DHIIIK14

Page 1

Nepal’de seçimler Nepal’de 10 y›l› aflan Halk Savafl›n›n ve büyük halk hareketinin sonucunda elde edilen kazan›mlar do¤rultusunda monarflinin kovulmas›, feodal yap›n›n tasfiye edilmesi, demokratik-feder-

al bir düzenin kurulmas› amac›yla gerçeklefltirilecek olan Kurucu Meclis seçimleri 2 kez ertelenmesinin ard›ndan Maoistlerin son uyar›s› sonucunda 10 Nisan’da gerçeklefltirilecek. Sayfa 14-15

işçi-köylü DEMOKRAT‹K HALK ‹KT‹DARI ‹Ç‹N

www.iscikoylu.org umutyayimcilik@ttmail.com

Say›: 14

*Y›l:4 *4-17 Nisan 2008 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN:1307-878X

Uzlaflma yalan, mücadeleye devam! 13-14 Mart tarihlerinde al›nan eylem karar› ile ifl b›rakarak alanlar› dolduran, otoyollar›, caddeleri trafi¤e kapatan emekçilerin bu eylemleri AKP hükümetini telafla düflürmüfl, yetkililer “›srarc› de¤iliz, ana parametreler d›fl›nda tasar› tekrar gözden geçirilebilir” aç›klamas›n› yapm›fllard›. Ancak aç›klaman›n ard›ndan bafllayan görüflmelerde “uzlaflma” noktas›na gelindi.

Onemli bir sald›r› dalgas›n›n kritik ayaklar›ndan olan bu tasar›n›n yasalaflmas›n›n ard›ndan K›dem Tazminatlar› el konulmak için s›rada beklemekte, kiral›k iflçilik gibi kölelik yöntemleri arka arkaya s›ralanmaktad›r. Egemenlerin ve ifl birlikçilerinin yapt›klar› aç›klamalara kanmadan tüm bu sald›r› yasalar›na karfl› örgütlü mücadeleyi büyütelim!

Tibet’te neler yaflan›yor?

Tibet’te son dönemde yaflananlar tüm dünyada ilgiyle izlenmekte. Sorun sadece Tibet s›n›rlar› içinde kalmay›p, Nepal vd. bölge ülkelerinde de, buralarda gerçeklefltirilen eylemlerle gündemlefltirilmektedir. Budist rahiplerin Tibet’in baflkenti Lhasa’da yapt›klar› eylemle-

re Çin Birlikleri azg›nca sald›rd› ve Çin kaynaklar› bile çok say›da ölü oldu¤unu bildirdi. Bat›l› emperyalistler ise ayn› günlerde olaylar› “k›nayan” aç›klamalar yapt›lar. Sürgündeki ruhani önder Dalai Lama da yaflananlardan “derinden etkilendi¤ini” duyurdu.

Olaylar›n bafllang›c›nda Drepung-Manast›r›’nda bulunan 500 civar›nda rahip (keflifl) Lhasa’da sokaklara döküldüler. Çok say›da rahip bu ilk sald›r›larda yaflam›n› yitirdi yine ço¤u da tutukland›. Pekin devam eden eylemleri bast›rmak için binlerce “güvenlik” görevlisini harekete geçirdi. Bu y›l Çin’de yap›lacak olan olimpiyatlar›n hemen öncesine denk gelen ve olimpiyatlar› olumsuz etkileyece¤i düflünülen bu ayaklanmalar, emperyalist Çin’de giderek büyüyen sosyal-siyasal çeliflkilerin ve bu ba¤lant›da da az›nl›klar üzerindeki bask›lar›n d›fla vurumudur gerçekte. Sayfa 12

‹flsizli¤e isyan et örgütlü mücadeleyi yükselt! Devrimci Demokratik Sendikal Birlik program›n› oluflturmak amac›yla bir süredir yürüttü¤ü çal›flmalar› bir kurultayla sonuçland›rd›. 30 Mart Pazar günü Mecidiyeköy Kültür Merkezi’nde düzenlenen Kurultay ile DDSB’nin program› netlefltirilerek deklare edildi. Çeflitli illerden DDSB’lilerin ve birçok bölgede devam eden direniflteki iflçilerin kat›l›m› ile gerçeklefltirilen Kurultayda “‹flsizli¤e isyan et örgütlü mücadeleyi yükselt” yaz›l› DDSB pankart› ve “‹flçi s›n›f› devrimcidir ya da hiçbir fleydir. K. Marks” yaz›l› pankartlar as›ld›. Sayfa 17

Avrupa’da Newroz coflkusu Frankfurt 20 Mart’ta saat 18:00’de Frankfurt Alte Oper’in önünde bafllayan etkinli¤e Frankfurt Devrimci Platformu ortak pankartla kat›ld›. Hamburg Saat 17.00’de Hamburg-Altona flehir merkezinde davullar ve halaylar eflli¤inde bafllayan yürüyüfl sonunda, Sternschanze’de Newroz atefli yak›larak halaylar çekildi. Strasburg Fransa’n›n Strasbourg kentinde 20 Mart akflam› düzenlenen Newroz etkinli¤i her y›l oldu¤u gibi bir meflaleli yürüyüfl ve mitingle gerçeklefltirildi. Sayfa 13


İşçi-köylü 2

4-17 Nisan 2008

işçi-köylü’den Genifl y›¤›nlar›n soludu¤u havay› soluyal›m! ‹nsanl›k tarihi s›n›f mücadeleleri tarihidir. Ve de¤iflimi sa¤layan da bu mücadelenin ta kendisidir. Hiçbir de¤iflim, kendili¤inden ve kolayca olmamaktad›r. Her tarihsel alt-üst olufl, onlarca, yüzlerce y›l› kapsamakta ve a¤›r bedeller ödenerek sa¤lanmaktad›r. Dahas› bu de¤iflim süreci düz bir hat izlememektedir. Tam aksine içinde büyük gelgitler yani yenilgiler ve zaferler tafl›maktad›r. Daha sade bir dille ifade edecek olursak, tarih, ba¤r›nda yenilgiler tafl›mayan hiçbir geliflime (devrime) tan›kl›k etmemifltir. Bugüne bakt›¤›m›zda, ifle çok zor bir süreçten geçti¤imizin alt›n› çizerek bafllamak do¤ru olacakt›r. Sürecin zorluklar› bizlere as›l olarak an› ve mevcut durumumuzu objektif bir flekilde tahlil etmeyi ve do¤ru ve devrimci sonuçlar› ç›kartarak önümüzdeki süreci örmeyi flart koflmaktad›r. Ezenler ve ezilenler, cephesindeki tüm geliflmeleri izlemeyi, as›l olarak tahlil etmeyi, bu tahlillerin sonuçlar›na göre örgütlenme modelleri yaratmay› ve sürecin militan› olmay› dayat›yor. Egemenler cephesinde “türban” ek-

senli tart›flmalardan “Ergenekon Operasyonlar›”na kadar, sosyal y›k›m yasalar›n› yaflama geçirmek için her türlü yöntemi deneyen egemenlerin tav›rlar›ndan emekçilerin bu sald›r›lar karfl›s›ndaki durufllar›na kadar, son süreçte tan›k oldu¤umuz bir dizi geliflme bizler aç›s›ndan e¤itici birer örnektir. Özellikle, egemenlerin ezilenleri bölme ve kendi iktidar mücadelelerine yedekleme bak›m›ndan bu süreç daha fazla bir sorgulanmay› gerektirmektedir. Bu sorgulamay› yapmad›¤›m›z takdirde, genifl emekçi y›¤›nlar›n kendi sorunlar›ndan uzaklaflarak, egemenlerin belirledi¤i gündemler etraf›nda sürüklendi¤i yaflanan tecrübelerden sabittir. Yani as›l mesele genifl kitlelerin gerçekleri görmesinin sa¤lanmas›d›r. Bu da yo¤un bir ayd›nlatma faaliyeti ile, propaganda ve ajitasyon çal›flmas›yla sa¤lanabilir. Bu faaliyetin önemli bir aya¤›n› da geçti¤imiz ve önümüzdeki tarihsel gündemler oluflturmaktad›r. Geçti¤imiz gündemlerin de¤erlendirmesinin yap›l›p, eksiklerimizin tespit edilmesi, ilerleyen gündemlerde ayn› hatalar› yapmam›z›n önünde engel olacakken, do¤ru ad›m-

lar›m›z› büyütmemize yarayacakt›r. 8 Mart, 12 Mart, 16 Mart ve 21 Mart bu anlamda de¤erlendirilmesi gereken önemli pratiklerdir. Özellikle 8 Mart ve 21 Mart’ta örgütleme komitelerinin ya da platformlar›n›n içinde yer al›nmas› ve eylemlerin yayg›n bir flekilde örgütlenmesi, genifl bir yelpazedeki okurlar›m›z›n imzalar› ile birlikte alanlarda yerlerini almas› olumlu bir geliflmedir. Bu olumlu pratiklerin alt›n› çizmekle birlikte, genifl emekçi kesimlerin sorunlar›n›n bizim sorunlar›m›z olarak alg›lanmas›, taleplerinin sahiplenilmesi, genelin özelle birlefltirilmesi noktas›nda eksiklerimizin devam etti¤inin alt›n› çizmek zorunday›z. Ülke gündeminin neredeyse her an de¤iflmeye aç›k oldu¤u ülkemizde tüm gündemlerin birbiri ile ba¤lant›s›n› kurarak, emekçi kesimlerin içinde olmak önümüzdeki sürecin önemli bir halkas› olacakt›r. Önümüzdeki önemli tarihlerden biri olmas› itibar›yla de¤inecek olursak, aç›kt›r ki, bu y›l ki 1 May›s geçti¤imiz y›lla ayn› içerik ve mahiyette de¤ildir. Genifl emekçi kesimlere yönelik azg›n bir sald›r› dalgas›n›n gelifltirildi¤i, ifl cinayetlerine ve iflten atmalara her gün bir yenisinin eklendi¤i, egemenlerin kendi gündemlerini halk›n önüne sürdü¤ü, sendikas›zlaflt›rman›n, tafleronlaflt›rman›n dayat›l-

NATO “Balkanlar” Zirvesi munun s›n›rlar›n› oluflturmakta. Görünen o ki, NATO’nun yay›lma plan›n›n ilk aflamas›, do¤u blo¤unun da¤›lmas›ndan baflar›yla tamamlanmaktad›r. Yedi yeni üye ve bunlar›n aras›nda üç eski Sovyetler Birli¤i cumhuriyetinin olmas›yla birlikte, NATO yay›lmas›n›n ve genifllemesinin durdurulamayaca¤›n› her zamankinden daha güçlü göstermekte. Bu zirvede, üç balkan ülkesinin kat›l›m›n›n d›fl›nda MAP plan› çerçevesinde gelecekteki yeni kat›l›mlarda tart›fl›lacak önemli konulardan biri. Di¤er taraftan, pek çok sonucu olan di¤er bir sorununda de¤erlendirilmesi gereklidir. Bu, eski Varflova Pakt› üyelerinin Rusya’dan h›zl› bir flekilde uzaklaflt›r›lmas›d›r. Elbette Do¤u Blo¤u içindeki iliflkiler bir anlamda “nedeni” hakl› gösterebilir ancak, geliflmeler zincirinin bütününün aç›klanmas› için yeterli de¤ildir. “Bat›l› tarz› yaflam”, “bat› demokrasisi” ve genel olarak bat› modeli, e¤er etkili ve farkl› araçlar olmasayd› bu uzaklaflma tek bafl›na yeterli görülmemelidir.

işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL!

ABONE BUL!

ABONEL‹K fiARTLARI

2-4 Nisan tarihleri aras›nda Bükrefl’te yap›lacak NATO Zirvesi özelde Balkanlar, genelde de tüm dünya için ayr› bir önem tafl›makta. Bölge ve içinden geçilen mevcut zaman dilimi emperyalist çeliflkileri yo¤unlaflt›rmakta, zaten hali haz›rda sallant›l› olan uluslararas› denge, patlamaya haz›r bir magmay› kendi içinde biriktirmektedir. Bu Zirvenin haz›rl›klar›nda esas› oluflturacak konunun eski Yugoslavya Makedon Cumhuriyeti’nin (Makedonya çn.) isminin belirlenmesi çerçevesinde, Yunanistan hükümetinin iç ve d›fl geliflmeler girdab›na çekilmesi için bask›n›n yap›l›yor olmas›d›r. Üç balkan ülkesinin (Arnavutluk, EYMC-Makedonya, H›rvatistan) NATO’ya dahil edilmesi ABD emperyalizmi ve NATO için en önemli amaçt›r. NATO Zirvesi’nin, Kosova’n›n “ba¤›ms›zlaflt›r›lmas›” NATO cephesinden aç›k bir savafl giriflimidir- sürecine denk gelmesi, Amerikan emperyalizmin Do¤u Avrupa’da sald›rgan tutu-

d›¤›, SSGSS gibi on binlerce insan› etkileyecek ve gelece¤imizi ipotek alt›na alacak yasalar›n ç›kart›lmak istendi¤i bu günlerde önümüzdeki tüm gündemleri bu eksende ele almak ve emekçilerin soludu¤u havay› solumak, taleplerini anlamak ve yerine getirmek için y›¤›nlar›n oldu¤u yerde olmak gerekmektedir. Aç›kt›r ki, kitlelerden uzak bir pratik, sadece kendi gündemlerine yo¤unlaflm›flt›r ve bu pratik kitlelerin somut sorunlar›n› kavrama ona göre çözümler sunma becerisini gösteremez. Bu yanl›fl anlay›fl›n yapaca¤› tek fley tarihi tecrübelere dayanarak kitabi bilgilere uygun reçeteler haz›rlamak olur. Ya da her olay ve olgu karfl›s›nda sunaca¤› çözüm reçetesi ayn›d›r. Bilinen çözümleri canl› hayatla, fikirlerle, kitlelerle birlefltirmemiz gerekmektedir. Yaflad›¤›m›z sorunlar›n çözümü için izlememiz gereken tek do¤ru yol budur. Pratikten kopuk, kitlelerin sorunlar›n› çözmeye dönük olmayan her çal›flmay› yads›mal›y›z, terk etmeliyiz. Çünkü; kitlelerin kazan›lmas›, kitlelerin ihtiyaçlar›na yan›t olabilecek devrimci bir teori ve pratikle ancak mümkün olabilir. Bugün öncelikli görevimiz kitlelerin somut sorunlar›n› tespit edip, bu sorunlar üzerinden örgütlenme çal›flmas›na a¤›rl›k vermek ve onlar›n tüm pratikleri içinde yer almakt›r.

NATO’nun son iki on y›lda gerçeklefltirdi¤i yay›lma giriflimi, gerçeklikte tam sonuçlar›n› ortaya koymufl de¤ildir. Eski do¤u blo¤u ve Sovyetler Birli¤i ülkelerinde her ne kadar çeliflkiler hala mevcut olsa da, NATO’ya üye olman›n AB’ye üyeli¤in ön flart›n› oluflturmas› fikri hakim ve bu do¤rultuda iç propaganda çal›flmalar› yap›lmakta. AB’nin ön flart›n›n NATO oldu¤u fikri Amerikan emperyalizmine aittir ve kendinde çeliflkiler ve çat›flmalar bar›nd›ran bu geliflme h›zl› veya yavafl bir flekilde kendini ortaya koyacakt›r. Amerikan emperyalizmi için, NATO’nun bu kolay ve baflar›l› yay›lmas›n›n bugün için bir s›n›ra dayand›¤› düflünülürse, bu gerçek amac›n yeniden belirlenmesi sürecinde aranmal›d›r. .... Son y›llarda s›n›rlar›na kadar gelen NATO yay›lmac›l›¤› ve ayn› zamanda ABD içinde bu yay›lma en önemli amac› oluflturmakta. Bir taraftan eski müttefikleri üzerinde egemenlik pekifltirilip, güçlendirilirken di¤er taraftan da Rusya’n›n daha fazla s›k›flt›r›lmas› sa¤lanmakta. Sonraki süreçte NATO’ya üye olacak ülkeler, Gürcistan ve Ukrayna’d›r. Bu sadece karmaflaya neden olmamakta, ayn› za-

manda, yeni bir süreci, yani Rusya cephesinin aç›lmas›n› bafllatmakta. ... Bükrefl’te yap›lacak olan NATO zirvesi ile, Amerikan emperyalizmi NATO arac›n› kullanarak Balkanlar’da tam hakimiyeti kurmaya çal›flmakta. Ve bu sald›rganl›¤›n güçlendirilmesinin yeni bir bafllang›ç noktas› olarak kabul edilmelidir. Bu çerçevede, ülkemizin Makedonya-EYMC- ile isim sorununda, “Yunan vetosu” kart›n›n oynanmas› kritik bir öneme sahiptir. Hem de yay›lman›n belirlendi¤i bir süreçte çok daha önemlidir. Birkaç gün öncesinde yeni Polonya hükümetiyle, buraya kurulacak olacak olan füze kalkan› sistemi noktas›nda var olan pürüzlerin çözümlenmesi de göstermektedir ki, emperyalistler aras› çat›flmalar sonucu oluflacak olan alt-üst oluflun efli¤inde bulunmaktay›z. Ve çat›flman›n temel zeminlerinden birini de balkanlar oluflturmakta. *Bu makale 22 Mart 08 tarihli YKP (M-L)’in yay›n organ› “Proletaryaki Simea- Proletarya Bayra¤›” gazetesinden ‹flçi-Köylü gazetesi için çevrilmifltir. K›saltarak yay›nl›yoruz. (Yunanistan’dan bir ‹K okuru)

6 AYLIK: 20 YTL 1 YILLIK: 40 YTL NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.


4-17 Nisan 2008

İşçi-köylü 3

Politika gündem

Egemenler aras› dalaflta yeni perde! AKP’nin kapat›lma davas› ve son gözalt›lar egemenler aras› dalaflta yeni bir perdeydi. Ama perde daha kapanmad›. Son gözalt›lara karfl› Kemalist kli¤in yeni bir hamlesini bekleyece¤iz. Çünkü ne devlet içindeki kadrolaflmas›nda önemli mesafeler kat eden ancak hala istedi¤ine kavuflamam›fl olan AKP ne de devlet erkini elinden b›rakmak istemeyen kendini laikçi olarak tan›tan klik iktidardan vazgeçmifltir. Egemenler aras› dalafl diyoruz, çünkü cumhurbaflkanl›¤› ile iyiden iyiye gün yüzüne ç›kan çat›flma ne Tayyip’in densizli¤inden ne de Baykal’daki muhalefet hastal›¤›n›n yaratm›fl oldu¤u h›rç›nl›ktan kaynaklan›yor. Bu çat›flma, düpedüz egemenlerin iç iktidar çat›flmas›d›r. Ve çat›flma yaln›z parlamentodaki siyasi figüranlarla da s›n›rl› de¤ildir. Tüm burjuva kurumlar›na ve militarist odaklar›na flu veya bu flekilde yans›m›fl durumdad›r. Kimi odaklar aç›ktan çat›fl›rken kimi odaklar da pozisyonlar›na uygun olarak daha geri bir düzeyde vaziyet alm›fl durumdalar. Ama her halükarda yaflanan bu çat›flmada devlet denilen ayg›t›n nas›l kokmufl bir zulüm arac› oldu¤u biraz

daha gün ›fl›¤›na ç›k›yor. Kutsal olarak tan›t›lan bu kurumun, her taraf›ndan nas›l irin akt›¤›, hak-hukuk denilen her fleyin nas›l bir düzmeceden, yalandan ibaret oldu¤unu az da olsa görmeyen gözlerin görmesine vesile oluyor. Bu iyi bir durumdur. Do¤rular› daha somut olarak kitlelere anlatmam›za yard›mc› olur. Tabi ki bizim sorunumuz yaln›z gerçeklerin görülmesini sa¤lamak de¤ildir. Bu sadece sorunun bir yan›d›r. Di¤er yan› ise; bu tür çat›flmalardan hareketle, kitlelerin yüzünü parlamento koridorlar›ndan al›koyarak, gerçek kurtulufllar›n› sa¤layacak kanallara yöneltmeyi sa¤lamakt›r. Dolay›s›yla yürütece¤imiz teflhir faaliyetlerinin yan› s›ra, genifl y›¤›nlar›n bu gerici iç iktidar çat›flmalar›na yedeklenmesini engellemek için gücümüz oran›nda pratik bir çaba içine girmemiz bir zorunluluktur.

AKP’ye kapatma davas› ve Ergenekon operasyonu Bugün aç›s›ndan bakt›¤›m›zda “laik-anti laik” tart›flmas› ekseninde komprador burjuvazi ve büyük toprak a¤alar›n›n siyasal

temsilcilerinin yaratm›fl oldu¤u tart›flma iflçi ve emekçilerin saflar›nda bir bölünmeye yol açm›flt›r. Ve egemenlerin siyasal sözcüleri temsil ettikleri kliklerin ç›kar› için bu suni bölünmeyi-kamplaflmay› daha da derinlefltirmeye çal›flmaktad›r. Asl›nda Tayyip Erdo¤an “durmak yok, yola devam” söylemini baflka bir anlamda ifade etse de, özünde tam da bu yönlü çeliflkileri derinlefltirme çizgisinde ›srara daha çok denk düflüyor. Ve son süreçte de “ma¤dur” edebiyat›yla y›¤›nlar› etkilemeye çal›fl›yor. Oysa emperyalizme uflakl›kta, halka düflmanl›kta hiçbir s›n›r tan›mayan bu ufla¤›n ezilenlerden yana olmas› mümkün müdür? Tabi ki mümkün de¤ildir. Son Newroz kutlamala-

r›nda militarist odaklar taraf›ndan sergilenen tablonun sorumlusu olan bir zat›n mazlumlardan yana söylemleri koca bir yalandan ibarettir. Dolay›s›yla egemenlerin aralar›nda süren iktidar mücadelesine genifl y›¤›nlar› yedekleme politikalar›na karfl› mücadele etme görevi bugün daha bir aciliyet kazanm›fl durumdad›r. Çünkü bu konularda ciddi bir kafa kar›fl›kl›¤› vard›r. Bilindi¤i gibi, egemen klikler aras›ndaki çat›flma Cumhurbaflkanl›¤› süreciyle alevlendi. Ve Türk ordusunun 27 Nisan muht›ras›yla daha bir derinleflti. AKP ve temsil etti¤i kli¤in tüm bu geliflmelere yan›tlar› seçim oldu. Ve seçimde elde ettikleri baflar›ya dayanarak önce istedikleri kifliyi Cumhurbaflkan› yapt›lar. Sonra hem kadrolaflmaya h›z verdiler, hem de cuntac›lar›n eseri olan YÖK baflkanl›¤›na bir emir erini atad›lar. Ve akabinde arkalar›na MHP deste¤ini de alarak türban sorununun “çözümü” için önemli bir hamle yapt›lar. ‹flte tüm bu geliflmeler Kemalist kli¤in “Laiklik elden gidiyor” feryad›n›n daha da yükselmesine neden oldu. Olmayan bir fle-

yin yitirilmesi söz konusu olmad›¤›na göre, elden giden neydi? Elden giden iktidar çat›flmas›nda sahip olunan mevzilerin yitimiydi. Ve nitekim bu kli¤in etkin oldu¤u odaklardan biri olan yarg› kurumu hemen harekete geçti. (Burada Kemalist klik derken, bu kli¤in kulland›¤› argüman› kullan›yoruz sadece. Yoksa, AKP’nin Kemalist olmad›¤› anlam› ç›kar›lmas›n.) Yarg›tay Baflsavc›l›¤›’n›n “Laikli¤e karfl› bir odak haline geldi¤i” iddias›yla AKP hakk›nda açm›fl oldu¤u davay› ciddiye almak gerekiyor. Yak›n tarihimizdeki tecrübeler bize gösteriyor ki; bu süreç egemenler aras›nda daha çat›flmal› ve sanc›l› bir flekilde geçecektir. Görünen o ki; AKP içten ve d›fltan ald›¤› destekle direnme e¤iliminde ›srar edecektir. Kapatma giriflimine karfl› ABD ve AB’li emperyalistlerden gelen aç›klamalar AKP’yi cesaretlendirecek niteliktedir. Ama tüm bunlara ra¤men bugünden kesin bir fley söylemek zordur. Fakat gidiflat› etkileyecek flu faktörlere dikkat çekmek mümkündür. Birincisi; AKP hükümetinin ABD’nin bölgesel politikalar›na karfl› gösterece¤i uyumdur. ‹kincisi; AKP’nin partinin kapat›lmas›n› önlemek için yasal planda yapaca¤› de¤ifliklikler veya gündeme gelecek bir erken seçimin yaflanmakta olan ekonomik ve siyasi krizin derinleflmesinde oynayaca¤› rolün çap›. Üçüncüsü; Kemalist kli¤in alternatif seçim projesi vb. Bu faktörleri daha da ço¤altmak mümkündür. Tablonun gözden kaç›r›lmamas› gereken di¤er yüzü ise; tüm bu karfl› sald›r›lar, AKP’nin devlet kurumlar›nda yapmaya çal›flt›¤› kadrolaflmay›, yine politik ‹slam’›n simgesi olan baz› uygulamalar› engellemeye dönük bir çabay› da içerebilir. Kemalist kli¤in bu yönlü elde edece¤i her baflar› AKP’nin seçmen kitlesi üzerindeki etkisini zay›flatabilir. Her halükarda de¤erlendirmelerimizde sorunu bütün yönleriyle ele almaya daha çok özen göstermemiz gerekir. Art›k aç›ktan a盤a bir futbol maç› gibi bizlere seyrettirilen çat›flmada, AKP’ye yönelik kapatma davas›n›n ard›ndan AKP’nin hamlesi de gecikmedi. Madem ki “k›l›çlar çekildi”, AKP kli¤inin durup beklemesi imkans›zd›. Ve bir gece ans›z›n sözde laik düzenin koruyucu ve savunucular› ihtiyar kurtlar Cumhuriyet Gazetesi sahibi ‹lhan Selçuk, ‹stanbul Üniversitesi eski rektörü Kemal Alemdaro¤lu ve “‹flçi” Partisi Baflkan› Do¤u Perinçek gece yar›s› bask›nlar›yla evlerinden apar topar gözalt›na al›nd›. Ergenekon operasyonunun devam› oldu¤unu söyleyen AKP’nin demokrat olmad›¤›n› ne kadar rahatl›kla ve bir ç›rp›da söyleyebiliyorsak, bu üç ismin de en az AKP kadar faflist, gerici

zatlar oldu¤unu söyleyebilmeliyiz. Ancak bas›nda büyük bir hezeyanla bu faflist zatlar, yafllar› ve gece bask›n›yla gözalt›na al›nmalar›yla derhal ma¤dur ilan edildiler ve tüm halk kitleleri bu hezeyana ortak edilmeye çal›fl›ld›. Bu faflist uygulamaya karfl› demokrat ilan ederek örne¤in Selçuk’un nas›l darbe sevicili¤i yapt›¤›n›, faflist ordunun sözcüsü gibi hareket etti¤ini, bilim h›rs›z› Alemdaro¤lu’nun rektörlük yapt›¤› dönemde yüzlerce gencin okul yaflam›na bir tek sözüyle son verdi¤ini, Perinçek’in saymaya sayfalar›m›z›n yetmeyece¤i suçlar›n› unutmam›z› istiyorlar bizlerden. Neden? “Sadece devrimcilere, komünistlere ve yurtseverlere reva görülen bir flekilde” gözalt›na al›nd›klar› için. AKP’nin kapat›lma davas› ve son gözalt›lar egemenler aras› dalaflta yeni bir perdeydi. Ama perde daha kapanmad›. Son gözalt›lara karfl› Kemalist kli¤in yeni bir hamlesini bekleyece¤iz. Çünkü ne devlet içindeki kadrolaflmas›nda önemli mesafeler kat eden ancak hala istedi¤ine kavuflamam›fl olan AKP ne de devlet erkini elinden b›rakmak istemeyen kendini laikçi olarak tan›tan klik iktidardan vazgeçmifltir.

“Siviller” görev bafl›nda! Bu çat›flma içerisinde ülkenin as›l aktörleri ve egemenleri olan sermaye çevreleri yüzlerini ne tarafa çevireceklerini flafl›rm›fl görünüyorlar. Dillerinde ise tek slogan; “Sa¤duyu” ça¤r›s›. Türkiye Odalar ve Borsalar Birli¤i (TOBB), Türkiye Kamu Çal›flanlar› Sendikalar› Konfederasyonu, Türkiye ‹flveren Sendikalar› Konfederasyonu (T‹SK), Türkiye ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu (Türk-‹fl), Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK), Türkiye Ziraat Odalar› Birli¤i (TZOB)’un aralar›nda bulundu¤u 7 örgüt gerilimin düflürülmesi için 81 ilde aç›klamalar yapt›lar ve her iki taraftan da uzlaflma için geri ad›m atmas›n› istediler. Geri ad›m nedir? Herkes karfl› taraf›n a盤›n› bir kenara b›raks›n, kardefl kardefl ülkenin ezilenlerini, sömürülenleri daha fazla nas›l sömürürüz, daha fazla nas›l ezeriz hesaplar›n› yaps›n. Bu ça¤r›ya pek tabi ki en büyük patron örgütü TÜS‹AD da kat›ld›. Halk kitleleri ise bir yandan bu maç› seyretmek ve taraf tutmak zorunda b›rak›l›rken di¤er yandan iflsizlik, pahal›l›k, özellefltirme, SSGSS vb. sorunlar›yla u¤raflmak zorundad›r. ‹ki taraf›n da tek uzlaflt›klar› nokta zaten buras›d›r; yani halk kitlelerinin sömürüsü ve yoksullu¤u; Kürt ulusuna yönelik imha ve inkar politikalar›n›n devam›; halk›n geleceksizli¤e mahkum edilmesi vs. O zaman bize düflen, gerçek gündemlerimizle birlikte bu dalafl›n gerçek yüzünü kitlelere göstermektir.


İşçi-köylü 4

Sınıfsal Yaklaşım

S›n›fsal Yaklafl›m 1 May›s’la coflman›n, direnerek aflman›n, tüm gücümüzle yüklenmenin zaman›d›r! Yaflanan çat›flman›n cumhuriyet tarihi boyunca görülmemifl boyutta nitelendirilmesi, mevcut krizden son tahlilde yine rejimin azami oranda kazançl› ç›kmas› ad›na yap›lmaktad›r. Uzlafl›, sa¤duyu, gerilimi düflürme ça¤r› ve giriflimleri elbette ki karfl›l›¤› olmayan hamleler olarak okunamaz, ancak flu aflamada tansiyonu düflürecek etki gücü oluflturmayacaklar› da yaflanarak görülmüfl bulunuyor. Devletin ve sistemin tehlikede gösterilmesi çerçevesinde esas olarak halka yap›lan ça¤r›daki temel kayg›, mevcut krize de özünde kaynakl›k teflkil eden parametrelerdeki s›n›f mücadelesinin dinamikleridir. Egemen s›n›f klikleri, tarihi süreçte defalarca “k›l›ç çekme” dönemlerinden geçmifller, bunlar›n ço¤u askeri darbe, hükümet düflürme(muht›ra, gensoru), erken seçim vd. ile sonuçlanm›fl, bir bölümünde ise “k›rm›z› çizgiler”in gerisine çekme, baflka bir deyimle hizalama ve törpüleme ifllemi di¤er araçlar kullan›larak gerçeklefltirilmeye çal›fl›lm›flt›r. Bugün olup bitenleri, moda deyimle “büyük resme” bakarak anlamaya çal›flmak gerekecektir. Büyük resmi san›ld›¤›n›n aksine yaln›zca BOP ya da d›fl konjonktür ile aç›klamaya kalkanlar, ço¤u zaman oldu¤u gibi iç dinamikleri gözlerden saklama gayreti içerisindedirler. Ancak bu sefer iflleri o kadar kolay görünmüyor. Zira tam da bu çat›flman›n yo¤unlaflt›¤› aflamada, iflçi s›n›f› cephesinden 14 Mart, Kürt ulusundan halk›m›z›n büyük bir kitlesellikle ak›flkanl›k ve süreklilik sa¤lad›¤› 8 Mart ve 21 Mart eylemlilikleri, tabloya as›l rengi vermektedir. Tam da bu nedenledir ki, 22 Temmuz seçimlerine gidilirken baflat pozisyondaki egemen s›n›f klikleri, rejime dört elle sar›l›p iflçi ve emekçi s›n›flara, Kürt ulusuna düflmanl›kta kol kola giren tutum sergilemifller, seçim platformunda ise fleriat ve darbe tehditleri üzerinden iz sürmeye çal›flm›fllard›r. Ne var ki emperyalizme ba¤›ml›l›k, rejimin esaslar›na sadakat, iflçi ve emekçi s›n›flara düflmanl›k, Kürt ulusal hareketi dinamiklerine yönelme (hem de gözü dönmüfl bir kudurganl›kla) konusunda seçimler sonras›nda da devlet için “rekabetli uyum” sergileyenlerin, aralar›ndaki “iktidar dalafl›” bitmemifl, rövanfl ve hesaplaflma haz›rl›klar› sürdürülmüfltür. ABD ve AB’li emperyalistlerden tam destekle yol almakta olan AKP’nin temsil etti¤i kli¤in bu dalafltan galip ç›kabilmesi, her fleyden önce iktisadi ve siyasi istikrar› sa¤layabilecek bir çizgi tutturabilmesine ba¤l›d›r. Di¤er yandan askeri ve sivil bürokrasi içerisinde güçlenme, idari yap›lanma ve sosyal düzene kendi de¤erlerine uygun biçim verme do¤rultusunda ad›mlar atmas› halinde, devlete daha fazla nüfuz edecek, taban› üzerinde denetim ve güvenini art›racak, hareket alan› genifllemifl olacakt›. Askeri ve sivil bürokrasi içerisinde daha etkin durumda olan ancak siyasi temsilde sürekli geri düzeyde seyreden ve as›l olarak CHP’de temsil edilen Kemalist laikçi klik için büyük bir hezimete sahne olan seçimlerin ard›ndan AKP’ye karfl› kullan›labilecek koz ve araçlar s›n›rl› hale gelmiflti. AKP’ye kapatma davas› aç›lmas›, “fleriat teh-

likesi” propagandas› yürüten laikçi Kemalist kli¤in “yasal” düzlemdeki son hamlesidir. Buna karfl›l›k Ergenekon soruflturmas›nda bilhassa Kemalist çevrelerde “fikri önder” konumunda itibar gören ‹lhan Selçuk’un gözalt›na al›nmas› ile medyaya bilinçli olarak saç›lan belge ve bilgiler arac›l›¤›yla; ciddi bir darbe girifliminin a盤a ç›kar›ld›¤› (ya da önceden iddia edilen Sar›k›z ve Ay›fl›¤› kodu verilen darbe giriflimi iddialar›n›n gerçek oldu¤u), AKP iddianamesinin Ergenekoncular taraf›ndan haz›rland›¤› ya da haz›rlat›ld›¤› fleklinde mesajlar verilmesi de “darbe tehlikesi” propagandas› yürüten AKP kli¤inin hamlesi olarak okunmal›d›r. Tekrar pahas›na olsun, mevcut durumda Kemalist laikçi çevrelerin ileri sürdü¤ü ve yo¤un biçimde propaganda etti¤i üzere, fleriat tehlikesi yoktur. Faflist Türk devleti, fler-i hüküm ve esaslar›n hat›r› say›l›r bir bölümünden ve islam›n bütün nimetlerinden sonuna kadar yararlanmaktad›r. Bu manas›yla laiklikle iliflkilenmesi bafl›ndan itibaren flekli düzeydedir. Ancak kastedilenin ‹ran, Suudi Arabistan vb. türden bir devlet tarz› oldu¤u bilinmektedir ki, bu konunun da gerek ABD’nin biçti¤i (AB’nin destekledi¤i) model, gerek AKP’nin kurgulanma flekli, gerek ülke içi mevcut güç dengesi ve toplumsal doku dikkate al›nd›¤›nda en az›ndan bugün aç›s›ndan tehlike seviyesinde tart›fl›labilir bir olgu olmad›¤› aç›kt›r. Bu manada, AKP iddianamesinde yer verilen, “Daval› siyasi partinin izledi¤i politikan›n ortaya ç›kard›¤› tehlike belirgin ve yak›nd›r. (…) üstelik bu partinin de ço¤unluk iktidar›na sahip oldu¤u gözetildi¤inde, amaçlanan modelin gerçeklefltirilmesi anlam›nda bir tehlikenin var oldu¤u ve tehlikenin de yeterince yak›n oldu¤u ..” (sf. 158) iddialar›, maddi gerçeklikle örtüflmemektedir. Ancak, “rejimin gerçekli¤i”, reel hukuk ve mevcut mevzuat, çeflitli kurumlar yoluyla bir tak›m araçlar› devreye sokma imkan› vermektedir ki kapatma davas› iflletilmektedir. Nitekim, yine bu iflleyifle göre AKP’nin kapat›lmas› ve T.Erdo¤an dahil bir dizi siyasi aktörün yasakl› konuma düflmesi de kuvvetle muhtemeldir. AKP’yi karfl› hamleye ve yasal de¤ifliklik aray›fllar›na iten de budur. Öte yandan, her ne kadar a¤›rl›kl› olarak AKP’lilerin söylemleri üzerine infla edilmifl olsa da, Yarg›tay baflsavc›s›n›n iddianamesindeki “politik” derinlik dikkat çekicidir: “fieriat hedefine ulaflmada, demokrasiyi bir araç gören bu zihniyet, “gerçek amac›n› doksanl› y›llardan sonra dünyada küreselleflmenin merkez güçlerinin ülkemiz ve bölge ülkeleri için üretti¤i ‘›l›ml› ‹slam’ ideolojisi ve onun siyasi hedefi ‘Büyük Ortado¤u Projesi’nin (BOP) eflbaflkanlar› s›fat›yla söylemlerini insan haklar›, demokrasi, din ve vicdan özgürlü¤ü, ö¤renim hakk› gibi as›l referanslar› olan fleriatla hiç ba¤daflmayan kavramlar›n arkas›na gizlenerek” göstermifllerdir.” (sf. 117) Ordunun yönetime el koyma olas›l›¤›na yar›sömürge yar›-feodal ülkelerde ancak devrimle son verilir. Beyaz ordunun varl›¤› darbeyi her zaman için koflullamaktad›r. Bunun, devlet yap›lanmas›, s›n›f mücadelesinin karakteri, devrimin niteli¤i ile do-

lays›z iliflkisi vard›r. Ancak, bu olas›l›k her durumda güçlü de¤ildir. Emir-komuta düzeyinde tepeden iflleyen bir cunta için emperyalistlerin icazetini de alabilmek, s›n›f mücadelesi karfl›s›nda sivil seçeneklerin tükenmesi/yetmemesi durumunda, kimi dönemlerde klik çat›flmas›n›n ald›¤› boyuta da müdahale fleklinde ortaya ç›kabilmektedir. Bununla beraber, çeflitli komuta kademelerinde, gerek g.kurmay› etkilemek amaçl›, gerekse de kendi çaplar›nda darbe haz›rl›¤›na giriflenler olmufl, ancak bunlar›n büyük bir bölümü baflar›s›zl›¤a u¤ram›flt›r. Günümüzde devleti/iktidar› tehdit edecek boyutta bir yönetememe krizi ve aczi yoktur. S›n›f çeliflkilerinin keskinleflmesi ve derinleflmesi, dahas› mücadele dinamiklerinde rejimi zorlayan dönemlere kap›lar›n aralanmas› da askeri faflizm ile müdahale etmeyi gerektiren olgular de¤ildir. Di¤er yandan, rejim ona yabanc›, onu de¤ifltirmek ve farkl› bir düzen tesis etmek isteyen baflka bir gücün (fleriatç›lar) tehdidi alt›nda da de¤ildir. AKP’nin mevcut sistem/rejim ile öz itibar›yla çeliflkisi yoktur, 6 y›la yaklaflan icraat›n›n özeti, düzenin efendilerine (emperyalistler ve ufla¤› komprador burjuvazi ve büyük toprak a¤alar›) tam bir ba¤l›l›k ve itaat ile gere¤ini içte ve d›flta yapmak olmufltur. Ergenekon ad› verilen, 2001’den itibaren parça bölük ajan provokatörlerin ifadeleriyle bir dosyada “bütünlefltirilen” ve karfl› hamlede kullan›lmak üzere ucu aç›k tutulan operasyon; Kemalist laikçi cephede saf tutan k›z›l elmac› faflist güruhun, darbe örgütlemekten, provokasyon eylemlerine, komplo ve siyasi cinayetlere kadar her türlü faaliyeti yürütmek üzere yap›land›rd›¤› olufluma yönelik olarak gerçeklefltirilmifltir. Ancak amaç, bu katliam flebekesinin tümüyle deflifre edilmesi, tüm iliflki ve eylemleriyle a盤a ç›kar›lmas›, ya da T.Erdo¤an’›n dedi¤i gibi “temiz eller operasyonu” de¤ildir. Burada devreye s›n›rlar›n nereye kadar zorlanaca¤› ve devletin çelik çekirde¤ine uzan›p uzanmama konusu ve hassasiyetler girmektedir. Konuyu daha anlafl›l›r k›lmak için bu noktada, hakim s›n›f klikleri aras›ndaki çat›flmalar›n, s›n›f mücadelesinin geliflme gösterdi¤i, yükselifl trendi yakalad›¤› koflullarda keskinlik kazand›¤›n›n alt› çizilmelidir. Bunun bafll›ca sebebi, ekonomik ve siyasi krizin her iki soruna da kaynakl›k teflkil etmesidir. Tek bafl›na hükümeti oluflturan ve meclis ço¤unlu¤unu elinde bulunduran AKP, ikinci dönemin henüz birinci y›l›n› doldurmadan Anayasa hamlesini taslak aflamas›nda b›rakm›fl, türban ile att›¤› ad›m› sonuca ulaflt›ramam›fl ama ortal›¤› tam bir kaos ve kargaflaya sürüklemifl, AB ile ilgili yar›m kalan “at›l›m”lar›na söz verdi¤i halde bafllayamam›fl, nihayet Kürt sorununda TSK ile birlikte çuvallama ve bozgun sürecine girerek gerçeklefltirdi¤i katliam ve azg›n sald›rganl›kla newroz atefline benzin dökmüfltür. Ekonomide tam bir pazarlama prizmas› ve dev aynas› flirketine dönen TÜ‹K eliyle kifli bafl›na düflen geliri (GSMH) yüzde 30 art›rma, iflsizli¤i yar› oran›nda azaltma, büyüme oran›n› 3 puan yükseltme, enflasyonu 10 puan düflürme gayretleriyle propaganda faaliyetleri yürütülse de, tablo tam aksi yönde giderek bozulmufl, emperyalist merkezlerden (baflta ABD) “ithal edilen” krizin dalgalar› daha fazla sonuç do¤urmaya bafllam›flt›r. 2008’in ikinci yar›s› için öngörülenler çok daha ac›kl› ve vahimdir. AKP’nin kapat›larak ufalanmas› pahas›na (en kötü ihtimalle) ateflkes ça¤r›s›nda bulunan TÜS‹AD vd. patron klüpleri ile sivil devlet kurulufllar›n›n endifleleri anlafl›l›rd›r.

