DHIIIK21

Page 1

Atefl k›v›lc›mdan ç›kar I ... Proletarya Partisi birkaç y›ld›r Dersim’de yeniden gerilla faaliyetini sürdürüyor. Henüz istenilen düzeyde olmasa da ortaya koydu¤u mütevazi ama cüretli ad›mlarla kavgay›

kendi mücadelesi oldu¤unun kitlelere kavrat›lmas› ve savaflt›r›lmas› bilinci bugün daha ileri bir boyutta Parti taraf›ndan dile getirilmektedir. ❐Sayfa 14-15

büyüten bir irade sergiliyor. Gerilla mücadelesinden ç›kar›lan dersler bugün aç›s›ndan her zamankinden daha fazla önem kazanmaktad›r. Gerilla mücadelesinin kitlelerin bizzat

işçi-köylü DEMOKRAT‹K HALK ‹KT‹DARI ‹Ç‹N

www.iscikoylu.org umutyayimcilik@ttmail.com

Say›: 21

*Y›l:4 *11-24 Temmuz 2008 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN:1307-878X

S›tmaya raz› olmayaca¤›z! ❐ Egemenler aras›ndaki çat›flma derinlefliyor

“Kad›nlar olmaks›z›n hiçbir gerçek kitle hareketi olamaz!”

Egemenler aras›ndaki çat›flma, yeni gözalt› ve tutuklamalarla bir kez daha ortaya serildi. Ergenekon Operasyonu ad› alt›nda1 Temmuz’da gözalt›na al›nanlardan aralar›nda emekli orgeneraller Hurflit Tolon ve fiener Eruygur ve ATO Baflkan› Sinan Aygün’ün de bulundu¤u 8 kifli tutuklan›rken, çat›flman›n kontrgerilla içinde hakimiyet meselesine kadar uzand›¤› görülüyor. AKP’nin kapatma davas›na karfl› gündeme gelen bu operasyonun, Genelkurmay’›n bilgisi dahilinde yap›ld›¤› gerçe¤i ise, dikkatleri bir hafta önce gerçekleflen yeni Genelkurmay Baflkan› aday› Baflbu¤ ile Erdo¤an görüflmesine çekti.

❐ Ölüme ve s›tmaya karfl› halk demokrasisi

Kad›n sorunu devrim sonras›nda çözümlenecek bir sorun olarak görülemez. Esas› oraya ait olmakla birlikte kad›nlar›n özgürleflmesine dönük bugünden ad›mlar at›lmad›¤› müddetçe devrim ve dolay›s›yla sorunun çözümü de bir hayal olarak kalacakt›r.

Sözkonusu çat›flman›n taraflar›n›n arkas›na almak istedi¤i güç halk kitleleridir. Bu güç, örgütlendi¤i ve ortak hareket etti¤i durumda iki taraf› da ortadan kald›rabilecek kadar önemli bir güçtür. Bu asalaklar, s›rt›m›zdan geçinenler bizim bu gücümüzü görüyor ve bundan korkuyorlar. Tek mesele, halk kitleleri olarak kendimizde sakl› olan bu gücü görmemizde ve örgütlenmemizdedir. Egemenlerin korkular›n›n kayna¤› budur. Bu yüzden ölümü gösterip, s›tmaya raz› etmeye çal›fl›yorlar bizi. Bizler ölümü de s›tmay› da

❐Sayfa 20

reddederek, halk için demokrasi mücadelemizi yükseltelim!

Emperyalistlerin Filistin planlar› Filistin sorununu, BOP’nin hayata geçirilmesinde önemli bir yere koyduklar› anlafl›lan emperyalist güçlerin uzunca süredir gerçeklefltirdikleri giriflimlere bir yenisi daha eklendi. Emperyalistler bu kez de Filistin’de “polis devleti” anlam›na

gelen bir giriflim içindeler. Geçti¤imiz günlerde Almanya’da gerçeklefltirilen Filistin Güvenlik Konferans›’nda gündeme getirilen öneri uyar›nca, “Filistin topraklar›nda bir sivil polis teflkilat› ve yarg› kurumlar› oluflturulmas›” düflünülüyor.

Filistin’e dönük tüm öneriler gibi, bu önerinin de ‹srail’in bölgedeki varl›¤›n› korumaya dönük oldu¤una hiç flüphe olmasa da, ABD D›fliflleri Bakan› Rice “bölgedeki karmafl›k durum ancak böyle çözülebilir” diyor! Sayfa 12


İşçi-köylü 2

11-24 Temmuz 2008

işçi-köylü’den Kitlelerin gerçek gündemlerine yo¤unlaflal›m Elektrikten do¤algaza suya ve ekme¤e kadar bir dizi tüketim maddesine yap›lan zamlar›n yan›nda geçti¤imiz haftalarda gündemi önemli derecede meflgul eden konulardan birisi de hiç kuflkusuz ki, birçok “önemli” flahsiyetin Ergenekon Operasyonu ad› alt›nda gözalt›na al›nmas› ve baz›lar›n›n tutuklanmas› oldu. Bir süredir neredeyse otomati¤e ba¤lanm›fl zam furyas› alt›nda yaflam› iyice zorlaflan emekçi halk›m›z, yine bildik darbe-fleriat ikilemi ile, “vatan elden gidiyor”, yerine göre “darbe geliyor”, yerine göre “fleriat geliyor” vb. söylemleriyle oyalanmaya, iki kötü aras›nda tercih yapmaya zorlanmak isteniyor. K›sa sürede tüm dünyada bafl gösteren g›da krizi, çok say›da ülkede halk isyanlar›n› da tetiklemeyi sürdürürken, ülkemiz egemen s›n›flar› da krizi yok saymaya ve göstermeye çal›fl›yor. Ancak yaflanan geliflmeler bunun tam tersini gözler önüne seriyor. Özellikle son süreçte yaflanan zamlar farkl› gündemlerle örtülmeye çal›fl›lsa da al›m gücü her geçen gün biraz daha düflen emekçi halk›m›z sefaletle burun buruna bir yaflama mahkum ediliyor. Petrol fiyatlar›na yap›lan zamlara paralel olarak art›fl gösteren g›da maddelerinin bafl›nda ekmek fiyatlar›ndaki art›fl geliyor. Emekçi halk›-

Selma fiahin Ziraat Bankas› Aksaray fiube Euro hesap numaras›: 48209849-5001 Vak›flar Bankas› Aksaray fiube Euro hesap numaras›: 00158048000527074 ‹fl Bankas› Parmakkap› fiube Euro hesap numaras›: 1042 0175785

m›z, birçok ilde, nerede bir kurufl daha ucuz ekmek bulursa, orada kuyruklar oluflturuyor. Özellikle de kalabal›k nüfuslu, yoksul aileler aç›s›ndan, ekme¤e yap›lan zam tam bir ekonomik y›k›m anlam›na geliyor. Kald› ki, söz konusu zamlar sadece ekmekle s›n›rl› de¤il. Tüm dünyada yaflanan krizlerde de, fiyat art›fl›nda bafl› çeken pirinç, çok gecikmeden ülkemizde en pahal› g›da maddeleri aras›na girmifl bulunuyor. Pirinci, mercimek, onu bulgur, makarna vd. yoksul kesimlerin bafll›ca besin kaynaklar› izlemeye devam ediyor. Bu arada hükümet taraf›ndan yap›lan aç›klamalarda zamlar yok say›lmaya, o olmad›¤› yerde meflrulaflt›r›lmaya ya da farkl› gündemlerin aras›nda kaybedilmeye çal›fl›l›yor. Bu farkl› gündemler aras›nda geçti¤imiz hafta en öne ç›kan› Ergenekon Operasyonu’dur. Bu operasyon egemen s›n›f klikleri aras›ndaki çat›flmalar›n geldi¤i boyutu bir kez daha gözler önüne sererken, bu tablodan emekçi halk›m›za düflen yine bu klikler aras›nda bir tercih yapmaya zorlanmak olmaktad›r. Oysa ki ayn› günlerde elektri¤e yüzde 24, suya yüzde 51, halk ekme¤e yüzde 42 zam gelmifltir. Ancak darbe mi fleriat m› tart›flmalar›na kilitlenen kamuoyu zamlar› ancak karfl› karfl›ya geldi¤inde fark et-

mekte ve temel g›da maddelerindeki fiyat art›fllar› dahi % 100’lere var›rken, halk›m›z kendince “çözümler” üretmeye çal›flmaktad›r. Ekmek sat›n alamayanlar evlerinde ekmek yapmaya, ulafl›m s›k›nt›s› çekenler daha erken kalkarak daha fazla yürümeye, büyük flehirlerde oturanlar köylerinden geçinme koflullar›n› zorlamaya çal›flmaktad›r. Bu an›nda üretilen “çözümlerin” nedenini ise hiç kuflkusuz, toplumun uzunca y›llard›r maruz b›rak›ld›¤›, ezmeye, sindirmeye, bafl kald›rmay› unutturmaya dönük egemen politikalar oluflturuyor. Bu politikalar sonucudur ki, pefl pefle gelen zamlar her gün sofram›zdaki lokmay› biraz daha küçültse de, devreye “alternatif çözümler” girmektedir. Ancak bir yandan bu “alternatif çözümler” hayata geçirilmeye çal›fl›lsa da di¤er yandan tüm bu çabalar›n sonuçsuz kalmas› halk kitlelerini farkl› (devrimci) alternatiflere daha aç›k hale getirmekte ve esas olarak AKP’nin seçim sonras›nda emekçilerle yüzleflmesini sa¤lamaktad›r. Üstelik bu yüzleflme sadece son zamlarla yaflanmamaktad›r. Uzunca bir süredir halk düflman› yasalar›n birbiri ard›na Meclis’ten geçirilmesi ve uygulamaya sokulmas›, anti-terör yasalar› ile insanlar›n sokak ortas›nda polis tekmeleri ile katledilmesi, demokratik mitinglere kat›lan çocuklar›n kollar›n›n kameralar önünde k›r›lmas›, emekçilerin en demokratik taleplerinin bask› ve fliddetle yan›tlanmas› gibi bir dizi uygulama toplumdaki kaynaflma-

y› art›rmakta ve sistemin teflhir olmas›na hizmet etmektedir. ‹flte tam da burada devreye bu kaynaman›n örgütlenmesi girmektedir. fiu bir gerçek ki, tüm bu sald›r› dalgas› karfl›s›nda genifl emekçi kitlelerde varolan rahats›zl›k do¤ru kanallara ak›t›lmad›¤›nda yine sistemin potas›nda erimeye mahkumdur. Bask›n›n, zulmün, sömürünün, sefaletin artt›¤› yerde baflkald›r›n›n kaç›n›lmaz oldu¤u bir gerçeklik olsa da; bu baflkald›r›n›n kendili¤inden zafere ulaflmayaca¤›, ancak s›n›f bilinçli, örgütlü bir güce dönüfltü¤ü takdirde zaferle sonuçlanaca¤› bir gerçekliktir. Bu do¤ru noktadan bak›ld›¤›nda, önümüzde duran en önemli görev, tüm gücümüzü sarf ederek, bu örgütlülü¤ü sa¤lamak ve güçlendirmektir. Tüm çat›flmalar›na ra¤men halka karfl› sald›r›lar›nda tek vücut hareket eden egemen s›n›f kliklerinin maskelerini düflürmek ve emekçi kitleleri kendi sorunlar› etraf›nda örgütlemek için yeni olanaklar›n yarat›lmas›, varolan tüm olanaklar›n seferber edilmesi ve gelifltirilmesi önemlidir. Birçok ilde zamlara karfl› örgütlenen mitingler bu anlamda kat›l›m› gerekli k›larken, sadece bunlarla s›n›rl› kalmadan bildiri, afifl, genifl yay›n da¤›t›m› vb. araçlar›n daha kitlesel ve genifl bir flekilde ele al›nmas› da örgütlenmeye hizmet edecektir. 5 Temmuz Cumartesi günü ‹zmir’de örgütlenen ve Partizan okurlar›n›n da “‹flsizli¤e, zamlara, yoksullu¤a isyan et! Örgütlü mücadeleyi yükselt!” fliar› ile kat›ld›¤› miting bu anlamda bir örnektir.

UMUT YAYIMCILIK’TAN 5 YEN‹ K‹TAP


İşçi-köylü 3

11-24 Temmuz 2008

Politika gündem

Hakim s›n›f klikleri aras›ndaki kay›kç› kavgas›nda taraf olmayal›m!

“Ergenekon’da 6. dalga” Ergenekon dalgas› yeni gözalt› ve tutuklamalarla bir kez daha kabart›ld›. Uzun süredir yay›nlar›m›zda ifllemeye çal›flt›¤›m›z hâkim s›n›f klikleri aras›ndaki çat›flman›n boyutunun geldi¤i nokta 1 Temmuz günü yine ani ve sabah›n erken saatlerinde yap›lan operasyonlarla meflhur isimlerin gözalt›na al›nmas›na dayand›. Gözalt›na al›nanlar aras›nda kimler yoktu ki; her biri devletin bekas› için “canla baflla çal›flan”, emeklili¤ini bir köfleye çekilip Picasso’ya tafl ç›kartacak resimler yapmakla geçirmek yerine, devletine adam›fl Tolon ve Eruygur Paflalardan, “ulusalc›” adland›rmas›n› kendine yak›flt›r›p, kendini TSK’ya siper edip flovenizmin kalelili¤ine soyunan Cumhuriyet Gazetesi’nin Ankara temsilcisine, Genelkurmay Baflkan›’n›n gözdelerinden Tercüman Gazetesi Genel Yay›n Yönetmeni Ufuk Büyükçelebi’ye ve oradan da Newroz’da onbinlerce Türk bayra¤› bast›r›p da¤›tan, ne oldu¤u hep tart›flma konusu olmufl Ankara Ticaret Odas› Baflkan› Sinan Aygün’e uzanan 21 kifli gözalt›na al›n›verdi. Bu meflhur flahsiyetlerden 8’inin tutuklanmas›yla bugüne kadar Ergenekon davas›ndan tutuklananlar›n say›s› da 58’e yükseldi. “Terör örgütüne (Ergenekon) mensup olmaktan” yarg›lanacak olan iki emekli orgeneralin gözalt›na al›nmas› 1960 Darbesi’nde dönemin Genelkurmay Baflkan› Orgeneral Rüfltü Erdelhun’dan bu yana bir ilk oluyor. Ancak bu gözalt›lar›n Genelkurmay’›n bilgisi dahilinde olmas› ise gözden ç›kart›ld›klar› manas›na geliyor aç›kça.

Dolmabahçe görüflmesinden, Baflbu¤-Erdo¤an görüflmesine… Hat›rlanaca¤› gibi türban, cumhurbaflkanl›¤› vb. tart›flmalar›n›n en yo¤un yafland›¤› süreçte, darbe 盤›rtkanl›¤›n›n en üst safhada oldu¤u s›ralarda Dolmabahçe’de içeri¤i kamuoyuna aç›klanmaya bir görüflme gerçekleflmiflti. Görüflmenin taraflar›, Genelkurmay Baflkan› Yaflar Büyükan›t ve hükümet ad›na da Baflbakan R. T. Erdo¤an’d›. Bu görüflmenin içeri¤i aç›klanmasa da sonras› yaflanan geliflmeler (Irak Kürdistan›’na operasyon için izin ç›kmas›, cumhurbaflkanl›¤›na A. Gül’ün seçilebilmesi, Genelkurmay’›n aç›klamalar›ndaki ciddi tansiyon düflüklü¤ü vb.) hükümet ile Genelkurmay’›n mu-

tabakata vard›klar› fleklinde yorumlanmas›na neden olmufltu. Bu mutabakat belli ölçülerde sürerken, 30 A¤ustos’ta görev süresi dolacak olan Y. Büyükan›t’›n yerine Genelkurmay koltu¤una oturaca¤› kesin olan Kara Kuvvetleri Komutan› Orgeneral ‹lker Baflbu¤’la yine hükümet ad›na Baflbakan’›n Ergenekon’daki son gözalt›lardan bir hafta önce görüflmesi mutabakat›n 30 A¤ustos sonras›nda da sürece¤inin göstergesi olarak yorumlanabilir. Paksüt-Baflbu¤ “gizli” görüflmesinde de Dolmabahçe’de de ve flimdi de Baflbu¤-Erdo¤an görüflmesinde de aç›klama hep ayn›… “Terör örgütü PKK’ye karfl› önlemler” tart›fl›lm›flt›. Kuflkusuz Kürt ulusal meselesi egemenler cephesinde hep bafl gündem olmay› hak etmektedir, ancak bu aç›k ve gizli görüflmelerin, içeri¤i aç›klanan-aç›klanmayan buluflmalar›n tek nedeni olmad›¤› her seferinde ard›ndan gelen geliflmelerle kan›tlanmaktad›r.

7 Temmuz felaketinin önlenmesi senaryosu Her bir hareketin bir de hikâyesi olmak durumundad›r. Hele de böylesine sars›nt› yaratacak bir operasyona uygun bir hikâye bulmak gerekir. Son Ergenekon dalgas› için bulunan formül, darbelerle korkutularak büyütülmüfl ‹¤nenin ucu ne zaman egemenlerin kendisine, sözcülerine ya da yandafllar›na dokunsa bizler bir fleyler ö¤reniyoruz. Örne¤in; “Gerçek d›fl› isnatlarla tutuklanmak” çok kötü ve hukuka da ayk›r› bir durummufl. Bunu ö¤reniyoruz, Orgeneral fiener Eruygur’un avukat› Filiz Esen’den. Kaç y›ld›r avukatl›k yapmaktad›r bilmiyoruz ancak, Filiz Han›m hapishanelerde tek bir kan›t olmadan, polis fezlekeleriyle tutuklanm›fl ve y›llard›r mahkemeleri süren tutsaklardan haberdar de¤il anlafl›lan. Ancak biz yine de bunun hukuka ayk›r› oldu¤unu ö¤reniyoruz kendisinden. Yine Atatürkçü Düflünce Derne¤i’nden Av. Kaz›m Arslan’dan “kesin bir delil bulunmad›¤›, tek tarafl› toplanm›fl delillerle yap›-

halk› manipüle etmenin bir arac› olarak tabi ki “darbeyi engellemek” üzerine kurulmal›yd›. Gözalt›na al›nan herkesin de bu senaryoda bir rolü bulunmal›yd›. Nitekim böyle de oldu… Senaryoya göre, 7 Temmuz’da 40 ilde izinsiz olarak “yarg›ya sahip ç›k” mitingleri yap›lacak, izinsiz mitinge müdahale edecek polisle kat›lanlar aras›nda çat›flma yaflanacak, bir anda ülke genelinde gerilim t›rmand›r›lacak, Jitem elemanlar›ndan ve itirafç›lardan oluflturulan 30 tetikçi suikastlar ifllemeye bafllayacak, ekonominin batt›¤› havas› yarat›lacak ve bir kaos ortam› yarat›larak “ordu göreve” ça¤r›lacak(t›). T› diyoruz, çünkü “neyse ki” savc› olaya el koydu da, bu tehlike bertaraf edildi. Ancak flu bir soru iflareti olarak kald›. Madem bu yaz darbe olacakt› da, neden bu isimlerin içinde tek bir “görevi bafl›nda” ordu mensubu yok. K›sacas› gözalt›na al›nan ve tutuklananlar›n omuzlar›ndaki y›ld›zlara bak›p da, bu iflin ciddileflti¤i, darbe tehlikesine karfl› yap›ld›¤› yorumunu yapmak devletin yap›s›n› bilenler için imkâns›z bir yerde duruyor. En basitinden Veli Küçük’ten Tolon’a kadar tutuklananlar›n 2004 sonras›nda ya görev süreleri doldu¤u ya da erken emekli edilerek komuta kademelerinin d›fl›na ç›kanlardan olufltu¤unu görmek gerekir. Yani varsa da böyle bir senaryo, ordusuz bir “askeri darbe” planlanmakta ya da operasyon dikkatle ordudan uzak tutulmakta! Çetelere karfl› mücadele ad›n› verdikleri operasyonlar Genelkurmay’›n kap›s›nda son bulmakta!

Kontrgerillada da AKP kadrolaflmas› AKP’nin özgürlükler, insan haklar›, demokrasi, adil hukuk düzeni söylemleriyle süsledi¤i bu operasyonlar›n kontrgerilla gerçekli¤ine yönelik tek bir geçerli anlam› yoktur/olamaz. Zira defalarca tekrarlad›¤›m›z ve yaflam karfl›s›nda defalarca kez kan›tlanm›fl bir flekilde bir kez daha vurgu yapmak gerekir ki, kontrgerilla “kötü niyetli askerlerin”, “demokrasi karfl›t› bürokratlar›n” vb. ifli olman›n çok ötesinde bir gerçekliktir. Direkt devletin güvenli¤ine yönelik ve (kimi zaman s›n›rlar›n d›fl›na ç›kan münferit olaylar olsa da) onun için çal›flan bir örgütlenmedir ve emirlerini de direkt devletten al›r. lan suçlama sonucunda karar verildi¤ini” ve bunun da hukuka ayk›r› oldu¤unu ö¤rendik. Hurflit Pafla’n›n avukat› Özgür Meriç de tutuklamada Anayasaya ve Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesine ayk›r› davran›ld›¤›n› iddia ediyor. Neymifl? “66-67 yafllar›nda olan,

Ancak bu demek de¤ildir ki, egemen s›n›flar ve onlar›n temsilcileri aras›nda yaflanan çat›flmalar oraya da yans›maz, bu çat›flmalar orada da sürmez. Bu çat›flman›n oralara kadar varmas› ve kamuoyunda aç›kça yaflanmas› sadece çat›flman›n derinli¤ine iflaret eder. Yoksa 84 y›ll›k diktatörlük tarihi say›s›z hesaplaflmayla, çat›flmayla doludur. AKP de devlete egemen olman›n tek bafl›na hükümete gelmek demek olmad›¤›n› elbette ki biliyor ve tam hakimiyet için özel bir operasyon yürütmekten geri durmuyor. Bu, çat›flman›n daha da derinleflerek devam edece¤inin de göstergesidir.

Halka yans›t›lanlar ve istenenler Kuflkusuz çat›flman›n taraflar›n›n arkas›na almas› gereken önemli bir güç var. Bu güç ki, her iki kesimi de örgütlendi¤i ve ortak hareket etti¤i durumda ortadan kald›rabilecek kadar önemli ve dikkate de¤erdir. Bu güç, halk kitlelerinden baflkas› de¤il. Do¤du¤umuz andan itibaren her flekilde beynimize kaz›nmaya çal›fl›lan Kemalizm virüsü, bu nedenle “vatan elden gidiyor”, “fleriat gelecek” denilerek bizleri “kazanmaya” çal›fl›yor. AKP ve yandafllar› “demokrasi”, “özgürlükler” vb. argümanlar› kullanarak ve en mazlumundan bir tablo çizerek bu nedenle duygular›m›za sesleniyor. Halka karfl› olmakta ve emperyalizme uflakl›kta en ufak bir farklar› olmayan bu kesimler, bu nedenle bizleri arkas›na yedeklemeye, ölümü gösterip s›tmaya raz› etmeye çal›fl›yor. Herkese göre bir ehven-i fler yarat›l›yor ve bu fler’in arkas›nda saf tutmam›z isteniyor. Oysa en kötü fler’in ehven-i fler oldu¤unu bilerek hareket etmek ve örgütlenmek, bu flekilde s›rt›m›zdaki bu yükleri, asalaklar› temizlemek bizim elimizdedir. Bu asalaklar, s›rt›m›zdan geçinenler bizim bu gücümüzü görüyorlar. Tek mesele halk kitleleri olarak kendimizde sakl› olan bu gücü görmemizde ve bu do¤rultuda örgütlenmemizdedir. Korkular›n›n kayna¤› da buradan geliyor. Bu yüzden ölümlerden ölüm be¤enmemizi istiyorlar ve bunun ad›n› da “demokrasi” koyuyorlar. Biz de demokrasi istiyoruz ama bu demokrasi, onlar›n kirletti¤i ve anlad›¤› biçimde de¤il, halk demokrasisi, yani halk için demokrasidir. Ve son olarak, ad› geçen terör örgütünü finanse etti¤i için tutuklanan ve kanser hastal›¤› nedeniyle ölmeden k›sa süre önce tahliye edilen Kuddusi S›dd›k için bak›n CHP’li Kemal Anadol ne diyor: “Okk›r, üzüntüsünden kanser oldu. En do¤al yasal hakk› olmas›na ra¤men, bu olay ailesine haber verilmedi… Adam›n ölece¤i anlafl›l›nca, bafl›m›za bela olmas›n diye tahliye etmifller ama bilinci kapal›. Bu bir insanl›k dram›d›r.” Anadol’un anlafl›laca¤› üzere bu “insanl›k dram›n›n” onlarca tutsak nezdinde yafland›¤›ndan haberi yoktur. Bugün hala ölümcül hastal›klar›na karfl›n tahliye edilmeyen ve ölümü beklenen tutsaklar› da hiç duymam›flt›r. Biz de ondan bir fley ö¤reniyoruz. Hasta bir tutsa¤›n serbest b›rak›lmas› “en do¤al ve yasal hak”m›fl.

ikleri

re ö¤rett Son operasyonun bizle kaçacak göçecek bir yeri olmayan, 5 gün kadar sorguda tutulan ve takdir edersiniz ki yüksek tansiyon hastas› olan ve bu raporlar› da ibraz ettik, k›sacas› adil yarg›land›¤›n› söyleyemeyece¤iz. Ve buna ra¤men tutuklanm›flt›r.” Bu ülkede adil yarg›lanma diye bir olgu varm›fl ve ihlal edilmifl, ancak bugüne kadar muhalif, devrimci ve komünistlerin bu olgudan hiç yararlanmad›¤›n› biliyorduk.


İşçi-köylü 4

Sınıfsal Yaklaşım

S›n›fsal Yaklaflfl››m NE KADAR fiER‹AT O KADAR DARBE! Darbecilik faflist Türk ordusunun “genetik” kodlar›na yaz›l›d›r. Bunu kurucu-kurtar›c› kimli¤inden alm›flt›r. ‹deolojik flekillenifli de bunun üzerine kuruludur. ‹ç hizmet kanununda da aç›k biçimde yaz›l› oldu¤u üzere, bugüne kadarki darbeler bunun üzerinden meflruiyet kazanm›flt›r. Darbe, baflar›l› oldu¤u zaman meflru ve hakl›d›r. Yasa budur, böyle ifllemektedir. Baflaramayanlar, duruma göre ya sessizce ya da gürültülü biçimde bertaraf edilmifltir. Sar›k›z ve Ay›fl›¤› kodlu darbeleri örgütlemeye çal›flanlar, dönemin di¤er komutanlar›ndan gerekli deste¤i görmemifl, daha do¤rusu esas merkezlerden icazet de alamam›fllar ve amaçlar›na ulaflamay›nca tasfiye olmufllard›r. Bugün o teflebbüsün/baflar›s›zl›¤›n, “darbe tehlikesi” iddias›nda bulunanlar›n inand›r›c›l›klar›n› kan›tlamak ve karfl› hamle için kullan›lmaya ihtiyaç bafl gösterdi¤i durumda, servis edilmesi gerekmifltir. TSK, sessizce tasfiye etti¤i “eski dostlar›n›” bugünkü ittifak› AKP’nin ihtiyac› gere¤i, gürültülü bir “kurban verme” töreniyle u¤urlamak durumunda kalm›flt›r. Olay bir yönüyle budur. Büyükan›t ya da halefi Baflbu¤, “tan›r›z, iyi arkadafllard›r” diye kefil ol(a)may›nca, general eskileri önce gözalt› sonra da hapsi boylad›lar. Oysa, bu kefillik durumu, hat›rlanaca¤› gibi s›radan bir er, erbafl veya astsubay için dahi geçerlilik arz ediyor, TSK’n›n bilhassa görevdeki personelinden “dü¤me koparmak” dahi kolay kolay mümkün olam›yordu. Bu manada yine de de¤iflen bir fley olmad›, zira dokunulanlar›n hepsi emeklilerdi ama bu kez s›ra orgeneral rütbeli olanlara gelmiflti. Bu durum, her fleye karfl›n TSK aç›s›ndan zor bir dönemeç say›lmal›yd› ve her biri geçmiflin kritik süreçleri, alan ve yerlerinde görev üstlenmifl komutanlar› söz konusuydu. Yaflanan elbette ki AKP ile TSK aras›nda bir kap›flma de¤ildir. Tayyip Erdo¤an’›n önce Büyükan›t ile Dolmabahçe’de, sonra da son operasyon öncesi 24 Haziran’da Baflbu¤ ile yapt›¤› görüflmeler, aralar›ndaki iflbirli¤ine dair kamuoyuna mesaj verme gösterisiydi. Yoksa, bu ifllerin yar›m saatlik sohbetlerle planlanmayaca¤› ya da bizzat bu flahsiyetlerin akl› ile kotar›lamayaca¤›n› herkesin anlamas› gerek-

mektedir. Dahas›, hâkim s›n›f klikleri ve kurumlar›na ait iflbirli¤i ve mutabakatlar, böylesi dönem ve süreçlerde emperyalistlerin müdahalesinden kopuk biçimde ele al›nmamal›d›r. Nitekim, ABD ve AB’li emperyalistlerin sürecin bafl›ndan itibaren sergiledi¤i tutumlar, yapt›klar› görüflmeler, verdikleri demeçler dikkate al›nacak olursa durum daha iyi anlafl›lacakt›r. Bunu daha da netlefltirmek için, yak›n döneme iliflkin emperyalizmin özellikle de ülkemizi de kapsayan biçimde bölgeyle ilgili politikalar›n› sorgulamak yeterince ayd›nlat›c› olacakt›r. BOP ile bafllat›lan ata¤›n ard›ndan gelen iflgaller süreci, “›l›ml› ‹slam” projesi ile biçilen rol, devam›nda Kürt sorunu ile ilgili gelifltirilen projeler, ‹ran’a yönelik sald›r› planlar›, NATO’nun yeni konsepti birlikte de¤erlendirildi¤inde; AKP ile TSK aras›nda iflbirli¤inin tesis edilmesi gerekmifltir. Di¤er yandan bu iflbirli¤i, AB’li emperyalistlerin “imtiyazl› ortakl›k” projesiyle de uyumlu ve gereklidir. Bu projede AKP, önceki hükümetler döneminde bafllat›lan “aday üyelik” mizansenine uygun biçimde, aldatma ve oyalama sürecini baflar›yla götüren bir çizgi izlemektedir. ‹lerleme raporlar›nda devaml› eksik ve yetersizliklere vurgu yap›l›yorsa da, do¤rusu kimsenin bunun dert edindi¤i de yoktur. AKP; ABD’den öte AB’li emperyalistlerin ekonomik yapt›r›mlar›na bütünüyle uyumlu bir çizgide yol almaktad›r. TSK ile denge ve uyum sa¤lanmas›, baflta Kürt sorununun “çözümüne hizmet” olmak üzere AB’nin de talep ve beklentileri aras›ndad›r. ‹nsan haklar› ihlallerini, TCK 301. maddeden ibaret gören, örne¤in s›n›r ötesi Kara Harekât›n› dahi elefltirmeyen AB’nin, AKP destekçili¤i sürmektedir. Bütün bunlar›n yan›nda, kolayl›kla haklanamayacak, rejimin merkezi yap›lanmas›nda etkin/bask›n bir konuma sahip bir Kemalist klik gerçekli¤i ve bunun toplumsal tabanda küçümsenmeyecek bir nüfuzu vard›r. Rejimin kurucu ideolojisiyle flekillenen bu sosyal taban›n refleksleri san›ld›¤›ndan daha etkili k›l›nabilmektedir. Nitekim iktidar sarhofllu¤u içerisindeki AKP’nin prati¤i ile ortaya ç›kan tablo, Kemalist kli¤in kurumlar›na belli araçlar› kullanma f›rsat› vermifl ve kapatma davas› böylelikle gündemleflmifltir. Son

iki seçimde AKP karfl›s›nda hezimet yaflad›¤› halde, bu yolla rakibini küçültebilecek ve yeniden ata¤a kalkma flans› bulabilecektir. Klikler çat›flmas›n›n geldi¤i noktada, kapatma davas›yla köfleye s›k›flan AKP, Ergenekon operasyonu ile parsa toplama -son vurgun- peflindedir. “Küçük” hamle ifle yaramam›fl, türban düzenlemesinin iptali neticesinde “kapat›lma” olas›l›¤› yükselince, “büyük” hamle devreye sokulmufltur. Bununla kapatmay› önleyebilecekleri hayali tafl›d›klar› elbette ki söylenemeyecektir. Ancak AKP, vuruflarak çekilmeyi/küçülmeyi (taban›na kahramanl›k mesaj›) tercih etmektedir. Ne var ki bu küçültme operasyonunun orta vadede tersine çevrilmesi, daha da büyüyerek geri dönülmesi için sürdürülen Ergenekon; ortaya saç›lan belgeler ve iflin içine sokulan flahsiyetler dikkate al›nd›¤›nda, AKP’nin alt›ndan kalkamayaca¤› büyük bir kaos ve hesaplaflmaya yol açacak gibi gözükmektedir. TSK, bilhassa “terörle mücadelede” önemli ve kritik hizmetler vermifl “de¤erli” komutanlar›na -üstelik “laiklik karfl›tl›¤›” tescillilerin sald›r›s›na karfl›- sahip ç›kamayan vefas›z bir kurum/ocak pozisyonuna düflme pahas›na, efendisi emperyalistlerin politikas›na uygun bir çizgi izlemifltir. Konjonktür gere¤i böyle davranmaktad›r, dengeler onu gerektirmifltir, pusuda beklemektedir. Yar›n, ekonomik krizin evrilme noktas›na, bölgedeki dengelerin de¤iflimine, ülkedeki temel sorunlar›n geliflim çizgisine ba¤l› olarak emperyalistlerin sopas› kimi iflaret edecektir, bilinmez. Yak›nd›r, daha 2005-2006 sürecinde AKP, ABD nezdinde kaybolan itibar›n› yeniden kazanmak için büyük bir seferberlik bafllatm›flt›. Zapsu’nun Tayyip için sarf etti¤i ünlü, “kullan›n, deli¤e süpürmeyin” sözü hat›rlardad›r... ‹lhan Selçuk’lar›n gözalt›na al›nd›¤› süreçte oldu¤u gibi bu kez de ev basma, arama, kelepçe, hatta iddianamenin 1 y›ld›r haz›rlanmay›p davan›n aç›lmamas› vb. hususlar› s›ralay›p “hukuksuzluk” “terör”, “insan haklar›” 盤l›klar› atarak, Nazi Almanya’s›na, 12 Eylül’e göndermelerde bulunanlar; olsa olsa bu düzenin iflbirlikçileridir. Bunlar, sözünü ettikleri bütün bu uygulamalar›n on y›llard›r kat be kat fazlas›yla, çok daha vahfli ve ac›mas›z biçimde komünist ve devrimcilere uyguland›¤›n› bilmiyor olamazlar. Ha keza, Ergenekon operasyonunda gözalt›na al›nan ve bir bölümü tutuklanan kiflilere yönelmesinden hareketle AKP’yi “devrimci”, “demokratik” bir tutum içerisinde göstermeye çal›flan; yap›lanlar›, darbeye, “kontrge-

11-24 Temmuz 2008 rilla”ya yönelik bir operasyon gibi gösteren, “beyaz eller” soruflturmalar›na benzetenler de ayn› kefede yer almaktad›r. Ergenekon sepetine doldurulanlar›n büyük bölümü, halk düflmanl›¤› tescilli katillerdir. Baflta generaller olmak üzere, onlarla irtibatl› olarak “darbe”, “çete” vb. oluflumlar içerisinde halka ve devrimcilere karfl› her türlü suça bulaflan ve bulaflmaya gönüllü bu kifliler, klik çat›flmas›ndaki özel bir dava nedeniyle “hedef” haline gelmifltir. AKP’yle demokrasi sözcü¤ünü yan yana getirmek ve bu sistemden böylesi usullerle TSK icazetli “yenilenme” ad›mlar› beklemek de yine ancak düzene teslim olan kafalar›n ifli olabilir. Hâkim s›n›f klikleri aras›ndaki çat›flma, satranç oyunundaki kap›flma misali, karfl›l›kl› hamlelerle sürmektedir. Oyunda “son”a do¤ru yaklaflt›kça, büyük kozlar da elden ç›kar›lmaktad›r. “fieriat tehlikesi”ni ileri sürenlerin ispat› “kapatma davas›”, “darbe tehlikesi”nin kan›t› olarak “Ergenekon davas›” karfl› karfl›ya getirilmifltir. Kemalistler, davan›n iflleyifl gere¤i yak›nda sonuçlanaca¤› için bir ad›m önde gitmelerine karfl›n, AKP “Ergenekon operasyonu” ile yaratt›¤› sansasyon sayesinde, yiyece¤i t›rpan› büyük oranda küçülttü¤ü hesab›ndad›r. Bu dalafl esnas›nda rejimin tehdit ve tehlike alt›nda oldu¤unu ifllemeye çal›flanlar, kitleleri sürecin bafl›nda oldu¤u gibi kendi kamplar›na yedekleme derdindedir. Uzlaflmac›lar, ortak ak›l ça¤r›s› yapanlar, cumhurbaflkan›n› göreve davet edenler, özellikle de TÜS‹AD gibi patron kulüpleri, “sel gider kum kal›r” demektedir. Ekonomik krizin boyutlar›, egemenler aç›s›ndan bu kap›flman›n süre giden “lüksünü” kald›racak gibi de¤ildir. Daha yerel seçimler yap›lmam›flken, yeni bir erken genel seçime gidilmek durumunda kal›nmas›, durumu iyice içinden ç›k›lmaz hale getirecektir. Bugün, egemen s›n›f klikleri aras›nda yaflanan çat›flmadan kaynakl› ciddi oranda bilinç bulan›kl›¤› yarat›lmaktad›r. Kitleler yalan-yanl›fl bilgilerle donat›lmakta, yaz›l› ve görsel medya arac›l›¤›yla büyük bir kirletme operasyonu yürütülmektedir. Düzenin bu kap›flma vesilesiyle kendini büyük oranda teflhir edecek bir tablo sergiledi¤inin emekçi kitlelere anlat›labilmesi için büyük bir f›rsat ortaya ç›km›flt›r. Buna karfl› s›k› bir ajitasyon-propaganda faaliyeti örgütlemeye ihtiyaç vard›r. Bu faaliyetin, ülkemizde yaflanan temelli sorunlarla birlefltirilerek, kitlelerin esas gündemden kopar›lmamas› için çal›flmaya da azami dikkat gösterilmelidir.


İşçi-köylü 5

11-24 Temmuz 2008

İşçi/köylü

E-Kart grevine destek ya¤›yor Gebze Organize Sanayi’nde bulunan E-Kart flirketinde çal›flan iflçilerin 16 Haziran’da bafllatt›klar› grev kararl›l›kla sürerken, grevle dayan›flma da büyüyor. Gebze ve bölgesindeki sendika ve kurumlar›n yan› s›ra, ‹stanbul baflta olmak üzere, çok say›da ilden de ziyaretlerin yap›ld›¤› E-Kart grevi-

sorumlular› E-Kart’› ziyaret ederek, iflçilerin grevini desteklediklerini belirttiler. Grevdeki iflçilerin bir di¤er uluslararas› ziyaretçisi ise, UN‹ idi. UN‹ (Uluslararas› Hizmet Sektörü ‹flçileri Sendikalar A¤›), dünya çap›nda 16 milyon hizmet sektörü iflçisini

E-Kart fabrikas›nda, ‹fl Bankas›, Akbank, Denizbank, TEB gibi bankalar›n kredi kartlar›n›n yan› s›ra, Türkcell’in sim kartlar›n›n üretimi gerçeklefliyor. ne uluslararas› düzeyde de destek ya¤›yor. 4 Temmuz günü E-Kart iflçilerini ziyaret edenlerden biri de E-Kart’›n Alman ortaklar›ndan Giesecke&Devrient’in iflyerlerinde örgütlü olan ve 2.5 milyon üyesi bulunan Ver.di Sendikas›’yd›. Sendikan›n sekreteri ve iflyeri

temsil etmekte. Ayn› gün gerçeklefltirilen bu ziyaretlerle birlikte, her iki sendika da EKart iflçileriyle üç gün boyunca grev yerinde birlikte olman›n yan› s›ra, uluslararas› bir kampanya yürüteceklerini aç›klad›lar. Uluslararas› heyet ayr›ca E-

Emekçinin Gündemi Toplu sözleflmelerde son durum ve geliflmeler üzerine... ‹ki y›lda bir yap›lan toplu sözleflmelere hizmet iflkolunda 2008 y›l› Mart ay›nda baflland›. Ankara, ‹zmir, Samsun, Erzurum ve Antalya ile ‹stanbul gibi büyükflehir ve ilçe belediyeleri ile ba¤l› ‹GDAfi, ‹ETT, ‹SK‹ gibi stratejik ifl yerlerindeki Toplu ‹fl Sözleflmeleri ayn› dönemde bafllad›. Bu dönemde ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi hariç di¤er bütün Büyükflehir Belediyelerinde T‹S’ler sessiz sedas›z imzaland›. Hatta baz› büyük illerde (Erzurum ve Ankara gibi) sözleflmeler yüksek hakeme bildirildi. Yani grev ve mücadele gibi bir anlay›fl› seçmek yerine, verilene evet diyen, iflçinin iradesinin olmad›¤› bir mekanizmada bitirildi. Bugün Toplu ‹fl Sözleflmelerinde bu sessizli¤e karfl›n giderek kamuoyuna yans›yan ‹stanbul Büyükflehir ile ilçe belediyelerinde ise iflçiler, patronlar›n düflük ücret tutumuna karfl› mücadeleyi yükseltmekteler. Bu süreç mücadelenin giderek yükselece¤ine iflaret etmektedir. 2008 y›l›n›n ilk befl ay›ndaki mücadele süreci ve etkisi bugün lokal düzeydeki direniflleri art›rm›flt›r. Ancak bu direnifllerin bu

süreçteki etkisizli¤i direnifllerin birleflik yan›n›n örülmemesindendir. ‹çerisinden geçti¤imiz süreç buna olanak ve avantaj sa¤lamaktad›r. S›n›f hareketinin ba¤›ms›z bir güç olmas›n› sa¤layacak örgütlenmeleri bugün oldukça önemli bir yerde durmaktad›r. Bu anlamda yerel örgütlenmelerin güçlenmesi önemlidir. S›n›f hareketinde önemli yer tutan sendikalar›n yerellerdeki önemini geçmiflte zaman zaman gördük. Ancak bu tür platformlar›n süreklili¤inin olmamas› sonucu mücadele de sürekli olamamaktad›r. Bu nedenle dün SSGSS’de iyi bir süreç iflleten Sendikalar Platformu bugün daha geride durmaktad›r. Oysa s›n›f›n örgütlülü¤ü süreklili¤i oluflmufl bir yap›ya kavuflmal›d›r ki sald›r›lar karfl›s›nda daha haz›rl›kl› olunsun. Bunun sendika merkezleri üzerindeki bask›s› oldukça önemlidir. Bugün ‹stanbul yerelindeki fiubeler Platformu içerisindeki bileflenlerin geçti¤imiz sürece oldukça yo¤un katk›lar›n› gördük. Bugün bu flubeler dünden daha fazla çaba sarf etmeli ve mücadeleyi yükseltmelidirler. Direnifllerin daha da artt›¤›, sald›r›lar›n yo¤unlaflt›¤› bu süreçte

Kart yöneticileriyle bir görüflme de yapt›. Görüflmede patron taraf›n›n tutumunda bir de¤ifliklik olmazken, heyet görüflmenin ard›ndan iflyeri önünde bir aç›klama yaparak, grevin kararl›l›kla sürdürülmesi ve kazan›mla noktalanmas› için tüm çabay› sarf edeceklerini dile getirdi. E-Kart fabrikas›nda, ‹fl Bankas›, Akbank, Denizbank, TEB gibi bankalar›n kredi kartlar›n›n yan› s›ra, Türkcell’in sim kartlar›n›n üretimi gerçeklefliyor. Üç veya iki vardiya sisteminde ve uzun mesai saatleriyle çal›flan iflçiler, piyasan›n % 70’ini elinde tutan EKart’a sendika getirmek isteyince, iflten at›lm›fllard›. ‹ki y›ll›k bir örgütlenme çal›flmas›yla birlikte, Bas›n-‹fl’e üye olan iflçiler, sendikalaflmay› duyan patronun hiç vakit kaybetmeden iflçileri iflten atmaya bafllad›¤›n›, ancak a¤›r ifl koflullar›n› düzeltmenin ve haklar›n› alman›n yolunun anayasal haklar› olan sendikalaflmadan geçti¤ini ve bunun için de sonuna kadar mücadeleyi sürdüreceklerini söylemekteler. (Kartal)

fiubeler Platformu bu süreçteki mücadeleyi organize ederek birleflik yan›n› örmelidir. Bunu yapan tek organizasyon olan Platform süreçteki çeliflkilere de yo¤unlaflmas› durumunda s›n›f hareketindeki geliflime katk› sunacakt›r. Ayr›ca fiubeler Platformunu oluflturan bileflenlere bakt›¤›m›zda ortada bulunan direnifllerin tek tek de yürütücüleri durumunda olduklar›n› görürüz. Bunlar, Deri-‹fl Desa, TÜMT‹S, Petrokimya Petrol-‹fl, Arçelik Nakliyat-‹fl, Cerrahpafla ve toplu sözleflmelerinde uyuflmazl›¤a giren belediye iflçileridir. Belediye iflçilerinin son günlerde belediye iflkolunda her gün grev kararlar›n› tek tek asmalar› bu süreçte etkili bir rol oynamal›d›r. Çünkü belediye iflçileri için bugün esas olarak uyuflmazl›¤a neden olan ücret maddeleri iflçilerin mücadeleci yan›n› daha da güçlendirmektedir. Belediye-‹fl, bu sürecin iyi organize edilmesi durumunda süreçten daha baflar›l› ç›kacakt›r. Bugün sürmekte olan toplu sözleflmeler sadece ‹stanbul’da yaklafl›k 30 bin kifliyi kapsamaktad›r. Her ne kadar bütün iflçileri harekete geçirecek sendikal yap›lara sahip de¤ilsek de küçük hareketlerin nas›l büyük etkiler yaratt›¤›n› gördük/görüyoruz. Süreç mücadeleyi esas alanlar›n kazanaca¤› süreçtir. Çünkü ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi d›fl›ndaki ilçelerde iflçiler buradakilerin üstünde ücretler almaktad›r. Bu sözleflmeyi yaln›zca ücret

DESA’da iflçi k›y›m› sürüyor Deri-‹fl Sendikas›’nda örgütlendikleri için iflten at›lan DESA iflçilerinin, Düzce’deki fabrika önünde gerçeklefltirdikleri direnifl sürerken, DESA patronu, sendikal örgütlenme çal›flmalar›n›n devam etti¤i Sefaköy’deki fabrikada da iflçi k›y›m›na bafllad›. Düzce’deki direnifle iliflkin görüfltü¤ümüz Deri-‹fl Sendikas› yöneticileri, grevin ayn› kararl›l›kla sürdü¤ünü belirtirken, patronun henüz herhangi bir görüflme talebinde bulunmad›¤›n›, kendilerinin yapt›¤› tüm giriflimlerin ise, olumsuz karfl›land›¤›n› söylediler. Ancak DESA patronu üzerinde uluslararas› bask›lar›n gündeme geldi¤ini de belirten sendika yöneticileri, son olarak Uluslararas› Tekstil ve Deri Birli¤i Sekreteri’nin DESA patronu ile bir görüflme gerçeklefltirdi¤ini aktard›lar. Di¤er taraftan Sefaköy’de bulunan fabrikadan da, bir kad›n iflçinin sendikal örgütlenme nedeniyle iflten ç›kar›ld›¤› ve ailesi ile birlikte fabrika önünde direnifle geçti¤i belirtiliyor. (Kartal)

gibi anlamak da eksiktir. Çünkü az ücret politikas› bugün kapitalistler ve onlar›n yerli iflbirlikçilerinin ortak karar ve politikalar›d›r. Sonuç olarak bu toplu sözleflmelerde patronun tutumunu de¤ifltirmek için eylemlerin yap›lmas› sorunun çözümüne katk›da bulunacakt›r. Örgütlü olman›n yaratt›¤› bu gerçe¤i do¤ru anlamal›y›z. Bilinen yöntemlerden kaç›n›lmamal›d›r. S›n›f›n genel olarak hareketlilik yaflad›¤› bu süreçte bu olumlu sürece müdahale ederek kazan›ma dönüfltürebiliriz. Siyasal iktidar›n yaflad›¤› kriz ve yerel seçimlerin yaklaflmas› ise bu avantaj› daha da art›rmaktad›r. Bunun nas›l yap›laca¤›na dair yeni bulufllara gerek yoktur. Bunu görmek için 14 Mart, 6 Nisan ve 1 May›s’a bakmak yeterli olacakt›r. Sonuç olarak bu avantajlara bir de birleflik mücadele eklenirse sonucun daha da olumlu olaca¤› aç›kt›r. Toplu sözleflmelerde yaflanmakta olan bu sürecin fazla çat›flma ya da fazla kap›flmalar yaflanmadan bitirilmesi mevcut sar› sendikalar›n esas olarak yapmak istedikleridir. Bu tutum 1 May›s sonras› sendikalar aras› farkl› çizgilerin de yans›mas› olarak görülmektedir. Bu nedenle bu sözleflmelerde iflçi s›n›f›n›n mücadele çizgisini yükselterek fiubeler Platformu tek tek direnifllerin ortaklaflmas› sa¤lanmal›d›r. Bu anlay›fl sendikal hareketteki iki çizginin derinleflmesini ve ayr›flmas›n› sa¤layacakt›r.


