçelik iflçileri, TÜS‹AD önünde bir eylem gerçeklefltirdi. 6 fiubat günü ö¤len saatlerinde TÜS‹AD’›n Tepebafl›’nda bulunan binas› önünde bir araya gelen ve direnifllerinin 35. gününde olan iflçiler Koç Holding’i protesto etti. Arçelik Çay›rova tesisinde lojistik iflinde çal›flan iflçiler, 2007’nin ilk aylar›nda D‹SK’e ba¤l› Nakliyat ‹fl’te örgütlendiler. Mart ay›nda yetki ald›lar ve Haziran ay›nda Arçelik’in tafleron firmas› Y›ld›ran Lojistik ile toplu ifl sözleflmesi imzalad›lar. ‹flçiler, bu tarihten itibaren patron taraf›ndan bask›ya maruz kald›klar›n›, zorla Türk-Metal Sendikas›’na üye yap›lmak istendiklerini, sözleflmenin kabul edilmedi¤ini ve son olarak 2 Ocak 2008’de tafleron firma ve iflçilerin sözleflmesine son verildi¤ini ve iflçilerin iflten ç›kar›ld›¤›n› dile getiriyor. ‹flten at›lan 350 Arçelik iflçisinin kat›ld›¤› eylemde konuflan Nakliyat-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› Ali R›za Küçükosmano¤lu, Koç’un hukuka ayk›r› bir flekilde iflçileri iflten ç›kard›¤›n› ve sendikaya tahammül etmedi¤ini söyledi. (‹stanbul)


İşçi-köylü 7

22 Şubat-6 Mart 2008

İşçi/köylü

TEGA Mühendislik iflçileri sendika hakk› için grevde Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nde Birleflik Metal-‹fl Sendikas›’na üye olan TEGA Mühendislik iflçileri, iflten at›ld›lar. Temel bir hak olan sendikal örgütlülü¤ü yok etmeye çal›flan patronun bu tutumu üzerine 120 iflçi, iflyerleri önünde bafllatt›klar› grevle hükümete sesleniyor. Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nde kuruluflundan itibaren ilk defa ve üstelik kitlesel bir direnifl bafllamas› bölgedeki bütün patronlar›n korkulu günler yaflamaya bafllamas›na neden oldu. TEGA iflçileri flu an bu süreçle karfl› karfl›ya. Patronlar›n da organize olarak

yorlar. Direnifl bafllayal› henüz 1 ay bile olmad›. Ancak iflçilerin karfl›laflt›¤› sald›r›lar daha bafl›ndan çok azg›n bir biçimde devam ediyor. Fabrikaya grev k›r›c›lar›n› jandarma korumas› eflli¤inde sokan patron, iflçileri bölücü, kazand›¤› ekme¤e ihanet eden, fabrika önünde iflgalci durumunda göstermeye çal›fl›yor.

‹flçilerle görüflmeye jandarma engeli Bizler de ‹flçi Köylü gazetesi olarak direnifli yerinde görerek iflçilerle sohbet etmek için Sincan Organize Sanayi Bölgesi-

ce¤i önemli bir yerdir Sincan’daki direnifl. Bütün bunlar› bir arada düflündü¤ümüzde daha çetin ve zor bir döneme girecek gibi görünüyor. TEGA iflçileri de durumun fark›nda olduklar› için “bizim direnifl di¤erlerinden daha uzun sürecek, onu biliyoruz” diyorlar. Grevin 8. gününde iflçilere yapt›¤›m›z ziyarette konufltu¤umuz direniflçi Ferhat, grevin henüz üçüncü gününde 46 iflçinin gözalt›na al›nd›¤›n›, iflçilerin üzerine araba sürülerek korkutulmaya çal›fl›ld›¤›n› ve silahlarla tehdit edildiklerini anlatt›. 3’er kiflilik ekipler halinde 8 saat nöbet tutan iflçilerden Ferhat, ilk nöbet gününde bizlere yaflanan geliflmeleri yolda yürürken aktard›.

Sinan köylüleri eylemlerine devam ediyor!

Telekom grevini örnek ald›k

Temel bir hak olan sendikal örgütlülü¤ü yok etmeye çal›flan patronun bu tutumu üzerine 120 iflçi, iflyerleri önünde bafllatt›klar› grevle hükümete sesleniyor. çal›flt›¤› Sincan’da kolluk kuvvetleri de devreye girerek direniflin di¤er fabrikalardan destek görmesine, bölgede bulunan binlerce iflçinin de haklar›n› elde etmek için örgütlenmesine engel olmaya çal›fl›-

’ne gittik ve bu sald›r›lardan flimdilik pay›m›za düfleni ald›k. Grevde bulunan iflçilerle sohbet etmeyi, fabrikan›n ve fabrika önünde bekleyen iflçilerin foto¤raf›n› çekmeyi bizlere yasaklayan jandarma, grevin sürdü¤ü alana girmemize de izin vermedi. Nöbet yerinde bekleyen iflçilerden biriyle yapt›¤›m›z sohbet ise yine jandarman›n engellemesi sonucu oldukça k›sa sürdü ancak bu geliflme bile TEGA iflçilerinin direniflinin ne kadar kritik bir noktada oldu¤unu bizlere göstermeye yetti. Sanayi ifl kolunda çal›flan büyük fabrikalar›n oldu¤u bir bölge olmas› itibariyle en küçük bir hak k›r›nt›s›n›n dahi verilmek istenmeye-

Sahipsiz köylü, mecburi ifl! Üretici ve tar›m iflçileriyle yapt›¤›m›z söyleflilerde ortaya ç›kan yak›c› sorunlardan bir tanesi son zamanlardaki so¤uk havalar oluyor. So¤uklar ve don olay›n›n hem üretici aç›s›ndan hem de tar›m iflçileri aç›s›ndan yaratt›¤› bir tak›m s›k›nt›lar söz konusu. Üreticiler, don sonucu hasara u¤rayan ürünün sat›m›nda zorluk yaflad›klar›n›, kimseden yard›m gelmedi¤ini belirtirken; tar›m iflçileri ise çal›flma koflullar›n›n daha da zorlaflt›¤›n›, sa¤l›ks›z koflullarda çal›flt›klar›n› ve de ücretlerin yetersiz oldu¤unu söylüyor. So¤uk hava ve don olaylar›nda köylü-

lerin ve tar›m iflçilerinin bu denli zorluk içinde kalmas›nda devletin tar›m politikalar›n›n etkisi büyüktür. Devlet cüzi miktarda don olay›na maruz kalan üreticinin ürününün belli bir yüzdelik dilimini karfl›lamaktad›r. Bu cüzi ücret ise sadece tar›m iflçilerinin ücretlerini karfl›lamaktad›r. Fakat sorun tar›m iflçisi aç›s›ndan sadece bu kadarla s›n›rl› de¤ildir. Çünkü devletin verdi¤i cüzi ücret iflçilerin ücreti olarak verilmemekte; iflçilere daha çok g›da yard›m› yap›lmaktad›r. Üreticiler ürün mevsiminde zorlanmamak için ve sürekli tarlayla ilgilenmek

“Biz bu greve 120 kifli bafllad›k, bu Sincan’daki ilk grev. Biz de grev konusunda deneyimsiziz. Ama sonuna kadar direnece¤iz. Patronun ve jandarman›n çok bask›s› oldu. ‹lk günlerde sald›r›ya u¤rad›k. Bugün de Ankara’dan üst düzey komutanlar geldi. Patronla yeni sald›r›lar› görüflüyorlard›r. Zaten gözalt›na al›nan arkadafllara soruflturma aç›ld›. Grevin bu kadar uzayaca¤›n› düflünmüyorduk, hemen kazan›r, patronla anlafl›r›z diye düflünüyorduk. Ama olmad›. Çünkü içerde kaçak iflçi çal›flt›r›yorlar. Bölgedeki di¤er fabrikalardan iflçi getiriyorlar. Bizden çal›flan kimse yok. Herkes dayan›flma içinde, ama di¤er fabrikadan gelen iflçiler çal›fl›yor. Bu grev bölge aç›s›ndan çok önemli bir deneyim olacak” diyen Ferhat sözlerini flöyle noktalad›. “Bizler bu greve ç›kmadan önce hepimiz ailelerimizle görüfltük ve onlar›n tam deste¤ini alarak ç›kt›k yola. Ve kazanana kadar da yan›m›zda olacaklar›n› söylediler. Telekom grevi bizim aç›m›zdan iyi bir örnek. Onlar da aileleriyle direndiler ve kazand›lar. Biz de direnece¤iz ve kazanaca¤›z.” (Ankara)

için “ayl›kç›” diye tabir edilen bir sistem kurmufllar. Bu ayl›kç›lar hemen tarlan›n yan› bafl›nda gecekondu tarz›nda bir yap› yap›larak ürün mevsimi bitinceye kadar orada kalmakta. Bu sistem sayesinde olas› bir acil durumda tarlaya hem iflçi haz›r bulunmufl olacak, hem de tarla sahibi iflçileri ba¤layacak ve bir yere gidemeyecekler. Ayr›ca ürün so¤u¤a ve dona karfl› güçsüz oldu¤u için bir tak›m çal›flmalar ve haz›rl›klar yapmak gerekmektedir. Tarlan›n çevresinde gece boyunca atefller yak›l›p beklemek gerekebilmektedir. Çünkü ateflin da¤›lmas› ürüne ve tarlaya zarar verebilecektir. Hava flartlar›na karfl› önlem olarak sera alt›nda yetiflen ürünler için se-

A¤a Reflit Sinanl› taraf›ndan topraklar› gasp edilen Sinan köylüleri, seslerini kamuoyuna duyurmak amac›yla daha önce de birçok eylem ve etkinlik düzenlemifl ve sorunun çözülmesi için yetkililere ça¤r› yapm›fllard›. A¤an›n zulmüne karfl› son olarak Kad›köy ‹skelesi’nde bir bas›n aç›klamas› yapan Sinan köylüleri, adalet istediklerini dile getirdiler. Köylülerin Kad›köy Adliyesi önünde yapmak istedikleri aç›klamaya polis taraf›ndan izin verilmedi. Bunun üzerine köylüler, aç›klamay› ‹skele Meydan›’nda yapt›lar. 5 y›ld›r devam eden davadan kayg›l› olduklar›n› dile getiren Sinan köylüleri “Hükümet göreve, topraklar›m›z› vermeye”, “Topraklar›m›z bize verilsin” sloganlar›n› hayk›rd›. Sinan köylüleri yetkililerin sorunun çözümüne dair verdikleri sözü tutmad›¤›n› ifade ettiler. (‹stanbul)

ran›n içine sobalar korulur, ›s›tma sistemine geçilir ve sürekli olarak kontrol edilir. Seran›n üstüne bir sulama dam›tma sistemi yap›l›r ve seran›n üstüne su ak›t›l›r, akan su don olay›n› engelledi¤i için bu sistem uygulan›r. Dolay›s›yla k›fl aylar› hem üretici hem de tar›m iflçileri aç›s›ndan zorlu bir süreç olarak geçmekteir. Üreticiler bu zorluklar içinde rahat gibi görülseler de onlar aç›s›ndan da süreç zorluklarla doludur. Devlet deste¤inin az olmas› ve ürünün döneminde yetiflmemesi üreticileri zora sokmaktad›r. Zora girdikleri dönemde de komisyoncular vb. arac›lardan ürün karfl›l›¤› olarak para almakta olup ve faiz iflletilmektedir. (Mersin)


İşçi-köylü 8

Dengê azadi

22 Şubat-6 Mart 2008

15 fiubat eylemlerinde devlet terörü! Abdullah Öcalan’›n 15 fiubat 1999 y›l›nda Türkiye’ye getiriliflinin y›ldönümünde yap›lan eylemler devlet terörüne sahne oldu. S›n›r ötesi operasyonlar ile köyleri bombalanan, kendilerini ifade etme haklar› ellerinden al›nmak istenen Kürt halk›, 15 fiubat’ta ortaya koydu¤u eylemler ile direniflten vazgeçmeyece¤ini bir kez daha ilan etti. Devletin azg›nca sald›rd›¤› eylemlerde kitlenin üzerine atefl aç›ld›, panzerler sürüldü. Bunun sonucunda Cizre’de bir kifli yaflam›n› yitirdi. Devletin her daim inkâr politikalar› ile yüz yüze kalan Kürt halk›, son dönemlerde artan bask›lara karfl› güçlü bir yan›t verdi. Milliyetçili¤in körüklenmesi ve medyan›n deste¤i ile Kürt halk›na yönelik düflmanl›¤› artt›ran devlet Kürt halk›n› teslim almak için birçok yöntem gelifltirdi. Yerel seçimlerin yaklaflmas› ile birlikte dinci yap›lanmalar› bölgeye sokarak, kömür erzak da¤›tarak yurtsever duygular› zay›flatmak isteyen devlete yan›t Cizre’de, Hakkâri’de, Batman’da verildi. Tüm oyunlara ra¤men Kürt halk› alanlara ç›karak zulme sessiz kalmayaca¤›n› hayk›rd›. Kürt halk›n›n direniflini k›rmaya çal›flan devletin yerel seçimler öncesinde bölgede güçlendirmeye çal›flt›¤› AKP’nin gerçek yüzü de ortaya ç›km›fl oldu.

Cenazenin ard›ndan AKP binas›na do¤ru yürüyüfle geçen kitle polisin sald›r›s›na u¤rad›. Gaz bombalar› ile halka sald›ran polis kitleyi da¤›tamad›. Polise direnen kitle barikat kurarak saatlerce polisle çat›flt›. Kitlenin direnifli karfl›s›nda aciz kalan polis, çevre illerden yard›m istedi. Eylemlerin sona ermesinden sonra Menekfle’nin ailesini ziyaret eden fi›rnak Emniyet Müdür Yard›mc›s› halk taraf›ndan protesto edilerek, taflland›.

Her yer eylem alan›! Siirt Çakmak Mahallesi’ndeki eylemde yürüyüfle geçen kitle polisin sald›r›s›na karfl› barikat kurarak çat›flt›.

Cizre’de bir kifli katledildi! fi›rnak’›n Cizre ilçesinde 15 fiubat’› protesto etmek amac›yla eylem yapan kitle polisin sald›r›s› ile karfl›laflt›. Sloganlarla yürüyüfle geçen kitleye panzer ve gaz bombalar› ile sald›ran polis, halk›n üzerine atefl açt›. fiehrin birçok bölgesinde polisle çat›flan kitle, Kürt halk›n›n imha ve inkâr›na karfl› sessiz kalmayaca¤›n› yüksek sesle hayk›rd›. Yaflanan çat›flmalarda onlarca insan polisin s›kt›¤› kurflunlarla yaralan›rken 16 yafl›ndaki Yahya Menekfle panzerin alt›nda kald›. Hastaneye kald›r›lan Menekfle’nin yaflam›n› yitirmesi ile kitlenin öfkesi daha da büyüdü. Polisin bu katliam›na karfl› on binlerce insan sokaklara döküldü. 16 fiubat günü hastaneden al›narak Nur Mahallesi’ne getirilen Menekfle’nin cenazesi buradan Cizre Asri Mezarl›¤›’na götürüldü. Menekfleyi sahiplenen on binlerce insan ana yollar› kapatarak yürüdü. Esnaf›n kepenk kapatt›¤›, hayat›n durdu¤u yürüyüfl boyunca kitle devlete ve AKP’ye olan öfkesini dile getirdi. “Botan AKP’ye mezar olacak”, “fiehit Namirin”, “Vali istifa” sloganlar›n› hayk›ran halk Menekfle’nin tabutunu sar› k›rm›z› yeflil flal ve PKK bayra¤›na sard›.

Adana’da fiakirpafla, Gülbahçesi, Da¤l›o¤lu ve Karasu mahallelerinde yap›lan eylemlerde halk›n üzerine atefl açan polis birçok kifliyi yaralad›. Kitle yolu trafi¤e kapatarak saatlerce polisle çat›flt›. Hakkâri’de yap›lan eylemlere azg›nca sald›ran polis onlarca insan› yaralad›. Kitlenin belediye binas›na, dershanelere s›¤›nmas› üzerine binalar›n içine gaz bombas› at›ld›. Yüzlerce kifli gazdan etkilenerek hastaneye kald›r›ld›, onlarca insan gözalt›na al›nd›. Batman’da 15 fiubat günü bafllayan eylemler 17 fiubat’a kadar devam etti. Batman Demokratik Halk ‹nisiyatifi taraf›ndan düzenlenen yürüyüfle Petrolkent’te polis sald›rd›. Yavuzselim ve ‹pragaz mahallerinde yap›lan eylemlere polis, panzer ve gaz bombalar› ile sald›rd›. Kitle polisin sald›r›s›na karfl› barikat kurarak tafllarla karfl›l›k verdi. Diyarbak›r’›n Silvan ilçesinde yaklafl›k 400 kifli DTP ‹lçe binas›nda bir araya gelerek 15 fiubat’› protesto etti. Buradan Sellahattin Eyubi Cami’ne kadar yürüyüfl düzenleyen kitle s›k s›k “fiehit namirin” slogan›n› hayk›rd›. fi›rnak’›n Cizre ‹lçesi’nde yap›lan eylemler s›ras›nda polis panzerinin ezmesi sonucu yaflam›n› yitiren Yahya Menekfle için “Cizre flehidimizi unutmayaca¤›z” yaz›l› döviz aç›ld›.

Eylemler ertesi gün de devam etti Mardin’in Nusaybin ilçesinde DTP il örgütü önünde bir araya gelen kitle, buradan Bar›fl Park›’na do¤ru yürüyüfle geçti. “‹mral› cezaevi kapat›ls›n” pankart›n›n aç›ld›¤› eylemde Öcalan sloganlar› at›ld›. Parkta bir konuflma yapan DTP il baflkan› fiehabettin Güler devletin Cizre’de halka sald›rmas›n› protesto ederek Kürt halk›n›n öldürülmekle bitirilemeyece¤ini söyledi. Bas›n aç›klamas›nda ayn› güzergâhtan dönen kitleye polis sald›rd›. Barikatlar›n kurulmas› ile mahallelere yay›lan çat›flmalar saatlerce sürdü.

15 fiubat’ta gün boyu devam eden çat›flmalar 16 fiubat günü de devam etti. Polis onlarca insan› gözalt›na ald›. ‹stanbul’da Gazi Mahallesinde ‹smetpafla ve Fevzi Çakmak Mahallelerinde 15 fiubat’› protesto eden esnaf kepenk kapatt›. Polis ve özel harekât timlerinin gün boyunca devreye gezdi¤i mahallede akflam saatlerinde eylem yap›ld›. Beyo¤lu, Kanarya ve Sefaköy’de de 15 fiubat protesto edildi. 15 fiubat’› protesto eden Kürt halk› devletin s›n›r ötesi operasyonlar›na savafl 盤›rtkanl›¤›na imha ve inkara karfl› kepenk indirerek sokaklara ç›kmayarak anlaml› bir yan›t verdi.

1 May›s Mahallesi’nde ortak etkinlik 1 May›s Mahallesi’nde 9 fiubat günü operasyonlara, SSGSS yasas›na ve zamlara karfl› forum düzenlendi. Forum öncesi sesli ajitasyon eflli¤inde bildiri da¤›t›m› yap›ld›. Saat 18:00’de Dayan›flma Evi’nde gerçekleflen etkinlikte söz alan konuflmac›lar, a¤›rl›kl› olarak SSGSS ve s›n›r ötesi operasyona yönelik düflüncelerini belirttiler. Sald›r›lara karfl› dayan›flman›n önemi de vurguland›. Forum bölümü bittikten sonra Grup May›s’›n k›sa bir dinletisiyle etkinlik sona erdi. Etkinli¤e yaklafl›k 80 kifli kat›ld›. Etkinlik Partizan, DTP, ESP, Özgür Yurttafl Hareketi, Köz, SDP, SODAP ve EMEP taraf›ndan ortak düzenlendi. (1 May›s Mahallesi ‹K okurlar›)

TEDAfi, Belediye’nin su aboneli¤ini tan›mad› Mersin’in Çay Mahallesi’ndeki tapulu araziye 4 y›l önce yerleflen 20 aile, Belediye’ye her ay su faturas› ödedi¤i halde, elektrik için yapt›klar› abonelik baflvurular› TEDAfi taraf›ndan “imar plan› yok” denilerek geri çevrildi. Halk mahallede altyap›, kanalizasyon, kald›r›m ve temizlik hizmeti olmad›¤› halde, su paras› yat›rd›klar›n› ve çöp vergisi verdiklerini belirterek, “‹mar plan› yoksa neden su aboneli¤i yap›l›yor da elektrik aboneli¤i yap›lm›yor?” diyerek tepki gösterdi. Zor durumda kalan aileler direkten elektrik çekince bu kez kaçak elektrik kulland›klar› gerekçesiyle cezalara maruz kal›yor. Akdeniz Belediyesi’nin altyap› hizmeti de vermedi¤i mahalle sakinleri mahalle muhtarl›¤›, belediye ve TEDAfi’a defalarca baflvurduklar›n›, ancak sorunlar›na çözüm bulunmad›¤›ndan yak›nd›. Çay Mahallesi Muhtar› Mustafa Do¤an ise yurttafllar›n talepleri ve sorunlar› üzerine defalarca belediye yetkilileri ile görüfltüklerini söyledi. Do¤an, “Her defas›nda belediyeye gitti¤im zaman ‘tamam ilgileniriz’ diyorlar ancak flimdiye kadar mahalleye hizmet getirilmedi” dedi. (Mersin)

Mersin’de Partizan’dan DTP ziyareti Mersin’de Partizan taraf›ndan 8 fiubat Cuma günü Demokratik Toplum Partisi’ne (DTP) bir ziyaret gerçeklefltirildi. Bu ziyaretin nedeni, son günlerde DTP’ye yönelik artan bask›lar, s›n›r içi-s›n›r d›fl› operasyonlara karfl› Partizan’›n Kürt halk›n›n yan›nda oldu¤unun belirtilmesi idi. Ziyarette ayr›ca DTP’nin gerçeklefltirdi¤i “canl› kalkan eylemi” hakk›nda da bilgi al›nd›. Yap›lan görüflmede DTP yetkilileri de olumlu elefltirilerde bulunarak, Partizan’›n deste¤inin sürekli olaca¤› yönünde hiçbir kayg› tafl›mad›klar›n› belirttiler. Son olarak Partizan’›n tüm sald›r›larda Kürt halk› ile birlikte olaca¤›n›n belirtilmesi ile ziyaret sona erdi. (Mersin)


İşçi-köylü 9

22 Şubat-6 Mart 2008

Dengê azadi

“Onlara hiç tatmad›klar› tarifsiz ac›lar yaflataca¤›z!” Büyük bir gürültüyle s›n›r ötesi operasyon yapan devletin sald›r›lar› sürüyor. Televizyonlardan canl› yay›nlanan ilk s›n›r ötesi operasyonun ard›ndan kamuoyuna yans›mayan onlarca operasyon düzenleyen devlet Kürt halk›na her alanda yo¤un bir bask› uyguluyor. Yaflar Büyükan›t’›n “onlara hiç tatmad›klar› tarifsiz ac›lar yaflataca¤›z” sözlerinden sonra 15 Ocak günü gerçekleflen operasyonlarda devlet tamamen bilinçli bir flekilde flehitlikleri bombalad›. Kürt halk›n›n de¤erlerini hedef tahtas›na koyan devlet, her türlü savafl kural›n› ihlal ederek mezarl›klar› bombalad›. Bu, devletin Kürt halk›na yönelik bir güç gösterisi, meydan okuma ve teslim alma giriflimidir. Kürt halk›n›n faflist devlete karfl› yürüttü¤ü onurlu savafl›nda topra¤a düflenlerin, boyun e¤me-

yen ve kavga bayra¤›n› yükseltenlerin flehitli¤ine yap›lan sald›r› ayn› zamanda itaat ça¤r›s›d›r. Son dönemlerde yükseltilen milliyetçilikle birlikte sald›r›lar›n dozunu iyice art›ran devletin zulmü s›n›r tan›m›yor. Arkas›na ald›¤› rüzgarla demokratik hak ve özgürlükleri ihlal eden devlet, köyleri bombal›yor, gerilla cenazelerine iflkence yap›yor, bas›n yay›n özgürlü¤ünü k›s›tl›yor. Kürt halk›n›n haber alma hakk›n› engelliyor. Ancak Kürt halk› 20 y›l› aflk›n bir süredir yürüttü¤ü bu savaflta zalimlere asla boyun e¤medi. Devlet bir yandan gerillaya sald›r›rken öte yandan Kürt ulusunun demokratik mücadelesini sürdüren DTP’yi k›skaca almak istiyor. Gerillay› tasfiye etmek için efendileri ile görüflmelerini de sürdüren devlet ABD’li yetkililerle PKK’nin tasfiyesi üzerine temaslarda

Munzur köy dernekleri; “Hakk›m›z› istiyoruz!”

Munzur köy dernekleri, köylerinin boflalt›lmas› ile do¤an zararlar›n›n karfl›lanmas›n› istiyor. Yöre dernekleri 17 fiubat Pazar günü saat12.30’da Odakule önünde biraraya gelerek, köylerine geri dönmek istediklerini dile getirdi. “Onurlu ve insanca yaflmay› do¤du¤umuz topraklarda ö¤rendik” yaz›l› ve “Tunceli (Dersim) halk›” imzal› bir pankart açan Munzur vadisi yöre dernekleri, Galatasaray Lisesi’ne kadar yürüyerek bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Köyleri yak›larak zorla göç ettirilen Dersimlilerin yöresel k›yafetleri ile kat›ld›¤› bas›n aç›klamas›nda, zararlar›n karfl›lanmas› istendi. Karatafl Köyü Sosyal Yard›mlaflma Derne¤i Baflkan› Ercan K›rm›z›tafl’›n okudu¤u aç›klamada 1994 y›l›nda devletin köylerini yakmas› ile zorla büyük flehirleri göç ettirilerek topraklar›ndan kopar›ld›klar›n› dile getiren Dersimliler A‹HM’e açt›klar› davay› kazand›klar›n› ve devletin zararlar›n› ödemesi gerekti¤ini ifade ettiler.

Cevizlidere, E¤rip›nar, Hanufla¤› Sö¤ütlü Topuzlu, Karatafl, Mercan vadisi Yar›mkaya, Yenikonak, Ziyaret köy dernekleri ile Munzur Çevre Derne¤i taraf›ndan örgütlenen köylülerin ilgi gösterdi¤i, coflkulu geçen bas›n aç›klamas› sloganlarla sona erdi. (‹stanbul)

bulunuyor.

Bingöl’de 10 flehit TC ordusunun Bingöl k›rsal›nda yapt›¤› operasyon s›ras›nda 3 fiubat günü ç›kan çat›flmada 10 HPG gerillas› hayat›n› kaybetti. 4 fiubat günü Bingöl devlet hastanesi morguna getirilen gerilla cenazeleri yer olmad›¤› gerekçesiyle üst üste at›ld›. Bingöl Valisi ‹rfan Balkanl›o¤lu “‹çlerinden baz›lar› sünnetsiz” sözleri ile gerilla cenazelerini afla¤›lamaya çal›flt›. Valinin aç›klamas›na tepki gösteren DTP ‹l Baflkan› Ömer Faruk Ersöz, valili¤in halktan özür dilemesini istedi. ‹HD Bingöl fiubesi de yaflananlar›n insanl›k suçu oldu¤unu dile getirdi. Diyarbak›r Lice do¤umlu 24 yafl›ndaki Sedat Gültekin’in cenazesi, ailesi ta-

raf›ndan teflhis edildi. Batman’›n Sason ilçesinden Bingöl’e gelen Enver Çakac›, savc›l›¤a baflvurarak, gerillalardan birinin kendi çocu¤u olabilece¤ini söyledi. Polis Çakac›’ya yaflam›n› yitiren HPG’lilerin foto¤raflar›n› göstererek, teflhis istedi. Foto¤raflardan teflhis yapamayan Çakac›, morga giderek cenazelere bakt›. Cenazeleri de teflhis edemeyen Çakac›, parçalanan cenazelerin teflhisinin zor oldu¤unu belirterek, hastaneden ayr›ld›. Cenazelerin kol ve bacaklar›n›n parçaland›¤›, kafa ve kar›n bölgelerinde iflkence izleri görüldü. Devlet, Kürt halk›na duydu¤u düflmanl›¤› onlar›n onurlu birer savaflç›s› olan gerillalardan ç›karmaktad›r. Cenazelere iflkence yaparak tan›nmaz hale getiren devlet kara siciline bir yenisini daha eklemifl oldu. HPG, cenazeleri sahiplenme ça¤r›s›nda bulundu.