4-17 Nisan 2008 SSGSS ile ilgili, Emek Platformu’nun iflbirlikçi kodamanlar› sayesinde bir ad›m geri iki ad›m ileri tutumuna giren, Tekel baflta olmak üzere direnifllere karfl›n özellefltirmelerde ›srar eden AKP hükümeti, IMF’nin direktifleri do¤rultusunda yol almak durumundad›r. Bu durum, ekonomik açmazlar›n›n boyutuna iliflkin baflka bir veri olarak de¤erlendirilmelidir. Bu süreci, kimsenin kuflkusu olmas›n ki k›dem tazminatlar› baflta olmak üzere baflka sald›r›lar izleyecektir. Geri dönüflü olmayan bir hesaplaflma süreci içerisinde bulunuldu¤unu anlamayan ya da gözden kaç›rmak isteyen iflbirlikçi, reformist sendika yönetimleri ile saflaflmaktan kaç›n›lmamas› da sürecimizin bir di¤er gerçekli¤idir. Gazze’de beklenen 3. ‹ntifada’n›n fitili Türkiye Kürdistan›’nda atefllendi… Filistin’in kitlesel eylem ve direnifl ruhunun Kürt illerine tafl›nd›¤› haftalardan geçiyoruz. Onlarca kent ve ilçe meydan›nda, sokak ve alanlarda sürekli çat›flmalar yaflan›yor. Kameralar önünde kurflunlananlar, kollar› k›r›lan çocuklar, iflkenceden geçirilen, yerlerde sürüklenenler haber bültenlerinden eksik olmuyor. Büyük bir direnifl sergileniyor… Ölenlerin, yaralananlar›n, gözalt›na al›nan ve hapse doldurulanlar›n hesab› tutulam›yor. Büyük bir vahflet ve zorbal›k uygulanmaktad›r… Deyim yerindedir; ok yay›ndan ç›kt›, kitlelerin öfkesi, tepkisi ve atefli bast›r›lam›yor, bast›r›lamayacakt›r! Böyle bir atmosfer ve zemine birden bire gelinmedi. Hakim s›n›f klikleri aras›ndaki dalafl›n bu kadar fliddetlenmesi de rastlant› de¤ildir. Dolay›s›yla, uzlafl›, sa¤duyu, akl›-selim ça¤r›s› yapanlar, devlet/rejim elden gidiyor diye “felaket telal›¤›na” soyunanlar, bofl yere konuflmuyor. Devletin çözüldü¤ü ya da çöktü¤ü elbette do¤ru de¤il, rejimin daha önce de de¤indi¤imiz gibi “tehlikede” olma riski de üst seviyelerde seyretmiyor ama, gidiflat›n gerici ve faflistler aç›s›ndan hiç de parlak olmad›¤› aç›kt›r. Durumu devrim ve demokrasi güçleri aç›s›ndan do¤ru bir rayda flekillendirmek çok önemlidir. Nesnel durumun bugüne sundu¤u veriler, günlerin getirdi¤i ve y›¤d›¤› olanaklar, görevler yerine getirildi¤i takdirde, çok önemli mesafelerin al›nabilece¤ini göstermektedir. Sorun yine önderlik ve örgütlülük noktas›nda dü¤ümleniyor. Örgütlülük bir yana, önderlik meselesi kendini dayatmaktad›r. Zira gerek Kürt ulusal dinamikleri gerekse de iflçi ve emekçi hareketi aç›s›ndan, politik yönelim noktas›nda sorunlar bulunmaktad›r. Bunlar›n afl›lmas› aç›s›ndan umutsuz olmaya yer yoktur. Bu sorunlar› aflacak olan da s›n›f mücadelesinin bizatihi prati¤idir. Zira düne kadar her iki dinamik aç›s›ndan belirleyici yönelimler yanl›fl ve kaygan (reformist ve uzlaflmac›) zeminlere meyletmekteydi. Oysa durum bugün aç›s›ndan çok daha farkl› koordinatlar içerisinde saf tutma ve durufl sergilemeyi, bambaflka eylem biçimleri ve süreçleri yaflamay› gerekli k›lm›flt›r. Burada tutunabilmek için komünistler ve devrimciler süreçlere daha fazla müdahil olmak durumundad›r. Kitlelerin mücadelesi, her iki cephede ve onlara eklemlenecek di¤er birçok alanda yeni alternatiflerle, düzene karfl› büyük patlamalar yaratacak bir noktaya do¤ru ilerleyecektir. Hakim s›n›flar›n aczine, sald›rganl›k ve zulmüne karfl› flimdi daha büyük flevkle 1 May›s için seferber olal›m! 1 May›s’›n birlik, dayan›flma ve mücadele ruhu her geçen gün kitleleri daha s›k› sar›yor, kaleleri, kuleleri, plazalar› daha fazla kuflat›yor!


İşçi-köylü 5

4-17 Nisan 2008

Belediye ‹fl’te muhalif flubeler tasfiye edilmek isteniyor! R Ö P O R T A J

İşçi/köylü

‹lbek iflçilerine dayan›flma ziyareti!

Belediye-‹fl Sendikas› 3 No’lu fiube, Belediye-‹fl yönetimi taraf›ndan kapat›lmak isteniyor. fiubenin üye say›s›n›n 500’ün alt›nda olmas›n› gerekçe gösteren yönetim fiube Baflkan› Hüseyin Ayr›lmaz’›n profesyonel sendikac›l›¤›n› düflürdü. fiubenin neden kapat›lmak istendi¤i ve Belediye-‹fl yönetiminin tutumu üzerine 3 No’lu fiube Baflkan› Hüseyin Ayr›lmaz’›n görüfllerini ald›k.

1999 y›l›nda sendika yönetimine seçildi¤imde sendikada büyük yolsuzluklar ortaya ç›km›flt›. Bu s›rada biz de 1, 2 ve 3 no’lu flubeler olarak Nihat Yurdakul’u destekleyerek baflkan yapt›k. Yüzü iflçiye dönük bir sendikal anlay›fl istiyorduk. Ancak Yurdakul iktidarlaflt›kça s›rt›n› iflçiye döndü. Bu yüzden tart›flmalar bafllad›. 2006 y›l›nda gerçekleflen sözleflmelerde “sözleflmeyi ben imzalayaca¤›m” diyerek kendini dayatt›. Temsilciler Kurulu’nun kald›r›lmas›n›

istedi. Son kongrede biz de baflka bir aday ç›kard›k, bunun üzerine Belediye-‹fl içindeki bizim gibi muhalif flubelere karfl› bir tutum gelifltirmeye bafllad›. Bunun bir sonucu olarak fiube Baflkan› olarak toplu sözleflme görüflmelerine kat›lmam› engelledi. Mart ay›nda gerçekleflen Genel Kurul’da s›n›ftan uzaklaflan bu anlay›fllara muhalefet ettik. Kurul’dan önce nas›l bir Belediye-‹fl tart›flmas›n› yürüttük. Bunun üzerine Yurdakul, üç flubeyi bizden kopard›. Belediye‹fl Sendikas›nda yüzü iflçiye dö-

Emekçinin Gündemi Program›m›z do¤rultusunda emekçilerin sorunlar›na yo¤unlaflal›m! Ezilenler için oldukça kapsaml› bir sald›r› anlam›na gelen sosyal y›k›m sald›r› paketi “Emek” Platformu bilefleni ve devlet aras›nda yap›lan pazarl›k sonucu iflçilerin gündeminden düflürülmeye, yasa mevcut haliyle kabul ettirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Bu oluflan durumu kabul etmeyerek karfl› duruflun örgütlenmesi kendi içinde belli zorluklar tafl›sa da bu gücü a盤a ç›karacak iradeyi flekillendirmek zorunday›z. Ülkemizdeki s›n›f mücadelesi son on y›ll›k süreçte önemli gerilemeler yaflam›flt›r. Bunun dünyadaki geliflmelerle ilgisi oldu¤u gibi esas olarak bizlerin s›n›f mücadelesi içindeki mevcut tablomuzla ilgisi vard›r. S›n›fla daha genifl olarak ele al›rsak halkla olan ba¤›m›z›n zay›fl›¤›n›n pay› çok daha büyüktür. Elbette devletin faflist bir nitelikte olmas› tüm bunlar›n olumlu anlamda geliflmesini engellemektedir. Bunun böyle olmas›, esas› gözden kaç›rmam›za yol açmamal›d›r. Bu önem-

lidir. Yine önemli bir di¤er nokta da kendili¤inden geliflen kitle hareketleridir. fiuras› aç›k ki, kendili¤inden geliflen herhangi bir hareket do¤ru bir önderlik ile yönlendirilmedi¤inde varaca¤› nokta yine sistem içi çözümler olacakt›r. Ülkemizde ezilenlerin kendili¤inden geliflen hareketleri zaman zaman olmaktad›r. Örne¤in 2001 krizinde böylesi bir durum yaflanm›flt›r ki, buna önderlik edilememesi bu hareketin kal›c› bir sonuç yaratmadan sönmesine yol açm›flt›r. Bu örne¤in ötesinde Türkiye’nin ekonomik yap›s› krizlere gebe bir içerikte oldu¤u için, belli dönemlerde tekrarlanan kendili¤inden geliflen halk hareketlerine de yol açmaktad›r. Bugün yaflanan sürece bakt›¤›m›zda da genifl emekçi kesimlerde önemli k›p›rdanmalar›n oldu¤unun alt›n› çizmek gerekmektedir. Neredeyse direniflsiz tek bir günün dahi olmad›¤›, sendikalaflman›n suç say›ld›¤›, sendika taleplerinin iflten atmalarla yan›tland›-

nük flubelere karfl› bir tasfiye süreci yaflan›yor. Ola¤anüstü Genel Kurul’da oylama yaparak flubeyi kapatmay› hedefliyorlar. 12 Eylül’le birlikte uygulanmaya bafllayan Sendikalar Yasas› ile sendika genel baflkan›, genel kurulda istedi¤i flubeyi kapatabiliyor. Sözleflmeye kat›l›m›n› engelleyebiliyor. Biz kararlar›m›z› iflçilerin seçti¤i temsilcilerin görüfllerini ald›¤›m›z temsilciler kurulunda al›yoruz. Ancak Belediye-‹fl yönetimi iflçilerin seçti¤i aktif iki temsilcinin temsilcili¤ine son verebiliyor. (‹stanbul)

¤›, tersanelerde her gün yeni ölümlerin yafland›¤›, e¤itim ve sa¤l›k hakk›n›n özellikle son yasalar ile ezilenlerin elinden al›nd›¤›na tan›k olmaktay›z. Tüm bu sald›r›lar karfl›s›nda önemli direnifller örgütlenmekte, kimi yerde devletin sald›r›lar› ve sendikalar›n yüzüstü b›rakma tutumlar›na ra¤men, y›llara var›ncaya kadar süren direnifllerin varl›¤› aflikard›r. Geçti¤imiz günlerde sonlanan Tarsus SCT direnifli, Aky›l direnifli, TEKEL iflçilerinin direniflleri ve uzun dönemleri kapsayan deri sektöründeki grev ve direnifller bunlara örnektir. Son olarak SSGSS Yasa Tasar›s› ile ilgili oluflturulan merkezi ve yerel platformlar›n düzenledi¤i eylemler bizlere yeni görevler yüklemektedir. Konfederasyonlar›n, Emek Platformu’nun gelinen aflamada tutumu ortadayken, genifl kitlelerde varolan› kabullenmek istemeyen tutum büyütülmeli ve emekçi kitlelerde geliflen öfkenin ucu as›l hedefe yöneltilmelidir. Örgütleyenleri bile flaflk›nl›¤a düflüren önemli say›daki kitleyi alanlarda buluflturan bu sald›r› dalgas›, burada bitecek gibi de görünmemektedir. ‹flte böylesi önemli geliflmelerin yafland›¤› bir süreçte yap›lan DDSB Program tart›flmalar› ve Kurultay›,

Gaziosmanpafla’da ‹lbek Tekstil Fabrikas›’nda direniflte olan iflçiler “Herkese Sa¤l›k Güvenli Gelecek Platformu” taraf›ndan ziyaret edildi. “‹lbek iflçileri yaln›z de¤ildir, yaflas›n s›n›f dayan›flmas›” yaz›l› pankart açan platform bileflenleri, “Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›” sloganlar›n› hayk›rd›. ‹flçilerin alk›fllarla karfl›lad›¤› kitle, iflçilerle sohbet ederek halay çekti. (‹stanbul)

hepimizin omuzlar›na önemli görevler yüklemektedir. Yeni ve çok önemli bir sürecin ilk ad›mlar›n› att›¤›m›z kurultay›m›z›n ard›ndan geçmifl birikimimizi yar›nlara tafl›man›n pratik ad›mlar›n›n h›zla at›lmas› önümüzde durmaktad›r. Yaflanan olumlu örnekleri büyütmenin koflullar› düne göre çok daha fazla vard›r. Vard›r, çünkü, egemenler ard› ard›na ç›kart›lan sald›r› yasalar› ile genifl iflçi ve emekçi y›¤›nlar›n tüm haklar›n› ellerinden almak istemektedir. Vard›r, çünkü, iflçi s›n›f›, her gün biraz daha fazla yoksullu¤a ve sefalete itilmektedir. Vard›r, çünkü, sendikalara çöreklenmifl reformist-bürokratik-sar› sendikal anlay›fl sahiplerinin gerçek yüzleri aç›k bir flekilde ortaya ç›kmaya devam etmektedir. Vard›r, çünkü, Tersanelerde gündeme geldi¤i dönemlerde yap›lan göstermelik ziyaretlerin ard›ndan ölümler devam etmektedir. fiuras› aç›k ki, yapt›¤›m›z tart›flmalar ile netleflen Program›m›z›n anlam bulaca¤› tek yer s›n›f mücadelesinin kendisidir. Bu yo¤un ve gelifltirici pratik içinde, aynay› kendimize tutarak, do¤ru anlay›fl ve perspektiflerimizi pratikle buluflturdu¤umuz oranda baflar›l› olman›n önünde hiçbir engel yoktur.


İşçi-köylü 6

İşçi/köylü

4-17 Nisan 2008

Yörsan, TEGA, Arçelik, ‹lbek… Direnifle devam! ‹flçi s›n›f›n›n ifl güvencesi, sendika ve insanca yaflanacak ücret için yürüttü¤ü mücadele bask›lara ve engellemelere ra¤men devam ediyor. ‹flçi s›n›f› ve emekçilere yönelik sendikas›zlaflt›rma tafleronlaflt›rma ve özellefltirme sald›r›lar›n› giderek artt›ran egemenlere karfl› iflçi emekçiler de yapt›klar› eylemler ve direnifllerle tepkisini ortaya koyuyor.

Yörsan ürünlerini boykot et! Bal›kesir’in Susurluk ilçesinde bulunan Yörsan fabri-

çal›flt›. ‹flçiler patronun bu sald›r›lar›na karfl›l›k yapt›klar› eylemlerle mücadelede kararl› olduklar›n› gösterdi.

TEGA’da grev! Ankara Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu bulunan TEGA Mühendislik’te bafllayan sendikalaflma mücadelesi bask›lara gözalt›lara ve patron terörüne ra¤men sürüyor. 7 fiubat’ta D‹SK’e ba¤l› Birleflik Metal-‹fl Sendikas› Anadolu fiubesi’nde örgütlenen iflçiler sendikal haklar›n› istiyor. Do¤algaz boru tesisatlar›ndan elektro füzyon

kald›. Ankara’daki demokratik kitle örgütleri ve devrimci, ilerici kurumlardan destek gören ve Sincan Organize Sanayi Bölgesindeki kölelik koflullar›na karfl› önemli bir ç›k›fl› ifade eden direnifl, iflçilerin kararl›l›¤› ile sürüyor.

Reklâm› b›rak Arçelik iflçisine bak! Arçelik Çay›rova Fabrikas›’nda tafleron Y›ld›ran Yükleme Boflaltma fiirketi’nde çal›flan iflçiler sendikalar›n› savunmakta kararl›. Arçelik fabrikas›nda tafle-

Migros, Koçtafl, TÜS‹AD, Nakkafltepe önünde yapt›klar› yürüyüfl ve bas›n aç›klamalar› ile Türk-Metal sendikas›na üye olmayacaklar›n› hayk›ran iflçiler yapt›klar› aç›klamalarla demokrasi havarili¤ine soyunan Koçun sendika düflman› yüzünü teflhir ettiler. kas›nda sendika hakk› için direnifle geçen iflçilerin mücadelesi 120’li günleri geride b›rakt›. Tek-G›da ‹fl Sendikas›’n›n öncülü¤ünde bafllayan direnifl bask›lara ra¤men sürüyor. Yörsan’da direnifl, iflçilerin Tek-G›da ‹fl Sendikas›’na üye olmas› ile bafllad›. Fabrikada ço¤unlu¤u sa¤layan sendika Çal›flma Bakanl›¤›’na baflvurdu. Ancak Bakanl›k, baflvuruyu de¤erlendirmesi gerekirken sendikadan haberi olmayan patrona haber verdi. Patronun 420 iflçiyi iflten ç›karmas› ile fabrikada direnifl bafllad›. ‹flçilerin ailelerini telefonla arayarak tehdit eden patron, gazetelere ilan vererek direnifli karalamaya

kaynak tekni¤i ile ara parçalar üreten TEGA dünyadaki say›l› iflletmelerden biri. 33 ülkeye ihracat yapan flirket on y›ll›k bir geçmifle sahip. Bu kadar k›sa bir süre içinde böylesine büyüyen flirkette iflçiler asgari ücretle haftan›n yedi günü hiçbir sosyal güvenceleri olmadan çal›fl›yor. TEGA patronu 56 iflçiyi iflten ç›kararak iflçilerin direniflini k›rmaya çal›flt›. Ancak iflçiler üretimi durdurarak bu sald›r›y› püskürttü. Patronun direktifi ile jandarma iflçilere cop ve biber gaz› ile sald›rd›. Üretim sürdürmek amac›yla kaçak iflçileri fabrikaya sokmaya çal›flt› ancak iflçiler buna engel oldu. ‹flçiler özel güvenli¤in ve patronun adamlar›n›n sopal›, sat›rl›, silahl› sald›r›lar›na maruz

ron olarak çal›flan iflçilerin D‹SK’e ba¤l› Nakliyat-‹fl Sendikas›’na üye olmas› üzerine sözleflmeyi fesih eden KOÇ Holding iflçilerin Türk Metal Sendikas›na üye olmas›n› istiyor. 2 Ocak tarihinden beri direniflte olan 200 iflçi yapt›klar› eylemlerle sendikalar›na sahip ç›kt›. Migros, Koçtafl, TÜS‹AD, Nakkafltepe önünde yapt›klar› yürüyüfl ve bas›n aç›klamalar› ile Türk-Metal Sendikas›na üye olmayacaklar›n› hayk›ran iflçiler yapt›klar› aç›klamalarla demokrasi havarili¤ine soyunan Koç’un sendika düflman› yüzünü teflhir ettiler.

‹lbek’te direnifl nöbeti ‹stanbul Gaziosmanpa-

fla’da kurulu bulunan ‹lbek Tekstil Fabrikas›’nda 520 iflçi, alacaklar›n› vermeyerek fabrikay› kapatmak isteyen patrona karfl› direniyor. 15 fiubat’tan bu yana devam eden direnifl patronun iflçilerin alacaklar›na el koyma sald›r›s› üzerine bafllad›. ‹flçiler geriye dönük alacaklar›n› vermek istemeyen patrona karfl› fabrika önünde nöbet tutmaya bafllad›. ‹flçilerin alacaklar›n› vermek için fabrikay› kapatt›¤›n› ilan eden patron makineleri de kamyonlarla götürmek istedi. Patronun bu oyununu fark eden iflçiler kamyonlar› durdurarak fabrika önünde direnifle bafllad›. Polisin sürekli tacizi ile karfl› karfl›ya kalan iflçiler buna ra¤men nöbetlerini gece gündüz sürdürüyor. ‹flçilere 1’er milyar teklif eden patron daha yüklü tazminatlardan kurtulmaya çal›fl›yor. Son olarak D‹SK Tekstil Genel Merkez yöneticisi Kaz›m Do¤an patron ad›na arac›l›k yapmaya bafllad›. ‹flçilerle ayr› ayr› görüflerek, bölmeye ve iflyerini açmaya çal›flan ‹lbek patronu, bir yandan da fabrikay› açt›raca¤› tehdidinde bulunuyor. 16 Mart günü bir dayan›flma etkinli¤i düzenleyen ‹lbek iflçileri tazminatlar›n› al›ncaya kadar mücadeleden vazgeçmeyeceklerini ilan ediyor. Birçok bölgede devam eden ve aylara yay›lan bu iflçi direniflleri s›n›f hareketi aç›s›ndan da önem tafl›yor. Sendikal örgütlülüklerin darald›¤›, sar›-iflbirlikçi anlay›fllar›n sendikalara çöreklendi¤i bir dönemde sözünü etti¤imiz iflçi direniflleri daha fazla büyütülmeyi hak ediyor. Ç›kart›lmas› hedeflenen yeni yasalarla birlikte önümüzdeki dönemde iflçi ve emekçileri daha azg›n bir sömürü cenderesi bekliyor. Öne ç›kan iflçi direnifllerini güçlendirmek kazan›mlar› birer mevzi haline getirmek iflçi s›n›f› ve emekçilerin sald›r›lara karfl› daha güçlü bir flekilde karfl› durmas›n› da sa¤layacak. (‹stanbul)

SCT direnifli kazand›!

Mersin’in Tarsus ilçesinde kurulu Turbo Filtre Fabrikas›’nda 750. günlere yaklaflan direniflte anlaflma sa¤land› ve toplu sözleflme imzaland›. Birleflik Metal-‹fl Sendikas›’ndan yap›lan yaz›l› aç›klamada, 15 Mart 2006 tarihinde bafllayan grev sonunda gerçekleflen toplu sözleflmeye göre, iflçilerin 1 May›s tarihinde iflbafl› yapacaklar› kaydedildi. Sözleflmede, iflçi ücretlerine ilk 6 ay için yüzde 20,26 zam yap›laca¤›, ikinci 6 ay zam oran›n›n yüzde 7 olaca¤› belirtildi. Di¤er 6 aylarda enflasyon rakam›na 2 puan eklenmesiyle bulunacak oranda zam gerçeklefltirilece¤i kaydedildi. Ayr›ca iflçilere, sözleflmenin ikinci y›l›nda 30 günlük ücret tutar›nda prim verilece¤i; bayram, yakacak, izin, evlenme, do¤um, ö¤renim ve çocuk ödemelerinin de gerçeklefltirilece¤i duyuruldu. Sözleflmeye göre 1 May›s tarihinin ücretli izin günü say›laca¤›, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun istirahatlerde ödeme yapmad›¤› ilk 2 günün ücretinin ise patron taraf›ndan ödenmesi konusunda anlaflma sa¤land›¤› belirtildi. (H. Merkezi)

E¤itim-Sen bölge toplant›lar› düzenliyor Ankara’da yap›lan bölge toplant›s›na E¤itim-Sen E¤itim Sekreteri ‹smail Sa¤d›ç kat›ld›. Sa¤d›ç konuflmas›nda AKP’ye yönelik kapatma davas›na de¤inerek, “iflçi ve emekçilere ciddi sald›r›lar düzenleniyor ve bundan dolay› da sürekli gündem de¤ifltiriliyor. Dün parti kapatmalara onay verenler, bugün kapat›lmakla yüz yüze” dedi. Sa¤d›ç ayr›ca, SSGSS’nin iki saatlik eylem ile yeniden görüflülmeye bafllanmas›n›n önemli oldu¤una de¤inerek, bunun yetmeyece¤ini sözlerine ekledi. (Ankara DDSB)


İşçi-köylü 7

4-17 Nisan 2008

İşçi/köylü

Tar›m ve g›da üretimine stratejik sald›r›: Tohumda patent devri Emperyalizmin yar›-sömürge ülkelere dayatt›¤› tar›m› tasfiye politikalar›n›n önemli ad›mlar›ndan biri de tohumda patent devridir. Ülkemiz özgülünde tar›m›n tasfiyesi kapsam›nda at›lan; tar›msal desteklemelerinin büyük oranda kald›r›lmas›, önemli tar›msal kurulufllar›n özellefltirilmesi gibi ad›mlar›n yan›nda tohumda patent devri, daha etkili olacakt›r. Uzun vadede ise tar›msal üretimimizde söz hakk› tamam›yla emperyalistlerin olacakt›r. Tar›m›n ve g›dan›n ana materyali olan tohumun, emperyalist tekellerin uzun y›llard›r üzerinde çal›flt›¤› “Genetik Mühendisli¤i Teknolojisi” ile yeni türler gelifltirme ad› alt›nda genleri de¤ifltirilerek g›da canavarlar› yarat›lmaktad›r. Emperyalist tekeller tohumlara gen ekleyerek ya da tohumlardan gen ç›kartarak elde ettikleri tohumlar›n patentlerini almaktad›r. Ülkemizde son aylarda gündeme gelen tohumda Islahç› Hakk› Bedeli ve Mülkiyet Hakk› Bedeli, emperyalist tekellerin patentini ald›¤› tohumlar› mülk edinmesidir. Yar›-sömürge ülkeler üzerindeki yeni sömürü alan›d›r. Dünya tohum pazar›n› kontrol alt›na almak isteyen emperyalist tekellerin bu kapsamdaki çal›flmalar› 1938’lere dayanmaktad›r.1888’de kurulan ABD Menflei Delta-Pine adl› 1983’lerde “Genetik Mühendisli¤i Teknolojisi” çerçevesinde, yeni tür gelifltirme ve biyo çeflitlili¤i art›rma maksad›yla sessizce çal›flmalar›na bafllam›flt›r. Sürdürülen çal›flmalar sonucu üretilen g›da canavarlar›na “Gurt” (‹ntihar tohumlar›) denilmektedir. 1 gr intihar tohumlar›ndan 5-6 kg ürün elde edilirken, tek ekimlik olmas› nedeniyle köylüleri tohum tekellerine ba¤›ml› hale getirmektedir. Gelecek y›l için tohum b›rakmayan intihar tohumlar›, yar›-sömürge ülkelerin köylüleri için büyük tehdit oluflturmaktad›r. Tohum üzerinde hiçbir söz hakk› olmayan köylü, gelecek y›l için ne tohumluk ay›rabilmekte ne de

leflmesidir. Bu sözleflmeye göre “çiftçilerin kendi tohumlar›n› kullanmalar› oldukça k›s›tlanm›flt›r. Tohum tekelleri yar›-sömürge ülkelerde yerel tohumlar›n ve ülkenin kamu kurulufllar›na ait gen merkezindeki tohumlar› istedikleri gibi el koyabilmektedirler.” Bu sözleflmeyi kendine dayanak yapan ABD emperyalizmi, Hindistan’›n Basmati çeflidi pirincine el koyarak kendi ad›na patent ç›kartm›flt›r.

Türkiye’de tohumculuk ve AKP’nin rolü baflka bir yerden tohum alabilmektedir. Geneti¤i de¤ifltirilmifl bu tohumlar›n di¤er ad› da “Terminatör tohumlard›r”. Ekildi¤i bölgede herhangi bir sebepten dolay› gen kaçmas› nedeni ile normal tohum ile ekili arazideki tohumlara bulaflt›¤›nda onlar›n genlerine bask›n geldi¤i için normal tohumlar›n genlerini yok etmektedir. Emperyalist tekeller gen kaçmas›n›n mümkün olmad›¤›n› söyleseler de canl› örnekler gerçe¤i göstermifltir.

pazar›n› kendi tekellerine geçirmektedirler. Yar›-sömürge ülkelerin tar›msal üretimini, g›da pazar›n›, k›sacas› ülke tar›m›n› tamam›yla kendi tekellerine almaktad›rlar. Milyar dolarlar harcayarak “genetik mühendislik teknolojisi”ni gelifltiren emperyalist tekeller, yar›-sömürge ülkelerin yerli tohumlar›n›n genetik yap›s›n› de¤ifltirerek yeni tür ad› alt›nda patentini almaktad›r. Ve tekrar yar›-sömürge ülkelere pazarlamaktad›r.

“G›day› kontrol ederseniz halklar› kontrol edersiniz!”

UPOV, tohumda mülkiyet hakk›n› emperyalist tekellere veriyor

Monsanto (ABD), Syngenta (‹ngiltere, ‹sveç, ‹sviçre), Bayer (Almanya), Singrin (Fransa) gibi dev tohum tekellerinin; 1970’lerin ABD D›fliflleri Sorumlusu Henry Kissinger’›n “G›day› kontrol ederseniz, halklar› da kontrol edersiniz” söyleminde oldu¤u gibi amaçlar› ezilen emekçi halklar üzerindeki sömürüyü katmerlefltirmek ve ayn› zamanda onlar› denetim alt›nda tutmakt›r. Geneti¤ini de¤ifltirdi¤i tohumlar›n patentini alarak halklar›n temel g›da ve ihtiyaçlar›n› karfl›lamas›n› dahi kendi tekeline almakt›r. Emperyalist tekeller, “biyo çeflitlilik”, “genetik devrim” vb. safsatalarla, yar›-sömürge ülkelerdeki tohum

Emperyalist tekeller tohumdaki mülkiyet hakk›n› uluslararas› alanda yayg›nlaflt›rmak, meflrulaflt›rmak ve yar›-sömürge ülkelerin gen bankalar›n› rahatça soyabilmek için 1960’larda 6 Avrupa ülkesi taraf›ndan Uluslararas› Çeflitleri Koruma Birli¤i (UPOV)’ni kurmufllard›r. Böylece emperyalist tekeller bir yandan yar›-sömürge ülkelerin gen bankas›n› soymalar›n› meflrulaflt›r›rlarken, di¤er yandan da tohumdaki mülkiyet hakk› da garanti alt›na al›nmaktad›r. UPOV’un kuruluflundan bugüne 1961-72-78 ve 1991’de olmak üzere dört sözleflmesi vard›r. Bunlardan biri tohum talan›n› meflrulaflt›ran 1991 söz-

Ormanlar› koruyan hükümler yeni Anayasa’da yer alm›yor TZOB Genel Baflkan› fiemsi Bayraktar, 21 Mart Dünya Ormanc›l›k Günü dolay›s›yla 20 Mart günü yaz›l› bir aç›klama yapt›. Dünyada oldu¤u gibi Türkiye’de de ormanc›l›¤›n ekonominin öncelikli ve ana sektörlerinden biri oldu¤unu belirten Bayraktar, “Ülkemiz yüzölçümünün yaklafl›k yüzde 27,2’sine denk ge-

len 21,2 milyon hektar alan orman arazisidir. Ancak bu alanlar›n yaklafl›k 10 milyon hektar› verimli orman arazisidir. Ormanlar, sahip olduklar› biyolojik çeflitlilik dolay›s›yla dünyadaki en de¤erli ekosistemler aras›ndad›r. Ormanlar›n toplum ve çevre yaflam›nda büyük önem tafl›yan su rejimini düzenleme, erozyonu

önleme ve çevre kirlili¤ini önleme gibi yaflamsal ifllevlerinin yan›nda, biyolojik çeflitlili¤in korunmas›ndaki rolü de son derece önemlidir” dedi. “Ülkemiz topraklar›n›n büyük bir k›sm› erozyon tehlikesiyle karfl› karfl›yad›r” diyen Bayraktar, yap›lan çal›flmalar›n ormanlar›n toprak erozyonunu azalt›c›

Emperyalist tekellere kap›lar› a¤z›na kadar aç›lm›fl olan ülkemizde tohumculu¤un kaderi ne yaz›k ki di¤er yar›-sömürge ülkelerle ayn›d›r. Gelinen aflamada ülkemiz, her y›l yaklafl›k 70-80 milyon dolar terminatör tohum ithal etmektedir. Fransa, Hollanda ve ‹srail’den sebze tohumu almadan üretim yap›lamamaktad›r. Sebze tohumun da yüzde 95 d›fla ba¤›ml› olan ülkemiz sertifikal› hububat tohumunda ancak yüzde 25’ini üretebilmektedir. Bu rakamlar, tohumculukta d›fla ba¤›ml›l›¤›n boyutunu gözler önüne sermektedir. AB uyum paketi çerçevesinde ç›kar›lan Tohumculuk Yasas›’n›n ise, özünde emperyalist tekellerin ç›karlar›na uyum yasas› oldu¤u gerçekliktir. Tar›msal ürünlerde oldu¤u gibi tohumculukta da emperyalist tekellerin yetkileri art›r›lmaktad›r. Bunun en somut örne¤i 2007’nin son aylar›nda Türkiye’nin, emperyalist bir kurulufl olan UPOV bünyesine 65. üye olarak sessiz sedas›z dâhil olmas›d›r. Tar›m›n tasfiyesinde h›z kesmeyen AKP hükümeti tar›msal ürün ve desteklemelerde oldu¤u gibi tohumculukta da köylünün düflman› oldu¤unu, ç›kard›¤› yasalarla uygulad›¤› IMF, DB eksenli politikalarla göstermektedir. Tohumculuk piyasas›n›n denetimini tamam›yla emperyalist tekellere b›rakan AKP hükümetinin icraatlar› tek tek ortaya ç›kmaktad›r.

ve tamamen engelleyici etkileri oldu¤unu ortaya koydu¤unu kaydetti. Tar›m arazilerinin sellerden zarar görmemesi, topraklar›n erozyonla kaybolmamas›, iklim ve su rejimine ait ekolojik dengenin bozulmamas› için orman tahribat›n›n önüne geçilmesi gerekti¤ine vurgu yapan Bayraktar, mevcut orman varl›¤›n›n korunarak, yeni orman alanlar›n›n aç›lmas› gerekti¤ini belirtti. (Ankara)


İşçi-köylü 8

Dengê azadi

4-17 Nisan 2008

Kürt halk›n›n Newroz mesaj›: Direnifl!

Kürt halk›n›n ve Ortado¤u halklar›n›n zalimlere karfl› isyan ve direnifl bayra¤›n› yük-

seltti¤i Newroz büyük bir coflku ile kutland›. Devletin Kürt halk›na yönelik imha ve inkâr

‹stanbul’da Newroz kutlamalar› Kazl›çeflme ‹stanbul’da Newroz Zeytinburnu Kazl›çeflme alan›nda son y›llar›n en kitlesel kat›l›m› ile kutland›. On binler sabah›n erken saatlerinden itibaren yöresel k›yafetleri ve Kürtçe sloganlar› ile Newroz alan›na akmaya bafllad›. DTP’nin bu y›l devrimci, ilerici kurumlarla birlikte organize etti¤i miting görselli¤i ve coflkusu ile dikkat çekti. DTP d›fl›ndaki kurumlar saat 10.30’da Abdi ‹pekçi Spor Salonu önünde toplan›p kortejlerle alana yürüdü. Miting demokrasi flehitleri için bir dakikal›k sayg› duruflu ile bafllad›. Aralar›nda Partizan, ESP, HÖC, BDSP, DHP, EMEP vb. kurumlar ad›na haz›rlanan ortak metni okuyan Sultan Toptafl; Newroz’un emperyalizme, iflbirlikçilerine özgürlük düflmanlar›na karfl› fabrikalarda, emekçi semtlerde, da¤larda özgürlük diye hayk›rman›n günü oldu¤unu söyledi. Önceki y›llara oranla kitlenin sahneden yap›lan politik ça¤r›lara daha fazla yan›t verdi¤i, özellikle Van ve Hakkâri’de yaflanan sald›r›lara karfl› öfkeli oldu¤u dikkat çekti. Mitingde Partizan kitlesi de “Newroz serh›ldane” yaz›l› pankart ve “Disa disa serhildan azadiya Kürdistan”, “Kürdistan faflizme mezar olacak” sloganlar› ile yerini ald›. Mitinge 200 bini aflk›n insan kat›ld›.

Okmeydan› Aralar›nda Partizan, DTP, ESP, DHP, Halkevleri, SODAP, Köz’ün bulundu¤u kurumlar›n üyeleri saat 19.30’da Fatma Girik Park›’nda bir araya gelerek Newroz’u kutlad›lar. Partizan okurlar› eyleme ‹brahim Kaypakkaya flamalar› ile kat›ld›lar. An›nda bast›ran ya¤mur nedeniyle Newroz kutlamas› erken bitirilmek zorunda kald›.

Gülsuyu Son dönemlerde Gülsuyu halk› üzerinde gerçeklefltirilen polis terörü Newroz günü de eksik olmad›. Eylemin saat 19.30’da Özgürlük Park›’nda gerçekleflmesi planlanm›flt›. Kitle dört ayr› noktadan yap›lacak yürüyüflle Özgürlük Meydan›’nda toplanacakt›. Yürüyüflün bafllayaca¤› buluflma noktalar›ndan biri de Son Durak’t›. Buradan yürüyüfle geçecek olan kitle daha toplan›rken, Heykel’den itiba-

ren bölgeyi ablukaya alm›fl olan polis, panzerler ve gazlarla toplanan kitleye sald›rarak, pankart ve flamalara el koydu, birkaç kifliyi de gözalt›na alarak, ilerleyen saatlerde b›rakt›. Burada gerçekleflen sald›r›, di¤er buluflma noktalar›ndan at›lan sloganlarla cevaplan›rken, bu sald›r› kitlenin Newroz coflkusunu yok edemedi ve yürüyüfl haz›rl›klar› di¤er noktalarda da devam etti. Newroz kutlamalar›na kat›lan Partizan kitlesi de, Özgürlük Park›’n›n birkaç sokak ilerisindeki bir alanda toplanarak, aç›lan “Newroz isyan›n› kuflan-Partizan” pankart› arkas›nda yürüyüfle geçti. Oldukça coflkulu oldu¤u gözlenen kitle yürüyüfl sonunda Özgürlük Park›’na geldi. Burada di¤er noktalardan gelenlerle bulufluldu ve Newroz ateflinin yak›lmas›yla kutlama bafllad›. Devrim flehitleri an›s›na yap›lan sayg› duruflunun ard›ndan, kitle ad›na ortak bir aç›klama yap›ld›. Kutlama Partizan, DHP, HKM, ESP, DTP, Genç Kurtulufl, SDP ve Köz taraf›ndan organize edildi.

Alt›nflehir 20 Mart Perflembe günü Alt›nflehir fiahintepe’de DTP, Partizan ve fiahder’in birlikte düzenledi¤i etkinlikte Newroz atefli isyan ruhuyla atefllendi. Okunan ortak metnin ard›ndan yo¤un ya¤mur ya¤›fl›na ra¤men Newroz program› coflkuyla devam etti. Aralar›nda Partizan okurlar› taraf›ndan kurulan Grup ‹syan Atefli’nin de bulundu¤u 5 grup marfllar›yla kitlenin sesine ses katt›. (Alt›nflehir ‹K okurlar›)

Bayramtepe Elimize e-posta kanal›yla geçen bir habere göre Bayramtepe’de TKP/ML militanlar› 21 Mart akflam› bir korsan gösteri düzenledi. Gönderilen haberde flu ifadelere yer verildi: “bizler çeflitli milliyetlerden Türkiye halk›n›n temsilcisi ve öncüsü olan TKP/ML militanlar› olarak, direnifl ateflini yükseltmek ve Newroz bayram›n› kutlamak için bir korsan gösteri düzenledik. Eylemimizde K›br›s Caddesi’ni molotoflar›m›zla trafi¤e kapatt›k, mahalledeki Kürt gençleriyle birlikte atefl yakt›k, halaylar çektik. Eylemimize tahammül edemeyen polis güçleri tüm güçleriyle mili-

politikalar›n› sürdürdü¤ü ve gerçeklefltirdi¤i operasyonlarla Kürt halk›n› yeniden hedef tahtas›n› koydu¤u bir sürecin ard›ndan kutlanan Newroz, ayn› zamanda bir hesaplaflma alan› oldu. 2008 Newroz’u birçok yerde daha önce görülmeyen bir kitlesellikte ve coflkuyla kutland›. Kürt halk› s›n›r ötesi operasyonlara, bask›lara karfl› öfkesini alanlarda hayk›rd›. AKP’ye karfl› tepkinin ve “Katil Erdo¤an” sloganlar›n›n öne ç›kt›¤› mitinglerde Kürt halk› teslim

olmayaca¤›n› dosta, düflmana bir kez daha ilan etti. Van ve Hakkari’de düzenlenen eylemlerde üç kiflinin katledilmesi ra¤men Kürt halk› günlerce çat›flt›. T. Kürdistan›’nda gerçekleflen eylemlerde halka azg›nca sald›ran devlet üç kifliyi katletti. Kürt halk› Newroz’da ortaya koydu¤u direnifl ile devletin sald›r›lar›n›n yan›ts›z kalmayaca¤›n› hayk›rd›. Newroz’da yaflanan kitlesellik ve direnifle tahammül edemeyen devlet Newroz sonras› yüzlerce insan gözalt›na ald›, onlarca insan› tutuklad›.

tanlar›m›za sald›rd›. Ancak iki saat boyunca polisin bu sald›r›s›na karfl› direnerek çat›flan militanlar›m›z bölgeden kay›p vermeden uzaklaflm›fllard›r.”