İşçi-köylü 6

İşçi/köylü

Belediyelerde yaz ay› çok s›cak geçecek! ba¤l› ‹SK‹, ‹GDAfi gibi kurumlarda 7 bine yak›n iflçi Hak-‹fl’e ba¤l› ‹ETT, Halk Ekmek’te yaklafl›k 9 bin iflçi Genel-‹fl’in örgütlü bulundu¤u Kad›köy, Küçükçekmece, Bahçelievler, Fatih, Beyo¤lu, fiiflli gibi ilçelerden oluflan yaklafl›k 5 bin iflçi var. Toplarsak 25–30 bin iflçiyi kapsayan bir süreç bu. Bunun 10 bini Belediye-‹fl’te örgütlü. Di¤er iflçilerin imzalayacaklar› toplu sözleflme de bize paralel geliflecek. Bizim iflverenlerle aram›zdaki temel anlaflmazl›k ise ücret.

Bir süredir devam eden Toplu Sözleflme sürecinin ard›ndan belediye iflçileri alanlara ç›karak taleplerini dile getirmeye bafllad›. Elektrikten do¤algaza, sudan ekme¤e kadar birçok tüketim maddesine yap›lan zamlar iflçilerin, emekçilerin al›m gücünü de ciddi oranda düflürüyor. Di¤er yandan zamlar, milli maçlar, kapatma davas› ve son olarak Ergenekon Operasyonu ile gündemin d›fl›na itilmeye çal›fl›l›yor. Belediyelerde çal›flan binlerce iflçiyi ilgilendiren görüflmelerin geldi¤i noktay›, iflçilerin taleplerini ve süreci Belediye ‹fl 2 No’lu fiube Baflkan› Hasan Gülüm ile konufltuk. - Belediye-‹fl Sendikas› ile örgütlü bulundu¤u belediyeler aras›ndaki görüflmeler uyuflmazl›kla sonuçland›. Bu sürece nas›l gelindi? Uzlaflman›n sa¤lanamad›¤› temel noktalar nelerdir? - Büyükflehir Belediyesi ve ifltiraklerinde toplam 6.700–7.000 civar›nda iflçi var. Yine Zeytinburnu, Bayrampafla, GOP, Üsküdar, Maltepe, Adalar ve ilçe belediyeleri ile birlikte 10 bine yak›n iflçinin toplu sözleflmesi gündemde. Ayn› dönemde Tes-‹fl’e

- Sizin talebiniz nedir? - Toplu sözleflme görüflmelerinde idari olarak iflçilerin yaflam›n› direkt etkileyen hükümlerde herhangi bir sorun yaflanmad›. Bizim tekliflerimiz bu noktada kabul edildi. Ancak esnek çal›flmay› dayat›yorlard›.40 saati 45’e ç›karal›m, hafta tatilini ifl günü yapal›m, asgari çal›flma saatini 8 de¤il 11 saat yapal›m fleklinde. Bu dönem esnek çal›flma talebinden vazgeçtiler. Toplumsal geliflmeleri de dikkate alarak ücret konusunda çok geri noktalarda talepte bulundular ve iflçileri tümden karfl›lar›na alacak bir yolu tercih etmediler. Bize yüzde 8 teklif ettiler. Bizler de sendika temsilcileri ve iflçi temsilcileri ile yapt›¤›m›z toplant›da yüzde 8’in kabul edilebilir bir rakam olmad›¤›n› belirttik. ‹flveren yüzde 8’i Devlet ‹statistik Enstitüsü’nün rakamlar›na dayanarak verdi¤ini ve sendikal› iflçilerin toplumun di¤er kesimlerinden fazla ücret ald›¤›n› söylüyor. Ancak bu bizim eme¤imizin karfl›l›¤› de¤il. Talebimiz yüzde 35. - Önümüzdeki süreçte nas›l bir mücadele hatt› öreceksiniz? 2007 y›l›ndan bu yana iflçi kesiminde bir hareketlilik var, giderek de yükseliyor. Bu hareketlili¤i yükselte-

rek bu süreçten baflar›l› ç›kabiliriz. Toplu sözleflmelerde örgütlü davranabilirsek, bu örgütlülüklerimizle iflverenler karfl›s›nda direngen ve gerçekten gerekirse greve ç›kmay› göze alabilirsek kârl› ç›kabilece¤imizi düflünüyoruz. ‹flçilerimiz de buna evet diyor. Bütün üyelerimizi ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi önünde yapaca¤›m›z eyleme kilitlemifl durumday›z. Temmuz’un sonunda 10 bine yak›n bir kat›l›mla asaca¤›m›z grev karar›, bizim aç›m›zdan bir s›nav olacak. ‹flçiler verilen rakam›n ne kadar do¤ru oldu¤unu düflünüyo,r bunu ö¤renmifl olaca¤›z. Eylem günü ifl b›rakaca¤›z. ‹flverenler bunu engellemeye çal›flacak. Bu noktada flu an iflçilerin durdu¤u nokta iyi. - ‹flçi s›n›f› hareketindeki bu k›p›rdanma belediye iflçilerini, mücadelenizi nas›l etkiliyor? - Telekom, Hava-‹fl, SSGSS ile birlikte bir hareketlilik söz konusu. 1991’den bu yana en genifl eylemlilik 2008 14 Mart’›nda yafland›. Sendikalar da bunu öngörmüyordu. Bu sürecin ard›ndan iddia edildi¤inin aksine eylemlik say›s›nda bir azal›fl de¤il, art›fl var. Direnifl say›s› da artt›. Uzel grevde, Düzce’de Desa iflçileri grevde, Kocaeli’de Petrol-‹fl grevde. Lastik-‹fl greve ç›kt›. Arçelik iflçilerinin direnifli sürüyor. Bunlar›n ortaklaflmamas›, yürütülen mücadele çizgisinin kamuoyunda yeterli etki yaratmas›n› da engelliyor. Direnifller parça parça yaflan›yor. 14 Mart’tan sonra kazanabiliriz düflüncesi emekçilerde geliflmeye bafllad›. Bütün mücadeleler baflar› ile sonuçlanmayabilir. Ancak bugüne kadar hiçbir baflar›, mücadele edilmeden kazan›lamam›flt›r. Belediye iflçileri bu süreci görüyor. (‹stanbul)

Belediye-‹fl’ten grev uyar›s› 2 Temmuz Çarflamba günü saat 12.00’de Belediye-‹fl Sendikas›na üye iflçiler Toplu ‹fl Sözleflmesi’nin (T‹S) uzamas›ndan ve uzlaflma sa¤lanamamas›ndan kaynakl› Belediye-‹fl binas› önünden ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi önüne kadar yürüyüfl yapt›. Ve burada bir bas›n aç›klamas› yaparak T‹S’in bir an önce istekleri do¤rultusunda imzalanmas›n› istedi. Sendika önünde toplanan iflçiler, “‹nsanca Yaflanacak Ücret ‹stiyoruz’’ pankart› tafl›yarak ve “Genel grev genel direnifl” sloganlar› atarak yürüyüfle bafllad›. Belediye önünde iflçiler ad›na bir aç›klama ya-

pan 2 No’lu fiube Baflkan› Hasan Gülüm, 10 binden fazla iflçiyi ilgilendiren toplu sözleflme görüflmelerinde 5 ay geçmesine ra¤men bir anlaflmaya var›lamad›¤›n› söyledi. “‹flveren bu tutumundan vazgeçmezse ‹stanbul’da grev kaç›n›lmaz olacakt›r” diyen Gülüm, sözleflmenin, masada anlaflmaya var›larak bitirilmesinden yana olduklar›n› dile getirdi. Elektri¤e, g›da maddelerine vb. gelen zamlara ve enflasyon oranlar›na da de¤inen Gülüm, görüflmelerde ücret hariç tüm maddelerde anlafl›ld›¤›n› söyledi. T‹S’in imzalanmamas› durumunda grev kararlar›n›n tüm ilçelere yay›laca¤› uyar›s›nda da bulundu.

Belediye-‹fl Sendikas› Genel Sekreteri Nihat Aytaç da ‹stanbul’un, iflçilerin eme¤iyle dünya kenti haline getirildi¤ini belirterek, iflçilere hak ettikleri ücretin ödenmesini istediklerini ifade etti. Ard›ndan kitle grev karar› as›lacak olan Zeytinburnu Belediyesi’ne gitmek üzere ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi önünden ayr›ld›. Son olarak da Çapa ve Cerrahpafla T›p Fakültesi’nde iflten at›lan iflçilerle dayan›flma ve destek ça¤r›s›nda bulunuldu. 2 Temmuz olmas› vesilesiyle Mad›mak’ta katledilenlere de de¤inilerek yap›lacak mitinge ça¤r›da bulunuldu. (‹stanbul)

11-24 Temmuz 2008 Acerer grevi bitti Acerer iflçilerinin aylard›r sürdürdükleri direnifl sona erdi. Birleflik Metal-‹fl Sendikas› Gebze fiubesi’nin örgütlü oldu¤u Acerer Döküm’de 2007’nin son günlerinde bafllayan grev patron ile sendika aras›nda yap›lan görüflmelerin sonucunda anlaflma ile son buldu. Acerer direnifli Gebze bölgesindeki kamuoyu taraf›ndan, 12 Eylül 1980 AFC’si sonras›nda bölgede gerçeklefltirilen en uzun süreli grev olarak tan›mlan›yor. Grev sonras› yap›lan anlaflman›n koflullar› 1 Temmuz’dan itibaren geçerli olacak ve fabrikada üretim de yine bu tarihte bafllayacak. (Kartal)

Unilever iflçisi “direnifle devam” diyor Türkiye Motorlu Tafl›t ‹flçileri Sendikas›’na (TÜMT‹S) üye olduklar› için iflten ç›kar›lan Unilever iflçileri, patronun bu örgütsüzlefltirme sald›r›s›n› yan›ts›z b›rakmayarak, direnifle geçtiler. 26 May›s tarihinden bu yana direniflte olan Unilever iflçileri, Dilovas› Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Unilever deposunda, Çipa ve fiimflek adl› nakliye flirketlerinde çal›flt›klar› s›rada, sendikaya üye olduklar› için iflten at›lm›fllard›. ‹flten at›lan 39 iflçi, toplam 350 kiflinin çal›flt›¤› depoda 6 ay önce örgütlenmeye bafllad›klar›n› ve Çal›flma Bakanl›¤›’n›n tespiti sonras› iflten at›ld›klar›n› söylemekteler. Direniflleri boyunca çal›flt›klar› nakliyat flirketlerinin bask› ve tehditleriyle yüz yüze kald›klar›n› söyleyen iflçiler, tüm bask› ve tehditlere karfl›n direnifli sürdürmekte kararl› olduklar›n› vurgulamaktalar. (Kartal)

OLEY‹S direnifli tüm bask›lara karfl›n sürüyor Kocaeli Üniversitesi kantin ve yemekhanelerindeki grev 200’lü günlere yaklafl›rken, rektörün direniflteki iflçiler üzerindeki bask›lar› da sürüyor. Rektörlük sadece iflçilere bask› uygulamakla kalm›yor, grevi ziyarete gelen sendika ve kurum yöneticilerine karfl› da, jandarmay› devreye sokmakta sak›nca görmüyor. Bu ziyaretlerden biri de geçti¤imiz günlerde Nakliyat-‹fl yöneticilerinin, direniflteki Arçelik iflçileriyle birlikte gerçeklefltirdikleri ziyaret s›ras›nda yafland›. Ziyarete gelen iflçilere ve sendikac›lara sald›ran jandarmaya hem ziyaretçiler hem de direniflteki OLEY‹S iflçileri karfl›l›k verdi. Yaflanan bu sald›r›n›n ard›ndan kamuoyunun OLEY‹S iflçilerine verdi¤i destek daha da artarken, çok say›da sendika, grevdeki iflçilere dayan›flma ziyareti gerçeklefltirdi. Bu ziyaretlerden biri de, E¤itim-Sen ve SES yöneticileri taraf›ndan gerçeklefltirildi. Dayan›flma ziyaretinde, grevci iflçilerin yaln›z olmad›¤›, kamu çal›flanlar›n›n büyük bir kesiminin greve destek verdi¤i belirtilerek, grevci iflçilerin her türlü bask› ve engellemeye karfl› mücadele etti¤ine tan›k olundu¤u vurguland›. OLEY‹S direniflini yasad›fl› göstermeye çal›flan valilik ve rektörlü¤e atfen de, gerçekte yasad›fl› olan›n valilik ve rektörlü¤ün tutumu oldu¤u belirtilerek, iflçilerin anayasal haklar›n› kulland›klar›n›n alt› çizildi. (Kartal)


İşçi-köylü 7

11-24 Temmuz 2008

Sar› otobüs floförlerinin direnifli devam ediyor... TÜMT‹S’e üye olduklar› için iflten at›lan iflçiler direnifllerini kararl›l›kla devam ettiriyor. 30 Haziran günü Bursa Büyükflehir Belediyesi binas› önünde D‹SK, Türk‹fl, KESK ve BAT‹S yöneticilerinin de destek verdi¤i bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Aç›klamay› yapan TÜMT‹S Genel Sekreteri Gürel Y›lmaz “Büyükflehir Belediye Baflkan› tüm ›srarl› görüflme çabalar›m›za ra¤men, ça¤r›lar›m›za cevap vermemektedir. Belediye Baflkan›’n›n bir an önce bizimle görüflmesi ve iflten at›lan arkadafllar›m›z›n derhal iflbafl› yapmas›n›n sa¤lanmas›, ma¤duriyetlerinin giderilmesi gerekmektedir” dedi.

Direniflteki iflçilerden direnifl ziyareti TÜMT‹S Sendikas› ve iflten at›lan direniflçi iflçiler, bas›n aç›klamas› eyleminin ard›ndan, sendikaya üye olduklar›ndan dolay› kar, k›fl, so¤uk, ya¤mur ve yaz›n kavurucu s›ca¤›na, maddi zorluklar ve devlet güçlerinin tüm sald›r›lar›na inat yedi ay› aflk›nd›r kararl›l›kla

onurlu mücadelelerini sürdüren YÖRSAN iflçilerini hem onlar›n mücadele deneyimini ö¤renmek hem de dayan›flma ruhunu gelifltirmek için ziyaret ettiler. Otobüsten inen floförler TÜMT‹S pankart›n› açarak “YÖRSAN iflçisi yaln›z de¤ildir”, “Direnen iflçiler kazanacak” vb. sloganlar eflli¤inde yürürken YÖRSAN iflçileri de “Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›”, “Birlik, mücadele, zafer” sloganlar› ve alk›fllarla iflçileri karfl›lad›lar. Burada Tek-G›da ‹fl Örgütleme Uzman› Ömer Seyfi At›lgan ve TÜMT‹S Genel Sekreteri Gürel Y›lmaz birer konuflma yaparak dayan›flma duygular›n› ifade etti.

“Direnifl bize gerçekleri gösterdi!” YÖRSAN iflçileriyle direniflleri üzerine yapt›¤›m›z röportajda flunlar› ifade ettiler: Selim Kuzu: 7 ay› aflk›nd›r mücadelemizi kararl›l›kla sürdürüyoruz.

Patron a¤a, biz maraba idik. Yani patron ne dediyse biz onu yapt›k. Direniflten önce ayn› iflte çal›flan, ayn› havay› soluyan biz iflçiler birbirimize selam bile vermiyorduk. Ancak direnifl sürecinde kardefl olduk. Dostu da düflman› da iyi tan›d›k. Yüksel Özbek: Mücadele ve dayan›flma ilk günden beri devam ediyor. Aram›zdaki dayan›flma büyüyor ve daha s›k› birlik oluyoruz. Kurban Bayram› arifesinde Çal›flma Bakan› Sendika Baflkan›’yla görüflerek, fabrika önünde direnifli bitirmemiz halinde, üç gün içinde sorunu çözeceklerini söylediler. Bizler de direnifle asgari düzeye çektik ama gördük ki bir fley de¤iflmedi. Bize yalan söylediler. Sendika bize her ay 500 YTL veriyor. Tabi yaflam flartlar› zor. Biz de direniflteki 400 iflçi olarak fabrika önünde üç grup olarak dönüflümlü nöbetteyiz. ‹fl bulursak tarlalarda yani geçici ifllerde çal›fl›yoruz. (Bursa)

İşçi/köylü

Zamlara protesto... Mersin 28 Haziran günü Mersin Emek ve Demokrasi Platformu, E¤itim-Sen Mersin fiubesi önünden AKP il binas› önüne kadar yürüyerek hükümetin zamlar›n› tencere ve tava çalarak protesto etti. Yürüyüfle Petrol-‹fl Sendikas› Mersin fiubesi, SES Mersin fiubesi ve birçok devrimci, demokrat ve ilerici kurumun da aralar›nda bulundu¤u yaklafl›k 300 kifli kat›ld›. Kitle, “Bu zamlarla yaflanmaz, zamlar geri al›ns›n” yaz›l› dev pankart açt›. Sendika binas› önünde bafllayan yürüyüflte s›k s›k “Haberin var m›? Dünyan›n en pahal› yak›t›, ekme¤i, pirinci, fasulyesi, nohutu, elektri¤i ve suyu bizde. Milyonlarca iflsiz, aç ve yoksul bizde. Çal›flanlara sadece % 2 zam bizde. Sen dur demezsen AKP yoluna devam edecek! Seni de bekliyoruz” denildi ve “AKP elini cebimizden çek”, “Erdo¤an’› alana Unak›tan bedava”, “Zam zulüm iflkence iflte AKP” sloganlar› at›ld›.

‹stanbul

Emekliler mücadeleden emekli olmuyor! Emekli-Sen’in kapat›lmas›na karfl› bir dizi faaliyet sürdüren sendika üyeleri, sendikalar›n›n kapat›lmas›na karfl› toplad›klar› imzalar› Cumhurbaflkanl›¤›’na gönderdiler. 30 Haziran tarihinde Kad›köy ‹skele Meydan›’nda bir bas›n aç›klamas› yapan Emekli-Sen üyeleri, “Sendika Hakk›m›z Engellenemez” pankart›n› açt›. Burada yap›lan aç›klamada, kapatma davas›n›n A‹HM’ne götürüldü¤üne ve tüm bask› ve y›ld›rma çabalar›na ra¤men, sendikalaflma hakk›ndan vazgeçilmeyece¤ine vurgu yap›ld›. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan sloganlarla Kad›köy Postanesi’ne giden emekliler, buradan toplad›klar› imzalar› postalad›lar. Eylemde “Sadaka de¤il toplu sözleflme”, “Susma hayk›r zamlara hay›r”, “Kurtulufl yok tek bafl›na ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Yaflas›n örgütlü mücadelemiz”, “Kapatmalar, bask›lar bizi y›ld›ramaz” gibi sloganlar at›l›rken, ayn› gün Emekli-Sen’in örgütlü bulundu¤u tüm il ve ilçelerde de efl zamanl› eylemler gerçeklefltirildi. (Kartal)

AKP’nin tar›m politikalar› Çukuroval› üreticiyi periflan etti AKP hükümetinin tar›m politikalar›, bölgeler aras›nda farkl›l›klar göstermesiyle dikkat çekerken, uygulanan yanl›fl tar›m politikalar›na kurakl›k ve küresel ›s›nma da eklenince, Çukurova’da binlerce dönüm ekili alan kurumaya terk edildi. Daha geçti¤imiz günlerde Mersin’de üreticiler toplad›klar› biberleri dökerek zamlar› ve ürün fiyatlar›n›n düflmesini protesto etmifllerdi. Kurakl›k, küresel ›s›nma, zamlar derken ortaya çürümeye b›rak›lan binlerce dönüm ekili alan ve ma¤dur olan bir sektör ç›kt›. Çukurova’n›n birçok yerinde bu politikalardan hem üretici, hem tüketici, hem çal›flan, hem arac› ve hem de nakliyeciler olumsuz etkilenmeye devam ediyor. Tar›mda en büyük maddi zarar› üre-

tici çekerken, iflin bütün a¤›rl›¤› ve eziyetini ise kuflkusuz iflçiler çekiyor. Sabah›n erken saatlerinde uzak yerlerinden, Karatafl, Tuzla, Ceyhan ve daha birçok bölgeye çal›flmaya giden tar›m iflçileri hem ifl saatlerinden hem de ücretlerden muzdarip. Sabahtan akflama kadar günefl alt›nda çal›flmalar›na ra¤men çok az bir ücret (19 YTL) al›yorlar. Çukurova’da yap›lan araflt›rmalardan ç›kan tablo ise olumlu de¤il. ‹fl imkânlar› olmad›¤› için yaflad›klar› yerlerden ayr›l›p, ifl olanaklar›n›n daha genifl oldu¤u Adana’ya gelen ve ço¤unun köyleri yak›lan tar›m iflçileri, herhangi bir örgütlülükleri de olmad›¤› için tamamen, üretici ve arac›lar›n insaf›na terk edilmifl durumda. (Mersin)

KESK ‹stanbul fiubeler Platformu Dönem Sözcüsü Saadet Y›¤›n, yap›lan zamlar›n geri çekilmesi gerekti¤ini ve ‹zmir Dikili Belediye Baflkan› Osman Özgüven hakk›nda aç›lan davan›n bir an önce kapat›lmas›n› istedi. Platform, halka ücretsiz su da¤›t›m› yapan Dikili Belediye Baflkan›’na destek vermek ve AKP hükümetinin yapt›¤› zamlar› protesto etmek amac›yla ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi önünde bas›n aç›klamas› yapt›. Kamu emekçileri ad›na aç›klamay› yapan Y›¤›n, AKP hükümetinin, 2008 y›l› için enflasyon olarak ön gördü¤ü rakam›, kamu emekçilerinin ücretlerine de uygulayarak, toplam yüzde 4 oran›nda art›fl yapt›¤›n› ancak fiyat art›fllar›n›n bu oran› çoktan geçti¤ini belirtti. Y›¤›n, yap›lan zamlar›n geri çekilmesi gerekti¤ini ve Özgüven hakk›nda aç›lan davan›n bir an önce kapat›lmas› gerekti¤ini vurgulayarak, “Bizler bu taleplerimizi sonuna kadar takip edece¤iz” dedi.


İşçi-köylü 8

Dengê azadi

11-24 Temmuz 2008

“Dersim’in yi¤it o¤ullar› k›zlar›

Dersim’de T‹KKO ve HPG gerillalar›ndan ortak eylem

Elimize e-posta yoluyla ulaflfla an TKP/ML T‹KKO imzal› haberde T‹KKO gerillalar› yapt›klar› bildiri da¤›t›mlar›n› özetlediler.

Elimize e-posta yoluyla ulaflan TKP/ML T‹KKO Dersim Bölge Komutanl›¤› imzal› bildiride T‹KKO ve PKK gerillalar›n›n yapt›klar› eylem hakk›nda bilgi veriliyor.

” . . . r i d e z i s z › Ça¤r›m ersim’in çilekefl köylüleri, yi¤it gençli¤i, ezilen kad›nlar›” bafll›¤›n› tafl›yan bildiri “Unutmay›n›z ki, yaflam›n›zdaki tüm kötülüklerin, çirkinliklerin nedeni komprador patron-a¤a devletidir. Sömürüye dayal› adaletsiz, eflitsiz sistemdir. Sömürücü zorba devlet kaybedece¤i zenginliklerden korktu¤u için halka sald›r›yor. Halk› bölmek, parçalamak, birlik ve beraberli¤ini bozmak istiyor. Unutmay›n›z ki, halka sald›ran, halk› katleden devletin de büyük korkular› vard›r. En büyük korkusu gerillad›r... Korktu¤u için ajan ve muhbirlere ihtiyaç duyuyor... Unutmay›n›z ki sömürücü devletin gücü ne tanklar›n›n ne de toplar›n›n ve ne de asker polislerinin say›s›ndad›r. Onlar›n gücü siz Dersim halk›n›n örgütsüz ve da¤›n›k olmas›ndan gelmektedir... Siz Dersim halk› birlik ve beraberlik içinde oldukça, biraraya gelip örgütlendikçe hiçbir güç sizi bölüp parçalayamaz. En büyük güç sizsiniz! Yeter ki gücünüzün fark›na var›n, bunun bilincinde olun... Muhbir ve ajanlar› teflhir edin, onlar› lanetleyip d›fllay›n! ‹çinizde yaflamalar›na izin vermeyin. Ajan iflbir-

“D

Koruculaflt›rma bildirisine gözalt› ersim’de 27 Haziran 2008 Cuma günü akflam saat 18.00’de KESK, D‹SK, Türk-‹fl, Dersim Barosu, ‹HD, TMMOB, HKM, Partizan, Halk Cephesi, ESP, DTP, EMEP, TUDEF ve DHP’nin ortak ç›kard›¤› Dersim’de

D

likçiler yataklar›nda rahat uyumas›nlar. Partimizin hesap sorucu adaleti onlar›n peflini asla b›rakmayacakt›r” fleklinde devam ediyor.

Dünümüz, tarihimiz, kültürümüz gelece¤imizin mayas›d›r... ‹kinci bir bildiri de Dersim katliam›n›n 70. y›ldönümü vesilesiyle da¤›t›ld›. “Dersim tarihi, zulmün oldu¤u kadar, direnmenin de tarihidir. Bizler, zulüm ve katliamlar› unutmad›¤›m›z gibi, direnenleri de asla unutmayaca¤›z” fleklinde bafllayan bildiri flöyle devam ediyor; “1938 direniflinin üzerinden 70 y›l geçmesine karfl›n Dersim’de de¤iflen, Dersimlinin yaflam›nda farkl›laflan hiçbir fley yok. Sömürü bitmedi. Kara zulüm bitmedi. Sömürü ve kara zulme karfl› gerillan›n savafl›m› da bitmedi. Çünkü özgürlük ve demokrasinin, eme¤in ve insanl›¤›n düflmanlar› yok olmad›. Adlar› de¤iflti ancak kendileri var olmaya devam ediyor. Çünkü sömürü devam ediyor. Sömürünün oldu¤u yerde zulüm de vard›r...”

koruculaflt›rmay› teflhir eden bildirileri da¤›tan kurum çal›flanlar› Evin Timtik ve Ufuk Kalanç keyfi bir flekilde darp edilerek gözalt›na al›nd›. Gözalt›nda bulunduklar› süre boyunca polisin Timtik ve Kalanç’a “elimizde olsa sizi öldürürüz” denildi¤i ve sürekli olarak darp ve iflkence yapt›¤› ö¤renildi. Daha sonra hastaneye götürülen Timtik ve Ka-

Devletin yozlaflt›rma amaçl› faaliyetlerine de dikkat çekilen aç›klamada; “Bugün Dersimli emekçileri güçsüz ve zay›f, çaresiz ve çözümsüz k›lan örgütsüz olmas›d›r. Bundand›r ki Dersimli emekçiler, birlik ve beraberlik içinde olmal›d›r. Bundand›r ki direnifl tarihine ve kültürüne sahip ç›kmal›d›r... Dersim halk› kölelik zincirini k›rmak için örgütlenip, kendi öz evlatlar› olan PART‹ZANLARLA bütünleflmelidir” denildi.

“‹zinsiz kesilen her a¤aç gerillaya s›k›lan kurflundur!” “Dersim’in çilekefl köylüleri” bafll›kl› bildiride de köylüler bilinçsiz a¤aç kesmeye karfl› uyar›larak; “Geçim olanaklar› zay›f olan, siz yoksul Dersim köylüsünün k›fll›k yakacak sorununu gidermek üzere ormandan kesim yapmas› en do¤al hakt›r. Bu durum biz TKPML-T‹KKO gerillalar› taraf›ndan elbette anlay›flla karfl›lanmaktad›r. Ancak unutmamak gerekir ki bilinçsiz, hesaps›z, kâr h›rs›yla kesilen a¤açlar gerillan›n s›¤›nak yeri olan or-

lanç buradan serbest b›rak›ld›. Akflam saat 20.30’da yaflanan gözalt›y› protesto eden bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. Aç›klama s›ras›yla Evin Timtik ve Ufuk Kalanç’›n aç›klama ve konuflmas›ndan sonra çarfl› merkezinde birçok kurumun kat›ld›¤› ayn› içerikli bildirilerin da¤›t›m› ile sonland›r›ld›. (Dersim ‹K)

aflist TC devleti bahar aylar›nda Türkiye Kürdistan›’nda bafllatt›¤› yo¤un operasyonlarla yurtsever, devrimci ve komünist güçlere yönelik sald›r›lar›n› art›rmaktad›r. K›fl aylar›nda Zap’a yönelik operasyonlar›ndan bekledi¤i sonucu alamayan TC devleti operasyonlar›n› ülke içinde yo¤unlaflt›rm›flt›r. Son olarak 8 Haziran günü Ovac›k-Tornova k›rsal›nda 2 HPG gerillas› bir pusu sald›r›s›nda flehit düflmüfltür” aç›klamas› ile bafllayan bildiri, devletin gerillaya yönelik sald›r›lar›nda hareketli birliklerini kulland›¤›n›, pusu att›¤›n› ve halka gözda¤› vererek gerillan›n hareket alan›n› daraltmak istedi¤ini belirtiyor. Bildiri flu flekilde devam ediyor; "14 Haziran günü Hozat’a ba¤l› Zankirek köyü k›rsal› baflta olmaz üzere çevre köylerde yo¤un pusulamalar, gözetleme birlikleri ile mevzilenen düflman güçleri ayn› zamanda 17 Haziran’da flehit düflen 17’lerden Gülnaz Y›ld›z’›n mezar›n›n da bulundu¤u bu köyde TKP/ML T‹KKO ve HPG güçleri taraf›ndan fark edilmifllerdir. Güçlerimize yönelik bu sald›r› giriflimi (operasyon haz›rl›¤›) gerillalar taraf›ndan 15 Haziran günü saat 20.00 s›ralar›nda mevzilere s›z›larak B-7 roketatarlarla bir mevzinin imha edilmesiyle yan›tlanm›flt›r. Gerillalar kay›p vermeden olay yerinden çekilirken 4 TC askerinin öldü¤ü 4 askerin de yaraland›¤› edindi¤imiz bilgiler aras›ndad›r. Eylemin ard›ndan TC güçleri bulundu¤umuzu düflündü¤ü alanlar› havan ve top at›fllar› ile vurmufl, ancak sonuç alamadan geri çekilmifltir." Yapt›klar› bu eylemi 8 Haziran’da flehit düflen 2 HPG gerillas› ve 17’lere adad›klar›n› belirten gerillalar, “bu eylem partimizin hesap soruculu¤unun bir göstergesidir. Ayn› zamanda yarat›lmas› gereken devrimci dayan›flmaya gerilla alan›ndan bir yan›tt›r” dediler. “Halk›m›za her türlü bask› ve sömürüyü reva gören faflist TC devletinden hesap sormaya devam edece¤iz” fleklinde devam eden aç›klama “Kahrolsun faflist TC devleti!” slogan› ile son buluyor. (H. Merkezi)

“F


İşçi-köylü 9

11-24 Temmuz 2008 manlar› zay›flatarak, gerillay› düflman hedefine aç›k duruma getirmektir. Unutmamak gerekir ki gerilla savafl› senin kurtuluflun için sürmektedir. Gerillan›n savafl› Dersim köylüsünün de savafl›m›d›r. Ormana duyulan ihtiyaç sadece gerillan›n de¤il, ayn› zamanda Dersim köylüsünün de ihtiyac›d›r. Bölgede k›fll›k yakacak sorunun ormandan karfl›lamak zorunda kalan emekçi köylülerimiz bilmelidir ki, bu kesimler bizim denetimimizde, ihtiyac› karfl›layacak düzeyde yap›lacakt›r. Yakacak sorununu gidermenin d›fl›nda herhangi bir kâr amaçl› kesim yap›lmayacakt›r. Kesimin yap›laca¤› uygun yerler biz TKP/ML T‹KKO gerillalar›nca belirlenecektir. Dersim halk›, gerillan›n bu tutumunu do¤ru anlamal›d›r. Gerillan›n yaflamsal olan bu sorununu Dersim köylüsü do¤ru görmelidir. Dersim köylüsünün bu konuda gerekli duyarl›l›¤› ve sorumlulu¤u gösterece¤ine inan›yoruz... Bu konuda belirlenen kurallar›n d›fl›na ç›kanlar› uyarmak, sorumlulu¤a davet etmek bizim görevimizdir. Bu konuda sorumlu davranmayanlar› gerilla birli¤imize bildirmek de her Dersimli köylünün görevidir. Kesimler konusunda ifade ettiklerimize uymayanlar oldu¤unu bilmekteyiz, bilgileri bize gelmektedir. Bu durumun bizlerin müsaadesi dahilinde oldu¤u düflünülmektedir. Durum böyle de¤ildir. Bu konularda herhangi bir sorun oldu¤unda, örgütümüz muhatap al›nmal›d›r. ‹zinsiz kesilen her a¤aç, gerillaya s›k›lan bir mermi kadar tehlikelidir...” denildi.

“Gençler gerilla saflar›na...” Gerillalar taraf›ndan da¤›t›lan bir di¤er bildiri de gençlikle ilgili. Bildiride “Gençli¤i kazanan gelece¤i kazanan olacakt›r. Gençlik dinamik, atak ve yeni olan›n izinde ilerler. Dersim gençli¤i de geçmiflten bu yana yeni, do¤ru, güzel olan›n peflinden gitmifltir. Dersim gençli¤i ezilenlerin hakl› davas›na nice katk›larda bulunmufl, nice bedeller ödemifltir. Vurulmufl, tutuklanm›fl, iflkence ve eziyet görmüfltür. Dersimli gençler yine de bu mücadelenin en önünde yer alm›fl ve almaya da devam etmektedir. Bunu bilen devlet zorla yola koyamad›¤› gençli¤i geleceksizlikle, e¤itimsizlikle, yozlaflma ve yabanc›laflmayla dize getirmeye çal›flmaktad›r. Çünkü yozlaflma; kendi kültüründen uzaklaflma, e¤itimsizlik; düflünmemek ve yeni olan› görmemek, yabanc›laflmakt›r. Birbirine güvenmemek bir arada yaflayamamak geleceksizlik içinde yar›n›n› bilememektir” deniliyor. “Dersim gençli¤i de devlet için uyuyan bir devdir. Bu dev uyanmaya görsün devletin korkulu rüyas› olacakt›r. Bu nedenle devlet gençlerimizi kayg›larla dolu umutsuz bir yaflama mahkum etmek istemektedir... ‹flsizlik k›skanc›nda en fazla çaresizleflen yine Dersim gençli¤idir. Operasyonlarda köylerdeki en yo¤un bask›y› gençler görmektedir. Dayak, gözalt›, ajanlaflt›rma sald›r›s› Dersim gençli¤ini sindirmeyi ve kifliliksizlefltirmeyi hedeflemektedir. Tüm bu sald›r›-

Dersim’i sindiremezsiniz!

Dersim’i sindiremezsiniz! Haziran 2008 tarihinde, koruculuk uygulamas›n› protesto etmek için çeflitli kurumlar yürüyüfl ve bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. 23 Haziran’da flehir merkezinde esnaflara ve halka, yap›lacak bas›n aç›klamas›na kat›larak koruculu¤a hay›r demek için ça¤r› bildirileri da¤›t›ld›. 24 Haziran’da ise demokratik kitle örgütleri öncülü¤ünde toplanan Dersim halk› AKP’nin halk› dilencilefltirerek koruculuk uygulamas›n› dayatmas›na hay›r demek için Yeralt› Çarfl›s› üzerinde alk›fllar ve “Dersim onurdur, onuruna sahip ç›k” slogan› eflli¤inde topland›. Buradan Sanat Soka¤›’na yürüyen kitle ad›na bas›n aç›klamas›n› Özgür Söylemez okudu. Söylemez aç›klamada; “AKP’nin istihdam paketinden Dersim için 1400 köy koruculu¤u ç›kt›. AKP Dersim için aç›l›mda bulundu! Müjde… Yaflanan iflsizli¤i önlemek, açl›¤›, yoksullu¤u yok etmek, istihdam yaratmak ve Kürt sorununu çözmek yerine halk›m›za koruculuk seçene¤i dayat›ld›. Bu politika ancak

24

güçsüzlü¤ün, çözümsüzlü¤ün ve acizli¤in bir yans›mas›d›r. Bu ülkede, açl›k, yoksulluk sorunu var, adaletsizlikler var. Bu ülkede Kürt sorunu 30 y›ld›r çözümsüzlükle devam ediyor. Tüm bu sorunlar da¤›t›lacak 1400 silahla m› çözülecek? Uygulanan koruculuk sistemi tam bir suç örgütüne dönüflmüfltür. Bu yaflananlar hiç kimse için s›r de¤ildir. Tecavüzcülükten, ya¤malamaya, uyuflturucu ticaretinden, cinayete kadar birçok olaya ad› kar›flan bu uygulama çözüm diye sunuluyor. Halk›m›z ajanlaflt›r›lmaya, iflbirlikçilefltirilmeye çal›fl›l›yor, bu politikalar tutmayacakt›r” dedi. “‹flbirlikçili¤e, ajanlaflt›rmaya hay›r”, “Dersim onurdur, onuruna sahip ç›k”, “Dersim faflizme mezar olacak”, “Katil ABD, iflbirlikçi AKP” sloganlar›n›n at›ld›¤› aç›klamay› KESK, D‹SK, Türk-‹fl, TMMOB, TUDEF, HÖC, DTP, DHP, ‹HD, ESP, HKM, Tunceli Barosu, Partizan ve EMEP düzenledi. 250 kiflinin kat›ld›¤› aç›klama coflkulu bir flekilde bitirildi. (Dersim ‹K)

larla Dersim gençli¤i birbirine güvenemez hale getirilerek yabanc›laflt›r›lmaya çal›fl›lmaktad›r... Dersim’in yi¤it o¤ullar› k›zlar›, ça¤r›m›z sizedir! Faflizmin bileklerinize, bilincinize vurdu¤u bu zincirleri k›rman›n zaman› geldi. Faflizmin korku imparatorlu¤u daha ne kadar üzerinizde terör estirmeye devam edecektir? Bizleri birbirimize yabanc›laflt›ran kendi kültürümüzden uzaklaflt›ran, yozlaflt›ran, iflsiz, e¤itimsiz, geleceksiz biçare b›rakan bu sisteme boyun e¤mek kaderimiz de¤il, örgütlenip, mücadele ederek, gelece¤imizi kendi ellerimize alabiliriz. Partimiz TKP/ML halk ordumuz T‹KKO Dersim topraklar›nda kurtulufl yolumuz olan halk savafl›n› sürdürme iddias›n› büyütmektedir. Sizleri partimiz TKP/ML saflar›nda örgütlenmeye ça¤›r›yoruz! Gelece¤i kazanma mücadelesine kat›lmaya ça¤›r›yoruz!” fleklinde sona eriyor. (H. Merkezi)

Orman yang›nlar› sürüyor... D

evlet askeri anlamda operasyonlar›na devam ederken, bu operasyonlar s›ras›nda do¤aya da zarar vermeye devam ediyor. Birçok bölgede yang›nlar› kendi eliyle ç›kard›¤› bilinen faflist ordu güçleri, ayn› zamanda yang›nlar› söndürmek isteyen köylüleri ve itfaiye ekiplerini de engellemekte ve zarar›n daha da büyümesine yol açmaktad›r. Son günlerde Türkiye Kürdistan›’n›n birçok bölgesinde devam eden yang›nlarda da onlarca hektar ormanl›k alan kül olmufltur ve olmaya da devam etmektedir. 27 Haziran günü Mardin’in Nusaybin ilçesi s›n›rlar› içerisinde bulunan Bagok Da¤›’ndaki ormanl›k alanda bafllayan yang›nda 100 hektarl›k alan kül oldu. Rüzgâr›n etkisiyle h›zla büyüyen alevlerin, BOTAfi Petrol Üretim Tesisleri’nin s›çramas› üzerine Nusaybin ve Midyat’tan gelen itfaiye ekipleri, sadece bu alandaki yang›n› söndürerek, olay yerinden ayr›ld›. Bagok Da¤›’ndaki ormanl›k alan›na yap›lan askeri operasyon s›ras›nda yang›n›n ç›kt›¤› belirtiliyor. Büyük bir alana yay›lan yang›n› söndürmek için flu ana kadar devlet taraf›ndan herhangi bir müdahale de bulunulmazken rüzgâr›n etkisiyle h›zla yay›lan yang›nda 100 hektarl›k ormanl›k alan›n kül oldu¤u bildirildi. Süryanilere ait Tiwaxe köyü sakinlerinin yang›n› söndürme çabalar›n›n korucu ve askerlerce engellendi¤i belirtilirken yang›n yerine gelen Midyat Belediyesi ‹tfaiye Ekipleri’nin de yang›n› söndürmeden gitti¤ini belirten köylüler, rüzgar›n etkisiyle yang›n›n h›zla yay›ld›¤›n› söylediler.