Bursa Tunceli Kültür ve Dayan›flma Derne¤i Baflkan›’na gözalt› terörü TC devleti kendisine muhalif olan kurum ve kiflilere yönelik faflist politikalar› ile bask›, fliddet, gözalt› ve tutuklama terörü ile gözda¤› vermek ve sindirmek istemektedir. Bu faflist sald›r›lardan Bursa Tunceliler Derne¤i de nasibini almaktad›r. Dernek kuruldu¤undan beri üye ve yöneticilerine yönelik derne¤e girifl ç›k›fllar›nda kimlik kontrolleri, kamera çekimleri, ev bask›nlar›, gözalt› ve tutuklama terörü ile karfl›laflmaktad›r. Son olarak Dernek Baflkan› Özkan Arslan Tunceli Dernekleri Federasyonu toplant›s›na kat›lmak için gitti¤i ‹stanbul’dan Bursa’ya dönüflünde, 15 fiubat günü Bursa Terminali’nde jandarma ve J‹TEM elemanlar› taraf›ndan “araman var” denilerek zorla gözalt›na al›nm›flt›r. Bu gözalt› terörü 16 fiubat günü Ad-

liye önünde yap›lan bir bas›n aç›klamas› ile protesto edilmifl, Dernek Baflkan›’n›n derhal serbest b›rak›lmas› istenmifltir. Aç›klamay› okuyan Baflkan Yard›mc›s› Gökhan Tabak jandarmadan ald›klar› bilgiye göre Arslan’›n “suçu ve suçluyu övmek” iddias› nedeniyle gözalt›na al›nd›¤›n› belirterek, “baflkan›m›z›n yap›lan bir suçlamayla ilgili ifade vermesi gerekiyorsa, savc›l›ktan yap›lacak bir ça¤r›yla gidip ifade verebilece¤i halde, bu flekilde anti-demokratik bir uygulamaya maruz b›rak›lm›flt›r” dedi. Kitle de “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Gözalt› terörüne son”, “Özkan Arslan yaln›z de¤ildir” vb. sloganlara aç›klamaya destek verildi. Aç›klamaya Partizan, ESP, SDP, DHP, Teleferik Kültür Merkezi ve ‹HD de destek verdi. Özkan Arslan ayn› gün saat 16.00’da serbest b›rak›ld›. (Bursa)

Korucu çocuklar›na s›navs›z kadro! Devletin T. Kürdistan›’nda geliflen gerilla savafl›na karfl› gelifltirdi¤i koruculuk sisteminde, her gün yeni bir yolsuzluk ve çifte standart ortaya ç›k›yor. Emekçilerin açl›k ve sefalet koflullar›nda yaflam mücadelesi sürdü¤ü, e¤itim sa¤l›k hakk›ndan yoksun kald›¤› bölgede hizmet, asker ve koruculara götürülüyor. ‹mha ve inkâr politikalar›na milyonlarca dolar ak›tan devlet, Kürt halk›n›n temel gereksinimleri için hiçbir fley yapm›yor. Geçti¤imiz y›l Bingöl’de yaflanan sel felaketi s›ras›nda ortaya ç›kan tablo bu-

nun çok aç›k bir örne¤i oldu. Devlet ihbarc›l›¤› gelifltirmek ve Kürt halk›n› teslim almak için hiçbir masraftan kaç›nm›yor. Bölgedeki en etkin araçlar›ndan biri olan korucular da hizmetten nasiplenenlerden. Batman’da köy korucular›n›n çocuklar›na hizmet götüren devlet KPSS s›navlar›na girmeden memur kadrolar›na at›yor. AKP’li Batman milletvekili M. Emin Ekmen’in “Onlar da bizim insan›m›z. Batman’da bu y›l toplam 12 korucu çocu¤u ifle yerlefltirildi” aç›klamas› ayn› zamanda çifte standart›n itiraf› anlam›-

na da geliyor. Maliye, Sa¤l›k ve Nüfus Müdürlükleri’ne yerlefltirilen korucu çocuklar›n›n 20 yafl›n› bile doldurmad›¤› da a盤a ç›kan bilgiler aras›nda. 1 milyon insan› KPSS yar›fl›na sokan egemenler, iflbirli¤i ve ihbarc›l›k yapan, gerillaya kurflun s›kan koruculara oldukça cömert davran›yor. Bu uygulama ayn› zamanda Anayasada yer alan eflitlik ilkesine de ayk›r›. Bu hukuksuz uygulama, bölgede ihbarc›l›¤›n gelifltirilmesi ve devletle iflbirli¤i yapan›n ödüllendirildi¤ini göstermek amac›yla da yap›l›yor. (H. Merkezi)


Halkın gündemi

İşçi-köylü 10

22 Şubat-6 Mart 2008

‹HD ‹stanbul fiubesi hapishanelerdeki hak ihlallerini aç›klad›

‹HD ‹stanbul fiubesi, son dönemlerde hapishanelerde artan hak ihlallerine iliflkin 14 fiubat günü Galatasaray Lisesi önünde bir aç›klama yapt›. Kitle ad›na aç›klamay› okuyan Sevim Kalman, tutsaklar üzerinde artan bask›lara dikkat çekti. Yaflanan uygulamalar›n insan haklar› aç›s›ndan kabul edilemez oldu¤unu ifade eden Kalman, tutsaklar

için insan haklar›na uygun bir infaz anlay›fl›n›n ve uygulamas›n›n acilen gelifltirilmesi gerekti¤ini belirtti. Çeflitli hapishanelerdeki tutsaklar›n ‹HD’ye gönderdikleri mektuplardan bölümler okuyan Kalman, hak ihlallerinin devam etti¤ini vurgulad›. Yaflanan hak ihlallerine dikkat çeken Kalman, Tekirda¤ 1 No’lu, Kand›ra 2

No’lu ve Edirne F Tipi hapishanelerinden gelen mektuplarda Bolu Hapishanesi’ne gönderilen tutsaklar›n sevkleri s›ras›nda ç›r›lç›plak soyularak onur k›r›c› aramalara tabi tutuldu¤unun görüldü¤ünü belirtti. Uygulamaya karfl› ç›kan tutsaklar›n iflkenceye tabi tutuldu¤unu söyleyen Kalman “Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’nde hükümlü bulunan Menderes Leyla hapishanede yaflanan hak ihlallerine iliflkin yazd›¤› dilekçeye cevap alamad›¤›ndan dolay› açl›k grevine girdi. Di¤er hapishanelerde yaflanan ihlaller nedeniyle açl›k grevine giren tutuklular hakk›nda soruflturma aç›lm›flt›r” dedi Yaflanan hak ihlallerine iliflkin duyarl›l›k ça¤r›s›nda bulunan Kalman sözlerini flöyle noktalad›: “Baflta yaflam hakk›, iflkence ve gayri insani muamele yasa¤› hakk›, bilgilenme ve kendini gelifltirme hakk› olmak üzere, tüm temel hak ve özgürlüklerinin korunmas› ve yaflama geçirilmesi gerekir.” (‹stanbul)

Ankara Tabip Odas› Cezaevi ‹nceleme Raporu ATO ‹nsan Haklar› Komisyonu, Sincan F Tipi Hapishanesi’ne yapt›¤› ziyaretin ard›ndan haz›rlad›¤› raporu 6 fiubat tarihinde aç›klad›. Bas›n toplant›s›nda; ATO, ÇHD, D‹SK Ankara Bölge Temsilcili¤i, KESK Ankara fiubeler Platformu ve TMMOB ‹l Koordinasyonu Kurulu’nun ortak yapt›klar› bas›n aç›klamas› okundu. Raporu aç›klayan ATO ‹nsan Haklar› Komisyonu Baflkan› Ça¤r› Temuçin, “Ankara Tabip Odas›’na, hapishanelerde sa¤l›k alan›nda yaflanan sorunlar ile ilgili gerek tutsaklardan gerek ise aile ve avukatlardan çok say›da flikâyet baflvurusu yap›lmaktad›r. Bu kapsamda, Tabip Odam›z taraf›ndan, Adalet Bakanl›¤›’na, 19 Kas›m 2007 tarihinde Sincan Hapishanesi’ni ziyaret etmek için baflvuru yap›lm›fl ve verilen izin do¤rultusunda odam›za kay›tl› hekimlerden oluflan bir heyet ile Sincan Hapishanesi ziyaret edilmifltir” dedi. Sincan Hapishanesi kampüsünün tümünü ziyaret etmek istemelerine ra¤men F1 ve L1 hapishaneleri için kendilerine izin verilmedi¤ini, ancak baflvurular›n›n büyük k›sm›n›n F1’den geldi¤ini belirten Temuçin, ziyaret amaçlar›ndan birinin yerine getirilemedi¤ini vurgulad›. Aç›klaman›n devam›nda “Sincan F Tipi Kapal› Cezaevi’nde tek ve üç kiflilik ünitelerdeki günlük yaflam alan› k›sm›n›n, insan beden ve ruh

sa¤l›¤› aç›s›ndan son derece yetersiz oldu¤unu, bedensel, ruhsal ve sosyal tecride yol açt›¤›n›” söyledi. (Ankara)

1 May›s Mahallesi’nde polis terörü 1 fiubat Cuma günü mahallemizde bulunan Özgür Yaflam Derne¤i’nin üyelerinden 3 kifli ayr› zamanlarda, silah kullan›larak sivil polisler taraf›ndan gözalt›na al›nm›fllard›r. Geçti¤imiz hafta ise yine ayn› dernekten iki arkadafl gözalt›na al›nd›lar. Mahallemizde estirilen bu polis terörüne karfl› 2 fiubat Cumartesi günü saat 14:00’de bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. Polis ablukas› alt›nda yaklafl›k 80 kiflinin kat›ld›¤› bas›n aç›klamas›na DTP, Partizan, Güzellefltirme Derne¤i, Köz ve May›sta Yaflam Kooperatifi de destek verdi. Bas›n aç›klamas› bittikten sonra polis derne¤i basarak 4 kifliyi daha gözalt›na ald›. Dernek bask›n›nda gözalt›na al›nanlar serbest b›rak›l›rken, daha önce gözalt›na al›nanlar tutukland›. (1 May›s Mahallesi ‹K okurlar›)

Çoban atefli gazetesi toplat›ld›! Antep’te yay›nlanan Çoban Atefli gazetesi Kürtçe yaz›lar› gerekçe gösterilerek toplat›ld›. Gazetede yay›mlanan “Tarihte bir y›l MEHABAD”, “Kürt dili ve edebiyat›” ve “Ahmed Arif” bafll›kl› yaz›lar TCK’n›n 222. maddesine muhalefet etti¤i gerekçesiyle toplat›ld›. Kararla birlikte gazete bürosuna gelen polisler, gazetelere el koyarak Yaz› ‹flleri Müdürü Yasin Yetiflgen’in Emniyet Müdürlü¤ü’ne gelerek ifade vermesini istedi. Gazetenin 40. say›s› da ayn› gerekçe ile toplat›lm›flt›. Kürtçe yay›n beyan› olmas›na ra¤men gazete “Türk harflerinin kabulü ve tatbiki hakk›nda kanun ve TCK’n›n 222. maddesine muhalefetten” yani Kürtçe alfabenin X ve W harflerinin kullan›lmas›ndan dolay› toplat›lm›flt›. (H. Merkezi)

Ö¤retmenler sessiz, ö¤renciler tepkili! Mersin Üniversitesi’nde akademisyenler türban yasas›n›, ö¤renciler ise hem akademisyenleri hem de türban yasas›n› protesto etti. Akademisyenler cübbelerini giyerek Çiftlikköy Kampüsü’ndeki Cumhuriyet Meydan›’nda türban yasas›n› protesto etti. Bu bas›n aç›klamas› s›ras›nda Mersin Üniversitesi’nde okuyan bir grup ö¤renci ise pankart açarak akademisyenleri protesto etti. Ö¤rencilerin protesto eyleminde daha önce gericili¤e ve paral› e¤itime karfl› yapt›klar› eylemler nedeniyle ço¤u ö¤rencinin soruflturma geçirdi¤i, baz› arkadafllar›n›n ise okuldan at›ld›¤›n›, uzaklaflt›r›ld›¤›n› belirterek, akademisyenleri ve yapt›klar› bas›n aç›klamas›n› samimi bulmad›klar›n›, ö¤rencilerin gerçek sorunlar›n› dile getirmediklerini söylediler. (Mersin)


22 Şubat-6 Mart 2008

İşçi-köylü 11

Halkın gündemi

Hrant Dink’in duruflmas› görüldü; Katiller, devrimci tutsaklara sald›rd›! Agos Gazetesi Genel Yay›n Yönetmeni Hrant Dink’in katledilmesine iliflkin davan›n üçüncü duruflmas› görüldü. 19 Ocak 2007 tarihinde Agos gazetesi önünde kurflunlanarak öldürülen Hrant’›n duruflmas›, devletin katilleri bir kez daha sahiplenmesine tan›k oldu. 11 fiubat Pazartesi günü Befliktafl 14. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görülen duruflmada Hrant’›n katilleri Rakel Dink’i de tehdit etti. Duruflman›n oldu¤u gün devrimci tutsaklar da mahkemeye getirilirip çetecilerin bulundu¤u ko¤ufla konuldu.

Devrimci tutsaklar›n “Hepimiz Ermeniyiz” slogan›n› hayk›rmas› üzerine yaflanan arbedede, çeteciler jandarman›n gözü önünde devrimci tutsaklara sald›rd›. Duruflma Salonu’nda ise azmettirici oldu¤u iddias› ile yarg›lanan Erhan Tuncel, Dink’in öldürülece¤ini önceden bildirdi¤ini söyledi. Tuncel duruflmada haz›r bulunan Hrant’›n efli Rakel Dink’e sözlü sataflmalarda bulundu. Tutuklu yarg›lanan ülkücü faflistlerin rahat davran›fllar› dikkat çekerken Ergenekon operasyonu s›ras›nda gözalt›na al›nan Yasin Hayal’in avukat› Fuat Turgut duruflmay› izlemeye

Hasta tutsaklar tedavi edilmiyor! Devletin hapishanelerdeki hasta tutsaklar› ölüme terk etme anlay›fl› yeni örneklerle devam ediyor. Bu duruma son örnek 1994 y›l›nda ç›kan bir çat›flmada yaral› olarak yakalanan Aynur Epli. Epli, 3 ay önce kanser hastal›¤›na yakaland›, ancak hapishane idaresi tedaviyi engelleyerek Epli’yi ölüme terk ediyor. PKK davas›ndan müebbet hapis alan ve 14 y›ld›r Diyarbak›r 1 No’lu E Tipi Hapishanesi’nde kalan Aynur Epli’ye Dicle Üniversitesi T›p Fakültesi Araflt›rma Hastanesi’nde yap›lan muayene ve kontrollerinden sonra ba¤›rsak kanseri tefl-

hisi konuldu. Kal›n ba¤›rsa¤›nda bir kitlenin olufltu¤u teflhisinden sonra tedavi cihaz›n›n bulundu¤u tek hastane olan Ankara ‹htisas Hastanesi’ne sevk edilmesine ra¤men, hapishane idaresi ve Adalet Bakanl›¤› taraf›ndan tedavi için hiçbir ad›m atm›yor. Sevk yap›lm›yor. Doktorlar›n kal›n ba¤›rsa¤›nda oluflan kitlenin hemen al›nmas› gerekti¤ini belirtti¤i Epli, devlet taraf›ndan sessizce ölüme terk ediliyor. Öte yandan Kürkçüler F Tipi Hapishanesi’nde PKK davas›ndan tutuklu bulunan Divali Kaya’n›n da yaklafl›k 3 ay-

gelen kurum temsilcilerine hakaret etti. Mahkeme bir öncekinde oldu¤u gibi bu duruflmada da “delilleri” araflt›rd›. Davan›n flu ana kadar devam eden seyri, devletin katillerine t›pk› Zirve Kitapevi Katliam› davas›nda oldu¤u gibi sahip ç›kaca¤›na iflaret ediyor.

d›r devam eden sa¤l›k sorunlar›n›n, Adana Numune Hastanesi’ne sürekli götürülüp getirilmesine ra¤men teflhis edilemedi¤i ve durumunun günden güne kötüleflti¤i biliniyor. Adana Numune Hastanesi’nde yap›lan tahlil ve röntgen sonuçlar›n›n da Kaya’ya aktar›lmaz iken hastal›¤›n teflhisi ile ilgili hapishane idaresi hiçbir ad›m atm›yor. Tutsaklar› teslim almak için her yolu kullanan devlet, teslim alamad›¤› tutsaklar›n tedavi olmas›n› engelleyerek ölüme terk ediyor. Devlet hukuksuz bir flekilde tutsaklar›n tedavi hakk›n› gasp ederek siyasi tutsaklardan da intikam al›yor. (H. Merkezi)

Nevflehir Üniversite’sinde linç giriflimi Son y›llar›n gözde sald›r› biçimlerinden linç giriflimleri yurtsever, devrimci, demokratik kifli ve kurumlara yönelik olarak gündeme geliyor. Trabzon’dan Sakarya’ya, ‹stanbul’a kadar birçok ilde, sivil faflist gruplar sald›r›lar›n› devletin direkt yönlendirmesi ile gerçeklefltirirken, “olay yerine” gelen polisler ise sald›rganlar›n güvenli¤ini almaktan ve sald›r›ya u¤rayan kiflileri gözalt›na almaktan baflka bir müdahalede bulunmuyor. Nevflehir’de 11 fiubat 2008 tarihinde saat 15.00-15.30 sular›nda Üniversitenin Merkez Kafeteryas›’nda Yeni Demokrat Gençlik üyesi U¤ur Do¤an adl› ‹ktisat Fakültesi 4. s›n›f ö¤rencisine 15-20 kiflilik faflist bir grup taraf›ndan linç sald›r›s› düzenlendi. Faflist grup, Do¤an’› darp ederek yaralanma-

s›na neden oldu. Grubun bafl›n› Ahmet Turan ve Erdal Y›ld›z gibi Ülkü Oca¤› üyelerinin çekti¤i ö¤renilirken, bu olay Nevflehir Üniversite’sinde son 3 ayd›r Ülkü Ocaklar› üyelerinin estirdi¤i 4. terör olay› olmufltur. Do¤an’a sald›ran faflistler, okul içinde polislerle kol kola gezmektedirler. Ayn› sald›rganlarla ilgili Ticaret ve Turizm E¤itim Fakültesi Dekanl›¤›’na defalarca flikayette bulunulmas›na karfl›n Fakülte’nin Dekan› aymazca flikayetçileri yalan söylemekle suçlam›flt›. Sivil faflistlerin sald›r›lar›n bu olayla bitmeyece¤ini bizler biliyoruz. Çünkü bu sald›r›lar direkt devletin besledi¤i ve devrimci, demokrat insanlar›n üzerine sald›¤› bugüne kadar defalarca kez kan›tlanm›flt›r. Ve bugüne kadar bu sald›rganlar›n hiçbiri yarg›lanarak ceza al-

mam›flt›r. Ancak bu sald›r›lar›n devrimci, demokratik, ilerici hareketi ve kiflileri durduramayaca¤› da aç›kt›r. (Nevflehir YDG)

Tekirda¤ 1 Nolu F Tipi’nden zorla sevk! Tekirda¤ 1 No’lu F Tipi’nden dokuz adli, iki PKK ve bir TDP dava tutsa¤› olmak üzere toplam 12 tutsak zorla sevk edildi. Tutsaklar zorla sevkleri protesto etmek amac›yla 4-6 fiubat tarihleri aras›nda 3 günlük açl›k grevi yapt›. Açl›k grevi yapan tutsaklara disiplin soruflturmas› aç›l›rken, sevklerin nereye yap›ld›¤› ise halen bilinmiyor. (H. Merkezi)

Hrant’›n duruflmas› devam ederken Adliye binas› önünde biraya gelen kitle “Hrant için adalet için” yaz›l› pankart açarak cinayetin ayd›nlat›lmas›n› istedi. Kitle “Katil devlet hesap verecek”, “Faflizme inat kardeflimsin Hrant” sloganlar›n› hayk›rd›. (‹stanbul)

“Elini cebinden ç›karmad›n” daya¤›! Buca K›r›klar 2 No’lu F Tipi’nde PKK davas›ndan tutuklu bulunan Kemal Yi¤it, ‹HD ‹zmir fiubesine baflvurarak gardiyanlar›n sald›r›s›na u¤rad›¤›n› dile getirdi. Avukat› arac›l›¤› ile yaflad›klar›n› dile getiren Yi¤it’in anlatt›klar› devletin hapishanelerde ne kadar pervas›zlaflt›¤›n› da gözler önüne seriyor. Sohbet hakk›n› kullanmak üzere koridora ç›kan Yi¤it, ellerinin cebinde oldu¤unu, bunun kendilerine yap›lm›fl bir sayg›s›zl›k oldu¤unu söyleyen gardiyanlar›n kendisine “elini cebinden ç›kar, aksi takdirde görüfl yapamazs›n” dedi¤ini aktar›yor. Anlat›mlara göre di¤er tutsaklar›n da Yi¤it’le beraber tav›r almas› üzerine gardiyanlar, di¤er tutsaklar› ç›kard›ktan sonra Yi¤it’e koridorda sald›rarak, darp ediyor. Tüm bu yaflananlar gösteriyor ki, hapishanelerde askeri kurallar› yaflama geçirmeye çal›flan devlet, tutsaklar üzerindeki bask›lar›n› giderek art›r›yor. Ancak bu iste¤in devrimci tutsaklar taraf›ndan kabul görmeyece¤i de yine görülen ve bilinen bir gerçek olmaya devam ediyor. (H. Merkezi)


Dünya

İşçi-köylü 12

22 Şubat-6 Mart 2008

Köylüler baflkenti iflgal etti Meksikal› köylülerin ülke çap›na yay›lan eylemleri sürüyor. Kat›l›mc› say›s› yüz binlerle ifade edilen en son eylem ise baflkentte gerçekleflti. Neo-liberal politikalar›n getirdi¤i ekonomik-sosyal y›k›ma karfl› harekete geçen yüz binlerce Meksikal› köylü baflkenti iflgal etti. Meksika’n›n baflkenti Meksiko’da toplanan yüz binlerce köylü Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaflmas›’n› (NAFTA) protesto etmeyi sürdürdü. NAFTA’n›n 1 Ocak’ta yürürlü¤e giren son aflamas› m›s›r, fasulye ve süt üzerindeki gümrük engellerinin tamamen kald›r›lmas›n› öngörüyor. Ülkenin dört bir yan›ndan yola ç›kan köylüler, kentin ana meydan›nda görkemli bir miting düzenlediler. Baflkentin sokaklar› m›s›r ve fasulye üreticilerine ait traktörler ve süt üreticilerinin inekleriyle doldu. Meksika’daki yoksullar›n günlük protein ihtiyac›n›n yaklafl›k yar›s›n› karfl›layan M›s›r’›n Meksika için ekonomik öneminin yan› s›ra kültürel önemine de dikkat çeken köylüler “M›s›rs›z ülke var olamaz” fleklinde sloganlar att›lar.

Protestolar tüm Meksika’ya yay›ld› Meksika’da ekmek olarak kullan›lan, m›s›rdan yap›lan tortilla fiyatlar›n›n son 3 ayda % 40 oran›nda artmas›n›n ülkede zaten had safhada olan yoksullu¤u daha da a¤›rlaflt›raca¤› görüflü a¤›rl›k kazan›yor. Ayr›ca, yoksullu¤un artmas›n›n 250 bin kadar Meksi-

kal›y› ifl aramak için ABD’ye gitmeye zorlama ihtimali de oldukça yüksek Öte yandan neo-liberal politikalar›n Meksika’da uygulanmas› yönlü çabalar›n› olanca h›z›yla sürdüren Devlet Baflkan› Felipe Calderon’un devlet petrol flirketi PEMEX’i özellefltirme giriflimi, yak›t fiyatlar›n›n artmas›n› ve köylülerin durumunun daha da zora girmesini getirebilir. Bu politikalara karfl› ç›kan yüz binlerce köylü baflkentte toplan›rken, ül-

kenin dört bir yan›nda da çok say›da protesto gösterisi gerçeklefltirildi. Nuevo Leon eyaletindeki Tar›m Bakanl›¤› binas›, köylerden gelerek yollar› kapatan 1.000 kadar köylü taraf›ndan iflgal edilirken, Toluca’da da m›s›r üreticileri kentin meydan›na ak›n etti. Zacatecas’taki Tar›m Bakanl›¤› binas› da fasulye üreticileri taraf›ndan iflgal edildi ve binan›n önündeki anayol trafi¤e kapat›ld›. Baz› eyaletlerde ise, köylüler traktör yakarak tar›mdaki y›k›m› protesto ettiler.

Neo-liberal politikalar yeni zenginler yaratt› Meksika’n›n NAFTA’ya girmesinin ard›ndan, giderek yabanc› flirketlerin egemenli¤i alt›na girdi¤ini resmi veriler de kan›tl›yor. Meksika Merkez Bankas› ve Ulusal ‹statistik Enstitüsü’nce aç›klanan rakamlar NAFTA anlaflmas›n›n imzaland›¤› 1994’ten bu yana yabanc› flirketlerin 295 milyar dolarl›k yat›r›mla Meksika’y› neredeyse tamamen kontrolleri alt›na ald›¤›n› gösteriyor. Veriler söz konusu yat›r›m›n büyük bölümünün yeni sanayi tesisleri ve iflletmelerin kurulmas›na de¤il, neo-liberal politikalar› hayata geçiren hükümetler taraf›ndan özellefltirmeye aç›lan devlet iflletmelerinin sat›n al›nmas›na ve iç borç senetlerine akt›¤›n› ortaya koyuyor. D›fl yat›r›mlar›n ekonomik büyümeye de¤il, ülke ekonomisinin d›fla ba¤›ml› hale gelmesine hizmet etti¤i ortaya ç›karken, Meksika’da NAFTA’yla beraber ülkeye giren ithal mallar yaln›zca sanayi sektöründe 200 milyar dolarl›k d›fl ticaret a盤› yaflanmas›na neden oldu. Bu süreç ayn› zamanda baz›lar›n›n h›zla zenginleflmesini de beraberinde getirmifl bulunuyor. Ancak bu yeni zenginler, kendi ülkelerine yat›r›m yapmak yerine, talandan elde ettikleri afl›r› kârlar› Meksika d›fl›na kaç›rmay› tercih ediyorlar. Bunlar›n yurtd›fl›ndaki banka hesaplar›n›n 60 milyar dolar› buldu¤u düflünülüyor.

Bhutanl› Maoistler silahl› mücadeleyi bafllatt›! Uzun bir süredir silahl› mücadelenin haz›rl›klar›n› yapan Bhutan Komünist Partisi-Marksist Leninist Maoist (BKP-MLM) silahl› mücadeleyi bafllatt›klar›n› ilan etti. Maoistler, 3 fiubat günü yapt›klar› aç›klamayla Samchi’nin güney bölgesindeki bombalama eylemlerinin sorumlulu¤unu üstlendiler. Aç›klamada bu bombalama eyleminin amac›n›n hükümetin burada bulunan seçim dokümanlar›n› tahrip etmek oldu¤u söylendi. Yaklafl›k on ay önce, Parti, Druk hükümetine 13 maddelik bir muht›ra göndererek kraliyet otokrasisinin yerine çok partili demokrasinin kurulmas›, Bhutanl› mültecilerin geri getirilmesi ve toprak reformunu uygulanmas› gibi çeflitli taleplerini iletmiflti. 3 fiubat tarihli aç›klamada BKP-

MLM “Hitler rejimini and›ran Wangchuk monarfli sistemini ortadan kald›rmak ve yeni bir Bhutan’› kurmak amac›yla Halk Savafl›’n› bafllat›yoruz. Bhutan hükümeti, 13 maddelik talebimize tatmin edici yan›tlar vermek yerine, zorba yöntemlere baflvurarak ve yalanc› bir seçim tezgahlayarak bizi silahl› mücadeleye zorlam›flt›r” dedi. Parti ayr›ca Wangchuk hükümeti ortadan kald›r›l›ncaya kadar Bhutan’da gerçek bir demokrasinin imkans›z oldu¤una karar verdiklerini söyledi. Parti program›n›n ilk safhas›na göre, Parti özel askeri operasyon bafllatacak, “feodal unsurlara” karfl› eylem düzenleyecek ve k›rsal bölgelerde hükümetin fiziksel altyap›s›n› tahrip ede-

cek. Ayr›ca Bhutan halk›n›n topraklar›n› iflgal eden yerleflimcilerin buralardan çekilmesinin sa¤lanaca¤› da aç›klamada yer alan bilgiler aras›nda.

Bahreyn Asya kökenli yaklafl›k 700 iflçinin % 40’l›k ücret art›fl› talebiyle bafllatt›¤› grev sürüyor. Büyük bölümü Hindistan, Pakistan ve Bangladefl gibi ülkelerden gelen iflçiler, iflverenin grevin ilk günü yapt›¤› % 14’lük art›fl› ret ettiler. ‹flçilerin flu an ald›klar› ücret 60 ile 85 Bahreyn Dolar› (108154 Euro) aras›nda de¤ifliyor.

Vietnam Vietnam’›n Da Nang kentinde bulunan bir oyuncak fabrikas›nda çal›flan yaklafl›k 10 bin iflçi, daha yüksek ücret talebiyle greve ç›kt›. Hongkonglu firma Keyhinge Toy’da çal›flan iflçiler ayr›ca daha yüksek ikramiye ve yeni y›l tatilinin uzat›lmas›n› talep ediyorlar. Vietnam flu s›ralar grev dalgas›yla sars›lmakta. Çünkü ülkedeki enflasyon % 10’lar›n üzerine ç›km›fl durumda.

Arjantin Arjantin’deki Acindar Çelik Atölyesi’nin kazan dairesinde çal›flan 8 iflçi bir patlama sonucu a¤›r yaralanan›nca, fabrikadaki tüm iflçiler 24 saatlik greve gittiler. ‹flçiler ifl güvenli¤inin en üst düzeye çekilmesini talep etmekteler. Söz konusu çelik iflletmesi, dünyan›n en büyük çelik tekeli olan ArcelorMittal’a ait. Bu firman›n Kazakistan’da bulunan maden oca¤›nda, 11 Ocak’ta meydana gelen bir maden kazas›nda, 30 maden iflçisi yaflam›n› yitirmiflti.

Endonezya Yaklafl›k befl bin elektrik idaresi çal›flan› devletin elektrik iflletmesini bölme giriflimlerini protesto etmek amac›yla kitlesel bir eylem gerçeklefltirdi. Bölünmenin, üretim, flebeke a¤› ve da¤›t›m olarak gerçeklefltirilmesi planlanmakta. Böylesi bir bölünmenin, özellefltirmenin önünü açarak, ifl güvenli¤ini de ortadan kald›raca¤›n› belirten çal›flanlar, devletin bu politikas›n› bofla ç›karmak için, en son yap›lan kitlesel eylemin yan› s›ra, bir dizi eylem gerçeklefltirmeye devam ediyorlar.

Nepal Nepal’deki United Telecom Limited (UTL) çal›flanlar› süresiz olarak greve ç›kt›lar. UTL Nepal’in ilk özel telefon flirketi olma özelli¤ine sahip. Grev karar›n› alan sendikan›n talepleri ise flunlar: En az 240 günü kapsayan, süresiz ifl anlaflmas›, hastal›k sigortas›, hayat ve kaza sigortas›.


İşçi-köylü 13

22 Şubat-6 Mart 2008

Dünya

Yunanistan emekçileri hayat› durdurdu! Yunanistan 2 ay içinde gerçekleflen ikinci genel grevle bir kez daha sars›ld›. Gerici Yunan hükümetinin, AB yasalar›na uyum çerçevesinde, k›l pay› ço¤unlukla (300 sandalyeden 152’si) yasalaflt›rmaya çal›flt›¤› “emeklilik reformu” ad› alt›ndaki sald›r›ya karfl› protestolar geniflleyerek sürüyor. Yunanistan’da, geçti¤imiz y›l, 13 Aral›k’ta gerçeklefltirilen genel grevin yank›lar› sürerken, emekçiler 13 fiubat’ta yapt›klar› yeni bir genel grevle, sosyal y›k›m sald›r›lar›n› geri püskürtmeye dönük kararl›l›klar›n› bir kez daha sergilediler. Yunanistan ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu, ‹flçi Merkezleri ve PAME’nin ça¤r›s›yla örgütlenen ve ülke

Evrensel Bak›fl “Güvenlik politikalar›” güvensizli¤i art›r›yor! Emperyalist güçlerin öncülü¤ündeki son NATO toplant›s›, geçti¤imiz günlerde Münih’te, “Güvenlik Politikas›” ad› alt›nda gerçekleflti. Gerçekte bir “NATO- Savafl Stratejisi Toplant›s›” olan bu toplant›da da yine, halklar› kölelefltirmeye dönük bir dizi proje ele al›nd›. Ancak, ad›na “Güvenlik Toplant›s›” denilen bu toplant›, bir kez daha emperyalistlerin kendilerini giderek ne kadar güvensiz hissettiklerini, tüm “güvenlik politikalar›”n›n, asl›nda güvensizliklerini art›rmaya hizmet etti¤ini ortaya koydu. Bunda çok da haks›z say›lmazlard›! Çünkü bu zirve niteli¤indeki toplant› da yine di¤erleri gibi, daha bafllamadan binlerce kiflinin kat›ld›¤› protesto gösterilerine ve bunlar› engellemeye dönük “güvenlik önlemleri”ne sahne oldu. 8-10 fiubat tarihleri aras›nda toplanan 44. “Güvenlik Politikas› Konferans›”na büyük bölümü NATO üyesi ülkelerden, yaklafl›k 250 silahlanma uzman› kat›ld›. Bu y›l “De¤iflen güç dengeleri-yetersiz stratejiler ve düzensiz bir dünya” bafll›¤›n›n öne ç›kart›ld›¤› konferans›n arka plan›n› oluflturan gerçek, emperyalist politikalar sonucu tüm dünyada gelinen istikrars›z durumdu. ABD’nin (ve de müttefiklerinin) iflgal yönelimi Afganistan ve Irak’ta iflas etmifl durumda. Afganistan’daki Alman askeri say›s›n›n art›r›lmas›na dönük giriflimlerin ard›nda da yine, buradaki iflgal güçlerinin bu iflas›n

getirdi¤i ve giderek artan boyutta sorunlarla yüz yüze kalmas› yat›yor. Emperyalistlerin içine girdi¤i tüm bu ç›kmaz nedeniyledir ki, konferansta tart›fl›lan konulara a¤›rl›kl› olarak, ABD ve AB’nin Rusya’ya karfl› ortak bir tutum içinde olmas›, ‹ran’a karfl› daha sert bir politika izlenmesi gibi konular damgas›n› vurdu. ‹ki büyük emperyalist güç olan Rusya ve ABD aras›nda giderek derinleflen çeliflkiler ise konferansa damgas›n› vuran di¤er bir önemli nokta oldu. Her iki güç de birbirini kendine karfl› silahlanmakla suçlad›! Nisan ay›nda yap›lacak olan resmi zirve öncesi yap›lan bu konferansta tart›fl›lan bir di¤er konu ise, NATO’nun yeniden yap›land›r›lmas› oldu. Bunun anlam› ise, NATO’nun emperyalist iflgal savafllar›na uygun olarak, iflgal birlikleri tarz›nda yeniden düzenlenmesi. Bu düzenlemenin özü, NATO üzerinden, halk ayaklanmalar›na karfl› yeni bir örgütlenme tarz› yaratmak. Zirvedeki en önemli tart›flmalardan biri de, ABD, AB ve Kanada aras›nda gerçekleflen, NATO içinde “yükün adil paylafl›m›” yönlü tart›flmalard›. Ancak “yükün adil paylafl›m›’ meselesinin özüne bak›ld›¤›nda, iflgallerin mimar› ABD emperyalizminin iflgallerde girdi¤i ç›kmaz›n ve bu ç›kmaz›n ülke ekonomi ve siyasetine afl›lmas› giderek zorlaflan bir kriz olarak yans›mas›n›n yükünü, di¤er emperyalist güçlere pay-

genelindeki kamu sektörü ve özel sektör çal›flanlar›n›n kat›ld›¤› genel grev ülkedeki yaflam› felç etti.

ve Selanik gibi iki büyük kentte yürüyüfl örgütledi. Ülke çap›nda ise toplam 63 ilde eylemler gerçeklefltirildi.

Genel greve kat›l›m›n oldukça yüksek oldu¤u bildiriliyor. Birçok özel iflletme ve özellikle de kamu daireleri, okullar ve mahkemeler genel grev boyunca kapal› kald›.