Partizan, ESP ve Köz taraf›ndan yap›lan yürüyüfl s›ras›nda Partizan imzal› “Biji Newroz, Biji Serh›ldan” pankart› aç›ld›. Ard›ndan ayn› sokakta Newroz kutlamas› yapan DTP kitlesi ile bulufluldu. Halaylar çekilerek son verilen etkinli¤in yan› s›ra HÖC ayr› bir kutlama yapt›. (1 May›s Mahallesi ‹K okurlar›)

1 May›s Mahallesi 21 Mart günü mahallenin belirli bir noktas›ndan Pazar Soka¤›’na kadar yüründü.

Türkiye Kürdistan›’nda Newroz kutlamalar› Dersim Dersim’de 22 Mart Cumartesi günü K›flla Meydan›nda aralar›nda Partizan, HKM, HÖC, EMEP, TUDEF ve DHP’nin bulundu¤u kurumlar taraf›ndan bir miting gerçeklefltirildi. Saat 11.00’de Sanat Soka¤›’nda toplanan kitle buradan K›flla Meydan›’na yürüyüfle geçti. Bizler de Partizan olarak Kürtçe (Zazaca) pankart›m›zla yürüdük. Pankart›m›zda Newroz Sarê wedar dê na sarê wedar dênê zedekerî me (Newroz isyand›r, isyan› büyütelim) yaz›l›yd›. Miting alan›na vard›¤›m›zda Tertip Komitesi ad›na yap›lan konuflmadan sonra s›ras› ile kurumlar birer konuflma ile kendilerini ifade ettiler. Partizan ad›na yap›lan konuflmada, “bugün Kürt ulusuna ve iflçi s›n›f›na yap›lan sald›r› Newroz ruhu ile püskürtülebilir” denildi. Konuflmalar›n ard›ndan Newroz atefli yak›ld› ve sahneye ç›kan Umuda Türkü müzik toplulu¤u ve Mehmet Atl›’n›n söyledi¤i marfllar, türküler ve çekilen halaylarla miting sonland›r›ld›. (Dersim Partizan)

Erzincan Newroz bu y›lda Erzincan’›n çeflitli ilçe ve beldelerinde kutland›. Bizler de Erzincan’›n Ça¤layan beldesindeki Newroz kutlamalar›na kat›ld›k. Akflamüzeri beldenin karfl›s›ndaki da¤da lastik yak›lmas› ile kutlama bafllad›. Lastik yak›ld›ktan bir müddet sonra belde alan›nda toplan›lmaya baflland› ve Ça¤layan Meydan›’nda “Yaflas›n Newroz, Newroz piroz be” slogan›yla atefl yak›ld›. Bir müddet sonra Partizan taraf›ndan, günün anlam ve önemini belirten ve son sürece iliflkin bir aç›klama yap›ld›. (Erzincan)

Malatya Türkiye ve T. Kürdistan›’ndaki Newroz kutlamalar›na sald›ran devlet, Malatya’da da aralar›nda DTP Malatya il baflkan› da olmak

üzere 17 DTP’liyi 21 Mart öncesi gözalt›na ald›. Buna ra¤men DTP, ESP ve EMEP’in örgütledi¤i kutlamalar fieker Stad›’nda yap›ld›. ‹kinci kutlama ise Partizan, DHP ve HÖC’ün örgütledi¤i etkinlik idi ve Cemal Gürsel Mahallesi’nde yap›ld›. Bu eylemin duyurusunu yapan ve bildiri da¤›tan aralar›nda 2 YDG’linin de oldu¤u 7 kifli keyfi bir flekilde gözalt›na al›nd› ve ertesi günü ç›kar›ld›klar› mahkemece tutuklu yarg›lanmalar›na karar verildi. 7 kifli Malatya E Tipi Hapishanesi’ne götürüldü. Tutuklananlar 4 gün sonra yap›lan itirazla serbest b›rak›ld›lar. 21 Mart akflam› saat 20.00’de Sa¤l›k Oca¤› önünde bir araya gelen kitleye, eylem bafllamadan önce polis sald›r›p bir kifliyi göz alt›na almaya çal›flt›. Kitlenin kararl› durufluyla polisin gözalt›na almak istedi¤i devrimcinin gözalt›na al›nmas› engellendi. Polis bu kez de biber gaz› kullanarak kitleyi da¤›tmak istedi. Ancak kitle meflaleleri tutuflturarak eyleme bafllad›. Eylem Gündo¤du Marfl›’n›n okunmas›yla ve devrim flehitleri için yap›lan sayg› durufluyla sona erdirildi. (Malatya YDG)

Amed Amed’de sabah saatlerinden itibaren yüz binlerce kifli, yeni yap›lan Newroz alan›ndaki kutlamaya ak›n etti. Rengarenk flamalar›n salland›¤› alan, yöresel k›yafetli kad›n ve erkekler ile renk cümbüflüne döndü. Kutlamalar boyunca jet uçaklarda kitle üzerinde sürekli alçak uçufl yapt›. Ya¤an ya¤mura karfl›l›k kitle, kutlamalar› sonuna kadar coflkuyla sürdürdü. Newroz kutlamalar› ile ilgili Diyarbak›r Cumhuriyet Baflsavc›l›¤› inceleme bafllatt›. Kutlamalar sonunda flehir merkezinde birçok gösteri ve korsan kutlamalar düzenlendi. Ç›kan olaylarda halk polisle çat›flt› ve birçok kifli gözalt›na al›narak tutukland›. (Amed YDG)


İşçi-köylü 9

4-17 Nisan 2008

Newroz coflkusu her yerde Ankara * Tuzluçay›r’da 21 Mart akflam› “Biji Newroz, Yaflas›n Newroz”, “Emperyalizme Irkç›l›¤a fiovenizme ve Faflist Sald›r›lara Karfl› Yaflas›n Halklar›n Kardeflli¤i” yaz›l› ortak pankartlar›n arkas›nda Natoyolu Tekmezar dura¤›nda toplanan kortejler yolu trafi¤e kapatarak yürüyüfle geçti. Ya¤murlu havaya ra¤men halk›n yo¤un ilgisinin oldu¤u eylemde “Newroz isyand›r, isyan da¤larda!” yaz›l› pankart›yla Partizan korteji alandaki yerini ald›. Kortejler Tuzluçay›r dört yola geldi¤inde Newroz atefli yak›ld›. Okunan ortak aç›klaman›n ard›ndan eylem, söylenen ezgiler eflli¤inde çekilen halaylarla devam etti. Eylemin sona ermesinin ard›ndan yeniden kortejler oluflturularak mahallenin içlerine do¤ru sloganlarla yürüyüfle geçildi. * Sendikalar›n, partilerin, derneklerin ve siyasi yap›lar›n da kat›ld›¤› Newroz mitingi 23 Mart günü Abdi ‹pekçi Park›’nda gerçeklefltirildi. Newroz kutlamas› için Toros Sokak”ta bir araya gelinmeye baflland›. Bar›fl annelerinin ve Kürt kad›nlar›n›n yo¤un olarak kat›ld›¤› mitingde, DTP korteji coflkusu ve kitleselli¤i ile dikkat çekti

‹zmir Newroz’un Gündo¤du Meydan›’nda kutlanmas› için yap›lan tüm baflvurulara ve görüflmelere olumsuz yan›t veren ‹zmir Valili¤i, Newroz kutlamalar› öncesi ‹zmir’i adeta aç›k

bir hapishaneye dönüfltürdü. 20 Mart gecesi 17 semtte örgütlenen Newroz kutlamalar›n›n neredeyse hepsine sald›ran devlet, bu tutumunu 23 Mart gününe kadar artt›rarak devam ettirdi. fiehir d›fl›ndan gelen otobüslerin engellendi¤i, Kürt halk›n›n yaflad›¤›

Sivas Sivas’ta devrimci ve demokrat ö¤rencilerin yapmak istedi¤i Newroz, polis terörüne ra¤men düzenlendi. 21 Mart günü 14-15.00 saatleri aras› Newroz kutlamalar›na kat›lmak isteyen Gençlik Federasyonu’ndan 6 arkadafl›m›z polisin keyfi terörüne maruz kalm›flt›r. Arkadafllar›m›z hiçbir gerekçe gösterilmeden gözalt›na al›nm›fl ve bu esnada polisin darp ve hakaretlerine maruz kalm›fllard›r. Alibaba Mahallesi’ni savafl alan›na çeviren polis, gençlerin özel eflyalar› da dahil Newroz’da kullan›la-

Çukurova’da Newroz Mersin

* Mersin’de 21 Mart tarihinden bir hafta önce birçok semtte Newroz kutlamalar›nda çat›flmal› sahneler yafland›. Çay, Çilek, fievket Sümer, Yeni Pazar, Siteler ve Demirtafl mahallelerinde Newroz öncesi bir haftaya yay›lm›fl eylemler yap›ld›. On binlerce kiflinin kat›ld›¤› coflkulu Newroz kutlamas›nda çarp›c› ve renkli görüntüler yaflan›rken, alana gelenlerin giysileri ve ayakkab›lar› ç›kar›larak arand›. Ayr›ca il giriflinde de toplu tafl›ma araçlar› durdurularak, kimlik kontrolleri yap›ld›. Yap›lan aramalarda onur k›r›c› yaklafl›mlar

semtlerden kalkan otobüslerin engellendi¤i ve yollar›n kapat›ld›¤›, 23 Mart günü sabah saatlerinden itibaren ‹zmir Valili¤i’nin haz›rlam›fl oldu¤u “Say›n halk›m›z bugün Gündo¤du Meydan›’nda miting yoktur, k›flk›rt›c› gruplar›n oyununa gelmeyin” yaz›l› kufllamalar›n semtlere da¤›t›ld›¤› hatta ayn› duyurunun semt camilerinden gün boyu anons yap›ld›¤› bu koflullarda da halk›n iradesi k›r›lamad›. 23 Mart Pazar günü saat 12:00’de DTP il binas› önünde kimlik kontrolü ve üst aramalar›ndan geçerek bir araya gelen DTP, ESP, SDP, Partizan, DHP, Kald›raç, Al›nteri, Mücadele Birli¤i, Köz, ÇHD, ‹HD, D‹P giriflimi, TAYD-DER, Tuncelililer Derne¤i ve ÖDP tüm engellemelere ra¤men Newroz ateflini yakarak, halklar›n kardeflli¤ini hayk›rd›lar. Gündo¤du Meydan›’na gidilmemesi için yap›cak pek çok eflyaya el koydu. Faflizmin bunca engellemesine ve fliddetine ra¤men Newroz, alanda bulunanlar taraf›ndan coflku ile kutlanm›flt›r. Polisin fliddetine maruz kalan arkadafllar›m›za polis bask›s› alt›nda doktorlardan taraf›ndan rapor verilmemifl ancak bir baflka hastaneden rapor al›nabilmifltir. 22 Mart günü yaflananlarla ilgili bir bas›n aç›klamas› düzenlendi. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan kitlesel bir flekilde slogan ve alk›fllarla Adliye önüne gidilerek polisler hakk›nda suç duyurusunda bulunuldu. (Sivas YDG)

nedeniyle on binlerce kifli on dakikal›k oturma eylemi yapt›. Konuflmalar›n ard›ndan sahne alan MKM-Der sanatç›s› Kadir Çat, ilk olarak “Diren Diyarbekir” flark›s›n› seslendirdi. Çat’›n ard›ndan sahne alan Çetin Oraner, kitlenin coflkusunu ikiye katlad›. Kutlama, halaylarla son buldu. Newroz kutlamalar›n›n sona ermesinin ard›ndan binlerce kifli “Biji serok Apo” sloganlar›yla yürüyüfle geçti. Yürüyüfle geçen kitleye sald›ran polis, çok say›da kifliyi gözalt›na ald›. Ard›ndan Demirtafl, Günefl, fievket Sümer, Hal ve Gündo¤du Mahallelerinde kutlamalar devam etti. * 20 Mart Perflembe günü Mersin Üniversitesi Çiftlikköy Kampüsü’nde Newroz vesilesiyle bir bas›n aç›kla-

Dengê azadi lan kuflatma ve abluka DTP il binas› önünde 3 saat süren bir bekleyifle neden oldu. Ard›ndan meydana gitmek isteyen kitleye, polis gaz bombalar› ve coplar›yla sald›rd›. Bu sald›r› gün boyu sokaklarda devam ettirildi.

Bursa Bu y›l Newroz Tertip Komitesi Partizan, DTP, ESP, ‹HD, SDP, EMEP ve SODAP taraf›ndan oluflturuldu. 23 Mart günü Gökdere Bulvar›’nda yap›lan miting devrim ve demokrasi mücadelesinde flehit düflenler an›s›na yap›lan sayg› duruflu ile bafllad›. Ard›ndan DTP Bursa ‹l Baflkan› Hüseyin Diken bir konuflma yaparak kitlenin bayram›n› kutlad›. Tertip Komitesi ad›na ortak metni Serpil Aslan okudu. Partizan “Emperyalizme, ›rkç›l›¤a, flovenizme karfl› Newroz ruhunu kuflan” yaz›l› pankart açt›. Miting, Grup Vardiya ve sanatç› fiahen Bedo’nun seslendirdi¤i parçalar ve çekilen halaylarla sona erdi.

mas› ve etkinlik düzenlendi. Düzenlenen etkinli¤e 1000’in üzerinde kitle kat›l›m sa¤lad›. Etkinli¤e ayr›ca sanatç› Çetin Oraner de kat›ld›. Kitle sloganlar atarak, halaylar ve türküler eflli¤inde yak›lan ateflin üzerinden atlad›. (Mersin Üniversitesi YDG)

Adana Adana’n›n Seyhan ilçesinde biraraya gelen binlerce insan, Newroz’u kutlad›. fiakirpafla semti Ova Mahallesi’nde bulunan bofl alanda bir araya gelen kitle, yakt›klar› Newroz atefli önünde halaya durdu. S›k s›k “Biji Newroz” fleklinde sloganlar›n at›ld›¤› eylemde kad›nlar ulusal k›yafetleri ve sar›, yeflil ve k›rm›z› puflileriyle dikkat çekti.


Halkın gündemi

İşçi-köylü 10

4-17 Nisan 2008

Faflist sald›r›lara ve provokasyonlara karfl› tek vücut olma zaman›d›r! Erzincan Newroz kutlamalar›

Sistemin özellikle son birkaç y›ld›r yeniden t›rmand›rd›¤› sald›r›lardan biri de, hiç kuflkusuz ki, milliyetçi, flovenist sald›r›lard›r. TC devletinin tarihine bak›ld›¤›nda bu tür k›flk›rt›c›, halk› karfl› karfl›ya getirici olaylarla s›kl›kla karfl›lafl›ld›¤› görülmektedir. Devrimci mücadelenin yükselmeye, halk muhalefetinin örgütlenmeye bafllad›¤› dönemlerde bu sald›r› taktikleri bir flekliyle devreye girmifltir. Sald›r›lar kimi zaman Alevi-Sünni çat›flmas› olarak verilmeye çal›fl›ld›, kimi zaman Kürt-Türk çat›flmas› olarak, kimi zaman da sa¤-sol çat›flmas› ad› alt›nda emekçi halk kitleleri birbirine düflürülmeye çal›fl›ld›. Son y›llarda gündemi de¤ifltirmek, devrimci mücadeleyi sekteye u¤ratmak, kitleler üzerinde psikolojik bask› kurarak örgütlenmelerini engellemek, haklar›n› aramalar›n›n önüne geçmek için flovenist histeri giderek yayg›nlaflt›r›lmaktad›r. Sivil faflistler üzerinden estirilmeye çal›fl›lan bu terör dalgas›n›n önemli ayaklar›ndan biri de Erzincan’da yaflanmaktad›r. 2006 y›l›nda bas›n aç›klamas› yapmak isteyen TAYAD’l›lara karfl› yap›lan linç giriflimi, hemen akabinde bu duruma tepki vermek isteyen devrimci, demokrat, ilerici kesimlere yönelik yeni bir sald›r› ve yaflanan çat›flman›n ard›ndan, bu y›l yeniden sald›r›lar›n fitili atefllenmek istenmektedir. 2006 y›l›nda yap›lan sald›r›lar›n ard›ndan belli bir tedirginli¤in yafland›¤›, soka¤a ç›kma konusunda tereddüt gösterildi¤i bilinmektedir. Ancak 2007 y›l›nda özellikle devrimci kesimin yeniden soka¤a ç›kmas›yla bu durum ortadan kald›r›lm›flt›. Bu durum faflizmi rahats›z etmifl olacak ki, yeniden sokak eylemlerine karfl› sald›r› giriflimleri gerçekleflmeye bafllam›flt›r. 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nde yap›lan ve içerik ve kat›l›m aç›s›ndan iyi geçen eylemin ard›ndan, gazetemizin geçen say›s›nda teknik bir hatadan kaynakl› Mersin olarak ç›kan, 12-16 Mart katliamlar›n› protesto eylemine karfl› yap›lan sald›r› giriflimi ve ard›ndan yaflananlar ilimizde oynanmak istenen oyunlar›n bafllang›c› olmufltur. K›saca hat›rlata-

cak olursak; 12 Mart Gazi, 16 Mart Halepçe ve Beyaz›t katliamlar›n› protesto etmek isteyen devrimci ve demokratlar Erzincan E¤itim-Sen önünde bir aç›klama yapmak istemifltir. Aç›klaman›n sonlar›na do¤ru bafllar›n› eski ad›yla Alperen Ocaklar›, yeni ad›yla (Hrant Dink suikast›ndan sonra teflhir olan Alperen Ocaklar›, isim de¤ifltirerek Genç Osmanl›lar Oca¤› olmufllard›r) Genç Osmanl›lar Oca¤› denilen faflist derne¤in baflkan› Halim Albayrak öncülü¤ünde, polisin bizzat yönlendirmesiyle bir grup milliyetçi sloganlar, küfürler ve hakaretlerle kitlenin üzerine sald›rmaya çal›flm›flt›r. Kitlenin provokasyona gelmeyerek sa¤duyulu davranmas› ve E¤itim-Sen binas›na çekilmesinin ard›ndan, ifli tertipleyen polis (son dönemde hemen her ilde yap›lan eylemlerde

iyi, koruyucu polis oynanmaktad›r. Adana’dan, fi›rnak’a birçok yerde çocuklara hediyeler veren “koruyucu” polisin bu tutumu burjuva-feodal medya taraf›ndan dakikalarca fliflirilerek önümüze konmufltur) kitle yukar› çekildikten sonra sözde önlem alarak olaylar›n büyümesini engellemifltir. Ancak her ne hikmetse olay istemeyen polisimiz(!) kitle yukar›da etkinlik yaparken afla¤›dan sürekli milliyetçi, hakaret dolu slogan atan ve saatlerce orada bekleyen faflist gruba müdahale etmemifltir. Üstüne üstlük olay› duyup sendikaya gelmek isteyen demokrat, ilerici kesimlere GBT yaparak tehditler savurmaktan da geri durmam›flt›r. Elbetteki provokasyon ve sald›r›lar bununla s›n›rl› kalmam›flt›r. 21 Mart Newroz kutlamalar›na izin vermeyen Erzincan Valili¤i, bir taraftan da bildiriler da¤›tarak, Belediyenin hoparlörlerinden anons yaparak, tehditkar bir tav›rla insanlara Newroz kutlamalar›na kat›lmamalar›n› sal›k vermifltir. Buna ra¤men Erzincan’›n birçok köy, belde ve ilçesinde Newroz ateflleri yak›lm›fl, halaylar, sloganlar ve aç›klamalarla kutlamalar gerçeklefltirilmifltir. Newroz’un hemen arkas›ndan ise Yüksek Okul’da provokasyon ve sald›r›lar yaflanm›flt›r. Yüksek okulda bulunan kantinde kendilerine reis denilen faflistlere tahsis edilen, di¤er ö¤rencilerin oturmas›-

na izin verilmeyen bu masalar›n kald›r›lmas› için imza toplayan ö¤renciler, yine ö¤renci olmad›¤› halde adamlar›yla birlikte elini kolunu sallayarak üniversiteye giren, burada imza toplayan ve atan ö¤rencileri sorguya çekerek tehdit eden Halim Albayrak ve çetesi, okul ç›k›fl›nda 4 ö¤renciye sald›rarak darp etmifltir. Bunun bir sonraki günü ise okul d›fl›nda karfl›laflt›klar› bir ö¤renciye sald›rarak yaralam›fllard›r. Linç, katliam gibi sald›r›larla özdeflleflen faflist sistemin yeni k›flk›rtma ve provokasyon sald›r›lar›n›n elbette ki bir nedeni bulunmaktad›r. Gerillaya karfl› bafllat›lan imha operasyonlar›n›n yo¤unlaflt›¤›, militan bir flekilde soka¤a ç›kan Kürt halk›na karfl› giriflilen katletme sald›r›lar›, hakk›n› ararken sald›r›lara maruz kalan TEKEL, TELEKOM, Tersane vb. çal›flanlar›n›n mücadeleleri, içine girilen ekonomik kriz vb. gündemler ve tepkiler elbette sistemi tedirgin etmektedir. Erzincan’da ise iki y›ld›r “güvenlik” vb. gerekçelerle izin verilmeyen 1 May›s mitingini engellemenin, izin vermemenin de bir provas› olarak bu sald›r›lar yo¤unlaflmakta, emekçi halk›m›z tedirgin edilerek, soka¤a ç›kmas› engellenmek istenmektedir. Bu sald›r›lara karfl› devrimci, demokrat ve ilerici kesimler olarak bir arada durmam›z, güçlü bir flekilde sald›r›lara cevap olmam›z gerekmektedir. (Erzincan’dan bir ‹K okuru)

Mahir Çayan ve yoldafllar› an›ld›... * 30 Mart 1972’de K›z›ldere’de katledilen Mahir Çayan ve yoldafllar› ölümlerinin 36. y›ldönümünde mezarlar› bafl›nda an›ld›.

Karfl›yaka Mezarl›¤›’nda bir araya gelen HÖC üyeleri Mahir Çayan, Ulafl Bardakç› ve Hüseyin Cevahir’in foto¤raflar›n› tafl›yarak yürüyüfl düzenledi. “Emperyalizme ve oligarfliye karfl› müca-

delede flehit düflenleri an›yor, umudu büyütüyoruz” yaz›l› pankart›n aç›ld›¤› yürüyüflte k›z›l flamanlar tafl›narak, “Mahir, Hüseyin, Ulafl kurtulufla ka-

dar savafl”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür” sloganlar› at›ld›. Mahir Çayan’›n mezar› bafl›nda son bulan yürüyüflün ard›ndan devrim flehitleri için bir dakikal›k sayg› duruflunda bulunuldu. Ard›ndan yap›-

lan aç›klamada, “K›z›ldere, tarihin sayfalar›na kendi ad›n› bu anlay›fl›n bu erdemin kalemiyle yazd›rm›flt›r. Ve devrimci kültür, ahlak anlay›fl›n›n ne olmas› gerekti¤ini de tüm ç›plakl›¤›yla ortaya koymufltur” denildi. Yap›lan aç›klaman›n ard›ndan kitle Deniz Gezmifl, Hüseyin ‹nan ve Yusuf Aslan’›n mezarlar›n› ziyaret etti. * Eylemlerden biri de, Kartall› ö¤renciler taraf›ndan, 28 Mart’ta Kartal Meydan›’nda örgütlendi. Saat 16.00’da yap›lan aç›klamada, üzerinde “K›z›ldere son de¤il, kavga sürüyor!- Kartall› Ö¤renciler” yazan bir pankart aç›ld›. Yap›lan aç›klamada, “Mahir, Cihan, Ömer…On yi¤it devrimci, devrimci olmay›, onurlu olmay› yaflamlar›yla ortaya koymufl, bedelini ödemifllerdir” denildi. Aç›klama, ö¤rencilerin marfllar söylemesi ve at›lan sloganlar›n ard›ndan sona erdi. (Ankara/Kartal)


İşçi-köylü 11

4-17 Nisan 2008

Ankara’da ö¤rencilere sald›r›! 24 Mart Pazartesi günü Ankara Üniversitesi Dil Tarih Co¤rafya Fakültesi’nde son günlerde üniversitelerde yo¤un flekilde yaflanan faflist sald›r›lara bir yenisi daha eklendi. Bir ö¤renciyi sat›rl› yaralayan eli kanl› ülkücü faflistler, bir sonraki gün de sald›r›lar›na devam etti. Fakültenin yemekhanesinde devrimci ve demokrat ö¤rencilere sald›ran faflistler, anti-faflist direniflle karfl› karfl›ya kald›lar. Ülkücü faflistlerin sald›r›lar›n› müdahale etmeden izleyen polis, direnifl karfl›s›nda devrimci ve demokrat ö¤rencilere gaz bombalar› ile müdahale etti. Bir süre olaylar sakinleflti, ancak toplu bir flekilde okuldan ç›k›p bas›n aç›klamas› yapmak isteyen ö¤rencileri polisin tehdit etmesi sonucu, polis ve ö¤renciler aras›nda tekrar çat›flma yafland›. Ard›ndan polis taraf›ndan ‹nan Özden, Erhan fiatur, ‹smail Y›ld›z adl› üç ö¤renci gözalt›na al›nd›. Polis ablukas›na ra¤men ö¤renciler fakülteden Yüksel Caddesi’ne kadar “Faflizme karfl› omuz omuza” ve “Yaflas›n devrimci dayan›flma” sloganlar›yla yürüyüp, di¤er üniversitelerden gelen ö¤rencilerin de kitlesel kat›l›m›yla birlikte bas›n aç›klamas› yapt›lar. Ayn› saatlerde Ankara Üniversitesi

Tando¤an Kampüsü’nde yine benzer flekilde ülkücü faflistlerin afifl asmak isteyen ö¤rencilere sald›r›p yaralad›¤›n›n haberinin gelmesiyle birlikte kitlesel bir flekilde Tando¤an Kampüsü’ne geçtiler. Kampüs içinde rektörlü¤ün ve polisin müdahalesine ra¤men eylem yapan 500 kadar ö¤renci daha sonra yine Yüksel Caddesi’nde bas›n aç›klamas› yaparak da¤›ld›lar. Bir sonraki gün DTCF’deki olaylar s›ras›nda gözalt›na al›nan üç ö¤rencinin tutukland›¤›n›n haberinin gelmesiyle birlikte anti-faflist ö¤renciler, 27 Mart tarihinde bir bas›n aç›klamas› düzenlediler. Okunan bas›n aç›klamas› ile üni-

versitede insanlar› öldürmeye teflebbüs eden faflistler ellerini kollar›n› sallayarak aram›zda dolafl›rken devrimci ve demokrat, anti-faflist ö¤rencilerin hapishanelere gönderildi¤ine dikkat çekildi. Bas›n aç›klamas›n›n okunmas›n›n ard›ndan DTCF’de faflistler taraf›ndan kafas›ndan sat›rla yaralanan ö¤renci bir konuflma yaparak yaflad›klar›n› anlatt›. Konuflmay› yapan Selçuk Akb›y›k eli kanl› faflistlerin ellerini kollar›n› sallayarak d›flar›da serbestçe dolaflmas›na ra¤men ona yard›m etmek isteyen arkadafllar›n›n tutuklanarak hapishaneye gönderildi¤ini belirtti. (Ankara)

Kartal’da zorunlu din dersi protestosu ve velilerin zorunlu din dersinin kald›r›lmas› için y›llard›r mücadele etti¤ine vurgu yap›ld›. Alevi çocuklar›n›n zorunlu din dersine maruz kalmalar›n›n, insanlar›n inanç ve vicdan özgürlü¤ü bak›m›ndan bask› ve asimilasyona tabi tutulmas› anlam›na geldi¤i belirtilen aç›klamada; AKP hükümetinin türban meselesini özgürlük ad›na yapmaya çal›flt›¤›n›n da 12 Eylül AFC’si ile birlikte e¤itim müfredat›nda zorunlu hale getirilen din dersine karfl› son dönemde süren tart›flmalar, çok say›da eylem ve etkinlik eflli¤inde devam ediyor. Çeflitli çevreler ve kurumlar›n düzenledi¤i bu eylem ve etkinliklerden biri de Liseli Ö¤renci Birli¤i (LÖB) taraf›ndan gerçeklefltirildi. 18 Mart’ta saat 16.00’da, Kartal Meydan›’nda toplanan LÖB üyesi ö¤renciler, “Zorunlu din dersi kald›r›ls›n” yaz›l› pankart açarak yapt›klar› bas›n aç›klamas›yla tepkilerini ortaya koydular. LÖB ad›na yap›lan aç›klamada, iki velinin Dan›fltay 8. Dairesi’ne açt›¤› davan›n, zorunlu din dersi aleyhinde sonuçland›¤›na dikkat çekilerek, ö¤renci

alt› çizilerek “Peki din derslerinin zorunlu tutulmas› ne kadar özgürlükçüdür, inançlar aras› ayr›m›n yasa olmas› ne kadar özgürlükçüdür” denildi. Çeflitli sloganlar›n at›ld›¤› aç›klama,“bilimsel bir e¤itim için derhal zorunlu din derslerinin kald›r›lmas›n› talep ediyoruz” denilerek bitirildi. (Kartal)

Halkın gündemi

Haftaya Bak›fl gazetesi de kapat›ld›! ‹stanbul 11. A¤›r Ceza Mahkemesi Haftaya Bak›fl gazetesinin yay›n›n›, bir röportaj ve haberde “PKK propagandas›” yap›ld›¤› iddias›yla bir ay süreyle durdurdu. 1 Aral›k 2007’de yay›mlanmaya bafllayan “Haftaya Bak›fl” Abdullah Öcalan’›n “Erdo¤an’a sesleniyorum” ve KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu ile yap›lan “Özgürlü¤ü elde etme Newroz’u” bafll›kl› röportajlar gerekçe gösterilerek bir ay süre ile kapat›ld›. Haftaya Bak›fl daha önce de 8 Aral›k 2007 ve 2 fiubat 2008 tarihinde de ayn› iddialarla bir ay kapat›lm›flt›. 1 Ocak 2008’den bu yana, Haftaya Bak›fl, YedinciGün, Yaflamda Demokrasi ve Toplumsal Demokrasi gazetelerine alt› kez yay›n durdurma cezas› verildi. (H. Merkezi)

Küçükçekmece’de dayan›flma etkinli¤i Küçükçekmece Tuncelililer Derne¤i Munzur’da barajlara ve siyanürle alt›n arama çal›flmalar›na karfl› bir etkinlik düzenledi. Etkinlikte yap›lan konuflmalarda özellikle zor kullan›larak bast›r›lamayan Dersim halk›n›n yozlaflt›rma politikalar›yla bast›r›lmak istendi¤i vurguland›. Etkinlikte Metin Kemal Kahraman, Yeninur Ada, Hasan Sa¤lam ve Emre Salt›k sahne ald›. Etkinlikte okunan Partizan imzal› metinde de SSGSS ve özelde Dersim yerelde tüm halka uygulanan bask›lara karfl› hep birlikte karfl› durma bilinciyle hareket edilmesi gerekti¤i vurguland›. (Alt›nflehir ‹K okurlar›)

Devrimci 1 May›s Platformu taleplerini aç›klad› ‹stanbul’da dört y›ld›r devrimcikitlesel ve birleflik 1 May›s kutlamalar› için emek harcayan Devrimci 1 May›s Platformu (Partizan, BDSP, HÖC, Proleter Devrimci Durufl, Halk Kültür Merkezleri, Ça¤r› ve Kald›raç) bu y›l da 1 May›s’la ilgili taleplerini aç›klad›. Taksim’de 1 May›s yasa¤›na son verilmesi, 1 May›s’›n resmi tatil ilan edilmesi, 1977 katliamc›lar›n›n yarg›lanmas› ve Sosyal Güvenlik ve Genel Sa¤l›k Sigortas› (SSGSS) yasa tasar›s›n›n geri çekilmesi taleplerini s›ralayan Platform

bileflenleri TMMOB’da yapt›klar› aç›klamada, bir y›l önce devletin estirdi¤i “teröre” ra¤men iflçilerin, emekçilerin ve 1 May›s’› örgütleyen güçlerin ›srarla Taksim’i hedef göstermesi ve hedefe yürümesi sonucu 30 y›ll›k Taksim yasa¤›n›n fiili olarak son buldu¤unu dile getirdiler. Aç›klamay› okuyan Eyüp Bafl, 2007 1 May›s›’nda birleflerek irade ortaya kondu¤unda nelerin baflar›labilece¤ini herkesin gördü¤ünü belirterek, sorunun 1 May›s’›n Taksim’de kutlan›p kutlanmamas› soru-

nu olmad›¤›n› ve yer tart›flmas› yap›lmad›¤›n›, sorunun emekten ve halktan yana tüm devrimci, ilerici güçlerin bir araya gelip 1 May›s’› birlikte örgütlemesi sorunu oldu¤unu söyledi. Bafl, tüm emek örgütlerini, demokratik kitle örgütlerini, partileri, devrimci güçleri, emekçi halk›m›z› bu hedefler do¤rultusunda 1 May›s’› birlikte örgütlemeye davet ediyor, sendikalar›n 1 May›s günü ifl b›rakma ça¤r›s›nda bulunmas›n› istiyoruz” diye konufltu. (‹stanbul)


İşçi-köylü 12

Dünya

Tibet’te neler yaflan›yor? savaflç›lar›” olarak adland›r›lan ayaklanmac› Budist rahipler gerici-köleci s›n›f›n temsilcilerinden öte de¤iller. Önderleri Lama’ya gelince, kendisinin eski SS üyesi Heinrich Harrer taraf›ndan e¤itildi¤i bilinmekte.

Geliflmeler BPKD’nin de¤il, modern revizyonizmin sonucudur Tibet’te son dönemde yaflananlar tüm dünyada ilgiyle izlenmekte. Sorun sadece Tibet s›n›rlar› içinde kalmay›p, Nepal vd. bölge ülkelerinde de, buralarda gerçeklefltirilen eylemlerle gündemlefltirilmektedir. Budist rahiplerin Tibet’in baflkenti Lhasa’da yapt›klar› eylemlere Çin Birlikleri azg›nca sald›rd› ve Çin kaynaklar› bile çok say›da ölü oldu¤unu bildirdi. Bat›l› emperyalistler ise ayn› günlerde olaylar› “k›nayan” aç›klamalar yapt›lar. Sürgündeki ruhani önder Dalai Lama da yaflananlardan “derinden etkilendi¤ini” duyurdu. Olaylar›n bafllang›c›nda Drepung-Manast›r›’nda bulunan 500 civar›nda rahip (keflifl) Lhasa’da sokaklara döküldüler. Çok say›da rahip bu ilk sald›r›larda yaflam›n› yitirdi yine ço¤u da tutukland›. Pekin devam eden eylemleri bast›rmak için binlerce “güvenlik” görevlisini harekete geçirdi. Bu y›l Çin’de yap›lacak olan olimpiyatlar›n hemen öncesine denk gelen ve olimpiyatlar› olumsuz etkileyece¤i düflünülen bu ayaklanmalar, emperyalist Çin’de giderek büyüyen sosyal-siyasal çeliflkilerin ve bu ba¤lant›da da az›nl›klar üzerindeki bask›lar›n d›fla vurumudur gerçekte.

Çin devrimi Tibet halk›n› gelifltirdi Ayaklanmalar›n ç›k›fl nedeni, benzer gerici güçlerin bundan 49 y›l önce Çin Halk Cumhuriyeti’ne karfl› gerçeklefltirdikleri ayaklanman›n y›l dönümüdür. O dönem meydana gelen ayaklanma ise, Tibet’in Çin taraf›ndan iflgal edildi¤i gerekçesine dayand›r›lmaktayd›. Oysa 1949 y›l›na, yani devrime kadar hiç kimse Tibet’in Çin’in bir parças› oldu¤u noktas›nda kuflku duymuyor, böyle bir fley gündeme bile getirilmiyordu. Tibet’teki ulusal hükümetin 1949 y›l›nda düflürülmesinden sonra ABD taraf›ndan Tibet’in “ayr› bir ülke” oldu¤u fikri ifllenmeye baflland›. Hatta ayn› dönemde, ayr›l›k fikrini güçlendirme amaçl›, Tibet’i BM’ye alma gibi giriflimler gündeme geldi. Dalai Lama’n›n Tibet’i terk etmesi ve sürgüne gitmesi ile birlikte yine ABD emperyalizmi taraf›n-

dan Tibet’in Çin taraf›ndan iflgal edildi¤i iddias› gündemlefltirildi. Merkezi Çin hükümeti 1951 y›l›nda Tibet hükümetiyle 17 maddelik bir anlaflma yapt› ve bu anlaflma Mao önderli¤indeki sosyalist Çin’in uluslar sorununa iliflkin bir örnek teflkil etti. Bu anlaflmayla birlikte, o dönem Tibet’te hakim olan zorunlu çal›flma iki y›l içinde tamamen ortadan kald›r›ld›, yoksul köylüler kendi ürünlerini ekme ve kendileri ad›na hayvanc›l›k yapma olana¤›na kavufltular. Ayn› zamanda, e¤itim manast›rlar›n egemenli¤inden ç›kar›ld›. Böylece “dünyan›n çat›s›ndaki” halk y›¤›nlar› o zamana kadar yaflamad›klar› bir demokrasiye ve özgürlü¤e kavufltular, önemli bir ilerleme kaydettiler.

Feodal toplumun kal›nt›s› Dalai Lama Ancak bugün Dalai Lama’n›n ruhani önderli¤indeki Budist rahiplerin ayaklanmas›n›n özü, ilerici olarak görülemez. Romantik bir tan›mlamayla “özgürlük

Çin’de gerek uzunca zamand›r az›nl›klar›n zorla bask› alt›na al›nmas›na, gerekse 1989’da Tianmen’de yaflananlara gelecek olursak; bunlar, Mao’nun ölümünden sonra girilen modern revizyonizm güzergâh›n›n ya da bir di¤er deyimle kapitalizmin restorasyonunun sonucundan baflka bir fley de¤ildir. Çünkü Mao’nun ölümünden sonra iktidar› ele geçiren, bafl›n› Deng Xiaoping’in çekti¤i modern revizyonistler, Tibet’te 80’lerin bafl›ndan itibaren modern revizyonist politikalar› hayata geçirerek, sosyal emperyalizmin ç›karlar›na hizmet ettiler. Bu tarihlerden itibaren, Tibet kültürü üzerinde de yo¤un bask›lar uygulanmaya baflland›. Tibet’te yaflananlar bu süreçte bat›l› emperyalist güçlerce, Mao taraf›ndan bafllat›lan BPKD’nin ürünü olarak sunulmaya çal›fl›lmaktad›r. Oysa yukar›da da koydu¤umuz gibi, son geliflmeler tamamen modern revizyonizmin ve bunun sonucunda Çin’in giderek büyüyen emperyalist bir güç olmas›n›n yaratt›¤› derin siyasal ve sosyal çeliflkilerin ürünüdür.

Grevdeki 50 çelik iflçisi gözalt›na al›nd› Venezüela’daki Birleflik Çelik ‹flçileri Birli¤i SUTISS (United Steel Workers Union), 120 Ulusal Muhaf›z memuru ve 60 polis hakk›nda suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunun nedeni ise, Arjantin menfleili Sidor Çelik Fabrikas›’nda, ücret art›fl› talebiyle greve giden iflçilere sald›rmalar› ve çok say›da iflçiyi yaralayarak gözalt›na almalar›. Sidor Çelik fabrikas› iflçileri grev nedeniyle, Venezüela’n›n güney do¤usundaki Bolivar Eyaleti’nde bulunan Cuidad Guayana kentinin ana caddelerini bloke ederek, trafi¤e kapatm›fllard›. Ulusal muhaf›zlar ve polis ise, 12 bin iflçinin kat›ld›¤› eyleme plastik mermi ve gaz bombalar› ile sald›rm›flt›. Sald›r›da 50’den fazla iflçi gözalt›na al›n›rken, çok say›da iflçi ve de SUTISS baflkan› José Rodríguez a¤›r yaralanarak, hastaneye kald›r›ld›. Yaral›lar hastanede polis gözetiminde tedavi alt›na al›n›rken, polis sendika yöneticilerinin ve Sidor iflçilerinin tutuklanmas›n› talep etti.

Cuidad Guayana valisi Rangel Gomez ise yapt›¤› aç›klamada, iflçilerin eylemlerinin yasa d›fl› oldu¤unu belirterek, güvenlik güçlerine eylemi engelleme emri verildi¤ini söyledi. Sald›r›n›n ard›ndan bir aç›klama yapan SUT‹SS Sendikas›, Sidor iflçilerinin eylemine karfl› gerçekleflen sald›r›n›n, bürokrasinin nas›l bir tutum içine girebilece¤inin göstergesi oldu¤unu söyledi. Gözalt›na al›nan iflçiler, avukatlar›n ve sendika yöneticilerinin giriflimleri ve kamuoyunda oluflan tepkiler sonucu, ertesi gün serbest b›rak›l›rken, ücret art›fl›n› kabul etmeyen Sidor yetkilileri, grevi k›rmaya dönük oldu¤u çok aç›k olan bir aç›klamayla, fabrikan›n greve ra¤men % 40 oran›nda üretime devam etti¤ini ve grevdeki iflçilerin büyük bölümünün grevi b›rakarak, ifl bafl› yapt›¤›n› iddia ettiler. Ancak bu iddia sendika taraf›ndan yalanland› ve greve kat›l›m›n tam olarak devam etti¤i ve talepleri kabul edilene kadar sürece¤i aç›kland›.

4-17 Nisan 2008

Hindistan Hindistan’da Halk Savafl› veren Maoist güçlerle polis aras›nda ç›kan çat›flmada 14 gerillan›n katledildi¤i bildirildi. Polis yetkilileri taraf›ndan yap›lan aç›klamada, çat›flman›n Chhattisgarh eyaletinin ormanl›k kesiminde meydana geldi¤i iddia edilirken, gerilla kaynaklar› henüz resmi bir aç›klama yapmad›lar. Di¤er taraftan, Hindistan’›n kuzeydo¤usunda 3 ayr› sald›r›da 11 iflçinin öldürüldü¤ü belirtilirken, sald›r›n›n kimler taraf›ndan gerçeklefltirildi¤i konusunda bir aç›klama yap›lmad›. Ancak benzer provokatif-kontra sald›r›lar, bölgede çok s›k olarak gerçekleflmekte ve ard›nda ise, faflist Hindistan devletinin polis-asker ve paramiliter güçleri oldu¤u bilinmekte.

Almanya Hizmet sektörü sendikas› Verdi taraf›ndan yap›lan aç›klamaya göre, Almanya’n›n 13 eyaletinde, 10 binin zerinde perakende sat›fl çal›flan› 18 Mart tarihinde ifl b›rakt›. Grevin en yo¤un hayata geçirildi¤i yerler ise, parfümeriler, al›flverifl merkezleri ve süpermarketler oldu. Verdi sendikas› çal›flanlar için her eyalete göre de¤iflen miktarlarda ( % 4.5-6.5) ücret zamm› ve fazla mesai ücreti talep etmekte.

‹ngiltere ‹flçi bulma kurumu, emeklilik kurumu ve sosyal kurumlarda çal›flan yaklafl›k 80 bin emekçi 18 ve 19 Mart tarihlerinde, iki günlük greve gittiler. Grev yeni ücrte tarifesini protesto etmek için gerçeklefltirildi. Sendikalar taraf›ndan yap›lan aç›klamaya göre, yeni tarifeyle birlikte çal›flanlar›n bir k›sm› y›lda en fazla % 1 ücret art›fl› alabilecekler.

‹ran ‹ran’daki Haft Tapeh fieker Fabrikas›’nda çal›flan 2500 iflçi 17 Mart’ta greve ç›kt›lar. Grevci iflçiler fabrikan›n idare binas› önünde bir protesto eylemi gerçeklefltirerek, ödenmeyen ücretlerini ve ikramiyelerini talep ettiler. ‹flçiler, talepleri kabul edilinceye kadar grevlerini sürdüreceklerini aç›klad›lar.


İşçi-köylü 13

4-17 Nisan 2008

Dünya

Avrupa’da Newroz atefli Frankfurt 20 Mart’ta saat 18:00’de Frankfurt Alte Oper’in önünde bafllayan etkinli¤e Frankfurt Devrimci Platformu ortak pankartla kat›ld›. Pankartta “Biji Newroz-Yaflas›n Newroz- Lang Lebe Newroz” yaz›l›yd›. AT‹K, ILPS ve YDG-Avrupa da bayraklar› ile miting alan›ndayd›. Yürüyüfle geçildi¤inde s›kça “Biji Newroz”, “Vur gerilla vur-Kürdistan’› kur”, “Newroz k›z›ld›r, k›z›l kalacak”, “Yaflas›n enternasyonal dayan›flma” vb. sloganlar at›ld› ve meflaleler yak›ld›. Alana gelindi¤inde hep bir a¤›zdan “Yaflas›n Newroz-Biji Newroz” slogan› at›ld›. Alanda bir süre halay çekildikten sonra ulusal kurtulufl mücadelesinde flehit düflenler için bir dakikal›k sayg› duruflu yap›ld›. Ard›ndan YEK KOM ad›na

ç›kart›lan bildirinin Almancas› okundu ve DEKÖP-A’n›n aç›klamas› bir platform temsilcisi taraf›ndan okundu. Yürüyüfl halaylarla ve alk›fllarla sona erdi.