Dengê azadi

Yaral› gerillaya iflkence

atay’›n Hatsay ilçesi k›rsal›nda yaral› olarak yakalanan HPG’li ‹lhami Ç›nar gözalt›nda iflkence gördü.

H

Hatay’›n Hatsay ilçesi k›rsal›nda yaral› olarak yakalanan HPG’li ‹lhami Ç›nar’›n (Hebun) gözalt›nda iflkence gördü¤ü ortaya ç›kt›. Ç›nar’›n annesi Hulkiye Ç›nar, o¤lunun yakaland›ktan sonra 4 gün boyunca karakolda iflkence gördü¤ünü, baca¤›ndaki yaran›n tedavi edilmedi¤ini söyledi. O¤lunun yakalanmas›ndan 4 gün sonra Hatsay Jandarma Karakol Komutan›’n›n kendilerini telefonla arayarak, “Gelin o¤lunuzu ikna edin, piflmanl›k yasas›ndan faydalans›n, bize yard›m etsin, biz de ona yard›m ederiz” dedi¤ini belirten anne Ç›nar, efli ve küçük o¤luyla Hatsay’a gittiklerini ve ‹lhami Ç›nar’›n kanlar içinde oldu¤unu gördüklerini söyledi. Anne Ç›nar, “O¤lumun bir kula¤› duymuyordu. ‘Ne yapt›n›z o¤luma?’ dedim komutana, bu yaral› halde önce bir tedavi etseydiniz cezas› neyse çeker, o da bana ‘7 ayd›r yaral› dayanan adam, biraz daha dayan›r. Ben yapt›m hatta kafas›na silah bile dayad›m’ dedi. Ben Kürtçe konufltu¤um için ifademi almad›lar” diye konufltu. O¤lunun 35 gündür hapishanede tedavi edilmeyi bekledi¤ini söyleyen Anne Ç›nar, “Diyarbak›r ve ‹skenderun ‹HD’ye baflvurarak Adalet Bakanl›¤›’na dilekçe gönderdik ama bir faydas› olmad›. O¤lumun bir an önce tedavi edilmesini istiyorum” dedi. (H. Merkezi)


İşçi-köylü 10

Halkın gündemi

11-24 Temmuz 2008

Sincan Cumhuriyeti’nde sald›r›lar bitmek bilmiyor! Sincan F Tipi Kad›n Hapishanesi’nden mektupla yaflad›klar›n› özetleyen Tutsak Partizanlar, yaklafl›k 1 y›ld›r iletiflim yasaklar› oldu¤unu, flimdi de görüfl yasaklar›n›n bafllad›¤›n›n alt›n› çizdiler. Yaflad›klar› sorunlar›n birbirinden kopuk gösterilmeye çal›fl›ld›¤›n›n ancak, tecrit-tredman politikas›n›n birer sonucu oldu¤unu belirten tutsaklar, ilk olarak tedavi sorunlar›ndan bahsediyorlar. Bunun da ilk ad›m› olarak sa¤l›kl› beslenme ve hijyen ortam›n›n olmad›¤›n›n alt›n› çiziyorlar. Tutsaklar bu konudaki s›k›nt›lar›n› flu flekilde özetliyorlar; “Hapishanenin sabit bir doktoru bulunmuyor. Geçici ve haftan›n iki günü geliyor. Bunlar da pratisyen hekimler. Bir rahats›zl›k durumunda teflhis ve tan›n›n konulabilmesi için baz› tahliller gerekiyor. Ancak hapishane revirinde bunu yapabilmenin zemini olmad›¤› gibi, ço¤u zaman hastaneye sevk yapt›ram›yoruz. Birçok rahats›zl›¤›m›za ya yanl›fl tan› koyulmakta ya da ‘psikolojik’ denilip geçifltirilmektedir… Sizlerin de hat›rlayaca¤› gibi, geçen y›l Nevin Yaylac› adl› arkadafl›m›z ‘psikolojik’ denilerek saatlerce oyalanm›fl, ölümden dönmüfltü. Daha bu olay tazeli¤ini korurken, geçti¤imiz günlerde benzer bir durumu Resmiye Vatansever yaflad›. Yoldafl, beli tutuldu¤u için zorunlu ihtiyaçlar›n› bile karfl›layamayacak duruma gelmiflti. Hepatit B rahats›zl›¤› da oldu¤u için oldukça bitkin durumdayd›. Ancak revirdeki doktor muayene dahi etmeden ‘psikolojik, üzülme geçer’ diyerek çekip gitti.” Hastaneye zorlukla da olsa sevk yapt›rabildiklerinde de çeflitli s›k›nt›larla karfl›laflt›klar›n› ifade eden tutsaklar, askerin kelepçeleri açmad›¤›n›, “güvenlik” gerekçesi ile d›flar› ç›kmad›¤›n› söylüyorlar. Jinekolojik muayenede dahi askerlerin d›flar› ç›kmad›¤›n› belirten tutsaklar, doktorlar›n da buna uyum sa¤lad›¤›n› ekliyorlar. Örne¤in hapishane s›n›rlar› içinde bulunan difl ünitesinde dahi güvenlik gerekçesi ile tut-

saklar›n kelepçeleri aç›lmamakta ve asker d›flar› ç›kmamaktad›r. Daha somut olmas› aç›s›ndan birkaç örnek verirsek; -14 01. 2008 tarihinde Zeliha Bulut, Sincan Devlet Hastanesi Dahiliye bölümüne götürüldü, ancak asker ç›kmad›¤› için tedavi olamad›. - 11.02.2008 tarihinde Resmiye Vatansever, Fadime Özkan ve Dilek Kurt asker ç›kmad›¤› için tedavi olamad›. - 03.03.2008 tarihinde Resmiye Vatansever ve Sema Gül asker ç›kmad›¤› için muayene olamad›.

de¤il zaten. Yine arkadafl görüfllerinin ayda bir yap›lmas› da bir hak gasp›d›r. Çünkü di¤er hapishanelerde bu görüfl her hafta yap›lmaktad›r. Yine ilgili yasalara göre disiplin cezas› olan tutsaklara aç›k görüfl yapt›r›lmamaktad›r. Burada ise zaten her tutsa¤›n disiplin cezas› oldu¤u için aç›k görüfl zaten yap›lm›yor. Ziyaretlerde bir di¤er sorun da ailelerine yönelik onursuz araman›n dayat›lmas›d›r. Göz taramas› ile fiflleme, kad›n ziyaretçilerin iç çamafl›r› aramas›na tabi tutulmas›, erkek ziyaretçilerin pantolon fermu-

- 18.03.2008 tarihinde Münevver fieker kelepçeleri aç›lmad›¤› için tedavi olamad›.

arlar› öttü¤ü için etek giydirme, pedlerin aranmas› vb. örnekler yaflanmaktad›r. Tecritin bir di¤er aya¤›n› da devrimci yay›nlar›n tutsaklara verilmemesi oluflturuyor. Üç kitap uygulamas› 2005 Haziran’›nda yay›nlanan bir genelge ile bitirilmifl olsa da bu hapishanede 5 kitap uygulamas› fleklinde halen uygulan›yor. “Son olarak son aylara kadar ad›m›za gelen fotokopi, bilgisayar, internet ç›kt›s› fleklindeki yaz›lar sorun ç›kar›lmadan veriliyordu. Art›k bunlar da ‘kayna¤› belli de¤il’ denilerek verilmiyor. ‹çeri¤i dahi incelenmeden engelleniyor” diyen tutsaklar Resmiye Vatansever

Amaç tecriti a¤›rlaflt›rmak! Yasal olarak aile d›fl›nda üç kiflilik görüflçü hakk› olan tutsaklar, devletin bu hakk› kulland›rtmamak için de elinden geleni yapt›¤›na dikkat çekiyorlar. Aç›klanan genelge ile hapishaneye gelen bir tutsak 10 gün içinde bu konuda baflvurusunu yapmak zorunda. Bildirmedi¤i taktirde bu hakk›n› kaybediyor. Ancak objektif olarak bir tutsa¤›n bu koflullar alt›nda 10 gün içinde bu haberleflmeyi sa¤lamas› mümkün

ad›na gelen eski Yeni Demokrasi ve Partizan dergilerinden al›nan fotokopi fleklindeki yaz›lar›n kendisine verilmedi¤ini de eklediler. Tecriti a¤›rlaflt›ran bir di¤er yöntemi de keyfi uygulamalar ve disiplin cezalar› olarak belirten tutsaklar flöyle diyorlar; “Bu hapishanede hikayeden gerekçelerle devrimci tutsaklara verilen disiplin cezalar› bitmiyor hiçbir zaman. Örne¤in Deniz Tepeli adl› tutsa¤›n 1,5 y›ld›r kald›¤› hapishanede kesintisiz uygulanan disiplin cezalar› halen bitmedi. Di¤er bir örnek de Sema Gül’dür. Gül hapishaneye getirileli 5,5 ay oldu. 2 ay ortak kullan›m alanlar›ndan men, 2 ay da görüflten men cezas› alm›flt›r. Bulunduklar› kad›n hapishanesinin mimari yap›s›n›n di¤er hapishanelerden farkl› oldu¤unu da belirten tutsaklar “bizim buradaki üçlü hücrelerin F tipindeki üçlü hücrelerden fark› 3 adet tekli hücreden oluflmas› ve ortak bir mutfak ve havaland›rmadan oluflmas›d›r. Yani üç kifliyi bile kendi içinde bölüp parçalamak hedeflenmifltir” diyorlar. Yaflanan keyfi uygulamalardan bir tanesi de mahkeme ve hastane gidifl gelifllerinde askerin çeflitli dayatmalar›d›r. Askerler dönem dönem tutsaklara sald›rmakta, darp etmekte, nezarethanede özel olarak ›slat›lm›fl alanlarda yal›n ayak tutmaktad›r. Yine 10+10 sohbet hakk› bu hapishanede de uygulanmamaktad›r. Tutsaklar son olarak “yukar›da sayd›¤›m›z sorunlar›m›z birikmifl ve idare taraf›ndan çözümsüzlük dayat›lmaktad›r. Birinci müdürle görüflme talebimiz kabul edilmemektedir. Ayn› flekilde defalarca hapishane savc›s›yla görüflme talebimiz olmas›na ra¤men görüflememekteyiz. Bu sorunlara dair defalarca kez savc›l›¤a, adalet bakanl›¤›na, meclis insan haklar› komisyonuna suç duyurular› yazd›k, flu ana kadar hiçbirine olumlu yan›t alamad›k” dediler. (H. Merkezi)

Polisler 12 yafl›ndaki çocu¤un yüzüne s›cak su döktü evlet bir yandan yaflanan iflkence olaylar›n›n “münferit” oldu¤unu iddia ederek aç›klamalar yapsa da di¤er yandan yaflanan gerçekler bu aç›klamalar› yalanlamaya yetmektedir. Türkiye Kürdistan›’nda kameralar karfl›s›nda kol k›ran devlet güçleri son olarak da Van’da 12 yafl›ndaki bir ço-

D

cu¤un yüzüne s›cak su f›rlatt›. “Özgür ve demokratik bir Türkiye için emekçiler Van’a yürüyor” mitinginde çay satt›¤› s›rada polisler taraf›ndan eflyalar› aras›nda bomba oldu¤u iddias›yla al›konulan C. Ifl›k’›n eflyalar›n›n içerisinden bir fley ç›kmay›nca polis çocu¤un yüzüne termostaki s›cak suyu döktü. Çay satmak

için miting alan›nda oldu¤unu dile getiren C. Ifl›k “miting alan›nda bir ailenin eflyalar› çok oldu¤u için ben onlara yard›m ettim. Eflyalar› mitingde kurulan arama noktas›na kadar getirdim. Bu s›rada polisler bana çay satt›¤›m termosun içinde bomba oldu¤unu söyledi. Bunun üzerine bir polis benim termosumu açmam› istedi. Ben

açmaya çal›flt›m, ama açamad›m. Daha sonra kendileri açmaya çal›flt›lar. Biraz zorlay›nca s›cak su eline döküldü. S›cak su polisin elinin üzerine dökülünce sinirlendi ve birden termostaki s›cak suyu yüzüme döktü” dedi. Olaydan sonra hastaneye kald›r›lan C. Ifl›k’›n yüzünde 2. derece yan›klar tespit edildi. (H. Merkezi)


İşçi-köylü 11

11-24 Temmuz 2008

Yasak yok denilen hapishanelerde yasak ve ceza listesi uzuyor Hapishanelerde yay›n yasa¤› bulunmad›¤›n› ileri süren “Adalet” Bakan› Mehmet Ali fiahin, DTP Diyarbak›r Milletvekili Ak›n Birdal’›n soru önergesine verdi¤i cevapta hapishanelere al›nmayan gazete, kitap ve dergilerin uzun bir listesini aç›klayarak kendi kendini yalanlad›. Bakan fiahin, sadece Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’nde bir y›l içinde 95 tutsa¤a haberleflme ve iletiflim araçlar›ndan men cezas›, 90 kifliye de ziyaretçi kabulünden yoksun b›rakma cezas› verildi¤ini belirtti. Adalet Bakanl›¤›, 5275 say›l› kanuna göre verilen disiplin cezalar› gere¤ince, hükümlülerin her türlü haberleflme haklar›ndan yoksun b›rak›ld›klar›n›, verilen cezalara karfl›, hükümlü ve tutuklular›n infaz hâkimli¤ine itiraz haklar›n›n bulundu¤unu bildirdi. Oysa daha önce yine Adalet Bakan› fiahin taraf›ndan bir soru önergesine verilen cevapta, tutsaklar›n flimdiye kadar ‹nfaz Hâkimli¤ine yapt›¤› itiraz baflvurular›nda sadece yüzde 1’inin tutsaklar lehine sonuçland›¤›n› aç›klam›flt›. Bakan fiahin, verdi¤i cevapta, Tekirda¤ F Tipi

Hapishanesi’nde 2007–2008 y›llar› aras›nda 95 kiflinin haberleflme ve iletiflim araçlar›ndan men cezas›na çarpt›r›ld›¤›n›, 90 kiflinin ise ziyaretçi kabulünden yoksun b›rak›ld›¤›n› bildirdi. Bakan fiahin, Sincan Kad›n Kapal› Hapishanesi’nde, siyasi kad›nlara yönelik aramalarda insanl›k d›fl› muamele yap›ld›¤› iddialar›n› reddetti. fiahin, daha önce DTP Diyarbak›r Milletvekili Selahattin Demirtafl’›n soru önergesine verdi¤i cevapta, “Cezaevlerinde yasakl› yay›n listesi bulunmuyor” sözlerinin aksine bu kez, yasaklanan yay›n listesini de aç›klad›. Hapishanelere al›nacak olan gazete, dergi ve kitaplarda 5275 say›l› kanun 62. maddesinin esas al›nd›¤›n›, buna göre gelen yay›nlar›n, “kurumun güvenli¤ini tehlikeye atan, müstehcen haber, yaz›, foto¤raf ve yorumlara yer veren ve mahkemeler taraf›ndan toplatma karar› bulunan” yay›nlar›n hapishaneye al›nmad›¤›n› kabul etti. Bakan fiahin taraf›ndan aç›klanan rapora göre Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’ne al›nmayan yay›nlar›n listesi flöyle;

Dergiler: Halk Gerçe¤i, Özgür Halk, Yaflamda Genç Bak›fl, Yeni Özgür Halk, Ça¤dafl Özgür Halk, Genç Bak›fl, K›z›l Bayrak, Partizan, Ekim Gençli¤i, TUYAP Bülteni, Mücadele Birli¤i, Hêviya Jinê, Tutuklu Aileleri Bülteni, Ülkemizde Gençlik Gelecektir, Yürüyüfl, Dersim; Gazeteler: Toplumsal Demokrasi, Gündem, Evrensel, Azadiya Welat, Nu Azadi, Haftaya Bak›fl, Yaflamda Demokrasi, Yedinci Gün, ‹flçi Köylü, At›l›m, Devrimci Demokrasi; Kitaplar: Can›m Feda, Kürdistan’da Demokratik Siyasetin Rolü Üzerine, ‹çimizden Bir Parça Ülke (Gerilla An›lar›-II), Patika (Gerilla An›lar› VI), Amar ‹flaretleri, Milliyetçilik Ç›kmaz›, ‹çten Öyküler, Kas›rga Taburu, Zindan Savafllar›n›n K›sa Tarihi, Sessizli¤e Karfl›, Alt› Kad›n, Dörtlerin Gecesi, S›ms›cakt› Elleri, Roma Yürüyüflü, Zulümden Ötesini Yaflamak, Devrimci E¤itim ve Çal›flma Üzerine olarak aç›kland›. (H. Merkezi)

Adalet mi dediniz! 19 Aral›k 2000 tarihinde hapishanelere “Hayata Dönüfl” ad› verilen operasyon gerçeklefltirilmifl ve 28 devrimci tutsak yaflam›n› yitirmiflti. Operasyon s›ras›nda kullan›lan a¤›r silahlar, gaz bombalar› ve jandarma ile operasyon için özel olarak oluflturulan timlerin uygulamalar› hakk›nda birçok dava aç›lm›flt›. Tutsaklara iflkence, kötü muamele yapt›klar› gerekçesiyle kamu görevlileri hakk›nda aç›lan davalar bir türlü sonuçlanmam›fl, suçlular cezas›z kalm›flt›. Operasyonda öldürülen tutsaklar hakk›nda “kamu mal›na zarar vermek” iddias› ile aç›lan davalar›n sonucunda ceza verilirken katiller akland›. Operasyonu gerçeklefltiren ve birçok devrimci tutsa¤›n ölümüne neden olan “kamu görevlileri” hakk›nda herhangi bir ifllem yap›lmaz iken operasyonda yaralananlar ve öldürülenler adaletten nasibini ald›!. Son olarak Bayrampafla Hapishanesi’nde görev yapan jandarmalar hakk›nda aç›lan dava zamanafl›m›na u¤rad›¤› gerekçesiyle düflürüldü. Tutsaklar›n Bayrampafla Hapishanesi’nden F tipi hapishanelere sevki s›ras›nda iflkence eden jandarma ve gardiyanlar hakk›nda aç›lan dava adaletin gerekti¤inde ne kadar h›zl› vuku buldu¤unu da gösterdi. Eyüp 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 23 Haziran günü görülen duruflma ile dava zamanafl›m›na u¤rayarak düfltü. Öte yandan Malatya Hapishanesi’nde yaflanan operasyon s›ras›nda “etkin

direnme” ve “kamu mal›na zarar” verdikleri iddias› ile yarg›lanan tutsaklara alelacele ceza verildi. Duruflma tarihi ve karar›n avukatlara bile tebli¤ edilmedi¤i davada ceza verilen tutsaklar›n befli operasyondan sonra devam eden Ölüm Orucu s›ras›nda yaflam›n› yitirmiflti. Malatya 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen ve 18 Haziran’da zamanafl›m›na u¤rayacak olana dava avukatlar bile bilgilendirilmeden 6 Mart’ta görüldü. Dava sonucunda 54 kifli hakk›nda “etkin direnme” suçlamas›yla 1 y›l, “kamu mal›na zarar” iddias›yla iki y›l hapis ve 141 YTL para cezas› verildi. Katillerin “yarg›land›¤›” davan›n zaman afl›m›na u¤ramas› içlerinde Partizan’›n da bulundu¤u devrimci kurumlar taraf›ndan ÇHD’de yap›lan bir bas›n toplant›s› ile protesto edildi. Yaflanan bu örnek adaletteki çifte Haziran günü sabah saatlerinde Ankara “Terörle Mücadele” fiubesi (TMfi) ESP ve SGD’lilerin evlerine bask›n yaparak 9 kifliyi yaka paça gözalt›na ald›. ESP ve SGD’lilerin gözalt›na al›nma gerekçesi kat›ld›klar› 1 May›s kutlamalar›nda devrim flehitlerinin resimlerinin oldu-

23

Halkın gündemi

Sincan F Tipi iflkence merkezi ‹HD Ankara fiubesi’nin haz›rlad›¤› “‹ç Anadolu Cezaevleri Raporu” hapishanelerde yaflanan hak ihlallerini gözler önüne seriyor. Raporda, tutsaklar›n telefonlarda Kürtçe konuflmalar›na izin verilmedi¤i, birçok yay›n›n içeri al›nmad›¤›, Kürtçe mektuplar için de tercüman paras› talep edildi¤i belirtildi. Yine toplatma karar› olmamas›na ra¤men, devrimci yay›nlar›n tutuklara verilmedi¤i, hücrelere ani bask›lar yap›ld›¤›, aramalarda keyfi uygulamalarla karfl›lafl›ld›¤›, hastane sevkleri ve mahkeme gidifl gelifllerinde tutsaklar›n sald›r›lara maruz kald›¤›, iafle bedelinin tutsaklardan al›nmak istendi¤i vb. geliflmelere yer verildi. (H. Merkezi)

Önce “sürgün” sonra iflkence Kand›ra F Tipi Hapishanesi’nde bulunan PKK’li tutsaklar 6 Haziran günü Bolu Hapishanesi’ne “sürgün” edildi. Tutsaklar götürüldükleri Bolu F Tipi Hapishanesi’nde defalarca üst aramas›ndan geçirilirken zorla soyularak iflkenceye maruz kald›lar.

Hasta tutsak tedavi edilmiyor

standard› gözler önüne seriyor. Anayasal bir hukuk devleti tan›mlamas›n›n gerçeklere uygun düflmedi¤ini yans›tan bu örnek ülkemizi de demokrasinin nas›l alg›land›¤›n› da gösteriyor. Adalet devletin ç›karlar›n› koruyanlar, devlet için kurflun s›kanlar için varl›¤›n› sürdürüyor. Demokratik hak ve özgürlüklerini isteyen sömürü ve zulme karfl› direnenler için ise adalet kendi yasalar›n› çi¤nemek fleklinde kendini gösteriyor. (H. Merkezi) ¤u bir pankart›n aç›lmas›. TMfi ekipleri, bask›nlar esnas›nda evleri talan etti. Polisin ESP’li Mehmet K›r¤›l’› gözalt›na al›rken annesinin kafas›na silah dayad›¤› da ö¤renildi. ESP, bask›nlara iliflkin yaz›l› bir aç›klama yaparak gözalt›na al›nanlar›n derhal serbest b›rak›lmas›n› istedi. (H. Merkezi)

ESP ve SGD’lilere gözalt› ve tutuklama

PKK üyesi oldu¤u gerekçesiyle 13 y›l önce müebbet hapis cezas›na çarpt›r›lan ve 3 y›ld›r Siirt E Tipi Kapal› Hapishanesi’nde bulunan ‹nayet Mete, hapishane koflullar›ndan kaynakl› 14 ayr› hastal›¤a yakaland›¤›, tedavi için raporu olmas›na ra¤men 3 ayd›r tedavi edilmedi¤inden kaynakl›, ‹HD Siirt fiubesi’ne baflvurdu. 3 ay önce Siirt Devlet Hastanesi’nde tedavi olan fakat raporunda daha ciddi hastal›klar›n bulunmas›ndan kaynakl› tam teflekküllü bir hastaneye gitmek için hapishane idaresine sevk yazd›¤›n› fakat kabul edilmedi¤ini ‹HD’ye mektupla bildirdi. (H. Merkezi)

Gelecek de karart›ld› Son süreçte devrimci ve demokrat gazetelerin yasaklanmas›, yay›nlar›n›n durdurulmas›yla gündeme gelen sald›r›lara flimdi de Gelecek gazetesi eklendi. ‹stanbul 11. A¤›r Ceza Mahkemesi gazeteye bir ay kapatma cezas› verdi. Mahkeme, yay›n hayat›na 34 gün önce bafllayan gazetenin 30 Haziran tarihli say›s›nda yer alan haber bafll›klar› ve içeri¤inde PKK/Kongra-Gel’in propagandas›n›n yap›ld›¤›n› öne sürerek gazetenin kapat›lmas›na karar verdi. (H. Merkezi)


İşçi-köylü 12

Dünya ilistin sorununu, BOP’nin hayata geçirilmesinde önemli bir yere koyduklar› anlafl›lan emperyalist güçlerin uzunca süredir gerçeklefltirdikleri giriflimlere bir yenisi daha eklendi. Emperyalistler bu kez de Filistin’de “polis devleti” anlam›na gelen bir giriflim içindeler. Geçti¤imiz günlerde Almanya’da gerçeklefltirilen Filistin Güvenlik Konferans›’nda gündeme getirilen öneri uyar›nca, “Filistin topraklar›nda bir sivil polis teflkilat› ve yarg› kurumlar› oluflturulmas›” düflünülüyor. Filistin’e dönük tüm öneriler gibi, bu önerinin de ‹srail’in bölgedeki var-

F

Ateflkesle birlikte Gazze’ye dönük ablukay› kald›rma sözünü de yerine getirmeyen Siyonist devlet, ateflkesi ihlal etti¤i son sald›r›larda yine çok say›da Filistinliyi katletti. Sald›r›lar Bat› fieria’da da aral›ks›z sürüyor. ‹srail’in ateflkes ihlallerini BM bile kabul etmek zorunda kald›. Filistin’deki geliflmeleri takip eden BM heyetinin verdi¤i bilgilere göre, Siyonist devlet ateflkesin ard›ndan gelen günlerde, en az sekiz kez ihlal gerçeklefltirdi. Ancak BM ‹srail’in ateflkesi ihlal etti¤ini aç›klamakla birlikte, Siyonistler taraf›ndan bu ihlallerin d›fl›nda ger-

Emperyalistlerin Filistin planlar›

Siyonist devlet, ayn› günlerde Gazze fieridi’ne geçifl noktalar›n› da kapatt›. 19 Haziran’da ilan edilen ateflkesten bu yana tam befl kez geçiflleri yasaklayan ‹srail, kapatma gerekçesi olarak, Hamas’›n roketli sald›r›lar›n› göstermekte, kendi sald›r›lar›n› ise yok saymakta. Gazze fieridi’nde geçifller daha önceki aylarda da kapat›lm›fl ve temel ihtiyaç maddesi s›k›nt›s›n›n had safhaya ulaflmas› ile birlikte, M›s›r s›n›r duvar›n› y›kan Filistin halk› buradan M›s›r’a geçerek, ihtiyaçlar›n› karfl›lam›flt›. Benzer bir durumun yaflanma olas›l›¤›n›n yüksek olmas›ndan kaynakl› olacak, bu kez M›s›r 3 günlü¤üne kap›lar›n› Filistin halk›na açarak, geçifllere izin verdi. Gazze’ye dönük abluka sürerken, Bat› fieria’da yaflayan Filistinliler de baflta su sorunu olmak üzere, bir dizi temel ihtiyaç maddesinin yoklu¤undan kaynakl› sorunlarla yüz yüze.

ilistin halk›n› sadece fiili sald›r›larla de¤il, tecrit ve ablukayla da teslim almaya dönük uygulamalar›n› ateflkes ihlaline paralel olarak devam ettiren Siyonist devlet, ayn› günlerde Gazze fieridi’ne geçifl noktalar›n› da kapatt›.

F

l›¤›n› korumaya dönük oldu¤una hiç flüphe olmasa da, ABD D›fliflleri Bakan› Rice “bölgedeki karmafl›k durum ancak böyle çözülebilir” diyor! Esas olarak, Ortado¤u Dörtlüsü taraf›ndan ortaya at›lan bu önerinin savunucular›ndan biri de, ayn› zamanda dörtlünün içinde yer alan Rusya. Konferansa kat›lan Rus yetkililer, Filistinli polislerin zaten Rusya’da “terörizme” karfl› e¤itildiklerini aç›kl›yor ve panzer de dahil, çok say›da silah› ve güvenlik malzemesi gönderebileceklerini söylüyor. Emperyalistler bu projelerini dile getirdikleri günlerde, Hamas ve ‹srail aras›nda bir kez daha ateflkes ilan edildi. Ancak Haziran ay›n›n son günlerine do¤ru yap›lan bu ateflkese karfl›n, Siyonist sald›r›lar h›z kesmedi. Bugüne kadar oldu¤u gibi, bu ateflkeste de, ateflkesin sadece karfl› tarafa bir ba¤lay›c›l›k getirmesini isteyen Siyonistler, Gazze’ye dönük yo¤un bir sald›r› gerçeklefltirmeye devam ediyor.

çeklefltirilen bask›nlara ve katliamlara raporda yer vermeyerek, Siyonist yanl›s› tutumunu bir kez daha gösterdi. M›s›r’›n arabuluculu¤unda 19 Haziran günü Hamas ile ‹srail aras›nda imzalanan ateflkes anlaflmas›na göre Hamas, Gazze’den ‹srail’e karfl› düzenlenen sald›r›lar› durdururken, ‹srail de bölgedeki ablukay› hafifletecek ve Gazze’deki kuflatmaya son verecek. ‹ki taraf aras›nda var›lan anlaflma uyar›nca daha sonraki aflamada Hamas’›n elinde tuttu¤u bir ‹srail askerinin serbest b›rak›lmas› karfl›l›¤›nda Gazze’nin M›s›r s›n›r›ndaki k›sm›n›n d›fl dünyaya aç›lmas› gündeme gelecek. ‹srail ile Hamas örgütü aras›ndaki ateflkesin 6 ay sürmesi öngörülüyor.

Gazze fieridi’ne geçifller kapat›ld› Filistin halk›n› sadece fiili sald›r›larla de¤il, tecrit ve ablukayla da teslim almaya dönük uygulamalar›n› ateflkes ihlaline paralel olarak devam ettiren

Ateflkes direniflin kriterlerine uygun de¤il! Gazze’de ve Bat› fieria’da yaflanan bu tablo, Filistin sorununu “çözme” iddias›yla bir dizi projeyi gündeme getiren emperyalistlerin tüm bu projelerinin, kendilerinin ve siyonistlerin ç›karlar›na hizmet edecek biçimde ele ald›klar›n›n somut göstergesidir. Filistinli çok say›da örgüt ise, Hamas’›n asl›nda giderek ‹srail’i tan›d›¤› fikrinde uzlafl›yorlar, bu örgütlerin bafl›nda ise FHKC gelmekte. Bunun içindir ki, Siyonist ablukaya karfl› direnifli ara vermeden sürdürenlerin bafl›nda da yine FHKC geliyor. Ayn› günlerde ulusal birlik kurma ça¤r›s› yapan FHKC, El Fetih taraf›ndan tutsak edilen siyasi tutsaklar›n durumunu takip etmek için bir komite kurdu ve ateflkese iliflkin düflüncelerini ise, Hamas-‹srail ateflkesinin koflullar›n›n ne FHKC’nin ne de di¤er gruplar›n kriterlerine uymad›¤› fleklinde aç›klad›.

11-24 Temmuz 2008 Stuttgart’ta 129 a/b “anti terör” yasalar›na karfl› BÜYÜK YÜRÜYÜfi

Almanya’da yürürlü¤e giren 129 yasa paragraflar›, 129/a-b maddeleri çok kapsaml› hak gasp› ile bir sald›r› içeriyor. Demokratik hak ve özgürlükler alabildi¤ine s›n›rland›r›larak yok ediliyor. “Terör örgütü” olarak görülen bir örgüt için, bu örgüt burada örgütlü hiçbir çal›flmas› olmayabilir, sizin o ülkedeki bu örgüt için aç›klama yapman›z, destek olman›z, suç kapsam› içinde al›n›yor. Yap›lan yeni düzenlemelerle kiflinin tüm özel yaflam alan› kontrol alt›nda tutulmak isteniyor. Bu yasalar ve düzenlemeler, Almanya ile s›n›rl› de¤il, tüm Avrupa ülkelerinde koordineli olarak yap›l›yor. Topluma korku psikolojisi egemen k›l›nmak isteniyor. Bu yasa ve düzenlemeler sadece göçmenleri de¤il, tüm insanlar› ilgilendiriyor, sald›r›n›n hedefinde tutuyor. Sol güçlere karfl› ilk kapsaml› 129 b davas› olan Stuttgart-Stammheim davas› ile, 129 b meflrulaflt›r›lmak isteniyor. Ayr›ca yine ayn› maddeden TKP/ML davas› devam etmekte. Sald›r›lar gün geçtikçe tüm devrimci ve demokrat çevreleri içine almakta. Bu kapsamda Stuttgart’ta birleflen içinde AT‹F’inde bulundu¤u Türkiyeli ve Alman Devrimci Demokrat çevrelerce 5 Temmuz Cumartesi günü bir yürüyüfl düzenlendi. Yürüyüfl Stuttgart’n merkezinde Lautenschlagerstraße’de saat 14:00 da bafllad›. Toplanma alan›nda yap›lan aç›klamayla yürüyüfle geçen kitle yer yer durarak bas›n aç›klamalar›n› okundu. Yürüyüfl boyunca polisin provokatif tutumu yer yer yürüyüflün durmas›na ve gerginliklere sebep oldu, çok say›da polisin yürüyüfl güzergah›n› kuflatmas› ve sert tavr› protesto edildi. Yürüyüfl ‹çiflleri Bakanl›¤› önünde yap›lan bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan kitlenin toplu flekilde da¤›lmas› ile son buldu. Kitlenin da¤›lmas› esnas›nda polisin adeta Stuttgart merkezini kuflatmas› ve geç saatlere kadar çekilmemesi dikkat çekiciydi. (AT‹F Stutgart)


İşçi-köylü 13

11-24 Temmuz 2008

Çingenelere Mussolini yöntemi! itler ve Mussolini faflizmi döneminde en çok ac› çeken halklardan biri olan Çingeneler, bugün ‹talya’da yine benzer sald›r›larla karfl› karfl›yalar. ‹talyan hükümeti 2. Emperyalist Paylafl›m Savafl› y›llar›ndaki uygulamalar›n benzeri olan Çingenelerin parmak izlerini toplama uygulamas›n› hayata geçirmeye çal›fl›yor. ‹talya’da yaflayan 160 binin üzerindeki Çingenenin parmak izlerinin toplanmas›n› öneren hükümete halk büyük bir tepki gösterirken, hükümet uygulamay› hayata geçirme yönlü projesindeki ›srar›n› sürdürüyor. Hükümet uygulamay› “‹talya’da kalma hakk› olanlar›n düzgün koflullarda yaflamas›n›n, kalanlar›n ise geri gönderilmesinin sa¤lanmas›” olarak gerekçelendiriyor. Çingenelere dönük sald›r›lar ise sadece parmak izi toplama ile s›n›rl› de¤il. Afl›r› milliyetçi Silvio Berlusconi’nin yeniden baflbakan seçilmesinden sonra gözle görünür bir yükselifle geçen ›rkç› dalgayla birlikte, Çingene kamplar›na dönük ›rkç› gruplar taraf›ndan sald›r›lar gerçeklefltirilmekte.

H

ÇEKOSLOVAKYA ekoslovakya hükümetinin, emeklilik yafl›n› 65 e ç›karmay› da kapsayan, “sosyal reform” politikas›, 1 milyondan fazla bir kiflinin kat›ld›¤› bir grevle protesto edildi. Greve sa¤l›k sektörü de genifl bir kat›l›m sa¤layarak, hastanelerin özellefltirilmesini protesto etti. Ayr›ca Skoda atölyelerindeki otomobil iflçileri de ayn› gün greve gittiler.

Ç

H‹ND‹STAN üksek vergileri ve akaryak›t fiyatlar›ndaki art›fl› protesto eden kamyon floförleri greve gittiler. Tüm Hindistan Motorlu Tafl›mac›l›k Birli¤i’nin ça¤r›s› ile gerçekleflen greve 4 milyondan fazla kamyon floförünün kat›ld›¤› bildiriliyor. Sendika sözcüleri grevin talepleri kabul edilinceye kadar sürece¤ini belirtirken, grev Hindistan hükümetini hareket geçirmekte gecikmedi ve bir hafta süren grev, yap›lan anlaflmayla sona erdi. Anlaflmaya göre, bir y›l süreyle otoyollarda ücretler dondurulacak. Kamyoncular 2004 y›l›nda da, bir hafta süren, benzer bir grev gerçeklefltirmifllerdi.

Y

Evrensel Bak›fl Küresel kriz küresel isyanlar› tetikliyor! ABD baflkanl›k seçimlerinin cumhuriyetçi aday› John McCain’in önde gelen dan›flmanlar›ndan birinin yapt›¤› aç›klama, emperyalistlerin kanl› dünya politikas›n› gözler önüne serdi bir kez daha. Cumhuriyetçi dan›flman, 11 Eylül benzeri bir sald›r›n›n, seçimleri kazanmalar› aç›s›ndan büyük bir avantaj oluflturaca¤›n› söylüyordu. ABD seçimleri yaklaflt›kça adaylar›n gerçek niyetleri de iyice a盤a ç›k›yor. Sadece cumhuriyetçi adaylar de¤il, “de¤iflim” vaat eden Obama’n›n “demokrat” makyaj› da yine yar›fl›n son günlerine do¤ru dökülmüfl gibi görünüyor. Hillary Cillinton ile “k›yas›ya” bir yar›fla giren ve bu yar›fltan “zafer” kazanarak ç›kan Obama da vermeye çal›flt›¤› güvercin imaj›n› h›zla terk etmifle benziyor. Obama’n›n flahin yan› giderek daha belirginlefliyor. ‹srail noktas›nda daha bafl›ndan beri Siyonist devletten yana bir tutum içinde oldu¤unu gizlemeyen, Siyonistlerin “güvenli¤ini” sa¤lamaya dönük, tüm gerekli yöntemlere baflvurulaca¤›n› aç›klamaktan çekinmeyen Obama, karfl›ym›fl gibi göründü¤ü Irak iflgaline iliflkin gerçek niyetini de ortaya koymufl bulunuyor. Adayl›k yar›fl›na girdi¤i günlerde, baflkan oldu¤unda ilk yapaca¤› ifllerden birini Irak’taki ABD askerlerini çekmek olarak getirirken, bugün bunun “çok zor” oldu¤unu söylemekten geri durmuyor.

Böylece ABD emperyalizminin iflgal politikalar›nda hiçbir de¤ifliklik olmayaca¤›n›n sinyallerini vererek, silah ve petrol tekellerinin “kayg›lar›n›” da gidermeye çal›fl›yor. Onun bu ç›k›fllar›, kimi “iyi niyetliler” taraf›ndan, Cumhuriyetçilerin oylar›n› arkas›na almaya dönük bir taktik olarak aç›klanmaya çal›fl›lsa da, Obama’n›n ABD emperyalizminin ç›karlar›n› koruma noktas›nda kendinden öncekileri aratmayaca¤›na kesin gözle bakmak gerekiyor. Çünkü flunu görmek gerekiyor ki, Obama’n›n arkas›ndaki gerçek gücü yine, halk de¤il, savafl tekelleri oluflturuyor. Emperyalizmin küresel krizinin giderek derinleflmesi, emperyalistlere daha fazla sald›rganl›ktan baflka bir seçenek b›rakm›yor. Bunun içindir ki, ifl bafl›na getirilen veya getirilecek olan kifliliklerin, emperyalizmin halklara dönük iflgal, katliam, sosyal y›k›m politikalar›n›n önünde engel olmayacak kifliliklerden seçilmesine, dün oldu¤undan daha fazla önem veriliyor. Gerek ABD emperyalizminin gerekse AB vd. emperyalist güçlerin, baflta askeri sald›rganl›k olmak üzere, halklara dönük her türden sald›r›lar›n›n dozunu önümüzdeki süreçte de art›rarak sürdürme niyetinde olduklar› kesin. Ancak özellikle de askeri sald›rganl›k ba¤lam›ndaki niyetlerini hayata geçirmenin giderek zorlaflt›¤›n› da görmekteler. Bu zor-

luk en baflta da dünyay› büyük bir h›zla saran küresel g›da krizinin yaratt›¤› aya¤a kalk›fllardan kaynaklanmakta. Bir di¤er zorluk ise, mevcut krizin ekonomide yaratt›¤› çöküntü ve her askeri sald›r›n›n bu çöküntüyü daha da derinlefltirmesi. Emperyalistlerin Ortado¤u stratejisindeki önemini hala koruyan ‹ran’a dönük onca haz›rl›¤a, ortal›kta dolaflan onca spekülasyona karfl›n, bunun hayata geçirilememesinin bafll›ca nedeni de yine, çap› önceki sald›r›lar› hayli aflaca¤› kesin olan bir ‹ran sald›r›s›n›n, emperyalist güçlere onar›lmas› hayli güç derin ekonomik yaralar açmas›ndan duyulan korkudur. Bu korkuyu yaflayan en baflta da, öncü emperyalist güç rolünü yitirme kayg›s› giderek büyüyen, ABD emperyalizmidir. Çünkü son y›llarda art›rd›¤› askeri sald›rganl›k politikas›, faturas› giderek alt›ndan kalkmas› zor bir ekonomiksiyasal krizi tetiklemenin yan› s›ra, di¤er emperyalist güçlerle giriflti¤i rekabette aran›n giderek kapanmas›n› da getirmifl bulunuyor. Özellikle de Avrupal› emperyalist güçlerle yaflanan ezeli rekabette, Avrupal› güçlerin eli ABD emperyalizmi karfl›s›nda giderek daha da güçleniyor. Bu rekabette flu s›ralar art›k ekonomik-siyasal rekabetin yan› s›ra, askeri rekabet de öne ç›kmaya bafllam›fl bulunuyor. Son y›llarda askeri sald›rganl›k politikalar›na dahil olma noktas›nda ABD emperyalizmi ile yar›fl halinde olan AB emperyalistlerinin, askeri olarak da güçlenme ad›mlar›n› h›zland›rd›klar› görülüyor. Son dönemde daha çokça dillendirilen ve alt yap›s›na dönük bir dizi haz›rl›klar›n oldu¤u bilinen Avrupa Ordusu’nun kuruluflu art›k, 60 bin kifliden oluflacak ilk birli¤in nerede konuflland›-

Dünya

2 Temmuz fle fl ehitlerini an›yoruz 2 Temmuz Sivas flehitlerini AT‹GF (Avusturya Türkiyeli ‹flçi ve Gençlik Federasyonu) önderli¤inde çeflitli etkinlikler ile an›ld›. Yukar› Avusturya’da Viyana, Ternitz, Linz bölgelerinde anma etkinlikleri yap›ld›. Afla¤› Avusturya’da Tirol- Wörgl, Innsbruck, Vorarlberg bölgelerinde de anmalar düzenlendi. Havalar›n çok s›cak olmas› etkinliklere kat›l›m› engelleyememifltir. Yukar› Avusturya’da Ozan Dertli Divani ve AT‹GF temsilcisinin kat›ld›¤› bir panel organize edilmifltir. Yine ayn› kifliler üç bölgede daha sunum yapm›flt›r. Afla¤› Avusturya’da ise Yol TV’de çeflitli programlar yapan Hasan Harmanc› ile paneller gerçekleflmifltir. Paneller dizisi geçmiflten günümüze Alevilik ve hakim güçlerin yönelimini içeriyordu. AT‹GF taraf›ndan ilk kez gerçeklefltirilen bu faaliyetimiz hem derneklerimizde hem de taban›m›zda olumlu etkiler yaratm›flt›r. Baz› alanlar›m›zda Alevi Derneklerinin temsilcileri kat›lm›fl ve söz hakk› alarak mesajlar›n› sunmufllard›r. Bu bir olumluluktur, baz› alanlarda ise bu olumluluk yaflanmam›flt›r. (AT‹GF YK)

r›laca¤›n›n karar aflamas›na gelmesiyle birlikte, somutlaflm›fl bulunuyor. AB’nin sald›rganl›k gücünü sa¤lamlaflt›rma anlam›na da gelen bu ad›mlar ise, Fransa’n›n faflist Cumhurbaflkan› Sarkozy’nin AB dönem baflkan› olmas›yla birlikte, AB’nin önceliklerinin bafl s›ras›nda yer al›yor. Giderek Avrupa’n›n en faflist rejimlerinden birine dönüflen Fransa’n›n dönem baflkanl›¤› öyle görünüyor ki, AB emperyalistlerinin sadece askeri sald›rganl›kta de¤il, ayn› zamanda Avrupal› emekçilere dönük sosyal y›k›m sald›r›lar›nda ve de göçmenlere dönük ›rkç›-faflist politikalar›nda da daha radikal “önlemler” almas›n› da beraberinde getirecek. Görüldü¤ü gibi, sistemin küresel krizi, sistem sahiplerini halklara karfl› daha genifl çapl› sald›r›lar gerçeklefltirmeye itiyor. Çünkü bugün art›k, emperyalizme ba¤›ml› ülkelerden bafllayan açl›k ayaklanmalar›n›n, emperyalist metropolleri felç eden grev vb. direnifllerde yank›s›n› bulmas› söz konusudur. Emperyalistleri ve onlar›n yerli uflak-iflbirlikçilerini kara kara düflünmeye ve halklara dönük yeni ve daha kapsaml› sald›r› planlar› yapmaya iten de budur. Bu planlar› bofla ç›karacak olan yegane güç ise, dünyan›n dört bir yan›nda yükselen açl›k isyanlar›n›n, iflgal karfl›t› direnifllerin ve emekçilerin grev vb. eylemlerinin, s›n›fsal rotada seyir izleyen mücadelelerle buluflmas› olacakt›r. Emperyalist-kapitalist sistemin çöküflünü h›zland›racak ve onu tüm gerici-faflist kurumlar›yla birlikte yerle bir edecek olan da ezilenlerin bu buluflmas› olacakt›r!