Tüm AB ülkelerinde hayata geçirilmeye çal›fl›lan ve özellikle de emeklilik hakk›n›n gasp›n› içeren “sosyal güvenlik reformu” ile birlikte, 155 emeklilik fonu 5 fonun çat›s› alt›nda toplanmak isteniyor. Emekli maafllar› düflürülmek, emeklilik sigortas› kesintileri art›r›lmak ve de emeklilik yafl› hem kad›nlar da hem de erkeklerde, yukar› çekilmek isteniyor.

Medya sektöründekilerin büyük bölümünün de greve kat›lmas›yla birlikte, radyolar, televizyonlar ve ayr›ca internet a¤› üzerinden haber ak›fl› sa¤lanamad›. Çok say›da gazetecinin greve kat›lmas›yla birlikte, ertesi günün gazeteleri büyük ölçüde ç›kamad›. Grev nedeniyle tüm ülkede eylemler gerçekleflti. ‹ki çat› sendikas› Atina

laflt›rmaya çal›flt›¤› görülmektedir. AB emperyalistlerine gelince; onlar›n ABD’nin giderek güçsüzleflen pozisyonundan, iflgallerde girdi¤i ç›kmazdan olabildi¤ince yararlanma derdinde olduklar› kesin. Avrupal› güçlerin etki alanlar›n› geniflletmeye dönük son dönem çabalar›nda, önemli bir yer tutan mesele ise, eski Yugoslavya’y› parçalama sürecini sürdürmeleri. AB’nin eski Do¤u Bloku ülkelerini bünyesine dahil etme politikas› çerçevesinde gerçekleflen son parçalama giriflimi, Kosova’n›n S›rbistan’dan kopar›lmas› biçiminde yaflan›yor. Kosova bölgesi, 1999 y›l›ndan bu yana fiilen BM’nin denetiminde. Bölgedeki etnik farkl›l›klar›n, 1990’l› y›llarda Avrupal› emperyalist güçler, özellikle de Almanya taraf›ndan k›flk›rt›lmas› ile bafllayan kardefl kavgas›n›n sonucunda, amaçlar›na ulaflan emperyalistler, bölgeyi BM’nin denetimine sokmufl, bölgenin sorumlulu¤unu geçici olarak BM devralm›flt›. Kosova, gerek S›rplar›n gerekse Arnavutlar›n kültürel kimlikleri aç›s›ndan büyük önem verdikleri bir bölge. Hem Kosova’da hem de S›rbistan’da, her iki etnik nüfus kar›fl›k yafl›yor ve her iki bölgede yaflayan halk ayr›l›¤a karfl› ç›k›yor. Ayr›l›¤›n etnik k›flk›rtmalar› tekrar t›rmand›rma, her iki halk› yine karfl› karfl›ya getirme riski ise oldukça yüksek. Ba¤›ms›zl›k sürecine Rusya, o da kendi ç›karlar› gere¤i, destek vermiyor. Tüm eski Do¤u Bloku ülkelerine dönük yaklafl›mda oldu¤u gibi, buras› da Avrupal› büyük emperyalist güçler aç›s›ndan, en baflta da ucuz ifl gücü ve ilerde oluflturulmas› planlanan Avrupa Ordusu için asker potansiyeli tafl›yor. ABD’nin de destekledi¤i “Kosova’n›n ba¤›ms›zl›¤›” çabala-

Hükümet bu son grevle birlikte “huzursuz” oldu¤unu aç›klad› ve taleplere iliflkin diyaloga aç›k olduklar›n› belirtti.

r›n›n özünde yatan da bu vb. ç›kar hesaplar› zaten. Ayn› ç›kar hesaplar›n›n son y›llarda dünyan›n olabildi¤ince genifl bir alan›na yay›ld›¤› malum. Bu hesaplar gere¤idir ki, Filistin halk›na dönük emperyalistsiyonist kuflatma giderek art›yor. Daha da ötesinde, Ortado¤u’daki iflgal yang›n›n›n, tüm bölgeyi içine alacak biçimde geniflletilmesi yönlü çabalar h›z›n› kesmeden sürüyor. Lübnan’›n, geçti¤imiz günlerde Hizbullah’›n lider kadrolar›ndan birine dönük gerçeklefltirilen suikast›n ard›ndan, iç savafl›n efli¤ine gelmesi de yine ayn› çabalar›n ürünüdür. ABD’nin Pakistan’a dönük askeri müdahale tehditlerini her f›rsatta yinelemesi, ‹ran’a sald›r› haz›rl›klar›n›n hala geçerli olmas› vb. geliflmeler bölgede sular›n durulmak bir yana, giderek daha dalgal› bir hal ald›¤›n› göstermektedir. Savafl çanlar› çalan bölgelere, Sudan, Kongo, Kenya ve en son olarak da Çad’› içine alacak biçimde, Afrika’n›n da eklenmesi, halklara dönük hesaplar›n çap›n› geniflletmekte. Ancak güvensizlikleri giderek artan emperyalistlerin, daha çok da bu güvensizli¤in sonucu olarak, halklar› kölelefltirmek üzerinden yükselttikleri yeni-eski tüm hesaplar›, nas›l ki iflgal bölgelerindeki halklar karfl›s›nda tutmad›ysa; gerek Afrika’da gerek Balkanlarda gerekse üzerinde hesaplar yap›lan di¤er bölgelerdeki halklar karfl›s›nda da tutmayacakt›r. Bu bölgelerdeki halklar da, t›pk› Ortado¤u, Asya ve dünyan›n birçok bölgesindeki halklar gibi, emperyalizmin sald›r›lar› artt›kça, silkinerek, üzerindeki ölü topra¤›n› atmaya bafllayacak, emperyalistlere karfl› isyan bayra¤›n› yükseltecek ve üzerlerinde yap›lan hesaplar› bofla ç›karacakt›r!


İşçi-köylü 14

Enternasyonal

22 Şubat-6 Mart 2008

Türban özgürlü¤ün de¤il, politik islam›n simgesidir!

ABD’de 4 Kas›m 2008’de yap›lacak baflkanl›k seçiminin tüm dünyay› etkileyece¤i düflünüldü¤ü için, daha flimdiden ilgiyle takip edilmekte. Bu seçimlerle birlikte 100 üyeli Senato’nun üçte biri ve 435 üyeli Temsilciler Meclisi’nin tamam› yenilenecek. Ancak baflkanl›k sisteminin hâkim olmas› ve baflkan›n genifl yetkilerinin bulunmas›, gözleri ve ilginin oda¤›n› baflkan›n kim olaca¤›na çevirmifl bulunmakta. ABD’nin birçok eyaletinde baflkan aday› ön seçimle belirleniyor. Kesin adaylar› belirlemeye dönük haz›rl›klar, yani ön seçimler ise 3 Ocak’ta Iowa Eyaleti’nde bafllad›. ABD Baflkan› 4 y›l süreyle görev yap›yor ve sadece iki kez göreve gelebiliyor. 4 y›l süreyle görev yapan baflkan, do¤rudan seçimle belirlenmiyor. Baflkan seçmenlerin do¤rudan oyuyla de¤il, Seçiciler Kurulu taraf›ndan seçiliyor. Bu kurulda yer alan delege say›s› ise 538. ABD’li seçmenler Kas›m ay›nda yap›lacak olan seçimle birlikte, sadece Seçiciler Kurulu’nu de¤il, ayn› zamanda Kongre’nin üst kanad› olan, Senato’nun üçte birini ve alt kanad›n›, Temsilciler Meclisi’nin tamam›n› seçecekler. Temsilciler Meclisi üyeleri ise iki y›ll›¤›na seçildiklerinden, seçmen deste¤ine daha s›k baflvurmak zorunda kalmaktalar.

Seçim maratonu bafllad› ABD’de 4 Kas›m 2008 günü yap›lacak baflkanl›k seçimi için, Cumhuriyetçi ve Demokrat partilerin adaylar›n› belirlemek amac›yla eyaletlerde yerel üyelerine düzenletti¤i ön seçimler olanca h›z›yla sürerken, baflkanl›k seçimlerinin adaylar›n›, Demokrat Par-

ti’den 8; Cumhuriyetçi’lerden ise 7 aday oluflturuyor. Bunlara aday aday› demek daha do¤ru. ABD Kongresi’nde a¤›rl›¤› oluflturan ve Kas›m ay›nda seçilecek olan baflkan›n saflar›ndan ç›kmas›na kesin gözüyle bak›lan kesim ise Demokrat Parti. Demokrat Parti’nin kazanma ihtimali en yüksek gözüyle bak›lan aday›, ABD eski Baflkan› Bill Clinton’›n senatör efli Hillary Clinton. Clinton’un seçilmesi durumunda Kennedy ve Bush “hanedanl›¤›”ndan sonra, Clinton hanedanl›¤› döneminin bafllayaca¤› yorumlar› yap›l›yor. Ancak Clinton’›n Iowa’l› aday aday› Barack Obama’ya karfl› oldukça zorland›¤› kesin. Ayn› zamanda Senato’daki tek siyah senatör olan Obama’n›n bafll›ca dezavantaj› ise, Müslüman kökenli bir siyahî olmas›. Seçim kampanyas›n› da sanki bu kendine dezavantaj sa¤layan kökenini unutturma üzerine oturtmufl gibi görünüyor. Cumhuriyetçi Parti cephesi ise seçim maratonuna, George W. Bush’u iktidara tafl›yan en önemli kesim olan Evangelistlerin deste¤indeki Baptist vaiz Mike Huckebee ile Mormon tarikat› üyesi Mitt Romney gibi isimlerle bafllad›. Her ikisi de eski vali olan bu isimler, seçim propagandalar›nda, kamu harcamalar›, yasad›fl› göçmenler ve kürtaj politikalar› gibi meseleleri öne ç›karmaktalar. Son y›llardaki ABD politikalar›nda oldukça etkili biçimde kullan›lan din ise, her iki kesiminde öne ç›kard›¤› nokta olma özelli¤i tafl›yor.

Seçimlere adaylar›n yalanlar› damgas›n› vuruyor Seçimlerin sonucu ne olursa olsun, kesin olan bir fley var ki, o da, ABD

emperyalizminin son y›llarda eskisinden daha yo¤un bir biçimde hayata geçirme çabas›nda oldu¤u iflgal vb. askeri sald›rganl›k politikalar›nda, belki küçük nüanslar d›fl›nda, de¤iflen hiçbir fleyin olmayaca¤›. fiu an iktidarda olan cumhuriyetçilerden bu yönlü bir de¤ifliklik beklemek zaten abesle ifltigal anlam›na gelirken, Demokrat Parti’nin kongre seçimleri öncesi izledi¤i sözde iflgal karfl›t› tutumda ne kadar samimi oldu¤u da, yine bu süreçte net biçimde ortaya ç›km›fl bulunmakta. Demokrat Parti’nin favori aday› Clinton’›n aç›k iflgal yanl›s› tutumuna bak›ld›¤›nda da, böylesi bir politikalar›n›n olmad›¤›/olamayaca¤› anlafl›l›r olacakt›r. Temsil ettikleri kesimler de böylesi bir yönelime zaten izin vermeyecektir. Çünkü onlar›n arkas›ndaki güçler de, t›pk› Cumhuriyetçilerin ve ayn› zamanda Bush’un ard›ndaki, ABD emperyalist tekellerinden baflkalar› de¤ildir. Seçimlere girildi¤i bu sürecin ABD’deki ekonomik/siyasal krizin giderek boyutland›¤› bir döneme denk gelmesi ise meselenin bir di¤er önemli yan›n› oluflturmaktad›r. Seçimlerin merkezinde de asl›nda giderek büyüyen bu kriz ve içinden nas›l ç›k›laca¤› hesaplar› yatmakta. Giderek tüm dünyay› etkisi alt›na alan krizin büyümesi engellenemedi¤i takdirde, hem ABD’de hem de etki alan›ndaki çok say›da ülkede büyük siyasal/ekonomik patlamalar› beraberinde getirmesinin beklendi¤i ve hatta 1930’lardaki bunal›m benzeri bir sürecin yaflanmas›ndan korkuldu¤u da art›k bir s›r de¤il. Baflkanl›k koltu¤unda son günlerini yaflayan Bush, koltu¤u b›rakmadan önceki bu son aylar›nda, bir yandan hem kendi halk›na hem de dünya halklar›na dönük bildik yalanlar›n› yinelerken, di¤er yandan da sald›rganl›k politikalar›n› daha da k›z›flt›racak pratiklerden geri durmamakta. Giderayak temsilcisi oldu¤u silah ve petrol tekkelerinin kârlar›n› katlama hesaplar›n› da içinde bar›nd›ran pratiklerinin en önemli aya¤›n› ise Ortado¤u turlar› oluflturmakta. Bölgedeki yang›n› körükleme denebilecek bu turlar›n en k›sa sürede meyvesini verdi¤ini ise, sadece Filistin’e dönük Siyonist sald›r›lar›n geldi¤i boyuta, Lübnan’›n iç savafl›n efli¤ine gelmesine, ‹ran’a dönük tehditlerin artmas›na bak›ld›¤›nda bile görmek mümkün. Afrika’n›n, baflta Sudan, Kenya, Çad gibi ül-

keleri olmak üzere, büyük bölümünde savafl çanlar›n›n çalmas› da, yang›n› daha genifl bir alana yaymaya dönük, ayn› çabalar›n ürünü olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Özünde ya¤ma ve talan› geniflletme, yeni iflgaller gerçeklefltirerek, halklar› katletme yatan bu son çabalarda yine, “Terörle Mücadele” ad› alt›nda ve de halklara “bar›fl”, “özgürlük, “demokrasi” götürme yalanlar› eflli¤inde devam ettirilmektedir. Bush’tan sonra gelecek olan her kim olursa olsun, hem kendi halk›n› hem de dünya halklar›n› aldatmaya, yalanlara sar›lmaya devam edece¤ine daha flimdiden kesin gözüyle bak›labilir. Zaten adaylar daha flimdiden adeta birer yalan makinesine dönüflmüfl durumdalar. Yalanlar› hemen a盤a ç›kanlardan biri, Cumhuriyetçi Parti’nin Lowa’daki aday› Huckabee. Huckabee’nin ilk yalan›, Benazir Butto suikast› ba¤lant›l› olarak getirdi¤i iddiayla birlikte ortaya ç›kt›. ABD’ye yasad›fl› yollardan giren en büyük ikinci grubun Pakistanl›lar oldu¤unu iddia etmesinin ard›ndan, ABD bas›n›, ABD’ye kaçak giren Pakistanl› say›s›n›n, Kanadal›lar, Filipinliler ve Polonyal›lardan çok daha az oldu¤unu, hem de s›n›r istatistikleri eflli¤inde ortaya serdiler. Cumhuriyetçilerin di¤er iddial› aday› Mitt Romney, eski Michigan valisi olan babas›n›n, ülkedeki siyahlar›n eflitlik savafl›n›n ölümsüz ismi Martin L. King’le el ele yürüdü¤ünü söyledi. Yap›lan araflt›rmalarla, bunun do¤ru olmad›¤› kan›tland›. Seçim çal›flmalar› s›ras›nda s›k s›k “gözyafllar›na bo¤ulan” Hillary Clinton’a gelince, eflinin baflkanl›k döneminde edindi¤i “deneyimler” ›fl›¤›nda hareket ediyor. Bu “deneyimler”in ise yalanda ustalaflma deneyimi oldu¤u kesin! Afganistan iflgalini savunan ve göreve gelirse buradaki askeri y›¤›na¤› art›raca¤›n› gizlemeyen Demokrat aday Barack Obama’n›n, üniversitelerdeki genç siyah erkek say›s›n›n, hapishanelerdekinden fazla oldu¤u yalan› Yarg› ‹statistikleri Dairesi’nden al›nan resmi rakamlarla çürütüldü. Çok ciddi de¤ilmifl gibi, basit, küçük görünen bu yalanlar ise, bunlardan hangisi seçilirse seçilsin, ilerde söyleyece¤i daha büyük yalanlar›n teminat› olmaktad›r.


22 Şubat-6 Mart 2008

İşçi-köylü 15

Enternasyonal

Gidiflat Demokratlar› iflaret etse de, de¤iflen bir fley olmayacak Ön seçim sürecinde daha flimdiden ortaya ç›kan tablo, Bush’un Cumhuriyetçi Parti’sinin seçimi kaybedece¤ine, sadece iki partinin yar›flt›¤› seçimlerdeki halefin, do¤al olarak Demokrat Parti’den olaca¤›na iflaret etmekte. Bunun bir di¤er anlam›, ABD emperyalist silah ve petrol tekellerinin siyaset sahnesindeki temsilcilerinin de¤iflece¤idir. Bu de¤iflimle birlikte, baflta Ortado¤u halklar› olmak üzere, dünyan›n mazlum halklar›n› teslim almay› ve kölelefltirmeyi hedefleyen, iflgal, katliam ve sosyal y›k›m politikalar›, bir partiden di¤erine geçecek, ancak bunlar›n uygulanmas› ortadan kalkmayacakt›r. Bunun içindir ki, bir sonraki baflkan›n ilk kad›n baflkan ya da ilk siyahî baflkan olmas› halklara bir yarar sa¤lamayacakt›r. Çünkü gerek emperyalist-kapitalist

sistemin hüküm sürdü¤ü gerekse bu sisteme flu veya bu ba¤larla ba¤l› ülkelerde yöneticilerin de¤iflmesi, sistem varl›¤›n› sürdürdü¤ü sürece emekçi y›¤›nlara de¤il, bunlar›n temsil etti¤i sermaye kesimlerinin ç›karlar›na hizmet edecektir. Tüm baflkan adaylar›n›n seçim söylemlerine bak›ld›¤›nda, bu daha net görülecektir. Her fleyden önce, tüm adaylar, t›pk› Bush gibi d›fl politika konusunda “terörle mücadele” konseptine uygun söylemlere sar›lmakta, “ulusal güvenlik” noktas›ndaki tutumlar› iflgal vb. emperyalist sald›rganl›¤›n bundan böyle de sürece¤ine iflaret etmektedir. Böyle de olmak zorundad›r! Çünkü bunlar›n tümünün ard›nda bunlar› finanse eden flu veya bu emperyalist tekel bulunmaktad›r. Bunlar, ç›karlar›n› garanti etmeden, adaylar›n

milyonlarca Dolarl›k seçim kampanyas›n› üstlenmezlerdi. Bunun içindir ki, hiçbir aday iflgallerde katledilen halklardan söz etmemekte, bunlar›n sona erece¤i vb. vaatlerde bulunmaktan imtina etmektedir. Hiçbiri ABD Ordusu’nun bugüne kadar iflledi¤i insanl›k suçlar›n› a¤z›na almamaktad›r. Milyarlarca Dolar harcanan bu seçim panay›r› daha aylarca sürecek. Bu süre içinde, hem ABD’nin hem de dünyan›n gündemini meflgul edecek. Ancak ne seçim sürecinde ne de sonras›nda emperyalizmin öncü gücü olan ABD’nin sald›rganl›¤› azalmayacak. Çünkü bu seçimler ne iflgallerde girilen bataktan ç›kmaya ne de giderek derinleflen ekonomik/siyasal krizi aflmaya yetmeyecek, aksine krizi daha da derinlefltirecektir. Seçimler en fazla

ABD’nin çürümüfl sistemine pansuman ifllevi görecek, bir makyaj oluflturacak, ama bu makyaj da yine öncekiler gibi k›sa sürede ak›p gidecektir. ABD’deki ezilen y›¤›nlar, kendilerine seçim sürecinde birçok aday taraf›ndan vaat edilen “de¤iflim”in, sosyal y›k›m politikalar› alt›nda giderek yoksullaflan yaflamlar›n› de¤ifltirmeye dönük olmad›¤›n›, de¤iflimin sadece sömürüyü, ya¤may›, talan› ve halklara dönük azg›nca sald›r›lar› hayata geçiren kesimler özgülünde gerçekleflti¤ini göreceklerdir. Yani “de¤iflim”in bunlar aras›ndaki bir el de¤ifltirme oldu¤unu en k›sa sürede kavrayacaklard›r. Bunu kavrad›klar› oranda, kurtulufllar›n›n ezilen halkalar›n ortak mücadelesinden geçti¤ini kavramalar› da mümkün olacakt›r.

Aç›klama; Elimize e-posta yoluyla ulaflan bildiriyi haber de¤eri tafl›d›¤› için oldu¤u gibi yay›nl›yoruz.

DR. GEORGE HABBAfi’I SAYGIYLA ANIYORUZ! F‹L‹ST‹N HALKI KAZANACAK! ZAFERE KADAR DEVR‹M! Filistin halk›n›n, emperyalist-siyonist iflgale karfl› yürüttü¤ü amans›z savafl ve direnifl tarihinin en büyük liderlerinden biri ölümsüzlü¤e u¤urland›. Filistin Halk Kurtulufl Cephesi (FHKC)’nin Kurucusu ve Onursal Baflkan› Dr. George Habbafl (El Hakim); tarihi sürecin bafl›ndan itibaren, emperyalist-Siyonist ittifaka karfl› uzlaflmaz bir çizgide hareket etmeyi seçmifl, silahl› mücadelede ›srar› benimsemifl, halk›na ba¤l›l›kta kusurlu davranmam›fl devrimci bir önder ve gerilla komutan› olarak simgeleflmiflti. 1950’li y›llarda Arap Ulusal Hareketi’ni kuran George Habbafl, 1967’de FHKC’nin kurulufluna önderlik ederek mücadeleyi daha ileri bir aflamaya tafl›d›. 82 y›ll›k ömrünü kesintisiz biçimde halk›n›n davas›na ve Filistin devrimine adayan Habbafl; devrimci dinamizmi köreltmek isteyenlere karfl› yürüttü¤ü uzlaflmaz savafl›m ve silahl› mücadele gelene¤ini sürdürme do¤rultusundaki ›srarl› çabalar›yla, Filistin devrim ve direnifl ruhunun sürekli canl› kalmas›nda bafll›ca rolü oynad›. Dr. George Habbafl, Filistin halk›n›n kurtuluflu için yürütülen ba¤›ms›zl›k mücadelesini, devrim sorunu ile temellendirerek çözmeyi esas alan bir

Enternasyonal Proletaryaya, Filistin Halk›na, Çeflitli Milliyetlerden Halk›m›za, anlay›flla yola koyuldu. ‹flgale son verme ve geri dönüfl hakk›n›n kazan›lmas› sorunlar›n› bu strateji ile iliflkilendiren bir perspektifi benimsedi. Filistin devrimi silahl› mücadele yürütülmeksizin baflar›lamayacak, düflman›n ak›l almaz boyutlarda uygulad›¤› zulüm ve katliama baflka biçimlerde yan›t verilemeyecekti… O, FHKC’nin bir dönem için seyrekleflen askeri eylemleri üzerine kendisine yöneltilen, “FHKC flimdilik tüm askeri eylemlerini b›rakmaya m› karar verdi?” sorusunu flöyle yan›tlam›flt›: “Hay›r, FHKC’nin askeri eylemleri durdurmak gibi bir karar› yoktur. Filistin topraklar› üzerinde iflgal oldu¤u müddetçe bu gibi kararlar olamaz. Silahl› mücadele yolu ne bir tak›m bireysel arzular›n ifadesidir ne de sadece idari bir komitenin kararlar›n›n sonucudur. Silahl› mücadele düflman›n karakteri taraf›ndan belirlenen çat›flman›n do¤as›n› ve de Filistin halk›n›n amaçlar›n› yans›t›r.” (Free Arab Voice, 2000) Habbafl, Filistin halk›n›n davas›n› di-

yalog ve uzlaflma yoluyla, diplomasi ve ayak oyunlar›yla çözmeye çal›fl›rken emperyalizmin teslimiyet ve icazet k›skac›na giren, di¤er yandan kendine bahfledilen yönetiminde hem halk›na yönelen hem de yolsuzluklara gömülen Arafat gibi bir önder de¤ildi. Emperyalizme ve Siyonizme karfl› kesintisiz, kararl› ve uzlaflmaz bir mücadelenin gere¤ini, halk›n›n gücüne inanan ve güvenen bir temelde flekillendiriyordu. Filistin halk›n›n direnifli, onun gibi önderleri sayesinde bugünlere tafl›nd›. Mücadele bayra¤›, nice flehitler pahas›na ve büyük bedeller u¤runa yere düflmedi. ABD emperyalizminin son 40 y›l içerisinde 100 milyar dolar› aflk›n yard›m ile dünya çap›nda benzersiz bir ölüm makinesi haline getirdi¤i yapay askeri üs-devlet ‹srail’in insanl›k tarihinde rastlanabilecek her türlü alçakl›¤a baflvurarak düzenledi¤i sald›r›, iflkence ve zulme karfl› direnilebildi. Emperyalist-Siyonist zorbalar, a¤›r bask› ve sald›r›, abluka ve iflgal koflullar›nda, iflbirlikçi ve teslimiyetçilerin deste¤ine karfl›n amaçlar›na ulaflam›-

yorlarsa, bu durum, ony›llard›r süregelen direnifl ve mücadelenin Filistin halk› taraf›ndan geleneksel bir çizgiye oturtulmufl olmas›ndan ötürüdür. Anti-emperyalist anti-Siyonist bir temelde flekillenen ve örgütlülü¤ü esas alan bu tarz, ileri düzeyde birlik ve dayan›flma anlay›fl›yla yüklü Filistin direniflinin karakteristik çizgisini oluflturmaktad›r. Filistin halk›n›n kurtulufl savafl›, Dr. George Habbafl gibi devrimci önderlerin yaratt›¤› silahl› mücadele ve direnifl zemini üzerinden yol almaya devam edecek; Filistin Devrimi, bu eksen üzerinden geliflecek s›n›f mücadelesi neticesinde mutlaka muzaffer olacakt›r! DR. GEORGE HABBAfi ÖLÜMSÜZDÜR! YAfiASIN KAHRAMAN F‹L‹ST‹N HALKININ D‹REN‹fi VE MÜCADELES‹! YAfiASIN F‹L‹ST‹N DEVR‹M‹! ZAFERE KADAR DEVR‹M! KAHROLSUN EMPERYAL‹ZM, FAfi‹ZM VE S‹YON‹ZM! YAfiASIN PROLETARYA ENTERNASYONAL‹ZM‹! YAfiASIN HALK SAVAfiI! TKP/ML MK SB Ocak 2008


Politik gündem

İşçi-köylü 16

22 Şubat-6 Mart 2008

Türban özgürlü¤ün de¤il, politik islam›n simgesidir! Türk hakim s›n›f klikleri aras›nda süren iktidara daha çok sahip olma mücadelesi türban ve “laiklik” tart›flmalar›yla giderek fliddetlenmeye devam ediyor. Kemalist klik ile AKP’in temsil etti¤i sermaye kli¤i aras›ndaki “laiklik” veya “Cumhuriyetin kazan›mlar› tehlikededir” vb. bafll›kl› tart›flmalar yeni de¤ildir. Dolay›s›yla biz geçmifl tart›flmalara yeniden derinlemesine bir vurgu yapmayaca¤›z. Daha çok yak›n tarih, yani Cumhurbaflkanl›¤› seçiminden sonra k›smen sönen, ama son günlerde tekrar alevlenen dönemi de¤erlendirmeye çal›flaca¤›z. Asl›nda süreçler farkl› da olsa, aktörler de¤iflse de yap›lan tart›flmalar her zaman perde arkas›nda süren pastadan daha çok pay kapma yar›fl›na hizmet etmektedir. Hakim s›n›f kliklerinin yapt›klar› tüm “özgürlük”, “demokrasi” demagojileri bu gerçe¤i perdelemeye ve genifl y›¤›nlar›n deste¤ini kazanmaya dönük haince bir çabadan baflka bir fley de¤ildir. Bilindi¤i gibi “‹slamc›” denilen sermaye kesiminin politik temsilcili¤ine soyunan AKP, Kemalist kli¤in kurdu¤u tüm barikatlara ra¤men, Cumhurbaflkanl›¤› seçimini kazand›. Kemalist kli¤in militarist ve hukuksal kurumlar›n› harekete geçirmelerine ra¤men böyle bir sonucun ortaya ç›kmas›, en baflta sermaye ordusunun genelkurmay› olmak üzere tüm klik temsilcilerinin can›n› oldukça s›kt›. Parlamentodaki figüranlar›n›n “Cumhuriyet kazan›mlar› elden gidiyor” 盤l›¤›na yol açt›. AKP’nin politik temsilcili¤ini yapt›¤› klik her ne kadar emperyalist efendileri ABD ve AB’li emperyalist güçlerden bir tepki almasalar da, içte oluflan tepkileri dikkate alarak bir dönem bu ve benzeri konularda daha sessiz bir pratik izlediler. Daha çok emekçilere, Kürt ulusuna karfl› ortaklaflt›klar› hainlik politikalar› üzerinde yo¤unlaflt›lar. ‹çte ve d›flta sürdürülen askeri operasyonlar, özellefltirme furyas›, sosyal haklar› budama, zamlar, AKP’nin dönemsel politikas›n› oluflturdu. Özellikle, IMF politikalar›n› uygulamadaki ›srar, efendisi ABD’nin takdirini kazanmak için sergiledikleri onursuz durufl, uflak AKP’ye d›flta var olan deste¤in daha da artmas›na yol açt›. D›flta artan destek, 22 Temmuz seçim sonuçlar›n›n verdi¤i güvenden hareketle, geçici olarak rafa kald›r›lan “türban” tart›flmas› yeniden gündemlefltirildi. Bu tart›flman›n Kürt ulusuna dönük sürdürülen çok yönlü ve kapsaml› sald›r›lar›n yan› s›ra, ekonomik alanda yaflanan krizin yaratt›¤› s›k›nt›lar›n giderek artt›¤› bir dönemde gündeme gelmesi bir rastlant› de¤ildir. Dahas› yaklaflan yerel seçimler tarihini de dikkate ald›¤›m›zda kitlelerin dikkatini ana sorunlardan uzaklaflt›r›p “simge” haline gelen baz› konular üzerinde yo¤unlaflt›rman›n egemen s›n›f kliklerinin ç›karlar›na her bak›mdan uygun oldu¤u aç›kt›r. Yap›lan ve yap›lmaya çal›fl›lan da budur. Tarihi tecrübeler defalarca bize göstermifltir ki; bu tür tart›flmalar sonucunda hep kazanan egemen s›n›flar olmufltur. Halk›n

hiçbir ç›kar› olmam›flt›r. “Demokrasi”, “özgürlük” yalanlar›yla yürütülen bu tart›flmalarda ne bu topraklara demokrasi ne de özgürlük gelmifltir. Örne¤in, bugün türban›, “özgürlük”, “insan haklar›” inanç eksenine oturtmaya çal›flan AKP, “tek devlet, tek dil, tek bayrak” ›rkç› slogan›n› hayk›rmaktan da geri durmuyor. Yani Kürt ulusunu ve di¤er az›nl›k milliyetleri yok say›yor. Ayn› AKP, Alevilere düflmanl›k yapmaya, onlar› birbirine düflman etmeye çal›fl›rken her türlü entrikaya baflvurmakta s›n›r tan›m›yor. Ama sorun “türban” olunca bu kesimlerin dilinden “özgürlük” söylemi düflmüyor. Her söz her a¤za yak›flmaz, do¤rusu demokrasi ve özgürlük kavramlar› bu kesimlerin a¤z›nda kirleniyor. Çünkü özgürlük karanl›¤› ayd›nlatan ›fl›k gibidir. Oysa bu kesimler, kendisi gibi düflünmeyenleri diri diri yakacak kadar karanl›k ruhludurlar.

oldu¤u aç›kt›r. Bu konuda faflist Kemalist diktatörlü¤ün sürdürdü¤ü ikiyüzlü politika, daha sonra Kemalist klik taraf›ndan sistemli bir tarzda yürütülmüfltür. Bilindi¤i gibi 12 Eylül öncesi egemen s›n›flar ve tüm faflist kurumlar›, devrimcilere, komünistlere, yurtseverlere karfl› din olgusunu kendi ç›karlar›na uygun olarak yayg›n bir flekilde kulland›lar. Geri kitleleri etkilemek için yaln›z bu propagandayla yetinmediler, ayn› zamanda mezhepsel çat›flmalar yaratmak için her türlü provokasyon eylemlerine de baflvurdular. Yukar›da da alt›n› çizdi¤imiz gibi, 12 Eylül sonras›nda, cuntac›lar din olgusunu sosyal ve ulusal kurtulufl savafllar›na karfl› kitleleri uyutman›n, uyuflturman›n bir arac› olarak kullanmak için tam bir seferberlik ilan ettiler. Bugün seksen binleri aflan din görevlisi, Diyanetin üç bakanl›¤›n bütçesine eflit bütçe-

TC devleti hiçbir zaman laik olmad›!

si, yo¤unlaflan din dersleri vb. tüm icraatlar›n temelleri bu dönemlerde daha bir sa¤lamlaflt›r›ld›. Tabi ki tüm bu faaliyetleri emperyalistlerin Ortado¤u’ya iliflkin öngördükleri politikalardan ba¤›ms›z olarak ele alamay›z. Emperyalistler taraf›ndan 1980 sonras› bölgede öngörülen “yeflil kuflak” projesi veya son dönemin moda söylemi ile “›l›ml› ‹slam” projelerinin TC’nin iç politikas›nda yaratt›¤› etkileri hiç kimse göz ard› edemez. Emperyalistlerin bölgesel politikalar› ve dönemsel olarak egemen s›n›flar›n ç›karlar› bu konuda da önemli oranda çak›flm›flt›r.

