DHIIIK17

Page 1

işçi-köylü DEMOKRAT‹K HALK ‹KT‹DARI ‹Ç‹N

www.iscikoylu.org umutyayimcilik@ttmail.com

Say›: 17

*Y›l:4 *16-29 May›s 2008 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN:1307-878X

Devletin iflçi ve emekçi y›¤›nlar›na yönelik dizginsiz sald›r›lar›na karfl›

Kararl›l›k ve direnifl AKP hükümeti sald›r›yor

‹flçi ve emekçiler direniflte

AKP hükümeti taraf›ndan ezilen iflçi-emekçi y›¤›nlar›n

Sald›r›lar›n genel olarak, tarih boyunca ezilenlerin dire-

hakl› ve meflru eylemleri bir kez daha “provokasyon”

nifl ve dirilifllerindeki art›fl› ifade eden bahar aylar›nda,

olarak lanse edilmekte, her türden fliddete baflvurula-

daha bir h›zla gerçeklefltirildi¤i bilinmektedir. Ancak

rak, bast›rman›n-sindirmenin yollar› aranmakta, Kürt

bu bahar daha azg›nca bir sald›r› söz konusudur. Çün-

halk›n›n siyasal-kültürel-sosyal talepleri yine imha-in-

kü direnifl ve dirilifl bu y›l›n bahar›nda son y›llarda ol-

karla cevaplanmaktad›r. Ülkemiz egemen s›n›flar› ve

mad›k kadar yükselifle geçmifltir. 1 May›s’ta Taksim’e

ba¤l› bulunduklar› emperyalist güçler taraf›ndan ger-

kitlelerin akmas› da bu sürecin bir devam› ve sonu-

çeklefltirilen bu sald›r›lar›n dozundaki art›fl›n nedeni ise,

cudur. Sendikalar›n içinde bulundu¤u ihanetçi tutum

gerek iflçi-emekçi y›¤›nlar›n grev vb. eylemlerde gerek-

önderlik sorununun net olarak görülmesini sa¤lamak-

se iflgal karfl›t› hareketlerin her türden yöntemle ger-

tad›r. Bu yükselifli do¤ru, s›n›fsal bir rotaya sokma, ön-

çeklefltirdikleri direnifllerdeki yükseliflte ve bunun ver-

derlik etme misyonu ise, devrimci-komünist güçlerin

di¤i panikte aranmal›d›r.

önünde acil bir görev olarak durmaktad›r.

Emekçilere yönelik bir sald›r› daha Sistemin topyekûn sald›r›s›na karfl› bizler de topyekûn cevap vermenin koflullar›n› her alanda zorlamal›y›z! ‹stihdam Paketi; Bakanlar Kurulu’nda h›zl› bir flekilde onaylan›p TBMM Genel Kurulu’na gönderilmifltir. Pakette burjuvazinin sürekli dillendirdi¤i vergi indirimi, krefl yükümlülü¤ünün kald›r›lmas›, zorunlu özürlü istihdam›n›n kald›r›lmas› gibi talepler yerine getiriliyor. Bunlarla birlikte; 2000 y›l›ndan bu yana ‹flsizlik Sigortas› Fonu’nun devlet taraf›ndan istenilen flekilde kullan›lmas› karar› al›nd›. ‹flsizlik Sigortas› Fonu’ndan elde edilen bu kaynak birincisi; “2009–2012 aras›ndan GAP bölgesindeki yat›r›mlarda”, ikincisi; 18–19 yafl aras›ndaki gençlerle, yasa yürürlü¤e girdikten sonra ifle giren kad›nlar için sigorta priminin ödenmesinde kullan›lacak! (30.04.08, Dünya) ❐ Sayfa 16-17

Ç.N. Saibaba röportaj›

Hindistan Maoist Hareketi Devrimci Halk Örgütleri Federasyonu’na ba¤l›, Devrimci Demokratik Cephe Sekreter Yard›mc›s› Saibaba ile yap›lan söylefliyi k›saltarak yay›ml›yoruz. ❐Sayfa 14-15


İşçi-köylü 2

16-29 Mayıs 2008

işçi-köylü’den ‹brahim gibi bir öndere sahip olmak… 8 Mart’tan 1 May›s’a kadar geçen ve içinde SSGSS gibi tüm emekçileri bir flekilde etkileyecek bir yasaya karfl› örgütlenen eylemlerle dolu yo¤un bir faaliyeti arkam›zda b›rakt›k. Her zaman söyledi¤imiz gibi, tüm takvimsel günler, ekonomik-demokratik talepli gündemler vb. siyasal iktidar mücadelesiyle birlefltirildi¤i ve kitlelerle bütünlefltirildi¤i oranda do¤ru anlam› kazan›r. Yani tüm pratiklerimizin temelinde örgütleme ve örgütlenme olmak durumundad›r. Önümüzde, bizler için çok anlaml› bir gün var. Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n Diyarbak›r zindanlar›nda katlediliflinin 35. y›ldönümü yaklaflmakta. Kaypakkaya’y› anmak derken, bu ifadeye neler s›¤d›rd›¤›m›z/s›¤d›rmam›z gerekti¤i üzerinden her y›l birçok konuya vurgu yap›yoruz. Bu say›m›zda da arka kapa¤›m›zda onu nas›l anmam›z gerekti¤ine dair bir yaz›m›z var. Öncelikle ‹brahim’i komünist önder olarak kabul ediyor ve onun ard›l› olma iddias›ndaysak; O’nun düflüncelerini, çözümlemelerini, O’nu ortaya ç›karan koflullar› kavramam›z önflartt›r. Zira O’nun düflüncelerini, bu düflüncelerin flekillendi¤i süreci ve zamandafllar›yla aras›ndaki fark› anlamaks›z›n ard›l› olma iddias› da anlam›n› yitirecektir.

“‹brahim gibi bir öndere sahip olmak ayr›cal›kt›r!” söyleminin alt› bofl bir ajitasyon olmad›¤›n›, O’nun düflüncelerini ve mücadele yaflam›n› ö¤rendikçe daha yerine oturur ifade oldu¤unu görece¤iz. Kaypakkaya’n›n “kampüs s›n›rlar›n›n d›fl›na ç›kan” çözümlemeleri bize devrimin yolunu göstermektedir. Zamandafllar›yla aras›ndaki en önemli fark da budur zaten. O, henüz Marksist klasiklerin ülkemizde yeni yeni yay›mland›¤› bir süreçte, incelemeye ve araflt›rmaya her zaman için vakit bulmufl ve Kemalizm’den devlet tahliline, Kürt Ulusal Sorunu’ndan güncel politik çözümlemelere kadar çok de¤erli ve devrim için vazgeçilmez önemde bir eser b›rakm›flt›r bizlere. Bugün “itinayla” gözlerden gizlenmeye çal›fl›lmas›n›n, ad›na dahi tahammül edilemeyiflinin nedeni tam da budur. O, sistemin “masum çocuklar” tan›mlamas›na uydurulamayacak kadar gerçek bir komünist önder olarak yer ald› tarih sayfalar›nda. Bu nedenle, liberal “ayd›nlar›n”, burjuva demokratlar›n vb. O’nun ad›n› anmamas›n›, yok saymas›n› “anlay›flla” karfl›lamak gerekir. Çünkü O’nun düflünceleri pratikte yaflam buldu¤u takdirde kendilerini var eden ve içinde bar›fl›k yaflad›klar› sistemi temellerinden sarsacak ve onlar› s›cak yataklar›ndan ede-

cek bir sürecin de ad›mlar› at›lm›fl olacakt›r. Bu nedenle, Kaypakkaya’n›n kitlelerle buluflmas›n›, tan›nmas›n› istememeleri normaldir, anlafl›l›rd›r. Sistemin “romantik devrimci” tan›mlamas›na uymayacak kadar keskin ve nettir çünkü Kaypakkaya. ‹brahim’den ö¤renmek derken ikinci olarak vurgulanmas› gereken nokta ise, Kaypakkaya’n›n bu düflünceleri çal›flma odas›nda yazmad›¤› gerçekli¤idir. O, içinde yaflad›¤› hareketli mücadele günlerinde ve s›cak prati¤in direkt içinde yer alarak bu düflünceleri gelifltirmifltir. Özellikle genç militanlar aç›s›ndan örnek al›nmas› gereken önemli bir özelliktir bu. ‹brahim’i anarken, O’nun De¤irmendere köylülerinin toprak iflgalinden 15-16 Haziran’a ve anti-emperyalist gençlik hareketine vb. kat›l›m›na özellikle vurgu yapmaktay›z. Bu vurgunun amac›, toplumsal hareket içinde yer almaks›z›n, iflçi-köylü emekçi y›¤›nlar›n hareketinin içinde olmaks›z›n amaca ulafl›lamayaca¤›n› göstermektir. Bugün de özellikle son aylarda yükselen iflçi, emekçi eylemlerinin neresindeyiz sorusunu bir de ‹brahim’in prati¤ini göz önünde bulundurarak yan›tlamak önemlidir. Emekçi kitleler hareket halindeyken, bu hareketin gerisinde kalmak, emekçi kitlelerin sorunlardan kendimizi muaf tutmak ‹brahim gibi bir öndere sahip olan bir anlay›fl›n savunucular›n›n tavr› olamaz. ‹çinden geçti¤imiz sürecin tüm özelliklerini kavrayarak, süreçteki tüm geliflmeleri devrim için kullanma becerisi göstererek ilerleyece¤iz. ‹bra-

him de böyle yapt› ve iflte tam da bu nedenledir ki 35 y›ld›r her türlü sald›r›ya karfl›n yaflamaya devam ediyor. Bugünden bahsederken, sürekli olarak sürecin yo¤unlu¤undan bahsediyoruz. Ancak bu bir yak›nma olarak anlafl›lmamal›d›r. Sürecin yo¤un olmas› demek, yapacak y›¤›nla “ifl”in olmas› demektir. Ve bu, devrimciler aç›s›ndan bir yak›nma nedeni de¤il, aksine devrim için daha fazla fley yapma vesilesidir. Sadece Marmara Bölgesi’nde bile onlarca iflçi direnifli mevcuttur. Diyarbak›r’da Aky›l iflçilerinin direnifli hala sona ermifl de¤il, Malatya vd. illerde TEKEL iflçilerinin gündeminde hala özellefltirme sald›r›s› var. Mevsimlik iflçilerinin çilesi gündemde vb. Bu direniflleri sahiplenmek, onlar›n yaln›z olmad›¤›n› ve gerçek dostlar›n›n devrimciler oldu¤unu göstermek bizlere düflüyor. TEKEL, Aky›l, Desa, tersaneler, fiahin Motor, Acerer… iflçi direniflleri bizlerin dayan›flmas›n› bekliyor. Yine SSGSS için her fley bitmifl de¤il. Yasa karfl›t› mücadeleyi sürdürürken, bu mücadeleye özellikle ‹stihdam Paketi ad› alt›ndaki sald›r›y› da dâhil etmeliyiz. Bunun için, sar›-bürokratik-iflbirlikçi dedi¤imiz sendika yönetimlerinin harekete geçmesini ve bizlere ça¤r› yapmas›n› beklememeliyiz. Bu mücadeleyi ancak tabandan örgütleyerek gelifltirebiliriz. Tüm bu konularda kendi özgücümüzle, Newroz’dan 1 May›s’a ortaya koydu¤umuz iradeyle baflar›lar kazanabiliriz. Bu noktada devrimci güçler, birlikte hareket etmeyi esas alaca¤›m›z güçlerdir.

UMUT YAYIMCILIK BÜROLARINDA Ç›kt› Bu kitap uluslararas› emek hareketinin 1 May›s üzerinden yükselen 8 saatlik ifl günü mücadelesini aktarmaktad›r bizlere. Ancak burada aktar›lan sadece 1 May›s de¤ildir. Ayn› zamanda bir bütün olarak ezenler ve ezilenler aras›nda tarih boyunca süregiden s›n›f mücadelesinin geldi¤i evrenin de tarihidir bu. 1 May›s’›n s›n›f mücadelesiyle nas›l kopmaz bir ba¤ içinde oldu¤u, aktar›lan dönemin siyasal-ekonomik konjonktürü ve buna ba¤l› geliflmeler, baflta Alman iflçi s›n›f› olmak üzere, uluslararas› iflçi s›n›f›n›n mücadeleleri üzerinden sunulmaktad›r.

Fiyat›: 10 YTL

Haz›rlan›yor

Bizler dünyay› de¤ifltirmek ad›na yola ç›kt›k. Ama dünyay› de¤ifltirmek ancak kendimizi de de¤ifltirmekle mümkün olabilir. Çünkü anadan do¤ma komünist olmuyoruz ya da gözümüzü komünist bir toplumda dünyaya açm›yoruz. Halklar›n yüzy›llardan beri gelen baz› olumlu de¤er yarg›lar›n›n yan›nda do¤ald›r ki, topluma damgas›n› vuran hakim s›n›f ideolojisi ve kültürüdür. Bunun içindir ki, kendimizle birlikte toplumu da de¤ifltirmek istiyorsak, önce nas›l bir toplumda yaflad›¤›m›z› ve o toplumun bizdeki yans›malar›n› bulup ortaya ç›karmak ve yanl›fl›n yerine do¤ruyu koymak zorunday›z.

UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:8/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 e-mail: umutyayimcilik@ttmail.com

BÜROLAR ➧ KARTAL: ‹STASYON CADDES‹. DÖRTLER APARTMANI NO: 4/2 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 430 67 65 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TELEFAKS: (0232) 446 78 07 ➧ MALATYA: ‹SMET‹YE MAH. N‹YAZ‹ M‹SR‹ CADDES‹ ERSOY APT. NO:9 TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 542 216 48 00 ➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: 0 446 223 67 18 Cep: 0 536 697 94 19 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ MERS‹N: S‹L‹FKE CADDES‹ ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT:3 NO:118 MERS‹N Cep: 0 545 685 25 27 ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELERSTR. 93, 47169 DU‹SBURG, TEL: 0049-203-40 60 958, FAX: 0049-203-40 60 959


16-29 Mayıs 2008

İşçi-köylü 3

Politika gündem

Direnifl ve dirilifl bu bahar daha da yükseliflte! Sistemin bütünlüklü krizine paralel olarak, krizi giderek derinleflen faflist diktatörlü¤ün, 1 May›s kutlamalar›na yönelik gerçeklefltirdi¤i azg›nca sald›r›ya dönük tepkiler ve tart›flmalar hala dinmifl de¤il. Emekçilerin baharla birlikte daha üst boyutlarda bir seyir izlemeye bafllayan hareketlenmesi karfl›s›nda ürken egemen s›n›flar, çok aç›k ki, korkular›n› yenmenin yolunu bir kez daha bask› ve sindirme politikas›na sar›lmakta buldular. Di¤er yandan bak›ld›¤›nda, artan sald›r›lara paralel olarak, ülke egemen s›n›flar› aras›ndaki çat›flmalar da h›z kazanm›fl gibi görünüyor. AKP hükümeti, halk nezdinde iyice teflhir olurken, dahas› faflist yüzü art›k gizlenemez biçimde a盤a ç›karken, sermayenin az›msanmayacak bir kesimi de giderek AKP’den umudunu kesmifl bir izlenim yarat›yor. TÜS‹AD gibi sermaye kurulufllar›n›n 1 May›s’ta yaflananlara iliflkin AKP’yi haks›z görür yönlü aç›klamalar›, egemen s›n›flar aras›ndaki bir yol ayr›m›na da iflaret ediyor. Dünyadaki ekonomik krizin ülke özgülündeki yans›malar›ndan, mümkün mertebe daha az zararla ç›kman›n hesaplar› içinde oldu¤u uzunca zamand›r gözlemlenen sermaye kesimi, anlafl›lan ç›karlar›n›n tehlikeye girmekte oldu¤unu düflünüyor.

Kriz derinlefltikçe çatlak büyüyor 1 May›s sald›r›lar›n›n ard›ndan sermaye cephesinde göze çarpan önemli nokta ise, TÜS‹AD ve uzant›s› kurulufllar, örne¤in Do¤an Grubu gibi medya kurulufllar›, AKP’ye yüklenirken, dini gericili¤in tekelindeki medya vd. çevrelerin AKP’yi kurtarma ata¤›na geçiflidir. Bu da kriz derinlefltikçe egemen s›n›flar aras›ndaki çatla¤›n da giderek büyüdü¤ünü/büyüyece¤ini göstermektedir. Bunun en önemli nedenlerinden biri, bugün kimi kesimlerce “Yeflil Sermaye” olarak adland›r›lan sermaye çevrelerinin, AKP hükümeti döneminde ald›klar› ihaleler, özellefltirmeler vb. rantlarla, giderek kazand›¤› güçlü konumdur. Bunun içindir ki, bu çevreler güçlerine güç katt›klar› flu sürecin devam etmesi ad›na, cansiperane bir flekilde AKP savunuculu¤una soyunmufl bulunmakta, çeflme akarken, testiyi taflana kadar doldurmaya çal›flmaktalar. Faflist Kemalist diktatörlü¤ün, belki de tarihindeki gelmifl geçmifl en büyük, en yüzsüz, en aleni yolsuzluklar›n›n ve de ya¤ma ve talan›n›n gerçeklefltirildi¤i flu günlerde, egemen s›n›flar aras›nda sürdü¤ü görülen çat›flma ise, rant alan› daralanlarla kendilerine sunulan sonsuz ranta sald›ranlar aras›ndaki bir çat›flmad›r özünde. Bu çat›flman›n galibi hangi ser-

maye kesimi olursa olsun, iflçi-emekçi y›¤›nlar aç›s›ndan hiçbir fley de¤ifltirmeyecektir. Çünkü, ç›karlar› gerektirdi¤inde, emek cephesine dönük sald›r›larda her an “tek yumruk” olmalar› ihtimalden de öte, hem uzak hem de yak›n tarih taraf›ndan defalarca kan›tlanm›fl bir gerçekliktir.

Egemenler yeni bir figurana ihtiyaç duyabilir Emperyalistlere uflakl›¤›n s›n›rlar›n› zorlayarak, hükümetteki süresini mümkün mertebe uzatmaya çal›flan AKP aç›s›ndan, flu s›ralar en önemli gündem maddelerinden biri de kuflkusuz kapatma davas›d›r. Son dönem yaflanan tüm geliflmelerin arka plan›na bak›ld›¤›nda da, kapatma davas›nda lehte bir pozisyon yaratma telafl› görülmektedir. Bir yandan, sona do¤ru yaklafl›lan bu dava karfl›s›nda “so¤ukkanl›” bir durufl izlenimi yaratmaya çal›flan AKP, di¤er yandan da olas› bir kapatmaya dönük “önlemlerini” de art›rma gayretinde. fiu s›ralar meclis kulislerinden, Erdo¤an’dan sonra kimin baflbakan olabilece¤i üzerine tart›flmalar›n bafllad›¤›, hatta isimlerin bile zikredildi¤i bilgileri s›z›yor. Olas› bir baflbakan de¤iflikli¤inde gelebilecek isim, Erdo¤an ad›na emanetçi olarak görev yapabilece¤i fleklinde oldu¤u gibi, Erdo¤an’›n son dönemdeki y›pranm›fll›¤› ile birlikte gözden ç›kar›ld›¤›, sermayenin, baflka bir temsilcisi arac›l›¤›yla yola devam etmek isteyece¤i biçiminde de yorumlanabilir. Bugüne kadarki tecrübeler de, y›pranm›fl bir kiflili¤in, ne emperyalistlerin ne de hizmet etti¤i yerli sermaye kesiminin ifline yaramad›¤›n› defalarca göstermifltir. Emekçi halka dönük sald›r› politikalar›n› y›pranm›fl kifliliklerle, hele de iflçiemekçilerin öfkesinin büyüdü¤ü bir dönemde, hayata geçirmeye çal›flmak, bunlar›n ba¤l› oldu¤u egemen güçlerin “iflini” her daim daha da zora sokmufltur. Bunun içindir ki egemenler, duyulan ihtiyaçtan dolay›, sahneye yeni bir figuran sürebilirler.

Yeni figuran›n kim olabilece¤i noktas›nda yürütülen fikirlerde ise, önceli¤in emperyalistlere hizmet etme noktas›nda kendinden öncekileri aratmayacak bir isme verilece¤i kesindir.

Egemenlerin vazgeçilmezi: Gerilim stratejisi! Sürece yön veren politikalarda öne ç›kan e¤ilim bir kez daha, toplumu germe ve bu gerginlik üzerinden hakimiyet planlar›n› hayata geçirme olarak ç›k›yor karfl›m›za. Egemenlerin neredeyse tüm tarih kesitlerinde baflvurdu¤u, bölüpparçalama, emekçi y›¤›nlar›n de¤iflik kesimlerini birbirine karfl› kutuplaflt›rma ise, bu süreçte de germe politikas›n›n temelini oluflturuyor. Gerilim stratejisi olarak adland›r›lan bu politika, egemenlerin “vazgeçilmezi” olarak, hem dünyada hem de ülkede daha ifllevli hale getirilmeye çal›fl›l›yor. Kapatma davas›yla birlikte kah ma¤durlar› oynayan, kah - ideolojisi gere¤i gerçekte inanmad›¤›- demokrasiye s›¤›nmaya çal›flan AKP’nin (ve bir bütün olarak da devletin tüm kademelerinin) flu s›ralar bu stratejiye neden daha çok ihtiyaç duydu¤una ise, geçti¤imiz günlerde hükümete ulaflan bir “mektup” aç›kl›k getiriyor. IMF’den gelen bu “mektup”, toplumsal muhalefete dönük sald›r›lar›n son süreçteki pervas›zl›¤›na da ›fl›k tutuyor. IMF’nin, 7. “Gözden Geçirme”yi onaylamas› ile birlikte tamamlanan IMF program›nda, “izleme” sürecine geçilmesi vesilesiyle gündeme gelen bu “mektup”, asl›nda IMF’nin önümüzdeki sürece dair direktiflerini içeriyor. Söz konusu direktifler en baflta da, SSGSS yasas›n›n öngörülen zamandan da önce yürürlü¤e sokulmas›n›, Kamu Personel Reformu’nun vakit geçirmeden yap›lmas›n›, bunlardan ba¤›ms›z olmayarak da özellefltirmelere h›z verilmesini vb. sald›r›lar› öngörüyor. Y›k›m sald›r›lar›n›n önümüzdeki k›sa süre içinde daha kapsaml› olarak ele al›naca¤›ndan baflka bir anlam ifade etmeyen bu durum san›r›z, toplumsal muhalefete ve eylemliliklerine dönük son süreçte gerçekleflen azg›nca sald›r›lar› da aç›klamaya yetiyor.

Bölgesel uflakl›k pekifltiriliyor Çok aç›k ki, flu süreçte bir kez daha, emperyalist politikalar›n engelsiz hayata geçirilmesinin zemini geniflletilmek, ülke

emperyalistler için dikensiz gül bahçesine dönüfltürülmek, sald›r› yasalar›n›n önündeki engeller “temizlenmek” isteniyor. Emekçi kesimlerin baharla birlikte yükselifle geçen hareketlili¤inin yaratt›¤› panikle “orant›s›z” kullan›lan güç, ayn› zamanda emperyalistlerin bölgesel askeri sald›rganl›k politikalar›n›n önünü de açacak biçimde ele al›nmaya çal›fl›l›yor. Siyonistlerin bölgesel jandarmal›k rolü paylafl›lmak, bölge halklar›na dönük askeri sald›r› politikalar›na fiili kat›l›m art›r›lmak isteniyor. Bu niyet ise, Rice’›n son Ortado¤u ziyareti s›ras›nda, bölgedeki en güvenilir ülkeleri, Türkiye ve ‹srail olarak ifade etmesi ve egemen s›n›flar›n bundan duyduklar› “memnuniyet” gösterilerinden de anlafl›l›yor.

‹mha-inkarda son evre Kürt halk›na dönük imha-inkar sald›r›lar›n›n son günlerde daha da h›z kazanmas› da yine, ülkedeki yönetememe kriziyle oldu¤u kadar, Türkiye’ye biçilen bölgesel uflakl›k rolünde gelinen aflamayla da ilintilidir. Yine bu rolle yak›ndan ilintili oldu¤u bilinen son geliflmeler, emperyalistler, bölgesel Kürt hükümeti, ‹ran ve TC aras›nda, Kürt sorunu özgülünde yeni ad›mlar›n oldu¤una iflaret ediyor. Kürtlerin imha-inkar›na dönük son evrede ortaya ç›kan ve beklenmedik olmayan bu ad›mlar›n merkezinde ise, esas olarak Kürt Ulusal Hareketi’nin ve de özellikle hareketin önder kadrolar›n›n ortak imhas›-tasfiyesi oldu¤u görülüyor. Sonuç olarak; Ezilen iflçi-emekçi y›¤›nlar›n hakl› ve meflru eylemleri bir kez daha “provokasyon” olarak lanse edilmekte, her türden fliddete baflvurularak, bast›rman›n-sindirmenin yollar› aranmakta, Kürt halk›n›n siyasal-kültürel-sosyal talepleri yine imha-inkarla cevaplanmaktad›r. Ülkemiz egemen s›n›flar› ve de ba¤l› olduklar› emperyalist güçler taraf›ndan gerçeklefltirilen bu sald›r›lar›n dozundaki art›fl›n nedeni ise, gerek iflçiemekçi y›¤›nlar›n grev vb. eylemlerde gerekse iflgal karfl›t› hareketlerin her türden yöntemle gerçeklefltirdikleri direnifllerdeki önlenemez yükseliflte ve bunun verdi¤i panikte aranmal›d›r. Sald›r›lar›n genel olarak, tarih boyunca ezilenlerin direnifl ve dirilifllerindeki art›fl› ifade eden bahar aylar›nda, daha bir h›zla gerçeklefltirildi¤i bilinmektedir. Ancak bu bahar daha azg›nca bir sald›r› söz konusudur. Çünkü direnifl ve dirilifl bu y›l›n bahar›nda son y›llarda olmad›k kadar yükselifle geçmifltir. Bu yükselifli do¤ru, s›n›fsal bir rotaya sokma, önderlik etme misyonu ise, devrimci-komünist güçlerin önünde acil bir görev olarak durmaktad›r.


İşçi-köylü 4

Sınıfsal Yaklaşım

S›n›fsal Yaklaflfl››m Taksim’de k›yam Türkiye’de k›yamet Daha ilk cümleden girelim; 2008 1 May›s Taksim, Faflist Türk devleti için tam bir bozgundur, aczdir ve hiç kuflkusuz yenilgidir. Bu sadece AKP hükümetiyle de¤il, onu arkalayan bütün kurumlar›yla, özünde 1 May›s ve Taksim’e karfl› oldu¤u halde o yöne direksiyon k›rmak durumunda kalan bütün örgüt ve partilerin öncesi, esnas› ve sonras› tutumlar›yla resmedilmifltir. Bunu a盤a ç›karan ise, elbette ki komünist ve devrimci güçlerin ›srarl› tutumu ve prati¤i olmufltur. Bu tutuma güç veren ve hâkim s›n›flar› köfleye s›k›flt›ran süreç, s›n›f mücadelesinin iflçi-emekçi cephesinde son aylar itibar›yla kitleselleflerek yükselifl kaydeden direnifl hareketleriyle örülmekteydi. Öyle ki 2007’den 2008’e geçen iflçi direniflleri, grev ve eylemlerinin (Hava-‹fl, Telekom, Novamed’in ard›ndan Tuzla Tersaneleri, TEGA, Yörsan, TEKEL…) etki gücü sürdü ve Mart-Nisan ay› boyunca SSGSS vesilesiyle gelifltirilen genel direnifl ve eylemlerin büyüttü¤ü potansiyel, zincirleme biçimde 1 May›s’a tafl›nd›. Di¤er yandan egemenler aç›s›ndan daha büyük tehlike; ayn› zaman dilimi içerisinde Kürt Ulusal Hareketi’ne yönelik “s›n›r ötesi kara harekat›”n› da kapsayan büyük çapl› sald›r›lar karfl›s›nda Türkiye Kürdistan’›nda Newroz atefliyle büyüyen kitlesel halk hareketi potansiyelinin iflçi-emekçi muhalefetiyle buluflmas›yd›. (Toplumsal muhalefetin devrimci dinamizm aç›s›ndan en yüklü bu alanlar›nda/merkezlerinde baflta önderlik olmak üzere “birleflme” önünde engel teflkil eden bir dizi sorunun bulunmas› baflka, bu güçlerin belli bir an veya süreçte hâkim s›n›flara karfl› ortak bir platformda buluflturulmas› baflka bir fleydir.) ‹flte, onbinlerce polis ve askerle Taksim’de müdafaa hatt› kurmak, Urfa’dan, Elaz›¤’dan, Rize’den daha bir çok ilden onlarca uçak dolusu polisi ‹stanbul’a tafl›mak, 3-5 tane pasaport polisinden dahi medet ummak, hastanenin acil servisi-

ni bombalayacak, gazetenin bahçesinde muhabirinin kolunu k›racak, sendika binalar›n› defalarca gaza bo¤acak kadar azg›nlaflmak; uygulay›c›lardan öte onlar› motive eden, emri veren, an be an idare edenlerin bu gerçekli¤ini yans›t›yordu. ‹flçi s›n›f› hareketi aç›s›ndan 2008 1 May›s, konfederasyonlar ve ba¤l› flubelerin büyük bir bölümüne ba¤dafl kurmufl a¤alar›n s›n›fsal niteli¤ini teflhir eden yeni bir pratik olmufltur. Geliflmelerde flafl›rt›c› bir tutum saptayan varsa kendi de¤erlendirmelerini gözden geçirmelidir. Türk-‹fl, D‹SK ve KESK’in gerek eylemin örgütlenmesi, gerekse de Taksim’e tafl›nmas› konusunda zamanlama ve aflama farkl›l›klar›na karfl›n özünde ayn›laflan tutumlar› (yan çizme, geri ad›m atma) öngörülebildi¤i halde, buna uygun konumlan›flla ilgili belli aksakl›klar›n oluflmas›, devrimci güçler aç›s›ndan en önemli eksiklik olmufltur. Buna karfl›n devrimci güçler esasta kendi planlar›na ve güçlerine dayal› olarak hareket etmifller ve belli alanlar ve mevzilerden Taksim’i kararl›l›kla zorlam›fllard›r. 2008 1 May›s, Taksim’in zorlanmas› ve faflist devlet terörüne direnilmesi prati¤inde iflçi ve emekçi kitlelerinin etkin bir kat›l›m pay›na sahip olamay›fllar› nedeniyle iflçi s›n›f› hareketine militan bir mücadele gelene¤i kazand›rma yolunda katk› sunamam›fl olsa da, moral de¤erler bak›m›ndan yükledikleriyle, ileriye do¤ru at›lm›fl bir ad›m kabul edilmelidir. Bu moral de¤erlerin bafl›nda; hâkim s›n›flar›n ‹stanbul’u aç›k hava hapishanesine çevirip s›k›yönetim ilan edercesine ald›¤› ola¤anüstü önlemler ve baflvurdu¤u vahfli terörün iflaret etti¤i üzere, iflçi s›n›f›n›n kahredici gücü gelmektedir. Bu güç, son süreçte yükselme kaydeden mücadele ile kendisini iyiden iyiye hissettirmifl, hükümet 1 May›s’› “birlik ve dayan›flma” günü ilan etmek zorunda kalm›fl, Türk‹fl’ten para-medyan›n hat›r› say›l›r kalemlerine Taksimcilerden geçilmez olmufl, 1 May›s’› kutlayan iflçi

“dostlar›” aras›na MHP’den T‹SK’e olmad›k çevreler kat›lm›flt›r. ‹flçi s›n›f› hareketi bak›m›ndan 1 May›s 2008’in elde etti¤i kazan›mlar; hakim s›n›flar›n iflçi ve emekçi (halk ve insanl›k) düflman›, demokrasi karfl›t› faflist karakterinin bir kez daha aç›ktan teflhirini içermektedir. Bu ba¤lamda, faflist diktatörlü¤e karfl› mevzileniflte, liberal, reformist, revizyonist bütün durufllar ve özellikle iflbirlikçi ve gerici sendikal yönetimler de teflhir olmufltur. AKP’yi demokrat, liberal ya da “en a¤›r›ndan” dinci-gerici vb. s›fatlarla niteleyerek devletten soyutlayanlar, süreci nas›l izah edeceklerini flafl›rm›flt›r. S‹P-“TKP” gibi sahtekar Taksim fetihçileri ile EMEP, ÖDP vb. uslu taktikçilerin, s›n›f›n gününe ve alan›na sahip ç›kma ad›na izledikleri politika ve pratik ise Taksim 2008’deki Reformist 1 May›s Platformu’na ait foto¤raf kareleri olarak kaydedilmelidir. 1 May›s 2008’de önceki y›l›n birikimi üzerinden Taksim için politika belirleyen ve bu do¤rultuda konfederasyon ve di¤er kurumlar üstünde bas›nç uygulayan, devam›nda da örgütlü bir pratik sergileyen Devrimci 1 May›s Platformu ile bu paralelde aktif tutum benimseyen di¤er devrimci güçler, hedeflerine esas olarak ulaflm›flt›r. Devrimci güçlerin önderlik etti¤i militan kitle; araç ve silah bak›m›ndan güç dengesizli¤ine karfl›n faflist diktatörlü¤ün azg›n ve vahfli terörüne karfl› saatler boyunca y›lmayan, gerilemeyen, ›srarl› ve kararl› bir direnifl göstermifltir. Mevcut güç dengesi (devrim-karfl›-devrim), konfederasyonlar›n önderlik yap›s› ve s›n›f›n durumu (örgütlülük) dikkate al›nd›¤›nda ortaya ç›kacak/yaflanacak olan tablonun bundan daha iyi olabilmesi (daha büyük kuvvetlerle ve/veya daha iyi organize olarak daha uzun süre zorlamak) elbette mümkündü ama çok daha iyi olmas›n›n (Taksim’de belli süre etkinlik kurmak) flartlar› yoktu. Bu kazan›m, baflar› ve sonuçlar›yla beraber 2008 1 May›s, mevcut gerçekliklerin bir kez daha bütün ç›plakl›¤›yla görülmesine yol açm›flt›r ki, bu durum sürece/döneme iliflkin acil görev ve sorunlar› ortaya koymam›z› gerekli k›lmaktad›r. Bunlar›n ilki yukar›da da and›¤›m›z üzere iflçi s›n›f› hareketinin ekonomik-demokratik alan örgütlülü¤ünde yani sendikalardaki durumuna iliflkindir. Bu konudaki

16-29 Mayıs 2008 büyük zafiyet, egemen s›n›flar cephesindeki krizin de büyümesine paralel, s›n›f çeliflkilerinin giderek derinleflti¤i, yoksullaflman›n boyutland›¤›, sömürünün katmerleflti¤i, s›n›fa yönelik sald›r›lar›n alabildi¤ine artt›¤› günümüz koflullar›nda, daha da kritik hale gelmifltir. S›n›f, önce kendi içerisinde s›n›f düflmanlar›ndan ar›nmak durumundad›r. 1 May›s sürecinde konfederasyonlar›n sergiledikleri tutum ortadad›r. Dahas›, faflist diktatörlü¤ün önümüzdeki süreçte gerek emekçi s›n›flara gerekse de devrimci, yurtsever ve demokratik güçlere yönelik ekonomik ve politik kapsamdaki sald›r› ve katliamlar› boyutlanacakt›r. T. Erdo¤an’›n “Ayaklar bafl olursa k›yamet kopar” demesi bofluna de¤ildir. “K›yamet” ifadesi içinde bulunduklar› durumu yans›tan, korkuyu d›fla vuran bir itiraf niteli¤indedir. Nitekim Nepal’deki “büyük k›yamet”ten sonra, açl›k isyanlar› yaflanan bir dizi ülkeden “küçük k›yamet” haberleri gelmektedir. 1 May›s, k›r›lma noktas› olarak de¤erlendirilmifl, s›n›f hareketinin ileri noktalara s›çramas›, ivmesinin daha da yükselmesi istenmedi¤i için tatil ilan edilmemifl, özellikle de Taksim konusunda, belli bir hesaplaflman›n/iddialaflman›n alan› ve mevzisi olarak kabul edilegeldi¤i için ayak direme tutumuna girilmifltir. Önümüzdeki süreçte daha çok yüklenmek zorunda olduklar› ve bu yüzden iflçi s›n›f› ve devrimci-demokratik güçlere manevra alan› b›rakmaya hiç tahammülleri olmad›klar› görülmelidir. Böylelikle bir di¤er sorun/görev ortaya ç›kmaktad›r. 1 May›s 2008’de Taksim kuflatmas›n› yarmak için ortaya konulan irade ve faflist devlet terörünü gö¤üslemek için sergilenen kararl›l›k ve devrimci dayan›flma, s›n›f mücadelesinin bütününe tafl›nmak durumundad›r. ‹flçi ve emekçiler hedef konumundad›r ve daha çapl› sald›r›larla yüz yüzedir. Büyük bir potansiyele sahiptir ve genifl y›¤›nlar› ateflleyecek güç onlardad›r. Ne var ki onlar›n da do¤ru önderlikler alt›nda, devrimci bir at›l›mla ve militan bir ruhla harekete geçirilmesi gerekmektedir. Halk Savafl›’n›n ateflini k›rlarda büyütmeye çal›flan gerillaya ve Kürt Ulusal Hareketi’nin savafl ve direnifliyle beraber sokaklar›, meydanlar› zapteden Kürt halk›na do¤ru uzanacak bu hareket, “k›yamdan k›yamete” do¤ru giden yolu k›saltacakt›r.


İşçi-köylü 5

16-29 Mayıs 2008

İşçi/köylü

Tersane iflçilerine “Erdo¤an gözalt›s›” Erdo¤an’›n tersanelere geliflini pankart açarak protesto etmek ve tersane iflçilerinin taleplerini gündeme tafl›mak isteyen sendika yöneticilerine ve üyelerine sald›ran polis, eylemcilerin pankartlar›n› açmaya f›rsat bile b›rakmayarak, gözalt›na ald›.