Hamburg Saat 17.00’de Hamburg-Altona flehir merkezinde davullar ve halaylar eflli¤inde bafllayan yürüyüfl sonunda, Sternschanze’de Newroz atefli yak›larak halaylar çekildi. Coflkulu bir flekilde geçen yürüyüflü yer yer faflistler tahrik etmeye çal›flt›. Provokasyona gelmeyen kitle bu giriflimlere “Kürdistan faflizme mezar olacak”, “Biji Newroz”, “Biji Kürdistan”, “Yaflas›n enternasyonal dayan›flma” sloganlar›yla karfl›l›k verdi. Kürdistan Halkevi’nin düzenlemifl oldu¤u yürüyüfle; Hamburg AT‹F ve Bir

Evrensel Bak›fl Yang›n körükleniyor ABD emperyalizminin, “kitle imha silahlar› üretti¤i” vb. gerekçelerin ard›na s›¤›narak, müttefikleri ile birlikte gerçeklefltirdi¤i Irak iflgalinin üzerinden tam befl y›l geçti. ABD ve müttefikleri bu süre içinde Irak’›n neredeyse tüm kentlerini yerle bir ettiler, milyonlarca Irakl›y› ya iflkenceden geçirdiler ya da yerlerinden sürgün ettiler. En önemlisi de say›lar› 1,5 milyonu bulan Irakl›y› katlettiler. Irak halk› bugün eskisinden daha yoksul ve iflgal güçlerinin iddia etti¤i gibi, “demokrasi” ve “özgürlük” koflullar›nda yaflam›yorlar, aksine iflgalcilerin boyunduru¤u alt›nda yaflamaya zorlanmaktalar. ‹flgalin bafl›ndan beri süren direnifli bitirmek için say›s›z strateji gelifltiren emperyalistlerin bu stratejileri ise her defas›nda dönüp kendilerini vurmaya devam ediyor. ABD askeri uzmanlar›, çoktan kaybedilmifl olan bu iflgal savafl›n›n kazan›lmas›n›n mümkün olmad›¤›n› aç›kl›yorlar bir biri ard›na. ‹flgalin ayda yaklafl›k 1.5 milyar› bulan maliyeti ise, aylard›r süren ekonomik krizin temel nedenlerinden biri olmay› sürdürüyor. ‹flgal politikas› ayn› zamanda ABD emperyalizminin prestijini tüm zamanlar›n en alt düzeyine indirdi. Afganistan iflgalinin hemen ard›ndan gündeme getirilen Irak iflgali öncesi, 15 fiubat 2003’de tüm dünya genelinde yayg›n protestolar gerçekleflmifl ve milyon-

larca insan emperyalistlerin iflgal politikalar›na karfl› sokaklara dökülmüfltü. Dünya halklar›n›n, ABD emperyalizmini, iflgallerin ve halklara dönük çok yönlü sald›r›lar›n bafl mimar› olarak gören eylemlilikleri, gelinen befl y›l içinde sürdü. Dahas› bu süreçte, iflgal politikalar› ve bu politikalar›n getirdi¤i sosyal y›k›m sald›r›lar› karfl›s›nda giderek yoksullaflan, iflgallerin faturas› ödetilmeye çal›fl›lan ABD halk›nda da iflgal karfl›tl›¤› üst düzeylere ç›kt›. ‹flte ABD emperyalizminin prestijini yerle bir eden de esas olarak, halklar›n iflgal vd. sald›rganl›k politikalar› karfl›tl›¤›ndaki bu buluflmas› oldu. Ne tesadüftür ki, iflgalin y›ldönümüne gelen günlerde, ABD Baflkan Yard›mc›s› ve de iflgalin önde gelen mimarlar›ndan, silah tekellerinin temsilcisi Dick Cheney de Ortado¤u turuna ç›k›yor ve ilk dura¤› ise Irak oluyordu. Cheney, sözde “yüksek petrol fiyatlar› konusundaki endifleleri dile getirmek, ‹srail-Filistin bar›fl çabalar› sürecinin ilerlemesi yönünde bask› yapmak ve Irak’a destek aray›fllar›” gerekçesiyle Ortado¤u turuna ç›km›flt›. Ve bu tur kapsam›nda “do¤al” olarak, Umman, Suudi Arabistan, ‹srail, Filistin ve Türkiye gibi, emperyalist politikalar›n bölgedeki sad›k uflaklar›nadestekçilerine ve tetikçilerine de “u¤rad›”. Emperyalizmin tüm temsilcileri gibi, asl›nda Cheney’in de Ortado¤u’da-

Kar taraftarlar› da kat›l›m sa¤lad›. Yürüyüfl esnas›nda AT‹K’in bildirileri ve TKP/ML-YDK imzal› bildiriler de yo¤un bir flekilde da¤›t›ld›.

Strasburg Fransa’n›n Strasbourg kentinde 20 Mart akflam› düzenlenen Newroz etkinli¤i her y›l oldu¤u gibi bir meflaleli yürüyüfl ve mitingle gerçeklefltirildi. Strasburg Kürt Evi’nin düzenledi¤i bu etkinli¤e bölgede bulunan Tohum Gençlik Evi,

ki yang›n› körüklemeye gitti¤i bu turun sekizinci gününde bir kez daha net bir biçimde d›fla vurdu. Cheney, “Hamas’›n roket sald›r›lar›na karfl› ‹srail’in kendini savunma hakk› vard›r. ABD, hiçbir zaman ‹srail’in güvenli¤ini tehlikeye düflürecek ad›mlar için bask› yapmayacakt›r” diyerek, ‹srail’in tehdit alt›nda oldu¤u gerekçesiyle, Siyonistlerin Filistin halk›na dönük katliamlar›na bir kez daha arka ç›k›yor, sürmesine yeflil ›fl›k yak›yordu. Ancak bir yandan da Gazze, Lübnan, ‹ran ve Suriye’ye iliflkin durumun giderek kötüleflti¤ini söyleyerek, “ifllerin” asl›nda hiç de iyi gitmedi¤ini itiraf ediyordu. Cheney’in Türkiye’yi de kapsayan gezisinin, ana temas›n›n ‹ran ve bu ba¤lamda füze kalkanlar› projesi oldu¤u da bilinmekte. ABD emperyalizminin ‹ran planlar›n›, bu planlar› destekleyen tek ülke olan ‹srail üzerinden hayata geçirme çabas› içinde oldu¤u da ayan beyan ortada. ‹srail Baflbakan› Olmert’in Cheney ile görüfltükten sonra ‹ran’› hedef alan aç›klamalara a¤›rl›k vermesi ise, ‹ran ve füze kalkanlar› noktas›ndaki çabalar›n h›z kazand›¤›n› göstermekte. Türkiye’yi de içine alan baz› ülkelerde füze kalkan› kurulmas›na, böylelikle de baflta ‹ran olmak üzere, bölge ülkelerine dönük yeni iflgal sald›r›lar›na zemin haz›rlamaya dönük bu gezi, ayn› zamanda da iflgal alt›ndaki bölgelerdeki, muharip güçleri, yani s›cak savafl›n içindeki iflgalci asker gücünü art›rmaya dönük gerçekleflmifltir. Asker gönderilmesi istenen iflgal bölgesi ise, emperyalistlerin t›pk› Irak iflgali gibi bata¤a sapland›¤› Afganistan. Türkiye egemen s›n›flar›n›n ve

Fransa Demokratik Haklar Federasyonu ve Yaflanacak Dünya gazetesi yerel alanda oluflturduklar› DEKÖP-Strasbourg olarak kat›ld›lar. AT‹K ve ILPS’in yan› s›ra ‹brahim Kaypakkaya’n›n resminin bas›l› oldu¤u orak-çekiçli bayraklar›n dalgaland›¤› etkinlik çekilen halaylarla devam etti. Strasbourg Kürt Evi baflkan›, Kürt Halk›n›n Dostlar› Baflkan› ve DEKÖP-S ad›na birer konuflma yap›ld›. Atefl etraf›nda çekilen halaylar ve at›lan sloganlar›n ard›ndan etkinlik sona erdi.

temsilcilerinin ise, ABD ile yapt›klar› s›n›r ötesi vd. anlaflmalar kapsam›nda, füze kalkan› ve Afganistan’a asker gönderme noktas›nda taahhütte bulunduklar› uzunca zamand›r, tahminden de öte, kesin gibiydi. Ve bu taahhüt Cheney’in ziyaretiyle birlikte, hem faflist TSK’nin hem de hükümet yetkililerinin aç›klamalar›na da yans›d›. Türkiye ile yap›lan görüflmelerin bir di¤er a¤›rl›k noktas›n› da, di¤er Ortado¤u ülkelerinde oldu¤u gibi, ‹ran meselesi oluflturdu. Türkiye egemen s›n›flar› bu konu özgülünde de uflakl›¤›n s›n›rlar›n› zorlayan aç›klamalar yaparak, komflu halklara dönük yeni iflgallere-katliamlara, bugüne kadar oldu¤u gibi, bundan böyle de ortak olmay› sürdüreceklerini saklama gere¤i bile duymad›lar. Bu geliflmelerin tümü bölgedeki yang›n›n körüklendi¤ine dair hiçbir kuflkuya yer b›rakm›yor. Emperyalistlerin temsilcileri, yapt›klar› birebir görüflmelerle, uflaklar›n›, kuklalar›n› ve bölgedeki her türden uzant›lar›n›, bir kez daha hizaya sokmak, bölge halklar›n›, büyütmeye çal›flt›klar› yang›n›n içine hapsetmek istiyorlar. Emperyalizmin uzant›lar› ise bu ziyaretlerde efendilerinin karfl›s›nda yine dizlerinin üzerine çökerek, sadakatlerini ispatlamak için, birbirleriyle yar›flmaya devam etmekteler. Yar›fl etmekte pek de haks›z say›lmazlar. Çünkü onlar›n her diz çöküflü, halklar›n ayaklar›n›n üzerine daha fazla dikilmesini getirmektedir. Zaten emperyalistleri ve uflaklar›n› korkutan ve de yeni sald›r› planlar› yapt›ran da, körükledikleri atefle kendilerini hapsedecek ve sonlar›n› getirecek olan da bu aya¤a dikiliflten duyulan korkudur!


Enternasyonal

İşçi-köylü 14

4-17 Nisan 2008

Maoistlerin seçim manifestosuna destek için… Afla¤›daki yaz› Nepal’de Maoistlerin yay›nlad›¤› Red Star (K›z›l Y›ld›z) dergisinin 5. say›s›ndan çevrilmifltir. Nepal’in gelece¤ini ve kaderini belirleyecek olan Kurucu Meclis (KM) seçimi geleneksel parlamenter sistemden farkl›d›r. Seçim, Yeni Nepal sorununa cevapt›r. Seçim, devrimcilerin, ilericilerin ve cumhuriyetçilerin birleflik cephe yoluyla monarfliyi kovmalar›d›r. Tamamlanmas› gereken çok fley var ve zaman beklemiyor.

Manifestonun netli¤i nedeniyle kitleler NKP(Maoist)’in ard›ndad›r. Parlamenter partilerin liderleri ve yabanc› güçler Maoistlere artan destekten dolay› korkmaktad›r. Siyasi partiler anlamal›d›r ki halk›n NKP(Maoist)’e deste¤i cumhuriyet içindir. Bu nedenle Maoistlerle zaman›nda ittifak yapmal›d›rlar. Anayasa ve Federal Demokratik Cumhuriyete yönelik uygulamalar NKP(Maoist) önderli¤inde gerçekleflecektir.

Seçimin heyecan› her geçen gün art›yor. Fakat siyasi partiler flu soruyu kendilerine sormal›d›r: ilerici ve cumhuriyetçi güçler neden ortak aday ç›kartmakta baflar›s›z kald›lar? Nepal halk› monarfliyi y›kmak ve ülkede federal cumhuriyeti kurmak istiyor. Nesnel bir çözüm için NKP(Maoist), adaylar›n ilan›ndan önce ortak adaylar için bir gündem önermiflti. Fakat parlamenter partiler

d›r. NKP-Maoist’in amac› yeni ve müreffeh bir Cumhuriyetçi Nepal’i kurmakt›r. Baflkan›n halk taraf›ndan, baflbakan›n ise yasama taraf›ndan seçilece¤i Baflkanl›k sistemi oluflturulacak. 11 özerk cumhuriyet ve 3 alt-cumhuriyetten oluflan federal bir devlet kurulacak. Parti, devleti yeniden yap›land›rma ve ordular› birlefltirme konular›nda da net bir politika ve plan sunmaktad›r. Halk›n her kesiminden Maoistlerin yeni Nepal’i yaratmak için belirledikleri önerilere destek gelmektedir. Birçok Nepalli yaln›zca NKP(Maoist)’in ülkeyi gelece¤e tafl›ma kapasitesine sahip oldu¤una inanmaktad›r. Ad› komünist de olsa statükocu yan›yla NKP-BML (CPN-UML Birleflik Marksist-Leninist) halkta üzüntü, hayal k›r›kl›¤› ve güvensizlik yaratm›flt›r. Manifestosunu yay›nlad›ktan sonra birçok

aç›kça ifade edilmifltir. Toprak reformu sorunu, geri kalm›fl yap›n›n kalk›nmas›, Panchsheel’e (bar›fl içinde bir arada yaflama) dayal› bir d›fl politika, dönemlere ayr›lm›fl ekonomik planlama somutlanm›flt›r. Ekonomik geliflim için Nepal’de kaynaklar mevcuttur: su, toprak, orman, biyolojik çeflitlilik ve emek gücünden tamamen yararlan›lmal›d›r. Manifestoda ayr›ca net flekilde insan haklar›, sivil özgürlükler, temel haklar olarak e¤itim, sa¤l›k, istihdam, ifade özgürlü¤ü ve di¤erleri yer alm›flt›r. Halk Cephesi de NKP(Maoist)’e yak›n bir program öne sürmüfltür. Di¤er partiler ise manifestolar›n› daha sonras›nda aç›klad›lar. Devlet iktidar›na sahip olan Baflbakana ve Törensel Baflkana vurgu yapt›lar. Bu flekilde

Manifestonun netli¤i nedeniyle kitleler NKP(Maoist)’in ard›ndad›r. Parlamenter partilerin liderleri ve yabanc› güçler Maoistlere artan destekten dolay› korkmaktad›r. Siyasi partiler anlamal›d›r ki, halk›n NKP(Maoist)’e deste¤i cumhuriyet içindir. Bu nedenle Maoistlerle zaman›nda ittifak yapmal›d›rlar. Anayasa ve Federal Demokratik Cumhuriyete yönelik uygulamalar NKP(Maoist) önderli¤inde gerçekleflecektir. bu öneriye olumlu yaklaflmad›lar. Ortak hareket etme noktas›nda yap›lan son ça¤r›n›n ard›ndan NKP(Maoist) Yeni Nepal’i Kurucu Meclis seçimleri yoluyla oluflturma üzerine manifestosunu yay›nlad›. NKP(Maoist) yeni bir önderlikle federal bir yap›ya sahip Yeni Nepal üzerine net bir vizyona sahiptir. Eski hakim sisteme karfl› net ve do¤ru alternatifler manifestoda sunulmufltur. Feodal üniter devletin yerine federal yap›, monarfli yerine baflkanl›k sistemi kurulacakt›r. Bu, Yeni Nepal için bilimsel bir çözümdür. Manifestoda yeni anayasan›n Ba¤›ms›z ve Federal Demokratik Halk Cumhuriyeti olaca¤› vurgulanmakta-

destekçisi dahi UML’nin Nepal Kongresi’yle ayr›m›n›n çok az oldu¤unu anlam›flt›r. Bu ülke çap›nda bir memnuniyetsizlik yaratm›flt›r ve çok say›da geleneksel UML taraftar› Maoistlerle çal›flmaya bafllam›flt›r. Dahas›, Maoistler daha iyi bir Nepal için de gündem önermifltir. UML ve NK Maoist gündemin ard›ndan sürüklenmektedir. Bu nedenle ileriye gitme konusunda gösterdikleri isteksizlik programlar›na da yans›maktad›r. UML kelime oyunlar›yla halk› kand›rmaya çal›flsa da yetersizliklerinin kan›t› manifestolar›ndad›r. Halk NK’ya güvenmemektedir ve geçmiflteki gibi hareket etmektedir. Ülkenin sosyal ve ekonomik dönüflümü için nesnel politika ve planlar

UML ve NK monarfliyi koruma e¤iliminde olduklar›n› gösterdiler. Bu nedenle onlar halk savafl›n›n ve halk hareketinin kazan›mlar›n›n ve halk›n isteklerinin karfl›s›ndad›rlar. Gelecek aç›s›ndan gerçek bir de¤iflim istemedikleri ortadad›r. Manifestonun netli¤i nedeniyle kitleler NKP(Maoist)’in ard›ndad›r. Parlamenter partilerin liderleri ve yabanc› güçler Maoistlere artan destekten dolay› korkmaktad›r. Siyasi partiler anlamal›d›r ki, halk›n NKP(Maoist)’e deste¤i cumhuriyet içindir. Bu nedenle Maoistlerle zaman›nda ittifak yapmal›d›rlar. Anayasa ve Federal Demokratik Cumhuriyete yönelik uygulamalar NKP(Maoist) önderli¤inde gerçekleflecektir.


İşçi-köylü 15

4-17 Nisan 2008

Enternasyonal

M

aoist önderlerden ve Bilgi ve ‹letiflim Bakan› Mahara, katledilen Maoist kadrolar›n misillemesinin yap›laca¤›n› belirtirken Prachanda ise bat›dan do¤uya büyük bir dalgan›n partinin yan›nda oldu¤unu, ancak komplolar sonucunda Maoistlerin yenilebilece¤ini vurgulamakta ve flöyle devam etmekte-

dir: “Halk›m›z yenilirse otomatik olarak isyana baflvuracakt›r.”

Nepal’de seçimler… Nepal’de 10 y›l› aflan Halk Savafl›n›n ve büyük halk hareketinin sonucunda elde edilen kazan›mlar do¤rultusunda monarflinin kovulmas›, feodal yap›n›n tasfiye edilmesi, demokratik-federal bir düzenin kurulmas› amac›yla gerçeklefltirilecek olan Kurucu Meclis seçimleri 2 kez ertelenmesinin ard›ndan Maoistlerin son uyar›s› sonucunda 10 Nisan’da gerçeklefltirilecek. Seçilecek olan Meclis üyelerinin görevi yeni anayasay› yazmak ve yeni anayasa do¤rultusunda seçimleri örgütlemektir. 601 üyenin olaca¤› Meclis’te 575 üye halk taraf›ndan do¤rudan seçilecek, 26 üyesi de seçimin ard›ndan Bakanlar Kurulu taraf›ndan atanacak. Seçim için “karma sistem” uygulanacak. Buna göre üyelerin 240’› belirlenen 240 seçim bölgesinde en çok oyu alan adaydan oluflacak. Kalan 335 ise nispi sistem uyar›nca partilerin ülke çap›nda elde edecekleri oy oran›na uygun flekilde partilerin listelerinde gösterilen adaylardan oluflturulacak. Nepalliler bu nedenle ayn› anda 2 kez oy verecekler. Birini benimsedikleri parti için kullanacaklar, di¤erini ise bölgelerini temsil etmek için aday olanlar aras›ndan seçecekler. Ülke çap›nda yo¤un bir seçim kampanyas› yürüten Maoistler seçim manifestosunun propagandas›n› yapmaktad›r. NKP(Maoist) Baflkan› Prachanda’n›n da kat›ld›¤› büyük kitle toplant›lar›nda halk›n demokratik, ba¤›ms›z, özgür bir ülkede yaflama özlemi dillendirilmektedir. Prachanda Do¤u Nepal’de yapt›¤› seçim konuflmas›nda 1950’den bu yana ülkede birçok seçimin oldu¤unu, birçok partinin kazan›p kaybetti¤ini ancak hiçbirinde halk›n kazanmad›¤›n›, bu sefer Nepal halk›n›n zafer kazanaca¤›n› belirtmifl ve halk›n feodalizme karfl› savafl›n›n sürdü¤ünü, gerçek anlamda zafere ulaflmak istediklerini vurgulam›flt›r. Maoistler bu seçimlerin yaln›zca partiler aras›nda olmad›¤›n›, mücadelenin halk savafl›n›n ve halk hareketinin kazan›mlar›-

n› korumak, yeni anayasa üzerinden halk›n iktidar›n› ve Federal Demokratik Nepal’i kurmak oldu¤unu aç›klamaktalar. Bu nedenle mücadele ilerici cumhuriyetçi güçlerle statükocu ve feodal-monarflist güçler aras›nda devam etmektedir. “Nepallilerin yaklafl›k 60 y›ll›k hayali gerçekli¤e dönüflüyor. Yeni bir tarih yaz›yoruz. Eski Nepal tarihi de¤iflecek. Feodalizmin ve monarflinin karanl›k ça¤› tamamen yok edilecek. Kapitalist demokrasinin ve cumhuriyetin oldu¤u yeni bir döneme giriyoruz.” Maoistler önerdikleri federal yap›n›n milliyetleri ve bölgeleri tan›ma temelinde gerçekleflti¤ini vurgulamaktalar. 250 y›ll›k feodal üniter yap›n›n ülkenin sorunlar›na çözüm olmad›¤›, uluslar›n kendi kaderi tayin hakk› temelinde kurulacak federal demokratik cumhuriyette merkezi iktidar ve özerk cumhuriyetlerin bulunaca¤› ilan edilmektedir. Bununla birlikte tüm ezilen kesimlerin -kad›nlar›n, dalitlerin, kastlar›n, milliyetlerin, bölgelerin, Madhesilerin ve az›nl›klar›n (Müslümanlar dahil)- devlet iktidar›nda söz sahibi olaca¤› aç›klanmaktad›r. Yeni Nepal’in önderli¤inin farkl› olmas› gerekti¤ini belirten Maoistler çözüm olarak Baflkanl›k Sistemi’ni önermektedir. Buna göre baflkanl›k seçimlerinde en çok oyu alan baflkan seçilecek, baflbakan› ise halk taraf›ndan seçilen yasama meclisi kendi içinden belirleyecektir. Nepal gerçekli¤inde bu sistemin monarfliye tek alternatif oldu¤u vurgulanmakta, bunun zay›f ve yoksul Nepal’de yeni sistemin inflas›nda ve sa¤lamlaflmas›nda, güçlü bir önderli¤in kurumsallaflmas›nda, yeni devlet yap›s›n›n eflgüdümlü hareket etmesinde vb. yararl› olaca¤› öngörülmektedir. NKPMaoist yeni Nepal’in ilk baflkan› olarak da Prachanda yoldafl› önermektedir. Maoistlerin Nepal’in asl›nda yoksul bir ülke olmad›¤›n›, önemli kay-

Büyük halk deste¤ini arkas›nda hisseden Maoistlerin seçim çal›flmalar› monarflist-feodal güçlerin sald›r›lar›yla karfl›laflmakta, d›fl güçler ve medya da Maoistlerin yenilmesi amac›yla elinden geleni yapmaktad›r. naklara ve insan gücüne sahip oldu¤unu ancak plandan, dürüstlükten haberdar olmayan, yabanc› güçlerin denetimindeki önderlikler yüzünden ülkenin yoksullaflt›¤›n› belirtmektedir. Bu nedenle siyasi devrime paralel ekonomik bir devrime de ihtiyaç oldu¤unu, tüm kaynaklar›n verimli flekilde de¤erlendirilece¤ini, toprak reformunun yap›laca¤›n›, feodalizmin tamamen tasfiye edilece¤ini vurgulamaktad›r. Bununla beraber ulusal ordunun kurulmas›ndan sivil hak ve özgürlüklere kadar pek çok konuda önemli de¤iniler NKP(Maoist)’in seçim manifestosunda yer almaktad›r. Ancak büyük halk deste¤ini arkas›nda hisseden Maoistlerin seçim çal›flmalar› monarflist-feodal güçlerin sald›r›lar›yla karfl›laflmakta, d›fl güçler ve medya da Maoistlerin yenilmesi amac›yla elinden geleni yapmaktad›r. Son 1 ayda seçim kampanyas›na kat›lan NKP (Maoist) taraftarlar› ve NKP (Maoist)’in gençlik kolu Genç

Komünistler Birli¤i’nin üyelerine gerici güçler ve polis taraf›ndan sald›r›lar düzenlenmifl ve 10’u aflk›n Maoist kadro katledilmifl, birçok flehirde çat›flmalar ç›km›flt›r. 25 Mart’ta ise Maoistler Hindistan’dan gelip gerici orduya gizlice götürülen içi silah dolu 40 kamyonu yakalam›fl ve kamyonlara el koymufltur. Yine seçim malzemeleri ad› alt›nda tafl›nan paketlerin içinden çok say›da gaz bombas›n›n ç›kmas› da gericilerin her türlü yolu hesaba katt›¤›n› göstermektedir. Bu olaylar üzerine NKP(Maoist)’in ça¤r›s›yla 3 bölgede genel grev örgütlendi. Maoist önderlerden ve Bilgi ve ‹letiflim Bakan› Mahara, katledilen Maoist kadrolar›n misillemesinin yap›laca¤›n› belirtirken, Prachanda ise bat›dan do¤uya büyük bir dalgan›n partinin yan›nda oldu¤unu, ancak komplolar sonucunda Maoistlerin yenilebilece¤ini vurgulamakta ve flöyle devam etmektedir: “Halk›m›z yenilirse otomatik olarak isyana baflvuracakt›r.”


Politik gündem

İşçi-köylü 16

4-17 Nisan 2008

Yasan›n revizyonunu de¤il, iptalini istiyoruz! 14 Mart eyleminden do¤ru sonuçlar ç›karabilmek için eyleme neden olan koflullar› göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Hat›rlanaca¤› gibi 14 Mart’taki ifl b›rakma eyleminin nedeni olan Sosyal Güvenlik ve Genel Sa¤l›k Sigortas› Yasas› bundan bir y›l önce çok küçük karfl› ç›k›fllar hariç sessiz sedas›z bir flekilde yasalaflm›flt›. Bu nedenle dün yasalaflan ve mahkemece iptal edilen bir yasay› yeniden yasalaflt›rmak isteyen devlete karfl› birden neden bu kadar tepki gösterildi¤ini anlamaya çal›flmal›y›z. Son dönemlerde iflçi ve emekçilerin mevcut kazan›lm›fl haklar›n›n gasp edilmesi artarak devam ediyor. 1980 Askeri Faflist Darbesi sonras› ile ’92-95’deki ideolojik tasfiye sonras› üçüncü tasfiye süreci 2000’li y›llarda bafllay›p bugün de devam etmektedir. Bu süreçte, ideolojik olarak “iflçi s›n›f›n›n s›n›fsal özelliklerinin sona erdi¤i”, “iktidar›n iflçi s›n›f› için imkâns›z oldu¤u”, “tek sistemin emperyalist kapitalist sistem oldu¤u”, “bofluna mücadele edildi¤i” vb. iddialar üzerinden tasfiyecilik ön plana ç›kar›l›yordu. Emperyalist-kapitalist sistemin kendini yeniden yap›land›rma sürecindeki bu durum, ülkemizde de iflçi ve emekçilere karfl› sald›r› dalgas› olarak geliflti. Bu sald›r› dalgas› içinde Mezarda Emeklilik’le bafllayan 4857 Say›l› Kölelik Yasas› ile kurals›zl›¤›n yasalaflt›¤› bir dönemi geride b›rakt›k. Hemen sonras› hizmet alan›nda Belediyeler Kanunu ile belediyelerin ya da kamunun temel ifllerini kendilerinin yapmas› yerine hizmetin sat›n al›nmas› yasalaflt›r›ld›. Ayn› dönem sözleflmeli personel statüsüyle emekçilerin örgütlenmesinin önü kapat›l›yor, yeni bir örgütsüzlefltirme operasyonu daha sonuçland›r›l›yordu. Tüm bunlar esas olarak s›n›f›n örgütlülü¤ünü da¤›tan sald›r› biçimleridir. Bu sald›r›lar yap›l›rken iflçi ve emekçilerin örgütleri olan sendikalar ise inan›lmaz derecede körleri ve sa¤›rlar› oynuyordu. Bu sald›r›lar karfl›s›nda mücadele eden sendika ya da flubeler ise sald›r›lar› geri püskürtecek gerçekli¤e ve örgütlülü¤e sahip de¤illerdi. Sald›r›n›n birinci aya¤›n› tamamlayan devlet ikinci aya¤›n› da tamamlayarak iflçi ve emekçilerin son kazan›mlar›na da el koymak amac›ndad›r. Bu do¤rultuda 2006 y›l›nda ç›kan Sosyal Güvenlik Yasas›’n› yeniden düzenleyerek ve K›dem Tazminatlar›n› ortadan kald›ran Sendikalar Kanunu ve Grev ve Lokavt Kanunu ile süreci tamamlamak istiyorlar. Bir yandan bunlar olurken di¤er yandan yasalaflt›r›lan tüm kanunlar bir bir yaflam alanlar›nda uygulanmaya baflland›. 4857 say›l› kölelik yasalar›ndaki esnek çal›flma, toplu sözleflmelere konulmaya baflland›. Baz› iflkollar›nda da baflar›l› olundu. Bu sald›r› dalgas›

2007’de bafllayan sözleflmelerde de kendini dayatma olarak gösterdi. Ancak 2007 y›l›nda Hava-‹fl ile bafllayan süreç tersine dönmeye bafllad›. Hava-‹fl üyesi iflçiler hükümetin ve THY patronlar›n›n dayatmalar›na karfl› sendikan›n yan›nda ve talepleri ›fl›¤›nda önemli bir dönemeçten kazan›mla ç›kt›lar. Bu kazan›m o kadar önemli ve etkili oldu ki, denize at›lan küçük tafl›n yaratt›¤› büyük dalgay› oluflturdu. Hava-‹fl kazan›m› tekstildeki T‹S’lere yans›d› ve ard›ndan Telekom iflçileri de Hava-ifl gibi “mevcut haklar›m›z› mücadele edersek kazan›r›z” anlay›fl› do¤rultusunda hareket etti. Bu anlay›flla bafllayan grev baflar›l› bir sonucu beraberinde getirdi. Bu durum genifl emekçiler üzerinde etkili ve olumlu sonuçlar b›rakt›. Bu süreçte yerellerdeki dayan›flma ve ortak mücadele de yeniden geliflti. ‹flte böylesi bir dönemde Genel Sa¤l›k Sigortas› yeniden

kitlesel olmal› ve 14 Mart’›n provas› olarak ele al›nmal›yd›. Kald› ki baz› illerde buna ra¤men 14 Mart’ta kitleler soka¤a ç›kt›lar ve oldukça da etkili eylemler oldu. Ancak ‹stanbul’daki eylem daha iyi olabilirdi. Özellikle Türk-‹fl Bölge’nin soka¤a ç›kmay› bloke etmesi sendikalar üzerinde etkili oldu. Tüm bunlara ra¤men flu asla göz ard› edilmemeli; genifl emekçilere yönelik sald›r›larda sendikalar›n tavr› ve tutumu 14 Mart’ta da gördü¤ümüz gibi oldukça etkili bir yer tutmaktad›r. Bu eylemin etkili olmas›n›n nedenlerini birkaç noktada toplayabiliriz. 1- Eylemin etkili olmas›n›n nedeni bütün emek örgütlerinin ortak tav›r ve karar almas›d›r. 2- Uzun süre yürütülen mücadelenin yarat›¤› kamuoyu deste¤idir. 3- Bu eylemin etkili olmas›n›n baflka bir nedeni bu yasan›n genifl halk kesimlerini etki-

Türk-‹fl’le ayn› rotada kalmalar› da reformist anlay›fllar›n› bir kez daha a盤a vurmaktad›r. Çünkü 14 Mart’ta söz yoktur. 14 Mart sözün bitti¤i yerdir. Bakal›m 14 Mart’ta sözün bitti¤i yerde neler olmufl? ‹stanbul’da baflta Türk-‹fl olmak üzere sokak aya¤› aç›ktan bloke ederek ve “bizim sokak karar›m›z yok, bu nedenle bunu tart›flmay›z” diyerek 14 Mart’›n önünü kapatmay› hedeflediler baflar›l› da oldular. Peki, bu karara kimler karfl› ç›kt›? Türk-‹fl’in bu tutumuna karfl› ç›kanlar ve bunu 14 Mart’ta da hayata geçirenler Türk-‹fl toplant›s›nda “biz size ra¤men soka¤a ç›kar›z” diyerek sessizli¤i bozan Belediye-‹fl 2 No’lu fiube ile 1 ve 3 No’lu flubelerdi. Buna Deri-‹fl ile Tez-Koop ‹fl de eklenince ‹stanbul’da sokaklara ç›kmak gündemleflmeye bafllad›. ‹stanbul’da üretimi durduranlar Deri-‹fl, Belediye-‹fl’in örgütlü oldu¤u belediyeler, Petrol-ifl Sendikas›, TÜMT‹S, Nakliyat-‹fl, Birleflik Metal-‹fl, Genel-‹fl, Tez Koop-‹fl, Harp‹fl, Selüloz-‹fl, Yol-‹fl, Demiryolu-‹fl’in flehirle-

Türk-‹fl içindeki farkl› çizgiyi temsil eden, s›n›f›n ç›karlar›na hizmet eden s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl› büyütülerek güçlendirilmelidir. ‹çerisinden geçti¤imiz bu süreç bunu zorunlu k›lmaktad›r.

görüflülmeye baflland›. Duyarl›l›¤›n yükselmesine neden olan küçücük kazan›mlar›n olufltu¤u bu dönemde, genifl emekçileri ilgilendiren bu yasa hem medyada yer almas› ile hem de bu yasaya karfl› tavr›n örgütlenmesi ile birlikte harekete dönüfltü. ‹stanbul baflta olmak üzere yerel platformlar bu süreci yak›ndan takip ederek bulunduklar› yerlerde tepki göstermeye bafllad›. Di¤er yandan sendikalar›n merkezleri de bu yasa karfl›s›nda zorlan›yor, tav›r al›nmas› isteniyordu. Bu durumun yaratt›¤› Türk-‹fl’in 11 Mart karar›n› ve sonras› Emek Platformu’yla 13–14 Mart günlerini ve bu günlere ait eylemlerin sonuçlar›n› ayr›ca ele almak gerekmektedir. Çünkü 13–14 Mart eylem karar› üzerinden buna neden olan süreç do¤ru görülmez ise, bu süreç sar› bürokratik sendikac›lar›n hanesini güçlendiren bir etki yaratacakt›r. 13 Mart’taki kitlesel yürüyüfl ve aç›klama asl›nda14 Mart’›n önünü kesmek, 14 Mart’ta soka¤a ç›k›lmas›n› engellemek içindi. 13 Mart

lemesi ve bundan dolay› halk›n eylemi desteklemesidir. Ancak tüm bunlara ra¤men eylemin kitlesel sokak aya¤›n›n yeterince örgütlenmemesi 14 Mart’›n eksikli¤idir. Sokak eyleminin 13 Mart’ta yap›lmas›n› isteyenlerin büyük bölümü 14 Mart’ta üretimi durdurmam›flt›r. Hangi iyi niyetle söylenirse söylensin e¤er siz 2 saatlik ifli durduruyorsan›z ancak soka¤a ç›kmaya da karfl› ç›k›yorsan›z, bunun anlam› 2 saatlik ifl durdurmay› yapmayacaks›n›z demektir. Bunun sonucunda 14 Mart’ta ‹ETT çal›flt›, vapurlar çal›flt›, uçaklar çal›flt›, k›sacas› yaflam 2 saat istenildi¤i gibi asl›nda durmad›. Kald› ki sokak eylemine karfl› ç›kan sendikalar ifl b›rakmaya da kat›lmad›lar. Ama ayn› sendikalar 13 Mart’ta soka¤a ç›km›fllard›. Ve genifl kat›l›m sa¤layan sendikalar›m›z da olmufltu. Oysa genifl emekçilerin ve halk›n deste¤ini alan bir eylemde bile bu yap›lm›yorsa bu sendikalar›n, bask›lar›n daha yo¤un oldu¤u süreçlerde cepheden tav›r almayaca¤› anlafl›lmaktad›r. 14 Mart’taki sokak eylemine karfl› ç›kan baz› “ilerici sendikalar”›n

raras› bölümü ile kamu çal›flanlar›nda a¤›rl›kl› olarak SES, E¤itim-Sen ve baz› belediyeler, köprüler, maliye vb. yerlerdir. Bunlar içinde soka¤a ç›kanlar ise Türk-ifle ba¤l› sendikalar içinde Deri-‹fl, Belediye-‹fl, Tez Koop-‹fl 2 No’lu fiube ile D‹SK’te Genel-‹fl Kad›köy fiubesi ile kamu çal›flanlar› oldu. Türk-‹fl içindeki farkl› çizgiyi temsil eden, s›n›f›n ç›karlar›na hizmet eden s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl› büyütülerek güçlendirilmelidir. ‹çerisinden geçti¤imiz bu süreç bunu zorunlu k›lmaktad›r. Çünkü 14 Mart’›n yarat›lmas›nda yerellerin bu konudaki etkisi göz ard› edilmemelidir. Öyleyse yerellerde güçlenmek ve organize olmak dünden daha önemli görülmektedir. Çünkü yasa geri çekilmedi. E¤er Emek Platformu üzerinde bir bas›nç oluflturulmazsa yasan›n 3–5 maddesindeki revizyonla sald›r› yasalaflacakt›r. Oysa 14 Mart’›n bu etkisini göz önüne alarak bu yasadaki ufak de¤ifliklikleri reddetmeliyiz. Bunu yapacak güçteyiz. Çünkü moral üstünlü¤ü bugün bizde, bunu yok sayacak her tutumdan kaç›nmal›y›z.


4-17 Nisan 2008

İşçi-köylü 17

Politik gündem

‹flsizli¤e isyan et örgütlü mücadeleyi yükselt! Devrimci Demokratik Sendikal Birlik program›n› oluflturmak amac›yla bir süredir yürüttü¤ü çal›flmalar› bir kurultayla sonuçland›rd›. 30 Mart Pazar günü Mecidiyeköy Kültür Merkezi’nde düzenlenen Kurultay ile DDSB’nin program› netlefltirilerek deklare edildi. Çeflitli illerden DDSB’lilerin ve birçok bölgede devam eden direniflteki iflçilerin kat›l›m› ile gerçeklefltirilen Kurultayda “‹flsizli¤e isyan et örgütlü mücadeleyi yükselt” yaz›l› DDSB pankart› ve “‹flçi s›n›f› devrimcidir ya da hiçbir fleydir. K. Marks” yaz›l› pankartlar as›ld›. Etkinlik sinevizyon gösterimi ile bafllad›. Emperyalizmin dünyada ve Türkiye’de yaratt›¤› tahribat›lar ve buna karfl› yükselen direnifllerden karelerin yer ald›¤› sinevizyonun ard›ndan 30 Mart’ta K›z›ldere’de son nefesine kadar savaflarak topra¤a düflen Mahir Çayan ve yoldafllar› flahs›nda tüm devrim flehitleri için bir dakikal›k sayg› duruflu yap›ld›. Son flekli verilen program›n okunmas›n›n ard›ndan panel bölümüne geçildi. Nakliyat-‹fl Genel Baflkan› Ali R›za Küçükosmano¤lu, Belediye ‹fl 2 No’lu fiube Baflkan› Hasan Gülüm ve E¤itimSen’den Hatun Konak’›n konuflmac› olarak kat›ld›¤› bu bölümde “Ülkemiz ve dünyadaki genel siyasal süreç ve bunun iflçi s›n›f›na yans›malar›” tart›fl›ld›. ‹lk sözü alan Ali R›za Küçükosmano¤lu, dünya genelinde iflçi s›n›f› hareketinde bir gerileme oldu¤unu, k›smi baflar›lar sa¤lansa bile bunun bu geri gidiflin yönünü de¤ifltirmedi¤ini dile getirdi. Ülkemizde gündemde olan SSGSS yasa tasar›s›na benzer yasalar›n birçok ülkede ç›kar›lmak istendi¤ine, iflçi s›n›f›n›n bunun karfl›s›nda kararl› bir durufl sergiledi¤ine dikkat çekerek, Yunanistan örne¤i üzerinde durdu. Konuflmas›na sendikal hareketler ile siyasal politik hareketler aras›ndaki iliflkileri de-

¤erlendirerek devam eden Küçükosmano¤lu; sendikal mücadelenin sosyalizm ve devrim mücadelesinden do¤rudan etkilendi¤ini, devrimcilerin s›n›f›n içindeki çal›flmalar›n›n çok zay›f oldu¤unu bunun büyütülmesi gerekti¤ini dile getirdi. ‹kinci konuflmac› Hatun Konak, emperyalistlerin iflçi s›n›f›n› üzerideki tahakkümünü böl- parçala-yönet politikalar› ile gerçeklefltirdi¤ini, bu sürecin ülkemizde özellikle 12 Eylül Askeri Faflist Cuntas›’ndan sonra daha yo¤un bir flekilde uygulamaya sokuldu¤unu söyledi. GATS ile birlikte kamusal alan›n tasfiye edildi¤ini, sermayenin s›n›rs›z talan›na olanak sa¤land›¤›n› aktaran Konak, mevcut sendikalar›n bu sald›r›lara karfl› güçlü bir karfl› koyufl örgütlemedi¤ini sar› iflbirlikçi anlay›fllar›n iflçi s›n›f› mücadelesini sekteye u¤ratmaya çal›flt›¤›n› dile getirdi. Yasalar›n uygulanmas› ile milyonlarca iflçinin iflsizler ordusuna kat›ld›¤›n› sözlerine ekleyen Konak, sendikalar›n bu sürece karfl› daha kararl› bir tutum tak›nmas› gerekti¤ini belirtti. Bu bölümün son konuflmac›s› Belediye-‹fl 2 No’lu fiube Baflkan› Hasan Gülüm, iflçi s›n›f›n›n sorunlar›n›n ideolojik boyutu ile birlikte de¤erlendirilmesi ge-

rekti¤ini özellikle 1990’l› y›llardan sonra Yeni Dünya Düzeni söylemi ile s›n›flar›n ortadan kalkt›¤› propagandas›n›n yap›ld›¤›n› belirtti. ‹deolojik sald›r›lar›n 11 Eylül’den sonra yeniden ivme kazand›¤›n› ABD emperyalizminin Irak ve Afganistan’› iflgal etti¤ine dikkat çeken Gülüm; krizin ideolojik argümanlarla birlikte afl›lmaya çal›fl›ld›¤›n›n alt›n› çizdi. D‹SK’in “iflimi seviyorum” söylemine de vurgu yapan Gülüm, ça¤dafl sendikac›l›k ile iflçi s›n›f› düflmanl›¤›n›n yükseltildi¤ini söyledi. Konuflmalardan sonra verilen ara ile “Sendikal hareketin içinde bulundu¤u durum ve sorunlar›” bafll›kl› ikinci bölüme geçildi. ‹lk sözü alan Tez Koop-‹fl E¤itim Uzman› Volkan Yarafl›r, konuflmas›na iflçi s›n›f›n›n durumuna iliflkin genel bir tablo çizerek bafllad›. 13 milyon sigortal› çal›flan›n oldu¤unu bunun 2–3 milyonunun kamu çal›flan› oldu¤unu 800–900 bin civar›nda iflçinin sendikal› oldu¤unu bunun 500 binin iflçi sendikalar›nda örgütlü oldu¤unu dile getiren Yarafl›r, çal›flan nüfusun yüzde 95’inin güvencesiz yüzde befllik bölümünü sendikal› oldu¤unu ifade etti. 12 Eylül cuntas›n›n s›n›f›n her türlü

örgütlülü¤ünü da¤›tt›¤›n›, s›n›f› katmanlara ay›rd›¤›n› ve s›n›f›n flu an organik bir birli¤inin olmad›¤›n› dile getirerek bu süreçle birlikte sendikal krizin de yafland›¤›na ve sendikalar›n kendini yeniden yap›land›rmas› gerekti¤ine dikkat çekti. ‹flçilerin yaflam alanlar›n›n örgütlenmesinin çok önemli oldu¤unu belirten Yarafl›r, bu noktada önemli pratiklere imza atan Filipinler örne¤inden söz etti. Türk Telekom, TEKEL, Novamend direnifllerinin k›sa bir tahlilini yapan Yarafl›r, devrimci-ilerici kurumlar›n s›n›f›n içinde daha fazla çal›flmas›n›n önemli oldu¤una iflaret etti. Bu bölümün ikinci konuflmac›s› olarak söz alan Deri-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› Musa Servi 12 Eylül’le birlikte iflçi s›n›f›na yeni bir kimlik kazand›r›lmaya çal›fl›ld›¤›n›, ortaya konulan politikalar›n buna hizmet etti¤ini söyledi. 84-85’lerden itibaren iflçi s›n›f› hareketindeki geliflmeleri özetlen Servi, sendikal› iflçi say›s›n›n giderek düfltü¤ünü çok büyük kamu iflletmelerinin kapat›ld›¤›n› büyük bir nüfusun iflsizler ordusuna kat›ld›¤›n› belirtti. Özellefltirmelerin iddia edildi¤i gibi ülke ekonomisini gelifltirmedi¤ini bunun bilinçli bir çarp›tma oldu¤unu ifade eden Servi, sendikalar›n bu s›navda baflar›l› olamad›¤›n› sözlerine ekledi. Konuflmalar›n ard›ndan Tekirda¤ 1 No’lu F tipinden Tutsak Partizanlar, Genel-‹fl 1 No’lu ve E¤itim-Sen 8 No’lu flubenin gönderdi¤i mesajlar okundu. Arçelik, Diyarbak›r Aky›l, Carrefour, TEKEL, Limter-‹fl, ‹lbek tekstil iflçileri ve Sinan köylüleri ile Tüm Köy-Sen üyeleri “Zafer direnen emekçinin olacak”, “Kahrolsun sendika a¤alar›”, “Birlik mücadele zafer” sloganlar› ile yaflad›klar› sorunlar› dile getirdiler. Kurultayda ‹flçi köylü gazetesi, Çorlu iflçi köylü okurlar›, BDSP’nin mesaj› okunurken Yeni Demokrat Gençlik, Mardin DDSB ve Partizan ad›na da birer konuflma yap›ld›.