Osmanl› ‹mparatorlu¤u y›k›nt›lar› üzerinde kurulan TC, hiçbir zaman laik olmad›. Tam tersine TC’nin ilk kurulufl döneminde, dinin ve din adamlar›n›n önemli bir rolü oldu. Kemalistler iktidarlar›n› iyice sa¤lamlaflt›rd›ktan sonra da dini siyasi iktidarlar› için vazgeçilmez bir araca dönüfltürdüler. Ve bu ülkede devlet ve din iflleri hiçbir zaman birbirinden ayr›lmad›. Yap›lan; din kurumlar›n›n denetim alt›na al›nmas›yd›. Kemalistlerin kontrol alt›na al›nm›fl bir dinle hiçbir zaman problemleri olmam›flt›r. Problem, din ve din kurumlar›n›n onlar›n ç›karlar› için bir tehlike oluflturduklar› anda ortaya ç›kmaya bafllam›flt›r. Bu durum yaln›zca bu sürece has bir sorun olmam›flt›r. fiöyle yak›n tarihimize bakal›m: laikli¤in teminat› olarak gösterilen ordunun ve ayn› zamanda 12 Eylül Askeri Faflist Darbe’nin bafl› olan Kenan Evren, miting alanlar›nda Kuran’dan ayetler okuyarak kitlelere propaganda yap›yordu. Yine orta ö¤renimde zorunlu din dersleri konulmas›, Alevi mezhebine mensup halk›m›z›n yaflad›¤› kimi yerleflim alanlar›na camilerin yapt›r›lmas›n›n hangi dönemlere tekabül etti¤ini halk›m›z çok iyi biliyor. Dolay›s›yla “laiklik” ad›na darbe 盤›rtkanl›¤› yapanlar›n dertleri laiklik de¤il, temsil etti¤i kli¤in ç›karlar›

Demokrasi düflmanlar›ndan demokrasi ata¤› Bugün “laiklik”ten dem vuran Kemalist diktatörlük, Türkiye Kürdistan›’nda Kürt Ulusal Hareketi’ne karfl› yaln›z a¤al›k sistemini de¤il, fl›hl›k-fleyhlik, imam vb. dinsel kurumlar›, flahsiyetleri kendi ç›karlar› için kullanm›flt›r. Bu tür kurumlar vas›tas›yla geri kitleleri etkilemek için her türlü imkan› sunmufltur. Dahas›, bu dinsel yap›lanmalar›n etkisiyle, y›llarca burjuva partileri Meclis’e milletvekili tafl›m›fllard›r. K›sacas› dün de bugün de egemen klikler aras›nda yaflanan laiklik tart›flmas› bofl bir tart›flmad›r. Bu tart›flmaya taraf olmak egemen s›n›flar›n de¤irmenine su

tafl›maktan baflka anlam ifade etmez. Bugün türban sorunundan dolay› “özgürlük” nutuklar› atanlar, oruç tutmayan ya da kendi inançlar›na uygun olarak oruç tutan insanlar sokaklarda sald›r›lara maruz kal›rken, okullarda d›fllanarak psikolojik bask›larla yüz yüze kal›rken neredeydiler? Tabi ki, tüm bunlar yaflan›rken türban eksenli “inanç özgürlü¤ü” flampiyonlu¤unu elden b›rakmayanlar sessizliklerini korumaya devam ettiler. Çünkü bu politikan›n suç ortaklar›yd›lar. Onlar için özgürlük, kendi mahalleleriyle s›n›rl› olan, kendi ç›karlar›na hizmet eden bir olgudur. Dolay›s›yla baflkalar›n›n özgürlüklerini ortadan kald›rmak, s›n›rlamak onlar›n varl›k gerekçesidir. Tayyip ve flürekâs›n›n Kürt ulusal-demokratik taleplere, di¤er mezheplerin taleplerine, iflçi ve emekçilerin hakl› ve meflru demokratik talep ve istemlerine karfl› sald›rgan ve ikiyüzlüce bir politika izlemesi tesadüf olabilir mi? Elbetteki olamaz. Onu bu prati¤e yönelten demokrasi ve özgürlüklere olan düflmanl›¤›d›r. Bu gerçekleri göremeyen baz› “ayd›n” ve “ilericiler” Tayyip ve flürekas›n›n “özgürlük” nutuklar›na direkt ve dolayl› olarak destek sunanlar, niyetleri ne olursa olsun objektif olarak bu karfl› devrimci ikiyüzlü icraatlara destek sunmaktad›rlar. Sonuç olarak; bizler esas olarak hiç kimsenin k›l›k k›yafet sorununu gündem yapmay›z. Ama bugün özgürlük meselesini türban sorunuyla s›n›rlay›p, halk›n gerçek sorunlar›n›, taleplerini bu ve benzeri sorunlarla gölgelemeye-örtbas etmeye çal›flan egemen s›n›f›n kliklerinin ikiyüzlülü¤ünü a盤a ç›kar›p teflhir etmeyi de bir görev olarak kabul ederiz. Yap›lmas› gereken de budur. Zaten türban meselesinin gündeme geldi¤i süreçten bu güne kadar yap›lan bir tak›m eylemlere bak›ld›¤›nda halk›m›z›n da as›l sorununun türban olmad›¤›n› vurgulad›¤› görülecektir. TEKEL iflçilerinden, Yörsan’a, TEGA’ya kadar bir dizi eylemde vurgu yap›lan ve do¤ru olan nokta buras›d›r. Yine bugün türban eksenli özgürlük k›yametini koparmaya çal›flan kesimlerin iflkenceye karfl›, hapishanelerde yap›lan katliamlar karfl›s›nda, ulusal demokratik talepler karfl›s›ndaki tutumlar›nda, iflçi ve emekçilerin sorunlar›na yaklafl›mda nerede durduklar› herkesçe bilinmektedir. Mazlum-Der’in baz› flubelerinin kimi sorunlar karfl›s›ndaki tutumu bu genel tabloyu de¤ifltirmiyor. Bugün “laiklik” ve “özgürlükler” eksenli tart›flmalar yürüten egemen s›n›flar›n her iki kli¤i de emperyalizme hizmet etmekte, Kürt ulusuna ve di¤er az›nl›klara, iflçi ve emekçilere düflmanl›k yapmakta ortaklar. Ama gerçek olan flu ki, bu eksenli yarat›lan tart›flmalar iflçilerin, emekçilerin, tüm ezilenlerin birli¤ine darbe vurmaktad›r. Bu da egemen s›n›flar›n ç›karlar›na hizmet etmektedir. Dolay›s›yla tüm emekçilerin ve ezilenlerin birli¤ini sa¤lamak için bu tart›flmalar›n alt›nda yatan gerçekleri kitlelere anlatma görevi ile yüz yüzeyiz.


22 Şubat-6 Mart 2008

İşçi-köylü 17

Politik gündem

Yak›lanlar›n hesab›n›, sicilleri katliamlarla dolu olanlar soramaz! Tüm dünyada yükselifle geçen ›rkç›-faflist dalga, “demokrasinin befli¤i” oldu¤u iddia edilen çok say›da Avrupa ülkesinde de had safhaya ç›km›fl bulunuyor. Örne¤in faflist lider Sarkozy, ayr›mc›-›rkç› politikalar alt›nda bask› gören, göçmenlerin s›kça baflkald›r›lar gerçeklefltirdi¤i bir dönemde Cumhurbaflkanl›¤›na geldi. Bunun akabinde do¤rudan göçmenleri hedef gösteren yasalar›n ç›kar›lmas›na h›z verildi. ‹sviçre’de birkaç ay önce yap›lan seçimler s›ras›nda, buradaki yabanc›lar “kara koyun” olarak resmedildi, göçmen ve mültecilere dönük hak gasplar›nda, burada da belirgin bir art›fl yafland›/yaflan›yor. Nazi (Hitler) faflizmini yaflam›fl/yaflatm›fl bir ülke olarak, ›rkç›-faflist geçmifli en karanl›k Avrupa ülkesi olan Almanya ise, uzunca zamand›r bu karanl›k geçmifline geri dönüflün sinyallerini veriyor. Merkel gibi, eski Do¤u Almanya kökenli olan ve burada daha gençlik y›llar›ndan itibaren az›l› bir anti-komünist ve halk düflman› olarak yetifltirilen bir kiflili¤in baflbakanl›k yapt›¤› bu dönem, ayn› zamanda eski Nazi art›klar›n›n ve bunlar›n örgütlenmelerinin devlet eliyle güçlendirildi¤i bir dönem olmakta. Birçok vesile ile dile getirildi¤i gibi, baflta ABD ve Avrupa olmak üzere, dünyan›n birçok ülkesinde, egemenlerin en faflist kifliliklerinin ifl bafl›na getirmeleri tesadüf de¤ildir. Bu yönelim çok aç›kt›r ki, emperyalist-kapitalist sistemin bugün içinde bulundu¤u krizin ve bunu aflma çabalar›n›n ürünüdür. Kriz dönemleri, krizden en çok etkilenen, yoksullu¤u, sefaleti, açl›¤› ve iflsizli¤i had safhada yaflamaya bafllayan ezilen genifl y›¤›nlar›n sisteme karfl› hoflnutsuzlu¤unun da artt›¤› dönemlerdir. Ve egemen s›n›flar, bu hoflnutsuzlu¤u bask› alt›na alman›n, sindirmenin yolunu, buna uygun politikalar› en iyi hayata geçirebilecek kifli ve kesimleri iflbafl›na getirmekte bulurlar.

Irkç›-faflist politikalar eflli¤inde sosyal y›k›m Avrupal› emekçi s›n›flar› h›zla yoksullaflt›ran sosyal y›k›m politikalar›n›n hayata geçirildi¤i bu süreç, temel hak ve özgürlükleri k›s›tlamaya, hatta ortadan kald›rmaya dönük ç›kar›lan yasalar eflli¤inde gerçekleflmektedir. Bu özgürlükleri ortadan kald›rmaya dö-

nük yasalar ise, esas olarak bu ülkelerde yaflayan göçmen ve mültecileri hedef almaktad›r. Özüne bak›ld›¤›nda ›rkç›-faflist yan› aç›kça görülen bu yasalarla birlikte, sosyal y›k›m›n faturas› bu kesimlere y›k›lmaya, günah keçisi olarak bunlar gösterilmeye çal›fl›lmaktad›r. Geçti¤imiz haftalarda, Almanya’n›n Ludwigshafen kentinde yaflanan bir yang›nda, ço¤unlu¤unu çocuklar›n oluflturdu¤u 10 Türkiyeli göçmenin yanarak can vermesi, sonraki günlerde ise, birkaç farkl› yerde daha, yine Türkiyeli göçmenlerin oturdu¤u evlerde benzer, kundaklama flüphesi a¤›rl›k kazanan yang›nlar›n ç›kmas› Almanya’da izlenen ›rkç›-faflist yönelimin geldi¤i/getirildi¤i boyutu göstermektedir. Bu yang›nlar› ç›kard›klar› flüphesiyle aranan veya gözalt›na al›nanlar›n ortak yanlar›na bak›ld›¤›nda, bu kiflilerin ›rkç›/faflist eylemlere kar›flt›klar› ve bu yönlü faaliyetler kapsam›nda kundaklama gibi sicillerinin oldu¤u görülmektedir. Bunun içindir ki, son yang›nlar›n ve birçok yerde göçmen ve mültecilere dönük, neo-Nazi gibi faflist güruhlarca gerçeklefltirilen çeflitli fiili sald›r›lar›n, söz konusu ›rkç›-faflist yönelimle yak›ndan alakal› oldu¤u noktas›nda flüphe yoktur. Bu ›rkç›-faflist yönelimin yükseliflindeki zamanlaman›n, Avrupa’n›n birçok emperyalist ülkesinde oldu¤u gibi, Almanya’da da sosyal y›k›m politikalar›n›n sonucu olarak ortaya ç›kan grev vb. iflçi-emekçi direnifllerinin yükselifle geçti¤i, bu eylemlerin Almanya’y› sarst›¤› s›ralara denk gelmesi de tesadüf olmasa gerek. Benzerleri daha önceki y›llarda Solingen, Mölln, Rostock gibi yerlerde de yaflanm›fl olan, yang›n vb. sald›r›lar, iflçi-emekçi y›¤›nlar›n dikkatini, bu eylemlerden uzaklaflt›rarak, farkl› bir yöne kayd›rm›fl, ülke gündeminin merkezine oturmufltur.

Egemenlerin timsah gözyafllar› Yurtd›fl›nda yaflayan vatandafllar›na on y›llardan beri “döviz makinesi” gözüyle bakan faflist TC egemen s›n›flar›, bu yang›nlarla birlikte, “durumdan vazife ç›kararak”, sadece Almanya’daki say›lar› 2.5 milyon olan Türkiyelilerin “hakk›n› arama” telafl›na düfltüler. Ayn› günlerde yap›lacak olan NA-

kalan Kürt ulusuna dönük bu yönlü sald›r›lar›n artt›¤› bir döneme denk gelmesi, yine ülkedeki Ermeni, Rum vd. milliyetlerden halka yönelik TC’nin kuruluflundan beri ayn› politikalar›n uygulanmas›, faflist TC egemenlerinin ve temsilcilerinin, ikiyüzlü olmalar›ndan da öte bir durumdur.

TO Zirvesi’ne kat›lmak üzere Almanya’ya gelen Erdo¤an, yang›nla ve yang›n›n ma¤durlar›yla yak›ndan ilgileniyor izlenimi yaratmaya özen gösterdi. Hatta sadece bu konuyla de¤il, bu ba¤lamda, burada yaflayan Türkiyelilerin sorunlar›na “e¤ildi”. Ancak bunlar› yaparken Almanya ile “dostlu¤u bozmamaya” oldukça özen gösterdi¤i de gözlerden kaçmad›. Bu k›sa ziyaret s›ras›nda yeri geldi “sert aç›klamalar” yapt›, yeri geldi “hepimiz insan›z” dedi. Ve son dönemde ülkede yapt›¤› en bildik ç›k›fllar›ndan birini yaparak, bir kez daha medyay› hedef gösterdi. Her iki ülke-

Yak›lan vatandafllar› için timsah gözyafllar› döken Erdo¤an ve di¤er ülke egemenlerinin bu tür yang›nlara yabanc› olmamas› da meselenin bir

nin medyas›n› da olaylara iliflkin “spekülasyon” yapmakla suçlad›! Gerçi flunu da görmek gerekmekte ki, yang›n her iki ülkenin faflist hükümetlerini harekete geçirdi¤i kadar, yine her iki ülkedeki ›rkç›-faflist yönelimli medyay› da harekete geçirmiflti. Bunlar›n ayn› günlerde yang›n özgülünde yapt›klar› yay›nlara damgas›n› vuran da, emekçi halk y›¤›nlar›n› karfl› karfl›ya getirmeye dönük ›rkç›-floven söylemler oluyordu. Erdo¤an bu süreçte bol bol timsah gözyafl› döktü. Ancak siyasi flova dönüfltürdü¤ü gösteriler s›ras›nda, ayn› timsah gözyafllar› içindeki Alman emperyalizminin temsilcileri ile burada yaflayan Türkiyeli emekçiler üzerinden hesaplar yapmay› ihmal etmedi. Erdo¤an’›n burada sarf etti¤i söylemler içinde, üzerinde durmay› gerektiren en önemli söylem, san›r›z buradaki vatandafllar›n “asimile edildi¤i” yönlü yaklafl›m olmal›. Hele de bu söylemin, on y›llard›r imha-inkar- asimilasyon politikalar›na maruz

di¤er boyutudur. Sicilleri, Marafl, Sivas, Gazi gibi, insanlar›n yak›larak, kurflunlanarak, bedenleri parçalanarak katledildi¤i çok say›da katliamlarla doludur. Ve katliamlara u¤rayanlar t›pk› Almanya’da yak›lanlar gibi “öteki” olduklar› için katledilmifllerdir. Hem de devletin her düzeyde temsilcisinin ve onlar›n faflist kolluk güçlerinin gözleri önünde. Bunun içindir ki Erdo¤an yang›nla ilgili Almanya’da hesap sorma bilinciyle de¤il, gerçekte egemenlerin ç›karlar› do¤rultusunda hareket etmifl, katledilenler üzerinden ekonomik/siyasal kâr hesaplar› gütmüfltür. Ve yang›nda yaflam›n› yitirenlere dönük “üzüntüleri” de olsa olsa, 9 kifliden gelecek dövizin eksilmifl olmas›ndan kaynakl› bir “üzüntü” olabilir! ‹nsanl›¤›n ortak düflmanlar› olan ›rkç›l›¤›n, faflizmin ve her türden gericili¤in sahiplerinden hesap soracak olanlar, bu halk düflman› politikalara ve bunlar›n uygulay›c›lar›na karfl› mücadeleyi yükseltmekte gecikmeyecek olan iflçi-emekçi y›¤›nlar olacakt›r!

Irkç›-faflist sald›r›lar› durduracak olanlar emekçi y›¤›nlard›r


Politik gündem

İşçi-köylü 18

22 Şubat-6 Mart 2008

Kürdü görme, yoksulu dilendir!

T

ürkiye Kürdistan›’nda yaflanan yoksulluk, Kürt ulusal hareketinin mücadele seyrine ba¤l› olarak kimi dönem daha fazla kimi dönem daha az gündemlefltirilir, “do¤u-güneydo¤u kalk›nma hamleleri”nden, “terörün belinin k›r›lmas› için yoksullu¤un bitirilece¤i”nden dem vurulur. Hakkari’de Da¤l›ca Karakolu’na yap›lan sald›r›da ölen askerlerden birinin çocuklar›n›n “içler ac›s›” durumlar›n› burjuva-feodal medya bizlere göze parmak sokar gibi gösterip ayaklar›nda de¤il ayakkab›, bir çorap bile olmay›fl›n› ne kadar yoksul olduklar›n›n göstergesi olarak anlat›rken, bunun gerçek nedenlerini ortaya koymaktan uzak duruyordu. Hemen ard›ndan yap›lan yard›m kampanyalar›n›, ölen babalar›n›n diyeti gibi, onlar›n yoksullu¤unu dram dolu haber ve foto¤raflarla süsleyerek sunuyordu. Süslenerek sunulan yard›m kampanyalar› haberlerinde “babalar› niçin ölmüfltü?”, “u¤runa öldü¤ü fleyler yoksulluklar›n›n, çocuklar›n›n ayaklar› ç›plak halde cenazesine gelmesinin nedenleri miydi?” sorular› yan›t bulmuyordu. Onlar yoksuldu, yard›m edenler de hay›rsever(!) Babalar›n›n ölümü, onlar›n durumu ve yaflad›klar› bundan ibaretti. Yoksul olana yard›m etmek her hay›rseverin göreviydi, ama yard›m edilecek olan yürüttü¤ü bir savaflta “kurban” olmuflsa bu daha farkl› bir hale büründürülerek, gerçekler gizlenerek, üstü örtülerek sunulurdu. Bilmemelilerdi; yoksulluklar›na neden olanlar›n ç›karlar› u¤runa öldü¤ünü babalar›n›n... Bilmemelilerdi; babalar›n›n u¤runa öldü¤ü fleylerin yoksulluklar›n›n devam› anlam›na geldi¤ini... Ezilen bir ulusa mensup olduklar›n›, bu yüzden (yüz) y›llarca yaflamad›klar› ac› kalmad›¤›n›... Ç›plak ayaklar›yla babalar›n›n cenazesinde döktükleri gözyafllar›n›, tirajlar›n› yükseltmek için kullanan burjuva-feodal medyan›n, yaflad›klar› ac›lardaki önemli rolünü bilmemelilerdi... Daha flimdiden her fley onlardan gizlenmeli, gerçekler örtbas edilmeliydi ya da daha iyisi gerçeklere “süslü” gömlekler giydirilmeliydi!

Yoksul Türkiye Kürdistan› Türkiye Kürdistan›’nda yaflanan yoksulluk, Kürt ulusal hareketinin mücadele seyrine ba¤l› olarak kimi dönem daha fazla kimi dönem daha az gündemlefltirilir, “do¤u-güneydo¤u kalk›nma hamleleri”nden, “terörün belinin k›r›lmas› için yoksullu¤un bitirile-

ce¤i”nden dem vurulur. Çünkü “terör yoksulluktan besleniyor” denir. Kimin yoksulluktan beslendi¤inin anlafl›lmas› için asgari ücrete yap›lan zam oran›na, SSGSS yasa tasar›s›na, elektrik, do¤algaz ve halk›n temel yaflam ihtiyaçlar› olan ürünlere yap›lan zamlara, üniversitelerin paral› hale getirilmek istenmesine, yoksul halk›n evlerinin bafllar›na y›k›lmas›na vb. daha birçok fleye bak›labilir elbet. Ancak hakim s›n›flar›n aksini propaganda etmeleri anlafl›lmaz de¤ildir. Üstelik bu tüm halk›m›za dönük süre¤en bir faaliyettir. Di¤er yandan halk› yoksullu¤a, açl›¤a mahkum edenlerin “yoksullu¤u bitirece¤iz” demagojileri halk› aldatma çabalar› Türkiye Kürdistan›’nda ikili bir karakter tafl›r. Birincisi milliyetine bak›lmaks›z›n halk›n sistemden umudunu kesmemesini sa¤lamak, ikincisi Kürt ulusunun, ulusal taleplerini perdelemek, saklamak. Bu aç›dan Türkiye Kürdistan›’nda yaflanan yoksullu¤un nas›l daha da boyutland›r›ld›¤›na ve kullan›ld›¤›na bakmaya çal›flal›m. Sarmafl›k Yoksullukla Mücadele Ve Sürdürülebilir Kalk›nma Derne¤i Ve Diyarbak›r Yerel Gündem 21’in ortak çal›flmas›yla Amed’in en yoksul olan befl mahallesinde yap›lan araflt›rma Türkiye Kürdistan› hakk›nda bize önemli fikirler verebilir. (29.09.07 Milliyet) Zira Amed Türkiye Kürdistan›’n›n en “geliflmifl” kentlerinden biridir. Buna ra¤men ortaya ç›kan tablo vahimdir. Hanelerin yüzde 61.6’s› ayl›k 350 YTL ve alt› gelirle, yüzde 83.6’s› 500 YTL ve alt›nda gelirle yaflamaktad›r. 10 bin gecekonduda 80 bin kiflinin yaflad›¤› belirtilen araflt›rmaya göre hane bafl›na 8 nüfus düflmektedir. 30 bin çocu¤un sokakta çal›flt›¤› Amed’de 28 bin çal›flana karfl›l›k 312 bin kifli ifl aramakta, iflsizlik oran› yüzde 70’e ulaflmaktad›r. Türkiye Kürdistan›’nda yaflanan yoksullu¤u çarp›c› flekilde ortaya koyacak daha birçok veri olmas›na karfl›l›k yaz›m›z› veriye bo¤ma niyetinde de¤iliz. Kuflkusuz halk›m›z milliyetine bak›lmaks›z›n yoksuldur. Bu tablodan tüm halk›m›z etkilenmekteyken Türkiye Kürdistan›’nda bu tablonun yan›nda halk› yoksullaflt›ran, yoksunlaflt›ran daha farkl› dinamik-

ler de vard›r. Örne¤in genel bütçeden T. Kürdistan› için 2006 y›l›nda aktar›lan kayna¤›n yüzde 18’i, “kamu düzeni” ve “güvenlik”, yüzde 11’i “savunma” olmak üzere toplam yüzde 29’unun “asker, polis harcamas›”na gitti¤i, bu oran›n Tunceli’de yüzde 64, Diyarbak›r’da yüzde 30, Hakkari’de yüzde 43 düzeyine ç›kt›¤›n› iktisatç› Mustafa Sönmez’in haz›rlad›¤› raporunda görülmektedir. (24.10.07 Birgün) Köylülü¤ün emperyalist politikalar›n sonucu üretti¤iyle yaflayamaz hale gelmesi T. Kürdistan› aç›s›ndan da bir gerçeklikken konulan mera-yayla yasaklar›, insans›zlaflt›r›lan “güvenlik bölgeleri” Kürt köylülerinin sorunlar›n› katmerli hale getirmektedir. Nitekim 1990-2000 y›llar› aras›nda köylerinden Amed’e göç eden 2 bin 77 hanenin yüzde 51.6’s› temel göç sebebi olarak “bölgedeki çat›flma dönemi”ni gösterirken bunu yüzde 30.5’le “ekonomik sebepler”, yüzde 14.6 ile de “e¤itim” takip etmektedir. “Çat›flma dönemi” olarak ifade edilenin köy yakma, boflaltma, zorla göz ettirmeler oldu¤u, “ekonomik sebepler” olarak gösterilenlerin de tar›m alan›nda gelifltirilen politikalarla birlikte mera, yayla yasaklar› sonucu oluflan durum oldu¤u bilinmektedir. Yine Mustafa Sönmez’in raporunda belirtildi¤i üzere 2002-2006 döneminde T. Kürdistan›’na yap›lan yat›r›m›n, genel yat›r›m›n sadece yüzde 4.44’ü oldu¤u belirtilirken ayn› dönemde yat›r›mdan ‹stanbul tek bafl›na yüzde 25 dolay›nda pay alm›fl, bunun en çok pay alan iller olarak Kocaeli, Bursa, Tekirda¤ izlemifltir. T. Kürdistan›’n›n yoksul olmas›n›n, geri kalm›fll›¤›n›n nedeni olarak Ulusal Hareket olarak gösterilir. Bunun üzerinden yoksullu¤un gerçek nedenleri gizlenmeye çal›fl›l›r.

Yard›m paketi de¤il, gözba¤›! T. Kürdistan›’nda halk›n içinde bulundu¤u durumu anlayabilmek için ortaya koydu¤umuz veriler yoksullu¤un nas›l yarat›ld›¤›n› göstermesi aç›s›ndan önemlidir. Bu iflin bir yan›yken yoksullu¤un nas›l kullan›ld›¤› di¤er yan›d›r. Amed’de 2007 y›l›nda 35 bin 847 aile g›da, 29 bin aile giyecek, 20 bin aile kömür ve bin aile bar›nma yard›m›yla yaflamlar›n› zorlukla sürdürürken 2000 y›l› verilerine göre nüfusu 1 milyon 362 bin olan kentte 14 Ocak 2008 itibariyle 498 bin 238 kifli yeflil kart kullanarak ayakta durmaya çal›fl›yor. AKP’nin genel seçimlerde T. Kürdistan›’nda ald›¤› oylar› bir “baflar›n›n” göstergesi olarak sunanlar bu “baflar›n›n” yarat›lan yoksullu¤un kullan›larak halk düflkünlefltirilmeye çal›fl›larak “kazan›ld›¤›n›” dolayl› yollardan da olsa övünerek anlatmakta, yap›lan yard›mlar› iyi niyet göstergesi olarak sunmaya çal›flmaktad›rlar. “Halk yoksuldur, temel g›da ihtiyaçlar›n› karfl›layamamaktad›r. Biz de yard›m elimizi uzatmaktay›z” demektedirler. Genel bütçeden kaynaklar›n daha çok nelere ayr›ld›¤›n›, neler için kullan›ld›¤›n› bir kez daha hat›rlayal›m. Evleri yak›lan, köyleri boflalt›lan, zorla göç ettirilen, konulan mera-yayla yasaklar›yla, “güvenlik bölgesi” uygulamas›yla insanlar›n yaflam olanaklar›n› daraltan “insans›z bölgeler” yaratarak halk›n yaflam›n› devam ettirememesine neden olanlar› bir kere daha hat›rlayal›m. Halk› önce yoksullaflt›r›p ard›ndan da yoksullu¤un nedenlerini “terör” diye gösterenlerin, gerçekleri giyecek-yakacak vb. malzemeler da¤›tarak, insanlar› düflkünlefltiremeye çal›flarak gizlemek istemeleri anlafl›lmaz de¤ildir. Da¤›t›lan bu yard›mlar insanlar›n bir sürelik ihtiyaçlar›n› karfl›layabilir. Ama bu öte yan-


İşçi-köylü 19

22 Şubat-6 Mart 2008 dan insanlar›n üretim sürecinden kopuk, asalak bir flekilde yaflamas›n› da getirir ki insanlar “muhtaç” bir flekilde yaflamlar›n› nereye kadar sürdürebileceklerdir? Bu gerçekli¤e ra¤men “kimse yok mu?”, “Deniz Feneri” gibi ad› yolsuzluklarla da an›lan milyon dolarl›k bütçeli “yard›m” kurulufllar› (kendi ifadeleriyle) bizzat cumhurbaflkan› A. Gül’ün “ricas›yla” bölgeye özel önem verdiklerini söylemektedir. Söz konusu “yard›m” kurulufllar›n›n çeflitli cemaatlerle ba¤›, bu cemaatlerin örgütlenme arac› olduklar› oldukça alenidir. Böyle olmasa dahi (ki s›rf “iyi niyetle” yard›m faaliyetinde olan kifli ve kurumlar da olabilir) sosyal sorunlar› ve bunun çözümünü gündemlefltirme perspektifi olmayan her “yard›m” faaliyeti devlet politikalar›n›n de¤irmenine su tafl›yacakt›r. Öyle ki sosyal sorunlar› ve bunlar›n çözümlerini dillendirmeden yoksulluk ve yoksunlu¤u sürdürülebilir k›lmaktan baflka anlam tafl›mayan yard›mlar, eme¤i ile daha fazlas›n› hak eden halk›m›za talan ve ya¤ma politikalar› karfl›s›nda “flükürcülü¤e”, “düflkünleflmeye” itecektir. Üstelik bizzat devlet eliyle Newroz etkinli¤ine kat›lanlar› yeflil kartlar›n› iptal etmekle tehdit etmek gibi uygulamalarla “düflkünlük”, “muhtaçl›k” desteklenmektedir. Sosyal sorunlar ile ulusal sorunu karfl› karfl›ya getirme politikas›n›n di¤er aya¤› asimilasyonu derinlefltirmektir. Bu aç›dan 1960 darbecilerinin 1961 tarihli “Do¤u Raporu”ndaki (22.01.08 Milliyet) bir madde dikkat çekicidir. “Planlanan bölge okullar›, köy okullar› ve meslek okullar›n›n faaliyete geçirilmesi... K›z ve erkek misyoner yetifltirilmesi ve bunun için hususi müessese kurulmas›... Bölge halk›ndan kabiliyetli ve küçükten asimile edilen gençlere yüksek tahsil imkanlar› sa¤lanmas›”... Aradan 47 y›l geçtikten sonra devletin Kürt Ulusal Sorunu’nda bir yaklafl›m fark›n›n olmad›¤›, büyük sermaye gruplar›n›n destekleriyle sürdürülen “Kardelenler”, “Baba beni okula gönder”, “Haydi k›zlar okula” kampanyalar›n›n asimilasyon politikas›n›n bir parças› olarak hayata geçirildi¤i böylece kan›tlanmaktad›r. Üstelik bu kampanya yürütülürken okula gidemeyen çocuklar›n anas›-babas› suçlan›r, çocu¤unu okula göndermeyene para cezas› verilece¤i söylenir. Kampanyalar süslenerek sunulur ama iflin gerçek taraf› çocu¤unu okula göndermeyen “suçlu” ana-baba de¤ildir. Ana-baba suçlanarak asimilasyon politikas› gizlenmek ve halk›n gözünde bir “meflruluk” yarat›lmak istenmektedir ki bunda baflar›l› olundu¤u da söylenebilir. E¤itime bu kadar “düflkün” bir devletin, üniversiteleri paral› hale getir-