AKP hükümetinin tersanelerdeki sorunlara karfl› ikiyüzlü tutumu, geçti¤imiz günlerde Erdo¤an taraf›ndan gerçeklefltirilen Deasan Tersanesi ziyaretiyle bir kez daha a盤a ç›kt›. Ayn› zamanda iflçi-emekçi düflmanl›¤›n›n aleni bir hale dönüflmesinin de göstergesi olan bu ziyaret s›ras›nda, ziyareti protesto eden tersane iflçileri ve sendika yöneticileri gözalt›na al›nd›lar. Erdo¤an’›n 3 May›s günü ziyaret etti¤i Deasan Tersanesi, bölgedeki en

kurals›z çal›flma koflullar›na sahip olan, ad› s›k s›k ifl cinayetleri ile an›lan bir tersane olup, hakk›nda Çal›flma Bakanl›¤› taraf›ndan 20 fiubat’ta k›smi ifl b›rakma karar› bulunmakta. Ancak bu karara ve tersanedeki koflullar›n devam etmesine karfl›n, bölgeye gelen Erdo¤an, bu tersanede yap›lacak olan bir karakol botunun ilk kayna¤›n› yaparak, sermayenin temsilcisi oldu¤unu kez daha gösterdi. Onca ifl cinayeti yaflan›rken tersane-

Emekçinin Gündemi 1 May›s’ta yüzeye ç›kan gücü örgütleyelim! ‹flçi ve emekçilerin örgütlenmesine yönelik sald›r›lar durmaks›z›n devam ediyor. 2008 1 May›s’›ndaki fliddet, abluka, terör ve s›k›yönetime karfl› iflçi ve emekçilerin birleflme, hak arama, mücadele ve direnifl yönündeki tavr›, s›n›f hareketindeki k›p›rdanman›n iflaretini vermektedir. Ancak, bu her fley demek de¤ildir. Zira s›n›f hareketi ve mücadelesi önemli bir dönemeçten geçmektedir. Ya bu dönemeci kararl›l›kla aflarak daha iyi bir süreci bafllatacakt›r ya da bugün bulundu¤umuz yerin daha gerisine düflülecektir. Ki bu durum, uzun süre daha s›n›f hareketini etkisiz k›lacakt›r. Bu anlamda 2008 1 May›s’› iflçi s›n›f› hareketi ile burjuvazi aras›ndaki mücadelede bir üst noktayd›. Bu mücadelede moral ve motivasyon üstünlü¤ü ve sald›r›lar karfl›s›ndaki tutumuyla

emekçiler daha avantajl› bir noktadad›r. Sald›rganl›¤›yla teflhir olan AKP hükümeti ise, bunun ac›s›n› ç›kartmak için ‹stihdam Paketi vb. sald›r›lar haz›rlayarak mücadeleci duruflu etkisiz k›lmay› hedeflemektedir. Son bir y›la yak›nd›r iflçi hareketindeki k›p›rdanma ve yükselifl bugün aç›s›ndan oldukça önemli bir yerde durmaktad›r. Siyasal iktidar ise bu yükselifli durdurabilmek, da¤›tmak ve etkisizlefltirmek için tüm yol ve yöntemleri denemektedir. Türk-‹fl’in gerek 13-14 Mart ve 6 Nisan’da SSGSS karfl›t› eylemlerdeki tutumu gerekse 1 May›s’a bir gün kala Taksim “›srar›ndan” vazgeçmesi (yani tam da hükümetin sular›nda yüzmesi) devlet aç›s›ndan bulunmaz bir nimet durumundad›r. Çünkü devlet, her zaman iflçi ve emekçilerin temel örgütlen-

lere ad›m›n› bile atmayan baflbakan›n bu aç›k tutumu, tersane iflçileri ve Limter-‹fl Sendikas› yöneticileri taraf›ndan protesto edildi. Ancak Baflbakan’la görüflmek isteyen iflçilere ve sendika yöneticilerine polis sald›rmakta gecikmedi. Sendika yöneticilerine ve üyelerine sald›ran polis, kitlenin pankartlar›n› açmas›na f›rsat bile b›rakmayarak, gözalt›na ald›. Gözalt›na al›nanlar bu s›rada “Tersane iflçisi köle de¤ildir”, “Art›k ölmek istemiyoruz”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” sloganlar› atarak durumu protesto ettiler. Gözalt›na al›nanlardan, Limter-‹fl Genel Sekreteri Kamber Sayg›l› ve At›l›m muhabiri Mustafa Kapar, haklar›nda aranma karar› oldu-

me araçlar›n› teslim (ya da kontrol alt›na) alarak s›n›f›n mücadelesini de durdurmak ve etkisizlefltirmek ister. Yine de bu noktada her fley kontrolü alt›nda de¤ildir. Zira tüm bu ihanetçi ve iflbirlikçi çizgiye ve prati¤e karfl› sendikalar›n içinde iflçi s›n›f›ndan yana mücadele eden flubelerin karfl› çizgisi geliflmektedir. Ki bu çizgi SSGSS karfl›t› hareket içinde de, 1 May›s’ta da (üstelik Deri-‹fl ve Belediye-‹fl gibi ifl b›rakarak) kendisini var etmifl ve dipten gelen dalgay› yüzeye tafl›mada önemli bir misyon yüklenmifltir. Türk-‹fl içindeki bu mücadeleci çizgi, bu tutumuyla oldukça önemli bir süreci bafllatm›fl bulunuyor. Bunu, Türk-‹fl içerisindeki ileri sendikalar›n 13-14 Mart ile 6 Nisan’daki prati¤inde ve 1 May›s’ta (daha da ileri giderek Türk-‹fl’in yönetiminden de bir parçay› yan›na alarak) göstermifltir. Ve bu çizgi tüm emek cephesini olumlu yönde etkilemektedir. Bu tutum ve anlay›fl›n daha da gelifltirilmesi ve büyütülmesi ise baflta DDSB’lilerin görevidir. Art›k yavafl yavafl da olsa, sanc›l› da ger-

¤u gerekçesiyle, Emniyet Müdürlü¤ü’ne götürülerek, ertesi gün ç›kar›ld›klar› Savc›l›k’ta ifade verdikten sonra serbest b›rak›ld›lar.

Tersaneler yine can ald› Tersanelerdeki koflullara dönük tepkiler sürerken, tersaneler can almaya devam ediyor. 9 May›s günü Selah Tersanesi’nde gerçekleflen bir patlamada ‹zzet Gider adl› iflçi yaflam›n› yitirirken, 1 mühendis ve en az 5 iflçi de yaraland›. Yaralanan iflçilerden Ç›nar Kayg›s›z’›n durumunun a¤›r oldu¤u bildiriliyor. Limter-‹fl Sendikas› 10 May›s sabah 07.30’da G‹SB‹R önüne bir yürüyüfl düzenleyerek, tersanelere yaflananlara bir kez daha dikkat çekti. (Kartal)

çekleflse yüzeye ç›kan direnifl ve eylemleri büyütmeliyiz. Örne¤in, Deri-‹fl Sendikas›’n›n Düzce’deki Desa Deri iflçilerinin sendikal örgütlenmeden dolay› iflten at›lmalar›na karfl› ald›klar› tav›rdan dolay› iki gün arka arkaya 41 iflçinin gözalt›na al›nmas›na karfl› Türk-‹fl’in sessiz kalmas›na yönelik tav›r yükseltilmelidir. Bu flekilde Türk-‹fl içinde art›k gizlenemeyecek durumda olan ayr›l›k çizgisi derinlefltirilebilecektir. Yine Konfederasyona ba¤l› sendikalar›n Desa direnifliyle dayan›flma içinde olmas›, direnifli sahiplenmeleri, yükselen mücadeleye katk› sunmaktad›r. Unutmamak gerekir ki, bu çizgi dünün ortaya ç›kard›¤› sonuçtur. Özelde Deri-‹fl’in bu direnifl ve mücadeleci çizgisi Düzce’de bulunan ve mücadele etmek isteyen sendikalar› ve di¤er kesimleri olumlu yönde etkilemektedir. Bugün görevimiz mevcut Desa direniflini olan gücümüzle desteklemek ve buna katk› sunmakt›r. Di¤er yandan sendikal hareketteki iflbirlikçi ve ihanetçi çizgiyi teflhir ederek, mücadeleci çizgilerin iktidarlaflmas›n› hedeflemekteyiz.


İşçi/köylü

İşçi-köylü 6

ileri: ç fl i i r e d a Des

“Sendika yoksa üretim de yok!” DESA kimdir? Türkiye’deki en büyük deri flirketi olan DESA Deri’nin ‹stanbul Sefaköy, Çorlu ve Düzce’de üç ayr› fabrikas› bulunuyor. Dünyaca ünlü pek çok uluslararas› markaya üretim yapan DESA 2007 y›l›n› 87 milyon dolarl›k ciroyla kapatt›. DESA’n›n Londra’da 10, Türkiye çap›nda 67 ma¤azas› bulunuyor. 30 Haziran 2006 itibariyle Sermaye Piyasas› Kurulu’na tebli¤ etti¤i çal›flan say›s› 888 olan flirketin borsada hisse senetleri de sat›lmakta. üzce’de kurulu bulunan DESA Deri’de sendikalaflt›klar› için iflten at›lan iflçiler patronun bask›lar›na ve iflten atmalara ra¤men sendikadan vazgeçmiyor. Deri-‹fl Sendikas›’na üye olduklar› için iflten at›lan 40 iflçi, iki haftad›r fabrika önünde bekliyor. Anayasal haklar›n› kullanarak sendikaya üye olan iflçiler patronun hukuksuz uygulamalar›na maruz kal›yor. Kamuoyuna yapt›¤› aç›klamalarda sendikaya karfl› olmad›¤›n› söyleyen DESA yönetimi, iflçileri odalar›na çekerek tehdit etmifl ve istifa etmeye zorlam›fl. ‹flçilerin direnifline destek olmak amac›yla fabrika önüne giden Deri-‹fl Genel Baflkan› Musa Servi, Türk-‹fl ‹l Temsilcisi Ali Güler, A¤aç-‹fl eski flube baflkan› Cemil T›naz, Deri-‹fl Uzman› Nuran Güleç iflçilerle birlikte gözalt›na al›nd›.

D

‹flçiler gözalt›lara tepki gösterdi DESA Deri’nin ‹stanbul Sefaköy’de bulunan Genel Merkezi önünde biraraya gelen iflçiler, patronun bask›lar›na boyun e¤meyeceklerini, hayk›rd›klar› sloganlarla dile getirdi. “DESA’da sendika olacak baflka yolu yok”, “Zafer direnen emekçinin olacak” sloganlar› ile “Sendika anayasal hakt›r, sendika hakk›m›z engellenemez, sendikaya üye olmak suç de¤ildir” yaz›l› pankart› açarak DESA önüne yüründü. ‹flçilerin coflkulu oldu¤u eylemde konuflan Deri-‹fl Genel Baflkan› Musa Servi; DESA patronunun sendikaya üye olan iflçileri iflten ç›kard›¤›n›, tek tek sorguya çekti¤ini dile getirerek, deri iflçilerinin köle olmad›klar›n› sendikaya üye olarak gösterdiklerini söyledi. Konuflmas›n› sloganlar eflli¤inde bitiren Servi’den sonra D‹SK Nakliyat-‹fl

Genel Baflkan› Ali R›za Küçükosmano¤lu da bir konuflma yapt›. ‹flten at›lan DESA iflçilerini yaln›z b›rakmayan Tuzla iflçileri de eylemdeki yerlerini ald›. Eyleme Belediye-‹fl 2 No’lu fiube yöneticileri de destek verdi. Eylem sonras› görüfltü¤ümüz Tuzla deri iflçisi ve iflyeri temsilcisi Bayram Ateflo¤lu; DESA’da iki ayd›r sendikal çal›flma yürütüldü¤ünü, patronun sendikay› ö¤rendikten sonra iflçileri iflten ç›karmaya bafllad›¤›n› dile getirerek, buna karfl›l›k s›n›f dayan›flmas›n› büyütmenin önemli oldu¤unu söyledi. DESA’da sendikalaflma mücadelesi yürüten iflçilerden Caner Özçelik; patronun “performans›n›z düflük” diyerek iflçileri 1 May›s günü iflten ç›kard›¤›n› dile getirerek bu sürece nas›l gelindi¤ini bizimle paylaflt›. Fabrikada iflçiler a¤›r çal›flma koflullar› alt›nda mesai yap›yor. Buna karfl›l›k ald›klar› maafl ise asgari ücret düzeyinde. Tuvaletler bozuk, yemekler kötü ç›k›yor. DESA’da iflçiler “denklefltirme” ad› alt›nda 3-4 gün geceli gündüz çal›flt›r›l›p fazla mesai paras› ödememek için sonraki 3-4 gün zorla izne ayr›l›yor. Herhangi bir nedenle çal›flma saatleri içinde izin al›nd›¤›nda DESA,

Nergis Tekstil iflçisi isyanda! Bursa Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Nergis Holding bünyesinde faaliyet gösteren Nergis Tekstil, 1981 y›l›ndan bu yana polyester iplik ve kumafl üretiyor. Fabrikan›n patronu eski bakan Cavit Ça¤lar. cü. fiu an fabrika 167 bin metrekare alanda toplam bin 339 iflçiyle faaliyet gösteriyor. Ça¤lar, fabrikan›n “zor durumda” oldu¤unu söyleyip 5 ay› geçkin bir süredir 784 iflçiyi ücretsiz izne ç›karm›flt›r. Ne patron ne de

yap›lmayan mesaiyi saat bafl›na iki kat› ücretin ödendi¤i tatil mesailerinden kesiyor. Fabrikada tatiller Pazar, Pazartesi günü yap›l›yor. Tüm bunlara itiraz edildi¤inde iflten at›lmak an meselesi. Servisler için de iflçilerden 1 YTL ücret al›n›yor. ‹flçiler sendika çal›flmas›na bafllay›nca patron, 25 iflçiyi iflten ç›karm›fl, sendikalaflma devam edince di¤er iflçileri de iflten ç›karmaya bafllam›fl. fiu an toplamda 40 iflçi iflten ç›kar›lm›fl durumda. ‹flçiler sendikaya üye olunca fabrika yönetimi iflçilere kendi istekleri ile iflten ayr›ld›klar›n› yazan bir k⤛da imza atmaya zorlam›fl. ‹flçileri afla¤›layarak ve zor kullanarak k⤛tlar› imzalatmak isteyen patronun icraatlar› bununla bitmiyor. Fabrikaya noter ça¤›rarak sendikadan istifa eden iflçilere ifle geri al›nacaklar› vaadinde bulunmufl. “Performans düflüklü¤ü” iddias› ile iflten ç›kar›lan Sevil Çerçi ise sendikadan önce, ay›n eleman› seçildi¤ini söylüyor. Fabrikada karfl›laflt›klar› sorunlar› ve sendikalaflma mücadelesini bize anlatan Çerçi, sendika fabrikaya girinceye kadar mücadeleye devam edeceklerini dile getiriyor. (‹stanbul)

Türk-‹fl’e ba¤l› TEKS‹F Sendikas› iflçilerin durumuna karfl› k›l›n› k›p›rdatmaktad›r. Patron ve sendikan›n “ha bugün ha yar›n iflbafl› yapacaks›n›z” oyalama taktiklerine karfl› iflçiler, 1 May›s’ta fabrika önünde, 2 May›s’ta AKP ‹l binas›na ve en son 5 May›s günü yine fabrika önünde toplanarak çeflitli eylemler gerçeklefltirdiler. Bunun üzerine fabrika yetkilileri, sendika yöneticileri ile görüflüp 15 gün daha ek süre vermelerini istedi. Bu aç›klaman›n ard›ndan iflçiler eyleme son vererek da¤›ld›lar. Sendika ve iflçiler e¤er bu 15 gün içerisinde herhangi bir geliflme olmazsa, Ankara’da Çal›flma Bakanl›¤› önünde eylem yapacaklar›n› ifade ettiler. (Bursa)

16-29 Mayıs 2008

Yemek zamm›na karfl› eyleme devam... Ankara Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi Hastanesi çal›flanlar› yemeklerini paral› hale getiren genelgeye karfl› eylemlerine devam ediyor. Hacettepeli SES üyeleri, yemek boykotlar›n›n 15. gününde yemekhane önünden Rektörlü¤e yürüdüler. Emekçiler, yemeklerin yeniden paras›z olmas› talebiyle toplad›klar› 1500 imzay› da Rektörlü¤e teslim ettiler. 7 May›s günü 12.30’da Hacettepe Merkez Kampüs içinde bulunan yemekhane önünden Rektörlük önüne yürüyen 500’e yak›n SES üyesi, paral› yemek uygulamas›n›n son bulmas›n› talep etti. Eylemde SES iflyeri temsilcisi taraf›ndan okunan bas›n aç›klamas› ile sa¤l›k çal›flanlar›na yemekleri paral› hale getiren genelgenin geri çekilmesi talebi yinelendi. SES Genel Baflkan› Bedriye Yorgun, eylemde yapt›¤› konuflmada paras›z yemek için sürdürdükleri mücadelenin yayg›nlaflt›r›lmas› için çal›flt›klar›n› dile getirdi. Yap›lan bas›n aç›klamas› ve konuflmalar sonras› bir heyet çal›flanlar›n toplad›¤› dilekçeleri Rektörlük’e teslim etti. (Ankara)

Tuzla ile dayan›flma eylemi... Tuzla’da yaflanan ifl cinayetlerine karfl› ö¤renciler bir dayan›flma eylemi gerçeklefltirdi. Son olarak 9 May›s günü Selah Tersanesi’nde yaflanan patlamada bir iflçi hayat›n› kaybetmifl 6 iflçi de yaralanm›flt›. Tuzla’da art›k s›radan bir geliflme haline gelen ifl cinayetlerine karfl› iflçilerin yapt›¤› eylemlerin yan›nda üniversite ö¤rencileri de ifl cinayetlerine sessiz kalm›yor. Tuzla’da yaflanan ifl cinayetlerini k›namak ve ö¤renci gençlik ile iflçi s›n›f› aras›ndaki dayan›flmay› büyütmek amac›yla biraraya gelen Bo¤aziçi Üniversitesi ö¤rencileri bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. 10 May›s günü saat 12.30’da Galatasaray Lisesi önünde buluflan ö¤renciler yapt›klar› bas›n aç›klamas›nda Çal›flma Bakan› ve Baflbakan›n ifl cinayetleri ile ilgili “Bir tane iflçi ölmüfl k›yameti kopar›yorsunuz, Çin’de Hindistan’da bir seferde 250 iflçi ölüyor”, “Ölümler ortalaman›n alt›nda” aç›klamalar›na tepki gösterdi. Ö¤renciler gündemde yo¤un bir yer alan ‘68 gençlik hareketine de dikkat çekerek ‘68’in geçmiflte kalm›fl bir nostalji olmad›¤›n›, dönemin devrimcilerinin iyi çocuklar olarak gösterilmesinin tarihin çarp›t›lmas› anlam›na geldi¤ini dile getirdiler. Aç›klaman›n ard›ndan söz alan bir tersane iflçisi Tuzla’da yaflanan ifl cinayetlerini al›nacak önlemlerle engellenebilece¤ini, ancak patronlar›n iflçilerin hayat›n› yok sayd›¤›n› ifade etti. (‹stanbul)


16-29 Mayıs 2008

İşçi-köylü 7

İşçi/köylü

Emperyalistlerden Tar›m Bakanl›¤›’na yeni emir:

“Uflaklar, hedefiniz 70 milyar dolar, ileri!” “Köylüler gübre kullanamaz durumda!”

Ülkemizde tar›m h›zla tasfiye ediliyor. Ç›kar›lan yasalar, k›s›tlanan desteklemeler, özellefltirmeler vs. tasfiye sürecinin birer parças›d›r. Bu demek oluyor ki halk›n üretimine dönük politikalar terk ediliyor, tar›m emperyalistlerin eline b›rak›l›yor. Tar›m ve Köyiflleri Bakanl›¤› Mart ay›n›n sonlar›na do¤ru “2008-2012 Tar›m Vizyonu”nu düzenledi¤i bir toplant›yla kamuoyuna aç›klad›. Bu vizyonla, ülke tar›m›n›n Gayri Safi Milli Hâs›las›n› 70 milyar dolara ç›karmay› hedeflediklerini belirtti. Mehdi Eker’in bu aç›klamay› yapt›¤› günlerde tar›mla ilgili oda ve dernek baflkanlar› da tar›m ürünlerinde yaflanan gerilemeye, ithalat›n ve d›fla ba¤›ml›l›¤›n artt›¤›na dikkat çekiyorlard›. Bu aç›klamalar halka düflen yoksullu¤un bir ifadesi iken 70 milyar dolarl›k gelirin tar›mda yaflanan gerilemeye ve artan d›fla ba¤›ml›l›¤a ra¤men elde edilece¤ini de göstermektedir. IMF ve DB’nin isteklerini harfiyen yerine getiren AKP hükümetinin bu hedefine nas›l ulaflaca¤›na biraz daha yak›ndan bakal›m.

Tar›m Bakan›’na de¤il, yaflfla ananlara bakal›m Tar›m Bakan› “Türkiye d›fl›ndaki bütün üretici rakibimiz, tüketiciler ise potansiyel müflterimizdir” slogan›yla aç›klad›¤› 70 milyar dolar gelir hedefine kimin üzerinden ulaflaca¤›n›n da ipucunu vermektedir. Son y›llardaki geliflmelere bak›ld›¤›nda “rakibin ve potansiyel müflterinin” topra¤›ndan kopart›lan köylüler oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Bunun en aç›k örne¤i tar›msal destekleme politikalar›d›r. DB ile yap›lan anlaflmalar çerçevesinde belirlenen tar›msal desteklemeler, AKP hükümeti döneminde dibe vurmufl vaziyettedir. Kald› ki yap›lan destek ödemelerinin de aslan pay› zengin köylülere akarken, yoksul köylüye ya çok az bir miktar ulaflmakta ya da hiç ulaflmamaktad›r. Bu durumda ise “Türkiye d›fl›nda bütün üreticilerin” kapsam›na yoksul köylüler de dâhildir. Yap›lan aç›klamalara göre 16 sektörün en üst düzey yetkilileriyle “ortak ak›l toplant›lar›” sonucu belir-

lenen 70 milyar dolarl›k gelir hedefi, 183 konu bafll›¤› görüflülerek belirlenmifltir. Tar›m Bakanl›¤›’n›n yapm›fl oldu¤u bu “kapsaml› çal›flman›n” tabi ki gerçeklik pay› vard›r. 16 sektörün (siz emperyalist flirketler anlay›n) bir araya gelerek 70 milyar dolardan ne kadar pay alaca¤› da kuflkusuz ki 183 konu bafll›¤›ndan bir tanesidir. Bu “kapsaml› çal›flma” sonucu 5 y›ll›k plan oluflturulmufl, yani 5 y›ll›k süre içinde tar›ma “çekidüzen” verilece¤i ifade edilmektedir. Bu “çekidüzen”in nas›l yap›laca¤›n› 2009 May›s’›na kadar TMO’ya ithalat yetkisinin verilmesinde görmekteyiz. Bu “kapsaml› çal›flman›n” niteli¤ini ise Eker’in beylik laflar› de¤il tar›mda yaflananlar gösterecek. Haf›zalar›m›z› biraz yoklad›¤›m›zda tar›mda yaflananlar›n ne oldu¤unu görmekteyiz. Artan girdi fiyatlar› (4 ay önce 26 YTL olan gübre, flimdi 49 YTL’ye sat›lmaktad›r) ve ithalat rakamlar›, aç›klanan düflük taban fiyatlar› gördüklerimizin sadece birkaç örne¤idir. Tüm bunlar›n anlam› ülke tar›m›n›n emperyalist tekellere b›rak›lmas›d›r. Tar›m Bakanl›¤›’n›n 16 sektörün en üst düzey yetkilileriyle yapt›¤› “kapsaml› çal›flma”da kimin ç›karlar› gözetildi¤i ortaya ç›kmaktad›r. ZMO, TZOB, TZD gibi önemli tar›msal kurulufllar›n öneri-uyar› vb. aç›klamalar›n› dikkate almayan Tar›m Bakanl›¤› 16 sektörle oturdu¤u masadan 5 y›ll›k planla ç›kmaktad›r. Ülkemizde sektör kapsam›nda tar›mla ilgilenenlerin hem ilgi boyutlar› hem de sektöre hâkim olan emperyalist flirketlerin a¤›rl›¤› düflünüldü¤ünde, Tar›m Bakanl›¤›’n›n bu “kapsaml› çal›flmas›”n›n tar›m sektöründe, kendi deyimi ile bir “altyap›” oluflturmay› de¤il emperyalist ç›karlar› art›rmay› hedefledi¤i aç›kt›r. 70 milyar dolar da bunun rakamsal ifadesidir. Tar›msal üretimi elinde bulundu-

ran emperyalistler, piyasada satabilecekleri ürünleri üretmeye yöneliyorlar. Üretilen ürünleri uluslararas› pazarlarda satarak kârlar›na kâr kat›yorlar. Bunu gerçeklefltirebilmeleri için birilerinin üretmemesi, uluslararas› piyasalara ürün sürmemesi gerekiyor. Çünkü emperyalistlerin elinde her zaman bir üretim fazlas› olur ve bu üretim fazlas›n› elinden ç›karabilmesi için birilerinin üretmemesi gerekmektedir. Üretmemesi gereken birileri ise bizim gibi yar›-sömürge ülkelerdir. Eker yapt›¤› aç›klamada “tar›m sektörünün kendi alt yap›s›n› oluflturmas›, sürdürülebilir ve pozitif bir tar›m sektörü hedefledikleri”ne dikkat çekmektedir. Bu sözlerin ülkemiz gerçekli¤i ile örtüflüp örtüflmedi¤ini anlamak için âlim ya da tar›m uzman› olmaya gerek yoktur. AKP hükümetinin 6 y›ll›k döneminde Meclis’ten geçirdi¤i tar›m yasalar›na bak›ld›¤›nda her fley apaç›k görülmektedir. AKP hükümeti, izledi¤i tar›m politikalar›yla, ülke tar›m›nda emperyalist tekeller için bir altyap› oluflturmaktad›r. Emperyalistlerin ç›karlar›na hizmet edecek flekilde tar›m› “sürdürülebilir” hale getirmektedir. “20082012 Tar›m Vizyonu” ve 70 milyar dolar gelir hedefi bunun dile getirilifl biçimidir. Kuflkusuz ki bunun kapsam› toprak a¤alar›, tar›msal flirketler ve emperyalist tekellerle s›n›rl›d›r. Yoksul köylü ise aç kald›¤›n›, periflan oldu¤unu anlatt›¤›nda “terbiyesiz” denilerek “anan› al da git” denilerek yine azarlanacakt›r. Bugün bu yaflananlar köylülü¤ün, kendi topra¤›nda köle durumuna getirilmesinden baflka birfley de¤ildir. IMF, DB anlaflmalar›na, Ortak Tar›m Projesi’ne, emperyalist ç›karlara kurban edilmesidir. 2008-2012 Tar›m Vizyonu ve 70 milyar dolar gelir hedefi de bunun son örne¤idir.

Türkiye Ziraat Odalar› Birli¤i (TZOB) Genel Baflkan› fiemsi Bayraktar yapt›¤› bas›n aç›klamas› ile gübredeki fiyat art›fl›n›n tar›msal üretimi olumsuz etkileyece¤i uyar›s›nda bulundu. Bayraktar; son bir y›l içinde gübreye yüzde 150 oran›nda art›fl yap›ld›¤›n›, 2007 y›l›nda gübre kullan›m›n›n yüzde 4 oran›nda azald›¤›n› sadece Nisan ay›nda gübreye iki defa zam yap›ld›¤›n› söyledi. Bayraktar, gübredeki KDV’nin yüzde 18’den yüzde 1’e indirilmesi gerekti¤ini, fiyatlardaki art›fl›n devam etmesi halinde köylünün gübre kullanamaz hale gelece¤ini belirtti. (H. Merkezi)

“Kurakl›ktan k›r›l›yoruz!”

Ya¤›fllar›n bu y›l yüzde 50 oran›nda azald›¤› T. Kürdistan›’nda kurakl›k tehlikesi kap›da! Kurakl›k yüzünden bölgedeki arpa ve mercimek tarlalar› tamamen kururken, bu¤day tarlalar›nda yüzde 70 oran›nda kay›p yafland›. Mardin’de F›r›nc›lar Odas›’n›n iste¤iyle toplanan Esnaf ve Sanatkâr Odas› 200 gr ve 35 Kurufl’a sat›lan ekme¤in gramaj›n› 250’ye sat›fl fiyat›n› da 500 Kurufl’a ç›kard›. Bu¤day ekmek için mazotu ve gübreyi borçlanarak sat›n alan köylüler, kurakl›¤›n yaflanmas› ile borçlar›n› nas›l ödeyeceklerini kara kara düflünüyor. Köylüler kurakl›¤a karfl› ya¤mur duas›na ç›karken, Tar›m Bakan› Mehdi Eker, ya¤›fllar›n az olmas›ndan dolay› herhangi bir s›k›nt› yaflanmad›¤› aç›klamas›nda bulundu! (H. Merkezi)


İşçi-köylü 8

Dengê azadi

Munzur’uma dokunma!

16-29 Mayıs 2008

Bir ça¤r›fl›m, bir prova, bir can daha... Kapal› bir salon, içerde yaklafl›k bin insan, d›flar›da kin kusan gözlerle ba¤r›flan insanlar. Polis sadece salonun girifl kap›s›n› tutuyor. ‹çerdeki insanlar “provokasyon” ihtimali gerekçe gösterilerek ç›kart›lm›yorlar...

27 Nisan tarihinde saat 12.00’de Mersin Tuncelililer Derne¤i taraf›ndan “Munzur’da barajlara ve siyanürlü alt›n aramaya hay›r” konulu bir panel ve bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. Mersin Yeniflehir Belediyesi Konferans Salonu’ndan Tuncelililer Derne¤i’ne kadar bir yürüyüfl gerçeklefltirildi. Yürüyüfl boyunca s›k s›k sloganlar at›ld›. Dernek binas› önüne var›ld›¤›nda bir bas›n aç›klamas›yla “Barajlara ve siyanürlü alt›n aramaya hay›r!” fleklinde sloganlar at›ld›. (Mersin)

Ça¤r›fl›m 27 Nisan’da Sakarya’da DTP bir flölen düzenlemekteydi. Ancak gündeme yans›yan flölenden daha çok, flölen salonunun d›fl›nda tertiplenen faflist sald›r›yd›. Akflamdan bafllay›p, gece yar›s›ndan sonra da devam eden bu sald›r› insan›n akl›na birçok fleyi getiriyor. Auschwitz’de al›yoruz solu¤u, daha do¤rusu gaz odalar›nda canl› canl› yak›lan Museviler solu¤umuzu kesiyor. O kadar uza¤a gitmeden Marafl geliyor gözlerimizin önüne ve sonra Sivas’tay›z. Canl› canl› atefle veriliyor bedenlerimiz. Ayn› senaryo, oyuncular ayn›, ma¤durlar ayn›. Ad› farkl› sadece ma¤durlar›n, Kürtler. “Vatan› ben daha iyi savunurum” kisvesiyle katliamc›l›¤a soyunan, katliamc›l›ktan geri durmayan, bu yönüyle Ülkü Ocaklar›n›n taht›na göz dikmifl Alperen Ocaklar› devrede bu defa. Sistemin yeni flamar o¤lan›: Alperenler. Alperenler, BBP güdümünde. BBP Baflkan› Muhsin Yaz›c›o¤lu. Hani flu Sivas katliam›n› bizzat örgütleyen faflist. Hani flu Hrant’›m›za kurflun s›kanlar›n kollay›c› babas›. Hani flu, parlamentonun vakur görünümlü ma¤rur

simas›, “yüce” parlamentonun vekillerinden Muhsin Yaz›c›o¤lu.

Prova Saatler öncesinden ilçelerden otobüslerle getiriliyor gözü dönmüfl onca faflist, beraberinde bir o kadar kand›r›lm›fl insanlar. Faflizmin cenderesinde düflünme yetisi dumura u¤ram›fl ço¤u emekçi, yoksul insan belki de. Etkinlik kat›l›mc›lar›ndan DTP milletvekili ‹brahim Binici durumu kaç kez Valili¤e bildirmesine ra¤men, Vali, “birkaç zarars›z kifli, hemen da¤›t›labiliriz” diyerek faflist güruha adeta kol kanat geriyor. Oldukça bildik bir durum bu. Çünkü yaflananlardan sonra bu devletin Baflbakan›, ‘’Milletin hassasiyetlerini görmezden gelerek hareket ederseniz, olaca¤› budur tabi’’ minvalinde bir aç›klamayla bu linç giriflimini desteklemekle kalm›yor yeni linçlere aç›ktan davetiye sunuyordu. Kapal› bir salon, içerde yaklafl›k bin insan, d›flar›da kin kusan gözlerle ba¤r›flan insanlar. Polis sadece salonun girifl kap›s›n› tutuyor. ‹çerdeki insanlar “provokasyon” ihtimali gerekçe gösterilerek ç›kart›lm›yorlar. Oysa hemen üç gün sonra “provokasyon” ihtimali gerekçesiyle on binlerce polis 1 May›s için ‹stanbul’da konumland›r›l›yor, sadece d›flar›dan getirilen gaz bombas› say›s› 5000 adetten fazla. Ama Sakarya’da polis, valisinin birkaç kifli dedi¤i kalabal›¤› bir türlü da¤›tm›yor. Da¤›tmas› da beklenemezdi ki, bir iddiaya göre yeni toplanan kalabal›¤›n aras›nda Emniyet Müdür Yard›mc›s› da bulunmaktayd› çünkü.

Bir can daha... Elias Canetti yaflasa da d›flar›da toplanan kalabal›¤› görebilseydi! A¤›zlar› köpürmüfl bu kalabal›k tam da Kitle ve ‹ktidar kitab›nda bahsetti¤i av sürüsüne bir örnekti. O av sürüsü linç hukukunu

kendinde gerçeklefltiriyordu. Ve yine Canetti’nin dedi¤i gibi bu sürü türünün deflarj› (da¤›lmas›) için kurban› (içerdekileri) yemesi gerekmektedir. Alt› saatten fazla içerde mahsur b›rak›lan insanlardan baz›lar› fenal›k geçiriyor. ‹çlerinden 65 yafl›ndan bir DTP’li, Ebubekir Kalkan kalbine yenik düflerek yaflama veda ediyor. Ambulansa yak›nlar›ndan birisinin al›nmas›na müsaade edilmiyor. Buna ra¤men kalabal›k da¤›lmam›flt›r. Do¤ruyu söylüyor Canetti, yemeden duramayacakt›r. Bizler iyi tan›yoruz bu kalabal›¤›: Bunlar Trabzon’da TAYAD’l›lar› bildiri da¤›tmalar› nedeniyle linç etmeye kalk›flan, yaflanan sald›r›y› protesto etmek için bas›n aç›klamas› yapan TAYAD’l›lara yeniden sald›ran kalabal›¤›n ayn›s›d›r. Yine Sakarya’da ayn› olaya iliflkin bildiri da¤›tanlara sald›ran kalabal›kla, ‹zmir-Seferihisar’da befl genci PKK’li diye öldürmek isteyen, Gemlik’te yap›lmas› planlanan mitinge giderken, Bozüyük’te otobüslerin önüne kesip, insanlar› diri diri yakmaya çal›flanlarla ayn›d›r. Bunun gibi örnekler daha da ço¤alt›labilir. Ama en önemlisi de bunlar “yüce” devletin koruyucu z›rh›na sahiptirler. Sakarya’da DTP’lileri yeni bir Mad›mak’la katletmek isteyen kalabal›k, ellerini kollar›n› sallayarak evlerine, ilçelerine dönmüfllerdir. Ki bu oldukça ola¤and›r, Mad›mak’›n belki de bir numaral› faili Meclis’e girebiliyorsa, devlet bu eli kanl› flamar o¤lanlar›n› son kullanma tarihi geçene kadar kullan›yor ve koruyorsa sorumlunun kim oldu¤u gayet aç›kt›r. Ne de olsa bizlere hayal edemeyece¤imiz kadar ac› yaflatmaya ant içmifl bir Genelkurmay Baflkan›’n›n bulundu¤u ülkemizde, bir flekilde ezilen olan veya ezilenlerin saf›nda yer tutan kesimlere yönelik ›rkç›-faflist sald›r›lar olmaktad›r/olacakt›r. Faflizme karfl› daha fazla birlik, daha fazla mücadele, daha fazla zafer!

F Tipi’nde TRT 3 yasak Devlete ait olan ve Meclis TV olarak an›lan bir televizyon kanal›n›n yine devletin bir kurumu taraf›ndan yasaklanmas›, keyfi uygulamalar›n en bariz yafland›¤› F tipi hapishanelerde olabilirdi ancak. Ve bu da oldu. TRT 3’ün izlenmesi Van F Tipi Hapishanesi’nde yasakland›. Tutuklular›n TRT 3’ün gösterilmesi için hapishane idaresine yapt›¤› baflvuru sonuçsuz kal›rken, ‹HD Van fiubesi konuyla ilgili yasal giriflim bafllataca¤›n› aç›klad›. Tutsaklar ise bu yasaklamay›, kendilerini siyasetten tamamen koparmak için yap›ld›¤› fleklinde yorumluyorlar. TRT’nin bir kanal›n›n hapishaneden izlenmesine izin verilmemesinin vahim bir geliflme oldu¤unu belirten ‹HD Van fiube Baflkan› Cahit Bozbay, konuyla ilgili kendilerine baflvurular›n oldu¤unu ve gerekli yasal ifllem bafllatacaklar›n› söyledi. Uygulamayla ilgili olarak DTP Van Milletvekili Özdal Üçer ise “Yaflanan uygulama anti-demokratik bir uygulamad›r. Tutuklular›n haklar›n› engellemeye yönelik bu uygulamay› asla kabul etmeyece¤iz. Bana göre özelikle DTP’nin Meclis’e girmesinden sonra halk›n temel sorunlar› ciddi bir flekilde tart›fl›lmaya baflland›. Tutuklular› bu tart›flmalardan uzak tutmak için böyle bir giriflim yap›lm›fl olabilece¤ini düflünüyorum” dedi. (H. Merkezi)


16-29 Mayıs 2008

İşçi-köylü 9

Dengê azadi

Dink davas›nda pervas›zl›k zinciri... Hrant Dink’in hain bir pusuda, “a¤abeyleri” taraf›ndan yönlendirilen faflist bir tetikçi taraf›ndan katledilmesinin üzerinden neredeyse 16 ay geçti. Dink’in katline iliflkin dava, bir yandan sivil-resmi faflist güçlerin provokasyonlar›na, di¤er yandan da tam bir hukuk skandal›na sahne oluyor. Dava giderek skandallar, daha do¤rusu pervas›zl›k zincirine dönüflüyor. Geçti¤imiz aylarda yap›lan duruflmalardan birine “küçük” katil Ogün Samast’›n yafl›na iliflkin geliflmeler damgas›n› vurmufl ve yap›lan kemik incelemesinde Samast’›n yafl›n›n 18’den büyük oldu¤u ortaya ç›km›flt›. Böylece Samast art›k “küçük” katil s›n›f›ndan ç›karak “a¤abey” s›n›f›na dahil olacakt›! Gördü¤ü “ilgi ve alaka”ya da yans›yaca¤› kesin olan bu geliflme, yafl›n›n küçüklü¤ünden medet umanlarca onaylanmam›fl olmal› ki, bir sonraki duruflmada Samast’›n “küçük” kalmas›na karar verilmifl, böylelikle da bilimsel olarak %

100’lük kesinli¤i olan bir veri de yine faflist zihniyetlerin anti-bilimselli¤ine çarpm›fl, daha do¤rusu çarpmas› istenmiflti. Dink davas›n› karartmaya, faillerin ortaya ç›kmas›n› engellemeye dönük tutumlardan sadece biridir bu. Ve her duruflma Dink’in katlinin asl›nda kimlerin ifline yarad›¤›n›n ve de kimler taraf›ndan gerçeklefltirildi¤inin de somut göstergesine dönüflmekte. Bizlerin bafl›ndan itibaren bildi¤i bu durum ise, her duruflmada ortaya ç›kan yeni (skandal-pervas›z) geliflmelerle birlikte, kör gözler taraf›ndan bile görülmekte. Hrant Dink davas›nda yaflanan geliflme, katliam›n (gerçek sorumlular› olan) tüm devlet kademelerindeki onay›n›n, ne kadar pervas›zca gerçekleflti¤inin/gerçekleflebilece¤ini de ortaya serecek nitelikte. Davan›n geçti¤imiz günlerde yap›lan duruflmas›n›n ilk bölümünde, mahkemeye sunulan, Trabzon Emniyet Müdürlü¤ü taraf›ndan gönderilen yaz›da, Mustafa Öz-

DTP Eflbaflkan› “serbest” 21 Nisan’da bafllayan duruflma 28 Nisan günü sona ererken, Demirtafl ve ayn› suçlamayla yarg›lanan 5 kifli tahliye edildi. 5 ay önce Almanya’dan gelir gelmez gözalt›na al›nan ve birden askerlikten kurtulmak için “sahte çürük raporu” ald›¤› keflfedilen DTP Eflbaflkan› Nurettin Demirtafl, 2 y›ldan 5 y›la kadar a¤›r hapis cezas› istemiyle tutuklanarak hapishaneye konmufltu. Devlet, DTP ile ilgili her fleyi sald›r› malzemesi yapt›¤›n› ve bu konuda s›n›r tan›mad›¤›n› Demirtafl’›n tutuklanma süreciyle bir kez daha göstermifl oldu. DTP Eflbaflkan› Nurettin Demirtafl ve 182 kiflinin, ilk duruflmas› 6 fiubat’ta Ankara 6. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görülmüfltü. Mahkeme heyeti, san›klar›n Askeri Ceza Kanunu’nun 81’inci maddesi uyar›nca yarg›lanmalar› için dava dosyas›n›, Hava Kuvvetleri Komutanl›¤› Askeri Mahkemesi’ne gönderilmesini kararlaflt›r›lm›flt›. Ayr›-

ca ayn› mahkeme, san›klardan 24’ünün, “örgüt kuruculu¤u ve yöneticili¤i, örgüt üyeli¤i ve örgüte yard›m” suçlar›ndan yarg›lanmas›na, Ankara 6. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde devam edilmesi yönünde karar vermiflti. Demirtafl ve beraber yarg›land›¤› 96 kiflinin “askerlikten kurtulmak için hile yapmak ve bu suça ifltirak etmek” suçlamas›yla Hava Kuvvetleri Komutanl›¤›’na ba¤l› askeri mahkemede görülen davan›n duruflmas› Hava Kuvvetleri Lojistik Komutanl›¤›’nda bulunan Kapal› Spor Salonu’nda gerçeklefltirildi. Kapal› Spor Salonu’nun “küçük” oldu¤u gerekçe gösterilerek s›n›rl› say›da izleyicinin al›nd›¤› duruflmada, en çarp›c› ifadeler hala Kütahya Askeri Hastanesi’nde Hava Sa¤l›k Baflçavuflu olarak görev

türk’ün cinayetten önce yapt›¤› telefon görüflmeleriyle ilgili belge ve delillerin imha edildi¤i bilgisine yer verildi. Ancak imha gerekçesi aç›klanmad›. Ayr›ca, muhbir Erhan Tuncel’le Mustafa Öztürk aras›nda (daha önceleri var oldu¤u aç›klanmas›na karfl›n) telefon görüflmesi olup olmad›¤›na iliflkin kendilerinde böyle bir bilgi bulunmad›¤› vurguland›. Böylelikle delillerin karart›lmas›na dönük aleni çabalar bu duruflmada da, ilk günlerdeki pervas›zl›¤›yla sürdü. Davan›n san›¤› durumunda olanlar›n tehditkâr tav›rlar› da, bu delil karartmalar›n verdi¤i rahatl›kla ya da kendilerine dönük “koruman›n” verdi¤i cesaretle olsa gerek, son duruflmada da kendini gösterdi. Yasin Hayal yine etrafa tehditler ya¤d›rd› durdu. Bizler, Dink’in gerçek katillerinin güdümündeki bu mahkemelerin, ne bu katliam› ne de TC’nin tarihi boyunca ifllenen benzer katliamlar› ayd›nlatamayaca¤›n›, daha

yapt›¤› görünen ve duruflma boyunca iddianamedeki sözleri tekrar eden san›k Aytekin Demirdafl’a aitti. Kendisine sorulan sorular› önündeki iddianameye bakarak yan›t veren Demirdafl’›n ifadesinin reddedilmesi için avukatlar itiraz ettiler. Yüzlerce insana “çürük raporu” verdi¤i iddia edilen Demirdafl’›n herkesi isim isim hat›rlamas› ise çarp›c› bir ayr›nt›yd›. Davan›n san›klar›ndan bir dönem uzman çavuflluk yapm›fl olan Turgut Gündüz de, bu durum karfl›s›nda Demirdafl’›n ak›l sa¤l›¤›ndan flüphe etti¤ini söyledi. Demirtafl, “sivil bir yurttafl olarak adil olmad›¤› için askeri mahkemede ifade vermeyece¤ini” söyledi. Demirtafl, ifade vermek üzere san›k kürsüsüne geldi¤i s›rada sadece 3 dakikal›k bir konuflma yapaca¤›n› belirterek, “Her fleyden önce demokrasiye, insan haklar›na, hukukun üstünlü¤üne inanm›fl, sivil bir insan ve siyasetçiyim. Dava konusu soruflturma ile telafisi zor haks›zl›k ve hukuksuzluklara maruz kald›m. Bu, yarg› sistemindeki problemlerden kaynaklan›yor” dedi. 21 Nisan’da bafllayan duruflma 28 Nisan günü sona ererken, Demirtafl ve ayn› suçlamayla yarg›lanan 5 kifli tahliye edildi. Tahliye karar›n›n ard›ndan gece saat 04.00’te Cebeci Askerlik fiubesi’ne götürülen Demirtafl, burada yap›lan ifllemlerin ard›ndan 5 kifli ile birlikte Karabük’ün Safranbolu ‹lçesi’ndeki 116. Er E¤itim Alay›’na götürüldü. (H. Merkezi)

do¤rusu ayd›nlatma gibi bir dertleri olamayaca¤›n› çok iyi bilmekteyiz. Çünkü halklar› ve onlar›n yi¤it evlatlar›n› katledenlerin, sömürüyü-zulmü katmerlefltirenlerin yarg›lanacaklar›, yapt›klar›n›n hesab›n› verecekleri tek mahkeme, s›n›f savafl›m› zaferle taçland›¤›nda kurulacak olan halk mahkemeleridir!