İşçi-köylü 14

Enternasyonal

11-24 Temmuz 2008

TKP/ML T‹KKO gerillalar›yla söylefli...

Atefl k›v›lc›mdan ç›kar... -I-

ATEfi KIVILCIMDAN ÇIKAR...-IAç›klama; Elimize e-posta kanal›yla gelen yaz›y› güncelli¤inden ve haber de¤eri tafl›d›¤›ndan dolay› yaz› dizisi halinde yay›ml›yoruz.

Da¤lar… Heybetli görünüflleri, karl› tepeleri, derin vadileri ile do¤an›n, yaflam›n, umudun ve isyan türkülerinin sembolü... Vadilerinde zirvelerine do¤ru büyüyen yalç›n kayal›klar›, dar patikalar›, envai çeflit bitki örtüleri ile sevdal› yüreklere ilham kayna¤› olan da¤lar … Görkemli görünüflleriyle yürekleri k›v›lc›ma dönüfltüren da¤lar… Tarih boyunca sistemden umudunu yitiren ezilenlerin, zulme maruz kalanlar›n kurtuluflunun meskeni, umudu olmufltur da¤lar. Bunun içindir ki “da¤” kelimesi; ezilenlerin, sistem taraf›ndan horlananlar›n yüre¤inde özlemin ve baflkald›r› k›v›lc›mlar›n›n çakmas›na vesile olmufltur. Hasretle, umutla bakm›fllard›r da¤lar›n zirvelerine. Da¤lardan gelen bir ses, yanan bir atefl, bilinçlerinde k›p›rdamalar yarat›r, heyecanland›r›r onlar›. Da¤larla ezilenler aras›nda diyalektik ba¤lar kurulmufltur. Zalimlerin acizleflti¤i, ezilenlerin efsaneleflti¤i yerlerdir da¤lar. Latin Amerika’daki köylü isyanlar›nda, Zapatalar’da direnifle, ‹skoçya’da William Wallaess’›n flahs›nda ba¤›ms›zl›k, Afrika’da Omar Muhtar’da ulusal kurtulufla giden yol olmufltur. Ülkemizde de da¤lar, yaflam›n direniflle filizlendi¤i Baba ‹shaklardan Dadalo¤lu’na, Çak›rcal› Efe’den Seyit R›za’ya, Alifler’e kadar aç b›rak›lm›fl, zulme u¤ram›fl, yurdu iflgal edilmifl yoksul halk için özgürlü¤ün yeflerdi¤i, serpilip boy verdi¤i yerlerin bafl›nda gelmifltir. Tarihten bugüne çak›lan k›v›lc›mlar atefl olup ülkemizin dört bir yan›nda yang›nlara dönüflerek sarmalam›fl halk›n yüre¤ini, ateflin k›v›lc›mdan ç›kmas›n›n diyalekti¤i ile yürümüfllerdir da¤lara do¤ru. Yürüdükçe büyümüfl öfkeleri, büyüyen öfkeler sel olup akm›flt›r da¤lardan… Akan öfke seli sömürücünün, zorban›n yüre¤inde korku da¤lar›na, korku da¤lar› zulmün artmas›na, zulmün artmas› da¤lar›n doruklar›nda Demirci Kawa’n›n örsünün k›zg›nl›¤›nda yakt›¤› ateflle kurtuluflun alaz›na dönüflmüfltür. Y›k›lm›flt›r art›k zulmün saltanat›, da¤lar zirvelerine kurulan kardeflli¤in sofras›nda gelece¤ini bulmufltur. ‹nsanl›k kendini yeniden yaratmak için yani o büyük ütopyaya ulaflmak için nice engellerle dolu patikalardan, güneflin do¤du¤u yere do¤ru t›rmanmaya bafllam›flt›r. Da¤lar›n halklar›n kurtuluflu için tafl›d›¤› önem ça¤›m›zda yani proletaryan›n tarih sahnesine ç›kmas›yla bilimsel bir nitelik kazanm›flt›r. Halklar emperyalizme ve yerli gericilere karfl› proletaryan›n öncülü¤ünde kendilerinin güçlü, düflman›n ise zay›f oldu¤u da¤lardan kurtuluflun fitilini atefllemifltir. Bozk›rlar bu sefer bir daha hiç sönmemek üzere tutuflmaya bafllam›flt›r. Art›k tarih sahnesinde halklar›n savafl gücü gerilla vard›r. Ezilenler, yoksullar, yurdu iflgal edilmifl halklar da¤lar›n doruklar›nda kendi savafl sanat›n›; Halk Savafl›’n› yaratm›fl, gerilla; halk savafl› sanat›n›n

omurgas› olmufltur. Çin’de, Vietnam’da, Küba’da zaferin; günümüzde ise Nepal’de, Filipinler’de, Hindistan’da ve ülkemizde zafere giden yolun ad› olmufltur gerilla. Da¤lar gerillada, gerilla kitleler içinde ‘da¤’laflm›flt›r. Bilimsel dünya görüflünün yan›nda yaflam› da do¤an›n yasalar›na göre ifllemeye bafllam›flt›r. Romanlarda, fliirlerde, öykülerde kitlelerin efsaneleflen öncüleri olarak mistik bir havas› da vard›r gerillan›n. Gün bat›m›yla beraber k›z›llaflan güneflin ›fl›¤›yla da¤lar›n zirvelerinde görünen silüetleri, omuzunda silah›, s›rt›nda çantas›yla güneflin batmas›na tezat ›fl›k saçar. Dar patikalarda, orman›n kuytuluklar›nda; en olunmaz yerdedir o. Geceleri yürür, ayd›nlatmak içindir yürüyüflü. Ayd›nlat›r karanl›¤›. Kitlelerin içinde bir kuzey y›ld›z›d›r; gecenin en karan-

yap›ya sahip örgütlenmesiyle gerilla; düflmana karfl› savaflta maneviyat› da güçlü savafl örgütüdür. Bundand›r ki, düflman savaflta her türlü teknik üstünlü¤üne ra¤men bu taktikler karfl›s›nda bocalamakta, çareyi kitlelere sald›rarak, katliamlar yaparak, gerillan›n bulundu¤u alanlardaki kitleleri zorla yerinden yurdundan edip sürgüne göndermekte, köylerini yakmakta bulmaktad›r. Zaten kitlelerin kendisinin gerilla olmas› gerçe¤iyle halk ve gerilla etle t›rnak gibi birbirine kopmaz ba¤larla ba¤l›d›r. Düflman›n denizi kurutup bal›¤› avlama düflüncesi bu gerçekle bofla ç›kmaktad›r. Ne kadar katliamlar yap›l›rsa yap›ls›n, halk ne kadar zorla göç ettirilirse ettirilsin kitleler umudun güneflin do¤du¤u yerde oldu¤unun bilinciyle da¤lar›n zirvelerine yüzünü dönmüfllerdir art›k.

l›k oldu¤u anda yol göstericidir. Kitlelerden beslenir, bilincini keskinlefltirir. Varl›¤› umut, yoklu¤u zulmün ad›d›r. Bir vampir gibi kitlelerin kan›n› emenlerin gerilladan korkusu bundand›r. Korkar, gerillada cisimleflmesinden kitlelerin. Kitlelerin yaflad›¤› sömürünün, ezilmenin, politik bir isyana dönüflmesi, politikan›n kendi s›n›f›n›n ç›karlar›n›, kendi politik araçlar›n› yaratmas›n› gelece¤i aç›s›ndan tehlikeli gören egemenler ve her türlü gericiler daha bafltan gerillay› ezmek, yok etmek için tüm güçlerini seferber ederler. Ama tüm sald›r›lar›na, imha operasyonlar›na ra¤men gerilla karfl›s›nda çaresiz kalmaktad›rlar. Bunun nedenini de gerillan›n savafl taktiklerinde aramak gerekir. Kendinden güçlü bir orduya karfl› vur-kaç taktikleriyle düflman›na darbeler indiren, düflman›n› hiç beklemedi¤i bir anda ortaya ç›k›p, kaybolan, en zay›f halkas›ndan vurup düflman› parça parça yok etmeyi hedefleyen ve düzenli birlikler halinde de¤il, küçük gruplarla hareket edip h›zl› bir flekilde toplan›p, ayn› serilikte da¤›labilen, esnek bir

“Ölüm bizi affetmese de, ›fl›k olmaya devam edece¤iz” Proletarya Partisi de komünist önder ‹brahim Kaypakkaya önderli¤inde ülkemizin sosyo-ekonomik yap›s›n› do¤ru bir flekilde ortaya koyup; devletin niteli¤ini, s›n›f güçlerinin durumunu ve devrimin itici, temel ve öncü güçlerini çözümledikten sonra devrimin yolunu Halk Savafl›, temel mücadele biçimini gerilla mücadelesi olarak ortaya koymufltur. Proletarya Partisi tarih sahnesine ç›k›fl›yla beraber hemen gerilla mücadelesini örgütlemeye giriflmifl; bozk›r›n en kuru oldu¤u bölgelerde k›v›lc›m› çakm›flt›r. Ülkemizin iflçileri, köylüleri; yoksul Kürt halk› elli y›ll›k bir suskunluktan sonra gerçek öncüsüne kavuflmufl, parti faaliyetinin oldu¤u alanlarda halk öncü kurmay›n etraf›nda toplanmaya bafllam›flt›r. Ne var ki k›sa bir süre sonra komünist önderin tutsak düflüp sonras›nda katledilmesi ve ayn› çat›flmada T‹KKO’nun ilk komutan› Ali Haydar Y›ld›z yoldafl›n flehit düflmesinden sonra gerilla mücadelesi 80’li y›llara kadar

aksam›flt›r. Gerek Parti içindeki yanl›fl e¤ilimlerden ve gerekse de Parti içinde ç›kan hiziplerin yaratt›¤› tahribattan kaynakl› Parti Halk Savafl›n› büyütememifltir. 80’li y›llara gelindi¤inde ise a¤›r cunta koflullar›nda, herkesin kurtuluflu Avrupa’da arad›¤› zamanlarda ilk gerilla birliklerini ç›karm›fl, Dersim ve T. Kürdistan›’n›n di¤er bölgeleri bozk›r›n en kuru oldu¤u alanlar olarak yeniden tutuflmaya bafllam›flt›r. Haydar Aslanlar, Pir Hasan Kulaçlar, Mahmut fievki Karaa¤açlar, Behzat Firikler tutuflan bozk›r›n ilk k›v›lc›mlar› olmufllard›r. Dersim gerillan›n do¤du¤u topraklar olarak partimiz için önemli bir yere sahiptir. Art›k Dersim, topraklar›nda vurulup düflen evlatlar›n›n ac›s›yla yang›n olup sarmalam›flt›r halk›n yüre¤ini. Yang›n Hayrettin Bak›fllar, Zeki Uygunlar, Hüseyin Tosunlar, R›za Sökmenler, Kamile Öztürklerle büyümüfltür. Ölüm onlar› affetmese de ‘›fl›k olmaya devam edece¤iz’ diyerek zor dönemlerin dava insanlar› olmalar›n› ipi en önlerde gö¤üslemeleriyle göstermifllerdir. Kaz›m Çelikler, H›d›r Ayk›rlar, Cihan Tafllar, Perihan Çolaklar ›fl›¤›n menzile tafl›y›c›lar› olmufllad›r. Ölüm onlar› affetmese de ‘›fl›k olmaya devam edece¤iz’ diyerek devrim koflusunun maratoncusu olmufllard›r. Onlar kavgam›z›n granitten kayalar› olmufllard›r. Tarih sayfalar› 90’l› y›llar› gösterdi¤inde maraton koflusu Naki Göksular, Huriye Ç›taklar, H›d›r Do¤anlar, Y›ld›z Çiçekler, ‹smail Bulutlar imha tehdidi alt›nda, her türlü sald›r› karfl›s›nda “temiz bir yürek tafl›mak kolay de¤ildir” diyerek maraton koflusunun temposunu h›zland›rm›fllard›r. Gerilla mücadelesi ’90’l› y›llarda, emperyalizmin -sosyal emperyalizmin çöküflünün ard›ndan- tüm dünyada estirdi¤i tasfiyeci, teslimiyetçi rüzgara ra¤men ivmelenmifl gerek Proletarya Partisi’nin gerekse de Kürt ulusal hareketinin yükseltti¤i bu bayrak düflmana korku halk kitlelerine umut olmufltur. Kitleler ’80 faflist darbesinin atm›fl oldu¤u ölü topra¤›n› üzerinden atm›fl, yeniden yüzünü da¤lara do¤ru dönmüfltür. Dersim topraklar› Partizan gerillalarla an›lmaya bafllam›flt›r art›k. Dursun Erkullar, Tuncay Çar›kç›o¤lu da¤lar›n doruklar›na adlar›n› kanlar›yla yazm›fllard›r. Da¤lar›n doruklar› amans›zd›r. Zordur da¤lar› fethetmek. Zemheri k›flta geçit vermez. ‹natç›d›r. Düflman›n hain pusular›nda da¤lar› aflmak çelikten bir irade ister. Ama nafiledir Partizanlar›n iradesi karfl›s›nda direnmek. El ve aya¤›n buz kesti¤i bir yürüyüfltür onlar›nki, Alpler’den Munzur’a tafl›nan. Enternasyonalizmin k›z›l gülü Barbara Anna Kistler Proletarya Partisi’nin yükseltti¤i gerilla mücadelesine elinde halklar›n k›z›l bayra¤›n› dalgaland›rarak yan›t vermifltir. Ali Demirda¤, Erkan Fener, Ali Ekber Batasul, Zeki Peker, Ali ‹hsan Yalç›n Yel Da¤› yürüyüflünde boran ve tipiye karfl› marfllar›y-


İşçi-köylü 15

11-24 Temmuz 2008 la devrimi hayk›rm›fllard›r. Yürüyüflün sonu Partizanlar›n destanlaflan zaferiyle gelece¤e kaz›nm›flt›r. Gerillan›n yükseltti¤i mücadele düflman› ç›lg›na çevirmifl gerilla karfl›s›ndaki çaresizli¤ini halka sald›rarak, katliamlar yaparak göstermifltir. T. Kürdistan› düflman›n vahfleti ile kan gölüne dönmüfltür. Kürt halk›n›n ac›lar› tarihin derinliklerinden bir 盤l›k olup günümüzde yank›lanm›flt›r. Halk bir kez daha ezenlerin zorbal›¤›yla karfl›laflm›flt›r. Yak›lan köyler, yerinden yurdundan edilen köylüler faflizmin vahfletinin resmini tüm dünya halklar›na gösteriyordu. Dersim ambargolarla, zorla göçlerle teslim al›nmaya çal›fl›l›yordu. Ama Dersim halk› Patron-a¤a devletini ’38’lerden tan›yordu, bafl e¤memiflti hiçbir zaman, yine teslim alamam›flt› düflman. Kürt halk› evlatlar›n› en zor anlar›nda bile sahiplenmekten vazgeçmedi. Ayn› süreçte burjuvazinin Partimiz içindeki uzant›lar› da bofl durmam›fl Partiyi içten darbeleyerek partiyi zay›flatmaya, yok etmeye çal›flm›flt›r. Parti yaflad›¤› sorunlardan, içten yedi¤i darbeden kaynakl› y›llarca kendisine kap›s›n› açan, onu sahiplenen halk›n yan›nda olamam›fl, görevini yerine getirememifltir. “F›rt›nalar ‹çinde B›çak S›rt›nda”d›r art›k yürüyüfl. Önümüzde daha zorlu daha çetin yol vard›r. Halil Çak›ro¤lu, Munzur Keskin, Süheyla Da¤deviren, Eyüp Güllen yoldafllar b›çak s›rt›nda yürüyüflün meflalesi, darbecili¤e ve düflmana en tereddütsüz yan›t› olmufllard›r. T. Kürdistan› bir yang›n halindeyken Partimiz do¤up büyüdü¤ü, serpilip boy verdi¤i bu topraklarda kalbini b›rakarak ve yeniden dönmek üzere gitmek zorunda kalm›flt›r.

“Amac› olan›n gücü de vard›r” Parti her türlü iç düflmana ve faflizmin sald›r›lar›na ra¤men 2. OPK’s›n› (6. Konferans›n›) zaferle sonuçland›rarak ideolojisinden ald›¤› güçle MLM’nin k›z›l bayra¤›n› tekrar göklerde dalgaland›rm›flt›r. Yeniden savafl rotas›na girmifl düflmanlar›n›n a¤z› salyal› zafer naralar› bo¤azlar›na dü¤ümlenmifltir. TKP/ML T‹KKO do¤ru siyaseti ve düflmana do¤rulttu¤u silahlar›yla olumsuzluklar› olumlulu¤a, y›lg›nl›¤› direnifle çevirmifltir. Halk Ordusunun silahlar›n›n sesi art›k Karadeniz’de yank›lanmaya bafllam›flt›r. Karadeniz’de Mehmet Demirda¤lar, Özgür Kemal Karabulutlar, Ayfer Celepler, Seyit Külekçiler, Bar›fl Aslanlar, Murat Denizlerle partimiz k›z›llaflm›fl devrim ›rma¤›nda daha gür akmaya bafllam›flt›r. Proletarya Partisi’nin kalbi bu süreçte b›rakt›¤› yerde atmaya devam etmifl; Yusuf Ayatalar, Hasan Akyollar, Fehiman Bozkurtlar Dersim’de kesintiye u¤rayan mücadeleyi yeniden bafllatmak ve Dersim halk›n›n ac›lar›na ortak olmak için yine bu topraklara dönmüfllerdir. Yaln›z çok zaman geçmeden bu yoldafllar da silah elde dövüflerek flehit düflmüfller, faaliyet tekrardan kesintiye u¤ram›flt›r. Fakat “amac› olan›n gücü de vard›r.” Proletarya Partisi bu bilinçle hareket ederek Dersim’e dönme ›srar›ndan vazgeçmemifl, bedeli flehitlerimizin üzerinden de yükselse Dersim’e do¤ru yürümeye devam etmifltir. Ahmet Laço, Sevda Y›ld›z, Muharrem Yi¤itsoy, Aflk›n Günel, Cafer Kara, Mehtap Kara ›srarla dövüflmenin kavgayla büyümenin ad›n› kanlar›yla yeniden Munzurlara yazd›lar.

Kör b›çaklar kan ç›karmaz! Proletarya Partisi birkaç y›ld›r Dersim’de yeniden gerilla faaliyetini sürdürüyor. Henüz istenilen düzeyde olmasa da ortaya koydu¤u mütevazi ama cüretli ad›mlarla kavgay› büyüten bir irade sergiliyor. Gerilla mücadelesinden ç›kar›lan dersler bugün aç›s›ndan her zamankinden daha fazla önem kazanmaktad›r. Gerilla mücadelesinin kitlelerin bizzat kendi mücadelesi oldu¤unun kitlelere kavrat›lmas› ve savaflt›r›lmas› bilinci bugün daha ileri bir boyutta Parti taraf›ndan dile getirilmektedir. Halk ordusu gerillalar›n›n önüne koyduklar› görevler kitleler içinde ajitasyon-propaganda faaliyeti yürütmek, onlar› komitelerde örgütlemek ve bunlar›n yan›nda kendi özgün pratiklerinden ç›kacak kendi öz örgütlülüklerinde örgütlemek, Halk Savafl› bayra¤›n› bozk›r›n bu en kuru oldu¤u yerde yükseltmektir. Kitlelere dayanmayan bir Komünist Parti düflman›yla girdi¤i bu eflitsiz mücadelede baflar›ya ulaflamaz. “Kör b›çak kan ç›karmaz.” Halk; devrim mücadelesinin keskin b›ça¤›, düflman› yok edecek esas güçtür. Kitlesiz bir parti, kitlesiz bir ordu kör b›ça¤a benzer. Bunun yan›nda kitlelerle bütünleflmifl, kitleler taraf›ndan öncülü¤ü kabul görmüfl Komünist Partisini hiçbir güç yenemez.

Gerillalarla karfl›laflma... Bizi karfl›layan kurye ile birlikte yola koyuluyoruz. ‹çimizde gerillalarla karfl›laflacak olman›n getirdi¤i bir heyecan var. Daha öncesinden de Karadeniz’de gerillalarla yap›lan röportajlar yay›nlanm›flt› ama Dersim’de bunu yapmak apayr› bir duygu veriyor insana. Gecenin karanl›¤›nda yürüyoruz. Zifiri bir karanl›k var. Bundan dolay› da araziye uyum sa¤lamada ilk bafllarda biraz zorlan›yoruz. Ama yürüdükçe ve kuryenin araziye

iliflkin verdi¤i bilgilerle yaflad›¤›m›z zorlu¤u bir nebze de olsa atlat›yoruz. Uzunca bir yürüyüflten sonra kuryemiz aniden duruyor. Kuryenin bu ani duruflu bir heyecan yarat›yor ve biz de oldu¤umuz yerde duruyoruz. K›sa süren bir sessizli¤in ard›ndan kurye ile gerillalar aras›nda daha öncesinden kararlaflt›rd›klar› flifreli haberleflme gerçeklefliyor. Karfl›l›kl› flifreli haberleflmeler sonras› bir anda sa¤›m›zdan solumuzdan gerillalar ortaya ç›kmaya bafll›yor. Bizdeki heyecan gerillalar›n ortaya ç›kmas›yla doru¤a ulafl›yor. Yan›m›za gelen ilk gerilla ile o heyecan anaforuyla sar›l›p hal hat›r soruyoruz. Yan›m›za gelen di¤er gerillalarla da hal hat›r sorduktan sonra birli¤in komutan› hemen hareket etmemiz gerekti¤ini anlat›yor ve k›sa süren bir düzenlemeden sonra yeniden hareket ediyoruz. Bundan sonraki yürüyüflümüz sand›¤›m›zdan daha da zorlu geçiyor. Yine uzunca bir yürüyüflten sonra yorgunluktan bitap düfltü¤ümüzü sand›¤›m›z s›ralarda ve günün ›fl›mas›na yak›n o gün kalaca¤›m›z yere geldi¤imizi bildiriyor birli¤in komutan›. Konaklayaca¤›m›z yerin güvenli¤i al›nd›ktan sonra uyuyoruz. Çay, peynir ve ekmekten oluflan yeme¤imizi yedikten sonra birli¤in komutan› hemen yak›n›m›zda PKK gerillalar›n›n da konaklad›¤›n›, her an yan›m›za gelebileceklerini anlat›yor. Bir süre sonra komutan ana birlikle ba¤lant› kurmak için yan›m›zdan ayr›l›yor. Biz de çevreyi kontrol ediyoruz. Bulundu¤umuz yerin hemen alt›nda çok s›k olmasa da bir ormanl›k alan var. Kald›¤›m›z yer ise yüksek ve keskin kayal›klarla çevrili bir alan. Kald›¤›m›z yerin bulundu¤umuz alana hakim bir yer olmas› dikkatimizi çeken bir özellik oluyor. Etraf her türlü hava ve kara sald›r›s›na karfl› do¤al mevzilerle dolu. Ayr›ca gerilla da kendi tedbirlerini alm›fl durumda. Bu arada komutan da ana birlikle ba¤lant› kurmufl ve yan›nda iki HPG gerillas› ile birlikte geri dönüyor.

Enternasyonal Hemen HPG gerillalar›yla tan›fl›yoruz. Bu arada T‹KKO ve HPG gerillalar›n›n birbirlerine karfl› s›cak yaklafl›mlar› ve diyaloglar› dikkatimizi çekiyor. Daha sonras›nda bu durumu T‹KKO gerillalar›na sordu¤umuzda PKK’lilerle iliflkilerinin çok iyi oldu¤unu belirtiyorlar. PKK gerillalar›yla hemen sürece ve bölgeye dair sohbete koyuluyoruz. Mücadelenin genel seyri ve gelinen aflamadaki düflüncelerini aktar›yorlar. Bize karfl› bir s›cakl›klar› ve mütevaz›l›klar› ile k›sa zamanda ayn› s›cakl›¤› biz de yakal›yoruz. Bizler sohbete dald›¤›m›z s›ralarda aniden hava sald›r›s›na maruz kal›yoruz. Hemen mevzilerimize giriyoruz. Bir süre daha bekledikten sonra helikopterler geldi¤i gibi gidiyorlar. Helikopterden at›lan bir fleyler oldu¤u söyleniyor. Ne oldu¤unu sordu¤umuzda TC askerlerinin kimi zaman havadan bildiri vb. fleyler atmalar›n›n yan›nda özellikle yaz süreçlerinde ormana zarar vermek amaçl› t›rt›l, zehirli y›lan gibi böcekler att›klar›n› belirtiyorlar. Ve bu böceklerin tarlalara ve köylülere çok ciddi zararlar verdi¤ini de ekliyorlar. PKK gerillalar›yla sohbetimiz daha sonra tekrar görüflme dilekleriyle son buluyor. Bizler de ana birli¤e ulaflmak için son haz›rl›klar›m›z› yapmaya bafll›yoruz. Baz› gerillalar çantalar›m›z› haz›rl›yorlar, ana birli¤e gidecek olan eflyalar› itina ile çantalara yerlefltirirken baz› gerillalar ise orada b›rak›lacak eflyalar›n kamuflesiyle ilgileniyorlar. Bulundu¤umuz yerin kamuflesi yap›ld›ktan ve birli¤in komutan› yol güzergah›nda uyulmas› gereken kurallar› da söyledikten sonra yola koyuluyoruz. Yol güzergah›m›z sarp derin vadilerden olufluyor. Bafll›yoruz bulundu¤umuz tepeden daha da yukar›lara t›rmanmaya. Bir saat kadar t›rmand›ktan sonra tekrar PKK’lilerle karfl›lafl›yoruz. Buradaki gerillalar ile de tan›fl›yoruz. K›sa bir süre kald›ktan sonra karfl›l›kl› “baflar›” dilekleriyle ayr›l›p t›rmanmaya devam ediyoruz. Bir-iki saat kadar daha yürüdükten sonra bu sefer yürüyüflümüz afla¤›ya do¤ru inifle geçiyor. Bu yürüyüflümüz kimi zaman s›rt boyu giderek, vadilere inerek, tekrar t›rmanarak devam ediyor. Yoruldu¤umuzda komutan molalar vererek dinlenmemizi sa¤l›yor. Bize karfl› ellerinden geldi¤ince hassas davran›yorlar. Tabi ayn› zamanda esprileriyle de bize tak›lmay› da ihmal etmiyorlar. Gerillada zorlu do¤a koflullar›na ra¤men güçlü moral ve motivasyon oldu¤unu fark ediyoruz. En zorlu anlarda bile esprileriyle koflullarla dalga geçmesini biliyorlar. Bu da bize ayr›ca güç kayna¤› oluyor. Daha bir ›srarla t›rman›yoruz, daha bir inatla iniyoruz. (Devam edecek)


Politik gündem AKP hükümetinin ikinci dönemi, kendi aralar›nda yaflad›klar› fliddetli dalafllara ra¤men halk›m›za-emekçilere yönelik sald›r›lar›n yo¤unlaflt›¤› bir dönem oldu. Zaten biçimsel olan demokratik hak ve özgürlüklere yönelik sald›r›lar katmerleflti. Varolan ve gittikçe derinleflen ekonomik krize paralel; sömürüyü derinlefltirecek yasalar ç›kart›ld›-ç›kar›lmaya devam ediyor. fiimdi de sendikal haklar›, toplu ifl sözleflmesi ile grev hakk›n› yok eden yeni bir yasan›n haz›rl›klar› Meclis alt komisyonlar›nda sürdürülüyor. SSGSS yasas›na karfl›, tabandan gelen bask› dolay›s›yla sendikalar hareketlenmek zorunda kalsalar da, ‹stihdam Paketi’ne karfl› tek bir eylem dahi yap›lmam›flt›. 2821 say›l› Sendikalar Yasas› ile 2822 say›l› Toplu ‹fl Sözleflmesi, Grev ve Lokavt Yasas›’na karfl› da sendika baflkanlar›n›n yapt›¤› bir-iki bas›n aç›klamas› ve gazetelere verilen bir-iki mülakat d›fl›nda bir fley yap›lmam›flt›r! Oysa ki bu yasa iflçilerin örgütlenme haklar›n› yok eden, üretimden gelen güçlerini kullanmalar›n› engelleyen 1980 yasas›ndan bile daha geri maddeleri içermektedir. Bu yasa, ad›ndan da aç›kça anlafl›laca¤› gibi direkt olarak sendikal örgütlemeye karfl› bir yasad›r. Böyle kapsaml› bir sald›r› yasas›na karfl› sendika baflkanlar›n›n yapt›lar› birkaç bas›n aç›klamas›nda vurgulad›klar› yanlar sadece ‹LO’nun yasalar›na uyulmas›, iflkollar›ndaki baraj vs. oldu. Aç›klamalarda bu yasan›n ba¤›ms›z-devrimci sendikalar›n kurulmas›n› imkans›zlaflt›ran, sendika a¤al›¤›n› pekifltiren, bürokrat-reformist sendika yönetimlerini güçlendiren yanlardan bahsedilmiyor. Elbette ki bizim aç›m›zdan sorun birkaç maddenin de¤ifltirilmesi de¤ildir. T›pk›, SSGSS ve ‹stihdam Paketi’nde oldu¤u gibi yasan›n tümden geri çekilmesini, örgütlenme özgürlü¤ünün, toplu sözleflme ve grev hakk›n›n önündeki tüm engellerin kay›ts›z-flarts›z kald›r›lmas›n› istiyoruz. Bununla birlikte yasan›n teflhiri aç›s›ndan maddelerini incelemek de bizim görevimizdir.

Devlet vesayetinde, reformist-bürokratik sendikac›l›k güçlendirilmek isteniyor! Madalyonun di¤er yüzünü gözlerden saklamak, dile getirmemek burjuva siyasetinin, medyas›n›n temel özelli¤idir. Bu yan›yla 2821 ve 2822 say›l› yasalarda yap›lmas› düflünülen, % 10’luk ifl kolu baraj›n›n kald›r›lmas›n›, sendikalar›n yurtd›fl›nda temsilcilik açabilmelerini, 28 olan ifl kolu say›s›n› 18’e düflürmelerini, sendikalar›n TV sahibi olabilmelerini ön plana ç›karmalar› do¤ald›r. Fakat gerçek hiç de, yans›t›ld›¤› gibi de¤ildir. Türkiye’de çal›flanlar›n sadece % 5’i sendikal›d›r. Sendikalar›n reformistsar› niteli¤ine ra¤men; sendikal örgütlenmenin önünde birçok yasak mevcuttur. Türk-‹fl’in aç›klamalar›na göre son 5 y›lda 35 bini aflk›n iflçi sendikaya üye olmalar›n-

İşçi-köylü 16 dan dolay› iflten ç›kart›lm›flt›r. (13.06.08Cumhuriyet) Telra, Ünilever, Desa, Venüs giyim, Tersaneler, Yörsan… Sadece bu birkaç ay içinde bafllayan ve sendikal hak talebiyle bafllat›lan grevlerdir. Esnek çal›flman›n, tafleronlaflt›rman›n, kölece ifl koflullar›n›n hakim k›l›nmaya çal›fl›ld›¤› ülkemizde; iflçilerin reformist sendikalar öncülü¤ünde dahi olsa, örgütlenmelerinden korkulmaktad›r. Çünkü ucuz ifl gücü Türkiye kompradorlar›n›n en büyük kozudur. Bu nedenle s›n›f çizgisine sahip olan ve son olarak SSGSS’ye karfl› eylemlerde ve 1 May›s’ta görüldü¤ü gibi bürokratik-reformist sendika merkezlerinden ayr› tav›r

bilecek. (06.06.08-Evrensel) Yani sendika yönetim kurulu ile herhangi bir anlaflmazl›¤a düflüldü¤ünde flubelerin kapat›lmas›n›n önünde engel kalm›yor. Devlet mahkeme kararlar› ile sendika kapatt›r›p, teflhir olmak yerine, bu ifli direkt olarak sendika yönetimine yapt›rm›fl olacak. Yani bu yasa ile sendikalar devlete ba¤l› bir kamu kuruluflu derekesine getirilmek istenmektedir.

Grev yasaklar›, hapis ve para cezas› da eklenerek devam ediyor! Burjuva bas›n›n ön plana ç›kard›¤› bir di¤er “yenilik”, grev yasa¤›n›n bankac›l›k,

Sendikal hak ve özgürlükleri yok eden yasa tasar›s›

! a d ›n r la n o y is m o k Meclis alan flubeler hedef olmufltur. Taslakta sendikalar›n toplu ifl sözleflmesi yapabilmelerinde aranan % 10’luk baraj kald›r›lm›flt›r. Ama bunun yerine Ekonomik ve Sosyal Konsey’de (ESK) temsil edilen ve 80 bin üyesi bulunan bir konfederasyona üye olma koflulu getiriliyor. Ayr›ca ifl yeri düzeyinde geçerli olan % 50+1 baraj›nda bir de¤ifliklik yap›lmam›flt›r. ESK; “yönetiflim” ad› alt›nda iflçi s›n›f›na karfl› devletle uzlaflman›n platformudur. Mevcut sendikalar içerisinde örgütlenmenin iflten at›lma ve gözalt›larla karfl›land›¤› ülkemizde bu yasayla birlikte ESK’n›n denetimi d›fl›nda sendika kurulabilmesi, kurulsa bile toplu sözleflme-grev hakk›na sahip olabilmesi imkans›z hale getirilmek istenmektedir. Fakat bu engellemeler de yetmiyor olacak ki, sendika genel kurullar› flube açmak veya sendika flubesinin faaliyet sahas›ndaki ifl yerinde üye say›s›n›n 250’nin alt›na düflmesi halinde flubenin kapat›lmas› için sendika yönetim kuruluna yetki vere-

flehir içi tafl›mac›l›k, petro kimya ve özel okullarda kald›r›lmas›d›r. En baflta flunu vurgulamak gerekir ki, “milli güvenlik ve genel sa¤l›k” gerekçeleri ve grevlerin yasaklanmas› konusunda bir de¤ifliklik yap›lmam›flt›r. Halen geçerli olan yasada da lastik, cam ve madencilik yasak kapsam›nda olmamas›na ra¤men; buradaki grevler farkl› zamanlarda “milli güvenlik” gerekçesiyle “ertelenmifltir”. Bunun d›fl›nda mesela bankac›l›k sektöründe “sözleflmeler gere¤i taahhüt edilen hizmetlerin grev ve lokavt uygulamas› s›ras›nda verilmesine devam edilecek” deniliyor. Bankalardaki ifllemlerin ço¤u sözleflmelerle yürütüldü¤ü için, burada grevlerin yap›lamayaca¤› aç›kt›r. Özel okullarda grev yasa¤›n›n kald›r›lmas›n› (!) “e¤itim ve ö¤retim kurumlar›nda grev yasa¤› kald›r›l›yor” fleklinde lanse edilmesini bir kenara koysak bile; özel okullarda hemen hemen hiç sendikal› ö¤retmen olmamas› burada da grevi imkans›zlaflt›r›yor. (14.06.08-A. Çelik-Radikal)

11-24 Temmuz 2008 8 fiubat 2008’de Resmi Gazete’de 2822 say›l› Grev ve Lokavt Yasas›’nda de¤ifliklik ile ilgili bir yasa yay›mland›. Bu yasan›n Meclis’ten geçifli de Resmi Gazete’de yay›nlammas› da sessiz-sedas›z oldu. Bu de¤iflikli¤in flimdi yap›lan genifl kapsaml› de¤ifliklik beklenmeden alelacele yap›lmas› özellikle SSGSS, ‹stihdam Paketi’nin geçmesinden önce yap›lmas› amac›n ne oldu¤unu zaten apaç›k göstermektedir. Bu de¤iflikli¤e göre; “kanunda belirtilen flartlar gerçekleflmeden grev veya lokavt karar› verenler, bunu teflvik edenler, zorlayanlar veya propagandas›n› yapanlar üç aya kadar hapis cezas› ile cezaland›r›lacak. Yine ayn› yasaya göre hükümetin bir karar›n› protesto amac›yla yasad›fl› grev propagandas›n› yapanlar bir y›la kadar hapis cezas› alabilecek.” (05.06.08-Cumhuriyet- Atilla Özsever) Yani devlet kendi denetimi ve kontrolü d›fl›ndaki olas› tüm geliflmelere karfl› yeni cezalar öngörüyor. “Bu ifl yerinde grev vard›r” d›fl›nda afifl, pankart türü ilan araçlar› asanlar veya yaz› yazanlara 10 bin YTL para cezas› uygulanacak. Sendika üyesi iflçinin iflsiz kalmas› ve iflsizlik halinin bir y›l› doldurmas› durumunda sendika üyeli¤i iptal edilecek! Yasadaki maddelerin hepsine burada yer vermek mümkün de¤il. Bununla birlikte sadece bu bahsetti¤imiz maddeler ile nas›l bir sendikac›l›¤›n hedeflendi¤i aç›kça ortaya ç›kmaktad›r. Aç›ktan ESK yoluyla devletin vesayeti alt›na sokulmaya çal›flmalar› d›fl›nda militan bir durufla sahip olan sendikalar›n bürokratik-reformist sendikalar arac›l›¤› ile kapat›lmas› da dahi olmak üzere önlemler al›nmak istenmektedir.

Yasa geri çekilsin! Örgütlenme önündeki engeller kay›ts›z-flarts›z kald›r›ls›n! Baflta da vurgulad›¤›m›z gibi bu yasaya karfl› sendikalar›n hiçbir eylemi olmam›flt›r. Bas›n aç›klamas› yapman›n tepki olarak “‹LO’ya kat›lmayaca¤›m” demenin hiçbir hükmü-etkisi yoktur. Bu yasalara karfl› harekete geçmenin esas sorumlulu¤u devrimcimilitan bir çizgi izleme kararl›l›¤›ndaki sendika flubeleridir. Devrimci-demokrat kesimlerdir. Bu yasa sendikal hak ve özgürlüklere yönelik kapsaml› bir sald›r›d›r. Yasadan en çok faydalanacak durumda olan sendika a¤alar›n›n bu yasaya karfl› ç›kmas› beklenemez. Sömürünün had safhaya vard›¤› ülkemizde her gün yeni bir yerde grev ilan edilmektedir. Krizlerin derinleflmesiyle birlikte bu grevlerle bafl etmenin yolu olarak devlet söz konusu yasay› ç›kartmak istemektedir. Bu kadar hak gasp›na ra¤men patron örgütleri bu yasay› yetersiz görmekte ve onlar da muhalefet etmektedir. Ki alt komisyonlarda bu kadar süre kalmas›n›n nedeni budur. Bizim görevimiz önemli kazan›mlar olan sendikal hak ve özgürlüklere sahip ç›kmak, yasan›n ç›kmas›n› engellemeye yönelik eylemler yapmak ve örgütlenmenin önündeki her türlü engelin kay›ts›z-flarts›z kald›r›lmas›n› savunmakt›r.