Kurultaya kat›lan iflçilerin konuflmalar›ndan...

rine hepsi yalan. Bas›n gerçekleri çarp›t›yor.

Arçelik iflçisi Yücel Kurnaz; “Sendika iflçinin en kutsal hakk›d›r!” Arçelik’in Samand›ra tesislerinde 397 YTL’ye çal›fl›yorduk. Y›ld›ran Limited fiirketi bask›larla bizi y›ld›rmaya çal›flt›. Biz de sendikam›za sahip ç›kt›k. Birçok engelle karfl› karfl›ya kald›k, ancak sonuçta zafere ulaflaca¤›m›z için bunlara katland›k. Ço¤unluk tespitinden sonra tafleron firman›n yöneticileri ile görüfltük. Sendika iflçinin en kutsal hakk›d›r. Bakanl›¤a toplu sözleflme baflvurusunda bulunduk. D‹SK Genel Merkezi’nde toplu sözleflmeyi imzalad›k. Bunu duyan Arçelik, Y›ld›ran firmas›n›n sözlefl-

TEKEL iflçisi ‹brahim Yetkin: “Eylem bitmifltir, kalan iflçi bizim iflçimiz de¤ildir!” dediler TEKEL’e sahip ç›kt›¤›m›z için bize vatan haini dediler. Vatan› esas bölmeye çal›flan bu sendikac›lard›r. ‹flçinin önüne barikat kuruyorlar. Birçok arkadafl›m›z› sürgün ettiler. Ankara’da bizi polisle karfl› karfl›ya b›rakarak terk ettiler. -35 derecede polise karfl› direndik. Özellefltirme binas›n›n önünde “Eylem bitmifltir kalan iflçi bizim iflçimiz de¤ildir ” aç›klamas› yapt›lar. TEKEL’in özellefltirilmesine karfl› yapacaksak biz yapaca¤›z. Devrimci-demokrat arkadafllar› sendika yönetimlerine seçmeliyiz.

mesini fesh etti. Mücadeleden vazgeçmemiz için bize kadro teklif edildi.10-15 y›ld›r çal›flan arkadafllar›m›z›n daha önce yapt›¤› kadro baflvurusunda kap›y› gösteren Arçelik direnifli k›rmak için 2000 kifliyi kadroya ald›. fiu anda Koç Holding önünde 24 saat bekliyoruz ! Migros, Tansafl, Koçtafl önünde eylem yapt›k. Mücadelemiz sürecek. Ya zafere ulaflacak, ya zafere ulaflaca¤›z!. Aky›l iflçisi Baha Keflli; “Bas›n gerçekleri çarp›t›yor!” Sendikaya üye oldu¤umuz için iflten ç›kar›ld›k. Dava açt›k ifle geri iadeyi kazand›k. Ancak fabrika bizi geri almad›.

Biz de AKP’ye gittik. ‹lk gün görüflmek istemediler, ikinci gün siyah çelenk b›rakt›k, üçüncü gün AKP’yi iflgal ettik ve 3 gün 3 gece orda kald›k. Seçimler yaklaflt›¤› için bize yard›m edeceklerini söylediler. Seçimlerden sonra ise bize sahip ç›kmad›lar. Ankara’ya gittik, her defas›nda size sahip ç›kaca¤›z deyip geri gönderdiler. 3. defa Ankara’ya gitti¤imizde d›flar›da kald›k. Bakanlarla görüfltük. Ancak söylediklerinin hepsi yalan ç›kt›. Bu süre içinde sendika da bizi yaln›z b›rakt›. Sendikan›n benim hakk›ma sahip ç›kmas› laz›m. Bas›n bizim hiç yapt›klar›m›z› vermedi. Gazeteler ba¤›ms›n tarafs›z diyorlar kendile-


Politik gündem

İşçi-köylü 18

4-17 Nisan 2008

Dünya dengelerinin de¤ifliminde önemli bir kavflak geçiyor! “Batmayan Günefl” tan›mlamas›; sömürge topraklar›n›n Amerika k›tas›ndan Afrika’ya, Asya’ya kadar uzanmas› ve askeri gücünün büyüklü¤ü dolay›s›yla bu egemen durumun hiç bitmeyece¤i iddia edilen ‹ngiltere için yap›lm›flt›r. Fakat baflta sosyal ve ulusal mücadelelerin etkisi olmak üzere, zaman içerisinde sermaye yo¤unlaflmas› yaflayan di¤er emperyalist ülkelerle de girdi¤i çat›flmalar sonucunda; “batmayan günefl”in kan, katliam, açl›k, savafl üzerine dayal› egemenli¤i yavafl yavafl sona ermeye bafllad›. Çeliflkinin do¤as› gere¤i bir de¤iflim olmak zorundayd›. Ve dönemin özgül dinamikleri sonucunda, egemenli¤inin yitifli sürecinde dünyan›n birçok yerinde sosyal-ulusal devrimler yaflanm›flt›r. Di¤er taraftan da ABD; “hegemo-

ABD 150 y›l önce bafllayan “yükseliflinin” sonuna yaklaflm›fl bulunmaktad›r. Bu seferki yenilgisinin Vietnam’dan veya di¤er yenilgilerden farkl› olaca¤› aç›kt›r. Ayn› flekilde içine girilen ekonomik krizin boyutu da farkl›d›r!

nik güç” olarak sahnedeki yerini almaya bafllam›flt›r. ABD’nin sömürgeci siyaseti 1850’li y›llarla birlikte bafllam›flt›r. “Amerika Amerikal›lar›nd›r” diyerek ‹ngiltere, Fransa, ‹spanya, Belçika gibi ülkelerin Amerika k›tas›n› terk etmeleri gerekti¤inin propagandas›n› yapt›, k›tada Avrupal› emperyalist ülkelere karfl› verilen ba¤›ms›zl›k mücadelelerini destekledi. Fakat çok geçmeden buradaki “Amerikal›lar›nd›r” ifadesinin hiç de san›ld›¤› gibi yerli halklar› içermedi¤i, onlar›n en bafltan itibaren yok say›ld›¤› ve bu kelimenin asl›nda “ABD devletinindir” anlam›na geldi¤i ortaya ç›kt›. ABD’nin etki alan›n› geniflletmesi esasta 2. Emperyalist Paylafl›m Savafl›’ndan sonrad›r. Avrupa’n›n, Japonya’n›n yaflam›fl oldu¤u y›k›m, en az›ndan k›sa bir süre için ABD’yi “rakipsiz” b›rakm›flt›r. ABD bu süreçteki geniflleme politikas›n› “komünizme karfl› mücadele” üzerine kurmufltur. Bu eksende de NATO, IMF, DB gibi örgütler arac›l›¤›yla bir yandan SSCB’yi kuflatmaya-yok etmeye çal›flm›fl ve ayn› zamanda bu amaca hizmet edecek flekilde dünyan›n dört bir yan›na

r›nd›r” haline gelmifl oldu¤unu rahatl›kla söyleyebiliriz. Elbette ki bu gericiemperyal politika özünü tamamen ekonomik geliflmelerden, sermayenin yo¤unlaflmas› ve kendisine sürekli yeni pazar alanlar› aramas›ndan, sahip olduklar›n› da ili¤ine kadar sömürme ihtiyac› duymas›ndan almaktad›r. 1990’l› y›llar›n bafl›ndan itibaren yürürlü¤e sokulmaya çal›fl›lan önleyici strateji ile en güçlü rakipler olarak görülen Rusya ve Çin’e karfl› hamleler yap›lmaktad›r. Onlar›n ihtiyac› olan enerji kaynaklar› ve olas› enerji nakil hatlar› denetim alt›na al›nmaya, yeni pazarlara girmeleri engellenmeye çal›fl›lmaktad›r. ‹flte BOP bu amaçla haz›rlanm›fl ve uygulamaya sokulmaya çal›fl›lm›flt›r. Tabii ki ABD, BOP’u gelifltirirken “di¤er kutup” olmaya aday Rusya ve Çin de bofl durmamaktad›r. Rusya ve Çin; hem fianghay ‹flbirli¤i Örgütü (fi‹Ö) arac›l›¤›yla hem de ayr› olarak ABD’nin sorun yaflad›¤› ülkelerle ekonomik-politik-askeri iliflkiler gelifltirerek BOP’u etkisiz hale getirmeye çal›flmaktad›rlar. Rusya ve Çin’in iflbirlikleri, ‹ran’la ge-

bir ahtapot gibi kollar›n› uzatm›flt›r. ABD’nin ulusal siyaseti; çok ufak nüanslar› olsa da Cumhuriyetçiler veya Demokratlar›n iktidara geliflleriyle de¤iflmemektedir. “Doktrinler” fleklinde belirlenen devlet politikas›na; içinden geçilen sürece göre ifadelendirmelerde farkl›l›klar olsa da; ABD’nin dünyan›n geri kalan› üzerinde kay›ts›z-flarts›z yönetme hakk›na sahip oldu¤u fleklindeki gericiflovenist-faflist düflünce hakimdir. Özellikle 1945’ten sonra “Amerika Amerikal›lar›nd›r” sözünün “Dünya Amerikal›la-

lifltirdikleri iliflkiler etkinlik alanlar›n› h›zl› bir flekilde art›rmalar›, her iki ülkenin sahip oldu¤u bütçe fazlal›klar› ve dolar rezervleri sadece ABD’yi de¤il; Almanya, Fransa ve ‹ngiltere’yi de rahats›z etmektedir. Merkel ve Sarkozy ile birlikte ABD ile olan yak›nlaflman›n artaca¤› biliniyordu. Son dönemlerde birbirinden ba¤›ms›zm›fl gibi görünen ama asl›nda hepsi bütünün birer parças› olan olaylara ve olaylar›n yafland›¤› co¤rafyaya, hangi ülkeleri çevrelediklerine, sahip olunan yer alt›-yerüstü zenginliklerine bakt›¤›m›zda; kap›flma alanlar› ve amaçlar konusunda daha da netlefltiririz. ABD; girdi¤i ekonomik krizden ç›k›fl için 11 Eylül sald›r›lar›n› kullanm›flt›r. 1990’l› y›llar›n bafl›ndan itibaren ad›m ad›m uygulanmaya konulan BOP do¤rultusunda önce Afganistan, pefli s›ra Irak iflgal edilmifltir. “Art›k 21. yy’day›z. Modern döneme ait iflgaller, askeri sald›r›lar bitti” diyenlere inat 21. yy iflgallerle bafllad›. Ve flimdi ABD, tüm dünya ekonomisini etkileyecek olan bir ekonomik krize girmifl durumdad›r. Üzerinden 2 ay geçmifl olmas›na ra¤men; ne yap›lan likidite deste¤i ne faiz indirimi sorunu çözmemifltir. (Zaten çözemez de) Mortgage piyasas›nda patlak veren kriz; yeni ve farkl› alanlar› da etkileyerek, yavafl bir flekilde ama sürekli yuvarlanan bir kartopu gibi büyüyerek etkisini göstermektedir. ‹flte bahsetti¤imiz bu hareketlili¤in, kaosun, karfl›l›kl› restleflmelerin bu kadar çok artmas›n›n, çok de¤il daha geçen y›l bile yaflanan “dünya liderlerinin s›cak buluflmalar›”n›n yerini birbirini bekletmelerin almas›n›n (Putin’in, Rice ve heyetini bekletmesi) ve “So¤uk buluflmalar›n” hâkim olmas›n›n (yine Putin’in Sarkozy ve Merkel ile görüflmeleri) nedeni bu içine girilen ekonomik krizdir. ABD’nin sürdürülemez boyuta gelen cari a盤›, büyümenin belirgin yavafllamas›, rakip olarak görülen Çin’in elinde 2 trilyon dolar rezervin bulunmas›, ‹ran ve birçok OPEC ülkesinin dolardan vazgeçmeye bafllamas›, Latin Amerika’da yaflanan de¤iflimler, dünyan›n birçok yerinde geliflen sosyal ve ulusal hareketler, iflgal ve fliddet politikalar› dolay›s›yla oluflan ABD karfl›tl›¤›, dolar›n h›zl› güç yitirmesi… Tüm bunlar ABD’nin bu seferki kap›flmada, elinin öncekilere göre çok zay›flad›¤›n› göstermektedir. Yaflanan eko-

nomik krizden 2000’deki gibi askeri sald›rganl›¤›n› art›rarak ç›kmaya çal›flmas› da onu kurtaramaz. Çünkü iflgallerin faturas›n› karfl›layan ülkeler, içine girilen batakl›¤›n fark›na varmaya bafllam›fllard›r. ABD 150 y›l önce bafllayan “yükseliflinin” sonuna yaklaflm›fl bulunmaktad›r. Bu seferki yenilgisinin Vietnam’dan veya di¤er yenilgilerden farkl› olaca¤› aç›kt›r. Ayn› flekilde içine girilen ekonomik krizin boyutu da farkl›d›r! ABD’nin yaflayaca¤› yenilginin di¤erlerinden fark›n› savafl› kaybetmekle, savafltaki bir çarp›flmay› kaybetmek aras›ndaki farkla karfl›laflt›rabiliriz. ABD bu sefer sadece çarp›flmay› kaybetmiyor, savafl› kaybedecek gibi görünüyor. Dünya dengelerindeki bu genel görünüm içerisinde k›saca Türkiye’nin durumuna da bakarsak… Türkiye, 2. Emperyalist Paylafl›m Savafl›’ndan sonra ABD’nin has uflaklar›ndan biri olmufltur. ABD’nin ç›karlar› do¤rultusunda komflular›na yönelik sald›rgan politikalardan tutal›m, dünyan›n di¤er ucuna (Kore’ye) asker göndermeye kadar “üzerine düflenleri” yerine getirmifltir. Ama gelinen aflamada Irak’ta ba¤›ms›z bir Kürdistan’a do¤ru h›zl› ad›mlarla gidilmesi, ABD’nin genel politikalar›na dayanarak Türkiye’yi de “bölece¤ine(!)” inan›lmas› ve bu flekilde kendi çaplar›nda sahip olduklar› egemenli¤in sars›laca¤›n› düflünen Türkiye egemenleri ile ABD aras›nda çeliflkiler yaflanmaktad›r. Sorunu hiçbir flekilde çözmeyece¤i bilindi¤i halde tezkerenin ç›kar›lmas›, tamamen daha fazla pay kapma amaçl› bir harekettir. Türkiye; ABD’ile olacak temaslar›ndan sonra özellikle iç kamuoyuna yönelik olarak s›n›rl› bir operasyonu yapabilir. Ama bunun hiçbir flekilde PKK’nin tasfiyesinigirmifl oldu¤u hatta ra¤men-getirmeyece¤i ve zaten esas amac›n da bu olmad›¤› aç›kt›r! Mevcut durumu sadece parçaya bakarak de¤il de bütüne bakarak anlamaya çal›flt›¤›m›zda orada bir tampon bölgenin oluflturulmas›, buraya da NATO veya BM gücü getirilmesi olas›d›r. T›pk› K›br›s’ta, Kosova’da, Lübnan’da… yap›ld›¤› gibi. Bu ayn› zamanda ‹ran’a da yönelik bir hamle olmufl olacakt›r. Emperyalist ülkeler aras›ndaki dalafl›n gün geçtikçe artaca¤› aç›kt›r. ‹ngiltere’nin “batmas›” sürecinin milyonlarca insan›n kan›n›n dökülmesine, dünya savafllar›n›n olmas›na yol açt›¤›n› unutmayal›m. Süreci tersine çevirebilecek yani bu sefer döngüyü halklar›n lehine çevirebilecek tek güç komünistlerdir! Mevcut bunal›mlar›n oluflturdu¤u tepkileri, bask›n›n, fliddetin kan›n oluflturdu¤u tepkileri do¤ru bir kalana yönlendirebilecek tek güç komünistlerdir!


4-17 Nisan 2008

İşçi-köylü 19

Politik gündem

Bütçeden tar›ma de¤il, tar›mdan bütçeye destek; DGD kald›r›l›yor! AKP hükümeti 2008 eylem plan› çerçevesinde, Maliye Bakanl›¤›’n›n do¤rudan belirleyici oldu¤u Do¤rudan Gelir Deste¤i’nin (DGD) kald›r›laca¤› karar›n› aç›klad›. Bu karar Tar›m Bakanl›¤›’n›n karar al›c› de¤il, uygulay›c› oldu¤unu göstermifl oldu. Hat›rlanaca¤› gibi DGD, 2000 y›l›nda Dünya Bankas› ile yap›lan bir anlaflma (dayatma) ile ülkemizde uygulanmaya bafllanm›flt›. Bugün ise Maliye Bakanl›¤›’n›n karar› ile kald›r›l›yor. Tar›m Bakanl›¤›’n›n bile sonradan duydu¤u DGD’lerin kald›r›lmas› ve Maliye Bakanl›¤›’n›n bu kararda belirleyici olmas›, 2008 bütçesinin ve bu bütçeye göre tar›ma ayr›lacak ödene¤in belirlenmesinde anlam bulmaktad›r. Maliye Bakanl›¤› DGD’leri kald›rma karar›yla 2008 bütçesini denklefltirmeye çal›flmaktad›r. Yani bütçeden tar›ma de¤il tar›mdan bütçeye pay ayr›lmaktad›r. Yar› sömürge ülkelerin tar›msal ürün ve girdi piyasalar›na yapt›¤› desteklemelerin kald›r›lmas›na yönelik çaba gösteren emperyalist tekeller bu desteklemeleri d›fl ticareti sapt›r›c› desteklemeler olarak ilan etmifl ve “kavun içi kutu” kategorisine alarak zaman içinde tasfiyesini hedeflemiflti. Yar›-sömürge ülkelerde tar›msal desteklemelerin kald›r›lmas›n› isteyen emperyalist tekeller buna karfl›l›k üretimden ba¤›ms›z do¤rudan ödeme fleklindeki destekleri dayatmaktad›r. “Yeflil kutu” ad› verilen bu uygulama bizim gibi yar›-sömürge ülkelerden çok emperyalistlerin ç›kar›na uygundur. Çünkü devlet bütçesinden do¤rudan desteklerle tar›m›n gelifltirilmesi, uluslararas› rekabette söz sahibi haline gelinmesi emperyalist ülkelerde mümkün olurken, bizim gibi yar›-sömürge, yar›-feodal ülkelerde b›rakal›m tar›m›n geliflmesini, giderek küçülmesini ve tasfiyesini sa¤lamaktad›r. Böylece tar›m ürünlerinde de yar›-sömürge ülkeleri kendine ba¤›ml› hale getiren emperyalist ülkeler, kendi tar›m›n› gelifltirmekte, rekabet gücünü art›rmaktad›rlar. Ayr›ca üretimden ba¤›ms›z do¤rudan desteklerle yar›-sömürge ülkelerin köylüleri giderek yoksullafl›p üretimden koparken, emperyalist ülkelerin köylüleri devlet bütçesinden ald›klar› s›n›rs›z destekle üretimi daha da art›rmaktad›rlar. Böylece yar›-sömürge ülkelerde yetiflen en iyi üründe dahi emperyalist ülkelerin köylülerinin yetifltirdi¤i ürünle rekabet edememektedir. Üretimden ba¤›ms›z do¤rudan ödeme dayatmas›n›n ülkemizdeki ad› ise DGD’dir. DGD, arazi sahiplerine üretim yaps›n veya yapmas›n sahip olduklar› dönüm bafl›na her y›l yap›lan ödeme uygulamas›na denilmektedir. 2001 y›l›ndan itibaren arazisini kaydettirene dönüm bafl›na 10 dolar ödenmeye bafllanm›flt›.

Tar›mda reform de¤il, y›k›m! “Tar›mda Reform Projesi” denilerek bafllat›lan DGD uygulamas› bugüne kadar hep gecikmeli ödendi. Ödemelerin % 51’i köylülerin % 17’sini oluflturan 100 dekardan büyük arazi sahiplerine gitmifltir. Bu demek oluyor ki ödemelerin aslan pay› toprak a¤alar›na gitmifltir. Geriye kalan k›sm› ise tapu üzerinde sahtecilik yapanlara akarken, yoksul köylüye ya hiç ulaflma-

m›flt›r ya da çok az bir miktar ulaflm›flt›r. Emperyalist dayatmalar sonucu, ülkemizde uygulanmaya bafllayan DGD, tar›m› gelifltirici, üretimi artt›r›c› denilse de ya da tar›mda reform olarak gösterilse de tar›m›n küçülmesini, üreticinin yoksullaflmas›n› beraberinde getirmifltir. Bunu 2007 tar›m verilerine bakt›¤›m›zda rahatl›kla görmekteyiz. Mesela pamuk ithalat› 1 milyon tona yaklaflm›flt›r. Sadece Edirne’de y›lda 900 bin ton olan ayçiçe¤i üretimi 550 bin tona gerilemifltir. As›l tar›msal desteklerin ortadan kald›r›lmas›, tar›msal K‹T’lerin devre d›fl› b›rak›lmas› ve daha birçok araçla üreticinin üretemez veya ürününü satamaz duruma getirildi¤i bir süreçte DGD, köylüler için “s›cak para” ifllevi görmüfl ve bu oranda da cazip gelmifltir. Kendi gelece¤ine iliflkin beklentileri dibe vuran köylülü¤ün, çok daha büyük kay›plar pahas›na da olsa günü birlik bir paraya ra¤bet etmesi bu gerçeklik üzerinde ortaya ç›km›flt›r. ‹flte bu ekonomik k›r›nt› özelli¤iyle DGD tar›mdaki tasfiyenin bir “geçifl aflamas›n›” oluflturmufl, ani çöküflleri önlemifl, bunu zamana yayarak tepkileri azaltm›flt›r. Yaklafl›k 7 y›ld›r uygulanan DGD ürüne, girdilere dönük tüm destekleri kesilen köylülere köstek olmaktan öte gitmemifltir. Tar›m› gelifltirmekten, alt yap› oluflturmaktan, modernleflmekten ziyade ba¤›ml›l›¤› artt›rm›fl, tar›m›n tasfiyesini h›zland›rm›flt›r. 2002-2006 döneminde 2.4 milyon kifli tar›mdan koparken geçti¤imiz y›l›n üçüncü çeyre¤inde tar›mda 7.8’lik düflüfl gerçekleflmifltir. Gelinen aflamada, DGD’nin kald›r›laca¤› aç›kland›. Bunun ilk sinyalleri 2005 y›l›ndan itibaren destek ödemeleri içinde DGD’lerin pay›n›n düflürülece¤i ile verilmiflti. 2007 y›l› içinde de Tar›m Bakan› M. Eker’in “20 rekabetçi ürüne”, “Bölgesel ürüne” destek verilece¤i aç›klamalar› bu sinyalleri daha da belirginlefltirmiflti. 2008 Eylem Plan› ile de DGD’lerin kald›r›laca¤› kesinleflmifl oldu. Böylece tar›mda DGD dönemi bitirilirken ürüne dönük destekleme dönemi bafll›yor. Tar›m Bakanl›¤›’n›n DGD’leri kald›rmak yerine 10 YTL’lik ödemeleri 7 veya 5 YTL’ye indirme haz›rl›¤› içinde oldu¤u söylenirken, DGD’nin kald›r›laca¤› karar›n›n aç›klanmas›, bu kararda Tar›m Bakanl›¤›’n›n de¤il, do¤rudan Maliye Bakanl›¤›’n›n belirleyici oldu¤unu ortaya koymaktad›r. Yap›lan aç›klamalar da bunu gösteriyor.

Perflembe’nin gelifli Çarflamba’dan bellidir! Bizim gibi yar›-sömürge, yar›-feodal ülkelerde izlenen emperyalist eksenli tar›m politikalar› perflembenin gelece¤ini çarflambadan belli eder. 2007’nin ilk aylar›nda Tar›m Bakan› M. Eker’in “Türkiye’de 140 tar›m ürünü yetifltiriliyor. Bunlar›n tamam›nda dünyada söz sahibi olunamad›¤› gibi birço¤undan da kâr edilemedi¤ini” beyan ederken devamla 20 rekabetçi üründe Türkiye’yi dünya çap›nda önemli aktör yapabilmekten bahsediyordu. Yine geçti¤imiz y›l›n sonlar›nda tar›mda bölgesel ürüne dönük deste¤e geçilece¤inin iflaretiydi. Ve ayn› zamanda da ürüne dö-

nük deste¤in nerelerde toplanaca¤›n› da gösterir nitelikteydi. Ocak ay› bafllar›nda ürüne destekleme yap›laca¤› aç›kland›, fakat hangi ürüne, hangi bölgede, ne zaman destekleme yap›laca¤› aç›klanmad›. Ürün desteklemeleri, kaliteli, verimli ürünlerden daha az verimli ürünlere do¤ru ve en iyi yetiflti¤i verimli bölgelerden daha az verimli bölgelere do¤ru yap›lacakt›r. Tar›m Bakan› M. Eker’in aç›klamalar› da buna iflaret etmektedir. Bu durumda daha az verimli ürün ve bölgelere destek azalacakt›r. DGD ödemelerinde yafland›¤› gibi ürüne dönük destekleme ödemeleri de yoksul köylüye ya ulaflmayacak ya da çok az bir miktar ulaflacakt›r. Böylece k›rsal kesim daha da yoksullaflt›r›lacak, tar›mdan kopmalar her geçen gün artacakt›r. Ülke tar›m› belli bölgelerle ve ürünlerle s›n›rland›r›lacakt›r. Ürüne dönük desteklemede di¤er bir konu

destek kapsam›na al›nacak ürünlerin kim taraf›ndan belirlenece¤i ve hangi ürünler olaca¤› konusudur. Bugün ülkemizde, ihraç edilen ürünlerin ço¤unda emperyalist tekellerin sözü geçmektedir. fieker fabrikalar›n›n ve TEKEL sigara bölümünün özellefltirilmesiyle flekerpancar› ve tütün üretimi tamam›yla emperyalist flirketlerin denetiminde olacak, haliyle bu ürünlere yap›lacak olan destek ödemelerinin aslan pay› emperyalist tekellerin olacakt›r. Destek kapsam›na al›nacak di¤er ürünlerde de durum farkl› olmayacakt›r. Ki zaten emperyalist tekellerin hakim olduklar› ürün bir dizi dayatmalar sonucu destek kapsam›na al›nacakt›r. Bu da flu anlama geliyor ki ürüne dönük desteklemeler emperyalist tekellerin iste¤ine ve ç›kar›na göre belirlenecektir. Ürün desteklemelerinin bölgesel olmas› ise fazla söze gerek b›rakmadan desteklemenin kime yap›laca¤›n› izah etmektedir. Ülkemizin ekilebilir en verimli bölgeleri ve topraklar› emperyalist tekellerin ve büyük toprak a¤alar›n›n elindedir. DGD’de oldu¤u gibi ürüne dönük desteklemelerden de en çok bu elit tabaka faydalanacakt›r. Ürüne dönük desteklemelerin ne zaman yap›laca¤› da belirsizdir. Ürünlerin yaklafl›k % 60’›n›n daha kayd› yap›lmadan sat›ld›¤› belirtilmektedir. Bu durum ürün kimin elinde iken des-

tekleme yap›laca¤›n› gündeme getirmektedir. Tar›m›n tasfiyesi kapsam›nda her geçen gün yoksullaflan üreticiler, artan borçlar›n›, bu borçlar›n faizlerini ödeyebilmek için ürününü elden ç›kartmaktad›r. Ürün destek ödemeleri köylünün ürününü kaydettirmeden elinden ç›kard›¤› dönemde yap›lmas› köylüye de¤il ürününü alan tefeci-tüccara, toprak a¤alar›na ve emperyalist tekellere destek olacakt›r. Yoksul ve küçük köylülü¤ün eline geçmesi gereken ürün deste¤i bir flekilde devlet veya farkl› aktörlerin eline geçecektir. Ürünün tüm zahmetini, cefas›n›, zarar›n›, masraf›n› çeken köylü aç›kta kalacakt›r. Köylü nün yoksullaflmas› tar›mdan kopmas› en genel anlamda da tar›m›n tasfiyesi h›zlanm›fl olacakt›r.

Çal›flmalar›m›z› yo¤unlaflt›ral›m! Ülkemiz ekonomik yap›s› ve d›fla ba¤›ml›l›¤› nedeniyle dönemsel olarak ekonomik krizler yaflar, ekonomik krizlerin efli¤ine gelir. Yaflan›lan her ekonomik krizden en çok etkilenen alanlardan biri de tar›md›r. Dolay›s› ile en çok etkilenen kesim de köylülüktür. Ekonomik krizlerin efli¤ine gelindi¤inde ödene¤i kesilen ilk alanlardan biri de yine tar›md›r. 2008’in ilk günlerinden itibaren dünyada ve Türkiye’de 2008’in ekonomik olarak zor bir y›l olaca¤›, ekonomik krizlerin yaflanabilece¤i dillendirilmekteydi. Nitekim daha Ocak ay› bitmeden, ABD borsalar›nda bafllayan dalgalanma di¤er dünya borsalar›n› da olumsuz etkilemifltir. Ülkemiz borsas› da bu dalgalanmalardan nasibini alm›flt›r. Kuflkusuz ki bu dalgalanman›n önümüzdeki günlerde boyutlanarak devam etmesi durumunda en çok etkilenecek olan bizim gibi yar› sömürge ülkeler olacakt›r. Ekonomik krizin efli¤inde olan ülkemiz, önce türban tart›flmas›yla, sonra s›n›r ötesi kara harekat›yla kopar›lmaya çal›fl›lsa da, TÜS‹AD’›n “arabulucu, rahatlat›c›” aç›klamalar› tehlikenin boyutunu gösterir niteliktedir. Bu durum bizlere tar›mda daha kötü günlerin gelece¤ini, k›rsal kesimdeki yoksullu¤un daha da artaca¤› tehlikesinin kap› a¤z›nda oldu¤unu göstermektedir. Emperyalist politikalar ekseninde yavafl yavafl gerçeklefltirilen tar›m›n tasfiyesi, tar›msal ürün ve girdi desteklemelerinin ad›m ad›m daralt›lmas›yla gerçeklefltirilmektedir. Bir yandan desteklemeler azalt›l›rken di¤er yandan artan girdi fiyatlar› tar›m›n tasfiyesini h›zland›rmaktad›r. Tar›m›n tasfiyesi sürecinde her geçen gün daha da yoksullaflan köylülü¤ün, sistemle olan çeliflkileri de giderek keskinleflmektedir. Ekti¤ini biçemeyen, biçti¤ini satamayan köylüler tepkilerini, isyanlar›n› ellerinde kalan ürünlerini yakarak, derelere, yollara dökerek, traktörleri ile yol keserek göstermektedir. MLM’ler tar›m›n tasfiyesi sürecinde esas olarak köylülü¤ün bu tepkilerini örgütlü bir güce dönüfltürmekle yükümlüdürler. Bu kapsamda kendi gerçekli¤imizden yola ç›karak s›n›fsal yönelimin fliarlar› do¤rultusunda köylülük içindeki çal›flmalar›m›z› yo¤unlaflt›rmal›, köylülü¤ü örgütlemeliyiz.


Gö¤ün yar›s›

‹flçi-köylü 20

4-17 Nisan 2008

Yasa, kad›n erkek eflitsizli¤ini derinlefltiriyor!.. 2 Nisan 2006 tarihinde kad›n eme¤i ve istihdam› alan›nda çal›flan bir grup kad›n aktivist ve akademisyen taraf›ndan kurulan Kad›n Eme¤i ve ‹stihdam› Giriflimi (KE‹G) Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas› yasa tasar›s›n›n kad›nlara nas›l bir “sosyal güvenlik” vaat etti¤ini anlatan ayr›nt›l› bir rapor haz›rlad›. Raporun alt bafll›klar›nda GSS bir bütün olarak incelenirken daha sonra çeflitli kad›n kesimlerine yönelik sald›r›lara yer veriliyor. Biz bu say›m›zda sadece ba¤›ml› k›l›nan ve d›fllanan kad›nlar bafll›¤›na yer verece¤iz. Ancak rapor, bir bütün olarak incelenmeyi hak ediyor. Raporun bütününe www.keig.org/Duyuru.aspx?id=34 adresinden ulaflabilirsiniz. Emekçilerin önemli bir bölümünü sosyal güvenlik sisteminin d›fl›na ç›kartacak olan SSGSS yasas›n›n tüm emekçi halka yönelik bir sald›r› oldu¤u gazetemizin sayfalar›nda uzun bir süredir yer buluyor. Kad›n-erkek eflitsizli¤ini derinlefltiren bir yap›ya sahip olan yasa tasar›s›, kad›nlar için özel sald›r› içeren maddelere sahip. KE‹G’in araflt›rmas›nda da yer verilen bu sald›r›lara bakacak olursak; sosyal güvenlikten d›fllanan gruplar›n bafl›nda kad›nlar›n geldi¤ini görmekteyiz. Haz›rlanan raporda bu konuda flunlar söylenmekte: “Ev kad›nlar› ve sigortas›z çal›flan/çal›flt›r›lan kad›nlar, sosyal güvenlik aç›s›ndan efllerine ve babalar›na (e¤er sigortal›ysalar) ba¤›ml› k›l›nm›flt›r. Bu uygulaman›n ard›nda yatan bak›fl aç›s›n›n iki önemli yönü vard›r. ‹lk olarak, bu Tasar›, kad›nlar›n emek verdikleri bak›m hizmetlerini yok saymaktad›r. Kad›nlar, gelir getirici bir iflte çal›fls›nlar ya da çal›flmas›nlar, sigortal› olsunlar ya da olmas›nlar aile ve toplumun ihtiyaç duydu¤u bak›m hizmetlerinin (evin her türlü ifli, çocuk ve yafll› bak›m›, hasta bak›m› gibi) hemen hemen tümünü üstlenmifl durumdad›rlar. Oysa, bu hizmetlerin büyük ço¤unlu¤u kamunun, patronun ve erkeklerin yapmas› gereken ama yapmad›¤› ifllerdir. Bir yandan, bütçe yetersizlikleri ve IMF’nin flart kofltu¤u faizd›fl› fazla hedefleri bahane edilerek sosyal hizmetler daralt›lmakta, di¤er yandan, küresel rekabet koflullar› bahane edilerek patronlar›n yükümlülükleri azalt›lmaktad›r. Böylelikle, bu kesimlerin gittikçe artan oranda yerine getirmekten kaç›nd›klar› sorumluluklar›n›n

ikamesi olan bak›m hizmetleri, hacmi ve yo¤unlu¤u artarak kad›nlar›n üzerine y›k›lmaktad›r. Bu durum, kad›nlar›n ev kad›n› rollerini de pekifltirmektedir. Kad›nlar ev ifllerine daha fazla emek sarf etmek zorunda kald›kça gelir getirici ifllere yönelememektedir. Sosyal güvenlik sistemi de kad›nlar›, toplumsal üretime katk›da bulunan bireyler olarak desteklemek ve koruma alt›na almak yerine, baba veya kocalar›na ba¤›ml›, onlar›n himayesi alt›nda varl›klar olarak görmeyi tercih etmektedir. Ayr›ca, baba ve kocalar› vas›tas›yla sa¤lanan sosyal güvenlikleri de son derece düflük bir düzeyde tutulmaktad›r. ‹kinci olarak, bu Tasar›, ev içinde ya da d›fl›nda ücret ve gelir karfl›l›¤› çal›flan birçok kad›n› da sosyal güvenlik sisteminin d›fl›na itmektedir. Bu grup da ikiye ayr›lmaktad›r. Birincisi, Tasar›’n›n yasal olarak sosyal güvenlik sisteminden muaf tuttu¤u ücret ve gelir karfl›l›¤› çal›flanlar. Örne¤in, ev hizmetlerinde çal›flan (gündelikçi) kad›nlar, tar›mda geçici (mevsimlik) iflçiler, geliri asgari ücretin alt›nda olup gelir vergisinden muaf olan küçük üreticiler, esnaf, ev eksenli çal›flanlar ve ücretsiz aile iflçileri. ‹kinci olarak ise, kay›td›fl› çal›flanlar, yani yasal olmayan bir çal›flma iliflkisi içinde olup, patronlar›n sigortas›n› yat›rmad›¤› kad›nlar. Hükümetlerin uzun y›llard›r s›k s›k verdikleri demeçlerde kay›td›fl› çal›flma iliflkilerini ortadan kald›rmay› vaat etti¤ini, ama elle tutulur hiçbir somut ad›m at›lmad›¤›n› hepimiz biliyoruz. Dolay›s›yla, ücret ve gelir elde eden bu kad›nlar da, bireysel olarak kendi çal›flma iliflkileri üzerinden de¤il, kocalar›n›n ve babalar›n›n vas›tas›yla sosyal güvenlikten yararlanabilecektir. Yukar›da sözünü etti¤imiz, Tasar›’n›n birey olarak sosyal güvenlik sisteminden d›fllad›¤›, ancak koca ve babas›n›n himayesi alt›nda oldu¤u sürece baz› haklardan yararlanabilecek kad›nlar›n toplam olarak say›s› 17-18 milyon civar›ndad›r. Tasar›, bir lütuf gibi, bu gruplar›n, kendi isteklerine ba¤l› olarak sosyal güvenlik sistemine dahil olabileceklerini söylemektedir. Örne¤in, ayda 250 YTL kazanan bir ev eksenli çal›flan›n ayda 194 YTL prim ödeyerek sigortal› olmas›na izin verilmektedir!! E¤er, Tasar›, ülkede çal›flma ve gelir koflullar›ndaki eflitsizlikleri de¤erlendirerek, d›fllay›c› de¤il de kapsay›c› olmak is-

teseydi, bu gruplar için istence b›rakmadan, ödeme güçleri oran›nda, düflük bir prim isteyebilirdi. Tasar›n›n yapt›¤› ise, her türlü cayd›r›c›l›k mekanizmas›n› kurgulad›ktan sonra, d›fllay›c› niteli¤ini gizleyebilmek için, iste¤e ba¤l› sigortal›l›¤› ileri sürmesidir.” Raporun “Ba¤›ml› K›l›nan ve D›fllanan Kad›nlar” bölümünde de flu sonuçlara var›lm›fl; “Bu bölümde, yeni Yasa Tasar›s›’n›n, sigortal› kifliye ba¤›ml› olarak tan›mlad›¤› ya da sistemden d›fllad›¤› kad›nlar›n sosyal güvenlik durumunun de¤iflen boyutlar›na yönelik tespitler yap›lacakt›r. Bu grup, kad›nlar içinde say›sal olarak en büyük orana sahiptir (25 milyon civar›nda olan 15 yafl üstü kad›n nüfus içinde toplam 17-18 milyon kad›n). Sosyal güvenlik sisteminin ba-

¤›ml› olarak tan›mlad›¤› ya da d›fllad›¤› kad›nlar farkl› gruplardan oluflmaktad›r: 1. Ev kad›nlar›, 2. 18 yafl›n üstünde olup gelir getiren bir iflte çal›flmayan k›z çocuklar›, 3. Ücretsiz aile iflçileri, 4. Gelir getiren bir iflte çal›flan ama sigortal› olmaktan muaf tutulan kad›nlar (örn. ev hizmetlerinde gündelikçi olarak çal›flanlar, tar›mda geçici iflçi olarak çal›flanlar), 5. Yasal olarak sigortal› olmalar› gerekti¤i halde iflveren taraf›ndan sigortalar› ödenmedi¤i için kay›td›fl› çal›flan kad›nlar, 6. Asgari ücretin alt›nda gelir kazanan kendi hesab›na çal›flanlar (tar›msal ya da di¤er faaliyet alanlar›nda). Bu de¤iflik konumlardaki kad›nlar, sosyal güvenlik sistemi taraf›ndan ancak “efl”, “k›z çocu¤u” ve “anne” s›fat›yla görülmektedir. E¤er bu s›fatlar›yla sigortal› birinin akrabas› iseler sistem taraf›ndan ba¤›ml› olarak kabul edilmektedirler.