Orduya büyük darbe Kürt Ulusal Sorununda imha ve inkar politikalar›na devam eden TC, bu beyhude çabalar›n›n karfl›l›¤› olarak hem maddi kay›plara u¤ramakta hem de yaflad›¤› psikolojik yenilgiyi moral üstünlü¤üne çevirmek için yalan haberlerle kamuoyunu aldatmaya çal›flmaktad›r. Binlerce askerle operasyonlar düzenleyen, ABD’den anl›k istihbarat deste¤i alan, ‹srail ordusunun yard›m›yla istihbarat toplamaya çal›flan, da¤lar›m›z› bombalayan, köylerimizi, flehirlerimizi ablukaya alan TC ordusu, gerillan›n taktik sald›r›lar› karfl›s›nda baflar›s›z kalmakta, sahip oldu¤u onca olana¤a karfl›n gerilla savafl›n› yenilgiye u¤ratamamaktad›r. HPG Bas›n ‹rtibat Merkezi’nin verdi¤i habere göre en son 9 May›s tarihinde Hakkari’nin fiemdinli ilçesinde bulunan Bezele Karakolu’na yönelik yap›lan eylemde en az 29 askerin öldü¤ü bildirildi. Çat›flmada Zagros ve Masiro adl› 2 gerillan›n flehit düfltü¤ü de bildirildi. Eylemi son y›llar›n en büyük bask›n eylemi olarak niteleyen HPG, karakolda 100’ü komando, 250 asker oldu¤unu, sald›r› esnas›nda karakolun büyük k›sm›n›n imha edildi¤ini, karakolun 4 binas›nda, cephanelikte ve çevresindeki 7 askeri çad›rda yang›n ç›kt›¤›n›, cephanelikte patlamalar›n sabaha kadar sürdü¤ünü aç›klad›. Bask›n›n boyutunu gizlemeye çal›flan Genelkurmay ise Ulusal Hareketin önderli¤inin iç mücadele içinde oldu¤u, gerillalar›n silah b›rakt›¤› yönlü aç›klamalar yaparken TC’yi ‹ran ve Kürt Federe Yönetimi yalanlad›. ‹ranl› yetkililer Cemil Bay›k’›n ‹ran’da olmad›¤›n› aç›klarken Kürt Federe Yönetimi de 200 gerillan›n silah b›rak›p sivil yaflama geçti¤i bilgilerini yalanlad›. KCK de yapt›¤› aç›klamada iddialar›n as›ls›z oldu¤unu vurgulad›. (H. Merkezi)


Halkın gündemi

İşçi-köylü 10

Dara¤açlar› hakl› mücadelemizi engelleyemez

TDH’nin en f›rt›nal› y›llar›na damgas›n› vuran devrimci önderlerden, Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan ve Hüseyin ‹nan, faflist TC taraf›ndan idam edilifllerinin 36. y›l›nda tüm ülkede an›ld›lar. KARTAL Ülke çap›nda organize edilen eylem ve etkinliklerden biri Liseli Ö¤renci Birli¤i (LÖB) taraf›ndan Kartal Meydan›’nda gerçeklefltirildi. 6 May›s’ta saat 16.00’da bir bas›n aç›klamas›yla gerçekleflen anmaya, kalabal›k bir ö¤renci grubu kat›l›rken, çevrede bulunan halk da, sloganlara ve alk›fllara efllik ederek, yo¤un bir ilgi gösterdi. Polisin yo¤un bir y›¤›nak yapt›¤› anmada, LÖB imzal›, “Emperyalizme ve Faflizme Karfl› Deniz Olunmal›” pankart› aç›ld›. LÖB ad›na yap›lan aç›klamada ise, “Bugün burada toplanmam›z›n sebebi, 6 May›s 1972’de özgürlü¤ümüzü, adaletimizi ve hakk›m›z› ac›mas›z bir flekilde bo¤duklar›n› zanneden, kapitalizmin devlet maskesi takm›fl cellatlar›na, o in-

Anneler gününü kutlad›k 1 May›s Mahallesi Partizan olarak 11 May›s’ta mahallemizde bulunan devrim flehitlerinin ailelerini ziyaret ettik. Ve analar›m›za k›rm›z› güller vererek, anneler gününü kutlay›p, sohbet ettik. fiehit düflen yoldafllar›m›z›n ve siper dostlar›m›z›n annelerinin binlerce o¤ullar›n›n, binlerce k›zlar›n›n oldu¤unu bilmelerini istedik. Aileler bu yaklafl›m›m›z›, bazen duygulansalar da olumlu karfl›lay›p bu ziyaretimizden kaynakl› çok mutlu olduklar›n› belirttiler. (1 May›s Mahallesi Partizan)

sanl›¤›n utand›¤› günü unutmad›¤›m›z› göstermektir” denildi. ANKARA Karfl›yaka Mezarl›¤›’nda yap›lan etkinlikte mezarl›k giriflinde toplanan 8 bine yak›n kifli “Yaflas›n devrimci dayan›flma”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “Faflizme karfl› omuz omuza” sloganlar›yla Denizlere olan devrim sözlerini yinelediler. Mezarl›kta toplanan sendikalar, partiler, devrimci ve demokratik kurumlar yap›lan konuflmalar›n ve sayg› duruflunun ard›ndan sloganlarla yürüyüfle geçti. Denizlerin avukat› Halit Çelenk’in alanda yapt›¤› konuflma s›k s›k sloganlarla kesilirken, Çelenk; 36 y›l sonra Denizlerin an›l›yor olmas›ndan mutlu oldu¤unu belirtti. Anmaya Partizan, ESP, DTP, EMEP, SDP, ÖDP, Halkevleri, EHP, Odak, Kald›raç, PSAKD, ‘78’liler Birlik ve Dayan›flma Derne¤i, 68’liler ve Devrimci ‘78’liler Federasyonu’nun bulundu¤u birçok kurum kat›ld›. Ortak aç›klamay› Halil Çelimli okudu. ‘68 gençlik hareketinin 40. y›l›nda üç karanfili anmak için bir araya geldiklerini söyleyen Çelimli, 12 Mart ‘71 darbesinin ard›ndan Mahirlerin K›z›ldere’de, ‹bo’nun iflkencehanede ve çok say›da devrimcinin da¤larda sokaklarda katledildi¤ini hat›rlatt›. “Denizlerin, Mahirlerin, ‹brahimlerin yolunda yürüyoruz” yaz›l› pankart› ile alanda yerini alan Partizan korteji s›k s›k “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Yaflas›n devrimci dayan›flama”, “Denizlerin katili patron-a¤a devleti”, “Faflizmi döktü¤ü kanda bo¤aca¤›z” vb. sloganlar› att›. Mezarlara karanfiller b›rakan Partizan korteji sloganlarla alandan ayr›ld›.

MERS‹N 6 May›s günü Taflbina önünde ‘68’liler Derne¤i ve ‘78’liler Derne¤i’nce bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Bas›n aç›klamas›na DTP, Partizan, ESP, EMEP ve DHP destek verdi. Aç›klamada Deniz Gezmifl ve arkadafllar›n›n emperyalizme karfl› mücadele etti¤i söylendi. ‘68’liler Derne¤i ile ortak anma düzenleyen Mersin 78’liler Derne¤i üyeleri de dernek binas›ndan Büyükflehir Belediyesi’ne kadar “Aflk olsun size çocuklar” yaz›l› bir pankart ve Denizlerin resimlerini tafl›yarak yürüdü. BURSA 6 May›s günü Mafel Kafe önünde biraraya gelen YDG, SGD, DGH, SDG, Emek Gençli¤i, Ekim Gençli¤i, Devrimci Liseliler, TKP ve Genç-Sen “Emperyalizme ve faflizme karfl› Deniz olunmal›” ve “Darbecilere ve çetecilere karfl› ‘68’in 40. y›l›nda gençlik devrim saf›na” pankartlar›, slogan ve alk›fllar›yla AVP Tiyatrosu önüne kadar yürüdü. Yürüyüfl esnas›nda kitlenin yolda yürümesini engellemeye çal›flan polis ile gençler aras›nda gerginlik yafland›. Burada sayg› duruflu ile bafllanan anman›n ard›ndan gençlik kurumlar› ad›na bir aç›klama yap›ld›. Aç›klamada, “68 mücadelesinin 40. y›l›nda gençlik olarak co¤rafyam›z›n her zamankinden daha çok devrime ihtiyac› oldu¤u bugünlerde 68’in ruhuyla hayk›r›yoruz. Emperyalizme, ›rkç›l›¤a, darbecili¤e karfl› inad›na, Deniz Gezmifl, inad›na Mahir Çayan, inad›na ‹brahim Kaypakkaya olaca¤›z” denildi. Eyleme E¤itim-Sen, ‹HD, Tuncelililer Derne¤i ve SDP de destek verdi.

16-29 Mayıs 2008

Bas›n›n özgür olmad›¤› bir ülkede bas›n özgürlü¤ü günü! 3 May›s Dünya Bas›n Özgürlü¤ü Günü’nde bas›n›n önündeki engellerin kald›r›lmas› istendi. 3 May›s 1991’de UNESCO taraf›ndan Namibya’n›n Windhoek kentinde düzenlenen uluslararas› konferansta imzalanan “Windhoek Deklarasyonu” an›s›na, 1993’ten beri BM Genel Kurulu karar›yla kutlanan bu günde bas›n emekçileri, son olarak 1 May›s’ta yaflanan engellemeleri, bask›lar› dile getirdi. Gerçekleri halka emekçilere ulaflt›rmak istedi¤i için birçok gazetecinin, yazar›n öldürüldü¤ü ve faillerinin bir türlü “bulunamad›¤›” ülkemizde bas›n özgürlü¤ü günü dikkatleri bir kez daha bu tabloya çekti. Aradan geçen zamana ra¤men hala bir türlü ayd›nlat›lamayan Hrant Dink cinayetinden, hakk›nda 301. maddeden dava aç›lan onlarca yazara kadar genifl bir yelpazede muhalif düflünceye sahip gazetecilere yazarlara yönelik bask›lar›n süreklilik kazand›¤› ülkemizde bas›n özgürlü¤ü günü buruk “kutlan›yor”. Geçen y›l 1 May›s’ta bas›n emekçilerine yönelik bask›lar›n ard›ndan 2008 1 May›s’›nda da benzer görüntüler yafland›. Devlet terörü görevi bafl›ndaki bas›n› da hedef tahtas›na koydu. Gazeteciler dövüldü, kolu k›r›ld›, üzerlerine gaz bombas› at›ld›. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin araflt›rmas›na göre; bas›n özgürlü¤ünü k›s›tlayan veya engelleyen yasa say›s› 1.200’ü afl›yor. ‹ktidar›n kendisinden farkl› düflünen herkesi düflman olarak gördü¤ü ve demokrasinin olmad›¤› bir co¤rafyada bas›n özgürlü¤ünü savunmak ve bunun için mücadele etmek büyük önem tafl›yor. (H. Merkezi)


Dünya

İşçi-köylü 12

Gärtner&Klinger’de iflten atmalara karfl› eylem “Bizler Gärtner&Klinger çal›flanlar› olarak, firmam›z›n ifllerini büyütmesine ra¤men, patronun iflten ç›kard›¤› on arkadafl›m›z›n tekrar ifle al›nmas›n› istiyoruz.” Ludwigsburg’un Asperg semtinde bulunan 110 kiflinin çal›flt›¤› Gärtner&Klinger iflçileri 24 Nisan 2008 tarihinde saat 13.00’te, iflten at›lan on arkadafllar›n›n geri al›nmas› için protesto gösterisi yapt›lar. Eylem bafllad›¤› saatlerde trafi¤i denetlemek için iki polis otosu ve yaklafl›k 20 tane de özel güvenlik görevlisi oradayd›. Firman›n sahibinin, eylem bafllamadan önce özellikle kiralam›fl oldu¤u güvenlik görevlilerini, firman›n önünde eyleme geçen iflçilerin etraf›na ve fabrika girifl ç›k›fllar›na yerlefltirdi¤i görüldü. Yürüyüfl esnas›nda en önde IGM (IG Metal) imzal› “Ç›k›fllar durdurulsun!” “Eflit ifle, eflit ücret!” pankart› vard›. ‹flçilerin protesto gösterisine ILPS bayraklar› tafl›yan bir kitle de destek verdi. Emekçiler, eylem yapacaklar› yere

vard›klar›nda, firman›n karfl›s›nda, pankartlar›n› ve dövizlerini açarak beklediler. ‹flçilerin sözcülü¤ünü yapan bir kifli, ortak taleplerini elindeki megafonla k›saca flu flekilde dile getirdi. “Bizler Gärtner&Klinger çal›flanlar› olarak, firmam›z›n ifllerini büyütmesine ra¤men, patronun iflten ç›kard›¤› on arkadafl›m›z›n tekrar ifle al›nmas›n› istiyoruz. Arkadafllar›m›z ifle al›nana kadar da yer yer böyle protesto gösterileriyle, patronun bu davran›fl›n› k›namaya devam edece¤iz. Ayr›ca yasal olarak bir iflyeri bir iflçiyi iflten ç›karmadan en az bir ay önce bildirmesi gerekirken, firman›n sahibi herhangi bir uyar› yapmadan ve gerekçe göstermeden arkadafllar›m›z› iflten ç›karm›flt›r. Bir taraftan firman›n büyümesine ra¤men ifllerin kötüye do¤ru gitti¤ini bahane eden firmam›z›n sahibi, di¤er taraf-

tan da kiral›k firmadan habire iflçi talep etmektedir. fiu an firmam›zda kiral›k firma üzerinden elli iflçi çal›flmaktad›r. Bizler kiral›k firmadan gelen iflçi arkadafllar›m›z›n da bizlerle ayn› ücreti almas›n› talep ediyoruz. Bu anlamda da ‘Eflit ifle eflit ücret’ talebinde bulunuyoruz. Kiral›k firmalar›n kapat›lmas›n› ve bütün herkesin eflit koflullarda çal›flmas›n› istiyoruz.” Yap›lan konuflma esnas›nda firma sahibinin eyleme kat›lan iflçilerin isimlerini tespit etmeye çal›flt›¤› da gözden kaçmad›. Buna karfl›l›k, iflçiler hemen tepkilerini göstererek patronu oradan kovdular. Çünkü patron isim tespitinden sonra, orada bulunan iflçilere ç›k›fl verme gerekçesiyle gözda¤› vermek istiyordu. Eylem devam etti¤i esnada bütün iflçilerin ve destek verenlerin coflkulu halay çekiflleri de eyleme farkl› bir renk katt›. (Bir ‹K okuru)

Filistin’de ablukaya karfl› kitlesel protestolar Gazze’de yaflayan Filistinliler Siyonist ablukay› protesto etmek için kitlesel bir protesto gösterisi gerçeklefltirdiler. Gazze fieridi’nde 700 binden fazla Filistinlinin yaflam koflullar› giderek kötülefliyor, ekonomik ambargo nedeniyle özellikle de g›da maddesi s›k›nt›s› yaflan›yor. Protesto gösterisi Hamas’›n ça¤r›s›yla, Rafah ve Beyt Hanun s›n›r kap›lar›nda gerçekleflti. Filistinliler eylemde 10 ayd›r süren kuflatmay› protesto

ettiler. Di¤er taraftan ise s›n›r kap›lar› kapat›ld›¤› için Gazze’de mahsur kalan M›s›rl›lar ülkelerine dönmelerine izin verilmemesi halinde açl›k grevine gideceklerini duyurdular ve M›s›r hükümetinin sorunlar›na duyars›z kald›¤›n› da belirterek, sorunlar›na çözüm istediler. Geçti¤imiz aylarda Gazze-M›s›r s›n›r kap›s› abluka alt›ndaki Filistinliler taraf›ndan y›k›lm›fl ve binlerce Filistinli M›s›r’a geçerek ihtiyaçlar›n› karfl›lam›fl-

t›. Ancak kap› yeniden örülünce, kap›n›n y›k›lmas›n› f›rsat bilerek Filistin’e geçen M›s›rl›lar Gazze’de mahsur kalm›fl, geri dönmelerine izin verilmemiflti. Di¤er taraftan, ablukaya karfl› eylemler sürerken, Siyonistlerin sald›r›lar› da sürüyor. Son birkaç günde gerçekleflen sald›r›larda ço¤unlu¤u çocuk olmak üzere, onlarca Filistinli yaflam›n› yitirdi. Sadece 10 ayl›k abluka süresince yaflam›n› yitiren Filistinlilerin say›s› 150’yi geçti.

Genel grevden, iç savafl›n efli¤ine Lübnan Hükümeti’nin, Genel ‹flçi Sendikalar› Federasyonu’nun ça¤r›s›yla gerçekleflen genel greve dönük gerçeklefltirdi¤i kanl› sald›r›da çok say›da iflçi ölürken, sonraki günlerde yaflanan çat›flmalarla ülke adeta iç savafl›n efli¤ine gelmifl bulunuyor. Hizbullah’›n, Beyrut’un büyük bölümünün denetimini ele geçirdi¤i çat›flmalar olanca fliddetiyle sürüyor. Genel grev karar› ise, asgari ücre-

tin art›r›lmas› ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat art›fl›n›n durdurulmas› talepleriyle bafllam›flt›. Uzunca zamand›r devam eden siyasi kriz nedeniyle, geçti¤imiz Kas›m ay›ndan beri Cumhurbaflkan› bile seçilemeyen ülkenin iç savafla do¤ru sürüklendi¤i söyleniyor. Emperyalist güdümlü Signora hükümeti olaylardan bir süre önce Hizbullah’›n haberleflme sistemini kald›rma karar› alm›flt›. Hizbullah ise Si-

yonistlere karfl› verilen mücadelede büyük önem tafl›d›¤›n› söyledi¤i sistemle ilgili karar›n kald›r›lmas›n› talep ediyor. Ayr›ca hükümetin bu karar›n› “savafl ilan›” olarak gören Hizbullah’›n, Lübnan Ordusu’nun da devreye girdi¤i çat›flmalar s›ras›nda, hükümete ait çok say›da medya kurulufluna da bask›nlar düzenledi¤i, çok say›da milletvekilinin evlerini de ele geçirdi¤i bildiriliyor.

16-29 Mayıs 2008

Proletarya Partisi 36. yafl›nda...

27 Nisan 2008 tarihinde Stuttgart’ta yap›lan bir etkinlikle Proletarya Partisi’nin kurulufl y›l dönümü selamland›. Etkinlik, kitlenin selamlanmas› ve sayg› duruflu ile bafllad›. Daha sonra Proletarya Partisi ad›na bir konuflmac›; ülkedeki güncel geliflmelere, dünyadaki duruma, emperyalistlerle Türk devletinin iliflkilerine ve Proletarya Partisi’nin tarihine iliflkin bir konuflma yapt›. Sunumundan sonra, MLKP ad›na bir kifli Proletarya Partisi’nin kuruluflunu selamlad›. Etkinli¤e kat›lan bir MKP taraftar› da etkinli¤i selamlad›¤›n› belirtti. Etkinlik soru cevap bölümü ile devam etti. Ard›ndan “Umudun Atefl Toplar› 3” isimli sinevizyon gösterimi yap›ld›. Sinevizyon gösteriminden sonra, topluca söylenen Parti Marfl› ve mücadele ça¤r›s› ile etkinlik sona erdirildi. (Stuttgart ‹K okurlar›)

Ermeni soyk›r›m›n›n y›ldönümünde panel... Ermeni Soyk›r›m›n›n y›ldönümü vesilesiyle Stuttgart’ta bir panel düzenlendi. Stuttgart E¤itim Kültür Merkezi’nde (Tohum Kültür Derne¤i, Gik-Der, ‹BS) 4 May›s tarihinde düzenlenen panelde Ermeni Soyk›r›m›n›n sosyal, kültürel, ekonomik ve askeri boyutlar› ifllendi. Panele araflt›rmac› yazar Osman Tiftikçi ve Emrah Cilasun kat›ld›. Dernek yönetiminden bir kifli de paneli yönetti. Panel sayg› durufluyla bafllad›. Ard›ndan ilk sözü alan Tiftikçi konuflmas›nda o dönemin ekonomik iliflkilerine de¤indi. Osmanl›’n›n yar›-sömürge bir ülke oldu¤unu, iç ticaretin az›nl›klar›n (Ermeni ve Rumlar) elinde oldu¤unu belirterek Ermeni Soyk›r›m›n›n salt 1915’te olup biten bir olay olmad›¤›n›, ekonomik, kültürel vb. ayr›nt›lar› oldu¤unu ekledi. Emrah Cilasun da konuflmas›nda az›nl›k milliyetler noktas›nda yaflanan ideolojik k›r›lmalara örnekler verdi ve bu konuda en do¤ru tutumu ‹brahim Kaypakkaya’n›n getirdi¤ine dikkat çekti. Panel daha sonra soru cevap bölümü ile sona erdi. (Stuttgart ‹K okurlar›)


İşçi-köylü 13

16-29 Mayıs 2008

Dünya

F›rt›na yine yoksullar› vurdu Myanmar’da k›sa süre önce meydana gelen “Nargis” adl› f›rt›nada yaflam›n› yitirenlerin say›s› 100 bini geçerken, on binlerce kifli de kay›p. F›rt›nan›n bugüne kadar meydana gelenlerin en büyü¤ü oldu¤u bildiriliyor. F›rt›nan›n vurdu¤u bölge ülkenin en yoksul bölgelerinden biri. Böylece bir do¤al afet daha, egemen s›n›flar›n, daha yüksek kâr ve sömürü h›rs›yla, gerekli önlemleri almamas› nedeniyle, bir kez daha yoksullar› vurdu. F›rt›nan›n verdi¤i hasar›n boyutlar› ise günler sonra, o da belli bir bölümü, ancak ortaya ç›kt›. H›z› saatte 240 km.’yi bulan f›rt›na binlerce a¤ac› söktü, elektrik direklerini devirdi ve binlerce

evi oturulamaz hale getirdi. Yap›lan aç›klamalara göre yüz binlerce insan evsiz kal›rken, içme suyu baflta olmak üzere, g›da s›k›nt›s› bafl gösterdi. F›rt›nay› saatler önce tespit eden komflu ülkelerin uyar›lar›n› dikkate almad›¤› söylenen Myanmar’›n faflist askeri cuntas›n›n ise, uzunca süre izin vermedi¤i uluslararas› yard›mlar›, halka da¤›tmak yerine, bunlara el koydu¤u bildiriliyor. Faflist cunta ayr›ca halka g›da vb. yard›mlar yerine, kendilerine para verilmesini istiyor. Myanmar aylar önce rahiplerin isyanlar› ile gündeme gelmifl ve bu isyanlarda binlerce kifli, faflist askeri rejim taraf›ndan vahflice katledilmiflti. Faflist

Evrensel Bak›fl Tsunami derinden, sessizce yükseliyor Dünya çap›ndaki ekonomik-siyasal krize paralel olarak ortaya ç›kan g›da krizi büyürken, çok say›da uluslararas› medya kuruluflu da flu s›ralar, profesyonel spekülatörlerin ve de “Hedge Fonlar›”n›n mevcut krizdeki rolüne dikkat çekiyor. “Hedge Fon”, genellikle k›sa vadeli hareket eden ve yüksek kâr amac›yla piyasadan piyasaya dolaflan fonlara verilen ad. Bu fonlar yüksek kâr gördü¤ü yerlere h›zla girip, kârlar düflünce h›zla ç›k›yorlar. Pek çok ekonomist, bu fonlar› küresel ekonomideki krizin en önemli etmenlerin aras›nda görüyor. Ad› Hedge fonlar› ile an›lan en bildik isim ise, “para sihirbaz›” olarak da an›lan, George Soros ve flirketleri. G›da krizinin bu kadar k›sa sürede tüm dünyay› içine alacak kadar büyümesi ise, Hedge Fonlar› ile an›lan, bu vd. emperyalist tekellere ait flirketlerin, emlak krizi olarak bilinen krizin ortaya ç›k›fl›yla birlikte, yat›r›mlar›n› hisse senedi, emlak vb. yat›r›mlardan çekmeleri ve g›daya ve ham maddeye yönelmelerine ba¤lan›yor. Ancak bu yönelim, bugünden yar›na ortaya ç›km›fl de¤il. Dikkatle incelendi¤inde, g›da fiyatlar›n›n 2000’lerin bafl›ndan itibaren düzenli bir art›fla geçti¤i görülecektir. Mali piyasalar›n dan›flmanlar› uzunca süredir Hedge Fonlar› gibi büyük yat›r›mlarda en yüksek kâr›n, ham madde ve g›dada oldu¤unu tavsiye ediyorlar. Böylece

temel ihtiyaç mallar› ve g›da maddelerinin hisseleri, zaman› geldi¤inde piyasaya sürülmek üzere, “ileriye dönük” yat›r›m kapsam›nda, bu fonlar taraf›ndan sat›n al›n›yor. Bu süre içinde gerçekleflen fiyat art›fl› ise yat›r›mc›ya büyük kârlar getiriyor. Mevcut g›da krizine bak›ld›¤›nda ise, yat›r›mc›lar›n beklediklerinin de çok üstünde karlar elde edecekleri söylenebilir. K›sa süre önce Avustralya’da yaflanan ve g›da üretimine darbe vuran türden büyük do¤al afetler ise, köylüleri iflasa, milyonlarca insan› açl›¤a ve yoksullu¤a sürüklerken, yat›r›mc›lar aç›s›ndan “iyi haber” olarak de¤erlendiriliyor. Çünkü böylelikle temel g›da ve ihtiyaç maddelerindeki art›fl, daha da üst boyutlara ç›k›yor. G›da krizine ba¤l› bir di¤er kriz de içme suyu krizi. Afrika, Asya baflta olmak üzere, dünyan›n birçok bölgesinde ve bu bölgelerdeki yoksul ülkelerde bafl gösteren içme suyu krizi de, yine ayn› spekülatörlerin, dünyadaki içme suyu kaynaklar› üzerinde gerçeklefltirdikleri spekülatif giriflimlerine ba¤lan›yor. Bilindi¤i gibi neo-liberal politikalar kapsam›nda çok say›da ülkede suyun özellefltirilmesi söz konusu. Önümüzdeki y›llar›n, tarihin bir kesitinde oldu¤u gibi, su savafllar›na sahne olabilece¤i varsay›m›nda bulunanlar›n say›s› ise oldukça fazla. Mevcut krizle ba¤lant›l› olan bir di¤er yat›r›m alan› ise biyo-yak›t maddesi ve

cuntan›n tutumu nedeniyle, ölü say›s›n›n 500 bini aflmas›ndan korkulan Myanmar’da, f›rt›na s›ras›nda bir hapishanede bulunan ve bo¤ulmak üzere olan mahkumlar›n, kurtar›lmak yerine, askerler taraf›ndan kurflunland›¤› söyleniyor.

bugünkü krizdeki yap›n›n oldukça büyük oldu¤u düflünülüyor. Biyo-yak›t, sözde iklim de¤iflikliklerine çözüm aray›fllar› kapsam›nda de¤erlendirilecekti. Ancak biyoyak›t bu süre zarf›nda oldukça kârl› bir sanayiye dönüfltü. Son y›llarda dünya ölçe¤inde, g›da ekimi için kullan›lan devasa büyüklükte alanlar, biyo-etanol üretimi için kullan›lmakta. ABD’de sadece geçti¤imiz y›l etanol elde etmek için ekilen m›s›r 114 milyon tona ulaflt› -ki bu miktar dünyadaki toplam m›s›r› ekiminin dörtte üçüne denk düflmekte. ABD hükümeti Amerikan çiftçilerine m›s›r ekiminin % 30’unu etanol üretimine ay›rmalar› zorunlulu¤u getirdi. Ancak bugün art›k büyük kârlar getiren biyo-yak›ta iliflkin yat›r›mlar sadece ABD aç›s›ndan geçerli de¤il. AB, Hindistan, Brezilya ve Çin’de de tar›msal yak›t maddesine iliflkin büyük hedefler konulmakta. Örne¤in AB emperyalistleri 2010 y›l›na kadar tüm benzinin en az % 5.75’lik bölümünün tar›msal yak›ttan oluflmas›n› öngörüyor. Yak›t›n varil fiyat›n›n 100 Dolar› aflmaya bafllamas›yla birlikte, tar›msal yak›t sektörü, giderek daha yüksek bir kâr alan› olarak görülmekte. K›saca özetlemek gerekirse, bugün dünyay› sarsan g›da krizinin ard›nda da yine, emperyalistlerin ve onlar›n tekellerinin öldürücü kâr h›rs› yatmakta. Tüm dünya, g›da krizine ba¤l› ayaklanmalar ve krizin nedenleri üzerinde yaflanan tart›flmalarla sars›l›rken, emperyalist tekellerin ve onlar›n temsilcilerinin, daha büyük kârlar elde etmeye dönük çabalar› da h›z kesmeden sürüyor. Bu çabalar›n oda¤›nda ise yine Ortado¤u’nun oldu¤u görülüyor.

F›rt›nan›n vurdu¤u bölge ülkenin en yoksul bölgelerinden biri. Emperyalizmin iflgal sald›r›lar›n›n bafl mimarlar›ndan Rice, son aylarda s›kça yapt›¤› gibi, geçti¤imiz günlerde Ortado¤u’yu ziyaret etti. Ve bu ziyarette yine son süreçte gerçekleflenler gibi “Filistin-‹srail sorununa bar›flç›l çözüm aray›fl›” olarak lanse edildi. Gerçekte ise, bu ziyarette öncekiler gibi, iflbirlikçi Abbas yönetiminin, emperyalist-Siyonist ç›karlara hizmet eden tutumunu pekifltirmeyi, Gazze’deki ablukay› daha da büyütmeyi hedefliyordu. Rice bu Ortado¤u turunda da yine bir dizi ülkeye gitti ve bunlar›n iflbirlikçi-kukla rejimleriyle görüfltü. Özellikle de, Ba¤dat’taki kukla rejime desteklerini art›rmalar›, buradaki elçiliklerini yeniden açmalar› ve Irak’›n borçlar›n› silme talebinde bulundu. Ancak tüm bu geliflmeler yaflan›rken, Irak direnifli hem emperyalistlere hem de onlar›n kukla rejimine “zor anlar” yaflat›yor, di¤er taraftan yüz binlerce Filistinli ablukay› protesto ediyor, silahl› direnifl Siyonist hedefleri vuruyordu. fiu art›k çok aç›k ki, üzerlerindeki zulüm artt›kça, dünya haklar›n›n direnifli de büyüyor. Hindistan’da, Filipinler’de ve Asya’n›n daha birçok ülkesinde, Maoistlerin önderli¤inde verilen Halk Savafllar›, emperyalistlerin ve iflbirlikçi-uflaklar›n›n uykular›n› kaç›r›yor; açl›¤a-yoksullu¤a mahkûm edilen milyonlar aya¤a dikiliyor, iflçi-emekçi y›¤›nlar genel grevlerle hayat› felç ediyor. Evet, derinlerden, sessizce yükselen bir tsunami, krizleri derinlefltikçe yeni sald›r› planlar›na baflvuran zalim sömürücü s›n›flar›, bir daha ç›kamayacaklar› biçimde içine hapsedecek yükseliflini sürdürüyor.


İşçi-köylü 11

16-29 Mayıs 2008

Sincan . . . i t e y i r Cumhu

lk olarak hücre cezalar›n›n uygulamaya kondu¤una dikkat çeken tutsaklar, hücre cezas›na maruz kalan Alaattin U¤rafl adl› tutsa¤›n durumunu örnek verdiler. Bu tutsak, tecritin yaratt›¤› psikolojik ortam neticesinde di¤er iki arkadafl›n› havaland›rmaya kilitleyerek hücresindeki baz› eflyalar› yakm›flt›r. Kendisine de zarar verebilece¤i çok iyi bilinmesine ra¤men kendisine hücre cezas› verilmifltir. 26 ve 28 fiubat tarihleri aras›nda, Sincan’daki tüm hapishanelerde zehirlenmeler olmufltur. ‹darenin tecritten yararlanarak gizlemeye çal›flt›¤›, gardiyanlar›n “yok öyle bir fley” fleklindeki söylemlerle buna çabalad›¤› zehirlenmeler; ishal, bulant›, yüksek atefl, eklem a¤r›lar›, k›rg›nl›k ve halsizlikle kendini göstermifltir. Bu flikâyetlerle hapishane revirlerine ç›kan yüzlerce tutsa¤›n birço¤una antibiyotik ve a¤r› kesiciler verilmifltir. ‹dareler rahats›zlanan tutsaklar› hastaneye götürmeyi, orada hem kontrol alt›nda tutulmalar›n›, hem de gerekli tetkik ve incelemelerin yap›lmas›n› gerekli görmemifllerdir.