11-24 Temmuz 2008

İşçi-köylü 17

Politik gündem

’68 Hareketi ve Büyük Proleter Kültür Devrimi Ülkemizde ve dünyada tarihi olaylar, olgular tart›fl›l›rken baz› gerçeklerin gizlenmesi, ad›n›n an›lmamas› çokça rastlanan bir tarzd›r. Herkes bilir ki, Türkiye’de ’70’li y›llar devrimci hareketi tart›fl›l›rken Kaypakkaya onca farkl› ve belirleyici düzeyde ileri olan düflüncelerine, elefltirilerine ve durufluna ra¤men, gündeme getirilmekten kaç›n›l›r. Ayn› düzlemdeki gizlenmeyi Maoizm için de yaflamaktay›z. Hele 40. y›l› dolay›s›yla daha yo¤un ve ayr›nt›l› tart›fl›lmas›na ra¤men ’68 Hareketini önemli derecede etkileyen Büyük Proleter Kültür Devrimi’nden söz edilmemesi bu tarz›n çok uç biçimlerinden biridir. ’68 Hareketi Türkiye’de Deniz Gezmifller nezdinde tart›fl›l›rken de ayn› özelli¤i gözlemledik. Kimi küçük burjuva sözümona özgürlükçüler ülkemizdeki ’68 Hareketini yarg›lay›p mahkum ederken, ayn› zamanda bu hareketin genel ’68 Hareketinden farkl› oldu¤unu, hatta z›t kutuplarda bulundu¤unu iddia ettiler. Bu tart›flma bir yönüyle olumlu olmufltur. ’68 Hareketinin bir bütün olarak görülmemesi gerekti¤ini göstermifltir ve ayn› zamanda onun Avrupa’dan ibaret olmad›¤›n›! Ne var ki bu olumluluk onun özü olan karfl›-devrimci propaganday› ortadan kald›rmaz. Kuflkusuz bu propagandan›n yap›l›fl koflullar› vard›r, günümüz devrim hareketleri bu sald›r›lara haz›rd›r, bu sald›r›lar onu flafl›rtmamaktad›r! Bu propagandan›n Deniz, Mahir, Hüseyinler flahs›nda, onlar›n halk u¤runa ortaya konmufl yaflamlar› karfl›s›nda hiç baflar› flans›n›n olamayaca¤›n› biliyor olmak öfkemizi hafifletmektedir(!) Bunu, bu devrimci önderlerin küçük burjuva devrim anlay›fllar›na, Kemalist özelliklerine ve cuntac› (ancak tart›flmalarda ortaya kondu¤u gibi de¤il) e¤ilimlerine ra¤men ifade ediyoruz. Tart›flman›n niteli¤i ve üzerinde duraca¤›m›z konu çok farkl› oldu¤undan esasen bu meseleye girmeyece¤iz. Bizce daha da önemli olan ’68 Hareketinin Avrupa merkezli tart›fl›lmas› ve onu da etkileyen büyük devrimci at›l›mlardan söz edilmemesidir. Yukar›da de¤indi¤imiz tart›flma içinde bir do¤ruya dikkat çekildi¤ini vurgulam›flt›k. Gerçekten de ülkemizdeki ’68 Hareketi Avrupa’daki hareketle tam olarak örtüflmemektedir. Ne var ki Avrupa’daki hareketin kendisi de tek merkezli ve bütünü ayn› çizgide de¤ildi. Ad›n›n ’68 Hareketi olmas› onun 68’den ibaret oldu¤unu göstermedi¤i gibi, çok sonralar› hareketin içindeki radikal devrimci yanlar›n, e¤ilimlerin silahl› mücadele anlay›fl›n› savunmaya dek varan burjuva iktidarlara amans›z baflkald›r›n›n görmezden gelinmesi, onu salt bireysel özgürlük hareketi olarak anmam›za neden olmamal›d›r. ’68 Hareketi olarak adland›r›lan kitlesel devrimci hareket içinde farkl› birçok ak›m

bar›nd›ran, ama genel olarak sistemsiz, da¤›n›k, kendili¤inden, bütün olarak iktidar olmay› hedeflemeyen bir harekettir. Diyebiliriz ki; II. Paylafl›m Savafl›’ndan sonraki pasifizme bir tepki ve burjuva iktidarlar›n “demokratik diktatoryas›”na baflkald›r›d›r. Bu hareketin olgunlaflmas› Vietnam Kurtulufl Güçlerinin ba¤›ms›zl›k u¤runa zafer yürüyüflü ile bafllam›fl, iflçi s›n›f›n›n devasa grevleriyle doru¤a ulaflm›flt›r. II. Paylafl›m Savafl› sonras›ndaki sükunet s›n›f savafl›n›n keskinleflmesi ile son bulmufltur. Burjuva iktidarlar yükselen politik ve kitlesel eylemlere, bu eylemlerin önderlerine sald›rd›kça hareket genifllemifl ve yayg›nlaflm›flt›r. Alman ö¤renci hareketi-

insanl›k yeni bir olguyla karfl› karfl›yayd› art›k. Sosyalizmde kaybedilen iktidar›n devrimle yeniden kazan›lmas›! Devlet arac›l›¤›yla burjuvazinin Komünist Parti içinde kendini konumland›rarak güçlenmesine Sovyetler Birli¤i’nde SBKP içinde tan›k olan komünistler buna karfl› mücadelede yeni bir devrim perspektifi ortaya koydular. Bu kez komünist parti içindeki burjuva karargahlara karfl› kitleler ayakland›r›ld›. BPKD’nin yank›lar› çok büyük oldu. ’68 Hareketinin devrimci yanlar›n›, devrimci fliddete yatk›n özelliklerini, burjuva iktidarlara yönelmifl öfkesini esas almayan, onun s›n›f savafl›m›ndan ba¤›ms›z “özgürlükçü” anlay›fl›ndan bahsederek ülkemizdeki “otoriter”, “ba¤›ms›zl›k-

nin liderlerinden Rudi Dutschke sald›r›ya u¤rad›¤›nda bu, hareketin genifllemesinde bir dönemeç olarak yorumland›. Ocak ay›nda Karl Liebknecht ve Rosa Lüksemburg büyük bir kat›l›mla k›z›l bayraklarla an›ld›. Ondan önce ABD’de Martin Luther King’in suikast sonucunda öldürülmesi bu hareketlerin birbirine görülmez iplerle ba¤lanmas›n› sa¤l›yordu. Zira, Federal Almanya ABD güdümündeydi. Çekoslovakya’da kitleler bürokrat burjuva iktidar aleyhine “Kahrolsun K›z›l Burjuvalar” slogan› att›¤›nda hareketin çehresi büsbütün de¤ifliyordu. Kimileri buradan yola ç›karak “tüm iktidarlar hedef al›nd›”, “her türden diktatörlük reddedildi” diyebiliyor. Kuflkumuz yok ki böyle düflünenler de bulunmufltur. Ancak bu düflünceyi bütüne mal etmek gaflettir. Çünkü, genel olarak hareket, burjuva iktidarlar› hedef ald›. “K›z›l burjuvalar” tan›m› bu aç›dan çok anlaml›d›r. Ki ayn› zamanda biliyoruz ki, Maoculuk, bürokrat burjuva iktidarlar›n maskesini düflürecek yeni büyük hamleler gerçeklefltirmiflti ondan önce. 1966’da Çin’de BPKD gerçekleflti¤inde

ç›” ve hatta “milliyetçi” dedikleri ’68 Hareketinden apayr› de¤erlendirenler ilkin Avrupa’y› do¤ru de¤erlendirmekten uzaklar. Avrupa’daki ’68 Hareketine damgas›n› vuran, sonras›nda ona egemen olanlar aç›s›ndan bak›ld›¤›nda kuflkusuz bu çarp›tmalara hak verilecektir. Ancak o kitlesel büyük eylemlere bak›ld›¤›nda Mao, Rosa ve Karl posterleri burjuva iktidarlara baflkald›r›y› içeren sloganlar hat›rlan›rsa yap›lan anlafl›lacakt›r. Avrupa ’68 Hareketi devrimci fliddete karfl› olmad›¤› gibi emperyalizme karfl› verilen ba¤›ms›zl›k savafllar›na da destekti. BPKD’nin etkileri tüm dünyada oldu¤u gibi Avrupa’da da görüldü. Mao Zedung’un meflhur K›z›l Kitab› her yerde da¤›t›l›yor, okunuyordu. 1966 y›l›ndaki bu yepyeni ve her bak›mdan en ileriyi içeren devrim ’68 Hareketine do¤rudan etki yapm›flt›r. Deniz Gezmifllerin devrimci hareketini küçümseyenler ve hatta karalayanlar, bundan önce Avrupa ’68 Hareketi hakk›nda çarp›tmalara giriflmektedirler. Türkiye devrimci hareketini de¤erlendirirken de çarp›tt›klar› Avrupa hareketinden yola ç›k›yorlar, “Türkiye’de ’68 Hareketi

ulusalc›l›¤›n bir versiyonu olarak vücut buldu. Evrensel hümaniter, demokratik de¤erlerin de¤il, otoriter, jenofobik, milliyetçi de¤erlerin tafl›y›c›l›¤›n› yapt›, bugünlere özgürlükçü bir miras b›rakmad›! Bugün özgürlükçü, evrensel demokratik de¤erleri, evrensel hukuku, insan haklar›n› merkeze koyan siyaset 60’l› y›llar›n inkar›, reddi üzerinden var oldu. Ne demektir bu? Avrupa 68’i liberalizmin, hümanizmin, evrensel hukukun, “demokratik de¤erlerin”, insan haklar›n›n tafl›y›c›s›d›r. Bütün ’68 için bunu iddia etmek onu kendi gibilerinden menkul görmektir. Nedir evrensel hukuk? Nedir insan haklar›? Nedir “demokratik de¤erler”? Bugün Avrupa’daki burjuva düzenlerin temelidir. S›n›flara göre biçimlenen bir hukuk, haklar, de¤erler de¤il de bütün insanlar›n “eflitli¤i”ne dayanan hukuk, de¤er ve haklar yalan›! Ne ’68 Hareketi budur ne de Türkiye devrimci hareketinin önemli de¤erlerinden Deniz, Mahir, Hüseyin karfl› devrimin birer oyunca¤›d›r. Türkiye devrimci hareketinin ’68 Hareketinden ayr› özellikleri, yaflad›klar› ülkelere göre devrimcilerin farkl› tutumlar, çizgiler izlemesinden kaynakl›d›r. Mao Zedung’un, Ho fii Minh’in, Castro’nun ülkemizdeki kavran›fl› kaç›n›lmaz olarak farkl› olacakt›. Ayn› zamanda Türkiye’de devrimcilerle di¤er gruplar›n daha net ve örgütsel düzlemde de ayr›flmas› burada belirleyici düzeyde etkendir. Bunlar› görmezden gelerek yap›lan de¤erlendirmeler en az›ndan gerçe¤i kavramaya hizmet etmez. Sonuç olarak; Türkiye Devrimci Hareketi veya ’68 Hareketi de¤erlendirilirken 1966 BPKD’ni yok saymak esas olarak proleter ideolojinin varl›¤›n› yok saymak ve s›n›f mücadelesinin bilimsel kavran›fl› demek olan Marksizm-Leninizm-Maoizm’in kitle hareketlerindeki önemli etkisini hiçe saymakt›r. Devrimci hareket içinde de BPKD’yi de¤erlendirmelerde konu d›fl› b›rakanlar olmaktad›r. Bunlar da Avrupa merkezli bak›fl aç›s›ndan muzdariptirler. BPKD en ileri derecede devrimci mücadeleyi öngördü¤ü halde ve hem tümüyle örgütlü, kitlesel ve iktidar hedefli hem de kaybedilmifl bir iktidar›n ele geçirilmesi olmas›na karfl›n onu görmezden gelmek dünyadaki devrimci dinamikleri görmemek anlam›na gelir. Dönemin tüm devrimci kitlesel hareketleri BPKD ile ba¤lant›land›r›larak ele al›nmal›d›r. Bu o sürecin objektif bir gerçekli¤idir. Ayn› zamanda sözde özgürlükçü, ilerici addedilen ancak mevcut burjuva iktidarlar›n de¤erleri olmaktan ve ezilenler ve iflçi s›n›f› için diktatörlük olmaktan baflka hiçbir özellik tafl›mayan evrensel hukuk, demokratik de¤erler, insan haklar› ad›na proleter ideolojiye yap›lan sald›r›lar ancak bu sayede (yeterince) alt edilebilir.


İşçi-köylü 18

Politik gündem

11-24 Temmuz 2008

KESK (6) 3. Ola¤an Genel Kurulu yap›ld› Delegelerin hiçbiri dolayl› da olsa grup ittifaklar› d›fl›nda bir konuflma ya da aç›l›m sunmam›flt›r. Sistemin sald›r›lar›n›n üst aflamaya ulaflt›¤› bu süreçte, buna dair bir karfl› koyufl politikas› gelifltirmenin yöntemleri dahi tart›fl›lmam›flt›r. Dünyada ve ülkede, sistemin artan sald›r›lar› ve karfl› mücadeleler devam ederken, kamu emekçilerinin hak alma ve demokrasi mücadelesinde kendini pratikte kan›tlam›fl olan KESK, 6. Ola¤an Genel Kurulu’nu gerçeklefltirdi. ‹lk olarak flunu belirtmek gerekiyor ki, KESK Genel Kurulu, kamu emekçilerinin büyük beklentileri ile bafllam›fl, ülke demokrasi güçlerinin de beklentilerinin boyutland›¤› bir süreç olmufltur. Genel Kurul’un ilk günü misafirlerin konuflmalar›yla aç›l›rken delegasyon kat›l›m›n›n azl›¤› dikkat çekmifl, haz›r bulunan delegelerin de Genel Kurul’un içeri¤inden ziyade hasret giderme ve ittifak görüflmelerine yo¤unlaflt›¤› gözlemlenmifltir. Yani Ola¤an Genel Kurul’un 1. günü konuklar›n bofl salona hitabetleri ile tamamlanm›flt›r. Bir baflka dikkat çeken olumsuzluk ise, kimi delegelerin apolitik tav›r ve davran›fllar› olmufltur. Genel Kurul’un esas›, geceye tafl›nan ittifak kulisleri olmufl, E¤itim-Sen Genel Merkez Genel Kurul ittifak ortakl›klar› aynen çat› örgüt KESK Genel Kurulu’na tafl›nm›flt›r. Genel Kurul’un 2. günü delegelerin konuflmalar›yla bafllam›fl ve devam etmifltir. Kimi delegelerin konuflmalar›, di¤erlerinin sözlü sald›r›lar›na maruz kal›rken, baz›lar›n›n konuflmalar› s›ras›nda ise salonda fiziki sald›r› giriflimleri yaflanm›flt›r. Fiziki fliddetin engellenmesi için yo¤un çaba sarf edilmifl, ancak deyim yerindeyse konuflmac›n›n taraf delegasyonu ile karfl›t delegasyonu aras›nda dakikalarca sözlü ve fiziki gerginlik yaflanm›flt›r. Söz konusu gerginli¤in en üst aflamas› E¤itim-Sen eski baflkan› Alaeddin Dinçer’in konuflmas› s›ras›nda yaflanm›flt›r. Yine bir Kürt emekçisinin Kürtçe konuflmas› salondaki bir k›s›m delegenin tahammülsüzlü¤üyle karfl›lanm›fl, tercüman dayat›lm›fl, bu koflul oluflturulmas›na ra¤men tahammülsüzlük sözlü sald›r›ya ve bir grubun (Sendikal Birlik Anlay›fl›’n›n bir grubu) salonu terk etmesiyle sonuçlanm›flt›r. Ancak Genel Delegasyon Kürt emekçisi delege arkadafllar›n anadillerinde kendilerini ifade hakk›n› sloganlarla desteklemifltir. Divan›n, ortam› sakinlefltirme çabas›na yeteri kadar girmedi¤i, gerek salondan yap›lan serzenifller-

de, gerekse taraf›m›zdan gözlemlenmifltir. Divan da “tarafs›zl›¤›n›” grup ç›karlar›ndan ileri tafl›yamam›fl, bu durum da sürekli bir gerginli¤in yaflanmas›na sebebiyet vermifltir. Genel olarak bak›ld›¤›nda emekçilerin, iflçilerin ve demokrasi mücadelesine emek veren demokratik kitle örgütleri ve faaliyetçilerin KESK’ten beklediklerini karfl›layan bir Genel Kurul yaflanmam›flt›r. Aksine ruhsuz, heyecans›z, gruplar›n aç›ktan sald›r›lar›n›n ve hesaplaflmalar›n›n gölgesinde bir Genel Kurul geride b›rak›lm›flt›r. Delegelerin hiçbiri dolayl› da olsa grup ittifaklar› d›fl›nda bir konuflma ya da aç›l›m sunmam›flt›r. Sistemin sald›r›lar›n›n üst aflamaya ulaflt›¤› bu süreçte, buna dair bir karfl› koyufl politikas› gelifltirmenin yöntemleri dahi tart›fl›lmam›flt›r. Devam eden iflçi eylemliliklerine iliflkin bir aç›klama ve dayan›flma çal›flmas› yönünde bir ad›mdan

bahsedilmemifltir. Yasalaflan ve pratikte uygulanan sald›r› politikalar›na nas›l bir politika ve sendikal örgütlenme yöntemi ile karfl› konulaca¤› söz konusu dahi edilmemifltir. De¤ifltirilen ve dayat›lan yeni ‹stihdam Paketi karfl›s›nda iflçi ve emekçilerin nas›l örgütlenebilece¤ine yönelik bir örgütlenme modeli tart›flmas›n›n bahsine dahi girilmemifltir. Yeni Sendikalar Yasas›’n›n niteli¤i ve sendikalar›n buna karfl› nas›l bir karfl› mücadele gelifltirebilece¤i gündem olamam›flt›r. Kamu Personeli Rejimi Reformu’nun pratikteki uygulamalar›na karfl› nas›l mücadele gelifltirilece¤i bir yana sald›r› yasas› gündem dahi bulmam›flt›r. Ülkede Kürt ulusuna karfl› artarak devam eden sald›r›lara dair bir teflhir yap›lmam›fl, dayan›flma mesaj› verilmemifltir. Yine bölgede uygulanmakta olan fiili asgari ücretin yar›s›na sigortas›z çal›flt›r›lmaya yönelik bir söylem ve fark›ndal›k söz konusu edilmemifltir. ‹flçi ve emekçilerin

ortak örgütlenmeleri konusu gündem dahi edilmemifltir vb. vb. Genel Kurul’un üçüncü günü tek listenin kat›l›m› ile oylaman›n yap›lmas› ile son bulmufltur. Tek liste süreci bilmeyenlere ya da yeteri kadar takip edemeyenlere olumlu gibi gözükebilir, ancak bu tek liste konsensüs sonucu oluflturulmufl tek liste de¤il, derin bir ortaklaflamaman›n, ileride farkl› ayr›flmalara da sebep olabilecek bir uzlaflamaman›n sonucudur. Bu liste DSD’nin bir grubu, Demokratik Emek Hareketi, Devrimci Ö¤retmen, Devrimci Memur Hareketi ve Sendikal Birlik Hareketi’nin bir grubundan oluflmaktad›r. Umudumuz odur ki, biraz da zorunluluktan bozulan dörtlü kutsal ittifak (Emek Hareketi, Devrimci Sendikal Dayan›flma, Demokratik Emek Hareketi) bir daha sendika ve konfederasyonlara en az›ndan genel merkezlere hâkim olamas›n. Temennimiz odur ki, bu KESK Genel Kurulu’yla bafllam›fl olan heterojen yönetimler nispi temsiliyetler ve program ortaklaflmalar› ile devam etsin. Her üyenin do¤rudan oy kullanabilece¤i bir sistem oluflturulsun. Delege pazarl›klar› son bulsun. Bir KESK Ola¤an Genel Kurulu daha böylece sonlanm›flt›r. S›n›f›n ç›karlar›n› bir ad›m daha kazan›ma dönüfltürmenin ad› olan genel kurullar›n hayat bulmas› için devrimci ve demokratlar daha fazla dayan›flma v karar alma sürecine kat›lmal› ve daha fazla denetleyici olmal›d›r. (Bir DDSB’li)

Emekçiler koltuk kavgas›na kurban ediliyor mekçilere yönelik sald›r›lar›n artarak devam etti¤i bir süratçe KESK Genel Kurulu yap›ld›. ‹lk gün gelen konuklar›n “birlik ça¤r›s›” yapt›¤› Genel Kurul’da 2. gün kürsüye ç›kan›n bir öncekini elefltirmekten baflka bir fley yapmad›¤› görüldü. Kurulda ayr›ca kavga boyutuna varacak sürtüflmelerin de yafland›¤› dikkat çekti. Sonuçta tek liste ile seçimlere gidildi. Genel Kurul’da ilk bak›flta görünen bu idi. Peki ya görünmeyen? Bizi esas ilgilendiren nokta da iflte buras›d›r. S›n›f mücadelesinde önemli bir rolü olan ya da olmas› gereken sendikalar›n kurullar›nda, sendikal örgütlenmeyi ve örgütlenmenin gelece¤inin nas›l olmas› gerekti¤i tart›fl›lmam›flt›r. Egemenlerin sald›r›lar›n›n had safhaya ulaflt›¤› ve kendi aralar›ndaki dalafl›n yo¤unlaflt›¤› günümüz koflullar›nda emek örgütü olan sendikalar›n bu duruma sessiz kalmas› flafl›lacak bir durum gibi gözükmemektedir. Ya da tabanda gelen mücadelenin ve isyan›n sendika bürokrasisi taraf›ndan pasifize

E

edilmesi de flafl›lacak bir durum de¤ildir. Sendikalar yoksullaflt›rmalara, özellefltirmelere, iflsizlefltirmelere ve üstüne üstlük yeni zamlara, y›k›mlara karfl› tav›r almas› gerekirken, birkaç miting ile yetersiz e¤itim çal›flmas› yaparak/yapmak zorunda kalarak sistemle uyumlulaflt›¤›n› göstermektedirler. Genel Kurul’da kendi aralar›nda küçük hesap peflinde koflan gruplar aras›nda bu y›k›mlara karfl› al›nacak önlemler gündem d›fl› kalm›flt›r ve sendika içindeki bürokrasiye karfl› nas›l mücadele edilece¤i “koltuk sevdal›s›” laflar› d›fl›nda pek gündeme gelmemifltir. Bugün bakt›¤›m›zda iflçi ve emekçiler sald›r› ve sömürüye, iflsizlefltirmeye karfl› mücadele ederken sendika bürokrasisinin statükoda ›srar etti¤ini görürüz. Yeni örgütlenme modelini gelifltirmesini b›rakal›m, mevcut örgütlülü¤ünü de koruyamam›flt›r. Bugün sendika konfederasyonlar› esas olarak emekçilerin saf›nda de¤illerdir. Onun içindir ki, iflçi s›n›f› bir

yandan egemen s›n›flara karfl› mücadele yürütürken di¤er taraftan bu mücadelenin daha iyi iflleyebilmesi için kendi içlerindeki iflbirlikçi, uzlaflmac› ve reformist sendika yöneticilerine karfl› da bir mücadele bafllatmak zorundad›r. Dolay›s›yla mevcut haklar› elinden al›nan ve giderek daralan sendikalarda, örgütlenmenin nas›l olaca¤›na dair yeni aç›l›mlar›n sunuldu¤u kurultaylar yaratmak zorunday›z. S›n›f içinde çal›flmada olabildi¤ince ortak ifl yapmay› hedeflemek gerekiyor. Sald›r›lara karfl› baflar›y› bir yandan sa¤lam›fl oluruz. Sendikal mücadele içinde bunlar sa¤lanmaz ise ileriye ad›m da atamay›z. Bizler iflçi-emekçiyi mücadele içine çekmeliyiz. Çünkü mücadele içinde emekçiler düflmanlar›n› daha iyi tan›yacakt›r. Bu da örgütlü mücadeleden geçmektedir. Özelde ise biz DDSB olarak mücadeleyi doru¤a ulaflt›rmak için örgütlenmemizi daha yükseklere ç›karmak zorunday›z. Gerisi ak›nt›ya kap›lmaktad›r. (Ankara’dan bir DDSB’li)


11-24 Temmuz 2008

İşçi-köylü 19

Politik gündem

Emperyalistlerin “nükleer bekçileri”! Ülke egemen s›n›flar› aras›ndaki hegemonya dalafl›, Ergenekon vb. gündemlerle sürerken, hayati derecede önem tafl›yan baflka gündemler yine bir kez daha gözard› ediliyor ya da gözard› edilmesi için elden gelen yap›l›yor. Bu gündemlerden biri de geçti¤imiz günlerde bas›nda yer alan, ama üzerinde çok fazla da durulmayan, ‹ncirlik Üssü’ndeki nükleer silahlar meselesi. Türkiye ile ABD aras›ndaki ‹ncirlik Üssü’nün ortak kullan›m anlaflmas› 1954 y›l›nda imzalanm›fl, ancak, ABD emperyalizminin bizzat gerçeklefltirdi¤i üssün inflaat›na, 1951 y›l›nda bafllanm›flt›. Üssün ad›, 28 fiubat 1955 y›l›nda ‹ncirlik Hava Üssü olarak de¤ifltirildi. ‹ncirlik Üssü’ne iliflkin uzun süreli anlaflma, 23 Haziran 2005 tarihinde doldu ve kullan›m izni önce bir seneli¤ine uzat›ld›. Büyük Ortado¤u Projesi kapsam›ndaki, “stratejik ortakl›k” vesilesiyle de her y›l uzat›lmaya devam ediyor. Türkiye topraklar›nda atom bombas› olup olmad›¤› tart›flmalar› asl›nda yeni de¤il. ‹lk tart›flman›n “Küba krizi” olarak da adland›r›lan dönemde ortaya ç›kt›¤› biliniyor. Domuzlar Körfezi ç›kartmas›nda, ABD’ye ait atom füzeleri ile Küba’daki Rus nükleer füzelerinin, Sinop’ta takas edildi¤i yans›m›flt› gündeme. Sonraki y›llarda ise, ABD emperyalizminin, ilk önce Ankara/Ak›nc›’da daha sonralar› ise, Bal›kesir üslerinde nükleer bafll›klar stoklad›¤› ö¤renildi. Bu geliflmeleri izleyen y›llarda, Türkiye’nin ABD emperyalizminin “nükleer çöplü¤ü” oldu¤una dair bir dizi iddia geldi gündeme. Örne¤in, bu iddialardan biri, ‹zmit-Sakarya havzas›nda, ABD’ye ait kirli uranyum depolar› oldu¤u yönündeki iddiayd›. Ancak hiçbir dönem bu iddialar›n üzerine gidilmedi, muhalif kesimlerin iddialar›n ayd›nlat›lmas›na dönük giriflimleri ise türlü yöntemlerle engellendi.

Avrupa ülkelerinden çekilen silahlar, ‹ncirlik’e… Asl›nda ayn› konuya iliflkin, yani Türkiye’nin ABD’nin nükleer silah deposu oldu¤una dair ilk somut veriler, 2005 y›l›n›n Mart ay›nda gündeme gelmifl, ancak Milli Savunma Bakanl›¤›, konuya iliflkin soru önergesini, “gizlilik” gerekçesinin ard›na s›¤›narak, yan›tlama gere¤i bile duymam›flt›. Ayn› günlerde ilerici ve duyarl› kamuoyu konuyu gündemlefltirmek için bir dizi eylem gerçeklefltirmifl, ancak ko-

nu bir süre sonra gündemin geri s›ralar›ndaki yerini alm›fl, hatta unutulmufltu. ‹ncirlik Üssü’ndeki nükleer silahlar geçti¤imiz günlerde bir kez daha, hem de Amerikan Bilim Adamlar› Federasyonu taraf›ndan gündeme getirildi. Yap›lan aç›klamada, ABD’nin Avrupa’da en fazla nükleer silah bulundurdu¤u askeri tesisin 50 ila 90 aras›nda silah›n depoland›¤› ‹ncirlik Üssü oldu¤u belirtilmekteydi. National Geographic Dergi-

B61 nükleer silah›n› da geri çekince, ‹ncirlik ABD’nin önde gelen silah deposuna dönüflmüfltü. ABD’nin halen Belçika, Almanya (Büchel) ve Hollanda’daki tesislerinde 20’fler, ‹talya’daki iki ayr› üssünde ise 70 nükleer silah› bulundu¤u da biliniyor.

Kendi nükleeri bar›fl, di¤erlerininki savafl nedeni Bilindi¤i gibi, ABD emperyalizmi Or-

güçlerinin, ‹ran’a karfl› casusluk faaliyetlerini daha da yo¤unlaflt›rmaya dönük bir düzenlemeye gidildi¤i anlafl›lmal›d›r. Anlaflma bafll›¤› ise, büyük bir iki yüzlülükle, “kitle imha silahlar›n›n yay›lmas›n›n önlenmesi” olarak formüle edilmifltir. Oysa ABD emperyalizminin kitle imha silahlar›, baflta bölge halklar› olmak üzere, tüm dünya halklar› aç›s›ndan büyük bir tehdit oluflturmaktad›r. fiu bir kez daha görülmektedir ki, bölge ülkelerine kitle imha silahlar› var gerekçesiyle iflgal sald›r›s› düzenleyenler, yine bölgede nükleer silah depolar› oluflturmakta sak›nca görmemekteler. Bu silah depolar›ndan birinin de Ortado¤u halklar›n›n bafl düflmanlar›ndan Siyonist ‹srail devleti oldu¤unu ise dünya âlem bilmektedir. Görünen o ki, Türkiye egemen s›n›flar›, art›k bölge halklar›na dönük düflman tutumlar›n› gizlemeye ihtiyaç duymuyor ve emperyalist-Siyonist halk düflmanlar› yan›ndaki yerini aç›kça ilan etmekte sak›nca görmüyor.

AKP ile iliflkiler flimdilik iyi

si’nin 2003 Ocak say›s›, iki posta kodu olan bir kasaban›n varl›¤›na yer vermiflti. Bu iki posta kodlu kasaba, ‹ncirlik’ten baflkas› de¤ildi. ‹ki posta kodunun nas›l var oldu¤una gelince; ‹ncirlik’in Türkiyeliler için ayr› ABD’liler için ayr› bir posta kodu bulunmaktayd›. Bu kodlar, Türkiyeliler için 01340, Amerikal›lar için US-09824 olarak belirlenmiflti. Bunun nedeni ise, üssün postanesinin, ABD ordusunun posta idaresine ba¤l› olarak çal›fl›yor olmas›yd›. ‹ki farkl› posta kodu hala geçerli mi bunu bilmiyoruz, ancak bu o kadar da önemli de¤il. Çünkü kesin olan bir fley var ki, o da ‹ncirlik’in kelimenin tam anlam›yla bir ABD kasabas› oldu¤udur. Buradaki ABD askerlerinin iflledi¤i tüm “vukuatlar” TC’ye ba¤l› kolluk güçlerince sorgulanamamakta, herhangi bir gözalt› vb. ifllem gerçeklefltirilememektedir. ABD emperyalizminin ‹ncirlik’i, bir bütün olarak da Türkiye’yi nükleer silah deposuna çevirme sürecini h›zland›ran en önemli etkenler ise; ABD’nin, yo¤un protestolar üzerine 2001’de Yunanistan’dan, 2005’te ise Almanya Ramstein Üssü’nden nükleer silahlar›n› çekmek zorunda kalmas›d›r. ABD emperyalizmi ‹ngiltere’deki Lakenheath Üssü’nde bulundurdu¤u 110 adet

tado¤u’daki iflgal politikalar›n› buradaki kimi ülkelerde nükleer-kimyasal silahlar bulundu¤u ve bunun da insanl›¤› tehdit etti¤i gerekçelerine dayand›rmakta. Özellikle de Irak’›n iflgal edilmesine iliflkin getirilen bafll›ca argüman bu silahlar›n varl›¤› noktas›ndaki iddialar olmufl, ancak iflgal sonras›nda Irak’ta silah bulunamam›flt›! Bugün ‹ran’a dönük k›z›flt›r›lmaya çal›fl›lan sald›r› planlar›nda da yine nükleer silahlar bafll›ca “gerekçe” olmay› sürdürüyor. ABD ile Türkiye’nin, 14 Haziran 2005’te “kitle imha silahlar›n›n yay›lmas›n› önleme” konusunda iflbirli¤i anlaflmas› imzalad›klar› bilinmekte. Yürürlü¤e girmesi için 7 ay meclis onay›n› bekleyen anlaflma, 24 Ocak’ta onaylanarak, yürürlü¤e girdi. Türkiye’yi ABD’nin silah deposu haline getiren bu anlaflman›n, özellikle de flu süreçte gündeme getirilmesinin bafll›ca nedenlerinden birinin, emperyalistlerin ‹ran’a dönük projelerini hayata geçirmeyi kolaylaflt›rmak oldu¤u kesinden de öte bir durumdur. Çünkü anlaflmada sözü edilen s›n›r bölgeleri, Türkiye-‹ran s›n›r›n› iflaret etmektedir. “S›n›r güvenli¤ini takviyeye dönük çabalar” denildi¤inde ise, ilk etapta ABD-‹srail

Türkiye’nin ABD emperyalizminin nükleer silah deposu haline geldi¤ine dair bu son geliflmeler, ABD D›fliflleri Bakan› Condoleza Rice’›n geçti¤imiz günlerde yapt›¤› “AKP ile çok iyi iliflkilerimiz var” yönlü aç›klamas›n›n arka plan›n› da aç›klamaya yetiyor asl›nda. Çünkü AKP henüz ABD emperyalizmi aç›s›ndan Büyük Ortado¤u Projesi’ni hayata geçirmede önemli bir uflakl›k pozisyonunda olmay› sürdürüyor. En az›ndan flimdilik! Elbette bu AKP’nin ABD aç›s›ndan vazgeçilmez oldu¤u anlam›na gelmiyor. ABD, Türkiye egemen s›n›flar› aras›nda süren dalaflta “tarafs›z” bir tutum al›yor izlenimi yaratmaya çal›flsa da, geliflmelerin ondan ve di¤er emperyalist güçlerden ba¤›ms›z yaflanmad›¤› biliniyor. Hegemonya savafl›n› birbiriyle çat›flan iki kesimden hangisinin kazanaca¤› ise emperyalistler aç›s›ndan çok da bir fleyi de¤ifltirmiyor. Çünkü onlar da biliyorlar ki, dalafl›n iki taraf› da, emperyalizme ba¤›ml›l›k ve bu ba¤›ml›l›¤› sad›k birer uflak olarak sergileme noktas›nda, birbiriyle yar›fl›r durufllara sahiptir ve hangisi gelirse gelsin, emperyalist ç›karlar› korumada, emperyalistlerin silah depolar›na, “nükleer bekçilik” yapmada di¤erini aratmayacakt›r!


‹flflççi-köylü 20

Gö¤ün yar›s›

“Kad›nlar olmaks›z›n hiçbir gerçek kitle hareketi olamaz!”* S›n›fl› topluma geçifl, anaerkil toplumdan ataerkil topluma da geçiflti. S›n›fl› toplumla birlikte sadece ezilen s›n›flar de¤il tüm bir kad›n cinsi bask› alt›na al›n›yordu. Ezilen s›n›flar›n yönetim iflinin d›fl›nda b›rak›lmas› yan›nda kad›nlar çok daha fazla bu iflin d›fl›na itiliyorlard›. S›n›fl› toplumlar›n geliflimine paralel devlet ayg›t› da gelifliyor, ezilen s›n›f ve kesimlerin karfl›laflt›¤› bask›lar de¤ifliklik gösteriyordu. Ancak ezilen s›n›flar›n, özelde de kad›nlar›n yönetim iflinin d›fl›nda tutulmas› de¤iflmeden kal›yordu. Kad›nlar›n yönetim mekanizmalar›nda k›smen yer ald›¤› kapitalizmde bile kad›nlar, burjuvazinin ve kapitalist düzenin ç›karlar› do¤rultusunda yönetim ifline, baflka bir deyiflle de siyasete dahil olurlar. Bu dahil olufl kapitalist düzenin ç›karlar›n› korudu¤u ölçüde erkek egemenli¤ini de koruyan bir öz tafl›r. Kuflkusuz bu bile, kad›nlar›n burjuvazinin yan›nda ve daha sonra burjuvaziye karfl› toplumsal mücadeleleriyle elde edilmifltir. Kapitalizmle birlikte modern sanayi kad›n›n ev ekonomisinin dört duvar› d›fl›na ç›kmas›na arac›l›k etmiflti. Fakat kad›n yine de erke¤in bask›s›, korumas› ve sorumlulu¤u alt›nda tutulur. Bu hem ailede ama daha yayg›n olarak toplumsal yap›da çok çeflitli biçimler alt›nda devam etmektedir. Kad›n›n yaflamdaki “ikincili¤i” de¤iflmeden sürüyor ve bu durum onun yönetim ifline dahil oluflunu belirliyor ve s›n›rl›yor. Tarihte halk kitleleri sürekli olarak politikadan uzak tutulmufl ve egemen s›n›flarca yönetilmifllerdir. Egemen s›n›flar politikay› kendi tekellerinde tutarak ezilenler ad›na da politika yapm›fllard›r. Bu gerçe¤in fark›nda olarak komünistler halk› politikaya ve devam›nda yönetim ifllerine çekmek üzere mücadele verirler. Ezilen s›n›f ve tabakalar›n kendi ç›karlar› do¤rultusunda bir toplum kurabilmeleri ve nihayetinde s›n›fs›z, sömürüsüz bir topluma ulaflabilmeleri ancak bu yolla baflar›labilir. Halk kitlelerinin politika ve yönetimden uzak tutuldu¤u bir toplumsal yap›da ezilen kad›nlar, s›n›f ve cins olarak iki kere uzak tutulurlar. Halk›n, politika ve yönetim içinde egemen s›n›flar karfl›s›nda en geri ve de-

neyimsiz oldu¤u bir durumda kad›nlar çok daha geri ve deneyimsizdir. Bu, onlar›n tarihten bu yana bask›lanan ve köreltilen özelliklerinden ba¤›ms›z de¤ildir.

Tarihin ezilenleri olarak kad›nlar Tarihte ezilenlerin toplumsal yap›da en alttaki s›n›flar›n ‘en geriyi’ temsil etmesi, onlar›n iradelerinin yok say›l›fl›n› ve yönetim iflinin d›fl›nda tutulmalar›n› da aç›klar. Ezilenler genifl bir kitleyi içinde bar›nd›r›r ve ayn› zamanda büyük bir mücadele potansiyeli tafl›rlar. Bu anlam›yla söz konusu geriyi temsil etme görelidir ve ‘en ilerinin’ temelini de içinde bulundurur. Tüm bu mücadele-

lerde kad›nlar›n önemli bir yeri vard›r. Fakat kad›nlar as›l özne niteliklerini ancak kendi politik ve örgütsel geliflimleri sonras›nda ortaya koyabilmifllerdir. Bu noktada baz› s›n›fsal ve ulusal hareketlerin kad›n›n politik ve örgütsel geliflimine yönelik özel ele al›fllar›, kad›n potansiyelinin a盤a ç›kar›lmas›nda tayin edici bir roldedir. Yar›-feodal üretim iliflkileri içerisinde s›n›fsal, ulusal, geleneksel bask›lar ve bunlarla içiçe yo¤un bir cins bask›s› alt›nda yaflayan Nepal’in ezilen kad›nlar›n›n Nepal Halk Savafl›’ndaki kitlesel rolleri kayda de¤erdir. Benzer bir flekilde ülkemizdeki Kürt Ulusal Mücadelesi’ne kad›nlar›n kitlesel kat›l›mlar› büyük önem tafl›r. S›n›fsal ve ulusal olarak ezilmelerinin yan›nda dini ve gerici geleneklerin k›skac›nda yaflad›klar› bask›, Kürt kad›nlar›n›n tafl›d›¤› mücadele potansiyelini de aç›k-

lar. Ulusal mücadelenin ivme kazand›¤› 90’l› y›llarla birlikte Kürt kad›n› da mücadelenin öznesi haline gelmifltir. ‹lk önce mücadeledeki erke¤in yan›nda bir ana, efl ve kardefl olarak yer alan Kürt kad›nlar› zamanla yoldafl, militan ve savaflç› olarak Ulusal Hareket içerisinde önemli bir yer edinmifllerdir. Bu süreç Kürt kad›n›n›n ulusal mücadeleye kitlesel kat›l›m›n›n da bafllang›c› olmufltur. Kürt kad›nlar›n›n mücadelesi kendi geliflimi içerisinde Ulusal Hareketten kimi ba¤›ms›z yönler de kazanarak bir kad›n hareketi niteli¤i kazanabilmifltir. Töre ve geleneklere oldu¤u kadar ulusal hareketin politika ve yönetimindeki erkek egemenli¤ine karfl› da mücadele

gelifltirilmifltir. Tüm bu sürecin gelifliminde Kürt kad›nlar›n›n cinsel, ulusal ve s›n›fsal, üçlü bir bask› ve sömürünün nesnesi yap›lmalar› tart›flmas›z bir temel oluflturur. Bugün her y›l yüzlerce ve binlerce kad›n›n yak›ld›¤›, namus cinayetlerine kurban edildi¤i veya intihara sürüklendi¤i ‹ran ve Irak ‘Kürt Co¤rafyalar›’nda Ulusal Hareketin geliflimi ve kad›nlar›n bu mücadeledeki yeri ayn› flekilde aç›klamas›n› bulur.

Erkek yoldafllar›n›n yan›nda ve onu da aflarak… Tarihte kad›nlar›n erkekler yan›nda ulusal, s›n›fsal mücadelelere kat›l›m›n›n fakat kendi güçlerinin bilincine varmas›yla onu da aflan mücadele pratiklerinin birçok örne¤i vard›r. Frans›z Devrimi’nde barikatlarda erkeklerle birlikte savaflan ve

11-24 Temmuz 2008

Yorumsuz...

* Bitlis E Tipi Kapal› Hapishanesi’nde tutuklu bulunan N. B isimli kad›n tutsak, hapishane personelinin kendisine cinsel tacizde bulundu¤u gerekçesiyle, Bitlis Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›’na suç duyurusunda bulundu. Kasten adam öldürmek suçundan tutuklu bulundu¤u Van M Tipi Kapal› Hapishanesi’nden 9 ay önce Bitlis E Tipi Kapal› Hapishanesi’ne nakledilen N. B, hapishanede taciz, sark›nt›l›k ve erkek gardiyanlarla kad›n tutuklular aras›nda çeflitli boyutlara varan iliflkilerin oldu¤unu raporunda dile getirdi. Hapishanede kad›n tutsaklara yönelik çi¤köfte partilerinin yap›lmas›n›n günlük hayat›n bir parças› haline geldi¤ini söyleyen N. B, “Kad›n mahkûmlar›n kald›¤› ko¤ufllarda düzenlenen ve gece yar›lar›na kadar süren çi¤köfte partilerinde, erkek gardiyanlar ve kad›n mahkûmlar aras›nda yaflananlara flahit oldum. Gardiyanlar bana da böyle yaklaflmaya çal›flt›. Tacize u¤rad›m” dedi. Bitlis Güldünya Kad›n Derne¤i yöneticilerinden Sevil fierefhano¤lu, Türkiye’de kad›nlara yönelik var olan fliddetle tacizlerin günden güne ço¤ald›¤›n› belirterek, “Kad›n haklar›nda ciddi bir iyilefltirme yap›lmad›¤›n›n en aç›k kan›t›, kad›nlar›n devlet güvencesi alt›nda bulundu¤u 4 duvar aras›nda dahi maddi, manevi iflkenceye u¤ramas›d›r” fleklinde görüfl belirtti. * Galata Köprüsü’de “dekolte” k›yafetiyle bal›k tutarak çevreyi rahats›z etti¤i iddias›yla yarg›lanan Gülcan Köse, 5 ay hapis cezas›na çarpt›r›ld›. Anlat›lanlara göre köprüde bulunan özel güvenlik çal›flan›n›n flikâyeti üzerine polis ça¤r›ld› ve polis kad›n›n “çevreden gelip geçenleri rahats›z edecek davran›fllar›” oldu¤una kanaat getirdi. “Hayâs›zca hareketler” bafll›¤›n› tafl›yan TCK’n›n 225. maddesi uyar›nca Köse’yi 6 ay hapis cezas›na çarpt›ran mahkeme, san›¤›n mahkemeye karfl› tutumunu indirim sebebi sayarak cezay› 5 ay hapse indirdi. Mahkeme, san›¤›n tekrar suç ifllemeyece¤i konusunda kanaat olufltu¤unu belirterek, 5 ayl›k hapis cezas›n›n, 1 y›ll›k denetim süresinde bir daha suç ifllememesi kofluluna ba¤l› olarak ertelenmesine hükmetti.


‹flflççi-köylü 21

11-24 Temmuz 2008 onlarla birlikte giyotine gönderilen kad›nlar, devrimden sonra “eflit bir yurttafl” olarak görülmemifllerdi. Onlar, burjuva devrimlerinden sonra da oy hakk›, politikada ve yönetimde yer almak u¤runa mücadele etmek zorunda kalm›fllard›. Bu sefer karfl›lar›nda, birlikte feodal despotluklara karfl› mücadele ettikleri burjuvazi ve kendi erkek yoldafllar› vard›. ‹flte bu yüzden Frans›z Devrimi’nin kad›n önderlerinden Olumpe de Gouges “E¤er kad›n›n giyotin alt›na gitme hakk› varsa, o halde onun konuflma kürsüsüne ç›kma hakk› da olmal›d›r” diye ilan etmek zorunda kalm›flt›. Çünkü burjuvazinin “‹nsan Haklar› Bildirgesi” kad›nlara yer vermiyordu. “Kad›n Haklar› Bildirgesi”yle bu eflitsizli¤e karfl› ç›kan Olumpe de Gouges de idam edilmekten kurtulamayacakt›. ‹ngiltere’de “Fordist dönemin” genifl çapl› ve yo¤un makine üretimi sömürüyü ve buna karfl› iflçi s›n›f› hareketini de gelifltirmiflti. Kitlesel grev ve mücadelelerin yo¤unlaflt›¤› o y›llarda da kad›nlar mücadelenin önemli bir bilefleni haline gelmifllerdi. Fabrikalardaki mücadeleleri yan›nda, daha çok da grevdeki efl, çocuk ve kardefllerin mücadeleyi sonland›rd›¤› bir aflamada kad›nlar, mücadeleyi sürdürmenin çabas›n› verirken, erkek yoldafllar›n› aflarak kendi öz güçlerine dayal› bir mücadelenin de tafllar›n› örüyorlard›. ‹flçi s›n›f› mücadelesinde politikaya at›lan kad›nlar, elde ettikleri bilinç ve varolan örgütlülükleri arac›l›¤›yla yeni mücadelelerin kap›s›n› aral›yordu. Grev y›llar›nda oluflturulan kad›n örgütleri de¤iflim göstererek daha uzun süre varl›klar›n› koruyacakt›. Ayn› y›llar, ‹ngiltere ve Avrupa’da feminist hareketlerin geliflimine denk düflüyordu.

Büyük kitle hareketlerinde kad›nlar her zaman önemli bir yer edindiler. Ancak hareketin öznesi olarak politik ve yönetsel ifllevlerde ayn› varl›¤› gösteremediler. Kad›nlar›n, erkekler yan›nda ikincil bir konumda siyasal mücadelelere at›lmalar› bile onlar›n politik gelifliminde önemli bir aflamay› ifade eder. Ancak bu durulacak nokta de¤ildir, afl›lacak bir basamakt›r.

Kad›nlar olmadan devrim olmaz Kad›n sorunu, en baflta Demokratik Halk Devrimi olmak üzere, devrimler sürecinin önemli bir sorunudur. Lenin, “Bütün kurtulufl hareketlerinin deneyimlerinden biliyoruz ki, bir devrimin baflar›s›, kad›nlar›n ona hangi ölçüde kat›ld›¤›na ba¤l›d›r” ve “Kad›nlar olmaks›z›n hiçbir gerçek kitle hareketi olamaz” derken tart›flt›¤›m›z konuda bize önemli bir referans da veriyordu. Bunun ne kadar bilincinde olundu¤u ayr› bir konu olmakla birlikte konunun komünistler için önemi tart›flmas›zd›r. Kad›n sorunu devrim sonras›nda çözümlenecek bir sorun olarak görülemez. Esas› oraya ait olmakla birlikte kad›nlar›n özgürleflmesine dönük bugünden ad›mlar at›lmad›¤› müddetçe devrim ve dolay›s›yla sorunun çözümü de bir hayal olarak kalacakt›r. Komünist kad›n önderlerden Clara Zetkin, kad›nlar›n devrimci mücadelelere bilinçle, emin ad›mlarla ve fedakârca kat›lmad›klar› sürece ne proletaryan›n iç savaflla egemenli¤i kazanabilece¤ini ne de kendi diktatörlü¤ünü kurduktan sonra komünist toplumun inflas›na bafllayabilece¤ini belirtmiflti. Komünistler için öncelikle bu net olmal› ve soruna bu anlay›flla yaklafl›lmal›d›r.