Öte yandan, e¤er eflleri, babalar› ya da anneleri sigortal› de¤ilse sistemden tamamen d›fllanmaktad›rlar. Oysa, Tablo 1’de verdi¤imiz tüm kategorilerdeki kad›nlar ev ifllerinin yan› s›ra gelir getirici ifllerde de çal›fl›yor olabilirler. Sosyal güvenlik sisteminin genel olarak kad›nlar›n ve özel olarak ev kad›nlar›n›n toplum içindeki konumunu ele al›fl biçimi, devletin kad›nlar›n toplumsal rollerine bak›fl› ve bu bak›fl›n süreklili¤ini ç›plak bir biçimde yans›tmaktad›r. Geçmiflten günümüze uzanan bu kemikleflmifl bak›fl aç›s›, gelir getirsin veya getirmesin kad›nlar›n yapt›klar› ço¤u ifli, hizmeti veya faaliyeti yok saymaktad›r. Dolay›s›yla da, bu hizmetleri veren kad›nlar› sosyal güvenlik sistemi içinde ba¤›ms›z birey olarak kabul etmemektedir. Örne¤in, tar›msal üretimin önemli bir bölümü ücretsiz aile iflçisi kad›nlar taraf›ndan gerçeklefltirilir. Bu emek türü sosyal güvenlik aç›s›ndan yok say›lmas›na ra¤men, resmi istatistiklerde iflgücüne dahil edilir. Dolay›s›yla, resmi istatistiklerde iflgücü tan›m› içinde yer alan kad›nlar, sosyal güvenlik sistemi taraf›ndan sosyal korumaya de¤er bir iflgücünü teflkil etmezler. Sonuç olarak, ülkemizde ancak çok s›n›rl› say›da kad›n (Mart 2007 tarihi itibariyle 3.002.741 kad›n) sosyal güvenlik sisteminin öznesi (aktif sigortal›) olarak yer alabilmekte, geri kalan kad›nlar sosyal güvenlik sistemine eflleri, babalar› veya (çok s›n›rl› say›da) anneleri vas›tas›yla, yani büyük ço¤unlukla ailenin erkek fertlerinin himayesinde varl›klar (ba¤›ml›-pasif sigortal›lar) olarak dahil edilmektedir. Bu tür bir himayeci iliflki içinde, kad›nlar›n konumu sadece ba¤›ml› oldu¤u sigortal›n›n hayatta olmas› veya ölmesi durumunda de¤iflmektedir. ‹lk olarak, kad›nlar, ba¤›ml› k›l›nd›klar› sigortal› hayatta iken, sigortal›n›n bakmakla yükümlü oldu¤u kifli s›fat›yla düzenlemelere tabidir. Bu kapsamdaki kad›nlar, sadece hastal›k ve çok s›n›rl› olarak da anal›k sigortas›ndan yararlanabilmekte, birey ve yurttafl olarak karfl›laflabilecekleri yafll›l›k, malûllük gibi ihtiyaç durumlar›nda sosyal sigortan›n güvencesi alt›nda de¤illerdir. ‹kinci durumu oluflturan sigortal›n›n ölümü halinde ise birden tan›m de¤iflmekte ve ev kad›nlar› hak sahibi sigortal› s›fat›n› kazanmaktad›r. Bu çerçevede, kendilerine ba¤›ml› olduklar› sigortal›n›n ölüm tarihindeki durumuna uygun olarak gelir veya ayl›k ba¤lanmakta, hastal›k ve çok s›n›rl› olarak da anal›k sigortas›ndan yararlanmaya devam etmektedirler.


4-17 Nisan 2008

‹flçi-köylü 21

Sa¤l›kta Dönüflüm Projesi kad›n› erke¤e ba¤›ml›laflt›r›yor... 20-22 Mart tarihleri aras›nda Hacettepe Üniversitesi Kültür Merkezi Konferans Salonu’nda Hacettepe Üniversitesi Kad›n Sorunlar› Araflt›rma ve Uygulama Merkezi (HÜKSAM) ile Türk Tabipleri Birli¤i (TTB) Kad›n Hekimlik Kad›n Sa¤l›-

rede TTB Kad›n Hekimlik ve Kad›n Sa¤l›¤› Kolu Baflkan› Hülya Biriken kad›nlar›n sa¤l›¤›n› bozan durumlar›n de¤iflti¤ine dikkat çekti. TTB Genel Baflkan› Gencay Gürsoy ise ço¤u kad›n-erkek beraberli¤inde, kad›n›n kiflili¤inin ad›m

¤› Kolu iflbirli¤iyle gerçeklefltirilen “1. Kad›n Sa¤l›¤› Kongresi” sonuç bildirgesi aç›kland›. “Türkiye’de kad›n çal›flmalar›nda sa¤l›k nerede?”, “Kad›na yönelik fliddet neden bir sa¤l›k sorunudur?”, “Kad›n› ne hasta eder?” bafll›klar›yla kad›n›n sorunlar›n›n masaya yat›r›ld›¤› kong-

ad›m silindi¤ini belirtti. Gürsoy, silinen kad›n yaflam›yla, kad›n›n erkekle olan paylafl›m›n›n dünyay› yoksullaflt›rd›¤›n› belirterek, “Kad›n›n kendine ait bir yaflam kurabilmesi için ne yeterli deneyim, ne de dayanma gücü deste¤i vard›r. ‹liflki içindeki egemenli¤inden belli belirli bir

doyum sa¤layan erkek, kendi u¤uruna silinen kiflilikten bir süre sonra rahats›zl›k duymaya ve onu küçümsemeye bafllar” diye konufltu. Sonuç bildirgesinde kad›na yönelik fliddetin piyasaya terk edilen sa¤l›k sektörünün ilgilenmek isteyece¤i bir alan olmad›¤› belirtilerek, birinci basamak sa¤l›k hizmetlerinin kad›na yönelik fliddetin tespitinde kritik öneme sahip oldu¤una vurgu yap›ld›. fiiddetin projelere terk edilmemesi gerekti¤ine dikkat çekilen bildirgede, kad›na yönelik fliddetle mücadelenin süreklili¤i için kurumlar aras› iflbirli¤inin önemli oldu¤una de¤inilerek Sa¤l›k Bakanl›¤› taraf›ndan uygulamada olan Sa¤l›kta Dönüflüm Program› elefltirildi. “Reforme edilmeye çal›fl›lan sa¤l›k politikas›, koruyucu sa¤l›k hizmetlerini önlemeyen, sosyal hizmet a¤lar›n› geniflletmeyen, kad›n›n koca, efl, baba ba¤›ml›l›¤›n› sosyal güvenlik olarak gören, kad›n›n hizmete erifliminin önündeki engelleri önlemek yerine yenilerini ekleyen bir yap›ya dönüflmektedir” denilen bildirgede sa¤l›k ocaklar›nda psikolog ve sosyal hizmet uzmanlar›n›n bulunmas› gerekti¤i de ifade edildi. (Ankara)

Gö¤ün yar›s›

80 kad›n örgütü Tasar›ya karfl› bildiri yay›mlad› Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas› (SSGSS) Yasa Tasar›s›’n›n kad›nlarla erkekler aras›ndaki eflitsizlikleri derinlefltirdi¤ini belirten 80 kad›n örgütü ortak bir bildiri yay›mlayarak, tasar›n›n tümüyle geri çekilmesini ve Türkiye’de kad›nlar›n da bir sosyal taraf olarak dikkate al›narak yasa tasar›s›n›n yeniden yaz›l›m›nda komisyona ça¤›r›lmas›n› talep ettiler.80 kad›n kuruluflunun imzas›n› tafl›yan bildiride flöyle denildi: “fiimdiye dek var olan, SSK, Emekli Sand›¤› ve Ba¤-Kur gibi tüm sosyal sigorta sistemleri kad›nlara karfl› ay›r›mc› ve eflitsiz sistemlerdir; bütün bu sistemleri tek bir çat› alt›nda toplayan yeni SSGSS yasa tasar›s› ise, hem kad›nerkek herkesin kazan›lm›fl haklar›n› ellerinden almakta, hem de kad›nlarla erkekler aras›ndaki eflitsizlikleri derinlefltirmektedir.”

Yorumsuz...

Kad›nlar›n mücadele tarihinden… küçük bir kurflun darbesinden baflka bir fley durduramaz... Ben de hakk›ma düfleni istiyorum. E¤er beni sa¤ b›rak›rsan›z intikam 盤l›¤›m asla kesilmeyecek.”

Fransa’da emekçi kad›nlar devrime aktif bir flekilde kat›lm›fl, özellikle çamafl›rc›l›k yapanlar, bal›kç›lar›n eflleri, temizlikçi kad›nlar vb. ayaklanman›n neredeyse fitili olmufllard›r. Frans›z devriminden 82 y›l sonra Paris’te yine kad›nlar, komünarlar›n içinde önemli roller üstlendiler. Paris Komünü’nde (11 Nisan 1871’de) “Kad›nlar Birli¤i’ni” kurdular. Amaçlar›n› da “varolan sosyal ve siyasal yap›n›n ortadan kald›r›lmas›, tüm sömürü biçimlerinin ve ayr›cal›klar›n yok edilmesi, sermayenin iktidar›n›n yerine eme¤in iktidar›n›n kurulmas›”

olarak tan›mlad›lar. Kad›nlar, gündelik yaflam›n örgütlenmesinde aktif rol ald›klar› gibi, barikatlarda da difle difl savaflt›lar. Paris Komünü’nün yenilmesinin ard›ndan 956’s› iflçi olmak üzere 1.051 kad›n savafl konseyinin önüne ç›kar›ld›. Bu kad›nlardan biri olan Louise Michel’in son sözleri kad›nlar›n fedakarl›¤›n›n ve direniflçili¤inin bir örne¤idir: “Bana komün’ün suç orta¤› olup olmad›¤›m sorulmufltu. Kesinlikle evet. Dahas›, Komün’ün kurucular›ndan biri olmakla onurland›r›ld›m... Özgürlük için çarpan bir kalbi

Louise Michel Komün’ün ard›ndan tutsak edildi¤i hapishanede flu dizeleri yazm›flt›: fiimdi suskun olan y›¤›nlar Okyanus gibi gürledi¤inde; Y›¤›nlar ölmeye haz›r oldu¤unda Komün tekrar ayaklanacak. Say›lamayacak bir kalabal›k olarak gelece¤iz Bütün yollardan gelece¤iz Ve karanl›klardan s›yr›lan intikamc› hayaletler gibi gelirken Yumruklar›m›z› s›kaca¤›z Bayra¤› ölüm tafl›yacak Al kanlara boyanm›fl kara bayra¤› Ve alev alev gö¤ün alt›nda Özgürleflen toprak Mor çiçekler açacak

✔ Diyarbak›r’›n Bismil ‹lçesi’nde, 5 ay önce komflular›n›n 13 yafl›ndaki k›z› Aycan Baran’› 94 b›çak darbesiyle hunharca öldüren S.Ç. ile sevgilisi Gökhan Ayd›n hakk›nda müebbet hapis istemiyle dava aç›ld›. ✔

Bafll›k paras› devri hâlâ bitmedi. K›zlar 3-60 bin YTL aras› sat›l›yor. 16 yafl›ndaki k›zlar evde kalm›fl say›l›yor. H.T., 10 yafl›nda ama her y›l fianl›urfa’dan Adana’ya tarlalarda çal›flmak için gidiyor. Amac› ailesine yard›m de¤il, bafll›k paras› toplamak. fiimdiden 10 bin YTL toplayan H.T., “Evlilik ça¤›ma 2-3 y›l kald›. Biraz daha para biriktirdikten sonra evlenece¤im. Bizim oralarda 13-14 yafllar›nda evlenmek âdetten” dedi.

✔ Dokuz ayl›k çocu¤unun babas›n› kalbinden b›çaklayarak öldüren Gülçin G.’ye verilen müebbet hapis cezas›, olay gecesi basit t›bbi müdahale ile giderilemeyecek derecede dayak yedi¤i için 12.5 y›la indirildi.


İşçi-köylü 22

Kültür-sanat

4-17 Nisan 2008

Bir görüntü sanat› olarak; S‹NEMA Birçok tan›m›n›n yan› s›ra basit anlam›yla sanat; duygu ve düflüncelerin, yarat›c›l›¤›n da yard›m› ile göstergeler yoluyla ifade edilmesidir. Sinema ise “görüntü sanat›d›r”. Ayn› zamanda kendinden önceki bütün sanat dallar›ndan beslenen, resimden, müzikten, tiyatrodan, edebiyattan, mimariden yararlanan, ama ayn› zamanda bunlar›n tümünden ayr›, kendine özgü ilkeleri ve teknikleri olan bir sanat dal›d›r sinema. ‹lk ortaya ç›kt›¤›nda teknolojik bir bulufl olan sinema, daha sonralar› kendine özgü tekniklerin gelifltirilmesi ve konulu filmlerin çekilmeye bafllamas›yla bir sanat dal› haline dönüflmüfltür.

Sineman›n do¤uflu Beynin yaratt›¤› görsel hareket yan›lsamas› foto¤raf›n bulunmas›ndan daha önce de biliniyordu. 1824’te ‹ngiliz fizikçi Peter Mark Roget’›n yay›mlad›¤› “The Persistence of Vision With Regard To Moving Objects” ‘Hareketli Cisimlere ‹liflkin Olarak Görüntünün Süreklili¤i’ adl› kuramsal çal›flma, birçok mucidin ilgisini çekti. Her sayfas›na resim çizilmifl bir kitab›n sayfalar› h›zla çevrildi¤inde görüntülerin kesin-

la 15 metrelik bir film fleridinin üzerindeki görüntüleri kesintisiz olarak art arda yans›tmay› baflard›. Ne var ki, bu ayg›t gözlerini iki deli¤e dayayan tek bir izleyici taraf›ndan kullan›labiliyordu. Kinetoskopla filmin üzerindeki görüntüler art arda izlenebilmekle birlikte, hareketler kesintiliydi. Bunun nedeni her görüntü karesinin yeterince uzun bir süre ›fl›kland›r›lamamas›yd›. Paris’te kinetoskopu gören Frans›z Lovis (18621948) ve Auguste Lumiere (18621954) kardefller gelifltirdikleri sinematograf adl› ayg›tla ilk kez hareketli görüntü elde ettiler. Bu olay sineman›n do¤uflunu müjdeleyen en önemli geliflmeydi. Sinematograf elle çal›flt›r›labiliyor ve yaklafl›k 10 kilograml›k a¤›rl›¤› sayesinde istenen yere tafl›nabiliyordu. Filmin düzenli ve kesikli ilerleyiflini sa¤layan ve bugün de hala kullan›lmakta olan t›rnakl› bir düzene¤i vard›r. Lumiere kardefller halka aç›k ilk film gösterimlerini 1895’te Paris’te Capucines Bulvar›’ndaki Grand Cafe’de gerçeklefltirdiler. Sinematograf hem film çeken, hem de gösteren bir ayg›t oldu¤u için ancak 15 metrelik film fleridi alabiliyordu. Bu yüzden ilk filmleri oldukça k›sayd›. Filmler, iskambil oynayanlar, bir demircinin çal›flmas›, askerlerin yürüyüflü ya da bir bebe¤in beslenmesi gibi günlük yaflamdan al›nm›fl görüntülerden olufluyordu. Lumiere Kardefller Lumiere Fabrikas›’ndan Ç›kan ‹flçiler adl› filmlerini Lyon’daki fabrikalar›nda, bir ö¤le tatili s›ras›nda çekmifllerdi. Bir söylentiye göre Ciotat Gar›’na Bir Trenin Gidifli adl› filmin gösterimi s›ras›nda, kameraya do¤ru h›zla yaklaflan tren görüntüsü izleyicileri dehflete düflürmüfltü. Sonralar› k›sa komediler, haber filmleri ve belgeseller de çektiler.

Georges Melies tisiz bir biçimde hareket ediyormufl gibi görünmesi ve buna benzer birçok basit deney, Roget’›n kuram›n› do¤ruluyordu. Çeflitli ülkelerden birçok mucit bu kuramdan hareketle birbirine yak›n zamanlarda benzer ayg›tlar gelifltirmiflti. Bu bak›mdan sinema kameras› ve projeksiyon makinesi gibi ayg›tlar›n ilk önce nerede ve nas›l ortaya ç›kt›¤›n› kesin olarak söylemek güçtür. 1882’de Frans›z fizyolog Etienne- Jules Marey kufllar›n uçuflunu saptamak amac›yla saniyede 12 foto¤raf çekebilen “foto¤raf tüfe¤i” ad›n› verdi¤i bir ayg›t gelifltirdi. 1887’de ABD’li Hannibal Goadwin foto¤raf çekiminde ilk kez selüloit film kulland›. Ard›ndan New York’ta George Eastman makaraya sar›l› selüloit film üretimine bafllad›. 1888’de Thomas Alva Edison, üzerine ses kaydedilen mum silindirli fonograf’›, daha sonra da ses ve görüntüyü birlefltirmek amac›yla yard›mc›s› William Dickson’la birlikte kameran›n ilk biçimi say›lan K‹NETOSKOP ad›n› verdi¤i bir gösterim ayg›t›y-

Sinema yoluyla belirli bir öykü anlatma dönemi Frans›z yönetmen Georges Melies ile bafllad›. Bilimkurgu sinemas›n›n da öncüsü say›lan Melies, ayn› zamanda “film hileleri” kullanan ilk sinemac›yd›. Melies’nin filmlerinde kamera ayn› noktada duruyor ve öyküyü tiyatro sahnesindeymifl gibi görüntülüyordu. Melies 1900’lerin bafllar›nda aralar›nda Ay’a Seyahat, Uzay’a Yolculuk gibi k›sa film çekmifltir.

Türkiye’de sinema Türkiye’ye sineman›n girifli, sinematograf›n Frans›z Bertrant taraf›ndan 1896 y›l›nda saraya tan›t›lmas›yla olmufltur. Ayn› y›l›n sonu ile 1897 y›l› aras›nda bir tarihte ise Polonya as›ll› Sigmund Weinberg taraf›ndan halka aç›k ilk gösteri yap›lm›flt›r. Sinematograf›n Türkiye’ye girifli erken olmakla birlikte, özgün filmlerin çekilmeye bafllanmas› için uzun bir süre geçmifltir. Sinema Türkiye’de uzun y›llar bir gösteri ve e¤lence arac› olarak kalm›fl, sinema salonlar› kurulmas›na ra¤men bu salonlarda hep yurt d›fl›n-

dan getirtilen filmler izletilmifltir FUAT UZKINAY- Türkiye’deki ilk sinemac› olarak tarihe geçmifl kiflidir. 14 Kas›m 1914’te Aya Stefanos’taki Rus Abidesinin y›k›l›fl›n› filme alm›fl, böylece Türkiye’nin ilk sinemac›s› unvan›n› alm›flt›r. Türkiye’de ilk konulu film ise 1916’da Weinberg taraf›ndan bafllan›p, 1918’de Fuat Uzk›nay taraf›ndan bitirilen “Himmet A¤a’n›n ‹zdivac›”d›r. Bu film bir Moliere uyarlamas›d›r. Bu tarihten itibaren çok say›da tiyatro eseri sinemaya uyarlanarak filme çekilmifltir ve uzun y›llar Türk Sinemas› hem konu hem de teknik bak›mdan tiyatronun etkisinde kalm›flt›r. Bu sürede genellikle yerli ve yabanc› tiyatro eserleri, bazen de romanlar sinemaya uyarlanarak filme çekilmifltir.

1940’lara kadar bu durum devam etmifltir. Bu süre içinde Türkiye’de sinemayla Muhsin Ertu¤rul’dan baflka kimsenin ciddi anlamda ilgilenmemifl olmas› sineman›n uzun bir süre tiyatro etkisinden kurtulamamas›na neden olmufltur. Muhsin Ertu¤rul as›l olarak bir tiyatro adam› oldu¤undan filmlere de ayn› bak›fl aç›s›yla bakm›flt›r. Ertu¤rul toplam 30 tane film yönetmifltir 1939’a kadar. Bu dönemde Naz›m Hikmet de sinema ile ilgilenmifl, Ertu¤rul’un birçok filmine senaryolar yazm›flt›r. Üç tane k›sa film çekmifl (1933-Dü¤ün Gecesi, 1934-‹stanbul Senfonisi ve 1934 Bursa Senfonisi) Hikmet, 1937 y›l›nda ise ilk ve tek uzun ve konu filmi olan Günefle Do¤ru’yu çekmifltir. Kay›p olan bu film, Ertu¤rul’un filmlerinden konu ve üslup bak›m›ndan farkl›l›¤›yla dikkat çekmifltir.

Mapushaneden gazeteciye mektup

Hurma bahçelerinde Sussayd›n mesela Bir yaz ya¤muru gibi Büyüyen çocuklar gibi Orman gibi Ak›p giden ›rmak gibi sussayd›n iflte Sevgilinin gözlerinde Anlard›n ki Mutlusun Ve hakl› olarak Bir düflü paylafl›yorsun Heyecanla Kelimelerin tuza¤›na düflmeden Söyleyemediklerine inanarak O güzel kad›n›n T›pk› onun Senin susufllar›na ‹nand›¤› gibi Çünkü bazen Düfllerin ço¤ul halleri Güvercin sürüsüdür Susufllarda

Okuyorum yazd›¤›n haberleri “bir asker öldü üç terörist dört çocuk öldü befl kad›n” ey gazeteci Kalemi kirlenmifl adam seni Kaç›r gözlerini Çocuklar›n gözlerinden Oras› senin yarg›land›¤›n yerdir Mahkum oldu¤unu unutma Yarg›c›n analar›n a¤›tlar› ‹nsanl›¤›n bitti¤i yer Tanklar›n baflucudur Sen art›k H›yanetin arkadafl›s›n Öldürüyorsun insanl›¤› Ölürken Ölüyor insanl›¤›n Çünkü ‹flgalcilerin ete¤inden bak›yorsun Irak’›n yang›na verilmifl umutlar›na Düflün ki Oras› Ba¤dat’t›r Benzeri olmayan diyar Basra Samarra Kerbela Düflün ki fiimdi oras› Yorgun ama Türküleriyle ölen Savaflç›lar ülkesi Ey gazeteci fiimdi sevgilinle olsayd›n El ele Özgür bir Ba¤dat’ta Felluce’de mesela

Ama ey gazeteci Katlediliyor insanl›k fiarapnelle ölüyor Çocuklar gibi Hurma bahçeleri Ve senin de Düfllerin ölmekte ‹nsanl›¤›n gibi Unutma Hep hat›rlanacaks›n ‹flgalcilerle birlikte Ama hiçbir iflgal Sonsuza kadar sürmeyecek Direnenlerin ad› Yeni do¤an çocuklara verildi¤inde Bugün senin yazd›klar›ndan Yar›n katil oldu¤un okunacak Ve öldüremedi¤in insanl›k Seni hiç unutmayacak. M. K›z›lcan


4-17 Nisan 2008

İşçi-köylü 23

Tarihten sayfalar

“Tiyatro ümitsizli¤in reddidir, çünkü oyun daima bafllar” 27 Mart tüm dünyada “Dünya Tiyatrolar Günü” olarak kutlan›r. Tiyatro severleri çeflitli tiyatro etkinliklerinde buluflturan bu günde, gelenek olarak, ulusal ve uluslararas› bildirgeler okunur. 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü bu y›l da yine hem ülkenin hem de dünyan›n birçok yerinde yap›lan tiyatro etkinlikleri ile kutland›. 27 Mart’› etkinlikle kutlayanlardan biri de Kartal Sanat Tiyatrosu. KST ayn› günlerde yeni yerinin aç›l›fl›n› da gerçeklefltirdi. KST oyunlar›n› art›k Atalar Kültür Merkezi olarak açt›¤› yeni yerinde sergiliyor. KST, asl›nda 1990’lar›n bafl›ndan beri Kartal’da faaliyet gösteren bir tiyatro. 27 Mart vesilesiyle, tiyatronun kurucusu, oyuncusu ve Genel Sanat Yönetmeni Nihat Nadi Ülger’le görüfltük. Ülger ilk önce yeni yerlerinin aç›l›fl serüvenini ve eski yerlerinden ç›k›fl nedenlerini aktar›yor k›saca. Yeni tiyatroyu kendi imkanlar›n›n yan› s›ra, y›llardan beri tiyatrolar›yla iliflki içinde olan dostlar›n›n katk›lar›yla oluflturmufllar. Aç›l›fl 16 Mart’ta gerçekleflmifl. Ancak onlar 16 Mart’› 27 Mart’la birlefltirmek amac›yla, etkinlikleri bir haftaya yaym›fllar ve böylece Dünya Tiyatrolar Günü kutlamalar› da bir haftaya yay›lm›fl. Final ise 27 Mart akflam› gerçekleflmifl. 27 Mart etkinli¤i, bu y›l Orhan Aklaya taraf›ndan yaz›lan ulusal 27 Mart bildirgesinin ve de Kanadal› Robert Lepage Qebec taraf›ndan yaz›lan uluslararas› bildirgenin okunmas›yla bafllam›fl ve usta tiyatroculardan Selçuk Uluergüven’in, DTG ve insan üzerine yapt›¤› konuflmayla sürmüfl. Etkinlikte ayr›ca KST’nin flu s›ralar her hafta sonu sergiledi¤i “Ali Ayfleyi Seviyo” adl› oyundan bölümlerde oynanm›fl. Dinçer Sümer taraf›ndan yaz›lan “Ali Ayfleyi Seviyo” oyununun toplumdaki kad›n-erkek iliflkilerini ve cinselli¤e karfl› tutucu yaklafl›mlar› kara güldürü olarak ele ald›¤›n› vurguluyor Ülger. Yönetmeni oldu¤u oyunun, ayn› zamanda da oyuncusu. Ülger’den k›saca tiyatroyu tan›mlamas›n› istiyoruz ve Ülger’in tan›m› flöyle oluyor: “‹nsan› insana, insanla ve insanca anlatan bir sanat dal›d›r tiyatro ve ayn› zamanda insan›n kendisini ve yaflam› sorgulamas›na hizmet eder.” Tiyatronun yaflamdan do¤rudan etkilenen bir yan› oldu¤unu söylüyor Ülger ve “Bu nedenle ilkokuldan itibaren tiyatro dersleri mutlaka müfredata al›nmal›” diyor. Tiyatronun hayata bak›fl›n›n evrensel ve farkl› olmas› gerekti¤ine inan›yor ve bu y›lki ulusal bildirgede yer alan “Tiyatro ümitsizli¤in reddidir, çünkü oyun daima bafllar” cümlesine gönderme ya-

p›yor. Ülger yapt›klar› tiyatro ile Kartal’a ›fl›k olmaya çal›flt›klar›n› söylüyor ve uluslararas› bildirgeyi kaleme alan Robert Lepage Qebec’in de tiyatronun ayd›nlat›c› ifllevi noktas›na bildirgede, “Ateflle oynad›¤›m›z, risk ald›¤›m›z do¤rudur. Ama ayn› zamanda bir flans› da yakalam›fl oluruz; yanabiliriz. Ama ayn› zamanda flafl›rtabilir ve ayd›nlatabiliriz” sözleriyle yer verdi¤inin alt›n› çiziyor. Ülger tiyatronun insandan uzaklaflmamas› gerekti¤ini savunuyor ve “Bunun için sahnelenecek oyunlarda anlat›-

lanlar›n izleyicilerin yaflad›¤› dünyadan uzak olmamas› gerekir” diyor. Tiyatroda en önemli kurallardan birini ise, yazarlar›n eserlerinin özüne sad›k kal›nmas› olarak aç›kl›yor ve “‘Birimizin hikayesi hepimizin hikayesidir’ düflüncesinin oluflmas›n› sa¤lamal›y›z izleyicide” sözleriyle devam ediyor. Ülger ile yapt›¤›m›z sohbetin ard›ndan, tiyatronun yeni yerini geziyoruz. Yeni sahnelerine “R›fat Ilgaz Sahnesi” ad›n› vermifller. KST kuruldu¤u dönemlerden itibaren, “ayd›nl›¤›n simgesi” dedikleri R›-

fat Ilgaz’›n “Abbas Yolagiden” oyununu yaklafl›k 70 kez sergilemifl. Oyun, hayat› sürgünlerle geçen Abbas Yolagiden’in mezar›n›n da, mezarl›ktan yol geçece¤i için baflka yere tafl›nmas›, yani mezar›n›n bile sürgünden nasibin almas›n› konu ediyor. Kültür merkezi olarak faaliyet sürdüren tiyatro binas›nda, resim sergileri de var flu günlerde. Bunlardan biri Murat Havan’a ait bir resim sergisi ve a¤›rl›kl› olarak ABD ve iflgal karfl›tl›¤›n› konu alan resimler var. DTG vesilesiyle yapt›¤›m›z bu k›sa görüflmeyi, uluslararas› bildirgenin bu y›lki yazar› Robert Lepage Qebec’in tiyatronun kökenine dair, masals› hipotezle bitirelim: “Bir gece, flafak vakti, bir grup insan tafl oca¤›nda ›s›nmak ve hikayeler anlatmak için ateflin etraf›nda toplanm›fl. Birdenbire içlerinden birinin akl›na bir fikir gelmifl. Aya¤a kalkm›fl ve kendi gölgesini kullanarak bir hikaye canland›rmaya bafllam›fl. Tafl oca¤›n›n duvarlar›nda ateflten gelen ›fl›¤› kullanarak gerçe¤inden daha büyük karakterler yapm›fl. fiaflk›nl›kla bakan di¤erleri her yapt›¤›n› anl›yormufl. Güçlü ile zay›f›, can s›k›c› ile can› s›k›lm›fl›…..” ‹flte tiyatro güya böyle do¤mufl!

Mersin’de kültürel yozlaflmaya karfl› yeni ak›m Mersin’de yeni bir kültürel ve sanatsal ak›m olarak çal›flmalar yürüten Mersinema Derne¤i’nin Baflkan› Kadir Baziki ile yapt›¤›m›z röportaj› sizlere aktar›yoruz. - Merhaba, öncelikle bize son dönemlerdeki çal›flmalar›n›zdan bahseder misiniz? - Merhaba, bizler 7 arkadafl farkl› dallarda (resim, müzik, sinema, foto¤raf, gazeteci, tiyatro, heykelt›rafl) biraraya gelerek Umut Koflan’›n yazd›¤› Yitik Beflik senaryosunu k›sa metraj yapt›k. Kanada’da 13 ülke aras›nda birinci seçildi. Etnik, komedi, gerilim ve sosyal içerikli filmler de çektik. Son olarak uzun metrajl› bir sokak filmi çektik. - Sokak çocuklar›yla ilgili yapt›¤›n›z çal›flmay› nas›l ele ald›n›z? - Sokak çocuklar›n›n gerçek hayatta ne zorluk çektikleri, niye sokak çocu¤u olduklar› üzerinde durduk, nas›l soka¤a düfltüklerini anlatmaya çal›flt›k. Rol almas› için seçilen arkadafllar›m›z, uzun bir araflt›rma ve çal›flma sonucunda gerçek anlamda rollerini yerine getirmeye çal›flt›lar. Mersin’de çekilen ve gösterilen bütün k›sa metrajlar› toplad›k ve 4 kez toplu gösterim yapt›k. Aralar›ndaki ek-

siklikleri bulmaya çal›flt›k. Faaliyetlerimizi bu düzlemde oturtmaya çal›fl›yoruz. Toplumsal muhalefetin aç›klanamayan, söylenemeyen olgular›n›, kültür-sanat yoluyla aç›klamay› ve her kesimden katk› ve destek bekleyerek aç›klamaya çal›fl›yoruz. - Özellikle kültürel yozlaflman›n oldu¤u bu dönemlerde, insanlarla ba¤ kurmak için ne gibi araçlar kulland›n›z? - Böylesi olgular içerisinde yap›lan çal›flmalar›n daha sistemli ve daha güçlü olmas› ve Mersin’de her kesime ulaflmak için dernekleflme süreci geçirdik ve nihai olarak derneklefltik. Atölye ve e¤itim çal›flmalar› yap›lmaya baflland›. Tiyatro tekniklerinden tutun da, resim dal›na kadar ince ayr›nt›larda gizli kalan yerleri, uzmanlar dâhilinde anlatmaya çal›flmaktay›z. Bu anlam›yla yap›lan etkinlikler ve e¤itim çal›flmalar›yla insanlar› kültür-sanatla tan›flt›rmay› hedefliyoruz. Foto¤rafç›l›k, sinema ve tiyatro dallar›nda atölye çal›flmalar›m›za bafllad›k. Dönem dönem film gösterimleri yapmaktay›z. Mersin’de kültür-sanata merakl›, duyarl›, anlamaya çal›flan, yabanc› olan her kesime sesleniyoruz, yozlaflan kültür üzerine insan-

lar› biraz da düflünmeye ça¤›r›yoruz. Dernek binam›z› da daha çok sosyal içerik anlam›nda e¤itim çal›flmalar›, kitap okuma, araflt›rma vb. etkinlikler için kullanmaya çal›flmaktay›z. K›s›tl› imkânlar›m›z var, fakat kütüphane oluflturmak için giriflimlerde bulunmaktay›z, e¤itim çal›flmalar› flu anda bizler taraf›ndan verilmekte, fakat alan›nda uzmanlaflm›fl akademisyenlerden yard›m talebinde bulunduk, ilerde e¤itim çal›flmalar›m›z daha verimli ve güzel geçecektir. Son olarak, flu anda ad›mlar›n› att›¤›m›z Mersin K›sa Metraj Film Yar›flmas› düzenleyece¤iz. Film yar›flmas› daha çok Mersin olarak sosyal, kültürel, ekonomik ve demografik olarak ifllenecektir. Amaç kültür sanat yoluyla ulafl›lamayan, gidilmeyen, bilinmeyen kesime ulaflmak olacakt›r. Normal flartlarda anlat›lamayan, dile getirilemeyen, bast›r›lm›fl duygular› foto¤raf, sinema, resim, tiyatro, yoluyla insanlara tafl›ma, bilinçlendirme ve gerçek yaflamla bütünleflemeyen her kesimi içine alabilecek bir çal›flma tarz›yla kendilerini tan›ma, tan›tma ve bilmelerini sa¤lamak olarak ifllemekteyiz. (Mersin)


Kavga okulu

İşçi-köylü 24

“Özgeçmiflime dair özel notum…” 14 Nisan günü Çiçekli Nahiyesi k›rsal›nda düflürüldükleri hain bir pusu sonucu flehit düflen Ahmet Laço ve Sevda Y›ld›z an›s›na Ahmet Laço’nun Proletarya Partisi’ne sundu¤u öz elefltiri yaz›s›ndan da al›nt›lar yapan bir yoldafl›n›n yaz›s›n› yay›nl›yoruz. “Hesaplaflmak, derinden ve sars›c› bir flekilde hesaplaflmak zor gelir ço¤u kez. Al›flkanl›klardan ar›nmak, kötü huylardan kurtulmak kolay olmuyor her zaman. Sistemden, sistemin yaratt›¤› insan tipinden kurtulmak, yeni insan olmak çaba istiyor, kararl›l›k ve sab›r istiyor. Hesaplaflmak; en baflta dürüst olmay› gerektiriyor. Kendine karfl›, baflkalar›na karfl› aç›k ve samimi olmay› gerektiriyor. Zor da olsa, sallant›l› da olsa kendisiyle hesaplaflan her devrimci ileriye bak›yor demektir. Çünkü tak›nd›¤› tav›r s›n›fsald›r sonuçta. Yani bir s›n›f›n yan›nda yer al›yor ve bir baflka s›n›f›n karfl›s›nda duruyor demektir. Yapt›¤›yla sorumlu olur her devrimci ayn› zamanda. Halka karfl›, halka ›fl›k yayan Proletarya Partisi’ne karfl›. O nedenle gözden kaç›rm›yor bu iki fleyi. Hesaplaflmaya giriyor kaç›rd›¤› zaman.” fiehit düflmeden k›sa bir süre önce “öz geçmiflime dair özet notum” bafll›¤›yla kaleme ald›¤› taslak yaz›da iflte böyle yap›yor

R›za yoldafl. Hesaplafl›yor geçmifliyle bir bir. Nerede yanl›fl yapt›¤›n›, nerede dar bakt›¤›n› koyuyor ortaya. Çekinmeden, kayg› duymadan seriyor tüm devrimci yaflam›n› gözler önüne. ‹stiyor ki ders ç›kars›n herkes kendisiyle birlikte yanl›fllar›ndan. “Darbecili¤in, tasfiyecili¤in bir kez daha bayraklaflt›¤› bir dönemeçten geçmekteyiz. Böyle bir süreçte halk›n ç›karlar›na daha yak›n gördü¤üm bir yap› ile bütünleflip yürümek istiyorum” diyor R›za yoldafl ya da gerçek ad›yla Ahmet Laço yoldafl. Ahmet yoldafl anlad›¤› ve bilince ç›kard›¤› deneyimleriyle, “... öz geçmiflimi ele alarak mücadele sürecim boyunca bilince ç›kard›¤›m kadar›yla yanl›fllar›m› süzgeçten geçirip yaz›ya döküyorum. Bu yanl›fl ve olumsuzluklar›mdan dolay›, partiye, halka özelefltiri veriyorum” diyor. Kan ve göz yafl›n›n eksik olmad›¤›, zulmün kara bir bulut gibi dolaflt›¤› bir co¤rafya-

da, yani Dersim’in Hozat ilçesi Geçimli Köyü’nde 1964 y›l›nda do¤uyor Ahmet yoldafl. Yedi yafl›na geldi¤inde ailesi onu yat›l› bir okula veriyor. “‹lkokul son s›n›f›ndan bafllayarak, ortaokul boyunca olan dönemde ad›m ad›m k›flla disiplini parçalan›yordu. D›flardan birçok devrimci örgüt ad›na faaliyetçiler okula girmeye bafllam›flt›” diyor Ahmet yoldafl. Yay›lan bu dalga, 1970’li y›llar›n sonlar›na rastl›yor ve toplumu sar›p sarmal›yor. Devrimciler bofl durmuyor fabrikalarda, grevlerde, köylerde, okullarda yayg›n bir propagandaajitasyon çal›flmas› yürütüyor. Ahmet yoldafl edindi¤i bilgileri yeterince bilince ç›karam›yor, eylemden eyleme kofluyor daha çok. fiu ya da bu örgütün politikalar›n› ay›rt edemiyor henüz. Okul tatillerinde bofl durmuyor, köye gidiyor, köyde ailesine yard›mc› oluyor. Bununla kalm›yor, çevresiyle ilgileniyor, okulda, eylemde ö¤rendiklerini çevresindekilere de aktar›yor, böylece iliflki gelifltiriyor. Ard›ndan 12 Eylül 1980 Askeri Faflist Darbe-

si geliyor. Henüz lise ö¤reniminde olan Ahmet yoldafl da do¤al olarak tüm bu olup bitenlerden etkileniyor. Özellikle geçim s›k›nt›s› O’nu, okumak ya da çal›flmak aras›nda tercih yapmaya zorluyor. Tercihini çal›flmaktan yana yap›yor. Fakat kendisi için yapm›yor bunu, esas olarak ailesi için, ailesinin bütçesine katk›da bulunmak için yap›yor. Art›k bir aya¤› flehirde, bir aya¤› köydedir. 12 Eylül Askeri Faflist Cuntas›’n›n tüm sald›r›lar›na ra¤men ayakta kalan ve gerilla mücadelesi veren Proletarya Partisi, eylemleriyle hem kitleleri hem devrimci örgütleri umutland›r›yor. PKK T. Kürdistan›’na gerilla birlikleri ç›kar›yor bu dönemde. Devrimci mücadele bu sefer da¤larda geliflmeye bafll›yor. Köye her geliflinde gerillalarla karfl›lafl›yor Ahmet yoldafl. “Gerçi partinin düflüncelerine yabanc› de¤ildik” diyor ve bunu, “okul dönemlerinde aktif faaliyetleri yan›bafl›m›zda sürüyordu” fleklinde anlat›yor. Partinin taraf-

tar› durumuna gelmesi girdi¤i iliflkilerin s›cak ve içten olmas›ndan ve esas olarak gerillalar›n bafltan afla¤› silahl› olmas›ndan, eylemler yap›yor olmas›ndan ileri geliyor. “Gerillalar ad›m ad›m görev veriyor, beni ileri çekiyorlard›. Sonuçta 1984 y›l›nda gerillaya kat›lma karar›na vard›m” diyor. Fakat daha sonra kafas›na tak›lan baflka sorunlarla karfl› karfl›ya kal›yor, alt etmeye çal›fl›yor ama baflaram›yor. Baflaramad›¤›n› ise flöyle anlat›yor Ahmet yoldafl; “Gerillaya kat›l›r kat›lmaz (hat›rlad›¤›m kadar›yla bir ya da iki ay gibi) k›sa bir süre sonra ailemin talebi üzerine görüflmeye gittim. Dönmedim gerillaya. Zaten askerlik süreci de ayn› döneme denk gelmiflti, askere gitmeyip gerillaya kat›lmakt› amaç. Ama eve dönünce askere gittim. Acemi birli¤ini bitirip izinli köye geldim. Gerillalarla görüfltüm, yeniden kat›lmak istedi¤imi belirttim. Fakat gelgitliydim. Dönem dönem içimdeki çeliflkiyi yenip gerillaya kat›lmay›, dönem dönem ailemin durumunu düflünüp askere gitmeyi düflünüyordum. Çünkü ailemin durumu gerillaya kat›lmam önünde engel teflkil ediyordu. Son anda yine karar›m› de¤ifltirip askere gitmekte karar k›ld›m. Fakat bendeki gelgitler devam ediyordu. Askerde sürekli kendimi suçlu hissediyordum.” Bu duygular içinde terhis oluyor. Terhis olunca köye, ailesinin yan›na geliyor. “Askerden döndükten sonra aile içinde yaflanan ciddi sorunlarla karfl›laflt›m. Bu dönem bizim köye gerillalar da gelip gitmiyor.” Bu, olumsuz yönde etkiliyor O’nu. Ailenin ciddi sorunlar yafl›yor olmas›, gerillalar›n köye gelmiyor olmas› bir burukluk yarat›yor O’nda. Sonunda “bat›ya” gitmeye, orada çal›fl›p aileye yard›mc› olmaya karar veriyor. Parti Askeri Faflist Cunta’n›n sald›r›lar›na karfl› koyuyor, ancak yenilgiyle sonuçlanan bu süreçte önemli derecede gerilemeler yafl›yor. 1986’ya gelindi¤inde, devrimci örgütlerin toparlanmaya bafllad›¤› bir dönemde, önemli iç sorunlar yaflamaya bafll›yor. Parti, DABK ayr›l›¤› ile önemli bir güç yitimine u¤ruyor. “Devrimcilere genelde sempatim vard›” diyor Ahmet yoldafl ve ekliyor, “Bat›da çal›fl›rken DABK kesiminin … alan›ndaki bir iki kifli ile diyalogumuz oldu. ‹fl yerimize dönem dönem u¤ruyorlard›” diyor, DABK ile bafllayan iliflkisini böyle anlat›yor. Bir tarafta giderek ivmelenen devrimci mücadele, bir tarafta giderek a¤›rlaflan ifl koflullar› s›k›yor, dayan›lmaz bir bask› alt›na al›yor, ikisi aras›nda tercih yapmaya zorluyor O’nu: Ya mücadeleyi seçecek; böylece kendisinden bafllayan özgürlefltirme hareketine girecek; ya çal›flmay› seçecek; böylece kendisinden bafllayan kölelefltirme hareketine alet olacak. Sonuçta birincisini yap›yor ve böylece ikinci kez ama bir daha dönmemecesine katl›yor DABK saflar›nda gerillaya. “Ayr›l›k,

4-17 Nisan 2008 KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER Halil Çak›ro¤lu; 1968 Elbistan do¤umlu olan Halil Çak›ro¤lu, TKP/ML KÖK üyeli¤i ve 1 Nolu Gerilla Bölgesi Yönetici Organ› Sekreterli¤i görevini üstlenmifl bir kadroydu. 3 Ekim 1990 tarihinde Ümraniye TEKEL deposundaki kamulaflt›rma eylemi esnas›nda polisle girdi¤i çat›flmada yaral› olarak yakaland›. ‹flkencehanelerde ser verip s›r vermeme ilkesini yaflatt›. fiubat 1993’te Bayrampafla Hapishanesi’nden firar etti ve zaman kaybetmeden faaliyetine kald›¤› yerden devam etti. 1. OPK’da siyasi komiser olarak görev ald›. Düflman karfl›s›ndaki bafl e¤mezli¤in, Partizan direniflinin, tereddütsüz ve s›n›rs›z ba¤l›l›¤›n bir temsilcisi idi. 15 Nisan 1995 tarihinde Erzincan Kemah’ta TC güçleri ile ç›kan çat›flmada Munzur Keskin ve Süheyla Da¤deviren ile birlikte flehit düfltü. Son sözleri “Partiyi gelifltirin, güçlendirin. Size güveniyorum… Tüm yoldafllara selam… Yaflas›n TKP/ML, yaflas›n T‹KKO!” oldu. Süheyla Da¤deviren; Yoksul bir Kürt ailesinin çocu¤u olarak 1965 y›l›nda Dersim’de do¤du. Ankara Hemflirelik Okulu’nu bitirdi. Çeflitli hastanelerde görevini yapt›. TMLGB içinde faaliyet yürüttü. 1990 y›l›nda gerillaya kat›ld›. TKP/ML üyesi ve birlik doktoru olarak 5 y›l gerilla saflar›nda faaliyet yürüttü. Munzur Keskin; 1969 Dersim do¤umlu olan Munzur Keskin, flehit düfltü¤ünde TKP/ML aday üyesi ve 1 Nolu Gerilla Bölgesi Komutanl›¤› üyesiydi. Alçakgönüllü, fedakar ve h›zla geliflen yap›s›yla tüm yoldafllar›n›n gönlünde taht kurmufltu. fiehit düflerken de ayn› fedakarl›¤› gösteriyor, çat›flmada yaralanan baz› yoldafllar›n› atefl hatt›ndan ç›kart›rken flehit düflüyordu. Seyit Külekçi; 1961 Elbistan do¤umlu Seyit yoldafl, torna atölyelerinde, fabrikalarda çal›flarak bafllad›¤› faaliyet yaflam›n› Proletarya Partisi’nin iflçi alan›nda pekifltirdi. fiehir askeri örgütlenmesinde yer ald›. Tutukland›¤›nda 1996 SAG ve ÖO sürecine kat›ld›. 7 y›ll›k tutsakl›¤›n ard›ndan hep istedi¤i gerillada ald›¤› solu¤u. Takvimler 18 Nisan 1999’u gösterdi¤inde Tokat Merkez’e ba¤l› Arho¤ köyünde TC güçleri ile girdi¤i çat›flmada Do¤an Altun ile birlikte ölümsüzleflti. Do¤an Altun; 1972 y›l›nda Erzincan Tercan’a ba¤l› K›z›lma¤ara köyünde do¤du. 1993 y›l›nda ‹stanbul’da TMLGB ile iliflkiye geçti. ‹flçi-semt alan›nda faaliyet sürdürdü. 1996 y›l›nda gerillaya kat›ld›. Ese yurdunda ç›km›fl oldu¤u düflman çemberine yeniden girerek yoldafllar›n› kurtarma çabas› onun fedakar kiflili¤i ile ilgili en güzel örnektir.