Düflkünlefltirme derinlefltiriliyor… Yeflil kart yoksul olan ailelere verildi¤inden insanlar çal›flt›klar› yerlerde sosyal güvencelerinin sa¤lanmas›n› istemek yerine bu kart›n elinden al›nmamas› için sosyal güvencelerini bir kenara itebilmektedir. Örne¤in nüfus oran›na göre yüzde 27.72’si yeflil kartl› olan Bitlis’te Best fiekerleme Fabrikas› Genel Müdürü’nün flu söyledikleri bu bak›mdan önemlidir. “... Yeflil kartla sadece ücretsiz sa¤l›k yard›m›ndan yararlan›lm›yor, o kartla para, g›da, yakacak yard›m› da al›yor. ‘Yeflil kart›m var, sigorta yapma’ diyor. Emeklili¤i de¤il günü kurtarmay› düflünüyor. Kalorifer kazan› ateflleyicisi ar›yordum, 550 YTL ücret, 3 ö¤ün yemek ve 200 kilo kömür verecektim. Bir genç geldi, ‘sigorta yaparsan ifle girmem, yeflil kartl›y›m, sigorta primini maafl›ma ekle’ dedi.” Türk hakim s›n›flar›n›n temsilcisi AKP bu yoksullu¤u kullanarak oylar›n› art›rabilir ama uflakl›¤›n› yapt›¤› s›n›flar›n bu yoksullu¤un oluflmas›ndaki sorumlulu¤unu ortadan kald›rmaz. Yarat›lan bu yoksulluk ayn› zamanda Kürt Ulusal Hareketi’ne karfl› izlenen tasfiye politikas›na ba¤l› olarak kullan›lmaktad›r. 2007 genel seçimlerinde T. Kürdistan›’nda

DTP’lilere oy verdikleri için halk›n kimi yapt›r›mlarla cezaland›r›lmaya çal›fl›ld›¤›n› biliyoruz. Örne¤in Siirt’te böylesi bir durum yaflanm›flt›r. Eruh ilçesine ba¤l› Erenkaya köylüleri DTP’li adaya oy vermemeleri yönlü tehdit edilmifl, oy verdikten sonra da sular› kesilerek “cezaland›r›lm›fllard›r.” (23.08.07 Gündem) Kürt ulusuna mensup iflçi ve emekçilerin sosyal sorunlar› ulusal taleplerini yok sayman›n gerekçesi k›l›nmaktad›r. Hat›rlanaca¤› üzere 22 Temmuz seçimlerinin ard›ndan bölgede AKP’nin oy oran›n› ciddi bir flekilde art›rm›fl olmas› “bölgenin sorunu siyasi de¤il, ekonomiktir” yorumlar›na da neden olmufltu. Kuflkusuz “siyasi” sorundan kas›t Kürt ulusunun ulusal temelli talepleridir. AKP veya herhangi bir düzen partisinin Kürt iflçi ve emekçilerinin sosyal sorunlar›n› çözmek bir yana daha da derinlefltirece¤i gerçe¤ini not ederek; sosyal sorun ve taleplerin ulusal sorun ve talepleri yok sayman›n gerekçesi k›lmak tek kelimeyle ikiyüzlülüktür. “Kürt sorunu benim de sorunumdur” pragmatik ç›k›fl›ndan sonra baflbakan›n “tek millet” nutku da bu ikiyüzlülü¤ün belgesidir. Kuruluflundan bu yana inkar siyaseti izleyen devletin verili durumu çarp›tma çabas› anlafl›l›r olmakla birlikte

Ve di¤er enstrümanlar…

mek istemesi, 2 y›ld›r 40 kadar okul yapt›racak paran›n Diyarbak›r Milli E¤itim Müdürlü¤ü’nün kasas›nda beklemesi (29.01.08 Evrensel) gibi örnekler ise gerçek derdinin e¤itim olmad›¤›n› görmemiz aç›s›ndan kayda de¤er bir durumdur. Sosyal sorunlar›n ve hareketin aleyhine kullan›lmas›n›n yan›nda din olgusu da önemli bir silaha dönüfltürülmektedir. Kürt Ulusal Hareketi’ne karfl› devlet taraf›ndan kullan›lan Hizbullah’›n bugün T. Kürdistan›’nda dernekler alt›nda örgütlendi¤i, halk› g›da vb. yard›mlar›yla, din propagandas›yla örgütlemeye çal›flt›¤› dile getiriliyor. F. Gülen cemaatinin bölgeye ilgisini yo¤unlaflt›rd›¤›ndan,

AKP’nin de ‹slamc› tandansl› olmas› nedeniyle bölgede potansiyel bulmas›n›n kolay oldu¤undan bahsedilerek ‹slamc› bir geliflimden söz ediliyor. Bu yönelim devletin her zaman dini kulland›¤›, din kardeflli¤i vb. söylemlerle halk› uyutmaya çal›flt›¤›yla ba¤lant›l› olarak düflünüldü¤ünde flafl›rt›c› de¤ildir. Hakim s›n›flar›n temsilcisi AKP’nin ‹slam kökenli oldu¤u da bu durumdan rahatl›kla yararlanmas›n› getirmektedir. Devletin Ermenilere, Yahudilere, Rumlara kar›fl izledi¤i politikalarda Kürtlerin saf tutmas›n› sa¤lamak için “‹slam kardeflli¤i” gibi söylemlerin kullan›ld›¤› bilinmektedir. Bugün izlenen Kürt ulusal mücadelesini bo¤mak, ulusal hareketi tasfiye

Politik gündem gerçekte Kürt iflçi ve emekçilerinin ulusal ve sosyal sorun ve talepleri karfl› karfl›ya konamaz. Nitekim Ulusal Hareket’in “halktan kopuk” de¤erlendirmesi de “sosyal taleplerden uzaklaflt›k” olarak anlafl›lmal›d›r. Ne var ki, ideolojik yap›s› gere¤i Ulusal Hareket sosyal sorunlar› nihai olarak çözmeye muktedir de¤ildir.

etme planlar›n› hayata geçirirken de din kardeflli¤i söylemi öne ç›kar›lmaktad›r. Böylece Kürtlerin birli¤ini da¤›tmak, zay›flatmak amaçlan›rken kimilerinin de devletin yürüttü¤ü politikalara eklemlenmesi isteniyor. Kuflkusuz devletin dini kullanarak bu kadar güçlü bir etkinlik sa¤layabilmesinde ulusal hareketin bu konudaki yaklafl›m›n›n da etkisi bulunmaktad›r. Bu sorun ile alabildi¤ine kaç›nman›n hatta uzlaflman›n do¤al bir sonucudur. Fakat bu devletin dini kulland›¤› gerçe¤ini de¤ifltirmez. Üstelik bu yeni bir politika da say›lamaz. Bugün “‹slama do¤ru kay›yoruz” yaygaralar› kopartanlar “laik, anti-laik” kay›kç› dövüflü yürütenler dün el ele Sivas’ta Çorum’da Marafl’ta ve daha baflka yerlerde Alevilerin ayd›nlar›n, devrimcilerin katledilmesinde oynad›klar› rolleri halk›n unuttu¤unu sanmaktad›rlar. Ki “dinin” politikaya alet edilmemesi 盤›rtkanl›¤› ile güya T. Kürdistan›’nda dinin kullan›lmas›na muhalefet ediyorlar. Oysa biliyoruz ki, bizzat M. Kemal “yerinde ve zaman›nda” (yani ç›karlar gerekti¤inde) “hadislere” “ayetlere” baflvurmaktan çekinmemifltir. “Misak-› Milli” diye an›lan s›n›rlar ulusal temelde de¤il “Müslüman bölgeler” anlay›fl›yla oluflturulmufltur. Bizzat “Diyanet ‹flleri” gibi bir kurum dahi dinin devlet flemsiyesi alt›nda bir araca dönüfltürüldü¤ünün kan›t›d›r.


Göğün yarısı

İşçi-köylü 20

Yasaks›z, korkusuz, tehditsiz konuflmak için 2 Mart’ta Ankara’ya! Yaflam›n her alan›nda hak gasplar›n›n, sömürünün, eflitsizli¤in, zulmün gitgide pekiflti¤i günümüzde, bizlerin önünde duran gerçeklik, mücadeleyi yaflam›n her alan›na yaymaktad›r. Her türden eflitsizli¤e, ezilmiflli¤e var gücümüzle karfl› koymal›y›z. ‹ster demokratikleflme olsun, ister kad›n haklar› olsun, ister sosyal haklar olsun; ezilenler, sömürülenler lehine biçimlenecek her durum, bizlerin örgütlü gücüne ve mücadelesine ba¤l›d›r. Önümüzdeki süreçte YDG Genç Kad›n Buluflmas›’n›n bulunmas›n›n etkisiyle de kad›n sorunlar›n›n teflhirinin önemi büyüktür. Sistemin içinde iki kez ezilmiflli¤i, sömürüyü yaflayan kad›nlar›n; mutfak, yatak odas›, çocuk üçgenine s›k›flm›fl, daralt›lm›fl hayatlar›; di¤er yandan üretime kat›lma zorunluluklar› maruz kald›klar› sö-

mürüyü katmerlefltirmektedir. Kad›n›n günümüzdeki portresi (dayat›lan portresi) evinden ç›kmayan, “han›m han›m” dizini k›r›p oturan, hizmet etmekle yükümlü oldu¤u kiflilere kölece bitmez tükenmez bir emek sarf eden, okumas› hala gereksiz görülen, okuyorsa lütuf say›lan bir portredir. Tüm bu tabloyu birkaç özelde özetlemek gerekirse; Çal›flan kad›n; biraz önce de söz etti¤imiz gibi sistemin emekçi halk üzerindeki sömürüsünün yan› s›ra cinsiyetinden ötürü bir kez daha sömürülmektedir. Evde çocuklar›yla ilgilenen fakat onlarla ilgili al›nacak kararlarda dahi söz hakk› ikinci planda kalan, tüm ev ifllerini tek bafl›na s›rtlayan; ifl hayat›nda bir kez daha ikinci plana itilen, ço¤u zaman üretici kimli¤iyle de¤il de cinsel kimli¤iyle görülen, hatta tacize ve fiziksel, psikolojik fliddete u¤rayan kad›nlard›r. Birçok çal›flma alan›nda ifle al›n›rken evli-bekar, çocuklu-çocuksuz ayr›m› yap›lmakta, hamile ya da küçük çocu¤u olan kad›nlar ifle al›nmamakta hatta ifl-

ten at›lmaktad›r. Ola ki bu durumlarda da ifle girmesine ya da ifline devam etmesine izin verilirse, bu kez de ifl yerlerinde emzirme odalar›, ücretsiz krefller olmad›¤› için kendisi iflten ayr›lmak durumunda kalmaktad›r. Ö¤renci genç kad›n ise, binbir zorluklarla okumakta, geneldeki o tüm eziyeti, külfeti yaflamakta; bunun yan› s›ra kad›n oluflunun etkisiyle istekleri yok say›lmaktad›r. Zorlu lise hayat›n›n ard›ndan s›ra okunacak üniversite ve meslek seçimlerine gelebilirse durum o kadar da “zor” olmamaktad›r. Çünkü; seçimini kad›nlar için “uygun” görülen (ö¤retmenlik, hemflirelik, masa bafl› vb.) bir avuç meslek aras›ndan yapmak zorunda b›rak›lmaktad›r. Ailesinin uza¤›ndaki bir üniversiteye gitmesiyle de büyük tepkilerle karfl›laflmaktad›r. Tüm bunlar› yaflay›p üniversite haya-

t›na bafllayan ve yurtlarda bar›nan genç kad›nlar›, yine baflka bir koldan fakat ayn› temelden bask›lar kuflatmaktad›r. Yurt girifl-ç›k›fl saatlerinin kat›l›¤›, yaflanan cinsel tacizler, bekaret kontrolleri bunlar aras›ndan sadece bir kaç›d›r. Semtlerde üretime kat›lmay›p ev kad›n› olan kad›nlar›m›zsa; hayat›n birçok sosyal yönünden mahrum kalmaktad›rlar. Tüm bu imkâns›zl›klarda çal›flmaktan ümidini yitirmifl, efline ba¤›ml› yaflamak zorunda olan kad›nlar… Bu tabloya yak›ndan bak›ld›¤›nda kad›nlar›n kimliksizlefltirildi¤i görmek hiç de zor olmayacakt›r. Tüm bu sistem çeliflkilerinin uzant›s› olan kad›n sorunu için mücadele etmenin önemi oldukça aç›kt›r. Her türden hakimiyet ve sömürü iliflkisinin yok edildi¤i yeni bir dünya düzeni kurmak, bu iliflkilerin ma¤durlar›n›n örgütlü müdahaleleriyle, baflka bir flekilde ifade edersek; bu hayat› biçimlendirme sürecine kat›lmalar›yla mümkün olabilecektir. Bu ma¤duriyetin nedenlerinin hangi temellere dayand›¤›n› ve mücadele

yöntemlerini belirleyip, mücadelenin bu yönelimlerle uygulanmas›n›n önemi büyüktür. Bu yönde, sosyalist düzenin kad›nlar›n›nki de dahil her türlü sömürünün, her türlü ezme-ezilme iliflkisinin ortadan kald›r›laca¤› bir toplumsal eflitlik düzeni oldu¤u gerçektir. Ancak bizler, bunun kendili¤inden geliflece¤i ya da kad›nlar›n mücadelesinin s›n›f mücadelesini böldü¤ü veya gereksizli¤i düflüncesindeysek, bu gerçek d›fl›d›r. Bizler her türden hak mücadelesinin öncüleri olmay› baflarmal›y›z. Bu hak mücadelelerinin aras›nda kad›n sorunu ise anlatt›¤›m›z gibi tüm aç›kl›¤› ve ç›plakl›¤›yla karfl›m›zda durmaktad›r. Bu sorunlar geçti¤imiz Kas›m ay› sonunda gerçekleflen 2. YDG Konferans›’nda gündeme gelmifl olsa da yeterince irdelenememifltir. Tüm bu gerçekliklerin do¤urdu¤u gereksinim önümüzdeki sürece YDG Genç Kad›n Buluflmas›’n› getirmifltir. Bu buluflmada tüm bu sorunlar üzerinde ‹flçi Kad›n, Ö¤renci Kad›n, Örgütlü Kad›n gibi bafll›klar alt›nda sunumlarla desteklenerek tart›fl›lacak ve çözüm üretilmeye çal›fl›lacakt›r. Ayn› zamanda bu buluflma YDG içinde somut anlamda yeni oluflmaya bafllayan Kad›n Komisyonlar›’n›n hareketlili¤i aç›s›ndan da önemli bir yerde durmaktad›r. Buluflmada kad›n komisyonlar›n›n çal›flma ilkeleri ve yönelimleri de tart›flmalarla belirlenecektir. Bununla birlikte bu buluflman›n var olan, fakat aktif durumda olmayan kad›n komisyonlar›n› ifllevsel hale getirmesine, aktif olanlar›n hareketlili¤inin ve bilefliminin artmas›na, olmayan yerlerde yeni komisyonlar›n kurulmas›na da hizmet etmesi beklentilerimiz aras›ndad›r. Tüm bunlar göz önünde bulunduruldu¤unda, bu buluflman›n örgütlenmesinin önemi, gereklili¤i herkesçe aflikard›r. 2 Mart günü yap›lacak olan buluflma kad›n sorunlar›n›n teflhirini yaparak, temellerini vurgulayacak ve verilmesi gereken mücadelenin fleklini ortaya koyacakt›r. Bizler sorunlara bak›fl›n s›n›f bilinciyle yo¤rulmas›n›n önemini bir kez daha vurguluyoruz. Bunun bilinciyle ezilen, sömürülen, zulme u¤rat›lan kad›nlar›m›za 2 Mart Yeni Demokrat Gençlik Genç Kad›n Buluflmas›’nda buluflma ça¤r›s›n› yap›yoruz! Umudumuzun sonsuzlu¤unda, el ele mücadele etmek, bu süreci birlikte omuzlamak ve sesimizi tüm ezilmifl, yok say›lm›fl; iflçi kad›nlar›m›z›n, analar›m›z›n, genç kad›n yoldafllar›m›z›n ad›na duyurmak için; gö¤ün yar›s› olan kad›nlar›m›zla 2 Mart’ta Ankara’da buluflal›m! (‹stanbul’dan bir YDG’li)

22 Şubat-6 Mart 2008

Yorumsuz... ✔ Bir çocuk annesi evinde ölü bulundu: Diyadin’e ba¤l› Ketanp›nar (Kaniketan) Mahallesi’nde oturan bir y›ll›k evli Sacide Atl›, evinde, av tüfe¤i ile kafas›ndan vurulmufl halde ölü bulundu. Ailesinin haber vermesi üzerine olay yerine gelen polisin yapt›¤› incelemenin ard›ndan cenaze, otopsi için Diyadin Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Burada yap›lan ilk incelemenin ard›ndan Atl›’n›n kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için cenazesi, Trabzon Adli T›p Kurumu’na gönderildi. Yak›nlar› Atl›’n›n intihar etti¤ini ileri sürerken, olayla ilgili soruflturma bafllat›ld›. ✔ Türkan Aytifl cinayeti Meclis’e tafl›nd›: DTP Van Milletvekili Fatma Kurtulan, Van’›n Ercifl ‹lçesi’ne ba¤l› fierefli (Panê) Köyü’nde silahla intihar etti¤i öne sürülen Türkan Ayt›fl’›n efli taraf›ndan öldürüldü¤ü iddialar›n› Meclis gündemine tafl›d›. Ercifl’te aile büyüklerinin iste¤i üzerine 3 y›l önce kendisinden 14 yafl büyük Veli ‹fller ile evlendirilen Türkan Ayt›fl’›n 23 Temmuz 2007 tarihinde silahla intihar etti¤i öne sürülmüfltü. ✔ Kocas›n› dire¤e ba¤lay›p döve döve öldürdü: Manisa’n›n Turgutlu ‹lçesi’nde, 3 çocuk annesi 40 yafl›ndaki Fatma Demir, çal›flt›klar› besi çiftli¤inde, kendisine sürekli döven ayn› yafltaki efli Adnan Demir’i dire¤e ba¤lad›ktan sonra sopayla döverek öldürdü¤ü iddias›yla tutukland›. Fatma Demir, “Eflim, uzun zamand›r beni ve çocuklar›m› feci flekilde dövüyordu. Ayr›lmak istedim. Ancak bir türlü olmad›… Cezam› çekmeye raz›y›m” dedi. ✔ ‹mza kampanyas› Afganl› genci idamdan kurtard›: Afganistan’da internetten kad›n haklar› ile ilgili bir raporu indirip arkadafllar›na da¤›tt›¤› için idama mahkûm olan gazetecilik ö¤rencisi 23 yafl›ndaki Said Pervez Kambas, ‹ngiliz The Independent Gazetesi’nin öncülü¤ündeki dünya genelindeki kampanyan›n sonuç vermesi üzerine idamdan kurtuldu. Kambas’›n bu kez hangi yasa uyar›nca yarg›lanaca¤› henüz belli de¤il. ✔ ‹ran’da maça giden k›z gözalt›na al›nd›: ‹ran’›n Abadan kentinde yerel bir futbol maç›n› izleyen 16 yafl›ndaki k›z çocu¤u gözalt›na al›nd›. Erkek k›l›¤›na girerek yerel futbol maç›n› izleyen k›z çocu¤unun sesi di¤er izleyiciler taraf›ndan fark edilince stadyumdaki polise ihbar edildi. K›z ve erkek arkadafl› hemen polisler taraf›ndan gözalt›na al›nd›. ‹ran’da kad›nlar›n stadyumlarda maç izlemesi yasak.


İşçi-köylü 21

22 Şubat-6 Mart 2008

Göğün yarısı

17 y›l süren iflkencenin sonucunda 5 kurflunla yaflama veda etti Erken ve zorla evlendirilme, baflta T. Kürdistan› olmak üzere yar›-feodal ülkenin her yerinde görülen ve kad›n›n iradesini, düflüncelerini yani varl›¤›n› hiçe sayan bir sorun olmaya devam ediyor. Daha kendini bilmez yafllarda kad›nlara “kaderine raz› gelmek” ö¤retildi¤i için, hay›r demek dahi imkans›z hale gelir. Hay›r demek bir cesaret iflidir ayn› zamanda. Çünkü toplumdan ve aileden d›fllanmaktan töre cinayetlerine kadar yolu vard›r konunun… Yine bir kad›n dram› yafland› Van’›n Bostaniçi Beldesi’nde. 35 yafl›nda ve 5 çocuk annesi olan Beyaz Alkan, kocas› Ömer Alkan taraf›ndan 17 y›ll›k iflkence ile dolu evlili¤in ard›ndan 5 kurflunla katledildi. Beyaz, 1991 y›l›nda 18 yafl›ndayken ayn› köyde yaflad›¤› Ömer Alkan ve yak›nlar› taraf›ndan silah zoruyla kaç›r›lm›fl ve “töre” gere¤i dü¤ün de yap›lmaks›z›n nikahlanm›flt›. Evlili¤inin ilk aylar›ndan itibaren fliddet görmeye bafllayan Beyaz’a destek olacak kimsesi yoktu. Zira 1993’te köylerinin zorla boflalt›lmas›yla Van’a göç et-

mak istedi ama feodal zincirler buna da izin vermedi, ailesi taraf›ndan “ikna edilerek” geri gönderildi. Kocas›n›n evinden A¤ustos 2007’de ikinci kez ayr›larak ailesinin yan›na s›¤›nd›¤›nda Ömer Alkan’›n bir turist kad›na tecavüzden yarg›lanmas› da aile taraf›ndan yeterli gerekçe olarak kabul edilmedi. Boflanma davas› da açm›fl olmas›na ra¤men bir kez daha ›srarla kaderine terk edercesine ölüme gönderildi Beyaz…

20 gün daha yaflayabilseydi… mek zorunda kalm›fllard›. T. Kürdistan›’nda zaten tek bir ac›yla yaflam sürdürmek olanaks›zd›r. Bir yandan devletin zulmüyle topraklar›ndan kopart›lma, di¤er yandan iflsizlikten, yoksulluktan yaflam›n zindana dönmesi… Bu zincirin halkalar› sürer gider. Beyaz da gurbetin ve yoksullu¤un yan›nda, kocas› taraf›ndan aç b›rak›lma, ayakta bekletme ve dayak gibi sistemli iflkenceler yaflad›. Ailesinin yan›na s›¤›n-

20 gün daha yaflayabilseydi Beyaz, 25 fiubat’ta büyük ihtimalle boflanm›fl olacakt›. 20 gün daha yaflayabilseydi, duruflmas›nda Ömer Alkan’›n bir yafl›ndaki o¤lunu da tekmeleyerek öldürdü¤ünü söyleyebilecekti belki. Ama 6 fiubat’ta yaflama veda etti Beyaz. Ömer Alkan, Beyaz’›, o¤lunu öldürdü¤ünü mahkemeye söylemesini engellemek için katletti. Annesinden 4 gün önce ölen o¤lu kay›tlara normal ölüm olarak geçmiflti. Beyaz, kocas›na karfl› dava

‹ran’da bir recm cinayeti karar› daha…

Tafllanarak öldürme anlam›na gelen recm cezas› “zina” gerekçesiyle daha çok da kad›nlara yönelik uygulanan bir ceza. Bugün esas olarak ‹slami fleriat taraf›ndan yönetilen ülkelerde uygulanmas›ndan kaynakl› sadece Kuran’da geçti¤i san›lmakla birlikte tüm dinlerde bu hüküm bir flekilde yer almaktad›r. Örne¤in ‹ncil ve Tevrat’ta da aleni bir flekilde recm cezas› mevcuttur. Bu cinayet biçimi daha önce de örne¤in baflka bir erkekten çocu¤u oldu¤u gerekçesiyle Emine Laval’a, kuaför salonu açt›¤› için Amira’ya 8 yafl›nda fahiflelik yapmaya zorlanan zekâ özürlü Leyla’ya, tecavüze u¤rayan 16 yafl›ndaki At›fe Recebi’ye… on binlerce kad›na uyguland›. Hala da 21. yüzy›lda bu cezaland›rma yöntemi sürüyor. Topra¤a dikine gömerek tafllamak, üzerine tafltan bir duvar devir-

mek ve yüksek bir yerden tafllar›n üzerine atmak flekillerinde uygulanan bu cinayetin en dehflet verici yan› ise s›radan insanlara uygulat›lmas›, yani bir nevi “cellats›z idam” olmas›. Recmi anlatan bir kiflinin “iri tafllar›n isabet etti¤i yerde bir kan lekesi büyümeye bafll›yor... Leke büyüdükçe insanl›k küçülüyor” sözleri bu cinayeti en iyi anlatan ifade… Recm, toplumsal vicdan›n en yerlerde sürünen hali olsa gerek… Ahlak bekçili¤i yapan ahlaks›zlar›n çokça oldu¤u günümüz erkek egemen sisteminde bu cezan›n daha çok kad›na uygulanmas› flafl›rt›c› de¤il pek tabi ki. Ortaça¤’da cad›l›kla suçlanarak yak›lan kad›nlar›n üzerindeki atefl hala yan›yor… Ayn› “suçu” iflledi¤i söylenen kiflilerden erkek olan›, ço¤u zaman 100 k›rbaçla kendini kurtarabiliyorken, kad›n “insanca” bir ölüm için yalvart›l›r hale getiriliyor.

Zohreh ve Azar’a recm cezas› Bugüne kadar on binlerce kad›n›n ve hem de kendi hemcinslerinin de içinde bulundu¤u kalabal›k taraf›ndan, toplumsal histeri gibi katledildi¤i ‹ran’da uluslararas› tüm tepkilere ra¤men iki kad›n daha bu cezaya mahkum oldu. 2002’deki moratoryuma ra¤men iki kardefl Zoreh ve Azar Kabiri-niat, “zina” suçlamas›yla recme mahkum oldu. 27 ve 28 yafllar›ndaki iki kad›n›n bir di-

¤er kardefli ve onlar›n eflleri, 4 fiubat 2007’de Zohreh Kabiri-niat’›n kocas›n›n flikayeti üzerine tutuklanm›flt›. Befl kifli Mart’ta görülen davada “yasak iliflkide bulunmak” suçlamas›yla k›rbaç cezas›na mahkum oldu. Fakat bu cezan›n infaz›n›n ard›ndan iki kad›na “zina” suçlamas› da yöneltildi. Her ikisi de bu suçlaman›n sonucunda ölüm cezas›na mahkum oldu. Aral›k 2002’de Adalet Bakan› Ayetul-

açaca¤›n› söylemiflti. Ama bu hiç gerçekleflmedi. Ölümünden sonra Beyaz’›n a¤abeyi kendi suçlar›n› da itiraf ediyordu; “Bu olaydan sadece kocas› de¤il, bütün aile sorumludur” sözleriyle. Ömer Alkan, Beyaz’› “namusu” için öldürdü¤ünü söylüyormufl. Tecavüzden yarg›lanan bir “insan›n” bunu söyleyebilmesi için akl›ndan zoru olmas› gerekiyor. Ya da feodal kültürün ve kurallar›n çok güçlü olmas›. Zira onun s›¤›nabilece¤i tek yer bu kültürdür. Bu kültürde kad›n›n ad› olmad›¤› için mahkemelerde “tahrik unsuru” dikkate al›narak cezas›nda indirim olmamas› için hiçbir neden yoktur çünkü. Feodal bask›, devletin zorla göç ettirme, yoksulluk, koca daya¤› içinde geçen 35 y›ll›k yaflam özellikle T. Kürdistan›’nda yüz binlerce kad›n›n ortak yazg›s›. Ama yazg›lar› yapan da bozan da insan›n kendisidir. Kürt, Türk çeflitli milliyetlerden emekçi kad›nlar bu yazg›y› bozmak için birleflerek güçlenebilirler. Daha fazla fiemseler, Beyazlar, Gülistanlar ölmesin diye…

lah fiahrudi’nin recm cezas›na yönelik bir moratoryum ilan etti¤ini hat›rlatan Uluslararas› Af Örgütü, buna ra¤men mahkemelerin ölüm cezas› vermeye devam etti¤ini söyledi. Bugün ‹ran’da halen 11 kad›n ve iki erkek ald›klar› recm cezas›n infaz edilmesini bekliyor. 2006’da bir grup ‹ranl› hak savunucusu “Recmi Sonsuza Dek Durdurun” (www.stop-stoning.org) bafll›kl› bir kampanya bafllatt›. Kampanya sayesinde bu güne kadar befl mahkûmun ölüm cezas›ndan kurtuldu¤u biliniyor.

Sekiz milyon kad›n›n sosyal güvencesi yok K›sa ad› KASOS olan Kad›n›n Sosyal Sorumlulu¤u Platformu aktif olarak çal›flan 8 milyon kad›n›n sosyal güvenceden yoksun oldu¤unu aç›klad› Platform, “Kad›n›n ‹fl Hayat›ndaki Yerinin Önemsenmesi” bafll›kl› araflt›rmas›nda, Türkiye’de aktif olarak çal›flan toplam kad›n say›s›n›n 12 milyon 112 bin olarak belirlendi¤i ve bu kad›nlar›n yüzde 65’inin sosyal güvenceden yoksun oldu¤unu aç›klad›. Araflt›rmada, sigortas›z çal›flt›r›lan kad›nlar›n bafl›nda, yüzde 48 ile okuma-yazma bilmeyen, okur-yazar ve ilkö¤retim mezunu kad›nlar›n geldi¤i ifade edilirken, bu grubu yüzde 38 ile orta ve lise dengi okul mezunu kad›nlar›n izledi¤i kaydedildi. Araflt›rmada, yüksek okul ve fakülte mezunu kad›nlar›n dahi yüzde 14’ünün sigortas›z ola-

rak çal›flt›r›lmalar›n›n “kayg› verici” oldu¤u vurguland›. Türkiye’de 12 milyon 245 bin kad›n›n ise gündelikçi tabir edilen ifllerde çal›flt›¤›n› ortaya koyan araflt›rma, aktif ve sigortal› olarak çal›flan 4 milyona yak›n kad›ndan sadece 550 bininin normal haftal›k tatil imkânlar›n› kullanabildi¤ini, 3,4 milyonu aflk›n kad›n›n ise ayda iki ya da üç gün tatil imkân› ile çal›flt›klar›n› gözler önüne serdi. Araflt›rman›n aktif olarak çal›flan kad›nlarla, günü birlik ifllerde çal›flan kad›nlar aras›nda yap›lan ve sosyal yaflam›n imkânlar›ndan faydalanma ile ilgili sonuç bölümünde ise kad›nlar›n yüzde 77’sinin bir hobisi bulunmad›¤›, yüzde 80’e yak›n›n›n hiçbir sivil toplum örgütüne üye olmad›¤› ifade edildi. (H. Merkezi)


Tarihten sayfalar

İşçi-köylü 22

Mussolini’nin faflist ordusu: Kara Gömlekliler

Topra¤›n cemresidir f›s›lt›n gerilla… “Devrimimizin Latin Amerika’da cisimlefltirdi¤i örnekle, bütün flablon teorilerinin de¤erini hiçe indiren ö¤retisiyle kararl›, halk›n destekledi¤i, ölümden korkmayan küçük bir grup adam›n disiplinli ve düzenli ordu karfl›s›na ç›kabilece¤ini ve onu yenebilece¤ini kan›tlad›k. Bu temel derstir.” Küba Devrimi, 12 kifli ve 9 tüfekle yarat›lan bir zaferdir. Çünkü 82 kiflilik gerilla grubu, Küba topraklar›na ayak bast›klar› anda sald›r›ya u¤ram›fllar ve geriye iflte bunlar kalm›flt›r: 12 kifli ve 9 tüfek! Fakat, 12 kifli ve 9 tüfe¤in cesur buluflmas› Küba topraklar›nda 1956 sonunda gerilla savafl›n› bafllatm›flt›r. Mucizevi bir biçimde, küçük bir insan kolu, onu destekleyen büyük halk güçlerinin silahl› öncüsü, kararl›l›kla bir ideali gerçeklefltirmek için, yeni bir toplum kurmak, eskimifl yap›lar› y›kmak için ve nihayet toplumsal adaleti gerçeklefltirmek için cesurca savafl›r. Gerilla savaflç›s›n›n esinlendi¤i amac›n

22 Şubat-6 Mart 2008

büyüklü¤ü onlar› hakl› ç›kar›r. Bu savaflç› tutum, bu korkusuz tutum, son hedefin büyük sorunlar›yla mücadele etme kararl›l›¤›, gerilla savaflç›s›n›n büyüklü¤üdür. Gerilla savafl› devrimin bar›flç›l geliflmesine karfl› kurulan bir barikat, zafer de ard›llar›na sunulan bir çözüm reçetesiydi. Küba halk›n›n, Batista diktatörlü¤üne karfl› silahl› zaferi, sadece, tüm dünya gazetelerinin yazd›¤› gibi destans› bir zafer olmakla kalmam›flt›r. Bu devrim bir halk›n, gerilla savafl›yla, kendisini ezen bir yönetimden kurtulabilece¤ini elle tutulur, gözle görülür biçimde kan›tlam›flt›r. Hem de yaln›z on y›llar öncesi için de¤il…

Mussolini ‹talyas›’n›n faflist örgütü, Hitler’in SA’lar›n› and›ran “Black Shirts” yani Kara Gömlekliler’dir. “Kara Gömlekliler, Benito Mussolini’nin emrindeki silahl› Faflist ‹talyan birlikleridir. ‹lk birlikler Mart 1919’da Swuodre d’Azrone ad›yla sosyalistlere karfl› kuruldu. 1920’nin sonunda sadece sosyalistleri de¤il, Cumhuriyetçileri ve faflizme karfl› olan herkesi yok etmeye bafllad›lar. Faflist birliklerin say›lar› artt›kça yüzlerce kifliyi de öldürdüler. 24 Ekim 1922’de, Napoli’deki Kongre’de, Mussolini’yi bafla getiren meflhur Roma’ya yürüyüfl için bütün ülkeden silahlanm›fl Kara Gömlekliler topland›. Bir sonraki y›l›n bafl›nda, 1 fiubat 1923’de, özel Kara Gömlekliler resmi ola-

rak ulusal milise çevrildi.” Diktatörlü¤ün muhaf›zlar› olan bu silahl› faflist birliklere “Kara Gömlekliler” denmesinin sebebi Mussolini taraf›ndan belirlenen siyah üniformalar› giymeleridir. Siyah, masonlar için özel anlamlar tafl›yan bir renktir. Localar›n iç dekorasyonlar›nda yo¤un olarak kullan›lan siyah renk, masonik felsefede ölüm ritüellerini ve ölümü temsil etmektedir. Mussolini “Kara Gömlekliler” vas›tas›yla sadece kendi ülkesinde fliddet uygulamakla kalmam›fl, bu idealini gerçeklefltirmek için di¤er ülkeleri de iflgal etme yoluna gitmifltir. 1935 y›l›nda Etiyopya’y› iflgal etmifl ve 1941 y›l›na kadar 15 bin kiflinin katledilmesine neden olmufltur.