Kad›nlar›n özgürleflilmesinin tart›fl›ld›¤› her noktada bunun yöntemi de tart›fl›lmak zorundad›r. E¤er bu sorun, ezilen kitlelere ait özel bir alan› oluflturuyorsa ve e¤er komünizme dek sürecek bir mücadelenin konusuysa –ki öyledir, kad›n potansiyelinin a盤a ç›kar›lmas› yak›c› bir görev olarak önümüzde duruyordur. O halde bu nas›l ve hangi araçlarla sa¤lanacakt›r? Yo¤unlafl›lmas› gereken as›l nokta buras›d›r. Ayr›ca ele al›nmay› hak eden bir konu olmakla birlikte örgütlenme sorununun önemli bir parças›n›n “özel organlar, özel ajitasyon yöntemleri ve örgüt biçimleriyle” ilgili oldu¤unu belirtmek gerekir. Lenin’in dedi¤i gibi, “Bu feminizm de¤ildir, bu pratik devrimci amaca uygunluktur”. Fakat kad›n kitleleri içerisinde örgütlenme sorunu çözmek için de Partide kad›n kadrolar›n yarat›lmas› görevi bulunmaktad›r. Bu görevin yerine getirilmesiyle kad›nlar›n kitlesel olarak Partinin önderli¤i alt›nda örgütlenebilmesinin anahtar› da yakalanm›fl olacakt›r. Birbirini belirleyen iki özgün sorundan biri olarak, Partideki “kad›n sorununun” çözümü, toplumdaki kad›n sorununun çözümünde tayin edici bir yere sahiptir. Komünistler bu her iki sorunda da ciddiyetli bir tavra ve do¤ru bir politikaya sahip olmak zorundad›r. Komünist kad›nlar ise kendilerinin ve hemcinslerinin geliflimlerini, politik ve yaflamsal özgürlüklerini engelleyen böylesi bir sorunda çok daha fazla çaba harcamakla yükümlüdürler. Kad›n sorununu ataerkil toplumlarda oluflan bir “erkek sorunu” oldu¤unun da bilinciyle, toplumda ve Partide ataerkilli¤in en kabas›ndan en inceltilmifline kadar kararl› bir mücadele verilmelidir. * Lenin

Gö¤ün yar›s›

Kad›n katliamlar› sürüyor! Ba¤lar Belediyesi, Ba¤lar Kad›n Kooperatifi ve Sigrid Rausing Trust Vakf› taraf›ndan yürütülen “Namus Cinayetleri ve Kad›n ‹ntiharlar›n› Araflt›rma Projesi”nin raporu aç›kland›. Rapora göre 2007 y›l› içerisinde 35 olay meydana geldi. Bunlardan 25’ine ulaflma imkan› oldu. 25 olay›n 18’i intihar, 5’i cinayet. 25 olay›n 23’ü ölümle sonuçland›, 2’si a¤›r teflebbüsle kurtuldu. Rapor, Ba¤lar Belediyesi Konferans Salonu’nda düzenlenen final toplant›s›nda aç›kland›. Proje Koordinatörü Ayfle Gökkan taraf›ndan aç›klanan rapora göre, 2007 y›l› içerisinde 35 olay yafland›. Ancak bunlardan 25 olay ile ilgili görüflmeler yapma imkan› oldu. Yaflam›n› yitiren 23 kad›ndan dördü kesin cinayetle (biri kardefli üçü de eflleri taraf›ndan öldürüldü), ikisi cinayet flüphesi (ancak kay›tlara biri kazara karanl›kta kimin elinde silah›n patlad›¤› görülmedi¤inden, biri de intihar olarak geçti), befli tehditle intihara sürüklenme, 13’ü farkl› fliddet yöntemleri alt›nda intihar olarak yans›d›. Gökkan, 25 olay›n; 10’unun Diyarbak›r merkezde, 12’sinin köylerde 3’ünün ilçe merkezlerinde meydana geldi¤ini belirtti. 25 kad›ndan 4’ünün resmi ve sivil kurumlara baflvuruda bulundu¤unu belirten Gökkan, “Bunlardan 2’si polis karakoluna baflvurduktan sonra eflleri taraf›ndan katledildi. Bir di¤er kad›n s›¤›nma evine baflvurdu, kalma süresi tamamlanmak üzereyken ilaçla intihar etti. Niflanl›s› taraf›ndan silahl› sald›r›ya u¤rayan bir kad›n da hem ‹HD’ye hem de savc›l›¤a suç duyurusunda bulundu. Ancak tutuklanan olmad›. Yaflam›n› yitiren bir kad›n›n cenazesi kad›n kurumlar›nca kald›r›ld›” dedi. (H. Merkezi)

“Çocuk gelinler” projesi tan›t›ld› Uçan Süpürge ile Almanya’daki Dortmund-Köln Uluslararas› Kad›n Filmleri Festivali ortakl›¤›nda, 2008 y›l›n›n Ocak ay›ndan itibaren yürütülen, erken evliliklere karfl› duyarl›l›k ve bilinç gelifltirmeyi, küçük yaflta ve zorla evlendirmelere sinema sanat›n›n olanaklar›yla dikkat çekmeyi hedefleyen “Çocuk Gelinler” projesinin tan›t›m toplant›s› yap›ld›. Proje çerçevesinde, iki sözsüz film haz›rlanacak. Tan›t›m toplant›s›na, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmet Uzman› Prof. Dr. Sevil Atauz, DortmundKöln Uluslararas› Kad›n Filmleri Festivali’nden Stefanie Görtz, Uçan Süpürge’den Selen Do¤an, Ürün Güner ve Nihan Katipo¤lu kat›ld›. Uçan Süpürge’den Selen Do¤an, erken evlilikle-

re karfl› duyarl›l›k ve bilinç gelifltirmeye, küçük yaflta ve zorla evlendirmelere sinema sanat›n›n olanaklar›yla dikkat çekmeye çal›flt›klar›n› belirterek, “Erken evliliklere söyleyecek çok sözümüz var. Erken evliliklerin nedenleri aras›nda baflta ekonomik sorunlar, geleneksel ve dini inançlara göre genç k›zlar›n karfl› cinsle iliflkiye girmesine ve hamile kalmas›na engel olmak vard›r” dedi. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmet Uzman› Prof. Dr. Sevil Atauz ise, erken evliliklerde sadece kad›nlar›n ma¤dur olmad›¤›na bütün toplumun ma¤dur oldu¤una dikkat çekerek, “Olaya nereden bakarsak bakal›m insan haklar› ihlali, kad›n haklar› ihlali ve çocuk ihlali vard›r. Erken evliliklerde sivil toplum örgütlerinin yapt›klar› çabalar sade-

ce katk›d›r, çözüm getirmez. Önemli olan bütün kamuoyunun bu soruna çözüm getirmesidir” fleklinde konufltu. Ayr›ca proje çerçevesinde, Türkiye’den “Meme”, Almanya’dan “Nefes al alma, nefes al” adl› yap›lacak k›sa filmler gösterilecek. Uçan Süpürge’nin 2005 y›l›nda yapt›¤› araflt›rmada, Türkiye genelinde evlenmelerin yüzde 36’s› kiflinin kendi karar›yla, yüzde 58’i ailesinin iste¤iyle, yüzde 6’s›n›n ise di¤er karar vericilerin kararlar› ile gerçekleflti¤i tespit edilmiflti. Araflt›rmada, Türkiye’de 15 yafl›nda evli ve anne olanlar›n oran› yüzde 1.8, 17 yafl›nda evli ve anne olanlar›n oran› yüzde 8.8, 19 yafl›nda evli ve anne olanlar›n oran› ise yüzde 23.1 olarak belirlenmiflti.


İşçi-köylü 22

Tarihten Sayfalar

11-24 Temmuz 2008

Hapishaneler, katliamlar kadar direnmenin de tarihidir! “Hapishaneler sorununu çözmeden, IMF politikalar›n› yaflama geçiremeyiz.” (Bülent Ecevit-19 Aral›k 2000) Ecevit’in bu sözüyle önemi egemenlerce aç›k bir flekilde ifade edilen hapishaneler, egemen s›n›flar›n ezilenler üzerinde her daim bask› ve sindirme politikalar›na paralel bir araç olarak kullan›lagelmifltir. Yaflad›¤›m›z co¤rafyada da Osmanl›’da zindanlardan, günümüzün modern(!) otelleri fleklinde lanse edilen F tipi hapishanelere kadar, hatta yerin 2 kat alt›nda d›fl dünyadan tamamen tecrit edilmifl D tipi hapishanelere kadar amaç ayn›d›r. Sistem, kendine muhalif olan bütün kesimleri zindanlara kapatarak adeta bir güç gösterisi yapm›fl, sindirme ve bask› alt›nda tutmak için kullanm›flt›r/kullanmaktad›r hapishaneleri. Egemenler bugüne kadar hapishanelerde say›s›z katliamlara imza atm›fl, yüzlerce devrimci ve komünist tutsa¤› katletmifltir.

ertesinde gelen bu sald›r› bize s›n›f mücadelesinin her alan›nda oldu¤u gibi savafl›n par›ldayan siperlerinde de nihai zafere kadar kazan›lan hiçbir baflar›n›n ve kazan›m›n kesin olmad›¤›n› ama bunlar› sürdürmenin yine can ve kan bedeli oldu¤unu göstermifltir. 1983 y›l›nda yeniden bask› politikalar›yla gündeme gelen tecrit-izolasyon ve teslim alma amaçl› yeni bir sald›r› furyas›n›n hayata geçirilmeye baflland›¤› süreçlerde PKK davas›ndan tutuklu bulunan 4 tutsak, insanca yaflamak, tecrit ve izolasyon politikalar›na karfl› bedenlerini siper ederek 14 Temmuz 1984 y›l›nda Ölüm Orucu’na bafllad›lar. ‹lk olarak M. Hayri Durmufl duruflma için götürüldü¤ü mahkemede ve hemen ard›ndan da Kemal Pir, Akif Y›lmaz ve Hayri Durmufl ile birlikte üç tutsak daha ölüm orucuna bafllad›klar›n› ilan ettiler.

onlar aç›s›ndan daha da korkunç olacakt›. ‹flte böylesi bir süreçte yani hemen 1 May›s 1996’n›n ertesinde devlet yine hapishanelerden bafllayan yeni bir sald›r› furyas›yla sahneye ç›km›flt›. Çünkü hapishaneler sorunu çözülmeden toplumu tecrit alt›nda tutamayaca¤›n› biliyor ve içeriyi de d›flar›y› da tam bir hapishaneye çevirmenin planlar›n› yap›yordu. ‹flte dönemin Ana-Yol hükümeti taraf›ndan Adalet Bakan› yap›lan Mehmet A¤ar’›n sorunlar›n çözümü için “biraz can yanacak” dedi¤i hapishaneler için 6-8 ve 10 May›s genelgeleri yay›mland›. Neydi bu genelge ve neyi hedeflemekteydi? Her fleyden önce devrimci tutsaklar›n kimliklerini ve kifliliklerini teslim alma amac› güden bu genelge, baflta Eskiflehir olmak üzere birçok tabutlu¤un aç›lmas›, sürgün ve itirafç›laflt›rma politikalar›n› meflrulaflt›rma, savunma hakk› ve tedavi haklar›na yönelik bir tak›m sald›r›lar› öngörüyordu. K›-

verilsin. Baflta Eskiflehir olmak üzere bütün tabutluklar kapat›ls›n. * Tutsak yak›nlar›na yönelik sald›r›lara son verilsin. * Savunma hakk›m›z ve tutsaklar›n tedavileri önündeki engeller kald›r›ls›n. * Kay›plara, infazlara, katliamlara, iflkencelere son verilsin. Baflta Kürt halk› olmak üzere tüm emekçilere yönelik devlet terörüne son. Ve her an› eylem olan 69 günlük kazan›m böylece bafllam›fl oldu. ’96 direniflinin en önemli özelliklerinden bir tanesi de tutsaklar›n feda ruhlar› kadar d›flar›da ailelerin ve devrimci ve demokrat kamuoyunun legal platformlarda, devrimci ve komünist güçlerin ise devletin kurumlar›nda patlayan bombalar›n›n bu direniflin tamamlay›c› bir rol oynamas›yd›. Devletin içeriyi ve d›flar›y› teslim almay› amaçlayan böylesi bir sald›r› karfl›s›nda içeri ve d›flar›s› tek vücut ol-

sacas› tutsaklar›n y›llard›r her türlü katliam ve bask›lara karfl› bedenleri ile direnerek devrimci mücadelenin bir okulu haline getirdikleri bu mevzileri terk etmeleri ve devlete teslim olmalar› isteniyordu. Tutsaklar da hapishanelerde yaflaman›n di¤er bir ad›n›n da direnmek oldu¤u bilinciyle bu sald›r›lara karfl› bedenlerini bir kez daha siper ederek 20 May›s 1996 tarihinde süresiz açl›k grevlerine bafllam›fl, 44 gün sonra yani 3 Temmuz günü ise bu direnifli ölüm orucuna çevirmifllerdir. Hapishanede TKP/ML, DHKP-C, TKEP/L, TKP(ML), MLKP, TDP ve Direnifl Hareketi’nden tutsaklar 44 günlük açl›k grevlerini ölüm orucuna çevirirken T‹KB, HDÖ ve Ekim örgütleri ise bu süreci Süresiz Açl›k Grevleriyle sürdüreceklerini bildirdiler. Tutsaklar›n talepleri flunlard›; * Tabutluk genelgesi iptal edilsin. ‹tirafç›laflt›rma dayatmalar›na ve sürgünlere son

mufl zulme karfl› direniyorlard›. Ve egemenlerin kendi silahlar› kendilerine do¤rulmufltu. Bu aflamadan sonra devlet ölüm oruççular›n›n gizli gizli yemek yediklerini ve asl›nda ölüm orucunda olmad›klar›n› söylüyordu. Ancak onlara ilk yan›t› 21 Temmuz’da eylemin 63. gününde Ümraniye hapishanesinde direniflini sürdüren TKP(ML) dava tutsa¤› Aygün U¤ur verdi. Daha sonra Altan Berdan Kerimgiller (DHKP-C), ‹lginç Özkeskin (DHKP-C), Hüseyin Demircio¤lu (MLKP), Ali Ayata (TKP(ML), Müjdat Yanat (DHKP-C), Tahsin Y›lmaz (T‹KB), Ayçe ‹dil Erkmen (DHKP-C), Yemliha Kaya (DHKP-C), Hicabi Küçük (T‹KB), Osman Akgün (T‹KB) ve Hayati Can (TKP(ML) bu büyük kavgada ölümsüzlefltiler. 27 Temmuz’da tutsaklar›n bu büyük direnifli karfl›s›nda çaresiz kalan devlet tutsaklar›n taleplerini kabul etmek zorunda kald›.

Zulmün oldu¤u yerde direnmek meflrudur! Perulu komünistlerce savafl›n par›ldayan siperleri olarak adland›r›lan hapishanelerde, ülkemizde de say›s›z katliam yap›lm›fl, ancak yurtsever, devrimci ve komünist güçler de çeflitli yol ve yöntemlerle karfl› koymay› bir gelenek haline getirmifltir. Yani hapishaneleri katliamlar tarihiyle dolu olan ülkemizde ayn› zamanda zindanlar direnifller tarihidir. ’68 kufla¤›n›n özellikle ülkemizde yaratm›fl oldu¤u devrimci etkinin hemen ertesinde kurulan devrimci ve komünist partilerce ülkemiz co¤rafyas›nda geliflen s›n›f mücadelesine paralel, egemenler aç›s›ndan daha da bir önem kazanan hapishaneler, özellikle ’70’li y›llar ve daha sonra 12 Eylül AFC sonras› katliamlar›n yo¤un yafland›¤› yerler olmufltur. Hemen Cunta sonras› özellikle Diyarbak›r zindanlar›nda insanca yaflam› bile çok gören politikalara karfl› TKP/ML ve PKK tutsaklar› taraf›ndan bafllat›lan Ölüm Oruçlar› bir süre sonra devleti bu politikas›ndan geçici olsa da cayd›rm›flt›r. Ve bu direnifl, t›pk› daha öncekiler gibi zulmün oldu¤u yerde direnmenin meflrulu¤uyla ele al›nm›flt›r kan can pahas›na.

1984 direnifli faflizme vurulmufl büyük bir darbedir! TKP/ML ve PKK tutsaklar›n›n 1981 y›l›nda Diyarbak›r Hapishanesi’nde sergilemifl olduklar› direnifl ve kazan›m›n hemen ertesinde devlet ayn› hapishanede yurtsever-devrimci ve komünist güçleri teslim alma amaçl› yeni bir sald›r› furyas› bafllatm›flt›. ’81 Ölüm Oruçlar› kazan›m›n›n hemen

gemenlerin tüm görmezden gelme ve yalanlama çabalar›na yaflamlar› ile yan›t› olan devrimci ve komünist tutsaklar, sald›r›lar karfl›s›nda boyun e¤meyerek devrimci iradenin zaferini dosta da düflmana da göstermifl oldular.

E

Direnmektir yaflam›n di¤er ad› hapishanelerde! ’95 ve ’96 y›llar›nda geliflen toplumsal muhalefet, kitle eylemleri devlet cephesinde bir tedirginlik yaratmaya bafllam›flt›. Özellikle 12 Mart 1995 tarihinde Gazi Mahallesi’nde Alevi-Sünni çat›flmas› ad› alt›nda yarat›lmaya çal›fl›lan provokasyon girifliminin emekçi halk›m›z taraf›ndan bofla ç›kart›larak as›l kinini devlete kusmas›n›n ard›ndan geliflen kitlesel refleks eylemleri, bunu takiben yine dünyada ve ülkemizde geliflen ekonomik kriz ve karfl›s›nda geliflen devrimci mücadeleye paralel son y›llar›n en kitlesel kat›l›ml› 1 May›s’›n›n kutland›¤› 1996 y›l› egemenlerin huzurunu kaç›rm›fl olmal› ki duruma müdahale için neler yap›laca¤›n›n telafl›na düflmüfllerdi. Çünkü e¤er bu geliflmenin önüne geçilmezse gelecek


İşçi-köylü 23

11-24 Temmuz 2008

Kültür Sanat

Umut sand›kta de¤il, diflfle e difl mücadelededir! Toplumsal yozlaflman›n önemli birer arac› haline gelen TV kanallar›, toplumun her kesimine “uygun” ayr› ayr› “programlarla” emekçi halk kesimlerinin evlerine giriyor. Bir dizi flarlatan›n yer ald›¤› sabah programlar›, ev ifli-çocuk-efl üçgeni aras›nda s›k›fl›p kalm›fl, buna bir de geçim s›k›nt›s› eklenince, kendine ay›racak zaman› yaratma imkan› neredeyse hayal olmufl ev kad›nlar›n› hedef kitle olarak seçiyor. Akflamlar› yay›nlanan, “binbir gece”li, “gazi”li, “vadi”li dizilerle de genel kitlenin uyutulmas›, uyuflturulmas› ve de son dönem dizilerinin içeri¤ine bakarak söyleyecek olursak, ›rkç›-floven duygular›n kabart›lmas› hedefleniyor. Ancak iflçi ve emekçi y›¤›nlar üzerindeki sosyal y›k›m sald›r›lar›n›n, büyük bir iflsizler, yoksullar, açlar ordusu yaratmaya devam etmesi, egemen s›n›flar›n ve onlar›n hizmetindeki medyan›n, bu kesimin umutlar›n›, hayallerini sömürme arzusunu kabart›yor ve buna dönük projeler hayata geçirilmekte gecikmiyor. Ve birbiri ard›na halka sahte umut vaat eden yar›flma programlar›n›n devreye girmesi söz konusu oluyor. Hemen tümünün format›, baflta ABD olmak üzere, baflka ülkelerden “apartma” veya popüler deyimle “çakma” olan bu yar›flma programlar›, her akflam geç saatlere kadar izlenen bafll›ca programlar olmay›, böylelikle de “rating”lerini yükseltmeyi sürdürüyor! Uzunca y›llard›r var olan ve “klasik flans oyunlar›” da denilen, Milli Piyango, Loto, Toto flimdilerde yerini bu “yar›flma”lara b›rakm›fl bulunuyor. Bu programlar içinde, insanlar› “süper star” yapmay› vaat edenler oldu¤u gibi, a¤›rl›kl› olarak da “nakit” paraya dayal› olanlardan olufluyor. Ve çeflitli TV kanallar›nda yay›nlanan bu “yar›flma” programlar› “büyük ilgi” çekmeye devam ediyor. PrimeTime denilen, TV’lerin en çok izlenilen saatlerinde yay›na sokulan bu programlar, hem izleyicileri hem de “yar›flmac›”lar›, saatler boyu TV ekranlar›n›n karfl›s›na adeta m›hl›yor. Yar›flma programlar›n›n formatlar› bilgi, beceri ve yetene¤e dayanmad›¤›ndan “yar›flmac›” olmaya hevesli herkes, kendini bir baflkas› veya herkesle “yar›flabilecek yetenekte” gördü¤ünden olsa gerek, “yar›flmac›” olabilmek için s›rada bekleyenlerin milyonlarca oldu¤undan söz ediliyor.

S›ra birkaç yüz sene sonra gelecek! Bu programlar›n en yo¤un ilgi göreni flüphesiz Show TV’de yay›nlanan “Var m›s›n? Yok musun?” adl› yar›flmad›r. Bu programa 1.200.000 kiflinin yar›flmac› olabilmek için baflvurdu¤u söyleniyor. Ve sezon boyunca ancak toplam 170 kifli yar›flmac› olmay› baflarm›fl(!) durumda. S›radakilerin ise “yar›flmac›” olabilmek için daha yüzlerce sene beklemeleri gerekecek! “Var m›s›n? Yok musun yar›flmas›” da yine di¤er benzerleri gibi, herhangi bir bilgi veya beceriye dayanm›yor. Ya “yar›flmac›n›n” seçti¤i kutudan büyük miktarda bir para ç›kmas› ya da “Hamdi Bey”in teklif etti¤i az›msanmayacak miktarlar› kabul etmesi üzerine kurulu olarak özetlenebilecek bu program, ayn› zamanda insanlar›n para için ne kadar onursuzlaflabildi¤ine, daha do¤rusu onursuzlaflt›r›ld›¤›na da iyi bir veri oluflturuyor. Bir di¤er yar›flma program› “Çark›felek” ad› alt›nda sunulmaktad›r. Bu programa ise 250.000 kifli yar›flmac› olabilmek için baflvuruda bulunmufl. Uzunca y›llard›r çeflitli kanallarda yay›nlanan “Çark›felek”in sunucusu “Memed Ali Bey”, y›llar boyu oldu¤u gibi, her akflam umutlar› sömürmeyi sürdürüyor.

Fox TV’de k›sa süre önce yay›nlanmaya bafllanan “Teklif var, ›srar yok” adl› yar›flma program›na ise, daha flimdiden 20.000 kifli baflvurmufl. Yar›flma programlar›na kat›labilmek için doldurulan formlar ise, do¤rudan polise servis edilerek bir nevi fifllenmede de kullan›l›yor. Bu yolla da baflka bir ifllevi de yerine getirmifl oluyor. Geçti¤imiz günlerde aramas› olan birinin bu yolla yakaland›¤› yans›d› kamuoyuna.

Kardefl düfle lal salam!

Umut sand›kta de¤il, difle difl mücadelededir! Yar›flmalar kat›l›mc›lar aç›s›ndan bir “hayat-memat meselesi” olarak görüldü¤ünden olsa gerek, kazand›klar›nda ortaya koyduklar› sevinç veya kaybettiklerinde ortaya koyduklar› y›k›m ve hüzün tam bir travmaya dönüflebiliyor. “Yar›flmac›lar” aza da tamah etmiyorlar, en yüksek mebla¤› elde edebilmek ve kendilerine ac›nmas›n› sa¤lamak için, tam bir düflkünlük sergilemekten geri durmuyorlar. ‹çinde bulunduklar› tüm s›k›nt›lar› ortaya koyarak “ne olur yard›m edin” diyerek adeta yalvar›yorlar. Yar›flma programlar› hem izleyenlere ve hem de yar›flmac›lara kolay yoldan nas›l köfle dönülece¤inin bofl umudunu pompal›yor. Kat›l›mc›lar aç›s›ndan, baflar› ve kazanc› emekle elde etmek yerine, bir kaç saatlik bir “yar›flma” ile elde etmeyi ve buradan da s›n›f atlamay› ve ekran yoluyla flöhret yakalamay› da empoze ediyor. Bu tür yar›flma programlar›na olan yönelim, ekonomik krizin derinleflti¤i, iflsizli¤in artt›¤› ve de halk›n giderek daha fazla yoksullaflmaya ve borç bata¤›na saplanmaya bafllad›¤› dönemlerde daha bir art›fl gösteriyor. Bu art›fl ise beraberinde halk›n umudu yar›flma sand›klar›n›n içinde aramas›n› getiriyor! Oysa umut, yoksul y›¤›nlar› sand›¤a mahkum edenlere karfl›, difle difl mücadele etmekte ve bu mücadele için verilen emektedir!

Yar›flma programlar› hem izleyenlere ve hem de yar›flmac›lara kolay yoldan nas›l köfle dönülece¤inin bofl umudunu pompal›yor. Kat›l›mc›lar aç›s›ndan, baflar› ve kazanc› emekle elde etmek yerine, bir kaç saatlik bir “yar›flma” ile elde etmeyi ve buradan da s›n›f atlamay› ve ekran yoluyla flöhret yakalamay› da empoze ediyor.

Bugün umut Bir tohum patl›yor Dünyan›n çat›s›nda Aç›l›yor Ebemkufla¤›n›n Unutulmam›fl rengi ‹çinize s›¤mayan günayd›nlar dileyim Çünkü y›k›l›yor sütunu Eskiden kalma Çürük gecenin Bugün direnç Sikkesini sökün öfkenin Hayk›r›n Yeni bir hayat›n Nefesiyle Kolunuzda ne derman Ve hangi türkü varsa dilinizde Birlefltirin Nepalli gerillan›n türküsüyle Y›k›ls›n üç büyük da¤ Kokusu özgür günler için Bugün özgürlük Bir düfl gemisi yarat›yor Kendi liman›n› Esir flark›lar çocuklara emanet Sevincin ihtilalidir iflte (mutlulu¤un sakl› resmi) Tan›ma gelmez Koflun r›ht›ma Merhaba deyin Gümüfl pullu bal›klarla Oynaflan ›fl›lt›ya Bugün lal salam Bu sabah Nepalce gülümseyin Nepalce öpün sevgilinizi Nepalce koklay›n çiçekleri Madem bu kavga bizim Her soka¤› bir alan yap›n Her fabrikay› bir okul Savunun Nepal halk›n›n devrimini ‹zin vermeyin Solmas›n Kardefl düflün rengi Mircan Karaali


İşçi-köylü 24

Kavga okulu

11-24 Temmuz 2008

Suriye’den Dersim’e uzanan bir soluk; Heval Sad›k... Aç›klama: Bu yaz› 17 May›s’› 18 May›s’a ba¤layan gece Dersim Hozat Kinzir Ormanlar›nda bir may›n›n kazayla patlamas› sonucu flehit düflen HPG gerillas› Yaser (Sad›k)’in an›s›na T‹KKO gerillalar› taraf›ndan kaleme al›nm›flt›r. Elimize eposta yoluyla ulaflan yaz›y›, güncelli¤i nedeniyle yay›ml›yoruz... Sar›ya k›rm›z›ya yeflile hasret hayallerin, bu hayallerini not etti¤in yüre¤in kadar s›cak defterin bir de gülüflün kald› bizde. fiimdi yüre¤imiz öyle a¤›r, öfkemiz öyle bilenmiflken ne demeli ki ard›ndan, ne demeli de anlatmal› seni yoldafllara... Hani zulüm olmaya görsün dünyada, bir de serde isyan… Hani kuflan›l›r silahlar, yüzler çevrilir ya da¤lara, aflars›n ya s›n›rlar›, s›n›flar›, ›rklar›, dinleri, dilleri… Hiç tan›mad›¤›n, bilmedi¤in insanlarla da¤lar› paylafl›rs›n ekme¤ini paylaflt›¤›n gibi, düfllerini paylafl›rs›n tütününü paylaflt›¤›n gibi. Çünkü da¤lar yar›n, çünkü da¤lar özgürlük, çünkü da¤lar insanl›k. Yoldafl olursun, siper dostu olursun, pusu atar, pusu atlat›rs›n, yaralar al›r kimi esmer kimi ak ama kardefl tenimiz. Yaralar›m›z ayn› ac›da kanar, merhem olur dost yoldafl ellerimiz. ‹flte böyle heval Sad›k, iflte vesilemiz heval Sad›k, iflte da¤lar… S›n›rs›z, s›n›fs›z bir toplumu yaratmak için silah kufland›¤›m›z bu onurlu mücadeleyi büyütmek, ezilen emekçilere karfl› en büyük borcumuz. Bu borcu öderken s›n›rl› ömrünü s›n›rs›z bir davaya adayan, flehit düflen yoldafllar›m›z›, dostlar›m›z› anlatmak/anmak da bu borcun ödenmesinde önemli bir yerde duruyor. Ve biliyoruz ki seni, sizi anman›n yegane yolu mücadelemizi büyütmektir. ‹flte bu vesile ile heval Sad›k senin de düfllerini kurdu¤un o güzellikleri anlataca¤›z seni anlat›rken.

Suriyeli Yaser, Dersimli Sad›k! Suriyeli yoksul bir Kürt ailenin çocu¤u olarak soludu¤un hava, içti¤in su, oturdu¤un yoksul sofra helal gelmedi sana. Bir aray›fl içine girdi¤ini söylemifltin. Ulusal bilincin henüz yeterince geliflmedi¤i süreçte BAAS Partisine üye olmufltun. Ezilen bir ulusun yükselen 盤l›klar› kulaklar›n› sa¤›r edercesine t›rmal›yordu. Akmak gerekiyor demifltin, akmak… Ama nereye? Ve 2001 y›l›nda PKK saflar›nda örgütlenmifltin. Gerillaya kat›laca¤›n günün gecesi gözüne uyku girmemifl, gün boyu bir lokma yememifltin. Randevun için haz›rlan›p ç›km›fl ve seni alacak kuryeyle saatler sonra uzak bir bölgede buluflmufltun. O gün kurye seni akflama kadar dolaflt›rm›flt›. Gerillaya kat›lmadan önce yurtsever bir aile seni, 2 gün misafir edecek, ba¤r›na basacakt›. Heyecanl›yd›n. O gün akflama kadar dönüp dolaflt›ktan sonra çocuklu¤unun geçti¤i mahalleye do¤ru yönelmek seni flafl›rtm›flt›. Neler oluyordu, soram›yordun. fiöyle demifltin içinden “Yoksa

beni götürmekten vazgeçip evime mi b›rakacaklar” derken ailenin oturdu¤u evin önünden sessizce geçtiniz karanl›kta bir gerilla gibi. Ve yan sokaktaki bir komflunun bahçe kap›s›ndan içeriye yönelifliniz seni nas›l da flafl›rtm›fl, heyecanland›rm›flt›. Evet, 20 y›ld›r bildi¤in kendi halinde komflun yurtsever bir aileydi ve güvenlik gere¤i çal›flmalar›n› kimli¤ini gizleyerek yap›yordu. Bo¤azda dü¤ümlenen duygular dudakta kilitlenen sözlerle iki kez kucaklaflt›n›z. “Garip bir tesadüf de¤il” demifltin bunlar› anlat›rken, “halklaflan bir örgütün gizli kalan randevular›”. Güney dedi¤iniz Kuzey Irak’taki kamp›n›zda e¤itimini tamamlad›ktan sonra daha sorulmadan Dersim demifltin. Ve Suriye’den Dersim’e uzanan yolculuk bafllam›flt›. Günler de¤il, haftalar de¤il, aylar alm›flt› yolculuk. Uzun ve zorlu Dersim yolu, Dersim sevdas›yla yüklü, Dersim’e hasret nice gerillan›n flahadetine mekan oldu demifltin. Yaln›z Dersim de¤il, Dersim’e uzanan yollar da k›z›ld›. Dersim’e ulaflamadan flehit düflen yoldafllar›n inanc› ve kararl›l›¤›n› da yüklenmifltin her konaklama yerinde. Suriyeli Yaser, Dersim’de Sad›k olmufltu. Halk›na, davas›na sadakatini simgeleyen bir yoldafl›n›n ismini alarak.

Dersim Heval… Gerilla mücadelesinin ülkemiz topraklar›nda do¤up büyüdü¤ü, yeflerip boy verdi¤i topraklar… Bu topraklarda filizlendi T‹KKO gerillalar›. Partimiz TKP/ML bundan tam 36 y›l önce bofluna seçmedi bu topraklar› ve isyanlar›n› tarihe umutla nakfledilen bu halk›. Bu topraklar bozk›r›n en kuru, çeliflkilerin en keskin oldu¤u yerdir. Bundan dolay› ‹brahim Kaypakkaya önderli¤indeki partimiz devrim mücadelesindeki eme¤inin en ço¤unu bu topraklara vermifltir. Karfl›l›ks›z de¤ildir bu emekler. Bundand›r ki Heval, bizim için vazgeçilmezdir Dersim. Israr›m›z bundand›r. Bundand›r düflmanlar›m›z›n korkular›n› büyütme çabam›z. ‹flte bu yüzden heval, bu vesileyle kucaklaflt›k seninle Dersim’de. ‹ki dost örgütün savaflç›lar›, militanlar› olarak. Biliyorsun heval, ortak düflman›m›z ordusu, polisi, ajan iflbirlikçisi ve her türlü militarist gücüyle Kürt ulusuna ve Türkiye proletaryas›na-ezilen halk›na karfl› birleflmifl, topyekün sald›r›lar düzenlemekte. Bu durum karfl›s›nda birçok sorunda ortak bir durufl sergilemenin zorunlulu¤u partimizle PKK bölge güçleri aras›ndaki dostluk-dayan›flmayla yakalanan bir halka oldu. Çünkü bizi biraraya getiren ortak de¤erler, ortak bir düflman var. fiundan emin olabilirsin heval, ezilenleri temsil etti¤imiz sürece yakalad›¤›m›z bu halka daha da büyüyecektir.

Sonbahar’da günefl geç de olsa do¤ar! Türkiye’de devrimci örgütleri tan›m›yordun. Partimizi ve ordumuzu burada duymufltun. Türk örgütü denildi¤ini de duymufltun ve anlamaya çal›fl›yordun. Yoldafllar›m›z flahs›nda partimizi, ordumuzu tan›d›kça s›n›rs›zl›¤›n gir-

dab›nda alm›flt›n yüre¤ine bizi, bizim seni ald›¤›m›z gibi. Sana dair öyle ayr›nt›lar sakl› ki bizde. Saatler süren yorucu yürüyüfllerin ard›ndan gerilla koflullar› uygunsa nöbetçisini ayarlad›ktan sonra bir süre uyumay›, dinlenmeyi ihtiyaç görür. Gece hayatt›r gerillada, harekettir, gündüzse hareketsizdir. Oysa an›ms›yoruz da yorgunluktan halsiz düfltü¤ün anlarda bile uyumuyordun. Bu öylesine bir tercih de¤ildi. Mutlaka ayakta birileri olur ve sen ayaktakilerle sohbet etmeyi tercih ederdin. Ne sadece konuflanlardan ne de sadece dinleyenlerdendin. Anlatacak çok fleyin oldu¤u gibi dinleyecek çok fleyin oldu¤unu da söylerdin. Ve flöyle devam ederdin “heval uyku vücudun zorunlu bir ihtiyac› ama ben çok gerekli görmüyorum. Uykuda geçen zaman insan›n en çok yaln›zlaflt›¤› zamand›r. ‹nsan içi s›rlarla dolu bir okyanus gibi, içine dald›kça, derinlere indikçe yepyeni güzellikleri keflfediyorsun. Hepimizin s›n›fsal kökeni hemen hemen ayn›. Yani ac›lar›m›z sevinçlerimiz ayn›. Ama ayr›nt›da hepimiz sar›n›n, k›rm›z›n›n, yeflilin binlerce tonundan biriyiz” ve keflfedilen her bir ton sende derin izler b›rak›yordu. Mütevazi bir kaflifin korudu¤u, kollad›¤› gibi sevdiklerini foto¤raflar›yla bir deftere konuk ediyordun. Alt›na da Arapça ona dair duygular›n›... Defterin umutlar›nd› ve defter dile gelirdi sende. “Özgürlü¤ün, u¤runa savaflt›¤›n ulusunun halk›m›n önderimin resmi defterimin baflucunda, sonra derinlikleriyle bende yer eden yoldafllar›m›n, dostlar›m›n resmi geliyor peflis›ra ve onlara dair düflüncelerim. Heval biliyor musunuz bu savafl›n bitti¤i gün bu defterde foto¤raf› olanlar› e¤er hayattaysalar bir araya toplay›p doyas›ya sohbet edebilmek en büyük hayallerimden biri”. Yüre¤in kadar temiz o deftere konuk ettiklerin kimi senin gibi ölümsüzleflti, kimi tutsak, kimi ise silahlar›n›n bafl›nda. fiimdi o defterin en bafl›na seni koyduk. Biz o büyük gün geldi¤inde biraraya gelemesek de a¤›z dolusu gülecek olanlara gülüflünü emanet edece¤iz. Ve seni defterin gibi yüre¤imizin en güzel köflesine hapsedece¤iz. Böyle heval, böyle iflte sana hiç yak›flt›ramad›¤›m›z ölüm 17 May›s’› 18 May›s’a ba¤layan gece aram›zdan ald›¤›nda May›s bir kez daha zafere kurtulufla bilendi, bunu unutma. ‹yi bir sabotajc› olarak e¤itildi¤in örgütünde döfledi¤in may›nlar düflman›n korkulu rüyas› hala. ‹lk hata son hatayd›, dedi¤in gibi. Nerede hata yapt›n da düflman› da¤layacak olan may›n seni ald› bilemiyoruz. Talihsiz bir kaza sonucu aram›zdan ayr›lanlarla çok daha burkulur yüre¤imiz ama öfkemiz yine bilenir unutma. “Sonbaharda günefl geç de olsa do¤ar” demifltin ya biz kaza sonucu flehit düflüflün de ilkbaharda erken do¤an günefl oldu unutma. fiimdi usta ellerinle haz›rlad›¤›n may›nlar daha çok nöbetteler, daha bir öfkeyle patlayacaklar düflman›n beyninde. Zamans›z gidiflin bilincimizi barut-

laflt›r›rken parmaklar›m›z tetikle daha çok bütünleflecek, hesab›n mutlak sorulacak heval. Veda vakti heval. Seni özlemini duydu¤un yeflilin, sar›n›n, k›rm›z›n›n ahenginde tüm çocuklar›n doyas›ya güldü¤ü, oynad›¤› bir dünya özlemiyle kucakl›yor, selamlar›n› emekçi halk›m›z›n Karadeniz kokan, Toroslar’da nas›rlaflm›fl, Diyarbekir gibi atefl topu yüreklerine gözlerine, ellerine yolluyoruz. Sen unutma bizi. (T‹KKO gerillalar›)

Kavgada ölümsüzleflenler! Erol Do¤an (24 Temmuz 1977); Kars Göle do¤umlu olan Erol Do¤an, TKP/ML sempatizan› olarak faaliyet yürütürken 24 Temmuz 1977 tarihinde Zeytinburnu’nda Veli Can Oduncu adl› bir sivil faflist taraf›ndan katledildi. Pafla Soylu(18 Temmuz 1980); TKP/ML taraftar› olan Pafla Soylu, 18 Temmuz 1980 tarihinde geçirdi¤i trafik kaza sonucu yaflam›n› yitirdi. Hasan Demir (19 Temmuz 1992); Bursa Yeniflehir do¤umlu olan Hasan Demir (Ünal) ilk olarak TMLGB’de örgütlendi. Maltepe’de flehit düfltü¤ünde Parti üyesi ve savaflç›s›yd›. Nurgüzel Yaflar (19 Temmuz 1992); 1969 Kars do¤umlu olan Nurgüzel Yaflar, yaflam›n› ‹stanbul Gültepe’de geçirir. 19 Temmuz 1992’de Hasan Demir ve Ramazan Ceviz ile birlikte Maltepe’de katledildi¤inde TKP/ML ileri sempatizan›yd›. Ramazan Ceviz (19 Temmuz 1992);1982 y›l›nda örgütlenen Ramazan Ceviz, bir süre ‹stanbul’da görev ald›ktan sonra Çukurova’ya geçti. 1984 y›l›nda buluflma yerine kurulan pusu sonucu tutsak düfltü. Anti-terör yasas›ndan tahliye edilen Ramazan Ceviz çeflitli görevler üstlendi. Hasan Gülünay (20 Temmuz 1992); 1963 y›l›nda Erzincan Kemah’ta dünyaya gelen Hasan Gülünay (Fuat) 1978 y›l›nda Proletarya Partisi ile tan›fl›r, 1980 AFC’si ile birlikte örgütlü ba¤› kopar. 1983’te yeniden iliflki kuran Hasan Gülünay flehir gerillas› olarak faaliyete bafllar. 20 Temmuz 1992’de evinden Sirkeci’ye giderken gözalt›na al›n›r. Çal›flkanl›¤› ve dürüstlü¤ü ile çevresinde sevilen Hasan Gülünay ‘Gözalt›nda Kay›p’lar›n ilklerinden biri olarak ölümsüzleflir. M. Tahsin Budak (21 Temmuz1995); Arap milliyetine mensup M. Tahsin Budak, 1957 ‹skenderun do¤umludur. Lise y›llar›nda Proletarya Partisi’nin düflünceleriyle tan›fl›r ve mücadeleye bafllar. 12 Eylül’den sonra iflçi olarak Almanya’ya gider. 21 Temmuz 1995’te yurtd›fl›ndan Türkiye’ye örgütlü faaliyet yürütmek üzere yola ç›kan M. Tahsin Budak geçirdi¤i bir trafik kazas› sonucu ölümsüzleflir.


İşçi-köylü 25

11-24 Temmuz 2008

Kavga okulu

Ölümün so¤uk yüzüne s›cak bir tebessüm; Korkakl›¤›n, y›lg›nl›¤›n, bencilli¤in, ikiyüzlülü¤ün, dönekli¤in kol gezdi¤i bir dönemde mücadeleyi, savafl› seçti Emer yoldafl. Kendisini karfl›l›ks›z ve ç›kars›z olarak inand›¤› de¤erlere, halk›na ve proletaryan›n öncü müfrezesine adad›. Y›llard›r süregelen s›n›f mücadelesinin zengin deneyimlerinden ö¤rendi ve bu deneyimleri hayat›n›n ilkelerine dönüfltürmenin ad› oldu. Devrimci mücadelede yaflam›n zorunlu duraklar›ndan birisi olarak karfl›laflt›¤› hapishane yaflam›n› bir ö¤renme alan›, okul haline getirdi. Kendisinde gördü¤ü eksiklik ve yetmezlikleri yok etmek için amans›z bir mücadeleye giriflti. ‹deolojik-politik çal›flmalar yoluyla ilerledi geliflti. K›sa süre sonra yaflam›na, kiflili¤ine,

hayat felsefesine flekil veren anlam yükleyen Proletarya Partisi’nin sade, alçakgönüllü ve güleryüzlü bir üyesi olarak onurland›r›ld›. Bu süre zarf›nda birçok farkl› görevde bulundu.

20 Temmuz 1992 tarihinde içinde bulundu¤u arac›n düflman taraf›ndan durdurulmas›yla birlikte üzerinde bulunan tabanca ile çat›flmaya bafllam›flt›r. Yoldafl›n›n araçtan inmesinden sonra uygun bir yerde siper alarak çat›flmay› sürdürmüfltür. Bir yandan çat›fl›rken bir yandan da düflmana Partinin çöpünü dahi vermemek düflüncesiyle kimli¤ini ve üzerindeki paray› yakm›flt›r. Çat›flma esnas›nda bir düflman› imha eder ve düflmandan edindi¤i silahla çat›flmay› sürdürür. Yaralan›r ve yaras›ndan s›zan kanla duvara umudun ad›n› yazar. Yaras›n›n iyice a¤›rlaflmas› sonucu, hareketsizleflir ve a¤z› salyal› köpekler taraf›ndan kurflunlanarak katledilir.

N ‹ G L ‹ B E R EM

Korkakl›¤›n, y›lg›nl›¤›n, bencilli¤in, ikiyüzlülü¤ün, dönekli¤in kol gezdi¤i bir dönemde mücadeleyi, savafl› seçti Emer yoldafl. Kendisini karfl›l›ks›z ve ç›kars›z olarak inand›¤› de¤erlere, halk›na ve proletaryan›n öncü müfrezesine adad›. Y›llard›r süregelen s›n›f mücadelesinin zengin deneyimlerinden ö¤rendi ve bu deneyimleri hayat›n›n ilkelerine dönüfltürmenin ad› oldu. Devrimci mücadelede yaflam›n zorunlu duraklar›ndan birisi olarak karfl›laflt›¤› hapishane yaflam›n› bir ö¤renme alan›, okul haline getirdi. Kendisinde gördü¤ü eksiklik ve yetmezlikleri yok etmek için amans›z bir mücadeleye giriflti. ‹deolojik-politik ça-

1992 y›l› bafllar›nda Askeri Komisyonda görevlendirildi. Askeri Komisyonda görev almas› ideolojik-politik çal›flmalar› aksatmas›na engel olmam›flt›r. O, düflmana karfl› amans›z bir namlu, döneklere hainlere, kavga kaçk›nlara karfl› proletaryan›n ve öncüsünün keskin kalemi olmufltur.