Yine 1 No’lu F tipi hapishanesinin hücre ve havaland›rma duvarlar›nda kendili¤inden oluflan çatlaklar, buralardan tutsaklar›n birbiriyle konufltuklar› gerekçesiyle hapishane idaresinin en önemli ifli haline gelmifltir. Önce 11 Mart’ta A Blok tekli hücrelerde bir “çatlak kapama operasyonu” yap›lm›flt›r. Onlarca gardiyan›n, çatlak kapama teknisyenlerinin kat›ld›¤› “operasyonu” 1. Müdür yönetmifltir. 1. Müdür tutsaklar›n temsilcisiyle görüflür, çatlaklar›n aç›lmas› halinde sürgün sevklere kadar uzanan tehditlerde bulunurken, onlarca gardiyan da yap›lan ifllere engel olunur bahanesiyle gün ortas›nda tutsaklar› zorla hücrelere at›p havaland›rma kap›lar›n› kapatm›fllard›r. Daha sonra 17 Mart’ta özellikle devrimci tutsaklar›n kald›¤› hücrelerdeki tüm çatlaklar kapat›lm›flt›r. Bunlar d›fl›nda; - 28.03.2008’de arama ad› alt›nda genel talan yap›lm›flt›r. Kimi hücrelerde 1 saat boyunca sürdürülen talanda, eflyalar da¤›t›lm›fl, el yap›m› kartlara, kalemlere, foto¤raflara, kantinden al›nm›fl piller gibi eflyalara keyfi flekilde el konulmufl, bu talan ve el koymalardan kaynakl› tart›flma-

Halkın gündemi

22 fiubat 2008 ve 31 Mart 2008 tarihleri aras›nda Sincan 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde yaflanan geliflmeler hakk›nda mektupla bizlere bilgi veren Tutsak Partizanlar kamuoyunu duyarl› olmaya ça¤›rd›.

lar, itifl kak›fllar yaflanm›flt›r. - Tedavi hakk› ihlalleri sürdürülmektedir. Bu ay içinde özellikle difl hastal›klar›nda sorun yaflanm›flt›r. Çünkü haftalard›r difl doktoru yoktur. - Haberleflme alan›nda daha önce iletilen uygulamalar devam etmektedir. Mektuplar keyfi gerekçelerle “sak›ncal›” bulunup gönderilmemekte, gelenler tutsaklara verilmemekte, kimi gönderiler “postaland›” denilerek yok edilmekte, kimilerinin zarflar›n›n içi boflalt›lmakta, bunlar› kontrol için bir olanak olan posta gönderi numaralar›n›n verilmesindeki hileler, geciktirmeler sürdürülmektedir. - Yat›r›lan eflya ve kitaplar›n “kaybedilmesi” uygulamas›na yeni örnekler eklenmifltir. Serkan Akkufl ve Hasan Coflar’a yat›r›lan kitaplar kaybedilen son kitaplar olmufltur. Devrimci bas›n üzerindeki engellemeler, yasaklamalar sürdürülmektedir. Bunlardan özellikle ‹flçi-köylü gazetesi, di¤er tüm yay›nlar son bir ayl›k sürede tek tük de olsa verilmiflken, bir tek say› olsun verilmemifl, engellenmifltir. (Ankara)

Adalet duygum befl paral›k oldu! ‹zmir’de “dur” ihtar›na uymad›¤› gerekçesiyle aç›lan atefl sonucu yaflam›n› kaybeden Baran Tursun’un duruflmas› 9 May›s’ta görüldü. Baran Tursun’un babas› Mehmet Tursun, mahkeme süreci boyunca yaflanan geliflmelerle birlikte “adalet duygum befl paral›k oldu” aç›klamas›nda bulundu. Baran Tursun, 25 Kas›m 2007 tarihinde ‹zmir Bayrakl› semtinde “dur ihtar›na uymad›¤›” iddias› ile polis taraf›ndan kafas›na s›k›lan kurflun ile öldürülmüfl, ard›ndan gözalt›na al›nan polis memuru, tutuksuz yarg›lanmak üzere serbest b›rak›lm›flt›. San›k polisin ifadelerine ra¤men davan›n ilerlemesi için hiçbir ad›m atmayan mahkeme, ülkemizdeki adalet anlay›fl›n›n nas›l iflledi¤ini de gösteriyor. Katilleri koruyan adalet öldürülen o¤lunun hesab›n› soran ve katillerin cezaland›r›lmas›n› isteyen babaya ise dava aç›yor . (H. Merkezi)

Jandarmadan ajanl›k dayatmas› Devlet devrimci ve demokrat kiflilerin üzerindeki bask›y› art›rmaya devam etmekte. Y›llard›r devrimcilere uygulad›¤› kaç›rma ve ajanl›k teklifinin bir yenisi Ankara’da yafland›. Ajanl›k teklifine ve telefon tacizlerine maruz kalan Hacettepe Üniversitesi ‹ktisat 1. s›n›f örgencisi ‹smail Kelefl, ‹HD Ankara fiubesi’nde yapt›¤› bas›n toplant›s› ile bafl›ndan geçenleri anlatt›. Aç›klamada; “Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü’nde 2007 y›l›n›n Aral›k ay›nda düzenlenen bir konferansa örgenci temsilcisi olarak kat›ld›m. Sunum yapan Emekli Orgeneral Arma¤an Kulo¤lu ile tart›flan bir ö¤rencinin yan›nda oturuyordum, burada gözalt›na al›narak jandarma karakoluna götürüldük. Jandarmada çan-

tamdan ç›kan bir kitap yüzünden bana özel bir ilgi gösterildi. Bu süreçten sonra sürekli sudan bahanelerle karakola ça¤›r›ld›m” dedi. Ajanl›k dayatmas›yla karfl› karfl›ya kalan Kelefl; gözalt›ndayken kendisine “Bu ifllerle u¤raflma, derslerine bak” denildi¤ini belirtti. Ajanl›k dayatmas› karfl›l›¤›nda “Ailenin durumunu biliyoruz. Sana ayda 600-700 YTL devlet bursu ayarlar›z” denildi¤ini söyleyen Kelefl ayr›ca “Teklifi düflünmesi gerekti¤i ama aksi durumda yap›lacaklara raz› olmas› gerekti¤i” söylenerek tehdit edildi¤ini de ekledi. Ajanl›k dayatmas›n› kabul etmeyen Kelefl, ‹HD Ankara fiubesi’nde yapt›¤› bas›n aç›klamas›nda yaflad›¤› süreci ve bu süreç-

te kendisiyle görüflen jandarma yetkililerini ayr›nt›l› olarak anlatt›. Kendisinin ve çevresindeki insanlar›n hayat›ndan endifle duydu¤unu, e¤er bir fley olursa bundan jandarman›n sorumlu oldu¤unu belirtti. ‹HD yetkilileri de bu sürecin takipçisi olacaklar›n› Rektörlü¤e baflvurarak “Burak” isimli kiflinin kim oldu¤unun sorulaca¤›n›, Ayr›ca Beytepe Jandarma Karakolu ile ilgilide hukuki giriflimlerde bulunacaklar›n› belirttiler. Bas›n aç›klamas› s›ras›nda ‹HD fiubesi’ne gelerek “Aç›klama ne ile ilgili? Kim yapacak?” gibi sorular sorarak müdahale etmeye çal›flan sivil polisler, flubeye al›nmad›. Polisler aç›klama boyunca kap› önünde bekleyerek ve sürekli telsiz sesleri ile içerdekileri taciz etti. (Ankara)


Enternasyonal

İşçi-köylü 14

16-29 Mayıs 2008

Ç.N. Saibaba röportaj›*

Hindistan Maoist hareketin stratejisine bir bak›fl

- E¤er birisi size, Maoist hareketin az nüfuslu, geri kalm›fl bölgelerde faaliyet yürüten s›n›rl› bir hareket oldu¤unu söyleseydi ne cevap verirdiniz? - Hindistan’da Maoist hareket, geri kalm›fl bölgelerle s›n›rl› de¤ildir. “Geliflmifl bölgeleri” de içine alan çok büyük bir harekettir. Maoist hareket hem k›rsalda hem de flehirlerde faaliyet yürütmekte. Hükümet, Maoistlerin 29 eyaletin 15’inde faaliyet yürüttü¤ünü aç›klamakta. Ve bu eyaletler en büyük eyaletlerdir. ‹çiflleri Bakanl›¤›, ülkedeki 600 bölgenin 167’sinde Maoistlerin etkili oldu¤unu ifade etmekte. Bu da ülkenin üçte biri anlam›na gelmekte. Hindistanl› Maoistler, Çin’de Mao önderli¤inde baflar›yla uygulanan Demokratik Devrim’in devrimci yolunu takip etmektedirler. Bu yol, devletin zay›f oldu¤u bölgelere öncelik verilmesini ortaya koymakta. Maoistler, yerli gericilerin iktidar›n› y›kmak ve yerine halk iktidar›n› kurmak için geri kalm›fl bölgelerde faaliyet yürütmekteler. Geri kalm›fl bölgelerde devrimci üs alanlar› oluflturmaktalar. Bu flehirlerde çal›flmad›klar› anlam›na gelmez. Gerçekte, HKP(M) (Hindistan Komünist PartisiMaoist)’in Ocak-fiubat 2007 y›l›nda

yapt›¤› kongresinde, flehirlerde faaliyetin yo¤unlaflt›r›lmas› karar› al›nm›flt›r. (...) Ülkenin geri kalm›fl bölgeleri tam anlam›yla yar›-feodaldir ve ciddi bir kapitalist kalk›nma yoktur. Maoist Parti, bu bölgeleri gerilla savafl› alanlar› olarak seçti. Silahl› mücadele, mücadelenin esas biçimi olarak de¤erlendirilmekte. Mücadelenin esas biçiminin geliflmesi için, Maoistler geri kalm›fl bölgeleri eylem alan› olarak seçmifltir. fiehirlerdeki mücadele ikincildir ve tamamlay›c›d›r. Partinin flehirlerde iflçi s›n›f› içindeki faaliyetleri, geri kalm›fl bölgelerdeki mücadelenin proletarya önderli¤inde geliflmesine yard›mc› olmakta. Ayn› zamanda Maoistler, flehirlerde ayd›nlar, ö¤renciler, kad›nlar ve orta s›n›f içinde büyük bir hareketin geliflmesine de kat›lmaktad›rlar. fiehirlerde faaliyet yürüten Maoist kadrolar, gözalt›na al›nmakta, tutuklanmakta ve iflkence görmektedirler. Maoistler kömür madenlerinde de çal›flmalar yapmaktad›rlar. Hindistan’›n pek çok yerinde büyük kömür madenleri bulunmakta. Mücadelenin ana alan›n›n k›rsalda olmas›na ra¤men, Maoistlerin pek çok sanayi bölgesinde faaliyet yürüttü¤ünü görebilirsiniz. HKP(M) ülkenin tek ve en büyük hareketine önderlik etmektedir. (...) - Dogmatik olduklar› ve 20. yy. sosyalizminin yenilgilerinden ö¤renmek istemedikleri yönlü suçlamalara Maoistler ne yan›t vermekteler? - Maoistler, Marksist ilkeleri Hindistan somut koflullar›na yarat›c› ve saf bir biçimde uygulamaktalar. Çin’i ya da Rusya’y› kör bir biçimde taklit etmemektedirler. Ayn› zamanda, Çin ve Rusya’daki sosyalizm deneyimlerinin kapitalist yolcular taraf›ndan yenilgiye u¤rat›ld›¤›n›n da bilincindedirler. MarksizmLeninizm-Maoizm’i gerçekçi bir biçimde uygulamaktad›rlar. Her kim ki, silahl› mücadeleyi dogma olarak görüyorsa, Hindistan gibi yoksul bir ülkede s›n›f mücadelesinden kaç›yor demektir. Köylü gerilla savafl› temel mücadeledir, çünkü kitlelerin % 70’i k›rsalda yaflamakta ve topra¤a ve topra¤a ba¤l› üretim iliflkilerine ba¤l›d›r. Bu koflullarda, e¤er kitlelerin ortak sosyal bir alanlar› yoksa faflist burjuva s›n›flar›na karfl› silahs›z mücadele edemezler. Fakat silahl› mücadele, yarat›c› ve pratik bir biçimde

uygulanmakta. Silahl› mücadele s›n›f düflmanlar›n›n tamamen yok edilmesi anlam›na gelmemekte. Silahl› mücadele, ezilen s›n›flar›n komprador kapitalistlerden ve feodallerden iktidar› almak için uygulad›klar› s›n›fsal mücadelenin bir biçimidir. Maoistlerin önderli¤indeki silahl› mücadele, yeryüzü ezilenlerinin yaflam hakk›n› egemen ve güçlü s›n›flardan geri almalar› anlam›na gelmekte. Alternatif halk iktidar› kurumlar›n›n da inflas› demektir. Böylece silahl› mücadele yeniden tan›mlanmakta ve “tüm iktidar Sovyetlere” Bolflevik ruhuyla prati¤e geçmektedir. Hindistan gibi ülkelerde, silahl› mücadele olmaks›z›n, ne direnifller yarat›labilir ne de önceden yarat›lan direnifller yaflat›labilir. (...) - Yetkililer ve Maoistler aras›nda bar›fl görüflmeleri oldu mu? - Bar›fl görüflmeleri 2004 y›l›nda oldu. Andra Paradesh hükümeti, Maoistleri bar›fl görüflmelerine ça¤›rd›. Maoistler halk›n mücadelesi ile ilgili konularda karfl›tlar›yla müzakerelere hiçbir zaman hay›r demezler, ancak stratejiyle ilgili genel politik çizgiyi müzakere etmeleri söz konusu de¤ildir. Haydarabad’da bir ay süren bir görüflme turu yap›ld›. Bu süreç bölgedeki ayd›nlar taraf›ndan desteklendi ve kolaylaflt›r›ld›. Maoistler görüflmelerde hükümete, çözülmeleri için 35 y›ld›r mücadele edilen sorunlar› çözmede iradeli ise de¤iflimi memnuniyetle karfl›layacaklar›n› ifade ettiler. Görüflmelerde halk›n temel sorunlar› tart›fl›ld›. Siyasi müzakereler bafllamadan önce iki taraf da ateflkes ilan etti. Hükümet, müzakerelerin ilk aflamas›n› kapatmay› ve anlaflma maddelerini hayata geçireceklerini ifade etmiflti. Ve müzakerelere kat›lan Maoistler yeniden illegale geçtiler. Anlaflman›n uygulanmas›n› beklediler. Hükümet ise anlaflmay› bozarak, Maoistlere karfl› sald›r›lara ve aralar›nda kadrolar›n da oldu¤u Maoistleri katletmeye bafllad›. Bu süreç, halk›n gözünde, gerici güçlerin halk›n sorunlar›n› çözemeyeceklerini ortaya ç›kard›. (...) - Merkezi ve yerel hükümetlerin Andra Pradesh bölgesinde bulunan Maoist üslere sald›r›lar› art›rd›klar› ve pek çok bölgenin Maoistlerden temizlendi¤i söylenmekte. Bu burjuva s›n›flar›n askeri olarak Maoistle-

rin istedikleri zaman yenebileceklerini kan›tlam›yor ve düflman aç›s›ndan sadece taktik bir sorun olarak durmakta. Peki ne zaman Maoistleri yok etmeye karar verecekler? - Son on y›lda, Andra Pradesh’de 2000’den fazla Maoist üye ve kadro barbarca katledilmifltir. Özellikle görüflmelerden sonra merkezi bir sald›r› gerçeklefltirildi. Maoistler, kay›plar›n›n çok oldu¤unu anlad›klar›nda, buralardaki güçlerini çekerek farkl› bölgelere yo¤unlaflt›lar. Andra Pradesh’in baz› bölgelerinde Maoist hareketin gerilemesi oldu, ancak art›k yeniden toparlanma çabalar› verilmekte. Merkezi ve yerel hükümetler Maoist direniflin da¤›t›lmas›nda ak›ll›ca kitlesel düzeyde kimi gruplar› kulland› ve Andra Pradesh’te baz› alanlarda da etkili oldular. Hareket sadece askeri de¤ildir. Kitlelerin kat›ld›¤› politik bir harekettir. Maoistler, Hint askeri güçlerine sadece askeri olarak de¤il esasta politik olarak karfl› durmaktalar, bunun için de büyük bir kitle zeminine sahiptirler. Hükümet, ciddi kitlesel deste¤inden dolay› Maoist hareketi da¤›tamamakta. Devrimci harekette gerilemeler al›fl›lmad›k fleyler de¤ildir. Olgun devrimci hareketler bu tür süreçlerden h›zl› bir flekilde ç›kabilirler. - Hindistan büyük bir ülke. Kimi bölgelerinde iç çat›flmalar varken, kimi bölgelerinde ise herhangi bir kaynama bulunmamakta. Pek çok parti ulusal de¤il de yerel düzeyde çal›flmakta. Devrimci örgütler Hindistan’›n bütün eyaletlerinde var m›? - Kaynamalar her yerde olmakta. Mntigia Pradefl ve Racastan’› al›n örne¤in. Bu iki bölge açl›kla kamç›lanmakta. Burada bir devrimci parti bulunmamakta. Bu bölgelerdeki kabarmalar farkl› biçimler almakta. Bazen kitlesel bir flekilde ayaklanma hareketleri olmakta. Ancak en önemli sorun devrimci güçlerin burada faaliyet yürütmemeleridir. ‹ki büyük eyalet bulunmakta ve buralarda devrimci-komünist gelenek bulunmamakta, bunun yerine STK’lar faaliyet yürütmekte. Fakat nesnel durum, devrimci mücadele için fazlas›yla olgunlaflm›flt›r. Sorun, devrimci güçlerin buralara da yay›lmas›d›r. - Ne kadar insan flehirlerde yaflamakta ve ne kadar› çal›flmakta?


16-29 Mayıs 2008

İşçi-köylü 15

- Hint nüfusunun % 30’u flehirlerde, % 70’i ise k›rsalda yaflamakta. Yaklafl›k halk›n % 77’i ortalama günde 20 Rupi yani 0.50 Cent’le yaflamaktad›r. ‹flsizlik ülkenin her köflesinde kontrol edilemez düzeydedir.

bir arac›d›r. Her fleyden önce Maoistler, halk içinde güçlenmeye ve devrimci ve demokratik kurumlar›n inflas›na yo¤unlaflmaktad›rlar. E¤er bunu büyük bölgelerde baflarabilirlerse, büyük flehirlerde de o kadar çok etkin olurlar.

- ‹stihdam alanlar› art›yor mu? - ‹stihdam alanlar› artmamakta, bunun tersine ifl alanlar› birçok nedenden dolay› azalmakta. Ekonomik araflt›rmalar bizlere göstermektedir ki, son y›llarda bir milyon küçük endüstri iflletmesinin kapanmas›ndan dolay› pek çok ifl alan› kaybolmufltur. Köylülerin elinden al›nan topraklar da iflsizli¤in di¤er bir nedenidir. Yoksul ve topraks›z köylülerde iflini kaybetme oran› çok yüksektir. Sadece bilgisayar teknolojileri ve kimi hizmet sektörü alanlar›nda geliflme var. Ancak bu sektörlerde çok az insan istihdam edilmekte. Ba¤›ms›z ayd›nlar, kalk›nma ve iflsizlik ile ilgili farkl› rakamlardan bahsetmektedir. Resmi istihdam rakamlar›na karfl› genel bir karfl› durufl bulunmakta. Sonuçta, genel

- Hindistan’daki s›n›f mücadelesi 20 y›l öncesine göre çok daha keskin midir? - Hindistan’da açl›k düzeyi artm›flt›r. 1947 y›l›nda köylüler intihar etmiyorlard›. ‘90 y›l›ndan sonra köylülerdeki intihar olaylar› fazlas›yla artm›flt›r. Peki, neden ‘90’dan sonra bafllad›? Acaba nüfusun büyük bölümünün geçimini sa¤lad›¤› tar›m alanlar› azalm›fl m›d›r? Yoksul köylüler, de¤erlerin sömürüldü¤ü bu sistemde yaflayamamaktad›r. Son on y›lda yaklafl›k 150.000 köylü intihar etmifltir. ‹nsanlar yaban pirinci yemekte ve bile bile tar›ma elveriflli olmayan alanlarda yaflamaktad›r. Bugün Hindistan’›n pek çok bölgesi Afrika ülkelerindeki flartlarla ayn› düzeydedir. Bütün bunlar, emperyalist küresellefl-

olarak istihdamda ve maafllarda bir düflüfl yaflanmakta.

menin Hindistan’daki sald›r›lar›ndan sonra bafllad›. ‹flçi s›n›f› en geri kalm›fl s›n›ft›r. Haklar›n› kaybetmifltir. Köylük bölgelerden gelen ve iflçi s›n›f›na dahil olanlar, iflçi aristokrasisiyle birleflememektedir. Örgütsüzlere oranla örgütlülerin oran› çok azd›r ve toplu sözleflme yap›lan alanlar›n say›s› giderek azalmaktad›r. Fakat, insanlar di¤er bölgelerde geliflen mücadelelerden haberdard›r. S›n›fsal çeliflkiler giderek keskinleflmekte çünkü, 1990’dan sonra bafllayan küreselleflme süreciyle gelirin büyük bölümü küçük az›nl›klar›n elinde daha fazla toplanmakta. Hint burjuva s›n›f› ‘60 ve ‘70’li y›llarda kimi reformlar yapt› fakat bugün hükümet her fleyi kontrol eden emperyalist güçlere ve onlar›n yerli uflaklar›na b›rakm›fl durumdad›r. Ve bu mücadeleleri de beraberinde gelifltirmektedir.

- Büyük flehirlerde, legal ve illegal mücadelenin geliflmesini ve buna ba¤l› parlamento organlar›na kat›l›m› olanaks›z m› görüyorsunuz? - Maoistler gerçeklikte, büyük flehirlerde emekçi kesimler ve orta s›n›f içinde faaliyet yürütmektedirler. Bu söyledi¤iniz, genel strateji içinde ikincil öneme sahiptir. Silahl› mücadelenin iflçi s›n›f›n›n proleter ideolojisi ile birlikte, köylerde esas güç köylülerle birlikte gelifltirilmesi öncelikli öneme sahiptir. Bu sadece iflçileri de¤il, proleter ideolojiye sahip ve mülkleri olmayanlar› da kapsamakta. Maoistler, legal ve illegal mücadeleyi faaliyet alan› ne kadar genifller ve mücadelenin bu alan› ne kadar geniflletti¤ini anlad›klar› ölçüde birlefltirirler. Ancak burjuva s›n›flar yasal ve demokratik alanlar›n kullan›lmas›na izin vermezler. Seçimlere kat›l›m, flehirlerde legal mücadele vermenin tek yolu de¤ildir. Dahas›, boykot siyaseti de mevcut Hindistan demokrasisi s›n›rlar içinde politik kat›l›m›n

- Hindistan’da sürgünlerin en önemli sorun oldu¤unu iddia ediyorsunuz. Farkl› sürgün yöntemlerinden bahsediyorsunuz. Özel Ekonomik Alanlar, maden ocaklar›, yeni endüstri alanlar›, barajlar, flehir

alanlar›ndaki arazilerin kamulaflt›r›lmas› ve alt yap› iflleri vb. Sürgünlerin, topra¤›n % 12’sinin kamulaflt›r›lmas› ile sonuçland›¤›n› söylüyorsunuz. Söyler misiniz, neden sürgün edilmeler en önemli sorun? - Halk›n % 70’i direkt veya dolayl› olarak topra¤a veya tar›msal üretime ba¤l›d›r. ‹stihdam alanlar›n›n büyük bölümü tar›mda bulunmakta. Bu topraklar, bu tür iflleri yapmak için insanlar›n

Enternasyonal nuçta, açl›k, yoksulluk ve iflsizlik halk›n, topra¤›ndan edilmesine dayanmakta.

- Topra¤›ndan sürülen köylüler neden ça¤dafl ekonomide ifl bulamamakta? - Topra¤›ndan sürülenler, e¤itim alma olanaklar› olmayan toplumun bir parças›n› oluflturmaktalar. Sanayide ifl bulabilecek yetenekleri yoktur. Dahas› yeterliliklere sahip olan küçük bir kesim dahi yüksek teknolojiyle donat›lan sanayilerde çok insan ifle al›nmamas›ndan dolay› ifl bulamamaktad›r. Ma- Filipinler’de Halk Savafl› kineler emperyalist ülkelerden gelverilmekte ve ayn› zamanda mekte. Bundan dolay›, geliflti¤i söyleparti seçimlere kat›l an halk nen sanayide insanlar ifl bulamamakta. partilerini destekleme kte. Ne- ‹nsanlar az bir olas›l›kla, teknoloji vepal’de Maoistler ’93 y›l ›nda se- ya hizmet sektöründe ifl bulmaktayçimlere kat›ld›lar ve so nra boy- ken, endüstri alan›nda hiç ifl bulamakot ederek Halk Sava fl›’n› bafl- makta. Zaten büyük flehirlerde yetelatt›lar, flimdi ise Mec lis’teler. rince yetiflmifl insan gücü bulunmakta. Bu kadar büyük ve fa rkl›l›klar› Topra¤›ndan sürülenlere ise flans kalolan Hindistan’da Ha lk Savafl› mamakta.

ve seçimler bileflkesin in uygulanmas›n› olanaks›z m› buluyorsunuz? - Son k›rk y›ll›k Hindist an komünist hareketi tarihi, Ha lk Savafl› stratejisini seçmeyen de vrimci ve komünist örgütlerin bunu n yerine Halk Savafl› bafllatmadan halk direniflini bafllatmay› veya ha lk savafl› ile seçimleri birlefltirme yi deneyenlerin ya sa¤a kayd›klar› n› ya da modern revizyonizmin yolunu tuttuklar›n› göstermifltir. Halk Savafl› esas stratejidir, seçim ler ise taktiksel bir meseledir. Maoistler, seçimlere bafltan karfl› gelmezler fakat Halk Savafl› strate jisini destekleyici olmal›d›r. Maois tler, seçimlere kat›l›m sorununu taktiksel bir sorun olarak görm ekteler. Bundan dolay›, direkt seçimlere kat›labilecek bir olanak görmemektedirler. Parlamenter kurumlar Hindistan halk›n›n gözünde çok fazla teflhir olmufl durumda. Halk›n önemli bir bölüm ünde, kim seçimlere kat›l›yorsa gelip kendisini soyaca¤› kan›s› hakim dir. Maoistler seçimleri boykot etmekte ve bunun yerine halk ikt idarlar›n›n ve kurumlar›n›n inflas›na yo¤unlaflmaktad›rlar.

elinden al›nd›¤›nda, insanlar›n gelirleri de kesilmekte. Bundan dolay› iflsizli¤in en önemli nedeni topraktan sürülmelerdir. Bu özel mülkleri ve topraks›zlar› da kapsamaktad›r. Hükümetin aç›klad›¤›, topra¤›n› kaybeden insanlar›n ma¤duriyetlerinin giderilmesi programlar› hiçbir zaman ifllemedi. So-

- Hindistanl› Maoistler, komünist partisi ile kitleler aras›ndaki sorunlara iliflkin, geçen yüz y›ldaki sosyalizm yenilgisinden hangi temel dersleri ç›kard›? - Hindistanl› Maoistler, Rusya ve Çin’de yaflananlar›n daha derinden analiz edilmesi gerekti¤ine inanmaktalar. Gelecekte, dünyadaki komünist devrimcilerin baflar›s›zl›klar›n› daha somut olarak araflt›rmalar› gere¤ine inan›yorlar. Baflar›s›zl›klar›n en önemli nedeni, komünist partilerin burjuva s›n›f taraf›ndan yarat›lan afl›nmay› kontrol edecek uygun mekanizmalar› oluflturamamalar›d›r. Elbette Çin’de Mao önderli¤inde Kültür Devrimi bu afl›nmay› önlemek için yap›ld›. Ancak bu çaba geçifl düzeyinde kald›. ‹deolojik, politik pek çok farkl› yöntem devrimci komünist partiler içinde gelifltirilmelidir. Dünyan›n tüm ülkelerinde gerçek devrimci partiler oluflturulmal›d›r. Maalesef pek çok Avrupa ülkesinde ve kimi üçüncü dünya ülkelerinde, yabanc› s›n›f ideolojileri, “21. yy. demokrasisi”, “liberal örgüt ilkeleri” ve bir biçimde “çok partili sistem” anlay›fllar› hakim olmufltur. Komünist partilerin politikalar›n›n Bolflevikleflmesi zorunluluktur. *C. N. Saibaba, Devrimci Halk Örgütleri Federasyonu’na ba¤l›, Devrimci Demokratik Cephe Sekreter Yard›mc›s›’d›r. Hindistan’›n Andra Pradesh eyaletinde yaflamakta. Bu röportaj, Norveçli “K›z›l Parti” taraf›ndan yap›lm›fl ve www.firemtn.blogspot.com adresinde yay›mlanm›flt›r. Türkçe’ye çevirisi YKP(M-L)’nin internet sitesinden al›n›p k›salt›larak yap›lm›flt›r.


İşçi-köylü 16

Politik gündem

16-29 Mayıs 2008

Emekçilere yönelik yeni bir sald›r› paketi daha ‹flsizlik, sermayenin yo¤unlaflmas› ve teknolojinin geliflmesiyle birlikte de¤iflen sermaye oran›n›n düflmesi sonucu meydana gelmektedir. Yani iflsizlik; kapitalist üretim tarz›n›n “do¤al” bir sonucudur! Ayr›ca iflsizler; “her an el alt›nda bulunan yedek bir sanayi ordusu” (Marks) durumundad›rlar.

Halklar›n maruz kald›klar› bask›, sömürü, fliddet tüm dünyada h›zl› bir flekilde art›r›yor. Finans-enerji ve g›dada yaflanan krizler; k›sa sürecek ve burjuvazinin ald›¤› önlemler dizisiyle (bunlar burjuvazinin krizi en az hasarla atlatmas› için al›nan önlemlerdir!) geçirilebilecek bir “dalgalanma” vs. de¤ildir. Var olan milyonlarca aç insana; dünyan›n her taraf›ndan yeni milyonlar kat›l›yor. Emperyalizme ba¤›ml› olan ülkelerde bu süreçler halklar aç›s›ndan daha sanc›l› geçer. Ülkemiz de kriz sürecini çok a¤›r ve sanc›l› geçirecekler/geçirenler aras›ndad›r. Bu nedenle egemenler h›zl› bir tahkim sürecine gitmifllerdir. Bu sürecin bir yan›n› Newroz’da, Sakarya’da, 1 May›s’ta oldu¤u gibi kitleleri korkuyla-bask›yla sindirmek oluflturmaktad›r. Sürecin di¤er yanlar›n› ise; akla gelebilecek her fleyin özellefltirilip, sermayeye daha fazla art›-de¤er s›zd›rmak için olanak yaratma; esnek çal›flma, sigortas›zlaflt›rma, sendikas›zlaflt›rma için gereken yasal zemini haz›rlama çal›flmalar› oluflturulmaktad›r. Kitleleri manipüle etmekte zorlanmaya bafllayan, bununla birlikte efendilerinden ald›¤› deste¤in tehlikeye girdi¤ini gören AKP, büyük bir gayretkefllikle sald›r› yasalar›n› ç›karmaktad›r. SSGSS yasas› tüm tepkilere ra¤men ç›kar›lm›flt›r. ‹stihdam Paketi ve Sendikalar Kanunu ayn› h›zla haz›rlan›p, gündeme getirilmifltir. Yine Nisan ay› içerisinde bitkisel üretimden sonra hayvanc›l›kta da destek primlerinin ödenme flekli ve miktar› yoksul köylünün aleyhine olacak flekilde de¤ifltirilmifltir.

‹stihdam Paketi’yle kompradorlar›n, toprak a¤alar›n›n talepleri yerine geliyor ‹stihdam Paketi; Bakanlar Kurulu’nda h›zl› bir flekilde onaylan›p TBMM Genel Kurulu’na gönderilmifltir. Pakette burjuvazinin sürekli dillendirdi¤i vergi indirimi, krefl yükümlülü¤ünün kald›r›lmas›, zorunlu

Meclis gündeminde!

özürlü istihdam›n›n kald›r›lmas› gibi talepler yerine getiriliyor. Bunlarla birlikte; 2000 y›l›ndan bu yana ‹flsizlik Sigortas› Fonu’nun devlet taraf›ndan istenilen flekilde kullan›lmas› karar› al›nd›. ‹flsizlik Sigortas› Fonu’ndan elde edilen bu kaynak birincisi; “2009–2012 aras›ndan GAP bölgesindeki yat›r›mlarda”, ikincisi; 18–19 yafl aras›ndaki gençlerle, yasa yürürlü¤e girdikten sonra ifle giren kad›nlar için sigorta priminin ödenmesinde kullan›lacak! (30.04.08, Dünya)

‹flsizlik Sigortas› Fonu: “GAP’ta yat›r›m” ad› alt›nda toprak a¤alar›na aktar›lacak! ‹flsizlik, sermayenin yo¤unlaflmas› ve teknolojinin geliflmesiyle birlikte de¤iflen sermaye oran›n›n düflmesi sonucu meydana gelmektedir. Yani iflsizlik; kapitalist üretim tarz›n›n “do¤al” bir sonucudur! Ayr›ca iflsizler; “her an el alt›nda bulunan yedek bir sanayi ordusu” (Marks) durumundad›rlar. Bunlardan dolay› kapitalist sistemde iflsizlik sorununun çözümlenmesi mümkün de¤ildir. Kontrol alt›nda tutulabildi¤i, kendilerine yönelik toplumsal hareketlere yol açmad›¤› müddetçe kapitalistler aç›s›ndan iflsizlik sorun de¤ildir! Türkiye’de ‹flsizlik Sigortas› Fonu ilk olarak 1952 y›l›nda gündeme gelmifl, 1999’da da oluflturulmaya bafllanm›flt›r. Fonun oluflumunda ilk baflta brüt kazançlar üzerinden sigortal› iflçi ve devlet % 2, patron % 3 oran›nda prim öderken; sonras›nda bu oranlar birer puan düflürülmüfltür. Fondan yararlanabilmek için getirilen koflullar›n gerçekleflmesinin zorlu¤u; asl›nda bu fonun ilk bafltan itibaren iflsizler için oluflturulmad›¤›n› aç›kça göstermifltir. Kay›t d›fl›l›¤›n % 40,2 oran›nda oldu¤u; esnek çal›flman›n, sendikas›zl›¤›n çok yo¤un oldu¤u ülkemizde fondan yararlanmak için “1-Hizmet akdinin sona erdi¤i tarihten

önceki son 3 y›l içinde en az 600 gün sigortal› olarak prim ödenmifl olmas›, 2- ‹fl akdinin feshedildi¤i tarihten geriye do¤ru kesintisiz hizmet akdinin 120 gün prim ödenmifl olmas› 3- Hizmet akdinin; ‹flsizlik Sigortas› Kanununun 51. maddesinde say›lan hallerden birisine dayal› olarak sona ermifl olmas›” (T. Güngör: 28.04.08, Dünya) aranan koflullardan sadece üçüdür. Patronun k›dem veya tazminat ödememek için iflçiyi istifa etmifl veya patrona kusurlu göstermesi en yayg›n uygulamalardand›r. 20.11.2006 tarihinde Gündem gazetesinde yay›mlanan bir araflt›rmaya göre; 2005 y›l›nda iflten ayr›lan 1 milyon 997 bin kiflinin sadece % 16,6’s›n›n iflyerleriyle ilifli¤i iflsizlik ödene¤ine hak kazanacak flekilde kesildi. Yani kay›t d›fl› çal›flan % 48,2’nin d›fl›ndaki iflçilerin % 83’ü iflsizlik sigortas› fonundan yararlanamam›flt›r. ‹çinden harcama yap›lmas› di¤er ekonomik oluflumlara göre daha rahat oldu¤undan Türkiye’de iktidarlar fon kurmay› peflkefl çekmek için en pratik yol olarak bulmufllard›r. fiu anda “tasfiye” edilmeye çal›fl›lan Konut Edindirme Fonu örne¤inde oldu¤u gibi ücretlilerden kesilen paralar, sermaye çevrelerine peflkefl çekilmifltir. K›dem tazminat›n›n kald›r›l›p yerine fon kurulmas› istemi de bu nedenlere dayanmaktad›r. ‹flsizlik Sigortas› Fonu da, kuruldu¤u ilk andan itibaren hazine iç borçlanmas›n› kolaylaflt›rmak için kullan›lm›flt›r. Ayr›ca; Türkiye tahininde ilk defa olmak üzere % 15 vergiye tabi tutulup buradan da devlete kaynak yarat›lm›flt›r. IMF’nin zorunlu olarak koydu¤u % 6,5’luk faiz d›fl› fazla için de teminat olarak gösterilmifltir. Yani kuruldu¤u zamandan bugüne devlet taraf›ndan; kurulufl amac›n›n çok d›fl›nda kullan›lm›flt›r. ‹flsizler için faydalan›lmas› imkâns›z hale getirilen fonda 32 milyar YTL’yi aflan miktarda para birikmifltir. Para biriktikçe ifltahlar› kabaran kompradorlar, toprak a¤alar› fondan kendi-

lerinin de yararlanmalar› gerekti¤ini her f›rsatta dile getiriyorlard›. ‹flte hükümet, ‹stihdam Paketi ile; a¤›zlar› suland›ran fonu sermaye çevrelerine açm›fl oldu. AKP hükümeti GAP’a yap›lacak yat›r›mlar›n istihdam olarak dönece¤ini; iflsizlere yap›lacak en büyük iyili¤in onlara nakit ödeme yapmak de¤il ifl olana¤› sa¤lamak oldu¤unu söyleyerek büyük bir demagoji yapmaktad›r! Bu söylemin kapitalist sistemden hele ki ucuz iflgücü ile reklâm›n› yapan ülkemizde hiçbir gerçeklik pay› yoktur. Türkiye’nin “büyüme” diye yutturmaya çal›fl›lan modeli ranta, ucuz iflgücüne, yo¤un sömürüye dayanmaktad›r. % 49’u sadece 9 ailenin olan GAP topraklar›na “yat›r›m”(!) yap›l›nca bunun iflsizlere ifl, açlara afl olarak dönece¤ine inanmak için bu sistemde yaflam›yor olmak gerekmektedir. Toprak a¤alar›na, T. Kürdistan›’nda verimli topraklar nedeniyle devasa çiftlikler açan Koç grubuna, Sancak grubuna peflkefl çekilecektir bu fon! ‹stihdam Paketi; tüm yönleriyle halk›m›z›n sefaletini, sömürüsünü art›r›c› bir ifllev görecektir. Bu paketin (ve di¤er paketlerin) nas›l bir sald›r›n›n parças› oldu¤u halk›m›za anlat›lmal›d›r. Taleplerimiz sadece bu paketlerin geri çekilmesi yönünde de¤il var olan koflullar›n da düzeltilmesini içermelidir. SSGSS’ye karfl› yükseltilen “Herkese Sa¤l›k Güvenli Gelecek” slogan›nda oldu¤u gibi “Herkese sigortal›-sendikal› ifl; tüm iflsizlere ifl buluncaya kadar güvenli-sa¤l›kl› yaflam!” fleklinde taleplerimiz yükseltilmelidir! ‹flsizler için oluflturuldu¤u söylenen fonun; tamamen iflsizler için kullan›lmas› istenilmelidir. Sistemin topyekûn sald›r›s›na karfl› bizler de topyekûn cevap vermenin koflullar›n› her alanda zorlamal›y›z! Newroz ve 1 May›s’ta halk›m›z›n harland›r›p-güçlendirdikleri direnifl ateflini daha da parlatman›n; egemenlerin krizlerini derinlefltirip, lehimize çevirmenin koflullar› fazlas›yla vard›r!


İşçi-köylü 17

16-29 Mayıs 2008

Politik gündem

Kad›n istihdam› ve egemenlerin saklamaya çal›flt›klar›... Toplumdaki geleneksel bak›fl aç›s›na göre kad›n “ev kad›n›”, “efl”, “anne” olarak görülüyor. Ancak di¤er taraftan da “boyun e¤en”, örgütsüz ve “kanaatkar” olarak de¤erlendirilen kad›n eme¤i, egemenler için ayr› bir öneme sahip. Bundand›r ki, ucuz olan kad›n iflgücünü daha fazla sömürebilmek için yeni yöntemlere baflvuruyorlar. Bu yöntemlerden biri de genellikle kad›nlara yönelik olarak verilen mikro kredi uygulamas› ve finansman›n›, emperyalistlerin sa¤lad›¤› bir dizi “yard›m”, “e¤itim” projeleridir.

Mikro Kredi nedir? Kelime anlam›, “küçük çapl› kredi”olan bu kavram, ilk olarak Bangladeflli iktisatç› Muhammet Yunus’un ülkesinde Grameen Bankas›’n› kurmas›yla gündeme geldi. Bu projeyle yoksullara özellikle de kad›nlara, küçük iflletmeler kurabilmeleri için teminats›z küçük çapl› krediler veriliyor. Yoksul kad›nlar›n, bu paralarla küçük iflletmeler kurarak yapt›klar› küçük çapl› üretimlerle yoksulluktan “kurtulacaklar›” belirtiliyor. Grameen Bankas›’n›n faaliyet yürüttü¤ü ülkelerden birisi de Türkiye. Bu faaliyet kapsam›nda Diyarbak›r, Bismil, Silvan ve Ergani’de 5 bin 286, Ankara-Mamak, Gaziantep, Mardin ve Batman’da olmak üzere, toplam 5 bin 700 kad›na 100 ile 750 YTL’den 7,5 milyon YTL’ye kadar Grameen mikro kredisi verilmifl durumda.