Kültür-sanat

Kapitalizmin kâr h›rs›n›n bir arac› olarak tüketim ç›lg›nl›¤›... Üretim araçlar›n›n son derece geliflti¤i bir ça¤da yafl›yoruz. Ancak bu muazzam geliflmeye ra¤men insanlar›n büyük ço¤unlu¤u temel ihtiyaçlar›n› karfl›layabilecek olanaklardan mahrum b›rak›lm›fl durumda. Çünkü sistemin amac› insanlar›n ihtiyaçlar›n› karfl›lanmas› de¤il, kâr elde etmektir. Bunun için meta üretmektir. Egemenler üretti¤i metay› satabildi¤i oranda kâr elde eder, sermayesini büyütür. Bu amac›na ulaflmak için devaml› mevcut Pazar alanlar›n› geniflletmeyi ve pazarlara hakim olmay› hedefler. Çünkü onun için her yeni Pazar, meta üretiminin geliflmesi için afl›lmas› gereken bir s›n›rd›r. Afl›r› meta üretimine çözüm olarak yeni pazarlarla birlikte, yeni ihtiyaçlar da yarat›r. Göz al›c› bir biçimsellik ve çeflitlilik görüntüsüyle toplumun her kesimine bir fleyler sunar. Bunu yaparken insanlar›n gerçek istem ve ihtiyaçlar›ndan yola ç›kmaz, onun için önemli olan daha çok kâr elde edece¤i metalar›n sat›lmas›d›r. Bunun için insanlar›n istem ve ihtiyaçlar›n› da flekillendirir. Bu hedefine daha fazla ulaflmak için her türlü araç ve yöntemi kullan›r. Toplumda bulunan tüm farkl›l›klar› kendisi için bir f›rsat olarak görür. Kad›nlara, erkeklere, çocuklara yönelik ayr› ayr› yöntemleri devreye sokar. Bu yetmez; bu gruplar› kendi aras›nda yafl gruplar›na ay›r›r, bu da yetmez, yaflad›klar› bölgelere göre farkl› yöntemler kullan›r, bu da yetmez e¤itim durumlar›na, boylar›na, kilolar›na, gelir durumlar›na, ten renklerine, dinsel inançlar›na göre s›n›fland›r›r. Böylece her gruba yönelik ar-

zular›n› k›flk›rt›r, yapay heyecanlar sunar, cazibe tuzaklar› kurar. Bu tuzaklar› harekete geçirmek için en etkili yöntem olarak reklamlar› kullan›r. Reklamlar, egemenlerin üretti¤i metay› kitlelere pazarlamada önemli bir silaht›r. Reklamlar› yaparken temel amaç kitleleri tüketime, savurgan bir tüketime yöneltmektir. Bunun için insanlar›n reklam› yap›lan metaya ihtiyac› oldu¤u empoze edilir. Günümüzde tv, radyo, gazete, internet vb.nin geliflkinli¤i ve yayg›nl›¤› dikkate al›nd›¤›nda reklamlar arac›l›¤›yla neredeyse ulafl›lamayan bir alan›n kalmad›¤› ortaya ç›kar. Egemenlerin bu alana yapt›klar› yat›r›mlar ve harcamalar da göz önüne al›nd›¤›nda reklamlar›n önemi daha iyi anlafl›l›r. Önceleri lüks say›lan ve pahal› olmas› nedeniyle belli bir kesim taraf›ndan al›nan buzdolab›, çamafl›r makinesi, bulafl›k makinesi, bilgisayar, DVD, cep telefonu vb. egemenlerin daha çok kâr etmek amac›yla toplumun genelinin almas›n› sa¤layacak bir düzeye getirilmifltir. Bunda üretim maliyetlerinin düflmesinin pay› olmakla birlikte esasta bu ürünleri daha genifl bir kitleye satarak daha çok kâr elde etmek iste¤i esast›r. Bu ve benzeri ürünlerde çok genifl bir ürün yelpazesi oluflturan egemenler böylece farkl› gelir gruplar›n› hedefliyorlar. Sistem meta-

s›n› satt›kça kâr elde etti¤i için; tüketim iste¤ini devaml› canl› tutmak zorundad›r. Bu yüzden yeni, geliflmifl ürünleri pazara sürmek zorundad›r. Öyle ki herhangi bir beyaz eflya, elektronik eflya almak için evinden ç›kan birisi bu ürünlerden birini ma¤azadan al›p evine getirdi¤i andan itibaren, ald›¤› ürünün daha yeni ve geliflmifl bir modelini alman›n hayalini kurmaya bafllar. Ald›¤› ürün daha hiç kullan›lmadan onun gözünde eskimeye bafllam›flt›r. Egemenler, daha geliflmifl ürünler, modeller gelifltirmek için Araflt›rmaGelifltirme (AR-GE) bölümleri kurmufllard›r. Burada yapt›klar› yat›r›mlarla kendilerine pazarda daha çok avantaj ve kâr sa¤layacak ürünler gelifltirmektedir. AR-GE bugün art›k bafll› bafl›na bir sektör haline gelmifltir. Buralar-

da gelifltirilen ürünler üretilerek, reklamlar, kampanyalar farkl› pazarlama yöntemleri ile kitleler bu sat›fla sunulan ürünlere ihtiyac› oldu¤una inand›r›l›r ve böylece Pazar devaml› canl› tutulur. Egemenler azami kâr h›rs›yla s›n›rs›zca üretime devam etseler de ne s›n›rs›z bir Pazar vard›r ne de s›n›rs›z bir tüketim talebi. Her fleyden önce çal›flan kitlelerin tüketim s›n›r›, ald›klar› ücretle s›n›rl›d›r. Ama bu egemenlerin kâr h›rs›n› gemlemez. Kitlelerin sadece bugününü de¤il, gelece¤ini de ipotek alt›na almak isterler. Bunun bir örne¤i de ülkemizde son y›llarda muazzam derecede artan kredi kart› kullan›c›s›na gelirinin 4-5 kat› harcama yapma olana¤› vermeleridir. Bu kartlarla egemenler kârlar›n› alabildi¤ince art›r›rken kitleler borç da¤lar› içinde daha da yoksullafl›r, geleceksizleflir. Egemenler her geçen gün kârlar›n› art›r›rken, büyük kitleler daha da yoksullaflmakta, yaflamlar›n› sürdürecek asgari temel ihtiyaçlar›na dahi ulaflamamaktad›r. Bu çeliflki ayn› zamanda sistemin sonunu getirecek zeminin de kendisidir. Her zamanki gibi onlar elde ettikleri muazzam kârlar›n› ve ellerinde tuttuklar› pazarlar› büyütme hesaplar› yap›yorlar ve bu hedeflerine ulaflmak için toplumsal, kültürel ve etik de¤eri önemsemiyorlar.


22 Şubat-6 Mart 2008

İşçi-köylü 23

Tarihten sayfalar

Halka ve devrimcilere karfl› ifllenen suçlar cezas›z kalmam›flt›r; dün de bugün de... 5 Mart 1999’da Çank›r›’da, Vali Ayhan Çevik’e düzenlenen eylemde patlayan Partizan öfkesi halka ve devrimcilere karfl› ifllenen suçlar›n hesab›n›n sorulaca¤›n›n bir garantisiydi... Hesap sorucu eylemler yapmak devrimci mücadelenin sadece bir parças› olsa da, özel bir yeri vard›r devrimciler için. Hesap sorman›n, bedel ödetmenin en yal›n biçimidir. Yar›nlara yürüyüflün zorlu yolculu¤unda düflenlerin, bedel ödeyenlerin hesab›n› sorman›n, kitlelerle birlikte ve onlar için yüründü¤ünün somut ifadelerinden biridir. Düflenlerin hesab›n› sormak, u¤runa flehit düfltükleri davay› gelifltirip büyütülece¤ine verilen sözdür. Onlar ki eflitli¤in, özgürlü¤ün hakim oldu¤u bir dünya için bedel ödemekten çekinmediler. Da¤ bafllar›nda son mermisine kadar çat›fl›rken; dar a¤açlar›nda cellatlar›n surat›na özgürlük sloganlar› hayk›r›rken; ölüm oruçlar›n-

da kendilerine teslim edilmesiyle egemenlerin zafer naralar› att›¤› bir dönem. Böyle bir ortamda 5 Mart 1999’da Çank›r›’da, Vali Ayhan Çevik’e düzenlenen eylemde patlayan Partizan öfkesi “zafer” ortam›n›n sarhofllu¤unu darmada¤›n eder. Bu ilk de¤ildir, daha önce de Tokat Valili¤i’ne, Emniyet Müdürlü¤ü’ne, Sivas katillerine yönelik benzer eylemler yap›lm›flt›r. Ayhan Çevik… Ad›n›n köylülere yapt›¤› zulümlerle, iflkenceyle, katliamla an›ld›¤› bir faflist. Ayhan Çevik’e düzenlenen bu eylem, halka ve devrimcilere karfl› ifllenen suçlar›n hesab›n›n sorulaca¤›n›n bir garantisidir. Faflist devlet beyninde patlayan Partizan öfkelerinden sonra görülmemifl bir

fl› koyman›n flehitleri anman›n en güzel biçimlerinden biri oldu¤u kesindir. Proletarya Partisi’nin tarihi de bunun gibi çeflitli örneklerle doludur. Proletarya Partisi militanlar› onlarca y›ll›k tarihi boyunca flehitlerinin kan›n› döken faflistlerden namlular›yla hesap sormufltur. ‹brahim Kaypakkaya’n›n katledilmesinde büyük rol oynayan S›k›yönetim Savc›s› Yaflar De¤erli’nin arabas›na bomba koyan Ali Y›lmaz’› unutabilir miyiz?… Ya da Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n ölüm y›ldönümünde Parti karar› gere¤i cezaland›r›lmas› gereken bir polis komiserini cezaland›rmak için gitti¤i Elaz›¤ Karakoçan’da kurulan pusu sonucu flehit düflen Armenak Bak›r’›… Ve daha yüz-

da bedenlerini hesaps›zca ölüme yat›r›rken, zindanlarda, iflkencehanelerde s›r vermeyip ser verirken; faflizmin yüzü gibi karanl›k dehlizlerde “kaybedilirken” yaflamaya devam edeceklerini çok iyi biliyorlard›. Ölerek yaflamak ve yaflatmak onlara özgüydü çünkü. Ölen sadece bedenleriydi. U¤runa flehit düfltükleri düflüncenin tohumlar› boy vermeye devam ediyor her yandan. Savafl›n ihtiyaçlar›na yan›t olmak, zorlu süreçleri omuzlamak, devrimci ideolojiden al›nan güçle zorluklar›n üzerine gitmek, hesap sorma bilinciyle düflmana darbeler vurmak… Bunlar devrim flehitlerine lay›k olman›n somut göstergeleridir. T›pk› Sinan Cemgillerin ihbarc›s›n› cezaland›ran ‹brahim gibi, Denizlerin idam›n› engellemek için ‹srail Baflkonsolosu’nu kaç›ran Mahir ve yoldafllar› gibi…

karfl› sald›r›ya geçer, ülke çap›nda TKP/ML-T‹KKO alarm› veren devlet güçleri, kap›ld›klar› korku ve panikle 8 Mart 1999 tarihinde Tokat’›n Çöre¤ibüyük köyünde gerilla güçlerini pusuya düflürerek, Ayfer Celep, Münire Sa¤d›ç ve Kemal Tutufl’u katleder. Ayfer… Özgür Kemal Karabulut’un ihbarc›s›n› Bak›fl’›n (Özgür’ün) kendi silah›yla cezaland›ran yi¤it savaflç›. fiimdi de o flehit düflmüfltü, er ya da geç akan kan›n›n hesab›n›n sorulaca¤›ndan emin olarak. Savafl›n kanunu bu galiba, mücadele büyüdükçe ödenen bedeller de büyüyor, a¤›rlafl›yor.

lercesini… Halka ve devrimcilere zarar veren faflizme karfl› hesap sorma bilinci tarihte kalm›fl bir fley de¤ildir. Onlarca y›ll›k deneyim ve kültürle Proletarya Partisi hesap sormaya bugün de devam ediyor. Geçti¤imiz y›llarda düflman›n Kürt halk›na yönelik imha, iflkence, zorla göç ettirme, gözalt›nda kaybetme, tecavüz; neredeyse yüzy›l› bulacak inkar, yok sayma, asimilasyon, k›sacas› bir halk› hem fiziksel hem de manevi olarak yok etme politikalar›n›n uygulama merkezleri ve uygulay›c›lar›ndan olan Malatya Valili¤i T‹KKO’cular›n hedefleri aras›nda olmufltu. Proletarya Partisi militanlar› Malatya Valili¤i’ne atanan, sistemin gedikli bürokratlar›ndan, ‹brahim Daflöz’e “karfl›lama töreni” için haz›rlam›fllard› bombalar›n›… Trabzon, “hassas vatandafl›n hassas flehri”. Devletin, PKK’ye karfl› savafl›nda asker kayna¤› olan Karadeniz’in bu

Ayhan Çevik’e bomba… 1999 y›l›n›n Mart aylar›. A. Öcalan’›n

Ne ilkti ne de son olacak! Egemenlerin sald›r›lar› kuflkusuz sadece yoldafllara, devrimci dostlara de¤il, devrimci düflünceye, halka karfl›d›r. Bu sald›rganl›¤a, bu pervas›zl›¤a dur demek devrimci bir sorumluluktur. Devrim flehitlerinin u¤runa can›n› verdikleri davaya, düflünceye sald›r›l›rken militan bir ruhla kar-

yi¤itleriyle de ünlü kenti Trabzon halk›, linç kültürüyle yo¤rulmaya çal›fl›l›yor. Hem de Mustafa Suphi ve yoldafllar›na yönelik linç girifliminde bulunulan 1921’den bi yana... Yak›n zamanda bildiri da¤›tan TAYAD’l› devrimciler, önde faflist MHP’liler, arkada milliyetçi faflist duygular› devlet taraf›ndan provokasyonlarla, yalan-dolanla sürekli canl› tutulmufl “hassas vatandafllar” olmak üzere ve devletin kolluk kuvvetlerinin de gözü önünde linç edilmek istendi. Tüm bu olaylarda baflrol, birçok olayda oldu¤u gibi devlet taraf›ndan beslenen MHP’li sivil faflistlerindi. Bu sald›r›lar›n hiçbirinde failler ne yaz›k ki “bulunamam›flt›”. Ama devrimci dayan›flma ve irade onlar›n, as›l suçlular›n cezas›n› vermiflti. Yine Trabzon’da oldu¤u gibi, Rize’de de mezar anmas› yapan devrimciler dönüflte sivil faflistlerin sald›r›s›na u¤ram›fl ve linç girifliminin ard›ndan Rize Belediye Baflkan› Halil Bak›rc› a¤z›ndan köpükler saçarak linççilere aç›kça destek verirken flöyle demiflti: “E¤er onlar oldu¤unu bilsem inip ben de vururdum…. Bir daha buraya gelmeye cesaret edemezler. Gelirlerse çok farkl› olur.” tescilli faflistin de ifade etti¤i gibi bu defa çok farkl› olmufltu… Ayn› y›l bir bomba da Merzifon Kaymakaml›¤›’nda patlam›flt›. Merzifon, Kürdistan flehirlerini and›r›yordu. ‹ti-miti, askeri-polisiyle ilçeyi adeta iflgal etmiflti devletin kolluk kuvvetleri. 5. Ana Jet Üs Komutanl›¤› bu ilçeye konuflland›r›lm›flt›. Bu seçimin tesadüf olmad›¤›n›, bütünlüklü bir stratejinin parças› oldu¤unu hat›rlatmaya gerek yok bile. Donan›m› için hiçbir “fedakârl›ktan” kaç›n›lmam›fl olan Merzifon Mekanize Birli¤i de yine burada bulunuyor. Kendilerince önemli gördükleri operasyonlarda özellikle de Türkiye Kürdistan›’na yönelik harekâtlarda buradaki gücü kullan›yor egemenler. Halktan ald›klar› vergilerle yine halk›n üzerine -özellikle de Kürt halk›n›n- ölüm kusmak için ne kadar çok “çal›flt›klar›” zaten biliniyor. Y›llard›r bu bölgede halk›n eme¤ini sömüren, devrimcilerin kan›na girenlere hesap gününün yaklaflt›¤› hat›rlat›lm›flt› bu eylemle. Faflizme, bitiremeyecekleri bir düflmanla karfl› karfl›ya olduklar›n› korkusuzca gösterir eylemleriyle devrimciler… Bu kavgada kazanan›n savaflanlar oldu¤unu tarih kan›tlad›. Bunun bilinciyle dün oldu¤u gibi bugün de yar›nlara yürünüyor ve faflizmden hesap sormaya devam ediliyor.


Kavga okulu

İşçi-köylü 24

22 Şubat-6 Mart 2008

Emperyalistlerin yüre¤inde KORKU, halklar›n yüre¤inde umuttur; STAL‹N… Baz› kifliliklerin ve önderlerin tarihte oynad›klar› roller ve iflçi s›n›f›n›n ideolojisine katt›klar› ile özel ve ayr› bir yere sahip oldu¤u bir gerçektir. Ki bu katk›lar›yla onlara “usta” demekte ve sadece dün de¤il, bugün ve yar›n da yolumuzu ayd›nlatt›klar›n› ifade etmekteyiz. Bu, somut koflullar›n somut tahlili dedi¤imiz bilginin pratik süreçten do¤du¤unu yads›mak ya da dogmatizm de¤il; aksine öncekileri de deneyim hazinesine kat›p, yolu daha sa¤lam ad›mlarla yürümektir. ‹flte Marksist-Leninist-Maoist bilimin 4. k›l›c› Stalin de, bugüne ›fl›k tutan ustalardan biridir. O, Bolflevik Parti’de örgütlenmesinden 5 Mart 1953’te yaflam›n› adad›¤› iflçi s›n›f›na veda etti¤i güne

l›k 1879’da Gürcistan’a ba¤l› Gori flehrinde do¤du. Babas› bir ayakkab› zanaatkâr›, annesi çamafl›rc›l›k yapan bir emekçiydi. 1894’te Tiflis’teki bir papaz okulunda ilahiyat e¤itimine bafllad›. Rusça’y› da burada ö¤rendi. O dönemde Tiflis’te iflçi grevleri ve ö¤renci boykotlar› oldukça yo¤un bir flekilde yaflanmaktayd›. Bu sosyal olaylardan etkilenen Stalin, Marksist düflünceleri ö¤renmeye ve benimsemeye bafllad›. 1899’da Marksist gruplarla olan çal›flmalar›ndan ötürü okuldan uzaklaflt›r›ld›. Okuldan at›lmas›n›n ard›ndan iflçilik yapmaya bafllad›. Bu arada, Pravda paralelinde Gürcüce yay›n yapan “Brdzolu” adl› illegal bir dergi ç›kart›yordu. Ayn› y›l (1901) bir iflçi gösterisine önderlik et-

1910’da yeniden tutukland›. Alt› ay hapsedildikten sonra sürgüne gönderildi. Stalin ayn› y›l partinin Merkez Komite temsilcisi olarak atand›. Uzun y›llar sürgünde kalmas›n›n ard›ndan 1917 fiubat Devrimi’yle birlikte Rusya’ya geri döndü. Ayn› dönemde ‹sviçre’den sürgünden dönen Lenin’le birlikte çal›flmaya bafllad›. 1917 Temmuz ay›nda Lenin’in tekrar Finlandiya’ya sürgüne gitmek zorunda kalmas› üzerine, Sverdlov’la birlikte partinin yönetimini üstlendi. Ekim Devrimi’nden sonra Lenin’in baflkanl›¤›ndaki Sovyet hükümetinde Milliyetler Halk Komiseri oldu. Sosyalist Ekim Devrimi’nden sonraki iç savafllarda ve savunmas›n› üstlendi¤i (daha sonra Stalingrad ad›n› alan) Çariçin kentindeki üstün baflar›lar› ile devrime ve halka gösterdi¤i büyük yararl›l›klardan ötürü Stalin’e Kas›m 1919’da K›z›l Bayrak ödülü verildi. RSD‹P ismi de¤ifltirilerek, Sovyetler Birli¤i Komünist Partisi oldu¤unda Stalin, SBKP’nin Nisan 1922’de yap›lan XI. Kongresi’nde MK sekreterli¤ine seçildi. Ayn› y›l›n fiubat ay›nda Tsuyurupa ile birlikte bir grup bilim adam›n›n Sovyet s›n›rlar› içerisinde çal›flmalar›na devam edebilmesi için enstitüler aç›lmas›n› sa¤lad›. Ayn› dönem K›z›l Ordunun Gürcistan kolunun güçlenmesi için çal›flmalar düzenledi.

kadar Leninist çizgiden ayr›lmad›. Hatalar yapt›, yanl›fl tespitlerde bulundu¤u oldu… Ama bunlar›n hiçbiri O’nun usta olmas›n›n önünde engel olmad›. Lenin, Devrim’den k›sa denebilecek bir süre sonra yaflama veda etti¤inde, Stalin hem d›flta emperyalizmin tehditlerine, hem içerde ve d›flar›da sa¤ ve sol oportünizme karfl› kararl› bir mücadele verdi. Sadece emperyalizmin de¤il, O yaflarken a¤z›n› açamayanlar, dost görünenler de ölümünün ard›ndan O’nun flahs›nda sosyalizme sald›r›lar›n› art›rd›lar. Stalin’in hatalar›na karfl› her zaman aç›kça mücadele etmifl olan Baflkan Mao, ölümünün ard›ndan Stalin flahs›nda sosyalizme yönelik sald›r›lar karfl›s›nda kararl› bir flekilde Stalin’i ve sosyalizmi revizyonizme karfl› savunan kifli olmufltur. K›saca bu de¤erli ustan›n yaflam›na bakarsak, nas›l pratik mücadele içinde geliflti¤ini ve devrime önderlik etti¤ini görebiliriz: As›l ad› Ioseb Vissarionovich Cugaflvili olan Josef Stalin, 18 Ara-

mekten polis taraf›ndan aranmaya bafllay›nca Batum’a gitti. 1903’te Rus Sosyal Demokrat ‹flçi Partisi’nin Kafkas Birli¤i 1. Kongresi düzenlendi¤i esnada hapiste olmas›na karfl›n Stalin, Kafkas Birli¤i Komitesi’ne seçildi. Stalin, bir y›l hapis yatt›ktan sonra Sibirya’daki Novaya Uda’ya sürüldü. 1904’te buradan firar ederek Londra’ya gitti. Ayn› y›l, parti Bolflevik ve Menflevik gruplanmalar›n artt›¤› bir süreçten geçiyordu ve Stalin böyle bir süreçte Bolflevik Komitesi’nin bafl›na geçti. RSD‹P’nin 1905’te Finlandiya’da yap›lan Tammersfors Konferans›’na konferans delegesi olarak kat›ld›. Lenin’le ilk bu konferansta karfl›laflt›lar. 25 Mart 1908’de Bakü’deki petrol iflçileri ile yürüttü¤ü grev çal›flmalar› nedeniyle tutuklan›p Vologda Eyaleti’ne sürgüne gönderildi. Bir y›l sonra firar edip tekrar Bakü’ye döndü¤ünde Stalin, illegaliteye daha fazla önem vermek zorunda kald›. Buna ra¤men, yeni grev örgütleme haz›rl›klar› içindeyken 23 Mart

“‹pek eldivenlerle devrim yapamazs›n›z” Lenin’in ölümünün ard›ndan parti içinde baz› bölünmeler meydana gelmeye bafllad›. Troçkizm ve Stalinizm ak›mlar› ortaya ç›kt›. Stalin, 1920-1930 aras› sa¤ ve sol ideolojik mücadele s›ras›nda suçland›. Bu mücadelelerde binlerce insan sürgüne gönderildi veya görevden al›nd›. Bu konuyla ilintili olarak Stalin “‹pek eldivenlerle devrim yapamazs›n›z” demifltir. Lenin’in ölümünün ard›ndan yap›lan ilk SBKP Kongresi’nde Stalin’in sekreterlik görevini sürdürmesi karar alt›na al›nd›. Stalin, planl› ekonomi, kolektivizasyon ve endüstrileflme uygulamalar› ile 1928-1936 y›llar› aras›nda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birli¤i’nde köklü dönüflümlerin gerçeklefltirilmesini sa¤lad›. II. Emperyalist Paylafl›m Savafl› bafllad›¤› esnada Stalin, partideki liderli¤ini devam ettiriyordu. Ayn› anda hem hükümet baflkanl›¤›n› hem de ordu baflkomutanl›¤›n› yürütüyordu. 19 A¤ustos 1939’da Stalin, Nazi Almanyas› ile Molotov-Ribbentrop

Antlaflmas›n› imzalad›. Bu anlaflmaya göre ülkeler aras›nda karfl›l›kl› savunma ve tarafs›zl›k ilkeleri tespit edildi. 1941 y›l›nda Hitler’in sald›rmas› sonucunda Sovyet Rusya bu sefer müttefiklerin yan›nda yer ald›. “Sovyet ordusunda geri çekilmek ileri gitmekten daha çok yürek ister” diyen Stalin’in önderli¤indeki Sovyetler Birli¤i Kuvvetleri, müttefikler aras›nda en çok kay›p veren (yaklafl›k 25 milyon kifli) olmas›na ra¤men Nazi Almanya’s›na karfl› zafer kazand›. Bu s›ralar ABD ise sald›r›ya u¤ramad›kça savafla kat›lmama karar›n› titizlikle uygulamaktayd›. Ne zaman ki Sovyet direnifli Nazizmi bertaraf eder iflte o zaman ABD için savafl bafllam›flt›r! Ne yap›p edip Avrupa Sovyet K›z›l Ordusu’ndan daha önce “kurtar›lmal›d›r”... Emperyalist güçlerin tarihten bu yana Stalin’e karfl› yürüttükleri karalama politikalar›n›n da temelde bu sebebe dayand›¤› çok aç›kt›r. Nazilere karfl› verilen direnifl savafl› içinde güçlü Nazi ordular› alt edilirken, cephe geniflletme ve Nazileri yaln›z b›rakma çabas›yla Stalin, 4-11 fiubat 1945 tarihlerinde ABD baflkan› Roosevelt ve ‹ngiltere Baflbakan› Churchill ile Yalta Anlaflmas›’n› imzalad›. Stalin, 1945’ten sonra Orta ve Do¤u Avrupa ülkelerinde komünist rejimler kurdurdu. (Daha sonra bu ülkelerin dünyadan izole edilmesi Churchill taraf›ndan “demir perde” diye an›lacak ve bu kavram yayg›nlaflacakt›r.) A¤ustos 1945’te Postdam Konferans’›na kat›lan Stalin, Nisan 1948’de Finlandiya sorununa getirdi¤i çözümle s›n›f bilincine sahip dünya proletaryas›na ulusal sorunun farkl› bir biçiminde de ö¤retmenlik yap›yordu. Dünya proletaryas›n›n befl büyük ö¤retmeninden dördüncüsü olan Stalin,1 Mart 1953 günü rahats›zland› ve vücudunun sa¤ taraf›na felç geldi. 5 Mart 1953 tarihinde 74 yafl›ndayken beyin kanamas› geçirerek hayata gözlerini yumdu. 9 Mart’ta gerçekleflen cenaze töreninde büyük bir kalabal›k toplanm›fl ve izdiham yaflanm›flt›r. O, Rusya’y› tahta sabanlarla çal›fl›yorken buldu ve atomik pillerle donatt›ktan sonra ayr›ld›. “Kapitalistleri ast›¤›m›zda, halatlar› bize onlar satacaklar” diyen Stalin; ulusal sorun, felsefe, ekonomi vb. konulardaki teorik ve pratik çözümleriyle ça¤›m›z›n sonuna dek proletaryan›n s›n›f bilincinin yarat›c› ve ö¤retici ustas›/ö¤retmeni olarak yaflayacakt›r.