İşçi-köylü 25

4-17 Nisan 2008 birlik gibi sorunlardan önemli derecede habersizdim” diyor, y›llar sonra geçmiflle hesaplafl›rken, “çok yüzeysel bilgilere sahiptim” saptamas› yap›yor ve “DABK’a yak›nl›¤›m›n esas nedeni tan›flt›¤›m ve sayg› duydu¤um gerillalar›n (‹smail Bulut, Kaz›m Ekici, Do¤an Karada¤ vb.) orada olufluydu” diyor, sayg› duyman›n geçerli bir akçe olmad›¤›n›, siyasilefltirilmezse e¤er, sayg›s›zl›k olaca¤›n› ö¤ütlüyor bize. Daha sonras›nda oluflturulan birlik komisyonunda yer al›yor ‹smail Bulut. Komisyonlar aras› yürütülen görüflmeler, 24 Nisan 1992 tarihinde sonuçlan›yor ve birlik karar› al›n›yor. Ahmet yoldafl bu süreçte de faaliyetine devam etmeye çal›fl›yor. “O zaman gerçekten iflin bilincinde de¤ildim” diyor, içine düfltü¤ü yanl›fll›¤› böyle koyuyor ortaya. Sorgulanmadan, MLM bilimine dayand›r›lmadan kabul edilen her fley ya da her ifl yanl›fla var›yor. Bu yüzden parti; her

fleyi sorguluyor, MLM bilimine dayand›r›yor ve ona göre karar veriyor. O bak›mdan üye, kadro ve militanlar›na bu tarz› afl›l›yor, onlara bu bak›fl aç›s›n› kazand›r›yor, ö¤retiyor. Ard›ndan Ahmet yoldafl›n bulundu¤u örgüte yönelik elefltirileri iyice somutlanmaya bafll›yor ve sonunda tavr›n› ortaya koyuyor; “Sonuç olarak; bireysel olarak yap› içindeki olumsuzluklardan pay sahibi olmamam mümkün de¤ildir. fiunu iddia edebilirim ki, kötünün içinde iyi yan› temsil etmede de pay sahibiyim. S›radan bir dava neferi olarak mücadeleye haz›r›m… ‹brahim Kaypakkaya’n›n düflünceleri noktas›nda sorunum yoktur. Sorun, gerçekten o düflünceleri kimlerin pratikte uygulayaca¤› sorunudur… Bu mücadele sürecim boyunca, düflmana karfl› birçok çat›flma, pusu, sald›r›larda yer ald›m. Karadeniz’de de üç y›l kadar faaliyette bulundum. Orada da düflmana karfl› çeflitli eylemliklerde bulundum. Belli

PUSULA Politikada dürüstlük söz ve eylem aras›ndaki uyumluluktur... Devrimci kadro ve militanlar›n sahip olmas› gereken özelliklere dair her dönem tart›flmalar yap›yoruz ve yapmaya da devam edece¤iz. Ayn› zamanda b›kmadan, usanmadan s›n›f mücadelesinde kadrolar›n belirleyicili¤i gerçekli¤inden hareketle, kadro ve militanlar›n yaflamlar›ndan ö¤renece¤iz. Devrimci çal›flmada kadro ve militanlar›n ideolojik e¤itimi, parti disiplinine uyma, devrim ve sosyalizm davas› karfl›s›ndaki dürüstlük ve samimiyetleri, hatalara karfl› uzlaflmaz tutumlar› ve pratik uygulamalarda inisiyatif sahibi olmalar› vb. özellikler sahip olunmas› gereken en temel özelliklerdir. E¤er bu özellikler zay›flam›flsa, orada devrimci militanl›k sakatlanm›flt›r. Orada ideolojik bir problem vard›r. Ve bunlar afl›lmazsa baflar›s›zl›klar kaç›n›lmaz olur. Yine önemli bir nokta da tüm bunlar›n afl›lmas›n› prati¤in d›fl›nda de¤il, içinde arayacak olmam›zd›r. Yani her türlü de¤erlendirmemiz pratik tutumlar üzerinden olmal›d›r. Yani devrimci militan›n dürüstlü¤ünü, halk›n ve devrim davas› karfl›s›ndaki duruflta arayaca¤›z. Ne ölçüde inisiyatif sahibi oldu¤unu yarat›c›l›¤›nda, pratik karar al›c›l›¤›nda, disiplinli davran›fl›n› çal›flma tarz›nda ve al›nan kararlara karfl› tak›nd›¤› tutuma bakarak de¤erlendirece¤iz. Hemen flunu belirtmemiz gerekir ki; hiç kimsenin elinde devrimci dürüstlük ve samimiyeti ölçme aleti yoktur. Çünkü; devrimci dürüstlük ve samimiyet

teknolojik aletlerle de¤il, halk›n ve devrim davas› karfl›s›ndaki duruflla ölçülür. Söylem ve prati¤in uyumluluk derecesiyle anlafl›l›r. Söylem baflka pratik baflka ise, orada dürüstlükten, samimiyetten söz edilemez. Bu erdemlerden yoksun bireylerin do¤ruluktan, dürüstlükten söz etmeleri sadece ve sadece içinde bulunduklar› dürüst olmayan durufllar›n› gizlemeye dönük bir çabadan ibaret olaca¤› aç›kt›r. Stratejik veya güncel devrimci görevlerini yerine getirmede sahip olduklar› becerilerini ortaya koyamayan, yani çal›flmada yarat›c› ve özverili davranmayan her devrimcinin dürüstlü¤ü ve do¤rulu¤u sorgulanmaya muhtaçt›r. Sade bir dille ifade edecek olursak; iflini iyi yapmayan, halk›n davas›na hizmet etmede özverili ve paylafl›mc› de¤il, bencil ve idare edici tutumlar içine giren her militan›n ideolojik duruflu sakatlanm›fl ve devrimci dürüstlü¤ü yara alm›fl demektir. De¤erlendirmelerimiz flu tarihi tecrübelere s›rt›n› dönmemeli, bilakis onlardan ö¤renmelidir: “‹nsanlar, onlar›n do¤rulu¤u ve dürüstlü¤ü sözlerine de¤il, eylemlerine bak›larak de¤erlendirilmelidir. Politikada dürüstlük kesinlikle denetlenebilir olan söz ve eylem aras›ndaki uyumluluktur.” (Lenin) Ç›k›fl noktam›z Lenin’in sözleri olmal›d›r. Sözgelimi; al›nan kararlar alt›na imzas›n› atar; ama kendisine ters gelen kararlar› uygulamad›¤› gibi, kiflisel düflünce-

eksikliklerim olsa da esasa damgas›n› vurmuyor. Sekter yönlerim, özellikle dönemsel olarak belirgin flekilde bafl göstermekteydi. Teori ile prati¤in bütünlü¤ü içinde hedefime koflmaya çal›fl›r›m” diyor Nisan

Kavga okulu 2004 tarihini düfltü¤ü yaz›s›nda. Teori ile prati¤in bütünlü¤ü içinde hareket etmemizi istiyor,“en içten dileklerimle” diyor “k›z›l selamlar” sunuyor bize Ahmet yoldafl. (Bir yoldafl›)

Ustalardanmücadelemize ›fl›k tutan sözler “Zay›f ve küçük bir ulus ve bir halk ordusu, bir kere düflman›n karfl›s›na dikilmek, birleflmek ve ba¤›ms›zl›k ve bar›fl için mücadele etmek karar›n› ald› m›, bütün sald›rgan kuvvetleri, hatta Amerikal›lar taraf›ndan desteklenen emperyalist Fransa gibi bir devletin kuvvetlerini yenmeye yetecek bir güce sahip olacakt›r.” Vo Nguyen Giap- Halk Savafl› Halk Ordusu- Sf 128

“Bir ulusun iflçileriyle bir baflka ulusun iflçileri aras›nda her türlü ay›rma giriflimi, Marksist “özümleme”ye karfl› her sald›r›, proletaryay› ilgilendiren sorunlarda bir tüm say›larak, ulusal bir kültürü, sözde tek ve bölünmez oldu¤u iddia edilen bir baflka ulusal kültürle karfl› karfl›ya getirme vb. burjuva milliyetçili¤inden esinlenen davran›fllard›r ve bunlara karfl› amans›zca savafl›lmal›d›r.” Uluslar›n Kaderlerini Tayin Hakk› -Lenin Syf 32

lerini yaymakta hatta hizipçilik yapmakta hiçbir sak›nca görmez. Yine, yoldafllar›n hatalar›n› düzeltme sorumlulu¤unu unutarak, tam tersine o hatalar› kendi kiflisel ihtiraslar› için kullanma veya yoldafl›n› y›pratma arac›na dönüfltürmede tereddüt etmez. Tüm bunlar› yapan bireyin-bireylerin do¤ruluktan, samimiyetten ve dürüstlükten söz etmeleri dahi bafll› bafl›na bir samimiyetsizliktir. Çünkü; söylem baflka pratik baflkad›r. fiu aç›k ki; pratik durufl söylemlerin inkar›ysa, orada dürüstlük olmaz. Orada devrim ve sosyalizm ad›na gelifltirici, dönüfltürücü ve ileriye dönük s›çrat›c› bir eylem olmaz. Olsa olsa riyakarl›k, çürüme ve yozlaflma olur. Özet olarak, de¤iflme ve de¤ifltirme eyleminin neresindedir? vb. sorulara verilecek yan›tlar›n düzeyi ve gerçekli¤i birey ya da bireylerin s›n›f mücadelesi içindeki dürüstlük derecelerini belirler nitelikte olaca¤› aç›kt›r. Bir kez daha alt›n› çizmekte yarar görüyoruz; Devrimci özveride, devrimci fedakarl›kta yoksullaflmak demek, güncel devrimci görevleri yerine getirmemek demektir. Çünkü; s›n›f mücadelesinde en büyük yoksulluk, bu erdemlerden yoksun olmakt›r. Bu erdemlerden yoksun olan her devrimcinin boynuna dürüstlük, samimiyet madalyas› takmak, iflini yapan ile yapmayan› ay›rmamak, samimiyet ile samimiyetsizlik aras›ndaki kal›n çizgileri siliklefltirmek anlam›na gelir. Bu da kaç›n›lmaz olarak devrimci adaleti yaralar. Partinin en do¤ru kararlar›n›n etkisiz kalmas›na yol açar. Dahas›, elefltiri silah›n›n uyar›c›-ileriye tafl›y›c› rolünü yok eder. Çal›flma alanlar›nda veya yukar›dan gelen her karar› yarat›c› ve kararl› bir tarzda uygulamak olmazsa olmazd›r. Her fleyden önce devrimci bir militan, ald›¤› kararlar›n arkas›nda durmak zorundad›r. Alt›nda imzas› oldu¤u karar› uygulamada

tereddüt eden, gereken ciddiyeti göstermeyen bir militan, di¤er pratik uygulay›c›lardan fazla bir fley beklememelidir. Sorunun bir yan› bu iken, di¤er yan› ise; inanmayan birinin baflkas›n› da inand›ramayaca¤›d›r. O halde, söyledi¤imiz her sözün arkas›nda durmak, inand›rma eyleminin bafllang›c›d›r. Her militan fluna inanmal›d›r. Kararl› bir durufl, beraberinde inisiyatifi ve ifli sonuna kadar götürme ›srar›n› getirir. En zor koflullarda dahi bir ç›k›fl yolunu bulmay› sa¤lar. Çünkü; kararl›l›k yarat›c›l›¤›, sorgulamay› içerir. Bütün bu pratik çabalar›n oldu¤u bir yerde devrimci at›lganl›k, canl›l›k ve de¤ifltirip dönüfltürme iradesi var demektir. T›pk› h›zl› akan nehrin berrakl›¤› gibi. Di¤er bir gerçeklik ise; inisiyatif ve sorumluluk alabilme özgüveni ve cesaretidir. ‹nisiyatif gelifltirme ve sorumluluk alma özgüvenine sahip olan her militan “yürüyen pratik faaliyetin yaratt›¤› sorunlara” mutlaka bir çözüm getirir. Kendi ufkunu ve prati¤ini direktiflerle s›n›rlamaz. Bilakis onlar› yarat›c› ve somut duruma uyar hale getirir. Ve sürekli kendisinden bir fleyler katar. Ve bir fleyler katma prati¤i, her türlü mekanik ve dogmatik tutumu yads›r. ‹nceleme, araflt›rma ve pratik uygulamada en ufak de¤iflimleri dahi gözden kaç›rmaz. Bu niteliklere sahip olmayan bir militan›n çal›flmalarda baflar›l› olmas› düflünülemez. Çünkü; böyle bir militan›n ufku direktiflerle s›n›rl› olur. Ve gereken yarat›c›l›k eylemine sahip olmad›¤› için de, uygulamada çok ciddi sorunlarla karfl› karfl›ya kal›r. Bundan dolay› da hep yukar›dan yard›m bekler. Ve gereken yard›m› göremeyince de ya sorunlar alt›nda ezilir gider ya da sürekli kendi kendini tekrarlar. Sonuç itibariyle her iki durumda da kaybeden örgütlü mücadele ve parti olur.


İşçi-köylü 26

4-17 Nisan 2008

Latin Amerika üzerine k›sa bir de¤ini…

Latin Amerika’da durum 90’l› y›llardan itibaren oldukça de¤iflti, çünkü kitle hareketleri günden güne geliflip güçlenmekte. Sadece bizde de¤il, bütün dünya-

den farkl› olarak tek güç taraf›ndan yönlendirilmektedir. Bugün bu harekete 30.000 köylü kat›lmaktad›r. Paraguay’daki hareket oldukça önemlidir, hükümet harekete ra¤men köylülerin elinden topraklar›n› ald›. fiimdi ise köylüler, topra¤› almak de¤il ona sahip olmak istiyorlar. Bunun için hareketlerin yönlendirilmesi ve önderlik edilmesi çok önemli, çünkü bu hareketler oldukça güçlü. Kolombiya’da ise, ABD emperyalizmi FARC’›n mücadelesini engellemek ve yenmek için her fleyi yapmakta, fakat flu ana kadar bunda baflar›l› olamad›. ABD, Kolombiya’da amac›na ulaflmak için kontra güçleri olan Baflkan Ribo’yu her aç›dan desteklemekte. FARC büyük bir güce sahip, kurtar›lm›fl bölgeleri var ve kitleler taraf›ndan desteklenmekte. Peru’da uzun bir süreye yay›lan güç-

da iflçi hareketleri, köylü hareketleri ve di¤er hareketler güçlenip geliflmekte. Bunlar IMF ve DB’n›n ülkelerde uygulad›¤› politikalar›n direk sonuçlar›d›r. Arjantin’deki ekonomik kriz hala devam ediyor. Ekvator’da geliflen yerli hareketi, evleri iflgal etme ve baflkanlar› iktidardan düflürme aflamas›na gelmifltir. Benzer durum Bolivya’da da yafland›. Buralarda bulanan yo¤un yerli ve köylü nüfusu hükümete karfl› güçlü ve kanl› eylemler yapm›flt›r. Çünkü emperyalizm ve ülke hükümetleri koka üretiminin durdurulmas›n› ve topraklar›n› ellerinden almak istiyordu. Evo Moralez’in de koka üreticilerinin verdi¤i mücadelenin lideri oldu¤unu hat›rlamal›y›z. Yerliler su kaynaklar›n›n özellefltirilmesine karfl› büyük mücadeleler verdi, birçok insan bu mücadelelerde hayat›n› kaybetti. Bütün ülkede süren mücadeleler baflkanlar›n düflürülmesine kadar devam etti. Benzer flekilde Paraguay’da da güçlü bir köylü hareketi bulunmakta. Bu hareket Paraguay Ulusal Köylü Birli¤i (PUKB) taraf›ndan yönlendirilmektedir. Ve bu hareket Latin Amerika ülkelerin-

lü bir halk savafl› mevcuttu. Gonzalo ve pek çok kadronun yakalanmas› ile a¤›r darbeler ald›lar. Darbe almadan önce denge aflamas›nda bulunmaktayd›lar. Al›nan darbeye ra¤men, Peru’da hala güçlü bir ö¤retmen ve ö¤renci hareketi vard›r ve bunlar emperyalizme karfl› mücadeleye devam etmekteler. Keza fiili’de de e¤itim camias›n›n ve yerli köylülerin hareketlerine tan›kl›k etmekteyiz. Meksika’da ise herkesin bas›n üzerinden yak›ndan takip etti¤i Ocaxa direnifli oldu, bu bölgede bulunan halk, yerel yönetimi y›karak, merkezi yönetime paralel kendileri için bir yönetim kurmak istediler. Ocaxa mücadelesi karfl›laflt›¤› yo¤un bask› ve zora ra¤men uzun bir süre kendini korumay› baflarabildi. Birçok silahl› örgüt mücadelelerini sürdürmekte. En son yap›lan Meksika seçimlerinde, boykot oran› oldukça yüksekti, seçimleri kabul etmeyen halk günlerce eylemler yapt›. Brezilya’da ise, Lula’n›n seçilmesi ile beraber belli bir süre harekette gerileme yafland›, fakat flu an hareket yeniden ortaya ç›kmakta ve güçlenmekte. Köylü

Atina’da düzenlenen Ekim Devrimi’ne iliflkin uluslar aras› buluflma çerçevesine, Yunanistan’da bulunan Brezilya’dan RFDPR (Halk›n Haklar›n› Korumak ‹çin Devrimci Cephe) temsilcisi, Politeknik Üniversitesi’nde (10 Aral›k 2007’de) düzenlenen etkinlikte, baflta Brezilya olmak üzere genel olarak Latin Amerika’daki kitle hareketleri ve emperyalistlerin bölge politikalar› üzerine oldukça faydal› bilgiler verdi. Afla¤›da Brezilyal› yoldafl›n yapt›¤› konuflman›n k›salt›lm›fl halini sizlere sunuyoruz. Ara bafll›klar taraf›m›zdan at›lm›flt›r.

Latin Amerika ve kitle hareketleri

hareketi oldukça güçlü durumda, topra¤a sahip olabilmek için mücadele vermekte. Kas›m ay›nda verilen mücadele sonras›nda, köylüler Brezilya’n›n kuzey bölgesinde büyük bir toprak parças›na el koydular. Lula hükümeti harekete karfl› çok sert müdahalelerde bulundu. 200 köylü gözalt›na al›nd›. Topra¤a el konmas› ile birlikte hareket daha da güçlendi. Üniversiteler de ise, ö¤renciler Lula’n›n özellefltirme politikas›na karfl› 14 üniversiteyi iflgal ederek eylemler gerçeklefltirdiler. Özellefltirme politikas›, Lula öncesine, hatta darbeler döneminde de gündeme gelmiflti ama hiçbiri bunu baflaramam›flt›. fiimdi ise Lula bunu gerçeklefltirmeye çal›flmakta. Küba’da da ABD emperyalizmine karfl› ciddi bir direnifl bulunmakta. Venezüella’da ise, Chaves sorunu olmas›na ra¤men, halk›n Amerikan emperyalizmine karfl› mücadelesini görmezden gelemeyiz. Dünkü (uluslar aras› buluflmada çn.) konuflmamada da belirtti¤im gibi, Chaves gerçek anlamda bir devrim yapmam›flt›r. Çünkü devrim için komünist partisinin önderli¤ine ihtiyaç vard›r. Venezüella’da proletarya diktatörlü¤ü, topraklar›n da¤›t›m› için konuflulmakta fakat gerçeklikte bunlar hayat bulmamaktad›r. Son halk oylamas›n›n gösterdi¤i gibi, Chaves’i destekleyenler aras›nda dahi çeliflkiler bulunmakta. Chaves’i destekleyenler aras›ndan dahi hay›r oyu kullananlar oldu. Çünkü Chaves ömür boyu baflkanl›k istiyordu ve bu da demokrasiye ayk›r›yd›. Halk Chaves’i istiyordu, ama ömür boyu de¤il. Oylamadaki di¤er bir sorunda, özel mülkiyetti. Küçük burjuva s›n›f› varl›klar›n› kaybetme korkusu yaflad›. Bundan dolay›, sistemi bir yasa ile de¤ifltirmek mümkün de¤ildir. Latin Amerika’n›n bütün ülkelerinde anti-emperyalist duygular oldukça güçlü. Bush’un Mart ay›nda Latin Amerika ülkelerine yapt›¤› ziyarette, gitti¤i tüm ülkelerde protesto edildi. Örne¤in Brezilya’da gösteriler s›ras›nda Bush’un kald›¤› otel molotoflanm›flt›r. Bunun özellikle belirtmemin nedeni, birkaç y›l öncesine kadar Brezilya’da bu denli bir tepki yoktu. Bütün bunlar Latin Amerika’da yeni bir döneme girildi¤inin iflaretidir. Devrimci durumun geliflti¤inin bir iflaretidir. Devrimci durumdaki geliflme, geri dönüfllerde yaflayabilir, farkl› biçimlerde alabilir ancak gerçek olan durumun lehte geliflti¤idir. Bu durum, sömürgeci yap›n›n, yaflanan ekonomik krizlerin ve ABD emperyalizminin politikalar›n›n bir sonucudur. Bugün “küreselleflme” politikalar› ile

kriz daha da derinleflmifltir. ABD, Latin Amerika’da üç temel politika izlemekte. Birincisi, müdahalelerde bulunarak bölgeyi kontrol etmek, ikincisi, devrimci geliflmenin önünü almak ve iyi komfluluk iliflkileri gelifltirerek esasta hakimiyetini sa¤lamlaflt›rmakt›r. Amerika’n›n müdahaleler süreci 2. Dünya Savafl› sonras›na dayanmakta. Darbeler gerçeklefltirilerek sa¤lanmaya çal›fl›lan egemenlik bugün farkl› biçimlerde (ekonomik anlaflmalar vb.) yap›lmakta. Bunlara ra¤men, halk›n tepkisi sonucu, farkl›, “sol”, “demokratik”, “haçl›” hükümetler iflbafl›na gelmekte ve bu Amerika’n›n ifline gelmemekte.

Mevcut durum Hükümet olan “sol” güçler esasta devrimin karfl›s›nda olan güçlerdir. Bütün çabalar›na ra¤men, ülkelerdeki hareketleri ve mücadeleleri durdurmay› baflaramad›lar. Brezilya’da ki Lula sonras› ö¤renci direniflleri, Ekvator’da köylü direniflleri, Arjantin’de 30.000 kiflinin kat›ld›¤› eylemler bunun kan›t›n› oluflturmaktad›r. Direnifller beraberlerinde, “sol” hükümetlerin faflist nitelik almalar›na da neden olacakt›r. Bundan dolay› ezilen halklar taraf›ndan verilen mücadeleler “canilik” olarak nitelenmekte. Kitleler terörize edilmekte. Örne¤in Brezilya’da grevi yasaklayan bir yasa geçirilmeye çal›fl›lmakta. Burada bir fleyi vurgulamak istiyorum, ne kadar terör estirirlerse estirsinler, kitlelerin mücadelesini engelleyemezler. Latin Amerika’n›n geçmifli pek çok kahramanca mücadeleyle doludur. Dünün mücadeleleri, yanl›fl önderlikler sonucu ya koflullara teslim oldular, ya da kaybettiler. Ve dün mücadele edenler, bugün seçimlere kat›lmakta, parlamentolara girmekteler. ‹nsanlar bunca mücadeleye ra¤men bir devrimin olmamas›n› kabullenememekteler. Bizce bunun nedeni revizyonist ve oportünist çizgilerin hakimiyetidir. Oportünizm ve revizyonizmle mücadele etmeden baflar›l› olmam›z mümkün de¤ildir. Latin Amerika’da bugün milyonlarca insan açl›k s›n›r›n›n alt›nda yaflamakta. Ülke GSMH’ lar›n›n %20’i IMF’e aktar›lmaktad›r. Bütün bunlar bizlere göstermektedir ki, “sol” iktidarlar bizleri hiçbir yere götürmeyecektir. Kitlelerin mücadelelerini güçlendirmek zorunday›z. Bunlara karfl› bir komünist parti infla ettik, ancak gerek ülkemizde gerekse bütün k›tada koflullar oldukça zordur. Revizyonizmin ve oportünizmin etkisi oldukça güçlüdür. (Yunanistan’dan bir ‹K okuru)


4-17 Nisan 2008

İşçi-köylü 27

Gazete/okur

Kuantum mekani¤i-2 l›m:

Günümüzde bilimsel geliflmelerin devasa boyutlara ulaflmas›na ra¤men, idealizme yönelimin her geçen gün artt›¤›n› görüyoruz. Geliflmifl ülkelerde dahi tarikatç›l›¤›n çeflitli biçimlerinin yayg›nlaflmas› tesadüfî düflünülebilir mi? Emperyalist kapitalizm bilimsel bulgular›n sonuçlar›n› da kullanarak zihinsel bulan›kl›klar üretmek, bilinmezcili¤in çeflitli biçimlerini yaratmak için yo¤un çabalar sarf ediyor. Ça¤›m›z›n kaos ça¤› oldu¤u, toplumsal hareketin kendili¤inden bir hareket seyri izleyece¤i, eski teori ve kuramlarla günümüze yan›t olunamayaca¤› gibi tezler bunlar›n bafll›calar› aras›nda say›labilir. As›l amac›n proletarya ve ezilen halklar› ideolojik olarak silahs›zland›rmak oldu¤u ve bu konuda küçümsenemeyecek oranda yol ald›klar›n› belirtmek gerekir. Reel sosyalizmin yenilgisi bu alanda ciddi bir boflluk yaratt› ve bu bofllu¤u, bilimsel geliflmeleri idealist yorum ve argümanlarla dünya halklar›na sunarak de¤erlendiren uluslararas› burjuvazi baflar› sa¤lad›. Sovyet Bilimler Akademisi, Çin Bilim Komisyonu gibi mevzilerin kaybedilmifl olmas›, uluslararas› komünist hareketin bu bofllu¤u doldurmaktan henüz uzak oluflu, bilimsel geliflmelerin diyalektik materyalizmle buluflmas›ndaki yaflanan güçlükler aras›nda say›labilir. Bilimsel geliflme ve olgular eflli¤inde flekillenmifl ve bilime dayal› düflünce sistemati¤i olan diyalektik materyalizmin bilimsel geliflmelerle geriletilmeye çal›fl›lmas›, sorunun boyutlar›n› anlamak için kavrat›c› bir örnek olabilir. O halde bu sürece nas›l gelindi¤ini, bilim ve bilimsel geliflmelerin tersten yorumlanarak nas›l bir sald›r› arac›na dönüfltürülebildi¤ini daha yak›ndan incelemeliyiz. Geçen yaz›m›zda kuantum mekani¤ine bir girifl yaparak, korunum yasalar› temelinde k›sa geliflim öyküsünden bahsetmifltik. Bu kez, mevcut bilimsel geliflmelerin tersten okunarak nas›l idealizme dayanak yap›ld›¤›n› konu alaca¤›z. Atomalt› parçac›klar›n hareketinin klasik fizi¤in yöntemleri, araç ve düflünme tarz›yla anlafl›lamad›¤›n› belirtmifltik. Kuantum fizi¤ini ortaya ç›kartan ve di¤erlerinden ayr›flt›ran bafll›ca etmenin bu oldu¤unu söyleyebiliriz. Buradan hareketle Newton fizi¤i ve paralelindeki nedensellik anlay›fl› egemenler taraf›n-

dan kat› bir sald›r›ya u¤rad›. Nedensellik yasas›n›n her biçimde reddine yönelinerek, Pozitivizm ad› verilen felsefenin temelleri sa¤lamlaflt›r›lmaya çal›fl›l›yor. Oysa bu geliflmeler Newton hareket yasalar›n›n ya da nedenselli¤in zay›flamas› de¤il, geçerlilik s›n›rlar›n›n belirginlefltirilmesidir. Kuantum fizikindeki geliflmeler, fizi¤i ve felsefeyi, Marks’›n kaba materyalist ad›n› verdi¤i Klasik determinist esaretten kurtararak, diyalektik vurguya iflaret etmifltir. Saatte 50 km yol alan bir araç 100 km uzaktaki flehre iki saatte var›r. Yani bafllang›ç koflullar› net bilinen bir cismin gelece¤i öngörülebildi¤i gibi geçmifli de ard görülebilir. Halley kuyruklu y›ld›z›n›n ne zaman dünyan›n yak›n›ndan geçece¤i, ay günefl tutulmas›n›n kesin zaman›, uzaya gönderilecek uydunun h›z›, hareketi vb. vb. hepsi hesaplanabilmektedir. Bu, toplumsal aç›dan bak›ld›¤›nda da geçerli. Örne¤in: Belli koflullar haz›rlan›r ve ona uygun bir yöntemle örgütlenilirse, toplumsal devrimin baflar›s› kaç›n›lmazd›r. Örnekleri diledi¤iniz kadar ço¤altabilirsiniz. Havaya f›rlatt›¤›m›z metal paran›n yaz› gelme olas›l›¤› % 50’dir. Rüzgar, f›rlatma aç›fl› gibi koflullar hesap edilirse bu olas›l›k art›r›labilir ya da geriletilebilir. Konu kuantum atomalt› parçac›klar› olunca durum daha farkl› bir kavray›fl› gerektirmektedir. Bir olas›l›k da¤›l›m formülüyle bilinen Heisenberg’le bafllayal›m

Heisenberg Belirsizli¤i: Heisenberg’e göre, bir parçac›¤›n hem konumunu hem de momentumunu ayn› anda tam olarak ölçebilmemiz olanakl› de¤ildir. Ancak bir olas›l›k dâhilinde ölçmemiz mümkün olabilmektedir. “Heisenberg Belirsizlik ‹lkesi” olarak adland›r›lan bu prensibe göre atom alt› seviyede, ayn› zamanda dalga özellikleri de gösteren bir parçac›¤›n konum ve momentumu ancak bir belirsizlik pay›yla ölçülebilir. Yine, bu belirsizli¤in bizim gözlem aletlerimizin veya matemati¤imizin yetersizli¤inden dolay› de¤il, bizzat gözlem sürecinin do¤as›ndan kaynakl› var olmas›d›r. Meseleyi daha anlafl›l›r k›lmak için, Heisenberg’in öne sürmüfl oldu¤u düflünce deneyini hat›rlaya-

Örne¤in, bir elektronun konum ve enerjisini gözlemlemek istemifl olal›m. Bunun için, en az bir ›fl›k taneci¤inin (foton) elektrona çarp›p yans›yarak gözlemciye ulaflmas› gerekmektedir. Fakat ›fl›k taneci¤inin elektrona çarpmas› onu yerinden oynat›r ve enerjisini de¤ifltirir. Yani, gözlemledi¤imiz elektron bizim esas gözlemlemek istedi¤imiz elektron de¤il, biz gözlemledikten sonra özellikleri de¤iflmifl olan elektrondur. Elektronun konumunu hassas flekliyle tespit edebilmek için, yani onun nerede oldu¤unu daha iyi görebilmek için ona ›fl›k tanecikleri göndermek zorunday›z. Fakat bu çok say›da ›fl›k taneci¤inin çarpma etkileri sonucu elektronun h›z›ndaki de¤iflim miktar› da daha fazla olacakt›r. Tersi durumda, elektronun h›z›n› daha yüksek hassasiyetle tespit edebilmek için de çok az say›da ›fl›k taneci¤i göndermemiz gerekir. Ancak bu durumda da, elektronun konumunu tespit etmemiz güçleflir. Zaten her durumda en az bir ›fl›k taneci¤inin elektronla etkileflime girmesi gerekmektedir. Özetlemek gerekirse, gözlemledi¤imiz fleyin asl›n› de¤il, bizim gözlem sürecine kat›lmam›zla de¤iflen fleyi gözlemleyebilmifl oluyoruz. Böylelikle, gözlemciden tamamen ba¤›ms›z gözlenen bir sistem tasarlamak mümkün olmamaktad›r. Kuantum parçac›klar›n›n h›z, konum, enerji, zaman gibi büyüklüklerinin Newton fizi¤inin aksine ayn› anda ve kesinlik biçiminde de¤il, bir olas›l›k dahilinde hesaplan›yor olmas›, kendinden önceki yasalar›n yads›nmas›n› beraberinde getirdi. Bu kriz, materyalizm karfl›tl›¤› yönünde oluflan yeni pozitivist ak›m› felsefeye tafl›d›. Diyalektik materyalist olmayan bilim adamlar› ve onlar› izleyen felsefeci, sosyolog ve siyasetçiler de giderek bu ak›mla idealizme do¤ru yol ald›lar. Onlar›n kuantum fizi¤inden yola ç›karak ulaflt›klar› sonuç: “Gerçe¤in bilgisine ancak ak›l, sezgi ya da iman yoluyla ulaflabilece¤i” oldu. Oysa geçen say›da sözü geçen, kuantum fizi¤inin keflfi diyebilece¤imiz bulufllar›yla ismini duyuran Max Planck do¤adaki nedensellik (determinizm) yasalar›n›n tutarl› bir savunucusuydu. Ve bu türden pozitivist düflünceleri elefltirmifl olmas›yla tan›n›r. Ayd›nlanmac› düflünürler bu y›llarda nesnel gerçe¤in kabullenilmesiyle ileri ad›m atm›fllard›. Ancak nesnel olan›n öznel olana tabi oldu¤u fikrinden vazgeçmemifllerdi. Ve bu vazgeçilmeyen özlem bugün yay›lma f›rsat› bulmufl durumda. Gerçekte kuantum fizi¤indeki geliflmeler ve sonuçlar› pozitivizmin ve onun s›n›rlara hapsetti¤i yöntemlerin çöküflü

olmufltur. Çünkü materyalist do¤a görüflü her fleyden önce do¤an›n oldu¤u gibi kavranmas›n› öngörür. Madde ile düflünce, altyap› ile üst yap› iliflkilerinde madde ve alt yap› birincil, di¤erleri belirlenendir. ‹kincillerin etkinli¤i göz ard› edilmemek kayd›yla do¤an›n materyalist kavran›fl› böyle özetlenebilir. Do¤an›n diyalektik materyalist kavran›fl›ndan uzak olanlar parçac›klar›n baz› büyüklüklerinin kesin ölçülemeyiflini belirlenemezlik yönünde yorumlayarak felsefi bir içerikle birlikte sunmufllard›r. Deney esnas›nda gözlemcinin ulaflt›¤› farkl›l›klar› parçac›klar›n özellikleriyle aç›klamak yerine “kifliye göre farkl› gerçek” sonucuna varmalar› adeta niyetlerinin bir göstergesidir. (Bir ‹K okuru)

Merhaba, Sözde demokratik Türk devleti iflçilere, köylülere, emekçilere sürekli sald›r›yor. Kürt halk›na bu sald›r›lar›n yan›nda bir de ulusal bask› uygulamaktad›r, çünkü egemenlerin gözünde Türk ve Sünni olmayanlar›n yeri yoktur, e¤er böyle olanlar varsa hemen asimile edilmeli, Türklefltirilmeli ve Sünnilefltirilmelidir. Türk ve Sünni olmayanlara bu gözle bakan devletin onlar›n kültürel de¤erlerine sald›rmas›, içini boflaltmaya çal›flmas›, dünyaya at gözlü¤üyle bakmayan her insan›n görebilece¤i bir durumdur. Van’da Newroz kutlamalar›na izin verilmemesine ra¤men halk kendi inisiyatifini kullanarak onu kendi özüne yarafl›r bir flekilde egemenlerin korkusu haline getirmifltir. Tüm flehri egemenlere ve onlar›n kolluk kuvvetlerine dar eden emekçi Kürt halk›, bu çat›flmalarda bir flehit vermifl ve yine bu olaylarda var olan sistemden ne kadar rahats›z oldu¤unu göstermifl, egemenlerin kendisini nas›l gördü¤ünü ve nelere maruz b›rakt›¤›n› görmüfltür. Dört gün süren bu çat›flmal› eylemlerden korkan devlet güçleri flehri polis iflgaline alm›fl ve flehrin içine panzerleri ve otobüsler dolusu polisi yerlefltirmifltir. Ayr›ca üniversite ö¤rencilerinin kald›¤› yurtta önceki günlerde askerler, da¤›t›lan Partizan bildirilerinin üzerine basm›fl ve odalarda bildirileri toplama ifline koyulmufltur. Yine bundan bir gün sonra Yurtsever Demokratik Gençlik Hareketi de yurtta bildiri da¤›tm›fl ve bundan sonra da askerler yurdu adeta iflgal etmiflti. Asl›nda bu yaflananlar devletin bir korku abidesi oldu¤unu göstermektedir. (Van’dan bir YDG’li)


İşçi-köylü 28

Gazete/okur

4-17 Nisan 2008

Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm! Son süreçte TC devletinin s›n›r ötesi operasyonlar›n› ve 15 fiubat komplosunu protesto etmek için binlerce Kürt halk› yine sokaklar› zapt etti. T. Kürdistan›’nda yaflanan eylemlerde Kürt halk›na azg›nca sald›ran ve Cizre’de bir genç insan› katleden faflist devletin katliamlar›na bir yenisi daha eklenmifl oldu. Burjuva-feodal medya bu eylemlerde yaflananlar› çarp›tarak hizmet etti¤i devletini aklamaya çal›flmaktad›r. Yine her zamanki gibi çocuklar› ön plana sürüyorlar vb. söylemlerle Kürt halk›n›n verdi¤i meflru savafl›m› karalamaya çal›flmaktad›r. Y›llardan beri sömürüye ve zulme karfl› tek istedikleri insanca bir yaflam olan insanlar›n kan› akm›flt›r bu topraklarda. Deniz’leri idam eden, Mahir’leri katleden, ‹brahim yoldafl› iflkencehanede katleden yine bu devlettir.12 Eylül Askeri Faflist Darbesi’nde 17 yafl›ndaki Erdal Eren’i yine bu devlet idam etti. Mardin K›z›ltepe’de terörist diye öldürülen U¤ur Kaymaz’› katleden bu devletti. Yine son yaflanan olaylarda

fi›rnak’›n Cizre ilçesinde 15 yafl›ndaki Yahya Menekfle’yi öldüren bu devlettir. Milyonlarca Kürt genci da¤larda özgürlük için mücadele verirken, Newroz’larda yine ön saflarda Kürt halk›n›n yi¤it evlatlar› vard›r. Peki, burjuva feodal faflist diktatörlü¤ün genç insanlardan bu kadar korkmas›n›n sebebi nedir? Lenin yoldafl›n gençli¤e verdi¤i önem, Mao Zedung yoldafl›n BPKD’de gençli¤e biçti¤i misyon çok önemlidir. Dimitrov’un “gençli¤e sahip olan gelece¤e de sahip olur” sözü de çok anlaml›d›r. Çünkü gençlik dinamiktir, hareketlidir, olaylar› kavrama yetene¤i yüksektir. Araflt›r›c›, sorgulay›c› yetene¤i olmas› dolay›s› ile gerici sistemler gençlikten korkmaktad›r. O nedenledir ki, zorunlu askerlik bahanesiyle kendi sistemlerini ayakta tutmak için genç insanlara yönelmektedirler. Devlet özellikle Kürt halk gençli¤inden korkmaktad›r. Bugün ulusal hareketin savaflç›lar›n›n ço¤unun genç olmas› korkmas›n›n nedenlerinden biridir. Ama Kürt halk gençli¤i devleti çok iyi