Hedef neden kad›nlar? Biliyoruz ki emperyalistler için iflsizli¤in en yo¤un oldu¤u yar›-sömürge, yar›-feodal ülkeler, ucuz iflgücü cenneti olma niteli¤ine sahip. Kapitalist sömürü çark› içinde dünya nüfusunun yar›s›n› oluflturan kad›n ve çocuklar en ucuz iflgücü olarak görülüyor. Yar›-sömürge, yar›-feodal yap›daki Türkiye’de de iflsizlik yo¤un olmakla birlikte, sosyo-ekonomik yap›n›n ve kültürün de etkisiyle kad›nlarda iflsizlik çok daha yo¤un durumda. Bu da kad›n›n ucuz iflgücünün daha da ucuzlamas›na neden oluyor. Üstelik emperyalizmin dayatt›¤› özellefltirme, tafleronlaflt›rma, sosyal haklar›n her geçen gün daha da budanmas› gibi talan ve y›k›m politikalar›yla iflsizlik büyümeye devam ediyor. En baflta da kad›nlar ifl yaflam›n›n d›fl›na itiliyor. Ücretsiz emeklerinin en yo¤un sömürüldü¤ü evin içine hapsediliyor. Kad›nlar›n bir taraftan çal›flma yaflam›n›n d›fl›na itilirken di¤er yandan da bir dizi projelerle ifl yaflam›na çekilmek istenmesi

tezatl›k teflkil etmiyor. Sadece en ucuz diye nitelendirilen ifl güçleri daha ucuza kiralanm›fl oluyor. Açl›k, yoksulluk karfl›s›nda çaresiz kalan kad›nlar da “eve üç-befl kurufl katk›m olsun” anlay›fl›yla nas›l sömürüldü¤ünü görse dahi (ço¤unluk bunu da görmüyor) boyun e¤ip bu sömürü çark›na dâhil oluyorlar. E¤itim ve ifl piyasas›nda bulunarak egemenlere yeterince kâr sa¤lamad›¤› için “at›l” diye nitelendirilen ev emekçisi kad›nlar›n say›s›n›n ulaflm›fl oldu¤u devasa boyutun (sömürebilmek için) ne kadar önemli oldu¤unu biliyoruz. (T‹SK) taraf›ndan yap›lan araflt›rmaya göre, Türkiye’de 15–29 yafl grubundaki kad›nlar›n % 60’›, 25–29 yafl grubundaki kad›nlar›n % 66’s› ne çal›fl›yor ne de okula gidiyor. Yani istihdam›n d›fl›nda kal›yor. Bu oran›n toplam 5,5 milyon kadar kad›n say›s›na tekabül etti¤i ve bunun da Avrupa’daki 16 ülkenin nüfusundan daha fazla oldu¤u söyleniyor. Aç›klanan verilere bak›ld›¤›nda görülece¤i üzere Türkiye’de 18 milyon 702 bin gibi egemenlerin daha fazla sömürmek istedi¤i büyük bir ucuz iflgücü bulunuyor. Egemenlerin hem bas›n›yla, medyas›yla, kimi “Sivil Toplum Örgütleri” ile bu konu üzerinde yo¤unlaflarak, hem de “kredi”, “katk›”, “yard›m” gibi projelerle kad›n› ifl piyasas›na çekme çabalar›n›n nedeni elde edecekleri kârd›r.

l›k sorunlar›n› beraberinde getirmifl oluyor. Bu tür çal›flmalar kay›t d›fl› oldu¤u için, çal›flan kad›nlar; örgütsüz, düflük ücretlerle, uzun çal›flma sürelerinde, sosyal güvenceden ve ifl güvenli¤inden yoksun bir flekilde sömürünün en a¤›r›na mahkûm ediliyorlar. Bu durumda egemenler az masrafla daha çok kâr ve kazanç elde etmifl oluyor. En önemlisi de hem art› de¤er sömürüsü art›r›l›yor, hem de iflçi ve emekçilerin birleflip örgütlenmesini, sendikal faaliyetlerde bulunup hak aramas›n› engelleyen parçal› esnek üretim ve tafleronlaflt›rma yaflama geçiriliyor.

Evin d›fl›nda çal›flan kad›n›n durumu farkl› m›? Tar›mda, sanayide, ev eksenli tüm çal›flmalarda, kad›nlar genel olarak emek yo¤unlu¤u gerektiren ifllerde (tekstil, haz›r giyim, dokuma, g›da üretimi ve tar›m gibi) çal›flt›r›l›yor. Teknik bilgi, donan›m ve e¤itime tabi tutulmad›klar› için “vas›fs›z” iflçi olarak kullan›l›yorlar. Bu durumda da kad›nlar›n büyük ço¤unlu¤u sosyal güvenceden yoksun kal›yor. Düflük ücretlerle çal›flt›r›l›yor, iflten ç›karmada ilk kad›nlardan bafllan›yor. Erkek çal›flanlara göre kad›nlar›n ald›klar› ücret de çok daha az oluyor.

Bu projelerle kad›n, ev ifllerinden kurtuluyor mu? Her ne kadar söylem farkl› da olsa kad›nlara verilen mikro kredi ya da emperyalistlerin finansman›n› sa¤lad›¤› di¤er “istihdam”, “e¤itim”, “teflvik” gibi projeler kad›n› ne ev ifllerinden kurtar›yor ne de evin içinden. Ev ifllerinden kurtarm›yor. Çünkü kad›n yaflam›n hangi alan›nda çal›fl›rsa çal›fls›n ev iflleri, çocuklar›n, hasta ve yafll›lar›n bak›m› vs. kad›n›n görevi olarak görülüyor. Kad›nlar›n evde ücretsiz olarak yapt›¤› bu ifller piyasada lokanta, çamafl›rhane, krefl, huzurevi, hastane gibi iflyerlerinde ücretli yap›l›yor. Bunlar kad›n› evin içinden de kurtarm›yor. Tam tersine ifl, evin içine getirilerek kad›n tamamen eve hapsediliyor. Evin içinde gün boyu yapt›¤› ev ifli hizmetine bir ifl daha eklenmifl oluyor. Ev eksenli çal›flmalar, bir dizi meslek hastal›¤›n› da evin içine tafl›yarak ciddi sa¤-

Yoksulluk bitirilmiyor, gerçekler manipüle ediliyor Uygulanan neo-liberal politikalarla özellefltirmeler, iflten ç›karmalar, sosyal haklar›n gasp edilmesi, emperyalizmin faturas› halka kesilen yeni yeni krizleri sonucu iflsizlik, açl›k, yoksulluk h›zla büyüyor. Bu da egemenler için sürekli artan ucuz iflgücü anlam›na geliyor. Örgütsüz, parçal›-esnek üretim ve tafleronlaflt›rma süratle yaflama geçiriliyor. Egemenlerin kârlar› büyürken dipten gelecek dalgaya karfl› korkular› da art›yor. “Destek”, “yard›m” gibi programlarla ise artan yoksullu¤un yeterince görülmemesi ve devaml›l›¤› sa¤lanm›fl oluyor.

Egemenler, bunlar› yaflama geçirirken elbette ki gerçekleri manipüle edip, görünen yüzünü makyajlayarak sunuyorlar. “Kad›n›n sosyal konumunu güçlendirmek”, “yoksullu¤u azaltmak”, “ekonomik ve toplumsal kalk›nmay› alttan sa¤lamak”, “kad›n giriflimcili¤ini desteklemek” gibi söylemlerle yap›yorlar. Oysa bahsi geçen kredi ve “yard›m”lar›n yap›ld›¤› hiçbir ülkede yoksullu¤un ortadan kalkmad›¤›, tam tersine daha da büyüdü¤ü görülüyor. Örne¤in mikro kredi uygulamas›n›n “babas›” diye nitelendirilen Muhammet Yunus’un ülkesi Bangladefl, dünyan›n en yoksul ülkelerinden birisi durumunda. Bu uygulama zaman zaman dile getirilen “insanc›l kapitalizm” söylemine de benziyor. T›pk› kapitalizmi flirin göstermek ve kabul edilebilir hale getirmek için bafl›na “insanc›l” kelimesinin eklenmesi gibi. Egemenler yaflama geçirdikleri tüm sömürü ve talan politikalar›n›n asl›nda her daim ‘halk›n yarar›na’ oldu¤unu iddia ederler. Kad›n istihdam› için yap›lan kredi ve “yard›m” uygulamalar›nda da durum farkl› de¤il. Bildik senaryo tekrarlan›yor.

Sonuç olarak… Gerici egemen sistem SSGSS sald›r›lar›yla, ifl güvenli¤i ad› alt›nda “150’den fazla kad›n çal›flt›ran iflyerlerinde krefl açma zorunlulu¤u”nu ortadan kald›r›yor. Patrona, do¤um yapan kad›n› iflten ç›karma ‘hakk›’n› veriyor. Sigortas›z, düflük ücretlerle çal›flmay› dayatarak kad›n› ev içine do¤ru itiyor. Devletin kendi kurumu olan TÜ‹K’in “Küresel Cinsiyet Eflitli¤i” araflt›rmas› da bunu kan›tl›yor. Araflt›rmada 2007 istatistiklerine göre bir y›lda 237 bin kad›n, iflgücü piyasas›n›n d›fl›na ç›kar›lm›fl durumda! Bu örneklerin her biri egemenlerin ikiyüzlülüklerinin de kan›t› durumunda. Ne kadar 盤›rtkanl›k da yapsalar, ‘yard›msever’ de kesilseler kad›n› ev köleli¤inden kurtarmazlar. Çünkü bu onlar›n s›n›f ç›kar›na ayk›r›d›r. Kad›n›n kurtulufl yolu evin köreltici dört duvar›n› parçalay›p toplumsal mücadelenin içine girmesinden geçiyor. Emek cephesine sald›r›lar›n yo¤unlaflt›¤› bu süreçte kad›nlar fabrikalardan, tarlalardan, hapsedildi¤i evin içinden ç›k›p seslerini alanlarda buluflturdukça emperyalist patentli bu sald›r›lar da bofla ç›kar›lacakt›r.


İşçi-köylü 18

Politik gündem

16-29 Mayıs 2008

1 May›s kavga günüdür, kavga devam ediyor! Bu y›l 1 May›s kutlamalar› iflçi ve emekçilere dönük çok yönlü ve kapsaml› sald›r›lar›n gündemde oldu¤u bir döneme denk geldi. Dolay›s›yla 1 May›s kutlamalar› bu kapsaml› sald›r›lara karfl› bir yan›t niteli¤i de tafl›yordu. Son süreçte iflçi ve emekçiler cephesinde Türk hakim s›n›flar›n›n emperyalist efendilerinin direktiflerine uygun olarak ç›kard›klar› yeni yasalara, uygulad›klar› hak gasplar›na karfl› ortaya konulan kitlesel tepkilerin 1 May›s’ta daha ileri bir boyut kazanaca¤›n› egemen s›n›flar da biliyordu. 1 May›s kutlamalar› için simge haline gelen Taksim alan›nda yap›lacak kitlesel kutlama, yasaklara, sald›r›lara yan›t olacak ve bir süredir emekçiler üzerinde var olan olumlu havan›n büyümesine hizmet edecekti. Bundan dolay› egemen s›n›f sözcüleri bafltan iti-

baren sorunu bir irade savafl›na dönüfltürdüler ve gerçek niyetlerini gizleyerek kamuoyunu aldatmak için “provokasyon duyumu ald›k” yalan›na baflvurdular. “Provokasyon” yap›c›lar olarak da, devrimcileri hedef gösterdiler. Oysa dönüp geriye bakt›¤›m›zda az çok tarihi haf›zas› olan herkes çok iyi bilir ki, emekçilerin, ezilenlerin mücadelelerini provoke etme onursuzlu¤u her zaman egemen s›n›flara ait olmufltur. TC tarihine bak›ld›¤›nda da bu onursuz sayfalar›n hiç de az olmad›¤› görülecektir. Türban ve kendi partisine yönelik kapatma davas› konusunda “demokrasi” nutuklar› atan Baflbakan’›n nas›l devlet terörü flampiyonlu¤u yapt›¤›n›, baz› bakanlar›n iflçi ve emekçilerin hakl› ve meflru eylemleri karfl›s›nda nas›l kin kustu¤unu art›k görmeyen gözler de görmüfl oldu. Daha aç›kças› prati¤in, gerçekleri görmeye hizmet eden tarihsel eylemi, AKP flahs›nda Kürt halk›na dönük yürütülen inkar ve imha siyasetiyle, y›k›m yasalar›n›n ç›kar›lmas›yla ve son olarak 1 May›s’ta estirilen devlet terörüyle yine oynamas› gereken misyonunu oynad›. Alt›n› çizmeliyiz ki, bu sald›rganl›k ayn› zamanda bir korkunun da ifadesidir. El-

bette ki, eme¤in düflmanlar› olarak korkmak tüm hainlerin hakk›d›r. Bu korkular›n› daha da büyütmek ise, baflta iflçi s›n›f› olmak üzere tüm emekçilerin, bizlerin görevidir.

kamuoyunun gündemine oturan “Sa¤l›kta Dönüflüm” ve “Kentsel Dönüflüm” projeleri vb. hepsi bütünün birer parças›ndan ibarettir.

De¤erlendirmelerimizle bilinç hanemize katk› sa¤layal›m

Uzun süreli sald›r› yasas›; SSGSS!

Geride b›rakt›¤›m›z bu süreç, ayn› zamanda devrimci ve komünist hareketin iflçi s›n›f› ve genifl emekçi kesimler aras›ndaki çal›flmay› alg›lama ve yaflama geçirme anlam›nda oldukça önemli geliflmeleri ve yaklafl›mlar› da içinde bar›nd›rd›. Bir kez daha özellikle de iflçi s›n›f› içinde devrimci ve komünistlerin çal›flma kapasiteleri ve etki güçleri ve de konfederasyonlar›n kokuflmufl düzenleri a盤a ç›kt›. Elde edilen bu deneyimler, bilinç ha-

nemize ve s›n›f mücadelesine katk› sa¤lamas› gereken önemli ö¤eler olarak ele al›nmal›, tart›fl›lmal› ve kavranmal›d›r. Bu anlay›fla hizmet amac›yla ele alaca¤›m›z 2008 1 May›s’› ile ilgili bir de¤erlendirme yapmadan önce, kuflkusuz ki içinden geçmekte oldu¤umuz sürecin genel özelliklerinin ana hatlar› ile özetlenmesi yararl› olacakt›r.

Dalga dalga sald›r›… Emperyalist-kapitalist sistem, yar›-sömürge ülkelere “yeniden yap›land›rma” ad› alt›nda dayatt›¤› politikalar› “reform, istihdam ve dönüflüm paketleri” gibi isimler alt›nda hayata geçirmeye çal›flmaktad›r. Bu gibi yöntemlerle yap›lmak istenen en özlü ifadeyle, yar›-sömürge ülkelerin pazarlar›n› kendi ç›kar› ekseninde yeniden yap›land›rmakt›r. Bu konuda en büyük destekçileri ve ifl yap›c›lar› da, kuflkusuz ki yerli iflbirlikçi ve uflaklar›d›r. AKP de, ikinci kez hükümet oldu¤u günden bugüne efendilerinin bahsi geçen politikalar›n› hayata geçirmek için elindeki tüm olanaklar› seferber etmifltir. Özellikle son süreçte oluflturulan bir tak›m birlikteliklerin yapt›klar› eylemler ile

Genifl emekçi y›¤›nlara dönük kapsaml› bir sald›r›y› ifade eden SSGSS (Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas›) yasas›, hat›rlanaca¤› gibi geçti¤imiz y›l Meclis’te kabul edilmifl, ancak Anayasa Mahkemesi’nce verilen yürütmeyi iptal karar› nedeniyle, ertelenmiflti. Yasa geçti¤imiz hafta onayland›. SSGSS her fleyden önce, IMF, DB ve DTÖ gibi emperyalist kurulufllar›n, sosyal güvenli¤i özel kurulufllara terk etmeyi öngördü¤ü, ciddi bir sosyal y›k›m sald›r›s›d›r. Öyle ki, yasa ile sosyal güvenlik kurumlar› birer ticari iflletmeye dönüfltürülmek istenmekte, sosyal güvenlik harcamalar› bütçenin “kara deli¤i” olarak tan›mlanmakta ve egemenler taraf›ndan s›rtlar›ndan at›lmas› gereken kambur olarak ele al›nmaktad›r. Yasa aç›k bir ifade ile, can bedeli kazan›lm›fl bir dizi hakk›n gasp edilmesinin önemli bir ad›m› oldu¤u gibi, yeni hak kazan›mlar› için mücadele edilmesinin önünü kesmenin de önemli bir ad›m› olarak, uzun süreli hedefleri içermektedir. Önümüzdeki günlerde gündeme gelecek olan k›dem tazminatlar›n›n gasp edilmesi meselesinde de as›l sorun egemenlerin kâr h›rs›d›r. Mevcut haliyle bile zaten birçok eksik ve geri uygulamay› bar›nd›rmas›na ra¤men k›dem tazminat›n›n kald›r›lmas›, sald›r›lar›n önemli bir aya¤›n› oluflturmaktad›r.

Emekçilerin tahammülü kalmad›! Tüm bu sald›r›larla birlikte yoksulluk daha da derinleflmifl, sefalete iliflkin gerçek tablolar iyice ortaya ç›km›flt›r. Asgari ücret, bu y›l Türk-‹fl’in de r›zas› ile açl›k s›n›r›n›n oldukça alt›nda bir rakam olarak yüzde 4’lük art›flla belirlenmifltir. Temel g›da ve tüketim maddelerindeki y›ll›k enflasyon oran›n›n yüzde 25’in üzerinde oldu¤u aç›klan›rken; AKP’nin ikinci sezonu ile birlikte beraber elektrik, do¤algaz, ulafl›m vb. her fleye yönelik zam furyas›n›n bafllat›ld›¤› koflullarda, ‹stanbul baflta olmak üzere çeflitli illerde oluflturulan SSGSS karfl›t› platformlar›n örgütledi¤i eylemler sürecin hareketlenmesinde önemli bir noktada durmaktad›r. Sa¤l›k hizmetlerini paral› hale getiren, ya¤maya açan, emeklilik ücretini düflüren ve mezarda emeklili¤i dayatan, y›pranma pay›n› ortadan kald›ran, k›sacas› her yönüyle sa¤l›k ve sosyal güvenlik hakk›n› orta-

dan kald›ran SSGSS yasa tasar›s›n›n iptali için örgütlenen bu eylemlerde, yaflanan kimi geri tutumlara ve yaklafl›mlara, engelleme çabalar›na ra¤men, süreci, kitle hareketindeki yükselme ve bu yükselmeye etki düzeyimizle birlikte ele almak gerekmektedir. Hava-‹fl greviyle start› verilen, Telekom direnifliyle devam eden süreç, SSGSS’ye yönelik eylemlerle önemli bir dalgalanma yaratm›flt›r. Elbette ki bu dalgalanma, hareketin niteli¤i ve en önemlisi de önderli¤i ile birlikte de¤erlendirilmeli ve önümüzdeki sürece ›fl›k tutar hale getirilmelidir. Çünkü halen devam eden Arçelik, Yörsan, Tega, TEKEL, Aky›l, fiahin Motor vd. direnifller de göstermektedir ki, dalgalanma yay›larak devam etme e¤ilimini çokça tafl›maktad›r. Sözünü etti¤imiz y›k›m yasalar›na karfl› örgütlenen süreci de¤erlendirirken kitlelerin mevcut sürece müdahalesindeki canl›l›¤›, sendikalar›n tepesine çöreklenmifl yap›ya ra¤men özellikle Türk-‹fl’e ba¤l› Belediye‹fl, Deri-‹fl, Petrol-‹fl, Hava-‹fl gibi sendika flubelerinin içinde bulundu¤u fiubeler Platformu’nun süreçte oynad›¤› özel role de¤inmek gerekmektedir. Zaten burada as›l olarak de¤erlendirilmesi gereken, konfederasyonlar›n defalarca kez ortaya ç›kan ikiyüzlü niteliklerinden çok, bu gerçe¤e ra¤men istenilen kitlesellik ve genifllikte olmasa da ortaya konulan iradedir. Ki, bu irade 1314 Mart ve 6 Nisan eylemlerini örgütlemeyi baflarm›flt›r. Bu eylemler tüm eksik ve hatal› yanlar›na ra¤men 1 May›s’›n provas› niteli¤ini tafl›malar›, kitlesellikleri, talepleri vb. konularda oldukça önemlidir. fiuras› bir gerçek ki, Telekom grevi ile bafllayan ve SSGSS vb. y›k›m yasalar›na karfl› iflçi ve emekçiler cephesinde yaflanan pratik hareketlilik, sar› sendika yönetimlerini telaflland›rm›flt›r. Bu yönetimlerdeki sat›lm›fl anlay›fl sahiplerine iflçi s›n›f›n›n mücadelesini ve gücünü hat›rlatm›flt›r. Türk-‹fl, D‹SK ve KESK’in son süreçteki pratik tutumlar›n›, alttan gelen bu bas›nçtan ba¤›ms›z olarak ele almak bizi yan›lg›l› sonuçlara götürür.

Sokak sokak direnifl, sokak sokak Taksim! 1 May›s 2008 ülkemizde bu koflullar alt›nda çeflitli illerde oldukça yayg›n, kitlesel ve militan bir flekilde kutland›. Baflta ‹stanbul Taksim’deki kutlamalar olmak üzere birçok ilde emekçiler alanlara ç›karak sosyal y›k›m sald›r›lar›na, yasaklara, dayatmalara olan öfkelerini dile getirdiler. Kuflkusuz bu y›l, birçok ilde yap›lan kutlamalar›n yan› s›ra 1 May›s’a damgas›n› vuran Taksim iradesi oldu. Hepimizin hat›rlaya-


İşçi-köylü 19

16-29 Mayıs 2008 ca¤› gibi Taksim, 1977 y›l›nda devletin 1 May›s kutlamalar›n› kana bulamas› sonucu 1 May›s’la özdeflleflmifl, daha sonraki y›llarda da bu alanda kutlamalar›n yap›lmas› için çeflitli giriflimlerde bulunulmufltu. Ancak egemenlerin polis yürüyüfllerinden y›lbafl› konserlerine kadar tüm etkinliklere açt›¤› meydan, iflçi ve emekçilere kapat›lm›fl, bunun gerekçesi de “güvenlik” olarak aç›klanm›flt›. Geçti¤imiz y›l da yine bu yönde yap›lan giriflimlere ra¤men devlet, son ana kadar tehditler savurmaya devam etmifl ve 1 May›s günü alanlara ç›kmaya çal›flan iflçilere, emekçilere, devrimcilere sald›rm›fl, ‹stanbul’u adeta bir hapishaneye çevirerek Taksim Meydan›’n› halk›m›zdan korumufltu! Bu y›l da devletin bu görevini “lay›k›yla” yerine getirdi¤ini söylemek abart› olmaz. Devrimci 1 May›s Platformu’nun dört ana taleple birlikte deklare etti¤i “1 May›s’ta Taksim’deyiz” karar›n› almas›n›n ard›ndan D‹SK, KESK ve Türk-‹fl’in ald›¤› ve kamuoyuna aç›klad›¤› Taksim karar› ve çeflitli kurumlar›n ard› ard›na bu yöndeki aç›klamalar›yla birlikte gard›n› alan devlet, neredeyse 1 ay boyunca yapt›¤› aç›klamalarla tüm iflçi ve emekçileri tehdit etmifl, “provokatör”, “marjinal grup” ilan etmifl ve en sonunda 1 May›s’ta alanlara ç›kanlar› “Anayasal düzene baflkald›rmak” suçundan cezaland›raca¤› aç›klamas›nda dahi bulunmufltur. ‹lk olarak belirtmek gerekir ki, geçti¤imiz y›llarda yaflanan parçal› durufl göz önüne al›nd›¤›nda konfederasyonlar›n bu y›l alan tart›flmas›na girmeden ortaklaflm›fl olmas› kendi içinde önemli bir olumluluktur. Ancak yaflanan süreç, bize bu olumlulu¤un sürdürülemedi¤ini de göstermektedir. Zira Türk-‹fl, 1 May›s’a saatler kala Taksim karar›ndan vazgeçti¤ini aç›klayarak, bafl›ndan beri bu yönde çal›flmalar›n› sürdüren sendika flubeleri baflta olmak üzere, ortak ça¤r›ya kulak veren kesimleri bir anlamda ortada b›rakm›flt›r. Ancak Türk-‹fl’in “vazgeçtik” aç›klamas›n› yapmas›na ra¤men bu konfederasyona ba¤l› Deri-‹fl, Belediye-‹fl 2 Nolu fiube, Hava-‹fl, Petrol-‹fl gibi baz› sendikalar›n Taksim’den yana ortaya koyduklar› ›srarc› tutum -ki ayn› farkl› tutumu son aylarda yaflanan eylemlilik süreçlerinde ortaya konulan kitlesel kat›l›m ve ileri duruflta da görmek mümkündür- sadece pratik tav›r farkl›l›¤› olarak alg›lanmamal›d›r. Ayn› zamanda faflist devletin koltuk de¤ne¤i ve iflçilerin öfkesini ve tepkisini ekonomik k›r›nt›larla yok eden bu iflbirlikçi sendikal anlay›fla karfl›, ileri ve devrimci bir çekim merkezi yaratmak anlam›nda da oldukça anlaml›d›r bu tav›r. fiuras› aç›k ki, düzene yedeklenmifl bir sendikal anlay›flla iflçi s›n›f›n›n mücadelesi büyütülemez. Bu bak›fl aç›s›na uygun olarak yarat›lacak kararl› pratik bir durufl, iflçi s›n›f› mücadelesine mutlaka bir ivme kazand›racakt›r. Bu pratik ayn› zamanda sar› sendikal ve bürokrat-reformist sendikal anlay›fl› da teflhir ederek yaln›zlaflt›racakt›r da.

Devrimci 1 May›s Platformu... 1 May›s öncesinde ‹stanbul’da yap›lan tart›flmalarda ve geliflmelerde Devrimci 1 Ma-

y›s Platformu’na da de¤inmek gerekmektedir. 9 kurumdan oluflan Platform (Halk Kültür Merkezleri, Demokratik Haklar Platformu, Haklar ve Özgürlükler Cephesi, Ça¤r› dergisi, Odak dergisi, Kald›raç dergisi, Proleter Devrimci Durufl, TUDEF ve Partizan) 1 May›s’a iliflkin yapt›¤› ilk aç›klamada 2008 1 May›s’›n›n genel çerçevesini çizmifl, alan tart›flmas›na bo¤ulmadan kutlamalar›n adresini iflaret etmifl, taleplerini belirlemifl ve iradesini ortaya koymufltur. (’77 katliamc›lar›n›n yarg›lanmas›, Taksim alan›ndaki yasa¤›n kald›r›lmas›, 1 May›s’›n resmi tatil ilan edilmesi ve SSGSS yasas›n›n geri çekilmesi.) Genifl kurumlara toplant› ça¤r›lar› yapm›fl, ikili görüflmelerde bulunmufl ve 60’›n üzerinde kurumla örgütlenen 1 May›s toplant›lar›nda da taleplerini ve önerilerini s›ralam›flt›r. 1 May›s öncesi çal›flmalarda da 1 May›s günü de hem kitlesel olarak hem de Taksim iradesinin önemli bileflenlerinden biri olarak da kendini var etmifltir.

Ortak kararlar 1 May›s günü yok edildi 1 May›s’›n örgütlenmesi için yap›lan yaklafl›k 60 kurumun kat›ld›¤› toplant›larda al›nan ortak kararlar ve 1 May›s günü sergilenen pratikler D‹SK ve KESK’in s›n›f mücadelesi içindeki durufllar›n›, niteliklerini bir kez daha aç›k eder niteliktedir. En sade haliyle yürüyüflün her koflulda zorlanmas›, hiçbir koflul alt›nda bulundu¤umuz yerde bir bas›n aç›klamas› yap›l›p da¤›n›lmamas›, yürüyüfl imkan›n›n ortadan kalkt›¤› durumda ortaklafl›lan bir saatte Taksim’e buluflulmas› kararlar›n›n alt›nda 1 May›s’a kat›lan bütün kurumlar›n (D‹SK ve KESK de dahil) imzas› olmas›na ra¤men, bu kararlar rahatl›kla çi¤nenmifl, D‹SK önünde gece geç saatlerden itibaren toplanmaya bafllayan kitle yürüyüfl haz›rl›klar› içindeyken birden eylemin bitirilme karar› aç›klanm›flt›r. Bu aç›klamaya ra¤men kitlenin Taksim ›srar›ndan vazgeçmemesi, karar› yuhalayarak protesto etmesi ve Taksim yürüyüflüne devam etmesi ayn› zamanda al›nan ortak kararlar›n hayata geçirilmesi anlam›nda da de¤erlidir. Elbette bahsini etti¤imiz konfederasyonlar›n bu tutumlar› bizler aç›s›ndan yeni ya da sürpriz geliflmeler de¤ildir. Çok geriye gitmeye gerek yok. SSGSS eylemleri sürecinde ad› geçen kurumlar›n sergiledi¤i tutumlar ortadad›r ve hepimizin hat›r›ndad›r. Yaflananlar bir kez daha ülkemizde mücadelenin yöntemleri üzerine ve önümüzdeki çetin günlerde yürünmesi gereken yolun özelliklerinin ortaya serilmesi anlam›nda yol göstericidir. Kitlelere, emekçilere, kendine, örgütüne güvenmeyen; buralardan de¤il de devletle yap›lan pazarl›klardan güç alan, iflçi ve emekçilere gitmeyen, onlar› örgütlemeyen, alt› bofl sendikac›l›k anlay›fl›; haklar›n verilen tavizlerle kazan›laca¤›n› uman sendikal anlay›fl fena halde yan›lm›flt›r.

Politik gündem

Ancak küçümsenmeyecek say›da bir kitle konfederasyonlar›n ihanetine ve devlet terörüne ra¤men Taksim’e girebilece¤i bütün ara sokaklar› zorlayarak, devrimci bir irade ortaya koymufltur. 2008 1 May›s’›n› anlaml› k›lan da bu iradedir. Bizler aç›s›ndan bu 1 May›s’› önemli k›lan bir di¤er nokta da sadece ‹stanbul de¤il, ülkenin birçok yerinde Partizan pankart› alt›nda küçümsenmeyecek bir kitlenin toparlanmas›, iflçi s›n›f› ve genifl emekçilerin taleplerini dillendirmesidir. Ankara’dan Bursa’ya, ‹zmir’den Mu¤la’ya, Dersim’den Tarsus’a, Sivas’a, Trabzon’a kadar bir dizi yerde yap›lan mitinglerde yer almak sürece yan›t olma anlam›nda olumludur, ancak as›l olarak büyütülmesi gereken bir durufltur bu.

Sald›r›lar› direniflle yan›tlamal›y›z Taksim’de yaflananlar faflizmin iflçi ve emekçilere karfl› gerçek tutumunu anlamak bak›m›ndan oldukça e¤itici ve ö¤reticidir. Bu dersten en çok ö¤renmesi gerekenler, var olan hükümetten demokratik aç›l›mlar bekleyenlerdir. 1 May›s sabah› y a fl a -

nanlar TC devletinin gerçek niteli¤ini aç›kça göstermektedir. Bu devlet kendi huzuru ve güvenli¤i için halk›n huzuru ve güvenli¤ini hiçe say-

makta, bunun için de da¤lar›na bombalar ya¤d›rmakta, linç kültürünü gelifltirmekte, kendisi gibi düflünmeyen insanlar›n bulundu¤u kurumlara gaz bombalar› atmaktad›r. Çünkü; güvenlikleri bunu gerektirmektedir. Emniyet müdüründen valisine, “tatil olursa çok masrafl› olur” diyen bakan›na kadar hepsinin polisin sald›rgan tutumunu sahiplenip desteklemesi s›n›fsal karakterlerine ve ç›karlar›na uygundur. Dünyan›n farkl› ülkelerinde de emekçiler ve ezilenler sokaklarda zulme ve sömürüye karfl› hayk›r›yorlar. Bedel ödüyorlar ve ödetiyorlar. Dolay›s›yla tarih bize sokaklardaki sesleri birlefltirme, yükselen her sese kulak verme, kay›ts›z kalmama sorumlulu¤unu dayat›yor. Kavgan›n daha ileri düzeye tafl›nmas›, s›n›f bilinci ve örgütlülük düzeyinden ba¤›ms›z de¤ildir. 1 May›s örne¤inde oldu¤u gibi dünyan›n farkl› co¤rafyalar›nda benzer talepler do¤rultusunda alanlara ç›kan genifl y›¤›nlar, eylemlerini s›radan bir protestodan ç›kararak örgütlü ve s›n›f bilinci ekseninde iktidar mücadelesi perspektifine oturturlarsa kendi geleceklerini belirlemeleri kaç›n›lmaz olur. Bu yönde geliflmelerin iflaretlerini bugünden görmek mümkündür. Bu anlam›yla yaflanan tüm kuflatmalara, dayat›lan örgütsüzlü¤e, emekçilerin birli¤ine vurulan darbelere ra¤men, emperyalist-kapitalist sistemin krizi önlenemiyor, y›¤›nlar›n dipten gelen öfkesine çare bulunam›yor. Tüm dezavantajlara ra¤men, küçük derelerdeki bu ak›nt›lar›n birleflerek büyük bir sele dönüflebilece¤ine inanmal›y›z. Yaln›z inanmak yetmez, bu süreci daha da h›zland›rmak için iradi bir çaba içine girmeliyiz. Kitleleri somut sorunlar› üzerinden örgütleyerek çözüme dönük pratiklere yöneltmeliyiz.


‹flflççi-köylü 20

Gö¤ün yar›s›

Kad›nlar›n mücadele tarihinden... 17 May›s 1987: 1980 AFC sonras› ilk kad›n yürüyüflü

Daya¤a karfl› ç›kan yaklafl›k 2 bin kad›n›n düzenledi¤i “Daya¤a Karfl› Dayan›flma” yürüyüflü ‹stanbul’da yap›ld›. Çeflitli sloganlar›n at›ld›¤› yürüyüflte bir konuflma yapan Doç. Dr. fiirin Tekeli, “Bir yanda Anneler Günü’nü kutlaman›n öte yanda y›l›n 364 günü kad›nlar›n dayak yemesini kabul etmenin iki yüzlülük olaca¤›n›” söyledi. Kad›n›n mücadele tarihinde önemli bir y›ldönümdür 17 May›s. 21 y›l önce; erkek fliddetinin en yayg›n yöntemi

16-29 Mayıs 2008

olan dayak ve bu fliddetin en çok, fakat en “görünmez” yafland›¤› yer olan “kutsal yuva” hedef al›nm›flt›. 1987 y›l›, “Ba¤›r Herkes Duysun, Erkek fiiddeti Son Bulsun” slogan›yla kad›nlar›n, ilk kez erkek fliddetine karfl› sokaklara ç›kt›klar› y›ld›. Kad›köy Yo¤urtçu Park› ise, kad›nlar›n, daya¤a karfl› ilk sokak eylemini yapt›klar› ve kampanyalar›n› bafllatt›klar› parkt›. Tafl›d›klar› pankartlarda “Annenizi seviyor, kar›n›z› dövüyor musunuz?” arkada ise “Ba¤›r herkes

duysun, erkek fliddeti son bulsun” idi. Bu yürüyüfle neden olan olay fiubat ay›nda Çank›r›’da hakimlik yapan Mustafa Durmufl’un “Kad›n›n karn›ndan s›pay›, s›rt›ndan sopay› eksik etmeyeceksin” sözünü övgüyle kullanmas› ve benzer bir gerekçeyle bir kad›n›n açt›¤› boflanma davas›n› reddetmesiydi. Bu olay›n ard›ndan geliflen kimi tepkilerin en ileri boyutta olan› ise 17 May›s günü feminist kad›n örgütleri ve çevrelerinin düzenledikleri yürüyüfl oldu.

Tecavüz ve cinayetin resmi kabulü

ve bir kurban daha: Pippa Bacca “Kad›n cinsinin afla¤›lanmas› ayn› zamanda hem uygarl›k

K

hem de barbarl›¤›n özsel bir özelli¤i…” oldu¤u için, “uygar düzen, barbarl›¤›n yal›n biçimde uygulad›¤› kusurlardan her birini, çift yönlü, belirsiz ve ikiyüzlü, bileflik bir varolufl biçimine yükseltti-¤i” için ve “asl›nda olma-d›¤›” için kad›n› özgürlefltirecek mücadele, toplumu özgürlefltirecek devrimci mücadeleyle iç içe ve birbirinin parças›d›r. Bu yüzden “kad›nlar olmadan devrim olmaz, kad›nlar kurtulmadan toplum kurtulmaz” fliar› hala yükseklerde yerini korumaya devam ediyor.

As›l ad› Pasquolina Di Marinco, bilinen ad›yla “Pippa Bacca”, önce tecavüze u¤rad› sonra da öldürüldü. O’nu, sokakta, otobüste, çevremizde görebilece¤imiz, evlenmifl, çocuk sahibi olmufl ço¤unluk gibi yaflayan s›radan birisi öldürdü. Bu faile flimdi katillik, sap›kl›k üzerinden lanetler okuman›n, “içimizden”/ço¤unluktan ç›km›fl s›radan birisi oldu¤unu kabullenmemenin iç rahatlat›c› bir ifllevi oldu¤u kabul edilmeli. “Sap›kla”, “katille” ortak paydalar ne kadar azalt›l›p, O’nun insan k›l›¤›nda bir canavar, “katil do¤anlar” filminden ç›kagelmifl bir yarat›k oldu¤una ne kadar inan›l›rsa, vicdanlar o kadar temize ç›kar›lacakt›r!... Pippa Bacca olay› üzerine manflet üzerine manflet at›p, en çok s›zlan›r görünen, en çok küfrü bas›p gürültü ç›karanlar›n; sayfalar›ndan, TV ekranlar›ndan boy boy ç›plak kad›n foto¤raflar›n› eksik etmeyen, her gün hangi mankenin, ünlü kad›n›n “frikik verece¤inin” peflinden koflan salyal› medyac›lar olmas›n›n anlam› biraz da bunda gizli. Suça yatakl›¤›n, suçluyla ortakl›¤›n verdi¤i telafltan olsa gerek; yapmac›k, abart›l› bir infiale tan›k oluyoruz. Ama her fley bununla s›n›rl› de¤il maalesef. “Medyan›n toplumsal etkileri” üzerine yap›lan bir araflt›rmada, gazete ve televizyonlar arac›l›¤›yla parçalanm›fl, kurflunlanm›fl

kanl› cesetlerin, tecavüz ve her türlü sapk›nl›¤›n, ma¤duriyetin, çaresizli¤in, aile dramlar›n›n tüm çi¤li¤i ve ç›plakl›¤›yla ortaya serilmesinin “izleyenler” aç›s›ndan iki türlü etkisinden bahsediyor: “Görünürde insanlar korkar, dehflete kap›l›r ve flimdi kendi bafl›na gelmedi¤ine sevinerek rahatlar. Zamanla bu ‘korku toplumundan’ uzak durarak ailesine, kendi içine kapan›r, siner. Daha arka planda ise ortaya serilmifl olunan bu toplumsal çürüme halleri ola¤anlaflarak meflruiyet kazan›r. Bir süre sonra bu tür olaylara tepkisizlik bafllar…” denilmektedir özetle. Egemen ideolojinin davran›fl kal›plar›n›n yarat›lmas›n›n ve topluma kültürel s›zman›n bu kanaldan etkili biçimde iflledi¤i görülüyor.

Kirli ifllerin rejimi limanlar: Pippa Bacca olay›n› ola¤an adli bir vaka olmaktan ç›kart›l›p “milli bir ay›ba” dönüfltürülmesi TC rejiminin baflka bir çarp›kl›¤›na daha iflaret ediyor; ülkede yaflanan en ufak k›p›rt›n›n bile milliyetçi/›rkç› kayg›lardan azade karfl›lanmad›¤›n›, her k›p›rt›n›n rejimin bu asli kimli¤inde yank› buldu¤unu… M. Kemal heykelindeki at›n cinsel uzvunun uzunlu¤uk›sal›¤› bile milli hassasiyetlerle ölçüye vuruldu¤u, resmi tart›flma konusu yap›ld›¤›, bu gülünç olaydan bile “milli hamasetler” üretildi-

¤i topraklarda buna flaflmamak gerekiyor elbette. Pippa Bacca’n›n bafl›na gelenler de “büyük misafirperver millet”, “hoflgörü cenneti”, “gelenek görenekleriyle temiz Türk toplumu” söyleminde aç›lan kara bir delikti. Öyle ki; failin kendisi bile katilli¤inin/tecavüzcülü¤ünün pefli s›ra gitti¤i kahvehanede “ulan Avrupa’ya rezil olduk” diyebilecek kadar rejim diline sar›l›yordu. Kimbilir yapt›¤› ifle uygun bir slogan icat edebilseydi; Pippa Bacca’y› “bölücü, anarflist, terörist, ülke düflman›, misyoner” ilan edip kendisini milli bir davan›n kahraman› haline getirebilseydi katilli¤inin, tecavüzcülü¤ünün onulmaz z›rh›ndan kurtulup toplumsal kabul görebilecekti. Haks›z da say›lmazd› hani! Nice çetecili¤in, kara para aklaman›n, kumar›n, yolsuzlu¤un, uyuflturucu ve fuhuflun faili olarak adliye koridorlar›na düflenin, kendisini görüntülemek isteyen gazeteci ve televizyonculara a¤›z dolusu küfürler ederken “ne çekiyorsunuz be, terörist miyiz biz?” demesinin, birkaç ›rkç› slogan atmas›n›n ya da eline geçirdi¤i Türk bayra¤›n› öpüp aln›na götürmesinin, toplumsal bir kabul görme ve resmi bir özür dileme flekli oldu¤unu bilmeyenimiz yok. Art›k iyice biliyo-

ruz ki flovenist ve ›rkç› söylemlere/referanslara dayanan her ifl meflrudur Kemalist rejim sular›nda.