İşçi-köylü 25

22 Şubat-6 Mart 2008

Kavga okulu

Anti-faflist direniflin kalesi; Stalingrad 21 A¤ustos 1942 ile 2 fiubat 1943 tarihleri aras›nda meydana gelen Stalingrad Savafl›, II. Emperyalist Savafl› için bir dönüm noktas› oldu. Hitler önderli¤indeki Nazi ordusu 1942 bahar›nda Kafkasya’y› ele geçirmek için sald›rd›. Petrol kaynaklar› ele geçirilerek Sovyet ordusu yak›ts›z, dolay›s›yla da hareketsiz b›rak›lmak isteniyordu. 17 Temmuz 1942’de bu amac› gerçeklefltirmede son engeli kald›rmak için Stalingrad’a sald›r› bafllad›. Ama Nazi ordular› umdu¤unu bulamad›. Oraya kadar “rahatça” girenler bir türlü ilerleyemedi. Stalingrad’› savunma-

da iflçiler ve Komsomol üyeleri askeri birlikler ile birlikte çarp›flt›. Alman ordusu Eylül ortalar›nda flehrin bir bölgesine girmeyi baflard› ve bu sokak çarp›flmalar›n›n bafllang›c› oldu. Genç-yafll›, kad›n-erkek bütün Stalingrad halk› çarp›flmaya kat›ld›. Çok a¤›r kay›plar vermifl olmas›na ra¤men Naziler ancak 3-5 km ilerleyebildiler. Bir Alman subay› yazd›¤› mektupta bunu flu flekilde kaleme ald›; “Volga’ya ulaflmam›za yaln›zca bir kilometre var fakat bu bir kilometreyi bir türlü geçemiyoruz. Bu bir km için yap›lan savafl,

PUSULA S›n›f savafl›m›nda örgütlülük bir zorunluluktur! Devrimcilik de¤ifltirme eylemidir. Ve dünyay› de¤ifltirmeye kalkanlar, önce kendilerini de¤ifltirmelidirler. Çünkü; devrimciler de içinde yaflad›¤›m›z bu toplumun ürünüdürler. Bu demektir ki; düflman yaln›z d›flar›da de¤ildir. Düflman›n ideolojik etkileri üzerimizdedir. Hem onlarla yafl›yor, hem onlarla savafl›yoruz. Ve bu savafltan zaferle ç›kmak için, yeni yaflam›, yeni düflünüfl tarz›n› içsellefltirmemiz gerekir. Asla ve asla üzerimizde etkileri olan düflman›n bu al›flkanl›k ve yaflam biçimlerine karfl› mücadele etmeyi elden b›rakmamam›z gerekir. Bu konudaki her zaafl› durufl, içimizdeki düflman›n giderek güç kazanmas›na yol açar. Bu durumu tersine çevirmek s›n›f mücadelesinin yasalar›n›n kavranmas› ile olacakt›r. Ancak flu da bir gerçektir ki, s›n›f mücadelesi d›fl›nda bir bilgi, s›n›f mücadelesi d›fl›nda devrimci e¤itim de olmaz. Tüm bunlar›n sa¤l›kl› bir tarzda ifllemesi, teorik bir bilgiyi, tarihsel tecrübeyi, özet olarak tarihin motoru olan s›n›f mücadelesinin yasalar›n› do¤ru bir tarzda kavramay›-içsellefltirmeyi flart koflar. Bundan yoksun olan-

lar, böylesi zor süreçlerde ya yolunu flafl›r›rlar ya da süreci tersine çevirmenin aktif militan› de¤il, peflinde sürüklenen olurlar. Çünkü var olan bu geri durum, bu devrimcilerin umudunu sarsar, moral ve motivasyonunu bozar. Yarat›c› yanlar›n› zay›flat›r. Hal böyle olunca, görev ve sorumluluklar›n› yerine getirme pratikleri de zay›flay›p sakatlan›r. Böylesi durumlarda bu devrimciler hakk›nda de¤erlendirme yaparken genel durumu asla gözden kaç›rmamak gerekir. Ama kiflilerde yaflanan ideolojik k›r›lmalara da mutlaka dikkat çekilmelidir. Her fleyi d›fltaki geliflmelerle aç›klamak do¤ru bir yaklafl›m de¤ildir. Soruna böyle yaklaflmak, her fleyden önce bireyin s›n›f mücadelesi içindeki tarihsel rolünü, özne olma gerçe¤ini siliklefltirir. Her fleyi d›fl›nda arayan, d›fl geliflmelere ba¤layan anlay›fllara karfl› mücadele ederek, bireylerin oynamas› gereken, ama oynamad›klar› rollerinin alt›nda yatan ideolojik, örgütsel, siyasi zay›fl›klar› birer birer ortaya koymal›y›z. Her koflul alt›nda iflini yapanla yapmayan› ay›rmal›y›z. Emek verenle vermeyen aras›ndaki fark si-

tüm Fransa’n›n ele geçirilmesi için yap›lan savafltan daha uzun sürdü.” Almanlar bunun üzerine kenti havadan bombalamaya bafllad›. Herkes böylesi sald›r›lara maruz kalan Stalingrad’da canl› hiçbir varl›k olamayaca¤›n› düflünüyordu. Ancak Stalingrad hem yafl›yor hem de savafl›yordu. Hitler; kent sokaklar›ndaki hayaletlerin k›sa zamanda temizlenece¤ini söylerken her y›k›nt›n›n ard›ndan atefl eden bir savunmac› ona cevap oluyordu. Nazi Ordusu ve K›z›l Ordu aras›nda geçen bu kanl› savafl Sovyet Rusya’n›n galibiyetiyle sonuç-

likleflti¤i anda devrimci hukuk, devrimci adalet anlay›fl› yara al›r. Buna azami ölçüde dikkat etmek, neden görevlerin yerine getirilmedi¤i sorusuna e¤itici bir tarzda yan›t vermek bireyin geliflimine daha çok hizmet edecektir. Koflullar teorisinin arkas›na s›¤›narak enerjisinin önemli bir bölümünü mazeret teorileri üretmeye ay›rmak, devrimci militanlar›n ifli olamaz. Devrimci militan görev insan›d›r. Bu konuda Baflkan Mao’nun flu söylemine kulak vermeliyiz: “Bir devrimci, halk›n kendisine gereksinim duydu¤u yerde halka hizmet etmelidir.” Peki, partinin kendisinden bekledi¤i görevleri yeteri kadar yerine getirmeyen bir militan, Mao’nun dedi¤ini yapabilir mi? Tabi ki yapamaz. Derin bir halk sevgisine sahip olmayan bir militan, halk›n ve partinin sorunlar›n› çözmek için gereken özveride bulunamaz. Bunun için derin bir halk sevgisi, iki s›n›f aras›ndaki çat›flmada proletaryan›n sad›k militan›, y›lmaz savaflç›s› olmak önkofluldur. Bugün devrimci ve komünist hareket için koflullar›n zor oldu¤u bir gerçektir. Di¤er bir gerçek ise; bu zor koflullarda savaflma yetene¤ine sahip olan kadro ve militan sorununda yaflanan problemlerdir. Bu problem do¤ru bir tarzda çözülmedikçe sorunlar›n a¤›rl›¤›, çözümsüzlü¤ü artarak devam eder. Bu demektir ki; devrimci hareket ikili bir görevle karfl› karfl›yad›r. Bir yanda bugünkü nesnel durumu do¤ru bir tarzda analiz etmek ve bu temelde örgütlü güçle-

land›. Stalin’in önderli¤inde Stalingrad 140 gün çarp›flt› ve direndi. “Stalingrad” ad› dünyadaki tüm anti-faflistler için “direnifl” ile efl anlaml› kullan›lmaya bafllad›. Nazi Ordusu ve K›z›l Ordu aras›nda geçen bu kanl› savafl Sovyet Rusya’n›n galibiyetiyle sonuçland›. Temmuz’dan Kas›m’a kadar süren savunmada Alman kuvvetleri kentte 700 bin asker, 1000 tank ve 1400 uçak kaybetti. Stalingrad’da Sovyetler’e teslim olan 6. Ordu mevcudunun 95 bin dolay›nda oldu¤u kabul edilir. 235 bin kiflilik koskoca bir ordudan geriye kalanlard›r bunlar.

rini e¤iterek somut görevler belirlemek… Di¤er yanda bu görevleri yerine getirecek yani zor koflullarda savaflma yetene¤ini gösterecek kadro ve militanlar yetifltirmek… Bu iki noktada sa¤lanacak her geliflme, yeni baflar›lar›n zeminini haz›rlar. Her fleyden önce toplumu tan›ma, kendi gücümüzü görme ve sürekli bir aray›fl içinde olma, ç›k›fl noktalar›na yönelme özgüvenini kazanma, süreç içinde kitlelere ulaflman›n teminat›d›r da. Kitleler, tarihsel olarak zulme baflkald›ranlar›n hemen arkas›nda saf tutmam›flt›r. Ama bu tarihsel kalk›flmalara da sonuçta kay›ts›z kalmam›flt›r. Dahas› bu baflkald›r›ya öncülük yapanlar›, hep sayg›yla anmay› da bilmifltir. Bugün nereden ne ad alt›nda gelirse gelsin, devrimci umudu de¤il, umutsuzlu¤u, çaresizli¤i, kavgas›zl›¤› ö¤ütleyenlerle aram›za net bir çizgi çizmek zorunday›z. Bu düflünüfl tarz›yla bar›fl›k yaflamak, mücadeleyi imkâns›zlaflt›r›r. Ve süreç içinde ayr›m çizgileri de silikleflir. Dahas› bu anlay›flla savaflmayanlar, bu anlay›fltan beslenmekten kendilerini kurtaramazlar. Bu ve benzeri konularda bugün daha çok tart›flmaya, daha çok devrimci e¤itime ihtiyaç vard›r.Tasfiyecili¤in, sa¤ oportünizmin güç kazand›¤› dönemlerde devrimci militan çizgide ›srar etmek, ilkeli yaflam noktas›nda net ve tavizsiz olmak, kazanmak için olmazsa olmazd›r. Proletarya davas›na sadakatin anlam› da budur iflte!


İşçi-köylü 26

22 Şubat-6 Mart 2008

Kenya halk› emperyalistlerin tezgâhlad›¤› oyunlar› bozacakt›r!

K

enya’n›n topraklar›nda ve zenginliklerinde gözü olan tüm bu sömürgeci güçlerin istediklerini elde edememeleri ancak Kenya’daki tüm etnik gruplar›n birleflerek ortak düflmanlar›na ve onlar›n ülkedeki yerli iflbirlikçilerine karfl› mücadele etmeleriyle sa¤lanacakt›r.

Kara K›ta denilen Afrika’n›n kara kaderi de sömürücülerin bu topraklar› talan etmeleriyle birlikte bafllam›flt›r. Bat› Avrupa ülkelerinin Afrika’n›n yerli halk›n› gemilerle Amerika’ya götürüp burada plantasyon sahiplerine satmalar›yla birlikte bu ülkeler, ticarette kâr üstüne kâr elde etmeye bafllam›fllard›r. ‹ngiltere’de sermaye birikiminin temel kayna¤› olan bu kârlar ayn› zamanda Endüstri Devrimi’ni de finanse etmifltir. Sadece halk› kölelefltirmekle kalmayan sömürgeciler bu bölgenin topraklar›na, zenginlik kaynaklar›na da el koymufllard›r. K›tan›n bir ucundan öbür ucuna döfledikleri demiryollar›yla burada bulunan yer alt› kaynaklar›n›n ç›kart›l›p tafl›nmas›nda Afrika’n›n yoksul halk›n› çal›flt›rm›fllard›r. Onlara istihdam sa¤lad›klar›n› öne sürerek emeklerini sömürmüfller, a¤›r çal›flma koflullar›ndan kaynakl› birçok Afrikal›n›n ölümüne neden olmufllard›r. Topraklar›na girerek tüm zenginliklerini talan ettikleri halka reva gördükleri ise açl›k, yoksulluk ve ölüm olmufltur. Onlardan çald›klar›na karfl›l›k kalk›nma ve yard›m programlar› safsatas› ad› alt›nda halk›n a¤z›na bir parmak bal sürmektedirler. Tabi onlar daha sonradan halk›n günbegün açl›ktan ölüp gitmesine gözlerini kapatarak. Birçok sömürgeci gücün Afrika üzerinde gerçeklefltirmeyi düflündü¤ü hesaplar bulunmaktad›r. Büyük Ortado¤u Projesi’ni Kuzey Afrika’ya kadar geniflleten ABD, “küreselleflme” ad› alt›nda kendisine ba¤›ml› hale getirdi¤i Afrika ülkelerinin iflbirlikçi yönetimleri sayesinde bu planlar›n› hayata geçirirken ‹ngiltere, Çin, Rusya, Fransa gibi emperyalist güçlerin her biri bu k›ta üzerinde benzer hedefler için birbirleriyle yar›flmaktad›r. Son süreçte bu emperyalist güçlerin kendileri için stratejik önemi bulunan Kenya, Çad, Sudan gibi Afrika ülkelerinde ç›kan çat›flmalar›n perde arkas›ndaki yönlendiricileri olmalar› bili-

nen bir gerçekliktir. Bugün Kenya’da yaflanan çat›flmalar›n nedeni olarak burjuva medya taraf›ndan “kabileler aras› yaflanan bir etnik temizlik” olarak verilse de, esasta neden bu etnik ayr›l›klar›n ç›kmas›na ve kabileler aras›

katliamlar yaflanmas›na neden olan bu sömürücülerin ç›karlar› do¤rultusunda bu ülke üzerinde uygulad›klar› politikalard›r. 27 Aral›k seçimleri sonras›nda Kenya’da kabileler aras›nda ç›kan çat›flmalar› fitilleyen polis kuvvetlerinin, barakalarda yaflayan yoksul kesimin oturdu¤u bölgelere gidip rasgele atefl açmas› sonucu birçok insan›n yaflam›n› yitirmifltir. Bu bölgede yaflayanlar seçimlerde hükümette olan Kibaki yerine yoksullara ve gençlere ifl güvencesi sözü veren Raila Odinga’ya oy vermifllerdir. Fakat Odinga’dan az oy almas›na ra¤men Kibaki’nin seçim komisyonunca apar topar baflbakan ilan edilmesi tepkiyle karfl›lanm›flt›r. Kibaki’yi bafl›ndan itibaren destekleyen ve baflkan seçildikten sonra da tebrik mesajlar› gönderen ABD ve ‹ngiltere’de ç›kan çat›flmalar sonucunda mesajlar›n› geri almak zorunda kalm›fllard›r. Emperyalistler taraf›ndan “istikrarl› demokrasinin” hâkim oldu¤u ülke olarak lanse edilen Kenya’n›n tek istikrarl› oldu¤u konu efendilerine hizmette kusur etmeyen uflaklar›n

iktidara getiriliyor olmas›d›r. ABD ve ‹ngiltere Kenya’da ç›kan çat›flmalar›n sona ermesi için Kibaki ve Odinga’ya uzlaflma ça¤r›lar› yapm›fllar, arabuluculuk yapmalar› için Afrika’yla d›fl iliflkilerden sorumlu kiflileri ve BM Eski Genel Sekreteri Kofi Annan’› devreye sokmufllard›r. Çünkü kar›fl›kl›k içinde olan bu ülkenin çöküfle do¤ru gitmesini uzun vadeli ç›karlar›n› engelleyebilecek bir durum olarak de¤erlendirmektedirler. ABD, Kenya üzerinden Do¤u Afrika’y› yönlendirme hesab› içindedir ve bütün planlar›n› bu eksende flekillendirmektedir. Bu y›l içerisinde kurulmas› planlanan “Africom” ordusunun en önemli merkezi üslerine ev sahipli¤i yapacak ülke olarak seçilmesi ve bu u¤urda milyonlarca dolar harcayarak silahlanmaya h›z vermesi Kenya’n›n askeri aç›dan ABD

için önemini art›rmaktad›r. Ayr›ca “Terörle mücadele” ad› alt›nda müttefik ülke ilan etti¤i Kenya’da istedi¤i gibi ciritte oynayabilecektir. ‹ngiltere’nin de Kenya üzerinde planlar› daha 1920’lerde Kenya’y› kendisine sömürge ilan etmesiyle bafllam›flt›r. 1963’te uzun süren direnifller sonucu ba¤›ms›zl›¤›n› ilan eden Kenya, tam anlam›yla ba¤›ms›zl›¤›na kavuflamam›fl, ‹ngiltere’nin güdümünden ç›kamam›flt›r. ‹ngiltere de ABD gibi önemli limanlara sahip olan bu

ülke üzerinden tüm Do¤u Afrika’y› yönlendirmeyi hedeflemektedir. Böl-parçala-yönet takti¤ini uygulad›¤› Kenya’da halk› etnik kökenlerine göre gruplara ay›r›p de¤iflik bölgelere yerlefltiren ‹ngiltere böylelikle Kenyal›lar›n uluslaflmalar›n›n da önüne geçmifltir. Her kabilenin bafl›nda bulunan silah ve toprak a¤alar›yla iflbirli¤i içinde bulunarak elini burada güçlendirmektedir. Petrol yataklar›na, verimli topraklara ve otlak alanlara sahip olabilmek için birbirleriyle devaml› çat›flma içinde olan kabileler aras›ndaki bu durumdan yararlanarak ç›karlar› do¤rultusunda bunlara destek veren ‹ngiltere kendisine karfl› olan bir kabile oldu¤unda di¤er kabileleri onunla çat›flt›rarak ipleri devaml› elinde tutmaya çal›flmaktad›r. Ve ‹ngiltere’nin bu yöndeki planlar›n› istedi¤i flekilde hayata getirebilmesinin nedeni kabileler aras›nda parçalanm›fll›klar sonucu keskin ayr›l›klar›n yaflanmas›yla birlikte ülkedeki yerli iflbirlikçilerin bu çat›flmalar› körüklemeleri olmufltur. Kibaki hükümeti de son seçimlere kadar efendilerinin istedikleri do¤rultuda hareket ediyordu. Fakat Odinga ile uzlaflma ça¤r›lar›n›n gelmesinin ard›ndan uzlaflmay› kabul etmeyece¤ini aç›klay›p ABD ve ‹ngiltere’ye rest çekip yüzünü Kenya üzerinde emelleri olan baflka bir emperyaliste Çin’e dönmekle onlar› tehdit etmifltir. 90’l› y›llardan sonra Afrika’yla iliflkileri gelifltirmek ad›na bölgeyi sömürgesi yapmak isteyen Çin’in gözü buradaki petrol ve maden yataklar›ndad›r. 2010 y›l›nda Afrika’dan birinci güç olaca¤› söylenen Çin’in Afrika ülkelerinin birço¤unda yat›r›mlar›na h›z verdi¤i bilinmektedir. Kenya’n›n topraklar›nda ve zenginliklerinde gözü olan tüm bu sömürgeci güçlerin istediklerini elde edememeleri ancak Kenya’daki tüm etnik gruplar›n birleflerek ortak düflmanlar›na ve onlar›n ülkedeki yerli iflbirlikçilerine karfl› mücadele etmeleriyle sa¤lanacakt›r.


İşçi-köylü 27

22 Şubat-6 Mart 2008 Merhaba dostlar; Bugünkü gündem farkl› ama, biraz geçmifl y›llarda yaflanan-yaflat›lanlara, devrimcilere ve hapishane süreçlerine iliflkin yazmak istiyorum. ABD ve yerli uflaklar› taraf›ndan, devrimcilere hiç yak›flmayan bir cümle kullan›l›yor: “Terörist.” Emperyalist-kapitalist sistemin yerli uflaklar›n›n kurduklar› bu düzen, bu sistem bir gün ama bir gün mutlaka y›k›lacakt›r! Onlar da biliyorlar ki, devrimci irade teslim al›namaz. Bunun örnekleri tarihimize ›fl›k tutuyor. ‹dam sehpalar›nda, Diyarbak›r Zindanlar›’nda, iflkencehanelerde, s›r vermeyip, mücadelelerini sürdüren devrimciler, devrim yolunda canlar›n› verdiler ve bu u¤urda nice can dostlar›m›z› yitirdik. Ve onlar onurlu, boyun e¤meyen devrimci duruflu tarihe alt›n harflerle yazd›rd›lar. ABD emperyalizmi ve yerli uflaklar› çareler arad›lar, nas›l bu yükselen devrimci dalgay› yok ederiz diye. 80’li y›llar›n cuntas›, binlerce insan› iflkenceden geçirdi. “Asmayal›m da, besleyelim mi” diyerek, yüzlerce devrimciyi katletti. Birçok insan› hapishanelere koydular o y›llarda. Hapishanelerde adli suçlular da vard›. H›rs›zlar, yani her suçtan insanlar vard›. Bu süreç içinde devrimciler oradaki adli suçlular› da gelifltirdi. Adliler devrimcilere sayg› duymaya bafllad›lar. Ancak ABD uflaklar› bundan da rahats›z oldular. “Bunlar yine muhalefet bize” dediler, tuttular ko¤ufllar› siyasiler-adliler diye ay›rd›lar. Bu böyle devam ederken, onlar çareler arad›lar. Devrimciler Türkiye’nin önünde engelmifl, yani onlar yüzün-

?

Kim “terörist”? den geliflemiyormufluz!

ABD’nin de iste¤i üzerine, zaman›n Adalet Bakan› bir TV konuflmas›nda “F Tipleri bizim eserimiz” diyordu 1991’de. “Ben gittim gördüm, bizim projemiz insanl›¤a büyük bir fley kazand›rm›fl” edas›yla konufluyordu. fiimdiki hücre sistemini kendileri getirmifl, oysa bu insana yak›flmayan, insanl›¤a zulmeden, insan› yok eden bir bulufltur. Yani tecrit! Kimse arkadafl›n› görmesin, insan beyni zarar görsün diye yap›lm›fl hücreler!

Evet, ne yapt›lar? 90’l› y›llarda F Tiplerinin temellerini att›lar ve 2000’li y›llarda F Tiplerinin aç›l›fl›n› yapt›lar. Ama ne yaz›k ki, hayat› yok eden, diri diri yakan bir katliam yaparak, devrimcileri F Tipine götürdüler. Bir de ne dediler zaman›n yetkilileri? “Biz çok zayiat bekliyorduk, fakat az oldu”. Onlarca devrimcinin kan›na girdiler. Onca zulüm, onca iflkence. Bunun hesab› yok. Türkiye halk›n›n çocuklar›n› yok etmeye çal›flt›lar ve hala da çal›fl›yorlar F Tiplerinde. Ama olmuyor, tutmuyor, devrimci irade teslim al›nam›yor! Her türlü çareye baflvuruyorlar. Bir de halk›n gözünde nas›l

küçük düflürürüz, bunun hesab›n› yap›yorlar. 90’l› y›llara kadar “siyasi tutuklular” veya “siyasiler” deniyordu. En fazla söylenen ise “anarflist” deyimiydi. fiimdi ne diyorlar dostlar? Terörist! Terör! Yani devrimcilere hiç yak›flmayan, asla yak›ndan-uzaktan alakas› olmayan bir cümle kullan›yorlar. Hedefi olmayan, fliddet yaratan, korku salan anlam›na gelen bir tan›mlamad›r bu ve devimci insanlar› hiç mi hiç ifade etmemektedir. Çünkü devrimciler, halk›m›z›n çocuklar›d›rlar. Onlar, halk›n sorunlar›n› dinleyen, sömürüye, zulme, haks›zl›¤a karfl› ç›kan, zulme sömürüye bafl e¤meyen, din dil, ›rk gözetmeksizin, insanca bir yaflam ve özgürlük için mücadele eden, gerekti¤inde halk› için can›n› feda eden insanlard›r. Bir flekilde verilen mücadelenin neferleridir onlar. “Engeldir” dedi¤iniz devrimcileri F Tiplerine koyunca, Türkiye’yi ABD’nin boyunduru¤undan ç›kard›n›z m›? ‹flsizlere ifl buldunuz mu? Halk›m›za ne verdiniz? Açl›k, yokluk, zam, zulüm! Daha do¤mam›fl bebeler ABD’ye 3 bin Dolar borçlu. ABD, askerlerinizin kafas›na çuval geçirdi. Siz ne yapabildiniz? Efendinize bir fley diyebildiniz mi? fiu anda Güneydo¤u da¤lar›na bombalar ya¤›yor. 25 milyon Dolar gitti. Çözüm oldu mu? 24 operasyon yap›lm›flt›, bu 25. oldu. Bu da yetmiyor, özellefltirme ad›na satt›n›z parça parça memleketi. Eski bakan konufluyor. “Bu para Türkiye’nin gelece¤i için kullan›lacak, yat›r›mlar yap›lacak” diyordu. Bu para da flimdi harcand›. Üstüne üstlük efendiniz Ortado¤u Projesini gündeme koymufl. Ne diyor: “Il›ml› ‹slam”! Ad› da Türban! Din ad›na dayat›lan bir simge! ‹nsanlar “Biz aç›z!” diyor. Evet, ABD uflaklar›, insanlar böyle diyor! ABD Afganistan’› ne hale getirdi. Irak’ta 1 milyon insan yok edildi. Kim terörist? Buna halk›m›z, halklar karar versin! (Bir ‹K okuru)

Okur

Bunlar› biliyor musunuz? ✔ Geçen 3 500 y›l›n sadece 230 y›l›n›n bar›fl içinde geçti¤ini, ✔ AB’deki her inek için verilen günlük 2.50 dolarl›k sübvansiyonun, Afrika’n›n yüzde 75_inin günlük geçiminden daha fazla oldu¤unu, ✔ Hindistan’da 44 milyon çocuk iflçi oldu¤unu, ✔ Dünyadaki yasad›fl› uyuflturucu pazar› 400 milyar dolar oldu¤unu, ✔ Amerikal› siyah erkeklerin hapse girme ihtimali, yüzde 33 oldu¤unu, ✔ ABD’nin, “haydut devlet” diye ilan etti¤i 7 ülkeden 33 kat daha fazla askeri harcama yapt›¤›n›, ✔ Dünyada bugün hala 27 milyon köle oldu¤unu, ✔ S›radan bir ‹ngiliz’in, günde yaklafl›k 300 defa kameraya yakaland›¤›n›

Biliyor musunuz?

Direnenlere... Konuflmay›n Susun, susun Kabuk ba¤layan yaram› deflmeyin Ben as›rlardan beri Süngülenen çocuklar›n, yak›lan canlar›n Ç›¤l›klar›yla büyümüflüm. Bombalanm›fl köylerim Yak›lm›fl y›k›lm›fl, viran olmufl… Kan akard› nehirleri Dersim’in Kesik bafllar yaral› canlar Köylerde, derelerde, tepelerde K›zg›n güneflin alt›nda da¤ bafllar›nda Kurda kufla yem olmuflum Kaç kez ölmüfl kaç kez dirilmiflim Sonra Tren vagonlar›na bindirilip Hiç bilmedi¤im diyarlara sürülmüflüm Ben ac›lar ve 盤l›klarla büyümüflüm Zulme ve zalime boyun e¤memifl Da¤lar› mekân tutmuflum Partizan olmuflum Vartinik’te, Munzur’da, Kaçkarlarda, Toroslarda Zalimlerle savaflm›fl›m Vurmufl, vurulmuflum Nice canlar vermifl Tutsak düflmüflüm zalimin eline ‹flkence tezgahlar›ndan geçmiflim Yak›lm›fl, bo¤azlanm›fl›m Soysuzlaflmam›fl, teslim olmam›fl›m ‹nad›na inad›na Yeniden kavgaya sar›lm›fl›m (Gebze’den bir ‹K okuru)


Okur

İşçi-köylü 28

22 Şubat-6 Mart 2008

Yüzümüz hep direnifle dönük olsun! Merhaba, Yaflad›¤›m›z ülke ve dünyada milyonlarca, milyarlarca emekçi insan demiri söküyor, bu¤day›, pirinci ekiyor, makineyi çal›flt›r›yor. Yani üretiyor, yarat›yor, yaflam› var ediyor. Oysa gerçekte onlar›n olan gü-

zellikler, zenginlikler bir avuç kan emici taraf›ndan ellerinden al›n›yor, çal›n›yor, talan ediliyor... Açl›¤a, yoksullu¤a, çileye, zulme mahkum edilen, soygunlara, vurgunlara kurban giden, sömürülen, yaflam›n gerçek yarat›c›lar› sahibi olan bu halk; yerinden-yurdundan dilinden, kültüründen kopart›lan katledilen de bu halk... Oysa ne açl›k ne zulüm, ne yoksulluk ne ölüm bu halka reva de¤il. Bu halk›m›z›n “kader”i de de¤il. Biz de halk›m›za reva olmayan bu zulme dur demeli, hayk›rmal›, aya¤a kalkmal›, isyan edip bu “yazg›”y› de¤ifltirmeliyiz. Her fley üretenin yaratan›n hakk› olsa da; elbette ki bu zulmün sahibi egemenler ellerindeki çald›klar›n› kolayca geri vermeyecek. ‹flçinin, köylünün, emekçinin al›nteri üzerinden yaratt›klar› zevk-sefa içindeki yaflant›lar›n›n, saltanatlar›n›n bozulmas›n› istemeyeceklerdir. Tam tersi daha fazla soymak, daha fazla sömürmek istemektedirler. Bunun için her alanda azg›nca sald›rmaktad›rlar. Bunun için emekçilerin üzerlerine coplar, bombalar ya¤makta, panzerler sürül-

mektedir. Bunun için en demokratik aray›fllara, eylemlere dahi tahammülsüzlükleri... Bunun için gözalt›, tutuklama, katliamlar. Bunun için kitlelerin yozlaflt›r›lmak, kand›r›lmak istenmesi. Düzenleri bozulmas›n diye. Uyuyan dev uyanmas›n, derin uykuda kals›n diye... Uyumayanlar› ise askeriyle,

polisiyle, zindanlar›yla, katliamlar›yla susturmaya çal›flmakta. Bugün kitleler açl›¤›n›n, yoksullu¤unun, sömürüldü¤ünün fark›nda olmasa da, fark›nda olanlar da bunlar›n çözüm yol ve yöntemlerinin bilincinde yeterince olmasa da, bunlar› gören, bilen, bilmeyenlerin bir ad›m önünde olan devrimciler ve komünistler var. Ve her fleyden önce insan olman›n gere¤i kendine, gördükleri, bildikleri de¤erlere sorumluluklar› gere¤i uyuyan› uyand›rmal›, aya¤a kald›rmal›d›rlar. Bir insan açl›¤›, yoksullu¤u, sömürüyü, zulmü görüyor, buna karfl› örgütlü mücadele etmek, dur demek gerekti¤ini biliyor da susuyorsa, kendi kabu¤un çekiliyorsa, bu insan asl›nda yaflayan bir ölüdür. Mücadele etmek, kendin, sevdiklerin, halk›n, inand›klar›n için mücadele etmek insan olman›n gere¤idir. Kifli böyle görüyorsa ancak o zaman kendini s›n›rs›z bir davaya adayabilir. Ancak o zaman mücadeledeki zorluklara karfl› pes etmez, amans›z bir kavgaya tutuflur. Ancak o zaman kavgan›n ac›s›n› ve tatl›s›n› yüre¤inde, bilincinde harmanlamas›n›

bilir. Ancak o zaman olumsuzluklar onu yolundan al›koymaz. Yenilgiler de kay›plar da olsa kendine, davas›na, halk›na güvensizlikler yaflamaz ve kendini kayg›s›zca kavgan›n engin denizine b›rakabilir. Engin denizlere dal›nd›¤›nda da bilinmeli ve görülmeli ki, denize günefl de vuruyor, ya¤mur da, f›rt›na da. Deniz kabar›yor da alçal›yor da ama mutlaka denizler okyanuslara ulafl›yor. Bu onurlu gelece¤i infla etme kavgas›nda baflar›lar da var kay›plar da, yenilgiler de var, flehit düflmek de, tutsak düflmek de var. Mücadelenin önemli mevzilerinden birisi de zindanlard›r. Bu mekanlar›n egemenler için önemini, egemenlerin muhaliflerini sindirmek, imha etmek, halk kitlelerinin öncüsüyle buluflmas›n› engellemek oldu¤unu hepimiz biliyoruz. Öyleyse biz bu mekanlara karfl› da haz›rl›kl› olmal›y›z. Bilincimiz donat›l›p silahland›r›lmal› bu mekanlara karfl›. T›pk› Peru Komünist Partisi’nin kurucular›ndan Jose Carlos Mariateque’nin ifade etti¤i gibi “bir devrimci için tutuklanma basit bir ifl kazas›d›r. Sürgünleri, hapisleri iflkenceleri göze alacak kararl› insanlara sahip olmadan siyasal düzeni de¤ifltiremeyiz” anlay›fl›yla ele almal›y›z. Evet, kimse tutsak düflmeyi iste-

Merhaba Ben Sar›gazi’de Tekstil iflçisi bir bayan›m ve yeni bir ‹K okuruyum. Sizlere yaflad›klar›m› anlatmak istiyorum. Geç saatlere kadar çal›fl›yoruz. Karfl›l›¤›n› da alam›yoruz. 6 ayd›r mesailerimizi vermiyorlar. Cumartesileri mesai de¤il, mecburi çal›fl›yoruz. Sadece Pazar günü tatil, o da yetmiyor. Ailelerimizle görüflemiyoruz. Hiçbir sosyal güvencemiz yok. Sigorta istedi¤imizde maafltan kesi-

mez. Ama hakl› bir davan›n sürdürücüsüysek tutsak düflmeyi de göze almak gerekiyor. Ve bilinmeli ki bu tutsakl›k büyük mücadelenin içinde “yol üzerinde bir büküntü”den ibaret. Nas›l ki yol üzerinde inifller, ç›k›fllar, büküntüler varsa ve yol yine de hedefine ulafl›yorsa, bizim tutsakl›¤›m›z da belki aksamalara neden olsa da kavga devam ediyor, durmuyor. Di¤er bilince ç›kar›lmas› gereken nokta ise buralar›n da mücadelenin bir baflka mevzisi, bütünün parçalar›ndan biri oldu¤u gerçe¤idir. Hem de büyük çat›flmalar›n, büyük direnifllerin yafland›¤› önemli bir mevzisi. Mücadele, çat›flma, direnifl d›flar›da oldu¤u gibi içeride de devam ediyor. Yani d›flar›n›n emeklili¤i de¤il hapishaneler. Sadece mekan de¤ifliyor, kullan›lacak silahlar farkl›lafl›yor. Kolektif katk›n›n flekli de¤ifliyor. Bu bilinç ve yaklafl›mda olundu¤unda tutsak da düflülse umutsuzlu¤a düflülmez. Bilinir ki umutsuzluk umududur düflman›d›r. Ve tutsak düflüp girildi¤inde içeri, beyinde bilinç, yürekte inanç tazeli¤ini korudu¤unda her daim, “içeri girersek ne yapaca¤›z, ne olacak” sorusunun cevab› da haz›rd›r. O zaman bilinir ki yönümüz, yüzümüz hep direnifle dönük olmal›. (Bir tutsak Partizan)

yorlar. Maafllar›m›z çok düflük. Senede bir kez zam yap›yorlar. Patronlar›m›za yalakal›k yapan iflçiler var. Elektrik gitti¤inde bizden kesiyorlar. ‹fl olmad›¤›nda da bizden kesiliyor. Hep sömürülüyoruz. Bu sistemin de¤iflmesini istiyoruz. Ama birkaç kifliyle olmuyor. Herkesin hakk›n› aramas› laz›m. Sayfan›zda yer ay›rd›¤›n›z için teflekkür ederiz. (Sar›gazi’den bir ‹K okuru)


22 Şubat-6 Mart 2008

İşçi-köylü 29

8-15 fiubat 2008 tarihleri aras›nda Devrimci 78’liler Federasyonu taraf›ndan “Mamak Zindan› Kad›nlar Ko¤uflu’ndan 26 Y›l Sonra Sahibini Arayan Mektuplar” ad›yla düzenlenen sergi, 12 Eylül faflizminin hüküm sürdü¤ü y›llarda Mamak Hapishanesi’nde 1. ve 2. Ko¤ufl’ta bulunan tutsak kad›nlar›n hapishane yönetimi taraf›ndan imha edilmek amac›yla el konulan Kas›mAral›k 1982 tarihli mektuplar›n›n sahiplerine ulaflmas›n› sa¤lad›. ‹nflaat Mühendisleri Odas›’nda sergiye aç›lan 40 mektup dönemin iflkencecisi Mamak Komutan› Albay Raci Tetik taraf›ndan yok edilmesi için askeri bir görevliye verilmifl. Bu görevlinin mektuplar› saklay›p 26 y›l sonra “vicdan›na yenik düflmesi” 12 Eylül AFC’sinde siyasi tutsaklar›n gördükleri iflkenceleri yans›t›yor ve içerded›flar›da tecrit uygulamas›n›n ülkemizdeki tarihinin asl›nda çok eski oldu¤unu da gösteriyor. O günün koflullar›nda tutsaklar›n ailelerine yazd›klar› kartlarda “umut, özlem, yar›n, özgürlük, mücadele, dik durmak, onur ya da onursuzluk” vb. birçok kelimenin geçmesi yasaklar için neden gösterilirken, bugün, merhaba diye bafllayan mektuplarda sadece hoflçakal kelimesinin d›flar› ç›kmas›na izin veriliyor. Moral verebilir endiflesiyle renkli k⤛tlara “yasakland›” damgas› basanlar, gagas›nda zeytin dal› tafl›yan ve güneflin do¤uflunu kanatlar›n› özgürce ç›rparak kutlayan güvercin resimlerini 26 y›l boyunca tutsak edenlerle ayn› zihniyetin temsilcileri olarak yaflamaya devam ediyor. Yaz›l› ka¤›tlar› yok ederken o ka¤›tlarda kimi zaman kalemlerle, kimi zaman bez parçalar›yla, kimi zaman kurutulmufl çiçeklerle resmedilen özgürlük

Yaşamın içinden

düflünün ve inanc›n›n asla yok edilemez oldu¤unu hesaba katmam›fllard› kuflkusuz. Vars›n umudu tüketip düflleri tutsak etti¤ini düflünsünler sömürü sisteminin gözü dönmüfl bekçileri. 26 y›l önce bilinmezli¤e do¤ru sürüklenen mektuplarda yaz›lanlar 26 y›l sonra da ayn› direngenlik ve kararl›l›kla, ayn› coflkuyla eski ve yeni sahiplerine ulaflmaya devam ediyorsa sergideki bir kartta yazd›¤› gibi “Umut yenildi ise demircilerin dövdükleri nedir örslerde hâlâ” diye sormak gerekmez mi bugün de?