Militan durufl flu un ad›

MEHMETAL‹

ÇAKIRO⁄LU l›flmalar yoluyla ilerledi geliflti. K›sa süre sonra yaflam›na, kiflili¤ine, hayat felsefesine flekil veren anlam yükleyen Proletarya Partisi’nin sade, alçakgönüllü ve güleryüzlü bir üyesi olarak onurland›r›ld›. Bu süre zarf›nda birçok farkl› görevde bulundu. 1992 y›l› bafllar›nda Askeri Komisyonda görevlendirildi.

PUSULA Tekrarlar yeniyi de¤il, eskiyi temsil ederler Her ekonomik alt yap› kendi gerçekli¤ine uygun bir üst yap› oluflturur. Özel mülkiyet biçimi ve üretim iliflkileri üzerinde kurulan, flekillenen yaflam ve davran›fl biçimi ise asla özgür olamaz. Sömürünün ve afl›r› tüketimin egemen oldu¤u her toplumsal yap› kendine özgü tüketici yaflam al›flkanl›klar› yarat›r. Al›flkanl›k insanlar›n yineledi¤i bir etkiyle edindi¤i tutumdur. Her toplumsal yap› ve her s›n›f kendi gerçekli¤ine uygun al›flkanl›klar dünyas› ve kültürü yarat›r. Burjuva tüketici yaflam al›flkanl›klar› ve kültürü olabilece¤i gibi bunun karfl›t› olan devrimci al›flkanl›klar ve kültürü de vard›r. Konumuz gere¤i g›das›n› tüketici ve bireyci ideolojiden alan küçük burjuva al›flkanl›klara iliflkin çeflitli vurgular yap›lacak ve bu al›flkanl›klar›n gelifltirici ilerletici olmayan niteli¤i ve tüketici özellikleri a盤a ç›kart›l›p, devrimci mücadelede ortaya ç›kan zararlar› ve tehlikeleri deflifre edilmeye çal›fl›lacakt›r. Her küçük burjuva al›flkanl›k devrimci duyarl›l›¤› ve devrimci çabay› azaltan özellik tafl›r. Tekrarlan›p yinelenen ancak yenilenip de¤iflmeyen, sürecin ve geliflmelerin ihtiyac›na yan›t olamayan her davran›fl ve hareketin kötü ad› olan al›flkanl›k gerilla yaflam›nda ölümün di¤er ad›d›r. Tekrarlan›p yinelenen her davran›fl ve ha-

reket düflünsel tembelli¤i do¤urdu¤u gibi yarat›c›l›¤›n ve üretkenli¤in de düflman› olur. Üretkenlikten uzak, yarat›c›l›ktan kopuk düflünsel ve pratiksel tekrarlar›n ad› olan al›flkanl›k devrimci geliflimin ve ilerlemenin zehiridir. Geliflimin ve ilerlemenin engelleyici freni olan küçük burjuva al›flkanl›klar devrimci saflarda çeflitli biçimlerde ve görüngüler alt›nda ortaya ç›kar. Kendisini “zorunluluk” olarak ifade ederek var etmeye, yaflatmaya çal›fl›r. “Zorunluluk” al›flkanl›¤›n çirkin ve tüketici yüzünü örtmeye çal›flan sihirli parlak pelerindir. Küçük burjuva al›flkanl›klar dünyas› devrimci saflarda kendisini flu flekillerde ortaya koyar; Devrim üzerine konuflur ancak pratikte reformizmi uygular. Silahl› mücadeleden bahseder bar›flç›l mücadeleden kopmaz. ‹llegal örgütlenmeden bahseder legal çal›flmadan bir an olsun vazgeçmez. Devrim kitlelerin eseridir der kitleleri örgütleme prati¤inden uzak pratik bir hat izlemeye devam eder. Partinin kitle çizgisinden bahseder ancak eski tarza uygun hareket eder. Devrimci teoriden bahseder pratikte devrimci teoriye uygun hareket etmez. Devrimci e¤itimden bahseder ancak buna uygun bir pratik örgütlemez, bu yönde bir çaba ortaya koymaz. Sürekli çözüm olmayan tarzda düflünme,

Askeri Komisyonda görev almas› ideolojik-politik çal›flmalar› aksatmas›na engel olmam›flt›r. O, düflmana karfl› amans›z bir namlu, döneklere hainlere, kavga kaçk›nlara karfl› proletaryan›n ve öncüsünün keskin kalemi olmufltur. 20 Temmuz 1992 tarihinde içinde

sürekli olarak de¤iflmeden ayn› tarzda tekrarlanarak örgütlenen pratikler (toplant›yürüyüfl-miting-politik, kültürel, e¤itim etkinlikleri, propaganda biçimleri vb.) geliflimin de¤il tekrar›n ve tükeniflin ad›d›r. Parti içi demokratik merkeziyetçilik ilkesinden bahseder ancak sadece merkeziyetçili¤i ya da sadece demokrasiyi uygular. Disiplin ve özgürlükten bahseder sadece disiplini ya da sadece özgürlü¤ü anlar ve uygular. Hak ve sorumluluklardan bahseder, hakk›n› aramaktan bir an olsun vazgeçmez ancak görev ve sorumluluklar›n› yerine getirmeyi bir an olsun akl›na getirmez. Küçük burjuva al›flkanl›klar dünyas› çeflitli alanlarda farkl› flekillerde ortaya ç›kar. Örne¤in gerilla yaflam›nda flu flekilde kendisini ortaya koyar; onlarca devrimci imha ve kayb›n telefon kullanma al›flkanl›¤›ndan kaynakland›¤› bilindi¤i halde a¤›r kay›plar›n yaflanmas›na yol açan nedenin telefon kullanmak oldu¤u defalarca ispatland›¤› halde “zorunluluk”tan kaynaklanarak kullanmaya devam edilir. Kullan›lmamas› gerekti¤i bilindi¤i halde ayn› patika, ayn› güzergâh ayn› konaklama yerleri, ayn› geçifl noktalar›, ayn› su kaynaklar› defalarca bilinen tarzda tekrarlanarak dikkatten uzak bir flekilde kullan›l›r. Bunun yanl›fl ve tehlikeli oldu¤u bilindi¤i halde ayn› hareket tarz›ndan, ayn› al›flkanl›klar kültüründen asla vazgeçilmez. Ayn› yerler ve iliflkiler ayn› ifller için defalarca kullan›ld›¤› halde bu tarz›n de¤iflimi ve kullan›lmamas› asla akla gelmez. Ses, ›fl›k ve görüntü verecek al›flkanl›klardan kurtulmayan her gerilla prati¤i, imhaya davetiye ç›karan al›flkanl›klard›r. Sabah yap›lmayan her keflif prati¤i birkaç kez tekrar-

bulundu¤u arac›n düflman taraf›ndan durdurulmas›yla birlikte üzerinde bulunan tabanca ile çat›flmaya bafllam›flt›r. Yoldafl›n›n araçtan inmesinden sonra uygun bir yerde siper alarak çat›flmay› sürdürmüfltür. Bir yandan çat›fl›rken bir yandan da düflmana Partinin çöpünü dahi vermemek düflüncesiyle kimli¤ini ve üzerindeki paray› yakm›flt›r. Çat›flma esnas›nda bir düflman› imha eder ve düflmandan edindi¤i silahla çat›flmay› sürdürür. Yaralan›r ve yaras›ndan s›zan kanla duvara umudun ad›n› yazar. Yaras›n›n iyice a¤›rlaflmas› sonucu, hareketsizleflir ve a¤z› salyal› köpekler taraf›ndan kurflunlanarak katledilir.

land›¤›nda bir al›flkanl›k yarat›r, her al›flkanl›k ise bir tarz›n do¤mas›na hizmet eder ve yarat›lan bu küçük burjuva tarz gerillan›n imhas›n› do¤urur. Vazgeçilmeyen, sürekli tekrarlanan hareket tarzlar›n›n, prati¤in tümü gerilla yaflam›nda maddi ve manevi imhay› getirir ve a¤›r fiziki kayb› yaflat›r. Küçük burjuva düflünsel pratiksel al›flkanl›klar dünyas›ndan kurtulamayanlar ne an› örgütleyebilir ne de gelece¤i kazanabilir. Olaylara sürekli bir flekilde ayn› (yüzeysel-üstünkörü-tek yanl›) bak›fl aç›s›yla yaklafl›p ayn› (kaba-yüzeysel) tarzda yarg›lamaya, ayn› tarzda sonuç ç›karmaya gidenler de keza küçük burjuva al›flkanl›klar dünyas›ndan beslenmekten kurtulamaz. Günlük devrimci yaflam›nda sürekli olarak ayn› tarzda hareket edenler, sürekli olarak ayn› tarzda çal›flanlar geliflmenin önüne set çekmifl demektir. Dünkü s›n›rl› bilgisiyle devrimcilik yapmaya devam eden devrimci, bilgisini yenilemeyen sürekli tarzda ayn› iliflkileri devrimcilefltirmeyen tarzda kullananlar devrimci yenili¤in ve geliflimin önüne ciddi duvarlar örmüfl demektir. Gelifltirici ve ilerletici olmayan düflünsel ve pratiksel her tekrar bir al›flkanl›kt›r. Her al›flkanl›k bir tarz› yarat›r. Küçük burjuva al›flkanl›klar zemini üzerinde infla edilen her tarz gerilla yaflam›nda ölümü getirir. Küçük burjuva her al›flkanl›k düflünsel ve pratiksel özgürlü¤ün düflman›d›r. Her tekrar yeninin de¤il eskinin temsilcisidir. Eski burjuvaziye aittir, proletaryaya ait olamaz. Eskiyle ne an örgütlenir ne de gelecek kazan›l›r.


İşçi-köylü 26

11-24 Temmuz 2008

“Ayaklanmalar yüzy›l›n›n” do¤rudan sonucu olarak silahlanma Emperyalistler taraf›ndan, ayaklanmalar yüzy›l› olarak tespit edilen 21. yüzy›l, devasa boyutlarda silahlanmalara ve dünyan›n hemen her bölgesinde yaflanan çat›flmalara, savafllara sahne olmaktad›r. S›n›rlar›n kalkt›¤›, s›n›flar›n buti¤i söylenen “Yeni Dünya Düzeni”nde tersine emperyalistler aras› dengelerin de¤iflmesi sonucu yeni s›n›rlar oluflturulmufl ve s›n›f mücadelesi de keskinleflmifltir. Özellikle emperyalizm ile yar› sömürgeler aras›ndaki çeliflmesinin keskinleflti¤ine tan›k oluyoruz ki, ayaklanmalar yüzy›l› tespiti bunun bir ürünüdür. Bu çeliflmenin keskinleflmesinin temel nedeni ekonomik sömürünün yo¤unlaflmas›d›r. Azami kâr h›rs›yla yo¤rulmufl emperyalizm, bir yandan teknolojisini gelifltirerek veya yeni teknolojiler üreterek kâr›n› art›rmaya çal›fl›rken, bir yandan da sahip oldu¤u pazarlar› korumak ve geniflletmek için devasa boyutlarda silahlanmaktad›r. ‘90’larda, teknolojinin, iletiflim ve ulafl›m araçlar›n›n geliflmesi ile birlikte artan meta üretimi, daha h›zl› bir dolafl›m süreci geçirmeye bafllam›flt›r. K›sa vadede, emperyalizmin kâr›n› art›ran bu durum, tüketimin ayn› h›zda artmamas› sonucu “küreselleflme” balonunun çabuk sönmesine neden olmufltur. Ekonomik sömürünün yo¤unlaflmas›, halklar› daha da yoksullaflt›rm›fl ve pazarlar›n daralmas›na neden olmufltur. Böylece, emperyalizm, varl›¤› olan sömürüyü devam ettirebilmek için daha fazla bask›ya, fliddete ve savafla ihtiyaç duymakta ve silahlanmay› çok boyutlu art›rmaktad›r. Ekonomik sömürünün yo¤unlaflmas›, politik geliflmeleri biçimlendirirken politikan›n yo¤unlaflmas› da savafllar›, silahlanmay› do¤urmakta/büyütmektedir. “Politikan›n fliddet araçlar›yla sürdürülmesi” olan savafllar, iflgaller bir yandan emperyalistler aras›ndaki pazar, hammadde, enerji kaynaklar›na sahip olma/koruma amac› tafl›rken, di¤er yandan da ekonomik sömürünün yo¤unlaflmas› sonucu ayaklanma veya ayaklanma zemini artan halklar›n mücadelesini bast›rma amac› güdüyor. Emperyalistler aras› dalafl›n ve halklar› bölüp/parçalay›p yönetme politikas›n›n bir sonucu olarak, halklar birbirine k›rd›r›lmakta, birbirleriyle savaflt›r›lmakta, bu da bölgesel çat›flmalar›, savafllar› süreklilefltirmektedir. Halklar›n direniflini k›rmak için de yar› sömürgelerdeki iflbirlikçi s›n›flar silahland›r›lmakta, ordular› e¤itilmektedir. Her iki durumda da dünyada silahlanman›n devasa boyutlarda artmas›na neden olmaktad›r. Günümüzde, emperyalizme karfl› mücadelenin yo¤un oldu¤u bölgelerin, emperyalistler aras› çeliflmelerin, dalafl›n da yo¤unlaflt›¤› bölgeler olmas› tesadüf de¤ildir. Emperyalistler, dünya pazar›na hakim olabilmek, özellikle de enerji kaynaklar›, hatlar› ile çeflitli hammadde kaynaklar›n› ele geçirmek/elde tutabilmek için bölge halklar› üzerindeki bask› ve sömürüyü yo¤unlaflt›rmaktad›rlar. Bu sömürü yo¤unlaflmas›n›n bir sonucu olarak bu bölgelerde savafllar, çat›flmalar eksik olmamaktad›r. Zengin petrol yataklar›na sahip Nijerya’da, dünyan›n en zengin elmas yataklar›na sahip Sierra Leone’de, daha çok jeo-stratejik önemi ile öne ç›kan Somali ve Sudan’da, dünyan›n en zengin petrol rezervlerine sahip Ortado¤u’da, dünyan›n en zengin do¤algaz rezervlerine sahip Orta Asya’da vb. çat›flmalar süreklili¤ini korurken, di¤er yandan da emperyalizme karfl› ayaklanmala-

r›n ve direnifllerin de süreklili¤ini korudu¤u bölgeler haline gelmifllerdir. Dünyan›n en yoksullar›n›n da bu bölgelerde olmas› tesadüf de¤ildir, ekonomik sömürünün yo¤unlaflmas›, emperyalizmle yar›-sömürgeler aras›ndaki çeliflmenin keskinleflmesinin ürünüdür. Emperyalizm ile yar› sömürgeler aras›ndaki çeliflme ile emperyalistler ars›ndaki çeliflme, ba¤›nt›l› bir flekilde birbirlerini keskinleflmektedir. Emperyalizm ile yar› sömürgeler aras›ndaki çeliflme, ekonomik sömürüden kaynakl› direniflleri art›rd›¤›ndan dolay›, emperyalizmin bu bölgedeki hakimiyetini zay›flatmakta, politikalar›n› tam olarak hayata geçiremedi¤i için de kâr› azalmaktad›r. Bu durum di¤er emperyalistlere karfl› zay›fl›k yaratt›¤› için bölgedeki hakim emperyalist gücün daha fazla sald›rganlaflmas›na ve silahlanmas›na neden olmaktad›r. Di¤er yandan da emperyalistler aras› çeliflmenin keskinleflmesi her emperyalistin kendi hakimiyeti alt›ndaki bölgelerde ekonomik sömürüyü-dolay›s›yla kâr›n›- art›rmas›n› ve bölgeyi di¤er emperyalistlere karfl› korumak için bölgeyi ve kendisini daha fazla silahland›rmas›n› beraberinde getirmektedir. Bunun günümüz aç›s›ndan en çarp›c› iki örne¤i Orta Asya ve Ortado¤u’dur. Rusya, hakimiyeti alt›nda Orta Asya’da bir yandan ekonomik sömürüyü, yoksullu¤u yo¤unlaflt›r›rken, di¤er yandan da kendisine ba¤›ml› devletleri, devasa boyutlarda silahland›rarak, hem di¤er emperyalistleri bölgeden uzak tutmaya, hem de bölge halklar›n› bask› alt›nda tutmaya çal›flmaktad›r. fianghay ‹flbirli¤i Örgütü’nün (fi‹Ö) gittikçe askeri bir nitelik kazanmas› bu çeliflmenin sonucudur. Ayr›ca Rusya’n›n kendi hakimiyetini Kolektif Güvenlik Anlaflmas› Örgütü (KGAÖ) arac›l›¤›yla -6 Eylül 2007’de KGAÖ zirvesinde yap›lan antlaflma çerçevesindekurulan “Bar›fl Birlikleri” ile tüm dünyaya BM onay›yla, KGAÖ s›n›rlar› içine BM onay› olmadan “askeri müdahale/hareket” (siz bunu iflgal diye okuyun) zeminini yaratmas› ve bölge ülkelerini ‹ran’la birlikte dünyan›n ikinci büyük silah pazar› haline getirmesi de bu çeliflmenin ürünüdür. Ayn› çeliflmenin ürünü olarak da ABD, Ortado¤u’yu devasa boyutlarda silahland›rmaktad›r. ‘80’lerden beri dünyan›n ve ABD’nin en büyük silah pazar› olan Ortado¤u’da 1979-89 y›llar› aras›ndaki 10 y›ll›k sürede, s›rf Irak’a dünya silah ithalat›n›n % 10’unu gerçeklefltirmifltir. Temmuz 2007’de de ABD, baflta ‹srail ve Körfez ülkeleri olmak üzere, M›s›r ve Ürdün’ü devasa boyutlarda silahland›rmak için kongreden onay ald›. 63 milyar dolarl›k tutar› Körfez ülkelerine sat›lacak silahlar olufltururken, 30 milyar dolar› (neredeyse yar›s›), ‹srail’e 10 y›ll›k sürede “askeri yard›m” olarak verilecek. Kalan 13 milyar dolar ise M›s›r ve Ürdün’e yine askeri yard›m olarak 10 y›ll›k sürede verilecek. Böylece bu iki ülkenin “Geniflletilmifl Ortado¤u Projesi”nde daha aktif rol oynamas› sa¤lanacak. Bunlar›n yan› s›ra, dünyan›n en zengin petrol rezervlerine (dünyan›n % 25’i) sahip S. Arabistan’›n petrol tesisleri ve boru hatlar›n› korumak için 35 bin kiflilik özel tim ordusu kurulacak olmas›, ABD’nin körfezin güvenli¤i için 20 bin kiflilik bir kuvvet ay›r›p körfeze uçak gemisi getirmesi ve yetmezmifl gibi ‹ngiltere’nin de körfeze bir uçak gemisi getirmesini sa¤lamas› ABD’nin bu bölgeye

verdi¤i önemi göstermektedir. Keza ABD’nin, Irak’taki 160 bin kiflilik ordusunun yan›nda özel ordular› da hesaba katmak gerekir. Baz› kaynaklara göre 100 bin, baz›lar›na göre 180 bin kifli olan bu özel ordular “dokunulmazl›¤a” sahipler ve kendi özel hapishaneleri bulunuyor. Birçok katliama da kar›flan bu özel ordular›n, kar›flt›¤› veya direkt yapt›¤› yarg›s›z infazlar ve iflkencelerin hesab› tutulam›yor. “Yeni Dünya Düzeninin” icad› olan bu özel ordular –Independont’›n haberine göre- dünyada 50 ülkede y›ll›k 250 milyar ciro ile en h›zl› büyüyen sektörler aras›nda yer almaktad›r. Tamamen direnifllere karfl›, beslenen bu özel ordular, dünyan›n çeflitli yerlerinde devrimci ve komünist hareketlere karfl› da kontrgerilla faaliyetinde kullan›lmaktad›r. ABD, “dünya jandarmal›¤›n›n” bir ad›m› olarak iflgal etti¤i Irak’ta bugüne kadar 2 trilyon dolar harcam›flt›r. Bush’un 2000-2004 y›llar› aras›nda yapt›¤› askeri harcamalar›n da 1.2 trilyon civar›nda oldu¤u hesaba kat›l›rsa, silahlanman›n boyutlar› daha iyi anlafl›l›r. Ki bunu daha net anlamak için ABD’nin 2006 y›l› GSMH’nin 11 trilyon dolar oldu¤unu hat›rlatmak yerinde olacakt›r. ABD, GOP’a çomak sokan Irak, Filistin ve Lübnan direniflçilerini bast›rmak için de, iflbirlikçilerinin ordusunu hem e¤itiyor hem de silahland›r›yor. Irak ordusu için bugüne kadar 19.2 milyar dolar harcay›p, direniflçilerin üzerine salm›flt›r. Filistin ve Lübnan’daki direniflçilere karfl› ‹srail’e verdi¤i y›ll›k 2.4 milyar dolarl›k dolays›z “yard›m›” 3 milyar dolara ç›kard›. Tüm bu askeri harcamalar, silahlanmalar, buzda¤›n›n sadece görünen yüzüdür. Bu araflt›rmaya göre, insanl›k tarihindeki tüm askeri harcamalar›n tutar›, dünyan›n çevresinde (40 bin km), 10 m. Yüksekli¤inde, 2 m eninde saf alt›ndan bir duvar›n tutar›na eflittir. Ki bu harcamalar›n büyük k›sm›n›n 20. yy’da yap›ld›¤› ve 21. Yüzy›lda ise geometrik olarak art›rd›¤› da hesaplanmaktad›r. NASA’n›n s›rf bir projeye 20 milyar dolar ay›rmas› veya 2006 silah ihracat›n›n tutar›n›n 1.270 trilyon dolar olmas› bunun çarp›c› örnekleridir. Emperyalistlerin, silahlanmaya devasa boyutlarda harcama yapmalar› azami kâr yasas›na ayk›r› de¤il, bilakis bu yasan›n ürünüdür. Emperyalizm, silahlanma ile bir yandan pazar›n›, hammadde, enerji kaynaklar›n› koruyup sömürüyü yo¤unlaflt›r›rken, di¤er yandan da silah ticareti ile kâr›n› art›rmaktad›r. Öyle ki, savafl sanayisi, dünya ekonomisinin motoru haline gelmifltir. Silah pazar›, dünyan›n en h›zl› büyüyen ve en hacimli pazar› konumundad›r. Emperyalistler bu pazar› korumak ve geniflletmek için de savafl ç›kart›yor, bölgesel çat›flmalar› körüklüyorlar. Böylece bir yandan halklar›n emperyalizmle olan çeliflmelerini arka plana atmas›n› sa¤l›yorlar, di¤er yandansa hem çat›flan/savaflan taraflara hem de çat›flma/savaflma ortam›ndan kaynakl› silahlanma ihtiyac› hissettirilen çevre ülkelere de silah sat›fl› yap›larak devasa kârlar elde edilmektedir. Filistin sorunu, on y›llar› bulan zaman içerisinde halklar›n bilincini sapt›rarak sömürüyü art›rabilmelerine olanak verdi¤i gibi, emperyalistlerin de bu devletlere sürekli silah sat›fl› yapmas›na olanak sa¤lam›flt›r. Dünya toplam savunma bütçelerinin yaklafl›k yar›s›n›, dünya silah ihracat›n›n % 46’s›n› (2006)

yapan ABD’nin, Ortado¤u’ya kendi silah ihracat›n›n % 40’›n› yapmas› çarp›c› bir örnektir ve Ortado¤u sorununun anlafl›lmas› için çarp›c›d›r. Afrika’da, Sierra Leone, Somali, Sudan, Erire, Etiyopya, Nijerya gibi dünyan›n en yoksul ülkelerinin, açl›k, susuzluk, hastal›klar yaflan›rken, bu ülkelerde silahlar›n/silahlanman›n hiç eksik olmamas›, bu ülkelerde savaflmalar›n, çat›flmalar›n hiç bitmemesi de çarp›c› bir örnektir. Emperyalizm, bu ülkelere sürekli silah satarak kâr›n› art›r›rken, güvenlik kayg›s›na düflen (düflürülen) çevre ülkeleri hem siyasal-askeri flemsiyesi alt›na alabilmekte hem de buralar›n ekonomik sömürüsünü katmerlefltirebilmektedir. Emperyalistler aras› çeliflkilerin ve halk ayaklanmalar›na karfl› tedbirlerin bir soncu olarak genel anlamda devletlerin ve özelde baz› bölge devletlerinin askeri niteli¤i daha da öne ç›kmaktad›r. Bu ayn› zamanda birçok devletin savafl sanayinin kârlar› katlay›c› müflterisi haline gelmesine yom açmaktad›r. TC’nin de bu eksende ordusunu modernlefltirmesi, say›sal azalmaya “profesyonellefltirecek” olmas› emperyalizmin politikalar›yla ba¤lant›l›d›r. Türkiye 2009’a kadar 6 komando tugay›n› “profesyonel” hale getirme karar›yla bu yönde ilk ad›mlar›n› atm›flt›. Devam›nda önümüzdeki y›llarda sat›n almay› düflündü¤ü F-35 ve F-16 Blok 50 savafl uçaklar›, T-129 Taarruz Helikopteri, tank, Hava Ulaflt›rma Araçlar›, Deniz Ulaflt›rma Araçlar›, Devnizalt› ve çeflitli tip ve menzilde füzeler, Türkiye’nin ileride bölgesel bir savaflta kullan›labilece¤ini göstermektedir. Askeri techizatta % 80 civar›nda ‹srail ve ABD’ye ba¤›ml› olan Türkiye’nin bu yönelimi, ABD’nin Ortado¤u’yu silahland›rmas›n›n bir sonucudur ve bölgede emperyalist ç›karlar do¤rultusunda öne ç›kabilece¤ini de ortaya kaymaktad›r. Sonuç; sömürü, yoksulluk, açl›k ve savafllar›n dünya ölçe¤inde artt›¤› 21. Yüzy›l›n emperyalistlerce “Ayaklanmalar Yüzy›l›” olarak tespit edilmesi bofluna de¤ildir. S›n›f mücadelesinin keskinleflmesi gelece¤e dair emperyalistleri de endiflelendirmektedir. Dünyada devasa boyutlarda gerçekleflen silahlanmalar›n bu ayaklanmalar yüzy›l›na haz›rl›k niteli¤inde oldu¤u aç›kt›r. Emperyalistlerin askeri yönelimleri ve silahlanma çabalar›, birçok co¤rafyada hayata geçirildi¤i gibi etnik, dini ve mezhepsel çat›flmalarla da birlikte yol almaktad›r. Emperyalizmin yaratt›¤› bu çat›flmalar› “medeniyetler çat›flmas›” vb. argümanlarla s›n›f mücadelelerinin yerine ikame etmesi devrim ve sosyalizm korkular›ndan ba¤›ms›z de¤ildir. Tüm dünyada baflta ABD’ye karfl› olmak üzere anti-emperyalist mücadelelerin büyümesi, emperyalistleri daha sald›rgan politikalara sürüklemektedir. Emperyalizmin as›l korkusunun silahl› direnifller ve özellikle Halk Savafllar› oldu¤u biliniyor. Yok say›lmaya çal›fl›lsalar ya da “terör’ olarak ilan edilseler de halklar cephesinde as›l umut olmaya devam ediyorlar. Emperyalist ç›karlar do¤rultusundaki her silahlanma halklara kan ve ölümden baflka bir fley getirmeyecektir. Ancak MLM’ler önderli¤indeki mücadeleler bu silahlar› sahibine do¤rultacak ve savafls›z, silahs›z bir dünyan›n koflullar›n› yaratabilecektir. 21. yüzy›l, emperyalist kan emicilerin, halklar›n kanlar› pahas›na kendi yaratt›klar› deryada bo¤ulacaklar›na tan›k olacakt›r.


İşçi-köylü 27

11-24 Temmuz 2008

Yaflama ›fl›k tutan sözler... Bilginin efendisi olmak için çal›flman›n kölesi olmak gerekir. (Balzac) Güçlüklerin göbe¤inde f›rsatlar yatar. (Einstein) Küçük olaylar karfl›s›nda sab›rl› olmazsan, büyük planlar› gerçeklefltiremezsin. (Çin atasözü)

Zaman, insan bilincine derinlemesine nüfuz eden olgular›n ön s›ralar›nda geliyor. Uzay ve zaman insan bilincini binlerce y›ld›r meflgul etmifltir. ‹lk bak›flta kavranmas› kolay gibi görünen uzay ve zaman kavramlar›n›n, biraz düflünüldü¤ünde hiç de öyle olmad›¤› görülür. Türk Dil Kurumu sözlüklerine bakt›¤›m›zda; zaman, süre olarak tan›mlan›r, oysa bu tan›m zaman› kavramak için çok fley ifade etmez. Gerçekte zaman ve uzay›n tabiat› oldukça kompleks-karmafl›k bir felsefi konudur. ‹nsanlar geçmifl ve gelece¤i çok kolay biçimde ay›rt edebilirler. Zaman duygusu insanlara özgü bir fley de¤ildir. Gece ve gündüz ayr› ayr› yönlere dönen bitkiler gibi bütün organizmalar bir çeflit iç saate sahiptirler. Zaman maddenin de¤iflen durumunun nesnel bir ifadesidir. Var olan nesnel bir sürecin ifadelendirilmesi biçimi de diyebiliriz buna. Yani zaman, bütün maddelerin (enerji de bir maddedir) sürekli de¤iflim ve dönüflüm durumunda olufllar›n›n ifadesi olarak tan›mlanabilir. Ve zaman, bütün nesnel varl›klar›n olduklar› fleyden baflka bir fleye dönüflme zorunluluklar›d›r. Her fleyin ard›nda bir ritim duygusu bulunmaktad›r. Canl›lar›n kalp at›fllar›, y›ld›z, gezegen ve di¤er gök cisimlerinin hareketi, gel-gitler, mevsimler vb... Bunlar insan bilincine hayali fleyler olarak de¤il, evren hakk›nda reel bilgi olarak nüfuz eder. Zaman, bütün türleriyle maddenin, devinim ve hareketini ifade etme tarz›d›r. Konuflma ve yazma dilinde kulland›¤›m›z zamanlar vard›r. Geçmifl zaman, flimdiki zaman, gelecek zaman. ‹nsan akl›n›n bu muazzam keflfi; insanl›¤› flimdiki zaman esaretinden kurtararak, somut durumun ötesine geçebilmesini sa¤lam›flt›r. Sadece flu an için de¤il, geçmiflte ve gelecekte zihnimizin varl›k gösterebilmesini olanakl› k›lm›flt›r. Uzay ve zaman aras›ndaki fark; uzay zamandan farkl› olarak zamanda konum de¤iflimi olarak de¤iflimi de kapsar. Madde uzayda var olur ve onun içinde hareket halindedir. Uzaydaki hareket

Günefli gözden kaç›rd›m diye a¤larsan, y›ld›zlar› göremezsin. (Tagore) Düflünce kabiliyetini öldüren en büyük düflman al›flkanl›klard›r. (S. Magham) Bir fleyleri de¤ifltirmek isteyen insan, önce kendinden bafllamal›d›r. (Sokrates)

tersinme özelli¤i gösterir, oysa zaman tersinir (geri dönüflümlü) de¤ildir. Hegel’e göre uzay, maddenin ‘baflkal›¤›d›r’; zaman ise, maddenin, oldu¤u fleyden baflka fleye de¤iflti¤i süreçtir. ‹nsan bilincinde zaman›n ço¤unlukla y›k›c› bir fley olarak alg›land›¤› tespit edilmifl. Oysa zaman öz-oluflum süreçlerini de kapsar. Bu süreçlerde madde her an sonsuz-s›n›rs›z biçimler dizgesine dönüflür durur. Maddenin atom alt› düzeyinde bütün bunlar çok aç›k gözle-

Okur

Hiç hata yapmam›fl insan, yeni bir fley denememifltir. (Einstein) Baflkalar›ndan üstün olman önemli de¤il, senin dünküne göre kendinden üstün müsün, önemli olan o… (Hint atasözü) Bir mum di¤erini tutuflturmakla ›fl›¤›ndan bir fley kaybetmez. (Mevlana)

n›n- ve kendi s›n›rlar›n›n da fark›ndad›r. Yaflamdaki ilk deneyimlerimizden zaman› ve önemini kavramay› ö¤renmiflizdir. Bu nedenle birilerinin zaman› bir yan›lsama veya akl›n bir yarat›fl› olarak görüyor olmas› hiç de akla yatk›n de¤ildir. Buna ra¤men bu fikirlerin günü-

bafllang›ç ya da sona ihtiyaç duymayan, yarat›c›s› olmayan evren tablolar› son derece mükemmel bir kavray›flt›. Uzay ve zamanda, “dolu” ve “bofl” düflüncesinde ifade edilen karfl›tl›klarda bu görülür. Bu z›tl›klardan biri olmaks›z›n di¤eri var olamaz. Uzay ve maddenin birli¤i karfl›tlar›n en temel birli¤idir. 18. yüzy›l boyunca bilime klasik-mekanik teorileri hâkimdi. Newton, zaman› düz ve do¤rusal bir ak›fl olarak tasavvur etmiflti. Madde olmasa bile uzay var olabiliyor ve zaman onun içinde ak›p gitmeye devam edebiliyordu. Newton’un mutlak uzay dizgesi, ›fl›k dalgalar›n›n hareketini sa¤layan bir eter ile dolu oldu¤unu varsay›yordu. Ve Newton zaman› ,içinde her fleyin var olabildi¤i muazzam bir kaba benzetmiflti. Bu düflüncede zaman evrenden ayr› olarak düflünülüyor ve ondan ba¤›ms›z biçimde var olabildi¤i tasavvur ediliyordu. Uzay, zaman ve maddenin ayr› ayr› fleyler olarak de¤erlendirildi¤i mekanik yöntemin karakteristi¤i iflte budur. Bu görüfl yeni egemen s›n›fa da uyumluydu. Çünkü özü itibariyle durgun, zamandan ba¤›ms›z ve de¤iflmeyen bir evren görüflünü temsil ediyordu. Bu evrende bütün çeliflmeler düzenlenmiflti. Ani s›çramalar, devrimler yoktu. Her fleyin eninde sonunda bir denge durumuna geldi¤i kusursuz bir uyum vard›. 20. yüzy›l bu görüflü ac›mas›zca yerle bir etti. “Zaman” dedi¤imiz (Einstein’›n 4. boyut ad›n› takt›¤›) kavram, tamamen enerji-madde ve mekân üçlüsüne ba¤l› bir geliflimdir; madde-enerji-mekân sistemleri de¤iflmez kal›rlarsa, zaman diye bir fley oluflmuyor. “Olay” dedi¤imiz kavram, bir enerji ak›m› veya aktar›m›n› yans›t›r. Sokaktaki insanlar›n ve di¤er ö¤elerin bir an için her türlü enerji dönüflümünü kestiklerini düflünün: Hiçbir insan›n hiçbir hücresi enerji al›fl-verifli yapmayacak; dolay›s›yla hiçbir organ› hareket etmeyecek ve insanlar bir heykel gibi o anki konumlar›nda donup kalacaklar; dünya dönmeyecek, s›cakl›k de¤iflmeyecek, hava hep ayn› ayd›nl›k derecesinde kalacak, rüzgar olmayacak

? r i d e n Zaman

nebilmektedir. Zaman›n tersinemezli¤i sadece insan ya da di¤er canl›lar için de¤il, y›ld›zlar ve galaksiler için de geçerlidir. Y›ld›zlar ve galaksiler de t›pk› di¤er canl›lar gibi do¤ar ve ölürler. Gündelik yaflam›m›zda ölüm negatif olarak alg›lan›yor, oysa yaflam ölümün yan› bafl›ndad›r. Düzen kaostan ç›kagelir ve çeliflmenin iki yan› birbirlerinden ayr›lmazlar. Ölüm olmaks›z›n yaflam nas›l var olabilirdi? O nedenle her insan sadece kendisinin de¤il, kendi olumsuzlamas›n›n yads›nmas›-

müzde dahi var oluyor olmas› çok anlafl›l›r de¤ildir. Zaman›n ve de¤iflimin birer yan›lsama oldu¤u fikri antik dinlerde ve Pythagoros, Platon, Plotinus’un idealist felsefelerinde mevcuttur. Dinlerin zaman›n bitti¤i nokta olan “k›yamete” ulaflma fikrinin kayna¤› buralar olsa gerek. Diyalekti¤in atas› diyebilece¤imiz Heraklitos zaman› do¤ru olarak kavram›flt›. “Bir fley hem kendisidir hem de¤ildir”, “her fley akar”, “ayn› nehre iki kez girilmez” gibi meflhur ifadeleri bu do¤ru kavray›fl›n ürünüdür. Devirsel bir de¤iflim fikri, mevsimlerin de¤iflimine mutlak olarak ba¤›ml› olan tar›m toplumunun bir sonucudur. Öncel toplumlar›n üretim tarz›nda kökleflen dura¤an yaflam tarz›, statik felsefede ifadesini bulur. Örne¤in Katolik kilisesi Galileo’nun kozmolojisini içine sindiremezdi, çünkü bu kozmoloji dünyaya ve topluma bak›flta geleneksel kavray›fla aç›ktan meydan okuyordu. Kapal› ekonominin a¤›r aksak yaflam biçimi ancak kapitalizmle alt üst oldu. Üretimde yerle bir edilen sadece mevsimlere devirsel ba¤›ml›l›k de¤il, günde 24 saat çal›flan makineler, yapay ›fl›klarla geceyi de üretim yaflam›na katm›fl ve geceyle gündüz aras›ndaki fark› da yerle bir etmifltir. Kapitalizm üretim araçlar›yla birlikte insan akl›n› da devrimcilefltirmifltir. Antik Yunan’da uzay ve zaman›n oldukça derinlikli kavrand›¤› anlafl›l›yor. Sadece antik ça¤›n diyalektikçisi Herakleitos de¤il, Elea okulundan Parmenidos ve Zeron da do¤ru bir kavray›fla sahiptir. Yunanl› atomcular›n herhangi bir


Okur vs.. Bunun anlam›, her türlü enerji ak›fl›n›n durmufl olmas› ve hiçbir “olay” olmamas›d›r. Düflünün, yukar›da anlat›lan film fleridinde sahnelerde hiç bir de¤ifliklik olmasa, her sahne bir di¤erinin ayn› olsa, “zaman” denilen farkl›laflma belirtisi nas›l alg›lanabilirdi? Bir insan hiç de¤iflmese, çevresindeki hiçbir fley de¤iflmese, günefl hep ayn› konumunda kalsa, a¤açlar büyümese, rüzgâr esme-

İşçi-köylü 28 se, k›sacas›, her fley bir resim gibi dondurulmufl olsa, zaman kavram›yla neyi kastedecektik? Dolay›s›yla, “zaman”, madde-enerji-mekân üçlüsü aras›ndaki de¤iflim ve dönüflümün göstergesidir. De¤iflim ve dönüflüm, enerjinin bir yerden baflka bir yere akmas› sonucu oluflan bir olayd›r. Bu de¤iflim ve dönüflüm hem canl›lar hem de cans›zlar âleminde vard›r; de¤iflim ve dönüflümün k›sa ta-

n›m› da “EVR‹M” oldu¤una göre, evrim hem canl›lar âleminde, hem de cans›zlar âleminde söz konusudur. Dolay›s›yla, evrim (de¤iflim) zaman kavram›n›n efl anlaml›s› olmaktad›r. Bu anlamda “hareket -enerji ve zaman” ayn› fleyi ifade eden üç kavramd›r. Bu üç kavram tek bir kavramda birleflir; bu kavram IfiIK’t›r. (Bir ‹K okuru)

11-24 Temmuz 2008

“Devrimci E¤itim ve Çal›flma Üzerine” kitab› hapishanelere verilmiyor! Umut Yay›mc›l›k taraf›ndan Haziran 2008’de yay›mlanan “Devrimci E¤itim ve Çal›flma Üzerine”

Merhaba, Emperyalizm do¤as› gere¤i yo¤un bir kriz içerisine girmifl durumdad›r. Bu kriz sürekli bir t›rman›fltad›r. Buna karfl›l›k dünya ölçe¤inde; devrimci dalga da belirgin oranda yükselifltedir. fiu an için halklar›n pratikte gösterdi¤i bu dalga; kendili¤indenci, ekonomik talepli olsa da; arkas›ndan h›zl› bir flekilde demokratik ve daha ileri boyutta da siyasi talepler bu devrimci dalgaya kat›larak, s›n›f mücadelesini gerçek güzergah›na oturtacakt›r. Bu temelde tarihi öneme sahip olan flanl› 15-16 Haziran Büyük ‹flçi Direnifli’ne de¤inmek istiyorum. Evet, 15-16 Haziran Direnifli ve arkas›ndan gelen 3 ayl›k s›k›yönetim, Türkiye iflçi s›n›f›na tarihsel önemli ö¤retiler b›rakm›flt›r. Öncelikle devrimin kitlelerin eseri olaca¤›n› ve kitlenin de (iflçi-köylü) devrim yolunda her türlü ekonomik-demokratik ve sosyal haklar›n› ancak ve ancak devrimci bir direniflle, mücadeleyle elde edece¤ini ö¤retmifltir. Bir di¤er önemli ö¤retisi de; iflçi s›n›f›n›n ister kendili¤inden gelme direnifli-mücadelesi olsun isterse sendikal

olsun, ekonomik ve siyasi hak talepli olsun, kesinlikle iflçi s›n›f›na do¤ru politik önderli¤e sahip bir KP’nin öncülük etmesinin flart›d›r. Di¤er nokta, 15-16 Haziran Direnifli her ne kadar kendili¤indenci bir ç›k›fl olsa da; devrimin kesinlikle fliddet yoluyla gerçekleflece¤ini göstermifltir. Ama, devrimci at›l›mlar›n, k›rl›k bölgelerdeki Parti-Ordu örgütlenmesine dayanmad›¤› ölçüde de bast›r›lmaya mahkum oldu¤unu göstermifltir. Ülke gerçekli¤imiz de bunu do¤rular; emperyalizme uflakl›k boyutunda ba¤›ml› yar›-sömürge, yar›-feodal yap›, öz itibariyle sürekli ve kal›c› bir faflizme sahiptir. Bu faflizm komprador (emperyalizme iflbirlik düzeyde; ekonomik siyasi bak›mdan ba¤›ml› uflak burjuvazi) büyük burjuvazinin ve büyük toprak a¤alar›n›n zorba diktatörlü¤üdür. Bu demektir ki, flehirlerde esas olarak ve tek bafl›na toplu isyanlarla devrimi gerçeklefltiremeyiz. Çünkü s›n›f düflmanlar›m›z (beyaz ordu ve aç›k-gizli karanl›k güvenlik güçleri) flehirlerde güçlüdür. Bu demek de¤il ki halk›m›z flehirlerde örgütlenmeyecek, tabi ki örgütlenecek,

ama k›rl›k bölgelere dayanarak, ondan güç alarak. Böylesi bir flehir örgütlenmesi yenilmez bir güç olarak faflizm karfl›s›nda sürekli ve artarak yeni zaferler kazan›r. 15-16 Haziran flanl› direnifli bunu da ö¤retmifltir. Bizler, flehre göç etmifl; bir aya¤› köyde, bir aya¤› flehirde; feodalizmi ve onun son üretim biçimlerini (yar›c›l›k, ortakç›l›k, sabanl› ilkel tekniklerle üretim) terk etmemifl-edememifl; kapitalizmin ilkel birikim sürecine dahil olmufl yar›-proleterler her zaman devrimin potansiyel gücü olaca¤›z. fiehirlerdeki yo¤unluk ve ço¤unluk bizleriz. Sanayinin (modern sanayi; makine ve teknoloji üretimi yapan) gerçek anlamda geliflmemiflli¤i proletarya s›n›f›n›n yok denecek azl›¤› yine devrimin k›rlardan kentlere do¤ru geliflece¤ini gösterir. Son olarak devrimin, Demokratik Halk Devrimi’nin say›s›z 15-16 Haziran Büyük ‹flçi Direniflleriyle ama k›rl›k bölgelere dayanarak ondan güç alarak gerçekleflece¤i bilinciyle ve inanc›yla flan ve fleref olsun 15-16 Haziran büyük iflçi direnifline! (Esenler’den bir ‹K okuru)

isimli kitap “kadro yetifltirme amac› tafl›d›¤›” gerekçesiyle ile Tutsak Partizanlara verilmiyor. Devrimci ve komünist tutsaklar› F tipi hapishanelerde teslim almay› amaçlayan egemenler bunun için her yöntemi kullan›yor. Tutsaklar› siyasi düflüncelerinden ideallerinden soyutlamak hedefiyle her türlü engel ç›kar›l›yor. Tutsaklar›n F tipi hapishanelerde örme¤e çal›flt›¤› kolektif yaflam, hapishane idareleri taraf›ndan engellenmeye çal›fl›l›yor. Temel ihtiyaçlar›n› karfl›lamas›n›n önüne geçiliyor. ‹darenin keyfi uygulamalar›na direnen tutsaklar, aç›k-kapal› görüfl, iletiflim yasa¤› vb. disiplin cezalar›na maruz kal›yor. Tutsaklar aylarca kimse ile görüflemiyor mektup bile yazam›yor. Hukukun ayaklar alt›na al›nd›¤›, her fleyin sak›ncal› bulundu¤u hapishanelerde kitaplar da bundan nasibini al›yor. 1970’li y›llarda yay›mlanan ve toplatmas› kald›r›lm›fl kitaplar toplatman›n kalkt›¤› karar› elimize ulaflmad› gerekçesiyle tutsaklara verilmiyor. Hücrelerdeki