Kad›n bedeni üzerinde yürüyen savafllar... Kad›n bedeni üzerinden yürüyen taciz ve tecavüz sald›rganl›¤›n›n elbette daha “ulvi amaçlarla” ülke siyasetleriyle iliflkilenmesine, büyük muharebenin bir parças› olarak yürütülmesine ilk defa tan›k olmuyor insanl›k. Bir grubu, bir toplumu-ulusu afla¤›laman›n, “öç alman›n, teslimiyete zorlaman›n, soyunu ‘melezlefltirmenin’ sistemli sald›r›lar›n›n hedefi olmufltur ço¤u kez kad›n bedeni. Düflman topraklar›nda bayra¤›n ilk dikilece¤i yer “ülkenin namus” simgesi olarak kad›n bedenidir ve talan›n, ya¤man›n ve “gerekti¤inde” iflkencenin her türüne aç›k hedeftir. Kad›n›n üretim sürecinden düflürülmesi ve toplumsal eme¤inin de¤ersizlefltirilmesiyle bafllayan bir “yazg›”n›n flimdi kimlikler, yeni topraklar ve s›n›f ç›karlar› ad›na kitlesel halde savafl meydan›na sürülmesinin hikayesidir bu. Osmanl› ve TC egemenleri en vahfli yöntemlerle Ermeni halk›n› soyk›r›ma u¤rat›rken, jandarma ve ittihatç› çetelerce oyun ça¤›ndaki çocuktan elleri ayaklar› tutmaz ninelere kadar i¤difl edilmemifl Ermeni kad›n neredeyse kalmam›flt›r.


‹flflççi-köylü 21

16-29 Mayıs 2008 II. Emperyalist Paylafl›m Savafl› sürerken f›rsat bu f›rsat denilerek zorunlu çal›flma seferberli¤iyle Zonguldak maden ocaklar›nda çal›flmaya zorlanan maden iflçilerinden direnenlerin, kaçanlar›n evleri y›k›l›rken; “ibreti alem için jandarmalarca tecavüz edilen gelinlerin ac› dolu hikayeleri” yörede hala anlat›l›r. Devletin resmi-sivil faflist çetelerince düzenlenen Marafl katliam›nda ç›r›lç›plak soyulup sokak sokak gezdirilip tecavüz edilerek öldürülen Alevi k›z çocuklar› halen haf›zalarda capcanl› durmaktad›r. Kürt ulusal hareketinin yükselifline karfl› göçe zorlanan, köyleri yak›lan Kürt kad›n›n›n, resmi tecavüz ordular›nca nas›l sald›r›ya u¤rad›¤› art›k bir s›r de¤il. Gözalt›nda, iflkencede, sokak ortas›nda ilerici, ayd›n, devrimci, komünist kad›nlar›n yine devletin üniformal› eflkiyalar›nca u¤rad›¤› tecavüzlerin haddi hesab› bile yoktur. Tüm bu resmi tecavüzcüler sürüsünün, “vatana, millete hay›rl› bir Türk evlad›” olarak korunmas›, mükafatland›r›lmas› da art›k devletin yarg›sal bir rutini iken kad›na tacizin, tecavüzün milli hassasiyetlerle tart›lmas›ndan daha do¤al bir fley olamaz. Kendi hesab›na tecavüz edip, kad›n bo¤azlayan vatandafl›n da milli koruma talep etmesi ay›p kaçmaz! Bu onun do¤al rejim hakk›d›r…!

Öncü ve özne olmak kad›n›n zorunlulu¤udur Öyleyse söz yine en baflta kad›nlar›n olmal›d›r. S›n›fsal, cinsiyetçi ve ulusal sarmalla kuflat›lm›fl kad›nlar›m›z›n kendi kurtuluflu için aya¤a kalkmas›, ezilmiflli¤in/sömürünün, tacizin, tecavüzün dü¤ümüne k›l›c›n› vurmas› zorunluluktur. Kad›nlar hapsedildikleri kulede kurtar›lmay› bekleyen Rapunzenler de¤ildir. Ancak bir kölenin kendisidir yine kendi zincirini parçalama ihtiyac›n›n ölümüne hisseden ve parçalayacak olan. Bu yan›yla kad›n›n en baflta do¤rudan kendi cinsiyle iliflkili, acil/gündelik demokratik talepleri için mücadelesinde öncü olma, özne olma zorunlulu¤u da vard›r. Bu demokratik mücadele zemininde sorunlar› sahiplenen ulusalc›, feminist vb. her türden oluflumla ortaklaflma çabas› verilmelidir. Dahas› bu mücadele salt onlara emanet edilemeyecek denli önemli, hayati bir içeri¤e sahiptir. Bunun yan› s›ra bir o kadar da zorunlu olan fley, kad›n›n kendisini kötürümlefltiren, ezen, metalaflt›ran, ekonomiyi sosyalli¤i besleyen rejim damarlar›n›n gözden kaç›r›lmayacak okun sivri ucunun hakim burjuva-feodal toplumsal düzene çevrilmesidir.

Ne okuyal›m?

Bu noktada her türlü burjuva, liberal, küçük burjuva anlay›fllara tavr›m›z nettir: Kad›n›n kurtulufluna dair, öngörülen toplumsal düzene, yükseltilen taleplere dair birçok fleyi “tart›flmak” mümkün olabilir. Ancak kad›n›n burjuva, burjuva-feodal düzenin hiçbir k›y›s›nda, köflesinde özgür bir yaflam hakk›na sahip olamayaca¤›, bu sistemleri k›rparak törpüleyerek kad›n›n yazg›s›n›n de¤iflme imkan›na sahip olmad›¤› tart›flma götürmez bir gerçektir. Kad›nlar bu gerçe¤i deneyimleyecek kadar çok bedel ödedi ve ödemeye de devam edece¤i bilinmez de¤il. Öte yandan “Kad›n cinsinin afla¤›lanmas› ayn› zamanda hem uygarl›k hem de barbarl›¤›n özsel bir özelli¤i…” oldu¤u için, “uygar düzen, barbarl›¤›n yal›n biçimde uygulad›¤› kusurlardan her birini, çift yönlü, belirsiz ve ikiyüzlü, bileflik bir varolufl biçimine yükseltti-¤i” için ve “asl›nda olma-d›¤›”* için kad›n› özgürlefltirecek mücadele, toplumu özgürlefltirecek devrimci mücadeleyle iç içe ve birbirinin parças›d›r. Bu yüzden “kad›nlar olmadan devrim olmaz, kad›nlar kurtulmadan toplum kurtulmaz” fliar› hala yükseklerde yerini korumaya devam ediyor. (*) Kutsal Aile ya da Elefltirel Elefltirinin Elefltirisi, K. Marks, F. Engels’ten aktaran S. Özbudun

Böylece fabrika ve atölyelerdeki iflçili¤i henüz 10 yafl›ndayken bafllam›fl oldu. Çocuk yaflta çok a¤›r koflullarda çal›flt›. Fakat her fleye ra¤men okuma tutkusundan vazgeçmedi. Sadece okumakla da kalmay›p bunlar› çevresindekilerle de paylafl›yor, onlara anlat›yordu. Okuma aflk›, sonunda, onun hayat›na yepyeni bir anlam katan ve bundan sonraki hayat›n› adayaca¤› sosyalizmin ifllendi¤i sosyalist yay›nlara ulaflmas›n› da sa¤lad›. Sosyalist düflüncelerle tan›fl›nca tüm emek, enerji ve çabas›yla kendini tamamen sosyalizme adad›. Yokluk, yoksulluk, a¤›r-uzun ve yorucu ifl saatleri onun çal›flmalar›n› engelleyemiyordu. Polisin ve patronlar›n bask›s›, evlili¤i, çocuklar› da… Adelheid her flart alt›nda çal›flmalar›na devam ediyor. Çal›flt›¤› ifl yerinde sosyalist gazetenin da¤›t›m›n› yap›yor, grevler örgütlüyor. 1 May›s çal›flmalar› yürütüyor. Üstelik tüm bunlar› kendi inisiyatifiyle yap›yor. Kitab›n birinci bölümü yazar›n çocukluk ve gençlik dönemi an›lar›ndan olufluyor. Burada yazar›n o dönemleriyle birlikte asl›nda dönemin Avusturya’s›ndaki hatta Avrupa’s›ndaki iflçi s›n›f›n›n ve bununla beraber proleter kad›nlar›n yaflam ve çal›flma koflullar›n› görüyoruz. Ve tüm bu koflullara

Gö¤ün yar›s›

30 Nisan 2008: Nejla Piçak, k›sa süre önce annesini kaybetti, babas› tekrar evlenmek için berdel usulüyle Piçak’› yafll› bir adamla evlendirmek istedi. Amcas›n›n o¤lu k›z kaç›r›nca, yafll› bir adamla evlenmektense, berdel usulü 16 yafl›ndaki teyzesinin o¤lu ile evlenmeyi kabul etti. Babas› k›z› karfl›l›¤›nda ald›¤› 25 bin YTL ile baflka bir kad›nla evlenirken, sevdi¤i gençle evlendirilmeyen Nejla Piçak 18 yafl›nda kafas›na dayad›¤› av tüfe¤iyle hayat›n› sona erdirdi. Bu ölümün ad› da di¤er kad›n katliamlar› gibi kay›tlara intihar olarak geçti. 6 May›s 2008: Gaziantep’te T.T. (27) isimli flah›s, bir süre önce ayr›ld›¤› eski efli Feride T.’ye (28) üzerinde tafl›d›¤› ruhsats›z tabanca ile atefl etti. A¤›r yaralanan Feride T. kald›r›ld›¤› hastanede yaflam›n› yitirirken, T.T. ise kay›plara kar›flt›. Feride T. hastanede yap›lan müdahaleye ra¤men kurtar›lamad›. 7 May›s 2008: 7 çocuk annesi Nuriye Aksoy, cinnet geçiren efli taraf›ndan pompal› silahla öldürüldü. ‹stanbul Küçükçekmece’de yaflayan ve uzun dönemden beri psikolojik tedavi gören Hosrof Aksoy, 7 yafl›ndaki o¤lu Eyüp Aksoy’u da aya¤›na silah s›karak yaralad›. 8 May›s 2008: Nikâhs›z yaflad›¤› eflinden ayr›lmak istedi¤i için ölümle tehdit edilen B.Y adl› kad›n ‹HD ‹zmir fiubesi’ne baflvurdu. Yaflam›n›n tehdit alt›nda oldu¤unu belirten B.Y. ‹HD’nin giriflimleri ile ‹zmir Sosyal Hizmetler ‹l Müdürlü¤ü taraf›ndan koruma alt›na al›nd›.

ra¤men proleter genç bir kad›n›n kendi yazg›s›n› eline almas›na, devrimci proleter bir kad›n önder olufl sürecine tan›kl›k ediyoruz. Kitab›n ikinci bölümü ise yine yazar›n kimi an›lar›ndan ve çal›flan kad›nlar, çocuk e¤itimi, ev iflleri, alkolizm, evlilik, aile gibi kad›nlar›n çeflitli sorunlar›n› iflleyen makalelerinden olufluyor. Gerek an›lar, gerek makaleler oldukça sade ve aç›k bir dille yaz›lm›fl. Ki-

i... ¤ i l ç n e G n i n i Bir Kad›n ‹flç

Adelheid Popp, 1869’da Avusturya’da proleter bir ailenin çocu¤u olarak do¤du. Çocuklu¤u ve ilk gençlik y›llar› açl›k, yoksulluk ve hastal›klarla geçti. Yoksulluktan dolay› aileye “yük” de¤il gelir getiren olmas› için “daha fazlas› gereksiz” denilerek üçüncü s›n›ftan sonra okuldan al›nd›.

taba August Bebel ve Georgi Dimitrov da birer önsöz yazm›fl. Bulgaristan’da Komünist Parti’nin e¤itim yay›nlar› aras›na da eklenmifl kitap. ‹çinden geçti¤imiz sürecin biz kad›nlara da büyük sorumluluklar yükledi¤i günümüzde bunlar› daha güçlü ad›mlarla yapabilmemiz için kendi kabu¤umuzu k›rmal›y›z. Hepimiz, bulundu¤umuz her alanda do¤al birer önder olabilmeliyiz. Tüm bunlardan dolay› A. Popp’un yaflam›ndan ö¤renece¤imiz, örnek alaca¤›m›z birçok nokta var. E¤er biz izin vermezsek hiçbir engelin bizi köstekleyemeyece¤ini, iç dinamikler a盤a ç›kar›ld›¤›nda nelerin baflar›ld›¤›n› görece¤iz Bir Kad›n ‹flçinin Gençli¤i’nde. Tüm kad›nlar›m›z kendilerinden çokça parçalar

Yorumsuz...

bulacak bu kitapta. “Ben yapamam”, “imkans›z”, “ev iflleri-efl-çocuk politikayla ilgilenmeme engel oluyor”, “ben anlamam-bilmem” gibi ifadeleri çokça kullanan kad›nlar›m›z›n kendilerine ne kadar haks›zl›k ettiklerini ve tüm bunlara ra¤men yap›lacak/yap›labilecek çok fley oldu¤unu gerçek bir yaflam hikâyesiyle bir kez daha görmüfl olacaklar. De¤iflim dönüflümde bir örnek, ad›m atma cesaretine bir katk› olacak. Zaten yazar da bu kitab› yazmadaki amac›n› flöyle ifade ediyor birinci bölümün sonunda: “Irak gelecekten neyi mi bekleriz? Okula gitsin çocuklar›m›z. Ve dilenmesin ihtiyarlar›m›z. (G. Herwegh) Herwegh’in sözlerinin gerçekleflmesine içtenlikle katk›da bulunmak isteyen biri, hiçbir güçlük karfl›s›nda y›lmamal›d›r. Bu hedef öyle güzel ki, öyle umut vaat ediyor ki, hiçbir fley ona ulaflmay› baflaracak gücü bulmay› engelleyecek kadar zor olamaz. Mütevazi çal›flmam›n bu anlamda bir etkisi olursa hedefime ulaflm›fl olaca¤›m.” Adelheid Popp’un 1909’da yazd›¤› Bir Kad›n ‹flçinin Gençli¤i k›sa sürede birçok dile çevrilmifl olmas›na ra¤men Türkçe’ye çok geç kazand›r›lm›fl bir kitap. Evrensel Bas›m Yay›n taraf›ndan bas›lan kitap an› tarz›nda ve 192 sayfadan olufluyor.


Kültür-sanat

İşçi-köylü 22

16-29 Mayıs 2008

Kültür sanat çal›flmalar›nda “yeni demokrasi” mevzilerini güçlendirelim Emperyalist kültürle, yar›-feodal kültür yap›fl›k kardefltir ve bu ikisine karfl› mücadeleyi birbirinden ay›ramay›z. Sistemin di¤er tüm kurumlar›nda oldu¤u gibi bu alanda da gerici kültürü yok etmeden yerine yeni bir kültür infla edemeyiz. S›n›f mücadelesi yaflam›n her alan›nda sürüyor. Ekonomik, siyasal, askeri biçimlerle sürdürülen bu mücadelede hedef, var olan yar›-feodal, yar›-sömürge sistemi y›karak yerine Demokratik Halk ‹ktidar›’n› kurmakt›r. Bunun için sistemin oluflturdu¤u kültürü de ortadan kald›rmak bir zorunluluktur. Her kültür belli bir toplumun, s›n›f›n ideolojik yans›mas› oldu¤una göre; ülkemizdeki kültürün alt yap›s›n› da bu anlay›flla ele almal›y›z. Bu durumda karfl›m›za emperyalizmin kölelefltirici kültürü ile burjuva-feodal sistemin gerici kültürü ç›kar. Emperyalist kültürle, burjuva-feodal kültür yap›fl›k kardefl gibidir ve bu ikisine karfl› mücadeleyi birbirinden ay›ramay›z. Sistemin di¤er tüm kurumlar›nda oldu¤u gibi bu alanda da gerici kültürü yok etmeden yerine yeni bir kültür infla edemeyiz. Çünkü sistem kitleleri sadece siyasal, ekonomik ve zor ayg›tlar›yla de¤il, kültürel olarak da kuflatma alt›nda tutarak kendisi için tehlikeli olmalar›n› engellemeye çal›fl›yor. Birçok prati¤imizden biliyoruz ki, bu kültürel kuflatmay› k›rmak di¤er kuflatmalar› k›rmaktan daha zor olabiliyor. Burada k›saca ifade etmeye çal›flt›klar›m›z bile kültür ve sanat›n toplumdaki yerini, bu alanda yapmam›z gerekenlerin önemini asgari düzeyde de olsa anlamam›za yard›mc› olmufltur. Kültürsanat çal›flmalar› kitlelerin s›n›f mücadelesine kanalize edilmesinde kitlelerin egemen s›n›flar›n etkisinden ve yönlendirilmesinden ç›kar›lmas›nda önemli bir mevzi niteli¤indedir. Kitleler birçok haks›zl›¤a u¤rad›klar›n›, egemenler taraf›ndan ac›mas›zca sömürüldüklerini bildikleri halde sistemin çok yönlü kuflatma ve bask›s› alt›na olduklar›ndan kendi somut ekonomik demokratik talep-

lerini bile dillendirmekten, bunun mücadelesini vermekten uzak duruyorlar. Sistemin zor ayg›tlar›n›n bunda önemli bir yeri olsa da durumu tek bafl›na bununla aç›klamak yeterli olmaz. Bin y›llard›r oluflturulan gerici ve köleci kültürün üzerindeki etkisini göz ard› edemeyiz. Ve bunun de¤ifltirilip dönüfltürülmesi sistemin zor ayg›tlar›n› yok etmekten daha zor ve daha uzun sürece¤i de ayr› bir gerçek olarak karfl›m›zda duruyor. Kültür sanat çal›flmalar›m›zda kitlelerin sorunlar›n› ifllemek, onlara yol göstermek gereklidir. Bunun için onlar›n içinde olmak, yaflad›klar›n› bilimsel yöntemlerle analiz etmek, kitlelerden ö¤rendiklerimizi derleyip toparlamak onlar›n anlayaca¤› flekilde sunmak önemlidir. Bu hem var olan kitlelerle ba¤›m›z› güçlendirir hem de yeni kitlelerle ba¤ kurmam›z› sa¤lar. Bugün devrim mücadelesi içinde aktif olarak yer alanlar da olsun, devrim davas›na gönül veren kitlelerde olsun sistemin bu konudaki etkilerinin farkl›

boyutlarda varl›¤›n› sürdürüyor olmas› bu faaliyetin bir baflka boyutunu ve önemini ortaya ç›kar›yor. Faaliyet yürüttü¤ümüz her alanda sistemin kendini korumak ve varl›¤›n› sürdürmek için kitleleri nas›l etkiledi¤ini görüyoruz. Kitlelerin geçmifllerinden birçok deneyimle günümüze tafl›d›¤› tüm ilerici yönlerine sald›r›yor. Kültür sanat alan›nda da tüm imkanlar›n› buna seferber ediyor, bunlar› yok ederek yerine kendisinin kölelefltirici yoz kültürünü yay›yor. Birlikteli¤i, dayan›flmay› ortadan kald›r›p bireycili¤i afl›l›yor. Umudu, coflkuyu kald›r›p karamsarl›¤›, bunal›m› yerlefltiriyor. Direngenli¤i, isyan› bast›r›p teslimiyeti, boyun e¤meyi dayat›yor. Ve bunlar› askeri ve kültürel olmak üzere iki tür kuflatma ve bast›rma yöntemi ile yap›yor. Bunlar› görüyor ve anl›yorsak bu çal›flmalar›n önemini ve kitlelerle buluflmam›zdaki yerini de daha iyi anlar›z. Aksi takdirde bu çal›flman›n istedi¤imiz hedeflere ulaflmas› mümkün olmaz. Kültür, siyasiekonomik devrimin ideolojik alandaki

3. Buluflma gerçeklefltirildi Önder Babat Kültür Merkezi’nin 3. Büyük Buluflma ad› alt›nda yap›lan etkinli¤i 4 May›s 2008 tarihinde gerçeklefltirildi. ‹stanbul Gösteri Merkezi’nde yap›lan etkinlikte ilk olarak Önder Babat Kültür Merkezi bünyesindeki müzik toplulu¤u ve korolar sahne ald›. Tiyatrocu Gül Göker’in sunuculu¤unu yapt›¤› etkinlik saat 15.00’te bafllad›. Önder Babat Kültür Merkezi bünyesinde çal›flmalar›n› sürdüren atölye çal›flmalar›n›n birer birer sahne ald›¤› gece, Ön-

der Babat Politik Tiyatro Grubu’nun Nurhak, Erdal Eren ve ‹brahim Kaypakkaya’n›n hayatlar›ndan/mücadelelerinden bir kesit sunmas› ile devam etti. Tiyatrolar kitleye coflkulu ve duygulu anlar yaflatt›. ‹brahim Kaypakkaya’n›n vuruldu¤u sahnede ‹lkay Akkaya’n›n “‹brahim yoldafl” türküsünü okumas› coflkuyu art›r›rken temsili olarak ‹brahim Kaypakkaya’n›n tabutu seyirciler aras›nda dolaflt›r›ld› ve seyirciler bu gösteriyi ayakta alk›fllad›.

yans›mas› oldu¤u için buna hizmet etmek durumdad›r. O zaman buna uygun önem ve ciddiyetle yaklaflmak da bir zorunluluktur. Kitlelerin içinde bulundu¤u bunca yoksullu¤a, felakete ra¤men b›rakal›m s›n›f mücadelesine direkt kat›l›mlar›n›, kendi sorunlar› için mücadele etmekten çekinmelerinin önemli bir nedeni de bu kültürel kuflat›lm›fll›k ve sald›r›lar›n›n oldu¤u gerçe¤ini görmemiz gerekiyor. Egemenlerin dini ve onun kültürel boyutunu da kitleleri etkisizlefltirmek için kulland›¤›n› da ekledi¤imizde tablo daha iyi anlafl›l›r. Tüm bunlar›n üzerine gitmeden, proleter ideolojinin önderli¤inde bugünkü aflamada antiemperyalist, anti-feodal siyasi ve kültürel devrim perspektifiyle kitleleri örgütlemeden hedefe ulaflamay›z. Tek bafl›na siyasal bir devrimin yeterli olmamas› kültürel bir devrimin gereklili¤i bu kitlelerin ayaklar›na-bilinçlerine vurulan pasl› zincirlerin k›r›lmas› mücadelesindeki yerini göstermesi aç›s›ndan önemlidir. Kültür sanat çal›flmalar›n›n önemi, kitlelerin sorunlar›n› anlama, yorumlama ve çözümlerini sanatsal ürünlerle ortaya koyman›n gereklili¤i ortada. Bunu do¤ru bir tarzda yapt›¤›m›zda kitlelerle daha çok ve s›k› iliflkiler kurmam›z› sa¤layaca¤› da bir gerçek. Yani kitleselleflme sorununda önemli bir silah. Bununla birlikte kültür sanat çal›flmalar›n› sadece kitleselleflme noktas›nda bir araca dönüfltürmek yanl›flt›r ve ayn› zamanda bu çal›flmalar›n niteli¤ini ve gerçek önemini kavramamakt›r. Bu çal›flmadaki ana hedef egemenlerin kültür ve sanat anlay›fl›n› yok etmek ve yerine kendi kültür sanat anlay›fl›m›z› infla etmek olmal›d›r. Etkinlik 2003 Irak iflgali ve çeflitli savafl foto¤raflar› ile yaflanan katliamlar›n gözler önüne serildi¤i sinevizyon gösterimi ile devam etti. Ard›ndan Cemal Karakufl, Karadeniz ezgileri ile Bizim Yaflar, türkülerle Erdal ve Mercan Erzincan, Serhad Rafla, Hilmi Yaray›c›, Hakan Yeflilyurt, Agire Jiyan s›ras› ile sahne ald›. Oldukça yo¤un olan program son olarak Grup K›z›l›rmak’›n sahne almas›n›n ard›ndan 4. defa buluflma dile¤i ile sona erdi. Etkinlik boyunca s›k s›k “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Faflizme karfl› omuz omuza”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” sloganlar› at›ld›. (‹stanbul)


İşçi-köylü 23

16-29 Mayıs 2008

Tarihten sayfalar

Bir devlet politikas› olarak:

Kaybetme Eskimifl, köhneleflmifl sömürü düzenine karfl› dururken, demokratik haklar, özgürlükler için mücadele ederken birçok kay›p verdi insanl›k. ‹flçiler, kitle önderleri, devrimciler ba¤›ms›zl›k ve demokrasi mücadelesi yürütürken asl›nda failleri belli olan “karanl›k güçler” taraf›ndan kaybedildiler. Bir gece insanlar›n evine gidiliyor, ellerinde telsiz, silah, o kifliyi evinden al›yorlar ve sonra kifli kayboluyor ve bir daha haber al›nam›yor. Ya da bir süre sonra elleri ba¤l›, iflkence yap›lm›fl bir halde bir yol kenar›nda ölü olarak bulunuyor. Güpegündüz yolda kaç›r›l›yor ve kay›plar›n ad›na ço¤u zaman gözalt› kay›tlar›nda dahi rastlanm›yor. Özellikle son 35 y›ld›r düzene muhalif olan iflçi, sendikac›, gazeteci, ayd›n, insan haklar› savunucusu bu yöntemle katledildiler. Öyle ki bu kay›plar sadece birkaç ülkeyle de s›n›rl› de¤ildir: Afrika ülkelerinde, Filistin, Irak, Filipinler, Guatemala, fiili, Uruguay, Paraguay, Peru, Arjantin, Kolombiya, Brezilya, Honduras, Haiti, El Salvador, Ekvator ve Meksika gibi ülkelerde egemenlerin kaybetme politikas› sistemli bir hal alm›fl ve kay›plar toplamda yüz bine ulaflm›flt›r. Her muhalif sesi sindiremeyeceklerini anlayarak baflvurmufllard›r kaybetme yöntemine. Devletin insanlar› planl› flekilde kaybetmesinin ilk örne¤ini 7 Aral›k 1941’de Nazi Generali Wilhelm Keitel’in emriyle binlerce direniflçinin, partizan›n gece yar›lar› gerçekleflen toplu katliamlar› oluflturmaktad›r. 60’l› y›llarda Guatemala ve Brezilya’da, ’73 darbesinden sonra fiili’de Pinochet yönetimi alt›nda, ’76 Cuntas›’yla Arjantin’de kaybetme politikas›n›n yo¤unluk kazand›¤›n› görmekteyiz. Ülkemizde de özellikle ’80 Cuntas›’n›n ard›ndan bu politikaya h›z verilmifl, 80’lerde, ’90’larda ve günümüzde de devam etmektedir. 20 Temmuz 1992’de kaç›r›larak kaybedilen Hasan Gülünay yoldafl›n ard›ndan konunun ülke gündemine tafl›nmas›yla kay›plar›n sesleri yükseltildi baflka bedenlerden. 1995’de Hasan

Toplumsal muhalefetin boynunu e¤meye u¤raflfla an, hüküm sürmeye, sömürmeye daha da az›l› bir flfle ekilde devam etmeye çal›flfla an hâkim ideolojiye karflfl››d›r kay›plara karflfl›› verdi¤imiz mücadele. Bunun için evrensel mücadeleyi büyütmeli, yaflfla am›n her alan›nda soluk ald›rmak için harekete geçmeliyiz. Ocak’›n gözalt›na al›n›p kaybedilmesinden sonra kay›plar için yeni bir kampanya düzenlendi. Ayflenur fiimflek, Hasan Ocak ve R›dvan Karakoç’un cesetlerine ulafl›ld›. Ancak yap›lan bu hukuksuzluk bir iki kifliyle s›n›rl› de¤ildi ve her geçen gün say›lar› art›yordu. Tüm bunlar yaflan›rken kay›plar›n analar› (daha sonra Cumartesi Anneleri ad›n› alacaklar) her Cumartesi Galatasaray Lisesi önünde ac›lar›n› hayk›rd›. Egemenlerin sözcüleri “bine yak›n operasyon yapt›k” diye ak›l almaz aç›klamalar yaparken bu operasyonlarda kaç kiflinin katledildi¤i bilmezlikten geliniyor, kay›plar için üç maymunu oynuyorlard›. Ancak analar tüm zorlamalara, engellere, y›ld›rma politikalar›na ra¤men pes etmeyip 4 y›l boyunca Galatasaray Lisesi’nin önünde bulufluyordu. Yaklafl›k 200 haftay› içeren bu zaman içinde son 30 haftada birçok sald›r› yafland›, coplu, köpekli sald›r›larla karfl›land›, afla¤›land›, dövüldü, gözalt›na al›nd›. Ancak analar›n seslerini bo¤amad›lar, her yerde sürdürdüler hayk›r›fllar›n›. Kay›plar›n›n ard›ndan ac› çeken sevdiklerinin sesi dünyan›n her yerinde ortakt›. Dünyan›n her yerindeki ezilenlerin 盤l›klar›, talepleri benzerdi. ‹flte Lübnan’da kaybedilen bir siyasi faaliyetçi olan Halwani’nin efli flu ça¤r›da bulunmaktad›r: “Aflk›m› daima bekliyorum, e¤er ölüyse onu gömmek istiyorum. E¤er yafl›yorsa ona kavuflmak istiyorum.” Bunun yan›nda yaflanan bu ac› olaylar›n çözüme ulaflt›r›lmas› ve bu-

nun dünya genelinde gerici sistemlerin baflvurdu¤u bir bask› arac› haline gelmesi nedeniyle 1996’da ‹stanbul’da 1. Uluslararas› Kay›plar Kurultay› (ICAD) örgütlendi ve ard›ndan Kolombiya’da (1997), Filipinler’de (1999) ve Almanya’da (2002) uluslararas› kurultaylar düzenledi. Kurultay 5 k›tada, 22 ülkeyi kaps›yordu. Bu rakam, birlikte mücadele etmenin önemini vurgularken yaflanan bu hukuksuzlu¤un s›n›rs›zl›¤›n›n göstergesidir de ayn› zamanda. 1995’den bu yana 17-31 May›s tarihleri aras›ndaki dönemi Kay›plar Haftas› olarak an›yoruz. Hem ülkemizde ve dünyan›n di¤er ülkelerinde kaybedilen yoldafllar›m›z›, devrim flehitlerini an›yoruz hem de gözalt›nda kayb›n sistematik bir devlet politikas›, bir iflkence çeflidi oldu¤unu hayk›r›yoruz ve buna karfl› mücadele yürütüyoruz. Devlet güçleri taraf›ndan kaç›r›lan, özel iflkencelere tabi tutulan ve büyük ço¤unlukla öldürülen devrimcilerin, ilericilerin, sistem muhaliflerinin ölü bedenleri de genellikle yok edilerek ailelerinin, sevdiklerinin, yoldafllar›n›n da ac› çekmesi ve sindirilmesi hedeflenmektedir. Gözalt›na ald›¤›n› kabul etmeyen, kifli hakk›nda hiçbir bilgi vermeyen resmi makamlar geride bir kan›t b›rakmamak için de çaba harcamaktad›r. Bu politikan›n münferit de¤il planl› bir devlet politikas› oldu¤unu, devletin içinde “kontrol edilemeyen güçlerin” de¤il devletin en alt›ndan en üstüne kadar

gerekli makamlar›n bilgisi ve deste¤inde gerçekleflti¤i aç›kt›r. Bu, devlet için iflkencenin yeni ve a¤›r biçimlerinden biridir. Gerek kaç›r›lan devrimciye yap›lan iflkence gerekse de ard›nda kalanlara b›rak›lan ac› ile kendi özgünlü¤üne sahiptir. Bunun için devletin kendi içinde özel bir örgütlenmeye gitmesi gerekmektedir. Kaç›r›lmadan iflkencelerin uygulanmas›na, ölü bedenin yok edilmesine ve yarg› sürecinin flekillendirilmesine kadar kapsaml› bir politika haz›rlanmaktad›r. Bunun bir baflka kan›t› da benzeri uygulamalar›n dünyan›n çok farkl› bölgelerinde, çeflitli ülkelerde de hayata geçmesidir. Son y›llarda Filipinler’de ve Hindistan’da yükselen Halk Savafllar›nda kay›plar ve yarg›s›z infazlar›n ciddi oranda art›fl gösterdi¤i art›k dünya kamuoyunun gündemidir. Yaln›zca devrimciler de¤il sendikac›lar, ayd›nlar benzeri yöntemlerle katledilmekte, bu sald›r›lar her sene yüzlerle ifade edilmektedir. Demokrasinin olmad›¤›, faflizmin hüküm sürdü¤ü, toplumsal muhalefetin ve direniflin yüksek oldu¤u her yerde bu canice katledilmeler devaml›d›r. Toplumsal muhalefetin boynunu e¤meye u¤raflan, hüküm sürmeye, sömürmeye daha da az›l› bir flekilde devam etmeye çal›flan hâkim ideolojiye karfl›d›r kay›plara karfl› verdi¤imiz mücadele. Bunun için evrensel mücadeleyi büyütmeli, yaflam›n her alan›nda soluk ald›rmak için harekete geçmeliyiz.


Kavga okulu

İşçi-köylü 24

16-29 Mayıs 2008

Örnek bir önder; Kaz›m Çelik Her s›k›nt›l› süreç, kendi kadrosunu kendi önderli¤ini mutlaka yaratm›flt›r. Bugün de içerisinden geçti¤imiz süreçte Proletarya Partisi’nin Kaz›m yoldaflta flekillenen en zorlu süreçlerde Partiyi sahiplenen ve O’na s›k› s›k›ya ba¤lanan kadrolara ihtiyac› vard›r. S›n›f mücadelesinin bugüne kadar yaflanm›fl bütün deneyimleri göstermifltir ki sa¤lam bir önderlik olmaks›z›n zaferin kazan›lmas› imkâns›zd›r. Çünkü devrime önderlik edecek güç olan Komünist Partisinin, kendisine önderlik edecek bir güç olmadan bu görevini yerine getirmesi mümkün de¤ildir. Sa¤lam bir önderlikten yoksun bir Komünist Partisi’nin gidiflat› floförü deneyimsiz bir araçla yolculuk yapmaya benzer. En ufak bir olumsuzlukta kaza riski çok yüksektir. Bu anlamda bir Komünist Partisinin bu kaza riskini en az seviyeye indirebilmesi için, O’nun öncelikle bilimsel bir ideolojiye sahip olmas› ve bu ideolojiyle donanm›fl kadrolar›n önderli¤inde savaflmas› gerekir. Rusya’da, Çin’de, bugün Nepal’de, geliflmekte olan Hindistan devrimci mücadelesinde kazan›lan baflar›lar›n alt›nda yatan bu gerçekli¤in pay› inkâr edilemez boyuttad›r. Kuruluflundan bu yana hepsi savafl›n içerisinde olmak üzere 4 Genel Sekreterini flehit veren Proletarya Partisi’nin önemli kadrolar›n›n aras›nda Kaz›m Çelik ad› da say›lmaktad›r. O, yaflam›n› Proletarya Partisi’ne ve devrime adam›fl örnek bir komünisttir. Yoldafllar›n›n anlat›mlar›yla “O’nun Proletarya Partisi saflar›nda örgütlenmesinden flehit düfltü¤ü tarihe kadar olan en önemli özelli¤i istikrarl› bir çizgi izlemesi ve Partiye ba¤l›l›¤›n›n bir an bile zafiyete u¤ramamas›” olarak vurgulanm›flt›r. O, bir önderde olmas› gereken kiflili¤in yarat›lmas›nda yaflam›yla mütevazi bir örnek oluflturmufltur. Her fleyden önce mücadele yaflam› boyunca partisinin ç›karlar›n› her fleyin önünde tutarak, devrimcili¤i bir yaflam tarz› olarak benimsemifltir. Birçok insan›n 1980 AFC’si sonras› gemiyi terk etmesine ra¤men, O kendisini da¤lara sürükleyen bir faaliyetin içerisinde gemisine sahip ç›kanlardand›. Bunda en etkili faktör onda flekillenen

devrimci yaflam olmufltur. O’nun yaflam›nda koflullar›n zorlu¤u yerine, yapaca¤› iflin ne denli baflar›l› olaca¤› önemlidir. Partiyi en zor koflullarda bir önder olarak sahiplenip onu gelifltirip, güçlendirme çabas› bu yönüne sade bir örnektir. O, kariyermevki düflkünü insanlar gibi ifl ve konum ayr›m› yapmadan bütün gücünü ve enerjisini partisine sunmufl örnek bir önderdir. O, Kaypakkaya yoldafltan ald›¤› “ser verip s›r vermeme” gelene¤inin sürdürücüsü olan bir ön-

flamlar›n› ortaya koyan TKP/ML’nin flehit düflen üç genel sekreterinin de öne ç›kan ortak özellikleri süreçler farkl› olsa da en zorlu koflullarda partiyi sahiplenmeleridir. Süleyman Cihan, 12 Eylül AFC’si sonras› Proletarya Partisi’ni toparlama görevini üstlenmifltir. Mehmet Demirda¤ sol oportünizmin Proletarya Partisi’ne yönelik darbe giriflimine aktif tav›r koyarak onu ayaklar› üzerinde yeniden do¤rultmufltur. Kaz›m Çelik de Proletarya Partisi’ni sa¤ bir hatta çekmek isteyenlerle mücadele ederek “T‹KKO savafl içinde infla edilecektir!” anlay›fl›yla yan›t vermifltir. “Gerçek devrimci, muzaffer ayaklanma döneminde yi¤itçe savaflan kifli de¤il, tersine, devrimin muzaffer sald›r›s›nda iyi savaflmas›n› bi-

Özellikle bu gün tasfiyecili¤in-kavga kaçk›nl›¤›n›n kol gezdi¤i bir süreçte Kaz›m yoldafl›n kavga kaçk›nlar›yla olan mücadelesini do¤ru kavray›p, bu sald›r›lara O’nun gibi tav›r koyabilme cüretini gösterebilmeliyiz. derdir. 2. Konferans sürecinde sahte bir kimlikle yakalanmas›na ra¤men gerçek kimli¤ini bile gizleyerek bir komünistin iflkencehanelerde göstermesi gereken tavr› bir kez daha yaflama geçiren bir önderdir. O, kimli¤ini gizledi¤i ve en ufak bir s›r vermedi¤i için serbest b›rak›ld›ktan sonra düflman›n elinden kaç›rd›¤› kiflinin Kaz›m Çelik oldu¤unu ö¤rendi¤inde düflman› acze düflüren bir önderdir. Kaypakkaya yoldafl›n olanaks›zl›klar ve zorluklarla beraber 24 Nisan 1972’de Proletarya Partisi’ni yaratmas›yla beraber onu yaflatmak için ya-

len, ama ayn› zamanda devrimin geri çekilme döneminde, proletaryan›n yenilgisi döneminde de yi¤it olan, flaflk›na dönmeyen ve devrim darbeler ald›¤›nda, düflman baflar› kazand›¤›nda ifli yar› yolda b›rakmayan, devrimin geri çekilme döneminde pani¤e kap›lmayan ve umutsuzlu¤a düflmeyen kiflidir” (Stalin) belirlemesinin yaflam buldu¤u kifliliklerden biridir Kaz›m Çelik. 1981 y›l› fiubat ay›nda yap›lan 2. Konferans’ta Merkez Komitesi’ne seçilen Kaz›m Çelik, bu süreçte al›nan kay›plar›n ard›ndan Siyasi Büro ve hemen ard›ndan da Askeri Komisyon Sekreterli¤i’ne getirilir. ’83’teki kay›p-

lardan sonra ise Parti Genel Sekreterli¤i görevini üstlenir. Bu süreçte Proletarya Partisi’ne hakim olmaya çal›flan sa¤ oportünist çizgiye ve bunlar›n tüm parti kadrolar›n›n yurtd›fl›nda konumland›r›lmas› anlay›fl›na karfl› aktif tav›r alarak mücadeleyi savafl›n en k›zg›n alan› olan gerilla bölgesinde sürdürme dirayetini göstererek kavga kaçk›nlar›na en büyük cevab› vermifltir. Çünkü O, önderli¤in özellikle en zor koflullarda Proletarya Partisi’nin bafl›nda olmas› gerekti¤inin bilincindeydi. Çünkü O, Parti önderli¤inin özellikle o zor koflullarda k›rsal alanda örgütün bafl›nda ve silahl› mücadele içerisinde korunabilece¤i, onun içinde gelifltirilebilece¤inde ›srar ediyordu. Bu anlamda genel sekreterlik görevini üstlendi¤i süreçten 1987 20 May›s’›nda Elaz›¤’›n Palu ilçesinde bir ihbarc›n› verdi¤i bilgiler do¤rultusunda düflman taraf›ndan kuflat›larak, H›d›r Ayk›r, Cihan Tafl, Müslüm Emre ve Ali Kayado¤an ile birlikte ölümsüzleflti¤i ana kadar Proletarya Partisi’nin Genel Sekreteri olarak silah elde mücadele etmifltir. Her s›k›nt›l› süreç, kendi kadrosunu kendi önderli¤ini mutlaka yaratm›flt›r. Bugün de içerisinden geçti¤imiz süreçte Proletarya Partisi’nin Kaz›m yoldaflta flekillenen en zorlu süreçlerde Partiyi sahiplenen ve O’na s›k› s›k›ya ba¤lanan kadrolara ihtiyac› vard›r. Çünkü ancak do¤ru MLM bilimiyle donanm›fl kadrolar›n oldu¤u bir komünist partisi zaferi kazanma becerisini gösterebilir. Bugün kendili¤inden geliflmekte olan kitle hareketlerinin kal›c› baflar›lar kazanmas›n›n yegâne yolu yine ona önderlik edebilecek bir parti ile mümkünken, bunu sa¤layacak olan da ona önderlik edebilen kadrolard›r. Bu noktada Kaz›m yoldafl ve s›n›f savafl›m›nda yitirdi¤imiz tüm kadrolar›n yaflamlar›n› do¤ru ele al›p onlar›n bofllu¤u yine onlar gibi doldurulmal›d›r. Özellikle bu gün tasfiyecili¤in-kavga kaçk›nl›¤›n›n kol gezdi¤i bir süreçte Kaz›m yoldafl›n kavga kaçk›nlar›yla olan mücadelesini do¤ru kavray›p, bu sald›r›lara O’nun gibi tav›r koyabilme cüretini gösterebilmeliyiz.