Gazetemize sahip ç›kal›m! Abonelik Koflullar›m›z; ‹flçi-Köylü; 6 Ayl›k; 20 YTL 1 Y›ll›k; 40 YTL Yeni Demokrat Gençlik 6 Ayl›k; 10 YTL 1 Y›ll›k; 20 YTL Partizan 6 Ayl›k; 15 YTL 1 Y›ll›k; 30 YTL Abone olabilmek için ödeme yapt›ktan sonra banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n ya da posta yoluyla ulaflt›r›n. Abonelik bedeline posta ücreti dahildir. Hesap Numaralar›m›z; TL hesap numaras›: Selma fiahin Ziraat Bankas› Aksaray ‹stanbul fiubesi 48209849-5002 Yurtd›fl›: Euro hesap numaralar› Selma fiahin Ziraat Bankas› Aksaray ‹stanbul fiubesi 48209849-5001 Vak›flar Bankas› Aksaray ‹stanbul fiubesi 00158048000527074 Yay›nlar›m›z› bulabilece¤iniz kitapevleri; Ozan Kitapevi Hal Cad. 19-1 Tel:(0 266) 714 39 11 Cep: 0 536 475 00 36 Band›rma-Bal›kesir

Ad›mlar Kitapevi Hoflnudiye Mah. Doktorlar Cad. Bayrak Sok. No: 9 (Akbank aral›¤›) Tel: (0 222) 221 62 29 Eskiflehir Ferda Kitapevi Yeniflehir Mah. 19. Sok No: 11 Tel: (0 326) 614 42 90 ‹skenderun/Hatay Merdiven Kitabevi Meflrutiyet Mah. Turhan Sok. No: 5/A Tel: (0 372) 252 51 58 Zonguldak Jiyan Kitapevi Balatgazi (1.Harput) Caddesi Kaz›mhoca Sok. No: 11 Tel: (0424) 212 44 84 Faks: (0424) 233 67 86 Elaz›¤ ‹lhan ‹lhan Karanfil Sokak 30/3 Tel: (0312) 417 0008 K›z›lay/Ankara

tan›maktad›r. Yaflanan serhildanlarda Kürt gençli¤i en ön saflarda difle difl savaflmaktad›r. O yüzden genç devrimciler gençli¤in içinde örgütlenip Yeni Demokratik Gençlik Hareketi’ni büyüterek gençli¤i kazanmal›d›r. Komünist önder Mehmet Demirda¤ yoldafl›n hayat› bu anlamda bir manifestodur. Onun olaylar› çözümleme yönteminden hepimiz ö¤renmeliyiz. En zor dönemlerde onun deyimi ile “f›rt›nalar içinde b›çak s›rt›nda” yürüyerek, öncülük yaparak bize büyük bir miras b›rakm›flt›r. Mehmet Demirda¤ yoldafl genç yafl›na ra¤men devrimci yaflam› özümsemesi, her fleyini davaya adamas›, ideolojik ve politik yetkinli¤i, savafl kabiliyeti bizlere örnek olmal›d›r. O’nun gibi bir yoldafla sahip olmam›z öncelikle bir onurdur. Bizler de onun b›rakt›¤› bayra¤› asla yere düflürmemeliyiz. Aflk›n Günel, Duran Salman, Dilek Konuk, Kemal Tutufl, Sinan Günel, Ümit Ça¤layan San, Umut ‹l gibi genç yaflta flehit düflen yoldafllar›m›zdan ö¤renerek onlar› örnek alarak yolumuza de-

Yeniflehir/Ankara Konak Kitapevi Belediye Pasaj› P-16 Tel: (0232) 425 93 95 Konak/‹zmir

Devrim Kitapevi 853 Sokak Saray iflhan› No: 33/B Tel: (0232) 483 10 40 Konak/‹zmir

Z Kitapevi 871 Sokak No:19/P.03 Tel: (0232) 570 36 76 K›zlara¤as› Han›-Konak/‹zmir

Seyhan Kitapevi Cafera¤a Mah. A¤abey Sk. No: 42 Tel: (0 216) 414 7508-09/414 4157 Tel: (0 216) 414 1253 Moda-Kad›köy/‹stanbul Genç Mephisto Vakithane Cad. Cafera¤a Mah. No: 15 Tel: (0 216) 414 35 41 Kad›köy/‹stanbul Beyo¤lu-Mephisto ‹stiklal Caddesi No: 125 Tel: (0212) 249 06 87, Beyo¤lu/ ‹stanbul

Dost Kitapevi Konur Sokak No:4 Tel: (0312) 418 8327 K›z›lay/Ankara

Simurg Kitapevi Hasnun Galip Soka¤› 4B Telefon: 0212 292 27 12 Beyo¤lu/‹stanbul

Deniz Kiapevi Zafer Çarfl›s› No:13 Tel: (0312) 430 13 94

Semerkant Kitapevi Süslü Saks› Sok. No: 5 Tel: 0212 244 47 01 Beyo¤lu/‹stanbul

vam edebilmek oldukça önemlidir. fiehitlerimizin hepsini anmak savaflmaktan geçmektedir. “Gençler da¤lara, Partizan iktidara” slogan›n› pratikte yaflamla buluflturarak bu köhnemifl sistemi y›kabiliriz. Onun için bugün her zamankinden daha fazla görev ve sorumluluklar›m›za vak›f olabilmeliyiz. (‹kitelli’den bir ‹K okuru)

Hücrede yaflam, Ortado¤u’da direnifl kazanacak! 1. Emperyalist Paylafl›m Savafl›’nda yeni silahlar›n kullan›lmas›yla sadece asker de¤il sivil halk da ölmüfltür. Sivil halk›n ölmesine tepki olarak sivil savunma örgütleri do¤mufltur. Sivil savunma bilincinin tüm dünya ülkelerinde geliflmesine ra¤men hala Ortado¤u’da Amerika’n›n deste¤iyle insan öldüren, baflka devletlerin topra¤›n› iflgal eden ‹srail’in bunlar› yaparken sivil halk› da öldürdü¤ünü görüyoruz. Buna karfl› sivil savunma örgütlerinin bir çaba harcamad›¤›n›, daha çok masum halk›n öldü¤ünü görüyoruz. Bunun en çarp›c› örne¤i Amerika’n›n Ortado¤u’yu parçalamak için üs olarak kulland›¤› ‹srail, görevini gere¤inden fazla yerine getirmektedir. Amerika’n›n deste¤iyle ba¤›ms›zl›¤›n› kazanan ‹srail, Ortado¤u halk›na son yar›m as›rd›r bar›fl yüzü göstermemektedir. Bu savafllarda en çok etkilenen masum halkt›r. Amerika’n›n ‹srail üzerinden Filistin’e yapt›klar› yetmedi¤i gibi Irak’taki petrol için kardefli kardefle düflürmüfltür. Kendini insan haklar› savunucusu olarak gören Amerika’ya soral›m; insan haklar› demek savunmas›z insanlar› hayvanca iflkencelere maruz b›rakmak ve onlar› katletmek midir? ‹nsan haklar›n›n kuruldu¤u günden beri kendini insan haklar› savunucusu olarak gösteren Amerika, yeri geldi¤inde insan haklar› savunucusu olurken, yeri geldi¤inde de kendi menfaatleri için gözünü k›rpmadan masum halk› katletmektedir. Bu oyunlar› Ortado¤u’da oynamak için ‹srail’i kullanmaktad›r. ‹srail de Amerika’dan ald›¤› destekle Ortado¤u’da huzursuzluk ç›karmaktad›r. Bunun en yak›n örne¤i ‹srail’in Gazze’yi iflgal etmesidir. ‹srail bu sald›r›lar›na sivil savunma haftas›n› seçerek sivil savunma örgütlerine bir gönderme yapmaktad›r. ‹srail’in Gazze’de giriflti¤i iflgal hareketi ve sivillerin ölmesine her ne kadar karfl› durmak isteyip de duramayan tüm halk›n sesi olmak için çal›flaca¤›z. Ortado¤u ve Türkiye’den Amerikan emperyalizmi ve iflbirlikçileri defolana kadar savafl›m›z ve direniflimiz devam edecektir. (Hasançelebi’den bir ‹K okuru)


4-17 Nisan 2008

İşçi-köylü 29

Yaşamın içinden

“Evimizi savunmak teröristlikse,

biz teröristiz!” Evini savunan Fatma Yücel’in kaleminden... “Can›m gazeteci gel bizim köye Her zaman a¤alar› beyleri yazma Taksileri

kamyonlar›

yazma ‹stanbul’da fidan boyluyu yazma Biraz da elleri nas›rl› kullar› yaz Gaz bombalar› bafl›m›zdan at›ld› Bafl›büyük parsel parsel sat›ld› Yerlerde sürüklendi gelinler k›zlar Bunu görenlerin yüre¤i s›zlar

Ço¤unlu¤u en az 40 y›ld›r burada oturan Bafl›büyük halk›n›n büyük bölümü seçimlerde AKP’ye oy vermifl. Maltepe’nin AKP’li Belediye Baflkan› Fikri Köse de yine ço¤unluk oyu buradan alarak baflkanl›¤› alabilmifl. Ancak mahalle halk›n›n öfkesinin bafll›ca hedefinde flu s›ralar Erdo¤an’›n yan› s›ra “Tilki Köse” diye and›klar› ve hatta flantiye alan› olarak seçilen bölgeye “Tilki Köse Meydan›” ad›n› verdikleri, Fikri Köse var. “Kentsel Dönüflüm Projesi” kapsam›nda, çok say›da bölgeye dönük gerçekleflen y›k›m sald›r›lar›n›n, en boyutlu yafland›¤› yerlerden biri olan Bafl›büyük Mahallesi, haftalard›r polis ablukas›nda. Y›k›m›n ön ad›m› olan TOK‹ flantiyesinin kurulmas›na karfl› direnen Bafl›büyük halk› da hemen flantiye alan›n›n tam karfl›s›na kurduklar› çad›rlarda, gergin bekleyifllerini, daha do¤rusu nöbetlerini sürdürüyor. Bu bekleyifl, 19 Mart’ta oldu¤u gibi, s›k s›k çat›flmalara dönüflüyor. 19 Mart günü TOK‹ yetkilileri flantiye olarak belirlenen alana ifl makineleri getirmek istedi. Ancak mahalle halk› hemen harekete geçerek makinelerin giriflini engellemeye çal›flt› ve bu engelleme çabas› çok sürmeden polisin azg›n sald›r›s›yla karfl›laflt›. Polisin biber gazlar›, akrepler ve panzerlerle gerçeklefltirdi¤i sald›r›da çok say›da kifli yaralanarak hastaneye kald›r›l›rken, 13 kifli de gözalt›na al›nd›. Gözalt›na al›nanlar, ertesi gün serbest b›rak›ld›, hastanelerdeki yaral›lar›n baz›lar› eve gönderilirken, baz›lar›n›n tedavileri hala sürüyor.

Ayak alt›nda çi¤nendi kad›nlar k›zlar Aslan yata¤›na çakallar gelemez Biz aslan›z çakallar buraya giremez. Aha yine geldi hudut beyleri Ölürüz de vermeyiz biz bu evleri”

Egemen güdümlü medyaya “karalama” daya¤› Bafl›büyük’teki bu son geliflmelerin yafland›¤› günlerde ‹flçi-köylü gazetesi olarak mahalledeydik. Mahalle halk›n›n bas›na karfl› temkinli yaklafl›m›, ilk bafllarda öyle hemen yanlar›na gidip konuflman›z› engelliyor. Bunda pek de haks›z say›lmazlar. Çünkü egemenlerin hizmetindeki yaz›l› ve görsel medyan›n kendileriyle ilgili verdi¤i “haberler” hakl› bir öfke ve temkinlili¤e neden olmufl. Televizyon kanallar›ndan biri 19 Mart akflam› verdi¤i yay›nda “sadece y›k›ma de¤il yap›ma da karfl›lar” diyerek, evlerinin y›k›m›n› engellemeye dönük hakl› direnifllerini karalamaya çal›flm›fl.

Ancak kendileriyle ilgili yap›lan yalan-yanl›fl haberler içinde en çok öfkelendikleri haber, Zaman Gazetesi taraf›ndan yap›lan, mahallenin “fuhufl ve uyuflturucu yuvas›” oldu¤u “haberi”. Tabii bunu yazan›n yan›na b›rakmam›fllar ve bu kifli halk›n öfkesinden kurtulamam›fl. Bu “gazeteci” birkaç gün sonra yine haber yapmaya geldi¤inde, baflta kad›nlar olmak üzere “sen bizimle ilgili nas›l böyle bir haber yazars›n, buras› fuhufl ve uyuflturucu yuvas› m›, biz fuhufl mu yap›yoruz, uyuflturucu mu sat›yoruz haa” diyerek, bir güzel dövülmüfl!

Direnifl, kad›nlar›n omzunda yükseliyor Ço¤unlu¤u en az 40 y›ld›r burada oturan Bafl›büyük halk›n›n büyük bölümü seçimlerde AKP’ye oy vermifl. Maltepe’nin AKP’li Belediye Baflkan› Fikri Köse de yine ço¤unluk oyu buradan alarak baflkanl›¤› alabilmifl. Ancak mahalle halk›n›n öfkesinin bafll›ca hedefinde flu s›ralar Erdo¤an’›n yan› s›ra “Tilki Köse” diye and›klar› ve hatta flantiye alan› olarak seçilen bölgeye “Tilki Köse Meydan›” ad›n› verdikleri, Fikri Köse var. Geçti¤imiz günlerde 100 kadar kad›n toplanarak belediyeye gitmifl, Köse, (kad›nlar›n ›srarl› bekleyifli sonucu), kendileriyle birkaç dakika görüflmüfl ve sadece kendi konuflarak gitmifl. Kad›nlar da zaten Köse’nin kendilerine yard›mc› olmas›n› beklemiyorlar. Da-

ha çok da seçimde verdi¤i sözleri “yüzüne vurmak” için gitmifller. Bafl›büyük’teki direniflin kad›nlar›n omzunda yükseldi¤ini söylemek çok da abart›l› bir tespit olmaz. Kad›nlar, çocuk-ev-efl üçgenine hapsedilmifl olan yaflamlar›n›n bir hayli d›fl›na ç›km›fllar bu son süreçte. Gecelerini-gündüzlerini tu¤las›n› tafl›d›klar›, harc›n› elleriyle kard›klar› evlerinin y›k›lmamas› için verilen kavgaya vermifller, adeta birer militana dönüflmüfller. Kad›nlar›n bu öne ç›km›fll›¤›ndan kaynakl› olacak, halka karfl› yo¤un bir fliddet kullanan polisin bafll›ca hedefinde de kad›nlar var. Ancak polis kad›nlara sadece fliddet uygulam›yor. Mahallenin erkekleri, kad›nlara dönük polis yöneliminin tacize, küfre ve her türden afla¤›lamaya vard›¤›n› flu sözlerle aktar›yorlar: “Erkek polisler sald›r› s›ras›nda, analar›m›za, bac›lar›m›za, efllerimize dönük a¤za al›nmayacak küfürler etmenin yan› s›ra, toplu halde oturan kad›nlar›n hemen önüne gelip dikiliyorlar ve elleriyle tacize yelteniyorlar. Art›k sadece evlerimizin de¤il, namusumuzun da derdine düfltük.”


İşçi-köylü 30

Yaşamın içinden

4-17 Nisan 2008

“Bize çapulcu diyerek sald›r›yorlar. Ayr›ca terörist diyorlar. E¤er evlerimizi savunmak teröristlikse, biz teröristiz!”

Böyle zulüm yaflanmad›! Mahallenin erkekleriyle yapt›¤›m›z sohbetin ard›ndan kad›nlar›n yan›na geçiyoruz. Ancak kad›nlar konuflmak istemiyorlar ve diyorlar ki “böyle gazeteciyiz, sizden yanay›z diye geliyorlar, sonra ya polis ç›k›yor ya da gazetede aleyhimizde yaz›lar yaz›l›yor”. Bu yönlü yay›nlara de¤inmifltik. Bunun yan› s›ra, polislerin sivil olarak halk›n içine kar›flt›¤›, a¤›zlar›ndan laf almaya çal›flt›¤› durumlar da yaflanm›fl/yaflan›yormufl. Gündüz kendileriyle birlikte, sözde polise tafl atanlar›n, gece “eylemci av›na” ç›kt›¤›na, insanlar› gözalt›na ald›¤›na flahit oluyorlarm›fl. Konuflmaya ikna etti¤imiz kad›nlar, “Bafl›büyük Bafl›büyük olal› böyle zulüm yaflamad›” diye bafll›yorlar anlatmaya. “Bizi panzerlerin önüne kat›p çöp gibi sürüdüler ve ‘ölün’ diye ba¤›rd›lar” sözleriyle aktar›yorlar bir gün önceki sald›r›da yaflad›klar›n›. Polisin yafll› kad›nlara vurarak, bir yandan da “namussuzlar, edepsizler” diye küfürler etmesi çok zorlar›na gidiyor, öfkelerini büyütüyor. Hemen hemen tüm mahalle halk› yaflananlar› ‹srail-Filistin çat›flmas›na benzetiyor. Bunu da “Biz Filistinli, onlar ‹srailli” sözleriyle dile getiriyorlar. Bir gün önce yaflanan sald›r›n›n boyutlar› gerçekten de oldukça büyük. Polisin pervas›zl›¤›ndan ve de halka karfl› kininden kediler bile nasibini alm›fl. “Göz göre göre kedilerin üzerine sürdüler panzerleri ve kedileri bile öldürdüler” diyor kad›nlardan biri. Halktan çok say›da insan da hastaneye kald›r›lacak derecede yaralanm›fl. Ancak yaral›lar› hastaneye götürmek ayr› bir sorun olmufl. Çünkü polis haz›r bekletilen ambulanslar› vermemifl! Yaralananlardan biri de Felek Ekrem. Ekrem, geceyi hastanede geçirmifl. Hastaneden ç›kt›¤›n› ö¤renince, mahalleliyle birlikte evine gittik. Yatt›¤› yerden flöyle aktar›yor yaflad›klar›n›: “Dün mahalle halk›n›n yine polisle çat›flt›¤›n› ö¤rendim. Hemen oraya kofltum. Ama daha yaklafl›rken polisler panzeri üzerime sürdüler ve birkaç kifliyi daha beraber sü-

rüklediler. Panzerden kurtulunca, polis yan›ma yaklafl›p hem gö¤süme vurdu hem de a¤z›ma gaz s›kt›. O s›rada fenalaflt›m. Sonradan ö¤rendim ki kalp travmas› geçirmiflim. Bize çapulcu diyerek sald›r›yorlar. Ayr›ca terörist diyorlar. E¤er evlerimizi savunmak teröristlikse, biz teröristiz!”

Kefenli protesto Eylemler bir sonraki gün de ( 21 Mart) sürdü. Sabah erken saatlerde bir mahalleli “bugün de eylem var gelin” diyerek aray›nca, tekrar mahalleye gittik. Mahalleli o günün anl›k geliflen ilk eylemini sabah erken saatlerde, dokuz civar›nda gerçeklefltirmifl. Yaklafl›k alt› bin kifli, “Bafl›büyük bizimdir bizim kalacak”, “Tapu bizim hakk›m›z, söke söke al›r›z” vb. sloganlar eflli¤inde, muhtarl›¤›n önüne kadar yürümüfl ve polis bir kez daha engellemifl kitleyi. Oradan da

kad›nlardan Leman Gökgöz ve mahallenin “flair” eylemcisi Fatma Yücel’le sohbet ediyoruz. “Evlerimizi tefecilere yem etmeyece¤iz” diyorlar. O s›rada TOK‹ yetkililerinin geldiklerini, ancak halk›n karfl›s›na ç›kmaya cesaret edemediklerini ö¤reniyoruz. Aç›kças› halk›n öfkesinden korkmufllar. Tepenin yukar›s›ndaki bir panzerin içinde, polislerle görüflme yapt›klar› söyleniyor. Tüm yetkililer zaten mahalledeki sorunla ilgili görüflmelerde, y›k›ma karfl› olan kesimlerle görüflmemeye çal›fl›yormufl. AKP’ye yak›n birkaç yöre derne¤i muhatap al›n›yormufl genelde. Ancak sorunun tahmin ettiklerinden farkl› geliflmesi üzerine, Bafl›büyük Mahallesi Çevre Düzenleme ve Koruma Tabiat› Yaflatma Derne¤i yöneticileri ile görüflmek zorunda kalm›fllar. TOK‹ yetkilileri-

bekleme noktas› olan alana gelinmifl. Bugünkü eylem asl›nda, TOK‹ yetkililerinin mahalleye gelece¤i haberi üzerine gerçeklefliyor. Alanda toplanan halk›n büyük bölümü üzerinde “AKP Fikri’ni al bafl›na çal”, “Ey halk›m AK günlerde karpuz yiyece¤iz” ya da sadece “Evimiz” yaz›l› kefenler giymifller ve bir tabutun bafl›nda beklefliyorlar. Tabutun içinde ise muhtar› ve Fikri Köse’yi temsil eden iki kukla var. Bekleyifl sürüyor. Ancak TOK‹ yetkilileri ortada yoklar. Biz, direniflte öne ç›kan

nin geldi¤ini, ancak korkudan halk›n karfl›s›na ç›kamad›¤›n› da, Dernek Baflkan› Adem Kaya söylüyor. Adem Kaya ilerleyen dakikalarda TOK‹ yetkililerinin talepleri de¤erlendirmek üzere bölgeden ayr›ld›klar›n› anons ediyor ve o günkü eylemin bitti¤ini söylüyor.

Mahalleli Belediye’yede Bafl›büyük halk› 27 Mart günü toplu halde Maltepe Belediyesi önüne gitti. Burada yapt›klar› bir bas›n aç›klamas›yla, Belediye Baflkan› Fikri Köse’yi istifaya ça¤›rd›lar. Eyleme, “Emek en yüce de¤er, yalanm›fl me¤er”, “Y›k›ma karfl› omuz omuza”, “Hak adalet dediniz, halk› yediniz” yaz›l› kefenlerini giyerek gelen mahalle halk›, burada bir kez daha y›k›ma ve rantsal dönüflüme izin vermeyeceklerini hayk›rd›lar. Eyleme, Herkese Sa¤l›k Güvenli Gelecek Platformu 1. Bölge de destek verirken, halk s›k s›k, “Bafl›büyük bizimdir, bizim kalacak”, “Bafl›büyük TOK‹’ye mezar olacak”, “Vur vur inlesin, Tilki Köse dinlesin”, “‹flgalci TOK‹” sloganlar› att›. Aç›klaman›n ard›ndan mahalle halk› Bafl›büyük dolmufllar›n›n kalkt›¤› alana kadar yürüdü. AKP Maltepe ‹lçe Binas› önüne gelindi¤inde ise, burada uzun süre bekleyerek, AKP’yi protesto etti. (Kartal)


31

4-17 Nisan 2008

SSGSS’ye karfl› oturma eylemleri Herkese Sa¤l›k Güvenli Gelecek Platformu, 25 Mart günü ‹stanbul’da, biri Aksaray Metro önü di¤er ise Kad›köy ‹skele Meydan› olmak üzere iki oturma eylemi gerçeklefltirerek, sosyal y›k›m yasas›n› bir kez daha protesto etti. Aksaray Metro önündeki eylemde “Tadilat yetmez, SSGSS yasas› geri çekilsin”, “Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›”, “Savafla de¤il sa¤l›¤a bütçe” sloganlar› at›ld›. DDSB’lilerin de kat›ld›¤› eylemde söz alan sendika temsilcileri yasan›n maddelerini tart›fl›lmas›n›n söz konusu olmad›¤›na, tamamen ortadan kald›r›lmas› gerekti¤ine vurgu yapt›lar. Ankara’daki görüflmelere ara verilmesiyle platform eylemlere devam edeceklerini aç›klayarak oturma eylemine son verdi. Kad›köy ‹skele Meydan›’nda gerçekleflen eyleme ise yaklafl›k 300 kifli kat›ld›.

Çok say›da yasa karfl›t› dövizin tafl›nd›¤› eylemde, önce bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Platform ad›na Çetin Durkuno¤lu taraf›ndan yap›lan aç›klamada, “AKP hükümetinin Sosyal Güvenlik Reformu ad› alt›nda hayata geçirmeye çal›flt›¤› düzenlemelerin, toplumun eme¤iyle geçinen bütün kesimlerin sa¤l›k ve sosyal güvenlik haklar›na bir sald›r› oldu¤unu defalarca ifade ettik” denildi.

Kad›nlar SSGSS’ye karfl› oturma eylemi yapt›

Ortak aç›klaman›n ard›ndan söz alan, Türk-‹fl’e Ba¤l› ‹stanbul fiubeler Platformu yürütmesinden ve Harb-‹fl Anadolu Yakas› fiube Baflkan› Hüseyin Över ise, SSGSS’nin geçmesi halinde, s›ran›n k›dem tazminat›na gelece¤ini vurgulad› ve yasaya karfl› mücadelede geri ad›m atmayacaklar›n›n, Emek Platformu’ndan da ayn› kararl›l›¤› beklediklerinin alt›n› çizdi. (Kartal)

D‹SK; Yasada mutabakat yok!

27 Mart günü Saraçhane’de bulunan D‹SK’e ba¤l› Genel-‹fl Sendikas› önünde biraraya gelen D‹SK üyesi iflçiler, SSGSS yasa tasar›s›n›n geri çekilmesini istedi.

Sloganlarla Unkapan›’nda bulunan Çal›flma Bölge Müdürlü¤ü’ne kadar yürüyen kitle ile polis aras›nda k›sa süreli bir gerginlik yafland›. Yürüyüflüne de-

vam eden kitle ad›na Bölge Müdürlü¤ü önünde bas›n aç›klamas›n› okuyan D‹SK Yönetim Kurulu üyesi Ali R›za Küçükosmano¤lu; yasa ile sa¤l›k hakk›n›n ortadan kald›r›ld›¤›n›, emeklilik yafl›n›n 65’e ç›kar›ld›¤›n›, emeklilik maafllar›n›n düflürüldü¤ünü dile getirdi. Eyleme kat›lan emekçilerin oldukça tepkili oldu¤u gözlemlenirken, eylem genel olarak düflük say›daki emekçilerin kat›l›m› ile örgütlendi. Yasaya karfl› ç›k›yor izlenimi yaratan, ancak daha genifl olmas› için aç›klamalar d›fl›nda hiçbir çal›flma yapmayan, 14 Mart tarihindeki ifl b›rakma eyleminde de soka¤a ç›kmayan D‹SK’in eylemi sönük geçti. (‹stanbul)

Emekçiler grevlerle Yunanistan’› felç etti Say›lar› milyonlar› bulan Yunanl› emekçiler de geçti¤imiz günlerde gerçeklefltirdikleri genel grevle birlikte, tüm ülkede hayat› felce u¤ratt›lar. Grevin bafll›ca nedenini ise, hükümetin ayn› günlerde onay verdi¤i emeklilik reformu oluflturuyor. Greve, baflta sa¤l›k çal›flanlar› olmak üzere, liman iflçileri, ö¤retmenler, gazeteciler, otel çal›flanlar› ve benzin istasyonu çal›flanlar› genifl kat›l›m sa¤lad›lar. Tüm marketler, dükkanlar kapal› kal›rken, grev nedeniyle toplanmayan çöpler caddelerde ve sokaklarda büyük y›¤›nlar halinde kald›. Grev boyunca, havalanlar›nda uçak seferleri büyük ölçüde yap›lmad›, gazeteler ç›kmad›,

televizyonlar grev haberi d›fl›nda yay›n yapmad›. Grevin ilk günü Atina’da yap›lan kitlesel eyleme 500 binin üzerinde emekçi kat›ld›. Atina’n›n haricinde Patras, Larisa ve Girit Adas› gibi kentlerde düzenlenen gösterilere de oldukça kitlesel bir kat›l›m›n oldu¤u bildirildi. Baflkent Atina’da konfederasyonlar Pediotuareos Meydan›’nda, Mücadeleci ‹flçiler Cephesi (PAME) ise Omonia Meydan›’nda topland›. Her iki kol da meclise yürürken, yürüyüfle kat›lan 500 bin kifli, 5 milyonluk Atina kentinin merkezi bütün sokaklar›n› ve caddelerini kapatt›. ‹flçi ve emekçiler

“yasa tasar›s›n› sokaklarard›r kullan›lan hak ve özgürlüklerin sermayeye teslim edilmeyece¤i ifade edildi. Söz konusu tasar›ya göre, 155 emeklilik fonu 5 fon alt›nda toplan›yor ve erkeklerin 67, kad›nlar›n ise 60 yafl›nda emekli olmas› ön görülüyor. Ülkemizde gündemde olan SSGSS Yasa Tasar›s› ile oldukça fazla benzer yönü olan yasaya karfl› Yunanistanl› emekçiler alanlar› zaptetti. Yasan›n Meclis’ten geçmesiyle birlikte, iflçi sendikalar› konfederasyonlar› ve çok say›da emekçi federasyonu bundan böyle uzun süreli bir direnifl program› üzerinde çal›flacaklar›n› ve en k›sa sürede hayata geçireceklerini aç›klad›lar.

SSGSS Yasa Tasar›s›’n›n geri çekilmesini isteyen Sosyal Haklar ‹çin Kad›n Platformu üyeleri oturma eylemi yapt›. Taksim Meydan›’nda bir araya gelen Sosyal Haklar ‹çin Kad›n Platformu üyeleri, Baflbakan Recep Tayip Erdo¤an’›n “Ulusa Seslenifl” konuflmas›n› canland›rarak, “Mezarda emekli olmayaca¤›z”, “Yalan›m›z varsa baflbakan olal›m” fleklinde sloganlar att›. Kitle ad›na aç›klama yapan Hilal Esmer, hükümetin yasay› geçirmekte ›srarl› oldu¤una dikkat çekti. Kad›nlar›n da yasan›n geri çekilmesinde ›srarl› oldu¤unu belirten Esmer, kad›nlar›n ev içindeki emeklerinin yok say›lmas›na izin vermeyeceklerini kaydederek, mücadelelerinin sonuna kadar devam edece¤ini vurgulad›. (H. Merkezi)

Yeflil kart olmad›¤› için ölmek kaderimiz de¤ildir! Ülkemizde yaflanan gerçekler, SSGSS yasas›na karfl› 14 Mart’ta alanlar› dolduran 10 binlerce kifli taraf›ndan hayk›r›l›rken, en ac› hayk›r›fl Tarsus Kaymakaml›¤› önünden yükseldi. Mersin’in Tarsus ilçesinde oturan Hilmi Metlisa adl› bir vatandafl›m›z Kaymakaml›¤a gidip üçüz çocuklar›n›n tedavisi için yeflil kart baflvurusunda bulunmufl, fakat yeflil kart verilmemifl. Aylar süren oyalamalar karfl›s›nda “çocuklar›m›n tedavisini yapam›yorum, yeflil kart vermezseniz kendimi yakar›m” diyerek çaresizli¤ini dile getirmesine ra¤men talebi kaale al›nmam›flt›r. Bunun üzerine Hilmi Metlisa 14. 03. 2008 tarihinde Kaymakaml›k önüne gelerek beraberinde getirdi¤i bir bidon benzini üstüne dökerek kendini yakm›flt›r. Çaresiz kalarak kendini yakan Hilmi Metlisa kald›r›ld›¤› hastanede ertesi gün hayat›n› kaybetmifltir. (Mersin)


işçi-köylü Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin

B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R

UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:8/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 e-mail: umutyayimcilik@ttmail.com

BÜROLAR ➧ KARTAL: ‹STASYON CADDES‹. DÖRTLER APARTMANI NO: 4/2 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 430 67 65 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TELEFAKS: (0232) 446 78 07 ➧ MALATYA: ‹SMET‹YE MAH. N‹YAZ‹ M‹SR‹ CADDES‹ ERSOY APT. NO:9 TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 542 216 48 00 ➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: 0 446 223 67 18 Cep: 0 536 697 94 19 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ MERS‹N: S‹L‹FKE CADDES‹ ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT:3 NO:118 MERS‹N Cep: 0 545 685 25 27 ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELERSTR. 93, 47169 DU‹SBURG, TEL: 0049-203-40 60 958, FAX: 0049-203-40 60 959

Emekçilerin art›k beklemeye tahammülü yok! SSGSS ad› alt›nda yasalaflt›r›lmaya çal›fl›lan sosyal y›k›m sald›r›s›, neo-liberal politikalar gere¤i, 1990’l› y›llar›n bafl›ndan itibaren h›z verilen özellefltirme, tafleronlaflt›rma, esnek çal›flma vb. iflçiemekçi y›¤›nlar›n kazan›lm›fl haklar›na dönük sald›r›lar›n, bugün ald›¤› boyutun ifadesinden baflka bir fley de¤ildir. Peki SSGSS da dahil, bunca kapsaml› sald›r› hayata geçirilirken, emek cephesini temsil etme iddias›nda olanlar nas›l bir tutum izlemifltir/izlemektedir? Bu sorunun cevab›, tasar›n›n Meclis’te görüflülmeye bafllamas›ndan hemen önceki günlerde, emek cephesinde yaflanan geliflmelerde yatmaktad›r. Daha tasar›n›n TBMM Genel Kurulu’nda görüflülmeye bafllad›¤› günlerde, Türk-‹fl’in tasar›ya nas›l yaklaflt›¤› ayan

beyan ortaya ç›kt›. Mustafa Kumlu baflkanl›¤›ndaki Türk-‹fl, adeta yasan›n bir an önce yürürlü¤e girmesi çabas›na girdi. Kuruldu¤u günden beri s›n›fa ihanet içinde bir tutum izleyen, tüm prati¤iyle, iflçi s›n›f›ndan çok sermayenin ç›karlar›n› korudu¤u noktas›nda hiçbir flüpheye yer b›rakmayan Türk-‹fl, ayn› günlerde, bir yandan sermaye gruplar› ve hükümet yetkilileri ile yasa üzerinde mutabakat sa¤larken, di¤er yandan da, tabandan gelebilecek olan tepkileri bast›rman›n yollar›n› ar›yordu. Örne¤in, Türk- ‹fl Konfederasyonu, kendine ba¤l› sendikalara, daha tasar›n›n TBMM komisyonlar›nda görüflülmeye bafllad›¤› 2007 Aral›k ay›nda, 11 Aral›k 2007 tarihli ve 2007684/07.01 say›l›, “Genel Baflkanl›klara” bafll›kl› bir “bilgilendirme” yaz›s› gönderdi. Bu “bilgilendirme” yaz›s›, yasa yürürlü¤e girmeden emekli olmaya haz›rlananlar› “rahatlatmaya” dönük ele al›nm›flt›. Yasadan kimlerin etkilenip-et-

kilenmeyece¤ine yer verilen yaz›da özetle, hali haz›rda çal›fl›yor olanlara, “Siz yasaya karfl› bir giriflimde bulunmay›n, size dokunan bir fley yok” denmekte. Türk-‹fl’in daha yasa komisyonlarda görüflüldü¤ü s›rada bile, yasan›n ç›kmas›na herhangi bir itiraz›n›n olmad›¤›n›n çok net anlafl›ld›¤›, Mustafa Kumlu ve Mustafa Türkel ortak imzal› bu “bilgilendirme” yaz›s›, çok aç›kt›r ki, taban›n yasaya karfl› harekete geçmesini engellemeyi de hedefleyerek ele al›nm›fl. Zaten konfederasyon yöneticilerinin, daha sonraki günlerde bünyelerindeki sendikalarla yap›lan toplant›larda, tasar›y› onaylayan ve karfl› ç›k›lmas›n›n önüne geçmeye çal›flan tutumlar› da, gerek kendi aç›klamalar›nda, gerekse bu top-

lant›lara kat›lan kimi sendika yöneticilerinin aktar›mlar›yla daha net ortaya ç›km›flt›r. Türk-‹fl’in, bugüne kadar sergiledi¤i, iflçi s›n›f›na dönük ihaneti içeren tutumunun, eme¤in de¤il sermayenin temsilcisi oldu¤u kesin olan Mustafa Kumlu’nun baflkanl›¤a gelmesiyle birlikte, daha da bariz bir hal ald›¤› noktas›nda herkes hemfikir. Bu ihanetçi tutumu taçland›ran ise, Türk-‹fl’in 27 Mart tarihinde, TÜS‹AD’›n da içinde bulundu¤u, çok say›da sermaye temsilcisi kurum ile birlikte yapt›¤›, tüm kesimleri “sa¤duyuya ça¤›ran” aç›klamas› olmufltur.

“Bekleyelim-görelim” anlay›fl› terk edilmelidir! Ancak bu süreçte “uzlaflma”, “sosyal diyalog” ad› alt›nda sermayenin ç›karlar›na hizmet eden pratikler, sadece, bu yönlü sicili zaten kabar›k olan Türk-‹fl cephesinde yaflanmam›flt›r. Örne¤in

D‹SK’in süreci geçifltirmeye çal›flt›¤› izlenimi yaratan, a¤›r-aksak “eylem” kararlar›n›n ve daha bir dizi pratiklerinin de, taban›n›, yasan›n tümüyle geri çekilmesi yönlü harekete geçirecek, aktif bir mücadeleyi hedeflemekten çok uzak oldu¤u görülmüfltür. Yasa tasar›s›n›n TBMM Genel Kurulu’na gelmesiyle birlikte, tasar› Emek Platformu’nun (EP) gündeminde daha a¤›rl›kl› olarak yer almaya bafllad›. EP’nin ald›¤› karar do¤rultusunda, 13- 14 Mart tarihinde ülke çap›nda yap›lan eylemlerde yüz binlerce emekçi alanlara akt›, ifl b›rakt›, caddeleri-köprüleri trafi¤e kapatt›. Emekçilerin bu yo¤un tepkisi hükümetin bir ad›m geri çekilmesini beraberinde getirdi ve hükümet, göstermelik de olsa “Biz ›srarc› de¤iliz, ana parametrelere dokunmamak kayd›yla tasar›y› yeniden gözden geçirebilir, toplumsal mutabakat sa¤lamaya çal›fl›r›z” yönlü aç›klamalar yapma ihtiyac› duydu. Hemen ertesi günlerde ise, EP ile Çal›flma Bakanl›¤› aras›nda görüflmeler bafllad›. Ancak bu görüflmelerde dikkat çeken ilk nokta, görüflmelerin EP’nun tüm temsilcileriyle ayn› anda de¤il, gruplar halinde yap›lmas›yd›. EP bu görüflmelerin sürdü¤ü günlerde, 10 Mart tarihinde yine platformda al›nan “Yasa tasar›s› TBMM Genel Kurulu’nda görüflülmeye baflland›¤›nda tüm emek örgütü yöneticileri Ankara’da olacak, Meclis’e yürüyecek” karar›n› “unutmufl” gibi bir izlenim yarat›yordu. Dahas› karar fiili olarak ortadan kalkm›fl gibi görünüyordu. Bu gruplar halinde yap›lan görüflmeler, ayn› zamanda “hangi pazarl›klar›n yap›ld›¤›” sorusunu ortaya ç›kar›yordu. Bu yönlü söylentilerin dolaflmaya bafllamas› ise “atefl olmayan yerden duman ç›kmaz” deyiflini hat›rlat›yordu. Görüflmelerin nas›l bir seyir izledi¤i, ayn› günlerde Türk-‹fl ve Hak-‹fl kesiminden gelen haberlerde daha net bir hal al›yordu. Konfederasyon temsilcileri tasar›n›n “kabul edilir bir çizgiye” çekilmesinden söz ediyorlard›. Türk-‹fl ve Hak-‹fl taraf›ndan yap›lan bu aç›klamalar›n, EP bileflenleri taraf›ndan yalanlanmamas›, aksine do¤rular bir tutum içine girilmesi ise, EP toplant›lar›nda al›nan, tasar›n›n tümüyle geri çekilmesi için mücadele etme “kararl›l›¤›”n›n ortadan kalkt›¤›n› gösteriyordu. EP, iflçi-emekçi y›¤›nlar›n tasar›ya karfl› öfkesinin kitlesel biçimde ve de ülke genelinde soka¤a taflt›¤›, egemen s›n›flar› geri ad›m atmaya

zorlad›¤› bir dönemde, emekçilerin üretimden gelen gücünü arkas›na almay› de¤il, sermayeyle uzlaflmay› tercih etmiflti! Bu uzlaflman›n somutluk kazanmas› ise, EP taraf›ndan 27 Mart tarihinde yap›lan “bekleyip görece¤iz” aç›klamas›yla birlikte yafland›. Ad› “uzlaflma” olan, özde ise s›n›fa bir kez daha ihanet anlam› tafl›yan bu sonuç EP içinde tart›flmalar› da beraberinde getirdi¤i gibi, büyük olas›l›kla bölünmeyi de beraberinde getirebilecektir. Çünkü tasar›n›n tümünü geri çektirene kadar mücadele etme kararl›l›¤›nda olan bileflenlerin de oldu¤u bilinmektedir. Bu bileflenleri böyle bir kararl›l›¤a zorlayan ise, hiç kuflkusuz tabanlar›d›r. 1 ve 6 Nisan eylem kararlar› da bu bileflenlerin zorlamas› sonucu ortaya ç›km›flt›r. Emek cephesi flunu görmelidir ki, engellenemedi¤i takdirde, SSGSS sald›r›s›n› daha baflka sald›r›lar izleyecektir. Hükümet ve temsil etti¤i sermaye s›n›flar› bu tasar›yla amaçlar›na ulafl›rlarsa, ard›ndan T‹S, Grev ve Sendikalar yasas› ve de k›dem tazminat› gibi yasalar üzerinde, hak gasplar›na gitme çabas›na gireceklerdir. Bu çok net olarak görülmek zorundad›r. Bunun içindir ki, “bekleyip- görme” anlay›fl› bir an önce terk edilmelidir. Çünkü son dönemde yap›lan iflçiemekçi eylemleri de flunu çok aç›k bir flekilde göstermektedir ki; emekçilerin art›k beklemeye tahammülü kalmam›flt›r!

Emekçilerden uzlaflma yalan›na tepki Bursa’da da emekçiler alana ç›karak tepkilerini hayk›rd›lar. 27 Mart günü Mahfel Cafe önünde 500’ü aflk›n emekçi “SSGSS Yasas› geri çekilsin, uzlaflma yalan, mücadeleye devam” pankart›n› açarak buradan Orhan Gazi Park›’na kadar slogan ve alk›fllarla yürüdü. Çevredeki halk›n da destek verdi¤i eylemde bas›n aç›klamas›ndan sonra oturma eylemi yap›ld›. Eylemi aralar›nda Partizan’›n da bulundu¤u birçok devrimci ve demokratik kurum da destekledi. Bas›n aç›klamas›n› okuyan D‹SK Bölge temsilcisi Ayhan Ekinci, “Hükümeti bu yaklafl›m› konusunda uyar›yoruz” dedi. SSGSS Yasa Tasar›s›’na karfl› emekçileri mücadeleye ça¤›rd›. (Bursa)


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.