Hesab› sorulmam›fl bir katliam...

pet fliflelere, çiçeklere, tutsaklar›n bakt›¤› kufllara “amaç d›fl›” kullan›l›yor diye “el koyan” hapishane idareleri fa-

›n›f mücadelesinin ivme kazand›¤› 90’l› y›llar ayn› zamanda kontr-gerilla faaliyetlerinin yo¤unluklu bir flekilde devreye konuldu¤u y›llar olmufltur. Türkiye Cumhuriyeti, tarihi boyunca hep yükselen halk muhalefetini çeflitli karanl›k güçlerini kullanarak bast›rm›flt›r veya bast›rmaya çal›flm›flt›r. 70’li y›llarda Marafl-Çorum katliamlar›ndaki zihniyetle Sivas katliam›n› gerçeklefltiren zihniyet ayn›d›r. Amaç halk›n ilerici, ilerletici, sanatç›, düflünür ve devrimci öncülerini aram›zdan alarak, bizleri halk› kendi karanl›k dünyalar›na ba¤›ml› k›lmakt›r. Toplumun devrimci ilerleyiflini karanl›¤a gömmektir. Egemenler efendilerinden ald›¤› dersleri s›n›f mücadelesinin yükselifl dönemlerinde birer mafla olarak kulland›¤› gerici-›rkç›-afl›r›dinci-floven unsurlar› devrimci insanlar›n üzerine kuduz köpekler misali salm›flt›r. Herfley 1993 y›l›nda katliam›n planl› bir flekilde gerçekleflti¤ini gösteriyor. Günler öncesinden spor etkinlikleri bahane

S

edilerek flehre faflist ö¤renciler toplanm›flt›r. Günün erken saatlerinde bafllayan olaylara devlet güçlerinin engel olmamas›, yak›lma anlar›nda dahi devletin maflas› olarak kullan›lan fleriatç›-faflist güçlere hiçbir engelleme girifliminde bulunulmamas›, o dönemin devlet yetkililerinin aç›klamalar› vb. biraraya gelince Sivas katliam›n›n bilinçli devlet politikas›n›n bilinçli bir ürünü oldu¤unu aç›k etmektedir. Dönemin baflbakan› Tansu Çiller “otel d›fl›ndaki insanlar›m›za bir zarar gelmemifltir ve devlet görevi bafl›ndad›r” diyerek devletin hangi görevini ifa etti¤ini aç›kl›yordu. Otelin çevresinde toplanm›fl fleriatç› faflist katil sürüsüne insanlar›m›z diyebilen ve onlara zarar gelmedi¤i için çok mutlu olan bir baflbakan›n katliama bizzat kat›lan katillerden fark›n›n olmad›¤› ellerinin kanl› oldu¤u aç›kt›r. Ayr›ca Mesut Y›lmaz da “Bu kadar insan futbol maç›nda da ölüyor” demesi yap›lan katliam›n devlet nezdinde s›radanlaflt›¤›na iflarettir sadece. Dö-

nemin Cumhurbaflkan› eskimeyen bir baflka kara yüzdür ki, o da Süleyman Demirel’dir. O da “Devlet güçleriyle halk› karfl› karfl›ya getirmemek laz›m” diyerek kendi cephesinden katliam›n önünün aç›k b›rak›lmas›n› sal›k vermifltir. Askerin polisin katliam› seyretmesi bir emir-komuta zincirini tüm aç›kl›¤›yla iffla etmeye yetmifltir. Dönemin hükümet ortaklar›ndan biri de SHP’dir. SHP katliam karfl›s›nda sessizli¤ini bozmayarak “sahte sosyal demokrat” oldu¤unu hayk›rm›flt›r adeta. Faflist karakterini belli etmifltir iyiden iyiye. SHP de di¤er yandafllar› CHP, DSP gibi faflizmin bir unsurudur sadece. Bunlar›n hepsi, hangi sloganla ortaya ç›karsa ç›ks›n komprador-burjuvazi ve toprak a¤alar›n›n faflist diktatörlü¤ünün temsilcileridir. Baflka türlü davranmalar› da mümkün de¤ildir. En nihayetinde bütün bu halk düflman› unsurlar devrim mücadelesinde halka hesap vermekten kurtulamayacaklard›r. (Bir ‹K okuru)

flizmin gerçek yüzünü de gösteriyor. Umut Yay›mc›l›k’tan ç›kan son kitap olan “Devrimci E¤itim ve Çal›flma Üzerine” kitab› herhangi bir toplatma karar› olmamas›na ra¤men tutsaklara verilmiyor. Kitap devrimci yaflam ve kültürün gelifltirilmesine mütevaz› bir katk› niteli¤i tafl›yor. Devrimci kültürümüzde silikleflen kolektif bilinç, alçakgönüllülük gibi kavramlar› tart›flmaya aç›yor. Devrimci çal›flman›n temel yöntemleri üzerine bir bak›fl aç›s› ortaya koyulan kitapta “Nas›l bir e¤itim?” sorusuna yan›t aran›yor. Kitap sorumluluk ve disiplinden ne anlafl›lmas› gerekti¤ini ana hatlar› ile ortaya koyuyor. Devrimci mücadele için vazgeçilmez olan ve de¤iflik biçimler alt›nda tüm yaflama yay›lan devrimci e¤itim ve çal›flma bu kitapta yeniden ele al›n›yor. (Bir ‹K okuru)


İşçi-köylü 29

11-24 Temmuz 2008

Yaşamın içinden

“Pir Sultan’dan Mad›mak’a, asan da yakan da sistemdir!” S‹VAS Sivas katliam›n›n 15. y›l›nda on binler alanlara ç›kt›. Aradan 15 y›l geçmesine ra¤men halen katillerin yarg›lanmas› ve Mad›mak Oteli’nin müzeye dönüfltürülmesi talebini hayk›ran binlerce kifli tek vücut oldu. Sivas flehitlerinin aileleri, Alevi örgütleri, siyasi parti ve platformlar ile demokratik kitle örgütleri Hac› Bektafl-i Veli Kültür ve Tan›tma Vakf› önü ve Ethembey Park›’nda biraraya geldi. Buradan Mad›mak Oteli’ne yüründü. “Pir Sultan’dan Mad›mak’a, Asan da Yakan da Sistemdir. Hesab›n› Soraca¤›z- Partizan” yaz›l› pankartla mitingde yerini alan Partizan kitlesinin yan›s›ra ESP, PSAKD, Alevi Bektafli Kültür Derne¤i, KESK, EMEP ve Halkevleri’nin de aralar›nda bulundu¤u kurumlar pankartlar›yla kat›ld›. Binlerce kifli Mad›mak Oteli’nin müze olmas› talebini dile getirdi ve utanç otelinin önü-

Sivas katliam›n›n 15. y›l›nda on binler alanlara ç›kt›. Aradan 15 y›l geçmesine ra¤men halen katillerin yarg›lanmas› ve Mad›mak Oteli’nin müzeye dönüfltürülmesi talebini hayk›ran binlerce kifli tek vücut oldu.

ne karanfiller b›rakt›.1993’te katliam› engellemeyen kolluk güçleri, miting için dört bir yan› ablukaya alm›flt›. Otel önünde Tertip Komitesi ad›na konuflan KESK Dönem Sözcüsü Önder Do¤an, CHP ve Cem Vakf› gibi kurumlar›n Atatürk An›t›’na çelenk b›rakarak yapt›klar› anmaya iflaret ederek “2 Temmuz’un içini boflaltmaya çal›fl›yorlar” dedi. Pir Sultan heykelinin söküldü¤ü yere Ozanlar An›t› infla edilmesini isteyen Do¤an, “Katliam›n gerçek sorumlular› halka hesap vermelidir” dedi. Hasret Gültekin’in efli Yeter Gültekin de flehit aileleri ad›na bir konuflma yapt›. Mitinge Partizan kitlesi yaklafl›k 200 kifli ile kat›ld›. Partizan kortejine gerek çevre illerden gerekse Sivas’›n ilçelerinden gelen halk büyük ilgi gösterdi. ‹lgiyi engellemek için elinden geleni yapan kolluk güçleri bu çal›flmalar›nda baflar›s›z kald›lar. (Sivas ‹K okurlar›)

Bu atefl Spartaküs’ten beri yan›yor! Mitingde yap›lan konuflmalarda, Sivas katliam›n›n 15. y›l›nda gericili¤e, faflizme ve yoksullu¤a karfl› mücadelenin karal›l›kla sürdürülece¤ine yap›lan vurgunun yan›s›ra, 1 May›s’tan Sivas’a, hiçbir katliam›n unutulmayaca¤›n›n alt› çizildi ve “unutursak yeniden yaflat›rlar” denildi. KADIKÖY ‹stanbul’daki anma etkinli¤i, her y›l oldu¤u gibi bu y›l da, Sivas’ta katledilen As›m Bezirci’nin Zincirlikuyu Mezarl›¤›’ndaki mezar›n›n bafl›nda yap›lan anmayla bafllad›. As›m Bezirci’nin mezar› bafl›ndaki anma sona erdikten sonra, kitle ayn› mezarl›kta bulunan sanatç› Ruhi Su’nun mezar›na da karanfil b›rakt›.

Ayn› gün çok say›da demokratik kurum, kitle örgütü, sendika ve partinin kat›l›m sa¤lad›¤› bir mitingle gerçeklefltirilen anma, Kad›köy ‹skele Meydan›’nda yap›ld›. Tepe Natilius önünde toplanmaya bafllayan kat›l›mc›lar, burada oluflturduklar› kortejlerle ‹skele Meydan›’na do¤ru yürüyüfle geçtiler. Partizan kitlesinin, “Sivas’›n Kati-

li Patron A¤a Devleti” ve “Baba ‹shak, Pir Sultan; Zalime Karfl› ‹syand›r Aslolan” yaz›l› iki pankart ve flamalarla kat›ld›¤› miting, ‹skele Meydan›’nda yap›lan konuflmalarla bafllad›. Mitingde yap›lan konuflmalarda, Sivas katliam›n›n 15. y›l›nda gericili¤e, faflizme ve yoksullu¤a karfl› mücadelenin karal›l›kla sürdürülece¤ine yap›lan vurgunun ya-

n›s›ra, 1 May›s’tan Sivas’a, hiçbir katliam›n unutulmayaca¤›n›n alt› çizildi ve “unutursak yeniden yaflat›rlar” denildi. Sloganlar›n hiç susmad›¤› mitinge, ESP, Halkevleri, Ö¤renci Kolektifleri, TKP, Odak, Kald›raç, Pir Sultan Abdal Dernekleri ve daha çok say›da kurum kat›ld›.


İşçi-köylü 30

Yaşamın içinden

2 Temmuz 2008’de saat 19.30’da Yeralt› Çars›s› üzerinde Partizan, HKM, Halk Cephesi, ESP, DHP, DTP, EMEP ve Dersim Belediyesi taraf›ndan Sivas anmas› yap›ld›. Kat›l›m›n oldukça olumlu oldu¤u eylem sayg› durufluyla bafllad›. Ard›ndan devrimci ve demokratik kurumlar›n ortak aç›klamas› okundu. Belediye Baflkan›’n›n da konuflmas›ndan sonra çocuklar taraf›ndan semah gösterimi yap›ld›. K›sa bir müzik dinletisinden sonra Sivas flehitlerini temsilen 35 meflale yak›larak merkezden Demir Köprü mevkiine yürüyüfl gerçeklefltirildi. Mavi Köprü’de flehitler an›s›na Munzur’a at›lan karanfillerden sonra eylem sonland›r›ld›. (Dersim ‹K)

11-24 Temmuz 2008

BURSA

DERS‹M

2 Temmuz günü saat 18.00’de Mafel Kafe önünde toplanan kitle, burada tek pankart ve Sivas flehitlerinin dövizleri ile yürüdü. Yaklafl›k 2 bine yak›n insan Kent Müzesi önünde topland› ve katledilenlerin isimleri okunarak “burada” denildi. Sayg› duruflu ile devam eden etkinlik, Tertip Komitesi ad›na Bursa Pir Sultan Abdal Dernek Baflkan› Davut Türko¤lu’nun bas›n metnini okumas› ile devam etti. Ard›ndan semah gösterisi yap›ld› ve fliirler okundu. Programda olan müzik dinletisi polisin faflizan tutumundan dolay› zaman bahane edilerek engellendi.

Ankara

SARIGAZ‹ Sivas katliam›n› anma etkinliklerinden biri de 3 Temmuz akflam› Sar›gazi’de gerçeklefltirildi. Partizan, DTP, DHP, ESP, Odak, Aka-Der ve Mücadele Birli¤i taraf›ndan organize edilen anma etkinli¤i, kitlenin Demokrasi Caddesi’nde bulunan, Vatan ‹lkö¤retim Okulu önünde toplanarak, yürüyüfle geçmesiyle bafllad›. Cadde boyunca sloganlarla süren yürüyüfl, Naz›m Hikmet Park›’nda sona erdi. Partizan’›n “Baba ‹shak Pir Sultan; Zulme Karfl› Direnmektir Aslolan” yaz›l› bir pankartla kat›ld›¤› anma etkinli¤i yap›lan bir konuflmayla bafllad›. Etkinlik, sergilenen bir tiyatro oyunu ve semah gösterisi ile sürdü, müzik dinletisiyle sona erdi.

1 MAYIS MAHALLES‹ Sivas’ta katledilenleri anmak için akflam saat 20.00’de bir yürüyüfl gerçeklefltirdik. Yürüyüfl, Al›nteri, Köz, May›sta Yaflam Kooperatifi ve Partizan taraf›ndan örgütlendi. Saat 20.00’de Karakol Dura¤›’nda kitlenin toplanmas›yla bafllayan yürüyüflte “15. y›l›nda Sivas katliam›n› unutmad›k-unutturmayaca¤›z!” yaz›l› ortak pankart aç›ld›. Kortejler oluflturularak bafllayan yürüyüfl Çeflme Dura¤›’na kadar sloganlarla devam etti. Daha sonra kurumlar ad›na haz›rlanan ortak bas›n metni okundu. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan eylem yine sloganlarla bitirildi. (1 May›s Mahallesi ‹K okurlar›)

KIRAÇ Katliam K›raç’ta yap›lan bir etkinlikle protesto edildi. Anadolu Kültür Evi-Cafe, K›raç Kültür ve Yard›mlaflma

Derne¤i, Evrensel Kültür Merkezi taraf›ndan gerçeklefltirilen etkinlikte K›raç Kuruçeflme’de biraraya gelen kitle Sivas’ta katledilen ayd›n, yazar ve sanatç›lar› and›. Etkinlik, Sivas’ta yak›lanlar için yap›lan sayg› duruflu ile bafllad›. fiiirlerin okunmas›n›n ard›ndan katledilen ayd›nlar›n, sanatç›lar›n isimleri “burada” sloganlar› eflli¤inde okundu. Ard›ndan aç›l›fl konuflmas› yap›ld›. “Gün gelecek devran dönecek katiller halka hesap verecek” sloganlar›n› hayk›ran kitlenin öfkesi dikkat çekti. Sivas’ta yaflam›n› yitirenlerin yaflam öykülerinin dile getirilmesinin ard›ndan fliirler ve söylenen türkülerle yaflananlar lanetlendi. Gölgedekiler Müzik Grubu’nun seslendirdi¤i ezgiler ve “Sivas Cehennemi” isimli belgesel gösterimi ile etkinlik sona erdi.

TAfiDELEN Bizler, Tafldelen ve Yenido¤an ‹K okurlar› olarak 2 Temmuz’da bir anma düzenledik. Anmay› Tafldalen DTP binas›nda düzenledik. Anma öncesinde Tafldelen ve Yenido¤an’da gazete da¤›t›m›yla beraber haz›rlad›¤›m›z bildirilerimizle halka ulaflt›k. 1 Temmuz Sal› akflam› yapt›¤›m›z anmaya Sivas flehitleri ve onlar›n flahs›nda tüm devrim flehitleri için sayg› durufluyla bafllad›k. Aç›l›fl konuflmas›n›n ard›ndan katliam› anlatan bir sinevizyon gösterimi yap›ld›. Sonras›nda sahne alan

müzik grubumuzla hep beraber türküler söylenerek anma bitirildi. Bizler Tafldelen ve Yenido¤an ‹K okurlar› olarak ilk etkinli¤imizi düzenlemenin heyecan› ile diyoruz ki 2 Temmuz 1993 ne ilk ne de sondu. Bizler iflçi, köylü ve emekçiler olarak örgütlenmedi¤imiz takdirde bu sald›r›lar› geri püskürtemeyiz. Ancak örgütlü bir güç olursak kazan›r›z. (Tafldelen ve Yenido¤an ‹K okurlar›)

‹ZM‹R 2 Temmuz günü ‹zmir Alevi Bektafli ve Yöre Dernekleri Platformu taraf›ndan örgütlenen miting Gündo¤du Meydan›’nda gerçekleflti. Saat 17.00’de Cumhuriyet Meydan›’nda toplan›lmas›n›n ard›ndan kitle meydana kadar yürüdü. Bizler de eyleme “Sivas’›n Ifl›¤› Sönmedi, Yeni Demokrasi Mücadelemizde Yükselecek-Partizan” pankart›yla kat›ld›k. Öncesinden belirlenmese de di¤er devrimci kurumlarla sloganlar›n ortak at›lmas› hem yürüyüflte hem de alanda sesimizin daha gür ç›kmas›n› sa¤lad›. Bunun d›fl›nda, sayg› durufluna ça¤r› yap›l›rken ayd›nlar›-sanatç›lar› yakan resmi ideolojinin ad› olan Mustafa Kemal için de sayg› durufluna ça¤r› yap›lmas›, kürsüden sadece platformda belirlenen sloganlar›n at›lmas› yönünde uyar› yap›lmas› ‹zmir Alevi Bektafli ve Yöre Dernekleri Platformu taraf›ndan anman›n içeri¤inin boflalt›lmas›na neden oldu ve yap›lan sayg› duruflundan bir süre sonra alandan ayr›ld›k.

ANKARA Sivas katliam›n›n 15. y›ldönümünde Ankara’da yap›lan anma etkinlikleri, geçen y›llardan farkl› olarak devrimciler ve düzen partileri ile uzlaflan kurumlar›n ayr›flan eylemlilikleri ile gerçeklefltirildi. 1 Temmuz günü saat 18:30’da Tekmezar Park›’nda toplanan devrimci kurumlar (Al›nteri, BDSP, DHD, ESP ve Partizan) buradan Tuzluçay›r’a kadar bir yürüyüfl gerçeklefltirdi. “Bozuk Düzende Sa¤lam Çark Olmaz, Bu Düzeni Y›kaca¤›z Elbet” yaz›l› pankart ile Partizan korteji de alanda yerini ald›. Yürüyüfl sonras›nda Tuzluçay›r’a ulaflan kitle burada bir etkinlik gerçeklefltirdi. Sayg› duruflu ile bafllayan etkinlik, katliam› anlatan bir konuflma, müzik dinletisi ve semah gösterisi ile devam etti. 2 Temmuz günü ise Karfl›yaka Mezarl›¤›’na gidilerek an›t mezarlar›n bulundu¤u alanda yap›lan konuflmalarla bafllayan etkinlik sayg› durufluyla bafllad›. Anma etkinli¤i türküler ve marfllarla ile sona erdi. Sivas Katliam›, ülkenin dört bir yan›nda oldu¤u gibi Mersin’de de demokratik kitle örgütleri, sendikalar, siyasi partiler ve devrimci, demokrat, ilerici duyarl› halk taraf›ndan protesto eylemiyle k›nand›. KESK Mersin fiubeler Platformu Dönem Sözcüsü Recep Kara, “Türkiye tarihinde kara bir leke olarak geçen Sivas katliam›n›n üzerinden 15 y›l geçti. Sivas katliam› kanayan bir yara haline dönüfltü” dedi. Mersin Büyükflehir Belediye Binas› Taflbina önünde bir araya gelen kitle, “Gericili¤e teslim olmayaca¤›z”, “Katiller halka hesap verecek” yaz›l› dövizler tafl›d›.

MERS‹N


31

11-24 Temmuz 2008

Emine Gündüz: Çapa T›p Fakültesi’nde temizlik iflçisiyim. 486 YTL ücret almaktay›m. Ald›¤›m›z bu ücretle kirada oturuyoruz, faturalar›m›z› ödüyoruz, geçinmeye, ayakta kalmaya çal›fl›yoruz. Bizlere bu ücretleri verenler kendileri als›nlar bakal›m geçinebiliyorlar m›? Bunlar›n hepsi bizlerin s›rt›ndan geçinen adamlar. Bafltaraf› sayfa 32’de Zamlar› en yak›c› hisseden ev kad›nlar›. Evin ihtiyaçlar›n› karfl›layan ve pazardan a¤›rl›kl› olarak al›flverifli yapan ev kad›nlar› al›m gücünün büyük oranda düfltü¤ünü dile getiriyor. Sohbet etti¤imiz ancak kay›t cihaz›m›z› kullanmam›z› istemeyen birçok ev kad›n› pazarda her fleyin fiyatlar›n›n artt›¤›n› söylüyor. Pazarlardaki art›fl› en yak›ndan gören ev kad›nlar› maafllar›n ayn› kalmas›na ra¤men temel ihtiyaç maddelerinin fiyat›nda 2 kat art›fl oldu¤unu belirtiyor. Elinde pofletlerle al›flveriflten dönen bir ev kad›n›na sorular›m›z› yöneltiyoruz. - AKP hükümeti elektri¤e yüzde 22 oran›nda zam yapt›. Siz yap›lan zamlar hakk›nda neler söyleyeceksiniz? Emine Kaya (Ev han›m›): Bir y›l içinde yüzde 150 zam yap›ld›. Niye iflçilere, memurlara, emekliye zam yap›lm›yor? Her fleye zam yap›ld›, ama bizlerin ücretlerine zam yap›lmad›. Markete gidiyorsun ald›¤›n erzak senin ald›¤›n asgari ücrete yetmiyor. ‹nsanlar›n al›m gücü kalmad›. AKP ülkeyi satt›, kendi cebini doldurdu. Ard›ndan kald›r›mda sohbet eden üç teyzenin yan›na yaklafl›yoruz. Önce konuflmak istemiyorlar. AKP’den memnun olmad›klar›n söyleyip konuyu kapatmak istiyorlar. Muhabir kart›m›z› gördükten sonra bize biraz daha güven duymaya bafll›yorlar. ‹smini vermek istemeyen ve ev han›m› olduklar›n› söyleyen teyzeler AKP’ye veryans›n ediyor. - Zamlarla ilgili görüfllerinizi ö¤renebilir miyiz? AKP hükümetinden mem-

nun musunuz? Ev han›m›: Durumumuz çok kötü. Emekliye, iflçiye zam yok, her fleye zam yap›l›yor. Faturalar› nas›l ödeyece¤iz, nas›l geçinece¤iz bilemiyoruz, her fley çok kötü. AKP emekliyi, iflçiyi süründürüyor. Fakirin, fukaran›n s›rt›ndan bütçelerini doldursunlar, emeklilere 18 YTL zam yaps›nlar! Olacak ifl de¤il. Haziran ay› içerisinde 2 kez su faturas› geldi, sular flafl›rd›, elektrik flafl›rd›, biz flafl›rd›k, herkes flafl›rd›. Ben seçimlerde AKP’ye oy vermedim. Hakk›n› aramaya ç›kt›n m› neler oluyor? Dayak yiyorsun, karakola götürüyorlar. Bu sefer de daha kötü oluyor. Ben hiç memnun de¤ilim. 5 kiflilik bir aileyiz. Emekli maafl› al›yorum, çocuklar›m da çal›fl›yor ama geçinemiyoruz.

Ey halk, pirinç bulam›yorsan bulgur ye! Topselvi’de market çal›flt›ran Metin’den de görüfl ald›k. Metin’e zamlar›n kendilerine ve de müflteriye nas›l yans›d›¤›, nedenlerini neye ba¤lad›¤› gibi sorular sorduk. “Maçta herkes aya¤a kalk›yor, zamlarda kimsenin k›l› k›p›rdam›yor” dedi ilk olarak. Ard›ndan müflterinin yaklafl›m›n› özetliyor: “Eskiden itiraz edilirdi zamlara, ama art›k insanlar ‘aa zam gelmifl’ diyor, hepsi o kadar. Ya o ürünü hiç alm›yor, ya da eskiden iki kilo al›yorsa, bir veya yar›m kilo al›yor ve ‘art›k al›flt›k’ diyorlar.” “Asl›nda zamlar› kimsenin ruhu bile duymuyor. Yani ne zaman zam yap›ld›¤›n›n fark›na bile varm›yorlar” diyor. Bunu da, maç, türban gibi meselelerin bilinçli olarak gündemlefltirilmesine ve insanlar bu gündemlerle u¤rafl›rken, fark ettirmeden zam yap›lmas›na ba¤l›yor. Halk›n yukar›da koydu¤umuz “çözüm” üretme yöntemine o da kat›l›yor ve “ Pirinç yerine bulgur yeriz, ekmek sat›n alma yerine de evde yapar›z” fikrinin hakim oldu¤unu belirtiyor. Metin’le konuflurken, bir kad›n müflteri giriyor markete ve hemen ona dönüp zamlarla ilgili fikrini almaya çal›fl›yoruz. Fazla konuflmak istemiyor, ancak söyledi¤i, “eskiden 2 kg ald›¤›m›z fleyi, art›k yar›m kg al›yoruz. Yapacak bir fley yok, boynumuz k›ldan ince” diyerek ifade etti¤i çaresizli¤i, asl›nda egemen s›n›flar›n halk içinde oluflturmaya çal›flt›klar› ve de bü-

yük oranda baflar›l› olduklar› flekillenmenin de yans›mas› oluyor. Zamlara iliflkin görüfltü¤ümüz bir di¤er kifli ise, semt pazar›nda kuru bakliyat satan Levent Bo¤az. Bo¤az zamlarla birlikte müflteri say›s›nda belli bir azalma oldu¤unu söylüyor ve bu durumun kendilerini oldukça olumsuz etkiledi¤ini belirtiyor. Zamlar›n nedenini neye ba¤lad›¤›n› sordu¤umuzda ise, ilk baflta, “Kurakl›k, küresel ›s›nma” dese de, hemen ard›ndan, “f›rsatç›lar›n, stokçular›n ifli” diye de ekliyor. Öncekine oranla daha az say›da olan müflterilerin ise, zamlar›n artmaya bafllad›¤› ilk günlerde “pahal›” diyerek zaml› ürünleri almad›klar›n›, ancak daha sonraki haftalarda, miktarlar›n› azaltarak da olsa, yine zaml› ürünleri ald›klar›n› söylüyor. Zamlardan sorumlu tuttu¤u hükümete tepkisini ise, çözüm üretmek yerine, halka “pirinç yerine bulgur yiyin” gibi öneriler sundu¤u biçiminde d›fla vuruyor. Esnaf ve halkla görüflmelerimize, Pendik’teki bir kuruyemiflçiye girerek devam

yiyebilecek.” Sorunun kayna¤›nda ise esas olarak sistemdeki çarp›kl›¤›n yatt›¤›n› düflünüyor ve bunu da “birileri kendine göre bir çark kurmufl, böyle gitsin istiyor” sözleriyle aç›kl›yor. Görüfl al›flverifline, Kartal’daki çarfl›da, k›z›yla birlikte al›flverifle ç›km›fl olan Yasemin Çelik ile devam ediyoruz. Çelik ev kad›n› oldu¤unu söylüyor ve zamlar›n kendilerini nas›l etkiledi¤ini ise flu sözlerle aç›kl›yor: “Bizler düzenli maafl› olan insanlar de¤iliz. Kredi kart›yla yafl›yoruz. ‹ki çocu¤umuz var ve ekonomik durumumuz giderek kötülefliyor. fiu an yaz, fazla bakliyat piflirmiyoruz. Ama k›fl gelince ne yapaca¤›z?” Görüflmelerimizi Kartal’da esnaf olan Hasan Uzun’la sürdürüyoruz. Kuruyemiflin yan› s›ra, flarküteri ürünleri de sat›yor. Uzun, “zamlardan etkilenmeyen kimse yok” diyor. Tabii dar gelirli vatandafl› kast ederek çünkü arkas›ndan da devam ediyor ve “ Zamlardan etkilenmeyen tek kesim, ayl›k geliri yüz bin dolar›n üzerine

Mehmet Siliktafl (Çapa T›p Fakültesi temizlik iflçisi): Bizlerin ald›¤› ücret ile yap›lan zamlar aras›nda uçurumlar var. Oysa ki bizler asgari ücret ile geçinen halk olarak, çok makul bir zam taleplerimiz olmas›na ra¤men geri çevrilirken, yetkililerin bizlerin ald›¤› ücretle geçinmeleri nas›l olurdu acaba? Geldi¤imiz süreçte ise yap›lan zamlarla bizlerin ald›¤› ücretler aras›nda ciddi uçurumlar var. Yetkililer bizlerin s›rt›ndan geçinerek rahat yaflamay› bulmufllarken bizler zamlarla bo¤uflmaktay›z ve sömürülmekteyiz. Buradan Çapa iflçisi olarak diyorum ki; “Kurtulufl yok tek bafl›na, ya hep beraber ya da hiç birimiz!”

ediyoruz. Kuruyemiflçinin sahiplerinden Alparslan Çavufl, zamlar›n daha çok bakliyat gibi g›da ürünlerine yans›mas›ndan kaynakl›, kendi ifllerini çok fazla etkilemedi¤ini söylüyor. Ancak “Tabii ki herkes gibi biz de etkileniyoruz. Çünkü bizim de ailemiz var ve g›da ürünlerini sat›n almak zorunday›z. Bu da bütçeyi giderek daha çok sarsmaya bafllad›” diyor. Zamlar›n benzin zamlar›na paralel olarak geliflti¤ini söylüyor, ama yüksek art›fl›n daha çok da arac›lardan kaynakland›¤›n› düflünüyor ve diyor ki: “Domates yerinde 100 bin lira, ama pazarda 1.5 milyon. Arac›lar olmasa, halk g›da ürünlerini daha ucuza

‹zmir ‹zmir’de iflçi ve emekçiler iflsizli¤e, yoksullu¤a ve zamlara dur demek için Cumhuriyet Meydan›’nda biraraya geldiler. KESK ‹zmir fiubeler Platformu ve TMMOB’un örgütledi¤i mitinge Partizan, Demokratik Haklar Derne¤i, ESP, BDSP, SDP, EMEP, Halkevleri de destek verdi. 5 Temmuz 2008 Cumartesi günü saat 17:00’de Bornova Stadyumu önünde biraraya gelen kurumlar buradan sloganlar›yla Meydan’a kadar yürüdü. Miting alan›nda KESK ‹zmir fiubeler Platformu dönem sözcüsü Ramiz Sa¤lam yapt›¤› konuflmada AKP hükümetinin halk›n ihtiyaçlar›ndan ziyade sermayenin ihtiyaçlar›na önem verdi¤ini, ekme¤e ve elektri¤e yap›lan son zamlarla birlikte yaflam koflullar›n›n daha da zorlaflt›¤›n› belirtti ve insanca bir yaflam için mücadelelerini daha da yükselteceklerini söyledi. Partizan okurlar› mitinge “Ekme¤ime, elektri¤ime dokunma, zamlara hay›r” ortak pankart›n›n arkas›nda “‹flsizli¤e, zamlara, yoksullu¤a isyan et, örgütlü mücadeleyi yükselt-Partizan” pankart›yla kat›ld›lar.

olanlar” diyor. Yapt›¤›m›z söyleflilerin sonuna geliyoruz. Edindi¤imiz genel izlenim emekçilerin zamlarla birlikte AKP’ye karfl› tepkilerinin de artt›¤› fleklinde. Emekçiler zamlara karfl› geliflen tepkilerin c›l›z yetersiz oldu¤unu dile getiriyor. Seçimlerden sonra AKP’ye verilen deste¤in azald›¤› fleklindeki araflt›rmalar buralarda da kendini hissettiriyor. AKP hükümeti ilk ‹MF ve DB ile yapt›¤› anlaflmalar gere¤ince hükümetinin ilk döneminde zam yapmad›. Ancak ülkemiz ekonomisinin emperyalizme göbekten ba¤›ml›l›¤›ndan kaynakl› bunun uzun süre devam etmesi mümkün de¤ildi. Emekçiler flimdi AKP’nin emperyalistlerle gerçeklefltirdi¤i anlaflmalar›n ç›kard›¤› yasalar›n cefas›n› çekmeye bafll›yor. Meclis’ten geçen SSGSS yasas› ve birçok kurumun özellefltirilmesi önümüzdeki dönemde emekçilerin yaflam koflullar›n›n daha da a¤›rlaflaca¤›na iflaret ediyor. Emekçiler SSGSS’ye karfl› 13–14 Mart’ta ortaya koyduklar› muhalefeti 6 Nisan’da Kad›köy’de yapt›klar› gövde gösterini bir ad›m ileri tafl›yarak süreklilefltirmeli. Çünkü sald›r›lar›n sonu gelmiyor direniflin, mücadelenin de sonu gelmemeli!


Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin

işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R

UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:8/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 e-mail: umutyayimcilik@ttmail.com

BÜROLAR ➧ KARTAL: ‹STASYON CADDES‹. DÖRTLER APARTMANI NO: 4/2 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 430 67 65 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TELEFAKS: (0232) 446 78 07 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAH. TURGUT TEMELL‹ CADDES‹ BARIfi ‹fiHANI KAT: 3 NO: 94 ➧ ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: 0 446 223 67 18 Cep: 0 536 697 94 19 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ MERS‹N: S‹L‹FKE CADDES‹ ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT:3 NO:118 MERS‹N Cep: 0 545 685 25 27 ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELERSTR. 93, 47169 DU‹SBURG, TEL: 0049-203-40 60 958, FAX: 0049-203-40 60 959

Durmak yok zamlara devam! IMF ve DB’n›n talimatlar› do¤rultusunda “harcamalar›n›z artt›, kemer s›k›p, gelirinizi art›r›n” önerisinin ard›ndan devlet ve özel sektör zam ya¤muruna bafllad›. ‹lk zam, ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi taraf›ndan içme suyuna yap›ld›, Belediye ulafl›m ücretlerini art›rd›. Daha sonra ise Ankara ve ‹stanbul’da simit fiyatlar› artt›, ard›ndan ekmek, elektri¤e zam yap›ld›, s›rada sigara var... Son bir y›l içerisinde otobüs ücretlerinden do¤algaza, elektrikten suya birçok temel gidere zam yap›ld›. Asgari ücretle geçinmeye çal›flan emekçiler yap›lan zamlarla daha zor durumda kald›. Yap›lan zamlar emekçilerin al›m gücünü, yaflam standard›n› düflürdü. Öyleki iflçiler, emekçiler her gün yeni zam haberleri ile uyan›yor. 4 kiflilik bir ailenin temel harcamalar› 1000 YTL’yi aflm›flken asgari ücretle geçinmeye çal›flan emekçiler için durumu bugün art›k daha da zor. Emekçiler hayatta kalabilmek için yeni mucizeler yaratmak zorunda. Otobüs ücretlerine zam yap›l›nca aradaki fark› yürüyerek kapatmaya çal›flan, pirince zam gelince bulgura yönelen emekçiler için tablo giderek karar›yor. IMF ve DB’n›n talimatlar› do¤rultusunda “harcamalar›n›z artt›, kemer s›k›p, gelirinizi art›r›n” önerisinin ard›ndan devlet ve özel sektör zam ya¤muruna bafllad›. ‹lk zam, ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi taraf›ndan içme suyuna yap›ld›, Belediye ulafl›m ücretlerini art›rd›. Daha sonra ise Ankara ve ‹stanbul’da simit fiyatlar› artt›, ard›ndan ekmek, elektri¤e zam yap›ld›, s›rada sigara var. ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi toplu ulafl›ma kademeli olarak yüzde 16–50 zam yapt›. Yeni tarifede, akbilli yolculuklarda daha önce ücretsiz olan ilk aktarma, 62 yeni kurufl olarak ücretlendirildi. Ayr›ca toplu ulafl›m ücretlerinde otomatik fiyatland›rmaya geçildi. Buna göre ücretler, 6 ayda bir veya senelik olarak enflasyon oran›nda art›r›lacak. Zam ya¤muru son olarak elektri¤e yap›lan yüzde 22’lik zam ile devam etti. Yüksek Planlama Kurulu 1 Temmuz’dan itibaren elektrik zamm›n› otomati¤e ba¤lama karar› ald›. 6 ay önce yüzde 15 zam yap›lan elektri¤e yeniden zam yap›lmas› ile 4 kiflilik bir ailenin ayl›k elektrik gideri ortalama 80 YTL’ye ulaflacak. Zam furyas› yaflan›rken bir y›l içerisinde asgari ücrete ise yüzde 9 oran›nda zam yap›ld›. AKP hükümeti kitlelerin deste¤ini almak ve hareket alan›n› geniflletmek amac›yla ilk dönem temel giderlere dokunmazken ikinci dönem ise bunun ac›s›n› ç›kart›yor. IMF’den ald›klar› 8.5 milyon dolar› harcayarak elektrik, su, akaryak›t zamlar›n› bloke eden hükü-

met art›k borcu da tüketmifl durumda. Seçimlerden zaferle ç›kan AKP hükümeti dünyada yaflanan genel kriz atmosferini de arkas›na alarak zam ya¤muruna bafllad›. Emekçilerin zamlara karfl› tepkisi de bütçenin aç›k verdi¤i yat›r›mlar›n aksad›¤› söylemleri ile yat›flt›r›lmaya çal›fl›l›yor. Bunun yetmedi¤i noktalarda gündemi sarsacak yeni geliflmeler için dü¤meye bas›l›yor. Bir önceki zam furyas›n› s›n›r ötesi operasyonlara denk getiren egemenler, böylelikle kamuoyunun zamlar› gündeme almas›n› da engellemifl oldu. Son zamlar ise ülke gündemine bomba gibi düflen Ergenekon Operasyonu ile ayn› zamanda gerçeklefltirildi. Ergenekon’un yaratt›¤› atmosfer içinde emekçilerin temel giderlerine fahifl oranlarda zam yap›ld›. Darbelerle korkutulan, ölümü gösterip s›tmaya raz› edilen halk›m›z zamlarla AKP’nin gerçek yüzünü de görmeye bafllad›. Yap›lan zamlar›n emekçilere yans›mas›n› görmek düflüncelerini almak amac›yla emekçi semtlere gidiyoruz. Dura¤›m›z Okmeydan›. Konufltu¤umuz, sohbet etti¤imiz emekçiler yap›lan zamlara atefl püskürüyor. Kemerleri sürekli s›kmas› istenen emekçiler faturan›n kendilerine kesilmesine isyan ediyor. Mahallede bir süre gezerek önce esnaflarla ard›ndan sokakta karfl›laflt›¤›m›z emekçilerle zamlar üzerine k›sa söylefliler gerçeklefltirdik. Arkadafl›yla birlikte açt›¤› küçük bir hurdac› dükkân›nda yaflam mücadelesi veren Emrah’la sohbet ediyoruz. Önce sorular›m›z› yan›tlamaktan çekinse de konufltukça aç›l›yor. Dükkânda ifl beklerken buldu¤umuz Emrah ifl olmad›¤› için orta¤›n›n memleketi Aksaray’a dönece¤ini söylüyor.

y›l önce ald›¤›mda herkes çal›fl›yordu, ama flimdi herkes bofl. Biz hurdac›y›z, toplad›¤›m›z hurdalar› Sultançiftli¤i’ne götürüyoruz. Toplad›¤›m›z hurdalar›n dahi paralar›n› alam›yoruz. Kimsede para yok ki. Önceden olsa sabahtan akflama kadar çal›fl›yorduk. Her geçen y›l bir önceki y›l› ar›yoruz. Emrah’›n dükkân›ndan ç›k›p sokak boyunca yürümeye devam ediyoruz. Gözümüze kaporta boya tamiri yapan bir dükkan çarp›yor. Üç kiflinin çal›flt›¤› bu küçük dükkânda çal›flan iflçilerle konuflmaya çal›fl›yoruz. Mahalleye neden geldi¤imizi anlat›yoruz. - AKP hükümeti döneminde ifllerinizde nas›l bir de¤ifliklik oldu? Burhan Ertürk (Kaportac›-boyac›): Küçük esnaf oldu¤umuz için fazla ifl yapam›yoruz, sürünmeye mahkûm oluyoruz. Biz komple kaporta-boya yap›yoruz. Ne oldu; her taraf› özellefltirdiler, olan yine bize oldu, birbiri ard›na yap›lan zamlarla. AKP hükümeti sa¤ olsun, bizi bu hallere soktu. Yollar yap›l›yor, AKP tan›d›klar›ndan malzemeler al›yor, paralar bizim cebimizden ç›k›yor. AKP bafla geldi Türkiye bitti. Zengin daha zengin oluyor, fakir her zaman fakir. Pirinç bulam›yorsan bulgur ye, 550 YTL ile geçinmek zorundas›n. Böyle diyor büyük ve paras› olan insanlar. Benim bildi¤im olan olmayana bakar, fakat flimdi olmayandan al›n›p olana veriliyor. Zamlar yap›l›yor kimse sesini ç›karm›yor. Ekonomi düzeldi diyorlar ama esnaf›n ve halk›n durumu kötü. Bizleri kand›r›yorlar.

- Zamlar› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? - Son dönemlerde birçok ürüne zam B. Ertürk: Bir insan 30 YTL elektrik fayap›ld›. Buna dair neler söyleyeceksiniz? turas› ödüyorsa son zamlarla birlikte art›k Emrah Say (Hurdac›): Zamlar bizi öldürdü. Kira bile Sefer Çi¤dem: (Çapa T›p Fakültesi temizlik iflçisi): Bizler sendikal›y›z ödeyemive sendikam›zla birlikte mücadele edece¤iz. Bizler birlik içinde olursak hiçyoruz, kebir güç bizi yenemez. Biz burada sabahtan akflama kadar çal›fl›yoruz. Ald›penk ka¤›m›z asgari ücret. Bu zor günlerde kar›n toklu¤una çal›fl›yoruz. Bu zamlarpataca¤›z. la nas›l yaflayaca¤›z bilmiyorum. Buray› 2

bunu 2 kat›n› ödeyecek. ‹nsanlar evde 1 YTL’ yi bile arar duruma geldiler. Faturalara fazladan para ödeyecek, hele de k›fl›n daha zor olacak ve bu da illaki insanlar› etkileyecek. Su faturalar› 2 ayda bir geliyordu flimdi ise her ay gelmeye bafllad›, bütün faturalar üst üste bindi, kimimiz faturalar› dahi ödeyemiyoruz. Oradan ayr›l›p Okmeydan›’nda dolaflmaya devam ediyoruz. Birkaç tornac› dükkân›n›n bulundu¤u bir sokakta ilk dükkâna giriyoruz. - Bildi¤iniz gibi elektrikten mazota kadar bir dizi ürüne zam yap›ld›. Siz yap›lan zamlarla ilgili neler düflünüyorsunuz? Cavit Kartal (Tornac›): Ben iflçiyim, 10 y›ld›r tornac›l›k yap›yorum, iflçiye yap›lan zam yüzde 5 iken elektri¤e yap›lan zam yüzde 25. Bu adalet mi? ‹flçi kesimi çok zor durumda flu anda. Ald›¤›m›z ücret bize yetmiyor, 2 çocu¤um var çok zor durumday›z. S›k›nt› içinde yafl›yoruz. Kredi kartlar› var, onlara sürekli yükleniyoruz. Çok afl›r› zamlar yap›ld›, elektrik, su derken yaflaman›n s›k›nt›s› omzumuzda artan bir yük oldu. Biz flu an çal›fl›yoruz, ama ücret alam›yoruz. S›k›nt›lar ço¤ald›. Her fleye zam yap›l›yor, giderler ço¤ald›, ald›¤›m›z ücretlerde bir de¤ifliklik yok. Aksine paran›n de¤eri düfltü. Devam› Sayfa 31’de


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.