İşçi-köylü 25

16-29 Mayıs 2008

Kavga okulu

‹yi ve güzel olan fleyler için yaflan›yorsa, ölüm de o kadar güzeldir. (Mehmet Demirda¤)

Ad› ‹smail Oral… Düflman karfl›s›nda tek korkusu silahs›z yakalanmak! 1988 y›l›nda Tuzla Katliam› ile bafllayan devletin yarg›s›z infazlar› 1991 y›l›nda bu kez de ‹stanbul Hasanpafla’da yaflama geçiriliyordu. Özellikle o süreçte kamuoyunda “Anti-terör yasas›” olarak lanse edilen, özünde ise devlet terörünün yasallaflmas› olan faflizmin bu yasas› yürürlü¤e girdikten sonra birçok komünist ve devrimci yarg›s›z infazlarla katledildiler. ‹flte bu infazlardan bir tanesi de Hasanpafla’da Proletarya Partisi’nin Önder kadrolar›ndan ‹smail Oral ile Proletarya Partisi’nin taraftar› olan Hatice Dilek’in kald›klar› evde yafland›. Olay›n en yak›n

görgü tan›¤› olan Hatice Dilek’in o¤lu Özgür Cihan’›n anlat›mlar›nda ortaya ç›kan yarg›s›z infaz gerçe¤ine ra¤men devlet onlar için “çat›flmada ölü ele geçirildiler” yalan›n› söylemekten geri kalmad›. Amaç katliam› meflrulaflt›rmakt›. Evet, ellerinde silah olsayd›, sahip olduklar› meflru komünist de¤erleri korumak için çat›fl›rlard›. Bunu ‹smail Oral’›n en büyük korkusu olan “düflmana silahs›z yakalanmak” korkusundan anlayabiliyoruz. Ancak onlar silahs›zd› ve yarg›s›z infazla katledildiler. 1961 ‹zmit do¤umlu olan ‹smail Oral, lise son s›n›ftayken Proletarya

PUSULA Tarihi tecrübelerden ö¤renelim! S›n›f mücadelesinin, bilimsel yasalar›n› kavramaktan yoksun olanlar ya da yeteri kadar kavramayanlar, yaflanan yenilgi süreçlerinde emperyalist burjuvazinin içte ve d›fltaki ideolojik uzant›lar›n›n yo¤un ideolojik sald›r›lar›n›n da etkisiyle saflar› terk ederek çözümü devrimde arama yerine, sistem içi ufak çapl› ameliyatlara teslim olabilirler. Reform-devrim ikileminde reformdan yana tercih yapabilirler. Yaln›z tercih yapmakla kalmazlar; ayn› zamanda MLM’in temel ilkelerine sald›rmay› da elden b›rakmazlar. Tüm reformistlerin, tasfiyecilerin, revizyonistlerin ortak noktas›, MLM’nin her alandaki temel teorik görüfllerine sald›rmakt›r. Bu sald›r› sürecinde, her tarihsel dönemde “koflullar” teorisinin arkas›na s›¤›n›larak farkl› argümanlar kullan›lm›flt›r. Yine kimi dönemler, MLM ad›na MLM’ye dolayl› sald›r›lar yap›l›rken, kimi dönemler bu sald›r›lar daha direkt ve aç›ktan yap›lm›flt›r. Özellikle 1990 y›l›nda sosyalist maskeli bürokratik burjuva diktatörlüklerin y›k›lmas›yla birlikte, tüm hain tak›m› demokratik devrim ve sosyalizme karfl› olan kinlerini kustular. Art›k Marks’tan, Engels’ten, Lenin’den, Stalin’den, Mao’dan söz etmek, onlar›n fikirlerine at›fta bulunmak “ça¤›n gerisinde kalmakt›”. “Ça¤dafl olmak”, “ça¤› yakalamak” için “yeni dünya düzeninin “kiral›k kalemflörlerine, tarihin sonunu ilan eden tarih çarp›t›c›lar›na, emperyalist kapitalist sistem içinde “demokratik uygarl›k projelerini” sunanlara baflvurmak gerekiyordu. Asl›nda tüm bunlar, bu tezler bile ideolojik planda, iki s›n›f, iki yol aras›nda süren çat›flmalar›n ta kendisiydi. Elbette ki yaflanan “tarihin sonu” de¤il, sosyalist maskeli bürokrat burjuvalar›n sonuydu. Ve düflen

maskeler s›n›f mücadelesinin bitti¤ini de¤il, MLM’nin y›llarca ifade etti¤i gibi, bu hainlerin sosyalist olmad›¤›, di¤er hainlerin kardefli ve ezilen dünya proletaryas›n›n ve ezilen halklar›n düflman› oldu¤u gerçe¤inin a盤a ç›kmas›yd›. Ve ne yaz›k ki, sol içinde bu gerçe¤i kabul etmeye direnenler, niyetleri ne olursa olsun objektif olarak burjuvalar›n yalanlar›na destek sundular. 18. yüzy›l›n ortas›nda ‹ngiltere’de mutlak monarfli feodal soyluluk, devrimle ortadan kalkt›. Ama aradan 20 y›l geçtikten sonra, yeniden eski s›n›f temsilcileri ifl bafl›na geldi. Ayn› durum Fransa’da da yafland›. Burada ortaya ç›kar›lmas› gereken somut sonuç, burjuvazinin ortaça¤ rejimine ve feodalizme karfl› kazand›¤› zaferin hiç de kolay olmad›¤› gerçe¤idir. Burjuvazinin yenilgi ve zafer diyalekti¤i içinde iktidara yürüdü¤ü olgusudur. Burjuvazinin bu birkaç yüzy›ll›k mücadele deneyiminden ö¤renmeliyiz. Zira tarihi tecrübelere s›rt›n› dönenler, sosyalizmin bu k›sa mücadele deneyiminden ortaya bilimsel sonuçlar ç›karamazlar. Nitekim ortaya ç›kard›klar› sonuç “Demokratik Kapitalizm” oldu. Di¤er bir ifadeyle, sosyalizmin kaç›n›lmazl›¤› tezi yerine, tarihin ilerleyiflini “demokratik”, “güler yüzlü kapitalizm” liman›nda demirlediler. Elbetteki tarih, bu geçici yol arkadafllar›n›n z›rva teorilerini de¤il, bildi¤ini okuyacakt›r. Bu z›rva teorilerin en ayyuka ç›kt›¤› dönemle bugün aras›nda henüz k›sa bir zaman dilimi geçmesine ra¤men baz› tezler sosyal pratik karfl›s›nda yerle bir oldu. Ekim Devrimi, Çin Devrimi ve yine emperyalizm ve proleter devrimler ça¤›ndaki di¤er tüm devrimlerin iktidar yürüyüfllerinde de benzer özellikleri görmek mümkündür.

Partisi’nin düflünceleriyle tan›fl›r. 12 Eylül AFC’sine kadar Proletarya Partisi’nin bir taraftar›, bir militan› olarak çaba harcar. Ancak 12 Eylül’le beraber iliflkisi kopar. Bu süreçte tutsak düflen ‹smail Oral, 5 y›l kald›¤› zindanlar› kendi deyimiyle devrimin tam bir okulu olarak görür. Tahliye olduktan sonra partinin gençlik çal›flmas› içerisinde yer alarak TMLGB’nin geliflmesi ve inflas› için yo¤un çaba harcar. O, 3. Konferans sürecinde gösterdi¤i yo¤un çaba ve emek sonucu parti üyesi ve Proletarya Partisi’nin art›k bir kadrosudur. Proletarya Partisi’nin gençlik örgütü Düflen devrim dalgas›, yenilginin yaratt›¤› y›k›m sonucu, yüzlerce insan›n devrim saflar›n› terk etti¤i, kitle deste¤inin zay›flad›¤› ve parti içi sorunlar›n hem derinleflti¤i hem de saflaflma sürecine hizmet etti¤i tarihi tecrübelerle ortadad›r. Bolflevikler bu süreçte yak›n›p y›k›lmad›lar, tam aksine yenilginin nedenleri üzerinde yo¤unlaflt›lar. Baflta Menflevikler olmak üzere tüm anti Marksist ak›mlar›n burjuva kimlikleri a盤a ç›kar›larak, tecrit edilmedikçe devrimi zaferle taçland›rman›n zor oldu¤u gerçe¤ini gördüler. ‹çte ve d›flta yürüttükleri kararl› ve ilkeli savafl›mlar sonucu, yenilgilerini zafere dönüfltürmeyi baflard›lar. Ekim Devrimi bu kararl› yürüyüflün ürünüdür. Keza Çin Devrimi de benzer süreçleri yaflam›flt›r. On binleri aflan K›z›l Ordu birkaç binlerle ifade edilecek duruma gelmifltir. Ama Baflkan Mao’nun önderli¤indeki ÇKP yenilgilerine yenilmemifltir. Bilakis yenilgilerinden ö¤renerek, zafere yürümeyi baflarm›flt›r. Yenilgi süreçlerinde burjuva ve küçük burjuva anlay›fllar›n nas›l filizlendi¤i, elveda devrim söylemlerinin çeflitli k›l›flar alt›nda nas›l yaflam buldu¤u her dönem tarihi tecrübelerle karfl›m›zda duruyor. Ama karfl›m›zda duran di¤er bir gerçek ise her fleyin karfl›t›yla birlikte var oldu¤udur. Beyaz bayrak sallayanlara karfl›, k›z›l bayra¤›n salland›¤› s›n›f savafl› yerine s›n›f iflbirli¤ini ö¤ütleyen teorilere karfl› bilimsel sosyalizmin temel evrensel ilkelerinde nas›l ›srar edildi¤ine de tarih tan›kt›r. Bugün de yaflanan tüm ihanetlere, ilericilik ad›na kutsanan burjuva sistemleri, yine burjuva sistemlerine giydirilmeye çal›fl›lan “demokrasiözgürlük” gömleklerine ra¤men, hala gerçeklerde ›srar edenler vard›r. Hala devrim ve sosyalizmin kaç›n›lmazl›¤›na inananlar ve bu u¤urda bedel ödemekten kaç›nmayanlar vard›r. ‹flte tarihin gelece¤ine bunlar ›fl›k tutacakt›r. Çünkü; bu güce temel teflkil eden MLM ilkelerdir. Temel de¤erlere, yani ilkelere ba¤l› kalmak, en zor koflullarda dahi bir ç›k›fl yolu bulabilme öngörü-

olan TMLGB’nin gelifltirilip güçlendirilmesi sürecinin önder kifliliklerinden birisidir ‹smail Oral. Yoldafllar›yla birlikte yapt›¤› disiplinli çal›flmalar› sonucunda Proletarya Partisi 1990 1 May›s Harbiye Direnifli’ne damgas›n› vurur. 19 May›s 1991 y›l›nda Hasanpafla’da Hatice Dilek ile ayn› evde düflman taraf›ndan kuflat›ld›klar›nda, O en büyük korkusunu yafl›yordu. Ancak bu korku ölüm korkusu de¤il, düflmana silahs›z yakalanmak korkusuydu. Ve öyle oldu. Düflman onlar› kuflatt›¤›nda silahs›zd›. Ancak faflizm onlar› katletmekten yine de geri durmad›. süne ve cesaretine sahip olmakla efl anlaml›d›r. Unutmamak gerekir ki; yenilgi ve baflar›s›zl›k süreçlerinde en çok sald›r›ya u¤rayan bu temel de¤erlerimizdir. ‹lkelerin suland›r›lmaya çal›fl›ld›¤›, sahip olunan temel teorik görüfllerin hedef tahtas›na en çok oturtuldu¤u da böylesi dönemlerdir. Lenin yoldafl›n flu saptamalar›na kulak vermeliyiz: “…Geçici yenilgiler ald›¤›m›z, ya da tarihi ve düflman taraf›ndan geri püskürtüldü¤ümüz dönemlerde yolu flafl›rmamak için görüflümce eski temel program›m›z› bir kenara b›rakmamak önemli ve teorik aç›dan tek do¤ru fleydir.” Evet, bugün s›n›f mücadelesinde yolu flafl›rmamak için MLM ilkelerden, bu ilkelerin yön verdi¤i devrimci programdan sapmamak temel ve kilit bir sorundur. Bu perspektiften uzaklaflanlar, “yenilik”, “de¤iflim” ad› alt›nda bilimsel sosyalizmin temel teorik görüfllerine s›rt›n› dönenlerin gidecekleri yer emperyalist-kapitalist sistemin çöplü¤üdür. En büyük ikramiyeleri de edinecekleri ufak tefek k›r›nt›lard›r. Her fleyden önce Lenin yoldafl›n burada alt›n› çizdi¤i program, devrim ve iktidar perspektifini içeren programd›r. Geliflme ve de¤iflim ad›na iktidar perspektifini kaybeden, yönünü sistem içine çeviren hiçbir program, devrimci bir program olmaz. Bu demektir ki, MLM’nin temel teorik görüfllerini burjuvazinin çok yönlü ve kapsaml› sald›r›lar› alt›nda oldu¤u bir dönemde sahiplenmek, savunmak dogmatizm de¤il tutarl› bir çizgiye sahip olman›n ta kendisidir. Çizgisizler, esen rüzgara göre yön de¤ifltirenler, her fleyi görebilirler ama iktidar› asla göremezler. Evrensel ilkelere ba¤l›l›k, kesinlikle yaflanan de¤iflimlere ve geliflmelere gözünü kapamak de¤ildir. Bilakis bu de¤iflimleri bilimsel bir bak›fl aç›s›yla de¤erlendirip ona göre yön saptamak olmas› gereken do¤al bir görevdir. Burada temel sorun her fleyi MLM evrensel ilkeleri do¤rultusunda yarat›c› bir tarzda uygulama sorunudur.


İşçi-köylü 26 Yunanistan Bu y›l kutlamalar baflta Atina olmak üzere pek flehirde yap›lan miting ve yürüyüfllerle gerçeklefltirildi. Atina’da üç ayr› merkezde yap›lan mitinglerden biri iflçi ve memur sendikalar› konfederasyonlar› GSEE ve ADED‹’in saat 11.00’de, Pedion Arios Meydan›’nda yapt›¤› oldu. Birkaç sendikan›n kat›ld›¤› mitinge, iflçilerin ilgi göstermemesi, sendika a¤alar›na duyulan tepki ve güvensizli¤in iflareti oldu. Sendika liderlerinin konuflmalar› s›ras›nda kimi gruplar›n protestolar› sonucu k›sa süreli tart›flmalar yafland›. Meclis’e kadar yap›lan yürüyüfle, hükümet karfl›t› sloganlar damgas›n› vurdu. Günün di¤er mitingi ise, “S›n›fsal 1 May›s ‹çin Giriflim Platformu” taraf›ndan saat 11.00’de Omonya (Birlik) Meydan›’nda gerçeklefltirildi. YKP(M-L), MLYKP (MarksistLeninist Yunanistan Komünist Partisi), NAR (Yeni Sol Ak›m), EKKE (Yunanistan Komünist Emek Partisi), EEK (Devrimci Emek Partisi) ve Filistinliler Derne¤i’nin kat›l›m›yla oluflturulan platformun mitingi yap›lan konuflmalarla bafllad›. Ard›ndan bafllayan yürüyüfl, SEV (Yunanistan ‹fl Adamlar› Federasyonu) binas›n›n önünden geçerek Meclis’e ulaflt›. Buradan Propilea Meydan›’na ulaflt›ktan sonra sona erdi. Yürüyüfl boyunca, “Kahrolsun sendika a¤alar›”, “Reformist de¤il, s›n›fsal sendikalar”, “K›z›l 1 May›s, öncü iflçi s›n›f›”, “Gelecek iflçi s›n›f›na aittir”, “Yunanl›-yabanc›, iflçiler birliktir”, “1 May›s mücadeledir” vb. sloganlar at›ld›. Günün di¤er mitingi ise, Sindagma (Anayasa) Meydan›’nda YKP’ye ba¤l› sendikal örgütlenme olan PAME taraf›ndan gerçeklefltirildi. Di¤er mitinglere oranla daha kitlesel olmas›na ra¤men, örgütün önceki eylemlerine oranla burada da kat›l›mda düflüfl gözlendi. Gerçeklefltirilen mitingin ard›ndan kitle Amerikan Konsoloslu¤u’na yürüyerek eyleme son verdi. (Yunanistan’dan bir ‹K okuru) Strasbourg DEKÖP-A (Demokratik Kitle Örgütleri Platformu - Avrupa)’n›n Strasbourg bileflenleri olan Tohum Gençlik Evi, Fransa Demokratik Haklar Federasyonu ve Yaflanacak Dünya Gazetesi’nin birlikte örgütleyip kat›ld›klar› 1 May›s, yaklafl›k 3 bin emekçinin kat›l›m›yla gerçekleflen bir yürüyüflle kutland›. DEKÖP-Strasbourg pankart›n arkas›nda bileflenlerinin s›ras›yla oluflturduklar› kortejlerde, çeflitli sloganlar at›ld›. Yürüyüfl boyunca DEKÖP bileflenlerinin günün anlam› ve önemiyle ilgili ç›kartt›klar› bildiriler okundu. Tohum Gençlik Evi üyeleri, yürüyüflte ba¤l› bulunduklar› AT‹K imzal› 1 May›s pankart›yla kat›ld›. ILPS ve AT‹K bayraklar›n›n dalgaland›¤› yürüyüflte AT‹K’in yay›mlad›¤› bildiri Frans›zca okundu ve yo¤un bir flekilde da¤›t›ld›.

Avrupa’da 1 May›s coflkusu

TKP/ML imzal› pankart›n arkas›nda yürüyen kitle Proletarya Partisi ile ilgili sloganlar att›lar. Kleber Meydan›’nda bafllayan 1 May›s etkinli¤i, yürüyüflten sonra yeniden Kleber Meydan›’na ulafl›lmas›yla sona erdi.

bir temsilci taraf›ndan okundu. Eylemde ayr›ca ILPS flamalar› ile ‹ranl›, Filipinli, Hindistanl› ve Türkiyeli göçmenler de taleplerini dile getirdiler. Eylem saat 4.00 civar›nda sonland›. (Londra ‹K okurlar›)

Paris 1 May›s, Paris’te çeflitli sendikalar›n (CGT, CFDT vs.) yan› s›ra yerli-göçmen DKÖ (‹LPS vs.) ve partilerden oluflan yaklafl›k 30 bin kiflinin kat›l›m›yla gerçekleflti. Yürüyüflün bafllang›ç alan› olan République (Cumhuriyet) Meydan›’nda TKP/ML Paris taraftarlar›, MLKP, MKP, DHKC, Direnifl Hareketi ve T‹KB’nin oluflturduklar› ortak kürsüden kitle 1 May›s flehitleri flahs›nda tüm ölümsüzleflenler için bir dakikal›k sayg› durufluna ça¤r›ld›. Ard›ndan günü anlam ve önemiyle ilgili haz›rlanan ortak metin Türkçe ve Frans›zca okundu. Miting çekilen halaylar ve çeflitli müzik gruplar›n›n seslendirdikleri ezgilerle devam etti. Akabinde Nation (Ulus) Meydan›’na do¤ru yürümek üzere kortejler halinde harekete geçildi. TKP/ML imzal› 1 May›s pankart›n›n arkas›nda toplanan Paris TKP/ML taraftarlar›, Türkçe ve Frans›zca “Yaflas›n 1 May›s”, “‹bo yafl›yor, T‹KKO savafl›yor; Yaflas›n Partimiz TKP/ML” vb. sloganlar att›. Yürüyüfl, saat 19.00 civar›nda ulafl›lan Nation Meydan›’nda son buldu.

Berlin Sabah›n erken denebilecek saatlerinde sendikalar›n örgütledi¤i I May›s alan›nda pankartlar›m›z ve bayraklar›m›zla yerimizi ald›k. Daha yürüyüflün hemen bafl›nda sendika flef-

Londra Kitlenin büyük bir kesimini oluflturan Türkiyeli göçmenlerin kurumlar› (DAYMER, G‹K-DER, YÇKM, HÖC, Partizan, ‹ngiltere Kürt Dernekleri Federasyonu) pankart ve sloganlar› ile ülke ve ‹ngiltere’deki sorunlar› dile getirdiler. Türkiyeli göçmenlerin kurumlar› taraf›ndan ortak haz›rlanan metin

leri befl ustan›n resimlerinin yer ald›¤› pankart›m›za karfl› aç›k düflmanl›klar›n› ortaya koymada gecikmediler. Görevli sendikac›lar befl ustan›n pankart›n› yürüyüfl alan›ndan ç›kart›n demeyi göze alamad›¤› için bize, yürüyüfl kolunun en arkas›nda kalmam›z gerekti¤ini bildirdiler. En sonunda iki polis eflli¤inde geldiler, ancak bizler yerimizi terk etmeyece¤imizi yineledik. Kararl› tutumumuz onlar› geriletti. Yürüyüfl ya¤mur alt›nda geçmesine karfl›n 5 bin civar›nda iflçi ve emekçinin kat›l›m›yla gerçekleflti. Almanlar›n yan›nda Türkiyeli dev-

1 May›s vesilesiyle dünyada iflçi s›n›f›n›n durumu 3 May›s günü ILPS Londra taraf›ndan Uluslararas› Göçmenlerle Dayan›flma Merkezi’nde (IMSC) “1 May›s Vesilesiyle Dünyada ‹flçi S›n›f›n›n Durumu” konulu bir forum gerçeklefltirildi. Forumda çeflitli ülkelerden pek çok konuflmac› emperyalizmin kendi ülkelerindeki politikalar›ndan, iflçi s›n›f›n›n durumundan ve 1 May›s etkinliklerinden bahsetti. ‹ngiltere’de yaflayan Hindistanl› hukuk profesörü konuflmac›, 6 yafl›nda bir k›z çocu¤unun (Dalit) kendisinin ait olmad›¤› s›n›f›n (kast sistemi) tuvaletini kulland›¤› için nas›l yak›ld›¤›n›, “iflkenceyi kald›rd›k” söylemleri ile bu iflin nas›l paramiliter güçlere

yapt›r›ld›¤›n›, insan haklar› ile ilgili tüm uluslararas› anlaflmalar› imzalayan Hindistan Federal devletinin pek çok insan haklar› ihlali vakas›nda ifli alt devletlerin üstüne b›rak›p nas›l s›yr›ld›¤›n› dile getirdi. ‹ranl› hukukçu ise ‹ran’›n di¤er ülkelerden tamamen farkl› bir durumumun oldu¤unu, dini kurallarla yönetilen bu ülkede iflkence ve terörün kanunlarda resmi olarak yer ald›¤›n› dile getirdi. 48 ay maafl alamayan iflçinin mahkemeye baflvurmas› durumunda Allah’›n temsilcilerine karfl› gelmekten yarg›land›¤›n›, mahkemelerdeki yarg›lanmalarda hâkimin kanaatinin esas oldu¤u hiçbir delile ihtiyaç duyulmadan kararlar

al›nd›¤›n›, el kesildi¤ini, göz ç›kar›ld›¤›n› ancak bunlar›n hiçbirinin iflkence olarak görülmedi¤ini ve bunlara ra¤men yinede 1 May›s’larda sokaklar› doldurduklar›n› dile getirdi. Forumda AT‹K Londra, Migrante UK (‹ngiltere’deki Filipinli Göçmenlerin Örgütü), Indian Workers Association UK (‹ngiltere Hindistanl› ‹flçilerin Birli¤i), ‹ran’dan iki farkl› örgüt, ‹ran Halk›n›n Demokratik Öncüsü ve Halk›n Fedaileri ad›na forum konu bafll›¤› ile ilgili çeflitli sunumlar gerçeklefltirildi. Sorularla devam eden forumun oldukça verimli geçti¤i ortak düflünceydi. (Londra ‹K okurlar›)

16-29 Mayıs 2008 rimci örgütler de yürüyüflte yerlerini alm›flt›. Türkiyeli devrimci örgütler içinde TKP/ML taraftarlar› da bulunuyordu. (Berlin ‹K okurlar›) Belçika 1 May›s Lieg ve Anvers bölgesinde kutland›. Lieg’te Belçikal› ve Türkiyeli örgütlerle birlikte yap›lan kutlama saat 10:00’da sayg› duruflu ile bafllad›. Ard›ndan mitinge kat›lan bütün yap›lar kürsüde birer konuflma yapt› ve yürüyüfle baflland›. Bizler de Belçika Partizan okurlar› olarak mitinge ‹brahim Kaypakkaya’n›n posteri ve Partizan imzal› pankartlar›m›zla kat›ld›k. Anverst’te (Antwerpen) kutlanan 1 May›s ise saat 10.00’da bafllad›. Mahkeme Binas› önünde bafllayan yürüyüflte Türkiyeli örgütlerin az olmas› ve genelde Belçikal›lar›n olmas›, az say›da fiilililerin olmas›na ra¤men yürüyüflün coflkulu olmas› ve enternasyonalizmin öne ç›kar›lmas› önemliydi. (Belçika Lieg ‹K okurlar›) Darmstadt Saat 09:30’da DGB binas› önünde toplanan emekçiler, saat 10:00 itibariyle flehir merkezine do¤ru sloganlar eflli¤inde yürüdü. AT‹K ve ILPS flamalar›n›n yan› s›ra yürüyüfl boyunca ‹brahim Kaypakkaya flamalar› da aç›ld›. DGB binas› önünde bafllayan yürüyüfl uzun bir güzargahtan sonra flehrin merkezi olan Markplatz’ta son buldu. Burada da çeflitli kut-

lamalar ve konuflmalarla devam etti. Yürüyüflten sonra da kitleyle bütünleflme amac›yla derne¤imizde bir piknik düzenlendi. Miting s›ras›nda ayr›ca TKP/ML imzal› bildirilerin de da¤›t›ld›¤› gözlendi. (Darmstadt ‹K okurlar›) Viyana 1 May›s haz›rl›klar›, aylar öncesinde kurulan bir platform taraf›ndan yürütüldü. Platformda Partizan, AT‹GF, HÖC, Anadolu Federasyonu (AF), At›l›m, ADHK, ArbeiterInnenstandpunkt/ REVOLUTION, Kommunistische Initiative (KI), Kommunistische Jugend Österreich (KJÖ), Kommunistischen StudentInnenverband (KSV), Sozialistische Jugend – Stamokap-Strömung yer ald›lar. Platform bu y›l da yürüyüflten sonra bir Fest’in yap›lmas›n› kararlaflt›rd›. Yürüyüfl Opera’n›n önünde bafllayarak Fest’in olaca¤› Sigmund-Freud Park’ta son buldu. 300’ün üzerinde kat›l›m›n oldu¤u Partizan ve AT‹GF kitlesi s›k s›k “Hoch die Internationale Solidarität”, “Yaflas›n 1 May›s”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma”, “Birlik mücadele zafer”, “Yaflas›n AT‹K-AT‹GFYDG” vb. sloganlar at›ld›. Fest’te yap›lan çeflitli konuflmalardan sonra, AT‹GF çat›s› alt›nda çal›flmalar›n› yürüten Nergiz Halk Oyunlar› Ekibi bir gösteri sergiledi. Daha sonra çeflitli müzik gruplar› sahnede yer ald›lar. (Viyana ‹K okurlar›)


16-29Mayıs 2008

İşçi-köylü 27

Okur

1 May›s’taki devlet terörüne protesto “1 May›s’ta iflçi s›n›f›n›n uluslararas› birlik, dayan›flma ve mücadele günü Taksim’de kutlamak isteyen iflçilerin bir araya gelmesi polisin gözü dönmüfl sald›r›lar›yla engellenmifltir. Ancak bu terör bir Vali’nin ve Emniyet Müdürü’nün terörü de¤ildir. Bu devlet terörüdür. Bu hükümetin terörüdür.”

1 May›s

‹stanbul * ‹flçi ve emekçilerin 1 May›s’ta Taksim’e ç›kmas›n› engelleme ad›na gerçeklefltirilen devlet terörü, çok say›da yerde protesto edildi. Protesto eylemlerinden ilki, 2 May›s günü E¤itim-Sen 5 Nolu fiube taraf›ndan, Kartal Meydan›’nda yap›lan bas›n aç›klamas› oldu. E¤itim-Sen’e ba¤l› emekçilerin yan›s›ra, çok say›da kurumun ve de Kartal halk›n›n da kat›larak destek verdi¤i aç›klama saat 18.00’de bafllad›. Bas›n aç›klamas›n› E¤itim-Sen 5 No’lu fiube Baflkan› Feyzullah Coflkun okudu. * Yeni Demokrat Gençlik, 4 May›s 2008 tarihinde gerçeklefltirdi¤i bas›n aç›klamas› ile “Söz, yetki, karar ve örgütlenme hakk›m›z› istiyoruz” dedi. Aç›klama saat 14.00’de bafllad›. “Tutuklamalar gözalt›lar bask›lar bizi y›ld›ramaz” pankart›n›n aç›ld›¤› ve Galatasaray Lisesi önünde yap›lan eylemde 2008 1 May›s’›nda

Gazi’de bildiri da¤›t›m› Elimize e-posta kanal›yla geçen bir habere göre 30 Nisan tarihinde akflam saatlerinde TKP/ML militanlar› Gazi Mahallesi’nde 8 Evler Mezarl›k olarak bilinen bölgede 1 May›s’a ça¤r› yapmak için TKP/ML imzal› bildiri da¤›tm›fllard›r. Yayg›n bir flekilde yap›lan bildiri da¤›tma eyleminin emekçi halk›n yo¤un olarak yaflad›¤› bölgede yap›ld›¤› ve halk›n yo¤un ilgisiyle karflalaflt›¤› ö¤renildi. Haberde geçen bir bilgi de eylemin ard›n militanlar güvenli bir flekilde bölgeden ayr›ld›klar›na dair...

Taksim’e ç›kmak isteyen emekçilerin kararl›l›¤›na vurgu yap›larak polisin estirdi¤i terör ve s›k›yönetimi aratmayan uygulamalar protesto edildi. * Devlet terörünün yafland›¤› 1 May›s günü, akflam saat 20.00’de 50’yi aflk›n kifli, Gülsuyu’nda Dinler Sokak’ta topland›. Partizan, ESP, PDD ve Köz taraf›ndan organize edilen protesto eyleminde, üzerinde “Yaflas›n 1 May›s” yazan bir pankart aç›ld›. Heykel Meydan›’na kadar bir yürüyüfl gerçeklefltiren kitle, burada bir bas›n aç›klamas› yapt›. Eyleme, çevrede bulunan halk›n da yo¤un bir ilgi gösterdi¤i gözlenirken, insanlar Heykel Meydan› çevresinde bulunan kahvelerden d›flar› ç›karak, eyleme destek verdiler. * 1 May›s akflam› saat 20:00’de mahallemizdeki yurtsever gençlerin bafllatt›¤› eyleme bizler de Partizan olarak destek verdik. Ancak devlet terörü mahallemizde de devam etti. Ve polis yaklafl›k 200 kiflilik kitleye panzerler ve gaz bombalar›yla sald›rd›. Ancak yine kitlenin kararl›l›¤› ve direnifliyle karfl›laflt›. Polisin sald›r›s›na karfl› molotof kokteylleri ve tafllarla karfl›l›k verildi.

Saat 22.00’ye kadar süren eylem sloganlarla sonra erdi. Eyleme ayr›ca TKP/ML militanlar› da kat›larak “Yaflas›n partimiz TKP/ML, Halk Ordusu T‹KKO, TMLGB” fleklinde sloganlar att›lar. (1 May›s Mahallesi Partizan) * 1 May›s’ta Taksim’deki polis terörünü k›namak için Esenler’de Partizan Odak ESP ortak bir yürüyüfl düzenledik. Yürüyüfl s›ras›nda “Vali istifa” vb. sloganlar at›ld›. Yürüyüfl ajitasyon ve sloganlarla son buldu. (Esenler Partizan)

Bursa 1 May›s’ta ‹stanbul’da emekçilere yönelik yaflanan devlet terörü ve sald›r›lar› protesto etmek için AKP ‹l Binas› önüne siyah çelenk b›rak›ld›. 3 May›s günü biraraya gelen D‹SK ve KESK, AKP ‹l Binas› önünde bas›n aç›klamas› yaparak buraya siyah çelenk b›rakt›. D‹SK Marmara Bölge Temsilci Ayhan Ekinci taraf›ndan yap›lan aç›klamada “Bu, terör bir Vali’nin ve Emniyet Müdürü’nün terörü de¤ildir. Bu devlet terörüdür. Bu, hükümetin terö-

rüdür” dedi. Eyleme aralar›nda Partizan’›n da oldu¤u birçok devrimci ve demokrat kurum ve siyasi partiler de destek verdi.