Mektuplar sahiplerine kavufltu Devrimci 78’liler Federasyonu sergi bafllamadan önce ad› ve soyad› bilinen tutsaklara ulaflarak onlar› bir araya getirdi. Tecrit duvarlar› aras›nda sevdalar›n› ortaklaflt›ranlar›n 26 y›l sonra yeniden buluflmas› duygulu anlara sahne olurken 12 Eylül karanl›¤›n› ayd›nlatan mektuplardaki resimlerin hikayeleri de ortaya ç›kt›. Her birinde direniflin farkl› bir rengini içeren mektuplardan en dikkat çekeni kurutulmufl çiçeklerle yap›lan notalard›. Alt›nda ufak bir not “En güzel flark›lar henüz söylemediklerimizdir.” Sürekli iflkence alt›nda düflüncelerinden soyutlanmak istenen, iflbirlikçilik ve ajanl›k dayat›lan Mamak tutsaklar›n›n pek ço¤undan istedi¤ini alamayan 12 Eylül faflizmi, onlar›n bir arada durmas›n› sa¤layan birçok fleyi yasaklar. En baflta flark› söylemenin hücre cezas›yla karfl›land›¤› yasaklar zincirini “biz de flark›lar›m›z› böyle söyleriz” diyerek k›ran tutsaklardan Ferihan Duygu kendi yazd›¤› mektuplar›yla yeniden karfl›lafl›nca o günleri yeniden yaflad›¤› gözlerinden anlafl›l›yor-


İşçi-köylü 30

Yaşamın içinden du. Duygu “fiu iki sat›r o günkü iflkencelere beni tekrar götürdü” sözleriyle yaflad›¤› duygular›n yo¤unlu¤unu anlatmaya çal›flt›.

nen bir tutsa¤›n kaleminden duvarlar› y›karak ç›km›fl ortaya. Bir baflkas› topra¤a

“Benim mektubum nerede?” ‹zmir’den k›z› ve annesi ile birlikte gelerek sergi salonunda üç kufla¤› buluflturan Ferihan, kartlara bakarken adeta 26 y›l öncesini yeniden yaflad›. Ferihan, ablas›, kardefli ile do¤um yapt›rd›¤› kuzeninin o¤lu Can Özgür’e ‘ebeannen’ imzas›yla yazd›¤› kartlar› gösterdi.

Az›l›lar ko¤uflu Ayfle Bakkalc› da 1’inci Ko¤ufl’ta ad›n› gördü. Bafl›ndaki rakam k›rm›z› kalemle yuvarlak içine al›nan o dönem soyad› “Pekdemir” olan Ayfle Bakkalc›, hapishanede birlikte yatt›¤› arkadafllar›n› 26 y›l sonra yeniden, böyle bir ortamda görmekten çok duyguland›¤›n› anlatt›. Ayr›k otu görülseler de bu duygu ve düflüncelerinin her zaman yaflayaca¤›na inanc›n› dile getirdi. A Blok 1’inci Ko¤ufl’ta ismi bulunan Ayten Saç›k da heyecanla listede ismini gösterirken, bu ko¤uflun neden “Az›l›lar Ko¤uflu” diye adland›r›ld›¤›n› anlatt›. Devletin devrimci tutsaklar› teslim alma sald›r›lar›na karfl› her daim bafl› dik ve sonsuz bir inançla her an› direnifl saati gören kad›nlar, erkekler ko¤uflu taraf›ndan da örnek al›n›rm›fl. Hal böyle olunca hapishane yönetimi için “Az›l›lar Ko¤uflu” olarak kalm›fl 1. Ko¤ufl’un ad›. “Az›l›lar Ko¤uflu”nda kalan Meral Bekar, birlikte kald›¤› bir arkadafl›n›n yapt›¤› etaminden gül önünde durarak; “gurur duydu¤umuz direngenli¤imizi, gelece¤e dair umudumuzu, inanc›m›z› hat›rlatt›. ‹nsanl›k d›fl› uygulamalara karfl› askeri cezaevinde el ele, omuz omuza verdi¤imiz mücadeleyi ve baflar›s›n› hat›rlatt›. Bizi bizden almaya çal›flt›lar ama biz buna izin vermedik. Bize, kad›nlar ko¤ufluna istediklerini yapt›ramad›lar” diyor.

“Kap›lar› kapad›lar” 26 y›l sonra; sahipleri ülkenin, belki de dünyan›n dört bir yan›na da¤›lm›fl olan kad›n tutuklulara ait kartlar... Kiminde imza var, kimisi “dost...” diye bafll›yor; imzas›z... Hepsinden de özgürlü¤e, güzel bir dünyaya duyulan özlem yans›yor. Tel örgüleri sar›p sarmalayan sarmafl›klar alt›nda “Kap›lar› Kapad›lar” notuyla birleflip görüflü engelle-

serpilen tohumlar›n nas›rl› ellerde filizlenmesini resmetmifl bugünlere tafl›naca¤›na olan sonsuz inanc›yla.

Sahibi ‹sviçre’de olan kartlar... Gönderdi¤i kartlar›n sahiplerine ulaflmad›¤›n› ‹sviçre’de ö¤renen, ancak Türkiye’ye gelemeyen Banu Asena Torun, mesaj› ile kat›ld› serginin kapan›fl etkinli¤ine. Meral Bekar’›n okudu¤u mesaj›nda Banu, haberi ald›¤›nda adeta çocuklaflt›¤›n›, ne yapaca¤›n› flafl›rd›¤›n› anlat›rken, duygular›n› en güzel ifade eden sözcükler; “Sevindim, o günlerde kaybolmufl bir parçam› bulmufl gibi oldum” oldu. ‹sviçre’den tesadüfen geldi¤i Ankara’da sergiyi ö¤renen; iletilmeyen mektuplar›n›, kartlar›n› bulan Güler Koç ise “o dönem yaflad›¤›m öfkemi, sevinçlerimi, dostlar›m›, her fleyi yo¤un bir flekilde yeniden yaflad›m” dedi. Erdal Eren’in idam›n› protesto ederken gözalt›na al›nd›¤› emniyette, Erdal’dan iki gün sonra 15 Aral›k 1980’de iflkence ile öldürülen Ercan Koca’n›n ablas› Rezzan Koca, arkadafl› Banu’nun kendisine gönderdi¤i kart› al›rken, gözyafllar›na hâkim olamad›. Kardeflinin iflkence ile öldürüldü¤ü tarihte Mamak Hapishanesi’nde olan Rezzan Koca, yaflad›klar›n› “Haberi al›nca yan›mdaki anneler çok a¤lad›, üzüldü, ‘‹flkence ile nas›l öldürürler’ diye tepki gösterdiler. Ben kendi üzüntümü bile b›rak›p

onlar› teselli ederken dayak yedim. Bizi, 14 kifliyi bir hücreye hapsettiler, tuvalet bile yok. Birbirimizi teselli etmemiz bile yasakt›” diye anlatt›. O günün koflullar›nda en temel ihtiyaçlar› karfl›lanmayan tutsaklar›n haz›rl›klar›n› yaparak bekledi¤i bir gün var ki o da elbiselerini y›kamak ve banyo yapmak için suyun verildi¤i günler. Mektuplar›nda “burada suyu bile yasakl›yor” demenin yasaklanmas› kelimelerin kullan›lmas›n›n önünü kapat›rken resimler sessizce ifade ediyor d›flar›ya içeriyi. Çiçeklerle bezenmifl upuzun saçlar›n› tararken resmetmifl kendisini kad›n tutsaklardan biri. “Kirletmeye” çal›flt›klar› bedenlerinin devrimci de¤erleri savunurken karfl›laflt›klar› her sald›r›ya karfl› amans›z bir öfke ve direniflle cevap vermesiyle temiz kalaca¤›n› bilemez zindan bekçileri. Sergiyi dolaflanlar›n karfl›laflt›klar› en önemli gerçeklerden biri de12 Eylül faflizmi koflullar›nda yaflanan sald›r›lar›n bugünkü sald›r›larla ne kadar benzerlik gösterdi¤i idi. O günlerde sular verilmezken bugün F Tiplerinde haftan›n belli günlerinde su verilmesi en tan›d›k uygulamalardan. Görüfl günü hapishane kap›s›na

22 Şubat-6 Mart 2008 gelip evlatlar›n› görmek isteyen analara “o¤lunun/k›z›n›n görüflü yasakland›” cevab› bugün de hücre tipi hapishanelerin kap›s›nda ise “hücre cezas› ald›, göremezsin”e dönüflüyor. 12 Eylül tutsaklar›na, yaratmak istedikleri dünyay› sürekli okuyarak ve tart›flarak bugünden zenginlefltirmeye çal›flanlara verilen kitap, dergi, gazete yasaklar› bugün de yo¤un biçimde yaflan›yor. Asl›nda 12 Eylül öncesi 12 Eylül sonras› diye adland›r›labilecek bir dönemin olmad›¤› aç›kça görülebilir sergiyi gezerken.

Mamak Türküsü söyleniyor yeniden “Emel’den Gülgün’e Adresini kaybetmifltim, onun için mektup yazamad›m. Kart›n gelifli iyi oldu... Ac›lara ra¤men onurumuzla yafl›yoruz ve yar›nlara da onurumuzla bafl›m›z dimdik varaca¤›z. Umut ile seni yan yana koyuyorum... Yüre¤imi sana gönderiyorum...” Ve yine bir baflkas› kendi saç›ndan bir tutam ekledi¤i köylü k›z›n› hasretini çekti¤i köye do¤ru yollarken yüre¤ini de o zarfa koyup da¤ esintisiyle türkülerini buluflturman›n tarif edilemedi¤i y›llar sonras› buluflman›n getirdi¤i heyecan sararken herkesi bu ana tan›k olanlar hep birlikte Mamak Türküsü’nü söylüyorlar son olarak. Ve yine hep bir a¤›zdan ayn› sözler yine dökülüyor tereddütsüz: “En güzel flark›lar henüz söylemediklerimizdir!” (Ankara)

Sahibini arayan mektuplar Mersin’de! Yap›lan bu serginin bir benzerini Devrimci 78’liler Federasyonu Mersin’de düzenleyecek. Yap›lacak olan sergiyle ilgili konuflan dernek baflkan›, yapt›¤› aç›klamada “bu sergi, en insani ihtiyaç ve duygularla yaz›lan mektuplar› bile engelleyen ’80 AFC’sinin zulmünü göstermesi aç›s›ndan önemlidir” fleklinde konufltu. 16 fiubat’ta bafllayan sergi, 23 fiubat’ta sona erecek. (Mersin)


31

22 Şubat-6 Mart 2008

Yaflas›n flehit ve tutsak ailelerinin örgütlü mücadelesi! Parti ve Devrim fiehitlerini and›¤›m›z Ocak ay›, bizler aç›s›ndan yo¤un bir faaliyet süreci olarak geçti. Bu dönem Kas›m ay› içerisinde gerçeklefltirdi¤imiz aile toplant›s›yla birlikte çal›flmalar›m›z›n start›n› vermifl olduk. fiehit ve tutsak ailelerinin sahiplenmelerinin ve sürecimize kat›l›m›n›n önemi üzerinde durularak, ailelerimizin bizlerden beklentilerinin neler oldu¤unun anlafl›lmas›na ve bizlerin beklentilerinin ortaya konulmas›na çal›fl›ld›. Her y›l Sar›gazi’de flehitlerimizin mezar› bafl›nda gerçeklefltirdi¤imiz ve yine her y›l düzenledi¤imiz kitlesel anma etkinli¤i yo¤unlaflt›¤›m›z iki temel çal›flma olarak planland›. Bu süreç ayn› zamanda uzun bir süredir a¤›r aksak ilerleyen ve yeterince politik bir içeri¤e büründürülemeyen aile ziyaretlerinin yeniden düzenlenmesinin ve iliflkilerimizin politik bir zeminde sistemlefltirilmesinin ad›mlar›n›n at›lmas› olarak tasarland›.

Toplant›lar›n önemi ve aile ziyaretleri Olanaklar› bulunan yerlerde öncelikli olarak toplant›lar›n örgütlenmesi

ve en genifl kat›l›mla gerçeklefltirilmesi bu süreç boyunca izledi¤imiz pratik hat oldu. Ailelerin tan›flma ve kaynaflmalar›na, ayn› ac›lar› ve benzer sorunlar› yaflayan insanlar›n varl›¤›n› görmelerine hizmet eden toplant›lar tecrübe ve deneyim aktar›m›, dayan›flma ve ortak çözüm aray›fl› konusunda önemli olanaklar yaratmakta ve yararl› olmaktad›r. Toplant›lar ve aile ziyaretleri zay›flayan ba¤lar›m›z›n güçlendirilmesi ekseninde ele al›nmaya, faaliyetimizin yaflad›¤› s›n›rl›l›klar› aflman›n araçlar› olarak de¤erlendirilmeye çal›fl›ld›. Özellikle ailelerimize yaklafl›mda prati¤imizde ortaya ç›kan geri yanlar›n, politik içerikten yoksunlu¤un, onlar›n ziyaret edilmesi gereken insanlar ve bizlerin de ziyaret etmesi gerekenler olarak düflünülmesinin sa¤l›kl› bir iliflki görünümü oluflturmad›¤› üzerinde durularak bunun afl›lmas›n›n gereklili¤i anlat›ld›. Bu görünümü aflan, sahiplenmeyi ve dayan›flmay›, sorunlar›m›z özgülünde harekete geçmeyi içeren bir iliflki tarz›n›n oluflturulmas›, flehit ve tutsak ailelerinin mücadelesine, geliflimine katk› sunaca¤› üzerinde duruldu.

Aile ziyaretlerinin yaflad›¤› k›s›rl›klar›n afl›lmas›na dönük kimi ad›mlar bu dönem içerisinde at›labilmifltir. At›lan bu küçük ad›mlar›n anlay›fl olarak sistemlileflmesi, süreklileflmesi, gelifltirilmesi önemli bir yerde durmaktad›r.

Mezar anmas›… Anmam›z› her y›l oldu¤u gibi yo¤unlaflm›fl bir kitle faaliyetinin üzerine oturtma düflüncesiyle hareket ettik. Özellikle flehit ailelerimizin anmaya tafl›nmas›n›n anlam› bizler aç›s›ndan ayr› bir yerde durmaktad›r. fiehit ve tutsak ailelerinin anmalar›m›zda kendini ifade eden pankart›yla sahiplenme iradesini göstermesi oldukça önemlidir. Anmaya kat›l›m gösteren ailelerimizin oran›n› yeterli bulmasak da geçen y›la oranla daha olumlu oldu¤unu söyleyebiliriz.

Gece çal›flmas›… Bütün bir ay boyunca yürüttü¤ümüz faaliyetin pekifltirilmesi, daha genifl bir kesime propagandas›n›n yap›lmas› amac›yla her y›l Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri olarak düzenledi¤imiz anma etkinli¤i bir dizi yetersizliklerine ra¤men olumlu bir flekilde gerçekleflti. Haz›rl›k sürecinde etkinli¤i yapma-

Umudun; bilinç ve yürek ustalar›na… Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri 10 fiubat günü Salon Figaro’da gerçeklefltirdikleri anma ile devrim yürüyüflünde kararl›l›¤›n, erdemin ve onurun temsilcileri flehitlerimizin an›lar›n› ve düfllerini yaflatmaya bir kez daha ant içti. Etkinlik, Parti ve devrim flehitleri için yap›lan bir dakikal›k sayg› duruflu ile bafllad›. Ard›ndan PfiTA ad›na bir konuflma yap›ld›. Konuflmada devrim flehitlerinin an›lar›na ve mücadelesine sahip ç›kman›n gereklili¤i üzerinde duruldu. Konuflmadan hemen sonra ölüm orucundan kaynakl› kal›c› rahats›zl›klar› olmas›na ra¤men tedavisi yap›lmayan ve F tipinde tutulan ve burada bir gözünü kaybeden Savafl Kör alk›fllarla sahneye ç›kt› ve kitleyi selamlad›. Aynur Haflhafl, P›nar Sa¤, Meh-

met Ekici, Grup Keops ve Sad›k Gürbüz türkü ve ezgilerini ailelerle paylaflt›. Temel Demirer ise yapt›¤› coflkulu konuflma ile devrim flehitlerin and› ve emekçileri mücadele etmeye ça¤›rd›. “S›n›rl› bir yaflam› s›n›rs›z bir davaya adayanlara ölüm yok” yaz›l› PfiTA pankart› sahneyi süslerken aileler, Tutsak Partizanlar›n hapishanelerden gönderdi¤i ürünlerini stantta sergiledi. Sincan, Malatya, Uflak, Gebze, Tekirda¤ 1 ve 2 no’lu F tipi hapishanelerden Tutsak Partizanlar›n umut, direnç ve kavga yüklü mesajlar› alk›fllar eflli¤inde okundu. Okmeydan›, Esenler, Alt›nflehir, Gazi, ‹kitelli Partizan okurlar› ve ‹ngiltere TKM, YDG ve Partizan, gönderdikleri mesajlarla devrim flehitlerinin kavga bayra¤›n›

daima yükseklerde dalgaland›rma sözü verdi. Medine Akbafl’›n sahneledi¤i, Kemal Özer taraf›ndan yaz›lan “O¤ullar› öldürülen analar” isimli tiyatro analar›n be¤enisini toplad›. Sincan F Tipi Hapishanesi’nden Tutsak Partizanlar›n flehit ailelerine verilmek üzere gönderdi¤i bileklikleri k›rm›z› karanfiller eflli¤inde almak üzere ailelerin sahneye ç›kmas› kitle taraf›ndan uzun süre ayakta alk›flland›. Coflkunun doru¤a ç›kt›¤› bu bölümde flehit yak›nlar›, analar›, babalar› çocuklar›na dair duygular›n› dile getirdi. Ailelerin yo¤un kat›l›m gösterdi¤i ve gözyafllar›na hâkim olamad›¤› konuflmalar s›ras›nda kitle “Devrim flehitleri ölümsüzdür” slogan›n› hayk›rd›. (‹stanbul)

y› düflündü¤ümüz salonun netlefltirilmesinde yaflad›¤›m›z zaman kayb› çal›flman›n dar bir alana s›k›flmas›na, böylelikle etkinlik tarihinin de¤iflmesine ve programda yer almas›n› istedi¤imiz sanatç›lar›n bir k›sm›n›n program d›fl›nda kalmas›na neden oldu. Zay›flayan program takviye edilmifl ancak nitelik sorununun önüne geçilememifltir. Kitlemiz taraf›ndan bu durum hakl› olarak elefltiri konusu yap›lm›flt›r. Bunun etkinli¤imize emek veren herkes taraf›ndan de¤erlendirilmesi ve görünen nedenlerin ötesinde a盤a ç›kar›lmas› gerekmektedir. Etkinli¤imize flehit ve tutsak ailelerinin yo¤un kat›l›m› sa¤lanm›fl ve geceye rengini veren bir atmosferin oluflmas›na hizmet etmifltir. Tutsak Partizanlar›n flehit yoldafllar›m›z›n ailelerine verilmek üzere haz›rlad›klar› künyelerin ulaflt›r›lmas› etkinli¤e ayr› bir anlam katm›flt›r. Yine Tutsak Partizanlar›n tecrit koflullar›nda, bütün olanaks›zl›klara ra¤men haz›rlad›klar› el ürünleriyle flehit ve tutsak ailelerinin mücadelesine katk› sunmalar› oldukça anlaml›d›r. Tutsak yoldafllar›m›z›n bu özverili çabas› geceye kat›lan kitlemiz taraf›ndanda sahiplenilmifl ve onure edilmifltir. Geçirdi¤imiz faaliyet süreci bizler aç›s›ndan ayn› zamanda birer ö¤renme süreci olarak tarif edilebilir. Sürecin flekillendirilmesi ve devam ettirilmesinde ailelerimizin dile getirdi¤i öneri ve elefltiriler, k›zg›nl›k ve tepkiler, verdikleri emek ve çabalar dayan›flmaya ve mücadeleye davetleri önemli bir yerde durmaktad›r. Geçirdikleri sanc›l› günlerin direncini tafl›yan ailelerimiz içinden geçti¤imiz zorlu sürece de direnç katacaklard›r. Kendi gerçekli¤imizin tersyüz edilebilmesi; eski al›flkanl›klar›n terk edilmesi ve kitle faaliyetine yo¤unlafl›lmas›yla mümkün olacakt›r. fiehit ve Tutsak Ailelerinin örgütlü ve iradi mücadelesi ancak ve ancak flehit ve tutsak ailelerinin sorunlar›na çözüm içermektedir. Bu nedenle tüm flehit ve tutsak ailelerini Partizan fiehit Ve Tutsak Ailelerinin çat›s› alt›da buluflmaya ve komünizm ve devrim flehitlerine ba¤l›l›klar›n› pratiklefltirmeye davet ediyoruz. (Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri)


işçi-köylü Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin

B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R

UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:8/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 e-mail: umutyayimcilik@ttmail.com

BÜROLAR ➧ KARTAL: ‹STASYON CADDES‹. DÖRTLER APARTMANI NO: 4/2 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 430 67 65 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TELEFAKS: (0232) 446 78 07 ➧ MALATYA: ‹SMET‹YE MAH. N‹YAZ‹ M‹SR‹ CADDES‹ ERSOY APT. NO:9 TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 542 216 48 00 ➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: 0 446 223 67 18 Cep: 0 536 697 94 19 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ MERS‹N: S‹L‹FKE CADDES‹ ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT:3 NO:118 MERS‹N Cep: 0 545 685 25 27 ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 AS-DRUCK DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959

Emekçi kad›nlar›n yakt›¤› meflale, yolumuzu ayd›nlatmaya devam ediyor Kökeni özel mülkiyetin ç›k›fl›na kadar uzanan kad›n sorunu, ezenler ve ezilenler aras›nda süren mücadelede, hala en önemli toplumsal sorunlardan biri olma özelli¤ini korumaktad›r. Ezilen s›n›f›n kad›n›, s›n›flar mücadelesinin tarihi boyunca hep en fazla ezilen olmufl, katmerli bir sömürüyle yüz yüze kalm›flt›r. Kad›n›n, köleci ve feodal toplumda yaflad›¤› ezilmifllik, sömürü ve her türden bask›, kapitalist toplumda daha azg›nca bir bask› ve sömürüye dönüflmüfltür. Kapitalizmin geliflmesine paralel ortaya ç›kan a¤›r sömürü koflullar›, kad›n›n bu ezilmiflli¤e ve katmerli sömürüye baflkald›r›s›nda da bir s›çrama yaratm›flt›r. Bu baflkald›r› ise giderek örgütlü bir hal almakta gecikmemifltir. S›n›f mücadelelerinin hayli yüksek bir seyir izledi¤i 1800’lü y›llar, kad›n emekçilerin çal›flma ve yaflama koflullar›n›n düzeltilmesi için verdikleri mücadelelerde de yans›mas›n› bulmufltur. Bu yans›man›n en somut göstergesi ise, New Yorklu kad›n

tekstil iflçilerinin, 1857’de gerçeklefltirdikleri direnifltir. Bu direniflin patron taraf›ndan sald›r›ya u¤ramas› ve ç›kar›lan yang›nda 100’den fazla emekçi kad›n›n yaflam›n› yitirmesi, kad›n›n toplumsal kurtulufl mücadelesindeki önemine dair mihenk tafl› olmufltur. ‹flte bunun içindir ki, 1910’dan bu yana, tekstil iflçisi kad›nlar›n an›s›na düzenlenen 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü, ezilen kad›n›n kurtuluflu için verilen bir mücadele günü oldu¤u kadar, kad›n-erkek tüm ezilenlerin, her türden ezilmiflli¤e, bask›ya ve sömürüye baflkald›r› günüdür.

Sald›r›lar egemenlerin korkusunun ürünüdür On y›llarca baflkald›r›n›n ve isyan›n, mücadelede bedel ödemenin an›s›na sahip ç›kman›n günü olarak yaflat›lan, s›n›fsal özüne uygun biçimde gündemlefltirilen 8 Mart, egemen s›n›flar›n sald›r›s›na u¤ramakta gecikmedi. Bu sald›r›lar bir yandan s›n›fsal özüne uygun ele al›nan 8 Mart etkinlik ve faaliyetlerine, di¤er yandan 8 Mart’›n içini boflaltmaya dönük, ideolojik sald›r›lar olarak gündeme geldi. ‹deolojik sald›r›lar›n en kapsaml›s›, BM’nin 1977’de ald›¤› bir kararla 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nü, “Dünya Kad›nlar Günü” ilan etmesiyle gerçekleflti. Bu ideolojik sald›r› çok aç›k ki, egemenlerin s›n›f mücadelesinden duydu¤u korkuya ba¤l› olarak, kad›n›n bu mücadele içinde aktif rol almas›ndan duyduklar› korkunun ürünüydü. Bundaki temel amaç, ezilen s›n›f›n kad›n›n› kendi s›n›f›n›n erke¤i arac›l›¤›yla bask› alt›na almak ve sisteme karfl› mücadeleye kat›lmas›n› engellemektir. Çünkü toplumun yar›s›n› oluflturan kad›n›n mücadeleye kat›lmas› demek, egemen s›n›f-

lara karfl› verilen mücadeleye kat›lanlar›n say›s›n›n iki misline ç›kmas› demektir her fleyden önce.

Meflalenin ateflini harlayal›m Önümüzdeki 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü, New Yorklu kad›n iflçilerin canlar› pahas›na yakt›klar› meflalenin 152. y›l› ayn› zamanda. Bir buçuk as›rl›k bu süre içinde emek ve sermaye aras›ndaki çeliflkiler daha da derinleflmifl, sömürü, ya¤ma ve talan daha da boyutlanm›flt›r. Özellikle de ezilen s›n›f›n kad›n› üzerindeki sömürü, bask›, ayr›mc›l›k ve her türden zulüm daha da katmerleflerek günümüze kadar gelmifltir. Emekçi kad›nlar, bugün hala fabrikada patron bask›s›na, evde erkek egemen, gelenek-görenek, örf-adetler ve dinsel inançlar›n bask›s›na maruz kalmaktad›r. Kad›n› toplumdan d›fllamaya dönük anlay›fl›n sonucu olarak ortaya ç›kan çok yönlü bask›, kad›n› dün oldu¤u gibi bugün de ezmekte, horlamaktad›r. Dahas›, kad›n dün oldu¤u gibi, bugün de bir cinsel obje ve meta olarak görülmektedir. Emperyalist paylafl›m, iflgal vb. savafllarda tecavüze ve cinsel tacize u¤rayan, en fazla zulüm ve bask›y› yaflayan hep kad›nlar olmufltur. Emperyalist iflgallerin, ya¤ma ve talan›n giderek yayg›nlaflt›¤› günümüzde, bu durumdan en fazla etkilenenler de yine bu bölgelerdeki ezilen kesimin kad›nlar› olmaktad›r. ‹flgallerde halklar›n bafllar›na ya¤d›r›lan bombalar, kullan›lan kimyasal-nükleer vb. silahlar nedeniyle iflgal topraklar›ndaki kad›nlar›n do¤urdu¤u özürlü çocuk say›s›nda bile büyük bir art›fl yaflanmakta, say›s›z kad›n iflgalcilerin tecavüzüne u¤ramakta, vahflice katledilmektedir. Gerek sosyal y›k›m sald›r›lar›na paralel olarak üzerindeki sömürü, yoksulluk ve toplum içindeki her türden ayr›mc›l›k artan kad›nlar, gerekse iflgallerde tecavüze u¤rayan, katledilen kad›nlar, hepsi de ezilen s›n›f›n,

yani emekçi s›n›f›n kad›nlar›d›r. Yani egemen s›n›f›n, hemcinsini sömürerek yaflayan ve “hak arama” derken, asl›nda tüm bu bask›y›, zulmü ve sömürüyü daha da katmerlefltirmeyi hedefleyen kad›nlar› de¤ildir! 8 Mart en baflta da bu nedenle tüm kad›nlar›n de¤il, emekçi kad›nlar›n, ezilen s›n›f›n kad›nlar›n›n günüdür! Böylesi bir süreçte girece¤imiz bu 8 Mart’ta da, 8 Mart’›n “tüm kad›nlar›n günü” olmas›n› savunan feminist anlay›fl, yine sistemden ald›¤› güçle, kad›n sorununu kad›n-erkek sorununa indirgeme yaklafl›m›n› sürdürmektedir. Bu yaklafl›m uzunca zamand›r en somut olarak, erkeksiz 8 Mart eylem ve etkinlikler örgütleme çabalar›nda kendini d›fla vurmaktad›r. Kad›n›n mevcut sistem içinde, kad›n olmaktan kaynakl› yaflad›¤› sorunlara karfl› elbette kay›ts›z kal›namaz. Ancak bunlar sisteme karfl› mücadeleden kopuk da ele al›namaz! Sisteme karfl› mücadele ise kad›n-erkek omuz omuza yükseltilecek bir mücadele olmadan, baflar›ya ulaflamaz! 8 Mart sömürü sistemine karfl› mücadelenin ürünü olarak, emekçi kad›nlar›n ölümüne direniflleriyle ortaya ç›km›flt›r. 8 Mart temelinde harcanacak çaba, kad›n ve erke¤i karfl› karfl›ya getirmeye dönük de¤il, emekçi kesimlerin kad›n›n› mücadeleye, ancak erkek s›n›fdafllar›yla ortak bir mücadeleye kanalize etmeye dönük ele al›nmak durumundad›r. Tekstil iflçisi kad›nlar›n bundan 152 y›l önce yak›lan ve yolumuzu ayd›nlatmaya devam eden meflalenin ateflini harland›rmak, Ekim Devrimi’ndeki, Büyük Proleter Kültür Devrimi’ndeki, Hindistan, Filipinler, Nepal devrim mücadelesindeki kad›nlar›, Clara Zetkin, Rosa Lüksemburg, Krupskaya, Kollontai gibi devrimci kad›n önderleri, ülkemizdeki Meral’leri, Barbara’ lar›, Nergiz’ leri, Sabahat’lar›, Zilan’lar› ve daha isimlerini sayamayaca¤›m›z nice mücadeleci kad›n› anmak ve yaflatmak da ancak böyle mümkün olacakt›r!


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.