Adana Adana’da 1 May›s mitinginin bitmesiyle yaflanan sald›r› 2 May›s günü gerçeklefltirilen yürüyüfl ve bas›n aç›klamas› ile protesto edildi. Saat 12.20’de E¤itim-Sen Adana fiube Binas› önünde toplanmaya bafllayan kitle “Yaflas›n 1 May›s” pankart› açarak sloganlar eflli¤inde ‹nönü Park›’na yürüdü. Yol boyunca, sald›r›lar› teflhir eden sloganlar at›ld›. ‹nönü Park›’na gelindi¤inde kurumlar ad›na ortak aç›klamay› E¤itim-Sen Adana fiube Baflkan› Güven Bo¤a okudu. ‹stanbul ve Ankara’da da yaflanan sald›r›lar›n protesto edildi¤i konuflman›n ard›ndan yaklafl›k 100 kiflinin kat›ld›¤› eylem sloganlarla bitirildi. Gözalt›na al›nan 47 kifliden Eren Arslan ve Ulafl Aslantepe tutuklanarak Kürkçüler Hapishanesi’ne gönderildi. (Adana YDG)


Okur

İşçi-köylü 28

Yaflas›n Taksim direniflimiz... 2008 1 May›s’› günler öncesinden devletin ve ‹stanbul Valisi’nin ortam› provoke eden aç›klamalar›yla birlikte gergin bafllam›flt›. Bizler 2007 1 May›s’›nda yaflananlar› de¤erlendirdikten sonra, mahallemizden gelebilenlerle geceden D‹SK binas›na gitmeye karar verdik. D‹SK’e geldi¤imizde gördük ki, binlerce insan binan›n içinde ve önünde çal›nan marfllarla ve yar›n yaflanacaklara dair yap›lan yorumlarla bekleyifl içerisindeydi. Bizler Partizan olarak di¤er semtlerden gelen yoldafllar›m›zla birlikte coflkulu bir flekilde marfllar söyleyerek, halay çekmeye bafllad›k. Hava yeni ayd›nlanmaya bafll›yordu. Bizler de uyuyan di¤er yoldafllar›m›z› saat 6’da kald›rd›k ve da¤›t›lan yiyecekleri yedik. Devam›nda saat 6.30’da hiç beklemedi¤imiz bir flekilde (en az›ndan bu saatte beklemiyorduk) çevik kuvvet ve panzerlerle bina ablukaya al›nd›. Bizler de Partizan flamalar›m›z› açarak sloganlar›m›z› ve Taksim kararl›l›¤›m›z› hayk›rmaya bafllad›k. Çok geçmeden polis panzerden ilaçl› su s›karak ve gaz bombas› atarak sald›rmaya bafllad›. Bunun üzerine yoldafllar›m›zdan baz›lar› binan›n içerisinde kald›. Biz ise yaklafl›k 100 kifli di¤er devrimci dostlar›m›z ve iflçilerle birlikte d›flar›da kald›k. Polisin bize dönük yo¤un sald›r›s› yaklafl›k 10 dakika daha sürdü. Sonra Devrimci 1 May›s Platformu’ndaki di¤er kurumlarla temasta bulunduk ve ayn› zamanda binan›n içersinde kalan yoldafllar›m›z› arad›k, oraya yeni sald›r›lar›n oldu¤unu ö¤rendik. Saat 8.30 gibi tekrar D‹SK binas›n›n bulundu¤u noktaya

do¤ru gitmeye çal›flt›k. Saat 9.00’da D‹SK’e giden ara sokaklardayd›k ve çevreden slogan sesleri gelmeye bafllam›flt›. Slogan seslerine do¤ru yöneldik ve birkaç devrimci dostumuzu polisin gözalt›na almaya çal›flmas›na karfl› kurtard›k ve ard›ndan kelepçelerini k›rd›k. Saatler ilerledikçe slogan sesleri her sokaktan yükselmeye bafllam›flt›. Biz de yaklafl›k 200 kiflilik bir grupla birlikte pankart›m›z ve flamalar›m›zla 3-4 defa daha D‹SK binas›na yöneldik, ancak polisin sald›r›s›yla karfl›laflt›k. Bu noktada biz de polise tafllar›m›zla ve kurdu¤umuz barikatlarla cevap verdik. Saat 10.00’da ise art›k çat›flmalar daha da fliddetlenmiflti. Ve bizler D‹SK’e de¤il toplanma yerine ç›kmaya çal›fl›yorduk. Saatler ilerledikçe art›k her yer 1 May›s alan› olmufltu. Art›k her sokak biz Partizanlar, di¤er devrimci dostlar›m›z ve iflçiler-emekçiler ve 1 May›s’a kat›lmak için gelen demokrat insanlar›n “1 May›s’ta Taksim’deyiz” sloganlar›yla inliyordu. Çat›flmalar Osmanbey, Pangalt› ve Dolapdere’deki tüm sokaklara yay›lm›fl durumdayd›. Zaman zaman 23 kifli kal›yorduk. Defalarca flamalar›m›z› ve pankart›m›z› açt›k, ancak pankart› tafl›yan yoldafl›m›z› ilerleyen saatlerde kaybetmifltik. Her sokakta yoldafllar›m›zla karfl›lafl›yor ve tekrar bu-

luflarak caddeye do¤ru ç›kmaya çal›fl›yorduk. Polisin sald›r›lar›na karfl› sloganlar›m›z, barikatlar›m›z ve tafllar›m›zla direniyorduk. Çat›flmalar her geçen dakika fliddetleniyordu, sloganlar›m›z› daha gür, tafllar›m›z› daha h›zl› atmaya bafllam›flt›k. Devam›nda caddenin üzerine ç›kt›k. Ve Agos gazetesinin önünde toplanan kitlenin de Taksim’e do¤ru yönelip bizim yan›m›za gelmesiyle birlikte, tekrar polis barikatlar›n› Taksim yönünde zorlamaya bafllad›k. Daha fliddetlenen çat›flma, burada 13.30 ci-

var›na kadar sürdü ve sonra bitirildi. 2008 1 May›s’› bitmiflti art›k. Sabah 6.30’dan itibaren polisle çat›flm›fl, Taksim’e ulaflmaya çal›flm›flt›k. Faflizme karfl› direnmifl, 1 May›s’› Taksim’de kutlamaya çal›flm›flt›k. Ve devletin yo¤un sald›r›lar›na karfl› iflçilerin, emekçilerin ve devrimcilerin göstermifl oldu¤u bu kararl›l›k ve direniflten kaynakl› mahallemize onurlu ve mutlu bir flekilde geri döndük. (1 May›s Mahallesi’nden bir ‹K okuru)

Her yer direnifl alan›yd›!... Merhaba ‹flçi-köylü okurlar›; Bu y›lki 1 May›s Taksim eylemini ve eylem s›ras›nda yaflad›klar›m›z› sizlerle paylaflmak istiyorum. Öncelikle devletin günler öncesinden Taksim’e izin vermeyece¤ini aç›klamas›n›n ard›ndan bu y›l da Taksim eyleminin zorlu geçece¤ini biliyorduk. Bu bilinçle sabah›n erken saatlerinde Taksim haz›rl›klar›m›z› yaparak miting alan›na do¤ru arac›m›zla yola ç›kt›k. Yol boyunca 1 May›s Marfl› dilimizden hiç eksik olmad›. Ta ki fiiflli’ye yaklaflana kadar. Bu ara k›sa bir sessizlik oldu. Ancak bu f›rt›na öncesi sessizlikti. Çünkü hepimiz az sonra kopacak olan f›rt›nan›n bilincindeydik. fiiflli’ye vard›¤›m›zda iflçiler gruplar halinde toplanmaya çal›fl›yordu, ama devletin kolluk güçleri sürekli gaz bombalar› ve plastik mermilerle sald›r›yordu. Taksim’in iflçi ve emekçiler için önemi ne kadar

büyükse devlet için de önemi o kadar büyüktü. Bunu, alm›fl oldu¤u OHAL’i aratmayan önlemlerden anlayabiliyorduk. Ancak biz Taksim’i kazanman›n baz› bedeller ödeyerek mümkün olaca¤›n› biliyorduk. Karfl›laflt›¤›m›z ilk polis barikat› karfl›s›nda dahil oldu¤umuz kalabal›k kitleyle beraber sloganlar›m›zla karfl› durufl sergiledik. Bu arada polis gaz bombas› atarak bizi da¤›tmaya çal›flt›. K›sa bir da¤›lman›n ard›ndan tekrar biraraya gelerek tafllar›m›zla polise karfl›l›k verdik. Bu ara düflman›n ikinci bir sald›r›s› oldu. Kitle tekrar bir da¤›n›kl›k yaflad›. Bizler bir grupla beraber Agos gazetesinin orada ara sokakta toplanarak “Her yer Taksim, her yer direnifl” slogan›n› atarak ellerimizde tafllar, polisin gelmesini bekledik. Tekrar toplanmaya bafllayan kitleyle beraber bulundu¤umuz yerdeki say› artm›fl oldu. Bu ara-

da bir panzer ve arkas›nda it sürülerini and›ran kalabal›k polis sürüsü göründü. Art›k tafllar›m›z› adresine yollaman›n vakti gelmiflti. Ellerimizdeki tafllar› yaklaflmakta olan polislere ve panzere do¤ru atarak karfl›l›k verdik. Bu ara bulundu¤umuz bölgede bir de polis otosu vard›. Ellerimizdeki tafllardan bir miktar›n› onlara do¤ru att›k. Arac›n camlar› k›r›ld›. Polisin yo¤un sald›r›lar›na bizler de k›s›tl› imkânlar›m›zla karfl›l›k verdik. Bu çat›flma anlar› gün boyunca defalarca yafland›. Ve anlatt›klar›m sadece benim bulundu¤um bölgede yaflanan çat›flmalardan sadece k›sa bir örnekti. Çünkü o gün Mecidiyeköy’den Dolapdere’ye her yer Taksim, her yer direnifl alan›yd›. Bitirirken; belki bu y›l Taksim’e giremedik ama ayaklar›m›z bizi Taksim’e mutlaka götürecektir diyorum. (‹kitelli’den bir ‹K okuru)

16-29 Mayıs 2008

Direnifl sokak sokak sürüyor... Merhaba; Önceden aç›kland›¤› üzere, 1 May›s Taksim’de yap›lacakt›. Ben de akflamdan gittim D‹SK binas›na. ‹flçiler-emekçiler oraya gelmifllerdi. Sohbet ettik iflçi arkadafllarla. Marfllar, türküler, halaylar eflli¤inde sabahlad›k. Art›k 1 May›s sabah›yd›. Saat 6.00 s›ralar›nda simitçiler, börekçiler gelmiflti. Herkes ayaküstü kahvalt› yap›yordu. Ard›ndan insanlar d›flar› ç›kt›, hava da güzeldi. O s›rada ufaktan bir hareketlilik oldu. Saat 10.00’da yürünecekti, iflçiler-emekçiler bunu bekliyordu. Saat 06.30’a yaklafl›yordu ve polisler cadde üzerinde tüm sokaklar› tutmufltu. Biz ise bekliyor, ayaküstü sohbetler yap›yorduk. Tam o s›rada polis sald›r›ya geçti. Tazyikli, k›rm›z› boyal› su s›k›yordu. Kap›n›n önünde ve binan›n girifllerindeki insanlar suyun etkisiyle kendilerini içeri çektiler, kimileri ise caddeye ç›kt›. Tam bu s›rada ya¤mur gibi gaz bombalar› ya¤maya bafllad›. Tüm cadde fiiflli Meydan›’na kadar sis alt›nda kalm›flt›. Ancak emekçiler da¤›lmamakta, Taksim’e ç›kmakta kararl›yd›lar. Cadde ve sokaklarda toplanmaya devam ediyorlard›. Polis ise tüm ara sokaklar› tutmufl, geçit vermemeye çal›fl›yordu. O s›rada iflçi-emekçilerden oluflan kitle, bir araya geliyor ve D‹SK’in önüne do¤ru ilerliyordu. Bu toparlanma karfl›s›nda polis bir kez daha gaz bombalar› at›yor, insanlar nefes almakta zorlan›yordu. Herkes gaz soluyordu. Gaz›n etkisiyle ara sokaklara çekildik ve biraz nefes alabilmek için küçük bir çay oca¤›na girdik, gaz daha fazla içeri dolmas›n diye, kap›lar›n› kapatt›rd›k. Burada bir süre bekledikten sonra tekrar d›flar› ç›kt›k ve yine D‹SK’in önüne gittik. Ortal›k görece sakin gibiydi. ‹flte tam o s›rada yine gaz bombalar› ya¤maya bafllad›. Daha önce at›lan gazlar›n etkisi de henüz gitmemiflti ve bu son at›lan gazlarla birlikte, binan›n içindeki yüzlerce insan adeta bo¤ulma noktas›na gelmiflti. D‹SK binas› tam bir polis ablukas› alt›nda. O s›rada akl›ma Mad›mak geliyor. “Bunlar binay› atefle verecekler” diye düflünüyorum ister istemez. Çünkü ön tarafta da bir itfaiyenin olmas›, beni bu düflünceye itiyor. Saat neredeyse 10 olmufltu. O esnada sendika baflkanlar›, sanatç›lar, milletvekilleri, avukatlar binan›n önüne geldiler. Biz de d›flar› ç›kt›k. Sendika baflkan› aç›klama yap›yor, polis hala gaz bombas› atmaya devam ediyor. Aç›klama s›ras›nda “Ayaklar bir gün bafl olacak!” sloganlar›n› hayk›ran emekçiler, aç›klaman›n ard›ndan Taksim ›srar›n› sürdürüyor ve o saatten sonra her yer Taksim oluyor. Direnifl sokak sokak sürüyor. Taksim zorlan›yor. Halk›n deste¤i de art›yor. Çünkü devlet terörü art›k ç›plak gözle bile görülüyor. Zulme karfl› halk›n öfkesi büyüyor. ABD ufla¤› hükümete öfke 盤 oluyor. Çünkü bu kavga, iflçinin-emekçinin kavgas›, ezilen halk›n kavgas›, dünya halklar›n›n kavgas›. (Bir ‹K okuru)


16-29 Mayıs 2008

İşçi-köylü 29

Yaşamın içinden

“Amaç denetlenebilir alanlar yaratmak” Ülke çap›nda birçok yerde hayata geçirilmeye çal›fl›lan “Kentsel Dönüflüm Projesi”nin kapsam› giderek geniflliyor, bu ya¤ma ve talan projesine her geçen gün yeni bölgeler ekleniyor. Projeyle gündeme gelen son yerlerden biri de Pendik. Pendik’in Sapanba¤lar, Yeflilba¤lar Mahalleri ve Yeni Mahalle projenin (ortaya ç›kan) son aya¤›n› oluflturuyor. Birbirine bitiflik, hatta iç içe olan bu mahallelerin mazisi 60 y›la yak›n. Özellikle de Sapanba¤lar Mahallesi, etnik yap›s›yla bölgede ayr› bir yere sahip. Mahallenin neredeyse tamam› 60 y›l› aflk›n bir süre önce, Adnan Menderes döneminde buraya yerlefltirilen olufluyor. Çok partili dönemin ilk y›llar›nda, daha çok da oy kayg›s›yla, dönemin Yugoslavya’s›ndan getirilerek, buraya yerlefltirilen Boflnaklar, y›llar boyunca kültürel ve sosyal yap›lar›n› koruma çabas›nda olmufllar. Daha geldikleri ilk günlerde tapusu-plan› verilen, ço¤u iki-üç katl› evlerinde yaflamlar›n› sürdürmekteler. Buradaki kahvelerin büyük bölümünde ka¤›t, okey vb. oyunlar oynanm›yor. Bunlar›n yerine hemen tüm kahvelerin masalar›nda satranç tak›m› var. Bunlar›n müdavimi ise daha çok da, geldikleri yerin kültürünü yaflatma “inad›n›” sürdüren yafll›lar. Mahalle sonraki y›llarda geniflleyerek, bugün Yeflilba¤lar olarak an›lan kesimi de içine alarak büyümüfl. Genifllemeyle birlikte, Sapanba¤lar’daki etnik doku aynen korunurken, Yeflilba¤lar ve yine hemen bitifli¤indeki Yeni Mahalle’ye do¤ru kozmopolit bir yap›lanma ortaya ç›km›fl. Ancak bu geniflleme gecekondulaflma olarak gerçekleflmemifl. Tüm bölgedeki evlerin hepsi de yine tapulu-planl› ve en yenisi 40 y›l› aflk›n maziye sahip. Mahallenin yap›s› buyken, bugün bölgede “Kentsel Dönüflüm Projesi”ni hayata geçirmeye çal›flan AKP’li Pendik Belediyesi de yine ya¤ma ve talan› meflrulaflt›rma gayretiyle, di¤er yerlerde getirilen iddiay› gündeme getirerek, bölgeyi “tapusuz gecekondu bölgesi” olarak lanse etme çabas›nda. Bölgenin proje kapsam›na al›nmas› k›sa süre önce gerçekleflmifl.

Pendik Belediye Baflkan› Erol Köse, anlafl›lan di¤er AKP’li belediyelerin rant paylafl›m›ndan kendi pay›n› almak istemifl ve fiubat ay›nda Büyükflehir Belediyesi’ne baflvurmufl. Hemen 15 gün içinde de projeyle ilgili tüm yetkileri alm›fl ve 16 Nisan’da 1/5 Plan› denilen proje ilanla duyurulmufl. Projenin gündeme gelmesiyle birlikte bölgede yaflayan halk, vakit kay-

hibi 120 kifli, itiraz etmek için Belediye’ye gitmifl toplu olarak. Bu itiraza sonraki günlerde 15-20 kifli daha kat›lm›fl. Epeyce say›da insan da yurtd›fl›ndaym›fl ve onlar da duruma itiraz ediyormufl. Bölgedeki insanlar›n % 80-90’› mülk sahibiymifl. “Yap›lmak istenen tam anlam›yla ‘kentsel sürgün’, dönüflüm falan de¤il” diyor Turnalar ve devam ediyor: “E-5 Karayolu’nun alt k›sm› gi-

Mahallenin en önemli yanlar›ndan biri de, komfluluk iliflkilerinin ve aralar›ndaki dayan›flman›n çok güçlü olmas›. ‹nsandan yana ve insanca bir yaflama oldukça büyük önem veriyorlar. Ve mahalleyle birlikte ortadan kald›r›lmak istenen fleylerden birinin de bu oldu¤unu düflünüyorlar.

betmeden harekete geçmifl. Hemen ayn› günlerde sorunlar›n›n çözümüne iliflkin faaliyetleri örgütlemek amac›yla bir dernek oluflturmufllar. Mahalle sakinleri Pendik Yeflilba¤lar, Yeni Mahalle ve Sapanba¤lar Gelifltirme Güzellefltirme Koruma Derne¤i ad›n› verdikleri dernekte s›k s›k toplanarak, sorunlar›na çözüm üretmeye çal›fl›yorlar. Geliflmeleri ö¤renmek için derne¤e giderek, yöneticilerle ve orada bulunan mahalle sakinleriyle görüfltük.

“Yeni varofllar yaratmak istiyorlar!” Sorunun çözümüne ön ayak olanlardan biri de, Dernek Baflkan› ‹hsan Turnalar. Eczac› olan Turnalar, hem mahalle sakini hem de Sapanba¤lar Sa¤l›k Oca¤›’n›n hemen karfl›s›nda bir eczanesi var. Turnalar, projenin ask›ya al›nmas›yla birlikte, hemen harekete geçtiklerini söylüyor. Ayn› günlerde hak sa-

derek de¤erleniyor. Belediye flimdiden ucuza kapatarak, ileriye dönük büyük kârlar elde etmek istiyor. Tabii yandafllar›na peflkefl çekerek. Bu peflkefl hem yaflam alan›na hem de ranta dönük. Buralar›n gerçek sahipleri bölgeden sürülmek isteniyor. Belediye insanlara ‘sizi ma¤dur etmeyece¤iz, sizi düflünüyoruz’ diyor. E¤er iddia ettikleri gibi mahalle halk› düflünülse, burada yaflayan halk›n sosyal-ekonomik-kültürel yap›s›na uygun projeler üretilirdi. Oysa Pendik Belediyesi’nin bizlere gösterdi¤i maketlerde 40-45 katl› rezidanslar, ultra modern bir yaflam var. Bu da gösteriyor ki, halk›n ekonomik-sosyal olarak burada yaflamas› imkans›z hale getirilmek isteniyor.” Belediye “1 evi olana 1 ev, 10 dairesi olana 10 daire verece¤iz” diyormufl. Ancak bunun ne mant›kl› bir aç›klamas› ne de pratikte mümkün olabilece¤ini söylüyorlar. Zaten bunu yaz›l› olarak istediklerinde de, müm-

kün olmad›¤› söyleniyormufl. Bu da halka yalan söylediklerinin kan›t› olarak de¤erlendiriliyor. Turnalar: “Amaçlar› esas olarak insanlar› buradan kovmak ve gidecekleri yerlerde, denetlenebilir yeni ‘varofllar’ yaratmak. Çünkü insanlar paralar›n›n yetece¤i yerlere gidecekler. Herkesi ayn› bölgede toplayarak, sosyal-ekonomik bir ayr›flma yaratacaklar. Daha do¤rusu var olan ayr›flmay› gözle görülür bir düzeye çekerek, zengin-fakir s›n›f fark›n› uç seviyelere ç›karacaklar. Dahas› kolay denetlenebilir alanlar ortaya ç›karacaklar.”

“Bunlar›n derdi insan de¤il!” Bu s›rada dernekte bulunan bir mahalle sakini, Sapanba¤lar Muhtar›’n›n da bu iflten kârl› ç›kmaya çal›flt›¤›n› söylüyor ve “Muhtar Belediye’nin ‘emlakç›l›¤›na’ soyunmufl” diyor. Bir baflkas› ise, muhtar›n kardefline ihaleler ald›¤›n› vurguluyor. Belediyenin proje için getirdi¤i “gerekçe”lerden biri de, bölgenin deprem bölgesi oldu¤u iddias›. Bu iddiay› ise flöyle yan›tl›yor mahalleli: “Oysa mahalle bölgenin depreme en dayan›kl› kesiminde yer al›yor. Bunlar›n derdi insan de¤il. Belediye herhangi bir etüt mü yapm›fl da, buran›n depreme dayan›kl› olmad›¤›n› söylüyor. Böyle bak›ld›¤›nda amac›n rant oldu¤u bir kez daha görülüyor.” Bir di¤er etken olarak da, bölgenin, seçimlerde AKP’nin en az oy ald›¤› bölgelerden biri olmas›n› getiriyorlar. Bu projenin bugün gündeme gelmesinde, bunun da önemli rol oynad›¤›n› düflünüyorlar. ‹nsana ve insandan yana de¤erlere verdikleri önemin yans›mas› olarak da, gerçek bir kentsel dönüflümün, ancak halk›n kat›l›m› ve sosyal-ekonomik-kültürel yap›s›n›n dikkate al›naca¤› projelerle gerçekleflebilece¤ini söylüyorlar. Ve de hepsinden önemlisi, ayn› halk›n ayn› yerde ikame edip, yaflayabilece¤i koflullar yarat›larak.

“Onlara insan oldu¤umuzu ö¤retece¤iz!” Önümüzdeki sürece iliflkin bir dizi plan yap›yorlar ve y›k›m sald›r›s›na nas›l karfl› koyacaklar›n› ve sald›-


İşçi-köylü 30

Yaşamın içinden

Evlerimizi y›kanlar›n saraylar›n› y›kaca¤›z! TOK‹, Mersin Büyükflehir Belediyesi ve Akdeniz Belediyesi taraf›ndan imzalanan protokolle Kentsel Dönüflüm Projesi kapsam›nda Çay, Çilek ve Özgürlük Mahallelerinde 10 bini aflk›n konut y›k›larak bir k›sm›na TOK‹ konutlar› yap›lacak. Söz konusu mahallelerde yaflayan göç ma¤duru Kürtler, kendilerine yeni bir göçün dayat›ld›¤›na dikkat çekerek, projedeki amac›n Kentsel Dönüflümü yaratmak olmad›¤›n› Kürtleri tekrar göçertmek oldu¤unu belirttiler. ‹mzalanan protokolde Çay, Çilek ve Özgürlük Mahalleleri “tasfiye” edilerek, yerine toplu konut yap›lacak. Kentsel Dönüflüm Projesi ad› alt›nda yap›lan protokole göre, 6 milyon 730 bin metrekarelik (6 bin 730 dönüm) alanda ço¤unlu¤u Türkiye Kürdistan›’ndan çeflitli nedenlerle göç etmek zorunda kalan Kürtler yafl›yor. 3 mahallede, 20 bin metrekaresi Büyükflehir Belediyesi, 30 bin metrekaresi Akdeniz Belediyesi mülkiyetinde olan 50 bin metrekarelik alanda toplu konut yap›lacak. Geriye kalan 6 milyon 680 bin metrekarelik alanda ne yap›laca¤› ise meçhul iken sonucunun ne olaca¤›, ne kadar konut yap›laca¤›, kimlere hak verilece¤i belli de¤il. Çay, Çilek, Özgürlük Mahallelerinde 10 bini aflk›n konut bulundu¤u, bu konutlara “tapusu ve ruhsat› olmad›¤›” iddias›yla gecekondu olarak bak›ld›¤›, ancak konut sahiplerinin y›llard›r emlak vergisi, su, elektrik paras› verdikleri ise dikkat çekici bir ayr›nt›. Bu projeyi protesto etmek amac›yla DTP, Partizan, ESP ve Barikat 5 May›s günü Akdeniz Belediyesi önünde yaklafl›k 500 kifliyle bir eylem yapt›. Kitle “Evlerimizi y›kt›rmayaca¤›z”, “Gecekondumu yata kata de¤iflmem” vb. dövizler tafl›d›. (Mersin)

16-29 Mayıs 2008

“Onlar insan faktörünü ortadan kald›rmaya, bölgeyi insans›zlaflt›rmaya çal›fl›yorlar, ama biz onlara insan oldu¤umuzu ö¤retece¤iz!” r›y› nas›l püskürteceklerinin ayr›nt›lar› üzerinde tart›fl›yorlar. ‹lk etapta mahkeme sürecini bafllatm›fllar. “Gerekirse yüksek yarg›ya gideriz” diyorlar. En çok da kendilerinin buralardan kovulmak istenmesine ve yerlerine zenginlerin getirilme çabalar›na içer-

Bafl›büyük h

liyorlar ve bunu da “Buradaki insanlar›n, bizlerin insanca yaflama hakk› yok mu? Bizi rahat b›raks›nlar, biz buray› daha yaflan›r hale getiririz kendi çabalar›m›zla” biçiminde dile getiriyorlar. Sohbeti bitirip, yanlar›ndan ayr›ld›¤›m›z s›rada, sorunlar›n›n kamu-

oyuna yans›t›lmak istenmesi çabas›ndan duyduklar› memnuniyet eflli¤inde, flöyle diyorlar: “Onlar insan faktörünü ortadan kald›rmaya, bölgeyi insans›zlaflt›rmaya çal›fl›yorlar, ama biz onlara insan oldu¤umuzu ö¤retece¤iz!” (Kartal)

alk›:

“Tafllar› henüz yere koymad›k!”

“Kentsel Dönüflüm” sald›r›s›na karfl›, 70 günü aflk›n süredir direnen Bafl›büyük halk›, bu süreçte oldukça a¤›r bedeller ödedi.

hala sürdü¤ünü söylüyor ve felç olmaya götüren süreci, hastanede yo¤un bak›mda ne kadar süre kald›¤›n› anlat›yor.

En son birkaç hafta önce gerçekleflen polis sald›r›s›nda, mahalleden bir kad›n geçici felç yaflad›, bir baflkas› ise sald›r›lar›n etkisiyle beyin kanamas› geçirerek, kal›c› felç oldu. Ancak kalbi bu sald›r›lar› kald›ramayarak, yaflam›n› yitirenler de var. T›pk› 7 May›s günü direnifl çad›r›nda kalbi duran Gülsen Ay gibi!

Bu arada y›k›mla ilgili son durumun ne oldu¤unu da konufltuk. fiu an Belediye’yle bir protokol aflamas› yaflan›yormufl. Görüflmelere, Bafl›büyük Mah. Çevre Düzenleme ve Koruma Tabiat› Yaflatma Derne¤i Baflkan› Adem Kaya, mahalleden temsilciler ve Belediye Meclis üyelerinin kat›ld›¤›n› söylüyorlar.

Cenazenin oldu¤u gün Bafl›büyük halk›n›n yan›ndayd›k. Kad›nlar›n

Protokol sürecine dair bilgileri, görüflmelere kat›lan mahalle sözcü-

bulundu¤u çad›rda yapt›¤›m›z sohbette kad›nlar, “Kalbi bunca s›k›nt›ya dayanamad›” sözleriyle özetliyorlar Ay’›n ölümünü.

lerinden Sahure Demirk›ran’dan al›yoruz.

Birkaç hafta önce gaz bombalar› nedeniyle geçici felç geçiren Emine Aslan da çad›rdayd›. Tedavisinin

Protokol süreci yaklafl›k bir hafta kadar önce bafllam›fl. “Bugün tekrar gittik ve taleplerimizi ilettik. Bafll›ca talebimiz, birebir ev verilmesi” diyor Demirk›-

ran. Birebir evden kast ettikleriyse, evlerinin bulundu¤u araziye yeni ev yap›lmas› halinde, her evin nüfusuna göre ev-daire verilmesiymifl. Evlerinin bulundu¤u arazinin d›fl›ndaki bir yerde oturmak istemiyorlar. Protokol süreciyle birlikte TOK‹ inflaat›nda da geliflmeler yaflanm›fl ve vinç vs. getirilmifl. Ancak mahalleli “Oras› kaygan toprak, bir depremde bize mezar olur” diyerek, TOK‹ evlerine bafl›ndan beri oldu¤u gibi, hala karfl› olmay› sürdürüyorlar. Demirkan, kendilerine birkaç gün süre verildi¤ini, talepleri kabul edilmezse her fleyin bafla dönece¤ini söylüyor ve “Halk olarak tafllar› henüz elimizden yere koymad›k. 70 küsur gündür nas›l direndiysek, ayn› direnifli devam ettiririz” diyor. Nitekim birkaç günlük süre doldu¤unda taleplerinin yine dikkate al›nmad›¤›, Belediye’nin daha önceki projeyi aynen sürdürece¤i ortaya ç›k›yor. Bafl›büyük halk› sonraki günlerde de, haftalar önce kurduklar› çad›rlar›n içinde ve önünde toplanarak, tetikte beklemeyi sürdürüyor. Mahallede haftalard›r terör estiren polisin y›¤›na¤› da, hem çad›rlar›n hemen karfl›s›nda hem de mahallenin girifl ç›k›fllar›ndaki ablukayla devam ederken, Belediye Baflkan›’n›n “polisin kalmas›n› halk istiyor” gibi bir yalan baflvurmas› haftalard›r polis fliddetine maruz kalan Bafl›büyüklülerin öfkesini daha da büyütüyor. (Kartal)


31

16-29 Mayıs 2008

Katlediliflinin 35. y›l›nda devrime inanc›n, savaflta cüretin ad›d›r Kaypakkaya! O’nu bugün anmak; ‹lan etti¤i savafl bayra¤›n› daha kararl›, daha özverili ve daha fedakarca elde tutmak ve dalgaland›rmak demektir. O’nu bugün anmak; Emperyalizmin ve her türden uzant›lar›n›n halka karfl› yürüttü¤ü savafla karfl› halk savafl›n› gelifltirmek demektir. O’nu bugün anmak; Savaflta cüret, kavgada militanl›k demektir. Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n iflkencede katlediliflinin 35. y›l›nday›z. Önder yoldafl› and›¤›m›z bu süreçte gerek O’na gerekse de Deniz Gezmifl, Mahir Çayan gibi dönemin devrimci önderlerine dair birçok söz söylenmekte, de¤erlendirmeler yap›lmaktad›r. Çeflitli liberal ayd›n, yazar, oyuncu, yönetmen vb.lerinden tutal›m da devrimci ve demokrat çevrelere kadar birçok kesim, devrimci önderler flahs›nda ülkemiz s›n›f mücadelesinin s›cak dönemlerine ve bu dönemlerin devrimci öznelerine dair y›¤›nlarca tespit ve de¤erlendirmelerde bulunmaktad›r. Bunun özellikle son süreçte film ve diziler üzerinden yap›lmas› tahmin edilebilir ki, genifl kesimler üzerinde etkili olmakta, 1968-1970 ve 1980 dönemine iliflkin neredeyse hiçbir bilgisi olmayan birçok insan bu sayede “bilgi” sahibi olmaktad›r. Bu film ve tart›flmalar›n etkisiyle özellikle Deniz Gezmifl ve Mahir Çayan’›n yaflamlar›n› anlatan kitaplar›n sat›fl›nda yaflanan patlama, dizi oyuncular›n›n söyleflilerine gösterilen ilgi, yarat›lan etkinin boyutunu göstermektedir. Bu etkiyi yaratan›n burjuva liberal kesim oldu¤u aç›kt›r. Dolay›s›yla da tarihin burjuva liberal s›n›f›n gözüyle incelenip de¤erlendirmeye tabi tutulmas› durumu söz konusudur. Olumlu ve olumsuz birçok propaganday› içeren bu yaklafl›mlar›n, üzerinde durulmas› gereken bir konu oldu¤u aç›kt›r. Biz flimdilik sadece tarihi, devrimci “kahramanlar›” anlatma furyas›nda ‹brahim Kaypakkaya’n›n ismen bile geçmemesine dikkat çekmekle yetinelim ve bu bilinen inkar ve yok sayma politikas›n›n faflist devlet d›fl›nda burjuva liberal kesimlerce de devam ettirildi¤ine vurgu yapm›fl olal›m. Ve önder yoldafl›m›z›n katlediliflinin 35. y›ldönümünde O’nu bir kez daha tan›maya, anlamaya ve kavramaya çal›flal›m, nas›l bir miras›n tafl›y›c›s› oldu¤umuzu görelim. Daima söyledik; “O saklanmaya çal›fl›lan bir meflaledir”, “O’nun görüflleri hiçbir çuvala s›¤mayacak kadar keskin birer m›zrakt›r”, “O’nun tezleri herkesin eline almaya cesaret edemeyece¤i ateflten bir kordur”. Kaypakkaya incelendi¤inde bu tespitlerin do¤rulu¤u anlafl›lacakt›r. ’71 devrimci ç›k›fl› olarak ifade edilen tarihsel kesit, Türkiye Devrimci Hareketi’nin do¤umu olarak de¤erlendirilebilir. Bu ç›k›fl ülkemizdeki s›n›f mücadelesinin, geliflen toplumsal hareketin devrimci bir nitelik kazanmas›n›n önünü de açm›flt›r. Kendili¤inden geliflen kitle hareketlerinin (Kavel Direnifli, Saraçhane Mitingi, 15-16 Haziran Direnifli, köylülerin toprak iflgalleri vb.) devrimci ve komünist bir önderlik olmaks›z›n egemenlere karfl› bir kazan›m elde edemeyece¤i düflüncesi gittikçe berraklafl›yordu. ‘71 devrimci ç›k›fl›n› gerçek-

lefltiren özneler, bu gerçekli¤i kavram›fl ve harekete geçmifllerdir. Bu yan›yla da ülkeye hakim olan reformist-revizyonist gelenekten keskin bir kopufl gerçeklefltirilmifltir. Reformist-revizyonist çizgiye karfl› sürdürülen mücadele s›n›f mücadelesinin temel mücadele alanlar›ndan biridir. Her ülkenin s›n›f mücadelesi benzer süreçlerden geçmifltir. Bu arenada Marksist çizgiyle burjuva ideolojinin uzant›s› olan reformist-revizyonist çizgi sürekli bir çat›flma içerisinde olmufltur. Ülkemizdeki ‘71 devrimci ç›k›fl› da bu çat›flma ve kopufl sürecinin yafland›¤› bir dönemdir. Bu döneme kadar s›n›f mücadelesi sahas›nda yer alan, kitleleri örgütlemek ve iktidar› almak hedefiyle hareket eden devrimci veya komünist bir güç yoktur. Mustafa Suphi, Ethem Nejat gibi komünistlerin önderli¤inde 1921’de kurulan TKP, Marksist-Leninist çizgide örgütlenmifl bir partiydi. Parti emperyalizme karfl› mücadele etmek ve demokratik devrimi gerçeklefltirmek hedefiyle haz›rl›klar yapm›fl, silahl› gruplar oluflturmufltur. Mustafa Suphi ve beraberindeki on dört yoldafl› Karadeniz üzerinden ülkeye bu amaçla girifl yapmak istemifltir. Ancak Karadeniz’de hunharca katledildikleri için TKP’nin yürüyüflü yar›m kalm›flt›r. TKP henüz yolun bafl›nda a¤›r bir yenilgi alm›flt›r. Devam›nda ise TKP’ye revizyonist çizgi hakim olmufltur. 1970’li y›llara gelene kadar ülkede devrim ve iktidar hedefiyle iflçi ve köylü kitlelerini örgütlemeye çal›flan bir parti yoktur. Bu y›llarda dünya genelindeki s›n›f mücadelesinin çat›flmal› atmosferi (Avrupa’daki gençlik hareketleri ve bunun iflçi grevleriyle birleflmesi, Vietnam kurtulufl mücadelesi, Küba Devrimi, Büyük Proleter Kültür Devrimi, Çin ve Rus Sosyal Emperyalizmi aras›ndaki ideolojik mücadele…) ülkemizi de sar›yor, toplumsal hareketlenmelerin geliflmesine paralel ayd›n ve ö¤renci gençlik içerisinde devrimci fikirler yay›l›yordu, Marksist-Leninist eserler incelenmeye bafll›yor, Türkiye devriminin yolu, karakteri, devrimin güçleri ve ittifaklar› gibi temel konularda tart›flmalar yürütülüyordu. Tart›flmalar derinlefltikçe yol ayr›mlar› bafll›yor, çeflitli çizgilerde gruplar ortaya ç›k›yordu. T‹P o dönemde bütün devrimci ve demokrat kesimlerin tek partisi durumundayken sosyalist devrim-MDD (Milli Demokratik Devrim) tart›flmalar›yla bölünmeye bafllam›flt›r. Bir süre sonra MDD tezini savunanlar aras›nda da farkl›l›klar bafl göstermifltir. Tart›flma, bölünme, yeniden ayr›flma biçiminde yaflanan süreç devrimci fikirlerin olgunlaflma sürecidir. ‹deolojik-teorik-politik düzlemdeki diyalektik geliflim süreci do¤ald›r ki bu flekilde ilerler. Devrimci örgütler ve komünist parti bu çat›flma ve kopufl sürecinin ürünüdür. ’71 devrimci ç›k›fl›yla Türkiye devriminin karakteri, izleyece¤i yol ve

devrimin güçleri konusunda esasl› aç›l›mlar yap›lm›flt›r. Bu yüzden ’71’in devrimci ruhunu kavramak önemlidir. ’71 ç›k›fl› bu özellikleriyle reformist çizgiden bir kopuflu gerçeklefltirmifltir. Fakat revizyonist çizgiden kopamam›flt›r. ‹brahim Kaypakkaya’y› farkl› k›lan tam da buras›d›r. ‹brahim, reformist çizgiden kopman›n daha ötesine geçmifltir. Kemalizm-devlet tahlili, ulusal sorun tahlili, sosyo-ekonomik yap›n›n analizi, devrimin yolu ve ittifaklar› ve parti örgütlenmesi konular›nda MLM ilkeleri benimsemifl ve uygulam›flt›r. ‹brahim Kaypakkaya’y› nitelik olarak ayr› bir yerde tutan iflte bu MLM çizgidir. Bilinir ki devlet-iktidar, devrimin yolu ve güçleri, parti örgütlenmesi gibi konular MLM’nin temel konular›d›r. Bu konulardaki tutum Marksist olman›n kriteridir.

O’nu anmak savaflta cüret, kavgada militanl›kt›r! Önder yoldafl gelifltirdi¤i tezler bak›m›ndan devrimci hareket içindeki MLM çizginin temsilcisi ve uygulay›c›s› olmufltur. Mücadele süreci önemli deneyimlerle doludur. Bugün her devrimcinin ama özellikle ard›llar› olan bizlerin defalarca incelemesi, ö¤renmesi gereken zenginlikte bir prati¤e sahiptir. O, fikirlerini, tezlerini kapal› kap›lar ard›nda, kitap sayfalar› aras›nda oluflturmad›. S›n›f mücadelesinin içerisinde görüfllerini flekillendirdi ve kal›ba döktü. Toprak iflgallerine kat›larak köylülü¤ün talep ve sorunlar›n› inceledi. Ülkede toprak sorununun yak›c›l›¤›n› gördü. ‹flçi s›n›f›n›n grev ve eylemlerine kat›ld›. 15-16 Haziran direniflinde yer alarak önemli dersler ç›kard›. Kitlelerin gücünün belirleyici oldu¤una vurgu yapt›. Kitlelerin gücüne önderlik edecek komünist bir parti olmad›¤› sürece bu hareketlenmelerin sonuç al›c› olmayaca¤›n›, k›rlara dayanmaks›z›n flehirlerde giriflilecek ayaklanmalar›n baflar›ya ulaflamayaca¤›n› ortaya koydu. Direniflin fliddetle bast›r›lmas› ve ard›ndan gelen s›k›yönetimi Kemalizmin-devletin faflist niteli¤inin kan›t› oldu¤unu gösterdi. Faaliyet yürüttü¤ü bölgelerde sosyo-ekonomik yap› tahlilini yaparak yar›-feodalizm gerçekli¤ini ortaya koydu. T. Kürdistan› faaliyetinde Kürt Ulusal Sorunu’nun yak›c›l›¤›n› gördü ve bu sorunu çözümledi. Ve yine bu analiz içerisinde faflist devlet yap›lanmas›n› bir kez daha gözler önüne serdi. Bütün bu faaliyet sürecinin toplam›nda ortaya ç›kan olgu, ‹brahim Kaypakkaya’n›n araflt›rma-inceleme noktas›ndaki bitmez tükenmez bir enerjiyle faaliyet yürütmesidir. Tezlerinin bilimselli¤i, MLM’yi kavray›fl› ve somutu incelemifl olmas›ndan ileri gelmektedir. Bu yüzden ‹brahim yoldafl pratikte de cesur ve atakt›.

Gerilla savafl›n› bafllatmak için h›zl› ve kapsaml› haz›rl›klara girdi ve hedefini flu flekilde formüle etti: “Bahara kadar iki fley haz›r olmal›yd›: küçük gruplar ve büyük cüretler.” ‹flte böylesi bir inançla sar›lm›flt› devrim mücadelesine. Önder yoldafl› and›¤›m›z bugünlerde dikkatimizi O’nu anlamaya daha fazla odaklamal›y›z. O nas›l araflt›rd›, nas›l inceledi, nas›l bir örgütlenme faaliyeti yürüttü, kitlelerle nas›l iliflki kurdu, nas›l savaflt› ve direndi? ‹brahim Kaypakkaya’y› bu sorular›n cevab›n› arayarak okumal›y›z. Proletarya Partisi karfl›s›ndaki net duruflumuz kitleleri örgütleme noktas›ndaki ›srar›m›z, O’nun devrimi gerçeklefltirecek güç oldu¤una inanc›m›z bu miras›n bilincimizde yer etmesiyle mümkün olacakt›r. Katlediliflinin 35. y›l›nda anarken O’nu bugün ülkemizde ve dünyada yaflanan geliflmelerin gerçekli¤iyle bir kez daha analiz etmek, ortaya koydu¤u düflüncelerin do¤rulu¤unu ve hakl›l›¤›n› bir kez daha kavramak için incelemeliyiz. Bu incelemeyi sadece okumak için de¤il, prati¤imize hükmetmesi, yönlendirmesi hedefiyle yapmal›y›z. Bugün dünyada ve ülkemizde egemenlerin yaflad›¤› ekonomik ve siyasi krizin derinli¤i, bu krizin yoksullarda ve ezilenlerde yaratt›¤› öfke birikimi patlamak üzere bekliyor. Bunun fark›nda olan egemen s›n›flar her türlü sald›r› yöntemiyle bu durumu geçifltirmeye, ertelemeye çal›fl›yor. Bu durum onlar›n mevcut durumu bir süre daha idare etmelerini sa¤lasa da nihai sonlar›n› sadece ertelemeye yarayacakt›r. Kitlelerdeki mayalanmay› patlatmak, olas› kalk›flmalarda yerimizi almak bugünden bafllayarak yar›na sa¤lam ve kapsaml› ad›mlarla haz›rlanmaktan geçmektedir. Proletarya Partisi’nin 8. Konferans›nda belirledi¤i dört ana yönelim do¤rultusunda s›n›f mücadelesine hükmetmek, ad›mlar›m›z› s›n›f mücadelesinin gerekleri ve ihtiyaçlar› do¤rultusunda atmak zorunday›z. Yine 8. Oturumun da dikkat çekti¤i gibi, bünyemizdeki mevcut erezyon ve bozulman›n giderilmesi, Proletarya Partisi’nin 36 y›ll›k birikiminin ve tecrübesinin yaratt›¤› kal›ba dökülmesi ancak ve ancak s›n›f mücadelesinin içinde bu deneyimlerin incelenmesiyle olacakt›r. O’nu bugün anmak; Proletarya Partisi’nin kanla, bedel ödeyerek ve ödeterek yaratt›¤› miras ve de¤erlere sahip ç›kmak demektir. O’nu bugün anmak; Yukar›lara kald›rd›¤› savafl bayra¤›n› daha kararl›, daha özverili ve daha fedakarca elde tutmak ve dalgaland›rmak demektir. O’nu bugün anmak; Emperyalizmin ve her türden uzant›lar›n›n halka karfl› yürüttü¤ü savafla karfl› Halk Savafl›’n› gelifltirmek demektir. O’nu bugün anmak; Savaflta cüret, kavgada militanl›k demektir.



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.